petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran îdare mahkemesinin kararındaki gerekçe bölümü özetle şöyledir emekli olduktan sonra kendisinde çalışma gücü ve yeteneği bulan hizmetine ihtiyaç duyulan kişinin çalışmasını yasaklayarak toplumu deneyimli insanların hizmetinden yoksun bırakıp malî ve psikolojik çöküntüye neden olan sayılı yasanın ek maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır
51
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ankara numaralı tipi yüksek güvenlikli ceza i̇nfaz kurumunda tutuklu ve hükümlü olarak bulunan ve in tarihinde sohbet ve spor faaliyetlerine çıkarken odalarına giriş ve çıkışlarında odalarına dönüşlerinde üst aramaları yapılırken onursuz aramaya son şeklinde slogan atmaları sebebiyle haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı anlaşılmıştır disiplin soruşturması sonunda ankara numaralı tipi yüksek güvenlikli ceza i̇nfaz kurumu disiplin kurulu başkanlığının tarihli ve sayılı kararı ile hükümlü ve tutukluların üst araması sırasında attıkları ‘onursuz aramaya son sloganının sayılı kanunun maddesi gereğince ‘gereksiz slogan atmak kapsamında kaldığından bahisle ve mezkur madde gereğince ve nın ay süreyle haberleşme araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası ile cezalandırılmalarına ve in de mükerrir olmaları sebebiyle aynı kanunun maddesi de gözetilerek ay süreyle haberleşme araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir disiplin cezasına muhatap olan tutuklu ve hükümlüler savunmalarında genel olarak ve özetle biz uzun zamandır cezaevinde kalmaktayız ve yıllardır faaliyetlere başlama ve bitiş aşamasında slogan atmaktayız ancak idare kimi zaman tutanak tutuyor kimi zaman tutmuyor i̇stediğine tutuyor istediğine tutmuyor bu nedenle verilen ceza keyfidir kaldı ki dedektörle arama yapılsa veya her seferinde ayakkabımız çıkarılmasa bunu protesto etmeyiz örneğin odadan çıkışta bu şekilde arama yapılıp gardiyanlarla bir yere beraber gidip beraber döndükten sonra da ayakkabı çıkartılması aramanın amacının başka olduğunu ortaya koymaktadır bizler açık görüş avukat görüşü ve diğer görüşlerde ayakkabı çıkarılmasının yanlış bir uygulama olduğunu düşünerek slogan atıyoruz cezaevi de bunu bahane ederek disiplin cezası veriyor burada amaç iletişim ve diğer haklarımızı kullanmamızı engellemektir kaldı ki yaptığımız eylem şiddet isyan veya hakaret içermeyen bir eylemdir bu sebeple uluslararası sözleşmelerle tanınan düşünce hürriyeti kapsamında kalmaktadır yaptığımız eylem sırasında ne görevlilere ne de bir başkasına zarar vermemiz söz konusu değildir öte yandan biz sadece tutanak tarihinde değil belki de günde kez belli sebeplerle slogan atmaktayız idare keyfi olarak bazı hâllerde tutanak tutmakta bazen de tutmamaktadır şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır hükümlü vekili av ile vekili av da savunmalarında yapılan eylem şiddet içermeyen ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış olan düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yapılan bir eylemdir disiplin cezası güvenliğe yöneliktir bu eylemin güvenliğe karşı bir eylem olması zaafiyet doğurması söz konusu değildir her ne kadar yasada böyle bir fiil düzenlenmiş ise de madde anayasaya aykırı olduğu gibi anayasanın son maddesi gereğince iç hukuktan üstün sayılan ve hakimliğinizin dikkate alması gereken uluslararası sözleşmelere de aykırıdır yapılan eylem protesto amaçlı olup cezaevinde bulunan kişinin başka bir şekilde düşüncelerini ifade etmesi mümkün değildir kaldı ki hapis cezası bedenlerin hapsine yönelik olup mahkumiyet kararında bu yönde bir kısıtlama söz konusu değildir uygulamanın pratikteki bir sonucu da cezaevlerinde sürekli sologan atılması ve buna bağlıesas sayısı karar sayısı olarak ceza verilmesi olup bu da kesintisiz olarak disiplin cezası verilmesine ve tecride yol açmaktadır ayrıca şartla tahliye hakkını da ortadan kaldırmaktadır bu kadar yaygın şekilde ceza verilmesi kararların uygulanabilirliğini ve ciddiyetini de zedelemektedir şeklinde beyanda bulunmuştur anayasaya aykirilik sorunu ve anayasa mahkemesi̇ne i̇ti̇raz yoluna başvurulmasi davaya konu olayda uygulanan sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinde haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası hükümlünün bir aydan üç aya kadar mektup faks ve telgraf almak ve yollamaktan televizyon izlemekten radyo dinlemekten telefon etmekten ve diğer iletişim araçlarından yararlanmaktan tamamen veya kısmen yoksun bırakılmasıdır bu cezayı gerektiren eylemler şunlardır protesto amacıyla idarece verilen yemeği topluca almama eylemine katılmak kurum işyurdu yönetim kurulunca uygun görülen işte çalışmamak herhangi bir şeyi protesto amacıyla veya idareye karşı toplu olarak sessiz direnişte bulunmak odalarda eklentilerinde ve diğer alanlarda ilâç ve gıda maddesi stoku yapmak gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak düzenlemesi yer almaktadır bu sebeple kanunun maddesi anayasanın maddesi kapsamında disiplin cezasının iptali davasında uygulanacak kanun niteliğindedir hakimliğimizce de davada uygulanacak bu kanun maddesinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından kanun maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasanın maddesi gereğince de başvuru sonuçlanana kadar davanın geri bırakılmasına karar verilmiştir bir diğer husus da anayasanın son maddesinde yer alan usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır şeklindeki düzenlemenin dikkate alınması gerektiğidir bu düzenleme iç hukuktaki kanun hükmünü davada uygulanacak kural olmaktan çıkaran bir hüküm olmayıp temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda uyuşmazlığın çözümünde milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır dolayısıyla sayılı kanunun maddesi somut olayda uygulanacak kural niteliğini kaybetmemektedir bu sebeplerle anayasanın maddesinde öngörülen şartın oluştuğu kanaatine varılmıştır anayasaya aykirilik sebepleri̇ anayasanin ve maddeleri̇ açisindan değerlendi̇rme yapildiğinda esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbir içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir buna göre anayasada yasa ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi mümkün değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen istisnai haller dışında yürütme organına yasalarla düzenlenmemiş bir alanda genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez ayrıca yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkelerin konulması çerçevenin çizilmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanın bırakılmaması gerekir anayasa mahkemesinin esas karar sayılı ve tarihli içtihadı anayasanın maddesi de anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz şeklindedir öte yandan anayasanın maddesinde de ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur hükmü yer almaktadır kanunsuz suç ve ceza olmaz ya da suç ve cezada kanunilik olarak da adlandırılan bu ilke kişi hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınması amacıyla hangi fiillerin suç teşkil ettiğinin kanunda açık bir şekilde belirlenmesi anlamına gelmektedir suç ve cezada kanunilik ilkesinin tabii bir sonucu da ceza içeren kanunların uygulanmasında kıyasa başvurulamayacağıdır nitekim bu kural ayrıca sayılı türk ceza kanununun maddesinde de kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz şeklinde ifade edilmiştir kıyas yasağı kuralına göre suç oluşturan fiillerin kanunda açıkça tanımlanması gerekmekte olup mevcut kanunların failin aleyhine olarak genişletici bir şekilde yorumlanması veya benzetme yapılması da mümkün değildir suç oluşturan fiillerin kanunda açık ve belirgin bir şekilde tanımlanması gerekliliği bireyin söz konusu düzenlemenin lafzından gerektiğinde mahkeme kararlarının yardımıyla da olsa hangi davranış veya ihmallerinin cezai sorumluluğuna yol açacağını teşhis edebilmesi veya öngörebilmesi ile sağlanmış olur somut olayda uygulanması gereken sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinde ise gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak fiilini işleyenler bir aydan üç aya kadar mektup faks ve telgraf almak ve yollamaktan televizyon izlemekten radyo dinlemekten telefon etmekten ve diğer iletişim araçlarından yararlanmaktan tamamen veya kısmen yoksun bırakılır düzenlemesi yer almaktadır görüldüğü üzere maddede gereksiz yere slogan atmak fiili suç olarak tanımlanmış ise de hangi hallerin gerekli olduğu hangi hallerin gereksiz olduğu gösterilmemiştiresas sayısı karar sayısı böylelikle gündelik hayatta suç teşkil etmeyen ve dolayısıyla ceza müeyyidesiyle karşılaşmayan slogan atmanın gerekli olup olmadığı uygulayıcının sübjektif takdirine bırakılmıştır bu şekilde ceza tehdidine muhatap olabilecek bir kişi hangi sloganı atması durumunda ceza alacağını ya da ceza almayacağını bilebilecek durumda değildir bu bağlamda türkiyenin de tarafı olduğu i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesinde cezaların yasallığı başlığı altında yer alan hiç kimse işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez şeklindeki kuralın da göz önünde bulundurulması gereklidir bu kuraldan ortaya çıkan sonuç fiilin işlenmesinden sonra yürürlüğe giren kanunların failin aleyhine olarak uygulanamayacağı kanunların failin aleyhine olarak genişletici bir şekilde yorumlanamayacağı ve kıyas yapılamayacağıdır bundan başka suçların kanunda açık ve belirgin bir şekilde tanımlarının olması da gereklidir nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesi tarihli ve sayılı başkayaokçuoğlu türkiye kararında da kanunilik ilkesinin bir sonucu olarak sanık aleyhine genişletici yorum yapılamayacağını belirtmiş kanunun yaptırıma bağladığı suçun ve bu suç karşılığında öngörülen cezanın açık bir biçimde tanımlanması ve bir kimsenin hareketinin ceza sorumluluğu gerektireceğini mahkeme kararlarından yorum yoluyla da olsa önceden kestirebilmesi gereğini vurgulamıştır mahkemeye göre ‘ne zaman ki birey söz konusu düzenlemenin lafzından gerektiğinde mahkeme kararlarının yardımıyla da olsa hangi davranış veya ihmallerinin ceza sorumluluğuna yol açacağını teşhis edebiliyorsa bu ilkenin gereği yerine gelmiş olur avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin tolstoy mıloslavsky birleşik krallık no sayılı ve tarihli kararı ile streletz kessier ve krenz almanya no sayılı ve tarihli kararları da benzer niteliktedir buna göre olayda uygulanması gereken sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddeleri ile evrensel hukukun yukarıda açıklanan kuralları gözetildiğinde açıkça anayasaya aykırıdır anayasanin maddesi̇ açisindan değerlendi̇rme yapildiğinda anayasanın maddesi herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber ve fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir değişik md bu hürriyetlerin kullanılması milli güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir şeklindedir yine türkiyenin tarafı olduğu i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesi de herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir bu hak kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir bu madde devletlerin radyo televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildiresas sayısı karar sayısı kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak ulusal güvenliğin toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir şeklindedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi mahkûmların genel olarak özgürlük hakkı hariç i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaya devam ettiklerini hatırlatmaktadır bu yöndeki kararlardan bazıları hirst i̇ngiltere no no messina i̇talya no no ploski polonya no i̇ngiltere no düşünceyi açıklama özgürlüğü özgürlükçü demokratik devletlerin temelini oluşturduğu gibi toplumların ilerlemesi ve her bireyin gelişimi için temel şartlardan birisidir düşünceyi açıklama özgürlüğü sadece bir iç alem özgürlüğü de değildir bu özgürlüğün bir anlamının olabilmesi için bireyin özgürce düşünebilmesi yanında düşündüklerini özgürce açığa vurabilmesi ve başkalarına aktarabilmesi gereklidir bu yönüyle bu hak aynı zamanda toplumsal bir haktır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi öteden beri sözleşmenin maddesinin sağladığı korumanın sadece olumlu karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olarak algılanan ‘bilgi ve ‘fikirler için değil aynı zamanda devleti veya halkın bir bölümünü şok edici zedeleyici rahatsız edici yahut kaygı verici bilgi ve fikirler için de geçerliği olduğunun altını çizmiştir ancak avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre şiddete çağrı ve teşvik kin ve nefret söylemi hakaret ise ifade özgürlüğünün koruması altında değildir bu nitelikteki kararlardan bazıları handyside birleşik krallık aralık seri no lingens avusturya temmuz seri no ve jersild danimarka eylül seri no gündüz türkiye başvuru no ve halis doğan türkiye başvuru no kızılyaprak türkiye zana türkiye contrario sürek türkiye no no ve haluk gerger türkiye no temmuz bu hakkın sınırlanması gerek sözleşmenin maddesi gerekse anayasanın maddesi ile belli şartlara bağlanmış olup avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin uygulaması sınırlama söz konusu olduğunda dar yorum yapılması yönündedir sınırlamanın meşru bir amaca yönelik olması amaç ile sınırlama arasında orantı bulunması ve sınırlamanın demokratik toplumda zorunlu olması da şarttır zorunluluktan kasıt da acil bir sosyal ihtiyaç anlamındadır nitekim yasakoyucu da tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile türk ceza kanununun maddesini değiştirirken de cebir şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde ibaresini ekleyerek aynı doğrultudaki iradesini ortaya koymuştur gerek mahkûmların genel olarak özgürlük hakkı hariç i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaya devam etmeleri ilkesi gerek sözleşmenin maddesi ve anayasanın maddesi ile bu maddelerde yer alan sınırlamaya ilişkin istisnai haller ve dar yorum yapma ilkesi gerekse düşünceyi açıklama özgürlüğünün geniş şekilde yorumlanmasının gerekmesi birlikte değerlendirildiğide somutesas sayısı karar sayısı olayda uygulanması gereken sayılı kanunun maddesininaanayasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır dikkate değer bir husus da sayılı kanunun maddesinde yer alan düzenlemedir buna göre hükümlü hakkında kurumda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun tüzük yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları kusurlu olarak ihlâl ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır düzenlemesi yer almaktadır maddeden de anlaşılacağı üzere disiplin soruşturması yapılmasının ve suç işlendiğinde ceza verilmesinin amacı kurumda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi ile güvenliğin ve disiplinin sağlanmasıdır bununla birlikte hükümlü ve tutukluların savunmaları ile ve uygulamadan da açıkça bilindiği üzere iptali talep edilen kanun maddesi kapsamında kalacak şekilde yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarının açıldığı zamandan yıldan fazla itibaren hemen hergün birden fazla ve toplamda da yüzlerce ve hatta daha fazla ihlal disiplin suçu söz konusu olduğu halde hakimliğimize intikal eden dosya sayısı çok sınırlıdır bu durum dahi kanunla hedeflenen amacın gerçekleşmediğini kanun maddesinin eşit ve genel şekilde tüm tutuklu ve hükümlülere uygulanma imkanının bulunmadığını bu durumun gerek tutuklu ve hükümlüler gerekse i̇dare açısından sıkıntılara yol açtığını ortaya çıkardığı gibi ileride sözleşmenin ihlali yorumuna varılması halinde türkiye aleyhine de sonuç doğuracağını ortaya koymuştur tüm sebeplerle şiddete çağrı ve teşvik kin ve nefret söylemi hakaret içermeyen gereklilik noktasında uygulayıcıya sübjektif takdir hakkı tanıyan kanun maddesinin anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere somut olayda uygulanması gereken sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinin anayasanın ve maddeleri ile anayasanın son maddesi delaletiyle i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesine açıkça aykırı olması sebebiyle maddenin iptaline karar verilmesini teminen anayasa mahkemesine başvuru yapılmasına ve başvuru hakkında bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına karar vermek gerekmiştir sonuç davada uygulanacak kural olan sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinin açıkça anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesince başvuru hakkında karar verilinceye kadar davanın geri̇ birakilmasina anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesince başvuru hakkında beş ay içinde bir karar verilmemesi halinde davanın yürürlükte olan kanun hükümlerine göre sonuçlandirilmasina kararın bir örneğinin itiraz edenler ile itiraz edenlerden ercan akpınar ve mahmut soner vekillerine ayrı ayrı tebli̇ği̇neesas sayısı karar sayısı bu sebeplerle dosyanın günü saat da resen ele alınmasına karar verildi
2,450
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal davasinin gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal nedenleri şöyle açıklanmaktadır i̇ktisadî sosyal ve kültürel kalkınmanın planla olacağı devletin bu planı yapmakla yükümlü bulunacağı bütçe kanunlarının ve yıllık programların da kalkınma planlarına dayanacağı planın hazırlanmasında yürürlüğe konmasında uygulanmasında ve değiştirilmesinde gözetilecek esasaların özel kanunla düzenleneceği anayasanın ve ncu maddelerinde açıkça emrolunmuş ve anayasanın öngördüğü bu esasları belirleyen devlet planlama teşkilâtının kuruluş ve göreleri hakkındaki sayılı özel kanunun ve inci maddeleri ve sayılı kanunun inci ve nci maddeleri program ve bütçelerin hazırlanış biçim ve sıralarını tespit etmiştir hükümet ve parlemonto yukarıda kısaca değinilen anayasa ve özel yasa amir hükümlerine uymak zorundadır buna göre hükümetlerin ilk önce yeni beş yıllık kalkınma planını aralık ayının birinden önce hazırlayıp parlementoya sunması parlementonun onayı ile kesinleşmesinden sonra yıllık programın hazırlanması ve yıllık bütçenin de bu plan ve programa dayalı olarak hazırlanıp parlamentoya şevki anayasa ve yasaların amir hükümleri gereğidir filhakika üncü kalkınma planının sona ermek üzere olması nedeniyle sayın demirel hükümeti anılan anayasa ve yasa emrini zamanında yerine getirerek dördüncü beş yıllık kalkınma planını kasım tarihinde tbm meclisine sunmuş idi ne var ki sonradan kurulan sayın ecevit hükümeti dördüncü beş yıllık planı parlamentodan resmen geri çekmiş ve fakat yerine yeni bir dört yıllık plan getirmeden ve yılı programını yapmadan malî yılı bütçe kanununu hazırlayıp tbm meclisine sevk etmiştir halen ilgili anayasa ve yasa emrine rağmen devletin dördüncü beş yıllık kalkınma planı ve yılı programı mevcut değildir fakat bunlara dayanması ve bunlardan sonra yasalaşması gereken bir bütçe kanunu mevcut bulunmaktadır ortaya çıkan anayasal boşluğu ve yasal arızayı gidermek için tutulan yol da malî yılı bütçe kanununun ncı maddesine millet meclisinin gün ve sayılı plan karan ile onaylanmış bulunan uzun dönemli kalkınmanın ve üçüncü beş yıllık kalkınma planının temel hedefleri ve stratejisi doğrultusunda yılı programını hazırlamaya bakanlar kurulunu yetkili kılan bir hükmün ilâvesi olmuştur bütçe kanununa konulan işbu yetki hükmü anayaşaya ve ve sayılı özel yasalara aykırı olduğundan aşağıda gerekçe ve dayanakları açıklanacağı üzere işbu yetki hükmünün iptali gerekli bulunmuş ve bu talep olunmuştur şöyle ki anayaşaya aykırılık nedenleriesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen bütçe kanununun ncı maddesinde yer alan yetki hükmü anayasanın inci maddesine aykırıdır inci madde aynen şöyledir i̇ktisadî ve sosyal hayat adalete tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlaması amacına göre düzenlenir i̇ktisadî sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek bu maksatla milli tasarrufu artırmak yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak devletin ödevidir yukarıda da işaret olunduğu gibi önceki hükümet tarafından hazırlanıp tbm meclisine sevkedilmiş bulunan dördüncü beş yıllık kalkınma planı geri çekildiği halde yerine yeni bir beş yıllık kalkınma planı ikame edilmediğinden anayasanın inci maddesi amir hükmü ihlal olunmuştur bu durumda beş yıllık kalkınma planı mevcut değilken bu plana dayanması zorunlu olan yıllık programın sonradan yapılması ve bunun için hükümete yetki verilmiş olması anayasanın inci maddesine aykırı olmuştur i̇ptali istenen yetki hükmü anayasanın ncı maddesine de aykırıdır zira ncı maddenin nci ve üncü fıkraları şöyledir nci fıkra kanun bütçe kanunu kalkınma planları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller koyabilir üncü fıkra genel ve katma bütçelerin nasıl yapılacağı ve uygulanacağı kanunla gösterilir bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz metni yukarıya alınan nci fıkra bütçe kanunlarının kalkınma planına dayalı olmasını öngörmektedir nci maddenin son fıkrası ise bütçe kanunu ile hükümetlere plan olmadan yıllık program yapma yetkisi verilebilmesine kesin surette engeldir i̇ptali istenen yetki hükmü bu yönden de anayasaya aykırıdır i̇ptali istenen yetki hükmü anayasanın uncu maddesine de aykırıdır çünkü uncu madde aynen şöyledir i̇ktisadî sosyal ve kültürel kalkınma plana bağlıdır kalkınma bu plana göre gerçekleştiriliresas sayısı karar sayısı devlet planlama teşkilâtının kuruluş ve görevleri planın hazırlanmasında yürürlüğe konmasında uygulanmasında ve değiştirilmesinde gözetilecek esaslar ve planın bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesini sağlayacak tedbirler özel kanunla düzenlenir i̇şbu inci maddenin gerekçesinde de bütçe hazırlanırken yıllık programlara uyguluğuna dikkat edilmesi gerekir denilmek suretiyle plan program ve bütçe üçlüsünün uymaya mecbur olduğu öncelik sırası açık seçik belirlenmiştir buna rağmen yılı bütçe kanunu ile bu bütçeye dayanak olması gereken yıllık programın sonradan yapılmasına yetki verilmiş olması da yasaya aykırıdır iptali istenen yetki hükmü uzun vadeli planın yürürlüğe konması ve bütünlüğünün korunması hakkındaki sayılı yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır zira bu kanunun nci maddesi önce uzun vadeli kalkınma planının yapılmasını üncü maddesi ise yasama meclislerinin komisyonlarının ve karma komisyonlarının kendilerine havale edilen kanun tasarı ve tekliflerini bunlarla ilgili metinleri ve bu tasarı teklif ve metinler üzerinde verilen önerge ve değiştirgeler uzun vadeli plana uygunluk bakımından da incelemeye mecbur olduklarını amir hükme bağlamaktadır yılı bütçe kanununun hükümete yıllık programı yapma yetkisi veren ncı maddesi sayılı yasanın üncü maddesinde öngördüğü uzun vadeli plana uymamaktadır zira halen ortada böyle bir plan mevcut değildir talep ve sonuç yılı bütçe kanununun ncı maddesi ile hükümete yıllık programı sonradan hazırlama yetkisi veren hükmü anayasanın ve uncu maddelerine ve anayasa emriyle yasalaştırılmış bulunan sayılı özel yasanın ve inci maddelerine ve sayılı özel yasanın inci ve üncü maddelerine ve bu yasa maddeleri dolayısıyle anayasanın ruhuna açıkça aykırı bulunduğundan yılı bütçe kanununun ncı maddesindeki millet meclisinin gün ve sayılı plan kararı ile onaylanmış bulunan uzun dönemli kalkınmanın ve üncü beş yıllık kalkınma planının temel hedefleri ve stratejisi doğrultusunda yılı programını hazırlamaya bakanlar kurulu yetkilidir hükmünün iptaline karar verilmesine anayasanın nci ve uncu sayılı yasanın nci nci inci ve ncı maddelerine istinaden talep ve dava eyleriz
881
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz yoluna başvuran mahkemeni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi̇ özeti̇ sayılı yasanın maddesine göre her avukatın bölgesi içinde sürekli olarak avukatlık edeceği yerin baro levhasına yazılmakla yükümlü olduğu ve bir baro levhasına yazılmış olan avukatın sürekli olmamak koşulu ile ülkenin her yerinde avukatlık yapmaya yetkili bulunduğu belirtilmiş ve adı geçen yasanın maddesiyle de baroların bu yasada yazılı ilkeler uyarınca meslek hizmetleri görmek meslek ahlâk ve dayanışmasını korumak avukatlığın genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak amacıyla kurulan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde birer meslek kuruluşu oldukları açıklanmıştır bundan başka yasal işlerde ve hukukî sorunlarda düşünce bildirmek mahkeme hakem veya yargı yetkisi bulunan öteki kurumlar önünde gerçek ve tüzel kişilere ilişkin hakları dava etmek ve savunmak adalet işlemlerini izleyip yürütmek bu işlerle ilgili bütün evrakı düzenlemek yalnız baroda yazılı avukatlara ilişkindir baroda yazılı avukatlar birinci fıkradakiler dışında kalan resmî dairelerdeki bütün işleri de yürütebilirler sayılı yasanın sayılı yasa ile değiştirilen maddesi bundan başka avukatlık mesleğine kabul edilmek için gerekli olan ve kabulü engelleyen koşullarla kabul istemine başvurulacak yer barosuna levhaya yazılmaya ilişkin kurallar yasanın ve maddelerinde gösterilmiş ve bu yöntemlere göre düzenlenen işlemlere karşı yapılacak itirazlar ve bunlara karşı yasa yollan da ve maddelerde yer almıştır sayılı yasanın bu kuralları bir bütün olarak değerlendirildiğinde barolar anayasamn i̇dare kesiminde yer alan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilişkin madde kapsamına girmekte ve baroların hizmet ve görevleri kamu hukuku alanında yer almaktadır baro gelirlerinin başında giriş keseneği ile levhada yazılı olanların ödeyecekleri yıllık kesenek bulunmaktadır bu keseneklerin baro genel kurulunda nedenli geniş yetki içinde saptanacağını sayılı yasanın itiraz konusu maddesinin sayılı bendi göstermektedir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına göre vergi resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak yasa ile konulur yasa koyucunun yalnızca konusunu belli ederek bir malî yüküm getirilmesine izin vermesi bunun yasa ile konulmuş sayılabilmesi için yeterli neden olamaz yükümlerin belli başlı öğeleri ve çerçeveleri kesin çizgilerle açıkça belirlenerek yasada düzenlenmelidir bu nedenlerle sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir
322
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yargıtay onbirinci hukuk dairesinin başvuru kararında şöyle denilmektedir dava kasko sigorta sözleşmesine dayalı sigorta tazminatı istemine ilişkin bulunmakta olup mahkemece uyuşmazlığın çözümünde türk ticaret kanununun ve maddeleri uygulanmış bulunmaktadır anılan maddeler sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca çıkarılmış bulunan sayılı khknin ve maddeleri değiştirilerek bugünkü metinlere dönüştürülmüştür oysa sayılı bankalar kanunu sigorta murakabe kanunu ve türk ticaret kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına i̇lişkin yetki kanunu anayasa mahkemesinin gün ve esas karar sayılı kararı ile iptal edilmiş bulunmaktadır bu durum karşısında türk ticaret kanununda değişiklik yapan sayılı khknin anayasal dayanağı ortadan kalktığından anılan kararname ile değiştirilen ttknun ve maddeleri de anayasaya aykırı hükümler haline gelmiş bulunmaktadır beyoğlu asliye ticaret mahkemesinin türk ticaret kanununun anılan hükümlerine dayanılarak davanın reddine dair tesis edilen hüküm davacı tarafın temyizi üzerine dairemize intikal ettiğinden bu maddelerin anayasal dayanaklarının kalmamış olmaları sebebiyle iptal edilebilmesi için tc anayasasının ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri hükümleri gereğince anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir sonuç yukarıda nedenleri açıklandığı üzere sayılı khknin ve maddeleri ile değiştirilen ttknun ve maddelerinin anılan kararnamenin çıkarılmasına dayanak yapılan sayılı yetki kanunu anayasa mahkemesince iptal edilmiş olmakla anayasal dayanaktan yoksun ve bu nedenle anayasaya aykırı hükümler haline dönüştüğünden iptalleri için dairemizce anayasa mahkemesine tc anayasasının ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri hükümleri uyarınca başvurulmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
224
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir turizm ve ticaret aş vekilleri av ve av tarafından müvekkilleri olan şirketin sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun kapsamında bodrum turgutreisde inşa ettiği marinanın yat limanı sözleşme ile belirlenen yıllık işletme süresinin tarih sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanuna eklenen geçici maddesi uyarınca hakkın başlangıç tarihinden itibaren yıla kadar uzatılması istemiyle yaptığı başvurunun davacının sayılı yasanın geçici madde kapsamında olmadığı belirtilerek reddi yolunda tesis edilen tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlığına karşı açılan davanın reddi yolunda verilen muğla i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istemi üzerine oluşturulan dosya öncelikle dava konusu işlemin dayanağı olan tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanuna eklenen geçici maddenin anayasaya uygun olup olmadığı yönünden incelendi gereği görüşüldü dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinde hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde kıyıda bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ve deniz göl ve akarsularda doldurma veya kurutma yoluyla elde edilen alanlar üzerinde tersane yat limanı kurvaziyer limanı dolfen iskele dolgu rıhtım boru hattı şamandıra platform ve benzeri kıyı yapıları yapılmak amacıyla özel düzenlemeler hariç olmak üzere lehlerine kırk dokuz yıldan az süreli olarak irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvuruda bulunulması ve sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi irtifak hakkından veya kullanma izninden dolayı bakanlık aleyhine açılmış davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi ve rayiç bedel esas alınarak tespit edilecek irtifak hakkı veya kullanma izni bedeli üzerinden yeni sözleşme düzenlenmesi şartıyla irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresi hakkın başlangıç tarihinden itibaren kırk dokuz yıl olarak değiştirilir kuralı yer almıştır geçici madde ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerindeki kıyı yapısı inşa edebilmek için ilgili idare ile yıldan az süreyle yapılan irtifak hakkı ile kullanma izni sözleşmelerinin süresinin özel düzenlemeler hariç olmak üzere maddede öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesi şartıyla hakkın başlangıç tarihinden itibaren yıl olarak değiştirilmesine olanak tanınmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı kıyı kanununun maddesinde kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu maddesinde ise kıyıda uygulama imar planı kararı ile iskele liman barınak yanaşma yeri rıhtım dalgakıran köprü menfez istinat duvarı fener çekek yeri kayıkhane tuzla dalyan tasfiye ve pompaj istasyonları gibi kıyının kamu yararına kullanımı ve kıyıyı korumak amacına yönelik altyapı ve tesislerin yapılabileceği kurala bağlanmıştır kıyı yapıları inşası konusu başta sayılı kıyı kanunu olmak üzere konuyla ilgili pek çok yasada düzenlenmiştir sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun ve sayılı devlet i̇hale kanununun maddesine de dayanılarak çıkarılan hazine taşınmazlarının i̇daresi hakkında yönetmeliğin maddesi de kıyı yapılarına ilişkindir sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanunun maddesinde yapılacak sözleşmelerde sermaye şirketinin veya yabancı şirketin yapım ve işletmesini üstleneceği yatırım ve hizmetin süresinin belirlenmesinde yatırım bedelinin elde edilecek kar dahil ve yatırım için sağlanan kredilerin geri ödeme süresi ile projenin mahiyeti sermayenin miktarı ve işletme esasları dikkate alınır sözleşmelerin süresi yıldan fazla olamaz kuralı yer almıştır sayılı devlet i̇hale kanununun maddesine ve sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun ile sayılı maliye bakanlığının teşkilât ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesine dayanılarak hazırlanan hazine taşınmazlarının i̇daresi hakkında yönetmeliğin kıyı yapıları başlıklı maddesinde sayılı kıyı kanunu ve kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmeliğe uygun olarak kullanılmak ve ilgili kuruluşlardan izin alınmak suretiyle kıyıda deniz turizmi tesisleri tersane liman barınak iskele yanaşma yeri rıhtım ve benzeri türde tesis yapan yatırımcılara azami kırk dokuz yıla kadar kullanma izni verilebilir kullanma izni verilmesi ve bedelinin takdiri alınacak hasılat payları sözleşmenin sona ermesinde ve diğer hususlarda yönetmeliğin ilgili hükümleri uygulanır kuralı yer almıştır yukarıda aktarılan ve halen yürürlükte bulunan mevzuata göre sayılı kanun veya sayılı kanun ve ilgili yönetmelik kapsamında liman ve benzeri kıyı yapılarını inşa edecek yatırımcılar arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde ve hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda liman inşa edebilmek için ayrım yapılmaksızın her yatırımcı ile ilgili idare arasında yatırımın bedeli projenin mahiyeti sermaye miktarı ile kamu yararı ve hizmet gerekleri idarece değerlendirilmek suretiyle azami yıla kadar kullanma izni veya irtifak hakkı sözleşmesi yapılmaktadır sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici maddede kıyı yapılarının yapımına ilişkin mevzuatta bir değişiklik veya maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren inşa edilecek kıyı yapıları ile ilgili olarak bir düzenleme yapılmamasına karşın özel düzenlemelerin hariç tutulduğu belirtilerek sadece bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce kıyı yapıları inşa edilmesi amacıyla lehlerine irtifak hakkı tesis edilmiş veya kullanma izni verilmiş yatırımcıların bir bölümünün sözleşme süreleri yıla kadar uzatılmaktadır sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun kapsamında yat limanı inşa edip yıllık işletme hakkı sahibi olan davacı şirketin sözleşme süresinin uzatılması isteminin yetkili ulaştırma denizcilik veesas sayısı karar sayısı haberleşme bakanlığınca reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmış bulunan bu davada sayılı kanuna eklenen geçici madde uygulanacak kural niteliğini taşımaktadır her ne kadar davacı sayılı kanuna eklenen geçici maddenin özel düzenlemeler hariç olmak üzere ibaresinin anayasaya aykırılığını öne sürmekte ise de kurulumuzca maddenin tamamının anayasaya aykırılığının irdelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ve hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde kıyı yapıları inşa eden yatırımcıların bir bölümüne dört ay içinde başvurup rayiç bedeli ödenmek suretiyle idare ile yapılan irtifak hakkı veya kullanma izni sözleşmelerinin ilgili idarenin değerlendirmesi ve onayı aranmaksızın yeni sözleşme yapılmak suretiyle irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresini yıla kadar uzatma olanağı sağlayan anılan yasa kuralının anayasaya uygunluğunun yasama organının idareyle yatırımcı arasındaki sözleşmenin süresini yasal düzenlemeyle idareye değerlendirme ve takdir yetkisi tanımadan değiştirip değiştiremeyeceği getirilen yasa kuralının açık ve belirgin olup olmadığı aynı tür kıyı yapılarını benzer şekilde inşa eden yatırımcılar arasında eşitliğin zedelenip zedelenmediği ve yasaların genelliği ilkesi yönünden irdelenmesi gerekmektedir yasama organının idareyle yatırımcı arasındaki sözleşmenin süresini yasal düzenlemeyle idareye değerlendirme ve takdir yetkisi tanımadan değiştirip değiştiremeyeceği yönünden yasa kuralının incelenmesi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir anayasanın maddesine göre yasama organı anayasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla herhangi bir alanı düzenleme yetkisine sahip bulunmaktadır yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla adalet hakkaniyet kamu hizmetinin gereklerine uygunluk ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir yasa koyucu bu yetkiyi kullanırken anayasanın ilgili diğer kurallarına da uymak zorundadır ekonomik olayların niteliği gelişen şart ve durumlara göre sık sık değişik önlemler alma bunları kaldırma ve süratli biçimde hareket etme zorunluluğu yasama organının yapısı ve işleyiş biçimi gibi hususlar yasama organının yürütme organını yetkilendirmesini gerekli kılabilir bu gibi durumlarda yasama organı temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakabilir yine yasama organının bir alanı düzenlerken halen yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere göre oluşturulan hukuksal durumların varlığını daha önce düzenlenmiş ve tarafların özgür iradeleri sonucunda belli koşullara bağlanmış olan sözleşmelerin ne zaman ve ne şekilde sona ereceği sözleşme süresinin uzatılıp uzatılmayacağı gibi konuların sözleşmenin taraflarınca karar verilebilecek hususlar olduğunu da göz önünde bulundurması gerekmektedir anayasanın maddesiyleesas sayısı karar sayısı koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü sözleşme yapma serbestisi yanında yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da içermektedir kuvvetler ayrılığı esasını benimseyen anayasada yasama yürütme ve yargı erklerinin görev ve yetkileri belirtilirken bu erklerin sınırları da çizilmiştir anayasada sert bir kuvvetler ayrılığı sistemi öngörülmemiş bu ayrımın devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliğine dayandığı kabul edilmiştir anayasa erkler arasında bir uyum ve işbirliği esasına dayansa da kural olarak bunlardan birinin haklı ve makul bir sebep ortaya konulmadan diğerinin görev alanına girecek bir tasarrufta bulunmasına izin vermemiştir halen yürürlükte bulunan mevzuat çerçevesinde devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ile hazinenin özel mülkiyetindeki yerlerde kıyı yapısı inşası yetkili idare tarafından kıyı yapısının yeri niteliği konusunda değerlendirme yapılıp inşa edilecek kıyı yapısının kamu yararına uygun görülmesi şartına bağlıdır i̇nşa edilecek kıyı yapısının yerini ve niteliğini belirleyen idare yatırımcının durumunu da değerlendirmek suretiyle irtifak hakkı veya kullanma izni süresini yılı aşmamak şartıyla belirlemektedir yasama organının idare alanına ilişkin yasal düzenlemeler yapabileceği yasal düzenlemelerle daha önce idarece tesis edilen işlemleri ve bu işlemlerle ortaya çıkan hukuki sonuçları da kural olarak değiştirip kaldırılabileceği konusunda duraksama bulunmamaktadır ancak idarenin değerlendirme ve takdir yetkisini kullanarak tesis ettiği işlemlerin yapılacak yasal düzenlemelerle idareye mevcut durumu kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden değerlendirme olanağı tanınmadan kaldırılması anayasayla belirlenen idari rejimle bağdaşmamaktadır yukarıda yapılan açıklama ışığında sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde hükmü irdelendiğinde hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde sayılı veya sayılı kanun ve ilgili mevzuat kapsamında yat limanı ve benzeri kıyı yapıları inşa eden ve irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmeleri devam eden yatırımcıların mevcut sözleşmelerinin süresinin uzatılıp uzatılmayacağı noktasında bütün eylem ve işlemlerinde kamu yararını ve hizmet gereklerini göz önünde tutmak zorunda olan idareye haklı ve makul bir neden ortaya konulmadan değerlendirme ve takdir yetkisi tanımayan yasa kuralının anayasada öngörülen kuvvetler ayrılığı ilkesine ve sözleşme özgürlüğüne aykırı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır yasa kuralının açık ve belirgin olup olmadığı yönünden incelenmesi kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukukesas sayısı karar sayısı güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda yasaların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik ilkesi hak ve yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini mümkün kılacak tereddüde yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir nesnel makul bir düzeyde öngörülebilecek ve keyfi uygulamalara yol açmayacak biçimde belirlenmiş olmasını gerektirir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici maddesinde kıyı yapıları ile ilgili olarak özel düzenlemeler hariç olmak üzere lehlerine kırk dokuz yıldan az süreli olarak irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen yatırımcıların bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvurmaları ve belli yükümlülükleri yerine getirmeleri şartıyla irtifak hakkı veya kullanma izni sürelerinin yıla çıkarılması öngörülmüştür maddede özel düzenlemelerle neyin kastedildiği ve özel düzenleme kapsamında yapılan kıyı yapılarına ilişkin sözleşmelerin neden hariç tutulduğuna ilişkin bir açıklık ve belirlilik bulunmamaktadır her ne kadar maddenin gerekçesinde hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde kıyıda bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ve deniz göl ve akarsularda doldurma veya kurutma yoluyla elde edilen alanlar üzerinde tersane yat limanı kurvaziyer limanı dolfen iskele dolgu rıhtım boru hattı şamandıra platform ve benzeri kıyı yapıları yapılmak amacıyla lehlerine kırk dokuz yıldan az süreli olarak irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanun sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun sayılı elektrik piyasası kanunu gibi özel düzenlemeler gereği yapılan işlemler hariç olmak üzere denilmekte ise de gibi sözcüğü ile sayılanlar dışındaki özel düzenlemelerin de hariç tutulduğu ve böylece özel düzenlemelerin kapsamının sınırlı olmadığı anlaşılmakta bu haliyle özel düzenleme ifadesinin anlam ve kapsamında açıklık ve belirlilik bulunmamaktadır nitekim maddenin uygulanmasını göstermek üzere çıkarılan ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sıra nolu milli emlak tebliğinde özel düzenlemeler kapsamına sayılı turizmi teşvik kanunu ilave edilmiş ve devamında aynen yasa maddesinde olduğu gibi özel düzenlemeler gereği yapılan işlemler hariç denilmek suretiyle yasadaki mevcut belirsizlikler devam ettirilmiştir yasa maddesinin açık ve belirgin olmaması bu maddenin uygulanmasını göstermek üzere çıkarılan tebliğe de aynı sorunların yansımasına sebep olmuştur anılan yasa kuralının açık ve belirli olmaması yönünden hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır iii yasa maddesinin aynı tür kıyı yapılarını benzer şekilde inşa edenler arasında eşitliği zedeleyip zedelemediği ve yasaların genelliği ilkesi yönünden irdelenmesiesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez kimi kişilerin haklı makul ve anlaşılabilir bir neden bulunması koşulu ile değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz anayasa mahkemesinin birçok kararında da vurgulandığı gibi aynı hukuki durumda bulunanlardan bazıları için farklı kurallar konulmasını haklı gösterecek nedenlerin bulunması ve bunların anlaşılabilir amaçla ilgili makul ve adil olmaları gerekir bunun yanında yasa koyucunun aynı konuda yapmış olduğu düzenlemelerin de birbiri ile çelişmemesi gerekir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez kıyı yapıları ister yasa koyucunun tabiri ile özel düzenlemeler kapsamında yapılmış olsun ister sayılı kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılmış olsun kıyı yapısının yapılacağı yer devletin hüküm ve tasarrufu altında ise yatırımcı ile ilgili idare arasında kullanma izni sözleşmesi hazinenin özel mülkiyetinde ise irtifak hakkı sözleşmesi yapılmaktadır bu sözleşmelerin yapılması aşamasında bütün yatırımcılar aynı kurallara tabi tutulmakta ayrım yapılmaksızın her bir yatırımcı ile ilgili idare arasında yatırımın bedeli projenin mahiyeti sermaye miktarı ile kamu yararı ve hizmet gerekleri idarece değerlendirilmek suretiyle azami yıla kadar kullanma izni veya irtifak hakkı sözleşmesi imzalanmaktadır kıyı yapılarını inşa eden yatırımcılar arasında ilgili mevzuatta herhangi bir ayrım yapılmamış olmasına ve yasa kuralında haklı makul anlaşılabilir uygulanabilir belirgin açık ve somut bir neden gösterilmemesine karşın özel düzenlemeler gibi açık ve belirgin olmayan bir sebebe dayanılarak kıyı yapıları inşa eden yatırımcıların bir bölümünün sözleşmelerinin uzatılmamasının anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır yasaların ve yasalarla getirilen kuralların genel olması hukuk devleti ve yasa önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur yasanın genelliğinden anlaşılan belli bir kişiyi hedef almayan özel aktüel geçici bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici maddesiyle getirilen ve kıyı yapılarının yapımına ilişkin mevzuatta bir değişiklik veya maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren inşa edilecek kıyı yapıları ile ilgili olarak bir hüküm bulunmamasına karşın özel düzenlemelerin hariç tutulduğu belirtilerek sadece bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce kıyı yapıları inşa eden yatırımcıların sözleşme sürelerinin yıla kadar uzatılmasına olanak sağlayan sayılı kanunun geçici maddesinin yasaların genel ve objektif olması gerektiği yönündeki hukuk devleti ilkesine de aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır iv sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici maddenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,600
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içerendava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı hemşirelik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile tarihli ve sayılı hemşirelik kanununun inci maddesi de değiştirilmiştir bu madde değişiklikten önce şu şekildedir ortaokulu bitirmiş olup yaşından yukarı bulunmayan kadınlardan hükümetçe açılmış veya tanınmış bir ebe lâborant hemşire okulunda sene tahsil görüp sağlık ve sosyal yardım vekâletince teşkil olunan jüri huzurunda meslek imtihanı vererek aldığı diplomayı usulüne göre sağlık ve sosyal yardım vekâletine tescil ettirenlerle üncü maddenin nci fıkrasında yazılı olanlara hemşire unvanı verilir tarih ve sayılı kanun ile bu madde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir türkiyede üniversitelerin hemşirelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksek okullarından mezun olan ve diplomaları sağlık bakanlığınca tescil edilenler ile öğrenimlerini yurt dışında hemşirelik ile ilgili devlet tarafından tanınan bir okulda tamamlayarak denklikleri onaylanan ve diplomaları sağlık bakanlığınca tescil edilenlere hemşire unvanı verilir bu düzenleme ile yılında benimsenen sekiz yıllık bir temel eğitim olan ortaokul üzerine üç yıllık sağlık meslek lisesi eğitimi sonucu hemşirelik mesleğinin kazanılması koşulu değiştirilmiş hemşirelik mesleğinin lisans eğitimi sonucu kazanılması zorunluluğu ve gerekliliği kabul edilmiştir ancak sayılı kanunun geçici nci maddesinin iptali istenilen son fıkrasında getirilenüniversitelerin hemşirelik programlarında ülke ihtiyacını karşılayacak yeterli kontenjan oluşturulmak üzere yıl süre ile sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve hemşireliğe eşdeğer sağlık memurluğu programlarına öğrenci alınmasına devam olunur ve bu programlardan mezun olanlara hemşire unvanı verilirhükmü ile hemşirelerin inci madde de öngörülen gerekliliğe ve koşula aykırı olarak yılındaki ölçütlere göre yetiştirilmesi kabul edilmiştir sayılı kanunun gerek teklif metninde gerekse sağlık aile çalışma ve sosyal i̇şler komisyonunun kabul ettiği metinde iptali istenilen düzenlemeye yer verilmemiştir kanun teklifinin gerekçesi ile sağlık aile çalışma ve sosyal i̇şler komisyonunun sayılı ra porunun genel gerekçesinde türkiye avrupa birliğine girme çalışmaları kapsamında mevzuatını avrupa birliği mevzuatı ile uyumlandırmaya çalışmaktadır sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde hemşi relik de bu uyum çalışmaları içinde yer almaktadır çünkü avrupa birliğine bağlı olan ülkeler de kime ve hangi koşullarda hemşire unvanı verileceği eec değişik sayılı di rektifle düzenlenmiştir hemşirelerin statüsü eğitimi görev yetki ve sorumlulukları ile ilgili hükümler içeren sayılı hemşirelik kanunu mart tarihinden itibaren yürürlüktedir söz konusu kanun incelendiğinde hemşirelik eğitimine hemşirelik uygulamala rına yön verme ve temel oluşturma açılarından günümüz koşullarında yetersiz kaldığı bazıesas sayısı karar sayısı maddelerinin güncelliğini yitirdiği görülmektedir toplumun değişen ihtiyaçlarına tıbbi geliş melere ve mesleki yeniliklere cevap verebilmesi amacı ile kanunun bazı maddelerinde değişik lik yapılarak yeniden düzenlenmesi ve türkiyenin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve av rupa birliği politikaları çerçevesinde acilen güncellenmesi gerekmektedir bu nedenle kanunun inci üncü üncü inci ve uncu maddelerinde direktife uygun değişiklik yapılmıştır denilmektedir sayılı kanunun inci maddesinin gerekçesinde ise mevcut kanunun inci mad desinde lisans düzeyinde eğitimin verildiği hemşirelik yüksek okullarıfakülteleri ve sağlık yük sek okulları yer almamaktadır oysa sağlık meslek liseleri milli eğitim bakanlığına devredile rek hemşirelik ve sağlık memurluğu bölümlerine öğrenci alınmamaktadır kanunun bu maddesi bu haliyle ortaokula dayalı yıl süreli hemşirelik eğitimine açık kapı bırakmaktadır denilmiştir açıklanan bu düzenleme gerekçelerinden esasen sayılı yasa teklifi hazırlığının temel gerekçesinin hemşireliği lisans eğitimi sonucu kazanılan meslek olarak düzenlemek olduğu görülmektedir ancak tbmm genel kurulunda kanun teklifinin görüşülmesi esnasında lisans üstü eğitim hatta lisans eğitimi alan hemşire sayısı çok az olduğundan lisans mezunu hemşirelerin de kapsama alınmasının uygun olacağı düşüncesiyle bu değişiklik teklifi düzenlenmiştir gerekçesi ile iptali istenilen fıkra kanuna eklenmiştir ayrıntılı bilimsel çalışmalara ve gerçek verilere dayalı olmayan böyle bir düzenleme aşağıda açıklayacağımız nedenlerle anayasaya aykırıdır bugün hiçbir ülkede yıl temel eğitim üzerine yıl süreli hemşirelik eğitimi ile hemşire unvanı verilmemektedir avrupa konseyinin tarihli hemşirelik eğitiminde minimum standartlar adlı antlaşma metninde hemşirelikte minimum standart en az yıl temel eğitim üzerine en az yıl ya da saat yalnızca mesleğe yönelik eğitim olarak belirlenmiştir avrupa konseyinin antlaşma metninde bildirilen koşulları de sayılı direktife dönüştürülmüştür avrupa birliği ülkelerinde hemşirelikle ilgili eec eec eec ve eec sayılı konsey direktifleri en son avrupa komisyonunun mesleki yeterliliklerin karşılıklı tanınmasına ilişkin ec direktifine dönüştürülmüştür bu direktifte en az yıllık temel eğitim üzerine en az saat mesleğe yönelik eğitim sonucunda hemşirelik mesleğinin edinilmesi kabul edilmiştir farklı birçok mesleğin yer aldığı sağlık bakım ekibi içerisinde ekibin eşit düzeyde bir üyesi olarak hemşirelerin giderek karmaşıklaşan rollerini yerine getirebilmeleri için hemşirelik eğitiminin yalnızca lisans düzeyinde sağlanması gerektiğini dünya sağlık örgütü ve münih deklerasyonu da desteklemektedir ref nurses and midwifes for health european strategy for nursing and midwifery education copenhagen who regional office for europe document eur aşağıda özetle aktarıldığı üzere yüksek sağlık şurasının mayıs tarih ve sayılı kararı doğrultusunda sağlık bakanlığının talebi yüksek öğretim kurulu başkanlığının teklifi ve bakanlar kurulunun tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kararı ile kurulan sağlık yüksekokulunun ilgili üniversitelerce faaliyete geçirilmesi için tarihinde sağlık bakanlığı ile yüksek öğretim kurulu başkanlığı arasında imzalanan protokol uyarınca ülkemizde yıldır hemşirelik eğitimi sadece ve sadece lisansesas sayısı karar sayısı düzeyinde verilmektedir bu kapsamda üniversiteler bünyesinde yer alan lisans eğitimi programı bulunmaktadır yine yılında yüksek sağlık şurası aldığı kararla hemşirelikte mesleki yeterliliğin ancak ve ancak lisans düzeyinde verilecek bir eğitimle kazanılabileceğini kabul etmiş bulunmaktadır yılında dünya sağlık örgütünün avrupa hemşirelik konferansından çıkan kararlar incelendiğinde avrupanın herkese sağlık politikalarının gerisinde kalmamak için hemşirelik uygulamalarının esas olarak temel sağlık bakımı yaklaşımının doğasında bulunan ilkelere dayandırılması gerektiği belirtilmektedir bu ilkeler sağlığı geliştirmeyi ve korumayı hastalığı önlemeyi bireylerin ailelerin ve toplumların bakım hizmetlerine katılımlarını sağlamayı ve kendi sağlıkları açısından daha fazla sorumluluk almalarını mümkün kılmayı sağlık bakım hizmetlerine ulaşmada eşitsizlikleri azaltmayı ve tüm insanların gereksinimlerini karşılama yolunda aktif çalışmalarda bulunmayı farklı meslek grupları ve farklı sektörlerle işbirliği yapmayı bakımda kalite güvencesini sağlamayı ve teknolojik olanaklardan gerektiği şekilde yararlanmayı içermektedir bu bağlamda hemşirelik işlevleri ana başlık altında toplanmıştır bunlardan işlev koruyucu geliştirici tedavi edici ya da rehabilite edici amaçlarla bireye hastaya aileye ya da topluma hemşirelik bakımı hizmetlerinin götürülmesi ve bu hizmetin yönetilmesidir işlev hastalar ya da hizmet sunulanlar ile sağlık bakım personelinin eğitimidir işlev sağlık bakım ekibinin etkin bir üyesi olarak çalışmaktır işlev eleştirel düşünce ve araştırmalar yoluyla hemşirelik uygulamalarının geliştirilmesidir günümüzde hemşirelik mesleği hastaları izlemek ve tedavi süreçlerini yönlendirmek için gerekli olan ileri soyut düşünme yeteneği ve bilgiye sahip olunması zorunlu bir ihtisas mesleğidir bu nedenle yükseköğrenim görmüş meslek mensupları tarafından icra edilmesi zorunlu koşul olup meslek lisesi eğitimi ile beklenen yeterliliğin kazanılması olanaksızdır lisans eğitimi aynı zamanda topluma nitelikli sağlık hizmeti sunulması için de zorunlu bulunmaktadır özellikle modern dünyanın temel meselelerinden biri olan nüfusun yaşlanması ki türkiyede bu trende girmektedir yine kronik hastalıkların artışı bireyselleşme ve geniş aileden çekirdek aile tipine geçişin yaşlı ve hasta bakımında profesyonel desteğe ihtiyacı artır ması gibi sosyal etkenlerle tarihin hiçbir dönemiyle kıyaslanamayacak ölçüde kaliteli bakım hizmetine duyulan ihtiyaç da artmıştır hemşirelerden beklenen işleve uygun olarak tarih ve sayılı hemşirelik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı hemşirelik kanununun üncü maddesinde yer alan hemşirelik görev yetkileri de yeniden tanımlanmıştır yapılan bu değişiklikle hemşireler tabip tarafından verilen tedavileri uygulamanın yanı sıra her ortamda bireyin ailenin ve toplumun hemşirelik girişimleri ile karşılanabilecek sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlemek ve hemşirelik tanılama süreci kapsamında belirlenen ihtiyaçlar çerçevesinde hemşirelik bakımını planlamak uygulamak denetlemek ve değerlendirmekle görevli ve yetkili kılınmıştır bu görev ve yetkiyi toplum yararına uygun bir yeterlilikte kullanabilmek için aynı kanunun inci maddesinde tanımlandığı üzere lisans düzeyinde eğitim gerekmektedir böyle bir eğitimin gerekliliğiesas sayısı karar sayısı yaklaşık milyon cerrahi işlem sonrası hasta güvenliği konusunun incelendiği bir araştırmada da tespit edilmiştir ek anayasanın ncı maddesinde devlete herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak ve bu konuda hizmet vermek ödevi getirilmiştir yine devlet anayasanın nci maddesinde kişilere tanınmış olan yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür devletin bu görevlerini lisans eğitimi gerektiren hemşirelere meslek lisesinde eğitim vererek yerine getiremeyeceği açıktır böylece toplumu mesleğin gerektirdiği yeterliliğe sahip olmayan hemşirelerden hizmet almak zorunda bırakacak sağlık ve yaşam haklarını anayasanın öngördüğü türden yeterli bir hizmete kavuşamama durumu ile yüz yüze getirecektir bu nedenle anayasada belirtilen yaşam ve sağlık hakları ile çelişen iptali istenen düzenlemenin kamu yararı amacına yönelik olmadığı açıktır kamu yararına sonuç doğurmayacak kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan adalet anlayışına aykırı ve makul olmayan böyle bir durumun anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamayacağı açıktır çünkü bir hukuk devletinde tüm kamu işlemlerinin nihai amacı kamu yararıdır bir hukuk devleti adil ve makul olmak durumundadır kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmayan adil ve makul olmayan bir düzenlemenin kamu yararına olduğu ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaştığı söylenemez anayasa mahkemesinin sayılı kararında da yasa koyucuya verilen düzenleme yetkisi hiçbir şekilde kamu yararını ortadan kaldıracak veya engelleyecek biçimde kullanılamaz denilmektedir bu nedenle tarih ve sayılı hemşirelik kanununa tarih ve sayılı hemşirelik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin eklediği geçici nci maddenin iptali istenen son fıkrasıanayasanın nci maddesine aykırıdır ülkemizde avrupa birliğine uyum sağlanması amacıyla yüksek sağlık şurasının mayıs tarih ve sayılı kararı ile hemşire ebe ve sağlık memurluğu eğitiminin yıllık lisans eğitimi seviyesinde verilmesi kararı alınmıştır bu kapsamda türkiyede yıl temel eğitim olmadığından ve metinde de en az yıl denildiğinden program lise eğitimi üzerine temellendirilmiş ve saatlik çekirdek program hazırlanmış ve bu gün lisans eğitimi veren hemşirelik programında uygulanmaktadır yüksek sağlık şurasının mayıs tarih ve sayılı kararı doğrultusunda sağlık bakanlığının talebi yüksek öğretim kurulu başkanlığının teklifi ve bakanlar kurulunun tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kararı ile kurulan sağlık yüksekokulunun ilgili üniversitelerce faaliyete geçirilmesi için tarihinde sağlık bakanlığı ile yüksek öğretim kurulu başkanlığı arasında protokol imzalanmıştır protokolün ncı maddesi uyarınca sağlık hizmetleri meslek yüksekokuluna dönüştürülen sağlık meslek lisesi binaları ile tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan bakanlar kurulu kararında öngörülen yerlerdeki sağlık meslek lisesi binaları ihtiyaç halinde uzatılabileceği kaydı ile yıl süre ile ilgili üniversite rektörlüklerinin kullanımına tahsis edilmiştir protokolün nci maddesinde sağlık yüksekokuluna dönüştürülen sağlık meslek liselerine ortaokula dayalı ortaöğretim düzeyinde öğrenci alınmayacağı ve bu okullara diğeresas sayısı karar sayısı sağlık meslek liselerinden öğrenci nakli yapılamayacağı düzenlenmiştir yine protokolün nci maddesinde hemşirelik ebelik ve sağlık memurluğu eğitiminin yıllık sağlık yüksekokullarında yürütüleceği sağlık yüksekokuluna dönüştürülmeyen diğer sağlık meslek liselerinin ebelik hemşirelik ve sağlık memurluğu bölümlerine öğrenci alınmayacağı öngörülmüştür protokolün nci maddesine göre ise ebelik hemşirelik ve sağlık memurluğu eğitimi yıllık sağlık yüksekokullarında yürütülür sağlık yüksekokullarına dönüştürülmeyen diğer sağlık meslek liselerindin ebelik hemşirelik ve sağlık memurluğu bölümlerine öğrenci alınmayacaktır sağlık bakanlığı gün ve sayılı işlemi ile yukarıda sözü edilen protokolü tek taraflı olarak feshetmiş ise de yüksek öğretim kurulunun açmış olduğu dava sonucunda danıştay dairesi sayılı ve tarihli kararı ile sağlık bakanlığının protokolün feshine ilişkin işleminde hukuka uyarlık bulunmadığından iptaline karar vermiştir bu karar danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun sayılı ve tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir ek öte yandan sağlık bakanlığı ile milli eğitim bakanlığı arasında imzalanan tarihli protokol ile sağlık bakanlığı tarafından sağlık bakanlığına bağlı sağlık meslek liselerinin milli eğitim bakanlığına devri ile yeniden meslek liseleri hemşirelik bölümlerine öğrenci alınması işlemleri başlatılmıştır bu işlemlere karşı açılan davada danıştay dairesi k sayılı kararı ile iptal kararı vermiştirek aynı şekilde eğitim öğretim yılında erzurum i̇l sağlık meslek lisesine öğrenci alımına ilişkin sağlık bakanlığının gün ve sayılı işlemi ve buna ilişkin diğer işlemlerinin iptali istemi ile yök başkanlığı tarafından açılan davada ankara i̇dare mahkemesi sayılı ve tarihli kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir bu durum dikkate alındığında iptali istenen söz konusu düzenleme için yasama erkinin yukarıda etraflıca belirtilen yargı kararlarının uygulanmasını engellemek amacına yönelik olarak kullanıldığı çok açıktır anayasa da belirtilen amacı ya da bir kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle olsun yasakoyucu belli bir sonucu elde etmek için değişik yolların seçimini siyasî tercihlerine göre yapmakta serbesttir ancak yasakoyucunun kişisel siyasî ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararına yönelik olmayan başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir yetki saptırması ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur anayasanın maddesi gereği yasama organı dahil bütün devlet organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez aksi taktirde yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez yasama organı beğenmediği yargı kararlarını üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hâle getirecekse elbette ki yargı bağımsızlığı zedelenecektir sabuncu yavuz anayasaya giriş basım i̇maj yayıncılık ankara i̇ptali istenen bent ile yapılan düzenleme yargı kararlarının uygulanmasının engellenmesi amacıyla yapılmış bir düzenleme olduğundan yetki saptırması ve amaç öğesi bakımından da sakat olup anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyleesas sayısı karar sayısı bağdaşmadığı gibi yargı bağımsızlığını zedelediği için de anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir diğer yandan yasama erkinin yargı kararlarının etkisizleştirilmesi için kullanılmasını anayasanın başlangıç kısmı ile ve uncu maddelerinde ifade edilmiş olan kuvvetler aykırılığı ilkesi ile de bağdaştırmak olanaksızdır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı hemşirelik kanununa tarih ve sayılı hemşirelik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin eklediği geçici nci maddenin iptali istenen son fıkrasıanayasanın nci nci inci uncu ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı hemşirelik kanununa tarih ve sayılı hemşirelik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin eklediği geçici nci maddenin iptali istenen son fıkrası ile yasama erki kullanılarak yargı kararlarının etkisizleştirileceğinden bu kuralın uygulanmasının hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır öte yandan kamu yararı amacına yönelik olmayan bu hükmün uygulanması halinde toplum mesleğin gerektirdiği yeterliliğe sahip olmayan hemşirelerden hizmet almak zorunda bırakılacak sağlık ve yaşam hakları anayasanın öngördüğü türden yeterli bir hizmete kavuşamama durumunda kalacağından bundan giderilmesi olanaksız bir takım zararların doğacağı kuşkusuzdur bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı hemşirelik kanununa tarih ve sayılı hemşirelik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin eklediği geçici nci maddenin iptali istenen son fıkrasıanayasanın nci nci inci uncu ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırıolduğundan iptaline ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,312
esas sayısı karar sayısı basın ve haber alma özgürlüğünün sınırlandırılmasında bazen ceza hukuku araçlarına başvurulabilmektedir ancak ceza hukuku araçlarının nitelikleri dikkate alındığında basın özgürlüğünün demokratik toplum için vazgeçilmezliği nedeniyle ceza hukuku araçlarına başvurmanın ultima ratio son çare olarak düşünülmesinin gerekliliği gözden kaçırılmamalıdır devlet otoritesinin basına müdahalede bulunmasını önlemek ve kamuoyu karşısında saygınlığı olan bir basın yaratma düşüncelerinin ürünü olarak ilk kez yılında i̇sveçte uygulanmaya başlanılan basının kendi kendini denetlemesi sistemi ortaya çıkmıştır ceza hukuku araçlarının kullanılması ancak diğer denetim mekanizmaları ile sonuca ulaşılamayan durumlarda düşünülmelidir basın özgürlüğünün kötüye kullanılmasının engellenmesi gereklidir ve basın özgürlüğünün kötüye kullanılması çoğunlukla bir ceza normunun ihlali olarak kendini göstermekte ve basın suçu olarak ortaya çıkmaktadır yayın faaliyetinin kolektif niteliği basın konusunda özel idari rejime olduğu kadar özel ceza rejimine de sebebiyet vermektedir bu açıdandır ki basın suçlarının özelliklerini göz önünde bulundurarak bunların cezalandırılması esaslarını tespit eden yargılama usulünü belirleyen özel hükümlere birçok ülkede rastlamak mümkündür basının hem bireyler ile toplum üzerindeki olumsuz ve zararlı olabilecek etkilerini önlemek hem de düşünce ve haberlerin yayılmasını sağlayan araçları denetlemek amacıyla yasama organları genel suçlardan ayrı suç kategorileri meydana getirmişlerdir basın ceza hukukunun en belirleyici yönünü ise basın suçlarından doğan ceza sorumluluğu ve bu sorumluluğun düzenleniş biçimi oluşturmaktadır gerçekten de basın suçunun faillerinin tckdaki genel iştirake ilişkin hükümlere göre saptanmasının zorluğu kanunları eser sahibi dışında basın suçunu oluşturan yayının sorumlularını önceden saptamaya yöneltmiş ve bu saptayış biçimi değişik bir sorumluluk sistemi olarak ortaya çıkmıştır basın suçlarında sorumluluk unsuru ayrı bir öneme sahip olup ülkemizde de gerek sayılı kanun döneminde gerek yürürlükteki sayılı kanun döneminde basın kanunlarının en çok eleştiriye hedef olan ve değişikliğe tabi tutulan hükümlerinin hep sorumluluğa ilişkin hükümler olduğu da unutulmamalıdır basın kanunu temel olarak basın özgürlüğünün korunmasını amaçlamakla birlikte bazı durumlarda aileyi bazen toplumun ahlaki değerlerini bazen habere konu olan kişiyi bazı durumlarda ise kamu yararını gözeterek haber verme hakkına sınırlama getirmektedir basın kanununun maddesinde getirilen sınırlamalarda da kanun koyucunun genel ahlakı korumak amacıyla haber verme hakkını sınırladığı ileri sürülmektedir bizce bu norm ile belirli fiillere veya suçlara karışanların kişilik hakları ve aileyi koruma amacı basın özgürlüğüne yeğ tutulmuş hukuka uygunluk sebeplerine de yer verilmemiştir bu nedenle haber verme hakkının kullanılması yayının gerçeği yansıtması veya ilgili kişinin rızasının varlığı gibi bir hukuka uygunluk sebebinin varlığını iddia ederek eylemin suç oluşturmayacağından söz edilemez ancak aynı kural televizyon ve internet yayınları için düzenlenmemiştir mevcut düzenlemeni̇n anayasaya aykirilik oluşturduğunu mahkememi̇zi̇n öngördüğü hususlaresas sayısı karar sayısı basın kanununun maddesiyle yaptırım altına alınan bu fiiller ancak süreli yayınlar ile işlenebilir bu nedenle aynı fiil süreli olmayan bir yayın yoluyla gerçekleştirilmiş ise suç oluşturmayacaktır konuya bir diğer kitle iletişim aracı olan radyo ve televizyon yayıncılığı açısından bakıldığında ise durumun oldukça farklı olduğu görülmektedir gerçekten de basın kanununun maddesi ile yasaklanan fiil sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda yasaklanmamış ve suç olarak yaptırıma bağlanmamıştır dolayısıyla süreli yayın yoluyla işlendiğinde suç oluşturan fiil radyo televizyon veya veri yayını yoluyla işlenir ise suç oluşturmayacaktır aynı olaya ilişkin gazete veya dergide yapılan bir haberde kimlik açıklanmış ise fiil suç oluşturacak ancak radyo tv veya veri yayını yoluyla gerçekleştirilen haberde kimlik açıklanmış ise aynı fiil bu defa suç oluşturmayacaktır sayılı kanun basın kanununun maddesindekine benzer nitelikte bir ceza hukuku normu barındırmamasına karşın anılan normun korumayı amaçladığı değerleri gözeten bazı düzenlemeler içermektedir sayılı kanunun maddesinin konumuzla ilgili hükümleri şöyledir radyo televizyon ve veri yayınlarında uyulması gereken yayın ilkeleri şunlardır aynı olaya ilişkin gazete veya dergide yapılan bir haberde kimlik açıklanmış ise fiil suç oluşturacak ancak radyo tv veya veri yayını yoluyla gerçekleştirilen haberde kimlik açıklanmış ise aynı fiil bu defa suç oluşturmayacaktır yayınların toplumun millî ve manevî değerlerine ve türk aile yapısına aykırı olmaması değişik m özel hayatın gizliliğine saygılı olunması suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilân edilmemesi veya suçluymuş gibi gösterilmemesi kişileri suç işlemeye yönlendirecek veya korku salacak yayın yapılmaması yayınların müstehcen olmaması değişik m kadınlara güçsüzlere özürlülere ve çocuklara karşı şiddetin ve ayrımcılığın teşvik edilmemesi gençlerin ve çocukların fiziksel zihinsel ve ahlakî gelişimini zedeleyecek türden programların bunların seyredebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmaması aynı kanunun maddesinde ise yayın ilkelerine aykırı yayın yapılmasının yaptırımları gösterilmiştir bu maddeye göre ilk aykırılıkta radyo ve televizyon üst kurulu rtük yayıncı kuruluşu uyarır veya özür dilemesini ister bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı hâlinde ihlâle konu olan programın yayını bir ilâ oniki kez arasında durdurulur cezaya yol açan fiilde sorumlulukları belirlendiği takdirde programın yapımcısı ve varsa sunucusu da bu süre içerisinde hiçbir ad altında başka bir program yapamaz ve sunamaz yayını durdurulan programların yerine aynı yayın kuşağında ve reklamsız olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına üst kurulca hazırlattırılacak eğitim kültür trafik kadın ve çocuk hakları gençlerin fiziksel ve ahlakî gelişimi uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadeleesas sayısı karar sayısı türk dilinin güzel kullanımı ve çevre eğitimi konularında programlar yayınlanır aykırılığın tekrarı hâlinde ise yayın izninin niteliğine göre beşbin türk lirasından beşyüzbin türk lirasına kadar radyo yayınları için yukarıdaki miktarların yarısı kadar idarî para cezası verilir i̇hlâlin ihlâl tarihinden itibaren takip eden bir yıl içinde tekrarı hâlinde bu idarî para cezaları yarı oranında artırılır i̇hlâlin ihlâl tarihinden itibaren takip eden bir yıl içinde ikinci kez tekrarında ihlâlin ağırlığına göre izin uygulaması bir yıla kadar geçici olarak durdurulur görüldüğü gibi basın kanununun maddesine aykırılık oluşturan yayınların ancak rtük tarafından yayın ilkelerine aykırılık oluşturduğu şeklinde değerlendirilerek yayıncı kuruluşa uyarı ve özür dileme cezasından idari para cezasına ve geçici olarak yayın izninin durdurulmasına kadar varan bazı idari yaptırımlar uygulanması gündeme gelebilecektir ancak uygulamada suça karışan küçüklerin ve cinsel dokunulmazlıkları saldırıya uğrayan mağdurların radyo ve tv yayınlarında kimliklerinin açıkça verildiğini görmekteyiz aynı şekilde sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlar ile mücadele edilmesi hakkında kanunun düzenlemesinde de herhangi bir suçun faili ya da mağduru olan yaşından küçük çocuğun kimliği belirlenecek biçimde haber yapılması suç olarak düzenlenmemiştir bu durum da süreli basılı yayın yapan ile diğer türlerden herhangi biri ile yayın yapanlar arasında aynı fiile karşı farklı uygulama yapılmasına sebebiyet vermektedir kaldı ki günümüzde internet ve televizyon ortamında yapılan açıklama veya paylaşımın günlük süreli yayınlara göre çok daha fazla ses getirip çok daha fazla kişiye ulaştığı kuşkusuzdur sonuç ve talep mahkememizde derdest olan esas sayılı davanın yargılaması esnasında fiili durum neticesinde sanıkların sayılı yasanın maddesinde suçun faili ya da mağduru olan yaşından küçüğün kimliğinin açıklanmaması suçu sonucu ceza alma olasılıklarının türkiye cumhuriyeti anayasasının son maddelerine aykırı olabileceği değerlendirilmekle türkiye cumhuriyeti anayasa mahkemesi tarafından sayılı yasanın maddesinin iptaline karar verilmesi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca arz ve talep olunur
1,063
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı davada başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarihinde yürürlüğe giren sayılı tmknun özellikle aile hukuku başlığını taşıyan kitabında maddeleri arası sayılı türk kanunu medenisinden farklı gerek dünyada gerekse ülkemizde özgürlükler ve eşitlik konusundaki gelişmelere bağlı olarak köklü değişiklikler getirildiğini görürüz yeni düzenlemede eşler aileyi birlikte temsil ederler aile konutunu birlikte belirler gibi eşler arasında eşitlik ilkesini gözeten düzenlemeler yapıldığı halde tmknun olayımıza uygulanacak olan maddesinde ise kadın evlenmekle kocasının soyadını alır hükmü getirilmiştir anayasasının maddesi devleti tanımlarken sosyal hukuk devleti niteliğini vurguladıktan sonra madde ile herkesin dil din renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç mezhep ve benzeri sebeplerle kanun önünde eşit olduğu ilkesini getirmiş madde ile aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır devletözellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alır düzenlemesi ile toplumsal yaşamdaki önemi nedeniyle aileye kadına ve çocuğa ilişkin özel düzenleme ile devlete sorumluluklar yüklemiştir gerek i̇nsan hakları evrensel beyannamesi gerek avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi gerekse kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi tbmm tarafından onaylanarak anayasamızın son maddesine göre iç hukuk kuralları haline gelmiştir yılında maddede yapılan değişiklikle temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletler arası anlaşmalar esas alınır denilmektedir i̇ç hukuk haline gelen ve yukarıda bahsedilen uluslar arası sözleşmeler temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmelerdir nihayet avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ünal tekeli türkiye davasında tarihinde kızlık soyadını kullanmak için dava açan talebi reddedilen ve iç hukuk yollarını tüketen başvurucunun anılan düzenlemeler karşısında mağdur olduğunu belirleyerek türkiyeyi tazminata mahkum etmiştir anayasa mahkemesi tarih ve esas kararında aynı olayla ilgili itirazı değerlendirirken gerekçesinde aile birliğinin sağlanması için yasa koyucu eşlerden birine öncelik tanımıştır kamu yararı kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayrımcılığına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz şeklinde yorum yaparak talebi reddetmiştir bu karardan sonra yukarıda bahsettiğimiz ai̇hm kararı avrupa konseyinin bu konuya ilişkin tavsiye kararları yeniden incelendiğinde dayanak tmknun maddesinin uygulanabilir norm niteliği tartışılır hale geldiği gibi özellikle anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi herşeyden önce anayasanın maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde kadın evlenirken kocasının soyadının alır kuralı cinsiyetler arasında ayrımcılığa adaletsizliğe ve eşitlik ilkesine aykırılık yaratmaktadır bu aykırılığı gidermek hukuk devleti olmanın gereğidir hukuk kuralları da toplumsal yaşam gibi zaman içerisinde gelişir ve değişir anayasa mahkemesinin anılan redesas sayısı karar sayısı kararının yayınlanmasından sonra dünyada ve ülkemizde haklar ve özgürlükler konusunda büyük dönüşümler yaşanmıştır gerekçede belirtilen kamu yararı kamu düzeni ve kimi zorunluluklar gibi gerekçeler her olaya her topluma her döneme göre değişen yoruma açık ve soyut kavramlar olup yarışan haklar teorisine göre özellikle ülkemizin taraf olduğu temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemeler örneğin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesinin maddesi fıkrası aile adı meslek ve iş seçimi dahil her iki eş için eşit kişisel haklar gibi düzenlemeler anayasanın ve maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde eşitlik ilkesinin üstün tutulması gerektiği kanaatindeyiz sayılı davada başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava kadının evlenmesine rağmen kızlık soyadını kullanabilmesine izin verilmesi istemine ilişkindir i̇ç hukukumuza göre ad ve soyadın değiştirilmesi kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır ve diğer nüfus kayıtlarındaki değişiklikler gibi hakim kararı ile gerçekleşir nüfus hizmetleri kanununun ve devamı maddeleri türk medeni kanununun maddesine göre bekâr kadın soyadını haklı sebeplerin varlığı halinde adın değiştirilmesi ile ilgili hükümlere göre değiştirebilir evliliğin boşanma ile sona ermesi durumunda boşanan kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden alabilir ancak hakimden boşanmadan önceki soyadını taşımasına izin verilmesini de isteyebilir kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta yararı olduğunu ve bunun kocaya zarar vermeyeceği kanıtlaması halinde hakim kocasının soyadını taşımasına izin verir evli kadının soyadı konusu ise tmknun maddesinde düzenlenmiştir kadın evlenmekle kocasının soyadını alır ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir daha önce iki soyadı kullanan kadın bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir buna göre yasa evli kadına iki seçenek sunmaktadır seçeneklerden birisi kadının evlenmekle kocasının soyadını alacağına ikincisi ise evlendirme memuruna veya nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilmesine ilişkindir yasanın emredici düzenlemesi karşısında kadının evlenmesi halinde tek başına kızlık soyadını kullanabilmesi olanaksız gibi görünmektedir nitekim anayasa mahkemesi de ekim tarih esas karar sayılı kararında önceki medeni kanunun aynı içerikteki maddesinin iptaline ilişkin istemi ret etmiştir gerekçeye göre itiraz konusu kadın evlenmekle kocasının soyadını alır kuralı kimi sosyal gerçeklerin doğurduğu zorunluluklardan ve yasa koyucunun yıllar boyu kökleşmiş bir geleneği kurumsallaştırmasından kaynaklanmaktadır aile hukuku öğretisinde de kadının erkeğe göre farklı yaratıldığı zorunluluklar ve toplumsal gerçekler karşısında kadının korunması aile bağların güçlendirilmesi evlilik birliğinde düzen ve uyum sağlanması aile içinde iki başlılığın önlenmesi gerektiği gibi görüşler bulunmaktadır aile birliğinin sağlanması için yasa koyucu eşlerden birisine öncelik tanımıştır kamu yararı kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir kaldı ki itiraz konusu kuralda aile isminin sadece erkeğin soyadına bağlanacağı öngörülmemekte kadının başvurusu durumunda kocanın soyadı ile birlikte kızlık soyadını da kullanma olanağı bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayrımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik herkesin her yönden aynı kurala bağlı olacağı anlamına gelmez kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik kurallarına aykırılık oluşturmaz durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler yada topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin evli kadının sadece kendi soyadını taşıma istemine ilişkin türkiyeden yapılan başvuruya ilişkin olarak kasım tarihli kararı ise oldukça farklıdır başvuran ayşe ünal tekeli doğumlu bir türk vatandaşıdır ve i̇zmirde yaşamaktadır aralık tarihinde yaptığı evliliğin ardından dönemde halen stajyer avukat olan başvuran türk medeni kanununun maddesi uyarınca eşinin soyadını almıştır meslek hayatında kızlık adıyla bilindiğinden bu ismi yasalara göre aldığı soyadın önüne eklemeyi sürdürmüştür ancak resmi dosyalarda her iki ismi de kullanamamaktadır şubat te karşıyaka asliye mahkemesinde yalnızca kızlık soyadı ünalı kullanmasına izin verilmesi için dava açmıştır asliye mahkemesi nisan tarihinde türk medeni kanununun maddesine göre evli kadınların evlilikleri süresince kocalarının ismini taşımalarının gerektiğini gerekçe göstererek başvuranın istemini ret etmiş karar haziran te yargıtay tarafından onanmıştır mayıs te medeni kanunun maddesinde yapılan değişikliklerden biri ile evli kadınlar kızlık soyadlarını eşlerin soyadlarının önüne ekleyebilme olanağını kazanmıştır başvuran söz konusu değişikliğin kendisinin soyadı olarak yalnızca kızlık adını kullanabilme yönündeki isteğini karşılamadığını düşündüğü için bu olasılıktan yararlanmamıştır kasım de yürürlüğe giren yeni medeni kanununun maddesi eski madde ile aynı hükümleri taşımaktadır maddede yapılan değişiklikten sonra bu hükmün anayasaya uygun olmadığı iddiasıyla yapılan başvuru ise anayasa mahkemesi tarafından ret edilmiştir avrupa konseyine üye sözleşmeci devletler arasında eşlerin aile adının eşit bir durumda seçmeleri lehinde bir konsensüs de doğmuştur çift başka türlü karar vermiş olsa bile kocanın soyadının çiftin soyadı olarak kullanılmasındaki yasal zorunluluk ve böylece kadının evlenmekle otomatik olarak kendi soyadını yitirdiği tek üye devletin türkiye olduğu görülmektedir türk hükümetinin aileye kocanın soyadının verilmesini aile birliğinin ifade edilmesi için düzenlenmiş bir gelenekten doğduğuna ilişkin argümanına gerekçesine gelince mahkeme aynı ada sahip olmanın kesin bir faktör olmadığı düşüncesindedir ayrıca avrupadaki diğer yasal sistemler tarafından benimsenen çözümle de onaylandığı gibi evli bir çiftin ortak bir aile adını taşımayı seçmediği yerde de aile birliği korunabilir ve sağlamlaştırılabilir sonuç olarak mahkeme farklı muamele konusunda maddeye bağlı olarak maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir ünal tekelitürkiye davası strazburg kasim avrupa birliği ülkelerinin tamamında kadının soyadı evlenmekle değişmemektedir eşler dilerse birisinin kadın veya erkeğin soyadını aile adı olarak seçebilmektedir çocuk da ya bu aile soyadını ya da babanın soyadını taşımaktadır özdamar demet cedaw sözleşmesi seçkin yayınevi ankara anayasa mahkemesinin tarihindeki ret kararından sonra on yıllık süre dava tarihi itibariyle dolmuştur esasen medeni kanunun toptan değiştiği anımsandığında maddenin anayasaya aykırılığını ileri sürmek için herhangi bir zaman kısıtlaması yoktur üstelik temel yasalarda ve anayasada kadına yönelik olumsuz ayrımcılığın önlenmesi için etkili değişiklik ve düzenlemeler yapılmıştır örneğin anayasanın maddesine yılında kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdüresas sayısı karar sayısı hükmü gün ve sayılı yasanın maddesiyle eklenmiştir resmi gazete maddenin fıkrasındaki aile türk toplumunun temelidir hükmüne ve eşler arasında eşitliğe dayanır ibaresi sayılı yasanın maddesi ile eklenmiştir anayasanın maddesi de değiştirilerek fıkraya usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeni ile çıkabilecek uyuşmazlıklar da milletler arası antlaşma hükümleri esas alınır düzenlemesi getirilmiştir hukuk usulü ve ceza usulü yasalarında yapılan değişikliklerle avrupa i̇nsan hakları mahkemesi kararlarının ulusal mahkemeler açısından yargılamanın yenilenmesi sebebi olacağı kabul edilmiştir öte yandan türkiyenin ağustos tarihinde imzaladığı ve tarihinde onayladığı medeni ve siyasal haklar sözleşmesinin maddesine göre taraf devletler eşlerin evlenirken evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde eşit hak ve sorumluluklara sahip olmalarını sağlamak için gerekli tedbirleri alacaktır kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına i̇lişkin sözleşmecedav nin bendi de şu şekildedir taraf devletler kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusunda ayrımı önlemek için gerekli bütün önlemleri alacaklar ve özellikle kadın erkek eşitliğine dayanılarak kadınlara aşağıdaki hakları sağlayacaklardır aile adı meslek ve iş seçimi dahil her iki eş kadın erkek için geçerli eşit kişisel haklar türkiyenin çekincesiz olarak imzaladığı her iki sözleşme kuralları yanında avrupa konseyi bakanlar komitesinin şubat tarihli sayılı tavsiye kararı avrupa konseyi parlamenterler meclisinin nisan tarihli sayılı tavsiye kararı ve avrupa yasal i̇şbirliği komitesince de üye ülkelere evlilikte ortak bir soyadının seçiminde eşler arasında tam bir eşitlik sağlanması tavsiye edilmiştir türkiye yakın dönemde imzaladığı uluslararası sözleşmeler ve iş birliği içerisinde olduğu uluslararası kuruluşların tavsiyeleri doğrultusunda yasaların kadına karşı ayrımcılık içeren bir çok düzenlemeyi kaldırmış kadın ve erkek arasında yasalar önünde eşitliğin sağlanması açısından çok önemli adımları atmış olmasına karşın evli kadının evlenmeden önceki soyadını kullanma isteğini engelleyen tmknun maddesi halen yürürlüktedir anayasanın maddesi uyarınca herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir kişinin var olan soyadını evlense dahi sürdürebilme hakkının manevi varlığı içerisinde olduğunda kuşku yoktur öyle ise evlenmekle kocanın soyadının alınacağına ilişkin tmk maddedeki düzenleme anayasanın maddesindeki kişinin manevi varlığını koruma ilkesine aykırıdır anayasanın maddesi uyarınca aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır tmknun maddesindeki kadın evlenmekle kocasının soyadını alıresas sayısı karar sayısı şeklindeki düzenlemenin eşler arasındaki eşitlik ilkesini düzenleyen anayasanın maddesine aykırılığı tartışmasızdır halde kadının evlenmekle kızlık soyadını tek başına kullanabilmesini engelleyen tmk nun maddesi iptali i̇nsan topluluğu kadın ve erkekten oluşur kabilmidir ki bunun birini ilerletelim ötekini ihmal edelim de topluluğun bütünü ilerleyebilsin diyen aziz atatürke karşı bir borç ve türk kadınının erkek ile eşit konumda olabilmesi için ulusal ve uluslararası mevzuat açısından bir zorunluluktur hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere davanın çözümü için uygulanması gerekebilecek olan tmknun maddesinin kadın evlenmekle kocasının soyadını alır ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresinin yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadını önünde önceki soyadını da kullanabilir şeklindeki düzenlemesinin anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesine temel hak ve hürriyetleri niteliği başlıklı maddesine kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı başlıklı maddesi ile ailenin korunması başlıklı maddesi ve ülkemizin imzaladığı başta cedav ile ekonomik ve sosyal hakları bildirgesi gibi uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu düşünüldüğünden iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına sayılı davada başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin tarih ve sayılı ünal tekel in türkiye kararına göre evli kadının kızlık soyadını veya önceki soyadını kullanması bir insan hakları sorunu olarak ele alınmış yargılama yapılarak sonuçlandırılmıştır mahkememizce oluşan kanaate göre kişinin adı soyadı hakkı bir insan hakkı olup anayasamıza göre vazgeçilmez devredilmez haklardan bulunduğundan kamu otoritesinin bu haklara tc anayasanın öngördüğü temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulmaksızın anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkelerine uygun olarak ancak kanunla sınırlandırılabilir yukarıda değinilen avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ünal tekeli türkiye davasında verdiği karardan sonra tc anayasasının maddesinde değişiklik yapılmış tarih ve sayılı kanunun maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalar ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeni ile çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır şeklinde düzenleme yapılmıştır sayılı tmknun anayasamızda belirtilen bu değişiklikten önce tarihinde yürürlüğe girmiş olup i̇nsan haklarına dair sözleşmelerin öncelikle uygulanacağını öngören bu değişiklik ile mk nun maddesi arasında çelişki meydana geldiği görülmüştür anayasanın son maddesi yollaması ile davamızda uygulanması gereken kurallar i̇nsan haklarını ve ana hürriyetlerini korumaya dair avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin yollaması ile aynı sözleşmenin maddesi ile birleşmiş milletler tarafından kabul edilen ve tc devleti tarafından da onaylanan kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesinin maddesinde yer alan i̇ş bu sözleşmeye göre kadınlara karşı ayırım deyimi kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik ekonomik sosyal kültürelesas sayısı karar sayısı medeni ve diğer alanlardaki insan haklarının ve temel özgürlüklerinin tanınmasını kullanılmasının ve bunlardan yararlandırılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayırım dışlama ve sınırlama anlamına gelecektir hükümlerdir uygulanması gereken kurallar evli kadınların kızlık soyadlarını veya önceki soyadlarını kullanılmasını engelleyen tmknun maddesi değil i̇nsan haklarina dai̇r avrupa sözleşmesi̇ni̇n ve maddeleri ile kadinlara karşi her türlü ayrimciliğin önlenmesi̇ne dai̇r sözleşmeni̇n maddesi olup tc anayasasının maddesindeki yapılan değişikliğe göre öncelikli olarak uygulanması gereken kural mknun bu konuya ilişkin hükümleri olmayıp belirtilen sözleşme hükümleridir mknun maddesinde yer alan evli kadınların soyadını konusunu düzenleyen kadın evlenmekle kocasının soyadını alır ancak evlendirme memurunu veya daha sonra nüfus idaresinin yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir şeklindeki hüküm uluslararası i̇nsan hakları ile ilgili kurallarla çeliştiğine ve bu kurallar bir iç hukuk kuralı olduğuna göre bu maddenin öncelikle yeniden düzenlenmesi gerekmektedir i̇nsan haklarına özellikle çocuk ve kadın haklarına dair yapılan çalışmalar ve uygulamalar bir ulusu medeni uluslar arasına katmakta veya bu kurallara uyulmaması halinde bu ulus medeni uluslar arasında saygın yerini alamamaktadır bu bakımdan yasanın çağdaş gelişmelere paralel olarak evli kadının eşinin soyadını alması yanında eşlerin karşılıklı olarak diğer tarafın soyadını alması evli erkeğin eşinin soyadını alması veya tarafların üzerinde uzlaşabilecekleri başka bir soyadın alınması veya her iki soyadın birleştirilerek kullanılması şeklinde düzenleme yapılması tbmm ne düşen bir görevdir evli kadının evlenmeden önceki soyadı veya kızlık soyadını kullanılması halinde bunun olumlu veya olumsuz bir sonuç doğurup doğurmayacağı toplumun temelinin aile olduğu şeklindeki anayasal ilke ve ailenin yaşatılması açısından değerlendirildiğinde ise anayasamıza paralel olarak toplumsal değer yargılarına göre aile toplumun temel taşı özü ve çekirdeğidir bu çekirdek sevgi haleleri ile kuşatıldığı taktirde eşlerin soyadının ailenin mutluluğunda veya mutsuzluğunda herhangi bir katkısı olmayacağı kuşkusuzdur mutlu ve müreffeh toplumlar için aile cinslerin eşitliği ve dayanışması ile karşılıklı sevgi saygı ve fedakarlık esası üzerine temelleri yükselen sevgi ikliminin hüküm sürdüğü mutluluk merkezli şiddet hiddet öfke nefret gibi kötü duyguların yer almadığı bir limandır evli kadının evlilik sırasında kızlık soyadını kullanması ise bu yapı üzerinde aile düzenine zarar veren hiçbir etki doğurmayacak belki kadının kimlik ve kişiliğinin gelişmesine ve bu kişiliğin bir parçası olan soyadın kullanılmasının yaratacağı güvene göre aile düzenine mutluluk yönünde katkı yapacaktır bu nedenle yasalarımızda evli kadınlara belirtilen ilkeler çerçevesinde kendi kızlık soyadlarını kullanması veya bu konuda eşlerin özgürce belirli kurallar içersinde soyadı taşıma haklarının tanınmasının türk aile düzenine pozitif etki yapacağı yararlı olacağı konusunda kuşku bulunmamaktadır çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren cinsiyet ayrımcılığı yer yer başlamakta eş ve diğer yakınlar anne adayından bir erkek çocuğu dünyaya getirmesini beklemektedirler kız çocuğunun dünyaya gelmesi ise annenin horlanmasına aşağılanmasına bazı durumlarda ise psikolojik ve fiziki anlamda şiddete maruz kalmasına yol açmakta kadınlar erkek çocuğu doğurma baskısı ile karşı karşıya kalmakta kız çocuğu dünyaya getirdiğinde ise erkek çocuk dünyaya getirmesi için çok sayıda çocuk doğurma zorunda kaldığı durumlar olmaktadır tıp otoriteleri çocuk doğurması halinde hayati tehlikesi olacağı uyarısını yapmasına karşılık erkek çocuk doğurma yükümlülüğü hissine kapılan bazı kadınların ise kendilerini ölüm iklimineesas sayısı karar sayısı sürüklemesine rağmen hamile kalmakta bazen bebeğini doğurmadan çoğu zaman doğum sırasında veya doğumdan sonra ölmektedirler tüm bunların oluşumunda soyadının korunması güçlü bir etken olarak ortaya çıkmakta ve aileler erkeğin soyadı ile soylarının devamının sağlanacağı gibi yanlış bir inanca sahip bulunmaktadırlar türkçe düşünen türkçe soluyan türkçe konuşan ve yazan aşkın şairi bağdatlı fuzuli diyor ki canı kim cananı için sevse cananın sever canı için kim ki cananın sever canı sever yani kendisini sevgilisi için sevenler sevgilisini sevmiş olur canı için sevgiliyi sevenlerde canlarını sevmiş olurlar aşkın şairinin ifade buyurduğu gibi sevgiliyi kendisi için sevenler cananı için her türlü özveride bulunur ve kendisi için varolanların onların içinde olması gerektiğini kabul eder duygu düşünce ve belleklerimizde ve toplumsal yapımızda yer eden cinsiyet ayrımcılığını aradan çıkaralım cinslerin dayanışma ve sevgisi esası üzerine toplumsal yapıları oturtalım ve simgesel anlamı olan evlilerin soyadı konusunu bu çerçevede değerlendirerek çözelim ki daha büyük mutluluklar huzur ve güven ortamı ülkemiz ve dünya insanlığı için olsun i̇nsan haklarını ve ana hürriyetlerini korumaya dair i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesini yollamasıyla maddesinde yer alan iş bu sözleşmede tanınan hak ve hürriyetlerden istifade keyfiyeti bilhassa cins ırk renk din dil siyasi veya diğer kanaatler milli veya sosyal menşe milli bir azınlığa mensupluk servet doğum veya herhangi bir durum üzerine müesses hiçbir tefrike tabi olmaksızın sağlanmalıdır şeklindeki kurala ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesinin maddesinde yer alan hükme aykırılık oluşturduğu kanaatine varıldığından davacının koca soyadının nüfus kaydından iptal edilerek yerine kızlık soyadının verilmesi gerektiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiş davalı nüfus idaresi temsilcisi tarafından kararın temyizi üzerine yargıtay hukuk dairesi tarih ve esas ve karar sayılı kararı ile mk maddesine aykırı olarak verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir mahkememizin yukarda değinilen gerekçeleri yargıtay hukuk dairesi tarafından yeterince değerlendirilmediği görüşündeyiz çocuk sağ doğmak kaydıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren sayıdan sahiptir sağ doğmak kaydıyla bu soyad ile tanınır bilinir büyür ve çağrılır evlilik durumunda ise erkeğin soyadı devam eder kadının doğuştan elde ettiği ve kişiliğinin bir parçası haline gelmiş soyadı ise erkeğin soyadına dönüşür bu durum ise kadının soyadı erkek egemen dokunun değirmenlerinde öğütülme ya da bu dokunun katmanlar arasında kadının soyadının kaybolması anlamına gelir bugün erkek egemen toplum yapısında bu konu az tartışılıyorsa kız çocuklarının bu kültürün denetiminde yetiştirilmesinin rolü büyüktür daha dün genelde aile içi şiddet özel de kadına yönelik şiddeti görmüyorduk halen tam anlamıyla gördüğümüz söylenemez bu şiddetin önlenmesi konusunda toplum bütün kurum kural ve katmanları ile ortaya kesin bir irade koymuş değildir aynı durum evlenen kadınların doğuştan elde ettikleri soyadlarının korunması konusunda da yaşanmaktadır sorunların üstünü ister şal ile ister toprak ile örtelim ister çelikliyelim ister atom zırhı ile kapatalım şal parçalanır toprak savrulur çelik erir zırh delinir ve var olan sorunlar daha güçlü dalgalarla toplumun karşısına çıkar bu nedenle mahkememiz hükmü yerinde görüldüğünden direnme kararı verilmiştir aynı konu yeniden mahkememiz önüne dava olarak geldiğinden konu mahkememiz uzmanı psikolog tevdi edilerek çeşitli görüşmeler yapılmak suretiyle rapor tanzim edilmiş davacının kızlık soyadını kaybetmiş olmakla yaşadığı travma bu raporda açıkça ortaya konulmuşturesas sayısı karar sayısı evli kadınların kızlık soyadlarını kullanması konusu türkiyede bir hak talebi olarak sürekli gündeme geldiğinden mahkememizce konu adalet bakanlığına bildirilmiş adalet bakanlığı kanunlar genel müdürlüğü tarafından tarih ve sayı ile bakanlıkta bu konuda çalışma yapılmakta olduğu bildirilmiş ise de adalet bakanlığı kanunlar genel müdürlüğünün bu konudaki çalışmaları henüz sonuçlanmamıştır yukarıda değinilen nedenlerle mknun maddesi avrupa sözleşmesinin maddesi yollaması ile maddesine ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesine dair sözleşmenin maddesine aykırılık oluşturduğundan türkiye cumhuriyeti anayasasının tarih sayılı yasa ile eklenen son maddesine aykırılık oluşturduğundan iptal edilmesi gerektiği görüşündeyiz
3,113
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir bilindiği üzere sayılı mali yılı bütçe kanununun bir kısım hükümlerinin anayasaya aykırılığı nedeniyle ve iptali istemiyle yüce mahkemeniz nezdinde grubumuzca dava açılmış ve yüce mahkeme de iptalini talep ettiğimiz bir çok hükümlerle ilgili iptal kararı vermiştir bu davada iptal talebimizin ana gerekçesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesi idi bu konu yüce mahkemenin vermiş olduğu kararla daha da açıklığa kavuşmuştur buna karşılık iktidar yüce mahkemenin bu kararını ve bu karara esas olan gerekçeleri yok sayarak mali yılı bütçe kanununa da bütçe ile ilgisi olmayan bir çok hükümleri koymuştur mali yılı bütçe kanununun bir kısım maddelerinin iptaline ilişkin dilekçemizde iptal gerekçesi olarak şu hususları sunmuştuk bilindiği üzere bütçe toplumsal yaşama işlerlik kazandıran ona yön veren ve adeta yaşamın anahtarını oluşturan son derece ciddi ve önemli işlevleri olan bir konudur en ilkel devlet sistemlerinde bile bütçe düzenlemesi yadsınamaz bir nitelik taşımaktadır böylesine önemli olan bütçe konusunun kendine özgü kuralları ve kendine özgü anlayışı kendine özgü hukuku vardır bütçe hukukunda ve bütçe tekniğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan hiç bir konu monte edilemez hele hele diğer yasalarla düzenlenmesi gereken hususlar bütçe yasası ile düzenlenemeyeceği gibi bütçe yasası ile herhangi bir yasaya ek yapılamaz ve yasalarda değişiklik yapılamaz bu ilke bütçe tekniği ve bütçe hukukunda son derece önemli bir ilke olarak yer almaktadır bu nedenle de anayasalarda yer alan hükümler haline gelmiştir anayasanın nci maddesinin son fıkrası bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz demektedir esasen bütçe hukukuna ve bütçe tekniğine göre bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz mevcut kanunların hükümlerine açıkça veya dolaylı olarak değiştiren veya kaldıran hükümler konulamaz görüldüğü gibi bütçe ile ilgili bu ana ilke anayasamızın nci maddesi ile bir anayasal hüküm haline dönüştürülmüştür bir başka şekilde ifade edecek olursak anayasanın bu hükmü sunduğumuz bütçe hukuku ilkelerinin anayasal düzeyde bir teyidini teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı nitekim anayasanın nci maddesinin gerekçe bölümünde bu husus açıkça belirtilmekte ve bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulmaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça ve dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilmemesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır denilmektedir yukarıda da sunulduğu gibi yüce mahkeme bu başvurumuz üzerine mali yılı bütçe kanununun bir çok hükümlerini iptal etmişti yüce mahkemenin konuya ilişkin gün ve k sayılı kararlarında şu hususlara yer vermektedir yılında yürürlüğe konulan sayılı muhasebe umumiye kanununun maddesindeki bütçe devletin ve ona bağlı kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve giderlerinin tutarını gösteren ve bunların uygulanmasıyla yerine getirilmesine izin veren bir yasadır tanımı anayasanın maddesindeki devletin ve ki̇tler dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamalarına olanak veren düzenleme yapısıyla doğrulanmakta anayasanın maddesinin bütçenin görüşülmesine ilişkin yöntemi maddesinin de bütçelerde değişiklik yapılabilme esaslarını özellikle belirtmesi bütçe yasasının özelliğinden kaynaklanmaktadır öğretide hukuksal niteliği konusundaki değişik görüşlere karşı bütçenin üzerinde birleşilen ve öbür yasalardan ayrılan özelliği gelir toplamaya ve gider yapmaya olur veren kendine özgü yasalaşma yöntemi bulunan yükümlülüklerin kapsam ve sınırıyla dayanaklarını içeren bir yasa oluşudur ekonomik sosyal ve akçalı dengeleri sağlamaya elverişli biçimde kaynak dağılımını düzenlediği savunulan bütçe ilişkin olduğu yıl için geçerlidir anayasanın maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi bütçe yasaları öbür yasalardan ayrıdır bu anayasal ilkenin gereği olarak bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı biçimde hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası değişikliğiyle yapılabilir ve bunun doğal sonucu olarak bir yasa kuralı bütçe yasası ile ya da bir bütçe yasası genel anlamda bir yasa kuralıyla değiştirilip kaldırılamaz bütçenin uygulanmasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla açıklayıcı nitelikte hükümler olarak anlaşılması gereken bütçe ile ilgili hükümler deyişi de bir zorunluluğu göstermektedir bir yasa kuralının bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlaka biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez her yasada değişik türde gidere neden olabilecek kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin eğitim savunma sağlık yargı tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasalar ve özellikle vergi yasaları bütçeyle ilgili hükümler kabul edilirse bu konulardaki devlet hizmetlerinin yeniden kurulması bir vergi yükünün getirilmesi bu konularda yürürlükteki yasaların değiştirilip kaldırılması için bütçe yasalarına hükümler koymak yolunda gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasakoyucunun başka amaçla ve bütçeninkinden tümüyle değişik yöntemle gerçekleştirmesi gereken yasama işlemleridir bütçe ile ilgili hüküm sözlerine dayanarak gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasasıyla düzenlemek ve yürürlükteki bir yasanın gelir ya da gidere ilişkin kurallarını bütçe yasası ile değiştirmek yönündeki uygulamalar anayasanın maddesinin ikinci fıkrasını ve maddesini bu tür yasalar bakımından işlemez duruma düşürür ve özelliği nedeniyle yalnızca bütçelere ilişkin olan maddeye anayasakoyucunun amacına aykırı bir genişlik ve genellik getirdiği gibi maddenin uygulanmasını olanaksız kılar anayasanın maddesinin amaç ve ereği bütçe yasalarında bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak kendi yapısı içinde bütünleştirmektiresas sayısı karar sayısı daha önce bütçeyle ilgili hükümler kavramını salt akçalı hükümler olarak değil bütçenin uygulamasıyla ilgili uygulamayı tamamlayıcı ve kolaylaştırıcı ya da yasa konusu olabilecek yeni bir kural niteliğinde olmamak koşuluyla açıklayıcı kurallar olarak almanın uygun düşeceği belirtilmişti anayasa mahkemesinin birçok kararında yinelenip vurgulanan ve bağlayıcılığı olan bu yargının aksine bütçe yasasıyla yasaların gelirle giderle ya da bütçe yasalarının hazırlanması ve uygulanmasıyla doğrudan veya dolaylı ilgili bulunan kuralların değiştirilmesi yolundaki uygulama bu nitelikteki yasa lar bakımından anayasanın ve maddelerini işlemez duruma sokar başlıca ereği bütçe yasalarını yapısına aykırı yabancı kurallardan ayıklamak ve bir sıkı düzene bağlayarak yalnızca bütçeye ilişkin konuları içermesini sağlamak olan anayasanın maddesi öbür yasa kurallarına açık engeldir daha önce de belirtildiği gibi anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak işi ile bütçe ve kesinhesap tasarısını görüşüp kabul etmek işini ayrı nitelikte işlevler saydığından değişik biçimde belirlemek ve adlandırmak yolunu seçmiştir nitekim bu alanlardan birincisini maddelerde diğerini ise ve maddelerinde düzenlemiştir bu nedenle bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan anayasa ilkesi karşısında bir yasa kuralının ancak aynı nitelikte bir başka yasa kuralı ile değiştirilebilmesi ya da kaldırılabilmesi gerekir tersi bir uygulamanın anayasanın ve maddelerini işlemez duruma getireceği açıktır bütçe yasasının maddesinin fıkrasıyla yılında işlevini tamamlayan bu hükme yeniden uygulanacağı öngörülerek hayatiyet kazandırılmaktadır bütçe yasalarıyla yürürlükteki yasa kuralları değiştirilemez kaldırılamaz ve yeni kurallar konulamaz kurumlar vergisi yasasına yeni bir kural ekleme niteliğindeki fıkrası anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır oysa kararın önceki bölümlerinde yinelenerek değinildiği üzere bütçe yasalarına ancak bütçenin uygulanmasına ilişkin açıklayıcı kurallar konulabilir bütçenin uygulanmasına ilişkin bir kural da olsa yürürlükteki yasaları doğrudan kaldıramaz ve yasa konusu olacak hususları içermez başka yasalarla yapılması gereken düzenlemeleri üstelik geriye dönük biçimde kapsayan ve bütçeyle ilgili hüküm niteliği taşıyan fıkrası da anayasanın maddesine aykırıdır bütün bunları özetleyerek sunacak olursak bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz bütçe kanunu gelir toplamaya ve gider yapmaya olur veren bir kanunudur bütçe kanunu kendine özgü yasalaşma yöntemi bulunan bir kanundur bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralı ile değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı biçimde hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası değişikliği ile yapılabilir ve bunun doğal sonucu olarak bir yasa kuralı bütçe yasası ile ya da bir bütçe yasası genel anlamda bir yasa kuralı değiştirilip kaldırılamaz bütçe yasası ile herhangi bir yasa hükmü kaldırılamaz bütçe yasası ile kanunla düzenlenmesi gereken konular düzenlenemez bütçe kanunu ilgili yıl için geçerlidiresas sayısı karar sayısı i̇şte yılı bütçe kanununun aşağıda sunduğumuz tüm hükümleri dilekçemizde ve yüce mahkemenin kararlarında belirlenen ve yukarıda özetle sunduğumuz ilkelere tümüyle aykırı bir biçimde düzenlenerek bütçe yasasına alınmıştır bu nedenle tüm bu hükümler anayasanın maddesine aykırıdır bu gerekçe ile tüm bu hükümlerin iptaline karar verilmesini talep etmek zorunluluğu doğmuştur aşağıda sunduğumuz ve iptal edilmelerini talep ettiğimiz hükümler yalnızca bütçeye ilişkin ve yukarıda sunduğumuz anayasa hükmüne aykırılık teşkil etmemekte anayasanın daha birçok hükümlerine de aykırılık oluşturmaktadır ancak yüce mahkeme konu bütçe ile sınırlıdır düşüncesiyle bu aykırılıkları incelememektedir bu nedenle yüce mahkemenin bu görüşüne uyarak bu hükümlerin anayasanın diğer maddelerine aykırılıklarını buraya ayrıca sunmuyoruz şimdi anayasanın bütçe ile ilgili maddesine aykırı olarak bu bütçe kanununa alınmış hükümleri ayrı ayrı belirleyelim yasanın ncü maddesinin ve fıkraları ile yine aynı yasanın ncı maddesinin ve fıkraları giderlerinin yarısından fazlası hazine yardımları ile karşılanan ve katma bütçeli idare durumunda bulunmayan özel kanunlarla kurulmuş kamu kuruluşlarının hizmet programlarını yılı içinde düzenlemeye ve bunlar için harcamalar ve istihdam esasları yönünden gerekli standartları tespite ve sınırlamaları koymaya genel bütçeli dairelerle katma bütçeli idarelerin türkiye elektrik kurumu ile büyükşehir belediyelerinin elektrik su ve havagazı işletmelerine olan borçlarının ödenmesine ilişkin esas ve usulleri tespite gerektiğinde adı geçen idarelere yapılacak ödemeleri gerçekleştirmek maksadıyla ilgili kuruluşun borç tertibine ya da bu amaçla yeniden açılacak tertibe aktarma bulunmaya yetkilidir maliye ve gümrük bakanı bu maddede yazılı alacakların tahsili ve belediyelere ödenmesini gerçekleştirmek üzere ilgili daire ve idarelerin bütçesinde bu maksatla yer alan ödeneklerden yeterli miktarda kesinti yaparak maliye ve gümrük bakanlığı bütçesine aktarmada bulunabilir bu madde hükmü özel idareler belediyeler döner sermayeli kuruluşlar ve kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında da uygulanır tarih ve sayılı kanunun tarih ve sayılı kanunla değişik inci maddesi uyarınca belediyelere ve il özel idarelerine genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak payların hesaplanmasında ve dağıtımında aynı kanunun sayılı kanunun inci maddesi ile değişik geçici üncü maddesinde yılı için tespit edilen nispetlerin uygulanmasına yılında da devam olunur tarih ve sayılı belediyeler ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkında kanunun payların hesaplanması ve dağıtımı başlıklıesas sayısı karar sayısı değişik inci maddesinin dağıtımına ilişkin esasları yılında uygulanmaz bunun yerine söz konusu madde uyarınca yılında ayrılacak payların belediyelere dağıtımı belediyelerin nüfusları kalkınmışlık dereceleri mali kaynakları ve turistik durumları göz önünde bulundurularak i̇çişleri maliye ve gümrük ve bayındırlık ve i̇skan bakanlıklarınca birlikte tespit edilecek ve başbakanlıkça uygun görülecek esas ve usuller çerçevesinde yapılır denilmektedir görüldüğü gibi bu hükümler yüce mahkemenin sayılı ve günlü kararı ile iptal edilen mali yılı bütçe kanununun ve nci maddelerine benzer hükümlerdir bu hükümlerle sayılı yasanın belli maddeleri askıya alınırken askıya alınan hükümler yerine başkaca hükümlerin uygulanmasını öngörmektedir ayrıca bu hükümler sayılı yasa ile sayılı yasayı i̇cra i̇flas yasasını sayılı belediye gelirleri yasası ile sayılı yasayı ve sayılı yasayı ve birçok mevzuatı doğrudan doğruya veya dolaylı bir biçimde ilgilendiren ve bu yasalarla düzenlenmesi gereken konuları düzenlemekte ve bu yasaların ilgili hükümlerinde değişiklik yapmaktadır yukarıdan beri sunulan nedenler karşısında yasanın yukarıya alınan maddelerinin bütçe yasası ile düzenlenmiş olması anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın vergi bağışıklığı başlığını taşıyan ncu maddesi yasanın bu maddesi incelendiğinde görülmektedir ki bu maddenin tüm hükümleri vergi resim ve harç istisnaları getirmektedir bu hükümler vergi yasalarıyla getirilen hükümlerin yerine bir yıl için uygulanacak istisnai hükümleri oluşturmaktadır maddenin son fıkrasında maliye ve gümrük bakanına kanunla düzenlenebilecek yetkiler vermektedir açıkça görülmektedir ki yasanın ncu maddesi tümüyle vergi kanunlarının konusudur bu düzenlemeler bütçe kanunu ile yapılamaz bu nedenle bu madde anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın resmi taşıtlara ait hükümler başlığını taşıyan nci maddesi bu madde hükümleri de kanunla düzenlenmesi gereken konuları içermektedir bu konuların çoğunlukla taşıt kanunu ile düzenlenmesi gerekir bu nedenle yasanın nci maddesi hükümleri de bütçe kanunu ile düzenlenemeyecek konuları kapsadığından anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın remo ve savunma sanayii destekleme fonu başlığını taşıyan nci maddesi esas sayısı karar sayısı yasanın fıkrası bir kısım yasa hükümlerinin sürelerinin uzatılmasına ilişkin olduğu gibi maddenin fıkrası ise açıkca görülmektedir ki kanunla düzenlenmesi gereken konuları içermektedir bu nedenle maddenin ve fıkraları anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın döner sermaye gelirleri başlığını taşıyan ncu maddesi bu madde ancak kanunla düzenlenebilecek olan bir konuyu hüküm altına almaktadır bu nedenle anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın nato hesabı ve akaryakıt fiyatı i̇stikrar fonunun gelir fazlaları ile fonlardan bütçeye gelir kaydı başlığını taşıyan nci maddesi bu maddenin her üç fıkrası da ancak kanunla düzenlenebilecek konuları kapsamaktadır kanunla kurulan fonlarda biriken paraların ilgili kanunlara göre kullanılması gerekir oysa bu madde hükümleri fonlarda biriken paraları doğrudan bütçeye aktarmaya olanak sağlamaktadır bu nedenle bu madde anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın devlet borçlarına ilişkin birinci bölümünde yer alan ve ve ncu maddeleri bu maddeler genelde devlet borçlarının yönetimine ilişkin konularını düzenlemektedir bu nedenle ancak bir kanunla düzenlenebilecek konulardır bunların bütçe kanunu konusu olmadığı açıkça görülmektedir bu nedenle anayasanın nci maddesine aykırılık teşkil etmektedirler i̇ptal edilmeleri gerekir yasanın hazine bonoları ve avans i̇şlemleri başlığını taşıyan ncı maddesi bu maddenin son fıkrası vergi ve resim istisnası getirmekte olduğundan ancak vergi kanunları ile düzenlenebilecek konuyu içerdiği gibi maddenin diğer bölümleri de yine bir kanun konusunu kapsamaktadır bu konuların bütçe ile doğrudan bir ilişkileri bulunmamaktadır bu nedenle bu madde anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın kamu personeline i̇lişkin hükümler kısmının bi̇ri̇nci̇ bölümünde yer alan özlük hakları kısmındaki ve nci maddeleri ile i̇stihdam esasları bölümündeki ve ncü maddeleri anayasanın nci maddesi uyarınca kanunla düzenlenmesi konuları içermektediresas sayısı karar sayısı bu nedenle bu maddelerin bütçe kanununda yer almaları anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın türkiye radyo ve televizyon kurumunun payı başlığını taşıyan nci maddesi görüldüğü gibi bu madde sayılı türkiye radyo televizyon kurumu gelirleri kanununda değişiklik yapmaktadır böyle bir hüküm bütçe kanunu ile düzenlenemez bu nedenle bu madde anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın uygulanmayacak hükümler başlığını taşıyan ncı maddesi maddenin başlığından ve kapsamından açıkça anlaşıldığı gibi bu maddenin tüm hükümleri belli yasaların belli hükümlerinin uygulanmamasını öngörmekte ve bir kısım yasa hükümlerini de değiştirmektedir herhangi bir şekilde bir başka yoruma gerek olmadan denebilir ki bu maddenin düzenlediği konular ancak yasalarla düzenlenebilecek konulardır bu nedenle yasanın ncı maddesinin tüm hükümleri anayasanın nci maddesine aykırıdır bu nedenle iptali gerekir yasanın yatırım harcamaları başlığını taşıyan ncu maddesinin fıkrasındaki mahalli hizmet niteliği taşıyan işler bu fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde program ve proje safhasında da valinin yetki ve sorumluluğuna devredilebilir diyen hükmü ile emniyet genel müdürlüğü yeniden teşkilatlanması ile ilgili kanunu düzenleme yapılıncaya kadar yılı programına dahil yatırımlarının gerçekleştirilmesi ile ilgili işlemlerden gerekli gördüklerini bayındırlık ve i̇skan bakanlığının uygun görüşünü almak kaydıyla bizzat yapmaya yetkilidir diyen fıkrası da anayasanın nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir zira fıkrasındaki hüküm mahalli nitelik taşıyan işlerin mahalli idareler yetki ve sorumluluğundan alınarak valinin yetki ve sorumluluğuna terketmeyi öngörmektedir bu durum tümüyle anayasanın diğer birçok hükümlerine yerinden yönetim anlayışına aykırı olduğu gibi ancak kanunla düzenlenebilecek bir konuyu oluşturmaktadır yine maddenin sunulan fıkrasında kanuni düzenleme yapılıncaya kadar sözcüğünde açıkça göstermektedir ki bu fıkra ile yapılan düzenleme ancak bir kanunla düzenlenmesi gereken konuyu kapsamaktadır tüm bu durumlar karşısında maddenin fıkrasında belirtilen hüküm ile fıkrası anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir
2,343
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair bir çok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilikesas sayısı karar sayısı sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumları iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi bir çok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yar yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptiresas sayısı karar sayısı hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerindeden sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın ncı maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur
1,490
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı mesleki eğitim kanununun maddesinin fıkrasına göre ve maddelerine aykırı davrananlar ile sözleşmeyi tek taraflı ve haksız fesheden işletmelere asgari ücretin bir aylık tutarının üçte ikisi kadar para cezası verileceği cezaların mahallin mülki amirince uygulanacağı verilen para cezalarına karşı cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesinde itiraz edilebileceği itiraz edilmeyen cezaların kesinleşeceği hükmü mevcuttur i̇dare kamu düzeni ve güvenliğini sağlama kamu sağlığını koruma kamu gereksinimlerini karşılama gibi kamuyu ilgilendiren bir faaliyet alanına sahiptir i̇darenin tüm bunları yerine getirebilmesi için bir takım yetkilerle donatılması gerekmektedir i̇dare sahip olduğu yetkiye dayanarak bu faaliyetleri yerine getirirken her hangi bir yargı kararına dayanma gereksinimini duymaz i̇darenin sahip olduğu en önemli yetkilerden biri de idari yaptırımlardır i̇dari mali yaptırımların bir türü olan idari para cezası bireyin mal varlığına yönelen idari yaptırımlardandır bu tür yaptırımlara idari düzene aykırılık nedeniyle doğrudan doğruya idari mercilerce karar verilmektedir sonucu da bir miktar paranın ilgilisinden alınmasıdır hukuk devletinin en önemli özelliklerinden biri de idarenin yargısal denetime bağlı olması ilkesi gereğince idarenin hiçbir işlem ve eyleminin yargı denetimi dışında bırakılmamasıdır bu gereğin yerine getirilmesi ancak idarenin adli yargıdan ayrı olarak idari yargı sisteminin denetimine bağlı olduğu idari rejimde mümkün olabilir yine hukuk devletinin güvence altına alınması için anayasada hak ve özgürlüklerin düzenlenmiş olması yeterli değildir hak ve özgürlüklerin uygulamada ifade edebilmesi için öncelikle idarenin idari yargı sistemince denetlenmesi gerekmektedir benzer idari işlem ve eylemlerin yapı ve özellikleri farklı yargı sitemlerinde görülmesi birbiriyle çelişen değişik sonuçlara götüreceğinden yargıya olan güveni sarsacaktır uygulamada birliğin sağlanması için aynı yargı sistemi içinde idari davalılara bakılması gerekmektedir adli yargı sisteminden ayrı bir idari yargı sisteminin kabul edilmesi hukuk devletinin temel gereklerinden olduğu kadar tarihsel sürecin zorunlu sonucudur i̇dari yargı sisteminin var oluşu idarenin etkin verimli hukuka bağlı olarak çalışmasını sağlar tersine bir durum idari faaliyetlerin aksamasına yol açar adli yargı sisteminden ayrı olarak idari yargı sisteminin kabulü kamu hizmetlerinin görülmesinden doğan uyuşmazlıkların yapılarındaki özellikleri ve bunlara uygulanacak kuralların hukukî ve teknik nitelik taşıması özel hukuk ile idare hukuku arasındaki bünye esas ve prensip farkının olması idari işlemlerin idari hukuk dalında uzmanlaşmış ve kamu hukuku alanında bilgili ve tecrübeli yargıçlarca denetlenmesinin zorunlu sayılmasından kaynaklanmıştır oytan muammer türkiyede i̇dari yargı denetiminin sınırları türk i̇dare dergisi sshesas sayısı karar sayısı türkiyede adlî yargıdan ayrı oluşturulmuş bağımsız bir idari yargı sistemi geçerlidir uyuşmazlık adli mahkemelerden ayrı uzmanlık mahkemelerinde ve özel hukuk uyuşmazlıklarında farklı yöntemlerle ve kurallarla çözümlenir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu maddesinde hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamayacağı maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık bulunduğu maddesinin birinci fıkrasında hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar maddesinde mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir maddesinin birinci fıkrasında da danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar biçiminde hükümler yer almıştır anayasanın yukarıda anılan düzenlemeleri dikkate alındığında adli ve idari yargı ayrımına gittiği anlaşılmaktadır kanunkoyucunun anayasasının yukarıda sayılan maddeleri göz önüne alındığında görevli yargı yerini belirlemek yetkisinin sınırının saptanması gerekmektedir anayasa mahkemesinin anayasası döneminde danıştayı düzenleyen maddesinde danıştayın idari uyuşmazlıkları ve davaları görmek ve çözümlemekle görevli olduğu hükmüne bakarak idari olarak nitelendirilen davaların adli yargı sistemi içerisinde bakılamayacağı k sonucuna vardığı oysaki anayasasının danıştayı düzenlerken sadece davaları görmek ibaresine yer vermesini dolayısıyla idari nitelendirilmesini kullanmamasını kanunkoyucunun görevli yargı yerini belirlemedeki takdir yetkisinin mutlak olduğu alpar erol hak kd alb as yük i̇d mah üyesi yönetim hukuku ve özelikleri sonucunun çıkarılması anayasanın açıkça adli idari ve askeri yargı ayırımı yapması karşısında mümkün görülmemektedir bundan başka anayasanın kanuni yargıç güvencesi başlığını taşıyan maddesindeki düzenlemeyle kanunkoyucuyu belli yargı yerini belirlemede serbest bıraktığı yayla yıldızhan i̇dare hukuku aynı nedenlerle söylenemez nitekim yüksek mahkeme k sayılı kararında yasama organının anayasal bir gerek olarak idare hukuku alanına giren bir idari eylem ya da işleme karşı adli yargı yolunu seçme hakkına sahip olmadığını tersine bir durumun anayasanın kanuni yargıç güvencesi başlığı altındaki maddesinin birinci fıkrasındaki hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz biçimindeki buyurucu kurala aykırılık oluşturacağını hükme bağlamıştır nihayet yüksek mahkeme k sayılı kararında anayasanın değişik maddelerinde kurumsallaşan ve maddesinde belirtilen idari adli yargı ayırımına ilişkin düzenlemeler nedeniyle idari yargının görevlendirilmesi konusunda kanunkoyucunun geniş takdir hakkının bulunmadığını belirtmiştir açıklanan nedenlerle sayılı mesleki eğitim kanunun maddesinin fıkrasının bendinde yer alan verilen para cezalarına karşı cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesinde itiraz edebilirler yolundaki tümcesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna mahkememizce varıldığından türkiyeesas sayısı karar sayısı cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca bu konuda bir karar vermek üzere konunun anayasa mahkemesine götürülmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde karar verildi
