petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı tmk maddesinde erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez ancak hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir şeklinde düzenlendiği üzere hakimin izni ile yaşını doldurmuş olan erkek veya kadın evlenebilir tck maddesinde cebir tehdit ve hile olmaksızın onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi şikayet üzerine iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır şeklinde düzenlendiği üzere yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi şikayet üzerine cezalandırılır hakimin izni ile evlenen kadın veya erkeğin evliliğin doğal sonucu olarak cinsel birliktelik yaşayacaklardır ancak tck maddesi kapsamında da yaşını bitirmiş ancak yaşını bitirmemiş erkek veya kadın eş her zaman için yaşını bitirmiş erkek veya kadın eşe karşı şikayet hakkını kullanabilecek durumdadır bu ise yaşını bitirmiş erkek veya kadın eş yönünden her zaman cezalandırılabilme tehdidi ile yaşamaya mecbur bırakılmaya sebep olacaktır bu ise anayasamızın maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliğine aykırıdır bu kapsamda tcknın maddesinde düzenlenen suça ilişkin olarak tmknın maddesi kapsamında herhangi bir düzenleme olmadığından iddia makamının anayasaya aykırılık iddiasının kabulüne karar verilmiş olup yasal gereğinin takdir ve ifası için tüm dosya ekleri uyap üzerinden yazımız ekinde gönderilmiştir gereği bilgilerinize arz olunur
210
esas sayısı karar sayısı sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı i̇şsizlik sigortası kanununun geçici maddesine eklenen fıkrada yer alan fondan karşılanmak üzere ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı i̇şsizlik sigortası kanununun geçici uncu maddesine son fıkrasından önce gelmek üzere ila tarihleri arasında işyerlerinde yılı ocak ila aralık aylarıdöneminde aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında uzun vadeli sigorta kollarından en az sigortalı bildirimi yapılan aydakidönemdeki sigortalı sayısına ilave olarak işe alınanların iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenlerle feshedilmesi hariç olmak üzere işe alındıkları tarihten itibaren dokuz aylık sürede iş sözleşmesi feshedilmeksizin çalıştırılmaları halinde bu maddede belirtilen prim desteği ile birlikte işe alındıkları ay dâhil üç aylık süre için prim ödeme gün sayısının türk lirası ile çarpımı sonucu bulunacak tutar fondan karşılanmak üzere işverene destek olarak ayrıca sağlanır bu fıkra kapsamında işverene sağlanan ücret desteği işverenin sosyal güvenlik kurumuna olan borçlarına mahsup edilir ancak işverene ödenmez fıkrası eklenmiştir düzenleme uyarınca belirlenen ila tarihleri arasında işyerlerinde yılı ocak ila aralık aylarıdöneminde aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında uzun vadeli sigorta kollarından en az sigortalı bildirimi yapılan aydakidönemdeki sigortalı sayısına ilave olarak işe alınanların iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenlerle feshedilmesi hariç olmak üzere işe alındıkları tarihten itibaren dokuz aylık sürede iş sözleşmesi feshedilmeksizin çalıştırılmaları halinde bu maddede belirtilen prim desteği ile birlikte işe alındıkları ay dâhil üç aylık süre boyunca işverenlere istihdam edecekleri yeni sigortalılar için sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair bir düzenleme yapılmıştır söz konusu düzenleme ile fon amacı dışında kullanıma açılmış çalışanların işsizlik halinde ekonomik güvencelerinin sağlanması amacından sapılarak anayasamızın maddesinde belirlenen yükümlülük ve ödeve aykırı bir durum ortaya çıkmıştır bu nedenle iptali talep edilen fondan ibaresi anayasanın sosyal hukuk devleti ilkesi ne ve sosyal güvenliğe ilişkin hükümlerine aykırı olduğu gibi bireysel hak ve özgürler arasında yer alan sözleşme özgürlüğü ve mülkiyet hakkına da aykırıdır bir başka deyişle söz konusu düzenleme anayasanın ve maddelerine maddesi ile maddesine aykırıdır aşağıda sırasıyla ayrıntılı olarak söz konusu ibarenin anayasanın ilgili maddelerine aykırılıkları tanımlanacaktır anayasanın ve maddelerine aykırılığı sayılı kanun gereğince ödenmesi gereken sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair düzenleme anayasanın maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkı ile çelişmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın kısmının bölümünde düzenlenen sosyal güvenlik hakkı niteliği itibarı ile ekonomik ve sosyal haklar arasında yer alan eksen nitelik taşıyan bir haktır sosyal güvenlik hakkı insan haklarına dair bütün milletlerarası belgelerde kabul edilen bir insan hakkı olup klasik hakların güvencesi niteliğindedir sosyal güvenlik hakkı bir insan hakkı olarak vatandaş olsun ya da olmasın bütün insanlara tanınması gereken bir haktır niteliği itibarı ile ekonomik ve sosyal bir hak olarak sosyal güvenlik hakkı devlete bu hakkı hayata geçirmek için gereken tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak gibi bir yükümlülük yükler sosyal güvenlik hakkı bu anlamda pozitif statü haklarının başında yer almakta olup devlete sosyal güvenliği sağlama gibi bir görev yükler sosyal güvenlik bu anlamda insanlar için bir hak devletler için ise bir ödev ve yükümlülüktür sosyal güvenlik hakkı kişilere devletten sosyal güvenliğini sağ lamak için gerekeni yapmayı talep etme hakkı verir anayasa madde in devlet için öngördüğü yükümlülükler kişiler için alacak hakkı kamu makamları için ise edim borcu yaratmaktadır anayasası bu özelliklere uygun bir muhteva içerisinde sosyal güvenlik hakkını düzenlemiştir sosyal güvenlik hakkı anayasasında bir anayasada olması beklenmeyecek kadar geniş bir muhtevada düzenlenmiştir anayasada sosyal güvenlikle ilgili olmak üzere ve maddeler olmak üzere üç ayrı maddede hükümler yer almaktadır asıl olarak sosyal güvenlik hakkı anayasamızın maddesinde düzenlenmiştir buna göre herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar sosyal güvenlik hakkı tanımını veren bu madde sosyal güvenlik hakkının gerçekleşmesi için devletin yükümlülüklerini somutlaştırmıştır önlemleri almak ve örgütü kurmak anayasanın maddesinde bir insan hakkı olarak tanımlanmış ve gerçekleşmesi için bir devlet görevi olarak devlete yükümlülük getirilmiştir getirilmiş olan sosyal güvenlik hakkı daha genel olarak dayanağını anayasa madde ve bu maddede tanımlanan sosyal devletin yükümlülüklerini somutlaştıran maddede bulmaktadır devletin temel amaç ve görevleri kenar başlıklı maddesi devletin insan haklarına saygı ve insan haklarını koruma yükümlülüğünün ötesinde ilerletme yükümlülüğünü de açıkça bir amir hüküm olarak düzenlemekte bu da tam tamına madde nın güvence altına aldığı sosyal güvenlik hakkının gerçekleşme koşulu olarak karşımıza çıkmaktadır devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır madde devletin bu çerçevedeki yükümlülükleri sosyal güvenlik hakkı bakımından madde de somutlaşmaktadır devlet bu sosyal güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar şu hâlde devlet sosyal güvenliği sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür devlet sosyal güvenlik hakkını hayata geçirmek üzere kanuni düzenlemeleri yapmakla kanunların uygulama esaslarını tüzük ve yönetmelikleresas sayısı karar sayısı çıkararak düzenlemekle ve herkesin sosyal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almakla ve teşkilatı kurmakla yükümlüdür türkiyenin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ışığında değinilen maddeler gereğince anayasamız da devleti sosyal güvenlik teşkilatlanmasını yapmakla ve sosyal güvenliği sağlayacak bir sistemi kurmakla yükümlü kılmıştır nitekim anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da bu yükümlülüğün altı çizilmiştir anayasanın maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve örgütü kuracağı kurala bağlanmıştır bu maddeye göre sosyal güvenlik herkes için bir hak ve bunu gerçekleştirmek ise devlet için bir görevdir sosyal güvenlik hakkı sosyal sigorta kuruluşlarınca kendi kuralları çerçevesinde yerine getirilir sosyal güvenliğin ve sigortanın varlık nedeni sosyal risklerin karşılanmasıdır devletin anayasada güvence altına alınan sosyal güvenlik haklarının yaşama geçirilmesi için gerekli önlemleri alması sosyal güvenlik politikalarını bilimsel verilere göre belirlemesi ve bunun için gerekli yasal düzenlemeleri yapması doğaldır nesnel ve sürekli kurallarla sağlam ve sağlıklı temellere oturtulmayan bir sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilir olması düşünülemez bu düzenin korunması anayasanın maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkının güvenceye alınması için de zorunludur aym rg tarih sayı aym rg tarihsayı mükerrer görüleceği üzere anayasa mahkemesi kararlarında da anayasanın maddesinde sosyal güvenlik bireyler yönünden hak devlet yönünden ödev olarak öngörülmüştür anayasa koyucu devleti yalnızca sosyal güvenliği sağlayacak önlemleri almak ve gerekli örgütü kurmakla görevlendirmemiş aynı zamanda bunu devletin yükümlülüğü olarak görmüş ve olumlu edim yükümlülüğü getirmiştir toplumsal dayanışmanın kurumsal duruma getirilmesini anlatan sosyal güvenlik sisteminin devletin anayasanın maddesi gereğince kurmakla görevli ve yükümlü olduğu sosyal güvenlik örgütü ile devletin sosyal güvenliği sağlamak için alacağı önlemlerin tümünü kapsadığı da yine bu kararlarda ifade edilmiştir anayasamızın maddesi ile getirilmiş olan bu olumlu edim yükümlülüğünün sınırı olarak özel hukuk kurallarına göre sosyal güvenlik kurumlarının da devletin gözetim ve denetiminde faaliyet gösterebileceği belirtilebilir nitekim bu sınırın da anayasanın maddesinde belirtildiği vurgulanabilir söz konusu madde de devletin sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmiştir ancak bu kural anayasa mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi yurttaşlar için hak kendisi için ödev olan sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken devlete sosyal sigortacılığın teknik gereklerine uygun kimi sınırlamalar yapma hakkı tanımakta sosyal güvenlik hakkını kullanılamayacak duruma getiren önlemler alma yetkisi vermemektedir nitekim maddede devlete sosyal hakları mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde gerçekleştirme olanağı tanınırken bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözetmeesas sayısı karar sayısı koşulu da konulmuştur bu koşul sosyal hakların özüne dokunma yasağının güvence kaydını oluşturmaktadır md yine yılında anayasa mahkemesinin sayılı yasanın geçici maddesi çerçevesinde kurulmuş olan sandıkların sosyal sigortalar kurumuna ilişkin vermiş olduğu kararda da açıkça belirttiği üzere devlet sosyal güvenlik sistemi dışında kalan yurttaşların sosyal güvenlik haklarını korumak üzere emeklilik gibi sosyal ve ekonomik risklerden korumaları amacıyla devlet dışı kurumlarca sigorta sandıkları kurulabileceğini bunun da anayasaya uygun olduğunu belirtilmektedir aym resmi gazete tarihsayı aym söz konusu kararında ana ölçüt olarak bu çalışanların sosyal güvencelerinin olmaması ve devletin temel görevinin bu yurttaşların ekonomik ve sosyal risklere karşı korunmasını sağlamak olduğunu ana neden olarak belirtmiştir i̇ptali talep edilen düzenleme anayasamızda düzenlenen sosyal güvenlik hakkıyla bağdaşan bir düzenleme değildir özellikle işçilerin çeşitli nedenlerle çalışma yaşamı dışında kaldığı hallerde yurttaşlara gelir güvencesi sağlamayı amaçlayan i̇şsizlik sigortası sistemi sosyal güvenlik sistemimizin bir parçasıdır ve bu çerçevede bu sigortanın sağlanması için primli sistem kurularak işverenlerin devletin ve sigortalıların bu fona katkı yapması sağlanmıştır fonun kullanım amaçları da açık bir biçimde sayılı kanunda belirtilmiştir bu amaçlar içerisinde işverenlere yönelik bir teşvik amacı bulunmadığı gibi yapılan bu düzenleme ile sigortanın kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için ihtiyacı olan maddi birikimin amaç dışı kullanımı söz konusu olacaktır sigortalıların ücretlerinden kesilen primler işçilerin sosyal güvenlik hakkını sağlamak yerine idarenin hazineden veya genel bütçeden yapması gereken harcama veya teşvikler için kullanılacaktır bu da haliyle fonun kuruluş amacı olan işçilerin işsiz kalmaları durumunda işçilere ödeme yapılmasını etkileyecektir bu husus anayasamızın maddesi çerçevesinde devlete yüklenen sosyal güvenlik hakkını düzenleme görevini zedeleyici bir unsur olduğu gibi fonun amaç dışı kullanımını öngördüğünden de anayasanın maddesindeki sınırlamaya da uygun bir yasal düzenleme değildir yukarıda belirtilen nedenlerle iptali talep edilen düzenlemede yer alan fondan ibaresi bir sosyal güvenlik kurumu olan i̇şsizlik sigortası fonunun amaç dışı olarak kullanılmasını ve yurttaşların işsiz kaldıkları dönemde gelir güvencesi sağlanmasına yönelik sosyal güvenlik haklarını zedelediğinden anayasanın ve maddelerinde yer alan sosyal güvenlik hakkı ve yükümlülüğüne ve amaca uygun kullanıma aykırıdır iptali gerekir anayasanın maddesine ve maddesine aykırılığı sosyal haklarla ilgili düzenlemeler sosyal devlet ilkesine aykırı olamaz sosyal devlet yasamayı hukuki yönden bağlayıcı bir değere sahip olmanın ötesinde devlet organları bütünü için olumlu yükümlülükleri gerekli kılmaktadır yapılan değişiklik ile işverenlere getirilen teşvik sistemi sosyal hukuk devleti ilkesine ilişkin yerleşik anayasa mahkemesi kararları ışığında devletin temel haklar konusunda olumlu edim yükümlülüğüne aykırı ve bununla çelişen olumsuz edimler ortaya çıkaran bir düzenlemedir anayasa mahkemesi çok eski kararlarında da yeni kararlarında da sosyal devlet ilkesini yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesinde ölçü normlarından biri olarak değerlendirmiştir anayasa mahkemesiesas sayısı karar sayısı esas ve sayılı kararında bu ilkenin yasamayı anayasaya uygun düzenleme açısından bağladığını ortaya koymuştur anayasa mahkemesi yeni tarihli kararlarında da bu yaklaşımını sürdürmüştür yüksek mahkeme esas ve sayılı kararında sosyal hukuk devleti ilkesini ve bu ilkenin devlete getirdiği yükümlülükleri şöyle tanımlamaktadır anayasanın maddesinde nitelikleri belirtilen sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir çağdaş devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla anayasanın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurularak işletilmesini bu yolla bireylerin refah huzur ve mutluluğunun sağlanmasını gerekli kılar anayasanın insan haklarına saygılı sosyal bir hukuk devleti ilkesi konumuz açısından özellikle önemlidir anayasa mahkemesi esas ve sayılı kararında sosyal devlet ilkesinin geniş bir yorumunu yaparak bu yönde devlete sosyal hakları geliştirme yükümlülüğü olduğu vurgulamıştır kararda sosyal hukuk devleti sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten olarak tanımlanmıştır yasama organı yasama faaliyetinde hükümleri arasında yer alan sosyal devlet ilkesini sosyal haklarla ilgili yasal düzenlemeler yaparken esas almak zorundadır sosyal hukuk devletinin özellikleri arasında sosyal adaleti sağlamak da bulunmaktadır bu düzenleme ile sosyal açıdan ücretlilerin prim ödemelerinin yanı sıra işverenlerin de sigorta primlerinin ödenmesi de ayrıca sosyal adalet ilkesine aykırılık teşkil etmektedir devletin görevi toplumun gelir düzeyi yüksek kesimlerinden gelir düzeyi düşük kesimlerine yönelik gelir dağılımını düzenleyici sosyal adalet ilkesini hayata geçirecek düzenlemeleri hayata geçirmektedir oysa burada yapılan sadece farklı sosyal kesimler arasında olumsuz gelir transferi sağlanması değildir aynı zamanda bu düzenleme ile işverenlere ayrıca bir özel katkı sağlanarak işverenlerin yükümlülüğü ortadan kaldırılmıştır son olarak bu düzenleme ücret ve maaş gelirlerinden kesilen işsizlik sigortası primlerini ve birikimin korumamasına neden olmaktadır kişinin kendi iradesi dışında böyle bir sisteme kanun aracılığıyla dahil edilmesine rağmen kişinin birikiminin korunmaması sosyal hukuk devleti ilkesine açık aykırılık teşkil etmektedir sosyal hukuk devletinin görevi yurttaşlarının bu birikimlerini korumak ve yurttaşlarına gelir güvencesi sağlamaktır i̇stihdamın arttırılmasına yönelik politikalar idarenin sorumluluğu altındadır bu tür politikaların hayata geçirilmesi için bütçeden yıllık tahsisatlar orta ve kısa vadeli programlar çerçevesinde bütçelendirilmiştir dolayısıyla idarenin yapmakla yükümlü olduğu politikaların bedelini işçilerin işsizlik dönemlerinde geliresas sayısı karar sayısı sağlayabilmeleri amacıyla oluşturulmuş bir fondan karşılamak bu tür politikaların maliyetini zaten vergisini ödeyen sigortalıya yeniden ödetmek sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz bu nedenle sosyal hukuk devleti olma yükümlülüğünü zedeleyici bir durumla karşı karşıya bulunmaktayız söz konusu düzenleme sosyal devlet ilkesini hak ve özgürlükler bakımından somutlaştıran anayasa madde e de haydi haydi aykırılık oluşturmaktadır yukarıda belirtilen nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı i̇şsizlik sigortası kanununun geçici uncu maddesine son fıkrasından önce gelmek üzere yapılan ek sigortalı ve işveren sigorta primlerinin i̇şsizlik sigortası fonundan karşılanmasına dair bir düzenleme öngören fondan ibaresi sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olması ve sosyal adaleti bozucu sonuçlara yol açtığı için anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine ve madde ile kurulan sosyal devlet sosyal haklar diyalektiğine aykırıdır iptali gerekir yukarıda belirtildiği üzere sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı i̇şsizlik sigortası kanununun geçici maddesine eklenen fıkrada yer alan fondan karşılanmak üzere ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali talep edilmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali talep edilen düzenleme belirsizlik taşıyan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil eden içeriktedir bu düzenleme anayasamızda güvenceye alınan temel ilkelere hak ve özgürlüklere aykırılık teşkil etmektedir anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelere maruz bırakılması kabul edilemez hukuk devleti sayılmanın en önemli gereklerinden biri de anayasaya açıkça aykırı olan normların ivedilikle arındırılması bireylerin haklarında telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açılmasının engellenmesi bir başka deyişle bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almayı ifade eder anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı i̇şsizlik sigortası kanununun geçici maddesine eklenen fıkrada yer alan fondan karşılanmak üzere ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine makul bir sürede görüşülerek karara bağlanmasına ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,427
esas sayısı karar sayısı gerekçe i̇tiraza konu olan türk ceza kanununun yukarıda bahis konusu edilen maddeleri anayasanın maddesinde tespit olunan ve iptali için dâva açılamayacağı ve itirazda bulunulamayacağı belirtilen bir kanun hükmü değildir yapılan tetkikattan yukarıda bahis konusu edilen türk ceza kanunu hükümlerinin itirazın yapıldığı tarih itibariyle meri bulunduğu ve iptali isteğiyle anayasa mahkemesine bir itiraz veya dâva açılarak bu konuda müspet veya menfi bir karar verildiğine tesadüf olunamamıştır tetkik olunacak dâva evrakından anlaşılacağı üzere tarihinde olayın sanıkları bulunan musa dilek i̇brahim özkan ve sultan özkan haklarında müşteki i̇brahim dileki yaraladıkları iddiasiyle türk ceza kanununun ve maddeleriyle tecziye edilmek üzere kamu dâvası ikame edilmiş mahkemece yapılan yargılama sonunda olayın adiyen müessir fiil niteliğinde olduğu anlaşılmış olayın müştekisi duruşma sırasında oğlu bulunan sanık musa dilek hakkındaki şikâyetinden feragat ettiğini bildirmiş diğerlerinin cezalandırılmasını istemiş sanık musa dilekin feragat karşısında sükûtu kabul manasında farzolunârak bu sanık bakımından dâvanın düşürülmesine diğer iki sanığın foragatı kabul etmediklerini açıkça beyan etmeleri karşısında bunlardan i̇brahim özkanın mevcut deliller muvacehesinde beraatine diğer sanık sultan özkanın tecziyesine karar verilmiş kararın mahallî cumhuriyet savcısı ve sanıklardan sultan özkan tarafından temyizen tetkikinin istenilmesi üzerine yargıtay ikinci ceza dairesinin tarihinde vermiş bulunduğu karar müştekinin sanıklardan musa hakkındaki feragatinin diğer sanıklara da sirayet edeceği düşünülmeden mahkûmiyet kararı verilmesi gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur i̇şte bu sebeple dâvada uygulanması istenilen türk ceza kanununun ve maddesi anayasaya aykırı görülmüştür denildikten sonra türk ceza kanununun değişen ve maddeleriyle anayasanın ve maddeleri bütünleriyle aktarılmış ve karara gene aynen şöyle devam edilmiştir mevcut hükümlerin birlikte tetkikinden anlaşılacağı gibi türk ceza kanununun maddesi ile takibat yapılabilmesi dâva veya şikâyete bağlı suçlarda suçtan zarar gören kimsenin vazgeçmesi kamu dâvasının düşürülmesine müncer kılınmıştır yine bu cümleden olarak şikâyetçinin birden ziyade sanık hakkında yapmış olduğu şikâyetini birisi hakkında vazgeçtiği istemi ile geri alması halinde bu sirayetin diğer sanıklara da uygulanabileceğini belirtmiştir kanunumuz her ne kadar maddenin son fıkrasında vazgeçmeyi kabul etmeyen sanığa tesir etmez olarak belirtmişse de buna bir veya birkaç istisna koymuştur ve bunu kanunda yazılı haller müstesna olmak üzere sözleriyle ifade eylemiştir türk ceza kanununun maddesinde ve maddelerin takibat icrası şikâyete bağlı bulunan fıkralarında ve özellikle dâvada sanıklar hakkında uygulanması istenen maddenin son fıkrasında şikâyetçinin hüküm katileşinceye kadar dâvasından feragatinin hukuku amme dâvasını ortadan kaldıracağım hükme bağlamıştır demek ki türk ceza kanununun maddesinin münhasıran uygulandığı hallerde şikâyetçinin hüküm kesinleşinceye kadar sanığın veya sanıkların rızalarına bakmaksızın feragati hüküm ifade etmekte ve sanığın feragati kabul edip etmemesi şikâyetçinin nazarında bir kıymet taşımamaktadır nitekim dâva dolayısiyle yargıtay i̇kinci ceza dairesinin tarihli kararı da bu yönde bir hüküm ifade etmektediresas sayısı karar sayısı aynı konuda yargıtay ceza genel kurulunun tarihli ve sayılı bir kararında suçun sanıklar tarafından aynı zamanda işlenmiş olmasına göre sanıklardan biri hakkındaki feragat diğerlerine de sirayel eder denilmekte ve yine yargıtay ceza genel kurulunun tarih sayılı diğer bir kararında da sanığa isnat edilen fiilin adiyen hakaretten ibaret olmasına ve türk ceza kanununun ve maddeleri serahatine göre davacının dâvasından vazgeçmesinin sanığın kabulüne vabeste bulunmadığı düşünülerek kanuna uygun olan hükmün tasdiki gerekir yazılı şekilde feragati kabul edip etmediğinin sorulmaması yolsuzdur bozulmasında isabet mütalâa edilememiş ve bu cihete teferru eden itirazname varit bulunmuştur denilmiş ve yargıtay ceza genel kurulunun tarihli ve sayılı bir kararında da ezcümle dosyadaki yazılara ve şahsi davacının aynı müessir fiilden dolayı iki suçlu hakkında şikâyetname verip davacı olmuş iken duruşmada bunlardan birisi hakkındaki dâvasından vazgeçtiğini bildirmiş bulunmasına ve ceza kanununun maddesinin ikinci fıkrasında açık hükme göre daire ilâmında gösterilen bozma yerinde olup uymak gerekirken evvelki hükümde ısrara karar verilmesi kanuna aykırıdır denilmiştir türk ceza kanununun şerhi ve tatbikatı nejat öztürk birinci cilt sahife şu kararlardan anlaşılacağı üzere kamu ile ilgili olan yargıtay i̇kinci ceza dairesince verilen karar yargıtay ceza genel kurulunun da müstakar içtihadı istikametindedir yani yargıtay ceza genel kurulu da uzun zamandan beri türk ceza kanununun maddesinin ikinci fıkrasını yargıtay i̇kinci ceza dairesi gibi yorumlamaktadır filvaki suçtan zarar görenin şikâyet hakkı olduğuna göre bundan vazgeçmek suretiyle tahrik etmiş olduğu dâvayı da düşürebilmesi gerektiği hatıra gelebilir fakat şikâyetçinin hakkının şikâyet olunanın hakkı ile taarruz ettiği haller arasında iyi bir sınırın çizilmesi icap eder suçtan zarar gördüğünü iddia eden kişinin kamu dâvasının açılmasını sağlamak elindedir fakat bu dâvanın açılması diğer bir vatandaş