petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı bakilan davada uygulanacak kanun maddesi̇ sayılı genel kolluk disiplin hükümleri hakkında kanun hükmünde kararname nin kabul edilmesine dair kanunun maddesinde hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak ey lem ve davranışlarda bulunmak fiili on altı ay uzun süreli durdurma cezasını gerektiren ey lemler arasında sayılmıştır ‘uygulanacak hükümler başlıklı maddesinin fıkrasında jandarma genel ko mutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığında terfileri sayılı kanun sayılı kanun sayılı kanun ile sayılı kanun hükümlerine tabi olan personel hakkındaki kademe ilerlemesinin durdurulması cezası inci maddenin yedinci fıkrasının ve bentleri hük müne göre yerine getirilir hükmüne atıf yapılan maddesinin fıkrasında ise deği şik md jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığında terfileri tarihli ve sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanunu tarihli ve sayılı uzman jandarma kanunu tarihli ve sayılı uzman erbaş kanunu ve tarihli ve sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanunu hükümlerine tabi olan personelin kısa süreli durdurma cezası verilmesini gerektiren hallerde brüt aylıklarının i ila ü uzun süreli durdurma cezası verilmesini gerektiren hallerde brüt aylıklarının ü ila si kesilir hükmüne yer verilmiştir anayasal düzenlemeler anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesinin ikinci fıkrasında ka nunlar anayasaya aykırı olamaz hükmüne yer verilmiş olup nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hü kümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik sorununun değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtil miştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir genel olarak tarifi yukarıda belirtilen ‘hukuk devleti kavramının içeriğini oluşturan şartlardan bir tanesi de latince deyimiyle ‘ne bis in idem ilkesidir aynı eylem ve konudan dolayı mükerrer yargılama ve cezaya çarptırmaya izin verilmemesi anlamına gelen bu ilke ilk bakışta sadece ceza hukuku kapsamında verilen cezaları ilgilendiren bir ilke olarak görünmekte ise de disiplin hukukunun ceza hukuku ilişkisi dikkate alındığında ilkenin ‘hukuk devletinin gerçekleştirilmesi açısından disiplin hukukunda da yer alması gerektiği açıktır ancak burada anlatılmak istenen ceza hukuku kapsamındaki bir yaptırımının yanında idarece ayrı bir yaptı rım uygulanması değil idarece işlenen tek fiil nedeniyle birden fazla ceza yaptırımı uygulan masıdır çünkü disiplin cezasına temel oluşturan eylem ya da davranış şeklindeki idari ihlal aynı zamanda ceza hukukunda suç sayılabilir bu durumda disiplin cezası yanında bir de cezai yaptırım uygulanabilir bu iki yaptırımın türü sebep sonuç hukuksal dayanak amaç ve usul açısından birbirlerinden farklı olması sebebiyle bu durum hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmez fakat disiplin hukukunda suç teşkil eden bir eylemden dolayı ayrı ayrı iki disiplin ce zası verilmesi sonucunu doğurabilecek düzenlemelere yer verilmesinin anayasanın madde sinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı şüphesizdir emniyet genel müdürlüğü jandarma komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı per soneline ilişkin disiplinsizlik ve cezaları düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulan sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde aylıktan kesme cezası bendinde kısa süreli durdurma cezası bendinde uzun süreli durdurma cezası tanımlandıktan sonra maddesinin üçüncü fıkrasında aylıktan kesme cezasını gerektiren eylemler dördüncü fıkrasında kademe ilerlemesinin kısa ya da uzun süreli durdurulmasını gerektiren eylemler tahdidi olarak sayılmış maddesinin ikinci fıkrasında ise aynı fiil nedeniyle bu kanunda yazılı disiplin cezalarından birden fazlası verilemez düzenlemesine yer verilmiştir bu açıklamalar ışığında yukarıda belirtilen sayılı genel kolluk disiplin hüküm leri hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanunun maddesinde hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak fiili onaltı ay uzun süreli durdurma cezasını gerektiren eylemler arasında sayıldıktan sonra aynı kanunun maddesinde ‘‘jandarma genel komu tanlığı ve sahil güvenlik komutanlığında terfileri tarihli ve sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanunu hükümlerine tabi olan personelin kısa süreli durdurma cezası verilmesini gerektiren hallerde brüt aylıklarının i ila ü uzun süreli durdurma cezası verilmesini gerektiren hallerde brüt aylıklarının ü ila si kesilir hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı anılan düzenlemeler ile kanunun maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye aykırı şekilde kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren eylemin aynı kanunda tahdidi şekilde sayılan farklı eylemlere ilişkin düzenlenen aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması sonucunu doğurarak hem anayasanın maddesinde tanımlanan hukuk devleti ilkesine hem de yukarıda aktarılan ve evrensel bir hukuk kuralı olan ne bis in idem prensibine aykırılık teşkil etmektedir böylece kanun sistematiği içinde daha yukarıda olan dördüncü maddenin ikinci fıkrası ile belirlenen genel ilkeye aykırı uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır zira bahsi geçen düzenleme sayılı devlet memurları kanununun inci madde sinin sondan üçüncü fıkrasında yer alan öğrenim durumları nedeniyle yükselebilecekleri kad roların son kademelerinde bulunan devlet memurlarının kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilmesini gerektiren hallerde brüt aylıklarının ¼ü ½si kesilir şeklindeki aylıktan kesme uygulamasının yapılabilmesi için kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının fiilen uygulanamaması şartını arayan hükmünden farklı olarak böyle bir koşul aramaksızın personelin eyleminin karşılığı olan kademe ilerlemesini ay süreyle durdurmak suretiyle ce zalandırdıktan sonra bir de maaş kesimi cezası uygulamak suretiyle bir fiil için iki defa ceza landırma sonucunu doğurmaktadır buna göre tek eylemin aynı kanunda düzenlenen iki farklı ceza ile cezalandırılmasına yol açan söz konusu düzenlemenin evrensel hukuk kuralları ve türkiye cumhuriyeti anaya sasının maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır sonuç ve talep sayılı genel kolluk disiplin hükümleri hakkında kanun hükmünde kararname nin kabul edilmesine dair kanunun inci maddesinin fıkrasının bendinde yer alan uzun süreli durdurma cezası verilmesini gerektiren hallerde brüt aylıklarının ü ila si kesilir hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan dü zenlemenin iptali amacıyla resen itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ana yasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın görüşülmesinin geri bırakılma sına beş ay içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mev zuat hükümlerine göre davanın karara bağlanmasına kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliği ile karar verildi
1,045
esas sayısı karar sayısı a usuli değerlendirme derdest olan davamıza anayasaya aykırılığı iddia edilen sayılı yasanın maddesi uygulanacağından aykırılığın değerlendirilmesine usulen engel bulunmamaktadır zira somut norm denetimine başvurma yetkisinin ancak bir mahkeme tarafından yerine getirilebileceği şartının taşındığı anayasaya aykırılığı iddia edilen hükümlerin eldeki dosyaya uygulanacak olması şartının taşındığı aşağıda ayrıntılı olarak zikredilecek olan hükümlerin mahkememizce anayasaya aykırı görüldüğü ve ayrıca davacı vekilinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varıldığı neticeten anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına usulen bir engel bulunmadığı görülmüştür esasa i̇lişkin değerlendirme sayılı yasanın maddesi sayılı yasanın maddesinden farklı olarak her türlü borçlanma süresi hariç ibaresini getirmiştir bu ibarenin getirilmesiyle sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce ölen sigortalılar ile sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra ölen sigortalılar arasında ayrım meydana gelmiştir şöyle ki toplam sigortalılık süresi askerlik süresi ve diğer gerekli şartları aynı olan iki sigortalıdan sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce ölen sigortalının mirasçıları sigortalının askerlik süresini borçlanmak suretiyle aylık almaya hak kazanabilecek iken sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra ölen sigortalının mirasçıları bu haktan mahrum kalacaktır halbuki her iki sigortalının da toplam sigortalılık süreleri ve toplam askerlik süreleri aynı olmasına sayılı yasa döneminde sigortalılıklarının başlamış olmasına ve yine sayılı yasa döneminde askerlik yapmış olmalarına rağmen yani tüm şartları aynı iken salt ölüm tarihlerinin farklı olmasından ötürü farklı muameleye tabi tutulmaları en başta anayasanın eşitlik ilkesine ve sosyal güvenlik i̇lkesine aykırıdır bu açıklamalar doğrultusunda anayasaya aykırı olduğu düşünülen hükmün iptali için anayasanın maddesi gereğince başvuru yoluna gidilmiştir talep sonucu anayasaya aykırılık hususu ciddi görüldüğünden ve mahkememizde bu konuda kanaat hasıl olduğundan gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere mahkememizce sayılı yasanın maddesinde yer bulan her türlü borçlanma süreleri hariç ibaresinin anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine ve maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkı hükmüne aykırı olduğu düşünüldüğünden sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi gereğince sayılı yasanın maddesinde yer bulan her türlü borçlanma süreleri hariç ibaresinin somut norm denetimine tabi tutulmasını arz ederim
308
esas sayısı karar sayısı kanun numaralı anayasasının nci maddesinde sır bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararım verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesinde ise bir davaya bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ilen sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı oldukların açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrak kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansa olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararım verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadıresas sayısı karar sayısı hükümlerine yer verilmiştir yukarıda anılan hükümler gereğince mahkeme bakmakta olduğu davada uygulayacağı kanun ya da kanun hükmünde kararname hükümlerim anayasaya aykırı görür veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir öte yandan sayılı sayıştay kanununun üncü maddesinde bir başkan ile altı üyeden kurulu daireler birer hesap mahkemesidir daireler bir başkan ve dört üye ile toplanır hüküm ve kararlar oy çokluğuyla verilir denilmek suretiyle sayıştay dairelerinin birer mahkeme olduğu açıkça ifade edilmiştir bu çerçevede antalya su ve atıksu i̇daresi genel müdürlüğü yılı yargı raporunun inci maddesinin dairemizde görüşülmesinde raporu hazırlayan denetçi tarafından asata ait mahkeme işlerinin takibi sırasında muhtelif harç tutarlarının ödenmesi sonucu toplam tl kamu zararına neden olunduğunun iddia edildiği görülmüştür sorumlular göndermiş oldukları savunmalarında sayılı kanunun sorguya esas tutulan maddesinin i̇ski̇nin görevleri için kullandığı taşınmaz mallan tesisleri işlemleri ve faaliyetleri her türlü vergi resim ve harçtan muaftır şeklinde olduğu sayıl kalkınma ajanslarının kuruluşu koordinasyonu ve görevleri hakkında kanunun ncı maddesinin ilk hali ajanslar bu kanunun uygulanmasıyla ilgili iş ve işlemlerde her türlü vergi resim ve harçtan muaftır şeklinde olduğu sayılı kanunun sorguya esas maddesi ile birebir aynı olan sayılı kanunun bu hükmünün anayasa mahkemesinin tarihli ve sayıl resmi gazetede yayımlanan tarihli ve esas karar sayılı karan ile anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği belirtilerek sayıl kanunun sorguya esas tutulan maddesinin de aynı gerekçeyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulması talep edilmiştir sayılı i̇stanbul su ve kanalizasyon i̇daresi genel müdürlüğü kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesinin bendinde i̇ski̇nin görevlen için kullandığı taşınmaz mallan tesisleri işlemleri ve faaliyetleri her türlü vergi resim ve harçtan muaftır denilmektedir anılan kanun hükmü sorumluların talebi ile birlikte değerlendirildiğinde bir vergide muafiyet belirtilirken hukuk güvenliği vergide kanunilik belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine uygun hareket edilmesi gerektiği açıktır vergide belirlilik ilkesi yükümlülüğün herkes açısından belli ve kesin olması demektir yani vergiye ilişkin kanuni düzenlemenin herhangi bir duraksama ve kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık net ve nesnel olması gerekir bu durum hukuk güvenliğini sağlamakta olup sorguya dayanak yapılan sayılı kanunun maddesi hükmünün ise bu ilkelere uygun olmadığı hangi işlemlerin harçtan muaf olduğunun açık ve kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirtilmemiş olduğu görülmektediresas sayısı karar sayısı vergilendirmede belirlilik ilkesi vergilerin miktarlarının tarh ve tahsil zamanlarının ve biçimlerinin hem idare hem de kişiler yönünden belli ve kesin olması anlamına gelir vergilerle ilgili kurallar ve işlemler açık ve anlaşılabilir olduğu ölçüde keyfilik önlenebilecektir vergilerin yasadığı ilkesi ve idarenin vergiyi doğuran olayla bağlılığı belirlilik ilkesinin on koşuludur yasa koyucunun tipleştirme yaparken belirsiz çift anlamlı ve içerikten yoksun kavramlar kullanmaması gerekir vergi yükümlülerinin hukuki güvenliklerinin sağlanabilmesi için kişisel vergi yükünün açık olarak önceden hesaplanabilmesi ve tahmin edilebilmesi gerekir ayrıca belirlilik için vergi yasalarının dilinin de açık ve yalın olmasının zorunludur anayasa mahkemesinin sayılı kanunun ncı maddesinin iptal gerekçesinde dava dilekçesinde ajanslara muafiyet tanınırken sayılı yasanın uygulanmasıyla ilgili iş ve işlemlerin hangileri olduğunun kuralda belirtilmediği ajansın satın alacağı araç veveya taşınmazların bu yasanın uygulamasıyla ilgili iş ve işlemlerden sayılıp sayılmadığının satın alacağı araçlar için taşıt alım vergisinden sahibi olacağı taşınmazlar nedeniyle emlak vergisi ile doğacak her türlü vergi resim ve harçtan muaf olup olmadığının belli olmadığı kuralın bu anlamda kapsamının yeterince açık olmadığı belirlilik ve öngörülebilirlikten yoksun olduğu hukuk devletinin unsurlarından biri olan hukuk güvenliği ilkesinde herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesinin amaçlandığı bu nedenle kuralın anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesine göre anayasa mahkemesi yasaların anayasaya hususunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere bağlı kalmak zorunda olmadığından kural ilgisi nedeniyle anayasanın üncü maddesi yönünden de incelenmiştir yasanın ncı maddesinde ajansların sayılı yasanın uygulanmasıyla ilgili iş ve işlemlerde her türlü vergi resmi ve harçtan muaf olduğu öngörülmüştür anayasanın vergi ödevi başlıklı üncü maddesinde vergi resmi harç ve benzeri mali yükümlülüklerin temel ilkeleri düzenlenmiştir maddede ‘herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülük kanunla konulur kaldırılır değiştirilir veya kaldırılır denilmiştir vergilendirmede genel kural yasayla belirlenmiş konu ve kişilerden vergi resim ve harç alınmasıdır yasakoyucu kimi durumlarda vergi kapsamına alınan konuyu kimi durumlarda da kişileri vergi dışında tutabileceği gibi verginin tümünden ya da bir bölümünden vazgeçebilir buna göre birtakım nedenlerle kimi kişi veya konu arın vergi dışı bırakılması ya da bir kısım vergiden vazgeçilmesi hususlarının da yasalarla belirlenmiş olması gerekmektedir vergi resim ve harç yasalarında sosyal ekonomik mali ve kültürel amaçlı bir takım muaflık istisna ve indirimler getirilmesi yasakoyucunun takdirine bağlı bir konuduresas sayısı karar sayısı vergi resim harç ve benzeri mali yükümlüklerin konulması değiştirilmesi veya kaldırılmasının yasayla düzenlenmesi anayasa gereğidir buna göre vergide yükümlü matrah oran tarh tahakkuk tahsil uygulanacak yaptırımlar ve zamanaşımı gibi konuların yasayla düzenlenmesi anayasa uyarınca zorunludur vergiden indirim yapmak ya kapsamındaki kimi konulara istisna getirmek veya kimi kişileri vergi ışın muafiyet tanımak işlemleri de en az bu sayılanlar ölçüsünde büyük önem taşımaktadır muaflık istisna ve indirimler yasakoyucu tarafından mali güce göre vergilendirmenin ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının sağlanmasının araçlarıdır vergi hukukunda gelir servet ve harcamalar üzerinden alınan çeşitli vergi resim harç türleri bulunmaktadır bu tür yükümlüklerin her birinde konu unsur yükümlü sorumlu vergiyi doğuran olay matrah oran tarife muaflık indirim ve istisnalar farklıdır hukuk devletinin ve verginin yasallığı ilkesinin temel özelliklerinden biri de ‘‘belirliliktir belirlilik ilkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını ifade eder buna göre yasal düzenlemelerin herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gerekmektedir yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik yükümlülerin hukuki güvenliğim korumakla birlikte aynı zamanda vergi idaresinde istikrarı da sağlamaktadır kuralda muafiyetin tanındığı mükellef ve muafiyetin türü olmak üzere vergilendirme yönünden iki unsur bulunmaktadır her türlü vergi resim ve harç muafiyeti ajanslara tanınırken sayılı yasanın uygulanmasıyla ilgili vergi resim ve harçtan muaf tutulacak iş ve işlemlerin niteliği türü kapsam ve sının gibi unsurlar belirtilmemiş vergi resim ve harç türü ile muafiyet arasında bağlantı kurulmamıştır muafiyetin hangi amaçla niçin hangi sınır ve koşullarla yapıldığına ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır açıklanan nedenlerle kural anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmektedir sonuç olarak sorguya konu yapılan sayılı kanunun maddesinin yukarıda açıklanan ilkelere uygun olmadığı bu kural ile birebir aynı olan sayılı kanun hükmü anayasa mahkemesince iptal edilmiş olduğundan bu kuralın da anayasaya uygun olmadığı sonucuna varılmıştır bu itibarla bahse konu düzenlemeye ilişkin olarak itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ve yargı raporunun inci maddesine ilişkin hükmün geri bırakılmasına karar vermek gerekmiştir açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasındaki bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasayaesas sayısı karar sayısı aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü ile sayılı kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesi gereğince sayılı kanunun sorguya esas tutulan maddesinin i̇ski̇nin görevleri için kullandığı taşınmaz malları tesisleri işlemleri ve faaliyetleri her türlü vergi resim ve harçtan muaftır ibaresi anayasanın ve üncü maddelerine aykırı görüldüğünden iptali için anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne sayılı kanunun ıncı maddesinin beşinci fıkrası hükmü uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda yereceği karara kadar yargı raporunun inci maddesine ilişkin hükmün geri̇ birakilmasina dairemizin tarih ve karar sayıl tutanakla oy birliğiyle karar verildi
1,572
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykırı olduğu düşünülen hüküm i̇i̇knun maddesinin sayılı yasa ile değişik fıkrası kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve kredi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge makbuzlar bu kanunun maddesinin fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar cümlesi somut olay takip ilamsız takip olup takip alacaklısı bankadır borçlu tarafından takibe itiraz edilmiş ve takip durdurulmuştur i̇lamsız takipte takibin diğer muhataplarına ilişkin olarak takip dayanağı belgeye istinaden i̇cra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açma hakkı getirilmemişken yukarıda belirtilen madde uyarınca bankalara ayrıcalık tanınmış ve i̇cra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açma hakkı tanındığından mahkememizde itirazın kaldırılması davası açılmıştır i̇tirazın kaldırılması davası i̇i̇knun maddesi uyarınca görüldüğünden somut olayda uygulanan kural olduğu düşünülmüştür i̇ti̇raz nedenleri̇ mevcut düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir yasaların genel olması hukuk devletinin gereğidir mevcut düzenleme ile ilamsız takiplerle ilişkin genel düzenleme bankalar lehine ayrıcalıklı düzenlenmiş ve benzer durumların aynı çözümlere bağlaması demek olan yasaların genel olması prensibi ihlal edilmiştir mevcut düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinin fıkrasına göre hiçbir kişiye aileye zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz somut olayda bankalar lehine yapılan bu düzenleme ile bankalara imtiyaz tanınmış ve eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir mevcut düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine göre kanunlar anayasaya aykırı olamaz denmesine karşın bankalar lehine düzenleme yapılarak maddeye aykırı davranılmıştır mevcut düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır maddeye göre herkes ve sözleşme hürriyetine sahiptir devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır bankaların yaptığı sözleşmeler uluslararası hukukta standart sözleşme olarak adlandırılmaktadır standart sözleşme imzalanırken sözleşmenin diğer tarafını oluşturan tüketici zayıf konumdadır bu nedenle hakkaniyete aykırı hükümler geçerli kabul edilmemekte ve sosyal devlet ilkesi gereği tüketici lehine hükümler getirilerek tüketici korunmaktadır i̇i̇knunda yapılan mevcut düzenleme ile tüketici lehine getirilen koruma bertaraf edilmektediresas sayısı karar sayısı sonuç yukarıda gösterilen gerekçeler ile i̇i̇knun maddesinin anayasa aykırı olduğu düşünülerek anayasanın maddesi uyarınca dosyanın başkanlığınıza gönderilmesine karar verilmiştir
327
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ eskişehir çocuk mahkemesi başvuru kararında şu gerekçelere yer vermiştir sanık müdafiinin mahkememize verdiği havale tarihli dilekçesi ile sanık hakkında verilmiş olan yıl ay gün hapis cezası ve tl adli para cezasına ilişkin kararların hukuka aykırı olduğundan temyiz ettiklerini ve sayılı yasa ile sayılı harçlar kanununda yapılan değişiklik ile getirilen temyiz harcının hukuka aykırı olması sebebi ile taraflarından yatırılmayacağını bu düzenlemenin anayasanın maddesine aykırı olduğunu ve temyiz taleplerinin harçsız olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir konuya ilişkin yasal düzenlemeleri incelediğimizde tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı yargı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesinin bölümüne hukuk ibaresinden sonra gelmek üzere ceza ibaresi eklenmiş ve iv temyiz ve itiraz harçları kısmı başlığı ile birlikte iv temyiz istinaf ve itiraz harçları yargıtay hukuk dairelerine yapılacak temyiz başvurularında tl yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında tl danıştaya yapılacak temyiz başvurularında tl yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazlar dahil olmak üzere bölge idare mahkemelerine itirazen yapılacak başvurularda tl bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerine yapılacak istinaf yolu başvurularında tl bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerine yapılacak istinaf yolu başvurularında tl i̇darî yaptırımlar konusunda sulh ceza mahkemelerince verilen son karara karşı itirazen yapılacak başvurularda tl i̇cra mahkemelerinin kararlarına karşı itirazen yapılacak başvurularda tl şeklinde değiştirilmiştir bu düzenlemeye göre sanık hakkında verilmiş olan kararı yargıtaya temyiz incelemesi için başvurduğunda tl temyiz harcı yatırması gerekmektedir yatırmadığı takdirde temyiz yoluna başvuramamaktadır sayılı adli yargı i̇lk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkında kanunun ve maddelerinde cumhuriyet savcılarının görevleri arasında mahkeme kararlarına karşı kanun yollarına başvurmak olarak düzenlenmiştir sayılı harçlar kanununun maddesine göre cumhuriyet savcılarının ceza mahkemelerinden verilen kararlara karşı kanun yolu başvuruları harçtan müstesnadır hükmünü içermektedir bu düzenlemeye göre cumhuriyet savcıları sanık aleyhine herhangi bir harca tabi tutulmaksızın temyiz başvurusunda bulunabilecekken sanık kendi lehine temyiz başvuru yolunu kullanabilmesi için tl temyiz harcı yatırması gerekmektedir mahkememize göre bireyin kendisi hakkında verilmiş olan bir mahkumiyet kararını temyiz etmesinin harç koşuluna bağlanması bireyin hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelikesas sayısı karar sayısı taşıyan ve adil yargılanma hakkının özünü zedeleyici sınırlama taşıyan bu yasal düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır bu nedenle konu öncelikle anayasanın anılan maddelerine aykırılık yönünden ele alınıp incelenecektir anayasamızın maddesine göre türkiye cumhuriyeti demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren konulan kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerini göz önünde tutan hakların elde edilmesini kolaylaştıran hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık ve hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıran devlettir anayasamızın maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkında sahiptir madde ile güvence altına alınan dava yolu ile hak arama özgürlüğü bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama ve işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava ve verilen kararı karşı temyiz hakkım kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava ve verilen karara karşı temyiz hakkını kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı ve verilen kararı bir üst yargı merciine inceletmek hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur adil yargılanma hakkının ulusalüstü düzeyde genel kabul görmüş ölçütleri arasında önemli bir yer tutan silahların eşitliği ilkesi davanın tarafları arasında yargılama sırasında usul hükümleri yönünden eşit konumda bulunma taraflardan birine dezavantaj diğerine avantaj sağlayacak kurallara yer vermeme esasını öngörmekte diğer bir deyişle davanın tarafları arasında hakkaniyete uygun bir dengenin varlığını gerekli kılmaktadır hak arama özgürlüğü diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda toplumsal barışı güçlendiren bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır anayasanın maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır hakkında verilmiş bir kararı temyiz etmeyi harç yatırma koşulune bağlanması bireylerin hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşımaktadır anayasanın maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak yasa ileesas sayısı karar sayısı sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın özüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve hukuk devleti gereklerine ve ölçülülük ilkelerine aykırı olamayacağı belirtilmiştir çağdaş demokrasiler temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil koşulları nedeni yöntemi kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir sayılı harçlar kanununun sayılı yasa i̇le değişik sayılı tarifesinin mahkeme harçları bölümündeki hukuk ibaresinden sonra gelen ceza ibaresi ile temyiz ve itiraz harçları başlığını taşıyan iv kısmının fıkrasında yer alan yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında tl ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı düşmektedir anayasa mahkemesi benzer bir başvuruda tarih esas karar sayılı kararında sayılı harçlar kanununun maddesinin fıkrasının bendinin karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilemez biçimindeki cümlesinin anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini öngören anayasanın maddesi ve sayılı anayasaya mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince sayılı yasanın maddesi ile değişik sayılı tarifesinin mahkeme harçları bölümünün hukuk ve ticaret davaları ile idari davalarda ihtilafsız yargı konularında ve icra tetkik merciilerinde başlığında yer alan hukuk ibaresinden sonra gelen cezaibaresinin ve iv temyiz istinaf ve itiraz harçları kısmının yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında tl ibareli fıkrasının anayasanın maddelerine aykırı olduğu görüşüyle maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan karar örneğinin ve ilgili belgelerin onaylı bir suretinin anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi şişli asliye ceza mahkemesi başvuru kararında şu gerekçelere yer vermiştir mahkememizce sanık hakkında yapılan yargılamada tarih ve esas karar ile hırsızlık suçundan verilen yıl ay hapis ve tl adli para cezasına ilişkin sanığın sunduğu tarihli temyiz dilekçesinin yasal süresinde olduğu sanığın sayılı yasa ile getirilen yargıtay ceza dairelerinde yapılacak temyiz başvuruları için tl yi ödemesi gerektiğine ilişkin kuralın gereği sanığa tarihinde uyarı yapılmış sanık uyap üzerinden tarihinde sunduğu dilekçesinde temyiz harcı yatıracak parasının olmadığını bahsedilen tl harcı sanığın ödemeyeceğine ilişkin dilekçesi üzerine değerlendirme yapılmıştır i̇ptali̇ gereken yasa hükmü günlü resmi gazetede yayımlanan sayılı yargı hizmetlerinin hızlandırılması amacı i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanununesas sayısı karar sayısı madde iv temyiz i̇stinaf ve i̇tiraz harçları başlığı altında maddesinde yargıtay ceza dairelerinde yapılacak temyiz başvurularında tl alınmasına ilişkin sayılı yasanın sayılı tarifesinin mahkeme harçları bölümüne eklenen yasa kuralı i̇ptali̇ gereken yasal düzenlemeni̇n çeli̇şti̇ği̇ anayasa i̇lkeleri̇ ve açiklamasi anayasanın maddesinde belirtilen türkiye cumhuriyetinin insan haklarına saygılı sosyal bir hukuk devleti olduğu ilkesi anayasanın maddesinde devletin temel amacı bireyin sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışma görevinin olduğu ilkesi anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak sureti ile yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı ilkesi anayasamızın maddesinde düzenlenen masumiyet karinesi ilkesi anayasanın maddesinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevi olduğu ilkesi anayasa mahkemesi kararlarına göre hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlet demektir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içerisinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanması ile olanaklıdır ceza yargılamasının amacı bireyin savunma hakkını engellemeden maddi gerçeğin bütün boyutları ile tespiti ve araştırılmasıdır çağdaş hukuk sistemlerinde ceza sorumluluğu kusur esası üzerine kurulmuştur sayılı türk ceza yasasının maddesinde ceza kanunu uygulamasında kişiler arasında ekonomik konumları yönünden herhangi bir ayrım yapılamayacağı belirtilmiştir yargılama faaliyetine ilişkin olarak türk ceza kanunu içerisinde düzenlenen hükümler yargılama hukukunda da öncelikle her aşamada uygulanması gereken kurallardır i̇ptali gereken yasa hükmüne göre temyiz harcını ödeyerek benzer suçtan yargılanıp temyiz hakkını kullanabilen sanıklar ile yıllarca cezaevinde kalıp herhangi bir ödeme gücü olmayan bu nedenle kararı temyiz etmekten vazgeçen sanıklar arasında hukuki fiili eşitliğin ortadan kalkacağı adalete olan güvenin sarsılacağı haklı endişeleri ortaya çıkmıştır sayılı ceza muhakemesi yasasında ve maddelerinde yargılama giderlerinden sanığın kusuru oranında sorumlu tutulacağı aynı yasanın maddesinde kanun yollarına başvurunun reddi halinde başvuran tarafın bundan doğan giderleri ödeyeceği belirtilmiştir burada sanığın kesinleşmiş karar ile haksızlığı tespit edilip kanıtlanmadan devlete ödeme yapılmaması esası benimsenmiştir i̇ptali gereken yasa hükmü ile getirilen tl peşin temyiz harcına ilişkin düzenleme ceza muhakemesi yasasının maddesinde yeresas sayısı karar sayısı alan hükmün sanık lehine bozulması halinde bu durumun temyiz talebinde bulunmayan diğer müşterek suç faillerine uygulanmasına ilişkin hükümle de çelişmektedir getirilen temyiz harcı düzenlemesi ceza yargılaması hukukunun masumiyet karinesini esas alan düzenlemeleri ile uyuşmadığı gayet açıktır kamusal makamların düzenlediği soruşturma belgeleri ile hiçbir kusuru olmadan suçlamaya maruz kalabilen bireyin savunma hakkının kullanılmasında devlete harç ödemesi masumiyet karinesiyle bağdaşmadığı gibi harcın vergi hukuku alanında devletin bireye sunduğu hizmete karşılık ödendiğinden ceza yargılamasında suçlanma ceza alma risk ve tazyiki altındaki sanığa devletin yargı hizmeti sunduğundan bahsedilemez adil bir hukuk düzeni kurmak devletin varlık sebebinin ön koşuludur karşılaştığı suçlamaya karşı kişinin kendini savunma haklılığını kanıtlayabilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde itiraz temyiz talep haklarını herhangi bir parasal ön şarta veya engele tabi tutulmadan kullanılabilmesidir aksi halin kabulüyle yargılama kontrolsüz göstermelik kalabilecek hukuk devleti ilkesi zedelenecektir kişilere hürriyetini sınırlayıcı kararlara karşı kayıtsız koşulsuz üst mercilere başvuru hakkının tanınması adil bir yargılamanın ön koşulunu oluşturmaktadır kişinin iradesi dışında kolluğun veya başkalarının uydurduğu delillerle veya sadece başkalarının aleyhine yasa dışı delil üretmekle meşgul olan gizli yapılanmaların yönlendirmeleri ile yıllarca ceza yargılamasına maruz kalan adli hata ile verildiği yıllar sonra kanıtlanan ceza mahkemesi kararlarının uygulamada yaşandığı gibi ilk derece mahkemelerince verilen ceza kararlarının büyük çoğunluğunun yargıtayca bozulduğu ceza mahkemelerindeki davaların önemli oranda sanık lehine beraatle sonuçlandığı fiili gerçeği masumiyet karinesinin ve savunma dokunulmazlığının uygulamadaki önemini ortaya koymaktadır yıllarca cezaevinde tutuklu bulunan bu yüzden yakınları tarafından terkedilmiş hiçbir geliri olmayan işsiz güçsüz sanıklarla ilgili temyiz taleplerinde tl lik temyiz harcı alınmasının günümüzün hukuksal değerleri ile izahı mümkün değildir sayılı yasanın amacı yargı hizmetlerinin hızlandırılmasıyla ilgili savunma açısından konulan harç engelinin de kanunun resmi adı ile de çelişmektedir harcın yargılamayı hızlandırmayacağı aksine ek bir yargılama prosedürü olarak yargılamanın uzamasına sebep olacağını açıklamaya gerek yoktur ayrıca temyiz talebinin kabule değer bulunup bulunmayacağı konusunda sayılı ceza muhakemesi yasasındaki maddesine göre mahkememizce öncelikle incelenmesi gerektiği gibi temyiz talebinin ön koşulu olan harcın mahkememizce harçlar yasasına göre tahsil etmesi gerektiğinden anayasaya aykırılık sorunu mahkememizce de resen değerlendirilebilecektir sayılı hukuk usulü muhakemeleri yasasının maddelerinde düzenlenen peşin ödenmesi gereken yargılama gideri ve harçların ödenmesinde kendisiyle ailesinin geçimini önemli zarurete düşürmeksizin ifada acze düşümü halinde kişinin adli yardımlaşmadan faydalanacağına ilişkin kuralların ceza yargılamasında uygulanmasını sağlayıcı paralel hükümlerin yer almaması da anayasanın maddesinde yer alan yasa önünde eşitlik ilkesini zedelemektedir anayasamızın maddesinde vurgulanan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının devletin bir görevi olduğuna göre bu konuda devletin yeni ek harçlar ihdas etmesinin anayasa ile uyarlılığı bulunmamaktadır bu itibarla konunun anayasa mahkemesi tarafından değerlendirilmesine karar vermek gerekmiştir açıklanan nedenlerleesas sayısı karar sayısı yargı denetimini sanık ve suçun mağduru yönünden savunma ve mağdur haklarını arama özgürlüğü önüne konulan parasal engelleme mahiyetindeki sayılı yasanın maddesindeki peşin ödenmesi gereken harç kuralının anayasamızın maddesindeki hukuk devleti ilkesinin anayasamızın maddesinde düzenlenen hak ara özgürlüğü ve adil yargılanma anayasanın maddesinde yer alan yasa önünde eşitlik anayasanın maddesinde düzenlenen devletin bireyin savunma hakkının önündeki ekonomik engelleri kaldırma ödevi ilkesi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesindeki savunma hakkını kullanmada kişiler arasında ödeme gücü bakımından ayrımcılık yapılamayacağı ve anayasanın maddesinde yer alan devletin en az giderle ve mümkün olduğunca süratle davaları sonuçlandırması gerektiği ilkeleriyle açıkça çeliştiği mağdura ve sanığa hak arama savunma hakkını kullanmada bir günlük asgari işçi ücretinin üzerindeki tlnin peşin olarak nakden ödemesi gerektiğine ilişkin düzenlemenin anayasamıza açık aykırılık oluşturduğu anlaşılmıştır anayasanın maddesine göre konu hakkında karar verilmek üzere karar ile birlikte dosyanın onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi kilis asliye ceza mahkemesi başvuru kararında şu gerekçelere yer vermiştir sayılı yasanın ve maddeleri ile sayılı harçlar kanununun maddesi ve işleyişi sayılı tarifesi değiştirilerek ceza davalarında temyiz yoluna başvuran kişilerin temyiz harcı ödemesi yönünde yasa değişikliği yapılmıştır bu hususun anayasanın ve maddeleri ile i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesine aykırıdır şöyle ki sayılı yasanın ve maddeleri ile yapılan değişikliği ile iddia makamı olan savcı davanın tarafı olmasına rağmen temyiz başvurusunda harç ödemek zorunda değildir oysa davanın diğer tarafı olan sanık kararı temyiz ettiğinde temyiz harcı ödemek zorundadır bu husus silahların eşitliği ilkesine aykırıdır davanın taraflarından birine üstünlük tanır niteliktedir ve adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir yine mevcut düzenleme ile hem anayasada hüküm altına alınan suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmü ile aynı anlamı taşıyan ve adil yargılanma hakkının ayrılmaz parçası niteliğinde olan masumiyet karinesi ihlal edilmektedir çünkü sanık aleyhine sanığın rızası dışında açılmış bir dava vardır ve bu dava nedeniyle verilen mahkumiyet hükmü temyiz merci incelemesinden geçmediği için henüz kesin hüküm halini almamıştır temyiz incelemesi öncesi anayasamıza göre sanık henüz masumdur henüz masum olan bir kimseye yargı yoluna sonuçlandırması ve varsa verilen ilk hükümde bulunan hataları gidermesi için yapacağı temyiz başvurusunda harç ödeme zorunluluğu getirmek masumiyet karinesine aykırıdır çünkü henüz kesinleşmiş bir hüküm yoktur ve bu nedenle suçluluğu subuta ermemiş sanığa suçsuzluğunu ispat için harç ödeme zorunluluğu getirilmesi anayasamızın ve maddeleri ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir yine bm çocuk haklarına dair sözleşmenin maddesi bir suç isnadı altında olan çocuk için eyleminin ceza yasasını ihlal ettiği sonucuna varılması halinde bu kararın ve bunun sonucu olarak alınan önlemlerin daha yüksek yetkili bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde yasaya uygun olarak incelenmesini asgari güvence olarak belirlemiştir aynı güvence ai̇hs de ve buna bağlı olarak ai̇hmnin birçok kararında da yer almaktadıresas sayısı karar sayısı yine avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin adil yargılanma hakkını düzenleyen maddesinde ilişkin yerleşik içtihatlarına göre sanığa kendisini savunmaya yetecek kadar zaman ve kolaylık sağlanması gerekir kolaylık kavramının içinde şayet yardıma muhtaç bir kişi söz konusu ise ücretsiz avukat atanması hakkı da söz konusudur nitekim bu durum ülkemize de kabul edilerek cmk da sanığa veya müştekiye ücretsiz avukat talep etme hakkı tanınmıştır bir tarafta ekonomik durumunun kötü olduğu gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlal olmaması için sanığa ücretsiz avukat atanırken diğer taraftan aynı sanıktan suçsuzluğunu ispat için yapacağı temyiz başvurusundan harç talep etmek çelişebilir ve adil yargılanma hakkının ihlalidir yine hakkında mahkumiyet kararı verilen sanık mahkeme kararının yanlış olduğu iddiasıyla temyiz başvurusunda bulunurken harç ödeyecektir şayet sanığın iddia ettiği gibi yerel mahkeme kararı yanlış ise ve karar temyiz mahkemesinin bozması nedeniyle beraat ile sonuçlanır ise sanığın ödediği harç kendisine iade edilmemektedir böylece sanık haksız yere açılmış bir ceza davası sonrası aleyhine verilmiş yanlış bir mahkumiyet hükmünün düzeltebilmek için temyiz harcı ödemek zorunda kalacak ve daha sonra suçsuzluğunu ispat etmesine rağmen bu harç kendisine iade edilmeyecektir yine hakkında haksız yere mahkumiyet kararı verildiği iddiasıyla yerel mahkeme kararını temyiz etmek isteyen ancak yeterli ekonomik gücü olmadığı için temyiz harcını ödeyemeyen kişinin durumu ne olacaktır hukuk mahkemelerinde benzer bir durum karşısında temyiz ve mahkeme harçlarının devlet tarafından ödenmesini düzenleyen adli yardım müessesesi vardır oysa cmkda bu yönde bir düzenleme de bulunmadığından ekonomik durumu kötü olan ve sırf bu nedenle temyiz yoluna başvuramayan kişiler açısından yargılama süreci tamamlanmamış olacaktır bir olayda maddi gerçeğin ortaya çıkması her zaman devlet tarafından elde edilecek maddi menfaatlerden daha önemlidir bu durum sosyal hukuk devletinin vazgeçilmez ilkesidir devlet maddi bir gelir elde etmek amacıyla ekonomik durumu kötü vatandaşlarının yargılama sürecini tamamlamalarına engel olamaz yine avrupa i̇nsan hakları mahkemesi herkes iddialarını mahkeme önüne taşıma hakkını adil yargılama ilkesinin bir unsuru olarak kabul etmiştir her ne kadar madde metninde bu husus açıkça belirtilmemiş ise de avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin yerleşik içtihatları bu yöndedir harçlar konusunda değişikliğe yol açan sayılı yasanın ve maddeleri kişilerin mahkemeye erişim hakları ortadan kaldırılacak durumlara da yol açabilmektedir bu durum aşağıdaki hallerde mümkün olmaktadır kendisine zorunlu müdafii tayin edilen sanık hakkında kendisinin yokluğunda zorunlu müdafiinin huzurunda mahkumiyet kararı verildiği takdirde temyiz süresi karar müdafiinin yüzüne karşı verildiği için tefhimle başlamaktadır cmk ve temyiz süresi gündür sanık müdafiin temyiz harcını ödeme yükümlülüğü yoktur bu nedenle günlük süre içinde sanık müdafiin sanığa ulaşarak karar verildiğini ve temyiz harcının yatırılması gerektiğini sanığa bildirmesi gerekir ceza dosyasında sanığa ait bir telefon numarasının bulunmaması halinde sanık müdafii haber verme işini posta yolu ile yapmak zorunda kalacaktır bu durumda da günlük temyiz süresi içinde posta yolu ile bilginin sanığa ulaşması ve sanığın temyiz harcını ödemesi mümkün olmayacaktır esasa benzer temyiz harcı uygulaması hukuk mahkemelerinde de söz konusudur ancak hukuk mahkemelerinde avukat ile müvekkil arasındaki ilişki isteğe bağlı bir vekalet ilişkisine dayandığı için avukatın müvekkiline ulaşması daha kolaydır ayrıca hukuk mahkemelerinde temyiz süresi tefhim ile açıklama ile değil kararın tebliği ile başlamaktadır ayrıca temyiz süresi gündür hakimin gerekçeli kararı gün içinde yazma zorunluluğu ve postada geçecek süre dikkate alındığında hukukesas sayısı karar sayısı mahkemelerinde karar kendisine tefhim edilen avukatın temyiz harcını yatırması için en az günlük bir makul süre bulunmaktadır oysa ceza davasında bu süre gün ile sınırlıdır ve sanığın temyiz mahkemesine ulaşma imkanı ortadan kaldırmaktadır yine benzer şekilde işlediği bir başka suç nedeniyle cezaevinde bulunan sanığın günlük süre içinde ekonomik durumunun kötü olması halinde temyiz harcını temyiz ederek ödemesi bir çok kez mümkün olmayacak ve sanığın mahkemeye erişim hakkını ortadan kaldıracaktır sonuç olarak tarafların temyiz yoluna başvurmasının maliyetinin olması nedeniyle devlet ileride haksız çıkacak tarafa yüklenmek üzere bir temyiz gideri öngörebilir ancak bu giderlerin harç olarak düzenlenip temyiz başvurusunun şartı olarak düzenlenmesi anayasaya ve maddeye aykırıdır yukarıda belirtilen nedenlerle sayılı harçlar yasasının ve maddeleri ile değişik ve ceza davalarında temyiz halinde harç alınmasını öngören madde ve sayılı tarifenin anayasanın son ve i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi saygı ile arz olunur şanlıurfa ağır ceza mahkemesi başvuru kararında şu gerekçelere yer vermiştir i̇ncelenen dosya kapsamına göre talep eden sanık zorunlu müdafii tarafından sanığın bir kısım arkadaşları ile birlikte ticaret maksadıyla esrar maddesi bulundurmak suçundan neticeten er yıl şer ay hapis ve er tl adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin mahkememizin esas karar nosu ile tarihinde verilen kararın süresinde tarihinde temyiz ederek temyiz ile birlikte öncelikle tarih sayılı yasanın maddesi ile getirilen ceza mahkemelerine yönelik temyiz başvuru harcının anayasaya aykırı olduğundan bahisle anayasa mahkemesine götürülerek iptalini talep ettiği görülmüştür talebin resen de gerek talep doğrultusun da gerek talep dışı değerlendirilmesin de ilgili yasanın sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesinin bendine eklenen ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularına ilişkin getirilen tl harç alınmasına yönelik düzenlemenin aşağıda gerekçesi açıklanacağı üzere anayasaya aykırı olduğu değerlendirilmiştir olayımızda sanık sayılı cmknın fıkrası uyarınca zaten kendisini savunamayacak durumda ekonomik güçlük içerisinde bulunan birisi olduğu için kendisine mahkememizce resen zorunlu müdafii tayin edilmiştir zorunlu müdafii olarak av baran karadağ tayin edilmiştir bu şekilde yargılama devam ettirilerek kendisine müdafii dahi tayin edemeyecek durumda olan sanığın yargılaması müdafii huzuruyla sonuçlandırılmıştır yargıtayda uygulamaları doğrultusunda kendisine özel müdafii tutamayacak kadar sosyo ekonomik açısından zorluk içerisinde bulunan sanıklar için tayin edilen müdafiilere yönelik zorunlu müdafiilik ücretleri de her ne kadar aksine hüküm bulunsa da sanığa yükletilmemektedir bu husus sayılı anayasasının sosyal devlet olması ilkesi gereği olup müdafiilik ücreti kendisinden alınamayan sanıkların aleyhlerine çıkan kararların en doğal hakları olan temyiz haklarının zaten başta sosyo ekonomik durumu iyi olmadığı anlaşılan sanıklardan gerek sanıktan gerek zorunlu müdafiiden temyiz harcı istenmesiesas sayısı karar sayısı suretiyle zora koşulması anayasanın maddesinde düzenlenen kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olan devletin temel amaç ve görevlerine aykırılık teşkil etmektedir sanık veya zorunlu müdafii tarafından nolu fıkra gereği ödenmemesi gerektiği halde sayılı harçlar kanununun geçici maddesinde yapılan değişiklikle temyiz başvurusu için tl ödenmesi yolunda getirilen zorunluluk yine anayasamızın maddesinde düzenlenen herkesin benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğuna yönelik düzenlemeye de aykırıdır devlet ayrıca da bu eşitliği yaşama geçmesini de sağlamakla da yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aynı madde uyarınca aykırı olarak yorumlanamaz yine devlet organları ve idare makamları son fıkra gereği bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar yine bu şekilde kişi hürriyetini tahdit edecek ceza ve yaptırımlara karşı temyiz yoluna başvuru için harç alınması uygulaması getirilmesi şartı anayasamızın maddesinde düzenlenen herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğuna ilişkin düzenlemeye de aykırıdır ayrıca madde gereği de temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin bir durumda söz konusu değildir yine aynı şekilde ilgili kanun maddesi anayasanın fıkrasında düzenlenen herkesin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir ki belki de temyiz harcının ödenmemesi sebebiyle kesinleştirme işlemi gerekebilecek kararda parası olan bir kısım sanıkların temyiz etmesi ile bozulabilecek hüküm açısından temyiz edemediği için kesinleşen hüküm infaz olunacak ve bu şekilde haksız bir şekilde aynı suç arkadaşlarının durumuna nazaran beraat etmesi gerekirken bir süre hürriyeti tahdit olabilecektir bu durumda yine anayasanın maddesinde düzenlenen herkesin kişi hürriyetine ve güvenliğine sahip olması ilkesine aykırıdır ayrıca çok açık bir şekilde anayasanın maddesinde düzenlenen herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olması ilkesine de aykırıdır yine anayasanın maddesinde düzenlenen anayasayla tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkını da ihlal edici mahiyettedir yine anayasanın maddesinde düzenlenen devletin sosyal ve ekonomik alanlarda anayasayla belirlenen görevlerinin bu görevlerin amaçlarına uygun özellikleri gözetilerek mali kaynaklarının yeterli ölçüde yerine getirilmesi zorunluluğuna ilişkin düzenlemeye de aykırıdır yine anayasanın son fıkrasında düzenlenen davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasına yönelik düzenlemeye de aykırıdır anayasanın maddesi gereği anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organları ve diğer tüm kurum kuruluşları bağlayan temel hukuk kuralları olup fıkra gereği kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmüne de aykırı olupesas sayısı karar sayısı yukarıda arz edilen nedenler ve resen dikkate alınacak nedenlerle sayılı harçlar kanununda ceza muhakemeleri temyiz başvurularında harca tabi olduğu yolundaki düzenlemenin anayasanın yukarıda yazılı bentlerine aykırılık teşkil ettiği yolunda mahkemede vicdani kanaat oluşmakla sayılı tarihli anayasanın fıkrası gereğince anayasa mahkemesine müracaat edilmesi ayrıca hak kaybına sebebiyet vermemek açısından da temyiz edilen dava dosyasının temyiz harcının adli yardım kapsamında resen karşılanarak temyiz formu düzenlenmek suretiyle yargıtaya gönderilmesi yolunda aşağıdaki karar kurulmuştur gerekçesi açıklandığı üzere resen ve sanık müdafiinin gerekçeleri de yerinde görülmekle talebinin kabulüne sayılı harçlar kanununun geçici maddesinin yargı harçlarına ilişkin sayılı tarifesinin bendinde düzenlenen mahkeme harçlarına ilişkin kısma tarih sayılı kanunun maddesi ile eklenen ceza ibaresi ile yine devamındaki nolu temyiz istinaf ve itiraz harçlarına yönelik aynı yasayla getirilen fıkrasındaki yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında tl alınmasına yönelik düzenlemenin ve bu düzenlemeyi getiren sayılı kanunun fıkrasındaki sayılı kanunun sayılı tarifesinin mahkeme harçları bölümünün hukuk ibaresinden sonra gelmek üzere ceza olarak eklenen ibarenin ve devamı nolu temyiz istinaf ve itiraz harçlarına yönelik fıkrasındaki yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında tl alınmasına yönelik düzenlemelerin ayrı ayrı sayılı tarihli anayasanın ve devamı maddeleri gereğince iptaline karar verilmesi dosyanın yasanın iptaline karar verilmesi talep olunmakla anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verildi nazilli ağır ceza mahkemesi başvuru kararında şu gerekçelere yer vermiştir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkı ve hak arama hürriyetine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir maddenin tanımından bu hakkın yalnızca yargılama aşamasının adilliğinin değil kararın infazının tamamlanmasına kadar geçen tüm sürecin adilliğinin sağlanmasından bahsedildiği anlaşılmaktadır kişilerin adalete erişiminin kolaylıkla sağlanması ve herhangi bir sınırlama ile karşılaşılmaması adil yargılanma hakkının gereğidir ceza yargılamasında temyiz harcının karşılanamaması durumunda yerel mahkemenin hukukilik denetiminin yerine getirilememesi durumunda kişilerin hak arama hürriyetinin kısıtlanacağı aşikardır sayılı yargı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile getirilen ceza yargılamasında temyiz başvurusunun temyiz harcı yatırılması şartı temyiz harcını karşılayamayacak durumda olan kişilerin hak arama hürriyetinden faydalanamamaları adil yargılanma haklarının zarar görmeleri sonucunu doğuracaktır bu nedenlerle sayılı yasanın maddesi ile getirilen düzenlemenin anayasanın maddesine aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuş ve aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştiresas sayısı karar sayısı gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi kapsamında yapılan incelemede sanıklar ve müdafii tarafından ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanaatine ulaşıldığından sanıklar ve sanık müdafiinin taleplerinin kabulüne i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararı aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın dava dilekçesi iddianame ve duruşma tutanaklarının ve gerekçeli kararın onaylı örneklerinin dizi
4,102
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir bu itibarla eşit normatif seviyeye ilişkin olan sonraki kanunun öncekini ilga edeceğine ilişkin klasik yorum yöntemi lex posterior derogat legi priori kanunla cumhurbaşkanlığı kararnamesi ilişkisine ancak tek taraflı olarak tahvil edilebilir sonraki kanun önceki cumhurbaşkanlığı kararnamesini ilga eder ancak kanunun düzenlediği konuda çıkarılamayacak sonraki cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasaya aykırı olur ve önceki kanunu ilga etmezesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonraesas sayısı karar sayısı uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz ancak böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır bir başka deyişle anayasa cumhurbaşkanlığı kararnamesine ilişkin olarak özerk bir normatif alan öngörmemiştir tbmm isterse cbk ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale geliresas sayısı karar sayısı madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir şu halde anayasaya uygunluk kaydıyla asli düzenleme yetkisi konu bakımından herhangi bir mutlak istisna bulunmadan tbmmye ait bulunmaktadır başka bir anlatımla anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesi konusu olabilecek kimi alanları doğrudan belirlemiş olması alanlarda yasama yetkisinin kullanılmasını engellememektedir bu son saptamayı biraz daha ayrıntılı olarak ele almakta fayda vardır sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konuların anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir bu cihetle her ne kadar anayasa idarenin kanuniliği ilkesinin son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli olmamasına olanak tanısa da bu alanların cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenip düzenlenmeyeceği noktasında son sözü tbmmye bırakmaktadır yukarıda değinildiği üzere türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir hükmü madde anayasa mson ve mson açısından da geçerlidir gerçekten de anayasa koyucu eğer öyle öngörseydi tıpkı anayasanın bazı hükümlerinde söz konusu alanın ancak ve ancak kanunla düzenlenebileceğini amir ifadelerle belirttiği gibi bazı alanların da yine ancak ve ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenebileceğini ve contrario kanunla düzenlenemeyeceğini yine açıkça ve amir ifadelerle ortaya koyardı ezcümle anayasa koyucu bazı konuların kanunla düzenlenmesini zorunlu kılmış doğrudan cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenebileceğini belirttiği alanlarda da son sözü konuda kanun çıkarmak ya da çıkarmamak suretiyle kanun koyucuya bırakmıştır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceği belirtilmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrininesas sayısı karar sayısı yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi anayasanın yasama organına açıkça tanıdığı bir yetkidir kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır bununla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır mdfıkra son kuralı gereğince yasa ile kurulmuş bir kamu tüzelkişiliği cbk ile kaldırılamaz ancak cbk ile kurulan bir kamu tüzelkişiliği yasal düzenlemenin konusunu oluşturabilir anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdıresas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir ancak bu tür cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin de aynı konuda kanun çıkarması durumunda hükümsüz kalacakları anayasanın amir hükmüdür öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde ancak md gereğince tbmm bu konuları da yasa ile düzenleyebilir cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktır aym bu açık hususu teyit etmektedir cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin konularda cbk çıkarabileceği ifade edilmiştir buna göre yürütme yetkisine ilişkin konular dışında cbk ile düzenleme yapılması mümkün değildir aym es ks kt rg tarih sayı i̇kinci olarak cbkleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bu durumda dikkat edilmesi gereken husus sözesas sayısı karar sayısı konusu hakların sadece düzenleme konusu olabileceği ancak bunun sınırlama yetkisini içermediğidir bu nedenle maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık veesas sayısı karar sayısı ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz elbette cbklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir nitekim aym kanunda değişiklik yapan cbkyi yetki bakımından iptal nedeni saymıştır dava konusu kural sayılı kanun ekli sayılı cetvele bazı eklemeler yapmak suretiyle kanun metninde değişiklik yapılmasını öngörmektedir kanunları değiştirmenin tbmmnin görev ve yetkileri kapsamında bulunduğu ve sayılı kanunla yapılan anayasa değişikliğiyle bu hususta farklı bir düzenleme öngörülmediği gözetildiğinde kuralın yürütme yetkisine değil yasama yetkisine ilişkin olduğu açıktır bkz aym es ks ta rg temmuz burada değinilen sınır kanun hükmünde kararnamelerle açıkça düzenlenen konuları da kapsar aym bu hususu açıkça ifade etmiştir khkların kanun hükmünde oldukları görülmektedir dolayısıyla khk ile açıkça düzenlenen bir konuda da anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca cbk çıkarılamaması gerekir aym es ks kt rg tarih sayı– bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangiesas sayısı karar sayısı konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cumhurbaşkanlığı kararnamelerine i̇lişkin anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden birisi de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cbknın anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cbknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cbkların denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbkların önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir özgürlük ve hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır aym de konuya ilişkin ilk kararlarında cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin öncelikle yetki açısından denetlenmesi gerekliliğini açıkça ifade etmiştir cbkların konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılması gerekmektedir aksi takdirde içeriği anayasaya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin anayasaya uygunluğundan söz edilemez dolayısıyla cbkların yargısal denetiminde öncelikle anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasında belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekir anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa cbkların içerik yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapılmalıdır bkz örneğin aym es ks kt rg tarih sayı anayasa mahkemesi cbknin öncelikle yetki bakımından denetlenmesi gereğini ilişkin cbkler üzerine verdiği kararlarda süreklilikesas sayısı karar sayısı taşımaktadır bkz aym es ks ta rg temmuz ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbkların özgürlük ve hak üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklarda yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu bağlamda örneğin cbkda öngörülen sosyal ve ekonomik haklarla ilgili düzenleyici kuralların sosyal veveya ekonomik haklar bakımından pozitif ayrımcılık yapılmasının gerekli olduğu bir alanda bunu yapmamaktan ya da tetikleyebileceği dolaylı ayrımcı sonuçlardan da sorumlu olacağını vurgulamak gerekir bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır anayasa mahkemesinin cumhurbaşkanlığı kararnamelerini yetki açısından denetlemesinin sıradan bir anayasaya uygunluk denetimi sorunu oluşturmadığı vurgulanmalıdır anayasanın başlangıç bölümünde açık şekilde erkler ayrılığı ilkesine yollama yapılmakla yetinilmemekte ilkenin aynı zamanda tanımı da yapılmaktadır madde nin öngördüğü hukuk devletinin gerekleri normlar hiyerarşisi çerçevesinde kuralı koyan organ ile onu uygulayan organın birbirinden ayrılmasını denetim organının ise bağımsız olmasını ifade eder normların aşamalı sırası ise üst normun alt normun varlık nedeni olduğu üst norma uygunluk ise alt normun geçerlilik koşulu olduğu anlamına gelir anayasanın ve maddeleri yasama yürütme ve yargı yetkilerini ayrı ayrı düzenlemektedir anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını bağlamaktadır anayasa değişikliğiyle ortaya çıkan yeni anayasal düzende her ne kadar cumhurbaşkanlığı kararnamesi adı altında yürütmeye düzenleme yetkisi tanınmış olsa da bu yetkinin gerek çerçevesi
3,904
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ceza muhakemesinde yargılamanın bir süjesi olan sanığın en önemli hakkı müdafaa hakkıdır bu yüzden hem insan hakları beyannameleri hem de anayasalar ile korunmuştur müdafaa hakkı temel haklardandır anayasa müdafaa hakkının kapsamı içinde sanık aleyhindeki isnatları ve mütalaaları bizzat veya temsilcisi vasıtası ile öğrenebilir yine sanığın müdafaa hakkının layıkıyla temini için duruşma günü ile celbnamenin tebliği arasında en az bir haftalık sürenin bulunması esası getirilmiştir cmuk nitekim buna paralel olarak cmuk gereği sanığın duruşmaya çağrıldığı davetiye ile birlikte iddianamenin de tebliği olunması gerekmektedir bundaki maksat evvela sanığın ne ile suçlandığını öğrenmesi ikinci olarak duruşma gününe kadar savunmasını hazırlaması için imkan verilmesidir ancak nedendir bilinmez aynı maddenin ikinci fıkrasında sulh ceza mahkemesine açılan davalarda iddianamenin sanığa tebliği olunmayacağı belirtilmiştir üstelik zuhulen davetiye ile birlikte iddianameyi sanığa tebliğ eden mahkememiz adalet müfettişi raporunda tenkit edilmiştir bu durumda halihazır düzenlemede sulh cezada yargılanan sanık duruşma başlayana kadar ne ile suçlandığını bile öğrenemeyecektir bu ise sanığın en temel haklarından olan savunma hakkının kısıtlanması demektir üstelik aynı kanunun inci maddesine göre yargılama sırasında suçun hukuki niteliği değişirse sanık yeniden savunma için ek süre isteyebilir doğrusu da budur hal böyle olunca kanun kendi içinde bile çelişkiye düşmektedir bütün bu nedenlerle tarih ve sk ile değişik tarih ve sayılı ceza muhakemeleri usulü kanununun inci maddesinin nci fıkrası anayasanın ncı maddesi ve temel haklara ilişkin hükümlere aykırı olduğundan iptal davası açmak gerekmiştir tarih ve sayılı yetki kanununa istinaden çıkartılan tarih ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin üncü fıkrasındaki rakamı anayasanın inci vs maddelerine aykırıdır çünkü suçta ve cezada kanunilik ilkesi ceza hukukunun en temel ilkelerindendir bu yüzden fransız i̇nsan ve yurttaş hakları bildirisi i̇nsan hakları evrensel bildirisi dahil pek çok milletlerarası belgelerde ve anayasalarda yer almıştır hukukumuzda da anayasasından beri ceza hukukuna ilişkin hemen tüm mevzuatta bulunan köklü bir ilkedir anayasanın inci maddesi suç ve cezaların kanuniliği ilkesini düzenlemiş hatta ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin dahi ancak kanunla konulabileceğini belirtmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın betahsis yasama organına verdiği bu yetkiyi bakanlar kurulu khk ile de olsa kullanamaz şu halde suç ve ceza ihdas eden düzenlemeler ancak kanunla yapılabilir zaten doktrinde istikrar kazanan görüş ve anayasa mahkemesinin yerleşmiş kararları da bu yöndedir bunun mefhum muhalifinden suç ve cezaya ilişkin hükümlerin ancak kanunla kaldırılabileceği anlaşılmıştır tarih ve sayılı i̇spirto ve i̇spirtolu i̇çkiler i̇nhisarı kanununun uncu maddesi ispirtolu içkilerin satışına ilişkin esasları düzenlemiş maddesi ise bu düzenlemelere aykırı davrananların müeyyidesini belirlemiştir anılan tarih ve sayılı khknin ise sayılı kanunun inci maddesini yürürlükten kaldırmıştır üstelik yetki kanununda buna ilişkin verilmiş bir yetki de yoktur açıklandığı üzere khk ile suç ve cezaya ilişkin kanunlar kaldırılamaz buna göre tartışılması ve takdiri anayasa mahkemesine ait olmak üzere mahkememiz tarih ve sayılı khknin inci maddesinin üncü fıkrasındaki rakamının anayasanın vs maddelerine aykırı olduğu kanaatına varmıştır netice talep yukarıda açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kanun ile değişik tarih ve sayılı ceza muhakemeleri usulü kanununun inci maddesinin nci fıkrası anayasanın maddesi ve temel haklara ilişkin hükümlerine tarih ve sayılı yetki kanununa istinaden çıkarılan tarih ve sayılı khknin maddesinin üncü fıkrasındaki rakamı anayasanın vs maddelerine aykırı olduklarından iptallerine karar verilmesi arz olunur
517
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı anayasamıza göre yargı yetkisi devredilemez anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılabileceği emredilmiştir anayasanın cümlesine göre hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz uzlaştırma işlem ve eylemi devletin yargı fonksiyonunun bir parçası olarak cmkda düzenlenmiştir yargı yetkisinin müşteki ile sanığın gayri resmi bir ortama özel alana getirilerek mahkemeler adına müzakere yaptırılması yapılacak kapsamı meçhul müzakere ve tutulacak rapor ile sanığın suçtan kurtarılması fonksiyonel olarak yargı yetkisinin özel kişiye devri neticesini doğurduğu adaletin yargısal işlemlerde bir nevi özelleştirme özel kişilere devir uygulamasının adaletin olması gereken bağımsız tarafsız her türlü şek ve şüpheden uzak arı duru şekilde gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin toplumsal güveni altüst ettiği uzlaştırmacı adlı özel kişiye yaptığı iş karşılığı uzlaştırma olumsuz neticelenmiş ise uygulamada dosya başına tl olumlu neticelendiğinde tl ücret taktir edilerek ayrıca kamuya mali külfet getirdiği dolandırıcıya mağdurla anlaşabildiği sürece dolandırıcılık yapmasına hukukun cevaz vermesi kabul edilemez uzlaşma süreciyle yargı görevinin en hızlı ve en adil şekilde işletilmesine ilişkin hukuk devleti ve anayasanın maddesi ihlaline sebebiyet vermektedir anayasamızın maddesinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması emredici hükümlerine aykırılık bulunduğu uzlaştırmanın uygulamada yargılama sürecini kanunda belirtildiği şekilde kısaltmayıp aksine uzattığı uzlaştırmacının keyfine göre taraflara tebligat çıkarma görüşme günü tayin etme ucu açık süreçte uygulamada uzlaştırma raporlarının mahkemelere gelmediği uzlaştırmacının tarafları istediği şekilde uzlaştırma müzakerelerinde yönlendiriciliği hakim ve cumhuriyet savcıları yerine fonksiyon icra etmesinin sakıncalı olduğu uzlaştırma uygulaması sanıkların ödeme güçleri bakımından yasa önünde eşitlik ilkesinin ihlaline neden olmaktadır uzlaşmacı adlı anayasal teminatı olmayan yargı haricindeki görevlinin nezaretinde sanıkla mağdurun pazarlık ortamına çekilmesi mağdur hakları açısında zaafıyet oluşturup sanığın konumunu güçlendirdiği ekonomik suçlarda mağdur zararının giderilmesi halinde tck maddesinde yasal indirim yapıldığı halde bir kısım hırsızlık suçlarının uzlaştırmaya tabi tutulup tamamen cezasızlık hali getirildiği halde bir kısım hırsızlık suçlarından ise zarar gideriminde ceza indirimi getirilmesi anayasamızın ekonomik suçlar bakımından maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesinin açıkça ihlal edildiği gibi zengin sanıklarla fakir sanıklar bakımından uzlaştırmada bahsi geçen anayasanın maddesine aykırı neticelere sebebiyet verdiği yasa içi çelişki oluşturulduğu uzlaştırmacının müzakerelerde bir nevi dosya adaletini açık arttırmaya çıkarıcı eğilimlere açık olduğu mağdurda zararın neresinden dönebilirsen kar mantığıyla bir nevi mağdurun dolandırıcıyla anlaşarak topluma karşı işlenen suçun modem hukuk sistemlerinde terk edilmiş diyet karşılığı cezasızlık uygulamasını geri getirmiştir i̇lk çağlarda geçerli olan hukukta borçlar hukuku alanı ile ceza hukuku alanının ayrı düşünülmediği diyetin çok geniş uygulama alanıesas sayısı karar sayısı bulunduğu ceza hukukunun gelişimiyle borçlar hukuku sahasının ayrı bir sorumluluk sistemi olarak ele alınıp düzenlendiği diyet ödemesiyle suçtan kurtulma yöntemi ceza hukukunda terk edilmiştir ceza hukukunun temel amaçlarının bireysel ve toplumsal özgürlükleri güvence altına alarak toplumun güven ve huzur içerisinde gelişimi için istenmeyen hareketlerin tamamen yasaklanmasıdır bedel ödeyen sanıkların cezasız kalmasının önlenmesi kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması hukuk devletinin ve hukuk düzeninin temel amaçlarıyla bağdaşmamaktadır suçun kişiye karşı işlendiğine ilişkin ilk çağlarda hakim olan düşüncenin çağdaş ceza hukukunda yerinin olmadığı diyeti ödeyebilenle ödeyemeyen sanıklar arasında cezasızlık farkının olması bunun yanında suçta profesyonelleşmiş tekerrüre esas mahkumiyeti olan sanığın diyet ödeyerek cezadan kurtulduğu halde ilk defa suç işlemiş ekonomik gücü olmayan uzlaştırma diyetini ödeme gücü olmayan sanıklar arasında eşitsizliğe neden olduğu gibi toplum için daha tehlikeli olan sanıklara cezadan kurtulma yolu açılmıştır profesyonel seri dolandırıcıların öncekinden dolandırdığı parayla başkasıyla uzlaşıp tamamen cezasız kalarak dolandırıcılara kanuni tolerans sağladığı uzlaştırmanın kurumsal olarak faili meçhul dolandırıcılık fiillerinin artmasına sebebiyet verdiği dolandırıcılara suç işleme azim ve kararlılığı kazandırdığı anayasanın maddesinde devletin görevinin suçla mücadele toplum huzur ve refahının sağlamak olduğu sanıkların dolandırdıkları çaldıkları malın bir kısmını iade ederek ceza soruşturmasından tamamen kurtulmaları anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşır olmadığı cmk maddesinde çocuğun kaçırılması alıkonulmasında uzlaşma uygulamasının çocuk istismarlarının artmasına neden olacağı anayasamızın maddesinde kişiliğe bağlı hakların devredilemez vazgeçilemez dokunulamaz niteliğinin ağır derecede ihlaline olanak sağladığı dikkate değerdir hukukumuzda mağdurun borçlar kanununun haksız fiil esasları çerçevesinde sanığa ya da mahkuma karşı zararı tazmin için hukuk davası açma hakkı bulunduğu bu nedenle uzlaştırmanın mağdura yeni bir çözüm getirdiği düşüncesinin kabulü mümkün değildir devletin yargılama yapma görevini başka kişilere devrederek uzlaştırmam adlı bir hakeme yargı yetkisinin devrinin anayasaya aykırı olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir karar yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı cmknun maddesinin anayasamızın yargı yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin maddesine davaların en hızlı ve adil şekilde sonuçlandırılmasına ilişkin anayasanın maddesine sanıklar arasında ekonomik gücü olmayanlarla tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan ve bulunmayanlar arasında yasa önünde eşitlik ilkesini ön gören anayasanın maddesine ceza yargılamasının amacının hukuk devleti ve toplum huzur refahının sağlanmasına ilişkin anayasanın ve özellikle çocuk kaçırma alıkoyma suçlarında anayasanın maddelerine aykırılık içerdiği mahkememizin görüşünün yüksek anayasa mahkemesince kararlaştırılması gerektiğinden anayasa mahkemesine tüm dosyanın onaylı örneği gönderilerek anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesi kararının beklenmesine karar verildi
755
esas sayısı karar sayısı davacı sosyal güvenli̇k kurumu başkanliği gazi̇osmanpaşa sosyal güvenli̇k merkezi̇ tarafından davalı aleyhine açılan i̇tirazın i̇ptali sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan i̇tirazın i̇ptali tazminat maddi manevi tazminat ilişkin davanın mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen tarihli ara karan gereğince davalı karşı davacı vekili tarihli dilekçesi ile davalı müvekkilinin tüm çalışmalarının birleştirilmek sureti ile hangi kurumdan fazla maaş alacaksa kurumdan maaş alması gerektiğinin bağkurdan talep yok diye hakettiği tarihten itibaren aylık bağlanma talebinin reddedilmesinin yasalara ve hukuka aykırı olduğunu zaten sgkdan aylık alırken yeniden başka bir kurumdan yaşlılık aylığı talebinin neden yapılması gerektiğini davalının aylık alma başvurusunda bulunduğunu bağkurdan aylık talebinin sgkya talepte bulunduğu tarih olarak kabul edilmesini ve bağkurdan hakettiği tarihten itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğini aksi durumun türkiye cumhuriyet anayasasında belirtilen sosyal hukuk devleti kurallarına aykırı olduğunu belirterek tarihli celsede sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı konusunda dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir talep gereğince yapılan inceleme sonucunda davalının kuruma yaptığı müracaat üzerine sgk hizmetleri yönünden davalı adına maaş bağlandığı daha sonra kurum tarafından belgeler üzerindeki inceleme sonucunda şartlarının oluşmadığı anlaşılmak sureti ile maaş bağlama kararının iptal edildiği bu defa davalının bağkur hizmetleri yönünden emeklilik talebinin de yasal müracaat süresi içerisinde bulunmadığından reddedildiği müracaata ilişkin getirilen hükmün anayasanın maddesinde düzenlenen herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar hükmü gereğince maddede belirlenen müracaat koşulunun davalı hakkında daha önce yapılan kurum işlemi nedeni ile sosyal güvenlik hakkında mahrum kalacağı sonucunu doğuracağından anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmekle gereği̇ düşünüldü davalı karşı davacı vekilinin sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı iddiası gereğince bu konuda inceleme yapılmak üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
268
esas sayısı karar sayısı sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ncı maddesinin numaralı fıkrasının ve aynı fıkradaki ve ibarelerinin anayasaya aykırılığı bütçe hakkı tarihî bakımdan yasama organının elde ettiği ilk yetkidir halktan toplanan her kuruşun ne şekilde harcanacağı içinde karşı güç olarak muhalefeti de barındıran ve açık tartışma usulü ile işleyen bu açıdan da gün ışığında olan meclislerde karara bağlanır yürütme örgütünü tek bir kimsenin temsil ettiği demokratik yönetim sisteminin prototipini oluşturan abdde ödeneklerin başkan tarafından bütçede meclis tarafından onaylanandan farklı kalemlere kaydırılabilmesi açıkça yasaklanmıştır bu yasak anayasanın suskunluğundan faydalanarak kendisine bu alanda yetki tanıyan başkanın ödeneklerde meclisin onayladığı bütçenin üne varan oranda değişiklik yapması üzerine düzenlenmiştir bütçe teknik bir ekonomik belgeden ibaret değildir fakat gelir dağılımından özlük haklarına yoksullukla mücadeleden sürdürülebilir kalkınmaya dek siyasetin kendisidir bütçe hakkının yasama organında olması siyasetin toplumu oluşturan her kesimin tartışması ve uzlaşması ile oluşması anlamına gelir yeni yönetim sistemi eski yönetim sistemi zamanında kabul edilmiş ve parlamenter sistemlerden intibak edilmiş sayılı yasanın yorumunda farklılaşmayı zorunlu kılar ödeneklerin meclis tarafından sınırları çizilmeden yahut çok geniş sınırlar içerisinde yürütmeyi temsil eden tek bir kimsenin takdiriyle a değin farklılaştırılabilmesi yeni yönetim sisteminin bütçenin ve siyasetin tek bir kimse tarafından belirlenmesine olanak tanıdığı anlamına gelerek sistemi hukuk devletine uygun yönetim sistemleri dışında bırakır kaldı ki sayılı yasanın intibak edildiği parlamenter sisteme sahip ülkeler dahi bakanlar kuruluna böyle bir yetkinin tanınmış olması halinde ödeneksiyaset değişiminin karanlıkta kalmaması fakat kamuoyuna taşınması amacıyla değişiklikler konusunda bütçe komisyonlarının önceden bilgilendirilmesini zorunlu kılmışlardır bu doğrultuda sayılı kanunun merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir maddesine dayanılarak merkezi yönetim bütçe kanununda genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ve ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya cumhurbaşkanı yetkilidir şeklinde bir düzenleme yapılamaz çünkü bu genişlikte yetkilendirme sayılı kanunun öngördüğü şekilde bir belirleme ve belirlilik içermemektedir i̇lgili dönemin yasama organı sayılı kanunun kendisine verdiği yasama yetkisini hangi kamu idarelerinden hangilerine ve hangi oran sınırlarında aktarım yapılabileceğine ilişkin hiç bir belirleme ve sınırlama yapmadan olduğu gibi yürütmeye aktarmıştır oysa anayasamızın nci maddesine göre yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez dava konusu hükümle yürütme organına geniş bir yetki alanı devredilerek tbmm tarafından kullanılması gereken bütçe hakkı geniş bir şekilde yürütme organına devredilmektedir anayasamızın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak hükümlerine yer verilmiştir bütçe kanunları dışında kanun teklifinde bulunmak yetkisi tamamen tbmme aittir yine anayasamıza göre bütçe kanunlarına bütçe dışında hükümler konulamaz merkezi yönetim bütçe kanununesas sayısı karar sayısı ncı maddesinin birinci fıkrasıyla yürütme organı tbmmnin yerine geçerek yasayla düzenlenmesi gereken hususlarda geniş bir alanda bütçe kanunu ile düzenleme yapılmasını sağlamaktadır söz konusu nedenlerle mali yılı merkezi yönetim bütçe kanunun ncı maddesinin birinci fıkrası anayasanın ve nci maddeleri kapsamında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırıdır anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin tbmmne ait olduğu ve devredilemeyeceği hüküm altına alınmaktadır dava konusu merkezi yönetim bütçe kanunun inci maddesindeki personel giderlerine ilişkin ve ibareleri sayılı kanunun inci maddesinde ödenek aktarması yapılabilecek tertipler arasında sayılmamıştır bu ibarelerin bütçe kanunda ödenek aktarması yapılacak tertipler arasına dahil edilmesi yeni bir yasal düzenleme niteliğindedir yasa yapma yetkisi ise tbmmde olduğundan yürütme organına kanunla verilmeyen bütçe dışında bir düzenlemenin bütçe kanunu ile verilmesi yasama yetkisinin devredilmesi anlamına gelmektedir anayasamızın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine de ayrıca yer verilmiştir yeni sistemde yürütme organının kanun teklif etme yetkisi bulunmamaktadır yürütme organı tarafından tbmmne sunulan bütçe kanununa bütçe dışında mevcut bir yasal düzenlemede değişiklik yapacak şekilde hüküm konulması tbmmnin kanun yapma yetkisinin yürütme organı tarafından kullanılması anlamına gelir nedenle yapılan düzenleme anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır anayasa madde ye göre malî yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz maddede geçen kanunla düzenlenir ifadesindeki kanun sayılı kanuna tekabül eder sayılı kanunun üncü maddesinde göre ise kamu idarelerinin bütçeleri içinde personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaz hükümlerine yer verilmiştir maddenin bütününden kolayca anlaşılabileceği üzere yılı bütçe kanununda belirlenecek yetki genel bütçe ödeneklerinin unu geçmemek aktarma yetkisini personel ödenekleri dışındaki ödeneklerde kullanmak aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertipler dışında kalan ödenekler i̇le sınırlandırılmıştır dolayısıyla özel bir kanun olan sayılı kanuna göre yılı içinde ve nolu personel giderlerine ilişkin ekonomik kodlardan diğer kodlara ödenek aktarılamaz oysa sayılı mali yılı merkezi yönetim bütçe kanunun ncı maddesinin inci fıkrasında aktarma yapılacak tertipler arasında personel giderlerine ilişkin ve nolu ekonomik kodlar da sayılarak yürütme organına verilecek yetkinin sınırı sayılı kanun ile çatışma yaratacak şekilde genişletilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun üncü maddesindeki çok açık hükme rağmen ve tertiplerinin de sayılı kanunda değişiklik yapacak şekilde aktarma yapılacak tertiplere dahil edilmesi mevcut bir yasal düzenlemede değişiklik yapılması teklifi niteliğindedir oysa bilindiği üzere yürütme organının bütçe kanunları dışında kanun teklif yetkisi yoktur anayasamızın inci maddesine göre bütçe kanunlarına da bütçe dışında hükümler konulamaz çünkü numaralı personel giderleri tertibi kamu personeline ve kamu personeli olmamakla birlikte mevzuatı gereğince bordroya dayalı olarak ilgililere yapılan ödemeleri er erbaş harçlıkları öğrenci harçlıkları gibi kapsamaktadır devletin işveren sıfatıyla sosyal güvenlik kurumuna ödeyeceği sigorta primleri ise numaralı sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertibinde izlenmektedir sayılı kanun personel giderleri tertiplerinden aktarma yapmayı yasaklamışken mali yılı merkezi yönetim bütçe kanununda buna aykırı hüküm düzenlenmesi anayasanın inci maddesinde düzenlenen bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz hükmüne aykırıdır zira inci maddenin gerekçesinde ifade edildiği üzere bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulamaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır dava konusu kurallarda ise olağan sayılı kanun ile düzenlenen personel ödeneklerine ilişkin hüküm bütçe kanunu kapsamında değiştirilmekte ve yılı merkezi yönetim bütçesi döneminde uygulanmayacağı hüküm altına alınmaktadır açıklanan nedenlerle merkezi yönetim bütçe kanunun inci maddesindeki ve ibareleri anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle yılı merkezi yönetim bütçe kanunun ncı maddesinin birinci fıkrası anayasanın ve nci maddelerine aynı fıkradaki personel giderlerine ilişkin ekonomik kodları ifade eden ve ibareleri anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekir sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasında tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile tarihli ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca il özel idareleri ve belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren altyapı yatırımlarında cumhurbaşkanınca kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmalar sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında hesaplanan faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edilir ancak il özel idareleri belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde sinden fazlasına sahip oldukları şirketler tarafından avrupa birliği ile katılım öncesi mali iş birliği çerçevesinde desteklenen projelerin finansmanı için yapılan borçlanmalar çok taraflı yatırım ve kalkınma bankaları ile yabancı devlet kuruluşlarından doğrudan veya i̇ller bankası anonim şirketi aracılığıyla yapılan borçlanmalar ile sukap kapsamında yürütülecek işler için i̇ller bankası anonim şirketinden yapılan borçlanmalarda söz konusu borç stoku limitine uyma şartı aranmaz hükümlerine yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı fıkra içeriğinden kolayca anlaşılabileceği üzere tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanunu ve tarih ve sayılı belediye kanunu ile ilgilidir fıkra il özel idareleri ve belediyelere ilişkin adı geçen kanunlardaki borçlanma hükümlerini değiştirerek mevcut kuralların yılı merkezi yönetim bütçesi döneminde uygulanmayacağını öngörmektedir ayrıca il özel idareleri ile belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde sinden fazlasına sahip oldukları şirketler tarafından avrupa birliği ile katılım öncesi mali işbirliği çerçevesinde desteklenen projelerin finansmanı için yapılacak borçlanmalarla çok taraflı yatırım ve kalkınma bankaları ile yabancı devlet kuruluşlarından doğrudan veya i̇ller bankası anonim şirketi aracılığıyla yapılan borçlanmalar ile sukap kapsamında yürütülecek işler için i̇ller bankası anonim şirketinden yapılan borçlanmalarda söz konusu borç stoku limitine uyma şartı aranmayacağı şeklinde bütçe kanunu ile ilgili olmayan hükümlere bütçe kanununda yer verilmiştir oysa anayasa madde ye göre malî yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz diğer yandan yine anayasa madde göre bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz bu doğrultuda bütçe kanunu ile adı geçen kanunlara aykırı hüküm düzenlenemez zira inci maddenin gerekçesinde ifade edildiği üzere bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulamaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır bütçe ile ilgili hükümler kavramı kanun konusu olan ya da olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümleri ifade eder anayasamızın nci maddesine göre yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez dava konusu hükümle yasama organınca kullanılması gereken yasa yapma yetkisi yürütme organı tarafından kullanılmakta yasayla düzenlenmesi gereken bir konuda yeni sistemde kanun tasarısı teklif etme yetkisi olmayan yürütme organı tbmmnin yetkilerini uhdesine alarak anayasaya aykırı bir şekilde tbmmne mevcut bir kanunda değişiklik yapacak şekilde teklifte bulunarak anayasanın nci maddesine aykırı hareket etmiş olmaktadır anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine ayrıca yer verilmiş bu iki tür kanunun hazırlanış ve kabul usulleri de birbirinden farklıdır anayasanın adı geçen hükümleri bütçenin evrensel ilkelerine paraleldir bütçe olağan yasalardan farklı olarak hakyetki ve yükümlülüklerin kaynağı olan sürekli düzenleyici hükümleri içermez bu ilke bütçenin süreli karakterinden kaynaklanır bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek hakyetki ve yükümlülüklere ilişkin dönemsel keyfî düzenlemelerin önünü açacağı gibi normatif enflasyon diye tabir edilen ve siyasetin takip edilebilirliğini imkansız kılan demokratik tehdidi yükseltecektir diğer yandan bütçe yürütme inisiyatifinde hazırlanır parlamenter sistemlerde bakanlar kuruluna tanınan kanun tasarısı yetkisi yürütmenin tek bir kimse tarafından temsil edildiği yönetim sistemlerinde sistemin bir hukuk devleti sistemi olarak sürmesi için kaçınılmaz olan yasamanın yürütmeden sert ayrılığı ilkesi gereği yürütmeye tanınmaz bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek yürütmeye kanun tasarısı yetkisi vermek anlamına gelir bu doğrultuda yılı merkezi yönetim bütçe kanununun adı geçen fıkrasındaki düzenlemelerden geçici olanların ilgili kanunlarına geçici madde eklenmek kalıcı olanların ise yine ilgili kanunlarında gerekli değişiklikler yapılmak suretiyle düzenlenmesi anayasa hükmü gereğidiresas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle mali yılı merkezi yönetim bütçe kanunun üncü maddesinin inci fıkrası anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekir sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli e cetvelinin maddesinde yer alan adına açılan özel hesaplara açılan özel hesaba ibarelerinin anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli e cetvelinin inci maddesinde tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonuna aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin tertibinde tefrik edilen ödeneğin milli eğitim bakanlığı tarafından ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için türk lirası taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için türk lirası ve özel eğitime i̇htiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması i̇çin ücretsiz taşınması projesi kapsamında türk lirası olmak üzere toplam türk lirasına kadar olan kısmının milli eğitim bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarmaya cumhurbaşkanı yetkilidir bu ödenekleri söz konusu giderlerin karşılanması amacıyla milli eğitim bakanlığı adına açılan özel hesaplara aktarmaya ve ücretsiz kitap uygulaması için açılan özel hesaba aktarılan tutardan yüklenme tutarının yüzde una kadar olan kısmını sözleşme tarihinde geri kalanını ise işin bitim tarihinde kullandırmaya milli eğitim bakanı yetkilidir hükmü yer almaktadır anayasanın nci maddesi hükmüne aykırı olarak yılı merkezi yönetim bütçe kanun tasarısının cetveline konulan söz konusu hükümle tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonuna aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin tertibinde tefrik edilen ödeneğin ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için türk lirası taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için de türk lirası ve özel eğitime i̇htiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması i̇çin ücretsiz taşınması projesi kapsamında türk lirası olmak üzere toplam türk lirasına kadar yapılacak harcamalar karşılığı tutarını milli eğitim bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarmaya cumhurbaşkanına yetki verilmekte bu ödenekleri söz konusu giderlerin karşılanması amacıyla milli eğitim bakanlığı adına açılan özel hesaplara aktarmaya ve ücretsiz kitap uygulaması için açılan özel hesaba aktarılan tutardan yüklenme tutarının yüzde una kadar olan kısmını sözleşme tarihinde geri kalanını ise işin bitim tarihinde kullandırmaya ise milli eğitim bakanı yetkili kılınmaktadır diğer bir ifade ile dolaylı yöntemlerle tl tutarı milli eğitim bakanlığı adına açılmış özel hesaplara aktarılarak bütçe sistemi dışına çıkarılmaktadır benzeri düzenlemeler daha önceki yılların merkezi yönetim bütçe kanunlarında da yer almış bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelinin maddesinde yer alan benzeri bir hükme ilişkin olarak cumhuriyet halk partisi grubunun yaptığı anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili başvuru sonucunda anayasa mahkemesi vermiş bulunduğu tarih ve eve sayılı kararında dava konusu kurallarda merkezî yönetim kapsamında bulunan millî eğitim bakanlığınca yerine getirilecek bazı faaliyetlere ilişkin harcamaların yılı merkezi yönetim bütçesinde bakanlığa ayrılan bütçe tertipleriyle herhangi bir ilişki kurulmaksızın sydtfden millî eğitim bakanlığı adına açılacak özel hesaba aktarılacak kaynaklardan karşılanması öngörülmektedir kuralların bu hâliyle bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte olduğu söylenemez bu itibarla kuralların olağan kanunlarla düzenlenmesi gerekirken bütçe kanunu ile düzenlenmesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesiyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle kurallar anayasanın maddesine aykırıdır şeklinde bir değerlendirme yaparak söz konusu düzenlemenin iptaline karar vermiştir yine yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelinin maddesinde yer alan benzeri bir hükme ilişkin olarak cumhuriyet halk partisi grubunun yaptığı anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili başvuru sonucunda anayasa mahkemesi vermiş bulunduğu tarih ve eve sayılı kararında aynı şekilde bir değerlendirme yaparak söz konusu düzenlemenin de iptaline karar vermiştir yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelinin maddesinde yer alan benzeri bir hükümle ilgili olarak chp tarafından yapılan başvuru halen anayasa mahkemesi tarafından esastan görüşülme aşamasında bulunmakta ve mahkemenin daha önceki kararları doğrultusunda iptal kararı çıkması beklenmektedir bu kez yılı merkezi yönetim bütçe kanun tasarısının cetveline konulan söz konusu hükümle hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin tertibinde tefrik edilen ödenek ibaresi madde metnine yerleştirilerek bu düzenlemenin bütçe ile ilişkisi kurulmaya çalışılmaktadır sayıştay tarafından düzenlenen milli eğitim bakanlığı özel hesapları yılı düzenlilik denetim raporunda yukarıda yer verilen söz konusu hesabında bulunduğu adet özel hesap hakkında özet bilgi verilmiştir motorlu taşıt sürücüleri kursu hesabı sayılı karayolları trafik kanununun üncü maddesi ile sayılı özel öğretim kurumları kanununa dayanılarak hazırlanan ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan milli eğitim bakanlığı özel motorlu taşıt sürücüleri kursu yönetmeliği ile özel motorlu taşıt sürücüleri kursu direksiyon eğitimi dersi sınav yönergesi çerçevesinde direksiyon eğitimi dersi sınavında görev alanlara ödenmek üzere alınan ücretlerden oluşmakta olup tarihli onayla döner sermayeye dönüştürülmüş ve bu amaçla ilde yeni döner sermaye işletmeleri kurulmuştur src hesabı tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan milli eğitim bakanlığı özel mesleki yeterlilik kursları yönetmeliği çerçevesinde src sayıştay tarafından düzenlenen millli eğitim bakanlığı denetim raporu sayfa esas sayısı karar sayısı sertifikalarına ilişkin sınavda görev alanlar ile kursa kayıtlı kursiyerlerin derslere devam durumlarının kontrolünde görevlendirilenlere ücretlerinin ödenmesi için kursiyerlerden alınan ve bakanlıkça her yıl için belirlenen sınav ücretinden oluşmaktadır i̇ş makineleri sürücü eğitim kursları hesabı karayolları trafik kanununun nci maddesine ve sayılı özel öğretim kurumları kanununa dayanılarak çıkarılan i̇ş makineleri sürücü eğitim kursları ile i̇lgili yönergeye göre sınavda görev alanların ücretlerinin ödenmesi için kursiyerden alınan ve milli eğitim müdürlüğünce açılan hesaba yatırılan sınav ücretlerinden oluşmaktadır çocuk kulüpleri hesabı milli eğitim bakanlığı okul öncesi eğitim ve i̇lköğretim kurumları çocuk kulüpleri yönergesi çerçevesinde çocuk kulübü gelirlerinin sinin okulun bağlı bulunduğu il sinin de ilçe milli eğitim müdürlüğü hesaplarına aktarılması suretiyle oluşturulmaktadır i̇şletmeler hesabı sayılı milli eğitim temel kanununun ncı maddesine dayanılarak çıkarılan okul aile birliği yönetmeliğine göre okulların kantin ve benzeri yerlerinden elde edilen kira gelirlerinin il ve ilçe müdürlükleri hesabına aktarılan paylardan oluşmaktadır yönetmelikle okul aile birlikleri tarafından kiraya verilen kantinlerden elde edilen gayri safi gelirden hazineye ödenmesi gereken arz bedeli düşüldükten sonra kalan net tutarın i birliğin u ilçe milli eğitim müdürlüğünün u ise il milli eğitim müdürlüğünün banka hesabına aktarılması öngörülmüştür büyükşehir statüsünde olmayan il merkezlerindeki birliklerde ise gelirin si il milli eğitim müdürlüğüne aktarılmaktadır i̇lilçe milli eğitim müdürlükleri hesaplarına yatırılan paylar ililçe milli eğitim müdürünün veya görevlendireceği ilgili müdür yardımcısışube müdürü başkanlığında iki okul müdürü ve iki birlik başkanından mülki amirin onayı ile oluşturulan komisyonca öncelikle imkânları kısıtlı olan okulların ve öğrencilerin eğitim ve öğretimle ilgili ihtiyaçlarında kullanılmak üzere ilgili birliğin hesabına aktarılmaktadır ösym sınav başvuru bedelleri hesabı ösym ile yapılan protokol çerçevesinde ösym başvuru merkezi olarak belirlenen okul ve kurumların sınav başvuru ücretlerinden elde ettikleri gelirlerin ını il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerinin hesabına aktarmaları suretiyle oluşturulmaktadır ösym sınav başvuru bedelleri hesabının yasal dayanağı sayılı ölçme seçme ve yerleştirme merkezi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ncı maddesi çerçevesinde milli eğitim bakanlığı ile ösym başkanlığı arasında tarihinde düzenlenen protokoldür özel eğitim i̇lköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine i̇lişkin hesaplar yılı merkezi yönetim bütçe kanunu eki cetveli ile milli eğitim bakanlığı tarafından ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için tl taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için de tl ve özel eğitime i̇htiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması i̇çin ücretsiz taşınması projesi kapsamında tl olmak üzere toplam tlye kadar yapılacak harcamalar karşılığı tutarı sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonuna tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca aktarılacak tutardan keserek milli eğitim bakanlığı adına açılmış olan özel hesaplara aktarmaya maliye bakanı yetkili kılınmıştır bu kapsamda yılında bir önceki yıldan devreden ödenek de dahil olmak üzere ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için tl ödenekesas sayısı karar sayısı aktarılmış tl harcama yapılmıştır taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için tl ve özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması için tl harcanmıştır sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonundan gelen ödeneklerden harcanan toplam tutar ise tl olmuştur söz konusu bu harcamalar milli eğitim bakanlığı bütçesi ile ilişkilendirilmeksizin açılan özel hesaplarda takip edilmekte ve harcanmaktadır özel hesapların milli eğitim bakanlığındaki muhasebe ve raporlama sistemi özel hesaplar niteliğine göre il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde takip edilmekte olup bu hesapların muhasebe sistemlerine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır genel olarak özel hesaplar herhangi bir muhasebe usulüne tabi olmamakla birlikte bu hesaplardan yapılan gider ve tahsil edilen gelirler banka ekstrelerinde veya kasa defteri benzeri defterlerde borç ve alacak kaydı yapılmak suretiyle takip edilmektedir gelirler banka hesabına yatırılması suretiyle tahsil edilmekte ve herhangi bir belge düzenlenmemektedir giderler ise oluşturulan komisyonların aldığı kararlar doğrultusunda kişi veveya komisyonlar marifetiyle gerçekleştirilmektedir kamu i̇daresi niteliği bulunmayan özel hesapların izlenmesinde mali tablo üretmeye uygun bir muhasebe sistemi kullanılmadığından denetim özel hesapların izlenmesi için tutulan defter belge ve kayıtlar üzerinden yürütülüp sonuçlandırılmıştır söz konusu özel hesapların mevzuat itibariyle tanımlanmış mali tabloları ve muhasebe sistemleri bulunmadığından mali tablo üretmemektedir dolayısıyla özel hesaplar hakkında denetim görüşü verilmemiştir sayıştay tarafından düzenlenen raporda söz konusu özel hesaplar için ayrıntılı bir denetim çalışması yapılamadığı anlaşılmıştır milli eğitim bakanlığı yılı sayıştay denetim raporunda bütçe dışında yönetilen özel hesaplardan yapılan ödemelerde yasal düzenlemelere uyulmamasına örnek olarak özel hesaplardan amacı ile bağdaşmayan ve yasal olmayan ödemeler yapılması özel hesaplardan yapılan mal ve hizmet alımlarında yasal düzenlemelere uyulmaması yapılması gereken yasal kesinti ve tahsilatların yapılmaması özel hesaplardan alınan taşınırların kayıtlara geçirilmemesi tespitleri yer almıştır oysa sayıştayın milli eğitim bakanlığı denetim raporunun tespit ve değerlendirmeler başlığının bulgu alt başlığındaki milli eğitim bakanlığı yılı sayıştay denetim raporuesas sayısı karar sayısı özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin okullara ücretsiz taşınması projesi kapsamında yapılan hizmet alım ihalelerinde açık ihale usulü yerine maddesi uyarınca pazarlık usulü uygulanmıştır şeklindeki tespit oluşturulan özel hesaplardan yapılan harcamaların belirlenen kurallar dışında nasıl gerçekleştirildiğine dair açık bir örnek teşkil etmektedir ayrıca taşımalı öğrencilerin öğle yemeği ihaleleri ile ilgili sayıştay raporundaki bulgu taşımalı eğitim gören öğrenciler için gerçekleştirilen öğle yemeği alımı işi ihtiyacın kısımlara bölünmek suretiyle sayılı kamu ihale kanununun pazarlık usulünü düzenleyen maddesi kapsamında ayrı ihale yapılarak gerçekleştirilmiştir şeklindeki tespit de yine özel hesapların kamu harcama sisteminde nasıl kötüye kullanılabileceğine dair iyi bir örnek teşkil etmektedir devletin temel amaç ve görevleri anayasanın maddesinde türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olarak ifade olunmaktadır anayasanın maddesinde de tanımını bulan sosyal bir hukuk devleti olan türkiye cumhuriyeti devletinin ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği ve özel eğitime i̇htiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması i̇çin ücretsiz taşınması projesi kapsamında yapılacak giderler karşılığı olarak merkezi yönetim bütçesinde kaynak ayırması ve harcama yapması anayasanın ve maddeleri gereğince anayasal bir zorunluluktur ancak devlet kurumlarının milli eğitim bakanlığının bu faaliyeti yerine getirirken mevcut anayasal sınırlamalar kapsamında ve yürürlükteki kamu mali yönetim ve denetim düzeni içinde hareket etmeleri gerekir tarihli ve sayılı cumhurbaşkanlığı teşkilatı hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinin milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevlerini düzenleyen ila maddelerinde milli eğitim bakanlığının ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak özel hesaptan harcayabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir bu bağlamda milli eğitim bakanlığı sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde yer alan merkezi yönetim kapsamındaki kamu idaresidir kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü sayılı kanuna tabidir dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku içinde kullanması ve hesabını da tbmmne vermesi gerekir yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli e cetvelinin maddesindeki hüküm gereği tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonuna aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin tertibinde tefrik edilip ödeneğin toplam türk lirası ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak dersesas sayısı karar sayısı kitapları için türk lirası taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için de türk lirası ve özel eğitime i̇htiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması i̇çin ücretsiz taşınması projesi kapsamında türk lirası olmak üzere cumhurbaşkanı tarafından milli eğitim bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarılacaktır yapılan düzenleme ile bilahare bu ödeneklerin milli eğitim bakanı tarafından söz konusu giderlerin karşılanması amacıyla milli eğitim bakanlığı adına açılacak özel hesaplara aktarılması sağlanmakta diğer bir deyişle söz konusu toplam ödenek tutarına ilişkin harcamaların mevcut mali yönetim ve denetim sisteminin dışına çıkarılması sağlanmaktadır oysa mali yönetim mevzuatımızda harcamalara ilişkin usul ve esaslar ilgili bakanın yetkilendirilmesi şeklinde değil tbmmde kabul edilen yasalarda düzenlenmektedir özel ödenek özel gelir ve özel hesap uygulamalarına son veren tarihli ve sayılı özel gelir ve özel ödeneklerin düzenlenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun genel gerekçesinde devlet bütçesinin temel ilkelerinden birisi birlik ilkesidir bu ilkeye göre devlete ait tüm gelir ve giderlerin tek bir bütçede yer alması esastır böylelikle devlet kaynaklarının tek elde toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta bütçe disiplininden kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenmesine çalışılmaktadır bunun istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir özel ödenek uygulamalarıdır fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel gelir özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel gelir özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile yıl sonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır bu çerçevede tasarı ile yürütülmekte olan ekonomik program gereğince özel gelir özel ödenek uygulamalarının yeniden gözden geçirilmesi devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi böylece bütçe uygulamalarının daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır i̇fadeleri yer almıştır sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak üzere kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini kamu bütçelerinin hazırlanmasını uygulanmasını tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini raporlanmasını ve malî kontrolünü düzenlemektedir aslında sayılı kanunun ve daha önce uygulamada olan sayılı muhasebe umumiye kanunu sistematiğinde bazı özel şart ve durumları kavrayan özel gelir kaydı özel gelirlerin ödenek kaydı ertesi yıla devri bağış ve yardımların gelir kaydı ve bunların ödenekleştirilerek kullanımı ve ertesi yıla devri gibi kamu harcama disiplinini bozmayan ve saydamlık ilkesine aykırı olmadan bütçeleştirilen ve muhasebeleştirilen uygulamalaresas sayısı karar sayısı bulunmaktadır ancak bütün bunlar yürürlükteki kamu harcama hukuku içinde yapılmış ve hesapları da tbmmne verilmiştir ancak son dönemde kamu mali sistemine anayasaya ve yasalara aykırı bir şekilde yerleştirilmeye çalışılan özel hesap uygulamasının bu tür çözümlemelerle ilişkisi bulunmamaktadır mali sistemimizin bozulmasına neden olan bu uygulamalar çıkarılan kuruluş kanunlarına bazı khklere ve bütçe kanunlarına özellikle cetveline anayasanın nci maddesinin amir hükmüne karşın konulan bazı hükümlerle gerçekleştirilmektedir mali sistemimiz içinde yeni birtakım aksaklıklara sebep olacak mali disiplin ve kontrolü ortadan kaldıracak özel hesap özel fon hesabı kaynak yönetimi hesabı gibi isimlerle kontrol dışı hesap bütçe ve fonlar ol
4,060
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın gerekçesi i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi aynen şöyledir anayasası ferdi devlet içinde ön plânda tutmuş ve fert haklarına büyük değer vermiştir anayasa fertlere gerçek bir özgürlük bağımsızlık güven ve huzur sağlamayı amaç edinmiştir sosyal ve ekonomik haklara da geniş yer vererek devlete önemli görevler yüklemiştir anayasamız doğal hukuk anlayışına uygun olarak herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu açıkça kabul etmiştir bu temel hak ve özgürlüklerin gerçekleştirilmesi amacı ile ve keza sosyal devlet ve hukuk devleti görüşünün de sonucu olarak devlete fertlerin bu temel hak ve özgürlüklerinin ferdin huzurunu sosyal adalet ve hukuk devleti düşüncesi ve ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan bütün sosyal siyasi ve ekonomik engelleri kaldırma görevini yüklemiş fertlerin maddi ve manevi varlıklarını geliştirmeleri için gerekli koşulları hazırlama yükümlülüğü ile devleti görevlendirmiştir aynı anayasa fertler yönünden bir hukuki eşitlik getirmiştir herkesin dil ırk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hiçbir kişiye zümreye yahut sınıfa imtiyaz tanınmayacağını açıklıkla ve kesin olarak belirtmiştir şüphesiz ki anayasa temel hak ve özgürlükler yönünden sınırsızlığı benimsememiştir ancak bu hak ve özgürlüklerin bir kısmını kendisi diğer bir kısmını da kanunlarla sınırlandırılabileceğini belirtmiştir bu durumda bile yasa koyucuyu serbest bırakmamış titizlikle ve dengeli bir biçimde düzenlediği temel hak ve özgürlükleri sınırlayacak olan yasaların anayasanın sözüne ve özüne aykırı olamayacağını da düzenlenmiş bu hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmaması esasını yine kesinlikle açıklamıştır anayasamız herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip bulunduğunu bu hakların ancak kamu yararı amacı ile sınırlandırılabileceğini benimsemiş ve sınırlamanın da belli kanuni usul ve biçimde olabileceğini düzenlemiştir anayasa evrensel insan hakları sözleşmesinin mülkiyet ve kanun önünde eşitlikle ilgili olan hükümleri doğrultusunda ve aynı amaçla ve aynı ruh içinde fertlerin temel hak ve özgürlüklerinin esaslarını açıklamış olduğuna göre bu durumda temel hak ve özgürlüklerine aykırı olan eylemlerin anayasanın özü ve sözü ile bağdaşamıyacağı doğaldır tck nunun maddesi dikilmiş bağ çubukları ve meyveli ağaç ve fidanları ile seyir ve meydan yerlerindeki ağaçları kesenleri cezalandırmıştır halbuki sayılı telgraf ve telefon kanununun maddesi ptt idaresinde çalışan sanık için bu eylemi suç niteliğinde kabul etmemiştir bu durumda yukarıda sayısı verilen kanununun maddesinin anayasanın herkesin kanun önünde eşit olduğuna dair getirmiş olduğu kurala aykırılık bulunmaktadır keza aynı kanunun maddesi dolaysiyle anayasanın ve maddelerine aykırıesas sayısı karar sayısı bulunduğu anayasanın özüne ve ruhuna ters düştüğü kanısına varılmış ve iddia makamının bu konudaki düşüncesi yerinde görülerek mahkemece aykırılığın ciddi olduğu kanısı ile sayılı telgraf ve telefon kanununun maddesinin yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine aykırı bulunduğu nedeni ile iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildi
419
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun maddesinin fıkrasında yer alan ve yurtlar gibi tesisler ibaresinin anayasaya aykırılığı i̇ptali talep edilen madde ile kurulacak olan vakfın yurt dışında örgün ve yaygın eğitim hizmeti vermesi okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar tüm eğitim süreçlerinde burs vermesi tüm eğitim kademelerinde okul eğitim kurumu ve yurt gibi tesis açması açtığı kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmesi araştırma geliştirme çalışmaları yapması ve merkezinin i̇stanbulda olması öngörülmüştür türkiye maarif vakfına okul öncesi eğitimden yükseköğretime kadar okullar her düzeyde eğitim kurumları ve yurtlar gibi tesisler açma yetkisi verilmektedir okulöncesi ilkokul ve ortaokul düzeyinde yurt açma yetkisi tarih ve sayılı kanunla milli eğitim bakanlığına verilmiştir ayrıca tarih ve sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bakıma ve yardıma muhtaç çocukların korunması ve yetiştirilmesi amacıyla yatılı sosyal hizmet kuruluşları kurma görevi aile ve sosyal politikalar bakanlığına verilmiştir gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyinde yurt açabilmektedirler milli eğitim bakanlığının görev ve yetkileri arasında olan ilkokul ve ortaokul düzeyinde yurt açma yetkisinin türkiye maarif vakfına devredilmesi hukuki değildir özel öğrenci yurtları sayılı yüksek öğrenim öğrenci yurtları ve aşevleri hakkında kanuna ek kanunun inci maddesi ve sayılı millî eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin fıkrasının bendine dayanılarak açılmaktadır ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki öğrenci yurtları açma işletme usul ve esasları özel öğrenci̇ yurtlari yönetmeli̇ği̇nde açıklanmıştır yönetmelik gereğince türkiye cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri ortaöğrenim veya yükseköğrenim öğrencileri için yurt açabilirler i̇lkokul ortaokul düzeyinde yurt açma yetkisi milli eğitim bakanlığına aittir yurtların açılması ve işletilmesi bakanlığın iznine tabidir bakanlık bu yetkisini valilikler aracılığı ile kullanabilir hali hazırda uygulama çeşitli vakıflar tarafından yasalara aykırı olarak okulöncesi ilk ve ortaokul seviyesindeki öğrenciler için barınma imkanı sağlayan yasal hiçbir kaydı bulunmayan devlet tarafından denetimi yapılmayan apart yurt ev gibi adlar altında barınma imkanı sağlanmaktadır i̇ptali talep edilen bu düzenleme tam da hali hazırdaki yasaya aykırı durumlarla karşılaşılma olanağını arttırmaktadır barınma hizmeti verilmesini iptal gerekçemiz hiçbir sınırlamaya bağlı kalmadan okul öncesi ilkokul ve ortaokul düzeyindeki öğrencilere de bu hizmetin verilecek olmasına yöneliktir ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki öğrencilerin barınma ihtiyaçlarının karşılanmasının vakfın faaliyetleri arasından çıkarılması amaçlanmamıştır kanunda bulunan ve yurtlar gibi tesisler ifadesi türkiye maarif vakfına her düzeyde yurt açma yetkisi vermektedir kanun metnindeki gibi ifadesi ile de içeriği belli olmayan kurumlar açma yetkisi tanınmaktadır gibi ifadesi belirsizlik içermektedir başka bir deyişle türkiye maarif vakfı dışındaki vakıfların yurt ve benzeri yerler açabilmeleri mümkün değildir anayasa tbmmye yasama erkini netice itibariyle kamu yararını sağlamak üzere vermiştir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gereklidir madde metninde yer alan ve yurtlar gibi tesisler ibaresi belirsiz bir ifadedir halbuki hukuk devletiesas sayısı karar sayısı olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olması anlamına gelmektedir bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir vakfa kanunla tanınan yetkinin sınırları net olarak belirlenmemiştir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt ankara sh yapılan bu düzenleme ile türkiye maarif vakfına diğer vakıfların sahip olmadığı bir ayrıcalık sağlanmıştır bu açıdan değerlendirildiğinde tanınan ayrıcalık anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir nitekim tüzel kişilerin kanun önünde eşit olmaları gerekmektedir ancak ilkokul ve ortaokul düzeyinde yurt açma yetkisi kamuya ait olmasına rağmen iptali talep edilen bu düzenleme ile türkiye maarif vakfına yurt açma yetkisi verilmiştir diğer vakıflara tanınmayan bu ayrıcalık anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder anayasanın üncü maddesi gereğince inkılap kanunları güvence altına alınmıştır sayılı tevhidi tedrisat kanunu ile tüm eğitim öğretim kurumları milli eğitim bakanlığına devredilmiştir sayılı kanunun inci maddesinde türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye maarif vekaletine merbuttur nci maddesinde şeriye ve evkaf vekaleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler maarif vekaletine devir ve raptedilmiştir denmektedir sayılı tevhidi tedrisat kanununun inci ve nci maddelerinden de anlaşılacağı gibi tüm eğitim öğretim merkezleri milli eğitim bakanlığına bağlanmıştır tüm eğitim faaliyetlerinde milli eğitim bakanlığı tek yetkili kurumdur türkiye maarif vakfına ilkokul ve ortaokul düzeyinde yurt açma yetkisi verilmesi yukarıda ayrıntılı olarak değinildiği üzere okulöncesi ilkokul ve ortaokul düzeyinde yurt açma yetkisi tarih ve sayılı kanun ile milli eğitim bakanlığına aittir bu bağlamda türkiye maarif vakfına verilen yetki anayasanın üncü maddesi ile güvence altına alınan sayılı tevhidi tedrisat kanununa aykırılık teşkil etmektedir bu bağlamda sayılı tevhidi tedrisat kanunu ile uyumlu olmayan iş bu düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder tüm bu açıklamalar doğrultusunda iş bu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun maddesinin fıkrasında yer alan yurt içi de dahil olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek ibaresinin anayasaya aykırılığı türkiye maarif vakfına eğitim kurumlarında görev alabilecek eğitmenleri yetiştirme görevi verilmektedir sayılı milli eğitim temel kanununun üncü maddesindeesas sayısı karar sayısı öğretmenlik öğretmenlik devletin eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir öğretmenler bu görevlerini türk milli eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdürler öğretmenlik mesleğine hazırlık genel kültür özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon ile sağlanır yukarıda belirtilen nitelikleri kazanabilmeleri için hangi öğretim kademesinde olursa olsun öğretmen adaylarının yükseköğrenim görmelerinin sağlanması esastır bu öğrenim lisans öncesi lisans ve lisans üstü seviyelerde yatay ve dikey geçişlere de imkan verecek biçimde düzenlenir şeklinde tanımlanmıştır ayrıca sayılı milli eğitim temel kanununun üncü maddesinde öğretmenlik formasyonu veren ve öğretmen yetiştiren milli eğitim bakanlığına bağlı eğitim yüksekokulları yükseköğretim kurulunun görüşü alınarak bakanlar kurulu kararı ile kurulabilirler denmektedir türkiye maarif vakfının eğitmenleri nasıl yetiştireceği açıkça ifade edilmemiştir eğitmenlerin nasıl yetiştirileceği yukarıda da açıklandığı üzere yükseköğretim görmeleri esasına dayanmaktadır ancak türkiye maarif vakfının yetiştireceği eğitmenlerin yükseköğretim düzeyinde olup olmayacağı belirsizdir ayrıca türkiye maarif vakfı kanununda öğretmen ibaresi kullanılmasa da yetiştirilecek eğitmenlerin öğretmen olarak çalıştırılacağı açıktır i̇ş bu iptali talep edilen düzenleme ile kurulan vakfa devlet yetkilerinin kullanılarak ayrıcalıklı bir statü kazandırılmaktadır diğer vakıfların öğretmen yetiştirme gibi bir hakkı ve yetkisi yok iken iş bu düzenleme ile tanınan eğitmen yetiştirme yetkisi anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırılık taşımaktadır bir başka deyişle hiçbir vakıf ya da özel hukuk tüzel kişisine verilmeyen eğitim kurumlarında görev alacak eğitmenleri yetiştirme yetkisinin türkiye maarif vakfına verilmesi anayasanın uncu maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır türkiye maarif vakfı kanununun inci maddesinin inci fıkrasında yer alan yurt içi de dahil olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek ifadesi belirsizlik içermektedir kanun maddesinde her ne kadar öğretmen ifadesi kullanılmasa da eğitmenlerin öğretmen olarak çalıştırılma ihtimali yüksektir eğitim sistemimizde öğretmen okutman akademisyen gibi unvanlar olmasına karşın eğitmen unvanlı kadro bulunmamaktadır öğretmen okutman akademisyen olmanın da şartları mevzuatımızda belirlidir eğitmen kavramı ile kastedilen anlaşılmamaktadır ayrıca yetiştirilecek bu kişilerin hangi unvanla hangi eğitim düzeyinde çalıştırılacakları da belirsizdir halbuki hukuk devleti olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olması anlamına gelmektedir bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir vakfa kanunla tanınan yetkinin sınırları net olarak belirlenmemiştir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt ankara sh açıklanan tüm bu sebeplerle düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir ve bu sebeple iptali gerekiresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun maddesinin inci fıkrasının bendinin inci alt bendinde yer alan ve eğitim alan ibaresinin kanunun nci maddesinin inci fıkrasının bendinin inci alt bendinde bulunan eğitim kurumlarında hizmet veren ve eğitim alan kişilerin barınma ihtiyacını karşılayacak yurt pansiyon ve lojman gibi tesisler kurmak ifadeleri ile bu kurumlarda hizmet veren ve eğitim alan kişiler için her düzeyde yurt pansiyon ve lojman açma yetkisi verilmektedir kanunda yer alan ve eğitim alan kişilerin ifadesi ile türkiye maarif vakfının okulöncesi ilkokul ve ortaokul düzeyindeki kurumlarında eğitim alan kişilere barınma hizmeti verme yetkisi tanınmaktadır bilindiği gibi özel öğretim kurumları her düzeyde okul açabilmektedir ancak ilkokul ve ortaokul düzeyinde yurt pansiyon gibi yerleri açma ve işletme yetkisi milli eğitim bakanlığına aittir bunun yanı sıra okul öncesi çağda olan çocuklar için aile ve sosyal politikalar bakanlığı barınma ve bakım hizmeti vermektedir özel öğrenci yurtları sayılı yüksek öğrenim öğrenci yurtları ve aşevleri hakkında kanuna ek kanunun inci maddesi ve sayılı millî eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin fıkrasının bendine dayanılarak açılmaktadır ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki öğrenci yurtları açma işletme usul ve esasları özel öğrenci̇ yurtlari yönetmeli̇ği̇nde açıklanmıştır yönetmelik gereğince türkiye cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri ortaöğrenim veya yükseköğrenim öğrencileri için yurt açabilirler i̇lkokul ortaokul düzeyinde yurt açma yetkisi milli eğitim bakanlığına aittir yurtların açılması ve işletilmesi bakanlığın iznine tabidir bakanlık bu yetkisini valilikler aracılığı ile kullanabilir bu nedenlerle diğer vakıflara tanınmamış olan her düzeyde yurt açma yetkisinin sadece türkiye maarif vakfına verilmesi eşitlik ilkesinin hüküm altına alındığı anayasanın uncu maddesine aykırılık içermektedir anayasanın maddesinde yasa önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir anayasanın maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır eğitim alan kişiler bakımından barınma hizmeti verilmesini iptal gerekçemiz hiçbir sınırlamaya bağlı kalmadan okul öncesi ilkokul ve ortaokul düzeyindeki öğrencilere de bu hizmetin verilecek olmasına yöneliktir ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki öğrencilerin barınma ihtiyaçlarının karşılanmasının vakfın faaliyetleri arasından çıkarılması amaçlanmamıştır ayrıca türkiye maarif vakfı kanununun nci maddesinin inci fıkrasının nci cümlesinde yer alan ve eğitim alan kişilerin ifadesi belirsizlik içermektedir kanun metninde hangi düzeyde eğitim alan kişilere barınma hizmeti sunulacağı açıkça belirtilmemiştir bu ifade ile vakıf her düzeyde yurt pansiyon ve lojman açabilecektir yakın geçmişte karamanda bir vakıf tarafından ilk ve ortaokul düzeyinde açılan yurt ve evlerde yaşanan cinsel istismar olayları kamu vicdanını yaralamıştır yaşanan bu olaylar özel ve tüzel kişilerin okulöncesi ilkokul ve ortaokul düzeyinde açtıkları yurt ve evlerin denetimin ve kontrolünün de zorluklarını açığa çıkarmıştır kanun metnindeki bu belirsizlik ileride telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracaktır dolayısıyla hukuk devleti olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olması anlamına gelmektedir bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir vakfa kanunla tanınan yetkinin sınırları net olarak belirlenmemiştir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın nciesas sayısı karar sayısı maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt ankara sh açıklanan tüm bu sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun nci maddesinin inci fıkrasının bendinde yer alan eğitim kurumlarında eğitmenlik okutmanlık danışmanlık ve akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla ibaresinin anayasaya aykırılığı türkiye maarif vakfı kanununun nci maddesinin inci fıkrasının bendinde yer alan eğitim kurumlarında eğitmenlik okutmanlık danışmanlık ve akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla ibaresi ile eğitim tesisleri kurularak bahsi geçen unvan sahiplerini yetiştirmek amaçlanmıştır kanun metninde açıkça ifade edilmese de eğitmen unvanlı kişiler öğretmen olarak yetiştirilecek ve öğretmen yetkileri ile çalıştırılabilecektir ayrıca öğretmen okutman akademisyen gibi unvanlı kadroları yetiştirme görevi ve yetkisi yüksek öğretim kurulu aracılığı ile üniversitelere verilmiştir tüzel ve gerçek kişilerin öğretmen okutman ve akademisyen yetiştirme yetkisi yoktur vakıflar sadece kuracakları üniversiteler aracılığı ile bu unvanlı kişiler yetiştirebilir ancak iptali talep edilen düzenleme ile eğitmen okutman ve akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirme görevi doğrudan türkiye maarif vakfına verilmiştir bir bakıma yapılan düzenleme ile sadece üniversiteler bakımından geçerli olan bu yetki türkiye maarif vakfına verilmiştir ayrıca danışmanlık unvanlı bir meslek türü bulunmamaktadır danışmanlık kişilerin uzmanlık alanına göre yapılabilecek bir görevdir eğitim kurumlarında öğretmen unvanlı bireyler danışman olarak görevlendirilebilir danışmanlık adı altında üniversitelerde herhangi bir bölüm bulunmamaktadır danışmanlık bir meslek değildir bu nedenlerden dolayı düzenleme belirsizlikler içermektedir bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesi dir vakfa kanunla tanınan yetkinin sınırları net olarak belirlenmemiştir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt ankara sh açıklanan tüm bu sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun nci maddesinin nci fıkrasının inci cümlesinde yer alan yapabileceği gibi tüzel ve ya gerçek kişilere ortak olarak da ibaresi ile üncü cümlesinde yer alan veya şirket devralarak ibaresi kanunun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca türkiye maarif vakfı sayılan faaliyetleri tek başına yapabileceği gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da yapabilecektir bu yetkinin yanı sıra kanun koyucu ihtiyaç hâlinde ikinci maddede sayılan bütün faaliyetlerin özel hukuk tüzel kişiliğini haiz şirketler kurularak veya şirketler devralarak bu şirketler üzerinden bu faaliyetlerin hepsini veya bir kısmını gerçekleştirebileceğini düzenlemiştir kanunların kamu yararı amacını gözetmesi zorunludur kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir i̇ptali talep edilen düzenleme kamunun kaynakları ile kurulan türkiye maarif vakfına kanunda sınırları belirlenen faaliyetleri yapması için gerçek veya tüzel kişilerle ortak olma olanağı sağlanmaktadır kanun türkiye maarif vakfının bu ortaklığı ne şekilde kuracağını belirlememiştir bir başka deyişle kamunun kaynakları ile kurulan türkiye maarif vakfı bu kaynaklara herhangi bir somut kriter olmadan gerçek veya tüzel kişileri ortak edebilecektir tbmm kamu yararını sağlamak üzere anayasa tarafından yasama yetkisini kullanmaktadır bu durum aynı zamanda anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin anayasaya aykırı olarak kullanıldığını belirtmek yerinde olacaktır bu bakımdan iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir i̇ptali talep edilen aynı fıkrada yer alan türkiye maarif vakfına kamunun kaynaklarına gerçek veya özel kişileri ortak edebilmesi yetkisinin yanı sıra kanun koyucu ihtiyaç hâlinde ikinci maddede sayılan bütün faaliyetlerin özel hukuk tüzel kişiliğini haiz şirketler kurularak veya şirketler devralarak bu şirketler üzerinden bu faaliyetlerin hepsini veya bir kısmını gerçekleştirebileceğini düzenlemiştir kanun koyucu türkiye maarif vakfının şirketler devralmasına ilişkin herhangi bir objektif kriter ölçüt koymamıştır tamamen türkiye maarif vakfının organlarına atanacak kişilerin kişisel kanaatleri ve hatta belki de kişisel menfaatleri doğrultusunda kamunun kaynakları kullanılarak şirket devralabilecektir tamamen denetimden yoksun somut ölçüt olmadan türkiye maarif vakfının şirket devralmasında kamu yararı yoktur anayasamızda devredilemez olarak düzenlenen yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir yasa koyucu bu yetkisini kullanırken anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve bütün uygar memleketlerde kabul edilen prensiplere uygun olması şartı ile sınırlıdır bir başka deyişle kanunlar hukukun evrensel kurallarına ve anayasaya uygun olmak zorundadır yasama faaliyetlerinde en önemli sınırlılık yasa koyucunun amacıdır kanun koyucu siyasi tercihlerini yaparken kamunun yararına aykırı hareket edemez kanun koyucu yasama yetkisini kullanırken yokluğun tespiti ya da iptali talep edilen bu kanundaki gibi siyasal amaçlar veya kişisel amaçları gözetemezesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında belirttiği gibi kanun koyucunun kişisel siyasal ya da saklı bir amacının olması durumunda yetki saptırması nedeniyle kanun sakattır i̇ptali talep edilen kanun amaç yönünden sakat olmakla anayasanın maddesinde tanımlanan hukuk devleti ilkesine de aykırılık taşımaktadır bu bakımdan iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun nci maddesinin üncü fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı türkiye maarif vakfı kanununun nci maddesinin üncü fıkrasında belirtilen türkiye maarif vakfı tarafından yurt dışında örgün ve yaygın eğitim kurumları açılan şehirlerde diğer kamu kurum ve kuruluşları aynı amaçla başka birimler oluşturamaz ibaresi ile vakfın yurt dışında faaliyet yürüttüğü şehirlerde diğer kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetleri yasaklanmaktadır daha açık bir ifadeyle türkiye maarif vakfının faaliyet yürüttüğü şehirlerde özellikle milli eğitim bakanlığının eğitim faaliyeti yürütmesi engellenmektedir bilindiği gibi yurt dışındaki vatandaşlarımızın eğitim öğretim faaliyetleri meb yükseköğretim ve yurtdışı eğitim genel müdürlüğü tarafından yürütülmektedir yükseköğretim ve yurtdışı eğitim genel müdürlüğünün görevleri yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmek yurda dönüşlerinde eğitim sistemimize uyumlarını sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almak şeklinde tanımlanmıştır ayrıca sayılı milli eğitim temel kanununun uncu maddesinde türk vatandaşlarının yurt dışında eğitim öğrenim ve ihtisas görmeleri ile ilgili devlet hizmetlerinin düzenlenmesinden askeri öğrenciler hariç milli eğitim bakanlığının sorumlu olduğu belirtilmiştir kamunun asli görevlerinden olan eğitimin kanunla kurulan bir özel hukuk tüzel kişisine bırakılması kabul edilemez kanunun düzenlemesi vakfın yurtdışında herhangi bir şehirde faaliyet göstermesi halinde milli eğitim bakanlığının şehirde eğitim öğretim faaliyeti yapamaması sonucunu doğurmaktadır ayrıca vakıf tüm yurt dışı eğitim öğretim faaliyetlerinde tek belirleyici olarak milli eğitim bakanlığının bir nevi önüne geçmiş olacaktır kanun düzenlemesi ile milli eğitim bakanlığı yurt dışı teşkilatları ile ilgili tüm yetkileri türkiye maarif vakfına devredilmiş olacaktır bu açıdan değerlendirildiğinde anayasanın inci maddesinde belirtilen yürütme yetkisi devredilmiş olacaktır bu nedenle düzenleme anayasanın inci maddesine aykırılık içermektedir i̇ptali talep edilen düzenleme ile milli eğitim bakanlığının görev ve yetkileri arasında olan yurt dışı eğitim öğretim faaliyetleri türkiye maarif vakfına bırakılmaktadır ayrıca türkiye maarif vakfının örgün ve yaygın eğitim kurumları açılan şehirlerde diğer kamu kurum ve kuruluşları aynı amaçla başka birimler oluşturamayacaktır bir başka deyişle kamunun asli görevi olan eğitim öğretim faaliyetleri bir vakfa bırakılmakta ve milli eğitim bakanlığının faaliyetleri bir bakıma engellenmiş olmaktadır ayrıca iptali talep edilen ibare kanun koyucunun idarenin yetkilerini kanunda açıkça düzenleme yapılmamış olan alanın türk maarif vakfı tarafından belirleme yetkisinin verilmesi anlamına gelmektedir bir başka deyişle kanunla türkiye maarif vakfına yetki verilmesi milli eğitim bakanlığının bu alanda faaliyet yürütemeyeceği sonucunu doğurmaktadır anayasanın maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenleneceği belirlenmiştir ayrıca aynı maddede idarenin kuruluşunun ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanacağı ilkesine açıkça yer verilmiştir i̇ptali talep edilen düzenleme merkezi ve taşraesas sayısı karar sayısı teşkilatı bulunan milli eğitim bakanlığının görev ve yetkilerini sınırlamaktadır bir başka deyişle iptali talep edilen düzenleme milli eğitim bakanlığının kuruluş amacı olan hizmet verdiği ve yürütme yetkisini kullandığı eğitim ve öğretim faaliyetlerini türkiye maarif vakfı tarafından yurt dışında örgün ve yaygın eğitim kurumları açılmayan şehirler ile sınırlamaktadır bu nedenle anayasanın maddesine aykırılık içermektedir i̇ptali gerekir türkiye maarif vakfı tarafından açılan birimlerde hizmet sunanlar bakımından da aynı sakıncalar mevcuttur anayasanın kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümlere dair belirlediği genel ilkelerden ilki devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceğidir i̇ptali talep edilen düzenlemenin sonucu yurtdışında türkiye maarif vakfının açtığı birimde çalışacak eğiticiler olacak ve aynı şehirde türkiye cumhuriyeti milli eğitim bakanlığına bağlı kamu görevlileri bulunamayacaktır bu durum anayasanın maddesinde düzenlenen bu ilke eğitim ve öğretim faaliyetlerinin bir başka deyişle eğitime ilişkin kamu hizmetinin memurlar ve kamu görevlileri eliyle yürütüleceği ilkesine aykırılık teşkil etmektedir açıklanan tüm bu sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun üncü maddesinin üncü fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali talep edilen düzenleme ile türkiye maarif vakfının mütevelli heyetine gerektiğinde türkiye maarif vakfı resmî senedinde değişiklik yapma yetkisi tanınmıştır kanunların kamu yararı amacını gözetmesi zorunludur kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir i̇ptali talep edilen düzenleme kamunun kaynakları ile kurulan türkiye maarif vakfına kompozisyonunun nasıl belirleneceği konusunda herhangi bir kriter olmayan mütevelli heyet üyelerine vakfın resmi senedini değiştirme yetkisi tanınmıştır resmi senedin hangi hususlarının değiştirilemeyeceği gibi unsurlar belirlenmemiştir bir başka deyişle kamunun kaynakları ile kurulan türkiye maarif vakfı bu kaynakların harcaması da dahil olmak üzere belirlenen herhangi bir konuda herhangi bir somut kriter olmadan resmi senet değişikliği yapabilmektedir tbmm kamu yararını sağlamak üzere anayasa tarafından yasama yetkisini kullanmaktadır bu durum aynı zamanda anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin anayasaya aykırı olarak kullanıldığını belirtmek yerinde olacaktır anayasamızda devredilemez olarak düzenlenen yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir yasa koyucu bu yetkisini kullanırken anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve bütün uygar memleketlerde kabul edilen prensiplere uygun olması şartı ile sınırlıdır bir başka deyişle kanunlar hukukun evrensel kurallarına ve anayasaya uygun olmak zorundadır yasama faaliyetlerinde en önemli sınırlılık yasa koyucunun amacıdır kanun koyucu siyasi tercihlerini yaparken kamunun yararına aykırı hareket edemez düzenlemelerin daha çok siyasal nedenlere dayandığı durumlarda kamuesas sayısı karar sayısı yararı olmadığı için amaç unsuru bakımından anayasaya uygunluğunun savunulamayacağı açıktır aym kararı k tarihli kararı mütevelli heyetin belirlenmesinde herhangi bir somut kriter belirlemeyen kanun mütevelli heyetine hiçbir ölçüt koymadan kamu yararını gözetmeden vakfın resmi senedinde değişiklik yapma yetkisini tanımıştır bu bakımdan kamu yararını gözetmeyen iptali talep edilen iş bu düzenleme anayasanın maddesinde tanımlanan hukuk devleti ilkesine de aykırılık taşımaktadır ve iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun üncü maddesinin ncı fıkrasındaki beş asil ve beş yedek ibaresi anayasaya aykırılığı türkiye maarif vakfı kanununun üncü maddesinin fıkrasında vakfın denetim kurulunun nasıl oluşacağı belirtilmiştir vakfın denetim kurulunun oluşumunda belirsiz ifadeler yer almaktadır vakfın denetim kurulunun beş asil beş yedek üyeden oluşacağı milli eğitim bakanlığı ve maliye bakanlığının temsilcilerine yer verileceği belirtilmesine rağmen diğer üç üyenin ve yedek üyelerin hangi kriterlere göre nasıl belirleneceğine dair kesin bir hüküm bulunmamaktadır devlet tarafından finanse edilerek kurulan vakfın denetleme kurulunda kimlerin olacağı hususunda açık bir ifadenin yazılmaması anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır nitekim hukuk devletinin unsurlarından birisi belirliliktir belirlilik ilkesi yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması anlamına gelir bir başka deyişle yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamamaktadır i̇ptali talep edilen düzenlemede vakfın denetleme kurulunun sadece iki üyesinin kimlerden oluşacağı düzenlenmiş ve diğer kişilere dair belirsizlik yaratılmıştır i̇ptali talep edilen düzenlemedeki denetleme kurulunun oluşumuna dair belirsizlik anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye maarif vakfı kanununun üncü maddesinin nci fıkrasının anayasaya aykırılığı
4,064
esas sayısı karar sayısı anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir yine anayasanın devletin temel amaç ve görevleri başlıklı maddesi devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklinde düzenlemelerin bulunduğu hukuki belirlilik ve güvenlik ilkesinin hukuk devleti ilkesinin zorunlu unsuru olduğu bu kapsamda sarkıntılık eylemine ilişkin yasal düzenlemeleri ihtiva eden ve dosyada doğrudan uygulanma imkanı bulunan sayılı tcknın maddesinin fıkrasının cümlesi hükmü ile bu hükümle doğrudan bağlantılı olan tcknın maddesinin fıkrasının ve cümlelerinin hukuk devleti ilkesi yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır sarkıntılık türk dil kurumu güncel türkçe sözlükte genellikle kadınlara sataşma laf atma rahatsız etme huzur bozma tasallut şeklinde tanımlanmıştır bu tanımlama genel itibariyle cinsel taciz eylemine yakın bir tanım olarak görülmektedir ancak sarkıntılık fiiline ilişkin yargıtay uygulamasının vücuda temas içeren nitelikteki eylemleri sarkıntılık kapsamına aldığı tereddütsüzdür nitekim yasal düzenleme de vücuda temas içeren suçlara ilişkin kanun maddesinde yer almıştır sarkıntılık fiili hem sayılı tcknın maddesinde hem de sayılı tcknın maddesinde düzenlenmiştir yani sarkıntılık fiili hem mağdur yetişkinler hem de mağdur çocuklar yönünden uygulanmasına dair düzenleme yapılmıştır yalnızca ceza miktarı yönünden bir farklılık oluşturulmuştur anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz şeklinde düzenlemenin bulunduğu anayasa koyucunun çocukların korunması hususunda yetişkinlere nazaran bir takım tedbirlerin alınmasına cevaz verdiği ortadadır yine anayasanın ailenin korunması ve çocuk hakları başlıklı maddesinin fıkrasının devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır teşkilatı kurar ve fıkrasının devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır şeklinde düzenlemelere yer vermiş ve bu şekilde çocukları koruma yöntemini belirlemiştir şunu belirtmek gerekir ki çocukların cinsel nitelikle bir suçla karşılaştığı durumda bir yetişkine oranla daha fazla etkileneceği tereddütsüzdür hukuk alanı dışında sarkıntılık eyleminin yetişkinlere yönelik kınanan bir davranış olduğu genel kabul niteliğindedir buna karşın toplumsal genel kabûl yönünden çocuklara yönelik bu tür eylemler sarkıntılık olarak nitelenmemekte cinsel istismar olarak kabul görmektedir çocuklar yetişkinlere nazaran daha savunmasız ve kendilerini ifade hususunda dezavantajlıdır tcknın maddesinin esas sayısı karar sayısı fıkrasının ve cümlesindeki mevcut yasal düzenleme ile yaşını doldurmamış çocuklara dahi sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunun işlenmesi mümkün görülmüş olup bu durumun kabul edilmesi hem hukuk alanında hem de toplumsal anlamda mümkün değildir bu durum çocukların korunması yönündeki anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır çocuklara yönelik sadece cinsel istismarın söz konusu olabileceği sarkıntılık hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı ve sarkıntılığa ilişkin hükümlerin anayasaya aykırı olduğu değerlendirilmektedir yani çocuklara yönelik vücuda temas içeren cinsel amaçlı her türlü davranışın asgari olarak basit cinsel istismar olarak cezalandırılması anayasanın ve maddelerinin bir gereğidir bu kapsamda sayılı tcknın maddesinin fıkrasının cümlesi hükmü ile bu hükümle doğrudan bağlantılı olan tcknın maddesinin fıkrasının ve cümlelerinin çocukların korunmasını amaçlayan anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır sonuç yukarıda arz edilen gerekçeler ve inceleme sırasında resen nazara alınacak diğer nedenler nazara alınarak mahkememizin esas sayılı dava dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ancak sayılı türkiye cumhuriyeti anayasası hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren sayılı tcknın maddesinin fıkrasının cümlesi hükmü ile bu hükümle doğrudan bağlantılı olan tcknın maddesinin fıkrasının ve cümlelerinin i̇ptali̇ne karar veri̇lmesi̇ arz ve talep olunur
641