838
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türkiye liman ve kara tahmil tahliye i̇şçileri sendikası liman i̇ş tarafından türkiye denizcilik i̇şletmelerine ait antalya limanının işletme hakkının yıl süreyle devrine ilişkin tarih ve sayılı özelleştirme yüksek kurulu kararının ilgili maddelerinin ve bu karara dayanılarak yapılan ihalenin işletme hakkı bedelinin düşük saptanmak suretiyle kamunun zarara uğratıldığı limandaki bazı teçhizat ve araçların satış usulü ile devredilmesi gerekirken ihale bedeline dahil edildiği limanların işletme hakkının devrinin ancak ihale sözleşmesi ile mümkün olacağı iddialarıyla özelleştirme i̇dare başkanlığına karşı açılan dava sonucunda antalya i̇dare mahkemesince antalya limanının özelleştirilmesinin sayılı yasa dayanak alınmak suretiyle gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığı yasada öngörülen usul ve esaslar gözetilerek özelleştirme yönteminin uygulanması değer tespit komisyonunun oluşumu ve değer tespiti çalışmalarının yapılması ve diğer iddialar yönünden de yasalara aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir anılan i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı kararının temyizen incelenip bozulması istemi üzerine oluşturulan dosya incelenerek gereği düşünüldü sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinde kamu hizmeti gören kuruluşların mülkiyet devri suretiyle özelleştirilmesine ilişkin konularda bu kanunun maddesinde öngörülen ayrı kanunlarla düzenleme yapılmasına ilişkin şartlar saklı kalmak kaydıyla genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıklarının baraj gölet otoyol yataklı tedavi kurumları limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri bu kanunun maddesinin bendinde belirtilen ve kamu hizmeti gören tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri üreten kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müessese bağlı ortaklık işletme ve işletme birimlerinin i̇şletme haklarının verilmesi veya kiralanması ve mülkiyetin devri dışındaki benzeri diğer yöntemlerle özelleştirilmesi bu kanun hükümleri çerçevesinde yapılır genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların sadece tekel niteliğindeki mal ve hizmet üretim faaliyetleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim faaliyetleri imtiyaz addolunur bunların dışındakiler imtiyaz sayılmaz bu madde gereğince imtiyaz sayılan faaliyetlerle ilgili olarak yapılacak anlaşma ve sözleşmeler imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri niteliğinde olup diğer kanunların bu hususları düzenleyen özel hükümleri saklıdır bu madde gereğince işletme hakkı verilmesi kiralanması veya benzeri diğer yöntemlerle kullanma hakkının devri süresi yılı geçemez hükmüne yer verilmiştir sayılı yasanın maddesi fıkrası ile imtiyaz alanı yeniden düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı kamu hizmetlerinin özel kesime gördürülebilmesi yolu olan imtiyaz ile kamu hizmetinin yapılması ayrıcalığının belirli koşullar ile özel kesime devredilmesi mümkün olup bu koşulların imtiyaz sözleşmesi ile düzenlenmesi yasal bir zorunluluktur anlaşmazlık konusu olayda antalya limanının i̇şletme hakkı devrinin bu limanı bünyesinde bulunduran türkiye denizcilik i̇şletmesinin i̇ktisadi devlet teşekkülü olması nedeniyle sayılı yasanın maddesi fıkrası hükmü kapsamında imtiyaz sözleşmesiyle değil idari sözleşme ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır kurulumuzca uyuşmazlığın kaynaklandığı sayılı yasanın maddesi fıkrasının davacının bu yöndeki iddiaları da dikkate alınarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir olarak belirlenmiştir bir hukuk devletinde idarenin her türlü eylem ve işleminin hukuk kurallarına uygun bulunacağı ve yargı denetimine tabi tutulacağı kuşkusuzdur öte yandan hukuk devletinin sınırlarının anayasa ve yasalarla çizileceği esas olup yasaların yapılması amacıyla yasama organına tanınan yetkilerin ve takdir hakkının da sınırsız olmadığı tabiidir anayasanın maddesi fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar kuralına yer verilmiştir sayılı yasanın maddesi fıkrasında genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların sadece tekel niteliğindeki mal ve hizmet üretim faaliyetleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet faaliyetleri imtiyaz addolunurken iktisadi devlet teşekküllerince üretilen mal ve hizmetler bu kapsamın dışında tutulmuştur bir hizmetin kamu hizmeti olup olmadığı saptanırken anayasa mahkemesi kararlarında sürekli olarak yinelendiği üzere hizmetin niteliğine bakılması gerekmektedir kamu hizmeti olan bir hizmetin özel kesimce yürütülmesi onun kamu hizmeti niteliğini etkilemeyecektir kamu hizmetinin temel niteliği genelde hizmetin devletçe veya kamu kurumlarınca görülmesidir özellikle otoyol işletmesi demiryolu ulaşımı hava meydanı ve liman işletmeleri gibi hem doğal hem de ekonomik yapısı yönünden tekel olan hizmetlerin özel kişilere gördürülmesi özel kişilere imtiyaz verilmesi anlamındadır bu itibarla imtiyaz olarak gördürülecek hizmetin aynı nitelikte olmasına karşın ait olduğu teşebbüsün kamu iktisadi kuruluşu olması yada iktisadi devlet teşekkülü tarafından sunuluyor olması hizmetin niteliğini değiştirmeyecektir dava konusu işlemin tesis edilme şeklinin belirlenmesine dayanak oluşturan sayılı yasanın maddesi fıkrası kamu iktisadi kuruluşunun mal ve hizmet üretim faaliyetleriesas sayısı karar sayısı imtiyaz kapsamına alındığı halde aynı hizmeti gören iktisadi devlet teşekküllerinin bu kapsama alınmamış olması anayasanın eşitlik ilkesinin ihlali anlamındadır açıklanan nedenlerle sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi fıkrasının anayasanın ve maddeleri hükümlerini ihlal eder biçimde eksik düzenlendiği sonucuna ulaşıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
785
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir bugünkü koalisyon hükümeti koalisyon çalışmaları sırasında koalisyonun bir kanadına bakanlık sayısı olarak kadın hakları bakanlığı vaadinde bulunulmuş ve bir devlet bakanı bu görevle görevlendirilmiştir daha sonra bu bakanlığın başına getirilen bakan kadın bakanlığının kanununu hazırladığını ve meclise gideceğini söylemiştir kamuoyunda ve bilhassa i̇ktidar muhalefet milletvekilleri arasında kadın erkek çocuk gibi ayrımların aile bünyesi içinde hata olacağı görüşü hakim olmuş bu kanun bugüne kadar meclis gündemine indirilememiştir bu defa hükümet meclisten kanunlaştıramıyacağını anladığı bu kanunu müsteşarlık haliyle kanun hükmünde kararname ile gerçekleştirmiştir hükümet mecliste müzakereye başlamış ve milletvekillerince reddedileceği belli olan bu sebeple görüşmeleri tıkanmış daha doğrusu hükümetçe reddi önlenerek çeşitli usül imkanlarıyla gündemde bekletilmiş olan birçok kanun tasarısını şimdi gündeme dokunmadan kanun kuvvetinde kararname halinde sevk etmekle bu husustaki tutumunu belli etmiştir bu kanun kuvvetinde kararname tarihinde mecliste müzakere edilen sayılı yetki kanununa istinaden çıkarılmıştır tarihinde resmî gazetede yayınlanan bu yetki kanunu daha önce mahkemenizce iptal edilen tarih sayılı yetki kanunuyla aynı ve onu aşan ilave hükümlere havi olup anayasanın üncü maddesi son fıkrası gereği anayasa mahkemesi kararları yasama organı içinde bağlayıcı olduğundan anayasa mahkemesince verilen iptal kararına karşı yapılan işlemin hukuki varlığından bahsedilemez bu itibarla sayılı kararname yok hükmündedir numaralı kanun hükmünde kararnamede anayasa mahkemesinin iptal kararına dayalı olarak veya in başlangıçtan beri yok sayılması gerektiğinden hukuki dayanaktan yoksundur nitekim sayılı yetki kanununun şu anda iptal edilmiş olması da bu iddiaları teyit eden bir vakıadır sayılı kanun hükmünde kararname anayasanın bağlayıcılığı hükmü karşısında anayasanın üncü maddesine aykırıdır sayılı yetki kanunu haziranda görüşüldüğü gün ortada bir hükümet yoktur yetki isteyen hükümeti kurmakla görevli tansu çi̇llerdir ancak meclisten yetki kanunu geçtiğinde bu hükümet yoktur te hükümet açıklanmıştır mevcut hükümet başbakan cumhurbaşkanı olmuş başbakan yardımcısı erdal i̇nönü politikadan çekileceğini ilan etmiş ve hükümet istifa etmiştir mevcut olmayan bir hükümet birgün sonra açıklanacak bir hükümet hangi sınırlar dahilinde hangi amaç kapsam ve i̇lkeler için ne yapmak üzere yetki istemektedir meşhur atasözümüz ile doğmamışa don biçilmiştir bu sebeple de olmayan bir hükümete yetki devredilmektedir ayrıca amaç kapsam i̇lkeler açık değildir ve zaten an için yetkiyi isteyende alanda meçhul olduğundan elbette ki yetki kanunu da meçhul içinde olacaktır bu sebeplerle anayasanın inci maddesinin ve nci fıkralarına aykırı ve buna dayalı çıkarılan kanun hükmünde kararname dayanaktan yoksundur yetki kanunu icrayı güçlendirmek için anayasamıza konulmuş acil hallerde kanun hükmünde kararname çıkarıp meclise sevk edilmek üzere nitekim anayasamızın inci maddesinin inci fıkrası kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur inci fıkrası yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulundaesas sayısı karar sayısı öncelikle ve ivedilikle görüşülür ve uncu fıkrasında yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte yürürlükten kalkar demek suretiyle kararnamelerin acil hallerde resmî gazetede yayınlanıp sonra meclise sunulacağını amir olmasına rağmen iş bu kararnamenin bakanlık şekliyle kanun olarak den beri tbmm sağlık ve sosyal i̇şler komisyonunda müzakerede olduğu bir yılı aşkın bir süredir mecliste kabule şayan görülmediği ve meclis gündeminden kaçırılarak anayasanın lafsına rağmen aksine bir yol tutturulmuştur yetki kanunları ve kanun hükmündeki kararnamelerin meclis ve komisyonlarda ivedilikle görüşülmesi hükmünün anayasada yer alması manası milli i̇radeyi korumaktır yani hükümetin çıkardığı bir kanun kuvvetinde kararnamenin meclis iradesinden kaçırılmamasıdır çünkü iktidar her zaman için istediği kanunları komisyonda ve mecliste öncelikle görüşme imkanına sahiptir keza yayınlandıkları gün meclise sunulmayan kararnameler bu tarihte yürürlükten kalkar demek suretiyle de tanzimdeki esas bellidir aciliyet milli i̇radeye saygı meclisin devre dışı tutulmamasıdır şimdi ise aksi bir yol izlenmiş anayasanın inci maddesindeki hükümlerin tam tersi yapılarak meclis gündeminde yıllardır hasif görmeyen kanunlar kanun kuvvetinde kararnamelerle kanunlaştırılmıştır i̇ktidar mensupları çok açık olarak koalisyon protokolümüzde vaad etmiştik meclis kanunlaştırmıyor diyebilmektedirler bunun anayasa hukukuyla bağdaşır hiçbir hali yoktur anayasamızın ncı maddesine göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz sayılı yetki kanunu iptal edilmiş olmakla anayasanın üncü maddesine göre aynı istikamette çıkarılan bir kanunun hukuki varlığı olamaz ve hiç bir kimse veya organ bu karara rağmen yasama organınca da yetkilendirilemez yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir keza anayasamızın nci maddesi ve nci maddesi yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu emretmiş bulunmaktadır anayasamızın inci maddesi yetki kanununa dayalı kanun hükmünde kararnamenin derhal meclise sevkini emretmektedir ancak yukarıda üncü maddede izah ettiğimiz şartlar muvacehesinde aksine meclis gündeminde direnç gören ve bir yılı aşkın zamandır bekleyen kanun sırf meclis iradesini bertaraf etmek için anayasanın ve inci maddelerine muhalif olarak meclis dışlanarak yasama yetkisi gasp edilerek kanun kuvvetinde kararname çıkarılmıştır
738
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemiyle ilgili gerekçesi aynen şöyledir dava i̇stanbul pendik i̇lçesi batı mahallesinde bulunan ve onama nazım planında ilkokul alanı olarak ayrılan pafta ada parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılmaması nedeniyle serbest bırakılması isteminin reddine ilişkin günlü eml sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır anayasanın herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz sayılı yasanın maddesinin fıkrasında resmî yapılara tesislere ve okul cami yol meydan otopark yeşil saha çocuk bahçesi pazar yeri hal mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarla inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmez ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şekli devam eder şeklindedir i̇ncelenen dosyadan davacının taşınmazı yılında satın aldığı tarihli nazım imar planı ile taşınmazın ilkokul alanına ayrıldığı dava açıldığı tarihine kadar sayılı yasanın maddesine göre kamulaştırılmadığı serbest bırakılmadığı ve okul alanı niteliğinin de korunması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmıştır kuşkusuz resmi yapılara tesislere ve okul cami yol meydan otopark yeşil saha çocuk bahçesi pazar yeri hal mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmemesi doğrudan ancak planda kamusal alanda kalan taşınmazların idarece kabul edilebilir bir zaman dilimi içerisinde ilgililerinden kamulaştırma yapılarak alınması böylece taşınmaz bedelinin ödenmiş olması nedeniyle ilgilisiyle taşınmaz arasındaki mülkiyet bağının giderilmesi veya idarenin ihtiyaçlarının zaman içinde başka şekillerde çözümlenebiliyor olması halinde maddenin kısıtladığı hakların ilgililerce kullanılmaya başlanmasının sağlanması gerekmektedir dava konusu olayda taşınmaz yılındaki planda okul alanına ayrılarak davacının bu yerde mülkiyet hakkından gelen yeni inşaat veya mevcut binaya ilave yapma hakkı tümüyle yok edilmiş ve maddenin fıkrasının idareye tanıdığı süresiz yetki ile yıldır plan gereği yerine getirilmediği gibi ne zaman yerine getirileceği de ortaya konulmamıştır böylelikle yasakoyucunun geleceğe dönük olarak planlardaki kamusal alanlarda ilgililerin fiziksel yatırım yaparak mağdur olmamaları amacıyla düzenlediği fıkra sürenin öngörülmeyişi nedeniyle sonsuz olarak kişilerin mağdur olmalarına yol açabilmektedir oysa bu fıkranın süre içeren şekilde düzenlemesinin yapılması kişilerin mülkiyet hakkının sonlandırılacağı zamanı bilmelerine ve sonlandırılmaması halinde yasal başvuru yollarını kullanmalarına yol açacağı gibi idareleri de istekleri çözümleri bu doğrultudaki yatırımları konusunda akılcı yaklaşımlarda bulunmaya yöneltecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceğini öngörmüş olup maddenin fıkrası ile mülkiyet hakkına getirilen sınırlamada kamu yararı vardır ancak süresiz sınırlamada kişi ve kamu yararı bulunmamaktadır aksine fıkradaki süresiz kısıtlama yetkisi kamuyu idarenin keyfi ancak yasal hareket ettiği düşüncesine ulaştırmakta olup hukuk devletinde yasallığı ve keyfiliği aynı anda içinde barındıran düzenlemeler hukuka aykırıdır açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin kuruşulu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrasına göre sayılı yasanın maddesinin fıkrasının süresiz olarak düzenlenmesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu görüşüyle itiraz yolu kullanılarak dosyadaki belgelerin örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi
460
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili tarihinde ayi̇mde kayda geçen dava dilekçesinde özetle davacının msblığının tarihli yazısı ile görevde kayıtsızlık ve düzensizlik gerekçesiyle uyarı cezası ile cezalandırıldığını askeri hakimlere verilen disiplin cezalarının yargısal denetiminin mümkün olduğunu disiplin cezalarına karşı yargı yolunun anayasanın ıncı maddesi uyarınca yargı denetimine açık olduğunu uluslararası sözleşmeler gereğince de disiplin cezalarının yargı denetimine kapatılamayacağını aksi yöndeki yasal düzenlemenin adil yargılanma hakkına ve hak arama özgürlüğüne aykırı olduğunu yürütme organının bir üyesi olan milli savuma bakanının askeri yargı mensubu hakim ve savcıya disiplin cezası vermesinin anayasaya ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu belirtilen uygulamaya cevaz veren düzenlemenin mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine aykırı olduğunu davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına konu teşkil eden olayda hiçbir ihmalinin ve kusurunun bulunmadığını müvekkilinin takdir yetkisi dahilinde olan konularda yazışmaları yönlendirdiğini ve van jasyş korklığı askeri mahkemesi ile yapılan yazışmaların neticelenmesini beklediğini bu nedenle askeri savcılığa yazışmalar tamamlandıktan sonra gittiğini nöbetçi savcı olarak üzerine düşen vazifeleri eksiksiz yerine getirdiğini tutuklunun tamamen muhafızların ihmali davranışları nedeniyle kaçtığını disiplin cezası verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek dava konusu işlemin yok hükmünde sayılarak iptaline sayılı kanunun uncu maddesinde yer alan askeri hakim subaylar hakkında milli savunma bakanı tarafından savunmaları aldırılarak aşağıda açıklanan disiplin cezaları verilebilir ile uncu maddesinin son cümlesindeki kesin olup ibarelerinin anayasanın başlangıç hükümlerine ve inci maddelerine ve ıncı maddesi atfıyla temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırı olması nedeniyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda davacının inci orklığı askeri savcılığında yrd as savcı olarak görev yaptığı pazar günü nöbetçi savcı olduğu saat sularında van jasyş korklığı askeri mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı ile ay gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen per ın muhafız nezaretinde askeri savcılığa getirilmesi sonrasında yapılan yazışmalar esnasında hükümlünün kaçtığı olay nedeniyle davacı hakkında verilen şikayet dilekçesine istinaden msblığının tarihli kararı ile görevinin gerektirdiği titizliği göstermediği eylemin görevde kayıtsızlık ve düzensizlik fiilini oluşturduğu ve hakimlik mesleği ile bağdaşmayacak nitelikte davranış olduğu değerlendirilmek suretiyle milli savunma bakanı tarafından sayılı kanunun maddesi uyarınca davacının uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır sayılı askeri hakimler kanununun uncu maddesinde yer alan askeri hakim subaylar hakkında milli savunma bakanı tarafından savunmaları aldırılarak aşağıda açıklanan disiplin cezaları verilebilir hükmü ile aynı maddede yer alan kesin olup ibarelerinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldüğünden öncelikle bu husus irdelenmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olanesas sayısı karar sayısı mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakması sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesinin numaralı fıkrasında da bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa iptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine göndermesi öngörülmüştür bir hâkim subaya verilen iki kınama cezasının yok hükmünde olduğuna karar verilmesi istemiyle açılan davada askeri yüksek i̇dare mahkemesi tarafından sayılı kanunun uncu maddelerinin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmuş anayasa mahkemesinin tarih ek sayılı kararında anayasa mahkemesine başvurulabilmesi için elinde yöntemince açılmış mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da davada uygulanacak olması gerektiği sayılı askeri hâkimler kanununun uncu maddesindeki kesin olduğu belirtilen kınama cezasının sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezaların yargı denetimi dışındadır hükmü karşısında yargı denetimine bağlı tutulamayacağının açık olduğu bu engelin işlemin yokluğunun tespiti yoluna başvurularak aşılmasının olanaklı olmadığı belirtilerek başvurunun reddine karar verilmiştir anayasanın inci maddesinde anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunamayacağı hüküm altına alınmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve ek sayılı kararı esasa ilişkin olmadığı gibi bu kararın üzerinden on yıl da geçmiştir sayılı askeri hakimler kanununun uncu maddesi ile askeri hakim subaylar hakkında milli savunma bakanı tarafından disiplin cezası verilmesi öngörülmüş bu cezaların kesin olduğu belirtilmiştir sayılı kanunun inci maddesinde yer alan cumhurbaşkanı yüksek askeri şuranın tasarrufları ve sıkıyönetim komutanlarınca sayılı kanunda yazılı tasarrufları ile disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır hükmü sayılı kanunun inci maddesi ile değiştirilerek cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler yüksek askeri şuranın kararları ile disiplinsizlik nedeniyle verilen disiplin cezaları ve diğer idari yaptırımlar yargı denetimi dışındadır ancak yüksek askeri şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararına ve askeri disiplin ile ilgili kanunlarda yargıya açık olduğu belirtilmiş olan disiplin cezalarına karşı yargı yolu açıktır şeklini almıştır tarih ve sayılı türk silahlı kuvvetler disiplin kanunu ile bir kısım disiplin cezaları yargı denetimine açılmıştır sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra sayılı kanunun inci maddesinde disiplin cezaları yönünden yargı denetimi yasağı ilgili kanuna bırakılmıştır i̇şlem tesis edilirken esas alınan kanunda verilen disiplin cezası yargı denetimi öngörülmüş ise sayılı kanunun inci maddesi yargı denetimini yasaklayan madde olmaktan çıkarılmıştır bu nedenle sayılı kanunun inci maddesi davada uygulanacak kural olarak görülmemiştir sayılı kanunun inci maddesi uyarınca askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idariesas sayısı karar sayısı işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini yapma görevi askeri yüksek i̇dare mahkemesine verilmiştir bu görev alanı içinde kalmak koşuluyla yapılan başvurunun konusunu iptal veya tam yargı davalarının ya da yokluğun tespiti isteminin oluşturmasının askeri yüksek i̇dare mahkemesinin görev ve yetkileri yönünden bir değişikliğe yol açması düşünülemez yapılan başvurunun sayılı yasada sayılan dava türleri arasında yer almaması nedeniyle askeri yüksek i̇dare mahkemesinin görmekte olduğu davada görevli ve yetkili olmadığının kabulü kişilerin hak arama özgürlüklerinin kısıtlanmasına yol açacağı gibi idari işlemin yok sayılmasını gerektirecek kadar ağır bir hukuk ihlalinin denetlenmesini de engelleyecektir bir işlemin yok sayılarak iptaline ilişkin dava açılabileceğinin kabulü hukuk devletine daha uygun düşecektir davaya konu edilen işlem sayılı kanunun uncu maddesi uyarınca tesis edilmiştir bu nedenle anayasaya aykırılığı ileri sürülen düzenlemenin iş bu davada uygulanacak kural olduğu ve bu yasa hükmü dikkate alınmadan dava konusu uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasına imkan bulunmadığı sonucuna varılmıştır anayasaya aykırılığı ileri sürülen yasa hükmünün işbu davada uygulanacak yasa hükmü olduğu bu şekilde saptandıktan sonra ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunup bulunmaması hususunun irdelenmesine geçilmiştir sayılı askeri hakimler kanununun uncu maddesi askeri hakim subaylar hakkında milli savunma bakanı tarafından savunmaları aldırılarak aşağıda açıklanan disiplin cezaları verilebilir uyarma görevde daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir uyarma cezası görevde kayıtsızlık ve düzensizlik meslektaşlarına emrindeki personele görevi nedeniyle muhatap olduğu kişilere veya iş ilişkisi bulunan kişilere karşı kırıcı davranmak mazeretsiz olarak göreve geç gelmek ve görevden erken ayrılmak kanun tüzük yönetmelik karar ve talimatlarda açık olarak belirtilen konularda işi uzatacak şekilde davranışlarda bulunmak yazı ve tenkitleri zamanında cevaplandırmamak nitelik ve ağırlıkları itibariyle yukarıda belirtilenlerin benzeri eylemlerde bulunmak hallerinde uygulanır kınama belli bir eylem veya davranışın kusurlu sayıldığının yazı ile bildirilmesidir kınama cezası hizmet içinde ve dışında resmi sıfatın gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak kılık ve kıyafetine dikkat etmemekesas sayısı karar sayısı meslektaşlarına emrindeki personele görevi nedeniyle muhatap olduğu kişilere veya iş ilişkisi bulunan kişilere kötü muamelede bulunmak eşinin reşit olmayan veya kısıtlanmış çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini onbeş gün içinde teşkilatında görevli bulundukları komutanlığa bildirmemek mevzuat uyarınca milli savunma bakanlığının verdiği talimatı yerine getirmemek büro ve kalem teşkilatının denetimini ihmal etmek görevin işbirliği ve uyum içerisinde yapılmasını engelleyici tutum ve davranışlarda bulunmak nitelik ve ağırlıkları itibariyle yukarıda belirtilenlerin benzeri eylemlerde bulunmak hallerinde uygulanır bu cezalar kesin olup ilgilinin kuvvet komutanlığındaki dosyası ile kıta şahsi dosyasına konur siciline işlenir şeklinde düzenlenmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasanın inci maddesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmü uncu maddesinde ise memurlar ve diğer kamu görevlileri anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez değişik üçüncü fıkra md disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz silahlı kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması kanunla belirlenen istisnalar dışında kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır hükmü yer almaktadır anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı inci maddesi hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamazesas sayısı karar sayısı görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hâkimlik ve savcılık teminatı başlıklı uncu maddesi ise hâkimler ve savcılar azlolunamaz kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun bırakılamaz meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır hükmü yer almaktadır tarih ve sayılı kanunla değişik anayasanın inci maddesinin son fıkrası ise askerî yargı organlarının kuruluşu işleyişi askerî hâkimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir hükmünü taşımakta olup anılan düzenleme nedeniyle askeri hakim ve savcıların statüleri özlük hakları ve soruşturma işlemleri sayılı askeri hakimler kanununda düzenlenmiş bulunmaktadır anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararında sayılı askeri hâkimler kanununun sayılı yasa ile değiştirilen maddesinin bendinin ilk paragrafında sicili düzenlenecek askeri hakim subayın kuruluş bağlantısına göre nezdinde askeri mahkeme kurulan komutan veya askeri kurum amiri subay sicil belgesini düzenlemeye ve sicil vermeye yetkili idari sicil üstleri arasında sayılmıştır öte yandan aynı bendin numaralı alt bendine göre kıdemli hâkimler birlikte çalıştıkları hâkimlere sicil belgesi verme konusunda yetkili kılınmışlardır anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı maddesinin birinci fıkrasında hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verecekleri ikinci fıkrasında hiçbir organ makam merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği genelge gönderemeyeceği tavsiye ve telkinde bulunamayacağı belirtilmiş maddesinde hakimlik teminatı ile ilgili kurallar getirilmiş ve maddesinin dördüncü fıkrasında ise askerî yargı organlarının kuruluşu işleyişi askerî hâkimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir kanun ayrıca askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre teşkilâtında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir kuralı yer almıştır anayasanın ve maddelerinde öngörülen yargı bağımsızlığının askeri yargı için de geçerli olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı askeri hâkimlere bağlı oldukları komutanlar veya askeri kurum amirleri ile kıdemli hâkimler tarafından subay sicili verilmesi işlemleri hâkim bağımsızlığı ilkesi ile doğrudan ilgilidir askeri hâkimlere verilmekte olan subay sicili ile mesleki sicil belgesi bu kişilerin mesleki yükselmelerinde temel alınmakta olup meslekte yükselmeleri bakımından önemli bir yere sahiptir genel olarak hâkim bağımsızlığı kavramı ile aynı anlamda kullanılan yargı bağımsızlığı hâkimlerin kararlarını verirken özgür olmaları hiçbir baskı ve etki altında bulunmamaları baskı yapılması kadar baskı yapılabilme ihtimalinin de bulunmaması hâkimin kimseden emir almaması hukuka ve vicdanına göre karar vermesi biçiminde tanımlanmaktadır hâkimlerin ve mahkemelerin bağımsızlık ve tarafsızlıklarının kuşkuya yer vermeyecek biçimde sağlanması yukarıda anılan anayasal kuralların gereğidir anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasına göre askeri hâkimlerin özlük işlerinin mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı ve askeri hizmetin gereklerine uygun olarak düzenlenmesi zorunluluğu açıktır bununla birlikte askeri mahkemelerin askeri bir düzen içerisinde yer almaları ve görev alanlarının askeri konulara özgülenmesi olgusu hâkim bağımsızlığı ilkesinin göz ardı edilmesinin nedeni olamaz askerlik hizmetinin gerekleri mahkemelerin bağımsızlığına ve bu bağımsızlığın güvencesi ve dayanağı olan hâkimlik teminatına dokunmadığı sürece geçerli olabilir başka bir deyimle askeri mahkemelerin anayasal yapısı karşısında askerlik hizmetlerinin gerekleri nedenine dayanılarak askeri mahkemelerde görev yapan hâkimlerin bağımsızlığının ve teminatının zedelenmesine yol açılması savunulamaz askeri hizmetin gerekleri hâkimlerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatını koruyacak güvenlik alanının sınırına dayandığı anda askerlik hizmetlerinin gereklerinin işletilmemesi gerekir askeri hâkimler kanunu gereğince askeri hâkim ve yardımcıları tarafından verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurulması durumunda askeri yargıtay daireleri ve daireler kurulunca dosyaların incelenmesi sonucunda mesleki sicil notu verilmektedir bu yolla askeri hâkimlerin mesleki yeterlilikleri denetlenmekte iken ayrıca sıralı idari sicil üstleri ve kıdemli askeri hâkimler tarafından askeri hâkimlere idari sicil düzenlenmesi askeri mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda güvensizlik ve şüphe uyandırabilir yargılama aşamasında böyle bir güvensizliğin ve şüphenin ortaya çıkma olasılığı subay sicili uygulamasını mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine ve hâkimlik teminatına aykırı kılmaktadır bu nedenle nezdinde askeri mahkeme kurulan komutan veya askeri kurum amirleri ile kıdemli askeri hâkimlerin askeri hâkimlere subay sicili belgesi vermesi askeri mahkemelerin bağımsızlığına ve hâkimlik teminatına aykırılık oluşturmaktadır gerekçesi ile sayılı askeri hakimler kanununun askeri hakimlere sicil düzenlemesine ilişkin nci maddesinin bendi ilk paragrafı ile numaralı alt bendinde yer alan kıdemli hakimler birlikte çalıştıkları hakimlerin ibaresinin iptaline karar verilmiştir anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararında sayılı askeri hâkimler kanununun itiraz konusu kuralı içeren maddesinin ikinci fıkrasında askeri hâkim ve savcılar hakkında millî savunma bakanınca hazırlık soruşturması açılmasına izin verildiği takdirde düzenlenmiş olan evrakın gereği yapılmak üzere ilgilinin görevli bulunduğu yere en yakın askeri mahkemenin savcısına gönderileceği belirtilmek suretiyle madde kapsamındaki görev suçlarında yetkili ve görevli mahkeme hakkında soruşturma açılan askeri hâkim ve savcının görevli bulunduğu yere en yakın askeri mahkeme olarak öngörülmüştür anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu yargı yetkisi başlıklı maddesinde yargı yetkisinin türk ulusu adınaesas sayısı karar sayısı bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiş ve maddelerinde de hak arama hürriyeti ve kanunî hâkim güvencesi hakların korunmasıyla ilgili hükümler arasında sayılmıştır anayasanın maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı maddesinde hâkimlik ve savcılık teminatı ilkeleri yer almış maddesinin ikinci fıkrasında hâkimlerin görevlerini mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre yerine getirecekleri üçüncü fıkrasında hâkim ve savcıların haklarında görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği maddesinin dördüncü fıkrasında ise askeri yargı organlarının kuruluşu işleyişi askeri hâkimlerin özlük işleri askeri savcılık görevlerini yapan askeri hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkilerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği belirtilmiştir hukuk devleti ilkesinin temel bileşenlerinden olan yargı bağımsızlığı insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca ve en etkin güvencesidir mahkemelerin bağımsızlığı genellikle hâkimlerin bağımsızlığı kavramı ile eş anlamlı olarak kullanılmakta ve biri diğerinin nedeni ve doğal sonucu olarak anlaşılmaktadır hâkimlerin görevlerine ilişkin bağımsızlığı onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp bunun amacı adaletin dolaylı dolaysız her türlü etki baskı yönlendirme ve kuşkudan uzak dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı yerleştirmektir yargının bir karakteri olan bağımsızlık hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan anayasanın öngördüğü gereklerden başka herhangi bir dış etki altında kalmadan yansız tutumla özgürce karar verebilmesidir hâkim bağımsızlığının yalnız yürütme organına karşı değil demokratik bir toplumda devlet yapısı içinde tüm kurum ve kuruluşlar ile kişilere karşı da düşünüp sağlanması gerekir yargının bağımsızlığı konusunda düzenlemeler yapılırken hakimlerin yargı içi ve dışı her türlü etki ve kuşkudan uzak karar vermeleri koşullarının hazırlanması kadar tarafların ve toplumun yargıya olan güvenin sağlanmasına da özen gösterilmelidir hakimler hakimliğin gerektirdiği her türlü yüksek nitelikleri taşısalar bile kamu vicdanında tarafsızlıkları konusunda kuşku uyandıracak düzenlemelerden kaçınmalıdır herhangi bir baskının etkinin yapılması kadar yapılabilme olasılığı da yargı bağımsızlığını zedeler hakimlerin bağımsızlığı onların kararlarını verirken özgür olmaları her türlü kaygıdan maddî ve manevî baskı ve etkiden uzak bulunmaları ile mümkündür hak aranılan mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığı adil yargılanmanın koşulları arasındadır başka herhangi bir kişi kurum veya organdan emir almamak yasamanın yürütmenin ve diğer dış etkilerin etki alanının dışında olmak baskı altında olmamak şeklinde tanımlanan bağımsızlık tarafların etki alanının dışında kalmayı dava taraflarına karşı bağımsızlığı da kapsamaktadır anayasada öngörülen yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatının askeri yargı için de geçerli olduğunda kuşku bulunmamaktadır sayılı kanunun maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeye göre soruşturmayı yürüten askeri savcının soruşturma sonunda yetkisizlik ve görevsizlik kararı vermediği takdirde teşkilatında bulunduğu askeri mahkemede dava açma zorunluluğu göz önünde bulundurulduğunda yargılamanın da bu mahkemede yapılması gerekeceği açıktır yasayla kurulmuş mahkeme kuruluş yetki yargılama yöntemleri gibi konuların yargılamadan önce yasayla düzenleme anlamına gelir yasayla düzenleme ise belirliliği ve öngörülebilirliği içerir en yakın yer sözcükleri somut ve açık olarak bağımsız ve tarafsız bir mahkemeyi tanımlamamaktadır en yakın mahkemeyi kimin nasıl belirleyeceği bu konudaesas sayısı karar sayısı ortaya çıkan uyuşmazlıkların nasıl çözümleneceği yasada belli değildir askeri hâkim ve savcıların da adli ve idari yargıda olduğu gibi sınıf ve görev sıfatları dikkate alınarak yargılama yapılmaması hukuk devleti mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkim teminatı ilkelerini ve adil yargılanma hakkını zedeler anayasayla güvence altına alınan hâkimlerin bağımsızlığı hâkimlik ve savcılık güvencesi ilkeleri demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazı yargı erkînin nüfuz ve itibarını korumayı öngörürken yasa koyucunun da aynı ilkelere ve korumaya uygun davranması gerekir yargılanan taraf kendisinin adil yargılanabileceği bir mahkeme beklerken yargılamayı yapan yargıç da hiçbir etki altında kalmadan yargılama yapmalıdır hâkim ve savcılara yargılanma bakımından tanınan teminat onların kişiliğine getirilen bir koruma olmayıp hiçbir etki altında kalmaksızın adalet dağıtmalarını ve vatandaşların bu teminat içinde adaletin dağıtıldığı inancı içerisinde yaşamalarını sağlamaya yöneliktir taraflara karşı objektif davranamayan hâkim kararlarında da bağımsız ve tarafsız olamaz hâkimin liyakat kariyer ve kıdemi kendisinden yüksek bir yargıç ve savcıyı yargılarken etki altında kalmayacağı önlemler alınmalıdır bağımsız yargılamada ne taraflar ne de hâkim kendisini en ufak etki altında hissetmemeli önyargı sahibi olmamalıdır kaldı ki en yakın mahkemede yargılamayı yapacak hâkim ile yargılanacak olan hâkim ya da savcı arasında önceden kaynaklanan farklı roller ya da ilişkilerle karşılaşılabilmesi mümkündür i̇tiraz konusu kuralda yargılamayı yapacak hâkime yargılanan üst sınıftaki hâkim ya da savcının etki etmesini önleyecek önlemler alınmadığı gibi yargıcın kendisinden kıdemli yargıcı yargılarken davaya gereken tarafsızlıkla yaklaşamayacağına dair meşru korkuyu aşacak tarafsızlık önlemleri de alınmamıştır yasa koyucu davanın görüleceği mahkemeyi hazırlık soruşturmasını yürütecek savcıyla bağlantılı olarak gösterirken yargılanacak olan hâkim ya da savcının sınıf ve görev sıfatıyla bağlantılı statüsünü göz önünde bulundurarak özel bir düzenleme de yapmamıştır öte yandan anayasanın maddesindeki hak arama hürriyeti sadece mahkemelere başvurma hakkından ibaret olmayıp adil yargılanma hakkınıda kapsamaktadır mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı adil yargılanmanın en temel unsurudur avrupa i̇nsan hakları sözleşmenin maddesinin birinci fıkrasında da adil yargılanma hakkı tanımlanmış ve herkesin yasal bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir hâkimin tarafsızlığı yeterli değildir aynı zamanda tarafsızlığından kuşku da duyulmamalıdır anayasanın maddesinin ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin koruması altında olan içerik olarak adil bir karar verilip verilmediğiyle birlikte adil bir karar verilebilmesi için gerekli koşulların sağlanıp sağlanmadığıdır yargının hiyerarşik organizasyonu kıdem sınıf veya derece farkları hiçbir biçimde yargıcın etki altında kalmadan özgürce karar vermesine yönelik bir müdahaleye dönüşmemelidir i̇tiraz konusu kuralda sadece en yakın askeri mahkeme sözcüklerinin kullanılmasıyla davanın görüleceği mahkeme belirlenerek yargılanacak hakim ve savcı ile yargılamayı yapacak hakim yönlerinden adil yargılanma hakkı korunmamıştır ayrıca mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı ilkesi adli idari ve askeri hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm mahkemeler ve hâkimler için söz konusudur nitekim anayasanın maddesinden bağımsızlığı zayıflatan askerlik hizmetlerinin gerekleri sözcükleri çıkarılmak suretiyle bu durum netleştirilmiştir bağımsız mahkemelerde adil yargılanma bakımından tüm hâkim ve savcılar aynı durumdadır aynı anayasal yargı fonksiyonunu yerine getiren askeri hâkim ve savcıların da adli ve idari yargı hâkim ve savcıları ile aynı teminatlara sahip olması gerekmektedir hâkim ve savcıların görevleriyle ilgili veya görevleri sırasındaesas sayısı karar sayısı işledikleri suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma usulü yargı erkinin niteliği ve bu görevin yerine getirilmesinden beklenen kamu yararı nedeniyle diğer kamu görevlilerinden farklı olmakla birlikte bu farklılığın adli idari veya askeri yargı alanlarında görev yapan hâkim ve savcıların kendi aralarında bulunması anayasanın maddesiyle de bağdaşmaz gerekçesi ile sayılı kanunun inci maddesi ikinci fıkrasının iptaline karar verilmiştir sayılı hakimler ve savcılar kanununun nci maddesinde hakim ve savcılara sıfat ve görevleri gereklerine uymayan hal ve hareketlerinin tespit edilmesi üzerine durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre hakim ve savcılar yüksek kurulunca kanunda sayılan disiplin cezalarının verileceği hüküm altına alınmıştır yukarıda yer verilen anayasa mahkemesi kararlarında uygulandığı gibi hukuk devleti ilkesinin temel birleşenlerinden birisi olan yargı bağımsızlığı ve insan hakları ve özgürlüklerinin başlıca ve en etkin güvencesidir hakimlerin görevlerine ilişkin bağımsızlığı onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp her türlü etkiden uzak adaletin dağıtılacağı güven ve inancı yerleştirmeye yöneliktir mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığı ilkesi adli idari ve askeri hakim ayırımı gözetilmeksizin tüm mahkemeler ve hakimler için geçerlidir bu yönden askeri adli ve idari hakimler arasında bir ayırım yapılmamalıdır sayılı kanunda hakim ve savcılar için disiplin cezası vermeye meslekten bir kurulun karar vermesi öngörülmüş iken yargı yetkisi kullanan askeri hakimler için yürütme organının bir üyesi olan milli savunma bakanı tarafından ceza verilmesinin öngörülmesi anayasanın eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı gibi anayasada yer alan hakimlik teminatı ve mahkemenin bağımsızlığı ilkesine de uygun düşmemektedir anayasa mahkemesinin kararında askeri hakimlere sıralı sicil amirlerin ve kıdemli hakimlerin sicil düzenleme yetkisi askeri hakimlerin tarafsızlığı konusunda güven ve şüphe uyandırabileceği değerlendirmesi ile hakimlik teminatına uygun olmadığı kabul edilirken yürütme organı üyesine askeri hakime ceza verme yetkisi tanınması hakimlik teminatına aykırılık oluşturur milli savunma bakanı tarafından verilen disiplin cezasının kesin olduğunu belirten düzenleme de adalet dağıtmakla görevlendirilen askeri hakim ve savcıların yargı önünde hak aramasını engellediğinden anayasanın ncı maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetine ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına açıkça aykırılık teşkil ettiği sonucuna varıldığından anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır
3,560
esas sayısı karar sayısı değerlendi̇rme ve gerekçe sayılı yasanın hükmüne göre hükümlü ya da tutuklunun düzenli bir yaşamın sürdürülmesi güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun tüzük yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları kusurlu olarak ihlâl ettiğinde eylem ile orantılı olarak disiplin cezalarının uygulanacağını öngörüldüğü sayılı yasanın hükmüne göre izinden dönmeyen ya da saatten sonra gelen hükümlülerin haklarında tck maddesi kapsamında uygulama yapılacağının hüküm altına alındığı somut dosyaya konu hükümlünün özel izinden dönmediğinin iddia edildiği özel izinden dönmeme eyleminin sayılı kanunun hükmünde düzenlendiği ve günden güne kadar hücre cezası ile karşılandığı hükümlü hakkında disiplin cezası tatbik edildiğinde ise sayılı yasa gereğince ilgilinin disiplin cezasının hücre cezasının kaldırılması için yıllık ve iyi halliğinin kazanılması için cezanın infaz tarihinden itibaren yıllık sürenin geçmesi gerektiği bunun yanında açığa ayrılmak için açığa ayrılma yönetmeliği çerçevesinde de disiplin cezasının kaldırılması tarihinden itibaren yıllık sürenin geçmesi gerektiği özel izinden dönmeme eylemi nedeniyle sayılı tcknın maddesinin uygulama alanı bulmasının nedeninin sayılı yasanın fıkrasındaki atıf hükmü olduğu mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere özel izinden dönmeme eyleminin esas olarak özel suç ceza içeren sayılı yasada düzenlenen bir düzenleme olmakla yasanın hükmü düşünüldüğünde ceza infaz kurumlarında disiplinin sağlanması bakımından hükme bağlandığının düşünülmesi gerektiği sayılı tcknın maddesinin adliyeye karşı işlenen suçlar kategorisinde olduğu temel olarak sayılı yasadaki bir eylemin aynı zamanda tckda düzenlenmesinin mümkün olduğu bu hususa zımnen sayılı yasanın ‘suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez şeklindeki hükmünde değinildiği anayasal anlamda temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasında temel kriterlerinden olan ölçülülük ilkesinin temel olarak gerçekleştirilmek istenilen amaç ile amacı temin için başvurulan yol arasında ölçüyle ilintili olduğu bu anlamda gerçekleştirilecek müdahaleden daha az etkili bir yolla amaç elde ediliyorsa daha az olanının tercih edilmesi gerektiği öte yandan bir düzenlemeyi ceza hukuku normu haline getiren şeyin devlet iradesinin tecessüm ettiği kanun olmakla birlikte düzenlemenin temelinde yatan sosyal bir ihtiyaç olduğu sayılı yasanın yollaması ile firara ilişkin sayılı tck hükümlerine konu olan özel izinden dönmeme şeklindeki eylemin sayılı yasa hükümleri mucibince etkili bir şekilde özel ceza içeren norma yani disiplin cezasına konu olduğu disiplin cezasının kaldırılması ve kaldırma süresinden itibaren başlayan açığa ayrılma için geçmesi gereken ayrı aynı iki süre düşünüldüğünde bu durumun daha anlaşılır olduğu farklı bir anlatımla özel izinden dönmeme şeklindeki davranışın sayılı yasanın bağlamında mevzuata aykırı bir eylem olarak disiplin cezasınafirar karşılık gelmesinin özel izinden dönmeme şeklindeki davranışı yasaklamadaki amacı gerçekleştirmeye yeterli ve elverişli olduğu bu davranışı yasaklayan norm ile korunmak istenen amaç arasında eyleme ilişkin disiplin cezası işleminin etkili bir kişi hürriyetine yönelik müdahale olduğu ayrıca tck hükümlerinin tatbikinin gerekli olan müdahalenin ötesinde bir düzenleme olduğu dolayısıyla sayılı yasadaki özel izinden dönmeme eylemine karşılık gelen firar eylemine ilişkin disiplin cezasının yanında sayılı tck maddesinin uygulanmasının ölçülü olmadığı ayrıca demokratik bir toplum düzeni için zorunlu bir ihtiyaca hizmet etmediğinin değerlendirilmesi karşısında sayılı yasanın hükmünün anayasanın ölçülülük ve demokratik toplum düzeninin gerekleri kriterlerine aykırı olduğu kanısıyla aşağıdaki şekilde somut norm denetimi için karar verilmesi gerekmiştiresas sayısı karar sayısı hüküm yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olduğu değerlendirildiğinden iş bu dosyanın gerekçeli kararın yazılmasına müteakip anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun hükümlerine uygun usul ve esaslar gözetilerek anayasaya aykırılık iddiasının değerlendirilmesi için anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne i̇şaret edilen sürecin iş bu dosya bakımından bekletici mesele sayılmasına sanık hakkındaki yakalama kararının verilen kararın mahiyetine göre şu aşamada kaldirilmasina buna ilişkin yazı yazılmasına yargılama giderlerinin bekletici mesele yapılan anayasa yargısı sürecinin bitiminden sonra değerlendirilmesine dair sanık yokluğunda verilen kararın mahiyetine göre kesi̇n olmak üzere karar verildi
576
esas sayısı karar sayısı davacı vekili tarafından manisa yunusemre i̇lçe emniyet müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının ek göstergesinin jandarma personeli esas alınarak olarak düzeltilmesi talebinin reddine ilişkin tarih ve sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle istemiyle emni̇yet genel müdürlüğüne karşı açılan davada dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı devlet memurları kanununun eki sayılı cetvelin vii emniyet hizmetleri sınıfı kısmının bendinin aa alt bendinde derece memur için düzenlenen ek gösterge rakamının anayasaya aykırı olduğu iddiası üzerine dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü uyuşmazliğin maddi̇ çerçevesi̇ davacının sayılı yasanın maddesinde sayılan emniyet hizmetleri sınıfında polis memuru olarak görev yaptığı derece kadroda bulunduğu aylığının aynı yasanın maddesi uyarınca aynı yasanın maddesinde yer alan sınıflara ait gösterge tablosundaki rakamların genel bütçe kanununda yıl için tespit edilen katsayı ile çarpılması sonunda bulunacak miktar üzerinden hesaplanarak ödendiği polis memuru olarak görev yapan davacıya aynı yasanın maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile yeniden düzenlenen bendi uyarınca ek gösterge rakamı üzerinden hesaplama yapıldığı davacının kolluk hizmeti yapan ve kendisi ile benzer görevi yürüten jandarma personeli için ek gösterge üzerinden aylık verilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu değerlendirdiği davalı idareden ek göstergesinin emsali olan başka kolluk personeline ödenen gösterge rakamı olarak belirlenmesini istediği isteminin reddi üzerine önümüzdeki iptal davasının açıldığı aynı davada davacıya ek gösterge rakamı üzerinden aylık ödenmesini öngören yasa kuralının anayasaya aykırı olduğunun ileri sürüldüğü görülmektedir uygulanacak yasa kurali değerlendi̇rmesi̇ tarih sayılı resmi gazete yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanun hükmünde kararnamenin khk maddesi ile sayılı yasanın maddesinin bendinde yeniden düzenlenmiş bendin fıkrasında ek gösterge bu kanuna tabi kurumların kadrolarında bulunan personelin aylıkları hizmet sınıfları görev türleri ve aylık alınan dereceler dikkate alınarak bu kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen ek gösterge rakamlarının eklenmesi suretiyle hesaplanır sayılı cetvelde yer alan unvanlarda değişiklik yapmaya ve yeni unvanlar ilave etmeye bakanlar kurulu yetkilidir kuralına yer verilmiş aynı khknin maddesi ile sayılı yasaya hizmet sınıfları i̇tibariyle unvan veya aylık alınan derecelere göre ek göstergelerin gösterildiği i sayılı cetvelin eklendiği anılan cetvelin vii emniyet hizmetleri sınıfı başlıklı bölümünün fıkrasında kadroları bu sınıfa dahil olup da yukarıda sayılanlar dışında kalanların ek göstergeleri düzenlenmiş kadrosu bu sınıfa dahil olup emniyet müdürü rütbesinde bulunmayan yüksek öğrenimlilerin durumuna aa alt fıkrada yer verilmiş davacının durumunda derece kadroda görev yapan polis memuru için tarihinden itibaren ek gösterge rakamı uygulanacağı kurala bağlanmış ek gösterge rakamını belirleyen sayılı khknin maddesi ile eklenen sayılı cetvelin ilgili kısmında zaman içinde herhangi bir yasa değişikliği yapılmamıştır polis memuru olan davacının aylığının hesaplanmasında gözönünde bulundurulan ve yükseltilmesini istediği ek gösterge rakamının yukarıda anılan sayılı khknin maddesi ile eklenen sayılı cetvelinin vii emniyet hizmetleri sınıfı kısmı bendinin aa alt bendinde düzenlenmiş olması nedeniyle anılan alt bentte yer alan rakamının önümüzdeki davada mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde doğrudan uygulayacağı yasa kuralı olduğu açıktıresas sayısı karar sayısı davacının aylığının hesaplanmasında gözönünde bulundurulacak dayanak yasa kuralını getiren sayılı khk ise sayılı yetki yasası uyarınca bakanlar kurulu tarafından çıkarılmıştır iii sayili kanun hükmünde kararnameni̇n maddesi̇ i̇le sayili yasaya eklenen sayili cetveli̇n vii emni̇yet hi̇zmetleri̇ sinifi bölümünün alt bendi̇ni̇n aa fikrasinda derece kadroda bulunan yükseköğreni̇mli̇ler i̇çi̇n ek gösterge beli̇rlenmesi̇ne i̇li̇şki̇n kismin anayasaya aykiriliği i̇ti̇razimizin nedenleri̇ dayanılan anayasa kuralları başlangıçın beşinci ve altıncı paragrafları millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu ilkelerine yer vermiş anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir egemenlik başlıklı maddesinde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme başlıklı maddesinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir kuralına yer verilmiştir anayasa mahkemesinin i̇çtihatları kapsamında kanun hükmünde kararnamelerin anayasa aykırılığı bakımından genel değerlendirmeesas sayısı karar sayısı anayasada khklerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de öngörülmüştür khkler işlevsel fonksiyonel yönden yasama işlemi niteliğinde olduklarından bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de anayasa mahkemesine verilmiştir yargısal denetimde khknin öncelikle yetki yasasına sonra da anayasaya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir her ne kadar anayasanın maddesinde khklerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlemesinden değil yalnızca anayasaya biçim ve esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle khknin yetki yasasına uygunluğunun denetimi de girer çünkü anayasada bakanlar kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde khk çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür yetkinin dışına çıkılması khkyi anayasaya aykırı duruma getirir böylece khknin yetki yasasına aykırı olması anayasaya aykırı olması ile özdeşleşir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan mad alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin yetki yasası ile olan bağı khkyi aynı ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin ön koşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin içeriği anayasaya aykırılık oluşturmasa bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez khklerin anayasaya uygunluk denetimleri yasaların denetimlerinden farklıdır anayasanın maddesinde kanunlar anayasaya aykırı olamaz denilmektedir bu nedenle yasaların denetiminde onların yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır khkler ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de anayasaya uygun olmak zorundadırlar bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirlerinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıçındaki hiç bir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdırbu yaklaşım için anayasa mahkemesinin tarih k ve tarih k sayılı kararlarına bakılabilir i̇tiraz konusu kuralın anayasaya aykırılık nedenleri i̇tirazımızın konusu kuralı içeren sayılı kanun hükmünde kararname günlü sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin özlük haklarının yeniden düzenlenmesine bazı kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişikin kanun hükmünde kararnameler çıkarılması amacı i̇le yetkiesas sayısı karar sayısı verilmesine dair kanun maddesi ile bakanlar kuruluna verilen khk çıkarma yetkisi uyarınca çıkarılmış dayanak sayılı yetki yasasının maddesi anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararı ile iptal edilmiş böylece sayılı khk anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır bu nedenle anayasaya aykırı görülerek iptal edilen sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış bulunan sayılı khknin maddesiyle sayılı devlet memurları kanununa eklenen sayili cetvelin vii emniyet hizmetleri sınıfı bölümünün alt bendinin aa fıkrasında derece kadroda bulunan yükseköğrenimliler için ek gösterge belirlenmesine ilişkin kısmının anayasanın başlangıç ilkeleri ile ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır i̇stem ve sonuç açıklanan nedenlerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı yasaya eklenen sayılı cetvelin vii emniyet hizmetleri sınıfı bölümünün alt bendinin aa fıkrasında derece kadroda bulunan yükseköğrenimliler i̇çin ek gösterge belirlenmesine ilişkin kısmının anayasamızın başlangıç kısmındaki ilkelere ve maddelerine aykırı olduğu ve anayasa mahkemesince iptali gerekeceği düşüncesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve i̇şleyişi hakkında kanunun maddesi uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına yine başvurumuzun anayasa mahkemesince kabul edilmesinden başlayarak anılan madde uyarınca beş ay süre ile anayasa mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine itiraz kararımıza dava dosyamızın onaylı bir örneğinin eklenmesine kararımızın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,344
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ptal talebi̇ ve gerekçeler yine yukarıda belirtilen somut olay ve bu olayın oluşumu nazara alındığında cmknın mahkemelerin görevi hususunu düzenleyen maddesinde görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler aynı yasanın maddesinde adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir cmknın itiraz usulü ve inceleme mercilerini düzenleyen madde hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar üncü madde hükmü saklıdır kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme itirazı yerinde görürse kararını düzeltir yerinde görmezse en çok üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir cmknın itirazı incelemeye yetkili merciler başlığı ile düzenlenen cmk maddesinde sulh ceza hâkiminin kararlarına yapılan itirazların incelenmesi yargı çevresinde bulundukları asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir sulh ceza işleri asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanına aittir asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde numara olarak kendisini izleyen daireye son numaralı daire için birinci daireye yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa en yakın ağır ceza mahkemesine aittir hükümleri nazara alındığında cmknın maddesi hükmü gereğince asliye ceza mahkemesi ile ağır ceza mahkemeleri arasında oluşacak görev uyuşmazlığının çözüleceği ortak yüksek görevli mahkeme yargıtay ceza dairesidiresas sayısı karar sayısı bu açık hükme rağmen cmknın maddesindeki asliye ceza mahkemesi hakimi tarafından verilen kararlarda yapılacak itirazların incelenmesi yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine itiraz edilebileceği hükmü nedeni ile somut olayımızda gerçekleştiği şekilde asliye ceza mahkemesinin davaya bakmakla görevli mahkemenin ağır ceza mahkemesi olduğu yönündeki görevsizlik kararına karşı cmk maddesi gereğince itiraz yoluna başvurulması nedeni ile ağır ceza mahkemeleri kendilerinin davaya bakıp bakmayacakları hususunda itirazı değerlendirmekte ve kendi görevlerini kendileri belirleme konumuna gelmektedirler oysa asliye ceza mahkemesinin görevsizlik kararına karşı itirazda bulunulmaması halinde ağır ceza mahkemesinin kendisinin de görevli olmadığı yönündeki karşı görevsizlik kararı vermesi halinde cmk maddesi gereğince her iki mahkeme arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü ile görevli mahkeme yargıtay ceza dairesi olacaktır görevsizlik kararlarının itiraza tabi olması nedeni ile oluşan fiili durum neticesinde asliye ceza mahkemeleri ile ağır ceza mahkemeleri arasında görev uyuşmazlığı oluşması ve bu hususun içtihat makamı olan yargıtay ceza dairesi tarafından değerlendirilememesi sonucu doğmaktadır hatta bir sulh ceza mahkemesinin görmekte olduğu davada ağır ceza mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermesi bu karara cmk maddesi gereğince itiraz edilmesi halinde cmk maddesi gereğince itirazı inceleme görevi asliye ceza mahkemesine ait olduğundan bu mahkemece itirazın kabulü veya reddi yönünde vereceği karar ile davanın görüleceği mahkemenin görevini belirleme konumuna geçtiği ve bu durumda cmk maddesindeki görevli mahkemeyi ortak görevli yüksek mahkeme belirler hükmünün ihlal edildiği sulh ceza mahkemesi ile ağır ceza mahkemesinin ortak yüksek görevli mahkemesi yargıtay ceza dairesi olduğu halde oluşan fiili durumla bu görevin asliye ceza mahkemesine verilmesi sonucu doğmaktadır görevsizlik kararına yapılan itiraz neticesinde itiraz merciince verilen kararın cmk maddesi gereğince kesin olması nedeni ile bu karara karşı yalnızca kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulabileceği yukarıda bu yasa yolunu düzenleyen cmk ve maddelerindeki anayasaya aykırılık gerekçelerinde açıklandığı üzere bu yasa yoluna başvurulmasının adalet bakanlığı ceza i̇şleri genel müdürlüğünün idari bir makam olarak anayasaya aykırı olacak şekilde yargısal bir kararla yargıtay cumhuriyet başsavcılığına başvurulmasına yer olmadığına karar verilmesi halinde belki ağır ceza mahkemesince görülmesi gereken bir davanın itiraz mercii olan asliye ceza mahkemesinin itirazı kabul etmesi halinde sulh ceza mahkemesince görülmesine neden olunacağı açıktır görevli olmayan hakim veya mahkemenin işlemleri başlığını taşıyan cmk maddesindeki yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında hakim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür düzenlemesi nazara alındığında mahkemelerin görevinin yasa ile düzenleneceği şüpheli veya sanığın kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mahkeme önüne çıkarılmasının anayasaya aykırı olması nedeni ile cmk maddesindeki bu hükmün düzenlendiği görevsiz bir mahkemede yapılan yargılamanın görevsizlik kararı neticesinde bir çok işleminin yeniden yapılması gerektiği bu hususun yargılamanın uzamasına hukuk devletine olan güvenin sarsılmasına aynı suçu işleyen sanıkların farklı mahkemelerde yargılanmasına neden olacağı görülmektediresas sayısı karar sayısı tüm bu hususlar nazara alındığında temel sorun iptali talep olunan cmk maddesindeki görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir hükmünün cmk maddesi gereğince yapılacak uygulama neticesinde cmk maddesindeki görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler hükmünü fiilen işlemez hale getirmesinden kaynaklanmaktadır cmknın belirtilen hükümlerinin birbirileri ile çakışan ve olayın oluş şekline göre bir diğerini devre dışı bırakan açık çelişkiler içerdiği anlaşılmaktadır bu durumun anayasanın maddesindeki adil yargılanma hakkına anayasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmüne anayasanın maddesinin hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz hükmüne bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz hükümlerine aykırı sonuç doğuran bu yasal çelişkinin görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebileceği yönündeki cmknın maddesinin yukarıda belirtilen gerekçelerle anayasaya aykırı olduğundan iptali ile çözülebileceği kanaati oluşmuştur i̇ptal talebi̇ mahkememizce yukarıda açıklanan gerekçelerle yüksek mahkemenizin tespit edeceği farklı gerekçelerle cmknın maddesindeki karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen adalet bakanlığı karar veya hükmün yargıtayca bozulması istenilen yasal nedenlerini belirterek yargıtay başsavcılığına yazılı olarak bildirir ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir maddesinin fıkrasındaki türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eli ile kullanır maddesindeki yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır maddesi fıkrasındaki herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir maddesi fıkrasındaki devlet organları idare makamları bütün işlemleri ile kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlaresas sayısı karar sayısı maddesindeki temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir maddesindeki herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz maddesindeki hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz maddesindeki hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükümlerine aykırı olduğu nazara alınarak i̇ptali̇ne cmknın maddesindeki bu nedenleri aynen yazarak ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi maddesinin fıkrası maddesi maddesi ve fıkraları maddesi maddesi maddesi ve maddesi hükümlerine aykırı olduğu nazara alınarak i̇ptali̇ne cmknın maddesinin adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir hükmünün cmknın cmk maddeleri ile açık çelişkisinin bulunduğu türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi maddesinin fıkrası maddesi maddesi ve fıkraları maddesi maddesi maddesi ve maddesi hükümlerine aykırı olduğu nazara alınarak i̇ptali̇ne karar verilmesi yüksek mahkemenizden saygı ile arz ve talep olunur
1,205
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren tarihli dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin d f ve alt bentlerinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının iptali istenen alt bentleri de içeren numaralı bendinde turizm alanlarında ve turizm merkezlerinde imar planları yapılmış ve turizme ayrılmış yerlerde hazineye ait yeterli alanın bulunmadığı durumlarda sayılı orman kanununa göre orman sayılan yerlerin kültür ve turizm bakanlığının talebi üzerine çevre ve orman bakanlığınca bu bakanlığa tahsis edileceği belirtilmekte aynı maddenin fıkrasında ise bakanlığın tasarrufuna geçen bu taşınmazları fıkrası uyarınca tespit edilmiş olan şartlarla türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere tahsis etmeye bakanlık yetkili kılınmış ve taşınmazlar üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisi bakanlığın uygun görüşü üzerine maliye bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu bakanlık tarafından yapılması öngörülmüştür bu durumda inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin alt bendinde sayılan ve sayılı orman kanununa göre orman sayılan yerler alt yapı hizmetlerine tahsis edilebilecek ve bu yerlerde turizm tesisleri yapılabilecektir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında anayasanın uncu maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek korunmaları ve geliştirilmeleri konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur anayasanın uncu maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi maddenin birinci fıkrası doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden birisi olan ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için devlete gereken tedbirleri alıp kanun koymayı ve bütün ormanların gözetimi ödevini getirmektedir i̇kinci fıkrada devlet ormanlarının yalnız devletçe yönetilmesi ve işletilmesinin yasayla düzenleneceği mülkiyeti ve yönetiminin özel kişilere devronulamayacağı belirtilmekte maksatlı olarak yapılan orman tahripleri ağaçlar ve ormanlara vaki tecavüzlerde ormanların zaman aşımı suretiyle mülk edinilemeyeceği kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı kesin olarak hükme bağlanmış bulunmaktadır ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemeyeceği hususu da üçüncü fıkrada anayasal bir hüküm olarak yer almaktadıresas sayısı karar sayısı denilmiş ve yine anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararında da anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında da belirtildiği üzere devlet ormanlarının gerçek ve tüzel kişilere irtifak hakkı yoluyla tahsisi karayolları telefon elektrik su gaz petrol boru isale hatları savunma tesisleri sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerine ilişkin bina veya tesislerin orman arazileri üzerinde yapılması zorunluluğunun bulunduğu hallerle sınırlıdır önemli olan husus bu hizmetlere ilişkin bina ve tesislerin devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasındaki kamu yararının orman arazisinin bu hizmetlere tahsisini zorunlu hale getirmesidir bu çerçevede kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde turizm yatırımları için de devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı tesis edilebileceği kuşkusuzdur sayılı yasanın inci maddesinin itiraz konusu bölümlerinde hangi taşınmazların ve orman arazilerinin turizm yatırımlarına tahsis edileceği ile ilgili genel bir çerçeve çizilmekle beraber ormanların turizm yatırımlarına tahsisinin hangi hallerde kaçınılmaz veya zorunlu sayılabileceğine dair herhangi bir ölçüte yasada yer verilmemiştir bu bağlamda turizmin teşvik edilmesinde kamu yararı bulunduğu ve zorunlu olduğu ölçüde devlet orman alanlarının turizme tahsisinin gerektiği yadsınamazsa da anayasanın uncu maddesinde ormanların devletçe korunmasına verilen özel önem ve uzun dönemdeki yaşamsal kamu yararı karşısında bu tahsislerin hangi hallerde zorunlu sayılacağının da belirginleştirilmesi anayasanın yasa koyucuya yüklediği bir görev olarak kabul edilmelidir bu açıklamalar çerçevesinde ormanların korunmasına ilişkin anayasanın uncu maddesindeki ilkeler doğrultusunda turizm sektörünün özellik ve ihtiyaçlarını da dikkate alan ve ormanların turizm yatırımlarına tahsisini zorunluluk veya kaçınılmazlık hallerine özgüleyen belli ölçüt ve sınırlamalara yer verilmemesi nedeniyle itiraz konusu yasa kuralları anayasanın uncu maddesine aykırıdır iptali gerekir denilmek suretiyle bir orman alanın başka bir etkinliğe sağlık eğitim spor gibi tesislere tahsisinde aranması gerekli koşullar şu şekilde belirlenmiştir gerçekleştirilmesi istenen etkinliğin orman ekosistemi dışında gerçekleştirilmesinin mümkün olamaması devlet ormanları üzerinde bulunmasındaki veya yapılmasındaki kamu yararının orman arazisinin bu hizmetlere tahsisini zorunlu hale getirmesi i̇ptali istenen kurallarda öngörüldüğü biçimde orman alanlarında turizm yatırımları için irtifak hakkı tesisi anayasa mahkemesinin kararında açıklanan koşulları karşılamamaktadır şöyle ki sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin alt bendi yönünden i̇ptali istenen bendi ile eko turizm kapsamında yer alan yayla turizmi kırsal turizm ve benzeri turizm türlerine yönelik tesislerin yer alabileceği çevresel ve sosyal anlamda imkân sağlayan orman alanları turizm etkinliğine açılmaktadıresas sayısı karar sayısı bu düzenlemede bir orman alanın eko turizm kapsamında bir etkinliğe sadece imkân sağlaması bu alanın söz konusu etkinliğe tahsisi için yeterli görülmüş etkinliğin devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasındaki kamu yararının orman arazisinin bu hizmetlere tahsisini zorunlu hale getirmesi diğer bir anlatımla ormanların korunmasına ilişkin anayasanın uncu maddesindeki ilkeler doğrultusunda turizm sektörünün özellik ve ihtiyaçlarını da dikkate alan ve ormanların turizm yatırımlarına tahsisini zorunluluk veya kaçınılmazlık hallerine özgüleyen belli ölçüt ve sınırlamalara yer verilmemiştir bu nedenle iptali istenen kural anayasanın uncu maddesine aykırıdır diğer taraftan anayasanın üncü maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organları ile gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi yasama organı yapacağı yeni düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen anayasa mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak bu kararları etkisiz bırakacak biçimde yeni yasa çıkarmamak ve anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir yasama organı yasa çıkarırken iptal edilen yasaya ilişkin kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak ve sözcükleri ayrı olsa bile iptal edilen yasalarla içerik ya da nitelik yönünden aynı veya benzer olan yasaları çıkarmamak zorundadır yapılan bu düzenlemede yukarıda açıklanan anayasa mahkemesinin iptal gerekçeleri de dikkate alınmadığından dava konusu kural anayasanın üncü maddesine de aykırıdır öte yandan bu kural ekoturizm kavramının taşıdığı anlama ve bu turizmin amacına da ters düşmektedir uluslararası doğa koruma birliğinin tanımına göre eko turizm doğayı ve kültürel kaynakları anlayarak korumayı destekleyen düşük ziyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyo ekonomik fayda sağlayan bozulmamış doğal alanlara çevresel açıdan sorumlu seyahat ve ziyarettir kurdoğlu uluslararası eko turizm topluluğu ties the international ecotourism society ekoturizm çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını gözeten doğal alanlara karşı duyarlı seyahattir olarak tanımlamıştır her iki tanıma da bakıldığında ekoturizm doğal ve kültürel değerlerin korunarak turizme açılmasıdır ekoturizm kavramında yeşil turizm alternatif turizm doğa turizm yabanıl turizm macera turizmi kültürel turizm gibi terimler kullanılmaktadır ekoturizm genellikle küçük gruplar halinde ailelerin işlettiği küçük tesislerde geleneksel mimarinin ve yerel kaynakların kullanımını hedef almaktadır yard doç dr esin özkan yüri̇k turizmin geleceği ekoturizm doğal ve kültürel değerlerin korunarak turizme açılması olarak tanımlanan ekoturizm için bu turizmin amacına aykırı bir şekilde en büyük doğal kaynaklar olan orman alanlarının eko turizme yönelik tesislerinin yapımına tahsis olunmasını öngören bir düzenlemenin bu yönden de hukuk devleti ve yasaların kamu yararına dayanması ilkeleriyle bağdaşmadığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine ters düştüğü açıktır sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin alt bendi yönündenesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen alt bendi ile golf turizmine yönelik olarak uygun iklim yapısı ve topografik özellikler dikkate alınarak uluslararası standartlara uygun tesisler gerçekleştirilmesine imkân sağlayan orman alanları turizm etkinliğine açılmaktadır türkiye golf federasyonunun yayınladığı golf sahası yatırımcı kılavuzunun ek golf arazisi seçiminde temel koşullar bölümünde golf arazisi seçiminde arazi büyüklüğü ulaşım kolaylığı su kapasitesi imar durumu mikro klima yılık meteorolojik değerler zemin kesiti zemin eğimleri toprak kalitesi toprağın asidite oranı çevredeki tarım alanlarında kullanılan tarım ilaçlarının muhtemel etkileri gibi araştırılması gereken birçok konu vardır ancak bir arazinin delikli bir golf sahası yapımına uygunluğu için üç temel ölçüt şunlardır ortalama arazi yazın en sıcak zamanda ortalama su ulaşılabilirlik konaklama merkezlerinden uzaklığı kmyi geçmemeli denilmiştir bu ölçütlere göre golf sahası orman eko sistemi dışında yapılması mümkün olabilecek bir etkinliktir nitekim türkiye golf federasyonunun yayınladığı türkiyenin öncelikli golf sahası bölgelerinin gösteren haritadan da golf sahalarının orman alanlarında yapımının bir zorunluluk olmadığı açıkça görülmektedir diğer taraftan geçmişte orman alanlarında yapılan golf sahaları doğa katliamına yol açmıştır bu bağlamda ekim tarihli hürriyet gazetesinde belek ormanları golf sahası kurbanı başlık haberde ek özetle yılda ağaçlandırılan belek ormanlarında bölgenin turizm alanı ilan edilmesinin ardından bir doğa katliamı yaşandığı golf sahaları için bin ağacın kesildiği açıklanmıştır sayılı turizmi teşvik kanunu kapsamında turizm bakanlığına tahsis edilen belek orman alanlarında anayasa mahkemesinin iptal kararına rağmen milyon bin metrekarelik alanın milyon bin metrekaresinde golf ve konaklama tesislerinin yapılması için adet milyon bin metrekaresinde otel konaklama ve günübirlik tesis yapımı için adet izin verildiği ve golf tesislerinin bir kısmının tamamlandığı ve konaklama tesislerinin inşaatının devam ettiği bilinmektedir tmmob harita ve kadastro mühendisleri odası hkmoorgtr bu durumda orman alanlarının golf turizmine açılmasında üstün kamu yararı bulunmadığının açık bir göstergesidir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin alt bendi anayasanın uncu maddesindeki ilkeler doğrultusunda golf turizminin özellik ve ihtiyaçlarını da dikkate alan ve ormanların turizm yatırımlarına tahsisini zorunluluk veya kaçınılmazlık hallerine özgüleyen belli ölçüt ve sınırlamaları karşılamadığından ve anayasa mahkemesi kararlarını da göz önünde bulundurmadığından anayasanın üncü ve uncu maddelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı iii sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin alt bendi yönünden i̇ptali istenen alt bendi ile kıyıların coğrafi ve fiziksel yapısı nedeniyle kumsallardan doğal manzaradan çevresel zenginlikten biyolojik çeşitlilikten yararlanma bakımından alt yapı ve üst yapı tesisi konusunda kolaylık sağlayan orman alanları turizm etkinliğine açılmaktadır bu kural ile hangi orman arazilerinin turizm yatırımlarına tahsis edileceği ile ilgili çerçeve çizilirken ormanların turizm yatırımlarına tahsisinin hangi hallerde kaçınılmaz veya zorunlu sayılabileceğine dair bir ölçüt yerine yararlanma bakımından kolaylık sağlayan nedenler sayılmakla yetinildiğinden bu kural da anayasanın üncü ve uncu maddelerine ters düşmektedir öte yandan bu düzenlemede kıyıların coğrafi ve fiziksel yapısı nedeniyle kumsallardan yararlanma bakımından alt yapı ve üst yapı tesisi için kolaylık sağlama orman alanının turizm etkinliğine açılması nedeni gösterilmiştir anayasanın üncü maddesinde kıyılardan yararlanma koşulları düzenlenirken deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikli kamu yararının gözetileceği ve kıyılarla sahil şeritlerinin kullanış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartlarının kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır üncü maddede bu yerlerden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği belirtildiğine göre buradaki yararlanmanın ortak kullanımını sağlayıcı ve kolaylaştırıcı olması yararlanma tesis kurma biçiminde olduğuna göre bu tesislerin kamuya açık veya kamu yararı gerçekleştirmeye yönelik bulunması iskele liman yapıları rıhtım çekek yeri fener teknik alt yapı ve tesisleri gibi zorunludur i̇ptali istenen kural belirtilen şekilde bir sınırlandırmaya yer vermediğinden anayasanın üncü maddesine de ters düşmektedir iv sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin alt bendi yönünden i̇ptali istenen bu kural ile orman alanları kruvaziyer ve yat gibi deniz turizmine yönelik olarak kıyıdan başka bir yerde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan turizm etkinliklerine açılmaktadır anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararında anayasa mahkemesinin önceki kararlarında ifade edildiği gibi tersane gemi sökme yeri ve su ürünlerine dayalı sanayi tesisleri faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıda yapılması zorunlu tesislerdendir aynı şekilde faaliyetleri gereği kıyıda olması zorunluluğu bulunan fabrika ve santral gibi yapıların kıyılarda ve sahil şeritlerinde yapılmasında anayasal bir sorun bulunmamaktadır bu çerçevede kamu yararı amacıyla kruvaziyer ve yat limanlarının faaliyetlerinin gereği olarak kıyıda yapılması zorunluluğunun bulunduğu ve kullanılmasının da bu zorunlulukla sınırlı olacağı açıktır başka bir anlatımla kruvaziyer ve yat limanlarının kıyılarda yapılma zorunluluğu bu limanların olağan gereksinimleriyle ilgisi olmayan yapılaşmalara izin verir biçimde anlaşılamazesas sayısı karar sayısı denilmiştir anayasa mahkemesinin bu kararından da anlaşılacağı üzere kıyılarda kruvaziyer ve yat gibi deniz turizmine yönelik kruvazier ve yat limanları ve bu limanların olağan gereksinimleriyle sınırlı bir yapılaşma mümkündür i̇ptali istenen düzenleme kruvaziyer ve yat limanlarına bağlı olarak orman alanlarının otel lokanta ofis binaları gibi başka yerlerde yapılması mümkün olan konaklama ve alışveriş yerleri gibi söz konusu amacı aşan yapılanmalara açılması kamu yararı önceliğinin orman arazisinin bu hizmetlere tahsisini zorunlu hale getirme ilkesinin gözardı edilerek kişisel yararın öne çıkarılması sonucunu doğuracağından anayasanın üncü ve uncu maddelerine aykırılık oluşturacağı açıktır sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin alt bendi yönünden i̇ptali istenen alt bendi ile uluslararası yarışmaların yapılabileceği turizm amaçlı spor tesisleri yapılabilmesi için uygun iklim yapısı veya coğrafi özellikler sağlayan orman alanları turizm etkinliklerine açılmaktadır bu kuralda orman ekosisteminde gerçekleştirilmek istenilen etkinliğin orman ekosistemi dışında gerçekleştirilmesinin mümkün olamaması bu etkinliğin spor tesislerinin daha büyük kamu yararı yaratması etkinliğin sağlayacağı kamu yararına en düşük toplumsal maliyetle ulaşılabilmesi gibi koşulları tanımlayan ve ortaya koyan hükümleri içermediğinden anayasa mahkemesinin kararında açıklanan anayasaya aykırılık gerekçesinin gereklerini karşılamadığından anayasanın üncü ve uncu maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle iptali istenen kurallarda öngörüldüğü biçimde orman alanlarında turizm yatırımları için irtifak hakkı tesisinin anayasa mahkemesinin kararında açıklanan koşulları karşılamaktan uzak olduğu ve dolayısıyla anayasa hükümleriyle bağdaşmadığı çok açıktır diğer taraftan yasanın inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin son paragrafında getirilen sınırlamalar ormanları koruyacak şekilde sadece kaçınılmaz ve zorunlu olan hallerde turizm yatırımlarına tahsis edilmesini sağlamasının mümkün kılacak yeterli ve ölçüde olmaktan uzaktır şöyle ki turizme tahsis edilecek alanın il genelindeki orman sayılan yerlerin toplamının ini geçemeyeceğine ilişkin şarttaki sınır sanıldığı gibi küçük değildir bu durumda ülkemizdeki hektarlık orman alanındaki hektarlık yani mlik orman alanındaki ağaçların kesilmesinin yolu açılmış olmaktadır ormanlık alanlardaki turizm yatırımlarının toplam orman alanına oranı antalyada binde iki muğlada ise onbinde beştir ayrıca bu illerdeki yatırımların neredeyse tamamının kıyı bandında olduğu dikkate alındığında yasadaki sınırın az olmadığı ortaya çıkacaktır doğru kıyaslama yapılabilmesi için kıyı bandındaki ormanlık alanların ne kadarlık bir bölümünün yatırımcılara tahsis edildiğinin ortaya konulması gerekir ayrıca verimsiz orman alanlarının olduğu düşünülürse tahsis oranının daha da yüksek olduğu görülecektir yapılaşmaya esas inşaat hakkına ilişkin emsal luk sınır oldukça yüksektir yüzde oranında inşaat hakkı orman dokusunu bozacak bir yoğunluktur ayrıca taban alanı kat sayısı taks taban alanının imar parseli alanına oranı yanında kat inşaat alanı kat sayısı da kaks yapı inşaat alanının imar parseli alanına oranı belirlenmemiştiresas sayısı karar sayısı yasada turizm yatırımı için tahsis edilen orman alanının üç katı kadar alanın ağaçlandırma bedelinin ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım bedelinin yatırımcı tarafından orman genel müdürlüğü hesabına doğrudan belirtilen ağaçlandırma ve bakım işlerinde kullanılmak şartıyla gelir olarak kaydedileceği öngörülmüştür ancak varolan ormanın yok edilip yeni orman kurulması uygulanma olasılığı çok güç ve tartışmaya açık bir konudur zira orman kanununda da yanan orman alanlarının ağaçlandırılacağı zorunlu kılınsa da yılından günümüze dek hektar m² orman alanımız yanmış ancak bu alanların sadece hektarı yani ortalama si ağaçlandırılarak geri kazanılmıştır i̇klim değişikliği ve diğer etkenler dikkate alındığında bir ağacın yetiştirilmesi özellikle kurak bölgelerimizde hiç de kolay değildir tmmob harita ve kadastro mühendisleri odası hkmoorgtr diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin d h alt bentleri anayasanın nci inci üncü ve uncu maddelerine f ve alt bentleri anayasanın nci inci üncü üncü ve uncu maddelerine aykırı olup iptalleri gerekmektedir tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ve fıkralarının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasında kültür ve turizm bakanlığının tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara tahsisi kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin esaslar ile süreler bedeller hakların sona ermesi ve diğer şartlar saydamlık güvenilirlik eşit muamele kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ilkeleri doğrultusunda bakanlık maliye bakanlığı ve çevre ve orman bakanlığı tarafından sayılı devlet i̇hale kanunu ile sayılı orman kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın müştereken tespit edileceği öngörülmüştür bu kural ile bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara tahsisi kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisi için bakanlığa yetki verilmiş ancak yasada bu yetkinin nasıl ve hangi şartlarla kullanılacağına ilişkin doğrudan bir düzenlemeye yer verilmemiş bu konudaki esas ve bedel ve süreler dahil tüm şartların saydamlık güvenilirlik eşit muamele kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ilkeleri doğrultusunda bakanlık maliye bakanlığı ve çevre ve orman bakanlığı tarafından sayılı devlet i̇hale kanunu ile sayılı orman kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın müştereken tespit edileceği öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı anayasanın i̇darenin kuruluşu ve merkezi i̇dare başlığını taşıyan ncı maddesinin üçüncü fıkrası kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir demektedir bu hükümden de anlaşılacağı üzere anayasaya göre merkezi idarenin görev ve yetkilerinin yasa ile düzenlenmesi esastır i̇ptali istenen kuralda öngörüldüğü üzere i̇dareye saydamlık güvenilirlik eşit muamele kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ilkeleri doğrultusunda tespit yetkisinin verilmesinin yasa ile düzenleme anlamına gelmediği kuşkusuzdur anayasa mahkemesinin müteaddit kararlarında vurgulandığı üzere anayasada yasa ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yürütme organına yasalarla düzenlenmemiş bir alanda genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez ayrıca yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkelerin konulması çerçevenin çizilmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanın bırakılmaması gerekir i̇ptali istenen kural ile bakanlığın yetkisini nasıl ve hangi şartlarla kullanılacağını karşılayan herhangi bir düzenlemeye yer verilmemesi yasanın inci maddesinin fıkrası kapsamına giren konularda yapılacak düzenlemelerin idarenin takdirine bırakılması nedeniyle söz konusu yasa kuralı anayasanın nci maddesine aykırıdır yasanın inci maddesinin fıkrasında ise bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazları fıkrası uyarınca tespit edilmiş olan şartlarla türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere tahsis etmeye bakanlığın yetkili olduğu bu taşınmazlar üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisinin bakanlığın uygun görüşü üzerine maliye bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu bakanlık tarafından yapılacağı öngörülmüştür i̇ptali istenen bu kural da fıkrası için belirtilen nedenlerle anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ve fıkraları anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı olup iptalleri gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inciesas sayısı karar sayısı maddesinin fıkrasının numaralı bendinin iptali istenen d f ve alt bentleri anayasanın uncu maddesinde aranan nitelikteki kamu yararı yerine turizm açısından gelir getirici olan devlet orman alanlarının bu doğrultuda kullanıma açılmak istenmesi amacına yöneliktir anayasamızın uncu maddesinin orman alanlarının daraltılmasına yol açabilecek yasal ve fiili çalışmaları sınırlayan hükümlerine aykırı ormanların korunmasında devletin yüksek menfaatlerini göz önüne almaktan uzak olan iptali istenen hükümlerin uygulanmaları halinde ormanların bütünlüğünün bozulmasına ormanların daraltılmasına ve kıyıların tahribine neden olan tahsislere yenilerinin eklenmesine yol açacağı gibi ormanlara zarar verecek faaliyetlere de imkân vereceğinden sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlara neden olacağından iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması gerekmektedir diğer taraftan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu hükümler hakkında yürürlüklerinin durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin e alt bentleri anayasanın nci inci üncü ve uncu maddelerine ve alt bentleri anayasanın nci inci üncü üncü ve uncu maddelerine aykırı olduğundan nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ve fıkraları anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,262
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı gelir vergisi kanununa sayılı kanunun maddesi ile eklenen mükerrer inci madde hükmünün anayasanın ve uncu madde hükümlerine aykırı olduğu iddiasında bulunan davacı vekili dilekçesinde anılan yasa ile konulan maktu verginin geçici olduğunun vurgulandığı ancak mahsup edilemeyen vergilerin ret ve iade edilemeyeceğinin hükme bağlandığı bu durumun verginin geçici olduğu kuralına aykırı olduğu gibi kazanılmayan bir gelirin kazancın vergilendirilmesi nedeniyle malî gücü aşan bir ölçüde vergi ödeme yükü getirdiğinden anayasanın inci madde hükmüne aykırı olduğu anılan verginin gelire bağlanmayıp maktu olmasının vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımını engellendiği bu yönüyle de anılan maddenin anayasanın nci madde hükmüne de aykırı olduğu anılan verginin teşvikle kurulan işletmeleri teşvik yerine baltalamış olacağından anayasanın ıncı maddesinin devlete görev olarak verdiği pek çok hususun yerine getirilmesini de engelleyeceğinden ncı madde hükmüne de aykırı olduğu anayasanın uncu maddesi hiçbir ayırım gözetmeksizin herkesin kanun önünde eşit olduğunu devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etme zorunda olduklarını emrettiği sayılı yasanın mükerrer inci maddesinin bu anayasa kuralına aykırı olduğu iddialarında bulunmuştur anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen sayılı yasanın mükerrer inci maddesinin üncü fıkrasının son cümlesinde bir önceki yıl içinde tahakkuk eden bu vergiler yıllık beyanname üzerinden bu faaliyete ilişkin olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mahsup edilemeyen vergiler ise ret ve iade edilmez hükmüne yer verilmiştir sayılı kanuna sayılı kanunun üncü maddesi ile eklenen inci madde hükmüyle öngörülen asgari vergi esas itibariyle yıllık beyanname üzerinden faaliyete ilişkin olarak hesaplanan vergiden mahsup edilen peşin bir vergi niteliğindedir mahsup edilemeyen vergilerle ret ve iade edilememesi asgari verginin peşin vergi vasfını ortadan kaldırmakta ve bünyelerinde talih oyunu makinaları bulunduran işletmeleri yıllık kazancın üzerinde vergilendirmektedir bu durum talih oyunu salonu bulunan işletmeleri malî gücünün üzerinde vergilendirmeye yol açtığı gibi vergi yükünün benzer işletmeler arasında adaletli ve dengeli dağılımınıda önlemekte ve sonuç olarak maliye politikasının sosyal amacının gerçekleşmesini önlemektedir bu itibarla mahkememizce de anılan hükmün anayasanın üncü maddesinin ve nci fıkrası hükmüne aykırı olabileceği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle davacının anayasaya aykırılık iddiaları ciddi görüldüğünden sayılı yasaya sayılı yasanın üncü maddesi ile eklenen mükerrer inci maddesinin üncü fıkrasının son cümlesindeki mahsup edilemeyen vergiler ise ret ve iade edilmez hükmünün iptali isteğiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
371
esas sayısı karar sayısı gebze cbaşsavcılığının gün sayılı iddianamesi ile suç tarihinde asgar otomotiv i̇nşaat turizm san ltd şirketi unvanlı firmanın sahipleri olan ile ve şirketin gümrük işleri ile uğraşan müdürü ve yine bu şirkette gümrük müşavirliği yapan gebze gümrük müdürlüğünden giriş işlemleri yapan adet aracın serbest dolaşımla giriş beyannamesi ekindeki faturaların sahte olduğu ve söz konusu faturalardaki kıymetlerin almanya gümrük i̇daresinden temin edilen fatura ve dosyalarındaki kayıtlı kıymetlerden düşük olduğu sonuç olarak da euro devlete eksik kdv ödendiğinin tespit edildiği bu nedenle sanıkların resmi evrakta sahtecilik suçundan sknun maddesinin yönünden kez diğer sanıklar yönünden kez tatbiki tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyeti sırasında nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık kez diğer sanıkların ise kez tatbiki sayılı gümrük kanununun maddesi gereğince söz konusu araçların sahte belge kullanmak sureti ile gümrük vergilerinin kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokulması bu fiillerin üçten fazla kişi tarafından birlikte yapılması ve ayrıca bu fiillerin işlenişi sırasında sahte evrak kullanmak suçundan da sanık kez diğer sanıkların ise kez cezalandırılmaları yönünde mahkememize kamu davası açılmıştır maddi olay olarak yılları içerisinde yurt dışından türkiyeye ithal edilen adet aracın yılı içerisinde yurda kaçak yollarla ikiz fatura tabir edilen ve içeriği itibari ile yanıltıcı olan belge kullanılarak getirtildiği yönündeki müracaat ve ihbarlar üzerine gümrük idaresinde yılları arasında araştırma ve soruşturma işlemlerine girişilmiş gümrük ve ticaret bakanlığı teftiş kurulu başkanlığının günlü yazıları ile soruşturma raporu csavcılığına tevdii edilmiştir soruşturma raporunun csavcılığına gelmesinden sonra bu kez csavcılığınca soruşturma raporunda belirtilen adet aracın kayıtlarına devredilemez ve satılamaz şerhinin konulması akabinde söz konusu araçlara fiilen el konulması ve gümrük idaresine teslimi yönünde yetkili ve görevli sulh ceza mahkemesinden karar talebinde bulunulmuş mahkemesince talebin kabulü üzerine adet aracın kayıtlarına tedbir konularak fiziken de görüldüğü yerde el konulup gümrük idaresine teslim edilmesine karar verilmiş ve kadar araç fiilen gümrük idaresine bu aşamada teslim edilmiştir kamu davasının mahkememize açılması sonrasında araç sahiplerinin iyi niyetli oldukları ve araçlarına el konulamayacağı yönündeki itirazları da değerlendirilmek sureti ile ve mağduriyete sebebiyet verilmemesi açısından mahkememizin günlü tensip kararının nolu bendince söz konusu araçların kayıtlarına cmknun sknun ve maddeleri gözetilerek devredilemez satılamaz şerhi konulmuş ve el konulan tüm araçlar mağduriyet yaşanmamasını teminen kayıt maliklerine yediemin sıfatı ile devredilmiştir araçlar halen kayıt maliklerinde bulunup trafik kayıtları üzerinde devredilemez satılamaz şerhini içerir ihtiyati tedbir ve mülkiyet kısıtlaması altındadır yargılama aşamasında bu kez araç sahibi müdahiller tarafından uygulamanın anayasaya ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğu yönünde itirazda bulunulmuş mahkememizce bu itiraz ciddi olarak değerlendirilmiştir şöyle kiesas sayısı karar sayısı i̇ddianamenin son sahifesinde suça konu kaçak araçların tck sknun ve maddeleri gereğince müsaderesi talep edilmiştir müsadere kararı özel mülkiyete hukuken son verilerek söz konusu malın veya aracın mülkiyetinin bedelsiz bir şekilde kamuya yani devlete geçirilmesi demektir bir başka anlatımla suç konusu menkul malın el konulmak sureti ile özel mülkiyete son verilmesi halidir somut olayımızda iddianamenin sonuç bölümünde sayılı kaçakçılıkla mücadele kanununun maddesinin tatbiki istenmektedir kanun metninde aynen bu kanunda tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşya sahibine iade edilmez hükmünü içermektedir öte yandan sayılı tcanayasasının maddesinde ise aynen herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz şeklindedir dava konusu olayda müsadereleri talep edilen adet araç soruşturma konusu olması nedeni ile suçta kullanılan araç olmayıp suç konusu eşya statüsündedir yıllarında suç tarihi olarak belirtilen araçlar davanın açıldığı yılı itibari ile bir çoğu birden fazla kez el değiştirmek sureti ile ya da malik konumunda olabilecek kişilerin uhdesine geçmiştir trafik mevzuatı ve mülkiyet hakkı yönünden bu kişilerin tamamı malik olmuşlardır soruşturma konusunun yılı itibari ile cmk usulleri doğrultusunda işleme alınması aşamasında iyi niyetli olan ve araçların dördüncü veya beşinci maliki gibi olaylarla hiç ilgisi ve bilgisi olmayan olabilme ihtimali dahi bulunmayan kişilerin bu şekilde araçlarına el konularak iade edilemeyeceği yönündeki hüküm anayasanın maddesinde bulunan mülkiyet hakkı ile çatışmaktadır anayasaya göre herkes mülkiyet hakkına sahiptir bundan ayrı olarak anayasanın maddesi doğrultusunda iç hukuk kuralı kabul edilen avrupa i̇nsan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşmeye ek nolu protokolün maddesinde de mülkiyet hakkının içeriği düzenlenmiş kamu yararı ve uluslararası hukukun genel i̇lkeleri doğrultusunda bunun kısıtlanabileceği belirtilmiştir i̇ptali istenen ve anayasaya aykırı olduğu düşünülen sk nun maddesinde müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşyanın sahibine iade edilmeyeceği düzenlenmiştir oysa ki somut olayda olduğu gibi söz konusu araçların yılından sonra noterden resmi yollarla trafik kaydı üzerinde herhangi bir kısıtlama olmadığı ve vergi borcu bulunmadığı yönündeki resmi beyanlar üzerine satın alınarak millileştirilen ve birçok el değiştirmek sureti ile beşinci altıncı malik konumunda olan iyi niyetli maliklerin bu şekilde araçlarının iade edilmeyeceği yönündeki hüküm araç satın alan kişilerin sonraki yıllarda araç satışı yapan kamu görevlilerine ve bu arada noterlere vergi dairelerine ve trafik tescil kuruluşlarına itimat etme imkanını ortadan kaldıracak ve devletin resmi kurumlarına olan güveni zedeleyecektir hukuki güvenliğin de yara almasına sebep olan bu madde metni ve yargı uygulamaları sebebiyle iyiniyetli vatandaş kamu gücü altında ezilecektir örneğin yılında bu aracı devralan kayıt maliki kişinin yılına ve hatta yurt dışından ilk gümrük idaresine gelişindeki fabrika girişini takip etmesini beklemek hayatınesas sayısı karar sayısı olağan akışına da uygun değildir dosyanın geldiği aşama itibari ile söz konusu araçların kayıtlarına tedbir konulmuş ve yediemin sıfatı ile araçlar maliklerinde bulunmaktadır sknun maddesi ise bu nevi eşyaların iade edilemeyeceğini kati ve net olarak düzenlemiştir anayasanın maddesinde belirtilen kamu yararı amacı ile ve yine anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda sınırlanabileceği hükmü mevcut ise de ve sknun bir sınırlama getirmiş ise de söz konusu sınırlamanın ancak kamu yararı gerekçesi ile olması gerektiği gibi aynı zamanda demokratik toplum düzeninin gereklerine ve hakkın özüne engel olmayacak mahiyette olması gerekmektedir oysa sknun maddesinde yer alan iade edilmez şeklindeki düzenleme ile hakkın özü tamamen ortadan kaldırılmaktadır sanıkların ceza kanunlarını ihlal ettiği iddia edilen yargılama konusu olay mağdurlardan kaynaklı ve mağdurlara yöneltilen bir olay değildir öte yandan sayılı türk ceza kanununun müsadere hükmünü düzenleyen maddesinde iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşulu ile ibaresi mevcut ise de ve yine aynı maddenin fıkrasında da daha ağır sonuçlar doğurması halinde hakkaniyete aykırılık var ise müsadere kararının verilemeyeceği belirtilmiş ise de sayılı kanun özel nitelikte ve sayılı kanunun maddesine göre sonradan yürürlüğe giren kanun normundadır özel kanunun genel kanuna göre öncelikle uygulanması sonraki çıkan kanunun önceki tarihli kanuna göre öncelikle uygulanması ilkesi karşısında sknun maddesinin sknun maddesi karşısında uygulama kabiliyeti yoktur sknun maddesinde getirilen hükmün kamu yararı doğrultusunda düzenlendiğini söylemek mümkün değildir özellikle suç konusu menkul malın araç olması ve bu aracın piyasada serbestçe devredilebilir nitelikte olması karşısında alıcı ve malik pozisyonunda olan iyi niyetli kişilerin mülkiyet hakkı bu madde nedeni ile kısıtlanmaktadır bu durum menkul mala sahip olma yönündeki anayasanın maddesinin ve fıkralarına aykırıdır i̇ddianamede müşteki gösterilen kişiler aracın ilk maliki ve yurt dışından ilk ithal edilen alıcı konumundaki kişiler değildir bu kabülde bile kamu görevlilerinin kontrol ve denetiminden geçmek sureti ile yurt içinde piyasaya sürülen ve alınıp satılan bu araçlara bir müddet sonra el konulması ve mülkiyetinin sona erdirilmesi halinde araç maliklerinin kamuya yönelik olarak sebepsiz zenginleşme kuralı doğrultusunda zenginleşen aleyhine hukuk davası açması mümkün ve muhtemel ise de bu kadar aracın bu dava ile karşı karşıya bırakılması hukuki zorlukları beraberinde getirecektir mülkiyet hakkında iyiniyetin bilhassa kanuni istisna olarak düzenlendiği ve korunduğu mevzuatımızda tcknın maddesinde düzenlenen müsadere yaptırımından daha ağır sonuçlar doğuracak şekilde düzenlenmiş olan sknun maddesinin ilk cümlesi olan bu kanunda tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşya sahibine iade edilmez hükmü anayasaya ai̇hs ile anayasa mahkemesi ve ai̇hm içtihatlarına aykırı olduğu kanaati ile aykırılık huzura taşınmıştır anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması kenar başlıklı maddesi şöyledir temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamazesas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine sözleşme ek nolu protokolün mülkiyetin korunması kenar başlıklı maddesi şöyledir her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir yukarıdaki hükümler devletlerin mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez anayasanın maddesi ve nolu protokolün maddesi paralel düzenlemelerle mülkiyet hakkına yer vermiştir her iki düzenleme de üç kural ihtiva etmektedir i̇ki düzenlemenin ilk cümleleri herkese mülkiyet hakkını tanımakta ikinci cümlesi ise kişilere ait mülkiyetin hangi koşullarla sınırlandırılabileceğini ya da mülkünden yoksun bırakılabileceğini hüküm altına almaktadır anayasanın maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ürünlerinden yararlanma ve tasarruf etme başkasına devretme biçimini değiştirme harcama ve tüketme hatta yok etme olanağı veren bir haktır anayasaya göre bu hakka ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebilir çağdaş demokrasiler temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil koşulları nedeni yöntemi kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları gibi güvenceler hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir bu nedenle temel hak ve özgürlükler istisnai olarak ve ancak özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin gerekleri için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak kanunla sınırlandırılabilirler demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun kısıtlamaların bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir aym k kt anayasanın maddesine göre kişilerin mülkiyetleri ancak kanunla öngörülmüş usullerle ve kamu yararı gereği karşılığı ödenmek suretiyle ellerinden alınabilir anayasanın maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülklerinden mahrum bırakılmaları halinde elde edilmek istenen kamu yararı ile mülkünden mahrum bırakılan bireyin hakları arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir ölçülülük ilkesi elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasınınesas sayısı karar sayısı mümkün olmamasını orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir ai̇hm de mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin sözleşmeye uygunluğunu denetlerken yapılan müdahalenin kamu yararı ya da genel yararı amaçlamasının yanı sıra toplumun genel yararı ile birey haklarının korunması arasında adil bir dengenin de gözetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda i̇ddianamede belirtilen araçların maliki gözüken ve müşteki sıfatı ile yer alan iyi niyetli üçüncü kişilerin bu şekilde araçlarına el konulması ve iade edilmesini yasaklayan sknun maddesindeki bu kanunda tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşya sahibine iade edilmez hükmünü yine anayasanın maddesinde belirtilen herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmüne aykırı olması nedeni ile dosyanın anayasa mahkemesine iptal başvurusu olarak gönderilmesine dair aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere i̇ddianamede sevki istenilen ve tensibin nolu bendi gereğince ihtiyati tedbir konulmasına esas olan sayılı kanunun maddesindeki bu kanunda tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşya sahibine iade edilemez hükmünün sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının mülkiyet hakkını düzenleyen inci maddesinde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir hükümlerine aykırı olduğu ve bu konudaki aykırılığın anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ıncı maddesi anlamında mahkememizce ciddi olduğu vicdani kanaatine varılmakla sayılı anayasa mahkemesi kuruluş ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi gereğince i̇ddianame ile davayı açan belgeler ve lüzumlu kısımların onaylı birer örneği çıkartılarak sayılı kanunun inci fıkra birinci cümlesindeki bu kanunda tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşya sahibine iade edilemez hükmünün anayasanın inci maddesine aykırı olduğu kanaatiyle iptal davası başvurusu olarak anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderi̇lmesi̇ne sayılı kanunun maddesi gereğince dosyaya bu aşamada karar numarası verilmesine yer olmadığına dosya esası üzerinden iptali istenilen kuralın anayasanın inci maddesine aykırılık gerekçesinin yazılmasına dosya esas numarası üzerinden gerekçeli kararın yazımını müteakip dosya ve eklerinin anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderilmesine sayılı kanunun maddesi gereğince aylık azami süre de gözetilerek anayasa mahkemesinin bu konuda bir karar vermesinin beklenilmesine bu süre içerisindeesas sayısı karar sayısı veya sonunda anayasa mahkemesince bir karar verilmez ise sayılı anayasanın ve sayılı kanunun maddesi gereğince yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre değerlendirme yapılmasına dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile verilen ve ara kararı olarak anayasaya aykırılık yönünden yazılan gerekçeli karardır
2,055
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesi şöyledir i olay mali yılı bütçe kanunu tarih ve sayılı mükerrer resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir bilindiği gibi bütçe kanunu devlete ve diğer kamu tüzel kişilerine kamu harcamalarında bulunmak ve kamu gelirlerini toplamak konusunda belli bir süre için yetki veren bir kanundur bütçe kanunu anayasanın inci maddesi uyarınca yıllık olarak yapılır ve bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz bu açık anayasa hükmüne karşın mali yılı bütçe kanununda bütçe dışındaki konulara ilişkin hükümler yer almış ayrıca diğer yasalar ile yapılması gereken değişiklikler de bütçe kanunu ile yapılmıştır üstelik anayasaya açıkça aykırı olarak bütçe kanununa konulan bu hükümlerin büyük bölümü daha önce çeşitli dönemlerde bütçe kanunlarına konulan ve anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen hükümlerdir aşağıda ilk olarak sayılı mali yılı bütçe kanununda iptali istenen hükümlere yer verildikten sonra anayasaya aykırılıklarının genel gerekçeleri gösterilmiş ve daha sonra da iptali istenen hükümlerle ilgili kısa açıklamalar yapılarak varsa genel gerekçe dışındaki aykırılık gerekçelerine yer verilmiştir i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesi sayılı mali yılı bütçe kanununun kamu haznedarlığı başlıklı uncu maddesi aynen şöyledir madde genel bütçeye dahil daireler katma bütçeli idareler döner sermayeler fonlar belediyeler il özel idareleri sosyal güvenlik kurumları bütçeden yardım alan kuruluşlar özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum kurul üst kurul ve kuruluşları kamu iktisadi teşebbüsleri ve bu maddede sayılanların bağlı ortaklıkları müessese ve işletmeleri ile birlikleri kamu bankaları özel kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile kefalet ve yardımlaşma sandıkları hariç kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan bütün kaynaklarını tc merkez bankası veya muhabiri olan tc ziraat bankası nezdinde kendi adlarına açtıracakları türk lirası cinsinden hesaplarda toplarlar bu kurumlar tahakkuk etmiş tüm ödemelerini bu hesaplardan yaparlaresas sayısı karar sayısı kamu kaynaklarının bu madde hükmüne aykırı şekilde değerlendirilmesinden elde edilen nemalar genel bütçeye gelir kaydedilir i̇lgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile saymanlar yukarıda bahsi geçen hükümlerin yerine getirilmesinden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar haznedarlıkla ilgili yukarıdaki fıkraların uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemeye kaynaklar kurumlar ve bankalar itibarıyla istisnalar getirmeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan ve maliye bakanının müşterek teklifi üzerine başbakan yetkilidir diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun yatırım harcamaları başlıklı nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir c yıllık yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerden ilgili bakanın onayı ile il özel idarelerince valinin yetki ve sorumluluğunda gerçekleştirilmesi uygun görülenlerin bedelleri münhasıran proje ile ilgili harcamalarda kullanılmak üzere hizmetin ait olduğu il özel idaresine ödenir mahalli hizmet niteliği taşıyan işler bu bentte belirtilen esaslar çerçevesinde program ve proje safhasında da valilerin yetki ve sorumluluğuna devredilebilir bu şekilde yürütülecek projelerin etüt keşif ve kontrollük hizmetleri ilgili bakanlık ve genel müdürlüğün il teşkilâtlarınca ihale edilmek suretiyle yaptırılması ve bedellerinin ödenmesi il özel idarelerince valinin onayı ile gerçekleştirilir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin ve fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun hastane ve tedavi ücretleri başlıklı inci maddesinin ve fıkrası aynen şöyledir a devlet memurları diğer kamu görevlileri ve bunların emekli dul ve yetimlerinin bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri dahil tedavi kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilerine diş tedavileri dahil ilişkin ücretlerle sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine kullanılması gerekli görülen ortez protez ve diğer iyileştirme araç bedellerinin sağlık bakanlığının görüşü üzerine maliye bakanlığınca tespit edilecek miktarlara kadar olan kısmı kurumlarınca ödenir ancak tc emekli sandığı genel müdürlüğü sağlık kurum ve kuruluşları ile maliye bakanlığınca tespit edilen birim fiyatlarının altında bir fiyatla anlaşma yapabilir tarihli ve sayılı kanunun uncu tarihli ve sayılı kanunun ncı ve tarihli ve sayılı kanunun geçici uncu maddelerinde belirtilen ilaç katılım payları karşılığında ilgililerin maaş veya aylıklarından kesinti yaptırmaya yatan hastalar hariç ayakta tedavilerde ilaç kullanımında farmasötik eşdeğer ilaçların en ucuzunun fazlasına kadar olanlarının bedellerinin veya terapötik eşdeğer ilaç gruplarından fiyatların aritmetik ortalamasının alınması suretiyle referans fiyatlar üzerindenesas sayısı karar sayısı ilaç bedellerinin ödenmesine ve bu hususlara ilişkin usul ve esasları tespit etmeye maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin ve fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun hazine garanti limiti dış proje kredileri ve borçlanmaya ilişkin hükümler başlıklı inci maddesinin ve fıkrası aynen şöyledir b devlet dış borçları ile ilgili kredi anlaşmalarında öngörülen bütün ödeme ve işlemler dış proje kredileri çerçevesinde yapılacak ödemeler dahil kredilerin kullanımları hariç yılında her türlü vergi resim ve harçtan müstesnadır tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrası ile tanımlanan nakit işlemleri merkez bankasınca çıkarılacak likidite senetlerinin veya bu mahiyette düzenlenecek kağıtların faiz ve anapara ödemeleri ve bunlarla ilgili işlemler tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla her türlü vergi resim harç ve fon kesintisinden müstesnadır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrasının numaralı bendi sayılı mali yılı bütçe kanununun kamu iktisadî teşebbüslerinin kârları başlıklı ncı maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir a tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnameye tâbi kuruluşlar ile türkiye şeker fabrikaları aşnin yılı kârlarından hazineye isabet eden tutarları tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamede belirtilen kısıtlamalara tâbi olmaksızın hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın teklifi üzerine bütçeye gelir kaydetmeye tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrasının numaralı bendi ve fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kamu iktisadî teşebbüslerinin kârları başlıklı ncı maddesinin fıkrasının numaralı ve fıkrası aynen şöyledir kuruluşların ödenmemiş sermayelerine veya tahakkuk etmiş görev zararları alacaklarına mahsup edilmek üzere hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın teklifi üzerine bütçeye gelir ödenek ve gider kaydetmeye a bendi kapsamına giren kuruluşların ve daha önceki yıllara ait kâr paylarından hazineye isabet eden tutarları hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın talebi üzerine bütçenin gelir ve giderleri ile ilişkilendirmeksizin kuruluşların görev zararı alacakları veya ödenmemiş sermayelerine mahsup etmeye ilişkin işlemleri yapmaya maliye bakanı yetkilidiresas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının i̇kinci paragrafındaki bütçenin gelir ve giderleri ile ilişkilendirilmeksizin i̇baresi sayılı mali yılı bütçe kanununun kamu ortaklıkları ve iştiraklerinde sermaye değişiklikleri başlıklı nci maddesinin fıkrasının ikinci paragrafı aynen şöyledir sayılı kanun ve sayılı bakanlar kurulu kararı kapsamında tc ziraat bankası aş ve türkiye halk bankası aşnin ve tc ziraat bankası aş aracılığıyla tarım kredi kooperatiflerinin avans olarak tasfiyesi yapılan görev zararı veveya gelir kayıplarının kesin tespitini teminen yapılacak nihai inceleme sonuçlarına göre hazine aleyhine bir farkın doğması halinde söz konusu farkın ilgili harcama kaleminden nakden ödenmesine veya anılan bankaların ve önceki yıllarına ait kâr paylarından hazineye isabet eden tutarlarını hazineden olan görev zararı veya gelir kaybı alacaklarına mahsup etmeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan mahsup işlemlerini müsteşarlığın teklifi üzerine bütçenin gelir ve giderleri ile ilişkilendirilmeksizin mahiyetlerine göre ilgili devlet hesaplarına kaydettirmeye maliye bakanı yetkilidir i̇ptali istenen ibare nci maddenin fıkrasının ikinci paragrafındaki bütçenin gelir ve giderleri ile ilişkilendirilmeksizin ibaresidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının i̇kinci paragrafı sayılı mali yılı bütçe kanununun kamu ortaklıkları ve iştiraklerinde sermaye değişiklikleri başlıklı nci maddesinin fıkrasının ikinci paragrafı aynen şöyledir tekel genel müdürlüğünün yukarıdaki mahsup işleminden bakiye devlete ait olan ve tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçlarına karşılık olarak mülkiyeti tekel genel müdürlüğüne ait ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlardan maliye bakanlığınca tespit edilecek kamu kuruluşlarınca ihtiyaç duyulanlar tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesine göre oluşturulacak komisyon tarafından takdir edilecek rayiç değeri üzerinden borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin maliye bakanlığınca satın alınabilir satın alınan taşınmazların tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değeri miktarındaki devlete ait olan tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçları terkin edilir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasındaki gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin i̇baresi sayılı mali yılı bütçe kanununun kamu ortaklıkları ve iştiraklerinde sermaye değişiklikleri başlıklı nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir g toprak mahsulleri ofisi genel müdürlüğünün tmo olağanüstü hal stoklarından serbest stoklarına aktaracağı ürünlerin satışından elde edilecek ve hazineye ödenmesi gereken ürün bedellerinin tmo genel müdürlüğünün hazineden olan görev zararı veveya sermaye alacaklarına mahsup etmeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan bu işlemleri anılan müsteşarlığın teklifi üzerine gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirmeksizin mahiyetlerine göre ilgili devlet hesaplarına kaydettirmeye maliye bakanı yetkilidiresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen ibare nci maddenin fıkrasındaki gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin ibaresidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasındaki bütçesinin gelir ve giderleri ile ilişkilendirilmeksizin i̇baresi sayılı mali yılı bütçe kanununun türk telekomünikasyon aşnin kar ve sermaye değişiklikleri başlıklı inci maddesinin fıkrası aynen şöyledir b türk telekomünikasyon aşnin ilgili malî yıldan önceki yıllara ait kâr paylarından hazineye isabet eden tutarları hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın talebi üzerine bütçesinin gelir ve giderleri ile ilişkilendirmeksizin türk telekomünikasyon aşnin sayılı kanun hükmünde kararnameye tâbi olduğu dönemde bakanlar kurulu kararı ile verilen ve halen devam eden görevler nedeniyle doğan ve doğacak olan görev zararı alacaklarına veya ödenmemiş sermayesine mahsup etmeye ilişkin işlemleri yapmaya i̇ptali istenen ibare inci maddenin fıkrasındaki bütçesinin gelir ve giderleri ile ilişkilendirilmeksizin ibaresidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasındaki gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin i̇baresi i̇ptali istenen ibare nci maddenin fıkrasındaki gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin ibaresidir c türk telekomünikasyon aşnin yılı sonu itibarıyla hazineye tarihli ve sayılı kanun kapsamındaki hazine alacakları hariç ve fonlara olan borçları ile geçmiş yıllar bütçe kanunlarının kurumların hasılatından pay başlıklı maddeleri uyarınca doğan ve maliye bakanlığı merkez saymanlığına ödenmesi gereken vadesi geçmiş borçlarını hazineden ve fonlardan olan alacaklarına veya ödenmemiş sermayelerine mahsup etmeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan bu işlemleri anılan müsteşarlığın teklifi üzerine gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin mahiyetlerine göre ilgili devlet hesaplarına kaydettirmeye maliye bakanı yetkilidir i̇ptali istenen ibare inci maddenin fıkrasındaki gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin ibaresidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının birinci paragrafında yer alan kapsam dışı personel dahil olmak üzere işçiler geçici personel ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri gibi kısmi zamanlı çalışan sözleşmeli personel ile aylık veya ücretleri sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesi kapsamında belirlenenler hariç i̇baresi ile üçüncü paragrafı sayılı mali yılı bütçe kanununun katsayılar yurt dışı aylıklar ücret ve sözleşme ücreti başlıklı inci maddesinin fıkrasının birinci paragrafında yer alan ibare aynen şöylediresas sayısı karar sayısı kapsam dışı personel dahil olmak üzere işçiler geçici personel ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri gibi kısmi zamanlı çalışan sözleşmeli personel ile aylık veya ücretleri sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesi kapsamında belirlenenler hariç sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının üçüncü paragrafı ise aynen şöyledir ancak ödemelerin yapılacağı tarihlerde aylıksız izinli olanlara kurumların yurt dışı kadro veya pozisyonlarında çalışanlara hangi şekilde olursa olsun üç ay veya daha fazla süreyle gönderilmeleri nedeniyle yurt dışında bulunanlara ve kadro veya pozisyonları ile ilişikleri kesilmiş olanlara belirlenen tarih için öngörülen tutar ödenmez tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının i̇kinci paragrafı sayılı mali yılı bütçe kanununun kadroların kullanımı başlıklı nci maddesinin fıkrasının ikinci paragrafı aynen şöyledir döner sermayelerin fonların kefalet sandıklarının sosyal güvenlik kurumlarının ve bütçeden yardım alan kuruluşların serbest memur kadrolarına yapacakları açıktan atama sayıları ile bu maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarından yapacakları memur nakil sayıları toplamı ilgili kurumlarda yılında emeklilik ölüm ve istifa sonucu ayrılan personel sayısının ini aşamaz norm kadro çalışması sonuçlandırılarak uygulamaya geçirilen kurumlar ile kanun uluslararası anlaşma veya yılı programı ile kurulması veya genişletilmesi öngörülen birimler ve temini zorunlu hizmetlerin gerektirdiği personel ihtiyacını bu sınırlamaya tâbi tutulmaksızın değerlendirmeye maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kadroların kullanımı başlıklı nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir f herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar müşterek kararname veya bakanlar kurulu kararıyla yapılacak atamalar ile yükseköğretim kurumlarının öğretim üyeliklerine yapılacak atamalar hariç olmak üzere bendinin üçüncü fıkrasında belirtilen kurum ve kuruluşların kadrolarına açıktan atanamazlar tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kadroların kullanımı başlıklı nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir g sayılı genel kadro ve usulü hakkında kanun hükmünde kararname uyarınca değişiklik yapılan kadrolar ilgili mercilerin onay tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kullanılacaktıresas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kadroların kullanımı başlıklı nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir h kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla konsolide bütçeye dahil daire ve idarelerin teşkilât yapıları ve hizmet amacına uygun olarak personel dağılımının sağlanmasına yönelik önlemler almaya ihtiyaç fazlası olan personelin ilgili kuruluşların da görüşü alınarak bendinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye devlet personel başkanlığının bağlı olduğu bakan ile maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun muhtelif gelirler başlıklı ncı maddesinin fıkrası aynen şöyledir a kurumların hasılatından alınacak paylar aylık gayrisafi hasılat tahakkuk tutarını katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi hariç kapsamak kaydıyla türk telekomünikasyon aşnin mal ve hizmet satışları gayrisafi hasılatının şirket hisselerinin inin satışı gerçekleşinceye kadar devlet hava meydanları i̇şletmesi genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayrisafi hasılatının devlet malzeme ofisi genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları ürün nevileri itibarıyla gayrisafi hasılatının una kadarı kıyı emniyeti ve gemi kurtarma i̇şletmeleri genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayrisafi hasılatının türkiye petrolleri anonim ortaklığının mal ve hizmet satışları gayrisafi hasılatının en geç takip eden ayın sine kadar kıyı emniyeti ve gemi kurtarma i̇şletmeleri genel müdürlüğü için takip eden ayın sonuna kadar maliye bakanlığı merkez saymanlığına ödenir ödenen bu tutarlar bütçeye gelir yazılır bu bentte belirtilen tutarların süresi içinde ödenmemesi halinde ödenmeyen tutarlar gecikme zammı da uygulanmak suretiyle tarihli ve sayılı kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrasıesas sayısı karar sayısı sayılı mali yılı bütçe kanununun muhtelif gelirler başlıklı ncı maddesinin fıkrası aynen şöyledir b kira ve idare gelirlerinden alınacak paylar i̇rtifak hakkı verilen özel iskelelerden alınan nispi kira bedellerinin yarısı bütçenin işaretli cetveline gelir diğer yarısı da özel gelir kaydedilir özel gelir kaydedilen miktarın yarısı denizcilik ve liman hizmetlerini geliştirmek üzere denizcilik müsteşarlığı bütçesine yarısı da millî emlak hizmetlerini geliştirmek amacıyla maliye bakanlığı bütçesine özel ödenek kaydolunur ulaştırma bakanlığı demiryolları limanlar ve hava meydanları i̇nşaatı genel müdürlüğü tarafından konsolide bütçe dışındaki kurum ve kuruluşlar ile özel ve tüzel kişiler adına yapılacak deniz dibi taramaları hidrolik merkezde yapılan hidrolik ve bilgisayar modelleri araştırma dairesince yapılacak her türlü deney ve araştırma proje ve şartname onaylanması için alınacak bedellerin yarısı bütçenin işaretli cetveline gelir diğer yarısı da özel gelir kaydedilir özel gelir kaydedilen miktarın yarısı demiryolları limanlar ve hava meydanları i̇nşaatı genel müdürlüğünce gerçekleştirilecek altyapı tesislerinin onarımları ile ulaştırma hizmetlerini geliştirmek üzere ulaştırma bakanlığı bütçesine diğer yarısı da millî emlak hizmetlerini geliştirmek amacıyla maliye bakanlığı bütçesine özel ödenek kaydolunur yukarıda belirtilen hükümlere göre özel gelir ve ödenek kaydedilen miktarların önceki yılda kullanılmayan kısmı ertesi yıl bütçesine devredilebilir telekomünikasyon hizmeti veren işletmecilerden lisans ve ruhsat ücretleri üzerinden tahsil edilerek bir taraftan bütçenin işaretli cetveline özel gelir diğer taraftan ulaştırma bakanlığı hizmetlerinde kullanılmak üzere anılan bakanlık bütçesine özel ödenek kaydedilen tutarlardan önceki yılda kullanılmayan kısmı ertesi yıl bütçesine devredilebilir tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek inci madde gereğince tahsil edilen ve saymanlık hesabına yatırılan payın yarısı bütçenin işaretli cetveline gelir kaydedilir devlet meteoroloji i̇şleri genel müdürlüğünün yabancı ülkelere verdiği meteorolojik ürünlerin bedelleri ile yabancı ülke meteorolojik ürünlerinin diğer yabancı ülkelere veya yurt içi kişi ve kurumlara yabancı ülkelerin de anılan genel müdürlüğün meteorolojik ürünlerini diğer ülke ve kişilere satışından yıl içinde elde edilecek döviz cinsinden tutarlar tc merkez bankası nezdinde açılacak özel hesaba yatırılır bu tutarlardan ilgili anlaşmalar gereğince yurt dışı kuruluşlara ödenmesi gereken miktarlar bu özel hesaptan devlet meteoroloji i̇şleri genel müdürlüğünün talimatı ile tc merkez bankasınca transfer edilir geri kalan tutarlar ilgili genel müdürlüğün talimatı ile tc merkez bankasınca döviz alış kuru üzerinden türk lirasına çevrilerek genel müdürlüğün ödemelerini yapan merkez saymanlık hesabına yatırılır saymanlık hesabına yatırılan bu tutarlar genel müdürlüğün görev alanıyla ilgili her türlü ihtiyacının karşılanmasında kullanılmak üzere bir yandan genel bütçenin işaretli cetveline özel gelir diğer yandan genel müdürlük bütçesinde mevcut veya yeni açılacak tertiplere özel ödenek kaydedilir bu suretle ödenek kaydedilen miktarlardan yılı içinde kullanılmayan kısmı ertesi yıla devretmeye maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrasıesas sayısı karar sayısı sayılı mali yılı bütçe kanununun muhtelif gelirler başlıklı ncı maddesinin fıkrası aynen şöyledir e tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinde yer alan ödenekler personel ve sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri hariç olmak üzere millî eğitim hizmetlerinin iyileştirilmesi kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması merkez ve taşra teşkilatının acil ihtiyaçlarının karşılanması eğitim araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla da kullanılabilir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun üncü maddenin son fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun yurt dışı eğitimi başlıklı üncü maddesinin son fıkrası aynen şöyledir tarihli ve sayılı kanunun inci maddesine göre yurt dışına gönderilecek devlet memurları kontenjanlarının belirlenmesi amacıyla tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla yürürlüğe konulan yetiştirilmek amacıyla yurtdışına gönderilecek devlet memurları hakkında yönetmelik uyarınca devlet personel başkanlığınca hazırlanacak olan bakanlar kurulu karar taslağı hakkında başbakanlığa gönderilmeden önce maliye bakanlığının uygun görüşü alınır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesi sayılı mali yılı bütçe kanununun amme alacağına karşılık kabul edilebilecek taşınmazlar başlıklı inci maddesi aynen şöyledir madde özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararname hükümlerine tâbi iktisadî devlet teşekkülleri kamu iktisadî kuruluşları bunların müesseseleri bağlı ortaklıkları iştirakleri ile büyükşehir belediyeleri belediyeler il özel idareleri bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların devlete ait olan ve tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçlarına karşılık olarak mülkiyeti bu idarelere ait olan ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlarından genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idarelerce ihtiyaç duyulanlar tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesine göre oluşturulacak komisyon tarafından takdir edilecek değeri üzerinden borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin maliye bakanlığınca satın alınabilir bu idarelerin satın alınan taşınmazlarının tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değerine eşit tutarda devlete ait olan ve tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçları terkin edilir bu madde hükmü yukarıda sayılan kuruluşlar dışında kalan borcunu ödemede çok zor duruma düştüğü inceleme raporu ile tespit edilen ve maliye bakanlığına bağlı vergi dairelerine sayılı kanun kapsamına giren borcu bulunan diğer mükelleflerin taşınmazları için de uygulanabilir bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar maliye bakanlığınca belirlenir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ncı maddesiesas sayısı karar sayısı sayılı mali yılı bütçe kanununun kamulaştırma bedellerinin sertifika ile ödenmesi başlıklı ncı maddesi aynen şöyledir madde genel bütçeye dahil daireler katma bütçeli idareler ve türkiye cumhuriyeti devlet demiryolları genel müdürlüğü tarafından tarihli ve sayılı kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırılan taşınmazların sahiplerine kabul etmeleri halinde kamulaştırma bedeli yerine hazineye ait taşınmazların satış işlemlerinde ödeme aracı olarak kabul edilmek üzere taşınmazın bedelini gösteren ve üçüncü kişilere devredilebilen bir belge verilebilir belgenin işleme tâbi tutulacağı tarihteki bedeli belgede yazılı bedele belgenin düzenlendiği tarihten itibaren kanunî faiz uygulanmak suretiyle tespit edilir bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir a tarihli ve sayılı kanunun reddiyata ilişkin hükümler hariç ve üncü maddeleri ile uncu maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir tarihli ve sayılı kanunun değişik nci maddesi tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrasıesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesindeki en geç gün içerisinde ödeme emri beklenmeksizin ibaresi ile anılan maddenin üçüncü fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrası aynen şöyledir b tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ncı maddesinin numaralı fıkrası bu kanunun kamu i̇ktisadî teşebbüslerinin kârları başlıklı maddesi hükümleri çerçevesinde uygulanır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrası aynen şöyledir e tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin birinci bendi yılı için aşağıdaki şekilde uygulanır i̇şsizlik sigortasının gerektirdiği ödemeleri hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere bu kanunun ncı maddesi kapsamına giren tüm sigortalılar işverenler ve devlet işsizlik sigortası primi öder i̇şsizlik sigortası primi sigortalının tarihli ve sayılı kanunun ve inci maddelerinde belirtilen prime esas aylık brüt kazançlarından sigortalı işveren ve devlet payı olarak alınır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası birinci ve i̇kinci paragrafı sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrasının birinci ve ikinci paragrafı aynen şöyledir i tarihli ve sayılı kanunun ek uncu maddesi aşağıdaki şekilde uygulanır genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı döner sermayeli işletmelerin aylık gayrisafi hasılatından tahsil edilen tutarın tıbbi malzeme hasılatının en geç ertesi ayın sine kadar genel bütçeye irat kaydedilmek üzere ilgili saymanlıklara yatırılır aylık gayrisafi hasılattan irat kaydedilecek oranı döner sermayeler itibarıyla kadar yükseltmeye veya kadar indirmeye maliye bakanı yetkilidiresas sayısı karar sayısı söz konusu ödeme için zorunlu hallerde maliye bakanlığınca ek süre verilebilir yıl sonu kârları ile aylık gayrisafi hasılat üzerinden genel bütçeye aktarılacak miktarlar zamanında yatırılmadığı takdirde tarihli ve sayılı kanundaki usullere göre aylık zamlı olarak tahsil edilir hesaplanan zam döner sermayelerin ita amiri ve saymanlarından yarı yarıya alınır ancak maliye bakanlığınca verilmiş ek süreler için zam uygulanmaz tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrası aynen şöyledir l tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici uncu maddesinde yer alan yılı ibaresi yılı olarak uygulanır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrası aynen şöyledir o i̇lgili kanununda düzenleme yapılıncaya kadar tarihli ve sayılı kanunun inci maddesindeki kanuni faiz oranı aylık olarak uygulanır ay kesirleri tama iblağ edilir taksitlendirilen veya herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlıklı uncu maddesinin fıkrası aynen şöyledir ö tarihli ve sayılı kanunun ve nci maddeleri uyarınca personele yapılacak ödemelerin usul esas ve miktarlarını tespit etmeye maliye bakanlığının uygun görüşü üzerine gümrük müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidir iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n genel gerekçesi̇ anayasanın ve inci maddesi yönünden anayasa mahkemesinin k ve k sayılı kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri yasa koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek olarak belirtilmiştir bütçe yasalarıyla diğer yasalar arasında yapılan bu ayrım karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak yokturesas sayısı karar sayısı anayasanın ve uncu maddelerinde yasa tasarı ve tekliflerinin büyük millet meclisince görüşülmesi usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasa tasarılarının görüşülme usul ve esasları nci maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeye göre bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiştir anayasanın uncu maddesinde de cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın üncü maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik biçimde düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak birinin konusuna giren bir işin ötekiyle ilgili yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaklı değildir anayasanın inci maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmekte gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulmaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilmemesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanındığı belirtilmektedir bu nedenle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasalarının da aynı yöntemle hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilmesi gerekir yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi de bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin yargı savunma eğitim sağlık tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir inci maddedeki bütçe ile