hakkında bir suçluluk karinesi tevlit eder bir vatandaşa bir leke sürülmüştür bu karinenin hukukî hiçbir değeri yoktur fakat fiilen ve halk nazarında bir ehemmiyet arzettiği de inkâr edilemez bu fiilî karinenin aksi ancak kesinleşmiş bir beraat hükmü ile giderilebilir bu sebeple şikâyet olunan kimse vazgeçmeyi kabul etmemek suretiyle dâvanın devamını ve bu suretle masumiyetini ispatla bir beraat hükmü istihsalini sağlar halde vazgeçme konusunda kabul yetkisi şikâyet olunan için bir savunma vasıtasıdır kaldı ki şikâyetçinin iradesini sanığa tahmil etmeye de hukuk anlayışı manidir ancak üstün bir hukuk iradesinin tezahürü olarak umumî ve hususî affın kabul mecburiyeti de tahmil edilebilir eşit iradelerin verimi vazgeçmede böyle bir mecburiyeti sanığa yüklemek doğru olamaz esasen şikâyetin kötü kişilerin elinde ve onlara hiçbir zararı dokunmayan bir söğme vasıtası olmaması ve sözde acımak duygusu ile hareket edilmiş zehabı uyandırmak suretiyle sürülen lekeyi olduğu gibi bırakan bir affı kabul mecburiyeti adalet duygularına tamamiyle aykırıdır adalet hakikatin meydana çıkmasına mani olmak değildir profesör faruk erem türk ceza hukuku cilt sahife profesör faruk erem yukarıya aldığımız fikirlerine mahkemece aynen iştirak edilmektedir burada daha da ileri gidilerek kötü niyet sahibi olabilecek bazı kişilerin bu gibi şikâyetlerini müteaddit defalar ayrı ayrı zamanlar için tekrarlamak ve yerine göre deliller uydurmak suretiyle masum kişileri adlî merciler önünde meşgul etmek ve onları suçlu damgası ile damgalamak yoluna gidebilecekleri daime mümkün ve muhtemeldir türk ceza kanununun mehazı bulunan i̇talyan ceza kanununun maddesinde takibat icrası ancak mutazarrır olan tarafın şikâyetine bağlı suçlarda mutazarrırın dâvadan vazgeçmesi ceza dâvasını ortadan kaldırır fakat bu halin mahkûmiyetin infazına mani olmasıesas sayısı karar sayısı ancak kanunda yazılı yerlerde caizdir maznunlardan birinin lehine dâvadan vazgeçmek diğer maznunlara da sirayet eder dâvadan vazgeçmek onu kabul etmeyen maznuna tesir etmez denilmek suretiyle şikâyetçinin şikâyetinden vazgeçmesinin maznunun veya maznunların kabulüne bağlı kıldığı aşikâr iken her ne sebeple ise kanunumuzun bu maddeyi kabul eden maddesinin son fıkrasına kanunda yazılı haller müstesna olmak üzere hükmü ilâve edilmek suretiyle mehaz kanundan ayrık bir hüküm getirilmiş ve bu noktadan sanıkların iradelerine bir değer verilmemiştir yukarıda belirtilen anayasanın maddesinde herkesin yargı mercii önünde davacı veya dâvâlı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu yazılı olmasına rağmen türk ceza kanununun maddesinin ve yine olayda tatbik kabiliyeti bulunan maddesinin sanığa tam anlamı ile buna mümasil hadiselerde savunma imkânı tanımadığı açıkça anlaşılmaktadır mahkeme önünde masumiyeti ispatlanan bir sanığın eline bir beraat kararın verilmesi tabiî iken şikâyetçinin şikâyetinden feragat ettiğini bildirmesi halinde uygulamada böyle bir karar verilmesi mümkün olmamakta ve hakikaten masum olan bir kimse bir beraat karan alamadığı için türk ceza kanununun ve maddelerinden istifade ederek adlî mercilere müracaat hakkından yoksun bırakılmakta ve netice itibariyle bu hal adaletin tam anlamı ile gerçekleşmesine imkân vermemektedir bu gibi hallerde anayasanın maddesinin son fıkrasında belirtildiği gibi kötü niyetli şikâyetçi zümresine bir nevi imtiyaz tanınmış olmaktadır türk ceza kanununun maddesi de ayni nedenlerle ve sanığa tam anlamı ile savunma imkânı vermemiş bulunduğu cihetle anayasanın yukarıda zikredilen ve maddelerine aykırılık teşkil ettiklerinden ve mahkemenin kanısı da bu yolda tecelli ettiğinden türk ceza kanununun maddesinde yazılı hüküm ile son fıkrasında mevcut kanunda yazılı haller müstesna olmak üzere hükmünün ve maddeye istisna teşkil eden türk ceza kanununun maddesinin tümünün iptaline karar verilmesi kanaati ile dosyada mevcut ilgili evrak örneklerinin çıkarılarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve duruşmanın durdurulmasına tarihinde karar verildi
1,209
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarihinde yürürlüğe giren sayılı yasanın maddesi ile sayılı tcknun maddesine bendin eklenmesi ile yaşından küçük olan çocuğun rızası ile ailesini veya yetkili makamları haberdar etmeksizin yanında tutmak suç haline getirilmiştir bu suç şikayete tabi olarak düzenlenmiştir sayılı tckna sayılı yasa ile eklenen maddesi tc anayasasının maddesine aykırıdır şöyle ki türk medeni kanununa göre fiil ehliyeti kişinin kendi iradi davranışları ile bir netice meydana getirebilmesini ifade eder yani kişinin hak sahibi olması borç altına girmesi bu şekilde olabilir türk medeni kanununun fiil ehliyetini düzenleyen ve maddeleri emredici niteliktedir buna göre tam fiil ehliyeti için mümeyyiz olmak reşit olmak mahcur olmamak gerekir buna göre temyiz kudreti makul surette hareket edebilme kabiliyetidir temyiz kudretinin varlığı karine olarak kabul edilir sayılı yasa ile değişik tcknun maddesi açısından bir kişinin rızası ile gidebileceği yerin ayırt edebildiği yaş sınırının ne olduğu tartışılmalıdır yaşından küçük olan her çocuğun kendi iradesi ile ve rızası ile gideceği yeri seçme yetisinin olmadığını söylemek biyolojik zihinsel ve hukuki kıstaslarla bağdaşmamaktadır genel olarak yaşını doldurmuş kişinin temyiz kudretinin olduğu şeklindeki genel kanıyı dahi alsak en azından esas alınan yaş sınırının yaşından küçük olanları değil de yaşından küçük olanları kapsaması gerekecektir bu durumun dikkate alınmaması ise anayasamızın maddesinde bahsi geçen i̇nsan haklarına saygılı sosyal bir hukuk devleti ifadesine aykırı olduğu açıktır i̇nsan hakları kavramı ırk dil din ayrımı yapmaksızın tüm insanların yararlanabileceği hakları ifade eder ayırt etme gücüne sahip olan ancak yaşından küçük olan bir kişinin tck maddesi sebebi rızası ile de olsa ailesinin yanından ayrılarak başka birinin yanına gitmesi ve bu kişinin yetkili makamlara haber vermek ve kanuni temsilcisinden izin almak veya haber vermek zorunda bırakılması i̇nsan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesine aykırıdır yaşından küçüklerin medeni kanunda çeşitli şekillerde kanuni temsilcinin iznine tabi kılınan bağış kefalet ve vakıf kurmak tmk madde gibi önemli işler niteliğinde olmayan alelade bir yere gitmesini yetkili makamları haberdar etmek veya kanuni temsilcisinin rızasını almak şartlarına bağlanması anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırıdır zira temyiz kudretine sahip olan ancak yaşından büyük olan bir kişi ile yine temyiz kudretine sahip ancak yaşından küçük olan bir kişi arasında eşitsizlik yaratılmaktadır sayılı tcknun sayılı kanun ile eklenen maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır şöyle ki anayasamızın maddesi herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir maddesinde ise herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir maddesinde ise herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir demektediresas sayısı karar sayısı ancak tcknun maddesi yaşından küçük kimselerin evinden ayrılırken kanuni temsilcisinin rızasını almak zorunda olması ve rızası olsa dahi evi terk edememesi fiili kişi hak ve hürriyetlere aykırıdır kişinin yetkili makamlara haberdar veya kanuni temsilcinin iznine tabi kılınarak evden ayrılması anayasamızın maddesinde belirtilen maddi ve manevi varlığını geliştirme imkanını yerine getirmesine engeldir kişi hürriyetlerine de aykırıdır zira bu madde ile kişi özgürlüğü ve temel hak ve hürriyetleri anayasamızın belirtilen maddelerine aykırı bir şekilde kısıtlamaktadır yine kişinin evden ayrılırken yetkili makamları ve ailesini haberdar edilmek zorunda bırakılması anayasamızın maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğine ilişkin anayasa hükmüne de aykırıdır yine anayasamızın maddesinde yerleşme ve seyahat hürriyeti düzenlenmiştir oysa ki tcknun maddesi yaşından küçük olan ancak temyiz kudretine sahip olan bir kişinin seyahat edebilmesini yetkili makamı veya aileyi haberdar etme şartına tabi tutulması anayasanın bu hükmüne de aykırıdır anayasamızın maddesinde kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz dedikten sonra fıkrası ile ilköğretim kız ve erkek bütün vatandaş için zorunludur ve devlet okulları parasızdır düzenlemesi getirilmiştir oysa ki tcknun maddesinde kişinin hangi saikle olduğunun tespiti yapılmadan evi terk etmesinin kanuni temsilcisinin rızasına veya onu haberdar etmek şartına veya yetkili makamların haberdar edilmesi şartına bağlanması kişinin anayasal hakkı olan eğitim ve öğrenim hakkını dahi kısıtlayabilecek niteliktedir bu durumda yaşından küçük olan ancak temyiz kudretine sahip olan bir kişi ailesine ve yetkili makamları haberdar etmeksizin bir eğitim faaliyetine katılması halinde eğitim kurumu yetkilileri hakkında soruşturma ihtimali vardır bu nedenle bu düzenleme anayasamızın maddesinde düzenlenen eğitim ve öğrenim hakkını kısıtlayabilecek niteliktedir yine anayasanın maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir ancak anayasanın bu hükmü tcknun maddesi ile adeta kişinin çalışması kanuni temsilcisinin veya yetkili makamların onayına muhtaç hale getirilerek ihlal edilmektedir i̇ş kanunları çerçevesinde çalışma hakkı olan yaş grubu içerisinde olan bir kişinin çalışma mevzuatı açısından bir izne tabi olmadan çalıştığı halde tcknun maddesinde evden ayrılmasının izin şartına tabi tutulması çalışma hürriyetini de kısıtlar mahiyette görülmüştür sonuç sayılı kanunun maddesi ile eklenen sayılı tcknun maddesinin tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılarak sayılı yasa ile eklenen sayılı tcknun maddesinin i̇ptali̇ saygı ile arz ve talep olunur
741
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarafından tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan islah amaçlı hayvan yetiştirici birliklerinin kurulması ve hizmetleri hakkında yönetmeliğin maddesinin fıkrasının l n ve bentleri maddesinin fıkrası maddesinin fıkrasının b ve bentleri maddesinin fıkrasının o r ş ü ve bentlerinin maddesinin ve fıkraları maddesi maddesinin fıkrası maddesinin ve fıkraları maddesi maddesinin ve fıkraları maddesinin ve fıkraları maddesinin fıkrasının ı ve bentleri maddesinin fıkrası maddesinin ve fıkraları maddesinin fıkrasının bendi maddesi maddesinin fıkrasının bendi ile fıkrasının bendi maddesinin ve fıkraları maddesi maddesi maddesi maddesinin fıkrası maddesinin fıkrası maddesinin fıkrasının h ve bentleri maddesinin fıkrasının d g i ve bentleri maddesinin fıkrası maddesinin fıkrasının g ı k ve bentleri ile fıkrası maddesinin fıkrasının bendi maddesinin fıkrasının b ç bentleri maddesinin fıkrasının bendi maddesi maddesi maddesinin ve fıkraları maddesinin fıkrasının c d ve bentleri maddesinin fıkrası ve maddelerinin iptali ve yürütülmelerinin durdurulması istemiyle gıda tarım ve hayvancılık bakanlığına karşı açılan davada öncelikle dava konusu yönetmeliğin dayanağı sayılı yasanın maddesinin ve fıkraları ile aynı yasanın maddesinin ve fıkralarının anayasaya uygun olup olmadığı incelendi gereği görüşüldü sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanununun zootekni başlıklı maddesinin fıkrasında gerçek veya tüzel kişiler hayvan gen kaynaklarının korunması ıslahı geliştirilmesi yaygınlaştırılması ve pazarlama amacına yönelik özel hukuk hükümlerine tabi birlikler şeklinde organizasyonlar kurabilir bu organizasyonlar tarihli ve sayılı kooperatifler kanununa göre kurulan kooperatiflere sağlanan her türlü vergi ve harç muafiyetinden aynı koşullarla yararlanır bakanlık hayvan gen kaynaklarının korunması ıslahı geliştirilmesi yaygınlaştırılması ve belgelendirme gibi konularda bu organizasyonlarla işbirliği yapabilir ve bunların bu kanun kapsamındaki faaliyetlerini kontrol eder birlikler merkez birliği şeklinde örgütlenebilir ve ihtiyaç duyduğu yerlerde şube açabilir asli görevlerini yürütmek üzere teknik ve sağlık personeli çalıştırabilir bakanlık birliklere teknik hizmetler sağlık hizmetleri ve eğitim konusunda gerektiğinde aynî ve nakdî destek verebilir birliklerin personel ve tesislerinden yararlanma talebinde bulunabilir fıkrasında bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenirkuralına ver verilmiştir yasanın resmi kontroller itiraz hakkı ve resmi sertifikalar başlıklı maddesinin fıkrasında bakanlık bu kanun kapsamındaki kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler hariç olmak üzere uygun göreceği görev ve yetkiler için kamu kurum ve kuruluşları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları gerçek kişiler özel hukuk tüzel kişileri birlikler kooperatifler vakıf ve üniversiteler ile işbirliği yapabilir bunlardan bakanlıkça belirlenen şartlara sahip olanlara bu görev ve yetkilerin tamamı veya bir kısmı tamamen veya kısmen devredebilir veya hizmet alımı yolu ile yerine getirebilir bakanlık devir yaptığı kuruluşları denetler bakanlıkça yapılan denetim sonucunda devredilen görev ve yetkilerin yürütülmesindeesas sayısı karar sayısı yetersizlik veya eksikliğin tespiti hâlinde bakanlık devri iptal eder veya eksikliklerin kısa bir süre içinde giderilmesini talep edebilir bakanlık eksikliklerin giderilmemesi durumunda devredilen görev ve yetkileri iptal eder bu fıkranın uygulanmasından doğan tüm masraflar sorumlular tarafından üstlenilir fıkrasında bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir hükmü yer almaktadır sayılı yasanın maddesine dayanılarak hazırlanan dava konusu yönetmelikle gıda tarım ve hayvancılık bakanlığına ait kimi yetkiler birlikler ve merkez birliklerine devredilmiş bulunduğundan yasanın maddesinin ve fıkraları ile maddesinin ve fıkraları bu haliyle bakılan davada uygulanacak kural niteliğinde bulunmaktadır yasanın maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddeleri yönünden incelenmesi hayvan yetiştiricilerinin üstün verimli hayvanlar yetiştirmek için kendi aralarında teşkilatlanarak gerek yurt dışından ithal edilen gerek yurt içinde yetiştirilen ve gerekse yerli ırk hayvanların genetik potansiyellerinin geliştirilmesi verimlerinin artırılması yerli ırk gen kaynaklarının korunması bunların soykütüğü ve ön soykütüğü kayıtlarının tutulması belgelendirilmesi ve bu kayıtlara esas teşkil edecek verim kontrollerinin yapılması sigorta işlemlerinin yapılması üyelerin eğitimlerinin sağlanması üyeler arasında yarışmalar düzenlenmesi üye ihtiyaçlarının temin ve tedariki ile her türlü üretimin analiz ve kontrolünden sonra yurt içi ve yurt dışında pazarlanması ürünlerin değerlendirilmesi için gerekli tesislerin kurulması kiralanması ve işletilmesi gibi hususlar ile gıda tarım ve hayvancılık bakanlığınca belirlenecek her türlü hayvan ıslahı çalışmalarının yapılması amacıyla kurulacak birliklerin kuruluş ve hizmetleri ile ilgili esas ve usulleri belirlemek amacıyla islah amaçlı hayvan yetiştirici birliklerinin kurulması ve hizmetleri hakkında yönetmelikyürürlüğe konulmuş üretimin ekonomik olması amacına yönelik çalışmalar ve araştırmalar yapan üyelerini ulusal ve uluslararası düzeyde temsil eden ve işbirliği yapan üyeleri kurum ve kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişiliği haiz yetiştiricilerden oluşan tüzel kuruluşlar dava konusu yönetmelik kapsamına alınmıştır yönetmelikle ıslah amaçlı yetiştirici birliklerinin kuruluş çalışma konuları organları ve bu organların oluşumu çalışma usulleri ile birliklerin bir araya gelerek oluşturacakları merkez birlikleri birliklerin merkez birlikleri ile olan ilişkileri birliklerin ve merkez birliklerinin denetimi ile tüzel kişiliğin sonlanacağı haller ve bunların ne şekilde olacağı gibi konular düzenlenmiş bu kapsamda yasada kurulabileceği öngörülen birlikler ve merkez birlikleriyle ilgili bu alan kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir aynı yönetmeliğin maddesinde birlik her türden hayvan için ıslah esas olmak üzere yetiştirme pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirmek amacıyla gerçek ve tüzel kişiliği haiz yetiştiriciler ile kurum ve kuruluşların oluşturdukları birlikler merkez birliği ise il yetiştirici birliklerinin bir araya gelerek oluşturdukları ve faaliyetleri tüm yurdu kapsayacak şekilde her türden hayvan için ayrı kurulmuş merkez birlikleri olarak tanımlanmıştır yönetmeliğin maddesinin fıkrasında da gerçek veya tüzel kişilerin hayvan gen kaynaklarının korunması ıslahı geliştirilmesi yaygınlaştırılması ve pazarlama amacına yönelik özel hukuk hükümlerine tabi birlikler şeklinde organizasyonlar kurabileceği belirtildikten sonra fıkrada bir birliğin kurulabilmesi için aynı tür ırk veya hattan hayvanlarla çalışan kuruluş belgesinde belirlenen üyelik şartlarını haiz yedi yetiştiricinin bağlı bulundukları il müdürlüğüne yazılı olarak başvurmaları gerekir kuruluş izni alan birlik ana sözleşme özetini ticaret sicil gazetesinde yayımlatır ve üç ay içinde en az yirmi beş üye ile kuruluş genel kurul toplantısını yapar kuruluşesas sayısı karar sayısı genel kurul toplantısını yapmayan birliğe bir kereye mahsus olmak üzere üç ay daha ek süre verilir i̇kinci üç ay içerisinde kuruluş genel kurulunu yapamayan birlik fesih edilmiş sayılır kuruluş genel kurulunu yapan birlik inci maddede belirlenen amaçlar doğrultusunda faaliyetlerine başlar birliğin çalışma adresi il merkezidir ancak potansiyeli olan ilçelerde şube açılabilir hükmüne yer verilmiştir anılan yönetmeliğin maddesinde birliklere merkez birliğine üye olma zorunluluğu getirilmiş ve madde ile iflas birlik genel kurul kararı ve maddede gösterilen diğer nedenler yanında merkez birliğine üye olmama hali de belirli koşullar altında bir dağılma nedeni olarak belirlenmiş madde ile birliğin sermayesinin değişebilir olacağı kural altına alındıktan sonra yönetmeliğin maddesiyle birlik ve merkez birliği hakkında sayılı yasa ve dava konusu yönetmelikte hüküm bulunmayan haller ile vergi mevzuatı açısından sayılı kooperatifler kanununun uygulanacağı öngörülmüştür görüldüğü üzere yasada özel hukuk hükümlerine tabi organizasyonlar olarak nitelenen birlikler hakkında başkaca bir tanımlama ve niteleme yapılmamış bu alan hukuki çerçevesi belirsiz bir şekilde tamamıyla idarenin düzenleyici işlemine bırakılmıştır oysa sayılı yasanın maddesinin fıkrası ile yürürlükten kaldırılan sayılı hayvan islahı kanununun maddesinde islah yetiştirme ve pazarlama amacı ile tüzel kişiliğe sahip özel hukuk hükümlerine tabi kooperatif nitelikli birlikler kurulabilirbirliklerin organları genel kurul yönetim kurulu ve denetleme kurulundan oluşur hükmü ile birlikler hakkında kooperatif nitelemesi yapılmış ve yine aynı maddede birlik organlarının nelerden ibaret olacağı açıkça sayılarak söz konusu tüzel kişiliklerin hukuki statüsü belirli bir çerçeve içerisine alınmak ve temel ilkeleri belirlenmek suretiyle idarenin düzenleme alanı ortaya konulmuştur anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralına yer verilirken anayasanın maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği hükmüne yer verilmiştir madde ise başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler kuralını içermektedir egemenliğin sahibi olan millet adına yetki kullanan yasama organı yasama erkinin aslî sahibidir böyle bir yetkiden kendi iradesiyle bile vazgeçmesi söz konusu olamaz bu nedenle öğretide anayasada yasama yetkisinin devredilemeyeceği yolunda bir kural olmasaydı dahi yasama yetkisinin devredilemeyeceği kabul edilmektedir çünkü kamu hukukunda hiçbir devlet organı anayasa ve yasalardan aldığı bir yetkiyi bu metinlerde açık bir izin olmadıkça başka bir devlet organına devredemez yasama organı yasa yaparken konuyla ilgili bütün olasılıkları göz önünde bulundurarak kazuistik biçimde ayrıntılara ait kurallar koymak yetkisine sahip ise de zamanın gereklerine göre sık sık değişen önlemler alınmasına veya alınan önlemlerin kaldırılmasına ve yerine göre yeniden konulmasına gerek duyulan hallerde yasama faaliyetinin yavaş işlemesi ve günlük olayları izleyerek zamanında önlem almasının güçlüğü karşısında yasa koyucunun konunun esaslı unsurlarını yasa ile belirledikten sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin bulunan hususların düzenlenmesi için yürütme organına yetki vermesinin yasama yetkisinin devri niteliğinde değerlendirilemeyeceği açıktıresas sayısı karar sayısı yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda yasayla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından yasama yetkisinin genelliği yasama organı dilediği alanı kuşkusuz anayasa ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisini haizdir bu çerçevede yasa koyucu tarafından daha önce var olmayan yeni bir özel hukuk tüzel kişiliği formatı oluşturulabilmesine de engel bir durum bulunmamakla birlikte bu yapılırken söz konusu tüzel kişiliğin nitelemesi de yapılarak tabi olacağı hukuki rejimin çerçevesinin çizilmesi temel ilke ve kurallarının belirlenmesi gerekmektedir zira yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir yürütmenin düzenleme yetkisinin sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olması nedeniyle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilmesi mümkün bulunmamaktadır yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir diğer bir anlatımla türevsel bir yetki olan idarenin düzenleme yetkisi yasa izlenerek takip edilerek kullanılabileceğinden yasal düzenlemenin olmadığı bir alanda yürütmeye ilk elden düzenleme yetkisi tanınmasına olanak bulunmamaktadır aksi durum yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle bağdaşmayacaktır sayılı yasanın değinilen kuralları ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak kurulmasına imkan tanınan ve organizasyon olarak nitelenen bu birliklerin organlarının neler olacağı ve hangi hukuki çerçeve içerisinde faaliyette bulunacakları yasama organınca kural altına alınmamıştır yasada geçen özel hukuk hükümlerine tabi ifadesi ile yetinilerek geriye kalan hususlardaki düzenleme yetkisinin yönetmeliğe bırakılması ile ya hukukumuzda herhangi bir tanımı bulunmayanorganizasyon kavramının içeriğinin doldurulmasına ve anlamlandırılmasına böylece idarece yasal çerçevesi bulunmayan bir alanda yeni bir özel hukuk tüzel kişiliği tanım ve şekillendirmesi yapılabilmesine olanak sağlanmakta ya da bu birliklerin idarece ve idarenin serbestçe gerçekleştireceği bir tercih ile dernek vakıf ticaret ortaklığı gibi yasalaştırılmış bir alan içerisinde yer alan özel hukuk formlarından herhangi bir veya birkaçına dair çerçeve kapsamında değerlendirilebilmesi veya sınırlandırılabilmesine böylece yasalaştırılmış bir alan içerisinde yer alan kuralların bu kurallardan bağımsız bir biçimde hangi durum veya durumlarda uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir tercihte bulunabilme hak ve yetkisi tanımış olmaktadır her iki halde de yasa koyucu tarafından idareye özerk bir düzenleme alanı bırakılmış ve bu konudaki yasama yetkisi fiilen idareye devredilmiş bulunmaktadır nitekim yasanın anılan maddesiyle idareye tanınan yetki kapsamında dava konusu yönetmeliğin yukarıda aktarılmış bulunan maddesi ile birlikler ve merkez birlikleri hakkında sayılı yasa ve yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde kooperatifler kanununun uygulanacağı kuralı getirilmiş böylece normlar hiyerarşisinde daha aşağıda yeresas sayısı karar sayısı alan bir düzenleme ile üst normun uygulanıp uygulanmayacağı kararlaştırılmıştır kuşkusuz yasa ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak üzere kullanılabilecek olan yönetmelikle düzenleme yetkisinin sınırı üst hukuki düzenlemelerdir ve yönetmelikle yasa veya yasaların kapsamlarına dahil olan konulardan hangilerine uygulanıp hangilerine uygulanmayacağına ilişkin bir tercihte bulunulmasına ve idareye böyle bir tercihte bulunabilme yetki ve serbestisinin yasa ile dahi olsa tanınmasına olanakbulunmaması gerekmektedir yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde yasada organizasyon olarak adlandırılan ancak hukuki statüsüne ilişkin herhangi bir çerçeve çizilmiş bulunmayan birlikler ve merkez birlikleriyle ilgili olarak ikincil konular yanında asli unsurların da idarece