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde yer alan kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı on beş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim bölümünün anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinde kanunda geçen tanımlar ve kısaltmalar gösterilmiştir numaralı fıkrada rüzgâr güneş jeotermal biyokütle biyokütleden elde edilen gaz çöp gazı dâhil dalga akıntı enerjisi ve gel git ile kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı onbeş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına uygun elektrik enerjisi üretim kaynakları kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynakları olarak tanımlanmıştır türkiyenin eşsiz doğal zenginliklerinin yaşamın temel kaynağı olarak kabul edilmesi gerekirken maddi bir gelir kaynağı olarak görülmesi coğrafi yapıyı tahrip etmektedir milyonlarca yılda oluşan doğa güzellikleri eşsiz canlıları kültürel mirası tarım ve hayvancılık potansiyeli su kaynakları gibi en temel varlıklar yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır son yıllarda kaybedilen sulak alan miktarı milyon hektarı geçmiş marmara denizinden daha büyük bir alan kıyılar ve ormanlar tahrip edilmiştir bu durum sadece doğayı ve canlı yaşamını değil insan yaşamını da tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır numaralı fıkrada hiçbir sınır ve ölçü konmadan tüm nehir veya kanal tipi hes projeleri ve rezervuar alanı on beş kilometrekareden az barajlı hes projeleri yenilenebilir enerji kaynağı olarak kabul edilmektedir korunan alanlar içerisinde enerji üretim tesisi kurulmasının yanlışlığı ve kabul edilemezliği bir yana kabul edilen yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi kriterleri ab mevzuatı ile de uyumsuz bir şekilde belirlenmiştir avrupa birliği mevzuatında yenilenebilir enerji tipi olarak sayılan nehir tipi heslerde kurulu güç üst sınırı mw olup sadece iki ülkede en fazla mw olabilmektedir oysa kabul edilen yasada tüm kurulu güç ölçeklerindeki nehir tipi hesler yenilenebilir enerji üretim tesisi olarak kabul edilmiştir kurulu güç sınırı getirmeksizin tüm kanallı ya da tünelli ya da açık ya da kapalı borulu nehir tipi heslerin yenilenebilir enerji sayılması yenilenebilirlik kavramına aykırıdır mevcut durumda bütün bir havzanın yıkımına yol açabilecek büyüklükte tünel ya da kanal tipli hes projeleri olduğu ya da gelecekte de planlanabileceği gerçeği bir yana tek bir akarsu havzasının en üst kotundan başlayıp sıfır kotuna kadar küçüklü büyüklü kurulu güçlerde nehir ya da kanal tipli hes projeleri ile doldurulduğu halen inşaat faaliyetlerinin de devam ettiği bir gerçektiresas sayısı karar sayısı açıklanan her iki durumda da havzanın su üretim veveya su çevrimini tamamen ortadan kaldıracak şekilde süren uygulama suyun kendisini veya doğada bulunduğu haldeki kalitesini tamamen değiştirmektedir açıklanan şekilde planlanan hes faaliyetlerine her hangi bir kurulu güç kıstası ya da havzayı bir bütün olarak değerlendirmeden onlarca düşük kurulu güçlü hes planlaması havza ekosistemine telafisi imkansız zararlar vermektedir havzayı bir bütün olarak değerlendirmeden kurulu güç sınırı getirmeden peş peşe planlanan nehir tipi heslerin sırf kaynağına bakılarak yenilenebilir enerji tesisi sayılması söz konusu tesislerin teşvik edilmesi akarsuların oluşturduğu havzaların telafisi imkansız bir yıkımla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır kaynağa bakarak üretim tesisini yenilenebilir saymak havzanın su üretim veveya su çevrim kapasitesini ortadan kaldıran uygulama karşısında mümkün olmayıp açıklanan şekildeki bir tanım hem hukuk devletine aykırı olarak yasallık ilkesi bakımından belirsizlik içermekte hem de anayasanın ncı maddesinde ifade edilen sağlıklı ve dengeli bir yaşam hakkına doğrudan müdahale etmektedir sağlıklı ve dengeli çevre doğallığı bozulmayan ve asıl olarak her yönüyle sürdürülebilir çevredir anayasanın sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı ncı maddesinde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkından söz edilmektedir bu madde bütünüyle incelendiğinde sağlıklı ve dengeli çevre kavramına doğal güzelliklerin korunduğu kentleşme ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin önlendiği bir çevre kadar belli bir plan ve programa göre düzenlenmiş çevrenin de gireceği kuşkusuzdur aymk tarihli ve k hukuk devletinin önemli ilkelerinden olan kamu yararının yenilenebilir enerji ile sağlıklı ve dengeli çevre arasındaki yararlar dengesinde sürdürülebilirlik yönünden sağlıklı ve dengeli çevre lehine olduğunda kuşku bulunmamaktadır sürdürülebilirlik olmadan yenilenebilirliğin olması olanaklı değildir diğer yandan on beş kilometrekarenin altında rezervuarı olan barajlar da değişiklikle yenilenebilir enerji tesisi sayılmıştır depolamalı her türde tesis kurulduğu akarsu havzasına ve suyun kalitesine ciddi düzeyde olumsuz etkilerde bulunmaktadır barajların su altında kalan bitkiler nedeni ile ürettiği metan gazının ciddi bir sorun olduğu bilimsel bir gerçektir diğer yandan suyun depolanması nedeni ile kalitesi de bozulmaktadır suyun depolanması diğer yandan suyun ph değerlerini değiştirdiği gibi içerdiği oksijen miktarını da değiştirmekte olup suyun ısınması ile de suyun hidrobiyolojik yapısı değişmekte barajdan sonra mansap yönünde değişen su kalitesi nedeni ile sucul ekosistemde değişimlere neden olmaktadır depolamalı tesisler ayrıca çok ciddi sosyal ve insani sorunlara yol açmakta bir süre sonra bir çöle dönüşmekte coğrafya geri dönülmez bir şekilde niteliğini kaybetmektedir depolamalı barajlar artık dünyada yenilenebilir enerji üretim tesisi olarak kabul edilmemektedir bütün bu sayılanlarla birlikte anadolunun hemen her bir akarsu havzasında sayısı onlarla ifade edilen mikro hesler hariç toplamda adet civarında planlanmış nehir tipi hesler nedeni ile yaklaşık km boyunca akarsularımız kanallara tünellere ya da borulara hapsedilmiş olacaktır böyle bir uygulamaya yol açan nehir tipi heslere her hangi bir kurulu güç tanımı yapılmadan planlanan heslerin planlandığı havza ölçeğinde toplam ekolojik etki değerlendirmesi yapılmadan bütününe yenilenebilir enerji tanımı yapılması kabul edilemez sürdürülemez bir çevre anayasanın ncı maddesiyle birlikte insanları vadilerinde yaşayamaz hale getiren yıkımlar karşısında anayasanın nci maddesinde ifade edilen herkesin maddi ve manevi varlığının korunmasını isteme hakkına aykırıdıresas sayısı karar sayısı öte yandan plansız bir şekilde süren ve son değişiklikle üstelik yıkımı yenilenebilir sayan dava konusu hüküm kaynakların verimli şekilde kullanılmasını da engellediğinden anayasanın ncı maddesinde ifade edilen planlama anlayışına da aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde yer alan kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı on beş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim bölümü anayasanın nci nci nci ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun ncı maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin son fıkrasının birinci tümcesindeki veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere epdk tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak epdk tarafından yaptırılabilir bölümü ile denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar bakanlık görüşü alınmak kaydıyla epdk tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir şeklindeki i̇kinci tümcesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun ncı maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin son fıkrasında bu kanun kapsamındaki üretim tesisleri ile elektrik üretim ve dağıtımı yapılan diğer tesislerin lisansı kapsamındaki inceleme ve denetiminin epdk tarafından yapılacağı belirtildikten sonra epdk tarafından yapılacak denetimin gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere epdk tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak yaptırılabileceği denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esasların enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı görüşü alınmak kaydıyla epdk tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımı kamu düzeni ve yararına ilişkindir sayılı kanun yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması bu kaynakların güvenilir ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması kaynak çeşitliliğinin artırılması sera gazı emisyonlarının azaltılması atıkların değerlendirilmesi çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi amacıyla çıkarılmıştır bu amaca yönelik hizmetlerin devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin dışında gerçek ve tüzelkişilerce yaptırılması anayasaya ve genel hükümlere göre yürütülmesi mümkün olmakla birlikte sayılı kanun kapsamındaki üretim tesisleri ile elektrik üretim ve dağıtımı yapılan diğer tesislerin lisansı kapsamındaki denetiminin genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmeti olduğunda kuşku bulunmamaktadır kamu hizmetleri devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin dışında gerçek ve tüzelkişilerce yürütülse bile bunların hukuka uygunluk denetiminin aslî ve sürekli bir kamu görevi olduğu hususunda duraksamaya yer yoktur bu durum karşısında bu hizmetin ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekir esasen anayasanın inci maddesi ile benimsenen ilke de bu doğrultudadır enerji hizmetinin hukuki niteliği ve bunun sonucu olarak bu hizmetin ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yürütülebileceğinin kabulü bu işin denetimini yürütecek denetim şirketlerinin veesas sayısı karar sayısı denetim elemanlarının hukuki statüsünün belirlenmesini gerektirmektedir memur olmadıkları konusunda duraksamaya yer bulunmayan denetim şirketi elemanları bakımından önemli olan ve açıklığa kavuşturulması gereken husus anayasanın inci maddesinde sözü edilen diğer kamu görevlilerinden sayılıp sayılmayacaklarıdır epdk tarafından yapılacak denetimin gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere epdk tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak yaptırılabileceğine ilişkin hüküm bu tespiti yapmak için gerekli açık ve net değildir ne yetkilendirmenin niteliği ve kuralları ne de denetim şirketlerinin niteliği ve statüsü yasada gösterilmemiştir denetim şirketleri merkezi idarenin gözetim ve denetimi altında onun bir birimi durumunda olan kuruluşlar değildir denetim şirketleri ile idare arasında statüter bir ilişki de yoktur epdk tarafından yapılacak denetimin gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere epdk tarafından yetkilendirilecek denetim şirketleri tarafından yapılacak denetim hizmetinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olunan kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerden olduğu bu itibarla söz konusu denetim şirketi elemanlarının anayasanın inci maddesinde nitelikleri belirtilen kamu görevlileri deyimi kapsamına girmediği anlaşılmaktadır öte yandan denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esasların enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı görüşü alınmak kaydıyla epdk tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş olması da anayasanın inci maddesinin kanunla düzenleme gereğinin yerine getirilmediği anlamına gelmektedir kaldı ki anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde ise yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği öngörülmüştür buna göre anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma ve yasayla konulan kuralları değiştirme yetkisi verilemez yasal düzenlemeler ancak yasa koyucu tarafından kaldırılabilir ya da değiştirilebilir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun ncı maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin son fıkrasının birinci tümcesindeki veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere epdk tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak epdk tarafından yaptırılabilir bölümü ile denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar bakanlık görüşü alınmak kaydıyla epdk tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir şeklindeki ikinci tümcesi anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı olup iptalleri gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun inci maddesiyle değişik sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen milli park tabiat parkı tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında muhafaza ormanlarında yaban hayatı geliştirme sahalarında özel çevre koruma bölgelerinde ilgili bakanlığın doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir şeklindeki fıkranın anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin sonuna eklenen fıkrada milli park tabiat parkı tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında muhafaza ormanlarında yaban hayatı geliştirme sahalarında özel çevre koruma bölgelerinde ilgili bakanlığın doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir denilmiştir çeşitli yasa ve kararlarla korunan alanlarda yenilenebilir enerji üretim tesislerinin kurulması bu alanların ilan edilme gerekçelerine aykırı bir durum olup koruma statüsü verilen alanlarda yenilenebilir enerji üretim tesislerinin kurulması ile bu alanlar korunmalarına neden olan niteliklerini kaybedecektir ülke coğrafyasının belli alanların üstün biyolojik çeşitliliği üstün peyzaj ve sosyalkültürel değerleri barındırdığı kabulü ile ilan edilen alanların korunması hem çağdaş bir devlet olmanın hem ülkenin moral değerlerinin hem de sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamanın gereğidir korunan alanlarda yenilenebilir enerji tesislerinin kurulabileceğine dair düzenleme yukarıda bölümünde açıklanan sayılı yasanın inci maddesi ile sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı bendinde getirilen değişikle beraber düşünüldüğünde korunan alanlarda dahi aynı plansızlığın aynı yıkımın süreceği anlaşılmaktadır tüm dünyada korunan alan büyüklüğü ortalaması ler civarındayken ülkemizin korunan alan yüz ölçümünün civarında olduğu da düşünüldüğünde zaten sınırlı ve dar bir ölçekte olan korunan alanlarımızın da koruma amacına aykırı olarak tahrip edileceği anlaşılmaktadır milli parklar yasasının kültür ve tabiat varlıklarını koruma yasasının koruma amaçlarına ters dolayısı ile söz konusu yasada amaçlanan kamu yararını görmezden gelen enerji sektörünün taleplerini kamunun korunan yararlarından üstün gören bir anlayışla yasalaşan bu düzenleme de yukarıda bölümünde açıklanan gerekçelerle anayasanın nci nci ncı ve ncı maddelerine aykırıdır kuralda ilgili bakanlıkların ya da kurulların görüşünün alınması da anayasaya aykırılığı ortadan kaldırmaz avrupa peyzaj sözleşmesi biyolojik çeşitlilik sözleşmesi avrupanın yaban hayatı ve yaşam ortamlarını koruma sözleşmesi özellikle su kuşları yaşama ortamı olarak uluslararası öneme sahip sulak alanların korunması sözleşmesi akdenizin kirlenmeye karşı korunması sözleşmesi akdenizin deniz ortamı ve kıyı bölgesinin korunması sözleşmesi akdenizin kara kökenli kaynaklardan ve faaliyetlerden dolayı kirlenmeye karşı korunması protokolü akdenizin kara kökenli kaynaklardan dolayı kirlenmeye karşı korunması protokolü karadenizin kirlenmeye karşı korunması sözleşmesi ve eki protokolleri kuşların himayesine dair milletlerarası sözleşme dünya kültürel ve doğal mirasının korunmasına dair sözleşme avrupa kültür anlaşması hükümleri göz önüne alındığında dava konusu düzenlemenin hukukun bir kaynağı olan evrensel değer ve hukuki amaçlara da aykırı olduğu görülmektedir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlıesas sayısı karar sayısı kullanımına i̇lişkin kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen milli park tabiat parkı tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında muhafaza ormanlarında yaban hayatı geliştirme sahalarında özel çevre koruma bölgelerinde ilgili bakanlığın doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir şeklindeki fıkra anayasanın nci nci ncı ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ hukuk devletine aykırı olan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun sayılı kanunla değiştirilen ve anayasanın hükümlerine açıkça aykırılık taşıyan yukarıdaki kurallarının uygulamaya geçmesi durumunda evrensel hukuk ilkelerinin sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama ilkelerinin ihlali nedenleriyle telafisi imkansız zararlar doğacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen bölümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değişik sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde yer alan kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı on beş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim bölümünün anayasanın nci nci ncı ve ncı maddelerine üncü maddesiyle sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun ncı maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin son fıkrasının birinci tümcesindeki veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere epdk tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak epdk tarafından yaptırılabilir bölümü ile denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usulesas sayısı karar sayısı ve esaslar bakanlık görüşü alınmak kaydıyla epdk tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir şeklindeki ikinci tümcesinin anayasanın nci nci ve inci maddelerine inci maddesiyle değişik sayılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına i̇lişkin kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen milli park tabiat parkı tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında muhafaza ormanlarında yaban hayatı geliştirme sahalarında özel çevre koruma bölgelerinde ilgili bakanlığın doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir şeklindeki fıkranın anayasanın nci nci ncı ve ncı maddelerine aykırı olduklarından iptallerine anayasaya açıkça aykırı olmaları ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,652
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi̇ özeti̇ hükümlü vekillerinin başvurması sayılı af kanununun maddesinin işaretli bendinin sözü geçen mahkûmiyete uygulanması zorunluluğu karşısında mahkûmiyet kararında bir değişiklik davası niteliğinde görülmüştür ve niteliği itibariyle anayasanın değişik ve sayılı kanunun maddelerinde tanımlanan mahkemenin bakmakta olduğu dava deyiminin ve kavramının kapsamına girer bu bakımdan mahkememizin anayasa mahkemesine itiraz yoluyla başvurmağa yetkisi vardır anayasa mahkemesinin aynı kanunun maddesinin işaretli bendinin iptaline ilişkin günlü sayılı kararında öngörülen biçim yönünden anayasayâ aykırılık nedenleri maddenin işaretli bendi içinde geçerlidir esas yönünden anayasayâ aykırılığa gelince sayılı kanunun birinci maddesiyle istisna maddeleri arasında bariz bir eşitsizlik vardır mal aleyhine işlenmiş cürümlerde türk ceza kanununun ve maddelerinde gasp edilen malın miktarı dahi gözetilmeden zararın ödenmesi halinde yılın af edileceği hükmü birinci maddedeki yıllık indirmeden istifade ettirilen suçlar yanında karşılaştırılamayacak ölçüde hafif kalmaktadırlar bu durum hukuk anlayışına ve anayasanın eşitlik ilkesine tüm ters düşmektedir bu nedenlerle hükümlü vekillerinin dilekçelerinde sözü geçen hususlar doğru ve bu itibarla istemin ciddi olduğu kanısına varılmıştır
161
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii anayasaya aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçeleri̇ gün ve sayılı kanunun seçimin geri bırakılması başlıklı nci maddesinin anayasaya aykırılığı anılan madde ile türkiye büyük millet meclisi tarafından savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmediğine dair karar verilmesi hâlinde cumhurbaşkanı seçimi bir yıl geriye bırakılır geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir hükmü getirilmiştir i̇ptali istenen seçimin geri bırakılması başlıklı nci maddesi anayasal dayanaktan yoksundur ve anayasanın ncı nci nci ve ncı maddelerine aykırı düzenlemeler getirmiştir gerçekten anayasanın egemenlik başlığını taşıyan ncı maddesinde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmü getirilmiştir anayasanın türkiye büyük millet meclisi seçimlerinin geriye bırakılması ve ara seçimleri başlıklı nci maddesi ise aynen savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse türkiye büyük millet meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabiliresas sayısı karar sayısı türkiye büyük millet meclisi üyeliklerinde boşalma olması halinde ara seçime gidilir ara seçim her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemez ancak boşalan üyeliklerin sayısı üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hallerde ara seçimlerinin üç ay içinde yapılmasına karar verilir genel seçimlere bir yıl kala ara seçimi yapılamaz yukarıda yazılı hallerden ayrı olarak bir ilin veya seçim çevresinin türkiye büyük millet meclisinde üyesinin kalmaması halinde boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk pazar günü ara seçim yapılır bu fıkra gereği yapılacak seçimlerde anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz hükmünü âmirdir keza anayasanın cumhurbaşkanının seçimini hükme bağlayan nci maddesinde de aynen cumhurbaşkanı seçimi cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır genel oyla yapılacak seçimde geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilmiş olur i̇lk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır bu oylamaya ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilmiş olur i̇kinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde ikinci oylama boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır i̇kinci oylamaya tek adayın kalması halinde bu oylama referandum şeklinde yapılır aday geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde cumhurbaşkanı seçilmiş olur cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan cumhurbaşkanının görevi devam eder cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir denilmektedir öncelikle şu hususu belirtmek gerekir ki anayasası kabul ettiği anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi ile tamamen anayasal bir rejim tesis etmek istemiştir bu ilke ile kurulan anayasal rejim esasen bütün kişileri ve devlet organlarını anayasa çizgisinde tutacak şekilde sınırlandırmaktadır bu prensip kaynağını önce anayasanın ncı maddesinden almaktadır anılan maddenin üçüncü fıkrası egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz demek suretiyle kullanılacak bütün yetkilerin anayasadan sâdır olması gerektiğini zorunlu kılmıştır anayasanın herhangi bir hükmünden yetki almış bulunan herhangi bir organ veya kişi bu yetkisini hiçbir biçimde devredemez hal böyle oluncaesas sayısı karar sayısı anayasada yasama organına cumhurbaşkanı seçiminin geri bırakılmasına ilişkin herhangi bir yetki verilmediğinden aksine bir düzenleme kanun yoluyla yapılamaz yapıldığı takdirde bu yoldaki bir düzenleme anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı prensibi ile çelişir bu itibarla sayılı kanunun iptali istenen seçimin geri bırakılması başlıklı nci maddesi anayasanın ncı maddesi hükmüne açıkça aykırıdır türkiye büyük millet meclisinin dört yıllık seçim dönemi dolmadan istediği zaman seçimlerin yenilenmesine karar verebilmesine karşılık seçimlerin geri bırakılması çok istisnaî bir durumdur anayasa bunu sadece savaş durumuyla sınırlı tutmuştur savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse türkiye büyük millet meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir anayasa madde burada savaş sebebiyle seçimlerin bir yıl geriye bırakılması türkiye büyük millet meclisinin yasama organının takdir hakkına bırakılmıştır zirâ nci fıkrada türkiye büyük millet meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir denilmektedir bu emredici bir hüküm olmayıp seçimlerin geri bırakılması tamamen yasama organının takdirine bırakılmıştır oysa sayılı kanunun anayasaya aykırı olduğu iddia edilen ve iptal isteminde bulunulan nci maddesinin nci fıkrasında türkiye büyük millet meclisi tarafından savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmediğine dair karar verilmesi hâlinde cumhurbaşkanı seçimi bir yıl geriye bırakılır denilmek suretiyle seçimlerin geri bırakılmasında yasama organının bu yöndeki inisiyatifi ve takdir yetkisi elinden alınmış bulunmaktadır bu da anayasanın nci maddesinin nci fıkrasındaki düzenlemeye aykırılık teşkil etmektedir zirâ anayasada yasama organının takdir hakkına ve yetkisine bırakılan bir konuda kanun ile emredici ve yasama organının elini kolunu bağlayıcı hükümler getirilemez mevcut düzenleme tam bir hukuksuzluktur dolayısı ile seçimlerin geri bırakılması gibi son derece istisnaî bir konu cumhurbaşkanlığı seçimine teşmil edilmekte ve anayasa değişikliği yoluyla yapılması gereken bir düzenleme kanun yoluyla yapılmaktadır görüldüğü gibi sayılı kanunun maddesi ile savaş sebebi ile seçimlerin bir yıl ertelenebileceği geri bırakma nedeninin ortadan kalkmaması halinde erteleme kararının tekrarlanabileceği hususu öngörülmektedir halde anayasamızın maddesinde düzenlenen tbmm seçimlerinin geri bırakılması müessesi kıyas yoluyla cumhurbaşkanlığı seçimi müessesesine de taşınmaktadır anayasanın cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen nci maddesinde seçimin geri bırakılmasına ilişkin herhangi bir anayasal düzenleme mevcut değildir dolayısı ile sayılı kanunun nci maddesi ile anayasada olmayan bir düzenleme getirilmektedir söz konusu düzenlemenin anayasaya aykırılığı yanında parlamenter demokratik sistemin suiistimaline yol açabilecek bir düzenleme olduğu açıktır kaldı ki seçim yapılıncaya kadar cumhurbaşkanlığına kimin vekâlet edeceği anayasanın ncı maddesinde hükme bağlanmıştır buna göre cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde görevine dönmesine kadar ölüm çekilme veya başka bir sebeple cumhurbaşkanlığı makamının boşalması halinde de yenisi seçilinceye kadar türkiyeesas sayısı karar sayısı büyük millet meclisi başkanı cumhurbaşkanlığına vekillik eder ve cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır hal böyle olunca sayılı kanunun seçimin geri bırakılması başlıklı nci maddesi çok açık bir biçimde anayasanın ncı maddesini ihlâl etmektedir zirâ anılan maddede cumhurbaşkanlığı makamının boşalması halinde yenisi seçilinceye kadar türkiye büyük millet meclisi başkanının cumhurbaşkanlığına vekâlet edeceği açıkça belirtilmiş olup söz konusu anayasa hükmünde savaş sebebi cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi için bir mazeret olarak görülmemiştir anayasanın ncı maddesinin böyle bir olasılık halinde öngördüğü düzenleme cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi değil yenisi seçilinceye kadar türkiye büyük millet meclisi başkanının cumhurbaşkanlığına vekâlet etmesidir eğer anayasa koyucu savaş sebebi ile cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesini istese idi bunu bir anayasa hükmü ile düzenleyebilir ve herhangi bir sebeple makamın boşalması halinde cumhurbaşkanlığına vekâlet etme müessesesini ayrı bir madde hükmü altında düzenlemezdi bu itibarla seçimin geri bırakılması başlıklı maddenin anayasal hiçbir dayanağı bulunmamaktadır ve anayasanın gerek lâfzı ve gerekse ruhu ile tam bir mübâyenet halindedir anayasal dayanak bulunmaması ve doğrudan doğruya anayasanın ve ncı maddeleri hilâfına düzenlemeler yapılması hukuka ve anayasa tekniğine açıkça aykırılık teşkil etmektedir dolayısı ile iptali istenen nci madde anayasanın ncı ve ncı maddeleri hükümlerine aykırıdır iptali gerekir gün ve sayılı kanunun adayların görevden ayrılması ve göreve dönmesi başlıklı nci maddesinin anayasaya aykırılığı anılan madde ile madde cumhurbaşkanı adayı gösterilen hâkimler ve savcılar yüksek yargı organları mensupları yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları yükseköğretim kurulu radyo ve televizyon üst kurulu üyeleri kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri il genel meclisi üyeleri kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılır bu durum yüksek seçim kurulunca aday gösterilenin bağlı bulunduğu bakanlığa veya kuruma derhal bildirilir yüksek mahkeme üyeleri hâkimler savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere cumhurbaşkanı adayı gösterilen devlet memurları ve diğer kamu görevlileri adaylığı veya seçimi kaybetmeleri hâlinde yüksek seçim kurulunca cumhurbaşkanının seçildiğinin ilân edilmesini takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler hükmü getirilmiştir i̇ptali istenen adayların görevden ayrılması ve göreve dönmesi başlıklı nci maddenin nci fıkrasında geçen hâkimler ve savcılar yüksek yargı organları mensuplarıesas sayısı karar sayısı yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları yükseköğretim kurulu radyo ve televizyon üst kurulu üyeleri kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri il genel meclisi üyeleri kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar tümcesinin anayasal dayanağı olmadığı gibi anayasanın ve inci maddelerine aykırı düzenlemeler getirmiştir anılan madde ile ilgili olarak itiraz başvurusunda dayanılan anayasa kuralları şunlardır madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar madde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz sayılı kanunun maddesindeki düzenlemede adayların görevden ayrılması ve göreve dönmesi başlığıyla kamu görevlilerinin seçime i̇ştirak etme esasları belirlenmiştir buna göre yargı mensupları üniversiteler yök rtük siyasi partilerin i̇l ve i̇lçe yöneticileri belediye ve i̇l genel meclisi üyeleri kamu bankaları gibi somut ölçüler getirilerek bu kişilerin aday listesinin kesinleştiği tarih itibariyle görevlerinden ayrılmış sayılacakları hüküm altına alınmıştır yargıçlar ve bu mesleklerden sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere cumhurbaşkanı adayı olarak seçime iştirak edenlerin eski görevlerinin iade hakları da saklı tutulmuştur i̇ptali talep olunan nci madde cumhurbaşkanlığına aday olan kişilerin görevden ayrılmasına ilişkin hükümleri ihtiva etmektedir bu madde yürütme ve yargı organlarında çalışan bazı kişiler ile siyasi kuruluşlarda bankalarda ve sivil toplum kuruluşlarında çalışanesas sayısı karar sayısı diğer kişilerin adaylığı kesinleştiği tarihten itibaren görevinden ayrılmasını zorunlu kılmaktadır bu düzenlemenin gerekçesi ise sahip oldukları imkân ve kabiliyetleri seçim kampanyalarında diğer adaylara karşı kullanarak bir haksız üstünlük tesis etmemesidir bu düşünce doğrudur kurumların aşırı politize olmaması için de bir tedbir olarak düşünülmüştür bu gerekçenin haklılığı aday oldukları takdirde mevcut cumhurbaşkanı başbakan ve bakanlar için çok daha fazla geçerlidir devletin en üst makamlarında olmaları hasebiyle devletin hükûmetin her türlü idari mali ekonomik imkânlarından istifade edebilme atama yer değiştirme devletin kolluk güçlerini kullanma gibi yetki ve ayrıcalıklara sahiptirler türkiye radyo ve televizyon kurumu trt başta olmak üzere özel yayın kuruluşları nezdinde de denetim ve kontrol yetkilerini kullanabilmektedirler i̇şte bu düşünce iledir ki anayasamızın maddesinde düzenlendiği biçimde seçimler öncesinde seçimdeki eşitlik ve adaleti temin etmek üzere ulaştırma i̇çişleri ve adalet bakanları istifa ederler bazı atamaları bizzat kendilerinin yaptığı yahut hükûmetin kontrol ettiği mekanizmaların egemen olduğu süreçte idari ve adli bürokrasinin cumhurbaşkanı başbakan ve bakan adaylardan etkilenmemesi düşünülemez üstelik bu makamların hangi işinin siyasi hangisinin rutin devlet işi olduğunun belirlenmesi de her zaman mümkün değildir bu eleştirilere karşı zaman milletvekili neden istifa etmiyor şeklinde bir savunma ileri sürülemez zirâ bu noktada i̇ktidar sözcüleri tarafından sayılı milletvekili seçimi kanununun madde değişikliğinin örnek ve dayanak olarak gösterilmesi de cumhurbaşkanlığı görevinin konumu saygınlığı ve devletin başı olması gibi özellikleri göz önüne alındığında anlamsız ve mesnetsiz kalmaktadır çünkü milletvekili yasama organının üyesinden biridir ve cumhurbaşkanı başbakan ve bakanlar gibi icra makamı değildir ancak iptali istenen sayılı kanunun nci maddesinde cumhurbaşkanlığı seçimine meclis başkanı başbakan bakan ya da milletvekili konumunda iken aday olmak isteyen kişilere yönelik adaylık süresi içinde istifa etmeleri yolunda herhangi bir düzenleme öngörülmemiştir bu konumda bulunan adayların böylesine üstün bir kamu gücü yetki ve devlet imkânlarını kullanırken aday olmaları halinde diğer adaylar aleyhine haksızlık yapılacağı ve seçim adaletine ve seçim sonuçlarına gölge düşeceği açıktır bu düşüncelerle cumhurbaşkanı başbakan ve bakanların aday olmaları durumunda yetki ve sorumluluklarını vekillerine devretmeleri seçimlerin eşit ve adil cereyan etmesinin bir gereğidir aksi takdirde anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi de ihlal edilmiş olacaktır getirilen bu madde başbakanın cumhurbaşkanı adayı olması sürecinde kamu gücü ve devlet imkânlarıyla haksız ve adaletsiz propaganda yapmasının önünü ve yolunu açmaktadır türkiye cumhuriyetinde aday olmak isteyen diğer yurttaşlar ise adaylık sürecinde göstermelik aday olarak ve seçime sözde meşrûiyet kazandırma amacıyla kullanılmış olacaklardıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde tanımı yapılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi anayasanın en temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması hukuk devleti ilkesine bağlılık ile mümkündür anayasa mahkemesinin gün ve esas karar sayılı i̇çtihadında da vurgulandığı gibi hukuk devleti kavramını ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerini ifade eden anayasanın inci maddesi ile bağdaşması da beklenemez hukukun temel ilkeleri arasında yer alan eşitlik ilkesine ise anayasanın maddesinde yer verilmiştir bu hükme göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir denilmek suretiyle kanunların herkese eşitlikle uygulanacağı vurgulanmıştır seçme seçilme ve siyasi çalışmalarda bulunma hakkı vatandaşların yasama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme haklarına eşdeğer düzeyde anlam taşımaktadır bu itibarla seçimlerin serbestliğinin yanı sıra eşitlik esasına göre yapılması gereği ve zorunluluğu tüm yurttaşları kapsayacak biçimde anayasada ve seçim kanunlarında ilke olarak benimsenmiştir seçimlerin eşitliği ilkesi mutlak bir eşitlik anlamındadır anayasa seçim sisteminin belirlenmesini kanun koyucuya bırakmış ise de kanun koyucu seçimler konusunda yasama yetkisini kullanırken şüphesiz anayasal ilkelere uymak zorundadır eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukukî eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulanmaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez kaldı ki kanun koyucu kuşkusuz anayasanın ve seçim kanunlarının temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla düzenleme yapabilir açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ile ncu maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırıdır keza az yukarıda değinildiği gibi anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerini ifade eden anayasanın inci maddesi ile bağdaşması da beklenemeyeceğinden iptali istenen kural anayasanın nci maddesine de aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı gün ve sayılı kanunun propaganda başlıklı ncü maddesinin nci fıkrasında yer alan ile türkiye radyo ve televizyon kurumu ibaresinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen propaganda başlıklı nci maddenin iptali istenen nci fıkrası hükmünün anayasal dayanağı olmadığı gibi anayasanın ve inci maddelerine aykırı düzenlemeler getirmiştir anılan madde ile ilgili olarak iptal başvurusunda dayanılan anayasa kuralları şunlardır madde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz madde vatandaşlar kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir seçimler ve halkoylaması serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılır ancak yurt dışında bulunan türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun uygulanabilir tedbirleri belirler bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir madde seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve türkiye büyük millet meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi yüksek seçim kurulunundur cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi işlemlerinin genel yönetim ve denetimi de milletvekili seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur sayılı kanunun maddesindeki düzenlemede propaganda başlığıyla adayların seçim sürecinde yapacakları propagandanın bu seçime özgü usul ve esasları belirlenmiştir buna göreesas sayısı karar sayısı ncü maddenin nci fıkrasında propaganda döneminin aday listesinin kesinleştiği gün başlayacağı ve oylamaların yapılacağı günden önceki saat de sona ereceği hükme bağlandıktan sonra iptali istenen nci fıkrasında propaganda döneminde türkiye radyo ve televizyonlarında yapılacak propaganda yayınlarının tam bir tarafsızlık ve eşitlik içinde yapılması yüksek seçim kurulu ile türkiye radyo ve televizyon kurumu tarafından sağlanır denilmektedir bu hükümde hukuka ciddî anlamda aykırılıklar söz konusudur zirâ seçimlerin yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı anayasanın nci maddesinin nci fıkrasının âmir emredici hükmüdür bu konuda başka hiçbir güce organa ya da kuruluşa yetki inisiyatif ve takdir hakkı tanınmamıştır yegâne görevli ve yetkili organ yargıdır ve yargı organı bu yetkisini ncu maddenin nci fıkrası uyarınca sadece yüksek seçim kurulu eliyle kullanır başka bir değişle bu noktada tek yetkili devlet kurumu yüksek seçim kuruludur kezâ seçimlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılacağı hükmüne anayasanın ncu maddesinin nci fıkrasında da yer verilmiştir bu hükümlerden çıkan sonuç seçimlerin yargı organının genel yönetimi ve denetimi altında yapılacağıdır oysa sayılı kanunun iptali istenilen ve son derece özensiz bir biçimde kaleme alındığı anlaşılan ncü maddesinin nci fıkrasında propaganda yayınlarının tam bir tarafsızlık ve eşitlik içinde yapılmasının yüksek seçim kurulu ile türkiye radyo ve televizyon kurumunca sağlanması öngörülmüştür esasen bu durum içerikteki özensizliğin biçime yansımış hâlidiryani anılan hükme göre propaganda yayınlarının tarafsızlık ve eşitlik içinde yapılması için yüksek seçim kurulu yanında türkiye radyo ve televizyon kurumu trt de görevlendirilmiş bulunmaktadır türkiye radyo ve televizyon kurumunun anayasada böyle bir yetkisi yoktur yani anayasada trtye seçim sürecinin olağan bir unsuru olan propagandayı düzenleme ya da yönetme konusunda herhangi bir yetki işlev mezûniyet verilmemiştir dolayısı ile sayılı kanunun ncü maddesinin fıkrasında adı geçen türkiye radyo ve televizyon kurumu bu yetkisini anayasadan değil anayasa hilâfına kanundan almaktadır ve işte kanun işbu dilekçe ile kimi hükümleri iptal davasına konu yapılan sayılı kanundur halbuki hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı anayasanın ncı maddesinin ncü fıkrasının son cümlesi hükmüdür halde iptali istenen sayılı kanunun ncü maddesinin nci fıkrasında geçen ile türkiye radyo ve televizyon kurumu ibâresi anayasanın nci ve ncu maddelerine aykırı olması yanında ncı maddesi de alenen ihlâl etmektedir diğer yandan sayılı kanunda propaganda konusunda herhangi bir yasal denetimin olmaması da kuşku ve endişeleri beraberinde getirmektedir bu yolla parlamenter yapımızdaki finansal zâfiyetler ve belirsizlikler cumhurbaşkanlığı seçimine de taşınmış parlamenter sistemde eksik olan şeffaflık ve denetimsizlik hali cumhurbaşkanlığı seçimine de tamamen yansıtılmış olmaktadıresas sayısı karar sayısı bu yolla yapılacak denetimin daha önce yapılmış ihlâllerin fiili sonuçlarını ortadan kaldırması ve doğmuş olan kamu zararlarını telâfi etmesi de mümkün değildir böylece kayıt dışı propagandaya fırsat verilmiş olacak ve böyle bir propaganda dönemi sonucunda cumhurbaşkanlığı seçiminin meşrûiyeti dahi tartışılır hâle gelecektir bu itibarla iptali istenen sayılı kanunun ncü maddesinin nci fıkrasında geçen ile türkiye radyo televizyon kurumu ibaresi anayasanın ncı nci ve ncu maddelerine açıkça aykırı olup iptali gerekmektedir gün ve sayılı kanunun adaylara yardım başlıklı ncü maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen hüküm ncü maddenin nci fıkrasında geçen seçilen adayın mal bildirimi seçim sonuçlarının kesinleşmesini müteakip resmî gazetede yayımlanır ibâresi ncü fıkrasında geçen alınan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden müstesnadır adaylar ödünç niteliğinde para kabul edemez ibâresi ncü fıkrasında geçen alınan bağış ve yardımlar sadece seçim harcamalarında kullanılır ve başka bir amaç için tahsis edilemez ibâresi ncı fıkrasının nci cümlesinde geçen seçim sonuçlarının kesinleşmesini izleyen on gün içinde ibâresi ile nci cümlesinde geçen seçim hesaplarını inceler ve varsa ve öngörülen limitlerin aşılıp aşılmadığını ibâreleri üçüncü cümlesinde geçen adaylara ibâresi ve nihâyet ncı fıkranın son cümlesinde geçen kurul bu görevi yerine getirirken sayıştaydan ve gerekli görülen diğer ilgili kamu kurumlarından yardım alabilir ibâresidir anılan madde hükmünde iptali talep edilen ibâreler ile ilgili olarak iptal başvurusunda dayanılan anayasa kuralları şunlardır madde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz madde vatandaşlar kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir seçimler ve halkoylaması serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılır ancak yurt dışında bulunan türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun uygulanabilir tedbirleri belirler onsekiz yaşını dolduran her türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir silah altında bulunan er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar ceza infazesas sayısı karar sayısı kurumları ve tutuk evlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirler yüksek seçim kurulu tarafından tespit edilir ve görevli hakimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılır seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz madde vatandaşlar siyasî parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir siyasî partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır siyasî partiler önceden izin almadan kurulurlar ve anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler siyasî partilere devlet yeterli düzeyde ve hakça malî yardım yapar partilere yapılacak yardımın alacakları üye aidatının ve bağışların tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir madde seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve türkiye büyük millet meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi yüksek seçim kurulunundur yüksek seçim kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz yüksek seçim kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir yüksek seçim kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur üyelerin altısı yargıtay beşi danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkanvekili seçerler yüksek seçim kuruluna yargıtay ve danıştaydan seçilmiş üyeler arasından ad çekme ile ikişer yedek üye ayrılır yüksek seçim kurulu başkanı ve başkanvekili ad çekmeye girmezler anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halkoyuna sunulması cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi işlemlerinin genel yönetim ve denetimi de milletvekili seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur sayılı kanunun ncü maddesindeki düzenlemeler anayasa hukuku sistematiği yanında hukukun genel ilkelerine de aykırıdır bu aykırılıklar özellikle ncü maddenin iptali istenilen ncü fıkrasında geçen alınan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden müstesnadır adaylar ödünç niteliğinde para kabul edemez i̇bâresi ile ncü fıkrasında geçen alınan bağış ve yardımlar sadece seçim harcamalarında kullanılır ve başka bir amaç için tahsis edilemez ibârelerinde yoğunlaşmaktadıresas sayısı karar sayısı esasen cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esasları düzenleme amacıyla getirildiği iddia olunan sayılı kanun özellikle ncü maddesinde tamamen kişiye özgü düzenlemeler içermektedir anayasa hukuku tekniğine göre genel ve soyut ve kapsayıcı nitelikte ilkelerin belirlenmesi gerekirken deyim yerinde ise adrese teslim bir düzenleme getirilmek istenilmiştir öncelikle şu husus belirtilmek gerekir ki sayılı kanunun ncü maddesinin ncı fıkrasının nci cümlesinde geçen seçilen adayan mal bildirimi seçim sonuçlarının kesinleşmesini müteakip resmi gazetede yayımlanır hükmü aynı maddenin ncü fıkrasının ilk sözcüklerini oluşturan seçimlerde şeffaflığın sağlanması amacı ile çelişmektedir eğer amaç cumhurbaşkanı seçiminde şeffaflığın sağlanması ise ki bu ilke bizzat kanun koyucu tarafından ncü fıkranın başındaki ilk sözcüklerde vurgulanmıştır cumhurbaşkanı seçilen kişinin mal bildirimini seçimden sonra değil de seçimden önce vermesi halinde söz konusu olabilir başka bir değişle seçilen kişinin seçimden sonra mal bildiriminde bulunmasının şeffaflık ilkesi ile bağdaştığı söylenemez şüphesiz burada güdülen amaç malî şeffaflıktır şeffaflık ilkesi adayların mal bildirimlerinin seçimden önce bildirmelerini gerekli ve zorunlu kılar dolayısı ile iptali istenen ncü maddenin nci fıkrasının nci cümlesinde hükme bağlanan ve seçilen adayın mal bildiriminin seçimden sonraya bırakılması biçimindeki bir düzenleme hem kanunun bizzat kendisi ile çelişmekte ve hem de anayasanın nci nci ve ncu maddeleri ile çatışmaktadır adaylara yardım başlıklı maddede bağış öncesinde herhangi bir yasal denetimin olmaması yardım yapacak kişi ve kuruluşların bu konudaki malî denetimlerinin belirsizliği cumhurbaşkanı seçiminin finansal kaynakları konusunda çok büyük kuşku ve endişeleri beraberinde getirecektir parlamenter yapımızdaki finansal zâfiyetler ve belirsizlikler cumhurbaşkanlığı seçimine de taşınmış olacaktır parlamenter sistemde eksik olan saydamlık ve denetimsizlik hali cumhurbaşkanlığı seçimine de aynen taşınmış olacaktır seçim öncesi yapılması gereken denetimlerin seçim sonrasına bırakılmış olması hiçbir şekilde kabul ve izah edilemez bu yolla yapılacak denetimin olası kamu zararlarını telafi etmesi de mümkün değildir kaynağı belirsiz sermaye grupları tarafından oluşturulacak fonlar üzerinden yapılacak bir cumhurbaşkanlığı se
4,161
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın ve maddeleri açısından anayasaya aykırılık anayasanın kişinin hakları ve ödevlerine ayrılan ikinci bölümü herkes yaşama maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir özdeyişle başlamaktadır bu kuralın aslında doğa kuralı olduğu anayasada yazılı bulunması da yaşamın bu doğa kuralı içersinde yürüyeceği söylenebilir halde anayasakoyucunun amacı doğa kuralını açıklamak olmadığını düşünerek kuralın konulmasındaki gerçek amacın araştırılması gerekir danışma meclisinin maddeye ilişkin gerekçesinde bu madde ile yaşama maddî ve manevî varlığın bütünlüğünü ve bunun geliştirilmesi hakkı korunmaktadır bu iki hakkın bir bütün teşkil ettiği birbirini tamamladığı açıktır kanun güvencesi altında olan yaşama hakkını korumak için devlet gerekli tedbirleri alacaktır denilmektedir anayasasının maddesinde bu durum daha açık bir ifade ile dile getirilmiş ve aynen devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini fert huzurunu sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasî iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar hükmüne yer verilmişti şu halde anayasasının maddesini de gerekçesine göre anayasası hükmü doğrultusunda anlamak gerekecektir nitekim anayasanın insan sağlığı ile ilgili maddesinde de devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içersinde sürdürmesini sağlamakla görevli tutulmuştur devletin vatandaş sağlığını koruma görevini anayasanın maddesi çevresinde de üstlenmiş bulunduğunu kabul etmenin önemi şuradadır anayasanın sosyal ve ekonomik hakların sınırı başlıklı maddesine göre devlet sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini malî kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getirir anayasanın madde sıralamasına ve bölümleri arasındaki düzenlemeye bağlı kalınırsa sayılı kanunun ödeneği aylık süre ile sınırlı tutan hükmüne de devletin malî kaynakları yönünden savunulabilir ancak anayasanın maddesi sosyal haklar ve ödevler bölümünde yer almadığı için bu maddenin devlete yüklediği sağlık hizmeti maddenin öngördüğü ölçüye bağlı değildir öte yandan tedavi süresinin ay ile sınırlandırılmasını anayasanın maddesinde yazılı temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması nedenlerinden herhangi birine dayandırmak da mümkün görülmemektedir gerçekten maddede öngörülen devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün milli egemenliğin cumhuriyetin milli güvenliğin kamu düzeninin genel asayişin kamu yararının genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amaçlarından yalnızca sonuncusu konumuzu ilgilendirebilir ne var ki geçici işgöremezlik ödeneğini ay sonunda kesmek sigortalıyı aç bırakmak anlamına gelir bu bakımdan sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında yazılı sınırlandırma anayasaya uygun sayılamaz anayasanın maddesi açısından anayasaya aykırılık sosyal sigortalar kurumu yanında kişinin sosyal güvenliğini sağlayan öteki kurumların başında tc emekli sandığı ve kısa adıyla bağ kur gelmektedir sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununa sayılı kanunla eklenmiş bulunan geçici madde ile ilgililere yapılacak sağlık yardımları düzenlenmiş olup tedavi süresinde hiçbir sınırlama getirilmemiştir bunun gibi sayılı bağ kur kanununa günlü sayılı kanunla eklenen ek maddede sağlık yardımlarının süresi bakımından yalnızca yataklı tedavide aylık bir sınır öngörülmüş bunun dışındaki tedavilerde hiçbir sınır getirilmemiştiresas sayısı karar sayısı anılan hükümler gözönünde tutulunca sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesindeki aylık sınırlamayla sosyal güvenlik kurumları ve giderek onların iştirakçi ve sigortalıları arasında bir eşitsizlik yaratılmakta ve dolayısıyla anılan hüküm anayasanın maddesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır
472
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemiyle ilgili gerekçesi özetle şöyledir dava konusu fiilin cezasını düzenleyen sayılı yasanın nci maddesi hükmü sayılı yasa ile sayılı yasada yapılan değişiklikten önce yürürlüğe girdiği için şu gerekçelerle mahkememizce anayasa hükümlerine aykırı görülmüştür anayasanın uncu maddesinin üncü fıkrasının inci cümlesi gereğince devlet ormana zarar verebilecek yasak fiillerin kapsamını belirlerken ve bunları ceza yaptırımına bağlayan yasal düzenlemeler getirirken bu fiillerin niteliğine göre ve onunla orantılı ceza yaptırımına bağlanması gerekir ormana zarar verebilecek yakin tehli̇ke suçlarının ceza yaptırımlarının sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın inci fıkrasında caydırıcı bir şekilde suçun niteliğine uygun ve onunla orantılı olarak cezalar düzenlendiği halde dava konusu fiili yaptırıma bağlayan sayılı yasanın nci maddesi yukarda mezkür kanundan önce yürürlüğe girdiği için bu maddedeki ceza hükümlerinin fiilin failine uyarlanması halinde söz konusu mahkumiyet hükmüne sayılı yasanın ve ncı maddelerinin uygulanma olasılığının bulunması karşısında sayılı yasanın nci maddesi gereğince fiilin failine verilecek ceza onu caydırıcı nitelikte olmaktan uzak olduğu ve netice olarak anayasanın uncu maddesinin üncü fıkrasının inci cümlesine aykırı hale gelmiştir dava konusu fiil anayasanın uncu maddesinin üncü fıkrasının inci cümlesindeki kritere göre evlevi̇yetle ve mutlak olarak ormana zarar veren ormanın daraltılmasını veya yokolmasını hedef alan nitelikte olduğu için yakın tehlike suçlarını ceza yaptırımına bağlayan değişik sayılı yasanın inci maddesinde gösterilen cezalardan daha ağır bir cezai düzenleme getirilmesi gerektiği oysa şu anda yürürlükte bulunan sayılı yasanın nci maddesinin bu nitelikten uzak olduğu anlaşılmıştır yukarda arz ve izah edildiği üzere anayasanın üncü maddesinde ve aynı maddenin inci fıkrasında düzenlenen kanun önünde eşitlik prensibi lex süperior pozisyonunda olan anayasa önünde eşitlik anlamına geldiği göz önüne alınırsa anayasanın nci maddesindeki devletin adalet anlayışının da dikey ve yatay adalet kavramlarını hatırımıza getirdiği düşünüldüğü takdirde cezaların suçun niteliğine göre ve onunla orantılı olması gerekirken sayılı yasanın nci maddesi hükmü nimette külfette eşitlik prensibine ve anayasanın üncü maddeleri hükümlerine mahkememizce aykırı görülmüştür
308
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir i̇ddi̇a mütalaa ve safahat dağ komdoklve eğtmrkklığı askeri savcılığının aralik gün ve esas karar sayılı iddianamesi ile sanık in silah temizliği yapılırken tabanca temizlediği sırada dikkatsizliği sonucu temizlediği tabancanın patladığı bu şekilde sanığın mağdur in yaralanmasına sebep olmak suretiyle silahı hakkında dikkatsizlik ve nizamlara ve emirle riayetsizlik sonucunda taksirle bir kişinin vücutta kemik kırılmasına yol açacak şekilde yaralanmasına sebebiyet vermek suçunu işlediği iddiasıyla askeri mahkememize kamu davası açılmıştır yapılan yargılama esasında sanık yargılandığı kanun maddelerinin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş ve askeri savcı da mütalaasında sanık uzman i kad çvş hakkında ascknun ıncı maddesinde düzenlenen silahı ve cephanesi hakkında dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucunda taksirle bir kişinin yararlanmasına sebebiyet vermek suçundan kamu davası açılmıştır söz konusu bu suça ilişkin davalarda ascknun ıncı maddesinde yapılan atıf nedeniyle tcknun taksirle yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanmaktadır bilindiği üzere taksirle yaralama suçu bilinçli taksir hali haricinde takibi şikâyete bağlı bir suç olarak düzenlenmiştir yani olayın mağduru söz konusu olay nedeni ile şikâyetçi olmaz ise ilgili kişi hakkında kamu davası açılmamakta açılmış ise kamu davasının düşmesine karar verilmektedir fakat öğretide ve uygulamada ascknun yapmış olduğu atıf nedeniyle atıf yapılan kanunlarda yer alan suçlar da askeri suç sayılmakta ve ascknun maddesinde düzenlenen askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmü gereğince şikayete bağlı olmaksızın soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır bu durum ise anayasanın ve uncu maddelerinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi ile eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasasının nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmek suretiyle türkiye cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğu ve uncu maddesinde ise herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir denilmek suretiyle herkesin kanun önünde eşit olduğu vurgulanmıştır fakat ascknun maddesinde düzenlenen askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmü gereğince asker kişiler aleyhine bir eşitsizlik söz konusudur somut bir örnekle bu durumu açıklamak gerekirse bir polisin silahıyla dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucunda bir kişiyi yaraladığını bu suretle de taksirle yaralama suçunu işlediğini düşünürsek somut bu durumda mağdur şikâyetçi olmaz ise şüpheli hakkında dava açılmamakta dava açılmış ise düşmesine karar verilebilmektedir fakat çok benzer hatta aynı olarak nitelendirebileceğimiz başka bir olayda asker bir kişinin silahıyla dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucunda bir kişiyi yaralaması durumunda ise ascknun ıncı maddesinde yer alan özel düzenleme gereğince atıf yoluyla taksirle yaralama suçunu işlediği kabul edilmektedir bu durumda da atıf yapılan suçun askeri suç olarak kabul edilmesi nedeniyle de atıf yapılan kanunda şikâyete bağlı olarak düzenlense dahi ascknun maddesindeki hüküm gereğince söz konusu suç şikayete bağlı olmamakta ve bu nedenle de mağdur şikayetçi olmasa dahi ilgili kişi hakkında mahkumiyete karar verilecek şekilde sonuçlar doğabilmektedir somut bu örnekten de açıkça anlaşılacağı üzere bu durum anayasanın nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine ve uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır bu nedenleesas sayısı karar sayısı somut yargılamada doğrudan uygulanan ascknun maddesinde düzenlenen askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmünün anayasanın ve uncu maddelerine aykırı olduğunu düşündüğümüzden bu hükmün iptali için anayasa mahkemesine iptal başvurusu yapılmasını arz ve talep ederiz şeklinde anayasa mahkemesine başvurulması yönünde görüş bildirmiştir sorgu ve savunma sanık yargılandığı dosyada hakkında uygulanan kanun maddesinin ascknun ncı maddesi olduğunu bu maddedeki atıf nedeniyle kendisi hakkında tcknun taksirle yaralama hükümleri çerçevesinde yargılama yapıldığını tckda yer alan taksirle yarama suçunun şikayete tabi olduğunu ancak kendisinin ascknun ncı maddesinin atfı suretiyle yargılandığından soruşturma ve kovuşturma için şikayet aranılmadığını bu nedenle bu hususun anayasanın uncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve bu konuda anayasa mahkemesine gidilmesini talep etmiştir iii i̇nceleme ve değerlendi̇rme sanık in dağ komdoklve eğtmrkklığı askeri savcılığının aralik gün ve esas karar sayılı iddianamesi sonrasında silahı hakkında dikkatsizlik ve nizamlara ve emirle riayetsizlik sonucunda taksirle bir kişinin vücutta kemik kırılmasına yol açacak şekilde yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan askeri mahkememizde yargılanmasına başlanmıştır anayasanın inci maddesinin inci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne yer verilmiştir yargılama esnasında sanığın ve askeri savcının talepleri doğrultusunda sanık hakkında uygulanacak olan kanun maddesi ile ilgili şikayet şartını ortadan kaldıran ascknun maddesinde düzenlenen askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmünün anayasaya aykırı olup olmadığının tartışılması gerekmektedir i̇lgili yasa kuralları sayılı askeri ceza kanununun maddesi askeri suçların takibi şikâyete bağlı değildir sayılı askeri ceza kanununun ıncı maddesisilahları ve cephanesi hakkında dikkatsizlik ve nizamlara ve emirlere talimatlara riayetsizlik dolayısıyla başkasının yaralanmasına veya ölmesine sebep olanlar hakkında türk ceza kanununun ve uncu maddelerine göre ceza verilir sayılı türk ceza kanununun inci maddesi taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır fiil birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıresas sayısı karar sayısı sayılı türk ceza kanununun uncu maddesi taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır taksirle yaralama fiili mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına vücudunda kemik kırılmasına konuşmasında sürekli zorluğa yüzünde sabit ize yaşamını tehlikeye sokan bir duruma gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa birinci fıkraya göre belirlenen ceza yarısı oranında artırılır taksirle yaralama fiili mağdurun i̇yileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına yüzünün sürekli değişikliğine gebe bir kadının çocuğunun düşmesine neden olmuşsa birinci fıkraya göre belirlenen ceza bir kat artırılır fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur değişik fıkra sk md taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır ancak birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz i̇lgili anayasa kuralları anayasasının nci maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasasının uncu maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittiresas sayısı karar sayısı dava konusu silahı hakkında dikkatsizlik ve nizamlara ve emirle riayetsizlik sonucunda taksirle bir kişinin vücutta kemik kırılmasına yol açacak şekilde yaralanmasına sebebiyet vermek suçunun unsurları sayılı ascknun ncı maddesinde doğrudan düzenlenmeyip tckda yer alan taksirle yaralama ve taksirle öldürme hükümlerine atıf yapılmak suretiyle düzenlenmiştir asckda doğrudan düzenlenmeyip atıf suretiyle tckya yollamada bulunan suçlar öğreti ve uygulamada askeri yargıtayın yerleşik içtihatlarında sırf askeri suç olarak kabul edilmese bile askeri suç olarak kabul edilmekte ve bu suçlar hakkında da ascknun genel hükümleri uygulanmaktadır bu doğrultuda tckda düzenlenen taksirle yaralama suçunun soruşturması ve kovuşturması şikayet şartına bağlanmış ise de sanık hakkında açılan dava ascknun ıncı maddesi kapsamında olduğundan ve atıf suretiyle de olsa asckda düzenlenen suçların yine ascknun maddesi uyarınca şikayete bağlı olmaması nedeniyle sanık hakkında tcknun taksirle yaralamaya ilişkin hükümleri uygulanırken şikayet şartı aranmamakta ve mağdur şikayetinden vazgeçse bile soruşturma ve kovuşturmaya devam zorunluluğu bulunmaktadır yukarıda yer verilen tck madde hükmüyle taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlanmıştır bu kapsamda taksirle yaralama suçunda mağdurun şikâyeti söz konusu değilse bu suç hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması söz konusu olmamakta şikâyet kovuşturma esnasında geri alınmışsa da düşme kararı verilmektedir ancak yargılama konusu somut olayda sanık hakkında tcknun taksirle yaralamaya ilişkin hükümleri ascknun ıncı maddesi yollamasıyla uygulanacağından öğretide ve uygulamada da ascknun yapmış olduğu atıf nedeniyle atıf yapılan kanunlarda yer alan suçların da askeri suç sayılması ve ascknun maddesinde düzenlenen askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmü gereğince de şikayete bağlı olmaksızın soruşturulması ve kovuşturulması yapıldığından şikayet yokluğu söz konusu olsa bile kovuşturmaya devam edilmektedir nitekim yargılama konusu somut olayda da mağdur sanıktan şikâyetçi değildir fakat buna rağmen ascknun maddesindeki düzenleme gereğince sanık hakkında düşme kararı verilememekte ve bu nedenle de yargılamaya devam edilmektedir sanık sorgusunda ve askeri savcının da mütalaasında belirtildiği üzere sanık hakkında tcknun taksirle yaralamaya ilişkin hükümleri ascknun ıncı maddesi yollamasıyla uygulandığından ve ascknun maddesinde düzenlenen askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmü gereğince şikayet aranmamakta soruşturma ve kovuşturmaya bu nedenle devam edilmekte ve bunun sonucunda da asker kişi olan sanık aleyhine bir eşitsizlik söz konusu olmaktadır bu sebeple söz konusu bu hüküm anayasasının nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü ile düzenlenen hukuk devleti ilkesine ve yine anayasasının uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir şeklinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle ascknun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmünün anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olduğu değerlendirildiğinden iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar vermek gerekmiştiresas sayısı karar sayısı iv sonuç ve karar sanığın ve askeri savcılığın öne sürdüğü ascknun maddesinde düzenlenen askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmünün anayasanın ve uncu maddelerine aykırılık iddiaları askeri mahkememizce ciddi görüldüğünden ascknun maddesindeki askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir hükmünün iptali için anayasanın nci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesi başkanlığına sunulmak üzere tüm dava dosyasının onaylı bir suretinin anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderilmesine anayasa mahkemesince bu konuda verilecek kararın beklenilmesine bu nedenlerle duruşmanın aralik günü saat bırakılmasına karar verildi
1,577
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koruyucunun uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir sosyal hukuk devleti de insan haklarına dayanan kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanları koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gerekli önlemleri alan sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir sosyal hukuk devletinin somut göstergelerinden biri sosyal güvenlik hakkıdır niteliği itibarı ile ekonomik ve sosyal bir hak olarak sosyal güvenlik hakkı devlete bu hakkı hayata geçirmek için gereken tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak gibi bir yükümlülük yükler sosyal güvenlik hakkı pozitif statü hakları arasında yer alır ve bu anlamda insanlar için bir hak devletler için ise bir ödev bir yükümlülüktür pozitif statü hakları bireylere devletten olumlu bir davranış bir hizmet bir yardım isteme imkanını tanıyan haklardır şu halde devlet toplumda yaşayan bireylere ekonomik destek sağlamak toplumu genel olarak risk kabul edilen iş kazası hastalık yaşlılık maluliyet işsizlik gibi olaylara ve olgulara karşı korumak ve toplumda yaşayan herkesin kişiliğinin gelişmesini sağlamak için kanuni düzenlemeleri yapmak ve herkesin sosyal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür anayasa mahkemesi sosyal güvenlik hakkı ile sosyal hukuk devleti arasındaki ilişkiyi kararlarında sık sık vurgulamaktadır bireylere gelecekte karşılaşacakları sosyal riskler karşısında yoksulluğa düşmemeleri için asgari ölçüde bir yaşam düzeyi sağlamakla yükümlüdür sosyal güvenlik sosyal riskler işsizlik gibi karşısında asgari yaşam düzeyinin sağlanmasını amaçlar rg sosyal güvenlik bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmektir rg sayılı yasa ile getirilen ikinci eczacı çalıştırma yükümlülüğü bu anlamda devletin sosyal güvenliği sağlayacak tedbirlerinden değil bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır devlet çalışma alanını düzenlerken zorlayıcı değil teşvik edici olmalıdır eczacılara istihdam oluşturmak için sadece belli bir ciroyu aşan eczacılara ikinci eczacı çalıştırılması zorunluluğu getirilmesi tedbir değil zorlamadır bir kısım bireylere gelecekte karşılaşacakları sosyal riskler karşısında yoksulluğa düşmemeleri için asgari ölçüde bir yaşam düzeyi sağlamaya çalışırken diğer bir kesimin bunun yükünü çekmek zorunda bırakılması devletin sosyal güvenlik yükümlülüğünü yerine getirdiği anlamına gelmez serbest eczanelerde reçeteesas sayısı karar sayısı sayısı veveya ciro gibi kriterlere göre belirlenen sayıda ikinci eczacı çalıştırılması zorunluluğu kişinin istemediği birisiyle çalışmak zorunda bırakılarak maaş ödeme yükümlülüğü anayasanın maddesine anayasanın maddesiyle devlete verilen sosyal riskler işsizlik gibi karşısında asgari yaşam düzeyinin sağlanması ödevinin bir kısım eczacılara yüklenmesi anayasanın maddesine aykırıdır beri taraftan olayın tersinden bakıldığında da bir önceki yılın ciro verilerine göre ikinci eczacıyı çalıştırmak zorunda olan serbest eczacıların da yılki cirosunun düşmesi halinde çalışmaya başlamış ikinci eczacının bir sonraki sene işten çıkarılmaları söz konusu olacaktır i̇ptali istenen yönetmeliğin maddesi hükmüne göre yılına ait cirosu üç milyon tl olan bir serbest eczacı ikinci bir eczacıyı çalıştırmak zorunda olup otuz gün içinde işe başlatmak ve i̇l sağlık müdürlüğüne bildirmek zorundadır şayet eczacı bundan imtina ederse ruhsatının otuz gün süreyle askıya alınacağı hatta verilen otuz günlük süre sonunda da ikinci eczacıyı işe başlatmazsa sonunda ruhsatının süresiz askıya alınacağını bilen ve iş yerinin kapanmasını istemeyen serbest eczacı ikinci bir eczacıyı işe başlatmak zorunda kalacak prosedüre uyarak durumun bilgisini verecek ve yönetmelikte öngörülen ücretten aşağı olmamak üzere ikinci eczacıyı çalıştırmaya başlayacaktır yılına gelindiğinde serbest eczacının cirosunun farklı değişkenler nedeniyle kurumun güncellediği ciro miktarından aşağı düştüğünü varsaydığımızda da yılında artık serbest eczacının kanunla öngörülmüş olan ikinci eczacı çalıştırmak zorunluluğu ortadan kalkmış olacaktır bu durumda ikinci eczacı olarak işe başlamış ve hayatını bu işe göre kurgulamış eczacının işten çıkarılması karşısında tekrar iş arama tekrar düzen kurma sıkıntıları baş gösterecektir bu durumda da ikinci eczacının sosyal güvenlik hakkının hayata geçirildiğinden ve iş güvenliği hakkından bahsedilemeyecektir ayrıca bu durum hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasa düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık oluşturacaktır bir başka husus da sayılı kanunun hem genel gerekçesinde hem de madde gerekçesinde ülkemizde eczane sayısının fazla eczacı sayısının yetersiz olduğu vurgulanmakta ancak eczacı istihdamının arttırılmasından bahsedilmektedir eczacı sayısı ülkemizde yetersiz ise eczacıların istihdamının arttırılması maksadı ile ikinci eczacı olarak çalıştırılmak istenilmeleri kanunun gerekçesinde kendi içinde çelişmektedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçla belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış maddesi ile anayasa metni içinde olduğu açıklanan başlangıç bölümünde ise kuvvetler ayrımı ilkesine yer verilmiştir bu ilke gereği yasama yürütme ve yargı bu yetkileri kullanacak organlar olarak belirlenmiş anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisince kullanılacağı ve devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır bu kural karşısında anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemeyeceği açıktıresas sayısı karar sayısı yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekmektedir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırları çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren bir kuralın anayasanın maddesine aykırı düşeceğinde kuşku bulunmamaktadır yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmeyeceği gibi yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi de maddenin bu şekilde değerlendirilmesini ve uygulamaya geçirilmesini gerektirir sayılı kanununun maddesinin fıkrasında yer alan düzenlemeye bakıldığında ise yardımcı eczacı ve ikinci eczacı çalıştırılmasına yönelik usul ve esasları belirleme bu konuda düzenleme yapma yetkisinin bütünüyle yürütme organına bırakıldığı görülmüştür yasama organı tarafından çerçevesi çizilmeden ilk defa uygulamaya konulacak belirsiz ve geniş bir alanı düzenleme yetkisinin yürütme organına bırakılması anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gibi yasama yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin anayasanın maddesine ve sonuçta anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır iii çalışma hakkı sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyeti temel hak ve özgürlükler arasında sayıldığından anayasanın maddesi uyarınca bu hakların kullanımına getirilen sınırlamaların her türlü keyfilikten uzak objektif ve ölçülü olması özel sektör tarafından sunulan bu hizmetlerin sunumuna getirilen kısıtlamalarla güdülen kamu yararı ile kişisel hak ve menfaatler arasında adil bir denge gözetilmesi getirilen kural ve kısıtlamaların hakkın özünü zedelemeyecek yani çalışma hakkı sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyetini güçleştirmeyecek halihazırda çalışan kişilerin kazanılmış haklarını kullanmalarını engellemeyecek düzeyde olması gerekmektedir i̇kinci eczacı ve yardımcı eczacıyı çalıştırmak zorunda olan serbest eczaneler için söz konusu yasal düzenleme ile anayasa ile teminat altına alınmış çalışma ve sözleşme hürriyeti çiğnenmiş olmaktadır şöyle ki kanun gereği serbest eczane açmak isteyen yeni mezun olmuş bir eczacının en az bir yıl hizmet sözleşmesine bağlı olarak mesul müdür eczacı ile birlikte yardımcı eczacı olarak çalışmak zorunluluğu olduğu kadar kendisine müracaat edilen ya da bölge eczacı odası tarafından kurumca belirlenen limitin üzerinde olan eczaneler arasından seçilen serbest eczacının da yardımcı eczacıyı çalıştırmak zorunluluğu bulunmaktadır aynı şekilde kriteri tutan serbest eczacı da ikinci eczacıyı çalıştırmak zorundadır bu durumda yardımcı eczacı ve ikinci eczacı için çalışma hakkı onları çalıştıracak serbest eczacılar için sözleşme hürriyetini ortadan kaldırmaktadır nitekim ikinci eczacıyı ve bölge eczacı odasının yerleştirme yaptığı yardımcı eczacıyı çalıştırmak zorunda olan serbest eczacıya sözleşme yapıp yapmama süresini belirleme serbestisi ve sözleşmenin tarafını seçme hakkı tanınmamaktadır en az bir yıl müddetle aynı mekanda ve kesintisiz birlikte çalışacağı insanı seçmeden süresini belirlemeden sözleşme yapmak zorunda bırakılmaktadırlar bu sebeple söz konusu yasal düzenleme çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırı olup çalışma hürriyetine getirilen bu sınırlama hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte olup kamu yararı ile kişisel hak ve menfaatler arasında adil bir denge oluşturmadığından ölçülülük ilkesine de aykırıdıresas sayısı karar sayısı yardımcı eczacılık kavramının getirildiği sayılı kanunun gerekçesinde gerek hizmet sunumu gerekse eczacı istihdamını artırmak ve yeni mezun eczacıların eczane açmadan önce eczane hakkında bilgi ve mesleki deneyim edinmelerini sağlamak amacı ile yardımcı eczacı çalıştırılması düzenlemesi getirildiği ifade edilmiştir sözleşme hürriyeti en geniş anlamda temel yasalardan olan türk borçlar kanununda düzenlenmiştir kanunun maddesinde taraflar bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler hükmüne yer verilmiştir kişilerin emredici kurallara ahlaka kamu düzenine kişilik haklarına aykırı olmadıkça her konuda sözleşme yapıp yapmamakta karar verme serbestisi olarak ifade edilen ve borçlar hukukuna hakim olan sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla kişinin dilediği kişiyle istediği içerik ve şekilde sözleşme yapabileceği tartışmasızdır anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanabilir anayasanın temel insan hak ve hürriyetlerinden olan çalışma hürriyetinin yasa ile sınırlanması sırasında da kamusal gereklilikler ile temel insan hak ve özgürlükleri yönünden ölçülülük ilkesi gözetilerek düzenleme yapılması esastır sözleşme özgürlüğü ilkesini sınırlandıran durumlardan birisi kanunla bazı hallerde işverene sözleşme yapma zorunluluğunun getirilmesidir sayılı i̇ş kanunu özel ve devlete ait belli koşulları taşıyan işyerlerinde belirtilen oranlarda engelli ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü getirmektedir kanunla getirilen yükümlülüğün engelli ve eski hükümlü olmalarından dolayı çalışma hayatında dezavantajlı konumda olan kişilerin çalışma hayatına kazandırılarak insan onuruna yaraşır hayat sürmelerini amaçladığından anayasanın maddesindeki sosyal devlet ilkesinin bir sonucu olduğu söylenebilir ancak sadece istihdamın arttırılması saikiyle reçete veveya kriteri tutan serbest eczacının asgari ücretin üç katından aşağı olmamak üzere ücret ödemek zorunda bırakılarak ikinci eczacı çalıştırılmasının korunmaya üstün bir kamu yararı olduğu söylenemez aynı şekilde yardımcı eczacı ve ikinci eczacı için ödenecek ücretin alt sınırının belirlenmesi de sözleşme serbestisine aykırıdır bu sebeple sayılı kanunun iptali istenen hükümleri anayasanın maddesindeki çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görmesi durumunda bu kanaatini içeren gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı kanunun maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine sayılı kanunun maddesinin ve fıkraları yönünden oyçokluğu anılan maddenin fıkrası yönünden oybirliğiyle tarihinde karar verildi
1,670
esas sayısı karar sayısı i̇ptal davalari i̇le i̇ti̇raz başvurusunun gerekçeleri̇ esas sayılı i̇ptal davasının gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyle getirilen kurala göre türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlarından hapis cezasına mahkûm olanlar muhasebecilik mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleğini icra edemeyeceklerdir bu kural ile doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak üzere öngörülen asli cezaların yanında bu cezaya ek olarak hak yoksunluğu muhasebecilik mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleğini icra edememe getirilmektedir yasa koyucunun asli ceza getirme yanında bu cezaya bağlı olarak kimi kısıtlılıklar öngörüp öngörmeme konularında da anayasal ilkeler çerçevesinde takdir hakkına sahip olduğu kuşkusuzdur muhasebecilik mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleği için getirilen söz konusu hak yoksunluğu anayasal ilkelerle bağdaşmamaktadır şöyle ki i̇ptali i̇stenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar i̇baresinin anayasaya aykırılığı milli savunmaya karşı suçlar sayılı türk ceza kanununun altıncı bölümünde ila inci maddelerinde düzenlenmiştir söz konusu maddelerin belirlediği bütün suçlardan hapis cezasına mahkûm olmak hekimlik mesleğinin icrası için bir hak yoksunluğu nedeni teşkil etmektedir bu cümleden olmak üzere tcknun üncü maddesinde düzenlenen ve altı aydan üç yıla kadar hapis cezasını gerektiren sulh zamanında seferberlikle ilgili görevlerini ihmal etme veya geciktirme suçundan diğer bir anlatımla taksirli suçtan mahkûm olan muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir artık bir daha mesleğini icra edemeyecektir çünkü iptali istenen tümceyi içeren fıkrada türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile denilerek taksirli suçtan mahkûmiyet halinde meslek ve sanatın icrası belli bir süre ile üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere sınırlayan anılan madde hükmünün uygulanması olanağı da ortadan kaldırılmıştır suçlar kural olarak ancak kasten işlenebilir kast suçu suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir taksir sayılı türk ceza kanunununesas sayısı karar sayısı nci maddesinde dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun yasal tanımında belirtilen sonuç öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmıştır genel kural olarak bütün meslek grupları gibi muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin de meslek uygulamaları sırasında meydana getirdikleri hukuka aykırı sonuç ve zararlardan kaynaklanan hukuki ve cezai sorumlulukları ve cezai sorumluluklarına bağlı hak yoksunlukları vardır nitekim sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının değişiklikten önceki bendine göre vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymiş bulunmamak meslek mensubu olmanın genel şarları arasında gösterilmiştir yine bu hükümde ciddi ve kasıtlı suçlardan mahkûm olanlar için meslek mensubu olamama hak yoksunluğu öngörülmüştür ancak taksirli suçlar söz konusu hak yoksunluğunun dışında bırakılmıştır i̇ptali istenen düzenlemeyle taksirli ve de mesleğiyle hiç ilgisi bulunmayan bir suçtan mahkûm olan bir kişinin muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir mesleğini icra etmekten süresiz yoksun bırakılması sonucunu öngören iptali istenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar ibaresinin anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan ve anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal devlet niteliği ile devletin temel amaç ve görevlerini belirleyen inci maddesindeki kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma kuralı ile çalışma hakkı ve ödevi başlığı altındaki uncu maddenin ikinci fıkrasında vurgulanan devlet çalışanları korumak için gerekli tedbirleri alır inci maddesindeki kamu hizmetine alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayrımın gözetilemeyeceği biçimindeki uyulması zorunlu hükümlerle ve üncü maddesindeki ölçülülük ilkesi ile bağdaştırması olası görülmemektedir anayasanın nci ve inci maddelerinde belirtilen hukuk devleti ilkesine göre işlem ve eylemlerin hukuka uygun olması hukukun üstünlüğü ilkesinin içtenlikle benimsenmesi yasakoyucunun çalışmalarında kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla bağlı tutması insan haklarına saygı göstermesi ve bu hakları korumaya adil ve hukuk düzeni kurarak bunu geliştirmeyi zorunlu sayması gerekir yasaların üstünde yasakoyucunun da uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanını olumsuz etkiler i̇nsanın doğuştan sahip olduğu onurlu bir hayat sürdürme maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını refah huzur ve mutluluğunu sağlamak sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak sosyal hukuk devletinin temel amacı ve görevidir i̇ptali istenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar ibaresi hukuk devletinin bir gereği olan cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine uygun düşmemekte ve bu yönüyle de anayasaya aykırı bir nitelik taşımaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlarındanesas sayısı karar sayısı kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir yasakoyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukuku alanında olduğu gibi idari para cezalarına ilişkin düzenlemelerde de kuralların önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü adil ve orantılı olması gerekir denilmiş ve yine yüksek mahkemenin tarih ve k sayılı kararında da kimseye hak ettiğinden fazla ceza verilemez cezaların ağırlık derecesi kanun koyucunun takdirinde ise de takdir korunan hukuksal değeri ihlal derecesine göre olmalıdır aynı konuda ki düzenleme ihlal derecelerine göre yaptırım ve ceza yönünden adaletli mantıklı hakkaniyete uygun olmalıdır görüşüne yer verilmiştir anayasanın uncu maddesinde öngörülen çalışma hakkı bir temel hak ve özgürlük olarak anayasal güvenceye bağlıdır devlet çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı desteklemekle yükümlüdür sözü edilen maddenin gerekçesinde çalışmanın hak ve ödev olması sadece ulusal planda devletin çalışmak isteyenlere iş temin etmek için gereken tedbirleri alacağını ve çalışanların da ancak çalışmak suretiyle gelir temin edeceklerini ifade etmekle kalmaz ferdi planda da çalışmanın bir hak ve ödev olarak telakki edilmesini gerektirir denilmiştir diğer taraftan anayasanın üncü maddesinde öngörülen ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkeleri iptali istenen kural bakımından da geçerlidir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sınırlamaların da temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle uyum içinde bulunması zorunludur denilmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine koşut olarak çoğu zaman ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkelerini bir arada kullanmakta ve meşru bir nedene dayansa bile yasal sınırlamanın demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliği taşımasını aramaktadır bu ilkeler bizim anayasamızda temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel bir koruma maddesi olan üncü madde içinde yer aldığına göre ai̇hmnin bu yaklaşımının temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı tüm yasal düzenlemelerde gözönünde tutulması insan hakları kavramının evrensel niteliğine de uygun düşer diğer taraftan kısıtlama ile yürütülen hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması gerekmektedir sulh zamanında seferberlikle ilgili görevlerini ihmal etme veya geciktirme suçundan mahkûm olan bir meslek mensubunun muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir bu mahkûmiyetinin yürüteceği hizmetini ne şekilde etkileyeceği konusunda günün koşullarına uygun bir neden sonuç bağı kurulamayacağı çok açıktır bu nedenle böyle bir yasaklamanın temel hakkın özüne dokunulamayacağını öngören anayasanın üncü maddesine de uyarlık göstermeyeceği de açıktıresas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı yasayla katılmış olduğumuz avrupa sosyal şartının başlangıç kısmında sosyal haklardan yararlanmanın ırk renk cinsiyet ayrımı yapılmaksızın güvence altına alınması gereği belirtilmekte bölümün üncü maddesi herkes sosyal refah hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir hükmünü içermekte ve bölüm inci madde de çalışma hakkının etkin kullanımını sağlamak üzere taraf devletlerin işçinin serbestçe girdiği bir meslekte hayatını kazanma ücretsiz iş bulma hizmetlerini sağlamayı ve uygun mesleğe yöneltmeyi taahhüt ettiklerini açıklamaktadır anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir denildikten sonra bunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği bildirilmiştir anayasadaki bu düzenleme kurallar hiyerarşisinde andlaşmaların ulusal yasalardan daha üstün olduğu görüşüne dayanak oluşturmuştur anayasaya aykırılığı ileri sürülemediği için uluslararası andlaşmalar ulusal yasaların üstünde ve anayasal normlara yakın konumda görülmüştür bu düşünce uluslararası andlaşmalardan doğan yükümlülüklere de anayasal bir üstünlük tanındığının öne sürülmesine yol açmış ve bu üstünlük ahde vefa ilkesinin bir gereği olarak tanımlanmıştır diğer yandan anayasanın ıncı maddesinde yapılan son değişiklikte temel hak ve özgürlüklere ilişkin andlaşmalarla kanunların aynı konuda yaptığı düzenlemelerde çatışma olması halinde andlaşma hükümlerinin uygulanacağı yolundadır i̇ptali istenen tümcedeki söz konusu ibare çalışma hakkının etkin kullanımını sağlama görevini veren avrupa sosyal şartı ile bağdaştırılması mümkün bulunmayan bir düzenleme olduğundan anayasanın ıncı maddesine de aykırı düşmektedir yine iptali istenen bu kuralın anayasanın uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine de ters düştüğünü söylemek gerekir anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi anayasanın uncu maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz bu bağlamda mesleklerini icra etme yönünden muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin esnaf ve sanatkârlar ile aynı hukuki durumda oldukları yadsınamaz sayılı kanunun üncü maddesi ile temel ceza kanunlarına uyum amacıyla sayılı esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının ve bentleri birleştirilerek bendi olarak düzenlenmiş olup bu bent hükmünde esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarına genel başkan başkan ve yönetim denetim disiplin kurullarına üye olarak seçilebilmeleri için taksirle işlenen milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından dolayı hüküm giymemiş olmak şartı aranmamış diğer bir anlatımla söz konusu suçlardan hak yoksunluğu getirilmemiştir i̇ptali istenen tümceye göre seferberlikle ilgili görevlerini ihmal etme veya geciktirme suçundan diğer bir anlatımla taksirli suçtan mahkûm olan bir muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir meslek mensubu olamayacak ve dolayısıyla oda ve birlik organlarına da seçilemeyecektir açıklanan bu durum temel ceza kanunlarına uyum amacıyla sayılı yasanın üncü maddesiyle sayılı kimyagerlik ve kimya mühendisliği hakkında kanunun nciesas sayısı karar sayısı maddesinde inci maddesiyle sayılı ziraat yüksek mühendisliği hakkında kanunun üncü maddesinde yapılan değişiklikler dolayısıyla kimyagerler ve kimya mühendisleri ile ziraat mühendisleri için iptali istenen kuralın öngördüğü şekilde bir mahkûmiyet nedeniyle bu mesleklerin icrasını yasaklayan hak yoksunluğu getirilmemiştir böyle bir durum ise temel ceza kanunlarına uyum amacıyla yapılan bir düzenlemede söz konusu mesleklerin yürüttüğü hizmet ile iptali istenen kuralın öngördüğü bir mahkûmiyetten dolayı hak yoksunluğu getirilmesi arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulamadığının açık bir göstergesi olduğu gibi muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler için aynı nedenle getirilen hak yoksunluğunun kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılığının da bir kanıtıdır açıklanan nedenlerle iptali istenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar ibaresi anayasanın nci inci uncu inci üncü uncu ve ıncı maddelerine aykırıdır i̇ptali i̇stenen tümcedeki devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk i̇baresinin anayasaya aykırılığı devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk sayılı türk ceza kanununun yedinci bölümünde ila uncu maddelerinde düzenlenmiştir söz konusu maddelerin belirlediği bütün suçlardan hapis cezasına mahkûm olmak hekimlik mesleğinin icrası için bir hak yoksunluğu nedeni teşkil etmektedir bu cümleden olmak üzere tcknun devlet sırlarından yararlanma devlet hizmetlerinde sadakatsizlik başlığını taşıyan üncü maddesinin numaralı fıkrasında bu maddede tanımlanan suçların işleneceğini haber alıp da bunları zamanında yetkililere ihbar etmeyenlere suç teşebbüs derecesinde kalmış olsa bile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir tcknun yasaklanan bilgileri açıklama başlıklı ncı maddesinin numaralı fıkrasında fiil failin taksiri sonucu meydana gelmiş ise birinci fıkrada yazılı olan hâlde faile altı aydan iki yıla ikinci fıkrada yazılı hâlde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir tcknun taksir sonucu casusluk fiillerinin işlenmesi başlıklı inci maddesinde bu bölümde tanımlanan suçların işlenmesi ilgili kişilerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmaları sonucu mümkün olmuş veya kolaylaşmış ise taksirle davranan faile altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir hükümlerine yer verilmiştir bu hükümlerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir türk ceza kanununun devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları başlıklı yedinci bölümünün yukarıda değinilen maddelerinde belirtilen suçları taksirle işleyen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak suçun işlenmesini mümkün kılan veya kolaylaştıran bir bu fiilinden dolayı altı ay hapse mahkûm olduğu takdirde bir daha mesleklerini icra edemeyeceklerdir i̇ptali istenen tümcedeki devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk ibaresi de yukarıda ve başlığı altında belirttiğimiz nedenlerle anayasanın nci inci uncu üncü uncu ve ıncı maddelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanununun nci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesi anayasanın nci inci uncu inci üncü uncu ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun uncu maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun yeminli mali müşavir olmanın özel şartlarını belirleyen uncu maddesinin iptali istenen kural ile yapılan değişiklikten önceki son fıkrasında kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar için sınav şartı aranmayacağı hükme bağlanmıştı i̇ptali istenen kural ile söz konusu kişilerin mali müşavirlik sınavlarına katılmalarını öngören diğer bir anlatımla bu kişilere mali müşavir olabilmek için sınav şartı getiren bir düzenleme yapılmıştır sayılı yasanın genel gerekçesinde vurgulandığı ve bu yasanın nci maddesinde açıkça belirtildiği üzere yeminli mali müşavirlik müessesesi esas itibariyle vergi denetim elemanları tarafından yürütülmekte olan kamusal görevlerin fiili imkânsızlıklar ve idareye kolaylıklar sağlama amacıyla yetki almış meslek mensuplarına devredilmesi amacıyla oluşturulmuştur yeminli mali müşavirlerce yapılan tasdik işlemleri tasdike tabi evrakı kamu idaresinin yetkili memurlarınca vergi denetim elemanları incelenmiş belgeler statüsüne getirmektedir diğer bir ifade ile yeminli mali müşavirlik mesleği esas itibarıyla maliye bakanlığının yetkili personeli tarafından yürütülmesi gereken görevlerin vergi denetimi konusundaki ağır yükü hafifletmek vergi sisteminin yozlaşmasına mani olmak vergicilik işletmecilik sahasında güven ve ahlak unsurunun gelişmesini temin edebilmek ve vergi kanunlarının uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkları en az düzeye indirebilmek amaçlarıyla yetki almış meslek mensupları tarafından da yapılabilmesi için ihdas edilmiştir bunun yanı sıra yeminli mali müşavirlerce yapılan tasdik işlemleri sadece vergi denetim elemanları tarafından aksine bir durum ortaya konulana kadar geçerli kabul edilmekte bu tasdik işlemi vergi denetim elemanlarının yeminli mali müşavirlerce tasdik edilen mali tablo ve beyannameler üzerinde sonradan inceleme yapma yetkilerini hiç bir şekilde bertaraf etmemektedir kısacası vergi inceleme elemanlarının yürüttüğü inceleme işlemleri asıl fonksiyonu teşkil etmekte yeminli mali müşavirler denetim elemanlarının yapacakları işe yardımcı olmak üzere kanunla kendilerine verilmiş olan tali nitelikte bir yetkiyi kullanmaktadır bu itibarla yetkinin asıl sahibi olan ve bu sıfatı devlet tarafından yapılan çok aşamalı sınavlarda başarı göstererek uzun süreli pratik ve teorik eğitime tabi tutularak eğitim dönemi sonunda girilen yazılı ve sözlü bölümlerden oluşan mesleki yeterlilik sınavlarında başarı göstererek kazanan kamu adına vergi mükelleflerini meslek mensuplarını hatta meslek odalarını denetlemek suretiyle mesleki faaliyetlerine bundan sonra da devam eden vergiesas sayısı karar sayısı inceleme elemanlarının tali nitelikli bir yetki kullanma durumunda olan yeminli mali müşavirlerce yapılan işlemleri de yapabilmeleri için sınava tabi tutulmaları işin doğasına aykırılık teşkil edecek denetleyen denetlenen arasındaki hiyerarşik ilişki düzeyinde karışıklığa neden olacaktır ayrıca vergi inceleme elemanlarının bu faaliyetleri yürütebilmek için yeterli bilgi düzeyine sahip olup olmadıklarını türmob tarafından düzenlenen sınavlara girerek ispatlamalarının öngörülmesi ile bu sınavlara girmeyen vergi inceleme elemanlarınca yapılan işlerin ve bunların hukuki sonuçlarının da tartışmalı hale geleceği hususu ayrıca dikkate alınmalıdır diğer taraftan sınav kişilerin yetkinlik derecelerinin tespiti ya da bilgi düzeyinin saptanması için yapılan yoklama imtihan test gibi faaliyetleri ifade eden bir kavramdır dolayısıyla ancak bilgi ve beceri düzeyinin yeterliliği konusunda bir şüphe bulunan kişilerin sınava tabi tutulması uygun bir davranış olacaktır yeterli düzeyde bilgi ve beceriye sahip olduğu devlet tarafından tespit edilerek kamu adına denetim yapma yetkisinin tanındığı kişilerin aynı yetkilerin sınırlı bir bölümünün kullanımını içeren bir mesleğin icrası için de sınava tabi tutulmasının hiçbir haklı nedeni bulunmamaktadır bu çerçevede devletin bir yandan ruhsat almış meslek mensupları tarafından yapılan iş ve işlemleri ya da bunlar tarafından tasdik edilmiş evrakları denetlemek üzere vergi inceleme elemanlarına yetki kullandırırken bir yandan da bu kişilerin bilgi ve beceri düzeylerinin yeterli olup olmadığının kendisi de söz konusu denetim elemanlarının denetimine tabi olan türmob tarafından yapılacak sınavlar ile test edilmesini bir ihtiyaç olarak belirlemesinin kendi içerisinde çelişki doğurduğu açıktır bu kişilerin bilgi ve beceri düzeylerinin bizzat devlet tarafından yapılan mesleki yeterlilik sınavları ile test edildiği ve ancak bu sınavlarda başarılı olunması halinde bu mesleklerin icrasına devam edilebildiği hususu da dikkate alındığında bu çelişki daha da dikkat çekici bir hal almaktadır bu bağlamda yetkinliklerini mesleki yeterlilik sınavlarında başarılı olmak suretiyle ispatlamış kişiler olarak devlet adına yetki kullanan vergi inceleme elemanlarının tekrar bir sınava tabi tutulmasının kabul edilebilir haklı bir nedeninin bulunmadığı yadsınamaz sayılı yasanın genel gerekçesinde uluslararası kabul edilebilirlik konusunda yaşadıkları sorunların aşılması ve meslek mensuplarının kalitesinin ve standartlarının yükseltilmesi amacıyla bu değişikliğin gündeme getirildiği ifade edilmektedir uluslararası kabul edilebilirlik hususu bu konuda kurumsal olarak uygulama birliği ve akreditasyon sağlayan uluslararası muhasebeciler federasyonu ifac ve avrupa birliği ab kurumlarına işaret etmektedir türmob halihazırda ifaca üyedir ve ifac vergi inceleme elemanlarının sertifikasyonunu kabul edilebilirlik açısından bir engel olarak görmemektedir ab düzenlemeleri çerçevesinde de vergi inceleme elemanlarının sertifikasyonunu engelleyici herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır abnin konuyla ilgili direktifinin üncü maddesi ile ilâ uncu maddelerinde yasal denetçi olarak onaylanacak kişilerde aranacak şartlar belirlenmiştir bu koşullar aşağıda belirtilmektedir üye ülkelerin yetkili mercileri sadece iyi şöhrete sahip gerçek kişilere ya da firmalara onay vereceklerdir madde yasal denetçi olarak onaylanacak kişilerin madde üniversiteye ya da eşit düzeyde eğitim veren bir eğitim kurumuna girmiş olmasıesas sayısı karar sayısı daha sonra teorik bir eğitim programını tamamlamış olması konuyla ilgili pratik eğitimi görmüş olması i̇lgili üye ülke tarafından düzenlenen ve resmen tanınan üniversite final ya da eşdeğer düzeyde bir mesleki yeterlilik sınavını vermiş olması gerekir mesleki yeterlilik sınavı adayın yasal denetim alanındaki konulara ilişkin teorik bilgi düzeyinin yeterliliğini ve adayın bu bilgileri başarıyla pratiğe uygulayabildiğinin kanıtı anlamına gelmektedir söz konusu yeterlilik sınavının en azından bir bölümünün yazılı olarak yapılması gerekir madde teorik bilgi sınavının öncelikle direktifin inci maddesinde yazılı konuları kapsaması gerekmektedir üye ülkeler inci maddede belirtilen sayılan konuların biri ya da birkaçı için üniversite seviyesinde ya da buna eşdeğerde bir sınavda başarılı olan ya da ilgili konu ya da konularda üniversite seviyesinde bir diploma ya da buna eşdeğerde bir dereceye sahip bulunan bir adayı ilgili sınav ya da diploma kapsamında yer alan konularla ilgili teorik bilgi sınavına girmekten muaf tutabilecektir madde aynı şekilde üye ülkeler inci maddede sayılan konuların birinden ya da birkaçından üniversite seviyesinde bir diploma ya da buna eşdeğerde bir dereceye sahip olan bir adayı bu sınav ya da diploma ile ilgili alanlarda pratik eğitime sahip olduğunu da kanıtlaması durumunda pratik becerilere ilişkin sınavdan da muaf tutabilecektir madde bunların yanı sıra yasal denetçi olarak onaylanacak kişilerin sahip olduğu teorik bilgileri pratiğe uygulamadaki becerilerini geliştirmek üzere ilgili konuları kapsayan asgari üç yıl süreyi kapsayan bir pratik eğitim sürecini de tamamlaması gerekmektedir madde bu bağlamda yürütmekte oldukları meslekleri dolayısıyla gerek sınav gerekse pratik eğitim ve çalışma koşullarını yerine getirmiş olduğu tartışmasız olan vergi inceleme elemanlarının serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik sınavlarından muaf tutulması eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmeyecek aksine bu durumun eşitlik ilkesinin bir gereği olarak kabul edilmesi gerekecektir nitekim abnin yukarıda bahsedilen direktifinin uncu maddesi de bu ilkeyi gözetmek suretiyle belli durumlarda olan kişiler için bu koşullar açısından muafiyetler getirilebileceğini ortaya koymuştur anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarih ve k kanun koyucunun adaletsiz hakkaniyete aykırı iptali istenen düzenlemesi anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı diğer taraftan sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlardan yıllık süreyi tamamlamamış olanların yeminli mali müşavir unvanını almaya hak kazanabilmeleri için maliye bakanlığınca yapılacak özel yeminli mali müşavirlik sınavında başarılı olmaları şartını getiren iptali istenen kural aşağıda numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle hukuk güvenliği ilkesi ile de bağdaşmamakta ve bu nedenle de anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci ve uncu maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf yukarıda açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun uncu maddesinin son fıkrası anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun ncı maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanununun ncı maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istenen ikinci fıkrasındaki kural ile türkiye serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler odaları birliği tarafından yapılacak yeminli mali müşavirlik sınavının adil tarafsız ve mevzuatına uygun bir şekilde yapılması için gerekli tedbirleri almaya maliye bakanlığı yetkili kılınmıştır yapılan bu düzenlemede sınavın adil ve tarafsız yapılmasını sağlayacak tedbirler konusunda bir belirleme yapılmamış söz konusu tedbirlerin çerçevesi ve sınırları gösterilmemiştir kanun koyucu maliye bakanlığına yetki verirken bunun sınırlarını ve çerçevesini de kanunla belirlemelidir kanunun emrine dayanılarak yürütme organınca alınacak tedbirler umuma şamil objektif nitelik taşımalı ve idareye keyfi uygulamalara sebep olmayacak çok geniş takdir yetkisi verilmemelidir bu yetkilendirme yetkinin sınırları çok geniş olduğu için anayasanın nci maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine aykırıdır kaldı ki böyle bir yetkilendirme verilen yetki keyfi uygulamalara yol açacak kadar geniş ve belirsiz olduğu için hukuk güvenliğini sarsacak ve anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesiyle çelişecektir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf esas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanununun ncı maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanununun nci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen sayılı kanunun nci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde üst üste iki seçim döneminde iki defa birlik yönetim kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe yönetim kurulu üyeliğine seçilemezler denilmiştir bu kuralda üst üste iki seçim döneminde iki defa birlik yönetim kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar için getirilen birlik yönetim kurulu üyeliğine seçilememe kısıtlamasının geçmiş dönemlerde yapılan görevleri içermediği belirtilmediğinden söz konusu kısıtlamanın iptalin istenen bu kuralın yürürlüğünden önceki dönemleri de içerdiği diğer bir anlatımla halen birlik yönetim kurulu başkanlığını yürüteni de kapsadığı ve dolayısıyla başkanlık görevini sürdürmekte olan yönünden gelecek için öngöremediği bir engelleme getirdiği kuşkusuzdur kişilerin seçilerek koşulları kanunla belirlenmiş bir göreve getirildikten sonra geriye dönük düzenlemelerle haklarının hukuki istikrar ve güvenlik gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz ve anayasanın nci maddesine aykırı düşer nitekim anayasa mahkemesinin sayılı esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının başkanlık ve genel başkanlık görevini üst üste iki dönem yapanlar bir seçim dönemi geçmedikçe tekrar başkan seçilemezler tümcesinin iptaline ilişkin tarih ve k sayılı kararında aynen şöyle denilmiştir anayasanın inci maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunla gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu belirtilmiştir bu düzenleme uyarınca esnaf ve sanatkârların oda birlik ve federasyonlarında başkanlık ile konfederasyonlarında genel başkanlık yapacakların seçim usullerinin bu bağlamda niteliklerinin yasayla belirleneceği açıktır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmektedir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasalarınesas sayısı karar sayısı anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür hukuk güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda yasaların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesi de hukukun üstünlüğünü temel alan hukuk devletinin vazgeçilmez koşulları arasında yer almaktadır bu nedenle hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar bazı durumlarda adaletin sağlanması temel hakların korunması gibi nedenlerden kaynaklanan zorunluluklar dışında yasaların geçmişe yürümesi söz konusu değildir dava konusu kuralla üst üste iki dönem başkanlık ve genel başkanlık yapanların bir seçim dönemi geçmedikçe tekrar başkan seçilemeyecek
4,156
esas sayısı karar sayısı mahkemenin anayasaya aykırılık görüşüne ilişkin gerekçesi sayılı türk medenî kanununun nesebi sahih olmayan çocuk veya fürua onu tanıyan ya da babalığına hükmedilen babasından nesebi sahih çocuklarla içtima etme halinde nesebi sahih çocuk veya ferie isabet eden miras payının yarısını alacağını hüküm altına alan maddesinin ikinci bendi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerinde yazılı temel hak ve eşitlik ilkelerine aykırıdır medenî kanunun inci babında yazılı hükümler evlilik dışı çocukların hukukî durumlarına ilişkin olup ana bakımından nesebi sahih çocuklarla miras ve diğer konularda ayırım yapılmamıştır miras hakkı kişinin doğal ve temel haklarındandır bu hak ancak kanunun belirttiği sebeplerle sonradan düşürülebilir ana ve babanın meşru olmayan birleşmelerinde herhangi bir rolü veya kusuru bulunmayan bu tür çocuklara daha az miras verilmesi kişinin topluma ve ailesine girmeden temel haklardan olan miras hakkının önceden kısıtlanması demek olur medenî kanunun maddesinin meşru olmayan birleşmeleri önlemek ahlâkın bozulmamasını sağlamak amacı ile sevkedilmiş olduğu açıktır ancak kişinin temel hakkının özüne genel ahlâk kamu düzeni vs sebepler ile dahi olsa dokunulamıyacağı anayasanın maddesinin ikinci bendinde belirtilmiştir herkesin hiç bir ayırım yapılmadan kanun önünde eşit olduğu hiç bîr kimseye veya zümreye imtiyaz tanınamıyacağı anayasanın maddesinde açıklanmıştır ne suretle olursa olsun dünyaya gelen kişinin kanun hükmü ile peşinen hakkını almak veya azaltmak bu kişiyi nesebi sahih çocuklar yanında adetâ yarım adam gözü ile bakıp ona iki yerine bir miras vermek eşitlikle bağdaşamaz kaldı ki onun dünyaya gelmesine sebep olan erkek hukuken babası diğer çocukları da kardeşi olarak bilinip nüfusa kayıtlanmaktadır bu hüküm bir bakıma ceza niteliğindedir ceza suç işleyene verilir meşru olmayan birleşmelerde çocuk bu eylemin ortağı değil ürünüdür cezanın ona değil ana babaya verilmesi hukuka uygundur bunun zıddını düşünmek insan hak ve duyguları ile telif edilemez bu boşluğu gidermek için olsa gerek ki kanun koyucu tarafından af niteliğinde sık sık evlilik dışı çocukların nesebi sahih olarak nüfusa yazılmalarını sağlayan kanunlar çıkarılmakta ve onlara evlilik içi çocuklarla aynı seviyede miras verileceği hükmü vazedilmektedir sayılı kanunlar gibi böyle kanunların kapsamı içinde nüfusa tescil edilerek nesebi gayri sahih çocuklarla bu kanunların çıkarılmadığı ya da yürürlükten kalktığı zamanda dünyaya gelen çocuklar arasında miras yönünden farklılık doğacaktır ki bu da eşitlik ilkesine zıddır yukarıda yazılı nedenlerle medenî kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden iptalinin ve evlilik dışı birleşmelereesas sayısı karar sayısı engel olmak için hukukî ve cezaî başka müeyyideler getirecek yeni kanunlar çıkarılmasının uygun olacağı düşüncesindeyiz
388
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanun ile terör örgütlerinden veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplardan kaynaklanan tehditlere karşı olağanüstü hal kapsamında gerekli görülen bazı konularda düzenleme yapılması amacıyla yürütülen soruşturma ve kovuşturmaların etkinliğini artıracak hükümler getirilmesi jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığının yapılandırılması çerçevesinde bazı hükümlerin düzenlenmesi emniyet genel müdürlüğünde kadro ihdas edilmesi ve sürekliliği olan işlerde gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilmesi göç i̇daresi genel müdürlüğünün yolcu ve mürettebat bilgilerine erişim yetkisinin genişletilmesi askeri sağlık tesislerinin sağlık bakanlığına devredilmesi doğrultusunda askerlik muayenelerine ilişkin olarak sağlık bakanlığınca belirlenen kurulların yetkilendirilmesi tsk bünyesinde sivil amir konumunda bulunanların astlarına ceza verebilmesi mili savunma bakanlığının sivilleştirilerek yeniden yapılandırılması ve kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi bağlamında üst yönetici tanımlarının diğer bakanlıklar ile uyumlu hale getirilmesi ve bakanlığın denetim elemanı ve uzman teminine ilişkin geçici uygulama yapılması türk hava kuvvetlerine alınacak pilotların temininin kolaylaştırılması harp okulları ve astsubay meslek yüksekokullarına diğer yükseköğretim kurumlarından öğrenci alınması memuriyete girişte güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırmasının zorunlu olması türkiye maarif vakfının etkin bir şekilde faaliyete geçirilmesine yönelik hükümler getirilmesi öngörülmektedir dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkarak olağanüstü hal ile ilgisi olmayan ve olağanüstü hal süresini aşacak şekilde kanunlarda değişiklik yaparak sürekli uygulanacak kurallar öngörmüştür anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı düzenlemeler yapma yetkisi verilmemiştir bu türkiye büyük millet meclisine ait yasama yetkinin açıkça gaspı anlamına gelmektedir veesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemeler olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age esas sayısı karar sayısı öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durdurun düzenlemeler doğrudan ohal khkleri ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksi ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksi ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkleri ile ancak temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkleri ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir yüce mahkemeye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e kesas sayısı karar sayısı üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa mahkemesinin sözü edilen kararında açıkça ifade edildiği üzere anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksı adı altında kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça tbmmye ait yasama yetkisinin gaspı anlamına gelir anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkininesas sayısı karar sayısı fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla hem olağanüstü halin gerekleriyle uyumlu olmayan hem de kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapan iptali istenen düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılmış olup yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gasbı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknin kapsamının genişliği ye ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindediresas sayısı karar sayısı takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kağıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklerini çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanı maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklere eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khklerin altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziçesas sayısı karar sayısı anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklerinin idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khklar biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkları doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khklar ile ohal khklarının tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khkların tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanmaesas sayısı karar sayısı olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve anayasanın maddesine açık bir aykırılık oluşturur i̇ptali istenen düzenleme kanun adı altında onaylanmak ve yayımlanmakla hukuk düzeninde sürekli ve kalıcı bir nitelik kazanmıştır olağanüstü hal kalksa dahi bu kurallar uygulanmaya devam edecektir bu da açıkça fonksiyon gaspı olduğunu göstermektedir bu nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir geçici tedbir niteliğindeki düzenlemelerin kanun şeklinde onaylanması ise onların geçici niteliği ile bağdaşmaz ve aşağıda açıklandığı üzere anayasal normlar hiyerarşisini ve hukuk düzeninin tutarlı normlardan oluşması ilkesini altüst eder bu ise hukuk devleti ilkesinin temel koşullarından biri olan hukuk düzeninin öngörülebilir ve tutarlı olması gereği ile bağdaşmaz nitekim yılına kadar hukuk düzenimizde kanunlaştırma şeklinde onaylanmış herhangi bir ohal khksi bulunmamaktadır onaylamanın kanun şeklinde yapılması ile ohal khksinin akibetinin ne olduğu da belli değildir ohal khksinin hala yürürlükte olduğuna işaret eden bazı uygulamalar görülmektedir mesela mart yasalarında daha önce yasalaştırılmış olmasına rağmen atıfların yasaya değil khkye yapılmaya devam edildiği ve değişikliklerin yasalar üzerinde değil khkler üzerinde yapıldığı görülmektedir bu da hukuk düzeninin alt üst olduğunun en somut kanıtıdır diğer taraftan yukarıda açıklandığı gibi cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından geçerli olarak çıkarılmamış olan dolayısıyla yok hükmünde olan düzenlemelerin tbmm tarafından onaylanmış olması onları kendiliğinden geçerli hale getirmez yani geçerli bir onaylama kararından söz edebilmek için öncelikle onaylanabilir nitelikte geçerli bir işlemin bulunması gerekir oysa yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı gibi ortada onaylanabilecek nitelikte ve onaylamaya elverişli bir işlem bulunmamaktadır bu nedenle geçerli olarak var olmayan bir işlemin onaylanması mümkün değildir olmayan işlem onay ile varlık kazanmaz yok olmaya devam eder açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar vermesi gerekir eylemli i̇çtüzük değişikliği dolayısıyla tbmmnin onama kararı geçersizdir olağanüstü kararnamelere ilişkin anayasa ve i̇çtüzük özel bir yasalaşma süreci öngörmüştür bu yasalaşma sürecinde ilk göze çarpan husus yasalaşma sürecindeki süre şartıdır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınıresas sayısı karar sayısı ancak sayılı khknin görüşülmesinde içtüzüğün zorunlu kıldığı usule uyulmamıştır sayılı khk türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sevk edilmesinin ardından günlük sürede genel kurulda görüşülmemiştir yukarıda yokluğa ilişkin savlarımızın kabul edilmemesi halinde i̇çtüzükteki yoruma açık olmayacak netlikteki süre şartına uyulmaması niteliği itibarıyla eylemli içtüzük değişikliğidir daha somut bir ifadeyle tbmm ohal khklerinin görüşülmesinde günlük zaman sınırını ihlal etmek yoluyla konuya ilişkin i̇çtüzük hükmünü md fiili olarak ilga etmiştir anayasa mahkemesi tbmm i̇çtüzüğünü denetlemeye yetkili olduğuna göre iş bu fiili i̇çtüzük değişikliği de anayasa mahkemesi tarafından denetlenebilir nitekim anayasa mahkemesi parlamento kararlarını eylemli i̇çtüzük değişikliği adı altında denetlemiştir başkanlık divanının oluşumundaki usulsüzlükler k kt cumhurbaşkanının seçiminde anayasa ve onun doğrudan atıfta bulunduğu i̇çtüzük kuralına uyulmaması k kt bakanlar kurulu göreve başlarken güvenoyu için öngörülen karar yeter sayısı hakkında anayasa ve i̇çtüzükte özel bir hüküm olmamasına rağmen bu hususta genel kurul kararı yoluyla karar yetersayısı hakkında
4,053
esas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyası üzerinden sayılı cmknın usul başlıklı maddesinin bu kararlara itiraz edilebilir şeklinde hükmünün kovuşturma aşamasında tahliye kararı yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu değerlendirildiğinden iptali yönünde anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasına karar verilmiş olup anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararı ile ilk inceleme sonucunda iptal talebinin mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından anılan kanun hükmüne ilişkin ilişkin başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmiştir i̇ptal başvurusunun reddine ilişkin kararın usule ilişkin olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararı resmi gazetede yayımlanmamıştır aynı tarihte karar verilen ve esasa ilişkin olan anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararının ise tarihli resmi gazetede yayımlandığı anlaşılmıştır anayasa mahkemesince iptal başvurularının usulden reddi durumunda ilgili kararı resmi gazetede yayımlanmayabildiği gözlemlenmiştir örneğin anayasa mahkemesinin esas esas sayılı dosyalar ilişkin kararları bu kapsamda anayasa mahkemesince tarih esas karar sayılı kararının resmi gazetede yayımlanmayacağı değerlendirilmiştir anayasanın anayasa mahkemesinin kararları başlıklı maddesinin fıkrasının son fıkrasının anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlar şeklindedir sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun mahkeme kararları başlıklı maddesinin fıkrasının ise i̇ptal ve itiraz başvuruları sonucu verilen gerekçeli kararlar resmî gazetede hemen yayımlanır şeklindedir anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün kararların yazılması ve yayımlanması başlıklı maddesinin fıkrasında ise i̇ptal ve itiraz başvurularında esasa ilişkin olarak verilen gerekçeli kararlar resmî gazetede yayımlanır diğer kararların hangilerinin resmî gazetede yayımlanacağına başkanlıkça karar verilir şeklinde hükme yer verildiği anlaşılmıştır anayasa mahkemesinin iptal başvurusunun usulden reddine ilişkin kararların yayımlanmamasının en önemli dayanağının anılan içtüzük hükmü olduğu değerlendirilmiştir anayasanın maddesindeki anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır hükmünün içtüzük ile ortaya çıkan son hali esasa ilişkin kararların resmi gazetede yayınlanması diğer kararların yayınlanmasının ise başkanlığın takdirine bırakılmasıdır ancak normlar hiyerarşisinde anayasa hükmü ile içtüzük hükmü arasında yer alan anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin değerlendirilmesi gerekmektedir anayasanın maddesindeki anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır şeklinde iken anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi i̇ptal ve itiraz başvuruları sonucu verilen gerekçeli kararlar resmî gazetede hemen yayımlanır şeklini almıştır öncelikle ifade etmek gerekir ki anayasa mahkemesi kararların gerekçesi yazıldıktan sonra yayımlanması olağan ve olması gerekendir ancak hukukumuzda esas olan önce kararın verilmesi akabinde gerekçesinin yazılmasıdır özellikle heyet olarak gerçekleştirilen yargılama faaliyetinde kararın gerekçesinin toplantı öncesinde yazılması bu aşamada kararın hangi yönde olacağı bilinemeyeceğinden karar verme süreci ile bağdaşmaz nitekim anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün maddesinde yer alan karar özetinin tutanağa bağlanması ve akabinde kararınesas sayısı karar sayısı yazılması ve gerekçelendirilmesine ilişkin süreçlerde olağan yargılama faaliyetine ilişkindir bu kapsamda i̇ptal ve itiraz başvuruları sonucu verilen gerekçeli kararlar şeklindeki ibarenin incelenmesi gerekmektedir nitekim anayasanın maddesindeki anayasa mahkemesi kararları şeklindeki ibare sayılı kanunun maddesiyle i̇ptal ve itiraz başvuruları sonucu verilen gerekçeli kararlar şeklini almıştır anılan kanun hükmündeki gerekçeli kararlar ibaresi yargılama faaliyetinde iptal başvurusunun esasına ilişkin verilecek bir karar şeklinde anlaşılmaya elverişlidir nitekim anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün maddesinin fıkrasında yer alan esasa ilişkin olarak verilen gerekçeli kararlar ibaresine yer verilmesinin de bu kabuleyoruma ilişkin olabileceği değerlendirilmiştir anayasanın hükmü ile iptal ve itiraz başvurularına ilişkin anayasa hükümlerinin yürürlük tarihleri göz önüne alındığında anayasanın ilk halinde iki hükmünde yer almakta olduğu anayasanın hükmünün iptal ve itiraz başvuruları sonucunda verilecek kararlara ilişkin olduğu anayasanın başvuru sonucunda vereceği kararın usul veya esasa ilişkin olmasının bir öneminin olmadığı açıktır sayılı kanunun maddesinde yer alan ve farklı değerlendirmelere sebebiyet verecek gerekçeli ibaresinin anayasanın sözüne ve ruhuna aykırı yorumlamaya sebebiyet verebilecek nitelikte olması da gözetildiğinde anayasanın maddesindeki anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır hükmü ile anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün kararların yazılması ve yayımlanması başlıklı maddesinin fıkrasında ise i̇ptal ve itiraz başvurularında esasa ilişkin olarak verilen gerekçeli kararlar resmî gazetede yayımlanır diğer kararların hangilerinin resmî gazetede yayımlanacağına başkanlıkça karar verilir şeklindeki hükmü mahkememiz dosyasına ilişkin anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararının resmi gazetede yayımlanmamasının yasal dayanağıdır anılan hüküm anayasa yargısına ilişkin bir yargılama usul kuralıdır anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün amaç ve kapsam başlıklı maddesinde yer olan bu i̇çtüzüğün amaç ve kapsamı anayasa mahkemesinin iç düzenini işleyişini teşkilatını bölüm ve komisyonların oluşumunu çalışma yargılama usul ve esaslarını tutulacak defter ve kayıtlarını elektronik ortam da dâhil evrakın akış düzenini ve arşivlenmesini mahkeme kütüphanesini genel sekreterlik ile idari teşkilatını idari personelin görev ve sorumluluklarını başkan başkanvekilleri üyeler ile raportörler ve raportör yardımcılarının özlük dosyalarının tutulmasını disiplin işlerini izinlerini giyecekleri kisvelerin şekli ile bunların giyilme zaman ve yerlerini müzakere ve duruşmaların yönetimi ve kayda alınmasının esaslarını düzenlemektir şeklindeki hükmü ile içtüzüğün anayasa mahkemesinin yargılama usul ve esaslarını düzenlediği ifade edilmiştir ancak anayasa mahkemesi i̇çtüzüğü ile nitelik itibariyle benzer hukuki düzenlemeler olan yargıtay i̇ç yönetmeliği ve sayılı türkiye cumhuriyet anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanunun ile kaldırılan askeri yargıtaya ilişkin askeri yargıtay i̇çtüzüğü amaçamaç ve kapsama ilişkin maddelerinde yargılama usul ve esasları şeklinde bir ibareye yer verilmemiştir sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun i̇çtüzük başlıklı maddesinin fıkrasında bu kanun çerçevesinde c mahkemenin çalışma yargılama usul ve esasları müzakere ve duruşmaların yönetimi ve kayda alınması genel kurulca kabul edilecek i̇çtüzükle düzenlenir şeklinde hüküm yer almaktadır anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün yargılama usul ve esaslarını düzenlemesinin yasal dayanağının da anılan kanun hükmü olduğu açıktır anayasa mahkemesi i̇çtüzüğü ile birçok anayasa yargısına ilişkin yargılama usul ve esasına ilişkin kural ortaya konulmuşturörneğin itiraz usulünde hangi mahkeme kararlarının yayınlanacağı pilot karar usulü vs sayılı kanunun maddesi ile olağan olan çalışma usulleri dışında yargılama usul ve esaslarının da içtüzükle düzenlenmesini öngörmesi kapsamında konunun anayasaya uygunluk açısındanesas sayısı karar sayısı değerlendirilmesi gerekir anayasanın mahkemelerin kuruluşu başlıklı maddesi mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir şeklindedir bu kapsamda diğer mahkemelerde olduğu gibi anayasa mahkemesi yönünden de yargılama usulünün kanunla düzenlenmesi esastır yine anayasanın çalışma ve yargılama usulü başlıklı maddesinin fıkrası anayasa mahkemesinin kuruluşu genel kurul ve bölümlerin yargılama usulleri başkan başkanvekilleri ve üyelerin disiplin işleri kanunla mahkemenin çalışma esasları bölüm ve komisyonların oluşumu ve işbölümü kendi yapacağı i̇çtüzükle düzenlenir şeklindedir anılan anayasa hükmü uyarınca da anayasa mahkemesinin yargılama usulünün ancak kanunla düzenlenmesi mümkündür i̇çtüzük ile yargılama usulünün düzenlenmesine olarak yoktur anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün kararların yazılması ve yayımlanması başlıklı maddesinin fıkrasında ise i̇ptal ve itiraz başvurularında esasa ilişkin olarak verilen gerekçeli kararlar resmî gazetede yayımlanır diğer kararların hangilerinin resmî gazetede yayımlanacağına başkanlıkça karar verilir şeklinde hükmünün itiraz başvurusuna ilişkin kararın yayımlanmasına ilişkin olduğu ve anayasa yargısı kapsamında yargılama usulüne ilişkin olduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır i̇çtüzüğün maddesinin esasa ilişkin dayanağının anayasa hükmüne ek olarak getirilen ve anayasa hükmünün anlamını değiştirip farklı yorumlanmasına sebebiyet veren sayılı kanunun maddesinde yer alan gerekçeli ibaresidir ancak i̇çtüzüğün maddesinin usule ilişkin yasal dayanağını ise sayılı maddesinin fıkrasında bendinde yer alan yargılama usul ve esaslarının içtüzükle düzenlenebileceğine ilişkin hükümdür anayasanın maddesi ve maddesi uyarınca anayasa mahkemesinin yargılama usulü ancak kanunla düzenlenebilir i̇çtüzük hükmü ile yargılama usulünün düzenlenmesi mümkün değildir kanunda yer alan bir yargılama usulüne ilişkin kurallar çalışma usullerinin belirlenmesi sırasında ancak kanunda olduğu şekliyle içtüzüğe aktarılabilir kanunda yer almayan yargılama usulüne ilişkin kural içtüzükle konulamaz veya kanunda olduğu şekli dışında içtüzükte yorumlanamaz yine kanunla yargılama usulüne ilişkin kural koyma yetkisi içtüzük düzenleyicisine devredilemez bu kapsamda sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun i̇çtüzük başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan yargılama usul ve esasları ibaresi anayasanın anayasanın maddesi ve maddesine aykırıdır anayasaya aykırılık yönünden esasa ilişkin yukarıdaki açıklamalar dışında iptali talep edilen hükümlerin mahkememiz davasında uygulanacak kural niteliğinde olup olmadığının açıklanması gerekmektedir mahkememizin esas sayılı dosyası üzerinden sayılı cmknın usul başlıklı maddesinin bu kararlara itiraz edilebilir şeklinde hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptali için başvuruda bulunulmuş ve anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararı ile ilk inceleme sonucunda iptal talebinin usulden reddine karar verilmiştir mahkememizin iptali başvurusu ile kovuşturma aşamasında anayasaya aykırılık hususunun çözüme kavuşturulması gerekmiştir anayasaya aykırılık hususunun çözüme kavuşturmasına ilişkin süreç anayasada açıkça ortaya konulmuş olup anayasanın maddesinin anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlar şeklindeki hükmü ile iptal başvurusuna ilişkin anayasa yargısı alanındaki son yargılama usul kuralı kararın resmi gazetede yayımlanmasıdır nitekim bu yayımlanmaya anılan hüküm ile hukuki sonuçlar bağlanmıştır anayasaya aykırılık iddiasına ilişkin karar resmi gezetede yayımlanmaması halinde iptal başvurusuna ilişkin yargılama faaliyeti son bulmayacaktır anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılıesas sayısı karar sayısı kararın yukarıda da açıklandığı üzere yayınlanmayacağı kanaati oluşmuşturnitekim içtüzük hükmü kapsamında başkanlıkça yayımlama veya yayımlamama hususunda hangi kararın verildiği bilinememekte ise de anayasa ve kanun hükmüne göre hemen yayımlanmadığından yayımlanmayacağı değerlendirilmiştir yukarıda ayrıntıları açıklanan anayasaya aykırılık iddiasına ilişkin kurallaranayasaya aykırılık iddiasıyla yapılan iptal başvurusuna ilişkin kararın resmi gazetede yayımlanmamasına gerekçe oluşturan kanun hükümleri kovuşturma aşamasında ortaya çıkan anayasaya aykırılık sorununun çözümüne ilişkindir bu kapsamda nihai değerlendirme yetkisi anayasa mahkemesine ait olmakla birlikte iptali istenen hükümlerin davada uygulanacak kural kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir şu hususu da belirtmek gerekir ki iptali talep edilen hükümler anayasa yargısı kapsamında olsa da anılan hükümlerin anayasaya aykırılığı anayasa ile oluşturulan hukuk düzeni gözetildiğinde itiraz usülüyle anayasa mahkemesince iptal davası olarak kendi önüne getirilemez bu nedenle daha önce iptal talebinde bulunan mahkememizin kararın resmi gazetede yayımlanmasınayayımlanmamasına ilişkin kuralların iptali talebine yetkili olduğunun da kabulü gerektiği değerlendirilmiştir sonuç yukarıda arz edilen gerekçeler ve inceleme sırasında resen nazara alınacak diğer nedenler nazara alınarak mahkememizin esas sayılı dava dosyasında uygulanma ihtimali bulunan sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve madde hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun mahkeme kararları başlıklı maddesinin fıkrasının i̇ptal ve itiraz başvuruları sonucu verilen gerekçeli kararlar resmî gazetede hemen yayımlanır şeklindeki hükmünde yer alan gerekçeli ibaresinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve madde hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren kapsamda sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun i̇çtüzük başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan yargılama usul ve esasları ibaresinin i̇ptali̇ne karar veri̇lmesi̇ talep olunur
1,589
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir uygulanması gereken madde sayılı türk ceza kanununun cürümleri düzenleyen i̇kinci kitabının devlet i̇daresi aleyhinde i̇şlenen cürümler başlıklı üçüncü babının mühür fekki ve hükümetin muhafazasında bulunan eşyayı çalmak başlıklı onuncu faslı içinde yer almaktadır ncı maddenin metni şöyledir bir kimse muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan merhun veya mahcuz veya her hangi bir sebeple vazıyed edilmiş olan malları kendisinin veya başkasının menfaati için saklar sahibine veya başkalarına verir veya tebdil veya lazım gelenlere teslimden imtina ederse üç aydan iki seneye kadar hapis ve otuz liradan üç yüz liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır eğer suçlu merhun veya mahcuz veya her hangi bir sebeple vazıyed edilmiş olan eşyanın sahibi ise verilecek ceza bir seneye kadar hapis ve on liradan yüz elli liraya kadar ağır para cezasıdır eğer cürüm muhafızın ihmalinden veya tedbirsizliğinden ileri gelmiş ise muhafız hakkında beş liradan yüz liraya kadar ağır para cezası hükmolunur eğer eşyanın kıymeti az ise veya cürmün faili eşyayı veya bedelini takibata başlamazdan evvel geri verirse ceza altıda birden üçte bire kadar indirilir görüldüğü gibi maddenin birinci fıkrası suçun maddi unsurlarını ve cezasını tayin etmiş ikinci fıkra ise failin eşyanın sahibi olması halini bir ceza indirimi sebebi olarak görmüştür madde anlatımı ve kanunda bulunduğu yer itibariyle devletin meşru güçlerine karşı gelinmesinin önlenmesi ve devlet otoritesinin sağlanmasını amaçlamaktadır fakat kanun koyucu ikinci fıkra hükmü ile yedieminin malının elinden çıkması yönündeki haksız ve materyalist içgüdüsünü korumaktadır böylelikle aynı suçu işleyen kişiler arasında sırf yedieminin yedieminlik konusu malın sahibi olup olmaması kriteri esas alınarak eşitsizlik yaratılmaktadır bunun da sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının uncu maddesine aykırı olabileceği düşünülmüştür anayasanın uncu maddesi şu şekildedir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlaresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında da belirtildiği gibi çağdaş demokratik toplumlar içgüdüleri ile hareket eden bireyler yerine eğitilmiş yasalara saygılı özgür bireylerden oluşur eğitim ve ceza tehdidiyle bastırılması gereken kimi içgüdülerin indirim nedeni sayılması çağdaş demokratik toplum gereğiyle bağdaşmaz öte yandan bu hüküm mal sahibi yedieminin bu yükümlülüğü ihlal etmesi halinde malın sahibi olmayan emsallerine göre ödüllendirmesi sonucunu doğurmaktadır mal sahibi olmayan yedieminlere nazaran mal üzerindeki hakimiyetini daha kolay sürdüren maldan yararlanmaya devam eden süreç içinde malın semerelerinden istifade eden mal sahibi yedieminin istendiğinde malı teslimden kaçınması ve bu nedenle cezasının ay hapis olarak değil de gün hapis olarak belirlenmesi adalet duygusunu rencide etmektedir belirtmek gerekir ki sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tcknun uncu maddesi çerçevesinde söz konusu birinci ve ikinci fıkralar arasında para cezalarına ilişkin olarak fark kalmamıştır mal sahibi olmayan yedieminin mahcuz veya merhun malı herhangi bir kayıp duygusu taşımadan teslim edebileceği düşüncesi bu ayrıcalığın dayandığı haklı bir neden olarak ileri sürülebilir ancak özellikle uygulamada borçlu yakınlarının genellikle eş ve çocuklarının yediemin tayin edildiği ve bunların da borçlunun etkisiyle mahcuzları satış yerine getiremeyerek ceza aldığı fakat kötüye kullandığı otoritesiyle hem malını kurtaran ve hem de ceza almayan borçluların varlığı da adalet duygusunu ve eşitlik anlayışını zedeleyen diğer bir husustur bu itibarla tcknun ncı maddesinin ikinci fıkrasının iptali için anayasa mahkemesi nezdinde itiraz yoluna gidilmesine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir karar türk ceza kanununun ncı maddesinin ikinci fıkrasının türkiye cumhuriyeti anayasasının uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olabileceği konusunda mahkememizde ciddi bir vicdani kanı oluşmakla anayasanın maddesi gereğince türk ceza kanununun ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki eğer suçlu merhun veya mahcuz veya herhangi bir sebeple vazıyed edilmiş olan eşyanın sahibi ise verilecek ceza bir seneye kadar hapis ve on liradan yüz elli liraya kadar ağır para cezasıdır hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına
615