4,196
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde tarih ve sayılı tarih ve sayılı sayıştay kanununda değişiklik yapılması ve bu kanuna üç ek madde eklenmesi hakkında kanun ile sayıştay kanununda bazı değişiklikler yapılmış bu meyanda anılan kanunun geçici üncü maddesiyle sayıştay üyelerinin seçimi düzenlenmiş bulunmaktadır sayılı kanuna göre sayıştay üyeleri her boş yer için sayıştay genel kurulunca belirlenen ikişer aday arasından tbmm plan ve bütçe komisyonunca seçilirken sayılı kanunun bu kanunun yürürlüğünü takiben halen sayıştayda boş bulunan üyeliklerle sayılı kanun hükmünde kararnameye ek olarak çıkarılan bakanlar kurulunun tarih ve sayılı kararı gereğince verilen kadrolara yapılacak üye seçimleri bir defaya mahsus olmak üzere türkiye büyük millet meclisi plan ve bütçe komisyonunca doğrudan yapılarak türkiye büyük millet meclisi genel kurulunun onayına sunulur genel kurul bu onay işlemini plan ve bütçe komisyonunca seçimin sonuçlanmasından başlayarak iki ay içinde tamamlamadığı takdirde plan ve bütçe komisyonu kararı kesindir şeklindeki geçici üncü maddesi ile bir defaya mahsus olmak üzere sayıştay üyelerinin doğrudan tbmm plan ve bütçe komisyonunca seçilmesi esası getirilerek üye seçiminde sayıştay genel kurulu devre dışı bırakılmıştır anılan kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tbmm başkanlığınca sayılı sayıştay kanununun üncü maddesinde yazılı nitelikleri taşıyanlar arasından sayılı kanunun geçici üncü maddesi gereğince seçim yapılacağından bahisle isteklilerin haziran cuma günü saat kadar başvurmaları gerektiği tarih ve sayılı resmî gazetede ilân edilmiştir tbmm plan ve bütce komisyonunca isteklilerin sayılı yasada yazılı nitelikleri taşıyıp taşımadıklarının saptanması ve seçimde izlenecek yöntemin belirlenmesi amacıyla milletvekilinden oluşan bir alt komisyon kurulmuştur alt komisyonca seçim için başvuruda bulunan adayın durumları incelenerek bunlardan inin sayılı kanun ve alakalı mevzuat gereği sayıştay üyeliğine adaylıkları aynı kanunun üncü ve ncı maddelerindeki şartlara uygun olmadığı sonucuna varılmış sayılı kanunun ncı maddesinden bahisle seçileceklerin oranında sayıştay mensupları ile savcısı arasından oranında da aynı kanunun üncü maddesinin fıkrasının c ve bentlerinde yazılı nitelikleri taşıyan istekliler arasından seçilmesi gerektiği belirtilmiştir tarihinde üyeııin iştirakiyle toplanan tbmm plan ve bütçe komisyonu tarafından kişi sayıştay üyeliğine seçilmiştir plan ve bütçe komisyonunca yapılan bu seçimin tbmm genel kurulunun tarihli nci birleşiminde onaylandığına dair tarih ve numaralı tbmm kararı tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanmıştır geçmişte yasama organınca danıştay anayasa mahkemesi gibi yargı yerlerine belli oranlar dahilinde üye seçildiği olmuştur ne var ki seçileceklerin tümünü hiçbir zaınan yasama organı seçmemiştir oysa sayılı kanunun geçici üncü maddesine göre yapılan seçimdeesas sayısı karar sayısı sayıştaya seçilen kişinin tümü yasama organınca seçilmiştir bu durumu anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir anayasamızın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğıi belirtilerek bu durum diğer birçok maddede teyid edilmiş başlangıç kısmında da millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu miltet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı vurgulanmıştır sayıştay üye seçimlerinin onanmasına ilişkin tbmm kararı millet iradesini değil anavatan partisi iktidarının iradesini yansıtmakta ve aşağıda açıklanacağı üzere çeşitli mevzuat hükümlerini ihlâl etmektedir bu nedenlerle de söz konusu karar anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır zira hukuk devleti yargı yasama ve yürütme erklerinin birbirine egemen olmayan ayrı organlar eliyle kullanılması halinde gerçekleşebilir anayasamızda yargı üçüncü bölüm ıncı maddelerde düzenlenmiş olup sayıştay da yargı bölümünde düzenlenmiştir anayasanın inci maddesinde yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları belirtilmiştir söz konusu olayda yasama kararlarına uymak zorunda bulunduğu bir merciin üyelerini münhasıran kendisi seçmiştir ki böylesi bir durumu tasvip etmek her halde mümkün olmasa gerektir boş bulunan sayıştay üyeliklerine yapılacak seçimin bir defaya mahsus olmak üzere plan ve bütçe komisyonunca yapılarak tbmm genel kurulunca onanmasına ilişkin bulunan ve bu haliyle bir içtüzük ihdası niteliğinde olan karar sayıştay üyelerine tanınan teminatı ihlâl ettiği için anayasanın ve ıncı maddelerine de aykırıdır her ne kadar sayıştay üyelerinin teminatı anayasada ayrıntılı olarak sayılmamışsa da anayasamızın ıncı maddesinde sayıştay başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir denilerek bir teminat müessesesi hem sayıştay üyeleri için hem de sayıştayda yargılanan ve sayıştay kararları aleyhine başka bir yargı merciine başvurma hakkı bulunmayan yurttaşların huzur ve güven içinde bulunmalarını sağlamak için zorunlu görülmüştür sayıştay hâkim statüsündeki kişilerin görev yaptığı bir yargı merciidir bu nedenle yargı bağımsızlığı ve hâkim güvencesinin bu kuruluş için de geçerli olduğu açıktır sayıştay üyeliğine atanma işlemi de üyelik teminatının bir unsurudur çünkü anayasamızın uncu maddesine millî güvenlik konseyi anayasa komisyonunun isteği doğrultusunda hâkimlik teminatının tamamlayıcı bir unsuru olarak diğer özlük hakları ifadesinin konulması zorunlu görülmüşse sayıştay üyeliğinin teminatı olarak sayıştay üyelerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasları da üyelik teminatının ayrılmaz bir parçası olarak düşünmek kaçınılmazdır sayıştay üyelerinin sayıştay genel kurulunun gösterdiği adaylar arasından tbmm plan ve bütçe komisyonunca seçilmesine ilişkin sayıştay kanununun ncı maddesi hükmü sayıştay üyelerinin seçilmesi hususunda anayasanın isteği doğrultusunda getirilen bir sayıştay üyeliği teminatıdır çünkü sayıştay genel kurulu üye seçilmek için başvuran adayları daha yakından bilip tanıma ve değerlendirme imkânına sahip olduğu için oluşıamu bakımından anayasanın nci maddesinde belirtildiği gibi i̇ktidar partisine mensup milletvekillerininesas sayısı karar sayısı mutlak çoğunluğu bulunan plan ve bütçe komisyonunun tercihlerini frenlemek ve daha doğrusu sayıştay üyelerinin politize olmalarını önlemek görevini üstlenmiştir böyle bir teminat anayasanın ıncı maddesiyle idari görevlerde çalıştırılan hâkim ve savcılar için tanınmışken saymanlar ve diğer sorumluların sorumlulukları hakkında kesin hüküm veren sayıştay üyeleri için daha da önem taşır sayıştay üyelerinin teminatı da anayasanın uncu maddesinin gerekçesinde açıklandığı üzere hâkimlik ve savcılık teminatının amacında olduğu gibi herhangi bir düşünce ve endişeye kapılmadan tamamen vicdan rahatlığı içinde görevlerini yapabilmelerinin garantisidir öte yandan söz konusu tbmm kararı anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı inci maddesine de aykırı bulunmaktadır gerçekten i̇çtüzük ihdası niteliğindeki anılan tbmm kararıyla anayasanın inci maddesinin nci ve son fıkra hükümleri anlamını ve önemini yitirmekte ve daha doğru bir deyişle ihlâl olunmaktadır başka bir ifadeyle sayıştay üyelerinin doğrudan doğruya tbmmnce tümünün seçilmesi mahkemelerin bağımsızlığı kavramıyla ve dolayısıyla anayasanın inci maddesiyle bağdaştırılabilecek bir durum değildir sayıştay üyelerinin kimler arasından ve nasıl seçileceği sayılı sayıştay kanununun ve ncı maddelerinde düzenlenmiştir anılan kanunun ve sayılı kanunlarla değişik üncü maddesinin inci bendinde üyelik için genel olarak belirli fakülte ve yüksek okulları bitirdikten sonra malî ve iktisadî konularla ilgili görevlerde en az on yıl başari i̇le çalişmiş olmak şart koşulduktan sonra nci bendinde üyelerin taşıması gereken şartlar özel olarak belirtilmiştir aynı kanunun inci maddesinde seçim prosedürü belirtilmiş ncı maddesinde de sayıştay üyelikleri için sayıştay genel kurulunca sicilleri üzerinde yapılacak inceleme sonunda bu kanunda yazılı şartları haiz olanlar arsından her boş yer için boş kadro sayısının oranında sayıştay mensupları ile savcısı ve oranında da üncü maddenin fıkrasının c ve bentlerinde yazılı nitelikleri taşıyan istekliler arasından ikişer aday seçileceği tbmm plan ve bütçe komisyonunun si̇ci̇lleri̇ i̇ncelendi̇kten sonra anılan oranlara uymak suretiyle inci madde esaslarına göre her boş yer için bu adaylardan birini seçeceği hükme bağlanmıştır bu hükümlere göre sayıştay üyeleri her boş yer için sayıştay genel kurulunca belirlenen ikişer aday arasından tbmm plan ve bütçe komisyonunca seçikirken sayılı kanunda bazı değişiklikler yapan sayılı kanunun geçici üncü maddesiyle bir defaya mahsus olmak üzere sayıştay üyelerinin doğrudan tbmm plan ve bütçe komisyonu tarafindan seçilmesi esası getirilmiştir söz konusu geçici madde ile aye seçiminde bir defaya mahsus olmak üzere sayıştay genel kurulu devre dışı bırakılmıştır geçici maddenin getirdiği yegâne değişiklik bu olup sayılı kanunun seçimlere ilişkin anılan ve ncı maddelerinde başkaca bir değişiklik yapılmış değildir oysa yapılan seçimde anılan üncü maddeye uyulmadığı gibi ncı maddeye de uyulmamıştır üncü maddede genel şartlar cümlesinden olarak mâlî ve iktisadî konularla ilgili görevlerde en az on yıl başariyla çalışmış olmak şart koşulduğu halde seçilenler arasında görevini mevzuatın öngördüğü biçimde yapmadığı veya yapamadığı için disiplin cezasına çarptırılan kişiler bulunmaktadır görevini yapmadığı için disiplin cezasına çarptırılan bir kişinin malî ve iktisadî konularda başarıyla çalışmış olmak şartını taşıdığı söylenemez sayılı yasanın ncı maddesinin seçileceklerin oranında sayıştay mensupları arasından oranında da maliye ve gümrük bakanlığından seçileceği yolundaki kuralına uyulmamış bundan başka sayıştay mensubu olmadığı gibi maliye ve gümrük bakanlığı kuruluşuna dahilesas sayısı karar sayısı görev olarak kabulü mümkün olmayan görevlerde bulunan ve ayrıca sayıştaydan emekli olmuş kişiler de seçilmiştir keza bu maddede tbmm plan ve bütçe komisyonunca sicillerin incelenmesi suretiyle seçimin yapılması öngörüldüğü halde siciller incelenmemiştir seçilenler arasında disiplin cezasına çarptırılanlar bulunması bunun kesin kanıtı olup esasen tbmm plan ve bütçe komisyonu tutanaklarından bu durum açıkca anlaşılmaktadır öte yandan bu seçimde türk personel hukukunun temel kuralı olan boş kadro şartına da uyulmamıştır sayılı kanunun seçimin dayanağını teşkil eden geçici üncü maddesinde seçim yapılacağı belirtilen kadrolar bir boş bulunanlar diğeri de sayılı khkya ek olarak çıkarılan tarih ve sayılı kararname uyarınca verilenler olmak üzere iki kalemden oluşmaktadır bu kanunun yürürlüğünü takiben sayıştayda üye kadrosu boş bulunmakta olup anılan sayılı kararnameyle sayıştay başkanlığına ilişkin meslek mensuplarına ait sayılı cetvelde üye kadrosu ihdas edilerek bunlardan serbest kadro sütununda sı da tutulan kadro sütununda gösterilmiştir sayılı khknin nci maddesinde bu khkye ekli cetvellerin tutulan kadro sütununda gösterilen kadroların serbest bırakma işlemleri tamamlanıncaya kadar kullanılması yasaklandığı halde bu yasağa aldırış edilmeden söz konusu tutulu kadro serbest bırakılmadığı halde bu kadrolara seçim yapılmıştır bütün bu hükümlerin ihlâli anavatan partisi i̇ktidarının partizanca atamalar yaptığının somut göstergesidir şu hale göre tbmm plan ve bütçe komisyonu sayılı yasanın ilgili hükümlerini kendine göre yorumlayarak bir seçim yapmıştır bunun sonucunda da sayılı kanuna göre seçilme niteliğini taşımayan disiplin cezasına çarptırılan kişiler de üye olarak seçilmiştir komisyonun görev ve yetkileriyle bağdaşmayan bir tutumla yasa kurallarına değişik anlamlar verme yetkisi yoktur plan ve bütçe komisyonu meri hükümleri değiştirici kanun yorumlayıcı bir kurul olarak görev ifa edemez komisyonun yorum yetkisi yoktur i̇çtüzükte plan ve bütçe komisyonunun yasama yorumu yapmasına olanak veren herhangi bir madde mevcut değildir bunun içindir ki seçim hukuken geçersiz hatta keenlemyekün bir işlem niteliğindedir hukuken geçerli olmayan seçim tasarrufunun tbmm genel kurulunda hiç bir işleme tabi tutulmaması gerekir hukuken geçersiz bir seçim işlemiyle ilgili tbmm genel kurulunun onayıyla sayılı kanun ve sayılı khk ile ilgili bir yasama yorumu yapılmıştır oysa anayasasında olduğu gibi anayasasında da teşrii tefsir yetkisi yoktur anayasanın türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak anayasanın üncü maddesindekifiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere genel ve özel af ilânını mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek ve anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir şeklindeki nci maddesinde görev ve yetkileri belirtilirken tbmmye yorum yetkisi verilmiş değildir böylece yasaya ve anayasaya aykırı olarak yeni bir i̇çtüzük düzenlemesi ortaya çıkmış olmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde anayasa mahkemesine kanunların kanun hükmünde kararnamelerin ve tbmm i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu anayasa değişikliklerinin de şekil bakımından denetlemek görev ve yetkisi verilmiş olmakla beraber adı bu sayılanlardan olmasa bile meydana getirilen metin veya belgenin değer ve etki bakımından adı sayılanlar mesabesinde olması halinde anayasa yargısına tabi tutulmaktadır onayın bir defaya mahsus olması tbmm kararının niteliğini ve mahiyetini değiştiren bir olgu değildir bu görüşlerimizi anayasa mahkemesinin kararları da teyid etmektedir gerçekten yüce mahkemenizin içtüzük düzenlemesi niteliğinde kuralların iptaline ilişkin değerli kararları mevcuttur tarih esas karar sayılı karar sadece bir örnektir denilmekte ve sonuçta sayıştaya üye seçimine ilişkin tarih ve numaralı tbmm kararının anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı olduğu öne sürülerek iptali istenmektedir
1,821
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran yerel mahkemenin bu konudaki günlü kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir elazığ bölge çalışma müdürlüğünce muş şeker fabrikası müdürlüğü hakkında lira idarî para cezası verildiği adı geçen müdürlüğün bu idarî para cezasına yasal süresi içinde itirazda bulunduğu mahkememizce taraflara duruşma günü bildirildiği olayla ilgili belge ve dosyanın getirildiği incelendiği anlaşılmaktadır mahkememizce dava konusu olayın mahkememizce itiraz yolu ile incelenmesini sağlayan yasanın anayasanın yargı ile ilgili maddelerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır çünkü bu davanın mahkememizce incelenmesini sağlayan yasa maddesi sayılı yasanın maddesini değiştiren sayılı yasanın maddesi olup bu madde incelendiğinde bu cezaların idarî nitelikteki para cezaları oldukları bu para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edileceği i̇tiraz üzerine verilen kararın kesin olduğu i̇tirazın zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı belirtilmiştir görülüyorki bu davanın incelenmesinde uygulanması gereken usul bu yasanın bu maddesini koyduğu esaslara göre yapılması amir hüküm olarak konulmuştur oysa anayasamızın yargı ile ilgili aşağıda belirttiğimiz maddelerinde kabul edilen ilkelere uygun düşmemektedir öncelikle olaya konu davaya para cezasının idarî nitelikteki para cezaları olduğu sözü edilen yasa maddesi tarafından belirtilmiştir bu para cezası idarî nitelikteki para cezası olduğuna göre bu karara karşı itiraz ya da dava yerinin idarî mahkemenin olması gerektiği anayasamızın kabul ettiği yargı sistemi gereğidir ve zorunludur bu kanunun bu maddesi yargı usulü açısından da anayasamızın maddesine uygun değildir çünkü kanun incelemenin evrak üzerinde yapılacağını sözü edilen kararın kesin olduğunu amir hüküm olarak koymuştur oysa anayasamızın bu maddesine göre duruşmaların herkese açık olacağı belirtilmiştir bu kanun bu yönü ile ayrıca anayasamızın yukarıda belirttiği gibi temyiz mahkemesi olarak yargıtayın ve danıştayın varlıklarını kabul eden ve maddelerine de aykırıdıresas sayısı karar sayısı zira amaç ne olursa olsun mahkemelerin tarafların mameleki ile ilgili kararlarının yüksek yargı birimlerinin denetimine tabi olması anayasamızın temel ilkelerindendir sonuç olarak yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi sözünü ettiğimiz bu kanunun bu maddesi bu tür cezaların idarî nitelikteki para cezası olduğunu kabul ettiğine göre gerek yargı yeri ve gerekse yargı usulü itibari ile anayasamızın özüne yargı ile ilgili bölümün esasına ve belirtmiş olduğumuz maddelerin açıklığına aykırı olduğu kanaat ve neticesine varılmıştır bu nedenlerle aşağıda yazılı şekilde karar vermek gerekmiştir karar yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinde değişiklik yapan sayılı yasanın maddesini gerek yargı yeri ve gerekse yargı usulü açısından anayasamızın yargı ile ilgili bölümünün esasına ve yargıtay ile danıştayın varlık sebebini kabul eden ve maddelerine aykırı olduğu kanaat ve düşüncesine varıldığından iptal edilmesi için anayasamızın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine gönderilmek üzere dosyanın elazığ başsavcılığına gönderilmesine karar verildi
415
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinin ve bu i̇ddi̇anin ci̇ddi̇ olduğu kanisinin dayandiği gerekçeler ve karşi oy özetleri̇ anayasaya aykırılık iddiasının gerekçesi özeti davacı vekilinin günlü dilekçesine göre anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirlenmiştir hâkimlik teminatı mahkemelerin bağımsızlığının ayrılmaz bir parçasıdır anayasa koyucu yargı yetkisinin gereği gibi yerine getirilmesini sağlayacak kurallara anayasanın maddelerinde yer vermiştir askerî yüksek i̇dare mahkemesi kanununun maddesi bu mahkemenin anayasa ile görevlendirilmiş bağımsız bir yüksek mahkeme olduğunu belirlemekle birlikte aynı yasa maddesiyle askerî yüksek îdare mahkemesinin askerî hâkim sınıfından olmayan üyelerinin görevlerini yılla sınırlamış maddesi ile de bunların yükselme sicil işlemleri yaş haddi emeklilik ve öteki haklar yönünden kendi sınıfındaki emsallerine uygulanan kurallara bağlamış bulunmaktadır böylece askeri yüksek i̇dare mahkemesinin bağımsızlığını zedeleyen hâkim güvencesini ortadan kaldıran ve yansızlığı üzerinde kuşkular uyandıran bir bünye yaratılmıştır oy ve kanaatları idareyi memnun etmeyen üyelerin hâkimlikten uzaklaştırılmaları veya yükselme sicil emeklilik ve öteki haklar yönünden idarenin olumsuz uygulamalariyle karşı karşıya kalmaları olasılığı daima vardır anayasanın maddelerine aykırı olan söz konusu ve maddelerin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gereklidir anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısının dayandığı gerekçe özeti askerî yüksek i̇dare mahkemesi dairesinin esas sayılı günlü kararına göre anayasanın maddesi adlî idari askerî yargı arasında bir ayırım yapmaksızın yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılması genel ilkesini koyduktan sonra maddesinde de askerî yargıya ilişkin yasal düzenlemelerin mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı esaslarına ve askerlik hizmetlerinin gereklerine uygun olması zorunluğunu belirlemiştir öte yandan anayasanın maddesinde yapılan değişiklik anayasanın temel felsefe ve görüşüne bir yenilik getirmiş değildir yalnızca danıştayın bir bölüm görevlerini askerî yüksek i̇dare mahkemesine aktarmıştır öyle ise askerî yüksek i̇dare mahkemesinin bağımsızlığı ve hâkimlerinin güvencesi yönünden danıştayla eş değerde bulunması anayasa gereğidir sayılı danıştay kanununun maddelerine göre danıştaya üye olabilmek için bir hukuk fakültesini bitirmek zorunlu değildir ancak dava direlerine ayrılacak üyelerde hukuk siyasal bilgiler iktisat fakültelerinden birini veya iktisadi ve ticarî ilimler akademilerini bitirmek koşulu aranmaktadır danıştayın hukuk mezunu olmayan üyeleri de seçildikten sonra artık emeklilik yaş haddine değin hâkim güvencesinden yararlandırılmaktadırlar onun için bir ihtisas mahkemesi olduğu düşüncesiyle askerî yüksek i̇dare mahkemesine seçilecek subay üyelerin de hâkimlik güvencesiyle donatılmaları gerekir sayılı kanunun ve maddeleri uyarınca askeri yüksek i̇dare mahkemesinin subay üyeleri ne zaman ve hangi nedenle görevlerinden alınacakları kaygısı içinde ve özlük işleri bakımından da yöneticilerinesas sayısı karar sayısı takdirine bağlı kalmaları dolayısiyle bulardan güvenceli bir hâkim gibi vicdanlarının sesine uyarak inandıkları doğrultuda karar vermeleri beklenemez böyle olunca da askeri yüksek i̇dare mahkemesinin bağımsızlığından söz edilemez sayılı kanunun maddesiyle maddesinin birinci fıkrasının hâkim sınıfından olmayan üyelerle ilgili kuralları yukarıda yazılı nedenlerden dolayı anayasanın maddeleriyle çatıştığından bu kurallara ilişkin anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmüştür karşıoy yazısının özeti davayı karara bağlarken askerî yüksek i̇dare mahkemesinin sayılı kanunun ve maddelerini uygulamayacağı ortadadır şu duruma göre mahkeme bu maddeleri anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine götüremez bir merciin yargı organı olarak nitelendirilebilmesi için üyelerinin bağımsız hâkim statü ve niteliğinide hukuk veya hukuk öğrenimine ağırlık veren temel bilimler fakültelerini bitirmiş bulunmaları gerekir oysa sayılı kanunun maddesinin işaretli fıkrası general amiral ve albay rütbesindeki subayların askerî yüksek i̇dare mahkemesine üye olabilmeleri kuralım getirmiş yine aynı kanunun maddesi her dairenin çoğunluk askerî hâkim sınıfından olmak üzere bir başkan ve üyeden kurulacağını belirlemiştir türk silâhlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanununun ve maddelerine göre türk silâhlı kuvvetleri türkiye cumhuriyetini kollamak ve korumak ve bir de harp sanatını öğrenmek ve öğretmekle görevlendirilmiştir görevleri böylece belirlenen subayların hâkim olmalarına ve hâkim sayılmalarına olanak yoktur çünkü sayılı kanunun maddesi askerî hâkim olabilmek için hukuk fakültesini bitirmiş olmayı şart koşmaktadır görülüyor ki askeri yüksek i̇dare mahkemesine general ve albay rütbesindeki subayların katılmalarını sağlayan sayılı kanunun maddesinin bendi ve maddesi mahkemeyi temelinden anayasaya aykırı duruma getirmektedir bu kuruluşun temelinden anayasaya aykırı olup olmadığı saptanmadan başka konuların tartışılması ve anayasa mahkemesine götürülmesi ise gereksizdir
611
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada adana i̇li seyhan i̇lçesi ada parsel sayılı taşınmaza ölçekli nazım imar planıyla park alanı yeşil alan kullanımı öngörülerek kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın fiilen kullanılamadığı ve kamulaştırma yapılması istemiyle adana büyükşehir belediyesine yapılan başvurunun gün ve sayılı işlemle reddedildiği öne sürülerek anılan ret işleminin iptali ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,890
esas sayısı karar sayısı davacı vekilinin anayasa mahkemesine başvuru talebinin kabulüne davacının sayılı kanunun a maddelerinin iptali için anayasa mahkemesine başvuruda bulunmasına anayasa mahkemesi kararının bekletici mesele yapılmasına dava dosyasının anayasa mahkemesine gönderilmesine masrafın davacı taraftan alınmasına davalı kurum vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma gününün tebliğine masrafın davacı taraftan alınmasına duruşmanın sayılı kanunun maddesi gereğince aydan sonra ki bir tarihe verilmemesi kural ise de mahkememizdeki dosya sayısı duruşma günlerinin dolu olması ve ara kararları ile ilgili yapılması gereken işlemlerin niteliği dikkate alınarak bu nedenle duruşmanın günü saat bırakılmasına karar verildi
91
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık ahmet dönmez hakkında esbank adlı bankaya olan kredi borcu nedeni ile mersin noterliğinin tarih ve yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki ticari işletme rehni sözleşmesi ile şirkete ait menkul malların rehnedildiği ancak kredi borcunun ödenmemesi nedeni ile müşteki tarafından icra ve haciz takibi yapıldığı rehnedilen mallardan iki tanesinin fabrikada bulunamaması nedeni ile alacaklıyı zarara uğrattığından bahisle sanık hakkında sayılı kanunun maddesine muhalefetten kamu davası açılmıştır sanığın savunması alınmış müşteki dinlenmiş ve deliller toplanıp yargılamaya devam olunmakta iken türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki sayılı kanun ile anayasanın maddesinin fıkralarına yeni fıkralar eklenmiş ve son fıkra ile hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz hükmü getirilmiş olup davamızda uygulanması istenilen sayılı ticari i̇şletme rehni kanunun maddesi anayasanın son fıkrasına aykırı olması nedeni ile bu maddenin iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine karar vermek gerekmiştir anayasanın son maddesi ile sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesinden dolayı kişilerin özgürlüğünden alıkonulamayacağı ve özgürlüğü bağlayıcı ceza verilemeyeceği anlaşıldığından söz konusu maddede ise rehin sözleşmesi ile muhafaza altına alınan ve sanığa teslim edilen bazı malların alacaklının rızası dışında başka mallarla değiştirilmesi veya temlik edilmesi veya tahrip veya imha edilmesi durumunda bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünden rehin sözleşmesine aykırılık durumunda anayasanın son maddesine göre özgürlüğü bağlayıcı ceza verilmemesi gerektiğinden söz konusu sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu kanaati mahkememizce oluşmuş bu nedenle iptal yoluna gidilmesi gerekmiştir söz konusu madde türk ceza kanununun ve maddelerindeki emniyeti suiistimal ve hizmet nedeni ile emniyeti suiistimal suçlarına benzer nitelikte bir madde olup söz konusu tcknun ve maddelerinin anayasanın son maddesine aykırı olduğundan dolayı değiştirilmesi yönünde yasama çalışmaları mevcut olduğundan ve sayılı kanunun maddesi de sözleşmeye aykırılık eylemini hapis cezası ile cezalandırıldığından bu maddenin de anayasaya aykırı olduğuna ve iptal edilmesi gerektiğinden bu maddenin iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine karar vermek gerekmiştir
308
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir bu itibarla eşit normatif seviyeye ilişkin olan sonraki kanunun öncekini ilga edeceğine ilişkin klasik yorum yöntemi lex posterior derogat legi priori kanunla cumhurbaşkanlığı kararnamesi ilişkisine ancak tek taraflı olarak tahvil edilebilir sonraki kanun önceki cumhurbaşkanlığı kararnamesini ilga eder ancak kanunun düzenlediği konuda çıkarılamayacak sonraki cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasaya aykırı olur ve önceki kanunu ilga etmezesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonraesas sayısı karar sayısı uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz ancak böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır bir başka deyişle anayasa cumhurbaşkanlığı kararnamesine ilişkin olarak özerk bir normatif alan öngörmemiştir tbmm isterse cbk ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale geliresas sayısı karar sayısı madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir şu halde anayasaya uygunluk kaydıyla asli düzenleme yetkisi konu bakımından herhangi bir mutlak istisna bulunmadan tbmmye ait bulunmaktadır başka bir anlatımla anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesi konusu olabilecek kimi alanları doğrudan belirlemiş olması alanlarda yasama yetkisinin kullanılmasını engellememektedir bu son saptamayı biraz daha ayrıntılı olarak ele almakta fayda vardır sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konuların anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir bu cihetle her ne kadar anayasa idarenin kanuniliği ilkesinin son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli olmamasına olanak tanısa da bu alanların cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenip düzenlenmeyeceği noktasında son sözü tbmmye bırakmaktadır yukarıda değinildiği üzere türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir hükmü madde anayasa mson ve mson açısından da geçerlidir gerçekten de anayasa koyucu eğer öyle öngörseydi tıpkı anayasanın bazı hükümlerinde söz konusu alanın ancak ve ancak kanunla düzenlenebileceğini amir ifadelerle belirttiği gibi bazı alanların da yine ancak ve ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenebileceğini ve contrario kanunla düzenlenemeyeceğini yine açıkça ve amir ifadelerle ortaya koyardı ezcümle anayasa koyucu bazı konuların kanunla düzenlenmesini zorunlu kılmış doğrudan cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenebileceğini belirttiği alanlarda da son sözü konuda kanun çıkarmak ya da çıkarmamak suretiyle kanun koyucuya bırakmıştır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceği belirtilmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrininesas sayısı karar sayısı yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi anayasanın yasama organına açıkça tanıdığı bir yetkidir kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır bununla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır mdfıkra son kuralı gereğince yasa ile kurulmuş bir kamu tüzelkişiliği cbk ile kaldırılamaz ancak cbk ile kurulan bir kamu tüzelkişiliği yasal düzenlemenin konusunu oluşturabilir anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdıresas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir ancak bu tür cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin de aynı konuda kanun çıkarması durumunda hükümsüz kalacakları anayasanın amir hükmüdür öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde ancak md gereğince tbmm bu konuları da yasa ile düzenleyebilir cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktır aym bu açık hususu teyit etmektedir cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin konularda cbk çıkarabileceği ifade edilmiştir buna göre yürütme yetkisine ilişkin konular dışında cbk ile düzenleme yapılması mümkün değildir aym es ks kt rg tarih sayı i̇kinci olarak cbkleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bu durumda dikkat edilmesi gereken husus sözesas sayısı karar sayısı konusu hakların sadece düzenleme konusu olabileceği ancak bunun sınırlama yetkisini içermediğidir bu nedenle maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık veesas sayısı karar sayısı ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır anayasa mahkemesi anayasada salt bir kanunla düzenleme kaydının bulunmasının ilgili konuyu cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konu bakımından yetki alanından çıkarmak açısından yeterli olduğunu ifade etmiştir anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cbk çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır ancak anayasada hangi konuların münhasıran kanunla düzenleneceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır bununla birlikte anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadında anayasa koyucunun kanunla düzenlenmesini öngördüğü konuların bu kapsamda görülmesi gerektiği kabul edilmektedir aym k k k k k buna göre anayasada kanunla düzenleneceği belirtilen alanlarda cumhurbaşkanının cbk çıkarma yetkisi bulunmamaktadır aym es ks kt rg tarih sayı dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz elbette cbklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösteriresas sayısı karar sayısı burada değinilen sınır kanun hükmünde kararnamelerle açıkça düzenlenen konuları da kapsar aym bu hususu açıkça ifade etmiştir khkların kanun hükmünde oldukları görülmektedir dolayısıyla khk ile açıkça düzenlenen bir konuda da anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca cbk çıkarılamaması gerekir aym es ks kt rg tarih sayı– bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cumhurbaşkanlığı kararnamelerine i̇lişkin anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden birisi de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cbknın anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cbknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cbklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir özgürlük ve hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdıresas sayısı karar sayısı aym de konuya ilişkin ilk kararlarında cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin öncelikle yetki açısından denetlenmesi gerekliliğini açıkça ifade etmiştir cbkların konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılması gerekmektedir aksi takdirde içeriği anayasaya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin anayasaya uygunluğundan söz edilemez dolayısıyla cbkların yargısal denetiminde öncelikle anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasında belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekir anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa cbkların içerik yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapılmalıdır bkz örneğin aym es ks kt rg tarih sayı ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbklerin özgürlük ve hak üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu bağlamda örneğin cbkde öngörülen sosyal ve ekonomik haklarla ilgili düzenleyici kuralların sosyal veveya ekonomik haklar bakımından pozitif ayrımcılık yapılmasının gerekli olduğu bir alanda bunu yapmamaktan ya da tetikleyebileceği dolaylı ayrımcı sonuçlardan da sorumlu olacağını vurgulamak gerekir bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır anayasa mahkemesinin cumhurbaşkanlığı kararnamelerini yetki açısından denetlemesinin sıradan bir anayasaya uygunluk denetimi sorunu oluşturmadığı vurgulanmalıdır anayasanın başlangıç bölümünde açık şekilde erkler ayrılığı ilkesine yollama yapılmakla yetinilmemekte ilkenin aynı zamanda tanımı da yapılmaktadır madde nin öngördüğü hukuk devletinin gerekleri normlar hiyerarşisi çerçevesinde kuralı koyan organ ile onu uygulayan organın birbirinden ayrılmasını denetim organının ise bağımsız olmasını ifade eder normların aşamalı sır
3,884
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin birinci cümlesiyle idarelerce kanun tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması hâlinde personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılabileceği kurallaştırılmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği hiçbir tartışmaya yer vermeyecek açıklıkta kurallaştırılmış sayılı devlet memurları kanunu da bu anayasal kural çerçevesinde düzenlenmiştir nitekim sayılı kanunun i̇stihdam şekilleri başlıklı maddesinin birinci fıkrasında anayasal kuralın uzantısı olarak kamu hizmetleri memurlar sözleşmeli personel geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür denilmiştir ancak lerle başlayan ekonominin kuralsızlaştırılması ve kamu hizmetlerinin piyasalaştırılması sürecine kamu hizmeti üretme süreçlerinin de eklenmesiyle kamu hizmetlerine ilişkin anayasal kurallar çiğnenmeye başlanmıştır bu bağlamda sayılı kanunun tesis edilen sınıflar başlıklı nci maddesinin viii yardımcı hizmetler sınıfı bölümüne tarihli ve sayılı khknin maddesiyle bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetlerden hizmet yerlerinin ve tedavi kurumlarının temizlenmesi tesisatın bakım ve işletilmesi ve benzeri nitelikteki hizmetlerin üçüncü şahıslara ihale yoluyla gördürülmesi mümkündür hükmü iii sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri bölümüne ise tarihli ve tarihli kanunun maddesiyle bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir hükmü eklenerek kamu hizmeti üretim sürecindeki piyasalaştırma temizlik hizmetlerinden başlamış devamında ise hastane hizmetlerinin taşeronlaştırılmasına uzanmıştır devamında yapılan düzenlemelerle yardımcı hizmetler sınıfının görev alanına giren tüm hizmetler piyasalaştırılmanın yanında sayılı belediye kanununun maddesindeki belediyede belediye meclisinin belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park bahçe sera refüj kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri araç kiralama kontrollük temizlik güvenlik ve yemek hizmetleri makine teçhizat bakım ve onarım işleri bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri sağlıkla ilgili destek hizmetleri fuar panayır ve sergi hizmetleri baraj arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler kanal bakım ve temizleme alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı sayaç okuma ve sayaç sökme takma işleri ile ilgiliesas sayısı karar sayısı hizmetler toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir düzenlemesiyle aynı kurallar sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesinde de yer almaktadır taşeronlaştırma belediyelerin zabıta hizmetlerinden itfaiye hizmetlerine kadar uzanmıştır yürürlükte olan mevzuata göre yardımcı hizmetler sınıfına dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetlerden hizmet yerlerinin ve tedavi kurumlarının temizlenmesi tesisatın bakım ve işletilmesi ve benzeri nitelikteki hizmetler yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken tedavi hizmetleri belediye ve il özel idarelerinin diğerleri yanında kontrollük temizlik güvenlik ve yemek hizmetleri sağlıkla ilgili destek hizmetleri sosyal tesislerin işletilmesi vb hizmetler ihale ile özel sektör firmalarınca yürütülüyorken iptali istenen kuralla öngörülen yardımcı işlere ilişkin hizmetlerin bunları aşan bir mahiyette oldukları ve kamu idarelerinin farklı asli görevleri dikkate alındığında kamu idarelerinin bütünlüğünde tüm hizmet sınıfları ile kadrogörev unvanlarını ve hizmet birimlerini kapsayacağı açıktır anayasanın maddesindeki kurallaştırmada öncelik kamu görevlilerinepersoneline değil devletin varlık nedeni olan ve herkesi ilgilendiren müşterekortak işlere veya meselelere yani kamu hizmetlerinegörevlerine verilmiştir başka bir anlatımla günümüzün modern devletlerinde tek bir birey veya grupların ya da sosyal katmanların değil devletin egemenliği altında bulunan herkesin güvenliği ile refahını ilgilendiren müşterekortak işler ya da meseleler bu anlamda kamu görevihizmeti olarak nitelendirilen görevlerhizmetler vardır devletin varlık nedeni ve meşruiyet kaynağı olan ve toplumun tamamını ilgilendiren bu görev ve hizmetleri tek tek kişilere ait işlerden veya bireyler arası ilişkilerden farklı ve üstün konumda gören anayasa koyucu bunların görülmesini piyasa koşulları ve sözleşme ilişkilerinden ayrık tutarak bu hizmetlerin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işleri kanunla düzenlenen memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülmesini öngörmüştür kaldı ki herkesi ilgilendiren kamu görevlerini kişileri ilgilendiren özel işlerden farklı ve üstün konumda görme cumhuriyet rejiminin ontolojik temelinde yatar cumhuriyet olarak nitelendirdiğimiz demokrasi kavrayışı iki anahtar kavrama dayanır ulus olarak yasa koyucu genel irade yürütme gücü açısından ise genel çıkarlar bu iki kavram özel gruplar ile özel çıkarların yasal ifadeye kavuştukları sivil düzlem ile hakemliğini temsil organları yasama yürütme ve yargı ile idarenin yaptığı genel kamusal alan arasında kopukluğu varsayan ve bu kopukluğu öne çıkaran iki kavramdır i̇ki kavrama dayalı iki farklı düzlem farklı tasarlanıp farklı kurallaştırılmış ve siyasal eyleyenler olarak yurttaşların siyasal alanı ile ekonomik failler olarak bireylerin sivil alanı farklı şekilde hukuksallaştırılarak birbirinden yalıtılmıştır res publica cumhuriyet yurttaşların ortak malıişlerimeseleleri ya da herkese ait olan demektir tarihsel olarak roma cumhuriyetinde kamu görevihizmeti olarak nitelendirilen ortak işleri görmek üzere tayin edilen kişilere magistratus deniyordu ve bunlar kamusal otoriteyle yani halkın bütününü ilgilendiren meseleleri kapsayan bir otoriteyle donanmış bulunuyordu cumhuriyet rejiminin kuramsal tanımı ile siyasal içerim ve içeriğinde bir değişiklik olmadığı ve anayasanın maddesindeki türkiye devletinin bir cumhuriyet olduğu kabulü ile maddesindeki kamu görevi ve görevlilerine ilişkin açık kurallar değişmeyerek varlığını koruduğu halde neo liberalizmin hegomanik bir ideoloji haline gelmesinin etkisiyle siyasal rejime ilişkin anayasal kuralların ideolojik bir yoruma tabi tutularak idarelerce kanun tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması hâlindeesas sayısı karar sayısı personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılmasını öngören ve böylece tüm toplumu ilgilendiren ortak işlerinkamu görevlerinin kamu hukukuna tabi idari süreçlerde kamu görevlileri yerine ihale ile piyasa koşulları ve özel hukuk sözleşme ilişkileri temelinde taşeron işçilerine görülmesine olanak sağlayan düzenleme anayasanın maddelerine açık ve tartışmasız bir şekilde aykırıdır öte yandan anayasanın maddesine göre kamu idarelerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri görecek memur ve diğer kamu görevlileri hakkındaki temel ve ortak düzenlemeler sayılı devlet memurları kanununda kurallaştırılmıştır sayılı kanunun i̇stihdam şekilleri başlıklı maddesinin birinci fıkrasında kamu hizmetlerinin memurlar sözleşmeli personel geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiş bendinde memur mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler bu kanunun uygulanmasında memur sayılır şeklinde tanımlanmış bendinde ise kalkınma planı yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması gerçekleştirilmesi işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde sözleşmeli personel çalıştırılması öngörülmüştür oysa iptali istenen düzenlemede personelin hem yeterli sayıda olmaması hem de yeterli nitelikte olmaması hâllerinde personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılabileceği kurallaştırılmaktadır bu düzenlemeye göre kamu idarelerinin yardımcı hizmetler sınıfı ile yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı yanında farklı asli görevleri bağlamında tüm hizmet sınıfları ile kadrogörev unvanları ve hizmet birimlerini kapsayan yardımcı işlere ilişkin hizmetleri için personel alımı ihalesine çıkılabilecek ancak ihaleye çıkabilmek için yardımcı işlere ilişkin hizmetleri yürütecek yeterli sayı ve nitelikte personel olmayacaktır yeterli sayı bir kadro sorunudur ve kamu idarelerinin norm kadrolarının hazırlanması yasal bir zorunluluk ve yasal zorunluluğun gereği olarak da hazırlanmışken yetersizliğinden söz edilerek yardımcı işlere ilişkin hizmetleri yürütecek personel sayısının yetersizliğinin ihale nedeni sayılmasının hukuksal geçerliliği olamaz çünkü bu durum ancak yasakoyucunun kamu idarelerine norm kadronun gerektirdiği kadroları tahsis etmemesi ya da tahsis etmesine rağmen kamu idarelerinin tahsis edilen boş kadrolara mevzuatın öngördüğü şekilde atama yapmaması nedeniyle gerçekleşebilir ki bu durum yani yürütme organı ile idarenin eylemsizliğini eylemlerine gerekçe yapması kendi içinde bir totolojidir ve bu totoloji eylemlerinden sorumsuz yürütme ve idare yaratmaktadır öte yandan yasa koyucu kamu idarelerinin yardımcı işlerine ilişkin hizmetlerde yeterli sayı yanında yeterli nitelik yani özel bir meslek bilgisi veya uzmanlık da aramaktadır niteliğe ilişkin özel meslek bilgisi veya uzmanlık gerektiren işlerin sözleşmeli personel eliyle görülmesi gerekeceği bir yana bu düzenlemelerde açık bir çelişki ve belirsizlik vardır önce belirsizliği ortaya koymaya çalışalım ve anayasa mahkemesi örneğinden yola çıkalımesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin devletin idari değil yargı fonksiyonunu yerine getiren yargı organı olduğu ve dolayısıyla iptali istenen düzenlemenin kapsamında olmadığı ileri sürülebilirse de mahkemelerin idari işlerine ve dolayısıyla idarî personeline ilişkin işlemleri yargısal değil idarî nitelikte olduğundan çarpıcı ve daha kolay anlaşılır olması nedeniyle anayasa mahkemesi örneği verilmektedir anayasa mahkemesinin kuruluş gerekçesi veya asli görevi misyonu kanunların kanun hükmünde kararnamelerin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetlemek anayasa değişikliklerini şekil bakımından denetlemek ve iii bireysel başvuruları karara bağlamaktır anayasa mahkemesi bu asli yargı görevini ya da yargısal fonksiyonunu genel kurul bölüm ve bölümde görevli yüksek yargıçlar olan başkan başkan vekilleri ve üyelerle yerine getirmektedir dolayısıyla anayasa mahkemesinin asli görevlerine ilişkin karar verme yetkisi bulunan başkan başkan vekilleri ve üyelerin anayasa mahkemesinin asli görevleriniyargı fonksiyonunu yerine getiren kamu görevlileri olduklarında şüphe yoktur ancak anayasa mahkemesinin asli görevlerini yerine getirebilmesi için bunlar dışında kendilerine verilen dosyaların ilk ve esas inceleme raporlarını karar taslaklarını ve diğer işlemlerini hazırlamak görevi bulunan genel kurul raportörleri ile bireysel başvuruların kabul edilebilirliği veya esasına ilişkin karar taslaklarını hazırlayan bireysel başvuru raportörleri görev yapmaktadır karar verme yetkisi bulunmayan ve fakat yargısal görev yürüten raportörlerin anayasa mahkemesinin asli görevlerini mi yoksa yardımcı hizmetlere ilişkin görevleri mi gördüğü iptali istenen düzenlemeye göre belirsizdir bunları da asli görevleri yürüten kamu görevlisi saysak dahi anayasa mahkemesi idari teşkilatında genel sekreter genel sekreter yardımcısı ve bunlara bağlı görev yapan yazı i̇şleri müdürlüğü personel müdürlüğü doktorluk dış i̇lişkiler müdürlüğü teknik hizmetler müdürlüğü i̇dari ve mali i̇şler müdürlüğü gibi tüm kamu idarelerinde aynı veya benzer görevleri yürüten müdürlükler ve bu müdürlüklerde görevli kamu görevlileri vardır bunlardan örneğin doktorluk da görev yapan doktor veya hemşirelerin ya da personel müdürlüğünde görev yapan şefin ya da i̇dari mali i̇şler müdürlüğünde görev yapan satınalma memurunun veyahut da teknik hizmetler müdürlüğünde görev yapan teknikerin yargısal bir görevi olmamakla birlikte anayasa mahkemesine ilişkin asli görevleri mi yoksa yardımcı hizmetlere ilişkin görevleri mi gördükleri iptali istenen düzenleme bağlamında belirsizdir ancak iptali istenen düzenlemenin yorumuna göre raportörlerin doktorluk da görev yapan ve sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında istihdam edilen doktorların ya da i̇dari mali i̇şler müdürlüğünde görev yapan ve genel i̇dare hizmetleri sınıfında istihdam edilen satınalma memurlarının veyahut da teknik hizmetler müdürlüğünde görev yapan ve teknik hizmetler sınıfında istihdam edilen teknikerlerin sayılarının az bulunması veya niteliklerinin yetersiz değerlendirilmesi gerekçeleriyle bu görevler norm kadroya bağlanmışken kadro şartı da aranmaksızın ihaleyle bu görevlerde personel istihdam edilebilecek veya edilemeyecektir buradaki belirsizlik açıktır ve bu belirsizlik devletin yargı fonksiyonunu yerine getiren anayasa mahkemesi için değil hem istihdam edilen hizmet sınıfları hem kadrogörev unvanları ve hem de çalışılan hizmet birimleri açısından tüm kamu idareleri için geçerlidir çelişki ise şuradadır yasa koyucu bir yandan yardımcı hizmetlere ilişkin görevlerde ihaleyi öngörürken diğer yandan yardımcı işlerde istihdam edilen personelin yeterli nitelik de bulunmamasını da ihale ile personel istihdamının gerekçesi yapmıştır oysa yardımcı hizmetler ile nitelik arasında ters yönlü bir ilişki vardır anayasa mahkemesi i̇dari mali i̇şler müdürlüğünde görevli hizmetli veya mübaşir yardımcı hizmetlerden ise hukuksal olarak bu görevlerde yeterli nitelik aranamaz çünkü kural olarak özel meslek bilgisi veya uzmanlığa dayanmayan herkesin yapabileceği vasıfsız işlerde nitelik olamayacağından vasıfsız işleri yürütenlerin niteliğinin yeterliliği veya yetersizliğinden söz edilemez dolayısıylaesas sayısı karar sayısı yardımcı hizmetlerde yeterli nitelik aranması açık bir çelişkidir anayasa mahkemesinde ancak raportörlük genel sekreterlik müdürlük şeflik gibi görevler için yeterli nitelik aranabilir ki yeterli sayılmanın veya sayılmamanın şartları bu görevlere atanmaya ve görevden almaya ilişkin mevzuatında kurallaştırılmıştır bu durumda anayasa mahkemesi raportörlüğü veya genel sekreterliği ya da i̇dari mali i̇şler müdürlüğü ya da personel müdürlüğü şefliği veyahut da satınalma memurluğu görevleri yardımcı işlerden sayılıyor ise nitelik aranan bu görevlere nasıl ve ne şekilde atanılacağı ve görevlerinden nasıl alınacağı mevzuatında da kurallaştırılmışken nitelik aranan bu görevlerin yardımcı işlerden sayılacak olması başka bir açık çelişkidir bu çelişki sadece anayasa mahkemesi için değil tek tek asli görevleri dikkate alındığında hem istihdam edilen hizmet sınıfı hem kadrogörev unvanı hem de çalışılan hizmet birimleri bağlamında tüm kamu idareleri için geçerlidir anayasa mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği üzere anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasa koyucunun üstünde anayasa ve hukukun üstün kurallarının bulunduğunun bilincinde olan yargı denetimine açık devlettir hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirliliktir belirlilik ilkesine göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup kişinin yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye ne tür müdahale yetkisini verdiğini bilmesini gerektirir hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yukarıda açıklandığı üzere idarelerce kanun tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması hâlinde personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılabileceğine ilişkin düzenleme kendi içinde hukuksal bir totoloji olduğu hukuksal çelişki içerdiği ve hukuksal belirsizlik taşıdığı için anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin birinci cümlesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrası bendi numaralı alt bendinin ikinci cümlesiyle idarelerce kanun tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması hâlinde personel çalıştırılmasına dayalı ihaleye çıkılabilecek yardımcı işlere ilişkin hizmet türlerini idarelerin teşkilat görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı yerleşik yargı içtihatları ile tarihli ve sayılı i̇ş kanununun maddesinin yedinci fıkrası dikkate alınmak suretiyle idareler itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte belirlemeye işçi işveren ve kamu görevlileri konfederasyonları çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı hazineesas sayısı karar sayısı müsteşarlığı ve devlet personel başkanlığının görüşü ve maliye bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulu yetkili kılınmaktadır bu düzenlemeye göre idarelerce kanun tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen ve dolayısıyla istihdam edilmelerinin temelinde yasama faaliyeti kanun yatan personelin yürüttüğü yardımcı işlere ilişkin hizmet türlerini yani kamu hizmetlerinin hangi kısımlarının kamu idarelerinin görevlerine ilişkin asli hizmetler hangi kısımlarının ise yardımcı işlere ilişkin hizmetler olduğunu yasama organı yasayla değil yürütme organı olan bakanlar kurulu idari işlemle belirleyecek bakanlar kurulu bu belirlemeyi idarelerin teşkilatı görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı yerleşik yargı içtihatları ile tarihli ve sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin yedinci fıkrasını dikkate alarak idareler itibariyle ayrı ayrı yapabileceği gibi tümünü kapsar şekilde birlikte de yapabilecektir oysa bakanlar kurulunun yapacağı belirlemenin yasa konusu olması bir yana kamu hizmetleri niteliği ve içeriği itibariyle birbirini tamamlayan bir bütündür nitekim kamu idarelerinden bakanlıkların kuruluş ve görev esaslarına ilişkin temel yasal düzenleme olan tarihli ve sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında bakanlıkların kurulmasında zorunlu esaslar a i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür teşkilatlanmada görev ve yetkilerin tespitinde bu bütünlük bozulamaz bakanlıkların kuruluş ve teşkilatlanmalarında etkili bir idare iş bölümü kontrol ve koordinasyonun sağlanması esastır aynı ve benzer hizmet veya görevlerin tek bir bakanlık tarafından veya sorumluluğunda yürütülmesi atıl kapasite ve kaynak israfının önlenmesi esastır şeklinde sıralanmış maddesinde bakanlık merkez teşkilatının a bakanlıkların hizmet ve görev alanlarına giren faaliyetlerini yürüten anahizmet birimleri bakana ve anahizmet birimleri ile bağlı ve ilgili kuruluşlara istişari mahiyette yardımcı olan teknik idari hukuki ve mali konularda faaliyette bulunan danışma ve denetim birimleri yukarıdaki birimlere yardımcı olan ve her bakanlıkta zorunlu olarak yürütülmesi gereken idari mali güvenlik ve sivil savunma gibi hizmetleri yerine getirmekle görevli yardımcı birimlerden oluşacağı belirtilmiş bakanlıklar ile bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların kuruluş görev ve teşkilat kanunları da bu temel ilkelere dayandırılmıştır örneğin tarihli ve sayılı khknin maddesine göre gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının görevleri bitkisel ve hayvansal üretim ile su ürünleri üretiminin geliştirilmesi tarım sektörünün geliştirilmesine ve tarım politikalarının oluşturulmasına yönelik araştırmalar yapılması gıda üretimi güvenliği ve güvenirliği kırsal kalkınma toprak su kaynakları ve biyoçeşitliliğin korunması verimli kullanılmasının sağlanması çiftçininesas sayısı karar sayısı örgütlenmesi ve bilinçlendirilmesi tarımsal desteklemelerin etkin bir şekilde yönetilmesi tarımsal piyasaların düzenlenmesi gibi ana faaliyet konularının gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak gıda tarım ve hayvancılığa yönelik genel politikaları belirlemek uygulanmasını izlemek ve denetlemek iken tarihli ve sayılı kanunun maddesinde karayolları genel müdürlüğünün otoyollar ile devlet ve il yolları ağına giren karayollarına ilişkin görevleri adan oya onsekiz bent halinde sıralanmıştır sayılı khknin maddesinde gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının hizmet birimleri teşkilatı ana hizmet birimleri danışma ve denetim birimleri yardımcıdestek hizmet birimleri ayrımına gidilmeksizin düzenlenirken sayılı kanunun maddesinde karayolları genel müdürlüğünün hizmet birimleri teşkilatı ana hizmet birimleri danışma ve denetim birimleri yardımcıdestek hizmet birimlerine dayalı olarak sıralanmıştır teşkilat yapısının hizmet birimleri sıralamasında ana hizmet birimi danışma ve denetim birimi yardımcı hizmet birimi sıralaması yapılsın ya da yapılmasın kamu idarelerinin asli faaliyet ve görev alanları ana hizmet birimleri arasında teftiş kuruludenetim birimi başkanlığı strateji geliştirme başkanlığı hukuk müşavirliği basın müşavirliği vb danışma ve denetim birimleri arasında insan kaynaklarıpersonel dairesi başkanlığı destek hizmetleriidari mali işler daire başkanlığı bilgi teknolojileri daire başkanlığı eğitim yayım daire başkanlığı vb ise yardımcı hizmet birimleri arasında yer almaktadır kamu idarelerinin asli görev ve faaliyet alanları ana hizmet birimlerinin yürüttüğü görevler asli hizmetlerden danışma ve denetim birimleri ile yardımcı hizmet birimlerinin yürüttüğü görevler yardımcı işlere ilişkin hizmetlerden sayılmakla birlikte asli hizmetlerle denetim danışma ve yardımcı hizmetler ve dolayısıyla ana hizmet birimlerinin yürüttüğü görevlerle denetim danışma ve yardımcı hizmet birimlerinin yürüttüğü görevler arasında birbirini tamamlayan ve birindeki eksiklik diğerine yansıyan bütünlük ilişkisi vardır ve ana hizmet birimlerinin görevlerini yapabilmesi her hizmet sınıfı ile görevkadro unvanından personelin istihdam edildiği denetim danışma ve yardımcı hizmet birimlerinin görevlerini yapmasından geçmektedir örneğin danışma ve denetim birimleri arasında yer alan strateji geliştirme daire başkanlıkları asıl olarak sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununa göre stratejik plan performans programı ve bütçe ile mali rapor ve faaliyet raporlarını hazırlamak destek hizmetleri daire başkanlıkları ise ana hizmet birimlerinin görevlerine ilişkin ihale kiralama ve satın alma gibi mali işlerle temizlik güvenlik aydınlatma ısınma onarım taşıma ve benzeri hizmetleri yürütmekle görevlidirler stratejik plan ile performans programı hazırlanıp proje ve faaliyetlere kaynak tahsis edilmeden ana hizmet birimlerinin yürütmesi gereken görevlerin nasıl ne şekilde ve ne ölçüde yürütüleceği bilinemeyeceği gibi proje ve faaliyetlerin ihalesi yapılmadan gerekli kiralama ve satın alma işlemleri yerine getirilmeden asli hizmetlerin yürütülmesi de mümkün değildir bunların kamu personeli eliyle değil de iptali istenen kurala göre ihaleyle özel sektör çalışanları eliyle yerine getirilebileceği ileri sürülebilirse de planlama programlama bütçeleme ihale kiralama satınalma mali raporlama gibi kamu hizmetlerinin kamu hukukuna tabi idari süreçlerde yürütülmesi gereken hizmetlerden olduğu ceza kanunlarında bu görevleri yürüten memurlara özgü suçlar oluşturulduğu bunların idari ve mali sorumluluk doğuran işlemler olduğu tüm bu işlemlerin sayıştay denetimi ve hesap yargılamasına konu oluşturduğu sayıştaya karşı mali sorumluluğu olan harcama yetkilisi gerçekleştirme görevlisi muhasebe yetkilisi satınalma memuru avans ve kredi mutemedi gibi memurlar ile ihale komisyonu satınalma komisyonu muayene ve kabul komisyonu yapı denetimkontrol teşkilatı gibi kurul ve heyetlerde görevli başkan ve üyelerin kamu görevlisi olmak zorundaesas sayısı karar sayısı oldukları hususları göz önüne alındığında kamu idarelerinin kuruluş ve teşkilat kanunları ile teşkilatlarına göre danışma ve denetim birimleri ile yardımcıdestek hizmeti birimleri tarafından asli hizmetlere yardımcıdestek olmak amacıyla her hizmet sınıfından ve kadrogörev unvanından memurlar eliyle yürütülen işlere ilişkin hizmetlerin kamu hukuku bağlamında her şart ve koşulda kamu personeli eliyle yürütülmesi gerekeceği sonucu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır anayasanın maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kuralına yer verilmiştir bu bağlamda devletin yasama ve yargı fonksiyonu ile yürütmenin siyasi faaliyetleri dışında kalan ve siyasi birliğin ortak işlerini yani kamu hizmetlerini kamu yararına yürütmek amacıyla devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinden mahalli idareler ki̇tler yükseköğretim kurumları trt vb oluşan idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenmek durumundadır bu bütünlük bozulamayacağı gibi bütünlük içindeki kamu hizmetlerini yürütecek memur ve diğer kamu görevlilerinin statüsü ile görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesi de anayasal bir kuraldır siyasi topluluğun süreklilik taşıyan ortak işlerininihtiyaçlarının ve bu bağlamda kamu hizmetlerinin kamu gücünü kullanan idari personel eliyle kamu hukukuna tabi idari süreçlerde idari karar iş işlem ve eylemlerle kamu yararına yürütülmesi kamu idarelerinin tanımlayıcı ortak ve temel özellikleridir kamu idaresinin kuruluşu görevleri çalışması ve görevlileri kanunlarla düzenlendiği ve kamu idaresi kamu gücünü kamu personeli eliyle kullandığı için kamu idaresi alanında kanuna bağlılık ilkesi geçerlidir kanuna bağlılık ilkesinin geçerli olduğu kamu hizmetleri alanında kamu idarelerinin birbirini tamamlayan bütünlük içindeki görevlerinin bakanlar kurulu kararıyla asli görevlere ilişkin hizmetler ve yardımcı işlere ilişkin hizmetler şeklinde ayrılarak yardımcı işlere ilişkin hizmetlerin ihaleyle gördürülmesi anayasanın maddesindeki idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kuralıyla bağdaşmamaktadır kaldı ki anayasanın maddesinde idarenin bütünlüğü ve kanuniliği ilkesine yer verilmenin yanında maddesinde devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işleri kanunla düzenlenecek olan memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği kurallaştırılmıştır kamu idarelerinin ana hizmet birimleri tarafından yürütülen görevler yanında bunları tamamlayarak bunlarla bütünlük oluşturan yardımcı işlere ilişkin danışma ve denetim ile yardımcıdestek hizmeti birimleri tarafından yürütülen görevler de memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından genel idare esaslarına göre yürütülmekle yükümlü olunan kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olmasına rağmen memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yürütülecek yardımcı işlere ilişkin hizmetlerin ihale ile özel hukuk hükümlerine tabi özel sektör kuruluşlarına gördürülecek olması ve üstelik ihale ile gördürülecek yardımcı işlere ilişkin hizmetlerin kanunla belirlenmek yerine bakanlar kurulu kararıyla belirlenecek olması anayasanın maddesine aykırıdır bakanlar kurulunun yardımcı işlere ilişkin hizmetleri idareler itibariyle ayrı ayrı ve veya tümünü kapsar şekilde birlikte belirleme yetkisini idarelerin teşkilatı görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı yerleşik yargı içtihatları ile tarihli ve sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin yedinci fıkrasını dikkate alarak yapacağı ileri sürülebilirse de yasadaki buesas sayısı karar sayısı ölçütler yukarıda anayasa mahkemesi gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı ve karayolları genel müdürlüğü örneklerinde ortaya konmaya çalışıldığı üzere istihdam edilen hizmet sınıfı kadrogörev unvanı ve çalışılan birim bağlamında hukuksal belirsizliğe yol açmanın yanında yasayla düzenlemenin asgari şartlarını da taşımamaktadır anayasanın maddesinde yer verilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinin temel unsurlarından biri hukuki belirliliktir hukuki belirlilik ilkesine göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup normların öngörülebilir olmasını kişilerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinde ise yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasayla düzenleme ilkesinin düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesinin değil bunların yasa metninde kurallaştırılmış olmasının anlaşılması gerektiği belirtilmiştir kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade etmektedir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olduğundan anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkelerin konulması çerçevenin çizilmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı düzenleme yetkisinin yürütmenin takdirine bırakılmaması gerekir i̇ptali istenen düzenlemede ihale ile gördürülecek yardımcı işlere ilişkin hizmetleri belirlemede bakanlar kurulunun idarelerin teşkilatı görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı yerleşik yargı içtihatları ile tarihli ve sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin yedinci fıkrasını dikkate alacak olması istihdam edilen hizmet sınıfı kadrogörev unvanı ve çalışılan hizmet birimleri ile işçilerin pozisyonları bağlamında hukuksal belirsizliği ortadan kaldırmadığı gibi kamu idarelerinin tamamı göz önüne alındığında belirsiz hizmet sınıfları belirsiz kadrogörev unvanları ve belirsiz hizmet birimleri ile belirsiz işçi pozisyonlarını kapsayabilecek bir alanı düzenleme yetkisinin bu belirsizlikleri ortadan kaldıracak ilke ve ölçütler de getirilmeden bakanlar kuruluna verilmesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ile maddesindeki yasama yetkisinin devredilmezliği ilkeleriyle bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrası bendi numaralı alt bendinin ikinci cümlesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanununun maddesine eklenen üçüncü fıkradaki kamu işveren sendikası tarafındanesas sayısı karar sayısı yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez sayılı kanunun nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret fa
4,019
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yukarıda belirtilen dava ile ilgili olarak mahkememizce yapılan ön inceleme sonucunda mahkememizin yetkili olduğu başvurunun süresi içinde yapıldığı başvuru konusu idari yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olduğu ve başvuranın buna hakkı olduğu anlaşılmakla başvurunun usulden kabulüne karar verilmiş ancak idari yaptırımın uygulanmasına dayanak teşkil eden hükmün anayasaya aykırı olması sebebiyle bu konuda anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir zira ceza hukukunda fiil kişinin haricî nesnel bir davranışıdır yani kişinin başkalarınca algılanabilen bir davranışıdır bu anlamda olmak üzere kişiden çıkarak haricileşmiş bir fiil olmadıkça suç da olmaz buradan suçun maddî unsuru olan filsiz suç olmaz mutlak kuralı ortaya çıkmaktadır kural ceza hukuku düzeninin niteliğini belirlemede mihenk taşıdır anayasa maddesinde kanunun suç saymadığı bir fiilden söz ederken açıkça fıilsiz suç olmaz kuralına vurgu yapmış olmaktadır aynı şekilde tcknun maddesinde kanunun suç saymadığı bir fiilden söz edilmektedir bu demektir ki suçun maddesini fiil oluşturmaktadır bugün fıilsiz suç olmaz kuralı uygar bir ceza hukukunun kendisinden vazgeçmesi imkansız olan bir temel taşıdır bir hareket yoksa ortada ne bir fiil ne de bir suç vardır hareket olumlu veya olumsuz bir biçimde ortaya çıkabilir olumlu bir biçimde ortaya çıkan hareket yapmak olumsuz bir biçimde ortaya çıkan hareket yapmamaktan ibaret bulunmaktadır yapmak biçiminde ortaya çıktığında harekete icra hareketi yapmamak biçimindeortaya çıktığında harekete ihmal hareketi denmektedir i̇hmal hareketi de insanın nesnel yani harici bir davranışıdır ortada icra veya ihmal hareketi olmadıkça bir suçun da bulunmadığının kabulü zorunludur anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar kenar başlıklı maddesinin yedinci fıkrasında ceza sorumluluğu şahsidirhükmü yer almaktadır ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel kurallarındandır cezaların şahsiliğinden amaç bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır başka bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır anayasanın maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tâbidir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı bu bilgiler ışığında dava konusu somut olay incelendiğinde başvuruda bulunan ün kendi adına kayıtlı bulunan bf plaka sayılı aracı isimli şahsa kiraladığı isimli şahsın ise ün bilgisi dışında aracı üçüncü kişi olan isimli şahsa verdiği emniyet görevlileri tarafından yapılan kontrol sırasında in aracı sürücü belgesiz olarak kullandığının tespit edildiği bu nedenle sürücü olan ceza verildiği ancak sürücünün araç sahibi olmaması nedeniyle araç sahibi olan de iptali istenen sayılı karayolları trafik kanunu maddesinin fikrasının tümcesinde yazılı sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenirhükmü uyarınca ceza uygulandığı anlaşılmıştır somut olayda da görüleceği üzere kişi sahibi olduğu aracının başkası tarafından sürücü belgesiz olarak kullanıldığı konusunda bilgi sahibi olmasa kısacası bu konuda herhangi biresas sayısı karar sayısı kusuru kastı veya özen ve dikkat yükümlüğüne aykırı davranışı olmasa dahi iptali istenen söz konusu hüküm uyarınca cezaya muhatap olmaktadırbu konuda istisnai bir örnek vermek gerekirse alınan her türlü önlem ve tedbire rağmen bir kişinin aracının sürücü belgesi sahibi olmayan bir hırsız tarafından çalınması ve hırsızın yakalanması durumunda dahi suçun mağduru olan araç sahibine de bu hüküm uyarınca para cezası verilmek zorunda kalınacaktır zira kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere araç sahibine ceza verilmesi için herhangi bir kusurunun olması şartı aranmamaktadır kişinin sadece araç sahibi olması ceza alması için yeterlidir oysa ki aynı kanunun maddesinde benzer bir düzenlemede araç kullandıran kişilerin cezalandırılacağı belirtilerek açıkça kusur sorumluluğuna vurgu yapılmıştır her ne kadar hukuki sorumluluk açısından aynı kanunda işletenin araç sahibi kusursuz sorumluluğu kabul edilmiş ise de aynı ilkenin cezai sorumluluk yönünden de kabulü mümkün değildir sonuç olarak görülmektedir ki iptali istenen söz konusu kanun hükmü uyarınca bir kimsenin icrai ehliyetsiz araç kullanması için birini teşvik etme vs veya ihmali ehliyetsiz araç kullanılmasına göz yumma vs herhangi bir hareketi olmasa veya tespit edilemese dahi sadece araç sahibi olmasından dolayı başkasının bir fiili nedeniyle ehliyetsiz araç kullanma ceza alması söz konusu olmaktadır bu nedenle anayasasının maddesine aykırılık teşkil eden sayılı karayolları trafik kanunu maddesinin fıkrasinin tümcesinde yazılı sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir cümlesinin iptali için anayasa mahkernesine başvurmak gerektiğine mahkememizce kanaat getirilmiştir
666
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran yargıtay hukuk dairesinin iptal isteminin gerekçesi anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararma özet olarak alınan gerekçesinin aynıdır
27
esas sayısı karar sayısı sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı yüksek seçim kurulunun teşkilat ve görevleri hakkında kanunun geçici maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kural ile yüksek seçim kurulu başkan ve üyelerinin görev süresi bir yıl uzatılarak yılında yapılacak seçimlerin yılı ocak ayında yapılması öngörülmüştür böylece kanuni görev süresi bitmiş olan mevcut başkan ve üyelerin yılı mart ayında yapılacak yerel seçimlerin yönetim ve denetiminde görev alması sağlanmıştır yapılan değişikliğin gerekçesi olarak mevcut üyelerin mart tarihinde yapılacak yerel seçimlerle ilgili seçim takvimi başladığından üye seçimi yapılmasının seçimlerin düzen içinde yürütülmesine zarar verebileceği belirtilmiştir teklifte ilgili maddenin gerekçesi şöyledir yüksek seçim kurulunun bazı üyelerinin görev süresi yılı ocak ayında sona erecek olup bu üyeler bakımından ocak ayı içinde yenileme seçimlerinin yapılması gerekmektedir mart tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimlerinin başlangıç tarihi ocak olduğundan seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesi söz konusu olacaktır bu durum anayasanın uncu maddesinde vurgulanan seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturabilecektir ysk üyeleri görev yaptıkları süreçte seçim hukuku alanında uzmanlaşmaktadırlar mevcut üyelerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanılmasında fayda mülahaza edilmektedir türkiye büyük millet meclisi geçmiş dönemlerde de mevcut üyelerin bilgi ve tecrübesinden faydalanmak amacıyla benzeri düzenlemeleri yasalaştırmış olup yılında sayılı kanunla ve yılında sayılı kanunla mevcut ysk üyelerinin görev süreleri uzatılmıştır sayılı kanunun geçici inci maddesinin birinci fıkrası sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda yer alan yüksek seçim kurulu üyelerinin görev süresine ilişkin hükmü esas alarak üyelerin kalan görev sürelerini tamamlamasını öngörmüştür bu hüküm sayılı kanundan sayılı kanuna sorunsuz geçişi sağlamak amacıyla ihdas edilmiş olup halen hükmünü icra etmektedir yapılan düzenlemeyle yılında yapılacak üye seçiminin yılında yılında yapılacak üye seçiminin ise yılında yapılması öngörülerek mevcut üyelerin görev süreleri bir yıl uzatılmaktadır başkan ve başkanvekilleri de getirilen düzenleme kapsamında yer almaktadır yüksek seçim kurulu üyelerinin seçimi görev ve yetkileri sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda düzenlenmişken tarihli ve sayılı yüksek seçim kurulunun teşkilat ve görevleri hakkında kanun ile yeniden düzenlenmiştir geçici madde ise daha önce seçilmiş olan üyelerin görev sürelerini tamamlayacağını öngören bir geçiş hükmüdür söz konusu kural mevcut başkan ve başkanvekili ile üyeler kalan görev sürelerini tamamlar yılında yapılan yenileme seçimiyle seçilen üyelerin yerine yılı ocak ayında yenileme seçimi yapılır şeklinde iken dava konusu kuralla ikinci cümle değiştirilerek kurul üyelerinden yılında görevi sona ereceklerin yerine yılı ocak ayında yılında görevi sona ereceklerin yerine ise yılı ocak ayında yenileme seçimi yapılır hükmü getirilmiştiresas sayısı karar sayısı söz konusu kural bir seçim hükmü olup anayasanın maddesinde güvence altına alınan seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağı belirten ilkeye aykırıdır anayasanın seçme seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları başlıklı maddesine yılında eklenen yedinci fıkrada seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz hükmü yer almaktadır bu hükmün değişiklik gerekçesinde konjonktürel değişikliklere seçim kanunları açısından yer verilmemesi amaçlanmıştır denilmektedir anayasa koyucu söz konusu değişiklikle seçimlere kısa süre kala günün koşullarında iktidardaki çoğunluğun kendi lehine olacak düzenlemeler yapmasını önlemeyi amaçlamıştır geçmişte sayılı yasada ve yıllarında yapılan değişikliklerle ysk üyelerinin görev sürelerinin uzatılması yoluna gidilebilmiştir seçimlerle ilgili yasalarda yapılan bu gibi değişikliklerin yarattığı tartışmaları da göz önüne alan anayasa koyucu yılında yapılan değişiklikle anayasanın maddesine son fıkra olarak ‘seçim yasalarında yapılan değişikliklerin bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı yolunda bir hüküm eklemiştir böylece söz konusu yasal değişikliklerin yinelenmesi anayasal düzenleme yoluyla engellenmesi amaçlanmıştır anayasanın maddesinde yer alan hükmün öncelikle siyasal organlara yapılacak seçimleri kapsadığına kuşku yoktur nitekim anayasa mahkemesi bir kararında söz konusu anayasal hükmün siyasi organlara yapılacak seçimleri kapsadığını belirtmiştir yılında yapılan anayasa değişikliği ile maddeye eklenen ‘seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz yolundaki düzenlemenin ‘konjonktürel değişikliklere seçim kanunları açısından yer verilmemesi amaçlanmıştır şeklinde açıklanan gerekçesi de bu maddenin siyasal karar organları yönünden seçme ve seçilme hakkını düzenlediğini ve tbmmde çoğunluğu oluşturan partinin seçime bir yıl kala seçim kanunlarında kendi lehine değişiklik yapılmasının önüne geçilmek istenildiğini göstermektedir k mahkemeye göre anayasanın maddesinin gerek sistematik yorumu gerekse amaçsal yorumu maddede öngörülen seçme ve seçilme hakkının vatandaşların ülkedeki siyasal karar organlarının oluşumu için yapılacak seçimler yönünden seçme ve seçilme hakkını içerdiği bu anlamda mahalli idareler genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kapsadığı anlaşılmaktadır k yüksek seçim kurulu bir siyasal organ olmamakla birlikte anayasanın maddesi gereği seçimlerin düzen içinde yürütülmesi ve dürüstlüğünü sağlamak yüksek seçim kurulunun görevidir dolayısıyla anayasanın maddesinde öngörülen seçim ilkelerinin hayata geçirilmesi seçim güvenliği ve seçimlerin dürüstlüğünün sağlanmasından sorumlu olan bir organın seçimlerinin de spekülasyonlardan uzak olması ve konjonktürel olarak bu seçimlere müdahale edilmemesi seçimlerin dürüstlüğü ilkesinin bir gereğidir anayasanın maddesinde yapılan değişikliğin amacının seçimlerin dürüstlüğünü ve serbest seçim ilkesini güvence altına almak olduğu gözetildiğinde anayasanın amaçsal yorumundan son hükmünün yüksek seçim kurulu seçimlerini de kapsadığı çıkarılabilecektir zira konjonktürel nedenlerle ysk seçimlerine müdahale edilmesi seçimin dürüstlüğünün güvencesi olması gereken bu kurumun güvenilirliğini ortadan kaldırır veesas sayısı karar sayısı seçimleri her türlü şaibeye açık hale getirir oysa anayasa koyucu bu kurumun tarafsızlığının ve bağımsızlığının öncelikle üyelerinin seçimi ile sağlanacağını öngördüğünden seçim yöntemini bizzat anayasada düzenlemiş ve kanunlara bırakmamıştır anayasada sadece üyelerin görev süresi düzenlenmemiştir bu kanuna bırakılmıştır ancak yukarıda belirtildiği gibi yasa koyucu geçmişte de konjonktürel nedenlerle ysk üyelerinin görev süresine müdahale etmiştir bu tür müdahalelerin seçim hukukunda neden olduğu istikrarsızlık ve belirsizlikleri dikkate alan anayasa koyucu yılında anayasal norm yoluyla bir seçimden diğerine değişen konjonktürel düzenlemeleri önlemeyi amaçlamıştır yüksek yargıçlardan oluşan ve üyelerin yeniden seçilme olanağı bulunan bir kurulun başkan ve üyelerinin görev süresinin yasayla uzatılmasının hiçbir haklı nedeni ve kamu yararına dayanan gerekçesi olamaz i̇ptali istenen yasanın değişiklik gerekçesinde kurulun üyelerinin yarısının seçiminin yılı ocak ayında yapılacağından bahisle mart tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimlerinin başlangıç tarihi ocak olduğundan seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesinin söz konusu olacağı ve bu durumun anayasanın maddesinde vurgulanan seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturabileceği belirtilmiştir yüksek yargıçlardan oluşan ysk üyelerinin seçim hukukunu üye seçildikten sonra öğrenecekleri varsayılamayacağına göre kurul üyelerinin bir kısmının yerel seçim takvimi başladıktan sonra seçilmesinin nasıl bir soruna yol açacağını anlamak mümkün değildir tam tersine tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine göre davranmak zorunda olan yüksek yargıçların seçimin bir yıl ertelenmesinin kurulun tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda kuşkulara neden olması kaçınılmazdır ysk ile ilgili düzenlemeler ysknın yetki ve görevleri konusu ve sayılı yasalar tarafından düzenlenmiştir bu yasaların anayasada belirtilen seçim yasaları kapsamındaki yasalar olduğunda kuşku yoktur bu nedenle iptal talebinin konusunu oluşturan yasal düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır seçilecek üyelerin seçim hukukunu bilmedikleri iması yargıçların ehliyet ve liyakat sorununu gündeme getirir ki böyle bir yaklaşım anayasanın diğer maddeleri bakımından da sorun teşkil eder anayasayı ve mart seçimlerine uygulanacak yasalar çerçevesinde oluşan ve az çok istikrar kazanan seçim hukukunu bilmeme iması ysk üyeliğine potansiyel aday yüksek yargıçların haysiyetini zedeleyici bir düzenlemedir bu bakımdan söz konusu düzenleme yüksek yargıçların haysiyetini zedeleyici muamele olarak da değerlendirilebilir sayılı kanunun maddesiyle sayılı yasada yapılan değişikliğin anayasanın son maddesi nedeniyle yılındaki seçimlerde uygulama yeteneği bulunmadığından ysknın başkan ve üyelerinden görev süresi yılı ocak ayında dolanların üye olarak faaliyet yürütmeleri mümkün değildir seçimlere dair olduğu açık olan bir konunun ysk teşkilat kanununda düzenlenmiş olması söz konusu kuralı anayasanın maddesi kapsamı dışına çıkarmaz nitekim söz konusu kural yılı aralık ayında sayılı yasa yürürlüğe girinceye kadar sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda düzenlenmekteydi dolayısıyla kuralın yer aldığı yasanın seçim kanunu olmaması kuralın seçimlere ilişkin bir kural olduğu gerçeğini değiştirmemektedir anayasanın maddesinin son fıkrasındaki seçim kanunlarında yapılan değişiklikler kapsamında yer alan iptali istenen ek maddenin seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içindeesas sayısı karar sayısı yapılacak seçimlerde uygulanmaz hükmüne aykırılık oluşturduğu kabul edilmelidir yasa adının seçim kanunu olmaması anayasa değişikliğinin amacı açısından ölçüt alınamaz çünkü madde de kullanılan seçim kanunları seçim hukukunu oluşturan ve seçimleri doğrudan etkileyen yasalar olarak anlaşılmalıdır bu nedenle yasanın adından çok yasanın içerik itibari ile seçim hukukunu etkileme olasılığı öne çıkarılmalıdır açıklanan bu nedenlerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırı olup iptali gerekir diğer taraftan anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında seçimler ve halkoylamasının serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı belirtilmiştir demokratik anlamda meşruiyetin kaynağı olan seçimlerin her türlü şaibeden uzak bir şekilde denetime açık saydamlığın sağlandığı bir ortamda seçmenlerin oylarını sandıklara erişimde bir sıkıntı yaşamadan kullanmaları sağlanmalıdır anayasa mahkemesine göre seçimlerin demokrasideki önemi devletin oyların serbestliğini etkileyecek yanlı girişim ve eylemlere karşı önlem alınmasını zorunlu kılmıştır seçimlerin dürüstlük kurallarına uygun biçimde yapılması devletin başta gelen yükümlülüğüdür bu konuda gösterilecek özen rejimin sağlıklı yaşamı için temel koşuldur seçimler demokratik düzenin başlıca kaynağı ve geçerlik göstergesidir kaldı ki maddenin ikinci fıkrasındaki ilkeler de dürüstlük ilkesini özetlemekte onunla birleşmekte bütünleşmektedir k anayasanın maddesinde seçimlerin dürüstlüğünü sağlama görevi yüksek seçim kuruluna verilmiştir seçimlerin dürüstlüğü ilkesi serbest seçim ilkesinin bir boyutu ve gereğidir zira dürüst bir şekilde yapılmayan seçimin seçmenin serbest iradesini yansıttığını söylemeye olanak bulunmamaktadır seçimin dürüstlüğünün en temel gereklerinden biri de seçimin yönetim ve denetiminden sorumlu organ olan ysknın tarafsızlığının ve bağımsızlığının güvence altına alınmasıdır tarafsız ve bağımsız olmayan bir organın seçimleri dürüst bir şekilde yönetmesi ve seçim uyuşmazlıklarını tarafsız ve bağımsız bir şekilde objektif hukuki kurallara uygun olarak çözmesi de mümkün olmayacaktır bu durumda serbest olmayan seçimler eşit oy ilkesini de zedeler nitekim türkiyenin de taraf olduğu uluslararası medeni ve siyasi haklar sözleşmesinin kamu yönetimine katılma oy ve seçilme hakkını düzenleyen maddesine ilişkin olarak i̇nsan hakları komitesinin nolu genel yorumunun paragrafında seçimleri yürütecek ve seçimlerin adil tarafsız ve sözleşme ile uyum sağlayan kurallara göre gerçekleşmesini sağlayacak bağımsız bir otorite kurulmalıdır denilmektedir böyle bir otoritenin oy hakkının hayata geçirilmesi açısından önemini belirten komite bu hakların güvence altına alınmamasının sözleşmenin maddesini ihlal edeceğini belirtmiştir yüksek seçim kurulunun üyelerinin görev süresini uzatan yasanın çıkarılmasıyla kendisi bir siyasi partinin üyesi ve başkanı olan cumhurbaşkanının mart tarihinde yapılacak yerel seçimlerde seçim ve propaganda yasaklarına tabi olmadığına dair ysk kararının aynı günlerde verilmiş olması bile başlı başına kurulun tarafsızlığına gölge düşüren ve bağımsızlığı konusunda kuşkular uyandıran bir durumduresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde hakimlerin görevlerinde bağımsız olduğu ve anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak karar verecekleri hükmüne yer verilmek suretiyle yargı bağımsızlığı güvence altına alınmıştır ai̇hm ve aymnin yerleşik içtihadına göre yargı organlarının tarafsız hareket etmelerinin yanı sıra tarafsız da görünmeleri gerekir ai̇hmin ifadesiyle tarafsız olması yetmez tarafsız olduğunu da göstermelidir sramekavusturya series kyprianoukıbrıs xiii taraflar ya da kamuoyu nezdinde bir otoritenin tarafsız ya da bağımsız davranmayabileceği yönünde bir görüntü oluşturulması da tarafsızlık bağımsızlık gereğinin ihlalini oluşturur yargılama makamının tarafsızlığına ilişkin herhangi bir meşru kaygı veya korkuyu bertaraf edecek yeterli güvenceler sunması gerekir aym kt no § alba i̇nşaat tic ltd şti başvurusu no § aynı yönde ai̇hm kararları için bkz feyavusturya hauschildtdanimarka vernesfransa getirilen düzenleme ile hiçbir haklı gerekçe olmadan ysk üyelerinin görev sürelerinin bir yıl uzatılması bu yüksek mahkemenin yürütme erkinin etkisinde kalmasına ve kararlarını tarafsız olarak alamamasına yol açması dolayısıyla hem yargı bağımsızlığı ilkesine hem seçimlerin bağımsız mahkemelerce yönetilmesi ve denetlenmesi ilkesine hem de bireylerin oy hakkına ve seçme ve seçilme hakkına aykırılık oluşturur sayılı kanunun maddesine göre ysk üyeleri altı yıl için seçilirler ve görev süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler görev süresi biten üyelerin yerine yenilerini belirlemek için üç yılda bir ocak ayının ikinci yarısında seçim yapılır böyle bir düzenlemenin ysk ve anayasa mahkemesi gibi yargı organları açısından kısmi yenileme yoluyla oksijenlenme şeklinde bir yarar sağladığı karşılaştırmalı anayasa hukukunun verileri arasında yer almaktadır dolayısıyla ysk üyelerinin tamamının birden yenilenmesi söz konusu değildir ve bir kısmı üç yılda bir yenilenecektir bu nedenle görev süresi biten üyelerin yerine yeni üyelerin seçilmesinin herhangi bir şekilde seçimleri etkilemesi mümkün değildir yasanın değişiklik gerekçesinde ileri sürülen iddianın herhangi bir geçerliliği yoktur yüksek yargıç olan yeni üyelerin de seçim hukukunu bilmedikleri iddia edilemez ysk üyelerini seçecek olan yargıtay ve danıştay yargıçlarının seçim hukukunu bilmeyen kişileri üye seçecekleri gibi bir varsayımın herhangi bir geçerliliği bulunmadığı gibi yukarıda belirtildiği gibi diğer anayasal ilkeler açısından da sorunludur kaldı ki görev süresinin uzatılması sadece ocak da görevleri sona erecek üyelerle sınırlı tutulmayıp görev süreleri ocak de sona erecek olanların da görev sürelerinin ocak e kadar uzatılması öngörülmüştür mart seçimleri için yapıldığı öne sürülen görev süresini uzatma düzenlemesinin sonraki dönemi de kapsaması aslında kullanılan gerekçeyi tamamen dayanaksız kıldığı gibi açık bir çelişki de yaratmaktadır şöyle ki gerekçeyi dayanaksız kılıyor çünkü eğer görev süresi ocak da sona erenler için öngörülen bir yıllık uzatma nedeni mart seçimlerinin güvenli bir biçimde yapılması ise yılında genel veya yerel seçim yapılmayacağına göre görev süreleri ocak de sona erecekler için öngörülen uzatmanın amacı nedir çelişki var çünkü ocak uzatması için önüne geçilmesi amaçlanan sakınca tam tersine ocak uzatması ile yaratılmış olacak zira anayasa gereği tbmm ve cumhurbaşkanlığı seçimleri haziran te yapılacağına göre sayılı yasa ile yapılanesas sayısı karar sayısı uzatma sonucu ysk üyeleri için seçim bu durumda da ocak te yapılma zorunluğu doğacaktır haliyle mart seçimlerinin güvenliği için ysk üye seçimlerinin ocak dan ocak ye erteleme amacı ile taban tabana çelişen bir durum ortaya çıkacak ve ocak te seçilen üyeler ile haziran seçimleri düzenlenecek bu çelişkiyi aşmak için yeni bir görev süresi uzatımı mı olacak eğer görev süresi den e uzatılanların görev süresi bir yıl daha uzatılırsa bu kez ocak te benzer kısır döngü ile karşılaşılacak zira mart te sonraki yerel seçimler yapılacak bu nedenle herhangi bir kamu yararı amacı gözetmeyen ve objektif hiçbir nedene dayanmayan söz konusu değişiklik ysknın tarafsızlığını ve bağımsızlığını zedeleyici niteliktedir anym seçimlerin dürüstlük içinde yapılmasının güvencesi olan bağımsız yargı denetimini zayıflatmış hatta ortadan kaldırmıştır anym dürüstlüğü güvence altına alınmamış bir ortamda seçmenlerin oylarını serbestçe verebilmeleri ve seçmen iradesinin sağlıklı bir şekilde sandıklara yansıtılması mümkün değildir böyle bir seçimin seçme ve seçilme hakkının serbestçe kullanılmasına olanak tanımadığı açıktır anym açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olan kuralın iptal edilmesi gerekir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun iptali istenen maddesi yukarıda açıklandığı gibi açıkça anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve uygulanması halinde telafisi imkânsız sonuçlar doğuracağı açıktır i̇ptali istenen kurallar açık bir şekilde ysknın tarafsızlığına gölge düşürmekte ve bağımsızlığını zedelemektedir diğer taraftan getirilen değişikliğin anayasanın maddesinin son fıkrası gereği bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanması mümkün değildir dolayısıyla ysknın bazı üyelerinin görev süresi sona ermiştir ve yetkisiz ve görevsiz yargıçlarca karar alınması söz konusu kararların geçersiz olmasına hatta yoklukla malul olmasına neden olacaktır söz konusu anayasaya aykırılık dolayısıyla yapılacak yerel seçimlere ilişkin alınacak kararların sıhhati ve geçerliliği tartışmalı hale gelecektir vatandaşların oy hakkını kullanmaları seçimlerin dürüstlüğüne ve güvenilirliğine güvenmelerine bağlıdır ysknın tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda kuşku duyan bireyler oy hakkını kullanmaktan da vazgeçecektir ki bu hem demokrasi hem de insan hakları açısından kabul edilemez bir sonuçtur cumhuriyetin değiştirilemez nitelikleri olan insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkelerinin ihlali söz konusu olacaktır bu düzenleme yalnızca bireylerin temel oy hakkını ihlal etmekle kalmayacak cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan insan haklarına saygılı demokratik laik bir hukuk devleti olma vasfını da ortadan kaldıracaktır yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi anayasaya açıkça aykırı olan kuralın hukuk düzeninden bir an önce ayıklanması gerekir anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devletinin temel gereğidir anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktıresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kuralların uygulanmasından kaynaklanan ağır temel hak ihlallerinin bir an önce sona erdirilmesi ve daha ağır ve telafisi imkânsız sonuçlar doğurmasını engellemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı yüksek seçim kurulunun teşkilat ve görevleri hakkında kanunun geçici maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,613
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran yargıtay hukuk dairesi nin iptal isteminin gerekçesi anayasa mahkemesi nin günlü esas karar sayılı kararına özet olarak alınan gerekçesinin aynıdır
29
esas no karar no i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin itirazının gerekçesi şöyledir davacı vekili vekâletnamesindeki yetkisine dayanarak ayşe bürge aleyhine açılmış olan liralık eşyanın aynen veya bedelen kendilerine verilmesine dair davadan feragat etmiştir feragat hukuk yargılama usulü kanununa göre kesin bir hükmün bütün hukukî sonuçlarını doğurur buna göre bu halde sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesinin no lu karar ve ilâm harcı bölümünün ikinci kısmının bendine göre davacıdan lira harç alınması zorunluğudur zira dava feragat nedeniyle reddedilecektir fazla alınan peşin harç geri verilecektir dava kabul edilecek olsaydı sözü geçen kanunun nolu bölümünün bendine göre toplam lira harcın davalı ayşe bürgeden tahsili gerekecektir görülüyor ki harçlar kanununda yargı harçları bakımından davanın kabulüyle reddi halinde alınacak harç miktarı yönünden farklı esaslar benimsenmiştir diğer bir tabirle gerek sabit görülmediğinden gerekse feragat edildiğinden dava reddedilecek olursa davacıdan sadece lira red harcı alınacaktır dava sabit görüldüğü takdirde ise davalıdan alınması gereken harç miktarı fazla olacaktır yargı yetkisi devletin başta gelen görevlerinden birisidir devlet bunu mümkün olan en ucuz şekilde bağımsız mahkemeler ve yargıçlar vasıtasiyle sağlar ancak bunun yapılması sırasında gerek davacı ve gerekse davalı olan kimseler arasında herhangi bir farklılık ve ayrıcalık tanınamaz türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç bölümüyle herkes dil ırk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz hükmünü taşıyan nci maddesi ve anayasanın ruhu buna engeldir herkes dava açarken bunun sonuçlarını peşinen kabul etmeye hazır olmak gerekir nasıl ki dava sabit sayılınca bütün yargılama giderleri davalıdan alınıyorsa davanın reddi halinde aynı masraflara davacının katlanması gerekir bu harç yönünden öyle olmalıdır kaldı ki her zaman haklı olan hiç değilse haklı olduğuna gerçekten inanan kimseler dava açmamaktadırlar kanunların boşluklarından yararlanma bir hakkın alınmasını geciktirme karşıdakini baskı altında tutmak gibi çeşitli nedenlerle dava açıldığı da görülmektedir kanunlar kötü niyetli kimseleri korumaz kaybedilen her dava elbette haksız olduğundan değildir kanıtlanamadığından zaman aşımından sair nedenlerden davanın reddedildiği olmaktadır ancak sabit görülen her dava da her zaman onun doğru ve haklı olduğunu göstermez onun için hak almanın dava açmanın ucuz olması gerekeceği şeklindeki bir düşünce farklı harç alınmasını haklı göstermez yukarıdaki nedenlerle davanın reddi halinde lira red harcı alınmasına dair olan sayılı harçlar kanununun yargı harçlariyle ilgili sayılı tarifesinin üncü bölümünün nci kısmının bendinin türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç bölümüyle nci maddesindeki eşitlik ilkesine anayasanın ruhuna aykırı görüldüğünden bu hükmün iptali için resen yüksek anayasa mahkemesine başvurulmasına bütün belgelerin suretleri çıkartılıp dosya halinde durumun yüksek anayasa mahkemesine arzına masrafların davacı vekilinden alınmasına verilecek karar sonucunun beklenmesine bu sebeplerle yargılamanın perşembe saat bırakılmasına karar verilmiştiresas no karar no
418
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin i̇lgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelere eklenmesi ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile sayılı yükseköğretim kurumları öğretim elemanlarının kadroları hakkında kanun hükmünde kararnameye eklenen ek madde in anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kanunun inci maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ve iptali istenen ek madde de yükseköğretim kurumları öğretim görevlisi okutman araştırma görevlisi uzman çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarına açıktan veya naklen atanabilmek için doktora yapanlar hariç öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi ösym tarafından yapılacak merkezi sınavda ve bu sınavı müteakip yükseköğretim kurumlarınca yapılacak giriş sınavında başarılı olma şartı getirilmektedir ayrıca bu sınavın yapılması ve sınavda başarılı sayılmak için gerekli puanların ve diğer hususlara ilişkin ilişkin usul ve esasların belirlenmesi yükseköğretim kurulunun teklifi üzerine bakanlar kuruluna verilmektedir anayasanın inci maddesinde yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek yükseköğretim kurumlarındaki eğitim öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile yükseköğretim kurulu kurulur denilmektedir anayasanın inci maddesi gereğince boş öğretim elemanı kadrolarına yapılacak açıktan atama sayılarının belirlenmesi ve bu kadroların yükseköğretim kurumları itibariyle dağıtımı kullanımı ve diğer hususların yükseköğretim kurulu tarafından yapılması gerekmektedir nitekim tarih ve sayılı yüksek öğretim kanununun tarih ve sayılı kanunun üncü maddesi ile değişik inci maddesi ile yukarıda açıklanan hususların fakültelerde dekanların rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile yerine getirileceği hükme bağlanmıştır bu hüküm aynen şöyledir öğretim görevlileri üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim öğretim ve uygulamaları için kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebilirler öğretim görevlileri ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler öğretim üyesiesas sayısı karar sayısı kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer bunların yeniden atanmaları mümkündür bu takdirde ilk atama usulü uygulanır konservatuarlar ile meslek yüksekokullarına gerektiğinde sürekli olarak öğretim görevlisi atanabilir i̇ptali istenen kural sayılı yüksek öğretim kanununun yukarıda açıklanan hükmünü zımnen yürürlükten kaldırmakta ve anayasanın inci maddesine aykırı bir düzenleme getirmektedir diğer taraftan anayasanın uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasında yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri öğretim düzeyleri ve süreleri yükseköğretime giriş devam ve alınacak harçlar devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri mali işler özlük hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir denilmiştir bu fıkrada belirtilen hususların bakanlar kurulunca çıkarılacak bir yönetmeliğe bırakılması ve bakanlar kurulunun bu görev ve yetkileri tamamen veya kısmen kullanmasının kanun ile öngörülmüş olması anayasanın uncu maddesindeki kanunla düzenleme şartının yerine getirildiğini göstermez kanunla düzenlenme zorunluluğu yükseköğretim kurulunca yürütülmesi gereken görevlerin yasa ile bir başka organa verileceği anlamına gelmez ayrıca anayasanın uncu maddesine göre devletin yükseköğretim kuruluşları üzerindeki görevi denetim ve gözetimle sınırlıdır nitekim anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararında amkd s anayasanın uncu maddesi üniversitelerin bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde uygar ve evrensel karakterde öğretim eğitim araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve cumhuriyetin temel organları içinde bu niteliği ile yer almasını istemiş ve buna göre düzenlemeler yapmıştır anayasanın uncu maddesinde üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların ancak devlet tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen ereğin siyasal çevrelerin özellikle iktidarların ve ayrıca çeşitli baskı gruplarının üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında tutabilmeleri yolunu kapatmak ve bu faaliyetlerin bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini sağlamak olduğunda kuşku yoktur denilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasaya uygunluk denetimi yapılırken anayasanın konuyla ilgili tüm hükümlerinden yararlanmak zarureti vardır çünkü her yasa gibi anayasa da bir bütündür ve tek bir kuralın yeterince açıklık getirmediği durumlarda bütün metnin göz önünde tutulması başka bir anlatımla sözün de açıklık olmayınca özüne gidilmesi ve bunun için de kuralların tümünün incelenmesi öz yönünden yorum yapılırken ileriye dönük ve gerçekçi bir yolun izlenmesi gerekir aym k rg sa anayasa mahkemesinin kararında açıkça vurgulandığı üzere anayasanın üniversiteler konusunda kabul ettiği temel ilke çağdaş öğretim ve eğitime uygun çalışmalarla belirgin bilimsel düzeyde insan gücü yetiştirmekle görevli üniversiteleri dışardan gelebilecek her çeşit baskı ve müdahaleden korumak üniversite eğitim ve öğretimini bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka herhangi bir dış etkiden uzak tutmaktır görüldüğü üzere yükseköğretim kurumlarının özerk bir yapıya sahip olmaları ve bu yapının dışardan gelebilecek her çeşit baskı ve müdahaleden korunması anayasal bir zorunluluktur ve yükseköğretim kurumlarına atanacak öğretim elemanlarının belirli akademik kriterler gözönüne alınarak öğretim elemanının görevlendirileceği yerdeki yönetim kurulu dekan ve rektör onayı ile görevlendirilmesi de bu özerk yapının ayrılmaz bir parçasıdır belirtilen nedenlerle iptali istenen kural kanunla düzenleme şartına aykırı düştüğünden ve yükseköğretim kurumlarının olmazsa olmaz niteliğe sahip özerk yapısını zedelediğinden anayasanın uncu maddesine açıkça aykırıdır öte yandan iptali istenen düzenleme ile merkezi sınavın yapılması ve sınavda başarılı sayılmak için gerekli puanların ve diğer hususlara ilişkin ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda bakanlar kuruluna verilen yetki anayasanın ncı nci inci ve üncü maddelerine de aykırıdır anayasanın üncü maddesi idarenin görevlerinin kanunla düzenleneceği ilkesini ifade etmektedir anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararında da aynen şöyle denilmiştir anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesi yasaların kamu yararına dayanması ögesini içerdiği gibi yasama organı tarafından konulacak kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin gözönünde tutulmasının gerekliliği yine bu ilkenin doğal bir yansımasıdır bu ölçütler ise hukuk kurallarının korunmasında birbiriyle çatışan yararların uzlaştırılmasını zorunlu kılar aynı ilke uyarınca devlet organlarının görev ve yetkilerinin bu çerçevede yasalarla belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur rg sa yürütme yetki ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak yerine getirileceği ilkesinin yer aldığı anayasanın inci maddesinden anlaşılacağı gibi yürütmenin idarenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde yasamaya verilmiştir ve devredilemez devredildiği taktirde kökenini anayasadan almayacağı için anayasanın ncı maddesine aykırı bir yetki niteliğini alır anayasanın üncü maddesine göre idarenin yetkilerinin kanunla gösterilmesi gerekir i̇dareye kendi yetki ve görevlerini kendi işlemleri ile belirleme yetkisi bırakılması asli düzenleme yetkisi verilmesi anlamına gelir ve bu tür bir yetkilendirme anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırı bir yetki devri anlamını taşıresas sayısı karar sayısı bu nedenle söz konusu düzenleme ile bakanlar kuruluna tanınan belirleme yetkisi anayasanın ncı nci inci ve üncü maddelerine de aykırı düşmektedir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır hukuk devletinde hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi için yasakoyucunun öngörülebilir düzenlemeler getirmesi de asıldır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir i̇ptali istenen kural ile yapılan düzenlemede kamu yararı bulunmamaktadır şöyle ki tarih ve sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ve iptali istenen ek inci maddesinin göre yükseköğretim kurumları öğretim görevlisi okutman araştırma görevlisi uzman çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarına naklen veya açıktan yapılacak atamalar için ösym tarafından merkezi yerleştirme sınav sonuçlarının dikkate alınacağı belirtilmektedir bu durum mesleki ve teknik yükseköğretimi olumsuz yönde etkileyecektir çünkü meslek yüksekokullarında kuramsal bilgilerin yanı sıra uygulama ağırlıklı mesleki eğitim programları uygulanmaktadır bu türden ders programlarının yürütülebilmesi için meslek yüksekokullarında lisans düzeyinde öğretim veren fakülte ve yüksekokullardan farklı olarak özellikle uygulamalı dersler atölye ve laboratuarlarda öğretim üyelerinden çok mesleki deneyimi olan ancak akademik kariyeri bulunmayan öğretim elemanları görev almaktadır sanayi deneyimi olan elemanların merkezi sınavlara girmesi ve buradan belirli puanlar alması beklenemez bu yasanın uygulanması durumunda deneyimli kişilerden meslek yüksekokullarında öğretim elemanı olarak yararlanılamayacaktır i̇lgili yasa maddesi ile öğretim elemanlarının alımında birliktelik sağlanılması düşünülmekle birlikte belirli bir meslekte çok uzun süre deneyim kazanmış kişilerin meslek yüksekokullarına atanma koşulları gittikçe zorlaştırılmıştır her ne kadar ösym tarafından yapılacak merkezi sınavın nitelikleri henüz belirli değilse de mesleki deneyimi ölçemeyeceği açıktır örneğin bir kaynakçının nasıl kaynak yaptığı bir turizm elemanının nasıl ön büro veya mutfakta çalıştığının denenemeyeceği taş oymacılığı halıcılık grafik tasarım otomotiv makine konusunda uzman bir kişinin yeteneğinin ölçülemeyeceği gibi meslek eğitim için çok önemli olan iş deneyimine sahip elemanların zaten meslek yüksekokullarına öğretim elemanı olarak çekilmesi zor iken bu yasal düzenleme ile tümüyle ortadan kalkacaktır dünyadaki uygulamalara bakıldığında ise mesleki ve teknik eğitim kurumlarında istihdam edilen öğretim elemanlarının sanayide deneyimi bulunan kişilerden deneyime bağlı olarak seçildiği görülmektedir i̇ptali istenen kuraldan önce benzer bir şekilde öğretim elemanı görevlendirilebilmesi mümkündü nitekim sayılı yükseköğretim kurumları teşkilatı kanununun kurum ve kuruluşların i̇mkanlarından yararlanma başlıklı üncü maddesindeesas sayısı karar sayısı yükseköğretim kurumlarının ve özellikle meslek yüksekokullarının eğitim öğretim faaliyetlerinin yürütülebilmesi için ders araç gereçleri ile öğretim elemanı temin etmek öğrencilere atölye ve sağlık tesisleri ile diğer iş yerleri ve tesislerinde staj ve uygulama imkanları sağlamak üzere ilgili bakanlıklar ile onlara bağlı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarından yararlanılır buna ait esaslar bakanlar kurulu karar ile yürürlüğe konacak bir yönetmelikle belirlenir hükmüne yer verilmiş olup bu hüküm uyarınca bakanlar kurulunun sayılı kararı ile yürürlüğe konulan yükseköğretim kurumlarının bakanlıklar ile onlara bağlı kurum ve kuruluşlardan yararlanma yönetmeliği ile de gerekli düzenleme yapılmıştır bu nedenle meslek yüksekokullarına naklen veya açıktan atanacak öğretim elemanlarında ösym tarafından açılacak olan merkezi sınava girme zorunluluğu getirerek mesleki ve teknik yükseköğretimi olumsuz yönde etkileyecek olan iptali istenen kural ile yapılan düzenleme kamu yararı bulunmadığından hukuk devleti ilkesi ve dolayısıyla anayasanın nci maddesi ile de bağdaşmamaktadır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf sayılı kanunun inci maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek madde in ancak doktorasını tamamlamış bulunanlar için merkezi sınava tıpta uzmanlık tüzüğü hükümlerine göre uzmanlık eğitimine alınanlar için merkezi sınav ve giriş sınavlarına katılma şartı aranmaz şeklindeki ikinci cümlesiyle bu maddenin birinci ve üçüncü cümleleri arasında uygulama açısından ayrılmaz bir beraberlik olduğu için söz konusu ikinci cümlenin de birinci ve üçüncü cümleler için geçerli olan gerekçelerle anayasaya aykırı düştüğünü söylemek gerekmektedir açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin i̇lgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelere eklenmesi ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile sayılı yükseköğretim kurumları öğretim elemanlarının kadroları hakkında kanun hükmünde kararnameye eklenen ek madde anayasanın nci ncı nci inci nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir
1,870
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tc anayasasının maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almaktadır tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükme bağlanmıştır cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemleri hukuka uygun her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmekle kendini yükümlü sayan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu anayasanın ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması da hukuk devletinin ön koşullarındandır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında da herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilmektedir hak arama özgürlüğü yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil aynı zamanda bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır bu hakkın kullanılması yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren güçleştiren engeller kaldırılmalıdır tarafsızlığı ve bağımsızlığından kuşku duyulmayacak şekilde oluşturulmuş bir mahkemeye başvuru olanağının tanınmadığı bir idari rejimin adil yargılanmaya uygun olmadığının kabulü gerekir günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı türkiye i̇statistik kanununun geçici maddesinde bu kanunun yürürlüğe girmesiyle devlet i̇statistik enstitüsü başkanının görevi sona erer türkiye i̇statistik kurumu başkanı kadro ve görevine bu kanunda yer alan şartları taşıyanlar arasından kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde beş yıl süre için yeni atama yapılır atama yapılıncaya kadar mevcut di̇e başkanı görevine devam eder hükmü yer almaktadır dava dosyasının incelenmesinden davacının gazi üniversitesi fen edebiyat fakültesinde yardımcı doçent olarak görev yapmakta iken tarihinde devlet i̇statistik enstitüsü başkanlığına atandığı tarih ve sayılı müşterek kararname ile de görevinden alınarak başbakanlık müşavirliğine atandığı görevden alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada danıştay dairenin günlü k sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anılan kararın davalı türkiye i̇statistik kurumu başkanlığına tebliğ edilmesi üzerine sayılı türkiye i̇statistik kanununun geçici maddesi uyarınca görevine dönmesinin hukukenesas sayısı karar sayısı mümkün olmadığı yönünde günlü sayılı davalı idare işleminin tesis edildiği görülmekte olan davanın da bu işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır hukuk devletinde yasaların ilke olarak genel soyut ve nesnel olmaları gerektiğinden ve idari görevlere atanmalar ve dolayısıyla görevlerin sona erdirilmesi idare fonksiyonuyla ilgili olduğundan görevden alma işlemini yasa ile tesis eden sayılı yasanın geçici maddesi hukuk devleti ilkesi ve yasaların genel soyut sürekli düzenleyici ve nesnel olması ilkesine aykırılık teşkil etmektedir öte yandan sayılı yasanın geçici maddesi ile davacının görevine yasa ile son verilmesi davacının yasama tasarrufuna karşı dava açma hakkı bulunmadığından hak arama özgürlüğünü ortadan kaldırmak suretiyle dava konusu işlem üzerindeki yargı denetimini engellediğinden adil yargılanma hakkını da ihlal etmektedir açıklanan nedenlerle sayılı türkiye i̇statistik kanununun geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın maddesi uyarınca sözkonusu kanun hükmünün iptali için itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasını gününde karar verildi
524