belirlenip kurallaştırmasını öngören sayılı yasanın maddesinin ve fıkralarının mevcut düzenleniş biçimleriyle yasa koyucu tarafından kullanılması gereken yetkilerin de idarece kullanılmasını öngördüğü kanısına varıldığından yasama yetkisinin devredilmezliğini öngören anayasanın maddesine ve yönetmeliklerin kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılacağını düzenleyen maddesine aykırı oldukları sonucuna varılmaktadır yasanın maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddeleri yönünden incelenmesi yasa kurallarının anayasanın ve maddelerine uygunluğu yasanın maddesinin fıkrasında bakanlığın bu kanun kapsamındaki kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler hariç olmak üzere uygun göreceği görev ve yetkiler için kamu kurum ve kuruluşları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları gerçek kişiler özel hukuk tüzel kişileri birlikler kooperatifler vakıf ve üniversiteler ile işbirliği yapabileceği bunlardan bakanlıkça belirlenen şartlara sahip olanlara bu görev ve yetkilerin tamamı veya bir kısmını tamamen veya kısmen devredebileceği veya hizmet alımı yolu ile yerine getirebileceği fıkrasında ise bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esasların bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirleneceği hükmü yer almaktadır maddenin fıkrasında yer alan bu kanun kapsamındaki kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler hariç olmak üzere ifadesiyle devredilebilecek yetkilerin yasal çerçevesinin çizilmiş olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır anılan kurallarla yasada açıkça öngörülmüş yazılı hiyerarşik asta yapılmış ve kısmi olması gereken yetki devrine konu işlerin kapsam sınır ve içeriğinin belirsiz bir şekilde idarece belirlenmesinin öngörülmesi yasama yetkisinin devredilmezliği kuralının ihlali sonucunu doğurmaktadır dolayısıyla anılan yasa kuralları anayasanın maddesine ve yönetmeliklerin kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılacağını düzenleyen maddesine aykırı bulunmaktadır yasa kurallarının anayasanın maddesine uygunluğuesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde ise yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği maddesinde bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri yetkileri ve teşkilatının yasayla düzenleneceği maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve yasayla düzenleneceği hükme bağlanmıştır anayasa yürütme görev ve yetkisinin yasalar çerçevesinde yerine getirileceğini açıklamakla yetinmeyip idare kuruluşunun her bir öğesinin de yasayla düzenlenmesini emretmektedir idare teşkilatı ile görev ve yetkilerinin yasayla düzenlenmesi öngörüldüğü gibi ajanlara vergilere ve mallara ilişkin statülerin de yasal nitelikte olması gerekmektedir bu bakımdan idare onu yetkili kılan yasaya dayanarak hizmette bulunabilir bu nedenledir ki idare hukukunda yetkisizlik kural yetkili olmak istisnadır dolayısıyla yetki devri de istisnai niteliktedir ancak idarenin yasallığı ilkesi idari kuruluşun tümü ve bütün ayrıntıları ile yasa koyucu tarafından düzenlenmesi zorunluluğunu gerektirmeyip sadece öğelerinin temel kurallarının ve güvence hükümlerinin yasada yer almasını zorunlu kılar nitekim anayasanın maddesinde bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri yetkileri ve teşkilatının yasayla düzenleneceği maddesinde kamu tüzel kişiliğinin ancak yasayla veya yasanın verdiği açık yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmek suretiyle idarenin kuruluşunda her noktanın mutlaka yasa hükmüne bağlanmasını şart koşmamış ya da bu alanda yürütme ve idarenin düzenleme yapmasını yasaklamamıştır bu itibarla yasal yetkiye dayanarak ve yasalar ile anayasa çerçevesinde olmak kaydıyla yürütme ve idare de kendi işleviyle ilgili alanda yeni ve ayrıntılı kurallar koyabilirler böyle bir düzenlemenin yasallık ilkesine aykırı bir yönü yoktur diğer yandan yasama erkinin aksine yürütme erkinin bir yetki olduğu kadar yükümlülüğü de içermesi nedeniyle idarenin yasayla kendisine tevdi edilen görev ve yükümlülükleri tümüyle devretmesi diğer bir anlatımla kamu hizmetini ifadan vazgeçmesi mümkün bulunmamaktadır aksi durumun gerek yetki devrinin istisnailiği gerekse idarenin yasallığı ilkesine dolayısıyla anayasanın yukarıda anılan hükümlerine aykırı düşeceği açıktır nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k kararında da öğretide kabul edildiği üzere yetki devrinin kısmi olması gerektiği ve bazı önemli yetkilerin devir konusu yapılamayacağı vurgulanarak yasada biçimi ve sınırları belirli bir yetki devri öngörüldüğü gerekçesiyle iptal isteminin reddine karar verilmiştir sayılı yasa ile gıda tarım ve hayvancılık bakanlığına tanınan kamusal yetkilerin kısmen veya tamamen belirgin bir sınır ve kural getirmeksizin herhangi bir kuruluş veya kişiye tamamen veya kısmen devredilebileceği öngörülmüştür dolayısıyla itiraza konu yasa kurallarıyla bakanlığın tarım ve hayvancılıkla ilgili yetkilerinin belirgin herhangi bir sınırlama veya istisna konulmaksızın bakanlık teşkilatı içinde yer almayan bakanlık ile hiyerarşik ilişki içinde olmayan kişi ve kuruluşlara devrine olanak sağlanmıştır bu nedenle anılan kurallar yetki devri kurumunun kapsam ve mahiyetine açıkça aykırılık teşkil ettiği gibi idarenin yasallığını düzenleyen anayasanın maddesine de aykırı düşmektedir bu nedenle anılan yasa kurallarının anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadıresas sayısı karar sayısı yasa kurallarının anayasanın maddesine uygunluğu anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvencesi sağlar bu bağlamda yasa koyucu sosyal yaşamı düzenlemek için kamu yararı amacı ile kimi kurallar koyabilir zaman içinde değişen toplumsal gereksinmeleri karşılamak kişi ve toplum yararının zorunlu kıldığı düzenlemeleri yapmak toplumdaki değişikliklere koşut olarak bu yönde alınan önlemleri güçlendiren geliştiren etkilerini daha çok artıran ya da tam tersine bunları hafifleten veya tümüyle ortadan kaldıran işlemlerde bulunmak yasa koyucunun görevidir anayasanın maddesinde tarım ve hayvancılıkla uğraşanların korunması ve desteklenmesi devlete ödev olarak verilmekte ancak bu tedbirlerin türü ile uygulanma yöntemi yasa koyucunun takdirine bırakılmaktadır anayasanın maddesinde de devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür denilmektedir geniş anlamda devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında genel ve ortak gereksinimleri karşılamak kamu yararını ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olarak tanımlanan kamu hizmetinin kamu hukukunun genel ilkeleri gereğince doğrudan idare kuruluş ve kurumları eliyle kamusal yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl ve olağandır anayasanın devlete yüklediği tarım ve hayvancılıkla ilgili ödevler çerçevesinde hayvansal üretim çalışmalarında bulunmak veveya bu konularda girişimde bulunanları teşvik veveya destekleme yoluyla yüksek vasıflı hayvan ırklarının yaygınlaştırılmasını sağlamak ve üretimin insan sağlığı ve çevreyi koruyucu yöntemlerle yapılmasını sağlayıp buna ilişkin hususların denetlenmesine yönelik işlemler gerçekleştirmek kamu hizmeti niteliğine sahip bulunmaktadır yasanın anılan kuralları ile bakanlığın bu konuda haiz olduğu yetkileri uygun göreceği görev ve yetkiler için kamu kurum ve kuruluşları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları gerçek kişiler özel hukuk tüzel kişileri birlikler kooperatifler vakıf ve üniversitelerden bakanlıkça belirlenen şartlara sahip olanlara bu görev ve yetkilerin tamamı veya bir kısmını tamamen veya kısmen devredebileceği veya hizmet alımı yolu ile yerine getirebileceği öngörülmekte bakanlığın devir yaptığı kuruluşları denetleyeceği belirtilmektedir madde gerekçesinde ise devir yapılacak yetkilerin cezai yaptırımların uygulanması haricindeki yetkiler olduğu ifade edilmiştir buna göre söz konusu yasa kuralları ile bakanlığın denetim ve gözetime ilişkin yetkilerinin de devrinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır kolluk faaliyetine ilişkin olan bu görevler ise genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli kamu hizmetlerinden olup anayasanın maddesine göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekmektedir madde ise kamu tüzel kişileri dışında gerçek kişilere özel hukuk tüzel kişilerine vakıf kooperatif ve birliklere de kısmen veya tamamen yetki devriniesas sayısı karar sayısı öngördüğünden bakanlığa ait olan bu yetkinin tamamen devri olanaklı değildir bu nedenle yasanın anılan kuralları anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır iii sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanununun maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddelerine maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
3,002
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemleri̇ni̇n gerekçeleri̇ bireysel silahlanmayı yaygınlaştıran her düzenleme yaşam hakkıyla potansiyel olarak çatışma içerisinde olmakla beraber sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin aşağıdaki üç kısmı anayasaya aykırılıkları sebebiyle işbu iptal davasının konusunu oluşturmaktadır sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı anayasanın maddesine aykırılık hukuk devleti i̇lkesi cumhurbaşkanı kararı ile silah taşıyabileceklerine karar verilen devlet belediye özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensupları cumhurbaşkanına özel kanunlarda yazılı olanlar dışında silah taşıyabilecek devlet belediye özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensupları kategorilerinin belirlenmesi yetkisinin verilmesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır i̇ptali istenen hüküm cumhurbaşkanına silah taşıyabilecek devlet belediye özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensuplarının belirlenmesinde ucu açık kullanım esasları öngörülmemiş sınırları belli olmayan ve keyfîliğe açık bir yetki vermektedir oysa hukuk devleti gereği cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere kamu makamlarına verilen yetkinin somut ve objektif ölçütlerle çerçevelenmesi gerekir bu durum anayasanın maddesinde düzenlenen yaşam hakkının korunmasının üzerinde sonuçları olabilecek bir konu söz konusu olduğunda özellikle böyledir esasen halihazırdakiler dışında silah taşıyabilecek yeni bir devlet belediye özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensubu kategorisi öngörülmesi gereği söz konusu olursa hukuk devletine en uygun yol söz konusu düzenlemenin meclis tarafından ilgili kategoriler somut olarak belirlenerek ve şekli anlamda kanun kapsamında öngörülmek suretiyle gerçekleştirilmesidir öyle ki sınırlanabilen temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilirken anayasa teknik anlamda sınırlama kabul etmeyen yaşam hakkının ortadan kalkmasına yol açma riski olan silah taşıma ve bulundurma olanağının da kanunla düzenlenmesi gerekir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendi düzenlendiği şekliyle hukuk devletinin gerektirdiği öngörülebilirliği içermemekte yürütmeye üstelik yaşam hakkını doğrudan ilgilendiren bir konuda tanınan yetkinin hangi ölçütlere göre kullanılacağını ve sınırlarının neler olduğunu göstermemektedir cumhurbaşkanına tanınan bu keyfîliğe açık sınırsız yetki anayasanın hukuk devleti ilkesini düzenleyen maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yaşam hakkı ve maddi varlığını koruma hakkıesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanına özel kanunlarda yazılı olanlar dışında silah taşıyabilecek devlet belediye özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensupları kategorilerinin belirlenmesi yetkisinin verilmesi anayasanın maddesindeki yaşam ve maddi varlığını koruma haklarına aykırıdır anayasanın avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve birleşmiş milletler kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinin kshs maddesi uyarınca devletin yaşam hakkını koruma yükümlülüğü vardır kshs anılan maddesinde yaşam hakkı için bu hak hukuk tarafından korunur demektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi madde in ilk cümlesi devleti yalnızca iradi ve kuraldışı şekilde ölüme yol açmaktan kaçınmaya zorlamaz onu aynı zamanda yetki alanındaki insanların hayatını korumak için gerekli tedbirleri almaya da zorlar madde den doğan pozitif yükümlülükler kamusal olsun olmasın yaşam hakkını tehlikeye düşürme ihtimali olan her tür etkinlik bağlamında geçerlidir demektedir ai̇hm centre for legal resources on behalf of valentin câmpeanuromanya temmuz başvuru no § devlet yaşam hakkını korur anayasa kişilerin ihkak hakkı yasaktır kişi toplum içindeki çıkar ve değer çatışmalarını anayasal hakkı olan hak arama özgürlüğünü anayasa kullanmak suretiyle devletin örgütlediği barışçıl hukuki mekanizmalara başvurarak çözümlemelidir yurttaşlar için silah taşımak anayasal bir hak değildir silah taşımayı öngören yasal düzenlemelerle çatışma içerisinde olan anayasal haklar çatışan değerler arasında sağlanması gereken denge arayışında tartışmasız şekilde öncelik taşır kaldi ki yurtta sulh kavramı toplumsal barış hakkı veya barış hakkının toplu kullanımının anayasal temelini oluşturmaktadır öte yandan silahlanma anayasanın hak ve özgürlükleri yatay ilişkiler açısından güvenceleyen temel kuralıyla da çelişmektedir temel hak ve hürriyetler kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder konutta ve işyerinde silah bulundurma silah taşıma bu maddenin koruma altına almayı amaçladığı hak ve özgürlüklere tehdit oluşturur nitekim türkiye toplumunun her günkü yaşamında muhtemel tehditlerin sonuçlu eylemlere dönüşmesi hazin gerçeklerine tanıklık edilmektedir ateşli silahlar ve bireysel silahlanma yaşam hakkını doğrudan tehdit eden bir durumdur hal böyleyken iptali istenen düzenlemede cumhurbaşkanına silah taşıyabilecek ve bulundurabilecek devlet belediye özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensupları kategorilerini belirleme yönünde keyfîliğe açık sınırları belirsiz bir yetkinin tanınması anayasanın maddesindeki yaşam hakkına aykırıdır bu düzenleme doğası gereği kanunda somut olarak düzenlenmiş istisna olması gereken silah taşıma ve bulundurma imkanına sahip memur ve mensuplar kategorilerini salt cumhurbaşkanının takdiriyle koyulacak esaslar çerçevesinde sınırsız şekilde genişletme ve yaygınlaştırma potansiyelini taşımaktadır devletin bireylerarası yatay ilişkilerde yaşam hakkını koruma pozitif yükümlülüğü vardır oysa silah taşıma ve bulundurma imkanlarının her yeni genişlemesi yaşam hakkına tecavüz riskinin toplumda ve bireylerarası yatay ilişkilerde artması anlamına gelecektir bizatihi yaşam hakkını tehdit eden silah taşıma ve bulundurma olanağının genişletilmesine ilişkin olarak dayanacağı esaslar ve sınırları belirtilmeden yürütmeye bırakılan bir karar yetkisinin varlığı karara yetkili makamın kim olduğundan bağımsız olarak anayasanın maddesine aykırıdır sınırlanabilen temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilirken anayasa teknik anlamda sınırlama kabul etmeyen yaşam hakkınınesas sayısı karar sayısı ortadan kalkmasına yol açma riski olan silah taşıma ve bulundurma imkanının evleviyetle kanunla düzenlenmesi gerekir i̇ptali istenen düzenleme yukarıda yaşam hakkıyla ilgili olarak belirtilen aynı aykırılık nedenlerinden ötürü anayasanın aynı maddesinde öngörülen maddi varlığını koruma hakkına da aykırıdır nitekim özgürlük ve güvenlik eksenine dayanan türk ceza kanunu kişileri kasten yaralama fiillerine karşı korumak amacıyla ayrıntılı düzenlemeler yapmakta ve müeyyideler öngörmektedir tck vd açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanlar anayasanın maddesine aykırılık hukuk devleti i̇lkesi cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanlara ateşli silah taşıma ve bulundurma imkanının tanınması anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır i̇ptali istenen hüküm valilere cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan yönetmelikte belirlenecek esaslara göre ateşli silah taşıma ve bulundurma imkanı sağlayan bir izin vesikası verme yetkisi tanımaktadır silah taşıyabilecek ve bulundurabilecek kişilerin belirlenmesinin çıkaracağı yönetmelik aracılığıyla cumhurbaşkanı tarafından koyulacak esaslara bağlanması cumhurbaşkanına anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı şekilde ucu açık kullanım esasları öngörülmemiş sınırları belli olmayan ve keyfî biçimde kullanım riskine açık bir yetki vermektedir bir hukuk devletinde cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere kamu makamlarına verilen yetkinin somut ve objektif ölçütlerle çerçevelenmiş şekilde tanınması gerekir bu durum anayasanın maddesinde düzenlenen yaşam hakkının korunması üzerinde sonuçları olabilecek bir konu söz konusu olduğunda özellikle böyledir ateşli silah taşıma ve bulundurma imkanı sağlayan izin vesikasının hangi esaslara göre verilebileceği meclis tarafından izin vesikası alması uygun kişi profilinin toplum açısından tehlike yaratmayacak ağır ve titiz niteliksel ölçütlerin belirlenmesi suretiyle somutlaştırılmasıyla ve şekli anlamda kanun aracılığıyla tespit edilmelidir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendi düzenlendiği şekliyle hukuk devletinin gerektirdiği öngörülebilirliği içermemekte yürütmeye üstelik yaşam hakkını doğrudan ilgilendiren bir konuda tanınan yetkinin hangi ölçütlere göre kullanılacağını ve sınırlarının neler olduğunu göstermemektedir cumhurbaşkanına tanınan bu keyfî kullanıma açık sınırsız yetki anayasanın hukuk devleti ilkesini düzenleyen maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yaşam hakkı ve maddi varlığını koruma hakkıesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanlara ateşli silah taşıma ve bulundurma olanağının tanınması anayasanın maddesindeki yaşam ve maddi varlığını koruma haklarına aykırıdır anayasanın avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve birleşmiş milletler kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinin maddesi uyarınca devletin yaşam hakkını koruma yükümlülüğü vardır kshs anılan maddesinde yaşam hakkı için bu hak hukuk tarafından korunur demektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi madde in ilk cümlesi devleti yalnızca iradi ve kuraldışı şekilde ölüme yol açmaktan kaçınmaya zorlamaz onu aynı zamanda yargılama çevresindeki insanların hayatını korumak için gerekli tedbirleri almaya da zorlar madde den doğan pozitif yükümlülükler kamusal olsun olmasın yaşam hakkını tehlikeye düşürme ihtimali olan her tür etkinlik bağlamında geçerlidir demektedir ai̇hm centre for legal resources on behalf of valentin câmpeanuromanya temmuz başvuru no § devlet yaşam hakkını korur anayasa kişilerin ihkak hakkı yasaktır kişi toplum içindeki çıkar ve değer çatışmalarını anayasal bir hakkı olan hak arama özgürlüğünü anayasa kullanmak suretiyle devletin örgütlediği barışçıl hukuki mekanizmalara başvurarak çözümlemelidir yurttaşlar için silah taşımak anayasal bir hak değildir silah taşımayı öngören yasal düzenlemelerle çatışma içerisinde olan anayasal haklar çatışan değerler arasında sağlanması gereken denge arayışında tartışmasız şekilde öncelik taşır genel olarak yurtta sulh kavramının barış hakkının toplu kullanımı veya toplum barış hakkının anayasal temelini oluşturduğu açıktır öte yandan silahlanma anayasanın hak ve özgürlükleri yatay ilişkiler açısından güvenceleyen temel kuralıyla da çelişmektedir temel hak ve hürriyetler kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder konutta ve işyerinde silah bulundurma silah taşıma bu maddenin koruma altına almayı amaçladığı hak ve özgürlüklere tehdit oluşturur nitekim türkiye toplumunun her günkü yaşamında muhtemel tehditlerin sonuçlu eylemlere dönüşmesi hazin gerçeklerine tanıklık edilmektedir ateşli silahlar ve bireysel silahlanma yaşam hakkını doğrudan tehdit eden bir durumdur hal böyleyken iptali istenen düzenlemede cumhurbaşkanına silah taşıyabilecek ve bulundurabilecek kişileri belirlemeye ilişkin keyfîliğe açık bir yetkinin tanınması anayasanın maddesindeki yaşam hakkına aykırıdır bu düzenleme doğası gereği kanunda somut şekilde titizlikle ve açık olarak tarif edilmiş ve düzenlenmiş olması gereken silah bulundurma ve taşıma olanağına ilişkin esasları salt cumhurbaşkanının takdirine bırakmakta böylece bireysel silahlanmayı sınırsız şekilde genişletme ve yaygınlaştırma potansiyelini taşımaktadır devletin bireylerarası yatay ilişkilerde yaşam hakkını koruma pozitif yükümlülüğü vardır oysa silah taşıma ve bulundurma imkanlarının her yeni genişlemesi yaşam hakkına tecavüz riskinin toplumda ve bireylerarası yatay ilişkilerde artması anlamına gelecektir bizatihi yaşam hakkını tehdit eden silah taşıma ve bulundurma olanağının genişletilmesine ilişkin olarak dayanacağı esaslar ve sınırları belirtilmeden yürütmeye bırakılan bir karar yetkisinin varlığı karara yetkili makamın kim olduğundan bağımsız olarak anayasanın maddesine aykırıdır sınırlanmaya elverişli anayasal hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilirken anayasa teknik anlamda sınırlama kabul etmeyenesas sayısı karar sayısı yaşam hakkının ortadan kalkmasına yol açma riski olan silah taşıma ve bulundurma imkanının evleviyetle kanunla düzenlenmesi gerekir i̇ptali istenen düzenleme yukarıda yaşam hakkıyla ilgili olarak belirtilen aynı aykırılık sebeplerinden ötürü anayasanın aynı maddesinde öngörülen maddi varlığını koruma hakkına da aykırıdır nitekim özgürlük ve güvenlik eksenine dayanan türk ceza kanunu kişileri kasten yaralama fiillerine karşı korumak amacıyla ayrıntılı düzenlemeler yapmakta ve müeyyideler öngörmektedir tck vd açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendinde yer alan ile terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı anayasanın maddesine ve maddelerine aykırılık sayılı kanunun maddesi ateşli silah taşıyabilecekleri ve bulundurabilecekleri düzenlemektedir numaralı bentte ise en az bir dönem köy veya mahalle muhtarlığı ya da belediye başkanlığı yapmış olanların da silah taşıyabileceği ve bulundurabileceği öngörülmüş ve bunun istisnalarına yer verilmiştir buna göre yapılan soruşturma sonucu veya kesinleşmiş yargı kararı üzerine görevine son verilenler ile terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar bu imkandan yararlanamayacaklardır i̇ptali istenen kuralda yer alan terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar ibaresinde yer alan kavramların içeriği belirsiz ve öngörülemezdir kanuni bir imkandan yararlanma engeli veya disiplin suçu olarak öngörülen bu fiiller oldukça muğlak olup bunların içeriğini öngörmek tamamen imkansızdır hangi somut eylemlerin bu suçları oluşturduğu ve bu suçlar arasındaki farkın ne olduğunu ortaya koyan hiçbir düzenleme ya da açıklık bulunmamaktadır oysa bir hukuk devletinde hukuk kurallarının belli ve öngörülebilir olması asgari koşuldur hangi fiilleri dolayısıyla bireylerin yaptırıma tabi tutulabileceklerini önceden öngörebilmeleri gerekir adı geçen kavramların içeriği ve ağırlığı belirli olmadığı gibi uygulanacak yaptırımın ağırlığı bakımından da bir belirleme bulunmayıp tamamı aynı yaptırıma tabi tutulmuştur bu derece muğlak ve belirsiz bir düzenlemenin öngörülebilir olduğunu ve hukuki güvenlik ilkesine uygun düştüğünü söylemeye olanak bulunmamaktadır diğer taraftan bu tespitin kimler tarafından nasıl ve hangi esaslara göre yapılacağı hususunda da bir belirlilik bulunmamaktadır söz konusu fıkrada zaten yapılan soruşturma sonucu ya da mahkeme kararıyla görevine son verilenlerin silah ruhsatı alamayacağı düzenlenmiştir i̇ptali istenen ibare ile herhangi bir şekilde soruşturmaya uğramamış veya yargılanmamış dolayısıyla görevine son verilmemiş daha önceden muhtarlık veya belediye başkanlığı yapmış kişilere ruhsat verilmemesi öngörülmektedir ancak bu tespitin hangiesas sayısı karar sayısı makam tarafından hangi usul ve esaslara göre ve hangi ilkeler çerçevesinde yapılacağı konusunda hiçbir belirlilik bulunmamaktadır bu vesile ile vurgulanması gereken bir husus da iptali istenen düzenlemede anıldığı şekilde