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayili kanunun tamaminin i̇ptal sebepleri̇ türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir ancak bu kanunun tamamı anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır çünkü sayılı kanun sözü ve özüyle bir bütün olarak anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesini maddesinde yer alan mülkiyet hakkını maddesinde belirtilen sözleşme hürriyetini ve maddenin son fıkrası hükmünü açıkça ihlal etmiştir şöyle ki sayılı kanun ile devlet hiçbir zaman kendisinin olmayan hatta içinde bir kuruşluk dahi payı bulunmayan ve tamamiyle özel hukuk hükümlerine tabi bir bankayı vakıflar bankasını sırf egemenlik gücüne dayanarak satmayı öngörmektedir üstelik bu satışta devletin kendi mallarının satışı için uyguladığı kurallar sayılı devlet i̇hale kanunu ve sayılı muhasebe umumiye kanunu hükümleri uygulanmayacaktır hiç şüphe yok ki devletin bu tutumu yani vakıflar bankasını özelleştirmek amacıyla satışa çıkarması hem anayasaya hem de hukukun temel prensiplerine aykırı düşer çünkü türkiye vakıflar bankası zaten bir özel bankadır tarih ve sayılı kanunun maddesine göre türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı adıyla hususi hukuk hükümlerine tabi olmak üzere bir banka kurmak için vakıflar umum müdürlüğüne selahiyet verilmiştir anılan sayılı kanunun maddesine göre banka ve kuracağı ortaklıkların personeli hususi hukuk hükümlerine tabidir sayılı kanun banka ve kuracağı ortaklıklar hakkında uygulanmaz vakıflar bankasında devletin hazinenin hiçbir payı yokturesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı kanununun maddesine göre hisse senetleri b ve gruplarına ayrılmıştır bunlardan grubu sermayenin ini grubu sini grubu da ini teşkil eder grubu vakıflar umum müdürlüğüne grubu mülhak vakıflara ve grubu da sair hakiki ve hükmi şahıslara tahsis edilmiştir yılında elli milyon lira ile kurulan türkiye vakıflar bankası genel müdürlüğü sermayesi tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla ikiyüzelli milyar lira tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla beşyüzmilyar liraya tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla birtrilyon liraya tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla beştrilyon liraya tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla onikitrilyon liraya tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla yirmibeştrilyon liraya tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla ellitrilyon liraya tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla yüztrilyon liraya tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla yüzkırktrilyon liraya çıkarılmıştır sermaye artırımları tamamen vakıf imkanlarına dayanılarak yapılmıştır başka bir deyişle vakıflar bankasının sermayesinde devletin bir kuruşluk katkısı payı yoktur nitekim anayasa mahkemesi de aynı görüştedir örneğin anayasa mahkemesinin e sayılı kararına göre vakıf mallarının maliki hiçbir zaman devlet değil vakıfların kendileridiresas sayısı karar sayısı yukarıda da söylendiği gibi vakıf mallarının mülkiyetinin devlete değil vakıf tüzelkişiliğine ait olduğu bugünkü vakıflar kanunuyla kabul edilmiş bulunmaktadıramkdsayı anayasa mahkemesi k sayılı kararında ise aynen şöyle demiştir vakıf kökü i̇slam hukukuna dayanan bir sosyal yardım kurumudur bu kurumun temeli vakfeden denilen kimsenin malını vakfetmek yani belli bir işe süresiz olarak bağlamak iradesidir i̇slam hukuku açısından vakıf bir özel hukuk kurumu ve ondan doğan ilişkiler özel hukuk ilişkileridir ve böylece vakıf malı vakfın özel mülkiyetinde bulunan malıdır sayılı vakıflar kanunu eski vakıfları düzenlerken vakıf kurumunun ve ondan doğan ilişkilerin hukuki niteliğinde ve bu arada vakıf mallarının özel mülkiyet konusu mallar olmasında herhangi bir değişiklik yapmış değildir bu durum sözü edilen yasanın düzenlediği bütün eski vakıfların malları için böyledir bu düzenlemenin yasa koyucusunun eski vakıfları kuranların iradelerine olabildiğince saygı gösterme ilkesine dayandığı ve sözleşme özgürlüğüne anayasal temel bulunan anayasanın maddesinin doğrultusunda olduğu açıktır nitekim anayasa mahkemesinin daha önceki verilmiş bir kararında da vakıf mallarının vakıf özel mülkiyetinde olduğu ve sayılı vakıflar kanununun bu durumda bir değişiklik yapmadığı belirtilmiş bulunmaktadır ocak günlü esas sayılı anayasa mahkemesi kararı günlü sayılı resmi gazete i̇ptal konusu kuralın yazılışı ve fıkranın tümü göz önünde tutulunca vakıflar i̇daresine ait mallar sözü ile sayılı vakıflar kanununun kapsamına giren malların anlatıldığı sonucuna varılmaktadır nitekim hukuk uygulamalarında vakıflar i̇daresine ait mal denilince genellikle medeni yasadan önce kurulmuş bulunan ve hukuki durumları sayılı vakıflar kanununda düzenlenmiş olan mallardan söz edildiği herkesçe benimsenen bir gerçektir vakfa ait malların vakıf tüzel kişiliğinin özel mülkiyetindeki mallar olması karşısında anayasanın maddesinin açık hükmü gereğince malın gerçek karşılığı peşin olarak ödenmedikçe bu malların vakıf tüzel kişiliğinin elinden alınması anayasaya uygun görülemez bundan ötürü itiraz konusu kuralın iptaline anayasanın maddesinin fıkrası ve maddesi uyarınca karar verilmelidir amkd sayı anayasa mahkemesi sayılı kararında da vakıf mallarının devlet malı olmadığını belirtmiştir diğer mahkeme kararları da hep aynı yöndedir yargıtay i̇çtihatlarına göre de vakıf mallarının sahibi devlet değildir örneğin yargıtay i̇çtihadı birleştirme umumi heyetinin tarih ve sayılı kararına göre mal vakıf vakıf malları emsali devletten devlet malı değildir yine yargıtay i̇çtihadı birleştirme umumi heyeti tarih ve k sayılı kararındaesas sayısı karar sayısı vakıflar genel müdürlüğü ile diğer sayılı kanunun maddesinde yer alan kuruluşlar arasında çıkan uyuşmazlıkların vakıf mallarının devlet malı olmadığından dolayı tahkim suretiyle değil genel mahkemelerde açılacak dava yolu ile çözüleceğine hükmetmiştir vakıf mallarının devlet malı olmadığı işbu davaya konu olan tarih ve sayılı kanuna kadar yasama organı tarafından da kabul edilmiştir nitekim tarih ve sayılı vakıflar kanununun değişik maddesi birinci teşrin tarihinden önce vücut bulmuş vakıflardan bu kanundan önce zaptedilmiş bulunan vakıflar bu kanundan önce idaresi zaptedilmiş olan vakıflar mütevelliliği bir makama şartedilmiş olan vakıflar kanunen veya fiilen hayri bir hizmeti kalmamış olan vakıflar mütevelliği vakfedenlerin ferilerinden başkalarına şarfedilmiş vakıflar vakıflar umum müdürlüğünce idare olunur bunların hepsine birden mazbut vakıflar denir mütevelliliği vakfedenlerin ferilerine şartedilmiş vakıflara mülhak vakıflar denir bunlar mütevellileri tarafından idare olunur mütevelliler vakıflar genel müdürlüğünün ve genel müdürlük de idare meclisinin kontrolü altındadır cemaatlere ve esnafa mahsus vakıflar bunlar tarafından seçilen kişi veya heyetlerce idare edilirler i̇lgili makamlarla vakıflar genel müdürlüğü tarafından denetlenirler hükmünü taşımakta olup aynı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası mütevelli olması lazım gelenlerden kimse sağ kalmamışsa vakfın da mazbut vakıflar arasına alınacağını öngörmektedir günlü sayılı adliye encümeni mazbatasında vakıflar genel müdürlüğünce idare olunan mazbut vakıflara ait taşınmaz malların hiçbir zaman vakıflar genel müdürlüğünün mülkiyetinde olmayıp bu idarece temsil olunan tek bir tüzel kişiliğin malları olduğu açıklanmıştır günlü sayılı kanunun inci maddesi uyarınca vakıflar genel müdürlüğünce kurulan türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığının sermayesinin yüzde ellibeşi anılan kanunun ve nci maddeleri uyarınca mazbut vakıflardan sağlanmıştır diğer taraftan sayılı kanunla türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı adıyla özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere bir banka kurmak için vakıflar umum müdürlüğüne yetki verilmiş ve bu yetkiye istinaden kurulan vakıflar bankası sayılı kanunun görüşülmesi sırasında karma geçici komisyon raporunda sermayesinin yüzde elliden fazlası devlete ve i̇ktisadi devlet teşekküllerine ait ortaklıklar arasında gösterilmiş ise de buesas sayısı karar sayısı bankanın ortaklarından olan vakıflar genel müdürlüğü katma bütçeli bir idare olmakla beraber diğer katma bütçeli idarelerden kaynakları bakımından farklı görülerek sayılı kanunun inci maddesinin sonuna cumhuriyet senatosu tarafından bu kanun türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı hakkında uygulanmaz fıkrası eklenmiş ancak bu fıkra cumhuriyet senatosu ve millet meclisi karma komisyonunca madde metninden vakıflar bankasının sermayesinin yüzde elli beşinin sağlandığı mazbut vakıflar devletin mülkiyetinde olmadığından banka kanunun şümulüne girmemektedir bu bakımdan bir istisna hükmünün konulmasına lüzum yoktur kaldı ki böyle bir hükmün konulması mazbut vakıflardan sağlanan para ve ayınlarla tesis edilen diğer teşekküllerin bu kanuna tabi tutulması sonucunu doğurabilecektir gerekçesi ile çıkarılmıştır görüldüğü gibi burada da mazbut vakıfların gayrimenkullerinin vakıflar genel müdürlüğünün mülkiyetinde olmadığı kanun vazınca açıkça belirlenmiştir sayılı kanunda mazbut vakıfların genel müdürlüğünün mal varlığına dahil bulunduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır i̇dare bu malları temsilci olarak yönetir sayılı vakıflar kanununun biraz daha yakından incelenmesi konuyu yeterince aydınlatacaktır şöyle ki vakıflar kanununun hükmi şahsiyet başlığını taşıyan ncı maddesinde mülhak vakıfların vakıflar umum müdürlüğünce niyabeten i̇dare olunsalar bile ayrı ayrı birer hükmi şahsiyet sayılacakları bunların kendi taahhütleri ile ilzam olunacakları ve borçlarını kendi mallarından ödeyecekleri umum müdürlüğün idare ve temsil ettiği vakıfların da bir kül halinde hükmi şahsiyet sayılacağı belirtilmiş inci maddesinde ise vakıfların doğrudan doğruya hayrattan olan gayrimenkullerinin rehnedilemiyeceği bunlarda mülkiyet ve irtifak hakkı için iktisap müruru zamanının işlemiyeceği ve vakıflar kanunun gösterdiği haller dışında satılamayacakları bu gayrimenkullerin vakıflar idaresinin istemesi üzerine vakıflar adına tapuca tescil olunacakları beyan edilmiştir aynı kanunun uncu maddesinde de bu gayrimenkullerin yani vakıfların doğrudan doğruya hayrattan olan gayrimenkullerinin devlet malları imtiyazından faydalanacağı öngörülmüş nitekim ayrıcalık teşkil eden vakıf paralarla vakıfların akar nevinden olan gayrimenkullerinde ise hususi mülkiyet hükümlerinin cereyan edeceği hükme bağlanmıştır yukarıda belirtilen hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere vakıflar umum müdürlüğünce idare olunan mazbut vakıflara ait gayrimenkuller hiçbir zaman vakıflar genel müdürlüğünün mülkiyetinde olmayıp bu idarece temsil olunan tek bir hükmi şahsiyetin mallarıdır bunların bir kül halinde tek bir hükmi şahsiyet sayılmaları tek bir idare tarafından idare ve temsil edilmeleri nedeniyle masraf gelir ve borç noktasından bir bütün teşkil etmelerinin sonucudur nitekim bu husus günlü ve sayılı adliye encümeni mazbatasında açıklanmıştır öte yandan kanunun inci maddesinde vakıfların doğrudan doğruya hayrattan olan gayrimenkullerinin vakıflar idaresinin istemesi üzerine vakıfları adına tapuca tescil olunacakları belirtilmekte bunların hayrattan olan vakıf malların dahi devlet malı olmadığı açıkça gösterilmiş ancak bu gayrimenkullerin devlet malı imtiyazından faydalanacakları uncu maddede öngörülmüştür vakıflar genel müdürlüğü ile mazbut vakıfların hükmi şahsiyetleri birbirinden tamamen ayrıdır çünkü mazbut vakıflar tüzel kişiliğini vakıflar kanununun ncı maddesinin ikinci fıkrasından vakıflar genel müdürlüğü ise sayılı kuruluş kanununun inciesas sayısı karar sayısı maddesinde yer alan vakıflar genel müdürlüğü başbakanlığa bağlı ve tüzel kişiliği haiz olup mülhak bütçe ile idare olunur yolundaki hükümden almaktadır kısaca vakıf mallarının bu arada vakıflar bankasının sahibi devlet değildir hiçbir zaman da olmamıştır bu sebepledir ki devletin kendisine ait olmayan vakıflar bankasını satışa çıkarması hukuka uygun düşmez zira medeni ülkelerin benimsediği evrensel hukuk kurallarına göre hiç kimse kendi hakkından fazlasını devredemez satamaz anayasa mahkemesinin bir kararında da belirtildiği gibi devlet maliki olduğu malları satım bağışlama gibi yollarla yasalara dayanarak elden çıkarabilirse de kendi mülkiyetinde olmayan mallar üzerinde bu biçimde salt bir yetkiye sahip değildirt k amkd sayı bu sebepledir ki devletin başkasının malına el atabilmesi ancak kamulaştırma yolu ile ve malın gerçek karşılığını ödeyerek olabileceğinden bunun dışında bir davranışla devletin kamu yararı düşüncesi ile dahi olsa başkasının malını gerçek değerinden az değerli kimi yurttaşlara vermesi anayasa ya uygun bir durum sayılamaz bu nedenlerle anayasaya aykırı bulunan itiraz konusu hükmün iptali gereklidirany mah e amkd s buraya kadar yapılan açıklamalardan da gayet açık ve net olarak anlaşılacağı gibi devlet sayılı kanunla vakıflar bankasını satışa çıkarmaktadır halbuki vakıflar bankasının sahibi devlet değildir demek oluyor ki devlet üstün gücüne dayanarak başkasının mülkiyetinde bulunan dev bir bankayı satmak istiyor devletin bu tutumu anayasanın himayesi altında olan mülkiyet hakkının açıkça ihlali anlamına gelir ayrıca vakıf malları tarihi süreç içerisinde bir takım sözleşmelerle vakıf kurumunun idaresine dolayısıyla devletin yönetimine bırakılmıştır şimdi ise devlet sayılı kanun ile yine üstün gücüne dayanarak anayasanın teminatı altında olan sözleşme hürriyetini ihlal etmektedir böylece devlet bizzat kendisi tarafından konulmuş kurallara dahi uymamak suretiyle anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesini de ihlal etmektedir bilindiği ve anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir aymk k vakıflar bankasının satılması bankanın kuruluş amacına aykırıdıresas sayısı karar sayısı vakıflar bankası yılında şu gerekçelerle kurulmuştur asırlar boyunca cemiyet hayatımızda büyük hizmetler ifa eden vakıflarımız yurdumuzun her tarafına serpilmiş abide ve camilerimizin tamiri ve bakımı ile çeşitli sosyal yardım işleri başta olmak üzere bugün de vareste kalınamayacak vazife ve hizmetlerini kendi varlığından temin ettiği gelirle ifa etmektedir evvelce sahip bulunduğu zengin kaynaklardan muhtelif sebeplerle mahrum kalmış olan bu tarihi müessesenin halen başlıca varidatı elindeki çeşitli gayrimenkullerin icar bedelleri ve hasılatı ile taviz akar ve toprak satış bedelleri ve nukudu mevkufeden meydana gelen nakit mevcudunun tenmiyesi nemalandırılması neticesinde elde edilen paradan ibarettir faiz hadlerinin inmesinden sonra şimdiye kadar elde edilen hasılatın bundan böyle temini mümkün olmayacağı gibi daha verimli ve istifadeli bir faaliyet tarzı takibine bugünkü teşekkülün kuruluş ve bünyesi de müsait bulunmadığından bürokratik devlet dairesi hüviyeti dışında kalınarak iktisadi icaplara uyulmak suretiyle eldeki varlıktan azami istifadeyi temin için anonim ortaklık şeklinde bir vakiflar bankasi kurulması uygun görülmüş ve bu maksatla ilişik kanun tasarısı tanzim olunmuştur teklif yüksek tasviplerine mazhar olduğu takdirde mühim bir sermaye ile kurulacak bu banka mazbut ve mülhak vakıfların nakit varlığını çeşitli bankacılık faaliyeti içinde en verimli bir şekilde temniyeyi temin edeceği gibi halkımızın vakıflar müessesesine karşı beslediği itimat ve inanıştan da faydalanılarak geniş mikyasta toplanacağı umulan mevduatın işletilmesi suretiyle de ayrıca büyük menfaat sağlanacaktır böyle bir müessesenin şiddetle hissedilen kredi ihtiyacının karşılanması bakımından da hayırlı hizmetler ifa ederek memlekete bu sahada büyük faydalar temin edeceği şüphesizdir diğer taraftan vakıflar sahip bulunduğu çeşitli gayrimenkullerle işletmelerin lüzum görülenlerin idaresinin de bankaya tevdii suretiyle bunların ticari ve iktisadi icaplara uygun olarak en rantabl bir şekilde idaresi mümkün olacak ve bu suretle kurulacak banka ayniyle intifa edilen hayrat nevinden binlerce gayrimenkulün bakım ve idamesi çeşitli hayır hizmetlerinin ifası ve mülhak vakıfların nezaret ve murakabesi gibi idari hizmetleri ifa edecek olan vakıflar genel müdürlüğünün finansman müessesesi vazifesini de görecektir hemen fark edileceği gibi dava konusu tarih ve sayılı kanunun amacı ile vakıflar bankasının satılması arasında bir paralellik yoktur aksine bir çatışma vardır çünkü bugün vakıflar bankası şubesi özel i̇şlem merkezi ödeme bürosu çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren iştiraki muazzam bir teknolojik altyapısı dünyada kullanılan tüm ileri teknolojileri barındıran alternatif dağıtım kanalları sağlam bünyesi ve bizatihi vakıfbank adıyla bir marka olan en önemli bankalarımızdan biridir kamuoyu daha önce içi boşaltılan bir çok bankamız gibi şimdi de vakıfbankın içinin boşaltılıp çökertileceği endişesini taşımaktadır bilindiği gibi bu tür endişe ve beklentilerin ekonomik faaliyetler üzerinde büyük etkileri vardıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun tamamı anayasa mahkemesi tarafından tarih ve sayılı kararla iptal edilen resmi gazete sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddelerinden oluşmaktadır rg bu bakımdan sayılı kanun anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırıdır ayrıca sayılı kanun kanun yapma tekniğine aykırı olarak ihdas edilmiş konusuz bir kanundur şöyle ki sayılı kanun hükmünde kararname tarih ve sayılı vakıflar bankasının bazı maddelerini değiştirmiş veya yürürlükten kaldırmıştı anayasa mahkemesinin sayılı kanun hükmünde kararnameyi iptal etmesi üzerine sayılı kanunun sayılı khk ile değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan hükümleri yeniden avdet etmez halbuki sayılı kanun sayılı kanunun sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan hükümlerinin avdet ettiği faraziyesine dayanılarak çıkarılmıştır yani sayılı kanunun kabul edildiği tarihte sayılı kanunun namevcut olan yürürlükte bulunmayan hükümlerini düzenlemiş mülga kılmış veya değiştirmiştir bu durumda sayılı kanun yok hükmündedir bizzat başbakanlık tarafından hazırlanmış bulunan meri kanunlar külliyatının incelenmesi dahi sayılı kanunun değiştirdiği veya mülga kıldığı hükümlerin sayılı khk ile tarihinde ortadan kaldırılmış olduğunu gayet açık ve kesin bir şekilde ortaya koyacaktır mesela sayılı kanunun maddesi sayılı kanunun hem maddesini değiştirmiş hem de aynı sayılı kanunun maddesini ve maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ikinci cümlesini yürürlükten kaldırmıştır halbuki sayılı kanunun kabul edildiği tarihte ortada mesela ne sayılı kanunun maddesi ne de maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ikinci cümlesi vardı herbi̇r maddeni̇n i̇ptal sebepleri̇ sayılı kanunun bir bütün olarak birçok yönden anayasaya aykırı olmasına hatta yok hükmünde bulunmasına ilaveten ayrıca yürürlük ve yürütme maddeleri dışındaki her bir maddesi de anayasaya aykırıdır çünkü sayılı kanun ve maddeleri yok hükmünde madde ile sayılı kanuna eklenen ek madde ve ek madde ile geçici madde ve geçici madde anayasaya aykırıdır anılan maddelerin yok hükmünde sayılması veya iptal edilmesi halinde sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca yürürlük ve yürütme maddelerinin de iptali gerekir şöyle ki sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık durumuesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi yok hükmündedir çünkü anılan madde sayılı kanunun maddesini değiştirmektedir halbuki sayılı kanunun maddesini değiştirmek mümkün değildir zira anılan maddenin içi daha önceden boşaltılmış önce değiştirilmiş sonra da değiştiren hüküm iptal edilmiştir değiştiren hükmün iptal edilmesi üzerine değiştirilen madde geri dönmeyeceğine göre sayılı kanunun maddesi ile değiştirilebilecek bir madde somut olayımızda sayılı kanunun maddesi yok demektir yoku değiştiren madde de yok hükmündedir sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık durumu sayılı kanunun maddesi de aynı gerekçelerle maddenin yokluğunu gerektiren sebeplerden dolayı yok hükmündedir maddenin anayasaya aykırılık durumu sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesi hisse senetleri b ve gruplarına ayrılmış olup nama yazılıdır şeklinde değiştirilmiş ve aynı kanunun maddesi ve maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır dava konusu madde de hukuken yok hükmündedir çünkü söz konusu maddenin yayınlandığı tarihte sayılı kanunun içinde yürürlükte olan herhangi bir madde yoktu zira anılan madde sayılı khk ile değiştirilmiş sayılı khk ise anayasa mahkemesi tarafından tarih ve k sayılı kararla iptal edilerek ortadan kaldırılmıştı dava konusu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sayılı kanunun maddesi ve maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ikinci cümlesi de yürürlükte değildi daha açık bir ifade ile sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihte de mülga kılınmak istenilen hükümlerin hukuki durumu aynen şöyle idi madde değişik khk md madde birinci fıkra mülga khk md eğer dava konusu madde yok hükmünde bulunmasaydı dahi yine de iptali gerekirdi çünkü anılan madde anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine maddesindeki mülkiyet hakkına ve maddesindeki sözleşme hürriyetine aykırı düşerdi çünkü sayılı kanunun sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesi hisse senetleri b ve gruplarına ayrılmış olup nama yazılıdır hükmünü içerecekti halbuki vakıf kurumunun yapısından dolayı ve grubu hisse senetlerinin nama yazılıesas sayısı karar sayısı olması mümkün değildi zira grubu hisse senetlerinin sahibi vakıflar umum müdürlüğü grubu hisse senetlerinin sahibi ise mülhak vakıflar idi yani tüzel kişilerdi malik durumundaki bu tüzel kişilerin mülkiyet hakları ile sözleşme hürriyetlerini ihlal etmeden ve grubu hisse senetlerinin piyasada satılarak nama yazılı hale getirilmesi mümkün değildi gerçek veya tüzel kişilerin mülkiyet hakları ile sözleşme hürriyetlerini ihlal eden bir kanun hükmü ise anayasanın ve maddelerine uygun düşemezdi sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık durumu sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir halbuki sayılı kanunun kabul edildiği tarihte sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası yürürlükte değildir çünkü söz konusu fıkra daha önce sayılı khknin maddesiyle değiştirilmiş sayılı khk de anayasa mahkemesi tarafından k sayılı kararla iptal edilmiştir başka bir ifadeyle sayılı kanunun maddesinin kabul edildiği tarihte sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası yoktu yoku değiştirmek isteyen madde yok hükmündedir sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık durumu sayılı kanunun maddesi sayılı kanunun maddesini başlığı ile birlikte değiştirmiştir i̇şbu madde de yokluk ile maluldür yoklukla malûl olmasaydı dahi bilhassa genel müdür başbakan tarafından atanır hükmü sebebiyle sözleşme hürriyetine müdahale ettiği için yine anayasaya aykırı düşerdi çünkü bir özel bankanın genel müdürünün doğrudan doğruya bizzat başbakan tarafından atanması bankanın özel sıfatı ile bağdaşamazdı nitekim bu sebepledir ki devlet sayılı yükseköğretim kanununa göre özel üniversitelere hazineden yardım yaptığı halde ek ek onların yönetimini rektör dekan ve bölüm başkanı atamalarını hiçbir şekilde kendisi yapmamaktadır gerçekten devletten büyük ölçüde maddi yardım alan üniversitelerde rektör dekan ve bölüm başkanı atamalarını mütevelli heyetleri yapmaktadır sayılı kanun son cümle ve ek aksine bir davranış tüzel kişiliğe sahip bir özel kurumun somut olayımızda olduğu gibi bir özel bankanın genel müdürünün hele hele sonradan kanun değiştirmek suretiyle bizzat başbakan tarafından atanması tüzel kişilik özellik ve özerklik ile bağdaşamaz hukuk devleti ilkesine ters düşer maddenin anayasaya aykırılık durumuesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna iki ek madde eklenmiştir ek maddeye göre hisse senetlerinin satışında sayılı devlet i̇hale kanunu ve sayılı muhasebe umumiye kanunu hükümleri uygulanmaz devlet bu ek maddeye dayanarak kendisinin olmayan vakıflar genel müdürlüğüne ve mülhak vakıflara ait olan hisse senetlerini ihalesiz ve denetimsiz bir şekilde istediği zaman dilediği kimselere satabilecektir böyle bir uygulama hukuk devleti ilkesine uygun düşmeyeceği gibi anayasanın maddesinin koruması altında bulunan mülkiyet hakkını devletin ihlal etmesi anlamına gelir ek maddeye göre vakıflar genel müdürlüğüne ait grubu hisseler halka arz suretiyle satılabilir bu hisselerin satışı yapılmadan grubu hisselerin satışına karar alınamaz grubu hisselerin satışına ve bu satışla ilgili usul ve esasları belirlemeye bakanlar kurulu yetkilidir ek madde de anayasanın maddesine hukuk devleti ilkesine ve maddesine açıkça aykırıdır çünkü ek maddenin ilk cümlesine göre vakıflar genel müdürlüğüne ait grubu hisse senetleri halka arz suretiyle satılabilir hemen belirtelim ki tarih ve sayılı türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı kanununun maddesine göre grubu hisse senetleri vakıflar genel müdürlüğüne değil mülhak vakıflara aittir bilindiği gibi tarih ve sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasına göre mütevelliliği vakfedenlerin ferilerine vakfedilmiş vakıflara mülhak vakıflar denir bunlar mütevellileri tarafından idare olunur sayılı kanunun fıkrasına göre vakıflar genel müdürlüğünün mütevelliler dolayısıyla mülhak vakıflar üzerinde sadece denetim yetkisi vardır halbuki sayılı kanunun ek maddesinin ilk cümlesinden anlaşıldığına göre mülhak vakıflara ait olan grubu hisse senetleri işbu dava konusu sayılı kanun ile vakıflar genel müdürlüğünün mülkiyetine geçirilmektedir bilindiği gibi mülkiyet hakkı mutlak haklardandır anayasamız da bu mutlak hakkı maddesi ile temel haklar arasında sayarak teminat altına almıştır anayasanın teminatı altında bulunan bir hakkın mülkiyet hakkının malikin veya onun vekilinin rızası olmadanesas sayısı karar sayısı ortada bir mahkeme veya hukuka uygun bir kamulaştırma kararı bulunmadan sırf devletin üstün gücüne dayanarak başkasına nakledilmesi hiç şüphesiz anayasanın mülkiyet hakkını güvence altına alan maddesine sözleşme hürriyetini düzenleyen maddesine ve maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine aykırı düşer sonra grubu hisse senetlerini kanundan anlaşıldığına göre halka arz suretiyle satacak olanlar bu senetlerin malikleri değil başkalarıdır böyle bir satışın anayasaya uygun düştüğü söylenemez öte yandan ek maddenin son cümlesi ile grubu hisselerin satışına ve bu satışla ilgili usul ve esasları belirlemeye bakanlar kurulu yetkili kılınmıştır devlet bütünüyle özel hukuk hükümlerine tabi gerçek veya tüzel kişilerin mülkiyetinde yönetim ve denetiminde bulunan hisse senetlerinin satışını bu satışla ilgili usul ve esasları kamu yararını göz önünde bulundurarak kanunla düzenleyebilir buna karşılık bir hukuk devleti söz konusu hisse senetlerini satmaya bu satışla ilgili usul ve esasları belirlemeye bakanlar kurulunu yetkili kılamaz çünkü böyle bir yetkilendirme yetki gasbı anlamına gelir ve anayasaya ve aykırı düşer geçici maddenin anayasaya aykırılık durumu sayılı kanunun geçici madde tıpkı geçici maddesi gibi hukuk tekniğine aykırı olarak ihdas edilmiş bir korsan maddedir çünkü sayılı kanun isminden de anlaşılacağı gibi sayılı vakıflar bankası kanununda değişiklik yapan bir kanundur yani sayılı kanunun yaptığı bütün düzenlemelerin sayılı kanuna aktarılması gerekir halbuki sayılı kanunda geçici ve maddenin sayılı kanuna eklendiğine dair bir hüküm yoktur böyle bir madde ihdası hukukun yerleşik kurallarına bu arada anayasanın maddesine hukuk devleti ilkesine uygun düşmez çok daha önemlisi geçici maddeye göre sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde olan genel müdür kanunun yürürlük tarihinden itibaren dört yıl süreyle yeniden atanmış sayılacak olmasıdır geçici madde sayılı kanunun diğer hükümleriyle birlikte bir bütün olarak incelendiği zaman görülür ve anlaşılır ki devlet bu kanun ile tamamen özel hukuk hükümlerine tabi olan bir özel bankaya ortada hiçbir haklı gerekçe yokken el koymuştur bu el koymanın hiçbir şekilde haklı olduğu hukukun temel ilkelerine ve anayasaya uygun düştüğü söylenemez geçici maddenin durumuesas sayısı karar sayısı geçici madde de tıpkı geçici madde gibi korsan bir maddedir hukuk sayılı kanunun maddesi uyarınca geçici maddenin de iptali gerekir ve maddelerin durumu yürürlük ve yürütme maddeleri olan bu ve maddelerin de sayılı kanunun maddesi uyarınca iptal edilmeleri gerekir iii yürürlüğün durdurulmasi sebepleri̇ sayılı kanunun yürürlüğünün durdurulmasını gerektiren başlıca sebepleri maddeler halinde şu şekilde sıralamak mümkündür her şeyden önce sayılı kanunun bazı maddeleri konusuz olup yok hükmündedir örneğin ve maddelerin durumu böyledir bu beş madde yok hükmündedir çünkü bu maddenin değiştirdiği veya yürürlükten kaldırdığı hükümler daha önce sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilmiş veya yürürlükten kaldırılmıştı sayılı khk de anayasa mahkemesi kararıyla ortadan kaldırılmıştır yani sayılı kanunun ilk beş maddesi sayılı kanunun yürürlükte bulunmayan hükümlerine gönderme yapmıştır bu yüzden ilk beş madde konusuzdur yok hükmündedir kanunun yok hükmünde olmayan diğer maddeleri ise anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır sayılı kanun hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmediği takdirde demokratik hukuk devleti bakımından telafisi imkansız birçok sakıncaların ortaya çıkacağı örneğin bir kamu i̇ktisadi teşebbüsü olmayan bütünüyle özel hukuk hükümlerine tabi bir özel bankanın özelleştirme bahanesiyle çökertilebileceği gayet açıktır eğer sayılı kanun hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmeyip de bilahare iptal kararı verilecek olursa bu iptal kararı büyük ölçüde belki de bütünüyle etkisiz kalacaktır yürürlüğün durdurulması kararı verildiği zaman türkiyenin ekonomik sosyal ve hukuki sisteminde bir boşluk meydana gelmeyecektir nitekim sayılı khk iptal edildiği zaman böyle bir boşluk meydana gelmemiştir bir boşluk meydana gelmediği içindir ki anayasa mahkemesi sayılı khkyi iptal edince yeni bir düzenleme için türkiye büyük millet meclisine herhangi bir süre tanımamıştır sonuç anayasaya açıkça aykırı olan ve uygulanması halinde demokratik hukuk devleti bakımından telafisi imkansız birçok zararlar meydana getireceği kesin bulunan tarih ve sayılı türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun tamamı hakkında acilen yürürlüğün durdurulması ve iptal kararı verilmesini arz ederim
3,954
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türk ceza kanununun maddesinin ilk fıkrasında basit hırsızlık diye tanımlanan hırsızlığın yalın şekli bentleri ile son fıkrasında ise vasıflı hırsızlık halleri gösterilmiştir türk ceza kanununun i̇lk maddesinde öngörülen ceza altı aydan üç seneye kadar hapis bentlerinde öngörülen ceza ise bir seneden beş seneye kadar hapistir bu iki cezanın alt ve üst sınırlarının farklı olması ve ilk fıkradaki fiile öngörülen cezanın daha hafif olması vasıflı hırsızlık fiilinin basit hırsızlık fiiline göre daha ağır bir suç olmasının doğal sonucudur maddenin son fıkrasında ise basit ve vasıflı ayrımı yapılmaksızın bu maddede yazılı suçların ikiden fazla kimseler tarafından birlikte yapılması halinde cezanın aşağı haddinin iki sene hapis olacağı yazılmıştır hırsızlık suçuna katılan kişi sayısına bağlı olarak tayin edilecek cezada yapılması istenen bu artırıma ve maddelerin son fıkralarında da rastlamaktayız ancak bu uygulama madde yönünden farklılık arzetmekte ve anayasaya aykırı olduğu düşünülen ibare basit hırsızlık suçunu işleyen ikiden fazla kişiye verilecek ceza ile vasıflı hırsızlık suçunu işleyen ikiden fazla kişiye verilecek cezanın aynı miktarda olmasına yol açmaktadır somut bir örnek verecek olursak açıktan hırsızlık yapan ikiden fazla kişiye verilecek olan ceza tck nun ilk son maddesine göre uygulamada genellikle alt sınır esas alındığı için sene hapistir diğer şart ve unsurları aynı olmak kaydı ile resmi daireden veya emniyeti suiistimal suretiyle hırsızlık yapan ikiden fazla kişiye verilecek olan ceza da tcknun son veya son maddesine göre yine alt sınır esas alındığı için sene hapistir yani aynı konumda olmayan suçlulara aynı kuralın uygulanması gibi bir durum ve sonuç ortaya çıkmaktadır diğer yandan basit hırsızlık suçunu ikiden fazla kişinin işlemesi durumunda temel cezanın alt sınırına göre dört katı vasıflı hırsızlık suçunu ikiden fazla kişinin işlemesi durumunda temel cezanın alt sınırına göre iki katı artırım öngörülmektedir ki bu durumun da hukuk mantığı ve ceza adaleti açısından çelişki teşkil ettiği aşikardır böyle bir uygulamayı haklı gösterecek makul kabul edilebilir bir neden bulunmamaktadır eşitliği bozan ve adil olarak da nitelendirilmesi olanağı bulunmayan bu durumun eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasamızın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devletinde hukukun üstünlüğü ve evrensel hukuk kurallarının geçerliliği tartışmasız kabul edilmesi gereken bir gerçektir hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün etkinliklerinde işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına bağlı olan devlet demektir i̇tiraz konusu kural ile uygulama yapıldığında hukuka uygun ve adaletli bir sonuç elde etme imkanı bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı yüksek mahkemenin sayılı kararında da belirtildiği üzere hukuk devleti eşitlik temelinde adil bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan devlettir bu nedenle ceza hukuku alanında da eşitlik ve ceza adaletini sağlamak hukuk devletinin önde gelen görevlerindendir bu nedenlerle itiraz konusu düzenlemenin anayasamızın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasamızın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiştir anayasa mahkemesinin yerleşmiş kararlarına göre yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez eşitlik ilkesi birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını veya uygulanan aynı kurallar sonucu farklı sonuçlar yaratılmasını yasaklar kanaatimizce aynı konumda olmayan suçlulara aynı kuralın uygulanmasını da bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir i̇ptali istenen kuralla hukuki eylem ve durumları farklı olan kişiler aynı statüye tabi tutulmaktadır burada suç ve ceza tekniğine aykırı bir uygulama ve dolayısıyla anayasanın maddesine de aykırılık bulunduğu düşünülmüştür i̇ptali talep edilen hükmün dava konusu olayda uygulanacağı sırada anayasaya aykırı olduğunun düşünülmesi üzerine resen anayasa mahkemesi ne başvurulmasına karar verilmiştir
580
esas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesi hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanunkanun hükmünde kararname hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte olması gerekir sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan hükmün dava konusu işlemin dayanağı olması nedeniyle ilgili kanun maddesinin bu davada uygulanacak nitelikte bir kural olduğu anlaşılmaktadır sayılı kanun hükmünde kararnameye tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle eklenen ek maddede ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz ekli ve iii sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda bulunan ve ekli sayılı cetvel kapsamındaki başka kadrolara veya diğer kadrolara vekaleten atanan personele birinci fıkrada belirtilen ödemeler dikkate alınmaksızın sayılı kanunun ncı maddesi hükümleri çerçevesinde ve inci maddesine göre vekaleten atanılan kadrolar için belirlenmiş olan aylık göstergeleri ve ek göstergeler esas alınarak vekalet aylığı ve anılan kanunun nci maddesi uyarınca yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararının vekalete ilişkin hükümleri uyarınca işgal ettikleri kadrolar ve vekaleten atandıkları kadrolar için belirlenmiş olan zam ve tazminatlarının toplam tutarı esas alınarak zam ve tazminat farkı ödenir diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz denilmek suretiyle i̇l göç i̇daresi müdürlerinin özlük haklarına ilişkin düzenleme yapılmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin ekinde yer alan sayılı cetvelin sırasında ise aile ve sosyal politikalar bilim sanayi ve teknoloji çevre ve şehircilikesas sayısı karar sayısı ekonomi gıda tarım ve hayvancılık gümrük ve ticaret kültür ve turizm milli eğitim orman ve su i̇şleri sağlık ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlıklarının bakanlık il müdürü ve bakanlık bölge müdürü defterdar i̇l emniyet müdürü i̇l müftüsü vergi dairesi başkanı türkiye i̇statistik kurumu ve türkiye yazma eserler başkanlıkları devlet su i̇şleri karayolları maden tetkik ve arama meteoroloji orman tapu ve kadastro vakıflar genel müdürlüklerinin bölge müdürü sosyal güvenlik kurumu ve afet ve acil durum yönetimi başkanlıkları basın yayın ve enformasyon göç i̇daresi spor yükseköğrenim kredi ve yurtlar kurumu türkiye i̇ş kurumu genel müdürlüklerinin il müdürü kamu i̇ktisadi teşebbüslerinin bölge müdürü kadrolarında bulunanlardan diğer illerde görev yapanların ücret göstergesi tazminat göstergesi olarak belirlenmiştir mevcut duruma göre i̇l göç i̇daresi müdürlerine ek madde ve ekli sayılı cetvele göre ücret ve tazminat ödemesi yapılabilmesi için bu göreve asaleten atanma şartı aranmıştır sayılı cetvelde yer alan kadrolara vekaleten atananların belirtilen ücret ve tazminatlardan yararlanma imkanı bulunmamaktadır sayılı khk sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanunu kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdendir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir bu kural gereğince türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna ancak kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir hükmü yer almaktadır bu hükmü göre bir kanun hükmünde kararnamenin anayasaya uygun olduğunun kabulü öncelikle konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden dayandığı yetki kanununa uygun olmasına bağlıdır sayılı yetki kanununun amacını düzenleyen maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kapsamına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı aynı maddenin numaralı fıkrasının bendi ile bu bendin numaralı alt bendinde ve son olarak ilkeler ve yetki süresine ilişkin hükümlerin yer aldığı maddenin numaralı fıkrasının bendinde kamu personelinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarından söz edilmiş ancak mali haklara ilişkin bir ibareye yer verilmemiştir bu durumda sayılı kanun hükmünde kararnameye tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile eklenen ek maddenin fıkrasındaesas sayısı karar sayısı yer alan ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz cümlesinin sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığından anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır diğer taraftan anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde i̇ptal ibare anayasa mahnin tarihli ve sayılı kararı ile kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar maddesinde hiç kimse zorla çalıştırılamaz angarya yasaktır maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır hükümleri yer almaktadır davacının asilde aranan şartları taşıdığı için il müdürlüğüne vekaleten atandığı hususunda tartışma bulunmamaktadır bilindiği gibi bir göreve vekaleten atanan personelin icra etiği görevin gerekleri sorumlulukları ve üstlendiği riskler hususunda asaleten atanan personelden hiçbir farklılık yoktur bu sebeple ilgili görevi asil ya da vekil olarak yerine getirenlere yapılan ödemelerde farklılığa gidilmesi bunlar arasında mali hakların düzenlenmesi açısından eşitsizlik oluşturduğu gibi angarya yasağını ihlal edici niteliktedir ayrıca emeğin karşılığı olan ücretin hukuki gereklilik olmamasına karşın ödenmemesi sonucunu doğurduğundan söz konusu hükmün anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğu sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kanun hükmünde kararnameye tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle eklenen ek maddenin fıkrasının cümlesinde yer alan ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz cümlesinin anayasanın öncelikle maddesi olmak üzere ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından iptaline karar verilmesi amacıyla anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın anayasa mahkemesi kaydına alındığı tarihten itibaren beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırılmasına kararın birer örneğinin taraflara tebliğine iş bu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak birer onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,063
esas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı nüfus hizmetleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasına dış temsilciliklere ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen il ve ilçe müftülüklerine ibaresinin anayasaya aykırılığı getirilen yasal düzenleme ile müftülüklere nikâh kıyma yetkisi tanınmaktadır buna göre i̇çişleri bakanlığı il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi ve görevi verebilecektir aşağıda ayrıntılı bir şekilde açıklanacağı gibi bu düzenleme ile evlenme törenine dini bir nitelik kazandırılmıştır ve bu nitelik toplumdaki inanç gruplarından sadece birine hitap etmektedir bu nedenle düzenleme hem diğer inanç grupları için yeterli güvence içermemesi hem de sadece bir inanç grubu için böyle bir imkân tanıması bakımından bireylerin inanç özgürlüğünü güvence altına alan ve devletin tüm inanç grupları karşısında yansız olmasını gerektiren laiklik ilkesine aykırı olduğu gibi diğer inanç gruplarına aynı imkânı tanımaması bakımından ayrımcı nitelik taşımakta ve yeterli güvence içermemesi dolayısıyla da inanç özgürlüğünü ihlal etmektedir öncelikle getirilen düzenleme ile evlenme törenine dinsel bir nitelik kazandırılmıştır bunu açıklayabilmek için türk hukukunda evlenme törenine ilişkin düzenlemeler ve buna ilişkin tarihsel gelişim ele alınacak evlenmenin dinsel töreni ve niteliği üzerinde durularak iptali istenen düzenlemenin evlenme törenine fiilen nasıl bir dinsel nitelik kazandırdığı gösterilecektir evlenme türk hukukunda sayılı türk medeni kanununda düzenlenmiştir buna göre evlilik ancak evlendirmeye yetkili memur önünde yapılacak resmi evlilik sözleşmesi ile kurulabilir dolayısıyla bu sözleşme resmi şekle tabi olup evlendirme memuru önünde yapılmayan evlenme geçersiz olacaktır sayılı türk medeni kanununun maddesine göre evlendirme memuru belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur köylerde muhtardır kanunun bu hükmünde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır medeni kanunun maddesinde evlenme töreninin yeri düzenlenmiştir buna göre evlenme töreni evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılır ancak tören evleneceklerin istemi üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer yerlerde de yapılabilir kanunun maddesinde evlenme töreninin şekli düzenlenmiştir buna göre evlendirme memuru evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar evlenme tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur memur evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar kanunun maddesinde evlenme töreninin bitiminde evlendirme memuru tarafından eşlere bir aile cüzdanı verilmesi öngörülmüştür aynı maddede evlenmeye ilişkin dini tören de düzenlenmiştir buna göre aile cüzdanı verilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz evlenmenin geçerli olması dini törenin yapılmasına bağlı değildir görüldüğü gibi medeni kanunda medeni nikâh usulü benimsenmiştir yani evlenme töreni ancak resmi memur önünde gerçekleştirilebilir bu ilke türkiyenin modernleşme sürecinde önemli bir devrimsel anlam taşımaktadır zira evlenmenin resmi bir kaydınınesas sayısı karar sayısı tutulmadığı çok eşle evliliğin ve küçük yaşta evlenmelerin yaygın olduğu bir toplumsal yapı içinde küçüklerin ve kadınların haklarını korumak mümkün değildir bu toplumsal yapıda dini kurallara göre çocukların küçük yaşta evlenmeye zorlanması kadınların çok eşli erkeklerle evlendirilmesi erkeklerin tek taraflı irade beyanıyla eşlerini boşayabilmesi ve evlenme kaydının tutulmaması dolayısıyla kadınların ve çocukların evlenmeden kaynaklanan haklarının güvence altında olmadığı açıktır böyle bir toplumsal yapıdan küçüklerin ve kadınların haklarını güvence altına alan bir hukuk düzenine geçme arayışının sonucu olarak türk hukuk devriminin en önemli unsurlarından biri olan sayılı türk kanunu medenisinde medeni nikâh usulü benimsenmiştir anayasanın üncü maddesinin madde başlığı inkılâp kanunlarının korunmasıdır bu maddeye göre anayasanın hiçbir hükmü türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve türkiye cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden inkılâp kanunlarının anayasa kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz maddenin dört numaralı bendi şubat tarihli ve sayılı türk kanunu medenisiyle kabul edilen evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikâh esası hükmünü içermektedir türk medeni kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesine göre bu kanunun ve türk medeni kanununun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılmış veya değiştirilmiş bulunan kanunların maddelerine diğer mevzuat tarafından yapılan yollamalar maddeleri karşılayan yeni hükümlere yapılmış sayılır dolayısıyla anayasanın maddesi hükmü yeni medeni kanunun ve maddeleri açısından da geçerlidir buna göre anayasa medeni nikâh esasını türkiye cumhuriyetinin laik niteliğini korumayı amaçlayan inkılâp kanunları arasında görmüş ve özel bir koruma altına almıştır dolayısıyla evlenme işleminin geçerli olması resmi memur önünde gerçekleştirilmiş olmasına bağlıdır ancak ne anayasa ne de kanun vatandaşların dini tören yapmasını yasaklamamaktadır medeni kanun açık bir şekilde dini törenin düzenlenebileceğini hükme bağlamış yalnızca bunun zamanı ile ilgili bir kısıtlama getirmiştir buna göre dini tören evlenme cüzdanı verilmeden yani evlenme işlemi tamamlanmadan düzenlenemez ayrıca kanun laiklik ilkesinin gereği olarak kişileri dini tören yapmaya zorlamamak açısından evlenmenin geçerliliğinin dini tören yapılmasına bağlı olmadığını da düzenlemiştir görüldüğü gibi medeni kanunda evlenme törenine ilişkin düzenlemelerin amacı bir taraftan evlenme işleminin resmi memur huzurunda yapılmasını zorunlu tutarak küçüklerin zorla evlendirilmesinin önüne geçmek diğer taraftan da evlenme işleminin resmi kayıt altına alınması suretiyle evlilikten doğan hakları eşler özellikle de kadınlar açısından güvence altına almaktır bu nedenle kanun resmi evlenme gerçekleşmeden dini tören yapılmasını yasaklamıştır zira toplumda dini tören ile evlenmenin gerçekleştiği yönünde yaygın bir kanaat bulunmakta ve dini tören yapılmasının birlikte yaşamayı meşrulaştırdığı düşünülmektedir böylece evlenme ehliyetine sahip olmayan küçükler aile ve çevrenin zoruyla dini tören ile evlendirilmekte mevcut evlilik ve benzeri nedenlerle evlenme ehliyetine sahip olmayan kişiler dini tören düzenleyerek birliktelik sağlamakta ancak bu birliktelik dolayısıyla kadınlar evliliğin tanıdığı hiçbir haktan yararlanamamaktadır yasa koyucu bu şekilde çocukların ve kadınların istismarını engellemek amacıyla resmi evlenme gerçekleşmeden dini tören yapılmasını yasaklamış bu şekilde tören düzenlemeyi de hem eski tck hem de yeni tck döneminde cezai yaptırıma tabi tutmuşturesas sayısı karar sayısı sayılı türk ceza kanununun birden çok evlilik hileli evlenme dinsel tören başlıklı maddesinin ve numaralı fıkralarına göre aralarında evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir ancak medeni nikâh yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir her ne kadar tcknın maddesinin yukarıda belirtilen ve numaralı fıkraları anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh yaptırmanın resmi olarak tanınmaması suretiyle evlilikten doğan hukuki haklardan yararlanmasının engellenmesi suretiyle hukuki yaptırıma tabi tutulduğu ve ayrıca cezai yaptırım uygulanmasının özel hayatın korunması ve inanç özgürlüğü haklarına ölçüsüz müdahale oluşturduğu gerekçesiyle iptal edilmiş ise de dini tören yaptırarak birlikte yaşama ile diğer nikâhsız birliktelikler arasında toplumsal algı açısından çok büyük bir farklılık olduğu göz ardı edilmiştir toplum nazarında dini tören yapılması birlikte yaşamayı meşrulaştırdığından özellikle zayıf durumda olan küçüklerin ve kadınların çevrelerinin baskısıyla bu tür birlikteliklere zorlandığı herkesçe bilinen bir gerçektir başlık parası alma geleneklere uyma vb gerekçelerle küçükler salt dini tören yaparak evlenme adı altında başkalarıyla birlikte yaşamaya zorlanmaktadır hatta mutlak olarak yasaklanmış olmasına rağmen dini tören yapmak suretiyle evli kişiler birden fazla kadınla dini nikâhla evlenmekte kadınlar çeşitli ailevi ve toplumsal baskılarla bu şekilde istemedikleri kişilerle birlikte yaşamaya zorlanmaktadır bu nedenle anayasa mahkemesinin adı geçen kararında belirtilen nikâhsız birlikte yaşamanın herhangi bir yaptırımı yokken resmi evlenme olmadan dini tören yapanlara yaptırım uygulanmasının ölçüsüz olduğu gerekçesi doğru değildir kişilerin herhangi bir nikâh yaptırmadan birlikte yaşamaları tüm toplumsal baskıları göze alarak bilinçli bir tercihte bulunmalarını gerektirmektedir oysa dini tören özellikle geleneksel ve muhafazakâr çevrelerde birlikte yaşamaya toplumsal bir meşruiyet sağlamaktadır bu da yukarıda sözünü ettiğimiz zayıf durumda olan küçüklerin ve kadınların bu çevrelerde istismarına kapı aralamıştır evlenmenin dini töreninin ne olduğunu da ortaya koymak gerekmektedir genellikle kabul edilen görüşe göre evlenme sözleşmesinin kurulması bakımından i̇slam hukukunda kabul edilen usul medeni nikâh usulüdür buna göre evlenme ehliyetine sahip bir kadın ve bir erkek şahitlerin huzurunda evlenme iradelerini beyan etmekle evlilik gerçekleşir evliliğin geçerliliği için herhangi bir dinsel kişiliğin törene katılması töreni kutsaması ya da dini bir ayinde bulunması gerekli değildir hayrettin karaman mukayeseli i̇slam hukuku cilt baskı bununla birlikte uygulamada nikâh kıyma işleminin bir dua hutbe ile başlatılması yaygın bir gelenek haline gelmiştir günümüzde de pek çok çift resmi nikâh ile yetinmemekte ayrıca bir dinsel tören düzenlemektedir türkiye i̇statistik kurumunun verilerine göre yılında ilk evliliğinde hem resmi hem de dini nikâhla evlenenlerin oranı iken sadece resmi nikahla evlenenlerin oranı ve sadece dini nikahla evlenenlerin oranı tür yılında yapılan aile yapısı araştırmasına göre ise hem resmi hem de dini nikah yapanların oranın sadece resmi nikah yapanların oranın sadece dini nikah yapanların oranının ise olduğu görülmüştür ancak yaş gruplarında bu oranlar dikkat çekici bir şekildeesas sayısı karar sayısı farklılaşmaktadır yaş grubunda hem resmi hem de dini nikah yapanların oranı sadece resmi nikah yapanların oranı sadece dini nikah yapanların oranının ise olduğu görülmüştür yaş grubunda ise hem resmi hem de dini nikah yapanların oranı sadece resmi nikah yapanların oranı sadece dini nikah yapanların oranının ise olduğu görülmüştür türkiye i̇statistik kurumu haber bülteni ocak sayı bölgelere göre nikâh türleri incelendiğinde yılında resmi evliliği olmayıp sadece dini nikâh yaptıranların oranının en yüksek olduğu bölgenin güneydoğu anadolu bölgesi olduğu en düşük orana sahip bölgenin ise batı marmara bölgesi olduğu görülmüştür türkiye i̇statistik kurumu bülteni sayı mayıs yılında ise sadece dini nikah yaptıranların oranının en yüksek olduğu bölgenin güneydoğu anadolu bölgesi olduğu en düşük orana sahip bölgenin ise doğu karadeniz bölgesi olduğu görülmüştür türkiye i̇statistik kurumu haber bülteni ocak sayı anlaşıldığı kadarıyla i̇slam hukukunda herhangi bir dini tören zorunluluğu bulunmamasına ve resmi memur önünde gerçekleştirilen evlenmenin dini açıdan da geçerli olmasına karşılık bireylerin çok büyük bir çoğunluğu ayrıca dini tören yapmayı da gerekli görmektedir dini tören içeriği itibariyle bir imamın törene katılarak dua okuması ve taraflara şahitler huzurunda birbirleri ile evlenme iradeleri olup olmadığını sormasından ibarettir yani törene dini nitelik katan unsur törene bir imamın katılarak dua okumasından ibarettir i̇ptali istenen düzenleme ile i̇çişleri bakanlığına il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi ve görevi verme yetkisi tanınmıştır bu kural ile yetkilendirilecek kişi değil makam belirlenmektedir sayılı diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesine göre müftülükler diyanet i̇şleri başkanlığının taşra teşkilatı olup il müftüleri diyanet i̇şleri başkanlığına ilçe müftüleri ise il müftülerine bağlıdır dolayısıyla müftülük makamı müftü dâhil taşra teşkilatında çalışan tüm görevlileri kapsamaktadır buradan da müftülüğe bağlı çalışan müftü imam vaiz müezzin gibi görevlilerin evlendirme memuru olarak görevlendirilebileceği anlaşılmaktadır sayılı kanunun maddesine göre i̇slam dininin inançları ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere başbakanlığa bağlı diyanet i̇şleri başkanlığı kurulmuştur görüldüğü gibi diyanet i̇şleri başkanlığının kuruluş amacı i̇slam dininin inançları ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmektir dolayısıyla kurum münhasıran i̇slam dinine ilişkin din hizmetlerini yürütmek üzere kurulmuştur müftülükler de bu kurumun taşra teşkilatı olup aynı işleve sahiptir yasaya göre il ve ilçe müftüleri bölgelerinde diyanet i̇şleri başkanlığını temsil eder din hizmetlerini dini müesseseleri yönetir ve din görevlilerinin hizmetlerini düzenleyip denetler tamamen i̇slam dinine ait dini hizmetleri yürütmek üzere oluşturulan bir kurumun görevlilerine evlendirme memurluğu yetkisi verilmesi halinde bu kişiler dini kimliklerinden arınmayacaklardır her ne kadar evlendirme memurluğu yetkisi tanınan müftülük görevlileri müftü imam vb medeni kanun hükümlerine göre evlenme törenini gerçekleştirecek olsa da uygulamada fiilen çoğunlukla evlenen çiftler ya da yakınlarınca nikâhı kıyan müftü ya da imamdan dua etmesi talebinde bulunulacaktır hatta böyle bir talep olmasa bile bu din görevlileri fiilen dua edeceklerdir nitekim yasayı savunan i̇ktidar milletvekilleri de getirilen düzenleme ile resmi tören ile dini törenin birleştirileceğini ileri sürmüşlerdir bbc türkçenin haberine göre adalet veesas sayısı karar sayısı kalkınma partisi akp erzurum milletvekili orhan deligöz düzenlemenin vatandaşların işlemlerini kolaylaştıracağını belirterek ‘kolaylaştırma hedefini şöyle anlatmıştır bazı vatandaşlarımızın dini hassasiyeti var geçmişten kalma diyorlar ki ‘i̇slami manada bir dini nikâh lazım vatandaşlarımız gidiyor belediyede nikâh yaptırıyorlar nikâhı yaptırdıktan sonra da nikâh evrakını götürüp imamlara da imam nikâhı yaptırıyorlar malumunuz bizde imam nikâhının bir resmi geçerliliği yoktur vatandaşlarımızın işi kolaylaşsın diye öyle düşünen vatandaşlarımızın diyelim manada düşünen vatandaşlarımız bir defada iki iş olmasın isteyen gitsin müftüye bbc türkçe httpwwwbbccomturkcehaberler turkiye aynı şekilde yasanın çıkması yönünde kulis faaliyetinde bulunan ve bu yetkiyi kullanacak olan din görevlilerinin örgütünü temsil eden diyanet sen genel başkanı diyanet senin yılından beri toplu sözleşme masasına taşıdığı müftülere de nikâh kıyma yetkisi verilmesi düzenlemesinin kadın hakları açısından son derece önemli bir düzenleme olduğunu söylemiş ve pratikte dini ve resmi nikâh şeklinde iki uygulamanın olduğu ülkemizde müftülere nikâh kıyma yetkisi vermek iki başlılığı ortadan kaldıracaktır i̇ki başlı nikâh kayıtsızlığı beraberinde getirdiğinden müftülerin nikâh yetkisi kayıtsızlığı da sona erdirecektir böylece kayıtsızlığın ortaya çıkardığı istismar ve mağduriyetler de ortadan kaldırılmış olacaktır demiştir httpwwwdiyanet senorgtrmuftuluklere nikah kiyma yetkisi verilmesi kadin haklari acisindan cok onemli bir duzenlemedir i̇slamda ruhban sınıfı olmadığı dolayısıyla müftü ve imamların dini bir otorite değil devlet memuru olduğu söylemi de durumu değiştirmemektedir zira teorik olarak i̇slam dininde herhangi bir dini otoritesi olmamakla birlikte bu dine ait din hizmetlerini yürütmek üzere ülkemizde bir diyanet i̇şleri başkanlığı ihdas edilmiştir ve bu makam i̇slam dinine ait bütün inanç ve ibadet konularını düzenlemekte ve yönetmektedir kanunu gereği i̇slam dininin gerektirdiği hizmetleri yürüten kişilerin herhangi bir dini niteliği olmadığını sıradan devlet memuru olduklarını söylemek mümkün değildir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi büyük dairesi lautsi ve diğerlerii̇talya davasında çarmıha gerilmiş i̇sa figürünün dini anlamının ötesinde batı medeniyetinin ve demokrasinin temelini oluşturan ilke ve değerleri sembolize ettiği argümanını kabul etmemiş bu işaretin hıristiyanlığın sembollerinden biri olduğuna karar vermiştir başvuru no kt aynı şekilde buscarini ve diğerlerisan marino davasında ai̇hm bd milletvekili yemininde yer alan i̇ncile ibaresinin dini bir nitelik taşımadığı aksine tarihi ve sosyal değerlere atıf yaptığı argümanını kabul etmemiş ve başvurucuların i̇ncil üzerine yemin etmeye zorlanmalarının din özgürlüğüne müdahale oluşturduğuna karar vermiştir başvuru no kt sonuç olarak hem müftü ve imamların kendi yasalarından kaynaklanan dini kimlikleri hem de uygulamada fiilen evlenme merasiminde dua etmek suretiyle nikâh kıyacak olmaları dolayısıyla bu görevlilerin yapacakları evlendirme işlemi dini bir nitelik kazanacaktır nitekim hem yasayı çıkaran partinin temsilcileri hem de bu görevi talep eden görevlilerin örgütlü temsilcileri dini ve resmi törenin birleştirileceğini açık bir şekilde dile getirmişlerdir ayrıca belirtmek gerekir ki burada belli bir inanca mensup bireylerin dini ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir düzenleme söz konusu değildir anayasa mahkemesi türkiyede baştan beri laiklik ilkesinin anayasal düzeyde ve uygulamada devlet ile i̇slam dini arasındaki kurumsal ilişkiyi mutlak surette dışladığının söylenemeyeceğini belirtmiş ve anayasanın resmî bir dine yer vermemekle birlikte çoğunluk dininin mensuplarının inanç ibadet ve eğitim gibiesas sayısı karar sayısı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik resmî mekanizmalar öngördüğünü ifade etmiştir bu çerçevede anayasanın maddesinde diyanet i̇şleri başkanlığını laiklik ilkesi doğrultusunda özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmek üzere genel idare içinde yer alan bir anayasal kurum olarak tanımlandığına dikkat çekmiştir anayasa mahkemesi kararı tarihli k sayılı ancak belirtmek gerekir ki burada çoğunluk dininin mensuplarının inanç ibadet eğitim ihtiyacının karşılanmasına yönelik bir düzenleme söz konusu değildir burada inanç ayrımı yapılmaksızın tüm vatandaşların medeni ihtiyacı olan evlenmenin hukuksal töreninin bir inanç grubunun pratik ritüeliyle birleştirilmesi söz konusudur bu nedenle aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacağı gibi getirilen düzenleme ile il ve ilçe müftülüklerinin resmi evlendirme memurları arasına alınması devletin tüm inanç grupları karşısında tarafsız olmasını gerektiren laiklik ilkesi başta olmak üzere bireylerin din inanç ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alan maddesi ve devletin inançlar temelinde ayrımcılık yapmasını yasaklayan maddesine açıkça aykırıdır diğer taraftan iptali istenilen kural yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılması gereğine de tamamen aykırı olarak yasalaştırılmıştır ayrıca laiklik ilkesine aykırı olarak diyanet i̇şleri başkanlığının taşra teşkilatı olan müftülüklere evlendirme memurluğu yetkisi verilmesi anayasanın maddesine de aykırıdır son olarak lozan antlaşması hükümlerine aykırı olarak din özgürlüğünü ihlal eden düzenlemenin anayasanın maddesine de aykırı olduğu belirtilmelidir hukuk devleti i̇lkesine aykırılık kanun koyucu takdir yetkisini kullanırken belirli sınırlamalara tabidir bu sınırlamalardan ilki kanun koyucunun takdir yetkisini kullanırken kamu yararını gözetmesi zorunluluğudur kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hukuk devletinde kanunların kamu yararı gözetilerek çıkarılması zorunludur kanun koyucu anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla her türlü düzenlemeyi yapma yetkisine sahip olup düzenlemenin kamu yararına başka bir anlatımla ülke koşullarına uygun olup olmadığının belirlenerek takdir edilmesi kanun koyucuya aittir anayasaya uygunluk denetiminde kanun koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil incelenen kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığı incelenebilir tarihli sayılı anayasa mahkemesi kararı ayrıca belirtilmesi gerekir ki hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı sayması sonucunu yaratan bir niteliktedir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemelerin yapılmasındaki takdir yetkisi sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkesiyle sınırlıdır i̇ptali istenen yasanın gerekçesinde düzenlemenin çıkarılış amacının vatandaşların evlenme işlemlerini kolaylaştırmak daha kolay ve seri bir şekilde hizmet almalarını sağlamak olduğu ifade edilmiştir ülkede vatandaşların evlenme işlemlerini yaptırmakta ne tür zorluklarla karşılaştığı bu sorunların kapsam ve yoğunluğunun ne olduğu mevcut sistem içinde gerçekten bir sıkıntı varsa alınacak ilave tedbirlerle mesela belediyelerin daha fazla evlendirme memuru istihdam etmesi sağlanarak niçin çözülemediği konusunda her hangi bir açıklama yer almamaktadır yasanın tbmmde görüşülmesi sürecinde de bu yönde herhangi bir tatmin ediciesas sayısı karar sayısı bilgi ve açıklama sunulmamıştır eğer gerçekten mevcut sistem ihtiyacı karşılamıyorsa ki bu yönde herhangi bir şikâyet ya da bulgu yoktur dinsel nitelik taşımayan onlarca başka kuruma mesela çok daha konuyla ilgili olan aile ve sosyal politikalar bakanlığının taşra teşkilatına bu görev verilebilecekken katı bir şekilde müftülüklerde ısrar edilmesi gerçek amacın vatandaşların evlenme işlemlerini kolaylaştırmak değil dinsel tören ile resmi törenin birleştirilmesi olduğunu göstermektedir nitekim yukarıda alıntılanan iktidar partisi milletvekilinin ve diyanet sen başkanının açıklamalarında da görüldüğü gibi gerçek amacın evlenmenin dinsel töreni ile resmi törenini birleştirmek olduğu ve vatandaşların işlerini kolaylaştırmaktan kastedilenin resmi ve dinsel olmak üzere iki ayrı tören yapmaktan kurtarmak olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir bu ise türk devrimlerinin temel amacı olan cinsiyet eşitliğini sağlama ve eşit yurttaşlık temelinde inanç farkı gözetilmeksizin tüm vatandaşların haklarını eşit bir şekilde koruma hedefinden geriye gidiş anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi evlenme töreninin belli bir inancın pratikleri çerçevesinde dinsel bir nitelik kazanması pek çok vatandaşın özellikle de toplum içinde kendini azınlıkta hisseden inanç gruplarına mensup bireylerin kendilerini sistem karşısında yabancılaşmış hissetmelerine neden olacaktır böyle bir yasanın kamu yararı amacıyla çıkarıldığını söylemeye olanak yoktur dikkat edilirse yasanın çıkarılış amacı bireylerin dinsel ihtiyaçlarını karşılamak olarak ifade edilmemiştir eğer temel hedef bu olsaydı bütün farklı inanç ya da inançsızlık gruplarına mensup bireylerin inançsal ihtiyaçlarını karşılamaya uygun eşitlik ilkesini gözeten ve devletin inançlar karşısında tarafsızlığına halel getirmeyecek çözümler üretilebilirdi oysa böyle yapılmamış tamamen maddi ihtiyaç temelinde asılsız bir gerekçe ileri sürülerek resmi evlenme töreni bir inancın pratikleri doğrultusunda dinsel bir niteliğe büründürülmüştür bireylerin inanç özgürlüğüne saygı göstermeyen ayrımcı nitelik taşıyan ve devletin inançlar karşısında yansız olması gereğine uymayan bir düzenlemenin kamu yararı amacıyla çıkarılmadığı açık olup hukuk devleti ilkesine aykırıdır açıklanan nedenle iptali istenen düzenleme hukuk devleti ilkesini devletin temel nitelikleri arasında düzenleyen anayasanın maddesine aykırıdır laiklik ayrımcılık yasağı ve i̇nanç özgürlüğü hakkına aykırılık i̇ptali talep edilen düzenleme üç farklı nedenle devletin tüm inançlar karşısında yansız davranmasını ve tüm bireylerin inanç özgürlüğüne saygı göstermesini gerektiren laiklik ilkesine bireylere inançları temelinde farklı muamele yapılmasını yasaklayan ayrımcılık yasağı ilkesine ve devletin bireylerin inançlarına saygı göstermesini gerektiren inanç özgürlüğü hakkına aykırılık oluşturmaktadır öncelikle yukarıda açıklandığı gibi müftülüklere evlendirme memuru yetkisi tanınmasıyla dinsel bir nitelik kazanan bu uygulamanın istemeyenlere uygulanmamasını güvence altına alan bir düzenleme öngörülmemiştir ne yasada ne de yönetmelikte istemeyen kişilerin nikâhlarının müftü ya da imamlarca kıyılmamasını güvence altına alacak herhangi bir güvence öngörülmemiştir medeni kanunun maddesine göre tören yeri evlendirme daireleridir ancak tören evleneceklerin istemi üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer yerlerde de yapılabilir yasanın bu hükmünde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır müftülüklere evlendirme memuru yetkisi tanınması halinde bu kişilerin evlendirme dairelerine mi geleceği yoksa müftülüklere de evlendirme dairesi açma yetkisi mi verileceği belli değildiresas sayısı karar sayısı evlenme bir bireyin hayatındaki en önemli anlardan birisidir ve bu özel anı kişilerin kendi inanç ve istekleri doğrultusunda yaşamayı talep etmesi en doğal hakkıdır özellikle farklı din veya mezheplere mensup ya da inançsız olan veya müslüman olmakla birlikte bir din adamı tarafından nikâhının kıyılmasını istemeyen kişilerin istemedikleri halde nikâhlarının din adamlarınca kıyılması açıkça din özgürlüğü hakkını ihlal ettiği gibi devletin tüm bireylerin din özgürlüklerini güvence altına alması ve tüm inanç gruplarına ve inançsızlara eşit mesafede durmasını gerektiren laiklik ilkesine de aykırıdır anayasanın maddesinde devletin nitelikleri arasında laiklik ilkesi de sayılmıştır anayasa mahkemesinin yaptığı özgürlükçü laiklik yorumuna göre dini konulardaki bireysel tercihler ve bunların şekillendirdiği yaşam tarzı devletin müdahalesi dışında ancak koruması altındadır bu anlamda laiklik ilkesi din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir dinler ve inançlar mensuplarının yaşam biçimlerini kimliklerini ve diğer insanlarla ilişkilerini etkiler din ve inanç yönünden toplumların çeşitlilik arzettiği toplumda farklı dinlerin inançların ya da inançsızlıkların bulunduğu da tarihsel ve sosyolojik bir gerçekliktir bu nedenle demokratik ve laik devletin temel amaçlarından biri toplumsal çeşitliliği koruyarak bireylerin sahip oldukları inançlarıyla barış içinde bir arada yaşabilecekleri siyasal düzenleri inşa etmektir laiklik devletin din ve inançlar karşısında tarafsızlığını sağlayan devletin din ve inançlar karşısındaki hukuki konumunu görev ve yetkileri ile sınırlarını belirleyen anayasal bir ilkedir laik devlet resmî bir dine sahip olmayan din ve inançlar karşısında eşit mesafede duran bireylerin dini inançlarını barış içerisinde serbestçe öğrenebilecekleri ve yaşayabilecekleri bir hukuki düzeni tesis eden din ve vicdan hürriyetini güvence altına alan devlettir devletle dinin ayrılığı din ve vicdan hürriyetinin bir gereği olmanın yanında dinin siyasi müdahalelerden korunması ve bağımsızlığını sürdürmesi için de gereklidir farklı dini inançlara sahip olanlar ya da herhangi bir inanca sahip olmayanlar laik devletin koruması altındadır devlet din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşebileceği ortamı hazırlamak için gerekli önlemleri almak zorundadır anayasa mahkemesi kararı tarihli k sayılı anayasa mahkemesinin sözü edilen kararında laikliğin devlete negatif ve pozitif yükümlülükler yüklediği belirtilerek negatif yükümlülüğün devletin bir dini ya da inancı resmî olarak benimsememesini ve bireylerin din ve vicdan hürriyetine zorunlu nedenler olmadıkça müdahale etmemesini gerektirdiği ifade edilmiştir pozitif yükümlülüğün ise devletin din ve vicdan hürriyetinin önündeki engelleri kaldırması kişilerin inandıkları gibi yaşayabileceği uygun bir ortamı ve bunun için gerekli imkânları sağlaması ödevini beraberinde getirdiği belirtilmiştir anayasa mahkemesi kararı tarihli k sayılı anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları düzenlenmiştir anayasa mahkemesine göre eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı bazen yan yana ve bazen de aynı şeyi ifade etmek üzere kullanılabilen kavramlardır günümüzde eşitlik ilkesi insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin ayrılmaz parçasıdır başka bir deyişle eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı uluslararası hukukun en üstünde yer alan temel hukuk normu olarak kabul edilmektedir bu itibarla eşitlik ilkesi hem başlı başına bir hak hem de diğer insan hak ve özgürlüklerinden yararlanılmasına hâkim temel bir ilke olarak kabul edilmelidir anayasanın maddesi ayrımcılık yasağı biçiminde düzenlenmemiş olsa bile eşitlik ilkesinin anayasal bağlamda her durumda dayanılacak normatif bir değer taşıması nedeniyle ayrımcılık yasağının da etkili bir şekilde hayata geçirilmesi gerekir başka bir deyişle eşitlik ilkesi somut bir ölçüesas sayısı karar sayısı norm olarak ayrımcılık yasağını da içerir anayasa mahkemesi kararı bn § ayrımcılık yasağı ilkesi din siyasi görüş cinsel ve cinsiyet kimliği gibi bir bireyin kişiliğinin unsurları olan ve kişisel tercihler temeline dayanarak veya cinsiyet ırk engellilik ve yaş gibi hiçbir şekilde tercih yapılamayacak kişisel özellikler temeline dayanarak fırsatlar sunulmasını ya da fırsatlardan mahrumiyetin reddini içerir anayasa mahkemesi kararı bn § bu ilkeler ışığında iptali istenen kural değerlendirildiğinde belli bir inanç grubunun evlenme törenine ilişkin pratiklerini resmi evlenme törenine entegre etmek suretiyle devletin bir dini ya da inancı resmi olarak benimsememesi gereğine uymadığı farklı inanç gruplarına mensup kişilerin bu resmi uygulamaya tabi tutulmamasını güvence altına alacak herhangi bir tedbir öngörmediği görülmektedir i̇l ve ilçe müftülüklerine evlendirme memuru yetkisi tanınması halinde her il ve ilçede ve hatta her evlendirme dairesinde bu kişilerin dışında yeterli sayıda evlendirme memuru bulundurulması ve istemeyen hiç kimsenin nikâhının müftüler ya da diğer müftülük çalışanı imamlar tarafından kıyılmamasının sağlanması laiklik ilkesinin bir gereğidir ancak ne yazık ki ne yasada ne de yasanın uygulanmasını göstermek üzere çıkarılan ve tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan evlendirme yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelikte bu konuda herhangi bir açıklık bulunmamaktadır bireylerin inanmadıkları bir dinin ritüeline uymaya zorlanması açık bir şekilde inanç özgürlüğü hakkını ihlal eder yasadaki bu belirsizlik bireylerin inanç özgürlüklerine müdahale yapılıp yapılmayacağı konusunda öngörülemez bir durum yaratmaktadır bu belirsizlik ve güvencesizlik dolayısıyla iptali istenilen kural anayasanın maddesinde güvence altına alınan laiklik ilkesine farklı inanç grupları arasında farklı muameleye neden olması bakımından anayasanın maddesine ve bireylerin inanç özgürlüğünü öngörülemez müdahalelere açık hale getirdiğinden anayasanın maddesine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir diğer taraftan iptali istenen düzenleme ile il ve ilçe müftülerini evlendirme memuru olarak görevlendirme olanağı getirilirken bu imkân diğer inanç gruplarının din görevlilerine tanınmamıştır yukarıda belirtildiği gibi yasanın çıkarılış amacı bireylerin dinsel ihtiyaçlarını karşılamak olarak ifade edilmemiştir eğer temel hedef bu olsaydı bütün farklı inanç ya da inançsızlık gruplarına mensup bireylerin inançsal ihtiyaçlarını karşılamaya uygun eşitlik ilkesini gözeten ve devletin inançlar karşısında tarafsızlığına halel getirmeyecek çözümler getirilmesi mümkün olabilirdi ancak böyle yapılmamış resmi evlenme töreni bir inancın pratikleri doğrultusunda dinsel bir niteliğe büründürülmüştür bu nedenle burada toplumun çoğunluğunun dini ihtiyaçlarına öncelik tanıyan objektif ve gerekli bir düzenlemeden söz edilemez anayasa mahkemesi kişilere din ve vicdan özgürlüğü alanında seçenekler sunan toplumu oluşturan bireylerin bu alandaki yaygın ve müşterek ihtiyaçlarının karşılanmasını kolaylaştıran tedbir ve uygulamaların laiklik ilkesine aykırı olarak görülemeyeceğini belirtmiş ve hemen her ülkenin din eğitim ve öğretiminde hâkim dine belli bir ağırlık verildiği diğer dinler karşısında çoğunluk dininin mensuplarına bazı öncelikler tanındığını ifade etmiştir anayasa mahkemesi kararı tarihli k sayılı i̇ptali istenen düzenlemenin ço
4,119
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasaya aykırılığı parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir her şeyden önce tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından bu yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez esas sayısı karar sayısı bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin esasa girmeden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerine göre iptali gerekir tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak i̇baresi ve uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak bendinde yer alan veya ettirmek i̇bareleri ile nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak inci maddesinin numaralı fıkrasının ve bentlerinde yer alan veya yaptırmak i̇barelerinin anayasaya aykırılığı sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde metroloji alanında muayene belgelendirme ve doğrulamaya ilişkin denetimleri uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendine yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında piyasa gözetimi ve denetimlerini uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında teknik düzenlemesi ve standardı bulunmayan ürünlerin denetimine esas olacak özellikleri tespit ettirmeyi nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde sanayi ürünlerinin ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğuna yönelik piyasa gözetimi ve denetimini inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yine aynı şekilde sanayi ürünlerinin ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğuna yönelik piyasa gözetimi ve denetimini inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde ise denetim sırasında alınan numunelerin testlerini üçüncü kişilere de yaptırabileceği hüküm altına alınmıştır khkde sanayi ve teknoloji uzmanlığı düzenlenirken ürün güvenliği denetimi yapacak personele ilişkin bir düzenleme yapılmamış olması söz konusu denetimlerin üçüncü kişilere devredileceğini ortaya koymaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın üncü maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu inci maddesinde ise devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği kuralları yer almaktadır denetime esas olacak özelliklerin tespiti denetim ve denetim sırasında alınan numunelerin testlerinin yapılması görevlerinin devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinden olduğu ve bu hizmetlerin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekeceği açıktır söz konusu görevlerin üçüncü kişilere yaptırılması anayasanın üncü maddesindeki idarenin bütünlüğü ilkesi ile inci maddesindeki kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri yürütülmesi ilkesiyle bağdaşmaz öte yandan devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu söz konusu kamu hizmetlerinin üçüncü kişilere de yaptırılması öngörülür iken üçüncü kişilerce yapılması durumunda itiraz ve yargılama usulü ile yargılama yeri yönlerinden bir düzenleme yapılmamıştır anayasanın inci maddesinde yer alan idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kuralı karşısında kamu hizmetlerinin üçüncü kişilere yaptırılmasındaki yasal düzenleme eksikliği birçok soruna yol açacaktır yukarıda açıklandığı üzere tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak ibaresi ve uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak bendinde yer alan veya ettirmek ibareleri ile nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak inci maddesinin numaralı fıkrasının ve bentlerinde yer alan veya yaptırmak ibareleri anayasanın üncü inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı sayılı hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasının bendi ile bakanlık ürün güvenliği ve denetimi koordinasyon komisyonunun oluşumunu görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını belirlemek görevi sanayi ürünleri güvenliği ve denetimi genel müdürlüğüne verilmektedir bu düzenlemeden bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı bünyesinde bakanlık ürün güvenliği ve denetimi koordinasyon komisyonu adıyla bir komisyon kurulacağı bu komisyonun kimlerden oluşacağı ve komisyonun görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarının bakanlığın sanayi ürünleri güvenliği ve denetimi genel müdürlüğü tarafından belirleneceği anlaşılmaktadır anayasanın ncı maddesinde hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygunesas sayısı karar sayısı olarak kullanılacağı üncü maddesinde ise idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştır bu kurallara göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden düzenlenen konuda sadece komisyonun adından söz ederek komisyonun kimlerden oluşacağı komisyonda kamu görevlileri yanında sivil toplum kuruluşu veya özel sektör temsilcilerinin yer alıp almayacağı komisyonun görev ve yetkilerinin neler olacağı ve komisyonun nasıl çalışacağı gibi konuları bütünüyle boş bırakarak yürütmeye sınırsız ve belirsiz bir düzenleme alanı bırakması mümkün değildir yasa koyucunun ürün güvenliği ve denetimi gibi devleti üreticileri ve tüm yurttaşları ilgilendiren bir alanda oluşturulan komisyonda komisyonun kimlerden oluşacağını belirlemesi görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını düzenlemesi ve bu aşamadan sonra eğer uygun ve zorunlu görür ise ilkeleri konulmuş ve sınırları çizilmiş alanda yasanın uygulamasını sağlamak üzere idareye düzenleme yetkisi vermesi gerekir aksine düzenleme yetkinin anayasallığı yasama yetkisinin devredilmezliği ve idarenin kanuniliği ilkelerine aykırılık oluşturur yukarıda açıklandığı üzere sayılı hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın ncı nci inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin iptali istenen numaralı fıkrasında müfettiş yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları müfettişliğe yükselmeleri görev yetki ve sorumlulukları başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı nci maddesinin ikinci fıkrasında her bakanın başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumlu olacağı üncü maddesinde başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği inci maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır öte yandan sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında bakanın bakanlık teşkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiş ikinci fıkrasında bakanların bakanlık hizmetlerini mevzuata hükümetin genel siyasetine milli güvenlik siyasetine kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve başbakana karşı sorumlu oldukları belirtilmiş üçüncü fıkrasında ise her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup bakanlık merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetleriniesas sayısı karar sayısı işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır aynı hükümler sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khknin üncü maddesinde değişik ifadelerle yinelenmiştir sayılı kanunun inci ve sayılı khknin üncü maddesinde belirtilen bakanlığın merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre bu işleri doğrudan bakana bağlı olarak ve bakan adına yapmak üzere sayılı khknin üncü maddesiyle rehberlik ve teftiş başkanlığı kurulmuş ve numaralı fıkrası ile rehberlik ve teftiş başkanlığına bakanın emri ve onayı üzerine bakan adına bakanlık teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş inceleme ve soruşturma yapma görevleri verilmiştir bakanın anayasal sorumluluğunu yerine getirmesinin uzantısı olarak kurulan ve bu derece önemli görevler yüklenen rehberlik ve teftiş başkanlığında görevli müfettişlik mesleğine ilk adımın atıldığı müfettiş yardımcılığına giriş için üncü maddenin numaralı fıkrasında hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınır çizilmeden müfettiş yardımcılarının mesleğe giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarını müfettişliğe yükselmelerini görev yetki ve sorumluluklarını başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususları düzenleme yetkisi yürütme organına devredilmiştir memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi anayasanın statü hukukuna ilişkin temel bir kuralı iken sayılı khknin üncü maddesinin numaralı fıkrası ile hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınırlar çizilmeden müfettiş yardımcılığı mesleğine giriş şartları yeterlilik sınavının usul ve esasları müfettişliğe yükselme ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarını belirleme yetkisinin yönetmeliğe bırakılarak yürütme organına devredilmesi anayasanın nci inci ve inci maddelerine açıkça aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasının birinci tümcesindeki müsteşar müsteşar yardımcısı teftiş kurulu başkanı genel müdür genel müdür yardımcısı hukuk müşaviri strateji geliştirme başkanı personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı bilgi i̇şlem ve değerlendirme dairesi başkanı ve bakanlık müşaviri daire başkanı özel kalem müdürü basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri i̇l sanayi ve ticaret müdürü ve i̇l sanayi ve ticaret müdür yardımcısı i̇bareleri ile i̇kinci tümcesindeki i̇l sanayi ve ticaret müdür yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli sayılı liste ile ihdas edilen araştırmacı diğerleri ise i̇barelerinin ve üçüncü tümcesindeki ile araştırmacı ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrası ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte sanayi ve ticaret bakanlığında gümrük ve ticaret bakanlığına devredilen birimlere tahsis edilen kadrolarda bulunanlar hariç olmak üzere müsteşar müsteşar yardımcısı teftiş kurulu başkanı genel müdür genel müdür yardımcısı hukuk müşaviri strateji geliştirme başkanı personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı bilgi i̇şlem veesas sayısı karar sayısı değerlendirme dairesi başkanı bağlı ve i̇lgili kuruluşlar dairesi başkanı bakanlık müşaviri daire başkanı özel kalem müdürü basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri i̇l sanayi ve ticaret müdürü ve i̇l sanayi ve ticaret müdür yardımcısı kadrolarında bulunanların görevlerinin bu kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte sona ereceği bu fıkra uyarınca görevleri sona erenlerden i̇l sanayi ve ticaret müdür yardımcısı unvanlı kadroda bulunanların ekli sayılı liste ile ihdas edilen araştırmacı diğerlerinin ise ekli sayılı liste ile ihdas edilen bakanlık müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılacakları bu madde uyarınca ihdas edilen bakanlık müşaviri ile araştırmacı kadrolarının herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmaktadır sayılı khknin üncü maddesinin numaralı fıkrası ile tarihli ve sayılı sanayi ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun yürürlükten kaldırılmış ancak sanayi ve ticaret bakanlığının sayılı kanunun inci maddesinde yer alan ana hizmet birimleri nci maddesinde yer alan danışma ve denetim birimleri üncü maddesinde yer alan yardımcı birimlerinden gümrük ve ticaret bakanlığına devredilenler ile bağlı ve i̇lgili kuruluşlar dairesi başkanlığı hariç diğerlerinin tamamı aynı veya başka isimlerle sayılı khknin ncı maddesinde bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının hizmet birimleri arasında yer almıştır bu bağlamda sayılı kanunun inci maddesindeki ana hizmet birimlerinden sanayi genel müdürlüğü sayılı khknin ncı maddesinde aynı isimle sanayi araştırma ve geliştirme genel müdürlüğü bilim ve teknoloji genel müdürlüğü ismiyle küçük sanatlar ve sanayi bölgeleri ve siteleri genel müdürlüğü sanayi bölgeleri genel müdürlüğü ismiyle avrupa birliği koordinasyon genel müdürlüğü avrupa birliği ve dış i̇lişkiler genel müdürlüğü ismiyle ölçüler ve standartlar genel müdürlüğü metroloji ve standardizasyon genel müdürlüğü ismiyle aynen yer almış bakanlığın safraları olarak değerlendirilen i̇ç ticaret genel müdürlüğü teşkilatlandırma genel müdürlüğü tüketicinin ve rekabetin korunması genel müdürlüğü ile esnaf ve sanatkarlar genel müdürlüğü ise gümrük ve ticaret bakanlığına devredilmiş sayılı kanunun nci maddesinde yer alan danışma ve denetim birimlerinden teftiş kurulu başkanlığı sayılı khknin ncı maddesinde rehberlik ve teftiş başkanlığı ismiyle hukuk müşavirliği ile basın ve halkla i̇lişkiler müşavirliği aynı isimlerle bakanlık müşavirleri sayılı khknin inci maddesinde aynı isimle yer almış sayılı kanunun üncü maddesindeki yardımcı birimlerden personel dairesi başkanlığı ile özel kalem müdürlüğü sayılı khknin inci maddesinde aynı isimle yer alırken i̇dari ve mali i̇şler başkanlığı destek hizmetleri dairesi başkanlığı bilgi i̇şlem ve değerlendirme dairesi başkanlığı ise bilgi i̇şlem dairesi başkanlığı ismiyle yer almıştır sayılı kanunun inci maddesinde yer alıp da sayılı khknin ncı maddesinde yer almayan sadece ana hizmet birimlerinden bağlı ve i̇lgili kuruluşlar dairesi başkanlığı ile yardımcı birimlerden savunma sekreterliğidir savunma sekreterliğinin görevi destek hizmetleri daire başkanlığına verilirken bağlı ve i̇lgili kuruluşlar daire başkanlığı sayılı khkde yer almamıştır öte yandan sayılı kanunda dört olan müsteşar yardımcısı dört genel müdürlüğün gümrük ve ticaret bakanlığına devredilmesi nedeniyle üçe düşürülmüştür bu bağlamda müsteşar yardımcılıklarından biri gümrük ve ticaret bakanlığına devredilen genel müdürlükler ile anılan bakanlığa geçmiştir bu bağlamda sayılı khknin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasında sayılan kadro görev unvanlarından sadece bağlı ve i̇lgili kuruluşlar dairesi başkanı kadrosu bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı teşkilat kadroları arasında yer almamaktadıresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ilkesidir kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş olan haktır kişilerin hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir sayılı kanunun temel ilkeler başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde kariyer devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için gerekli bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır şeklinde liyakat ise devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır şeklinde tanımlanmıştır sayılı kanunda yer alan ana hizmet danışma ve denetim ile yardımcı birimlerden gümrük ve ticaret bakanlığına devredilen genel müdürlükler ile bağlı ve i̇lgili kuruluşlar dairesi başkanlığı dışında kalan tüm ana hizmet danışma ve denetim ile yardımcı hizmet birimleri kapatılmayıp aynı veya başka isimler altında sayılı khknin ncı maddesinde bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı bünyesinde teşkilatlandırıldığına ismi değiştirilen ve değiştirilmeyen söz konusu teşkilatlardaki müsteşar müsteşar yardımcısı teftiş kurulu başkanı genel müdür genel müdür yardımcısı hukuk müşaviri strateji geliştirme başkanı personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı bilgi i̇şlem ve değerlendirme dairesi başkanı bakanlık müşaviri daire başkanı özel kalem müdürü basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri i̇l sanayi ve ticaret müdürü ve i̇l sanayi ve ticaret müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar söz konusu görevlere sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükseldiğine ve dolayısıyla bu görevler kendileri yönünden hukuken kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüştüğüne ve söz konusu genel müdürlük daire başkanlığı ve başkanlıkların kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk da söz konusu olmadığına göre bu görevleri statü hukukuna göre yürüten kamu görevlilerinin yasayla ilgisine göre bakanlık müşavirliği ve araştırmacı gibi pasif görevlere atanmaları yasanın öngördüğü güvenliklerinin ortadan kaldırılarak statü hukukunun gereği olan kazanılmış haklarının ellerinden alınması demektir dolayısıyla kazanılmış hakları ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır öte yandan geçici üncü maddenin numaralı fıkrasında bu madde uyarınca bakanlık kadrolarına atanan veya atanmış sayılanların yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları sözleşme ücreti aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar makam görev ve temsil tazminatları ek ödeme ikramiye bir aya isabet eden tutar ve sözleşme ücretleri ile diğer malîesas sayısı karar sayısı hakları ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç toplamının net tutarının atandıkları veya atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen sözleşme ücreti aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar makam görev ve temsil tazminatları ek ödeme ikramiye bir aya isabet eden tutar ve ücretleri ile diğer malî hakları ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç toplamının net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarının farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödeneceği belirtilerek atamaları bu şekilde yapılanların mali haklarının korunduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır ancak fıkrada toplam net tutarının ibaresinden sonra parantez içinde bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır ifadesine yer verilerek kadro görev unvanlarına ait aylık net hak edişleri sabitlenmiştir bu durumda örneğin müsteşarın en son aldığı net maaşı tl ve bakanlık müşavirinin maaşı ise tl ise aradaki tl içinde bulunulan ayda tazminat olarak ödenerek maaşı yine tl olacak örneğin yıllık oranındaki enflasyonun maaşlara yansıtılmasından dolayı bir sonraki ay müsteşar maaşı tl bakanlık müşaviri maaşı da tl olduğunda ise net maaş sabitlendiğinden dolayı müsteşar iken yasayla bakanlık müşavirliği görevine atanan kişiye herhangi bir ödemede bulunulmayacak kişinin maaşı nominal olarak yine tl olurken reel olarak tlye gerileyecektir dolayısıyla kazanılmış statü kaybının yanında kazanılmış mali hak kaybı da söz konusu olduğundan iptali istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ayrıca kamu görevlilerinin atanmalarındaki usule göre görevlerinden el çektirilmeleri statü hukukunun temel bir ilkesidir siyasi iktidarın bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının üst yönetimi yanında taşra teşkilatında da mutlak bir siyasi kadrolaşmaya gitmek için üst yönetim ve taşra teşkilatının yönetim kadrolarını yasayla boşaltması bu yönden de hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer yandan yasa ile hem müsteşar hem daire başkanı bakanlık müşavirliği görevine atanırken müdür de müdür yardımcısı da araştırmacı görevine atanmaktadır anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez statü hukukunda müsteşar ile daire başkanlığı müdür ile müdür yardımcılığı farklı hiyerarşik kademe ve kadro unvanlarına karşılık geldiği halde bunlar bir aynı ve eşitlermiş gibi müsteşardan daire başkanına kadar olanların yasayla bakanlık müşaviri müdür ve müdür yardımcılarının ise araştırmacı görevlerine atanmaları anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmaz anayasanın ncı maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu inci maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı kamu görevlilerinin sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkelerine göre yükseldikleri ve hukuki güvenliğe sahip kılındıkları müsteşar müsteşar yardımcısı genel müdür başkan genel müdür yardımcısı başkan yardımcısı daire başkanı müdür ve benzeri kadro unvanlarından bakanlık müşavirliği ve araştırmacı görevlerine olağan hukuki yol olan idari işlemle atamalarının yapılması durumunda kullanabilecekleri anayasal güvence altındaki hak arama özgürlüğü ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarının yasayla atanmaları suretiyle ellerinden alınması anayasanın ncı ve inci maddelerine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasının birinci tümcesindeki müsteşar müsteşar yardımcısı teftiş kurulu başkanı genel müdür genel müdür yardımcısı hukuk müşaviri strateji geliştirme başkanı personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı bilgi i̇şlem ve değerlendirme dairesi başkanı ve bakanlık müşaviri daire başkanı özel kalem müdürü basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri i̇l sanayi ve ticaret müdürü ve i̇l sanayi ve ticaret müdür yardımcısı ibareleri ile ikinci tümcesindeki i̇l sanayi ve ticaret müdür yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli sayılı liste ile ihdas edilen araştırmacı diğerleri ise ibareleri ve üçüncü tümcesindeki ile araştırmacı ibaresi anayasanın nci uncu ncı ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptalleri gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı yetki yasasının iptali veya yürürlüğünün durdurulması durumunda sayılı khk yasal dayanaktan yoksun kalacağından sayılı khknin yürürlüğünün durdurulması gerektiği düşünülmektedir devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu denetime esas olacak özelliklerin tespiti denetimin yürütülmesi ve denetim sırasında alınan numunelerin testlerinin yapılması görevlerinin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yapılması anayasal bir zorunluluk iken üçüncü kişilere yaptırılmasının öngörülmesi ve ortaya çıkacak sorunların çözümü için yargı yolunun gösterilmemesi üretici ve tüketiciler açısından ileride telafisi olmayan zararlara yol açacaktır aynı şekilde bakanlık ürün güvenliği ve denetimi koordinasyon komisyonunun kimlerden oluşacağı ve komisyonun görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını düzenleme yetkisinin bakanlığın sanayi ürünleri güvenliği ve denetimi genel müdürlüğüne verilmesi üretici ve tüketiciler açısından ileride telafisi olmayan zararlar doğmasına neden olacaktır sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin numaralı fıkrasında hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınır çizilmeden müfettiş yardımcılarının mesleğe giriş şartlarını yeterlik sınavlarının usul ve esaslarını müfettişliğe yükselmelerini görev yetki ve sorumluluklarını başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususları düzenleme yetkisi yürütme organına devredilerek anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı düzenleme yapılmıştır bakanın anayasal sorumluluğunu yerine getirmesinin uzantısı olarak kurulan ve bu derece önemli görevler yüklenen rehberlik ve teftiş başkanlığında görevli müfettişlik mesleğine ilk adımın atıldığı müfettiş yardımcılığına giriş şartlarının yeterlilik sınavlarının usul ve esaslarının müfettişliğe atanmanın müfettişlerin görev yetki ve sorumlulukları ileesas sayısı karar sayısı rehberlik ve teftiş başkanlığının çalışma usul ve esasları ile diğer konuların düzenleme yetkisinin idareye bırakılması bağımsız ve tarafsız yürütülmesi gereken denetim teftiş soruşturma ve rehberlik görevlerinin müfettiş yardımcılığı giriş ve yeterlilik sınavları ile rehberlik ve teftiş başkanlığının çalışma esas ve usulleri üzerinden siyasallaşarak kamu yararından kopmasına yol açacaktır yasanın yürürlüğe girmiş olması söz konusu siyasallaşmayı bugünden başlatmanın yolunu açmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasıyla bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının merkez ve taşra teşkilatının üst yönetim kadroların tamamının liyakat ve kariyer ilkeleri yerine siyasi atamalar yapmak için yasayla boşaltılması müdür ve müdür yardımcılarının bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen araştırmacı kadrolarına daire başkanı ve üstü kadrolarda bulunanların ise bakanlık müşaviri kadrolarına atanmaları öngörülerek kazanılmış hakları ortadan kaldıran yasa önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmayan ve kişilerin hak arama özgürlükleri ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarını ellerinden alan anayasaya aykırı kurallar yasallaştırılmıştır yasayla boşaltılmış bulunan müdür yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarına siyasal iktidarın tarafgirlik ölçütleri bağlamında atamalar yapmasının önü açılırken bu kadrolara kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükselen kadro görev unvanlarının hukuki sahibi kamu görevlileri ise telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya gelmiş bulunmaktadırlar öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yön
4,142
esas sayısı karar sayısı a fiili durum aa sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi bulunsa da banka uygulamasında bu hususa ilişkin iki faiz oranı bulunmaktadır birincisi bankların merkez bankasına bildirmiş oldukları bankaların fiili uygulamalarını göstermeyen uygulayabilecekleri asgari ve azami faiz oranları i̇kincisi ise bankaların her şubeden şubeye ve müşteriye göre değişen mevduata fi̇i̇len uygulanan en yüksek faiz oranı ab sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi yargıtayca daha önceleri enflasyon geçiş dönemindeki ülke gerçekleri nazara alınarak uygulanan kamu bankalarında sorulması gerektiği şeklende anlaşılırken daha sonra görüş değişikliği ile mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde anlaşılması gerektiği görüşüne varmış ve yargıtayda bu görüş yerleşik hale gelmiştir fiili durumun yarattığı hukuki sorunlar ba sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde anlaşılması gerektiği görüşü yargıtayda yerleşik hale gelmiş ise de halen uygulanması gerektiğini zannettiğinden veya bu görüşte olduğundan işçi vekilleri tarafından merkez bankasına bildirilen ve türkiye barolar birliğince de sitesinde yayınlanan asgari ve azami faiz oranları üzerinden icra takibi başlatılmaktadır bu şekilde başlatılan takiplerde baa takiplerin işlemiş faiz miktarları işleyecek faiz oranları şikayet yoluyla icra mahkemesine taşınmakta ve bu durum baaa i̇şçi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine baab alacağının ne kadar olduğunu bilmemesine baac şikayet davaları ile tarafların karşılıklı boğuşmasına mahkememizin bir dosyasının esası yılına ait olup fiilen uygulanan faizin belirlenmesindeki zorluklar nedeniyle bir çok bankaya bir çok defa yeniden müzekkere yazılmıştır baad takibin makul süre içesinde sonuçlanıp infaz edilememesine baae ayrıca bazı dönemler açısından sıklıkla da işçi alacağına kanuni faizin altında faiz oranı uygulanmasına neden olmaktadır fiili sorunların uygulamadan mı kanundan mı kaynaklandığıesas sayısı karar sayısı ca öncelikle sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde anlaşılması gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır aksi halde mevduat sahibinin fiiliyatta hiç bir bankadan alamayacağı faizi azama faiz oranı bildirimlerine dayanarak almasına neden olunacaktır cb bu maddenin yerleşik uygulama doğrultusunda fiilen uygulanan faiz olarak yorumlanmasında hata yoksa da fiilen uygulanan faiz oranları cba her bankaya göre faiz oranı değiştiği gibi cbb bir bankanın her şubesine göre değişmekte ve hatta cbc bir bankanın aynı şubesinin fiilen uyguladıkları faiz oranları müşterine göre değişmektedir cbd tüm bu durumlar gerek işçinin fiilen uygulanan en yüksek faizin hangi bankanın hangi şubesinin hangi müşterisine uyguladığı faiz oranı olduğunu tespit edebilmesinin imkânsızlığını doğuracak olması gerek ise bu durumun borçlu açısından da geçerli olması ve gerekse de uygulanacak faiz oranlarının iş sözleşmesinin feshi tarihi ve ıslah tarihi olmak üzere iki tarih açısından bu tarihlere göre er yıllık devreler halinde devrenin bittiği tarihteki faiz oranlarının tespiti gerekliliği nedeniyle imkânsızlığı daha artırmaktadır cbe kaldı ki takip açıldıktan sonra her ayın faiz oranı yine imkansız bu yöntem ile tespiti gerekmektedir ki şikayet konusu olmasın anayasaya aykırılık tüm bu nedenler sorunun kaynağı uygulama değil kanundaki bu düzenlemedir i̇şçi lehine olduğu düşünülen bu düzenleme bazı dönemler açısından yasal faizin altında kalması tespitinin neredeyse imkansıza yakınlıkta zor olması her aşamada şikayete konu olması nedenleriyle öncelikle işçi ve sonrasında işveren aleyhinedir düzenleme bu haliyle yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir niteliksel gereklilikleri karşılamadığından anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesine aykırıdır ayrıca hak arayana en kısa sürede ve en az masrafla ve rahatlıkla hakkına kavuşma etkili sonuç elde edebilme yolunu kapatması nedeniyle anayasanın maddesinde dayanak bulan adalete erişim düzenlemesine de aykırılık teşkil etmektedir neti̇cei̇ talep tüm bu nedenlerle sk son cümlesindeki mevduata uygulanan en yüksek kısmının anayasanın ve maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri talep olunur
572
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türk mühendis ve mimar odaları birliği mimarlar odası tarafından tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan kamu i̇hale genel tebliğinin maddesinin iptali ayrıca sayılı kamu i̇hale kanununun sayılı kanun ile değişik maddesinin bendinin üçüncü cümlesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması istemiyle kamu i̇hale kurumuna karşı açılan dava üzerine oluşturulan dosya incelendi anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülerek işin gereği görüşüldü sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin bendinde i̇ş deneyimi bulunmayan mühendis veya mimarların aldıkları lisans eğitimine uygun yapım işi ihalelerine başvurularında toplam süresi onbeş yılı geçmemek kaydıyla mezuniyetlerinden sonra geçen her yıl yüzyirmiikibinüçyüzseksenyedi türk lirası olarak hesaplanmak üzere madde kapsamındaki benzer iş deneyimi olarak dikkate alınır bu süre iş deneyimi bulunan mimar ve mühendisler için uygulanmaz bu bent kapsamında elde edilen deneyim mühendis ve mimarın beş yıldır en az hissesine sahip olduğu veya her iki ortağın da mühendis olup ortak olduğu tüzel kişiler tarafından kullanılabilir kuralına yer verilmiştir anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde ise herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almıştır hukuk devletinde temel ilke vatandaşların objektif ve genel kurallarla korunmasıdır öte yandan kanunların genelliği ilkesinde kanunların aynı özellikleri taşıyan olaylara ve aynı durumda bulunan herkese uygulanabilecek biçimde düzenlenmelerini zorunlu kılar buna göre kanun koyucunun daima göz önünde bulundurması gereken husus kamu yararı düşüncesi olmalıdır kamu yararının söz konusu olmadığı bir alanda sadece özel çıkarlar için ya da kişi ya da belli bir grubun yararı gözetilerek kural getirilmesinin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında açıkça vurgulanmıştır şu halde kanun hükümlerinin herşeyden önce genel nitelikte olması kimlikleri önceden belli kişi veya gruplara yönelmemesi herkes için nesnel hukukî durumlar öngörmesi ve aynı hukukî durumda bulunan kişilere ayrım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekmektedir kimlikleri önceden belirli kişilere ve guruplara yönelen kanun hükümleri kanunların genelliği ve yasa önünde eşitlik ilkelerine aykırı düşecektiresas sayısı karar sayısı hukuk düzenimizde mimar ve mühendislerle ilgili düzenlemelere bakıldığında bu iki meslek grubunun birlikte anılarak aynı düzenlemelere konu edildiği görülmektedir sayılı kanunda yer alan düzenlemelerde de mimar ve mühendisler birlikte ifade edilmiş ortak hak ve yükümlülüklere konu olmuşlardır oysa sayılı kanunun maddesinin bendinin üçüncü cümlesinde anılan bent uyarınca elde edilen deneyimin mühendis ve mimarın beş yıldır en az hissesine sahip olduğu veya her iki ortağın da mühendis olup ortak olduğu tüzel kişiler tarafından kullanılabileceği kuralına yer verilerek bu iki meslek grubunun ortağı olduğu tüzel kişilerdeki bu kişilere ait hisse oranına yönelik bir ayrıma gidilmiş bu ayrımın nedenleri ve detayları konusunda belirleme yapılmamıştır anılan meslek gruplarının yapım işinin gerçekleştirilmesinde birbirini tamamlayan en temel görevleri üstlenmesi karşısında kanunda geçen mühendis ifadesinin yapım işinde etkin role sahip olan mühendisler dışındaki bütün mühendisleri içerecek şekilde genel anlamda mühendis olarak ifade edilmesi böylece yapım işindeki rolü açık olan mimarlar karşısında bütün mühendislerin daha ayrıcalıklı bir düzenlemeye konu edilmemesi gerekmektedir kanun koyucu bir kural ile getirdiği olanaktan faydalanma şartlarını ortaya koyarken kamu yararıyla ilişkili haklı bir nedene dayanmak durumundadır aksi halde adalet anlayışına sahip olan hukuk devleti ilkesi ihlâl edilmiş olacaktır kanun gerekçeleri ve komisyon raporlarının da incelenmesi sonucunda sayılı kanunun maddenin bendinin üçüncü cümlesi ile mühendis ve mimarlar arasında yapılan ayrımın kamu yararı ile bir ilişkisi olmadığı haklı bir nedene dayanmadığı ve kanun önünde eşitlik ilkesini ihlâl ettiği kanaatine ulaşılmıştır bu nedenle anılan düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin bendinde yer alan bu bent kapsamında elde edilen deneyim mühendis ve mimarın beş yıldır en az hissesine sahip olduğu veya her iki ortağın da mühendis olup ortak olduğu tüzel kişiler tarafından kullanılabilir cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu cümlenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu hükmün anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
805
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykirilik gerekçeleri̇ sayılı kanunun inci maddesi ile tarihli ve sayılı umumi hıfzıssıhha kanununun üncü maddesine eklenen i̇kinci fıkranın anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesi ile sayıl umumi hıfzıssıhha kanununun üncü maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere iki yeni fıkra eklenmiştir gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğum sezaryen ameliyatı yaptırılabilir şeklindeki üncü maddenin ikinci fıkrasının iptali istenilmektedir yaşam hakkı ve kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkı bakımından anayasaya aykırılık i̇ptali istenilen düzenlemenin sağlık aile çalışma ve sosyal i̇şler komisyonu raporunda yer alan gerekçesinde tıbbi endikasyon olmaksızın sadece anne ve hekim isteği ile sezaryen yapılmasının önlenmesi doğumu yaptıran hekimlerin sorumluluğu amacıyla yapıldığı belirtilmektedir anne istemli sezaryende çeşitli kişisel nedenlerle anne adayı doğumun sezaryen ile sonlandırılmasını istemektedir özetle vajinal yolla doğum korkusu sezaryen isteminin başında gelmektedir özellikle ilk doğumlarını yapacak olan kadınlarda yaşanılan korkunun yanı sıra daha önceden komplikasyonlu doğum öyküsü bulunan kadınlardaki korku sezaryenin seçilmesinde etken olmaktadır doğum korkusu olan kadınların oranının ila arasında olduğu belirtilmektedir ekonomik ve kültürel gelişimin sonucu olarak evlenme ve çocuk sahibi olma yaşı ile bir ya da iki çocuk sahibi olma isteği giderek artan kadınlarda sezaryen istemi ağır basmaktadır özellikle tüp bebek yöntemi ile gebe kalmış kadınlar olmak üzere çoğul gebeliğe sahip kadınlar da doğumu sezaryenle gerçekleştirmek istemektedirler anne adayları yeterli aydınlatma yapılmasına rağmen kendi özgür isteği ile sezaryeni tercih edebilmektedir anne istemli sezaryen oranının ülkemiz için olduğu açıklanmışsa da bu oranın kesin olarak ne olduğu bilinmemektedir amerika birleşik devletlerinde new jerseyde yapılan bir çalışmada anne istemli sezaryen oranının olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı sezaryen oranları tüm dünya ülkelerinde artış göstermektedir türkiyede sezaryen oranı türkiye nüfus ve sağlık araştırmasına tnsa göre iken de olduğu belirtilmektedir yılı itibariyle türkiyede ortalama sezaryen oranının olduğu açıklanmıştır bu oranın çinde abdde i̇talyada norveçte olduğu belirtilmektedir itibariyle oecd ülkelerinde ortalama sezaryen oranı dır dünyada pek çok ülkede sezaryen oranlarındaki artışın nedenleri dikkate alınarak doğru doğum yöntemlerinin uygulanmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir i̇ptali istenilen düzenleme dışında dünyada sezaryenin azaltılması için anne adaylarının seçim yapma haklarını ortadan kaldıran ya da hekimlere yönelik yaptırım tehdidini içeren bir düzenleme bilinmemektedir i̇ngilterede sağlık ve klinik uzmanlığı ulusal enstitüsü nice tarafından yılı kasım ayında yayımlanan nice klinik yönergesi ile sağlık açısından bir gereklilik olmasa bile sezaryenle doğum yapmak isteyen hamile kadınlarda izlenecek yönteme ilişkin bir kılavuz hazırlanmıştır bu kılavuza göre doğum korkusu olan hamile kadınlara doğumdan önce psikolojik destek verileceği gerekli destek verilip yeterli aydınlatma yapıldıktan sonra hasta hala normal doğum istemiyorsa sezaryenle doğumun gerçekleştirileceği belirtilmiştir muula yazdığı makalede göğüs kanseri hastası olan bir kadın kemotorapi radyoterapi veya ameliyat seçeneklerinden birini seçebilmektedir demektedir buradan yola çıkarak hastanın kendi bedeniyle ilgili bir karar olan sezaryen veya normal doğum seçeneklerine engel olmanın kişinin sahip olduğu otonomiye aykırı düştüğünü belirtmektedir dünyada hekimlik meslek ilkeleri yönünden de durum tartışılmakta olup genel kanı hastanın otonomisine ve bir kadının kendi doğum şeklini seçme hakkına saygı duyulmasının etik bir davranış olduğu yönündedir minkoff chervenak i̇ptali istenilen düzenleme de ise anne istemli sezaryenin tıbbi bir endikasyon olmadığı savı benimsenmiş hamile kadının istemediği muvafakat vermeyeceği bir tıbbi müdahaleye maruz bırakılması kararlaştırılmıştır i̇nsan haklarına ilişkin pek çok uluslararası metinde yer alan insan onuru kişilerin kendi vücut bütünlükleri maddi ve manevi varlıkları ile ilgili karar verme hakkını içermektedir maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı hamile kadınların çocuklarını nasıl dünyaya getireceklerine ilişkin yöntemi seçme hakkını da içermektedir kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile kişinin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürme hakkı birbiri ile kopmaz bir bağ içinde olup anayasanın nci maddesi ve ncı maddeleri ile birlikte bütüncül bir şeklide koruma altına alınmıştır kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı anayasanın inci maddesi bakımından da hukuksal dayanağa sahiptir anayasanın inci maddesine göre devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmalıdır böylece kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi saygı duyulması gereken bir hak olduğu kadar devletin pozitif edimleri ile yaşama geçirilmesi gereken bir yükümlülük olarak belirmektediresas sayısı karar sayısı bu durumda anayasa söz konusu hakkın sınırlanmasını değil gerçekleştirilmesini hukuksal bir varsayım olarak kabul etmektedir anayasanın üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması bakımından uygulanan bir ölçüt olan hakkın özü sadece onu açık ya da örtülü biçimde kullanılamaz duruma getiren sınırlamalar için değil kullanımını güçleştiren zayıflatan ya da etkisiz hale getiren sınırlamalar için de geçerlidir i̇ptali istenilen düzenleme doğum korkusu ya da başkaca nedenlerle sezaryenle doğum yapmak isteyen anne adaylarını normal doğum yöntemine zorlamaktadır kadar ki maddenin esas komisyon raporunda yer alan gerekçesinde sezaryen ameliyatının içerdiği önemli risklerden söz edilmekte üncü paragrafında sezaryen yönteminin kullanılmasının tıbben gerekli olduğu durumlar dahi sezaryenin daha fazla risk taşıdığı hallere örnek olarak verilmektedir böylece maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının etkili biçimde kullanımını sağlamayarak zayıflatılmasına neden olmaktadır hakkın özüne dokunan bir düzenlemenin anayasanın üncü maddesinde yer alan ve sınırlama aracı ile sınırlama amacı arasında hakkaniyete uygun makul bir dengenin kurulmasını emreden ölçülülük ilkesine uygun olduğu bu ilkenin alt ilkeleri olan elverişlilik gereklilik ve orantılılık ilkelerini karşıladığı da söylenemez hakkın kullanımını zayıflatarak onun özüne dokunan bir düzenlemenin anayasanın üncü maddesinde yer alan demokratik toplum düzeninin gerekleri bakımından da değeri yoktur çünkü bu tür bir düzenleme demokratik toplumda gerekli bir toplumsal ihtiyaca karşılık vermemekte tersine demokratik toplumda gerekli toplumsal ihtiyacı karşılamayı engellemektedir anayasanın yaşam hakkı ve kişinin maddi ve manevi varlığını koruması ve geliştirmesi hakkına ilişkin düzenlemelerin sistematik yorumu bu hakların geniş biçimde yorumlanmasını ve öncelikli olarak gözetilmesini gerektirmektedir düzenleme ile anayasanın üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklere ilişkin sınırlamaların denetiminde belirtilen diğer bir ölçüt olan anayasanın ruhu ve sözüne aykırı olmama ölçütü de karşılanmamaktadır uluslararası insan hakları hukuku bakımından incelendiğinde de sağlık alanında insan haklarının korunması hakkı ile çelişmektedir bu konuda en açık ve temel destek ölçü norm biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından i̇nsan hakları ve i̇nsan onurunun haysiyetinin korunması sözleşmesidir sözleşmenin inci ve nci maddeleri uyarınca taraf devletler i̇nsan onuru ve kimliğini koruyarak biyoloji ve tıbbın uygulanmasında ayırım yapmadan herkesin bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına almak i̇nsanın menfaatleri ve refahı bilim veya toplumun menfaatlerinin üstünde tutmakla yükümlü kılınmıştır sözleşmenin inci maddesinde ise sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabileceği ilgili kişinin muvafakatını her zaman serbestçe geri alabileceği belirtilmiştir anayasa mahkemesi uluslararası insan hakları hukukunun temel belgeleri ile anayasanın uyumlu yorumlanmasını kabul eden içtihadında anayasa ile uluslararası insanesas sayısı karar sayısı hakları belgelerinin koruduğu değerleri özdeş saymıştır özde uyum yaklaşımı olarak adlandırılabilecek bu yargısal yorum anayasanın nci maddesindeki insan haklarına saygılı devlet ilkesi ile anayasanın nci ve son maddelerinde de ortaya çıkan anayasanın uluslararası insan hakları hukukuna açıklığı ilkesinin bir sonucudur anayasanın öngördüğü yaşam hakkı ve kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkı biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından i̇nsan hakları ve i̇nsan onurunun haysiyetinin korunması sözleşmesi ile uyumlu yorumlandığında iptali istenilen düzenlemenin anayasaya uygun olduğu söylenemez sonuç olarak iptali istenilen düzenleme anayasanın nci inci nci ve ncı maddelerine ve anayasa ile özde uyum içinde olan biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından i̇nsan hakları ve i̇nsan onurunun haysiyetinin korunması sözleşmesine aykırı olduğundan iptali istenilmektedir doğumun gerçekleştirilmesinde tercih edilecek yöntemin belirlenmesinde hekimlik görev ve yetkisinin kullanımı dolayısıyla mesleğin icrası bakımından getirilen sınırlamalar hekimlerin çalışma özgürlüğü ve hakkı bakımından da anayasaya aykırıdır üncü maddenin ikinci fıkrasındaki gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğum sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilir şeklindeki düzenleme ile tıbbi endikasyon olmaksızın sadece anne ve hekim isteği ile sezaryen yapılmasının önlenmesi ve doğumu yaptıran hekimlerin sorumluluğunun amaçlandığı gerekçesinde belirtilmiştir i̇ptali istenilen norm ile hekimlik mesleğinin icrasına ilişkin bir sınır çerçeve çizilmiştir norm anne istemli sezaryenin hekimler tarafından yapılmasını yasaklamaktadır yanı sıra hekimlerde içinde bulundukları koşullarda aldıkları kararın tıbbi endikasyon olarak kabul edilmeyebileceği ve sezaryen ile doğum yaptırdıkları takdirde yaptırımlarla karşılaşabilecekleri endişesini yaratarak hasta yararına tanı ve tedavi hizmetini vermeye ilişkin mesleki hak ve yetkilerini sınırlamaktadır yasa koyucu mesleğin icrasına ilişkin olarak yasama yetkisini kullanırken siyasal takdir yetkisine sahiptir ancak özgül yeterlilikler gerektiren profesyonel yeterlilik alanları meslek kuruluşları tarafından ulusal ve uluslararası biçimde tanımlanmış olan ve yeterlilikleri ile meslek icraları insan sağlığı alanına ilişkin olduğu için yaşam hakkı ve kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğünün korunması ve geliştirilmesi ile doğrudan ilintili mesleklerde siyasal takdir yetkisinin kullanımı özel bir dikkat ve sıkı bir yargısal denetimi strict scrunity gerekli kılabilir anayasa çalışma özgürlüğünü genel olarak meslekler yeterlilik kuralları ya da herhangi mesleğe sahip olmadan çalışma yönünden ayrıntılı düzenlemeye tabi tutmamıştır ancak özel bir hüküm ile anayasa madde kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarını düzenleyerek mesleklerin özgül niteliklerine bağlı kimi konuların da olabileceğini zımnen kabul etmiştir tabiplik avukatlık mühendislik mimarlık ve eczacılık gibi eğitim uzmanlık eğitimi ve özel yeterlilik koşulları ya da standartları gerektirebilen meslekler ve bunların farklı yoğunlaşma alanlarında çalışma özgürlüğü bir hak ve yetki boyutu da kazanmaktadır oesas sayısı karar sayısı nedenle bu tür mesleklerde özel imza veya müdahale yetkileri ya da mesleğin kamu hizmeti niteliği taşıması gibi unsurlar kanun tüzük ve yönetmeliklerle açıkça düzenlenmektedir nitekim hekimlerin hekim olarak çalışırken sahip oldukları hak ve yetkiler sayılı tababet ve şuabatı sanatlarını tarzı i̇crasına dair kanunda düzenlenmiştir tıbbi deontoloji tüzüğü ve diğer hukuksal metinler hekimlik mesleğinin icrasına ilişkin çerçeveyi oluşturmaktadır bütün bu nedenlerle bu tür mesleklerde çalışma özgürlüğü ile çalışma hak ve yetkisinden söz etmek daha uygun olur anılan türden meslekler için çalışma hakkı anayasanın nci maddesindeki istihdam odaklı çalışma hakkı ve ödevinden çok inci maddedeki çalışma özgürlüğünün bir sonucu gibidir özgürlüğün implikasyonu bu nedenle anılan mesleklere ilişkin hukuksal sorunlar çalışma özgürlüğü ile bağlantılı biçimde çalışma hakkının anayasa madde norm alanına da girmektedir yasa koyucu çalışma özgürlüğünde mesleğin icrasına ilişkin çerçeveyi düzenlerken düzenlemenin mesleğin amacına ve ölçülülük ilkesine uygunluğunu gözetmekle yükümlüdür bu iki unsur anayasanın üncü maddesinde yer alan sınırlama ilkelerinin uygulanmasında kendini gösterir yukarıda dünyada pek çok ülkede sezaryen oranlarındaki artışın nedenleri dikkate alınarak doğru doğum yöntemlerinin uygulanmasına yönelik çalışmaların sürdürüldüğü sezaryenin azaltılması için anne adaylarının seçim yapma haklarını ortadan kaldıran ya da hekimlere yönelik yaptırım tehdidini içeren düzenlemelerin yapılmadığı belirtilmiştir hamile kadınların çocuklarını nasıl dünyaya getireceklerine ilişkin yöntemi seçme konusundaki otonomilerinin maddi ve manevi varlıklarını onurlarını koruma haklarının içinde yer aldığı belirtilmiştir yine hekimlik meslek ilkeleri yönünden de dünyadaki genel kanının hastanın otonomisine ve bir kadının kendi doğum şeklini seçme hakkına saygı duyulmasının etik bir davranış olduğu yönünde olduğuna ilişkin görüşler aktarılmıştır bu gerekçeler ışığında i̇ptali istenilen düzenleme kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hekimlerin çalışma özgürlüğü ve hakkı yönünden incelendiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılabilir anayasanın inci maddesi çalışma özgürlüğünü düzenlerken yalnızca bir koruma normuna yer vermekte ve mesleki çalışma özgürlüğü bakımından özel düzenleme ya da sınırlama nedenleri içermemektedir bu durumda mesleki çalışma özgürlüğü anayasanın sözü ve ruhuna uygunluk ölçütü uyarınca sistematik yorum kuralları ışığında anayasanın bütünlüğü ilkesi gözetilerek sınırlanabilir başka bir anlatımla mesleki çalışma özgürlüğü diğer anayasal değerler ile diğer hak ve özgürlükler ve anayasal ilkeler çatıştığı ölçüde ve bu çatışma ölçülülük ilkesi ışığında uyumlaştırılarak sınırlanabilir gerekçesinde ortaya konulduğu üzere iptali istenilen düzenleme anne ve hekim istemli sezaryen ameliyatlarının anne ve bebek sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları tespit eden ve bunun önlenmesine amaçlayan bir çalışmaya dayanmamaktadır demokratik toplum düzeninin gerekleri bakımından kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tabiplerin çalışma özgürlüğünün sınırlanmasında bu sınırlamayı nesnel biçimde haklı kılacak zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaç bulunmamaktadır ölçülülük ilkesi bakımından yasa koyucunun mesleki çalışma özgürlüğüne ilişkin getirdiği sınırlamanın aracının sınırlama amacı ile hakkaniyete uygun makul bir denge kurması gerekir ancak bu dengenin kurulmasında ilk aşama sınırlama aracının rasyonel olması ve faaliyet alanının gerek ve amaçlarına uygun düşmesidir anne adayı kadınlara çocuklarının dünyaya getirirken olası tıbbi seçenekleri ve etkileri konusunda bilgi vererek uygulanacak yöntemin hekim tarafından hastanın aydınlatılmış onamına dayalı olarakesas sayısı karar sayısı belirlenmesini yasaklayan normda sınırlama amacı ile uyumlu makul bir denge bulunduğundan da söz edilemez bu nedenle ölçülülük ilkesinin alt ilkesi olan elverişlilik ilkesi bakımından sınırlama aracının sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olduğu dahi sürülemez ölçülülük ilkesinin alt ilkelerinden olan gereklilik ilkesi bakımından sınırlama aracının sınırlama amacını gerçekleştirmek için gerekli olması aranır tabiplerin çalışma özgürlüklerinin sınırlanması gerekli değildir ölçülülük ilkesinin diğer bir alt ilkesi olan orantılılık ilkesi yönünden de normun sınırlama aracının orantılı olduğu söylenemez sezaryen yöntemi ile doğumun gerçekleştirilmesi bakımından getirilen sınırlamalar anayasanın özellikle nci inci uncu üncü nci inci ve ncı maddelerine ve anayasa ile özde uyum içinde olan biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından i̇nsan hakları ve i̇nsan onurunun haysiyetinin korunması sözleşmesine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesine eklenen fıkranın anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesi ile sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesine eklenen son fıkra ile herhangi bir öğretim kurumunda görev yapmayan profesör ve doçentlerin eğitim ve öğretim ile araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve bu faaliyetlerin gerektirdiği işleri yapmak üzere sağlık bakanlığının kararıyla eğitim ve araştırma hastanelerinde sözleşmeli eğitim görevlisi olarak çalıştırılabilmelerine yönelik düzenleme yapılmıştır sağlık aile çalışma ve sosyal i̇şler komisyonu raporunda yer alan gerekçesinde örtülü olarak mahkemenizin bir kısım maddelerini iptal ettiği sayılı üniversite ve sağlık personelinin tam gün çalışmasına ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun yarattığı olumsuz sonuçlar nedeniyle bu düzenlemenin yapıldığı belirtilmektedir sözleşmeli olarak görevlendirilecek öğretim üyelerinin nasıl bir yöntemle hangi kriterlere göre seçilip görevlendirileceği görevlendirmenin hangi hallerde nasıl sonlandırılacağına ilişkin düzenlemelere yasa kuralında yer verilmemiştir sözleşmeli eğitim görevlisi çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar ile bunlara yaptıkları görevlere bağlı olarak ödenecek saatlik sözleşme ücretlerinin tutarı ile diğer hususların maliye bakanlığı ve sağlık bakanlığınca müştereken belirleneceği düzenlenmiştir sayılı yükseköğretim yasasının bendinde tıpta uzmanlık lisansüstü eğitim kapsamında bir yükseköğretim türü olarak düzenlenmiştir sağlık bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde de tıpta uzmanlık eğitimi verilmektedir bu fıkra uyarınca sözleşmeli olarak görevlendirilecek öğretim üyeleri tıpta uzmanlık eğitimi vermek üzere eğitim öğretim ve bilimsel araştırma yapmak üzere istihdam edilecektir anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettiresas sayısı karar sayısı hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılmaktadır anayasanın uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasında öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri malî işler özlük hakları uyacakları koşullar öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı üzere uncu madde öngörülen güvencelerin sağlanabilmesi hukuki güvenliğin oluşturulabilmesi için öğretim üyelerinin görevlendirilmesinde ve görevlerinin sona ermesinde uygulanacak usul ve esasların yasada düzenlenmesi gerekir sadece yetkili makamı belirleyen ancak yetkili makamca görevlendirmenin hangi kriterlere göre yapılacağını düzenlemeyen norm bir bütün olarak anayasanın uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırıdır i̇ptali istenilen yasa kuralı sağlık bakanlığına tanınan yetkinin hangi ölçütler çerçevesinde kullanılacağına ilişkin hiçbir hüküm içermemesi nedeniyle kişilere hukuki güvenlik sağlamayı hedefleyen hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamakta öğretim elemanlarının görevlendirilmesinin yasayla düzenlenmesini buyuran anayasal kurala aykırı düşmektedir ayrıca kuralları belirleme yetkisinin bakanlıklara devredilmesi nedeniyle yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine de aykırılık içermektedir anayasanın uncu maddesine aykırılık oluşturan kural kuşkusuz aynı zamanda anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti i̇lkesine de aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle iptali istenilen yasa kuralı anayasanın nci ncı ve uncu maddelerine aykırıdır sayılı kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ek uncu maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın inci maddesi ile sayılı kanunun ek uncu maddesi değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir yapılan düzenlemede sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına ait kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin ilgili birimlerini karşılıklı olarak işbirliği çerçevesinde birlikte kullanılabileceği i̇l nüfusu kadar olan illerde bakanlık ve bağlı kuruluşları ile üniversitelerin tıp lisans eğitimi veveya tıpta uzmanlık eğitimi için ortak kullanım ve işbirliği yapmalarının zorunlu olduğu i̇l nüfusu kadar olan illerde eğitim ve araştırma hizmetlerinin sağlık bakanlığı eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verileceği birlikte kullanılacak sağlık tesisleri için bakanlık ve yükseköğretim kurulu başkanlığının uygun görüşü alınarak il valisi ile üniversite rektörü arasında birlikte kullanım protokolünün düzenleneceğiesas sayısı karar sayısı birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin bakanlığın tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletileceği ve bakanlıkça atanan başhekim tarafından yönetileceği birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisinin kamu hastane birliği kapsamında olması hâlinde tesise ait yönetici görevlendirmelerinin kamu hastaneleri birliği mevzuatı çerçevesinde yapılacağı birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimleri sağlık bakanlığı uzmanlık öğrencilerinin eğitimi de dâhil olmak üzere ilgili mevzuata göre tıp fakültesi dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütüleceği birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan personelin disiplin ve tüm özlük işlemleri kadrosunun bulunduğu kurumun ilgili mevzuatına göre yürütüleceği üniversite tarafından birlikte kullanılan kurum ve kuruluşlarda görevli personelin profesör ve doçent kadrolarına atanabilmesi için bakanlığa ve bağlı kuruluşlarına ait eğitim görevlisi kadroları da kullanılabileceği düzenlenmiştir bakanlık ve üniversitelerin birlikte kullanım dışında eğitim sağlık hizmeti üretimi araştırma ve kamu sağlığını geliştirme gibi alanlarda işbirliği yapılabileceğini birlikte kullanım ve işbirliğine dair yönetmelik yayımlanacağı düzenlenmektedir bütün dünyada yükseköğretim kurumlarının ilgili mevzuatta yer alan görevleri ışığında diğer sağlık kuruluşları ile işbirliği yapmalarının karşılığında afiliasyon kavramı kullanılmaktadır afiliasyon farklı kurumların eğitim anlayışlarında paralellik sağlamak bilgi ve deneyim alışverişi yaparak bilginin paylaşılmasını ve hasta yararına en iyi şekilde kullanılmasını mümkün kılmak temelde eğitim amaçlı olarak mezuniyet öncesi mezuniyet sonrası ve sürekli tıp eğitimi kapsamında insan gücü değiş tokuşunu yapmak teknoloji ve araç gerecin eğitim ve sağlık hizmetinde kullanılmasını sağlamak için yapıldığı gibi yerleşim ve sekreterya alanlarında da yapılabilmektedir ancak işbirliği ya da eş söyleyişle afiliasyon hangi başlıklar altında yapılırsa yapılsın mezuniyet öncesi mezuniyet sonrası ya da sürekli tıp eğitimi bu işbirliğinin temelini ve ana hedefini oluşturmaktadır örneğin i̇ngilterede cambridge üniversitesinin bu konuda hazırladığı web sayfasında afiliasyon şu şekilde özetlenmektedir bir enstitüyü veya onun dallarını veya departmanlarını afiliye etmek kurumların seçilmiş bazı öğretim üyelerini üniversitemiz öğretim üyesi olarak kabul etmek onları üniversitemiz ayrıcalıklarından yararlandırmak zaman zaman üniversitemizce denetlenmek ve yönlendirmek şartıyla kurumlarda uygulanan çalışma programlarını üniversitemiz programı olarak kabul etmektir bu konudaki politikamız uygun akademik vasıftaki akademik kuruluşlarla yakın ilişkiler kurarak üniversitemizin akademik yapısını bu görüşlerin de ışığında genişletmektiresas sayısı karar sayısı tıp alanında eğitim odaklı işbirliğinin nihai çıktısı verilecek sağlık hizmetinin niteliğinin arttırılması olmakla birlikte akademinin bilgi ve becerisinin sağlık hizmeti sunumuna yansıtılması işbirliğinin öncelikli amacı değildir aksi halde bu uygulama işbirliği değil temel işlevi sağlık hizmeti sunumu olan sağlık kolluğunun beklenti ve yönelimlerine göre üniversitenin biçimlendirilmesi yapılandırılması ve üniversiteden beklenen işlevin ortadan kaldırılması olmaktadır i̇ptali istenilen yasa kuralı sayılı kanuna sayılı kanunun inci maddesi ile eklenen ek uncu maddesi uyarınca gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan sağlık bakanlığına bağlı sağlık tesisleri ve üniversitelere ait i̇lgili birimlerin birlikte kullanımı ve i̇şbirliği usul ve esasları hakkında yönetmelik hükümleri ile benzer hükümleri içermektedir danıştay dairesinin sayılı dosyasında verilen tarihli kararla yönetmelik maddelerinin yürütmesi durdurulmuş ayrıca dayanak sayılı kanuna sayılı kanunun inci maddesi ile eklenen ek uncu maddesinin iptali için itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir normun esas komisyon raporunda yer alan gerekçesinde danıştay onuncu dairesinin sayılı kanuna sayılı kanunun inci maddesi ile eklenen ek uncu maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına ilişkin kararının gerekçesi dikkate alınarak düzenleme yapıldığı belirtilmektedir ancak iptali istenen normda yapılan düzenlemeler danıştay dairesinin değinilen kararında da belirtilen anayasaya aykırılık nedenlerini ortadan kaldırmaktan uzaktır danıştay dairesinin itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ilişkin kararının gerekçesinden ilgili bölümlere aşağıda yer verilmiştir i̇lke ve kural koymadan çerçevesini belirlemeden sağlık bakanlığına düzenleme yetkisi tanıyan anılan yasa kuralı aynı zamanda tıp fakülteleri hastanelerinin yönetiminin sağlık bakanlığına bırakılmasına da olanak tanımaktadır tıp fakülteleri hastanelerinin sağlık bakanlığına devrine olanak tanınmış olması yasa kuralının üniversitelerin bilimsel özerkliği yönünden de değerlendirilmesini gerektirmektedir anayasanın uncu inci ve nci maddeleri yükseköğretim kurum ve kuruluşlarını düzenlemektedir anayasa koyucu anayasanın uncu maddesiyle üniversiteleri bir anayasal kuruluş olarak kabul etmiş ve üniversitelerle ilgili başlıca kuralları koymuş üniversitelerin kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olmalarını öngörmüştür anayasanın uncu maddesi üniversitelerin bilimsel çalışmalarının eğitim ve öğretimin her türlü dış etkiden uzak bilimin gerektirdiği yansız ve özgürlük ortamında yapılmasını sağlamayı amaçlamaktadır anayasa bilimsel özerklik ilkesiyle üniversiteleri nci maddesinde yer alan temel niteliklere sahip bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde öğretim araştırma ve yayın konularını belirlemek ve yürütmek serbestliğine sahip kılmış bulunmaktadır anayasanın uncu maddesi üniversitelerin yine bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde uygar ve evrensel karakterde öğretim eğitim araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve cumhuriyetin temel organları içinde bu niteliğiyle yer almasını istemiş ve buna göre düzenlemeler yapmıştıresas sayısı karar sayısı nitekim anayasanın uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasında yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri öğretim düzeyleri ve süreleri yükseköğretime giriş devam ve alınacak harçlar devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri malî işler özlük hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmek suretiyle maddede belirtilen diğer konuların yanısıra üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri ve üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri konusunun da yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür anayasanın uncu maddesi üniversitelere ve öğretim üyelerine belirli haklar ve yetkiler tanımıştır bilimsel özgürlük serbestçe araştırmada ve yayında bulunabilme öğrenim ve öğretimi her türlü baskıdan uzak özgürlük ortamı ve güvence içinde sürdürebilme hak ve yetkileri bunlara örnek olarak gösterilebilir anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın uncu maddesinde üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların ancak devlet tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen amacın siyasal çevrelerin özellikle iktidarların ve ayrıca çeşitli baskı gruplarının üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında tutabilmeleri yolunu kapatmak ve bu faaliyetlerin bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini sağlamak olduğu belirtilmiştir anayasanın uncu maddesi ve anayasa mahkemesinin söz edilen kararı dikkate alındığında bilimsel özerkliğin ancak eğitim ve öğretimin her türlü baskıdan uzak bir ortamda verilmesiyle sağlanabileceği açıktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında ise anayasada üniversitenin bilimsel çalışmaların yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip bilimsel ve idari özerkliğe sahip kılınarak diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirildiği öğretim üyelerine de kamu görevlisi olmakla birlikte genel sınıflandırma içinde ayrı bir yer verilerek kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğunun belirtildiği öğretim üyelerinin bu konumları dikkate alındığında bunları diğer kamu görevlileri gibi değerlendirmenin mümkün olmadığı yasa koyucunun yükseköğretimin anayasada belirtilen ilkeler doğrultusunda geliştirilmesi bu bağlamda sağlık sorunlarının çözüme kavuşturulması için öğretim elemanlarının unvan ve statülerine uygun bazı sınırlamalar getirerek çalışma koşullarını belirleyebileceği ancak getirilen bu sınırlamaların üniversitelerdeki bilim özgürlüğü ve bilimsel özerkliğin gereği olan her türlü bilimsel faaliyeti engelleyici nitelikte olamayacağı ifade edilmiştir anayasa mahkemesinin anılan kararında da belirtildiği üzere yasa koyucunun anayasada güvence altına alınan bilimsel özerkliği korumakla yükümlü olduğunda kuşku bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun ek uncu maddesinde yer alan sağlık bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin ilgili birimlerinin bakanlık ve üniversitelerce karşılıklı olarak işbirliği çerçevesinde birlikte kullanılabileceğine ilişkin hüküm sağlık bakanlığına ait devlet hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastaneleri başta olmak üzere tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının üniversiteler tarafından kullanılmasına olanak sağladığı gibi aynı zamanda üniversitelerin tıp fakültelerine ait sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinin de sağlık bakanlığınca kullanılmasına da olanak sağlayan bir düzenlemedir anılan düzenleme bu haliyle üniversite hastanesinin sağlık bakanlığınca işletilmesine veya öğretim üyeleri ile tıpta uzmanlık eğitimi alan veya tıp fakültesinde eğitim alan öğrencilerin sağlık bakanlığınca işletilen hastanelerde sağlık bakanlığının tabi olduğu mevzuat çerçevesinde sağlık hizmeti vererek eğitim almalarına veya eğitim vermelerine yol açmaktadır sayılı yükseköğretim kanununun üncü maddesinde üniversiteler ile birlikte bunların bünyesinde yer alan araştırma ve uygulama merkezleri de yükseköğretim kurumları olarak sayılmış uygulama ve araştırma merkezi yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim öğretim uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumu olarak tanımlanm
3,965
esas sayısı karar sayısı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı kanunun maddesinde sayılı kanun ile getirilen değişikliğin amacının korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu başka bir deyişle tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ sit alanları yönünden resmi gazetede yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının kişilerin sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı belirtilen kuralların sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp aksi yöndeki kabulün sayılı kanunun amacına da ters düşeceği dolayısıyla sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına sit alanları tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği diğer yandan taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin doğal tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği bu bakımdan kural olarak sayılı kanun değişikliği sonrası tebliğ yayım internette duyuru anılan değişiklik öncesi ise şerh ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanması gerektiği bununla birlikte türk medeni kanununda yer alan iyi niyet kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu başka bir deyişle sayılı kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi failin taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği zira maliki olduğu taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin taşınmazı üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde ilgili kurumlara başvurarak gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği dolayısıyla taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin hukuki koruma altına alınamayacağı bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde sanığın i̇stanbul iii numaralı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunun tarih ve sayılı kararı ile derece doğal sit alanı olarak tescilli bölgede yer alan tarihi itibariyle adet duvar inşa ettiği ve bu eylemlerin inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğu sanık inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu yerin aynı zamanda beykoz ilçesinin bağlı olduğu i̇stanbul büyükşehiresas sayısı karar sayısı belediye başkanlığı bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunduğu gözetilerek eylemin niteliği dikkate alınmak suretiyle sanığın sayılı kanunun sayılı kanun ile değişik maddesinin uygulanmasının şart olduğu ve yargıtay ceza dairesinin yerleşik içtihatlarının bu yönde olduğu sayılı kanunun sayılı kanun ile değişik maddesinde suçun maddi unsuru aynı kanunun maddesinin yedinci fıkrasına atıf yapılmak suretiyle düzenlenmiştir sözü edilen maddeye göre taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları bunların koruma alanları ve sit alanlarında sayılı i̇mar kanununun maddesi kapsamına giren ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratlar özgün biçim ve malzemeye uygun olarak bünyesinde koruma uygulama ve denetim büroları kurulmuş idarelerin izin ve denetimi ile yapılır bunların dışında her türlü inşai ve fiziki müdahale koruma bölge kurulunun izni ile yapılır koruma uygulama ve denetim bürosu kurulmamış yerlerde sayılı i̇mar kanununun maddesi kapsamına giren ruhsata tabi olma yan tadilat ve tamiratlar koruma bölge kurulu müdürlüğünün izin ve denetiminde yapılır görüldüğü gibi tamirat ve tadilat kapsamındaki faaliyetler söz konusu olduğunda izin vermeye yetkili mercii yönünden ikili bir ayrıma gidilmiştir koruma uygulama ve denetim bürosu kurulmuş ise bünyesinde anılan büroyu barındıran idareden kurulmamış ise koruma bölge kurulu müdürlüğünden alınacak izin ile tamirat ve tadilat işlerini yapmak mümkündür i̇zin alınmaksızın ya da izne aykırı olarak sözü edilen faaliyetler gerçekleştirilirse sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suç oluşur her ne kadar kanunun lafzından aksi yönde bir anlam çıkmakta ise de maddesindeki suçun oluşumu açısından önemli olan gerçekleştirilen eylemin niteliği olup idari teşkilatlanma nedeniyle izin alınacak mercinin değişmesi suç tasnifinde etkili değildir maddede taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları bunların koruma alanları ve sit alanlarında yapılacak tamirat ve tadilat faaliyetleri için hangi kurum ya da kurumlara başvurulması gerektiği konusunda yol gösterilmektedir kanuna göre izin vermeye yetkili mercilerden izin alınmaksızın ya da izne aykırı olarak tamirat ve tadilat yapılması sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için gerekli ve yeterlidir bununla birlikte maddenin uygulama alanı sadece tamirat ve tadilat kapsamındaki faaliyetler ile sınırlandırılmamıştır i̇zinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların da aynı madde hükmüne göre cezalandırılmaları öngörülmüştür anılan düzenlemenin uygulamada karışıklığa yol açması kaçınılmazdır şöyle ki sayılı kanunun sayılı kanun ile değişik maddesine bakıldığında iki farklı fıkrada inşai ve fiziki müdahale ibaresine yer verildiği görülmektedir bunlardan birincisi maddesindeki koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahale yapılmasına i̇kincisi maddesindeki bünyesinde koruma uygulama ve denetim büroları kurulan idarelerden izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapılmasına ilişkin düzenlemelerdir sayılı kanunun maddesinde sayılı i̇man kanununun maddesi kapsamına giren ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratlar dışındaki her türlü inşai ve fiziki müdahalenin koruma bölge kurulunun izni ile yapılacağı hükme bağlanmıştır dolayısıyla tamirat ve tadilat boyutunu aşıp inşai ve fiziki müdahale niteliği taşıyan bütün faaliyet er ancak koruma bölge kurulunun izni ile yapılabilir kanuna göre başka bir kurumun bu konuda izin verme yetkisi yoktur sözü edilen düzenleme doğrultusunda sayılı kanunun maddesinde koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahale de bulunulması yaptırım altına alınmıştır açıklanan kanun maddeleri birbiriyle uyumlu ve aralarında tutarlıdır ancak sayılı kanunun maddesinde yer alan izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar ibaresini değerlendirmek ve kanun koyucunun anılan düzenlemeyi getirmekteki amacını ortaya koymak bu kadar kolay değildir zira inşai ve fiziki müdahale ibaresiesas sayısı karar sayısı yukarıda da açıklandığı üzere birinci fıkrada tanımlanan ve esaslı nitelik taşıyan fiiller için kullanılan bir ibaredir bu ibarenin maddenin son fıkrasında da kullanılmış olması bizi şu sonuca götürmektedir inşai ve fiziki müdahale gerçekleştirilen idarenin bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu varsa sayılı kanunun maddesi sözü edilen büro yoksa aynı kanunun maddesi uygulanır başka bir deyişle esaslı müdahalede bulunulan taşınmaz koruma uygulama ve denetim bürosunun yetki alanı içinde ise maddesi yetki alanı dışında ise maddesi uygulama alanı bulur örneğin derece doğal sit alanı içerisine izin alınmaksızın villa tipi bir ev inşa edilmiş ve taşın mazın bulunduğu belediyede koruma uygulama ve denetim bürosu varsa fail altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacak buna karşılık yine derece doğal sit alanı içerisindeki eskiden mevcut evinin önüne beton dökerek merdiven yapan fail taşın mazın bulunduğu belediyede koruma uygulama ve denetim bürosu yoksa iki yıldan beş ila kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası yaptırımı ile karşılaşacaktır görüldüğü gibi inşai ve fiziki müdahale eylemleri yönünden idarenin bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunup bulunmamasını yasal sonuca bağlamak eşitliğe aykırı bir uygulamaya yol açmaktadır eylemin vasıflandırılması konusunda esas alınacak tek kriter niteliği olmalıdır esaslı inşai ve fiziki müdahale daha ağır bir yaptırım ile basit tamirat ve tadilat daha hafif bir yaptırım ile karşılanmalıdır koruma uygulama ve denetim bürosunun bulunduğu yerdeki inşai ve fiziki müdahale yi daha az ceza ile cezalandırmak aynı nitelik teki eylemlerin farklı yaptırıma tabi tutulmasına neden olmaktadır halbuki aynı nitelikteki eylemlere aynı yasal düzenleme uygulanmalıdır bu çerçevede yapılması gereken sayılı kanunun madde sinde yer alan izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıran ar ibaresinin madde metninden çıkartılmasıdır zira sözü edilen ibare zaten aynı kanunun maddesinde tanımlanan suçun maddi unsurunu açıklamaktadır anılan ibareye maddesinde de yer verilmesi yukarıda izah edildiği üzere aynı eylemin bir yerde daha az başka bir yerde daha fazla cezalandırılmasına sebebiyet vermektedir sayılı kanunun maddesinde düzenlenmesi gereken tek suç basit tamirat ve tadilat kapsamındaki fiillerin izinsiz veya izne aykırı yapılması olmalıdır böylece eşitliğe ve hakkaniyete uygun bir düzenleme getirilmiş olacaktır anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırı bulduğumuz bu düzenlemeden kaynaklanan sorunlar yargıtay uygulamaları ile giderilmeye çalışılmaktadır ancak kanun metninin açıklığı karşısında verilen kararlarda sınırların zorlandığı eleştirisi de getirilmektedir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri ‘belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşılık okuyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılaresas sayısı karar sayısı i̇tiraz konusu fıkrada izinsiz inşai ve fiziki müdahalelerin hem sayılı yasanın hem de fıkrada düzenlendiği ayrıca bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunan yerlerde izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanlara sayılı yasanın fıkrasının uygulanacağı bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmayan yerlerde ise sayılı yasanın fıkranın uygulanacağı bunun ise hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu bu nedenle iptali gerekmektedir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinin fıkrasında belirtilen eşitlik ilkesinden yararlananlar açısından bir temel hak yani eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurduğu tartışmasızdır bununla birlikte eşitlik aynı zamanda muhataplarını yani devlet organları ve idare makamları anayasal bir buyruk ile devlet yönetiminde benimsenmesi gereken egemen temel bir ilkeyi vurgulamaktadır eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır anayasanın uncu maddesinin hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda bir eşitliği hedeflediği anlaşılmaktadır nitekim anayasa mahkemesi tarih ve k sayılı kararında anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğunu bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörüldüğü eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabileceği aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmayacağı ifade edilmiştir ancak şüphesiz ki eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir maddi hukuki eşitlik şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir bu anlamda eşitlik ilkesinin ihlal edilmiş olup olmadığının anlaşılabilmesi için anayasaya uygunluk denetiminde sadece kanunların genel ve soyut nitelik taşıyıp taşımadıklarının değil onların içeriklerinin de araştırılması gerekir bu kapsamda i̇tiraz konusu fıkrada izinsiz inşai ve fiziki müdahalelerin hem sayılı yasanın hem de fıkrada düzenlendiği ayrıca bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunan yerlerde izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanlara sayılı yasanın fıkrasının uygulanacağı bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmayan yerlerde ise sayılı yasanın fıkranın uygulanacağı bunun ise anayasanın maddesinde bahsedilen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu bu nedenle iptali gerekmektedir sonuç açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısınıesas sayısı karar sayısı gösteren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektirdiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesi gereğince sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununun maddesinin fıkrasında yer alan ile izinsiz inşat ve fiziki müdahale hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptali ile anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde karar verildi
1,975
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sy ile değişik synın maddesinin bendi uyarınca nisan tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı davanın ertelenmesi hükme bağlanmıştır davaları henüz sonuçlanmamış olan kişilere böyle bir ayrıcalık tanınmasının hiçbir haklı nedeni bulunmadığı gibi bu durum açıkça dürüst davranmayan yargılamadan kaçarak ya da başka kusurlu davranışlarla davanın sonuçlanmasını engelleyen veya hukuki ve fiili nedenlerle mahkemece davası sonuçlandırılamayan kişilerin ödüllendirilmesi anlamına gelecektir aynı tarihte aynı suçu değişik yerlerde işleyen iki kişiden biri hakkındaki yargılamanın soruşturmayı yapan organlar tarafından kısa sürede sonuçlandırılarak kesin hükümle bitirilmesi ve sanığın hükümlü statüsüne geçmesine karşın ikinci kişinin kaçması ya da kimi nedenlerle yargılamayı geciktirecek gayretler içerisinde olması veya yargılayanların çeşitli nedenlerle yargılamayı sonuçlandıramaması halinde kişinin sanık sıfatında olacağı bunun da yasanın uygulaması bakımından aynı suç işleyenler arasındaki farklı sonuçlar doğuracağı açıktır yukarıda açıklanan nedenlerle tüm dosya kapsamı ile itiraz konusu sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın maddesinin bendi anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar vermek gerekmiş
162
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasanın maddesi gereğince iptal isteminde bulunan tunceli milletvekili kamer gençin günlü başvuru dilekçesi aynen şöyledir i̇ptal konusu türkiye büyük millet meclisi başkanlık divanınca alınan eylül günlü ve sayılı karar gereğince eylül günü genel kurula sunulan ve ankara milletvekili i̇ melih gökçekin üyeliğinin kendiliğinden düşmüş bulunduğuna buna göre meclis kayıtlarında başkanlıkça düzeltme yapılması biçimindeki kararı zımnen kabul etmek suretiyle onayan tbmmnin bu tasarrufu ve zımmî kararı anayasanın ve meclis i̇çtüzüğüne aykırı bulunduğundan anayasanın maddesi uyarınca iptali isteğidir olaylar ankara milletvekili i̇melih gökçek mart tarihinde yapılan mahalli seçimler sonucu ankara büyükşehir belediye başkanlığına seçilmiş ve yapılan itirazlar yüksek seçim kurulunca yerinde görülmediğinden milletvekilliğinden de istifa etmediği halde kendisine mazbatası verilmiş ve mart tarihinden beri hem ankara milletvekilliğini ve hem de ankara büyükşehir belediye başkanlığı görevlerini birlikte yapmaktadır türkiye büyük millet meclisi başkanlığı uzun süre bu anayasa ve yasalara aykırı duruma müdahale edememiş ancak eylül günü meclis başkanlık divanını yalnız bu kişinin hukuki durumunu açıklığa kavuşturmak ve anayasanın maddesinin gereğini yerine getirmek üzere i̇çtüzüğün maddesine göre karar almak için toplantıya çağırmıştır başkanlık divanı aynı günde aldığı sayılı kararla konunun i̇çtüzüğün maddesi kapsamında olmadığına ve bu nedenle de bir karar alınmasına gerek bulunmadığına ancak konunun daha önce bu milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki dosyaları görüşen anayasa ve adalet komisyonlarından kurulu karma komisyonunun meclis başkanlığına sunduğu mayıs tarihli ve karar numaralı raporunda belirttiği görüşlerin hukuki durumu açıklığa kavuşturduğu görülmüş ve bir örneği ilişik bu rapordaki görüşler doğrultusunda hiçbir işleme gerek kalmadan i̇ melih gökçekin tbmm üyeliğinin kendiliğinden düşmüş bulunduğuna buna göre meclis kayıtlarında başkanlıkça düzeltme yapılmasına ve bu hususların gündemin sunuçlar kısmında genel kurulun bilgisine sunulmasına oyçokluğu ile karar vermiş ve başkanlık divanının bu paroru günü türkiye büyük millet meclisine sunulmuş bu sunuş üzerine birleşim başkanı bu sunuş için içtüzüğün maddesi uyarınca usul tartışması açmış leh ve aleyhte söz vermiş ancak genel kurulun oyuna başvurmadan olayı kapatmıştır böylece de i̇ melih gökçekin milletvekilliği sona ermiş kabul edilmiş ve ismi yoklama listesinden çıkartılarak meclis kayıtları da düzeltilmiştir i̇ptal nedenleriesas sayısı karar sayısı anayasa bakımından anayasanın maddesi bakımından olay incelendiğinde ortada meclisce verilmiş bir karar olmadığına göre böyle bir davanın da açılması olanaklı değildir denilebilir ancak madde de iptal kosunu olan milletvekilinin milletvekilliğinden düşürülmesi fiili durumudur olayda i̇ melih gökçekin milletvekilliğinden düşürüldüğüne ve milletvekillerinin düşürülmesine de ancak tbmm genel kurulu yetkili olduğuna göre olayda tbmmnin zımni bir kararının var olduğunu kabul etmek gerekir kaldı ki başkanlık divanı kararı genel kurula sunulduktan sonra oturum başkanı i̇çtüzüğün maddesine göre görüşme açtırmış ve görüşmede lehte ve aleyhte üyelere söz vermişse de görüşmelerin sonunda oya başvurması gerekirken kasıtlı olarak bu hususta oya başvurmamış ve bir meclis kararının oluşmasını oturum başkanı engellemiştir ancak genel kurulda başkanlık divanı kararı oya sunulmamış ise de genel kurul bu kararı zımnen kabul etmiş sayılır dolayısıyla i̇ melih gökçekin milletvekilliğinden düştüğü yolundaki başkanlık divanı tasarrufu genel kurulca zımnen onaylandığından i̇ melih gökçek milletvekilliğinden düşmüştür bu nedenle olayda verilmiş zimni bir meclis kararının var olduğunu kabul etmek gerekir gerçi anayasaya göre milletvekilleri ancak genel kurulda yapılacak açık oylama sonucunda salt çoğunlukla düşürülebilir anayasanın maddesi ile içtüzük bakımından konunun incelenmesi üyeliğin düşmesi başlıklı anayasanın maddesinde milletvekillerinin milletvekilliği hangi hallerde ve nasıl düşeceği açıkça hükme bağlanmıştır i̇ melih gökçek ankara büyükşehir belediye başkanlığı seçimini kazandığı ve belediye başkanlığı ile milletvekilliğini birlikte yürüttüğü ve böylece milletvekilliği ile bağdaşmayan iş kabul ettiği için anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile içtüzüğün maddesi uyarınca hakkında işlem yapılması için meclis başkanı olayı meclis başkanlık divanına intikal ettiriyor başkanlık divanının bu durumda alması gereken karar içtüzüğün maddesinde belirtildiği gibi konuyu anayasa ve adalet komisyonlarından kurulu karma komisyona sevketmesi ve bu komisyonun hazırlayacağı raporun meclis genel kurulunda açık oya sunulması gerekirdi ayrıca milletvekilliğinden düşürülebilmesi için de milletvekilinin bunu kabul etmesi zorunludur oysa başkanlık divanı olayı bu yönüyle ele almamış ve daha önce bu milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin olarak anayasa ve adalet komisyonlarından kurulu karma komisyonunun verdiği günlü ve sayılı kararı esas alarak konuyu kendisi resen karara bağlamıştır başkanlık divanının böyle bir karar alma yetkisi ne anayasa ne de i̇çtüzük bakımından mümkün değildir i̇çtüzüğün maddesi gayet açıktır ayrıca anayasa ve adalet komisyonlarından kurulu karma komisyonun günü verdiği kararın yeni yasama yılında oluşacak karma komisyonca aynen benimseneceğini kabul etmek de mümkün değildir i̇çtüzüğün ve maddeleri incelendiğinde görülecektir ki karma komisyon ya dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadarertelenmesine karar verir bunlar dışında karar verme olanağı yokturesas sayısı karar sayısı başkanlık divanının kararının atıfta bulunduğu günlü ve sayılı karma komisyon raporunun sonuç kısmında seçildikleri yeni görevleri kabulleri içinde bu doğrultuda salt tercih haklarını yeterli sayan sayan kanunun sayılı kanunla değişik maddesi doğrultusunda ve ortaya çıkan fiili durum karşısında yasama dokunulmazlığının söz konusu olamayacağı denilerek ilgilinin yasama dokunulmazlığının kalktığına karar veriyor bu karar genel kurula sunulmamış ve kubul edilmemiştir bu itibarla bu karar içtüzük gereği genel kurulda tartaşılarak kabul edilmiş ve kesinleşmiş bir karar olmadığına göre başkanlık divanı bu kararı baz alarak karar veremez ayrıca bu kararda ortaya çıkan fiili durum karşından yasama dokunulmazlığının söz konusu olamıyacağı denilmiştir bir milletvekilinin yasama dokunulmazlığı fiili durumla değil ancak türkiye büyük millet meclisinin üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile kalkabilir böyle bir kabulun ne anayasada ve ne de içtüzükte yeri yoktur diğer taraftan karma komisyon yüksek seçim kurulunca ilgilinin belediye başkanlığına seçilmesi sırasında seçim kurulunca verilen mazbatanın ilgilinin milletvekili olduğu ve milletvekilliğinden istifa etmeden kendisine belediye başkanlığı görevine başlamasını sağlayacak mazbatanın verilmemesi gerektiği aksi halde milletvekilliği ile bağdaşmayan belediye başkanlığı sıfatının uhtesinde birleşeceği iddiaları öne sürülerek iptali istemiyle yapılan itirazı reddeden yüksek seçim kurulunun günlü ve sayılı kararına atıfta bulunmuş ve aynı görüş başkanlık divanı ve sonuç itibarıyla da genel kurulca da kabul edilmiş ise de yüksek seçim kurulu kararında milletvekili iken belediye başkanlığı görevini de kabul eden kişinin milletvekilliğinden düşüp düşmeyeceğinin takdirinin türkiye büyük millet meclisine ait olacağı açıkça belirtilmiştir öte yandan gerek yüksek seçim kurulu kararında ve gerekse konunun türkiye büyük millet meclisinde tartışılması sırasında i̇ melih gökçekin sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesine göre belediye başkanlığını tercih etmekle milletvekilliği sıfatının sona ereceği yolunda kabuller öne sürülmüş ise de anayasanın maddesinde hangi hallerde ve ne şekilde türkiye büyük millet meclisi üyeliğinin düşeceği açıkça belirtilmiş ve milletvekilliği ile bağdaşmayan görev kabul eden milletvekilinin görevinin meclisin alacağı salt çoğunluk kararı ile sona ereceği açıklanmıştır anayasanın hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını bağlayan temel hukuk kurallarıdır anayasanın bu temel hükümleri varken ve bu temel hükme aykırı hiçbir yasa hükmü yoktur sayılı yasanın maddesinin belediye başkanlığı kazanan kişinin gün içinde tercih hakkını kullanacağı yolundaki hükmü esas alınarak anayasanın maddesinin yok sayılması mümkün bulunmamaktadır kaldıki sayılı yasanın maddesinde ki tercih hakkından amaç anayasa ve yasalardaki usullere uygun olacak şekilde kullanılan tercih hakkıdır milletvekilliğinden istifa eden kişinin milletvekilliğinden düşmesi için türkiye büyük millet meclisinin salt çoğunluğu olan oy ile kabul edilmesi zorunludur aksi halde milletvekilliği devam eder belediye başkanlığını kazanan milletvekilinin belediye başkanlığını tercih edebilmesi için türkiye büyük millet meclisince öncelikle istifasının usulü dairesinde kabulü şarttır özetlemek gerekirse türkiye büyük millet meclisi üyeliğinin düşmesi anayasanın maddesinin açık ve âmir hükmü uyarınca türkiye büyük millet meclisinin karar vermesi ile mümkündür bu amaçla meclis başkanlığınca i̇çtüzüğün maddesine göre işlem yürütülmesi için başkanlık divanı toplantıya çağrılmış ancak divan göre işleme gerek görmeyerek anayasa ve adalet komisyonlarından kurulu karma komisyonun dokunulmazlık dosyasına ilişkin olarak verdiği rapordaki gerekçeye dayalı olarak ankara milletvekili i̇ melih gökçekin üyeliğininesas sayısı karar sayısı kendiliğinden düştüğüne karar vermiş ve bu divan kararını türkiye büyük millet meclisi genel kurulunun bilgisine sunmak suretiyle üyeliğin düşmesi kesinleştirilmiştir görüldüğü gibi üyeliğin düşmesi için anayasa ve içtüzüğün istediği biçimde sarih bir meclis kararı alınmamış buna lüzum görülmemiş ancak üyeliğin düştüğüne dair başkanlık divanı kararı genel kurulun bilgisine sunulmak suretiyle ve bir üyenin aleyhte konuşması dışında genel bir benimseme ile zımnî bir meclis kararı oluşturulmuştur açıklanan nedenlerle ankara milletvekili i̇ melih gökçekin türkiye büyük millet meclisi üyeliğinin düştüğü yolunda verilen kararın anayasanın maddesine göre iptaline karar verilmesini saygılarımla arz ederim