esas sayısı karar sayısı olağanüstü halin ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin hukuki niteliği ile anayasasında olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnameler rejimi çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit ve tehlike ile bu tehdit ve tehlikenin olağan dönemlerde alınacak tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak büyüklükte olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimlerin istisnai hallerde askıya alınması değil devletin ve ulusun varlığına yönelik bulunan büyük bir tehdit veya tehlikenin ortadan kaldırılması ve olağan hukuk düzenine dönmek amacıyla geçici bir süreyle yürütme organının yetki alanının olağan dönemlere göre genişletilebilmesi ve temel hak ve özgürlüklerin daha geniş ölçüde sınırlandırılabilmesi olanağını verir ancak bu yetki genişlemesi yürütme organının hukuk devleti dışına çıkabilmesi sonucunu doğurmaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır nitekim anayasa mahkemesi de tarihli kararlarında demokratik ülkelerde olağanüstü yönetim usulleri hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına gelmez olağanüstü yönetimler kaynağını anayasada bulan anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir ayrıca olağanüstü hal yönetimlerinin amacı anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır bu nedenle olağanüstü yönetim usulleri yürütme organına önemli yetkiler vermesine hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın demokrasilerde sonuçta bir ‘hukuk rejimi dir günlü ve sayılı karar diyerek olağanüstü hal rejiminin hukuki ve sınırlı aynı zamanda da anayasal düzeni askıya almayı değil korumayı ve savunmayı amaçlayan bir yönetim biçimi olduğunu vurgulamıştır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz demokratik hukuk devleti içinde yer alan olağanüstü hal rejimleri ancak bazı temel ilkelere dayandıkları takdirde anayasaya uygun ve meşru sayılabilir olağanüstü hal rejimi ve olağanüstü hal süresince alınacak tedbirler kanunilik ilkesine uygun olmalıdır olağanüstü hal süresince alınacak tedbirler olağanüstü hal ilan nedeni ile sıkı bir bağ içinde olmalıdır tedbir olağanüstü hal ilan nedenini ortadan kaldırma amacına yönelik olmalı ve bu amacı gerçekleştirecek bir nitelik taşımalıdır olağanüstü hal ilanının konusunu veesas sayısı karar sayısı amacını aşan tedbirler olağanüstü halle ilgili görülemez ve olağanüstü hale ilişkin bir düzenleme olarak nitelenemez olağanüstü hal en kısa sürede olağan döneme dönmeyi amaçlayan geçici bir rejimdir olağanüstü halin bu niteliğinin iki yönü vardır birincisi olağanüstü hal olağan bir niteliğe dönüşecek biçimde uzun süreli uygulanamaz i̇kincisi olağanüstü hal nedeniyle ve bu süre içinde alınacak tedbirler toplumda ve hukuk sisteminde özlü ve kalıcı etki yaratacak bir nitelik taşıyamaz bu tedbirler ancak olağanüstü hal süresince uygulanabilir olağanüstü halin sona ermesiyle birlikte kendiliklerinden ortadan kalkar olağanüstü halde alınacak tedbirler yalnızca olağanüstü halin ilan edildiği bölge ya da bölgelerle sınırlı olarak uygulanabilir etkileri olağanüstü hal bölgesinin sınırlarını aşacak düzenlemeler yapılamaz anayasası çağdaş anayasal demokrasilere uygun olarak olağanüstü yönetim usullerini ve bunların sınırlarını maddeler arasında olağanüstü hal sıkıyönetim seferberlik ve savaş hali olarak belirlemiştir olağanütü hal tabii afet ve ağır ekonomik bunalım md ile şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması md sebepleriyle cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından yurdun bir ya da birden fazla bölgesinde ya da tamamında süresi altı ayı aşmamak üzere ilan edilebilir anayasanın maddesine göre olağanüstü hal ilan edilebilmesi için cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun milli güvenlik kurulunun görüşünü alması gerekir söz konusu karar tbmmnin onayına sunulur anayasası maddesinde olağanüstü hallerde maddesinde sıkıyönetimde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararnameler çıkarabilmesine olanak tanımaktadır anayasa ve maddelerinde olağanüstü dönemlerde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameleri bakanlar kurulunun olağan zamanlarda sahip olduğu kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisinden bazı açılardan farklı düzenlemektedir olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir söz konusu düzenlemelerden olağanüstü hallerde yürütme organının kanun hükmünde kararnameler yoluyla yetki alanını sınırsız bir biçimde genişlettiği sonucu elbette çıkarılamaz çıkarılmamalıdır anayasası anayasal demokrasiye dayalı hukuk devleti ilkesini benimsemiştir anayasayı yorumlama tekeline sahip anayasa mahkemesi de çok sayıda kararında anayasasının bu özelliğini vurgulamaktadır anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb gözönünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir yüce mahkemeye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdıresas sayısı karar sayısı olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir e kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir olağanüstü hal ve sıkıyönetim belirli bir süreyle de sınırlıdırolağanüstü halin veya sıkıyönetimin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur olağanüstü hallerde yürütme organı kendisine tanınan yetkileri ancak demokratik hukuk devletinin temel ilkelerine uygun olarak kullanabilir olağanüstü hal dönemlerinde yürütme organının hukuk içinde kalmasını sağlayacak en etkili denetim kuşkusuz ki yargısal denetimdir demokratik olmayan rejimler de olağanüstü hal ilan edebilir bir rejimin demokratik niteliği olağan dönemler kadar olağanüsütü dönemlerde de yürütme organının bu dönemde kullandığı yetkileri keyfi biçimde veya kötüye kullanıp kullanmadığının temel hak ve özgürlüklerin kullanımını durumun gerektirdiğinden daha geniş ölçüde sınırlandırıp sınırlandırmadığının yargı organı tarafından denetlenip denetlenemediğinde kendini gösterir bir başka ifadeyle yürütme organının olağanüstü halde alacağı tedbirlerin anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde alınıp alınmadığının demokratik anayasal düzeni koruma ve savunma amacına yönelik olup olmadığının bu amacı gerçekleştirmek için elverişli gerekli ve orantılı olup olmadığının denetimi yargı organı tarafından yapılır anayasanın maddesi olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılan kanun hükmünde kararnameleri anayasaya uygunluk denetimi dışında tutmaktadır ancak bu yasak mutlak bir yasak olarak yorumlanamaz yargı denetiminde olağanüstü yönetim usûllerine ilişkin anayasa kanun ve kanun hükmünde kararname hükümlerinin anayasasının maddesindeesas sayısı karar sayısı güvenceye alınmış olan demokratik hukuk devleti ilkesine uygun olarak yorumlanıp değerlendirilmesi gerekir olağanüstü hale ilişkin anayasa kanun ve kanun hükmünde kararname hükümlerinin demokratik hukuk devleti ilkesine uygun olarak yorumlanması türkiyenin tarafı olduğu ai̇hs ve onu yorumlayan ai̇hm içtihatlarının da gözetilmesini gerektirir nitekim anayasa mahkemesi de pek çok kararında anayasa hükümlerini ai̇hm içtihatlarına uygun olarak yorumlamaktadır anayasa mahkemesi anayasanın maddesi uyarınca uygulamada bir kanun hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur bu kural bir zımni ilga kuralı olup temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşme hükümleriyle çatışan kanun hükümlerinin uygulanma kabiliyetini ortadan kaldırmaktadır no § no § diyerek sözleşmeye iç hukukta özel bir yer vermektedir anayasa ve insan hakları hukukunda genel kabul gören bu ilkeler hem anayasasında yer almakta hem anayasa mahkemesi kararlarında hem de ai̇hm tarafından benimsenmektedir bu doğrultuda anayasanın maddesinde anayasaya uygunluk denetiminin dışında tutulan kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesinin içtihadıyla da açıklığa kavuştuğu üzere konu amaç süre açılarından anayasanın olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler için öngördüğü hükümlere uygun olarak çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdir bir başka ifadeyle olağanüstü hal dönemlerinde anayasanın öngördüğü bu şartlara aykırı olan kanun hükmünde kararnameler olağan bir kanun hükmünde kararnameler niteliğindedir bu kararnameler anayasa mahkemesinin anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı içinde olacaktır k anayasa mahkemesi bir kanun hükmünde kararnamenin anayasanın maddesindeki yargı denetimi yasağı kapsamına giren olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi niteliğinde olup olmadığını araştırmakla görevlidir anayasa mahkemesi denetlenmesi istenilen metine verilen adla kendisini bağlı sayamaz bu nedenle anayasa mahkemesi ‘olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi adı altında yapılan düzenlemelerin anayasanın öngördüğü ve anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutmadığı gerçekten bir ‘olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi niteliğinde olup olmadıklarını incelemek ve bu nitelikte görmediği düzenlemeler yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapmak zorundadır anayasanın maddesiyle anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutulmayan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri yalnızca olağanüstü hal süresince olağanüstü hal ilân edilen yerlerde uygulanmak üzere ve olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdir bu koşulları taşımayan kurallar olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameler kuralı sayılamazlar ve anayasaya uygunluk denetimine bağlıdırlar k anayasanın maddesine dayanılarak çıkarılan bir kanun hükmünde kararnamenin nitelemesi onun dışsal nitelikteki yetki ve şekil öğelerini ve bütününü göz önünde tutmalı içerdiği hükümlerin esasını yani içerik ve muhtevasını incelemelidir olağanüstü halin veya sıkıyönetim halinin ilân ediliş neden ve amaçları anayasanın ve maddelerine dayanılarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin konusunu yani bu durumlarda başvurulacak önlemlerin içerik ve kapsamını sınırlar anayasanın maddesinde yer alan ve kanun hükmünde kararnamelerin konu öğesini olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlandıran hükümü ölçülülük ilkesine karşılık gelir ölçülülük ilkesi anayasa mahkemesinin çok sayıdaki kararında da ifade ettiği gibi sınırlama amacı ile bu amaca ulaşmak için seçilen araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunmasını önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımındanesas sayısı karar sayısı zorunluluk taşımasını gerektirir k k ölçülülük denetimi ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir dolayısıyla anayasanın maddesi olağanüstü hal kararnamesiyle başvurulacak araçlar ile olağanüstü hal ilanına yol açan tehlikeleri giderip olağan duruma geri dönmek amacı arasında uygun bir ilişkinin varlığını da şart koşmaktadır bir kanun hükmünde kararnamenin anayasanın öngördüğü anlamda olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılmış gerçek bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi olup olmadığının belirlenmesinde anayasanın konuya ilişkin bütün hükümlerinin göz önünde tutularak değerlendirilmesi gerekir bu bağlamda anayasanın ve özellikle maddelerinin de dikkate alınması gerekir anayasanın maddesinde savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir denilmektedir bu hükme göre olağanüstü halde alınacak önlemler hem ölçülülük ilkesine hem de milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmamalıdır milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler olağanüstü halde alınacak tedbirlerin hukukun genel ilkelerine ve ai̇hs bmmshs cenevre sözleşmesi gibi türkiye cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve bu sözleşmelerin kurduğu ve sözleşme hükümlerini yorumlayan yargısal ve yarı yargısal organların kararlarına aykırı düşmemesi anlamına gelir anayasa mahkemesi de milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükleri bu şekilde ifade etmektedir bu bağlamda ai̇hs ve ve onu yorumlayan ai̇hm kararlarının olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde çok önemli bir yeri vardır ai̇hs ve ai̇hmnin türk anayasaya yargısındaki önemi anayasa değişiklikleriyle hukuk sistemimize kazandırılan bireysel başvuru yoluyla daha da belirginleşmiştir anayasa koyucu bireysel başvuruları karara bağlarken anayasa mahkemesinin ai̇hs ve ai̇hm kararlarını dikkate almasını istemektedir madde değişiklik gerekçesinde de bireysel başvuru kurumunun oluşturulmasının neden ve amaçları arasında ai̇hmye türkiyeden giden başvuru sayısını azaltmak olduğu belirtilmektedir anayasa koyucunun ortaya koyduğu bu amaca ulaşmanın yolu yalnızca bireysel başvuru dosyalarında değil özellikle iptal davası ve itiraz yolu ile önüne gelen işlerde de anayasa mahkemesinin başta ai̇hs ve ai̇hm içtihatları olmak üzere evrensel insan hakları ölçütlerini istikrarlı biçimde kararlarına esas alması ve uygulamasıdır olağanüstü hallerde anayasa mahkemesinin ai̇hs ve ai̇hm içtihatlarının gerisine düşmemesi temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından daha da büyük önem taşır anayasa mahkemesi bir kanun hükmünde kararnamenin gerçek bir olağanüsütü hal kanun hükmünde kararnamesi olup olmadığını nitelerken anayasa hükümlerini ai̇hs ve ai̇hm içtihatları doğrultusunda yorumlamalıdır anayasanın maddesiyle paralel olarak ai̇hsnin maddesi de devletlerin ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan diğer yükümlülüklere aykırı olmamak şartıyla savaş ve diğer olağanüstü hallerde sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı önlemler alınabileceğini belirtmektedir ai̇hm de özellikle devletlerin krizin gerektirdiği ölçüyü aşıp aşmadıklarını denetleme konusunda kendini yetkili görmektedir mahkeme bu denetim yetkisini kullanırken askıya almanın etkilediği hakların niteliği olağanüstü durumun süresi ve olağanüstü duruma yol açan nedenler gibi konuyla ilgili çeşitli etmenleri gözönündeesas sayısı karar sayısı bulundurur brannigan and mcbridebirleşik krallık lawless i̇rlanda i̇rlandabirleşik krallık aksoytürkiye nuray şentürkiye bmmshs hükümlerinin taraf devletler tarafından sınırlanmasına ve askıya alınmasına ilişkin ölçütleri belirleyen tarihli bm siracusa i̇lkelerine un doc ecn annex göre devletin sözleşme hükümlerini askıya aldığı hangi bir tedbirin ulusun yaşamına karşı oluşan tehdidi ortadan kaldırmak için mutlak olarak gerekli ve tehdidin mahiyetiyle ve yaygınlığıyla orantılı olmalıdır bir başka ifadeyle anayasanın maddesinde şart koşulan ölçülülük ilkesi bmmshs bakımından da uygulanması zorunlu bir ilkedir bu tedbirlerin durumun mutlak biçimde gerektirdiği nitelikte olup olmadığının tespitinde ulusal makamların değerlendirmesi kesin olarak kabul edilemez bu düzenleme anayasanın maddesinin milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklerin ihlâl edilmemesi şartına uygun olarak kanun hükmünde kararnameler yoluyla alınacak olağanüstü tedbirlerin öncelikte iç hukukta anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesi gereğini de ortaya koymaktadır anayasanın maddesi olağanüstü hallerde bile askıya alınamayacak ya da ihlal edilemeyecek bir hak ve özgürlükler alanı yaratmaktadır birinci fıkrada belirlenen durumlarda da savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında kişinin yaşama hakkına maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz kimse din vicdan düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz suç ve cezalar geçmişe yürütülemez suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz ai̇hs ve bmmshs de anayasanın maddesinde olduğu gibi olağanüstü hallerde de ihlal edilemeyecek çekirdek bir hak ve özgürlükler alanı öngörmektedir ai̇hsnin maddesi ile yaşam hakkı md işkence ve kötü muamele yasağı md ile suç ve cezaların kanuniliği md ilkelerinin olağanüstü dönemlerde bile ihlal edilmesi yasaklanmaktadır bunlara nolu protokol ile getirilen ölüm cezası yasağı ile nolu protokolün bir suç nedeni ile iki kez yargılanmayı yasaklayan hükmünü de eklemek gerekir ayrıca ai̇hmye göre ai̇hsde açıkça öngörülmemiş olmakla birlikte doğası ve niteliği gereği askıya alınması mümkün olamayacak başka bazı haklar da vardır ai̇hmye göre sözlşmenin maddesinde yer almamakla birlikte maddede öngörülen ayrımcılık yasağı bu nitelikteki haklar arasında yer alır i̇rlanda birleşik krallık ai̇hsnin taraf devletlere ve kişilere sözleşmede tanınan hakları kötüye kullanamayacağına ilişkin maddesi ile hak ve özgürlüklere yapılacak sınırlamaların öngörülen amaca uygun olmasını şart koşan maddesi de niteliği gereği sınırlamaya konu olamaz bmmshsnin maddesi de sözleşmenin yaşam hakkı işkence ve kötü muamele yasağı ayrımcılık yasağı borç nedeniyle hapis yasağı suç ve cezaların kanuniliği kişi olarak tanınma hakkı düşünce vicdan ve din özgürlüğüne ilişkin maddelerinin taraf devletler tarafından askıya alınmasına izin vermemektedir anayasanın maddesinde yer alan hak ve özgürlükler ai̇hs ve bmmshs gibi türkiyenin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri çerçevesinde ele alınmalı ve yorumlanmalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle bu alana dokunmak anayasaya aykırıdır anayasal demokrasiler hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlanmasının istisna olduğu rejimlerdir olağanüstü hal gibi istisnai durumlarda hak ve özgürlüklere yürütme organının müdahale alanının genişlemesi hak ve özgürlüklerin esas bunları sınırlamanın istisna olduğu ilkesini ortadan kaldırmaz ayrıca anayasa farklı olağanüstü yönetim usulleri düzenlemiştir bunun amacı ulusun ve devletin karşı karşıya kalacağı tehdit ve tehlikenin büyüklüğüne göre yürütme organının daha geniş tedbir almasınıesas sayısı karar sayısı sağlamaktır bu bağlamda örneğin savaş hali ile olağanüstü halde temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahale de farklı olacaktır olağanüstü hal ilanı ile temel hak ve özgürlüklere yönelik olarak alınacak bir tedbir daha ağır bir olağanüstü yönetim usulünün yürürlükte olduğu bir durumda alınabilecek bir tedbir niteliği taşımamalıdır temel hak ve özgürlüklere müdahale ancak zorunluluk varsa yapılmalı ve sınırlamada en azla yetinilmelidir bu maddelerde sayılan hak ve özgürlükleri askıya alan ya da ihlal eden veya anayasanın maddesine aykırı olarak türkiye cumhuriyetinin milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklerine veya ölçülülük ilkesine aykırı bir düzenleme yapılması anayasanın olağanüstü yönetim usûlleri bağlamında öngörmediği bir yetkinin kullanılması anlamına gelir sonuç olarak bir kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ilgili bütün anayasa hükümlerini dikkate alarak anayasanın maddesinde belirtilen olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılmış gerçek bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi olup olmadığını araştırmak ve bu nitelikte olmayan kanun hükmünde kararnamelere anayasaya uygunluk denetimi yapmak anayasa mahkemesinin yetkisi ve görevidir sayılı kanun hükmünde kararname hükümlerinin anayasaya aykırılık gerekçeleri sayılı olağanüstü hal kapsamında alınması gereken tedbirler ile bazı kurum ve kuruluşlara dair düzenleme yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinde yer alan ve bazı kurum ve kuruluşlara dair ibaresinin anayasaya aykırılığı anayasanın maddesi ile sayılı olağanüstü hal kanununun maddesinin bendine göre ülke genelinde tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hal ilan edilmesine milli güvenlik kurulunun tarihli ve sayılı tavsiye kararı gözönünde bulundurularak cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından tarihinde karar verilmiş bu karar tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir tbmm olağanüstü halin ilanına ilişkin sayılı söz konusu bakanlar kurulu kararını tarihli birleşiminde onaylamıştır tbmm kararı tarihli resmi gazetede yayımlanmıştır milli güvenlik kurulunun sayılı tavsiye kararında fetullahçı terör örgütü adı verilen bir ihanet çetesi temmuz tarihinde türk silahlı kuvvetleri içindeki mensupları vasıtasıyla silahlı bir darbe girişimi başlatmıştır bu örgüt kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları sivil toplum kuruluşları medya kuruluşları ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla milleti ve devleti kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır demokrasimizin hukuk devleti ilkesinin vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla anayasamızın maddesi gereği hükümete olağanüstü hal ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulmasi kararlaştırılmıştır bu tavsiye sadece ve sadece demokrasiye hukuk devletine hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırma amacına yöneliktir httpwwwmgkgovtrindexphp temmuz tarihli toplanti denilerek olağanüstü hal ilanının temmuz tarihinde fethullahçı terör örgütününesas sayısı karar sayısı yaptığı darbe girişimi nedeniyle şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin bozulması karşısında hukuk devletine vatandaşların hak ve özgürlüklerine yönelik olarak ortaya çıkan tehditlerin ortadan kaldırılması amacıyla karara bağlandığı anlaşılmaktadır anayasanın ve maddeleri uyarınca sayılı kanun hükmünde kararnamenin amaç ve kapsamı sayılı bakanlar kurulu kararıyla ilan edilen olağanüstü hal ilan sebebine uygun olmalı bu sebebi ortadan kaldırarak en kısa sürede olağan döneme dönmeyi amaçlamalıdır bakanlar kurulunun sayılı kararıyla olağanüstü hal ilan edilmesinin sebebi ve amacı her türlü terörle mücadeleyi olağanüstü hal rejimi altında yapmak değil fettuhlahçı terör örgütünün yaptığı darbe girişimi sonucunda bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir bir başka ifadeyle olağanüstü hal başarısız darbe girişimine katılan bunu düzenleyen ve destekleyenlere karşı etkili ve hızlı önlem alma amacıyla ilan edilmiştir maddedeki ve bazı kamu kurum ve kuruluşlara dair düzenleme yapılması ibaresi kanun hükmünde kararnamenin olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü önlemler almanın ötesinde bir amaca ve kapsama sahip olduğunu göstermektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin başlığından da anlaşılacağı üzere kanun hükmünde kararname yalnızca olağanüstü hal kapsamında alınacak tedbirlere değil aynı zamanda bazı kurum ve kuruluşlara dair de düzenleme yapmaktadır aynı şekilde kanun hükmünde kararnamenin kapsamını belirleyen maddesi de bazı kurum ve kuruluşlara dair düzenlemeleri ve bağlacıyla ayırarak olağanüstü hal ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını taşımayan olağan kanunlarda olağanüstü hal sona erdikten sonra da yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler yapılmasının amaçlandığını göstermektedir bu nedenle maddede yer alan ve bazı kurum ve kuruluşlara ibaresi anayasanın maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden anayasanın maddesine açıkça aykırıdır anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına göre anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir i̇ptali istenen söz konusu ibare adil olması gereken hukuk düzenini zedelemesi ve anayasaya aykırı bir düzenleme olması bakımından aynı zamanda anayasanın hukuk devleti ilkesini güvenceye alan maddesine aykırıdır i̇ptali istenen düzenleme olağanüstü hal ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını taşımamamaktadır ayrıca yapılan düzenleme olağan kanunlarda olağanüstü hal sona erdikten sonra da yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler yapmaktadır olağan döneme ilişkin yapılacak düzenlemelerin usülü anayasada açıkça belirtilmiştir çağdaş anayasacılık anlayışının vazgeçilmez araçlarından biri güçler ayrılığı ilkesidir anayasası da güçler ayrılığı ilkesini bir başka ifadeyle devlet iktidarının yasama yürütme yargı organları arasında bölüştürülmesi ilkesini benimsemiştir anayasanın başlangıç kısmının paragrafında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyvp bellv devlet yetkv ve görevlervnvn kullanılmasından vbaret ve bununla sınırlı medenî bvr vşbölümü ve vşbvrlvğv olduğuna vlvşkvn vfade de güçler ayrılığı vlkesvnvn anayasasının temel nvtelvklervnden bvrv olduğunu göstermektedvr anayasa güçler ayrılığı vlkesvnv yasama yürütme ve yargı erklervnv ayrı organlara vermek yoluyla somutlaştırmaktadır anayasa hangi devletesas sayısı karar sayısı organlarının hangi yetkileri kullanabileceğini açıkça belirtmektedir buna göre anayasanın yasama yetkisi başlıklı maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu ve bu yetkinin devredilemeyeceğini öngörmektedir anayasanın maddesi yürütme yetkvsv ve görevvnvn cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından kullanılabvleceğvnv belvrtmektedvr anayasanın maddesv vse yargı yetkvsvnv türk mvlletv adına bağımsız mahkemelere vermektedvr anayasa devletvn yetkvlervnv üç devlet organı arasında paylaştırırken bunların anayasa ile kendilerine tanınmamış bir yetkiyi kullanmalarını ya da anayasada kendilerine tanınan yetkileri aşarak yetkilerinin alanını ve kapsamını anayasanın öngörmediği biçimde genişletmelerini de yasaklamaktadır anayasanın ve maddelervndekv kurallar bütünü bu yasağa ilişkin somut anayasal düzenlemelerdir devlet organlarının yetkilerini anayasanın çizdiği sınırlar içinde kullanmaları aynı zamanda anayasanın normlar hiyerarşisinde bütün hukuk kurallarının üzerinde olmasının ve devlet organları da dahil olmak üzere bütün kişi kurum ve kuruluşların anayasaya aykırı davranmama yükümlülüğünün de bir gereği ve sonucudur anayasa bu yükümlülüğü anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü kenar başlığını taşıyan anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır diyen ve kanunların anayasaya aykırı olamayacağını belvrten maddesvnde vfade etmektedvr anayasanın maddesv yürütme organına ancak olağanüstü halvn gerektvrdvğv konuda kanun hükmünde kararname vle düzenleme yapma olanağı tanımaktadır sayılı kanun hükmünde kararname vle bazı kurum ve kurulularla vlgvlv düzenleme yapılması anayasanın yürütme organına tanıdığı yetkvnvn sınırlarının aşılması demektvr bir başka deyişle birinci maddede anayasaya aykırı bulunduğundan iptali istenen ifade ile bakanlar kurulu anayasanın kendisine izin vermediği bir konuda düzenleme yapmaktadır bu yönüyle anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne aykırıdir iptali talep edilen sayılı kanun hükmünde kararname hükmüyle yürütme organı tbmmnin yetki alanına tecavüz etmektedir bu bakımdan anayasanın maddesine aykırıdır iptali istenen hüküm anayasanın izin vermediği bir yetkiyi kullanması nedeniyle yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılmasını emreden anayasanın maddesine de aykırılık oluşturur söz konusu hüküm yürütme organına anayasanın izin vermediği bir düzenleme yetkisi tanıması nedeniyle kuvvetler ayrılığıni ihlal ederek anayasanın başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir i̇ptali istenen düzenleme anayasanın maddesinde ifadesini bulan anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir nitekim anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır yürütme anayasa ile düzenlenmiş olağanüstü hale ilişkin yetkisini anayasaya aykırı olarak kullanılmıştır sonuç olarak herhangi bir devlet organının anayasa ile kendisine verilmeyen bir yetkiyi kullanması veya bir yetkiyi anayasanin çizdiği sınırları aşarak kullanması anayasanın maddesinde düzenlenen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı kuralına da aykırıdır iptali gerekir yukarıda açıklandığı üzere sayılı olağanüstü hal kapsamında alınması gereken tedbirler ile bazı kurum ve kuruluşlara dair düzenleme yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesindeki ve bazı kurum ve kuruluşlara dair ibaresiesas sayısı karar sayısı anay
3,993
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇le i̇ti̇raz i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması i̇steminin gerekçe bölümü özet olarak şöyledir hukuk devletinin temel özelliği ülkesindeki tüm insanlara hukukî güvenlik sağlamasıdır hukukî güvenlik vergi hukukunda da vergilendirmenin belirliliğini kıyas yasağını ve vergi yasalarının geriye yürümezliğini gerektirir yürürlükteki kanunlara göre tarh ve tahakkuk işlemleri tamamlanmış olan emlak ve motorlu taşıtlar vergilerini ödeyen veya ödemeye hazırlanan mükelleflere söz konusu ve maddelerle aynı konuda ek vergi getirilmesi vergilendirmenin belirliliğini öngörülebilirliğini ve hukuki güvenliği ortadan kaldırmıştır sayılı kanunun ve nci maddelerinin getirdiği ek vergiler anayasanın üncü maddesiyle de uyum halinde değildir anayasanın vergi ödevi başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasında kamu giderlerini karşılamak üzere verginin mali güce göre alınması ve genelliği ikinci fıkrasında vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı öngörülmüştür vergide genellik ilkesi ayırım gözetilmeksizin herkesin vergi ödemesidir maddede yer alan mali güce göre vergilendirme verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınması anlamına gelmektedir mali gücün başlıca göstergeleri gelir servet ve harcamadır bu üç unsurun da vergilendirilmesinde vergi adaletinin gerçekleştirilebilmesi için yükümlülerin ödeme güçlerinin gözetilmesi zorunludur mali güce göre vergilendirme ilkesi ödeme gücü fazla olanın az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirtir bu ilke aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracıdır vergide eşitlik ilkesi ödeme gücü aynı olanların aynı vergiyi ödemeleridir mali güce göre vergilendirme ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesi yükümlülerin ödeme güçleri gözetilerek farklı vergileme rejimine tabi tutulmalarını zorunlu kılmaktadır gelir üzerinden alınan vergilerde artan oranlı vergileme en az geçim indirimi ücret gelirlerinin sermaye gelirlerinden farklı vergilendirilmesi servet vergilerinde lüks kabul edilen servet unsurlarının temel ihtiyacı karşılayan servet unsurlarından daha yüksek oranda vergilendirilmesi harcama vergilerinde lüks tüketime konu olan mal ve hizmetler ile zorunlu tüketime konu olan mal ve hizmetlerin farklı oranlarda vergilendirilmesi çeşitli istisna durumları ve muafiyet uygulamaları vergi yükünün adalete uygun dağılımı ile mali güce göre vergilendirmenin araçlarıdır aynı mükelleften aynı konu nedeniyle aynı nitelikte birden fazla vergi alınmasının yani mükerrer vergilemenin ise anayasanın maddesinde yer alan ödeme gücü ve vergi adaleti ilkeleri ile bağdaştırılması mümkün değildir hükümetler olağanüstü durumlarda ek gelir kaynaklarına ihtiyaç duyabilirler ancak ek gelir kaynaklarına ilişkin düzenlemeler yapılırken de anayasanın maddesinde ifadesini bulan ilkelere uyulması bir zorunlulukturesas sayısı karar sayısı bu ilkeler vergi yükünün adil ve mali güce göre dengeli bir biçimde dağıtılmasını gerektirmektedir bu gerek ortada dururken ek gelir kaynağı yaratmak amacıyla sayılı kanunla vergi mükelleflerinden yalnız emlak vergisi ve motorlu taşıt vergisi mükelleflerine ek vergi yükü getirilmesi genellik ve dengeli dağılım ilkelerine aykırı düştüğü gibi mükellefler arasında vergi yükünün dağılımı bakımından ayrıcalıklar yaratarak anayasanın uncu maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesiyle de çelişmiştir diğer yandan sayılı kanunla getirilen düzenlemede mükelleflerin mali güce göre vergi ödemesi hususunun da gözetilmediği görülmektedir halbuki mali güce göre vergi ödeme hususu göz önünde tutularak sayılı kanunda birtakım istisna ve muafiyetlere yer verilmemiştir tarih ve sayılı kanunun maddesiyle daha önceden belirlenmiş hukuk kurallarına göre tarh ve tahakkuk i̇şlemleri tamamlanmış motorlu taşıtlar vergilerini ödemiş veya ödemeye hazırlanan mükelleflerden yılı için ek bir motorlu taşıtlar vergisi alınması verginin öngörülebilirliğini vergilendirmenin belirliliği ilkesini ve dolayısı ile hukukî güvenliği açıkça ihlal ettiği için anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine aykırıdır sadece emlak ve motorlu taşıtlar vergisi mükelleflerinin vergi yükünü ek vergi ile bir kat daha ağırlaştırmak yolu tercih edilmiştir aktifinde herhangi bir üretim veya iş aracı olan gelir vergisi mükellefinden ek vergi alınmazken aktifinde ticari araç bulunan ve hatta tek geçim kaynağı basit bir nakliye aracı olan vergi mükellefinden ek vergi alınmasına yönelinmiştir bu durum emlak ve motorlu taşıtlar vergisi mükellefleri ile diğer vergi mükellefleri arasında vergi yükünün dağılımı bakımından mali güce göre kurulması gereken eşitliği motorlu taşıtlar ve emlak vergisi mükellefleri aleyhine bozmuş aynı zamanda anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırı bir görünüm yaratmıştır kanunun maddesinin ikinci fıkrasına göre yılında bina ve arazi vergisi mükellefi olanlar bu verginin de mükellefidirler bu düzenleme binanın ve arazinin el değiştirmesi halinde de mükellefiyeti eski malikin üzerinde bırakmaktadır böyle bir durumun da anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılması mümkün değildir madde ile getirilen ek vergilemede vergi adaleti ve vergi yükünün dengeli dağılımı hususları ve mükelleflerin ödeme güçleri dikkate alınmamıştır tarih ve sayılı kanunun gerekçesinde yılı ekonomik istikrarının gerçekleştirilmesi bakımından gayri safi hasılanın seviyesinde öngörülmüş olan kamu sektörü faiz dışı fazla hedefine ulaşabilmek için bir defaya mahsus olmak üzere alınan ek önlemler çerçevesinde hazırlandığı ifade edilmektediresas sayısı karar sayısı kamu sektörü faiz dışı fazla hedefine ulaşabilmek için ek bir önlem olarak düşünülen ek vergilerin anayasanın üncü maddesine göre genellik ve dengeli dağılma ilkelerine uyularak getirilmesi gerekir sayılı kanun ise bu yükümlülüğü genel ve dengeli dağılım ilkesine uygun biçimde getirmemiş söz konusu hedefe ulaşabilmek için sadece emlak ve motorlu taşıtlar vergisi mükelleflerinin vergi yükünü ek vergi ile bir kat daha ağırlaştırmak yolunu tercih etmiştir bu durum emlak ve motorlu taşıtlar vergisi mükellefleri ile diğer vergi mükellefleri arasında vergi yükünün dağılımı bakımından mali güce göre kurulması gereken eşitliği motorlu taşıtlar ve emlak vergisi mükellefleri aleyhine bozmuş aynı zamanda anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırı bir görünüm yaratmıştır söz konusu madde ile getirilen düzenlemede mükelleflerin ödeme güçleri göz önünde tutularak bir takım istisna ve muafiyetlere de yer verilmemiştir bu nedenlerle tarih ve sayılı kanunun maddesiyle getirilen ek emlak vergisi anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve söz konusu maddenin iptali gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı kanunun açıkça anayasanın ve maddelerine aykırı olan ve nci maddelerinin uygulanması ileride giderilmesi güç hatta olanaksız bir takım hukuki durum ve zararlara neden olabilecektir bu durum ve zararların oluşmasını engelleyebilmek için iptal davası sonuçlanıncaya kadar söz konusu ve maddelerini yürürlüklerinin durdurulması gerekmektedir i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin sayılı yasanın ve maddelerine ilişkin gerekçeleri özetle şöyledir kanunun ve maddeleriyle taşıtların ya da taşınmazların el değiştirmesinde mükellefiyet eski malikin üzerinde bırakıldığından anayasanın maddesine vergi adaleti vergi yükünün dengeli dağılımı verginin genelliği ve mükelleflerin ödeme güçleri de dikkate alınmadığı için anayasanın maddesine motorlu taşıtlar ve emlak vergisi mükellefleri ile diğer vergi mükellefleri arasında vergi yükünün dağılımı bakımından mali güce göre kurulması gereken eşitlik ek vergi mükellefleri aleyhine bozulmuş olduğundan kurallar anayasanın ve maddelerine aykırıdır
994
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesi ile kıyı kanununa ek nci madde ile bu maddenin atıfta bulunduğu ve nolu krokiler ile sınır ve koordinatları gösteren listeler eklenmiştir madde ile bu alanlarda kıyı kanununun kıyılar sahil şeritleri doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilere ilişkin yapı ve yapılaşmaya dair sınırlayıcı hükümlerinin uygulanmaması hüküm altına alınmıştır maddede yer alan krokileri ile listelerde sınır ve koordinatları gösterilen alanlar çandarlı limanı rize i̇yidere lojistik merkez limanı rize dolgu alanı ile bitlis ahlatta van gölü kıyısında belirlenen alandır tbmm plan ve bütçe komisyonunda yapılan görüşmeler sırasında yetkililer tarafından verilen bilgilere göre çandarlıdaki dolgu alanının dönüm rize limanındaki alanın dönüm ahlattaki alanın ise dönüm olduğu anlaşılmaktadır anayasanın kıyılardan yararlanma başlıklı üncü maddesi aşağıdaki gibidir madde kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir kıyı kanunu anayasasının geçici inci maddesi uyarınca seçimle gelen türkiye büyük millet meclisinin ilk toplantısını izleyen bir yılsonuna kadar çıkartılması öngörülen kanunlardan birisidir anayasanın bu hükmü uyarınca sayılı kıyı kanunu günü türkiye büyük millet meclisinde kabul edilerek günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konmuştur bu kanun anayasa mahkemesinin günlü esas ve karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve bu iptal kararı temmuz günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir yine aynı kararda iptal kararının resmi gazetede yayımlandığı günden başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir bu iptal kararından sonra uzun süre herhangi bir düzenleme yapılmamış ancak tarihinde sayılı yeni kıyı kanunu kabul edilmiş ve nisan tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konmuşturesas sayısı karar sayısı sayılı kıyı kanununa göre kıyı kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alanı ifade etmektedir deniz tabii ve suni göl ve akarsularda taşkın durumları dışında suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi kıyı çizgisini oluştururken bu çizgiden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturduğu kumluk çakıllık kayalık taşlık sazlık bataklık ve benzeri alanların doğal sınırı da kıyı kenar çizgisini oluşturmaktadır kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az metre genişliğindeki alan ise sahil şeridi olarak tanımlanmaktadır anayasanın üncü maddesinde yer alan kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir hükmü uyarınca çıkarılan kıyı kanunu genel esasları belirlemekte ve kıyıda sahil şeridinde ve doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler üzerinde yapılabilecek yapılara ilişkin hükümleri düzenlemektedir bununla birlikte anayasanın yine aynı maddesinde yer alan deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir hükmü uyarınca yasama organınca yapılacak düzenlemelerde kamu yararının gözetilmesi zorunludur buna göre anayasanın kıyılardan yararlanma için sadece kıyı alanının belirlenmesini yeterli görmediği kıyıların devamı olan ve onu çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada da kamu yararının gözetilmesini amaçladığı açıktır anayasanın üncü maddesi bütünüyle incelendiğinde anayasa koyucunun kıyıyı yalnız deniz göl ve akarsuya bitişik bir doğa parçası değil çok boyutlu kavram olarak öngördüğü anlaşılmaktadır zira kıyılardan yararlanma koşulları düzenlenirken anayasanın tabii servetler ve kaynaklar ile ilgili maddesinde olduğu gibi sadece kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunun belirtilmesi ile yetinilmemiş ayrıca deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği ve kıyılarla sahil şeritlerinin kullanış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartlarının kanunla düzenleneceğine ilişkin kurallara da yer verilmiştir nitekim anayasanın kamulaştırma ile ilgili maddesinde yukarıda belirtilen kamusal ihtiyacın yeterince karşılanabilmesi için kıyıların korunması amacına yönelik kamulaştırılmaya ilişkin kamulaştırma bedelinin nakden ve peşin olarak ödenmesi kuralına istisna olarak bu bedelin beş yılda ödenebileceği şeklinde özel bir düzenlemeye gidilmiş olması da kıyılara verilen önemi göstermektedir dolayısıyla yasa koyucuya kıyı ve sahil şeridinden yararlanmada sınırsız bir düzenleme yetkisi verilmemiş verilen yetkinin kamu yararı önceliğini ortadan kaldıracak biçimde kullanılamayacağı açık biçimde ortaya koyulmuştur kanun teklifi üzerinde yapılan görüşmelerde milletvekilleri tarafından kıyı kanununda yapılmak istenen düzenleme ile denize yapılacak dolgu alanlarının kıyılardaki yapılaşmayı artıracağı ve bu durumun şehir yapısını bozacağı van gölü çevresinde hâlihazırda çok fazla yapılaşma olduğu ve daha da artmaması gerektiği kıyı kanununda hâlihazırda yer alan düzenlemelerin kamu binaları ve limanlarının yapımı için yeterli olduğu ayrı bir kanuni düzenleme ile istisna getirilmesine gerek olmadığı ifade edilmiştir buna karşın iptali istenen kural maddede belirlenen alanlar bakımından herhangi bir kamu yararı gerekçesi ortaya konulmaksızın kıyı kanununda yer alan yapı ve yapılaşmaya dair sınırlayıcı hükümlerin uygulanmayacağını belirterek tam bir istisna getirmektedir böyleceesas sayısı karar sayısı kıyı kanununun anayasa hükmüne koşut olarak belirlediği ve kamu yararının esasını oluşturan kurallar maddede belirlenen alanlar bakımından geçersiz kılınmış olmaktadır i̇ptali istenen kural anayasanın maddesinde yer alan çevrenin korunması hükümlerine de aykırılık içermektedir maddeye göre herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir ve çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir sayılı çevre kanununun maddesine göre gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum kuruluş ve işletmeler çevresel etki değerlendirmesi raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler yine aynı maddeye göre çevresel etki değerlendirmesine tâbi projeler ve stratejik çevresel değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenecektir söz konusu hükme dayanılarak çıkarılan çevresel etki değerlendirmesi yönetmeliğinde çevresel etki değerlendirmesi uygulanacak projeler listesi ve ilgili diğer hususlar düzenlenmiştir yönetmelikte ayrıca duyarlı yöreler tanımı da yapılmıştır buna göre ülkemiz mevzuatı ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler uyarınca korunması gerekli görülen ve ek te yer alan alanlar duyarlı yöreler olarak tanımlanmaktadır kıyı kanunu gereğince yapı yasağı getirilen alanlar ise duyarlı yöreler kapsamında kalmaktadır i̇ptali istenen kural kuralda sınırları ve koordinatları belirlenen yerler bakımından kıyı kanununun yapı ve yapılaşmaya yönelik kısıtlamalarına istisna getirmekte olduğundan bu yerlerin duyarlı yöreler kapsamı dışına çıkmasına neden olmakta ve dolaylı olarak çevresel etki değerlendirmesi yönetmeliğine de istisna getirmekte olup bu yönden de anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır i̇ptali istenen kural anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmekte kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemelerin yapılması sırasında yaparken ki takdir yetkisi sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar i̇ptali istenen kural ise kuralda belirtilen yerlerde kıyı kanununun yapı ve yapılaşmaya ilişkin kısıtlamaların uygulanmayacağını belirtmekle birlikte bu yerlerde ne gibi yapılaşmaesas sayısı karar sayısı yapılacağına ve bu yapılaşmanın niçin bu kısıtlamalardan istisna edilmesi gerektiğine yönelik bir açıklık içermemektedir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekmektedir anayasaya açıkça aykırı olan maddenin uygulanması halinde sonradan verilecek iptal kararı geriye yürümeyeceğinden telafisi mümkün olmayan sonuçların doğacağı açıktır bu nedenle iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesinde dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve sonuçlar doğacağından iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,330
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir sayılı vergi usul kanunu nun sayılı kanunun maddesiyle değişik maddesinin numaralı bendi hükmü ile devlet ikmalen resen veya idarece yapılan vergi tarhiyatlarında verginin kendi vergi kanunlarındaki normal vade tarihlerine göre geç tarh tahakkuk ve tahsilinden dolayı vergi yükümlülerinden bent hükmünde belirtilen durumlara ve belirlenin sürelere göre gecikme faizi hesaplayıp tahsil etmektedir oysaki devletin vergileme hataları hukuka aykırılık vb nedenlerle haksız ya da fazla olarak tahsil ettiği yargı organı gereğince ya da düzeltme yoluyla yükümlüsüne geri verirken tahsil tarihinden iade edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanacak herhangi bir faiz ya da zam ile birlikte geri ödemesi sözkonusu olmamaktadır yalnızca tahsil edilmiş olan vergi aynı miktarda faizsiz olarak verilmektedir vergi usulünden konu ile ilgilendirilmesi mümkün bazı örnekler şu şekilde ortaya konabilir hernekadar vergi usul kanunu nun maddesinin paragrafı hükmü uyarınca yükümlüler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamamakta iselerde gerek danıştay vergi dava dairelerince gerekse vergi mahkemelerince ihtiraz kayıtla beyan edilen matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı açılan davalar ötedenberi esastan incelenip karara bağlanmaktadır sayılı i̇dari yargılama usulü kanunun maddesinin bendi hükmüne göre vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur iken ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar tahsil eşlemini durdurmamakta bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilmektedir i̇htiraz kayıtla verilen beyannameler üzerinden yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalarda yürütmenin durdurulmasının istenmemesi veya yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesi halinde vergiler tahsil edilecektir sözkonusu davalar idari yargı mercilerince esastan kabul edildiğinde ve bu karalar kesinleştiğinde evvelce tahsil edilen vergilerin yargı organı kararı gereğince davacılara yükümlülere geri ödenmesi gerektiği hallerde iadenin faiz ya da zam ile birlikte yapılması sözkonusu olmamaktadır vergi usul kanunu nun vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin hükümlerine göre vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi ve alınması suretiyle yapılan vergi hatalarının vergi usul kanunu nun maddesinde yazılı zaman aşımı süresi içinde düzeltilmesinin istenmesi ve düzeltilmesi mümkün olup yükümlü aleyhine hata yapılmış olması halinde fazla verginin düzelme fişine dayanılarak terkin edilmesi ve tahsil olunmuş ise yükümlüye red ve iade olunması gerekmektedir aleyhine hata yapılan yükümlüye ret ve iade sırasında yine bir faiz ya da zam adı altında devletçe fazladan ek bir ödeme yapılmamaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı vergi usul kanunu nun sayılı kanunun maddesi eli eklenen üçüncü bölümünde uzlaşma kurumuna ilişkin hükümleri uzlaşma isteminin ihbarnamenin tebliğinden itibaren gün içinde yapılacağı uzlaşma ile ilgili olarak yapılacak görüşmelere katılması için mükellef veya cezaya muhatap olanagörüşmenin tarihi ile yapılacağı yer ve saatin uzlaşma komisyonu tarafından yazı ile ve en az on gün evvelinden bildirileceği öngörülmüş almakla birlikte uzlaşma isteminin istemde bulunulan tarihindan itibaren en geç ne kadarlık bir sürede yapılacağı hakkında vergi idaresinin uzlaşma görüşmesinin yapılacağı günü tesbit yetkisinin süre yönünden sınırlanması yolunda bir hüküm bulunmadığından idarenin ihmali ya da kusuru sebebiyle makul karşılanamayacak uzunca bir süre geçtikten sonra uzlaşma görüşmesinin yapılması ve ulaşmanın vaki olması halinde yükümlüler kendi iradeleri dışında idarenin ihmal ya da kusurundan dolayı geçen süre için gecikme faizi ödeme zorunda bırakılacaklardır ki bu durum adalet anlayışı içindeki demokratik bir sosyal hukuk devleti niteliği ile ve bir hukuk süjesi olarak devlet tüzelkişiliği ile bireyin yasalar önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz anayasanın ve maddelerinin incelenmesinden varılan sonuçlar ile vergi usulünden değişik maddesinin bendinin uygulanması ile ilgilendirilmesi mümkün görülerek ortaya konulan bazı örnekler birlikte gözönüne alındığında devlet tüzelkişiliğince tahsil edilmiş vergilerin çeşitli durumlarda değişik nedenlerle yükümlülerine red ve iadesi sırasında hiçbir şekilde faiz ya da zam ödenmez iken değişik maddenin bendi hükmü ile yükümlülerden gecikme faizi hesaplanıp alınmasının hükme bağlanması devlet tüzelkişiliğine diğer kişiler karşısında ayrıcalık tanınması anlamındadır bu durum hem adalet anlayışı içindeki demokratik sosyal bir hukuk devleti niteliğine hem de objektif bir ilke olan eşitlik ilkesine uygun düşmemektedir diğer taraftan anayasanın vergi ödevi başlığını taşıyan maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı bulunduğu buyruklanmıştır herkesin ödeme gücüne vergi ödemekle yükümlü olduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı bulunduğu buyruklanmıştır herkesin ödeme gücüne göre dengeli vergi vermesi sosyal hukuk devletinin temel prensiplerinden biridir dengeli vergi ödeme yükümlülüğü sadece beyan üzerine vergileri değil beyanname verildikten sonra ikmalen ve re sen yapılan tarhiyatlar ile bunlara bağlı vergi cezalarını gecikme zammı ve gecikme faizini de kapsar uygulamada sayılı vergi usul kanunu nun maddesine göre ikmalen yapılan ve maddesine göre re sen yapılan vergi tarhiyatlarına bağlı olarak matrah farkının miktarı veya olayın niteliği gözönüne alınarak maddesine göre kaçakçılık mükerrer madde uyarınca ağır kusur madde gereğince kusur veya madde mucibince usulsüzlük cezaları kesilmektedir ayrıca belirlenen vadeden itibaren sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkındaki kanunun maddesine göre de gecikme zammı tahsil edilmektedir kanun koyucu bununla da yetinmeyerek itiraza konu olan maddesinin bendi ile normal beyan tarihinden itibaren gecikme faizi alınmasını yasallaştırmıştır i̇ptali istenilen bu hüküm vergi yükümlülerine ayrıca ve mükerrer olarak ek vergi yükü getirdiğinden anayasanın maddesinde öngörülen vergi yükünün dengeli dağılımı ilkesine aykırı bulunmaktadır öte yandan anayasanın maddesinin fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştıresas sayısı karar sayısı bağımsız mahkemelerde dava açma hakkı olarak nitelenen bu ilke evrensel i̇nsan hakları beyannamesinin maddesinde de her şahsın kendisine anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamalelere karşı fiili netice verecek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkının bulunduğu şeklinde belirtilmiştir oysa sayılı vergi usul kanunu nun maddesinin fıkrası dava konusu yapılan vergilerin davanın kaybedilmesi halinde kendi vergi yasalarında belirtilen ve geçmişe dönük olarak normal vade tarihinden itibaren yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar gecikme faizinin alınmasını öngörmektedir bu hüküm hakkı muhtel olan vergi yükümlülerinin yargı yoluna başvurmasını engellemekte ve dolayısıyla temel hak ve hürriyetlerden olan dava açma hakkının kullanılmasını önemli ölçüde zedelemektedir zira bu durumda vergi mükellefleri ancak haklı olduklarına kesin olarak inandıkları taktirde dava yolunu seçeceklerdir vergi yasalarının hızla değiştiği günümüz türkiye sinde yeni yasaların uygulamada yerleşmesi için oldukça uzun zamana gereksinim vardır vergi yasalarındaki yoruma müsait hükümler ve yasa boşluklarının içtihatlarla doldurulması için uzun yıllar geçmesi gerekmektedir bu içtihatların alınması ise ancak haksız işlemlerin yargıya intikal ettirilmesiyle mümkündür gerek yeni vergi yasaları ile eski vergi yasalarındaki oldukça sık yapılan değişiklikler ve gerekse yerleşmemiş uygulamaların meydana getirdiği karmaşada vergi mükellefleri tarhiyatlara karşı açılacak davalarda kazanma ihtimalinin değerlendirilmesini yapmaktan uzak bulunmamaktadır açılacak davalarda haksız çıkma riskini göze almayan yurttaşlar davanın kaybedilmesi halinde yıllar sonra ortaya çıkan gecikme faizinin ödenmesi gibi ağır müeyyide karşısında dava açmaktan kaçınmalarına sebebiyet verdiğinden temel hak ve hürriyetlerin başında gelen hak arama hürriyetini ve dava açma hakkını engelleyici nitelik taşıdığından anayasanın maddesine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır
1,110
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında arabuluculuğa elverişli olan uyuşmazlıklar belirlenirken tek kıstas tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlıkları olarak belirlenmiştir ancak bu kıstas yeterince açık değildir özel hukuku alanında irade serbestîsi çok geniş bir alana yayılmıştır bazı hukuk dalları ise hem özel hukuk hem de kamu hukuku alanına girebilmektedir diğer taraftan kamu hukuku alanından olmakla birlikte bazı hukuk dallarındaki uyuşmazlıklarda tarafların kabulü neticeyi belirlememekle birlikte davayı kabul eden taraf duruşmalara gelmezse yargılamaya gıyabında devam edilerek karar verilebilmektedir boşanma velayet nesebin reddi gibi davalar buna örnek gösterilebilir bu nedenle tarafların üzerinde serbestçe hareket edebilecekleri iş ve işlemlerin tespiti büyük önem taşımaktadır kanunun iptali istenen bu hükmü ile devletin yargı unsuru devre dışı bırakılarak bir anlamda yargı kısmi özelleştirmeye tabi tutulmuş olmaktadır kanuna göre taraflar devletin yargısına başvurmak zorunda olmaksızın arabulucular vasıtasıyla uyuşmazlıklarını çözüme ulaştıracaklar ve arabulucunun katılımıyla hazırlanacak belgeyi i̇cra hâkimine tasdik ettirerek ilam gücüne ulaşabileceklerdir bu çerçevede kanunla aşağıda sayılmış maddeler halinde sayılmış bulunan hukuk alanları devletin yargısal faaliyet alanından çekilmek istenmiş ve bu alanlar açısından yargılama özelleştirilmiştir alacak tazminat taşınır mallar boşanmada maddi manevi tazminat nafaka kira bedeli tespiti feshin geçersizliği i̇şe iade i̇ş güvencesiesas sayısı karar sayısı boşta geçen süre ücret alacağı tapu iptal ve tescil eda davaları serbest tasarruf ve özel hukuk kapsamında özel hukuk sözleşme ilişkisinden kaynaklanan davalar özellikle i̇ş hukukundan ve aile hukukundan kaynaklanan bazı konular arabuluculuk müessesesinin yapısıyla bağdaşmamasına rağmen bu kapsamda değerlendirilebilecek ve ilgilinin aleyhine sonuçların doğmasına yol açabilecektir nitekim inci maddede arabuluculuk faaliyetlerinin kamu düzenine ilişkin hukuki ilişkilerde türk medeni kanunu ve i̇ş hukuku kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmamasına yönelik olarak cumhuriyet halk partisi grubunun vermiş olduğu önerge reddedilmiştir hangi konuların arabuluculuğa elverişli olduğu bu maddede tahdidi olarak sayılması gerekirken bu yapılmayarak özellikle taraflardan birinin güçsüz konumda olması nedeniyle korunması gereken tarafların olduğu uyuşmazlıklar veya irade fesadı durumlarında durumun ne olacağına ilişkin maddede herhangi bir ifadeye yer verilmemiş olması ise başka büyük eksikliktir bu nedenle özellikle kamu düzenine ilişkin hukuki ilişkilerde aile hukuku ve i̇ş kanunu kapsamına giren uyuşmazlıklarda bu fıkranın uygulaması halinde kamu yararı toplum menfaati ve hak arama hürriyeti zedelenecektir yine ekonomik yönden güçsüz olan işçiler açısından da maddi ya da manevi baskı ile arabulucuya başvuruya zorlama ve neticede ciddi hak kayıplarına uğrama söz konusu olacaktır ayrıca yine ikinci fıkrada yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere ibaresi de bu kanunla yabancıların da kendi hukuklarını yaratmasına imkân tanıyacak paralel hukuki düzenlemelerin yaratılmasına imkân sağlayacak üniter devlet açısından son derece tehlikeli durumlara ortaya çıkmasına neden olabilecektir sonuçta devlet aslî vazifelerinden olan kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak ve sosyal barışı gerçekleştirmek olan bu vazifesini ifa edemeyecek adalet hizmetleri aksayacak hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı yurttaşlarımızın ellerinden alınacaktır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti kavramı da yargı birliğini ihtiva etmektedir egemenlik nasıl tekse yargının da tek bir olması gerekir bir ülkede birden fazla yargıdan bahsediliyorsa birden fazla egemenlik mevcut demektir bu çerçevede somut bir uyuşmazlığı aynı anda yargılayabilecek birden çok yargı mercii de olmamalıdır anayasamız da yargı birliğini bu şekilde kabul etmiş ve yargılama yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını öngörmüştür mevcut yasanın iptali istenen maddesi ise ikili ve çok hukuklu bir yapı ortaya koyma tehlikesi taşıdığından ve kamu yararı veveya kamu düzeninin korunması ibarelerinin kısıtlayıcı ibareler olarak ilgili yasa maddesinde yer almamış olması nedeniyle anayasanın başlangıç nci inci nci uncu ve inci maddelerine ayrıca hukuki uyuşmazlıklarda tarafların hak ihlallerine neden olacağından anayasanın uncu ncı nci ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı ve üncü maddelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun üncü maddesinin ve üncü maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı kanunun üncü maddesinde arabulucunun arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlü olduğu ve tarafların da bu konudaki gizliliğe uymak zorunda olduğu ayrıca üncü madde ile gizliliğin ihlali halinde kişilerin altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecekleri hüküm altına alınmıştır bu maddeye göre arabulucu taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa aleniyet ilkesine aykırı olarak gizlilik içerisinde işlemleri yürütecek elde ettiği bilgi ve belgeleri hiç kimseyle paylaşmayacaktır bu durumda aile hukukundan kaynaklanan bazı sorunlarda kadınlar koca baba töre baskısıyla bir arabulucuya yönlendirilebilecek ve gizlilik içinde yapılan arabuluculuk çalışması sonucunda çocuğunun velayeti görüşme hakkı tazminat ve evlilik içi mal paylaşımına ilişkin konulardan vazgeçtiğine ilişkin bir tutanak imzalattırılabilecek bu imzalanan tutanak da hâkim tarafından yeterli denetime tabi olmayacağından önemli mağduriyetlere yol açabilecektir özellikle miras hukukunda arabuluculuğun geçerli olduğu durumlarda kadınların mirastan eşit pay sahibi olması konusunda zaten uygulamada sorunlar yaşanmaktayken kız çocuklarının ve geride kalan eşlerin miras paylarının korunması yeterince sağlanamayacak ve kadınlar manevi baskı altında bırakılacaktır medeni kanunumuzla kadınlarımızın elde etmiş olduğu tüm haklar gizlilik içinde ortadan kaldırılacaktır bu konudaki kaygılar dayanaksız olmayıp i̇ngiltere ve kanadada arabuluculuk faaliyetlerinde müslümanların kendi inanç sistemine göre çözümler üretebilmesi kabul edilmiş bunun sonucunda kadın haklarında çok ciddi ihlaller yaşanmıştır başka bir deyişle taraflar mahalle baskısı altında tarikat ve töre kurallarına göre hukuka aykırı bir biçimde uyuşmazlıklarının çözümlenmesini istediklerinde gizlilik ilkesi gereğince bu dahi mümkün olabilecektir gizlilik içerisinde yürütülen faaliyetleri denetlemek mümkün olmayacağı için bu durum alternatif kadı sistemini ortaya çıkaracaktır arabuluculuk faaliyetinin gizlilik içinde yürütülmesi güçlünün zayıfı haksızın haklıyı ezmesi sonucunu doğurabileceği gibi hukuka aykırı uygulamaların gizlilik kisvesi altında meşruiyet kazanmasını da sağlayacaktır ayrıca son derece tehlikeli olan bu madde arabuluculuk faaliyetinin etnik ve dinsel temelde oluşumlara ya da mafyanın hâkimiyetine yol açabilecek bir düzenlemeye dönüşme sakıncalarını da içinde barındırmaktadır bu nedenle arabuluculuk faaliyetleri gizlilik içinde değil şeffaf bir şekilde yürütülmeli ve ayrıca yargı denetimine de açık olmalıdır arabulucu tutanağının maddi olgu ve fiili gerçekle bağdaşmadığı yönünde kuvvetli emare ve şüphe bulunduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde arabulucunun da cezalandırılması gerekirken kanunda isabetsiz ve gerekçesiz bir biçimde gizlilik kuralının ihlali durumunda üncü madde uyarınca aya kadar hapis cezası verilebilmesi hükme bağlanmıştır oysa avusturyada gizlilik kuralı meslek sırrı niteliğinde sadece arabulucu açısından geçerlidir tarafları bağlamaz örnek aldığımız ülkelerde düzenleme böyleyken ülkemizde gizlilik kuralının bu denli ağır yaptırımlara bağlı olmasının kabul edilebilir hiç bir gerekçesi olamaz arabuluculuk faaliyetinin gizlilik kuralına bağlanmış olması devlet mahkemelerindeki yargılamanın aleni olması kuralına aykırılık oluşturur bu konuda anayasamız hukuk muhakemeleri kanunu ve ceza muhakemesi kanunu açıktır anayasa hmk cmk vdesas sayısı karar sayısı adalet mülkün temeli ise adalete ulaşabilmek için yapılan yargılama süreci de mülkün meşru temeller üzerinde oturması açısından çok büyük önem taşımaktadır bu sürecin adilliği devlet açısından bir görev bireyler açısından ise bir haktır adil yargılanma hakkının varlığından söz edebilmek için kişinin güvenceli yargılanmasına gereksinim vardırdevlet yargılama sonucunda adaletin gerçekleştiği adalete uygun bir kararın mahkemelerden çıkmış olduğu yargısına hem taraflarca hem tüm toplumca varılmasını sağlamalıdır toplumun adil bir yargılama kanısına varması adaletin devletçe sağlanmakta olduğuna inanması ve buna güvenmesi mülkün meşru temeller üzerine oturtulmasıyla devletin adli mercilerinin dışında bir takım kanun dışı oluşumlara yönelebilecek taleplerin de önüne geçilmesinin sağlanmasıyla mümkün olur adil yargılanmanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin denetimi ise yargılamanın aleniyeti ile sağlanabilir i̇şte bu nedenledir ki adil yargılanma her zaman açık yargılanma hakkı ile birlikte düşünülmüş ve düzenlenmiştir açıklanan bu nedenlerle arabuluculuk müessesesinin gizlilik kuralına bağlı olması anayasanın ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin de ncı maddesine aykırıdır sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun beyan ve belgelerin kullanılmaması başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasındatarafların arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil üçüncü bir kişi uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler arabuluculuk faaliyeti esnasında taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeleri delil olarak ileri süremeyecekleri ve bunlar hakkında tanıklık yapamayacakları düzenlemesi getirilmiş maddenin üçüncü fıkrasında da birinci fıkrada belirtilen bilgilerin açıklanması mahkeme hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez bu beyan veya belgeler birinci fıkrada öngörülenin aksine delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamayacağı belirtilmiştir madde gerekçesinde bu yasağın arabuluculuk yoluna başvurulan bir uyuşmazlığın taraflarını arabulucu ve arabuluculuk faaliyetine katılmış veya karılmamış olsun üçüncü kişileri kapsadığı açıklanmıştır uyuşmazlığın taraflarının arabuluculuk faaliyeti esnasında ortaya koydukları görüş ve önerilerle daha sonra bağlı olamayacaklarını bilmenin rahatlığıyla özgür ve samimi ortamda uyuşmazlığı müzakere edip sonuçlandırmalarını temin etmek amacıyla böyle bir yasağın getirilmiş olduğu ileri sürülmüştür aynı yasak arabuluculuk faaliyetine katılmamış olan ve arabuluculuk yoluyla çözümüne gidilen uyuşmazlıkla bir şekilde bağlantısı bulunan üçüncü kişiler için ki bu kişiler müteselsil borçlu olabilir edimi taahhüt edilen üçüncü kişi olabilir veya bunların dışında başka bir kişi olabilir hangi hukuksal gerekçelere dayanılarak kabul edildiği açıklanamamıştır bu maddedeki yasağın arabuluculuk sürecine katılmamış ve bu faaliyet içinde yer almamış olan üçüncü kişiler için de kabul edilmesi anayasanın ncı maddesindeki ‘herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir şeklindeki hiç bir anayasal kısıtlamaya tabi tutulmamış olan hak arama hürriyetine aykırılık oluşturur ayrıca dava açıldığında ya da tahkim yoluna gidildiğinde gizlilik kuralı gereğince maddede belirtilen beyan ve belgeler de delil olarak ileri sürülemeyecektir aslında bu madde delillerin sınırlandırılması sonucunu doğuracağından delil serbestîsi ilkesine de aykırılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı yine üçüncü fıkrada birinci fıkrada belirtilen bilgilerin açıklanması mahkeme hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez bu beyan veya belgeler birinci fıkrada öngörülenin aksine delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamaz denmektedir bu fıkraya göre de arabuluculuk faaliyetleri kadar gizlidir ki mahkemeler bile arabuluculuk faaliyetleri dolayısıyla hazırlanan belgeleri isteyemeyecek delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alamayacaklardır böyle bir düzenlemenin anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ve ayrıca hak arama hürriyetiyle bağdaşmasına imkân yoktur arabuluculuk müessesesinde gizlilik gereksiz olup sonuç olarak tutulan uyuşmazlık tutanağının mahkemelere sunulabilme imkânının tanınması gerekirken bu yapılmayarak mahkemelere bu madde ile yardımcı değil alternatif yargı mercii ihdas edilmiştir hmk de düzenlenen sulh anlaşmasında olduğu gibi arabuluculuk görüşmelerinde de ikrarın tarafları bağlamayacağı yönünde düzenleme yapılmadığı için bu maddeler anayasanın uncu maddesine de açıkça aykırıdır arabuluculuk faaliyeti hukukumuza yabancı olmayıp bu faaliyet medeni usul hukukunda tarafların mahkeme tarafından sulha teşvik edilmesi veya tarafların sulh için arabulucuya başvurmaları şeklinde uygulanır tarafların anlaşamamaları durumunda uyuşmazlık tutanağı tarafların iddia ve savunma özetlerini delilleri ve hangi oranda haklı olup olmadıkları konusunda açıklamaları içermelidir bu sayede taraflar uyuşmazlık tutanağını mahkemede delil olarak kullanabilir ve mahkemenin yapacağı ön inceleme de oranda kolaylaşmış olur arabuluculuğun mahkemelere alternatif olmadığı bilakis mahkemelere yardımcı bir faaliyet olması ancak bu anlayışla sağlanabilir ve hukuk sistemimizde mümkün olur oysa iptali istenen kanunla hmk ve medeni usul hukukundaki paralel hükümler hiçe sayılarak arabuluculuk müessesesinin mahkemelere alternatif bir makam ve merci olarak ihdas edilmesi sağlanmıştır öyle ki anılan maddeler ile yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı hükmüne aykırı olarak tarafsız ve bağımsız mahkemelerin dışında yeni bir yargılama yöntemi belirlenmiştir sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun uncu maddesinin anayasaya aykırılığı uncu maddesi ile arabulucu görevini özenle tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getireceği düzenlenmiş böylece arabuluculuk hâkimlik mesleği ile adeta özdeşleştirilmek istenmiştir bu maddenin birinci fıkrasıyla arabulucuya görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirmesi görevi verilmiş ancak maddede arabulucunun görevini gereği gibi yerine getirmemesi görevi sırasında görevi nedeniyle suç işlemesi taraflara baskı yapması taraflar arasında eşitlik ilkesine aykırı davranması ve görevini savsaklaması durumunda nasıl bir cezalandırma yöntemine başvurulacağı bunun yaptırımının ne olacağı yönünde hiç bir düzenleme yer almamıştır bu durumda avukat olan arabulucunun arabuluculuk faaliyeti nedeniyle işlediği suçtan dolayı avukat olarak cezalandırılabilmesi ya da baronun denetimine tabi tutulması mümkün değildir arabuluculuk faaliyeti her zaman uzlaşmayla sonuçlanmayabilir sonucun hangi hallerde uzlaşmazlıkla sona ermiş sayılacağı konusunda uyuşmazlığın taraflarının tek söz sahibi sayılmasının sakıncalı sonuçlara yol açması kaçınılmazdır özellikle son durumun tespiti bakımından sadece arabulucunun yetkili kılınması faaliyetin başlangıcının ihtiyari nitelik arz etmesi zedelenmeksizin taraflara arabulucuya tanınacak olan bu yetkinin zamansız haksız ve kötü kullanımına ilişkin cezai yaptırımlara yer veren bir düzenlemenin kanun metninde yeresas sayısı karar sayısı almaması arabulucunun yaptığı görev nedeniyle görev ve yetkisini kötüye kullanması durumunda tck uyarınca görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması ve arabulucuya karşı görevi sırasında işlenen suçlar nedeniyle de kamu görevlisi gibi korunması gerekirken arabuluculuk kurumunun denetim dışında bırakılması anayasamızın hak arama hürriyetine ve kanuni hâkim güvencesine aykırıdır bu nedenle mevcut düzenlemenin anayasanın nci uncu ncı ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun üncü maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kanunun arabulucuya başvuru başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasında ‘taraflar dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp teşvik edebilir aynı maddesin ikinci fıkrasında da ‘aksi kararlaştırılmadıkça taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır düzenlemesi mevcuttur tarafların dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda teşvik edilebileceğini başvuru teklifine taraflardan birinin olumsuz cevap vermesi halinde bu teklifin reddedilmiş sayılacağını düzenleyen bu madde ile arabuluculuk kurumunun uyuşmazlığın her safhasında hatta uyuşmazlığın yargıya intikalinden sonra da devreye girebilmesi sağlanmış böylece ülkemizin öznel koşulları da gözetildiğinde mahkeme aşamasındaki arabuluculuk faaliyetinin nafile bir çabaya dönüşmesine yargıya duyulan güvenin tehlikeye düşmesine yargısal faaliyetlerin kesintiye uğramasına gecikmesine ve ertelenmesine yol açacak bir sürece uğramasına adeta izin verilmiştir faaliyet süresinin saptanması konusunda ve arabuluculuk faaliyeti işinin yargıya intikal etmesinden sonra da devreye alınabilmesinin getirebileceği sakıncalar esasen usul yasamızda tarafların sulhe teşviki hükümlerinin varlığına rağmen bu konuda uygulamada başarısız olunduğu da göz önüne alındığında daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktır hukuk usulündeki sulh iradelerini ortaya koyarak uyuşmazlığı yargı önünde sona erdirme olanağı varken ve arabuluculuk faaliyetinin tamamen davadan önce başvurulabilecek bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak kabul edilmesi gerekirken davadan sonra da arabulucuya başvurma devlet yargısı önündeki davaların çözüme ulaştırılmasını geciktirmeye yönelik sonuçlar doğuracağından anayasamızın inci maddesinin beşinci fıkrasında yargının görevleri arasında yer alan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması ilkesine aykırıdır ayrıca medeni yargılamamızda zorunlu avukatlık mevcut olmayıp mevzuatımızda hâkimlere avukatı olmayan kişilere kendisini bir avukatla temsil etmesi gerektiği konusunda tavsiyede bulunması yoksul kişilere adli yardım veya cmk benzeri bir kurumdan kendisini avukatla temsil edebileceği yönünde bir açıklamada bulunması ve bu yönde tarafları teşvik etmesine ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır buna rağmen hâkimden arabuluculuğu bu kadar öne çıkarmasının istenmesinin amacı adaletin gerçekleşmesi değil devletin hâkimi aracılığıyla adaleti gerçekleştirmemek buna emek masraf ve zaman harcamak istememesidir bu durum devletin asli görevlerinden olan adaletin gerçekleştirilmesi görevinin askıya alınması anlamına gelir ki bu durum anayasal ilkelerle bağdaşmaz bu nedenle mevcut düzenleme anayasanın nci inci ncı nci ve inci maddelerine açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı inci maddesinin birinci fıkrasının arabulucu seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet edeceğive ncı maddesinin birinci fıkrasındaarabuluculuk süreci dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı yazılıdır ncı maddenin ikinci fıkrasında yer alan hüküm uyarınca ise arabuluculuk sürecinin başlaması uyuşmazlıkla ilgili zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında önem taşımaktadır bu nedenle arabulucunun seçilmesinden sonra tarafların ilk toplantıya hangi süre içinde ve ne yolla davet edileceğinin bu maddede somut olarak gösterilmemiş olması ve en kısa sürede ibaresinin belirsizliği davet usulünün ise muğlak bırakılması arabuluculuk faaliyetinin başlamasında ve mahkeme sürecinde kötü niyetli kişilerin bu süreci uzatabilmesi imkânını yaratabilecektir bu durum anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırıdır kanunun dördüncü fıkrasında hâkim tarafından yapılabilecek işlemler arabulucu tarafından yapılamaz dense de üçüncü fıkrasında arabulucu uyuşmazlığın niteliğini tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür denmekte dolayısıyla dördüncü fıkranın aksine üçüncü fıkrada arabulucuların hâkim gibi işlemler yapmasının önü açılmaktadır bu düzenleme de anayasanın nci ncı uncu ve nci maddelerine aykırılık oluşturduğundan iptali gerekir inci maddesinin beşinci fıkrasının anayasanın inci maddesine beşinci fıkrada belirtilen şekilde dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri hâlinde yargılama mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir bu süre tarafların birlikte başvurusu üzerine üç aya kadar uzatılabilir hükmü ile dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri hâlinde yargılamanın mahkemece üç ay süre ile ertelenmesi ve tarafların birlikte başvurusu üzerine bu sürenin üç ay daha uzatılabilmesi de usul ekonomisi açısından sakıncalar doğurabilecek niteliktedir bu nedenle davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda davanın üç ay süreyle ertelenmesi ve tarafların birlikte talepte bulunması üzerine sürenin üç ay uzatılması yargılamanın gereksiz yere uzamasına neden olabileceğinden anayasanın inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan davaları en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması hükmüne aykırıdır sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun nci maddesinin anayasaya aykırılığı nci maddeye göre arabuluculuğun hangi hallerde sona ereceği belirtilmiştir kanunda arabuluculuğa ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri aile içi şiddet iddiası içeren uyuşmazlıklar hariç özel hukuka tabi iş ve işlemler hakkında gidilebilmektedir özellikle taraflardan birinin güçsüz konumda olması nedeniyle korunması gereken tarafların olduğu uyuşmazlıklar veya irade fesadı durumlarında da arabuluculuk faaliyetlerinin sona ermesi gereklidir bu husus hem kamu düzeninin hem de kamu menfaatinin bir gereğidir arabuluculuk sonunda anlaşma belgesinin arabulucu ya da uyuşmazlığın biresas sayısı karar sayısı tarafınca yanlış yönlendirme yanıltma korkutma gibi iradeyi zaafa uğratan etmenler sonucunda elde edildiği yönündeki iddialar ile tutanağın tarafları dışında mirasçılar ya da üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek muvazaa iddialarının ne şekilde ele alınacağının belirsiz kalmış olması bu konuda doğru beyanda bulunma ve bildirim sorumluluğunun doğrudan arabulucuya ait olduğuna dair herhangi bir düzenlemeye yasada yer verilmemiş olması bu durumların ihlali halindeyse cezai yaptırımlara da yer verilmemesi suretiyle tarafların çağdaş hukuk düzeni dışında farklı arayışlara yönelmesinin ve buna göz yuman ve bunu onaylayan arabuluculuk faaliyetine izin veren bir devlet anlayışının önü açılmış bu sayede türkiye cumhuriyeti devletinin hukuk devleti niteliği zedelenmiştir kanunun nci maddesinin dördüncü fıkrası arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen belgenin adalet bakanlığı hukuk i̇şleri genel müdürlüğüne gönderilmesini zorunlu kılmaktadır taraflar devlet yargısına başvurmadan bağımsız bir arabulucu nezdinde ve tamamen serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk alanındaki sorunlarının çözümünün ve bu alandaki özel bilgilerin arşivlenerek adalet bakanlığına bağlı bir birimde saklanmasındaki amacın ne olduğu anlaşılamamaktadır bu durum toplumsal hukuk güvenliğimiz açısından son derece tehlikeli olup hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan ancak anti demokratik rejimlere özgü bir anlayışın ürünüdür avukatlar uzlaşma tutanaklarını devletin herhangi bir birimine vermek zorunda değillerdir hatta sır saklamak kapsamında belgeleri vermemek durumundadırlar sır saklama yükümlülüğü denli önemlidir ki avukatın birincil ve en temel hak ve görevidir avukatın sır saklama konusundaki yükümlülüğü adaletin gerçekleşmesine olduğu kadar müvekkilin menfaatine de hizmet eder bu nedenle sır saklama yükümlülüğü devlet tarafından özel bir korumaya tabi olması gerekir avukat mesleğinin icrası esnasında öğrendiği bütün bilgilerin gizliliğine saygı göstermek zorundadır sır saklama yükümlülüğü zamanla sınırlı tutulmamış olup bir avukat hukuki hizmet verirken kendisiyle birlikte çalışan iş ortaklar meslektaşları ile diğer çalışanlardan sır saklama yükümlülüğüne riayet etmelerini talep edebilir i̇ptali istenen bu kanun hükmüyle ise tarafsızmış gibi görünen sicili yetkilendirilmeleri ve ücret tarifeleri ile tamamen devlete bağlı durumda olan hukukçulara kişilerin özel alanları açılarak alınan sonuçlar devlet tarafından arşivlenmektedir bu madde hükmüyle savunma hakkı ihlal edilmiş hukuki güvenlik ilkesi ve hukuk devleti ilkesi zedelenmiş bireylerin devlete ve adalete olan güvenini sarsılmıştır sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun inci maddesinin i̇kinci ve üçüncü fıkralarının anayasaya aykırılığı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tarafların anlaşması sonucunda arabulucunun düzenleyeceği belgenin asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemelerden icra edilebilir şerhi alınması sonucunda ilam niteliğinde belge niteliği kazanması düzenlenmiştir bu maddede anlaşma tutanaklarının hâkim önüne götürülmesi tarafların isteğine bırakılmıştır hâkim ise bu tutanağı sadece tarafların serbestçe tasarrufta bulunabilecekleri bir hak konusunda olup olmadığı ve icraya elverişli olup olmadığı yönüyle inceleyecek ve onaylamak durumunda kalacaktır hâkimler tarafından tarafların taraf hak ve fiil ehliyetlerinin olup olmadığı ve arabuluculuğa başvurmalarında hukuki menfaatlerinin olup olmadığı konusunda inceleme yapılamayacak dolayısıyla inceleme yetkisi çok sınırlı olacaktıresas sayısı karar sayısı oysa arabuluculuk müessesesinin çağdaş hukuk düzeninin öngördüğü enstrümanlar kullanılarak ‘medeni kurallar çerçevesinde yapılması gerekirdi netice olarak yargısal organlar biçimsel bir inceleme yapmakla sınırlandırılarak gerek varılan uzlaşmayı gerekse tarafları uzlaşmaya götüren süreci kamu düzeni açısından inceleyemeyecekler kısaca sürecin medeni olmaması nedeniyle kabul edilemez ve icra edilemez olduğuna da karar veremeyeceklerdir üçüncü fıkraya göre ise şerhi verecek mahkeme dosya üzerinde ancak sınırlı bir inceleme yapabilecektir mahkemenin şerh talebini reddetmesi halinde taraflar ileride kurulacak bölge temyiz mahkemelerine istinaf mahkemelerine itiraz edebilecektir böylece zamanla her bölgede ayrı bir hukuk uygulaması oluşacaktır yine inci maddede hâkim tarafından icra edilebilirlik şerhi verilen ilam niteliğindeki belgeye karşı tarafların irade fesadına uğramaları olasılığı durumunda iptal davası açılabilmesi imkânı verilmemiştir bununla birlikte tarafların anlaşmaya varmaları halinde düzenlenecek belgenin kamu düzenine ve emredici hukuk kurallarına aykırı olması halinde hâkimin taraflara ve arabulucuya bu aykırılığı gidermeleri için herhangi bir ek süre vermesi yönünde de yasada herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir ayrıca bu belgeye ilam gücü kazandırmak için devlet nispi değil maktu harç alarak kişilerin vergisel yükten kurtulmasını bir teşvik unsuru haline getirerek kişileri devlet yargısına değil arabuluculara yönlendirmektedir maktu harçtan dolayı sırf bu nedenle dahi arabuluculuk ihtiyari olmaktan çıkacaktır yüksek harç miktarını ödemekte zorlanan veya dava sonucunda haksız çıkmaktan ve bu nedenle ödeyeceği harçların yanabileceğinden korkan kişileri doğrudan arabuluculuğa yönlendirmiş olması devletin yargılamayı özelleştirmeyi amaçladığının göstergesidir sonuçta iptali istenen yasanın ilgili düzenlemelerini anayasamızın uncu maddesi ile bağdaştırmak imkânsızdır sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun uncu maddesinin nci maddesinin i̇kinci fıkrasının bendinin ve inci maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kanunun uncu maddesinin birinci fıkrası ile daire başkanlığı özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk yapma yetkisini kazanmış kişilerin sicilini tutar bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgiler daire başkanlığı tarafından elektronik ortamda da duyurulur hükmüne yer verilmiştir arabulucular sicilinin daire başkanlığı tarafından tutulacağının belirtildiği bu madde arabulucuların bağımsızlığını zedelemektedir arabulucular sicilinin adalet bakanlığı bünyesindeki daire başkanlığı tarafından değil daha bağımsız olan arabuluculuk kurulu tarafından tutularak tüm işlemlerin bu kurul tarafından yapılması arabulucuların adalet bakanlığına bağımlılığının ortadan kaldırılması gerekirken bu yapılmayarak adeta sivil görünümlü devlet avukatlığı veya devlet hâkimliği yaratılmaktadır yine kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının bendinde arabulucu olabilmek için arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve bakanlıkça yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak şartı getirilmiştiresas sayısı karar sayısı yazılı ve uygulamalı sınavın bağımsız konumda olan arabuluculuk kurulu tarafından değil de sınavın adalet bakanlığı tarafından yapılması arabulucuların adalet bakanlığına bağımlılığı kalmasına neden olacak devlet yargısına alternatif bir yargı ağı oluşacaktır ayrıca kanunun inci maddesinin ilk fıkrası ile daire başkanlığı arabuluculuk için aranan koşulları taşımadığı hâlde sicile kaydedilen veya daha sonra bu koşulları kaybeden arabulucunun kaydını siler ve aynı maddenin ikinci fıkrası ile daire başkanlığı bu kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmediğini tespit ettiği arabulucuyu yazılı olarak uyarır bu uyarıya uyulmaması hâlinde arabulucunun savunmasını aldıktan sonra gerekirse adının sicilden silinmesini kuruldan talep eder hükmü getirilmiştir son olarak kanunun yedinci bölümünün kuruluş ve görevler başlıklı uncu maddesinin birinci fıkrasında daire başkanının görevleri sayılarakf bendine arabulucu sicilini tutmak sicile kayıt taleplerini karara bağlamak inci maddenin birinci ve üçüncü fıkraları kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek ve bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgileri elektronik ortamda duyurmak hükmü eklenerek sicil kayıtlarının silinmesi daire başkanlığının görevi kapsamına alınmıştır bu sayede arabulucuların kayıtlarının daire başkanlığı tarafından silinebilecektir arabulucuların bağımsızlığının sağlanması açısından kayıtlarının silinmesi her durumda arabuluculuk kuruluna bırakılması gerekirken bu düzenleme ile adalet bakanlığına bağlı alternatif bir yargı ağının kurulması hiç de zor olmayacaktır ayrıca arabulucuların kayıtlarının silinmesine ilişkin işlemlere karşı kaydı silinen arabuluculara yargı yoluna başvurma hakkının verilmemesi de anayasadaki hak arama hürriyetinin ihlali anlamındadır sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen arabuluculuk eğitiminin bakanlıktan izin alarak verilebileceği ibaresinin ve ncı maddesinde yer alan eğitim faaliyetlerinin kapsamı içeriği ve başarısı konusunda daire başkanlığına rapor sunulacağı ibaresinin anayasaya aykırılığı yasanın üncü maddesinde arabuluculuk eğitiminin bakanlıktan izin alarak verilebileceği ncı maddesinde ise eğitim faaliyetlerinin kapsamı içeriği ve başarısı konusunda daire başkanlığına rapor sunulacağı belirtilmiştir arabuluculuk müessesesinin bağımsız bir kurul olarak oluşturulmasının sağlanması için eğitim kuruluşlarının bakanlıktan değil arabuluculuk kurulundan izin alarak faaliyetlerini sürdürmesi ayrıca eğitim kuruluşlarının bilgi verecekleri merciinin de daire başkanlığı değil arabuluculuk kurulu olması gerekirken anılan kanunun üncü ve ncı maddelerinde yer alan ibarelerle arabuluculuk kurulu adalet bakanlığı güdümünde teşekkül ettirilmek istenmiş özerkliği ve bağımsızlığı hiçe sayılmıştır bu durumda yürütmenin yargı üzerinde baskı kurması kaçınılmaz olacaktır i̇ptali istenen yasanın ilgili hükmü anayasanın üstünlüğünü ve bağlayıcılığını zedeleyen hükümler ihtiva ettiği ve yargının bağımsız ve tarafsızlığını da zedelediği için anayasanın başlangıç nci ncı nci inci uncu uncu ve inci maddelerine aykırıdır sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırı
3,951
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz yoluyla başvurma mahkemenin gerekçesi özeti sanık hakkında uygulanması istenilen sayılı siyasî partiler kanununun maddesinin birinci fıkrası ile maddesi hükümleri aynı kanunun cumhuriyet senatosu üyeleri seçimlerinde de uygulanmakta olan maddelerinde yer almış bulunan hükümlerin düzenlediği önseçimlerle ilgili olduğuna göre sanığa yükletilen suçun subutu halinde önseçimler ve bu seçimlerdeki aday adayları için konulmuş propaganda yasağına ilişkin hükümler dahi bu dâvada uygulama yeri bulacağından anayasa mahkemesine başvurma yolu açık demektir önseçimler bugünkü usul ve tarzı ile anayasanın işaret edilen maddelerindeki ilkeleri ve ayrıca egemenliğin kullanılmasının belli bir zümreye bırakılması sonucunu doğurarak anayasanın demokratik cumhuriyet esasını da zedeleyip çiğnemektedir bu itibarla günlü sayılı siyasî partiler kanunu ile günlü sayılı milletvekili seçimi ve günlü sayılı cumhuriyet senatosu üyelerinin seçimi kanunlarının önseçimlerle ilgili olup bu kararımızın konu bölümünde işaret edilen hükümlerinin anayasanın aynı yerde sayılan maddelerine aykırılıkları ortaya çıktığından iptallerine karar verilmesi gerekmektedir
142
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçelerinde özetle anayasada temel hak ve özgürlüklere önem veren ve bunları güvenceye alan çağdaş anayasa anlayışına uygun değişikliklerin gerçekleştirilmeye çalışıldığı yasa koyucunun temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması konusunda takdir yetkisinin sınırsız olmadığı i̇nsan hakları avrupa mahkemesi kararlarında da hak ve özgürlüklere sahip olmanın kural bunlara müdahalenin istisna olarak kabul edildiği insan onurunu korumayı maddi ve manevi gelişmesini sağlamayı amaçlayan hakların genel ifadesi olması nedeniyle insanların doğumla kazandıkları temel hakların ve toplumun bir bireyi olmaları sonucunda tanınan hak ve özgürlüklerin yeterince ve serbestçe kullanılmasının hukuk devletinin vazgeçilmez gereklerinden olduğu topluma karşı kimi ödevlerin istenmesinin yerinde olmakla birlikte bunların ilgili yasalarda gösterilen kurallara bağlı olarak eşit adil dengeli olması ve hukuk devleti ilkesinin gereklerine uygun biçimde istenilmesinin zorunlu olduğu anayasada genel sınırlama nedenlerinin kaldırıldığı ilgili maddelerinde belirtilen özel sınırlama nedenlerinin ise anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı anayasanın maddesinde vatandaşlık ödevi nedeniyle sınırlama yapılabileceğinin belirtildiği yasayla getirilen sınırlamanın vergi borcu bakımından açık ve net olmadığı vergi ödevinin hangi aşamasında hangi yetkililerce ve hangi ölçütlere göre yasak konulacağı belirtilmeksizin yetersiz ve belirsiz bir ifadeyle sınır getirildiği vergi yargılaması varsa bunun devam ettiği sürede de yasak konulması konusunda bir engel bulunmadığı anayasal koruma altında bulunan yurt dışına çıkma özgürlüğünün soyut nitelikteki sınırlamalarla ihlal edildiği yapılan sınırlamanın soyut yetersiz ve ölçüsüz olduğu ölçüsüzlük ilkesi uyarınca en ağır önlemleri almaya gerek kalmadan uygun yöntemlerle vergi borcunun tahsiline ilişkin araçların kullanılması suretiyle tahsilatın gerçekleştirilebileceği bu konuda yasalarda gerekli ve elverişli araçların bulunduğu daha hafif ve uygun yöntemler mevcut iken en ağır yöntemin seçilmesi sonucunda anayasal koruma altında bulunan temel hak ve özgürlüklerden olan seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasını doğuracak biçimde yurt dışına çıkışın yasaklanmasında vergi borcunun tahsili amacı için aranan gereklilik elverişlilik ve oranlılık unsurları bulunmadığından ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği vergi mevzuatı içinde vergi borcunun tahsili amacıyla elverişli araçların bulunduğu bu konuda idareye gerekli ve elverişli araçların verildiği yurt dışına çıkış yasağının amacını aşarak ülkenin ekonomik çıkarlarını zedelediği ticari ilişkileri engellediği devletin kişinin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan engelleri kaldırmakla görevliyken bunun aksi bir hüküm getirildiği sınırlama için savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hal gibi nedenler de bulunmadığı öte yandan banka kredi borcunun sözleşmeden doğan bir yükümlülük olduğu özel hukuk ilişkisinden doğan yükümlülüklerin amme alacağı haline gelse bile vatandaşlık ödevi kapsamı içinde değerlendirilemeyeceği ilgili i̇dare ve bankalara borçlunun ve borcun tespiti ve yurt dışına çıkış yasağı konulması konularında çerçevesi çizilmemiş geniş yetkiler verildiği usul ve esaslar ile itiraz yollarının yasada gösterilmediği alınan karardan ilgililerin haberdar edilmediği bankaların alacakları konusunda da gerekli yasal yollarla yargı yolunun bulunduğu ayrıca uygulamanın tüm bankalar için getirilmediği sadece kamu bankaları için getirilerek kamu bankaları ile özel bankalar arasında eşitlik ilkesinin ihlal edildiği bu nedenlerle başvuru konusu kuralların i̇nsan hakları avrupa sözleşmesine ve anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
467
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin sayılı khknin iptaline ilişkin gerekçe bölümünde şöyle denilmektedir haziran tarihli ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan gün ve sayılı sermaye piyasası kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin taşıdığı hükümler ve yaptığı düzenlemeler bakımından tümü itibariyle dava konusu edilen gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin istihsalinde anayasanın ve maddelerinde ve bu maddeler muvacehesinde bir çok yetki kanunu yada kanun hükmünde kararnamenin iptalini öngören anayasa mahkemesinin kararlarında belirtilen kriterlerin olmadığı görülecektir zira söz konusu kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı kanunda yapılan değişiklikler ve getirilen yeni hükümler kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme yapmayı gerektirecek kadar acil zaruri ve beklemeye tahammülü olmayan konular değildir hukuk devleti anlayışı içerisinde aslolan anayasanın ve maddelerinde yer alan ilkeler doğrultusunda kanun kurallarının yasama organı marifetiyle düzenlenilmesidir anayasanın bu kuralları gereğince de sermaye piyasaları konusunda sayılı kanunla da gerekli düzenlemeler yapılarak uygulamaya konulmuştur sayılı kanun hükmünde kararnameye konu edilen hususların gerçekten yüksek mahkemenizin bir çok kararlarında da önemli bir prensip ve ölçüt olarak ortaya konduğu gibi aciliyet ve zarurilik yoktur yüksek mahkemenizin müesses bir çok iptal kararlarında olduğu üzere sayılı kanun hükmünde kararnameye konu edilen hususların hiç birisinde ne uluslararası ilişkilerimiz ve ne de ülke şartlarımız açısından bir ivedilik ve zaruret halinin bulunduğunu söylemek mümkün görülmemektedir yüksek mahkemenizden sadır olan bir çok iptal kararlarında da ifade edildiği üzere kanun hükmünde kararname ile yapılacak düzenlemelerin ivedi ve zorunlu hallere inhisar etmesi ve kişi haklarına kısıtlamalar getirmemesi şarttır kişi haklarına muhtelif şekillerde sınırlamamalar ve dolaylı olarak çeşitli cezai ve mali mükellefiyetlerin getirilmesi yanında ivedilik ve zorunluluk halleri bulunmaksızın bir konunun kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi düşünülemez diğer taraftan tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasal ve hukuki dayanağı yoktur zira bu kanun hükmünde kararnamenin istihsaline dayanak teşkil eden tarih ve sayılı yetki kanununun hükümet tasarısında vadeli işlem borsaları halka açık ortaklıklar ve sermaye piyasası konularıyla ilgili olarak bir yetki talebi bulunmamaktadır bakanlar kurulunun arzulamadığı bir konuda bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilmesi tam anlamıyla bir yetki devridir dava konusu sermaye piyasaları ile ilgili düzenleme yetki kanununa ait hükümet tasarısında bulunmamaktadır hükümet tasarısında bulunmayan halka açık ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumları gibi çok geniş alanlara yayılan mevzuat yetki kanununa ilave edilmiştir anayasanın gerek maddesi ve gerekse ve maddelerinde yer alan kurallar doğrultusunda yasama organınca hükümetin talep etmediği bir veya birden ziyade konularda hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilemezesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesince ittihaz olunan muhtelif iptal kararlarında hükümetlere çok ivedi ve zaruret hallerinde belirli bir maksat ve konuda kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilebileceği anayasayla türkiye büyük millet meclisine verilmiş bulunan kanun yapma ve kural koyma yetkisinin acil ve zorunlu olmayan konularda kanun hükmünde kararname düzenleme yoluna gidilemeyeceği ifade edilerek bu tür kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya aykırı olacağı vurgulanmıştır belirli bir yetki kanununa dayanılarak kanun hükmünde kararnamelerle yapılacak düzenleme konusunun ivedi ve zorunlu hallere inhisar etmesi öngörülmüştür hükümet tasarısında yer almayan ve fakat meclis müzakereleri esnasında kanunu kapsamına dahil edilen konuların ivedi ve zaruriliğinden bahsedilemez zira türkiye büyük milet meclisinin herhangi bir konunun ivedi ve zaruri olduğu hususunda beyanı mümkün değildir yasama organı zaruri ve ivedi gördüğü bir konuyu kanun olarak düzenleme yetki ve görevi ile mücehhezdir hükümetin takdirinde olan veya hükümetin takdirine bırakılan bir konunun ivedi ve zorunlu hallerden olduğu söylemek mümkün olmadığı gibi böyle bir düzenleme bakanlar kurulunun görevlerine müdahale anlamını da taşır ki bu durumda anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesine ve dolayısıyla ve maddelerine aykırılık teşkil eder tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile tarih ve sayılı kanunda yapılan düzenlemeler göstermektedir ki konunun ivediliği ve zarureti yoktur bu nitelikte olan bir konunun da kanun hükmünde kararname konusu yapılmasının anayasanın ve maddeleriyle ve maddelerine de aykırı olduğu düşünülmektedir bu sebeplerle gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin tümü itibariyle anayasal ve hukuki dayanaktan yoksun olup anayasanın yukarıda arzedilen hükümlerine aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerindeki anayasanın muhtelif kurallarına aykırı olduğu hususundaki ve dava dilekçemizin iptal gerekçelerimizin bi bölümünde yer alan açıklamalar dışında tarih ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin birinci maddesiyle tarihli ve sayılı sermaye piyasası kanununun maddesinin ikinci fıkrasında yapılan yeni düzenleme ile getirilen düzenleme özünde kanunun kapsamını genişlettiği gibi kişi haklarını ihlal edici nitelikte hükümler taşımaktadır sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir pay sahibi sayısının den fazla olduğu yatırım ortaklıkları yatırım fonları halka açık anonim ortaklıklar ve özel emeklilik ve tasarruf kuruluşları ile fonlarının sermayesine doğrudan veya dolaylı olarak kurulca belirlenen oranda ortak olduğu herhangi bir şekilde tespit olunan anonim ortaklıkların hisse senetleri halka arz olunmuş sayılır ve bu ortaklıklar halka açık anonim ortaklık hükümlerine tabi olurlar bu madde halka açık olmayan ve sermaye piyasası kurumu niteliğinde de bulunmayan kişilik bir aile şirketinin dahi borsadan bir miktar hisse senedi alması takdirinde hiç ilgisi olmadığı halde halka açık anonim şirket sayılmasını sağlamaktadır bu hüküm yukarıda arzettiğimiz anayasa hükümlerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı burada özellikle önemli olan husus halka açık şirketin hisse senetlerinin hangi oranda alındığı takdirde bir aile şirketinin halka açık sayılacağının kanun hükmünde kararnamede belirtilmeyip sermaye piyasası kurulunun takdirine bırakılmasıdır bu kişilik şirketin sadece hisse senedi satın alması dolayısıyle birdenbire halka açık şirket sayılması çok önemli bir olaydır vergiler ve diğer mali yükümlere ait konularda dahi hiç olmazsa kanunla vergi nisbet ve miktarının alt ve üst sınırları açıklanmakta ve bu taban ve tavan arasında takdir hakkı bakanlar kuruluna verilmektedir burada ise kişilik haklarına dokunan böyle bir olayda kanun hükmünde kararname çıkarılması anayasaya aykırı iken buna ilaveten hisse almak suretiyle kurulacak ortaklık oranının alt ve üst sınırları bile belirlenmeden oran tesbitinin doğrudan doğruya sermaye piyasası kuruluna bırakılması anayasaya aykırıdır bu nedenle sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik özellikle anayasanın aşağıda arz edilen maddeleri hükümlerine de aykırıdır anayasanın temel haklar kişi hakları ve ödevlerinin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğine dair maddesi hükmüne sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde ortaklık hisse oranının kanunla tayin edilmeyip bu yetkinin sermaye piyasası kuruluna devredilmesi karşısında yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez diyen anayasanın maddesi hükmüne sayılı kanun hükmünde kararnamenin çerçeve ikinci maddesi ile sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrasında yapılan düzenleme ile mevcut hükümdeki üncü maddede belirtilen hususlara aykırı kararlar ibaresi kaldırılarak yerine bu maddedeki esaslar çerçevesinde aldığı kararlar gibi çok genel bir anlamda düzenleme yapılmak suretiyle mala dayalı olanlar dahil her türlü vadeli işlem borsalarının halka açık anonim ortaklıkların sermaye piyasası kuruluşlarının yönetim ve denetim kurulları baskı altına alınmaktadır gayet tabiidir ki bu kurulların kanunlara aykırı işlem ve eylemleriyle yine kanunlara aykırı olarak aldığı kararların aleyhine dava açılması gerekli ve şarttır ancak düzenleme bunu içermek yerine tamamıyla bir keyfilik ve antidemokratik uygulamaya dönük bir düzenleme getirmektedir bu düzenlemeyi anayasanın kişi haklarını çalışma hürriyetini düzenleyen hükümleriyle bağdaştırmak mümkün görülmemekle bu hükmün iptali gerektiği düşünülmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesi anayasaya aykırıdır bu madde aynen şöyledir esas sözleşme değişikliği madde halka açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinin değiştirilmesi kurulun uygun görüşünün alınmasına bağlıdır kurulun uygun görüşü alınmadan yapılan esas sözleşme değişikliklerine ilişkin tescil ve ilanlar hükümsüzdüresas sayısı karar sayısı halbuki bu konuda ana sözleşme değişikliğinin yapılacağı genel kuruldan evvel sanayi ve ticaret bakanlığından türk ticaret kanunu hükümlerine göre ön izin alınmaktadır sermaye piyasası kurulunu hiç ilgilendirmeyen ve genel kurul takdiri ile yapılan değişikliklerin devlet organlarınca yapılan tescil ve ilanlarının dahi hükümsüz sayılması anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyeti başlığını taşıyan maddesi hükmüne aykırıdır sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanunun maddesinin bendinde yapılan değişiklik açıkça anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrası hükmü ile maddeleri hükümlerine aykırıdır şöyle ki söz konusu kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı sermaye piyasası kanununun maddesinin bendinde yapılan değişikliğe göre sermaye piyasası kurulu halka açık anonim ortaklık ve sermaye piyasası kurumlarının mevzuat esas sözleşme ve içtüzük hükümlerine aykırı faaliyetlerinin veya mali durumlarının ciddi surette zayıflamakta olduğunun tesbit edilmesi halinde ilgililerden aykırılıkların giderilmesi ve kanuna işletme amaç ve ilkelerine uygunluğun sağlanmasını istemeye aykırılıkta sorumluluğu tesbit edilen ortaklık ve kurum görevlilerinin haklarında kovuşturmaya geçildikten sonra yargılama sonuçlanıncaya kadar imza yetkilerini kaldırmaya yönetim ve denetim organlarına değiştirme azil ve görev süresini belirleme hakkı sadece kurula ait olmak üzere genel kurulca seçilen üyelerin görev ve yetkilerini taşıyan üye atamaya aykırılıkların giderilmemesi veya giderilemeyecek aykırılıkların tesbit edilmesi durumunda gerekli her türlü tedbiri almaya ve sermaye piyasası kurumlarının yetkilerini kaldırmaya yetkili kılınmıştır bu maddenin anayasaya aykırılığı derecesini ve kişi hakları ile memleket ekonomisi bakımından vahametini ve sermaye piyasası kuruluna verilen yetkilerin keyfiliğini belirtmek için aşağıdaki hususları izah etmekte yarar görmekteyiz yapılan değişiklikle sermaye piyasası kurumlarının yanı sıra halka açık anonim şirketler de bu bent hükmüne dahil edilmiş bu şirketlerin malî durumlarının ciddî surette zayıflamakta olması halinden müstakil olarak genel ve belirsiz bir ifade ile her türlü mevzuat ana sözleşme hükümlerine aykırılık halinde bu şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin ve genel kurullarınca seçilmiş organlarının imza yetkilerini kaldırmak ve yerlerine süresini tayin değiştirme azletme hakları sadece kurula ait olmak üzere mahkemedeki duruşma sonuna kadar genel kurulca seçilmiş kişilerin yetkisini haiz üyeler tayin etmek suretiyle şirketleri sahiplerinin elinden alarak elde etmek imkânına sermaye piyasası kurulu sahip olacaktır bir misal olmak üzere arzedelim sayılı sermaye piyasası kanununun cezai sorumluluk başlığını taşıyan maddesinin bendine göre kurulca çıkarılacak tebliğlere ve kararlara aykırı hareket edenler milyon liradan milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar spk tebliğlerinde şirketler ile ilgili bir değişikliği aynı gün bildirmeyip ertesi gün bildirmek bir suçtur cezanın asgari haddi de milyon türk lirasıdır şimdi bir halka açık anonim şirkette böyle bir gecikme yapıldığını farz edersek spk hemen savcılığa suç duyurusunda bulunacak kovuşturma başlatıldıktan sonra yargılamanınesas sayısı karar sayısı neticelenmesine değin sermaye piyasası kurulu derhal şirketin bütün yasal organlarını yönetim kurulu üyelerini azledecek yerlerine kendi adamlarını tayin ederek mülkiyet hakkını ihlal edecektir duruşma sonunda şirketin sahipleri olan yönetim kurulu üyeleri ya beraat edecek ya da milyon lira ağır para cezasına mahkum olacaklar fakat ne yazık ki şirket elden gidecektir sonuçta sermaye piyasası kurulu bütün yurt ekonomisine hakim bugün hiç bir devlet organında mevcut olmayan yetkilerle mücehhez bir diktatörlük olacaktır sermaye piyasası kurulu kanununun bazı maddelerini değiştiren sayılı kanun hükmündeki kararname anayasanın aşağıdaki maddeleri hükümlerine aykırıdır anayasanın başlangıç kısmının her türk vatandaşının medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine sahip olduğu yolundaki altıncı fıkrası hükmüne anayasanın türkiye cumhuriyetinin demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna dair maddesi hükmüne anayasanın devletin kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmaya görevli olduğuna dair maddesi hükmüne anayasanın hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz diyen maddesi hükmüne sayılı kanunun khknin maddesi ile değiştirilen hükmüne göre ceza davalarında suçluyu tesbit ve tedbir kararını almak görevinin davanın suç duyurucu ve müdahili hukuk davalarında davacısı yani taraflardan biri olan spkya verilmesi karşısında anayasanın yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır diyen maddesi hükmüne anayasanın kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmünü taşıyan maddesi hükmüne anayasanın herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir hükmünü taşıyan maddesine anayasanın mülkiyet hakkından bahseden maddesi hükmüne anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyeti başlığını taşıyan ve herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir özel teşebbüsler kurmak serbesttir diyen maddesi hükmüne mahkemelerin bağımsızlığına tecavüz teşkil eden sayılı kanun hükmündeki kararnamenin maddesi hükümleri dolayısıyla anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlığını taşıyan maddesi hükmüne sayılı kanun hükmünde kararnamenin çerçeve maddesi ile sayılı sermaye piyasası kanununun maddesinden sonra gelmek üzere ve tedrici tasfiyeyi düzenleyen yeni bir madde olarak maddesi düzenlenilmektedir bu düzenlemede yukarıdaesas sayısı karar sayısı b ve bölümlerinde arz ve izaha çalıştığımız sebeplere binaen anayasanın muhtelif hükümlerine aykırı olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanunun maddesine eklenen fıkrada anayasaya aykırıdır bu fıkra aynen şöyledir cumhuriyet savcıları ve mahkemeler yapılacak kovuşturma ve duruşmalarda bilirkişi teşkiline gerek gördükleri takdirde münhasıran resmî bilirkişi listesinde kayıtlı kişilerden seçecekleri bilirkişilerin görüşlerini alırlar resmî bilirkişi listeleri kurulun teklifi üzerine ilgili bakanlık tarafından tesbit olunur anlaşıldığına göre sermaye piyasası kurulu sayılı kanun hükmündeki kararnamenin maddesi hükmü hakkındaki izahatımızda da arzettiğimiz üzere türkiyedeki bütün halka açık şirketlere hakim olmak ve onları ele geçirmek amacı ile türk vatandaşının yegane güvencesi olan bağımsız mahkemeleri de bertaraf etmek istemektedir bu amaçla tanzim edilen sayılı kanun hükümde kararnameye göre sermaye piyasası kurulunun halka açık şirketler aleyhine açacağı hukuk davalarında madde ile getirilen korkunç yetkilerine ilaveten mahkemelere de bağımsız yargıya da müdahale etmekte ve mahkemelerin başvuracağı bilirkişileri kendileri seçmek istemektedir böylece davanın bir tarafı olan sermaye piyasası kurulu hem davacı hem kusurluyu tesbit eden hem tedbir kararları alan hem şirketlerin yasal organlarını kovup şirketi ele geçiren hem de dava halinde bilirkişiyi tek taraflı seçen organ olacaktır sayılı kanun hükmündeki kararnamenin maddesi anayasanın yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır hükmünü taşıyan maddesi hem de mahkemelerin bağımsızlığı başlığını taşıyan ve hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasa kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerince hüküm verirler hükmünü taşıyan anayasanın maddesi hükümlerine aykırıdır bu genel açıklamalar muvacehesinde tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin tümü anayasanın başlangıç bölümünün bendi ile maddelerine çerçeve ve maddeleri anayasanın başlangıç bölümünün bendi ile ve maddelerine aykırı bulunduğu ve iptalleri gerektiği düşünülmektedir dava dilekçemizin iptali istenilen kanun hükümleri ve davanın konusu bölümlerinde zikrettiğimiz gün ve sayılı yetki kanununun mezkür hükümlerinin anayasanın ve maddelerine aykırılıkları anayasanın ve maddelerine aykırılıkesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir denilmektedir hukuk devleti olmanın da kendine özgü kuralları vardır bu kuralların başında icra organlarının yargı organlarının ve yasamanın anayasada ifadesini bulan ilke ve kurallara uygun olarak faaliyette bulunmaları gelir anayasaya uygun olarak yürürlüğe konulmuş bulunan kanunları tarafsız ve adil bir anlayış içinde uygulamak gücünü anayasadan alan yargı organlarının kararlarını tam ve eksiksiz yerine getirmek yanında hem anayasa kurallarını ve hem de yargı kararlarında yer alan ilke ve esasları gözönünde bulundurmak suretiyle hükümet etmek ve yasama faaliyetini yürütmek icra organlarıyla yasamanın görev ve sorumluluğundadır konuları farklı da olsa kapsamı ve sınırları belli olmaksızın çıkarılmış olmaları sonucu anayasa mahkemesince iptal edilmiş olan bir çok yetki kanunu olmasına rağmen aynı kapsam ve sınırsızlık içinde soyut ifadelerle şeklen anayasaya uygun ve fakat içerik ve düzenleme itibariyle hem anayasa kurallarına ve hem de önceki iptal kararlarında yer alan yol gösterici nitelikteki prensipleri yok saymak suretiyle yapılan düzenlemeleri hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmak mümkün görülmemekte ve dolayısıyla hukuk devleti anlayışının zedelendiği düşünülmektedir anayasanın maddesi devletin temel amaç ve görevleri belirlenirken devletin temel amaç ve görevleri kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışmaktır hükmünü getirmiştir anayasanın bu hükmü muvacehesinde bakanlar kurulunun ekonomik ve sosyal alanda kişilerin çalışma ve teşebbüs hürriyetlerini bağlayıcı nitelikte bulunan engelleri ortadan kaldırmak gibi bir görevle yükümlü iken dava konusu bölümünde zikredilen düzenlemelerle belirsiz bir şekilde kanun gücünde kararname çıkarma yetkisiyle donatılmasının anayasaya uygun olmadığı düşünülmektedir anayasanın maddesinde egemenlik hakkının millete ait bulunduğu ve bu hakkın anayasanın koyduğu kurallar dahilinde yetkili kılınan organlarca kullanılacağı ve sonuç olarak egemenliğin kullanılmasının hiç bir surette ve hiç bir kişiye ya da zümreye bırakılamayacağı hiç bir kimse veya organında kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisini kullanamayacağı öngörülmüştür anayasamıza göre kanun koyma gücü türkiye büyük millet meclisine aittir anayasa kurallarına aykırı olarak türkiye büyük millet meclisince sayılı yetki kanununa dercedilen bir hükme dayanılarak çıkarılacak kanun gücünde kararnameler ve yapılacak düzenlemeler kaynağını anayasadan almış sayılamaz böyle bir düzenleme egemenlik hakkının bakanlar kuruluna devri anlamındadır anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait bulunduğunu ve bu yetkinin keza anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda devredilemeyeceğini düzenlemiştir gerek hukuk devleti anlayışı içerisinde ve gerekse anayasanın bu ilkeleri doğrultusunda bakanlar kuruluna kanun gücünde kararname çıkarma yetkisinin verilmesi esasen bir yetki devridir hele sayılı yetki kanununda olduğu üzere sermaye piyasaları ile halka açık ortaklıklarda sınır şumül ve düzenleme konuları belirsiz olan bir yetkinin bakanlar kuruluna verilmiş bulunmasının anayasanın bu maddelerine aykırılık teşkil edeceği düşünülmektedir açıklanan bu gerekçelerle tarih ve sayılı yetki kanununun adı ile amaç kapsam ve ilkelerine ilişkin maddelerinde yer alan ve sermaye piyasaları ve halka açık ortaklıklarla ilgili düzenlemeler yetki devri niteliğinde olmakla anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını bağlayıcı temel hukuk kurallarıdır bu hüküm çerçevesinde yasama organı bütün faaliyet ve işlemlerinde anayasada yer alan tüm kurallara uymakla yükümlüdür anayasanın maddesinde hangi alanlarda kanun hükmünde kararname çıkarma konusunda bakanlar kuruluna yetki verilebileceği ve kriterleri açıkca ifade edilmiş olmakla bu husus yüksek mahkemenizin çeşitli yetki kanunlarının ve kanun hükmünde kararnamelerin iptalini öngören bir çok kararlarında da yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde vurgulanmıştır anayasanın maddesine göre anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri konularında maddesine göre bütçe tahsisatlarını artırıcı nitelikte bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilemiyeceği öngörülmektedir oysa dava kosunu ettiğimiz konuya ilişkin mevcut mevzuat üzerinde ne gibi düzenlemelerin yer alacağı belirli değildir aksine sermaye piyasaları vadeli işlem borsaları ve halka açık ortaklıklar mahiyetleri itibariyle kişi haklarını temel hakları mali mükellefiyetler gibi konuları kapsamaktadır kanunun amaç ve kapsamı bu alanlarda da düzenleme yapılacağı kanaatini açıkca ortaya koymaktadır nitekim sayılı kanun hükmünde kararname cezai ve sair mali mükellefiyet getirmektedir böyle bir düzenlemede açık ve kesin olarak anayasa kurallarına aykırılık oluşturacaktır anayasanın maddesi yasama ve yürütme organları ile idare makamlarının mahkeme kararlarına uymakla yükümlü bulunduklarını maddesi de anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarıyla idare makamlarını bağlayıcı olduğunu açıkca ifade etmektedir geçmişte çıkarılan bir çok yetki kanunu ve bu yetki kanunlarına dayanılarak yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameleri sermaye piyasaları ile ilgili olup sayılı yetki kanununda olduğu üzere amacının ve kapsamının belirsiz ve çok şumüllü olması sebebiyle iptal eden yüksek mahkemeniz kararlarına uymadığı izahtan vareste bulunmaktadır bu sebeplerle gün ve sayılı yetki kanununa konu olup dava konusu ettiğimiz hükümlerin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık dilekçemizin iptal gerekçelerimizin inci bölümünde de kısaca değindiğimiz üzere anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisinin görevleri meyanında bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarmak yetkisi vermek ibaresiyle bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilebileceği de öngörülmüş ise de bu her konuyu kapsayacak anlamını taşımaz bu maddedeki belli konularda deyiminden maksat somut olarak belli bir konuda yetkiden söz edilmektedir yoksa dava konusu düzenlemede olduğu üzere sınırları belirsiz akla gelen her konuda anlamını çıkarmak imkanı yoktur buradaki belli konularda deyimini bu düzeyde geniş anlamak ve bakanlar kuruluna bu düzeyde bir düzenleme yapma yetkisi vermek yetki devri anlamına gelir ki böyle bir düzenleme de maddeye olduğu kadar anayasanın ve maddelerine de aykırılık teşkil eder bakanlar kuruluna verilecek kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi konusunun somut olarak belirli olmasının yargı denetimi açısından önemi vardır bakanlar kurulunun verilen yetki ile sınırlı kalıp kalmadığının tesbiti ancak konunun ve sınırlarının belirli olmasıyla yakından alakalı bulunmaktadır dava hususu edilen ve sayılı yetki kanununda yer alan ve tarih ve sayılı kanunla ilgili bölümler konu ve sınırları itibariyle somut olarak belirli değildir sermaye piyasaları ile vadeli işlem borsaları konularında en geniş şekliyle ve kişi hak ve hürriyetlerine kadar hemen her konuda bakanlaresas sayısı karar sayısı kuruluna yetki verilmesi anayasanın maddesinde yer alan ilke ve prensiplerle bağdaştırılamamaktadır gerek anayasanın maddesinde ve gerekse yüksek mahkemenizin bir çok iptal kararlarında belirtildiği gibi yetki kanunlarına konu edilen hususların amaç kapsam ve ilke olarak müşahhas olarak tesbit edilmiş olması şarttır yukarı bölümlerde de ifade edildiği gibi bunun bakanlar kurulunun aldığı yetki ile sınırlı olarak düzenleme yapıp yapmadığının yargısal denetimi açısından büyük önemi olduğu kuşkusuzdur diğer taraftan yine bir çok anayasa mahkemesi kararlarında olduğu üzere kanun hükmünde kararname konusu edilecek mevzuların ivedilik ve zorunluluk arzetmesi gerekmektedir sermaye piyasaları ile vadeli işlem borsaları konusunda yapılacak düzenlemelerin böyle bir ivediliği ve zorunluluğu bulunmadığı da ortadadır gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamelerde incelendiğinde düzenlediği konular itibariyle ivedi ve zorunluluk arzeden bir düzenlemenin olmadığı görülecektir nitekim hükümetin bu konuda bir talebinin olmaması da bu tesbiti doğrulamaktadır sayılı yetki kanununda tbmmnce ithal edilen düzenlemenin mahiyet itibariyle de ne anayasanın ve ne de maddeleriyle uyum içinde olmadığı düşünülmektedir ayrıca bu konuya ilişkin düzenleme tamamiyle yetki devri niteliğini de taşımaktadır kaldı ki sayılı kanun hükmünde kararname incelendiğinde yapılan düzenlemeler gözönüne alındığında sayılı yetki kanununda sermaye piyasaları ile vadeli i̇şlem borsaları konusunda yer alan hükümlerin anayasaya aykırı olduğu da görülecektir bu sebeplerle gün ve sayılı yetki kanununa hükümet tasarısında olmayan ve tbmmnce ilave edilen sermaye piyasası kanunu ile ilgili hükümlerin anayasanın yukarıdaki bölümlerde beyan edilen madde ve kurallarıyla birlikte ve maddelerine de aykırı bulunduğu ve bu hükümlerin iptali gerektiği düşünülmektedir tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın başlangıç bölümünün bendi ile ve maddelerine aykırılığı anayasanın başlangıç bölümü bendi ile maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasamız gerek başlangıç bölümünün bendindeki düzenlemeleri ve gerekse ve maddeleriyle öngördüğü kurallar itibariyle kuvvetler ayrılığı prensibini benimsemiştir yine anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile getirilen hüküm adeta bağımsız yargı organlarına talimat verir niteliktedir bağımsız yargı organları bakmakla yükümlü bulundukları davalarda dilerse bilirkişiye müracaat eder müracaat edeceği bilirkişiler de hiç bir yerden talimat yada beyan olmadan tesbit ve tayin eder i̇darenin tayin edeceğiesas sayısı karar sayısı bilirkişi tarafsız olamaz bu düzenlemeyi hukuk devleti anlayışı ile de bağdaştıramayız bu sebeple sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi anayasanın başlangıç bölümü bendi ile ve maddelerine de aykırıdır anayasanın ve maddelerine aykırılık genel olarak sayılı kanun hükmünde kararnamenin istihsaline dayanak olan ve dava dilekçemizin ve bölümlerinde ileri sürdüğümüz görüş ve düşüncelerle anayasaya aykırı olduğuna inandığımız ve yüksek mahkemenizden iptalini talep ettiğimiz gün ve sayılı yetki kanununun sermaye piyasası ve halka açık ortaklıklara ilişkin hükümleri dolayısıyla ortaya koyduğumuz anayasa maddeleri bazında dilekçemizin bölümünde yaptığımız açıklamalar ve gerekçeler sayılı kanun hükmünde kararnamenin bizatihi kendisi içinde geçerli olmakla sayılı kanun hükmünde kararnamede anayasanın mezkür hükümlerine aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık sayılı kanun hükmünde kararnamenin de istihsaline dayanak olan sayılı yetki kanununun ilgili bölümü üzerinde dava dilekçemizin bölümünde dermeyan ettiğimiz iptal gerekçelerimiz muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırı olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesi herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine haiz bulunduğunu amirdir bu hüküm gerek anayasanın maddesinde ifadesini bulan dernek kurma ve gerekse maddesindeki çalışma ve iş kurma hakkı çerçevesinde kullanılmaktadır sayılı kanun hükmünde kararname ile getirilen hükümlerde bu haklar sınırlandırılmakla yapılan bu düzenleme maddeye aykırılık oluşturmakta ve iptali gerekmektedir anayasanın maddesi herkesin önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahip bulunduğunu öngörmektedir ve bu hak konusunu teşkil eden hususlarda anayasanın maddesi çerçevesinde kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez hele bu hakların sınırlandırılması kısıtlanması gibi hususlar hiç bir şekilde kanun hükmünde kararname konusu olamaz her ne kadar sermaye piyasası ile ilgili kuruluşlarla halka açık şirketler birer dernek niteliğinde değilse de bu kuruluşlar özünü anayasanın ve maddelerinden almaktadır sermaye piyasaları da netice itibariyle kişi haklarından olmakla kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmemesi gerektiği ve hele sayılı kanun hükmünde kararname yönetim kurullarına kısıtlamalar getirilmesi ve onların üzerinde manevi baskı yaratması dolayısıyla anayasanın maddesine aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir anayasanın maddesi kişilerin mülkiyet hakkını ve bu hakları üzerinde de tasarruf hak ve yetkilerini düzenlemektedir sayılı kanun hükmünde kararnamede yer alan hükümler kişilerin anayasadan doğan temel hak ve hürriyetlerinin kullanılması meyanında oluşturdukları ortaklıklar ve borsaların yönetim kurulları üzerinde baskı oluşturmak suretiyle kendi varlıklarını tasarruf etmelerini engelleyici hükümler ihtiva etmektedir söz konusu birliklerin yönetim kurullarının basiretli bir iş adamı mesabesinde çalışması olumsuz yönde etkilendirilmekte ve adeta mülkiyet haklarına konu varlıkların üzerine el koymaya yönelik düzenlemeler içermekle sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın maddesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi cezaların kanunla düzenleneceğini öngörmüştür bu çerçevede de sayılı sermaye piyasası kanununda günkü kapsamda bulunan kuruluşlar itibariyle bir seri cezalar yine aynı kanunun maddesiyle düzenlenmiştir ancak sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanunun kapsamı genişletilerek yeni ceza ve mükellef oluşturulmuş ve adeta yeni cezai müeyyideler ihdas edilmiştir bu sebeple de sayılı kanun hükmünde kararname anayasanın maddesinde yer alan kurala aykırı olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın maddesi herkesin dilediği alanda çalışma ve özel teşebbüsler kurma hakkına sahip bulunduğunu öngörmektedir sayılı kanun hükmünde kararname ile kişilerin bu hakkı elinden alınmaktadır zira bir veya birden fazla kişilerin oluşturacakları sermaye piyasalarının halka açık ortaklıkların veya vadeli işlem borsalarının yönetim kurullarının kararlarının kanunlara aykırı olup olmadığına bakılmaksızın dava edilmesi yönetim kurulu üyelerine hiç bir objektif nedeni bulunmadan el çektirme yerine tam yetkili atamalar yapılmasını öngören düzenlemeler kişilerin vaz geçilmez haklarından olan hak ve hürriyetlerinin ihlali niteliğinde olup anayasanın maddesi yanında maddesine de aykırı bulunduğu ve dolayısıyla sayılı kanun hükmünde kararnamenin iptali gerektiği düşünülmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnai kurallara da cevaz vermiştir anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar v
4,095