mgknin anayasanın maddesi uyarınca herhangi bir karar alma yetkisinin bulunmadığıdır bu itibarla iptali istenen düzenleme mgkye olağanüstü hal bağlamında atfedilen ancak anayasal dayanağı bulunmayan böyle bir sözde yetkinin anayasaya ve hukuka aykırı bir biçimde olağan döneme de taşıma iradesinin devam ettiği anlamına gelmektedir yasaların içeriğinin belirliliği ve öngörülebilirliği hukuka bağlı yönetimin en temel gereklerinden biridir bireyler en azından bir uzmanın yardımıyla hukuk kuralının kendisinden hangi davranışı beklediğini davranışlarının sonuçlarının ne olacağını öngörebilmelidir bu birey özgürlüğünün de asgari koşuludur yasaların hangi davranışı yasakladığını ve hangi davranışı serbest bıraktığını öngöremeyen bir bireyin davranışlarını özgürce belirlemesi mümkün olmadığı gibi bir davranışın sonuçlarının ne olacağını öngöremeyen bireyin davranışlarından sorumlu tutulması da birey özgürlüğü ile bağdaşmaz hukuk devletinin yasaların öngörülebilirliğine atfettiği önem özgürlük ile öngörülebilirlik arasındaki bu ilişkiden kaynaklanmaktadır bu nedenle iptali istenen içeriği belirsiz kavramlar öncelikle anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır ayrıca belirtmek gerekir ki bu tespit kim ya da hangi kurum tarafından yapılırsa yapılsın bireylere ilişkin kişisel verilerin toplanması suretiyle yapılacağı açıktır anayasanın maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir dolayısıyla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sağlanan anayasal güvencenin yaşama geçirilebilmesi için bu hakkı ilgilendiren yasal düzenlemelerin açık anlaşılabilir ve söz konusu hakkın kullanılabilmesine elverişli olması gerekir ancak böyle bir düzenleme ile kişilerin özel hayatlarını ilgilendiren veri bilgi ve belgelerin resmî makamların keyfî müdahalelerine karşı korunması mümkün hâle gelebilir aymk kt para tarihli ve sayılı kişisel verilerin korunması kanununun maddesine göre kişisel veri kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere adı soyadı doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil telefon numarası motorlu taşıt plakası sosyal güvenlik numarası pasaport numarası özgeçmiş resim görüntü ve ses kayıtları parmak izleri ip adresi posta adresi hobiler tercihler etkileşimde bulunulan kişiler grup üyelikleri aile bilgileri sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler kişisel veri olarak kabul edilmektedir aym k k k k k dolayısıyla iptali istenen fıkrada belirtilen tespitin kişilerin kişisel verilerinin elde edilmeksizin yapılması mümkün olmayıp kişisel verilere ilişkin anayasal güvenceler sağlanmadan böyle bir yetki tanınması açıkça anayasaya aykırılık teşkil edecektir bireylerin özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması da dâhil olmak üzere bir bireyin özel hayatı iş ve sosyalesas sayısı karar sayısı yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir bu nedenle sözkonusu düzenleme anayasa mdye de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık kanun önünde eşitlik i̇lkesi söz konusu düzenlemede silah taşıma veya mesken ya da işyerinde bulundurma hakkı açısından en az bir dönem köy veya mahalle muhtarlığı ya da belediye başkanlığı yapmış bulunan kişilerden terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlarla olmayanlar arasında yapılmış ayrım anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesini düzenleyen maddesine aykırıdır terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar kavramı hukuki belirlilik taşımamakta keyfî uygulamalara açık bir konumda bulunmaktadır başta temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan olağanüstü hal kararnamelerine ek listelerde görüldüğü üzere sırf siyasi düşüncelerine dayalı muhalif kimlikleri sebebiyle çok sayıda yurttaş herhangi bir yargı kararı olmadan terörle iltisaklı olmak türünden ceza hukukunda yeri olmayan kapsamı belirsiz olan ve kanunilik ilkesine taban tabana zıt kavramlar bahane edilmek suretiyle temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır bireysel silahlanmanın yaygınlaşmasının son derece tehlikeli bir gelişme olduğuna ilişkin genel itirazımız saklı kalmak kaydıyla burada haklarında yargı kararı bulunmayan en az bir dönem köy veya mahalle muhtarlığı ya da belediye başkanlığı yapmış bulunan kişilerin içerisinde yapılan ve bir kategori kişinin muğlak kavramlar aracılığıyla siyasi düşünceleri sebebiyle kanunla tanınan silah taşıma olanağından mahrum olmasına yol açan bu ayrım kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık taşımaktadır i̇ptali istenen düzenlemenin maddeye aykırı olduğunun kabulü için terörle iltisak ve benzeri yargısız infaz içeren ve hukuk devletinde yeri olmayan kavramlar temelinde silah alamayacak en az bir dönem köy veya mahalle muhtarlığı ya da belediye başkanlığı yapmış bulunan kişilerden yalnızca bir kısmının siyasi düşünceleri sebebiyle böyle bir duruma düşürülmüş olduklarının ya da olabileceklerinin sabit olması yeterlidir anayasanın maddesine aykırılık masumiyet karinesi ve suç ve cezaların kanuniliği m masumiyet karinesinin i̇hlali söz konusu düzenlemede silah taşıma veya mesken ya da işyerinde bulundurma olanağı açısından en az bir dönem köy veya mahalle muhtarlığı ya da belediye başkanlığı yapmış bulunan kişilerden terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanların hariç tutulmuş olması anayasanın masumiyet karinesini düzenleyen maddesinin fıkrasına aykırıdır terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar kavramı hukuki belirlilik taşımamakta keyfî uygulamalara açık bir konumda bulunmaktadır başta temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan olağanüstü hal kararnamelerine ek listelerde görüldüğü üzere sırf siyasi düşüncelerine dayalı muhalif kimlikleri sebebiyle çok sayıda yurttaş herhangi bir yargı kararı olmadan terörle iltisaklı olmak türünden ceza hukukunda yeri olmayan kapsamı belirsiz olan ve kanunilik ilkesine taban tabana zıt kavramlar bahane edilmek suretiyle suçlu muamelesi görmüş temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır bu durum anayasal masumiyet karinesinin ihlalidir bireysel silahlanmanın yaygınlaşmasının son derece tehlikeli bir gelişme olduğuna ilişkin genel itirazımız saklı kalmak kaydıyla burada haklarında adil bir yargı kararıesas sayısı karar sayısı bulunmayan en az bir dönem köy veya mahalle muhtarlığı ya da belediye başkanlığı yapmış kişilerden bir kısmının kapsamı belirsiz kavramlara dayanan ve kanunilik ilkesini ihlal eden yürütüme tasarrufları aracılığıyla muhalif siyasi düşünceleri sebebiyle kanunla tanınan silah taşıma olanağından suçlu muamelesi görerek mahrum addedilmelerinin anayasanın masumiyet karinesini düzenleyen maddesinin fıkrasına aykırı olduğu tespit edilmelidir m suç ve cezaların kanuniliği i̇lkesinin i̇hlali anayasanın maddesinde suç ve cezaların kanuniliği ilkesi düzenlenmiştir buna göre bireyler ancak işlendiği zaman yürürlükteki kanunların suç saydığı fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilirler ve ancak fiil işlendiği zaman kanunda öngörülen ceza ile cezalandırılabilirler bu kuralın gereği olarak ceza ve ceza yerine geçen tedbirler ancak kanun yoluyla konulabilir kanun altı düzenlemelerle hatta ve hatta kanun hükmünde kararnamelerle ceza normu konamaz suç ve cezaların kanuniliğinden söz edilebilmesi için bunu düzenleyen yasa hükmünün bireyler açısından en azından bir hukukçunun yardımıyla anlaşılabilir olması yani bireylerin hangi fiillerin yasaklandığını ve müeyyideye tabi tutulduğunu öngörebilmesi gerekir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına göre disiplin suç ve cezaları da maddede öngörülen kanunilik ilkesine tabidir anayasa mahkemesi pek çok kararında anayasanın maddesindeki ilkelerin disiplin suç ve cezaları için de geçerli olduğuna karar vermiştir bkz k kt kt i̇ptali istenen kural muhtar ve belediye başkanlarına ilişkin bir disiplin kuralı olup bu kişilerin silah taşımasına ve bulundurmasına izin verilmemesini düzenlemektedir ruhsat alamama sonucunu doğuracak fiilleri düzenleyen kuralın hangi eylemin bu sonucu doğuracağını açık bir şekilde ortaya koyması gerekir oysa yukarıda belirtildiği gibi buradaki kavramların içeriği ve kapsamı belli olmadığı gibi bu açıklığı sağlayacak ne bir alt düzenleme ne de yargısal içtihat ortaya çıkmış değildir nitekim venedik komisyonu da olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerine ilişkin olarak yayınladığı aralık tarihli görüşünün turkey opinion on emergency decree laws nos adopted following the failed coup of july december cdl ad paragraflarında bu duruma açıkça dikkat çekmiş ve kavramların içeriğinin açıklığa kavuşturulmasını tavsiye etmiştir venedik komisyonunun görüşünün yayınlandığı günden bu zamana kadar da bu açıklığı sağlayacak herhangi bir gelişme yaşanmamıştır bu itibarla iptali istenen düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı gümrük kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun öngördüğü iptali istenen düzenlemeler yukarıda açıklandığı gibi anayasanın pek çok maddesine açıkça aykırıdır yaşam hakkını tehdit eden bu kuralların uygulanması halinde telafisi imkânsız sonuçların doğacağı ortadadır i̇ptali istenen kuralların başta yaşam hakkı olmak üzere açıkça temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği ve içerdiği belirsizlikler dolayısıyla keyfi uygulamalara yol açabileceği yukarıda açıklanmıştır bu kurallar daha sonra iptal edilmeleri halinde iptal kararları geçmişe yürümeyeceğinden keyfi uygulamalar telafisi imkânsız hak kayıplarına neden olacaktır kaldı ki bireysel silahlanmayı keyfîliğe açık bir şekilde yaygınlaştırmaya dönük iptali istenen düzenlemeler sonucunda doğabilecek yaşam hakkı ihlallerinin telafisi hiçbir şekilde mümkün olamayacaktır öte yandan hukuk devleti ilkesini bu derece zedeleyen kuralların uygulanması adalet duygusunu zedeleyecek veesas sayısı karar sayısı toplumun devlete ve hukuka olan güvenini zayıflatacaktır bu bağlamda belirtmek gerekir ki bağımsız değerlendirme yapan pek çok uluslararası kurum türkiyenin hukuk devleti standartlarından hızla uzaklaştığını tespit etmektedir yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi anayasaya açıkça aykırı olan kuralların hukuk düzeninden bir an önce ayıklanması gerekir anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması anayasanın üstünlüğünün ve hukuk devletinin temel gereğidir anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır kanunlar anayasaya aykırı olamaz yasağının anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü kuralının içinde yer aldığı göz ardı edilemez i̇ptali istenen kuralların uygulanmasından kaynaklanabilecek başta yaşam hakkı ihlalleri gelmek üzere ağır temel hak ihlalleri ve ihlal risklerinin bir an önce sona erdirilmesi ve daha ağır ve telafisi imkânsız sonuçların doğmasının engellemesi amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı gümrük kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendi anayasanın ve maddelerine maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendi anayasanın ve maddelerine maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı alt bendinde yer alan ile terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı ayrıca iptali istenen kurallar açıkça anayasaya aykırı olduğundan iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,713
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde yer alan iptal gerekçeleri aynen tarihli ve sayılı tapu kanununun inci maddesi ile tarih ve sayılı köy kanununun nci maddesine birer fıkra eklenmesi hakkında kanun kabul tarihli ve numaralı haziran gün ve sayılı resmi gazetede yayınlamıştır bu kanunun ve maddeleri anayasaya aykırı bulunmaktadır bu nedenle bu davayı açmak zorunlu hale gelmiştir yasanın hukuksal nitelikleri ve getirdiği i̇lkelerin kısa analizi bu yasa kısa ve hukuk tekniğinin gerektirdiği sistemden mahrum olması nedeniyle anayasaya aykırı hükümler ve bu hükümlerin iptal gerekçelerine geçmeden evvel konuya açıklık getirmek bakımından kısaca yasayı tanımlamak gereğini duymuş bulunmaktayız ülkemizde yabancıların mülk edinmeleri konusunda tapu kanununun inci maddesi ve köy kanununun nci maddesinde iki hüküm yer almıştır köy kanunundaki hükme göre yabancıların yabancı hakiki şahıs cemiyet ve şirketin köylerde arazi ve emlak almaları yasaklanmıştır ancak tapu kanununun inci maddesindeki hüküm yabancı hakiki şahısların türkiyede gayrimenkul sahibi olabilecekleri ve tevarüs edebilecekleri esasını taşıyordu ancak bu hüküm mütekabiliyet koşulunu da içeriyordu heriki yasanın getirdiği sistemi özetliyecek olursak ülkemizde köyler dışında kalan gayrimenkuller yabancılar tarafından mülk edinilebilecek ve tevarüs edinilebilecekti ancak mütekabiliyet şart idi sayılı yasa ile getirilen hükümler bu sistemi tümü ile değiştirmiştir bir defa bakanlar kurulunun uygun göreceği yabancı ülke halkına mütekabiliyet şartı aranmaksızın türkiyede mülk edinme hakkı getirilmiştir ayrıca köylerde yabancı hakiki şahıslar dahi mülk edinemezken köylerde yabancıların mülk edinebilmeleri tümüyle yasaklanmış iken köy kanununda yapılan değişiklikle yabancı hakiki şahıslar yabancı cemiyetler ve yabancı şirketlerin yine mütekabiliyet şartı aranmaksızın bakanlar kurulunun uygun göreceği bölge ve illerde arazi ve emlak alabilmeleri esası getirilmiştir bu kanunun her iki maddesinde de bakanlar kuruluna birçok yetkiler verilmiştir saptayabildiğimiz kadarıyla bu yetkiler şunlardır esas sayısı karar sayısı mütekabiliyet şartı aranmaksızın mülk edinme hakkı tanınacak ülkelerin saptanması yine mütekabiliyet şartı aranmaksızın hangi bölge ve illerde ve hangi ülkeye mülk edinme hakkının tanınacağının saptanması bu yasanın uygulama esaslarının saptanması toplu konut fonuna alınacak fon nisbetinin geçmemek üzere saptanması i̇ptali istenen ve anayasaya aykırı olan hükümler ve bu hükümlerin i̇ptal gerekçeleri anılan sayılı yasanın inci ve nci maddeleri anayasanın başlangıç ilkelerine ve inci maddelerine aykırı bulunmaktadır başlangıç i̇lkelerine aykırılık sayılı yasanın ve nci maddeleri anayasamızın başlangıç bölümündeki hiçbir düşünce ve mülahazanın türk milli menfaatlerinin türk varlığının devleti ve milletiyle bölünmezliği esasının karşısında korunma göremiyeceği şeklinde hükme aykırı bulunmaktadır ülke ile millet arasında bağlantı vardır ülke bu milletin fertlerine aittir belli bölgelerde toprak alacak yabancılar bu hükümlerden yararlanarak bölgelerde çoğunluk sağlayıp etkinlik kazanabileceklerdir bu yöndeki bir gelişme satılan yabancılar tarafından mülk edinilen ülke toprağı ülkeden kopma durumuna gelebilecektir böyle bir uygulama belli bölgelerde ülke topraklarını satın alarak ülkeden ayırma sonucuna kadar durumu götürebilecektir tarihte böyle olaylar yaşanmıştır arap topraklarında yahudiler bu yolla etkinlik sağlamış ve bunun sonucu olarak da orada i̇srail devletini kurmayı başarmışlardır bu nedenle ülke topraklarının satışına cevaz veren her iki maddede anayasamızın devleti ve ülkesiyle bir bütün olduğunu saptayan bu başlangıç hükmüne aykırı bulunmaktadır sayılı yasanın ve nci maddesi anayasamızın başlangıç bölümündeki dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak diyen hükmüne de aykırı bulunmaktadır zira yukarıda arzettiğimiz gibi bu yasanın her iki hükmü de mütekabiliyet esasını taşımamaktadır mütekabiliyet dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip bir üyesi olmanın bir gereğidir mütekabiliyetin olmadığı yerde eşitlikten söz edilmesi olanaksızdıresas sayısı karar sayısı bu nedenle mütekabiliyet esasını taşımayan mütekabiliyeti kaldıran yasanın bir ve ikinci maddeleri başlangıç bölümünün dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olduğumuzu saptayan ibaresine aykırı bulunmaktadır anayasanın üncü maddesine aykırılık anayasamızın üncü maddesinin birinci bölümünde türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölümsüz bütündür demektedir sayılı yasanın ve nci maddeleri yukarıda adaki gerekçelerle anayasamızın üncü maddesinin bu hükmüne de aykırı bulunmaktadır yine anayasamızın üncü maddesi istiklal marşını milli marş olarak kabul etmiştir milli marşımızın bir kıtasında verme dünyaları alsanda bu cennet vatanı denmektedir ülkeye sadece dolar getirmeyi amaçlayan bu yasanın her iki maddesi de ayrıca bu açıdan da anayasamızın üncü maddesine aykırı bulunmaktadır anayasanın nci maddesine aykırılık anayasamızın nci maddesi yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük mille meclisinindir bu yetki devredilemez demektedir yukarıda yasayı tanımlamağa çalışırken belirttiğimiz üzere yasanın bu iki maddesinin ve bakanlar kuruluna bazı yetkiler verdiğini ve yetkilerin nelerden ibaret olduğunu arzetmiştik sayılı yasanın inci maddesi mütekabiliyet şartı aranmaksızın mülk edinme hakkının tanınacağı yabancı ülkelerin saptanmasını nci maddesi mütekabiliyet şartı aranmaksızın hangi bölge ve illerde ve hangi yabancı ülkeye mülk edinme hakkının tanınacağının saptanmasını bakanlar kuruluna bırakmıştır sayılı yasanın yine ve nci maddeleri bu yasanın uygulama esaslarının saptanmasını da bakanlar kuruluna bırakmıştır mülk edinecek yabancı ülkeler ve mülk edinilecek bölge ve illerin saptanması konusundaki yetki doğrudan doğruya yasama yetkisidir uygulama ile ilgili bir yetki olsaydı yasa metninde ayrıca bakanlar kuruluna uygulama esaslarının saptanması konusunda yetki verilmezdi anayasanın inci maddeleri ile tanzim edilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi inci madde ile tanzim edilen tüzük çıkarma yetkisi üncü maddedeki yönetmelik yapma yetkisi anayasamızca tanzim edilen istisnai ve özel müesseselerdir bu müesseseler bakanlar kurulunun hangi konularda düzenleme yapacağını gösteren müesseselerdiresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın ve nci maddelerinde bakanlar kuruluna verilen bu yetkiler kanun kuvvetinde kararname çıkarma yetkisi tüzük yapma yönetmelik yapma yetkisi değildir halde konu ettiğimiz bu yetkiler yasama yetkisinden başka bir yetki değildir bu ise yasama yetkisinin devridir bu nedenle her iki maddede bu açıdan anayasanın nci maddesine aykırı bulunmaktadır anayasanın nci maddesine aykırılık anayasamızın ncı maddesi temel hak ve hürriyetler yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir demektedir sayılı yasa hükümleri hangi millete ayrıcalıkların tanınacağı hangi bölge ve ilde ayrıcalık tanınacağı ve haklar verileceği konularını saptama ve bu hak ve ayrıcalıkları sınırlama yetkisini bakanlar kuruluna vermiştir halbuki görüldüğü gibi anayasamızın ncı maddesi bu hususların kanunla sınırlanabileceğini açıkça belirtmektedir bu yasanın inci ve nci maddeleri bu açıdan anayasamızın ncı maddesine aykırı bulunmaktadır anayasanın üncü maddesine aykırılık anayasamızın üncü maddesinin birinci fıkrası devlet toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır demek suretiyle devleti topraksız köylüye toprak sağlamakla yükümlü tutmuştur topraksız veya az topraklı köylüye toprak sağlamak ve bu konuda gerekli önlemleri almakla yükümlü bulunan devlet mütekabiliyet esasını da ortadan kaldırarak gerektiğinde köylüye verilebilecek toprağın yabancılara satışına cevaz veremez sayılı yasanın ve nci maddeleri bu açıdan anayasamızın üncü maddesinin sözüne ve ruhuna aykırı bulunmaktadır anayasanın inci maddesine aykırılık anayasamızın inci maddesinin birinci fıkrası devlet tarım arazileriyle çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek tarımsal üretim planlama ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi arttırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıp demektediresas sayısı karar sayısı anayasamız bu maddesiyle devlete tarım arazileriyle çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve hatta tahrip edilmemesini sağlamayı emretmiştir böylesine bir hüküm karşısında köylerde ve köyler dışında hiç bir ayrım yapmaksızın tarım arazisi çayır ve mera demeksizin yabancılara toprak satışının yasalaştırılması anayasamızın inci maddesiyle bağdaşmadığı gibi anayasamızın bu maddesine taban tabana aykırı bulunmaktadır bu nedenle sayılı yasanın inci ve nci maddeleri anayasamızın inci maddesine aykırı bulunmaktadır
1,126
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile ekli listede yer alan kamu görevlilerinin ilgili kanun hükmünde kararnamelerin eki listelerin ilgili sıralarından çıkarılarak kamu görevine iadesi ve buna ilişkin hususların düzenlenmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısaesas sayısı karar sayısı sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s esas sayısı karar sayısı dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdıresas sayısı karar sayısı son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisiesas sayısı karar sayısı ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanın askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargıesas sayısı karar sayısı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırır khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddiesas sayısı karar sayısı emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktediresas sayısı karar sayısı chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğününesas sayısı karar sayısı olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması biresas sayısı karar sayısı kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanma olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve anayasanın maddesine açık bir aykırılık oluşturur i̇ptali istenen düzenleme kanun adı altında onaylanmak ve yayımlanmakla hukuk düzeninde sürekli ve kalıcı bir nitelik kazanmıştır olağanüstü hal kalksa dahi bu kurallar uygulanmaya devam edecektir bu da açıkça fonksiyon gaspı olduğunu göstermektedir bu nedenle iptali i
4,073
esas sayısı karar sayısı iti̇raz yoluna başvuran mahkemeni̇n gerekçesi̇ özeti̇ olay günü çalışma saatleri dışında nöbetçi bulunan ve bu nedenle göreve çağrılan sanığa herhangi bir ücret verilmediği için bu nöbet anayasanın maddesinde yazılı angarya niteliğindedir ayrıca sanığı ücretsiz göreve çağırmak anayasanın maddesinde düzenlenen dinlenme hakkımda ihlal eder şu duruma göre sayılı kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğu yolunda sanık müdafiince ileri sürülen iddianın ciddi olduğu kanısına varılmış ve sözü geçen maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
79