1,286
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir uyuşmazlık sayılı yasa hükümlerine istinaden tahakkuk ettirilen net aktif vergisinin terkini ve ödenen taksidin iadesi talebine ilişkindir sayılı yasanın nci maddesi net aktif vergisinin konusunu tanımlamış buna göre bendinde bilanço esasına göre defter tutmak mecburiyetinde bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yılı hesap dönemi sonu itibariyle düzenledikleri bilançolarında yer alan net aktifleri veya bunların yılı hesap dönemindeki gayrisafi hasılatları bendinde işletme hesabı esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri ile serbest meslek erbabının yılı hesap dönemi sonu itibariyle çıkardıkları envanter ve amortisman kayıtlarında yer alan varlıklar veya bunların yılı hesap dönemindeki gayrisafi hasılatları teşkil edeceği net aktiften maksat vergi usul kanununun ve mükerrer nci maddeleri uyarınca tespit edilen muhasebe standartlarına tek düzen hesap planına ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esaslara uygun olarak düzenlenmiş bilançonun aktifinde yer alan işletme varlıklarıdır nazım hesaplarda gösterilen tutarlar varlık addolunmaz i̇şletme hesabı esasına göre defter tutanlar ile serbest meslek erbabının dönem sonundaki emtia mevcudu ile amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin net değerleri bunların net aktiflerini oluşturur bu kanunun iv üncü bölümünde yer alan hükümlere göre ek motorlu taşıtlar vergisine tabi olan taşıtlar net aktifin tespitinde dikkate alınmaz gayrisafi hasılat ise aynı mevzuata uygun olarak düzenlenmiş gelir tablosunda yer alan satılan mal ya da hizmetler karşılığında alınan ya da tahakkuk ettirilen tutarları ifade edeceğini net aktif vergisinin matrahı ve oranını belirleyen ncı maddesi net aktif vergisi bilanço esasına tabi olan mükelleflerin bilançolarının aktifinde diğer mükelleflerin envanterlerinde yer alan varlıkların net değeri veya bunların dönem içindeki gayrisafi hâsılatları üzerinden hesaplanır varlıkların net değeri vergi usul kanununa göre değerlenmiş varlıkların değerinden sadece aynı kanuna göre ayrılmış amortisman ve karşılıkların indirilmesi sonucu bulunan değerdir varlıkların net değerinin hesaplanmasında yeniden değerleme sonucu bulunan değer esas alınır gayrisafi hasılat toplam satış tutarlarından sadece satış indirimleri düşülmek suretiyle hesaplanır gelir vergisi kanununun nci maddesi kapsamında faaliyet gösterenlerin net aktif değerlerinin hesaplanmasında yıllara sari inşaat işleriyle ilgili olarak aktifleştirdikleri inşaat ve onarma maliyetlerinden sadece yılı hesap dönemine ilişkin olanları dikkate alınır net aktif vergisinin oranı net aktif değerleri üzerinden gayrisafi hasılat üzerinden serbest meslek erbabında diğer mükelleflerde tir bu oranların yukarıdaki fıkrada belirtilen matrahlara uygulanması suretiyle bulunan tutarlardan yüksek olanı bu verginin tarhına esas alınır banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefi olanlar ile özel finans kurumlarında ve dış ticaret sermaye şirketlerinde bu vergi bunların sadece net aktifleri üzerinden hesaplanır bu hesaplamada bankaların sigorta şirketlerinin ve özel finans kurumlarının net aktif değerlerinin si esas alınacağı hükme bağlanmıştır diğer taraftan anayasamızın vergi ödevi başlığı altındaki üncü maddesinin fıkrası herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür dendikten sonra nci fıkrasında vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasınınesas sayısı karar sayısı sosyal amacı olduğu belirtilmiş ve yine anayasamızın kanun önünde eşitlik başlığı altındaki maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu hükme bağlamıştır yukarıda açıklanan anayasamızın üncü maddesinin fıkrasına göre verginin mali güce alınması temel ilke olarak tanımlanmış olup ekonomi ve vergi politikasında mali gücün göstergesi gelir servet ve harcamalar olarak belirlenmiştir bunların dışında mali gücü ortaya koyan başka bir belirti olmadığından vergiler ya gelir üzerinden ya servet üzerinden veya harcamalar üzerinden alınır verginin mali güce göre alınması gelir üzerinden alınan vergilerde düşük gelirlerden az yüksek gelirlerden ise yüksek miktarda vergi alınması servet üzerinden alınacak vergilerde ise bu esas düşük servetlerden az büyük servetlerden ise daha fazla vergi almak suretiyle gerçekleştirilir hukuk devletinde mali gücün bilimsel göstergeleri olarak kabul edilen gelir sermaye ve harcamalar gözetilerek vergi yükünün adaletli ve dengeli biçimde dağılımı sağlanır vergi yükümlülüğünün uygulamadaki ölçütü sayılan mali güç ekonomik değer düzeyine göre kişi veya kuruluşların yükümlülüğünü belirler yasa koyucu bu olaya göre vergi kanunları çıkarır bu güç oranındaki değişik önlem ve yöntemlerle vergilendirmeyi düzenler sayılı kanun ile getirilen net aktif vergisi yukarıda anılan madde hükümlerine göre bilançonun aktif toplamından veya işletmenin hasılatı üzerinden alınmaktadır oysa net aktif vergisinin matrahı hesaplanırken ticari işletmenin bilançosunun aktif toplamından borçlar düşülmemektedir bu suretle işletmenin borçları üzerinden bu vergi alınmaktadır başka bir anlatımla borçlu mükellefin borçları üzerinden vergi istenmektedir mükellefin borcu ne kadar çok ise ödeyeceği vergi de oranda artmaktadır böylece vergi özvarlık öz sermaye üzerinden değil de aktif değerler üzerinden alınınca herkesin mali gücüne göre vergi ödenmesine ilişkin anayasa hükmüyle çelişen bir durum ortaya çıkmaktadır diğer taraftan vergi usul kanununun ve mükerrer maddeleri uyarınca tespit edilen muhasebe standartlarına tek düzen hesap planına ve mali tablolarında çıkarılmasına ilişkin usul ve esaslara uygun olarak düzenlenmiş bilançonun aktifinde dönen ve duran varlıklar yer almaktadır bunun karşılığında pasifinde ise kısa ve uzun vadeli borçlar ile öz sermayeden oluşan kaynaklar yer almaktadır şirketlerin mali gücü hesaplanırken sadece aktif toplamının dikkate alınması hatalıdır mali gücün hesaplanmasında kaynakların pasifin yapısını da dikkate almak gerekmektedir zira borçlar mali gücü azaltmaktadır bu nedenle sadece aktif toplamı üzerinden net aktif vergisi hesaplaması anayasaya ve hukukun temel prensiplerine aykırıdır hasılat üzerinden alınan net aktif vergisi kimi hallerde çifte vergileme ile sonuçlanmaktadır günümüzde pazarlama modelleri çok çeşitli olmakla birlikte örneğin bir şirketler grubu içindeki üretici firma ürettiğini aynı grup içindeki pazarlama şirketine satmaktadır burada üretilip satılan değer aynıdır ancak vergi alınırken aynı değer üzerinden bu kez üretici firma daha sonra pazarlama firması vergilenmektedir bu da mükerrer vergilemeden başka bir şey değildir satış tutarı gayrisafi hasılat işletmenin gelirini ve dolayısıyla vergi ödeme gücünü göstermez satış sadece gelirin bir unsuru olup satıştan gelir elde edilebilmesi için satışın maliyeti ile satışın gerçekleştirilebilmesi için yapılan masrafların bilinmesi gerekliliği vardır gelirin oluşması için şart olan bu unsurlar dikkate alınmaksızınesas sayısı karar sayısı sadece satış tutarı üzerinden yapılacak bir vergilemenin gelir üzerinden yapılmış bir vergileme olarak kabul edilmesi mümkün değildir satış tutarları üzerinden sağlanabilecek gelir oranları çok farklı olduğu gibi aynı iş kolunda dahi işletmelerin idari ve mali yapılarına göre farklı veya aynı satış hacimlerinde çok farklı gelir elde edilmesi mümkündür geliri dolayısıyla ödeme gücünü göstermeyen satış tutarının verginin hesabında matrah olarak alınması anayasanın verginin mali güce göre alınması hükmüne aykırıdır sayılı kanunun maddesinde net aktif vergisinin oranı net aktif değerler üzerinden gayrisafi hasılat üzerinden serbest meslek erbabında diğer mükelleflerde oranında alınacağı banka sigorta şirketleri ve özel finans kurumlarında net aktifin yarısı dikkate alınmaktadır mükellef müteahhit ise yılı ve daha önceki harcamaları dikkate alınmamaktadır bu da kanun koyucunun serbest meslek erbabını diğer mükelleflere göre fazla vergilendirdiği bankaları sigorta şirketlerini ve müteahhitleri de koruduğu anlamına gelmiştir kısaca sayılı net aktif vergisi mükellefler arasında ayrıcalık meydana getirmiştir son zamanlarda repo ve faizlerle yüksek kazançlar sağlayan menkul sermaye iradı sahipleri ise net aktif vergisinden muaf tutulmuşlardır bu yönü ile de vergi mükellefleri arasında farklı vergi oranının uygulanması ve bazı muaflıklar nedeniyle net aktif vergisinin anayasamızın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine verginin adaletli ve dengeli şekilde dağılmadığı ve mali güce göre alınmadığı için anayasanın üncü maddesinin ve nci fıkrasına aykırı olduğu yolundaki davacı iddiaları mahkememizce de ciddi görülmüştür yukarıda açıklanan nedenlerle davanın çözümüne esas olan sayılı kanunun inci maddesinin bendi aynı maddenin son fıkrasındaki işletme hesabı esasına göre defter tutanlar ile serbest meslek erbabının dönem sonundaki emtia mevcudu ile amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin net değerleri bunların net aktiflerini oluşturur hükmü hariç diğer hükümleri ncı maddenin birinci fıkrasındaki net aktif vergisi bilanço esasına tabi olan mükelleflerin bilançolarının aktifinde veya bunların dönem içindeki gayri safi hasılatları üzerinden hesaplanır varlıkların net değeri vergi usul kanununa göre değerlenmiş varlıkların değerinden sadece aynı kanuna göre ayrılmış amortisman ve karşılıkların indirilmesi sonucu bulunan değerdir varlıkların net değerinin hesaplanmasında yeniden değerleme sonucu bulunan değer esas alınır gayrisafi hasılat toplam satış tutarlarından sadece satış indirimleri düşülmek suretiyle hesaplanır hükümleri ile ikinci fıkrada yer alan hükümleri anayasanın ve üncü maddesinin ve nci fıkralarına aykırı görülmüştür açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince sayılı yasanın ve ncı maddelerinin yukarıda açıklanan hükümlerinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına bilgi için kararımızın birer örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,363
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir dava konusu yasa yılı mali bütçe kanununu değiştirmektedir ek bütçe şartların gerekli kılması halinde başvurulan bir çaredir nevar ki bütçenin her çeşidinin ekonomik anayasa hukukunun prensipleri içinde gerçekleşmesi gerekir yasanın üncü maddesi anayasanın üncü maddesine aykırıdır madde aynen şöyledir sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının numaralı bendinin sonuna aşağıdaki hüküm eklenmiştir dış proje kredisi kullanımlarından kaynaklanan katma değer vergilerinin karşılanmasında dış kredi gerçekleştiği halde kdv karşılığı iç kaynağın bulunamaması durumunda yatırım programı ile ilişkilendirmek suretiyle ilgili kuruluşların bütçelerinin mevcut ya da yeni açılacak tertiplerine söz konusu miktarlarda ödenek eklemeye maliye bakanı yetkilidir sözü geçen hüküm maliye bakanına ödenek ekleme yetkisini vermektedir anayasanın üncü maddesi ödenek artışını öngören tasarı ibaresi ile ödenek artışlarının yasa ile yapılması gerektiğini dolaylı olarak düzenlemiştir ödeneğin kaynağının gösterilmesi yetmez eklenecek ödeneğin miktar olarak yasada yer alması gerekir nitekim aynı yasanın ve inci maddelerinde miktarlar gösterilmiştir maliye bakanına tanınan bu yetki yalnızca bütçe prensiplerine değil aynı zamanda anayasamıza aykırıdır gerçekleşmesi melhüz kdv muayyen bir miktarı anlatmamaktadır böyle bir yöntemin bütçe yasalarında yer alması giderek gelenekselleşmesi bütçeyi bütçe olmaktan çıkarır yasanın üncü maddesinin belirtilen ve yüksek mahkemece belirlenen nedenlerle iptaline karar verilmesi hususu arz ve talep olunur
200
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ yürürlüğün durdurulması istemini de içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe bir ülkenin eğitim sisteminde köklü değişiklikler öngören yasal düzenlemelerin akşamdan sabaha ani kararlar ve tarihte yaşanmışlıklar ile hala yaşanıyor olanlara körleştiren ideolojik saplantılarla değil uzun araştırma ve incelemeler ile çok yönlü ve kapsamlı tartışmalardan sonra sorun odakları ile çözüm yollarının tüm tarafların katılımının sağlandığı katılımcı süreçler işletilerek belirlenmesi ve pilot uygulama sonuçları değerlendirilerek yapılması gerekeceğinde hiçbir kuşku bulunmamaktadır sayılı kanun ile yürürlükten kaldırılan yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretim bu süreçlerden geçerek tarihli ve sayılı kanunla yasalaştırılmıştır yıllık zorunlu eğitim yılına uzanan yıllık tarihi bir geçmişe sahiptir ve türkiyenin çok partili siyasal yaşama geçtiği yılından bu yana bir cumhuriyet projesidir tarihli ve sayılı i̇lköğretim ve eğitim temel kanununun üncü maddesinde mecburi ilköğretim çağı çocuğun altı yaşını bitirdiği yılın eylül ayında başlar yaşını bitirip yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter denilirken ncı maddesi i̇lkokulun öğretim süresi en az beş yıldır şeklinde düzenlenerek ilköğretimin süresinin beş yılın üzerine çıkarılabileceği ve yaş arasındaki sekiz yılı kapsadığı daha yılında yasalaştırılmıştır tarihli ve sayılı milli eğitim temel kanununun nci maddesinde temel eğitimin yaşlarındaki çocukların eğitimini kapsayacağı yinelendikten sonra üncü maddesinde temel eğitim okulları beş yıllık birinci kademe ile üç yıllık ikinci kademe eğitim kurumlarından meydana gelir hükmüne yer verilmiştir bu bağlamda sayılı kanunun üncü maddesine göre temel eğitim ancak sekiz yılda tamamlanabilecek ve ancak sekiz yılın sonunda temel eğitim diploması verilecektir öte yandan sayılı kanunun inci maddesinde temel eğitim kurumlarının birinci ve ikinci kademeleri bağımsız okullar halinde kurulabileceği gibi imkân ve şartlara göre birlikte de kurulabilir nüfusu az ve dağınık olan yerlerde köyler gruplaştırılarak merkezi durumda olan köylerde temel eğitim bölge okulları ve bunlara bağlı pansiyonlar gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde temel eğitim yatılı bölge okulları kurulur ilkelerine yer verilir iken ortaöğretimin düzenlendiği ncı maddesi ise ortaöğretim temel eğitime dayalı en az üç yıllık öğrenim veren genel mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar şeklinde hüküm altına alınmıştır nitekim sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim eğitim öğretim yılında yatılı i̇lköğretim bölge okullarında başlatılmış ix milli eğitim şurasında haziran temmuzesas sayısı karar sayısı sekiz yıllık okul programı denemesi sürdürülecektir kararına dayanılarak uygulamanın başarılı olduğunun değerlendirme araştırmalarıyla saptanması sonucunda yılında tüm yatılı i̇lköğretim bölge okullarında sekiz yıllık temel eğitim modelinin uygulamasına geçilmiştir milli eğitim bakanı hasan sağlamın başkanlığında haziran toplanan milli eğitim şurasının inci maddesinde temel eğitime giriş yaşının den ya indirilmesi ve zorunlu eğitimin yıldan temel eğitimin tümünü kapsayacak biçimde yıla çıkarılması kararı alınmıştır merhum turgut özalın başbakanlığındaki cumhuriyet hükümetinin milli eğitim bakanı olan sayın hasan celal güzel aralık mart in döneminde haziran tarihleri arasında toplanan xii nci millî eğitim şurasında ilköğretime ilişkin olarak karar sekiz yıllık mecburi öğretime geçişin bir program ve sistem bütünlüğü içinde uygulanması vi plan döneminin sonuna kadar tedricen yaygınlaştırılması karar mevcut ortaokulların ilköğretimle bütünleştirilmesi karar sekiz yıllık ilköğretimin ortak ve aynı bir öğretim programına kavuşturulması mevcut ilkokul ortaokul farklılığının ortadan kaldırılması kararları alınarak yıllık kesintisiz ilköğretim yılında milli eğitim şurası kararları arasında yerini almıştır sayın prof dr tansu çillerin başbakanlığındaki cumhuriyet hükümetinin ekim ekim milli eğitim bakanı sayın nevzat ayaz tarafından sunulan milli eğitim bakanlığı bütçe raporunda öğrenim yılında ilköğretim okulu yatılı ilköğretim bölge okulu açılmış ilkokul ile ortaokul ilköğretim okuluna dönüştürülmüştür ifadelerine yer verilerek yıllık zorunlu ilköğretimin altyapısını oluşturmak tek binada verilmesini sağlamak üzere eğitim öğretim yılında ilköğretim ve yatılı ilköğretim bölge okulu olmak üzere toplam yeni okul binasının hizmete açıldığı ve aynı dönemde ilkokul ile ortaokulun ilköğretim okuluna dönüştürüldüğü belirtilmiştir aynı raporda yatılı ilköğretim bölge okulu ilköğretim okulu olmak üzere toplam okulda öğrencinin eğitim öğretim gördüğü bilgisi yer almıştır yine milli eğitim bakanı sayın nevzat ayaz tarafından tbmmne aralık tarihinde sunulan yılı bütçe raporunda yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçebilmek için yoğun bir çalışma başlatarak alt yapının hazırlanması amacıyla ilköğretim okullarının yaygınlaştırılmasına önem ve öncelik verdik bu öğrenim yılında ilköğretim okulu ile yatılı ilköğretim bölge okulunu öğretime açtık ilkokul ile ortaokulu da ilköğretim okuluna dönüştürdük denilerek sekiz yıllık zorunlu ilköğretimin aynı binalarda verilmesine ilişkin hazırlıkların kesintisiz devam ettiği belirtilmiştir sayın tansu çillerin başbakanlığındaki cumhuriyet hükümeti tarafından hazırlanan ve tbmmnin tarih ve nolu kararı ile onaylanan yedinci beş yıllık kalkınma planı nın eği̇ti̇m reformu bölümünün amaçlar i̇lkeler ve politikalar başlığı altında aynen bu plan döneminde okul öncesi eğitim tedricen yaygınlaştırılacak ab ülkelerinde asgari norm olan yıllık zorunlu eğitim bu aşamadaesas sayısı karar sayısı ülkemizin tüm bölgelerinde eğitim birliği yasası çerçevesinde yıllık zorunlu temel eğitim olarak uygulamaya geçilecek ve yükseköğretime girişte yığılmaları önlemek için ortaöğretimde yeni bir yapılanmaya gidilecektir denilmiştir sayın tansu çillerin başbakanlığındaki cumhuriyet hükümeti döneminde toplanan xv milli eğitim şurası mayıs kararlarının i̇lköğretim ve yönlendirme başlığı altında yakın bir gelecekte yaş okul öncesi eğitim ilköğretim bünyesine alınmalı ilköğretim kesintisiz yıllık zorunlu eğitim olarak uygulanmalı yıl sonunda tek tip diploma verilmeli sınıf liseye ya da mesleki eğitime yönlendirme yılı olmalı böylece ilköğretimde zorunlu sistemi oluşturulmalıdır çocukluğun tam yaşandığı çocukların kendilerini ailelerin de çocuklarını tanıdığı bu dönemde bulunanlar çırak yapılmamalıdır uzun vadede zorunlu eğitim yaşını kapsayacak şekilde düzenlenmelidir kararı alınmıştır öte yandan sayın tansu çillerin başbakanlığındaki ekim ekim ve ekim mart ile sayın mesut yılmazın başbakanlığındaki mart haziran cumhuriyet hükümetlerinde milli eğitim bakanlığı yapan sayın turhan tayanın milli eğitim bakanlığı yılı bütçe raporunun sunuşunda yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçebilmek için yoğun bir çalışma başlatılmış zorunlu eğitimin yıla çıkarılmasını öngören kanun tasarıları hazırlanmıştır açıklaması yer almıştır bu bağlamda şubat tarihinde alınan milli güvenlik kurulu kararlarının esamisinin okunmadığı bir zamanda yıllık zorunlu ve kesintisiz ilköğretime ilişkin yasa tasarıları dahi hazırlanmış bulunmaktadır merhum prof dr necmettin erbakanın başbakanlığındaki türkiye cumhuriyeti hükümetinde haziran haziran milli eğitim bakanlığı yapan sayın prof dr mehmet sağlam tbmmye sunduğu bütçe raporunun sunuş konuşmasında ilköğretimde öğrenim programları ile ders kitaplarını yıllık bütünlük içerisinde soyut gereksiz ve geçersiz bilgilerden arındırarak bilime çağa ve ülkemiz ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemekten söz etmiş raporda ise bir yandan zorunlu eğitim süresinin yılına kadar ondan sonra yıla çıkarılması eğitimde en öncelikli konudur bu amaçla sayılı millî eğitim temel kanunu ile sayılı i̇lköğretim ve eğitim kanununda değişiklik öngören kanun tasarıları hazırlanmıştır şeklinde bir önceki yıl raporundaki ifadeler yinelenirken diğer yandan yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçebilmek için yoğun bir çalışma başlatılmış ve alt yapının hazırlanması amacıyla ilköğretim okullarının yaygınlaştırılmasına önem ve öncelik verilmiştir denilmiştir refah partisi ile doğruyol partisi koalisyonundan oluşan ve refah yol olarak isimlendirilen cumhuriyet hükümetinin hazırlanmış olan tasarıyı yasalaştıramadan haziran tarihinde istifa etmesi üzerine anavatan partisi demokratik sol parti ve demokrat türkiye partisinin koalisyon yaparak sayın mesut yılmazın başbakanlığında kurulan cumhuriyet hükümeti döneminde ise yılından bu yana hedeflenen ve resmi dokümanlardaki seyrine yukarıda yer verilen yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretime tarihli ve sayılı kanunla geçilmiştir oysa yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretime son veren yasal düzenlemeyi siyasal iktidar kanun tasarısı yoluyla değil kanun teklifi yoluyla getirerek asgari katılımın sağlanması ve taraf kurumların görüşlerinin alınmasını dahi engellemeyi tercih etmiştiresas sayısı karar sayısı türkiyenin akademik ve bilimsel yeterliliği ile yetkinliğinden kuşku duyulmayan köklü üniversitelerinin eğitim fakülteleri her türlü baskı ötekileştirme ve sindirmeye maruz kalma riskine rağmen mesleki sorumlulukları ile akademik ve bilimsel tarafsızlığın asgari gerekleri doğrultusunda adalet ve kalkınma partili milletvekilinin verdiği kanun teklifi hakkında kamuoyuna ve ilgili makamlara görüş bildirmişlerdir ankara üniversitesi eğitim bilimleri fakültesi fakülte kurulu tarafından yapılan açıklamada özetle önerilen modeli eğitim hakkına erişimi engellemektedir kanun teklifi yıllık temel eğitimi fiilen yıla indirerek kız çocuklarının yoksul çocukların köy çocuklarının ve engelli çocukların üst öğrenime devam etme olanaklarını ortadan kaldırmaktadır tasarı çocuk işçiliğini toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığı sınıfsal ayrışmayı köy kent kutuplaşmasını teşvik etmekte çocukların toplumsallaşarak bütünsel ve çok yönlü gelişiminin önünü kapamaktadır zorunlu ilköğretime başlama yaşının yıl erkene alınması ve bunun sonucu olarak okulöncesi eğitimin zorunlu eğitim dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin bilimsel verilere uygun değildir bu yaş çocuklarının çoğu öz bakım gereksinimlerini bile kendileri karşılayabilecek temel eğitime hazır olmalarını sağlayan fiziksel ve zihinsel gelişimi gösterecek düzeyde olmayabilir daha önce denenmiş ve sakıncaları nedeniyle vazgeçilmiş olan bu yaklaşımın yeniden gündeme getirilmesi uygun değildir okul öncesi eğitime verilen önem ve sağlanan gelişmeler göz ardı edilmeyerek okul öncesi eğitim ay zorunlu temel eğitim kapsamında ele alınmalı ancak ayını tamamlamış çocuklar ilköğretime başlamalıdır mesleki yöneltmenin erkene alınması sakıncalıdır çocukların yetenek ilgi özellik ve değerlerini tanıyarak yaşam hedefleri ve beklentilerinin belirgin ve tutarlı hale gelmesi ancak ergenlik döneminin sonunda gerçekleşebilmektedir bu nedenle erken tercih sakıncalıdır önerilen sistem mevcut öğretmen yetiştirme koşullarına uygun değildir mevcut öğretmen yetiştirme sistemi içinde okul öncesi dönem sınıflar sınıflar sınıfların öğretmenleri farklı bölümlerde ve farklı pedagojik ilkelerle yetiştirilmektedir her yaş grubunun özellikleri farklı pedagojik ilkeleri gerektirmektedir i̇lk dört sınıfın öğretmeninin hem okul öncesi hem sınıf öğretmeni olarak görev yapması sakıncalıdır boğaziçi üniversitesi eğitim fakültesi görüşünde özetle okulöncesi eğitimin tüm çağ nüfusuna zorunlu olarak iletilmemesi okullaşma süreçlerine hazırlık açısından alt sosyo ekonomik düzeyden gelen çocuklar aleyhine onarılması güç eşitsizlikler oluşturacaktır yeni taslakta inci sınıf yaşı bir yıl öne alınmaktadır böylece ay çocukları okulöncesi eğitime değil inci sınıfa alınacaktır bu uygulama pedagojik açıdan sakıncalıdır bu yaş çocukları daha somut işlemler dönemine geçmediği için inci sınıf becerileri arasında bulunan okuma yazma basit sayısal değerlendirme ve işlemleri yapabilecek bilişsel düzeyde değildir müfredatı değiştirmek ise inci sınıfta etkinlikle verebileceğimiz bu becerileri bir yıl erteleme durumunu yaratacak ve ilköğretimin inci sınıfına ait olmayan becerileri bu sınıfa taşıyacaktır zaman içerik açısından model haline gelecektir böyle bir sistem oluşumu bilimsel açıdan sakıncalı olduğu gibi aynı zamanda hiçbir ülkede bulunmayan anlaşılmaz bir bölünmeyi oluşturacaktır önerilen modelinin ilk kademesi olan yıllık eğitim kavramı hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır bilimsel araştırmalara göre çağ nüfusu bilişsel gelişim açısından ayrıştırıldığında yaş somut işlemler yaş üstü ise soyut işlemler dönemi olarak belirlenmiştir dördüncü sınıftaki bir çocuğun somut işlemler döneminin tam ortasındayken ilköğretimin ikinci kademesine geçmesi bilimsel veriler ve bulgulara ters düşmektedir i̇lköğretim eğer iki aşamaya bölünecekse bunun bilimsel veriler ışığında yapılması ve ülkemizin daha önceki deneyimlerinin üzerine inşa edilmesi kuvvetle önerilmektediresas sayısı karar sayısı hacettepe üniversitesi eğitim fakültesi fakülte kurulu görüşünde özetle ilköğretime başlama yaşı bir yıl öne beş yaş ay alınmakta ve okul öncesi eğitime vurgu yapılmamaktadır yurtiçi ve yurtdışında yapılan bilimsel çalışmaların sonuçları okul öncesi eğitim almış çocukların bu eğitimi almamış akranlarına kıyasla hem ilköğretime daha iyi uyum sağladıklarını hem de üst öğrenim basamaklarında daha başarılı olduklarını göstermektedir dolayısıyla genel olarak dünyadaki birçok ülkede en az aylık çocukların ilköğretime başlatılmaları ve ilköğretim öncesinde okul öncesi eğitim uygulamaları bir tesadüf değildir kaldı ki eğitim öğretim yıllarında beş yaş çocuklarının ilköğretime alınmalarının denendiği ve bu uygulamanın başarısızlıkla sonuçlandığı da bilinmektedir ayrıca bu uygulama birinci sınıfta ve aylık çocukların aynı sınıfta eğitilmelerini de gerektirecektir oysa ve aylık çocuklar zihinsel bedensel sosyal duygusal ve kişilik özellikleri bakımından birbirinden oldukça farklıdır ve çocuğun bütün yönleriyle hızla gelişmekte olduğu çocukluk yıllarında çocuklar arasındaki üç ay gibi bir süre bile çok önemli bir farklılık olarak görülmektedir temel eğitim iyi bir yurttaş yetiştirme bireylere yurttaşlık kültürü kazandırma sürecidir bu nedenle temel eğitim kesintili olamaz tüm bireyler için ortak olmalı ve örgün eğitim kurumlarında gerçekleştirilmelidir önerilen kesintili eğitim sürecinde ilköğretimin ikinci kademesinde okul türlerinin çeşitlenmesi birinci kademeden sonra bir seçme ve yerleştirme sınavının da yapılacağı anlamına gelmektedir böylece çocuklarımız sınav kaygısını daha erken yaşlarda yaşayacaklar ve bu sınava hazırlanmak için dershanelerle daha erken tanışacaklardır küçük yaştakilerin üst sınıflardaki öğrencilerin olumsuz davranışlarına maruz kalmalarını önlemek amacıyla tüm bireyler için ortak zorunlu ve kesintisiz eğitim sistemi içinde ilköğretim sınıflar ile sınıflar eğitimlerini farklı mekanlarda sürdürebilir odtü eğitim fakültesi görüşünde kısaca yaş grubu için okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamına alınmalıdır okul öncesi eğitim ülkemizdeki sosyoekonomik eşitsizlik ve farklılıkların azaltılması özellikle düşük sosyoekonomik çevrelerden gelen çocukların okulda daha fazla kalmasının sağlanması ve okuldaki başarısının arttırılması yükseköğretime devam etmesi ve iş yaşamlarında daha etkili ve verimli olmaları için gereklidir beyin araştırmaları okul öncesi eğitimin çocukların beyin kapasitelerini geliştirdiğini çocukların duygusal zihinsel motor ve dil gelişimlerine önemli katkı sağladığını çocukların ilköğretime daha kolay uyum sağlayarak ileriki eğitim aşamalarında daha başarılı olmalarına yardımcı olduğunu göstermektedir i̇lköğretime başlama yaşı yaş ay olmalıdır çocukta hafızayı öğrenme amacıyla etkili kullanma mantıklı düşünme yorum bir işi başından sonuna gerçekleştirebilme yetileri altı yıldan sonra gerçekleşir altı yaş öncesi çocuğun beynindeki bilişsel yapılar okul temelli akademik öğrenme için henüz gelişmiş değildir altı yaş öncesi dönemde dikkat süresi kısa olduğu için okullardaki dakikalık derslerde bu çocukların oturmaları ve dikkatlerini derse vermeleri mümkün değildir bu nedenle çocukların dikkat dağınıklığı disiplinsizlik dinleme bozukluğu gibi etiketlendirmelere maruz kalmaları ve bu durumun sonraki eğitim yaşantılarını derinden etkilemesi olasıdır i̇lköğretime başlama yaşının belirlenmesi konusunda çocuğun zihinsel gelişimi yanında fiziksel sosyal ve psikolojik gelişimini de dikkate almak gerekir yaş öncesi çocukların okumayı öğrenmeleri bu çocukların ilköğretime başlamak için yeterli zihinsel fiziksel sosyal ve psikolojik olgunluğa ulaştığı anlamına gelmez literatür erken yaşta ilköğretime başlayan çocukların ilk yıllarda olmasa bile ve sınıftan itibaren akademik gelişme açısında sorunlar yaşadığını ortaya koymaktadır dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğunda çocuklar ilköğretime yaşında başlamaktadır i̇skandinav ülkelerinde çocuklar yaşında ay ilköğretime başlarlar ve eğitimde aldıkları başarılı sonuçlar ortadadır sonuç olarak ülkemizde ilköğretime başlama yaşı ay olarak yıllardır uygulanmaktadır ve bununla ilgili bir sorun yaşandığı konusunda bilimsel veriler yoktur bu nedenle okula başlama yaşının olarak devam etmesiesas sayısı karar sayısı önerilmektedir i̇lköğretimin ilk kademesi en az yıl olarak düzenlenmelidir kanun teklifinde yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yıllık iki kademeye ayrılmaktadır i̇lk kademenin neden yıl olduğuna ilişkin teklifte bir gerekçe yer almamaktadır bu sürenin yılla sınırlandırılmasının bilimsel bir temeli olmadığı gibi gelişmiş ülkelerde de görülen yaygın bir uygulama değildir birçok ülkede ilköğretimin kademelendirilmesinde modelleri kullanılmaktadır bu tür bir kademelendirme gelişimle ilgili bilimsel ilkelere de aykırıdır gelişimle ilgili bilimsel veriler çocukların somut işlem dönemini yaş olarak ortaya koymaktadır yaştan itibaren çocuklar soyut işlem dönemine geçtikleri için öğrendikleri kavramların ve becerilerin düzeyinde bir farklılık olması doğaldır modelinin ilk kademesi çocukların somut işlem döneminin ortasına denk gelmektedir bu modele bir de zorunlu eğitime başlama yaşının alınması teklifi eklendiği zaman çocukların gelişimsel olarak bir dönemi tamamlayamadan ilk kademeden mezun olmaları ya da yaşında ve daha soyut ve üst düzey eğitim vermeyi amaçlayan ikinci kademeye gitmeleri anlamına gelecektir ege üniversitesi eğitim fakültesi görüşünde i̇lgili kanun teklifi temel eğitimi dünyadaki örneklerin aksine şeklinde program ve okul türleri açısından farklı öğretim programlarına dayalı olarak yapılandırmaktadır i̇lgileri ve yetenekleri henüz ayrışmamış somut işlemler dönemini tamamlamamış mesleklere yönelik tutum ve ilgileri gelişmemiş olan öğrencileri dördüncü sınıfın sonunda yönlendirmektedir denilmektedir eğitim bir ülkenin veya bir toplumun geleceğini belirleyen yarınlarına yön veren adeta kaderini tayin eden en önemli etmendir bunun için bilimsel esaslara dayanması gerekir türkiyenin köklü ve saygın üniversitelerinin eğitim fakülteleri ise yukarıda yer verildiği üzere çekincelerini dile getirmişlerdir sayılı kanunla ve sayılı kanunlarda yapılan değişikliklerle zorunlu temel eğitimi yaşın tamamlanmasından ay arası yaşın tamamlanmasına ay arası çeken kesintisiz sekiz yıl süren zorunlu temel eğitimi yıl ilkokul ve yıl ortaokul şeklinde iki kademeli hale getirerek ilkokulu bitirme ve ortaokula başlama yaşını den yaşa çekip somut işlem çağının ortasında olan çocukları temel eğitimin ikinci kademesine atlatarak mesleki yönlendirmenin yanında soyut bilgilerle karşı karşıya bırakan düzenlemelerin çağdaş bilim ve eğitim esaslarına uygun olmadığını bilimsel gerekleri ve gerekçeleriyle birlikte tüm açıklığı içinde ortaya koymuşlardır türkiyedeki hiçbir üniversite hiçbir eğitim fakültesi hiçbir eğitim bilimci hiçbir eğitim psikoloğu hiçbir eğitim sosyoloğu hiçbir pedagog hiçbir çocuk gelişimcisi yapılan düzenlemelerin çağdaş bilim ve eğitim esaslarına uygun olduğuna yönelik hiçbir açıklama yapmamış hiçbir bilim insanı yapılanların yanında yer almamıştır bütün bu bilimsel verilere rağmen toplumsal mutabakat sağlanmadan üstelik bir teklifle getirilen dayatma ile tüm eğitim sisteminin değiştirilmesi saklı bir amaca işaret etmektedir bu açıklamalardan sonra tarihli sayılı i̇lköğretim ve eğitim kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı i̇lköğretim ve eğitim kanununun üncü maddesi ile yine tarihli sayılı i̇lköğretim ve eğitimesas sayısı karar sayısı kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen sayılı milli eğitim temel kanununun nci maddesinin anayasaya aykırılığı pedagojik açıdan beş yaşını bitirmiş bir çocuğun bilişsel ve fiziksel gelişimi ilköğretimin gereklerini henüz karşılamaktan oldukça uzaktır ayrıca dünyadaki birçok gelişmiş ülkede en az aylık çocukların ilköğretime başlatılmaları ve ilköğretim öncesinde de zorunlu okul öncesi eğitime tabi tutulmaları bir tesadüf değildir tüm bilimsel çalışmalarca da ispatlandığı üzere okul öncesi eğitim almış çocukların bu eğitimi almamış yaşıtlarına kıyasla hem sosyal hem de okul hayatlarında daha başarılı oldukları herkesçe kabul edildiği halde bu gerçeği yadsıyarak okul öncesi eğitimi zorunlu olmaktan çıkarmak hiçbir bilimsel eğitim reformuyla açıklanamaz çocukların okul öncesi eğitim almaları gereken bir yaşta ilköğretime başlamalarını öngören bu yasa her şeyden evvel uluslararası çocuk hakları sözleşmesine istinaden anayasanın ıncı maddesine tamamen aykırıdır tüm gelişmiş ülkelerce okul öncesi eğitimin çocukların diğer kademelerdeki başarısı için çok temel bir süreç olduğu artık hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kabul edilmişken ülkemizde halen yaşını bitirmiş çocukların okul öncesi eğitim yerine ilköğretime başlatılmaları bu kanuni düzenlemenin bilimsel temellerden tamamen uzak yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan çocukların yararı gözetilmeden çıkarıldığının çok açık bir göstergesidir bir yandan ilköğretim çağı yaş grubu çocuklardan yaş grubu çocuklara dönüştürülür ve ilköğretime başlama yaşın tamamlanmasından yaşın bitirildiği yılın eylül ayı sonu ay arası yaşın tamamlanmasına yaşın bitirildiği yılın eylül ayı sonu ay arası çekilirken diğer yandan şeklinde işleyen ve kesintisiz yıl süren ilköğretim yıl ilkokul ve yıl ortaokul şeklinde iki kademeli hale getirilerek ilkokulu bitirme ve ortaokula başlama yaşı den yaşa çekilmiştir söz konusu köklü değişikliklerle ilgili olarak akp grup başkan vekilleri tarafından verilen kanun teklifinin genel gerekçesinde zorunlu eğitimin kesintisiz gerçekleştirilmesi sağlıklı ve verimli bir eğitim ortamının oluşturulması adına ciddi sorunlara neden olmuş ve olmaktadır denilerek abd i̇ngiltere fransa almanya ve japonya örneklerine yer verildikten sonra ciddi sorunlar konusunda yaşında henüz okuma yazma öğrenme aşamasında bulunan ve hayata ilişkin temel kavramların çoğundan habersiz bir çocuk ile yaşlarında fiziksel ve ruhsal kimliğinin şekillenme aşamasındaki sancıları yaşayan bir ergenlik dönemi öğrencisini aynı okul ortamında bulundurmanın kaçınılmaz olarak neden olduğu sorunları teşhis etmek gerekmektedir denilerek ilkokul öğrencileri ile ortaokul öğrencilerinin aynı mekanı paylaşmalarının yol açacağı psiko sosyal sorunlara vurgu yapılmakta özellikle kırsal kesimde kesintisiz eğitim nedeniyle pek çok köy okulunun işlevsiz kalışına fizikî şartların yetersizliği nedeniyle yaşanan sorunlara küçük yaşlardaki öğrencilerin yatılı bölge okullarında ya da taşımalı eğitim için tahsis edilen servislerin kat ettiği uzun mesafelerde çektikleri eziyetlere de dikkat çekmek gerekmektedir denilerek kırsal kesimdeki ilkokulların işlevsiz kaldığı ve bunun öğrencileri ya yatılı ilköğretim bölge okullarına ya da taşımalı eğitime zorladığı üzerinde durulmakta son olarak da kesintisiz eğitimin neden olduğu önemli olumsuzlukların bir diğerini ise bu uygulamanın mesleki eğitime vurduğu darbe oluşturmaktadır denildikten sonra inci milli eğitim şurasında zorunlu eğitimin öğrencilerin yaş grupları ve bireysel farklılıkları göz önünde bulundurularak yıl okul öncesi eğitim yıl temel eğitim yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi ve yıl ortaöğretimesas sayısı karar sayısı olmak üzere öğrencilere farklı ortamlarda eğitim almaya fırsat verecek şekilde yıl olarak düzenlenmesi şeklinde karar alındığı belirtilmektedir genel gerekçede örnek verilen ülkeler sistemiyle yasalaşan teklifteki hükümlerin uyuşmadığını ve verilen örneklerin de almanya dışında doğru olmadığını belirtmek gerekir öte yandan ilköğretimin ilk evresi ile son evresinde bulunan çocukların aynı ortamları paylaşmalarının öğrencilerin psiko sosyal davranışlarında ne gibi olumsuzluklara yol açtığına yönelik elde yeterli ya da yetersiz düzeyde her hangi bir bilimsel çalışma olmamasına rağmen olması durumunda dahi bu durum ilköğretimin yaşında başlatılmasına yaşlarında ve somut işlem çağındaki çocuklara soyut bilgilerin aktarılmasına ve yaşlarındaki çocukların mesleğe yönlendirilmelerine gerekçe oluşturamaz böyle bir sorun var ise bunun çözümü yıllık kesintisiz ilköğretimin ilk evresinde olan çocuklar ile son evresinde olan çocukların eğitim öğretim gördükleri ortamları farklılaştırmak olabilir i̇ptali istenen düzenlemelerde ilköğretimin çocuğun yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlayacağı ay ve yaşını bitirip yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biteceği kuralına yer verilmiştir i̇lköğretime başlama yaşı hem çocuğun okuma yazma becerisini kazanabilecek fiziksel ve bedensel gelişmişliğe sahipliği hem de basit matematiksel değerlendirme ve işlemleri yapabilecek sosyal duyusal ve bilişsel olgunluğa erişmişliği açısından hayati derecede önem taşımaktadır beş yaş çocukları öncelikle fiziksel bedensel ve kişilik özellikleri olarak ilköğretim programlarına hazır değillerdir önemli bir kısmı uzun süre tuvalet ihtiyacını karşılayabilme kendini temizleyebilme yakınının veya bir yetişkinin ilgi destek ya da yardımı olmaksızın ihtiyaçlarını ifade edebilme yemeğini yiyebilme vb becerileri henüz kazanamamışlardır beş yaş çocuklarının kas gelişimleri ilköğretimin birinci sınıf programında yer alan yazı yazma ve diğer çalışmalar için yeterli değildir okul öncesi eğitime katılmamış çocuklarda bu özellikler daha belirgindir sosyal ve duyusal özellikleri açıdan beş yaş çocuklarının tamamına yakını dakika boyunca dikkatini toplayabilme dersi takip edebilme ve bir sınıfta oturabilme durumundan uzaktır bilişsel ve zihinsel açıdan beş yaş çocukları hayal ile gerçeği birbirinden ayırt edemediklerinden daha somut işlem çağına girmemişlerdir dil gelişimleri okuma yazma ve basit sayısal işlem ve değerlendirmeleri yapabilecek düzeyde gelişmemiştir çocukların yaşamlarındaki en önemli dönüm noktalarından biri ilköğretime başlamadır bu nedenle eğitim süreci kişilerin geleceğinde çok önemli bir yere ve işleve sahiptir çocukların ilköğretim programına uyum sağlayamamaktan veya öz bakım yetersizliği dikkat dağınıklığı disiplinsizlik ifade ve dinleme bozukluğu gibi yaşının gereği tutum ve davranışlardan kaynaklanan olumsuz etiketlendirmelere maruz kalmaları okula öğrenmeye öğretmene veya derse karşı önyargı oluşturmalarına ve giderek ileriye ket vurmalarına yol açarak sonraki yaşamlarını derinden etkileme gücüne sahiptir beş yaş çocukları oyun çağındadırlar ve dolayısıyla yerleri okulöncesi eğitim kurumlarıdır i̇lköğretim sınıfı ile okulöncesi eğitim kurumlarındaki beş yaş çocuklarının sınıfları arasındaki farklar derece belirgindir ki eğitimci olmayan sıradan kişiler dahi bununesas sayısı karar sayısı ayrımına varabilirler beş yaş çocukları sosyal kural ve normları oyun içinde deneyimleyerek içselleştirdiklerinden eğitim araç ve gereçleri oyuncaklardan oluşur el ve parmak kaslarını geliştirmeye yönelik kalem tutma çizgi çizme resim yapma eğitimin bir uzantısı olarak değil oyunun bir parçası şeklinde verilir okulöncesi eğitim kurumlarında çocuğun özgür iradesine dayalı kendi kuralları ilköğretimin birinci sınıfında ise ilköğretimin belirlenmiş kuralları geçerlidir okulöncesi çağdaki çocukların ilköğretime başlatılmaları durumunda boğaziçi üniversitesi eğitim fakültesi görüşünde de belirtildiği üzere müfredatı değiştirmek ve hukuken şeklinde olan modeli içerik olarak şekline dönüştürmek gerekecektir yasayla düzenlenmiş bir alanın idari düzenlemelerle değiştirilmesi hukuk devleti ilkesine göre mümkün olmamakla birlikte değiştirilmesi dahi sorunu çözmeye yetmemektedir çünkü eğitim öğretim yılında ilköğretim sınıfa yasal olarak ay aralığındaki çocuklar kaydolacaklardır çocuk gelişiminde iki ay dahi önemli iken aralarında iki yaş fark bulunan ve dolayısıyla bedensel zihinsel bilişsel sosyal ve duyusal özellikleri birbirinden farklılaşmış olan çocukların aynı sınıfa devam etmelerindeki eğitim bilimiyle bağdaşmazlık bir yana ay aralığındaki çocukların ilköğretim nci sınıf programına alınmasındaki bilimdışılık bu defa ay aralığındaki çocukların ay aralığındaki çocuklar için oluşturulmuş okulöncesi eğitim müfredatına tabi tutulmalarında ortaya çıkacak ve bu durum diğer olumsuzluklar bir yana ay çocuklarının yılının heba olmasıyla sonuçlanacaktır ayrıca üniversitelerdeki mevcut öğretmen yetiştirme sistemi okul öncesi dönem anaokuluanasınıfı öğretmenliği sınıflar sınıf öğretmenliği sınıflar branş dersleri öğretmenliği sınıflar lise öğretmenliği esasına dayanmakta ve bu öğretmenler üniversitelerin farklı bölümlerinde ve çocuğun gelişim evresine uygun farklı pedagojik ilkeler temelinde yetiştirilmektedirler somut işlem çağında bulunan çocukların bedensel ve psiko sosyal gelişmişlik düzeyine uygun pedagojik formasyon eğitimi almış bir sınıf öğretmenine daha hayalle gerçeği ayırma yetisini kazanamamış okulöncesi çağ çocuklarının öğretmenliği yaptırılamayacağı gibi okulöncesi çağ çocuklarının gelişme düzeylerine uygun pedagojik ilkeler temelinde yetiştirilmiş bir anasınıfı öğretmenine de sınıf öğretmenliği yaptırılamayacağı açıktır kaldı ki eğitimin yıl üzerinden verildiği okullar yılında yatılı i̇lköğretim bölge okulları ile başlamış ve ilköğretim okulları ile devam etmiştir bu bağlamda yıllık bir geçmişi vardır bu güne kadar yaşındaki çocukların yaşlarındaki çocuklarla aynı binalarda eğitim görmesi bir sorun olarak görülmemiş sorun olarak görülmediği için de büyük çocukların küçük çocuklar üzerinde ne türden olumsuzluklara yol açtıklarınaaçacaklarına ilişkin bilimsel çalışmalar yapılmamıştır buna karşın yaşındaki çocukların yaşındaki çocuklarla aynı binalarda eğitim görmelerinin büyüklerde küçükleri korumak küçüklere ağabeylikablalık yapmak yol göstermek örnek olmak küçüklerin de büyüklere saygı duymak onlara öykünerek ve onları örnek alarak onlar gibi olmaya çalışmak vb psiko sosyal yararları ile sınıf öğretmenleri ile branş öğretmenleri arasında çok yönlü bilgi ve deneyim paylaşımı çocuğun gelişiminin uzun dönemli bir periyotta gözlenerek ilgi yeti ve becerilerinin çok yönlü ve kapsamlı olarak saptanması gibi eğitsel faydaları vardır kaldı ki aylık çocukların ilköğretime başlatılamayacağı sayılı yasa çıktıktan sonra net bir şekilde anlaşılmıştır milli eğitim bakanlığı tarafından yapılan idariesas sayısı karar sayısı düzenlemelerle ay çocukların zorunlu ay arasındaki çocukların ailelerin isteğiyle ilköğretime başlatılması ay arasındaki çocukların ise okula başlatılmaması için mili eğitim bakanlığına bağlı gelişim uzmanlarından okula başlaması uygun değildir şeklinde rapor alınması zorunlu tutulmuş raporsuz başlatmayan ailelere ise cezai yaptırımlar öngörülerek soruna hukuksal olmayan çözümler üretilmeye çalışılmıştır kaynağını sayılı yasadan veya başka bir yasadan almayan söz konusu idari düzenlemeler yeni hukuksuzluklar yanında öğrenciler arasında eşitsizliğe yol açabilecek durumların ortaya çıkmasına neden olacaktır anayasanın nci maddesinde hukuk devleti ilkesi cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmış uncu maddesinin birinci fıkrasında yasa önünde eşitlik ilkesine yer verilmiş ikinci fıkrasında kadınlar ile erkeklerin eşit haklara sahip olduğu kurala bağlanmış üçüncü fıkrasında çocuklar lehine alınacak önlemlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağı belirtilmiş inci maddesinin son fıkrasında devletin her türlü istismara karşı çocukları koruyucu önlemleri alması öngörülmüş nci maddesinin ikinci fıkrasında ise öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir hükmüne yer verilirken üçüncü fıkrasında ise eğitim ve öğretimin çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılacağı hüküm altına alınmıştır anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da
4,057
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı malî yılı bütçe kanununun maddesinin bendinde tek terimli tarifelerden enerji alan aboneler adına tanzim edilen her elektrik faturası için güç bedeli tahsil edilir bu uygulama imtiyazlı ve görevli şirketleri de kapsar bu bedelin miktarlarını tespit etmeye türkiye elektrik dağıtım aş yönetim kurulu tahsil edilen bu güç bedellerinin ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye enerji ve tabi kaynaklar bakanlığı yetkilidir kuralı düzenlenmiştir sayılı malî yılı bütçe kanununun maddesinin bendinde herhangi bir mal veya hizmetin karşılığı olmaksızın abonelerden güç bedeli adı altında ayrı bir bedel istenilmesine ilişkin getirilen düzenlemenin anayasanın maddesinde yer alan bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz hükmüne maddesinde yer alan devlet organları ile idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar hükmüne maddesinde yer alan herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdürvergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır hükmüne aykırı olması nedeniyle anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizce bakılmakta olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanunun maddesinin bendinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından dava dilekçesi ve eklerinin onaylı örneği ile söz konusu bendin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
219
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek ayrı ayrı sayılmış maddede yasa tasarısı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının iç tüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altına alınmış ayrıca maddede cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır genel hatlarıyla aktarıldığı üzere anayasamızda bütçe yasaları ve diğer yasalar birbirinden tamamen ayrı yasama yöntemleri olarak düzenlenmiş olup bu düzenleme karşısında yasa konusu olacak hükümlerin bütçe yasasında yer almasına veya bir yasa hükmünün bütçe yasasıyla değiştirilmesi veya kaldırılmasına veya bütçe yasasında bulunması gerekli bir hükme öteki yasalarda yer verilmesine olanak bulunmamaktadır diğer taraftan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulamasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasa kuralının bütçeden harcamayı gerektirir veya gelir getirici nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili sayılmasına neden olmayacaktır nitekim anayasanın maddesindeki anılan kuralla da bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştır dava konusu işlemlerin dayanağı mali yılı bütçe kanununun maddesinde kapsamda sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının gelirlerine tasarrufları sınırlandırılmış kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan bütün kaynaklarını tc merkez bankası veya muhabiri tc ziraat bankası nezdinde vadesiz tl hesabına yatırmaları yükümlülüğü getirilmiş kurum ve kuruluş yetkilileri ve saymanları da bu hükümlerin yerine getirilmesinden bizzat sorumlu tutulmuşlardır diğer taraftan maddeyle diğer yasaların mali yılı bütçe kanununun maddesine aykırı hükümlerinin mali yılında uygulanmayacağı da kurala bağlanmıştır kamu kurum ve kuruluşlarının elde edecekleri gelirler bu gelirlerin tasarrufu ve çalışanların sorumlulukları yasa konusudur esasen yürürlükteki yasalar bu konuları düzenlemektedir örneğin davacı ceza i̇nfaz kurumları ve tutukevleri i̇şyurtları kurumunun kuruluş ve i̇daresine i̇lişkin sayılı kanunun maddesinde faiz ve sair gelirler kurum gelirleri arasında sayılmış özel bütçesinde nerelere harcama yapabileceği düzenlenmiş ve maddesinde de i̇şyurtları kurumu ile işyurtlarının paralarının yatırılacağı banları belirlemek görev ve yetkisi i̇şyurtları kurumu yüksek kuruluna verilmiştir mali yılı bütçe kanununun ve maddelerinde ise hem yasa konusu hususlar düzenlenerek yürürlükteki kimi yasaların hükümlerine aykırı ve değişiklik yaparesas sayısı karar sayısı nitelikte düzenlemeye gidilmiş hem de bu düzenlemeye aykırı yasal hükümlerin mali yılı içende uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır açıklanan nedenlerle sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin ve maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı oldukları kanısına varıldığından anılan hükümlerin iptalleri istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
450
esas sayısı karar sayısı davacı vekili ve tarafından yargıtay cumhuriyet başsavcılığında dosya inceleme talebinin reddine ilişkin tarihli işlem ile dayanağı olan yargıtay başkanlar kurulunun tarih sayılı kararının iptali ve sayılı yargıtay kanununun maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi istemiyle yargitay başkanliğina karşı açılan davada işin gereği görüşüldü davacı tarafından tarihinde yargıtay cumhuriyet başsavcılığıma yazılı başvuruda bulunularak tebliğname numaralı dosyanın incelenmesi talebinde bulunulduğu vekaletname ibraz etmediğinden bahisle dosya inceleme talebinin reddedildiği davacı tarafından bu ret işleminin ve işleme dayanak olarak gösterilen yargıtay başkanlar kurulunun tarih sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada sayılı yargıtay kanununun başkanlar kurulunun görevlerini düzenleyen maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırı olduğunun ileri sürüldüğü yargıtay başkanlar kurulunun anılan kararında temyiz incelemesi için yargıtay ceza dairesine gelen dosyalan sanık müdafiliğini kanıtlamak şartıyla avukat veya yetkilendireceği kişilerin inceleyebileceği hususuna yer verildiği anlaşılmaktadır i̇ptali istenen sayılı yargıtay kanununun yargıtay başkanlar kurulunun görevlerini düzenleyen maddesinin son fıkrasında başkanlar kurullarının itiraz üzerine veya doğrudan doğruya verdikleri bütün kararlar kesin olup bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın geçici maddesinin fıkrasında yer alan ve milli güvenlik konseyi döneminde yürürlüğe konulan kanunların kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceğine ilişkin hüküm tarih ve sayılı kanunun maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından milli güvenlik konseyi döneminde yürürlüğe konulan sayılı yargıtay kanunu hakkında anayasaya aykırılık iddiasında bulunulabilecektir her ne kadar iptali istenen hüküm daha önce de anayasa mahkemesince incelenmiş olsa da anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararında sayılı yargıtay kanununun maddesinin son fıkrasının birinci fıkrasının numaralı bendinin alt bendinde yer alan yönetim kurulu kararlan yönünden incelendiği dava konusu uyuşmazlığın başkanlar kurulunun yönetim kurulu kararlan yönünden verilen bir kararına ilişkin olmadığı anlaşılmakla aynı hükmün tekrar anayasa mahkemesi önüne getirilmesinde yasal engel bulunmamaktadır anayasanın maddesinde yer alan türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygılı bu haklan koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle yükümlü kılan bütün i̇şlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir bu nedenle dava konusu işlemin yargı yolunun kapalı olması hukuk devletinin sağlayacağı güvenceye aykırı bir durum yaratmaktadır anayasanın maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kuralına yer verilmiş bu kuralın istisnaları maddede sayılmıştır bunaesas sayısı karar sayısı göre cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile yüksek askeri şuranın kararlan yargı denetimi dışındadır ancak yüksek askerî şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır anayasanın maddesinde de hâkimler ve savcılar yüksek kurulunun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacağı belirtilmiştir anayasada sayılan istisnaların dışında kalan idari eylem ve işlemlerin yargı denetimine tabi olması anayasal bir zorunluluktur anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü düzenlenmiştir i̇dari işlem idari makamların kamu gücü ile hareket ederek idare işlevine ilişkin olarak yaptıkları ve çeşitli hak veveya yükümlülükler doğuran tek yanlı irade açıklamalarıdır i̇dare işlevi kavramını düşündüğümüzde ise idarenin her türlü işleminin idare işlevine sahip olmayabileceği gibi idare dışında kalan yasama ve yargının da idare işlevine haiz işlemleri olabilecektir i̇dare işlevi kavramına bu şekilde bakıldığında yargının yargı fonksiyonu ile ilişkisi olmayan işlemleri her ne kadar yargıçlardan kurulu organlar ya da mahkemeler tarafından yapılsa dahi bunların idari işlem niteliği taşımasını engellemez i̇dari işlev niteliği taşıyan her türlü işlemin makamı ne olursa olsun idari işlem niteliği taşıdığından dolayı idari yargı denetimine tabi olması gerekmektedir anayasada yargı organlarının yargılama faaliyeti dışında bir işlem yapamayacaklarına yönelik bir yasaklama yer almadığından kanun koyucu yargı yerlerinin yönetim işlerinin hâkimlerce veya hâkimlerden oluşan kurullarca karara bağlanmasını öngörebilir anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında ifade edildiği üzere yargılama faaliyeti hukuki uyuşmazlıkların ve hukuka aykırılık iddialarının yargılama usulleri çerçevesinde çözümlenmesi ve karara bağlanmasıdır bununla beraber yargı mercilerinin istisnasız bütün işlemleri yargısal nitelikte değildir yargılama faaliyeti kapsamında olmayan işlemlerin hâkimler mahkemeler ya da hâkimlerden oluşan kurullar tarafından yapılması bunların yargısal işlem sayılması sonucunu doğurmaz idare işlevine ilişkin olan işlemler yargısal makamlar tarafından yapılsa dahi idari işlem niteliğini haizdir ve anayasanın maddesi uyarınca yargı denetimine tabidir sayılı yargıtay kanununun maddesinde başkanlar kurullarının görevleri şunlardır başkanlar kurulunun görevleri hukuk ve ceza daireleri arasında meydana gelen görev ve iş bölümü uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak fiili veya hukuki imkânsızlık sebebiyle bir dairenin görevine giren işe bakamaması halinde bir başka daireyi görevlendirmek mülga bent skmd i̇çtihadı birleştirme görüşmelerine ve kararlarının alınmasına ilişkin olarak ilke kararlan almak birinci başkanlık kurulu yüksek disiplin kurulu ile yönetim kurulu kararlarına karşı yapılan itirazları kesin olarak karara bağlamak bu itirazların incelenmesinde kararaesas sayısı karar sayısı katılan kurul üyesi daire başkanları kurula katılamaz ve eksiklikler dairenin kıdemli üyeleriyle tamamlanır kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek mülga bent skl md ceza daireleri başkanlar kurulunun görevi ceza daireleri arasında meydana gelen görev ve işbölümü uyuşmazlıklarım karara bağlamaktır oylamanın şekli ilgili kurullarca belirlenir ancak bu maddenin ve bentlerinde öngörülen hususlara ilişkin oylama gizli yapılır başkanlar kurullarının itiraz üzerine veya doğrudan doğruya verdikleri bütün kararlar kesin olup bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz hükümleri yer almaktadır başkanlar kurulunun yukarıda sayılan görev ve yetkilerinin bir kısmı idari faaliyetlere ilişkin olup bu kapsamdaki işlem ve kararların idari nitelikte olduğu açıktır kurulun görev ve yetkilerinin bir kısmı ise yargısal faaliyetlerin organizasyonuna ilişkindir bu görev ve yetkiler yargıtayın ifa ettiği yüksek yargı hizmetiyle yakından ilgili olup yargısal karar verme süreçlerinin hazırlayıcısı niteliğindedir bununla beraber bu kapsamdaki işlem ve kararların hukuki uyuşmazlıkların çözümlendiği yargılama usullerinin ayrılmaz bir parçası olduğu da söylenemez anayasa mahkemesi tarihli k kararında yüksek yargı organlarının ifa ettiği yargı hizmetlerinin yönetiminden kaynaklanabilecek kimi uyuşmazlıkların yüksek yargı içinde öngörülen çözüm mekanizmalarıyla sonuçlandırılmasını yargısal ağırlıklı bir faaliyet olarak değerlendirmiştir bu bağlamda kanun koyucu bu tür uyuşmazlıkların özel bir yargılama usulü çerçevesinde yüksek yargı organı üyelerinden oluşan bir kurulca çözümlenmesini öngörmekte takdir yetkisini haizdir kanunda başkanlar kurulunun işlem ve kararlarından doğabilecek uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin bir usul öngörülmediği gibi dava konusu kuralla kurulun karar ve işlemlerine karşı dava açılabilmesinin önü kapatılarak yargısal bağışıklık getirilmiştir anılan görev ve yetkiler iş ve görev dağılımı gibi yargıtayın iç düzen ve işleyişini düzenlemeye yönelik olup bu hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlenmesine ilişkin olmadığından diğer bir ifadeyle hukuki uyuşmazlıkların yargılama usulleri çerçevesinde çözümlenmesine ilişkin olmadığından yargılama faaliyeti kapsamında değerlendirilemez bir yüksek yargı organı olan yargıtayın iç düzen ve işleyişine yönelik bir takım işlerin aslî görevleri idari uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmak olan yüksek yargıçların oluşturduğu başkanlar kurulu tarafından karara bağlanmasının işlevsel olarak idari bir faaliyet olduğunun dolayısıyla kurulun karar ve işlemlerinin idari nitelikte olduğunun kabulü gerekir başkanlar kurulunun karar ve işlemlerine yargısal bağışıklık getirilmesini öngören dava konusu kural hukuk devleti ilkesi hak arama hürriyeti ve idari eylem ve işlemlere karşı yargı yolunun açık olması gereğiyle bağdaşmadığından anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştıresas sayısı karar sayısı ayrıca iptali istenen sayılı yargıtay kanununun maddesinin son fıkrasına paralel bir hükmün de sayılı danıştay kanununun maddesinin numaralı fıkrasında bulunduğu ve anılan fıkranın anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararıyla anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği görülmüştür açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı yargıtay kanununun maddesinin son fıkrasında yer alan başkanlar kurullarının itiraz üzerine veya doğrudan doğruya verdikleri bütün kararlar kesin olup bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz cümlesinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anılan hükümlerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına konu ile ilgili belgelerin onaylı örneklerinin karar ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,241
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı kamulaştırma kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının son i̇ki tümcesinin anayasaya aykırılığı anayasanın inci maddesinde mülkiyet hakkı temel bir kişi hakkı olarak kabul edilmiştir mülkiyet hakkı bir kimsenin başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşulu ile bir şey üzerinde dilediği biçimde kullanma ürünlerinden yararlanma tasarruf etme başkasına devretme biçimini değiştirme harcama ve tüketme yetkilerini içerir anayasal güvence altına alınan bu haktan malik sıfatını taşıyan bütün gerçek ve tüzel kişiler yararlanabilir bu güvence hukuk devletinin gereğidir ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabilir anayasal güvence altındaki mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanması anayasanın ncı maddesinde kamulaştırma olarak kurallaştırılmıştır anayasanın ncı maddesinin birinci fıkrasında devlet ve kamu tüzelkişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir denilmektedir buna göre kamulaştırma bir taşınmazın kamu yararı amacıyla gerçek karşılığının peşin ödenmek şartıyla malikin rızasına dayanmaksızın kanununda gösterilen esas ve usullere göre elinden alınmasıdır kamulaştırmanın esas ve usullerinin düzenlendiği sayılı kamulaştırma kanununun dördüncü kısmının i̇kinci bölümünde kamulaştırmadan vazgeçme ve geri alma kuralları kamulaştırmanın anayasal dayanağını ve hukuksal meşruiyetini kamu yararından aldığı ve malikin rızasına dayanmadığı gerçeğinden hareketle i̇darenin tek taraflı vazgeçmesi tarafların anlaşmasıyla vazgeçme ve devir ve mal sahibinin geri alma hakkı şeklinde üçlü bir sistematik içinde düzenlenmiştir bu bağlamda sayılı kamulaştırma kanununun i̇darenin tek taraflı vazgeçmesi başlıklı inci maddesinde üstün kamu yararı ilkesinden hareketle idareye kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesine kadar ki kamulaştırmanın her safhasında kamulaştırmadan tek taraflı olarak vazgeçme hakkı tanınırken tarafların anlaşmasıyla vazgeçme ve devir başlıklı nci maddesinde kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisine lüzum kalmaması halinde taşınmazın malikin elinden üstün kamu yararına dayanarak rızası dışında alınması gerçeğinden hareketle taşınmaz malikinin önalım hakkı yasal güvence altına alınmış mal sahibinin geri alma hakkı başlıklı üncü maddesinde ise kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden itibaren beş yıl içinde kamulaştırmayı yapanesas sayısı karar sayısı idarece veya devir veya tahsis yapılan idarece kamulaştırma veya devir amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa malik veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları tarihten itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte geri ödeyerek taşınmazı geri alma hakkı tanınmıştır sayılı kanunun ncı maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununun nci maddesinin tarafların anlaşmasıyla vazgeçme ve devir şeklindeki madde başlığı vazgeçme iade ve devir şeklinde değiştirilirken birinci fıkrasına tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesiyle eklenen kamulaştırılan taşınmaz malda kamulaştırma amacına uygun bir işlem veya tesisat yapılmasından sonra bu hüküm uygulanmaz şeklindeki son tümcesi ise kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırma amacına uygun tesisat yapı veya donatı yapıldıktan ve en az yıl kullanıldıktan sonra bu ihtiyacın ortadan kalkması nedeniyle kamulaştırma amacında kullanılamayan taşınmazlar önceki mal sahibi veya mirasçılarına iade edilmez bu taşınmazların kamulaştırma amacı dışında idarece tasarruf edilmesi hâlinde önceki mal sahibi veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir hak bedel veya tazminat talebinde bulunulamaz biçiminde değiştirilmektedir böylece kamulaştırmanın anayasal dayanağını ve hukuksal meşruiyetini kamu yararından aldığı ve taşınmazın malikin rızası dışında elinden alındığı hususları gözetilmeden kamu yararı ihtiyacı ortadan kalkmasına ve taşınmaz kamulaştırma amacında kullanılmamasına rağmen idareye taşınmaz üzerinde istediği tasarruflarda bulunma –bu bağlamda üçüncü kişilere satma hakkı tanınırken malikin taşınmazın rızası dışında elinden alınmasından kaynaklanan önalım hakkı ortadan kaldırılmakta ve önalım hakkından kaynaklanan hak arama yolları kapatılmaktadır anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre taşınmaz malikinin kamulaştırma yolu ile değiştirilmesinin nedeni kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından daha üstün tutulmasıdır denildikten sonra buna göre kamulaştırma yapıldıktan ve işin niteliği bakımından belli süre içinde taşınmaz malın kamu yararının gerektirdiği yönde kullanılmaya başlanılmamış olması durumunda kamu yararının zorunlu kıldığı gereksinimin kalmamış ya da gerçekleşmemiş olması sonucu doğmakta ve dolayısıyla kamulaştırmayı haklı gösteren neden ortadan kalkmış bulunmaktadır bu durumda özel mülkiyet hakkının korunmasını engelleyen neden ortadan kalkınca taşınmazın önceki malike geri verilerek mülkiyet güvencesi kuralına uyulması zorunluğu belirmektedir denilmiş devamında ise kamulaştırmaya kamulaştırmada bir yanda kamunun yararı diğer yanda kamulaştırılan taşınmaz malikinin hakları vardır bundan dolayı mülkiyet hakkının anayasal güvenceye bağlandığı bir hukuk düzeninde kamulaştırma yetkisi kullanılırken karşılıklı hak ve yararların bağdaştırılması gerektiğine kuşku yoktur şeklinde anayasal içerik kazandırmıştır anayasayla güvence altına alınmış bir temel hakkın anayasanın öngörmediği şekilde ortadan kaldırılamayacağında duraksama yoktur kaldı ki temel hak ve özgürlüklerin kaldırılmasından değil sınırlandırılmasından söz edilebilir ki bu da ancak anayasanın üncü maddesindeki koşulların gerçekleşmesi ile olanaklıdır anayasanın üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerle ilgili sınırlamaların özlerine dokunmaksızın anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapılabileceği ve bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplumesas sayısı karar sayısı düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilerek sınırlandırmanın ölçüsü de ortaya konmuştur demokratik toplum düzeninin gereklerinden birisi de sınırlamalarda hürriyetlerin özüne dokunulmamasıdır güdülen amaç ne olursa olsun sınırlamalar özgürlüğün kullanılmasını tümüyle ortadan kaldıracak düzeyde ve ağırlıkta olamaz bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararı kişinin sahip olduğu dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklerinin özüne dokunan kısıtlamalar nedeni ne olursa olsun demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyum içinde sayılamaz bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararı demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun kısıtlamaların bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı günlü ve k sayılı kararları i̇ptali istenen düzenleme sınırlamanın işlevselliğini etkisiz bırakacak derecede ölçüsüz olduğu ve hakkı özünden zedelediği için demokratik toplum düzeninin gereklerini karşılayamamakta ve dolayısı ile mülkiyet hakkını anayasanın üncü ve inci maddelerine aykırı biçimde ölçüsüzce sınırlandırmaktadır öte yandan anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devletinin temel öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması kazanılmış hakların korunması ve kamu düzeninin korunması için çıkarılan kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerine uyulması ilkeleri yer almaktadır tarihli ve sayılı türk medeni kanununun ncı maddelerinde düzenlenen ön alım hakkının anayasanın inci ve ncı maddelerinden kaynaklanan karşılığı sayılı kamulaştırma kanununun nci maddesinde ifadesini bulmaktadır kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisine lüzum kalmaması halinde taşınmaz malikinin önalım hakkını ortadan kaldıran ve önalım hakkından kaynaklanan hak arama yollarını kapatan iptali istenen düzenleme adalet ve hakkaniyet ölçülerine uymadığı için anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı kamulaştırma kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırma amacına uygun tesisat yapı veya donatı yapıldıktan ve en az yıl kullanıldıktan sonra bu ihtiyacın ortadan kalkması nedeniyle kamulaştırma amacında kullanılamayan taşınmazlar önceki mal sahibi veya mirasçılarına iade edilmez buesas sayısı karar sayısı taşınmazların kamulaştırma amacı dışında idarece tasarruf edilmesi hâlinde önceki mal sahibi veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir hak bedel veya tazminat talebinde bulunulamaz biçimindeki son iki tümcesi anayasanın nci üncü ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununun inci maddesine eklenen fıkranın anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununun nci maddesine eklenen fıkrada baraj sulama şebekeleri ve boru hatları karayolu demiryolu liman ve havaalanı gibi gelecek yıllara sari büyük projelerde kamu yararı kararı kamulaştırılacak taşınmazların bulunduğu mahalle veveya köy muhtarlığında on beş gün süre ile asılmak suretiyle ilan edilir kamu yararı kararının ilan süresinin bitiminden itibaren kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine yapılan sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedeli kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınmaz taşınmazlardaki bu sınırlama ilan tarihinin bitiminden itibaren beş yılı geçemez denilmektedir anayasanın ncı maddesinde düzenlenen ve temel öğesinin kamu yararı olduğu kabul edilen kamulaştırma bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamu yararı için ve gerçek karşılığı peşin ödenmek koşuluyla malikin rızasına bakılmaksızın idarece kaldırılmasıdır kamulaştırma kanununa göre kamulaştırma süreci idarelerce yeterli ödeneğin temin edilmesiyle başlamakta md kamu yararı kararının verilmesi md ve onaylanmasıyla md devam etmektedir sayılı kanun hükümlerine göre kamu yararı kararının verilmiş ve onanmış olması hukuken kesin bir karar ve yürütülebilir bir işlem değil kamulaştırma sürecinin başlangıç safhasına ilişkin olan ve iptali için dava açılamayan bir hazırlık işlemidir gerçekten de sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasında kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından uncu madde gereğince mahkemece yapılan tebligat gününden kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açılabilir kuralına yer verilmiştir kamulaştırma kanununun uncu maddesine ve yukarıdaki kurala göre kamulaştırma işlemi kamulaştırmayı yapan idarece sayılı kanunun uncu maddesine göre açılan bedel tespiti ve tescil davasında asliye hukuk mahkemesinin taşınmaz sahibine göndereceği meşruhatlı davetiye ile hukuken icra edilebilir aşamaya gelmekte ve bu aşamadan önce söz konusu işleme dayanak olan kamu yararı kararı da henüz kesinleşmemiş olduğundan ancak bu aşamadan sonra iptal davasına konu oluşturabilmektedir kaldı ki sayılı kanunun inci maddesinde idarelere kamulaştırmanın her safhasında kamulaştırma kararı veren ve onaylayan yetkili merciin kararı ile kamulaştırmadan tek taraflı olarak tamamen veya kısmen vazgeçme yetkisi verilmiştiresas sayısı karar sayısı yine sayılı kamulaştırma kanununun inci maddesinin birinci fıkrasında hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için uncu madde uyarınca mahkemece yapılan tebligatla başlar denilirken göndermede bulunulan tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik uncu maddesinin ikinci üçüncü ve dördüncü fıkraları mahkeme idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlediği duruşma gününü dava dilekçesi ve idare tarafından verilen belgelerin birer örneği de eklenerek taşınmaz malın malikine meşruhatlı davetiye ile veya idarece yapılan araştırmalar sonucunda adresleri bulunamayanlara tarihli ve sayılı tebligat kanununun inci maddesi gereğince ilan yoluyla tebligat suretiyle bildirerek duruşmaya katılmaya çağırır duruşma günü idareye de tebliğ olunur mahkemece malike doğrudan çıkarılacak meşruhatlı davetiyede veya ilan yolu ile yapılacak tebligatta kamulaştırılacak taşınmaz malın tapuda kayıtlı bulunduğu yer mevkii pafta ada parsel numarası vasfı yüzölçümü malik veya maliklerin ad ve soyadları kamulaştırmayı yapan idarenin adı üncü maddede öngörülen süre içerisinde tebligat veya ilan tarihinden itibaren kamulaştırma işlemine idari yargıda iptal veya adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabilecekleri açılacak davalarda husumetin kime yöneltileceği üncü maddede öngörülen süre içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına hangi bankaya yatırılacağı konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delilleri tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri gerektiği belirtilir mahkemece kamulaştırılacak taşınmaz malın bulunduğu yerde mahalli gazete çıkıyor ise bu mahalli gazetelerden birisinde ve türkiye genelinde yayımlanan gazetelerin birisinde kamulaştırmanın ve belgelerin özeti en az bir defa yayımlanır şeklinde kurallaştırılmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı kamulaştırma kanununun tarihli ve sayılı tebligat kanununa istisna düzenlemeler içeren üncü maddesi ise tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış yürürlükten kaldırmaya ilişkin olarak sayılı kanunun genel gerekçesinde ise kamulaştırma yapan idarelerce üncü madde uyarınca yapılan tebligat kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi ve benzeri işlemlerin usulüne uygun yapılmadığı ve bunun da kamulaştırma işlemlerine karşı ilgililerince idarî yargıda açılan iptal davaları sonucunda verilen kararlar ile kamulaştırma işlemlerinin iptal edildiği bunun sonucu olarak da idarelerin işlemlerinin ve yatırımlarının aksadığı anılan kanunda yapılan değişikliklerin gereği olarak kanunun üncü maddesinin yürürlükten kaldırılması i̇fadelerine yer verilmiştir tüm bunlara karşın iptali istenen düzenlemede sayılı kanundaki kamulaştırma sistematiğinin değiştirilmiş olduğu ve üncü maddesinin yürürlükten kaldırıldığı da gözetilmeden kamu yararı kararının kamulaştırılacak taşınmazların bulunduğu mahalle veveya köy muhtarlığında on beş gün süreyle asılması durumunda ilanın yapılmış olduğu varsayılmaktadır hukukumuzda mahalle veveya köy muhtarlığında askı şeklinde resmi bir ilan sistemi olmamasının yanında çoğu mahalle ve köylerde ilanın asılacağı mahalle veveya köy muhtarlığı şeklinde fiziki bir mekân da bulunmamaktadır mahalle veveya köy muhtarının oturduğu konutun hukuken mahalle veveya köy muhtarlığı olarak nitelendirilemeyeceği ise açıktır türkiyenin arazisi engebeli çoğu bölgelerinde ve özellikle karadeniz bölgesinde konutlar tarım arazilerinin üzerine yapıldığından köy yerleşim alanı geniş bir alanı kapsamakta ve dolayısıyla köyün bir ucu ile diğer ucu arasında kmye varan mesafeler bulunmaktadır köy muhtarlığı gibi fiziki bir mekânın olmaması yanında köylülerin ilanın asılacağı muhtarın konutuna gitmeleri muhtar ile resmi veya gayri resmi bir işleri yok ise rastlantıya bağlıdır kaldı ki köylerde arazileri bulunan maliklerin büyük bir çoğunluğu köylerde değil şehirlerde ve hatta büyük şehirlerde yaşamakta ikametleri de yaşadıkları şehirlerde olduğundan bırakınız muhtarın konutunu köyün muhtarının kim olduğunu dahi bilememektedirler hukuki gereklilikler bir yana tüm bu fiili ve fiziki imkansızlıklar gözetilmeden iptali istenen düzenlemede gelecek yıllara sari bazı büyük projeler için hukuken kesin bir karar ve yürütülebilir bir işlem olmayıp kamulaştırma sürecinin hazırlık safhasına ilişkin olan ve iptali için dava açılamayan kamu yararı kararının kamulaştırılacak taşınmazların bulunduğu fiziken var olmayan mahalle veveya köy muhtarlığında on beş gün süre ile asılması suretiyle ilanı anayasal güvence altındaki mülkiyet hakkı için hukuki sonuç doğuran resmi tebligat işlemi sayılmakta ve kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine ilan tarihinden itibaren beş yıl süreyle yapılacak sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedelinin kamulaştırmada ödenmemesiesas sayısı karar sayısı öngörülerek malilik mülkiyet hakkından kaynaklanan taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi sınırlandırılmaktadır mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren bir haktır çağdaş demokrasiler temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil koşulları nedeni yöntemi kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları gibi güvenceler demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir bu nedenle temel hak ve özgürlükler istisnaî olarak ve özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin gerekleri için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak kanunla sınırlandırılabilirler demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun kısıtlamaların bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararı malikin taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi taşınmaz üzerine sabit tesis yapma ve ağaç dikme haklarını da kapsamaktadır tavukçuluk mandıracılık balık yetiştiriciliği gibi sabit tesisler günümüzdeki teknoloji ile ortalama bir ay içinde yapılabilme ve yapıldıkları anda üretime geçme modern meyve fidanları ise dikildiklerinden itibaren üç yıl içinde ekonomik ürün verme özelliği taşımaktadır beş yıl süre ile söz konusu tasarrufların kısıtlanması mülkiyet hakkına açık bir tecavüzdür nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesi tarihli rimer ve diğerleri türkiye kararında kanunda orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanaklara karşı dava açmak için öngörülen sürenin ancak ilgili şahsın etkin ve yeterli bir şekilde bilgi sahibi olmasından sonra başlayabileceği bu tutanakların köy kahvesinde ilan edilmesinin doğru ve gerektiği şekilde tebliğ için yeterli olmadığına karar vermiştir anayasanın inci maddesinde mülkiyet hakkı temel bir kişi hakkı olarak düzenlenmiş üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak kanunla sınırlanabileceği ve bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkelerine aykırı olamayacağı belirtilmiş ncı maddesinde ise kamulaştırmanın kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılıklarının peşin ödenmek şartıyla yapılabileceği kurallaştırılmıştır kamulaştırma işleminin hazırlık safhasına ilişkin kesin ve yürütülebilir bir işlem olmayan ve hakkında dava açılamayan sayılı kanunun inci maddesine göre ise kamulaştırmayı yapan idarece her zaman geri alınabilen kamu yararı kararının usulüne uygun şekilde ilan da edilmeden mülkiyet hakkından kaynaklanan tasarruf yetkisine beş yıl süreyleesas sayısı karar sayısı sınırlama getirilmesi mülkiyet hakkını anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı şekilde ölçüsüzce sınırlandırdığından anayasanın üncü ve inci maddelerine kamulaştırmanın gerçek karşılığı üzerinden yapılmasını önleyen işlev yüklenmesi ise anayasanın ncı maddesine aykırıdır öte yandan anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesinin temel öğelerinden biri belirliliktir i̇ptali istenen düzenlemedeki kamu yararı kararı ve bunun ilan şekli hukuki belirlilik içermediğinden iptali istenen düzenleme anayasanın nci maddesine de aykırıdır kamulaştırma sürecinde bir hazırlık işlemi olan dolayısıyla icrai niteliği bulunmayan hatta dava konusu dahi yapılamayan bir idari işlemin hukuken yoklukla malul bir suretle ilanıyla mülkiyet hakkına sınırlamalar getirilmesi demokratik hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmadığından iptali istenen düzenleme anayasanın nci maddesine bu açıdan da aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununun inci maddesine eklenen fıkra anayasanın nci üncü inci ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununa eklenen geçici inci maddenin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununa eklenen geçici inci madde ile sayılı kanunun ncı maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bu taşınmazların kamulaştırma amacı dışında idarece tasarruf edilmesi hâlinde önceki mal sahibi veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir hak bedel veya tazminat talebinde bulunulamaz şeklindeki son tümcesinin geçici inci maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri nedeniyle kamulaştırılan taşınmazların eski malikleri veya mirasçıları tarafından bu taşınmazların geri alınması bedel veya tazminat talebiyle açılan ve henüz kesinleşmeyen davalarda da uygulanacağı kuralı getirilmektedir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk güvenliğini sağlaması ve kazanılmış hakları ihlal etmemesi anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti olmanın gerekleri arasındadır hukuk güvenliğinin en basit şartı ve sade şekli ise aleyhteki kanunların geriye yürümezliği ilkesidir kanunların geriye yürümezliği ilkesi bir hukuki eylem işlem ilişki ya da davranışın vuku bulduğu ya da meydana geldiği dönemdeki kanun hükümlerine tabi olmakta devam edeceğini ifade eder sonradan çıkan kanunun kural olarak yürürlüğünden önceki olaylara ve ilişkilere uygulanmaması yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylar bakımından geçerli olması hukukun genel ilkelerindendiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin de bu yönde verilmiş birçok kararı vardır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi kanunların hukuk güvenliğini sağlaması bu doğrultuda geleceğe yönelik öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliğidir bu nedenle hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararı hukuk devletinin korumakla yükümlü olduğu evrensel ilkelerden biri hukuk güvenliği ilkesidir hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kamu yararı ve kamu düzeni kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında kanunlar ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar ancak kanun koyucunun kişilerin lehine yeni haklar sağlayan kanuni düzenlemeleri geçmişe etkili olarak yapma konusunda takdir yetkisine sahip olduğunda kuşku yoktur dava konusu kural ile kişilerin aleyhine olabilecek durumlar ayırt edilmeksizin başka bir ifadeyle subjektif hakları olumsuz yönde etkilenenler ayrık tutulmaksızın sayılı kanun hükümlerinin geçmişe etkili olarak uygulanacağının ve bu hükümlerin uygulanması nedeniyle haksız çıkan tarafa harç yargılama gideri ve avukatlık ücreti yükletilemeyeceğinin kabul edilmesi subjektif hakların ihlal edilmesine yol açabilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından bu durumun hukuk güvenliği ilkesiyle bağdaşır bir yönü bulunmamaktadır bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararı kamu yararı ihtiyacı ortadan kalkmasına ve taşınmaz kamulaştırma amacında kullanılmamasına rağmen malikin taşınmazın rızası dışında elinden alınmasından kaynaklanan önalım hakkına ilişkin hak arama yollarını kapatan sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen kuralın geçmişe yönelik olarak uygulanmasını ve bu bağlamda taşınmazların eski malikleri veya mirasçıları tarafından bu taşınmazların geri alınması bedel veya tazminat talebiyle açılmış ve henüz kesinleşmemiş davalarda da uygulanmasını öngören düzenleme adil ve hakkaniyete uygun olmadığı gibi hukuki istikrar ve hukuk güvenliği ilkeleriyle de bağdaşmadığından anayasanın nci maddesine aykırıdır öte yandan malikler anayasanın ncı maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetine ve yürürlükte bulunan kurallara göre dava açarak dava gideri harç ve vekâlet ücreti gibi masraflara katlanmışlardır sayılı kanunun inci maddesinde idarenin kamulaştırmadan dava sırasında tek taraflı vazgeçmesi halinde dava giderleri ve harç ile mahkemece maktuen takdir olunacak avukatlık ücreti idareye yükletilirken yasanın yürürlük tarihinden önce açılmış ve fakat kesinleşmemiş davaları ortadan kaldıran düzenleme anayasanın ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama hürriyetine aykırı olmanınesas sayısı karar sayısı yanında malikin yüklendiği masrafları malikin üzerine yıktığı için adil ve hakkaniyete uygun olmadığından ve kişilerin hukuk güvenliğini ortadan kaldırdığından iptali istenen düzenleme bu açıdan da anayasanın nci maddesine aykırıdır kamu yararı ihtiyacı ortadan kalkmasına ve taşınmaz kamulaştırma amacında kullanılmamasına rağmen malikin taşınmazın rızası dışında elinden alınmasından kaynaklanan önalım hakkına ilişkin hak arama yollarını kapatan sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının uygulanması öngörülen son tümcesi mülkiyet hakkının özünü demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmayacak şekilde ölçüsüzce sınırlandırdığı için anayasanın üncü ve inci maddelerine aykırı olduğundan anayasanın üncü ve inci maddelerine aykırı olan düzenlemenin açılmış davalarda geçmişe yönelik olarak uygulanmasını öngören iptali istenen düzenleme de aynı gerekçelerle anayasanın üncü ve inci maddelerine aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununa eklenen geçici inci madde anayasanın nci üncü inci ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle tarihli ve sayılı bilgi edinme hakkı kanununun nci maddesine eklenen fıkranın anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı bilgi edinme hakkı kanununun nci maddesine eklenen fıkra ile ölçme seçme ve yerleştirme merkezi ösym başkanlığı tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevaplar bilgi edinme hakkı kanununun kapsamı dışına çıkarılmaktadır madde gerekçesinde ise ösym tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların sayılı bilgi edinme hakkı kanunu kapsamı dışına çıkarılması öngörülmektedir ifadesi dışında açıklayıcı hiçbir gerekçeye yer verilmemiş ancak söz konusu kanuna ilişkin plan ve bütçe komisyonu raporuna chpli üyeler aydın ayaydın i̇stanbul i̇zzet çetin ankara ve musa çam i̇zmir tarafından yazılan karşı oy yazısında yer alan altkomisyon aşamasında ösym yetkilisi bunun gerekçesi olarak ilerde yapılması düşünülen elektronik sınavlar için sorulara ihtiyaç duyulacağını soruların paylaşılmaması durumunda soru havuzunun eksilmeyeceğini ve soru sayısını artırmanın da zor olmasını ileri sürmüştür ifadelerinden gerekçenin soru havuzu oluşturmanın güçlüğünden bahisle ileride elektronik ortamda yapılacak sınavlarda aynı soruların tekrar sorulmasını teminen soru havuzunu gizli tutmak olduğu anlaşılabilmektedir ancak bu gerekçe doğru ve kendi içinde tutarlı olmadığı gibi gerçekçi de değildir ve hukuk devleti bağlamında ise kabul edilemez bir vahamete işaret etmektedir öncelikle soru sayısını artırarak soru havuzunu genişletmek ileri sürüldüğü gibi zor olmasa gerekir milli eğitim bakanlığının milli eğitim i̇statistikleri örgün eğitim istatistiklerine göre tc milli eğitim bakanlığı strateji geliştirme başkanlığı türkiyede öğretim yılında kadrolu olarak görev yapan ilköğretim öğretmeni ortaöğretim öğretmeni öğretim yılında ise fakülte veesas sayısı karar sayısı yüksekokullarda öğretim elemanı görev yapmaktadır i̇lköğretim ortaöğretim önlisans ve lisans müfredatlarının genişliği ile öğretmen ve öğretim elemanı sayıları gözetildiğinde her yıl her öğretmene beşer soru hazırlatılması durumunda ösymnin soru havuzunun bir yılda milyonu aşacağı gerçeği ortaya çıkmaktadır bu bağlamda müfredatın genişliği ve kapsayıcılığı ile öğretmen öğretim elemanı sayıları göz önüne alındığında soru sayısını artırmanın zor olduğu iddiasının matematiksel olarak doğru olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır kaldı ki zor veya kolay kavramları görecelidir soru havuzu oluşturmak ösymnin asli görevleri arasında yer almasına ve kuruluş gerekçelerinden birini oluşturmasına rağmen zor olduğu kabul edilse dahi bu bakış açısına göre başta her ders için soru hazırlayan eğitim öğretim kurumları olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerinin zor olduğunu kabul etmek gerekir görevin zorluğu bilgi edinme hakkı kanununun kapsamı dışına çıkarılmaya gerekçe oluşturacak ise diğer kamu kurum ve kuruluşlarının aksine ösymnin kuruluş gerekçesini oluşturan temel görev alanlarında dışarıdan hizmet alımı da yapabildiğine ve dolayısıyla zor görevini kolaylaştıracak alternatif çözümleri de var olduğuna göre diğer kamu kurum ve kuruluşların zor görevlerinin de kanunun kapsamı dışına çıkarılması gerekecektir oysa bilgi edinme hakkının konusunu kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri gereği yaptığı faaliyetler oluşturmaktadır öte yandan ister kapalı ortamlarda yüzyüze ister elektronik ortamlarda sanal yapılan sınavlarda aynı soruların tekrar sorulması sınavların ve sonuçlarının nesnelliğini şaibeli kılmanın yanında sınav soru ve cevaplarının bilgi edinme hakkı kanunu kapsamından çıkarılması ile de çelişmektedir ösymnin kapalı ortamlarda yüzyüze yaptığı sınav sorularının sınavın bittiği anda ve hatta daha sınav devam ederken hazırlık dershanelerinin eline geçerek televizyon ekranlarında doğru cevapların ve yanlış soruların neden yanlış olduklarının tartışılmaya başlandığı son yıllarda yaşamaya başladığımız rutin gerçekler arasındadır sınav devam ederken soruların hazırlık dershanelerinin elinde olması olağan olmayan kriminolojik bir duruma işaret etse ve siyasi i̇ktidar bunların üstünü örtmeyi sürdürse de sınav bittikten sonra soruların ve yanıtlarının televizyon ekranlarında tartışılması son derece olağandır çünkü sınava yüzbinlerce öğrenci girmekte ve soru kitapçığının salon dışına çıkarılmadığı veya ösym çalışanları tarafından açık ya da örtülü şekilde servis edilmediğ
4,027
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle sayılı yasaya eklenen geçici madde nin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan fondan ibaresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncü maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici madde ile tarihine kadar işverenlere istihdam edecekleri yeni sigortalılar için sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair bir düzenleme yapılmıştır söz konusu düzenleme ile fon amacı dışında kullanıma açılmış çalışanların işsizlik halinde ekonomik güvencelerinin sağlanması amacından sapılarak anayasamızın ncı maddesinde belirlenen yükümlülük ve ödeve aykırı bir durum ortaya çıkmıştır bu nedenle sayılı kanunun ncü maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde nin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan fondan ibaresi anayasanın sosyal hukuk devleti ilkesine ve sosyal güvenliğe ilişkin hükümlerine aykırı olduğu gibi bireysel hak ve özgürler arasında yer alan sözleşme özgürlüğü ve mülkiyet hakkına da aykırıdır bir başka deyişle söz konusu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır aşağıda sırasıyla ayrıntılı olarak söz konusu ibarenin anayasanın ilgili maddelerine aykırılıkları tanımlanacaktır anayasanın ve maddelerine aykırılığı tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncü maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici madde ile yasanın yürürlüğe girdiği tarihten tarihine kadar işverenlere istihdam edecekleri yeni sigortalılar için sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair düzenleme anayasanın maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkı ile çelişmektedir sosyal güvenlik hakkı ikinci kuşak insan haklarındandır sosyal güvenlik hakkı niteliği itibarı ile ekonomik ve sosyal haklar arasında yer alan bir haktır sosyal güvenlik hakkı insan haklarına dair bütün milletlerarası belgelerde kabul edilen bir insan hakkıdır sosyal güvenlik hakkı bir insan hakkı olarak vatandaş olsun ya da olmasın bütün insanlara tanınması gereken bir haktır niteliği itibarı ile ekonomik ve sosyal bir hak olarak sosyal güvenlik hakkı devlete bu hakkı hayata geçirmek için gereken tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak gibi bir yükümlülük yükler sosyal güvenlik hakkı bu anlamda pozitif statü hakları arasında yer alır devlete sosyal güvenliği sağlama gibi bir görev yükler sosyal güvenlik bu anlamda insanlar için bir hak devletler için ise bir ödev bir yükümlülüktür sosyal güvenlik hakkı kişilere devletten sosyal güvenliğini sağlamak için gerekeni yapmayı talep etme hakkı verir anayasası bu özelliklere uygun bir muhteva içerisinde sosyal güvenlik hakkını düzenlemiştir sosyal güvenlik hakkı anayasasında bir anayasada olması beklenmeyecek kadar geniş bir muhtevada düzenlenmiştir anayasada sosyal güvenlikle ilgili olmak üzere ve maddeler olmak üç ayrı maddede olmak üzere hükümler yer almaktadır asıl olarak sosyal güvenlik hakkı anayasamızın maddesinde düzenlenmiştir buna göre madde esas sayısı karar sayısı herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar hükmü bulunmaktadır bu maddeye göre anayasamızda sosyal güvenlik hakkı tanımlanmıştır anayasanın maddesinde sosyal güvenlik bir insan hakkı olarak tanımlanmış ve bir devlet görevi olarak devlete yükümlülük getirilmiştir ekonomik ve sosyal haklar insan haklarının tasnifinde ikinci kuşak insan hakları olarak bilinir bu haklar anayasal bakımdan ise pozitif statü hakları olarak nitelendirilmektedir pozitif statü hakları devlete bu hakların hayata geçirilmek üzere bir takım adımlar atması yükümlülüğünü yükler anayasa bu hakkı sosyal ve ekonomik bir hak olarak düzenlemekle yetinmemiş ayrıca bu niteliğin sonuçlarını vurgulamak için devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar hükmüne yer vermiştir şu halde devlet sosyal güvenliği sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür devlet sosyal güvenlik hakkını hayata geçirmek üzere kanuni düzenlemeleri yapmakla kanunların uygulama esaslarını tüzük ve yönetmelikler çıkararak düzenlemekle ve herkesin sosyal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür çağdaş dünyada devletler sosyal güvenliği sağlamak için bir teşkilat kurmakla bir sistem kurmakla yükümlüdürler anayasamız da devleti sosyal güvenlik teşkilatlanmasını yapmakla ve sosyal güvenliği sağlayacak bir sistemi kurmakla yükümlü kılmıştır nitekim anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da bu yükümlülüğün altı çizilmiştir anayasanın maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve örgütü kuracağı kurala bağlanmıştır bu maddeye göre sosyal güvenlik herkes için bir hak ve bunu gerçekleştirmek ise devlet için bir görevdir sosyal güvenlik hakkı sosyal sigorta kuruluşlarınca kendi kuralları çerçevesinde yerine getirilir sosyal güvenliğin ve sigortanın varlık nedeni sosyal risklerin karşılanmasıdır devletin anayasada güvence altına alınan sosyal güvenlik haklarının yaşama geçirilmesi için gerekli önlemleri alması sosyal güvenlik politikalarını bilimsel verilere göre belirlemesi ve bunun için gerekli yasal düzenlemeleri yapması doğaldır nesnel ve sürekli kurallarla sağlam ve sağlıklı temellere oturtulmayan bir sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilir olması düşünülemez bu düzenin korunması anayasanın maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkının güvenceye alınması için de zorunludur aym rg tarih sayı aym rg tarihsayı mükerrer görüleceği üzere anayasa mahkemesi kararlarında da anayasanın maddesinde sosyal güvenlik bireyler yönünden hak devlet yönünden ödev olarak öngörülmüştür anayasa koyucu devleti yalnızca sosyal güvenliği sağlayacak önlemleri almak ve gerekli örgütü kurmakla görevlendirmemiş aynı zamanda bunu devletin yükümlülüğü olarak görmüş ve olumlu edim yükümlülüğü getirmiştir toplumsal dayanışmanın kurumsal duruma getirilmesini anlatan sosyal güvenlik sisteminin devletin anayasanın maddesi gereğince kurmakla görevli ve yükümlü olduğu sosyal güvenlik örgütü ile yine devletin sosyal güvenliği sağlamak için alacağı önlemlerin tümünü kapsadığı da yine bu kararlarda ifade edilmiştir anayasamızın maddesi ile getirilmiş olan bu olumlu edim yükümlülüğünün sınırı olarak özel hukuk kurallarına göre sosyal güvenlik kurumlarının da devletin gözetim veesas sayısı karar sayısı denetiminde faaliyet gösterebileceği belirtilebilir nitekim bu sınırın da anayasanın maddesinde belirtildiği vurgulanabilir söz konusu madde ‘de devletin sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmiştir ancak bu kural anayasa mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi yurttaşlar için hak kendisi için ödev olan sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken devlete sosyal sigortacılığın teknik gereklerine uygun kimi sınırlamalar yapma hakkı tanımakta sosyal güvenlik hakkını kullanılamayacak duruma getiren önlemler alma yetkisi vermemektedir nitekim maddede devlete sosyal hakları mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde gerçekleştirme olanağı tanınırken bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözetme koşulu da konulmuştur yine yılında anayasa mahkemesinin sayılı yasanın geçici maddesi çerçevesinde kurulmuş olan sandıkların sosyal sigortalar kurumuna ilişkin vermiş olduğu kararda da açıkça belirttiği üzere devlet sosyal güvenlik sistemi dışında kalan yurttaşların sosyal güvenlik haklarını korumak üzere emeklilik gibi sosyal ve ekonomik risklerden korumaları amacıyla devlet dışı kurumlarca sigorta sandıkları kurulabileceğini bunun da anayasaya uygun olduğunu belirtilmektedir aym resmi gazete tarihsayı aym söz konusu kararında ana ölçüt olarak bu çalışanların sosyal güvencelerinin olmaması ve devletin temel görevinin bu yurttaşların ekonomik ve sosyal risklere karşı korunmasını sağlamak olduğunu ana neden olarak belirtmiştir tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncü maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici madde ile yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tarihine kadar işverenlere istihdam edecekleri yeni sigortalılar için sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair bir düzenleme yapılmıştır bu düzenleme anayasamızda düzenlenen sosyal güvenlik hakkıyla bağdaşan bir düzenleme değildir özellikle işçilerin çeşitli nedenlerle çalışma yaşamı dışında kaldığı hallerde yurttaşlara gelir güvencesi sağlamayı amaçlayan i̇şsizlik sigortası sistemi sosyal güvenlik sistemimizin bir parçasıdır ve bu çerçevede bu sigortanın sağlanması için primli sistem kurularak işverenlerin devletin ve sigortalıların bu fona katkı yapması sağlanmıştır fonun kullanım amaçları da açık bir biçimde sayılı kanunda belirtilmiştir bu amaçlar içerisinde işverenlere yönelik bir teşvik amacı bulunmadığı gibi yapılan bu düzenleme ile sigortanın kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için ihtiyacı olan maddi birikimin amaç dışı kullanımı söz konusu olacaktır sigortalıların ücretlerinden kesilen primler işçilerin sosyal güvenlik hakkını sağlamak yerine idarenin hazineden ve ya genel bütçeden yapması gereken harcama veya teşvikler için kullanılacaktır bu düzenleme yoluyla işverenlere yapılacak teşvik miktarının yaklaşık milyar tl olacağı öngörülmektedir bu miktar tarihi itibariyle yaklaşık milyar tl olup bir fon stokuna sahip i̇şsizlik sigortası fonunun yaklaşık luk bir kesimine ulaşacak oldukça büyük bir rakamdır bu da haliyle fonun kuruluş amacı olan işçilerin işsiz kalmaları durumunda işçilere ödeme yapılmasını etkileyecektir bu husus anayasamızın maddesi çerçevesinde devlete yüklenen sosyal güvenlik hakkını düzenleme görevini zedeleyici bir unsur olduğu gibi fonun amaç dışı kullanımını öngördüğünden de anayasanın maddesindeki sınırlamaya da uygun bir yasal düzenleme değildir yukarıda belirtilen nedenlerle tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnameninesas sayısı karar sayısı değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncü maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici madde ile tarihine kadar işverenlere istihdam edecekleri yeni sigortalılar için sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair bir düzenleme öngören fondan ibaresi bir sosyal güvenlik kurumu olan i̇şsizlik sigortası fonunun amaç dışı olarak kullanılmasını ve yurttaşların işsiz kaldıkları dönemde gelir güvencesi sağlanmasına yönelik sosyal güvenlik haklarını zedelediğinden anayasanın ve maddelerinde yer alan sosyal güvenlik hakkı ve yükümlülüğüne ve amaca uygun kullanıma aykırıdır iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılığı sosyal haklarla ilgili düzenlemeler sosyal devlet ilkesine aykırı olamaz sosyal devlet ilkesi kişiler açısından öznel bir hak getirmemesine rağmen yasamayı hukuki yönden bağlayıcı bir değere sahip olmanın ötesinde devlet için olumlu yükümlülükleri gerekli kılmaktadır sayılı kanun ile işverenlere getirilen teşvik sistemi sosyal hukuk devleti ilkesine ilişkin yerleşik anayasa mahkemesi kararları ışığında devletin temel haklar konusunda olumlu edim yükümlülüğüne aykırı ve bununla çelişen olumsuz edimler ortaya çıkaran bir düzenlemedir anayasa mahkemesi çok eski kararlarında da yeni kararlarında da sosyal devlet ilkesini yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesinde ölçü normlarından biri olarak değerlendirmiştir anayasa mahkemesi esas ve sayılı kararında bu ilkenin yasamayı anayasaya uygun düzenleme açısından bağladığını ortaya koymuştur anayasa mahkemesi yeni tarihli kararlarında da bu yaklaşımını sürdürmüştür yüksek mahkeme esas ve sayılı kararında sosyal hukuk devleti ilkesini ve bu ilkenin devlete getirdiği yükümlülükleri şöyle tanımlamaktadır anayasanın maddesinde nitelikleri belirtilen sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir çağdaş devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla anayasanın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurularak işletilmesini bu yolla bireylerin refah huzur ve mutluluğunun sağlanmasını gerekli kılar anayasanın insan haklarına saygılı sosyal bir hukuk devleti ilkesi konumuz açısından özellikle önemlidir anayasa mahkemesi esas ve sayılı kararında sosyal devlet ilkesinin geniş bir yorumunu yaparak bu yönde devlete sosyal hakları geliştirme yükümlülüğü olduğu vurgulamıştır kararda sosyal hukuk devleti sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten olarak tanımlanmıştır yasama organı yasama faaliyetinde hükümleri arasında yer alan sosyal devlet ilkesini sosyal haklarla ilgili yasal düzenlemeler yaparken esas almak zorundadıresas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncü maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici madde ile yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tarihine kadar işverenlere istihdam edecekleri yeni sigortalılar için sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasını düzenlemiştir sosyal hukuk devletinin özellikleri arasında sosyal adaleti sağlamak da bulunmaktadır bu düzenleme ile sosyal açıdan ücretlilerin prim ödemelerinin yanı sıra işverenlerin de sigorta primlerinin ödenmesi de ayrıca sosyal adalet ilkesine aykırılık teşkil etmektedir devletin görevi toplumun gelir düzeyi yüksek kesimlerinden gelir düzeyi düşük kesimlerine yönelik gelir dağılımını düzenleyici sosyal adalet ilkesini hayata geçirecek düzenlemeleri hayata geçirmektedir oysa burada yapılan sadece farklı sosyal kesimler arasında olumsuz gelir transferi sağlanması değildir aynı zamanda bu düzenleme ile işverenlere ayrıca bir özel katkı sağlanarak işverenlerin yükümlülüğü ortadan kaldırılmıştır son olarak bu düzenleme ücret ve maaş gelirlerinden kesilen işsizlik sigortası primlerini ve birikimin korumamasına neden olmaktadır kişinin kendi iradesi dışında böyle bir sisteme kanun aracılığıyla dahil edilmesine rağmen kişinin birikiminin korunmaması sosyal hukuk devleti ilkesine açık aykırılık teşkil etmektedir sosyal hukuk devletinin görevi yurttaşlarının bu birikimlerini korumak ve yurttaşlarına gelir güvencesi sağlamaktır i̇stihdamın arttırılmasına yönelik politikalar idarenin sorumluluğu altındadır bu tür politikaların hayata geçirilmesi için bütçeden yıllık tahsisatlar orta ve kısa vadeli programlar çerçevesinde bütçelendirilmiştir dolayısıyla idarenin yapmakla yükümlü olduğu politikaların bedelini işçilerin işsizlik dönemlerinde gelir sağlayabilmeleri amacıyla oluşturulmuş bir fondan karşılamak bu tür politikaların maliyetini zaten vergisini ödeyen sigortalıya yeniden ödetmek sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz bu nedenle sosyal hukuk devleti olma yükümlülüğünü zedeleyici bir durumla karşı karşıya bulunmaktayız yukarıda belirtilen nedenlerle tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncü maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici madde ile tarihine kadar işverenlere istihdam edecekleri yeni sigortalılar için sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair bir düzenleme öngören fondan ibaresi sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olması ve sosyal adaleti bozucu sonuçlara yol açtığı için anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun üncü maddesiyle tarihli ve sayılı bankacılık kanununun ıncı maddesine eklenen dördüncü fıkra da yer alan yahut sair yöntemlerle ibaresi anayasaya aykırılığı ve lı yıllarda pek çok bankanın kaynaklarının çeşitli yöntemlerle kredi sözleşmesi görünümü altında hâkim ortak ve grup şirketlerine aktarılması bu bankaların mali dengelerinin bozulmasına yol açmış ve bu durum yılları arasında türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaşanmasına yol açmıştır esasında türkiye ekonomisinin yılında yaşadığı kriz tam bir bankacılık krizidir bankacılık sektöründeki dengelerin bozulmasının kaynaklık ettiği bu kriz giderek reel sektöre sıçramış faiz oranları yükselmiş türk parası yüzde e varan oranlarda değer kaybetmiş şirket iflaslarını işsizlik oranlarındaki artış ve yoksullaşma izlemiş ekonomi tarihin en önemli daralmalarından birini yaşamıştıresas sayısı karar sayısı dönemin yönetimi mali dengeleri düzeltilemeyecek kadar bozulmuş olan bankaları topladıkları mevduatın tamamı devlet güvencesinde olduğu için tasarruf mevduatı sigorta fonuna devrederek bankacılık sisteminin tümüyle çökmesini engellemeye çalışmıştır mevduatın tümüne devlet güvencesi verilmiş olması nedeniyle bu bankalar yüzünden kamunun üzerine çok büyük bir yük kalmıştır devlet bu bankaların sadece mevduat yükümlülüklerini değil yurt dışına olan kredi borçları da dahil pasif hesaplarındaki bütün yükümlülüklerini üstlenmiş hatta portföylerinde bulunmayan ancak yatırımcılara sattıkları hazine borçlanma kâğıtlarının bedelini bile üstlenip ödemek zorunda kalmıştır devletin bankacılık sektörünü yeniden ayağa kaldırıp ekonominin finansmanındaki gerekli rolünü oynayabilmesi için yılından bu yana doğrudan üstlendiği maliyet milyar doların üzerindedir bankacılık krizinin ekonomiye olan toplam maliyeti ise bunun birkaç katı olmuştur türkiye gibi sermaye hareketlerini tümüyle serbest bırakmış dünyanın en liberal kambiyo sistemlerinden birini uygulayan ülkelerde bankacılık sektörüne olan güven veya güvensizlik sadece finans kesimini değil ekonominin tüm unsurlarını olumlu ya da olumsuz etkileyebilmektedir yukarıda anlatılan bankacılık krizini tetikleyen en önemli unsur kamu otoritesinden aldıkları izinle halkın tasarruflarını toplayan bazı bankaların hakim ortakları ve yöneticilerinin halktan emanet olarak topladıkları tasarrufları kendilerinin veya başkalarının menfaatine kullandırmaları olmuştur bu nedenle kanun koyucu sadece bankacılık sektöründe değil ekonominin tümü için sistemik risk yaratma potansiyeli bulunan bankacılık sektörü için banka kaynaklarını kendisinin veya başkalarının menfaatine kullandırarak bankayı zarara uğratma fiilini zimmet olarak kabul ederek sert bir yaptırıma bağlamıştır esasen zimmet suçu sayılı türk ceza kanunu nci maddesinde kamu görevlilerine özgü bir suç olarak düzenlemiştir zimmet suçunun bu özelliği bankacılık alanında ilk kez yürürlükten kaldırılan sayılı bankalar kanunu ile getirilmiş ve kamu görevlisi olmayan banka çalışanlarının bu suçu işleyebileceği hükme bağlanmıştır daha sonra yürürlüğe giren sayılı bankacılık kanununda da zimmet suçunu düzenleyen aynı nitelikte hükme yer verilmiştir bankacılıkta zimmet banka mensubunun görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş malı kendisinin ya da başkasının zimmetine geçirmesi ile oluşur zimmet bankaya ait malın doğrudan mal edinilmesiyle işlenebileceği gibi bankacılıkta daha çok kredi ilişkisi çerçevesinde işlenebilmektedir ayrıca teminat mektubu kontrgaranti kefalet aval ciro kabul gibi gayri nakdi kredi işlemleri de zimmet suçuna konu olabilmektedir yahut sair yöntemlerle ibaresinin iptali istenen düzenlemeyle bankacılık mevzuatı ile bankacılık usul ve prensiplerine uygun kredi kullandırma bu kredileri temdit etme veya ek kredi kullandırma taksitlendirme teminata bağlama sair yöntemlerle yeniden yapılandırma işlemlerinin zimmet suçunu oluşturmayacağı kurala bağlanmaktadır yeterli teminat alınarak bankacılık usul ve prensiplerine uygun olarak kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredilerin vadesinde geri ödenmese bile zimmet suçu oluşturmayacağı açıktır aynı şekilde bu kredilerin temdit edilmesi ek kredi kullandırılması taksitlendirme teminata bağlama gibi işlemlerin de zimmet suçu kapsamında değerlendirilmesi mümkünesas sayısı karar sayısı değildir zira söz konusu işlemler bankacılık kanunu ilgili bakanlar kurulu kararları sektörün bağımsız düzenleyici ve denetleyici otoritesi olan bddknın yönetmelik ve benzeri düzenleyici işlemeleriyle yürürlüğe koyduğu bankacılık usul ve prensiplerine uygun olarak yapıldığı sürece zimmet suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşması söz konusu olmayacaktır zira bankacılıkta zimmet suçu ancak kasten işlenebilir i̇ptali istenen ibarelerle daha önce kullandırılmış kredilerin yeniden yapılandırılması konusunda belirsiz bir alan yaratılmaktadır bankacılık sektöründe bir kredinin yeniden yapılandırılması daha çok kredi borçlusunun kredi geri ödemelerini başlangıçta belirlenen vadede ödeyemeyeceğinin anlaşılmasıyla birlikte gündeme gelmektedir i̇ptali istenen yahut sair yöntemlerle ibaresindeki belirsizlik yeniden yapılandırmada seçilecek hangi yöntemin zimmet suçunun maddi ve manevi unsurlarını oluşturacağı hangi yöntemin oluşturmayacağı konusunda gerek kredisi yeniden yapılandırılan gerçek ve tüzel kişiler gerekse de krediyi kullandıran açısından belirsizlik oluşmasına neden olmaktadır zimmet suçunun oluşmaması açısından kredinin kullandırılmasında bankacılık mevzuatı ile bankacılık usul ve prensiplerine uygun kullandırılması koşulu getirilirken aslında sık rastlanan ve bir bakıma yeniden kredilendirme olan yeniden yapılandırmada sair yöntemler denilerek zimmet suçunu işlemeye niyetli bankacılar açısından açık bir kapı bırakmaktadır bu nedenle iptali istenen ibareler para kredi piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesini tehdit etmektedir ayrıca sair yöntemler ibaresi yine hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan hukuki güvenlik ilkesi açısından da sakıncalıdır hukuki belirlilik ilkesi gereğince devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir öngörülebilir olması takdir yetkisini zorlayan ve keyfiliğe yol açacak kurallara yer verilmemesi gerekir i̇ptali istenen yahut sair yöntemlerle ibaresi krediyi yeniden yapılandıran açısından keyfiliğe yol açabilecek ve bankacılık sektöründe zimmet suçunun işlenebilmesini kolaylaştıracak bir düzenlemedir anayasanın nci maddesinde tarif edilen hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirliliktir kanunların hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasa mahkemesi gün ve k anayasa mahkemesi bir başka kararında ise k hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır görüşünü dile getirmiştir i̇ptali istenen sair yöntemler ibaresi uygulanacak yöntemin otaya çıkaracağı sonucun öngörülebilir olmasını ortadan kaldırmaktadır zira bankacılıkta zimmet suçu anlık bir suçtur zimmet suçu bankacılık esaslarına uygun olmayan bir kredinin kullandırılması halinde değil bu kredinin geri ödenmemesi halinde işlenmiş sayılmaktadır zira bankacılık kurallarına aykırı olarak kullandırılan ancak zamanında geri ödenen krediler için bir zimmet suçunun varlığından söz edilememektediresas sayısı karar sayısı dolayısıyla fıkrada yer alan yahut sair yöntemlerle ibaresi anayasanın nci maddesine aykırıdır anayasanın nci maddesi devleti para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirler almakla yükümlü kılmıştır oysa genellikle vadesinde geri ödenemeyen krediler için uygulanan kredinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin işlemleri için kesin kurallara bağlanmış şeffaf aynı statüdeki herkese uygulanabilecek belli yöntemler belirlemek yerine krediyi kullandıran bankanın yetkilisinin keyfine göre belirleyeceği sair yöntemlerle kredilerin yeniden yapılandırılmasına izin vermek para ve kredi piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesini tehdit edebilecek tehlikeler içermektedir anlatılan nedenlerle düzenleme anayasanın nci maddesinde ifade edilen devlet para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır ilkesiyle çelişmektedir anlatılan nedenlerle sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı bankacılık kanununun ıncı maddesine eklenen dördüncü fıkrada yer alan yahut sair yöntemlerle ibaresi anayasanın nci ve nci maddelerine aykırıdır i̇ptal edilmesi gerekir sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun maddesinde değişiklikler yapılmıştır maddenin sekizinci fıkrasının tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen birinci ve ikinci cümlesi tarih ve sayılı kanunun maddesi ile aynen kabul edilmiştir i̇ptali talep edilen iş bu düzenlemeye göre özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar üst kurulca kendilerine tahsis edilen televizyon kanalı multipleks kapasitesi ile radyo frekanslarından yapacakları yayınlarını tek bir verici tesis ve işletim şirketince kurulan veveya işletilen radyo ve televizyon verici tesislerinden yapmak zorunda kılınmışlardır sermayesinin en az yarısı kamuya ait olmak üzere kurulan veya iştirak edilen verici tesis ve işletim şirketinin uyması gereken şartlar üst kurulca belirlenir ve şartları yerine getiren tek bir verici tesis ve işletim şirketine yayın iletim yetkisi verilecektir düzenlemeye bütüncül bakıldığında yayım iletim yetkisinin her ne kadar anayasal kurum olsa da idari nitelikteki bir kuruluş tarafından belirlenecek tek bir verici tesis ve işletim şirketine verileceği anlaşılmaktadır düzenlemenin bir önceki cümlesi ile de özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar tek bir verici tesis ve işletim şirketince kurulan veveya işletilen radyo ve televizyon verici tesislerinden yapmak zorunda kılınmışlardır i̇dare tarafından belirlenecek tek bir vericiye mecbur edilen özel medya hizmet sağlayıcıları keyfi uygulamalar sınırlamalar müdahaleler ve baskılarla karşı karşıya kalacaktır yürütmenin doğrudan müdahalesinin sözkonusu olacağı bu durum medyada sansürü ve baskıyı doğuracak halkın haber alma özgürlüğünü ortadan kaldıracaktır basın özgürlüğü demokratik toplumun bekçi köpeğidir basın özgürlüğü ifade özgürlüğü ile ayrılmaz bir bütündür avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin handysidei̇ngiltere davasında ve bunu izleyen pek çok kararında belirttiği gibi i̇fade özgürlüğü toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun ana temellerinden birini oluşturur i̇fade özgürlüğü maddenin sınırları içinde sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen ‘haber ve ‘düşünceler için değil ama ayrıca devletin veyaesas sayısı karar sayısı nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan onlara çarpıcı gelen onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır bunlar çoğulculuğun hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz ai̇hm bu bağlamda basın özgürlüğüne özel bir önem verir sunday timesi̇ngiltere davasında ise sadece basın yayın kuruluşları bu tür haber ve düşünceleri vermekle görevli değildir halkın da bu haber ve düşünceleri edinme hakkı vardır vurgusu yapılmıştır düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti anayasanın maddesinde bu hürriyetin resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı belirtilirken basın hürriyeti ise anayasanın maddesinde basının hür olduğu sansür edilemeyeceği devletin basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri almak zorunda olduğu vurgulanmıştır ai̇hm kararları ile de uyumlu olan bu güvenceler iptali talep edilen düzenleme ile getirilmek istenen tekelci yapı ile çelişir durumdadır yürütmenin aleyhine herhangi bir haber yorum görüşün paylaşılma olasılığının ortadan kaldırılması maddi gerçeklerin haberleştirilmesinin önüne geçecek halkın doğru bilgiye erişme olanağını yok edecek ve sadece idarenin keyfi uygulamaları ile medya oluşturulmak istenen algının oluşturulmasına hizmet eder hale gelecektir açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun tarihli ve sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunun maddesini yürürlükten kaldıran maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın iptali istenen maddesi ile tarihli ve sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunun maddesi yürürlükten kaldırılmıştır yürürlükten kaldırılan hüküm şöyledir özel radyo ve televizyon yayınlarına ilişkin suçlar madde bu kanunun maddesine ve yüksek seçim kurulunca belirlenen esaslara aykırı olarak yayın yapılması halinde ülke genelinde yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını yüksek seçim kurulu yerel yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını ise yayının yapıldığı yer ilçe seçim kurulu uyarır veya aynı yayın kuşağında açık bir şekilde özür dilemesini ister bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı halinde yüksek seçim kurulu veya yayının yapıldığı yer ilçe seçim kurulunca ihlâle konu programın yayını bir ilâ oniki kez arasında durdurulur aykırılığın tekrarı hâlinde ülke genelinde yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarının yayınlarının yüksek seçim kurulunca beş günden onbeş güne kadar durdurulmasına yerel yayın yapan özel radyo ve televizyonların yayınlarının ise yayının yapıldığı yer ilçe seçim kurulunca üç günden yedi güne kadar durdurulmasına karar verilir bu kararlar ilgili en yüksek mülkî amirlerce derhâl yerine getirilir birinci fıkra hükmüne göre hakkında yayın durdurulması kararı verilen özel radyo ve televizyon kuruluşlarının sorumlularına onbeşbin türk lirasından yüzbin türk lirasına yerel yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarının sorumlularına beşyüz türk lirasından beşbin türk lirasına kadar idarî para cezası veriliresas sayısı karar sayısı kuralın atıf yaptığı maddesinde seçim süresince özel radyo ve televizyon kuruluşlarının yapacakları yayınlarda uyması gereken ilkeler düzenlenmektedir bu ilkeler ise sayılı yasanın ve maddelerinde düzenlenmiştir buna göre maddenin bendinde kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak tek yönlü taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin grubun çıkar çevresinin inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak ilkesine yer verilmiştir maddede ise siyasi partiler tarafından yapılan açıklamaların yayınlanmasının haber değeri taşımasına bağlı olduğu kuralına yer verilmiştir maddede yayınların seçim kanunlarında öngörülen kurallara uygun olması ve maddedeler de ise yayınların denetimi düzenlenmiştir özetle seçimler sırasında özel radyo ve televizyonların serbest seçim ilkesine uygun olarak tarafsız yayın yapmaları gerekmektedir i̇ptali istenen kural ile yürürlükten kaldırılan hükümde ise bu ilkelere uymayan yayın kuruluşlarının seçim kurullarınca uyarılarak yayının düzeltilmesi düzeltme yapılmaması halinde belli süre boyunca yayından men edilmesi yaptırımı düzenlenmiştir yani yayın ilkelere uymayan yayın kuruluşlarına uygulanacak yaptırım iptali istenen kural ile yürürlükten kaldırılmıştır anayasanın maddesinin
4,064
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir
64
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal isteminin gerekçesi aynen şudur hükümlünün gününde işlediği reşit mağrudeyi zorla kaçırıp alıkoymak ve zorla ırzına geçip kızlığını bozmak suçlarından dolayı tcknun maddesi delaletiyle tcknun ve maddeleri gereğince mahkememizin gün ve esas karar sayılı ilamı ile neticeten sene ay ağır hapis cezasına mahkum edildiği bu kararın yargitay ceza dairesinin gün ve es karar sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiği hükümlünün bu cezalarının infazı için gününde cezaevine alındığı müddetnamesinin sayılı yasa gereğince tanzim edildiği bihakkın tahliye tarihinin olarak sayılı yasaya göre şartla tahliyesinin de şeklinde tanzim olunduğu incelenen dosyasından anlaşılmıştır hükümlülerin şartla salıverilmelerini düzenleyen sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki yasanın maddesinin zaman içinde muhtelif zamanlarda değişikliğe uğradığı görülmektedir en son olarak gün ve sayılı yasanın geçici ve maddelerindeki düzenlemedir buna göre sayılı yasanın geçici maddesinin bendinde yazılı tcknun maddelerindeki suçları işleyenler cezalarının ancak ünü çektikleri takdirde şartla salıverilmeden faydalanacaklardır bu ise şartla salıverilmede bir kısmının bir kısmının oranında cezalarının infazından sonra şartla tahliyeden istifade etmelerine yol olacaktır ki böyle bir düzenleme cezaların tüm hükümlülere aynı uygulanmasını sağlayan hukukun genel ilkelerine aykırıdır örneğin adam öldürme suçunu işleyenler sayılı yasaya göre hükmünden istifade edecekler bu suça göre daha hafif suç niteliğindeki ırza geçme suçluları daha fazla cezaevinde kalacaklardır bu da infazda eşitsizlik doğuracaktır sayılı tcanayasasının maddesinde herkesin dil din irk nesep cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç mezhep ve diğer sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir şeklindeki eşitlik ilkesi gereğince hükümlülerin de cezalarının infazı sırasında ayırım yapılmamalı aynı konumdaki hükümlülerin infazda iki ayrı gruba ayrılarak farklı uygulamalara gidilmesi anayasaya aykırıdır ayrıca yine sayılı tc anayasasının maddesine göre türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunun yazılı olması karşısında infazda eşitsizliğe yol açan sayılı yasanın geçici üncü maddesinin bendinin genel hukuk kurallarına aykırı olduğu görülmektedir bu nedenlerle sayılı terörle mücadele yasasının geçici maddesinin bendinin sıralamasında ismi geçen tcknun ilk maddesinin sayılı tc anayasasının ve uncu maddelerinde tanımlaması yapılan hukuk devleti̇ ve eşi̇tsi̇zli̇k ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmakla sayılı yasanın geçici maddesinin bendindeki tcknun ilk kısmının iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılmıştır yukarıda açıklanan gerekçeye göreesas sayısı karar sayısı sayılı terörle mücadele yasasının şartlı salıverilmeyi düzenleyen geçici üncü maddesinin bendindeki tck maddesi ibaresiyle başlayan kısmının sayılı türki̇ye cumhuri̇yeti̇ anayasasinın ve uncu maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından sayılı tcanayasasının maddesi gereğince anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina dosya muhtevası ile ilgili belgelerin tasdikli örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesi için başsavcılığına tevdiine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda mütalaaya uygun olarak tarihde oybirliğiyle karar verildi
405
esas sayısı karar sayısı i anayasaya aykırılığı i̇tiraz yoluyla i̇leri sürülen hüküm somut olayda mahkememiz önündeki uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan ve fakat anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen hüküm sayılı khknin madde ve bendidir sayılı khknin maddesinde sayılan tescil engelleri kamu düzeni ile ilgilidir ve mutlak ret nedenleri olarak adlandırılırlar bu nedenle tpe tescil sürecinde mahkemeler ise yargılama sürecinde resen dikkate almalıdır yasaman marka hukuku bası i̇stanbul i zira bu nedenler herhangi bir ayırt edici gücü bulunmayan ya da ticaret alanında herkesin kullanımına açık tutulması gereken yanıltıcı kamu düzenine toplumun dini ve ahlaki değerlerine aykırı olduğu kabul edilen işaretlerin tescil edilmemesi amacını taşırlar hd ve i̇şte mutlak red nedenleri arasında öngörülen sayılı khknin bendi ise aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir bu düzenlemeden hareketle türk marka hukukunda bir markanın tek bir sahibi olması ilkesinin bulunduğu kabul edilir yasaman age bu nedenle tpe tescil başvuruyu mutlak red nedenleri yönünden incelerken khknin bendini de resen dikkate alıp bir başvurunun aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerleri olup olmadığını sicildeki koruma süresi devam eden tüm marka ve başvurular göz önüne alarak denetler oysa çağdaş marka hukuku ve sayılı khkya mehaz teşkil eden ab marka direktifi council directive eec of december to approximate the laws of the member states relating to trade marks ve ilgili düzenleme itibariyle aynı içeriğe sahip olan anılan direktifi değiştiren ec sayılı direktifte bu maddenin ve ilkenin bir karşılığı yoktur zira marka başvuru ve tescili ile önceki marka ya da hak sahiplerinin bir başvuruya yönelik itirazları konuları artık günümüzde tamamen liberal ve serbest piyasa koşullarının ihtiyacına göre tc anayasasının maddesi kapsamında çalışma ve sözleşme hürriyeti çerçevesinde düzenlenmektedir bu nedenle sayılı khknin bendinin karşılığı direktifte önceki haklara dayalı diğer red veya hükümsüzlük nedenleri başlığı altında maddenin a bendinde ve nisbi red nedeni olarak önceki marka veya başvuru sahibinin itirazı halinde incelenebilecek bir itiraz gerekçesi olarak düzenlenmiştir mehazdan bu farklı düzenleme nedeniyledir ki sayılı khknin bendinde aynı red nedenine bir kez de ilgilinin itirazı halinde incelenecek olan nisbi red sebebi olarak yer verilmiştir esasen bu düzenleme biçimi devletin tpenin kime hangi markanın verileceğini ya da devredileceğini temel hak ve hürriyetlerin serbest piyasa ekonomisi ilkelerinin önüne geçerek kamusal yönü bulunmayan nisbi red nedenlerine dayalı olarak belirleme hiç bir görev ve yetkisi olmadığı halde tescil edilmiş bir kısım markaları koruma ya da korumama dahası tüm bu uygulamaları sayılı khk ile yapılmış ve tbmmnin onayından geçmeyen idari bir tasarruftan ibaret düzenlemeye dayalı olarak yılından bu yana yaklaşık yıldır devam ettirilmesi sonucunu doğurmuştur bu nedenledir ki mahkememiz sayılı khknin somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan hükmünün birbiriyle bağlantılı temelde üç noktada anayasaya aykırı olduğu kanaatindedir bunlar mülkiyet hakkı kapsamında bulunan ve bir sınai hak türü olan marka hakkına ilişkin düzenleme ve sınırlandırmaların kanun yerine bir kanun hükmünde kararname ile yapılmış olması marka hakkının doğumuesas sayısı karar sayısı sınırlandırılması devri ve korunması hususlarıyla ilişkili nisbi nedenlerin mutlak red nedeni olarak düzenlenmesi suretiyle hukuk devleti ilkesine aykırılık yapılması ile çalışma ve sözleşme hürriyeti ilkelerine aykırılıktır dolayısıyla sayılı khknin bendine ilişkin düzenlemenin anayasaya aykırılığı üç başlık altında açıklanacaktır temel hak ve hürriyetlerden olan marka hakkına i̇lişkin düzenlemenin khk ile düzenlenmesi tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesi türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirler dolayısıyla hukuk devleti olma vasfı cumhuriyetin insan haklarına saygılı demokratik laik ve sosyal bir devlet olmasının temeli ve teminatıdır zira bir devlet hukuk devleti olduğu takdirde hangi yetkinin hangi otorite tarafından ve nasıl kullanılacağı açık denetlenebilir ve öngörülebilir adalet ve eşitlik ilkelerine uygun şekilde hukuk kuralları ile belirlenir dolayısıyla dayanağını anayasa ve yasalardan almayan hiç bir yetki kullanılamaz yasama yetkisi de türk milleti adına türkiye büyük millet meclisi tarafından kullanılır bu yetki devredilemez ay bununla birlikte ay uyarınca sınırlı ve belirli hallerde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilemeyecek konular ise maddede sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler olarak belirlenmiştir dolayısıyla anayasanın ikinci kısmının birinci bölümünde düzenlenen temel haklardan mülkiyet hakkının aym bir türü olan marka ve markadan doğan hakların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi mümkün değildir salt bu nedenle somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan sayılı khknin bendi anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptalinin talep edilmesi gerekmiştir nitekim bu husus sayılı khknin hükmünün iptaline ilişkin aymnin tarih ve esas karar sayılı kararı ile de benimsenmiştir iii hukuk devleti i̇lkesine aykırılık yukarıda belirtildiği üzere hukuk devleti ilkesine tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesinde ver verilmiştir bu ilke devletin her türlü eylem ve işlemlerinde uyması gereken hukuk kurallarının olduğu böylece vatandaşlar yönünden tam bir hukuki belirliliğin ve güvencenin sağlandığı bir toplum düzenini ifade eder ancak hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp ilkenin hayata aktarılması bazı somut koşulların gerçekleştirilmesine bağlıdır anayasa mahkemesi ‘hukuk devleti ilkesi bir kararında tanımlamıştır buna göre anayasanın maddesine göre cumhuriyetin temel ilkeleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı şu halde hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp devletin tüm organlarının yetkileri yaptığı işlem ve aldıkları kararların yasalarda objektif açık ve herkese eşit uygulanabilir bir biçimde düzenlenmesi gerekir aksi halde vatandaşlar yönündenesas sayısı karar sayısı hukuki güvenliğin yeterince sağlandığını söylemek olanaklı değildir bunun yanında öncelikle yasa koyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır nitekim aynın maddesi devletin temel amaç ve görevleri arasında kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı da saymıştır maddesinde ise temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını belirtmiştir temel hak ve hürriyetlerden birisi olan marka hakkına ilişkin düzenlemelerde bu hakkın elde edilmesine getirilen sınırlandırmalar açık net denetlenebilir herkese eşit uygulanabilir ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşır bir düzenleme ile yapılmak gerekir somut uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu olan khknin b hükmü ile yapılan düzenleme anılan bu ilkelere tamamen aykırıdır zira madde ile bir işaretin ancak bir kişiye marka olarak verilebileceğine dair bir ilke tercih edilmiş ise yapılan düzenlemenin de bu amaca uygun bununla sınırlı ve ölçülü öngörülebilir ve tüm marka başvurusunda bulunan vatandaşlara eşitlik ve adaletli bir şekilde uygulanabilir olması gerekir oysa sayılı khknin bendi sadece aynı mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı markaların değil aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların da tescil edilemeyeceğini benimsemiştir bu düzenleme biçimi bir ve aynı işaretin ancak tek bir kişiye marka olarak verilebileceği ilkesinin amacını aşan bir düzenlemedir zira başvuru önceki marka ile aynı olmasa bile tescil makamına tamamen nisbi red nedenleri arasında bulunması gereken önceki marka ile iltibas teşkil eden ve ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretlerin de aynı tür malhizmetler için tescil edilmemesi yetkisi vermektedir bu değerlendirme ise sübjektif somut olayın çekişmeli mal ve hizmetlerin niteliği ve ortalama tüketicilerinin algısına göre yapılan bir değerlendirmedir nitekim marka i̇nceleme kılavuzu ve yargıtay kararları yargıtay hd tarih ve esas ve karar sayılı tarih ve esas karar sayılı kararlar çerçevesinde başvuruya konu işaretin daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış marka ile aynı olması karşılaştırılan işaretlerin özdeş farksız tıpa tıp taklit aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade ederken ayırt edilemeyecek kadar benzerlikte orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olması şeklinde tanımlanmakta müşteri kitlesi nezdinde markaların yazılış okunuş görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanıp algılanmayacağı üzerinde sübjektif bir değerlendirmeye girilmektedir bu nedenledir ki uygulamada bir başvurunun khk bendindeki tescil engeline takılıp takılmayacağı tamamen incelemeyi yapan görevlinin sübjektif değerlendirmesine ve takdirine bağlı olarak gerçekleşmektedir bu durum başvuru sahipleri bakımından nisbi red nedeni olarak ve itiraz halinde tartışılması gereken durumların kamu otoritesinin resen dikkate alarak başvuruyu reddetmesi anlamına gelmekte marka hakkının elde edilmesi sürecinde hakkın özünü zedeleyen ölçüyü aşan kişi hak ve hürriyetlerine demokratik bir ülkede beklenebilecek müdahaleyi aşan bir sınırlamaya zemin oluşturmaktadır oysa somut olayın şartlarına ve takdire bağlı iltibas değerlendirmesi khk bendinde düzenlenmişesas sayısı karar sayısı olan bir nisbi red nedeni sorunudur anılan red nedeninin değerlendirilebilmesi için de önceki bir marka veya hak sahibinin itirazının bulunması gerekir esasen khk bendinin ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretlerle aynı tür mal ve hizmetleri de içerecek şekilde nisbi red nedenleri alanına taşan genişletilmiş bir mutlak red gerekçesine yer vermesi ölçülülük ilkesine aykırı düştüğü gibi başvuru sahipleri bakımından da belirsiz öngörülemeyen hukuki güvenlikten yoksun bir uygulama anlamını taşımaktadır görüldüğü üzere kökeni tarih ve sayılı khk ile yürürlükten kaldırılan sayılı önceki marka kanununa uzanan kamu otoritesinin markaların verilmesi sürecine maksadını aşar şekilde müdahalesine gerekçe ve zemin oluşturma potansiyelini barındıran bu düzenlemenin esasen mehaz ab marka direktifinde öngörülmemesi yeni marka hukuku anlayışı ve sistematiği ile ilgili bir durumdur dolayısıyla tarihinde kabul edilen sayılı khk ile benimsenen yeni marka sitemiyle de çelişen bu düzenleme anayasanın ve maddelerine de aykırıdır iv çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırılık diğer taraftan aynın sözleşme hürriyetini düzenleyen maddesi herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir hükmünü içerir dolayısıyla ilke olarak herkes marka hukuku alanında da serbestçe sözleşme yapma ve markasını dilediği gibi bir başkasına devretme sonucunu doğuran sözleşmeler yapma hürriyetine sahip olmalıdır bu hürriyetin sınırlandırılması istisnai ve aynın maddesindeki genel ilkelere uygun bulunmak zorundadır oysa sayılı khknin hükmüyle öngörülen düzenleme bir marka sahibinin markasını devrederken devredeceği marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer ve aynı ya da aynı tür malhizmetler için tescilli diğer tüm markalarının da devri zorunluluğunu içinde barındıran bir hükümdür nitekim bu husus markanın devrine ilişkin khknin maddesinde açıkça belirtilmiştir buna göre tescilli bir markanın devri sırasında aynı markanın veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin aynı veya halkı yanılgıya düşürecek derecede benzeri mallar veya hizmetler için başka marka tescillerinin bulunması halinde bu markaların da devredilmesi şarttır şu halde khknin bendindeki düzenleme marka sahibi olma ve bunu devretme hürriyetine getirilmiş açık bir sınırlandırmadır gerçekten de somut uyuşmazlıkta yargılama konusu tpe yidk kararında da açıkça ifade edildiği üzere aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunan önceki marka sahibi başvurunun tesciline açıkça muvafakat verdiği halde khk hükmü kamu düzenine ilişkin mutlak red nedenlerinden sayıldığından başvurunun tesciline izin verilmemektedir görüldüğü üzere sadece başvuru sahibi değil resen redde esas alınan marka sahibinin de sözleşme hürriyeti kapsamında kalması gereken ticari çalışmaları engellenmiş olmaktadır oysa anayasanın maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetler ancak kanunla ve ilgili maddelerdeki sebeplere bağlı olarak sınırlandırılabilir bu nedenle khk ile marka sahipliği ve üzerinde tasarrufta bulunma hürriyetine getirilen bu sınırlama mülkiyet hakkının bir türü olan marka hakkının ve sözleşme hürriyetinin özünü zedeleyen amacıyla tutarsız ve ölçüsüz olup anayasanın ve maddelerindeki temel düzenlemelere aykırı bulunmaktadır öte yandan her ne kadar mahkememiz önündeki davada sayılı khknin hükmü doğrudan uygulanacak bir hüküm değilse de madde ve bendindeki düzenlemenin iptali halinde anılan ilk hükmün de iptali zorunludur zira khk hükmü bnin markaesas sayısı karar sayısı devirlerine bir yansıması olup khk de kabul edilen düzenleme ortadan kalktığında uygulanma yeri ve gerekçesi kalmayacaktır uygulamada da khk düzenlemesi itibariyle aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik koşulları bulunan bir kişiye ait birden fazla markanın sadece bir kışımı devir edilmek istendiğinde bu istem tpe tarafından resen reddedilmektedir bu nedenledir ki mahkememiz khk bendi ile birlikte fıkrasının da yüksek mahkemece iptal edilmesi gerektiği kanaatindedir a a somut olayda uygulanması söz konusu olan sayılı khknin hükmünün türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına ve anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesi önünde itiraz yoluyla iptal talebinde bulunulmasına tarih ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca gerekçeli başvuru kararı ve dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı bir örneğinin dizi pusulası ile anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi
2,057