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir hukukun temel ilkelerine aykırı durum ve olguların daha sonraki bir yasal düzenleme ile hukukilik kazanması mümkün değildir anayasa ve hukukun evrensel ilkeleri ile çatışan fiili durumlara yasallık kazandırma çabaları hukuk devleti yönetimi yerine keyfi devlet yönetimi ile karşı karşıya olduğumuzu gösterir bugünkü siyasal iktidarın en çarpıcı özelliklerinden biri bu tür uygulamalara yoğun şekilde başvurmakta oluşudur ben yaptım oldu mantığı ile yapılan yasal düzenlemeler anayasa kuralları ile uyum içinde olup olmadığına bakılmaksızın toplumun yararınadır aldatmacası adı altında çoğu kez birtakım çıkar çevrelerinin grupların hatta kişilerin kişisel amaçlarına hizmet etmektedir eğitim ve öğretim toplumun gelişmesine çağdaşlaşmasına ve bilgi toplumu aşamasına ulaşmasına yön ve güç katacak en önemli temel taşlardan biridir bu nedenle eğitim ve öğretimi etkinleştirecek ve yaygınlaştıracak girişimlerin devletçe öncelikle yerine getirilmesi gerektiği gibi devletçe destek de görmelidir ancak destek ve diğer yardımlar hukukun evrensel ilkeleriyle anayasa kuralları ile belirlenmiş yöntemler esaslar ve düzenlemelere uygun olarak yapılmak zorundadır anayasa bireylere eğitim ve öğrenim hakkını verirken devlete de bu hakkın bireylerce yeterince kullanılmasını sağlayan olanakları sunma ödevini yüklemiştir anayasanın maddesinde de başlık olarak eğitim ve öğrenim hakkı yanında ödevi sözcüğü bu esprinin ürünü olarak yer almıştır ancak yukarıda da belirtildiği gibi anayasanın koyduğu yol ve yöntemlerin dışına çıkılmadan anayasanın çizdiği esas ve ilkeler çerçevesinde bu görevin yerine getirilmesi demokratik hukuk devleti niteliğinin zorunlu sonucudur sayılı yükseköğretim kanununun bazı maddelerini değiştiren ve bu kanuna madde ekleyen sayılı yasa eleştirilen tutumun ürünü olup anayasa kurallarına aykırı görüldüğünden bu iptal davasını açma gereği doğmuştur sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın maddesinin bendini değiştiren fıkra anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali istenen madde ile ve bunlarin bünyesi̇nde yer alan sözcükleri eklenerek sayılı yasanın maddesinin bendindeki yükseköğretim kurumlarının tanımı değiştirilmiştir yeni getirilen tanım üniversiteler ile fakültelerin enstitülerin yüksekokulların konservatuarların meslek yüksekokulları ile uygulama ve araştırma merkezlerinin arasındaki ayrımı ortadan kaldırılmaktadıresas sayısı karar sayısı oysa anayasanın maddesi bir kül olarak incelendiği zaman üniversiteler ile diğer yükseköğretim kurumlarını ayrı ayrı kurumlar olarak belirlediği görülmektedir şöyle ki maddenin bazı fıkralarında üniversite sözcüğü bazı fıkralarında yükseköğretim kurumu sözcüğü yeralmaktadır örneğin birinci fıkrada üniversite ikinci fıkrada yükseköğretim kurumu üçüncü dördüncü beşinci yedinci ve sekizinci fıkralarda üniversite onuncu fıkrada yükseköğretim kurumu sözcükleri kullanılarak bu ayrım yansıtılmıştır maddenin dokuzuncu fıkrasında hem yükseköğretim kurumu sözcüğü kullanılmış hem üniversite sözcüğü kullanılmış ve ayrı ayrı esaslar getirilmiştir bu da ayrımın bir göstergesidir anayasakoyucunun iradesini açıklarken gerek söz gerek öz açısından yanılgı sonucu bazan üniversite bazan yükseköğretim kurumu sözcüklerini kullandığı kabul edilemez farklı ifadeler iki kurumun farklı nitelendirilmesinin sonucudur madde de vakıflara yükseköğretim kurumu kurma olanağı tanınırken ve yine bununla ilgili diğer fıkralarda yükseköğretim kurumlarından sözedilirken anayasakoyucunun üniversite sözcüğünü kullanmamaya özen gösterdiğini keza hem üniversiteyi hem de diğer yükseköğretim kurumlarını aynı esasa bağlayan düzenlemelerde her ikisinin adını ayrı ayrı zikretmiş olması yukarıdaki düşünceyi bir başka açıdan da desteklemekte ve doğrulamaktadır bu açıklamalarımız anayasanın üniversitelerin diğer yükseköğretim kurumu olan fakülteler yüksekokul akademi meslek okulları enstitüler ve uygulama ve araştırma merkezlerinden ayrı bir kurum olarak düzenlediğini göstermektedir her üniversite bir yükseköğretim kurumudur fakat her yükseköğretim kurumu bir üniversite değildir ancak üniversiteler içinde diğer yükseköğretim kurumlarının yer alması mümkündür bu imkan ikisinin ayrı kurum sayılmasını ortadan kaldırıcı bir faktör değildir farklı kurum olma ayrı tümüyle onun oluşması için zorunlu unsur olma ayrı olgudur anayasa tasarısında danışma meclisinde ilgili maddelerin md görüşülmesinde bu hususlarda tartışma dahi olmamış düşünce birliği sağlanmıştır tartışmalar üniversite ile diğer yükseköğretim kurumlarının aynı madde içinde birleştirilip birleştirilmeyeceği hususuna yönelik olmuştur böylece üniversiteler ile diğer yükseköğretim kurumlarını farklı kurumlar olarak gören anayasanın maddesine sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinin fıkrasına eklenen ve bunların bünyesinde yeralan sözcükleri aykırıdır iptali gerekir sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın bendinde yapılan değişiklik anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali istenen madde ile bendinde ve bunlar i̇çi̇ndeki̇ sözcükleri eklenmiştir numaralı bölümdeki gerekçelerle bu sözcükler anayasanın maddesine aykırı olduğu için iptali gerekiresas sayısı karar sayısı iii sayılı yasanın sayılı yükseköğretim kanununun ek maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapan maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır yasayla üniversite kurmak yasayla üniversiteye ad koymak i̇ptali istenen madde vakıfların kuracakları yükseköğretim kurumlarına veya vakıflarca kurulmuş yükseköğretim kurumlarına üniversite adı verilebileceğini öngörmektedir maddedeki ifade tarzına göre vakıflar üniversite kuramazlar yükseköğretim kurumu kurabilirler ve bunlara kanunla üniversite adı verilebilir öncelikle anayasanın açık hükmüne rağmen iptali istenen madde metninin bu şekilde düzenlenmesinin temelindeki amaç ve düşünceye bakmak gerekir bu dikkat çekici ifade her şeyden önce anayasaya karşı hiledir anayasanın maddesi hiçbir tartışmaya ve tereddüte yer vermeyecek şekilde üniversitlerin devlet eliyle kurulacağını emretmiştir bu emredici kural karşısında gizli amaç için çözüm mantık ve ifade oyunlarına kalmaktadır bu mantık ve ifade oyunu şudur anayasa üni̇versi̇teni̇n devlet eli̇yle kurulacağini emretmi̇şti̇r kabul ancak vakiflar bu yasa i̇le üni̇versi̇te kurmuyor ki̇ vakiflar yükseköğreti̇m kurumlari kuruyor sadece bunlara kanunla üniversite adi veri̇li̇yor bu durumda anayasaya aykiri olarak vakiflarin üni̇versi̇te kurabi̇lecekleri̇ sonucuna varmak mümkün deği̇ldi̇r i̇şte yasa metnindeki kanunla üniversite adı verilir tümcesinin getiriliş nedeni bu mantığı yürütebilmek ve sonuçta vakıflar üniversite kurmuyor ki sadece vakıfların kurduğu diğer yükseköğretim kurumlarına üniversite adı veriliyor demek içindir anayasa kuralı çiğnenmeden onun etrafında dolanmak doğal olarak bu anayasaya karşı hileye başvurulması vakıfların üniversite kuramayacağının bir anayasa kuralı olarak kesin olduğunun bu mantık sahiplerince de kabul edildiğini göstermektedir burada çok önemli bir nokta da anayasanın maddesinin birinci fıkrasının sonunda yeralan kanunla kurulur emrini içeren tabirle kastedilen anlamdır bir an için anayasanın maddesindeki devlet tarafından terimini yok sayarak vakıfların da üniversite kura bileceklerini kabul edelim vakıfların üniversite kurması kanunda olacaktır kanunla kurulur ifadesinin anlamı ve kastettiği kanun kuruluş kanunudur ad koyma kanunu değildir kuruluş kanunu anayasanın genel kural ve ilkeleriyle maddesinin koyduğu esaslar çerçevesinde sayılı yükseköğretim kanununa uyumlu olarak üniversitenin kuruluş ve işleyişini organlarını denetimini bağlı fakülte ve enstitülerini ve benzerlerini ve bunların organlarını öğretim elemanlarını görevlerini öğretim ilkelerini ve öğrenci işlerini mali hükümlerini ve benzer tüm konuları içeren bir kanun olmalıdır nitekim yüce mahkemenizin gün ve sayılı kararında ayrıntılı gerekçelerle anayasanın kastettiği yasanın ad koyma yasası değil kuruluş yasası olduğunu belirtmiş ve şu cümle ile de daha belirgin kılmıştır anayasanın maddesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi üniversite kavramı ve kurumunun tüm özellikleriyle gözetilmesini üniversite adını taşıyacak kuruluşun yasa ile oluşturulması zorunluğunu açık biçimde göstermektediresas sayısı karar sayısı devlet ve üniversite anayasanın maddesi üniversiteyi diğer yükseköğretim kurumlarından ayrık tutmuştur madde de üniversite ile ilgili ilkeler öngörülmüş ve ona bir takım özellikler yüklemiştir bu özellikler maddenin fıkrasında şöyle sıralanmıştır kamu tüzelkişiliğine sahip olacak bilimsel özerkliğe sahip olacak devlet tarafından kurulacak kanunla kurulacak bu buyurucu kural ve özelliklere uygun olmadan kurulan yükseköğretim kurumuna üniversite denilemez kurulmuş yükseköğretim kurumuna da üniversite adı verilemez anayasanın üniversitenin kuruluşu ve işleyişi ile ilgili bu buyurucu kurallarının getirilmesindeki temel amacın yüce mahkemenizin gün ve sayılı kararında aynen aktararak şu olduğu vurgulanmaktadır anayasanın maddesi üniversite çalışmalarını eğitim ve öğretimin her türlü dış etkiden uzak bilimin gerektirdiği yansız ve baskısız bir ortam içinde yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlenmiştir anayasada üniversiteler konusunda yasama organını bağlayan ilkeler ve hükümler maddede özel olarak belirtilmiştir bu ilkelere dayanarak kuralan ve devlet yapısı ile bilim kuruluşları içinde yer alan üniversiteye devletin herhangi bir yönetim kademesinin bu kurallarla bağdaşmayacak müdahaleler yapmasına ve böyle bir karışmaya olanak verecek yasal düzenlemelerde bulunulmasına yer yoktur keza aynı kararda özel kişilerin ve yasadan başka bir işlemle devletin üniversite kurmasının yasak olduğu da kabul edilmiştir bu amaçla ve anayasanın maddesindeki devlet tarafindan ifadesi birlikte değerlendirildiğinde vakıfların kuracakları veya kurmuş oldukları yükseköğretim kurumlarına üniversite adını vermek ve üniversite kabul etmek mümkün değildir üniversite milletin ve ülkenin ihtiyacına uygun insan yetiştirmekle görevlidir bu insan çağdaş eğitim öğretim esaslarına göre yetiştirilecektir doğal olarak devletten başka gerçek ve tüzelkişilerin kuracakları üniversite de çağdaş eğitim öğretim esaslarına uyulacak mıdır bir diğer deyişle kişilikli insan yetiştirilecek midir bilimsel araştırma yapılacak mıdır bunun düzeyi ne olacaktır gibi sorular akla gelecek bilimsel özerklik işleyecek midir atatürkçü devrim ve ilkelere ters düşen düşüncelerin ekilip yetiştirileceği uygulamalar içine düşülecek midir kuşkuları ön plana çıkacaktır anayasakoyucu sayılan ve benzeri sorulara olumlu yanıt verme olasılığını görmediğinden kuşkuları ortadan kaldırmak ve ülkemizde önceki yıllardaki gelişme ve örnekleri de gözönüne alarak birçok tehlike ve sakıncaları önlemek için üniversite kurma tekelini devlete tanımıştıresas sayısı karar sayısı bu nedenle de anayasanın maddesinin birinci fıkrasında hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde üniversitelerin devlet tarafindan kurulacağı buyurulmuştur buna karşın iptali istenen maddede vakıfların kurduğu yükseköğretim kurumlarına üniversite adının verilebileceğinin öngörülmesi doğru değildir ve açıkça anayasaya aykırılık taşımaktadır kamu tüzelkişiliği ve üniversite anayasanın maddesi üniversitelerin kamu tüzelkişisi olacağını kural altına almıştır üniversiteler kamu tüzelkişisi olacağına göre bunun kanunla devlet tarafından kurulacağı da bunun doğal sonucudur daha çarpıcı şekilde vurgulamak için kamu tüzelkişiliğinin nitelik ve özelliklerinden söz etmek gerekir kamu tüzelkişilerin yönetsel karar almak resen hareket etmek gibi kamu hukuku yetki ve ayrıcalıklarına sahiptirler kamu tüzelkişilerinde çalışanlar özel hukuk tüzelkişilerinin çalışanlarından farklı durum ve statüde olurlar kamu tüzelkişilerinin malları özel bir korumaya ve ayrı bir hukuksal rejime tabidir kamu tüzelkişileri bir kısım işleri kendine özgü hukuk kurallarının tanıdığı yetkilerle yürütebilirler kamulaştırma gibi kamu tüzelkişilerinin bir kısım uyuşmazlıkları idari yargıya tabidir kamu tüzelkişilerinin kuruluşu feshi ve ilgalar kendi iradelerine tabi değildir özel hukuk tüzelkişileri ilgililerinin iradelerinden doğduğu ve yine ilgililerinin iradeleri ile ortadan kalktığı sona erdiği halde kamu tüzelkişileri yasadan veya yasalardan kaynaklanan idari tasarruflardan doğarlar ve aynı yöntemle sona ererler kendi kendilerine fesh ve ilga yetkisine sahip değildirler organları da bu yetkilere sahip değildirler faaliyet konuları ve statülerini kendi iradeleri ile subjektif bir hukuki tasarrufla değiştiremezler bu statü kendilerinin dışında kalan üstün bir iradenin objektif hukukun ürünüdür ve ancak yetkili makam tarafından aynı türden bir tasarrufla değiştirilebilir kamu tüzelkişilerinin devletle ilişkileri dar ve sıkıdır üzerlerinde idari vesayet vardır özel hukuk tüzelkişileri üzerinde devletin bir takım denetim yetkilerine sahip olmasıyla kamu tüzelkişileri üzerindeki vesayet hakkı içerik itibari ile farklıdır kamu tüzelkişilerinin bütçeleri üzerinde sayıştay veya bir takım devlet teşkilat ve organlarının denetim yetkisi vardır ordprofdr sıddık sami onar i̇dare hukukunun umumi esasları i̇stanbul sh ve devamıesas sayısı karar sayısı hukuken kamu tüzelkişisi olmanın unsur ve özellikleri böyle sıralandığına göre bir özel hukuk tüzelkişisi olan vakıfların iradelerinin çoğu kez bir kişinin vakfedenin iradesinin kamu tüzelkişisi yaratma yetkisine bu iptali istenen yasa maddesi ile kavuşturulması izah edilemez özel hukuk tüzelkişisi devletin yerine geçecek ve bir kamu tüzelkişisi kuracaktır bunların anayasanın ruhu ve hukukla bağdaşır bir yönünü saptamak buna gerekçe bulmak mümkün değildir özel kişi veya tüzelkişi iradesi kanunla olması durumu değiştirmez kamu tüzelkişiliğine varlık verecektir bu anayasanın ve hukukun temel kural ve ilkelerine ve anayasanın maddesine aykırıdır genel hukuk sistemimizle de vakıfların kamu tüzelkişiliği kurmaları çatışmaktadır medeni kanundaki düzenlemeler uygulandığı takdirde kargaşa ve çelişkiler içinden çıkılmaz bir durum alacaktır bu tür üniversitelerin hangi kurallara tabi olacağı bu alandaki olumsuzluklara yenilerini katacaktır sayılı yasanın sayılı yükseköğretim kanununun ek maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapan maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iv sayılı sayılı yükseköğretim kanununa ek madde ekleyen nci maddesi anayasanın inci maddelerine aykırıdır ek madde iki fıkradan oluşmaktadır birinci fıkrada vakıflar tarafından kurulmuş yükseköğretim kurumlarına hazine ve kamu tüzelkişilerine ait arazi ve tesisler bakanlar kurulu kararınca tahsis edilecektir i̇kinci fıkra ile de yine aynı kurumlara kendi bütçesinde öngörülen miktarın ine kadar devlet bütçesinden yardım yapılması öngörülüyor bu düzenlemeler devletin ayni ve nakti olanaklarının vakıf üniversitelerine aktarılmasıdır anayasa ve yasa kuralları anlamlandırılırken ülke gerçekleri gözardı edilmemesi gereken bir olgudur olaya bu açıdan da bakmak zorunludur devlet üniversitelerine yeterince kaynak ayrılamamasından ötürü çağdaş düzeyde eğitim ve öğretim yapılamadığı bir gerçektir bunların parasal gereksinimleri karşılanamazken ve bundan kaynaklanan sorunları çözümlenmemiş iken devlet kaynaklarının vakıf üniversitelerine aktarılması doğru değildir vakıf üniversitelerinin olanaklarının fazlalığı öğretim üyelerinin devlet üniversitelerinden kaçması sonucunu doğurmuştur bu kayma bundan sonra da yoğun şekilde hızlanacaktır zaten bugün üniversitelerin yeterli etkin olarak işlevini yerine getirememesinin en büyük nedeni budur böylece devlet üniversitesi yerine vakıf üniversitelerine kaynak aktarımı eşitsizlik yaratacaktır bugün vakıf yüksekokulları devlet üniversitesi ve yüksek okullarındaki seçkin öğretim elemanlarına yüksek olanaklar sağlayarak bünyelerine almışlar paralı oldukları için de varlıklı ailelerin çocuklarına daha fazla olanaklı eğitim ve öğretim sunma vaadiyle sonuçta eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırmışlardıresas sayısı karar sayısı öte yandan anayasanın maddesi kamu tüzelkişilerinin harcamalarının yıllık bütçe ile yapılacağını kural altına almıştır bütçe teorisi tahsis ilkesine göre kamu hizmetine ayrılacak harcamanın hem nitelik hem de nicelik olarak belirlenmesini zorunlu kılar bir kamu hizmetine ne miktarda harcama yapılacağı yasama organı tarafından belirlenir buna karşın ek madde ile vakıf üniversitelerine yardımın miktarı belirsizdir yasa ile getirilen orana göre miktarın saptanmasında vakıf üniversitesinin kendi bütçesinde öngördüğü miktar esas alınacaktır diğer bir deyişle gelirin ne olduğu harcamanın nereye vene miktar yapılacağı belirsiz ve yasa oranının denetimi dışında olacaktır yeni düzenleme ile vakıf üniversitelerine sağlanacak olanaklar sonucu devlet kendi üniversitelerine kendi imkanları ile rakip üniversiteler yaratacak ve onlarla rekabet edecek gücü de kalmayacaktır bu durumda devlet üniversiteleri mezunlarının iş bulma olanakları da aynı oranda düşecektir bu nedenler sayılı yasaya sayılı yasa ile eklenen ek madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı yükseköğretim kanununa sayılı yasayla eklenen ek madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır bu ek madde bir kısım üniversitelere farklı yönetim organları ve atama şekilleri öğretim üyeleri için farklı özlük hakları öğrenciler için değişik yükümlülükler ayrıcalıklı mali ve muhasebe sistemi ayrıcalıklı mali yönetim ve gelir kaynakları getiren özel statü verilebileceğini öngörmektedir anayasanın ve maddeleri yükseköğretim kurum ve kuruluşlarını düzenlemektedir anayasakoyucu anayasanın maddesi ile üniversiteleri bir anayasa kuruluşu olarak kabul etmiş ve bu maddenin fıkrasında üniversitelerle ilgili başlıca kuralları belirtmiş üniversitelerin kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olmaları ve devlet tarafından yasa ile kurulmaları öngörülmüştür anayasanın maddesi diğer fıkralarında getirdiği esaslarla da üniversitelerin kuruluş ve işleyişlerini bilimsel özerkliği üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanlarının yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamayacağı bütçeleri devletin gözetim ve denetim hakkı öğretim ilkeleri gibi hususlarda uyulması zorunlu koşulları belirlemiştir yasakoyucu takdir hakkını anayasanın maddesi ile getirdiği temel ilkeler çerçevesinde kullanmak zorundadır bu ilkelerle bir bütünlük bulunduğu tartışmasızdır diğer bir deyişle yasakoyucu belirlenen ilkelerle bağdaşmayan üniversite statüsü yaratamaz ancak ek madde bu bütünlüğü ve birliği bozucu anayasa ile getirilen ilkeleri ortadan kaldırıcı özel statü adı altında özel üniversite sayılabilecek bir kurum getirmektedir özel statü tanınan üniversitelerin tepesinde tamamı cumhurbaşkanınca atanan üst yönetim kurulu bulunmakta ve bunlar toplumda temayüz etmiş kişiler arasından seçilmektediresas sayısı karar sayısı bu özel statü sayılı yasayla kaldırılmış olan mütevelli heyetini yeniden getirmektedir mütevelli heyetinin ülkemiz gerçekleri ve koşulları ile bağdaşmadığı ve bu nedenle kaldırıldığı ortada iken yeniden bu sistemin getirilmesi doğru değildir temayüz etmiş teriminin boyutları belirli değildir kimlerin üst kurullarda yer alacağı belirsizdir bu belirsizlik sonucu bir kısım güçlerin bu kurulları ele geçirme çabası içine gireceği ve ele geçireceği kuşkusuzdur böyle bir olgunun gerçekleşme olasılığı ülkemizdeki görüntü ve uygulamalardan da anlaşılacağı gibi yüksektir i̇şte zaman özel statülü üniversiteler yasal amaç unutularak ve terk edilerek özel amaçlara hizmet edecek insanı yetiştiren tezgah durumuna girecektir kişilere siyasal ve parasal etkinlikleri ölçü alınarak diploma doktora unvanları veren belli fikirleri etkili kılan evrensel çağdaş niteliklerin terk edildiği üniversiteler her tarafı kaplayacaktır madde de getirilen maddi düzenlemelerde sadece zenginlere ve toplumun belli tabakalarına hizmet vermeyi amaçlamış ayrıcalıklı bir üniversite yaratmaktadır ülkemizin sosyal gerçekleri de gözönüne alındığında madde de kurallaştırıldığı gibi özel statülü üniversite anayasanın ve maddelerindeki ilkelere aykırıdır üst yönetim kurulu üyelerinin tümünün atanması cumhurbaşkanına bırakılmıştır cumhurbaşkanının yetki ve görevleri anayasanın maddesinde ayrıntılı olarak sayılmıştır üniversite ve yükseköğretim kurumları ile ilgili yetkileri anayasamızın maddesinin bendinin son iki fıkrasında yükseköğretim kurulu üyelerini seçmek üniversite rektörlerini seçmek olarak sınırlı şekilde belirtilmiştir demek ki cumhurbaşkanının üniversitelerle ilgili yetkileri bunlardır başka bir görev ve yetkisi yoktur anayasanın maddesinin son fıkrasında yer alan ayrıca anayasa ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır kuralı içine de üst yönetim kurulunu atama yetkisini sokmak mümkün değildir çünkü üniversiteye yönelik cumhurbaşkanı yetkileri sınırlı şekilde sayılmış anayasanın maddesinde de açık kapı bırakılmamıştır özetle üst yönetim kurulunun varlığı anayasaya aykırı olduğu gibi bu kurulun cumhurbaşkanınca atanması da anayasayla bağdaşmamaktadır özel statü bir kamu tüzelkişisi olan üniversiteyi anayasanın maddesi kapsamından da ayırmaktadır yasama organının denetiminden uzak işletme hesabı adını taşıyan bir bütçe ile yönetilecektir bu işletme hesabı getirilen düzenlemelerle her türlü devlet denetiminin dışında bırakılmıştır bu mali düzende devletin özel statüye sahip üniversite öğrencisi için yapacağı katkı ile diğer üniversite öğrencisi için yapacağı katkı farklı olacaktır ve bu da olanak ve fırsatlardan yararlanmada eşitsizlik ortaya çıkaracaktır açıklanan nedenlerle sayılı yasaya sayılı yasayla eklenen ek madde anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir vi sayılı yasayla eklenen ek madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır ek madde i̇ki bentten oluşmaktadır bendi hacettepe çocuk sağlığı enstitüsü vakfı hacettepe tıp merkezi vakıf ve hacettepe üniversitesi vakfı tarafından müştereken kurulmuş yükseköğretim kurumuna kamu tüzelkişiliğine sahip olmak üzere bilkentesas sayısı karar sayısı üniversitesi adının verildiğini bendi de vakıflar genel müdürlüğünün mütevellisi bulunduğu bezm alem valide sultan mazbut vakfı tarafından kurulan yükseköğretim kurumuna bezm alem üniversitesi adının verildiğini bezmi alem valide sultan mazbut vakfının eğitim ve sağlık hizmetleri ile ilgili akarat ve hayratının bütün hakları ve vecibeleri ile bu üniversiteye tahsis olunduğunu üniversitenin kuruluş organları ile ve görevlileri ile birlikte faaliyetlerine aynen devam edeceğini hüküm altına alınmıştır maddenin tümüyle ilgili anayasaya aykırılık iddiasını üç temel nedene dayandırmak mümkündür şöyle ki vakıfların da kanunla üniversite kurabileceği kabul edildiğinde öncelikle buna olanak tanıyan bir yasanın varlığı gerekir yani vakıfların üniversite kurabileceklerine dair bir kanun olacak ve bu dayanak alınarak bir vakfa üniversite kurması için yeni bir kanun çıkarılacaktır demek ki öncelikle vakıfların üniversite kurmasına olanak tanıyan bir tasarının anayasanın öngördüğü yasalaşma aşamalarından geçmesi ve tc resmi gazetesinde yayınlanıp yürürlüğe girmesi bu yasa yürürlüğe girdikten sonra belli bir vakfa üniversite kurmasını sağlayacak tasarı ya da teklif ele alınarak yasama organında incelenip irdelenip kabul edilmesi cumhurbaşkanınca imzalandıktan sonra resmi gazetede yayımlanması yürürlüğe girmesi gerekir sayılı yasa sayılı yasadan önce vakıfların üniversite kurmasını öngörmüyordu sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın ek maddesinin ikinci fıkrası değiştirilerek bu olanak tanındı öyle ise sayılı yasa tasarısı kabul edildikten sonra cumhurbaşkanınca imzalanacak resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girecek kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmış ise ve ondan sonra iki ayrı yasa ile bilkent üniversitesi ile bezm alem üniversitesi kurulacaktır oysa sayılı yasayla getirilen ek madde ile iki üniversite de kuruluyordu yani anayasanın ve maddelerinin öngördüğü şekilde yürürlüğe girmiş vakıflara üniversite kurma hakkı tanıyan bir yasa yok iken bilkent ve bezm alem üniversiteleri kurulmuş oldu bu durumda bu iki üniversitenin kuruluşunu yasal saymak mümkün değildir giriş bölümünde belirttiğimiz gibi anayasanın emredici kuralları hiç gözönüne alınmadan ben yaptım oldu mantığı burada da işletilmiş oldu açıklandığı gibi yasal dayanağı olmadan iki üniversitenin kurulmasını sağlayan ek madde anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir yukarıda sayılı yasanın ek maddesinin ikinci fıkrasını değiştiren sayılı yasanın maddesinin iptaline ilişkin üçüncü bölümünün bendinde açıklandığı gibi vakıfların üniversite kurma hakları olsa dahi bu bir kanunla oluşturulacaktır yoksa ad veri̇lerek kanunla kurulmuştur denilemez ve kabul edilemez i̇ptali istenen ek madde vakıfların üniversite kurmalarını içeren bir kural ve yasa değil onlara ad veren bir kuraldır anılan bölüm ve bentteki gerekçeler ek madde nin iptali için de geçerlidir ve anayasanın maddesine aykırılık taşıdığından iptali gerekir hukuk devleti yürütme yetkisi ve görevinin de anayasa ve yasalara uygun olarak ve onlarca verilmiş bir yetkiye göre kullanılmasını ve yerine getirilmesini zorunlu kılmaktadıresas sayısı karar sayısı bunun gereği olarak anayasa ve yasalarla tanınmamış olan bir yetkiyi kimse kullanmaz her işlemin temelinde onun dayanağı olan bir yasal düzenlemenin varlığı şarttır ancak ek madde nin bendi ile hacettepe çocuk sağlığı enstitüsü vakfı hacettepe tıp merkezi vakfı ve hacettepe üniversitesi vakfı tarafından müştereken kurulmuş olan yükseköğretim kurumuna kamu tüzelkişiliğine sahip olmak üzere bilkent üniversitesi adı verilmiştir hükmü getirilmiştir buna göre bilkent üniversitesi sayılı yasanın yürürlüğe girdiği nisan tarihinde kurulmuş ve hukukilik kazanmış olmaktadır ancak bilkent üniversitesi yükseköğretim kurumu değil altı yıl önce üniversite adıyla kurulmuş iki yıldan beri üniversite adıyla mezun ve diploma vermiş üniversite adıyla yükseköğretim kurulunda üniversitelerarası kurulda temsil edilmiştir yürütmenin hukuk ve yasa tanımazlığının en çarpıcı bir örneği ile karşı karşıya bulunulmaktadır i̇şte ek madde bu hukuk dışı tutuma ve yasa tanımazlığa hukukilik kazandırma çabasının bir ürünüdür bezm alem üniversitesinin bugüne geliş aşamaları da ilginçtir bezm alem gureba hastanesi vakfı ile bezm alem gureba hastanesi kliniklerine yardım vakfı meclisleri tarihinde almış oldukları kararla bezm alem üniversitesinin kurulmasını kararlaştırmışlardır bu karar üzerine vakıflar genel müdürlüğü günlü yazılarıyla yükseköğretim kuruluna başvurmuş yükseköğretim kurulu günlü kararı ile üniversitenin kurulmasını uygun görmüş ve milli eğitim bakanlığınca da de karar onaylanmıştır cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ocak devlet denetleme kurulu başkanlığı mart günlü yazılarıyla adı geçen vakfın üniversite kurmasına hukuken olanak bulunmadığını belirterek yükseköğretim kurulundan eski kararlarını yeniden gözden geçirmelerini istemiştir yükseköğretim yürütme kurulu gün ve sayılı kararı ile daha önceden verilmiş olan bezm alem üniversitesinin kurulmasına ilişkin kararı ortadan kaldırarak bu üniversitenin hem hukuki hem de fiili nedenlerle kurulmasına olanak bulunmadığını karar altına almıştır vakıflar genel müdürlüğü yükseköğretim kurulunun adı geçen üniversitenin kurulamayacağına dair kararının iptali için danıştaya dava açmış ve tespit edebildiğimiz kadarı ile derdest olan bu dava danıştay dairesinin esasında kayıtlıdır yükseköğretim yürütme kurulu ekte sunduğumuz son kararında özetle şu gerekçelere yer vermiştir birincisi bezm alem yükseköğretim kurulunun kurucu vakıfları olan mazbut bezm alem gureba hastanesi vakfının vakfiyelerinde yükseköğretim kurumu kurma iradesinin bulunmaması ve bu tür bir amacın benimsenmemesidir bu vakıfların durumları mali ve ayni olanakları böyle bir eğitim ve öğretim işlevini yerine getirmede yetersiz durumda olduğu da ikinci bir gerekçedir ayrıca vakfı meclisi kararında bezm alem yükseköğretim kurulunun eğitim ve öğretim fonksiyonunu yerine getiremeyeceğinin anlaşılması halinde bu kurumun eğitim ve öğretim faaliyetlerini marmara üniversitesine devredileceği kararlaştırılmış olmasına karşın marmara üniversitesinin bunu kabul etmediğini bir karar ve yazı ile bildirilmesi de gerekçe olarak kabul edilmiştir bu aşama ve olaylar zinciri toplumun çağdaşlaşmasına ve bilgi çağına ulaşmasına temel dayanak alınacak üniversite kavramı ile bağdaşmayan girişimlerin anayasanın temel ilkelerine ne oranda uygun görüleceği yüksek takdirlerinize bırakılmıştıresas sayısı karar sayısı bu derece hukuk dışı uygulamaları bünyesinde taşıyan fiili duruma yasallık kazandıran düzenlemenin hukuk devleti kavramı ile bağdaşmayacağı da tartışmasızdır siyasal amaç taşıyan belli bir grubun veya kişinin veya bunların düşüncelerinin etkinliğini sağlamaya yönelik kurumların oluşturulmasında üniversitenin de araç olarak seçilmesi ilginçtir bu koşullar ve olgu bilimin emrinde gerçeği arama çabasına dolayısıyla bilimsel özerkliğe ulaşmayı engellemektedir vakıf yönetimlerinin etkisi altındaki bir üniversite ile bilgi çağına ulaşmak aklın yolunda yürüyecek bir nesil yaratmak geçmişteki deneyimlerle belirlendiği gibi mümkün görülmemektedir sayılı yasaya sayılı yasa ile eklenen ek madde anayasanın maddesindeki hukuk devleti ve eğitimde fırsat eşitliği ortadan kaldırıldığından maddesindeki eşitlik ilkelerine anayasanın bir tasarı ve teklifin yasalaşması esaslarını belirleyen ve maddelerine ve dolayısıyla idarenin kanunla düzenleneceğine ve kamu tüzelkişiliğinin kanunla kurulacağına dair maddesine anayasanın maddesine aykırıdır ve iptali gerekir sonuç olarak i̇stem yukarıdan beri açıklanan neden ve gerekçelerle nisan gün ve sayılı tc resmi gazetede yayımlanan sayılı sayılı yükseköğretim kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi bu kanuna ek madde eklenmesi ve bir ek maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanunun sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın maddesinin bendini değiştiren fıkranın anayasanın maddesine sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın bendinde yapılan değişiklik anayasanın maddesine sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın ek madde maddesinin anayasanın ve maddelerine sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen ek madde in anayasanın ve maddelerine sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen ek madde un anayasanın ve maddelerine sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen ek madde nin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan i̇ptalleri̇ne karar verilmesini anamuhalefet partisi sosyaldemokrat halkçı parti tbmm grubu ve grup başkanı olarak arz ve talep ederim
3,771
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykirilik sebepleri̇ anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı hukuk devleti düzeninde gerçekleşebilir bu bağlamda hukuk devleti temel hak ve özgürlüklere saygı gösteren onları koruyan güçlendirilmesine olanak sağlayan adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan eylem ve isteklerine karşı yargı yolu açık olan devlettir hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği kişilerin hukuk düzeninin koruması altındaki haklarını elde etmeleri için gereken her türlü önlemin alınmasını zorunlu kılar bu çerçevede ülkemizin avrupa birliği adaylığı sürecinde demokratikleşme ve temel hak ve özgürlükler açısından avrupa birliği ülkelerinin mevzuatına paralellik sağlanması bakımından sayılı kanun ile bir çok kanunda değişiklikler yapılmıştır bu değişikliklerden birisi de sayılı kanunun maddesine eklenen fıkrasıdır buna göre hükmün i̇nsan haklarının ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması yargılanmanın yenilenmesini gerektiren hallerden biri olarak kurala bağlanmıştır olayda ai̇hmce sözleşmesinin maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığı ve sayılı kanunun maddesine eklenen fıkrası ile de bu durum yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak gösterildiği için davacıların sayılı kanunun maddesine eklenen fıkrası hükmünden faydalanmak için iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır ancak sayılı kanunun maddesiyle birlikte yürürlüğe giren ve iptali istenilen geçici madde hükmü ile fıkrası hükmü sınırlandırılmıştır şöyleki sayılı kanunun geçici maddesinde maddenin numaralı fıkrasının bendinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra avrupa i̇nsan hakları mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanacağı belirtilmektedir buna göre ilgililerin ı fıkrası hükmünden faydalanabilmeleri için geçici maddede belirtilen iki koşuldan birini taşımaları gerekmektediresas sayısı karar sayısı bunlar ya kanunun yürürlüğe girdiği tarihinde ai̇hmin kararlarının kesinleşmiş olması ya da kanun yürürlüğe girdiği tarihinden sonra ai̇hme başvurulmuş olmasıdır dolayısıyla kanunun yürürlüğünden önce ai̇hmne başvuru yapıp da başvurusu henüz sonuçlanmayan kişiler ai̇hmde yargılaması devam eden ile yargılaması sonuçlanıp da hakkında verilen karar henüz kesinleşmemiş kişiler geçici madde hükmü ile yargılamanın yenilenmesi müessesesinin dışında bırakılmıştır davacılar tarihinde ai̇hme başvurduğuna ve ai̇hmce de karar tarihinde verildiğine göre maddi olayda kanunun yürürlük tarihinde kesinleşmiş bir ai̇hm kararı bulunmadığı gibi ayrıca davacılar tarafından da bu tarihten sonra ai̇hmne başvurulmadığı için sayılı kanunun geçici maddesi anayasa mahkemesince iptal edilmediği müddetçe davacıların ı maddesinin getirdiği yargılamanın yenilenmesi hakkından faydalanması hukuken mümkün değildir bu ise hakkın tesliminin engellenmesidir hukuk devletinde adaletli bir hukuk düzeninin kurulması ve sürdürülebilmesi temel amaçtır yine hukuk devleti ile hukukun temel kılınması idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması yargı dışında bırakılan bir hal ve olayın kalmaması amaçlanmıştır i̇ptali istenilen geçici madde ile davacının maddesi hükmünden faydalanmasının engellenmesi hukuk devleti ile hedeflenen amaca aykırılık teşkil eder bu sebeple sayılı kanunun geçici maddesinin anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı sebebiyle iptali gerekmektedir anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinin fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inancı din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir denilmiş ikinci fıkrasında ise bu ilkenin doğal sonucu olarak hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınmaz hükmü getirilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği gibi eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara farklı kurallar uygulanarak eşitlik ilkesinin çiğnenmesi yasaklanmıştır yine anayasa mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere yasa önünde eşitliğin herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulduğu anlamına gelmediği durumlardaki özelliklerin kimi kişi ve topluluklara değişik kurallar ve uygulamalar gerektirdiği belirtilmiş ise de bu farklılıkların objektif ve nesnel ölçütler içinde olması gerekir bu çerçevede iptali istenilen geçici madde hükmü ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ai̇hm kararı kesinleşen kişiler ile ai̇hmne başvuru yapıp da yargılanması devam eden karar verilmiş olsa bile kararı henüz kesinleşmemiş kişiler ayrıştırılmaktadır kanun yürürlüğe girdiği tarihte ai̇hm kararı kesinleşen kişiler maddesiyle tanınan yargılamanın yenilenmesi hakkından faydalanır iken başvuru yapıp da kararı henüz kesinleşmeyen kişiler bu haktan yararlanamamaktadır kişileri bu şekilde ayrıştırmanın ise hiçbir nesnel ölçütü bulunmamaktadır bu ise eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ederesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü yer almaktadır kişiye hukuka uygun araç ve yollardan faydalanma hakkının tanınması hukuk devletinin vazgeçilmez bir gereğidir kişilere hukuk devleti güvencesi sağlayan hukukun üstünlüğünün gerçekleştirilmesinde vazgeçilmez bir yere sahip olan hak arama özgürlüğü kuşkusuz sınırsız değildir hak arama özgürlüğü de anayasanın maddesinde öngörülen genel nedenlerle sınırlandırılabilir bu maddede sayılan nedenler ise kamu yararı ile ilgilidir bu çerçevede iptali istenilen madde ile hak arama özgürlüğüne getirilecek sınırlama ancak kamu yararı gereği ise hukuken kabul edilebilir bu bağlamda iptali istenilen kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ai̇hmne yapılan ve henüz sonuçlanmamış davaların ya da henüz kesinleşmemiş kararların yoğun olduğu bütün bu kişilere yargılamanın yenilenmesi hakkı tanınmasının ise yoğun iş yükü altında çalışan yargı organlarını iş göremez hale getireceği buna sebep olmamak için kamu yararı gözetlenerek kısıtlama getirildiği ileri sürüle bilir ise de bu savın hukuk devleti ilkeleriyle bağdaştığı söylenemez sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı kanunun geçici maddesinde yer alan maddenin numaralı fıkrasının bendi bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra avrupa i̇nsan hakları mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır ibaresinin iptali istemiyle dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anılan yasa hükmünün iptalinin istenilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın görüşülmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
961
esas sayısı karar sayısı davacı taraf vekili dava dilekçesinde özetle davalı tarafından müvekkilini işletmesinden elektrik faturalarında tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir yargılama aşamasında uyuşmazlıkla ilgili olan sayılı yasa ile sayılı yasanın maddesinde değişiklik yapılmış yasal değişikliğin anayasaya aykırı olduğu yönünde davacı vekilince itirazda bulunulmuştur i̇tirazın konusu davacı vekili tarihli dilekçesi ile sayılı yasada değişiklik yapan sayılı yasanın ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olduğunu iddia etmiştir mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda sayılı yasanın ve maddelerindeki düzenlemelerin yargı denetimine ilişkin imkanları kapatması sebebiyle anayasanın maddesine hukuk devleti ilkesine aykırı olmadı sebebiyle maddesine hak arama hürriyetini kanunların ruhuna aykırı şekilde kısıtlaması sebebiyle ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmış davacı tarafın müracaatı bu nedenle ciddi görülmüştür sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
142
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvurma kararının gerekçesi özetle şöyledir i̇ptali istenilen hükümlerle aynı suçu işleyenler arasında suçun şahsiliği ile ilgili bulunmayan nedenlerle farklı uygulamalara imkan sağlanmıştır böylece kişilerin kanun önündeki eşitliği ilkesi zedelenmiştir aynı nitelikte hükümler taşıyan sayılı orman kanununun maddesinin beşinci altıncı ve yedinci fıkraları anayasa mahkemesince iptal edilmiştir bu hükümlerle iptali istenilen hükümler arasında nitelik ve içerik yönünden hiçbir fark yoktur
66
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçeleri̇ cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer tarafından verilen günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü sayılı yasanın maddesiyle günlü sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı yasasına eklenen geçici maddede tarihinden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin istenilen amaçla kullanımı için bu kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde bakanlığa başvurulması hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş yeni türk lirası ödenmesi şartıyla izin verilir söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat izin gibi işlemler bakanlığa başvuru tarihinden itibaren yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar başvuru sahipleri faaliyetlerine devam ederler bu süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulur tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını değiştirir düzenlemesine yer verilmiştir geçici maddenin birinci fıkrasında gününden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçla kullanıma açılan arazilerin istenilen amaçla kullanılması için gerekli düzenleme yapılmakta i̇kinci fıkrasında söz konusu arazi ve tesislerin yıl süresince ruhsat ve izin alınmadan istenilen amaçla kullanılmasının sürdürülmesine olanak sağlanmakta gerekli ruhsat ve izinlerin alınması için yıl süre tanınmakta bu süre içinde gerekli izni alamayanların üretim etkinliklerinin durdurulacağı belirtilmekte üçüncü fıkrasında da tarım arazisi vasfından çıkarılan arazilerin ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını değiştireceği vurgulanmaktadır geçici maddeyle özellikle bir yabancı şirket ya da varsa belirli şirketlere ilişkin tarım arazilerinde kurulu kimi sanayi tesislerine izin onay ve ruhsatlarının yargı kararıyla iptal edilip edilmediğine bakılmaksızın üretim etkinliklerini sürdürme olanağı getirilmektedir böylece izin onay ya da ruhsatı yargı kararı ile iptal edilerek hukuksal dayanaktan yoksun kalan sanayi tesislerine yasal geçerlilik tanınıp yargı kararları etkisiz kılınmaktadıresas sayısı karar sayısı örneğin cargill tarım sanayi ve ticaret aşnin geçirdiği hukuksal süreç ve sonrasında gelişen olaylar geçici maddenin sayılı yasaya neden konulduğunu açıklamaktadır bursa orhangazideki gününde onaylanan i̇znik gölü çevre düzeni i̇mar planında tarımsal niteliği korunacak alan sulama alanı ve uzun mesafeli koruma alanındaki taşınmazların tarımsal amaçlı nişasta fabrikası alanına dönüştürülmesine ilişkin değişiklik bayındırlık ve i̇skan bakanlığınca günü onaylanmıştır bu işlem danıştay dairesinin günlü sayılı kararıyla iptal edilmiş bu karar danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun günlü kararıyla onanmıştır öte yandan sözü edilen alanda cargill firmasınca nişasta fabrikası kurulmasına olanak tanıyan mevzii imar planı değişikliğine ilişkin valilik işlemi bu işlemin dayanağını oluşturan başbakanlık yüksek planlama kurulunun günlü kararı ve bu işlem ve karara dayalı olarak verilen yapı ruhsatı bursa i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla aynı alanın bir başka parselinde yine aynı firmanın nişasta fabrikası kurmasına olanak sağlayan mevzii imar planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin günlü bursa i̇l i̇dare kurulu kararı ile bu plan değişikliğine dayanılarak verilen günlü yapı ruhsatı bursa i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla aynı firmaya ilişkin mısır işleme tesisine bir yıl süre ile deşarj ve emisyon izin belgeleri verilmesine ilişkin i̇l mahalli çevre kurulunun günlü kararı bursa i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir temyiz edilen bu kararların danıştaydaki incelemesi sürmektedir kararların yürütülmesinin durdurulması istemleri ise danıştay dairesince reddedilmiştir cargill tarım sanayi ve ticaret aşnin tarımsal sanayi amaçlı nişasta fabrikası kurulduğu dönemde yürürlükte olan imar planı değişikliklerine dayanılarak alınan izinlerle etkinliğe başlamıştır ne var ki firmaya bu olanağı sağlayan imar planı değişiklikleri ruhsat ve izinler idari yargı yerince iptal edildiğinden firmanın etkinliğinin hukuksal dayanağı kalmamış bu yargı kararları karşısında firmanın etkinliklerinin durdurulması hukuksal zorunluluk durumuna gelmiştir buna karşın anılan iptal kararlarından sonra adı geçen firmaya ilişkin mısır işleme tesislerinin bulunduğu alan bu kez bakanlar kurulunun günlü sayılı kararıyla özel endüstri bölgesi ilan edilerek firmanın etkinliğinin sürdürmesi sağlanmıştır bakanlar kurulunun bu kararının da danıştay onuncu dairesinin günlü sayılı kararı ile yürütülmesi durdurulmuş yapılan itiraz danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun günlü kararıyla reddedilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesi ile getirilen geçici madde yukarıda açıklanan yargı kararlarını etkisiz kılarak yasada adı açıkça anılmasa da cargill tarım sanayi ve ticaret aşnin ve varsa benzeri durumda olan firmaların etkinliklerine hukuksal dayanak oluşturmak amacıyla çıkarılmıştır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıç bölümünde belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti tüm etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir anayasanın egemenliği ve bağlayıcılığı yanında yasakoyucunun uymak zorunda bulunduğu ilkeler ve evrensel hukuk kuralları vardır evrensel hukuk ilkelerine göre yasaların genel soyut ve nesnel olması kişiye özgü olmaması gerekmektedir yasaların bu öğelere uygun çıkarılması hukuk devleti olabilmenin koşullarındandır ayrıca yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılması da hukukun bilinen genel ilkesi gereğidir anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da vurgulandığı gibi yasaların genelliği ilkesi özel güncel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüdeki herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılmaktadır özellikle bir yabancı şirketin ya da varsa belirli şirketlerin tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin sorununu çözmek amacı taşıyan geçici maddedeki düzenleme yasaların genel soyut ve nesnel olmasını gerektiren evrensel hukuk kurallarıyla ve anayasanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ayrıca anayasanın maddesinde anayasanın yasama yürütme ve yargı organlarını yönetimi diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu vurgulanmış maddesinde de yasama ve yürütme organları ile yönetimin yargı kararlarına uymak zorunda olduğu bu organlar ile yönetimin yargı kararlarını hiçbir biçimde değiştiremeyeceği bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kurala bağlanmıştır bu kurallar anayasada hukuk devleti niteliğinin gereği olan hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsendiğini anayasanın ve yargı kararlarının bağlayıcılığının koruma altına alındığını göstermektedir özellikle bir yabancı şirkete ya da belirli şirketlere ilişkin izin ya da ruhsatı hukuka aykırı bulunarak yargı kararı ile iptal edilen tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin üretim etkinliklerini sürdürmelerine olanak sağlayan yasa kuralının hukuk devleti anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü yargı kararlarının bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır öte yandan geçici maddede yapılan düzenlemeyle hukuka aykırı bir etkinliğin yıl süreyle koruma altına alınarak sürdürülmesi sağlanmaktadıresas sayısı karar sayısı oysa yasalara ulusal çıkarlara ve kamu yararına aykırı olduğu yargı kararlarıyla hükme bağlanmış hukuka aykırı bir etkinliğin ilgili kamu yönetimlerince hiç geciktirilmeden durdurulması hukuk devleti ilkesi ile anayasanın ve maddeleri uyarınca zorunludur ayrıca anayasanın maddesinde herkesin ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu hiçbir kişi aile zümre ya da sınıfa ayrıcalık tanınamayacağı devlet organları ve yönetimin tüm işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorunda bulunduğu belirtilmiştir geçici madde kuralıyla bir yabancı şirket ya da belirli şirketlerin hukuka aykırı durumları ve etkinlikleri yasanın güvencesi ve koruması altına alınmış olmaktadır ki böyle bir düzenlemenin ayrıcalık tanıma niteliği taşıdığı ve anayasanın maddesine de aykırı düştüğü kuşkusuzdur sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle günlü sayılı yasanın maddesiyle günlü sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı yasasına eklenen geçici maddenin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptaline uygulanması durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçlar gözönünde bulundurularak söz konusu geçici maddenin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesini arzederim türkiye büyük millet meclisi üyeleri ali topuz ve kemal kiliçdaroğlu ile birlikte milletvekili tarafından verilen günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesinin sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun nci maddesine i̇kinci fıkradan sonra gelmek üzere eklediği üçüncü fıkranın birinci cümlesindeki gibi sözcüğü ile beşinci cümlesinin türkiye cumhuriyeti anayasamızın nci maddesinde ifade edildiği gibi bir hukuk devletidir hukuk devleti eylem ve işlemlerinde anayasaya evrensel temel hukuk ilkelerine uygunluğu esas alan yönetim biçimini tanımlayan bir kavramdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hususların başında hukuki güvenlik gelir hukuki güvenliğin gerçekleştirilmesinde temel unsurlardan birisi de hukuki belirliliktir hukuki belirliliği sağlamak üzere gözetilmesi gereken en önemli husus yasalardaki kuralların kuşku ve farklı yorumlara yol açmayacak bir açıklık ve kesinlikle ifade edilmesidir söz konusu birinci cümledeki iptali istenen gibi sözcüğü ise özel arazi toplulaştırması veveya tarla içi geliştirme hizmeti yapmak üzere yasada sıralananlar dışındaki tüzelkişiliklerinesas sayısı karar sayısı de istemde bulunabilmesine imkan tanımakta bu kişilerin kimler olabileceği sorusuna yanıt getirebilecek belirlemenin açık ve kesin bir şekilde ortaya konulmasına ise olanak vermemektedir kuralı açıklıktan uzaklaştıran bu nedenle keyfi uygulamalara da yol açabilecek olan böyle bir düzenlemenin hukuki belirliliği ortadan kaldıracağı hukuki güvenliği tehlikeye sokacağı ve bu nedenlerle de hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği ortada olduğundan anayasanın nci maddesi ile çelişen gibi sözcüğünün iptal edilmesi gerekmektedir söz konusu üçüncü fıkranın beşinci cümlesinde ise belirtilen konularda usûl ve esas belirleme yetkisi ilgili idareye bırakılmıştır yasada uygulanacak usûl ve esaslarla ilgili asli düzenlemeler yapılmadığı için bu konuda idareye bırakılan yetkinin asli düzenleme yetkisi olduğu görülmektedir halbuki anayasamıza göre anayasada gösterilen ayrık haller dışında yürütmenin idarenin asli düzenleme yetkisi yoktur i̇dare ancak asli düzenlemenin yasada yapıldığı bir alanda ikincil düzenleme yetkisi kullanabilir asli düzenleme yetkisinin idareye bırakılmasının ise anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir yetki devri niteliği taşıyacağında ve bunun kökenini anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesi ile de bağdaşmayacağında kuşku yoktur bu nedenle anayasanın ve inci maddelerine aykırı düşen söz konusu beşinci cümlenin iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun ncı maddesi ile sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununa eklenen geçici madde ün anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kanunun ncı maddesiyle sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununa eklenen geçici madde ün birinci fıkrasına göre gününden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçla kullanıma açılan arazilerin istenilen amaçla kullanılmasına izin verilmesinin ilk şartı bu kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde bakanlığa başvurulması dır bu maddenin ikinci fıkrasında ise söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat izin gibi işlemler için de bakanlığa başvuru tarihinden itibaren yıl süre tanınmıştır görüleceği üzere iptali istenen kuralla tarihinden önce gerekli izni almadan tarım arazilerini tarım dışı kullanıma açan özellikle bir yabancı şirket ya da varsa belirli şirketlere ilişkin tarım arazilerinde kurulu kimi sanayi tesislerine izin onay ve ruhsatlarının yargı kararıyla iptal edilip edilmediğine bakılmaksızın üretim etkinliklerini sayılı kanunun yayımı tarihinden itibaren toplam yıl sürdürme olanağı getirilmiştir böylece izin onay ya da ruhsatı yargı kararı ile iptal edilerek hukuksal dayanaktan yoksun kalan sanayi tesislerine yasal geçerlilik tanınıp yargı kararları etkisiz kılınmaktadır yaşanan birtakım olaylar incelendiğinde iptali istenen kuralla yapılan düzenlemenin gerçek amacının yargı kararını etkisiz kılmak olduğu yasaların genelliği ilkesine aykırı olarakesas sayısı karar sayısı belli bir firmayı cargill tarım sanayi ve ticaret aşni hedef alıp kamu yararı yerine bu firmanın çıkarlarını gözettiği ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı görülmektedir bursa ili orhangazi ilçesi gemiç köyü karapınar mevkiinde yer alan mülkiyeti cargill tarım sanayi ve ticaret aşne ait üzerinde mısır işleme tesislerinin bulunduğu toplam büyüklüğündeki alan ölçekli çevre düzeni planında tarımsal niteliği korunacak alan olarak belirlenmiştir bu plana dayalı olarak yapılan bursaorhangazigemiç gürle paftadaki parselden oluşan ve onay tarihli ölçekli i̇znik gölü çevre düzeni planında da tarımsal niteliği korunacak alan sulama alanı ve uzun mesafeli koruma alanında kalan taşınmazın tarımsal sanayi amaçlı nişaşta fabrikası alanına dönüştürülmesi için ölçekli i̇znik gölü çevre düzeni planında değişiklik yapılmasına ilişkin günlü bayındırlık ve i̇skan bakanlığı işleminin iptali için açılan davada danıştay dairesince verilen gün ve k sayılı kararın davanın esastan reddine ilişkin kısmı danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun gün ve k sayılı kararıyla bozulmuş ve bu kararın düzeltilmesi istemi de danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun günlü k sayılı kararıyla ek reddedilmiştir bunun üzerine danıştay dairesinin bozma kararı doğrultusunda verdiği gün ve k sayılı kararıyla ek söz konusu plan değişikliği işlemi iptal edilmiştir bursa ili orhangazi ilçesi gemiç ve gürle köyleri mevkiinde yer alan parselleri kapsayan mlik alanda cargi̇ll firmasının nişaşta fabrikası kurmasına imkan veren başbakanlık yüksek planlama kurulunun gün ve sayılı kararı ve ölçekli mevzi imar planı yapılmasına ilişkin bursa valiliği i̇l i̇dare kurulunun günlü sayılı işlemi ile söz konusu yerde nişaşta fabrikası yapımı için verilen gün ve sayılı inşaat ruhsatı ise bursa i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir ek yine önceki sayılı parselleri yeni parsel sayılı taşınmazda cargill tarım sanayi ve ticaret aş tarafından nişansa fabrikası kurulmasına imkan veren ölçekli mevzi imar planının onanmasına ilişkin bursa valiliği i̇l i̇dare kurulunun günlü sayılı işlemi ile söz konusu yerde nişaşta fabrikası yapımı için verilen gün ve sayılı inşaat ruhsatı da bursa i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir ek i̇dari yargının bu kararlarından sonra söz konusu alan endüstri bölgesi koordinasyon kurulu kararı ve sanayi ve ticaret bakanlığı işlemine dayanılarak sayılı özel endüstri bölgeleri kanununa tarih ve sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen geçici nci maddesi uyarınca tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile özel endüstri bölgesi olarak ilan edilmiştir ek buna dayalı olarak cargill tarım sanayi ve ticaret aşnin başvurusu üzerine bölgeye ilişkin olarak hazırlanan ve gemlik belediye meclisinin günlü ve sayılı kararıyla kabul edilen ölçekli mevzi imar planı bursa büyükşehir belediye meclisinin günlü sayılı kararıyla plan notlarının maddesinin değiştirilmesi suretiyle tasdik edilmiş ve tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir kesinleşen bu plana göre de tarımsal niteliği korunacak alan iken yukarıda açıklanan bakanlar kurulu kararıyla özel endüstri bölgesi ilan edilen alan içindekiesas sayısı karar sayısı taşınmazlar üzerine cargill tarım sanayi ve ticaret aş adına özel endüstri bölgesi kullanım amaçlı günlü ve sayılı yapı ruhsatı düzenlenmiştir danıştay dairesinin günlü ve sayılı kararı ile bursa i̇li orhangazi i̇lçesi gemiç köyü karapınar mevkiinde hbca ve hbb pafta parsel hbcb pafta parsel ile hbb pafta parsellerde yer alan cargill tarım sanayi ve ticaret aşye ait mısır işleme tesislerinin bulunduğu toplam büyüklüğündeki alanın özel endüstri bölgesi olarak ilan edilmesine ilişkin bakanlar kurulu kararının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş ek ve bu karara karşı yapılan itiraz da danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun günlü ve sayılı kararı ile reddedilmiştir ek öte yandan danıştay dairesinin gün ve sayılı kararıyla ek bursa gemlik gemiç köyü bc pafta sayılı parselin bulunduğu alanda yapılan ve günü onaylanan ölçekli i̇znik gölü çevre düzeni plan değişikliği için yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş bu karara karşı yapılan itiraz da danıştay dairesinin gün ve yd i̇tiraz no sayılı kararıyla reddedilmiştir yine bursa i̇dare mahkemesinin günlü ve sayılı kararıyla da cargill tarım sanayi ve ticaret aş adına düzenlenen günlü ve sayılı yapı ruhsatı ile bu ruhsatın dayanağı ölçekli uygulama imar planının yürütülmelerinin durdurulmasına karar verilmiş ek bursa i̇dare mahkemesinin günlü ve k sayılı kararıyla da dava konusu işlemler iptal edilmiştir ek hukuk devleti olabilmenin göstergelerinden biri de yasalarda genellik ilkesine uyulmasıdıryasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı i̇ptali istenen düzenlemenin ise belli bir kişiyi cargill sanayi ve ticaret aş yi ve bu şirketin faaliyetlerine yasal dayanak sağlamayı hedeflediğini yukarıda sözü edilen gelişmeler açıkça ortaya koymaktadır cargill tarım sanayi ve ticaret aşye ait alanın tarım dışı amaçla kullanılmasının önünü açabilmek bu amaca ulaşılabilmesi için bu alanda nişasta tesislerinin kurulmasına imkan veren tüm plan değişiklikleri ile nişasta fabrikası yapımı için verilen yapı ruhsatlarının ve söz konusu alanın özel endüstri bölgesi olarak ilan edilmesine dair bakanlar kurulu kararının iptaline ilişkin yargı kararlarını etkisiz kılmak üzere yasa çıkarılmıştır bu nedenle burada yasakoyucunun belli bir kişiye ve belli geçici bir duruma özgü bir düzenlemeyi gerçekleştirerek yasaların genelliği ilkesinden ayrılmış olduğunu ve yapılan düzenlemenin bu nedenle anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığını söylemek gerekmektedir üzerinde durulması gereken bir başka husus da iptali istenen kuralın kamu yararı amaçlanarak ortaya konulup konulmadığıdır i̇ptali istenen kuralla yapılan düzenleme toprakların durumunun yalnızca mülkiyet gözetilerek ele alındığı tarımın en önemli girdilerinden olan toprağın üretim gücününesas sayısı karar sayısı korunması geliştirilmesi ve tarım işletmelerinde optimum parsel büyüklüğü oluşturulması arazilerin ekonomik ve ekolojik kazanımlar gözetilerek planlı kullanım ilkelerinin belirlenmesi gibi durumların dikkate alınmadığı yargı kararını etkisiz kılmak suretiyle yasaların genelliği ilkesine aykırı olarak belli bir firmanın cargill tarım sanayi ve ticaret aşnin hedef alındığı kamu yararı yerine bu firmanın çıkarlarının gözetildiği bir düzenlemedir i̇ptali istenen düzenleme ile tarım arazilerinin tarımsal bütünlük aranmadan istenilen amaçlarla kullanılmasına izin verilmesinin tarım topraklarının bir daha eski duruma getirilemeyecek ölçüde elden çıkarılmasına ya da nitelik değiştirmesine yol açacak olması da kamu yararıyla bağdaştırılamaz bu da düzenlemenin kamu yararını hedeflemediğinin bir başka göstergesidir halbuki anayasa mahkemesinin bir çok kararında yinelenip vurgulandığı üzere anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle yasakoyucu değişik yolların seçimini siyasi tercihlerine göre yapmakta serbesttir ancak yasakoyucunun kişisel siyasi ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararı dışındaki özel ve başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir yetki saptırması ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur i̇ptali istenen düzenleme de yukarıda açıklandığı gibi bir yetki saptırmasını örneklemekte ve yasama erkinin kamu yararına değil bir özel çıkarı korumaya bunun için yargı kararlarının uygulanmasını engellemeye yönelik olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır bu durumun söz konusu işlemi amaç unsuru bakımından sakatladığı ve anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı bir görünüme soktuğu ortadadır diğer yandan tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun ncı maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ün yargı kararlarının uygulanmasını engellemeyi de hedeflediği göz önünde tutulursa bu düzenlemenin anayasanın inci maddesiyle bağdaştığı da söylenemez anayasanın üncü maddesi gereği yasama organı dahil bütün devlet organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez aksi taktirde yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez yasama organı beğenmediği yargı kararlarını üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hale getirecekse elbette ki yargı bağımsızlığı zedelenecektir sabuncu yavuz anayasaya giriş basım i̇maj yayıncılık ankara ayrıca yasama erkinin yargı kararlarının etkisizleştirilmesi için kullanılmasını anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafı ile ve uncu maddelerinde ifade edilen kuvvetler ayrılığı ilkesi ile bağdaştırmak da olanaksızdıresas sayısı karar sayısı gözden kaçırılmaması gereken bir başka husus da iptali istenen düzenleme ile özellikle bir yabancı şirkete ya da belirli şirketlere ait izin veya ruhsatı hukuka aykırı bulunarak iptal edilen tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin belli bir süre daha üretim etkinliklerini sürdürmelerine olanak tanınmasıdır böyle bir durum da kuşkusuz hukukun üstünlüğü anlayışına ve anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anayasanın inci maddesine aykırı düşer yasalara ulusal çıkarlara ve kamu yararına aykırılığı yargı kararlarıyla hükme bağlanmış olan hukuka aykırı bir etkinliğin ilgili kamu yönetimlerince hiç geciktirilmeden durdurulması kuşkusuz hukuk devleti ilkesinin anayasanın ve inci maddelerinin gereğidir söz konusu etkinliklerin sürdürülmesine olanak tanınması ise anayasanın ve inci maddelerine aykırı düşer öte yandan iptali istenen düzenleme ile belli bir yabancı şirket ya da belirli şirketlerin hukuka aykırı durum ve etkinliklerinin güvence ve koruma altına alınmış olmasının bu şirketlere ayrıcalık tanımak anlamına geleceği açıktır i̇ptali istenen düzenleme ile amaç dışı kullanılan tarım arazilerine her metre karesi için ytl karşılığında izin verilmesi de maddi olanakları uygun olanların bu izinden yararlanabilmesi uygun olmayanların ise yararlanamaması sonucunu doğuracak bu da maddi olanakları elverişli olanlarla olmayanlar arasında eşitsizlik yaratacak bir başka değişle maddi olanakları elverişli olanlara ayrıcalık tanıyacaktır böyle bir durumun anayasanın uncu maddesinde ifade edilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu kuşkusuzdur anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu kural birbiri ile aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenlemeler getirmek eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik olmayıp hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz tarım arazilerini tarım dışında kullananlar yasal yükümlülükleri olan gerekli izni almayan kişi kurum ve kuruluşlar olduklarından aynı hukuki durumda bulundukları açıktır bunlar arasında maddi durumlarına göre ayrıcalık yaratılmasının hiçbir haklı nedeni olamaz bu nedenle yapılan bu düzenleme anayasanın uncu maddesine de aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun ncı maddesi ile sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununa eklenen geçici madde anayasanın nci nci inciesas sayısı karar sayısı uncu uncu inci ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olup iptali gerekmektedir iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesinin sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun nci maddesine ikinci fıkradan sonra gelmek üzere eklediği üçüncü fıkranın birinci cümlesindeki gibi sözcüğünün anayasanın nci maddesine beşinci cümlesinin anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan ncı maddesi ile sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununa eklenen geçici madde ün anayasanın nci inci nci inci uncu uncu inci ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olduğundan iptallerine karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,435
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik ve i̇ti̇raz gerekçeleri̇ türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu anayasamızın nci maddesinde açıkça belirtilmiştir nci maddeye göre türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklinde hüküm yer almaktadır anayasası türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu saptamasında bulunmuş ancak hukuk devleti kavramını açıklamamış hatta gereklerinin neler olduğuna değinmemiştir hukuk devleti kavramından ne anlaşılması gerektiğine anayasa mahkemesi kararları ile açıklık getirilmiştir nitekim yüksek mahkeme bir kararında hukuk devletini bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir olarak tanımlamıştır anayasa mahkemesi gün ve sayılı karar sayılı gümrük kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı ancak gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılmasının zamanaşımını durduracağı aynı maddenin dördüncü fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulamasını gerektiren bir fiille ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde bu alacakların türk ceza kanunundaki dava ve zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edileceği kurala bağlanmıştır yargılama süreci içerisinde sayılı gümrük kanununun maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde deyimi sayılı kanunla tarihi itibarıyla zaman aşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla olarak değiştirilmiş ise de ilgililer yönünden lehe sonuç doğuran kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği yolundaki ceza hukuku ilkesinin gümrük para cezalan açısından da uygulanacak olacağı göz önüne alındığında sayılı gümrük kanununun maddesinin dördüncü fıkrasının yürürlükte bulunan metni olaya uygulanacak norm olacaktır sayılı gümrük kanununun yürürlükte bulunan maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan gümrük vergileri alacakları ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve zaman aşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla bu alacaklar türk ceza kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edilir düzenlemesi gereğince yapılan denetimler sonucunda hiç alınmadığı ya daesas sayısı karar sayısı noksan alındığı tespit edilen vergilere ilişkin tebligatın gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içerisinde yapılması gerekiyorsa da gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili olarak sözü edilen süre içerisinde dava açılması halinde zaman aşımının durduğu sürece veya davanın sonuçlanmasından sonra kalan süre içerisinde tahakkuk işlemi yapılarak mükellefine tebliğ edilebileceği gibi gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması durumunda tahakkukun suçun tabi olduğu zaman aşımı süresi içerisinde yapılması da olanaklıdır bu bakımdan davacı hakkında açılan ceza davasında verilecek hüküm türk ceza kanunundaki dava ve ceza zaman aşımı sürelerinin olayda uygulanıp uygulanmaması sonucunu doğuracaktır ne var ki sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan ceza davası açılmış olmak kaydıyla düzenlemesi açılacak ceza davasının gümrük kanununda düzenlenmiş olan zaman aşımı süresi içinde açılıp açılmadığına ilişkin bir belirlilik içermediğinden vergi yargısı uygulamasında türk ceza kanunundaki dava ve ceza zaman aşımı sürelerinin uygulanabilirliği için açılacak davanın beyannamenin tescil tarihinden itibaren üç yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmış bir ceza davası mı olacağı yoksa gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren herhangi bir zamanaşımı süresi ile sınırlı olmaksızın açılacak bir ceza davasının da gümrük vergisi tahakkukları ile gümrük para cezalan için ceza zaman aşımı sürelerinin uygulanabilirliğini sağlayacağı tartışmalara konu olduğu gibi uygulamada zamanaşımını durduran nedenin ancak zamanaşımı süresi içinde ortaya çıkması halinde zamanaşımını durdurabileceği görüşüyle farklı yargı kararlarının verilmesine de neden olmaktadır anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında vurgulandığı üzere anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar sonuç belirlilik ilkesi gereğince yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gerekirken itiraza konu sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan ceza davası açılmış olmak kaydıyla düzenlemesi gümrük zamanaşımını etkileyecek ceza davasının gümrük kanununda yer alan zamanaşımı süresi içinde açılmış olupesas sayısı karar sayısı olmadığı hususunda bir belirleme içermediğinden hukuki güven ve hukuki belirlilik ilkelerini zedelediği bu nedenle hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu düşünülmektedir hüküm üstte yer verilen gerekçeler veri alındığında uyuşmazlıkta uygulanacak yasa maddesi olan itiraz konusu sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan ceza davası açılmış olmak kaydıyla düzenlemesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılarak konunun incelenmesi için dava dosyasının tüm belgelerinin onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
878
esas sayısı karar sayısı hâki̇mi̇n reddi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir haki̇mi̇n reddi̇ talebi̇ anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde adil yargılanma hakkı düzenlenmiş inci maddesinde ise hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler denilmiştir yargıçların bağımsızlığına gerekçe oluşturan anayasa yasa ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm vermesine ilişkin bu kuraldan yargıçların tarafsızlığı anlaşılmalıdır yargıçlara yönelik meslek ahlakı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenen ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun gün ve sayılı kararıyla benimsenen birleşmiş milletler i̇nsan hakları komisyonunun nisan tarihli oturumunda kabul ettiği sayılı birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkeleri de yargıcın bağımsızlığı ile tarafsızlığına ilişkin bağlayıcı hükümler içermektedir birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri şöyledir değer bağimsizlik i̇lke yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir bundan dolayı hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir uygulama hâkim doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdâhale tehdit baskı teşvik ve tüm hâricî etkilerden uzak hâkimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir hâkim genelde toplumdan özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır hâkim yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmelidir de hâkim yargısal görevlerini yerine getirirken tek başına karar vermek zorunda olduğu hususlarda diğer yargıçlardan da bağımsızdır hâkim yargının kurumsal ve eylemsel bağımsızlığını sürdürmek ve arttırmak için yargısal görevlerinin ifasına yönelik koruma tedbirlerini almalı ve bunları artırmalıdıresas sayısı karar sayısı hâkim yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir değer tarafsizlik i̇lke tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır bu prensip sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir uygulama hâkim yargısal görevlerini tarafsız önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir hâkim mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır hâkim duruşma ve karar aşamalarında kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir hâkim önündeki bir dava veya önüne gelme ihtimâli olan bir konu hakkında bilerek ve isteyerek yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak hiçbir yorumda bulunmamalıdır ayrıca hâkim her hangi bir şahsın ya da meselenin âdil yargılanmasını etkileyebilecek alenî olsun veya olmasın her hangi bir yorum da yapmamalıdır hâkim tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir sınırlı sayıda sayılmamakla birlikte bu durum aşağıdaki ihtimâllerde söz konusu olur hâkimin yargılama aşamasında delil kâbilinden tartışılan olaylarla ilgili kişisel bir bilgiye sahip olması veya davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olması veya hâkimin ihtilâf konusu davada olaya ilişkin bir tanıklığının olması ya da daha önceden bu konuda avukat olarak hizmet vermiş olması veya hâkim ya da hâkimin ailesinden birisinin ihtilâf konusu dava sonuçlarıyla ilgili ekonomik bir çıkarının olması davaya bakmaya devam edecek yeni bir mahkemenin kurulamaması halinde veya hiçbir şeyin yapılmamasının durumun aciliyeti nedeniyle ciddi şekilde adaletsizliğe yol açacağı halde hâkime görevden el çektirmek gerekmez birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin yukarıda aynen yer verilen bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri hiçbir yoruma ve ek açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktıresas sayısı karar sayısı kamuoyunda wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde httpwwwwikileakschoriginhtml yer alan ankara kodlu yazıda c kapsamlı reformların önde gelen savunucularından anayasa mahkemesi hakimi haşim kılıç ağustos tarihinde bize özel olarak chpnin mevcut problemleri için kendini suçlaması gerektiğini aktarmıştır chp muhalefet etmek görüntüsünü vererek ya da çok çekişme yarattıktan sonra isteksizce her şeyi demokrasi yanlısı ortaya atılan tüm reformları kabul ederek kendisi için prensipsiz ve erişilemez bir imaj yaratmakta chp hükümet doğru şeyi yapsa bile sanki tek işinin ak parti hükümetinin yaptığı her şeye muhalefet etmek gibi davranmak olduğunu söylemiştir bu da seçmenleri kaçırıyor demiştir ifadeleri yer almaktadır kamuoyuna yansıyan ve anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç tarafından da yalanlanmayan belgeye dayalı bilgilere göre sayın başkanın cumhuriyet halk partisi hakkında amerika birleşik devletlerinin ankara büyükelçiliği yetkililerine olumsuz değer yargılarında bulunduğu anlaşılmış bu konudaki gizli görüşmenin kamuoyuna yansıması ile de sayın başkanın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu bir davada tarafsız karar veremeyeceği izlenimi doğmuştur yasama ve yürütme organlarının siyasi söylemlerinden ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmesi de gereken bir yüksek yargıcın hem de yabancı bir ülkenin büyükelçiliğine iç siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunmasındaki tuhaf ötesi gariplik bir yana yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü anayasaya şekil ve esas bakımından anayasa değişikliklerini ise şekil bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamakla anayasal olarak görevli anayasa mahkemesinin bir üyesinin tbmmnin çıkardığı yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü ve anayasa değişikliklerini gerek gördüğü durumlarda anayasa mahkemesine taşımakla anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisi hakkında şikayetvari olumsuz görüş beyan etmenin de ötesinde hiç kimseyi yüceltmeyecek sözler söylemesi yargıcın bireysel bağımsızlığını koruyamadığını kara vermek zorunda olduğu ihtilafın taraflarından bağımsız kalamadığını sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olan tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayan eylemler içinde bulunduğunu mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde bulunmadığını önüne gelme ihtimâli olan davalar hakkında yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça adilanelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak yorumlarda bulunduğunu hiçbir yoruma ihtiyaç göstermeyecek açıklıkta ortaya koymaktadır somut olayda ekte yer alan belgeler ve bu belgeler çerçevesinde kamuoyu önünde yapılan aleni tartışma ve değerlendirmeler karşısında sayın başkan haşim kılıçın derin bir sessizliğe bürünerek usulen yalanlama yoluna dahi gitmemiş olması kamuoyunda abd ankara büyükelçiliğine cumhuriyet halk partisini şikayet eder mahiyetteki sözleri söylediği ve olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu ve dolayısıyla davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olduğu şeklinde anlaşılmış ve sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu işbu davada bir yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin ciddi kuşkuların yerleşmesine yol açmıştır nisan tarihinde anayasa mahkemesinin ncu kuruluş günü töreninde yapılan açılış konuşmasındaki şu sözler de sayın haşim kılıça aittiresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde anayasa değişikliği için öngörülen nitelikli çoğunluk anlayışının içinde uzlaşmaya dönük örtülü bir yaklaşım olduğu düşünülebilirse de bu çoğunluğu elde edenlerin azınlıkta kalan diğer görüşleri ve farklılıkları yok sayma dışlama ya da dayatma yolunu haklı kılamaz ancak nitelikli çoğunluk dışındaki görüş sahiplerinin de bu gücü bloke etme etkisizleştirme gibi davranış sergilemelerine de izin verilemez doğal hukukla örtüşen evrensel değerler üzerinde geniş katılımlı bir iradeyi oluşturmak zor değildir yeter ki demokrasinin müzakere imkânlarından faydalanarak çözüm bulma iradesi samimiyetle ortaya konulabilsin toplumun tanıklığında ortaya konulan bu samimi duruşlar çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu noktasındaki düşünce sahiplerinin haksızlığını açıkça ortaya koyacaktır siyaset kurumları geçmişte yaşanan fahiş hatalarla hesaplaşarak sorunlara çözüm önerilerini cesaretle sunabilmelidirler ümit ediyorum ki bu gayret anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır anayasa mahkemesinin sayın başkanı haşim kılıça göre anayasanın inci maddesinde aranan nitelikli çoğunluk uzlaşmaya dönük açık bir kural değil sadece örtülü bir yaklaşım olarak düşünülebilir ve anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisinin siyasal iktidarın çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu anlayışıyla çıkardığı yasal düzenlemeleri iptali istemiyle anayasa mahkemesine götürmesi anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığıdır chpnin anayasa mahkemesine dava açmasına ilişkin olarak kamuoyunda kahve sohbeti düzeyinde sürdürülen güncel siyasi tartışmalar esnasında sadece anayasa mahkemesine iptal davası açma yetkisi bulunan anamuhalefet partisini aşağılamayı ve toplum nezdinde itibarsızlaştırmayı değil aynı zamanda başkanı olduğu yüksek mahkemenin demokratik sistem içindeki işlevi ile anayasal varlık nedenini de sorgulayan bu sözleri herhangi bir siyaset insanı değil anayasa mahkemesinin sayın başkanı söyleyebilmiştir dahası bu sözler günümüz türkiyesinin kâbusu olduğu üzere dostlar arasında yapılan özel bir sohbetin ortam veya telefon dinlemesi suretiyle elde edilmesi ve medyaya servisi yoluyla kamuoyuna yansımamış yazılı ve görsel tüm medyanın takip ettiği yüksek mahkemenin ncu kuruluş günü töreninde sayılı yetki yasasının siyasal iktidarın sayısal çoğunluğuna dayalı olarak kabul edildiği tarihinden gün sonra tarihinde yapılmıştır demokratik siyasal sistemlerde bir siyasi partinin muhatabı diğer siyasi partilerdir dolayısıyla herhangi bir siyasi parti hakkında siyasi değerlendirme eleştiri ve suçlamaları yapacak olanlar da halkın oylarına talip olan diğer siyasi partilerdir anayasasında demokratik hukuk devleti ile kuvvetler ayrılığı ilkelerini benimsemiş ve yargıç bağımsızlığı ile tarafsızlığına yer vermiş bir ülkede anayasa mahkemesi başkanının herhangi bir siyasi partiyi bırakınız suçlamayı eleştirmesi dahi hiçbir şekilde mümkün olamaz hele bu suçlamanın başkanı olduğu mahkemenin demokrasilerdeki işlevi ile varlık nedenini de yok sayarak anayasa mahkemesine dava açmak gibi anayasal bir hakkın kullanımı muhalefet görevinin bir parçası ve temel hak ve özgürlükler ile halkın çıkarlarını korumanın gereği ile ilgili olması açıklanabilir olmanın uzağındadır anayasa mahkemesinin sayın başkanının amacı ve hedefi kör kör parmağım gözüne kadar açık ve herhangi bir yoruma ihtiyaç duymayacak kadar belirgin bir şekilde anamuhalefet partisini anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığı ile suçlaması hukuksal konumu ve statüsü ile mesleki deneyimi göz önüne alındığında ancak anamuhalefet partisine karşı alt benliğe yerleşmiş katı önyargının üst benliğin kontrol işlevini parçalayarakesas sayısı karar sayısı açığa çıkacak derecede güçlü olmasıyla mümkün olabilir ve bu durum tarafsızlığın yitirildiğinin en belirgin göstergesidir öte yandan sayın haşim kılıç anayasa mahkemesi üyeliğine seçildiği yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali başvurularına üye ve başkan sıfatıyla katılmıştır bu yetki yasaları ve anayasa mahkemesi kararları ile sayın haşim kılıçın kullandığı oylar şöyledir günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sosyaldemokrat halkçı partinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç karşıoy kullanmıştır günlü sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen yetkinin belirsiz olduğu yetki yasasında bulunması gereken öğeleri içermediği verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu olup olmadığının tespitinin olanaksız olduğu yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olmadığı yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu öngörülen amaç konu ve kapsamın somut ve belirgin nitelikte olmadığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile i̇ptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmakla beraber khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olması gerektiği görüşüne katılmamıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için tbmm üyeleri hasan korkmazcan bülent ecevi̇t ve milletvekilinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını erkler ayrılığı demokratik hukuk devleti yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkelerine aykırı olduğu nerelerin il nerelerin ilçe olacağı konusunda belirsizlik yarattığı kapsam ve ilkelerinin belirsiz olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını yetki yasasında çıkarılacak khklerin konu amaç kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmemesi yasama yetkisinin devrini doğurması gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştıresas sayısı karar sayısı günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sayın cumhurbaşkanı süleyman demi̇relin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını amaç kapsam ve ilkelerin belirsiz olduğu bakanlar kuruluna geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verildiği yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanındığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını sınırlarının geniş ve belirsiz olması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmesi verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçeleriyle anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır tarihli ve sayılı yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı davada aymnin ekim perşembe günü yapılan oturumunda üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oyun üstün sayılmasından dolayı iptal istemi reddedilmiştir her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekeceği kural olmakla birlikte sayın haşim kılıçın yetki yasaları konusunda yılından bu yana istikrar kazanmış görüşünden dönerek iptal isteminin reddi yönünde oy kullanması kamuoyunda akpyi anayasa mahkemesi başkanının kurtarması şeklinde değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu davalarda yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin yerleşen ciddi kuşkuları pekiştirmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkan ve üyelerin istişari görüş ve düşüncesini ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacaklarına ilişkin kural ile ıncı maddesinin numaralı fıkrasındaki başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile reddolunabilirler hükmüne dayanarak anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç hakkında reddi hakim talebinde bulunuyoruz iii gerekçeler sayılı türkiye su enstitüsünün kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı listenin anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesindeesas sayısı karar sayısı cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır anayasanın inci maddesinin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktıresas sayısı karar sayısı nitekim yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali için anayasa mahkemesine yapılan başvurulardan sonuncusu olan sayılı yetki yasası hariç günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı yetki yasaları anayasa mahkemesinin sırasıyla günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı tarihli ve sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı kararları ile iptal edilmiştir yüksek mahkemenin anılan tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektedir açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir dava konusu hukuki olayda ise türkiye büyük millet meclisinin tarihli ncü birleşiminde genel seçimin öne alınarak haziran tarihinde yapılmasına kararesas sayısı karar sayısı verilmiştir bundan gün sonra yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı başbakanlıkça tarihinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulmuştur başka bir anlatımla yetki yasa tasarısı genel seçime ay kala tbmmye sevk edilmiş siyasal iktidarın tbmmdeki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak da tarihinde kabul edilmiştir tbmmde tarihinde kabul edilen yetki yasası gün tbmmde bekletildikten sonra cumhurbaşkanlığına tarihinde sunulabilmiştir sayılı yetki yasasının çıkarılmasındaki öncelikli anayasal sorun ivedilik ile ilgilidir i̇vedilik önemli ve zorunlu konunun khk yoluyla düzenlenmesinin olmazsa olmaz koşuludur ve yasama dahil bütün süreçleri kapsamaktadır yasama organı çıkardığı yasanın ivediliğine inanıyorsa söz konusu yasanın ivedi olarak yürürlüğe girmesi için gereğini yerine getirmek durumundadır tbmm genel kurulunda tarihinde kabul edilen sayılı yasa gün tbmmde bekletilmiş ya da unutulmuş ancak tarihinde cumhurbaşkanlığına gönderilebilmiştir bu nasıl ivediliktir ki hiçbir yasanın başına gelmeyen durum ivediliği anayasal ilke olan yetki yasasının başına gelebilmiştir burada yetki yasasının çıkarılmasındaki ilkelerle birlikte kamu yararı ilkesinin de ihlal edildiği yadsınamaz bir gerçektir ortada khklerle düzenlemelere gidilmesi yönünde önemli zorunlu ve ivedi durum yok ve yasama organının ve dolayısıyla yürütme organının yenilenmesine karar verilmiş iken hem mevcut bakanlar kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak bakanlar kurulunu kapsayacak ve aynı zamanda da gelecek yasama organını ipotek altına alacak şekilde bakanlar kuruluna ay süreyle khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir aylık sürenin uzunca bir bölümü henüz kurulu olmayan ve ne zaman kurularak göreve başlayacağı belli olmayan bir bakanlar kurulunu kapsamaktadır ki burada da hukuk devletinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle birlikte khklere ilişkin önemli zorunlu ve ivedi durum ilkesinin ihlali söz konusudur sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlaresas sayısı karar sayısı kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar denilerek adeta teşkilatlanmaya ilişkin tüm yasa ve yasa gücünde kararnameler kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştir oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektedir çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla geçiştirilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar tüm bunlara ve anayasa mahkemesinin içtihat haline gelmiş yerleşik kararlarına rağmen tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı iptal davası sonucunda sayılı yetki yasası aymnin ekim esas sayısı karar sayısı perşembe günü yapılan oturumunda üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle bu güne kadar istikrar kazanmış görüşünün aksine iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oydan dolayı iptal istemi oy çokluğu ile reddedilmiştir gerekçeli karar yayınlanmadığı için yüksek mahkemenin içtihat haline gelmiş yerleşik kararlarından dönme gerekçelerini bilemiyoruz ancak söz konusu dönmenin anayasanın ncı ve nci maddelerinde tarihli ve sayılı yasanın ncı ve nci maddeleri ile yapılan değişiklikler ve anayasaya sayılı kanunun inci maddesiyle eklenen geçici inci maddesiyle yüksek mahkemenin üye yapısının siyasal iktidar tarafından değiştirilmiş olmasıyla uzaktan veya yakından herhangi bir ilgisinin olmamasını da demokrasimizin geleceği ve anayasamızdaki kuvvetler ayrılığı ile yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri bağlamında temenni ediyoruz bakanlar kurulu tarafından sayılı yetki yasasına dayanılarak adet khk çıkarılmış bir tanesi yürürlükten kaldırıldığı için geriye yürürlükte adet khk kalmıştır öyle ki söz konusu khklerin içeriğine girmeden isimlerinden de anlaşılacağı üzere khklerden bazıları daha bir ay yürürlükte kalmadan değişikliğe uğramıştır bu durum göz önüne alındığında tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verebilmesi için anayasa mahkemesinin içtihat haline gelmiş kararlarına göre ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç anayasal koşulun birlikte bulunması şartının gerçekleşmesi şöyle dursun bakanlar kurulunun yönetmelikle kurallaştırmanın dahi asgari gerekleri olan araştırma inceleme ihtiyaçları tespit etme ve giderme yollarını belirleme gibi ciddi hiçbir hazırlığının olmadığını ortaya koymaktadır bu durum niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren yasal düzenlemelerin khklere konu oluşturamayacağının en açık belirgin ve tartışmasız göstergesidir bakanlar kuru
4,153
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir avukatlık mesleğini icra etmekte olan davacı tarafından turhal asliye hukuk mahkemesinde davacı vekili sıfatıyla takip ettiği sayılı davada davalıların adresini mahkemeye bildirmesi için anılan mahkeme tarafından kesin süre verilerek bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun bir muhtıra ile bildirilmesi üzerine davalıların adres bilgisini öğrenmek için davacı tarafından yapılan başvurunun reddine ilişkin zile kaymakamlığı i̇lçe nüfus müdürlüğünün tarih ve sayılı işleminin iptali istemiyle zi̇le kaymakamliğina karşı açılan davada önceden belirlenerek taraflara bildirilen günlü duruşmaya davacı ın geldiği davalı idareyi temsilen gelen olmadığı görüldü gelen tarafa usulüne uygun söz hakkı tanınıp açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi davacı tarafından dava dilekçesi içeriğinde belirtilen anayasaya aykırılık iddiası ve dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü tc anayasasının hak arama hürriyeti başlıklı maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakıranayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmü yer almaktadır tc anayasasının maddesinde yer alan usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmünde olduğuna ilişkin düzenlemeye istinaden kanun hükmünde olan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir hükmü yer almaktadır sayılı nüfus hizmetleri kanunun nüfus kayıt örneğini almaya yetkili olanları düzenleyen maddesinde nüfus kayıt örneklerini bakanlık dış temsilcilikler asker alma işlemleri için milli savunma bakanlığıesas sayısı karar sayısı adlî makamlar adlî işlemlerle sınırlı olmak üzere kolluk kuruluşları evlenme işlemleri için evlendirme işlemini yapmaya yetkili olanlar ölüm işlemleri için resmî sağlık kuruluşları kaydın sahipleri veya bunların eşleri ile veli vasi alt ve üst soyları ya da bu kişilere ait vekillik belgesini ibraz edenler nüfus müdürlüklerinden doğrudan almaya yetkilidirler birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan kurumlar ve tüzel kişiler yazılı olarak başvurmak ve istem nedenini açıkça belirtmek suretiyle bakanlık veya mülkî idare amirinin emri ile nüfus kayıt örneğini alabilirler bakanlık bu madde hükümlerini işletmek üzere kimlik paylaşımı sistemi kurar yerleşim yeri adresi ve diğer adres bilgilerinin verilmesi kişinin rızasına bağlıdır birinci fıkranın bendinde sayılan kişiler dışında kalan üçüncü şahıslar medenî hal bilgisi dışında bir kişinin nüfus kaydına ilişkin örnek veya bilgi alamazlar hükmü yer almaktadır dava dosyasının incelenmesinden avukatlık mesleği icra etmekte olan davacının müvekkili olan kişiler adına turhal asliye hukuk mahkemesinde açtığı tapu iptali tescil tazminat ve ihtiyati tedbir istemli sayılı dava dosyasında davalı konumunda bulunan kişilerin dava dilekçesinde belirtilen adreslerine yapılan tebligatların iade edilmesi üzerine anılan mahkeme tarafından davacıya çıkarılan muhtıra ile davalıların tebligata yarar açık adreslerini bildirmek üzere sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verildiği bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği hususunun ihbar edildiği davacı tarafından anılan mahkeme muhtırası da eklenmek suretiyle davalıların tebligata yarar açık adreslerinin tarafına bildirilmesi istemiyle zile kaymakamlığı i̇lçe nüfus müdürlüğüne başvuruda bulunulduğu anılan başvurunun sayılı kanunun maddesi bendi ile aynı maddenin ve fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince istemiş olduğu belgeler için vekillik belgesi sunulmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır sayılı hukuk muhakemeleri kanununun dava dilekçesinde bulunması gereken hususları düzenleyen maddesinin bendinde davacı ile davalının adı soyadı ve adreslerinin yer aldığı aynı maddenin fıkrasında birinci fıkranın d f ve bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır düzenlemesi yer almaktadır sayılı avukatlık kanununun maddesinde avukatlık kamu hizmeti ve serbest bir meslektir hükmü maddesinde ise yargı organları emniyet makamları diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri özel ve kamuya ait bankalar noterler sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmakesas sayısı karar sayısı zorundadır kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür düzenlemesi yer almaktadır uyuşmazlık konusu olaya uygulanan ve yukarıda metnine yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden uyuşmalıkta uygulanan hüküm olan nüfus hizmetleri kanununun maddesinin birinci fıkrasında nüfus kaydı almaya yetkili kişiler arasında sayılı kanun uyarınca kamu hizmeti ifa eden ve kamu kurumlarından her türlü bilgi ve belge edinmeye yetkili olan avukatların yer almadığı aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca kurulan kimlik paylaşım sisteminin ise kamu kurumlarının ve bankaların erişimine açık olduğu halde avukatların anılan sistemden de yararlanamadığının anlaşıldığı sayılı kanunda yer alan düzenleme sonucunda taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı hukuk davalarında ilgililerince tarafların adreslerinin mahkemeye sunulamaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinden ilgililerin yargı mercileri önünde davacı vekili olarak iddia haklarının engelleneceği açıktır anayasanın maddesinde düzenlenmiş olan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birisi mahkemeye erişim hakkıdır mahkemeye erişim hakkı uyuşmazlığı hakkında nihai ve icra edilebilir karar verecek bir yargı mercii önüne uyuşmazlığı götürme hakkı olarak tanımlanabilir bu nedenle mahkemeye erişim hakkı aynı zamanda mahkemeden esasa yönelik icra edilebilir bir karar almayı da içerir dava açılmasına herhangi bir engel olmamakla birlikte mahkemeden esasa yönelik icra edilebilir bir karar almaya engel olan durumların varlığı halinde mahkemeye erişim hakkından söz edilemez somut olayda sunumu kamu hizmeti niteliğinde olan avukatlık mesleğini icra eden davacının turhal asliye hukuk mahkemesinin sayılı dosyasını vekil sıfatıyla takip ettiği süreçte başka türlü tespit imkanının olmaması nedeniyle anılan davada davalı olarak gösterilen şahısların tebligata elverişli adres bilgilerini zile i̇lçe nüfus müdürlüğünden talep etmesi sonucunda anılan idarece sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi ile ve fıkraları gerekçe gösterilmek suretiyle reddedilmesi davacının mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğindedir zira davacının bahsi geçen talebinin reddi sonucunda vekil sıfatıyla takip ettiği davada esasa yönelik icra edilebilir bir karar elde etme imkanı ortadan kalkmıştır avukatların vekil sıfatıyla takip ettikleri davalarla ilgili olmak ve bu durumu ispatlamak şartıyla takip ettiği davalarla ilişkili olan kişilerin adres bilgilerini nüfus müdürlüklerinden temin edebilmelerinin önünde engel olan sayılı kanunun maddesi kapsamına alınmamış olması eksik düzenleme davacının mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğurmuştur bu durumda davacının mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğurmuş olan sayılı kanunun fıkrasının bendi ile ve fıkraları eksik düzenleme nedeniyle anayasanın maddesine aykırı olup iptal edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır sonuç olarak sayılı nüfus hizmetleri kanununun maddesinin fıkrasının bendinde yer alan kaydın sahipleri veya bunların eşleri ile veli vasi alt ve üst soyları ya da bu kişilere ait vekillik belgesini ibraz edenler hükmü ile aynı maddenin ve fıkralarında yer alan yerleşim yeri adresi ve diğer adres bilgilerinin verilmesi kişinin rızasına bağlıdır birinci fıkranın bendinde sayılan kişiler dışında kalan üçüncü şahıslar medenî hal bilgisi dışında bir kişinin nüfus kaydına ilişkin örnek veya bilgi alamazlar düzenlemelerinin anayasanın maddesinde ifadesini bulan hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkına aykırılık taşıdığı kanısına varıldığından anılan hükümlerin eksik düzenleme nedeniyle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasınaesas sayısı karar sayısı sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılanma usulleri hakkında kanunun maddesi gereği bu karara ilişkin tutanağın onaylı örneği ile dava dilekçesi ve dosya içeriği diğer belgelerin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesince karar verilinceye kadar başvurunun anayasa mahkemesi kaydına alındığı tarihten itibaren ayı geçmemek kaydıyla dava dosyasının geri bırakılmasına kararın taraflara tebliğine tarihinde oy birliği ile karar verildi
1,233
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir günlü sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun maddesinin bendinde müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların çekmeleri gereken toplam cezalarından şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenler ile aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin toplam hükümlülük süresinden on yıl indirilir i̇ndirim verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil toplam ceza üzerinden bir defaya mahsus yapılır ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile bu cezalarının toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal toplam cezaları on yıldan fazla olanlar ise tabi oldukları infaz hükümlerine göre fazla olan cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler düzenlemesi bulunmaktadır bu bendin birinci paragrafındaki şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenler ile aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin toplam hükümlülük süresinden on yıl indirilir kuralı ile ikinci paragrafındaki veya toplam hükümlülük sürelerinden sözcükleri anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile iptal edilmiş ve bu iptalin doğuracağı hukuksal boşluk kamu düzenini tehdit ve kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden iptal hükmünün kararın resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir söz konusu hukuksal boşluğu doldurmak için çıkarılan günlü sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun maddesiyle sayılı yasanın maddesinin bendi anayasa mahkemesi kararındaki iptal gerekçesine uygun olarak yeniden düzenlenmiştir yeniden düzenlenen bentte müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların veya şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenlerin ya da aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıl indirilir i̇ndirim verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil toplam ceza üzerinden bir defaya mahsus yapılır ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile bu cezaların toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemezesas sayısı karar sayısı birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi dolmuş olanlar iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal toplam cezaları on yıldan fazla olanlar kalan cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler kuralına yer verilmiştir anayasa mahkemesinin sayılı yasaya ilişkin kararından sonra anayasanın maddesinde günlü sayılı yasayla yapılan değişiklikte türkiye büyük millet meclisinin genel ve özel af ilanına üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile karar vermesi öngörülerek af nitelikli çoğunluğun kabulüne bağlanmıştır bu durumda sayılı yasanın maddesiyle yeniden düzenlenen sayılı yasanın maddesinin bent kuralının af niteliğinde olup olmadığının saptanması gerekmektedir ve sayılı yasaların adında af sözcüğüne yer verilmemiştir ancak hukuksal metinlerin niteliklerinin belirlenmesinde adlarına değil içeriklerine bakılması ve değerlendirmenin buna göre yapılması gerekmektedir nitekim anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen kararında da sayılı yasanın adı değil içeriği üzerinde durulmuş ve kararın yasanın maddesinin bendi ile ilgili bölümünde bent ile yasa kapsamına giren cezalarda indirim yapılmakta yıldan az cezaya mahkum kimi hükümlülerin diğer koşullarında varlığı halinde hiç cezaevine girmeksizin cezalarının infazına olanak tanınmakta ise de bu olanak genel affın tanımında belirtildiği gibi ceza mahkumiyetini bütün neticeleri ile kaldırmamaktadır düzenlemenin hükümlülere getirdiği yarar cezaevinde kalma süresini belirli koşullarla kısaltması veya hiç cezaevine girmeden cezanın infazını sağlamasıdır şartla salıverilmenin en önemli unsurları cezanın belirli bir süresinin cezaevinde çekilmiş olması ve hükümlünün bu süre içerisinde iyi hal göstermesidir oysa bent ile yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olan hükümlülerin iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın salıverilmelerinin sağlanması bu düzenlemenin şartlı salıverilme olmayıp kendine özgü bir müessese olduğunu göstermektedir türk ceza yasasının maddesine göre cezayı ortadan kaldıran veya azaltan ya da değiştiren bir düzenleme olarak adlandırılan özel affın toplu ve şartlı olarak getirilmesinin de olanaklı bulunduğu dikkate alındığında bentte yer alan kuralın müebbet ve yıldan fazla süreli hükümlülükler bakımından cezadan indirim öngören tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar bakımından ise belirli bir süreyle suç işlememe bozucu infisahi koşuluna bağlanmış toplu özel af niteliğindedir her ne kadar sayılı yasanın bendi ile yasanın yayımı tarihinden sonra cezaevinin disiplinini bozucu hareketlerinden dolayı disiplin cezası almış olanların tüzük hükümlerine göre disiplin cezaları kaldırılmadığı sürece madde hükümlerinden yararlanamayacaklarının öngörüldüğü ve bu hükümlülerin cezalarının bir kısmını cezaevindeesas sayısı karar sayısı geçirmiş oldukları ileri sürülebilirse de uygulanma koşulu olarak kabul edilmesi gereken bu durum bentle getirilen düzenlemenin özel af niteliğinde olduğu yolundaki düşünceyi değiştirmemektedir değerlendirmesi yapılarak sayılı yasanın maddesinin bendindeki düzenlemenin bağlı oldukları infaz kurallarına göre çekmeleri gereken toplam cezalarından ya da toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi ya da hükümlülük süresi dolmuş olanlar yönünden toplu özel af niteliğinde olduğu açıkça vurgulanmıştır sayılı yasanın maddesinin bendi ile bu bendin sayılı yasa ile yeniden düzenlenen metni arasında öz yönünden bir fark bulunmamaktadır gerçekten her iki düzenlemede de ceza ya da cezalardan on yıllık indirim söz konusudur düzenlemeler arasındaki fark on yıllık indirimin toplam cezadan ya da hükümlülük süresinden mi yoksa infaz kurallarına göre çekilmesi gereken süreden mi yapılacağına ilişkindir bu durum her iki düzenlemenin içeriğinin nitelenmesi yönünden farklı olmadığını göstermektedir sonuç olarak sayılı yasanın maddesinin sayılı yasayla yeniden düzenlenen bendi uyarınca infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken toplam cezadan yapılan on yıllık indirim toplu özel af niteliğindedir anayasanın maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını yönetim makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı belirtilmiştir anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında vurgulandığı gibi kararların bağlayıcılığı yalnız hüküm fıkrasını değil aynı zamanda gerekçelerini de kapsamaktadır bu nedenle daha önce anayasa mahkemesi kararında toplu özel af olarak nitelenen düzenleme ile öz yönünden aynı içerikte bulunan bent kuralının türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda anayasanın değişik maddesi uyarınca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyu ile kabul edilmesi yasama yönünden anayasal zorunluluktur oysa türkiye büyük millet meclisi görüşme tutanaklarının incelenmesinden söz konusu bendin yasalaşması için anayasanın değişik maddesindeki nitelikli çoğunluğun gözetilmediği maddesindeki karar yetersayısının yeterli görüldüğü anlaşılmaktadır gerçekten son oylamaya milletvekili katılmış ve anılan bent oyla kabul edilmiştir bu nedenle sayılı yasanın maddesinin sayılı yasa ile yeniden düzenlenen bendi yeterli oy sayısı ile kabul edilmediği için anayasanın değişik maddesine aykırı düşmektedir yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı yasanın maddesinin günlü sayılı yasanın maddesiyle yeniden düzenlenen bendinin anayasanın değişik maddesine aykırı olması nedeniyle iptalineesas sayısı karar sayısı anayasaya açık aykırılığı ve uygulanması durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçlar ve kamusal zararlar gözönünde bulundurularak söz konusu bent kuralının yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesini arzederim
1,081
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n ck anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konuluştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümdeyer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi bu yasak ve ilke sayılı kanun ile yapılan düzenlemenin ortaya çıkardığı anayasal görünüm configuration bakımından daha da önem kazanmış bulunmaktadır bunun başlıca nedeni bir yandan yetki kanunu yoluyla yürütme organına kanun hükmünde kararname khk çıkarma yetkisi yürürlükten kaldırılırken öte yandan münhasıran kanunla düzenleme kavramı öngörülmüştür böylelikle yasal düzenleme yetkisi yasama yetkisinin devri yasağı ile pekiştirilmiş bulunuyor sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususunda yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem aym kararları dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez kaldı kiaymnin sayılı kanundan önceki anayasal bağlamda verdiği bu karar dönemde yetki kanununun kaldırılmış olması ve yürütmeye doğrudan düzenleme yetkisi verilmiş olmakla birlikte münhasır kanun ve kanunla açıkça düzenleme kavramları ışığında yasama yetkisi devir yasağını ve yasal düzenleme yetkisini genişletici tarzda okunmalıdır öte yandan yasal idare ilkesi anayasamızın ve anayasal idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır zira ck ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarma yetkisi yine anayasa ile açıkça tanınmıştır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken tam tersine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile doğrudan anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş buna karşılık dolaylı olarak bu ilkeler güçlendirilmiştir belirli idari konuların anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceğinin öngörülmüş olması bu görüşü teyit eder bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi ilkesine salt son yönünden istisna getirilmiştir madde son ise istisna yaratılabilkeceğini öngörmektedir genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makamgenel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğindenistisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden ck ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı anlaşılır kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişiklik ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek ck ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştırm ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen ck ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlı olup hukuken çerçevelenmiştir söz konusu sınırları ve anayasal çerçeveyi şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle ckleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise ck çıkarılması mümkün olmayacaktır ikinci olarak ckleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının ck ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir haliyle belirtilen konuların ck ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur sadece yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir ancak bu durumda bile düzenleme konut ihtiyacını karşılayacak önlemler ve toplu konut teşebbüslerini destekleyici olmalıdır buna karşılık konut hakkını sınırlayıcı bir düzenleme anayasa madde ün ögördüğü yasallık ilkesi gereği mümkün değildir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının ck ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında ckye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir özgürlükler hukukundaki düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında ck ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için madde örneğinde olduğu gibi birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadırbu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz aymnin bu kararı sayılı kanunda öngörülen kurallar çerçevesinde münhasır kanun ve açıkça kanunla düzeme kavramı ışığında okunmalı yetki kanunu ilga edildiği için cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi öngörülen yetki kategorileri yasalara özgülenmiş alan ve anayasaya saygı kaydı altında anlaşılmalıdır bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini öngörmüş olması yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması veya ilgili maddede yasa kaydını açıkça belirtmiş olması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle doğrudan veya dolaylı yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus ck ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı ck ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır zira md düzenlemesi ile yasa kaydı pekiştirilmiş bir anlam kazanmış bulunuyor bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz elbette cklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken ckler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi ck ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak yürürlükteki yasalarda ck ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun ck ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir buna karşılık anayasanın ck ile düzenlemeye doğrudan olanak verdiği konularda mdson bile yasa ile düzenleme ck düzenlemesini hükümsüz kılar nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü khklerde olduğu gibi olağanüstühallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu ck hükmü somut norm denetimi yoluyla aym önüne götürülebilecektir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş aymye iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkanı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cknın anayasada ck ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla ck yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde ck çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması ckyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır bu bağlamda aym cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin çerçevesini yasa kaydı bakımından belirlemelidir aynı bağlamda sosyal ve ekonomik haklar konusunda cklerin hak ve özgürlükler üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir ck hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve ck anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır sayili cknin bazi hükümleri̇ni̇n anayasa aykiriliği sayılı cknın maddesiyle sayılı ckya eklenen maddesinin cümlesi ile cümlesinde yer alan kurul üyelerine yapılabilecek ödemeler cumhurbaşkanınca belirlenir ibaresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı cumhurbaşkanlığı teşkilatı hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinde değişiklik yapılmasına dair cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesi ile tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı cumhurbaşkanlığı teşkilatı hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesine üncü maddesinden sonra gelmek üzere maddesi eklenmiştir eklenen bu madde ile millete ve devlete hizmeti geçmiş bilgi ve birikim sahibi kişilerin bu kazanmalarından istifade edilebilmesi amacıyla cumhurbaşkanlığı yüksek i̇stişare kurulu oluşturulmuştur kurul üyeleri cumhurbaşkanınca belirlenecektir kurulun çalışma usul ve esasları ile kurul üyelerine yapılabilecek ödemeler de yine cumhurbaşkanınca belirlenecektir i̇ş bu başvurumuz ile oluşturulan yüksek i̇stişare kurulu üyelerinin cumhurbaşkanınca belirlenmesine ilişkin düzenlemenin iptal edilmesi gerekmektedir nitekim kurul üyelerinin cumhurbaşkanınca belirlenmesi sadece kişilerin niteliğine bir başka deyişle hangi alanda uzmanlığının bilgisinin veya deneyimin olmasında belirsizlik yaratmasının yanı sıra oluşturulacak olan kurulun sınırsız üyeye sahip olmasına imkan yaratmaktadır düzenlemede oluşturulan yüksek i̇stişare kurulunun üye sınırlamasına ilişkin kesin bir ibare bulunmamaktadır azami sayının belirlenmediği kurula cumhurbaşkanı istediği kadar kişiyi belirleyebilecektir anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içermektedir hukuk devleti ilkesi anayasadaki düzenlemesi itibariyle kısa bir ifade olmasına rağmen anayasa mahkemesi kararlarında en fazla atıf yapılan ve uygulama alanı bulan kurallar arasında yer almaktadır bu doğaldır zira madde gerek kurumsal gerek özgürlükler anayasa hukukunun hem dayanağını hem de çerçevesini oluşturmaktadır bu nedenle ilk bakışta soyut bir ilke gibi görünen hukuk devleti ilkesi anayasa mahkemesinin kırk yılı aşan içtihatlarıyla içerik kazanmış vatandaşların hak ve özgürlüklerinin üstün kamu gücü karşısında korunmasında önemli bir dayanak oluşturmuştur hukuk devleti ilkesinin uygulamasına bakıldığında bunun tek bir unsurdan oluşmadığı insanların geleceğe güvenle bakabilmelerinin her yönüyle huzurlu ve mutlu bir hayat sürebilmelerinin hemen tüm gereklerini içine alan kapsamlı bir nitelik taşıdığı görülmektedir bu haliyle hukuk devleti ilkesi içeriği sınırlı olmayandevlet bakımından dayanağı insan hakları olan insan haklarıyla ilgili olarak ulusal v
3,865
esas sayısı karar sayısı i davacının gerekçesi özeti sayılı dernekler kanununun maddesinin ve bentlerinde dernek kurma hakkından yoksun bulunanlar açıklanmaktadır bendinde bir partiden siyasi partiler kanununun maddesinin bendine göre kesin olarak çıkarılanların veya çıkarılmamaları yüzünden partinin kapatılmasına yol açanların yıl bendinde ağır hapis yıldan çok hapis cezası alanların yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giyenlerin veya dernekler kanununun yasakladığı dernekleri kurmuş bulunanların temelli olarak dernek kuramamaları öngörülmüştür anayasanın değişik maddesine göre kanun ancak devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün milli güvenliğin kamu düzeninin ve genel ahlâkın korunması maksadiyle dernek kurma hakkına sınırlar koyabilir sayılı kanunun maddesinin ve bentlerinde öngörülen yasaklar bu yasaklardan değildir böylece anayasadaki yasaklara kanunla yeni yasaklar eklenmiş olmaktadır anayasanın kişiler üzerinde değil sosyal olayların yıkıcı etkilerini giderir tedbirler üzerinde durduğu düşünülmemiştir öte yandan söz konusu yasaklarla bu gibilerin derneklere üye olmak hakları da ellerinden alınmış olmaktadır çünkü maddenin başında dernek kurma hakkına sahip olan herkes derneklere üye olabilir denilmiştir sayılı kanunun maddesinin ve bentleri cezaların adalete ve hakkaniyete uygunluğu ilkesinden de uzaklaşmaktadır söz gelimi bendine göre bir kişi siyasi partiler kanununun ve maddelerinde açıklanan ağır eylemlerde bulunduğu halde yıl bitince dernek kurabilir ve derneklere girebilirken bendine göre güveni kötüye kullanmaktan ay hapis cezası almış bir kişi ölünceye değin ne dernek kurabilecek ne de derneklere girebilecektir kaldı ki dernek kurma hakkı anayasadaki temel hak ve özgürlükler arasındadır bir kişilik hakkı olduğu için de anayasanın maddesine göre dokunulamaz devredilemez vazgeçilemez yine bu maddeye göre devlet bu hakkın kullanılmasını güçleştirmek bir yana güçleştiren koşulları ortadan kaldırma zorundadır dernek kurma hakkına ancak anayasanın ve maddelerinde yazılı nedenlerle da özüne dokunulmamak üzere sınırlar konulabilir söz konusu kural anayasanın maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin son fıkrası üniversite fakülte ve bunlara bağlı enstitüler veya yüksek okullar ile her türlü resmi ve özel eğitim ve öğretim müesseselerinde birden fazla öğrenci derneği kurulamıyacağı maddenin son fıkrası da bu kuralı pekiştirir biçimde bu adlarla her ne suretle olursa olsun başkaca dernek kurulamıyacağı kuralını getirmektedir anayasanın ve maddelerinin gerekli kıldığı temel hak ve özgürlükler açısından bu fıkraların anayasaya uygunluğunu savunmağa olanak yoktur ayrıca anayasanın maddesinde yer alan herkes önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir kuralının tüm yurttaşları kapsadığı ve öğrencilerin kapsam dışı bırakıldığı anlamını çıkarmağaesas sayısı karar sayısı olanak bulunmadığı ortadadır anayasanın dernek kurma hakkına sınır koymak üzere öngördüğü nedenler arasında öğrenci olmak gibi bir konu da yoktur öte yandan maddenin ikinci fıkrasına göre hiç kimse bir derneğe üye olmağa veya dernekte üye kalmağa zorlanamaz söz konusu kurallar ise öğrencileri bir derneğe girmeğe zorlama sonucunu verir çünkü zorlama yalnız maddî işkence olarak değil belirtilen kurallarda olduğu gibi hukuk formülleri içinde de yurttaşın önüne sürülebilir sayılı kanunun ve maddelerinin son fıkraları anayasanın maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesini bağlantılı bulunduğu maddelerle birlikte ele almak gerekecektir madde dernek kurmada kesin yasak bir de dernek kurma hakkının kullanılışından önce izin almak düzenini getirmektedir böylece kişilerin temel hak ve özgürlükleri ihlâl edilmiş olmaktadır burada ayrıca anayasanın maddesi ilkesine de aykırılık vardır bir derneğin kanunlara aykırılığı kurulmasından önce tahmin edilemez aykırılığın kurulduktan sonra mahkeme karariyle saptanmasına gidilmek gerekir öte yandan sayılı kanunun maddesinin son fıkrası dış kökenli veya ilişkili dernekler yönünden adlî teminatı yok etmiştir dernek federasyon konfederasyonların yabancı ülke dernek temsilcilerini çağırmasını veya dışarıya temsilci göndermesini bakanlar kurulunun iznine bağlayan madde ise anayasanın maddesindeki seyahat özgürlüğü ilkesine tüm aykırıdır anayasamız önceden yasaklama izin keyfi dernek kapama gibi düzenlemelere müsaade etmez insanın gelişmesini sağlamak üzere engellemeleri önlemeye yönelmiştir sayılı kanun bu yönelişi hükümsüz bırakacak kuralları kapsamaktadır netekim madde dernek mensupları için olağan pasaport almanın ötesinde engelleyici bir izin esası koymuştur sayılı kanunun maddesi maddesinin üçüncü fıkra dışında kalan bölümü maddesinin son fıkrası ve maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır kanunun maddesi siyasi partilerden birine kayıtlı öğrencilerin öğrenci derneklerine üye olmalarını yasaklamaktadır anayasanın maddesinde vatandaşların siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve çıkma hakkına sahip oldukları belirtilmiştir söz konusu kural ile öğrenciler hem anayasanın maddesindeki herkes hem de maddesindeki vatandaşlar deyimlerinin dışına atılmış olmaktadırlar maddenin birinci cümlesi olan dernek kurma hakkına sahip herkes derneklere üye olabilir kuralının maddenin ve bentleriyle yakın ilişkisi vardır bu bentler iptal edilirse sözü geçen kuralın bir sakıncası kalmaz aksi halde derneklere üye olma hakkının korunması için bu kuralın iptali gerekmektedir sayılı kanunun maddesinin birinci cümlesi ile birinci fıkrasındaki ile siyasi partilerden birine kayıtlı olan öğrenciler deyimi anayasanın maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında genel kurul toplantılarının dernek merkezinin bulunduğu yerden başka yerde yapılması yasaklanmaktadır eşyanınesas sayısı karar sayısı tabiatına da aykırı düşen kural anayasanın maddelerindeki genel temel esaslarla birlikte maddedeki toplanma hakkına maddedeki seyahat özgürlüğüne aykırıdır sayılı kanunun fıkrası bir hakkın alınması konusunda dernek faaliyetini yasaklamaktadır fıkrası ise dernek yöneticileri derneği temsilen dernek amaçlarına uymayan toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılamaz ve beyanda bulunamazlar ve dernek mensuplarını da bu yolda harekete teşvek edemezler hükmünü getirmiştir oysa anayasanın maddesine göre dernek sorumlularının değil herkesin silâhsız ve saldırısız her türlü toplantıyı tertiplemesi ve gösteri yürüyüşlerine de katılması genel varlık haklarındandır sayılı kanunun fıkrasındaki ve silâhlı kuvvetler personelinin bütün hakları deyimi ile a nın tümü anayasanın maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında derneklerin askerlik ve savunma konularında eğitim ve öğrenim yapamayacaklarına özel kılıklar kullanamayacaklarına maddenin ilk fıkrasında ise derneklerin silâh ve patlayıcı madde bulunduramayacaklarına ilişkin yasaklar vardır yasaklar yerindedir ancak kimi dernekler için bu yasaların bakanlar kurulu karariyle i̇çişleri bakanlığınca kaldırılabileceği bu maddelerin öteki fıkralarından anlaşılmaktadır anayasanın maddesinin son fıkrasında kişiye aileye zümreye veva sınıfa imtiyaz tanınamayacağı ilkesi yer almıştır herhangi bir derneğe askeri eğilim yaptırma silâh bulundurma özel bir kılığı olma gibi olanaklar sağlanması apaçık bir imtiyazdır böyle dernekler kimi çevrelerin elinde ve fikir akımlarının buyruğunda bir baskı ve saldırma aracı olabilir kanunun maddesinin ikinci fıkrasının tümünün ve maddesinin ikinci fıkrasının ve ncı sözcükleri ile başlayıp gerekli olan sözcükleri ile biten bölümünün iptal edilmesi gereklidir sayılı kanunun maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre dernek federasyon ve konfederasyonların yetkili organlarınca alınacak bildiri yayımlama kararlarının birer nüshasının yer cumhuriyet savcılığına ve mülkiye âmirine alındı belgesi karşılığında ve aynı günde verilmesi zorunlu ve basın ve trt nin alındı belgelerini görmeden bunları yayımlamaları yasaktır bu kurallar anayasanın ve maddelerine aykırı düşmektedir çünkü anayasa ilkelerine göre herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim ile ve başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklayabilir ve yayabilir madde herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme açıklama yayma ve bu alanlarda her türlü araştırmalarda bulunma hakkına sahiptir basın hürdür sansür edilemez devlet basın ve haber alma hürriyetini sağlayacak tedbirleri alır olaylar hakkında yayın yasağı konamaz kanun haber düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasi iktisadi malî ve teknik kayıtlar koyamaz kitap ve broşür yayımı izne bağlı tutulamaz sansür edilemez sayılı kanunun ve maddelerinin birinci fıkralarında i̇çişleri bakanlığı başta olmak üzere ilgili bütün bakanlıkların mülkiye âmirlerinin kolluk kuvvetlerinin istedikleri zaman derneklerin merkez müessese ve eklentilerine girebilecekleri ve her türlü denetimde bulunabilecekleri yazılıdır genel hukuk esaslarına göre kimi hakların varlığında ve kullanılmasında özel ve tüzel kişilere tanınan olanaklar açısından tam benzerlik ve eşitlik vardır bunu anayasanın genel nitelikte ve daha özel nitelikte maddeleriesas sayısı karar sayısı böylece düzenlemiştir sayılı kanunun sözü geçen kuralları ile tüzel kişilerin hayat hakları yok edilmek istenmektedir bu kurallar anayasanın maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan mahkemece kapatılan derneklerin bütün para ve malları hazineye intikal eder kuralı anayasanın genel müsadere cezası konulmasını yasaklayan maddesinin son fıkrası ilkesine aykırı düştüğü gibi bu kuralla dernek tüzel kişiliğinin iradesinin tanınmadığı ve böyle bir dernek anlayışının tüzel kişilik hayatının yok sayılmasına kadar varacağı ortadadır sayılı kanunun maddesinin ve fıkralarında derneğe yabancı olan hükümet komiserine genel kurul çağrısının usulünce yapılıp yapılmadığını incelemek düzeni bozacak eylemler toplantının sürdürülmesine olanak bırakmayacak bir biçim alırsa toplantıyı tatil etmek ve gerekirse kolluk kuvvetlerinden zor kullanılmasını istemek görev ve yetkisi verilmektedir bu sonuç olarak işi dernek organlarının yok sayılmasına vardırır üyeleri istediğinde toplama isteğinde dağıtma gibi bir yetkinin dernek dışında bir güce bırakılması dernek iradesini ve şekli varlığını ta başından yok saymak demektir kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır sayılı kanunun ve maddelerinin son cümlelerindeki ve dernek kapatılır ve her halde derneğin kapatılmasına karar verilir hükümleri de anayasanın maddesinin beşinci fıkrasındaki ceza sorumluluğu şahsidir ilkesine aykırı düşmektedir sözü geçen kurallar dernek görevlilerinden bir veya birkaçının kişisel yahut görev kusurlarını derneğin kapatılmasına yeterli görmüş ve böylece sorumlulara yönelmesi gerekli cezaiyi dernek mensuplarının tümüne çektirmek gibi bir yolu açık tutmuştur sayılı kanun tüm olarak türk toplumunda dernek kurma ve derneklerde bir arada çalışma hak ve özgürlüklerimin ereğine uygun biçimde kullanılmasını aşırı güçleştirir bir nitelik taşıdığından iptali istenen maddeler dışında kanunun tamamını da davamızın ereği olarak sunmaktayız