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek anayasasında gerekse anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir buna göre yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlenmiş anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu bu yetkinin devredilemeyeceğini maddesi yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını emretmiştir ayrıca anayasamızın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin kanun yapmak değiştirmek ve kanun kaldırmakla görevlendirildiği ifade edilmiştir yine anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnai kurallara da cevaz vermiştir anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği esasını getirerek bu konuda türkiye büyük millet meclisinin kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermeyeceği belirlenmiştir belirtilen konular dışında verilecek yetki yasasında çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi kuralı öngörülmüştür kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin acil hallerde beklemeye tahammülü olmayan zorunlu durumlara münhasıran kullanılacağı olağan bir yol olmadığı anayasanın maddesinin sekizinci fıkrasındaki yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmünde ifadesini bulmaktadıresas sayısı karar sayısı kanun yapma yetkisi yalnız türkiye büyük millet meclisinin olunca ve özellikle bu husus yasada belirtilmiş ise artık kanun hükmünde kararname çok zorunlu haller dışında madde imkan vermiş olsa bile düşünülmemelidir yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşamayacağı gözetilmelidir anavatan partisi olarak çağdaş bir uygulama olan kanun hükmünde kararname çıkartılması yetkisine karşı değiliz hatta hukuk kuralları içerisinde olmak şartıyla bunun gerekli ve zorunlu olduğuna da inanmaktayız ancak yüce mahkemenizin de pek çok kararında belirttiği gibi bu yetki parlamentoyu dışlayan açık bir yetki devri şeklinde olmamalıdır yasaların çıkarılmasında üstün olan anayasaya uygunluğa gerekli özen gösterilmez ve buna uyulmaz keza anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya konulmuş yasalar veya bu yasalara dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesi kararlarına rağmen yürürlüğe konulursa hukuk devletinden söz etmek mümkün olamaz i̇ptali istemi ile yüce mahkemenize başvuruda bulunduğumuz söz konusu kanun hükmünde kararname yüce mahkeme tarafından esas karar sayılı ve tarihli karar ile iptal edilen sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler dizisinden bir tanesidir yüce mahkemenin tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı yetki kanununa ilişkin iptal gerekçesinde de açıkça ifade edildiği gibi yasal dayanaktan yoksun olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararname ile yasama organının yetki ve görev alanına girilmekte bakanlar kuruluna mahiyeti belirsiz geniş yetkiler verilerek meclis devre dışı bırakılmıştır hükümet yetkililerinin çeşitli açıklamalarından da anlaşılacağı gibi bu kanun hükmündeki kararnameler anayasada ifade edilen belirli bir zorunluluk veya ivedilik gereği olarak çıkarılmamıştır meclisi çalıştıramayan koalisyon ortakları tek çözümü meclisi devre dışı bırakarak her vesile ile eleştirdikleri kanun hükmünde kararname çıkarma yoluna başvurmakta bulmuşlardır nitekim tarih ve sayılı yetki yasasına dayanılarak kısa süre içerisinde adet kanun hükmünde kararname yürürlüğe konulmuştur bu kanun hükmünde kararnamelerin bir kısmı ise yetki yasasının iptal edildiğinin açıklandığı gün resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanmıştır hükümetin bu hukuk tanımaz tutumunu anayasanın maddesinde ifade edilen yetki kanunları ve bu kanunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmü ile bağdaştırmak imkansızdır bir hukuk devletinde kanunkoyucunun ve hükümetin ilk işi anayasayı üstün tutmak ve anayasadaki prensiplerle bağdaşmayan hükümleri ihtiva eden kanunların ve kararnamelerin iptal davası ve kararını beklemeden tadil ve ilgası cihetine gitmek olmalıdır oysa hükümet anayasa mahkemesi kararının açıklandığı günden bugüne kadar hiçbir çözüm yolu ortaya koymadığı gibi memleketi hukuki kaosun içine sürükleyecek beyanatlarla vakit geçirmektediresas sayısı karar sayısı bu durum karşısında grubumuz daha önce yaptığı başvurulara dayanılarak iptal edilen kanun hükmünde kararnameye ilave olarak iptal edilen sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış olan ve dava açma süresi henüz dolmamış bulunan diğer kanun hükmünde kararnamelerinde anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiğini düşünerek yüce mahkemenize başvurmaya karar vermiştir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde her türlü eylem ve işlemin hukuka uygun olması esas prensiptir yukarıda genel gerekçelerimizde de izah edildiği üzere bu kanun hükmünde kararname iptal edilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış daha doğrusu hukuki dayanağını kaybetmiş hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesini zedeleyici unsurlar içermektedir bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık yine genel gerekçelerde ifade ettiğimiz gibi bu kanun hükmünde kararname bakanlar kuruluna çok geniş alanlarda mahiyeti önceden kestirilemeyen zorunlu hallerin dışında bir çok yasada değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi veren ve iptal edilen bir yasaya dayanılarak çıkarılmıştır bu özelliği ile bu kanun hükmünde kararname de diğerleri gibi meclisi devre dışı bırakan yetki devri mahiyetinde unsurları taşıyan bir kararnamedir bu itibarla anayasanın maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisini türkiye büyük millet meclisine vermiştir hükümet çıkardığı bu kanun hükmünde kararnamelerle bir yıl süre ile meclisi devre dışı bırakarak yasama yetkisini yürütmeye bırakmayı hedeflemiştir herhangi bir yetki devri ise anayasanın bu maddesine aykırılık teşkil edeceğinden iptali gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin ve fıkraları kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükümlerini amirdir anayasanın bu açık hükmü ortada iken hükümet ivedi ve zorunlu bir durum olmadığı halde pek çok konuyu kanun hükmünde kararname yolu ile düzenleyerek yürürlüğe koymuştur hatta bazı kanun hükmünde kararnameler meclis gündeminde yer aldığı halde görüşülemediği için kanun hükmünde kararname olarak yeniden düzenlenip meclise sevkedilmiştir bu durum da göstermektedir ki anayasanın maddesinin ruhuna aykırı olarak bir çok konuda kanun hükmünde kararname hükümet tarafından meclise rağmen düzenlenip yürürlüğe konulmuştur hukuki dayanaktan yoksun olan bu kanun hükmünde kararnamenin iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin fıkrası anayasa mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmünü amirdir kanunkoyucu yasal düzenlemelerinde hukuk ve anayasanın üstün kurallarına bağlıdır buna göre anayasaya aykırı bulunan hukuk kurallarının yeniden yasalaştırılmaması gerektiği yüce mahkemenin bir çok kararında defalarca açıklanmıştır hal böyle olduğu halde hükümet anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararları ile iptal edilen sayılı yetki yasasının iptal kararında ileri sürülen gerekçeleri hiçe sayarak aynı mahiyette ancak daha geniş kapsamlı hükümler ihtiva eden sayılı yetki kanununu çıkarmıştır anayasanın maddesinin sarih hükmüne rağmen tanzim edilen sayılı bu yetki kanunu da yüce mahkeme tarafından tarihinde iptal edilmiştir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı hükmü karşısında iptal edileceği açıkça belli olan bu yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulan söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hukuki dayanaktan yoksun olacağı bilinen bir gerçektir anayasanın lafsına ve ruhuna aykırı olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararnamenin de diğerleri gibi iptal edilmesi gerektiği inancı ile yüce mahkemeye başvurmuş bulunmaktayız
1,238
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanin maddesi̇ yönünden sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında belirtildiği üzere anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hukukun evrensel ilkelerine saygı duymak hukuk devleti olmanın gereğidir kazanılmış haklara saygı ilkesi de hukukun genel ilkeleri ve hukuk devleti kavramı içerisinde yer alır bu ilkenin temel amacı bireylerin hukuk güvenliğini sağlamaktır yasa koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir hukuk devletinin unsurlarından olan ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet getirilen kural öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorundadır i̇tiraza konu kural kazanılmış haklara saygı ve ölçülülük ilkesine göre değerlendirildiğinde haksız ve yersiz tahsilatların iadesi için düzeltme fişlerinin mükelleflere tebliğinden itibaren yıllık süre içerisinde başvuru yapılması zorunluluğu getirilerek yaptırımı olarak da hakkın sakıt olması olan sonuç ortaya konulmuştur dolayısıyla itiraza konu hükümde yer alan şart usul süre ve önlemin ulaşılmak istenen amaç yönünden ölçülü ve gerekli olmadığı sonucuna varılmaktadır zira diğer kanunlar ve bu kanunlarda yer alan genel zamanaşımı süreleri birlikte değerlendirildiğinde haksız yere idare tarafından tahsil edilen tutarın iadesine yönelik kısıtlı bir başvuru süresi belirlendiği dolayısıyla elverişli bir başvuruesas sayısı karar sayısı imkanı sunulmadığı yıllık sürenin idarece amaçlanan sonuç için orantılı bir zaman ihtiva etmediği görülmektedir anayasanin maddesi̇ yönünden sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının mülkiyet hakkı başlıklı maddesinde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir mülkiyet hakkının kullanımı toplum yararına aykırı olamaz hükmü yer almaktadır sayılı kanunun maddesinde yer verilen yersiz tahsil hukuka aykırı olarak idarece vergi tahsil edilmesi olup söz konuşu tahsilatın hizmet kusuru ile yapılması halidir fazla tahsil ise idarenin bir kusuru ortaya çıkmaksızın verginin bizzat mükellefçe fazla olarak ödenmesini ifade eder dolayısıyla vergi uyuşmazlıklarında yargı yerlerince verilen iptal karaları da uyuşmazlığın niteliğine göre idarenin mal varlığına dahil edilen verginin fazla ve yersiz olduğu anlamına gelir idarece yapılmış olan vergi tahsilatının fazla veya yersiz olduğu tespit edildikten sonra bu tahsilât mükellefler için bir alacak haline gelmektedir alacak hakkı mülkiyet hakkı kapsamında kişilerin temel haklarındandır kişiler idarece gerçekleştirilen yanlış veya yersiz vergi tahsilatı nedeni ile belli bir süre mülkiyetlerinde olması gereken bir meblağdan kullanma tasarruf etme ve harcama şeklinde yararlanma imkanından mahrum kalmaktadırlar bu şekilde kişiler mülkiyet haklarından mahrum edilerek haksızlığa uğratılmaktadır i̇tiraza konu düzenleme ile elde edilmesi umulan kamu yararı kamu için öncelikli genel menfaatleri koruyan kamu hizmetlerinin sürdürülmesi için zorunlu bir durum arz etmemekte vergi yükümlüsü tarafından yıllık sürede başvuru yapılmaması durumunda başkasının mülkü üzerinde sebepsiz ve karşılıksız biçimde tasarruf etme hakkını devlete vermektedir ayrıca bu kural kişinin belli bir sürenin geçmesiyle mal varlığından ilanihaye mahrum kalması sonucunu doğurarak genel yarar ile kişi yararı arasındaki dengenin bozulmasına yol açmakta bu durum hukuk devletinde korunması gereken mülkiyet hakkının ihlaline neden olmaktadır anayasanin maddesi̇ yönünden sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak sureti ile yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir genel zamanaşımı sürelerini uygulamak yerine bir yıllık kısıtlı bir süre belirlenerek bu süre dahilinde müracaat yapılmaması halinde doğrudan doğruya hakkın kaybına sebep olan madde hükmü anayasanın maddesindeki hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkına da aykırılık teşkil etmektedir sonuç açıklanan nedenlerle sayılı vergi usul kanununun maddesinin fıkrasında yer alan mükellef tebliğ tarihinden başlayarak bir yıl içinde parasını geri almak üzere müracaat etmediği takdirde hakkı sakıt olur hükmünde geçen bir yıl kelimesinin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaati ile iptalinin talep edilmesine başvuru kararının aslıyla birlikte dava dosyasındaki ilgili belgelerinin onaylı suretlerinin oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına tarihinde karar verildi
750
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bakırköy cumhuriyet başsavcılığının tarih ve sayılı iddianamesiyle panter güvenlik şirketleri bilgi araştırma lmd şti sorumlusu olan sanığın cnr uluslararası fuarcılık ve tic aşnin fuar alanındaki araçların sergilendiği kısımda panter güvenlik yazılı üniforma ile özel güvenlik görevleri çalışma izni olmadan adlı kişiyi sayılı yasaya muhalefet ederek çalıştırdığı iddiası ve sayılı yasanın maddesi ve bentleri ile maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmıştır sanık savunmasında üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum panter güvenlik şirketinin yöneticisiyim güvenlik hizmeti vermekteyiz bu anlamda cnr uluslararası fuarcılık ve tic aşnde mazda marka araçların sergilendiği kısımda mazda motor firmasının talebi üzerine özel güvenlik kurslarına katılıp sınavlarına giren isimli kişiyi bu stantta görevlendirdik esasen cnr uluslararası fuar alanı başka bir güvenlik şirketi tarafından güvenliği sağlanan bir alandır sayılı yasanın maddesi ve bentlerinden kamu davası açılması kanaatimce doğru değildir adı geçen yasanın maddesi ve bunun yollamasıyla maddesinde izinsiz özel güvenlik görevlisi istihdam etmekten bahsetmektedir dolayısıyla bir dava açılacak ise bu bizim firmamız değil hizmeti kabul eden firma olması gerekir kaldı ki uluslararası fuar alanı içinde lokal bir bölgede görevlendirilen sadece fuara katılanlarca dokunulup herhangi bir zarar verilmemesi amacıyla görevlendirilen adı geçen kişinin özel güvenlik görevlisi statüsünde olup olmadığı bile tartışmalıdır adı geçen elemanımız şubat tarihinde sınavları başararak özel güvenlik görevlisi unvanını almıştır valilik özel güvenlik komisyonuna hizmet verdiğimiz firma tarafından özel güvenlik görevlisi istihdamına yönelik bir başvuru olup olmadığını bilmiyorum bu nedenlerle atılı suçu işlemiş olmam mümkün değildir suçsuzum demiştir sanık müdafii savunmaya katılıyor ve tekrar ediyoruz ayrıca sayılı özel güvenlik hizmetleri kanununun maddesi ile maddesinin ve bentlerinin anayasaya aykırı olması nedeniyle iptal istemiyle itiraz başvurusunda bulunulmasını talep ediyoruz şöyle ki sayılı yasa parlamento tarafından çıkarıldığında sayılı yasa uyarınca özel güvenlik hizmeti veren ve alan toplum kesimi hiç düşünülmemiş geçiş sürecinin nasıl sorunsuz atlatılacağı hususu dikkate alınmamış bu nedenle bu yönde herhangi bir hüküm konulmamıştır yasa yürürlüğe girmeden önce özel güvenlik elemanı olarak çalıştırılan kişiler yasa çıktıktan sonra yasanın amir hükmü gereği özel güvenlik sınavlarına katılmak durumunda kalmışlar her kesimin başarılı olması beklenemeyeceğinden bir kısmı başarılı olmuş bir kısmı başarılı olamamıştır başarılı olamayanları işten çıkarmak zordur zira dört sınav hakkı tanındığından iş mahkemesine müracaat etmesi durumunda müracaat haklı görülerek işten çıkarma işlemi de gerçekleştirilememektedir amaç işten çıkarmak olmamakla birlikte başka bir alanda istihdam etme imkanı da bulunamayabilmektedir özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edildiği taktirde sayılı yasanın maddesi devreye girmektedir dolayısıyla firmalar sıkıntıya düşmektedir anılan yasa maddelerinin anayasanın ve maddeleriyle çeliştiğini düşünmekteyiz ayrıntılarını dilekçemizde belirttiğimiz üzere bu yönlerden anayasa mahkemesine başvurularak sayılı yasanın maddesi ile maddesinin ve bentlerinin iptaline karar verilmesi için itiraz davası açılmasını talep ediyoruz demiştiresas sayısı karar sayısı dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre sayılı özel güvenlik hizmetlerine dair kanun ile özel güvenlik şirketlerine özel güvenlik izni almak zorunluluğu getirilmesi ve aksine davranışın adı geçen yasanın maddesi ve maddesi ve bentlerinde yaptırıma bağlandığı ancak sayılı yasa ile kurulmuş özel güvenlik teşkilatlarına geçici madde ile güvenlik izni ve özel güvenlik görevlilerine de yıllık çalışma izni verilmesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği yönündeki sanık müdafii savunması mahkememizce de ciddi bulunduğundan itiraz başvurusunun kabulü ile sayılı yasanın maddesi ile maddesi ve bentlerinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle ve iptali istemiyle anayasa mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulmasına karar verilmiştir sonuç nedenleri yukarıda açıklandığı üzere sayılı yasanın maddesi ile maddesi ve bentlerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak adı geçen yasa maddelerinin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesi hususunda gereği arz olunur
565
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir adana cumhuriyet başsavcılığı tarihli iddianame ile mükellef olan sanığın ziyapaşa vergi dairesi yetkililerine tarihinde tebliğ yapıldığı halde defter ve belgeleri incelemek üzere ibraz etmediği iddiası ve sayılı vergi usul kanunu maddesi uyarınca cezalandırılması talebi ile dava açtığı mahkememizce duruşma hazırlığı yapıldığı ve ilk oturumda sayılı vergi usul kanununun anayasaya aykırılığı hususunda tarafların mütalaası sorulmuş iddia makamı sayılı kanunun maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğundan anayasa mahkemesine iptal başvurusu yapılmasını mütalaa olarak bildirmiş müdahil hazine vekili sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olmadığını bildirmiş buna göre i̇tiraz konusu yasa kuralı sayılı vergi usul kanununun maddesi ‘defter kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretler ile sabit olduğu halde inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizlemek demektir veya muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge düzenleyenler veya belgeleri kullananlar hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezası hüküm olunur şeklinde tanzim edilmiştir i̇lgili yasa kuralı avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin altıncı maddesi ‘herkes gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir hüküm açık oturumda verilir ancak demokratik bir toplumda genel ahlak kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizlilik gerektirdiğinde veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir bir suç ile itham edilen herkes suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmakesas sayısı karar sayısı kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir avukatın yardımından yararlanmak ve eğer avukat tutmak için mali olanaklardan yoksunsa ve adaletin selametini gerektiriyorsa mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek i̇ddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağrılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercüman yardımından para ödemeksizin yararlanmak şeklinde düzenlenmiştir dayanılan anayasa kuralı otuzsekizinci madde ‘kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz ceza sorumluluğu şahsidir ek md kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez ek md hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz ek md savaş çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez genel müsadere cezası verilemez i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez şeklinde düzenlenmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ijl gmr ve akpnin i̇ngiltere aleyhine açtığı davada tarihli sayılı kararı ile ‘ şirket devrini soruşturan müfettişlereesas sayısı karar sayısı cezai yaptırım tehdidi ile verilen ifadedeki beyanların yargılama sırasında kullanılması adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğuracağını belirtmiş ayrıca averill in i̇ngiltere aleyhine açtığı davada tarihli karar ve quinnin i̇rlanda aleyhine açtığı davada tarihinde verilen karar ile sanığın susma hakkının aleyhine delil olarak kullanılıp mahkumiyetine gidilmesini adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul etmiştir dolayısıyla avrupa i̇nsan hakları mahkemesi istenen belgeleri vergi denetçilerine vermekten kaçınan kişinin bu nedenle cezalandırılmasını adil yargılanma hükmüne aykırı görmüştür prof dr şeref gözübüyük ve prof dr feyyaz gölcüklünün avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ve uygulaması isimli baskı eserin sahifesi mahkememizce tarihli kararın gerekçesi yazılı hale getirildiğinde sehven sayılı kanunun maddesinin ‘veya gizleyenler şeklindeki düzenlemenin iptali gerektiği belirtilmiş ise de asıl olan kararın hüküm kısmı olduğundan adı geçen yasanın maddesinde mahkememizi bağlayıcı olan mükellefin defter kayıt ve belgeleri gizleyip vergi denetmenlerine ibraz etmemek şeklindeki suç teşkil eden düzenlemenin anayasamızın maddesine aykırı olduğu düşünüldüğünden hüküm kısmına uygun olarak gerekçenin düzeltilmesi gerekmiştir anayasamızın maddesinin fıkrası sözleşme paralelinde ‘hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz şeklinde düzenlenmiştir buna göre vergi usul kanununun maddesinde mükellefin defter ve belgeleri vergi denetmenlerine ibraz etmemesi şeklinde yer alan eylemin suç kabul edilmesi anayasamızın maddesinin fıkrasına aykırı olduğundan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin altıncı maddesine de uygun düzenleme olmadığından sayılı yasanın maddesinin ‘defter kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretler ile sabit olduğu halde inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizlemek demektir veya muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belgeler düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge gerçek bir muamele veya duruma dayanmak ile birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktarı itibari ile gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir hakkında aydan yıla kadar hapis cezası hüküm olunur şeklindeki düzenlemenin anayasa mahkemesi tarafından iptali için başvuru yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır bu kapsamda anayasa mahkemesi beş ay süre içinde karar verdiğinde dosyanın buna göre karara bağlanması aksi takdirde yürürlükteki yasaya göre karar verilmesi zarureti olduğundan son soruşturmanın durdurulması yolunda karar verilmesi gerekmiştir hüküm gerekçesi̇ yukarida açiklandiği üzere sayılı vergi usulü kanununun sayılı kanun ile değişik maddesinin anayasamızın maddesinin fıkrasına aykırı olduğundan iptal davası için gerekçeli karar ile anayasa mahkemesine i̇ti̇raz başvurusu yapilmasina gerekçeli itiraz başvurusuna sayılı yasanın maddesi anayasamızın ve maddelerinin avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi altıncı maddesi türk ceza kanununun maddesi ve dava açan iddianame ile vergi suçu raporu suretinin eklenmesine anayasa mahkemesinin vereceği karar bekletici mesele sayılarak son soruşturmanın durdurulmasinaesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi tarihine kadar bir karar vermediğinde dosyanın ele alınarak yürürlükteki yasaya göre yargılamanın tamamlanmasına müdahil vekili av filiz akıncı yüzüne karşı sanığın gıyabında talep gibi ve kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen tefhim edildi
1,002