esas sayısı karar sayısı i davacinin gerekçesi̇ dava dilekçesinde öne sürülen gerekçe aynen şöyledir konusu millet meclisi hesapları i̇nceleme komisyonunun günlü raporunun millet meclisi genel kurulunda ocak gününde oylanması suretiyle alınan karar anayasa ve i̇çtüzüğe aykırı olarak bir kural ihdası niteliğinde olması bakımından iptali istemini kapsayan dilekçedir olaylar tbmm üyelerinin ödenek ve yollukları anayasanın sayılı kanunla değişik maddesinde belirtildiği üzere kanunla düzenlenir bu maddeye göre ödeneğin aylık tutarı en yüksek devlet memurunun almakta olduğu miktarı yolluk da ödeneğin yarısını aşamaz anayasanın nci maddesinde sözü edilen ödenek ve yolluklar sayılı kanunla düzenlenmiş ve işbu sayılı kanunun inci maddesi de haziran gününde kabul edilen ve haziran tarihinde yayınlanan sayılı kanunla değiştirilmiştir yayımı tarihinde yürürlüğe giren bu kanunu cumhuriyet senatosu ve millet meclisi başkanları yürüteceklerdir bu yolda uygulamalar süregelmiş iken parlamento üyelerinin ödenek ve yolluklarına zam yapılmasını amaçlayan bir tutumla konu millet meclisi hesapları i̇nceleme komisyonunca ele alınmış ve günlü esas ve karar sayılı bir karar halinde tutanak düzenlenmiştir hesapları i̇nceleme komisyonunun sözü geçen kararını muhtevi raporu millet meclisi ocak perşembe uncu birleşim gündeminin başkanlığın genel kurula sunuşları başlıklı birinci kısmında numara altında gösterilmiştir gündemde dağıtım tarihinin ocak olduğu belirtilmiş olan bu rapor dağıtıldığı gün başkanlıkça genci kurulun oyuna suretiyle parlamento üyelerinin ödenek ve yolluklarına aşırı bir zam sağlayıcı yönde i̇çtüzüğe ve anayasaya aykırı şekilde sayılı kanunla ilgili bir yasama yorumu teşriî tefsir yapılmıştır iptali gerektiren hukuki sebepler i̇çtüzük açısından hesapları i̇nceleme komisyonunun görevi ve bu komisyon çalışmalarının sonuçlarını genel kurula ne suretle iletileceği mille meclisi i̇çtüzüğünün nci maddelerinde düzenlenmiştir hesapları i̇nceleme komisyonu kanun hazırlayıcı değiştirici kanun yorumlayıcı kurul olarak görev ifa edemez bu kurulun görev ve yetkisi ile bağdaşmayan bir tutumla haziranından itibaren yürürlükte olan sayılı kanuna yine uzun zamandan beri yürürlükteesas sayısı karar sayısı olan hükümlere dayanılarak yeni bir yorum getirilmiş parlemento üyelerinin ödenek ve yolluklarına aşırı bir zam yapılmasını sağlayıcı tarzda bir rapor düzenlenmiştir böyle bir raporun düzenlenmesi de yasama yorumu niteliğindeki böyle bir raporun dağıtılacağı gün genel kurulun oyuna sunulması da bu rapordaki görüşlerin kanunun uygulanmasında esas tutulacak muteber bir yorum olarak kabulü de hukuken mümkün değildir i̇çtüzüğün hesapları i̇nceleme komisyonu ile ilgili maddeleri yasama yorumu niteliğinde raporlar yazılmasını ve bu raporların oya sunularak meclis kararı haline getirilmesini öngörmemiş ve kabul etmemiştir nitekim tutunağı ekli bulunan millet meclisinin inci birleşimine ait belgede açıkça görüleceği üzere millet meclisi başkanı hesapları inceleme komisyonunun raporlarını okuttuktan sonra i̇çtüzüğün ünci madesine göre millet meclisi hesapları inceleme komisyonunun bu raporları bir durum tespitinden ibaret olup ihtilâflı bir konu olmadığından onaya değil sadece bilgilerinize sunulmuştur demiştir zamla ilgili rapor ise uncu birleşimde oya sunulmuştur i̇çtüzüğün yukarıda sözü geçen ncı maddelerine ve millet meclisi başkanının inci birleşimdeki açıklamalarına göre hesapları i̇nceleme komisyonu raporunun genel kurul oyuna veya onayına sunulması söz konusu olamaz parlamento üyelerinin ödenek ve yollukları ihtilaflı bir konu sayıldığı taktirde de ihtilâfın ne suretle ve kimler arasında doğduğunu ve bu ihtilâfın merciinin neresi olduğunu düşünmek zorunludur bu itibarla parlamento üyelerinin ödenek ve yolluklarına büyük zam yapılması sonucunu doğuracak bir hesapları i̇nceleme komisyonu raporu düzenlenmiş olması ve bu raporun dağıtıldığı gün genel kurul oyuna sunulması ile içtüzüğe uygun ve hüküm ifade eden bir zam kararı doğmuş olamaz böyle bir kararın hukuken geçersiz hatta keenlemyekün sayılması gerekir anayasa açısından hesapları i̇nceleme komisyonunun raporunun oylanması ile sayılı kanunla ilgili bir yasama yorumu gerçekleştirilmek istenmiştir anayasanın maddesinde tbmm nin ödev ve yetkileri belirtilirken bunlar arasında yasama yorumuna teşriî tefsire yer verilmemiş ve bu husus hem anayasa gerekçesinde hem de madde ile ilgili müzakerelerde açık ve seçik olarak ortaya konmuştur sayılı kanun hükümlerini uygulamakla görevli olan cumhuriyet senatosu ve millet meclisi başkanları bir uygulama süresinden sonra bu uygulamayı parlamento üyelerinin ödenek ve yolluklarına büyük ölçüde zam yapılmasını sağlayacak tarzda yorum hazırlanması için ne bir meclis komisyonunu görevlendirebilir ne de bu teşriî tefsir yasama yorumu niteliğinde bir genel kurul kararı istihsaline teşebbüs ve tevessül edebilirler sayılı kanun devlet memurları kanunudur devlet memurları kanununda gösterilen en yüksek gösterge ile bu kanuna dayanılarak çıkarılan kararnameler gereği yapılan ödemeler ve yine bu kanunla irtibatlı olarak devlet memurlarının aylıklarına başkacaesas sayısı karar sayısı kanunlarla yapılan ek ödemeler üzerinden bir parlamento üyesinin ödeneğinin hesaplanması başka şey açıkça sayılı kanunun kapsamı dışında kaldıkları ve sayılı kanunla hiç bir bağlantısı olmadan aylık ve ödenek alan üniversite rektörü gibi istisnaî durumdaki görevlilerin müstehak oldukları ödemeleri de devlet memurlarının aylıklarının eki gibi mütalâa etmek başka şeydir uzunca bir uygulamadan sonra anayasa ve kanun değişikliği söz konusu olmadığı halde hesapları i̇nceleme komisyonu raporunda yer alan ve zam yapılmasını amaçlayan görüşlerin i̇çtüzüğe aykırı ve usulsüz bir oylama ile anayasaya aykırı bir yasama yorumu haline getirilmesi açık bir içtüzük ve anayasa ihlalidir ve diğer bir yönü ile de anayasaya ve içtüzüğe aykırı bir tüzük kuralı niteliğindedir özet ve sonuç parlamento üyelerinin ödenek ve yolluklarına büyük ölçüde zam yapılmasını amaçlayan yasama yorumu niteliğindeki karar kamuoyunda derinliğine ve genişliğine tartışılmış ve haklı bir tepki ile karşılanmış bulunmakladır bu mahiyetteki bir zammın ve bu tarzdaki bir yasama yorumunun ve anayasaya aykırı bir içtüzük hükmünün ihdasının hukuken geçersizliği ciddi kalemler ve hukuk bilginleri tarafından da belirtilmiştir yüksek anayasa mahkememizin bugüne kadar verdiği kararlar arasında anayasaya ve içtüzük ihlâli niteliğinde kural ihdasının iptaline ilişkin değerli kararları mevcuttur yukarıda arzolunan sebeplerle iptal istemimizin kabulünü derin saygılarımla arzederim
849
esas sayısı karar sayısı a cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddenin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir sayılı cbknin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hüküm yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiyeesas sayısı karar sayısı büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilirpar yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz par anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem anayasa mahkemesi kararları dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkçaesas sayısı karar sayısı kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yani asli düzenleme yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse cbk ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konular anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir anayasanın maddesinin son fıkrasında kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnameleri dendiğine göre kanunilik ilkesi öncelik taşımaktadır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceğini belirtmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağı öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı ve hatta yasa ile yapılan düzenlemenin cbkdeki düzenlemeyi yürürlükte kaldırma gücüne sahip olduğu anlaşılıresas sayısı karar sayısı kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrası ise kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanır anayasa devlet denetleme kurulunu işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştırm ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmış onun yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır böylece hukuk düzeninde tüzük denen işlem türünün varlığı sona ermiştir ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde son olarak belirtmek gerekir ki olağanüstü hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir kanun hükmündeki bu kararnameler resmî gazetede yayımlanır aynı gün meclis onayına sunulur madde bu kararnameler kanuna eşdeğer metinler olarak kabul edilmiştir ancak bu kararnameler anayasa mahkemesi denetimi dışında tutulmuştur cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkler ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktıresas sayısı karar sayısı i̇kinci olarak cbkler anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılmasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabilecek fakat kişilerin bundan yararlanmasını sınırlamayacak denilebilir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilecektir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür anayasa mahkemesi tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir anayasa mahkemesi kararı bkz k anayasa mahkemesine göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa mahkemesi ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi anayasa mahkemesinin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cbklerin çıkarılması için kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak kanun hükmünde kararnamelerle yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenlemeesas sayısı karar sayısı yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin onyedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir cbklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cbklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu cbk hükmü somut norm denetimi yoluyla anayasa mahkemesi önüne götürülebilecektiresas sayısı karar sayısı maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş anayasa mahkemesine iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkanı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde anayasa mahkemesi öncelikle bir cbknin anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknin yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa anayasa mahkemesi bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cbknin örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cbklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbklerin hak üzerindeki somut etkisi inceleme dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır bütün bu belirtilen nedenlerle aymnin cbkleri denetimi ve bu konuda vereceği ilk kararı özel önem taşımaktadır aym cbkleri anayasaya uygunluk değerlendirmesine tabi tutarken yasa ve cbk farkını da belirlemekvurgulamak durumundadır nitekim yasa kural koymak için seçilen organ tarafından genel iradeyi temsilen hazırlanan hukuki işlem iken buna karşılık cumhurbaşkanlığı genel iradenin temsilcisi organın koyduğu normu uygulamak için yürütmeyi temsil eden organdır cumhurbaşkanının düzenleyici işlem yapması ancak anayasanın açıkça yetkilendirmesi sonucu söz konusu olacağından istisnaidir dahası cbk yasal düzenleme yapılması durumunda yürürlükten kalkacağına göre bu kayıtla geçici bir işlem olarak da adlandırılabilir bir başka deyişle tbmmnin müdahalesine kapalı bir cbk bulunmadığına göre istisnai özellik ve geçicilik birlikte kullanılabilir anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasa mahkemesinin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md esas sayısı karar sayısı sayili i̇leti̇şi̇m başkanliği teşki̇lati hakkinda cumhurbaşkanliği kararnamesi̇ni̇n bazi maddeleri̇ni̇n anayasaya aykiriliği sayılı i̇letişim başkanlığı teşkilatı hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesinin ikinci fıkrasında yer alan gerekli gördüğü bilgileri ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı cbknin i̇şbirliği ve bilgi toplama başlıklı maddesi i̇letişim başkanlığının görev alanına giren konularda bakanlıklar kamu kurum ve kuruluşları kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar ile yakın işbirliği içinde bulunacağı kabul edilen planların yıllık programların ve projelerin uygulanmasındaki uyum ve işbirliğini sağlayacağı görevleri ile ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkili olduğu ve kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerin de bu bilgileri istenilen süre içinde öncelikle ve zamanında vermekle yükümlü olduğu bu şekilde elde edilen bilgilerden ticari sır niteliğinde olanların gizliliğine uyulacağı düzenlenmiştir sayılı cbknin maddesinin ikinci fıkrasıyla i̇letişim başkanlığının görevleri ile ilgili olarak gibi genel bir kayıt konularak gerekli gördüğü bilgileri talep edebilme muhatap kurumlara ise bu talebe en kısa sürede uyma yükümlüğü getirilmektedir fıkra gizlilik arz eden bilgilerde buna uyulmasını ifade ederken kişisel verilerle ilgili hiçbir hüküm içermemektedir bu bilgiler içinde özellikle kişisel verilerin de yer alması muhtemeldir sayılı kanunun tanımlar başlıklı maddesinde kişisel veri kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder denilmektedir kişisel verilerin toplanması işlenmesi analizi paylaşılması vb verilerle ilgili diğer her bir faaliyet hem anayasa hem de uluslararası insan hakları hukuku açısından son derece hassas konular görülmüş idarenin
3,875
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ cumhurbaşkanı ahmet necdet sezerin dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı bankacılık yasasının maddesinde bu kanun ile kuruma verilen görevlerin gerektirdiği sürekli görev ve hizmetler bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları bankacılık uzman ve yardımcıları hukuk uzman ve yardımcıları ile bilişim uzman ve yardımcılarından oluşan meslek personeli ve idari personel eliyle yürütülür kurumun her türlü personelinin bu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi hariç diğer bentlerinde yer alan nitelikleri taşımaları zorunludur başkan yardımcıları daire başkanları müdürler başkanlık müşavirleri ve meslek personeli kadro karşılığı sözleşmeli statüde istihdam edilir kadro karşılığı sözleşmeli çalışan kurum personeli ücret malî ve sosyal haklar dışında diğer personel ise her türlü hak ve yükümlülükleri yönünden sayılı devlet memurları kanununa tâbidir bu kanunun ekinde yer alan sayılı cetveldeki toplam kadro sayısı geçilmemek üzere kadro unvan ve derecelerinin değiştirilmesi ile bu kadroların kullanılmasına ilişkin esas ve usûlleri belirlemeye kurul yetkilidir ancak meslek personeli dışında kalan kurum personelinin unvan değişiklikleri sayılı genel kadro ve usûlü hakkında kanun hükmünde kararnamenin eki cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olarak yapılır kurumun anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren işlerde meslek personeli çalıştırılması esastır anahizmet danışma ve yardımcı hizmet birimlerinde istihdam edilecek personelin nitelikleri başkanın teklifi üzerine kurul tarafından belirlenir kurumda yönetici müşavir ve meslek personeli unvanlarını haiz olmayan personelin oranı bu kanunun eki cetvellerde yer alan toplam kadro sayısının yüzde otuzunu geçemez kurumda meslek personeli sayısının yüzde onunu geçmeyecek şekilde sektörde en âz on yıl meslekî tecrübesi olanlar ile kurumun faaliyet alanına ilişkin konularda doktor unvan ve derecesini alanlar arasından yeteri kadar uzman personel hizmet veya vekâlet akdi hükümlerine göre çalıştırılabilir kurum personeli başka kamu kurum ve kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilemez bankacılık hukuk ve bilişim uzman yardımcılığı ile bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atanacaklar merkezî yarışma sınavıyla belirlenenler arasından seçilir uzman yardımcılığı ve bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atananlar ikinci yılın sonunda yetki sınavına tâbi tutulurlar yetki sınavı ile bu sınavda başarılı olanların yetkilerine ilişkin usûl ve esaslar kurul tarafından belirlenir uzman yardımcılığı ve bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atananlar üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla kamu personeli yabancı dil bilgisi seviye tespit sınavından en az düzeyinde veya buna denk kabul edilen uluslararası geçerliliği bulunan yabancı dil puanı alması yeterlik sınavında başarılı olması veesas sayısı karar sayısı konuları ile ilgili hazırlayacakları uzmanlık tezinin oluşturulacak jüri tarafından kabul edilmesi hâlinde ilgisine göre bankacılık hukuk ve bilişim uzmanı ile bankalar yeminli murakıbı olarak atanır ve bunlara bir defaya mahsus olmak üzere bir derece yükseltilmesi uygulanır mazereti olmaksızın tez hazırlamayan veya sınava girmeyen veya sınavda iki defa başarısız olanlar diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmak üzere devlet personel başkanlığına bildirilir kurumun meslek ve idarî personelinin yeterlik ve yarışma sınavları nitelikleri ile çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlar kurum tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir düzenlemesine yer verilmiştir görüldüğü gibi yasanın maddesinde bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu personelinin hukuksal statüsü düzenlenmiştir bu bağlamda maddede bankacılık düzenleme ve denetleme kurumuna verilen görevlerin gerektirdiği sürekli görev ve hizmetlerin meslek personeli ve yönetim personeli eliyle yürütüleceği meslek personelinin bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları bankacılık uzman ve yardımcıları hukuk uzman ve yardımcıları ile bilişim uzman ve yardımcılarından oluşacağı kurumun anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren işlerde meslek personeli çalıştırılmasının esas olduğu başkan yardımcıları daire başkanları müdürler başkanlık müşavirleri ve meslek personelinin kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacağı kurumun kadro karşılığı sözleşmeli personel statüsünde çalıştırılan başkan yardımcıları daire başkanları müdürler başkanlık müşavirleri ve meslek personelinin ücret mali ve sosyal haklar dışında diğer personelin ise tüm hak ve yükümlülükler yönünden sayılı devlet memurları yasasına bağlı olduğu belirtilmiştir maddenin tüm kurallarının birarada değerlendirilmesinden mesleki personel ve yönetim personelinin iki farklı statüde çalıştırılacağı anlaşılmaktadır maddeye göre başkan yardımcıları daire başkanları müdürler başkanlık müşavirleri ve meslek personeli kadro karşılığı sözleşmeli statüde bunların dışındaki yönetim personeli ise memur statüsünde çalıştırılacaklardır maddenin birinci fıkrasının son tümcesinde kurumun tüm personelinde yasanın maddesinin bendinde düzenlenen niteliğin aranmayacağıesas sayısı karar sayısı i̇kinci fıkrasında kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacak personelin ücret mali ve sosyal haklar yönünden sayılı yasaya bağlı olmayacağı son fıkrasında da kurumun meslek ve yönetim personelinin yeterlik ve yarışma sınavları nitelikleri çalışma ilke ve yöntemleri ile ilgili diğer konuların yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür yasanın maddesinin birinci fıkrasında bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu üyelerinin niteliklerine yer verilmiş kurum personeline uygulanmayacak bendinde ise kurul üyelerinin hangi dallarda öğrenim görenler arasından atanabileceği açıklanmıştır böylece kurumun meslek ve yönetim personelinin maddeye gönderme yapılarak yasada niteliklerine yer verilmiş ancak hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda eğitim görenler arasından seçileceği konusu açıkta bırakılmıştır personelin öğrenim düzeyi ve hangi alanlarda eğitim görenler arasından seçileceği niteliği ile doğrudan ilgilidir üstelik öğrenim düzeyi ve dalı göreve uygun eleman alınmasının sağlanması başka bir deyişle hizmetin gerekleri yönünden önemli bir niteliktir bu önemine karşın kurum personelinin hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda öğretim görenler arasından seçileceği konusunun yasada düzenlenmediği bu konunun maddenin son fıkrası uyarınca yönetmeliğe bırakıldığı anlaşılmaktadır öte yandan kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacak personelin ücret mali ve sosyal haklar yönünden sayılı devlet memurları yasasına bağlı olmadığı belirtilmiş ancak bu tür personelin mali statüsü yasanın diğer maddelerinde de düzenlenmemiştir yine bu konunun da maddenin son fıkrası uyarınca yönetmelikte ya da hizmet sözleşmelerinde düzenleneceği anlaşılmaktadır yasanın maddesinde bankacılık düzenleme ve denetleme kurumunun kamu tüzelkişiliğini haiz olduğu belirtilmiş maddesinde de kadro karşılığı çalıştırılan personelin ücret mali ve sosyal haklar dışında diğer personelin de her türlü hak ve yükümlülükler yönünden sayılı yasa kurallarına bağlı bulunduğu vurgulanmıştır bu durumda kurum personelinin anayasanın maddesi bağlamında memur ya da diğer kamu görevlisi olduğunda kuşku bulunmamaktadır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin hakları ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür bu nedenle kurum personelinin özellikle üst düzey yönetim personeli ile meslek personelinin görevlerinin önemi ve özelliği de gözetilerek yükseköğretimin hangi dallarını bitirenler arasından seçileceğine ve ücret mali ve sosyal haklarına başka bir deyişle mali statülerine yasada yer verilmesi gerekirken bu konuların yönetmeliğe ya da hizmetesas sayısı karar sayısı sözleşmesine yani bir yönetsel düzenleyici işleme bırakılması anayasanın maddesine aykırı düşmektedir öte yandan anayasada erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisinin olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmiş maddesinde de hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı kurala bağlanmıştır bu kurallar uyarınca anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen bir konunun yönetmeliğe bırakılması olanaksızdır bu durumun yasada belirtilmiş olması da sonuca etkili değildir bu tür yasal kurallar anayasa mahkemesince yetki devri niteliğinde görülerek iptal edilmektedir yüksek mahkemenin bu yönde pek çok kararı bulunmaktadır bu nedenle sayılı yasanın yukarıda belirtilen düzenlemeleri anayasanın maddesine de aykırı düşmektedir yasanın maddesinin beşinci fıkrasında kurumda meslek personeli sayısının yüzde onunu geçmemek koşuluyla sektörde en az on yıl mesleki tecrübesi olanlar ile kurumun etkinlik alanına ilişkin konularda doktor unvan ve derecesini alanlar arasından yeteri kadar uzman personelin hizmet akdi ya da vekâlet akdi kurallarına göre çalıştırılabileceği belirtilmiştir yukarıda da açıklandığı gibi yasanın maddesinde bankacılık düzenleme ve denetleme kurumunun kamu tüzelkişiliğini haiz olduğu maddesinin birinci fıkrasında bankacılık düzenleme ve denetleme kurumuna verilen görevlerin gerektirdiği sürekli görev ve hizmetlerin meslek personeli ile yönetim personeli eliyle gördürüleceği meslek personelinin bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları bankacılık uzman ve yardımcıları hukuk uzman ve yardımcıları ile bilişim uzman ve yardımcılarından oluşacağı dördüncü fıkrasında kurumun anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren işlerde meslek personeli çalıştırılmasının esas olduğu i̇kinci fıkrasında ise kadro karşılığı sözleşmeli çalışan kurum personelinin ücret mali ve sosyal haklar dışında diğer personelin ise tüm hak ve yükümlülükler yönünden sayılı devlet memurları yasasına bağlı tutulduğu kurala bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı bu kurallara göre bir kamu tüzelkişisi olan kuruma verilmiş asli ve sürekli görevlerin anayasanın maddesinde anlatımını bulan memurlar ya da diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi zorunludur anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği gibi kamu hukuku alanına giren statü hukukuna bağlı idari hizmet sözleşmesi ile çalışanlar anayasanın maddesi bağlamında diğer kamu görevlileri kapsamına girmektedirler oysa yasanın maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen hizmet akdi ya da vekâlet akdi ile çalıştırma özel hukuk alanına girmekte ve borçlar yasasının ve ve izleyen maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır maddenin beşinci fıkrasında hizmet ya da vekalet akdi ile çalıştırılacak personele gördürülecek hizmetin niteliği açıklanmadığı ve sayısal da olsa meslek personeli ile bir bağ kurulduğu için kurumun asli ve sürekli hizmetlerinin de bu tür personel eliyle yürütülebileceği anlaşılmaktadır yukarıda da belirtildiği gibi kuruma verilen sürekli görev ve hizmetlerin memurlar ya da kamu hukuku alanına giren statü hukukuna bağlı idari hizmet sözleşmeleriyle çalıştırılan diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekirken bu görev ve hizmetlerin görülmesi için özel hukuk alanına giren hizmet akdi ya da vekâlet akdi ile uzman çalıştırmayı öngören beşinci fıkra kuralı anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır sayılı yasanın maddesinde bu kanun ile fona verilen görevlerin gerektirdiği görev ve hizmetler fon avukatları fon denetçisi ve denetçi yardımcıları fon uzmanı ve uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli ile idarî personel eliyle yürütülür fonun her türlü personelinin bu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi hariç diğer bentlerinde yer alan nitelikleri taşımaları zorunludur başkan yardımcıları daire başkanları müdürler başkanlık müşavirleri ve meslek personeli kadro karşılığı sözleşmeli statüde istihdam edilir kadro karşılığı sözleşmeli çalışan fon personeli ücret malî ve sosyal haklar dışında her türlü hak ve yükümlülükleri yönünden sayılı devlet memurları kanununa tâbidir bu kanunun ekinde yer alan sayılı cetveldeki toplam kadro sayısı geçilmemek üzere kadro unvan ve derecelerinin değiştirilmesi ile bu kadroların kullanılmasına ilişkin esas ve usûlleri belirlemeye fon kurulu yetkilidir fonun anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren işlerde meslek personeli çalıştırılması esastır fonun ikinci fıkrada belirtilenler dışında kalan ve ekli iii sayılı cetvelde yer alan pozisyonlarda çalıştırılacak personeli idarî hizmet sözleşmesiyle istihdam edilir bu cetvelde yer alan toplam pozisyon sayısı geçilmemek üzere pozisyon unvanlarında değişiklik yapmaya fon kurulu yetkilidir i̇darî hizmet sözleşmesiyle çalıştırılanlar emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden sayılı sosyal sigortalar kanununa tâbidiresas sayısı karar sayısı fonda çalışan personel başka kamu kurum ve kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilemez fon denetçi yardımcılığı ile fon uzman yardımcılığına atanacaklar merkezî yarışma sınavıyla belirlenenler arasından seçilir fon uzman yardımcılığı ve fon denetçi yardımcılığına atananlar üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla kamu personeli yabancı dil bilgisi seviye tespit sınavından en az düzeyinde veya buna denk kabul edilen uluslararası geçerliliği bulunan yabancı dil puanı alması yeterlik sınavında başarılı olması ve konuları ile ilgili hazırlayacakları tezin oluşturulacak jüri tarafından kabul edilmesi hâlinde uzman veya denetçi olarak atanır ve bunlara bir defaya mahsus olmak üzere bir derece yükseltilmesi uygulanır mazereti olmaksızın tez hazırlamayan veya sınava girmeyen veya sınavda iki defa başarısız olanlar diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmak üzere devlet personel başkanlığına bildirilir fonun meslek ve idarî personelinin yeterlik ve yarışma sınavları nitelikleri ile çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlar fon tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir düzenlemesine yer verilmiştir görüldüğü gibi yasanın maddesinde tasarruf mevduatı sigorta fonu personelinin hukuksal statüsü düzenlenmiştir bu bağlamda maddede fona verilen görevlerin gerektirdiği hizmetlerin meslek personeli ile yönetim personeli eliyle yürütüleceği meslek personelinin fon avukatları fon denetçisi ve denetçi yardımcıları fon uzmanı ve uzman yardımcılarından oluşacağı fonun anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren işlerde meslek personeli çalıştırılmasının esas olduğu başkan yardımcıları daire başkanları müdürler başkanlık müşavirleri ve meslek personelinin kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacağı fonun kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalışan personelinin ücret mali ve sosyal haklar dışında her türlü hak ve yükümlülükleri yönünden sayılı devlet memurları yasasına bağlı bulunduğu fonun kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılanlar dışında kalan ve yasaya ekli iii sayılı cetvelde yer alan pozisyonlarda görevlendirilecek diğer yönetim personelinin idari hizmet sözleşmesiyle çalıştırılacağı vurgulanmıştır maddenin tüm kurallarının birarada değerlendirilmesinden mesleki personel ve yönetim personelinin iki farklı statüde çalıştırılacağı anlaşılmaktadır maddeye göreesas sayısı karar sayısı başkan yardımcıları daire başkanları müdürler başkanlık müşavirleri ve meslek personeli kadro karşılığı sözleşmeli statüde bunların dışındaki yönetim personeli ise idari hizmet sözleşmesiyle çalıştırılacaklardır yasada idari hizmet sözleşmesiyle çalıştırılacak personelin nitelikleri dışında bağlı olacakları kurallar konusunda hiçbir düzenleme yapılmadığı görülmektedir ayrıca maddenin birinci fıkrasında fonun her türlü personelinin bu yasanın maddesinin birinci fıkrasının bendi dışında diğer bentlerindeki nitelikleri taşımalarının zorunlu olduğu yedinci fıkrasında fon denetçi yardımcılığı ile fon uzman yardımcılığına atanacakların merkezi yarışma sınavıyla belirlenenler arasından seçileceği son fıkrasında da fonun meslek ve yönetim personelinin yeterlik ve yarışma sınavları nitelikleri çalışma yöntem ve ilkeleri ile ilgili diğer konuların fon tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür bu kurallardan da fonda idari hizmet sözleşmesiyle çalıştırılacakların nitelikleri dışındaki statü hukukuna ilişkin diğer konularının bir yönetsel işlem olan yönetmelikle ya da hizmet sözleşmeleriyle belirleneceği sonucuna varılmaktadır ayrıca yasanın maddesinin birinci fıkrasında tasarruf mevduatı sigorta fon kurulu üyelerinin niteliklerine yer verilmiş fon personeline uygulanmayacak bendinde ise fon kurulu üyelerinin hangi dallarda öğrenim görenler arasından atanabileceği belirtilmiştir böylece fonun meslek ve yönetim personelinin maddeye gönderme yapılarak yasada niteliklerine yer verilmiş ancak hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda eğitim görenler arasından seçileceği konusu açıkta bırakılmıştır personelin öğrenim düzeyi ve hangi alanlarda eğitim görenler arasından seçileceği niteliği ile doğrudan ilgilidir üstelik öğrenim düzeyi ve dalı göreve uygun eleman alınmasının sağlanması başka bir deyişle hizmetin gerekleri yönünden önemli bir niteliktir bu önemine karşın fon personelinin hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda öğretim görenler arasından seçileceği konusunun yasada düzenlenmediği bu konunun maddenin son fıkrası uyarınca yönetmeliğe bırakıldığı anlaşılmaktadır öte yandan kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacak üst düzey yönetim ve meslek personelinin ücret mali ve sosyal haklar yönünden sayılı devlet memurları yasasına bağlı olmadığı belirtilmiş ancak bu tür personelin mali statüsü yasanın diğer maddelerinde de düzenlenmemiştiresas sayısı karar sayısı yine bu konunun da maddenin son fıkrası uyarınca yönetmelikte ya da hizmet sözleşmelerinde düzenleneceği anlaşılmaktadır yasanın maddesinde tasarruf mevduatı sigorta fonunun kamu tüzelkişiliğini haiz kurum olduğu belirtilmiş maddesinde de meslek ve üst düzey yönetim personelinin de dahil olduğu kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacakların ücret mali ve sosyal haklar dışında hak ve yükümlülükler yönünden sayılı yasa kurallarına bağlı bulunduğu diğer personelin ise idari hizmet sözleşmesi ile çalıştırılacağı kuralına yer verilmiştir anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında belirtildiği gibi kamu hukuku alanına giren statü hukukuna bağlı idari hizmet sözleşmesiyle çalışan personel anayasanın maddesindeki diğer kamu görevlileri kapsamındadır bu durumda fonun her iki statüde çalıştırılan tüm personelinin anayasanın maddesi bağlamında memur ya da diğer kamu görevlisi olduğunda kuşku bulunmamaktadır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin hakları ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği öngörülmüştür bu nedenle fon personelinin özellikle üst düzey yönetim personeli ve meslek personelinin görevlerinin önemi ve özelliği de gözetilerek yükseköğretimin hangi dallarını bitirenler arasından seçileceğine ve ücret mali ve sosyal haklarına idari hizmet sözleşmesiyle çalıştırılacakların ise nitelikleri dışındaki hukuksal statülerine ilişkin diğer temel konulara yasada yer verilmesi gerekirken bu konuların yönetmeliğe ya da hizmet sözleşmelerine başka bir deyişle yönetsel düzenleyici işleme bırakılması anayasanın maddesine aykırı düşmektedir öte yandan anayasada erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisinin olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmiş maddesinde de hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı kurala bağlanmıştır bu kurallar uyarınca anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen bir konunun yönetmeliğe bırakılması olanaksızdır bu durumun yasada belirtilmiş olması da sonuca etkili değildir bu tür yasal kurallar anayasa mahkemesince yetki devri niteliğinde görülerek iptal edilmektedir yüksek mahkemenin bu yönde pek çok kararı bulunmaktadır bu nedenle sayılı yasanın yukarıda belirtilen düzenlemeleri anayasanın maddesine de aykırı düşmektedir yasanın geçici maddesinde sayılı kanunun geçici nci maddesi kapsamındaki bankalar sigorta ve reasürans şirketleri ticaret odaları sanayi odaları borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri ile malûllük yaşlılık ve ölüm sigortasından aylıkesas sayısı karar sayısı veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların hak sahipleri herhangi bir işleme gerek kalmaksızın bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde sosyal sigortalar kurumuna devredilerek sayılı kanun kapsamına alınır devir tarihi itibarıyla sandık iştirakçileri sayılı kanun kapsamında sigortalı sayılırlar devre esas olmak üzere çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı maliye bakanlığı hazine müsteşarlığı devlet plânlama teşkilatı müsteşarlığı bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu tasarruf mevduatı sigorta fonu sosyal sigortalar kurumu sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluş ve sandığı temsilen birer üyenin katılımıyla oluşturulacak komisyonca her bir sandık için sandıktan ayrılan iştirakçiler de dâhil olmak üzere devir tarihi itibarıyla devredilen kişilerle ilgili olarak sandıkların sayılı kanun kapsamındaki gelir ve giderleri dikkate alınarak yükümlülüğünün peşin değeri hesaplanır peşin değerin aktüeryal hesabında kullanılacak teknik faiz oranı olarak tarihi itibarıyla en uzun vadeli iskontolu yeni türk lirası cinsinden ihraç edilmiş devlet iç borçlanma senedinin ihraç anındaki nominal faiz oranının orta vadeli programda açıklanan tüketici fiyat indeksi yıl sonu enflasyon hedefi kullanılarak reel hale getirilen faiz oranı esas alınarak belirlenir belirlenen peşin değer onbeş yıldan fazla olmamak üzere yıllık eşit taksitlerle her yıl için ayrı ayrı hazine müsteşarlığınca açıklanacak yeni türk lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen devlet iç borçlanma senetlerinin yıllık ortalama nominal faizi üzerinden sandıklardan ve bu sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlardan müteselsilen sosyal sigortalar kurumunca sayılı kanun hükümlerine göre tahsil edilir devir işlemi tamamlanıncaya kadar sandık iştirakçilerine sağlanan sosyal sigorta yardımları ile iştirakçilerin primlerinin tahsiline ilgili sandık mevzuat hükümlerine göre sandıklarca devam edilir bu madde kapsamındaki yükümlülüklerin devrinden sonra sandıklar sayılı kanunun öngördüğü sosyal haklarının ve ödemelerinin üzerinde sağladıkları sosyal sigorta haklarına ve ödemelerine devam edebilirler devralınan iştirakçilerin hizmet yılları ve primleri ödemek veya ödemiş olmak suretiyle sayılı kanuna göre emsallerine uygun olarak intibaklarının yapılması da dâhil olmak üzere bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar komisyonun önerisi üzerine bakanlar kurulu kararı ile belirlenir söz konusu sandıklar ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar ile kurum bu madde uygulamasına ilişkin tüm işlemler nedeniyle doğacak her türlü vergi resim ve harçtan muaftır düzenlemesine yer verilmiştir düzenlemede sayılı sosyal sigortalar yasasının geçici maddesi kapsamındaki kurumların personeli için kurulmuş bulunan özel sosyal güvenlik sandıkları iştirakçileri ile bu sandıkların malûllük yaşlılık ölüm sigortalarından aylık alanların ve bunların hak sahiplerinin herhangi bir işleme gerek kalmaksızın üç yıl içinde sosyal sigortalar kurumuna devredilerek sayılı yasa kapsamına alınacaklarıesas sayısı karar sayısı özel sandık iştirakçilerinin devir günü itibariyle sayılı yasa kapsamında sigortalı sayılacakları devredilecek her bir sandığın yükümlülüğünün hesaplanacak peşin değerinin onbeş yıl içinde yıllık eşit taksitlerle sandıklardan ve bu sandıkların iştirakçilerini çalıştıran kuruluşlardan müteselsilen tahsil edileceği sosyal sigortalar yasası kapsamına alınan özel sandık iştirakçilerinin sayılı yasa kapsamındaki emsallerine uygun olarak intibaklarının yapılacağı devir işlemleri tamamlanıncaya kadar iştirakçilere özel sandıktan sağlanan sosyal sigorta yardımlarının sürdürüleceği devirden sonra özel sandıkların sayılı yasada öngörülenin üzerinde sağladıkları sosyal sigorta haklarını ve ödemelerini sürdürebilecekleri öngörülmüştür böylece geçici madde düzenlemesi ile sayılı yasa kapsamında bulunmayan özel sosyal güvenlik sandıklarının iştirakçilerinin bu kuruluşlardan aylık alanlarla gelir bağlanmış olanların ve bunların hak sahiplerinin özel hukuktan doğan sigorta ilişkileri sona erdirilmekte bu gibiler sayılı yasa kapsamına alınarak özel hukuk kurallarına göre elde ettikleri aylık ve diğer sosyal hakları kısmen de olsa ellerinden alınmakta buna karşılık özel sosyal güvenlik sandıkları ve bu gibileri çalıştıran kuruluşlar sosyal sigortalar kurumuna borçlandırılmakta özel sandıkların mali güçleri kalmayacağı için sosyal sigorta yardımlarını sürdürmeleri eylemli olarak olanaksız kılınmaktadır günlü sayılı yasa ile sayılı yasaya eklenen sayılı yasanın geçici maddesi kapsamındaki bankalar sigorta ve reasürans şirketleri ticaret ve sanayi odaları borsalar ya da bunların oluşturdukları birliklerde yeni işe girecek personeli sayılı yasa kapsamına alan çalışmakta olanların özel sandıkların ve bu sandıklardan aylık alan ya da gelir elde edenlerin sosyal sigortalar kurumuna devrini öngören ek madde anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir anayasa mahkemesinin bu kararı anayasası döneminde alınmıştır ancak karara dayanak oluşturan kurallara anayasasında da yer verilmiştir gerçekten anayasasının maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine maddesindeki çalışma hakkı ve ödevine maddesindeki sosyal güvenlik hakkına ilişkinesas sayısı karar sayısı düzenlemelere anayasasının sırasıyla ve maddelerinde yer verildiği görülmektedir bu nedenle kararın gerekçeleri geçerliliğini sürdürmektedir anayasa mahkemesi kararında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiş maddesinde devletin çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı desteklemek ve çalışma barışını sağlamak için gerekli önlemleri alacağı vurgulanmış maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri alacağı ve örgütü kuracağı kurala bağlanmış maddesinde de devletin sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği açıklanmıştır anayasanın ve maddelerindeki kurallar maddesinde vurgulanan sosyal hukuk devleti ilkesini pekiştiren ve bunun gerçekleşmesini sağlayan düzenlemelerdir kalkınma ve çağdaş uygarlığa ulaşma çabası içinde olan ülkemizde sosyal güvenlik örgütlerinin tümünün devletçe kurulamayacağı gerçeğini gözönüne alan anayasa koyucu ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşma ödevi yönünden devleti ancak mali kaynaklarının yeterliği ölçüsünde yükümlü saymıştır sosyal hukuk devletinin temel amacı sosyal hakların ve bu bağlamda sosyal güvenliğin en iyi en güvenilir ve en etkin biçimde sağlanmasıdır bu amacın gerçekleştirilmesi için ve anayasanın anılan kuralları uyarınca devlet mali kaynaklarının gücüne göre sosyal sigortalar ve sosyal yardım örgütlerini ya kendisi kurmak ya da kaynakları yeterlilik göstermiyor yahut sosyal güvenliğin daha elverişli koşullarla sağlanacağı anlaşılıyorsa kurdurmak ve onu gözetip denetlemek ödevindedir sayılı yasanın geçici maddesinde bankalar sigorta ve reasürans şirketleri ticaret ve sanayi odaları borsalar ve bunların oluşturdukları birliklerin personeli maddede saptanan koşulların belirtilen süre içinde yerine getirilmesi durumunda sosyal sigortalar yasası kapsamı dışında tutulmuş ve bu kuruluşlar personeli için özel sosyal güvenlik sandıklarını kurmuşlardır yasa koyucu yine geçici madde ile özel sosyal güvenlik sandıklarını çalışma maliye sanayi ve ticaret bakanlıklarının birlikte denetimine bağlı kılmış ve özel sandıklarla ilgili kuruluşları bu bakanlıklarca alınması gerekli görülen önlemleri yerine getirmekle yükümlü tutmuştur böylece geçici madde kapsamındaki personelin sosyal güvenlik hakkı genel sosyal güvenlikten daha iyi durumda olacak biçimde sağlanmış ve güvenceye alınmıştır özel sosyal güvenlik sandıkları ile bunlardan yararlananları genel sosyal sigortalar kapsamına alınmaları için önemli ve haklı nedenlerin olması ve bunların ortaya konulması gerekmektedir yapılan denetimler sonunda bu kuruluşların sosyal güvenliği sağlayamayacak duruma düştüğünün saptanması alınacak önlemlere karşınesas sayısı karar sayısı aktüeryal açıklarının giderilemeyecek düzeye ulaştığının anlaşılması ya da devletin mali gücünün bu alana da el atacak düzeye yükselmesi gibi nedenler böyle bir işlemin haklı dayanağını oluşturabilecektir oysa sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana geçici maddede denetimle görevlendirilen bakanlıklarca özel sosyal güvenlik sandıklarının mensuplarının sosyal güvenlik haklarını sağlayamayacak duruma düşmüş oldukları saptanmamıştır başka bir anlatımla özel statüde kurulan sosyal sigorta örgütlerinin mensuplarının haklarını karşılayamayacak biçimde kötü yönetildiği ve ilgililerin sosyal güvenlik haklarını tehlikeye düşürdüğü ortaya konulamamıştır tersine özel sosyal güvenlik kuruluşlarının mensuplarına devletin kurduğu sosyal sigorta örgütünden daha üstün yararlar sağladığı bilinen bir gerçektir açıklarının kapatılması için bundan böyle banka kaynaklarından yararlanamayacak olan özel sosyal güvenlik sandıklarının mali durumlarının zayıflayabileceği dolayısıyla bu sandıkların mensuplarının sosyal güvenlik haklarını yeterince karşılayamayacakları ve bu sandıklardan yararlananların zarar göreceği gibi varsayımların haklı neden oluşturmayacağı ortadadır çünkü ilgili kuruluşa hiçbir mali yükü olmayan kendi geliriyle mensuplarının sosyal güvenlik haklarını üst düzeyde sağlamayı sürdüren pekçok özel sosyal güvenlik sandığının bulunması yukarıda öne sürülen savı çürütmeye yeterlidir üstelik yasa kuralında yalnız bankaların değil sigorta ve reasürans şirketlerinin ticaret ve sanayi odalarının borsaların ya da bunların oluşturduğu birliklerin personeli için kurulmuş bulunan özel sosyal güvenlik sandıklarının iştirakçileri ile bu sandıklardan aylık alanların ve gelir elde edenlerin de sosyal sigortalar kurumuna devredilerek sayılı yasa kapsamına alınmaları öngörülmektedir ki bu da yine yukarıdaki savı geçersiz kılan bir başka göstergedir sonuç olarak ilgili kuruluşlara hiçbir mali yükü olmayan kendi gelirleriyle mensuplarının sosyal güvenlik haklarını en iyi biçimde karşılamayı sürdüren özel sandıkları sosyal sigortalar kurumu bünyesine aktaran yasanın geçici maddesinin haklı bir gerekçesinin olmadığı açıktır haklı bir neden ortaya konulmaksızın devletin kurduğu örgütten daha üstün sosyal güvenlik hakkı sağlayan özel sosyal güvenlik sandıklarına el atılması anayasanın maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesi ve maddesiyle bağdaşmamaktadır her ne kadar geçici maddenin beşinci fıkrasında bu madde kapsamındaki yükümlülüklerin devrinden sonra sandıklar sayılı kanunun öngördüğü sosyal haklarının ve ödemelerinin üzerinde sağladıkları sosyal sigorta haklarına ve ödemelerine devam edebilirleresas sayısı karar sayısı düzenlemesine yer verilmiş ise de devir nedeniyle hesaplanacak borç sonucu kaynakları büyük ölçüde sosyal sigortalar kurumuna aktarılacak ve iştirakçisi kalmayacağı için prim gelirinden de yoksun kalacak olan özel sandıkların ek ödeme yapma ya da diğer sosyal hakları sürdürme olanağı bulamayacakları için bu kuralın yukarıda varılan sonucu etkileyici nitelikte olmadığı ortadadır bu nedenlerle yasanın sayılı yasanın geçici maddesi uyarınca oluşturulan özel sosyal güvenlik sandıkları iştirakçilerinin bu sandıklardan aylık alan ve gelir elde edenlerin ve bunların hak sahiplerinin özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan sosyal güvenlik haklarını büyük ölçüde kaybetmelerine yol açacak olan geçici maddesi anayasanın maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesi ve maddesine aykırı düşmektedir iv sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı bankacılık kanununun maddesinin birinci fıkrasının kurumun her türlü personelinin bu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi hariç diğer bentlerinde yer alan nitelikleri taşımaları zorunludur biçiminde düzenlenen ikinci tümcesindeki bendi hariç diğer ibaresinin kurumda meslek personeli sayısının yüzde onunu geçmeyecek şekilde sektörde en az on yıl meslekî tecrübesi olanlar ile kurumun faaliyet alanına ilişkin konularda doktor unvan ve derecesini alanlar arasından yeteri kadar uzman personel hizmet veya vekâlet akdi hükümlerine göre çalıştırılabilir biçimindeki beşinci fıkrasının kurumun meslek ve idarî personelinin yeterlik ve yarışma sınavları nitelikleri ile çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlar kurum tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir biçimindeki son fıkrasının maddesinin birinci fıkra
4,006
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın gerekçesi i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin davacı vekili tarafından ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğuna ilişkin görüşünü açıklayan günlü sayılı kararı özetle şöyledir anayasanın maddesinde herkesin yasa önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı öngörülmesine karşın medeni kanunun maddesinin iptali istenen hükümlerinde nesebi sahih olmayan çocukların baba cihetinden mirasçı olabilmeleri için babalarının kendilerini tanımış olması veya mahkemece babalığa hüküm verilmiş bulunması koşuluna yer verilmesi anayasanın maddesine aykırıdır çünkü baba yönünden nesebi sahih olan çocuk miras hakkını tam olarak alabilecek iken nesebi sahih olmayan çocuk babası tarafından tanınmamış veya süresinde babalık davası açılmadığı için babalığa mahkemece hüküm verilmemiş ise kendisine yüklenebilecek bir kusuru olmadığı halde babasının mirasından pay alamayacaktır bunun da ötesinde baba nesebi gayri sahih olan çocuğunu tanımış veya mahkemece babalığına hüküm verilmiş olsa dahi medeni kanunun maddesi uyarınca bu durumdaki çocuk nesebi sahih kardeşlerine göre mirastan yarı pay alacaktır bu olgu kanun önünde eşitlik prensibine tamamen aykırıdır aynı babanın çocuklarından bir kısmı mirastan pay alırken bir kısmının pay almaması bir kısmının da diğerlerine oranla yan pay alması eşitsizliktir i̇tiraz konusu olayda da açık bir eşitsizlik göze çarpmaktadır dosyadaki nüfus kayıt örneklerine göre miras bırakanın medeni nikâhlı eşinden nesebi sahih olarak dört çocuğu ve nikâhsız yaşadığı kadından da nesebi sahih olmayan dört çocuğu bulunmaktadır miras bırakan neseplerin düzeltilmesi ile ilgili yasaların birinden yararlanarak nesebi sahih olmayan çocuklarından birini tanımış ve nüfus kütüğünde kendi hanesine yazdırarak nesebi sahih hale getirmiş bu hale göre nesebi sahih olmayan diğer kardeşleri babalarının yani murisin mirasından hiç pay alamazken nesebi düzeltilen çocuğun mirastan tam pay alması sonucunun dogması açık bir eşitsizlik ve haksızlıktır babalarının ihmalinden dolayı veya başka bir nedenle nesep düzeltilmesi yasalarından faydalanamayan nesebi sahih olmayan ve bu şekilde dünyaya gelmekte bir kusurları bulunmayan çocuklar cezalandırılmakta bir anlamda suçsuz kimselere ceza verilmektedir medeni kanunun iptali istenilen maddesi hükmü babadan gelecek miras payını engellemek yoluyla mülkiyet hakkını işlemez hale getirdiğinden herkesin devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu belirleyen anayasanın maddesine aykırıdır söz konusu hüküm anayasanın maddesine de aykırıdır çünkü anayasanın maddesi herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu belirtmiş olmasına maddesinde bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği öngörülmesine rağmen kamu yararı olmadığı halde baba yönünden nesebi sahih olmayan çocuğun mülkiyet ve miras hakları sınırlandırılmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi devletin özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri almasını hüküm altına almış iken iptali istenen kanun hükmü nedeniyle nesebi sahih olmayan çocuklar hiçbir kusurları olmaksızın cezalandırılmakta ve korunmadan mahrum bırakılmaktadırlar aileyi koruma sadece nesebi sahih çocukları koruma olarak kabul edilmiş ve farklılık kardeşler arasında kin ve düşmanlık yaratmıştır yurdumuzda imam nikâhlı olarak isimlendirilen dini nikâh ile kimi erkek vatandaşlar birden fazla kadınla yaşamakta genellikle bunlardan biri ile resmen evli görülmektedir çoğunlukla bu çeşit gayri resmi yaşayan eşler çevrelerinde evli kabul edilmekte çocukları da evlilik içi çocuk muamelesi görmektedir bu çocukların yasal olarak miras yönünden de haksızlığa uğramamaları için anayasaya aykırı olan ilgili hükümlerin iptali gereklidir gerçekten yasa koyucu yılda bir neseplerin düzeltilmesi konusunda kanunlar çıkarına yoluna gitmiştir bu suretle inceleme konusu yasa hükümleri zaman zaman fiilen yürürlükten kaldırılmış olmakta ancak olayımızda olduğu gibi herhangi bir nedenle kendi iradeleri dışında bu yasalardan faydalanamayan nesebi sahih olmayan çocukları haksız ve suçsuz yere cezalandıran bir yasa maddesi haline gelmektedir medeni kanunun maddesinde babasının mirasından mahrum edilen bu durumdaki çocuklara aynı kanunun maddesinin evlenme yasağı koymak suretiyle nesebi sahih olmayan çocukların babaları dolaylı yoldan tanınmış olmaktadır türkiye bir avrupa ülkesidir avrupanın pek çok ülkesinde evlilik içi ve evlilik dışı çocuk ayrımı giderilmiştir evlilik dışı yaşama durumlarında gerekli cezai işlemler yapılmakla beraber evlilik dışı doğan çocukların ana tarafından olduğu gibi baba tarafından da tüm haklarının bu arada miras hakkının verilmesi sosyal bir zorunluktur
606
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir anayasamızın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceğini ve bu kanun hükmünde kararnamelerin resmi gazetede yayımlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulacağını yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnamelerin türkiye büyük millet meclisi komisyonları öncelik ve ivedilikle görüşüleceğini ve yetki kanununda çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini gösterir hükümlerini vesair hükümleri amirdir bu hükümlerle anayasamız kanun hükmünde kararnamelerin süratle meclise gönderilip kanunlaşmasını istemekte asıl olanın milli irade olduğunu meclisin devre dışı bırakılamayacağını kanun hükmünde kararnamelerin acil olarak mecliste geçecek süreye tahammülü olmayan hallerde çıkarılmasını istisnai olarak öngörmüş olup bütün kazai ve ilmi içtihatlarda bu yöndedir nitekim tarih ve sayılı yetki kanunu mahkemenizin tarihli kararı ile iptal edilmiş gerek iptale esas dava layıhasında ve gerekse iptal kararınızda bu hususlara değinilmiş olduğu gibi mahkemenizin bundan önceki kararlarında da anayasanın yukarıda bahsi geçen hükümleri üzerinde gerekli açıklamalar yapılmıştır anayasamızın ncü maddesinin son fıkrası anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmü ile anayasa mahkemesi kararlarına karşı yasama organının da yasa çıkaramayacağını ifade etmiş olmaktadır tarihinde kabul edilen resmi gazetenin nüshasında yayınlanan sayılı yetki kanunu daha önce mahkemenizce iptal edilen tarih ve sayılı yetki kanunu ile aynı olup hatta onu aşan ilave hükümleri de taşımaktadır bu yetki kanunu diğer taraftan amaç kapsam ilkeler noktasından da açık ve net olmayıp noksanlıklara havidir nitekim bu yetki kanununun iptal edildiği basınımız aracılığı ile öğrenilmiş bulunulmaktadır kaldı ki anayasamızın ncü maddesinin son fıkrası anayasa mahkemelerinin bağlayıcı olduğunu yasama organını da bağladığını da ifade ettiğine göre daha önceki iptal kararı muvacehesinde bu son yetki kanunu yok hükmündedir i̇ptale konu kanun hükmünde kararname ise buna dayalı olarak çıkarılmış olup hakim ve hakim adayları arasında farklılık yaratmakta olup anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi ncü maddesi gerek anayasa hukuku gerek hukuk açısından ibret vericidir şöyleki nisan tarihinde hakimler ve savcılar yüksek kurulu yedek üyeliğine yargıtay mehmet yildiz seçilmiştir yargıtay üyesi hakkı di̇nç ise aynı göreve tarihinde seçilmiştir hakimler ve savcılar yüksek kurulu kanunu numaralı kanun nci maddesi nci fıkrası kıdem yüksek mahkeme üyeliğine seçilme tarihi esas alınarak saptanır eşitlik halinde yaş esas alınır hükmünü havidir bu üyelerden her ikisi yargıtaya aynı gün seçilmiş olduklarından yaşı büyük olan mehmet yildiz daha kıdemli bulunmaktadır ancak bu açık hükme rağmen adalet bakanlığı personel genel müdürlüğü çıkışlı haziran tarih ve sayılı bir yazı ile adalet bakanı seyfi oktay hakimler ve savcılar yüksek kurulu başkanı imzası ile yargıtay nci başkanlığına gönderdiğiesas sayısı karar sayısı yazı ile yargıtay nci başkanlığına gönderdiği yazı ile yargıtay i̇ç yönetmeliğinin nci maddesi gözönüne alınarak mehmet yildiz ile hakkı di̇nçten hangisinin daha kıdemli olduğunu sormuştur yargıtay nci başkanlığı genel sekreter imzasıyla aynı gün verdiği cevapta yargıtay i̇ç yönetmeliğine göre hakkı di̇nçin daha kıdemli olduğunu bildirmiştir bu kıdem seçilen üyelerden hangisi daha önce gelip yargıtayda göreve başlarsa ona kıdem tanıyan bir çalışma usulü olup aynı gün seçilen hakkı di̇nç ankaradan derhal göreve başlamış mehmet yildiz i̇stanbuldan gelmekte tabii olarak gecikmiştir bilahare de yargıtay nci başkanlığı genel sekreteri imzasıyla adalet bakanlığına bir yazı yazarak daha önce kıdem hakkında verdikleri cevabın yargıtay i̇ç yönetmeliği açısından olduğunu halbuki hakimler ve savcılar yüksek kurulu kanununun maddesi ile hakimler ve savcılar kurulu i̇ç yönetmeliğinin nci maddesi hakimler ve savcılar kurulu kıdemini tesbit ettiğini ve mehmet yildizın kurul yedek üyelerinin kıdemlisi olduğunu bildirmiştir adalet bakanlığı bu kanun hükmündeki kararnamenin ncü maddesi ile hakimler ve savcılar yüksek kurulu kanununa ncü bir fıkra eklemiştir buna göre hakimler ve savcılar yüksek kurulunda asıl üyeler için kıdeme dokunmamış yedek üyeler için yeniden kıdem tesbit etmiştir bu kıdem danıştay ve yargıtaydaki kıdem esastır denmiş bu suretle yargıtay ve danıştay i̇ç yönetmeliği yüksek hakimler ve savcılar kurulu kanununun önüne geçmiş ayrıca yönetmelik kanuna atıf yaparken kanun yönetmeliğe atıf yapmış bulunmaktadır yetki kanunu daha önce iptal edilen yetki kanununun aynı hükümlerini ihtiva etmesi ve aşması muvacehesinde anayasanın ncü maddesinin bağlayıcılığı karşısında hukuken yok bir kanundur buna dayalı çıkarılan kanun hükmünde kararnamenin hukuki dayanağı yoktur yetki kanunu amaç kapsam ve ilkeler açısıyla net olmadığı gibi şahsın hukukunu direkt ilgilendiren bir noktada ve kazanılmış hak bakımından şahıslar aleyhine münhasıran hüküm yaratmaya ve netice doğurmaya uygun değildir anayasamızın nci maddesi muvacehesinde kanun hükmündeki kararnameler acil işlerde başvurulması lazım gelen ve süratle meclise sevki gereken kanunlardan olmasına rağmen bu kanun hükmünde kararname meclis gündeminde uzun zamandan beri sıra bekleyen ve hükümetçe mecliste görüşülüp karara bağlanması hükümetçe mümkün görülmediğinden meclis devre dışı bırakılmış meclis gündeminden kanun kaçırılarak çıkarılmıştır i̇ktidar yetkilileri birçok konuşmalarında kanunların mecliste engellendiğini çıkarılamadığını meclisin rıza göstermediği bu kanunları çıkartmak zorunda olduklarını hükümet programında ve koalisyon protokolünde vaadleri bulunduğunu ifade etmek suretiyle açıkça kanunları meclisin onayından geçirme niyetleri olmadığını aksine milli iradeye rağmen yaptıklarını ikrar etmişlerdir bu kanun hükmünde kararname konusu olan kanun hükümet programında veya protokolde vaad edilen işlerden de değildir ve hatta meclis gündeminde varken kanun hükmünde kararname yapılan hiçbir kanun bu kanunlardan birçoğunun mecliste görüşülmesine başlanmış ancak meclis iradesinin aleyhe tecelli edeceği belli olunca hükümetçe müzakereleri çeşitli usullerle durdurulmuştur anayasamızın nci maddesi hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermekte ve burada amaç kapsam ve ilkeler ve bir tane veya birden fazla veya hangi süreyle kanun çıkarma yetkisi belli olmaktadır bu mevzudaki noksanlık yukarıda ifade edildiği gibi ayrıca meclisten bu yetkinin çıktığı haziran tarihinde ortada yetki verilecek hükümetesas sayısı karar sayısı yoktur çünkü başbakan cumhurbaşkanı seçilmiş başbakan yardımcısı politikadan çekileceğiniifade etmiş ve hükümet istifa etmiş doğruyol genel başkanı tansu çi̇ller başkanlığında yeni bir hükümet kurulmak üzere tansu çi̇llere cumhurbaşkanınca yetki verilmiş ve tansu çi̇ller hükümeti bir gün sonra haziranda belli olmuştur yani henüz belli olmayan bir hükümete yetki verilmiştir fiiliyatta yeki kanununu takip eden yeni başbakan adayı tansu çi̇ller bilaharede hükümeti güvenoyu almıştır ancak yetki başbakana veya başbakan adayına değil hükümetedir ve hükümet birgün sonra doğacaktır kimlerden teşekkül ettiği belli değildir belli olmaya hükümete hangi amaç hangi kapsam ve hangi ilkeler doğrultusunda yetkiyi talep etmesi söz konusudur aslında anayasanın nci maddesi açısından anayasaya uygun bir yetki kanunu ve ona dayalı kanun hükmünde kararnameden bahsetmek zorlamadır gerek diğer maddelerin gerekse bilhassa üncü maddesi itibariyle bu kanun hükmünde kararnamenin eşitlik ilkesiyle bağdaşır bir hali yoktur şöyleki hâkim ve savcılar yüksek kurulunun asil üyeleri için kıdemde ayrı bir usül yedek üyeleri için ayrı bir usul tatbik edilmesi yüksek yargıtayca seçilmiş üyelerden istenmeyen aleyhine hiçbir hukuki mesnede dayanmadan mevzuat çıkartılması kanunun bir başka kurumun çalışma esaslarını düzenleyen yönetmeliğine bağlı kılınması ve yönetmelik değiştikçe milli iradenin ki tecellisi kanundur yönetmeliği değiştirenlerin iradesine tabi tutulması anayasamızın gerek başlangıç kısmı gerek ilkeleri gerekse nci maddesi gerekse bütünü ile uyumsuz bir tanzim şeklidir anayasamızın uncu maddesi yargı bağımsızlığı olup gerek anayasamız gerek diğer mevzuatımızla bu bağımsızlık üzerinde hassasiyetle durulmuş olmasına rağmen yargı bağımsızlığının en büyük teminatı olan yüksek hâkim ve savcılar kurulu daha önce müsteşar görevden alınması tarzıyla bakanın emrine verilerek eskiye nazaran siyasi otoriteye bir üstünlük sağlanmış bu defa ise bu kanun hükmünde kararname ile kurul toplantılarının birçoğuna iştirak edemediğinde birinci yedek üyenin iştiraki söz konusu olduğundan da adeta bu kanun kuvvetinde kararname ile ismen tayin edilmiştir yargı bağımsızlığı anayasanın uncu maddesi hilafına ihlal edilmiştir
1,163
esas sayısı karar sayısı hâki̇mi̇n reddi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir haki̇mi̇n reddi̇ talebi̇ anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde adil yargılanma hakkı düzenlenmiş inci maddesinde ise hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler denilmiştir yargıçların bağımsızlığına gerekçe oluşturan anayasa yasa ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm vermesine ilişkin bu kuraldan yargıçların tarafsızlığı anlaşılmalıdır yargıçlara yönelik meslek ahlakı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenen ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun gün ve sayılı kararıyla benimsenen birleşmiş milletler i̇nsan hakları komisyonunun nisan tarihli oturumunda kabul ettiği sayılı birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkeleri de yargıcın bağımsızlığı ile tarafsızlığına ilişkin bağlayıcı hükümler içermektedir birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri şöyledir değer bağimsizlik i̇lke yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir bundan dolayı hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir uygulama hâkim doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdâhale tehdit baskı teşvik ve tüm hâricî etkilerden uzak hâkimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir hâkim genelde toplumdan özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır hâkim yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmelidir de hâkim yargısal görevlerini yerine getirirken tek başına karar vermek zorunda olduğu hususlarda diğer yargıçlardan da bağımsızdır hâkim yargının kurumsal ve eylemsel bağımsızlığını sürdürmek ve arttırmak için yargısal görevlerinin ifasına yönelik koruma tedbirlerini almalı ve bunları artırmalıdıresas sayısı karar sayısı hâkim yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir değer tarafsizlik i̇lke tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır bu prensip sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir uygulama hâkim yargısal görevlerini tarafsız önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir hâkim mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır hâkim duruşma ve karar aşamalarında kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir hâkim önündeki bir dava veya önüne gelme ihtimâli olan bir konu hakkında bilerek ve isteyerek yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak hiçbir yorumda bulunmamalıdır ayrıca hâkim her hangi bir şahsın ya da meselenin âdil yargılanmasını etkileyebilecek alenî olsun veya olmasın her hangi bir yorum da yapmamalıdır hâkim tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir sınırlı sayıda sayılmamakla birlikte bu durum aşağıdaki ihtimâllerde söz konusu olur hâkimin yargılama aşamasında delil kâbilinden tartışılan olaylarla ilgili kişisel bir bilgiye sahip olması veya davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olması veya hâkimin ihtilâf konusu davada olaya ilişkin bir tanıklığının olması ya da daha önceden bu konuda avukat olarak hizmet vermiş olması veya hâkim ya da hâkimin ailesinden birisinin ihtilâf konusu dava sonuçlarıyla ilgili ekonomik bir çıkarının olması davaya bakmaya devam edecek yeni bir mahkemenin kurulamaması halinde veya hiçbir şeyin yapılmamasının durumun aciliyeti nedeniyle ciddi şekilde adaletsizliğe yol açacağı halde hâkime görevden el çektirmek gerekmez birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin yukarıda aynen yer verilen bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri hiçbir yoruma ve ek açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktıresas sayısı karar sayısı kamuoyunda wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde httpwwwwikileakschorigin html yer alan ankara kodlu yazıda c kapsamlı reformların önde gelen savunucularından anayasa mahkemesi hakimi haşim kılıç ağustos tarihinde bize özel olarak chpnin mevcut problemleri için kendini suçlaması gerektiğini aktarmıştır chp muhalefet etmek görüntüsünü vererek ya da çok çekişme yarattıktan sonra isteksizce her şeyi demokrasi yanlısı ortaya atılan tüm reformları kabul ederek kendisi için prensipsiz ve erişilemez bir imaj yaratmakta chp hükümet doğru şeyi yapsa bile sanki tek işinin ak parti hükümetinin yaptığı her şeye muhalefet etmek gibi davranmak olduğunu söylemiştir bu da seçmenleri kaçırıyor demiştir ifadeleri yer almaktadır kamuoyuna yansıyan ve anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç tarafından da yalanlanmayan belgeye dayalı bilgilere göre sayın başkanın cumhuriyet halk partisi hakkında amerika birleşik devletlerinin ankara büyükelçiliği yetkililerine olumsuz değer yargılarında bulunduğu anlaşılmış bu konudaki gizli görüşmenin kamuoyuna yansıması ile de sayın başkanın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu bir davada tarafsız karar veremeyeceği izlenimi doğmuştur yasama ve yürütme organlarının siyasi söylemlerinden ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmesi de gereken bir yüksek yargıcın hem de yabancı bir ülkenin büyükelçiliğine iç siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunmasındaki tuhaf ötesi gariplik bir yana yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü anayasaya şekil ve esas bakımından anayasa değişikliklerini ise şekil bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamakla anayasal olarak görevli anayasa mahkemesinin bir üyesinin tbmmnin çıkardığı yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü ve anayasa değişikliklerini gerek gördüğü durumlarda anayasa mahkemesine taşımakla anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisi hakkında şikayetvari olumsuz görüş beyan etmenin de ötesinde hiç kimseyi yüceltmeyecek sözler söylemesi yargıcın bireysel bağımsızlığını koruyamadığını karar vermek zorunda olduğu ihtilafın taraflarından bağımsız kalamadığını sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olan tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayan eylemler içinde bulunduğunu mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde bulunmadığını önüne gelme ihtimâli olan davalar hakkında yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça adilanelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak yorumlarda bulunduğunu hiçbir yoruma ihtiyaç göstermeyecek açıklıkta ortaya koymaktadır somut olayda ekte yer alan belgeler ve bu belgeler çerçevesinde kamuoyu önünde yapılan aleni tartışma ve değerlendirmeler karşısında sayın başkan haşim kılıçın derin bir sessizliğe bürünerek usulen yalanlama yoluna dahi gitmemiş olması kamuoyunda abd ankara büyükelçiliğine cumhuriyet halk partisini şikayet eder mahiyetteki sözleri söylediği ve olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu ve dolayısıyla davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olduğu şeklinde anlaşılmış ve sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu işbu davada bir yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin ciddi kuşkuların yerleşmesine yol açmıştır nisan tarihinde anayasa mahkemesinin ncu kuruluş günü töreninde yapılan açılış konuşmasındaki şu sözler de sayın haşim kılıça aittiresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde anayasa değişikliği için öngörülen nitelikli çoğunluk anlayışının içinde uzlaşmaya dönük örtülü bir yaklaşım olduğu düşünülebilirse de bu çoğunluğu elde edenlerin azınlıkta kalan diğer görüşleri ve farklılıkları yok sayma dışlama ya da dayatma yolunu haklı kılamaz ancak nitelikli çoğunluk dışındaki görüş sahiplerinin de bu gücü bloke etme etkisizleştirme gibi davranış sergilemelerine de izin verilemez doğal hukukla örtüşen evrensel değerler üzerinde geniş katılımlı bir iradeyi oluşturmak zor değildir yeter ki demokrasinin müzakere imkânlarından faydalanarak çözüm bulma iradesi samimiyetle ortaya konulabilsin toplumun tanıklığında ortaya konulan bu samimi duruşlar çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu noktasındaki düşünce sahiplerinin haksızlığını açıkça ortaya koyacaktır siyaset kurumları geçmişte yaşanan fahiş hatalarla hesaplaşarak sorunlara çözüm önerilerini cesaretle sunabilmelidirler ümit ediyorum ki bu gayret anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır anayasa mahkemesinin sayın başkanı haşim kılıça göre anayasanın inci maddesinde aranan nitelikli çoğunluk uzlaşmaya dönük açık bir kural değil sadece örtülü bir yaklaşım olarak düşünülebilir ve anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisinin siyasal iktidarın çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu anlayışıyla çıkardığı yasal düzenlemeleri iptali istemiyle anayasa mahkemesine götürmesi anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığıdır chpnin anayasa mahkemesine dava açmasına ilişkin olarak kamuoyunda kahve sohbeti düzeyinde sürdürülen güncel siyasi tartışmalar esnasında sadece anayasa mahkemesine iptal davası açma yetkisi bulunan anamuhalefet partisini aşağılamayı ve toplum nezdinde itibarsızlaştırmayı değil aynı zamanda başkanı olduğu yüksek mahkemenin demokratik sistem içindeki işlevi ile anayasal varlık nedenini de sorgulayan bu sözleri herhangi bir siyaset insanı değil anayasa mahkemesinin sayın başkanı söyleyebilmiştir dahası bu sözler günümüz türkiyesinin kâbusu olduğu üzere dostlar arasında yapılan özel bir sohbetin ortam veya telefon dinlemesi suretiyle elde edilmesi ve medyaya servisi yoluyla kamuoyuna yansımamış yazılı ve görsel tüm medyanın takip ettiği yüksek mahkemenin ncu kuruluş günü töreninde sayılı yetki yasasının siyasal iktidarın sayısal çoğunluğuna dayalı olarak kabul edildiği tarihinden gün sonra tarihinde yapılmıştır demokratik siyasal sistemlerde bir siyasi partinin muhatabı diğer siyasi partilerdir bu bağlamda herhangi bir siyasi parti hakkında siyasi değerlendirme eleştiri ve suçlamaları yapacak olanların da halkın oylarına talip olan diğer siyasi partiler olacağında kuşku yoktur anayasasında demokratik hukuk devleti ile kuvvetler ayrılığı ilkelerini benimsemiş ve yargıç bağımsızlığı ile tarafsızlığına yer vermiş bir ülkede anayasa mahkemesi başkanının herhangi bir siyasi partiyi bırakınız suçlamayı eleştirmesi dahi hiçbir şekilde mümkün olamaz hele bu suçlamanın başkanı olduğu mahkemenin demokrasilerdeki işlevi ile varlık nedenini de yok sayarak anayasa mahkemesine dava açmak gibi anayasal bir hakkın kullanımı muhalefet görevinin bir parçası ve temel hak ve özgürlükler ile halkın çıkarlarını korumanın gereği ile ilgili olması açıklanabilir olmanın uzağındadır anayasa mahkemesinin sayın başkanının amacı ve hedefi kör kör parmağım gözüne kadar açık ve herhangi bir yoruma ihtiyaç duymayacak kadar belirgin bir şekilde anamuhalefet partisini anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığı ile suçlaması hukuksal konumu ve statüsü ile mesleki deneyimi göz önüne alındığında ancak anamuhalefet partisine karşı alt benliğe yerleşmiş katı önyargının üst benliğin kontrol işlevini parçalayarakesas sayısı karar sayısı açığa çıkacak derecede güçlü olmasıyla mümkün olabilir ve bu durum tarafsızlığın yitirildiğinin en belirgin göstergesidir öte yandan sayın haşim kılıç anayasa mahkemesi üyeliğine seçildiği yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali başvurularına üye ve başkan sıfatıyla katılmıştır bu yetki yasaları ve anayasa mahkemesi kararları ile sayın haşim kılıçın kullandığı oylar şöyledir günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sosyaldemokrat halkçı partinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç karşıoy kullanmıştır günlü sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen yetkinin belirsiz olduğu yetki yasasında bulunması gereken öğeleri içermediği verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu olup olmadığının tespitinin olanaksız olduğu yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olmadığı yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu öngörülen amaç konu ve kapsamın somut ve belirgin nitelikte olmadığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile i̇ptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmakla beraber khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olması gerektiği görüşüne katılmamıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için tbmm üyeleri hasan korkmazcan bülent ecevi̇t ve milletvekilinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını erkler ayrılığı demokratik hukuk devleti yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkelerine aykırı olduğu nerelerin il nerelerin ilçe olacağı konusunda belirsizlik yarattığı kapsam ve ilkelerinin belirsiz olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını yetki yasasında çıkarılacak khklerin konu amaç kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmemesi yasama yetkisinin devrini doğurması gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sayın cumhurbaşkanı süleyman demi̇relin açtığı davada aym günlü ve k sayılıesas sayısı karar sayısı kararı ile sayılı yetki yasasını amaç kapsam ve ilkelerin belirsiz olduğu bakanlar kuruluna geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verildiği yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanındığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını sınırlarının geniş ve belirsiz olması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmesi verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçeleriyle anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yasanın inci ve nci maddelerinde yer alan idari ibaresini idarî hak kavramının memurların ve diğer kamu görevlilerinin malî ve sosyal hakları dışında kalan tüm haklarını ifade etmesi nedeniyle belirsizlik içermesi idari haklara ilişkin düzenlemelerin anayasanın inci maddesindeki yasak alan içinde olması malî ve sosyal haklar dışındaki idarî hak kavramı içinde nitelenebilecek konuların önemli zorunlu ve ivedi durumlar kapsamında düşünülemeyeceği gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kılıç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır tarihli ve sayılı yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı davada aymnin tarihli ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oyun üstün sayılmasından dolayı iptal istemi reddedilmiştir her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekeceği kural olmakla birlikte sayın haşim kılıçın yetki yasaları konusunda yılından bu yana istikrar kazanmış görüşünden ve bu görüşlerindeki sınırlarının geniş ve belirsiz olması yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanınması verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçelerinden dönerek iptal isteminin reddi yönünde oy kullanması kamuoyunda akpyi anayasa mahkemesi başkanının kurtarması şeklinde değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu davalarda yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin yerleşen ciddi kuşkuları pekiştirmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkan ve üyelerin istişari görüş ve düşüncesini ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacaklarına ilişkin kural ile ıncı maddesinin numaralı fıkrasındaki başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile reddolunabilirler hükmüne dayanarak anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç hakkında reddi hakim talebinde bulunuyoruzesas sayısı karar sayısı gerekçeler tarihli ve sayılı atatürk kültür dil ve tarih yüksek kurumu teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekindeki cetvel ve listelerin anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır anayasanın inci maddesinin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasakesas sayısı karar sayısı alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır nitekim yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali için anayasa mahkemesine yapılan başvurulardan sonuncusu olan sayılı yetki yasası hariç günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı yetki yasaları anayasa mahkemesinin sırasıyla günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı tarihli ve sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k günlü ve k sayılı kararları ile iptal edilmiştir yüksek mahkemenin anılan tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli veesas sayısı karar sayısı çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektedir açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar denilerek adeta teşkilatlanmaya ilişkin tüm yasa ve yasa gücünde kararnameler kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştiresas sayısı karar sayısı oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektedir çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla geçiştirilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar tüm bunlara ve kanun hükmünde kararnamenin mart askeri müdahalesinden sonra tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle anayasanın üncü maddesine girdiğinden bu güne kadarki anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına rağmen tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı iptal davası sonucunda sayılı yetki yasası aymnin günlü ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle bu güne kadar istikrar kazanmış görüşünün aksine iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan ve bu dava dilekçesinin hakimin reddi talebi bölümünde belirtilen nedenlerle reddi hakim talebinde bulunulan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oydan dolayı iptal istemi oy çokluğu ile reddedilmiştir anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı başkanın oyundan dolayı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına göre çoğunluk sayılan kararına göre sayılı kanunun iki konuda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verdiği görülmektedir bunlardan birincisi özetle kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesidir bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması var olan bakanlıkların birleştirilmesi bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarının yeniden belirlenmesi için khk çıkarma yetkisi verilmiştir i̇kincisi ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için khk çıkarma yetkisi verilmiştiresas sayısı karar sayısı yetki kanunu çıkarılacak khklerin konusunu ve kapsamını bu şekilde belirleyip sınırlandırmıştır yetki yasalarında çıkarılması için izin verilen khklerin konusunun belirlenmiş olması gerekmektedir bununla birlikte belirlenen bu konunun mutlaka dar kapsamlı olması gerektiği yönünde anayasada herhangi bir kural bulunmamaktadır kaldı ki yetki kanunlarında khklerle düzenlenmesi için yetki verilen konunun kapsamının sınırlı mı yoksa geniş mi olduğu şeklindeki bir irdelemenin sübjektif değerlendirmeleri ortaya çıkaracağı hususu izahı gerektirmeyecek derecede açıktır ayrıca konu ve kapsamın belirlenmiş olduğunun söylenebilmesi için hangi yasalarda değişiklik yapılacağının yetki kanununda mutlaka sayma yoluyla gösterilmesi de şart değildir bu nedenle dava konusu yasa kurallarında bir kısım kanunların isimleri sıralandıktan sonra belirlenen bu iki konuyla ilgili diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde de değişiklik yapılabileceğinin ifade edilmiş olması konunun belirli olmadığı iddiasına dayanak teşkil edebilecek bir husus değildir zira konu ve kapsamın belirtilmiş olması kaydıyla belirlenen bu konu ve kapsamın sınırları içine hangi yasa ya da khklerin girdiğinin yetki yasasında sayma yoluyla gösterilmesi şart değildir bu husus ve anayasalarının konuyla ilgili düzenlemelerinin karşılaştırılmasından da açıkça anlaşılmaktadır şöyle ki anayasasının konuyla ilgili üncü maddesinde yetki veren kanunda yürürlükten kaldırılacak kanun hükümlerinin açıkça gösteril
4,162
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kara kuvvetleri komutanlığı askeri savcılığının tarihli yazısı ile piyade er hakkında tarihinde işlediği ileri sürülen türkiye cumhuriyeti devleti askeri teşkilatını alenen aşağılamak suçu nedeniyle sayılı türk ceza yasasının ncü ve sayılı askeri ceza yasasının maddesi uyarınca soruşturma izni istenmesi üzerine milli savunma bakanı vecdi gönül tarafından tarihinde soruşturma izni verilmiştir kara kuvvetleri komutanlığı askeri savcılığı tarihli iddianamesinde piyade er ün bayrağı böyle askerliği böyle vatanı sinkaf edeyim gibi sözler söylediğinin ileri sürülmesi karşısında belirtilen tüm bu eylemleri nedeniyle tcynın maddeleri uyarınca cezalandırılmasını talep etmiştir sanık hakkında ayrıca emre itaatsizlikte ısrar suçundan da cezalandırılması talep edilmiştir kara kuvvetleri komutanlığı askeri mahkemesi tarafından sanığın yargılaması devam ederken terhis olup askerlikle ilişiğinin kesilmesi karşısında emre itaatsizlikte ısrar suçu sabit görülerek cezalandırılmasına karar verilmiş üzerine atılı tcynın maddelerinde düzenlenen diğer suçların ise bir askeri suç veya askeri bir suça bağlı bir suç niteliğinde bulunmaması belirtilerek bu iki suçtan açılan davalarda belirtilen nedenlerle yargılama yapma görevinin çankırı asliye ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle tarih ve sayılı görevsizlik kararı verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir mahkememizin esas sayısı üzerinden yürütülen yargılamada tcynda adalet bakanına tanınan yetki ve görevlerin sayılı yasanın maddesinde milli savunma bakanı tarafından cmynda adalet bakanına tanınan yetki ve görevlerin de yine sayılı yasanın ek nci maddesinde milli savunma bakanı tarafından yerine getirileceğinin belirtildiği olayda bu çerçevede askerlik hizmeti devam ederken soruşturma izninin milli savunma bakanı tarafından verildiği ancak yargıtay ncu ceza dairesinin tarih ve sayılı gibi kararlarında da açıkça vurgulandığı üzere tcynın nci maddesinde bakana tanınan bu izin yetkisi soruşturma yapılabilmesi için bir ön koşul niteliğinde olup aynı zamanda adli ya da idari yargı denetimine tabi olmayan maddi ceza hukuku normu niteliğinde bulunan usul hukukundaki izin kurumundan da farklı olan bir yetki olduğu maddi ceza hukuku kapsamında kalan konularda suç tarihinden sonra ortaya çıkan değişiklikler sanık lehine ise bu durumun gözetilmesinin gerektiği sanığın suç tarihinden sonra terhis olması karşısında soruşturma izninin askerlik görevi sırasında hiyerarşik bağlantı içinde bulunduğu milli savunma bakanı tarafından verilmiş olması nedeniyle sanık lehine hareket edilerek görevsizlik kararı sonrasında davanın da askeri yargı yerine adli yargıda görülmesi karşısında aralarında hiyerarşik bağlantı bulunmayan adalet bakanından bir bütün halinde tcy maddesi kapsamında görülebilecek eylemler için tcynın maddesi uyarınca tekrar izin istenmesi amacıyla tarihinde mahkememizce durma kararı verilmiş adalet bakanı sadullah ergin tarafından tarihli işlemle eylemlere bir bütünlük halinde bakılmayarak tcy maddesi kapsamındaki olaylarda izne gerek olmadığı tcy maddesi kapsamında nitelenen eylemin işlenmesindeki özellikler gözetildiğinde ise anılan eylemlerin bu madde kapsamında kalmayıp genel hükümleresas sayısı karar sayısı çerçevesinde değerlendirilebileceği bu nedenle tcy maddesi uyarınca soruşturma izni verilmediği belirtilmiştir tarih ve sayılı yasanın geçici nci maddesinin lb fıkrasında tarihine kadar basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı kovuşturma evresi söz konusu ise kovuşturmanın ertelenmesine karar verileceği belirtilmiş maddenin ikinci fıkrasında ise öngörülen erteleme süresi içinde bir suç işleme veya suç işlememe durumunda yapılacak işlemler gösterilmiş maddenin diğer fıkralarında da konu ile ilgili kalan düzenlemelere yer verilmiştir tcynın ncü maddesinin nci fıkrasının tcynın nci maddesinin nci ve ncü fıkralarının yine sayılı yasanın geçici nci maddesinin lb fıkrası ile nci fıkrasının bu fıkralar iptal edilince sayılı yasanın geçici nci maddesinin diğer hükümlerinin uygulama yeteneği kalmayacağı için de geçici nci maddenin tamamının davâda uygulanma yeteneklerinin bulunması karşısında anayasaya açıkça aykırı olan belirtilen hükümlerin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir açiklamalar sayılı türk ceza yasasının ncü maddesinin nci fıkrası sayılı tcynın nci maddesinde düzenlenen suç daha sınırlandırıcı bir içerikle ancak aynı yaptırım ile sayılı tcynın nci maddesinde düzenlenmiştir maddedeki yaptırımın üst haddi gözetildiğinde her iki yasa döneminde de bu suça bakma görevi asliye ceza mahkemesine ait olup soruşturma veya kovuşturmanın başlatılması da yine izne tabi tutulmamıştır bayrak ile ilgili düzenlemeler anayasanın ncü maddesinde ve sayılı bayrak yasası ile bayrak tüzüğünde yer almıştır somut olayda sanık bayrak sözcüğü kullanmış ise de türk bayrağına yönelik olarak mı ya da askeri bayrak veya flama gibi bayrak özelliğinde kabul edilen ve egemenlik alameti olarak kullanılan herhangi bir işaret ile muhatap olmak üzerine mi bu sözü söylediği husus soruşturma aşamasında açıklığa kavuşturulamamış bu durum belirsizliğini korumuştur tcynın nci maddesindeki suçun varlığı suç siyaseti kapsamında değerlendirme konusu yapılabilir bu suçun varlığı suç siyaseti ile açıklanabilir ki her durumda bir düzenleme yapılırken hukuksal ilkelerin gözetilmesi gereği kaçınılmazdır bu yönüyle maddeye bakıldığında yapılan düzenlemede hukuksal ilkeler gözetilmemiştir maddenin ilk fıkrasında bayrak yanında bayrak özelliğinde olan ve egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaretin de madde kapsamına sokulması anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesiyle açıkça çatışmaktadır çünkü bir hukuk devletinde düzenleme yapılırken belirsizlik yaratılmamalı düzenlemeler açık ve bilinebilir bir içerikte olmalıdır söz konusu fıkra bu niteliklerden uzak olduğundan anayasanın nci maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı bu fıkra anayasanın ncu maddesine de aykırıdır eşitlik kuralı aynı konumda olanlar arasında farklılık yaratılmamasını devlet ve organlarının da buna uygun olarak hareket etmesini zorunlu kılmaktadır suç siyasetinden hareketle tcynın nci maddesinde egemen olan devlete ve devletin egemenlik yetkisini kullanan organlarına yönelik olarak varlığı kabul edilen suç için yaptırımın üst sınırı sayılı yasa ile yapılan değişiklikle iki yıla indirilip bu şekilde sulh ceza mahkemesinin de görev alanında kalacak biçimde düzenleme yapılmasına karşın egemen olan devletin bir egemenlik alameti olan bayrağını veya bayrak gibi özellik taşıyan işaretlerini egemen olan devletten ve devletin egemenlik yetkisini kullanan organlarından da üstün tutarak aynı konumda olan veya daha üst konumda olmayan tcynın nci maddesinde korunan değerler için ölçülülük orantılılık ve eşitlik ilkeleri gözetilmeyip aynı çerçevede hareket edilmeyerek daha ağır bir yaptırım öngörülmesi tcynın nci maddesindeki değişikliğe koşut olarak ta yine tcynın nci maddesinde de bir değişikliğe gidilmeyip bu sonucun yaratılması tcy nci maddedeki anılan düzenleme gözetildiğinde eşitlik kurallarına aykırıdır ayrıca tcy nci maddede bayrak yanında bayrak özelliği taşıyan ve egemenlik alameti olan her türlü işaret te düzenleme konusu edilirken bunlardan yaptırım ve görevli mahkeme ile ilgili olarak farklılık yaratmak konusunda kabul edilebilir hiç bir gerekçe ortaya konulmadan ve de söz konusu olmadan yine bir başka egemenlik alameti olan yaptırımı ve görevli mahkeme konusu da eşitlik orantılık ve ölçülülük ilkeleri de gözetildiği için tcy nci madde paralelinde tcynın nci maddesinde düzenlenen marştan tcynın nci maddesinde daha ağır bir yaptırım öngörülmesi de yine anayasanın ncu maddesine aykırıdır tcynın nci maddesinde öngörülen yaptırımın ağırlığı sayılı yasanın ncu maddesi gözetildiğinde görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunu da etkilemekte tcynın ve nci maddelerinde görevli mahkeme sulh ceza mahkemesi tcynın maddesinde ise görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi olmaktadır bu durumda yukarıda belirtilen nedenlerle anayasanın ncu maddesine ayrıca aykırılık yaratmaktadır anayasanın hukuk devleti eşitlik hak ve özgürlüklerin sınırlanması bu hak ve özgürlüklerin kullanılabileceği ortamın yaratılması düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik hükümleri gözetildiğinde bu hükümler dikkate alınmadan maddede yapılan suç ve ceza düzenlemesi anayasanın üstünlüğü ilkesi ile bağdaşmadığından yapılan düzenleme anayasanın nci maddesine de aykırıdır tcynın maddesinde öngörülen sınırlamanın ağırlığı anayasanın ncu maddesine yönelik açıklamada ortaya konulduğu üzere ölçülülük kuralına aykırı yaptırım taşıdığından yapılan sınırlama anayasanın ncü maddesine aykırıdır ayrıca tcynın nci maddesinde bayrak yanında bayrak özelliği taşıyan ve egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaretin de suçun unsurları kapsamına alınması nedeniyle bu durumun yarattığı belirsizlik karşısında suç olarak kabul yoluyla yaratılan sınırlama hakkın özüne dokunabileceğinden bu açıdan da yapılan düzenleme anayasanın ncü maddesine aykırıdır tcynın nci maddesi suçun hukuki konusu yönünden ilk fıkra ile koşut ve aynı önemde bulunmasına rağmen ilk fıkrada daha ağır yaptırımın öngörülmesi yine tcy sistematiğinde aynı veya daha üst koruma gören unsurların yer aldığı tcynın nci maddesine göre tcynın nci maddesinde daha ağır bir yaptırımın öngörülmesi anayasanın nci maddesine aykırı biçimde anayasada belirtilenden daha ağır bir sınırlama yaratmış ve bu şekilde anayasanın nci maddesine de aykırılık ortaya çıkmıştır anayasanın nci maddesinde düşünce ncı maddesinde ise ifade özgürlüğü düzenlenmiş olup düşünce özgürlüğü sınırlanamaz i̇fade özgürlüğünün kapsamı ve hangiesas sayısı karar sayısı koşullarda nasıl sınırlanacağı ise anayasanın ncı maddesinde ortaya konulmuştur tcynın nci maddesi içeriğindeki belirsizlik orantısızlık ve ölçüsüzlük nedeniyle bu maddelere demokratik toplum gereklerine uygun olmayan biçimde aykırılık yaratmakta hakkın özüne dokunulmaktadır anayasanın son maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe konulan temel hak ve özgürlükler konusundaki uluslararası sözleşmelerin yasalarla çatışması halinde uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı hükmü karşısında i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve bm kişisel ve siyasal haklar sözleşmesindeki eşitlik temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması bu hakların kötüye kullanılmaması yine düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik düzenlemeler de gözetildiğinde tcynın nci maddesinde yapılan düzenleme bu sözleşmeler hükümleri ile hem suçun unsurları hem de yaptırım yönünden çatışma yaratmaktadır bu nedenle uluslararası sözleşme hükümlerinin gözetilmesi gerekmektedir sayılı türk ceza yasasının nci maddesinin nci ve ncü fıkrası hakkında genel açıklamalar sayılı tcynın ncu maddesinde düzenlenen devletin askeri ve emniyet muhafaza kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etmek suçu benzer biçimde sayılı tcynın nci maddesinde de yer almıştır sayılı tcynın ncı maddesinde düzenlenen izin konusu sayılı tcynın ilk halinde yer almamış olup bu konu tcynın ncü maddesine yılında yapılan değişiklikle eklenmiştir sayılı yasa döneminde bu suça bakma görevi yılında yapılan düzenlemeye kadar ağır ceza mahkemesine ait iken yılında yapılan değişiklikten sonra bu suç asliye ceza mahkemesinin görev alanında kalmıştır sayılı yasanın ilk halinde bu suça bakma görevi asliye ceza mahkemesinde olacak şekilde düzenleme yapılmış ise de yılında yapılan ve halen yürürlükte olan değişiklik sonrasında ise artık bu suça bakma görevi sulh ceza mahkemesine aittir sayılı yasanın kaynak yasası olan tarihli zanardelli yasasında devletin askeri ve emniyet muhafaza kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etmek konusunda bir suç bulunmamaktadır tarih ve sayılı tcynın ilk metninde savaş sonrasındaki suç siyasetinden olsa gerek nci maddede ordu ve donanmayı tahkir ve tezyif etmek suçuna yer verilmiştir maddede yaptırım olarak ise tcynın nci maddesine göndermede bulunulmuş olup nci maddede ise cezanın alt sınırı yıl ağır hapis olarak gösterilmiş cezanın üst sınırı ise ortaya konulmamıştır tcynın ncı maddesinde bu suçtan dolayı takibat yapılabilmesinin büyük millet meclisi riyasetinin iznine bağlı olduğu ifade edilmiştir tarih ve sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile tcynın nci maddesinde devletin silahlı kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif edenlerin nci madde uyarınca yani bir yıldan altı yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılacağı her iki fıkrada yapılan değişiklik ile ortaya konulmuştur tcynın ncü maddesinde yapılan değişiklikle de tcynın ncu maddesinde yer alan farklı konular için farklı izin mercileri öngörülmüş ve bu izin mercileri büyük millet meclisi reisi veya yokluğunda vekili adalet vekaleti veya milliesas sayısı karar sayısı müdafaa vekaleti şeklinde belirtilmiş devletin silahlı kuvvetlerini tahkir ve tezyif edenler hakkında takibat yapılabilmesi konusu milli müdafaa vekaletinin iznine bağlı kılınmıştır tarih ve sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile tcynın nci maddesindeki ifade devletin askeri veya emniyet veya muhafaza kuvvetleri şeklinde değiştirilmiş yaptırımda ise bir değişikliğe gidilmemiştir tcynın ncı maddesinde değişikliğe gidilerek tcynın ncu maddesindeki her konu yönünden izin yetkisi sadece adliye vekaletinde toplanmıştır tarih ve sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile tcynın nci maddesinde düzenlenen suç aynı unsur ve yaptırımı ile tcynın nci maddesine taşınarak düzenlenmiş nci maddesinde ise bir başka hükme yer verilmiştir tcynın nci maddesinde takibat yapılması konusunun yine adalet bakanlığının iznine tabi olduğu ifade edilmiştir tarih ve sayılı yasa ile tcynın nci maddesinin yaptırımına dokunulmamış ancak maddedeki ifade devletin askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerinin şeklinde değiştirilmiştir i̇zin konusunda ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır tarih ve sayılı yasa ile tcynın nci maddesinin yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası şeklinde değiştirilmiştir i̇zin konusunda ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır tarih ve sayılı yasa ile bu maddede değişiklik yapılmış ise de tcynın nci maddesindeki suçun unsurlarında ve yaptırımında bir değişikliğe gidilmemiş yine izin konusunda da herhangi bir değişiklik yapılmamıştır tarih ve sayılı yasa ile tcynın nci maddesindeki suçun unsurlarına dokunulmamış ancak yaptırım altı aydan üç yıla kadar hapis şeklinde değiştirilmiştir i̇zin konusunda ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır tarih ve sayılı tcynın nci maddesinde askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır şeklinde düzenleme yapılmıştır tcynın bu metninde soruşturma veya kovuşturma için herhangi bir izin koşulu öngörülmemiştir tarih ve sayılı yasa ile tcynın nci maddesinde değişikliğe gidilmiş tcynın nci maddesi devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi birinci fıkra hükümlerine göre cezalandırılır denilmiş birinci fıkra da ise altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür maddenin ncü fıkrasında yapılan değişiklikle bu suçtan dolayı soruşturma yapılması adalet bakanının iznine tabi tutulmuştur adalet bakanlığı tcynın nci maddesindeki adalet bakanının soruşturma iznine yönelik olarak ta tarih ve sayılı genelge çıkarmıştır sayılı türk ceza yasasının nci maddesinin nci fıkrası sayılı tcynın nci maddesinde düzenlenen bu suç sayılı tcynda farklı içerikte mevcut olup sayılı yasa döneminde suçun unsurlarına yönelik çeşitli değişiklikleresas sayısı karar sayısı yapılmıştır sayılı yasa sayılı i̇talyan zanardelli yasasından alınmış olup bu suç kaynak yasada yer almamaktadır bu suçun varlığı suç siyaseti ile açıklanabileceği için savaş sonrasındaki suç siyasetinin varlığı gereği bu suçun da sayılı yasaya konulduğu söylenebilir ancak suçun ihdas edildiği dönem sonrasındaki değişen koşullara rağmen bugün hala daha aynı suç siyasetinin güdülerek üstelik bu suçun kapsamının da genişletilerek korunması hele de süreçteki demokratik hukuk devleti ilke ve kuralları ile özgürlükler alanındaki gelişmeler de gözetildiğinde bir çok hukuksal ilke ve değerle çatışma yaşanmasına neden olmuştur sayılı yasanın devlet organlarının saygınlığına karşı suçlar bölümünde yılında yapılan değişiklikle nci maddede devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi birinci fıkra hükümlerine göre cezalandırılır şeklinde hüküm öngörülmüştür devletin askeri teşkilatı kavramı ile amaçlanan türk silahlı kuvvetleri yani ordudur orduyu temsil eden genelkurmay başkanlığının ya da ordu yani türk silahlı kuvvetlerini oluşturan kara deniz ve hava kuvvetlerinin bir bütün halinde hedef alınması durumunda bu suç söz konusu olacaktır aksi halde genel hükümler uyarınca kişi olarak kim hedef alınmış ise çerçevede değerlendirme yapılması gerekmektedir devletin emniyet teşkilatı kavramı ise iç güvenliği sağlayan sanık veya suçluları yakalayan emniyet genel müdürlüğü ile jandarma genel komutanlığına bağlı polis ve jandarma güçlerini kapsamına aldığında tartışma bulunmamaktadır emniyet ya da jandarma güçlerinin tamamının ayrı ayrı hedef alınması da bu suçun oluşması için yeterlidir ancak bu tanımın kapsamına sadece bu iki görevli grubu mu girmektedir sayılı yasanın nci maddesine bakıldığında polis ve jandarmanın görevlerine koşut biçimde sayılı yasa kapsamında kalan suçların işlenmesinin önlenmesinde yine bu yasa kapsamındaki işlenen suçların ise takibinde kolluk görevi yüklenilen görevlilerden söz edilmiştir ayrıca bakıldığında sayılı yasanın ncu maddesinde ifade edilen gümrük memurlarına sayılı yasada daha farklı ve daha sınırlı görevler yüklenmiş bu özel yasalar gibi daha başka özel yasalarda da silah kullanma yetkisi tanınan bazı devlet görevlilerine görev alanlarındaki suçların işlenmesinin önlenmesi veya işlenmesi durumunda ise bu suçların takibi konusunda kolluğa tanınan yetkiler tanınmıştır bu görevliler de kuşkusuz devletin güvenlik alanındaki görevlileri kategorisi içinde görmek gerekmektedir ancak maddede devletin güvenlik görevlileri veya devletin güvenlik alanındaki görevlileri kavramları yerine devletin güvenlik emniyet teşkilatı kavramının kullanılması sadece yapılan göreve değil hem göreve hem de teşkilatlanma boyutuyla konuya yaklaşıldığını göstermektedir ki bu da tartışmalı olan düzenlemeyi ayrıca kendi içinde çelişkili kılmaktadır tarih ve sayılı özel güvenlik hizmetlerine yönelik yasa çıkartılmış olup bu yasanın amacının kamu güvenliğini tamamlayıcı nitelikte özel güvenlik sistemi oluşturulması olduğu belirtilmiş silah taşıma yetkisi de tanınan özel güvenlik görevlilerine belirli koşullarda sanık veya suçluları yakalama ve kamu güvenliği kapsamında iç güvenliği sağlama görevi de yüklenmiştir bu şekilde polis ve jandarma görevlilerine koşut görevler yüklenmiştir bu düzenlemelerden dolayı da sayılı yasanın ncü maddesinde anılan görevlilerin işlediği suçların kamu görevlileri tarafından işlenmiş suç gibi ya da anılan görevlilere karşı işlenen suçların da kamu görevlilerine karşı işlenmiş suç gibi cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır bu düzenlemenin nedeni bu yasa özel güvenlik görevlilerine devletin emniyet teşkilatına tanınan yetki ve görevlerin verilmiş olmasıdır yani özel güvenlik görevlileriesas sayısı karar sayısı devletin resmi yapılanması içerisinde olmasa da yasa ile bu görevliler belirli konularda emniyet teşkilatı ile eşit hale getirilmiştir bu görevliler korunan hukuksal yarar gözetildiğinde bir devlet organı teşkilatı görevlileri olmadıkları için bu konuda tcynın nci maddesinin uygulanması düşünülemez emniyet teşkilatı kavramı içinde kalmayanlara yönelik sözlerde genel hükümler uyarınca kişilere yönelik işlenmiş bir suç var ise konunun bu yönüyle irdelenmesi gerekmektedir tcynın nci maddesinde yapılan düzenlemenin varlığı güdülen suç siyaseti ile açıklanabilir bu maddede yer alan hukuksal değerlere yönelik saygınlığın ortadan kalkmaması için aşağılamaya yönelik eylemler suç sayılmış madde ile egemen ulus devlete yönelik cezai bir koruma kalkanı yaratılmıştır sadece devletin aşağılanması değil devletin ulusunun ulus devletin egemen bir devletin aşağılanması cezalandırılma konusu yapılmış anayasa uyarınca egemenliği ulus adına kullanan yetkili organlar olan yasama yürütme cumhurbaşkanı için de ayrıca tcy ncu madde ve yargı organlarına yönelik bu nitelikteki eylemler yaptırıma bağlanmıştır tcynın ikinci kitabının dördüncü kısmının üçüncü bölümünde devletin egemenlik alametleri ve organlarının saygınlığına yönelik suçlar düzenlenmiştir bu bölümde ulus devletin egemenlik yetkisi kullanan organlarının saygınlığı esas alınmıştır anayasanın nci maddesi uyarınca devletin hukuk devleti niteliği gözetildiğinde egemenliğin bu hukuksal çerçevede düşünülebilmesi karşısında tcynın nci maddesinin varlığı hukuk devleti ile bağdaşmamaktadır hukukun üstünlüğüne yönelik gelişen değerler gözetildiğinde artık bir hukuk devletinde suç siyasetinin gereği de olsa bu nitelikte bir suçun varlığı kabul edilemez aksi durum hukuk devletinin yerine polis devletinin mi söz konusu olduğu tartışmalarını ortadan kaldırmaz kaldı ki askeri ve emniyet teşkilatı egemenlik yetkisi kullanabilen veya egemenlik görevi yüklenebilen organlar da olmadığından madde içinde yer alması hukuk devletinde yapılan düzenlemeler yönünden aranan öngörülebilirlik belirlilik bilinebilirlik ölçütleriyle de bağdaşmamaktadır bu nedenle tcynın nci maddesi anayasanın nci maddesine aykırıdır polis veya jandarma teşkilatı dışında kalan devletin orman memurları gümrük memurları gibi suçun önlenmesi veya suç işlendikten sonra takibi ile görevli kamu görevlilerinin emniyet teşkilatı içinde görülüp görülmemesi bir belirsizlik yaratmakla hem de madde içeriğinin bilinebilirliğini ve açıklığını ortadan kaldırmaktadır özel güvenlik görevlileri hakkında ilgili yasalarında yapılan düzenlemeler karşısında bu konunun sonuçta işlem ve ruhsatların devlet tarafından verilmesi karşısında devletin emniyet güvenlik teşkilatı kapsamında kalıp kalmadığı konuları bir belirsizlik durumuna da neden olabilecektir bu yönüyle de hukuk devleti açısından anayasanın nci maddesine aykırılık söz konusudur bu durum ayrıca bir hukuk devletinde egemenlik yetkisi kullanan organların yanında neden halkla temas veya hizmet yönünden devletin silahsız ama daha etkin diğer birimleri değil de devletin silahlı birimlerinin düşünüldüğü sorusunun sorulmasına da yol açmakta bir hukuk devletinde bu sorunun yanıtı her durum ve koşulda olumlu olarak yanıtlanamamaktadır tcynın ikinci kitabının dördüncü kısmının üçüncü bölümünde devletin egemenlik yetkisi kullanabilen organları yönünden suç siyaseti gereği düzenleme yapılmasına rağmen bu kapsamda yer almamasına anılan organlarla aynı konumda olmamasına rağmen askeri veya emniyet teşkilatının da kapsama dahil edilmesi anayasanın ncu maddesinde düzenlenen eşitlik kuralına aykırıdır yine devletin egemenlik yetkisi kullanmayan diğer organlarındanesas sayısı karar sayısı farklı olarak egemenlik yetkisi kullanmayan asker polis teşkilatının madde kapsamına sokulması bu organlar arasındaki eşitlik kuralına da aykırıdır yine devletin emniyet teşkilatı içinde görülmemelerine rağmen özel yasalarda kendi görev alanlarında aynı görevler yüklenen orman memurları gibi gümrük memurları gibi memurların kapsam dışında bırakılması düzenlemedeki tutarsızlığı ve aynı zamanda çelişkiyi de ortaya koymaktadır ayrıca devlet tarafından yapılan resmi işlemlerle emniyet teşkilatının görevlerini de belirli koşullarda yapabilen özel emniyet teşkilatının madde dışında kalması karşısında amaçsal olarak bakıldığında yaratılan bu durum da eşitliğe aykırıdır bu eşitliğe aykırılığın sonucu olarak asker ve polis teşkilatının ayrık tutularak madde kapsamına sokulması yukarıda ifade edildiği üzere devletin hukuk devleti niteliğini zedeleyicidir anayasanın hukuk devleti eşitlik hak ve özgürlüklerin sınırlanması bu hak ve özgürlüklerin kullanılabileceği ortamın yaratılması düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik hükümleri gözetildiğinde bu hükümler dikkate alınmadan maddede yapılan suç ve ceza düzenlemesi anayasanın üstünlüğü ilkesi ile bağdaşmadığından yapılan bu düzenleme anayasanın nci maddesine de aykırıdır anayasanın ncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin hangi koşullarda ve nasıl sınırlanabileceği ve bu sınırlamanın da ölçülü olması gerektiği belirtilmiş olup bir hukuk devletinde bir polis devletini andırırcasına devletin diğer kurumları için doğal olarak ayrı bir madde düşünülmezken emniyet veya askeri teşkilat için özel bir madde öngörerek onları farklı bir koruma kalkanı içine alarak suç ihdas etmek demokratik toplum düzenine anayasa ile amaçlanan özgürlükçü bir sistemin varlığına aykırıdır bu yolla konulan suç nedeniyle yaratılan sınırlama ise hiç bir biçimde ölçülü olarak değerlendirilemez bu suçun varlığı konulduğu dönem itibariyle geçerli olan suç siyaseti ile açıklanabilirse de savaş dönemi sonrasında konulan bu suçun hala daha korunması çağdaş ve özgürlükçü demokratik toplum gerekleriyle bağdaşmamakta yaratılan sınırlama maddedeki koşullarla çatışmaktadır tcynın nci maddesi anayasanın nci maddesine de aykırıdır anayasada suç ve cezalara yönelik ilkeler anayasanın nci maddesinde düzenlenmiş olup bu maddedeki düzenleme için de öncelikle suç ve ceza tanımlarının yapılması gerekmektedir bu çerçevede yapılacak bir suç tanımında suç siyasetinin gereği olarak yasama organının istediği her konuda suç yaratabileceği söylenemez bu konuda hukuk devletinin ilke ve kurallarının da mutlaka gözetilmesi gerektiği tartışmasızdır bu nedenle anayasanın nci maddesi uyarınca anayasanın herhangi bir hükmü devlete temel hak ve özgürlükler konusunda anayasada düzenlenenden daha geniş bir sınırlandırma yapma hakkı sağlamaz daha geniş bir sınırlandırmaya yol açabilecek biçimde de yorumlanamaz olayda konulan suç ile anayasal ilkelere aykırı biçimde sınırlama yaratılmış bu sınırlama nedeniyle de anayasanın nci maddesine aykırı hareket edilmiştir tcynın nci maddesi kapsamındaki eylemlerin suç olarak öngörülmesi anayasanın nci maddesinde düzenlenen düşünce ncı maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğüne aykırı sınırlama niteliğinde olduğundan anılan düzenleme anayasanın bu iki maddesine aykırılık oluşturmaktadır anayasanın son maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe konulan temel hak ve özgürlükler konusundaki uluslararası sözleşmelerin yasalarla çatışması halinde uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı hükmü karşısında i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve bm kişisel ve siyasal haklar sözleşmesindeki eşitlik temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması bu hakların kötüye kullanılmaması yine düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik düzenlemeler deesas sayısı karar sayısı gözetildiğinde tcynın nci maddesinde yapılan düzenleme bu sözleşme hükümleri ile hem suçun unsurları hem de yaptırım yönünden çatışma yaratmaktadır bu nedenle uluslararası sözleşme hükümlerinin gözetilmesi gerekmektedir sayılı türk ceza yasasının nci maddesinin ncü fıkrası bu madde sayılı tcynın ncı maddesinin karşılığı olup sayılı yasa döneminde yapılan her bir değişiklikte bu yetkinin kim tarafından kullanılacağı konusunda farklı düzenlemeler öngörülmüş olup yasanın yürürlükten kaldırılmasından önceki en son halinde bu yetkinin adalet bakanlığı tarafından kullanılacağı belirtilmekte idi sayılı tcynın ilk şeklinde izin sistemine yer verilmemiş ancak yılında sayılı yasa ile yapılan değişiklikle tcynın ncü fıkrasındaki düzenleme uyarınca adalet bakanından soruşturma izni alınması koşulu getirilmiş bulunmaktadır tcynın ncü fıkrasının anayasanın nci nci ve ncu maddelerine aykırı olduğu belirtilerek iptal istemiyle anayasa mahkemesine yapılan iki başvuru da sonuçlanmıştır anayasa mahkemesi tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan tarih ve sayılı kararında yine tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan tarih ve sayılı kararında anayasaya aykırılık görmeyip yapılan itiraz başvurularını reddetmiştir anayasa mahkemesi bu iki kararında da izin kurumunun varlığını ülkenin politik çıkarları nedeniyle maddede düzenlenen suçtan dolayı soruşturma yapılması adalet bakanının talebine bağlı tutulmuştur adalet bakanına tanınan bu yetki yargısal değerlendirmeden ziyade devlet ve toplum yararı açısından bir takdir yetkisinin kullanılmasıdır gerekçesine dayandırmıştır anayasanın son sayılı yasanın nci maddesi uyarınca bir yasa hükmü hakkında anayasa mahkemesince işin esasına girildikten sonra verilen red kararından on yıl geçmedikçe aynı yasa hükmünün anayasaya aykırılığı iddiası ile başvuru yapılamamaktadır anayasa mahkemesince verilen her iki karar da anayasanın nci nci ve ncu maddeleri yönünden yapılan anayasaya aykırılık başvurusu üzerine bu maddeler kapsamındaki esastan inceleme sonucunda verilmiştir anayasa mahkemesi itiraz başvurularındaki incelemelerini başvuruda ileri sürülen madde ve nedenlerle sınırlı olarak yapmamaktadır bu durum konumuzla ilgili daha önceki başvurular için de söz konusu olmuştur mahkememizce ise daha önce irdelenmeyen ve değerlendirilmeyen yeni neden gerekçe ve maddelere de dayalı olarak bu başvuru yapılmaktadır bu nedenle anayasanın son ve sayılı yasanın nci maddesi hükümleri amaçsal olarak ve ayrıca hukuk devleti ilke ve kurallarına uygun hak arama özgürlüğünü genişletici ve bu özgürlüğün de etkin olarak kullanılmasını sağlayacak biçimde anayasanın nci ve son maddeleri de gözetilerek yorumlanmak durumundadır mahkememizce yapılan bu başvuruda önceki diğer başvurular ve anayasa mahkemesi kararlarında inceleme konusu edilmeyen madde gerekçe ve nedenlere de dayanılması karşısında söz konusu kısıtlayıcı kuralın olayımızda uygulanma yeri bulunmamaktadır tcynın ncü maddesinde öngörülen soruşturma izni sayılı yasa döneminde yılları arasında tbmm başkanına yılları arasında konusuna göre ya tbmm başkanına ve yokluğunda ise başkanvekiline ya adalet bakanlığına ya da milliesas sayısı karar sayısı savunma bakanlığına yılları arasında ise sadece adalet bakanlığına tanınmıştır yılında yürürlüğe giren sayılı tcynın ilk şeklinde bu konuda herhangi bir biçimde izin öngörülmemiş ise de maddede yılında yapılan değişiklikle soruşturma için adalet bakanının izni koşulu getirilmiş olup bu düzenleme halen yürürlüktedir burada üzerinde durulması gereken iznin hukuksal niteliğinin ne olduğu bu hukuksal niteliğine göre iznin herhangi bir denetime tabi tutulup tutulmadığı bu durumun ve de iznin varlığının anayasaya uygun olup olmadığı yine izni kullanması öngörülen organın ve yine bu organ tarafından izin yetkisinin kullanılmasının anayasaya uygun olup olmadığı konularıdır yargıtay ncu ceza dairesi tarih ve sayılı yine tarih ve esas karar sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı gibi bir çok kararında bu iznin bir yargılama koşulu olduğunu ceza yargılamasındaki yani usul kuralı niteliğindeki izinden farklı olduğunu maddi ceza hukuku kuralı niteliğinde bulunduğunu belirtmektedir yine bu kararlarda sayılı yasa döneminde öncesinde izin koşulu bulunmayıp daha sonra izin kuralının getirilmesi karşısında izin kurumunun maddi ceza hukukuna yönelik olması gözetilip suç tarihine bakılarak izin alınmayan dosyalarda bile bu yönden sanık lehine hareket edilerek daha sonra konulan bu izin kuralı uyarınca izin talebi yoluna gidilmesine vurgu yapılmaktadır yargıtay kararlarında tcynın nci maddesinde yer alan soruşturma izninin maddi ceza hukuku kuralı niteliğinde olduğunun kabul edilmesi karşısında uygulamada bu konuda her zaman lehe değerlendirme yapılması gerekmektedir olay tarihinde asker olan sanık hakkında tcynın nci maddesinde yer alan suç konusunda milli savunma bakanından izin alındıktan sonra sanık terhis olduğu için tcynın ve nci maddelerinde düzenlenen suçlar yönünden dosyası görevsizlik kararı ile askeri yargıdan mahkememize gönderilmiştir maddi ceza hukuku yönünden konuya bakıldığında davanın terhis aşamasından sonra artık adli yargıda görülmesi sanık ile izin vermeye yetkili olan adalet bakanı arasında hiyerarşik bağlantı bulunmaması bu durum karşısında konunun tekrar lehe değerlendirilmesinin gerektiği düşüncesiyle bu sefer adalet bakanından izin talebinde bulunulmuş adalet bakanı eylemi bir bütün halinde görmeyerek tcy maddesi kapsamında kalan eylem için genel hükümlere göre işlem yapılması gerektiğini ve izne gerek olmadığını tcy maddesi kapsamında kaldığı söylenen konu hakkında kullanılan ifadeler yönünden genel hükümlere göre işlem yapılması gerektiğini tcy maddesi uyarınca izin verilmediğini ifade etmiştir adli bir olay söz konusu olduğunda maddi ceza hukukuna yönelik böyle bir izin durumunda izin verilir ise soruşturma yapılıp yürütülmekte verilmez ise işlem yapılamamaktadır bu izni verme ya da vermeme koşullarının oluşup oluşmadığının denetlenmesi ya da izin vermeme işleminin yerindeliği bir ceza davasında veya ceza soruşturmasında inceleme konusu yapılamama
4,227
esas sayısı karar sayısı a cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir bu itibarla eşit normatif seviyeye ilişkin olan sonraki kanunun öncekini ilga edeceğine ilişkin klasik yorum yöntemi lex posterior derogat legi priori kanunla cumhurbaşkanlığı kararnamesi ilişkisine ancak tek taraflı olarak tahvil edilebilir sonraki kanun önceki cumhurbaşkanlığı kararnamesini ilga eder ancak kanunun düzenlediği konuda çıkarılamayacak sonraki cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasaya aykırı olur ve önceki kanunu ilga etmezesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonraesas sayısı karar sayısı uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilksel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya ve kamu yararına aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz ancak böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır bir başka deyişle anayasa cumhurbaşkanlığı kararnamesine ilişkin olarak özerk bir normatif alan öngörmemiştir tbmm cbk ile düzenlenen bir alanda her zaman yasa çıkarabilir bu durumda cbk hükümsüz kalır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen ve düzenlenmiş olan konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir şu halde anayasaya uygunluk kaydıyla asli düzenleme yetkisi konu bakımından herhangi bir mutlak istisna bulunmadan tbmmye ait bulunmaktadır başka bir anlatımla anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesi konusu olabilecek kimi alanları doğrudan belirlemiş olması alanlarda yasama yetkisinin kullanılmasını engellememektediresas sayısı karar sayısı bu son saptamayı biraz daha ayrıntılı olarak ele almakta fayda vardır sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konuların anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir bu cihetle her ne kadar anayasa idarenin kanuniliği ilkesinin son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli olmamasına olanak tanısa da bu alanların cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenip düzenlenmeyeceği noktasında son sözü tbmmye bırakmaktadır yukarıda değinildiği üzere türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir hükmü madde anayasa mson ve mson açısından da geçerlidir gerçekten de anayasa koyucu eğer öyle öngörseydi tıpkı anayasanın bazı hükümlerinde söz konusu alanın ancak ve ancak kanunla düzenlenebileceğini amir ifadelerle belirttiği gibi bazı alanların da yine ancak ve ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenebileceğini ve contrario kanunla düzenlenemeyeceğini yine açıkça ve amir ifadelerle ortaya koyardı ezcümle anayasa koyucu bazı konuların kanunla düzenlenmesini zorunlu kılmış doğrudan cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenebileceğini belirttiği alanlarda da son sözü konuda kanun çıkarmak ya da çıkarmamak suretiyle kanun koyucuya bırakmıştır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceği belirtilmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin saltesas sayısı karar sayısı yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi anayasanın yasama organına açıkça tanıdığı bir yetkidir kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır bununla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır mdfıkra son kuralı gereğince yasa ile kurulmuş bir kamu tüzelkişiliği cbk ile kaldırılamaz ancak cbk ile kurulan bir kamu tüzelkişiliği yasal düzenlemenin konusunu oluşturabilir anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir ancak bu tür cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin de aynı konuda kanun çıkarması durumunda hükümsüz kalacakları anayasanın amir hükmüdür öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde ancak md gereğince tbmm bu konuları da yasa ile düzenleyebiliresas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktır aym bu açık hususu teyit etmektedir cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin konularda cbk çıkarabileceği ifade edilmiştir buna göre yürütme yetkisine ilişkin konular dışında cbk ile düzenleme yapılması mümkün değildir aym es ks kt rg tarih sayı aynı yönde bkz aym es ks t rg temmuz i̇kinci olarak cbkleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bu durumda dikkat edilmesi gereken husus söz konusu hakların sadece düzenleme konusu olabileceği ancak bunun sınırlama yetkisini içermediğidir bu nedenle maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancakesas sayısı karar sayısı kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları veesas sayısı karar sayısı yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır anayasa mahkemesi anayasada salt bir kanunla düzenleme kaydının bulunmasının ilgili konuyu cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konu bakımından yetki alanından çıkarmak açısından yeterli olduğunu ifade etmiştir anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cbk çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır ancak anayasada hangi konuların münhasıran kanunla düzenleneceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır bununla birlikte anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadında anayasa koyucunun kanunla düzenlenmesini öngördüğü konuların bu kapsamda görülmesi gerektiği kabul edilmektedir aym k k k k k buna göre anayasada kanunla düzenleneceği belirtilen alanlarda cumhurbaşkanının cbk çıkarma yetkisi bulunmamaktadır aym es ks kt rg tarih sayı dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz elbette cbklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir burada değinilen sınır kanun hükmünde kararnamelerle açıkça düzenlenen konuları da kapsar aym bu hususu açıkça ifade etmiştir khkların kanun hükmünde oldukları görülmektedir dolayısıyla khk ile açıkça düzenlenen bir konuda da anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca cbk çıkarılamaması gerekir aym es ks kt rg tarih sayı– §esas sayısı karar sayısı bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cumhurbaşkanlığı kararnamelerine i̇lişkin anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden birisi de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cbknın anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cbknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur dava konusu kural sayılı kanuna ekli sayılı cetvele bazı eklemeler yapmak suretiyle kanun metninde değişiklik yapılmasını öngörmektedir kanunları değiştirmenin tbmmnin görev ve yetkileri kapsamında bulunduğu ve sayılı kanunla yapılan anayasa değişikliğiyle bu hususta farklı bir düzenleme öngörülmediği gözetildiğinde kuralın yürütme yetkisine değil yasama yetkisine ilişkin olduğu açıktır dolayısıyla kural anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının birinci cümlesiyle bağdaşmamaktadır aym es ks t rg temmuz bu açıdan cbkların denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbkların önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir özgürlük ve hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdıresas sayısı karar sayısı aym de konuya ilişkin ilk kararlarında cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin öncelikle yetki açısından denetlenmesi gerekliliğini açıkça ifade etmiştir cbkların konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılması gerekmektedir aksi takdirde içeriği anayasaya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin anayasaya uygunluğundan söz edilemez dolayısıyla cbkların yargısal denetiminde öncelikle anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasında belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekir anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa cbkların içerik yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapılmalıdır bkz örneğin aym es ks kt rg tarih sayı aynı yönde bkz aym es ks t rg temmuz ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbkların özgürlük ve hak üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklarda yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu bağlamda örneğin cbkda öngörülen sosyal ve ekonomik haklarla ilgili düzenleyici kuralların sosyal veveya ekonomik haklar bakımından pozitif ayrımcılık yapılmasının gerekli olduğu bir alanda bunu yapmamaktan ya da tetikleyebileceği dolaylı ayrımcı sonuçlardan da sorumlu olacağını vurgulamak gerekir bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır anayasa mahkemesinin cumhurbaşkanlığı kararnamelerini yetki açısından denetlemesinin sıradan bir anayasaya uygunluk denetimi sorunu oluşturmadığı vurgulanmalıdır anayasanın başlangıç bölümünde açık şekilde erkler ayrılığı ilkesine yollama yapılmakla yetinilmemekte ilkenin aynı zamanda tanımı da yapılmaktadır madde nin öngördüğü hukuk devletinin gerekleri normlar hiyerarşisi çerçevesinde kuralı koyan organ ile onu uygulayan organın birbirinden ayrılmasını denetim organının ise bağımsız olmasını ifade eder normların aşamalı sırası ise üst normun alt normun varlık nedeni
3,899
esas sayısı karar sayısı vekili tarafından davacının davalı i̇şveren nezdinde geçen çalışmalarının sayılı basın i̇ş kanunu kapsamında olmasına karşın davalı tarafından tarihinden tarihine kadar olan çalışmalar için sayılı i̇ş yasasına tabi bildirimde bulunulması nedeniyle davacının belirtilen dönemlerde i̇şveren yanındaki çalışmalarının sayılı kanun kapsamında olduğunun ve buna göre primlerinin yatırılması a kapsamında gerektiğinin tespit edilmesi davacının çalışmalarının sayılı yasanın ek maddesi kapsamında kalan itibari hizmet olarak kabul ve tespitine karar verilmesine ilişkin mahkememiz nezdinde dava ikame edilmiştir davacı vekili yargılama aşamasında dosyaya ibraz ettiği dilekçesinde anayasaya aykırılık iddiasında bulunmuştur davacı vekili dilekçesinde özetle mülga sayılı yasa döneminde i̇tibari hizmet düzenlemesinin olduğunu sayılı yasanın yürürlüğe girdiği dönemde itibari hizmetin fiili hizmet zammı adını aldığını bu düzenleme ile gazetecilere tanınan hakkın ortadan kaldırıldığını tarihinde sayılı yasa ile yapılan düzenlemede tekrar bu hakkın gazetecilere tanındığını ancak bu kez de kapsama sadece basın kartı sahibi olan gazetecilerin alındığını ancak davacının basın kartının olmadığını ve mevcut şartlarda basın kartı almasının da mümkün olmadığını zira basın kartı sahibi olabilmek için tarihli sayılı resmi gazetede yayınlanan basın kartı yönetmeliğinin belirlediği şartların gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu davalı işverenin davacıyı basın i̇ş kanununa göre çalıştırmaması nedeni ile anılan madde şartlarının gerçekleşmediğini hali hazırdaki mevcut düzenlemeler çerçevesinde davacının fiilen ve hukuken basın kartı alabilmesinin mümkün olmadığını davacının hakkını alabilmesinin öncelikle böyle bir hakkının varlığının tespiti neticesinde ve hmk madde gereğince mümkün ve olanaklı olduğunu beyan etmiştir davacı vekili dilekçesinde devamla davacının mahkememiz dosyasında görülmekte olan davada davalı işvereni yanında geçen çalışmalarını sayılı basın i̇ş yasasına tabi olduğunu tespit ettirmedikçe sayılı yasanın sayili yasa i̇le deği̇şi̇k maddesinden yararlanamayacağını hem de basın kartları yönetmeliği gereğince basın kartı alabilmesi mümkün olmayacağını anılan nedenle bu davayı açmakta hukuki yararın olduğunu anılan yasal düzenlemenin anayasaya aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek anayasanın kanun önünde eşitlik ve çalışma hakkına yönelik ilgili maddelerine atıfla sayılı yasanın maddesinin bendinin bu madde kapsamdaki kişiler yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile anılan sayılı yasanın maddesinin bendindeki düzenlemenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesini talep etmiştir davacı vekilinin itirazları yerinde görülerek anayasa mahkemesine somut norm denetimi yapılmak üzere anayasaya aykırılık itirazında bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır uyuşmazliğin maddi̇ çerçevesi̇ dava davacının tarihleri arasında davalı yanında sayılı basın i̇ş yasası kapsamında çalıştığının ve primlerinin buna göre ödenmesi a gerektiğinin davacı çalışmalarının sayılı yasanın ek maddesi kapsamında kalan i̇tibari hizmet olarak tespiti talebine ilişkindir taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının davalı iş yerinden hizmet bildirimi yapılan tarihleri arasında davacının yaptığı işin fikir ve sanat işi kapsamında bulunup bulunmadığı ve bu hali ile sayılı kanun kapsamına girip girmediği tarihleri arasındaki çalışmaların da basın ve gazetecilik mesleğinde basın kartı yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen geçip geçmediği noktasında toplanmaktadır uygulanacak yasa kurali sorunu davanın yasal dayanağı tarihinde yürürlüğe giren sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu ancak geçiş hükümlerini içeren aynı yasanın geçici maddesi hükmünde bu yasanın yürürlük tarihine kadar tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı bu kanunla mülga tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı yasalar ile tarihli ve sayılı yasanın geçici nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri fiilî hizmet süresi zammı itibarî hizmet süreleri borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları yasa hükümlerine göre değerlendirilirler hükmü ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi geçmişe etkili olmaması kuralı karşısında sayılı kanunun ek maddesi ile sayılı kanunun maddesi ve sayılı kanundur sayılı kanunun ek maddesinde sayılı kanunla değiştirilen sayılı basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetleri düzenleyen kanun kapsamına tabi olarak çalışan sigortalıların sayılı kanunu değiştiren sayılı kanunun birinci maddesi kapsamına giren işyerlerinde geçen çalışmalarının ve basın kartı yönetmeliğine göre basın kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilen sigortalıların basın müşavirlik lerinde geçen çalışmalarının itibari hizmeti gerektiren çalışmalar olduğu belirtilmiş öngörülen istisnaları dışında tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesine tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile eklenen düzenleme ile de basın ve gazetecilik mesleğinde basın kartı yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen çalışanların ve türkiye radyo televizyon kurumu basın kartı yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle türkiye radyo televizyon kurumunda haber hizmetinde fiilen çalışanların bu çalışma sürelerinin fiili hizmet süresi zammının hesabında gözetileceği hüküm altına alınmış maddede de anılan düzenlemenin yılı ekim ayı başından itibaren geçerli olacağı belirtilmiştir basın mesleğinde çalışanlarla çalıştırılanlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkında sayılı kanunun inci maddesinde bu kanun hükümlerinin türkiyede yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve i̇ş kanunundaki işçi tarifi kapsamı dışında kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanacağı bu kanunun kapsamına giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci deneceği belirtilmiştir basın kartı sahibi olabilmek için ise tarihli sayılı resmi gazetede yayınlanan basın kartı yönetmeliğinin belirlediği şartların gerçekleşmesi zorunludur basın kartı yönetmeliğinin maddesi bendi gereğince çalışanın sayılı basın i̇ş kanununa göre iş sözleşmesi imzalamasıçalışmış olması gerekmektedir basın kartı yönetmeliği bekleme süreleri başlıklı maddesine göre c sayılı kanun kapsamında sözleşmeli olarak en az beş yıl çalıştığını belgelendirenlere basın kartı verilmektedir bu halde bekleme süresi aranmaz hükmünü taşımaktadır iii anayasa aykiriliğa i̇ti̇razimizin nedenleri̇ dayanılan anayasa kuralları anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmektedir yine anayasanın maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir değişik fıkra md devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükmüne yer vermektedir i̇tirazımıza konu yasa kuralının kapsamı anlamı ve sonuçları mülga sayılı yasa döneminde var olan itibari hizmet düzenlemesi sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile fiili hizmet zammı adını almış ve gazetecilere tanınan bir kısım haklar ortadan kaldırılmıştır akabinde tarihinde sayılı yasa ile yapılan düzenlemede gazetecilerin durumunda iyileştirme yapılmış ise de anılan düzenlemede basın kartı sahibi olan gazeteciler ibaresine yer verilmiştir bu durum ise basın kartı sahibi olan ve olmayan gazeteciler şeklinde ikili bir ayrıma yol açmıştır bu ayrım ise basın kartı sahibi gazeteciler ile basın kartına sahip olmayan gazetecilerin aynı işi yapmalarına rağmen sigortalılık hakları bakımından farklı düzenlemeler tabi olmaları sonucu meydana getirmiştir ayrıca basın kartı alabilmek için getirilen basın iş sözleşmesi kapsamında çalışma şartı ile basın sektöründe çalışanın basın kartı alıp alamayacağı hususu işverenlerin yetkisine bırakılmış i̇şveren doğal olarak kendi maddi çıkarlarını gözeterek iş sözleşmesi yapacağı çalışan ile çalışanın basın iş kapsamında çalıştığı yönünde sözleşme imzalamamıştır kanundaki eksiklikten kaynaklanan bu durum ise anayasanın çalışma hakkı eşitlik hakkını ihlal etmiştir i̇stem ve sonuç açıklanan ve diğer kanun ve yönetmeliklerle açıkça çelişkili olduğu anlaşılan sayılı anayasanın maddesinin anayasamızın ve maddelerine açıkça aykırı olduğu ve anayasa mahkemesince iptali gerekeceği düşüncesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunu uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına yine anılan yasa maddesinin fıkrası uyarınca başvurumuzun anayasa mahkemesine noksansız olarak gidişinden başlayarak beş ay süre ile anayasa mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine başvuru kararımız kararımıza ilişkin tutanağımız ile dava dilekçesi ve eklerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine kararımızın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
1,167
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ ayrı bir gerekçeli başvuru kararı göndermeyen yerel mahkemenin anayasa mahkemesine başvurmaya ilişkin ara kararı aynen şöyledir davacının sayılı kanunun geçici maddesi gereğince borçlandırılarak üst dereceden yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği bu maddenin belli bir dereceye yükselen sigortalılara ayrıcalık tanıdığı ve bu niteliği ile anayasanın maddesindeki sosyal hukuk devleti maddesindeki eşitlik maddesindeki ücrette adalet ilkelerine aykırı olduğu anayasanın maddesine göre bu konuda anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın tasdikli sureti veya fotokopisinin anayasa mahkemesine gönderilmesine suret veya fotokopi masrafı ile posta masraflarının davacıca karşılanmasına dosya anayasa mahkemesine gidişinden itibaren ay içinde anayasa mahkemesince karar verilmediği takdirde davanın yürürlükteki kanunlara göre madde ele alınıp yürütülmesine davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı
124