1,382
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇tiraz konusu hüküm anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirlenen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan devlet demektir vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlaması gereken hukuk devleti ilkesinin gereklerinden birisi devlet faaliyetlerinin belirli olmasıdır yani devlet faaliyetlerinin idare edilenlerce önceden belli ölçüde görülebilir olması gerekmektedir devlet faaliyetlerinin belirli olmasının yasama organını bağlayan yönleri ise kanunların geriye yürümezliği kazanılmış haklara saygı ve suç ve cezaların kanuniliği ilkesidir hukuk devletinde vatandaşlar hukuki güvenlik içinde yaşarlar bunun için ise hangi kurallara tabi olduklarını önceden bilmeleri ve davranışlarını ona göre ayarlamaları gerekir hukuk devleti ilkesi hukuk kurallarının belirliliği ilkesini gerektirir türk hukuk sisteminde belirlilik şartı gerçekleşmiştir kanunlar resmi gazetede yayımlanır bu şartı taşımayan bir kanun ilgililere uygulanmaz keza muhataplarına yükümlülük getiren kanunlar ile mevcut olan hakları kaldıran kanunlar da geriye yürümez bazı illerde vergi ve sigorta primi teşvikleri uygulamak enerji desteği sağlamak ve yatırımlara bedelsiz arsa ve arazi temin etmek suretiyle yatırımları ve istihdam imkânlarını arttırmak amacıyla türkiye büyük millet meclisince kabul edilen ve tarihli sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yatırımların ve istihdamın teşviki ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun gelir vergisi stopajı teşviki başlıklı maddesi ile tarihine kadar uygulanmak üzere madde kapsamında yatırım yapan yatırımcılar tarafından çalıştırılan işçilere ödenen ücretler üzerinden kesilen ve muhtasar beyanname ile beyan edilerek tahakkuk ettirilen gelir vergisinin yatırımın yapıldığı yere göre tamamının veya inin terkin edilerek doğrudan yatırımcıya teşvik olarak aktarılacağı ve bu teşvikin aynı kanunun maddesinin bendi ile teşvik kapsamına giren illerdeki yeni yatırımlardan tarihine kadar tamamlananlar için yıl tarihine kadar tamamlananlar için yıl tarihine kadar tamamlananlar için üç yıl süreyle uygulanacağı hüküm altına alınmış bilahare sayılı gelir vergisi kanununun tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinde ücret geliri elde edenler için asgari geçim indirimi düzenlemesine yer verilerek maddede öngörülen şekilde hesaplanacak tutarın gelir vergisi matrahından indirim imkânı tanınmıştır sayılı gelir vergisi kanununa tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesinde de sayılı yatırımların ve i̇stihdamın teşviki ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesi kapsamında gelir vergisi stopajı teşviki uygulananesas sayısı karar sayısı ücretlerin vergilendirmesinde öncelikle kanunun maddesinde yer alan asgari geçim indiriminin dikkate alınacağı düzenlemesine yer verilmiştir bu düzenlemeler uyarınca sayılı yasa ile teşvik kapsamındaki illerde yatırım yapan mükelleflere çalıştırdıkları işçilerin ücretlerinden kesip beyan ettikleri gelir vergisinin veya tamamı terkin edilmek suretiyle doğrudan teşvik olarak aktarımı sağlanmışken sayılı gelir vergisi kanununun maddesinde yer alan asgari geçim indirimine ilişkin düzenlemenin gelir vergisi stopajı teşviki uygulanan ücretlerin vergilendirmesinde öncelikle dikkate alınması gerektiği yönündeki aynı kanunun geçici maddesindeki düzenleme ile dolaylı yoldan yatırımcıların hesapladıkları gelir stopaj vergisi matrahını azaltmak suretiyle asgari geçim indirimine isabet eden gelir vergisi tutarı kadar gelir stopaj vergisi teşviki ortadan kaldırılmaktadır bu nedenlerle sayılı gelir vergisi kanununa tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesi hukuk devletinin gereklerinden kanunların geriye yürümezliği ve kazanılmış haklara saygı ilkelerini zedelediği sonucuna ulaşılmakla söz konusu düzenlemenin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı gelir vergisi kanununa tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesinin anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu görüldüğünden iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına kararla birlikte dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın görüm ve çözümünün geri bırakılmasına anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesi kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun nci maddesi uyarınca tarihinde oybirliğiyle karar verildi
615
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümünde konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri başlığı altında iptali istenilen yasanın hukuku ve anayasanın üstünlüğünü önemsemeyen hukukun temel ilkelerini yadsıyan anlayışın yeni ürünlerinden birisi olduğu hukuk devletinde yazılı olmasa da uyulması gereken eşitlik adalet demokratiklik hakkaniyet objektiflik genellik kazanılmış hak gibi ilkeler bulunduğu kuvvetler ayrılığı ilkesinin de hukukun üstünlüğünü sağlayarak temel hak ve özgürlüklerin güvencesini oluşturduğu öbür güçlerin son söz sahibi olan yargı gücünün yetki alanına girmesinin sakıncalı sonuçlara yol açacağı savından sonra özetle şu hususlara yer verilmiştir yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı bu maddeye göre gerekli koşulları yerine getirerek ve öngörülen primleri ödeyerek süper emeklilik hakkından yararlanıp emekli aylığı ve sosyal yardım zammı almaya hak kazananların aylıkları aralık de ödenen miktar esas alınarak kesin bir süreyle sınırlanmadan dondurulmaktadır bu haktan yararlanmamış olsalardı şimdi almakta oldukları dondurulmuş miktarı ne zaman alabileceklerse tarihe kadar katsayı gösterge tablosu ve sosyal yardım zammındaki değişiklik ve artışlardan yararlanamayacaklardır anayasa mahkemesinin sayılı yasaya ilişkin günlü esas karar sayılı iptal kararından sonra doğan boşluğu doldurmak amacıyla çıkarılan bu yasa karar gereğini yerine getirmek bir yana yeni aykırılıklar taşıyan bir düzenlemedir yeni düzenleme sayılı yasadan tüm emeklilerin dengeli biçimde ve makul ölçülerde yararlandırılmaması nedeniyle verilen iptal kararı doğrultusunda yapılmamış üstelik bu yasadan yararlananların almakta oldukları yaşlılık aylığı ile sosyal yardım zammı dondurularak süper emeklilerin gösterge tablosu ve sosyal yardım zammındaki değişiklik ve artışlardan yararlanmaları önlenmiştir böylece belli bir zaman için de olsa sayılı yasadan yararlananların diğerlerinden farklı ücret almalarının devamı sağlanmış ayrıca emeklilik statüsünün sağladığı yükselme hakkı hukuka aykırı biçimde kaldırılarak aylığın artması engellenip sınırlandırılmıştır anayasanın maddesine aykırılık iptal edilen sayılı yasadaki anayasanın maddesine aykırılık belli bir süre için de olsa süper emeklilik hakkından yararlananların öbür emeklilerden farklı ve daha fazla aylık almalarını devam ettirdiğinden sayılı yasanın maddesinde de aynen vardır anayasa mahkemesi yukarda belirtilen kararıyla bir sosyal hukuk devletinde sosyal güvenlikle ilgili düzenlemelerde sosyal adaletin ve toplumsal dengenin sağlanması zorunluluğuna değinerek yasayı iptal etmiştir aynı nedenle sayılı yasanın maddesi de şimdiki durumuyla anayasanın maddesine aykırıdır hukukun temel ilkelerinden birisi olan kazanılmış hak ilkesi gereği kazanılmış haklara saygılı olmayan bir anlayış keyfiliği getirip toplumsal kararlılığı bozarak hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır ve kargaşa yaratıresas sayısı karar sayısı gerekli yasal koşullan yerine getirip yürürlükteki yasaya göre süper emeklilikten yararlanarak kazanılmış hak sahibi olan emekli işçinin çeşitli risklere girerek daha uzun süre çalışmadan vazgeçerek sağladığı sonuç elinden alınmaktadır kazanılmış hak ilkesiyle bağdaşmayan düzenleme bu yönüyle de anayasanın maddesine aykırıdır sosyal güvenlik hukukumuzda ücret dondurması gibi bir ilke ve sosyal güvenlik kurumlarımızda böyle bir uygulama bulunmamasına karşın iptali istenen kuralla yapılmak istenen şey çalışan kamu personelinin kıdem indirimi cezasına bağlı tutulmasıdır ki emekli hukukunda böyle bir uygulama da yoktur yasa kuralı bu nedenle de anayasanın maddesine aykırıdır hukuk devletinde ilke olarak yasalar kendilerinden önceki olaylara uygulanmazlar kişilerin lehindeki kurallar ayrık olarak yürürlüklerinden önceki olaylara uygulanmaktadır sayılı yasanın tanıdığı hakkın sayılı yasa geçmişe yürütülüp ellerinden alınmasıyla hak sahipleri aleyhine genelleştirildiğinden toplumun huzurunu ulusal dayanışmayı ve adalet anlayışını bozucu bu niteliğiyle de incelenen madde anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık i̇ptali istenilen yasanın maddesindeki düzenleme anayasanın maddesinin devlete yüklediği görevlerin tersine bir durum yaratmakta çelişki oluşturmaktadır emekli işçi belki de sahip olduğu kendisine yaşam boyu destek sağlayacak ekonomik bir değeri satarak borçlanarak dar gelirliler için büyük sayılabilecek parasal bir olanak sağlayıp devletin koyduğu yasaya güvenerek devletin ciddiyetine inanarak devlete ödemede bulunarak elde ettiği hakkı yitirmektedir bu nedenle dava konusu madde anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık önceki sayılı yasanın anayasanın ve maddelerine aykırı görülerek anayasa mahkemesince iptal edilmesiyle doğan boşluğu doldurmak amacıyla çıkarılan sayılı yasayla getirilen düzenleme iptal kararıyla saptanan eşitsizliği gidermediği gibi anayasa mahkemesinin kararındaki yüksek ücrette eşitlik gereği de gözetilmemiş ücretler dondurularak düşük göstergelerdeki eşitsizliğin belli bir süre için de olsa sürmesine yol açılmıştır ayrıca tüm emekliler katsayı artışından gösterge tablosunun değişmesinden ve sosyal yardım zammından yararlanırken sayılı yasadan yararlanan emeklilere bu haklar tanınmamıştır bu iki tür eşitsizlik nedeniyle sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık bir temel hak olan sosyal güvenlik hakkının esasını emekli olmak emekli aylığı ve sosyal yardım zammı almak oluşturmaktadır emekli aylığının özelliği ise her yıl bütçe ile saptanan gösterge katsayı ve bakanlar kurulunca belirlenen sosyal yardım artışından yararlanmaktır demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı biçimde sınırlanamayacak olan bu hakkın bir kısım emekliler için dondurulması böylece yükselmenin sınırlanması hukuk devleti eşitlik kazanılmış hak ilkeleriyle bağdaşmadığından demokratik toplum düzeninin gerekleriyle de bağdaşamaz bu nedenle düzenleme anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı süper emeklilikten yararlananlar koşullara uyarak yükümlülüklerini yerine getirerek ve devlete gerekli ödemeleri yaparak hak elde etmişlerdir anayasanın öngördüğü koşullara uygun biçimde doğan hakkın sınırlanması sosyal güvenlik hakkının anlam ve koşullarıyla bağdaşmadığı gibi anayasa mahkemesinin yukarda değinilen iptal kararının gerekçesiyle de uyuşmamaktadır bu haktan yararlananlar dışındakilere böyle bir hak tanınmaması bir gruba özel denilebilecek bir güvenliğin sağlanması kurum kaynaklarının dengesiz biçimde tahsisi yolundaki haksızlıklar şimdiki maddeyle de sürmektedir belli süre için de olsa sayılı yasa dan yararlananlara diğerlerine göre farklı ücret ödeme esası getirilmesi i̇ptali istenilen madde ile yapılmaktadır anayasa mahkemesinin iptal kararındaki gerekçe bu madde için de geçerli olduğundan sözü edilen madde anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın bu maddelerinde temel hak ve özgürlüklerin nasıl sınırlanıp durdurulacağının olağanüstü hallerle sıkıyönetim seferberlik ve savaş hallerinde gerekli önlemlerin nasıl ve ne suretle alınacağının yasayla düzenleneceği öngörülmektedir bu maddelerdeki durumlar söz konusu değilken olağan yönetim sırasında bir hakkın yasanın maddesinde olduğu gibi durdurulması ve dondurulması olanaksızdır bu nedenle madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın bu maddesi anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını açıklamaktadır karara bağlanan konuda son söz sayılan sonucu etkisiz kılacak aykırı bir düzenleme yapılmaması zorunluluğu iptali istenen düzenlemeyle çiğnenmiş yukarda değinilen iptal kararıyla çelişen bir kural yürürlüğe konulmuştur anayasanın maddesinin içerdiği i̇ptal kararları geriye yürümez kuralı karardan önceki durumun aynen devam edeceği anlamını taşımaktadır bu hüküm kazanılmış haklara dokunulamayacağı ilkesine koşut olmakla birlikte ondan daha geniş ve daha kapsamlı bir sonuç getirmektedir başka türlü anlaşılmasına olanak bulunmayan bu kurala ters düşen madde hükmü bu nedenlerle anayasanın maddesine aykırıdır yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı yürürlüğe ilişkin bu madde de yer alan tarihinden geçerli olmak üzere ibaresi yasanın yürürlük tarihini anlamsız biçimde önceki bir tarihe almakla anayasaya aykırı hükümleri çıkarıldığı tarihten önceki zamana taşımaktadır bu nedenle maddenin bu ibaresi anayasanın maddesine aykırıdır anayasaya aykırılığı belirtilen hükümlerin iptalleri gerekir
1,025
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasamıza esas yönünden aykırılık kanun koyucunun korunmasını öngördüğü hukuksal değerin ihlal neticesini önlemesini istemedeki sebebi̇ hukuksal değerin korunmasındaki amaç maksat ve eşitlik kanunilik ile hakkaniyet nüsfet ilkelerini ihlal eden düzenleme konu yönünden ay normlarının ve anayasanın genel bütünlüğünü ihlal ettiğinden iptali gerekmektedir dava konusu olayımızda sanığın sayılı yasanın maddesi uyarınca yasak vasıfta bıçağı taşıma eylemine uyan sayılı yasanın maddeleri uyarınca cezalandırılması istenmiş ve yapılan yargılama sonunda hüküm aşamasına gelinmiş ise de sayılı tcknun maddesi uyarınca yaşından küçüklerin işledikleri suçtan dolayı verilecek yıl veya daha az süreli hapis cezaları maddesindeki seçenek yaptırımlardan birisine çevri̇lmesi̇ zorunlu olduğundan ancak sayılı cmknun maddesi uyarınca ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinde mahkum olunan hapis cezası ertelenemeyecek veya kısa süreli olması halinde seçenek yaptirimlara çevri̇lemez yönünde iki hüküm de emredici olup uygulamada yaşı küçük sanıklar yönünden tamamen birbiriyle çeliştiğinden zira yukarıda madde metinleri yazıldığı üzere yaşı küçük sanığın kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezası seçenek yaptırıma çevrilmesi zorunlu ancak bu durumda lehine hükmün açıklanmasının ertelenmesine hükmedilemeyecek olup ayrıca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza seçenek yaptırımlardan adli para cezasına çevrildiğinde sayılı tcknun maddesi uyarınca erteleme hükümleri de uygulanmayacağından sanığın aleyhine hükmedilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza yönünden direk hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verildiğinde ise sayılı tcknun maddesindeki emredici hüküm ihlal edilmiş olunmak zorunda kalınacağından bu tarihe kadar gerek mahkememizce gerek uygulamada gözlenen diğer mahkemelerde hem kararların kendi içlerinde hem de birbirleri ile tamamen zıt gerekçelerle çelişkili ve her halükarda yukarıdaki iki emredici hükümden birini ihlal mahiyetinde karar verilmek zorunda kalındığından yüce mahkemenin resen bulacağı gerekçelerle anayasamıza esas maksat amaç unsurları yönünden aykırı türk ceza kanununun ve anayasanın eşitlik hakkaniyet nısfet ilkelerini ihlal eden ceza hukuku genel teorisinin ne irade ne hareket ne de netice teorileriyle bağdaşmayan tarih ve sy ile değişik sayılı cmknun bendinin veya sayılı tcknun maddesinin anayasamızın maddesi uyarınca iptali yönünde karar verilmesi için yüce anayasa mahkemesine müracaatta bulunulması zorunluluk görüldüğünden neti̇cei̇ talep yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca veya yüce mahkemenin resen bulacağı gerekçelerle anayasamıza esas maksat amaç unsurları yönünden aykırı türk ceza kanununun ve anayasanın eşitlik hakkaniyet nısfet ilkelerini ihlal eden ceza hukuku genel teorisinin ne irade ne hareket nede netice teorileriyle bağdaşmayan sayılı tcknun sayılı cmknun maddelerinin tamamen birbiriyle zıt emredici hükümler içerdiğinden iptalleri talep olunur
373
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararında ‘tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinden ayrılmayan devlet olarak tanımlanan hukuk devleti ilkesinin tam olarak geçerli olabilmesinin en önemli koşulu vatandaşlara hukuk güvenliği temelinde kendilerini yargı organları önünde savunabilme gereklerinin tam olarak yerine getirebildiği bir devletin algılanması gerekir bir suç işlediği kendisine isnat edilen kişinin fiilin işlenmesinde kendi kusurunun bulunmadığını ortaya koyarak sorumluluktan kurtulmasını sınırlandıran yasa hükmü ile anayasanın maddesinde yer alan ‘hukuk devleti ilkesine aykırı olan bir düzenleme yapılmıştır i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde kişilerin toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır yasakoyucu yasal düzenleme yaparken anayasanın yukarıda yer verilen maddesine uygun hareket etmek zorundadır kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan değil kullanımını gelişimini amaçlayan yasal düzenlemelerin yapılması yasakoyucunun temel amacı olması gerekir bu sebeple davacının bir fiilin işlenmesinde kusurunun bulunmadığını ortaya koyabilmesinin ancak savunma hakkının etkin bir şekilde kullanabilmesiyle olanaklı olduğu gözetilmeksizin getirilen yasa kuralı anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinde de herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir sav ve savunma hakkı birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrılması olanaksız niteliğiyle hak arama özgürlüğünün temelini oluşturur önemi nedeniyle hak arama özgürlüğü yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil aynı zamanda bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme haksızlığı önleme uğraşının daesas sayısı karar sayısı aracıdır bu hakkın kullanılması yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren güçleştiren engeller kaldırılmalıdır i̇tiraz konusu hüküm ile davacının bu kimliğiyle yargı mercileri önünde sahip olduğu savunma hakkını gereği gibi kullanmasına engel getirilmiştir menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtalarının üç ay süre ile trafikten men edilmesi ve bu araçların sahiplerine idari para cezası verilmesine ilişkin itiraz konusu düzenleme ile araç sahiplerinin adlarına kayıtlı araçların başkalarınca kullanılmaları ve yasaya uygun olmayacak şekilde hayvan ve hayvan maddelerini taşımaları halinde kusurlu bir hareketi bulunmasa bile kusurlu kabul edilerek idari para cezası verilmesi ve araçlarının üç ay süreyle trafikten men edilmesi öngörülmektedir böylece kişinin kusurlu olmadığını kanıtlayıp sorumluluktan kurtulmasına olanak tanınmamıştır bu durumun anayasanın maddesinde öngörülen kişinin hak arama özgürlüğünü sınırlandırdığı açıktır diğer taraftan kişilerin üzerlerine kayıtlı aracı tasarruf edip etmedikleri araştırılmaksızın sadece kayıt işleminin objektif sorumluluğa esas alınması adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan hukuk devleti anlayışı ile de bağdaşmaz hüküm açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısını gösteren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı hayvan sağlığı ve zabıtası kanununun sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddesinin fıkrasında yer alan ‘menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine beşyüzmilyon lira idari para cezası verilir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptali ve bakılan davalar açısından bu fıkranın uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen fıkranın yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
658
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması isteminin gerekçesi şöyledir i̇ptal sebepleri kısa adı i̇şsizlik sigortası kanunu parantez içindeki kısmı ile beraber tam adı i̇şsizlik sigortası kanunu sosyal sigortalar kanunu tarım i̇şçileri sosyal sigortalar kanunu türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlar sosyal sigortalar kurumu kanunu tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar sosyal sigortalar kanunu ile i̇ş kanununun bir maddesinin değiştirilmesi ve bu kanunlara ek ve geçici maddeler eklenmesi i̇şsizlik sigortası kurulması çalışanların tasarrufa teşvik edilmesi ve bu tasarrufların değerlendirilmesine dair kanunun i̇ki maddesinin yürürlükten kaldırılması i̇le genel kadro ve usulü hakkında kanun hükmünde kararnamenin eki cetvellerde değişiklik yapılması hakkında kanun olan sayılı kanun tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir görüldüğü gibi kanunun adı bile kusurludur kanun tekniğinden yoksundur bu münasebetle sayılı kanunun parantez içindeki uzun adının iptali gerekir bilindiği gibi bir yasanın adı amacı açıklamaya ve yapılan düzenlemeyi en kısa biçimde anlatmaya yönelik olur bu yalnız bir şekil koşulu değil aynı zamanda yasanın nasıl yapılacağını da anlatan bir tanımlamadır yasanın başlığının yalın ve anlaşılır olabilmesi için yapılan düzenlemenin de aynı özellikleri taşıması gerekir oysa sayılı yasa bir yasa değil bir bohçadır i̇çine sosyal güvenlikle ilgili her konunun doldurulduğu bir bohçadan da ancak böyle bir sonuç beklenebilir öncelikle sayılı kanun yasa tekniği açısından incelendiğinde bu kadar önemli ve toplumun neredeyse bütün kesimlerine uygulanan bir kanunun pek çok kanunu değiştiren karmaşık ve anlaşılması zor yapısı bulunduğu görülmektedir kanunun aceleyle çıkarıldığı gerekli kontrol ve düzeltmelerin yapılmadığı ve maddelerde bir kanun için en basit ancak önemli kavramlar olan fıkra bent paragraf sözcüklerinin birbirlerine karıştırılmasından kolayca anlaşılmaktadır yine sayılı kanunun maddesinde sayılı kanunun maddesinde değişikliğe gidilmiş ve ilk defa yılında kurulmuş olan yılında sosyal sigortalar kanunu içine yerleşen yaşlılık sigortası için bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların ifadesi kullanılmıştır bu özensiz ifadeden çıkacak anlamı bulmak örneğin bu yasada kastedilenin hangi yasa olduğunu anlamak gereksiz bir ek çabayı gerektirmektedir aynı durum ve maddelerle getirilen hükümler için de geçerlidir gerçekten sayılı kanun tam yedi kanunda değişiklik yapmış temel konusu olan i̇şsizlik sigortasına ancak maddede sıra gelmiş ve bu temel konuya sadece on madde ayırabilmiş sonra yine çeşitli kanunlara yönelmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı kanun i̇şsizlik sigortasını düzenleyen bu maddelik kısmı dışında bütünüyle özellikle de aşağıdaki maddeler bakımından anayasaya aykırı olup iptal edilmelidir şöyle ki kanunun maddesi anayasaya aykırıdır anılan madde aynen şöyledir madde sayılı kanunun nci maddesinin bendine aşağıdaki alt bent ile maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir protez araç ve gereç bedellerinin sini sigortalı öder ancak ilgiliden alınacak katkı miktarı ödeme tarihindeki tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesine göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin bir buçuk katından fazla olamaz sigortalıların bu maddenin b ve bentlerinde yazılı yardımlardan yararlanabilmeleri için günü hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki altı ay içinde olmak üzere toplam olarak gün hastalık sigortası primi ödemiş olmaları şarttır sayılı kanunun maddesiyle getirilen yeni hükümlere göre protez araç ve gereçlerinin sini kural olarak sigortalı ödeyecektir sigortalıların sayılı kanunun b ve bentlerinde yazılı yardımlardan yararlanabilmeleri için günü hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki altı ay içinde olmak üzere toplam olarak gün hastalık sigortası primi ödemiş olmaları şarttır bu yeni düzenleme anayasanın maddesinde ifadesini bulan sosyal devlet ilkesine maddesinde devletin temel amaç ve görevlerini belirten temel prensiplere maddesinin ve fıkralarına maddesine açıkça aykırıdır bilindiği gibi sosyal devlet genellikle vatandaşlarının sosyal durumlarıyla refahlarıyla ilgilenen onlara asgari bir yaşama düzeyi sağlamayı ödev bilen devlet diye tanımlanır profdr mümtaz soysal soruda anayasanın anlamı gerçek yayınevi baskı ankara sayfa sosyal devlet sosyalist devlet olmadığı gibi sadaka dağıtan bir devlet de değildir sosyal devlet vatandaşlarının gururunu zedelemeden onlar için insanca yaşama ortamı hazırlamayı kendisi için görev bilen devlet demektir başka bir deyişle sosyal devlet ilkesi güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir çağdaşesas sayısı karar sayısı devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm kuruluşlarıyla anayasanın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurulmasını gerekli kılan hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleşeceği sonucunu ortaya koymaktadır bu anlayış içinde sosyal güvenlik herhangi bir meslek veya sosyal risk yüzünden geliri veya kazancı azalmış kişilerin başkalarının yardımına gerek kalmaksızın yaşama ve geçinme ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemler bütünüdür modern dünyada sosyal güvenlik kavramı kişi için vazgeçilmez bir hak devlet için ise bir ödev haline gelmiştir sosyal güvenliğin hedefi nüfusun tamamını çalışma hayatının değişen olaylarına karşı özellikle çalışma güçlerinin kaybolması sonucunu doğuran fizyolojik gerçeklere karşı korumayı gerçekleştirmektir bunlardan birincisi tehlike ortaklığıdır yani aynı tehlikelere açık kişilerin bir arada toplanmış olmasıdır i̇kincisi ise tehlike ortaklığı içerisinde bağımsız talep hakkının kullanılması ile rizikonun denkleştirilmesidir sosyal sigortalarda bu nedenlerle özel sigorta sisteminin dayandığı esaslar uygulanmaz çünkü sosyal sigortalar bütünlük yapısı içinde ölçülebilen zararların örgütlenmiş çoğunluğa bölünmesini anlatır yukarıda belirtilen bu temel yaklaşımlar çerçevesinde türk sosyal güvenlik sistemi başlangıçtan bu yana sosyal amacı ön plâna alarak yasallaşmış ve uygulanmıştır sistem içinde zorunluluk esası temel alınmış ve ayrıca dört temel ayak üstüne oturtulmuştur bunlardan birisi katkı ilkesidir katkı ilkesi işverenlerin gerektiğinde dolaylı da olsa devletin sosyal sigorta programlarını finanse etmesidir bu temel ilkenin bir yönü yani işveren katkısı ülkemizde yasal olarak düzenlenmiş ve oransal olarak belirlenmiş olmasına karşın devlet yardımı konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır ancak yasalarda gerekli hallerde bütçe katkısı sağlanacağına dair hükümler yer almıştır bu da anayasanın ncı maddesinde yer alan sosyal güvenliğin devlet teminatı altında olmasından kaynaklanmaktadır i̇kincisi kendi kendine yardım ilkesidir kendi kendine yardım ilkesi sigortalının prim hissesini kendi kazancından ödemesidir sosyal sigorta kanunlarımızda bu ilke bütün yönleri ile yasal olarak düzenlenmiş olup uygulanmaktadır üçüncüsü sigortacılık ilkesidir sigortacılık ilkesi sosyal sigorta tekniğinden yararlanacak sigortalılar arasında riziko eşitliğinin sağlanmasıdır dördüncüsü ise denge ilkesidir denge ilkesi sosyal sigorta primlerinin çalışanların gelirlerine göre hesaplanmasını ifade eder kısaca sayılı kanunla sigortalılar ve sigorta hizmetlerinden yararlananlara çalışanlara emeklilere malûllere ve hâk sahiplerine sağlık protez araç ve gereçleri için bedellerinin si oranında katkı payı ödemesi sigortalıların sağlık yardımlarından yararlanabilmeleri için de yıl içinde günlük staj süresi ve günlük prim ödeme süresi getirilmiştir yani çalışan ve emeğini toplumun hizmetine sunan kişi eğer önceden belirli bir süre prim ödemesinde bulunmamış ise sağlık yardımlarından yararlanamayacaktır üstelik bu işe ilk başlama ile ilgili bir düzenleme de değildir keyfi işten çıkarmaların hala yasal biresas sayısı karar sayısı düzenlemeye kavuşturulmadığı sigorta primlerinin zamanında ve tam olarak yatırılmasının sağlanamadığı bir ülkede çalışanların bile bu durumda hakkettiği sağlık yardımını alması olanaksız hale gelecektir sağlığa ilişkin bu sınırlamaları anayasanın maddesindeki sosyal ve ekonomik hakların sınırı mazeretine sığdırma olanağı da yoktur çünkü anayasa mahkemesinin de dediği gibi devlet ekonomik ve sosyal alandaki görevini yerine getirirken uygulayacağı sınırlamalarda yasama hakkını ortadan kaldıran düzenlemeler yapamaz anmah k amkd sayı s zira yine anayasa mahkemesinin dediği gibi kişilerin kutsal olan canının ve sağlığının korunması daha önemli bir görev olarak devlete verilmişitr anmaht e amkd sayı s çünkü yaşama hakkı yani sağlık ekonomik değil temel haktır sayılı kanunun maddesi anayasaya aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesi aynen şöyledir madde sayılı kanunun ncı maddesinin bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir yukarıda sözü edilen kimselerin ayakta yapılan tedavilerinde verilen ilaçlar ile aa bendi uyarınca sağlanan protez araç ve gereç bedellerinin kendilerince ödenir ancak protez araç ve gereç bedelleri için alınacak katkı payı ödeme tarihindeki tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesine göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücret tutarını geçemez bu madde de yukarıda madde için belirtilen sebeplerden dolayı anayasaya aykırı olup iptal edilmelidir sayılı kanunun ve daha bir kısım maddeleriyle sağlık hizmetlerini kısıtlamasının gerekçesi sosyal güvenlik kurumlarının mali sıkıntılarıdır sosyal güvenlik kurumlarının programlarını gerçekleştiremediği bir gerçektir ancak bu başarısızlık büyük ölçüde kurum dışı nedenlerden kaynaklanmıştır kurumların idari ve mali özerkliğe sahip olmamaları onları siyasi otoritenin uzun vadeli sosyal koruma stratejilerinden uzak kısa vadeli çıkarlara dayalı kararlarına uymak durumunda bırakmıştır sosyal sigorta kuruluşları bir yandan devlet yerine toplumun sosyal korunma gereksiniminin artan yükünü üstlenmiş diğer yandan emeklilik yaşının düzenlenmesinde olduğu gibi işgücü piyasasının da bir aracı olarak kullanılmıştır özellikle enflasyon ve siyasi müdahaleler sosyal güvenlik sistemlerinin finansal temellerini sarsmıştır devletin temel niteliklerinden olan sosyal devlet ilkesini gerçekleştirmenin temel aracı ve yöntemi olan sosyal güvenlik hakkını sağlamakla yükümlü bu kurumların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi devletin yükümlülüğü altındayken anayasal görevlerle donatılmış kurumların mali yapılarını zayıflatan tutarsız politikalar süreklilik kazanmıştıresas sayısı karar sayısı ancak bu durum sosyal güvenlik kapsamında olanların haklarının kısıtlanmasını gerektirmez çünkü sosyal sigorta kuruluşlarının güçlü mali yapıda tutulmasından sorumlu olan devlettir anayasa mahkemesi daha önceki kararlarında siyasal iktidarların sosyal sigorta kuruluşlarının yönetiminde sosyal sigortacılığın teknik gereklerine uyarak hareket etmek zorunda olduklarını belirtmiş ve kuruluşların aktüeryal dengesini bozacak davranışlardan ve düzenlemelerden kaçınması için uyarmış ve tersi durumda kuruluşların mali gereksinimlerinin aktüaryal dengeyi bozan yasaları çıkaran devletçe karşılanması gerektiğinide belirtmiştir sosyal sigorta kurumlarını bugünkü mali yapıya getirenler sosyal güvenlik kapsamında olanlar değil sosyal güvenlik kurumlarını yönetenler kaynaklarını iyi değerlendirmeyenlerdir bu durumda sosyal güvenlikten yararlananların sağlık yardımlarının azaltılması anayasaya aykırıdır sayılı kanunun maddesi anayasaya aykırıdır iptal edilmelidir anılan madde ile sayılı kanunun maddesi değiştirilmiştir bu değişiklik ile malüllük aylığının hesaplanması yeni esaslara bağlanmıştır yeni düzenlemeye göre malûller eskiye nispetle daha düşük maaş alacaklardır söz konusu madde aynen şöyledir madde sayılı kanunun inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir malüllük aylığının hesaplanması madde malüllük aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya bu kanunun inci maddesine göre bulunacak ortalama yıllık kazancının ının si oranında malüllük aylığı bağlanır sigortalı başka birinin bakımına muhtaç durumda ise bu oran çıkarılır buna göre hesaplanan malüllük aylığı inci maddenin son fıkrası hükümlerine göre arttırılır oysa söz konusu maddenin değişmeden önceki hükmüne göre malüllük aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya bu kanuna göre tespit edilen göstergesinin katsayı ile çarpımının oranında malüllük aylığı bağlanır sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda ise bu oran çıkarılır görüldüğü gibi sayılı kanunun maddesiyle hukukun temel prensiplerinden olan kazanılmış haklara saygı ilkesi bertaraf edilmiş böylece anayasanın maddesinde ifadesini bulan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiş bulunmaktadır sayılı kanunun maddesi diğer sebeplerin yanısıra bu sebeplerle kazanılmış haklara saygı ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu gerekçeleriyle de iptal edilmelidir sayılı kanunun ncı maddesi anayasaya aykırıdır iptal edilmelidir madde aynen şöyledir madde sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrasının bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştiresas sayısı karar sayısı bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için kadın ise erkek ise yaşını doldurmuş olması ve en az gün veya kadın ise erkek ise yaşını doldurmuş olması yıldan beri sigortalı bulunması ve en az gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şarttır sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin bendinin ve alt bentlerine getirilen kadın ise erkek ise yaşını doldurmuş olması hükmü hukukun temel prensiplerinden olan hakkaniyet kuralına sosyal güvenlik kavramının amacına anayasanın maddesinde ifadesini bulan sosyal hukuk devleti ilkesine yine anayasanın maddesindeki eşitlik kuralına aykırıdır şöyle ki yeni düzenleme yaşlılık aylığı için iki şartı birlikte aramaktadır bu iki şarttan biri kadınlar için erkekler için yaş şartı diğeri ise gün veya yıldan beri sigortalı bulunma ve en az gün prim ödemiş olma şartıdır burada hem sosyal sigortalar kurumuna katkı bakımından hem de nimetkülfet dengesi açısından asıl olan prim ödeme süresidir keyfi işçi çıkartmalarının yoğun olarak uygulandığı ülkemizde yıldan beri sigortalı bulunma ve en az gün prim ödeme şartı bile sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır bu aykırılığa bir de kadınlar için erkekler için yaş şartının eklenmesi maddeyi bütünüyle ve açıkça hukuka aykırı hale getirmektedir şöyle ki bilindiği gibi mevzuatımıza göre yaşını bitiren kimselerin branşları ile çıraklık ebelik hemşirelik gibi ilgili alanlarda çalışmaya başlamaları mümkündür bu durumda yaşında işe başlayan diyelim bir erkek yaşında emekli oluncaya kadar tam yıl çalışmış gün prim ödemiş olacaktır halbuki bir başkasının emekliliğe hak kazanabilmesi için gün ki yıl gün prim ödemesi yeterli olacaktır böyle bir uygulamanın ise hem hukukun temel prensiplerine hem de anayasamıza ve maddelere aykırı olacağı gayet açıktır sayılı kanunun ncı maddesi anayasanın ruhuna türkiyenin gerçeklerine sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır i̇ptal edilmelidiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi de anayasaya aykırıdır anılan madde ile sayılı kanunun maddesi değiştirilmiş yaşlılık aylığının hesaplanması yılından beri uygulanmakta olan katsayı esasına dayalı gösterge sistemi terk edilerek sigortalıların aleyhine olmak üzere yepyeni bir sistem benimsenmiştir sayılı kanunun maddesi şöyledir madde sayılı kanunun inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir yaşlılık aylığının hesaplanması madde yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıların aylığı aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama yıllık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımının si alınarak hesaplanır sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancı kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren aylık talep tarihine kadar geçen takvim yılları için her yılın aralık ayına göre devlet i̇statistik enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak bulunan yıllık kazançlar toplamının toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama günlük kazancın katı aylığın hesaplanmasına esas ortalama yıllık kazancı oluşturur aylık bağlama oranı sigortalının toplam prim ödeme gün sayısının ilk gününün her günü için sonrası günün her günü için ve daha sonraki her gün için oranlarının toplamıdır ıncı maddenin c ve bentlerine göre aylığa hak kazananların aylık bağlama oranı dan az olamaz hesaplanan yaşlılık aylığı aylık bağlanması için yazılı başvurunun yapıldığı yılın ocak ayı ile aylığın başlangıç tarihi arasında geçen her ay için devlet i̇statistik enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki aylık artış oranları kadar artırılarak bağlanır hemen fark edileceği gibi yeni düzenleme birçok bakımdan anayasaya aykırıdır ancak anlatımda kolaylık sağlamak için maddeyle ilgili anayasaya aykırılıkları iki noktada toplamak mümkündür ortalama yıllık kazancın hesaplanması anayasaya aykırıdır eski düzenlemede sigortalının kazancının son beş yılı veya yüksek kazançlılar için son on yıl esas alındığı için çalışanların son yıllarında ödemeleri daha dikkatle kontrol ederek haklarını bir ölçüde de olsa korumaları mümkün olabilirken şimdi bu olanak ortadan kalkmıştır bilindiği gibi türkiye yüksek enflasyonla yaşayan bir ülkedir emekli aylıklarının hesaplanmasında son yılların esas alınmasının nedeni de maaşları bir ölçüde de olsa enflasyon karşısında koruyabilmektiresas sayısı karar sayısı enflasyon çalışanların değil ülkeyi yönetenlerin suçudur bu nedenle çalışanlar cezalandırılamaz çünkü yine anayasa mahkemesine göre sosyal hukuk devleti çalışmasına karşın karşılığını yeterince alamayan ve mutlu bir yaşantıya kavuşamayan kişilere yardımcı olmakla yükümlüdür bireyin refah ve huzurunu sağlayıp güvenceye almakla yükümlüdür yurttaşların sosyal durumu ile ilgilenip onlara asgari yaşam düzeyi sağlamakla yükümlüdür bu nedenle düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır aylık bağlama oranları anayasaya aykırıdır yeni düzenleme ile emeklilerin aylıklarında büyük düşüşler olacaktır çünkü önceki düzenlemede normal gösterge için üst gösterge için den başlayan aylık oranları yeni düzenleme ile büyük ölçüde aşağıya indirilmiştir şöyle ki prim ödeme gün sayısı eski yeni bu son iki konuyla ilintili olarak sigortalı birikişinin en az aylık bağlama oranı tespit edildiğinde ortaya şöyle bir sonuç çıkmaktadır eski en düşük gösterge katsayısı sosyal yardım zammı tl yeni prime esas kazancın tabanı x tl görüldüğü üzere ortaya çıkan rakam yarı yarıya düşüktür ve mevcut asgari ücretin bile altında kalmaktadır asgari ücretin bilimsel olarak tekbir kişinin gerekli ihtiyaçlarını karşılamak üzerek kabul edildiği düşünüldüğünde bu rakamın sigortalıya asgari bir yaşam sağlayamayacağı açıktır bu açıdan düzenleme sosyal hukuk devletinin anayasa mahkemesi tarafından yapılmış tanımları olan çalışmasına karşın karşılığını yeterince alamayan ve mutlu bir yaşantıya kavuşamayan kişilere yardımcı devlet olmayaesas sayısı karar sayısı yurttaşların sosyal durumu ile ilgilenip onlara asgari yaşam düzeyi sağlayan devlet olmaya kişinin devredilmez vazgeçilmez temel haklarından olan ve birbiriyle sıkı bağlantısı bulunan yaşama hakkı ile maddî ve manevî varlığını ve geliştirme hakkına karşı olan her türlü engelin ortadan kaldırılmasında kendini görevli saymaya emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen bir başka deyişle işçi ile işveren arasındaki ekonomik ve sosyal denge kurarak sermayenin emeği emeğin sermayeyi sömürmesini önleyecek önlemleri alan devlet olmaya çalışanların insanca yaşaması çalışma yaşamının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal ekonomik ve mali önlemleri alarak çalışanları koruyan devlet olmaya aykırıdır öte yandan sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun ek ek ek ek ve ek maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır sigortalıların lehine olan bu maddelerin yürürlükten kaldırılması işçi emeklilerinin aylıklarını daha da düşürecektir sayılı kanunun maddesi anayasaya aykırıdır madde sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının birinci bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir bu kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat veya noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin sosyal yardım zammı dahil almakta oldukları aylıklarından oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir bu maddeye göre sosyal sigortalar kurumundan emekli olan bir kimse serbest avukat veya noter olarak çalışmak ister ise sosyal sigortalar kurumu için her ay emekli maaşı ile sosyal yardım zammı toplamı üzerinden nispetinde sosyal güvenlik destek primi ödeyecektir daha doğrusu bu kimsenin sosyal yardım zammı dahil emekli maaşının sosyal güvenlik destekleme primi adı altında stopaj usulüyle kaynakta kesilecektir aslında bu kesinti düpedüz bir haraçtır anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ile sosyal devlet ilkelerine anayasanın maddesindeki eşitlik kuralına yine anayasanın maddesinin fıkrasında öngörülenesas sayısı karar sayısı vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı esasına açıkça aykırıdır sayılı kanunun maddesi sosyal güvenlik destekleme primi ile kazanılmış hakları zedelemekte sosyal devlet anlayışına ters düşmekte vergiye tabi olmayan sosyal yardım zammı ile vergisi çok daha önceden ödenmiş olan emekli aylığı üzerinden nispetinde yeni bir vergi parafiskalite almaktadır üstelik memur emeklilerinden böyle bir kesinti yapılmamakta bu da anayasanın maddesine aykırı düşmektedir sayılı kanunun maddesi anayasaya aykırıdır madde sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendinin alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş alt bendi ile d ve bentleri yürürlükten kaldırılmış ve bendi bendi olarak değiştirilmiştir toplam olarak gün veya en az beş yıldan beri sigortalı bulunup sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olan sigortalının bu kanunun inci maddesine göre bulunacak ortalama yıllık kazancının ının si olarak hesaplanan aylığı hak sahiplerine bağlanacak aylığın hesabında esas tutulur bu oran sigortalının ilâ gün arasında primi ödenen her gün için günden sonra ödenen her gün için de artırılır bu şekilde hesaplanan ölüm aylığı inci maddenin son fıkrası hükümlerine göre artırılır bu maddenin de temel esprisi tıpkı ve maddeler gibi çok prim az aylık esasına dayanmaktadır ve maddelerle ilgili olarak belirttiğimiz sebepler bu madde için de geçerlidir kısaca maddenin de iptali gerekir sayılı kanunun maddesi eskiden beri çalışmakta olan sigortalıların prim yükünü ağırlaştırdığı için anayasanın maddesine hukuk devleti ilkesine kazanılmış haklara saygı kuralına aykırıdır anılan madde şöyledir madde sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir bu kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı tl üst sınırı ise alt sınırın üç katıdır üst sınırı alt sınırın beş kuma kadar yükseltmeye bakanlar kurulu yetkilidir günlük kazanç altt sınır her yıl ilk olarak nisan ayında bir önceki yılın aralık ayı ile ondan önceki yılın aralık ayına göre devlet i̇statistik enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı kadar ikinci olarak bir önceki yılın gayri safi yurtiçi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar artırılarak belirlenir bu şekilde belirlenecek günlük kazanç alt sınırının belirlenmesinde liranın kesirleri liraya tamamlanır kısacaesas sayısı karar sayısı inci maddenin birinci fıkrasında prime esas olan günlük kazancın alt sınırı bu sayılı kanuna ekli gösterge tablosundaki en düşük göstergenin katsayı ile çarpımının otuzda biri iken değiştirilen şekliyle aalt sınırı tlye çıkarılmıştır üst sınırı ise alt sınırın katıdır bu oranı katına kadar yükseltmeye bakanlar kurulu yetkili kılınmıştır bu maddede yapılan değişiklik ile kurum lehine kesilen esas kazanç belirlenmiş ancak ödenecek aylık ve ödenekler belirsiz ölçüler içerisinde kalınmış tüfeye bağlanmıştır getirilen değişikliğe göre kanunla belirtilen yüksek oranda prim kesilecek ancak iradeyle aylık bağlanacaktır kanunun maddesi de biraz önce belirtilen sebeplerden dolayı anayasaya aykırıdır kanunun anılan maddesi aynen şöyledir madde sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve alt bendi olarak değiştirilmiştir i̇steğe bağlı sigortalılığa devam etmek isteyenler ödeyecekleri isteğe bağlı sigorta primlerini bu kanunun inci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında olmak şartıyla kendileri belirler sayılı kanunun maddesi de kazanılmış haklara saygı ilkesini ihlal ettiği için anayasanın maddesine hukuk devleti kavramına ve maddelerine aykırıdır tıpkı ve maddeler gibi söz konusu üncü madde şöyledir madde sayılı kanunun ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir bu kanuna göre bağlanacak aylıklar inci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt sınırının aylık tutarının inden az olamaz sayılı kanunun değişmeden önceki maddesi malüllük yaşlılık ve ölüm aylıklarının alt sınırını gösterge tablosunun katsayı ile çarpımının inden az olamayacağını düzenlemiştir bu hükme göre kanunun yürürlük tarihinden önceki hesaplamalara göre aylık alt sınırı xx tl olarak hesaplanmaktadır söz konusu madde sayılı kanunun üncü maddesi ile değiştirilerek aylık alt sınırı inci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazancın alt sınırının aylık tutarının inden az olamaz hükmü getirilmiştir sayılı kanunun bütünlüğü içinde alt sınır miktarı x tlye düşmektediresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi tarih ve sayılı kararında anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devletini güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet olarak tanımlamıştır aynı kararında anayasa mahkemesi anayasanın maddesini bu hüküm bireylere yaşlılık hastalık kaza ölüm ve maluliyet gibi sosyal riskler karşısında asgari ölçüde bir yaşam düzeyi sağlamayı amaçlar şeklinde yorumlamıştır toplumumuzun en çok korunması gereken kesiminin emekliler olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir yasakoyucu sayılı kanunu düzenlerken maddeyi bu manada bir koruma hükmü olarak düzenlemiş ve yıllardır uygulamaya almıştı bu gün sosyal sigortalar kurumundan aylık alan emekli dul ve yetimler bu koruyucu hüküm çerçevesinde aylık almaktadırlar sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin değiştirilmesi aylık alt sınırının miktar olarak liradan tlye düşürülmesi dolayısıyla ye varan bir oranda alım gücü azaltılması sonucunu doğurmaktadır böyle bir uygulamanın ise sosyal adalet ve toplumsal koruma anlayışı ile bağdaşmadığı açıktır anayasanın maddesi çerçevesinde bu tür bir düzenlemenin sosyal devlet anlayışı ile bağdaşırlığının da bulunmaması gerekir bu nedenlerle sayılı kanunun üncü maddesi anayasanın inci ve ıncı maddelerine aykırılık oluşturmaktadır sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır tıpkı anılan kanunun ve maddeleri gibi anılan madde şöyledir madde sayılı kanunun ek üncü maddesinin fıkrasının ikinci bendi yürürlükten kaldırılmış ve ek nci maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir sigortalıların çocuklarına verilecek protez araç ve gereçlerin bedellerinin si kendilerince ödenir ancak sigortalıların çocuklarından alınacak katkı miktarı ödeme tarihindeki tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesine göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin bir buçuk katından fazla olamaz sigortalıların geçindirmekle yükümlü bulundukları eşlerinden kurumdan sürekli iş göremezlik geliri malüllük ve yaşlılık aylığı almakta olanların geçindirmekle yükümlü bulundukları eşleri ile kurumdan hak sahibi olarak gelir ve aylık almakta olan eşlerden katılım payı alınmak şartıyla protez araç ve gereç yardımlarından yararlanırlar ancak sigortalıların eşlerinden alınacak katkı miktarı ödeme tarihindeki tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesine göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin bir buçuk katından sürekli iş göremezlik geliri malüllük ve yaşlılık aylığı alanların eşleri ile kurumdan hak sahibi olarak gelir ve aylık almakta olan eşlerden alınacak olan katkı miktarı aylık asgari ücretten fazla olamaz i̇ptalleri talep edilen ve maddeler için belirtilen gerekçeler işbu madde için de geçerlidir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna ek madde olarak eklenen maddedeki beş yıldan fazla olmamak üzere ifadesi anayasanın maddesine hukuk devleti kavramına kazanılmış haklara saygı ilkesine aykırıdır iptal edilmelidiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle getirilen ek madde aynen şöyledir ek madde bu kanunun ek ve ek ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları beş yıldan çok olmamak üzere bu kanunun ve geçici inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir ek maddede söz konusu edilen ek ve ek maddeler yılından bu yana hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan uygulanmış olan maddelerdir sayılı kanun ile getirilen ek madde anılan maddelerdeki itibari hizmet sürelerine sınırlama getirilerek anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı davranılmıştır sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçi̇ci̇ madde in ve bentleri anayasaya aykırıdır geçi̇ci̇ madde aynen şöyledir geçi̇ci̇ madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bu kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır a sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla esas sayısı karar sayısı yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi dahil yıldan fazla yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün sigortalılık süresi yıldan az olan kadınlar yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları sigortalılık süresi yıldan az olan erkekler yıllık sigortalılık süresini ve yaşını doldurmaları ve en az gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler a yıllık sigortalılık süresini kadın ise erkek ise yaşını doldurmuş ve gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır a bendinde öngörülen şartları yerine getirememiş durumda olanlardan kadın ise erkek ise yaşını doldurmuş olması en az yıllık sigortalılık süresini tamamlaması ve en az gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılı
4,277
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvurunun gerekçesi şöyledir karamanlı dereköy köyü killik mevkii parsel sayılı taşınmazın tapulama tesbitine yapılan itiraz sonucunda mahkememizin esas karar sayılı ve tarihli kararla taşınmazın orman alanı dışına çıkartıldığı açıklanarak hazine adına tapu kütüğüne kayıt ve tesciline ve zilyeti osman oğlu halil yaylanın adının tapu kütüğünün beyanlar bölümüne yazılmasına verdiği karar yargıtay hukuk dairesinin esas karar sayılı ve günlü kararıyla sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde zilyetlik şerhi verildiği hükmü anayasa mahkemesince iptal edildiği açıklanarak mahkememizin kararı bozulmuştur yapılan yargılama sonucunda esas karar sayılı ve tarihli kararı ile yargıtay dairesinin bozma ilamına göre taşınmazın hazine adına tapu kütüğüne kayıt ve tesciline dair verdiği karar bu kez yargıtay hukuk dairesinin esas karar sayılı ve tarihli kararı ile tarihinde çıkarılan tarihinde yürürlüğe giren sayılı yasa gereğince tekrar sayılı yasanın değişik maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlar için zilyetleri lehine şerh konulacağı hükmü getirilmiş gerekçesiyle mahkememizin kararı tekrar bozulmuştur i̇tirazın neticesi anayasamız maddesiyle devlete orman ve orman köylüleri yönünden önemli görevler yüklemiştir orman içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması ormanların ve orman bütünlüğünün korunması bakımından ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerin alınacağını belirtmiştir çünkü kalkınması sağlanmış ekonomik güvencesi verilmiş ve sorunları çözülmüş ve devletle işbirliği yapan bilinçli insanlar ceza tehdidi altında olmasa bile ormanların ülkenin sadece ekonomik ve doğal bir gücü değil ülkenin yaşaması ve parlak geleceğe koşması için dev bir potansiyel olduğunu bilir bu nedenle çağdaş devletlerin orman alanlarını daraltması bir yana bir tek ağacın dahi eksiltilmesine tahammülü olamaz anayasa maddesinin anlamı bilim ve fen bakımından artık orman olarak işletilmesinde yarar görülmeyen yerlerin orman içinde ikamet eden halkın yararına tahsis etmek suretiyle değerlendirmektir başka bir anlatımla bu gibi yerlerin yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacı ile değerlendirilmesi mümkündür böylece orman köylülerinin ormanları tahrip etmesi önlenmiş olacaktır i̇ptali istenen düzenleme bu yerleri kullanan kişilerin orman köylüsü olup olmadıklarına ve hatta ormanı tahrip etmiş zarar vermiş olup olmadıklarına bakılmaksızın arazi verilmesi ve takdir edilecek rayiç bedel üzerinden kullanan kişilere satışı öngörülmektedir bu durum ormanların tahribi ve orman alanlarının daraltılması sonucunu doğuracaktır bunun anayasanın maddesine aykırı olduğu açıktır i̇ptal konusu düzenlemenin yapıldığı tarih gözönüne alındığında politik amaçlarla çıkartıldığı anlaşılmaktadır aynı konuda anayasa mahkemesinin verdiği esas karar sayılı ve günlü kararın ve anayasamızın son maddesi gözönüne alındığında hukuk devleti adına olumsuz bir uygulama yapıldığı açıktıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlere göre itiraz konusu olan yasal düzenlemenin iptali istemi ile anayasa mahkemesine itiraz etmek gerekmiştir
401
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir mahkememize aynı türden açılmış bulunan bir çok davada da davacı tarafın iddiada bulunduğu şekilde sayılı kanunun maddesine göre yapılan kadastro tesbitinden sonra kişilerin tapu kaydına dayanarak almış bulundukları hisseli tapulardaki yerlerinin bir kısmının kaybolduğu yolunda beyanlarının bulunduğu mahkememizce teşhis ve tesbit edilmiştir bu nedenle mahkememizce davacı tarafın anayasaya aykırılık iddiası ciddi olarak görülmüş olmakla sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince yüksek anayasa mahkemesine başvurulması uygun bulunmuş olup anayasanın maddesi gereğince yargılamanın durdurulmasına karar verilmiştir sayılı i̇mar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı i̇şlemler ve sayılı i̇mar kanununun bir maddesinin değiştirilmesi hakkındaki kanunun maddesinde üzerinde i̇mar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar i̇nşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde kadastro müdürlüklerince bu kanunda belirtilen mülkiyet tesbitine dair hükümler de uygulanarak kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu kanunda verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak islah i̇mar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına askı ilan hariç komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın sayılı kadastro ve tapu tahriri veya sayılı tapulama kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tesbit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir bu tesbit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol meydan otopark çocuk bahçesi yeşil saha vs hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin okul cami vb kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise bedelsiz olarak ilgili idareler adına tesbit ve tescil edilir hazine belediye veya i̇l özel i̇darelerine ait veya vakıflar genel müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazilerin üzerinde yapıldığı tesbit edilen gecekondular hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır sayılı yasa ile ek belediye hazine özel i̇dare veya vakıflar genel müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler üzerine gecekondu yapıldıktan sonra tesbit edilerek kira kontratı düzenlenmiş gecekondu hak sahiplerine tapu tahsis belgesi ve tapuları verilir hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları resen iptal edilir denilmiştiresas sayısı karar sayısı bu maddenin fiili kullanma durumları ibaresinin anayasanın maddesi ile maddesi maddesi maddesi ve maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır çünkü sayılı türk medeni kanununun maddesinde tapu sicilinin aleni olduğu ve ilgisi olduğunu isbat eden herkesin kendisinde ehemmiyetli olan başlıca sahifelerin evrakı müsbitesi ile birlikte tapu sicili memurlarından biri huzurunda kendisine irae edilmesini yahut bunların birer suretlerinin verilmesini isteyebileceği ve kimsenin tapu sicilinde kayıtlı olan bir keyfiyetin kendisine meçhul olduğu yolunda bir iddia dermeyan edemeyeceği belirtilmiştir aynı şartlarda türk medeni kanununun bu maddesi karşısında tapu siciline dayanarak tapudan hisseli olarak yer almış olan şahıslardan birinin almış olduğu hisseli tapuya dayanarak ancak hissesinden fazla yer işgal ederek almış olduğu bu yer üzerine bina inşa ettirmiş olması halinde diğer hisse alan şahsın ise herhangi bir bina yaptırmasının söz konusu olmadığı veya hissesine nazaran daha az bir yere bina yaptırmış olması halinde sayılı kanunun maddesinin şu andaki uygulaması karşısında hissesinden fazla yer işgal etmiş olan şahsın bu fiili kullanma durumunun dikkate alınarak kadastro tesbitinin yapılacağı ortadadır nitekim uygulamada yapılan kadastro tesbitleri bu şekilde olmakta ve sayılı kanunun maddesi gereğince hissesinden fazla yer işgal eden şahsın durumu korunmakta diğer şahsın ise korunmayıp aksine fazla yer işgal eden şahsın karşısında mağdur edilmektedir oysa anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal ve hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır denilmiştir bu madde karşısında sayılı kanunun maddesinin halen yürürlükte bulunan şekli ile uygulanması halinde devletin ne şekilde sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalıştığının anlaşılması mümkün değildir bu itibarla sayılı kanunun maddesindeki fiili kullanma durumları ibaresi anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinin fıkrasında ise devletin organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmiştir sayılı kanunun maddesinin yürürlükteki şekliyle uygulanmasında anayasanın maddesinin fıkrası karşısında devlet organlarının ve i̇dare makamlarının kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket ettiklerini de söylemek mümkün değildir bu itibarla sayılı kanunun maddesindeki fiili kullanma durumları ibaresi anayasanın maddesinin fıkrasına da aykırıdır anayasanın ve maddelerinde ise temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması ve temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması hususları düzenlenmiştir anayasanın maddesinde ise mülkiyet hakkı düzenlenmiş olup herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz denilmiştir bu itibarla mülkiyet hakkının anayasa ile hüküm altına alınmış kutsal bir hak olduğu ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının kullanılmasının ise toplum yararına aykırı olamayacağı hem anayasanın maddesinde ve hem de anayasanın ve maddelerinde belirtilmiştir sayılı yasanın maddesinin bu günkü şekli ile uygulanması halinde mülkiyet hakkının sınırlandırıldığı ortadadır ancak bu mülkiyet hakkının sınırlandırılmasında ne şekilde kamu yararının olduğunu anlamak mümkün değildir sayılı kanunun maddesiesas sayısı karar sayısı uygulanmasıyla tapu kaydına dayanılarak taşınmaz satın alan ve hisseli tapuları bulunan kişilerden hissesinden fazla yer işgal eder biçimde bina yaptıran şahıs korunmakta diğer hissedar ise mağdur edilmektedir burada hissesi azalmış olan kişinin mülkiyet hakkını toplum yararına aykırı olarak kullandığını söylemenin mümkün olamayacağı gibi bu şahsın mülkiyet hakkını kötüye kullandığını da söylemek mümkün değildir aksine tapu kaydına dayanılarak hisseli yer alan ve hissesini aşar biçimde bina yaptıran kişinin mülkiyet hakkını kötüye kullandığı açıktır bu durumda özellikle anayasanın maddesinde ve yine anayasanın maddesinde belirtildiği şekilde bir hakkın kötüye kullanılmasının ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı biçimde kullanılmasının söz konusu olacağı ve bu şekliyle de anayasanın gerek maddesi ve gerek maddesine aykırı hareket edilmesinin mümkün olacağı yukarıda açıklanan nedenlerle olduğu da açıktır tüm bu yönleriyle sayılı kanunun maddesindeki fiili kullanma durumları ibaresinin anayasanın maddesi maddesinin fıkrası maddesi maddesi ve maddesine aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi gerekmektedir ayrıca sayılı kanunun maddesinin yürürlükte bulunan şekliyle uygulanmasında bir çok karışıklıklar meydana gelmektedir esas itibariyle sayılı kanunun maddesiyle de uygulama yapılmakta olması ve sayılı türk medeni kanununun maddesiyle maddelerinin yürürlükte bulunması karşısında sayılı kanunun fiili kullanma durumları ibaresinin iptal edilmesi halinde uygulamada herhangi bir boşluk olmayacağı açıktır i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesindeki fiili kullanma durumları ibaresinin anayasanın maddesinin fıkrası maddesi maddesi ve maddesine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur
1,049
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir günlü mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak tarihinde yürürlüğe giren sayılı mali yılı bütçe kanununun geçici görevlendirme ve atanılan kadro haklarından faydalanma başlıklı maddesinin bendinde tarihinden itibaren türkiye cumhuriyeti emekli sandığı iştirakçilerinden ek göstergeli veya daha yüksek ek göstergeli bir göreve atananlara atandıkları görevin ek göstergesi üzerinden emekli aylığı adi malûllük aylığı vazife malûllüğü aylığı bağlanması ve emekli ikramiyesi ödenebilmesi veya toptan ödeme yapılabilmesi için emekli kesenek ve karşılığının bu ek gösterge üzerinden en az ay süreyle türkiye cumhuriyeti emekli sandığına ödenmiş olması şarttır her türlü müşavirlik görevlerine atananlar hariç bakanlar kurulu kararı veya müşterek kararla atananlar ilgili mevzuatı uyarınca sınava tabi tutulmak suretiyle atanılan görevlerde bulunanlar emniyet hizmetleri sınıfına dahil olanlar sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı askeri hakimler kanunu sayılı uzman jandarma kanunu ve sayılı uzman erbaş kanununa tabi olanlar ile yaş haddi veya ölüm nedeniyle aylık süreyi tamamlayanlar hakkında yapılacak emeklilik işlemlerinde yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun ek inci maddesi hükümleri saklıdır hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek ayrı ayrı sayılmış maddesinde de yasa tasarı ve tekliflerinin tbmmde görüşülme usul ve esaslarının iç tüzükte düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altını alınmış ayrıca maddede cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır anayasanın maddesinin son fıkrası bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralını taşımakta olup anayasa mahkemesinin pek çok kararında örneğin ocak günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü k sayılı kararında da vurgulandığı üzere bütçe ile ilgili hükümler deyimini mali nitelikli kurallar anlamında değil bütçenin uygulanmasını kolaylaştırıcı yasa konusu bir kuralı içermemek koşulu ile ancak açıklayıcı nitelikte hükümler olarak algılamak gerekmektedir yukarıda genel hatlarıyla aktarıldığı üzere anayasamızda bütçe yasaları ve diğer yasaları çıkarma yöntemleri ayrı ayrı düzenlenmiş olup bu düzenleme karşısında yasa konusu olacak hükümlerinin bütçe yasasında yer almasına veya bir yasa hükmünün bütçe yasasıyla değiştirilmesi veya kaldırılmasına olanak bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı nitekim anayasanın maddesindeki yasaklayıcı kuralla bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden arındırmak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştır mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendinde ise içerdiği hükümler itibariyle başka bir yasa konusu olacak hususlar düzenlenerek sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılması sonucunu doğuran nitelikte düzenlemeye gidilmiş olduğu görüldüğünden anılan bent anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırı görülmüştür
430
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir eğitim ve bilim emekçileri sendikası tarafından milli eğitim bakanlığı personel genel müdürlüğünün sözleşmeli öğretmenler konulu günlü sayılı genelgesinin iptali istemiyle milli eğitim bakanlığına karşı açılan davaya ait dosya incelendi dava konusu genelge ile sözleşmeli öğretmenlerin istihdamına ilişkin düzenlemelere yer verilerek bu istihdam şekli sayılı devlet memurları kanununun maddesine dayandırılmıştır sayılı devlet memurları kanununun i̇stihdam şekillerini belirleyen maddesinde kamu hizmetleri memurlar sözleşmeli personel geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür memur sözleşmeli personel kalkınma planı yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması gerçekleştirilmesi işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde kurumun teklifi üzerine devlet personel başkanlığı ve maliye bakanlığının görüşleri alınarak bakanlar kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir ncı maddenin teknik hizmetler sınıfında belirtilen görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için işin geçici şartı aranmaz bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları bakanlar kurulunca kararlaştırılır ancak yabancı uyrukluların tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin tercümanların dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde bakanlar kurulunca tespit edilecek esas ve şartlarla tabip veya uzman tabiplerin adli tıp müessesesi uzmanlarının devlet konservatuarları sanatçı öğretim üyelerinin i̇stanbul belediyesi konservatuarı sanatçılarının milli savunma bakanlığı ile jandarma genel komutanlığı ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir cgeçici personel i̇şçiler hükmüne yer verilmişken dava konusu günlü sayılı genelgeye de dayanak olarak alınan anılan yasanın maddesinde gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunla değişiklik yapılarak fıkrasınınesas sayısı karar sayısı bendi ancak yabancı uyrukluların tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin tercümanların milli eğitim bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların kadrolu istihdamın mümkün olmadığı hallerde tabip veya uzman tabiplerin adli tıp müessesesi uzmanlarının devlet konservatuarları sanatçı öğretim üyelerinin i̇stanbul belediyesi konservatuarı sanatçılarının bu kanuna tabi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir şeklinde yeniden düzenlenmiştir dava konusu genelge sayılı yasanın maddesinin fıkrasına eklenen milli eğitim bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin ibaresi dayanak alınarak düzenlendiğinden ve bu ibarenin anayasaya aykırılığı nedeniyle incelenmesi ve iptali için davacı sendika tarafından ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunduğundan sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesinin fıkrası hükmü uyarınca anayasa mahkemesine başvurulması dairemizce gerekli görülmüştür dayanılan anayasa kuralları madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar madde devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür memurların ve diğer kamu görevlilerin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işleri kanunla düzenlenir üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir sayılı yasanın sözleşmeli personel istihdamına ilişkin maddesinin değişiklikten önceki hali olanesas sayısı karar sayısı kalkınma planı yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması gerçekleştirilmesi işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde kurumun teklifi üzerine devlet personel başkanlığı ve maliye bakanlığının görüşleri alınarak bakanlar kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir ncı maddenin teknik hizmetler sınıfında belirtilen görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için işin geçici şartı aranmaz ancak yabancı uyrukluların tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin tercümanların dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde bakanlar kurulunca tespit edilecek esas ve şartlarla tabip veya uzman tabiplerin adli tıp müessesesi uzmanlarının devlet konservatuarları sanatçı öğretim üyelerinin i̇stanbul belediyesi konservatuarı sanatçılarının milli savunma bakanlığı ile jandarma genel komutanlığı ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir hükmüne göre sözleşmeli personel istihdamı istisnai hallere münhasır tutulan geçici bir istihdam şekli olarak belirtilmiştir anayasanın maddesinde devletin iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür denilmek suretiyle memur ve diğer kamu görevlisi tanımı yapılmış bulunmaktadır memurlarda uygulanması zorunlu atama koşulu diğer kamu görevlileri için de geçerli bir koşuldur sözleşmeli personelin istihdamında ise akdi bir durum sözkonusudur ve atamadan tamamen başkadır bu nedenle sözleşmeli personelin anayasanın maddesinde yer alan ve atamaya tabi diğer kamu görevlileri kapsamına dahil edilmelerine anayasal olanak yoktur bu çerçevede sayılı milli eğitim temel kanununun öğretmen başlıklı maddesinin fıkrasına baktığımızda öğretmenlik devletin eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmış adaylık döneminden sonra öğretmen uzman öğretmen ve başöğretmen olarak üç kariyer basamağına ayrılmıştır görüldüğü üzere öğretmenlik mesleğinin yürüttüğü hizmet süreklilik arz eden eğitim ve öğretim hizmetidir dolayısıyla sözleşmeli personel istihdamının kapsamını oluşturan geçici iş tanımı içerisine sokulamaz öte yandan ülkedeki nüfusun ne kadarının eğitim çağında olduğu ne kadar öğretmen yetiştirileceği bu öğretmenlerin eğitimleri için yeterli üniversite sayısı ve bunların verdikleri mezun sayısı vb verilerin değerlendirilerek bunlara uygun politikalar oluşturulmasının devletin görevleri arasında olduğu açıktır dolayısıyla devletin asli ve sürekli hizmetlerinin memur ya da diğer kamu görevlisi statüsünde bulunanlar tarafından yürütülmesi gerekliliği karşısında eğitim ve öğretim hizmetinin sözleşmeli öğretmen istihdamıyla yürütülmesi anayasanın belirtilen hükmüne hizmetin sürekliliği açısından aykırılık teşkil etmektedir hukuk devleti en kısa tanımıyla vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi ifade eder anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesinin çoğu kararlarında hukuk devleti insan haklarına saygılı ve hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetime bağlı olan devlet şeklinde tanımlanmıştır devletin güven verici özelliği çalışanlar konusundaki tüm düzenlemeler için anayasal ilkelere uygunluğu zorunlu kılmaktadır sağlıklı ve kapsamlı güvenceler anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü bakımından da önem taşıdığından özen göstermeyi gerektirmektedir sosyal adalet sosyal hukuk devletinin temelidir i̇nsan haklarının büyük değer taşıyan içerikleri gözetildiğinde bu çağda ücret yükselme durumları ve buna benzer diğer hakları güvenceden yoksun bir sistem anayasal ilkelerle bağdaşmamaktadır oysa dava konusu genelgenin ekindeki sözleşmeli öğretmenlere ilişkin hizmet sözleşmesi incelendiğinde kadrolu olarak çalıştırılan öğretmenler ile sözleşmeli personel olarak istihdam edilen öğretmenlerin aynı eğitimi almaları aynı şartlarda aynı işi yapmalarına rağmen özlük ve sosyal hakları açısından farklılıklar bulunduğu böylece kanuna eklenen sözkonusu ibare ile aynı işi yapan ve aynı sorumlulukları taşıyanların aynı statüde bulunmaları gerekirken sözleşmeli öğretmenlerin ayrı statülerde ve farklı ücretlerle çalıştırılmaları suretiyle anayasanın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ve maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkelerine aykırı sonuçların doğduğu görülmektedir sonuç olarak yukarıda belirtildiği üzere devletin yapacağı kamu hizmeti niteliğindeki eğitim planlaması neticesinde öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması sözkonusu olamayacağı gibi varolan kadrosuzluk sorununun kadro ihdası ile aşılması mümkün iken sayılı yasanın sözleşmeli personel isithdamını öngören maddesinde güdülen amaca aykırı olarak asli ve sürekli bir kamu hizmeti niteliğinde olan eğitim öğretim alanında sözleşmeli öğretmen çalıştırılmasına ilişkin düzenleme yapılmasında anayasanın belirtilen ilkelerine uygunluk görülmemiştir açıklanan nedenlerle sayılı devlet memurları kanununun maddesine eklenen milli eğitim bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan ibarenin iptali ile bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen ibarenin yürürlüğünün durdurulması istemiyle sayılı kanunun maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oyçokluğu ile karar verildi
1,325
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayili kanunun şeki̇l bakimindan anayasaya aykiriliği sayılı kültür ve turizm bakanlığı teşkilât ve görevleri hakkında kanun anayasanın inci maddesinin nci fıkrasına aykırı bir nitelik taşımaktadır söz konusu inci maddenin nci fıkrasından anayasanın kanunların kabulünde son oylama yapılmasını ve bu oylamanın anayasanın öngördüğü çoğunlukla gerçekleştirilmesini gerekli gördüğü anlaşılmaktadır inci madde bu hususların denetimine anayasa mahkemesinin görev ve yetki alanı içinde yer vermektedir sayılı kanunun kabulünde son oylama olarak adlandırılabilecek bir oylamanın yapıldığı söylenemez tasarı bölümler halinde görüşülüp oylanmış sonra da tasarının tümü oylanmıştır halbuki anayasanın ve inci maddelerindeki anlamda bir görüşmenin gerçekleşebilmesi için anayasa mahkemesinin kararlarında belirttiği gibi teker teker maddelerin görüşülmesi gerekmektedir bkz anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı bu durumda tasarının tümü üzerindeki oylamayı son oylama olarak kabul etmek mümkün değildir çünkü son oylamadan önce maddeler hakkında teker teker görüşme açılıp bunların kabulü veya reddi hakkında ilk oylama niteliğini taşıyabilecek herhangi bir oylama yapılmamıştır yapılmayan bir oylama için de anayasanın öngördüğü çoğunlukla kabul olgusunun gerçekleştiği iddia edilemez bu bakımdan sayılı kanun anayasanın inci maddesinin nci fıkrasına aykırıdır bu aykırılık sayılı kanunun tüm maddeleri için geçerli olduğundan sayılı kanunun tüm maddelerinin iptali gerekmektedir sayili kanunun tari̇hli̇ türki̇ye büyük mi̇llet mecli̇si̇ karari i̇le i̇li̇şki̇si̇ nedeni̇yle anayasaya aykiriliği tarihli türkiye büyük millet meclisi kararının anayasaya aykırılığı kültür ve turizm bakanlığı teşkilât ve görevleri hakkında kanun tasarısına adalet ve kalkınma partisi grubunun i̇çtüzüğün uncu ve olay sırasında yürürlükte olan inci maddesi uyarınca genel kurula sunduğu önerinin kabulüne ilişkin türkiye büyük millet meclisi kararı ile i̇çtüzüğün söz konusu inci maddesinde belirtilen temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan bir tasarı niteliği kazandırılmış ve bu tasarı i̇çtüzüğün inci maddesinde düzenlenen özel yöntemle görüşülerek kanunlaşmıştıresas sayısı karar sayısı anayasamız inci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin çalışmalarını kendi yaptığı i̇çtüzük hükümlerine göre yürüteceğini inci maddesinde de kanun tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının i̇çtüzükle düzenleneceğini hükme bağlamıştır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzük hükümlerini düzenlerken anayasaya uymak zorundadır anayasamızın hiçbir hükmünde kanunlar arasında temel kanun temel olmayan kanun şeklinde bir ayırım yapılmadığı gibi temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya teklifler için diğer tasarı veya tekliflerden farklı bir yasama yöntemi uygulanabileceği de belirtilmemiştir bir başka deyişle temel kanun ve temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan teklif veya tasarı anayasada yer almayan kavramlardır kaldı ki yasalar arasında böyle bir biçimsel ayırımın anayasaya konulması da konulmasının düşünülmesi de hukukun genel ilkelerine aykırıdır anayasanın sadece inci maddesinde anayasanın değiştirilmesi hakkındaki kanun teklifleri ve nci maddesinde de bütçe tasarıları hakkında söz konusu tasarı ve tekliflerin maddi özelliklerinin gereği ayrık birer yasama yöntemi benimsenmiştir anayasada gösterilen bu iki hal dışında türkiye büyük millet meclisi anayasanın inci maddesine göre i̇çtüzükle tüm kanun tasarı ve teklifleri için geçerli bir görüşme yöntemi tespit etmek durumundadır hal böyle iken türkiye büyük millet meclisinin tarih ve sayılı kararı ile i̇çtüzüğün daha önce anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla iptal edilmiş olan inci maddesini yeniden düzenleyerek temel kanunları ve i̇çtüzüğü bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya teklifler için özel bir yasama yöntemi belirlemesi anayasanın inci maddesine aykırı bir durum oluşturmuştur diğer yandan i̇çtüzüğün söz konusu türkiye büyük millet meclisi kararıyla yeniden düzenlenen inci maddesi temel kanun kavramının esnek ve kapsamı belirsiz bir kavram olması ve uygulanacak yasama yöntemi bakımından temel kanunları değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya teklifler ile bu niteliği taşımayanlar arasında bir ayırıma yol açması nedeniyle anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkeleriyle de çelişmiştir anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında temel kanun kavramının hukuk devleti ilkesiyle çelişkisini belirtmiş olmasına rağmen aynı kavramın söz konusu yeni düzenlemeye de taşınmış olması anayasanın üncü maddesinin son fıkrasına da aykırı düşmüştür ayrıca inci maddede düzenlenen özel yasama yöntemi son oylama kavramı açısından da sorunlar yaratmıştır çünkü getirilen düzenleme bölümlerdeki maddelerin ayrı ayrı görüşülmesine ve oylanmasına imkân tanımamaktadır üzerlerinde ayrı ayrı görüşme ve oylama yapılmayan maddeler için kanunun tümü hakkında yapılan oylamanın son oylama olarak kabul edilebilmesine olanak yoktur bu nedenle inci maddede getirilen düzenleme anayasanın inci maddesinin nci fıkrasında yer alan son oylamanın anayasada öngörülen çoğunlukla yapılması hususunun gerçekleşmesine de imkân bırakmamıştıresas sayısı karar sayısı bu durum bir başka açıdan da temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya teklif olarak kabul edilip inci maddede gösterilen özel yöntemle görüşülen tüm kanunları inci maddede yer alan son oylama kavramı bakımından anayasaya aykırılığa mahkum etmiştir i̇çtüzüğün inci maddesinde getirilen yasama yöntemi maddelerin ayrı ayrı görüşülmesine ve oylanmasına imkân vermediği için kanunların anayasanın ve inci maddelerinde belirtilen anlamda görüşülmesini sağlamaya da elverişli değildir halbuki anayasa mahkemesi önceki kararlarında maddeleri üzerinde görüşülmeyen kanunların görüşülmüş sayılamayacağını belirtmiştir bkz anayasa mahkemesinin tarih ek sayılı kararı i̇çtüzüğün yeniden düzenlenen söz konusu inci maddesi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş ve iptal kararı yayımlanıncaya kadar yürürlüğü durdurulmuştur yürürlüğü durdurma kararı tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanmıştır ancak hükümet ve onun dayanağı olan adalet ve kalkınma partisi türkiye büyük millet meclisi grubu aceleci bir yaklaşımla ve çoğunluk olmasına güvenerek i̇çtüzüğün inci maddesini derhal uygulamış anayasa mahkemesinin inci maddenin yürürlüğünü durdurmasına kadar geçen süre içinde kültür ve turizm bakanlığı teşkilât ve görevleri hakkında kanun tasarısını türkiye büyük millet meclisinin gündemine taşıyarak inci maddede yer alan yöntemle kanunlaşmasını sağlamıştır daha önce de belirtildiği gibi anayasamızda da iptal edilen ve yürürlüğü durdurulan inci madde dahil i̇çtüzüğün hiçbir hükmünde de temel kanunların hangileri olduğuna ve dolayısı ile hangi tekliflerin ve tasarıların temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan teklif veya tasarı niteliği taşıyacağına ilişkin herhangi bir belirleme veya tanımlama yoktur inci madde sadece temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı ve teklifler için özel bir yasama yöntemi belirlemiştir bu durumda herhangi bir kanun teklifinin veya tasarısının temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan bir tasarı veya teklif olduğuna ilişkin her türkiye büyük millet meclisi kararı temel kanun veya temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya teklif kavramlarının içeriğini belirleyecek eylemsel bir i̇çtüzük düzenlemesi niteliğini taşıyacaktır daha önce de belirttiğimiz gibi anayasamızda temel kanun kavramı yer almadığı kanunlar arasında böyle bir biçimsel ayırımın anayasada yer alması da hukukun genel ilkelerine aykırı olacaktır ve temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya teklifler için özel bir yasama yöntemi uygulanabileceği belirtilmediği için bu tür türkiye büyük millet meclisi kararları anayasanın inci maddesine kanunlar arasında ayrıcalık yaratması bakımından anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olacaktır bu tür kararlar anayasadan kökenlenmeyen bir yetki kullanıldığı için anayasanın ncı maddesiyle de çelişecektir diğer yandan herhangi bir tasarı veya teklifin sadece i̇çtüzüğün inci maddesinde öngörülen yeter sayıya ulaşan bir çoğunluğun oyuyla temel kanunları bütünüyle veyaesas sayısı karar sayısı kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan bir tasarı ve teklif olarak inci maddede belirtilen özel yasama yöntemine tâbi tutulabilmesi anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine de aykırı düşecektir çünkü böyle bir durum hukuk devletinin temel öğeleri olan hukukî belirlilik hukukî istikrar ve hukuk güvenliğini zedeleyecek ve keyfiliğe yol açacaktır böylesi bir eylem anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de çelişecektir bu açıklamalardan sonra türkiye büyük millet meclisinin nci dönem inci yasama yılının nisan tarihli nci birleşiminde adalet ve kalkınma partisi grubunun i̇çtüzüğün ve inci maddeleri gereği genel kurula sunduğu gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer i̇şler kısmının ncı sırasında yer alan sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın nci sırasına alınması ve tasarının i̇çtüzüğün inci maddesine göre inci maddesinden nci maddesine kadar inci bölüm nci maddesinden nci maddesine kadar nci bölüm nci maddesinden nci maddesine kadar üncü bölüm nci maddesinden inci maddesine kadar üncü bölüm inci maddesinden ıncı maddesi dahil olmak üzere inci bölüm olarak bölümler halinde görüşülmesi önerisinin kabulüne ilişkin türkiye büyük millet meclisi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle hangi teklif ve tasarıların temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı ve teklif olacağını belirleme konusunda eylemsel bir i̇çtüzük düzenlemesi niteliğini taşıdığını söylemek gerekmektedir söz konusu eylemsel i̇çtüzük düzenlemesi niteliğindeki türkiye büyük millet meclisi kararı ayrık bir tasarı türü yaratması bakımından anayasanın inci maddesiyle ayrıcalık yaratması bakımından anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesiyle anayasadan kökenlenmeyen bir yetki kullanıldığı için anayasanın ncı maddesiyle çelişmektedir diğer yandan herhangi bir tasarı veya teklifin sadece i̇çtüzüğün inci maddesinde öngörülen yeter sayıya ulaşan bir çoğunluğun oyuyla temel kanunları bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan bir tasarı veya teklif olarak inci maddede belirtilen özel yasama yöntemine tâbi tutulması anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine de aykırı düşmektedir çünkü böyle bir durum hukuk devletinin temel öğeleri olan hukukî belirlilik hukukî istikrar ve hukuk güvenliğini zedelemekte ve keyfiliğe yol açmaktadır ayrıca böyle bir durum anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine de aykırı bir görünüm taşımaktadır tarihli ve eylemsel bir i̇çtüzük düzenlemesi niteliğini taşıyan söz konusu türkiye büyük millet meclisi kararının yukarıda değinilen gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine esastan aykırı olduğu için iptali gerekmektedir anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında eylemsel i̇çtüzük düzenlemesi niteliğindeki türkiye büyük millet meclisi kararlarını da denetim alanı içinde görmüştür bu gerçekten yola çıkılarak söz konusu kararın iptali istemi anayasa mahkemesinin önüne getirilmiştir tarihli türkiye büyük millet meclisi kararı ile sayılı kanunun i̇lişkisi yukarıda açıklanan nedenlerle esastan anayasaya aykırı olan eylemsel i̇çtüzük düzenlemesi niteliğindeki tarihli türkiye büyük millet meclisi kararı ile esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun kanunlaşma süreci birbirinden ayrılamayacak işlemler görünümünde iç içe gerçekleşmiştir bu nedenle tarihli türkiye büyük millet meclisi kararının iptali ile birlikte onun ayrılmaz parçası olan sayılı kanunun da iptali gerekmektedir sayili kanunun esas bakimindan anayasaya aykiriliği sayılı kanunun tümünün esas bakımından anayasaya aykırılığı bakanlıkların kurulması veya birleştirilmesi yasa koyucunun takdir alanına giren bir husustur ancak takdir keyfilik anlamına gelmez bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir bu gerçek kültür ve turizm bakanlıklarının birleştirilmesi işleminde de kamu yararı aranmasını zorunlu kılmaktadır kültür ve turizm bakanlığı teşkilât ve görevleri hakkında kanun tasarısının gerekçesi incelendiğinde devlet teşkilatında karşılaşılan temel sorunların hantal yapı ve bürokrasinin kamusal faaliyetlerin etkinliğini ve kalitesini düşürmesi kamu harcamalarında verimsizliğe yol açması ve kamu hizmetlerinde yavaşlama ve nitelik kaybı olarak sıralandığı ve türkiye genelinde olduğu gibi turizm ve kültür bakanlıkları özelinde de aynı sorunların yaşandığının belirtildiği görülmektedir bu sorunların ortadan kaldırılması için gerekçede öne sürülen çözümler ise benzer ya da yakın faaliyetler içinde bulunan bakanlıkların hatta bakanlık birimlerinin birleştirilmesi teşkilatın organik yapısında küçültmeye gidilmesi buna paralel olarak personel sayısının azaltılması bunların sonucunda kamunun personel demirbaş ve benzeri harcamalarında tasarruf sağlanması şeklinde bir zincirleme etkileşimin harekete geçirilmesi ve devletin yeniden yapılandırılması olarak ortaya konulmaktadır bu bağlamda da kültür ve turizm bakanlıklarının birleştirilmesine gidilmektedir ancak devlet teşkilatımızda karşılaşılan temel sorunların çözülmesi için kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir tasarı ile ilgili hazırlıkların tamamlandığı bakanlarımız tarafından çeşitli vesilelerle açıklanırken münferit iki bakanlıkla ilgili yeni bir yapılanmaya gidilmesi kamu yararı amacı ile bağdaşmayacak sakıncalar yaratmaktadır bunun nedeni yeniden yapılanmanın tüm yönetsel örgütümüzün bütüncül bir yaklaşımla ele alınması halinde sağlıklı bir biçimde gerçekleştirilebilecek olmasıdır münferit yeniden yapılanmalar sorunların tümüyle çözümlenmesine yardımcı olamayacağı gibi devlet yönetsel örgütü birimlerinin birbirleriyle uyumsuz hale gelmesine de yol açabilecektir diğer yandan yeniden yapılanma konusunda hazırlanan tasarının yasalaşma sürecinde şu anda turizm ve kültür bakanlıkları için düşünülen birleşme çözümünden daha farklı çözümler getirilmesi halinde böyle bir birleşmenin gerçekleşmesi anlamını ve yararını yitirecek gereksiz bir işlem gereksiz zaman ve maddi kaynak sarfı niteliğini taşıyacaktıresas sayısı karar sayısı bu nedenlerle söz konusu bakanlıkların kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin bütüncül bir girişimden önce birleştirilmesi akılcılıkla bağdaşmamakta ve yönetimde verimlilik beklentisiyle çelişmektedir kaldı ki ve yıllarında söz konusu iki bakanlık aynı şekilde birleştirilmiş ve bu oluşumun hantallığı gidermek yerine artırdığı görüldüğü için tekrar birbirinden ayrılmıştır bu başarısız iki deneyimden sonra söz konusu bakanlıkların tekrar birleştirilmesi gereksiz ve yararsızdır bu gerekçelerle kamu yararı amacına aykırı gördüğümüz ve bu bakımdan anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle ve anayasanın inci maddesinde devlete verilen görevlerle çelişen kültür bakanlığının ve turizm bakanlığının birleştirilmesi hususunu ve bu birleşmeden doğan kültür ve turizm bakanlığının teşkilat ve görevlerini düzenleyen sayılı kanunun tüm hükümlerinin iptali gerekmektedir geçici madde nin anayasaya aykırılığı geçici madde genelde sayılı kanunun tümü için geçerli olan kamu yararı yokluğu nedeniyle anayasaya aykırılık taşımaktadır ancak özelde söz konusu nci maddenin başka açılardan da anayasaya aykırı olduğu görülmektedir geçici madde nin nci fıkrasına göre kültür bakanlığı ve turizm bakanlığında müsteşar teftiş kurulu başkanı müsteşar yardımcısı genel müdür genel müdür yardımcısı millî kütüphane başkanı inci hukuk müşaviri araştırma plânlama ve koordinasyon kurulu başkanı millî kütüphane başkan yardımcısı daire başkanı i̇dari ve mali i̇şler daire başkanı personel dairesi başkanı dış i̇lişkiler dairesi başkanı kültür merkezleri daire başkanı yayımlar daire başkanı ve eğitim daire başkanı ataşe tanıtma ataşesi kültür müşaviri tanıtma müşaviri tanıtma ataşe yardımcısı tanıtma müşaviri yardımcısı özel kalem müdürü bakanlık müşaviri basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri savunma sekreteri ile i̇l kültür müdürü i̇l kültür müdür yardımcısı i̇l turizm müdürü i̇l turizm müdür yardımcısı halk kültürlerini araştırma dairesi başkanı milli folklor araştırma dairesi başkanı güzel sanatlar galerisi müdürü güzel sanatlar galerisi müdür yardımcısı danışma müdürü unvanlı görevlerde bulunanların görevleri bu kanunun yayımı tarihinde sona erecektir ataşe tanıtma ataşesi kültür müşaviri tanıtma müşaviri tanıtma ataşe yardımcısı tanıtma müşaviri yardımcısı kadrolarında bulunanlar üç ay içerisinde diğerleri ise bir yıl içinde bakanlıkta boş bulunan durumlarına uygun kadrolara atanacaklardır burada ataşe tanıtma ataşesi kültür müşaviri tanıtma müşaviri tanıtma ataşe yardımcısı tanıtma müşaviri yardımcısı kadrolarında bulunanların üç ay içerisinde bakanlıkta boş bulunan kadrolara atanacağına ilişkin bir düzenleme yapılırken geçici madde nin nci fıkrasının inci cümlesinde belirtilen diğer görevlilerin durumlarına uygun kadrolara atanmaları için yıllık bir sürenin tanınması kamu görevlileri arasında yeni duruma uyum açısından makul nedene dayanmayan bir ayırım yaratmaktadır böyle bir durumun kanun önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır bu nedenle anayasanın uncu maddesine aykırı olan geçici madde nin nci fıkrasının iptali gerekmektedir diğer yandan geçici madde nin nci fıkrasının son cümlesinde yer alan söz konusu personelin ataşe tanıtma ataşesi kültür müşaviri tanıtma müşaviri tanıtma ataşe yardımcısıesas sayısı karar sayısı tanıtma müşaviri yardımcısı kadrolarında bulunanlar hariç atandıkları yeni kadroların aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali hakları toplamının net tutarı eski kadrosunda en son ayda almakta oldukları aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları toplamı net tutarından az olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar hiçbir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir hükmünün de çeşitli açılardan anayasaya aykırı olduğu görülmektedir sayılı kanunun geçici madde ile ilgili madde gerekçesinde geçici madde nin kadro iptal ve ihdası ile mevcut personelin durumuna ilişkin hususları düzenlediği belirtilmiştir ancak anayasanın inci maddesi uyarınca memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerini kanunla düzenlerken yasama organı anayasanın inci maddesi gereğince anayasanın diğer hükümlerine de uygun hareket etmek zorundadır böyle bir düzenlemede anayasanın gözetilmesi gereken hükümlerinden birisi de nci maddesi ve bu maddede yer alan hukuk devleti ilkesidir hukuk devletinin temel unsurları arasında kazanılmış haklara saygı yer almaktadır bu nedenle inci maddenin nci fıkrası uyarınca yapılacak tüm düzenlemelerin memurların ve kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını koruması gerekir geçici madde nin nci fıkrasının son cümlesinde yapılmış olan düzenlemede ise sözü edilen personelin kazanılmış haklarının yeterince korunmadığı görülmektedir çünkü getirilen düzenleme personelin eski kadrolarında en son ayda almakta oldukları aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları toplamının net tutarını dondurarak baz almakta atanılan yeni kadrodaki mali hakların bu tutardan az olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar bu farkın hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenmesini öngörmektedir böyle bir çözümün eski kadrolarından daha düşük mali haklar getirecek yeni kadrolara atanan personelin eski kadrolarında kalmaları halinde görevde yükselmelerinin karşılığında edinecekleri mali hakları veya eski kadrolarının karşılığındaki mali haklarda zaman içerisinde zam veya başka düzenlemelerle yapılacak artışları gözardı ettiği yadsınamaz bu durumun ise daha düşük mali haklar getiren kadrolara atanan personeli özlük hakları bakımından mağdur edeceği ve kazanılmış haklarından mahrum bırakacağı ortadadır halbuki söz konusu personelin kadrolarını şahsa bağlı hale getirmek gibi bir takım çözümlerle böylesi mağduriyetleri önlemek mümkündür sayılı kanunun geçici madde sinin nci fıkrası bu bakımlardan da anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır ayrıca ataşe tanıtma ataşesi kültür müşaviri tanıtma müşaviri tanıtma ataşe yardımcısı tanıtma müşaviri yardımcısı kadrolarında bulunan personelin geçici madde nin nci fıkrasının nci cümlesinde düzenlenen uygulamanın dışında tutulması da geçici madde nin nci fıkrasını anayasanın uncu maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı hale getirmektedir bu nedenle söz konusu geçici madde nin nci fıkrasının ve işlerliği bu fıkrayla yakından ilgili ve üncü fıkralarının iptali gerekmektedir geçici madde ün anayasaya aykırılığı sayılı kanunun geçici madde ünde kültür bakanlığı i̇l müdürlükleri ile turizm bakanlığı i̇l müdürlükleri kültür ve turizm bakanlığı i̇l müdürlüğü adıyla tek birim olarak yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar faaliyete devam ederler bu bakanlıklara ait diğer taşra teşkilatı hakkında gerekli düzenlemeler bakanlar kurulunca yapılır hükmü yer almaktadıresas sayısı karar sayısı geçici madde ün söz konusu bakanlıklara ait diğer taşra teşkilatı hakkındaki gerekli düzenlemeleri yapma yetkisini bakanlar kuruluna bırakması anayasanın inci maddesine açıkça aykırıdır çünkü yapılacak düzenlemeler kaçınılmaz bir biçimde anayasanın inci maddesinin nci fıkrasında belirtilen hususları içerecektir bu hususların da anayasanın inci maddesinin nci fıkrasında öngörüldüğü gibi kanunla düzenlenmesi gerekmektedir anayasanın inci maddesinin nci fıkrasında yer alan açık hükme rağmen sayılı kanunun geçici madde ile bakanlar kuruluna verilen yetki anayasadan kökenlenmediği için anayasanın ncı maddesiyle çelişmekte aynı zamanda anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir yetki devri niteliğini taşımakta dolayısı ile anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkelerine aykırı düşmektedir bu nedenlerle sayılı kanunun anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan geçici madde ünün iptali istenmektedir sayılı kanun yukarıda belirtilen gerekçelerle şekil ve esas bakımından bütünüyle anayasaya aykırıdır anayasaya aykırı sayılı kanunun uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenebilmesi için söz konusu kanunun tüm hükümlerinin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir
2,962
esas sayısı karar sayısı mahkemece i̇leri̇ sürülen i̇ptal gerekçeleri̇ bu gerekçeler şöylece özetlenebilir anayasa mahkemesinin savcılara geçici yetki verilmesine ilişkin kararında belirtildiği üzere geçici yetkinin siyasal gücün etkisi dışında bulunan bir yerce verilmesi gerekliyken bu yetkinin adalet bakanınca ve bakanlık etkisi altında bulunan kurulun karan üzerine verilmesi durumu anayasanın savcılara tanıdığı güvenceyle çeliştiği için anayasaya aykırı bulunmaktadır gerçekten geçici yetki kararım verecek veya onaylayacak olan savcılar atama ve nakil kurulu bakanlık kuruluşu içindeki müsteşarın başkanlığı altında toplanan ve üyeleri arasında bakanlık teftiş kurulu başkanı ve zat işleri genel müdürü gibi bakanlık görevlileri de bulunan ve böylece yansız olması düşünülemeyen bir kuruldur
101
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir davacı tarafından mahkememize açılan evlat edinmeye izin dava dilekçesinde özetle küçük berfunun kendisi tarafından bakıldığını belirterek sadece kendisi için evlat edinmeye izin verilmesini ve buna aykırı hükümler için medeni kanun maddelerinin anayasaya aykırılığının tespit edilerek yüksek mahkemeye iptal için başvurulmasını talep etmiştir mahkememizce davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılıp deliller toplanmış ve davacı dilekçesini tekrarlamıştır davacının eşi de davacının tek başına evlat edinmesine rızası olduğunu belirtmiştir küçük berfunun annesi de açılan davayı kabul etmiştir tarafların nüfus kayıtlarının incelemesinde davacının evli olup müşterek çocuğunun olmadığı tespit edilmiştir davalının ise yine mahkememizin sayılı kararıyla boşanmasına hükmedilip velayetin anneye verildiği anlaşılmıştır davalının boşandığı eşinin her ne kadar küçük berfunun üzerinde velayet hakkı kalmamış ise de baba sıfatıyla takdiri delil yönünden görüşü alınmak istenmiş ise de adresine ulaşılamamıştır madde davacının dava açma sıfatı ve ehliyeti haizdir ancak nüfus kayıtlarından da anlaşılacağı üzere evli olup yürürlükteki mk uyarınca eşler kural olarak tek başına evlat edinemezler yani evli bir eş ancak eşiyle birlikte evlat edinebilir yani yürürlükteki mevzuata göre davacının davası kabul edilememektedir zaten davacı bu aykırı hükümlerin anayasaya aykırılığı iddiasında bulunmuştur bu ileri sürdüğü hususlar mahkememizce de ciddi görülerek anayasaya aykırılık hususunda yüksek mahkemeye başvurulmasına karar verilmiştir şöyle ki yürürlükteki sayılı türk medeni kanunu ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir madde ise eşler ancak birlikte evlat edinebilirler evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler denmektedir madde ise yaşım doldurmuş olan eş diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli yoksunluğu veya yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde tek başma evlat edinebilir hükmü getirilerek istisna hallerini sıralamıştır halen yürürlükten kalkmış olan sayılı türk kanunu medenisi ise eşlerin evlat edinmesine ilişkin hükümlerinde bir kısım farklı düzenlemeler mevcuttu mesela maddede eşlerden birinin evlat edinmesi veya evlatlık alması diğerinin rızasına tabiidir şeklinde düzenleme olup eşlerden birinin tek başına evlat edinmesini kapsıyordu yani önceki medeni kanunda bir eşin tek başına evlat edinmesine kural olarak izin veriyorken yeni medeni kanunda bu durum tamamen farklı bir düzenlemeyle kural olarak birlikte evlat edinmeye izin verilmiştir böylelikle önceki kanunda verilmiş olan bir hakkın yeni kanunda kısıtlandığı anlaşılmaktadır bu da mahkememizde tc anayasasının değişik hükümlerine aykırı olduğu kanaati oluşturmaktadır öncelikle anayasa maddesinde devletin temel amaç ve görevleri kişinin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü vardır maddede ise devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır hükmü getirilmiştir aynı şekilde maddede temel hak ve hürriyetlerin ancak belirli sebeplerin varlığı halinde anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak sınırlanabileceğini düzenlemiştir maddede ise ailenin korunması için ve özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağını düzenlemiştiresas sayısı karar sayısı medeni kanunun ve maddelerinin anayasaya aykırılığı gerekçelerini ise şöyle sıralayabiliriz mülga türk kanunu medenisinde evlat edinme işlemi izin sonrası sözleşme olarak kabul edilmiştir burada evli eşlerden birinin tek başına evlat edinebileceği kabul edilmiştir yani kural olarak bu hakkı vermiştir yeni medeni kanun ise kural olarak eşlerin birlikte evlat edinmesini düzenleyip tek başına evlat edinmeyi istisna olarak göstermiştir ayrıca evlat edinmeyi bir sözleşme olmaktan çıkarıp dava şeklinde düzenlemiştir burada kanaatimce anayasanın ve maddelerine aykırılık vardır çünkü önceki kanunda verilen bir hak eşlerin tek başına evlat edinme hakkı yeni kanunla sınırlanmış ve hatta neredeyse ortadan kaldırılmıştır anayasanın maddesine aykırılık sebebi ise herkesin kanun önünde eşitliği kuralından hareketle evli olmayanlara verilen tek başına evlat edinmeye izin talebi hakkının evli olan eşlerden birine verilmeyişidir anayasanın maddesine de aykırı olduğu görüşündeyim çünkü devlet ailenin korunması hükmünü düzenlemiştir yılında aile mahkemelerinin özel olarak kurulması da buna delildir evlat edinmenin sosyal işlevlerinden biri çocuğun daha iyi bir aile ya da ortamda yetişmesidir hatta evlat edinenin ileride mirasından faydalanmak da bir işlevdir burada yürürlükteki kanun çocuğu evlat edinmek isteyen kişinin eşine tabiri caizse ya eşinle birlikte evlat edineceksin ve senin de mirasından faydalanacaktır ya da bu çocuk evlat edinilmeyecektir evlat edinilmek istenen küçük ise şayet bir evli çiftin yanında büyümüşse diğer eş evlatlık almak istemiyorsa isteyen eşin evlatlığı olma şansını da dolayısıyla miras hakkını da kaybedecektir bu da kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır bu nedenlerle karar sayılı türk medeni kanununun ve maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle bu hükümlerin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına derdest dosyamızda başvuru hakkında yüksek mahkemece karar verilinceye kadar usuli işlemlerin durdurularak bekletici mesele yapılmasına karar verildi açıkça okunup anlatıldı
729