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekiliağılbaşıbelediyesine ait araçlara ve darende ziraat bankasının noluhesabına malatya i̇cra müdürlüğünün esas sayılı icra takip dosyasında verilen haciz kararının sayılı belediye yasasının son maddesinde yer alan belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallarıilebelediye tarafından tahsil edilen vergi resim ve harç gelirleri haczedilemez hükmüne göre yasal olmadığından verilen haciz kararının iptali dava edilmiştir getirtilen malatya i̇cra müdürlüğünün esas sayılı icra takip dosyasında darende asliye hukuk mahkemesinin esas karar sayıileişçi alacağının ilamlı takip konusu olduğu davacıağılbaşıbelediyesine ait araçlara ve banka hesabına haciz konulduğu haczin iptali davasının yasal süresinde açıldığı hacze konu edilen araçların davacı belediye adına trafiğe kayıtlı olduğu haciz işlemlerinin i̇cra ve i̇flas yasasında öngörülen koşullara uygun yapıldığı görülmüştür davacı belediyenin haciz konusu edilen araçlarının belediye yasasının son maddesine göre kamu hizmetinde kullanıldıklarına ilişkin yazı dosyada mevcuttur konuya i̇li̇şki̇n anayasal i̇lkeler ve anayasaya aykirilik değerlendi̇rmesi̇ anayasamızın başlangıç kısmının paragrafında her türk vatandaşının anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme hakkının olduğu açıklanmıştır anayasanın başlangıç kısmının anayasa metninedahilolduğu kabul edilmiştir anayasanın maddesine göre herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir anayasanın maddesinde hiç kimse zorla çalıştırılamaz angarya yasaktır angarya yasağı çalışma veya sağlanan hizmetin karşılığının mutlak surette ödenmesini gerektirir anayasanın maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinde yönetim esaslarına dayanır anayasanın maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır i̇cra takibine konu para borcu davacı belediyenin yıllarca işçi olarak çalıştırdığı alacaklının iş akdini hukuka aykırı olarak feshinin saptandığı yargı kararından kaynaklanmıştır ülkemizde belediyelerin karar organlarını oluşturan kişiler siyasi partilerce aday gösterilip seçilmektedir sayılı belediye yasasının son maddesinde yer alan kamu hizmetiesas sayısı karar sayısı kavramının tanımı yasalarda yapılmamıştır hukuk fakültelerinde okutulan ders kitaplarında kamu hizmeti kavramı kısaca tatmininde kamu yararı olan toplumsal bir gereksinimi karşılayan bir faaliyet olarak tanımlanmıştır devletin yerine getirdiği kamu hizmetlerinin pek çoğu özel hukuk tüzel kişileri veya gerçek kişilerce de yerine getirilmektedir böylece kamu hizmeti faaliyetleri kar amacı gütmeyen hizmet olmaktan çıkartılmış kar amaçlı iktisadi hizmetlere dönüşmüştür kısacası klasik kamu hizmeti yerine kar getiren ekonomik girişimler şeklinde yürütülen faaliyetler haline dönüşmüştür buna karşın yasalarda klasik kamu hizmeti kavramı ayrıcalıklı konumunu muhafaza etmeye devam etmektedir kamu hizmeti alan toplumun alacaklı birey karşısında ekonomik acze düştüğünden bahsedilemez anayasanın maddesinde ağır ekonomik bunalım hallerinde temel hak ve özgürlüklerde kısıtlama yapılabileceği vatandaşlar için ek ekonomik külfet getirilebileceği açıklanmıştır ancak bir beldede sağlanan kamu hizmetinin ekonomik yükünü sınırlı sayıdaki belediyeden alacaklı olan kişilerin üzerinefedakarlıkolarak yüklenemez topluma sağlanan kamu hizmetlerinden kaynaklanan borçları alacaklı kişilerin ekonomik yıkımına sebep olacak şekilde ödenmemesini olanaklı kılan mevcut yasal düzenleme anayasamızın maddesinde açıklanan devletin sosyal hukuk devleti olması maddesinde yer alan yasa önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır devletin yönetim organizasyonu bünyesindeki belediyelere gerekli mali kaynağı sağlayıp hukuksal disiplin ve planlama içerisinde denetim yapması gerekir aksi halde belediyelerin partizanca hukuksal sorun üreten istediği borcu ödeyip istemediğini ödemeyen keyfi yönetim içerisine girebilecekleri dikkatlerden uzak tutulmamalıdır hukuk devleti faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan yönetilenlere hukuksal güvenceler sağlayan devlettir temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmış olması idarenin tüm eylem ve işlemlerinde yasaya uygun davranması idarenin işlem ve eylemlerinin yargısal denetiminin yapılabilmesi idarenin mali sorumluluğunu yerine getirmesi hukuk devleti ilkesinin zorunlu gereklerindendir mahkeme kararı ile davacı belediyeden alacaklı olduğu kanıtlanmış vatandaşın borcunu fiilen tahsil olanağı kalmamıştır belediye tüm malvarlığı ve gelirleri hakkında kamu hizmetine tahsis kararı almıştır buna karşın ülkemizde belediye başkanlarının belediyeye ait makam araçları ile görevli oldukları ilin dışına çıkabildikleri araçları siyasi irade doğrultusunda veya keyfi kullandıkları partizanca uygulamalar yaptıklarıinkaredilemez hukukun bir tanım şekli de hakkın çoğulu olarak bilinir hakkın uygulamada yerine getirilmediği sürecekağıtüzerinde soyut bir kavram olarak kalacağı bu durumun vatandaşın devlete olan güvenini sarsacağı da kuşkusuzdur anayasanın maddesi devletin sosyal hukuk devleti olması dolayısı ile gelirleriyle orantılı olarak giderlerine ve borçlarına da kaynak sağlama zorunluluğu olduğu borçlu olma yönünden vatandaşın alacaklarının tahsiliniimkansızkılacak şekilde yasal düzenlemeler yapamamasını gerektirir kamu idaresinin bir parçası olan belediyelerin günümüzde alınan kamu yararı ve tahsis kararları nedeniyle borçlarını ödemede tamamen keyfi davrandıkları bu konuda belediyelerin merkezi yönetimce gerektiği gibi denetlenmediği alacaklı vatandaşı mağdur ettikleri bilinen bir gerçektir anayasanın maddesinde yer alan yasa önünde eşitlik ilkesi alacaklılık ve borçluluk yönünden hiçbir tarafa ayrıcalık sağlanamayacağı şeklinde yorumlanmayı gerektirir anayasanın maddesinde yer alan angarya yasağı gereği belediyenin borçlarını karşılıksız bırakma işlemlerinin anayasaya aykırı olduğuna karar vermeyi gerektirmektedir anayasanın maddesi gereği yerinden yönetim birimi olan belediyelerin borçlarından dolayı kamu idaresini temsil eden devlet kendini tamamen kayıtsız sayamazesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan işlem ve eylemlerinde yargı kararlarına bağlılık yargı kararlarının infaz edilmesi olanağını da gerektirmektedir aksi halde verilen mahkeme kararlarınıkağıtüzerinde kalan bir ifade olmaktan öteye götürmeyecek boş bir kavram olarak kalmasına sebebiyet verecektir bu nedenlerle belediye yasasının son maddesinde yer alan belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri şartlı bağışlar ye kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallar ile belediye tarafından tahsil edilen vergi resim ve harç gelirleri haczedilemez şeklindeki yasal düzenlemenin anayasa ya aykırı olduğu kanaati mahkemede oluşmuş bulunmakla karar yukarıda açıklanan nedenlerle belediye yasasının son maddesinde yer alan düzenlemenin anayasanın maddesinde yer alan türkiye cumhuriyeti devletinin sosyal hukuk devleti olması maddede yer alan herkesin yasalar önünde alacaklılık ve borçlanma yönünden eşit olduğu maddesinde yer alan herkesin dokunulmaz devredilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu maddesinde yer alan karşılıksız çalışma angarya yasağı ilkesine anayasanın maddesinde yer alan i̇darenin bütünlüğü ilkesine anayasanın maddesinde yer alan i̇dari işlemlere karşı yargı yolunun açık olduğu ve bu ilke gereği mahkemelerce verilip kesinleşen yargı kararlarının infazının sağlanması gereğine anayasanınbaşlangıç kısmına ve maddesine aykırılık teşkil ettiğinden dosyanın bu konuda karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin konu hakkındaki kararının beklenmesine dosyanın bir örneğinin muhafaza edilmesine taraf vekillerinin hazır bulunduğu celsede karar verildi
950
esas sayısı karar sayısı sayılı vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun tarih ve sayılı kamulaştırma kanununa geçici maddeyi ekleyen maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi madde sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçi̇ci̇ madde bu kanunun nci maddesinin altıncı fıkrası hükümleri görülmekte olan davalarda da uygulanır ve dava dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilerek dava açanların dosyalarının mahkeme tarafından ilgili valilik komisyonuna gönderilmesine karar verilir reddedilen davalarda yargılama gideri kamu üzerine bırakılır ve davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmez hükmünü içermektedir söz konusu maddenin gerekçesinde madde ile görülmekte olan davalar açısından zorunlu idari başvuru yolu öngörülmektedir böylelikle halen derdest olan davalar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilecektir ayrıca usulden reddedilen davalar ile ilgili olarak yargılama gideri kamu üzerinde bırakılacak ve davalı idare lehine de vekalet ücreti ödenmeyecektir bu madde değişikliğinden sonra taşınmaz sahipleri ilgili idareye başvurma ve taşınmazların kamulaştırmaya tabi tutulmasını talep hakkını haiz olacaklardır açıklaması yer almaktadır i̇ptali istenilen madde sayılı kanunda yer alan madde ile ilişkili olduğundan söz konusu madde metnine aşağıda yer verilmektedir madde tarihli ve sayılı kamulaştırma kanununun nci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir baraj inşası için yapılan kamulaştırmalar sonunda kamulaştırma sahasına mücavir taşınmaz mallar kamulaştırma işleminin tamamlandığına ilişkin ilanın indirildiği tarihten itibaren bir yıl içinde sahiplerinin yazılı başvurusu üzerine çevrenin sosyal ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulup bozulmadığı ekonomik veya sosyal yönden yararlanılmasının mümkün olup olmadığı yönlerinden ilgili valilikte kurulan komisyon tarafından incelenir komisyonca yapılan inceleme sonucunda çevrenin sosyal ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulduğuna ve taşınmaz maldan yararlanılmasının mümkün olmadığına karar verilmesi halinde taşınmaz mal kamulaştırmaya tabi tutulur taşınmaz mal sahibinin bu kapsamda açacağı davalarda ilgili valilik komisyonuna başvurulması dava şartıdır bu fıkranın uygulanmasına ilişkin hususlar i̇çişleri maliye çevre ve şehircilik gıda tarım ve hayvancılık ile enerji ve tabii kaynaklar bakanlıklarının görüşü alınmak suretiyle devlet su i̇şleri genel müdürlüğünün bağlı bulunduğu bakanlıkça hazırlanarak bakanlar kurulunca bir yıl içinde yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir bu suretle kamulaştırılan mücavir taşınmaz mallar hakkında nci ve üncü maddeler uygulanmaz i̇dare bu taşınmaz mallaresas sayısı karar sayısı üzerinde imar mevzuatı hükümlerini de göz önünde tutarak dilediği gibi tasarrufta bulunabilir ve gerektiğinde hazineye bedelsiz olarak devredebilir maddenin gerekçesinde ise madde ile baraj inşası için yapılan kamulaştırmalarda taşınmaz mal sahiplerine mücavir alanda kalan taşınmazlarının çevresel sosyal ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması gerekçeleriyle dava açmadan önce kamulaştırılmaya tabi tutulabilmesi için ilgili valiliğe başvuru yapma imkanı getirilmektedir ayrıca ilgili valilik bünyesinde kurulacak bir komisyon marifetiyle taşınmazların çevresel sosyal ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulup bozulmadığı gerekçeleriyle taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmayacağını değerlendirip bu sonuca göre bir karar vermesi sağlanmaktadır komisyon mücavir alanda kalan taşınmazların hangi sebeple düzeninin bozulduğunu bu bozulmanın taşınmazın kullanımını etkileyip etkilemediğini taşınmazdan kısmen ya da tamamen yararlanma imkanının kalıp kalmadığını baraj kamulaştırmasının tek başına mücavir alandaki taşınmazların kamulaştırılması için yeterli sebep olup olmadığını bozulmaya sebebiyet veren ya da hukuki kısıtlamayı yapan ilgili idare ya da kurum ve kuruluşu ve benzeri diğer sebepleri tespit ederek gerekli inceleme ve araştırmayı yapacak ve kararını verecektir bu inceleme ve araştırmanın kapsam ve şartları yönetmelik ile belirlenecektir diğer taraftan ilgili valiliğe başvuru dava şartı olarak kabul edilmekte olup bu yola başvurulmadan dava açılması halinde davanın usulden reddedilmesi öngörülmektedir ayrıca maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili yönetmeliğin bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe konulması amaçlanmaktadır açıklaması yer almaktadır kanun maddesi metninin plan ve bütçe komisyonu görüşmeleri sırasında madde ile kamulaştırma kanununun maddesinde yapılmak istenilen değişikliğin nedeninin kamulaştırma kanunu‟nun ‟nci maddesinin altıncı fıkrasında baraj kamulaştırmaları nedeniyle mücavir taşınmazların çevresel sosyal ekonomik gerekçeler doğrultusunda kullanılamaz hâle gelmesi hâlinde mutlak suretle kamulaştırılacağı şeklindeki kanun hükmü nedeniyle geçen sene avrupa i̇nsan hakları mahkemesi tarafından bir taşınmaz sahibi lehine idarenin tazminata mahkûm edilmesinden kaynaklandığı hali hazırda davanın derdest olduğu adet dava açılmasının beklendiği bu nedenle madde içeriğinde yer alan kamulaştırılır ifadesinin kamulaştırabilir hale getirilmesinin ve madde içeriğine valilikte kurulan komisyon tarafından taleplerin incelenip sonuçlandırılacağına ve bu komisyona başvurunun dava açma şartı olması dair düzenlemelerin eklenmesi gerektiği ifade olunmuştur baraj kamulaştırmaları nedeniyle mücavir taşınmazların çevresel sosyal ekonomik gerekçeler doğrultusunda kullanılamaz hâle gelmesi hâlinde mücavir alan kodlarının daha işlemlerin başında bilimsel yöntemlerle belirlenmesi mücavir alan içinde kalan ve kullanılamaz hale gelen taşınmazların da ilgili idare tarafından kamulaştırmaya tabi tutulması hakkaniyetin ve hukuk devleti olmanın bir gereğidir aslında kanun tasarısının görüşmeleri sırasında konu hakkında yürürlükte olan yönetmeliğin bazı hükümlerinin değiştirilmesi suretiyle de sorunun çözümlenebileceği ancak idarenin ai̇hm kararları nedeniyle kanun maddesi değişikliğinde ısrarcı olduğu anlaşılmıştır komisyon görüşmeleri sırasında kanun maddesi metninde yer alan kamulaştırabilir ibaresi kamulaştırılır şeklinde değiştirilmiştiresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenilen sayılı kamulaştırma kanununa geçici maddeyi ekleyen söz konusu madde hükmü ile de kamulaştırma kanunun maddesinin fıkrasında yapılan değişikliğin görülmekte olan davalar için de geçerli olduğuna dair düzenleme getirilmekte davaların dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilerek dava açanların dosyalarının mahkeme tarafından ilgili valilik komisyonuna gönderilmesine karar verilmesi reddedilen davalarda yargılama giderinin kamu üzerine bırakılması ve davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünde düzenlemeler getirirlmektedir bu hükümle vatandaş ve idare arasında kamulaştırma kanunundaki mevcut bir hükmün uygulanması nedeniyle yargı sürecinde bulunan bir sorun bir torba yasa maddesi ile geriye yönelik hükümler de işletilmek suretiyle çözümlenmeye çalışılmaktadır bu madde tamamen açılmış ve karara bağlanma aşamasında bulunan davaların sonuçlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan geriye yönelik düzenlemeler içermektedir madde metninin yasalaştırılmasındaki amaç kamusal bir düzenleme ihtiyacı olmayıp geçmişe de yönelik olarak kişi ve kuruma özel bir düzenleme yapmaktır maddedeki özel düzenleme baraj inşası için yapılan kamulaştırmalarda taşınmaz mal sahiplerine mücavir alanda kalan taşınmazlarının çevresel sosyal ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması gerekçeleriyle dava açmadan önce kamulaştırılmaya tabi tutulabilmesi için ilgili valiliğe başvuru yapma imkanı getiren yeni düzenlemenin daha önceden kamulaştırma kanununun maddesinin fıkrası hükmü uygulaması nedeniyle vatandaş tarafından idare aleyhine açılan ve halen derdest olan dava prosedürlerinde de uygulanmasıile ilgilidir bir başka deyişle bu özel düzenleme geçmişte uygulanan kanun maddesi metninde olmadığı için vatandaş tarafından izlenilmeyen valiliğe başvuru prosedürünün yokluğunun devam eden davalarda da dava şartı yokluğu olarak kabul edilmesi ve davaların usulden reddedilerek dava açanların dosyalarının mahkeme tarafından ilgili valilik komisyonuna gönderilmesine karar verilmesi ile ilgilidir maddedeki özel düzenleme hak sahiplerinin yargı yolu ile elde edecekleri hak ve sonucun değiştirilmesine imkan vermektedir maddenin yasalaştırılma amacı kamusal bir ihtiyaca yönelik değildir daha önceden idarece uygulanmış yargı tarafından karara bağlanma aşamasında olan herhangi bir işleme yasa maddesiyle yargı kararını değiştirecek şekilde müdahale edilmektedir söz konusu madde tamamen hak sahiplerinin yargı kararı ile elde etmeleri muhtemel hakları bertaraf etmek amacıyla geçmişe yönelik olarak etkili uygulanmak üzere özel olarak çıkarılmış bir yasa metnidir anayasamızın temel ilkesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin yasama faaliyeti gerçekleştirilirken ihlal edilmesi anlamındadır türkiye cumhuriyeti anayasasının ncı maddesi anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten kısmı başlangıç kısmı anayasa metnine dahildir kuralını öngörmüştür anayasanın başlangıç bölümünde ve maddesinde millet iradesinin mutlak üstünlüğü ve egemenliğin kayıtsız koşulsuz türk ulusunun olduğu türk ulusununesas sayısı karar sayısı egemenliğini anayasanın koyduğu ilkelere göre yetkili organları eliyle kullanacağı hiçbir kimse ya da organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiştir devlet organları türk ulusu adına egemenliği kullanırken karmaşa yaratılmaması ve düzenin bozulmaması için tüm çağdaş parlamenter demokrasilerde olduğu gibi erkler ayrılığı ilkesi benimsenmiş erkler ayrılığının belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü olduğu vurgulanmış egemenliği kullanan devlet organları arasında üstünlük bulunmadığı üstünlüğün anayasa ve anayasaya uygun olmak koşuluyla yasalarda olduğu ifade edilmiştir anayasamıza göre egemenliği türk ulusu adına kullanacak üç erk yasama yürütme ve yargıdır bu erklerden her biri ulus egemenliğini kendi görev alanı ile sınırlı biçimde kullanacaktır nitekim anayasanın ve maddelerinde yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki alanı net olarak belirlenmiştir anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türk ulusu adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği maddesinde yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği maddesinde yargı yetkisinin türk ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir devlet organları olan yasama yürütme yargı organları arasındaki ilişkinin üstünlük sıralaması olmayıp belli devlet yetki ve görevinin kullanılmasından ibaret bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda olduğu görüşünü benimsemiş olması nedeniyle anayasada gösterilen organların işlev ödev ve sorumluluklarını aşarak kendi alanı dışında diğer organın yetkisini üstlenerek veya onun yetkisine giren bir konuda düzenleme yapması erkler ayrılığı ilkesi ile anayasal sisteme uygun düşmemekte anayasanın ve uncu maddelerine aykırı içerik taşımaktadır i̇ptali istenilen madde ile sayılı kamulaştırma kanununa eklenen geçici madde ile kamulaştırma kanunun maddesinin fıkrasında kanunun maddesiyle yapılan değişikliğin görülmekte olan davalar için de geçerli olduğuna dair düzenlemenin getirilmesi vatandaş ve idare arasında devam eden ve yargı sürecine intikal eden sorunun çözümü için geçmişe yönelik yargılama süreçlerini de etkileyen bir ölçüde geçersiz kılan düzenlemeler yapılması erkler ayrılığı ilkesi ile anayasal sisteme uygun düşmemekte anayasanın ve uncu maddelerine aykırı içerik taşımaktadır i̇ptali istenilen madde hükmü aynı zamanda yürürlük tarihinden önce gerçekleşen olaylara açılan davalara uygulanmak üzere yasalaştırılmıştır bu durumun yasaların geriye yürümezliği ve hukuki güvenlik kavramları açısından da tartışılması gerekir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk güvenliği ilkesi hukuk devletinde uyulması zorunlu temel ilkelerden birini oluşturmaktadır anayasada öngörülen temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının ve insan haklarının yaşama egemen kılınmasının önkoşulu olan hukuk güvenliği ilkesi hukukesas sayısı karar sayısı normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlaması gereken hukuk devleti ilkesinin gereklerinden birisi devlet faaliyetlerinin belirli olmasıdır yani devlet faaliyetlerinin idare edilenlerce önceden görülebilir olması gerekmektedir devlet faaliyetlerinin belirli olmasının yasama organını bağlayan yönleri ise kanunların geriye yürümezliği kazanılmış haklara saygıve suç ve cezaların kanuniliği ilkesidir daha önce tesis edilmiş bulunan idari ve yargısal işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturur hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak yasaların geriye yürütüîmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi kazanılmış hakların saklı tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi hükmüne göre türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir kazanılmış hak kavramı her ne kadar açık bir biçimde anayasada düzenlenmemiş ise de bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve anayasanın bünyesinde mündemiç bulunduğu türk kamu hukukunda öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir söz konusu düzenleme ile hukuk devletinde olması gereken hukuki güvenlik ilkesi ne aykırı hareket edilerek davaların açılması zamanındaki kurallar hak sahipleri aleyhine değiştirilmek istenilmektedir hukuki güvenlik ilkesi hukuk kurallarında sık sık değişiklikler yapılarak hukuki istikrarı ve belirliliği yok eden kurallar ihdas edilmemesi geriye yürüyen kuralların kazanılmış haklara dokunmadan bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alması gerektiğini ifade eder hukuki güvenlik ilkesi temel haklarda korunan ortak bir değerdir bu ilke hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur ve anayasanın bütününe egemen olan temel bir ilke görünümündedir hukuk devleti ilkesi en kısa tanımıyla vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi anlatır anayasa mahkemesi birçok kararında hukuki güvenlik ilkesinin hukuk devletinin unsurlarından biri olduğunu kabul etmiştir anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararında anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür ifadelerine yer verdikten sonra yasa değişikliklerinde hukuk güvenliğini sarsmayacak biçimde makûl ve ölçülü bir geçiş süreci öngörülmesi gerekliliğine vurgu yapmıştıresas sayısı karar sayısı fakat iptali istenilen söz konusu madde metni hem yasa maddelerinin geriye yürümezliği hem de hukuki güvenlik ilkelerini dikkate almayarak maddenin kesinleşmemiş tüm derdest davalara da uygulanacağı hükmünü getirmiştir i̇lke olarak herhangi bir yasa veya düzenleyici kural hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri yani geçmişe etkili olmamalarıdır başta mahkemeler olmak üzere yasaları uygulama durumunda bulunanlar onları geriye yürür sonuçlar doğuracak yolda yorumlamamakla yükümlüdürler hukuk güvenliği bunu gerektirir hukuk devletinde vatandaşlar hukuki güvenlik içinde yaşarlar bunun için ise hangi kurallara tabi olduklarını önceden bilmeleri ve davranışlarını ona göre ayarlamaları gerekir hukuk devleti ilkesi hukuk kurallarının belirliliği ilkesini gerektirir kanunlar resmi gazetede yayımlanır bu şartı taşımayan bir kanun ilgililere uygulanmaz muhataplarına yükümlülük getiren kanunlar ile mevcut olan hakları kaldıran kanunlar geriye yürümez yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de bunu gerektirir belirlilik ilkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin nevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar maddede yer alan hüküm hukuk güvenliğini zedelemektedir i̇ptali istenilen sayılı kamulaştırma kanununa geçici maddeyi ekleyen söz konusu madde hükmü hem usul hem de esas olarak tamamen geçmişi düzenleyen aynı zamanda mahkemelerin yargı ve denetim yetkisini bir ölçüde ortadan kaldıran bir düzenlemedir bu düzenlemede yer alan hüküm kanunların geriye yürümezliği ilkesine ve hukuki güvenlik ilkesine aykırı olarak devam eden yani kesinleşmeyen derdest davalarda da geçerli kılınmış olduğundan anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere sayılı vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun tarih ve sayılı kamulaştırma kanununa geçici maddeyi ekleyen maddesi erkler ayrılığı ilkesi ile anayasal sisteme uygun düşmemekte anayasanın ve uncu maddelerine aykırı içerik taşımaktadır sayılı vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesi tarihli ve sayılı spor toto genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna ek maddeyi ilave etmektedir madde ilavesi kanunda aşağıdaki gibi yer almaktadır madde tarihli ve sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir sporcu ücretlerinden tevkif yoluyla alınan gelir vergisinin iadesi ek madde spor genel müdürlüğü türkiye futbol federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına tescil edilmiş olan ve türkiyede faaliyette bulunan spor kulüpleri ve sportifesas sayısı karar sayısı alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri tarafından sporculara ödenen ücretlerden tevkif edilerek ilgili vergi dairesine kanuni süresinde beyan edilen ve ödenen gelir vergisi tutarları ilgili işverence türkiyede kurulu bankalarda açılmış olan özel hesaplara ödemeyi takip eden beş iş günü içinde ilgili vergi dairesi tarafından tarihli ve sayılı vergi usul kanunu hükümlerine göre bu maddenin dördüncü fıkrası kapsamındaki alacaklar hariç tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun üncü maddesi hükmü uygulanmaksızın red ve iade edilir özel hesaba aktarılan tutarlar aşağıdaki harcamalar dışında kullanılamaz amatör spor dallarında sportif faaliyet gösteren sporculara bunların çalıştırıcılarına ve diğer spor elemanlarına yapılan ücret ve ücret sayılan ödemeler bu hesaptan yapılan ödeme her bir sporcu çalıştırıcı ve diğer spor elemanları için yıllık olarak tarihli ve sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinde yazılı tarifenin üçüncü gelir diliminde yer alan ve ilgili yılda ücretler için geçerli olan tutarın üç katını aşamaz bu fıkranın bendi kapsamındaki sporcu çalıştırıcılar ve diğer spor elemanlarının sportif faaliyetlerine ilişkin iaşe ibate seyahat sağlık eğitim öğretim harcamaları ile amatör spor dallarına ilişkin hazırlık kampları müsabaka malzeme ve ekipman federasyon vize lisans tescil ve katılım harcamaları özel hesaba aktarılan iade tutarları ile bu hesaptan yapılan harcamalar gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gelir gider