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir i olay yasama organlarının içtüzükleri yasama erkinin kullanılmasına ilişkin yöntemleri yasama organlarının çalışma düzenini gösterir ve yasama erkinin etkin ve verimli bir biçimde kullanılmasını sağlar demokratik rejimlerde içtüzüklerin bir başka işlevi de milletvekillerinin ve özellikle muhalefetin yasama sürecine katkısını kolaylaştırmak ve güvence altına almak yasama organında çoğunluğun azınlık üzerinde baskı kurmasını engelleyerek meclis içi dengeyi sağlamaktır i̇çtüzük hükümlerinin içeriklerinin bütün hukuk kuralları gibi uygulamada tereddüt yaratmayacak bir açıklık ve kesinlik taşıması genel soyut objektif ve sürekli nitelikte olması ve öngörülebilirlik sağlaması gerekir türkiye büyük millet meclisinin içtüzük düzenleme yetkisi kaynağını tc anayasasının inci maddesinden almaktadır ve kuşkusuz bu yetki anayasaya ve hukukun genel ilkelerine uygun biçimde kullanılmalıdır ancak türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünde temel kanunları ve içtüzüğü kapsamlı olarak değiştiren tasarı ve tekliflerin genel kurulda farklı bir yöntemle görüşülmesini ve oylamasını sağlamak için yapılan çeşitli tarihlerdeki düzenlemeler anayasaya ve hukukun genel ilkelerine uygunlukları bakımından birtakım tartışmalara yol açmıştır temel kanunlar için genel kurulda farklı bir görüşme prosedürünün uygulanabilmesine olanak tanıyan ilk düzenleme tarihli ve sayılı tbmm kararıyla yapılmış ve inci madde olarak içtüzüğe eklenmiştir temel kanunlar başlıklı bu düzenlemeye göre temel kanunları ve içtüzüğü bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü tespitine hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun önerisi üzerine genel kurulca karar verilebilir bu düzenleme herhangi bir iptal davasına konu olmamıştır inci maddedeki bu düzenleme tarih ve sayılı tbmm kararı ile değiştirilmiş ve madde temel kanunları içtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi ile doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünü ile veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve uygulama usulü ile maddeler üzerinde önerge verilip verilmeyeceğinin tespitine hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun önerisi üzerine genel kurulca karar verileceği gibi danışma kurulunda oy birliği sağlanamaması halinde siyasi parti gruplarının önerisi üzerine genel kurulca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyu ile de karar verilebilir şeklinde yeniden düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı kararla getirilen bu düzenleme bir iptal davasına konu olmuş ve anayasa mahkemesi bu düzenlemeyi oybirliği ile almış olduğu tarihli k sayılı kararı ile iptal etmiştir mahkeme iptal kararının gerekçesinde dava konusu inci maddeyle temel kanunları içtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi ile doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe konan tasarı ve tekliflerin genel kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulünün çerçevesi çizilip esasları belirlenmemiş bunun tasarı ve tekliflerin her biri için özel olarak genel kurulca saptanması öngörülmüştür böylece sözü edilen tasarı ve tekliflerin tümü veya maddeleri hakkında görüşme yapılıp yapılmayacağı soru cevap işlemine olanak sağlanıp sağlanmayacağı ne kadar süre ile konuşma yapılacağı önerge verilip verilmeyeceği tasarı veya teklifin tümünün oylanmasından önce maddelerin oylanıp oylanmayacağı gibi hususlar genel kurulca karara bağlanacak ve bu hususlar sadece belirli bir tasarı veya teklifin görüşme ve oylama usulü için geçerli olacaktır anayasanın inci maddesinde belirtilen hukuk devleti siyasal iktidarı sınırlamak ve devlet faaliyetlerini kurallara bağlamakla istikrara da hizmet eder bu istikrarın özü ise hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir bunu gerçekleştirmenin başlıca yolu ise kural konulmasını gerektiren durumlarda bunların genel soyut anlaşılabilir ve sınırlarının belirli olmasını sağlamaktır öte yandan milletvekillerinin anayasanın nci maddesinde belirtilen görevlerini yerine getirebilmeleri ve yetkilerini kullanabilmeleri yasama faaliyetlerine etkili biçimde katılmaları ile olanaklıdır bunu sağlamanın ön koşulu ise meclis çalışmalarını düzenleyen içtüzük kurallarının belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özelliklerine sahip olmasıdır dava konusu inci maddede belirtilen temel kanun ve ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi ile doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarının kapsamına açıklık getirilmemesi pek çok yasanın bu kapsam içinde düşünülmesine neden olabilecektir ayrıca maddede öngörülen her tasarı veya teklife özgü biçimde uygulanacak görüşme ve oylama usulü önceden bilinemeyeceğinden objektiflik sağlanamayacaktır bu durumda dava konusu kural belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yasama yetkisinin amacına uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle kural anayasanın ve nci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir anayasa mahkemesinin söz konusu kararı ile yürürlükten kalkan inci madde tarihli ve sayılı tbmm kararıyla yeniden düzenlenmiş ve bu düzenlemede temel kanunları ve içtüzüğü bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda bölümler halinde görüşülmesine ve her bölümün hangi maddelerden oluşacağına hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun önerisi üzerine genel kurulca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile genel kurulca karar verilebileceği gibi danışma kurulunda oy birliği sağlanamaması halinde siyasi parti gruplarının önerisi üzerine genel kurulca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyu ile de karar verilebilir bu takdirde bölümler maddeler okunmaksızın ayrı ayrı görüşülür ve oylanır bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde bölüm kabul edilen önergeler ile birlikte oylanır bölümlerin görüşülmesinde maddelerin görüşülmesine ilişkin hükümler uygulanır hükmü getirilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı kararla getirilen bu düzenleme de iptal davasına konu olmuş ve anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararı ile oybirliği ile iptal edilmiştir i̇ptal kararında şu hususlara yer verilmiştir istikrarın özü hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlanabilmesi ise kuralların genel soyut açık ve anlaşılabilir olmasına bağlıdır meclis çalışmalarını düzenleyen içtüzük kurallarının da bu nitelikleri taşıması hukuk devletinin bir gereği olduğu kadar kuşkusuz milletvekillerinin anayasanın nci maddesinde belirtilen görevlerin yerine getirebilmeleri ve yetkilerini kullanabilmelerinin de ön koşuludur dava konusu inci maddede sözü edilen temel kanunları ve içtüzüğü bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan yasalar için diğer yasalarınkinden farklı özel bir görüşme ve oylama usulü öngörülmüş ancak temel kanunlarla hangi tür yasaların anlatılmak istendiği konusuna açıklık getirilmemiştir inci madde ile temel kanunlara ilişkin tasarı ve tekliflerin görüşülme ve oylanmasında özel bir usul benimsenerek genel kurulda bölümler halinde görüşülmesi ve her bölümün hangi maddelerden oluşacağı hususunun genel kurulun kararına bağlı tutulmasının öngörülmesi bu tasarı ve tekliflerin nitelik ve nicelik bakımından geniş kapsamlı olduğunu göstermektedir bu bağlamda bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirebilecek biçimde genel ilkeleri içermesi kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi kendi alanındaki özel kanunların dayandığı temel kavramları göstermesi özel kanunlar arasında uygulamada ahenk sağlanması düzenlendiği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantının korunması zorunluluğunun bulunması öncelikle yasalaşma evrelerinde de özel görüşme ve oylama usulüne bağlı tutulması gibi özellikleri taşıması bir yasanın temel yasa olarak kabulünün göstergesidir bu tür kapsamlı yasal düzenlemelere ilişkin tasarı ve tekliflerin madde sayılarının fazlalığı nedeniyle genel kurul çalışmalarının aksamadan yürütülebilmesi için özel görüşme ve oylama usulüne bağlı tutulmalarına gerek duyulabilir belirtilen durumlar dışında özel görüşme ve oylama usulünün yaygınlaştırılmasına neden olabilecek düzenlemeler ise milletvekillerinin yasama etkinliklerine gereği gibi katılmalarına olanak vermeyeceğinden demokratik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayacağı gibi anayasanın türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri ile ilgili nci maddesi yönünden de sakıncalar doğurur bu tür anayasal sorunlara neden olunmaması için özel görüşme ve oylama usulüne ilişkin esasların açıklıkla belirlenmesi gerekir öte yandan dava konusu düzenleme ile kimi tasarı ve tekliflerin bölümler halinde oylanması öngörülerek maddelerin ayrı ayrı oylanması engellenmektedir böylece milletvekillerinin bir bölüm içinde yer alan kimi maddeler için red ya da kabul yönünde oy kullanmalarına olanak tanınmamaktadır oysa oy kullanma yetkisi demokratik olmayan yöntemlerle sınırlandırıldığında yasama işlevinin amacı doğrultusunda yerine getirildiğinden söz edilemez anayasa mahkemesince iptal edilen i̇çtüzüğün inci maddesinin yerine tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi kararı ile yeni bir düzenleme yapılmıştır ancak tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi kararının çerçeve inci maddesi ile yapılan düzenlemede anayasa mahkemesi kararlarında işaret edilen noksanların giderilmesine çalışılmıştır ancak bu noksanları gidermek için sadece düzenleme yapılmasının yetmeyeceği bu düzenlemenin de anayasaya uygun olması gerektiği hususu göz ardı edilmiştir bu nedenle söz konusu düzenleme anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı bir nitelik taşımaktadır bunun sonucunda getirilen yeni inci madde düzenlemesi için anayasa mahkemesinde iptal davası açılmasına gerek duyulmuştur i̇ptali̇ ve yürürlüğünün durdurulmasi i̇stenen hükümleresas sayısı karar sayısı i̇ptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün türkiye büyük millet meclisinin tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi içtüzüğünün değiştirilmesi hakkında kararının çerçeve inci maddesi ile yeniden düzenlenen inci maddesinin bendinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aynen şöyledir bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel ilkeleri içermesi kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi kendi alanındaki özel kanunların dayandığı temel kavramları göstermesi özel kanunlar arasında uygulamada ahenk sağlaması düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunun bulunması önceki yasalaşma evrelerinde de özel görüşme ve oylama usulüne bağlı tutulması gibi özellikleri taşıyan kanunları ve i̇çtüzüğü bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda bölümler halinde görüşülmesine ve her bölümün en çok otuz maddeyi geçmemek kaydıyla hangi maddelerden oluşacağına hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun oybirliği ile önerisi üzerine genel kurulca karar verilebilir bendinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aynen şöyledir bu takdirde bölümler maddeler okunmaksızın maddenin görüşülmesindeki usule göre ayrı ayrı görüşülür ve bölümdeki maddeler ayrı ayrı oylanır bendinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aynen şöyledir milletvekilleri tarafından anayasaya aykırılık önergeleri dahil her madde için iki önerge verilebilir bendinin üçüncü fıkrası aynen şöyledir bölümler üzerindeki soru cevap süresi onbeş dakika ile sınırlıdır bendinin dördüncü fıkrası aynen şöyledir inci maddenin diğer hükümleri saklıdır bendi aynen şöyledir danışma kurulunda oybirliği sağlanamaması halinde siyasi parti gruplarının önerisi üzerine de bendinde belirtilen yasama yönteminin uygulanmasına genel kurulca karar verilebilir iii gerekçe i̇çtüzüğün inci maddesinin bendinin birinci fıkrasının i̇kinci fıkrasının i̇kinci cümlesinin üçüncü fıkrasının ve dördüncü fıkrasının anayasaya aykırılık gerekçeleri inci maddenin bendinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde özel görüşme ve oylama usulüne bağlı tutulabilecek kanun tasarı ve teklifleri ile ilgili bir tanıma yer verilerek daha önce yapılmış benzer düzenlemelerde anayasa mahkemesinin üzerinde durduğu bir anayasaya aykırılık hususu giderilmeye çalışılmış ancak bunda başarı sağlanamamıştır anayasa mahkemesi tarihli sayılı ve tarihli sayılı kararlarında hangi yasaların özel görüşme ve oylama usulüne tabi tutulabileceğinin açıklığa kavuşturulmasına düzenlemenin taşıması gereken belirlilik soyutluk genellik açıklık öngörülebilirlik ve anlaşılabilirlik unsurları bakımından gerekli görmüştüresas sayısı karar sayısı söz konusu inci maddenin bendinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde yapılan düzenlemede bu gereği karşılamak amacıyla getirilen tanımlamanın ise en az aynı maddeyle ilgili olarak daha önce yapılmış ve iptal edilmiş düzenlemelerdeki tanım ve terimler kadar esnek ve belirsiz olduğu görülmektedir kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmek kişiye göre farklı biçimlerde değerlendirilebilecek bir niteliktir evlenme yaşı boşanmanın koşulları zinanın suç olarak düzenlenmesi veya suç olmaktan çıkarılması çeşitli konulardaki özel veya genel aflar gibi düzenlemelerin kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir kısmını ilgilendirmediğini kim iddia edebilir özel kanunlar arasında uygulamada ahenk sağlanması kimi zaman bir yürürlük maddesiyle gerçekleştirilebilecek bir husus değil midir birden fazla maddeden oluşan her kanunun eğer yasama tekniğine aykırı olarak çıkarılmış torba kanun olarak adlandırılan türden değil ise maddeleri arasında bağlantı ve düzenlediği alan bakımından bir bütünlük zaten yok mudur kapsamlı değişiklikler nedir bir kanunun kaç maddesini içeren bir değişikliğe kapsamlı denilebilir kimi zaman maddelik bir kanunun sadece bir maddesinde yapılan bir değişiklik kapsamlı olarak tanımlanabilecek yani kanunun bütününü etkileyebilecek nitelik taşıyamaz mı bu sorulara yanıt aradığımız zaman bendinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde bir tanım ortaya koymak veya belirlilik sağlamak için getirilen düzenlemenin belirlilik açıklık genellik soyutluk ve öngörülebilirlik niteliklerinden ne kadar uzak olduğu anlaşılmaktadır çünkü hemen her türden tasarı ve teklifin bu tanımın kapsamında görülmesi mümkündür anayasa mahkemesi yukarıda belirtilen kararlarında böyle bir durumu anayasanın ve nci maddelerine aykırı bulmuştur çünkü hukuk devletinde hukuk düzeninden beklenen istikrarın özü hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir bunun sağlanabilmesi ise kuralların genel soyut açık ve anlaşılabilir olmalarına bağlıdır diğer yandan bu özellikleri taşımayan bendinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki gibi tanımlamalar özel görüşme ve oylama usulünün yaygınlaştırılmasına neden olabileceği için milletvekillerinin yasama etkinliklerine gereği gibi katılmalarına olanak vermeyecek böylece demokratik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayacak durumlara yol açacak ve yasama işlevinin anayasanın nci maddesine uygun biçimde yerine getirilmesine imkan bırakmayacaktır inci maddenin bendinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki yapılan tanım kapsamındaki tasarı veya tekliflerin genel kurulda bölümler halinde görüşülmesine ve her bölümün en çok maddeyi geçmemek koşuluyla hangi maddelerden oluşacağına hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun oy birliği ile önerisi üzerine genel kurulca karar verilmesine imkan tanıyan düzenleme danışma kurulunda oy birliği koşulunuesas sayısı karar sayısı aramasına ve böylece gruplar arasında bir uzlaşma esasına dayanmasına rağmen tanımdaki esneklik ve belirsizlik bakımından her kanun için uygulanabilmeye ve böylece yaygınlaştırılmaya imkan tanıdığı için anayasanın yukarıda açıklanan nedenlerle ve nci maddelerine aykırı düşmekte ve iptal edilmesi gerekmektedir inci maddenin bendinin ikinci cümlesine gelince burada bölüm esasına dayalı bir görüşme yönteminin düzenlendiği görülmektedir birinci cümlede belirtildiği gibi özel yöntemle görüşülüp oylanacak tasarı ve teklifler belirtilen esaslara göre maddeyi geçmemek üzere bölümlere ayrılacak bölümler maddeler okunmaksızın maddenin görüşülmesindeki usule göre ayrı ayrı görüşülecek ve bölümdeki maddeler ayrı ayrı oylanacaktır bunun anlamı içtüzük hükümlerine göre maddelerin görüşülmesindeki usul çerçevesinde ar maddelik bölümler için görüşmelerin grup adına ar dakika şahıslar adına ise er dakika ile sınırlı tutulmasıdır yani maddelik bir bölüm için grup sözcüleri her maddeye düşecek yarım dakikalık şahsı adına söz alan milletvekilleri ise her maddeye düşecek saniyelik süre içinde görüş değerlendirme ve eleştirilerini yapmaya çalışacaklardır böyle bir düzenin meclis iradesinin sağlıklı oluşumuna olanak vermeyeceği ortadadır halbuki tasarı ve teklifler görüşülürken iktidar muhalefet diyalogu içinde yasama faaliyetlerine siyasi partilerin hükümetin komisyonların ve üyelerin katılımlarının sağlanması için yapılan konuşmaların yasanın konusu kapsamı madde sayısı maddelerinin içeriği fıkra ve bent gibi yapısal özellikleri gözetilerek meclis iradesinin sağlıklı oluşumuna olanak verecek bir süre içinde olması gerekir bkz anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararı i̇ptali istenen düzenlemedeki süre ise milletvekillerinin anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilen görevleri gereğince yerine getirmelerine elverişli değildir temsili demokrasinin temel unsurlarından birisi parlamentonun varlığıdır siyasi parti gruplarının ve milletvekillerinin parlamento çalışmalarına katılımını göstermelik düzeye indirgeyecek türdeki sınırlandırmalar parlamentoyu işlevsizleştirir ve demokrasiyi zedeler demokrasi suskun milletvekili ve suskun parlamento anlayışı ile bağdaşacak bir rejim değildir böyle bir suskunlaştırma girişimi cumhuriyetimizin anayasanın nci maddesinde belirtilen demokratik hukuk devleti niteliğine aykırı düşer diğer yandan bölümlerdeki maddelerle ilgili görüşme yapılmaması yöntemi de anayasaya aykırıdır çünkü anayasanın inci maddesi kanun tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının içtüzükle düzenleneceğini belirtirken tasarı ve tekliflerin genel kurulda görüşüleceğini de ifade etmiş olmaktadır anayasa mahkemesine göre kanun tasarı ve teklifleri maddelerden oluşuresas sayısı karar sayısı maddelerin üzerinde görüşme açılmamışsa kanun tasarı ve teklifi yönünden görüşülme gereği yerine getirilmiş sayılmaz bkz tarih ve ek sayılı karar anayasa mahkemesi tasarı ve tekliflerin maddeleri üzerinde görüşme açılmasının yasaklanarak engellenmesinin ve sadece görüşmesiz oylamaya imkan tanınmasının demokratik hukuk devleti çerçevesinde yasama yetkisinin amacına uygun olarak gerektiği biçimde kullanılamaması sonucunu doğuracağını ve anayasanın nci maddesine aykırı düşeceğini de k sayı ve tarihli kararında belirtmiştir bütün bu açıklamalar iptali istenen ikinci cümledeki düzenlemenin anayasanın nci maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkesine ve nci maddesine aykırı olduğunu ortaya koymaktadır inci maddenin bendinin ikinci fıkrasına gelince burada birinci cümlede milletvekillerinin esas komisyonun veya hükümetin önerge verebileceği belirtilmiş ancak iptali istenen ikinci cümlede milletvekilleri için önerge sayısı sınırlanarak önerge vermek bakımından milletvekilleri ile esas komisyon ve hükümet arasında makul nedene dayanmayan bir eşitsizlik yaratılmıştır halbuki milletvekillerinin yasama çalışmalarına katkı bakımından esas komisyon ve hükümetin gerisinde tutulmaması demokrasinin bir gereğidir bu gereğe aykırı olarak esas komisyon ve hükümete sınırsız milletvekillerine ise sınırlı sayıda önerge imkanı getiren düzenlemeler anayasanın nci maddesinde ifade edilen demokratiklik niteliği ile bağdaşmaz diğer yandan milletvekillerinin verebileceği önerge sayısının anayasaya aykırılık önergeleri dahil her madde için önerge ile sınırlandırılması anayasanın nci maddesine de aykırı düşer anayasa mahkemesi bu hususu k sayılı ve tarihli kararında şöyle açıklamıştır dava konusu düzenleme uyarınca önerge sayısının komisyon ve hükümet için birer milletvekilleri için anayasaya aykırılık önergeleri dahil en fazla üçle sınırlanmasının milletvekillerinin kimi konuların maddede yer alması veya maddeden çıkarılması maddenin komisyona iadesi veya reddi metne ek veya geçici madde eklenmesi gibi yasama etkinliklerinden ayrı düşünülmeyecek olan konularda önerge verme haklarını önemli ölçüde zorlaştıracağı kuşkusuzdur yasama meclisi üyelerinin görev ve yetkilerinin amacına uygun biçimde kullanılmasının aşırı derecede zorlaştırılması durumunda ise anayasanın nci maddesi çerçevesinde yasama işlevinin tam olarak yerine getirildiğinden söz edilemez bu ölçüsüz sınırlamaların anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti anlayışıyla da bağdaşması olanaksızdır bu açıklamalar çerçevesinde bendinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin iptal edilmesi gerekmektedir inci maddenin bendinin üçüncü fıkrasında ise bölümler üzerinde soru cevap süresi dakika ile sınırlı tutulmuş birinci fıkrada bölüm esasına dayalı görüşme esası getirildiği için maddeler üzerinde soru cevap uygulanması yapılmayacağından maddeye ulaşanesas sayısı karar sayısı bölümlerde soru cevap uygulamasının da etkin ve amacına uygun biçimde işlemesi imkansızlaştırılmıştır bu tür bir düzenlemenin de anayasanın ve nci maddeleriyle bağdaşmayacağı ortadadır anayasa mahkemesi de bu hususu k sayılı ve tarihli kararında şu sözlerle ifade etmiştir anayasanın nci maddesinde kanun koymak değiştirmek kaldırmak türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır çağdaş demokrasilerde siyasi tercihlerin ve kararların oluşumunun mümkün olan ölçüde geniş ve açık tartışmalarla sağlanması iktidar ve muhalefet partileri ile milletvekillerinin seçmen önündeki sorumluluklarının gereğidir bu bağlamda yasama işlevi yerine getirilirken iktidar muhalefet diyalogu içinde meclis iradesinin yansıtılmasında yapılan konuşmalar kadar bir bilgilenme ve aydınlanma aracı olan soruların da önemi yadsınamaz özellikle teknik düzenlemeler içeren tasarı ve tekliflerin konuya yabancı üyelerce anlaşılabilmesi büyük ölçüde soru cevap yoluyla sağlanabilir sınırsız bir tartışma ortamı ve sonu gelmeye soruların meclis çalışmalarını ve yasama işlevinin etkili ve sağlıklı biçimde yerine getirilmesini engelleyeceği açıktır ancak tasarı ve tekliflerin olabildiğince çabuk çıkarılabilmesi için milletvekilinden oluşan türkiye büyük millet meclisi genel kurulundaki görüşmelerde maddeler üzerinde soru sorulmasının yasaklanıp tasarı ve tekliflerin tümü üzerindeki soru cevap işleminin dakika ile sınırlandırılarak milletvekillerinin soru sorma haklarının yasama işleminin gereği gibi yerine getirilmesini engelleyecek biçimde sınırlandırılması demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemez i̇ptali istenen düzenlemede de maddeler üzerinde soru cevap uygulamasının kaldırılarak maddeye ulaşabilecek bir bölüm için sadece dakikalık soru cevap imkanı tanınması yukarıda belirtilen anayasa mahkemesi kararı çerçevesinde anayasanın nci maddesine aykırı düşmekte yasama işlevinin gereğine uygun biçimde yerine getirilmesine imkan bırakmadığı için anayasanın nci maddesiyle çelişmekte ve iptal edilmesi gerekmektedir inci maddenin bendinin dördüncü fıkrasına gelince burada görüşme ve oylama bakımından inci maddede belirtilen hususlar dışında i̇çtüzüğün inci maddesinin diğer hükümleri saklı tutulmuştur bunlar arasında gruplar ve şahıslar adına yapılacak konuşmaların süresini gösteren hükümler de vardır bu hükümlerin uygulanması halinde grup sözcüleri yukarıda belirtildiği gibi maddeye ulaşabilen bölümler için dakika şahsı adına konuşan milletvekilleri ise dakika içinde görüşlerini ifade etmek zorunda kalacaklardır bu süreler grupların ve milletvekillerinin yasama işlevini anayasanın ve nci maddesine uygun biçimde yerine getirmelerine elverişli değildir ayrıca bu hüküm özel yöntemle görüşülen kanunların cumhurbaşkanınca ikinci kere görüşülmek üzere iadesi halinde yapılacak görüşmenin nasıl yürütüleceğini bir sorun haline getirmekte çözümü gösterecek bir düzenleme de yapılmadığı için belirsizlik yaratmaktadır böyle bir durumun da hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktır bu nedenlerle anayasanın ve nci maddesine aykırı olan dördüncü fıkranın iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı i̇çtüzüğün inci maddesinin bendinin anayasaya aykırılık gerekçesi inci maddenin bendinde danışma kurulunun özel görüşme ve oylama yöntemi uygulanması konusunda oy birliğine varamadığı durumlarda siyasi parti gruplarının önerisi üzerine de bendinde belirtilen yasama yönteminin uygulanmasına genel kurulca karar verilebileceği hükmü yer almaktadır bu hükmün yasama organında çoğunluğu oluşturan bir siyasi parti grubunun bir başka deyişle iktidar grubunun parlamento çalışmalarını uygun gördüğü tasarı ve teklifi özel görüşme ve oylama yöntemine tabi tutmak ve böylece muhalefetin görüş bildirme imkanlarını kısıtlamak suretiyle sürdürmesine imkan tanıdığı açıktır böyle bir durumu anayasanın nci maddesinde ifade edilen demokratik hukuk devleti niteliği ile bağdaştırmak mümkün değildir böyle bir düzenleme çoğunluk grubunun olağanüstü bir görüşme yöntemini yerli yersiz kullanmak suretiyle olağanlaştırmasına imkan verebileceği için milletvekilleri ve özellikle muhalefet bakımından yasama işlevinin anayasanın nci maddesinin öngördüğü biçimde gerçekleşmesini engelleyecek ve bu bakımdan anayasanın nci maddesine de aykırı düşecektir bu nedenlerle söz konusu bendinin iptal edilmesi gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇steminin gerekçesi tbmm i̇çtüzüğünün yeniden düzenlenen inci maddesinin bendinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri bendinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi ile üçüncü ve dördüncü fıkraları ve bendi anayasanın nci maddesinde belirtilen demokratik hukuk devleti niteliğine aykırı hükümler taşımakta ve bu hükümler yasama işlevinin anayasanın nci maddesinde öngörülen biçimde yerine getirilmesini engelleyerek nci maddeyle de çelişmektedir bu hükümlerin uygulanması halinde cumhuriyetimizin demokratik hukuk devleti olma niteliğiyle bağdaşmayacak yöntemlerle bir takım yasalar görüşülecek bu nedenle ortaya giderilmesi olanaksız bir takım hukuki durum ve zararlar çıkacaktır bu durum ve zararların önüne geçilebilmesi için söz konusu hükümlerin yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir iv sonuç ve i̇stem tarih ve karar sayılı türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün türkiye büyük millet meclisinin tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi içtüzüğünde değişiklik yapılması hakkında kararının inci maddesiyle yeniden düzenlenen inci maddesinin bendinin birinci fıkrasının abendinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin bendinin üçüncü fıkrasının bendinin dördüncü fıkrasınınesas sayısı karar sayısı bendinin iptallerine ve dava sonuçlanıncaya kadar yürürlülüklerinin durdurulmasına karar ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,329
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran askeri yargıtay daireler kurulunun başvurma kararının gerekçesi özetle şöyledir genel müsadere cezası anayasasında olduğu gibi anayasasında da md yasaklanmıştır anayasasının maddesi de müsadereyi yasaklamıştır anayasanın maddesinin yasalaşma süreci de dikkate alındığında yasa koyucunun kişinin bir suç nedeniyle suçla ilgisi bulunmayan bütün malvarlığına el koymayı genel müsadere olarak gördüğü ve yasakladığı genel müsadereyi ceza olarak nitelendirdiği bazı istisnai suçlar bakımından dahi böyle bir cezayı tecviz etmediği modern ceza hukuku yönünden sadece suç ve suçluya inhisar ettirilen ve bir tedbir niteliğini aşmayan müsadere cezasının konulmasına imkân tanıdığı anlaşılmaktadır türk ceza kanununun maddesinin son fıkrasında öngörülen müsaderenin anayasanın maddesinin yasakladığı genel müsadere cezası olduğu ve bu durumuyla bu maddenin genel müsadere cezası verilemez biçimindeki yedinci fıkrasına aykırı olduğu gibi suçla ilgisi bulunmayan üçüncü kişiler için de vahim sonuçlar doğurabileceği gözönünde tutulduğunda aynı maddenin ceza sorumluluğu şahsîdir hükmünü taşıyan altıncı fıkrasına da aykırı olduğu görülür bu itibarla dairece resen ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası daireler kurulunca da ciddi ve yerinde bulunarak iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
173
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin gerekçeli kararında iki kişiyi ayni kısıtla ve kan gütme nedeniyle öldüren kimsenin cezasının türk ceza kanunun ve sayılı kanunun ld maddeleri uyarınca yıl ağır hapis cezası olduğu iki kişiyi öldürmekten başka bir üçüncü kişiyi öldürmeye kalkışan kişinin cezasının daha çok artması veya hiç değilse eşit cezaya çarptırılması gerekirken tersine yıl ağır hapis cezasına mahkûm edilmesi gibi bir durumun mevcut olduğu böyle ters bir sonuca af yasasının içtima hükümlerini düzenliyen ve olayda uygulanması zorunlu olan maddesinin fıkrası hükmünün meydan verdiği açıklanarak sözü geçen kuralın anayasanın maddesinde yazılı eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanısına varıldığı belirtilmektedir
100
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir hükümlü şartlı tehdit suçundan dolayı i̇stanbul asliye ceza mahkemesinin tarih ve sayılı ilamı ile verilen ay hapis cezası mersin kapalı cezaevinde infaz edilmektedir adı geçen hükümlü havale tarihli dilekçesi ile bu işlerle ilgili nöbetçi olan mahkememize başvurarak sayılı i̇nfaz kanununun maddesindeki haklardan yararlanmak istediğini beyan etmiştir sayılı kanunun maddesi şu şekildedir madde hükmü veren mahkeme veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa yerde bulunan aynı derecedeki mahkeme altı ay veya daha az süreli hapis cezasının her hafta cuma günleri saat da girmek ve pazar günleri aynı saatte çıkmak suretiyle hafta sonları her gün saat da girmek ve ertesi gün saat de çıkmak suretiyle geceleri ceza infaz kurumlarında çektirilmesine karar verebilir kadın veya altmışbeş yaşını bitirmiş hükümlülerin mahkûm oldukları altı ay veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine hükmü veren mahkeme veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa yerde bulunan aynı derecedeki mahkemece karar verilebilir yetmişbeş yaşını bitirmiş olup da üç yıl ve daha az süreli hapis cezasına mahkûm olanları bu cezalarının ceza infaz kurumlarında çektirilmesi sağlık durumları itibarıyla elverişli olmadığı tam teşekküllü devlet veya üniversite hastanelerince verilecek raporla tespit edilenler hakkında cezanın konutlarında çektirilmesine hükmü veren mahkemece veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa yerde bulunan aynı derecedeki mahkemece karar verilebilir ancak mahkûmiyete konu suç nedeniyle herhangi bir zarar doğmuşsa bu zararın aynen iade suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartı da ayrıca aranır bunlar hakkında beşinci fıkra hükümleri uygulanmaz cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi kararı infaza başlandıktan sonra da verilebilir cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz bu infaz usulünün gereklerine geçerli bir mazeret olmaksızın uyulmaması hâlinde cezanın baştan itibaren infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir bu madde hükümlerine göre verilen kararlara itiraz yolu açıktır i̇nfaz dosyası incelenmiş hükümlünün aylık hapis cezasının infazına tarihinde sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki kanun hükümlerine göre başlandığı ve buesas sayısı karar sayısı kanun hükümlerine göre düzenlenen müddetnameden hükümlünün bihakkın hak ederek tahliye tarihinin sayılı kanuna göre şartla tahliye tarihinin ve sayılı kanundan faydalandırılarak tahliye tarihinin olduğu anlaşılmıştır lehe olan hükümlerin uygulanması ile ilgili sayılı kanunun maddesine göre haziran tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak türk ceza kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebilir birinci fıkra hükmü haziran tarihinden önce verilip de yargıtay tarafından lehe olan hükümlerin uygulanması hususunda değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozularak mahkemesine gönderilen hükümler hakkında da uygulanır lehe olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir hükümlü tarihi itibariyle cezaevinde gün yatmıştır i̇nfaza sayılı kanun hükümlerine göre devam edildiğinde gün daha yatarak tarihinde şartla tahliyeye hak kazanacak ve cezaevinde geçirmiş olduğu toplam süre gün olacaktır sayılı kanunun a her hafta cuma günleri saat da girmek ve pazar günleri aynı saatte çıkmak suretiyle hafta sonları şeklindeki maddesinin tatbikine karar verilse aynı maddenin fıkrasına göre cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamayacağından tarihinden bihakkın tahliye tarihi olan tarihine kadar tane cumartesi pazar günü olduğu için gün daha yatması gerekecek ve cezaevinde geçirmiş olduğu toplam süre gün olacaktır sayılı kanunun b her gün saat da girmek ve ertesi gün saat de çıkmak suretiyle geceleri şeklindeki maddesinin tatbikine karar verilse yine cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmayacağından tarihinden bihakkın tahliye tarihi olan tarihine kadar gün ve bir gün yirmidört saat hesabıyla onikişer saatten olduğu için cezaevinde geçirmiş olduğu toplam süre gün olacaktır hükümlü hakkında diğer bir özel infaz usulü olan aynı yasanın maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen altı ay ve daha az süreli hapis cezasının konutta çektirilmesine karar verilmesi düşünülmüş ancak bu hakkın sadece kadınlar veya altmışbeş yaşını bitirmiş hükümlülere tanınmış olduğu görülmüştür sayılı kanunun i̇nfazda temel ilke başlıklı maddesinin fıkrasına göre ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk dil din mezhep milliyet renk cinsiyet doğum felsefi inanç millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır anayasamızın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı eşitlik ilkesi ile aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanması veya aynı kurallar uygulanarak farklı sonuçlar elde edilmesi yasaklanmıştır i̇ptali talep edilen yasa hükmü ile suç tipi ve hukuki durumları aynı olan kişiler hakkında sadece cinsiyet yönünden farklı infaz usulü öngörülmüştür anayasa mahkemesinin yerleşmiş kararlarına göre yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez eşitlik ilkesi birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını veya uygulanan aynı kurallar sonucu farklı sonuçlar yaratılmasını yasaklar i̇ptali istenen kuralla hukuki eylem ve durumları aynı olan kişiler farklı statüye tabi tutulmaktadır burada eşitlik ilkesine aykırı bir uygulama ve dolayısıyla anayasanın maddesine aykırılık bulunduğu düşünülmüştür anayasamızın maddesinde yasaların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiştir yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı iptali istenen ibarenin bir yasa hükmü olarak anayasanın ruhuna da aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sonuç tarihinde kabul edilerek resmi gazetede yayımlanan ve tarihinde yürürlüğe giren sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunu maddesinin fıkrasındaki kadın veya ibaresinin kanun önünde eşitliğe dair maddesine kanunların anayasaya aykırı olamayacağını belirtir maddesine anayasamızın ruhunda bulunduğu kabul edilmesi gerekli olan hukukun genel prensipleri ve adalet duygusuna aykırı olduğu düşünüldüğünden i̇ptali̇ için anayasanın maddesi uyarınca keyfiyetin anayasa mahkemesine sunulmasına karar verildi
884
esas sayısı karar sayısı sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı emniyet teşkilat kanununun maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi madde tarihli ve sayılı emniyet teşkilat kanununun ıncı maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten sonra emniyet genel müdürlüğü kadrosunda göreve başlayan memurlar görevleri süresince sandığın daimi ortağıdır hükmünü içermektedir kanunun bu maddesiyle sayılı emniyet teşkilat kanununun ıncı maddesine eklenen bir fıkra ile yeni göreve başlayan bütün emniyet personelinin polis bakım ve yardım sandığına ortak olmaları zorunluluğu getirilmektedir maddenin gerekçesinde ise emniyet teşkilatı kadrolarında görevli tüm memurların polis bakım ve yardım sandığına ortak olmaları sağlanmaktadır açıklaması yer almaktadır değişiklikten önce sayılı emniyet teşkilat kanunun ıncı maddesi emniyet umum müdürlüğüne bağlı ve varidatı emniyet umum müdürlüğü kadrosuna dahil maaşlı ve ücretli memurlardan sandığa ortak olanlar tarafından temin edilmek üzere bir polis bakım ve yardım sandığı kurulur bu sandık hükmi şahsiyeti haiz olup ortaklarının hizmet esnasında ve emekliliklerinde nizamnamesinde tesbit edilen hususlarla birlikte sandık idare binaları talebe yurtları dinlenme kampları ve ortakların mesken ihtiyaçlarını karşılamak üzere gayrimenkullere tasarruf edebilir sandığın mevcutları ve alacakları devlet mallarına ait hak ve rüçhanları haizdir evvelce kurulmuş olan polis bakım ve yardım sandığı işbu ıncı madde hükümlerine tabidir hükmünü içermekteydi maddenin tbmmndeki görüşmeleri sırasında söz konusu değişikliğin emniyet genel müdürlüğünün mevcut çalışanları ile ilgili olmadığı maddenin yürürlüğe girmesinden sonra emniyet genel müdürlüğü mensubu olarak çalışmaya başlayanlar için ilgili sandığa üyeliği zorunlu hâle getirip bir anlamda bu sandığın sürdürülebilir ve sürekli yapısınıesas sayısı karar sayısı oluşturmaya yönelik olduğu emniyet çalışanından yaklaşık adedinin söz konusu sandığın mensupları arasında bulunduğu ifade edilmiştir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir denilmek suretiyle sözleşme özgürlüğü güvenceye bağlanmıştır anayasanın maddesinde de temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir i̇ptali istenilen düzenleme ile sayılı emniyet teşkilat kanununun ıncı maddesine eklenen bir fıkra ile bu fıkranın yürürlüğe girmesinden sonra yeni göreve başlayan bütün emniyet personelinin polis bakım ve yardım sandığına ortak olmaları zorunluluğu getirilmektedir yardımlaşma sandığı kişilerin kendi aralarında yardımlaşma dayanışma ve bazı zorunlu ihtiyaçlarını uygun koşullarla karşılamak amacıyla oluşturdukları müşterek mal topluluğudur bu çerçevede değerlendirildiğinde sandığa üyeliğin bir tür sözleşme olduğu anlaşılmaktadır özel hukuk kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini eşitlik ve irade serbestisi esasına göre düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür özel hukukta irade özerkliği kişilerin yasal sınırlar içinde istedikleri hukuki sonuca bu yoldaki iradelerini yeterince açığa vurarak ulaşabilmelerini ifade etmektedir sözleşme özgürlüğü ise özel hukuktaki irade özerkliği ilkesinin anayasa hukuku alanındaki dayanağıdır anayasa açısından sözleşme özgürlüğü devletin kişilerin istedikleri hukuki sonuçlara ulaşmalarını sağlaması ve bu bağlamda kişilerin belli hukuki sonuçlara yönelen iradelerini geçerli olarak tanıması onların iradelerinin yöneldiği hukuki sonuçların doğacağını ilke olarak benimsemesi ve koruması demektir sözleşme özgürlüğü uyarınca kişiler hukuksal ilişkilerini özgür iradeleriyle ve sözleşmelerle düzenlemekte serbesttir anayasanın maddesinde koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü sözleşme yapma serbestisinin yanı sıra yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da içermekte olup sözleşme özgürlüğüne yönelik herhangi bir sınırlama öngörülmemiştir bununla birlikte bu hak mutlak ve sınırsız bir hak olmayıp belli kriterlere uygun olmak kaydıyla sınırlamalara tabi olabilecek haklardandır özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu gibi anayasanın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanılarak bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir ancak bu sınırlamalar anayasanın maddesinin öngördüğü şekilde hakkın özüne dokunmaksızın hukuk devletinin gereklerini karşılayan bir kanun aracılığıyla meşru bir amaçla demokratik bir toplumda gerekliliğe hizmet eden ölçülülük ilkesine uygun şekilde gerçekleştirilmelidir çağdaş demokrasiler temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hâle getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur temel hak ve özgürlüklere getirilenesas sayısı karar sayısı sınırlamaların yalnız ölçüsü değil koşulları nedeni yöntemi kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları gibi güvenceler demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir bu nedenle temel hak ve özgürlükler istisnaî olarak ve özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin gerekleri için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak kanunla sınırlandırılabilirler demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun kısıtlamaların bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir başka bir deyişle yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak kullanılmasını durduruyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa etkisiz hale getiriyorsa veya ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlama aracı ile amacı arasındaki denge bozuluyorsa demokratik toplum düzenine aykırı olacaktır yukarıda belirtildiği gibi yardımlaşma sandığının amacı üyelerinin sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak ve aralarındaki dayanışmayı teşvik etmek olup sandığa üyeliğin kamusal bir yönünün olmadığı görülmektedir sandığa üyeliğin mesleğin icrasına yönelik bir işlevinin olmadığı ve bu sandığa yasal olarak üye olanların temel sosyal güvenlik ihtiyaçlarının sosyal güvenlik kurumuna üyelik yoluyla karşılandığı dikkate alındığında sandık üyeliğinin sadece bazı konularda ek güvence sağlayan ve temel hedefi özel çıkarları korumak olan bir işlem olduğu görülmektedir dolayısıyla sandık üyeliğinin özel hukuk niteliği ağır basmaktadır özel hukuk kurallarına tabi olan yardımlaşma sandığına üyelik konusunda esas olan irade özerkliği ve bunun anayasa hukukundaki dayanağı olan sözleşme özgürlüğüdür özel hukuk alanı içerisinde kalan yardımlaşma sandığı üyeliğinin kişilerin üye olup olmama iradesi ve isteği dikkate alınmaksızın zorunlu tutulması karşısında itiraz konusu kuralın sözleşme özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu ve bu özgürlüğü kullanılamaz hâle getirdiği açıktır zira itiraz konusu kuralla bireylerin serbest iradeleri dışında belli bir mal topluluğu ile hukuki ilişkiye girmesözleşme yapma zorunluluğu öngörülerek bu özgürlüğün negatif görünümü olan sözleşme yapmama özgürlüğü ellerinden alınmaktadır belirtilen niteliğiyle söz konusu düzenleme sözleşme özgürlüğünün özüne dokunmakta ve anayasada öngörülen öze dokunma yasağını ihlal etmektedir anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanabilir anayasanın temel insan hak ve hürriyetlerinden olan çalışma hürriyetinin yasa ile sınırlanması sırasında da kamusal gereklilikler ile temel insan hak ve özgürlükleri yönünden ölçülülük ilkesi gözetilerek düzenleme yapılması esastır emniyet genel müdürlüğü bütçesinden maaş alan görevli tüm memurların kamu görevlisi olduğu şüphesizdir kamu görevlileri ile kamu yönetimleri arasındaki ilişkiler kural tasarruflarla düzenlenmektedir kamu personeli belirli bir statüde ve nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte statünün sağladığı ücret atanma yükselme gibi kimi haklara sahip olmaktadır kamu hizmetine giriş hizmet içinde yükselme ve bulunulan statünün sağladığı haklar statü hukukunun gereği olarak kanunlarla belirlenmektedir kanun koyucu statü hukuku çerçevesinde yürütülen memuriyet hizmetine girmeye memuriyette yükselmeye özlük haklarına ve bunun gibi diğer hususlara ilişkin koşulları anayasal ilkelere uygun olarak belirleme yetkisine sahiptir kamu kurumlarındaki sandıkların isleyişi genel olarak özel hukuk kurallarına tabidir özel hukuk kurallarına tabi olan polis bakım ve yardım sandığı üyeliği konusunda esas olanesas sayısı karar sayısı irade özerkliği ve bunun anayasa hukukundaki dayanağı olan sözleşme özgürlüğüdür özel hukuk alanı içerisinde kalan yardımlaşma sandığı üyeliğinin kişilerin üye olup olmama iradesi ve isteği dikkate alınmaksızın zorunlu tutulması karşısında düzenlemenin sözleşme özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu ve bu özgürlüğü kullanılamaz hâle getirdiği açıktır zira itiraz konusu emniyet mensuplarının serbest iradeleri dışında belli bir mal topluluğu ile hukuki ilişkiye girmesözleşme yapma zorunluluğu öngörülerek bu özgürlüğün negatif görünümü olan sözleşme yapmama özgürlüğü ellerinden alınmaktadır belirtilen niteliğiyle söz konusu düzenleme sözleşme özgürlüğünün özüne dokunmakta ve anayasada öngörülen öze dokunma yasağını ihlal etmektedir yukarıda izah edilen nedenlerle yapılan düzenleme anayasanın ve inci maddelerine aykırı bulunmaktadır sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesinin ve bu maddeyle değiştirilen ekli tarihli ve sayılı i̇mar kanununun geçici maddesine bağlı tarihli ve sayılı boğaziçi kanununda tanımlanan boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesine ait kroki ile sınır ve koordinat listesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kural ile sayılı boğaziçi kanunu kapsamındaki alanlarda yapılan kaçak yapıların imar barışı uygulamasından yararlandırılması öngörülmüştür tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle sayılı i̇mar kanununa eklenen geçici madde ile afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla tarihinden önce yapılmış yapılar için ilgili kuruma başvurulması ve kayıt bedelinin ödenmesi halinde yapı kayıt belgesi verilmesi öngörülmüştür böylece mevzuata aykırı olarak yapılan binaların kaydına izin verilmiş ve bunlardan yasal olarak yararlanılması elektrik su ve gaz aboneliklerinin yapılması olanağı tanınmıştır kuralın dördüncü fıkrasında ise daha önce yıkım kararı ve idari para cezası verilmiş olan yapılara ilişkin olarak yapı kayıt belgesi alınmış olması halinde yıkım kararının ve idari para cezasının uygulanmayacağı öngörülmüştür geçici maddenin on birinci fıkrasında madde hükümlerinin tarihli ve sayılı boğaziçi kanununda tanımlanan boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan ile i̇stanbul tarihi yarımada içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanlarda ve ayrıca tarihli ve sayılı çanakkale savaşları gelibolu tarihi alan başkanlığı kurulması hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde belirlenmiş tarihi alanda uygulanmayacağı kuralına yer verilmiştir ancak getirilen yeni düzenleme ile imar barışının uygulanmayacağı boğaziçi kanunu kapsamında kalan alan daraltılmakta böylece boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesinde kalan pek çok kaçak yapının kaydının yapılarak yasal olarak kullanılmasına olanak tanınmıştır ayrıca dördüncü fıkraya eklenen ibare ile boğaziçi kanunu kapsamında yer alan ve hakkında yıkım kararı ve idari para cezası verilmiş olan binalar bakımından da yıkım kararının uygulanmayacağı ve tahsil edilmemiş olan idari para cezalarının tahsilinden vazgeçileceği hüküm altına alınmıştır boğaziçi kanununun amacı kanunun maddesinde i̇stanbul boğaziçi alanının kültürel ve tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini kamu yararı gözetilerek korumak veesas sayısı karar sayısı geliştirmek ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanmayı sınırlamak için uygulanacak imar mevzuatını belirlemek ve düzenlemek şeklinde tanımlanmıştır boğaziçi ülkenin en önemli kültür ve tabiat varlıkları arasındadır ve bu alanın korunması anayasanın maddesine göre devletin yükümlülüğüdür maddeye göre devlet tarih kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmesi amacıyla boğaziçi kanunu çıkarılmış ve bu doğal ve tarihi kültür mirası alanın korunması ve yağmalanmasının önlenmesi için özel hükümlere yer verilmiştir ancak getirilen düzenleme boğaziçi kanununun amacına ve anayasanın maddesine aykırı olarak boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesinde yasaya aykırı olarak yapılmış binaların yıkılması önlenmekte ve bu binaların kullanımına olanak tanınmaktadır bundan daha vahim olarak da bu alanda yeni kaçak yapılaşmanın yolu açılmaktadır her he kadar kural tarihinden önce yapılmış yapılar için imar barışı uygulamasına olanak tanısa da uygulamada bu yönde titiz bir inceleme ve kontrolün yapılmadığı ve beyan esasına göre kayıtların yapıldığı bilinmektedir mart yerel seçimleri öncesinde böyle bir düzenlemenin yapılması suiistimallerin artacağı kuşkusunu doğurmuştur yapılan incelemelere göre plan ve kroki değişikliği sonucu i̇stanbul boğazında dokuz mahalle imar barışı kapsamına alınmış barıştan yararlanamayacak alan miktarı hektardan hektara düşürülmüştür getirilen düzenleme ile imar barışına açılan alanda bin nüfusun yaşadığı belirtilmiştir boğaziçi i̇mar müdürlüğü verilerine göre boğaziçi kanunu çıktıktan sonra öngörünüm bölgesinde bina mevzuata aykırı olarak yapılmıştır boğaz öngörünüm bölgesinde toplam bina bulunduğu dikkate alındığında her üç yapıdan birinin kaçak olduğu anlaşılmaktadır kaçak binalardan i hakkında yıkım kararı verilmiştir kaçak yapıların çok büyük bir kısmının kamu arazileri üzerinde bulunduğu tespit edilmiştir görüldüğü gibi yapılan değişiklikle hukuka aykırı olarak kamu arazileri üzerine yapılmış ve ülkenin en önemli doğal ve kültürel varlıklarından birisi olan boğaziçi bölgesinin doğal yapısını bozan binaların yasal olarak kullanımına izin verilmesi amaçlanmıştır kuralın bu haliyle pek çok anayasa hükmüne aykırı olduğu açıktır öncelikle hukuka aykırılıkları normalleştiren ve hukuka aykırı davranışları ödüllendiren bu yasa devletin bütün işlemlerinde hukuka uygun hareket etmesini gerektiren hukuk devleti ilkesine aykırıdır hukuk devleti devletin bütün işlemlerinin hukuka uygun olmasını gerektirir vatandaşların hukuka aykırı davranışlarla avantaj elde etmelerine olanak tanıyan böyle bir düzenlemenin vatandaşların hukuk dışı davranışlarını ödüllendirmektedir ülkenin en değerli arazilerine hukuk dışı yollarla el koyan ve yasaya aykırı olarak yapı inşa eden kişilere bu hukuka aykırı davranışlarını ödüllendiren bir yasal düzenlemenin ülkede hukuka saygıyı ortadan kaldıracağı hukuk düşüncesini zedeleyeceği açıktır bu nedenle yapılan düzenleme anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine aykırı olup iptali gerekir i̇kinci olarak yapılan değişiklikle sayılı yasa kapsamındaki bazı binalar için imar barışı yasasından yararlanma olanağı tanınırken aynı statüde olan diğer bazılarına böyle bir olanak tanınmamıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmek suretiyle kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir anayasa mahkemesine göre eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir k yine mahkemeye göre eşitlik ilkesi yönünden yapılacak anayasallık denetiminde öncelikle anayasanın maddesi çerçevesinde aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup olmadığı tespit edilmeli bu bağlamda aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında farklılık gözetilip gözetilmediği belirlenmelidir bundan sonra farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı ve nihayetinde farklı muamelenin ölçülü olup olmadığı hususları irdelenmelidir böylece mahkeme bu kararla eşitlik ilkesi bağlamında yapacağı incelemenin çerçevesini çizmiştir k bu kapsamda eşitlik ilkesi bağlamında ilk aşamada incelenmesi gereken husus aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup olmadığı aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında farklılık gözetilip gözetilmediğinin tespitidir i̇kinci aşama olarak eğer farklı bir muamele tespiti yapılırsa bu farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı incelenmelidir son aşamada ise şayet varsa farklı muamelenin ölçülü olup olmadığı ele alınmalıdır i̇ptali istenen kural ile sayılı kanun kapsamına giren alanlarda yer alan ve mevzuata aykırı olarak inşa edilmiş olan bazı yapıların sahiplerine bu yapıları yasallaştırma olanağı tanınmışken bazılarına bu hak tanınmamıştır dolayısıyla boğaziçi kanunu kapsamına giren alanlarda yer alan yapı maliklerinin benzer durumda bulunduğunda kuşku yoktur i̇kinci olarak yapılan farklı muamelenin hiçbir objektif temeli bulunmamaktadır yapılan kroki ve koordinat değişikliğinin hangi objektif ölçütlere göre yapıldığını gösteren hiçbir açıklama yoktur ne yasanın gerekçesinde ne parlamentodaki müzakereler sürecinde bu kroki değişikliğinin hangi ölçütlere göre yapıldığı açıklanmamıştır denize yakınlık boğazı görme kamu arazisi veya özel arazi üzerine inşa edilmiş olma yapının belli asgari güvenlik koşullarını sağlaması vb hiçbir objektif kriter öngörülmemiş tamamen benzer durumlardaki yapılardan bir kısmı düzenleme kapsamına alınmış bir kısmı ise kapsam dışında bırakılmıştıresas sayısı karar sayısı son olarak bu farklı muameleyi meşru gösterecek hiçbir neden bulunmamaktadır ve yapılan farklı muamelenin önemsiz olduğu söylenemez açıklanan nedenlerle iptali istenen kural açıkça eşitlik ilkesini düzenleyen anayasanın maddesine aykırıdır iptal edilmesi gerekir üçüncü olarak yukarıda açıklandığı gibi anayasanın maddesinde devletin tarih kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlayacağı bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alacağı hükme bağlanmıştır i̇ptali istenen kural ülkenin en değerli doğal ve tarihi varlıklarından biri olan boğaziçi bölgesinin kaçak yapılaşma yoluyla tahribine olanak tanımaktadır sayılı yasanın amaçlarına aykırı olarak bölgenin doğal yapısına aykırı yapıları yasal hale getiren düzenleme devletin tarih kültür ve tabiat varlıklarını koruma ödeviyle bağdaşmamaktadır bu nedenle kural anayasanın maddesine aykırı olup iptali gerekir diğer taraftan anayasanın maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı güvence altına alınmıştır buna göre çevreyi geliştirmek ve çevre sağlığını korumak devletin ve vatandaşların ödevidir i̇ptali istenen kural mevzuata aykırı yapıların imar barışından yararlanarak yıkılmasının önüne geçerken söz konusu yapıların insan sağlığı için tehlike arz etmeyecek asgari güvenlik standartlarına sahip olmasını dahi aramamaktadır güvenlik standartlarına uymayan pek çok yapının bu yasa yoluyla konut ya da işyeri olarak kullanıma açılacağı açıktır deprem fay hattı üzerinde bulunan boğaziçi bölgesinde depreme dayanıklı olup olmadığına ve güvenlik standartlarına uygun olup olmadığına bakılmaksızın bütün yapılara beyana dayalı olarak ve hiçbir güvenlik incelemesi dahi yapmadan belli bir paranın yatırılması kaydıyla kayıt imkânı tanıyan yasanın insan yaşamı için büyük bir tehdit oluşturduğu açıktır nitekim çok kısa bir süre önce i̇stanbul kartalda bir binanın çökmesi üzerine vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve pek çok yurttaşımız da yaralanmıştır yıkılan binanın kaçak olduğu güvenlik standartlarına uymadığı ve imar barışından yararlandığı basına yansımıştır benzer tehlikelerin iptali istenen yasa ile kayıt imkânı tanınan den fazla kaçak yapı için de söz konusu olduğu açıktır i̇stanbul çevresinde büyük bir deprem tehlikesinin bulunduğu bütün bilim insanlarınca dile getirilmektedir böyle bir deprem durumunda yeterli güvenlik koşullarına sahip olamayan binlerce binanın insan hayatı için doğuracağı tehdidin büyüklüğü ortadadır buna rağmen bir rant aracı ve seçim yatırımı uğruna binlerce insanın hayatını tehlike altına atan düzenlemenin anayasanın maddesine de aykırı olduğu açıktır sonuç olarak açıklanan nedenlerle sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesi ve bu maddeyle değiştirilen ekli tarihli ve sayılı i̇mar kanununun geçici maddesine bağlı tarihli ve sayılı boğaziçi kanununda tanımlanan boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesine ait kroki ile sınır ve koordinat listesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun iptali istenen ve maddeleri yukarıda açıklandığı gibi açıkça anayasanın pek çok maddesine aykırıdır bu kuralların uygulanması halinde telafisi imkânsız sonuçların doğacağı açıktır özellikle maddenin uygulanması halinde boğaziçi bölgesi kaçak yapılaşmaya ve kamu arazilerinin talanına açılacak yıkımına karar verilmiş den fazla kaçak yapı yasal hale gelecek on binlerce kaçak ve asgari güvenlik koşullarını sağlamayan bina yasal hale gelecek ve kullanıma açılacaktır böyle bir gelişmenin insan yaşamına kültür ve tabiat varlıklarına ve adalet ve hukuk duygusuna vereceği zararların sonradan telafisi mümkün olmayacaktır sayılı karayolları trafik kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi sözleşme özgürlüğünün özüne dokunmakta olduğundan ve anayasada öngörülen öze dokunma yasağını ihlal ettiğinden anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmaktadır bu nedenle maddenin uygulanması halinde polis memurlarının anayasal haklarına telafisi imkânsız zararlar verecektir yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi anayasaya açıkça aykırı olan kuralların hukuk düzeninden bir an önce ayıklanması gerekir anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devletinin temel gereğidir anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır i̇ptali istenen kuralların uygulanmasından kaynaklanan ağır temel hak ihlallerinin bir an önce sona erdirilmesi ve daha ağır ve telafisi imkânsız sonuçlar doğurmasını engellemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı karayolları trafik kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı emniyet teşkilat kanununun maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkra anayasanın ve inci maddelerine maddesi ve bu maddeyle değiştirilen ekli tarihli ve sayılı i̇mar kanununun geçici maddesine bağlı tarihli ve sayılı boğaziçi kanununda tanımlanan boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesine ait kroki ile sınır ve koordinat listesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,127
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran i̇stanbul asliye hukuk mahkemesinin gerekçesi sayılı kanunda öngörülen taviz bedellerinin sayılı kanun gereğince verilen beyannamelerdeki değerlere göre hesaplanacağı sayılı bütçe kanununun maddesinde yer aldığından anayasanın maddesinin bendine göre bütçe kanununa bütçe ile ilgili hiç bir hüküm konamıyacağı anlaşıldığından ve bu hale göre sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olduğuna kanaat getirildiğinden sözü edilen maddenin anayasaya uyğun olup olmadığının incelenmesi için davacı vekili tarafından gerekli giderler kaleme ödendiğinde gerekli belgelerin örneklerinin çıkarılıp eklenerek sözü edilen maddenin iptali yönünden evrakın anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde karar verildi biçimindedir
93
esas sayısı karar sayısı genel açiklamalar anayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa itiraz yoluna başvurabilir somut olayda davacı tarihinde davalı kayıp kaçak bedeli adı altında tahsil ettiği paranın iadesini dava etmiştir i̇tiraz konusu kural tarihinde yürürlüğe girmiştir uygulanacak bu kurala göre eldeki davanın reddine karar vermek gerekecektir her dava açıldığı tarihteki şartlarda görülür karara bağlanır bakilan davada uygulananuygulanacak kanun kurali günlü sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçi̇ci̇ madde kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında nci madde hükümleri uygulanır i̇lgi̇li̇ kanun maddesi̇ günlü sayılı elektrik piyasası kanununun nci maddesi değişik fıkra sk md bu kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler ilgili tüzel kişi tarafından kurulca belirlenen usul ve esaslara göre tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylamak üzere kuruma sunulur kurul mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi halinde resen revize ederek onaylar i̇lgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür lisans sahibinin her yıl uygulayacağı tarifelerde yapacağı aylık enflasyon değişimi ve lisansında belirtilen diğer hususlarla ilgili ayarlamalar kurul tarafından onaylanır onaylanan tarifeler kapsamında belirlenen fiyat formülleri mevzuatta belirtilen koşullarda tadil edilebilir değişik fıkra sk md onaylanan tarifeler içinde söz konusu tüzel kişinin tarife konusu faaliyetine ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedelleri dışında piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsur yer alamaz i̇letim ek ücreti bu hükmün istisnasını oluştururesas sayısı karar sayısı değişik fıkra sk md i̇lgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birini yapmaması halinde söz konusu hizmetin durdurulabilmesini de içeren usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir kurul tarafından tüketici özelliklerine göre abone grupları belirlenebilir kurulca düzenlemeye tabi tarifeler doğrudan nihai tüketiciye veya nihai tüketiciye yansıtılmak üzere ilgili tüketiciye enerji tedarik eden lisans sahibi tüzel kişilere yansıtılır tarife onayı gerektiren bir lisansın verilmesi ile birlikte içinde bulunulan yıla ait tarifede kurulca incelenerek onaylanır kurulca düzenlemeye tabi tarife türleri şunlardır değişik bent sk md bağlantı tarifeleri bağlantı tarifeleri ile ilgili bağlantı anlaşmasına dahil edilecek olan bir dağıtım sistemine bağlantı için eşit taraflar arasında ayrım yapılmaması esasına dayalı fiyatları hükümleri ve şartları içerir bağlantı tarifeleri şebeke yatırım maliyetlerini kapsamaz bağlantı yapan kişinin iç tesisatının dağıtım şebekesine bağlanması için inşa edilen bağlantı hattı kapsamında katlanılan masraflar ile sınırlıdır bağlantı hattının tüketici tarafından tesis edilmesi halinde bağlantı hattı işletme ve bakım sorumluluğu karşılığı dağıtım şirketine devredilir bu tüketicilerden bağlantı bedeli alınmaz i̇letim tarifesi tei̇aş tarafından hazırlanacak olan iletim tarifesi üretilen ithal veya ihraç edilen elektrik enerjisinin iletim sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm kullanıcılara eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları hükümleri ve şartları içerir tei̇aşın yapacağı şebeke yatırımları ve iletim ek ücretleri iletim tarifesinde yer alır toptan satış tarifesi kurumun belirleyeceği usul ve esaslar kapsamında elektrik toptan satış fiyatları taraflarca serbestçe belirlenir dağıtım şirketlerinin teknik ve teknik olmayan kayıpları ile genel aydınlatma kapsamında temin edeceği elektrik enerjisi ile tarifesi düzenlemeye tabi tüketicilere yapılacak elektrik enerjisi satışı için tetaştan tedarik edilecek elektrik enerjisinin toptan satış tarifesi tetaşın mali yükümlülüklerini yerine getirebilme kapasitesi dikkate alınarak kurul tarafından belirlenir değişik bent sk md dağıtım tarifeleri dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları hükümleri ve şartları içerir dağıtım tarifeleri dağıtım sistemi yatırım harcamaları sistem işletim maliyeti teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti kesme bağlama hizmeti maliyeti sayaç okuma maliyeti reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar kurul tarafından düzenleniresas sayısı karar sayısı değişik bent skmd perakende satış tarifeleri serbest tüketici niteliğini haiz olmayan tüketiciler için eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları hükümleri ve şartları içerir serbest tüketici niteliğini haiz olmayan tüketicilere uygulanacak perakende satış tarifeleri görevli tedarik şirketi tarafından önerilir ve kurul tarafından incelenerek onaylanır tedarik lisansı sahibi şirketin lisansında elektrik enerjisi tüketim miktarlarına göre değişen tipte tarifelerin veya fiyat aralıklarının uygulanmasına ilişkin yükümlülükler yer alabilir ve buna ilişkin hususlar kurul tarafından düzenlenir perakende satış tarifeleri aktif enerji maliyeti faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti perakende satış hizmet maliyeti gibi perakende satış faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur piyasa işletim tarifesi epi̇aşın faaliyetlerini sürdürmesi için gereken gelir ihtiyacının karşılanabilmesi ve mali sürdürülebilirlik esasına göre hazırlanır değişik bent sk md son kaynak tedarik tarifesi serbest tüketici niteliği haiz olduğu hâlde elektrik enerjisini son kaynak tedarikçisi olarak yetkilendirilen tedarik lisansı sahibi şirket dışında bir tedarikçiden temin etmeyen tüketicilerin rekabetçi piyasaya geçmesini teşvik edecek ve son kaynak tedarikçisinin makul kâr etmesine imkân verecek düzeyde yürürlükteki perakende satış tarifeleri ile piyasa fiyatları dikkate alınarak hazırlanır ancak bu sınırlamalarla bağlı olmaksızın kurulca sosyal ve ekonomik durumlar gözetilerek belirlenecek bir miktarın altında elektrik enerjisi tüketen tüketiciler için ayrı tarife yapılabilir son kaynak tedarik yükümlülüğü kapsamında uygulanması öngörülen tarifeler tedarik lisansı sahiplerince ayrıca teklif edilir son kaynak tedarik tarifesi aktif enerji maliyeti faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti perakende satış hizmet maliyeti gibi son kaynak tedariği kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur belirli bölgelere veya belirli amaçlara yönelik olarak tüketicilerin desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde sübvansiyon fiyatlara müdahale edilmeksizin yapılır sübvansiyonun tutarı ile usul ve esasları ilgili bakanlığın teklifi üzerine bakanlar kurulu kararı ile belirlenir ve ilgili kurumun bütçesinden ödenir elektrik enerjisinin kalitesizliğinden veya kesintilerinden kaynaklanan zarar ve hasarların ilgililerinden tazminine ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikte düzenlenir i̇letim veya dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından yapılacak altyapı çalışmaları altyapı kazı ruhsat harcına tabi değildir ruhsat başvuruları dâhil olmak üzere altyapı çalışmalarında teminat sunulması koşulu aranmaz altyapı çalışmaları nedeniyle doğacak zemin tahrip bedellerinin belirlenmesine esas birim fiyatlar çevre ve şehircilik bakanlığınca yayımlanan birim fiyatları aşamaz i̇letim ve dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerce yapılan altyapı kazı ruhsat başvuruları ilgili kamu tüzel kişilerince ivedilikle sonuçlandırılır ek fıkra sk md kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır iv anayasal düzenlemeleresas sayısı karar sayısı hukuk devletinin kapsamı anayasamın maddesiyle şu biçimde belirlenmiştir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesinin kararlarına göre bu maddede belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimlerine açık olan devleti ifade eder aym gün ve anayasanın adil yargılanma hakkını içeren hak arama hürriyeti başlıklı maddesi şu şekilde düzenlenmiştir değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ yukarıda belirtilen madde hükmü bir hukuk devletinde olması gereken hukuki güvenlik i̇lkesi aykırıdır hukuk devletinde devlet hukuk güvenliğini sağlama yükümlüdür hukuki güvenlik ilkesi kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği i̇lkesi uyarınca yasalar kural olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden kazanılmış hakların korunması ilkesinin gereğidir bununla birlikte hukuki güvenlik ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik i̇lkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar i̇tiraz konusu yasa ile devam eden davalar için yasayla geriye dönük olarak açık bir müdahale yapılmıştır somut vakıada davalı kurum tüketiciden alınmaması gereken kayıp kaçak bedellerini davacıdan tahsil etmiştir ki kayıp kaçak bedellerinin nihai tüketiciye yansıtılamayacağı istikrarlı yargıtay uygulamaları ile sabittir yhgk gün ve sayılı kararı ve yargıtay hdnin yerleşik içtihatlarıeldeki davada davacı dava açıldığı tarihte hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin iadesini talep etmiş bu davanın gerektirdiği mahkeme masraflarına katlanmıştır davacı istikrarlı yargıtay uygulamalarına göre kazanmayı beklediği meşru beklenti ilkesi gereği işbu davayı iptali talep edilen kanun hükmü nedeniyle kaybedecektir başka bir ifadeyle meşru beklenti seviyesinde kazanılması umulan davanın belirtilen kanun hükmüyle kesin olarak reddedilecek olması anayasamın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan itiraz konusu kural anayasanın maddesinde garanti altına alman adil yargılanma hakkına aykırıdır zira adil yargılanma hakkı gereği kişiler açtıkları davaların kamusal veya değil herhangi bir müdahale olmaksızın bağımsız ve tarafsız biçimde görülmesini isteme hakkına sahiptir oysa itiraz konusu kural ile devam eden davalara müdahale edilmekte ve davalı lehine belli bir avantaj sağlanmaktadır nitekim avrupa i̇nsanesas sayısı karar sayısı hakları mahkemesine ai̇hm göre devam eden davalara belli bir sonucu garanti etmek adına yasa ile yapılan kamu müdahaleleri sözleşmenin maddesinde güvenceye kavuşturulan adil yargılanma hakkını ihlal eder ai̇hm ihlal bulduğu kararlarda özellikle yargılama sırasında yürürlüğe giren kanunla yapılan müdahalenin zamanlaması ve şeklini dikkate almış karar verme aşamasına yakın bir zamanda yargılamanın sonucuna etki edecek şekilde yapılmış olan müdahaleler yönünden ihlal tespit etmiştir bkz stran greek refineries ve stratis andreadisyunanistan zielinski ve pradal ve gonzalez ve diğerlerifransa bd no ve diğer başvuru numarası papageorgiouyunansitan no anagnostopoulos ve diğerleriyunanistanan no ai̇hm müdahalenin öngörülebilir olmasını belli bir davayı hedef almamasını az miktarda olmasını zorlayıcı bir kamu yararı taşımasım ve davanın esasının mahkemelerce incelenmesi ni şart koşmuştur bkz national provincial building society leeds permanent building society ve yorkshire building societybirleşik krallık forrer niedenthalalmanya no ogis institut stanislas ogec saint pie ve blanche de castille ve diğerlerifransa no i̇tiraz başvurusuna konu kural bu açıdan değerlendirildiğinde öncelikle ilgili kural öngörülebilir değildir zira davacılar açısından dava açıldığı tarihte bu yönde bir tahminde bulunmak olanaksızdır yine ilgili kural belli bir davayı hedef almamakla birlikte sonuçları itibarıyla mali hakları ciddi tutarlarda etkilemektedir ayrıca ilgili kuralın yasama organınca hangi zorlayıcı kamu yararı gereğince kabul edildiği belli değildir oysa devam eden davalara belli bir sonucu garanti edecek biçimde müdahale eden ilgili kuralın hangi zorlayıcı kamu yararına matuf kabul edildiğinin açıklanması gerekir son olarak ilgili kural gereği mahkemelerin davanın esasını inceleyebilmesi olanaksızdır çünkü mahkemeler ilgili kuralın amir hükmü gereği davayı davacının aleyhine sonuçlandırmak durumundadır yukarıdaki açıklamalar ışığında i̇tiraz konusu kanun hükmü anayasanın maddesinde yerini bulan hukuk devleti̇ ilkesini ve maddesinde yer alan adi̇l yargilanma hakkini ihlal etmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
1,981
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yargıtay kararında açıklanan iptal isteminin gerekçesi özetle şöyledir davada tarih ve sayılı sayılı sosyal sigortalar kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna ek ve geçici maddeler eklenmesine dair kanunun maddesinin sayılı kanuna eklediği geçici madde uygulanacak hüküm niteliği taşımaktadır çünkü davacının sayılı kanunun geçici maddesinden yararlandırılması gerekip gerekmediği madde uyarınca borçlandırılıp borçlandırılamayacağı ve sonucuna göre sözü edilen gösterge üzerinden yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanamayacağı maddenin uygulanmasıyla belirlenecek ve uyuşmazlık çözülmüş olacaktır geçici madde kaçınılmaz biçimde malullük ve ölüm aylıklarını da etkileyeceğinden incelemenin bunları da kapsayacak biçimde yaşlılık aylığı ile sınırlı olmaksızın yapılması gerekir kanunun diğer maddeleri geçici madde ile bağlantılı olduğundan bunlar hakkında da sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde anayasaya aykırılık denetimi yapılmalıdır geçici maddenin ve ilgili öteki kuralların aşağıdaki gerekçelerle türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihinde malullük yaşlılık ve ölüm sigortalarından gösterge tablosunun en üst göstergesinden aylık almakta olanlar ile aylık talebinde bulunmuş olup henüz işlemleri tamamlanmamış olanlardan gösterge tablosunun en üst göstergesinden aylık bağlanmaya hak kazananlara yeni bir borçlanma olanağı tanımakta borçlanmanın koşullarını yerine getirenlerin geçici göstergelerini saptamakta ve bunlara nasıl bağlanacağını düzenlemektedir kanunun yürürlüğe girdiği tarihine kadar başvurmayanların ya da bu tarihte aylık bağlanmasına hak kazandığı halde hiç başvurmayanların borçlanma hakkından yararlandırılmaması ile sigortalıların en üst göstergeden aylık alanlar ve daha aşağı göstergelerden aylık alanlar biçiminde ayırıma bağlı tutulması ve en üst göstergenin altındaki derece ve kademelerden aylık alanların durumlarına uygun bir borçlanma hakkından yoksun bırakılmaları eşitliğe aykırıdır sigortalılardan bir bölümü borçlanma yoluyla belirgin derecede yüksek yaşlılık malullük ve ölüm aylığına kavuşturulurken diğer kesiminin bu haklardan yoksun bırakılması toplumun huzurunu bozar milli dayanışmayı engeller ve adalet anlayışı ile de bağdaşmaz bu nedenle bir hukuk devletinde bu tür yasaların kabulü hukuk devleti ilkesine ve böylece anayasanın maddesine de ters düşer geçici maddeye göre borçlanan kişi ödediği primlerin karşılığını en geç ayda geri alabilecektiresas sayısı karar sayısı sosyal güvenlik kuruluşlarından tc emekli sandığında süper emeklilik uygulaması yoktur böylece kurumlar arasında da eşitsizlik ve farklılık yaratılmıştır kurum kaynaklarını tüketen ona haksız külfetler yükleyen sosyal güvenliği sağlamakta yetersiz duruma düşüren böyle bir borçlanma sistemi anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır
361
esas sayısı karar sayısı gaziantep cbaşsavcılığının sor sayılı iddianamesi özetle gaziantep i̇l emniyet müdürlüğü şahinbey yıldırım ekipler amirliğine bağlı görevli polis memurlarının aralık mahallesi cadde üzerinde hobi bahçeleri yanında şüpheli şahıslar ve otolar üzerinde yapmış oldukları asayiş uygulamasında açık kimlik bilgileri sonradan tespit edilen şüpheli sevk ve idaresindeki plakalı aracın durdurulduğu ve şoför koltuğunun sağ tarafında bilgi sahibi isimli şahsın bulunduğu yapılan aramada şüpheli üzerinde daralı gram bonzai paket fişek satışa hazır alüminyum folyay asarılı daralı gram metamfetamin adet captagon hap adet ecstasy hap şeffaf kilitli poşet alı gram metamfetamin adet alüminyum folyaya sarılı daralı gram ağırlığında metamfetamin olduğu değerlendirilen uyuşturucu madde ele geçirildiği iddiasıyla hakkında tcknın ve maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır csavciei esas harkindaki̇ görüşünde özetle sanığın subut bulan eylemine uyan cmk tck ve maddesi gereğince cezalandırılmasına suça konu uyuşturucu maddelerin tck maddesi gereğince müsaderesine alması muhtemel ceza miktarına göre sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde görüş bildirmiştir sanik savunmasinda ben uyuşturucu ticareti yapmıyorum taksi şoförlüğü yapıyorum uyuşturucu kullanıyorum olay günü de kullanmak amacıyla vatan mahallesinden uyuşturucu aldım ateş buz aldım bi de jameika aldım başka da bir şey yoktu yolda uygulamada memurlar durdurdu aramam yapıldı üzerimden uyuşturucu çıktı şeklinde savunma yapmıştır deli̇lleri̇n tartişilmasi ve takdi̇ri̇ mahkememizce sayılı tcknun maddesinin anayasanın maddesindeki hukuk önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğuna kanaat getirilerek davanın durmasına karar verilmiştir sayılı tck nun maddesi anayasanın maddesindeki herkes hukuk önünde eşittir hükmüne aykırıdır şöyle ki sanıklar hakkında tcknun ve maddesine aykırılıktan açılan kamu davalarında sanıkların üzerlerine atılı müsnet suç şayet bu maddeler kapsamına girmediğine mahkemece kanaat getirilmesi halinde ve sanığın üzerine atılı suç tcknun maddesindeki belirtilen kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın alınması kabul edilmesi bulundurulması ve uyuşturucu madde kullanılması kapsamında kabul edilmesi durumunda sanıklar hakkında tcknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir hükmü getirilmiştir bu karar verilir hükmü mahkemeyi bağlamaktadır ve şayet ilgili sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticaretinden veya imalatından veya uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmaktan açılan davalarla ilgili olarak mahkeme sanığın bu suçları ihlal etmediği ve sanığın üzerine atılı suç kullanmak veya bulundurmak veya satın almak kabul etmek kapsamında kabul edilmesi halinde sanık hakkında zorunlu olarak hakkında cmknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini öngörülmüştür ve bu hükmü vermekteesas sayısı karar sayısı mahkemeyi zorunlu tutmuştur ayrıca burada sanığa da seçimlik hak vermemiştir yani sanık hakkında ister hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istesin veya istemesin netice değişmemekte ve mahkeme yasal zorunluluk gereğince sanık istemese dahi sanık hakkında zorunlu olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermektedir bu dununda hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeyen sanık aleyhine sonuç doğurabilecek bir durumdur zira kendisini isnat edilen suçtan aklamak isteyen sanıklar haklarında genel kural olan cmknun maddesinde belirtilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istememe hakları vardır yukarıda açıklandığı üzere cmknun maddesinde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeyen sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilemeyeceğini belirtmiştir cmknun maddesindeki bu genel düzenlemeye tcknun aykırıdır zira tcknun sanığa hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip istemediği konusunda herhangi bir seçimlik hak vermemektedir sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini belirtse dahi mahkeme tcknun gereğince sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını verebilecektir bu da kanun önünde herkes eşittir hükmü olan anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ve kişilerin kendilerini mahkeme önünde aklama hakkını kısıtlamaktadır zira kişi yargılandığı davada sonuna kadar beraat etme yasal yollarını da kullanma hakkına sahiptir ve sanık hakkında tcknun ve maddesinden açılan davalarda da kendisini aklama hakkına sahiptir ve bu suçlar yönünden de açılan davalarda sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı konusunda seçim hakkına sahip olması gerektiği mahkememizce kanaat getirilmiştir bu nedenlerle sanığa bu cmknun de belirtilen seçimlik hakkı tanınmadan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi anayasanın maddesindeki herkes hukuk önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğuna mahkememizce kanaat getirilmiş bu nedenle davanın durmasına karar verilmiştir ve bu durumun çözümü için anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir ayrıca cmknun maddesinde sanıklar hakkında tüm suçlar açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarını belirtmiştir bunlar sanığın karşı tarafın veya kamunun zararını gidermiş olması sanığın daha önce kasti bir suçtan mahkum olmaması mahkemece sanığın pişman olduğuna kanaat getirilmesi ve ilerde suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluşması sanığın hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi gerektiği belirtilmiştir tcknun maddesi cmknun daki düzenlemeye aykırıdır zira maddesi cmknun şartlarını aramamaktadır sanık istemese dahi mahkeme sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilmektedir ayrıca mahkeme sanığın ilerde suç işlemeyeceği konusunda kanaati oluşmasa dahi yasal zorunluluk nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermektedir bu da kişilerin hukuk önünde eşitlik ilkesine aykırıdır ve bu durum anayasanın maddesindeki hukuk önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu mahkememizce kanaat getirilmiştiresas sayısı karar sayısı ayrıca tcknun maddesi bazen sanık hakkında cmknun maddesinde belirtilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair şartlar olmasa dahi sanık lehine sonuç doğurmaktadır çünkü sanıklar hakkında tcknun ve maddesinden cezalandırılmaları için açılan kamu davalarında cmknun maddesinde sanık daha önceden kasti bir suçtan mahkum olması durumunda veya zararı gidermemesi halinde veya mahkeme sanık hakkında ilerde suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluşmaması halinde ve sanık istememesi halinde dahi sanık hakkında tcknun ve maddesinden açılan davalarda mahkeme sanığın üzerine atılı suç maddesine girdiğine kanaat getirilmesi halinde sanık hakkında zorunlu olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verecektir bu durum ise cmknun i̇ maddesinde düzenlenen genel suçlar ve sanıklar açısından aleyhe bir sonuç doğurabilecektir çünkü tcknun ve maddelerinden açılan kamu davalarıyla ilgili sanıklar hakkında daha önceden sabıkalı olan ve kamunun ve ilgili kişilerin zararını gidermemiş olan ve daha önceden lehine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip deneme süresinde yeniden suç işleyen veya mahkemece ilerde suç işlemeyeceğine kanaat getirilmeyen sanıklar hakkında dahi tcknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir bu durum da diğer genel suçlardan yargılanan kişiler açısından eşitsizliğe sebep olacaktır bu durumda da yine anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırılık doğurmaktadır yukarıdan beri sayılan nedenlerle mahkememiz sayılı tcknun maddesi anayasanın maddesi olan herkes hukuk önünde eşittir ilkesine aykırı olduğuna mahkememizce kanaat getirilmiş ve bu durumun düzeltilmesine gerektiğine kanaat getirilmiş ve bu nedenle mahkememiz anayasanın maddesi gereğince sayılı yasanın maddesinin iptali için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur hüküm yukarda gerekçesi açıklandığı üzere sanığın savunması alınmış olduğundan üzerine atılı suç vasfı değişme ihtimali de gözetilerek saniğin bi̇hakkin tahli̇yesi̇ne başka suçtan hükümlü ya da tutuklu değilse serbest bırakılması için cezaevi müdürlüğüne yazı yazılmasına sayılı tcknun maddesinin mahkememizce anayasanın maddesinde belirtilen herkes hukuk önünde eşittir hükmüne aykırı olduğu kanaatine varıldığından bu maddenin iptali için dosyanın anayasa mahkemesinin maddesi gereğince anayasa mahkemesine gönderilmesine mahkemenizin bu aykırılık iddiası ile ilgili karar verilip mahkememize gönderilinceye kadar davanın durmasina ve esasın bu şekilde kapatılmasına anayasanın vereceği karara göre dosya anayasa mahkemesinden döndükten sonra yeniden dosyanın ele alınıp takdir olunmasınaesas sayısı karar sayısı dair sanık ile müdafinin yüzüne karşı iddia makamının katılımı ile oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı mahkememizin bu aykırılık iddiası ile ilgili karar verilip mahkememize gönderilinceye kadar davanın durmasina ve esasın bu şekilde kapatılmasına anayasanın vereceği karara göre dosya anayasa mahkemesinden döndükten sonra yeniden
1,128
esas sayısı karar sayısı i i̇tirazın nedenini oluşturan vakıaların özeti muratpaşa belediyesi sayılı kamu i̇hale kanunu hükümlerine göre çeşitli şirketlerden temizlik hizmeti satın almaktadır davalı şirketlerden de personel hizmeti satın almıştır bu amaçla ile tarihleri arasında geçerli olmak üzere tarihinde sözleşme imzalandığı davalı ile tarihleri arasında geçerli olmak üzere tarihinde sözleşme imzalandığı ile tarihleri arasında geçerli olmak üzere tarihinde sözleşme imzalandığı ile tarihleri arasında geçerli olmak üzere tarihinde sözleşme imzalandığı ile tarihleri arasında geçerli olmak üzere tarihinde hizmet satın alma sözleşmeleri akdetmiştir dava dışı işçi anılan şirketlerin sigortalı işçisidir hizmet alımı sözleşmeleri uyarınca muratpaşa belediyesinde çalışmıştır i̇ş akdi de feshedilmiştir başvurusu üzerine muratpaşa belediyesi da üst işveren sıfatıyla adı geçen işçiye tl kıdem tazminatı ödemiştir muratpaşa belediyesi vekili de eldeki davayı ikame ederek belediye ile hizmet sunan şirketler arasında alt işveren üst işveren ilişkisi bulunduğunu hizmet sözleşmeleri ve eklerindeki şartnamelere göre hizmet sunan şirketlerin istihdam ettikleri işçilerin tüm işçilik haklarından sorumlu olduğunu açıklayarak ödedikleri kıdem tazminatı tutarının işçinin her bir alt işveren nezdinde geçen dönemi ile sınırlı olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir tahkikat devam ederken da sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun kabul edilmiştir bu kanunun inci maddesi ile sayılı i̇ş kanununun nci maddesine beşinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları taralından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez aynı kanunun inci maddesi ile ise sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçici madde bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmezesas sayısı karar sayısı muratpaşa belediyesi vekili gününde sayılı kanunun ve inci maddelerinin anayasanın vencı maddelerine aykırı olduğuna havi dilekçesini ibraz ederek anayasaya aykırılık iddialarının ciddiye alınmasını ve anayasa mahkemesine itiraz başvurusu yapılmasını istemiştir anayasaya aykırılık nedenleri özce rücu haklarının ortadan kaldırılması ve kanunun geçmiş sözleşmelere de etki etmesinin sağlanarak hak arama özgürlüklerinin ihlal edilmesi şeklindedir i̇tiraz başvurusunun şekli koşulları a anayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı inci maddesi şöyledir bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin karan esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce i̇leri sürülmesi başlıklı ıncı maddesi şöyledir bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya ay kın görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararma ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderiresas sayısı karar sayısı taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır muratpaşa belediyesi vekilinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin anayasanın ve ve ıncı maddelerine aykırı olduğu yönündeki iddiası ciddi bulunmuştur ayrıca anılan normların anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür da kabul edilen ve şubat tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı sosyal hizmetler kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun itiraz konusu maddeleri şunlardır madde tarihli ve sayılı i̇ş kanununun nci maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez madde sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçici madde bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez görülmekte olan davanın niteliği yargısal uygulama ilkeleri ve itiraz konusu olan normlarla ilişkisi ise şöylediresas sayısı karar sayısı hizmet satın alan davacı muratpaşa belediyesi ile hizmet sunan davalı şirketlerin dava dışı işçi karşısındaki hukuksal konumlan alt işveren üst işveren kurumlarına vücut vermektedir i̇şçilerin iş akdiyle çalıştıkları şirketler alt işveren işin sürdürüldüğü belediyeler ve diğer kamu kurumlan ise üst işverendir üst işveren kavramı sayılı i̇ş kanununun inci maddesinde bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denir bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı işyeri ile ilgili olarak bu kanundan iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur şeklinde tanımlanmıştır buradaki sorumluluğun türü müteselsil sorumluluktur müteselsil sorumlulukta bir dış ilişki bir de iç ilişki mevzubahistir dış ilişkide işçi hakettiği işçilik alacaklarım müteselsil sorumlulardan birinden veya hepsinden isteyebilir türk borçlar kanununun üncü maddesi i̇ç ilişki ise müteselsil borçluların kendi aralarındaki ilişkidir ve bu da türk borçlar kanununun ve inci maddelerinde düzenlenmiştir paylaşım başlıklı inci maddedeki düzenleme aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır bu durumda borçlu her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir borçlulardan birinden alınamayan miktarı diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler şeklindedir muratpaşa belediyesi hizmet sunan şirketlerle düzenledikleri sözleşmelerde i̇stihdam edilen işçilerin her türlü işçilik haklarının istihdam eden şirketlerin sorumluluğunda olduğunu açıklayarak ödediği kıdem tazminatını işçiyi istihdam eden şirketlerden istemektedir i̇stemin dayanağı evvela sözleşme hükmü saniyen kanun hükmüdür sözleşmede herhangi bir hüküm olmasa bu takdirde muratpaşa belediyesi ödediği kıdem tazminatının yarısını kanun hükmü icabı işçiyi istihdam eden şirketlerden isteyebilecektir yargıtayın bu tür uyuşmazlıklardaki yerleşik uygulaması da bu minval üzeredir yargıtay bir kararında görüşünü şu şekilde açıklamıştır dava asıl işveren davacı kurumun davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir sayılı i̇ş kanununun maddesinde bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denir bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı işyeri ile ilgili olarak bu kanundan iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur hükmü bulunmaktadır dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi mevcut olup davacı asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı işyeri ile ilgili olarak i̇ş kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup asıl ve alt işverenler dış ilişki itibariyle dava dışı işçiye karşı müseselsilen sorumludurlar bu düzenleme işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup sadece işçilere karşı bir sorumluluktur asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil borçlar kanunu veesas sayısı karar sayısı sözleşme hukuku esas alınacağından uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular kendi aralarındaki iç ilişkide bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler nitekim sayılı türk borçlar kanununun maddesinde düzenlenen aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır şeklindeki hükümde de müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir i̇şte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir yargıtay hukuk dairesi gün ve c i̇tiraz konusu kurallarla den sonra kurulan sözleşmelerde belediye ve diğer kamu idarelerinin kıdem tazminatını alt işverenlere rücu edebilmeleri sözleşmede açık hüküm bulunması koşuluna bağlanmıştır yine bu koşulun görülmekte olan tüm davalarda uygulanacağı bu davaların ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararlarıyla sonuçlandırılacağı öngörülmüştür muratpaşa belediyesinin dayandığı hizmet satın alma sözleşmelerinin hiç birinde kıdem tazminatının rücuuna dair açık bir düzenleme bulunmamaktadır davalı alt işverenlerle kurulan sözleşmelerin yukarıda gösterilen tarihlerine göre itiraz konusu kurallar görülmekte olan davada tatbik alanı bulmaktadır dolayısıyla başvuru koşulları gerçekleşmiştir iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu i̇ddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi ‘hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair bir çok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendiniesas sayısı karar sayısı bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yaran amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine ay kın düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yaran değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üstesas sayısı karar sayısı işveren kurumlan iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluşturur belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmazesas sayısı karar sayısı hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi bir çok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yarı yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı nci maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği a kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayıesas sayısı karar sayısı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın nci maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur
3,276
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık hvulşer knın ascknun madde ve fıkrasının inci cümlesi gereğince askeri mahkememizde yargılanması için askeri savcılık tarafından düzenlenen iddianame ile dava açılmıştır sanığın cezalandırılması talep edilen ascknun madde ve fıkrasının inci cümlesinde hizmete ilişkin emri hiç yapmayan asker kişilerin bir aydan bir seneye kadar cezalandırılacakları belirtilmiştir sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun tek hakimle ve kurulla bakılacak işler başlıklı uncu maddesinin inci fıkrası aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir subay ve astsubayların işledikleri suçlara ait davalar ile ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlara ait davalar hariç olmak üzere üst sınırı beş yıla kadar beş yıl dahil hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezalarını ve güvenlik tedbirlerini gerektiren askeri ceza kanununda ve diğer kanunlarda yazılı suçlara ait davalara ve suç konusu olmayan eşyanın müsaderesine tek hakim tarafından bakılır sayılı kanunun yukarıda belirtilen madde ve fıkrası gereğince tek hakimden kurulu mahkeme heyeti sanığı yargılamaya başlamıştır sanıkta bu durumun anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir sayılı kanunla yapılan değişiklikle sayılı kanunun uncu maddesinin inci fıkrası yukarıdaki şekilde düzenlenmiştir buna göre subay ve astsubaylar işledikleri bütün suçlar sebebi ile hakimden oluşan kurul halindeki askeri mahkemede yargılanmaktadırlar ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar hariç olmak üzere üst sınırı yıla kadar hapis cezası olan suçları işledikleri iddia olunan uzman jandarma uzman erbaşlar erbaş ve erler ise tek hâkimden oluşan askeri mahkemede yargılanmaktadırlar adliye mahkemelerinin görev ve yetkilerini düzenleyen sayılı kanunda sulh ceza asliye ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri sayılmıştır bu mahkemelerin görevleri belirlenirken verilecek cezanın sınırları ile suçların vasıfları tek tek sayılmıştır bu mahkemelerde yargılanacak sanıkların statüleri dikkate alınmamıştır yalnızca cezanın süresi ve suçun vasfı dikkate alınmıştır yukarıda belirtildiği üzere sayılı kanunun madde ve fıkrasında ise askeri mahkemede yargılanacak sanıkların statüleri dikkate alınmıştır kurul halinde yargılama yapan mahkemelerin daha teminatlı olduğu bilinen bir durumdur ceza süresi fazla olan suçları işleyen sanıklar kuruldan oluşan ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaktadırlar askeri mahkemelerde subay ve astsubayların işledikleri her suçtan kurul halindeki mahkemede yargılanmaları ve uzman çavuşlar ile erbaş ve erlerin yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlarda tek hakimden oluşan mahkemede yargılanmaları hukuka aykırı olarak değerlendirilmiştir bir subay ile uzman çavuşun veya astsubay ile bir erin birlikte veya ayrı olarak aynı suçu işlemeleri halinde farklı mahkemelerde yargılanmaları gerekmektedir bu ise hukukun evrensel ilkelerine ve türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırıdır türkiye cumhuriyeti anayasasının ve uncu maddeleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar anayasasının ve uncu maddelerinden anlaşıldığı üzere türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olup kanun önünde herkes eşittir tüm bu sebepler dikkate alınarak sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun madde ve fıkrasının türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu değerlendirilmiş ve anayasa mahkemesine sayılı kanunun uncu maddesinin inci fıkrasının iptali için başvurulmasına karar verilmiştir
564
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın maddesiyle sayılı emniyet teşkilatı yasasına eklenen ek maddenin i̇kinci fıkrasında en az dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olup sınav tarihi itibarıyla yaşından gün almayan erkek ve bayanlar ile askerliğini yapmış yaşından gün almamış erkek adaylar arasında yapılacak seçme sınavında başarılı olanlar altı aydan az olmamak üzere polis meslek eğitimine alınırlar dördüncü fıkrasının birinci tümcesinde polis meslek eğitim merkezlerindeki eğitim öğretim süresi içerisinde giriş şartlarını taşımadıkları sonradan anlaşılanlar eğitim ve öğretimini başarı ile tamamlayamayanlar sağlık ve disiplin yönünden polis olamayacağına yetkili kurullarca karar verilenlerin polis meslek eğitim merkezleri ile ilişikleri kesilir beşinci fıkrasının birinci tümcesinde polis meslek eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanlar emniyet genel müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanırlar son fıkrasında da polis meslek eğitim merkezlerinin kuruluş ve çalışma usûl ve esasları bu merkezlerde eğitime alınacak öğrencilerde aranacak şartlar mezun oldukları okulların nitelikleri yapılacak sınavlar disiplin ve eğitim öğretimle ilgili konular öğrenciliğin sona ermesi tazminat ve yükümlülük esasları ile giyecekleri kıyafetler ve diğer hususlar i̇çişleri bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir kurallarına yer verilmiştir bu kurallara göre yönetmelikte belirtilecek en az dört yıl süreli yükseköğretim kurumlarını ya da bunlara denkliği kabul edilen yurt dışı yükseköğretim kurumlarını bitirip koşulları taşıyanlardan sınavı kazananlaresas sayısı karar sayısı polis meslek eğitim merkezlerine öğrenci olarak alınacak eğitimi başarı ile tamamlayanlar aday polis memuru olarak atanacaktır yasada atanırlar sözcüğü kullanıldığı için koşulları taşıyıp sağlık ya da disiplin sorunu bulunmayanların eğitimi başarıyla tamamlamaları durumunda memur kadrosuna atanmaları zorunludur öğrenci statüsünden memur statüsüne geçişte böyle bir zorunlu yasal bağ bulunduğuna göre öğrenci statüsüne kabul edileceklerin nitelikleri taşımaları gereken koşullar sınav ve disiplin konuları memur statüsünü doğrudan ilgilendirmektedir bu durumda polislik mesleğine geçişin başlangıcı olan eğitime alınacak adaylar için genel ve soyut olarak öğrenim sınav ve yaş koşulu getirildikten sonra öğrencilerin taşımaları gereken koşullara ve bitirilen okulların niteliklerine ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmeden bu koşul ve niteliklerin belirlenmesini i̇çişleri bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliğe bırakan kuralın anayasaya uygunluğunun irdelenmesi gerekmektedir anayasanın maddesinde devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği kurala bağlanmıştır kamu düzeni ve kamu güvenliğini sağlama görevi ile bu hizmeti yürüteceklerin sözkonusu fıkra kapsamında olduklarında kuşku bulunmamaktadır anayasanın aynı maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği maddesinde egemenliğin kayıtsız koşulsuz ulusun olduğu türk ulusunun egemenliğini anayasanın koyduğu ilkelere göre yetkili organları eliyle kullanacağı hiçbir kişi ya da organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı maddesinde de yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisinin olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmiştir bu anayasal kurallar uyarınca polis meslek eğitim merkezlerinde eğitime alınacak öğrencilerde aranacak koşulların bu öğrencilerin bitirdikleri yüksek öğretim kurumlarının niteliklerinin sınav ve disiplin konularının herhangi bir duraksamaya neden olmayacak açıklıkta yasayla düzenlenmesi gerekmektedir sayılı polis yüksek öğretim yasasının ve maddelerinde polis meslek yüksek okulları ve fakülteye alınacak öğrencilerin bitirdikleri okullar arasında kimi liselerin sayılmamasının anayasaya aykırı olduğu savıyla açılan dava üzerine anayasa mahkemesince verilen günlü k sayılı kararda belirli önemde kimi kamu hizmetlerinin özellikleri gözetilerek gerçekleştirilen bu tür düzenlemelerin anayasal ilkelere bağlı kalınması ve hizmetin gereklerinin gözönünde tutulması koşuluyla yasa koyucunun takdir yetkisi içinde bulunduğu yasada öngörülen okulları bitirenlerin emniyet hizmetlerinin gereklerine daha uygun olduğu kabul edilmiş ve iptal istemi reddedilmiştir bu kararla varılan sonuca göre de polis mesleği ile ilgili eğitim öğretim kurumlarına alınacak öğrencilerin bitirdikleri okulun hizmetin gerekleri gözönünde bulundurularak yasada belirlenmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı bu nedenlerle sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen ek maddenin öğrencilerde aranacak koşulları ve bitirilen okulları belirlemeyen ikinci fıkrası ile bu konuların yapılacak sınavların disiplin ve öğrenciliği sona erdirecek nedenlerin i̇çişleri bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceğini öngören son fıkrası anayasanın çerçevesi çizilip ilkeleri konulmadan bu konuları yönetimin takdirine ve yönetsel düzenlemelere bırakan içeriğiyle maddesine yasama yetkisinin devri niteliğinde kural içerdiğinden maddesine ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almadan bir devlet yetkisi kullanamayacağını belirten maddesine aykırı düşmektedir öte yandan anayasanın maddesinde kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan yasanın suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılamayacağı ceza ve ceza yerine geçen güvenlik önlemlerinin ancak yasayla konulacağı belirtilerek suç ve cezada yasallık ilkesi getirilmiştir anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği gibi bu maddede adli idari ayrımı yapılmadığı için disiplin suç ve cezaları da bu madde kapsamına girmektedir bu nedenle disiplin suç ve cezalarının yasayla düzenlenmesi gerekmektedir sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen ek maddenin dördüncü fıkrasında disiplin yönünden polis olamayacağına yetkili kurullarca karar verilenlerin polis meslek eğitim merkezleri ile ilişkilerinin kesileceği son fıkrasında da disiplin ve öğrenciliğin sona ermesi ile ilgili konuların i̇çişleri bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir bu niteliği ile son fıkra kuralı suç ve cezada yasallık ilkesi ile bağdaşmamakta ve anayasanın maddesine de aykırı düşmektedir sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle günlü sayılı emniyet teşkilatı kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle sayılı yasaya eklenen ek maddenin ikinci ve son fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptallerine uygulanmaları durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçlar gözönünde bulundurularak söz konusu fıkraların yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini arzederim
838
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe sayılı yasanın nci maddesinin numaralı fıkrasının i̇kinci tümcesinin anayasaya aykırılığı nci maddenin numaralı fıkrasının ilk tümcesinde savaşlar terör amaçlı saldırılar doğal afetler ve benzeri olağanüstü durumların ortaya çıkardığı kriz zamanlarında da ifade ve haber alma özgürlüğünün esas olduğu yayın hizmetlerinin önceden denetlenemeyeceği ve yargı kararları saklı kalmak kaydıyla durdurulamayacağı belirtildikten sonra ikinci fıkrasında ancak millî güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hâllerde yahut kamu düzeninin ciddî şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda başbakan veya görevlendireceği bakan geçici yayın yasağı getirebilir denilmiştir maddenin başlığı olağanüstü dönemlerde yayınlar olmakla birlikte madde içeriğinden anayasanın olağanüstü hallerin düzenlendiği nci maddelerinin kapsandığı anlaşılamamakta olağanüstü durumlar belirsizlik içermektedir bu belirsizliğe karşın birinci tümcede yayın hizmetlerinin önceden denetlenemeyeceği ve yargı kararları saklı kalmak kaydıyla yayınların durdurulamayacağı belirtilerek basın ve yayın özgürlüğü korunmuştur fıkranın ikinci tümcesinde ise millî güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hâllerde yahut kamu düzeninin ciddî şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda ifadesi kullanılmak suretiyle soyut ve belirsiz düzenleme yapılmıştır millî güvenlik ve kamu düzeni anayasanın inci ve bu maddenin göndermesiyle ncı maddelerinde sınırlama nedeni olarak gösterilmekle birlikte anayasa maddelerinde gösterilen sınırlama nedenlerinin yasada yinelenmesi anayasanın üncü maddesi kapsamında yeterli değildir yasayla sınırlamanın yasallık ilkesine uygun olarak açık net belirgin ve somut olması yasa uygulayıcılarının yorumcularının ve denetleyicilerinin keyfiliğine ve sınırsız takdirine bırakılmaması gerekir tümcede gösterilen sınırlama nedenlerinin anayasanın ilgili maddelerinde belirtildiğinin ileri sürülmesi durumumda ise sınırlamanın yine yasallık ilkesine bağlı olarak belirli öngörülebilir ve ölçülü olması zorunludur ölçülülük denetiminin yapılabilmesi belirliliğe ve öngörülebilirliğe bağlıdır belirsiz olan kuralların ölçülülük denetimi de yapılamaz dava konusu ikinci tümcede geçici yayın yasağı getirebilir denilmiş ancak geçiciliğinin çerçevesi çizilmemiştir geçici yasağın süresi ne kadar süreceği ne zaman sona ereceği belli edilmemiş yetki yasağı koyacak merciin takdirine bırakılmıştır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli biresas sayısı karar sayısı kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar aymk günlü k dava konusu tümcenin belirsizliğiyle anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiştir öte yandan anayasanın üncü maddesinde radyo ve televizyon faaliyetleri için özel düzenleme yapılmış radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek anayasal güvence altına alınmıştır düzenleme ve denetleme görev ve yetkisi yürütme organından koparılarak demokratik bir oluşumla radyo ve televizyon üst kuruluna rtük verilmiştir rtük üyeleri tbmm genel kurulu tarafından seçilen demokratik ve anayasal bir kuruldur parlamentonun özgür iradesi ve çoğunluk oyu ile oluşan kurul karar alma süreçlerinde de aynı demokratik yapı içinde çalışacak böylece radyo ve televizyon faaliyetlerinin düzenleme ve denetlemesi de aynı demokratik yapının güvencesi altında olacaktır rtükyi oluşturan üyelerin aday gösterilme ve seçilme süreçlerinde başbakan ve bakanlar kurulu ile diğer deyişle yürütme organı ile bağlantıları bulunmadığı gibi kurulun kuruluşu görev ve yetkileri üyelerinin nitelikleri seçim usulleri ve görev süreleri yasal düzenlemeye bırakılmıştır bu anlamda rtüknin yürütme organı ile hiyerarşik bağlantısı da bulunmamaktadır temel hak ve özgürlükler içinde yer alan basın ve yayın hakkı anayasanın üncü maddesinin koruması altında olup anayasa hükümlerinden hiç biri devlete veya kişilere anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirlenenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz kaynağını anayasadan alan ve özel olarak düzenlenen bir yapılanma içinde geçici yayın yasağı getirebilme yetkisinin anayasal güvence altındaki rtük yerine başbakan veya görevlendireceği bakana verilmesi anayasanın üncü ve üncü maddeleri karşısında da olanaklı değildir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın nci maddesinin numaralı fıkrasının ikinci tümcesi anayasanın nci üncü ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan haber niteliği dışında sözcüklerinin ve bendinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı inci maddede yayın hizmeti ilkeleri sıralanmış medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunacağı belirtilmiştir inci maddenin numaralı fıkrasının bendinde suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilân edilemeyeceği veya suçluymuş gibi gösterilemeyeceği yayınların yargıya intikal eden konularda yargılama süresince haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamayacağı belirtilmiştir yürürlükten kaldırılan sayılı yasanın inci maddesinin bendinde yer alan benzer nitelikli hükme haber niteliği dışında sözcükleri eklenerek yargıya intikal eden konularda yargılama süresince haber niteliği taşıyan yayınların yapılabileceği öngörülmüştür böylece haber niteliği gerekçesiyle yayın yapılabilecek yapılacak yayınların yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olup olmadığı ise yayından sonraki değerlendirmelere bırakılacaktır bu etkilemenin niteliği etkileme olup olmadığı belirsizdir kaos ve karmaşa yaratacak bu durum adaletsizliklere de neden olabilecektir yasada haber niteliğiyle ilgili somut ölçütler de bulunmadığından ayrık durumlar da ortaya çıkabilecektir anayasanın inci maddesinde hiçbir organ makam merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceği genelge gönderilemeyeceği tavsiye ve telkinde bulunamayacağı belirtilmiştir haber niteliği gerekçesiyle yapılacak yayınların bu kapsamda olup olmadığı yasa hükmünün belirli ve öngörülebilir olmasıyla olanaklıdır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan haber niteliği dışında sözcükleri anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir inci maddenin bendinde yayın hizmetleri müstehcen olamaz denilmiştir türkiyenin de taraf olduğu avrupa sınır ötesi televizyon sözleşmesinde müstehcenlik yer almamıştır sözleşmenin nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yayınların uygunsuz indecent olmaması ve pornografi pornography içermemesi öngörülmüştür pornografiye hiçbir program ya da yayın türünde haber eser sanat teması ya da sanatsal öğe olarak başvurulamaz cinsel dürtüleri ve zaman zaman da sapkın yolları tetikleyen pornografi ile ölçüsü belirleyemeyen yaşa ve ortama göre farklı algılamalar gösterebilen müstehcen yayınları karıştırmamak gerekir dava konusu sözcüklerle dramatik örgü içerisinde konu bütünlüğü sanatsal kaygı ve eleştirel mesaj gibi kabul edilebilir amaçlarla yapılmış olan yayınlar müstehcenlik iddiasıyla ilke ihlali olarak değerlendirilebilecektir ki bu durum sübjektif değerlendirmelerle birçok yayının ilke ihlaline maruz kalmasına böylece de basına yayına ve sanata karşı keyfi sansürcülüğe neden olabilecektir müstehcenlik kişiden kişiye kültürden kültüre değişen soyut bir kavramdır bu soyutluk yayınların müstehcen olup olmadığına karar verecek kişiler ya da kurul için de söz konusudur karar vericilerin hangi izleyici kitlesini esas alarak karar verecekleri belli olmadıkça da bu belirsizlik artarak devam edecektir aynı belirsizlik türkiye dışında hazırlanan program ya da eserlerde daha açık olarak kendisini gösterecek bu eserlerinesas sayısı karar sayısı türkiyede yayımlanmasında bütünlüğünün kaybına neden olacak müdahalelerin yolunu açabilecektir kaldı ki eserlerin bütünlüğünün bozulması yerine yayınların uyarı işaretleriyle birlikte yayımlanması ve yayın saatlerinin planlanması olanaklıdır ve yasa bu konudaki önlemleri de içermektedir müstehcen olduğu iddia edilen yayınlardan korunması gereken çocuk ve gençlerin korunma gereksinmelerinin karşılanmasının yolları mevcuttur edebi ve sanatsal eserler ceza hukukunda da çocuklara ulaşılması engellenmek koşuluyla koruma altına alınmış sansüre karşı korunmuştur müstehcen sözcüğünün soyut belirsiz ve öngörülemezliği yayınların müstehcen olup olmadığını belirleyecek kişilerin ya da kurulun takdir hakkını da etkileyecek ve keyfiliklere neden olacaktır oysa anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti yukarıda sırasında da açıklandığı gibi belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle anlam kazanır öte yandan temel hak ve özgürlükler arasında olan bilim ve sanat özgürlüğü basın özgürlüğü ile süreli ve süresiz yayın hakkı aynı zamanda anayasanın ıncı maddesinin son fıkrasına sayılı yasayla eklenen ek tümceyle milletlerarası andlaşmaların koruması altındadır müstehcen sözcüğü bu yönüyle de avrupa sınır ötesi televizyon sözleşmesine aykırılık oluşturacaktır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının birinci tümcesinde yer alan üç gün içinde sözcüklerinin anayasaya aykırılığı inci maddede düzeltme ve cevap hakkı düzenlenmiş gerçek ve tüzel kişilerin kendileri hakkında şeref ve haysiyetlerini ihlâl edici veya gerçeğe aykırı yayın yapılması hâlinde yayın tarihinden itibaren altmış gün içinde üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmamak ve suç unsuru içermemek kaydıyla düzeltme ve cevap yazısını ilgili medya hizmet sağlayıcıya göndereceği medya hizmet sağlayıcıların hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde cevap ve düzeltmeye konu yayının yapıldığı saatte ve programda izleyiciler tarafından kolaylıkla takip edilebilecek ve açıkça anlaşılabilecek biçimde düzeltme ve cevabı yayınlayacağı öngörülmüştür düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirtilen süre içinde yayınlanmaması hâlinde bu sürenin bitiminden birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayınlanması hâlinde düzeltme ve cevabın yayınlandığı tarihten itibaren on gün içinde ilgili kişi mahkemeden cevap ve düzeltmenin birinci fıkra hükümlerine uygun olarak yayınlanmasına karar verilmesini isteyebilecektir yetkili ve görevli mahkeme başvuru sahibinin ikamet ettiği yerdeki sulh ceza mahkemesi başvuru sahibinin yurt dışında ikamet etmesi hâlinde ankara sulh ceza mahkemesi olarak gösterilmiştir maddenin numaralı fıkrasında ise sulh ceza hâkiminin istemi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlayacağı bu karara karşı tebliğden itibaren yedi gün içinde yetkili asliye ceza mahkemesine itiraz edilebileceği belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı böylece mahkemeden cevap ve düzeltmenin birinci fıkra hükümlerine uygun olarak yayınlanmasına karar verilmesinin istenmesi halinde sulh ceza hâkimine üç gün süre verilmiştir düzeltme ve cevap hakkı anayasanın nci maddesinde düzenlenmiştir maddenin birinci fıkrasında düzeltme ve cevap hakkının kanun ile düzenlenmesi öngörülmüştür i̇kinci fıkrada ise düzeltme ve cevabın yayımlanmaması hali özel olarak düzenlenmiş yayımlanmanın gerekip gerekmeyeceği hakime bırakılmıştır anayasa koyucu hakim kararının süresini de konunun özelliği nedeniyle özel olarak düzenleme gereği duymuş ve hakimin ilgilinin müracaat tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde karar vermesini öngörmüştür hakim yedi güne kadar her an karar verebilecek ancak karar süresi yedi günü geçemeyecektir yasa koyucunun anayasanın hakime tanıdığı bu süreyi kısaltarak yasayla üç güne indirmesi anayasanın nci maddesinin bağlayıcı hükmüne aykırılık oluşturacaktır yasa koyucunun anayasanın nci maddesinin hakime tanıdığı yedi günlük süreyi kısaltarak üç güne indirmesi hakime anayasa ile verilen hakkı kullanamaması sonucunu doğuracaktır ki bu hüküm anayasanın inci maddesindeki hiçbir organ yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez hükmüne de aykırıdır hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan bağımsız yargı gücü günümüzde temel hak ve özgürlüklerin olduğu kadar kamusal düzenin korunmasının da güvencesidir yargının bağımsızlığının amacı ise bireylere her türlü etki baskı yönlendirme ve kuşkudan uzak kalınarak adaletin dağıtılacağı güven ve inancı vermektir bu bağlamda anayasanın inci maddesinde düzenlenen objektif bağımsızlık da yargılama çalışmalarında hâkimlerin hiçbir etki altında kalmamaları gereğine dayanmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının birinci tümcesinde yer alan üç gün içinde sözcükleri anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinin birinci tümcesinde yer alan yüzde ellisini sözcüklerinin anayasaya aykırılığı uncu maddede özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşların şirket yapıları ve hisse oranlarıyla ilgili uymaları gereken hususlar düzenlenmiş yayın lisansının münhasıran radyo televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak amacıyla türk ticaret kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketlere verilmesi öngörülmüştür aynı şirket ancak bir radyo bir televizyon ve bir isteğe bağlı yayın hizmeti sunabilecektir uncu maddenin numaralı fıkrasının bendinin birinci tümcesinde bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşta doğrudan toplam yabancı sermaye payı ödenmiş sermayenin yüzde ellisini geçemez denilmek suretiyle bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşta doğrudan toplam yabancı sermaye payının ödenmiş sermayenin yüzde ellisine kadar çıkabileceği öngörülmüştür aynı bent uyarınca yabancı bir gerçek veya tüzel kişi en fazla iki medya hizmet sağlayıcı kuruluşa doğrudan ortak olabilecektir medya hizmet sağlayıcı kuruluşların ortağı olan şirketlere yabancı gerçek veya tüzel kişilerin iştirak ederek yayın kuruluşlarına dolaylı ortak olmaları da olanaklıdır böylece yabancı sermaye payının yüzde elliyi de aşması söz konusu olacaktır ancak bendiyle bu durumda yayıncı kuruluşların yönetim kurulu başkanı başkan vekili ile yönetim kurulu çoğunluğu ve genel müdürünün türkiye cumhuriyetiesas sayısı karar sayısı vatandaşı olması ve ayrıca yayıncı kuruluş genel kurullarında oy çoğunluğunun türkiye cumhuriyeti tabiiyetini haiz gerçek veya tüzel kişilerde bulunması zorunlu kılınmıştır şirket ana sözleşmelerinde bu hususları sağlayan düzenlemeler açıkça belirtilecektir radyo ve televizyon yayınları temel hak ve özgürlüklerin gerçekleştirilmesi ve korunmasına olduğu kadar ulusal yapının ulusal siyasetin ve daha da önemlisi ulusal egemenliğin ayrılmaz bir parçasıdır basın özgürlüğü ve süreli ve süresiz yayın hakkı anayasanın temel haklar ve ödevler bölümünde inci ve uncu maddelerinde yer alırken üncü maddede radyo ve televizyonların kuruluşları özel olarak düzenlenmiştir radyo ve televizyonların faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi için demokratik yöntemlerle oluşacak bir üst kurul öngörülmüş ve üst kurulun oluşumu da yasama yetkisini türk ulusu adına kullanan yasama organına tbmmye bırakılmıştır bu anayasal düzenleme tek başına radyo ve televizyon yayınlarının ulusal egemenlik yönünden önemini ortaya koymaktadır radyo ve televizyon kuruluşlarında tarihi süreç içinde devlet tekeli kaldırılmasına karşın devlet gözetiminden vazgeçilmemiş bu gözetim de devlet içinde demokratiklik ve bağımsızlık ilkelerine uygun olarak tbmmye bırakılmıştır üncü maddede yılında yapılan değişikliğin gerekçesinde de belirtildiği gibi bütün radyo ve televizyon istasyonlarının anayasanın temel ilkesine millet ve ülkenin birlik ve bütünlüğüne bölünmezliğine genel ahlaka aykırı yayın yapamayacakları temel ve tabiî ilkeler olarak düşünülmüştür anayasanın sözü ve ruhu radyo ve televizyon kuruluşlarını piyasa kuruluşları olarak algılamamış radyo ve televizyon hizmetlerini özel kuruluşlar tarafından yerine getirilse bile kamu hizmeti olarak görerek devlet gözetimi altında tutmuştur üncü madde radyo ve televizyon istasyonlarının kurulması ve işletilmesini kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbest bırakırken aynı zamanda anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğünü de kabul etmiş bu alanda bir istisna da öngörmemiştir anayasanın başlangıçının beşinci paragrafında hiçbir faaliyetin türk milli menfaatlerinin karşısında koruma göremeyeceği inci maddesinde de türk milletinin bağımsızlığını ve kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamanın kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmanın devletin temel amaç ve görevleri arasında olduğu belirtilmiştir anayasanın nci maddesinde de toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı olunacağına yer verilerek toplumun çıkarları da koruma altına alınmıştır anayasanın başlangıçının beşinci paragrafı nci ve inci maddeleri üncü maddeyle birlikte değerlendirildiğinde bir ülkedeki radyo ve televizyon sahibi kişilerin ülkenin ulusal kültürel ve sosyal sistemine büyük ölçüde etkide bulunabilecekleri ve yabancıların çok miktarda radyo ve televizyon kuruluşlarına sahip olmalarının bulundukları devletin egemenliği üzerinde olumsuz etki yaratabileceği düşüncesi yabancıların medya hizmet sağlayıcı kuruluşta sermaye paylarına sınırlama getirilmesini gerekli kılmaktadır ulusun malı olan frekansların kullanımındaki temel prensip de budur yabancı sermaye payının yüzde elliye çıkarılması haksız rekabete yol açacak ulusal çıkarları zedeleyebilecektir yabancı sermayenin yöneticilikte yer almasa da girdiği ortamda kendi kural ve çıkarlarını savunacağı bilinmektediresas sayısı karar sayısı radyo ve televizyon kuruluşlarında ulusal koruma uluslararası alanda da karşılaşılan bir durumdur bu konuda esnek olduğu ileri sürülen avrupa birliği ab üyesi ülkelerde de ab üyesi ülkelerle sınırlı bir korumaya gidilmiştir abdde de radyo ve televizyon yayıncılığında yabancı sermaye payında sınırlama bulunmaktadır abdde bu oran kişilerde yüzde yi yabancıların sahip olduğu şirketlerde yüzde geçmemektedir radyo ve televizyon alanında yabancı sermayesinde karşılıklılık ilkesinin esas alındığı durumlarda pay sınırının yükselebildiği görülmektedir dava konusu sözcüklerin yer aldığı fıkrada karşılıklılık ilkesi de yasal güvence altına alınmamıştır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinin birinci tümcesinde yer alan yüzde ellisini sözcükleri anayasanın başlangıçı ile nci inci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasında yer alan en az bir yıl sözcüklerinin ve numaralı fıkrasının birinci tümcesinde yer alan tek bir verici tesisi ve işletim şirketince sözcüklerinin anayasaya aykırılığı ncı maddede frekans planlaması ve tahsisi düzenlenmiştir maddenin numaralı fıkrasında sıralama ihalesine radyo ve televizyon yayın şirketi olarak kurulan radyo ve televizyon yayıncılık alanında en az bir yıl faaliyette bulunan ihale şartnamesinde belirtilen ön şartları yerine getiren ve üst kuruldan ihaleye girmek için yeterlilik belgesi alan medya hizmet sağlayıcı kuruluşların katılabileceği belirtilmiştir fıkraya göre rtük televizyon kanal ve radyo frekans planlamasını yaptıktan sonra gerçekleştireceği sıralama ihalesine katılacak medya hizmet sağlayıcılarının en az bir yıl faaliyette bulunması koşulu aranacaktır ancak birçok medya hizmet sağlayıcı daha önceki hukuksal düzenlemelerde eksiklik olduğu frekans planlaması yapılamadığı için yayın dünyasına girememiştir diğer anlatımla kimi medya hizmet sağlayıcılarının yayın dünyasına girememesi gerekli şartları yerine getirememekten değil ilgili kurumun gerekli şartları yerine getirememesinden kaynaklanmıştır fıkrada en az bir yıl koşulu getirilerek yayıncılık dünyasında önceki yasadan ve uygulamadan kaynaklanan frekans tahsisindeki belirsizliğe rağmen yayıncılık faaliyeti yürüten kuruluşlara ayrıcalık tanınmıştır ancak yayıncılık alanında faaliyetin belirsizliği nedeniyle en az bir yıl faaliyet de belirsizdir faaliyetin ne olduğu açık değildir yayının fiilen yapılması ile yapmayı öngören şirketin kurulmuş olması aynı şeyler olmamakla birlikte en az bir yıl sözcükleri kullanılmıştır i̇haleye yayıncılık alanına girmek isteyen ve koşulları uyan bütün kuruluşların eşit olarak girmesi gerekir anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir anayasanın inci maddesinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahip olduğu belirtilirken çalışma özgürlüğü için bir sınırlama nedeni öngörülmemiştiresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasında yer alan en az bir yıl sözcükleri anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir ncı maddenin numaralı fıkrasında özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşların üst kurulca kendilerine tahsis edilen televizyon kanalı multipleks kapasitesi ile radyo frekanslarından yapacakları yayınlarını tek bir verici tesis ve işletim şirketince kurulan ve işletilen radyo ve televizyon verici tesislerinden yapmak zorunda oldukları belirtilmiştir düzenlemeyle bütün radyo ve televizyon yayınlarının tek bir şirket eliyle kurulacak ve yönetilecek bir verici tesisinden yapılması öngörülmektedir tek bir verici tesis ve işletme şirketi ekonomik ve işletmecilik açısından etkin ve verimli olarak değerlendirilebilir ancak yasada söz konusu şirketin belirlenmesi için herhangi düzenleme öngörülmemiştir şartlar rtük tarafından belirlenecek ve bu şartlara uygun tek bir verici tesis ve işletim şirketine yayın iletim yetkisi verilecektir bu tür işi yapmak üzere girişimde bulunacak şirketlerin kurulmasına ve bunların rekabet ortamı içinde çalışmasına izin verilmemektedir ülkede yayın yapan ve yapacak olan yüzlerce yayın kuruluşunun sadece üst kurul tarafından belirlenecek koşullarla yine üst kurul tarafından tercih edilecek tek bir şirketin belirleyeceği kurallara uymasının istenilmesi hukuk devletine uygun olmayan haksızlık ve eşitsizlik yaratacak düzenlemedir ayrıca şirkete kuralları ihlal etmesi ya da yayıncılar arasında ayrım yapması gibi son derece önemli konularda sadece para cezası verilebilecektir i̇letişim özgürlüğünün en önemli aracı yayındır anayasanın inci maddesinde devletin basın ve haber alma özgürlüklerini sağlayacak önlemleri alacağı belirtilmiştir radyo ve televizyon yayınlarında özgürlüğün olmazsa olmaz koşulu izleyicilere ulaşabilmedir türkiyede pek çok yayın kuruluşunun büyük maliyetlerle kendi vericilerini kurmalarının temel nedeni budur ancak sorunları çözmenin yolu devlet aracılığıyla bir şirketi tercih edip tekel oluşturulması değildir anayasa devlete tekel oluşturup bir şirketi tercih etme değil basın ve haber alma özgürlüklerini sağlayacak tedbiri alma görevi vermiştir anayasanın inci maddesinde de herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahip olduğu belirtilmiş çalışma özgürlüğü için bir sınırlama nedeni öngörülmemiştir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının birinci tümcesinde yer alan tek bir verici tesisi ve işletim şirketince sözcükleri anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının g ve bentlerinin anayasaya aykırılığı ncı maddede üst kurul başkanı ve başkan vekili seçimi görev ve yetkileri düzenlenmiştir maddenin numaralı fıkrasında sayılan başkanın görev ve yetkileri arasında g ve bentlerinde üst kurulun faaliyet gösterdiği alanda strateji politikalar ve ilgili mevzuat ile üst kurul ve personelin performans ölçütleri hakkında çalışma ve değerlendirme yapmakesas sayısı karar sayısı üst kurulun diğer kuruluşlarla ilişkilerini yürütmek ve üst kurulu temsil etmek üst kurul tarafından atanması öngörülenler dışındaki üst kurul personelini atamak görevleri de sayılmıştır anayasanın üncü maddesinde demokratik esasa dayalı bir kurul sistemi öngörülmüştür anayasada kimi anayasal kurul ve kuruluşlarda olduğu gibi kurul içinde bir başkanlık sisteminden söz edilmemiştir eşgüdümü sağlamak amacıyla kurul içinde başkan başkanvekili gibi seçimli iç görevlendirmelerin yasa koyucu tarafından yapılması mümkün olmakla birlikte başkana yasayla verilen görev ve yetkilerin anayasanın öngördüğü demokratik oluşumu ve kurul güvencesini kurul yetkilerini ihlal etmemesi gerekir öte yandan işbölümü ve eşgüdümün gerektirdiği başkanlık müessesesinin kurulun anayasal konumu görev yetkileri alanında hiyerarşik yapı göstermemesi gerekir aksi halde yasa koyucu anayasa koyucunun önüne geçmiş olur üst kurulun parlamentodaki temsili yapıya koşut demokratik yapısı karar alma görev ve yetki kullanma süreçlerinde de işletilmek zorundadır kaynağını anayasadan alan bu sistem yasayla değiştirilemez görev yetki ve temsilde her bir üye eşdeğer konumdadır kurulun bu eşit yapısını bozan kurula ait yetkileri başkana veren böylece kurul yetki ve faaliyetlerini kısıtlayan hükümler anayasanın üncü maddesine aykırılık oluşturur dava konusu bendinde üst kurulun faaliyet gösterdiği alanda strateji politikalar ve ilgili mevzuat ile üst kurul ve personelin performans ölçütleri hakkında çalışma ve değerlendirme yapmak bendinde üst kurulun diğer kuruluşlarla ilişkilerini yürütmek ve üst kurulu temsil etmek bendinde üst kurul tarafından atanması öngörülenler dışındaki üst kurul personelini atamak görevleri başkanın üst kurulun yerine geçtiği görevlerdir üst kurul için birincil öneme sahip çalışma ve değerlendirmelerin başkan tarafından yapılması üst kurul yetkisinin sürekli olarak ve üst kurulun iradesi dışında başkana verilmesi anlamına gelir üst kurulun görev ve yetkileri göz önünde bulundurulduğunda diğer kuruluşlarla ilişki ve temsil de başkanın üst kurulu protokol anlamında temsilin ötesinde bir genel yetkiyi işaret etmektedir öte yandan anayasada üst kurul tarafından yapılacak atamalarla ilgili düzenleme bulunmamakla üst kurulun kuruluşu görev ve yetkileri üyelerinin nitelikleri seçim usulleri ve görev süreleri yasaya bırakılmakla birlikte yasa koyucunun kimi personelin atamalarını üst kurula bırakıp kimi personelin atamalarını başkana bırakması kurul olarak çalışma sistemi ve kurulun anayasal konumuyla uyuşmadığı gibi başkanı da tek yetkili hale getirir kurul çalışmalarında karar mercii ancak kurul iradesiyle değiştirilebilir ki bu durumda dahi kurul devre dışı bırakılamaz açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının g ve bentleri anayasanın üncü maddesine aykırı olup iptalleri gerekmektedir sayılı yasanın nci maddesinin bendinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı nci maddede üst kurulun görev ve yetkileri düzenlenmiştir maddenin bendinde kurul üyeleri ile kurum personelinin uyacakları meslekî ve etik ilkeleri belirlemek görev ve yetkisi de sayılmıştır meslekî ve etik ilkeler rtüknin anayasal ve demokratik işlevine göre önemli olmakla birlikte aynı zamanda temel hak ve özgürlüklerle hukuk güvenliği ile yakından ilgilidir bu ilkelerin üst kurul tarafından belirlenmesi kurul sistemiyle uyumsuz gözükmemekle birlikte iki temel sorun kendisini göstermektedir bunlardan biri kurulun değişken yapısı nedeniyle belirlenen mesleki ve etik ilkeler üzerinde sıklıkla oynanabilmesi diğeri ise kurulun toplantı ve karar yeter sayısı göz önünde bulundurulduğunda üyeden oluşan kurul sayılı yasanın ıncı maddesine göre en az beş üyenin hazır bulunması ile toplanabilmekte ve en az beş üyenin aynı yöndeki oyuyla karar alabilmektedir mesleki ve etik ilkelerin çoğunluk kararıyla azınlık üzerinde bir tür baskı ve disiplin uygulamasıdır bu durum hukuk devletinin öngörülebilirlik ilkesinin de zedelenmesine neden olur anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti tüm devlet organlarının eylem ve işlemleri hukuka uygun olan yönetilenlere güçlü etkin ve kapsamlı biçimde hukuksal güvencenin sağlandığı temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı hukukun evrensel kurallarına saygı gösterildiği ve adaletli bir hukuk düzeninin gerçekleştirildiği devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır hukuk devletinde hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi için yasa koyucunun öngörülebilir düzenlemeler getirmesi de asıldır anayasanın üncü maddesinde de anayasa hükümlerinden hiç birinin devlete veya kişilere anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirlenenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamayacağı belirtilmiştir anayasanın öngördüğü demokratik hukuk devleti herkesin hakkını eşit olarak korur ve çoğunluğun azınlık üzerinde eşitsizliği bozucu etkisine izin vermez özerk statüye sahip kamu kuruluşları oluşturulmasının amacı kuşkusuz söz konusu kuruluşları genel idare içinde ayrıcalıklı veya dokunulmaz kılmak değil onların özellik gösteren işlevlerini çoğulcu demokrasi anlayışı içinde ve daha iyi biçimde yerine getirmelerini sağlamaktır öte yandan yasa koyucu mesleki ve etik ilkeleri kurulun özelliği ve niteliğine göre belirlemek yerine bu ilkeleri belirleme görev ve yetkisini olduğu gibi üst kurula bırakılmıştır anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği öngörülmüştür buna göre anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına ya da anayasada yürütme görevi verilen karar organlarına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma ve yasayla konulan kuralları değiştirme yetkisi verilemez yasal düzenlemeler ancak yasa koyucu tarafından kaldırılabilir ya da değiştirilebilir yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşullaesas sayısı karar sayısı uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın nci maddesinin bendi anayasanın nci nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı yasaklar ve denetim başlıklı inci maddenin numaralı fıkrasında üst kurul üyeleri ve kurum personeli kurumla ilgili gizlilik taşıyan bilgileri ve medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara ve yayın hizmeti yapan gerçek ve tüzel kişilere ait her türlü sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamaz kendilerinin veya başkalarının menfaatine kullanamaz denilmiştir fıkradaki gizlilik taşıyan bilgiler ve her türlü sırlar belirsiz ve soyut kavramlardır kamu kurum ve kuruluşlarının gizli damgası taşıyan bilgi ve belgeleri genel hükümlerle kural altına alınmış ve uy
4,089
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemeler başvuru gerekçelerinde özetle anayasanın inci maddesinde tarih ve sayılı kanunla yapılan değişiklik sonucu savaş çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemeyeceği hükmünün getirildiği bu anayasa değişikliği doğrultusunda çıkartılan tarih ve sayılı kanunun a maddesi ile de anayasada işaret edilen istisnalar hariç olmak üzere türk ceza kanununda yer alan idam cezalarının müebbet ağır hapis cezasına dönüştürüldüğü ancak itirazlara konu türk ceza kanununun tahrik hükümlerini düzenleyen inci maddesi ile takdiri indirim nedenlerini düzenleyen uncu maddesine ilişkin hükümlerin saklı tutulduğu bu durumda idam cezası kaldırılmasına karşın türk ceza kanununun bu hükümleri itiraza konu olmayan diğer istisnalar belirtilmemiştir yönünden idam cezasının esas alınarak indirim nedenlerinin uygulanmasının sanıklar yönünden eşitliğe aykırı sonuçlar doğuracağı örneğin haksız tahrik altında kalmadan aynı kasıt altında birden fazla kişiyi öldüren sanıkla tahrik altında aynı suçu işleyen sanık hakkında nihai ceza yönünden herhangi bir fark olmayacağı başka bir deyişle türk ceza kanununun inci maddesinin bu suçlar yönünden uygulamadan kalkmış duruma geleceği keza hükümlü olunan müebbet ağır hapis cezası türk ceza kanununun uncu maddesi tatbikiyle tekrar müebbet hapis cezasına dönüştürülemeyeceğinden böyle bir durumda türk ceza kanununun uncu maddesinin uygulanma şartlarını taşıyan bir sanıkla bu maddenin uygulanamayacağı başka bir sanık arasında hiç bir fark kalmayacağı ve her iki sanığın da müebbet ağır hapis cezasına mahkûm edileceği böylece iki kişiyi öldüren ve hakkında takdiri indirim sebebi uygulanan sanık ile takdiri indirim sebebi uygulanmayan sanığa hükmedilecek cezalarda fark olmayacağı anayasanın inci maddesinde yapılan değişiklikle belli şartlar altında idam cezasının kaldırıldığı ancak yasakoyucunun sayılı kanunla idam cezasını kaldırdığı halde yerine yeni bir ceza ihdas etmediği dolayısıyla sayılı kanunun a maddesiyle getirilen düzenlemenin anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine ve inci maddesine aykırı olduğu savında bulunmuşlardır
283
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi̇ özeti̇ davacının tarihinde hava harp okulunu bitirmiş da üsteğmenliğe yükselmiş ancak ve yıllarında rütbe kıdemliliği koşullarından olan yeterli sicil notu alamamış olduğundan davalı idarece üsteğmenlikte kıdemliliği onanmış ve te yayımlanan sayılı kanunun ek geçici maddesinde öngörülen terfi koşullarını da taşımadığından yüzbaşılık nasbının olarak düzelmemiş olduğu davacı sayılı kanun hükümlerinden önceki kurallara göre üsteğmenlikte yılını bitireceği deki yeterlik durumu itibariyle hem nasipti arkadaşları ile birlikte bu tarihte yüzbaşılığa yükseleceği oysa bu normal terfi gününden ay kadar önce yayımlanan sayılı kanunun ek geçici maddesi ile te yürürlüğe konulan terfi kuralları ile yüzbaşılığa yükselmesinin yıl gecikmiş ve bu halin ise idarî istikran önemli oranda bozmuş olduğu daha önce çıkarılmış kanunların kazanılmış hakların eşitliğin ve idarî istikrarın bozulmaması için yürürlük tarihlerinin ordunun genel terfi gününe göre veya ağustosa götürülür olduğu sayılı kanunun çıkarılması sırasında sicil ve terfi yönlerinden kazanılmış statüyü koruyucu kurallar konmamış olması nedeniyle maddesindeki diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer hükmünün kazanılmış haklar eşitlik ve idarî istikrar bakımlarından anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür
169
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir büyükçekmece asliye hukuk mahkemesinin günlü kararı ile tl tazminatın emlak bankası aş ile yapı tic aş den dava tarihi olan tarihinden itibaren kanuni faizi ile alınarak davacı bizimkent yönetimine verilmesine karar verilmiştir alacaklı vekili henüz kesinleşmeyen ilamı günü icraya koyarak takip talebini düzenlemiş küçükçekmece i̇cra müdürlüğünün sayılı takip dosyasında aynı gün örnek îcra emri düzenlenerek taraflara tebliğe çıkarılmıştır borçlulardan tasfiye halinde türkiye emlak bankası aş vekiline örnek icra emri günü tebliğ edilmiş banka vekili günü yargıçlığımıza havale ettirdiği itiraz dilekçesinde sayılı yasanın maddesinin bendinin fıkrasının yollaması ile sayılı bankalar yasasının maddesinin fıkrası uyarınca borçlu banka yönünden icra takiplerinin duracağını iddia ederek icra emrinin iptali ile takibin banka yönünden durdurulmasını ayrıca fazla hesaplanan birikmiş faizin düzeltilmesini istemiştir yargıçlığımızca borçlu banka yönünden icra takiplerinin durdurulması yönündeki yasa maddeleri tc anayasasının ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasamızın maddesi uyarınca yargıçlığımızca yüce mahkemenize başvurulmuştur i̇lgili anayasa ve yasa maddeleri aşağıdaki gibidir anayasa madde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz anayasa madde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz sayili yasanin maddesi̇ni̇n bendi̇ni̇ fikrasinin anayasaya aykiri görülen kismi sayılı bankalar kanununun maddesinin fıkrası hükümleri banka aleyhine yapılacak takipler yönünden tasfiye halinde türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında da uygulanır sayili yasanin maddesi̇ni̇n fikrasi i̇znin kaldırılmasına ilişkin kurul kararının resmi gazetede yayımlandığı tarihten itibaren banka hakkındaki ihtiyati tedbir dahil her türlü icra ve iflas takibi durur yukarıdaki yasa maddeleri öncelikle anayasamızın maddesine aykırıdır belli bir para alacağı olan gerçek veya tüzel kişi veya kurumun bu alacağını alması için tek yasal yol olan icra takibi yapılmasının önlenmesi söz konusu para üzerinde mülkiyet hakkı bulunan alacaklının mülkiyet hakkını kullanmasını engellemektedir bu yasa maddeleri anayasanın esas sayısı karar sayısı maddesindeki mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği hükmüne de uymamaktadır çünkü borçlu banka yönetiminin basiretli bir tüccar gibi davranarak bankayı yönetmeleri gerekirken yanlış ticari değerlendirmeleri sonucu bankaya sigorta fonu tarafından el konulması veya dosyamızın borçlusu banka gibi yasa ile tasfiye edilmesinde kamu yararı yoktur kamu yararı teriminin geniş yorumlanarak mülkiyet hakkının kısıtlanması tüm hakları kullanılamaz hale getirir bunun sonucu olarak kamulaştırma yapan idarelerin mahkemelerce verilen bedel artırımı kararlarını uygulamamaları veya geç uygulamaları sonunda avrupa i̇nsan hakları mahkemesinde dava açan bir vatandaşımızın davayı kazandığı dikkate alındığı takdirde bu yasa maddesi nedeniyle ülkemizin avrupa i̇nsan hakları mahkemesinde bir çok davaya muhatap olabilir diğer taraftan söz konusu yasa maddeleri anayasamızın hak arama hürriyeti başlıklı maddesine tamamen aykırıdır söz konusu yasa hükümleri alacaklıların borçlu bankadan alacağını alması için tek yasal yol olan icra takibi yapma haklarını kısıtlamaktadır yasa hükümlerine göre icra takibi yapılmakta ancak yasa hükmü uyarınca takip kendiliğinden durmaktadır bu durmanın her hangi bir süresi yoktur sonsuza kadar duran bir icra takibinin de hak sahibi olan alacaklıya her hangi bir faydası yoktur yüksek mahkemece çok iyi bilindiği gibi diğer insan hakları gibi bu hakların da tarihçesi avrupa da yılında i̇ngiltere kralı ile lortlar arasında düzenlenen magna carta sözleşmesine dayanmaktadır tarihimizde benzeri sözleşme padişah mahmut ile rumeli ayanı arasında yapılan senedi ittifak sözleşmesidir avrupa da fransız i̇htilalinden sonra yayınlanan i̇nsan hakları beyannamesi ile söz konusu haklar belirlenmiş ve bütün uygar dünya da kabul görmüştür anayasamızın i̇kinci kısmında hükme bağlanan temel haklar ve ödevler de bu beyanname esas alınarak düzenlenmiştir somut olayda borçlu bankanın yaptırdığı ve pazarlayarak sattığı apartman binası depremde hasar görmüş alacaklı taraf bu hasarın giderilmesi için banka ve yüklenici şirket aleyhine dava açmış dava sonunda banka ile yüklenici şirketin faizi ile birlikte ilamda belirtilen parayı ödemesine hükmedilmiştir alacaklı taraf bu ilamı icraya koymuş ancak anayasaya aykırı olduğunu düşündüğümüz yasa maddeleri uyarınca borçlu banka itiraz etmiştir yapılacak yargılama da ve bunun sonucunda yargıçlığımızca verilecek kararda söz konusu yasa maddeleri uygulanacaktır bunun sonucu olarak ilamla belirlenen alacak alacaklıya ödenmeyecektir alacaklının mülkiyet hakkı korunmadığı gibi anayasanın maddesi uyarınca alacaklının alacaklı sıfatı ile bir yargı mercii olan icra dairesine başvurma alacaklı sıfatı ile icra dairesinde ve yargıçlığımızda iddiada bulunma hakları ortadan kalkmaktadır sonuç olarak her iki yasa hükmünün anayasaya aykırı olduğu açık bir şekilde bellidir sonuç olarak yukarıda belirtilen sayılı yasanın maddesinin bendinin fıkrasının sayılı bankalar kanunun maddesinin numaralı fıkrası hükümleri banka aleyhine yapılacak takipler yönünden sözcükleri ile sayılı bankalar yasasının maddesinin fıkrasının tc anayasasının ve maddelerine aykırı olması nedeniyle i̇ptalleri̇ne karar verilmesi saygıyla arz olunur
726
esas sayısı karar sayısı itirazin gerekçesi basvuru kararinin gerekçe bölümü söyledir davali idare bünyesinde uzman olarak görev yapan davaci temsilen tarafindan tarihli resmi gazetede yayimlanarak yürürlüge giren radyo ve televizyon üst kurulu uzman yardimciligi giris ve yeterlik sinavlari ile uzmanliga atama yerlestirme görev yetki ve çalisma usul ve esaslari hakkinda yönetmeligin geçici maddesinin fikrasi uyarinca üst kurul uzmani kadrosuna atanma istemiyle tarihinde yaptigi basvurunun zimnen reddine iliskin islemin yönetmeligin geçici maddesinde üst kurul uzmanligi için aranan sartlarin tamamini tasidigi kendisi ile ayni durumda olan kimselerin atamasinin yapildigi ancak kendisinin atamasinin yapilmamasinin hukuka aykiri oldugu ileri sürülerek iptali ile yoksun kaldigi özlük ve parasal haklarinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açilan davada mahkememizin tarih ve k sayili kararinin danistay besinci dairesinin tarih ve k sayili karari ile bozulmasi üzerine bozma kararina uyulmak suretiyle isin geregi görüsüldü anayasanin maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykiri görürse veya taraflardan birinin ileri sürdügü aykirilik iddiasinin ciddi oldugu kanisina varirsa anayasa mahkemesinin bu konuda verecegi karara kadar davayi geri birakir mahkeme anayasaya aykirilik iddiasini ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara baglanir anayasa mahkemesi isin kendisine gelisinden baslamak üzere bes ay içinde kararini verir ve açiklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayi yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandirir ancak anayasa mahkemesinin karari esas hakkindaki karar kesinlesinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadir kurali yer almaktadir dava dosyasinin incelenmesinden yilinda radyo ve televizyon üst kurulu izleme ve degerlendirme dairesi baskanligina teknisyen olarak atanan davacinin yilinda yillik yüksek ögretim kurumundan mezun olarak ön lisans diplomasini aldigi söz konusu dönemde yürürlükte olan ilgili yönetmelik hükümleri uyarinca görev alani dikkate alinarak verilen konuda hazirladigi tezi uzmanlik sinav kurulunca kabul edildikten sonra katildigi yeterlilik sinavinda basarili bulunmasi üzerine üst kurul karari ve baskanlik makami onayi ile yilinda üst kurul uzmani ünvaniyla atamasinin yapildigi bu görevini yapmakta iken tarihli ve sayili resmi gazetede yayimlanarak yürürlüge giren sayili kanunun maddesi hükmü uyarinca egitim sartini tasimadigi gerekçesiyle üst kurul uzmanligi görevinden alinarak tarih ve sayili islemle uzman olarak atandigi bu islemin iptali istemiyle açtigi davanin ankara idare mahkemesinin tarih ve k sayili karari ile reddedildigi davacinin tarih ve sayili resmi gazetede yayimlanarak yürürlüge giren radyo ve televizyon üst kurulu uzman yardimciligi giris ve yeterlik sinavlari ile uzmanliga atama yerlestirilme görev yetki ve çalisma usul ve esaslari hakkinda yönetmeligin geçici maddesinin fikrasi uyarinca üst kurul uzmani kadrosuna atanma istemiyle tarihinde yaptigi basvurunun idareceesas sayısı karar sayısı cevap verilmemek suretiyle zimnen reddedilmesi üzerine söz konusu islemin iptali istemiyle bakilan davanin açildigi anlasilmaktadir sayili radyo ve televizyonlarin kurulus ve yayin hizmetleri hakkinda kanunun inci maddesiyle sayili radyo ve televizyonlarin kurulus ve yayinlari hakkinda kanun yürürlükten kaldirilmis kanunun üncü maddesinin inci fikrasinda bu kanun ile üst kurula verilen görevlerin gerektirdigi aslî ve sürekli görev ve hizmetler üst kurul uzmanlari ile üst kurul uzman yardimcilarindan olusan meslek personeli ve idarî personel eliyle yürütülür üst kurul kadrolarina atanacaklarin sayili kanunun inci maddesinde belirtilen sartlari tasimalari gerekir söz konusu kadrolara yapilacak atamalara iliskin diger hususlar üst kurul tarafindan çikarilacak yönetmelikle belirlenir hükmüne nci fikrasinda üst kurul uzman yardimciligina atanabilmek için besinci fikrada belirtilen sartlari tasimak türleri üst kurulca belirlenen en az dört yillik yüksekögretim kurumlarindan mezun olmak kamu personeli seçme sinavindan üst kurul tarafindan belirlenen puan türlerinden asgarî puani almis olmak kamu personeli seçme sinavinda yabanci dil bölümündeki sorulardan en az yüzde altmisina dogru cevap vermis olmak veya kamu personeli yabanci dil bilgisi seviye tespit sinavindan asgarî düzeyinde ya da dil yeterligi bakimindan buna denkligi kabul edilen ve uluslararasi geçerliligi bulunan baska bir belgeye sahip olmak yapilacak sinavda basarili olmak sinavin yapildigi yilin ocak ayinin ilk gününde otuz yasini doldurmamis olmak gerekir hükmüne yer verilmistir anilan kanunun geçici inci maddesinin üncü fikrasinda bu kanunla yapilan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvani degismeyenlerden bu kanunda öngörülen egitim sartlarini tasiyanlar baska bir isleme gerek kalmaksizin durumlarina uygun ayni unvanli kadrolara atanmis sayilir kadro ve görev unvanlari degisen yahut kaldirilan veya anilan kadrolar için aranan egitim sartlarini tasimayan personelden teftis kurulu baskani genel sekreter daire baskani ve bölge müdürü kadrolarinda bulunanlar üst kurul müsaviri kadrolarina basmüfettis ve bölge müdür yardimcisi kadrolarinda bulunanlar uzman denetçi kadrolarina baska bir isleme ve tebligata gerek kalmaksizin bu kanunun yayimi tarihinde atanmis sayilir digerleri baskan tarafindan üç ay içinde üst kurulda durumlarina uygun kadrolara atanirlar bunlar atama islemi yapilincaya kadar baskan tarafindan ihtiyaç duyulan islerde görevlendirilebilirler bunlar yeni bir kadroya atanincaya kadar eski kadrolarina ait ücret ve diger mali haklarini almaya devam ederler söz konusu personelin atandiklari yeni kadrolarin aylik ek gösterge sözlesme ücreti bir aya isabet eden ikramiye her türlü zam ve tazminatlar fazla çalisma ücreti hariç diger malî haklari toplam net tutarinin atandiklari tarih itibariyla eski kadrolarina iliskin olarak en son ayda aldiklari aylik ek gösterge sözlesme ücreti bir aya isabet eden ikramiye her türlü zam ve tazminatlar fazla çalisma ücreti hariç diger malî haklari toplam net tutarindan az olmasi hâlinde aradaki fark atandiklari kadrolarda kaldiklari sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksizin ve farklilik giderilinceye kadar kendilerine tazminat olarak ödenir hükmüne yer verilmistir sayili kanunun üncü maddesiyle üst kurul uzmaniyardimcisi olabilmek için üst kurulca belirlenen en az dört yillik yüksekögretim kurumlarindan mezun olmak seklinde egitim sarti getirildigi geçici madde ile bu kanun yürürlüge girmeden önce görevde bulunan kisilerin unvanlarinin korunacagina yönelik bir hükme yer verilmedigi gibi tam aksine geçici inci maddeyle egitim sartlarini tasimayan personelin durumlarina uygun kadrolara atanacaginin belirtildigi görülmektedir anayasanin maddesinde yer alan hukuk devleti insan haklarina dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve islemleri hukuka uygun olan her alanda adaletliesas sayısı karar sayısı bir hukuk düzeni kurup bunu gelistirerek sürdüren hukuk güvenligini gerçeklestiren anayasaya aykiri durum ve tutumlardan kaçinan hukuku tüm devlet organlarina egemen kilan yargi denetimine açik olan devlettir hukuk devletinin saglamakla yükümlü oldugu hukuk güvenligi ilkesi hukuk normlarinin öngörülebilir olmasini bireylerin tüm eylem ve islemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçinmasini gerekli kilan ve temel hak güvencelerinde korunan ortak degerdir kural olarak hukuk güvenligi yasalarin geriye yürütülmemesini zorunlu kilar bu nedenle kanunlarin geriye yürümezligi ilkesi uyarinca yasalar yürürlüge girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara uygulanabileceklerinden sonradan çikan bir kanun yürürlüge girdigi tarihten önceki olaylara uygulanmaz uyusmazlik konusu olayda davacinin usulüne uygun olarak yilinda üst kurul uzmani unvanini elde ettigi ve sayili kanunun yürürlüge girmesi sonucu uzmanliga atandigi tarihine kadar da bu unvanini korudugu ihtilafsizdir anilan kanunla üst kurul uzmanligina atanmak için en az dört yillik yüksekögretim kurumlarindan mezun olmak sarti getirilmesinin yaninda daha önce bu görevde bulunanlardan belirtilen sarti tasimayanlarin uygun bir kadroya uzman atanacagi öngörülmek suretiyle kanunun yürürlük tarihinden önceki olaylara da uygulanmak suretiyle geriye yürütüldügü görülmektedir kamu hizmetlerinin etkin kaliteli dogru ve hizli bir sekilde yürütülmesi için idarelerce her kadro için yeni ve farkli sartlar getirilmesi dogaldir bununla birlikte söz konusu kadrolarda görev yapmakta olan mevcut personelin haklarinin korunmasi ve hukukun genel ilkelerinin göz önünde bulundurulmasi hukuk devletinin bir geregidir bu durumda sayili kanunun yürürlüge girmesinden önce tarihte yürürlükte olan kurallara göre üst kurul uzmani unvanini haiz olan davacinin dönemde öngörülmeyen egitim sartini tasimakla yükümlü tutulmasi bireylerin hukuka olan güven duygusunu zedeleyeceginden ve hukuk güvenligi ilkesi ile bagdasmayacagindan sayili kanunun geçici lnci maddesinin üncü fikrasinda yer alanveya anilan kadrolar için aranan egitim sartlarini tasimayan ibaresinin anayasanin maddesine aykiri oldugu sonucuna varilmistir öte yandan her ne kadar davacinin radyo ve televizyon üst kurula uzman yardimciligi giris ve yeterlik sinavlari ile uzmanliga atama yerlestirme görev yetki ve çalisma usul ve esaslari hakkinda yönetmeligin geçici maddesinin fikrasi uyarinca üst kurul uzmani kadrosuna atanma isteminin idarece cevap verilmemek suretiyle zimnen reddine iliskin islemden kaynaklanmakta ise de idarece verilen savunma dilekçesinde açikça sayili kanunun maddesi uyarinca davacinin üst kurul uzmani olabilmek için gerekli sartlari tasimadigindan bahsedildigi dolayisiyla sayili kanunun maddesinde getirilen egitim sartini tasimayanlar hakkinda ne gibi hükümlerin uygulanacagini gösteren geçici maddesinin fikrasinin bakilan davada anayasanin maddesi kapsaminda uyusmazlikta uygulanacak kanun hükmü oldugu noktasinda tereddüt bulunmamaktadir açiklanan nedenlerle sayili radyo ve televizyonlarin kurulus ve yayin hizmetleri hakkinda kanunun geçici nci maddesinin üncü fikrasinda yer alan veya anilan kadrolar için aranan egitim sartlarini tasimayan ibaresinin anayasanin maddesine aykiri oldugundan bahisle iptali istemiyle anayasa mahkemesine basvurulmasina davaesas sayısı karar sayısı dosyasinin esastan görüsülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar ay süreyle bekletilmesine tarihinde oybirligiyle karar verildi