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i olay bütçe devletin ve ona bağlı kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve bu gelir ve masrafların uygulamaya konulmasına izin veren bir kanundur anayasanın inci maddesi uyarınca yıllık olarak yapılır ve bütçe yasasına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz any tarih ve k rg sa anayasanın inci maddesindeki hükme ve bu konudaki anayasa mahkemesinin kararlarına karşın tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununda bütçe dışındaki konulara ilişkin hükümler de yer almış ayrıca bazı yasalarda yasa ile yapılması gereken değişiklikler de bütçe kanunu ile yapılmıştır bu nedenle yılı merkezi yönetim bütçe kanununun kimi hükümleri hakkında anayasa mahkemesinde iptal davası açılmasına gerek duyulmuştur i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir numaralı bent kapsamındaki kamu kurumlarına ait taşıt sayısını azaltmak ve taşıt bakım onarımı ile akaryakıt giderlerinde israfa yol açmamak amacıyla gerekli düzenlemeleri yapmaya önlemleri almaya ve sınırlamalar getirmeye maliye bakanının teklifi üzerine başbakan kamu görevlilerinden kimlerin resmî taşıtlar yerine ticarî taşıtlardan yararlanacağına ve ticarî taşıtlardan yararlanacaklara yapılacak ödemeler ile bunlara ilişkin esas ve usûlleri belirlemeye maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası aynen şöyledir b genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri döner sermayeler fonlar genel yönetim kapsamında olmamakla birlikte bu idare bütçelerinden yardım alan kamu idareleri ile kamu iktisadi teşebbüsleri bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerindeki ihtiyaç fazlası eşya ve levazımın tespiti ile bunların kuruluşlar arasında bedelsiz olarak devredilmesine veya tasfiye edilmesine ilişkin esas ve usûller maliye bakanlığınca düzenlenir sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi hükümleri saklıdır diğer kanunların bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmazesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrası aynen şöyledir d tarihli ve sayılı kanunun ek nci tarihli ve sayılı kanunun üncü tarihli ve sayılı kanunun inci tarihli ve sayılı kanunun üncü tarihli ve sayılı kanunun nci tarihli ve sayılı kanunun ıncı tarihli ve sayılı kanunun inci ve ncı maddelerine dayanılarak tahsil edilen tutarları kurum bütçelerinde bu kanunlarda belirtilen amaçlar için tertiplenen ödenekten kullandırmak üzere genel bütçenin işaretli cetveline gelir kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir gerçekleşmesine göre ilgili tertiplere aktarma yapmaya yılı içinde harcanmayan ödenekleri yılından devredenler de dahil ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye bu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere ilişkin esas ve usûlleri belirlemeye tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrasının ve nci bentleri tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun fonlara ilişkin işlemler başlıklı ncı maddesinin fıkrasının ve inci bentleri ile fıkrası aynen şöyledir çeşitli mevzuatla kurulmuş fonların her türlü geliri tc merkez bankası nezdinde hazine müsteşarlığı adına açılan müşterek fon hesabına yatırılır bu hesaba yatırılan gelirlerden ilgili mevzuatında öngörülen fonlararası pay ve kesintiler tc merkez bankası tarafından yapılır kapsam dışında bırakılan fonların gelirleri ve harcamaları bütçe ile ilişkilendirilmez ancak bunların müşterek fon hesabında toplanan gelirlerinden maliye bakanı ve hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın birlikte teklifi üzerine başbakanın onayı ile belirlenecek oran ve tutarlarda kesinti yapılarak genel bütçeye gelir kaydedilebilir fon gelirlerinin tahsili takibi gelir kaydı muhasebeleştirilmesi ve denetimine ilişkin süre esas ve usûller maliye bakanlığı ile hazine müsteşarlığınca müştereken tespit ediliresas sayısı karar sayısı kanun ve kanun hükmünde kararname ile kurulanlar hariç olmak üzere hizmet alanı kalmayan fonlar maliye bakanı ve hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın müşterek teklifi ve başbakanın onayı ile tasfiye edilebilir bunların tasfiyesine ilişkin her türlü düzenlemeleri yapmaya maliye bakanı ile hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidir maliye bakanı ile hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın müşterek teklifi ve başbakanın onayı ile fonların gider hesapları üzerinden aktarma yapılabilir aktarılan tutar kendisine aktarma yapılan fonun gelir hesabı üzerinden müşterek fon hesabına buradan da tamamı gider hesabına aktarılır tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrasının ve nci bentleri ile ve fıkraları tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun kadroların kullanımına ilişkin hususlar başlıklı üncü maddesinin ve nci bentleri ile ve fıkraları aynen şöyledir madde a genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde yer alan idarelerin açıktan atama izni aranmaksızın boş kadrolarına işçi kadroları hariç yapacakları açıktan atama sayıları ile genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden bu kadrolara yapacakları nakil sayıları toplamı bu idarelerin yılında emeklilik ölüm istifa ve nakil sonucu ayrılan personel sayısının yüzde seksenini aşamaz araştırma görevlisi kadrolarına yapılacak atama sayısı ise yılında ayrılan tus ve dus eğitiminden ayrılanlar hariç araştırma görevlilerinin yüzde ünü aşamaz bu sınırlar içinde personel ihtiyacını karşılayamayacak idareler için ilave adet açıktan atama izni verilebilir kanun uluslararası anlaşma bakanlar kurulu kararı veya yılı programıyla kurulması veya genişletilmesi öngörülen birimler ile hizmetin gerektirdiği zorunlu haller için ilave personel ihtiyacı duyan kamu idareleri taleplerini gerekçeleri ile birlikte şubat ayı sonuna kadar maliye bakanlığına bildirirler söz konusu ilave sayının kurum ve kuruluşlar itibarıyla dağılımı gerekli görülmesi halinde bu toplam sayının bir kısmının rezerv tutulması ve kullanımı ile diğer hususlar devlet personel başkanlığının bağlı olduğu bakan ile maliye bakanının müşterek önerisi üzerine başbakan tarafından belirlenir ancak birinci fıkra kapsamında sayılı kanunun uncu ve nci maddeleri uyarınca yapılacak açıktan atamalar için devlet personel başkanlığından izin alınması zorunludur sayılı kanuna ekli iv sayılı cetvelde yer alan kurumların ve sayılı cetvelde yer almayan özel bütçeli idarelerin döner sermayelerin kefalet sandıklarının serbest memur kadrolarına yapacakları açıktan atama sayıları ile aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki kamu idare ve kurumlarından yapacakları memur nakil sayılı kanunun nci maddesi ile sayılı kanunun ek uncu maddesi uyarınca yapılacak personel nakilleri hariç sayıları toplamı ile bunların kullanımı ve diğer hususları belirlemeye maliye bakanlığı yetkilidir genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelere sayılı kanuna ekli iv sayılı cetvelde yer alan kurumlara döner sermayelere ve kefalet sandıklarına tahsis edilmiş bulunan sürekli işçi kadrolarından boş olanların açıktan atama amacıyla kullanılması devlet personel başkanlığı ile maliye bakanlığının iznine tâbidir açıktan atama izni personel ödeneğinin yeterli olması şartıyla verilebiliresas sayısı karar sayısı genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri yapacakları açıktan veya naklen atamalarda ilgili mevzuat hükümlerine uymanın yanında mevcut personelinin rasyonel dağılımı yoluyla daha verimli şekilde kullanımını sağlamak ve azami tasarruf anlayışı ile hareket etmek zorundadırlar öğretim üyeleri dışındaki öğretim elemanları kamu personeli seçme sınavı sonuçlarına göre yapılacak atamalar hariç göreve başladıkları yükseköğretim kurumunda en az üç yıl çalışmadıkça sayılı kanuna tâbi kadrolara naklen atanamazlar genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler sayılı kanuna ekli iii ve iv sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri döner sermayeler ve kefalet sandıkları yıl içinde gerçekleştirdikleri açıktan ve naklen atamalara ilişkin bilgileri emeklilik istifa ve ölüm gibi nedenlerle serbest kadrolarındapozisyonlarında meydana gelen değişiklikleri ve kadrolarınınpozisyonlarının dolu ve boş durumunu gösterir cetvelleri mart haziran eylül ve aralık aylarının son günü itibarıyla doldurarak ilgili ayları izleyen ayın yirmisine kadar maliye bakanlığı ile devlet personel başkanlığına gönderirler genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler sayılı kanuna ekli iv sayılı cetvelde yer alan kamu idareleri ve döner sermayelerin boş sürekli işçi kadrolarından maliye bakanlığı ve devlet personel başkanlığınca uygun görülenler başbakanın onayı ile iptal edilir i̇çişleri bakanlığı ile devlet personel başkanlığı tarafından müştereken belirlenen norm kadro ilke ve standartlarına uygun olarak norm kadro çalışmalarını sonuçlandırmış il özel idareleri ve bunların kurdukları müessese ve işletmeler ile norm kadro çalışmalarını sonuçlandırmış ve tarihi itibarıyla tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinde belirtilen oranları aşmamış olan belediyeler ve mahalli idare birlikleri ile bunların kurdukları müessese ve işletmeler norm kadroya uygun boş memur ve sürekli işçi kadrolarına açıktan atama izni aranmaksızın atama yapabilirler norm kadro çalışmalarını sonuçlandırmış olmakla birlikte tarihi itibarıyla sayılı kanunun uncu maddesinde belirtilen oranları aşmış olan belediyeler ve mahalli idare birlikleri ile bunların kurdukları müessese ve işletmelerin boş memur ve sürekli işçi kadrolarına yapılacak atamalar hakkında anılan kanunun geçici inci maddesi hükümleri uygulanır norm kadro çalışmalarını sonuçlandırmamış il özel idareleri belediyeler ve mahalli idare birlikleri ile bunların kurdukları müessese ve işletmelerin kendilerine tahsis edilmiş bulunan serbest memur kadroları ile sürekli işçi kadrolarından tarihi itibarıyla boş olanlar ile bu tarihten sonra boşalacak olanları açıktan atama amacıyla kullanabilmeleri i̇çişleri bakanlığının iznine tâbidir belediyeler ve mahalli idare birlikleri ile bunların kurdukları müessese ve işletmeler adına bu fıkra gereğince i̇çişleri bakanlığı tarafından verilecek izinlerde sayılı kanunun uncu maddesinin sekizinci fıkrasında belirtilen oranların aşılmaması bu oranların önceden aşılmış olması halinde ise anılan kanunun geçici inci maddesi hükümlerine uyulması zorunludur tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uluslararası kuruluşlara üyelik başlıklı ncı maddesinin fıkrası aynen şöylediresas sayısı karar sayısı madde a genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin ve mahalli idarelerin uluslararası kuruluşlara üye olabilmesi ve kanun kararname ve uluslararası anlaşmalar gereği halen üyesi bulunulan uluslararası kuruluşlar dışındaki kuruluşlara katılma paylarını ödeyebilmeleri için mevzuatın gerektirdiği diğer işlemlerin yanı sıra bağlı veya ilgili bulunulan bakanlığın teklifi ve maliye bakanlığının görüşü üzerine dışişleri bakanlığından önceden izin alınması zorunludur özel bütçeli idareler ve mahalli idareler için maliye bakanlığının görüşü aranmaz tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun kamu idarelerince işletilen sosyal tesisler başlıklı nci maddesi aynen şöyledir madde merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince işletilen eğitim ve dinlenme tesisi misafirhane kreş spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderleri münhasıran bu tesislerin işletilmesinden elde edilen gelirlerden karşılanır bu yerlerde merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere yılında ilk defa istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmez tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun inci maddesi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun tedavi hizmetlerinin temini başlıklı inci maddesi aynen şöyledir madde maliye bakanlığı sayılı kanuna ekli ve iv sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin sağlık bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarından temin edeceği tedavi hizmetlerini sağlamak üzere sağlık bakanlığı ile doğrudan hizmet alımı sözleşmesi yapmaya yetkilidir sağlık bakanlığı sözleşmede belirtilen tutar karşılığında ihtiyaç duyulan her türlü sağlık hizmetini kendisine bağlı sağlık kurum ve kuruluşları aracılığıyla sunmakla yükümlüdür ve sözleşmede belirtilen tutar dışında başkaca ilave ödeme talebinde bulunamaz bu şekilde sağlanacak tedavi hizmetleri ve ödemelerin yapılmasına ilişkin esas ve usûller maliye ve sağlık bakanlıklarınca müştereken belirlenir bu maddenin uygulanmasına ilişkin her türlü bütçe işlemini yapmaya maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun taşınmaz devri başlığını taşıyan uncu maddesi aynen şöylediresas sayısı karar sayısı madde sosyal sigortalar kurumu başkanlığının mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan sağlık bakanlığınca sağlık hizmetlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulanlar ile maliye bakanlığınca kiralanmış olanlar bedelleri anılan başkanlık bütçesine transfer edilmek üzere sosyal güvenlik kurumu başkanlığı bütçesine konulan ödenekten mahsup edilerek hazine adına tescil ve ilgili bakanlıklara tahsis edilir bedel tespiti maliye bakanlığı ve sosyal sigortalar kurumu başkanlığı temsilcileri ile ilgisine göre sağlık bakanlığı temsilcisinden oluşan komisyon tarafından taşınmazların rayiç bedelleri dikkate alınarak yapılır tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun inci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun inci maddesinin fıkrası aynen şöyledir c sosyal sigortalar kurumu başkanlığı ve bağ kur genel müdürlüğü ile tarihli ve sayılı kanun kapsamında bulunanlar için sağlık bakanlığına bağlı tüm sağlık kurum ve kuruluşlarından tarihine kadar alınan tedavi hizmetlerinden bedeli ödenmemiş olanların tamamı bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla terkin edilmiştir bu konuyla ilgili gerekli düzenleyici işlemleri yapmaya maliye bakanı yetkilidir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası numaralı bendi aynen şöyledir tarihli ve sayılı kanun hükümleri gençlik ve spor genel müdürlüğü il müdürlükleri için tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendi aynen şöyledir tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek nci maddesinin numaralı fıkrasında yer alan ve istihdam edileceği alanla ilgili en az üç yıllık iş tecrübesine sahip ibaresi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir b tarihli ve sayılı kanuna göre kurulmuş olan kamu i̇şveren sendikalarına genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından işveren sıfatıyla ödenecek aidatlar hakkında anılan kanunun nci maddesinin numaralı bendi ile üncü maddesinin üçüncü fıkrası yılında uygulanmazesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir c tarihli ve sayılı kanuna göre cep telefonu faturalı abonelerinin ön ödemeli cep telefonu aboneleri hariç olmak üzere ödemek zorunda oldukları ruhsatname ve yıllık kullanım ücretleri yılında işletmecinin sistemine abone olunan ay itibarıyla geriye kalan aylar için yıl sonuna kadar eşit taksitlere bölünerek alınır tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir f tarihli ve sayılı kanunun geçici inci maddesinin birinci fıkrasının parantez içi hükmü ilaç kan ve kan bileşenleri ile tıbbî sarf malzemesi hasılatının yüzde i şeklinde uygulanır tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir j tarihli ve sayılı kanunun geçici inci maddesinin ikinci fıkrası fazla çalışmanın süresi ücreti ve fazla çalışmanın yaptırılması ile ilgili diğer hususlar tc emekli sandığı yönetim kurulunun önerisi üzerine maliye bakanlığınca tespit edilir şeklinde uygulanır tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir k tarihli ve sayılı mahallî i̇dare birlikleri kanununun inci maddesinin bendi birlik üyelerinin birliğin kuruluş ve faaliyet giderlerine katılma payları birliğe dahil il özel idarelerinin katılma payları bütçe gelirlerinin binde ini aşamaz şeklinde uygulanır tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöylediresas sayısı karar sayısı m tarihinden önce inşaat ruhsatı alınmış ve yapılmış olup kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara yol elektrik su telefon kanalizasyon doğal gaz gibi alt yapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu kanunun yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine kullanma izni alınıncaya kadar geçici olarak su veveya elektrik bağlanabilir bu kapsamda su veveya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez iii gerekçe tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi ile numaralı bent kapsamındaki kamu kurumlarına ait taşıt sayısını azaltmak ve taşıt bakım onarımı ile akaryakıt giderlerinde israfa yol açmamak amacıyla gerekli düzenlemeleri yapmaya önlemleri almaya ve sınırlamalar getirmeye maliye bakanının teklifi üzerine başbakan kamu görevlilerinden kimlerin resmî taşıtlar yerine ticarî taşıtlardan yararlanacağına ve ticarî taşıtlardan yararlanacaklara yapılacak ödemeler ile bunlara ilişkin esas ve usûlleri belirlemeye maliye bakanı yetkili kılınmıştır bu hükmün birinci cümlesinde başbakana ikinci cümlesinde maliye bakanına verilen düzenleme yetkileri düzenlenecek hususlarda yasa ile herhangi bir asli düzenleme yapılmadığı için asli düzenleme yetkisi niteliğini taşımaktadırlar bu nedenle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının numaralı bendi dilekçemizin yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlığı altında etraflıca belirtilen nedenlerle yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı olarak yürütme organına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir başka deyişle asli bir düzenleme yetkisi verdiğinden anayasanın nci ve inci maddelerine bu yetki kökenini anayasadan almayacağı için anayasanın ncı maddesine yasama erki anayasaya aykırı biçimde kullanıldığı için inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi ile nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası ile genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri döner sermayeler fonlar genel yönetim kapsamında olmamakla birlikte bu idare bütçelerinden yardım alan kamu idareleri ile kamu iktisadi teşebbüsleri bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerindeki ihtiyaç fazlası eşya ve levazımı tespit etme ve bunların kuruluşlar arasında bedelsiz olarak devredilmesine veya tasfiye edilmesine ilişkin esas ve usûlleri belirleme yetkisi maliye bakanlığına verilmiş ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi hükümleri saklı tutulmuş diğer kanunların bu fıkraya aykırı hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır bu düzenleme ile bir yandan bir kısım hususlarla ilgili yeni kurallar konur ve maliye bakanlığına esas ve usulleri belirlemek bakımından asli bir düzenleme yetkisi tanınırken diğer yandan da bir takım yasa hükümlerini saklı tutmak suretiyle yürürlüğünün korunduğu buesas sayısı karar sayısı hükümler dışında kalan ve söz konusu fıkraya aykırı yasa hükümlerinin uygulanmayacağı bildirilerek adeta bu yasa hükümlerinin değiştirildiği görülmektedir bu düzenlemeye göre örneğin sayılı sağlık ve sosyal yardım bakanlığına bağlı sağlık kurumları ile esenlendirme rehabilitasyon tesislerine verilecek döner sermaye hakkında kanunun tarih ve sayılı kanun ile değişik üncü maddesinde döner sermayeli işletmelerinin kullanmadıkları veya ihtiyaç fazlası olan mal ve demirbaşları bedelsiz veya tespit edilecek bedel üzerinden birbirlerine devredebilecekleri aynı il sınırları içerisindeki döner sermayeli işletmelerin ariyet sözleşmesi ile birbirlerine mal verebilecekleri hükme bağlanmıştır yine sayılı emniyet genel müdürlüğüne ait araç gereç mal ve malzemenin satış hibe hek ve hurda durum ve i̇şlemleri ile hizmet satışına dair kanunun üncü maddesinde bu kanun kapsamında yer alan silah mühimmat makine ve teçhizat ile taşıtların standart dışı durumları ile miadı ve ihtiyaç fazlalığının belirlenmesi için konusunda uzman beşer kişiden müteşekkil teknik komisyonlar oluşturulacağı bu komisyonlara gerektiğinde diğer kurum ve kuruluşlardan da temsilci alınacağı bu kanuna göre verilecek hizmet ile elden çıkarılacak mal ve malzemenin değer tespitini yapmak üzere emniyet genel müdürlüğü personelinden en az üç kişi ile maliye bakanlığı temsilcisinden oluşan değer tespit komisyonları oluşturulacağı bu komisyonlara mesleki bilgilerinden istifade etmek üzere diğer kurum ve kuruluşlardan temsilci dahil edilebileceği satılmasına karar verilen hizmetler ile silah mühimmat makine teçhizat ve taşıtların satış işleminin emniyet genel müdürlüğü personelinden en az üç kişi ile maliye bakanlığı temsilcisinden oluşan ihale komisyonlarınca açık teklif usulü ile yapılacağı hükme bağlanmıştır görüldüğü üzere yukarına belirtilen hükümler sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin iptali istenen fıkrası ile değiştirilmiştir kimi yasa hükümlerini saklı tutmak kimi yasa hükümlerini değiştirmek gibi etkisi bütçe yılını aşacak düzenlemeler hele bunlar bütçe ile ilgili değilse bütçe kanunu ile yapılamaz çünkü anayasanın inci maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmekte gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulmaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilmemesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanındığı belirtilmektedir anayasa mahkemesinin birçok kararında yinelenip vurgulandığı gibi başlıca ereği bütçe yasalarını yapısına ve amacına aykırı kurallardan ayıklamak ve bir sıkı düzene bağlayarak yalnızca bütçeye ilişkin bütçeyle ilgili konuları içermesini sağlamak olan anayasanın inci maddesi öbür yasa kurallarını değiştiren onların alanına ve konularına el atan bütçe yasası kurallarına açık ve kesin engeldir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı rg sa bu nedenle iptali istenen hüküm anayasanın inci maddesine açıkça aykırıdır öte yandan yine anayasa mahkemesinin bir çok kararında belirtildiği üzere örneğin gün ve k gün ve k gün ve k sayılı kararlarıesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmıştır bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır bu nedenle de söz konu hüküm anayasanın nci maddesine de aykırı düşmektedir diğer yandan söz konusu fıkrasının birinci cümlesinde maliye bakanlığına verilen esas ve usulleri belirleme yetkisi fıkrada ilkeler ve kapsamı gibi asli düzenlemeler yapılmadığı için bir asli düzenleme yetkisi niteliğini taşımaktadır halbuki yürütmenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki yasamanındır ve devredilemez anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olarak asli düzenleme yetkisinin devredilmesi halinde bu yetki anayasadan kökenlenmediği için anayasanın ncı maddesi ile de bağdaşmaz anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı düzenlemenin hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısı ile anayasanın nci ve inci maddeleri ile çelişeceği de açıktır görüldüğü gibi tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrasının bütçe dışındaki yasalarla yapılması gereken bir düzenlemeyi bütçe yasası ile yapması nedeniyle anayasanın nci inci ve uncu maddelerine bu değişiklikler bütçe ile ilgili olmadığı için anayasanın inci maddesine asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın ncı nci ve inci maddelerine yasama erki anayasaya aykırı biçimde kullanıldığı için inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi ile nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrasının anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrasında bu maddede yedi bent halinde belirtilen kanun maddelerine dayanılarak tahsil edilen tutarları kurum bütçelerinde bu kanunlarda belirtilen amaçlar için tertiplenen ödenekten kullandırmak üzere genel bütçenin işaretli cetveline gelir kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir gerçekleşmesine göre ilgili tertiplere aktarma yapmaya yılı içinde harcanmayan ödenekleri yılından devredenler de dahil ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye bu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere ilişkin esas ve usûlleri belirlemeye maliye bakanı yetkili kılınmıştır bu hüküm ile maliye bakanına verilen düzenleme yetkisi söz konusu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere ilişkin esas ve usûller konusunda yasa ile herhangi bir asli düzenleme yapılmadığı için asli düzenleme yetkisi niteliğini taşımaktadırlaresas sayısı karar sayısı bu nedenle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrası dilekçemizin yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlığı altında etraflıca belirtilen nedenlerle yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı olarak yürütme organına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verdiğinden anayasanın nci ve inci maddelerine bu yetki kökenini anayasadan almayacağı için anayasanın ncı maddesine yasama erki anayasaya aykırı biçimde kullanıldığı için inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi ile nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrasının ve nci bentlerinin anayasaya aykırılığı sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ncı maddesinin fıkrasının iptali istenen hükümleri ile bütçe dışındaki yasalarla yapılması gereken bir düzenlemeler bütçe yasası ile yapılmıştır ncı maddesinin fıkrasının birinci bendinde çeşitli mevzuatla kurulmuş fonların her türlü geliri tc merkez bankası nezdinde hazine müsteşarlığı adına açılan müşterek fon hesabına yatırılması öngörülmüştür böyle bir düzenleme ile diğer yasalarla yapılmış olan düzenlemelerin değiştirilmiş olduğu açıktır örneğin sayılı sermaye piyasası kanunun a maddesi ile tüzel kişiliği haiz yatırımcıları koruma fonu kurulmuş olup bu fonun gelirlerinden olan aracı kuruluşların yatıracağı yıllık ödentilerin ilgili yılı izleyen yılın ikinci ayı sonuna kadar geçici ödentilerin kurulca belirlenecek sürede fon hesabına yatırılması zorunlu olduğu ve bu süre içerisinde yatırılmayan ödentilere her ay için bir önceki aya ilişkin devlet i̇statistik enstitüsü tüketici fiyat endeksindeki artışın üç katını aşmamak kaydıyla kurulca belirlenecek oranda gecikme faizi uygulanacağı hükme bağlanmıştır i̇ptali istenen hüküm sayılı sermaye piyasası kanunun belirtilen hükmü değiştirdiğinden bütçe dışındaki yasalarla yapılması gereken bir düzenlemeyi bütçe yasası ile yapması nedeniyle anayasanın nci inci ve uncu maddelerine bu değişiklikler bütçe ile ilgili olmadığı için anayasanın inci maddesine aykırı düştüğünden iptali gerekmektedir ncı maddesinin fıkrasının üçüncü bendinde kapsam dışı bırakılan fonların müşterek fon hesabında toplanan gelirlerine ilişkin düzenleme yapılmıştır böyle bir düzenlemede yukarıda fıkrasının birinci bendi için belirtilen nedenlerle anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırıdır ayrıca bu hükümde maliye bakanının ve hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın müşterek teklifi ve başbakana bırakılan oran ve tutar tespiti yetkisi asli düzenleme yetkisi niteliği taşımaktadır bu yetkinin başbakana verilmesi anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğu açıktır yine ncı maddesinin fıkrasının beşinci bendinde maliye bakanlığı ile hazine müsteşarlığına müştereken verilen esas ve usulleri belirleme yetkisi de söz konusu bentle herhangi bir asli düzenleme yapılmadığından asli düzenleme yetkisi olup verilmesi anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırıdır diğer taraftan bu hüküm bütçe dışındaki yasalarla yapılması gereken bir düzenlemeyi bütçe yasası ile yapmıştır örneğin sayılı karayolları trafik kanununun tarih ve sayılı kanunun ncı maddesi ile değişik inci maddesinde aynen şöyle denilmektediresas sayısı karar sayısı karayolu trafik garanti sigortası hesabı na zamanında ve tam olarak yatırılmayan katılma payları ve gecikme zamları sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümlerine göre tahsil olunur ayrıca söz konusu yükümlülüğü yerine getirmeyen şirketler hakkında bu kanunun ek üncü maddesinin numaralı alt bendi hükümleri de uygulanır söz konusu hüküm ile sayılı kanunun açıklanan hükmü değiştirilmektedir bu nedenle ncı maddesinin fıkrasının beşinci bendi anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir ncı maddesinin fıkrasının altıncı bendinde kanun ve kanun hükmünde kararname ile kurulanlar hariç olmak üzere hizmet alanı kalmayan fonların maliye bakanı ve hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın müşterek teklifi ve başbakanın onayı ile tasfiye edilebileceği bunların tasfiyesine ilişkin her türlü düzenlemeleri yapmaya maliye bakanı ile hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın yetkili olduğu hükme bağlanmıştır söz konusu fonların tasfiyesine ilişkin her türlü düzenlemeleri yapma yetkisi ilgili bentte asli düzenleme yapılmadığı için asli düzenleme yetkisi niteliği taşımaktadır bu yetkinin maliye bakanı ile hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakana verilmesinin anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğu açıktır diğer taraftan söz konusu bentte yapılan düzenleme bütçe yasası ile ilgisi olmadığından anayasanın nci inci ve inci maddelerine de aykırı olup iptali gerekir ncı maddesinin fıkrasının yedinci bendinde maliye bakanı ile hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın müşterek teklifi ve başbakanın onayı ile fonların gider hesapları üzerinden aktarma yapılabileceği aktarılan tutarın kendisine aktarma yapılan fonun gelir hesabı üzerinden müşterek fon hesabına buradan da tamamının gider hesabına aktarılacağı hükme bağlanmıştır i̇ptali istenen bu hüküm ile müşterek fon hesabına aktarma yapılması konusunda bir düzenleme yapılmıştır böyle bir düzenlemede yukarıda fıkrasının birinci bendi için belirtilen nedenlerle anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırıdır ve iptali gerekir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrasının ve nci bentleri ile ve fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin fıkrasının birinci bendi ile genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde yer alan idarelerin açıktan atama izni aranmaksızın boş kadrolarına işçi kadroları hariç yapacakları açıktan atama ve nakillerine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri sayılı kanun kapsamındadır sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde yer alan bütün yükseköğretim kurumları da sayılı yüksek öğretim kanunu kapsamındadır sayılı yüksek öğretim kanununun yönetim örgütleri başlıklı inci madd
4,264
esas sayısı karar sayısı başvuru kararındaki gerekçe sayılı kadastro kanununun maddesi ile kanunun amacının ülke koordinat sistemine göre memleketin kadastral veya topoğrafik kadastral haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek suretiyle sayılı türk medeni kanununun öngördüğü tapu sicilini kurmak mekânsal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmak olduğu düzenlenmiştir kadastro öncesi tapuya kayıtlı taşınmazların kadastrosunun ne şekilde yapılması gerektiği anılan kanunun maddesinde düzenlenmiştir buna göre tapuda kayıtlı taşınmaz mal kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa kayıt sahibi adına kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına mirasçılar tayin olunamazsa ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına zilyet taşınmaz malı kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına değişik bent skmd kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır anılan madde gereğince tapuda kayıtlı taşınmaz mala kayıt sahibi zilyet bulunuyorsa ve kayıt sahibi halen hayatta ise bu taşınmaz kayıt sahibi zilyet adına tespit edilir tapu dışı sözleşmeye dayanan zilyet adına yapılması da mümkündür kayıt malikinden veya mirasçılarından tapu dışı bir sözleşme ile taşınmazı kazandığını kayıt sahibi veya mirasçıların beyanı ile ispat edilebileceği gibi kayıt sahibi veya mirasçılarının sözleşmeyi inkar etmesi durumunda herhangi bir belge ile ya da bilirkişi yahut tanık beyanları ile ispat eder ve söz konusu taşınmaza en az yıl aralıksız davasız ve malik sıfatıyla zilyet bulunursa taşınmaz hali hazır zilyet adına tespit edilir burada önemli olan iki şart zilyetliğin şekil bakımından geçersiz ancak kurucu unsurları tam olan bir sözleşmeye dayanarak malik sıfatıyla zilyet olması ve bu zilyetlik aralıksız çekişmesiz ve yıl sürmüş olmasıdır durman okay kadastro kanunu şerhi ankara vd yargıtayın yerleşik içtihatları da bu yöndedir mülga sayılı çiftçiyi topraklandırma kanununun maddesi kanunun düzenleniş amacını belirtmektedir buna göre değişik madde sk md bu kanunun güttüğü başlıca maksatlar şunlardır arazisi olmayan veya yetmeyen çiftçilere bu kanun gereğince topraklandırmaları kabul edilenleri aileleri ile birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş kuvvetlerini değerlendirecek ölçüde araziye sahip kılmak kendilerine arazi verilenlerin yeter arazisi bulunup istihsal vasıtaları eksik olan çiftçilerden muhtaç bulunanlara kuruluş onarma ve çevirme sermayesi canlı ve cansız demirbaş vermek yurt topraklarının sürekli olarak işlenmesini sağlamak kanun koyucu böylelikle yurt topraklarını sürekli olarak işlenmesini sağlayacak arazisi olmayan veya çiftçilere de onların iş gücünden yararlanarak onları arazi sahibi yapacak böylelikle üretim daimilik kazanarak ülkemiz topraklarının ve iş gücünün atıl vaziyette kalması engellenecektir aynı kanunun maddesi araziden ne anlaşılması gerektiğini düzenlemektedir buna göre bu kanunda yazılıesas sayısı karar sayısı araziden maksat ormandan başka olan kültür arazisidir kültür arazisi çiftlikte kullanılabilen arazidir kültür arazisi tarla bağ bahçe ağaçlık çayır ve mera çeşitlerine ayrılır tarla arazisi tabiatı ve kuvveti yönünden üzerinde hububat bakliyeler yem ve sanayi nebatları yetiştirilebilen arazidir bağ arazisi üzerine üzüm çubuğu dikilip çubuk veya üzüm yetiştirilebilen arazidir bahçe arazisi üzerinde bir veya türlü çeşitten meyva sebze çiçek fidan ve benzeri faydalı nebatlar yetiştirilebilen arazidir ağaçlık arazisi tarla bağ bahçe çayır halinde kullanılmaya iktisaden elverişli olmayan ve üzerinde ağaç bulunan veya yetiştirilebilen arazidir kavaklık ve okaliptüslük arazi kavak ve okaliptüs yetiştirilebilen arazidir çayır arazisi tarla bağ ve bahçe halinde kullanılması iktisadi olmayan ve üzerinde biçilebilecek ot yetişen veya yetiştirilebilen arazidir mera arazisi tarla bağ bahçe halinde kullanılmayan ve üzerinde hayvan otlatılabilen arazidir tarla arazisi üzerinde hububat bakliye yem ve sanayi ürünlerinin yetiştirilebilen arazi olarak kanun koyucu tarafından tanımlanmıştır çiftçiye dağıtılacak arazinin hangilerinden oluştuğu sayılı çiftçiyi topraklandırma kanununun maddesinde düzenlenmiştir buna göre bu kanun hükümlerine göre dağıtılacak arazi şunlardır devletin hüküm ve tasarrufu veya özel mülkiyeti altında bulunup kamu işlerinde kullanılmayan arazi bir veya birkaç köy kasaba veya şehrin ortalamalı olan arazinin ihtiyaçtan fazla olduğu tarım bakanlığınca belirtilen parçası sahibi bulunamayan arazi devletçe kurutulan sahipsiz bataklıklardan kazanılacak arazi göllerin kuruması ve nehirlerin doldurmasıyla elde edilecek arazi bu kanun hükümlerine göre kamulaştırılacak arazi kanun koyucu devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetinde kullanılmayan taşınmazlar ile ihtiyaç fazlası mera arazileri yanında sahibi olmayan arazileri ve normal koşullarda tarımsal üretimde kullanılması mümkün olmayan bataklık göl ve nehirlerin doldurulması suretiyle elde edilebilecek arazinin dağıtılabileceğini öngörmüştür bunun yanında özel mülkiyete konu taşınmazların da kamulaştırma işlemleri yapılmak suretiyle topraksız çiftçiye dağıtılabileceği öngörülmüştür halde toprak tevzii komisyonlarının yetkilerinin bir sınırla belirlenmiş olduğu anlaşılmaktadır bu sınır da öncelikli olarak atıl vaziyette bulunan taşınmazların kullanılması veyahut özel mülkiyette bulunup da kamulaştırma işlemleri yapılan arazilerdir başka bir ifadeyle özel mülkiyet olan taşınmazlar doğrudan doğruya tevzii edilerek topraksız çiftçiye verilmesi mümkün değildir sayılı kadastro kanununun maddesine göre kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde sayılı kanunun nci maddesi veya sayılı kanun ile ek ve tadilleri uyarınca hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii suretiyle verilen yerler işlemleri tamamlanmamış olsa dahi başka bir şart aranmaksızın hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur bu şekilde hak sahipleri adına tespit ve tescil işlemleri gerçekleşinceye kadarki süre içinde evvelce tahakkuk ettirilenler de dahil olmak üzere ecrimisil alınmaz bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte hazinenin mülkiyetinden çıkmış bulunan veya amme hizmetine tahsis edilen taşınmaz mallar hakkında bu madde uygulanmaz i̇lgililerin daha önce kadastrosu yapılan yerlerde bu maddeye dayanan talep ve dava hakkı bu kanunun yürürlüğe girmesi tarihinden itibaren yıl geçmekle düşer hükmü gereğince kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde sayılı kanunun nci maddesine göre veya sayılıesas sayısı karar sayısı kanun ile ek ve tadilleri uyarınca topraksız çiftçilere dağıtılmak üzere hazine adına tescil edilmiş olup da kaydın hazinenin mülkiyetinde bulunan ve bir kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan taşınmaz malların bazı koşullarla özel kişilere devri öngörülmüştür maddenin düzenlenme nedeni ise sayılı i̇skan ve sayılı çiftçiyi topraklandırma kanunu uygulamalarında birçok kimseye ait taşınmazlar haklı hiçbir nedene dayanmadan hazine adına tescil edilmesidir keza hazine adına tescil edilen bu gibi taşınmazlar hazine tarafından muhtaç çiftçilere dağıtmaya başlandığı halde intikal işlemleri tapuda yapılmamıştır i̇şte bir tasfiye kanunu olan ve bir defaya mahsus uygulanan kadastro kanununda bu gibi durumları hukuksallaştırma amacı ile madde düzenlenmiştir özmen i̇hsançorbalı halim kadastro kanunu şerhi ankara vd sayılı kadastro kanununun maddesinin fıkrası gereğince zilyet olan kişinin kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik koşulları kadastro tutanağının düzenlendiği tarihe kadar gerçekleşmiş ya da sayılı yasa uyarınca hazine adına oluşturulan tapunun düzenlendiği ihdas tarihine kadar zilyetlikle mülk edinme koşulları taşınmaz mal zilyedi lehine oluşmuş ise bu gibi taşınmaz mal zilyet adına tescil edilebilecektir mendi mehmet akif açıklamalı i̇çtihatlı sayılı kadastro kanunu ankara vd sayılı kadastro kanunun maddesinin fıkrası ile hak sahiplerine yeni bir olanak getirilmiştir anılan maddeye göre fıkradan ayrılarak zilyet yerine hak sahibi deyimi kullanılmış tespit ve tescil için fıkrada olduğu gibi kanun hükümlerine doğan iktisap şartları yerine hakkın doğması için tevzi suretiyle verilmek üzere bazı işlemlerin varlığını yeterli görmüştür fıkraya göre hak sahibi adına tespit ve tescil için zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme şartları araştırılmayacaktır sadece hazine tarafından hak sahibi adına temlik ve tahsisin yapıldığını gösteren bir belgenin varlığı yeterli olacaktır bu belgeler tevzii kaydı tevzii cetveli veya tevzii haritası olabilir yerleşmiş yargıtay içtihatlarına göre tevzii cetvelinin valilikçe onaylanması temlik niteliğinde olup taşınmazın mülkiyeti dağıtılan kişiye onay gününde geçer kılıç halil sayılı kadastro kanunu baskı ankara vd diğer taraftan tarih ve sayılı yargıtay i̇çtihadı birleştirme kararına göre i̇dari ve hususi kanunlara tevfikan gayrimenkullerin devletçe fertlere yapılan tahsis ve tefviz alelade satış kabilinden olmadığından bunların tescilden evvel mülkiyet hakkı tevlit edip etmeyeceklerinin tayini yine hususi mevzuatla hallolunması lazım geleceğine ve ve ve sayılı kanunların zımni ve sarih hükümlerine göre usulü dairesinde yapılıp katileşen tahsis ve tefvizler tescilden önce de mülkiyet ifade ettiklerine ve bu misillü müfevvez gayrimenkuller mütefevvizin malı addolunacağına ve onun kablet tescil vefatıyla mirasçılarına intikal edeceğine kıyasen bir hissei şayianın tefvizi henüz tapuya kaydedilmemiş olsa dahi ayni gayrimenkulde satılan diğer bir hisse hakkında mütefevvizin müsteri aleyhine şufa davası ikamesine salahiyeti vardır bu içtihada göre ve sayılı kanunlara göre kesinleşen tahsis ve tafviz kararlarında mülkiyet tescilden önce kazanılır aynı şey bugün yürürlükte olan da da kabul edilmiştir gerçekten de söz konusu maddede aynen bu kanun hükümlerine göre verilen taşınmaz malların temlikine vali ve kaymakamlar yetkilidir dağıtım defter veya kararlarının vali veya kaymakamlarca onanması temliktir onaylı defter veya kararlardaki miktarlar geçerlidir verilen taşınmaz mallar temlik tarihinde yaşayan aile fertleri adına eşit hisselerle temlik ve tapuya tescil ettirilir hükmü yer almaktadır bu sonuç da mülkiyetin onay gününde geçeceğini ifade etmektedir sayılı kadastro kanununun maddesinin ve fıkralarında getirilenesas sayısı karar sayısı olanaktan yararlanılabilmesi için ilk şart taşınmazın kanunun yürürlüğe girdiği tarihte taşınmazın hazinenin mülkiyetinden çıkmamış olması veya amme hizmetine tahsis edilmiş olmaması gerekir sapanoğlu süleyman sayılı kadastro kanunu baskı ankara anayasanın mülkiyet hakkı kenar başlıklı maddesi şöyledir herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz mülkiyet hakkı niteliği itibari ile tabii bir hak bir insan hakkıdır mülkiyet hakkı özel hukuk alanında da kamu hukuk alanında da korunmaktadır korumanın başında anayasa gelmektedir anayasa mülkiyet hakkını temel hak ve hürriyetler arasında göstererek koruma altına almıştır anayasanın ve maddelerinde bu hususa işaret olunmuştur mülkiyet hakkı i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi hükümlerine göre de korunmaktadır gerçekten de anılan sözleşmenin numaralı ek protokolünün mülkiyetin korunması başlığını taşıyan maddesine göre her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir yukarıdaki hükümler devletlerin mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez hükmü ile mülkiyet hakkı i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ile teminat kapsamına alınarak keyfi müdahalelerden korunmak istenmektedir başpınar veysel mülkiyet hakkını i̇hlâl eden müdâhaleler ankara vd avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre mülk kavramı mevcut malları kapsadığı kadar istida sahibinin bir mülkiyet hakkından efektif istifade etme meşru beklentisini ileri sürmesine neden olacak alacaklar da dahil olmak üzere mamelek değerlerini de kapsayacağı belirtilmektedir buna karşın halihazırda bihakkın kullanılamayan bir mülkiyet hakkının tanınanacağı beklentisi nolu protokolün maddesi anlamında bir mülk olarak değerlendirilemez almanya aleyhine prince hansadam de liechtenstein davası gc no §§ cedh viii çek cumhuriyeti aleyhine gratzinger et gratzingerova davası karar gc no cedh vii slovakya aleyhine kopecký davası gc no cedh ix diğer taraftan avrupa i̇nsan hakları mahkemesi nolu protokolün maddesinin mülk edinme hakkını garanti etmediğini hatırlatmaktadır belçika aleyhine van der mussele davası kasım tarihli karar seri no sayfa kopecký sözü edilen madde anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu belirtildikten sonra bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği ve mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı ifade edilmiştir mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren bir haktır mülkiyetin anayasal garantisi maliki klasik anlamda yalnız devlet müdahalesine karşı değil diğer sosyal güçlerin ve üçüncü kişilerin müdahalelerine karşı daesas sayısı karar sayısı korunmaktadır bu manada devlet bir taraftan kendi organları vasıtası ile özel mülkiyete haksız müdahalede bulunmama ödevini taşırken diğer taraftan da diğer sosyal güçlerin ihlallerini önlemek için tedbir almak ödevini taşımaktadır challaye felicien mülkiyet tarihi çevturgut aytuğ bası i̇stanbul avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine göre mülkiyet hakkı mutlak olmayıp genel yarar amacına yönelik bazı kısıtlamalara konu olabilecektir mülkiyet hakkı nolu ek protokolün maddesinde açıkça öngörülmüş kısıtlamalara tabidir mülkiyete saygı ilkesi maddenin açıkça izin verdiği özel müdahale şekilleri dışındaki her türlü müdahaleyi yasaklayan niteliktedir bu yolla mülkiyet hakkına genel bir koruma getirilmiştir mülkiyet hakkından yoksun bırakma ancak kanunla ve milletlerarası hukukun genel ilkelerine uygun olarak yapılabilir mülkiyet hakkının kullanımını düzenleme ise ancak kanunla yapılabilir sözleşmenin tamamına egemen olan ölçülülük ilkesi mülkiyet hakkının sınırlandırılması bakımından da geçerlidir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihadında mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirin hem amaçla orantılı hem de bu amacın gerçekleştirilmesine elverişli olması gerekir güriz adnan hukuk başlangıcı bası ankara bu şartlardan birinin dahi yerine getirilmemiş olması ai̇hm kararlarına göre sözleşmenin ihlal edildiği anlamına gelmektedir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında sınırlamaların da temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle uyum içinde bulunması zorunludur denilmiştir anayasal açıdan dokunulamayacak öz her temel hak ve özgürlük açısından farklılık göstermekle birlikte kanunla getirilen sınırlamanın hakkın özüne dokunmadığının kabulü için temel hakların kullanılmasını ciddi surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel olmaması ve etkisini ortadan kaldırıcı bir nitelik taşımaması gerekir anayasanın maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder ölçülülük aynı zamanda yasal önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını da içeren bir ilkedir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı anayasanın maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür ayrıca mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir anayasada mülkiyet hakkının kapsamı diğer bazı maddelerde yer alan hükümlerle çerçevelenmiştir bu bağlamda kıyılara ilişkin üncü toprak mülkiyetine ilişkin üncü kamulaştırmayı düzenleyen ncı tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin üncü tabii servet ve kaynaklara ilişkin inci ormanlara ilişkin uncu ve inci maddelerde anayasanın inci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı güvencesinin çerçevesini belirleyen kurallar yer almaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararıesas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre kişi mülkiyetten yoksun bırakılmamalıdır malikin hukuki haklarının ihlal edilmesi mülkten yoksunluğun esasını oluşturmaktadır fakat daha genel olarak mahkeme sadece resmi bir kamulaştırmanın yapılıp yapılmadığını veya mülkiyetin kazanımını değil aynı zamanda fiili de facto bir kamulaştırmanın yapılıp yapılmadığının tespiti için durumun koşullarını da inceleyecektir yine avrupa i̇nsan hakları mahkemesi devletin bireyi sahip olduğu mülkiyet hakkından yoksun bırakıp bırakmadığına bakmaktadır bu yoksunluk bir resmi kamulaştırma şeklinde olabileceği gibi fiili de facto bir kamulaştırma yani el koyma durumunda da söz konusu olabilir papamichalopoulos yunanistana karşı davasında başvurucuların değerli arazisi yılında diktatörlük döneminde devlet tarafından alınarak donanmaya tahsis edilmiş ve donanma da sonradan bu arazide bir donanma üssü inşa etmiştir bu tarihten itibaren başvurucu mülkünü etkin bir şekilde kullanamamış ya da satamamıştır mahkeme davalı devleti fiili de facto kamulaştırmadan ötürü sorumlu tutmuştur avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine koşut olarak çoğu zaman ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkelerini bir arada kullanmakta ve meşru bir nedene dayansa bile yasal sınırlamanın demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliği taşımasını aramaktadır bu ilkeler bizim anayasamızda temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel bir koruma maddesi olan üncü madde içinde yer aldığına göre ai̇hmnin bu yaklaşımının temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı tüm yasal düzenlemelerde göz önünde tutulması insan hakları kavramının evrensel niteliğine de uygun düşer i̇tiraz konusu sayılı kadastro kanununun maddesinin fıkrası anayasanın ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesine aykırılık teşkil etmektedir öncelikle mülkiyet hakkının sadece kamu yararı ile sınırlandırılabileceğini belirten anayasa hükmü ihlal edilmektedir i̇tiraza konu maddede kamu yararı olmaksızın sadece hazinenin mülkiyetinden çıkmış bulunan veya amme hizmetine tahsis edilen taşınmaz mallar hakkında bu maddenin uygulanmayacağı düzenlenmiştir sayılı türk medeni kanununun fıkrasının son cümlesi mülkiyet hakkının kanunun fıkrasında yazılı koşulların gerçekleştiği anda kazanılacağını kabul etmiştir hal böyle olunca hazine adına tapulu taşınmazlarla ilgili olarak zilyetliğe dayalı hak talebi mümkün bulunmaktadır ancak şüphe yok ki bu hakkın herkese karşı ileri sürülebilmesi kural olarak tapu siciline tescil edilmesine bağlıdır yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca kural olarak hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar sayılı türk medeni kanununun ya da sayılı kadastro kanununun maddesinde yazılı zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılması halinde hazine tapusu kıymetini kaybetmekte ve zilyet lehine tescil kararı verilmesi gerekmektedir hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunu kanıtlayan kişiler lehine tescil kararı verilmesi gerekmektedir farklılık taşınmaz mülkiyetinin hazinenin elinden çıkması yani taşınmazın hazine tarafından üçüncü kişilere temlik edilmesi halinde ortaya çıkmaktadır i̇dari yoldan oluşan hazine tapusunun hazine tarafından üçüncü kişiye temlik edilmesi halinde ilk kez hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyetlikle mülk edinme koşulları lehine oluşan kişinin bu hakkını üçüncü kişiye karşı ileri sürebilmesi sayılı türk medeni kanununun ve devamı maddeleri uyarınca üçüncü kişilerin iyiniyetli olmaması şartına bağlıdır üçüncü kişinin iyiniyetli olması halinde zilyetliğe dayanarak hak talep edenlerin ayni hakkı bedele dönüşür ve koşulları varsa genel kurallara göre hazineden tazminat talebinde bulunabilirler sayılı kanun uyarınca oluşan tapu kayıtlarına ilişkinesas sayısı karar sayısı olarak sayılı kadastro kanununun maddesi özel hükümler içermektedir maddenin birinci fıkrası yukarıda açıklanan genel uygulamaya paralel olup hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar lehlerine kanunun öngördüğü zilyetlikle iktisap koşulları gerçekleşen kişiler adına tescil kararı verileceği belirtilmektedir maddenin üçüncü fıkrası ise kanunun yürürlüğe girdiği tarihte hazinenin mülkiyetinden çıkmış bulunan veya amme hizmetine tahsis edilen taşınmaz mallar hakkında birinci fıkranın uygulanmayacağına amirdir bu fıkrayla ilgili yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca hazine aleyhine zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil davasının açıldığı tarihte hazinenin mülkiyetinden çıkmış yani başkasına temlik edilmiş ya da kamu hizmetlerine tahsis edilmiş bulunan taşınmazlarda tapu kaydının iptali istenemeyecektir yargıtay hukuk dairesinin tarih ve sayılı kararı hazinenin mülkiyetinden çıkmış bulunan taşınmazların kimin mülkiyetine geçtiğinin bir önemi bulunmamaktadır davamıza konu olayda olduğu gibi özel bir teşebbüs olan et ve balık kurumuna taşınmaz devredilmiş ise malik taşınmazın adına tescili talep edemeyecektir hiçbir kamu yararı yokken mülkiyet hakkı ortadan kalkmaktadır bu anlamda tazminat isteme haklarının olduğundan söz edilmesi mümkün ise de mülkiyetin tazminata eş değer kabul edilmesi mümkün değildir kamu hizmetine tahsis edilmiş taşınmazlar da ise tahsis işleminin yargı denetimine açık olmaması yanında tüm kamu hizmetine tahsis işleminde kamu yararı olduğunu söylemek mümkün değildir başka bir ifade ile kamu hizmetine tahsis eşittir kamu yararı değildir bu ise anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ürünlerden yararlanma ve tasarruf imkânı veren temel bir haktır tmk i ay i anayasanın temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir çağdaş demokrasiler temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan veya kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil koşulları nedeni yöntemi kısıtlamaya karşıesas sayısı karar sayısı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir özgürlükler ancak anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen nedenlerle ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilir mülkiyet hakkının içerik ve sınırlarını belirleme yetkisi yasalara bırakılmışsa da bu konuda yasa koyucuya mutlak bir yetki de verilmiş değildir aksi görüşün kabulü mülkiyet hakkının anayasa tarafından güvence altına alınmış olmasına aykırılık oluşturucaktır kamu tüzel kişilerinin her hangi bir şekilde kamulaştırma yapmadan bir taşınmaz üzerine kamu yararı amacıyla köprü yol veya herhangi bir tesis yapmaları kamulaştırmasız el atmadır anayasanın maddesinde güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına sayılı kadastro kanununun maddesinin fıkrası her türlü dava açma hakkının engellenmesi ve taşınmazın hiçbir karşılık ödenmeden idareye geçmesi mülkiyet hakkının sınırlanmasını aşan hakkın özünü zedeleyen bir durumdur bu nedenlerle kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstünlüğü ilkelerine kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hak ve özgürlüklerin hukuk ilkeleri ve bunları somutlaştırıp ifade eden anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir yasa koyucu tarafından iptali istenen maddede olduğu gibi devletin veya bir kamu tüzel kişisinin kamulaştırma işlemi olmaksızın temel insan haklarından olan mülkiyet hakkını ihlal edecek şekilde mülkiyet hakkına müdahale etmesi bireylerin sahip oldukları taşınmazları üzerinde özgürce tasarruf etmelerinin engellenmesi mülkiyet haklarının ellerinden alınması hukuk devleti ilkesine de aykırıdır ayrıca hukukun evrensel ilkelerine saygı duymak hukuk devleti olmanın gereğidir hukukun genel ilkelerinden birisi de mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliği başka bir anlatımla mülkiyet hakkının zamanaşımına uğramamasıdır i̇ptali istenilen kanun maddesi türk medeni kanununun hükümleri ile mülkiyet hakkı kazanıldıktan sonra mülkiyet hakkının sınırlanması sonucunu douğurmakta hatta mülkiyet hakkını ortadan kaldırılmaktadır devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olması kazanılmış haklara saygı duyulmasını gerektirir kazanılmış haklara saygı ilkesi hukukun genel ilkeleri ve hukuk devleti kavramı içerisinde yer alır bu ilkenin temel amacı ise bireylerin hukuk güvenliğini sağlamaktır açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın maddesine de aykırıdıresas sayısı karar sayısı öte yandan avrupa i̇nsan haklarının ve temel özgürlüklerinin korunmasına i̇lişkin sözleşmeye ek protokolün maddesi uyarınca avrupa i̇nsan hakları mahkemesi önüne gelen değişik davalarda kamulaştırmasız el atlamalarını mülkiyet hakkına aykırı bulmuştur mahkeme papamichalopoulos yunanistan no carbonara venturei̇talya no ve belvedere alberghiera srl i̇talya no davalarında yunan deniz kuvvetleri ve i̇talyan belediyelerinin kamulaştırmasız elatmalarını mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı anayasanın temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanacağı ve bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzenine ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağına ilişkin maddesinin emredici olarak düzenlenen ‘ölçülülük prensibi de iptali istenilin kanun maddesine aykırı olacaktır i̇ptali istenilen kanun maddesinin mülkiyet hakkına yönelik bir sınırlama olduğu açıktır mülkiyet hakkına yönelik bu sınırlamanın kamu yararı amacıyla getirildiği ve kanunla düzenlendiği görülmektedir bu amaçla getirilen sınırlamanın ayrıca anayasanın maddesinde düzenlenmiş ölçülülük ilkesine de uygun olması gerekmektedir ölçülülük ilkesi elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir ölçülülük ilkesi gereğince devlet sınırlandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür i̇ptali istenen ibareler ile hazine adına kayıtlı olmayan ve kamu hizmetine tahsis edilen taşınmazlar için dava yolunun engellenerek istikrar ve dolayısıyla kamu yararı sağlanmaya çalışıldığı düşünülerek elverişlilik ilkesine uygun sayılabilir ancak ölçülük ilkesinin diğer alt ilkesi olan gereklilik açısından da söz konusu yasağın değerlendirilmesi gerekmektedir bu açıdan iptali istenen ibareler değerlendirildiğinde kamulaştırma prosedürü ortadan kaldıran keyfiliklere yol açabilecek düzenlemenin gereklilik ilkesine uygun olmadığı aşikadır hukuk devleti ilkesinin geçerli olduğu demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın bu sınırlamayla takip edilen amacın gerektirdiğinden daha fazla olması kabul edilemez anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararının muhalefet şerhi avrupa i̇nsan hakları mahkemesi i̇nsan hakları uluslararası komisyonu ile anayasa mahkemesi içtihatlarına göre ölçülülük testi uygulanırken kısıtlamanın orantılı olup olmadığı yani müdahalenin pozitif ve negatif yönleri arasında bir denge bulunup bulunmadığı müdahalede kullanılan vasıta yerine meşru amaca ulaşmaya imkan veren ama aynı zamanda hakkı daha az kısıtlayan bir ikame vasıta bulunup bulunmadığı ile belirlenir meşru amaç ile kullanılan vasıta arasında makul bir orantılılık varsa müdahale haklı kabul edilebiliresas sayısı karar sayısı i̇tiraza konu kanun eşitliği bozan meşru amacı kamu yararını sağlamaktır oysa kamu yararı olmadan salt hazinenin mülkiyetinden çıkmış veya kamu hizmetine tahsis edilmiş taşınmazlarda mülkiyet hakkının ortadan kaldırılması orantılı olmadığı gibi keyfiliğe de yol açacak niteliktedir gerçekten toprak yapısı coğrafi konumu kullanım amacı vb özellikleri aynı olan dava konusu taşınmazın sınır komşusu taşınmazlarda da nolu toprak tevzii komisyonu çalışmalarda bulunmuş aynı gerekçelerle komşu parselleri hazine adına tapuya tescil etmiştir kadastro çalışmaları ve akabindeki yargılama faaliyetleri sonucu komşu parseller özel mülk olarak tescil edilmiştir oysaki ortada hiçbir farklı bir gerekçe yokken yapılan tahsis işlemi uygulanacak kanun maddesini değiştirmektedir i̇ptali istenen kanun maddesi de özel mülkiyete imkan vermemektedir bu durum eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi keyfiliklere yol açmakta ve kamulaştırma prosedürünü de ortadan kaldırmaktadır adil dava hakkı da ihlal edilmektedir i̇ptali istenilen hüküm anayasanın herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğuna ilişkin maddesinin de ihlalidir anılan madde gereğince dava açama hakkı ortadan kalkmaktadır anayasasında mülkiyet hakkı sosyal ve i̇ktisadi haklar ve ödevler başlıklı üçüncü kısımda maddede düzenlenmişken anayasasında mülkiyet hakkı daha da güçlendirilerek dokunulmaz vazgeçilemez devredilemez nitelikteki temel haklar ve ödevler başlıklı ikinci kısımda maddede düzenlenmiştir bundan amaç mülkiyet hakkına gerek kişilerin gerekse devletin azami ölçüde özen göstermesidir önemle belirtilmelidirki adil yargılanma hakkı yalnızca anayasa ve yargılama hukukunun önemli bir parçası olmakla kalmamış türkiyenin de taraf olduğu uluslararası antlaşmalarla da güvence altına alınmıştır bilindiği üzere anayasasının maddesine göre usulünce yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmünde olup kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir bu bağlamda avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi de adil yargılanma hakkını düzenlemiştir yargıtay hukuk genel kurulu tarih ve sayılı kararı bu nedenle bir başvurunun etkin olabilmesi için başvuru konusunda öngörülen sürenin ve yöntemin de makul olması gerekir mülk sahibi tarafından hazinece yapılacak tahsis ve mülkiyetin devrine karşı dava ha
4,121
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gereçle bölümü şöyledir sanık hakkında ihava kuvveti komutanlığı askeri savcılığının gün ve esas ve karar sayılı iddianamesi ile sayılı ascknun nci maddesinde düzenlenen hizmette tekasül dolayısıyla harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçundan kamu davası açılmış olup bu suçtan mahkememizde yargılaması devam etmektedir söz konusu ascknun inci maddesi olan tekasül dolayısıyla esliha ve harp malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olanlar hükmü tsk personelinin hizmette tekasül taksir ile ile herhangi hizmete müteallik bir şeyin hasara uğratılması durumunda söz konusu şahıs hakkında ceza yargılaması yapılıp hem ceza yargılaması çerçevesinde ceza verilmekte hem de tazmin hukuku uygulanarak söz konusu zarar tahsil edilmektedir sivil kamu kurumunda görevli kamu personellerinin taksir dolayısıyla herhangi bir kamu malına zarar vermeleri durumunda ceza yargılaması yapılmamakta sadece tazmin hukuku icra edilmektedir özellikle askerlik hizmetini yapan er ve erbaş personelin kendilerine zimmetli askeri araçlar ile yapmış oldukları trafik kazalarından ötürü ceza yargılanmasına tabi tutulmaktadır söz konusu kamu zararının ödenmiş olması şüpheli sanık kasko şirketi vs tarafından bile kamu davasının açılmamasını veya açılan davada davanın düşmesini sağlamamaktadır askeri araçta meydana gelen hasarın sanık tarafından bedeli ödenmek suretiyle giderilmiş olması ascknun nci maddesinde öngörülen cezai sorumluluğu ortadan kaldırılmaz asyrgd sanığın sevk ve idaresindeki araçla geri manevra yaparken dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu trafo cihazının klavuz kablosunu çiğneyip hasara uğrattığı ve bilirkişinin inandırıcı gerekçelerle açıkladığı gibi oranında kusurlu olduğu anlaşıldığından yerel mahkemenin hizmete tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçundan dolayı tesis ettiği mahkumiyet hükmünde ve bu karara ilişkin kabul ve değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir asyrgd k toptbklığında görevli olan sanığa askerlik hizmet ve görevi gereği tarihinde el senedi ile otobüs aracının el senedi ile zimmetle teslim edildiği bu aracın üzerinde top dürbününün de bulunduğu tarihinde intikal yapılırken söz konusu dürbünün ağaç dalına takılması sonucu kırıldığı bu kırılma sonucunda dürbünün heke ayrıldığı ve tl tutarında hazine zararının oluştuğu bilirkişinin raporunda sanığın olayda oranında kusurlu olduğu belirttiği böylelikle sanığın hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçunu işlediği maddi vakıa olarak anlaşılmaktadır as yrg k sanık terhisli jer in jgnklığı özel ulştbklığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken plakalı i̇veco marka minibüsün şoförü olarak görevlendirildiği bu aracın kendisine tarihinde teslim edildiği bu aracı kullanabileceğine dair askeri ehliyeti de mevcut olan sanığın günü saat sıralarında aracıyla jgnklığının bakanlıklar ve beştepe karargahlarında görev yapan personelden eryaman istikametineesas sayısı karar sayısı gidecek olanları evlerine götürmek maksadıyla intikale başladığı i̇stanbul yolu üzerinde bulunan makromarket isimli işyerinin yakınlarına geldiklerinde sanık ile aynı istikamete seyir halinde olan bir kamyonun sanığın kullandığı aracı sollayarak önüne geçmesinin ardından ani bir şekilde yavaşlaması üzerine sanığın kullandığı askeri aracın duramayarak plakası tam olarak tespit edilemeyen bu kamyona arkadan çarptığı bahse konu kamyonun trafik kazasının ardından durmayarak yoluna devam ettiği askeri araçta ytl tutarında hasar meydana geldiği olayda sanığın tam kusurlu olduğunun ve araçta meydana gelen hasarın mühimce olduğunun bilirkişi marifeti ile tespit olunduğu bu suretle sanığın üzerine atılı hizmette tekasülle askeri malzemenin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçunu işlediği anlaşılmaktadır asyrgd k sanığın tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza sonucunda kullanmakta olduğu plakalı askeri araçta sağ ön çamurluk sağ ön sinyal sağ ön far sağ ön tampon plastiği panjur plastiği kısımlarının hasar gördüğü anlaşılmış olup aracın bu hali ile hareket etmesi mümkün olmakla birlikte tahsis amacına yönelik bir göreve ve dolayısıyla trafiğe çıkmasının uygun olması aracın onarılması ve hasara uğrayan malzemenin yenilenmesi süresince tahsis amacından uzak kalmış olması ve tamiri için zaman masraf ve emek harcanmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde askeri araçta oluşan hasarın askeri yargıtayın yerleşik kararları doğrultusunda mühimce olduğu bu itibarla askeri yargıtay inci dairesinin hasarın mühimce olmaması nedeniyle hükmün esastan bozulmasına ilişkin tarihli ve sayılı ilamının yerinde olmadığı ve dolayısıyla askeri mahkemenin atılı suçun oluştuğuna ilişkin kabulünün isabetiyle olduğu sonucuna varılmıştır asyrgdrlkrl k i̇zmirdeki birliğinde askerlik görevini yapmakta olan sanığın tarihinde sevk ve idaresindeki plakalı ford transit marka askeri araçla seyir halinde iken önünde seyretmekte olan plakalı araca arkadan çarpma suretiyle askeri aracın toplam ytl tutarında mühimce hasarına sebebiyet verdiği araç hasar bedelini rızasıyla ödediği ve böylece atılı suçu işlediği anlaşılmakla kanıtlara ve hukuka uygun gerekçelerle ve alt sınırdan ceza tayiniyle yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır asyrg k görevi kötüye kullanma suçu ile tekâsül dolayısıyla esliha ve harb malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olma suçlarının mukayesesi ve anayasal hükümlerle değerlendirilmesi sayılı ascknun nci maddesine göre vazife veya hizmette tekasül dolayısıyla bir gemi veya tayyarenin veya esliha ve harb malzemesinden birinin mühimce hasara uğramasına sebep olan üç seneye kadar hapsolunur tekasül üşenme üşengeçlik gevşeklik tembellik anlamlarına gelmektedir madde görevinde ihmal gösteren kişinin bu eylemiyle zarar meydana gelmesi durumunda cezalandırılacağını düzenlemektedir burada suçun manevi unsurunun kast mı yoksa taksir mi olduğu hususu madde metninden anlaşılamamakla birlikte zarar sonucu doğan eylemin görevi ihmalden kaynaklandığı ve suçun konusunun mal olduğu bir nebze söyleyebilir görevi kötüye kullanma suçu ise tck md de düzenlenmiştir bu maddeye göre kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gerekleriniesas sayısı karar sayısı yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır burada geçen kamu zararı ibaresi açıklanmaya muhtaçtır madde gerekçesinde görevin gereklerine aykırı davranış dolayısıyla kamu açısından bir zarar meydana gelmiş olabilir örneğin orman alanında veya kamu arazisinin işgaliyle yapılan işyeri veya konutlara elektrik su gaz telefon ve yol gibi alt yapı hizmetleri götürülmekle görevin gereklerine aykırı davranılmış olabilir açıklaması yapılmıştır kanun cezalandırma için somut bir zararın meydana gelmesini aramaktadır somut bir zararın meydana gelip gelmediğinin tespitinde sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun maddesinde yer alan kriterler dikkate alınmaktadır anılan maddeye göre kamu zararının belirlenmesinde i̇ş mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması mal alınmadan iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması transfer niteliğindeki giderlerde fazla veya yersiz ödemede bulunulması i̇ş mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması i̇dare gelirlerinin tarh tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması kamu kaynakları ile yükümlülüklerinin yönetilmesi değerlendirilmesi korunması veya kullanılmasında gerekli önlemlerin alınmaması veya özenin gösterilmemesi suretiyle öz kaynağın azalmasına sebebiyet verilmesi mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması gibi esaslar dikkate alınmaktadır bu kriterlerin esas alındığı yargıtay kararları için bkz ycgk ycgk görüldüğü üzere bu suç tipinde fiziki olarak varolan bir malın tahrip olmasından değil kamunun var olan kaydi ve efektif zenginliklerinin zarara uğratılması söz konusudur fiziki olarak var olan bir malın zarara uğratılması tck md de suç olarak düzenlenmiş manevi unsuru kast olarak belirlenip kamu malı olması ağırlaştırıcı neden kabul edilmiştir i̇rdelenmesi gereken bir diğer husus ise suçların manevi unsurlarıdır görevi kötüye kullanma suçunda geçen görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek ibaresinden yola çıkarak kamu görevlisinin ayrıca dikkatsizlik tedbirsizlik meslek ve sanatta acemilik gibi taksiri belirten ifadeler kullanılmadığı için bu suçun taksirle işlenemeyeceği kabul edilmektedir bu suç ancak kasten işlenebilen bir suç olarak karşımıza çıkmaktadır i̇ptali istenen asckda yasa metninde ise tekasül gibi bir kavramdan bahsedilmiştir muğlak manevi unsur bakımından kategorize edilemeyen bu terim dolayısıyla trafik kazası yapan asker kişiler hakkında askeri aracın zarara uğraması durumunda tekasül dolayısıyla esliha ve harb malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olma suçundan ceza davası açılmakta taksirle görevi ihmal ya da taksirle mala zarar verme gibi genel ceza hukukunda yer almayan ceza sorumluluğu alanı ortaya çıkmaktadır kanunların genel soyut objektif ve anlaşılabilir olması gerekmektedir i̇ptali istenen kanun maddesindeki tekâsül kelimesi taksir şeklinde anlaşılmakta ve bu da anayasada yer alan hukuk devletiyle uyuşmayan sonuçlar doğurmaktadır ceza kanunlarının açık olması gereklidir çünkü suç ve cezada kanunilik ilkesi ceza hukukunun temel ilkesidir mala karşı suçlarda taksirle sorumluluğunun kaldırıldığı taksirle görevde ihmalin olmayacağı yönündeki güncel ve çağdaş düzenlemeler karşısında asker kişilerin büyük mağduriyetine neden olan bu suç tipinin anayasada yer alan hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılması mümkün değildir askerlerin yaptıkları hizmet içinde yer aldıkları statü gibi mazeretler kişilerin müphem ve kanunda yer almayan düzenlemeler gereği cezalandırılması sonucunu haklı kılmayacaktır aynı kamu görevini yerine getiren sivil resmi kurum şoförünün taksirle kaza yapması halinde görevi ihmal ya da taksirle mala zarar verme sorumluluğu doğmaz iken asker kişinin aynıesas sayısı karar sayısı olayda taksirli hareketinden ceza sorumluluğu doğmaktadır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile anayasanın maddesinde yer alan suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olan bu maddenin iptali gerekmektedir ahmet sacit müderri̇soğlu sayılı tcknun üncü maddesinde adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi madde suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ceza kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk dil din mezhep milliyet renk cinsiyet siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri felsefi inanç milli veya sosyal köken doğum ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz türkiye cumhuriyeti anayasasının ve uncu maddeleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasanın ve uncu maddelerinden anlaşıldığı üzere türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olup kanun önünde herkes eşittir yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü cezayı ağırlaştırıcı veya hafifleştirici tutum ve davranışların neler olacağı hangi cezaların para cezasına çevrilebileceği veya tecil edilebileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir ancak anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu uygulamakla yükümlü devlet anlayışını yansıttığından suçla ceza arasında akla uygun kabul edilebiliresas sayısı karar sayısı amaçla uyumlu bir orantının sağlanması hukuk devleti olmanın gereğidir anayasa mahkemesinin gün ve esas sayılı kararı anayasanın maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı hukuksal durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve yasalarla kişiler arasında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır ceza hukukunun toplumun kültür ve uygarlık düzeyi sosyal ve ekonomik yaşantısıyla bağlantısı bulunması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihi devletin ceza siyaseti ile ilgilidir bu bağlamda ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından yasa koyucu anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak hangi yöntemlerin uygulanacağı toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici sebep olarak kabul edileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir yasa koyucu farklı hukuksal konumda olan kişileri farklı yaptırımlara tâbi tutabilir söz konusu kamuya ait askeri aracı kullanan asker kişiler ile kamuya ait sivil aracı kullanan sivil kişilerin farklı hukuksal konumda olduklarını söylemek mümkün değildir öte yandan yukarıda sayılan nedenler sadece askerlik hizmeti için değil pek çok diğer hizmette ve meslekte de geçerlidir askerlik hizmet ve gerekliliklerinin farklılık arz etmesi farklı muamele yapılması için sağlam bir gerekçe oluşturmaz öyle olsaydı her meslek grubu için ayrı ayrı düzenlemeler yapılması gerekirdi örneğin polislik mesleğinde veya her hangi bir kamu kurumunda kamu aracı kullanan şahsın kaza yapıp araca zarar vermesi durumunda meri ceza kanunlarımızda mevcut olmayan taksirle kamu malına zarar suçundanceza verilmesi gerekecekti bu durumda gerek trafik kazalarında gerekse her türlü taksirli davranışlar tazminat sorumluluğun yanında cezai sorumluluğu doğuracaktı askerlik görevini yerine getirenlerin suç işlememesine dönük tedbirlerin alınmasının askeri disiplinin sağlanması açısından gerekli olduğu açıktır bununla birlikte askeri disiplini korumak ve tesis etmek amacıyla getirilmiş bir kuralın bireyin hak ve özgürlüklerini daraltması taksirli davranışlarından doğan kamu malına verdiği zarardan zararın karşılanmış olması durumunda dahi dolayı askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren cezai müeyyideye tabi tutulması ve adalet duygusunun zedelenmesine yol açması da kabul edilemez bu durum anayasanın maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesinin ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır asker kişilerin bir kısmı için askerlik gönüllü olarak tercih ettikleri bir meslekken diğerleri için zorunlu olarak yaptıkları bir görevdir zorunlu olarak askerlik görevini yapan asker kişilerin özgürlüklerinin askerlik hizmeti süresince kısıtlandığını düşündüğümüzde her hangi bir gönüllülük esasına dayanmayan tamamen yapmak zorunda kaldıkları görevlerden biri olan araç şoförü vazifesini ifa ederken taksirli olarak her hangi bir trafik kazasına karışmaları durumunda askeri suç olarak tanımlanan bir fiil için sivil şahıslardan farklı cezai muameleye tabi tutularak taksirle kamu malına zarar verme suçu ile yargılanmaya tabi tutulmaları anayasanın maddesinde vücut bulan eşitlik ilkesine aykırıdır askerlikesas sayısı karar sayısı görevinin kendine has özelliklerinden dolayı asker kişiler ile sivil kişiler arasında farklı muameleye neden olan her durumun meşrulaştırılmasının bir gerekçesi olamaz asker ve sivil kişiler arasında elbette farklılıklar vardır ama bu farklılıklar asker kişiler aleyhine temel hak ve özgürlükler anlamında eşitsizlik yaratmak için kullanılmamalıdır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da hukukun evrensel temel ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür hukukun temel ilkeleri arasında yer alan eşitlik ilkesine anayasanın maddesinde yer verilmiştir buna göre yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır söz konusu her hangi bir kamu aracını kullanan görevli kamu personelleri arasında farklı bir hukuksal eşitlikdurumunun olduğunu söylemek mümkün değildir yapılan iş yüklenilen görev aynı olmakla birlikte aradaki fark sadece birinin üniforma giymesi diğerinin üniforma giymemesi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir yasa koyucunun suç ve cezaların belirlenmesinde takdir yetkisi olmakla birlikte bu yetkisini kullanırken suç ile ceza arasındaki adil dengeyi sağlaması ve öngörülen cezanın cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmede elverişli olması gibi esasları dikkate alması zorunludur suçların ağırlığı kamu düzeni için oluşturduğu etki ve ceza siyasetinin gereği olarak suçların ve cezalarının belirlenmesinde yasakoyucunun takdiri anayasa ve ceza hukukunun temel ilkeleriyle sınırlıdır oysa askeri ceza kanununun inci maddesi vazife veya hizmette tekasül dolayısıyla bir gemi veya tayyarenin veya esliha ve harb malzemesinden birinin mühimce hasara uğramasına sebep olan üç seneye kadar hapsolunur düzenlenirken ne çağımızın hukuk mantalitesi vardı ne de çağımızın sosyoekonomik durumu mevcuttu yasa koyucu askeri ceza kanununun inci maddesini düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilikgereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir askeri ceza kanununun inci maddesi ve müeyyidesi ölçülülük ilkesi ile bağdaşmamaktadır çünkü bireyin elinde olmayan nedenlerle ortaya çıkanesas sayısı karar sayısı maddi zararlardan dolayı ceza yargılamasına tabi tutulması ceza yargısının ruhu ile bağdaşmamaktadır yine bireyin elinde olmayan nedenlerle ortaya çıkan maddi zararlardan dolayı ceza yargılamasına tabi tutulması taksirle sebep olunan kamu malına zarar fiili sebebi ile yıla kadar hapis cezası ön görülmesi orantılılık ilkesi ile bağdaşmamaktadır hukuk devleti i̇lkesi yönünden askeri ceza kanununun inci maddesi ile korunan hukuksal değer gemi veya tayyarenin veya esliha ve harb malzemesinden birinin mühimce hasara uğramasına sebep olunmasıdır kamu malına zarar verme suçunu düzenleyen türk ceza kanununun madde ve fıkrası ile korunan hukuksal değer ise her türlü kamu malına kast manevi unsuru ile zarar verilmesidir uygulamada hemen hemen her türlü askeri malzemenin harp malzemesi olduğundan hareketle ceza davası açılmakta ve asker şahıslar taksirle kamu malına zarar vermeden ceza almaktadırlar bu husus özellikle trafik kazalarına karışan servis araçlarında kendini göstermektedir servis aracını kullanan askeri şahsın trafik kazasına karışması durumunda ceza davası açılmaktadır bu durum gerek ceza kanunlarının mantalitesi ile gerek hukuk devleti ilkesi ve eşitlik i̇lkesi ile de bağdaşmamaktadır kanunilik i̇lkesi yönünden hukukumuzda suçta ve cezada kanunilik olarak kavramlaştırılan ve anayasasının maddesinde düzenlenen ilke avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nci maddesinde yer almaktadır maddede hiç kimsenin işlendiği zaman milli veya milletlerarası hukuka göre bir suç teşkil etmeyen bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemeyeceği ve suç işlendiği zaman tertibi gereken cezadan daha ağır bir cezaya da çarptırılamayacağı hükme bağlanmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi konuyu değerlendirdiği bir kararında şu görüşleri dile getirmiştir mahkemenin görüşüne göre aşağıdakiler kanun tarafından öngörülmüş olma ifadesinden çıkan iki gerekliliktir öncelikle hukuk yeterince erişilebilir olmalıdır yurttaşın elinde yasa kurallarının uygun olanlarının eldeki olaya uygulanabildiğine dair bir gösterge olmalıdır ikinci olarak bir kural kişinin davranışını belirlemesine imkan verecek açıklıkla düzenlenmemiş olursa yasa olarak kabul edilemez birey eğer gerekiyorsa uygun bir tavsiye ile makul bir dereceye kadar belli koşullar altında belli bir davranışın hangi sonuçları doğurabildiğini öngörebilmelidir bu sonuçların mutlak bir kesinlikle öngörülebilir olması gerekmez deneyimler bunun olanaklı olmadığını da göstermektedir ayrıca kesin bir şekilde öngörebilme çok arzulanan bir şey iken aşırıya kaçan bir sertliği beraberinde getirebilir yasa değişime ayak uydurabilecek bir yapıda olmalıdır bu yüzden hukuk kuralları kaçınılmaz bir şekilde az veya çok belirsizmuğlak bir şekilde ifade edilmiştir ki bu hukuk kurallarının yorumu ve uygulanışı uygulamanın sorunudur tarihli sunday timesbirleşik krallık kararı parag bu ilke gereğince yasa hükmüne erişen bir bireyin bunu anlayabilmesi ve davranışlarını bu yasaya uygun şekilde düzenleyebilmesi için hangi fiillerin suç oluşturduğunun ve hangi fiil için ne tür bir yaptırım belirlendiğinin kanunda yeterli bir açıklıkta belirtilmesi gerekir oysa askeri ceza kanununun inci maddesi vazife veya hizmette tekasül dolayısıyla bir gemi veya tayyarenin veya esliha ve harb malzemesinden birinin mühimce hasara uğramasına sebep olan üç seneye kadar hapsolunur şeklindeesas sayısı karar sayısı ifade edilerek kanunilik i̇lkesi açıkça çiğnenmiştir tekasül söz konusu madde metninden anlaşılmamakta ayi̇m ve askeri yargıtay kararlarında taksir olarak kabul edilmektedir anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmaz denilerek suçun yasallığı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezanın yasallığı ilkesi getirilmiştir anayasada öngörülen suçta ve cezada yasallık ilkesi insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır anayasanın maddesine paralel olarak türk ceza kanununun maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yasada gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü cezayı ağırlaştırıcı veya hafifleştirici tutum ve davranışların neler olacağı gibi konularda takdir yetkisine sahip olmakla birlikte söz konusu yasanın yasa koyucu tarafından konulduğu tarihinde önemli olduğu yasanın konulduğu tarihin sosyal ekonomik ve kültürel durumunun göz ardı edilmemesi gerektiği düşünülmektedir asck almanya ve fransa askeri kanunlarından iktibas edilerek tarihinde kabul edilen tarihindeyürürlüğe giren ve neredeyse madde madde gerekçesi olmayan sadece genel gerekçesi olan savaş sonrası çıkartılan cumhuriyetin ilk yıllarına ait bir kanundur bu kanunun meri olduğu dönem boyunca ülkemiz çağ atlamış ülkemizin ekonomik durumu başta olmak üzere sosyal kültürel bir çok değişiklik geçirmiştir en önemli husus olan sayılı ceza yasamız baştan sona değişmiş günümüz şartlarına uygun hale getirilmeye çalışılmıştır ancak tarihli yürürlüğe girdiği tarihin ekonomik kültürel ve ceza mantalitesini taşıyan askeri ceza kanunu günümüz şartlarına uygun hale getirilmemiştir söz konusu şahısların bir an için farklı hukuki statüye sahip olduklarını varsayarsak yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz anayasa mahkemesinin içtihatlarında da açıklandığı üzere yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez yasaların uygulanmasında dil ırk renk cinsiyet siyasal düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması anayasa katında geçerli görülemez bu mutlak yasak birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara tâbi tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabiliresas sayısı karar sayısı durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi durumunda anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz eşitliği bozduğu ileri sürülen kural haklı bir nedene dayanmakta ise ya da kamu yararı amacı ile yürürlüğe konulmuş ise bu kuralın eşitlik ilkesini zedelediğinden söz edilemez ancak haklı neden veya kamu yararının anlaşılabilir amaçla ilgili ölçülü ve adaletli olması gerekir getirilen düzenleme herhangi bir biçimde birbirini tamamlayan birbirini doğrulayan ve birbirini güçlendiren bu üç ölçütten birine uymuyor ise eşitlik ilkesine aykırı bir yön vardır denebilir çünkü eşitliği bozduğu ileri sürülen kural haklı bir nedene dayanmamakta ya da kamu yararı amacı ile yürürlüğe konulmamış olmaktadır bu noktada tartışılması gereken konu askeri ceza kanununun inci maddesinde yer alan düzenlemenin haklı nedene dayanıp dayanmadığı yahut kamu yararı bulunup bulunmadığıdır askerlik hizmetinin disiplin anlayışına bağlı emir komuta zincirinin gerektirdikleri doğrultusunda ulusal güvenliğin sağlanmasındaki yeri düşünüldüğünde sivil yaşamdan farklı düzenlemelere konu olması askerî ceza politikasının kendine özgü bir yapı arz etmesi ve kimi tedbirlerin farklı şekillerde uygulanması gerektiği izahtan varestedir bu bakımdan kanun koyucu yasama faaliyetinde askerlik hizmetinin gereklerine göre istisnai düzenlemeler yapabilmektedir ancak söz konusu ascknun inci maddesi askerlik hizmetinin gereklerine göre istisnai bir düzenleme olmadığı olmaması gerektiği kanaatine varılmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık anayasanın ve yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasanın maddesinde ise insanın maddî ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın devletin temel amaç ve görevleri arasında bulunduğu ifade edilmiştir anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu ve hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı belirtilmiştir eşitlik ilkesiyle birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz asker kişiler ile siviller arasında yapılan ayırımın asker kişilerce yapılan hizmetin niteliğine ve bunun gereklerine dayandığı asker kişilerin durum ve konumlarındaki özellikler sebebiyle bazı konularda değişik kuralların getirilmesinin ve değişik uygulamaların benimsenmesinin gerekli olduğu kabul edilebilir ise de itiraz konusu kuralın askeri hizmetin bir gereği olmadığı söz konusu askeri şahsın askeri personeli servis ile eve vs bırakırken karıştığı bir trafik kazasında kendini gösterdiği bunun askeri hizmetle her hangi bir bağlantısınınesas sayısı karar sayısı olmadığı hakeza aynı durumla sivil kamu personelinin de karşılaşabileceği bir durum olduğu açıktır özellikleri ve görevleri arasında her hangi bir fark olmayan kamu aracı şoförlerinin aralarında fark bulunmayan aynı fiilden dolayı farklı hukuki mevzuata tabi tutulup sivil şahsın ceza yargılamasına tabi tutulmayıp asker şahsın ceza yargılamasına tabi tutulup aynı fiili yapan şahısların statüsüne bağlı olarak değişik yaptırım uygulanmasını gerektiren bu kural askerî hizmetin bir gereği olmadığı gibi ceza adaleti bakımından asker kişiler ile siviller arasında eşitsizlik yaratmakta asker kişi statüsündeki şahısların her hangi bir taksirli davranışından dolayı kamu malına zarar vermeden ceza yargılamasına maruz kalmalarına sebep olmaktadır i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin i̇nsan haklarını ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin maddelerine göre hiç kimse işlendikleri sırada millî veya milletlerarası hukuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ihmallerden ötürü mahkûm edilemez bunun gibi suçun işlendiği sırada uygulanan cezadan daha şiddetli bir ceza verilemez anayasanın ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır yasama organı kamu düzeninin korunması için ceza hukuku alanında düzenleme yaparken anayasal sınırlar içinde hareket etmek ve c
4,194
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararındaki gerekçe aynen şöyledir sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanununun nci maddesinin müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez hükmünü taşıyan son cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle iptali istemidir davacı özel kişiler tarafından hukukun yeterince bilinmemesinden kaynaklanan ve bizzat yazılan dava dilekçesiyle hazine adına kayıtlı iki parça taşınmazın tapu kayıtlarının iptali istenmiştir yargıtayımızın yerleşik ve haklı uygulamasına göre tescil istemi olmayan tapu i̇ptali davalarının görülmesine ve kabulüne imkan bulunmamaktadır çünkü kayıt iptal edildiğinde açıkta kalacaktır neticei talebin ıslah ile veya davalının muvafakatı ile değiştirilmesi de mümkün olmadığından bu durumda en fazla davacıya ikinci bir tescil davası açması için süre verilmesi dava açıldığında iki davanın birleştirilip karara varılması gerekmektedir mahkememizde yapılan yargılama sırasında davacılar kendilerine vekil tutmuşlar ve davacılar vekili eksikliği farkederek günlü dilekçesiyle neticei talebini değiştirmiş tapunun iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir davacılar vekilinin neticei talebi değiştirmekle yaptığı işlem humk arasında düzenlenen ıslah işlemidir kanunumuzun sistemine göre ıslah yolu ile sadece iddia ve savunmanın değiştirilmesi mümkündür humk son cümle uyarınca ıslah yolu ile neticei talep değiştirilemez ancak bu tanzim tarzı usul kanunumuzun ruhuna sistematiğine ve bütünlüğüne aykırı bulunmaktadır çünkü iddia ve savunmaların karşı tarafın muvafakatına bağlı olmak üzere her zaman yargılama sırasında değiştirilmesi mümkün bulunmaktadır islah yolu ile ise karşı tarafın muvafakat etmediği iddia ve savunmalar yanında neticei talebinde değiştirilebilmesi usul hukukumuz açısından daha uygun olacaktır i̇ptale konu kanun hükmünün tarihi boyutları ise şu şekilde bulunmaktadır bilindiği gibi ülkemizde ilk yürürlüğe giren usul kanunu hicri tarihli usulü muhakematı hukukiye kanunudur bu kanun yılına kadar muhtelif değişikliklerle yürürlükte kalmış olup fransa usul kanunundan iktibas alınmıştır kanunun ilk yürürlüğe girdiği metninde iptale konu hüküm yokken mart de yapılan değişiklikle hukukumuza girmiştir yılında yeni medeni kanun ve borçlar kanunu kabul edilince usulü muhakematı hukukiye kanunu tamamıyla yetersiz hale gelmiş ve yeni bir usul kanununun yapılması gerekmiştir neuchatel usul kanunu fransa usul kanunu ve almanya usul kanunları tercüme edilmiş memleketimizinde ihtiyaçları dikkate alınarak sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu hazırlanmış ve de yürürlüğe girmiştir i̇ptale konu hüküm mülga usulü muhakematı hukukiye kanununun ncü maddesi hükmüydü ve sayılı kanunda da aynen muhafaza edilmiştir mehaz fransa almanya ve neuchatel usul kanunlarında aynı hüküm yoktur sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ve bu şekilde yılında yürürlüğe girmiş olup zaman içinde çok sayıda defa değişikliğe uğramıştır yapılan değişiklikler kanunun bütünlüğünü bozduğundan yılından buyana çeşitli zamanlarda köklü bir şekilde değişiklikesas sayısı karar sayısı yapılmak istenmiş ancak her seferinde politik istikrarsızlıklar sebebiyle istenilen değişiklik gerçekleştirilememiştir bunun üzerine bir kısım maddelerin değiştirilmesi ile yetinilmiştir yılında i̇stanbul hukuk fakültesi öğretim üyesi ort prof mustafa reşit belgesay tarafından hazırlanan ve adalet bakanlığına sunulan kanun tasarısında iptale konu hüküm kaldırılmış bulunmaktadır aynı şekilde son olarak yılında zamanın adalet bakanı sayın seyfi oktay tarafından hazırlanan tasarının inci maddesinde de davacı ıslah yolu ile dava olunan şeyin miktarını da artırabilir hükmünü getirmiştir bu şekilde kanunumuzun sistematiğine uymayan bütünlüğünü bozan iptale konu hüküm hemen her tasarıda kaldırılmak istenmiştir usul kanunundaki bu hüküm uyarınca neticei talep kısmı dikkatsiz yazılmış davaların ıslahı mümkün değildir bu durum özellikle yeterli teknik hukuk bilgisi olmayan vatandaşlarımızın açtığı davalarda adaletsiz sonuçlara götürebilmektedir davacı mevcut dava içinde neticei talebini değiştiremeyince açtığı davanın bir hükmü olmamaktadır yeni bir dava açması gerekmektedir aradan zaman geçmiş olması nedeniyle hak kaybına uğrayabilmektedir oysa ki uygulamamıza göre görevsiz veya yetkisiz mahkemeye dava açılmakla bile davacı bazı usuli ve maddi haklar kazanırken hem görevli hemde yetkili mahkemeye müracaat eden vatandaş neticei talebini dikkatsiz yazdığı taktirde aynı hakları kazanamamış duruma düşmektedir bu adaletsiz durumun savunulacak bir yanı bulunmamaktadır bu açıdan da usul kanunumuzun bütünlüğünü ve sistematiğini bozmaktadır anayasamızın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmakta hak arama hürriyeti başlığını taşıyan ncı maddesinde herkesin meşru yollardan davacı veya davalı olma iddia ve savunmada bulunma hakkı olduğu belirtilmekte üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlere dokunulamayacağı belirtilmektedir bu hükümler uyarınca devletin hak arama hürriyetini daraltan bütün sınırlamaları kaldırması adaletin gerçekleşmesini sağlaması gerekmektedir humk son cümle hükmü ile meşru yollardan hak arama hürriyeti sınırlandığından iptali gerekmektedir ayrıca anayasanın maddesinde yargılamanın en az giderle ve mümkün olan süratle bitirilmesi gerektiği belirtilmektedir davacıya neticei talebini dikkatsiz yazmış olması sebebiyle ikinci bir dava açmaya zorlamak mahkemelerin iş yükünü gereksiz olarak artıracağı gibi boş yere emek zaman ve para masrafına sebep olacaktır bu nedenle de humk son cümle hükmü anayasanın inci maddesine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sonuç yukarıda açıklanan sebeplerle davada uygulanacak kural olan humk son cümle hükmünün hem anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden hemde kanunun bütünlüğünü ve sistematiğini bozduğu düşünüldüğünden iptali için anayasa mahkemesi başkanlığına müracaat edilmesine ve karar sonucuna kadar dosyanın bekletilmesine mahkememizce karar verilmiş olup dosya suretleri ekte sunulmuştur
755
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın yoluna başvuran yerel mahkemenin günlü başvuru kararının gerekçesi aynen şöyledir davacılar antalya topallı köyü ekşili mahalle mevkiinde bulunan doğusu ormandan çıkarılan yer batısı kalabaklı dere kuzeyi yol güneyi kalabaklı derili çevrili yerin evvelden beri kendine ait olduğunu bu yerin orman kadastr komisyonunca orman dışına çıkarılmasına karar verilmediği kendine ait bu yeri orman dışına çıkarılmasına ve komisyonun kararının iptaline karar verilmesi istemektedirler uzun ölçüm memuru ve bilirkişilerle yapılan keşif sonunda dava edilen yeri tarihinde havale edilen krokide kırmızı çizgilerle çizilen lik yer olduğu tesbit edilmiştir bu yerin yılında yapılan tahdit sonunda devlet ormanı olarak tesbit edildiği sayılı ve yılından sonra yürürlüğe giren orman kanunu ve sknun maddesine göre inceleme yapıldığı ve yine devlet ormanı kapsamında bırakıldığı tesbit edilmiştir bu tesbitler nazara alındığında dava edilen yer evvelden de devlet ormanı vasfında olduğu sonradan da bu vasfı kaybetmediği anlaşılmaktadır dava orman kanunu maddesi gereğince inceleme yapan orman kadastro komisyonunun kararının iptali ve bu yerin davacı adına devlet ormanı dışına çıkarılma davasıdır sayılı kadastro kanunu maddesinin ncü fıkraları davaya uygulanacaktır zira madde fıkrasıda belirtilorman dışına çıkarılacak yerlerde tarla gibi tarım arazileri tarihinden önceki vergi kaydı veya geçerli bir belgeye dayanarak maddeye göre zilyetleri adına tesbit edilir üncü fıkrada orman kanunu maddesinin uygulanmasında bu madde hükmü tatbik edilir fıkrada da orman sınırları içinde kalan tapulu yerlerle başka bir şart aranmadan hak sahipleri adına tesbit ve tescil edilir hükümleri gereği davacının tarih ve nolu istinat ettiği tapu kaydına göre dava edilen yerin devlet ormanı dışına çıkarılacak ve davacıya aidiyeti kabul edilecek ve adına tescil yapılabilecek bir durumdadır bu yönlerden davaya orman kanunu maddesi sknun maddesinin ve üncü fıkraları davaya uygulanacaktır türkiye cumhuriyeti anayasanın uncu maddesi fıkrası bendinde devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz bendinde bu ormanlar zaman aşımı ile mülk edinilemez aynı madde son fıkrasında den evvel orman vasfını kaybeden yerlerin orman dışına çıkartılacağı bunlar haricinde ormanların daraltılamayacağı yer almıştır davacının iddiası sabit olması halinde devlet ormanı vasfını kaybetmeyen ve halen devlet ormanı kapsamında kalan dava edilen yerin sayılı kanunun maddesinin üncü fıkraları gereği işlem yapılacak ve devlet ormana vasfındaki bu yer devlet ormanı dışına çıkartılmasına karar verilecektir bütün bunlar nazara alındığında sk kadastro kanununun maddesinin fıkralarının türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırı olduğu kanısına varılmış ve davanın geri bırakılması yoluna gidilmiştir
370
esas sayısı karar sayısı konya ahmnin esas sayılı tapu iptali ve tescil davasında davacı orman i̇şletme müdürlüğü davalının ise san tic aş olduğu dava dosyası derdest olarak devam etmektedir adı geçen dava dosyasında yargılama devam etmekte iken davalı vekili tarafından günlü duruşma sırasında ve verdiği dilekçe ile anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmuş ve bu iddia özellikle tapulu taşınmazlar yönünden malike tebligat yapılması gerektiğinden ciddi bulunmuş ve mahkemece yerinde görülmüştür eldeki derdest dosya görülmekte iken davalı vekili tarihli dilekçesiyle ve tarihli oturumda sayılı orman yasasına göre davaya konu tapulu taşınmaz üzerinde orman kadastro komisyonu tarafından orman sınırı tespit edildiği bu tespitin davanın açılması ile müvekkili tarafından öğrenildiği askı ilan süresince itiraz olunamadığını bu sebeple orman kadastro tutanağı kesinleştiğini maliklere tanınan dava açması süresi olan yıllık süre içerisinde kesinleşen tutanaklara ilişkin dava açılmamış ve hak düşürücü süre sebebiyle kadastro öncesi malikin tapuya dayanarak hakkını dava yoluyla imleri sürme hakkı sona erdirildiği beyanla sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi olan bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir üçüncü cümlesi i̇lan süresi geçtikten sonra dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir yine dördüncü cümlesindeki orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açamaz düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğunu belirterek anayasaya aykırılık iddialarının incelenmesi için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesini istemiştir yasal düzenlemeler türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir maddesi devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlaresas sayısı karar sayısı maddesideğişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz fıkrası bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı oldukların açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir hükümlerine sahiptir genel açiklamalar sayılı kanunun maddesi orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilan edilir bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler i̇lan süresi geçtikten sonra dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım orman genel müdürlüğü nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım hazine ve orman genel müdürlüğüdür orman genel müdürlüğünce açılacak davalarda hasım hak sahibi gerçek ve tüzel kişilerdir kadastrosu yapılıp kesinleşen devlete ait ormanlar orman vasfı ile nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler ise kaydında belirtme yapılarak hâlihazır vasfı ile kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç üç ay içinde hiçbir harç ve bedel alınmaksızın hazine adına tapu kütüklerine kaydedilir bu kanunun tarihli ve sayılı kanunla değişik nci maddesi tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı kanunlarla değişik nci maddesinin birinci fıkrasının bendiesas sayısı karar sayısı uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan ancak fiilen orman olduğu orman genel müdürlüğünce tespit edilen yerler talep üzerine maliye bakanlığınca orman genel müdürlüğüne tahsis edilir tahsisi yapılan bu yerler hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edilir sınır noktaları ile ölçü işinde kullanılan tüm noktalardaki taş beton kazık ve diğer işaretler orman genel müdürlüğünce korunur noktaların tahribatı veya yerlerinin değiştirilmesi yasaktır hükümlerini içermektedir somut başvuruda tartışma konusu ise sayılı orman yayası gereğince orman kadastro komisyonu tarafından orman sınırı tespit edilip bundan maliklerin haberdar olmadıkları bu nedenle de süresinde itiraz olunamadığı orman kadastro tutanağının kesinleştiği maliklere tanınan dava açma süresi olan yıllık süre içerisinde kesinleşen tutanaklara ilişkin dava açılamamış ve hak düşürücü süre nedeniyle kadastro öncesi malikin tapuya dayanarak dava açma hakkı sona ermiştir malik davacı orman i̇şletmeleri müdürlüğünün yaptığı tüm işlemlerden habersiz olup tapuda kendisini hep malik olarak görmüştür türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki mülkiyet hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup malik bu hakkı kullanamadığından mağdur olmuştur demokratik hukuk toplumlarında anayasa mahkemesi ve anayasaya aykırılık müessesesi yasama organının tasarruflarının hukukilik denetiminden geçirilmesi maksadıyla öngörülmüştür anayasa mahkemesi kişi hak ve hürriyetlerinin bekçisidir adı geçen kanunun maddesinin birinci fıkrası hükmü üzerinde durularak anayasaya aykırı olup olmadığının tartışılması gerekecektir hukuki güvenlik ilkesi hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur ve anayasanın bütününe egemen olan temel bir ilke görünümündedir i̇şbu kanunun kabulü sonrasında ikame edilen vefakat kanun yayımı tarihinden öncesi döneme ilişkin olan uyuşmazlıklar için dahi işbu kanunun uygulanması mümkün değildir hukuk devleti ilkesi en kısa tanımıyla vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi anlatır hukuki güvenlik ilkesi bir uyuşmazlığa mahkemelerce nihai biçimde karara bağlanmasından ardından kesin hüküm oluşturan kararlara saygı gösterilmesini gerektirmektedir bu ilke uyarınca ayrıca yargı kararlarında belirli bir istikrarın ve tutarlığın sağlanması gerekir hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukuk devleti ilkesi bünyesinde birçok alt ilke içeren genel bir ilke olduğundan diğer bazı ilkelerle birlikte ele alındığında kavranması kolaylaşacaktır anayasa mahkemesi birçok kararında hukuki güvenlik ilkesinin hukuk devletinin unsurlarından biri olduğunu kabul etmiştir yüksek mahkemeye göre hukuk devletinde hukuk güvenliğini sağlayan bir düzenin kurulması asıldır hukuki güvenlik ilkesi gereğince devletin vatandaşların mevcut kanunlara olan güvenine saygılı davranması bu güvenlerini boşa çıkaracak uygulamalardan kaçınması gerekir bu durum hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu kadar anayasanın maddesiyle devlete yüklenen vatandaşların refah huzur veesas sayısı karar sayısı mutluluk içinde yaşamalarını sağlama maddi ve manevi varlıklarını geliştirmek için gerekli ortamı hazırlama ödevinin bir sonucudur bu yönüyle hukuk devletinin önemli bir unsuru olarak hukuki güvenlik ilkesi yalnızca hukuk düzeninin değil aynı zamanda belirli sınırlar içinde bütün devlet faaliyetlerinin belirli oranda önceden öngörülebilir olması anlamını taşır hukuki güvenlik sadece bireylerin devlet faaliyetlerine duyduğu güveni değil aynı zamanda yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir bu nedenle hukuk devletinde beklenen açık ve güvenilir olma yükümlülüğüne uygun davranmasıdır hukuki güvenlik ilkesi kanunların geçmişe etkili olarak yorumlanmaması ve genel itibariyle yürürlük tarihinden sonraki olaylara ilişkin uygulanması gerektiği yönündedir yukarıda belirtildiği üzere hukuk devleti ilkesine tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesinde ver verilmiştir bu ilke devletin her türlü eylem ve işlemlerinde uyması gereken hukuk kurallarının olduğu böylece vatandaşlar yönünden tam bir hukuki belirliliğin ve güvencenin sağlandığı bir toplum düzenini ifade eder ancak hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp ilkenin hayata aktarılması bazı somut koşulların gerçekleştirilmesine bağlıdır anayasa mahkemesi ‘hukuk devleti ilkesini bir kararında tanımlamıştır buna göre anayasanın maddesine göre cumhuriyetin temel ilkeleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır şu halde hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp devletin tüm organlarının yetkileri yaptığı işlem ve aldıkları kararların yasalarda objektif açık ve herkese eşit uygulanabilir bir biçimde düzenlenmesi gerekir aksi halde vatandaşlar yönünden hukuki güvenliğin yeterince sağlandığını söylemek olanaklı değildir bunun yanında öncelikle yasa koyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır nitekim anayasanın maddesi devletin temel amaç ve görevleri arasında kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı da saymıştır maddesinde ise temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını belirtmiştir temel hak ve hürriyetlerden birisi olan mülkiyet hakkına ilişkin düzenlemelerde bu hakkın elde edilmesine getirilen sınırlandırmalar açık net denetlenebilir herkese eşit uygulanabilir ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşır bir düzenleme ile yapılmak gerekir somut uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu olan iptale konu sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir üçüncü cümlesi i̇lan süresi geçtikten sonra dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir yine dördüncü cümledeki orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki mülkiyet hakkı maddesindeki hukuki devlet ilkesine maddesindeki devletin kişinin temel hak veesas sayısı karar sayısı hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırma maddesindeki temel hak ve hürriyetlerini sınırlanması ilkesi ile maddesindeki adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda yapılan açıklamalar ışığında sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir üçüncü cümlesi i̇lan süresi geçtikten sonra dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir ve dördüncü cümledeki orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz düzenlemelerin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine açıkça aykırı olduğundan iptal edilmesi yüce mahkemeden saygılarımızla arz ederiz
1,774
esas sayısı karar sayısı i̇ptal davasının gerekçesi dava dilekçesinde öne sürülen iptal gerekçesi şöyledir kanun esas bakımından aşağıdaki belirtilen noktalarda anayasaya aykırıdır sayılı kanunun ve maddeleri anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇lgili hükümler mezkûr kanunun maddesinde şu hüküm vardır tesbit ve takdir işleri madde komisyon tesbit ve takdir işlerini aşağıdaki sıraya göre yürütür ve tamamlar mevcutların tespiti mevcutlardan devralınacakların ayrılması ayrılanların değerlerinin takdiri birinci aşamada madende mevcut yeraltı ve yerüstü sınai ve sosyal tesisler araç ve gereçler teçhizat malzeme gibi taşınmaz ve taşınır mallar ve tesisler ile çıkarılmış cevher stokları yerleri itibariyle ve halihazır durumlariyle bir tutanakla tespit olunur i̇kinci aşamada yukarıdaki mal ve tesislerden arama ve işletme faaliyetlerinin emniyeti ve devamlılığı için sorumlu görülenler ayrılarak ikinci bir tutanakla tesbit olunur üçüncü aşamada ayrılan mal ve tesislerin nci maddede açıklanan esas ve usullere göre değerleri hesaplanmak suretiyle üçüncü bir tutanakla tespit olunur bu kanunun maddesinde ise şu hüküm vardır tazminat madde devletçe geri alınacak maden hakkı sahiplerine ödenecek tazminat madde gereğince düzenlenen tutanakta tespit ve devri öngörülen taşınır ve taşınmaz mallar ile tesisat bedellerinden ibarettir bu bedellerin tayininde i̇şletme hakkına konu madenlerde taşınır ve taşınmaz malların devir günündeki rayiç değeri tesisatın kullanma durumu ve sağlayacağı fayda oranı gözönünde tutulmak suretiyle tespit olunacak rayiç değeriesas sayısı karar sayısı maden kanununa göre bulunmuş maden niteliğine ulaştırılmış işletme hakkı talepli madenler ile arama ruhsatnameli madenlerde bendi gereğince tayin olunacak tazminat tutarından varsa maden hakkı sahibinin sattığı cevher bedelinin düşürülmesi suretiyle bulunacak miktar öncelik hakkına konu madenlerde harç teminatiyle varsa diğer kanuni ödemeler toplamı esas alınır bulunmuşluk niteliğine ulaştırılmamış işletme hakkı talepli ve arama ruhsatnameli madenler için sahiplerine herhangi bir ödeme yapılmaz anayasanın devletleştirme başlığını taşıyan maddesinde şu hüküm vardır madde kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılığı kanunda gösterilen şekilde ödenmek şartıyla devletleştirilebilir kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde ödeme süresi on yılı asamaz ve taksitler eşit olarak ödenir bu taksitler kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır anayasanın tabii servet kaynaklarının aranması ve işletilmesi başlığını taşıyan maddesinde ise şu hüküm vardır madde tabii servetler ve kaynakları devletin hüküm ve tasarrufu altındadır bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir arama ve işletmenin devletin özel teşebbüsle birleşmesi suretiyle veya doğrudan doğruya özel teşebbüs eliyle yapılması kanunun açık iznine bağlıdır anayasaya aykırılıklar kanunun maddesine göre madenle varlığı tesbit edilen ve devri öngörülen taşınır ve taşınmaz mallar ile tesisat tazminata konu edilmiştir yani maddeye ve maddenin mefhumu muhalifinde çıkan manaya göre bizatihi maden hakkı için tazminat ödenmiyecektir madenin rezervi değerlendirilmiyecek ve bundan doğan menfaatler tazminat bedelinde nazarı itibara alınmayacaktır madencinin iii şahıslarla yaptığı hukuki muameleler de nazarı itibara alınmayarak tazminat miktarının tesbitinde değerlendirilmeyecektir bu durum kanunun maddesinin gerekçesinde de açıklanmıştır kanunun genel gerekçesinde de belirtildiği gibi maden rezervine tazminat ödenmiyecektir madencinin kârdan mahrumiyeti de nazarı itibare alınmaya çaktır kâr mahrumiyetine yer verilmemiştiresas sayısı karar sayısı kanunun genel gerekçesinde de belirtildiği gibi maden deyimi birbirini tamamlayan dört faktörden meydana gelmektedir bunlar yeraltında mevcut maden rezervi bu rezervin yeryüzüne çıkarılması için yapılmış yeraltı ve yerüstü yani yollar kuyular galeriler makinalar alet edevat techizat vs cevherin aranıp işletilmesi ve bundan yararlanılması için verilmiş haklar bunlar işletme imtiyazı işletme ruhsatı arama ruhsatıdır maden hakkının sahibi kanunun madenle ilgili birbirini tamamlayan bu ana unsuru nazarı itibara alarak tazminat miktarını ve tazminatın unsurlarını belirtmesi gerekirken bu yapılmamıştır maden deyimini meydana getiren faktörden sadece ikisini teşkil eden maden hakkıyla tesisat nazarı itibara alınmış geriye kalan iki ana faktör nazarı itibara alınmamıştır bu suretle tazminat tayini madencilik hukukuna da aykırıdır bu bakımdan kanunun ve maddeleriyle tespit edilecek olan tazminat bedeli anayasanın maddesindeki gerçek karşılık müessesesine tamamen aykırı düşmektedir anayasamızda iki türlü müessese vardır bunlardan bir tanesi anayasanın maddesinde yer alan kamulaştırma müessesesidir i̇kincisi ise anayasanın maddesinde yer alan devletleştirme müessesesidir anayasamızda millileştirme diye bir müessese yoktur madenler için kamulaştırma ve anayasanın maddesinin uygulanması bahis konusu olamaz zira madenler mülkiyet konusu olmadığı için özel mülkiyetin âmme hizmetine tahsisi de burada söz konusu değildir madenler için anayasanın ancak maddesi uygulanabilir çünkü anayasanın maddesinde de belirtildiği gibi kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılığı kanunda gösterilen şekilde ödenmek şartıyla devletleştirilebilir anayasanın maddesine göre kanunun açık izniyle madenler özel teşebbüs eliyle aranmakta ve işletilmektedir yani madenler hangi safhada olursa olsun anayasanın maddesine ve kanuna dayanılarak özel teşebbüs tarafından özel işletmeciliğe konu edilmektedir bu sebeple anayasanın ve maddelerini beraber nazarı itibare almak gerekir bu kanunla anayasanın maddesindeki devletleştir me müessesesine aykırı olarak tasarının genel gerekçesinde de belirtildiği gibi nevi şahsına münhasır bir müessese ihdas etmiştir maden haklarının geri alınmasında anayasada yeri olmayan bir müessese ihdası hem anayasaya aykırı ve hem de hukukumuzuda garip bir durum meydana getirmiştir yani ancak devletleştirme yolu ile maden haklarının geri alınması söz konusudur maden haklarının geri alınmasında anayasanın maddesinin uygulanması lâzımdır halbuki tazminatın tespit ve takdirine ve tazminata müteallik kanunun ve maddeleri anayasanın maddesine aykırıdır kanunda tanzim edilen maden haklarının geri alınması klâsik anlamda racha müessesesine de aykırıdır şöyleki kanunun gerekçesinde maden imtiyazlarının geri alınması imtiyaz haklarının geri alınması müessesesi olan rachaya benzetildikten sonra maden imtiyazlarında devletçe maden imtiyazı sahibinin kârının garanti edilmesi ve zararını karşılama taahhüdü bulunmadığıesas sayısı karar sayısı madencilikte kâr edilmesi kadar zarar edilmesi de ihtimal dahilinde bulunduğu için numaralı kanunda racha deyimine ve racha ile ilgili tazminat esaslarına yer verilmediği belirtilmektedir halbuki rachada muhakkak kâr garanti edilmesi veya zararın karşılanması gerekmez bazı amme hizmetleri imtiyaz şeklinde işletilebilir hizmetin işletilmesi tekmil masraf ve zararları ile bir şahsa tevdi edilmiştir amme hükmi şahsı imtiyaz mukavelesine göre hizmeti yapacak kişiye bir takım yetki ve imtiyazlar verir gerekirse mali yardımlarda bulunur kâr ve zarar imtiyaz sahibine aittir ord prof sıddık sami onar idare hukukunun umumi esasları cilt sahife madencilikte zarar edilmesi ihtimali demek mevzuata göre verilmiş bir hakka hiç bir karşılık ödenmeden bu hakkın devletçe geri alınması demek değildir madencilikte zarar ihtimali her türlü ticarette olduğu gibi normal koşullar altında madencilik yapılmasına rağmen doğabilecek zarar demektir maden kanunu ile üzerine almış olduğu yükümlülükleri örneğin yıl süre ile vermiş olduğu maden imtiyaz hakkını tek taraflı olarak yerine getirmekten vazgeçen idarenin hak sahibine verdiği zararı racha müessesesi de ödemek zorunluğunu koymuştur rachada tazminatın unsurları amortisman çıktıktan sonraki tesis kıymetleri menkul eşya değerleri imtiyaz sahibinin müstahdemlerine ödeyeceği tazminatı ve imtiyaz sahibinin kâr mahrumiyetini kapsar bu nedenlerle rachadaki tazmin esaslarının kabul edilmemesi hususundaki kanun gerekçesi dayanaktan yoksundur kanunun ve maddeleri şu sebeplerle de anayasanın adı geçen maddelerine aykırıdır kanunda gerekçe olarak anayasamızın maddesinin özel ve teşebbüslerin devletleştirilmesi ile ilgili bulunmadığı ve serbest teşebbüs sahasına giren özel teşebbüslerin devletleştirilme hükümlerine tâbi tutulamayacağı nedenleri gösterilmektedir ayrıca anayasamızın maddesine göre madenler üzerinde mülkiyet hakkı bahis konusu olamayacağından madenler devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğundan ve çeşitli maden haklan idari müsaade niteliğini taşıdığından bahisle kanun gerekçesi maddenin maden haklarının geri alınmasında uygulanamayacağı sonucuna varmaktadır bu gerekçelerle racha ve devleştirmenin öngördüğü tazmin mükellefiyetleri kanunda yer almaktadır halbuki maden haklarının geri alınmasında devletleştirme esaslarının uygulanması anayasa ve maden kanunu icabıdır ereğli kömür havzasındaki ocakların devletçe işletilmesi hakkındaki sayılı kanunun maddesinde madenciye ödenecek tazminat miktarının tayininde madenlerin bilcümle tesisatıyla işletmeye mahsus demirbaşı için madenin işletilmesinden temin edilecek safi kâr ve amortismanlar yekûnu esas tutulur normal işletme halinde bulunan ve cevher ihtiyaçlarına göre istihsal miktarını azaltmadan bu işletmeyi en az sene idame edecek olan madenlerde safi kâr ve amortismanlar yekûnu olarak kıymet takdirine tekaddüm eden son beş sene vasatisi alınır hükmü mevcuttur görüldüğü gibi kâr mahrumiyeti de dahil geniş bir tazminat ereğli kömür havzasının devletleştirilmesinde de kabul edilmiştir halen yürürlükte bulunan anayasamızın devletleştirme halinde ödenmesi gereken tazminatı gerçek karşılık olarak saptanmıştır aşağıda açıklanacağı gibi bu tazminat sayılı kanun zamanındaki tazminatı aşan tam bir karşılık niteliğindediresas sayısı karar sayısı anayasamızın maddesi tabii servetleri devletin hüküm ve tasarrufu altında saymış bunların aranması ve işletilmesi hakkını devlete hak ve görev olarak vermiştir anayasamızın maddesi ise kamu niteliği taşıyan özel teşebbüslerin kamu yararı gerektirdiği hallerde gerçek karşılığı kanunda gösterilen şekilde ödenmek şartı ile devletleştirilebileceği esasını koymuştur yeraltı servetlerinin en önemlilerinden oluşan madenleri aramak ve işletmek bir kamu hizmeti niteliğindedir esasen devletin hak sahibi olduğu hususlarda yaptığı işlerde iktisadi devlet kuruluşlarının uğraşılarına özel iş demeye imkân yoktur devletin yaptığı iş kamu hizmetidir devlet sayılı maden kânunu ile bu kamu hizmetini yapma hususunda serbest teşebbüs ile kamu kuruluşlarına eşitlik tanıdığına göre verilen bir maden hakkının geri alınması halinde anayasamızın maddesinin uygulanması tabiidir nitekim ord prof sıddık sami onar yukarıda bahsi geçen eserinin sahifesinde kamu hizmetini kamu yararının umumi menfaatin gerektirdiği ihtiyaçları karşılamak üzere yapılan faaliyet şeklinde tanımlamıştır bazı hallerde kamu hizmeti yeniden ihdas olunmaz hususi bir teşebbüs âmme hizmeti haline getirilir ve neticesi millileştirme şeklinde tecelli eder devlet mülkü olmakla beraber bir nevi imtiyazla hususi fertler tarafından kendi nam ve hesaplarına istetilen ereğli kömür havzasında madenler devletleştirilmiş ve işletilmeleri etibanka tevdi edilmiştir i̇ktisadi devlet kuruluşları ve ezcümle etibank emanet usulü ile görülen âmme hizmetleri grubuna girerler devletin iktisadi hayata müdahale zorunda kalması bir kısım imtiyazlı âmme hizmetlerini devletleştirmesi hususi teşebbüs ve faaliyetleri devletleştirerek bunlara bir âmme hizmeti niteliği vermesi iktisadi ve sınai mahiyette âmme hizmetleri ihdası iktisadi devlet teşekküllerini doğurmuştur ancak iktisadi devlet kuruluşlarının özellikleri bakımından bu kuruluşlar ticari teşebbüsler gibi idare edilirler i̇ktisadi devlet kuruluşlarının üçüncü şahıslarla ilişkilerinde özel hukuk kurallarının uygulanması yapmakta oldukları hizmetin âmme hizmeti niteliğini bertaraf etmez ord prof sıddık sami onar aynı eser sahife geniş anlamı ile devletleştirmeyi de kapsayan millileştirmede millileştirilen teşebbüs üzerindeki mülkiyet hakkı kanun gereğince devlete geçmektedir millileştirilen teşebbüs veya teşebbüs kategorilerinin kanunda belirtilmesi gerekir millileştirme ve idare hukuku doç ülkü azrak sahife yukarıda açıklandığı gibi ancak devletleştirme yolu ile maden haklarının geri alınabilmesi mümkündür yani anayasamızın maddesine göre hareket edilmek gerekir devletleştirmede gerçek karşılığın ödenmesi öngörülmüştür anayasamızın hazırlanışında bu konuda çok ileri gidilmiş olması muhtemel devletleştirmeleri önleme amacını açığa vurmaktadır meclis tutanakları incelendiği zaman bu kaygı açıkça görülür ülkü azrak sahife şu hale göre kanundaki tazminat esası ve gerekçeleri anayasanın maddesine ters düşmektedir anayasamızın maddesinde yer alan gerçek karşılığı saptamak için ilgili mevzuata ve müellif fikirlerine göz atmak gerekiresas sayısı karar sayısı sayılı kanun devletçe işletilecek madenler üzerindeki haklarının geri alınması başlıklı ise de kanun geri alma yani maden haklarını fesih veya iptali niteliğini taşımamakta maden haklarının kamu tüzel kişilerine devri esaslarını tesbit etmiş bulunmaktadır bu nedenlerle maden kanununun hakların devri ile ilgili hükümlerinin ve devir bedelinin saptanması bakımından diğer mevzuatın incelenmesi icabetmektedir maden kanunumuzun maddesi arama ruhsatnamesinin maddesi işletme hakkı talebinin maddesi işletme ruhsatnamesinin maddesi ise işletme imtiyazının devri hususlarında maden hakkı sahibine tam bir yetki tanınmıştır başka bir deyimle maden hakkı sahibinin dilediği bedel ile maden hakkını üçüncü şahısa devir yetkisi vardır ayrıca maden kanunu hükümlerine göre tekaddüm hakkını sağlayan bir kişi madenin arama ruhsatnamesini işletme ruhsatnamesini ve işletme imtiyazı almak yetkisine de sahip bulunmaktadır türk ticaret kanununun maddesinin numaralı fıkrasına göre madencilik ticari bir işletmedir ticaret kanununun maddesi maden haklarını ticari işletmenin aktifine dahil ettiği gibi aynı kanunun maddesinin fıkrasına göre her türlü maden hakları ticaret şirketine sermaye olarak konulabilir ticaret kanunu ve borçlar kanununun ilgili hükümleri karşısında bahis konusu kanunla maden hakkı kamu kuruluşuna devredildiğine göre bu devirden dolayı maden hakkı sahibinin mamelekindeki azalmayı hesaplamak gerekir madencilikte gerçek değerin tayininde ilmi formüller vardır örneğin memleketimizde uygulanan ve mahkemelerce de kabul dilen haskolt formülünden yararlanmak yerinde olur madenin kamu kuruluşuna devredilmesi ile maden hakkı sahibinin patrimuvanında bir azalma buna karşılık devir alan kamu kuruluşu mamelekinde bir çoğalma meydana getiren kâr mahrumiyetinin maden hakkı sahibine ödenmesi mevzuat ve doğal hukuk kuralları gereğidir mali varlığında eksilme olanın rızasına bakılmaksızın mevcut bir hukuki ilişkinin ihlâli kâr mahrumiyeti de dahil tazminat ödenmesi için yeterli bir koşuldur tandoğan türk mesuliyet hukuku akıt dışı ve akdi mesuliyet tabı sahife e maddede tabii servetler ve kaynakları devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ibaresi vardır bu hükmü açıklayabilmek için bir şeyin devletin hüküm ve tasarrufu altında olmasıyla devletin mülkiyetine dahil bulunması arasında ayrıntılara değinmek gerekir menfaat umuma ait mallar cümlesinden olmakla devlet madenler üzerinde sadece muhafaza ve murakabe yetkisine sahiptir türk hukukunda hakim olan görüşe nazaran menfaati umuma mahsus şeyler üzerindeki devletin hakkı özel hukukta yer alan bir mülkiyet niteliğinde olmayıp kamu yararı için yüksek bir nezaret hakkını ifade eder ord prof hıfzı veldet velidedeoğlu gayrimenkul tasarrufları tabı sahife ord prof ferit hakkı saymen eşya hukuku sahife ord prof hirş tablı staatsverfassungen den welt adlı eserinde sahifesinde türk anayasasının maddesindeki ağırlık noktasını tabii servetlerin hususi hukukun mülkiyet ve medeni kanun kaidelerine tabi olmaktan çıkarılması ve münhasıdan âmme hukuk kurallarına tabi tutulması teşkil etmektedir demektedir anayasa mahkememiz anayasamızın maddesine dayanarak tarihli resmi gazetede yayınlanan bir kararıyla içmeye ve yıkanmaya mahsus sıcak ve soğuk sularlaesas sayısı karar sayısı kaplıcalar üzerindeki mülkiyet hakkının bakanlar kurulu kararıyla belediyelere ve sair kamu kuruluşlarına devredebileceğine dair kanunu iptal etmiştir devletin yeraltı servetleri bakımından hakkı müntazır bir haktır yani madenin aranması veya işletilmesi bahis konusu olduğu zaman ortaya çıkan bir haktır bütün bu nedenlerle tazminat miktarını çok kısıtlayan tetkik konusu kanun anayasaya aykırıdır sayılı kanun başlığı devletçe işletilecek madenler üzerindeki hakların geri alınması ibaresini ihtiva etmektedir bu ibare devletçe işletilecek madenler üzerindeki hakların idarece geri alınabileceği intibaını uyandırabilir nitekim senato ve mali ve i̇ktisadi i̇şler komisyonu raporunda gerek kanun başlığında ve gerekse maddelere devletçe işletilmesi kanunla kararlaştırılmış ibaresi ilâve olunmuştur ancak senato da anayasamızın öngördüğü süre içinde kanun karara bağlanmadığından millet meclisinden gelen şekliyle otomatik olarak kabul edilmiş sayıldığından cumhuriyet senatosu komisyonlarındaki değişiklikler kanun metnine intikal etmemiştir kanun tasarısı gerekçesinde son hükümet programında linyit ve borasit madenlerinin devlet eliyle işletilmesi ilkesi kabul edilmiş ve amacı teminen sayılı maden kanununa ek hükümler getirilmek üzere maden kanununun tadili yoluna gidilmiştir çeşitli madenlerin kendilerine has özellikleri varsa da devlete intikal ve tazminat ödenmesi hususlarında ortak esasları mevcut bulunması istimlâk kanunu gibi halde ve gelecekte bütün işlemlere uygulanacak sürekli bir kanunun yapılması nedenleriyle bu nitelikte bir tasarı hazırlanması tercih olunmuştur ibareleri vardır maden kanunumuzda maden hakları kanunla kabul edilmiş bulunmasına göre bu hakların geri alınmasının da ya madenin cinsi veya belirli maden haklarına münhasır olmak üzere kanunla düzenlenmesi gerekir yukarıdaki nedenlerle maden haklarının geri alınması için maden ilmini veya ruhsatları birer birer tasrih eden kanunlar çıkarılması gerekir halen bu şekilde hiç bir kanun kabul edilmiş değildir sayılı kanun madenler üzerinde kazanılmış maden haklarının kanun veya kanunlarla geri alınması kararlaştırılacak olanlarla ilgili formalite ve tazminat hükümlerini tesbit etmektedir kanunun maddesi de anayasanın ve maddelerine aykırıdır kanunun maddesinde devletçe geri alınan maden hakkı sahalarındaki muvakkat işgal istimlak ve tahsise konu olmuş gayrimenkullerin madeni devir alan kamu tüzel kişisine geçeceği hükme bağlanmıştır ancak bu madde de maden hakkı sahibi tarafından evvelce ödenen muvakkat işgal tazminatının ödeneceğine maden hakkı geri alınan özel kuruluşa istimlâk bedelinin ödeneceğine ve bu bedelin miktarına dair herhangi bir sarahat yoktur bu maddeye göre maden hakkı geri alınan şahsa muvakkat işgal tezminatı ve istimlâk bedeli ödenmeden bu şahsın gayrimenkullerine el konulabilecektir bu durumda anayasanın maddesinde teminata bağladığı mülkiyet hakkının özü tahrik edilmiş olacaktır bu itibarla kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır a kanunun maddesi uyuşmazlıkların çözümü ile ilgilidir bu maddeye göre bu kanundan yani sayılı kanundan doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri danıştay olarak kabul edilmiştir halbuki danıştayın görevlerinin neler olduğu anayasanın maddesinde belirtilmiştir bedel ve tazminatla ilgili konular genel mahkemelerin görev ve yetkileriesas sayısı karar sayısı dahilindedir kamulaştırma da bedel ve tazminat konulan ilgili davalar genel mahkemelerde görülmektedir halbuki kanunun maddesiyle bütün uyuşmazlıkların çözümü danıştaya verilmiştir i̇dari kazanın yetkili ve görevli olamıyacağı alanlar ve konular kanunla idari kazaya bırakılmıştır bu bakımdan da anayasanın kanuni yargı yolunu tanzim eden maddesine aykırıdır kanunun maddesinin ve fıkralarında bilirkişilerin nasıl tayin edileceği bildirilmiştir anayasanın maddesine göre mahkemeler bilirkişi tayin ve tesbitinde serbest olmalıdırlar halbuki maddenin ve fıkralarında bilirkişi konusunda mahkemeler icbar edilmektedir bu sebeple bu hükümler anayasanın mahkemelerin bağımsızlığını tanzim eden maddesine aykırıdır kanunun maddesinin son fıkrası kaza mercilerinin ve icra dairelerinin ihtiyati tedbir veya tehiri icra kararı veremeyeceğini hükme bağlamıştır bu hüküm anayasanın ve maddelerine aykırıdır zira anayasanın maddesine göre hak arama özgürlüğü vardır herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir anayasanın maddesine göre ise idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır halbuki burada yani maddesinin son fıkrasıyle maden hakkı geri alınan şahsın haklarını aramak için kaza ve icra mercilerine başvurması ihtiyati tedbir ve tehiri icra talep etmesi önlenmiştir bu durum anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadır sayılı kanun usul yönünden anayasaya aykırıdır bu kanun tasarısı chp ve msp koalisyon zamanında hazırlanmış başbakan tarafından tarihinde millet meclisi başkanlığına sunulmuştur millet meclisinin tarihli birleşiminde görüşmesi yapılmış millet meclisinin tarihli birleşiminde kabul edilmiştir ek millet meclisi tutanak dergisi tarihli birleşim ek millet meclisi tutanak dergisi tarihli birleşim bu kanun tasarısı anayasanın kanunların görüşülmesi ve kabulü ile ilgili maddesinin hükümlerine aykırı olarak kanunlaşmıştır anayasamız çift meclis sistemini kabul etmiştir kanunların belirli nitelikte olmasını sağlamak maksadı ile çift meclis sistemi kabul olunmuştur bu kanun cumhuriyet senatosunda görüşülmemiştir anayasanın maddesindeki mekik sistemi adı verilen sistem bu kanun için uygulanmamıştır maddenin son fıkrasındaki sürelerin hesabında millet meclisi ile cumhuriyet senatosu arasında ihtilâf vardır hatta bu yüzden cumhurbaşkanı cevdet sunay köyişleri bakanlığı kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun un anayasanın maddesi uyarınca bir defa daha görüşülmesini istemiştir sayılı kanun cumhuriyet senatosu genel kurulunda görüşülmeden tarihinde kabul edilmiş sayılarak mayıs tarihli resmi gazetede yayınlanarak ilân edilmiştir yani bu kanun anayasanın maddesine aykırı bir şekilde kanunlaşmıştır bu bakımdan da kanunun iptali gerekmektedir mayıs tarihinde kanunlaştığı kabul edilen sayılı madencilik reformu kanunu da parlâmentonun diğer kanadı olan cumhuriyet senatosunda görüşülmeden kanunlaşması cumhurbaşkanı fahri korutürk tarafından uygun bulunmamıştıresas sayısı karar sayısı sayın cumhurbaşkanı sözü geçen kanunun bu gerekçe ile anayasanın maddesi gereğince bir defa daha görüşülmek üzere geri göndermiştir ek millet meclisi tutanak dergisi tarihli birleşim son istek mayıs tarihli resmi gazetede yayınlanan devletçe işletilecek madenler üzerindeki hakların geri alınması ve hak sahiplerine ödenecek tazminat hakkında sayılı ve kabul tarihi kanun anayasanın maddesine aykırı olarak kanunlaşmıştır bu bakımdan kanunun tümünün usul bakımından anayasaya aykırılığı sebebiyle iptaline karar verilmesini sayılı kanunun tesbit ve taktir işleri ne ait maddesi ve tazminat başlığını taşıyan maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır bu maddelerin iptaline karar verilmesini sayılı kanunun işletme ile ilgili taşınmaz mallar başlığını taşıyan maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır bu maddelerin iptaline karar verilmesini a sayılı kanunun maddesinin danıştayla ilgili fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırıdır maddenin ve fıkralarındaki bilirkişiyle ilgili hükümleri anayasanın maddesine aykırıdır maddenin son fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırıdır bu sebeple maddenin de iptaline karar verilmesini sayılı kanunun tetkikat esnasında rastlanarak anayasaya aykırı bulunan diğer hükümlerinin de iptaline karar verilmesini arz ve istirham ederim
2,990