indirim veya maliyet olarak dikkate alınamaz özel hesaptan amaç dışı kullanılan vergi iadeleri amaç dışı kullanıldığı vergilendirme dönemine ilişkin gelir stopaj vergisi olarak özel hesap açılan mükellef adına sayılı kanundaki esaslara göre vergi ziyaı cezası kesilerek tarh edilir ve gecikme faizi hesaplanır özel hesapta yer alan tutarlar bu maddenin dördüncü fıkrası kapsamındaki alacaklar hariç rehnedilemez ve haczedilemez özel hesabın oluşturulması idaresi bu hesaba aktarılan tutarların kullanılması ve denetlenmesi ile maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye maliye bakanlığı ve gençlik ve spor bakanlığı müştereken yetkilidir sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna yapılan bu ek madde ile spor genel müdürlüğü türkiye futbol federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına tescil edilmiş olan ve türkiyede faaliyette bulunan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketlerinin sporculara yaptıkları ücret ödemeleri üzerinden kestikleri gelir vergisinin kanuni süresi içerisinde beyan edilip ödenmesinden sonra bu kesintilerin spor kulüplerince veya sermaye şirketlerince oluşturulan özel bir hesaba aktarılması özel hesaba aktarılan tutarların amatör sporcuların bunların çalıştırıcılarının ve diğer spor elemanlarının ücretleri ile bunların sportif faaliyetleri ile ilgili seyahat sağlık eğitim öğretim harcamaları ile amatör spor dallarına ilişkin hazırlık kampları müsabaka malzeme ve ekipman federasyon vize tescil ve katılım harcamalarında kullanılması özel hesaptan amaçesas sayısı karar sayısı dışı kullanıldığı tespit edilen tutarlar için amaç dışı kullanılan döneme gelir stopaj vergisi tarhiyatı yapılarak vergi ziyaı cezası kesilmesi konularında düzenleme yapılmaktadır klasik maliye biliminin ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş bulunan ilkelerinden birisi olan ademi tahsis ilkesine de aykırılık teşkil etmekte olan söz konusu madde hükmü ilk bakışta amatör spor dallarının teşvikine yönelik bir hüküm olarak gözükse bile uygulamada birtakım haksızlıklara neden olacak düzenlemeleri içermektedir çünkü türkiyede faaliyette bulunan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri söz konusu olanaktan kendi sporcularına yapmış bulundukları ücret ödemelerinden yaptıkları vergi kesintisi tutarında yararlanacağından bu düzenleme büyük ödemeleri olan kulüplerin daha fazla yararlanacağı küçük ve iddiası olmayan anadolu kulüplerinin bu olanaktan pek fazla yararlanamayacakları bir düzenlemeye dönüşmektedir örnek büyükler ve diğer anadolu kulüpleri karşılaştırıldığında bu düzenlemeden büyüklerin daha fazla kazançlı çıkacağı anlaşılmaktadır bu düzenleme yerine bütçenin ademi tahsis ilkesine de sadık kalınarak sporculara yapılan ödemeler nedeniyle tevkif olunup vergi dairelerine beyan edilip ödenen vergi kesintisi tutarlarının ortak bir havuz veya hesapta toplanarak hakkaniyet kriterleri de dikkate alınarak tüm spor kulüpleri arasında amatör sporun teşviki amacıyla maliye bakanlığı bütçesine konulacak ödeneklerden karşılanması yada gençlik ve spor bakanlığı bütçesinde bu amaçla bir tertip açılarak ödenek konulması ve tüm kulüplere amatör spora verdiği önem sporcu sayısı harcama vb kriterler dikkate alınarak bu ödenekten harcama karşılığı dağıtım yapılması sağlanabilir bu yöntemlerle klasik maliye biliminin ilkelerinden birisi olan ademi tahsis ilkesine sadık kalınacak hem de amatör sporun geliştirilmesi ile ilgili teşvik mekanizmasının daha etkin adil ve paylaşımcı bir biçimde kurulması sağlanacaktır kaldı ki maddenin özel hesaba aktarılan tutarların kullanılacağı alanları belirten fıkrasının bendi özel hesaba aktarılan tutarların amatör sporcuların bunların çalıştırıcılarının ve diğer spor elemanlarının ücretleri için kullanılacağını belirtmekte ve bu ödemelerin tarihli ve sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinde yazılı tarifenin üçüncü gelir diliminde yer alan ve ilgili yılda ücretler için geçerli olan tutarın üç katını aşamayacağı belirtilmektedir bu tanımın herhangi bir ücret almaksızın yapılan amatör sporcu tanımında ki amatörlükle bağdaşır bir durumu yoktur zira kanundaki tanıma göre her bir amatör sporcuya ödenecek yıllık tutar tlye kadar çıkabilmektedir birçok profesyonel kulüpte profesyonel sporcular bile bu kadar yüksek bir ücret almamaktadır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti anayasa mahkemesinin birçok kararında da açıklandığı üzere eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardanesas sayısı karar sayısı kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık anayasanın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu ve keyfiliği teşvik ettiği durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar hukuk devleti olmanın gereği adaletli hukuk düzeninin kurulması ve bunun sürdürülmesi olup bu bağlamda devlet yönetiminde keyfiliğin değil hukuk kurallarının egemen olmasıdır demokratik devlet ilkesi ise tüm kamusal faaliyet iş ve işlemlerde saydamlığı ve hesap verebilirliği gerektirir anayasanın maddesinde demokratik devlet ilkesine yer verilmiş maddesinde egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı hiçbir kimse ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve maddesinde ise bütçe hakkının türkiye büyük millet meclisine ait olduğu hüküm altına alınmıştır anayasa siyasal iktidarın yapısını işleyişini siyasal kurumların statülerini görev ve yetkilerini belirleyen vatandaşların hak ve özgürlüklerini tespit eden ve bunların hukuki güvencelerini içeren bir toplum sözleşmesidir kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin sınırlanması ihtiyacı sadece temel hak ve özgürlükler alanında değil kamu harcamalarına ilişkin düzenlemeler alanında da gerekli olup bu bağlamda çeşitli kurallar anayasalarda yer alır demokrasilerde kamu harcamalarının büyüklüğü ve kapsamı ile bu harcamaların yapılabilmesi için vatandaşlara getirilecek yükümlülüklere halk karar verir ki buna bütçe hakkı denilmektedir halk sahip olduğu ve sahip olmak üzere yüzyıllarca mücadele ettiği bütçe hakkını seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanım meşruiyeti parlamentoların varlık sebebiyle özdeş tutulan ulusal egemenliğin bütçe hakkına dayanır bütçe hakkı dünya tarihinde demokrasi için vazgeçilmez bir kurum olarak çetin mücadelelerin ürünüdür i̇ngilterede magna carta haklar dilekçesi haklar yasası fransada ihtilali ve anayasaları yaklaşık sekiz yüzyıllık tarihin bilinen uğraklarıdır bütçe hakkı bu uzun tarihsel süreçte demokrasinin gelişmesi açısından anahtar role sahip olmuştur öncelikle vergi toplanması temsil yeteneği sınırlı çevrelerin iznine tabi tutulmuştur daha sonra harcamaların yapılması temsil yeteneği kısmen güçlenen zeminlerce izne tabi kılınmış ve nihayet gelir ve harcamaların birlikte bütçe olarak her yıl için izin ve onaya tabi tutulması ve gerçekleşmelerin denetimi suretiyle bütçe hakkı bugünkü çehresine kavuşmuştur yüzyılın ilk yarısında bütçe hakkı hem birçok bütçe ilkesinin önceden izin ilkesi yıllık olma ilkesi bütçe birliği ilkesi genellik ilkesi gelir ve giderlerin gayrisafiliği ilkesi oluşması ve yerleşmesiyle güçlenmiş hem de tedrici olarak diğer devletlerce de bütçe hakkı benimsenen evrensel bir değer haline gelmiştir her ülke kendi tarihsel koşulları içinde bütçe hakkının kurumsallaşma sürecine farklı bir uyarlanma deneyimi yaşamıştıresas sayısı karar sayısı temsili demokrasi parlamentonun bütçe hakkından doğmuştur anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bütçe yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder bu ilkeler devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı ve günlü ve k sayılı kararları çağdaş demokrasilerde hükümetler politika önceliklerini amaç ve hedefler seti kaynak harcama yapısı uygulama adımları ve benzeri açılardan ortaya koyarak parlamentoya sunarlar ve parlamentodan izinonay isterler i̇lgili dönemin sonunda milletin meclisince döneme ilişkin gerçekleşmeler ve yürütülen faaliyetler bütçenin amaç ve hedeflerine ulaşma derecesi açısından değerlendirilir böylece hükümetin performansı bütçenin amaç ve hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki açıklık ve meydana gelen sapmalar üzerinden müzakere edilir ve hesap verme sorumluluğu çerçevesinde hükümetten hesap sorulur türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir şeklinde ifade edilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri genel olarak sıralanırken kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir nitekim yasaların türkiye büyük millet meclisinde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması anayasanın ve maddelerinde düzenlenirken bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları ise maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiş maddesinde ise bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenerek bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi dahi verilmemiştir yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırları belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bütçe hakkı vergi ve benzeri gelirlerle kamuesas sayısı karar sayısı harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme ve onaylama hakkıdır bu hak halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan yasama organına aittir bütçe hükümetin meclise karşı temel sorumluluk mekanizmasıdır meclis bütçe ile hükümete gelir
4,060
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın bakılan davada uygulanacak kural niteliğini taşıyan ve metni yukarıda alınan geçici maddesi dairemizce yapılan incelemede aşağıda yazılı nedenlerle anayasaya aykırı görülmüştür anayasanın maddesiyle maddesinin son fıkrasına aykırılık durumu anayasanın maddesi yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir kuralını koymaktadır gerek bu maddeyle gerekse anayasanın maddesiyle yürütme organının içinde kabul edilen cumhurbaşkanının bu duruma karşılık geçici maddeyle belirli bir döneme ait kimi atamalarda imzasına gerek görülmemesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu açıktır bu konuda anayasa mahkemesinin günlü resmî gazetede yayımlanan günlü k sayılı iptal kararında yer alan hukuksal gerekçeler dairemizce de aynen benimsendiğinden burada yinelenmesine gerek bulunmadığı ve anılan karara yollama yapılmasıyla yetinilmesinin uygun ve yeterli olacağı görüşüne varılmıştır öte yandan anayasanın maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlar hükmüne yer verilmektedir sayılı hâkimler ve savcılar yasasının dava konusu kararnamelere dayanak oluşturan sayılı yasa ile değişik maddesinin bendinin fıkrasının sonunda yer alan bakanın teklifi başbakanın onayı ile atama yapılır ibaresi adalet bakanlığındaki kimi görevlilerle ilgili müşterek kararnamelerde cumhurbaşkanının imzasına gerek görmemesi nedeniyle anayasa mahkemesince iptal edildiği halde sayılı yasanın geçici maddesiyle sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan ve anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen hükümde öngörülen usulle yapılan atamalara geçerlik kazandırılması ve bu yolla anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı kuralının hükümsüz bırakılması anayasanın maddesinin son fıkrasına açık aykırılık oluşturmaktadır yeri gelmişken anayasanın ve maddelerinin ve buna bağlı olarak anayasa mahkemesinin tarihinde yürürlüğe girmek üzere tarihli resmî gazetede yayımlanan iptal kararının günlü kararnamelere karşı açılan davada uygulanıp uygulanamayacağı sorunu üzerinde durulması zorunlu görülmüştür anayasanın itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulması durumunu düzenleyen maddesinin fıkrası bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmünü taşımakta fıkrasında da anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göreesas sayısı karar sayısı sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır kuralı yer almaktadır böylece anayasakoyucu anayasaya aykırılığı ciddî görülen ve kişilerin öznel subjektif hakları üzerinde etki yapan bir kanun hükmünün davanın taraflarına uygulanmasını anayasa mahkemesince karar verilinceye kadar durdurmakta ve kişiler bu yolla anayasanın üstünlüğü prensibinin doğal sonucu olarak anayasaya aykırı bir kanunun uygulanmasından korunmakta ve anayasanın himayesi altına alınmış olmaktadırlar hernekadar anayasanın maddesinin fıkrası kanun kanun hükmünde kararname veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğü ya da bunların hükümleri iptal kararlarının resmî gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar gereken hallerde anayasa mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırılabilir bu tarih kararın resmî gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez fıkrası ise i̇ptal kararları geriye yürümez kuralını taşımaktaysa da anayasa mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin anayasaya aykırı bularak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez bir başka anlatımla anayasa mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukukî bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz öte yandan anayasanın maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla anayasa mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı aksi halde anayasanın maddesinde düzenlenmiş olan anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi i̇tiraz yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı hem öğretide hem de yargısal içtihatlarda kabul edilmiş bulunmaktadır nitekim anayasanın itiraz yoluna başvurulan kanun ya da kanun hükmünde kararname ile ilgili anayasa mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi halinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret eden maddesinin fıkrasında yer alan ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır yolundaki kural da anayasa mahkemesinin verdiği iptal kararlarının itiraz yoluna başvurulmasını isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılan davaların yanısıra iptal edilen hüküm ya da hükümler esas alınarak hakkında uygulama yapılmış olan kişiler tarafından açılan ve görülmekte olan davalarda da uygulanması gerektiğini açıkça vurgulamaktadır bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve anayasanın maddesi uyarınca itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de olayımızda olduğu gibi hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda anayasa mahkemesince iptal edilmiş olması halinde iptal hükmünün hukukî sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır aksiesas sayısı karar sayısı halin yani anayasa mahkemesince verilen iptal kararının uygulama tarihinin yukarıda belirtilen amaçla ayrıca belirlenmesi halinde iptal edilen yasa kuralının iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihe kadar uygulanmasının sürdürülmesi nedeniyle bu uygulamaya karşı dava yoluna başvuracakların iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanamayacaklarının bir yandan dava yoluna başvuran herkes için anayasa ie tanınmış alan itiraz hakkının bunlar için fiilen işlemez hale getirilerek ortadan kalkması ve iptal kararının uygulanamaması öte yandan anayasaya aykırılığı hükmen saptanmış olan bir yasa kuralının bu aykırılığa rağmen uygulanmasının hukuken korunması gibi bir sonuca neden olur ki böylesine çelişkili bir durumun mantıken ve hukuken açıklanması olanaksızdır belirtilen durumdan dolayı sayılı yasanın kimi maddelerinin iptaline ilişkin günlü anayasa mahkemesi kararının metninde de öngörüldüğü üzere resmî gazete ile yayımından altı ay sonra tarihinde yürürlüğe gireceği dolayısıyla iptal edilen hükümlerin bu tarihe kadar yürürlükte omaları nedeniyle iptal edilen hükümler arasında yer alan maddenin birinci fıkrasının bendinin son tümcesinde yer alan kuralda öngörülen şekle uyularak altı aylık sürenin bitmesinden önce tarihinde tesis edilen işlemlere karşı açılan davada sözü geçen iptal kararının uygulanamayacağı yolundaki davalı idare iddialarının hukuksal temeli bulunmadığı sonucuna varılmıştır anayasanın başlangıç hükümleri ie ve maddelerine aykırılık durumu sayılı yasanın geçici maddesi yukarıda değinildiği ve metninde de belirtildiği üzere ve sayılı yasaların anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen hükümlerine göre tarihine kadar bakanlıktaki kimi görevlere ve bu arada davacının yürüttüğü hukuk i̇şleri genel müdürlüğüne cumhurbaşkanının imzasını taşımayan ikili kararnamelerle yapılan atamalara ve bu görevlerden aynı usulle yapılan almalara ilişkin işlemleri geçerli saymakta ve böylece anayasa nın anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına ilişkin maddesi ile hukuk devleti ilkesine yer veren ve buna bağlı olarak maddesine kanunların anayasaya aykırı olamayacağına ilişkin maddesine danıştayda görülmekte olan davaların konusunu oluşturan idarî işlemlerin yargısal denetimini anayasaya aykırı olarak şekil yönünden kısıtlaması nedeniyle nitekim danıştay beşinci dairesince davacıya ve yerine atanan kişiye ait işlemler hakkında şekil yönünden verilen yürütmenin durdurulması kararı başta da değinildiği gibi itiraz üzerine danıştay i̇darî dava daireleri genel kurulunca sayılı yasanın geçici maddesi gerekçe gösterilerek kabul edilmiş ve daire kararı bu nedenle kaldırılmıştır hak arama özgürlüğüne ilişkin maddesine salt adalet bakanlığında görevli olup da tarihine kadar görevden alınmış kişileri kapsaması ve bu kişilerden dava açanlar hakkında verilmiş yargı kararlarını hükümsüz kılmak amacına yönelik bulunması nedeniyle yasaların genelliği soyutluğu ve sürekliliğine ilişkin genel hukuk ilkelerine yasama organının sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce açılmış ve yargı organının bakmakta olduğu davalara dava konusu edilen işlemlerin yetki ve şekil öğeleri yönünden denetimini ortadan kaldırma biçiminde müdahalesini öngören biresas sayısı karar sayısı düzenlemeye yer vermesi nedeniyle hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırı görülmüştür açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda bu yoldaki gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince sayılı yasa ile sayılı hâkimler ve savcılar kanununa eklenen geçici maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
1,329
esas sayısı karar sayısı muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve inci maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan taklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir banayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair birçok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan i̇nsan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi i̇se hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar i̇çermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir hukuk belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdıresas sayısı karar sayısı hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yaran ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarım ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumlan iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yaran amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluşturur belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkıesas sayısı karar sayısı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi birçok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik i̇lkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yarı yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satırı alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamazesas sayısı karar sayısı den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği a kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerindeden sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar yerilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan haklan mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir i̇nceleme prof dr sibel i̇nceoglu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın ncı maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur
1,484
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı iii davacinin gerekçesi̇ özeti̇ usul yönünden dâva konusu hacettepe üniversitesi kurulması hakkındaki kanun tasarısı partilerin kuvvetlerine oranında temsil edilmedikleri sonradan kurutan güven partisine mensup milletvekillerinin usulü dairesinde seçilmeden güven partisini temsilen yer aldıkları komisyonlarda incelenmiş bulunduğuna göre kanun anayasanın maddesine aykırı olarak yasama meclislerinden geçmiş bulunmaktadır esas yönünden anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında üniversitelerin kuruluş ve işleyişleri organları ve bunların seçimleri görev ve yetkileri öğretim ve araştırma görevlerinin üniversite organlarınca denetlenmesi bu esaslara göre kanunla düzenlenir denilmektedir bu fıkrada söz konusu kanun üniversitelerin tümünü içine alan genel bir kanundur ve tektir bu gün yürürlükte olan üniversitelerin genel kanunu sayılı kanun ve ek ve tadilleridir belli yeni bir üniversitenin bundan farklı bir rejime ve sisteme bağlanması caiz değildir bu çeşit kuruluş kanunlarının bu genel kanun dairesinde sadece bir kuruluş kadro ve malî imkânları sağlayan hükümleri ihtiva etmesi anayasanın ve maddeleri gereğidir anayasanın maddesine göre organların tek dereceli seçimle seçilmeleri gerekir halbuki hacettepe üniversitesi rektörü doğrudan doğruya öğretim üyeleri tarafından değil senatoca yani iki dereceli olarak seçilmektedir bu durum maddeyle teminat altına alman kollagiyal sisteme aykırıdır üniversite soyut bir kavramdır fakültelerden mücerret bir üniversite düşünülemez buna karşılık bir üniversiteden tamamen ayrı bağımsız bir fakülte kurulabilir ve fiilen de vardır şu halde anayasanın tanıdığı bilimsel ve idarî özerklik fakültelerden gelmelidir ve her fakülte bu özerkliğini kendi organları eliyle kullanmalıdır halbuki sayılı kanunun maddesine göre dekanların aslî ita amirliği yetkisi yoktur fakülte organlarının kararları da rektör tarafından icra edilmektedir rektör fakültelerin de icra organıdır fakültelerin bilimsel çalışması için gerekli idarî yetki ve muhtariyeti yoktur fakültelerin görevlerini yapabilmeleri yıl gibi secim sistemi ile gerçekten bağdaşmayacak uzun bir süre görevde kalan bir rektörün takdirine bırakılmıştır anayasanın maddesi konulurken mevcut üniversiteler kanununun sistemi gözönünde tutulmuş ve bunlar muhafaza ve teyit edilmiş ve tevsii istenmiştir bu da ferdi değil kolegiyal idare sistemidir öğretim ve yönetim sorumluluğunun bütün öğretim üyeleri üzerinde bulunması üniversitenin bunları doğrudan doğruya secimle kuracakları kurullar marifetiyle idare edilmesidir böylece iş bölümü ve eşitlik sağlanmış ve üstün yetkili bir idareci sınıfının doğması önlenmiş olur halbuki sayılı kamın fakültelerin ve dolayısiyle öğretim üyelerinin doğrudan doğruya seçmediği bir öğretim üyesinin senato karariyle rektör olarak sene de önceki rektör sıfatiyle sene fakülteleri idare etmek imkânını vermekte ve bu suretle şahsî idare usulünü koymaktadır bu durum anayasanın maddesinin ruhuna aykırıdır üniversite özerkliğinin yalnız siyasî iktidara karşı değil akademik ve eğitim ve araştırma çalışmalarına içten ve dışardan gelecek her çeşit müdahaleyi önlemeğe matuf bulunduğu açıkesas sayısı karar sayısı bir ilmî gerçektir anayasa koyucu mevcut üniversiteler kanununun koyduğu bu sistemi değiştirmek istese idi bunu açıkça belirtmesi ve kanun koyucunun da iki yıl içinde yeni bir kanun yapması gerekirdi kamu kurumlarının çalışma alanlarının konulariyle sınırlanması gerektiği halde sayılı kanunun maddesinde hacettepe üniversite merkezinin ankarada olduğu belirtilerek bu üniversitenin yurdun her tarafında idarî kararlarla fakülteler ve şubeler açabileceğini ve her türlü faaliyette bulunabileceğini kabul edilmiş bulunmaktadır bu hüküm kamu kurumu kavramiyle bağdaşmıyacağı gibi üniversitelerin bir kanunla kurulabileceği hakkındaki anayasa hükmü ile de bağdaşamaz bu nedenlerle anayasanın maddesindeki usul hükümlerine maddesinde kabul edilmiş olan devlet üniversiteleri sistemine ve maddesinde yer alan türk idarî rejimi ilkelerine açıkça aykırı bulunan sayılı hacettepe üniversitesi kurulması hakkındaki kanunun tümünün olmadığı takdirde sakatlık şiveden hükümlerinin iptaline karar verilmelidir