1,357
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykiriliği öne sürülen yasa hükmünün davada uygulanacak kural olup olmadiği hususunun i̇rdelenmesi̇ davacı vekili ve başsavcılık tarafından sk bendi hükmü ile ilgili olarak anayasaya aykırılık iddiasında bulunulduğundan öncelikle bu hususun irdelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakması sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesinin numaralı fıkrasında da bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa iptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine göndermesi öngörülmüştür sayılı kanunun uncu maddesinin bendinde askerlik hizmetini yerine getirmekte iken tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamı istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir hükmü yer almaktadır dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere davacının astsubay olan babasının sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybettiğini belirterek askerlik hizmetinden muaf tutulması talebi anılan kanun hükmünde hayatını kaybeden kişilerin yükümlü olması gerektiğinin belirtildiği davacının babasının ise yükümlü olmadığı belirtilerek reddedilmiş red işlemi anılan yasa hükmüne dayanılarak tesis edilmiştir bu nedenle sayılı kanunun uncu maddesinin bendinin işbu davada uygulanacak kural olduğu ve bu yasa hükmü dikkate alınmadan dava konusu uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasına imkan bulunmadığı sonucuna varılmıştır anayasaya aykırılığı ileri sürülen yasa hükmünün işbu davada olduğu bu şekilde saptandıktan sonra ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunup bulunmaması hususunun irdelenmesine geçilmiştir davada uygulanacak kural olan yasa hükmünün anayasaya aykiriliği yönündeki̇ i̇ddi̇anin ci̇ddi̇ bulunup bulunmadiği hususunun i̇rdelenmesi̇esas sayısı karar sayısı davacı vekilince askerlik kanununda açıklanan yükümlüler kapsamına subay astsubay uzman erbaş ve erlerin dahil edilmemesinin eşitliğe aykırı olduğu bu kişilerin mecburi hizmet süreleri ve operasyon bölgelerinde zorunlu görev süreleri içerisinde bulunmaları nazara alındığında bu kişilerin de yükümlü kapsamı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği bu kişilerin erbaş ve erlerin aksine birden fazla ve daha uzun süre operasyon bölgelerinde görev yaptığı bu kişilerin yakınlarının sayılı kanunun getirdiği tüm imkanlardan yararlandırılmalarına rağmen askerlik kanunundan yararlandırılmamalarının çelişki teşkil edip eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu belirtilerek başsavcılık düşüncesinde dava konusu işlemin dayanağı olan sk maddesindeki düzenleme ile sayılı kanun kapsamında hayatını kaybedenler arasında ayrım yapıldığı sadece askerlik hizmetini yerine getirmekte iken bu kanun kapsamında hayatını kaybedenlerin maddede sayılan kanuni yakınları olan yükümlülerin muafiyet kapsamına alındığı aynı kanun kapsamında hayatını kaybeden diğer kamu görevlilerinin kanuni yakınları olan yükümlülerin ise muafiyet kapsamı dışında tutulduğu yükümlülerden ‘babası veya kardeşi askerlik hizmetini yerine getirirken ‘şehit olan yükümlüler ile ‘babası veya kardeşi kamu görevinin ifası sırasında ‘şehit olan yükümlüler arasında ayrım yapılmakta birinci gruba girenler askerlik hizmetinden muaf tutulurken ikinci gruba girenler askerlik hizmetine tabi kılındığı ancak böyle bir ayrımı gerektiren bir anayasa ya da yasa hükmü bulunmadığı gibi belirtilen konuda ayrım yapılmasını gerektiren haklı bir sebep de bulunmadığı zira her iki kategoridekilerin babasıannesi veya kardeşinin sayılı kanun kapsamında hayatını kaybettiği bu yükümlülerin her ikisinin de ‘şehit oğlu ya da kardeşi statüsünde olduğu dolayısıyla aynı hukuki statüde bulunan yükümlüler içinde ‘babası veya kardeşi askerlik hizmetini yerine getirirken şehit olanlar ile ‘babasıannesi veya kardeşi kamu görevini ifa ederken şehit olanlar arasında ayrım yapılmasının haklı bir dayanağının bulunmadığı bu nedenle yasada yer alan ‘askerlik hizmetini yerine getirmekte iken yükümlü ibarelerinin anayasanın uncu maddesinde vücut bulan ‘kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtilerek anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmuştur türkiye cumhuriyeti anayasasının vatan hizmeti başlıklı nci maddesi vatan hizmeti her türkün hakkı ve ödevidir bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya yerine getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir hükmüne amirdir sayılı askerlik kanununun inci maddesinde de türkiye cumhuriyeti tabiiyeti olan her erkeğin iş bu kanun uyarınca askerlik yapmaya mecbur olduğu belirtilmiştir sayılı kanunun uncu maddesi ise askerlik yükümlülüğüne tabi tutulma ve bu yükümlülüğün nasıl yerine getirilmiş sayılacağına dair esaslar aşağıda belirtilmiştir değişik bent skmad askerlik hizmetini yerine getirmekte iken ölen akıbeti meçhul kalan hakkında gaiplik kararı alınan veya maluliyet aylığı bağlanmasını gerektirecek biçimde malul olanların baba ve annesinin müşterek olarak talep ettiği veya baba ya da annesinden biri ölmüş ise sağ olanın talep ettiği kardeşlerinden biri istekli olmadıkça silah altına alınmaz veya silah altında ise terhis edilir baba ve annenin müştereken anlaşamadıkları veya her ikisinin de ölmüş olması durumunda öncelikle silah altında olan kardeşi var ise istekli olması halinde terhis edilir silahesas sayısı karar sayısı altında olan kardeşi yok ise veya silah altında olan kardeşi terhis olmak istemez ise askerlik hizmet sırası gelen ilk kardeş istekli olmadıkça silah altına alınmaz askerlik hizmetini yerine getirmekte iken tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamı istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir bu bent hükümleri seferberlik ve savaş halinde uygulanmaz hükmünü içermektedir bu düzenlemelerden anlaşıldığı üzere tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybedenlerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamının istekli olmadıkça silah altına alınmaması ve silah altındakilerin istekleri halinde terhis edilebilmeleri için hayatını kaybeden yakınlarının askerlik hizmetini yerine getirmekte iken hayatını kaybeden bir yükümlü olması gerekmektedir davacının babası tekastsbkdbşçvş terörle mücadele faaliyetine yönelik yapılan bir operasyon sırasında hayatını kaybetmiş olup sayılı kanuna tabi bu kanun uyarınca askerlik hizmetini yerine getirmekte iken vefat eden bir yükümlü değildir anayasaya aykırı hükümler içerdiği iddia edilen sayılı kanunun uncu maddesinin ilgili bölümü askerlik hizmetini yerine getirmekte iken tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamı istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir hükmünü içermektedir anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar buyurucu kuralına yer verilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında da belirtildiği gibi anayasanın uncu maddesi ile aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırım yapılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır maddede yer alan eşitlik ilkesi eylemli değil hukuksal eşitliği ifade etmektedir hukuksal durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırımları önlemeyi amaçlayan eşitlik ilkesi eylemli değil hukuksal eşitliği ifade etmektedir hukuksal durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırımları önlemeyi amaçlayan eşitlik ilkesi eylemli değil hukuksal eşitliği öngörür sayılı kanunun bendindeki düzenleme ile tarihli ive sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybedenler arasında ayrım yapıldığı sadece askerlik hizmetini yerine getirmekte iken bu kanun kapsamında hayatını kaybedenlerin maddede sayılan kanuni yakınları olan yükümlülerin muafiyet kapsamına alındığı aynı kanun kapsamında hayatını kaybeden diğer asker şahısların kanuni yakınları olan yükümlülerin ise muafiyet kapsamı dışında tutulduğu yükümlülerden ‘babası veya kardeşi askerlik hizmetini yerine getirirken ‘şehit olan yükümlüler ile ‘babası veya kardeşi askerlik mesleğinin ifası sırasında ‘şehit olan yükümlüler arasında ayrım yapılmakta birinci gruba girenler askerlik hizmetinden muaf tutulurken ikinci gruba girenler askerlik hizmetine tabi kılınmaktadır böyle bir ayrım yapılmasını gerektiren haklı bir sebep de bulunmamaktadır her iki kategoridekilerin babasıannesi veya kardeşi sayılı kanun kapsamında hayatını kaybetmiş olup aynı hukuki statü içinde bulunmaktadırlar bu nedenle aynı hukuki statüde bulunan yükümlüler arasındaesas sayısı karar sayısı ayrım yapılmasının haklı bir dayanağının bulunmadığı bu nedenle sayılı kanunun bendindeki askerlik hizmetini yerine getirmekte iken tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamı istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir hükmündeki yükümlülerin ibaresinin anayasanın uncu maddesinde vücut bulan ‘kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği yönündeki davacı vekilinin ve başsavcılığın anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak anılan yasal düzenlemenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesindeki askerlik hizmetini yerine getirmekte iken tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamı istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir hükmündeki yükümlülerin ibaresinin bu davada uygulanacak hüküm olduğu ve anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği iddiasının ciddi olduğu kanısına varıldığından anılan yasal düzenlemenin iptali için sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ıncı maddesinin numaralı fıkrasına uygun olarak dava dosyasından çıkartılacak onaylı belgelerin anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri uyarınca anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ni̇ bu sebeple davanın geri̇ birakilmasina aralık tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
1,456
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir uyuşmazlık davanın özeti bölümünde tarih ve sayısına değinilen tutanağa istinaden kesilen özel usulsüzlük cezasından doğmuştur sayılı vuknun uncu maddesinde sayılı kanunun nci maddesi ile ek bent yürürlük bu kanunun nci maddesinin bendi uyarınca maliye bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına tl tarihinden itibaren tl özel usulsüzlük cezası kesileceği aynı kanunun maddesinde ise yoklamadan maksadın mükelleflerin ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları kayıtları ve mevzuları araştırmak tesbit etmek olduğu hükme bağlanmıştır dava konusu olayda yukarıda gün ve sayısı belirtilip polis memuru veya zabıta memuru nezdinde imza altına alınan ve yoklama yetkili denetim elemanı tarafından düzenlenen tespit tutanağının davacıya ait olduğu ileri sürülen nakil vasıtasının dur ikazına uymadığından dolayı sayılı vuknun uncu maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesildiği anlaşılmaktadır tc anayasasının vergi ödeme başlığını taşıyan maddesinde vergi resim ve harç ve benzeri mali yükümlülükleri kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirteceği yukarı ve aşağı sınırlar için değişiklik yapma yetkisinin bakanlar kuruluna verilebileceği hüküm altına alınmıştır tüm bu bilgilerin ışığı altında mali yükümlülük ve benzeri konularda mali idarenin yetki sınırları anayasada belirlenen emredici hüküm karşısında ancak ve ancak kanunla getirilebileceği ve kaldırılabileceği ortadadır vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konusu gelir getirici her türlü faaliyet olup dur ihtarına uymamak gibi bir sebepten dolayı mali idarece vergi cezası kapsamında bir ceza kesilmesi düşünülemez dava konusu özel usulsüzlük cezası her ne kadar vuknun üncü maddesinin bendine eklenmiş ise de bu bend vergi usul kanununun amacına anayasaya ve tüm vergi kanunlarının özüne ve ruhuna aykırı bir hüküm getirmiştir daha açık bir ifade ile dur ikazına uymamanın yaptırımı olsa olsa trafik cezası olabilir çünkü dur ikazına göre düzenlenmesi gereken yasal belge bulundurulup bulundurulmadığı hususlarının tesbiti yapılamamaktadır ceza kanununun temel prensiplerinden olan failin cezalandırılabilmesi için fiilin bütün unsurlarının tamam olması gerektiği ana prensiplerinden hareketle cezayı gerektirecek fiilin unsurları dava konusu vuknun maddesinde hüküm altına alındığı üzere tesbit edilememiştir bu bağlamda kesilen özel usulsüzlük cezasında usule ve vergi hukukunun özüne ve ruhuna anayasaya uyarlılık görülmemiştiresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı vuknun bendinde anayasaya aykırılık yönünden incelenerek iptali istemiyle dava dosyasının anayasa mahkemesine gönderilmesine iş bu davanın görüm ve çözümünde anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar bekletilmesine tarihinde karar verildi
379
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçelerinde özetle sayılı türk kanunu medenisi döneminde tanınan veya babalık hükmüyle soybağı belirlenen evlilik dışı çocuğun babasının soyadını alabildiği buna karşılık sayılı türk medeni kanununun bu imkânı ortadan kaldırdığı sonuç itibariyle çocukların haklarında bir geriye gidişin yaşandığı itiraz konusu kuralla evlilik dışı çocukların kendi aralarında da eşitsizlik yaratıldığı zira sayılı yasanın yürürlükte olduğu dönemde evlilik dışında doğan çocukların soybağının belirlenmesi amacıyla açılan bir kısım davaların türk medeni kanununun yürürlüğe girdiği yılından önce sonuçlandırıldığı ve bu çocukların önceki medeni kanun hükümleri çerçevesinde babalarının soyadını alabildikleri halde aynı konumda bulanan kimi çocukların ise açılan babalık davalarının yılından önce sonuçlandırılamamış olması nedeniyle babalarının soyadını alamadığı bu durumun çocuklar arasında eşitsizlik yarattığı evlilik içi çocuklarla evlilik dışı çocukların soyadı bağlamında farklı hukuki statüye tabi tutulmalarının anayasanın eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı türk medeni kanununun maddesinde evlatlığın küçük olması halinde evlat edinenin soyadını alacağı öngörüldüğünden tanınan veya babalık hükmüyle soybağı belirlenen çocuğun da evleviyetle babasının soyadını alabilmesi gerektiği itiraz konusu kuralların çocuğun hakları ile ilgili düzenlemeler içeren ve türkiyenin taraf olduğu çeşitli uluslararası sözleşmelerle de bağdaşmadığı bu nedenlerle itiraz konusu kuralların anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
191
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararındaki anayasaya aykırılık gerekçesi şöyledir tcknun maddesi son bendinde aynen şöyle denilmektedir hâkim iki sınır arasında temel cezayı şahsi ve sosyal durumu gibi hususları göz önünde bulundurmak suretiyle takdirini kullanarak belirler mahkememizin esas sayılı dosyasında uygulanma olasılığı bulunan bu hükmün anayasaya ve kurallar hiyerarşisinde onun gibi kabul edilmesi zorunlu olan i̇nsan hakları evrensel bildirgesine aykırı olduğu düşüncesindeyiz şöyleki tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyetinin insan haklarına saygılı bir devlet olduğundan sözetmektedir anayasanın maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar demektedir yine anayasamızın maddesi kanunların anayasaya aykırı olamayacağını belirtmektedir öteyandan anayasanın son bendi ve sayılı yasanın maddesi uyarınca ulusal kanun hükmünde ve hatta anayasa ayarında olan i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin bazı hükümleri şöyledir i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddesinde herkes ırk renk cinsiyet dil din siyasal ya da başka herhangi bir düşünce ulusal ya da toplumsal köken servet doğuş veya başka herhangi bakımdan ayrım gözetilmeksizin bu bildiride ilan olunan tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilir denilmektedir aynı bildirinin maddesinde ise herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunma hakkına sahiptir herkesin bu bildiriye aykırı hertürlü ayrım gözetici işlemlere ve ayrım kışkırtıcılığına karşı eşit korunma hakkı vardır denilmektedir yukarıda açıklanan metinler karşısında yasada yeralan şahsi ve sosyal durum ibareleri genel bir hukuk ilkesi olan yasa önünde eşitlik kuralına aykırılık oluşturmaktadır anılan hüküm yukarda belirtilen ve yasa önünde eşitliği düzenleyen kurallara aykırı olduğu gibi yasa önünde eşitlik bir insan hakkı olması nedeniyle anayasamızın maddesine de aykırıdır i̇yice anlaşılması bakımından durumu biraz somutlaştıralım yargıç olarak temel cezayı tayin ederken yasada öngörülen diğer ölçütlerle birlikte sanığın şahsi ve sosyal durumunu da gözönüne almak zorundayız başkaca bir özellik bulunmadığını varsayarak örneğin evli ve profesör olan sanık için saptanacak temel ceza ile bekâr ve boşta gezer sanık için saptanacakesas sayısı karar sayısı temel ceza farklı olacaktır nitekim benzer bir dosyada belirtilen nedenlerle vicdanen rahat olmadığım bir karar vermek zorunda kaldım yüksek mahkemeye göre yasa önünde eşitlik ayni hukuki durumda olanların aynı muameleye tabi olmasıdır burada hukuki durum aynıdır yani her iki halde de kişi sanıktır ancak buna rağmen şahsi ve sosyal durumlarının farklılığı nedeniyle farklı ceza tayin olunmaktadır her ne kadar maddeyle cezaların şahsileştirilmesi amaçlanmış ise de bunu anayasal ve evrensel bir ilkeyi çiğneyerek yapmamak gerekir yine bu farklılığı kamu yararı veya haklı neden düşünceleri ile de açıklamak olanaksızdır açıklanmaya çalışılan nedenlerle yasa metnindeki sözkonusu ibarelerin anayasa ve evrensel bildirgeye aykırılığının saptanarak iptal edilmelerini istemek zorunluluğu doğmuştur
437
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinin üncü ve ncı maddelerinin anayasaya aykırılığı kanunun kuruluş başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasında türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz özel bütçeli ve merkezi ankarada bulunan kamu denetçiliği kurumunun kurulmuş olduğu yolundaki düzenleme kamu denetçiliği kurumunun kuruluş amacına ve varlık sebebine aykırıdır çünkü kamu denetçiliği kurumu yetkisini her zaman parlamentodan almasına karşın incelemelerinde parlamento karşısında da bağımsızdır ve salt idare karşısında değil seçilmesi ve görevden alınması dışında parlamento karşısında da bağımsız olan bir kurumdur kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasında kurum başdenetçilik ve genel sekreterlikten oluşacağı aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise kurumda bir başdenetçi ve beş denetçi ile genel sekreter ve diğer personel görev yapacağı düzenlenmiştir yine kanunun ncı maddesinde başdenetçiliğin başdenetçi ve denetçilerden oluşacağı ve kurumun başdenetçi tarafından yönetilir ve temsil edileceği düzenlenmiştir kamu başdenetçisi ve denetçiden oluşacak bu sistemin milyona yakın nüfusu olan ülkemizin ihtiyaçları için yeterli olmayacaktır üstelik alanlarında uzmanlaşmamış denetçilerden oluşan bir yapı etkili olamayacağı gibi zamanla kurumda çalışan bürokrat uzmanların görüş öneri ve tavsiyelerine göre işleyen etkilenmeye acık bir yapıya dönüşecektir kanunun tanımlar başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasınınf bendinde komisyonun türkiye büyük millet meclisi dilekçe komisyonu ile i̇nsan haklarını i̇nceleme komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyonu ifade edeceği belirtilmiştir kamu denetçiliği mekanizmasının etkin bir şekilde çalışabilmesi açısından mecliste bu işe özgü bir komisyonun kurulması yaşamsal bir önem taşıdığı halde kanunun kamu denetçiliği kurumu için mecliste özel bir komisyon kurulacağı yönünde i̇çtüzüğe yollamada bulunmamış olması kamu denetçiliği kurumunun bağımsızlığını yok edecek niteliktedir çünkü kamu denetçiliği kurumuyla i̇darenin tasarruf ve davranışları denetleneceğinden meclisteki mevcut komis yonlarda olduğu gibi komisyona iktidar partisi milletvekilleri ağırlıklı olarak katılacak bu denetimden beklenen fayda elde edilemeyecek böylece kamu denetçiliği bağımsız olamayacaktır halbuki gelişmiş demokrasilerde hukuk devleti hukukun üstünlüğü kavramlarının yanı sıra kamu yönetiminden şikayetleri de inceleyerek yürütme gücünü elinde bulunduranlara yol gösterici bağımsız tarafsız denetim organları oluşturmayı hedef edinen devlettir kanunda tanımlanan tüm yetki ve görevlerin bireysel olarak başdenetçiye ve beş adet denetçiye verilmiş olması kurumun kuruluşunun tbmmne bağlı olması ve özünde bağımsızlığınınesas sayısı karar sayısı sağlanamaması ve yetkilerin tek kişide toplanması ancak dikta yönetim biçimlerinin başvurduğu ve demokratik yönetim sistemleriyle bağdaşmayacak bir yapı oluşturmak anlamına gelir böyle bir yapının hukuk devleti ilkesi hak arama hürriyeti erkler ayrılığı ilkesi ile bağdaşır bir tarafı yoktur bu nedenle sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunununüncü maddesinin birinci fıkrasının bendi üncü ve ncı maddeleri anayasanın başlangıç nci inci ncı nci inci uncu inci ve ncı maddelerine aykırıdır sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin anayasaya aykırılığı kurumun görevi başlıklı inci maddesinde kurumun idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine türkiye cumhuriyetinin anayasada belirtilen nitelikleri çerçevesinde idarenin her türlü işlem ve eylemleri ile tutum ve davranışlarını adalet anlayışı içinde insan haklarına saygı hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevli olduğu belirtilmiş maddede kamu denetçisine idari dava yoluna başvurma yetkisi tanınmamıştır kamu denetçiliği idari işlemleri iptal edemez idareyi tazminat ödemeye mahkum edemez ve idareye her hangi bir konuda emir veremez dolayısıyla kamu denetçiliğinin kararlarını yerine getirmemek idareyi veya kamu görevlilerini hukuksal veya cezai sorumluluklarla karşı karşıya bırakmayacaktır bu durum evrensel düzeyde kabul görmüş bir durumdur fakat bu husus kamu denetçiliği kurumunun idari yargıya başvurmasına engel değildir ayrıca dünya örnekleri incelendiğinde bu alanda gelişmiş ülkelerde benzer kurumların meclislerden çıkan yasalara karşı anayasaya aykırılık davaları açabilme hakları da bulunmaktadır i̇dari yargıya kamu denetçiliği tarafından başvuru imkanının tanınmamış olması vatandaşların mağduriyetlerini giderme imkanını ortadan kaldırmıştır kamu denetçiliğinin tespit ettiği hak ihlallerine ilişkin tavsiyeleri ilgili idare tarafından yerine getirilmediğinde idarenin uygulamasından ya da uygulamaya dayanak teşkil eden düzenleyici işlemden mağdur olan kişi kurum ya da topluluk adına idari yargıya başvurup iptal veya tam yargı davası açma yetkisi verilmemesi kurumun kararlarının etkinliğini azaltacak gereksiz yere zaman kaybına ve israfa yol açacaktır bununla birlikte kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının bendinde cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler yasama ve yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemlerin kamu denetçiliği kurumunun görev alanı dışında olduğu belirtilmiştir cumhurbaşkanı yürütme organının başıdır cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler anayasa değişikliğinden önce tanımlanan tarafsız cumhurbaşkanı için tanımlanan bir imtiyaz idi bu imtiyaz cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle fiilen ortadan kalkmıştır halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı kendisine oy veren veya vermeyen herkesin siyasi denetimine tabidir mevcut anayasaya göre devlet organları içinde en fazla yetkiye sahip olan cumhurbaşkanının iş ve işlemlerinin hukukun denetimine tabi olması hukuk devleti ilkesinin tabi sonucudur aksi halde halkın seçtiği cumhurbaşkanı denetimsiz bir organ haline gelir bu da siyasi ve hukuki açıdan denetlenemeyen bir güç yaratmaktır kısaca diktatörlük oluşturmaktır aynı maddenin ikinci fıkrasının bendi uyarınca yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararları denetim dışında bırakılmış olması cezaların infazına ilişkin gerek cezaevi yönetimi gerekse kararların infazıyla görevli yargı mercileri tarafından alınan karar ve yapılanesas sayısı karar sayısı uygulamaların kamu denetçiliğinin denetimi dışında kalması anlamına gelmektedir i̇darenin özellikle kamuoyunun gözünden uzak olduğu alanlarda daha rahat hukuka aykırı hareket ettiği bilinmekte olup bu alanların başında da cezaevleri gelmektedir i̇nsan hakkı ihlali kotu muamele ve insan onuruna yakışmayan tutum ve davranışların sıklıkla rastlanıldığı ve en çok hak ihlalinin yaşandığı cezaevlerinde hükümlü ve tutuklulara yönelik disiplin cezalarının yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar kapsamında değerlendirilmesi kamu denetçiliği kurumunun görev alanı üzerinde ciddi olumsuz etki yaratabilecek sonuçlar doğuracak bu durum kurumun kuruluş amacıyla da bağdaşmayacaktır mahkemelerin aldığı her karar yargı erkinin kullanılmasına ilişkin değildir disiplin cezalarının değerlendirilmesi de yargılama fonksiyonuna girmez disiplin cezaları özü itibariyle idari bir işlemdir bu nedenle yargısal değil idari kararlar kapsamında ele alınması bu alanın da kamu denetçiliği kurumunun alanına girdiğinin ifade edilmesi gerekirken aksi yönde düzenleme yapılmış olması kurumu amacından uzaklaştırmıştır yine inci maddesinin ikinci fıkrasının bendinde türk silahlı kuvvetlerinin tsk sırf askeri nitelikteki faaliyetlerinin denetim kapsamı dışında tutulduğu görülmektedir burada gecen askeri nitelikteki faaliyet kavramı oldukça muğlak kalmıştır i̇htisaslaşmış bir kamu denetçiliği sistemi kanunla öngörülmemiş olduğu için tbmm adına personelin karşılaştığı insan hakları ihlallerini çalışma koşullarını ve kotu muameleyle ilgili şikayetleri kurum inceleyemeyecek mağduriyetlerin giderilmesi ve hak ihlallerinin tekrarlanmasının önüne geçilemeyecektir bu nedenle sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin anayasanın başlangıç nci ncı inci uncu inci nci uncu ncı üncü inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin dördüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı çalışma ilkeleri başlıklı sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunununinci maddesinin dördüncü fıkrasında denetçilerin başdenetçi tarafından görevlendirilecekleri konu veya alanlara ve aralarındaki iş bölümüne ilişkin ilkeler yönetmelikle belirleneceği hükmü yer almaktadır yasada yönetmelikle yapılacak düzenlemeye ilişkin temel ilkeler belirlenmemiş olduğu için söz konusu fıkrada yürütmeye bırakılmış olan yönetmelikle düzenleme yetkisi asli bir düzenleme yetkisi olup dolayısıyla yürütmeye geniş bir düzenleme yetkisi verilmiştir halbuki anayasa mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği üzere yasada belirtilmesi gereken söz konusu hususlara yasada yer verilmemesi yasaların açık anlaşılabilir ve sınırlan belirli kurallar içermesi gereğinin hukuk güvenliğinin gerçeklemesi için ön koşul kabul edildiği hukuk devleti anlayışına ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararında anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır hukuk devleti tüm işlem ve eylemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmeyi amaçlayan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleriesas sayısı karar sayısı koruyup güçlendiren yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir buna göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesinin önceki kararlarında vurgulandığı üzere anayasada yasa ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi yasa ile sınırlandırılmış tamamlayıcı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yürütme organına yasalarla düzenlenmemiş bir alanda genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez ayrıca yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkelerin konulması çerçevenin çizilmesi düzenleme için sınırsız belirsiz geniş bir alanın bırakılmaması gerekir dolayısıyla bu fıkra yeterli açıklık ve belirlilikten uzak olduğundan anayasanın nci ve nci maddelerine aykırıdır sonuç olarak bu fıkrada kullanılacak yetkiler asli bir düzenleme yetkisi niteliği taşıdığından böyle bir yetkilendirmede anayasanın ncı nci inci üncü ve inci maddelerine aykırıdır ayrıca bu belirsizlik anayasanın başlangıç kısmına nci ve inci maddelerine aykırı olduğu gibi ayrıca anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin ise anayasanın nci ve inci maddelerinde belirtilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile çelişeceği ortadadır sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kamu denetçiliği kanunun başdenetçi ve denetçilerin nitelikleri başlıklı uncu maddesinin birinci fıkrasının bendinde başdenetçi veya denetçi seçilebilmek için aranan şartlar içinde tercihen hukuk siyasal bilgiler iktisadi ve idarî bilimler iktisat ve işletme fakültelerinden olmak üzere dört yıllık eğitim veren fakültelerden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yurt içi veya yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak şartı da öngörülmüştür uncu maddesinde yapılan düzenleme kurumun çalışmasında aksaklıklar doğmasına neden olabilecek türdendir bu maddeye göre tercihen hukuk siyasal bilgiler iktisadi ve idari bilimler iktisat ve işletme fakültelerinden olmak üzere dört yıllık eğitim veren herhangi bir yükseköğretim fakültesinden mezun olmak başdenetçi ya da denetçi olmak için yetecektir kanunun öngördüğü yapıda denetçilere zorunlu olarak hukuk fakültesi ya da programlarında yeteri miktarda hukuk eğitimi veren fakültelerden mezun olma koşulu getirilmemiştir halbuki i̇sveç finlandiya danimarka norveç gibi kamu denetçiliğinin iyi bicimde uygulandığı ülkelerde denetçilerin hukuk eğitimi alması zorunludur çünkü insan hakları kavramından anlayabilmek avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatlarını takip edip anlayabilmek buna göre insan hakkı ihlalinin olup olmadığını denetleyecek kamu denetçisinin mutlaka iyi bir hukuk eğitimi almış olması hukuk fakültesi veya programlarında hukuk derslerine yeterince yer veren sosyal bilimler fakültelerinden mezun olması bir zorunluluktur kamu denetçisinin özellikle kuruluşu ve çalışma kültürünün oluşturulması aşamasında yeterli donanıma sahip uzmanlara sahip olabilmesine yönelik kadro imkânının tanınmasıesas sayısı karar sayısı devletin asli görevdir bu çerçevede özellikle kuruluş aşamasında çeşitli kamu hizmeti alanlarında yetişmiş denetim elemanlarının ve özellikle idari hâkimlerin tecrübelerini bu kuruma aktarmalarının önemi büyüktür bugün kurul halinde çalışan danıştay ve yargıtay gibi kuruluşların yoğun iş yükünü kaldırabilmelerinin temelinde ihtisaslaşmanın ve tetkik hâkimlerin desteğinin olduğu bilinmektedir siyasi iktidar iptali istenen hükümle kamu denetçiliği kurumunu akil tecrübeli insan hakları konusunda uzman bu konuda bilimsel akademik çalışmalar yapmış ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarında görev almış oldukça iyi eğitim formasyonuna ve iş tecrübesine sahip bulunan denetçilerden oluşturmak yerine ihtiyaca cevap vermekten uzak bir biçimde sadece yasada düzenlemiş olmak için ve tamamen politik ideolojik yaklaşımlara göre kurumu şekillendirmiştir bu nedenle mevcut düzenleme hukuk devleti ilkesine devletin asli sorumluluklarından olan devletin temel amaç ve görevlerine anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğüne ve en önemlisi kamu denetçiliği kurumunun bu yapı ile teşekkül etmesi işleyişinde aksaklıklara yol açacağından kurumun temel kuruluş amacına aykırıdır bu nedenle sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasanın nci inci ncı inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmesi gerekir sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin beşinci ve altıncı fıkralarının anayasaya aykırılığı adaylık ve seçim başlıklı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin beşinci fıkrasında başdenetçi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir birinci oylamada bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci oylamaya geçilir i̇kinci oylamada da üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyu aranır bu oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamaya geçilir ve üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş sayılır üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur hükmü yer almaktadır yine kanunun inci maddesinin altıncı fıkrasında denetçiler üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir birinci oylamada bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci oylamaya geçilir i̇kinci oylamada da üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyu aranır bu oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamaya geçilir ve üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş olur üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde en çok oy alan adaylardan seçilecek aday sayısının iki katı kadar aday ile seçime gidilir dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur şeklinde düzenleme yer almaktadır kamu denetçiliğinin bağımsız bir kurum olması onun olmazsa olmaz şartıdır gerçekten de yürütmeden ve idareden bağımsız olmayan bir kurumun kamu üzerinde denetim uygulaması durumunda bu denetimin idari denetimden farklı bir denetim olarak nitelen dirilmesi olanaklı olmayacaktır i̇şte bu yüzden kamu denetçiliği adı altında ayrı ve kendisine özgü bir denetimden söz edebilmek ancak yürütmeden ve idareden bağımsız olan bir kurum yaratmakla olanaklıdır kamu denetçiliğinin bağımsız olabilmesi için onun atanması ve görevden alınmasının nitelikli çoğunlukla olması ve meclis dâhil hiç bir organa karşı bağımlı olmaması demektiresas sayısı karar sayısı eylül tarihinde halkoylamasına sunulan olan mini anayasa paketinin inci maddesinde ombudsmanın üçüncü oylamada meclis üye tamsayısının salt çoğunluğu milletvekili ile üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılacağı dördüncü oylamada en fazla oy alan adayın seçilmiş olacağı belirtilmiştir görüldüğü üzere bu maddeyle ombudsmanın toplanmasında özel bir toplantı yeter sayısı aranmayarak meclisin normal toplantı yetersayısıyla milletvekili toplanacağı iş dördüncü oylamaya kalırsa milletvekilinden aşağı sayıda oy alsa bile ombudsmanın seçilebileceği öngörülmüştür bu düzenleme tarzı türk siyasi yaşamında bir uzlaşma kültürünün olmaması olgusuyla birleşerek iktidar partisi eğer bir koalisyon hükümeti varsa koalisyonun büyük ortağı tarafından ombudsmanın seçilmesine yol açacaktır ombudsmanın iktidar partisi veya koalisyon hükümetinin büyük ortağı tarafından atanması durumunda ise ombudsman iktidara karşı bağımsız olamayacak dolayısıyla kurulmasının var lık nedenini yitirecektir ombudsmanın yürütmeye özellikle iktidara karşı bağımsızlığını sağlayabilmek için anayasanın cumhurbaşkanın seçimini düzenleyen nci maddesinin tarih ve sayılı kanunun inci maddesiyle değiştirilmeden önceki durumuna benzer bir şekilde düzenlemeye gidilmesi gerekir çünkü ombudsmanın bağımsızlığını sağlamada temel koşul onun seçilirken nitelikli bir çoğunlukla seçimini sağlayacak dizgenin oluşturulmasıdır bu bağlamda ombudsman seçiminin ilk turunda anayasa mahkemesinin cumhurbaşkanı seçiminde kararı olarak bilinen tarih ve k sayılı kararında isabetli bir şekilde yorumladığı üzere toplantı ve karar yetersayısının bütün oylamada tbmm üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu bu bağlamda olduğu şeklinde anayasada yeni bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır siyasal partileri ombudsman seçiminde uzlaşıya zorlayabilmek ve bu bağlamda ombudsmanın bağımsızlığını oluşturabilmek açısındaninci maddesinde başdenetçi ve denetçilerin seçiminin mutlaka nitelikli çoğunlukla yapılması gerekmektedir bu durum kurumun bağımsızlığı ve etkinliği için bir zarurettir inci maddenin beşinci ve altıncı fıkralarında nitelikli çoğunluğun mutlak surette aranmamış olması iktidara sahip olan tek parti ya da koalisyon dönemlerinde koalisyonun büyük ortağı olan parti kamu denetçisinin seçiminde tek söz sahibi olması anlamına gelmektedir kanunun bu maddesiyle kamu denetçiliği kurumumeclis adına bir kamu denetçiliği kurumuna değil iktidara bağlı bir nevi hükûmet adına denetleme yapacak bir teftiş kuruluna dönüştürülmüştür bu durum anayasamızın anayasanın başlangıcı ile nci ncı nci inci ve uncu maddelerinde somutlaştırılmış olan kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmamaktadır sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun üncü maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun üncü maddesinde görevlerine başlarken başdenetçi genel kurulda denetçiler ise komisyonda görevimi tam bir tarafsızlık dürüstlük hakkaniyet ve adalet anlayışı içinde yerine getireceğime namusum ve şerefim üzerine andiçerim şekilde andiçecekleri düzenlenmiştir tbmmde kimlerin yemin edeceği inci ve üncü maddesinde gösterilmiştir milletvekilleri ve cumhurbaşkanı dışında anayasada herhangi bir kamu görevlisinin tbmmnde yemin edeceğine ilişkin başkaca bir düzenleme yoktur başdenetçinin genel kurulda yemin edeceğine ilişkin bu düzenleme anayasanın inci ve üncü maddeleriyle bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun üncü maddesindetürkiye cumhuriyeti devletinin varlığı ve bağımsızlığı ile vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğine anayasaya hukukun üstünlüğüne hakkaniyete demokrasiye atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getireceğime büyük türk milleti huzurunda namusum ve şerefim üzerine andiçerim biçiminde olan ant sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun üncü maddesinde görevimi tam bir tarafsızlık dürüstlük hakkaniyet ve adalet anlayışı içinde yerine getireceğime namusum ve şerefim üzerine andiçerim biçimine dönüştürülmüştür yasakoyucu bir hukuk devletinde yasa koyarken anayasaya uygun hareket etmek durumundadır anayasada belirtilen cumhuriyetin temel niteliklerine bağlı kalmanın metinde yer almamış olması ise anayasanın nci ve inci maddelerine açıkça aykırıdır sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin birinci fıkrasında görevden alma ilgili düzenleme bulunmaktadır buna göre başdenetçinin veya denetçilerin uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya bu nitelikleri seçildikten sonra kaybetmeleri hâlinde durumun komisyon tarafından tespit edilmesini takiben başdenetçinin görevinin sona ermesine genel kurul tarafından görüşmesiz olarak denetçilerin görevinin sona ermesine ise komisyon tarafından karar verilir hükmü bulunmaktadır ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasında da seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan başdenetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının genel kurulun denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının komisyonun bilgisine sunulmasıyla başdenetçi veya denetçi sıfatı sona ereceği belirtilmiştir başdenetçinin veya denetçilerin uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra kaybetmeleri halinde bu durumun dilekçe ko misyonu ile i̇nsan haklarını i̇nceleme komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyonca saptanmasını takiben başdenetçinin görevinin sona ermesine meclis genel kurulu tarafından görüşmesiz karar verileceği denetçinin görevinin sona ermesine ise komisyon tarafından karar verileceği seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan başdenetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının tbmm genel kurulunun denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının komisyonun bilgisine sunulmasıyla başdenetçi veya denetçi sıfatının sona ereceği ifade edilmiştirbu düzenleme net değildir i̇lerleyen süreçte başdenetçi ve denetçilerin seçilme niteliklerinin kaybedilmesiyle ilgili ihtilaflar doğuracak niteliktedirbu nedenle görevden alma söz konusu olduğunda üye tam sayısının salt çoğunluğunun gizli oyu aranması gerekirkengörevden almaya dair mevcut düzenleme göreve atanma koşulları da göz önüne alındığında usul ve bicimde paralellik ilkesine tamamen aykırıdır kanunun uncu maddesinde ise başdenetçi veya denetçi seçilebilmek için türk vatandaşı olmak seçimin yapıldığı tarihte başdenetçi için denetçi için yaşını doldurmuş olmak dört yıllık eğitim veren hukuk siyasal bilgiler iktisadi ve idari bilimler iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak mesleği ile ilgili olarak kamu kurum veya kuruluşlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında kayıtlı olarak ya da özel sektörde en az on yıl çalışmış olmak kamu haklarından yasaklı olmamak başvuru sırasında herhangi bir siyasi partiye üyeesas sayısı karar sayısı olmamak türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsalar bile bir takım suçlardan hükümlü olmamak koşulları aranmıştır görevden alınmaya ilişkin bu hükümlerin son derece sakıncalıdır özellikle ombudsmandan memnun olmayan bir iktidar meclisteki çoğunluğuna güvenerek ombudsmanı kolaylıkla görevden alabilir i̇kinci olarak bu hükümlerle kamu denetçilerine savunma hakkı bile verilmeden onun görevden alınmasının önü açılmaktadır hâlbuki savunma hakkı kutsalve en temel bir insan hakkı olduğundan savunmasına fırsat bile verilmeden onun görevinden alınması vahim bir hatadır kanunun uncu maddesinde türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsalar bile bir takım suçlardan hükümlü olan bir kimsenin kamu denetçisi olma olanağı ortadan kaldırılmaktadır türk mevzuatında bu şekilde hükümlere yer verilerek bu tür bir suçtan dolayı mahkûm edilen kimseler hakkında adeta onun sağlığında medeni ölüm civildead fermanı verilmektedir kişi bir suçtan mahkûm edildiğinde cezasını çektiği veya çekmiş sayıldığı kabul edildiğine göre bu şekildeki bir kişiye ilave cezaların verilmesi doğru değildir öte yandan genel af mahkûmiyeti bütün sonuçları ile birlikte ortadan kaldırdığına göre genel afla suçu ortadan kaldırılan bir kimsenin kamu denetçisi olamaması genel affın doğasına da aykırıdır unutulmamalıdır ki savunma hakkı sıradan bir hak olamayıp bir insan hakkı olduğu düşüncesi yeni kabul edilen bir düşüncedir i̇nsan hakları evrensel beyannamesi bir insan hakkı olarak savunma hakkını içermektedir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ise savunma hakkını öncelikli olarak sanık bakımından öne çıkarmış ve herkesin savunma hakkının olduğunu kabul etmiştir anayasada savunma hakkı tereddüde yer vermeyecek şekilde düzenlenmiştir anayasanın ncı maddesinde hak arama hürriyeti içinde temel haklar ve ödevler arasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir şeklinde düzenlenmiştir açıklanan bu nedenlerle mevcut düzenleme anayasanın nci ncı uncu uncu ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmelidir sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan kuruma başvuruda bulunulabilmesi için tarihli ve sayılı i̇dari yargılama usulü kanununda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gereklidir cümlesinin anayasaya aykırılığı nci maddedeki kamu denetçisine başvuru için idari başvuru yollarının tüketilmesini koşul olarak öne sürülmesi kamu denetçiliği kurumunun etkinliğini azaltacak türde bir düzenlemedir mevcut hükümle idari başvuru yolları tüketilene kadar kamu denetçisinin olaya müdahale etmesi gecikecek ve bu arada denetçinin delilleri zamanında toplamasının önüne de geçilmiş olacaktır ayrıca kamu denetçisine başvuruyu adeta bir yargı organına yapılan başvuru gibi sıkı koşullara bağlamak kurumun amacıyla çelişen bir düzenlemedir hâlbuki kamu denetçiliğine başvuru kurumun doğası gereği idari yargıda dava açmaktan daha kolay ucuz ve şekilci olmak zorundadır çünkü kamu denetçiliği kurumunun demokratik hukuk devletine sağladığı en önemli katkısı yurttaşların hak arama yollarını kullanmalarını sağlamak ve onların idarenin denetimine katılmak yoluyla devlet yönetimine katılmalarını kolaylaştırmaktır aksi takdirde idari yargı organlarının yanında kamuesas sayısı karar sayısı denetçiliğine adında yeni bir organın daha kurulmasının gerekçesini açıklamak olanaklı olmayacaktır tarih ve sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun üst makamlara başvuru başlıklı inci maddesinde düzenlenen idari başvuru yolu yargı organına başvuru yönünden bile seçimlik kılınmış iken yolun kamu denetçiliğine başvuru için tüketilmesinin zorunlu kılınması başvuruyu güçleştirmekten başka bir işe yaramaz i̇dari başvuru yolunun tüketilmesinin aranmasının pratik bir faydası da bulunmamaktadır çünkü genel olarak yurttaşlar idari başvuru yolundan herhangi bir olumlu sonuç alamamaktadırlar i̇ptali istenen hükmün son cümlesine kurumun telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde idari başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebileceği yönündeki düzenlemenin eklenmiş olması da mevcut sakıncaları ortadan kaldırmaktan son derece uzaktır kamu denetçiliği kurumu kanununun nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan kuruma başvuruda bulunulabilmesi için tarihli ve sayılı i̇dari yargılama usulü kanununda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesinin gerekli olduğu yönündeki düzenleme anayasanın ncı maddesinde yer alan hak arama hürriyetine kamu denetçiliğine başvurma hakkını düzenleyen üncü maddesine ve inci maddesine aykırı olduğundan iptal edilmelidir sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun inci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun bilgi ve belge istenmesi başlıklı inci maddesinin ilk fıkrasında kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği bilgi ve belgelerin bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunlu olduğu bu süre içinde istenen bilgi ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın vermeyenler hakkında başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci soruşturma açacağı i̇kinci fıkrasında ise devlet sırrı veya ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgeler yetkili mercilerin en üst makam veya kurulunca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebileceği ancak devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler başdenetçi veya görevlendireceği denetçi tarafından yerinde incelenebileceği düzenlenmiştir i̇ptali istenen bu hükümle kamu denetçisine olağandan fazla yetki verilmektedir bu madde cumhuriyet savcısına ya da kamu denetçisini seçecek parlamento üyelerine dahi tanınmayan devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin kamu denetçisi tarafından görülebilmesini sağlamaktadır devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeye denetçi tarafından ihtiyaç duyulduğunda denetçinin bu bilgi ve belgeye ulaşabilmesinin tbmm genel kurulunun onayına bağlı olması yönünde düzenleme yapılmamış olması da büyük eksikliktir sonuçta bağımsız yargı organlarına ve yasama organına dahi tanınmamış olan bu denli geniş yetkilerin başdenetçi ve denetçilere tanınmış olmasının hukuk devleti ile izah edilebilir bir tarafı olmayıp mevcut düzenleme anayasanın hiçbir kimsenin veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı yönündeki düzenlemeye erkler ayrılığı ilkesine hatta kurumun kuruluş amacına da açıkça aykırıdır açıklanan bu nedenlerle mevcut düzenleme anayasanın nci ncı nci inci uncu inci ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmelidir sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun i̇nceleme ve araştırma başlıklı nci maddesiyle kurumun inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandıracağı öngörülmüştür mevcut kanunun ihtisas alanlarına ayrılmış kamu denetçisi sistemini öngörmemesi nedeniyle bu aylık surede araştırma ve incelemelerin bitirilmesi ülkemiz koşulları itibariyle her zaman olanaklı olmayacaktır kurum kendisine gelen başvuruları aylık sure içerisinde sonuçlandırmadığı takdirde denetime ilişkin herhangi bir açıklama yapmaması ve rapor yazmaması konusunda herhangi bir düzenleme yapılmamış bu alan boş bırakılmıştır bunun sonucunda yargıya intikal etmiş olan konuda yargıyı da etkilemek yargıyı da manipüle etmek anlamına gelecek şekilde açıklama yapılması halinde yargı yetkisine müdahale edilecektir nci maddenin üçüncü fıkrasında ise i̇lgili merciin kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde kuruma bildireceği düzenlenmiştir bu sure içinde gerekçe bildirmeyenler hakkında kurumun etkinliği ve caydırıcılığını artırmak için başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merciin yaptırım niteliğinde disiplin soruşturması açacağı yönünde her hangi bir yaptırımın yer almamış olması kurumun önemini azaltıcı niteliktedir bu durum da kurumun varlık sebebine ve kuruluş amacına aykırıdır sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun nci maddesinin anayasaya aykırılığı kanunun nci maddesi kamu denetçiliği kurulunun her takvim yılı sonunda yürütülen faaliyetleri ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak tbmm dilekçe komisyonu ile i̇nsan hakları
4,079
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme kararında suç tarihinde nevşehir belediyesine ait parke taş işletmesinde işçi olarak çalışan sanık i̇smail özcanın diğer işçi müşteki bekir büyükçekiç ile birlikte harç makinasının temizlenmesi sırasında tedbirsizliği ve dikkatsizliği ile bant kısmı şarteline basacağı yerde diğer düğmeye basarak harç kazanını çalıştırdığı ve bu suretle mağdurun ayak bileğinin kopmasına sebebiyet verdiğinden bahisle tcknun son maddesi gereğince cezalandırılması için nevşehir cumhuriyet başsavcılığının tarih ve saydı iddianamesi ile dava açılmıştır duruşmanın devamı sırasında kusurlu olduğu anlaşılan ve aynı iş yerinin bağlı bulunduğu nevşehir belediyesi fen işleri müdürlüğü görevini yapan ve sayılı devlet memurlarının kanununa tabi hayati varol hakkında tarih ve sayılı ek iddianame ile tcknun son maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile dava açılmıştır muhakemenin devamı sırasında tarihli oturumda sanık i̇smail özcanın belediyede işçi olmasına rağmen belediye yazısı gereğince diğer sanık hayati varol ile birlikte sayılı devlet memurları kanununa tabi olması sebebiyle memurin muhakematı hakkındaki kanun hükümlerinin uygulanarak soruşturmanın il idare kurulu tarafından yapılıp sonuçlandırılması meni muhakeme veya lüzumu muhakeme karan verilmesi gerekli bulunduğundan bahisle cmuknun maddesi gereğince muhakemenin durmasına karar verilmesi kamu adına talep edilmiştir aynı duruşmada cumhuriyet savcısının sanıklar hakkında uygulanmasını istediği yasanın anayasaya aykırı olup olmadığı hususundaki mütealası sorulmuş ve cumhuriyet savcısı memurin muhakematı kanunun memurları korumak için vazedilen bir kanundur eşitlik esasını bozmadığından anayasaya aykırı olmadığı kanaatindeyim şeklinde mütalaada bulunmuştur aynı oturumun ara kararının üncü maddesi ve mahkemece sanıklar hakkında tatbiki istenilen memurin muhakematı hakkındaki kanunu muvakkatim tamamının türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç hükümleri ile maddelerine aykırı olduğundan bu hususta anayasa mahkemesine müracaat edilmesine ve gerekçeli müracaat yazısının yazılarak anayasa mahkemesine müracaat edilmesine karar verilmiştir yukarda açıklandığı gibi anayasanın nci maddesi ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanun inci maddelerinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak kanun hükümlerini anayasaya aykırı görürse konuyu itiraz yolu ile anayasa mahkemesine götürebileceği öngörülmüştür olayımızda bu iki temel unsurdan her ikisinin mevcudiyeti kesindir her iki yasal unsur bir aradadır memurların yargılanmasında memurlara tanınan ayrıcalık memurların şahıslarına değildir kamu hizmetinin zamanında etkili ve gerekli bir şekilde yapılabilmesini sağlamaktır uygulamada ise bu husus tersine çalışmakta adeta suç işleyen kamu görevlisini korumak için her türlü manialar sisteme ve işleyişe set çekmektediresas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılık yasanın tamamı için geçerlidir itiraz gerekçeleri şubat sayılı memurin muhakematı hakkındaki kanunu muvakkat anayasanın başlangıç hükümlerine aykırıdır başlangıç hükümlerinde millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılman hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu öngörülmüştür madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir yukarda belirtildiği gibi sosyal bir hukuk devleti olan türkiye cumhuriyetinde şubat yılında yürürlüğe konan ve geçici olduğu açıkça belirtilen bir yasanın bir aşıra yaklaşan süredir türkiye cumhuriyeti kanunları arasında yerleşmiş olması ve kendisinden sonra çıkan birçok yasanın birçok hükümlerine aykırı olmasına rağmen danıştay içtihatları ile uygunluk sağlanarak türkiye cumhuriyeti memurlarına uygulanması anayasanın başlangıç maddeleri ile nci maddesinde belirtilen sosyal hukuk devleti esasına aykırıdır uygulamada birliği sağlayacak hiçbir unsur bu yasada teknik yönden de bulunmamaktadır madde türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür uygulanan memurin muhakematı hakkında kanunu muvakkat ise tam metninin den fazlası arapça farsça ve osmanlıca kelimelerden oluşmuş olup türkçe kelime azınlıkta kalmaktadır resmi dilin türkçe olması karşısında bu dillerin öğrenme olanağı ancak ilmi yönden üniversitelerin gerekli fakültelerinde belirli öğrencilere öğretilmesi şeklindedir bu halde kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesinin de devlet memurlarımız yönünden kabulü mümkün olmayacaktır zira kanun metni yüksek okul mezunu kişinin dahi anlamadığı yabancı kelimelerle ve kavramlarla donatılmıştır bu sebeple kanun anayasanın nci maddesinde belirtilen devletin resmi dili türkçedir esasına aykırıdır madde yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır anayasanın temel unsurlarından biri olan yargı yetkisinin bağımsı mahkemelerce kullanılması esası bu yasanın uygulanması halinde işlerliği kalmamaktadır yargı yetkisi kuvvetler ayrılığı prensibini benimseyen anayasamızın temel unsurudur bu yasa ile idarenin yani yürütmenin yargı işleminin bir parçası olan hazırlık tahkikatı yapması müspet veya menfi şekilde sonuçlandırılması yürütmenin yargıya müdahalesi şeklinde olup anayasanın uncu maddesine aykırıdır anayasamız gereği mahkemelerin bağımsızlığı hakimlerin gerek yürütme gerek yasama organına bağlı olmadıkları onlardan müstakil oldukları bu iki organın hakimlere emir ve talimat veremeyeceği ve tavsiyelerde bulunamayacağı anlamına gelir bu hale göre anayasanın uncu maddesinde belirtilen yargı yetkisinin kullanılması idareye verilmiş olmakla anayasaya aykırılık hususu gerçekleşmiş bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir memurin muhakematı hakkında kanunu muvakkat devlet memurları ile kamu hizmetinde çalışan bir kısım işçinin yargılanmalarının özel usullere göre yapılmasını öngörmektedir burada memurlara bir ayrıcalık tanınmaktadır bu sistem suç işleyen kamu görevlisini korumak için getirilmemiş olduğu bir görüştür uygulamada ise devlet memurların yine kendisi gibi devlet memuru olan ve hukuki bilgileri tartışılması bile mümkün olmayan görevliler tarafından sorgusunun yapılmakta şahitler dinlenilmekte deliller toplanmakta ve yine bu kişiler tarafından memur hakkında bir karar verilmesi genel olarak memurlar tarafından işlenmesi mümkün olan suçlan kapsamadığı cihetle aynı suçu işleyen memur olmayan kişi ile memur kişi arasında kanun önünde eşitlik ilkesini bozar şekilde uygulanmaktadır yasada münhasıran memurlar tarafından işlenmesi mümkün olan suçlar hakkında özel hükümler yoktur gerek memuriyet görevinden doğan gerekse memuriyet sırasında işlenilen suçların failleri herhangi bir ayrım gerektirmeksizin bu özel yasada korumaya alınmışlardır bu da anayasanın uncu maddesine aykırıdır madde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir anayasamızın bu maddesi uncu madde ile birlikte yorumlandığında vatandaş yargı merciileri önünde hakkını aramaya sahiptir bu hak arayacağı yerde bağımsız mahkemelerdir mmhknun hükümleri vatandaşın bu haklarını engelleyici vasıftadır şikayet hakkını kullanan ve adli mercilere müracaat eden bir kişinin müracaatı karşısında suç işlediği iddia edilen kişi memur olması karşısında suçun memuriyet görevinden doğmamış olmasına rağmen adli mercilerce sanık hakkında herhangi bir işlem yapılmamakta ve gerekli lüzumu muhakeme karan veya meni muhakeme karan verilmesi için dosya ilçe veya il idare kurullarına gönderilmektedir bu işlem sonunda uzun geçen takibat sonunda verilen kararlar yönünden dahi adli yargı önünde hak arama durumu elde edilmemektedir verilen meni muhakeme kararının yasaya uygunluğunu denetleyecek mercii ise i̇l i̇dare kurulu veya danıştay olup bunlarda yürütme yetkisini kullanan organ ile idari yüksek mahkeme vasfındadır adli yargı dava önüne gelinceye kadar hiçbir yargı yetkisini kullanma hakkı mercii olmamaktadır bu halde mmhk nün tamamı anayasanın maddesine aykırıdır madde hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıdan olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür anayasanın maddesinde açıkça belirtildiği gibi yargı faaliyeti ancak meslekten olan yani bu işin eğitimini yapmış hakim ve savcılar eli ile görülür buna karşı mmhknun açık hükümlerine göre savcılarının yapması gereken hazırlık tahkikatını hakimler ve savcılık mesleği ile ilişkisi olmayan doktor memur mühendis vali yardımcısı vah gibi anayasa ve özel kanunlardaki vasıflan taşımayan kişiler yapmaktadır genelde de bu kişilerin birçoğu vekaletle bu görevi yapan kişiler tarafından yürütülmektedir örneğin idarede bilgisayar uzmanı olarak görev yapan bir memur hakkında ilçede görevli birziraat teknisyeni karar verebilme hakkına sahip olmaktadır memurin muhakematı hakkında kanunu muvakkat hükümlerine göre doğrudan yargıç önüne çıkmaları önlenilen kamu görevlileri yönünden adli yargı işlememekte cumhuriyet savcılığı ve mahkeme olarak yargı failleri önüne getirme gücünden yoksun kalmaktadır bu da bu kanunun anayasanın maddesine aykırı olduğunu göstermektediresas sayısı karar sayısı ayrıca belirtmek lazım gelir ki bu yasadan sonra çıkan binlerce yasa mmhk nün birden çok hükümlerini değiştirmesi veya ortadan kaldırması gerekirken böyle bir hüküm bu yasalara konmamıştır ayrıca kamu görevlilerinin statüleri tayin edilirken bu kanun hükümlerine tabi olup olmayacakları açık ve kesin belirtilmemiş olmaları karşısında olayımızda olduğu gibi belediye kanununa dayanarak belediyede çalışan işçi memur gibi işlem görmektedir yukarda açıklandığı gibi mmhknun tamamı anayasanın başlangıç hükümleri ile maddelerine aykırı bulunduğundan itirazen iptal talebimizin kabulü ile adı geçen kanunun tamamının uygulamadan kaldırılması arz ve talep olunur denilmektedir
1,309
esas sayısı karar sayısı sanık hakkında katılana karşı cinsel taciz suçundan açılan sürdürülen yargılaması sonucunda her ne kadar sanık hakkında düzenlenen ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinin tarih ve sayılı sağlık kurulu raporunda sanığın bipolar mizaç bozukluğu nedeniyle tcknın maddesinden yararlanacağı ve tcknın maddesi koruma ve tedavi gerekeceği belirtilmiş ve sonuç olarak mahkememizi bağlayan bu rapor açısından bu doğrultuda karar verilmesi gerektiği gündeme gelmiş ise de akıl hastası olmayan kişilerin işlediği suçlarla ilgili almış oldukları cezaları özellikle hapis cezaları sayılı i̇nfaz yasası uyarınca çektikleri ve bu anlamda mağdur haklarının ve ceza süresince yeniden suç işlemeleri de önlenilerek hapis cezalarının dışında da tedbir hagb ve erteleme kurumlarına uyulmaması durumunda karşılaşacakları yaptırımlarla toplum düzeninin korunduğu izahtan varestedir ancak suç işleyen kişilerin akıl hastası olması durumunda ise tcknın maddelerinde görüleceği üzere yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınmakla birlikte akıl hastası yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi durumunda mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabileceği bazı durumlarda da tıbbi kontrolle takibinin gerektiği düşünülürse belirli süre ve aralıklarla kontrolü sağlanarak sanığın akıl hastalığı nedeniyle toplum açısından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında yeniden hazırlanan rapora dayanılarak güvenlik tedbirine hükmedilebileceği düzenlenmiştir ülkemizde çoğu zaman yazılı ve görsel basına yansıdığı üzere akıl hastası olup suç işleyen kişilerin yerleştirildikleri kurumların fiziki yetersizlik ve benzeri nedenlerle zorunluluktan kaynaklı belirli bir süre koruma ve tedavi altına alınsalar da yeterli süre geçmeden ve sadece ilgili kurumca toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi durumunda mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılmaları durumunda yeniden aynı veya benzer suçları işlemeye devam ettikleri bazen de ellerinde sallama bıçak tüfek ve benzeri ile mahallede gelip geçen çocuk genç yaşlı kadın erkek bir çok insana alenen saldırdıkları yine izahtan vareste bilinen bir durumdur yine örneğin adam öldürme suçunu işleyen akıl hastası sanığın tam olarak iyileşmeden salıverilmesi durumunda gerek mağdur yakınlarında oluşturacağı üzüntü gerekse toplum açısından oluşturacağı tehlikede izahtan varestedir öyleyse çözüm ne olmalıdır elbette ki tcknın fıkrasındaki akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmemesi evrensel ceza hukuku ilkelerinden olsa da akıl hastalığı tamamen iyileşmeden ve ceza süreleri dolmadan tekrar topluma salıverilmelerinin toplum açısından oluşturduğu ve oluşturacağı tehlikelerde kamu yararına ve dolayısıyla konusu insan olan mağdur haklarına aykırılığa ve bu durumun akıl hastası olan ve olmayan taraflar arasında eşitsizliğe neden olacağı düşünülmüştür başka bir açıklamayla suç işleyen ve suç tarihinde akıl hastası olan sanıklar akıl hastalıkları tamamen iyileşmeden veya akıl hastalıklarının iyileşmemesi durumunda ise ceza süreleri dolmadan tekrar topluma salıverilmemeli ve akıl hastası olmayan sanıklar gibi sayılı i̇nfaz kanununda öngörülen ceza süreleri doluncaya kadar yine evrensel ceza hukuku ilkesi olan mağdur haklarının korunması ve kamu yararı açısından devletimizce yeteri kadar yapılacak yüksek güvenlikli sağlık kurullarında tedavi ve koruma altında tutulmalıdırlaresas sayısı karar sayısı kaldı ki tcknın fıkrası uyarınca işlediği fille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış kişiye ceza süresi aynı olmak koşuluyla mahkum oldukları cezayı tcknın fıkrası uyarınca kısmen veya tamamen mahkeme kararı ile akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak ta uygulanabilmektedir bu anlamda tck maddesi ile durumu daha ağır olan akıl hastası olanlar için daha erken çıkma imkanı varken fıkra son cümlesi ve fıkra uyarınca durumu daha hafif olan işlediği fille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış kişinin cezasının tamamını akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak ta çekmesi mümkün olduğundan bu maddeler arasında da uygulama açısından eşitsizlik olduğu görülmüştür yukarıda açıklanmaya çalışılan nedenlerle tcknın fıkrasındaki akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilemeyeceği ancak bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunacağına ilişkin maddesi ile buna bağlı olarak düzenlenen tcknın maddelerinin anayasasının maddesinde düzenlenen devletin toplumun refah ve huzurunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engellleri kaldırmaya insanının mağdurun veya sanığın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışması gerektiği maddesinde düzenlenen herkesin dil ırk renk cinsiyet din mezhep ve benzeri akıl hastası olan ile olmayan sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devletin bu eşitliğin hayata geçmesi ile yükümlü olduğu eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğu akıl hastası sanıkların mağdur haklarının korunması ve kamu yararı açısından devletimizce yeteri kadar yapılacak yüksek güvenlikli sağlık kurullarında tedavi ve koruma altında tutulmalarını sağlamak yine maddesinde düzenlenen kanunların anayasaya aykırı olamayacağı maddesinde düzenlenen herkesin mağdurlar ve sanıklar yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkında sahip olduğu maddesinde düzenlenen herkesin dosyamıza özgü olarak özellikle mağdurların kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğu ve son olarak ta maddesinde düzenlenen herkesin dosyamıza özgü olarak özellikle mağdurların özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini istemek hakkına sahip olduğu ve gizliliğine dokunulamayacağı ilkelerine aykırı olduğu anlaşılmakla anayasanın fıkrası uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına karar verilmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle karar sanık hakkında katılana karşı cinsel taciz suçundan açılan sürdürülen yargılaması sonucunda her ne kadar sanık hakkında düzenlenen adana dr ekremtok ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinin tarih ve sayılı sağlık kurulu raporunda sanığın bipolar mizaç bozukluğu nedeniyle tcknın maddesinden yararlanacağı ve tcknın maddesi koruma ve tedavi gerekeceği belirtilmiş ise de tcknın fıkrasındaki akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilemeyeceği ancak bu kişiler hakkında güvenlikesas sayısı karar sayısı tedbirine hükmolunacağına ilişkin maddesi ile buna bağlı olarak düzenlenen tcknın maddeleri anayasasının maddelerine aykırı olmakla anayasanın fıkrası uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri̇ birakilmasina dosyanın anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay içinde karar verilirse karara göre karar verilmezse mevcut düzenlemeye göre davanın sonuçlandirilmasina ek kararın sanık müdafi ve katılan vekiline tebli̇ği̇ne dosyanın gölge dosya tutulmak suretiyle anayasa mahkemesi başkanlığına gönderi̇lmesi̇ne karar verilmiştir
951
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili tarafından davacının yılı haziran ayına ait ticari iletişim gelirleri üst kurul payını iki ay içerisinde yasal faizi ile birlikte ödenmesi aksi halde yayın izinlerinin ve yayın lisanslarının iptal edileceğine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle radyo ve televi̇zyon üst kuruluna karşı açılan davada davacının anayasaya aykırılık iddiasında bulunması üzerine sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan maddesinin fıkrasında yer alan iki ay içinde ödeme yapılmazsa üst kurulca ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayın lisansının iptaline karar verilir ibaresinin anayasaya aykırı olduğu iddiasının incelenmesine geçildi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir üst kurul tarafından yapılan uyarıya rağmen kanunda öngörülen iki aylık süre içinde ticari iletişim gelirleri üst kurul payının ödenmemesi nedeniyle ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayın lisansının iptal edilmesi idari yaptırım niteliği taşımaktadır yasa koyucunun idari yaptırıma konu eylemleri kabahatleri ve bu eylemler karşılığında uygulanacak yaptırımları belirleme konusunda anayasal sınırlar içerisinde takdir yetkisi bulunmaktadır ancak bu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin bulunması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge ölçülülük ilkesi olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır elverişlilik ilkesi öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını zorunluluk ilkesi öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmasını ve orantılılık ilkesi ise öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken orantıyı ifade etmektedir i̇tiraz konusu kuralla öngörülen yayın lisansın iptali yaptırımı ile ticari iletişim gelirleri üst kurul payının zamanında ödenmesinin amaçlandığı kuşkusuzdur bu çerçevede söz konusu yaptırımın hedeflenen amaca ulaşma bakımından elverişli olduğu söylenebilir ise de itiraz konusu kuralın yer aldığı maddede ödenmeyen kurum gelirinin genel hükümlere göre tahsil edileceği hususunun özel olarak düzenlendiği de gözetildiğinde bu yolla tahsili mümkün olan bir alacak nedeniyle özel radyo veya televizyonun yayın izni ve lisansının iptal edilmesinin üst kurul alacağının tahsili bakımından zorunlu olduğundan söz edilmesi olanaklı olmadığı gibi bu yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantı da bulunmamaktadır bu durumun ise yaptırıma konu eylem ile yaptırım ilişkisinde ölçülülük ilkesinin ihlali sonucunu doğurmakta olduğu ve hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu düşüncesiyle davacının anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu sonucuna varılmıştıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun maddesinin fıkrasında yer alan iki ay içinde ödeme yapılmazsa üst kurulca ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayın lisansının iptaline karar verilir ibaresinin anayasanın ve maddelerinde yer verilen hukuk devleti ile ölçülülük ilkelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca sözkonusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
491
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir hükmen tutuklu tarihinde çankırı cezaevi müdürlüğüne türkçe olarak yazılı verdiği dilekçede özetle türkiyenin bir çok cezaevinde a özgürlük kürtçe anadilde eğitim ve anadilde savunma talepleriyle süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine girilmiş olduğunu aynı taleplerle kendisinin de bu talepler karşılanıncaya kadar tarihinden itibaren aynı şekilde açlık grevine girdiğini ve bu durumu sonlandırmayacağını belirtmiştir bu dilekçe üzerine cezaevi yönetimi tarafından hükümlü hakkında sayılı yasanın ncü maddesi uyarınca disiplin soruşturması açılmış ve üç gün içinde yazılı savunması istenilmiş aynı tarihli tutanağa göre de anılan soruşturma yazısını tebliğ etmekten imtina etmiştir muhakkik olarak atandığını belirten kurum ikinci müdürü eylemin sayılı yasanın maddesi kapsamında sabit olduğunu tarihli görüş yazısında ifade etmiştir sayılı yasanın maddesi uyarınca kurum en üst amiri tarafından tarihinde açlık grevine başladığı ve aynı gün verilen yemeği de almadığı yolunda tutanak tutulduğu belirtilerek eylemin sabit olduğundan bahisle tarih ve sayılı kararla ye sayılı yasanın maddesi uyarınca bir ay bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası verilmiştir disiplin cezası hükmen tutuklu ye tarihinde tebliğ edilmiş adı geçen cezaevi yönetimi tarafından havale edilen tarihli yazılı dilekçesi ile anılan cezaya karşı mahkememiz nezdinde şikayet yoluna başvurmuş ve bu disiplin cezasının kaldırılmasını talep etmiştir süresinde yapılan başvuru nedeniyle sayılı yasanın ve ncü maddeleri uyarınca şikayetçinin anılan eylemi kendi serbest iradesi ile mi gerçekleştirdiği yolunda kanaat edinilmesi de ayrıca gözetilerek bizzat dinlenmesi gerekli görülmüş ve bu nedenle inceleme duruşmalı yapılmıştır şikayetçi cezaevi yönetimine ilk dilekçesini ve yine disiplin cezası kararına karşı dilekçesini yazılı olarak türkçe dilekçe vermiş ise de açılan duruşmadaki tarihli ilk oturumda meramını türkçe olarak ifade edemediğini kürtçe ifade edebildiğini beyan etmekle beyanına itibar edilerek kürtçe bilen ücretsiz tercüman hazır bulundurulmuş ve ifadesi bu tercüman aracılığı ile tarihli ikinci oturumda alınmış olup cezaevine ilk dilekçe vermekteki amacının hükümetini bu hükümetin yaptığı işlemleri protesto etmek olduğunu bunu belirtip kendi kararı ile açlık grevine başladığını onbeş gün kadar süren açlık grevinde kendisine hiç bir müdahalede bulunulmadığını herhangi bir konuda uzman yardımı da sağlanmadığını anılan onbeş günlük sürenin sonunda medyadan ve ın çağrısını duyması üzerine açlık grevini kendisinin sona erdirdiğini idare ile arasında bir sorun olmadığını ancak bu eylemi nedeniyle disiplin cezası verilmesinin hukuksal olmadığını cezanın iptali konusunda verdiği dilekçesini tekrar ettiğini tercüman aracılığı ile beyan etmiştiresas sayısı karar sayısı cumhuriyet savcılığı disiplin cezası usul ve yasaya uygun olduğundan başvurunun reddine karar verilmesi yolunda görüş bildirmiştir anayasa son maddesi̇de söz konusu olduğunda anayasaya aykirilik sorunu ve anayasa mahkemesi̇ne başvuru olayımızda sayılı yasanın maddesi uyarınca disiplin cezası verilmiştir bu madde anayasanın nci maddesi uyarınca mahkememizdeki disiplin cezasının iptali davasında uygulanacak kural niteliğinde olup bu kural da açıkça anayasaya aykırıdır bu nedenle sayılı yasanın maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak başvuru sonuçlanana kadar da anayasanın ncü maddesi çerçevesinde davanın geri bırakılmasına karar vermek gerekmiştir anayasanın son maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşma hükümleri ile yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda antlaşma hükümleri esas alınır hükmü mevcuttur bu hüküm iç hukuktaki yasa hükmünü davada uygulanacak kural olmaktan çıkaran bir hüküm olmayıp bu hükümle davada uygulanacak birden fazla kural ortaya çıktığında temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda uyuşmazlığın çözümü için bu kurallar arasından milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınması gerektiğine işaret edilmektedir bu nedenle anayasanın son maddesinin varlığı milletlerarası antlaşmalar da gözetildiğinde sayılı yasanın maddesini davada uygulanacak kural niteliğinden çıkarmamaktadır çünkü davada uygulanacak kural statüsünde olmak başka bir şey davada uygulanacak bu kurallardan uyuşmazlığın çözümünde esas alınacak kural olmak başka bir şeydir anayasanın son ve nci maddeleri birlikte yorumlandığında varılacak sonuç bu şekildedir bu nedenle anayasanın nci maddesi koşulları oluşmuş ve anayasa mahkemesine başvuru yapılmıştır anayasaya aykirilik nedenleri̇ mevzuatımızda açlık grevlerine yönlendirmek tcynın nci maddesinde suç olarak düzenlenmiş bu durum cezaevlerindeki tutuklu hükmen tutuklu ve hükümlülerce işlenmiş ise ayrıca sayılı yasanın maddesinde hücre disiplin cezasına konu edilmiştir yine sayılı yasanın nci maddesinde de açlık grevi yapan bir kişiye sağlık ve diğer yönlerden nasıl hareket edilmesi gerektiği açıkça düzenlenmiştir bunun dışında cezaevinde bulunan tutuklu hükmen tutuklu ve hükümlülerin bizatihi kendi iradeleri ile açlık grevine başvurmaları bile sayılı yasanın maddesinde bir ay bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma disiplin cezası nedeni olarak düzenlenmiştir açlık grevi kişilerin iradi olarak gıda almamak yoluyla bir olay ya da konuya yönelik isteklerini ya da tepkilerini ortaya koymak ya da baskı oluşturmak kamuoyu ilgisini çekmek hak aramak isteklerini kabul ettirmek için yapılan demokratik toplum gerekleri içinde kalan bir temel hak ve özgürlük kullanımıdır i̇leri aşaması ölüm orucudur açlık grevleri yaşam hakkı ve düşünce ve ifade özgürlüğü boyutları itibarıyla temel hak ve özgürlükler kapsamında irdelenmesi ve değerlendirilmesi gereken hukuksal bir konu olmakla birlikte yaşam hakkı yönü ve tıbbı müdahalenin sınırları boyutuyla tıbbın da ilgi alanında kalan bir konuduresas sayısı karar sayısı cezaevinde hoş görülen veya görülmeyen düşüncelerin tek tek veya topluca anlık veya uzunca bir süre sözlü ifade edilmesi durumunda herhangi bir yaptırımla karşılaşmayacak bir kişinin bunu yine aynı biçimde ancak daha etkin bir ifade yöntemi olarak seçtiği açlık grevi yoluyla yaptığında hakkında yaptırım öngörülmesi demokratik toplum gerekleriyle ölçülülük kurallarıyla temel hak ve özgürlüklerin dokunulmazlığı kavramlarıyla bağdaşmaz açlık grevinin bir sonraki aşaması olan ve olayımızda nin ölüm orucu olarak nitelendirmesine rağmen sayılı yasanın nci maddesi de gözetildiğinde açlık grevi olarak nitelenecek eylem hukuksal olarak irdelendiğinde yaşam hakkı yönünden i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin i̇has nci maddesi ile de ilgilidir dünya tabipler birliğinin wma tokyo bildirgesinde ve malta bildirgesinde açlık grevi ve ölüm orucu halinde olan bir kişiye nasıl yaklaşılacağı hususu ortaya konulmuş kişinin buna kendisinin iradi karar verdiğinin uzman bir hekim tarafından tesbiti bu durumun da yine beslenmenin iradi olarak reddedildiğinin bir başka bağımsız hekim tarafından onaylanması gerektiği ifade edilmiştir beslenmemenin sonuçları da mutlaka kişiye anlatılmalıdır türk tabipler birliğinin tarihinde kabul ettiği hekimlik meslek etiği kurallarında da benzer hususlar tekrarlanmaktadır bu çerçevede bir eylem açlık grevi olarak nitelendirilirken hangi içerik ve biçimde ortaya çıkmışsa açlık grevi olarak nitelendirilebilir ve temel hak ve özgürlük kapsamı içinde kalabilir sorusunun yanıtı için evrensel kurallar yorumlanırken özgürlük alanını olabildiğince geniş olarak ele alarak evrensel kabul gören ilke ve kurallardan hareketle yorum yapmak gerekmektedir olayımızda başvurulmamasına rağmen yukarıdaki kurallar ve tıbbi ilkeler de bu yönüyle önem kazanmaktadır i̇hasın ncu maddesi bağlamında düşünce ncu maddesi bağlamında ifade özgürlüğü çerçevesinde açlık grevi korunmaktadır kişinin kendi iradi kararı ile gıda almayı durdurması ve bunu demokratik toplum gerekleri içerisinde ölçülü olarak yapması i̇has kapsamında bir temel hak ve özgürlük kullanımıdır bir temel hak ve özgürlük kullanımı için ölçülülük kuralı bile gözetilse asla disiplin cezası dahi öngörülemez bu nedenle sayılı yasanın maddesi i̇hasın anılan hükümlerine açıkça aykırıdır anayasanın nci maddesinde devletin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğunun belirtilmesi karşısında bu hükmün gereği olarak insan hakları kapsamında kalan açlık grevine yaptırım uygulanması anayasanın söz konusu hükmüne aykırılık oluşturmaktadır ayrıca anılan hüküm devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen anayasanın nci maddesine de aykırıdır şöyle ki bu maddede belirtildiği üzere devlet temel hak ve özgürlükleri sınırlayan engelleri kaldırmakla kişinin maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli ortamı sağlamakla görevlidir sayılı yasanın maddesi anayasanın bu kuralı ile çatışmaktadır yine sayılı yasanın maddesi temel hak ve özgürlüklerin dokunulmaz ve devredilmezliğini ortaya koyan anayasanın nci maddesiyle de çatışmaktadır çünkü söz konusu yasa hükmü ile temel hak ve özgürlüğe dokunulmakta kısıtlama getirilmektedir yine temel hak ve özgürlük için yapılan bu sınırlama hakkın özüne dokunduğu demokratik toplumesas sayısı karar sayısı düzenine uygun olmadığı ölçülülük kuralı gözetilmediği için anayasanın ncü maddesi ile de çatışma hali söz konusudur öngörülen yaptırım anayasanın ve son maddesindeki ölçülülük kuralı aşılarak ihdas edildiğinden anayasanın bu hükmü ile de çatışma hali söz konusudur i̇has ve ncu maddeleri konusunda ifade edildiği üzere açlık grevine disiplin cezası öngörülmesi anayasada düşünce özgürlüğünün düzenlendiği nci ve ifade özgürlüğünün düzenlendiği nci maddelere de açıkça aykırılık oluşturmaktadır çünkü silahsız ve saldırısız demokratik toplum gerekleri içerisinde ölçülülük kuralı aşılmadan bir düşüncenin ifade edilmesi ifade yöntemi olarak ta açlık grevinin seçilmesi suç olarak nitelendirilemez disiplin cezası için silinme koşulları oluşmadıkça sayılı yasanın maddesi uyarınca kişinin koşullu salıverme işlemi yapılamadığından bu ceza sadece disipliner nitelikte bile algılanamaz belirtilen nedenlerle ve nci madde hükümleriyle açık bir çatışma hali söz konusudur hücre cezası gibi sayılı yasanın maddesi uyarınca infaz hakiminin onayı alınmadan bu ceza idare tarafından uygulandığından ve sonuç ta koşullu salıverme süresini doğrudan etkilediğinden madde bu haliyle kişi özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuran bir yaptırım içerdiğinden anayasanın nci maddesine de açıkça aykırılık söz konusudur bu maddenin ihlali için yaptırımın kişi özgürlüğünü kısıtlaması değil kişi özgürlüğünü kısıtlama sonucunu doğurması yeterli olup söz konusu yaptırım nedeniyle koşullu salıverme süresinin uzaması durumu gözetildiğinde bu yönüyle de aykırılık ortaya çıkmaktadır anılan temel ve özgürlük kullanımı yaptırıma bağlanmakla öngörülen yaptırımın içeriği gözetildiğinde anayasanın nci ve nci maddelerine de aykırı hareket edilmiştir ara kararda itiraz başvurusuna konu olan madde ve aykırılık oluşturulan maddeler teknik sistemden kaynaklanan nedenlerle maddi hata sonucu farklı yazılmış ve bu durum düzeltilememiş olup bu şekilde oluşan yazım yanlışlığı tutulan tutanakla giderilmiştir gerekçeleriyle yukarıda açıklandığı üzere i̇hasın uncu yine anayasanın son maddelerine açıkça aykırı olan sayılı yasanın maddesinin iptaline karar verilmesi amacıyla anayasa mahkemesine başvuru yapılmasına en çok beş ay süreyle olmak üzere başvuru sonucuna kadar anayasanın maddesi çerçevesinde davanın geri bırakılmasına bu nedenle dosyanın onaylı örneğinin çıkartılarak dizi pusulasına bağlanıp anayasa mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir kknci sınıf askeri cezaevinde tutuklu olarak bulunan sanıklar topkuralb i̇skuralb i̇skuryb dzkuralb ve jkuryarbay un temmuz tarihleri arasında gerek sanıkların kendi beyanlarından gerek ise de açlık grevi sürecinde yapılan basın açıklamasından anlaşıldığı şekliyle maruz kaldıklarını ifade ve iddia ettikleri muhtelif olaylara karşı kamu oyunun dikkatini celp etmek maksadıyla askeri cezaevinde gün süreyle açlık grevi yaptıkları askeri cezaevi yönetimine açlık grevi hakkında bilgi verilmediği günlük yaşama devam edildiği ancak basın bildirisi sayesinde genelkurmay başkanlığı basın yayın ve halkla i̇lişkiler şube müdürlüğünün haberdar olmasını müteakip açlık grevi eyleminden bihaber olan askeri cezaevi yönetimine bilgi verildiği ve bu eylemleri nedeniyle kara kuvvetleri komutanlığı askeri savcılığının gün ve müt sayılı yazısı ile tutuklular hakkında sknun üncü maddesi ve sayılı cgti̇knun gesas sayısı karar sayısı maddesi kapsamında ‘bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma disiplin cezası verilmesinin talep edildiği maddi vaka olarak sübuta ermiştir taraflarin anayasaya aykirilik konusundaki̇ görüşleri̇ askeri savcı ve hazırda bulunan sanıklar mahkemenin görüşüne katıldıklarını anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili kanun maddesinin iptal istemiyle anayasa mahkemesine itiraz yoluna gidilmesini talep ettiklerini beyan etmişlerdir iii yasa meti̇nleri̇ ve anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ yasa metinleri askeri mahkemenin uygulama alanı ve i̇tiraz konusu yasa kuralı askeri ceza ve tutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmeliğin ve ncı maddeleri disiplin cezalarının niteliği ve uygulama koşulları madde başlığı ile birlikte değişik madde tarihli askerî ceza ve tutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin maddesi hükümlü ve tutuklu hakkında askerî ceza ve tutukevinde düzenli bir yaşamın sürdürülmesi güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun tüzük yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları kusurlu olarak ihlâl ettiğindeeyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre sayılı kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır suç oluşturan eylemlerden dolayı kamu davası açılması disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez disiplin cezaları madde değişik madde tarihli askerî ceza ve tutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin maddesi çocuklar dışındaki hükümlü ve tutuklular hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre şunlardır kınama bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma hücreye koymaesas sayısı karar sayısı toplu bedensel zalimane insanlık dışı veya küçültücü cezalar disiplin cezası olarak uygulanamaz disiplin soruşturması ve disiplin cezalarının verilmesi madde değişik birinci fıkra tarihli askerî ceza ve tutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin maddesi uyarma cezası müdür tarafından verilir ve uygulanır hükümlü ve tutukluların diğer disiplin cezalarını gerektiren eylemlerinin öğrenilmesinden itibaren derhâl ve en geç iki gün içinde müdür tarafından atanan bir görevli tarafından soruşturmaya başlanır soruşturma en geç yedi gün içerisinde tamamlanır ve düzenlenen dosya askerî ceza ve tutukevinin teşkilatında bulunduğu kıta komutanlığı veya askerî kurum amirliğinin teşkilatında bulunan askerî savcılığa gönderilir askerî savcı askerî ceza ve tutukevi müdürlüğü tarafından hazırlanan hükümlü ve tutuklu hakkında disiplin cezası tatbikini içerir ceza dosyasını konu ve şahıs ile ilgili kendi kanaatini de ekleyerek askerî mahkemeye gönderir soruşturma süresi eylemin ve soruşturmanın niteliğine göre askerî savcının yazılı onayı ile yedi güne kadar uzatılabilir savunma alınmadan disiplin cezası verilemez haklarında disiplin soruşturması yapılanlara yüklenen eylemin niteliği ve sonuçları ile üç gün içinde savunmalarını vermeleri aksi hâlde bu haklarından vazgeçmiş sayılacakları yazılı olarak bildirilir savunma yazılı olarak sunulabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir sözlü savunma tutanakla saptanır türkçe bilmeyenlerle sağır ve dilsizlerin savunmaları tercüman aracılığıyla alınır değişik beşinci fıkra tarihli askerî ceza ve tutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin maddesiuyarma haricindeki disiplin cezaları subay ve astsubaylar hakkında askerî mahkeme kurulu diğer hükümlü ve tutuklular hakkında askerî mahkemenin bir üyesi tarafından verilir ancak acil hallerde askerî savcılar veya askerî ceza ve tutukevi müdürü tarafından verilecek disiplin cezaları uygulamaya konulur ve derhal askerî mahkemenin onayına sunulur bu cezaların askerî mahkemenin onayına sunulması infazlarını durdurmaz hücreye koyma cezasının infazına askerî mahkemenin onayı ile başlanır onaya sunulan disiplin cezası ile ilgili olarak olayın özelliğine göre infazın durdurulmasına karar verilebilir bu disiplin cezası ve onay kararları duruşma açılmak hükümlü veya tutuklunun savunması alınmak ve sübut delilleri toplanıp değerlendirilmek suretiyle verilir hükümlü veya tutuklu savunmasını hazır bulunmak ve istemi halinde vekaletnamesini ibraz etmek koşuluyla avukatıyla birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabilir disiplin cezası ve onay kararlarına karşı teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıta komutanı veya askerî kurum amiri askerî savcı tutuklu veya hükümlü ve varsa müdafileri yedi gün içinde itiraz edebilir i̇tiraz en yakın askerî mahkemede incelenir değişik altıncı fıkra tarihli askerî ceza ve tutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin maddesi askerî mahkeme onayına sunulan disiplin cezaları ile ilgili olarak askerî savcı olay ve şahıs hakkındaki kanaatini ceza evrakı ile birlikte askerî mahkemeye bildirir değişik yedinci fıkra tarihli askerî ceza ve tutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin esas sayısı karar sayısı maddesi askerî mahkeme yasada yazılı disiplin cezası uygulanmasına veya disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verebilir askerî mahkeme kararları gerekçeli olarak yazılır askerî mahkeme kararı tutuklu ve hükümlülere askerî ceza ve tutukevi müdürlüğü tarafından derhal tebliğ edilir sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun ‘bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma disiplin cezasını müstelzim ncı maddesi bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma madde bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası hükümlünün bir aydan üç aya kadar süreyle kurumun kültürel ve spor etkinliklerine katılmaktan yoksun bırakılmasıdır bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır i̇darenin izni olmaksızın yasak yerlere girmek eğitim yerini terk etmek eğitimi savsaklamak olumsuz davranışa yönelik gruplaşmaya neden olmak veya bu amaca yönelik gruba katılmak kurum görevlilerine karşı uygunsuz söz sarf etmek veya davranışta bulunmak çıkar sağlamak amacıyla hükümlülere veya kurum görevlilerine eşya vermek veya satmak açlık grevi yapmak dayanılan anayasa kuralları yukarıda anılan sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ncı maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi askeri mahkememizce iptali istenen açlık grevi yapmak eylemini disiplin cezasını müstelzim kılan kanun maddesinin anayasaya aykırı olup olmadığının tespitinde evleviyetle açlık grevi eyleminin mana ve maksadının ortaya konması gerekmektedir tarihçesi yaklaşık yüzyıl öncesine dayanan açlık grevi türk dil kurumunun genel türkçe sözlüğünde ‘kendisine veya başkalarına yapılan haksızlığı protesto için bir kimsenin aç durarak gösterdiği tepki olarak tanımlanmıştır açlık grevi kişinin belli bir olayı protesto etmek bir konuda açıkladığı düşüncelerine kamuoyunun dikkatini çekmek veya salt ilgi toplamak adına yaşamın sürdürülebilmesi için en temel ihtiyaç olan beslenmeyi kesmesi olarak da tanımlanabilir açlık grevleri bilhassa görülmekte olan kamu davasında da olduğu üzere tutuklu veya hükümlü olması nedeniyle hürriyeti tehdit edilmiş bir kişinin öznelesas sayısı karar sayısı değerlendirmeleri neticesinde maruz kaldığına kanaat getirdiği haksızlığa karşı kamuoyunun veya devletin dikkatini çekerek karar mercilerini zorlamak maksadıyla elinde kalan son imkan olarak yaşam hakkını öne sürmesi şeklinde tezahür etmektedir bu bağlamda askeri mahkememizde açlık grevinin asgari düzeyde de olsa temel demokratik kurallara dayalı yönetilen toplumlarda ifade ve düşünce yayma özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi hasıl olmuştur hukukun üstünlüğü ilkesine göre yönetilen bir devlette ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun asli temeli olmanın da ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerin korunması açısından da merkezi bir rol oynar i̇fade ve düşünce yayma usulü sözlü yazılı basılı veya çizili olabileceği gibi açlık grevlerinde olduğu şekliyle sıra dışı sui generis usullerle de ortaya çıkabilir anılan durum düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini güvence altına alan anayasanın ncı maddesinde herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resimveya başka yollarlatek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir şeklinde düzenlenmiştir açlık grevleri dünya kamuoyunda ve doktrinde temel iki hak ve özgürlük olan açıklama ve yayma hürriyeti ile yaşam hakkı bakımından tartışma konusu olmuştur açlık grevinin ölüm orucuna dönüşmesi halinde birbiri ile çatışmaya başlayan bu iki temel hak nazara alınarak bireyi yaşatma yükümlülüğü yönünden devletin ve tababetin ölüm orucu yapan kişiye müdahale zaman ve şekli gerek uluslar arası belgelere gerek ise de iç mevzuata konu olmuş ancak hiçbirisinde açlık grevi haksız bir eylem ve suç olarak tanımlanmamıştır aksineai̇hmnin birçok kararında almanya davası nevmerzhitsky ukrayna davası ve ciorap moldova davası açlık grevi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin uncu maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilmiş ve yine aynı sözleşmenin nci maddesinde düzenlenen yaşam hakkı yönünden müdahale sınırları tartışılmıştır dünya tabipler birliğinin yılında kabul ederek deklare ettiğitokyo bildirgesindeyine aynı birliğin tarihinde değişiklikle deklare ettiğimalta bildirgesindeve devamındaavrupa konseyi bakanlar komitesinin sayılı tavsiye kararındahekimin açlık grevi yapan kişiye eyleminin tıbbi sonuçlarını açıklayacağını buna rağmen tedaviyi reddeden kişi tam ve doğru bir yargıya varacak yetenekte ise kişiyi besleme veya tedavi etmemesi gerektiğini bildirmişlerdir anılan uluslar arası belgeler doğrultusunda ulusal mevzuatımızın sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun ‘hükümlünün kendisine verilen yiyecek ve içecekleri reddetmesi başlığı altında nci maddesinde ve benzer şekilde askeri cezavetutukevlerinin yönetimine ve cezaların i̇nfazına dair yönetmeliğin tutuklu ve hükümlünün kendisine verilen yiyecek ve içecekleri reddetmesi başlığı altında maddesinde hükümlüler hangi nedenle olursa olsun kendilerine verilen yiyecek ve içecekleri sürekli olarak reddettikleri takdirde bu hareketlerinin kötü sonuçları ile bırakacağı bedensel ve ruhsal hasarlar konusunda ceza infaz kurumu hekimince bilgilendirilirler psiko sosyal hizmet birimince de bu hareketlerinden vazgeçmeleri yolunda çalışmalar yapılır ve sonuç alınamaması hâlinde beslenmelerine kurum hekimince belirlenen rejime göre uygun ortamda başlanır beslenmeyi reddederek açlık grevi veya ölüm orucunda bulunan hükümlülerden birinci fıkra gereğince alınan tedbirlere ve yapılan çalışmalara rağmen hayatî tehlikeye girdiği veya bilincinin bozulduğu hekim tarafından belirlenenler hakkında isteklerine bakılmaksızın kurumda olanak bulunmadığı takdirde derhâl hastaneye kaldırılmak suretiyle muayene ve teşhise yönelik tıbbî araştırma tedavi ve beslenme gibi tedbirler sağlık ve hayatları için tehlike oluşturmamak şartıyla uygulanıresas sayısı karar sayısı yukarıda belirtilen hâller dışında bir sağlık sorunu olup da muayene ve tedaviyi reddeden hükümlülerin sağlık veya hayatlarının ciddî tehlike içinde olması veya ceza infaz kurumunda bulunanların sağlık veya hayatları için tehlike oluşturan bir durumun varlığı hâlinde de ikinci fıkra hükümleri uygulanır bu maddede öngörülen tedbirler kurum hekiminin tavsiye ve yönetimi altında uygulanır ancak kurum hekiminin zamanında müdahale edememesi veya gecikmesi hükümlü için hayati tehlike doğurabilecek ise bu tedbirlere ikinci fıkrada belirtilen şartlar aranmaksızın başvurulur bu madde uyarınca hükümlülerin sağlıklarının korunması ve tedavilerine yönelik zorlayıcı tedbirler onur kırıcı nitelikte olmamak şartıyla uygulanırşeklinde düzenlenmiştir görüldüğü üzere mezkur uluslar arası ve ulusal mevzuatın hiçbir yerinde açlık grevi haksız bir eylem olarak düzenlenmemiş aksine açlık grevi bir hak olarak görülmüş ve müdahale için yaşam hakkının tehlikeye girmesi şartı aranmıştır yukarıda açıklaması yapıldığı şekliyle ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna kanaat getirilen açlık grevlerine yönelik ceza öngörülmesinin anayasanın ‘düşünce ve kanaat hürriyeti başlığı altında düzenlenen inci maddesine ve ‘düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında düzenlenen anayasanın ncı maddesine aykırı olduğu değerlendirilmektedir anayasanın nci maddesinde tanımlanan cumhuriyetin niteliklerinden hukuk devletiinsan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasa mahkemesinin birçok kararında kanunların hukuk devletinin temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlı olduğu bu ilkenin elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğu vurgulanarak tarif edilen ölçülülük ilkesine bağlılığının gerekliliği izah edilmiştir açlık grevlerine getirilen disiplin cezasının hafif cezalardan olması nazara alınarak bir an için ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamanın ölçülü olduğu düşünülebilecek ise de cezaevi işleyişine zarar vermeyen nizam ve intizamı bozmayan özellikle de cezaevindeki günlük yaşamın akışına menfi yönde etkisi olmayan bir eylemin salt cezaevi yönetimini devleti veya kamuoyunu irite etmesi nedeniyle cezayı gerektirir kılınmasının kabul edilemez olduğu düşünülmektedir açlık grevi yapmaktan beklenen neticelerden birinin de bu pasif direniş ile protesto edilmek istenen kişi veya aygıtın rahatsız edilmesi kamuoyunu meşgul ederek gündem oluşturulmak istenmesi olduğu buna karşın ilgili kamu gücünün tahammül eşiğinin demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi yüksek olması gerektiği unutulmamalıdır bu nedenlesalt açlık grevi yapmak eyleminin sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunundisiplin cezalarının niteliği ve uygulama koşullarını düzenleyen nci maddesinde ifade edilen düzenli bir yaşamın sürdürülmesi güvenliğin ve disiplinin sağlanması şartları içerisinde değerlendirilemeyeceği açıktır devletin temel amaç ve görevlerinin ifade bulduğu anayasanın inci maddesinde kişinin temel hak özgürlüklerini sınırlayan engelleri kaldırmanın ve insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın devletin temel amaç ve görevleri arasında bulunduğu belirtilmiştir düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği izah edilen açlık grevlerine cezayı müeyyideesas sayısı karar sayısı düzenleyen iptal istemine konu sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinin bu minvalde anayasanın inci maddesinin amacına aykırı olduğu görülmektedir kanun önünde eşitliğin tanımının yapıldığı anayasanın ncu maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu ve hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı belirtilmiştir cezaevinde hürriyeti tehdit edilmemiş bir kişi için açlık grevi yapmak herhangi bir suç teşkil etmezken sırf cezaevinde bulunması nedeniyle eylemin disiplin cezasını gerektirir hale getirilmesinin anayasanın ncu maddesinde tanımlanan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanaati hasıl olmuştur avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin uygulayıcısı olan avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin açlık grevi konulu kararlarındaki eylemin ifade özgürlüğü olduğu kabulü doğrultusunda anayasamızda buna denk düşen temel hak ve özgürlükler bakımından‘öz yönünden uyum sağlanmasıgerekmektedir i̇nsan olmak ortak paydasından mütevellit‘insan onurunumeydana getiren temel hak ve özgürlüklerden düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini mesnetsiz bir genel kabulle sınırlamak anayasanın temel hak ve hürriyetlerin niteliği sınırlanması ve kullanılmasının durdurulması başlıkları altında düzenlenen ve inci maddelerine aykırılık teşkil edecektir kaldı ki cezaevi düzenini bozmayan suça veya şiddete teşvik etmeyen ve eylemin gerçekleştiriliş usul ve maksadı itibariyle‘milli güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçları ile temel hak vehürriyetin kötüye kullanıldığı açıkça ortaya konmadıkça açlık grevi yöntemiyle icra edilen düşünce açıklamasının sınırlanması veya durdurulmasının anayasanın ve maddelerinde izah edilen anayasal şartlar oluşmaması nedeniyle hukuka aykırı görülmüştür yukarıda izah edilen hususlar doğrultusunda tarihli sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ncı maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi uyarınca iptal istemiyle anayasa mahkemesi nezdinde itiraz yoluna başvurulmasına oybirliği ile karar verildi
3,788
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı tarihinde ayi̇m kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle sayılı askerî hakimler kanununun ve nci maddeleri uyarınca tarihinde altmış yaşını bitirdiğinden emekli edilmesinin söz konusu olduğunu buna ilişkin emeklilik onayın çıktığını anayasanın ve ıncı maddelerinde hâkimlerin özlük haklarının teminat altına alındığını diğer taraftan anayasanın inci maddesinde askerî yargının düzenlendiğini bu madde metninden askerî hizmetin gerekleri kavramının çıkarıldığını dolayısıyla mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkelerinin tüm mahkeme ve hâkimler için geçerli olduğunu belirtilen kavramın madde metninden çıkarılmadan öncede askerî hâkimlerin özlük hakları ile ilgili anayasa mahkemesince verilen kararlarda askerî hizmetin gereklerinin ancak askerî yargının bağımsızlığı ve hâkimlik teminatına dokunmadığı sürece ve oranda söz konusu olabileceğinin karara bağlandığını anayasanın ve ıncı maddelerindeki düzenlemelerin askerî yargı içinde söz konusu olacağını fiziki kondisyondan ziyade belli bir bilgi ve tecrübe birikimini gerektiren askerî hâkim sınıfı subaylar için yaş sınırının esas alınmasının hâkimlik teminatı ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkelerine uygun düşmediğini anayasanın ıncı maddesinde geçen askerî hâkimlerin yaş haddinin kanunla düzenleneceği yönündeki hükmün inci maddeden ‘askerî hizmetin gerekleri kavramının çıkarılmasından önce bir anlam ifade ettiğini askerî hâkimlerin yaş hadlerinin de sivil hâkimlerin yaş hadleri esas alınarak belirlenmesi gerektiğini sayılı askerî hâkimler kanununda yer verilen düzenlemelere göre askerî yargıtay başkan ve üyelerinin özlük hakları yönünden kendi eşiti hâkim ve savcıların hakkındaki hükümlere tabi olacağının öngörüldüğünü belirtilen gerekçeler ışığında sayılı askerî hâkimler kanununun üncü maddesindeki askerî hakimler kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk olunamazlar hükmünün aynı kanunun inci maddesinin askerî hakim sınıfı subayların görev yerleri ve sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş hadleri diğer subaylar gibidir askerî hakim subaylar rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam ederler hükümlerinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğunu belirterek bu düzenlemelerin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına yaş haddinden emekliye sevk işleminin iptaline yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir ayi̇m üncü dairesinin tarih gensek no esas no sayılı kararı ile şartları bulunmadığından yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden davacının askerî yargıtay nci daire başkanı olarak görev yapmakta iken sayılı c emekli sandığı kanununun ıncı maddesi fıkrası yaş hadleri gereğince yaş haddini ikmal ettiğinden sayılı kanunun nci maddesi uyarınca eylül tarihinden geçerli olarak yaş haddinden milli savunma bakanlığının tarihli onayı ile emekliye şevki konusunda işlem tesis edildiği davacının tarihi itibariyle emekliye sevk edildiği bu işlemin iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümleriniesas sayısı karar sayısı anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakması sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesinin numaralı fıkrasında da bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa iptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine göndermesi öngörülmüştür tarih ve sayılı kanunla değişik anayasanın inci maddesinin son fırkası askerî yargı organlarının kuruluşu işleyişi askerî hâkimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir hükmünü taşımakta olup anılan düzenleme nedeniyle askerî hakim ve savcıların statüleri özlük hakları ve soruşturma işlemleri sayılı askerî hakimler kanununda düzenlenmiş bulunmaktadır sayılı askerî hakimler kanununun inci maddesinde askerî hakim sınıfı subayların görev yerleri ve sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş hadleri diğer subaylar gibidir askerî hakim subayların kanunlarda belirtilen yükümlülük sürelerini tamamlamaları halinde özel kanununda yazılı belli şartlar içinde emekliliklerini isteme hakları vardır bu kanunda belirtilen esaslara göre kadrosuzluk yetersizlik disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle ayırma ve askerî hakim subay olmaya engel suçluluk halleri hariç askerî hakim subaylar rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam ederler düzenlemesi aynı kanunun nci maddesinde askerî hakimler azlolunamazlar bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması nedeniyle de olsa aylık ve ödeneklerinden ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamazlar ve bu kanunda belirtilen istisnalar dışında kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk olunamazlar düzenlemesi bulunmaktadır sayılı askerî yargıtay kanununun inci maddesinde askerî yargıtay başkanı başsavcı i̇kinci başkan ve daire başkanları ile üyelerinin yaş hadlerinin askerî hakimler kanununda gösterildiği gibi olduğu belirtilmiştir sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun maddesi aşağıda yazılı olanların yaş hadleri hizalarında gösterilen yaşları doldurdukları tarihlerdir subay ve askerî memur ve astsubaylar asteğmen teğmen ve üsteğmenler yüzbaşı kıdemli yüzbaşı ve önyüzbaşılar binbaşılar yarbaylar albaylar tuğ ve tümgeneral ve amiraller esas sayısı karar sayısı kor ve orgeneraller ve amiraller mareşal ve büyük amiraller ve inci sınıf askerî memurlarla memur yardımcıları ve askerî hastabakıcı hemşireler daha yukarı sınıftaki askerî memurlar astsubaylar astsubay çavuşlar astsubay çavuşlar astsubay üstçavuşlar astsubay üstçavuşlar astsubay başçavuşlar astsubay başçavuşlar astsubaylar astsubay kıdemli başçavuşlar şeklinde düzenlenmiş sayılı kanunun nci maddesinde türk silahlı kuvvetleri mensuplarının sayılı kanununun ıncı maddelerinde belirtilen yaş hadleri sebebiyle emeklilik işlemlerinin doğum tarihlerinde ay ve gün yazılı olmayanlar ile doğum günleri eylül de başlayanlar için eylül doğum günleri eylül ve daha sonra olanlar için müteakip yılın eylül tarihinde yapılacağı açıklanmıştır sayılı askerî hakimlik kanununun inci maddesinde askerî hakimlerin emeklilik yaş hadlerinin diğer subaylar gibi olduğu askerî hakim subayların rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam edecekleri belirtilmiş türk silahlı kuvvetlerinde görevli personelin yaş hadleri de sayılı kanunda gösterilmiştir sayılı kanunda askerî hakimlerin hangi yaşa kadar hizmet edeceklerine dair düzenleme mevcut değil iken tarih ve sayılı kanun ile sayılı kanunun nci maddesinde düzenleme yapılarak askerî hakimlerin kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk olunamayacakları belirtilmiştir sayılı kanunun nci maddesinde yaş haddi ile ilgili düzenleme bulunmasa ve bu madde iptal edilmiş olsa dahi bu kanun değişiklik öncesinde olduğu gibi askerî hakimler hakkında sayılı kanunda gösterilen rütbelerinin yaş haddi uygulanmak durumundadır davacının emekliye sevk işleminin sayılı kanunun maddesi uyarınca gerçekleştirilmiş olması ve rütbenin yaş hadlerinin askerî hakimleri de kapsaması nedeniyle sayılı kanunun maddesinin de uygulanacak kural olduğunda tereddüt bulunmamaktadır bu kapsamda dava konusu uyuşmazlığın çözümünde sayılı kanunun ve sayılı kanunun maddeleri dikkate alınmadan dava konusu uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasına imkan bulunmadığı sonucuna varılmıştır anayasaya aykırılığı ileri sürülen yasa hükümlerinin işbu davada uygulanacak yasa hükmü olduğu bu şekilde saptandıktan sonra ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunup bulunmaması hususunun irdelenmesine geçilmiştir anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı inci maddesinde hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamazesas sayısı karar sayısı görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmü hâkimlik ve savcılık teminatı başlıklı uncu maddesinde hâkimler ve savcılar azlolunamaz kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır hükmü anayasanın hâkimlik ve savcılık mesleği başlıklı ıncı maddesinde hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür hâkimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler hâkim ve savcıların nitelikleri atanmaları hakları ve ödevleri aylık ve ödenekleri meslekte ilerlemeleri görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir hakimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler askerî hakimlerin yaş haddi yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin tarih ek sayılı kararında anayasanın bütün mahkemelerin bağımsız ve yargıçların da yargıç teminatı ile güvenceye alınmasını buyurduğu ve bu buyruğun demokratik toplumların olmazsa olmaz niteliğindeki bağımsız yargı ve güvenceli yargıç gibi çağdaş ve evrensel ilkelerin gereği olduğu hiçbir açıklamayı gerektirmeyecek kadar açıktır kadrosuzluk nedeniyle askerî yargıçların yasal yaş sınırından önce emekli edilmelerinin idarenin takdirine bırakıldığı bir ortamda yargıçların güvenceli mahkemelerin de bağımsız olduklarından söz edilemez denilmek suretiyle sayılı askerî hakimler kanununun inci maddesinin nci fıkrasında yer alan kadrosuzluk sözcüğünün anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararında sayılı askerî hâkimler kanununun sayılı yasa ile değiştirilen maddesinin bendinin ilk paragrafında sicili düzenlenecek askerî hakim subayın kuruluş bağlantısına göre nezdinde askerî mahkeme kurulan komutan veya askerî kurum amiri subay sicil belgesini düzenlemeye ve sicil vermeye yetkili idarî sicil üstleri arasında sayılmıştır öteesas sayısı karar sayısı yandan aynı bendin numaralı alt bendine göre kıdemli hâkimler birlikte çalıştıkları hâkimlere sicil belgesi verme konusunda yetkili kılınmışlardır anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı maddesinin birinci fıkrasında hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verecekleri ikinci fıkrasında hiçbir organ makam merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği genelge gönderemeyeceği tavsiye ve telkinde bulunamayacağı belirtilmiş maddesinde hakimlik teminatı ile ilgili kurallar getirilmiş ve maddesinin dördüncü fıkrasında ise ‘askerî yargı organlarının kuruluşu işleyişi askerî hâkimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir kanun ayrıca askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre teşkilâtında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir kuralı yer almıştır anayasanın ve maddelerinde öngörülen yargı bağımsızlığının askerî yargı için de geçerli olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır askerî hâkimlere bağlı oldukları komutanlar veya askerî kurum amirleri ile kıdemli hâkimler tarafından subay sicili verilmesi işlemleri hâkim bağımsızlığı ilkesi ile doğrudan ilgilidir askerî hâkimlere verilmekte olan subay sicili ile mesleki sicil belgesi bu kişilerin mesleki yükselmelerinde temel alınmakta olup meslekte yükselmeleri bakımından önemli bir yere sahiptir genel olarak hâkim bağımsızlığı kavramı ile aynı anlamda kullanılan yargı bağımsızlığı hâkimlerin kararlarını verirken özgür olmaları hiçbir baskı ve etki altında bulunmamaları baskı yapılması kadar baskı yapılabilme ihtimalinin de bulunmaması hâkimin kimseden emir almaması hukuka ve vicdanına göre karar vermesi biçiminde tanımlanmaktadır hâkimlerin ve mahkemelerin bağımsızlık ve tarafsızlıklarının kuşkuya yer vermeyecek biçimde sağlanması yukarıda anılan anayasal kuralların gereğidir anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasına göre askerî hâkimlerin özlük işlerinin mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı ve askerî hizmetin gereklerine uygun olarak düzenlenmesi zorunluluğu açıktır bununla birlikte askerî mahkemelerin askerî bir düzen içerisinde yer almaları ve görev alanlarının askerî konulara özgülenmesi olgusu hâkim bağımsızlığı ilkesinin göz ardı edilmesinin nedeni olamaz askerlik hizmetinin gerekleri mahkemelerin bağımsızlığına ve bu bağımsızlığın güvencesi ve dayanağı olan hâkimlik teminatına dokunmadığı sürece geçerli olabilir başka bir deyimle askerî mahkemelerin anayasal yapısı karşısında askerlik hizmetlerinin teminatının zedelenmesine yol açılması savunulamaz askerî hizmetin gerekleri hâkimlerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatını koruyacak güvenlik alanının sınırına dayandığı anda askerlik hizmetlerinin gereklerinin işletilmemesi gerekir askerî hâkimler kanunu gereğince askerî hâkim ve yardımcıları tarafından verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurulması durumunda askerî yargıtay daireleri ve daireler kurulunca dosyaların incelenmesi sonucunda mesleki sicil notu verilmektedir bu yolla askerî hâkimlerin mesleki yeterlilikleri denetlenmekte iken ayrıca sıralı idarî sicil üstleri ve kıdemli askerî hâkimler tarafından askerî hâkimlere idarî sicil düzenlenmesi askerî mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda güvensizlik ve şüphe uyandırabilir yargılama aşamasında böyle bir güvensizliğin ve şüphenin ortaya çıkma olasılığı subay siciliesas sayısı karar sayısı uygulamasını mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine ve hâkimlik teminatına aykırı kılmaktadır bu nedenle nezdinde askerî mahkeme kurulan komutan veya askerî kurum amirleri ile kıdemli askerî hâkimlerin askerî hâkimlere subay sicili belgesi vermesi askerî mahkemelerin bağımsızlığına ve hâkimlik teminatına aykırılık oluşturmaktadır gerekçesi ile sayılı askerî hakimler kanununun askerî hakimlere sicil düzenlemesine ilişkin nci maddesinin bendi ilk paragrafı ile numaralı alt bendinde yer alan kıdemli hakimler birlikte çalıştıkları hakimlerin ibaresinin iptaline karar verilmiştir anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararında sayılı askerî hâkimler kanununun itiraz konusu kuralı içeren maddesinin ikinci fıkrasında askerî hâkim ve savcılar hakkında millî savunma bakanınca hazırlık soruşturması açılmasına izin verildiği takdirde düzenlenmiş olan evrakın gereği yapılmak üzere ilgilinin görevli bulunduğu yere en yakın askerî mahkemenin savcısına gönderileceği belirtilmek suretiyle madde kapsamındaki görev suçlarında yetkili ve görevli mahkeme hakkında soruşturma açılan askerî hâkim ve savcının görevli bulunduğu yere en yakın askerî mahkeme olarak öngörülmüştür anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin ‘demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu ‘yargı yetkisi başlıklı maddesinde yargı yetkisinin türk ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiş ve maddelerinde de ‘hak arama hürriyeti ve ‘kanunî hâkim güvencesi hakların korunmasıyla ilgili hükümler arasında sayılmıştır anayasanın maddesinde ‘mahkemelerin bağımsızlığı maddesinde ‘hâkimlik ve savcılık teminatı ilkeleri yer almış maddesinin ikinci fıkrasında hâkimlerin görevlerini mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre yerine getirecekleri üçüncü fıkrasında hâkim ve savcıların haklarında görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği maddesinin dördüncü fıkrasında ise askerî yargı organlarının kuruluşu işleyişi askerî hâkimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkilerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği belirtilmiştir hukuk devleti ilkesinin temel bileşenlerinden olan yargı bağımsızlığı insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca ve en etkin güvencesidir mahkemelerin bağımsızlığı genellikle hâkimlerin bağımsızlığı kavramı ile eş anlamlı olarak kullanılmakta ve biri diğerinin nedeni ve doğal sonucu olarak anlaşılmaktadır hâkimlerin görevlerine ilişkin bağımsızlığı onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp bunun amacı adaletin dolaylı dolaysız her türlü etki baskı yönlendirme ve kuşkudan uzak dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı yerleştirmektir yargının bir karakteri olan bağımsızlık hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan anayasanın öngördüğü gereklerden başka herhangi bir dış etki altında kalmadan yansız tutumla özgürce karar verebilmesidir hâkim bağımsızlığının yalnız yürütme organına karşı değil demokratik bir toplumda devlet yapısı içinde tüm kurum ve kuruluşlar ile kişilere karşı da düşünüp sağlanması gerekir yargının bağımsızlığı konusunda düzenlemeler yapılırken hâkimlerin yargı içi ve dışı her türlü etki ve kuşkudan uzak karar vermeleri koşullarının hazırlanması kadar tarafların ve toplumun yargıya olan güveninin sağlanmasına da özen gösterilmelidir hâkimler hâkimliğinesas sayısı karar sayısı gerektirdiği her türlü yüksek nitelikleri taşısalar bile kamu vicdanında tarafsızlıkları konusunda kuşku uyandıracak düzenlemelerden kaçınılmalıdır herhangi bir baskının etkinin yapılması kadar yapılabilme olasılığı da yargı bağımsızlığını zedeler hâkimlerin bağımsızlığı onların kararlarını verirken özgür olmaları her türlü kaygıdan maddî ve manevî baskı ve etkiden uzak bulunmaları ile mümkündür hak aranılan mahkemenin ‘bağımsızlığı ve tarafsızlığı adil yargılanmanın koşulları arasındadır başka herhangi bir kişi kurum veya organdan emir almamak yasamanın yürütmenin ve diğer dış etkilerin etki alanının dışında olmak baskı altında olmamak şeklinde tanımlanan bağımsızlık tarafların etki alanının dışında kalmayı dava taraflarına karşı bağımsızlığı da kapsamaktadır anayasada öngörülen yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatının askerî yargı için de geçerli olduğunda kuşku bulunmamaktadır sayılı kanunun maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeye göre soruşturmayı yürüten askerî savcının soruşturma sonunda yetkisizlik ve görevsizlik kararı vermediği takdirde teşkilatında bulunduğu askerî mahkemede dava açma zorunluluğu göz önünde bulundurulduğunda yargılamanın da bu mahkemede yapılması gerekeceği açıktır yasayla kurulmuş mahkeme kuruluş yetki yargılama yöntemleri gibi konuların yargılamadan önce yasayla düzenleme anlamına gelir yasayla düzenleme ise ‘belirliliği ve ‘öngörülebilirliği içerir ‘en yakın yer sözcükleri somut ve açık olarak bağımsız ve tarafsız bir mahkemeyi tanımlamamaktadır en yakın mahkemeyi kimin nasıl belirleyeceği bu konuda ortaya çıkan uyuşmazlıkların nasıl çözümleneceği yasada belli değildir askerî hâkim ve savcıların da adlî ve idarî yargıda olduğu gibi sınıf ve görev sıfatları dikkate alınarak yargılama yapılmaması hukuk devleti mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkim teminatı ilkelerini ve adil yargılanma hakkını zedeler anayasayla güvence altına alınan hâkimlerin bağımsızlığı hâkimlik ve savcılık güvencesi ilkeleri demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazı yargı erkînin nüfuz ve itibarını korumayı öngörürken yasa koyucunun da aynı ilkelere ve korumaya uygun davranması gerekir yargılanan taraf kendisinin adil yargılanabileceği bir mahkeme beklerken yargılamayı yapan yargıç da hiçbir etki altında kalmadan yargılama yapmalıdır hâkim ve savcılara yargılanma bakımından tanınan teminat onların kişiliğine getirilen bir koruma olmayıp hiçbir etki altında kalmaksızın adalet dağıtmalarını ve vatandaşların bu teminat içinde adaletin dağıtıldığı inancı içerisinde yaşamalarını sağlamaya yöneliktir taraflara karşı objektif davranamayan hâkim kararlarında da bağımsız ve tarafsız olamaz hâkimin liyakat kariyer ve kıdemi kendisinden yüksek bir yargıç ve savcıyı yargılarken etki altında kalmayacağı önlemler alınmalıdır bağımsız yargılamada ne taraflar ne de hâkim kendisini en ufak etki altında hissetmemeli ‘önyargı sahibi olmamalıdır kaldı ki en yakın mahkemede yargılamayı yapacak hâkim ile yargılanacak olan hâkim ya da savcı arasında önceden kaynaklanan farklı roller ya da ilişkilerle karşılaşılabilmesi mümkündür i̇tiraz konusu kuralda yargılamayı yapacak hâkime yargılanan üst sınıftaki hâkim ya da savcının etki etmesini önleyecek önlemler alınmadığı gibi yargıcın kendisinden kıdemli yargıcı yargılarken davaya gereken tarafsızlıkla yaklaşamayacağına dair meşru korkuyu aşacak tarafsızlık önlemleri de alınmamıştır yasa koyucu davanın görüleceği mahkemeyi hazırlık soruşturmasını yürütecek savcıyla bağlantılı olarak gösterirken yargılanacak olan hâkim ya da savcının sınıf ve görev sıfatıyla bağlantılı statüsünü göz önünde bulundurarak özel bir düzenleme de yapmamıştır öte yandan anayasanın maddesindeki ‘hak arama hürriyeti sadece mahkemelere başvurma hakkından ibaret olmayıp ‘adil yargılanma hakkınıda kapsamaktadır mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı adil yargılanmanın en temel unsurudur avrupa i̇nsan hakları sözleşmenin maddesinin birinci fıkrasında da adilesas sayısı karar sayısı yargılanma hakkı tanımlanmış ve herkesin ‘yasal bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir hâkimin tarafsızlığı yeterli değildir aynı zamanda tarafsızlığından kuşku da duyulmamalıdır anayasanın maddesinin ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin koruması altında olan içerik olarak adil bir karar verilip verilmediğiyle birlikte adil bir karar verilebilmesi için gerekli koşulların sağlanıp sağlanmadığıdır yargının hiyerarşik organizasyonu kıdem sınıf veya derece farkları hiçbir biçimde yargıcın etki altında kalmadan özgürce karar vermesine yönelik bir müdahaleye dönüşmemelidir i̇tiraz konusu kuralda sadece en yakın askerî mahkeme sözcüklerinin kullanılmasıyla davanın görüleceği mahkeme belirlenerek yargılanacak hâkim ve savcı ile yargılamayı yapacak hâkim yönlerinden adil yargılama hakkı korunmamıştır ayrıca mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı ilkesi adlî idarî ve askerî hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm mahkemeler ve hâkimler için söz konusudur nitekim anayasanın maddesinden bağımsızlığı zayıflatan askerlik hizmetlerinin gerekleri sözcükleri çıkarılmak suretiyle bu durum netleştirilmiştir bağımsız mahkemelerde adil yargılanma bakımından tüm hâkim ve savcılar aynı durumdadır aynı anayasal yargı fonksiyonunu yerine getiren askerî hâkim ve savcıların da adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları ile aynı teminatlara sahip olması gerekmektedir hâkim ve savcıların görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma ve kavuşturma usulü yargı erkinin niteliği ve bu görevin yerine getirilmesinden beklenen kamu yararı nedeniyle diğer kamu görevlilerinden farklı olmakla birlikte bu farklılığın adlî idarî veya askerî yargı alanlarında görev yapan hâkim ve savcıların kendi aralarında bulunması anayasanın maddesiyle de bağdaşmaz gerekçesi ile sayılı kanunun inci maddesi ikinci fıkrasının iptaline karar verilmiştir anayasanın uncu maddesi uyarınca yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır anayasanın inci maddesinde hakimlerin görevinde bağımsız oldukları anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri belirtilmiştir anayasanın uncu maddesinde hakimlik ve savcılık teminatları açıklanmış anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamayacağı hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin kararlarında vurgulandığı gibi anayasanın nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin temel birleşenlerinden olan yargı bağımsızlığı insan hakları ve özgürlüklerinin başlıca ve en etkin güvencesidir hakimlerin görevlerine ilişkin bağımsızlığı onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp bunun amacı adaletin dolaylı dolaysız her türlü etki baskı ve yönlendirme ve kuşkudan uzak dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı sağlamaktır hakimlik teminatının unsurlarından biriside kendileri istemedikçe yaş haddinden önce emekliye sevk edilmemesidir anayasanın ıncı maddesinde hakim ve savcıların altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görecekleri teminat altına alınmış askerî hakimlerin yaş haddi ve emekliliklerinin kanunla gösterileceği belirtilerek askerî hakimlerin yaş haddi kanuna bırakılmıştır kanun koyucu tarafından askerî hakimlerin yaş haddi adlî idarî hakim ve savcılarda olduğu gibi olarak belirlenmesi de anayasaya göre mümkün iken önce sayılı kanunun inci maddesinde askerî hakim subayların yaş haddi diğer subaylar gibidir şeklinde düzenleme yapılarak sayılı kanunun maddesine göre uygulama yapılması benimsenmiştir daha sonra tarih ve sayılı kanun ile sayılı kanunun nci maddesinde askerî hakimlerin altmış yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk olunamayacakları yönünde düzenleme yapılmıştır askerî hakimlerin yaş haddi kanunla belirlenirken rütbelerinin yaş haddi esas alınmıştır yukarıda yer verilen anayasa mahkemesinin kararlarında mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığı ilkesinin adlî idarî ve askerî hiçbir ayırım gözetilmeksizin tüm mahkemeler ve hakimler için söz konusu olduğuesas sayısı karar sayısı anayasal yargı fonksiyonunu yerine getiren askerî hakim ve savcıların da adlî ve idarî yargı hakim ve savcılar ile aynı teminatlara sahip olması gerektiği belirtilmiştir adlî ve idarî hakimler için altmışbeş yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk edilmeme hakimlik teminatı kapsamında görülerek anayasa ile teminat altına alınmıştır askerî hakimlerin altmış yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk edilmemeleri ise rütbenin yaş haddi esas alınmak suretiyle askerî hizmetlerin gerekleri kavramından hareket edilerek belirlenmiştir tarih ve sayılı kanunla anayasanın inci maddesinde değişiklik yapılarak askerî hizmetin gerekleri cümlesi anayasadan çıkarılmıştır sayılı kanunun gerekçesinde anayasanın mevcut inci maddesinin dördüncü fıkrasında askerî yargı organlarının kuruluşu askerî hakimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hakimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkilerinin mahkemelerin bağımsızlığı hakimlik teminatı ve askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği belirtilmektedir anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararında anayasanın ve ıncı maddelerindeki düzenlemeler gereğince adlî ve idarî yargı için öngörülen yargı bağımsızlığının askerî yargı için de geçerli olduğunda kuşku bulunmadığı vurgulanmaktadır bu nedenle söz konusu fıkrada yer alan ve askerî yargı bağımsızlığını zedelediği düşünülen ‘askerlik hizmetinin gerekleri ibaresi çıkartılmakta ve fıkranın aynı mahiyetteki son cümlesi yürürlükten kaldırılmaktadır bu durumda askerî mahkemelerin komutanlıkla ilişkilerinin sadece ‘mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenmesi hükme bağlanmaktadır denilmiştir anayasa değişikliğinin gerekçesinde askerî hizmetin gerekleri ibaresinin askerî yargının bağımsızlığını zedelediği düşünülerek yürürlükten kaldırılmakta olduğu belirtilmiştir anayasanın uncu maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebepler ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hüküm altına alınmıştır altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görülmesi teminat altına alınan adlî ve idarî hakim ve savcılar ile askerî hakimler arasında hakimlik teminatı yönünden bir ayırım olmaması gerekir hakimlik teminatı açısından ayırım yapılması anayasanın eşitlik ilkesine uygun düşmez anayasanın inci maddesinde yapılan bu değişiklikten sonra askerî hizmetin gereklerine uygun olarak düzenlenen ve davacı askerî hakim subayın yaş haddinin rütbenin yaş haddi olarak uygulanmasını sağlayan düzenlemelerin anayasanın nci maddesindeki hukuk devletine anayasanın uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve anayasanın ve inci maddelerine aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanaatine ulaşılmıştır anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararı ile sayılı kanunun sayılı kanunun üncü maddesi ile değişik ncı maddesi beşinci fıkrasında sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında yapılan ödemeler bölümünün yabancı dil tazminatı yönünden iptaline karar verilmiştir anayasa mahkemesinin bu kararında bir kanun hükmünün bir kısım kamu görevlileri yönünden iptalinin mümkün olduğu belirtilmiştir bu kapsamda sayılı kanun maddelerinde yer alan düzenlemelerin iptali ve sayılı kanun maddesinde yer alan albaylar ibaresinin de askerî hakimler yönünden iptaline karar verilmesi için anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı askerî hakimler kanununun inci maddesinde yer alan askerî hakim sınıfı subayların görev yerleri ve sıfatları ne olursa emeklilik yaş hadleri diğer subaylar gibidir ibaresi ile aynı maddede yer alan askerî hakim subaylar rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam ederler ibaresinin aynı kanunun nci maddesinde yer alan askerî hakimler kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk olunamazlar ibaresinin sayılı kanunun maddesinde yer alan albaylar ibaresinin askerî hakimler yönünden anayasanın inci maddelerine aykırılık teşkil ettiğiesas sayısı karar sayısı kanısına varıldığından anılan yasal düzenlemelerin iptali için sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ıncı maddesinin numaralı fıkrasına uygun olarak dava dosyasından çıkartılacak onaylı belgelerin anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri uyarınca anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasanın inci maddesi uyarınca davanın geri̇ birakilmasina karardan bir suretin davacıya gönderilmesine ocak tarihinde üye kur yb ahmet uçarın karşı oyu ve oyçokluğu ile karar verildi
3,851
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren tarihli dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe yetki yasalarının ve kanun hükmünde kararnamelerin anayasal konumu yönünden genel i̇nceleme tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanunu ile ilgili olarak anayasaya aykırılık savının anlatılabilmesi için öncelikle yetki yasalarının ve kanun hükmünde kararnamelerin khk anayasal konumu üzerinde durulması bu yöndeki anayasal ilkelerin değerlendirilmesi gerekmektedir aksi halde khk çıkarma konusundaki anayasal yetkinin anayasal sınırlar içinde anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkelerine uygun olarak etkin verimli ve yerinde kullanılması hususu doğru değerlendirilemez bu temel anayasal ilkeler anayasayı yorumlamak ve anayasal denetimi yapmak amacıyla anayasayla kurulmuş anayasa mahkemesinin yetki yasalarıyla ilgili olarak verdiği birçok kararda yer almış ve yerleşik içtihat haline gelmiştir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında yetki yasalarının ve khklerin anayasal konumu ve ilkeleri şöyle açıklanmıştır anayasanın ncı maddesinde türk milletinin egemenliğini yetkili organları eliyle kullanacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu ve devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği uncu maddesinde de yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafına göre kuvvetler ayrılığı devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli bir devlet yetkisinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı bir işbölümü ve işbirliğidir üstünlük ancak anayasa ve yasalardadır yetki yasası ve khklerle ilgili hükümler anayasanın nci ve inci maddelerinde yer almaktadır nci maddede bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisinin verilmesi tbmmnin görev ve yetkileri arasında sayılmış inci maddede khk çıkarılmasına yetki veren yasada bulunması zorunlu öğeler belirtilmiştir buna göre yetki yasasında çıkarılacak khknin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağının belirtilmesi gerekir bakanlar kuruluna verilen yetki yasada öngörülen konu amaç kapsam ilke ve süre ile sınırlı bir yetkidir bu durumda yetki yasasının anayasanın belirlediği öğeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi açıkça belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeve çizmesi gerekir ayrıca inci maddenin sekizinci fıkrasında yetki yasalarının tbmm komisyonları ve genel kurulunda öncelik ve ivedilikle görüşüleceği öngörülmüştür anayasada görüşülmesinde bile öncelik ve ivedilik aranarak khk çıkarma yetkisi verilmesinin özel bir yönteme bağlanması konunun öneminden kaynaklanmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmne ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılmaktadır bu nedenle bu yetki yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi verecek biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemelidir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulur maddenin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanmış anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilmek suretiyle aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir anayasada kimi konuların khklerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır inci maddenin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın i̇kinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiş üncü maddede ise bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez denilmiştir bu kurallar gereğince tbmm bakanlar kuruluna ancak yasak alana girmeyen belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir khk çıkartılmasına yetki verilmesi anayasada öngörülen koşullar ve sınırlar içinde kalmak kaydıyla yasama yetkisinin devri anlamına gelmez bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öğe ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar yetki yasalarına kullanma süreleri uzatılarak süreklilik kazandırılması ve her konuda khklerle düzenlemelere gidilmesi önemli zorunlu ve ivedi durumlar dışında bu yetkinin verilmesi yasama yetkisinin devri anlamına gelir böylece yasama yürütme ve yargı erki arasındaki denge bozularak yürütme yasama organına karşı üstün duruma gelir başta yasama organı olmak üzere tüm organlar anayasa mahkemesi kararlarının yalnız sonuçları ile değil bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır kararlar gerekçeleriyle yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler bu nedenle yasama organı düzenlemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de göz önünde bulundurmak zorundadıresas sayısı karar sayısı sayılı yetki yasası da anayasanın ve anayasa mahkemesinin yetki yasalarıyla ve khklerle ilgili yukarıda özetlenen anayasal ilkelerine uymak zorundadır sayılı yasanın inci ve nci maddelerinin anayasaya aykırılığı sayılı yetki yasasının çıkarılmasında öncelikli anayasal sorun söz konusu yasanın çıkarılma zamanıdır genel seçim tarihi öne çekilerek seçimin haziran pazar günü yapılmasına türkiye büyük millet meclisi genel kurulunun tarihli üncü birleşiminde karar verilmiştir rg yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı ise genel seçim kararının alınmasından gün sonra günü başbakanlıkça tbmm başkanlığına sunulmuştur diğer deyişle seçime ay kala seçime gidileceği biline biline tasarı sevk edilmiş ve tarihinde de tbmmde kabul edilmiştir genel seçim şekli bakımından iki anayasal organın iki yetkili organın yasama ve yürütme organlarının birbirlerine bağlı olarak yenilenmesi özü bakımından da anayasa değiştirme yetkisi de bulunan kural koyucu organın ve buna bağlı olarak ülkenin hukuksal yapısının ve yönetim programının belirlendiği en önemli ve etkin demokratik müessesedir seçim kararı almak demokratik toplum düzeninin gereklerini yerine getirme yönünden egemenliğin sahibi iradeye başvurmaktır anayasanın nci maddesinde yer alan demokratik hukuk devleti ilkesi demokratik toplum düzeninin ve bir yaşam biçimi olan demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinin adaletli bir hukuk düzeni ve hukuk güvenliği içinde gerçekleşmesini aynı zamanda da devlete duyulan güveni içerir ortada khklerle düzenlemelere gidilmesi yönünde önemli zorunlu ve ivedi durum yok iken yasama organının ve buna bağlı olarak yürütme organının yenilenmesine karar verilmiş iken hem mevcut bakanlar kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak bakanlar kurulunu kapsayacak aynı zamanda da gelecek yasama ve yürütme organlarını ipotek altına alacak şekilde ay süreyle khk çıkarma yetkisinin verilmesi anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelir aylık sürenin uzunca bir bölümü henüz kurulu olmayan ne zaman kurularak göreve başlayacağı belli olmayan bir bakanlar kurulunu kapsamaktadır ki burada da hukuk devletinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle birlikte önemli zorunlu ve ivedi durum ilkesinin ihlali söz konusudur buradaki durumun anayasanın inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki bakanlar kurulunun istifası düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz şeklindeki düzenlemeyle de karıştırılmaması gerekir anayasa koyucu bu düzenlemeyi fıkra da geçen durumlarda yetki yasası çıkarılmasının dayanağı olarak değil tüm koşul ve ilkeleriyle anayasaya uygun olarak yürürlüğe girmiş bir yetki yasasının yetki kullanımının sürdürülebilmesi için öngörmüş ve amaçlamıştır yetki yasası anayasal ilkelere uygun olarak çıkarılmış ise ve buna rağmen inci maddenin üçüncü fıkrasındaki değişiklikler olmuş ise sorun bulunmamaktadır ancak inci maddenin üçüncü fıkrasındaki değişiklikler yetki yasasının açık ya da örtülü dayanağı olmuş ise bu durum anayasal anlamda kabul edilemez sayılı yetki yasasının çıkarılmasında bir başka öncelikli anayasal sorun ivediliktir i̇vedilik önemli ve zorunlu konunun khk yoluyla düzenlenmesinin olmazsa olmaz koşuludur ve yasama dahil bütün süreçleri kapsar yasama organı çıkardığı yasanın ivediliğine inanıyorsa bu yasanın ivedi olarak yürürlüğe girmesi için gereğini de yerine getiriresas sayısı karar sayısı sayılı yasa ivedilik bir yana yasama sürecindeki olağan zaman akışını bile bozmuştur tbmm genel kurulunda tarihinde kabul edilen yasa gün tbmmde bekletilmiş ya da unutulmuş tarihinde cumhurbaşkanlığına gönderilebilmiştir bu nasıl ivediliktir ki hiçbir yasanın başına gelmeyen ivediliği anayasal ilke olan yetki yasasının başına gelmiştir burada yetki yasasının çıkarılmasındaki ilkelerle birlikte kamu yararı ilkesi de ihlal edilmiştir yukarıdaki iki öncelikli sorun daha yetki yasasının içeriğine girmeden bu yasanın anayasal amaç ilkesini zedeleyici niteliktedir yetki yasalarının anayasal amaca ve ilkelere uygun olarak yürürlüğe konulması kapsamından da önemli ve önceliklidir anayasal amaca ve ilkelere uygun olamayan yetki yasası kapsam değerlendirmesine girmeden sakat doğmuş olur khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulur önemlilik zorunluluk ve ivedilik ilkelerine uymayan bir yetki yasası anayasal amacı da ihlal eder devlete ve hukuka olan güveni sarsar sayılı yetki yasasıyla kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağıtımının yeniden belirlenmesine bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşların kapatılması birleştirilmesi ve yenilerinin kurulmasına kapsamdaki tüm kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkilerine her statüdeki personelle ilgili her türlü düzenlemenin yapılmasına ilişkin kanun ve khklerde değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmektedir yasanın maddesiyle personel kamu mali yönetimi ve kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler yapmak üzere bakanlar kurulu yetkilendirilmekte nci maddesinde ise verilen bu yetkinin kullanılması sırasında gözetilmesi gereken ilkeler ve yetki süresi belirlenmektedir yasa kapsamında teşkilat görev ve yetkilerle ilgili olarak yasa khk olmak üzere toplam yasa ve khk personelle ilgili olarak da yasa khk olmak üzere toplam yasa ve khk sayılmıştır ancak yasanın kapsamı sayılan yasalar ve khklerle sınırlı değildir adı geçen yasa ve khklerle bile belli konu ilkesi dışına çıkılıp kapsamı çok geniş bir düzenleme yapıldığı halde inci maddenin numaralı fıkrasının bendinin nci sırasında diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde bendinin nci sırasında da diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde ifadeleri kullanılmak suretiyle yetki yasasının zaten çok geniş olan kapsamı daha da genişletilmiş belirsiz ve sınırsız hale getirilmiştir bu genişlemeye hangi yasa ya da khklerin gireceğinin öngörülmesi olanaklı değildir anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla kamu yönetimi personeli alanında hemen her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir yasaların khklerin ve bunlara ilişkin konuların yasada sayılmış gibi gözükmesi de yeterli değildir bu sayma işlemi geniş kapsamlı ve sınırsız olduğu takdirde belli konu ilkesi yerine getirilmemiş olur bakanlar kurulu yetki yasasında sayılan ayrı yasa ve khk ve diğer sözcüğü kullanılmak suretiyle sayısı belirsiz yasa ve khk ile kamu kurum ve kuruluşların çoğunluğunu yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek kaldırabilecek yenilerini kurabilecek memurlar ve her türlü kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek bunlara ilişkin yeni kurallar getirebilecektir söz konusuesas sayısı karar sayısı kapsam genişliği ve belirsizlikle birlikte yapılacak düzenlemelerin hangi nedenlerle önemli ve zorunlu olduğu hele hele ivediliği yasadan anlaşılamamaktadır sınırları bu kadar geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan dava konusu yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu iç içe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi de olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur kaldı ki dava konusu yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetki konusunda belirtilen ilkeler de yetkinin önemli ivedi ve zorunlu hallerde kullanılmasıyla ilgili bir durumu göstermemektedir yetki yasasının nci maddesinde belirtilen ilkeler de kapsamı gibi geniş ve soyuttur yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasa koyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez yetki yasası kapsamındaki konular tam anlamıyla incelemeyi araştırmayı tartışmayı gerektiren konulardır dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine olanak vermemektedir kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak zaten hukuk devletinin en temel ve vazgeçilmez unsurudur hukuk güvenliği ve hukuksal istikrar da bunu gerektirir bunun için başta yasalar güvenilir olmalı güvenlik ve istikrarı sağlamalıdır kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak öncelikle yasa koyucunun sorumluluğundadır bunun için khk çıkarmaya gerek yoktur yetki yasasının çıkarıldığı dönemde bakanlar kuruluna yetki verecek önemde zorunluluğu ve ivediliği gerektirecek olağandışı bir durum da ortaya çıkmamıştır yetki yasasını çıkaran yasa koyucu kendi yasama döneminde olağan çalışma sürecini sürdürmüş anayasa değişikliği dahil birçok yasayı çıkarmıştır yetki yasasının çıkarıldığı dönem ve yetki süresi bu olağan çalışma sürecinin değiştiği etkilendiği bir dönem de değildir seçim sürecinde yasama organının çalışmaması gibi bir gerekçe de kabul edilemez böyle bir gerekçe anayasaya aykırı hukuksal düzenleme yapmayı gerektirmez tam tersine anayasada olmayan bir yetki kullanımı olarak da nitelendirilebilir anayasa koyucu zaten olağanüstü hallerde önlemini almıştır kaldı ki kamu kurum ve kuruluşlarının büyük bir bölümünü ve tüm kamu personelini kapsayan yetki düzenlemeleriyle seçim döneminde yasama organının çalışmaması arasında önem zorunluluk ve ivedilik anlamında bir bağlantı da kurulamaz yasallık ilkesinin en temel ilkesi takdire dayalı keyfi ve sınırsız uygulamaları önleyecek sınırlamaların ve çerçevenin yasada yer almasıdır anayasanın inci maddesi kapsamında yetki yasaları da bu kapsamdadır yetki vermek yetmez khk çıkarma yetkisinin hukuksal yapısının belli konuda temel ilke ve koşullarının sınırlarının ve çerçevesinin açıkesas sayısı karar sayısı net ve anlaşılır olarak yasada belirlenmesi keyfi ve sınırsız uygulamalara meydan verebilecek çok geniş bir takdir yetkisini tanımaması gerekir devlet yönetiminde devamlılık düzen ve istikrar asıldır bu nedenle devlet organlarının ve özelliklede idarenin kuruluşu ile kamu personeline ilişkin düzenlemeler yasallık ilkesinin güvencesine altına alınmıştır yasallık ilkesi sadece keyfi takdiri ve sınırsız ölçülere dayalı uygulamaları önlemek için değil aynı zamanda sistem ve yönetimde adalet istikrar düzen ve kararlılığın sağlanması amacına yöneliktir yetki yasaları da önemli zorunlu ve ivedi durumlara bağlılıkla birlikte yasallık ilke ve amacına uygun olmak zorundadır khk müessesesi ilkesiz ve amaç dışı kullanılarak toplum yönünden güvensiz bir sisteme dönüşmemelidir yetki yasası khk müessesesinin hukuksal yapısının temel koşulu olup anayasal ilkelerin dışına çıkılarak kabul edilmemelidir anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmne ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu düşünüldüğünde sayılı yetki yasasının bu kendine özgü ve ayrık yetki için önemli gerekli ve ivedi olduğu sonucuna varmak mümkün değildir anayasanın belirlediği öğeler belli bir içeriğe kavuşturularak somutlaştırılmamış verilen yetki açıkça belirlenerek bakanlar kuruluna çerçeve çizilmemiştir tam tersine yasama yetkisinin devri anlamına gelecek şekilde yaygınlaştırılıp genelleştirilmiştir açıklanan nedenlerle sayılı yetki yasasının inci ve nci maddeleri anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı olup iptalleri gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ hukuk devletine aykırı olan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır sayılı yetki yasasının anayasaya aykırılığı ileri sürülen maddelerinin uygulanması halinde kamu kurum ve kuruluşları ile personelinin anayasaya aykırı yasaya dayanılarak khklerle düzenlenmesi sonucu sonradan öngörülemeyecek ve giderilemeyecek büyük kayıplara sebebiyet verilebilecek telafisi imkansız zararlar doğacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan söz konusu maddelerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum veesas sayısı karar sayısı kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun inci ve nci maddelerinin anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı olduklarından iptallerine anayasaya açıkça aykırı olmaları ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,723