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından yüksek öğrenim intibakının yapılarak derecekademesine iki kademe eklenmek suretiyle olan derecekademesinin üne intibakının yapılmasına yönelik tarihli talebinin reddine ilişkin tarihli ve perpl ve yntdperyntş sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle milli savunma bakanlığına karşı açılan davada uyuşmazlığın konusu işlemin dayanağı olan sayılı türk silahlı kuvvetlerinde i̇stihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylar kanununun özel hükümler başlıklı maddesinin fıkrasının değişik fıkra md cümlesinde yer alan sözleşmeli astsubaylar ise aynı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrası ve nci maddesinin üçüncü fıkrası ile inci maddesinin ikinci fıkrasının bendi ve nci maddesinin dördüncü fıkrasının bendi hükümlerinden yararlanamazlar hükmünün anayasa hükümlerine aykırı olduğu düşüncesi ile sayılı kanunun maddesinin bendi uyarınca anayasa mahkemesince somut norm denetimi yapılmak üzere anayasaya aykırılık itirazında bulunulması gerektiği sonucuna varılarak gereği görüşüldü i̇tirazın konusu sayılı türk silahlı kuvvetlerinde i̇stihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylar kanununun özel hükümler başlıklı maddesinin fıkrasının değişik fıkra md cümlesinde yer alan sözleşmeli astsubaylar ise aynı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrası ve nci maddesinin üçüncü fıkrası ile inci maddesinin ikinci fıkrasının bendi ve nci maddesinin dördüncü fıkrasının bendi hükümlerinden yararlanamazlar hükmünün anayasaya aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ile iptali istemidir anayasa mahkemesine başvuru şekli ve nedeni anayasanın maddesinin fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmiştir bakılan davada dava konusu uyuşmazlıkta sayılı türk silahlı kuvvetlerinde i̇stihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylar kanununun özel hükümler başlıklı maddesinin fıkrasının değişik fıkra md cümlesinde yer alan sözleşmeli astsubaylar ise aynı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrası ve nci maddesinin üçüncü fıkrası ile inci maddesinin ikinci fıkrasının bendi ve nci maddesinin dördüncü fıkrasının bendi hükümlerinden yararlanamazlar hükmü uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır i̇lgili anayasa maddeleri sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik veesas sayısı karar sayısı sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmüne maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir değişik fıkra md devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükmüne maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır değişik fıkra md asgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur hükmüne yer verilmiştir i̇lgili i̇nsan hakları evrensel beyannamesi maddeleri i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde her şahıs doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır bu irade gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir maddesinde her şahsın cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle sosyal güvenliğe hakkı vardır haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır hükümleri mevcuttur dava konusu olay yalova hava meydan komutanlığında sözleşmeli hava personel astsubayı olarak görev yapan ve tarihinde sivil kaynaktan yıllık yüksek okul mezunu olarak göreve başlayan davacının tarihinde anadolu üniversitesi i̇şletme fakültesinden mezun olması sonrasında yüksek öğrenim intibakının yapılması için tarihinde yaptığı başvurusunun sayılı türk silahlı kuvvetlerinde i̇stihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylar kanununun maddesinin fıkrasında bulunan hüküm sebebiyle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın maddesinde devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almaktadır anayasanın genel esaslar kısmında maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik i̇lkesi maddede yer alan kamu hizmetine girmede eşitlik maddede yer alan çalışma özgürlüğü ve eşitliği maddede yer alan seçme ve seçilme hakkı bakımından eşitlik maddede yer alan vergi yükümlülüğü yönünden eşitlik maddede ifade edilen hukuk devletiesas sayısı karar sayısı ilkesiyle de birleşince hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanun karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlalinin yasaklanmış olduğu açıktır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimlerine açık olan devleti ifade eder anayasanın maddesinde ‘i̇nsanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır anayasanın maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş devlete çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı denetlemek işsizliği gidermeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli önlemleri alma ödevi verilmiştir çalışanların yaşam düzeyinin yükseltilmesi ve çalışma yaşamının geliştirilmesi için çalışanların korunması ödevinin çalışanların güvenli ve sağlıklı bir iş ortamında çalışmalarının temin edilmesini de kapsadığı açıktır sayılı türk silahlı kuvvetlerinde i̇stihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylar kanunu türk silâhlı kuvvetlerinde ihtiyaç duyulan sınıflarda istihdam edilmek üzere sözleşmeli olarak alınacak subay ve astsubayların teminini yetiştirilmelerini sınıflandırılmalarını hizmet şartlarını yükselmelerini atama ve yer değiştirmelerini görev ve yükümlülüklerini özlük ve sosyal haklarını muvazzaf subaylık veya muvazzaf astsubaylık statüsüne geçmelerini ayırma ve ayrılma esaslarını düzenlemek sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu subayların ve astsubayların yetiştirilmelerini sınıflandırılmalarını görev ve yükümlülüklerini terfi ve taltifleri ile her türlü özlük haklarını düzenlemek ve sayılı uzman erbaş kanunu da türk silahlı kuvvetlerinin erbaş kadrolarında devamlılık arz eden teknik ve kritik görevlerde yetişmiş personel ihtiyacını karşılamak maksadıyla istihdam edilecek uzman onbaşı ve uzman çavuşların temini hizmet şartları görev ve hakları yükümlülükleri astsubay sınıfına geçirilmeleri ile ilgili esas ve usulleri düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş olduğu açık olup her üç kanunun ortak amacının bu sınıflarda personel yetiştirmek personel ihtiyacını karşılamak özlük haklarını düzenlemek olduğu açıktır bu durumda farklı kanunlara tabi olan fakat aynı amaç için görevlendirilen bu sınıftaki kamu görevlilerinin bir kısmının ise yüksek öğrenim intibakından faydalandırılması bir kısmının faydalandırılmamasının eşitliğe aykırı olduğu açık olup bu konudaki hukuki düzenlemelerin yukarıda yer alan eşitlik ilkesine uygun olarak yapılması gerekmektedir sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun maddesinin fıkrasında kendi nam ve hesabına fakülte yüksek okul veya meslek yüksek okullarını bitirdikten sonra muvazzaf astsubay olmak için başvuranlardan temel askerlik eğitimini başarıyla bitirip muvazzaf astsubay nasbedilenlerin hazırlık sınıfı ve sınıfta kalmalar hariç olmak üzere astsubay meslek yüksek okullarından yıl itibariyle fazla olan öğrenim süreleri kıdemlerinden sayılır ve bunların hangi rütbelerde ne kadar eksik bekletilecekleri yönetmelikte gösterilir hükmü maddesinin fıkrasında fakülte yüksek okul veya meslek yüksek okulu mezunu olup da astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulanlardan başarılı olanlar astsubaylığa nasıp onayı tarihinden geçerli olarak astsubay çavuşluğa nasbedilirler bu personelin astsubaylık nasıpları hangi tarihte olursa olsun kademe ilerlemesi veya üst rütbeyeesas sayısı karar sayısı yükselmelerine esas olacak nasıpları için onay takvim yılının ağustos tarihi esas alınır ve kademe ilerlemesi veya üst rütbeye yükselmelerinde uncu ve inci madde hükümlerine göre işlem yapılır nasıp düzeltilmesinden ötürü maaş veya maaş farkı ödenmez ve diğer özlük hakları verilmez astsubay meslek yüksek okullarını başarıyla bitirenler ise yılın ağustos tarihinde astsubay çavuşluğa nasbedilirler hükmü maddesinde birinci fıkrada belirtilen şartları haiz olan astsubayların terfileri aşağıdaki esaslara göre yapılır denildikten sonra fıkrasının bendinde üstün başarılı kıdemli üstçavuş ve başçavuşların terfi esasları kıdemli üstçavuş ve başçavuşların bu rütbelerine ait bekleme sürelerinin bitiminden bir yıl önce bu rütbelere ait her yılki sicil notu sicil tam notunun ve daha yukarısında ve sicil notu ortalaması da sicil tam notunun ve daha yukarısında olanlar yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda rütbelerine göre kendi sınıfları içerisinde ayrı ayrı sıralanırlar bu şekilde sıralanan astsubaylardan kendi sınıfı mevcudunun veya mevcudun azlığı sebebiyle birleştirilen sınıfların toplam mevcudunun muharip sınıflar için ine kadarı yardımcı sınıflar için üne kadarı ilgili kuvvet komutanı jandarma genel komutanı veya sahil güvenlik komutanı tarafından bir üst rütbeye yükseltilebilir hükmü ve maddesini fıkrasının bendinde astsubaylar hakkındaki gösterge tabloları ek viii sayılı cetvelde gösterilmiştir yükseköğrenim yapmış olan astsubayların intibakları sayılı devlet memurları kanununun genel i̇dare hizmetleri sınıfında aynı yüksek öğrenimi bitirenler için tespit edilen derece ve kademelerden hizmete başlamış kabul edilerek yapılır bu intibaklar personelin fakülte yüksekokul veya meslek yüksekokulunu bitirdiğine dair resmi belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihteki derece ve kademelerine yıl süreli yüksek öğrenim için kademe yıl süreli yüksek öğrenim için kademe yıl süreli yüksek öğrenim için derece ilave edilerek yapılır ve yıl süreli yüksek öğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış olanların daha sonra lisans öğrenimini tamamlamaları halinde intibak işlemleri bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır yüksek öğrenimden dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemleri toplamı dereceden fazla olamaz yıl ve üzerindeki öğrenimlerin yıldan fazlası için kademe verilmez hükmüne yer verilmiştir sayılı uzman erbaş kanununun ek maddesinde ek md uzman erbaşlardan görevde bulundukları süre içerisinde iki yıl süreli yükseköğrenimi tamamlayanlara bir kademe üç yıl süreli yükseköğrenimi tamamlayanlara iki kademe dört veya daha uzun süreli yükseköğrenimi tamamlayanlara ise bir derece verilir i̇ki veya üç yıl süreli yükseköğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış olanların görevde bulundukları süre içerisinde dört veya daha uzun süreli yükseköğrenimi tamamlamaları hâlinde intibak işlemleri bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır yükseköğrenimden dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemlerinin toplamı bir dereceden fazla olamaz i̇ki yıl veya daha uzun süreli yükseköğrenimi tamamladıktan sonra uzman erbaşlığa girenler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır bu intibaklar personelin mezuniyetine dair resmî belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihten geçerli olarak yapılır ancak bunlara geçmişe yönelik maaş ve maaş farkı ödenmez i̇ntibak yoluyla yapılacak derece ve kademe ilerlemelerinin nasıl yapılacağı ve onay makamları uzman erbaş yönetmeliğinde gösterilir yükseköğrenim mezunu olmayan uzman erbaşlar ikinci derecenin altıncı kademesine kadar ilerleyebilirler lise ve dengi okul öğrenim düzeyine sahip olanlardan ikinci derece için öngörülen üçüncü veya daha sonraki kademeleri kazanılmış hak aylığı olarak almış olup üçüncü kademede en az bir yılını tamamlayan sicil belgelerinin son altı yıllık sicil notu ortalaması sicil tam notunun yüzde doksanı ve daha yukarısı olan ve kademe ilerlemesi yapma şartlarını taşıyanlar ekli sayılı cetvelin birinci derecesine yükseltilirler uzman erbaş olarak görev yapmış olanlardan bu görevleri üzerinden emekli adi malullük vazife malullüğü aylığı bağlanmış olanların veya uzman erbaşlık görevi esas alınarak dul ve yetim aylığı bağlanmış olanların aylıkları uzman erbaşlık görevinin sona erdiği tarihteki en son öğrenim durumları ve bu madde esas alınarakesas sayısı karar sayısı ekli sayılı cetvele göre yeniden belirlenir aylıkların bu şekilde yeniden belirlenmesinden dolayı geçmişe yönelik aylık ve ikramiye farkı ödenmez hükümleri mevcuttur yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde muvazzaf subay ve astsubaylara sağlanan hakkın yılı kanun değişikliği ile uzman erbaşlara da sağlandığı ancak sözleşmeli astsubayların bu haktan faydalandırılmadığı külfet gibi nimetin de eşit olması gerektiği şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğu olduğu eşitlik ilkesinin bütün verileri ile birlikte değerlendirilmesi gereken evrensel bir ilke olduğu eşitliğin aynı şartlarda aynı şekilde davranmak olduğu ancak bunun için aynı şartların eşit belirlenmiş olması farklılıkları haklı kılan sebeplerin bulunmamasının gerektiği şartların hizmet gereklerine göre belirlenmiş olması ve hizmet gerekleri farklılığı zorunlu kılmış ise eşitliğe aykırılık olmayacağı şartların engelleyici olması hizmet gereklerini zorunlu kılmıyorsa eşitliğe aykırı olduğu aynı şartlarda görev yapmak suretiyle aynı durumda bulunan yukarıda belirtilen kamu görevlilerine farklı kurallar uygulanmak suretiyle kanun karşısında eşitliğin çiğnenmemesi gerektiği sonucunu doğurmaktadır sonuç olarak davacının yüksek öğrenim intibakının yapılarak derecekademesine iki kademe eklenmek suretiyle olan derecekademesinin üne intibakının yapılmasına yönelik tarihli talebinin reddi ile yüksek öğrenim intibakından yararlandırılmaması sonucunu doğuran sayılı türk silahlı kuvvetlerinde i̇stihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylar kanununun özel hükümler başlıklı maddesinin fıkrasının değişik fıkra md cümlesinde yer alan sözleşmeli astsubaylar ise aynı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrası ve nci maddesinin üçüncü fıkrası ile inci maddesinin ikinci fıkrasının bendi ve nci maddesinin dördüncü fıkrasının bendi hükümlerinden yararlanamazlar hükmünün aynı şartlarda görev yapan kamu görevlilerine farklı kurallar uygulanmasının anayasanın yukarıda yer alan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı türk silahlı kuvvetlerinde i̇stihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylar kanununun özel hükümler başlıklı maddesinin fıkrasının değişik fıkra md cümlesinde yer alan sözleşmeli astsubaylar ise aynı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrası ve nci maddesinin üçüncü fıkrası ile inci maddesinin ikinci fıkrasının bendi ve nci maddesinin dördüncü fıkrasının bendi hükümlerinden yararlanamazlar hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm ekleriyle birlikte oluşturulacak suretinin anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren beş ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,245
esas no karar no mahkemenin dayandığı gerekçenin özeti sanıklara yükletilen eylemin sabit olması halinde yükletilen suçla uzaktan veya yakından ilgisi bulunmayan başka bir kişiye ait kamyonun sayılı yasanın inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünce zoralımına karar verilmesi zorunludur bu fıkrada yer alan kime ait olursa olsun ibaresi genel hukuk ilkelerine anayasanın temel hakların korunmasını hedef tutan uncu maddesinin ikinci fıkrasına mal ve mülk edinme hakkını düzenleyen ncı maddesinin birinci fıkrasına ve ayrıca anayasanın üncü maddesinin son fıkrasına aykırıdır bu nedenlerle anılan hükmün iptali gerekir
83
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın başvuru konusu kuralının anayasaya uygunluğu anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkeleri bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir aynı hak avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇nsan hakları ve temel özgürlüklerinin korunmasına i̇lişkin sözleşmenin adil yargılanma hakkı başlıklı maddesinde herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir şeklinde ifadesini bulmuştur buna göre kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturmaktadır anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir egemenliğin sahibi olan millet adına yetki kullanan yasama organı yasama erkinin aslî sahibidir böyle bir yetkiden kendi iradesiyle bile vazgeçmesi söz konusu olamaz bu nedenle öğretide anayasada yasama yetkisinin devredilemeyeceği yolunda bir kural olmasaydı dahi yasama yetkisinin devredilemeyeceği kabul edilmektedir çünkü kamu hukukunda hiçbir devlet organı anayasa ve yasalardan aldığı bir yetkiyi bu metinlerde açık bir izin olmadıkça başka bir devlet organına devredemezesas sayısı karar sayısı yasama organı yasa yaparken konuyla ilgili bütün olasılıkları göz önünde bulundurarak kazuistik biçimde ayrıntılara ait kurallar koymak yetkisine sahip ise de zamanın gereklerine göre sık sık değişen önlemler alınmasına veya alınan önlemlerin kaldırılmasına ve yerine göre yeniden konulmasına gerek duyulan hallerde yasama faaliyetinin yavaş işlemesi ve günlük olayları izleyerek zamanında önlem almasının güçlüğü karşısında yasa koyucunun konunun esaslı unsurlarını yasa ile belirledikten sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin bulunan hususların düzenlenmesi için yürütme organına yetki vermesinin yasama yetkisinin devri niteliğinde değerlendirilemeyeceği açıktır bu durum öğretide kural işlem yetkisinin ilke ve genel olarak yalnız yasama organına ait olduğu yürütme ve idarenin ise sadece türevsel bağlı ve istisnai nitelikte düzenleme yetkisine sahip olduğu şeklinde ifade edilmiştir duran lütfi i̇dare hukuku ders notları i̇stanbul yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda yasayla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından yasama yetkisinin genelliği yasama organı dilediği alanı kuşkusuz anayasa ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisini haizdir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı özbudun ergun türk anayasa hukuku baskı ankara yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak temel ilkeler konulup çerçeve çizildikten sonra uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir bu bakımdan yasama organının temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı bir başka deyişle yasama organı sahibi olduğu yasama yetkisinin asli devredilemez niteliğiyle birlikte yürütme ve idarenin türevsel istisnai sınırlı düzenleme yeteneğini dikkate almak suretiyle temel esaslarını kendisinin düzenlediği konularda yürütme ve idareye konunun ayrıntılarını düzenleme yetkisi tanıyabilir bu itibarla yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir öte yandan anayasanın maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve yasayla düzenleneceği idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden ve yerinden yönetim esasına dayandığı kamu tüzel kişiliğinin ancak yasayla veya yasanın açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı hükme bağlanmıştır anayasa yürütme görev ve yetkisinin yasalar çerçevesinde yerine getirileceğini açıklamakla yetinmeyip idare kuruluşunun her bir öğesinin de yasayla düzenlenmesini emretmektedir i̇dare teşkilatı ile görev ve yetkilerinin yasayla düzenlenmesi öngörüldüğü gibi ajanlara vergilere ve mallara ilişkin statülerin de yasal nitelikte olması gerekmektedir bu bakımdan idare onu yetkili kılan yasaya dayanarak hizmette bulunabilir bu nedenledir ki idare hukukunda yetkisizlik kural yetkili olmak istisnadıresas sayısı karar sayısı ancak idarenin yasallığı ilkesi idari kuruluşun tümü ve bütün ayrıntıları ile yasa koyucu tarafından düzenlenmesi zorunluluğunu gerektirmeyip sadece öğelerinin temel kurallarının ve güvence hükümlerinin yasada yer almasını zorunlu kılar nitekim anayasanın maddesinde kamu tüzel kişiliğinin ancak yasayla veya yasanın verdiği açık yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmek suretiyle idarenin kuruluşunda her noktanın mutlaka yasa hükmüne bağlanmasını şart koşmamış ya da bu alanda yürütme ve idarenin düzenleme yapmasını yasaklamamıştır bu itibarla yasal yetkiye dayanarak ve yasalar ile anayasa çerçevesinde olmak kaydıyla yürütme ve idare de kendi işleviyle ilgili alanda yeni ve ayrıntılı kurallar koyabilir böyle bir düzenlemenin yasallık ilkesine aykırı bir yönü yoktur yasayla düzenleme ise düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesiyle değil temel ilkelerin konulması ve çerçevenin çizilmiş olmasıyla mümkündür oysa sayılı yasanın maddesinin fıkrasına sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek cümlede yer alan ve sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütlerin müsteşarlık tarafından belirleneceğine ilişkin hüküm çerçevesini çizip temel ilkeler koymadan sigorta hakemlerinin niteliklerinin müsteşarlıkça belirlenmesini öngörmekte olup bu haliyle anılan yasa hükmü anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır anayasanın bu maddesine aykırılık oluşturan kural kuşkusuz aynı zamanda anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti i̇lkesine ve maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetine de aykırılık teşkil etmektedir iii sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı sigortacılık kanununun maddesinin fıkrasına sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek cümlenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,058
esas sayısı karar sayısı b i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı devlet memurları kanununa günlü sayılı yasa ile konulan ek geçici maddenin ikinci fıkrasındaki kurala göre anayasa mahkemesi üyeleri birinci sınıf hâkim ve savcılar danıştay ve sayıştay üyeleri derecenin son kademesi olan göstergesine intibak ederler bunlara ödenecek aylık bu gösterge sayısına eklenecek sayısından sonra bulunacak sayının belli katsayı ile çarpılması sonunda elde edilecek tutardır sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun günlü sayılı yasa ile değiştirilen maddesinde üç yılını bitirmiş albaylara generallerle amirallere göstergesinin uygulanacağı ancak tuğgeneral tuğamirallere tümgeneral tümamirallere joo korgeneral koramirallere orgeneral oramirallere lük göstergeler verileceği belirlenmiştir danıştay yasası uyarınca birinci derece kadroda bulunanların aylık ödemelerinin gösterge sayışma eklenecek sayısından sonra bulunacak tutara göre yapılacağı yolundaki anlatım ile orgeneral ve oramirale lük göstergelerin ayrılacağı yollu deyimler yorum ve uygulama acılarından eş anlamlıdır özetlenecek olursa gerek davacının gerekse bir orgeneral veya oramirâlin gösterge üzerinden aldıkları paralar hukukça onların aylıklarıdır ve bu ek göstergeler aylıktan ayrı nitelikte herhangi bir ödeme sağlanması için öngörülmüş değildir sayılı yasa ile sayılı yasaya konulan ek maddenin birinci fıkrasında aylıklarını personel kanunları hükümlerine göre alan iştirakçilerin emeklilik keseneklerine personel kanunları gereğince kazanılmış hak olarak aldıkları rütbe kıdem derece ve kademelerin gösterge rakamlarının katsayı ile çarpımı sonunda bulunacak aylık miktarı esas alınır denilmektedir buna göre birinci dereceden gösterge üzerinden aylık alan iştirakçinin tutan gösterge sayısının katsayı ile çarpımı sonunda bulunacak tutarın emekli keseneğine esas alınması gereklidir ancak bu maddenin son fıkrasına derece ve kademe göstergelerine eklenen rakamlar emeklilik keseneğine esas aylığın tespitinde nazara alınmaz ancak tarihli ve sayılı kanunun ek gösterge ile ilgili hükümleri saklıdır kuralı konularak personel kanunlarına göre aynı göstergeli aylığı alanların emeklilikte eşit kalmaları önlenmiştir az yukarıda açıklandığı üzere subaylarla danıştay üyelerine iştirakçilerinde ve emekliliklerinde ilkeleri belli olan özdeş yasa kuralları uygulanmakta iken görevde eşit aylık alma durumunda bulunanların bu eşitlikleri emeklilikte ayırım yapılarak davacı ve durumdakilere karşı bozulmuştur başka değimle kendilerine eşit görev aylığı bağlananların bu aylıklarının emekli aylığına eşit orantıda yansıması önlenmiştir kimi görevlerde bulunanlara gördükleri kamu işinin çeşitli türlerden yüklediği sorumla devlet için taşıdığı değer ve önem gözönünde tutularak öngörülen göstergeli aylıklar bunlardan kimi kimselerin emekliliklerinde de karşılığını bulurken öbür kimselerin emekliliklerinde karşılığını bulmamakta böylece lük göstergeden aylık alan iştirakçilerin emekli keseneğine temel tutulan aylıklarının saptanmasında hepsinin bir tutulmamış olması yüzünden iştirakçilerden bir bölümüne bir çeşit ayrıcalık sağlanmış olmaktadır anayasanın maddesinde danıştayda çalışanların aylık ve ödeneklerinin yasa ile düzenleneceği bildirilmişse de yasa ile gerçekleşen bir düzenlemenin anayasanın maddesinin çiğnenmesi durumunda dahi geçerli sayılacağı düşünülemezesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü tartışma konusu kural anayasaya aykırıdır
413
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren günlü ve sayılı tarih ve sayılı kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna geçici maddeler eklenmesi hakkında kanun ile türkiye büyük millet meclisi üyeleri ile dışarıdan atanan bakanların ödenek yolluk ve diğer sosyal hakları ile emekli aylıkları ve tazminat haklarının yükseltilmiş bulunduğu söz konusu yasa ile tbmm üyeleri ile dışarıdan atanan bakanlar için öngörülen emeklilik ve tazminat hükümlerinin tc anayasasına aykırı olduğu bu durum dikkate alınarak sayılı yasanın uygulanmasının durdurulması yolunda davacılar prof dr erdoğan soral ve prof dr i̇lhan tekelinin günlü tc emekli sandığı genel müdürlüğüne vaki başvurularının reddi yolunda tesis edilen tarihli işlemin iptali istemiyle davacılar vekili av arda şaylan tarafından açılan bu davada sayılı yasanın ve maddelerinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldüğünden bu iddia anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren günlü ve sayılı kanunun anayasaya aykırılığı ileri sürülerek iptali istenilen madde hükümleri madde tarihli ve sayılı türkiye büyük millet meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emekliliklerine dair kanunun tarihli ve sayılı kanunla değişik nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde türkiye büyük millet meclisi üyeleri ile dışarıdan atanan bakanlar seçildikleri veya atandıkları emekli olanlar ise istekte bulundukları tarihi izleyen ayın başından itibaren tc emekli sandığı ile ilgilendirilirler emekli olanların iştirakçi oldukları sürece sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıkları kesilir tc emekli sandığı ile ilgilendirilenlerin emeklilik keseneğine esas aylıklarına tc emekli sandığı iştirakçilerinin derece ve kademelerine göre yararlanmakta olduğu en yüksek ek gösterge rakamı uygulanmak suretiyle işlem yapılır bu şekilde ilgilendirilenlerden tarihli ve sayılı kanun hükümleri dikkate alınarak gerek sayılı kanunun gerekse ve sayılı kanunların genel hükümleri çerçevesinde aylıklarının bağlaması gereken kurumun hizmet süresi ve diğer şartları taşıyanların tc emekli sandığı veya sosyal sigortalar kurumu veya bağ kur veya sayılı kanunun geçici nci maddesine tabi sandıklardan emekli olmaları halinde tc emekli sandığında devam eden iştirakçiliklerine son verilerek emekli aylıkları ilgili sosyal güvenlik kuruluşunca bağlanır tc emekli sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarınca bağlanacak emekli aylıkları ile aynı hizmet süresine ve aynı öğrenim durumuna sahip emsali yasama organı üyelerine makam tazminatı ek gösterge ve diğer unsurlar dahil edilerek tc emekli sandığınca bağlanması gereken emekli aylığı tutarı arasındaki fark tazminat olarak buesas sayısı karar sayısı kanunun inci maddesiyle oluşturulan fondan karşılanır yasama organı üyeliği sona erenler hakkında da yukarıdaki fıkralar uygulanır i̇ş bu hükümler bu kanundan yararlananlardan ölenlerin dul ve yetimleri hakkında da uygulanarak aylık bağlanır makam tazminatı da tc emekli sandığı iştirakçilerinin yararlanmakta olduğu en yüksek tutarın dörtte üçü üzerinden ödenir makam tazminatı ödenmesine ve kesilmesine dair özel hükümler ile bu kanunun inci maddesine göre ödenecek tazminata ilişkin hükümler saklıdır sayılı tc emekli sandığı kanununun yürürlüğe girdiği tarihden itibaren yasa organı üyeleri ile dışarıdan atanan bakanların bu görevlerde geçen her hizmet yılı için aynı kanunun nci maddesi çerçevesinde üç aylık fiili hizmet zammı uygulanır madde tarihli ve sayılı kanunun tarih ve sayılı kanunla değişik inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ikinci fıkrasında yer alan gösterge rakamı yükseltilmiştir türkiye büyük millet meclisi üyeleri ile dışarıdan atanan bakanlar için emekli olup olmadıklarına bakılmaksızın görevleri devam ettiği sürece aylık ödeneklerinin brüt tutarından her ay için verilecek oranında dayanışma primlerinden oluşacak bir fon kurulmuştur halen milletvekili olmayıp da emekli aylıkları tc emekli sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarınca bağlananlardan fondan yapılan ödemenin oranında aylıkları tc emekli sandığınca bağlananlardan da oranında fon idaresince fona kesinti yapılır nci madde uyarınca kendilerine fark tazminat ödenenlerin sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödemek suretiyle geçen sürelerinin son yedi yılının tc emekli sandığına prim ödenerek geçirilen kısmının üçbuçuk yıldan az olması halinde bu süreyi üçbuçuk yıla tamlayıncaya kadar geçen süre için ilgililerden en yüksek devlet memurunun tc emekli sandığı keseneğine esas tutarı üzerinden ayrıca fona oranında tamlayıcı prim kesilir madde sayılı kanunun geçici üncü maddesinin ikinci cümlesi ancak bu hüküm sayılı tc emekli sandığı kanununun nci maddesi kapsamına girenler hakkında uygulanmaz şeklinde getirilmiş ve bu kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir geçici madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihden önce yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan bakanlarla bunların dul ve yetimlerine çeşitli kanunlarda yer alan hükümlere göre bağlanmış bulunan aylık ve sair tazminatlarla bunların diğer özlük sağlık ve sosyal haklarına ilişkin olarak yapılmış bulunan her türlü işlem ve tahsisler geçerli olduğu gibi bu kanunların uygulanmasından doğmuş olan haklar ve bağlanmış bulunan aylık ve tazminatlar kazanılmış hak olarak saklı olup ilgilileri hakkında uygulanmasına ve bağlanmış bulunan emekli dul ve yetim aylık tazminat ve sair haklarının ödenmesine devam edilir birinci fıkra kapsamında bulunan aylık ve sair hak ve tazminatların tahsis ve bağlanmasına ilişkin her türlü işlemler bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihden önce ölenlerin dul ve yetimleri bakımından da geçerli olup dul ve yetim aylıkları bu kanundaki oranlar dahilinde bağlanır ve sair özlük sağlık ve sosyal hakların sağlanmasına da devam olunuresas sayısı karar sayısı geçici madde emekli aylığı bağlanmasına esas hizmet süreleri toplamı kadın ise yıldan erkek ise yıldan eksik olan ve halen bu kanun uyarınca kendilerine sandıkça aylık bağlanmış bulunanlardan istekte bulunan eksik kalan süreleri için en yüksek iştirakçinin tc emekli sandığı keseneğine esas aylık tutar üzerinden toplam kesenek ve kurum karşılıklarını bu kanunun yayımı tarihini takip eden dört ay içinde defaten ödemeleri halinde borcun tamamının ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylıkları yükseltilir bu suretle ihya edilen süreleri için ikramiye ve aylık farkları ödenmez ve bu sureler için fiili hizmet zammı verilmez ayrıca borcun tahakkukunun yapıldığı tarihi takip eden aybaşı ile borcun tamamının ödendiği tarihi takip eden aybaşına kadar geçen sürede emekli aylığı ödenmez i̇lgili anayasa hükümleri madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar madde anayasa mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar bakılmakta olan davanın usulüne uygun olarak açılmış görüm ve çözümünün mahkememizin görev ve yetkisinde olduğu ve iptali istenilen yasa kurallarının bu davada uygulanacak kural olduğu tesbit edildikten sonra anayasaya aykırılık iddiasının ciddiyeti yönünden yukarıda belirtilen mevzuatın birlikte incelenmesine geçilmiştir günlü sayılı kanunun ek maddesi ile ek maddesinin anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla günlü sayılı kanunun ek ek ve ek maddelerinin anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla günlü sayılı kanunun geçici geçici geçici ve geçici maddelerinin anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla günlü sayılı kanunun kimi maddeleri anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla gün ve sayılı kanunun bazı maddeleri de anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla iptal edilmiştir anayasa mahkemesinin bütün iptal kararlarında yasama organı üyelerinin iştirakçi oldukları bir sosyal güvenlik kuruluşundan diğer iştirakçilerle eşit koşullarda yararlandırılmaları gerekirken diğer iştirakçilerin hiçbiri için söz konusu olmayan kimi ayrıcalıklarla donatılmalarının savunulması mümkün olmayan bir eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açtığı ve bu durumun anayasanın maddesindeki hukuk devleti ve maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırı olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin anılan iptal kararlarına ve bu kararlarda belirtilen gerekçelere aykırı olarak sayılı kanun ile milletvekilleri ile dışarıdan atanan bakanların emeklilik hakları düzenlenmiş ve böylece milletvekillerine ve dışarıdan atanan bakanlara emekli sandığının diğer iştirakçilerinden ayrıcalıklı haklar sağlanmış olduğundan davacıların anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmüştür açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü ve sayılı kanunun ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddiası mahkememizce ciddi görülerek sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin ikinci bendinde belirtilen belgelerin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,262
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇zmir cumhuriyet başsavcılığının tarih esas iddianame numaralı iddianamesi ile sanık muzaffer egi hakkında sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı kanunla eklenen sayılı kanun ile değişik c maddesi uyarınca cezalandırılması istenerek mahkememizde esas sayılı kamu davası açılmıştır i̇ddianamede sanığın işyerinde yapılan arama sonucunda şikayetçiye ait menşe adı olarak tescilli coğrafi işaretin sanığın işyerinde ele geçen peynirlerde kullanıldığı iddia edilmiş sanığın coğrafi işaret hakkının ihlalinden dolayı cezalandırılması istenmiştir müdafi anayasaya aykırılık iddiasında bulunmuştur cumhuriyet savcısı iddianın ciddi olduğunu bildirmiştir mahkememiz anayasa mahkemesinin sayılı kanun hükmünde kararnamenin ld maddesinin iptaline ilişkin aşağıda açıklanan gerekçesindeki nedenlerle bu iddiayı ciddi bulmuştur anayasa mahkemesinin kararındaki gerekçede yasa koyucu ceza hukuku alanında yetkisini kullanırken anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerde ceza yaptırımları ile karşılanmaları gerektiği ve hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak kabul edileceği konularında takdir yetkisine sahiptir zaman içinde toplumsal gereksinimleri karşılamak kişi ve toplum yararının zorunlu kıldığı düzenlemeleri yapmak toplumdaki değişikliklere koşut olarak alınan önlemlerin etkisini artırmak ya da bunları hafifletmek veya ortadan kaldırmak yetkisi yasa koyucuya aittir anayasanın maddesinde ceza ve ceza yerine geçen güvenlik önlemlerinin ancak yasayla konulacağı belirtilmiş maddesinin i̇lk fıkrasında da türkiye büyük millet meclisinin bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği öngörülmüştür i̇tiraz konusu sayılı khknin maddesinde maddesinde ceza öngörülen eylemler düzenlenmektedir suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen madde anayasanın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu konudaki düzenlemelerin kanun hükmünde kararname ile yapılması olanaklı değildiresas sayısı karar sayısı bu nedenle itiraz konusu sayılı markaların korunması hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendi anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir denmiştir aynı şekilde sayılı kanun hükmünde kararnamenin b lc bentlerinin iptaline ilişkin anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararındaki gerekçede de idarenin düzenleyici işlemleri ile suç yaratılamayacağı belirtilmiştir i̇ddianameyle sanık hakkında sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendinin uygulanması istenmiş ise de bu maddenin sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin ve bentlerinin ihlalinden dolayı uygulanması gerekecektir mahkememizce anayasa mahkemesinin sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendini iptal ederken gösterdiği yukarıdaki gerekçenin olaya uygulanması gereken sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendi bakımından da geçerli olduğu düşünüldüğünden müdafiin ve cumhuriyet savcısının ciddi bulunan anayasaya aykırılık iddiasının anayasa mahkemesi tarafından itiraz yoluyla incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır deli̇ller dava dosyasının konuya ilişkin kısımlarının onaylı örnekleri bilimsel görüşler anayasa mahkemesinin örnek kararları diğer deliller hukuki̇ sebepler anayasanın maddeleri ile sayılı yasanın maddesi ve ilgili diğer hükümleri sonuç mahkememizin bakmakta olduğu davada sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendindeki ceza yaptırımın dayanağı olan ve suçun maddi unsurunu teşkil eden sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin ve bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi saygı ile arz olunur
482
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ başvuru kararlarındaki gerekçe bölümü şöyledir i̇tirazın değerlendirilmesinde uygulanacak cmknun nci maddesinin ilgili hükümleri şu şekildedir madde ek fıkra skmd sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir ek fıkra skmd açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine bir meslek veya sanat sahibi olması halinde bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına belli yerlere gitmekten yasaklanmasına belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir denetim süresi içinde dava zamanaşımı dururesas sayısı karar sayısı ek fıkra skmd altıncı fıkranın bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir ek fıkra skmd denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir ek fıkra skmd denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkeme hükmü açıklar ancak mahkeme kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir bu kayıtlar ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak cumhuriyet savcısı hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir ek fıkra skmd değişik fıkra skmad bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri anayasanın üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz tarihinde kabul edilen türkiye cumhuriyeti anayasanın ilgili maddeleri şunlardır madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir madde suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz madde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz ek cümle skmad usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınıresas sayısı karar sayısı mevcut yasal düzenleme ışığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunu değerlendirdiğimizde şayet sanık geçmişte kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış ve mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulduğunda yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaate varılır ise ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin sureti ile tamamen giderilmesi mümkün ise sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması söz konusu olabilmektedir bir sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde bu karara itiraz edilebilmekte bu itiraz sadece uygulamanın yasaya ve usule uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususuyla sınırlı olarak itiraz incelemesini yapmaya yetkili en yakın mahkeme tarafından incelenmektedir bir sanık mahkemece hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği kanaatinde ise ve fakat mahkemece hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir ise bu kararının esasa uygun olup olmadığı hususunda incelenmesini sağlaması mümkün değildir çünkü bu karara itiraz ettiği takdirde dosyası en yakın mahkeme tarafından sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının yasal koşullarının bulunup bulunmadığı açısından incelenecek şayet sabıkası yoksa ve dosya kapsamında bir daha suç işlemekten kaçınmayacağının anlaşılması gibi bir durum söz konusu değil ise itiraz mahkemesi kaçınılmaz olarak itirazın reddi yönünde karar verecektir sanık beraat etmesi gerektiğini düşünse bile bunu herhangi bir şekilde yetkili makam yargıtay veya askeri yargıtay önünde dile getirmesi mümkün olmayacaktır durumu sanık özelinde incelediğimizde sanık milli savunma bakanlığı bünyesinde görevli bir devlet memuru olup söz konusu kararla mahkemece atılı suçu işlediğine karar verilmiş ancak sabıkasının olmaması ve bir daha suç işlemekten kaçınacağı yönünde kanaat oluştuğu gerekçesiyle hükmün açıklanması geri bırakılmıştır sanık herhangi bir şekilde hapse girmeyecek adli para cezası ödemeyecek veya başka bir denetimli serbestlik tedbirine maruz kalmayacaktır ancak bir devlet memuru olan sanığın hiyerarşik yapı içerisindeki durumunu düşündüğümüzde gerek amirlerinin gözünde gerekse arkadaşlarının gözünde memuriyet görevini ihmal suçundan yargılanmış ve mahkum olmuş olacak bu karar hiçbir şekilde beraat kararının yerini tutmayacaktır amirlerince hakkında sicil düzenlenirken veya bir üst göreve atanması söz konusu olduğunda mutlaka hakkında verilmiş olan bu karar bir şekilde personeli olumsuz olarak etkileyebilecektir mahkememizce sanığın itirazı konusunda karar verilirken cmknun nci maddesi kapsamında yasal koşullarının bulunup bulunmadığı noktasından inceleme yapılabilecek sanığın sabıkasının olmaması mahkemece de bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat edinilmesi ve bu kanaatin açıkça hukuka aykırı olduğunu gösteren bir bulgunun dosyada mevcut olmaması nedeniyle sanığın itirazına karar verilmesi gerekecektir oysa sanığın itirazı kendisine hiçbir şekilde ceza verilmemesi beraatine karar verilmesi gerektiği noktasındadır ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını ve itirazı düzenleyen ve itirazın incelenmesinde doğrudan uygulanan cmknun nci maddesinin ve nci fıkraları mevcut durumda böyle bir inceleme yapılmasına olanak tanımamaktadır hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğini düşünen sanık davasını yetkili üst mahkemeye götürememekte itiraz mahkemesinin de aynı seviyede olduğu itiraz edilen mahkemenin kararını yetkili üst mahkeme yerine geçerek esas yönünden incelemesi mümkün olmamaktadıresas sayısı karar sayısı açıklanan bütün bu gerekçelerle tarihli sayılı resmi gazetede yayınlanmakla yürürlüğe giren sayılı kanunun nci maddesi ile değişik sayılı cmknun nci maddesinin ve nci maddelerinin anayasanın nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini anayasanın ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasanın nci maddesindeki herkesin suçluluğu sabit oluncaya kadar masum sayılacağı yönündeki ilkeyi ve anayasanın inci maddesi uyarınca kanun hükmünde olan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal ettiği için anayasanın ve ncı maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmiştir bu gerekçelerle uygulanacak olan cmknun nci maddesinin ve nci fıkralarının anayasaya aykırı olduğu bu nedenle anayasaya aykırılığın incelenmesi için dava dosyasının tarih ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun nci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir
1,144
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi bölümü şöyledir tc anayasası madde de kimse suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olandan daha ağır bir ceza verilemez demiştir anayasamızda yer alan birçok hak ve ödevin ayrıntılı yararlanma şekil ve şartlarının önce yasalarla ve sonrada yasalara aykırı düşmeyen tüzükler ve yönetmeliklerle gösterildiği malumdur hiçbir şekilde yasadan daha alt seviyede düzenleme yapılamayacak olan konulardan başta geleni suçlar ve cezalardır suç ve cezaların yasallığı bu konuda doğrudan meclisin söz sahibi olması yetkisi dünyada yaşanan yüzyıllarca süre gelen hukuk birikimi ile ve yaşanan sorunlarla olduğu yüksek mahkemenin malumudur çağdaş ve demokratik toplumlarda bu ilkeden ödün vermek olanaksızdır anayasamızda cezanın yasallığı ilkesini açıkça belirtmiştir doğaldır ki bu cezanın ağırlığını yani parada miktarını da kapsar sayın ord prof dr sulhi dönmezerde ceza hukuku adlı eserinin bası cilt sayfa da ancak ceza hukukunun yasak eylemlerin belirlenmesi ve bunları karşılayan ceza müeyyideleri bakımından asıl özelliği kanunilik prensibinin bu hukuk alanına egemen bulunmasıdır demiş devamında sayfa ilk paragraf sonu bu sebep dolayısıyladır ki ceza hukukunda kanunilik prensibi diğer hukuk alanlarından daha güçlüdür demiştir yasallık ilkesinin çağdaş ve demokratik toplumlarda zorunlu olduğunu ancak bazı ülkelerde demokrasiden uzaklaşıldığı dönemlerde yasallık ilkesine istisna getirildiğini belirtmiştir danimarka ceza yasası sovyetler birliği cmuk alman ceza yasasının değişikliği gibi hernekadar yüksek mahkeme daha önce sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olmadığını belirtmişse de tck ek madde de yetkinin idareye kısmen değil tam devri durumu vardır maliye bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranı ancak yasallık ilkesinin zorunlu olmadığı alanlarda ve hatta maliye bakanlığı kendi içinde uygulama kuralı olmakla bakanlığın sisteminde diğer bakanlıklarda bu oranı kabulleri halinde yine zorunlu yasallık ilkesi bulunmayan yerlerde kullanılabileceği kanaatindeyiz cezaların caydırıcı olması ceza anlamanı içerecek derecede ciddi boyutta olması elbette her uygulayıcı ister ancak bunun kaynağı mutlak suretle yasa olmalıdır yeniden değerleme rakamının yüce meclise sunulup yasalaştırılması anayasaya aykırılık sorununu çözecektir cezaların yeniden değerleme rakamına göre artırılmasını emreden yasa kuralının değerleme esasları vergi usul kanununun maddelerinde yer almaktadır mükerrer maddenin birinci fıkrasının cu bendinde nasıl belirleneceği açıklanmıştır bu kural açıkça anayasaya aykırı durmaktadır buna göre bakanlığın belirleyeceği oran ceza miktarını belirleyen unsur olmaktadıresas sayısı karar sayısı yukarıda değinildiği gibi cezaların türleri çekiliş şekli sürelerin uzunluğu paraların miktarı yani cezayı meydana getiren unsur mutlak surette yasa ile belirlenmelidir bakanlığın belirlediği oranın yasal olmadığı yani meclis çoğunluğunca kabul edilmediği açıktır halde uygulanacak ceza yasa haline dönüştürülmeyen yalnızca maliye bakanlığının açıkladığı yeniden değerleme rakamına göre belirleme miktarıdır anayasal dayanaktan yoksundur bu halde de yasa ile bağlı kalacak olan her yasada yazan cezaya uyması gereken yargıç dayanağını yasadan alsa bile bir idari kararla belirlenen orana göre karar vermek durumunda kalmaktadır
425
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir eylemin sabit görülmesi halinde hazırlık soruşturması sırasında askerî savcılıkça tcknun maddesi uyarınca çıkarılmış olan ‘önödeme tebligatında yazan miktarı ödemediği için hakkında tertip olunacak cezanın tcknun maddesi uyarınca yarı nispetinde artırılacağı diğer bir deyişle mezkur maddenin davada tatbik edileceği kuşkusuzdur suç dosyasından anlaşıldığı üzere sanık kanunun öngördüğü miktar parayı ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle ödememiştir ya da en azından bu yöndeki savunmasının aksine bir kanıt yoktur zaten tsk i̇ç hizmet kanununun maddesinde erbaş ve erlerin ihtiyaçları devlet tarafından deruhte ve temin olunan kişiler oldukları açıkça belirtilmiştir yasa koyucu tcknun maddesiyle ‘önödeme kurumuna işlerlik kazandırmayı kimi suçlar için mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesini hedef tutmuş olsa bile önödeme kurumundan yararlanmak istediği halde ekonomik imkansızlık nedeniyle yararlanamayan bir kişinin salt bu nedenle aynı suçu işleyen bir başka kişiden daha fazla ceza almasını öngören tcknun maddesinin anayasanın uncu maddesinde ‘herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç mezhep ve benzeri sebepler ile ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar lafzıyla deyimleşmiş olan eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşünülmüştür bu itibarla görülmekte olan davada uygulanma durumunda olan tcknun maddesinin anayasaya aykırı olması cihetiyle iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur
217
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ yukarıda belirtilen madde hükmü bir hukuk devletinde olması gereken hukuki güvenlik i̇lkesi aykırıdır hukuk devletinde devlet hukuk güvenliğini sağlama yükümlüdür hukuki güvenlik ilkesi kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği i̇lkesi uyarınca yasalar kural olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden ‘kazanılmış hakların korunması ilkesinin gereğidir bununla birlikte hukuki güvenlik ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik i̇lkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar i̇tiraz konusu yasa ile devam eden davalar için yasayla geriye dönük olarak açık bir müdahale yapılmıştır somut vakıada davalı kurum tüketiciden alınmaması gereken kayıp kaçak bedellerini davacıdan tahsil etmiştir ki kayıp kaçak bedellerinin nihai tüketiciye yansıtılamayacağı istikrarlı yargıtay uygulamaları ile sabittir yhgk gün ve sayılı kararı ve yargıtay hdnin yerleşik içtihatlarıeldeki davada davacı dava açıldığı tarihte hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin iadesini talep etmiş bu davanın gerektirdiği mahkeme masraflarına katlanmıştır davacı istikrarlı yargıtay uygulamalarına göre kazanmayı beklediği meşru beklenti ilkesi gereği işbu davayı iptali talep edilen kanun hükmü nedeniyle kaybedecektir başka bir ifadeyle meşru beklenti seviyesinde kazanılması umulan davanın belirtilen kanun hükmüyle kesin olarak reddedilecek olması anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan itiraz konusu kural anayasanın maddesinde garanti altına alınan adil yargılarıma hakkına aykırıdır zira adil yargılanma hakkı gereği kişiler açtıkları davaların kamusal veya değil herhangi bir müdahale olmaksızın bağımsız ve tarafsız biçimde görülmesini isteme hakkına sahiptir oysa itiraz konusu kural ile devam eden davalara müdahale edilmekte ve davalı lehine belli bir avantaj sağlanmaktadır nitekim avrupa i̇nsan haklan mahkemesine ai̇hm göre devam eden davalara belli bir sonucu garanti etmek adına yasa ile yapılan kamu müdahaleleri sözleşmenin maddesinde güvenceye kavuşturulan adil yargılanma hakkını ihlal eder ai̇hm ihlal bulduğu karalarda özellikle yargılama sırasında yürürlüğe giren kanunla yapılan müdahalenin zamanlaması ve şeklini dikkate almış karar verme aşamasına yakın bir zamanda yargılamanın sonucuna etki edecek şekilde yapılmış olan müdahaleler yönünden ihlal tespit etmiştir bkz stran greek refıneries ve stratis andreadisyunanistan zielinski ve pradal ve gonzalez ve diğerlerifransa bd no ve diğer başvuru numarası papageorgiouyunansitan no anagnostopoulos ve diğerleriyunanistanan no ai̇hm müdahalenin ‘öngörülebilir olmasını belli bir davayı hedef almamasını az miktarda olmasını zorlayıcı bir kamu yaran taşımasını ve davanın esasının mahkemelerce incelenmesini şart koşmuştur bkz national provincial building society leeds permanent building society ve yorkshire building societybirleşik krallık forrer niedenthalalrnanya no ogis institutesas sayısı karar sayısı stanislas ogec saint pie ve blanche de castille ve diğerlerifransa no i̇tiraz başvurusuna konu kural bu açıdan değerlendirildiğinde öncelikle ilgili kural öngörülebilir değildir zira davacılar açısından dava açıldığı tarihte bu yönde bir tahminde bulunmak olanaksızdır yine ilgili kural belli bir davayı hedef almamakla birlikte sonuçları itibarıyla mali haklan ciddi tutarlarda etkilemektedir ayrıca ilgili kuralın yasama organınca hangi zorlayıcı kamu yaran gereğince kabul edildiği belli değildir oysa devam eden davalara belli bir sonucu garanti edecek biçimde müdahale eden ilgili kuralın hangi zorlayıcı kamu yararına matuf kabul edildiğinin açıklanması gerekir son olarak ilgili kural gereği mahkemelerin davanın esasını inceleyebilmesi olanaksızdır çünkü mahkemeler ilgili kuralın amir hükmü gereği davayı davacının aleyhine sonuçlandırmak durumundadır yukarıdaki açıklamalar ışığında i̇tiraz konusu kanun hükmü anayasanın maddesinde yerini bulan hukuk devleti̇ ilkesini ve maddesinde yer alan adi̇l yargilanma hakkini ihlal etmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
657
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı dava dosyasına konu iddianame ile sanığın olay tarihinde müştekiye ait olup suç ürünü olan eşyayı bu vasfını bilerek satın aldığı iddiasıyla ve sayılı tcknın madde ve fıkrası gereğince cezalandırılması talebiyle mahkememizde kamu davası açılmıştır belirtilen kamu davasında uygulanması gereken sayılı tcknın maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı bulunduğu görüşüne varılmıştır anayasaya aykırılığın gerekçeleri aşağıda belirtilmiştir sanık hakkında uygulanması istenen sayılı tcknın madde ve fıkrasında aynen bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı satın alan veya kabul eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır hükmü yer almaktadır madde gerekçesinde ise suç işlemek hukuk toplumunda kişiler için bir kazanç kaynağı olamaz bu nedenle suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edilen menfaatlerin piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfaat temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçilmek istenmiştir bu mülahazalarladır ki bir suçun işlenmesi suretiyle veya bir suçun işlenmesi dolayısıyla elde edilmiş olan bir şeyin satın alınması ve kabul edilmesi suç olarak tanımlanmıştır suçun konusunu ancak ekonomik değeri olan şeyler oluşturabilir bu ekonomik değerlerin daha önce işlenmiş bir suçtan elde edilmiş olması gerekir bu suçun mutlaka malvarlığına karşı bir suç olması gerekmez bu suçtan dolayı daha önce bir mahkûmiyet kararı verilmiş olması gerekmez daha önce işlenmiş olan suçtan dolayı failinin kusurlu sayılması veya cezalandırılması gerekmez söz konusu suçun cezalandırılabilir olması da gerekli değildir bu suç zamanaşımına uğramış da olabilir önce işlenmiş olan suç soruşturması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bir suç olabilir hatta bu suçtan dolayı şikâyet yoluna başvurulmamış veya şikâyetten vazgeçilmiş olabilir bu suç yabancı bir ülkede dahi işlenmiş olabilir bir suçtan doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen her türlü ekonomik değer yani malvarlığı değerleri bu suçun konusunu oluşturabilir bu suç seçimlik hareketli bir suçtur buna göre daha önce işlenmiş olan suçtan elde edilen eşyanın kabul edilmesi veya satın alınması söz konusu suçu oluşturmaktadır kabul olgusunun satın alma dışında başka bir hukukî işlemle örneğin bağış yoluyla gerçekleşmesi gerekmektedir zira suçtan elde edilen eşyanın satın alınması diğer bir seçimlik hareketi oluşturmaktadır bu kabul olgusu örneğin suçtan elde edilen taşınır veya taşınmaz eşyanın kiraya kabul edilmesi veya suçtan hasıl olan paranın ödünç olarak kabul edilmesi şeklinde de gerçekleşebilir diğer seçimlik hareket suçtan elde edilen eşyanın satın alınmasıdır bu nedenle söz konusu suç bir çok failli suç türü olan karşılaşma suçudur bir tarafta suçtan hasıl olan eşyayı bağışlayan kiraya veren veya ödünç olarak veren ya da satan kişi diğer tarafta ise bağış kiralanan veya ödünç olarak kabul eden ya da satın alan kişi bulunmaktadır eşyayı satan kişi bunun elde edildiği suçu işleyen kişi ise ayrıca ödünç olarak verme bağışlama ya da satma fiili dolayısıyla cezalandırılmayacaktır çok failli suçlarda işlenen suçesas sayısı karar sayısı dolayısıyla faillerden birinin cezalandırılabilip cezalandırılmaması diğer faillerin cezalandırılması üzerinde bir etki doğurmaz kişinin asıl suçun işlenişine iştirak etmiş olması bu suç açısından sadece bir şahsî cezasızlık sebebi oluşturmaktadır bu suç doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir bu nedenle madde metninde bilerek ifadesi kullanılmamıştır açıklamalarına yer verilmiştir sayılı yasanın maddesinin büyük ölçüde karşılığı olan bu suçun düzenleniş nedeni suçtan elde edilen eşyanın serbestçe tedavül görerek suç işleyenleri cezbetmesi ve suç işleme kararını takviye etmesinin önüne geçmek olarak belirtilmiştir suçun oluşumu için suçtan elde edilen eşyanın kabul edilmesi satın alınması gerekmektedir satın alma haricinde bağış ya da başka bir amaçla kabul edilmesi de suçun oluşumu için yeterli bulunmaktadır birden fazla şekilde oluşabilmesi nedeniyle seçimlik hareketli bir suçtur diğer yandan suça konu eşyanın ekonomik bir değerinin de bulunması gerekmektedir yeni yasanın maddesinde yer alan bu suçun karşılığı olan sayılı yasanın maddesinde yer alan düzenleme ile karşılaştırılmasında eski yasamızın düzenlemesinde seçimlik hareketlerin sayısının daha fazla olduğu dikkati çekmektedir buna göre satın alma ya da kabul etme yanında saklamak ve satmak hususunda tavassutta bulunmak ta suçun oluşumu için yeterli görülmüştür diğer yandan yeni yasamızda yer alan suçun oluşumu için gereken suç mahsulü olduğunu bilmek şartının yeni yasada yer almadığını görmekteyiz bununla birlikte suçun temel unsurlarından suç kastının varlığının suçun oluşumu yönünden şart olması ve sanığın satın aldığı veya kabul ettiği eşyanın suç mahsulü olduğunu bilmemesi halinde suçun kasıt unsurunun oluşmayacağı dikkate alındığında bilerek ibaresinin yasada yer almaması sonuca etkili bulunmamaktadır yukarıdaki açıklamalar yasanın maddesinde yer alan suça ilişkin bulunmaktadır bu hususların yanında hırsızlık suçu ile karşılaştırıldığında belirtilen maddedeki düzenlemenin hukuka uygun olmadığı görülmektedir şöyle ki hırsızlık suçunun sayılı tcknın maddelerinde düzenlendiği ve oluş şekillerine göre farklı cezai müeyyide öngördüğü anlaşılmaktadır belirtilen bu husus dışında hırsızlık suçunun konusunun değerinin hafif olması halinde hakimin cezada indirim yapabileceği gibi önceki yasamızda hiç yer almayan bir düzenlemeye yer verilerek hiç ceza vermeyebileceği hususu hüküm altına alınmıştır diğer yandan hırsızlık suçuna konu eşyanın iade edilmesi halinde cezada önemli oranda indirimlere yer verildiği anlaşılmaktadır hafif değer nedeniyle indirim veya cezasızlık ve etkin pişmanlık nedeniyle ceza indiriminin yer aldığı sayılı yasanın ve maddelerinin incelenmesinde belirtilen indirim ve cezasızlık hallerinin aynı yasanın maddesinde yer alan suç mahsulünün satın alınması suçunda öngörülmediği görülmektedir bu durum asıl suça göre daha az vahim bulunan bu suçun cezasının bir çok halde asıl suçun cezasından daha yüksek olacağı anlaşılmaktadır bunu bir örnekle açıklamakta yarar bulunmaktadır sanık anın mağdurun açık olan ve herkesin girebileceği dükkana girerek ytl değerinde çay ve şeker çaldığını ve bunu da sanık ye sattığını bnin de satın aldığı malın hırsızlık ürünü olduğunu bildiğini varsayalım sanık anın eylemi maddede yer alan ve cezai müeyyidesi yıldan yıla kadar hapsi gerektiren sanık bnin eylemi ise maddede yer alan ve aydan üç yıla kadar hapsiesas sayısı karar sayısı gerektiren suçu oluşturacaktır her iki sanığın da bu eşyayı rızasıyla ve kamu davası açılmadan iade ettiklerini kabul edelim buna göre sanık anın cezası pek hafif değer nedeniyle örneğin oranında indirilerek ay yıl etkin pişmanlık hükümleri nedeniyle yine oranında indirilerek ay gün ay hapse indirilecektir tüm bunların ötesinde hakim suçun değerinin azlığını fiilden sonraki davranışlarını sabıkasızlığını gözeterek hırsızlık suçunun sanığına hiç ceza vermeyebilecektir sanık bnin ise karşı karşıya kalacağı yaptırım aynı doğrultuda davranarak suç konusunu iade etmesine rağmen durumu sanık kadar hafif olmayacaktır zira sanık ay yıl hapis cezası alacak cezası en fazla madde gereğince oranında indirilecek ay gün yıl ay gün hapis cezası ile cezalandırılacaktır her iki suç ta alt ve üst sınırlarıyla birlikte hesaplanmıştır sonuca bakıldığında hırsızlık suçunun faili hiç ceza almayabilecek veya cezası alt sınırdan tayin edildiğinde ay gün hapis cezasına düşebilecek iken asıl suçtan daha az kamu düzenini bozan ve daha az vahim bulunan maddede yer alan suçun sanığının daha ağır şekilde cezalandırıldığı açıkça görülmektedir yukarıda belirtilen saptama nedeniyle sayılı yasanın ve maddesinde yer alan düzenlemelerin maddede yer alan suçu da kapsaması kanun koyucu açısından doğru olan hareket şekli olurdu dava dosyamızda ve maddelerin uygulanması söz konusu olmadığından bu maddelerin iptali yönünde başvuruda bulunulması mümkün olmamıştır yasakoyucunun tercihi nedeniyle belirtilen indirim maddelerinin maddede yer alan suçta uygulanmaması mümkün bulunmamaktadır hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasakoyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir i̇ptal talebine konu kural yukarıda açıklandığı üzere daha ağır suçlara pek çok kez daha hafif ceza öngörmesi nedeniyle anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır mahkememizin esas sayılı dava dosyası nedeniyle aynı yasa maddesi ile ilgili iptal başvurusunda bulunulmuş ise de sonradan yapılan incelemede iptal talebine konu yasa maddesinin yanında sayılı tcknın aynı suça ilişkin maddesinin de uygulanmasının talep edildiği suç tarihinin sayılı tcknın yürürlüğe girmesinden önceki döneme denk geldiği bu nedenle sanık hakkında aleyhe bulunan sayılı tcknın uygulanma ihtimali bulunmadığı yönünde yorum yapılarak başvurunun usulden reddedilmesi ihtimaline dayalı olarak ikinci başvurunun yapılması gerekli görülmüş her iki başvurunun birleştirilerek görülmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür yukarıda belirtilen sebeplerle cürüm eşyasını bilerek satın almak suçunun cezai müeyyidesinin asıl suça nazaran çoğu kez açıkça orantısızlık oluşturacak şekilde düzenlenmesi anayasanın maddesine aykırı bulunduğundan anayasanın maddesi gereğince iptal edilmesi talep olunur
1,314
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili ile karayolları genel müdürlüğü arasında düzenlenen sözleşmenin davalı kurum tarafından tek taraflı feshedilmesi sonucunda müvekkili şirketin teminatının irat kaydının önlenmesi ve telafisi imkansız zarar meydana gelmemesi için öncelikle teminatın irat kaydına yönelik ihtiyati tedbir konulmasını ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplam ytl zararının tazminini istemiştir dava sözleşmenin tek taraflı feshi nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi ve teminatın irat kaydına yönelik ihtiyati tedbir konulması isteğine ilişkindir i̇htiyati tedbirler hukuk usulü muhakemeleri kanununun ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup maddesi uyarınca tehirinde tehlike olan veya mühim bir zarar olacağı anlaşılan hallerde tehlike veya zararın defi için hakim icap eden ihtiyati tedbirlerin icrasına karar verebilir madde uyarınca acele hallerde derhal ihtiyati tedbire karar verilebilir dava dilekçesinde teminat mektubunun paraya çevrilmesinin yakın ve telafisi güç bir zarar doğuracağı iddia edilerek teminatın irat kaydının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması istenmektedir gerçekten de uygulamada teminat mektubunun nakde çevrilmesi durumunda ilgilinin tüm bankalardan bir daha teminat mektubu alamaması söz konusudur bu nedenle davacı humkun maddesi uyarınca dava sonuna kadar teminat mektubunun nakte çevrilmemesi için ihtiyati tedbir isteğinde bulunmaktadır ne var ki kamu i̇hale kanununun maddesinin son cümlesi her ne suretle olursa olsun idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz biçiminde olup mahkemenin ihtiyati tedbir koyma yetkisini somut olayda engellemektedir oysa anayasanın başlangıç bölümünün paragrafında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu paragrafında her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme yetkisine doğuştan sahip olduğu belirtilmektedir anayasanın başlangıç bölümünde vurgulanan bu düzenleme çerçevesinde anayasanın maddesi uyarınca türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir yine anayasanın maddesi uyarınca kanun önünde herkes eşittir ve madde uyarınca da anayasa hükümleri her kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olup kanunlar anayasaya aykırı olamaz demek ki türkiye cumhuriyeti kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı bir hukuk devleti olup anayasa kuralları üstün hukuk normudur öyleyse hukuk hakimine humknun ve devamı maddeleri uyarınca uygulama olanağı verilen ihtiyati tedbir kararının idarenin taraf olduğu sözleşmelerdeki teminatlar için konulamaması anayasanın başlangıç bölümünde yer alan kuvvetler ayrılığı ve eşitlik ilkelerine aykırıdır nitekim anayasanın maddesi idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşıesas sayısı karar sayısı yargı yolu açıktır diyerek kuvvetler ayrımı ilkesini ve yargı denetimini çok daha açık biçimde dile getirmiştir bunun yanında anayasanın maddesi herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak sureti ile yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir biçimindeki düzenlemesiyle haksızlığa uğradığını düşünen herkesin usulüne uygun biçimde yargı mercileri önünde hakkını arayabilmesini kabul ettiği için idarece alınan teminatların üzerine ihtiyati tedbir kararı konulamayacağı biçimindeki düzenleme anayasanın maddesine de aykırıdır i̇dare lehine ve sebepsiz olarak yargı yerlerinin yetkilerini sınırlayan bu düzenleme hukuk devleti kuvvetler ayrımı eşitlik ve hak arama özgürlüğüne aykırılığının yanında avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin adil yargılanmayı düzenleyen maddesine de aykırı olup anayasanın maddesinin son fıkrası uyarınca usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmalara uymak bir zorunluluktur öte yandan borçlar kanununun sözleşme özgürlüğünü düzenleyen ve devamı maddelerinde herhangi bir sözleşmede taraflar eşit konumda olup sebepsiz olarak bir tarafın karşı yana üstünlüğüne olanak tanınmamıştır nitekim anayasanın maddesi herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir diyerek sözleşme özgürlüğünü güvence altına almıştır bir özgürlüğün güvence altına alınmasının özgürlüğün keyfi uygulamalardan korunması anlamına geleceği kuşkusuzdur bu durumda iptal istemine konu olan kamu i̇hale yasasının son cümlesindeki idarece alınan teminatlar üzerine ihtiyati tedbir konulamaz şeklindeki düzenlemenin idare lehine hukukça geçerli bir sebep olmaksızın avantaj sağladığı düşünüldüğünde sözleşme özgürlüğü kapsamında olması gereken korumaya ve tarafların eşit olması ilkesine aykırı düştüğü kuşkusuzdur buna karşılık iptale konu yasa maddesinin kamu kurumlarının yaptığı ihalelerde idareye verilen teminatlar üzerine karşı tarafın kötü niyetle ve danışıklı olarak üçüncü kişilerle anlaşarak ihtiyati tedbir ipotek haciz vb koymalarının önlenmesi amaçlı olarak düzenlendiği ileri sürülebilir ancak maddede öngörülen her ne suretle olursa olsun biçimindeki ifadenin keskinliği karşısında bu görüş yerinde değildir yasa gerekçesinde teminatlar taahhüdün ihale dokümanında yer alan hükümlere uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak üzere alındığından bu konuda bir sorun yaşandığında teminatların gelir kaydedilmesi için haczedilemeyeceği ve üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağı hüküm altına alınmıştır denmektedir fakat kamu i̇hale kanununun son maddesindeki bu düzenlemenin kamu i̇hale kanunu yürürlüğe girinceye kadar uygulanan ve olağanüstü dönemde çıkarılan tarihli sayılı devlet i̇hale kanununun maddesinden aynen alındığı görülmektedir her ne kadar danışma meclisinin günlü birleşimin birinci oturumunda söz alan i̇ktisadi i̇şler komisyonu sözcüsü paşa sarıoğlunun sözlerinden devlet i̇hale kanununun maddesindeki amacın ihalenin sağlığı açısından değerlendirme sırasında ihaleye giren şirketin verdiği teminatın üzerine her hangi bir şekilde ipotek konmasının önlenmesi olduğu anlaşılmakta ise de yukarıda vurgulandığı üzere her ne suretle olursa olsun biçimindeki düzenlemenin bu amacı aştığı devlet i̇hale kanununun uygulandığı dönemde dahi tedbirin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin olarak karışıklıklara sebep olduğu idareye amaçlanandan öte yetki tanıdığı uygulamadaki bu karışıklığın hukuki sürecin işleyişi gereği yargıtay denetiminden de geçmediği buna karşın kamu i̇hale kanununun düzenlenmesi aşamasında da aynı sakıncaları taşıyarak aktarıldığı görülmüştür her iki yasanın gerekçesindeki anlatımların maddelerdeki hak ve özgürlüklerin ruhuna aykırı düzenlemeyi açıklamakta yetersiz kaldığı ortadadır oysa keyfi kullanıma elverişli bu düzenlemenin yüklenicilerin üçüncü kişilerle danışıklı hareketlerde bulunarak sözleşmede taraf olan kamu kurumunu zarara uğratamayacak ihale sürecini aksatmayacak biçimde kalemeesas sayısı karar sayısı alınması olanaklıdır bu yüzden keyfiliğe olanak tanıyan mevcut düzenleme anayasaya aykırı olup iptali gerekmektedir açıklanan nedenlerle sayılı kamu i̇hale kanununun son cümlesi anayasanın başlangıç ilkelerinin ve paragrafları ile maddelerine ve maddenin göndermesi ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesine aykırı olduğundan iptali için konunun ivediliği gereği yürürlüğün durdurulması istemli olarak anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tensiple birlikte karar verildi
946
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı ceza muhakemeleri usul kanununun maddesine göre ‘aramaya karar vermek yetkisinin hakime ait olduğu ancak tehirinde mazarrat umulan hallerde savcıları ve savcıların muavini sıfatı ile emirlerini icraya memur olan zabıta memurlarının arama yapabilecekleri şayet kanun doğrudan doğruya uygulanırsa aramaya karar verme yetkisinin öncelikle hakime ait olduğu gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise hakim kararına gerek kalmadan sözlü olarak diğer yetkili makamların da verdikleri emirle arama yapılabileceği anayasanın maddesine göre ‘herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir özel hayatın ve aile hayatın gizliliğine dokunulamaz hakim kararı olmadıkça gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazili emri̇ bulunmadıkça kimsenin üstü özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz yine anayasanın konut dokunulmazlığı başlıklı tarih sayılı yasanın maddesi ile değişik maddesine göre ‘kimsenin konutuna dokunulamaz milli güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazili emri̇ bulunmadıkça kimsenin konutuna girilemez arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz anayasamızın başlangıç kısmının fıkrasına göre her türk vatandaşı onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu anayasamızın maddesine göre türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı sosyal bir hukuk devletidir anayasamızın maddesine göre ‘anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz şayet anayasanın bu hükmünü madde ile birlikte doğrudan doğruya uygulanabilirliğini kabul ederek uygularsak olayımızda farklı sonuca ulaşılacak eğer cmukun maddesinin fıkrası uygulanırsa olayımızda farklı sonuca ulaşılacaktır anayasamızın maddesine göre ise ‘herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir anayasamızın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı tarih ve sayılı yasanın maddesi ile değişik maddesine göre ise ‘temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamazesas sayısı karar sayısı yukarıdaki açıklamalar ışığında açıkça görüldüğü gibi cmukun maddesine göre arama kararı kural olarak hakim tarafından verilir ancak gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda savcılar ve onun yardımcıları sıfatıyla kolluk memurları da arama kararı vermeye yetkilidir cmuk da özellikle savcılar ve kolluk memurlarının arama emirlerini mutlaka yazılı olarak verecekleri konusunda bir hüküm bulunmamaktadır bu nedenle uygulamada kural istisna istisna ise kural olmuş ve bir kimsenin evine zabıta amir ve memurları gittiği zaman arama kararını göstermeden bu evi arayabilmişlerdir oysa anayasanın ve maddelerinde açıkça kanunla yetki̇li̇ kilinmiş merci̇i̇n yazili emri̇nden bahsedilmektedir anayasalar özgürlüklerin alt sınırını gösterir kanunlarda anayasalardan daha geniş özgürlükler verilebilir ancak özgürlüklerin daha dar tutulması özellikle anayasanın maddesi karşısında mümkün değildir buna göre cmukun maddesinin fıkrasının cümlesi olan ‘ancak tehirinde mazarrat umulan hallerde savcıları ve savcıların muavini sıfatı ile emirlerini icraya memur olan zabıta memurları arama yapabilirler hükmünün yukarıda da sayıldığı gibi anayasanın başlangıç bölümünün fıkrasına yine anayasamızın ve maddelerine açıkça aykırı olduğu resen görüldüğünden bu hükmün yüksek anayasa mahkemesince iptali için dosyanın tasdikli sureti ile birlikte anayasa mahkemesine anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince gönderi̇lmesi̇nekarar verildi
547
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme kararında mmhknun ve devamı maddeleri uyarınca görev esnasında veya görevle ilgili olarak işlenen cürümlerden dolayı özel hükümler uygulanmakta ve sonucuna göre işin adliyeye intikali söz konusu olabilmektedir bu kanun hükümleri çerçevesinde sanık hakkında hazırlık tahkikatı yapacak kimsede herhangi bir hukuk nosyonu bulunup bulunmadığı mmhknun maddesinde belirtilen ve tahkikat hususunu belirleyen cmuknun ve özel yargılama usullerine vakıf olup olmadığı suçun kanuni unsurlarını tahkik edecek kadar maddi ceza hukukundan anlayıp anlamadığı aranmamakta bazen hayatında mahkeme yüzü görmemiş bir satır kanun ya da hukuk kitabı okumamış muhakkiklerce herhangibir yargılama usulüne uygulamadan suçun kanuni unsurlarından habersizce tamamen afaki ve rastgele tahkikat yapılıp teklifte bulunulmaktadır bu kadar açıklamadan sonra işin anayasaya uygunluğu incelendiğinde anayasamızın birinci kısmında ve maddelerinde yasama ve yargı yetkilerinin kullanılışı açıklanmakta maddede açıkça yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır denmektedir kuvvetler ayrılığı prensibini benimseyen anayasamızın bu maddesinin açıklığı karşısında yürütmenin yargı işlevinin bir parçası olan hazırlık tahkikatını yapması yürütmenin yargıya müdahalesi vasfında olup öncelikle anayasamızın maddesine aykırıdır ikinci olarak anayasamızın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir denmektedir bu madde maddeyle birlikte yorumlandığında vatandaşın hak arayacağı yer bağımsız mahkemelerdir bu durumda mmhknun hükümleri vatandaşın doğrudan doğruya mahkemelerde hak aramasını engelleyici vasıfta olması sebebiyle anayasanın maddesiyle de çelişmektedir esasen ve üçüncü olarak anayasamızın maddesinde hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür denmektedir maddenin gayet açık olarak belirttiği gibi yargı faaliyeti ancak meslekten olan yani bu işin eğitimini yapmış hakim ve savcılar eliyle yürütülür halbuki mmhknun anayasa hükmü olarak savcıların yapması gerekli olan hazırlık tahkikatını meslekle ilgili olmayan anayasa ve özel kanunlardaki vasıflan taşımayan kişilere yaptırmaktadır bu da mmhk ile anayasa arasındaki en esaslı çelişkidir kaldıki mmhk hükümlerine tabi memurların tesbiti de ayrı bir kargaşaya sebep olmaktadır özlük haklan ve mali hükümler açısından aynı kanuna tabi görevlilerin bir kısmı bu kanundan istifade etmekte bir kısmı istifade edememektedir yine devlet memurları kanununa tabi bir çok görevli bu kanundan istifade edemezken belediye kanunundaki özel bir hükümden istifadeyle belediyelerdeki geçici ve daimi işçiler dahi bu kanundan istifade edebilmektedir nitekim olayımızda aslında devlet memuru olmayan sanığın sayılı özel öğretim kurumu kanununun maddesi hükmü uyarınca mmhkna tabi olmaktadıresas sayısı karar sayısı ayrıca genelde muhakkikler sanığın mesai arkadaşları olup korumacılık düşünceleriyle müştekinin hakkının kaybolmasına sebep olmaktadır nitekim daha önce anayasa mahkemesine mahkememizce vaki müracaat konu dosyada adli tıp kurumu başkanlığı trafik ihtisas dairesince belediye görevlilerine oranında kusur izafe edilmesine rağmen kanunlardaki vasıflan taşımayan muhakkik belediye görevlilerinin böyle bir kusuru bulunmadığı bildirerek olayın bir kısım kusurunu taşıyan sanıklarının adalet karşısına çıkmasına engel olmuştur yine kamu görevlilerinin statülerinde yapılacak kanuni ve idari düzenlemelerle görevlilerin bu kanun hükümlerine tabi olup olmayacaktan değişebilmektedir nitekim bu çelişkiler ve benzer sebeplerle ayrıca uygulamada görülen aksaklıklar yüzünden sayılı kanun yürürlükten kaldırılarak idarenin yargı işlevine müdahalesi önlenmiş ayrıca son zamanlarda çıkan ve bazı özel yargılama hükümleri de ihtiva eden kanunlarda mmhk hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmek zorunda kalınmıştır hiçbir kanunun suçluyu korumak hukuka aykırı bir fiilin adalet mekanizmasına gelmesini engellemek için çıkarıldığının kabulü imkansızdır mmhk nün da suç işleyen memurun adalet karşısına çıkmasını her ne yolla olursa olsun önlemek kasdıyla çıkarıldığının amacının bu olduğunun kabulü de aynı şekilde imkansızdır mmhknun koruduğu suç işleyen memur değilse her ne olursa olsun suç işleyen memurun da adalet karşısına çıkarılmasının engellenmemesi gerekir kanunun lafzında ve ruhunda kamu hizmetinin korunması gayesi bulunduğunun açıklığı karşısında yukarda izah edilen maddelerle çelişen bu kanunun halen yürürlükte kalmasının mahzurları açıktır yine mmhknun maddesi de genel yetki kurallarına aykırı bir yetki türeterek uygulamada çelişkilere sebep olmaktadır kanunun adından da açıkça anlaşıldığı gibi geçi̇ci̇ olarak çıkarılan bu kanunun halen yürürlükte kalması da aynı derecede manasız görülmektedir yukarda izah edilen sebeplerle mmhknun anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anayasanın maddesi uyarınca yüksek anayasa mahkemesi başkanlığına bu kanunun iptali için müracaat edilmesine ve dosyanın yüksek anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine denilmektedir
646
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bağ kurdan yaşlılık aylığı alan ahmet uğur gökalp tarafından aylığının eksik hesaplandığından bahisle tarihinde yapılan başvurunun reddi üzerine sayılı bağ kur kanununa sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici maddeye dayanılarak çıkarılan ve tarihleri arasında bağlanan aylıkların hesabında uygulanacak gelir basamaklarının tespitine ilişkin olan sayılı bakanlar kurulu kararı ile sayılı yılı bütçe uygulama kanununun maddesinin bendine dayanılarak çıkarılan ve tarihleri arasında bağlanan aylıkların hesabında uygulanacak gelir basamaklarının tespitine ilişkin olan sayılı bakanlar kurulu kararının iptali istemiyle başbakanlık ve bağ kur genel müdürlüğüne karşı açılan davaya ait dosya incelendi anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe kanun tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer kanunları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmış maddesinde kanun tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının iç tüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde belirtilmiş maddesinde de cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır görüldüğü üzere anayasada bütçe yasalarını diğer yasalardan ayrı tutan bir düzenleme yapılmış olup birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasası ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak bulunmamaktadır nitekim anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere bütçe yasalarının diğer yasalardan ayrı olması sebebiyle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikteki bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı biçimde hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilebilir bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulanmasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasa kuralının bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili hükümlerden sayılmasını gerektirmemektedir anayasanın maddesindeki anılan kuralla bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştır dava konusu elde edilen ve tarihleri arasında bağlanan aylıkların hesabında uygulanacak gelir basamaklarının tespitine ilişkin bulunan sayılıesas sayısı karar sayısı bakanlar kurulu kararı mali yılı bütçe uygulama kanununun maddesinin bendine dayanılarak hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır buna göre bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde bulunan mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendi ile yasa konusu hususlar düzenleme yoluna gidilmiş bulunmaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse bu yoldaki gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
472
esas sayısı karar sayısı tarafların hukuki statüleri türkiye petrol rafinerileri anonim şirketi te batman i̇zmir i̇zmit ve kırıkkaledeki devlete ait petrol rafinerisinin birleştirilmesiyle çatı şirket olarak kurulan ve da özelleştirilen özel hukuk tüzel kişisi bir anonim şirket olup petrol türevlerinin üretimi ile iştigal etmektedir davalı adıyamanda kurulan merkezi ankarada bulunan petrol ve doğalgaz üretim şirketi olup özel hukuk tüzel kişisidir mülkiyet hakkının i̇hlali bakımından değerlendirme mülkiyet hakkı anayasanın maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan kanunlarla korunduğu gibi sayılı kanun ile değişik anayasanın maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine ek numaralı protokolün maddesiyle de güvence altına alınmıştır türk medeni kanununun maddesinde de bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içerisinde şey üzerinde dilediği gibi kullanma yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi belirtilmiş malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karsı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebileceği hüküm altına alınmıştır bütün bunların yanında mülkiyet hakkı kamu yararının bulunduğu hallerde sınırlandırılabilir ya da tamamen kaldırılabilir ancak bu sınırlandırma ya da kaldırma gerçekleştirilirken anayasanın maddesi ile hukukun üstünde sayılan ai̇hs hükümleri gereğince ai̇hm tarafından oluşturulan tarih ve sayılı kararda ifade edildiği üzere bir kişiyi mülkünden yoksun bırakan bir önlemin kamu yararına meşru bir amaç gütmesi bu önlem alınırken başvurulan yollar ve gerçekleştirilmesi amaçlanan hedef arasında makul bir denge olması gerektiği kişinin kişisel ve haddinden fazla yük taşıma zorunda kalması halinde gerekli dengenin kurulamayacağı şeklinde sıralanan ifadeler mülkiyet hakkına müdahalede ihlal bulunup bulunmadığı yönünde değerlendirme yapmaya yarayan başlıca ilkeler olarak belirlenmiştir başka bir ifadeyle kamu yararı ile mülkiyet hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin menfaati arasında makul kabul edilebilir hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulması asıldır anayasa mahkemesi tarafından mülkiyet hakkına hangi tür müdahalede bulunulduğu ve bu müdahalenin anayasal mülkiyet hakkı için öngörülen sınırlama rejimine uygun olup olmadığı hususu inceleme yapılması halinde ortaya çıkacaktır sistematik değerlendirme yapıldığında anayasa yargısının üç aşamalı değerlendirme metodunu uyguladığı bunlardan birinci aşamanın söz konusu müdahalenin kanunlahukukla öngörülüp görülmediği ikinci aşamanın yapılan müdahalenin sınırlama ölçütlerine yani meşru amaçlara uygun olup olmadığı ve üçüncü aşamanın müdahaleninsınırlamanın ölçülü olup olmadığı veya hakkın özüne dokunup dokunmadığı şeklinde olduğu anlaşılmıştır doç dr burak gemalmaz mülkiyet hakkı anayasa mahkemesi el kitabı içeriğinden mahkememizce anayasaya aykırılık iddiası bu kapsamda değerlendirilmiştir mülkiyet kişinin eşya üzerinde hâkimiyet kurmasıyla oluşan ilişkiyi ifade etmekte ise de her türlü yasal maddi menfaatin mülkiyet hakkı kapsamına girdiği tartışmasızdır bu kapsamda sayılı petrol piyasası kanununun maddesinde tarihinde sayılı kanunun maddesi ile yapılan değişiklikler ile davacının giderlerinin artacağı ve bir takım gelirlerinden de mahrum kalacağı kanunun lafzından açıkça anlaşılmaktadır anayasaya aykırılık noktasında yukarıda yazılı anayasa maddesi aym ve ai̇hm kararlarına göre mülkiyet hakkına müdahalenin tüm yönleriyle değil yalnızca mahkemede oluşan kanaat ve tespitlere göre aykırılık bulunan yönleri gerekçede ele alınmıştır aşağıda alt başlıklar halinde açıklanacağı üzere temel olarak kanun değişikliğinin muhataplar yönünden kamu yararının alt başlıkları olarak değerlendirilebilecek öngörülebilirlik adil dengenin sağlanması ve tazminatmenfaat temini bakımlarından mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiaları ciddi bulunmuştur ölçülülük bakımından sınırlamanın ölçülülüğü aşamasında kamunun yararıihtiyaçları ile malikinbireyin hakkıçıkarı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığı araştırılır aymye göre ölçülülük ilkesi elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir bu bakımdan kanunun metni bireylerin gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde olmalıdır dolayısıyla uygulanması öncesinde kanunun muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir aym t rg öngörülebilirlik koşulunun sağlandığından söz edebilmek için mülkiyet hakkı sahibi tarafından hangi koşulların gerçekleşmesi hâlinde mülkiyet hakkına müdahale edileceğinin önceden tahmin edilebilmesibilinebilmesi gerekmektedir kanuni düzenlemenin içeriğinin ve kapsamının kanun altı düzenlemeler veya yargısal içtihatlarla açıklığa kavuşturulduğu bir diğer deyişle birey açısından belirliliğin sağlandığı durumlarda öngörülebilirlik koşulunun karşılandığı söylenebilecektir aym bn rg kanunun muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması kanun metninin muhatabın gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmesine imkân verecek düzeyde olması gerektiği açıktır bu kapsamda yapılan kanun değişikliği ile köklü bir uygulama değişikliğine gidilmesine ve fiyatların belirlenmesinde en yakın dünya serbest piyasa koşullarının dikkate alınacağı belirtilmesine rağmen getirilen düzenleme ile davacı gibi rafinericiler yönünden hukuksal yardım veya yaptırımın ne olduğu değişikliğin dava dilekçesi ekinde sunulan ve taraflar arasında imzalanan sözleşmeye ve rafinericilerin diğer üreticilerle imzaladığı benzer sözleşmelere etkisinin ne olacağı sözleşmeler ile bağlı bulunan taraflar arsındaki dengeyi nasıl etkileyeceği muhataplar bakımından öngörülebilirlik sorunu oluşturmaktadır adil denge ve tazminat bakımından ai̇hme göre sözleşmeye taraf olan devletlerin yasal sistemleri uyarınca tazminat ödemesi olmadan kamu yararına mala el koymanın ancak istisnai durumlarda haklı kabul edilebileceğini belirtmiştir aksi takdirde bu hak büyük ölçüde boş ve etkisiz olur ai̇hm lithgow ve diğerlerii̇ngiltere tarihli karar ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir bu adil denge başvurucunun şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır müdahalenin ölçülülüğünü değerlendirirken anayasa mahkemesi bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini ve diğer taraftan müdahalenin niteliğini başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını da gözönünde bulundurarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktır aym no devletin petrol piyasaları ile ilgili hüküm ve tasarruflarının bulunduğu kabul edilmesi gereken bir gerçek olmakla birlikte özel sektörün faaliyetlerini ilgilendiren hususlarda anayasal kayıtlamaları bulunmaktadır kanun değişikliği ile birlikte ham petrolün dünya piyasasından türkiyede teslim yeri olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için gerekli bütün giderlerin tamamı ile boru hattı geçiş ücretleri rafinericilere yüklenmiş api den daha ağır petroller için arab heavy api petrolünün esas alınacağı düzenlenerek rafinericilerin üreticilere daha fazla ödeme yapmasına neden olmuştur bu yönüyle düzenlemenin rafinericiler ile üreticiler arasındaki dengeyi üreticilerden yana bozduğu bunun karşılığında rafinericilere sağlanan bir menfaatin ayrıca belirlenmediği tespit edilmiştir daha açık ifadeyle özel hukuk kişileri arasında serbestçe belirlenecek ticari ilişkilere müdahale edilerek taraflar arasında adil dengenin kurulması gerekirken sonuçları itibariyle kamulaştırmasız el atma benzeri bir uygulamaya yol açıldığı izlenimi oluşmaktadır çalışma sözleşme ve özel teşebbüs özgürlüğünün i̇hlali bakımından değerlendirme türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi ticari ve ekonomik hayatın sağlıklı yürütülmesini amaçlamakta olup madde hükmüne göre devletin bu hususta ödevlerinin bulunduğu açıklanmaktadır devlet özel teşebbüslerin milli ekonomiyi ilgilendiren faaliyetlerine ve sosyal amaçlara uygun çalışmasını yürütmek aynı zamanda özel teşebbüslerin güvenlik ve kararlılıkla çalışmasını sağlamak bakımından yükümlüdür devlet tarafından alınacak her türlü tedbirin sayılan ödevler arasındaki dengeyi sağlaması beklenir anayasanın maddesinde de devletin para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alacağı tekelleşme ve kartelleşmeyi önleyeceği açıkça düzenlenmiştir çalışma hakkı sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyeti temel hak ve özgürlükler arasında sayıldığından anayasanın maddesi uyarınca bu hakların kullanımına getirilen sınırlamaların her türlü keyfilikten uzak objektif ve ölçülü olması özel sektör tarafından sunulan bu hizmetlerin sunumuna getirilen kısıtlamalarla güdülen kamu yararı ile kişisel hak ve menfaatler arasında adil bir denge gözetilmesi getirilen kural ve kısıtlamaların hakkın özünü zedelemeyecek yani çalışma hakkı sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyetini güçleştirmeyecek halihazırda çalışan kişilerin kazanılmış haklarını kullanmalarını engellemeyecek düzeyde olması gerekmektedir türk borçlar kanununun maddesinde taraflar bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler düzenlemesi bulunmakta olup sözleşme özgürlüğünün genel çerçevesinin belirlendiği anlaşılmaktadır sözleşme özgürlüğü kişilerin emredici kurallara ahlaka kamu düzenine kişilik haklarına aykırı olmadıktan sonra her konuda ve herkesle sözleşme yapmakta veya yapmamakta karar verme serbestisi olarak ifade edilebilir anayasanın maddesinde özel teşebbüs özgürlüğü mutlak bir hak olarak düzenlenmemiş olup maddenin ikinci fıkrasında devlet özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır hükmüne yer verilmek suretiyle millî ekonominin gerekleri ve sosyal amaçlarla bu özgürlüğe sınırlamalar getirilebilmesine imkân sağlanmıştır nitekim maddenin gerekçesinde de devlet kamu yararı olan hallerde ve milli ekonominin gerekleri ve sosyal amaçlarla özel teşebbüs özgürlüğüne sınırlamalar getirebilir denilerek millî ekonominin gerekleri ve sosyal amaçların özel teşebbüs özgürlüğü yönünden birer sınırlama sebebi olduğu vurgulanmıştır anayasanın maddesinde hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının ölçütü gösterilmiştir buna göre temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz özel teşebbüs özgürlüğü iktisadi ticari faaliyette bulunan veya mesleki faaliyet yürüten kişinin çalışma saatlerini kendi çalışma koşullarını dikkate alarak serbest bir biçimde belirleyebilmesini gerektirmektedir dolayısıyla özel teşebbüslerin çalışma saatlerini belirleme serbestîsini sınırlayan düzenlemeler özel teşebbüs özgürlüğüne müdahale teşkil ederaym rg taraflar arasındaki ticari ilişkinin konusunu özel hukuk sözleşmesi oluşturduğundan yapılan kanun değişikliğinin yukarıda çerçevesi çizilen hususlarda değerlendirilmesi gerekmektedir mülkiyet hakkının irdelendiği bölümde de zikredildiği üzere kanun değişikliği ile birlikte üreticilerin maddi imkanlarının genişletilmesi amaçlanırken rafinericilerin menfaatleri gözetilmediğinden taraflar arasındaki dengenin üreticilerden yana değiştirildiği mevcut durumun anayasal hak ve özgürlüklerden olan sözleşme ve özel teşebbüs özgürlüğüne müdahale niteliğinde olduğu iddiası ciddiye alınması gerekir mahkememizde oluşan kanıya göre fiyatların belirlenme usulünü düzenleyen kanun maddesinde yapılan değişikliklerin korunmaya üstün bir kamu yararının bulunup bulunmadığı yönünden denetlenmesi gerekmektedir netice olarak taraflar arasındaki ticari ilişkide fiyatların belirlenmesi hususunda sözleşmede yapılan atıf dolayıyla uygulanacak olan sayılı petrol piyasası kanununun maddesindeki değişiklik sonrası nakliye giderleri geçiş ücretleri ve esas alınacak ham petrolün niteliği itibariyle maliyet artışı oluşturduğundan maddi menfaate kanun değişikliği ile müdahalede bulunulduğu bu durumun benzer akitler karşısında davacı nezdinde tüm rafinericiler bakımından hak arama girişimlerini haklı göstermekte olduğu kanunda yapılan değişikliklerin mülkiyet hakkı ile çalışma ve sözleşme hürriyeti kapsamında anayasaya aykırılığın bulunup bulunmadığının denetlenmesi gerektiği kanaati oluşmuştur tüm bu nedenlerle anayasal hakların ihlal edildiği yakınmasının ciddi olduğu anlaşıldığından sayılı kanunun maddesi ile getirtilen değişikliklerin iptali için anayasanın maddesi doğrultusunda itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir yürürlüğün durdurulmasi anayasanın özüne ve amacına uygun olarak hukukun üstünlüğünü kararların etkinliğini korumak zorunda olan anayasa mahkemesinin kanunlar kanun hükmünde kararnameler ve türkiye büyük millet meclisi içtüzüğünün yürürlüğünü durdurma kararı verebileceği açıktır anayasa mahkemesinin bir kanunun ya da denetime tabi diğer bir normun henüz iptal kararı verilmeden önce yürürlüğün durdurulmasına karar verilebilmesi için denetlenen normun anayasaya aykırı olduğu yönünde güçlü belirtilerin bulunması ve normun uygulanmasının ileride giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ya da durumlara neden olma ihtimalinin bulunması gerekmektedir başvuruya konu edilen kanun değişikliğinin resmi gazetede yayımından itibaren taraflar arsındaki ekonomik dengenin davacı gibi tüm rafineri şirketleri yönünden değiştiği telafisi zor maddi kayıplara yol açtığı göz önünde tutularak iptal başvurusuna konu maddelerin esas hakkında karar verilinceye kadar öncelikle yürürlüklerinin durdurulmasına karar vermek gerekmektedir karar gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere davanın temel dayanağı olan ve talep sonucuna doğrudan etki eden sayılı petrol piyasası kanununun maddesinde tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan ve sayılı kanunun maddesi ile yapılan değişikliklerle fıkrada yer alan yarısına ibaresinin tamamına şeklinde fıkrada yer alan geçiş ücreti hariç ibaresinin geçiş ücreti dahil şeklinde fıkrada yer alan ras gharip api ibaresinin arab heavy api şeklinde değiştirilmesinin anayasanın mülkiyet hakkını düzenleyen maddesi ile çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen maddesine aykırılık oluşturduğu iddiası ciddi bulunduğundan sayılı kanunun maddesi ile getirtilen ve yukarıda sayılan değişikliklerin iptali için anayasanın maddesi doğrultusunda itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasaya aykırılık bulunduğuna dair dosyada yeterli delil bulunduğu ve davacının telafisi güç zararlara maruz kalacağı gözetilerek iptal başvurusuna konu maddelerin esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulması hususunda anayasa mahkemesince öncelikle karar verilmesine anayasa mahkemesinin aykırılık iddiası hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın anayasa mahkemesine gelişinden başlamak üzere beş ay içerisinde karar vermesinin beklenmesine belirtilen sürede karar verilmemesi durumunda yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yargılamanın sonuçlandırılmasına anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için dosyanın eksiksiz onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine gerekçeli ara kararın taraflara tebliğine dair mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda karar verildi
1,975
esas sayısı karar sayısı i i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazcı mahkemenin anayasaya aykırılık itirazının gerekçesi aynen şöyledir sanıklar vekillerinin bir nolu celsede sanıklara uygulanması istenen tcknun sayılı kanunla değişik ncı maddesinin tc anayasasının ve ncı maddelerine aykırı olduğuna dair itirazlarının bulunduğunu belirterek itirazlarının ciddi olduğunun kabulü ile maddenin iptali için mahkememizin anayasa mahkemesine gitmesini istemiş olmakla sanıklara uygulanması istenen tcknun ncı maddesinin sayılı yasa ile değişik ve ncı maddesinin bentleri olduğu ve ilgili yasa maddesinin ncü bendinde izinsiz afiş asmak suçu dernek ve mensupları tarafından işlenirse cezalarının artırılacağı ncı bendinde ise cezaların tecil edilemiyeceği ve paraya çevrilemiyeceği belirtildiği anlaşılmaktadır sayılı tc anayasasının nci maddesinde herkes dil ırk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir demektedir i̇ptali istenen tcknun sayılı yasa ile değişik ncı maddesinin üncü bendinde bazı kişilerin dernek üyeleri olmaları nedeniyle cezalarının artırılacağı belirtilerek ve ncı bendince bu suçu işleyenlerin cezalarının ertelenmeyeceği ve paraya çevrilemeyeceği belirtilerek anayasanın fertlere tanıdığı eşitlik ilkesinin zedelendiği ve bu yönden sanıklar vekillerinin maddenin iptaline ilişkin itirazlarının ciddi olduğu yolunda mahkememize kanaat geldiğinden maddenin iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine dosya muhtevasından bu konu ile ilgili görülen tasdikli suretlerinin anayasa mahkemesine müracaata ilişkin karara eklenmesine anayasa mahkemesinin kararına kadar davanın geriye bırakılmasına sair hususların bilahare düşünülmesine karar verildi
206
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parselde kayıtlı taşınmazda pay sahibi davacıya ait taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla tl tazminat ve ayrıca kamulaştırmasız elatma işlemi tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,889
esas sayısı karar sayısı mahkemenin gerekçesi özeti sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan haysiyet divanınca bakanlık yer idare amiri konfederasyon ve dernek organları tarafından mevzuata uygun olarak alınmış kararlar aksine hareket edenlerle herhangi bir şekilde yasak hareketlerde bulunan dernek mensuplarına verilecek para cezalarından liradan liraya kadar olanların kesinliği ne ilişkin hükmün anayasaya aykırılığı iddiasının ciddi olduğu kanısına nasıl varıldığını belirtmek üzere mahkemece ileri sürülen gerekçenin özeti şöyledir anayasanın maddesi memurlarla birlikte kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri mensuplarını da kapsamına almış ve bunlar hakkındaki disiplin soruşturmalarında uygulanacak temel kuralları belirtmiştir maddenin üçüncü fıkrasında disiplin kararlarının yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamıyacağı hükmü vardır bu hüküm karşısında davacının ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiası ciddî ve anayasaya uygun görülmüştür
115
esas sayısı karar sayısı cumhuri̇yet savcisinin gerekçesi̇ özeti̇ memurin muhakematı hakkındaki kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu yolunda cumhuriyet savcısınca ileri sürülen ve ayrı gerekçe gösterilmemesinden mahkemece de benimsendiği anlaşılan gerekçe özet olarak şöyledir lise öğretmeni olan sanık hakkında görevi sırasında öğrencilerini dövdüğü için ödemiş ilçe idare kurulu lüzumu muhakeme karan vermiştir anayasasına ve bunun paralelinde olan ceza muhakemeleri usulü kanununa göre ceza davası açmak yetkisi ilk soruşturmaya bağlı olmayan suçlarda iddianame ile cumhuriyet savcılarına ilk soruşturmaya bağlı suçlarda son soruşturmanın açılması kararı ile sorgu hâkimlerine şahsî dâva konusu suçlarda şahsî dâva dilekçesi ile davacıya tanınmıştır ilçe idare kurullarının ceza mahkemelerinde dâva açma yetkisi anayasa ile düzenlenmiş değildir bu yetkiyi memurin muhakematı hakkındaki kanun vermektedir i̇lçe idare kurulları sayılı i̇daresi kanununun maddesine göre kaymakamın başkanlığında tahrirat kâtibi mal müdürü hükümet tabibi millî eğitim memuru ve veterinerden oluşur yine aynı kanunun maddesine göre bakanlıkların kuruluş kanunları uyarınca ilçede lüzumu kadar teşkilâtı bulunur bu teşkilât adlî ve askerî olanlar dışında kaymakamın emri altındadır görülüyor ki idare kurulları hâkim niteliğinden yoksun kimselerden oluşmaktadır oysa anayasa mahkemesi başkâtiplere sorgu hâkimine ve cumhuriyet savcısına vekâlet etme yetkisini veren hükümleri başkâtiplerin hâkim ve savcılık teminatı bulunmadığından iptal etmiştir anayasa memurlar için yalnız disiplin kovuşturmaları bakımından maddesi ile teminat tanımıştır memurların görevleri ile ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılmasının ve yargılama kararı verilmesinin özel kanunla düzenlenmesine ilişkin bir hüküm anayasada yer almış değildir ceza mahkemesinde bakılan dâvanın kaynağı ilçe idare kurulunca verilmiş lüzumu muhakeme karandır bu kararın hukukî niteliği anayasaya uygun düşmemektedir çünkü idare kurulunu yetkilendiren söz konusu madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır bir karar verilmek üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi gerekir
263
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı karşı davalı ile davalı havale tarihli dava dilekçeleri ile eğil i̇lçesi sarıcak köyü parsel sayılı taşınmaza davalı karşı davacılar tarafından yapılan elatmanın önlenmesini ve dava tarihinden geriye doğru yıllık ecri misil talep etmişlerdir davalı karşı davacılar havale tarihli dilekçeleri ile eğil i̇lçesi sarıcak köyünde bulunan ve parsel sayılı taşınmazların hile yolu ile davacı karşı davalılar adına tescil edildiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davası açılmıştır her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine karar verilmiştir davalı karşı davacılar tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının tarihinde tefrik edilmesine karar verilmiş ve mahkememiz esas defterinin sırasına kayıt edilmiştir mahkememizin tarih ve e sayılı kararı ile davalı karşı davacılar tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir belirtilen karar yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmiştir davalı karşı davacılar vekili havale tarihli dilekçesi ile açılmamış sayılmasına karar verilen dava ile aynı mahiyette tapu iptali ve tescil davası açmış mahkememizin tarih ve e sayılı kararı ile açılan tapu iptal ve tescil davasının iş bu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir dosyaya getirtilen tarihli davaya konu taşınmazların tapu kayıt örneklerinde birleştirilen tapu iptal ve tescil davasında dava konusu edilen taşınmazların tapu kayıtlarına tarım reformu genel müdürlüğü şanlıurfa bölge müdürlüğü tarafından sayılı kanunun maddesi uyarınca kısıtlama kararı konulduğu görülmüştür mahkememiz dava dosyasında uygulama alanı olan sayılı sulama alanlarında arazi düzenlemesine dair tarım reformu kanununun maddesinin son fıkrasında yer alan birinci fıkrada belirtilen süreler içinde mahkemeler veya icra iflas daireleri tarafından bu arazi hakkında devir veya temliki gerektiren bir karar verilemez cümlesinin anayasanın maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmekle somut norm denetimi yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık kanunların üstünde anayasa ve kanun koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun sahibine bırakılacak arazi kenar başlıklı maddesinde uygulama bölgesinde gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişilerinin bağ bahçe ve ağaçlık arazisi ile örnek işletmesi hariç mülkiyetinde bulunan tarım topraklarından dağıtım normunun on katını aşan veya bakanlar kurulunca arttırılan miktarlardan fazla olan kısmı ile varsa üzerindeki tarımsal yapı ve tesisler bedelleri nakden ve peşin ödenmek suretiyle genel müdürlük tarafından kamulaştırılacağı geri kalan kısmının ise kendilerine verileceği düzenlendikten sonra maddenin ve fıkralarında kamulaştırma işleminin yapılmasında hangi usulün takip edileceği düzenlemesine yer verilmiştir maddenin fıkrasında ise bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde yapılacak kamulaştırmalara tarih ve sayılı kamulaştırma kanunu hükümleri uygulanır hükmüne yer verilmek suretiyle sayılı kanunun uygulanması ile ilgili olarak yapılacak kamulaştırma işlemleri ile ilgili olarak sayılı kanunda hüküm bulunmaması halinde sayılı kamulaştırma kanununun uygulanacağı belirtilmiştir sayılı kanunun maddesinin fıkrasına istinaden çıkartılan sulama alanlarında arazi düzenlenmesine dair tarım reformu kanunu uygulama yönetmeliğinin maddesinde yukarıda belirtilen atfa istinaden sayılı kanunun maddesinde öngörülen düzenlemeye paralel bir düzenleme yapılmıştır sulama alanlarında arazi düzenlenmesine dair tarım reformu kanunu uygulama yönetmeliğinin tescil ve tahliye kenar başlıklı maddesinde tebliğ edilen kamulaştırma işlemine karşı idari ve adli yargıya başvurulmadığı veya bu konuda açılan davaların kesin olarak sonuçlanmasına rağmen taşınmaz mal sahibinin ferağ vermemesi halinde bölge müdürlüğü takdir edilen ve arttırılan bedelin tamamının bankaya yatırıldığına dair makbuz ve diğer belgelerin örnekleriyle birlikte kamulaştırılan taşınmaz malın hazine adına tesciline karar verilmesi için asliye hukuk mahkemesine müracaat eder taşınmaz malın hazine adına tesciline karar verilmesi halinde kararın tapu sicil muhafızlığına tebliği ve tescil işlemleri bölge müdürlüğünce takip edilir kamulaştırılan taşınmaz malın aynı üzerindeki ihtilaflarda genel müdürlüğe husumet düşmez mülkiyetin kişiler arasında ihtilaflı olması taşınmazın idare adına tesciline engel değildir yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine göre sayılı kanunun uygulanması sırasında kamulaştırma yapılmasının gerekli olması halinde idare tarafından oluşturulacak bedel tespit komisyonunca tespit edilen bedelin ilgililer tarafından kabul edilmemesi halinde idare tarafından asliye hukuk mahkemesine tescil istemli yapılacak başvuru üzerine asliye hukuk mahkemesi tarafından taşınmazın idare adına tesciline karar verilecektir asliye hukuk mahkemesi tarafından verilen bu karar devir ve temliki gerektiren bir karardır sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında kısıtlama süresi içerisinde mahkemeler tarafından devir ve temliki gerektiren hiçbir karar verilemeyeceği öngörülmektedir sayılı kanunun maddesinde hiçbir sınırlama yapılmaksızın mahkemeler tarafından verilecek tüm devir ve temliki gerektiren kararlara yasak getirildiğinden sayılı kanunun maddesi ile maddesi arasında çelişki ortaya çıkmaktadır hukuk devleti kanun hükümlerinin birbiri ile anayasa ve evrensel hukuk kuralları ile çelişmediği devlettir yukarıda açıklanan gerekçelere göre sayılı kanunun ve maddeleri arasında çelişki bulunduğundan sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan ve iptal için başvurulan cümlenin anayasanın maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine aykırıdır bu nedenle sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan birinciesas sayısı karar sayısı fıkrada belirtilen süreler içinde mahkemeler veya icra iflas daireleri tarafından bu arazi hakkında devir veya temliki gerektiren bir karar verilemez cümlesinin iptali gereklidir adil yargılanma hakkını düzenleyen anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz denilmektedir maddeyle nce altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur anayasanın maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz demektedir yine mülkiyet hakkını garanti altına alan nolu ek protokolün maddesi şöyle demektedir her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir yukarıdaki hükümler devletlerin mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka harçların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri kanunları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez nolu ek protokolün maddesi özel ve tüzel kişilere ait mal ve mülke devlet tarafından yapılabilecek herhangi bir keyfi müdahaleye karşı korumaktadır öte yandan bu madde devlete özel ve tüzel kişilere ait olan mülkiyetleri yasalarda belirtilen koşullar altında kullanma ve hatta bu kişileri bunlardan mahrum etme hakkını da tanımaktadır sözleşme kurumlarının mülkiyet hakkına yapılacak olan herhangi bir müdahalenin genel veya kamu yararı sağlamak amacıyla yapılıp yapılmadığından emin olmaları gerekmektedir özellikle kamu otoriteleri mülkiyetin kullanımını vergilerin veya diğer harçların veya ceza ödemelerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla kontrol edebilir kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki orantılılık ilkesini gözetmek üzere müdahalenin keyfi olmaması ve hukuka uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir anayasanın ve ai̇hs nolu ek protokolünün maddesinde sınırları belirtilmek suretiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesi durumunda getirilen sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması demokratik ve çağdaş hukuk devletinin gereklerine uygun olması gerekmektedir yasama organı böyle bir yetkiden yola çıkarak sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında mülkiyet hakkına kısıtlama getirmiş bulunmaktadır ancak yasama organı buesas sayısı karar sayısı kısıtlamayı getirirken anayasanın diğer hükümlerini göz ardı etmemelidir mülkiyet hakkına kısıtlama getirilirken toplumun bir kesimine diğer kesimine oranla daha fazla hak ve imkan getirilmesi anayasadaki ayrımcılık yasağı ve eşitlik kurallarını zedeleyecektir i̇ptal başvurusuna dayanak mahkememiz dosyasında idare tarafından sayılı kanunun maddesi uyarınca yıl kısıtlama şerhi konulmuştur konulan bu kısıtlama şerhi anayasanın ve ek protokolün maddesine aykırıdır ayrıca anayasanın maddesinde öngörülen hak arama hürriyetine de aykırıdır i̇darenin kamu yararı gerekçesiyle koyduğu kısıtlama kararı gereğince hak sahipleri anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama hürriyetini anayasaya aykırı olarak ötelemek durumunda kalmaktadırlar bu nedenle de sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan cümle anayasaya aykırıdır
1,312
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinin fıkrası yönünden anayasanın vergi ödevi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi vermekle yükümlüdür denilmektedir fıkrada verginin genel olması mali güce göre ve kamu giderlerini karşılamak üzere alınması öngörülmüştür malî güce göre vergilendirme verginin kişilerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke malî gücü fazla olanın malî gücü az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirler malî gücün tanımı anayasada bulunmamakla birlikte genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmakta kamu maliyesi yönünden ise gelir servet ve harcamalar malî gücün göstergeleridir verginin malî güce göre alınması aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracıdır vergide eşitlik ilkesi yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörür başka bir deyişle kişilerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarıdır bu durumda anayasada öngörülen verginin malî güce göre ödenmesi herkesin vergi ödemesi ilkesiyle birlikte vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkesine uygunluğu gösterir ve sosyal devletin en etkin uygulama aracını oluşturur vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı bu ilkelere uyularak sağlanır vergide eşitlik ilkesi malî gücü aynı olanların aynı malî gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesidir özel tüketim vergisi kanununun itiraza konu olan maddesinin fıkrasının bendinde maddede sayılan verginin konusunu oluşturan durumlar dışında bir durum için maddede belirtilen mükellefler dışında bir özel tüketim vergisi mükellefiyeti getirilmiştiryasaya ek sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi olan malların ilk iktisabında ödenecek özel tüketim vergisinin mükellefi motorlu araç ticareti yapanlar kullanmak üzere ithal edenler veya müzayede yolu ile satışını gerçekleştirenler olmasına karşılık sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi malların ilk iktisabından sonraki yıl içinde ve tarife pozisyonundaki mallara dönüştürülmesi halinde değişiklik uyarınca adına kayıt ve tescil yapılan için ilk iktisaptaki matrah üzerinden değişikliğin kayıt ve tescil edildiği tarihte dönüştürülen mal için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle özel tüketim vergisi mükellefiyeti getirilmiştir bu mükellefiyet getirilirken sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi tarife pozisyonlarında yer alan bir malı ilk defa iktisap eden ile sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi bir malı ilk iktisaptan sonra yıl içinde tarife pozisyonlarında yer alan bir mala dönüştüren kişi aynı durumda kabul edilerek aynı oranda vergilendirilmektediresas sayısı karar sayısı örneğin uyuşmazlıkta olduğu gibi ilk iktisap edilirken kamyonet olarak pozisyonunda yer alan ve sürücü sırasından başka bir kişilik koltuğu bulunan ll aracın daha sonra yapılan değişiklikle sürücü koltuğu dışında kişilik koltuğu bulunan tarife pozisyonunda bulunan binek otomobili olarak sınıflandırılan araca dönüştürülmesi ve bu değişikliğin yıl içinde yapılması halinde koltuğu bulunan tarife pozisyonunda yer alan aracı ilk defa iktisap eden kişi ile ilk iktisapta koltuğu bulunan ve tarife pozisyonunda yer alan kamyoneti ilk iktisaptan sonraki yıl içinde değiştirerek koltuk ilavesi ile koltuklu tarife pozisyonundaki binek otomobiline dönüştüren kişi eşit durumda kabul edilerek aynı oranda vergi yükü altına sokulmaktadır tarife pozisyonunda yer alan koltuklu aracın ilk iktisabındaki değeri ile tarife pozisyonunda yer alan koltuklu aracın yıl sonra araca dönüştürülmesi durumundaki değeri aynı değildir dolayısı ile tarife pozisyonunda yer alan koltuklu aracı ilk iktisap edip yıl içinde tarife pozisyonunda yer alan koltuklu araca dönüştürenin ilk iktisaptaki matrah üzerinden tarife pozisyonunda yer alan aracı ilk iktisap eden ile aynı oranda vergiye tabi tutulması mali gücü eşit olmayan iki kişinin aynı oranda vergilendirilmesi sonucunu doğurmaktadır ayrıca yasanın maddesinin fıkrasının bendi uyarınca dönüştürülen mal için ödenecek özel tüketim vergisi hesaplanırken dönüştürülen malın yasada tabi olduğu vergi oranı esas alınmakla birlikte bu oran dönüştürülmeden önceki mal için belirlenen matraha uygulanmaktadır böylece itiraza konu kural ile mali gücü eşit olmayan iki kişi aynı oranda vergi yükü altına sokulduğundan anayasanın maddesinin birinci fıkrası hükmüne aykırı düzenleme yapılmış bulunmaktadır anayasanın maddesinin fıkrası yönünden anayasanın maddesinin fıkrasında vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülmüştür anayasanın anılan hükmünde yer alan vergilerin yasallığı ilkesi vergi kurumunun hukuksal yapısının temel koşulu olup oranının salınma biçiminin alınma zamanının yönetim ve yükümlüler bakımından belirginliğine dayanır yükümlülere güven veren bu ilke vergi yönteminde de kararlılık sağlamakta herkesi eşit biçimde kapsamına alan bir yurttaşlık görevinin göstergesini oluşturmaktadır anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasıyla konulması değiştirilmesi ya da kaldırılmasının yasayla yapılması zorunluluğu belirtilerek vurgulanan ilke özel tüketim vergisi kanununun maddesinin fıkrasının bendinde getirilen vergi mükellefiyeti yönünden zedelenmiş bulunmaktadır özel tüketim vergisi kanununun maddesinde aşağıda sayılan hallerde bir defaya mahsus olarak özel tüketim vergisi alınacağı belirtilmiştir i sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların ilk iktisabı sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanlar ile iii ve iv sayılı listelerdeki malların ithalatı veya imal ya da inşa edenler tarafından teslimiesas sayısı karar sayısı i iii ve iv sayılı listelerdeki mallar ile sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanların özel tüketim vergisi uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışı anılan yasanın maddesinde de özel tüketim vergisinin mükellefi bu kanuna ekli i iii ve iv sayılı listelerdeki mallar ile sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanları imal inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanlar için motorlu araç ticareti yapanlar kullanmak üzere ithal edenler veya müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler olarak belirtilmiştir özel tüketim vergisinin beyanı tarhı ve ödenmesi ise maddesinde düzenlenmiştir bu hüküm ise şöyledir özel tüketim vergisi mükelleflerin yazılı beyanları üzerine tarh olunur şu kadar ki adi ortaklıklarda verginin ödenmesinden ortakların tamamı müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi birisi tarhiyata muhatap tutulur bu vergi beyannamenin verildiği günde beyanname posta ile gönderilmişe vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi takip eden yedi gün içinde tarh edilir vergi beyanname verme süresi içinde ödenir vergilendirme dönemi bu kanuna ekli sayılı listedeki mallar için her ayın ilk onbeş günlük birinci ve kalan günlerinden oluşan ikinci dönem iii ve iv sayılı listelerdeki mallar ile sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanların tesliminde faaliyette bulunulan takvim yılının birer aylık dönemleridir beyanname sayılı listedeki mallar için vergilendirme dönemini izleyen onuncu günü diğer mallar için vergilendirme dönemini izleyen ayın onbeşinci günü akşamına kadar mükellefin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine verilir sayılı listedeki kayıt ve tescile tâbi mallara ait özel tüketim vergisi beyannamesi ilk iktisap ile ilgili işlemlerin tamamlanmasından önce bu işlemlerin yapıldığı yer vergi dairesine verilir ve vergi aynı günde ödenir i̇thalatta alınan vergi ilgili gümrük idaresince hesaplanır ve gümrük mevzuatına göre kabul edilen beyanname veya diğer belgeler üzerine imza alınmak suretiyle mükellefe kanunî temsilcisine veya gümrük müşavirine tebliğ edilir bu tebliğ üzerine ortaya çıkacak ihtilaflar için ithalat vergilerinin tâbi olduğu usul ve esaslar uygulanır bu vergi ithalat vergileri ile aynı zamanda ödenir ithalat vergilerine tâbi olmayan mallara ait vergi gümrük mevzuatına göre kabul edilen beyannamenin veya diğer belgelerin tescili tarihinde bu tarihteki oran veya tutarlar üzerinden hesaplanarak tahsil edilir bakanlar kurulu sayılı listedeki mallar için vergilendirme dönemini gün veya ay olarak belirlemeye beyanname verme ve vergi ödeme süresini kısaltmaya vergilendirmeyi ithal aşamasında gümrük idaresine yaptırmaya yetkilidir maliye bakanlığı bu kanun gereğince verilmesi gereken beyannamelerin şekil ve muhtevasını belirlemeye faaliyetin gereğini göz önünde tutarak mükellefin müracaatı üzerine veya resen tarh yerini tayin etmeye işlemin mahiyetine göre verginin işlemden önce ödenmesi şartını koymaya müzayede yoluyla yapılan satışlarla ilgili vergilerin beyanı ve ödeme zamanıesas sayısı karar sayısı ile tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemeye iii sayılı listedeki mallara ait verginin bandrol usulü ile tahsiline ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri tespit etmeye yetkilidir yasanın itiraza konu olan maddesinin fıkrasının bendinde maddede sayılan verginin konusunu oluşturan durumlar dışında bir durum için maddede belirtilen mükellefler dışında bir özel tüketim vergisi mükellefiyeti getirilmiştir yasaya ek sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi olan malların ilk iktisabında ödenecek özel tüketim vergisinin mükellefi motorlu araç ticareti yapanlar olmasına karşılık sayılı listedeki malların ilk iktisabından sonraki yıl içinde ve tarife pozisyonundaki mallara dönüştürülmesi halinde değişiklik uyarınca adına kayıt ve tescil yapılan için ilk iktisaptaki matrah üzerinden değişikliğin kayıt ve tescil edildiği tarihte dönüştürülen mal için geçerli olan oran üzerinden özel tüketim vergisi mükellefiyeti getirilmiştir yasanın genel düzenlemesinden ayrık bir düzenleme ile getirilmiş olan bu özel tüketim vergisi mükellefiyetine ilişkin olarak verginin mükellefi matrahı oranı alınma zamanı gösterilmekle birlikte salınma biçimi gösterilmemiştir şöyle ki düzenleme şu şekildedir sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde otobüs ve midibüs hariç veya diğerleri grubu hariç tarife pozisyonlarında yer alan mallara dönüştürülmesi halinde daha önce ödenen vergi mahsup edilmek suretiyle bu malların ilk iktisabındaki matrah esas alınarak değişiklik uyarınca adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan değişikliğin kayıt ve tescili tarihinde dönüştürülen mallar için geçerli olan oran üzerinden bu tarihte özel tüketim vergisi alınır görüldüğü üzere bu düzenlemede verginin mükellefi tarafından ne şekilde ödeneceği belirtilmemiştir yasanın verginin beyan tarh ve ödenmesine ilişkin maddesinin fıkrasında sayılı listedeki kayıt ve tescile tâbi mallara ait özel tüketim vergisi beyannamesi ilk iktisap ile ilgili işlemlerin tamamlanmasından önce bu işlemlerin yapıldığı yer vergi dairesine verilir ve vergi aynı günde ödenir hükmü yer almaktadır maddede de maddenin fıkrasının bendi uyarınca ödenmesi gereken özel tüketim vergisine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır bu durumda maddenin fıkrasının bendi ile getirilen özel tüketim vergisinin ne şekilde salınacağı yasada düzenlenmemiştir maddenin fıkrasında ise bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların maliye bakanlığınca belirleneceği düzenlenmiştir nitekim dava konusu olayda davalı vergi dairesince özel tüketim vergisi kanununun maddesinin fıkrasının maliye bakanlığına verdiği yetkiye istinaden çıkarılan tarih ve sıra nolu özel tüketim vergisi kanunu i̇ç genelgesinde kanuna ekli sayılı listedeki araçların tarife pozisyonundaki araçlara dönüştürülmesi halinde değişiklik uyarınca adına kayıt ve tescil işlemi yapılacak kişi veya kuruluşlar tarafından kayıt ve tescil işleminden önce bu işlemin yapılacağı yerde tek vergi dairesi varsa bu vergi dairesine birden fazla vergi dairesi varsa motorlu taşıtlar vergisi ile yetkili vergi dairesine numaralı özel tüketim vergisi beyannamesi verilmesi suretiyle işlem yapılacağının açıklandığı belirtilerek davacı hakkında resen tarhiyat yapılmasına fıkra hükmü dayanak alınmıştır verginin yasallığı ilkesi gereğince kanun koyucu bir mali yüküm getirirken bu mali yüküme ilişkin olarak mükellef matrah oran salınma biçimini de yasada açıkça belirtmesi gerekir yasanın maddesinde özel tüketim vergisinin bir defaya mahsus alınacağı genelesas sayısı karar sayısı kuralı belirtildikten sonra bu kuralın istisnası olduğu söylenebilecek itiraza konu kural yasanın genelinden ayrık bir düzenleme ile getirilirken verginin salınma biçimi düzenlenmemiş olduğundan verginin yasallığı ilkesi zedelenmiş durumdadır i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir kanun önünde eşitlik başlıklı anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir denilmektedir anayasanın bu ilkesi ile aynı hukuksal durumda olan kişilerin aynı kurallara bağlı tutulacağı değişik hukuksal durumda olanların ise değişik kurallara bağlı tutulmasının bir aykırılık oluşturmayacağı kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin kararlarında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez yasaların uygulanmasında dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması anayasa katında geçerli görülemez bu mutlak yasak birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir özelliklere ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi aykırı değil geçerli kılar aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiğini göstermez i̇tiraza konu olan özel tüketim vergisi kanunun maddesinin fıkrasının bendinde yer alan kural ile özel tüketim vergisi kanununa ek sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi tarife pozisyonlarında yer alan bir malı ilk defa iktisap eden ile sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi bir malı ilk iktisaptan sonra yıl içinde tarife pozisyonlarında yer alan bir mala dönüştüren kişi aynı durumda kabul edilerek aynı oranda vergilendirilmektedir yukarıda söz konusu kuralın anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğu açıklanırken ayrıntılı olarak belirtildiği üzere bu iki kişinin durumlarının özdeş olduğunu kabul etmek mümkün değildir i̇tiraza konu kural ile durumları özdeş olmayan eşit olmayan iki kişi aynı oranda özel tüketim vergisi yükü altına sokularak anayasanın maddesi hükmüne aykırı düzenleme yapılmış bulunmaktadır iii i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararında hukuk devleti tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durumesas sayısı karar sayısı ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinden ayrılmayan devlet olarak tanımlanmıştır anayasa mahkemesinin hukuk devletinde bulunması gereken ilkeler konusunda yaptığı tanımlamaya ilişkin yukarıda yer verilen kararında her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan gibi hukuk devletinde olmazsa olmaz ilkeler ortaya konulmaya çalışılmıştır hukuk devletinde bütün devlet faaliyetleri hukuk kurallarına uygun yürütülmeli devletin bütün organ ve kurumları her türlü faaliyetlerinde kendilerini hukuk kurallarıyla bağlı saymalıdır i̇tiraza konu özel tüketim vergisi kanunun maddesinin fıkrasının bendi ile durumları eşit olmayan iki kişi aynı oranda özel tüketim vergisi yükü altına sokularak anayasanın mali güce göre vergilendirme ve eşitlik ilkeleri zedelenmiştir ayrıca söz konusu hükümde verginin ne şekilde salınacağı da belirtilmeyerek verginin yasallığı ilkesi de sarsılmıştır böylece itiraz konusu kural anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ve sosyal devlet ilkelerine de aykırı bulunmaktadır hüküm açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurmasına gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı özel tüketim vergisi kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde otobüs ve midibüs hariç veya diğerleri grubu hariç tarife pozisyonlarında yer alan mallara dönüştürülmesi halinde daha önce ödenen vergi mahsup edilmek suretiyle bu malların ilk iktisabındaki matrah esas alınarak değişiklik uyarınca adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan değişikliğin kayıt ve tescili tarihinde dönüştürülen mallar için geçerli olan oran üzerinden bu tarihte özel tüketim vergisi alınır hükmünün anayasanın maddelerine aykırı olduğu kanaati ile bu fıkranın iptali ve bakılan davalar açısından bu fıkraların uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen fıkraların yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
2,405