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz ve yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇zmir i̇dare mahkemesince gaffar uralkaya vekili av cezmi peker tarafından i̇zmir konak i̇lçesi göztepe mahallesi ada parselde maliye hazinesi adına kayıtlı taşınmazın genel hükümlere göre satışına ilişkin tarihli ihalenin iptali istemiyle i̇zmir defterdarlığı milli emlak dairesi başkanlığına karşı açılan davada uyuşmazlığa esas alınan sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesinin altıncı yedinci ve sekizinci fıkralarının anayasaya aykırı olduğu düşünüldüğünden sayılı yasanın maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü bakılan davanın i̇zmir konak i̇lçesi göztepe mahallesi ada parselde maliye hazinesi adına kayıtlı taşınmazın genel hükümlere göre satışına ilişkin tarihli ihalenin davacının sözü edilen taşınmaz üzerinde gecekondusu bulunduğu bu nedenle ihalenin kendisine bildirilmesi gerekirken bu hususta tebligat yapılmadığı iddialarıyla iptali istemiyle açıldığı dosyada bulunan bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın sayılı yasanın değişik maddesinin ve devamı fıkraları gereğince yapı sahibine satılmak üzere konak belediyesine devri için ilgili belediye ile davalı idare arasında yazışmalara konu olduğu ancak devir işlemi yapılmadan davalı idarece genel hükümlere göre satışı için tarihinde ihaleye çıkarıldığı üzerinde tarihinden önce yapıldığı iddia edilen gecekondusu bulunan davacıya ise ihalenin bildirilmediği anlaşılmaktadır davanın yukarıda özetlenen konusu ile davacının iddiaları ve istemi dikkate alındığında uyuşmazlığın sayılı yasanın maddesi hükmü dikkate alınarak çözümlenebileceği sonucuna ulaşılmıştır sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanununun maddesinin altıncı fıkrasında belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup bakanlıkça tespit edilecek alanlarda bulunan hazineye ait taşınmazlardan tarihinden önce üzerinde yapılanma olanlar öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir bu şekilde devredilen taşınmazlar haczedilemez ve üzerinde üçüncü kişiler lehine herhangi bir sınırlı ayni hak tesis edilemez bu taşınmazlar belediyelerce öncelikle talepleri üzerine yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli en az dörtte biri peşin ödenmek üzere üç yıla kadar taksitlendirilebilir taksit tutarlarına kanuni faiz oranının yarısı uygulanır taksitle satışa esas bedel ile taksit süresi ve sayısını belirlemeye belediyeler yetkilidir hükmü yedinci fıkrasında bu taşınmazlardan gerekli olanlar için öncelikle imar planları veya imar uygulaması yapılır belediyelerce imar planı veveya imar uygulaması yapılmadan kadastral parsel üzerinden yapılan satışlarda düzenleme ortaklık paylarına ilave olarak satışı yapılan arazinin düzenlemeden önceki yüzölçümünün sinin satış bedelinden aynı oranda kaydıyla eğitim ve sağlık tesisleri ile diğer resmi tesis alanları için ayrılabileceğine ve bu amaçla ayrılan alanların bedelsiz ve müstakil parsel şeklinde hazine adına resen tescil edileceğine dair tapu kütüğüne şerh konulur hükmü yeralmış aynı maddenin sekizinci fıkrasında da yapılacak yazılı tebligat tarihinden itibaren altı ay içinde satın alınma talebinde bulunulmayan veyaesas sayısı karar sayısı üzerinde yapılanma olmayan ve bu madde kapsamında devredilen taşınmazların genel hükümlere göre belediyece satılabileceği belirtilmiştir tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış kanun önünde eşitlik başlığını taşıyan maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları belirtilmek suretiyle hukukun temel ilkeleri arasında yeralan eşitlik ilkesine yer verilmiş maddesinde de devletin şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alacağı hükme bağlanmıştır sayılı yasanın maddesinde yeralan yukarıda yazılı hükümler ile tarihinden önce hazineye ait taşınmazlar üzerinde hiçbir haklı ve yasal gerekçeye dayanmadan başka bir anlatımla fuzuli işgal olarak işgal ettiği hazine arazisi üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak ruhsatsız yapı yapan yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine hazineye ait taşınmazların satışı sırasında öncelik tanınmış olmakla bu yola başvurmayan diğer bir anlatımla devletin koyduğu kuralları ve yasaları dikkate alarak hazineye ait taşınmazları işgal etmeyen ancak bu taşınmazların satışından yararlanmak isteyen kişi ya da kuruluşlara karşı yasa önünde eşitlik ilkesinin zedelenmesi sonucu ortaya çıktığı gibi üzerinde ruhsatsız yapı bulunan bu taşınmazlar için imar planları veya imar uygulaması yapılarak bir anlamda bu yapıların yasal duruma getirilmesi ve sahiplerine hazine taşınmazlarının satışında öncelik hakkı tanınmasının da yine yasalara uygun davranarak imar mevzuatına aykırı ruhsatsız yapı yapmayan kişiler yönünden haksız ve adaletsiz bir durum yaratacağı ve bu kişilerin hukuk devletine ve adalet anlayışına olan inanç ve güvenlerinin kırılmasına neden olacağı açıktır diğer yandan hazine arazisi üzerine yapılan izinsiz yapıların ruhsatsız olduğu dikkate alındığında imar mevzuatına uygun olmayan yapıların yapı sahiplerine diğer vatandaşların aleyhine ve hukuka aykırı olarak yasal bir hak kazandırmasının yanında imar planları dikkate alınmadan imar mevzuatına aykırı plansız ve kontrolsüz bir yapılaşmanın devletin şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alacağı yolundaki anayasanın maddesine de ayrılık içerdiği sonucuna varılmıştır bu durumda hazineye ait taşınmazların satışından hiçbir öznel ayrım yapılmaksızın ve yasal dayanağı olmadan hiçbir kişiye öncelik tanınmaksızın yasa önünde eşitlik ilkesinin gereği olarak tüm kişi ve kuruluşların yararlandırılmaları gerekirken bu taşınmazlarda tarihinden önce yapı yapanlara öncelik tanıyan ve bu suretle imar mevzuatına aykırı olarak ruhsatsız yapılmış yapılara da bir anlamda yasallık kazandıran sayılı yasanın maddesinin altıncı yedinci ve sekizinci fıkralarının tc anayasasının ve maddelerine aykırılık içerdiği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ve sayılı yasanın maddesi uyarınca mahkememizce bakılmakta olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanununun maddesinin altıncı yedinci ve sekizinci fıkralarının iptali ve bakılan dava açısından bu fıkraların uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenen fıkraların yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanınesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
939
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇zmir valiliği tarafından i̇zmir büyükşehir belediye meclisinin sayılı büyükşehir belediye kanununun üncü maddesinin dördüncü fıkrası hükmü kapsamında kesinleşen günlü sayılı kararının sözü edilen maddenin beşinci fıkrası uyarınca hukuka aykırı alındığından bahisle iptali istemiyle açılan davada davanın reddi yolunda verilen i̇zmir i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararının davacı idare olan i̇zmir valiliği tarafından temyiz edilerek sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesi uyarınca mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulmasının istenilmesi nedeniyle mahkemece gönderilen temyiz dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almaktadır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun i̇tiraz yoluyla mahkemelerden gönderilecek i̇şler başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse bu yoldaki gerekçeli kararı veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı dosya muhtevasını mahkemece bu konu ile ilgili görülen belgelerin tasdikli örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderir kuralı yer almıştır dosyanın incelenmesinden buca belediye meclisinin günlü sayılı kararı ile kabul edilen ve sayılı adaları kapsayan etkilenme geçiş alanında mevcut imar planı ile getirilen yol genişletme kararının iptal edilerek mevcut yol genişliklerinin korunması yolundaki ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin kabul edilerek sayılı büyükşehir belediye kanununun üncü maddesi uyarınca i̇zmir büyükşehir belediye başkanlığına iletildiği bu kararın anılan maddenin son fıkrası uyarınca i̇zmir büyükşehir belediye meclisince incelenerek günlü sayılı kararıyla uygun bulunduğu ve sözü edilen maddenin dördüncü fıkrası uyarınca kesinleşmesi üzerine bu kararın gönderildiği i̇zmir valiliğince hukuka aykırı görülerek karar aleyhine anılan maddenin beşinci fıkrası uyarınca idari yargı yerine başvurulduğu anlaşılmaktadır uyuşmazlıkta uygulanacak yasa kuralı bakılmakta olan davayı yürütmeye uyuşmazlığı çözmeye davayı sona erdirmeye veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak nitelikte bir düzenlemedir anayasaya aykırılık sorununu doğuran durum mülki idare amirinin sayılı büyükşehir belediye kanununun üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesinleşen ve hukuka aykırı gördüğü büyükşehir belediye meclisi kararı aleyhine idari vesayet yetkisiesas sayısı karar sayısı kapsamında idari yargı yerine başvurması başka bir anlatımla dava açmak yoluyla bu yetkiyi dolaylı şekilde kullanmasıdır i̇ptali istenilen sayılı büyükşehir belediye kanununun üncü maddesinin beşinci fıkrasında mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargı mercilerine başvurabilir kuralı yer almaktadır anayasasının i̇darenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği başlıklı üncü maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur kuralı mahalli i̇darelerin düzenlediği nci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında mahalli idareler il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir beşinci fıkrasında ise merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir hükümleri bulunmaktadır anayasanın üncü maddesi idareyi herhangi bir ayrım yapılmaksızın en geniş anlamıyla kuruluş ve görevleriyle bir bütün olarak görmekte kuruluş ve görevleriyle bütün olan idareyi ise merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandırmaktadır anayasanın nci maddesinin beşinci fıkrasında idarenin bütünlüğü ilkesinin sağlanmasına yönelik olarak merkezi idareye mahalli idareler üzerinde idari vesayet yetkisi tanınmakta bu yetkinin mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amaçlarının gerçekleştirilmesi için öngörülmekte bu hedefe ise yasa koyucu tarafından esas ve usuller belirlenerek yasal düzenleme yapılarak erişilmesi gerekmektedir i̇darenin bütünlüğü ilkesinin sağlanmasına yönelik olarak merkezi idarece yerel yönetimler üzerinde anayasa ile tanınan ve çerçevesi çizilen idari vesayet yetkisinin sayılı yasanın üncü maddesinin beşinci fıkrası ile yalnızca hukuka uygunluk denetimişeklinde yargı eliyle gerçekleştirilmesi yolunda getirilen düzenlemeyle idarenin bütünlüğüilkesinin zayıflatıldığı bu durumun ise anayasanın üncü ve nci maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır nitekim idari vesayet yönünden benzer bir düzenleme içeren sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları yukarıda içeriği yer alan gerekçeyle anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile anayasanın üncü ve nci maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir açıklanan nedenlerle görülmekte olan dava nedeniyle uygulanmakta olan sayılı büyükşehir belediyesi kanununun üncü maddesinin beşinci fıkrası anayasanın üncü ve nci maddelerine aykırı olduğu görüldüğünden iptali için anayasanın nci maddesi ile sayılı yasanın inci maddesi uyarınca itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyası içeriğinden konu ile ilgili görülen belgelerin onaylı örneklerininesas sayısı karar sayısı bu kararla birlikte anılan mahkemeye gönderilmesine öncelikle iptali istenilen yasa hükmünün yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine uyuşmazlığın esasının anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karardan sonra incelenmesine günü oyçokluğuyla karar verildi
821
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacılara ait adana i̇li çukurova i̇lçesi kurttepe mahallesi pafta parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaması suretiyle taşınmaza el atıldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen tl zararın yapılacak keşif ile belirlenecek değere göre ıslah edilmek kaydı ile yasal faiziyle birlikte tazmini ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,883
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇stanbul diş hekimleri odası vekili av behlül ablak tarafından i̇stanbul diş hekimleri odasının yılında yapılacak türk diş hekimleri birliği genel kuruluna katılacak delege sayılarının odaların üye sayıları ile orantılı olarak yeniden belirlenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin türk diş hekimleri birliği merkez yönetim kurulunun tarih ve sayılı kararının iptali istemiyle türk diş hekimleri birliğine karşı açılan davada uyuşmazlığa uygulanacak sayılı türk diş hekimleri birliği kanununun maddesinin fıkrasının anayasaya aykırı olduğu düşüncesine varılarak sayılı yasanın maddesi uyarınca dava dosyası incelendi sayılı türk diş hekimleri birliği kanununun maddesinin fıkrasında odalar iki yıllık bir dönem için birlik genel kurul toplantılarına katılmak üzere gizli oyla üye sayısı ikiyüze kadar olanlar beş beşyüze kadar olanlar yedi beşyüzden fazla olanlar onar asıl ve yedek delege seçerler hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir demokrasinin en belirgin özelliği adil bir katılımı gerçekleştirmeye yönelik serbest eşit genel oy ilkesine dayanan ve temsilde adaleti de gözeten seçimlerdir anayasanın maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir hükmüne yer verilmiştir anılan maddede öngörülen seçim ile demokratik ilkelere uygun bir seçimin amaçlandığı kuşkusuzdur dava dosyasının incelenmesinden i̇stanbul diş hekimleri odasının yanında yapılacak türk diş hekimleri birliği genel kuruluna katılacak delege sayılarının odaların üye sayıları ile orantılı olarak yeniden belirlenmesi istemiyle yaptığı başvurunun türk diş hekimleri birliği merkez yönetim kurulunun tarih ve sayılı kararı ile reddedildiği anılan kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır yukarıda anılan anayasa kuralı kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının seçimle işbaşına gelme usulünü benimsemektedir herhangi bir kuruluşlarının kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunla gösterilen usullere göre yargı denetimi altında gizli oyla seçilen tüzelkişiler olduğunu öngörmekte ve bunların kuruluşunda organlarının seçimle işbaşına gelme usulünü benimsemektedir herhangi bir kuruluşun oluşmasında demokrasinin temel kuralı olan seçime yer verilmişse bu kuruluşun yönetim ve işleyişinin de demokratik kurallara aykırı olamayacağının kabulü gerekir anayasanın esas sayısı karar sayısı maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir adaletli bir hukuk düzeninin kurulabilmesi diğer seçimler yanında kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin seçimlerinde de seçime katılacakların adil bir biçimde temsil edilmesine bağlıdır adil temsilin sağlanmadığı bir seçimin demokratik olmasından ve hukuk devleti ilkesine uygunluğundan söz edilemez demokratik seçimin en önemli niteliği adil bir temsil ilkesine dayalı serbest eşit ve genel oy esasını içermesidir bu bağlamda dava konusu uyuşmazlıkta uygulanması gereken sayılı türk diş hekimleri birliği kanununun maddesinin fıkrası hükmü ile sayısı kaç olursa olsun beşyüzden fazla üyesi olan dişhekimi odalarının birlik genel kuruluna katılmasının on temsilciyle sınırlandırılması nedeniyle türk diş hekimleri birliğinin en önemli organının oluşumunda adil temsilin önlenmesi sonucu doğacağından söz konusu düzenleme diş hekimleri odalarının iç işleyişinde demokrasiye aykırı düşen bir düzenlemedir bu nedenle sayılı türk diş hekimleri birliği kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca anayasaya aykırılık hakkında karar verilmek üzere dosyada bulunan belgelerin onaylı örnekleriyle birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
599
esas sayısı karar sayısı mahkememizin tarihli duruşmasının nolu ara kararı uyarınca davacı vekilinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılmakla anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykiri görülmesi nedeniyle i̇ptali̇ istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanin geri̇ birakilmasina dair karar verilmiş olup bu hususta mahkememizin esas sayılı iş bu dosyanın aslı gibidir onaylı sureti yazımız ekinde gönderilmiştir mahkememizin iş bu dosyasında davacı tarafından davalı gediz elektrik perakende satış aş ye karşı tarihinde davalı şirketçe dağıtım bedeli iletim bedeli perakende satış hizmet bedeli sayaç okuma bedeli kayıp kaçak bedeli adı altında haksız olarak tahsil edilen paraların tahsili istemi ile dava açılmış dava devam ederken tarihinde sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun yürürlüğe girmiştir bu kanunun maddesi ile sayılı kanuna geçici maddesi eklenmiştir söz konusu geçici maddeye göre kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır sayılı elektrik piyasası kanununa sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasamızın maddesinde güvence altına alman hukuk devleti ilkesi ve yine maddesinde güvence altına alınan hak arama hürriyeti ilkesine açıkça aykırı olduğu kanaati hasıl olmuştur anayasamızın maddesine göre türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir öte yandan hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik ilkesi yükümlülüğün hem kişiler hem idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar i̇tiraz konusu kuralla kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır diyen kanun koyucu belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal etmiş olup bu yasa ile geriye dönük olarak açık bir müdahale yapılmıştır geçici madde kanun değişikliğinin geçmişe dönük ve derdest davalar hakkında uygulanacağı kabul edilmekle geriye yürümezlik ilkesine de açıkça aykırıdır esasen geriye yürümezlik ilkesi hukukun temel bir prensibi ve hukuk devleti olmanın doğal bir gereğidir bu kavram yürürlüğe giren yeni kuralın yürürlük tarihinden önceki dönemde hukuki sonuçlar doğurmasını yasaklayan ve kuralın ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanmasını elveren hukukun temel prensibidiresas sayısı karar sayısı açıklanan tüm bu nedenlerle anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı görülmesi nedeniyle iptali istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasına yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykiri görülmesi nedeniyle i̇ptali̇ istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına karar verildi
586
esas sayısı karar sayısı ankara i̇l özel i̇daresinde daire başkanı olarak görev yapmakta iken sayılı kanunla il özel i̇daresinin tüzel kişiliğinin sona erdirilmesi üzerine ankara büyükşehir belediyesine daire başkanı olarak atanan davacı tarafından daire başkanlığı görevinden sayılı kanunun geçici maddesinde yapılan atıf gereği sayılı kanunun maddesi uyarınca bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı emrine araştırmacı olarak atanması nedeniyle göreve başlatıldığının personel daire başkanlığına bildirimine ilişkin bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı strateji geliştirme başkanlığının tarihli ve sayılı işleminin ve dayanağı tarihli işlemin iptali i̇le yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada işin gereği görüşüldü sayılı on dört i̇lde büyükşehir belediyesi ve yirmi yedi i̇lçe kurulması i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinde tekirdağ trabzon şanlıurfa ve van illerinde sınırları it mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür adana ankara antalya bursa diyarbakır eskişehir erzurum gaziantep i̇zmir kayseri konya mersin sakarya ve samsun büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış köyler mahalle olarak belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır i̇stanbul ve kocaeli il mülki sınırları içerisinde bulunan köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak bağlı bulundukları ilçe belediyesine mahalle olarak katılmıştır birinci ikinci ve dördüncü fıkrada sayılan illerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliği kaldırılmıştır birinci ve ikinci fıkrada sayılan illerin bucakları ve bucak teşkilatları kaldırılmıştır hükmüne yer verilmiştir bu düzenleme ile maddede sayılan illerdeki il özel idare tüzel kişilikleri sona erdirilmiş ve il özel idarelerinin görev yetki ve sorumlulukları büyükşehir belediyesine geçmiştir burada çalışan personelin durumu ise anılan yasanın geçici maddesinde düzenlenmiştir bu kapsamda geçici madde in fıkrasında bu kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idareleri personelini her türlü taşınır ve taşınmaz mallan ile hak alacak ve borçlarını bu kanunun yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde valiliğe bildirir bu idarelerin taşınmazlarının satışı tahsisi ve kiralanması iş ve toplu iş sözleşmesinin yapılması her türiü imar uygulaması inşaat ruhsatı hariç iş makineleri ve diğer taşıtların satışı ile borçlanmaları i̇çişleri bakanlığının onayına bağlıdır bu kanunun yayımlandığı tarihten önce ilanı yapılmış memur alımları hariç olmak kaydıyla bu kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idareleri tarafından nakil yoluyla atanacaklar da dâhil olmak üzere hiçbir şekilde yeni personel alımı yapılamaz ve bu özel idareleri tarafından aynı tarihten itibaren tüzel kişiliğin sona ereceğiesas sayısı karar sayısı tarihi geçecek şekilde veya mevcut hizmet alımlarının kapsamını ve personel sayısını genişletecek şekilde hizmet alımı sözleşmesi düzenlenemez fıkrasında bu kanunla büyükşehir belediyesine dönüşen il belediyesinin sahip olduğu her türlü taşınır taşınmaz malları ve personeli komisyon kararıyla ilgisine göre büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri ile bağlı kuruluşlar arasında paylaştırılır fıkrasının a bendinde bu kanuna göre belediye ve bağlı kuruluşlara devredilen personelden norm kadro ve ihtiyaç fazlası olanlar ilgili belediye ve bağlı kuruluş tarafından en geç üç ay içinde valiliğe bildirilir komisyon ilgili idarelerden gönderilen listeleri tarihli ve saydı belediye kanununun uncu maddesindeki oranlar kurumun bütçe dengesi norm kadrosu ve yürütmekle görevli olduğu hizmetin gereği ile nüfus kriterlerini değerlendirmek suretiyle ihtiyaç fazlası personelin tespitini yapar komisyon çalışmasını kırk beş gün içinde tamamlayıp oluşturulan listeleri valinin onayına sunar vali tarafından onaylanan listeler on gün içerisinde i̇çişleri bakanlığına i̇çişleri bakanlığınca da atama teklifleri yapılmak üzere devlet personel başkanlığına bildirilir bu personelden tarihli ve sayılı devlet memurları kanununa tabi memur kadrolarındaki personel tarihli ve sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun değişik nci maddesinin ikinci üçüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devlet personel başkanlığına bildirim tarihinden itibaren doksan gün içinde nakledilir ayrıca nakledilen personelden devir tarihi itibarıyla müdür ve daha üstü yönetici kadrolarında bulunan personel hakkında aynı tarihteki kadro unvanları dikkate alınarak söz konusu maddenin altıncı fıkra hükümleri de uygulanır ve üç yıllık süre devir tarihinden itibaren başlar ancak sayılı kanunun anılan maddesi uyarınca yapılacak fark tazminatı hesabında tarihli ve sayılı kanunun nci maddesine göre yapılan ödeme dikkate alınmaz personel nakledildiği kurumda göreve başlayıncaya kadar eski kurumunda çalışmaya devam eder ve bu personelin her türlü mali ve sosyal haklan çalıştıkları kurum tarafından karşılanır hükümlerine yer verilmiştir söz konusu bu düzenleme ile tüzel kişiliği sona erdirilen il özel idarelerindeki daire başkanı ve üstü kadrolarda görev yapan kamu personelinin sayılı yasanın maddesine yapılan atıfla daha alt kadrolara atanmaları imkanı getirilmiştir tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür ayrıca hukuk devletinin en önemli ilkelerinden olan hukuk güvenliği ilkesi belirliliği zorunlu kılar ve kazanılmış hakları korur söz konusu düzenleme ile kariyer liyakat ilkeleri çerçevesinde kademe kademe ilerleyerek üst görevlere gelen kamu görevlilerin tenzili rütbeesas sayısı karar sayısı niteliğinde alt görevlere atanmaları imkanı getirilmiş olup bu kişiler yönünden uygulamada keyfiliğe haksızlığa eşitsizliğe yol açacak sonuçlar doğurabilecektir ayrıca bu kapsamda başka kurumlara tenzili rütbe ile ataması yapılan kişiler açısından atandığı yerde kendisi ile aynı kariyere liyakata hizmet süresine sahip ve bu niteliğinden ötürü üst görevde daire başkanıvb bulunan kamu görevlileri ile eşitsiz bir durum ortaya çıkacaktır bu durumda anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacaktır belirtilen durum karşısında yukarıda belirtilen sebeplerle sayılı yasanın geçici madde in fıkrasının a bendi anayasanın maddesinde yerini bulan hukuk devleti ilkesine ve maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda dava dilekçesi ekli belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örnekleri ve kendisini bu kanıya götüren gerekçeli kararı ekleyerek anayasa mahkemesine başvurabileceği öngörüldüğünden sayılı yasanın geçici madde in fıkrasının a bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,044
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı yetki kanununa istinaden bakanlar kurulunca çıkarılan ve tarihli ve mükerrer sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı hazine ve dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede diğer kanun hükmünde kararnameler gibi iptal edilmiştir bu defa iptali istemiyle dava açmak durumunda kaldığımız tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararname ile hazine ve dış ticaret müsteşarlığı ikiye ayrılmak suretiyle dış ticaret müsteşarlığı adıyla yeni bir müsteşarlık oluşturulmaktadır ancak bu kanun hükmünde kararnamenin de dayanağını teşkil eden tarihli ve sayılı yetki kanununun da iptali gündemdedir sayılı kanun hükmünde kararname ile yeniden oluşturulan dış ticaret müsteşarlığına tevdi edilen görevler bugün esasen hazine ve dış ticaret müsteşarlığı ile devlet planlama teşkilatı müsteşarlığınca yerine getirilmekte olup acil ivedi ve zaruret halini oluşturan sebepler ve dolayısıyla gerek anayasanın maddesindeki şartlar ve gerekse müessese kararlarınızda öngörülen kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılabileceği haller burada sözkonusu değildir kaldı ki bu konular gerek kanun hükmünde kararname olarak düzenlenilmiş olmaları sebebiyle anayasanın maddesi gereğince ve gerek bakanlar kurulunca hazırlanan kanun tasarıları sebebiyle yasama organına intikal etmiştir keza bu konular anayasanın maddesinde ifadesini bulan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelik ve ivedilikle görüşülür hükmü gereğince ilgili komisyonlarında görüşülmüş ve genel kurulun gündeminin birinci ve ikinci sırasını işgal etmektedir hatta bazı maddeleri de müzakere edilerek bir kısmı yüce meclisin kararına iktiran etmiş yarım kalan işlerdendir bu durumda olan konuların akıbetinin ne olacağı belli olmayan yetki kanunlarına dayanılarak yasama organının iradesi de dışlanmak suretiyle kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenilmesi anayasanın ve maddelerine keza daha önce yüksek mahkemenizce iptal edilmiş olmaları sebebiyle de anayasanın ve maddelerine aykırılığı oluşturduğu düşünülmektedir ayrıca sayılı dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkındaki kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle bazı asli ve sürekli görevler için tahsisi kadrolarda sözleşmeli personel istihdamına ilişkin hükümler yeralmaktadır bu uygulama bu müsteşarlıkta çalışacak bazı kimseleri ücret yönünden başka kuruluşlarda aynı hizmeti gören ve aynı sorumluluğu taşıyan kamu görevlilerine nazaran aylık ücret yönünden imtiyazlı bir duruma getirdiği gibi diğer devlet memurlarına ödenmeyen ve yılda brüt aylıklarının altı katına ulaşan ikramiye ödenmesini öngörecek nitelikte olmakla anayasanın maddesine aykırılığı kurduğu merkez taşra ve yurtdışı teşkilat ve ihdas ettiği kadrolarla keza anayasanın maddesini aykırılığı oluşturmakta olduğu düşünülmektediresas sayısı karar sayısı zira sayılı kanun hükmünde kararnameye konu düzenlemeler yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı kanun hükmünde kararname ile ve sayılı kanun hükmünde kararnameler dolayısıyla yüce meclisin gündemine gelmiştir meclis genel kurulu bunların bir kısım maddelerini görüşüp karara bağlamış kalan kısmını da görüşerek kanunlaştırması an meselesidir yüce meclisin gündeminin birinci sırasında bulunan ve bir kısım maddeleri karara bağlanan bir konunun hükümet tarafından bir yetki kanunu kapsamında düşünülerek ve üstelik aynı hükümleri taşıyacak şekilde kanun hükmünde kararname ile düzenlemesi bir yetkini kullanılmasından ziyade yetki gaspına girmektedir hükümet istihsal ettiği sayılı kanun hükmünde kararname ile açıkça yüce meclisin yetkisini gaspetmiş durumdadır konuya objektif hukuk kuralları ve yerleşmiş yargı kararları açısından bakıldığında sayılı kanun hükmünde kararnameyi ve muhtevasını anayasamızın ve maddeleriyle bağdaştırmak mümkün değildir görülüyor ki hükümet meclis gündeminde bulunan gerek kanun hükmünde kararname olmaları dolayısıyla anayasanın maddesi gereğince öncelik ve ivedilikle görüşülmesi gereken ve hatta bir kısım kısmen müzakere edilerek yarıda kalan konuları ve gerekse kendi tasarılarını mecliste görüşülmesini sağlayarak kanunlaştırmak yerine aldığı yetkiyi de aşarak uygulamakla yükümlü bulunduğu bütün kanunları veya kendisine göre çıkarılmasını gerekli gördüğü kanunları meclisi dışlamak suretiyle yasama görevini de üstlenerek bakanlar kurulundan geçirmek yolundadır bu genel açıklamalar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine egemenlik kayıtsız şartsız milletindir hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu kurallar içerisinde yetkili organlar eliyle kullanır bu genel kurala göre yasama yetkisi kanun koyma görevi türkiye büyük millet meclisine aittir keza anayasanın maddesi de bu yetkinin devredilemeyeceğini öngörmüş bulunmaktadır her ne kadar hükümet iptali maksadıyla açılan bir dava sebebiyle yüksek mahkemenizde derdest olan gün ve sayılı yetki kanununa istinaden bu kanun hükmünde kararnameyi düzenlemiş ise de kapsamı ve mahiyeti itibariyle aynı olup meclis gündeminde bulunan bir konuyu yok saymak suretiyle doğrudan yasamanın görevlerine müdahale eden bir tutum izlemiştir dolayısıyla sayılı kanun hükmünde kararname ile düzenlenen konular sayılı kanunla hükümete verilmiş bulunan yetki içerisinde olsa dahi acelelik ivedilik ve zorunluluk halleri sözkonusu olamaz bu sebeple dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname bir yetki gaspı niteliğini taşıdığından anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını ve devlet organlarının ve idarenin bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmelerini öngörmektedir genel olarak devlet memurlarının istihdam şekil ve şartlarını aylık ve ücretleriyle alacakları sair tazminat ve ödemeleri sayılı devletesas sayısı karar sayısı memurları kanunu düzenlemektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle getirilen ve dış ticaret müsteşarlığında sayılı kanunla diğer kanunlardaki hükümler dikkate alınmaksızın asli ve sürekli bazı görevler için tahsis edilmiş kadrolar karşılık gösterilerek aylık ve ödenekleriyle sair hakları sözleşmelerle belirlenmek üzere sözleşmeli personel çalıştırılabileceği öngörülmektedir ancak diğer bakanlık ve kuruluşlarda aynı ünvan görev ve sorumluluğu taşıyan görevlere kıyasla mali haklar bakımından imtiyazlı bir sınıf yaratılmaktadır aynı görevi yapan ve aynı sorumluluğu taşıyan kadro ve pozisyonlarda görevli devlet memurları arasında daha üstün ücretlerle sizleşmeli olarak istihdam yaratmak anayasanın ve bu meyanda maddesine aykırılık teşkil edeceği düşünülmektedir bu düzenleme ayrıca yüksek mahkemenizin bu alandaki müesses kararı dolayısıyla anayasanın ve maddelerine de aykırıdır anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine paralel olarak türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini düzenleyen maddesi kapsamında bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek de bulunmakta ise de bu hüküm meclis gündeminde bulunan bir konunun da geri çekme lüzumunu dahi hissetmeden aynı konunun kanun hükmünde kararname ile düzenlenilebileceği anlamını taşımaz komisyonlardan geçerek meclis genel kurulu gündemine gelmiş ve her an görüşülmesi imkan dahilinde bulunan bir kanun konusunun yeni bir kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kadar ve maddelerine de aykırılık teşkil etmeleri sebebiyle iptali gerekir keza anayasanın maddesinde de yeralan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebileceği yolunda hükmü ve yukarıdan beri açıklamaya çalıştığımız ana kurallardan ayrı düşünmek mümkün değildir bu maddedeki düzenleme dahi bakanlar kuruluna yetki gasbı niteliğini de beraberinde getirecek boyut ve ölçülerde yorumlanamaz gerek anayasada yer alan hükümlerin ve gerekse muhtasar iptal kararlarınızda açıkça ifadesini bulan zorunluluk ve ivedilik halleri bu kanun hükmünde kararname için düşünülemez yüce meclisin gündeminde bulunan bir konuda bakanlar kurulu yetkilendirilmez sayılı yetki kanununun kapsamı ve mahiyetinin de bu çerçevede düşünülüp uygulanması gerekir aksi bir davranış anayasanın sözkonusu maddelerine aykırılığı oluşturur anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesi memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarıyla görev ve yetkilerinin hak ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleriyle diğer özlük haklarının kanunla düzenleneceğini maddesi de yasama ve yürütme organları ile i̇dare makamlarının mahkeme kararlarına uymakla yükümlü bulunduklarını ve maddesinin dördüncü fıkrası iptali kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda türkiye büyük millet meclisi iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar beşinci fıkrası da anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını i̇dare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı yolunda amir hükümler taşımaktadıresas sayısı karar sayısı türkiye büyük millet meclisinin ilgili komisyonlarınca görüşülerek genel kurulun gündeminin birinci sırasında yer almış ve öncelik ve ivedilikle görüşülerek işler arasında bulunan bir kanun tarih ve sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararname ile yeniden düzenlenilmesi daha önce yüksek mahkemenizce de iptal edilmiş olması sebebiyle anayasanın ve maddelerine tamamıyla aykırıdır diğer taraftan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle müsteşarlığın diğer bakanlıklarda da aynı görev ve sorumluluğu üstlenen bazı görevlerinde sayılı devlet memurları kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin hükümlerine bağlı olmaksızın asli ve sürekli belirli bazı kamu hizmetlerinde sözleşmeli personel istihdam edilebileceği öngörülmektedir bu düzenlemede ücret vesair yükümlülüklerin sözleşme ile düzenlenileceği sebebiyle keza anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmekle birlikte yüksek mahkemenizden daha önce sağlık temel hizmetleri kanunu ile sayılı kanun hükmünde kararname dolayısıyla sadır olan ve e sayılı kararları muvacehesinde anayasanın maddelerine de aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın bütçelerde değişiklik yapılabilme esaslarını düzenleyen maddesi genel ve katma bütçelerle verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını gösterir harcanabilecek miktar sınırının bakanlar kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez hükmünü taşımaktadır dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname ile müsteşarlığın merkez taşra ve yurtdışı teşkilatları için muhtelif sınıf derecelerden toplam adet kadro ihdas edilmiştir bu kadroların tamamı da serbest olup mali yılı içerisinde kullanılabilecek durumdadır ayrıca kararnamenin maddeleriyle dış kuruluşlara sözleşme ile hizmet yaptırma imkanı getirilmektedir bu düzenleme de ilave ödemeyi gerektirecek bir durumdur bu suretle genel bütçeye dahil bir kuruluş olan müsteşarlığın mali yılı bütçesiyle öngörülmüş bulunan harcanabilecek ödenek sınırları anayasaya aykırı olarak aşılmıştır oysa böyle bir yetkinin kullanılamayacağını hatta bakanlar kuruluna böyle bir yetkinin verilemeyeceğini amir bulan madde bu kanun hükmünde kararname ile ihlal edilmiştir bakanlar kurulu olmayan bir yetkiyi kullanmıştır bütün bu sebeplerle tarihli ve sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılan gün ve sayılı dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin açıklanan durumlar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırı olup ayrıca meclis gündeminde bulunan ve daha öncede yüksek mahkemenizce iptal edilmiş olan bir konuyu yeniden kanun hükmünde kararname ile düzenlemekle açıkca yasama organının yetkisini gasp niteliğinde olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir sonuç ve i̇stem gerek yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı yetki kanunu ile yürütmenin durdurulmasına karar verilen ve iptal ile sonuçlanması muhtemel bulunan sayılı yetki kanunu aynı mahiyette olması ve gerekse sayılı kanun hükmünde kararnamenin yukarıda iptal gerekçelerimiz meyanında açıkladığımız üzere aynı nitelikte ve kapsamda olmakla dayandığı yetki kanununun iptali karşısında yine kanuni mesnetten yoksunesas sayısı karar sayısı kalacağı bu kararnameye dayanılarak yapılacak tasarruflarında ileride telafisi mümkün olmayan uygulamalarına yol açacağının muhakkak olduğu düşünülmektedir i̇darenin hukuk dışı tasarruflarda bulunmasını önlemek amacıyla yüksek mahkemenizce yürütmenin durdurulmasına karar verilen sayılı yetki kanununa istinaden çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararnamenin de yürütmesinin durdurulması i̇ptal gerekçelerimiz bölümünde izah edilen sebeplerle tarihli ve mükerrer sayılı resmî gazetede yayınlanan sayılı dış ticaret müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali talebidir
1,629
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz yoluna başvuran mahkemece öne sürüleni̇ anayasaya aykirilik gerekçesi̇ni̇n özeti̇ kamulaştırmada mülkiyet hakkının özü ortadan kalktığından taşınmaz mal sahibine ödenecek bedel gerçek değer olmalıdır vergi bildiriminde gösterilen bedelin kamulaştırmaya dayanak tutulması adaletsiz ve eşitliğe aykırı sonuçları beraberinde getirmiştir çünkü bildirimde bulunanla bulunmayan arasında ödenecek karşılık bakımından farklılıklar olmaktadır bundan başka beş yıllık vergi bildirimleri para değerindeki hızlı düşüş karşısında gerçekliğini yetirmektedir oysa sayılı emlâk vergisi kanunu taşımazın sahibine beş yıllık süreden önce yeniden bildirimde bulunma olanağını vermemektedir bu yöntem kamulaştırılan taşınmazın gerçek değeri kısmen ödenmeden sahibinin elinden çıkması sonucunu doğurmakta ve böylece mülkiyet hakkının özü zedelenmekte bu nedenle anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmektedir
107
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin günlü kararındaki gerekçe aynen davacı vekili av adil yilmazaslan mahkememize verdiği tarihli dava dilekçesinde özetle davalı kurum tarafından sayılı yasanın maddesi muvacehesinde sayılı yasanın sosyal yardım zammını düzenleyen ek maddesine dayanılarak müvekkili şirketten gün ve bssk sayılı yazılarıyla tl sosyal yardım zammı talep edildiğini talebin yasal düzenlemeye ve anayasanın eşitlik ve sosyal hukuk devleti kavramlarına tamamen aykırı olduğunu sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın ek maddesine eklenen bendinin kamu kurum ve kuruluşlarını hedef aldığını müvekkili şirket özel ve ticaret hukuku esasları içerisinde anonim şirket statüsünde kamu kurum ve kuruluşu olmayan bir şirket olduğundan sosyal yardım zammıyla sorumlu tutulmaması gerektiğini sayılı yasanın maddesinin müvekkili şirketin özelleşme tarihi olan tarihi ile sınırlı olması gerektiğini müvekkilinin özelleştirme tarihinden sonra sosyal yardım zammıyla sorumlu olmaması gerektiğini mevcut hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunu belirterek sayılı yasanın maddesini iptal eden anayasa mahkemesinin maddesini de iptal edeceğine inandığını belirterek sayılı yasanın maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasını ve müvekkili şirketin sosyal yardım zammından dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiş duruşmalarda da iddialarını tekrarlamıştır davalı kurum vekili savunmalarında yapılan işlemlerin yasal olduğunu itirazların yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir davacı vekilinin delil olarak ibraz ettiği çimento i̇şveren dergisinin eylül tarihli sayısında sayfalar arasında i̇stanbul üniversitesi hukuk fakültesi i̇ş ve sosyal güvenlik hukuku öğretim üyesi profdr can tuncayın günü i̇ü hukuk fakültesi i̇ş ve sosyal güvenlik hukuku araştırma merkezinde yaptığı konuşmasının yayımlandığı görülmüş profdr can tuncayın konuşmasında özetle bahsettiği gerekçelerle sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olduğunu savunduğu gözlenmiştir davacı vekili iddiasında maddenin anayasaya aykırı olduğunu savunmuş ve delil olarak da bir bilim adamının konuşmasını ibraz etmiştir bilim adamı sayın profdr can tuncay görüşlerinde özetle sayılı yasanın maddesinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının bir bölümünün serbest piyasa ekonomisi içinde kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda faaliyet göstermeleri istenen ki̇tler olduğunu bu kuruluşlara emekli olan personeline sosyal sigortalar kurumunca ödenen sosyal yardım zamlarının kuruma iadesi yükümlülüğünün getirilmesinin bunlar ile özel sektör kuruluşları arasında birinciler aleyhine haksız rekabet ortamı yaratacağından bunun anayasanın eşitlik ilkesine md aykırı olduğunu öte yandan bu hükmün özelleştirilmiş artık özel sektöre dahil olmuş kuruluşlara yıllar ilerledikçe gittikçe büyüyen oranda malî külfet getireceğinden diğer özel sektör kuruluşlarından böyle bir para tahsil edilmediğinden özelleştirilen kuruluşlar aleyhine haksız rekabet doğacağını bunun da eşitlik ilkesine aykırı olduğunu üstelik bu hükmün anayasanın özel teşebbüs özgürlüğü ilkesine de aykırı olduğunu savunmaktadıresas sayısı karar sayısı mahkememizce davacı vekilinin anayasaya aykırılık itirazı ile profdr can tuncayın anayasaya aykırılık konusundaki görüşleri makul ve ciddî bulunduğundan sayılı yasa ile kamu kurum ve kuruluşlarına getirilen sosyal yardım zammı ödeme yükümlülüğünün anayasanın eşitlik ve özel teşebbüs özgürlüğü ilkesine aykırı bulunması muhtemel olduğundan denilmektedir
435
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı ankara büyükşehir belediye başkanlığı tarafından devlet bütçe gelirlerinden sayılı kanun gereğince şubat sonuna kadar toplanan büyükşehir belediye payından kesintiler yapıldıktan sonra geri kalan miktarın belediyeye ödenmesine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle i̇ller bankası genel müdürlüğüne karşı açılan davada uyuşmazlığa esas alınan sayılı kanununun maddesiyle değişik sayılı yasanın maddesinin son fıkrası hükmünün anayasaya aykırı olduğu düşünüldüğünden sayılı yasanın maddesi uyarınca dava dosyası incelendi gün ve sayılı büyükşehir belediyelerinin yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun genel gerekçesinde son yıllarda artan bir gelişme gösteren nüfus ve sanayileşmenin beraberinde ankara i̇stanbul ve i̇zmir gibi büyük yerleşim merkezlerindeki şehirleşmeyi de hızlandırdığı ve şehirlerdeki bu gelişmenin belediye sınırları dışına taşmasına yol açtığı böylece belediye sınırlarına taşan plansız kontrolsuz yayılmanın sosyal yapıda ekonomide ve yerleşme şeklinde önemli değişiklikleri de beraberinde getirdiği dolayısıyla plansız ve kontrolsüz imarın konut ulaşım ve çevre sorunlarını ve alt yapı yetersizliğini artıracağı ancak sözkonusu sorunların çözümlenmesinde büyükşehirlerin ortaya çıkmasından önceki dönemden kalma ve dönemin ihtiyaçları gözönüne alınarak hazırlanan ve uygulamaya konulan hukuki ve idari düzenlemelerin ihtiyaçlara cevap veremez hale geldiğinden yeni bir düzenlemenin yapılması gereğinden bahsedilerek sayılı kanunla düzenleme yapılmıştır bu kanunun maddesinde ise amacın hizmetlerin planlı programlı etkin ve uyum içinde yürütülmesinin sağlanması olduğu belirtilmiştir bu amacın gerçekleşmesi için gerek sayılı kanunda gerekse aynı kanunun uygulama yönetmeliğinde büyükşehir belediyelerinin yapacakları görevler tek tek sayılmış bunun dışında sayılı belediyeler kanununda ve diğer özel yasalarda büyükşehir belediyelerine ayrıca yeni yükümlülükler getirilmiştir kanun koyucu büyükşehir belediyelerinin yükümlülüklerini başarı ile yerine getirebilmesi için ona paralel olarak büyükşehir belediyelerinin gelirlerini de düzenlenmiştir sayılı kanunun büyükşehir belediye gelirlerinin düzenlendiği maddesinin fıkrasında büyükşehir belediyesinin bulunduğu il merkezinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden gelir saymanlıklarınca hesaplanıp ertesi ayın sonuna kadar ilgili büyükşehir belediyelerine yatırılacak pay büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında sayılmış son fıkrasında ise fıkrasındaki lük pay bakanlar kurulunca oranına kadar artırabilir hükmü yer almıştır sözkonusu düzenlemeye istinaden gün ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile bu pay yılında olarak belirlenmiştir ancak sayılı kanunun maddesinin son fıkrası gün ve sayılı kanunun maddesi ile bakanlar kurulu fıkrasındaki pay oranını oranına kadar artırmaya veya kanuni haddine kadar indirmeye yetkilidir bu payın bu miktardan düşülerek ilgili belediye hesabına kalan ise i̇ller bankası nezdindeki büyükşehiresas sayısı karar sayısı belediyeleri hesabına yatırılır ve büyükşehir belediyelerine nüfuslarına göre dağıtılır şeklinde değiştirilmiştir yukarıda anılan sayılı kanunun maddesinin değerlendirilmesinden büyükşehir belediyesinin gelirleri arasında yeralan genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden büyükşehir belediyesine ayrılmakta olan lük pay oranıyla ilgili olarak önceki düzenleme de bakanlar kuruluna sadece artırma yetkisi verildiği halde sözkonusu yeni düzenlemede bakanlar kuruluna pay oranını artırmaya ya da kanuni had olan oranına indirebilme yönünde yetki verildiği ve bu yetkiye istinaden bakanlar kurulunun sayılı kararıyla daha önceki düzenlemeye istinaden oranına kadar çıkartılan pay oranının indirildiğinin anlaşılması karşısında sözkonusu düzenlemeyle büyükşehir belediye gelirlerinin azaltıldığı görülmüştür diğer taraftan aynı düzenlemede büyükşehir belediyelerine verilecek payın ının ilgili belediyeye gönderileceği ve kalan lık bölümünün ise i̇ller bankasında açılan hesaba aktarılarak büyükşehir belediyeleri arasında nüfuslarına göre bir dağıtıma tabi tutulmuş olduğunun anlaşılması karşısında aynı şekilde büyükşehir belediyesinin gelirinin kez azaltıldığı görülmektedir yerel idareler içerisinde yer alan büyükşehir belediyelerinin giderek yeni hizmetler yüklenmeleri modern endüstriyel gelişmeye karşı çevre koşullarını ve yaşantı niteliğini iyileştirme zorunluluğu ve halka yeni gereksinimlerine uyan yeni hizmetler sunmak zorunda kalmaları hizmetlerin niteliklerini iyileştirmek istemeleri başka bir deyişle kendilerine verilen görevleri gereği gibi yerine getirebilmeleri için parasal olanaklara sahip olmaları gerekmekte olup ancak parasal imkanlar sağlandığı takdirde daha özerk bir yapıya sahip alacakları ve çağdaş belediyecilik hizmetleri verebilecekleri hususu açıktır tc anayasasının mahalli idareler başlığını taşıyan maddesinin son fıkrasında mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında bakanlar kurulunun izni ile birlik kurmaları görevleri yetkilerimaliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir bu idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynaklan sağlanır hükmüne yer verilmiştir sayılı yasa ile kanun koyucunun belediye gelirlerini artırmayı hedeflediği bu gelirlerde bir azalmanın düşünülmediği anılan yasanın gerekçesinin incelenmesinden anlaşılmaktadır kaldı ki günümüz dünyasında yerel yönetimlerin güçlendirilmeye çalışıldığı da bilinen bir gerçektir toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gerçek anlamda karşılanabilmesi ise yerel yönetimlerin mali yapılarının güçsüzleştirilmesi ile değil çağdaş yerel yönetim anlayışına uygun olarak gelirlerinin artırılması ile mümkün olabilecektir nitekim anayasanın maddesinde de bu husus vurgulanmıştır bu açıdan yerel yönetimlerin görevleri ile orantılı gelir kaynaklarından yoksun bırakılmaması gerektiği aksine bir düşünüşün devamlı büyüyen ve büyüdükçe de ihtiyaçları artan büyükşehir belediyelerinin gerekli hizmeti vermede zorlanmalarına sebep olacakları bundan da en büyük zararı halkımızın göreceği kaldı ki yerel yönetim gelirlerinin düşürülmesinin bilinen avrupa birliği kriterlerine de aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir yukarıda bahsedilen olgular karşısında tarih ve sayılı büyükşehir belediyelerinin yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun maddesi ile getirilen lük pay bakanlar kurulunca oranına kadar arttırılabilir hükmünün kamu kurum ve kuruluşlarının ürettikleri mal ve hizmetesas sayısı karar sayısı tarifeleri i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında sayılı kanunun maddesi ile bakanlar kurulu fıkrasındaki pay oranını oranına kadar artırmaya veya kanuni haddine kadar indirmeye yetkilidir şeklinde değiştirilmesinin yerel yönetimlerinin gelirlerini arttırmaktan ziyade bu hususu siyasi iradenin yetkisine bırakmakla bir yerde belediye paylarının azaltılmasını amaçladığı aksine bir düşünüşün kabulü halinde zaten ayrıca bir kanun değişikliği yapılmasına gerek bulunmadığı bununda anayasanın maddesine ayrılık içerdiği sonucuna varılmıştır öte yandan sayılı kanun uyarınca belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden nüfus esasına göre bakanlar kurulu kararma göre belirlenecek olanlar dahilinde pay verildiğinden dolayısıyla büyükşehir belediyeleri türkiye genelinde nüfusuna göre zaten bu yasa uyarınca hissesini aldığından ve anılan yasa ile iller arasında istisna yapılmayıp nüfus sayısı kıstas alındığından sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı yasanın maddesinin son fıkrası hükmü ile genel bütçe vergi gelirleri tahsilatının nın ilgili belediyenin hesabına yatırılması geriye kalan payın ise i̇ller bankası nezdinde bir havuzda toplandığı bu payın büyükşehirlerin nüfuslarına göre dağıtılması şeklindeki düzenlemenin esas alındığı kriterler itibariyle tüm belediyeler arasında ve nüfuslarına göre bir dağıtımı içermemesi açısından aynı zamanda anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır bu durumda büyükşehir belediyelerinin gittikçe artan görevleri ve vermiş oldukları hizmetlerin çeşitliliği karşısında tc anayasasının maddesi hükmü uyarınca görevleri ile orantılı gelir kaynaklarından yararlandırılmaları gerekirken sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun maddesinin son fıkrası hükmü ile büyükşehir belediyelerinin gelirlerinde hizmetin aksamasına sebebiyet verecek bir tarzda azalmaya imkan tanıyan bir düzenlemenin tc anayasasının maddesine aykırılık içerdiği sonucuna varılmakla sayılı yasanın değişik sayılı yasanın maddesi ile değişik maddesinin son fıkrası hükmünün anayasaya aykırılığı kanaati ile bu fıkranın iptali ve bakılan dava açısından bu fıkranın uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenen fıkranın yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,079
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrası ile numaralı fıkrasında yer alan veveya özel i̇barelerinin anayasaya aykırılığı sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin ve numaralı fıkralarına göre hiç kamu hizmeti görevinde bulunmamış kişiler üniversitelerin dört yıllık eğitim veren fakültelerinden ya da bunlara denkliği yükseköğretim kurulu tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmuşlar ve on iki yıl özel sektörde çalışmış iseler genel sekreter genel sekreter yardımcısı milli saraylardan sorumlu genel sekreter yardımcısına bağlı başkanlıkların başkanlığına on yıl özel sektörde çalışmış iseler milli saraylardan sorumlu genel sekreter yardımcısına bağlı başkanlıkların başkan yardımcılığı görevlerine atanabileceklerdir anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği kuralına yer verilmiştir bu bağlamda sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin ve numaralı fıkralarında yer alan genel sekreter genel sekreter yardımcısı milli saraylardan sorumlu genel sekreter yardımcısına bağlı başkanlıkların başkan ve başkan yardımcılığı görevlerinin devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olduğu ve dolayısıyla söz konusu görevlerin ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yerine getirilmesi gerekeceği anayasal bir kuraldır söz konusu görevlere hiç kamu hizmetinde bulunmamış kamu görevi yürütmemiş statü hukukuna tabi şekilde memur olarak çalışmamış özel sektör çalışanlarının atanacak olması anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasındaki kuralla bağdaşmamaktadır öte yandan anayasanın nci maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiş anayasa mahkemesinin k sayılı kararında da yasa koyucuya verilen düzenleme yetkisi hiçbir şekilde kamu yararını ortadan kaldıracak veya engelleyecek biçimde kullanılamaz denilmiştir tbmmnin ana fonksiyonu yasama ve denetimdir tbmmye ait bu yetkilerin gereği gibi kullanılmasına teknik ve altyapı desteği sağlamayı öngören türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatı kanununun üncü maddesinde belirtilen görevlerin ise özel sektörde herhangi bir karşılığı bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatının üst yönetimini oluşturan genel sekreter genel sekreter yardımcısı milli saraylardan sorumlu genelesas sayısı karar sayısı sekreter yardımcısına bağlı başkanlıkların başkan ve başkan yardımcılığı görevleri özel sektörde ne kadar başarılı olunursa olunsun kar maksimizasyonu hedefine yönelik başarıyı değil kamu yararına yönelik başarının temelinde yatan kamu yönetimi alanında özel bilgi beceri uzmanlık ve deneyimi gerektirmektedir bu bağlamda hiç kamu deneyimi bulunmayan özel sektör çalışanlarının söz konusu görevlere atanacak olması yürütülen kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmadığı gibi kamu yararına sonuç doğurmayacağı açıktır ve makul olmadığı da aşikardır kamu yararına sonuç doğurmayacak kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan ve makul olmayan böyle bir durumun anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamayacağı açıktır çünkü bir hukuk devletinde tüm kamu işlemlerinin nihai amacı kamu yararıdır kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmayan adil ve makul olmayan bir düzenlemenin kamu yararına olduğu ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaştığı söylenemez yukarıda açıklandığı üzere sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrası ile numaralı fıkrasında yer alan veveya özel ibareleri anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasında yasama ve denetim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcısına kanunlar ve kararlar başkanlığı bütçe başkanlığı ve tutanak hizmetleri başkanlıklarının bağlı olacağı hüküm altına alınmış uncu maddesinin numaralı fıkrasında ise yasama ve denetim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcısının bu genel sekreter yardımcısına bağlı başkanlıklarda ve araştırma hizmetleri başkanlığında başkanlık veya başkan yardımcılığı yapanlar veya yapmış olanlar arasından kanunlar ve kararlar bütçe ve araştırma hizmetleri başkanlıklarının başkan ve başkan yardımcılarının i̇dari teşkilatta yasama uzmanı olarak görev yapanlar veya yapmış olanlar arasından tutanak hizmetleri başkanlığının başkan ve başkan yardımcılarının ise stenograf olarak görev yapanlar veya yapmış olanlar arasından atanacağı öngörülmektedir böylece yasama uzmanlığı kanunlar kararlarbütçearaştırma hizmetleri başkanlık ve başkan yardımcılıkları yasama ve denetim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcılığı stenograf tutanak hizmetleri başkanlık ve başkan yardımcılığı yasama ve denetim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcılığı şeklinde işleyen dışa kapalı olan ve kapalı devre çalışan bir kast sistemi oluşturulmaktadır ancak yasama uzmanlığı ve stenograflık kariyer uzmanlık mesleği olmasına rağmen başkan yardımcılığı başkanlık ve genel sekreter yardımcılığı kariyer uzmanlık mesleği veya kariyer uzmanlık mesleğinin tamamlayıcısı ya da uzantısı görevler değil sevk ve idare görevleridir kamu kesiminde sevk ve idareye ilişkin kadro görev unvanlarına atanmanın olağan hukuki seyri ise sayılı kanunun maddesinde belirtilen istisnai durum dışında memur şef müdür yardımcısı müdür daire başkan yardımcısı daire başkanı genel müdür yardımcısı genel müdür müsteşar yardımcısı müsteşar şeklinde işleyen idari hiyerarşik kademe ve görev unvanlarına dayanmakta sayılı kanunun maddesinde ise belirli bir öğrenim ve kamu hizmeti deneyimi aranmanın dışında belirli görevlere atanmak için belirli mesleklere ayrıcalık tanınmamaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın uncu maddesinin birinci fıkrasında herkesin kanun önünde eşit olduğu dördüncü fıkrasında hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı son fıkrasında ise devlet organları ile idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorunda oldukları kurallarına yer verilmiştir i̇ptali istenen düzenlemeyle tbmm i̇dari teşkilatına memur olarak girmiş ve görevde yükselme sınavlarına dayalı olarak şef müdürbaşkan olmuş ya da bu süreci diğer kamu kurum ve kuruluşlarında tamamlayarak tbmm i̇dari teşkilatına naklen atanmış kamu görevlileri veya üniversitelerde kamu yönetimi hukuk maliye iktisat işletme anabilim dallarında doktora yaparak yardımcı doçent doçent profesör unvanlarını almış olan akademisyenler ya da hakimlik savcılık sayıştay denetçiliği kamu kurum ve kuruluşlarında müfettişlik yapanlar veya kamu kurum ve kuruluşlarında daire başkanı genel müdür başkan kaymakam vali yardımcısı ve vali olanlar vb kanunlar kararlar başkanlığı bütçe başkanlığı araştırma hizmetleri başkanlığı tutanak hizmetleri başkanlığı ve başkan yardımcılığı ile yasama ve denetim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcılığı görevlerine atanamayacak söz konusu sevk ve idare görevleri yasama uzmanları ile stenografların tekelinde olacaktır anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı üzere anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir başka bir anlatımla kişisel durumları ve nitelikleri özdeş olanlar arasında konulan kurallarla değişik uygulamaların yapılmaması gerekmektedir i̇ptali istenen düzenleme ile tbmm i̇dari teşkilatındaki belirli sevk ve idare görevleri hukuken geçerli bir sebep bulunmadığı ve sevk ve idare görevinin gerekleriyle bağdaşmadığı halde yasama uzmanları ile stenografların tekeline verilerek kamu görevinde dışa kapalı bir kast sistemi oluşturulmaktadır yasama uzmanları ile stenograflara imtiyaz sağlayan bu düzenleme anayasanın uncu maddesinde kurallaştırılan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır öte yandan anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesi yasaların kamu yararına dayanması ve kuralların herkes için konulması ögesini içerdiği gibi yasama organı tarafından konulacak kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin göz önünde tutulmasını da gerektirir bu ölçütler ise hukuk kurallarının konulmasında birbiriyle çatışan yararların uzlaştırılmasını zorunlu kılar aynı göreve atanabilecek niteliklere sahip olanların kapsam dışı tutularak bir tarafa ayrıcalık tanınmasında ve kamu hizmetlerinin kapsam dışı bırakılanların bilgi birikim ve deneyimlerinden mahrum bırakılmasında kamu yararı bulunduğu ileri sürülemez bu bağlamda iptali istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadır ayrıca anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiş inci maddesinin ikinci fıkrasında ise hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemeyeceği kuralına yer verilmiştir sosyal hukuk devleti fırsat eşitliğine dayanır çağdaş demokratik değerlere ve anayasanın temel yapı ve felsefesine göre hukuk devletinin amaç edindiği fırsat eşitliği bazı kamu görevlerine atanmada bazı kesimlere ayrıcalık tanınmamasını hizmetin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilmemesini gerektirir sevk ve i̇dare görevleri olan kanunlar kararlarbütçearaştırmatutanak hizmetleri başkanlık ve başkan yardımcılıkları ile yasama ve denetim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcılığı görevlerine atanmada yasama uzmanları ile stenograflara ayrıcalık tanınması fırsat eşitliği ilkesiniesas sayısı karar sayısı ortadan kaldırdığından anayasanın nci maddesine hizmetin gerekleriyle bağdaşmayan nitelikler arandığından anayasanın inci maddesine aykırılık oluşturmaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan veya naklen i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasında adan iye oniki bent halinde sayılan kadro görev unvanları hariç diğer kadrolara açıktan veya naklen atama yapılamayacağı kuralı getirilmiştir söz konusu düzenleme ile bir yandan sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrası ile oluşturulan ve bu dava dilekçesinde iptali istenen kapalı devre kast sistemi ile uyum sağlanırken diğer yandan tbmm i̇dari teşkilatında başkan yardımcısı kadrosunun altı görevlere kamu kurum ve kuruluşlarından naklen personel geçişinin yasayla engellenmesi amaçlanmıştır personel mevzuatı konusunda temel yasa olan tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasında memurların sayılı kanuna tabi kurumlar arasında kurumların muvafakati ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya inci maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan bir kadroya nakillerinin mümkün olduğu kazanılmış hak derecelerinin altındaki derecelere atanabilmeleri için ise atanacakları kadro derecesi ile kazanılmış hak dereceleri arasındaki farkın dereceden çok olmaması ve memurların isteğinin de şart olduğu hüküm altına alınmıştır tbmm i̇dari teşkilatı sayılı kanunun inci maddesine göre sayılı kanunun kapsamında bulunmaktadır sayılı kanunun yukarıda yer verilen üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere memurların kurumlar arası naklinde memurun isteği ile naklinin alınacağı ve naklen atanacağı kurumların muvafakati temel bir hukuksal zorunluluktur bu bağlamda sayılı kanunun üncü maddesine göre tbmm i̇dari teşkilatına atamaya yetkili amirin onay vermediği hiçbir memurun tbmm i̇dari teşkilatına naklen atanması hukuksal olarak mümkün değildir bu hukuksal gerçeğe rağmen kamu kurum ve kuruluşlarındaki memurların tbmm i̇dari teşkilatına sayılı yasanın uncu maddesinin numaralı fıkrasında belirtilen kadro görev unvanları hariç diğerlerine naklen atanmalarının yasayla engellenerek tamamen ortadan kaldırılması hukuksal olarak anlaşılabilir olmanın uzağındadır anayasanın nci maddesinde genel olarak türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özelesas sayısı karar sayısı af ilânına karar vermek ve anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek olarak sıralanmıştır türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatının görevleri de türkiye büyük millet meclisinin anayasanın nci maddesinde yasama ve denetim olarak özetlenebilecek görev ve yetkilerini anayasanın öngördüğü şekilde yerine getirebilmesine katkı sunmak ve yasama ve denetim faaliyetlerinin kalitesini artırmak üzere idari ve teknik destek sağlamaktır i̇dari ve teknik destek uygun idari teşkilatlanma yanında yeterli yetkin birikimli deneyimli ve uzman personeli de gerekli kılmaktadır alanında uzmanlaşmış bir akademisyenin bürokratın teknokratın yasama ve denetim faaliyetlerine idari ve teknik destek bağlamında katkı sunabilmesinin yasayla engellenmesinde kamu yararı olduğu ileri sürülemez anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesi yasaların kamu yararına dayanması ve kuralların herkes için konulması ögesini içerdiği gibi yasama organı tarafından konulacak kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin göz önünde tutulmasını da gerektirir bir yasa kuralının konulmasında kamu yararının bulunduğunun kabulü için yasanın yalnızca özel çıkar veya belli kişilere yarar sağlamayı değil toplumun geneline yönelik yararlar sağlamayı amaçlaması gerekir yasama yetkisinin kamu yararı amacına yönelik olarak kullanılmaması anayasanın gösterdiği amacın veya kamu yararının dışında kişisel siyasal ya da saklı amaç güdülmesi bir başka amaca ulaşmak için bir konunun kanunla düzenlenmesi durumlarında yetki saptırması adı verilen durum ortaya çıkar türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatındaki belirli görevlere yasama uzmanı ve stenografların atanmasına hukuksal altyapı hazırlamak ve yasama ve denetim faaliyetlerine kamu kurum ve kuruluşlarında edinilen bilgi birikim deneyim ve uzmanlık bilgisinin i̇dari teşkilat üzerinden idari ve teknik destek sağlamasını önlemek amacına yönelik söz konusu düzenleme bir yetki saptırmasıdır ve bunda kamu yararı bulunmadığından anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır öte yandan sayılı yasanın uncu maddesinin numaralı fıkrası sayılı kanunun üncü maddesindeki genel kuralın istisnasını oluşturmaktadır ancak söz konusu istisna yukarına belirtildiği üzere kamu yararını değil türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatında istihdam edilen yasama uzmanı ve stenograf kadrolarında çalışanlara ayrıcalık tanınmasını amaçladığından anayasanın uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan veya naklen ibaresi anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının ve geçici inci maddesinin numaralı fıkrasının birinci tümcesinde parantez i̇çinde yer alan bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır i̇fadesi ile farklılık giderilinceye kadar i̇fadesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasında i̇dari teşkilat kadrolarında istihdam edilen yasama uzmanı ve stenograf hariç herhangi bir personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanmasına ihtiyaç duyulması ve başkanlık divanınca bu konuda karar alınması hâlinde atamaya ilişkin talebin tbmm başkanlığınca devlet personel başkanlığına bildirilmek üzere başbakanlığa gönderileceği devlet personel başkanlığının personelin atanacağı kurum ve kuruluş ile kadro görevini tespit edeceği ilgili kurum ve kuruluşların atama işlemlerini genel hükümlere göre yapacakları ancak söz konusu personelin atamalarının ankaradaki kamu kurum ve kuruluşlarından veya talep etmeleri hâlinde talep ettikleri ildeki kamu kurum ve kuruluşlarından birine yapılacağı geçici nci maddesinin numaralı fıkrasında ise bu şekilde başka kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak personelin mali ve sosyal hakları düzenlenmektedir sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasında yer alan söz konusu düzenleme teklifin uncu maddesinin numaralı fıkrasında yer almış ve uncu madde gerekçesinde bu derece önemli bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu gerekçelendirilmeyerek geçiştirilmiştir alt komisyon metninde uncu madde üncü madde olarak kabul edilerek söz konusu düzenleme maddenin numaralı fıkrasında yer almış ancak düzenlemenin gerekçesine yine yer verilmemiştir plan bütçe komisyonu raporunda ise bu hususta i̇dari teşkilat kadrolarındaki herhangi bir personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanmasının başkanlık divanınca karar alınması koşuluna bağlanması ve bu personelin atamasının ankaradaki kamu kurum ve kuruluşlarından birine yapılmasının sağlanması amacıyla dokuzuncu fıkranın değiştirilmesi sureti ile uncu madde olarak denilmiş i̇dari teşkilatta çalışan personelin başka kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olmalarının gerekçesine yine yer verilmemiştir tüm bu hukuksal gerekçesizlikle birlikte söz konusu düzenlemenin fiili gerekçesini tbmm i̇dari teşkilatı kadrolarının aşırı derecede şişmiş olması oluşturmaktadır manisa milletvekili hasan örenin türkiye büyük millet meclisi başkanı sayın cemil çiçekin yanıtlaması istemiyle verdiği kasım tarihli ve sayılı yazılı soru önergesine ek türkiye büyük millet meclisi başkan vekili sayın prof dr mehmet sağlamın verdiği aralık tarihli ve sayılı yazılı cevaptan ek bu husus tüm çıplaklığıyla anlaşılabilmektedir buna göre tarihleri arasında türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatı kadrolarına açıktan memur atanmış söz konusu memurlardan sadece uzman yardımcısı ve stenograf olmak üzere toplam memurun ataması kamu personel seçme sınavı sonuçlarına göre yapılmış diğer kamu kurum ve kuruluşlarından naklen memur atanmışesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesine göre ise geçici personel atanmıştır böylece türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatında tarihi itibariyle kadrolu olarak memur bye göre sözleşmeli personel ek ve ye göre sözleşmeli personel olmak üzere toplam personel çalışır iken bu sayı oranında bir artışla personel artarak kişiye çıkmıştır bu sayıya sayılı kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarından geçici görevle tbmm i̇dari teşkilatında görevlendirilen memurlar ile sayılı i̇ş kanununa göre istihdam edilen geçici işçiler dahil değildir sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasında yapılan düzenleme ile ise tbmm i̇dari teşkilatı kadrolarına tarihinden sonra hiçbir esasa dayanmadan ve hiçbir ölçüye sığmadan yapılan atamalar sonucunda oluşan personel fazlalığının diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atama yoluyla eritilmesi amaçlanmaktadır ancak uncu maddenin numaralı fıkrasında veya sayılı yasanın herhangi bir maddesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olanların hangi esas ve usuller ile hangi kriterler temelinde nasıl tespit edileceğine yönelik herhangi bir düzenleme yapılmamış tüm yetki idare ile tbmm başkanlık divanının iradesine bırakılmıştır diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atamada tbmm i̇dari teşkilatı kadrolarına sınavsız olarak açıktan atananlara mı başka kamu kurum ve kuruluşlarından naklen atananlara mı ataması tarihinden sonra yapılanlara mı verimsiz çalışanlara mı disiplin cezası almış olanlara mı öncelik verileceği yoksa personel arasında kura mı çekileceği belirsiz olduğuna ve tbmm başkanlığı da siyasal bir kurum olduğuna göre geriye siyasal kriterlerin esas alınması dışında başka bir seçenek kalmamaktadır sayılı türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün uncu maddesine göre başkanlık divanı bir başkan dört başkanvekili yedi katip üye ve üç idare amiri olmak üzere toplam kişiden oluşmakta ve uncu ve inci maddelerine göre ise başkanlık divanının oluşumunda siyasi parti gruplarından sayısal çoğunluğu elinde bulunduran siyasi parti belirleyici olmaktadır hiçbir kriterin olmadığı böylesine bir durum başka kamu kurum ve kuruluşlarına atamada siyasal kriterlerin belirleyici olacağını ve tbmm i̇dari teşkilatı kadrolarına tarihinden sonra girenler nedeniyle oluşan şişkinliğin bu tarihten önce girenlerin başka kamu kurum ve kuruluşlarına atanmaları suretiyle eritileceğini tüm çıplaklığı içinde ortaya koymaktadır anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu temel bir kural olarak ortaya konmuş üncü maddesinde ise cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği belirtilmiştir anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi anayasanın bütününe egemen olan ve cumhuriyeti bütün yönleriyle kuşatan temel bir ilkedir anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstündeesas sayısı karar sayısı yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür evrensel hukuk ilkeleri ya da hukukun genel ilkeleri denildiğinde hakkın kötüye kullanılmaması iyi niyet sözleşmeye bağlılık ayrımcılık yapılmaması ölçülülük kazanılmış hakları saygı haklı beklentilerin korunması yasaların geriye yürümezliği hukuk güvenliği adalet eşitlik yasallık belirlilik ve öngörülebilirlik gibi evrensel düzeyde kabul gören hukukun üstün kuralları anlaşılmaktadır devlet memurluğu statü hukuku esasına dayanan nesnel ve genel kuralların olduğu alandır sayılı kanun ile sayılı kanun hükümlerine göre türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatı kadrolarında memur statüsünde istihdam edilenler için tbmm i̇dari teşkilatında çalışma hakkı kendileri açısından kişiselleşmiş ve kazanılmış bir hak statüsü kazanmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatı kadrolarının ihtiyacın üzerinde şişmiş olmasında memurların hiçbir sorumluluğu bulunmamakta tüm sorumluluk atamaya yetkili makamlara ait bulunmaktadır doğmuş hakkı tanımak kazanılmış hakka saygı göstermektir sadece iç hukukta değil uluslararası hukukta da benimsenen kazanılmış hakların korunması mevcut hukuksal durumun benimsenmiş yapının edinilmiş statünün geçerliliğini sürdürmesini zorunlu kılar kazanılmış bir hakkı ortadan kaldırmak üstelik tek yanlı hukuki düzenlemelerle kaldırmak hukuka güveni yıkar hukuk devletinin en önemli unsuru olan hukuk güvenliği hukuk düzeni yanında bütün devlet faaliyetlerinin az çok öngörülebilir olmasını gerektirir hukuki güvenlik sadece kişilerin devlet faaliyetlerine güvenini değil aynı zamanda yürürlükteki mevzuata göre edinilmiş statünün süreceğine duyulan güveni de içerir halkın devlete olan güveninin korunması ancak hukuk güvenliğinin sağlanmasıyla mümkündür kazanılmış hak yalnızca geçmişe ilişkin edinmeyi değil geleceği de bu geçmişe bağlı olarak aynı durumda korumayı öngörür buna göre şu anda tbmm i̇dari teşkilatında memur kadrosunda çalışanların şef şef kadrosunda çalışanların başkan yardımcısı başkan yardımcısı kadrosunda çalışanların başkan başkan kadrosunda çalışanların genel sekreter yardımcısı genel sekreter yardımcısı kadrosunda çalışanların genel sekreter kadrosunda çalışabilmeleri tbmm i̇dari teşkilatı kadrolarında çalışıyor olmalarına bağlıdır başka kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atanmaları halinde bu hakları da ellerinden alınmış olmaktadır anayasanın inci maddesi uyarınca memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerini yasama organı kanunla düzenlerken başka kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atanacakların tespitine yönelik esas ve usullerle ölçü ve kriterleri de kanunla düzenlemek zorundadır aksine düzenleme anayasanın inci maddesine aykırıdır kaldı ki yasama organı anayasanın inci maddesi gereğince yapacağı düzenlemelerde anayasanın inci maddesi gereğince anayasanın diğer hükümlerine de uygun hareket etmek zorundadır böyle bir düzenleme yapılırken anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesinin gözetilmesi gerekir bu bağlamda iptali istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine hukuk güvenliği ilkesi açısından da aykırılık oluşturmaktadır hukuk güvenliği ilkesi kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk güvenliği herkesin bağlı olacağıesas sayısı karar sayısı hukuk kurallarını önceden bilmesini tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesini zorunlu kılar hukuk devletinde hukuk normları öngörülebilir olmalı bireyler tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmeli devlet de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmalıdır hukuki istikrar bunu gerektirir anayasasında hukuk devleti ilkesine yer vermiş ve buna değiştirilemezlik atfetmiş bir ülkede türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatında çalışan memurların hiçbir esas ölçü ve kritere dayanmayan hukuksal belirsizlik içinde ve memurun isteği dışında i̇dare ile başkanlık divanının kararıyla başka kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olması kişilerin hukuk güvenliğini ortadan kaldırmaktadır kamu yararına sonuç doğurmayacak kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan adalet anlayışına aykırı kişilerin kazanılmış haklarını ve hukuki güvenliklerini ortadan kaldıran böylesine bir düzenlemenin anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamayacağı açıktır anayasanın uncu maddesinin birinci fıkrasında herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğu dördüncü fıkrasında hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı beşinci fıkrasında ise devlet organları ile idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorunda oldukları kurallarına yer verilmiştir sayılı yasanın uncu maddenin numaralı fıkrasında veya herhangi bir maddesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olanların hangi esas ve usuller ile hangi ölçü ve kriterler temelinde nasıl tespit edileceklerine yönelik herhangi bir düzenleme yapılmadan tüm yetkinin idare ile tbmm başkanlık divanının iradesine bırakılması ve dolayısıyla başka kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olanların tespitinde tek kriter olarak geriye sadece siyasi tercihin kalması siyasi düşünce temelinde eşitsizlik yaratılmasına olanak sağladığından iptali istenen düzenleme anayasanın uncu maddesine de aykırıdır anayasanın inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı inci maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ncı maddesinde ise herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu kurallarına yer verilmiştir tbmm i̇dari teşkilatında çalışan memurların hiçbir esas usul ölçü ve kriter gözetilmeden ve kendi isteklerine dayanmadan yasayla idarenin tek taraflı atamasına tabi tutulması ve böylece anayasal hak arama özgürlüklerinin ellerinden alınması anayasanın ncı maddesindeki kuralla da bağdaşmamaktadır öte yandan anayasanın inci maddesinde düzenlenen kamu hizmetine girme hakkı söz konusu hizmete girenlerin görevlerinde kalma hakkına da güvence oluşturmaktadır tbmm i̇dari teşkilatı kadrolarında çalışan memurların kendi istekleri dışında başka kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olması görevde kalma haklarını ihlal ettiğinden anayasanın inci maddesine de aykırılık oluşturmaktadır öte yandan sayılı kanunun geçici nci maddesinin numaralı fıkrasında toplamının net tutarı ibaresinden sonra parantez içinde bu tutar sabit bir değer olarak esasesas sayısı karar sayısı alınır ifadesine yer verilerek başka kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olanların kadro görev unvanlarına ait aylık net hak edişleri sabitlenmiştir bu durumda örneğin tbmm i̇dari teşkilatında çalışan memurun en son aldığı net maaşı tl ve örneğin çevre ve şehircilik bakanlığındaki memurun maaşı ise tl ise aradaki tl içinde bulunulan ayda tazminat olarak ödenerek çevre ve şehircilik bakanlığına naklen atanan memurun maaşı yine tl olacak örneğin yıllık oranındaki enflasyonun maaşlara yansıtılmasından dolayı bir sonraki ay tbmm i̇dari teşkilatındaki memurun maaşı tl çevre ve şehircilik bakanlığındaki memurun maaşı da tl olduğunda ise net maaş sabitlendiğinden dolayı tbmm i̇dari teşkilatında çalışır iken çevre ve şehircilik bakanlığına naklen atanan memura herhangi bir ödemede bulunulmayacak kişinin maaşı nominal olarak yine tl olurken reel olarak tlye gerileyecek tbmm i̇dari teşkilatında kalabilen memurun maaşı ise tl olacaktır dolayısıyla kazanılmış statü kaybının yanında kazanılmış mali hak kaybı da söz konusu olduğundan iptali istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bu açıdan da bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrası ile geçici nci maddesinin numaralı fıkrasında parantez içinde yer alan bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır ifadesi ile farklılık giderilinceye kadar ifadesi anayasanın nci uncu ncı inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının i̇kinci tümcesinin anayasaya aykırılığı sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasında i̇dari teşkilat personelinin tbmm başkanlığınca uluslararası kuruluşlarda görevlendirilebileceği kuralına yer verildikten sonra ikinci tümcesinde bu şekilde görevlendirilenlerin niteliği mali sosyal ve diğer özlük hakları ile görevlendirme usul ve esaslarının tbmm başkanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmaktadır anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında memurlarla diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları yükümlülükleri ile aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği belirtilmiş nci maddesinde ise yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir yasayla düzenleme ilkesi yasada düzenlenen konudan sadece kavram ad ve kurum olarak söz edilmesini değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasını içerir kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını esasların belirlenmesini ve çerçevenin çizilmesini gerektirir temel ilkeler konulmadan esaslar belirlenmeden çerçeve çizilmeden tbmm i̇dari teşkilatı personelinin uluslararası kuruluşlarda görevlendirilmelerine ilişkin esas ve usullerinin görevlendirileceklerde aranacak niteliklerin görevlendirilenlerin mali sosyal ve diğer özlük haklarının belirlenmesi yetkisinin idareye bırakılması anayasanın nci maddesine aykırı olmanın yanında
4,069
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinda bulunan davacinin ve i̇ddi̇ayi beni̇mseyen daniştay dai̇resi̇ni̇n gerekçeleri̇ davacının gerekçesi özeti anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında askerî yargıtay başkanlarının kendi üyeleri arasından seçileceği belirlenmiş ve başkanlık görevi süre ile sınırlandırılmamışım bu hükmün kurucu mecliste görüşülmesi sırasında bir üyenin başkanın üç yıl için seçilmesi yolundaki önerisi de redde uğramıştır sayılı kanunun maddesindeki süre kaydının anayasaya aykırılığı ortadadır kıdemsiz bir kimsenin başkanlığa seçilmesine ve askerî disipline aykırı düşecek durumlara yol açabilen söz konusu hüküm anayasanın maddesinin askerî yargı organlarına ilişkin özel kanunun düzenlenmesinde askerlik hizmetinin gereklerinin de gözönünde tutulmasını belirleyen son fıkrası buyruğuna da aykırıdır danıştay dairesinin gerekçesi özeti anayasa sınırlı ve süreli olarak tanıdığı hakları görevleri ve yetkileri açıkça belirleme yolunu tutmuştur cumhurbaşkanı millet meclisi ve cumhuriyet senatosu başkanları anayasa mahkemesi başkanı ve yüksek hâkimler kurulu üyeleri için bu görevleri belirli sürelerle sınırlayan hükümler vardır buna karışlık anayasanın maddesinin askerî yargıtay başkanına ilişkin üçüncü fıkrasında bir zaman sınırlandırması yer almamıştır hukukta mutlak olarak konulmuş bir hüküm kemaline masruf olarak uygulanır maddenin temsilciler meclisinde görüşülmesi sırasında bir üyenin askerî yargıtay başkanları için üç yıllık bir süre konulması yolundaki önerisinin reddedilmesi de anayasa koyucunun ereğini ayrıca açıklar anayasa maddesiyle askerî yargıtay başkanının ve üyelerinin seçilişinin düzenlemiş olduğundan ve böylece kuruluşun bu bölümü anayasanın temel kuralları arasında yer aldığından kanun ancak bunun dışında kalan konuları düzenliyebilir nasıl askerî yargıtay üyeliğine seçilenlerin görevden alınması ancak anayasanın ve maddelerinin son fıkraları aracılığı ile maddenin birinci ve maddenin ikinci fıkraları hükümleri uyarınca olabilirse başkanın görev süresi de yalnızca bu sınırlandırmalara bağlıdır şu duruma göre sayılı kanunun maddesindeki askerî yargıtay başkanının dört yıl için seçilmesine ilişkin hüküm anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına aykırıdır
270
esas sayısı karar sayısı sayılı karayolları trafik kanununun sayılı kanunla maddesini değiştiren md bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir ve genel şartlarda ibareleri yönünden değerlendirme kural olarak ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle sigorta şirketlerine karşı açılacak tazminat davalarında uygulanacak kanun trafik kanununun değiştirilen maddeleri değil özel kanun niteliğindeki türk borçlar kanunudur burada maddeye getirilen genel şartlar ibaresi hukuki sonuçları itibariyle incelendiğinde esasen temel bir ilke olan sözleşme özgürlüğü ilkesi temel haklar arasındadır sözleşme özgürlüğü anayasanın güvencesi altındaki temel özgürlüklerden biridir tc anayasası fk bu özgürlük en başta sözleşme yapmak veya yapmamak konusunda serbest olmayı kapsar bunun yanında hukukun belirlediği sınırlar içinde kalmak koşuluyla sözleşmenin içeriğinin taraflarca serbestçe belirlenmesi imkânı da sözleşme özgürlüğünün temel özelliklerinden biridir ancak sigorta sözleşmeleri alanında bu sayılan anlamda mutlak nitelik taşıyan bir özgürlük ortamı yoktur örneğin iş bu itiraza konu zorunlu sigortalarla ilgili sigortacı zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamaz öte yandan sigortacı esas içeriği hazine müsteşarlığı tarafından belirlenen sigorta genel şartları temelinde sözleşmeler kurmakla yükümlüdür sigortacılık kanunu fk aynen şöyledir sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir ancak sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir bu hususlar sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir denmiştir genel şartların aynı zamanda genel işlem şartı niteliğinde olup olmadığı tartışmalıdır tbk de ise genel işlem koşulları bir sözleşme yapılırken düzenleyenin ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmıştır türk borçlar kanunu da genel şartlar hakkında uygulanması gereken sigortacının hareket alanını sınırlayan hükümler içermektedir borçlar kanunu yargının genel işlem koşullarına ilişkin yetkilerini bu koşulların ne zaman bağlayıcı olacağını ve hangi durumlarda haksız şart sayılarak yazılmamış işlemi göreceğini düzenlemektedir uygulamada ancak çoğu zaman bu şartlar bizzat kullanan tarafından hazırlanmadığından başkalarının hazırladığı metinler kullanıldığından bu durumlarda bu kelimeler borçlar kanunu konuyla ilgili hükümlerinin uygulanmaması tehlikesini ortaya çıkarmaktadır esasen genel işlem koşulu nitelendirilmesinde bulunurken metni kimin hazırladığına bakılmaksızın sözleşmenin kuruluşunda hizmet veren konumunda bulunanın hizmet alan daha zayıf komumda olana dayattığı sözleşme koşullarının var olup olmadığı asıl önem taşır bu sebeple genel işlem koşullarının kamusal bir makam tarafından onaylanmış veya hazırlanmış olması da onun bu niteliğini ortadan kaldırmamaktadır yukarıda da itiraza konu olan ve kaynağı sigortacılık kanunu olan f e göre hazine müsteşarlığınca düzenlenmesi ve bütün sigorta şirketlerinin bunları kullanmak mecburiyetinde olması durumu nedeniyle bu defa fiiliyatta hazineesas sayısı karar sayısı müsteşarlığı tarafından düzenlenen genel şartların emredici kanun hükmü gibi işlem görmesine neden olmaktadır esasen genel şartlar hukuki niteliği itibariyle adsız düzenleyici işlemler denilen hazine müsteşarlığı idaresince çıkarılmış normlar hiyerarşisine göre tebliğ niteliğini haiz genel düzenleyici işlemlerdendir tebliğ niteliğindeki bu düzenlemelerle genel soyut objektif hukuk kuralları uyarınca sigorta hukukuna ilişkin sözleşmelere genel çerçeve ya da sınırlandırmalar getirilmektedir yani burada tıpkı bankacılık sözleşmelerinde olduğu gibi sözleşmenin güçlü olan tarafı sigorta şirketinin önceden tek taraflı ve kendi lehine olarak sözleşme şartlarını hazırlayıp sigortalıya ya da sigorta ettirene dayatması söz konusu değildir zorunlu trafik sigortası genel şartları sözleşme dışı idare hazine müsteşarlığı tarafından kanunun vermiş olduğu yetkiye dayanılarak belirlenmiş düzenleyici işlemlerdendir bu nedenle sigorta genel şartlarının genel işlem koşulu olarak nitelendirilmesi tbknın ve devamı maddelerindeki kısıtlamaya tabi olması gerektiği yönündeki görüşe iştirak etmiyoruz hiç şüphesiz ki sigorta genel şartları kanunların emredici hükümlerine aykırı olarak düzenlenmiş ise uygulamada yargısal makamlarca kanunların emredici hükümleri daima üstün tutulması riski söz konusudur zira yukarıda da belirttiğimiz üzere sigorta genel şartları hukuki niteliği itibariyle tebliğ niteliğinde olup normlar hiyerarşisine göre emredici kanun hükümlerinden üstün değildir trafik kanununun değiştirilmeden önceki maddesinde maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında borçlar kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır denilmekte iken yapılan değişiklikle madde tazminatlar genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir biçimini almış olup bu düzenleme ile hazine müsteşarlığının istenildiği biçimde düzenleyip yürürlüğe koyacağı genel şartlarla trafik kazalarından zarar görenler yönünden hukuk güvenliğini zedeleyecek sürpriz değişikliklere neden olacağı açıktır tek yanlı genel işlem şartı tbkm niteliğindeki sigorta genel şartlarına kanunların üstünde bahşedilerek bu defa kaza sonucu mağdurlar ile zorunlu mali sigorta şirketleri arasında eşitsizliğe neden olacağı anlaşılmıştır öte yandan haksız eylem ve hukuka aykırı olaylar trafik kazaları ve sigorta sorumluluklarından ibaret değildir ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle tazminat istemlerini haklı kılan olaylar ve kanuna dayanakları pek çok ve çeşitlidir bir hukuk sisteminde bunların hepsi için ortak ve bir örnek tazminat hesaplama yöntemlerinin uygulanması gerekir örneğin trafik kazalarında uygulanacak hesaplama yöntemleri ile iş kazalarında ve başka haksız fiil sorumluluklarında uygulanacak tazminat hesaplama ilke ve yöntemleri bir ve aynı olmalıdır eğer trafik kazaları nedeniyle açılacak davalarda ve sigorta ödemelerinde sigorta genel şartlarındaki hesaplama yöntemlerinin uygulanmasında ısrar edilirse genel şartlar iş kazalarına uygulanamayacağına göre aynı biçimde gerçekleşen ölüm ve beden gücü kaybı zararları için farklı hesaplama sonuçları ortaya çıkacaktır çeşitli deneyimlerle kökleşmiş yargıdaki uygulamalar ve yüksek yargı kararları trafik kanununun sayılı kanun ile değiştirilen maddesindeki tazminatların genel şartlara göre hesaplanacağına ilişkin hükmüne göre biçimlendirilmeye sigorta genel şartları eklerindeki kurallara göre tazminat hesaplanmaya başlanıldığı takdirde yargıtayın uzun yılları aşan ilkeleşmiş kararlarını sorumluluk hukukunun evrensel kurallarını öğretideki kökleşmiş görüşleri hukukun temel normlarını kanunlardakiesas sayısı karar sayısı emredici hükümleri genel şartlar edeniyle bertaraf edilmesi anlamına gelecektir i̇nsan zararlarında önceden belirlenmiş sabit tarifeler yoktur zarara uğrayanın kişisel özelliklerine zararın türüne süresine kusur durumuna beden gücü kayıp oranına veya desteğin yaşam süresi ile destekleme biçimine ve destekten yoksun kalanların kişisel özelliklerine ve konumlarına göre ayrıntılı hesaplamalar yapılması gerekir kanun ile değiştirilen maddelerdeki bu sınırlamaların yine trafik kanununun maddesine göre trafik kazalarından zarar görenler yönünden bağlayıcı değildir çünkü anılan maddeye göre sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez bu hükme göre maddenin yollamada bulunduğu sigorta genel şartları ve ekleri trafik kazalarından zarar görenlere uygulanamaz çünkü genel şartlarda tazminat miktarlarını azaltıcı ve sınırlayıcı hükümler bulunmaktadır örneğin hesaplamada vergilendirilmiş kazançların esas alınacağı koşulu getirilmiştir bu ise tazminatı kısıtlama niteliğinde olup yukarıda açıklanan maddenin açık hükmüne aykırıdır tüm haksız fiillerde özel kanun borçlar kanunudur ölüm ve bedensel zararlara nedeniyle tazminat davalarında uygulanması zorunlu kanun trafik kanunu değil borçlar kanunudur ayrım yapılmaksızın tüm haksız fiillerden kaynaklanan ölüm ve bedensel zararlara borçlar kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması zorunludur mahkemeler tüm haksız fiillerde özel kanun niteliğindeki türk borçlar kanunu hükümlerini uygulamak zorundadırlar özellikle ölümlerde tbknun maddesine bedensel zararlarda maddesine ve tazminat hesaplamalarında maddesine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir tarihinde yürürlüğe konulan trafik sigortası genel şartlarında yukarıda açıklanan formül ve hesaplama yöntemleriyle yetinilmemiş anayasanın ve inci maddelerine sayılı tbknun maddelerine sayılı ttknun maddesine ve hmk maddesine aykırı olarak yargıtayın uzun yıllara yayılan ilkeleşmiş kararları öğretideki kural ve kuramlar sorumluluk hukukunun evrensel kuralları bütün bunlar bertaraf edilerek sayılı kanun ile değiştirilen ktknun maddesine tazminatlar genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir hükmü konularak tek tip kriter getirilmesi tazminat hukukunun esas ilklerine aykırıdır sigorta genel şartları ekinde hazine müsteşarlığına her zaman yeni kurallar koymak gibi sınırsız yetki tanıyan bir düzenleme ile hukuka ve yargıtayın ilkeleşmiş kararlarına aykırı kurallar konulmuştur genel şartlarla düzenleme yapılan hususlara örnek vermek gerekirse genel şartlar ekinde tazminat hesabına esas kazançların belirlenmesi ile ilgili olarak belgelendirilmiş olması durumunda hesaplamalarda ölen kişinin vergilendirilmiş geliri dikkate alınır vergilendirilmiş gelir tutarı için herhangi bir belge sunulamaması durumunda hesaplama asgari ücret kullanılarak yapılır şeklinde getirilen düzenleme koşulu yargıtayın ücret bordroları ve vergi bildirimleri gerçeği yansıtmıyorsa bunların dikkate alınmayacağına gerçek kazançların araştırılacağına işçi ücret bordrolarını koşulsuz imzalamış olsa dahi yaptığı işin özelliğine kıdemine ve ustalık derecesine göre gerçek kazançlarının araştırılıp tazminat hesabının ona göre yapılacağına tüm resmiesas sayısı karar sayısı belgelerde yazılı sözleşmelerde sigorta hesap cetvellerinde vizite kağıtlarında müfettiş raporlarında yer alan ücretler gerçeği yansıtmıyorsa aksinin kanıtlanması durumunda geçersiz sayılacağına tüccar ve sanayiciler ile serbest meslek sahiplerinin vergi bildirimlerini düşük göstermeleri durumunda da vergi kamu düzeniyle ilgili olup kişinin gelirini düşük göstermesinin gerçeğe aykırı bildirimde bulunmasının vergi mevzuatı ile ilgili olduğuna kazanç kaybının hesabında vergi bildirimlerinin dikkate alınmayacağına ve gerçek kazançların araştırılacağına ilişkin yargıtayın uzun yıllara yayılan yerleşik ve ilkeleşmiş kararlarına aykırıdır yargıtayın kanunlara ve hukukun evrensel kurallarına göre oluşturduğu kökleşmiş ve ilkeleşmiş kararlarına aykırı bir düzenleme olduğu aşikardır bu sebeple her ne kadar trafik kanununun bazı maddeleri zarar gören aleyhine değiştirilmiş ise de aynı kanunun maddesine göre sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez hükmü dikkate alınarak trafik kanununun değişen maddelerine ve sigorta genel şartlarına göre değil ölüm ve bedensel zararlarda özel kanun olan borçlar kanunu hükümlerine göre karar verilmeli tbknun maddesindeki destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacağına ilişkin emredici nitelikteki hükmü uygulanmalıdır ölenin veya sakat kalanın vergilendirilmiş gelirine göre tazminat hesaplanacağı belge sunulmamışsa asgari ücretin uygulanacağı koşuluna yer verilmiş olup bu koşul gerçek belli iken varsayımlara dayanılamaz evrensel hukuk ilkesine aykırıdır yargıtay bu evrensel kural uyarınca ölen veya bedensel zarara uğrayan kişilerin gerçek kazançlarının araştırılması gerektiği yönünde kararlar oluşturmuştur örneğin vergi kayıtlarının gerçek kazançları yansıtmayacağı çünkü kişinin kazancını düşük göstermesinin vergi mevzuatını ilgilendireceği vergi kayıtlarının tazminat hesaplarında dikkate alınmayacağı yönünde kararlar verilmiştir aynı biçimde yargıtayın uzun yılları kaplayan çok sayıda kararlarında işçinin ücret bordrolarını koşulsuz imzalaması durumunda dahi yaptığı işe uzmanlığına ustalığına ve kıdemine göre gerçek kazançlarının araştırılacağı yönünde kararlar verilmiş verilmektedir uygulamada işverenlerce gerçek ücretin bordro ya da resmi kayıtlara banka ödemelerine gerçek ücretleri yansıtmadıkları gerçeği karşısında çoğu zaman işçi konumunda olan kaza mağduru kişiden ayrıca bu şekilde gerçek ücretini yazılı kayıtla ispat yükü getirmek hakkaniyet ve gerçeklerle bağdaşmayacaktır genel şartlarda bütün bu yerleşik kararların uygulanabilirliği ortadan kalkmış bulunmaktadır genel şartlar ekinde ikinci değinecek husus destek süresi ile aktif ve pasif çalışma süresi hazine müsteşarlığının belirleyeceği esaslara göre hesaplanır denilmiş olmasıdır tarihinde hazine müsteşarlığınca yürürlüğe konulan yeni sigorta genel şartlarının teminat türleri başlıklı maddesinde destekten yoksun kalma ve sakatlık tazminatının genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirleneceği açıklanmış olup eklerdeki açıklamalara göre yine genel şartlar eklerinde tazminat hesaplama yöntemlerinin kazanç artış ve iskonto oranlarının destek sürelerinin aktif ve pasif dönemlerin formüllerin ve hesaplamaya esas standartların hazine müsteşarlığı tarafından belirleneceği hususu sorumluluk hukukunun evrensel kurallarının öğretidekiesas sayısı karar sayısı görüşlerin yargıdaki uygulamaların ve yargıtay kararlarının gözardı edildiği mağdur ile sigortacı arasında eşitsizliğe neden olacağı anlaşılmıştır diğer bir düzenleme ise yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan iş gücü kaybı tazminatı için kaza sonucu oluşan gerçek zararın belirlenebilmesi açısından zarar görendeki maluliyet oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir kurul olarak maluliyete dair alınacak raporların tarihinden önce sosyal sigorta sağlık i̇şlemleri tüzüğü tarihi ile tarihleri arasında çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit i̇şlemleri yönetmeliği tarihinden sonra ise maluliyet tespiti i̇şlemleri yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir ancak tarihinde hazine müsteşarlığınca yürürlüğe konulan yeni sigorta genel şartlarının a maddesinin bendinde sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır denilerek yargıtay uygulamalarında ve mevzuatta daha önce yer verilmeyen yeni bir maluliyet belirleme kriteri getirilmiştir beden gücü kayıplarının belirlenmesinde ülkemizde uzun yıllar sayılı kanunun maddesi fıkrasına göre hazırlanıp yürürlüğe konulan sosyal sigorta sağlık i̇şlemleri tüzüğü ssi̇t uygulanmış iken sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun yürürlüğe girmesinden sonra çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit i̇şlemleri yönetmeliği yürürlüğe konulmuş daha sonra bunu maluliyet tespiti i̇şlemleri yönetmeliği izlemiştir bunların dışında bir de işlevi ve amacı sakatların ve engellilerin korunması vergi indiriminden yararlanmaları ve sakatlık kontenjanından işe alınmaları olan özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlüğe konulmuş olup trafik kazaları nedeniyle sigorta ödemelerinde bu yönetmeliğe göre özürlü sağlık kurullarından alınan raporlar kullanılmakta ise de bu raporlarda dava konusu olaydan kaynaklanan beden gücü kayıpları ile doğuştan veya sonradan bünyesel rahatsızlıklar birbirinden ayrılmadığı için tazminat davalarında yanlış ve yanıltıcı sonuçlara neden olunmaktadır sonuç olarak beden gücü kayıplarının tespitinde yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere sağlık kurullarının sosyal sigorta sağlık i̇şlemleri tüzüğüne veya çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit i̇şlemleri yönetmeliğine göre rapor düzenlemeleri gerekmektedir genel şartlar ekinde değinecek diğer husus geçici iş göremezlik talebinin teminatın kapsamı husussunda olup klonuyla ilgili genel şartlarda yapılan değişiklikle teminat türleri başlıklı maddesi bendinde kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır denilmiş ve sağlık giderlerinin sosyal güvenlik kurumunun sorumluluğunda olduğu ve sayılı ktk inci maddesindeki değişiklikle sigorta şirketinin sorumluluğunun sona erdiği açıklanmış ise de bu doğru değildir çünküesas sayısı karar sayısı yargıtay hukuk dairesinin bu konuda istikrarlı şekilde verdiği kararlarda sağlık hizmet bedelleri sosyal güvenlik kurumu tarafından ödenecek ise de kazazedelerin bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları önceden olduğu gibi sigorta şirketleri tarafından karşılanmaya devam edilecektir denilmiştir ayrıca yargitay hukuk dai̇resi̇ sayılı emsal içtihadında da sayılı karayolları trafik kanununun maddesinde i̇şletenlerin bu kanunun maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur maddesi yer almaktadır karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının maddesinde de sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı sayılı karayolları trafik kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder şeklinde ifade edilmiştir yukarıda açıklanan madde hükümlerinden zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde aracı işletenin zarara uğrayan kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır buna göre nin amacı trafik kazaları sonucu kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasıdır trafik kazası neticesi yaralanan ve geçici yada sürekli iş göremez hale gelen kişinin giderleri sadece bir sağlık kuruluşunda yapılan tedavi harcamalarından ibaret değildir trafik kazası sonucu beden bütünlüğü zarara uğrayan kişi tedavi gördüğü süre ile iyileşeceği süre içinde işlerini göremeyeceği ve bu süre içinde normal hayatını sürdüremeyeceğinden bu dönem içinde tam iş göremez olarak kabul edilip buna göre tazminat hesabı yapılacaktır geçici iş göremezlik nedeniyle hükmedilecek tazminatın kusurlu sürücü ve işletenin yanında poliçesini düzenleyen şirketin de sorumluluğu kapsamı içerisinde değerlendirilmesi gerekip mahkemece geçici iş göremezlik tazminatıyla ilgili olarak davalı sigorta aş yönünden de davanın kabulü kararı verilmesi gerekirken sayılı yasa kapsamında olmayan geçici iş göremezlik zararından sosyal güvenlik kurumunun sorumlu olduğu gerekçesiyle aleyhine açılan davanın reddedilmesi isabetli değildir şeklinde karar vererek bir anlamda genel şartla getirilen bu düzenlemenin söz konusu değişikliğin sayılı yasayı bertaraf edecek şekilde sgkyı yükümlü kılacak şekilde uygulanmamasına hükmetmiştir karayolları motorlu araçlar mali sorumluluk sigortası genel şartlarının teminat türleri başlıklı maddesinin bendinde değer kaybının tespiti bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır cümlesi uygulamada mağdur aleyhine ciddi bir haksızlık yaratmaktadır yeni genel şartlarda yer alan madde çerçevesinde ek e göre örneğin mini onarım ile giderilebilen basit kaporta plastik tamponparça onarımları cam radyoteyp lastik hava yastığı jant mekanik elektrik elektronik ve döşeme aksamı hasarları ana iskelet ve şaside hasar olmaksızın vidalı parçalarda yapılan onarımdeğişim ile giderilebilen hasarlar değer kaybı hesaplamasında dikkate alınmayacaktır bu kısıtlama kanuna aykırıdır şöyle ki sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin birinci fıkrası gereğince motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar yine aynı kanunun maddesinin birinci fıkrası uyarınca i̇şletenlerin sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur ayrıca zmm sigortasının amacı araç işletenin araç işletmekten kaynaklanabilecek hukuki sorumluluğunuesas sayısı karar sayısı karşılamaktır araç kazalarında zarar gören araçta bir değer kaybı oluşmaktadır bu zarar gören aracın işleteni açısından maddi zarar niteliği taşımakta olup bu zararın karşılanması gerektiği son derece açıktır hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir ve zarar gören haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumluluk maddeleri çerçevesinde istenebilir bu duruma bir örnek vermek gerekirse bir trafik kazası neticesinde zarar gören araçta örneğin hava yastığının veya aracın mekaniğinin zarar görmesi aracın değerinde kayda değer bir düşmeye sebep olacağı açıktır ve bu değer kaybının tazmin edilmesi gerekmektedir ancak yeni düzenlemeye göre örneğin hava yastığı veya aracın mekaniği değer kaybı teminatı dışındadır sonuç olarak araç kazalarında zarar gören araçtaki değer kaybının gerçek zarar ilkesine göre karşılanması gerekirken değer kaybının tespiti genel şart ekinde yer alan esaslara göre yapılacaktır bu yeni hesaplama yöntemine göre özelikle mekanik arızalar değer kaybı dışında kabul edildiğinden zarar veren ya da sorumlular aleyhine bir tazminat çıkmayacaktır kusurlu araç işleteni aleyhine tazminata karar verilecektir zira sayılı kanunda zarara uğrayan şey geniş bir kavram olup bir kısıtlamaya gidilmemiştir bu durumda sayılı kanunun ve maddelerine açıkça aykırı bu yeni düzenleme aracın modeli markası özellikleri hasarı yapılan onarım işlemleri kilometresi olay tarihindeki yaşı davacı tarafın iddiaları davalı tarafın savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının belirlenmesi şeklinde uzun süreden beri yerleşik hale gelen yargıtayın fark kriteri hesaplama yöntemine de aykırıdır ticari araçların kazaya uğraması durumunda kazanç kaybı maddi zarar kapsamında olmak gerekir yeni genel şartların teminat dışında kalan haller başlıklı maddesinin bendinde gelir kaybı kâr kaybı iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zararlar yansıma veya dolaylı zarar olarak nitelenip teminat dışı bırakılmıştır bu düzenleme özel araçlar için doğru ise de ticari araçlar için onarım süresince kazanç kaybının sigorta kapsamında olması gerektiği gerçek zarar ilkesine aykırıdır çünkü belirtilen zararlar doğrudan zarardır örneğin taksi minibüs otobüs gibi yolcu taşıyan araçlar ile emtea taşıyan kamyonlar inşaat kamyon ve iş makineleri bir trafik kazası sonucu hasarlanmış ve onarılıncaya kadar kazanç kaybına uğramış iseler zarara neden olan karşı aracın trafik sigortasından limit aşılmamak üzere kazanç kayıplarını da alabilmelidirler motorlu araçların neden oldukları zararlardan işleten üçüncü kişilere karşı sorumlu olduğuna göre ktk maddesiyle işletenin sorumluluğunu üstlenen sigortacı da bu tür zararları ödemekle yükümlü olmalıdır söz konusu hasarlanan aracın değer kaybı kabul edilmesine karşın ticari kazanç kaybının teminat dışı sayılmasını yanlış ve zarar kavramına aykırıdır son olarak destek tazminatının nasıl hesaplanacağına ilişkin genel şartlar ekinde destek süresi ile aktif ve pasif çalışma sürelerinin hazine müsteşarlığının belirleyeceği esaslara göre hesaplanacağı yer almış olup hazine müsteşarlığı tarafından hazırlanan genel şartlar içinde aktüaryel teknik ve yönteme göre maddi zarar hesabına hesaba esas alınacak üç önemli parametre bulunmaktadır teknik faiz raporun düzenlendiği tarihte bilinen son gelir üzerinden her yıl için artış ve yine her yıl için oranında iskonto yerine teknik faiz olarak kullanılması öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı yaşam tablosu trh pmf tablosu yerine kullanılacaktır aktüaryel metod ile hesaplama da yaşam tablosu olarak trh tablosu kullanılması gerekmekte ise de trh tablosu sadece muhtemel bakiye yaşam süresinin tespitinde nazara alınmamakta olup bakiye ömür süresince her yaşın ayrı ayrı hayatta kalma ihtimali de değerlendirilmektedir hazine müsteşarlığı tarafından hazırlanan genel şartlarda açıklanan aktüaryel teknik ve yönteme göre maddi zarar hesaplamalarında gözetilecek hususlar trh yaşam tablosu ve teknik faiz esas alındığında aktüeryal hesaplama yöntemine göre tanzim olunacak bir raporu denetlemenin ve tabloları izlemenin ve rapordaki maddi hataları belirlemenin ve formüllerinin doğruluğunu basit bir çarpma bölme ile tesbit etmenin mümkün olmadığı görülmektedir diğer yandan pmf tablosu yerine trh tablosunun kullanılması bakiye ömür süresinin uzamasın sonucu tazminat miktarının da artacağı şeklinde yanlış bir algıya neden olmakta ise de aktüaryel hesaplama yönteminde bakiye yaşam süresinin uzun olması zarar görenlerin tazminatlarında herhangi bir artış etkisi yapmamakta aksine muhtemel hayat süresinin artması trh tablosunun kullanılması aynı zamanda tazminata uygulanan iskonto süresinin artması ve teknik faiz hesabı uygulaması neticesinde hesaplanan maddi tazminat zarar gören aleyhine azalmaktadır tüm bu değerlendirmeler ışığında ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle tazminat davalarında özel kanun trafik kanunu değil türk borçlar kanunudur ayrım yapılmaksızın tüm haksız fiillerden kaynaklanan ölüm ve bedensel zararlara borçlar kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması zorunludur sayılı ktknda sayılı kanun ile değişiklik yapılmadan önce kanunun maddesinde maddi tazminatın biçimi ve kapsamı konusunda borçlar kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır deniyordu trafik kazası nedeniyle tazminat davası açıldığında işleten ve sürücüye borçlar kanunu hükümlerinin sigortacıya ktknun değişen hükümleri ile sigorta genel şartları mı uygulanacaktır bu husus uygulamada birçok sorun yaratacaktır sayılı kanun ile değiştirilen maddelerdeki bu sınırlamaların yine trafik kanununun maddesine göre trafik kazalarından zarar görenler yönünden bağlayıcı olmadığı sonucuna varılmaktadır sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez denmiştir bu hükme göre maddenin yollamada bulunduğu sigorta genel şartları ve ekleri trafik kazalarından zarar görenlere uygulanamaz çünkü genel şartlarda tazminat miktarlarını azaltıcı ve sınırlayıcı hükümler bulunmaktadır bu ise yukarıda açıklanan maddenin açık hükmüne aykırıdır genel şartlardaki bu koşul ktk maddesindeki tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerdendir ve zarar görenlere karşı ileri sürülemez tüm haksız fiillerde özel kanun olan türk borçlar kanunudur ayrım yapılmaksızın tüm haksız fiillerden kaynaklanan ölüm ve bedensel zararlara borçlar kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması zorunludur mahkemeler tüm haksız fiillerde özel kanun niteliğindeki türk borçlar kanunu hükümlerini uygulamak zorundadırlar özellikle ölümlerde tbknun maddesine bedensel zararlarda maddesine ve tazminat hesaplamalarında maddesine göre değerlendirme yapılması gerekmektediresas sayısı karar sayısı söz konusu değişikliklerle ilgili anayasaya aykırı maddeler bakımından ise anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına saygılı olan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri de hiç kuşkusuz kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir kazanılmış haklara saygı hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucu olup hukukun genel ilkelerinden birini oluşturmaktadır kazanılmış hak özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel olarak bir hak sağlamaya elverişli nesnel kanun kurallarının bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunmasıdır kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır haksız fiiller ve hukuka aykırı olaylar trafik kazalarından ve sigorta ödemelerinden ibaret değildir ayrıca bir trafik kazasında ortaklaşa sorumlu olan işleten ve sürücüye ayrı ve sigortalara ayrı hesaplama formülleri uygulanamayacağı gibi sigorta genel şartlarıyla dayatılan hesaplama yöntemleri tüm haksız fiillere örneğin iş kazalarına bina ve tesis sahiplerine hekim ve hastanelerin sorumluluklarına kamu kurumlarının hizmet kusurlarına ve devletin sosyal risk ilkesi gereği kusursuz sorumluluğuna uygulanamayacağına göre sigorta şirketlerine sağlanan bu ayrıcalıklar imtiyazlar anayasanın maddesi fıkrasındaki hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz hükmüne fıkrasındaki kanun önünde eşitlik ilkesine yine anayasanın temel hak ve hürriyetlere ilişkin maddesine ve hak arama özgürlüğüne ilişkin maddesine aykırıdır sayılı kanunla değişen maddenin açık anlamına göre trafik kazalarında sigorta genel şartlarının uygulanması zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar hakkındadır buna göre sigorta şirketinin yer almadığı yalnızca işleten ve sürücüye karşı açılacak davalarda borçlar kanununun maddesi uyarınca sorumluluk hukuku ilkelerine göre ve anayasanın son maddesi gereği tazminat hukukunun genel ilkelerine göre tazminat hesaplanacak eğer sigorta şirketi davaesas sayısı karar sayısı edilmişse sigorta genel şartlarındaki kurallar uygulanacaktır denilerek sigortaya karşı mağdurların hukuk güvenliğini zedeleyecek şekilde sürekli değişikliklerle karşı karşıya kalması demektir bu düzenleme anayasanın maddesi fıkrasındaki hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz hükmüne fıkrasındaki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar arasında hukuksal eşitliği öngörmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara aynı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlaline neden olunmuştur anayasanın hak arama hürriyetini düzenleyen maddesinin birinci fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır sayılı ka
4,001
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesinin esas sayılı kararında sayılı yasanın ncü maddesinin anayasanın ncı maddesi ile bağlantısı kurulamayarak itiraz başvurusunun reddine karar verildiğinden bu düzenleme hakkında mahkememizce farklı gerekçeler ve nedenler ve anayasanın farklı maddeleri de dayanak alınarak bu başvuru yapılmıştır anayasa mahkemesinin önceki kararında mahkememizin itiraz nedenleri dayanakları ve gerekçelerinin tamamı irdelenip tartışılmadığından bu nedenle olayda anayasanın son maddesinin uygulanması yoluna gidilemeyeceğinden mahkememizce bu itiraz başvurusu yapılmıştır i̇kinci başvuru nedeni hakkında önceden verilmiş bir anayasa mahkemesi kararı söz konusu olmayıp üç ve dört numaralı bentlerde başvurulan konularda da anayasa mahkemesinin önceki kararları yönünden aynı durum söz konusu olduğundan bu başvurunun yapılması yoluna gidilmiştir olay katılan mağdur olay tarihinde yaşını doldurmadığı için vekili yoksa isteği olmasa bile cmy ve maddeleri uyarınca bir vekil bulundurması zorunlu olduğundan yasanın bu emredici kuralı uyarınca mahkemenin isteği üzerine baro tarafından av vekil olarak görevlendirilmiştir ayrıca cmy maddesi uyarınca ifadesi alınırken zorunlu olarak aynı zamanda ücret takdirini gündeme de getiren bilirkişilik hükümleri çerçevesinde psikolog da hazır bulundurulmuştur yine sanıklar ve vekili avukat ın her üç sanığın da vekilliğinden çekildiğini yazılı olarak bildirmesi üzerine bu durum sanıklara tebliğ edilmiş sanıklar artık yeni bir avukat tutacak maddi güçlerinin kalmadığını baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesini talep etmişler haklı görülen talep karşısında i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin i̇has maddesi de gözetilerek ayrıca sanık te yine olay tarihinde yaşını doldurmadığı için müdafii olmasa bile cmy maddesi uyarınca bir müdafi bulundurması zorunlu olduğundan yasanın bu emredici kuralı uyarınca mahkemenin isteği üzerine baro tarafından aralarında çıkar çatışması bulunmadığından av sanıklara müdafii olarak görevlendirilmiştir sanıklara atılı yaralama kişi özgürlüğünden yoksun bırakma ve hakaret suçlaması cmy maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamı içinde kalan niteliktedir sanıklar hakkında olası bir mahkûmiyet kararı verildiğinde i̇hasın maddesi uyarınca ücretsiz yararlanmaları gereken müdafi ücretleri sayılı yasanın maddesi uyarınca yargılama giderlerine eklenip sanıklardan tahsili yoluna gidilmesi söz konusudur sanıklar vekillerinin çekilmesi üzerine artık yeni bir vekil tutacak güçte olmadıklarını belirtip ücretsiz avukat talebinde bulundukları ve bu talepte yerinde görüldüğü için baro tarafından söz konusu görevlendirmeler yapılmış iken mahkûmiyet kararı durumunda i̇hasınesas sayısı karar sayısı maddesine aykırı biçimde sayılı yasanın ncü maddesi gündeme gelmektedir ayrıca doğal olarak tüm yargılama giderleri hazine tarafından karşılanırken bu giderlerin de hazine değil adalet bakanlığı bütçesinden sarfedilmesinin öngörülmesi ve bu konuda devlet hazinesinin adalet bakanlığına kaynak aktararak bakanlık bütçesinin sarfının zorunlu tutulması savunma ve de mahkemelerin bütçe yönünden bağımsızlığına da açıkça aykırılık yaratmıştır yine sanıklar hakkında olası bir mahkûmiyet kararı verildiğinde zorunlu olarak atanan katılan mağdur vekili ücreti de sanıklara yüklenecektir aynı şekilde cmy nci maddesinde düzenlenen hüküm kapsamına alınmayarak katılan mağdur için cmy maddesi uyarınca zorunlu olarak yapılan tercüman gideri kapsamındaki uzman giderleri de olası bir mahkûmiyet kararı halinde sanıklara yüklenecektir bu durumlar bir mahkûmiyet kararı sonucunu doğurmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumu söz konusu olduğunda dahi cmy maddesi uyarınca gündeme gelecektir oysa hükmün açıklanmasının geri bırakılması cmy ncü maddede bir hüküm olarak bile sayılmamış bu madde uyarınca hüküm ya aykırı davranış karşısında geri alınıp açıklanan hüküm ya da aykırı olmayan davranış karşısında düşme kararı olarak gösterilmiştir hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı evrensel ve anayasal kuralı karşısında yargılama giderlerinin de mahkûmiyetin bir sonucu olması gözetildiğinde cmy ve nci maddeler de bu anlayışla düzenlenmesine rağmen anayasal ilkeler sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden gözetilmemiştir yine dava sonucunda sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması da söz konusu olabilecektir ki anılan kurum da anayasal ilkelere aykırı biçimde düzenlenmiştir açiklamalar cmy maddesinde dava sona erdiğinde hüküm verileceği hükümle de ne tür kararlar verilebileceği açıkça gösterilmiştir mahkûmiyet kararı bu kararlardan bir tanesidir sayılı yasa ile değiştirilen cmy maddesinde öngörülen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı mahkûmiyet kararı verilebilecek durumda bu karar verilmeyerek bu karar öncesinde gündeme gelen bir karardır cmy maddesinin son cümlesinde ifade edildiği üzere mahkûmiyet öncesinde mahkûmiyete yönelik kurulan ve cmy maddesi uyarınca itiraz edilebilir nitelikteki bu hükmün açıklanması geri bırakılması kararı ile aslında hüküm açıkça ortaya konulmakta yani gerçekte açıklanmakta ancak bu hüküm cmy maddesinden de anlaşıldığı gibi nihai hüküm niteliği de taşımamakta cmy maddesinde ifade edilen ve ortaya çıkacak nihai mahkûmiyet hükmü ise bu hükümle özde örtüşmektedir cmy maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumunda kurulan mahkûmiyete yönelik hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmadığı cmy maddesinde açıkça ifade edilmiştir cmy maddesindeki düzenlemelere göre hükmün açıklanması geri bırakıldığında aslında hüküm açıklanmış olmakta gerçekte açıklanması geri bırakılan ise hükmün kendisi değil geri bırakılan sadece hükmün doğacak hukuki sonuçları olmaktadıresas sayısı karar sayısı cmy maddesinde ceza veya güvenlik tedbirlerine mahkûmiyet halinde bütün yargılama giderlerinin sanığa yükletileceği ifade edilmiştir cmy maddesinde ise erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumunda da ilk fıkra hükmünün uygulanacağı ifade edilmiştir erteleme kararı yine ceza veya güvenlik tedbirlerine mahkûmiyet kararları sonuç itibarıyla mahkûmiyet kararlarıdır bir taraftan açıklanmadığı ifade edilmesine rağmen açıklanan ve de nihai hüküm niteliği taşımayan öte taraftan da hukuki sonuçları geri bırakılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla cmy maddesindeki düşme halini de beklemeden ve gözetmeden adeta mahkûm olmuş gibi sanığa yargılama giderlerinin yüklenmesi demek doğmayan hukuki sonuçlarına hukuki sonuçlarının da ancak cmy maddesindeki koşullar durumunda doğacak ve açıklanacak olmasına rağmen sanık hukuki sonuçları ortaya çıkmış gibi yani mahkûm olmuş gibi cmy maddesi gereğince yargılama giderlerine muhatap edilmektedir hükmün açıklanması geri bırakılması durumunda beş yılık deneme süresi içinde öngörülen koşulların ihlal edilmesi halinde davayı sonuçlandırmak için cmy maddesi uyarınca kurulacak mahkûmiyete ilişkin yeni hükümle sanığa kuşkusuz yargılama giderleri hükmedilecektir kaldı ki öngörülen beş yıllık deneme süresi içinde koşulları ihlal etmeyen sanık hakkında cmy maddesi uyarınca bu hüküm ele alınarak dava sonuçlandırılıp nihai olarak düşme kararı verilecektir düşme kararı verilmesi durumunda cmy hükümlerine göre sanığa yargılama giderleri hükmedilmemektedir bu durum ceza yargılaması sistematiğinde tüm düşme kararları için geçerlidir i̇lerde hakkında düşme kararı verilebilecek sanık hakkında deneme süresinin sonu beklenmeden adeta mahkûm gibi yargılama gideri hükmedilmesi deneme süresi söz konusu olmadan genel maddelere dayalı düşme kararı verilenler ile deneme süresi sonunda cmy nci maddeden hareketle düşme kararı verilenler arasında farklılık yaratmaktadır yine hükmün hukuki sonuçları doğmayan sanık hakkında deneme süresi sonunda düşme kararı verildiğinde yargılama giderlerine hükmedilmeyecek oysa daha önceki aşamada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla yargılama giderlerine hükmedilecek olup bu durum anayasanın son maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır bilahare sanık kendisinden tahsil edilen bu yargılama giderlerini geri almak gibi bir sürece sokulmaktadır ki bu da çağdaş ceza yargılaması yönünden hukuk devleti kurallarıyla da bağdaşmamaktadır hükmün açıklanmasının geri bırakılması davayı esastan sonuçlandıran bir karar değildir bu kararın verildiği hallerde davayı esastan sonuçlandıran karar deneme süresi sonunda cmy maddesi uyarınca verilecek kararlardır hükmün açıklanmasının geri bırakılması aslında mahkûmiyet hükmü kurulmadan verilebilecek bir durma kararı ile söz konusu olabilecek iken hüküm yazılıp açıklanarak ancak açıklanmasının geri bırakılması denilmesine rağmen yargılama giderleri dışındaki hukuki sonuçları geri bırakılarak hukuki sonuçları doğmayan nihai hüküm öncesi böyle bir kararla sonuçta sanık mahkûm gibi peşinen suçlu gösterilmektedir oysa anayasanın maddesi uyarınca hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz denilmektedir bir kimsenin suçluluğu hakkında kesin bir algı yaratılması da bu kapsamda değerlendirilmelidir verilen kararın mahkûmiyet kararlarının işlendiği adli sicil kaydı yerine yargı organları dışında erişime kapalı başka bir yere işlenmesi de bu durumu değiştirememektedir kişi mahkûm olmamasına rağmen sonuçta mahkûm olmadığını gösteren bir karar ibraz edememektediresas sayısı karar sayısı hakkında cmy maddesi uyarınca nihai mahkûmiyet kararı kurulmayan sanık hakkında nihai mahkûmiyet kararından önce açıklandığının geri bırakıldığı belirtilmesine rağmen açıklanarak cmy maddesi çerçevesinde karar verilmesi anayasanın maddesine açıkça aykırıdır cmy maddesi uygulanmadan yani nihai mahkûmiyet kararı verilmeden önce yargılama giderlerine hükmedilmesi de suçlu görülmek anlamını ayrıca taşıdığından bu durum da ayrıca yine anayasanın maddesine aykırıdır hakkında cmy ve maddesi uyarınca nihai hüküm kurulmadan önce mahkûmiyet halindeki olası hükmün içeriğinin açıklanması belirtilen şekilde nihai hüküm öncesi hakkında düşme kararı da verilebilecek kişiyi suçlu göstermek anlamını taşıdığından anayasanın maddesine aykırılık söz konusudur anılan karar adli sicil dışında ayrı bir yere kaydedildiği ve bu karara sadece yargı organlarının erişiminin söz konusu olduğu düzenlense bile söz konusu karar itiraza tabi bir karardır dolayısıyla itiraz hakkı olan herkese tebliğ edilmesi gereken bu karar davada katılan sıfatı olan kişinin de eline geçmektedir cumhuriyet savcısına da tebliğ edilmektedir i̇tiraz için gönderilen bu kararların içeriğinin açıklanmasını yasaklayan bir hüküm söz konusu değildir olamaz da bu nedenle anılan kararlar tazminat gibi hukuk davalarında da kanıt olarak kullanılabilmektedir dolayısıyla nihai hüküm öncesinde sanığı suçlu gösterme hali ve bu boyutlarıyla mahkûmiyet kararı gibi sonuç doğurma hali hatta daha sonra düşme kararı koşulları ortaya çıksa bile verilecek düşme kararının bu durumu tüm etkileriyle ortadan kaldırmaması karşısında bu durumda temyiz yasa yolu da elinden alınan sanığın bu şekilde hak arama özgürlüğü yönünden hukuki güvenliği de ihlal edilmektedir çünkü bu kararlar tazminat gibi hukuk davalarında kanıt olarak kullanılabilmektedir düşme kararları temyiz yolu açık olan kararlardan ise de düşme kararı halinde sanık temyiz yolunu her boyutuyla tartışmasız biçimde etkin olarak kullanamamaktadır ayrıca hükmü temyiz edebilmesi durumu ise tam beş yıl sonra cmy maddesi çerçevesinde verilecek kararla ortaya çıkmaktadır ki bu süre de zaten hukuk davası sonuçlanmakta ve hatta temyiz denetiminden dahi geçmektedir yine hükmün açıklanması geri bırakılması kararı verildiğinde bu karara itiraz edilebilse de kararı temyiz yoluna taşımanın yolu yeni bir suç işlemek ya da yükümlülüklere aykırı hareket etmek bu şekilde de mevcut davada yeni bir mahkûmiyet kararı ortaya çıkmasını sağlamak olarak öngörülmüştür ancak kişi bu durumda işlediği yeni suç için ayrıca yeni bir soruşturma ve kovuşturma baskısı altına girmektedir mevcut davadaki yeni hükmü temyiz yoluna taşımak ise beş yıllık bir süreç alabilmektedir hükmü temyiz yoluna taşıyabilmenin aracı veya yöntemi yeni bir suç işlemek olmamalıdır her ne kadar öncesinde itiraz sonrasında ise temyiz gibi iki yasa yolunun benimsendiği söylenebilirse de mevcut davada kurulacak ilk hükümdeki ceza miktarı itibarıyla gerçekte temyiz denetimine açık olması gereken bir hüküm için böyle bir tablonun ortaya çıkması kabul edilebilir değildir bu yönüyle de söz konusu kurum anayasanın insan haklarına saygı ve hukuk devletine ilişkin hak arama özgürlüğüne ilişkin maddesine de aykırılık oluşturmaktadır cmy maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla yargılama giderleri boyutu dışında hükmün hukuki sonuçlarının açıklanması geri bırakıldığından bu karar adeta koşullu bir durma kararı niteliğindedir ancak bu kurumun uygulanırlığı belirli bir miktarın altında cezaya hükmedilme koşuluna bağlandığından kararın bu ceza miktarı yönünden denetlenebilir olması açısından hükmün içeriği ortayaesas sayısı karar sayısı konulmaktadır ki bu durumda da yukarıda belirtilen anayasa kurallarına aykırılık ortaya çıkmaktadır bu da düzenlemenin çelişki tutarsızlık içerdiğini göstermektedir böyle bir düzenleme hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerden etkin olarak yararlanma konusunda düzenlemelerin anlaşılabilir bilinebilir belirli olması ölçütlerini de açıkça ihlal etmektedir çağdaş ceza hukuku cezalandırmadan çok iyileştirici önlemlerin uygulanması anlayışına dayanmaktadır anılan kurum da bu amaçla getirilmiş ise de düzenlemenin içeriği anayasal boyutta bir çok aykırılık yaratmıştır hukuk sistemimizde benzeri kurumlar söz konusudur erteleme kurumu en yakın benzeri bir kurumdur ancak erteleme kararı bir mahkumiyet kararıdır nihai bir karardır mahkûmiyet kararının sonuçlarını da doğuran bir karardır tcy maddesinde düzenlenen erteleme halinde kararın kesinleşmesi sonrasında öngörülen deneme süresi içinde koşullara aykırı hareket edilmediği takdirde hüküm infaz edilmiş sayılmaktadır cmy maddesinde yazılı mahkûmiyet kararı dışındaki diğer hallerde kararların verilecek olması mahkûmiyet kararı verilebilecek durumda ise bu mahkûmiyet kararı öncesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluna gidilebilecek olması karşısında verilecek kararın da denetlenebilir olması yönü de gözetilerek bu yönden bu kararın içeriğinin ortaya konulmasının amaçlandığı düşünüldüğünde anayasal boyutta aykırılık ortaya çıkmaması için örneğin hükmü açıklayıp tcy maddesindeki gibi erteleyerek koşullarına göre infaz etmiş sayılma yoluna gidilmediğine de göre gerçekte hüküm asıl hüküm öncesinde açıklanıp hukuki sonuçlarının koşullu ertelenmesi yoluna gidildiğine koşullara uyulduğunda asıl hükümden vazgeçilmesine koşullara uyulmadığında ise asıl hükmün açıklanması yoluna gidildiğine göre söz konusu kurumun anlaşılabilir bilinebilir uygulanabilir olmayan içerikte düzenlenmesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilke ve kurallarıyla bağdaşmamaktadır örneğin tcy ve maddelerine göre onsekiz yaşından büyük olanlar için en kısa dava zamanaşımı süresinin sekiz yıl ve zamanaşımının kesilmesi halinde bu sürenin oniki yıl olduğu on beş ile onsekiz yaş grubu arasındakiler için bu sürenin üçte ikisinin esas alındığı hatırlandığında cmy maddesinde öngörülen deneme süresi içinde zamanaşımının duracağı kabul edilmesi karşısında böyle bir durumda iyileştirme amacıyla getirilen bu kurum nedeniyle kişiler onyedi yıl on beş ile onsekiz yaş grubu arasında olanlar ise onüç yıl boyunca ceza tehdidi ve ceza davası baskısı altında da kalabilecektir ki bu durum açıkça orantısız bir tablo ortaya çıkarmaktadır burada deneme süresi için beş yıla kadar değil beş yıl gibi bir sürenin öngörülmesi davanın sonuçlanma ve cmy maddeleri çerçevesinde nihai hükmün ortaya çıkmasını olabildiğince uzatmaktadır dava suçun işlendiğinde en hızlı bir biçimde hemen sonuçlansa dahi böyle bir karar verilmesi durumunda nihai hüküm en erken beş yıl sonra ortaya çıkabilmektedir böyle bir orantısız ve ölçüsüzlük anayasanın maddesindeki hukuk devleti kurallarıyla bağdaşmamaktadır ayrıca davaların mümkün olan süratle sonuçlandırılmasına yönelik anayasanın son maddesine de aykırılık oluşturmaktadır hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluna gidildiğinde deneme süresi sonunda davaya bakacak yargıç cmy maddeleri çerçevesinde karar vereceği zaman bu yargıcın önceden görüşünü açıklamış olması durumu da tarafsızlık yönünden ayrıca tartışmalı durum yaratmaktadır oysa yargılamanın yenilenmesi durumunda önceden karar vermiş olan yargıcın sadece cmy c maddesi durumunda değil her durumda yargılamanın yenilenmesi ilişkin davada yer alamayacağı cmy maddesinde açıkça öngörülmüştür buradaki amaç yargıcın daha önce görüşünü açıklamış tarafsızlığını kaybetmiş olmasıdıresas sayısı karar sayısı aynı durumun hükmün açıklanmasının geri bırakılması sonrasında ele alınacak dava için öngörülmemesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti maddesindeki eşitlik ve maddesindeki adil yargılanma kurallarına da aykırılık yaratmaktadır bu da hükmün açıklanması geri bırakılması kurumunun uygulanabilirliğini benzeri bir çok kurum var iken ceza hukuki sistematiği ile uyumlaştırılmadan yasaya konulduğunu bu durumun da hukuk devleti yönünden ayrıca belirsizlikleri artırdığı için tartışmalar yarattığı açıkça ortadadır hükmün açıklanması geri bırakılması durumunda hukuki sonuç doğurmamasına rağmen içeriği ortaya konulduğu için bu nihai olmayan hüküm sonuçta kişinin suçlu olarak görülmesine neden olmakta suçsuz bir algı yaratmamakta masumiyet halini ortadan kaldırmaktadır oysa ortaya henüz son yani nihai bir hüküm çıkmış değildir masumiyeti bu süreçte esas olan kişi nihai mahkumiyet hükmü ortaya çıkmadan mahkûm gibi yargılama gidenlerine de muhatap edilmektedir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla ya da bir mahkûmiyet kararıyla mahkûm edilen yargılama giderleri içinde de cmy maddesi uyarınca tarifesine göre hükmedilen avukatlık ücretleri ile devlet hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yer almaktadır anayasanın son maddesi gözetilerek lozan antlaşmasının ve i̇has maddesi uyarınca türkçe bilmeyen şüpheli sanık mağdur ve tanık için görevlendirilen kişiler için yapılan giderlerin yargılama giderleri kapsamında sayılmayacağı ve devlet hazinesinden karşılanacağı cmy maddesinde yerinde olarak belirtilmiştir sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın maddesinde soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile ayrıca belirlenecek tarifeye göre avukatlık ücreti ödeneceği bu ücretin adalet bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alacak ödenekten karşılanacağı ve bu ücretin yargılama gideri de sayılacağı ifade edilmiştir cmy maddesindeki ve sayılı yasadaki düzenleme karşısında sayılı yasanın maddesinden hareketle ödenecek ücretlerinde yargılama giderleri kapsamında değerlendirildiğinde bir duraksama yoktur cmy incelendiğinde yargılama giderleri konusunda esas olan anlayış bu giderlerin her durumda devlet hazinesinden yapılması mahkemelerin böylece bütçe olarak bağımsızlıkların sağlanmasıdır aynı anlayış sayılı yasaya taşınmamış daha doğrusu sayılı yasada önceden yer alan düzenleme aynı paralelde iken yapılan değişiklikle halen yürürlükteki sapma hali ortaya çıkmıştır böylece devlet hazinesi yerine bakanlık bütçesinin kullandırılması bakanlığın yaklaşımına göre bu ödeneği istediği yere istediği biçimde aktarması baroların mahkemelerin savunma makamının bütçe yönünden de bağımsızlığını yürütme karşısında ortadan kaldırmaktadır bu durum anılan haklardan bir hukuk devletinde hukuk devletinin gereği gibi etkin biçimde yararlanma ortamını bozmaktadır yargının bağımsızlığını sağlayan ortam bozulmakla adil yargılanma yönünden de aykırı durumlar ortaya çıkmakta bu yolla anayasanın ve nci maddeleri açıkça ihlal edilmektedir anayasanın nci maddesi bu aykırılığı ortadan kaldıran bir madde değildir şekilde de yorumlanamaz kendisini yaşı ya da maddi durumu nedeniyle savunamayacak durumda olduğu için mahkemenin istemi üzerine anayasanın ve i̇has maddesi uyarınca adilesas sayısı karar sayısı yargılamanın sağlanması için zorunlu olarak görevlendirilen müdafi ve vekil ücretlerinin yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesi ve sanığa yükletilecek olması müdafi ve vekil görevlendirmeyi gerekli kılan düşünce ile bağdaşmamaktadır bu anlayış uyarınca yargılamaya zorunlu olarak katılan müdafi ve vekil ücretlerinin yani savunman ücretlerinin i̇hasın maddesi gözetilmeksizin sanığa yükletilmesi benimsenmektedir ki bu durum soruşturma ve kovuşturmada yine zorunlu olarak yer alan cumhuriyet savcısı ve yargıç maaşlarının da orantısal olarak yargılama giderlerine katılmasının ileri sürülmesinden farklı değildir ki böyle bir durum asla savunulamaz mahkemeden içeriye sanık olarak adım atmak bir yargılama için yapılması gereken bu zorunlu masrafları peşinen sanığa yüklemek sonucunu da doğurmamalıdır sanığa yüklenmeyen neredeyse bir elektrik gideri kalmaktadıryargılamayı yapmak ve yargılamayı da adil yargılama içerisinde sonuçlandırmakla görevli olan hukuk devleti kuşkusuz anılan giderlere katlanması gereken bir devlettir bu nedenle bu düzenleme anayasanın hukuk devletine ilişkin adil yargılanmaya ilişkin ve davaların en az giderle sonuçlandırılmasına ilişkin son maddesine aykırıdır ayrıca söz konusu hallerde müdafi ve vekil görevlendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için ceza yargılaması için yapılacak bu giderlerin de cmy maddesindeki gibi devlet hazine içinden yapılması yoluna gidilmeyerek yürütme organı bütçesi içine konulup bu bütçeden harcanabildiği ölçüde söz konusu hakların kullanılabilecek olması hususu da yukarıda belirtildiği üzere anayasanın maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı ve de savunmanın bağımsızlığı kurallarıyla açıkça çatışmaktadır yargılama için zorunlu olarak görevlendirilecek müdafi ve vekil için kullanılacak bütçenin daha önce devlet hazinesinden doğrudan tbb hesaplarına aktarılarak anılan hakkın yürütme vesayeti altında kalmadan etkin kullanımı sağlanırken ve bu da yargılama sürecine yargı bağımsızlığına uygun biçimde yansırken dolayısıyla cmy maddesi paralelinde düzenlemeye gidilmiş iken sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonrasında bu kaynağın yürütme biriminde adalet bakanlığında olması mahkemelerin ve savunma makamının etkin olarak görev yapmasını engelleyici niteliktedir burada lozan antlaşmasının ncu cmy ncü maddesine paralel düzenleme yapılması yoluna gidilmemekle mahkemeler ve barolar üzerinde bütçe yönünden bağımsızlıkta açıkça ihlal edilmiştir kaldı ki açıklandığı üzere bu giderler yargılama giderleri kapsamına da alınmamalı iken aksi yapılmıştır mahkemelerin yargılama yaparken adalet bakanlığı bütçesini kullanır duruma sokulmaları hiçbir biçimde mahkemelerin bağımsızlığı kurallarıyla bağdaşmamaktadır bu kural davanın adil yargılanma içinde yürütülmesi için anılan kaynağın yürütme birimi tarafından kullandırıldığı ölçüde avukatların katılımını etkileyici boyut taşıdığından adil yargılanmanın sağlanması yönünden bu davada uygulanacak boyut taşımaktadır yine kaldı ki uygulama ile benimsenen genel kural uyarınca sanıklar hakkında beraat kararı verildiğinde kendilerini vekaletnameli vekil ile temsil ettirmeleri durumunda sanıklar yararına vekalet ücretine hükmedilmekte bu ücrette hazine tarafından ödenmektedir çünkü yargılama bir yürütme veya bakanlık faaliyeti değildir bu nedenle beraat halinde doğal olarak bu gidere katlanmayan ve bütçesi kullanılmayan bakanlığın anılan düzenlemeye konu durumda da ayrıca bütçesinin kullanılmaması gerekmektedir hazinenin bu kaynağı adalet bakanlığına değil bağımsız savunma örgütlerine aktarması gerekmektediresas sayısı karar sayısı mağdur çocukların yargılamada tanık olarak dinlenmesi gerektiğinde cmy maddesinde bu dinlemenin teknik uzmanlar eşliğinde yapılması gerektiği belirtilmiştir ki bu teknik uzmanlar için bilirkişilik hükümlerinin uygulanması da ayrıca ifade edilmiştir bilirkişilik kapsamında söz konusu olan bu işlem uyarınca cmy maddesi uyarınca ücret takdir edilmesi gerektiği bu ücretin de cmy maddesi uyarınca yargılama giderleri içinde yer aldığı tartışmasızdır oysa türkçe bilmeyen sanık tanık şüpheli mağdur için yapılan tercüman giderleri ki bu giderler de adil ve etkin bir yargılama için bilirkişi giderleri kapsamında yapılmaktadır ve cmy maddesi uyarınca devlet hazinesinden ödenerek yargılama giderlerine dahil edilmemektedir zorunlu olarak görevlendirilen müdafi ve vekil için yapılan giderler de bu görevlendirmenin gerekliliğine aykırı biçimde sayılı yasanın ve cmy maddeleri uyarınca yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmektedir bu hallerde yani i̇hasın cmy cmy ile maddeleri uyarınca hükmedilecek giderler de cmy madde paralelinde anayasanın insan haklarına saygı ve hukuk devleti ilkelerini içeren eşitlik ilkesini içeren adil yargılanma ilkesini içen davaların en az giderle sonuçlandırılmasına ilişkin son maddeleri çerçevesinde yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmemelidir devlet adil yargılamayı bütçesi olanakları ölçüsünde değil devlet olmanın gereği olarak her durumda sağlamak ve bu konudaki giderleri de yapmak ve katlanmak durumundadır anayasanın maddesi uyarınca kişilerin huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevleri arasındadır anayasanın maddesi uyarınca da temel hak ve özgürlükler konusunda ancak anayasanın ilgili maddelerindeki nedenlere bağlı olarak ve yasa ile anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı da kalınarak ölçülülük ilkesine uygun biçimde sınırlama yapılabilir kendisini savunamayacak kişi için görevlendirilen avukat ücretinin kişiye yüklenmesi nihai hüküm öncesi gerçekte açıklanan ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması adı verilen karar yoluyla suçlu algısı yaratılması burada yasa yolunun itiraz olarak düzenlenerek sonuçta etkin hukuki denetimin ortadan kaldırılması mahkûmiyet öncesinde ama bir mahkûm gibi yargılama giderlerinin yüklenmesi masumiyet kuralının ihlal edilmesi adil yargılama kurallarına aykırılık yaratılması boyutları da anayasanın anılan maddelerine ayrıca aykırılık durumu ortaya çıkarmaktadır bu açıklamalar karşısında mahkememizdeki esas sayılı davada uygulanacak kural niteliğinde bulunan sayılı yasanın maddesinin birinci cümlesindeki adalet bakanlığı ifadesi ile ikinci cümlesinin yine cmy ve maddeleri yönünden cmy maddesinin yine cmy maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve ifadesinin yine cmy maddesinin ve bu maddeye bağlı olarakta cmy hükümlerinin ve madde başlığındaki ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin ayrıca cmy maddesinin cümlesinin anayasanın maddelerine aykırı olması nedeniyle anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar da anayasanın ve hükümleri çerçevesinde davanın geri bırakılmasına bu nedenle dosyanın onaylı örneğinin çıkartılarak dizi pusulasına bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir
3,354