521
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri başlığı altında önce kimi maddelerinin iptali istenen yasaya daha aydınlık biçimde yaklaşabilmek ve gerçekçi bir değerlendirme yapabilmek için vergi hukukunun ana ilkeleriyle anayasanın vergi düzenlemesi yönünden temel kuralı olan maddesine bakmak zorunluluğu belirtilerek hukuk devletinin anlam ve amacıyla demokrasilerde yasama organının hukuka saygılı ve bağlı kalması gereği vurgulanmış vergi olayı ve vergi ilişkisinde devletin konumu ile vergi konusunda tek yetkili parlamentonun yasa çıkararak düzenleme yapmasının vergi yükümlüleri için hukuksal güvence oluşturduğu anlatılmış vergi yasalarının özellik ve önemi üzerinde durularak vergilerde ilgili kurum ilke ve kavramlar açıklanmış anayasada vergiye ilişkin esaslar yorumlanarak vergi ödemede malî gücün esas alınması vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı vergilerin yasayla konulup kaldırılması bakanlar kuruluna malî yükümlülüklerin ancak bağışıklık ayrıklık ve indirimleriyle bunların oranlarını yasal sınırlar içinde belirleme yetkisi verilebileceği anayasal nitelikleri yadsınıp öz işlevinden soyutlanan verginin ekonomiyi düzeltme aracı olamayacağı vergi konusundaki ilkelerden olsa olsa olağanüstü durumlarda sapılabileceği anlatılmış daha sonra anayasaya aykırılık gerekçelerine geçilerek madde sırasına göre özetle şu görüşlere yer verilmiştir yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı bu maddeyle gelir vergisi yasasına geçici vergi başlıklı mükerrer madde eklenmiştir başlığıyla içeriğindeki ilkelerin hiç bağdaşmaması maddeye hukuksal bir nitelik verilerek düzenlemenin gerçek yüzünü gizlemeye yönelik bir amaç güdüldüğünü göstermektedir maddenin konusu gelir vergisi olduğuna göre başlığı henüz elde edilmeyen gelirlerden alınacak vergi olsa içerikle uyum sağlanabilirdi bir yıl önce elde edilen ya da elde edildiği varsayılan gelirin kadar tutarının sonraki yılda da kazanılacağını varsayarak gelir elde edilmeden edilmişçesine vergi alınmasını öngören bu maddeyle alınacak vergi oranının e kadar artırılması ve e kadar indirilmesi hususunda bakanlar kuruluna yetki verilmekte ayrıca geçici vergiye yapılacak itirazın tahsili durdurmayacağı esası getirilmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın verginin malî güce göre alınacağını öngören bu maddesi karşısında gelir vergisinde verginin gelirden alınması gerektiği malî gücün ise ancak gelirle gerçekleşmesine karşın iptali istenen yasa maddesiyle düzenlenen geçici vergide vergiye esas malî güç doğmadığından bu yolla alınan miktarlar vergi olmayıp devlet zoruyla sağlanan bir haksız iktisap niteliğindedir kazan ya da kazanma ama bana para ver kazanamazsan sonra ben sana öderim kazanamazsan da ben senden hayat standardı esasına göre vergi alacağım ona mahsup ederiz demekle malî güce göre vergi almak arasında bir koşutluk yoktur önce ve simdi belirtilen nedenlerle geçici vergi düzenlemesinde malî gücü gözetmeyen madde anayasanın maddesine aykırıdır yukarıda değinildiği gibi malî güce göre vergi esası az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını gerektiren bir ilkedir oysa geçici vergi adıyla bir varsayıma dayanılarak gelir elde etmeden peşin olarak ve herkesten eşit biçimde alınan vergi yukarıda belirtilen ilkeyle bağdaşmamaktadır düzenleme ayrıca bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı c önceki ve bölümlerinde belirtilen malî güç ve malî güce göre vergi ilkeleri gözetilmeden konan vergi yükü adaletli ve dengeli olamaz anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında sözü edilen maliye politikasının sosyal amacı vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı olduğuna yanlış politikalar sonucunda ülke ekonomisinin düştüğü bunalımı gidermek diye bir amaç bulunmadığına göre malî güç oluşmadan ve elde edilen gelire bakılmadan vergi alınması bu yönleriyle de anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası karşısında aa verginin yasa ile konulması devlet karşısında güçsüz olan bireyler için hukuksal güvencedir hukuka uygun düşmeyen yasalar bu nitelikten yoksundur verginin konusunu vergiyi doğuran olayı ve verginin matrahını göstermeyen yasa ile konulan vergi yasayla düzenleme zorunluluğunu anlamsız kılar yasanın maddesi bu nedenle de anayasaya aykırıdır bb vergi yasası geçmişe yönelik uygulamalar öngöremez ancak belli bir dönemde yürürlükte bulunan yasanın kendisine uygulanacağı düşüncesi vergi yükümlüsü birey için güvencedir yürürlükteki yasa uygulanmayacaksa verginin yasayla konmasının önemli bir anlamı kalmayacaktır yürürlükteki yasa dışında geçen yıl gelirleri esas alınarak vergi salınması verginin yasallığı ilkesine ayrıca verginin adaletli ve dengeli dağılımı gereklerine aykırıdır madde bu açıdan da anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın maddesinin son fıkrasıyla bakanlar kuruluna verilen belli durumlara ilişkin sınırlı yetkiye karşın iptali istenilen maddeyle düzenlenen verginin kendisidir anayasanın maddesi bakanlar kuruluna azaltıp çoğaltarak vergi koymak yetkisi vermemiştir kaldıki verginin miktarını çoğaltmak bir bakıma yeni vergi koymak demektir bu konuda yetki tbmm nin olup devredilmesi olanaksızdır madde bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yasanın maddesi vergi hukuku ve anayasa ilkelerine aykırı hükümler taşıdığı gibi ulusal dayanışmayı ve adalet anlayışını da zedeleyici niteliktedir bu durumuyla hukuk devletinde herşeyin hukuka uygun biçimde yürümesini öngören anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık hukuka anayasaya adalete ve eşitliğe aykırı düzenleme bu durumuyla ve önce açıklanan nedenlerle anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık geçici verginin miktarını azaltıp çoğaltma yasayla düzenlenecek bir konu olup bu hususta tbmmne ait olan yetkiyi bakanlar kuruluna veren madde yetki devrini öngördüğünden anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı az kazanan hattâ zarar edenle zarar etmeyen hattâ çok kazanandan aynı vergiyi almak aynı durumda olanlar için öngörülen yasa önünde eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlaması başlıklı bu maddesinde anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak yasayla yapılacak sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamayacağı açıklanmaktadır iptali istenilen madde anayasanın maddesinde vergi konusunda öngörülen haklarla bunlara ilişkin hukuksal güvenceleri sınırlama yönünden anayasanın maddesine ters düşmektedir anayasanın başlangıç bölümüne aykırılık dava konusu madde adalete eşitliğe hukuka ve anayasanın maddesinin getirdiği güvencelere aykırı olarak onurlu bir yaşam sürdürme maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisini zedeleyip yok eden sınırlayan içeriğiyle anayasanın başlangıç bölümünün sekizinci paragrafına da aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yasanın maddesiyle geçici vergi yükümlülerine getirilen yukarda belirtilen olumsuzluklar devletin hepsi geçici vergi yükümlüsü bulunan esnaf ve sanatkârı koruyup desteklemesi ödeviyle bağdaşmamaktadır madde bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdır yasanin ve maddeleri̇ni̇n anayasaya aykiriliği yasanın bu maddeleriyle hayat standardı esası için yıllık bir uygulama dönemi öngörülmekte bu dönem içerisinde ziraî gelir vergisi yükümlüleri hayat standardı esasının kapsamı dışına çıkartılarak yalnız ticarî kazanç ve serbest meslek sahipleri bırakılmakta temel gösterge ve hayat standardı göstergeleri kat artırılmakta beyan edilen kazanç bu göstergelerden az olduğunda belirlenen tutar matrah olarak alınmakta bakanlar kuruluna bu gösterge ve tutarlarını yarısına kadar indirme ve katma kadar artırma yetkisi verilmekte göstergeler kat artırılıp uygulama den başlatılarak yasa geriye yürütülmekte kurumlar da geçici vergi yükümlüsü yapılmakta kurumlarda gelir vergisi yasasına göre birinci sınıf tacirler için uygulanan ve bir önceki yıl gelirlerinin saptanmasında esas alman hayat standardı temel gösterge tutarının kurum ortak sayısıyla çarpılması sonucu bulunacak tutar üzerinden geçici vergi alınması esası getirilmekte ayrıca ortaklarının sayısı aştığında asgarî tutarın hesabında ortak sayısı olarak alınmakta ve bakanlar kuruluna olan geçici vergi oranını e kadar artırma ya da kadar indirme yetkisi de tanınmaktadır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın bu maddesinin birinci fıkrasında verginin malî güce göre alınacağı öngörülmesine gelir vergisinde verginin gelirden alınmasına karşın dava konusu ve maddelerdeki hayat standardı sistemine göre gelir vergisi yükümlüsü zarar etse de belirlenen miktarın altında kâr etse de yine bu maddelerde belirlenen meblağ üzerinden vergi ödeyecektir zarar eden ya da kâr etmeyen yükümlünün de malî gücü bulunduğunu varsayan ne olursa olsun belirlenen miktar üzerinden vergi ödemeyi zorunlu kılarak malî gücü gözardı edenesas sayısı karar sayısı hayat standardı esasını içeren düzenlemeler anayasanın maddesine aykırıdır kazanan kazanmayan herkesi aynı vergiyi ödemekle yükümlü kılan hayat standardı esası bu nedenle de anayasanın maddesindeki malî güce göre vergi ödeme esasıyla bağdaşmamaktadır malî güç ve malî güce göre vergi ödeme ilkesi gözetilmeden konulan vergi yükü adaletli ve dengeli olamaz malî gücü oluşmayandan vergi alınmasına olanak veren düzenlemeler anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası vergi resim harç ve benzeri malî yükümlülüklerin yasayla konulup değiştirileceğini ya da kaldırılacağını öngörmektedir buna göre aa devlet karşısında gücü bulunmayan bireyler için hukuksal bir güvence olan verginin yasayla düzenlenmesi içerik yönünden de hukuka uygunluk ister kazanıp kazanmama ya da zarar etme durumlarında vergiyi doğuran gerçek olayı ve gerçek matrahı gözetmeyen yasayla düzenleme birey için güvence olamaz bu durumda verginin yasayla düzenlenmesi esasının da anlamı kalmaz önceki bölümlerde ve şimdi açıklanan nedenlerle ve maddeler anayasanın maddesine bu bakımdan da aykırıdır bb vergi yasalarının geriye işlemesi kendinden önceki olaylara uygulanması kanunilik ilkesiyle bağdaşamaz yükümlü belli bir dönemde yürürlükte bulunan yasaya göre vergi vereceğim düşünerek işlerini plânlar yürürlükteki yasanın uygulanacağı düşüncesi birey için bir güvencedir yürürlükteki yasa uygulanmayacaksa verginin yasayla konulmasının anlamı kalmaz göstergelerin kat artırılarak den başlatılması yani geriye yürütülerek uygulamaya konulması kanunilik ilkesiyle verginin adaletli ve dengeli dağılmasına ters düşen düzenlemelerdir bu nedenlerle de ve maddeler anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinin son fıkrasıyla bakanlar kuruluna verilen yetkinin bağışıklık ayrıklık indirimler ve yasanın açıkça gösterdiği sınırlar içinde oranlarla ilgili olmasına karşın yasanın ve maddeleriyle bakanlar kuruluna doğrudan doğruya vergiyi artırma ve indirme hattâ kazanç ve faaliyet konularını kalkınmada öncelikli yörelerde farklı vergi saptama yetkisi tanınmıştır şimdi ve daha önce açıklanan nedenlerle ve maddeler anayasanın maddesine bu yönden de aykırıdır anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararına konu olan sayılı yasadaki hayat standardı yöntemi ile şimdi iptali istenilen hayat standardı esası birbirinden tümüyle farklıdır vergi sistemimize vergi güvenliğini sağlamak amacıyla sayılı yasa ile getirilen hayat standardı esasında tüccarın ve serbest meslek sahiplerinin hayat standardında belirlenen miktarlar kadar sorumlu oldukları varsayılarak bunun aksinin yükümlülerce kanıtlanması kabul edilip ispat araçları yasada sayılmışken yeni düzenlemeyle yükümlülere ispat hakkı tanıyan sayılı gelir vergisi kanununun mükerrer maddesinin yedinci fıkrası kaldırılmış hayat standardı yükümlünün başka geliri olup olmamasına zarar edip etmediğine bakılmaksızın kesin bir vergi durumuna dönüştürülmüştür bu niteliğiyle getirilen vergi serbest meslek sahipleriyle tacirler için baş vergisi olarak adlandırılabilir yukarıda belirtilen mükerrer maddenin kimi fıkraları değiştirilirken yükümlülerin kendilerine ve eşlerine ait belgeli gelirleri hesap dışı tutularak hayat standardı bir oto kontrol yöntemi olmaktan çıkarılıp baş vergisi niteliğine sokulmuştur bir emekli yargıç avukatlığa başlar başlamaz gelir sağlamadan bu vergiyi ödemek zorundadıresas sayısı karar sayısı b anayasanın başlangıç kısmının sekizinci paragrafı ile ve maddelerine aykırılık yasanın maddesiyle düzenlenen geçici vergi ile ve maddeleriyle düzenlenen hayat standardı esası hukuksal nitelikleri bakımından aynı denecek kadar birbirine benzemektedir madde için belirtilen anayasaya aykırılık gerekçeleri ve maddeler için de geçerlidir belirtilen nedenle yasanın bu maddeleri anayasanın başlangıç kısmına ve maddelerine aykırıdır iii yasanin ve maddeleri̇ni̇n anayasaya aykiriliği dava konusu sayılı yasanın bu üç maddesiyle verilen yetkilerle bakanlar kurulu doğrudan doğruya vergi üzerinde tasarrufta bulunma olanağını elde etmiştir verginin miktarını ve ölçüsünü değiştirebilecek ölçüde geniş yetkilerin bakanlar kuruluna verilmesi malî güce göre adaletli ve dengeli vergilendirmeye ters düşmektedir daha önce ve şimdi belirtilen durumlar karşısında yasanın ve maddeleri anayasanın başlangıç bölümü ile ve maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ve maddeleri iptal edilmelidir
1,669
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin anayasaya aykırılık itirazına ilişkin gerekçesi şöyledir bilindiği üzere sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının diğer bazı hükümleri ile birlikte kamulaştırmalar ile ilgili maddesi sayılı kanunla değiştirilmiştir ayrıca sayılı istimlâk kanununun üçüncü maddesinin kamulaştırma halinde taşınmaz malların değer pahasının peşin ödeneceğine dair olan üçüncü maddesi yüksek anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararı ile iptal edilmiştir bu maddenin yerine anayasa değişikliğine uygun bir kanun da çıkarılmış değildir sözü geçen üçüncü maddedeki değer pahası deyiminin gerçek değeri gösterdiği şüphesizdir mahkememizin esas nosunda kayıtlı dosyasında kıymet takdir komisyonu taşınmaza lira değer takdir etmiştir davacılar vekili kamulaştırma bedelinin yetbişbeşbin lira daha artırılmasını istemektedir davacılardan umay kasapoğlu kendisine asaleten çocuğuna velâyeten hisse için sadece lira değer bildiriminde bulunduğu gibi nimet kasapoğlunun beyanının aynıdır taşınmazın hissesine sahip olan davacı özcan kırmızıoğlu ise hissesi karşılığında liralık beyanname vermiştir bu beyannameler sayılı kanunla uzatılan altı aylık sürenin bitimi tarihi olan gününden önce olduğu için anayasanın değişik maddesine göre davacıları bağlayıcı niteliktedir asliye üçüncü hukuk mahkemesinin esas no lu dosyasında ise kamulaştırmayı yapan idare tarafından maliklerin verdiği beyannamelerden söz edilerek kıymet tekdir komisyonunun tayin ettiği liralık bedelin liraya indirilmesi istenmiştir umay kasapoğlu ve nimet kasapoğlu adındaki davacılar için bu iddia doğrudur sayılı kanunun maddesine göre idarenin son ilân tarihinden itibaren günlük süre içerisinde dava açtığı görülmektedir bu durumda iki davalı için hisseleri karşılığında şer liralık indirim isteği kabul edilecektir diğer davacının hissesi için lira değer bildirdiği anlaşılmakla onun hakkındaki indirim isteği reddolunacaktır dava mahkememizdeki dava ile birleştirilmiştir mahkememizde yapılan ilk keşifte taşınmazın toplam lira değer taşıdığı ihbar edilmiştir komisyonun takdir ettiği değerle keşfen bulunan değer arasındaki farklılık karşısında ikinci keşfin yapılması yüksek yargılayın görüşü gereğidir son keşifte değerin lira olarak bildirildiği anlaşılmaktadır ne var ki davacıların beyannameleri ile bağlı olmaları karşısında umay kasapoğlunun ve nimet kasapoğlunun istekleri tüm olarak reddedilecektir özcan kırmızıoğlunun davası ise beyanname değerini aşmıyacak oranda nisbette kabul edilecektir görüldüğü üzere gerçek değer vergi değerinin çok üstündedir bütün bunlara göre mahkememizin sayılı tc anayasasının nolu kanunla değişik maddesinin ikinci fıkrasını uygulama durumunda olduğu ortadadır yukarıda da deyinildiği gibi sayılı kanunun üçüncü maddesi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir madde kamulaştırma halinde gerçek değerin ödeneceğini belirtmekte idi anayasanın değişiklikten önceki maddesine de uygundur kamulaştırma bedelinin artırılması veya azaltılması davalarında mâlik anayasanın değişik maddesine göre beyanname vermişse davaların burada olduğu gibi ona göre karara bağlanmasıesas sayısı karar sayısı zorunludur anayasanın devletleştirme ile ilgili maddesi ise sayılı kanunla değiştirilmiştir maddeye göre devleştirme halinde gerçek değerin ödenmesi zorunludur bunun kamulaştırma halinde ödenecek bedelle çelişki teşkil ettiği ortadadır sayılı kanunla değişik sayılı emlâk vergisi kanununun maddesinde bazı değişiklikler halinde mâlikin yemden beyanname vermesi kabul edilmiştir aynı kanunun maddesine göre değişikliğin doğduğu bütçe yılı içerisinde yeni beyannamenin verilmesi gerekmektedir bu hüküm kötü niyetli kimseler için bir çıkar yoldur sözde bir değişiklik yaratılıp şu veya bu şekilde kamulaştırma yapılacağı önceden öğrenilince onun etkisinden kurtulmak mümkündür diğer bir ifade ile şekilde gerçek değer alınabilecektir ayrıca beyanname numarası bildirilmediği takdirde mâlikin verdiği beyannameyi bulmakda adeta olanaksızdır böyle olunca beyannameyi saklıyan veya beyanname vermiyen gerçek değeri alacak demektir zira anayasanın değişik maddesi mâlikin bildireceği vergi değerinden söz etmektedir yüksek yargıtay beşinci hukuk dairesinin yerleşmiş görüşüne nazaran beyanname vermemiş olan mâlik taşınmazın değerini alacaktır öyleki aynı taşınmazdaki diğer bir hissedar beyanname vermiş olsa beyan sadece sahibini bağlıyacaktır diğer hissedara etki yapmıyacaktır görülüyor ki beyanname veren ve onu bildiren adeta vatandaşlık görevini yapmış olmanın cezasını çekmektedir beyanname vermemek daha kazançlı bir durum yaratmaktadır anayasanın değişik maddesinde sözü edilen kanun şüphesiz sayılı emlâk vergisi kanununun bu kanunun sayılı kanunla değişik ve maddeleri verilen beyannamelerin gerçek değeri gösterip göstermediğinin kontrolü ve beyanname verilmemişse onun verilmesini sağlamak için yapılacak işlemlere dairdir bu uygulamada hiç görülmemektedir bütün mükelleflerin beyanlarını incelemek beyanname verilmemişse onu sağlamak bugünkü vergi dairelerinin dar kadrolu personeli ile yapılabilecek bir işlem değildir kamulaştırılması söz konusu olan yerler için bunu beklemek ise zaten çok iyimserlik olur sayılı emlâk vergisi kanununun sayılı kanunla değişik maddesine göre genel beyannameler beş yılda bir verilecektir halk arasında pişmanlık beyannamesi olarak adlandırılan beyanın sözü geçen kanunun maddesindeki sebepler bulunmadan hele kamulaştırma sırasında verildiği takdirde açılacak dava yönünden hiç bir etkisi yoktur beş yılda taşınmaz mal hatlarının aynı kalacağını hiç kimse iddia edemez üstelik kalkınma çabalarını sürdüren yurdumuz için her geçen gün para değerinin düştüğü herkes tarafından bilinmektedir böyle olunca beş yıl önce gerçek değer bildirilse dahi sonradan yapılacak kamulaştırma sırasında mâliki beş yıl önceki beyanı ile bağlı tutmak mülkiyet hakkına bir saldırıdır vergi almak şüphesiz devletin bir hakkıdır ayrıca devlet olmanın gereklerindendir fakat vergi alırken mülkiyet hakkı hiçe sayılmaz devlet gerekli kontrolü yapar vergiyi icabında cezalı olarak alır yalnız burada olduğu gibi taşınmazı kamulaştırılan mâlikleri vergi borcunun yanında ve ondan kat kat fazla olarak çok düşük fiatla yerlerine el koyup cezalandırmak anayasa teminatı altında bulunan mülkiyet hakkı ile ters düşmektedir beyanname vermemiş olan veya onu gizlemesini bilen kimse yararına farklılık yaratılması ise anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır yukarıdan beri belirtilen nedenlerle sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının sayılı kanunla değişik maddesinin tüm kamulaştırma halinde ödenecek bedelin taşınmaz mâlikinin bildireceği vergi değerini aşamıyacağına kısmi kamulaştırma halinde ise kamulaştırılan kısma düşen vergi değerini aşamıyacağına dair olan ikinci fıkrasındaki hükmünesas sayısı karar sayısı ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasının ayrılmaz bir cüzü olan kamulaştırılan taşınmaz mal karşılığının vergi değerinden az takdir edilmesi halinde malikin itiraz ve dava hakkının saklı olduğuna dair olan yine sayılı kanunla değişik üçüncü fıkrasının türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki eşitlik ilkesine maddesindeki mülkiyet hakkının özüne devletleştirme halinde gerçek karşılığın ödeneceğine dair olan maddesine aykırı bulunduğu kanaatına varılmakla iptalleri için anayasanın değişik maddesi uyarınca görülen daava dolayısiyle yüksek anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
907
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin konunun analizi ve i̇ptal gerekçesi başlığı altındaki bölümü aynen şöyledir anayasamızın egemenlik kenar başlığı taşıyan ncı maddesinde de belirtildiği üzere egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yine anayasanın anılan ncı maddesinin gerekçe bölümünde de belirtildiği gibi tabiidir ki milyonlarca insandan oluşan türk milletinin egemenliği hep birden kullanmasına imkan yoktur bu ancak temsilcileri aracılığı ile mümkün olabilir türk milleti temsilcilerini tercih ettikleri siyasi partiler vasıtası ile egemenliğin temsilcisi olan türkiye büyük millet meclisine seçerek gönderirler bu nedenledir ki gerek anayasası ve gerekse mevcut anayasamızın nci maddesi siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır demektedir devlet siyasi partilere ayrıcalıklı davranamaz bir kısım siyasi partilere geniş olanaklar sağlarken diğerlerini de farklı koşullara tabi tutamaz devlet ulus halk iradesinin olduğu gibi türkiye büyük millet meclisine yansımasını sağlayacak önemleri almak zorundadır bu demokratik hukuk devletinin doğal bir gereğidir îptali için yüce mahkemenize başvurduğumuz sayılı yasa siyasi partilere yapılacak devlet yardımı konusunda partilere ayrıcalıklı ve eşitsizlik doğuran bir düzenleme getirmiştir bu nedenle grubumuz bu yasanın iptali için yüce mahkemenize başvurmayı zorunlu görmüştür anılan sayılı yasa sayılı yasaya sayılı yasa ile eklenen ek inci maddeye iki fıkra eklemektedir sayılı yasanın ek inci maddesi milletvekili seçiminde genel barajı aşmış bulunan siyasi partilere genel bütçe gelirleri toplamının beş binde biri oranında bir meblağı türkiye büyük millet meclisindeki sandalye sayısına göre siyasi partilere taksim ederek ödemeyi öngörmektedir i̇ptali için başvurduğumuz sayılı yasa ise genel barajı aşamamış ancak milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların sini alan siyasi partilere de devlet yardımı yapılması esasını getirmiştir bu yardımın en az devlet yardımı alan siyasi partinin almış olduğu yardım ve genel seçimlerde aldığı toplam geçerli oy esas alınarak kazandıkları oyla orantılı olmak suretiyle yapılması öngörülmektedir ayrıca bu yardımın milyon liradan az olamayacağı da belirtilmiştir görülüyor ki siyasi partilere devlet yardımı yapılması tümüyle ayrıcalık yaratabilecek eşitsizlik yaratabilecek farklı esaslara bağlanmıştır bu nedenle aşağıda zikredilen anayasa hükümlerine aykırılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın uncu maddesine aykırılık gerekçesi bilindiği üzere anayasanın uncu maddesi kanun önünde eşitlik ilkesini düzenlemektedir yukarıda arzedildiği gibi iptali istenen yasa makul ve kabul edilebilecek herhangi bir gerekçeye dayanmaksızın siyasi partilere yardım konusunda farklı düzenlemeler getirmiştir bu nedenle bu yasanın inci maddesi anayasanın eşitlik ilkesini düzenleyen uncu maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın inci maddesine aykırılık ve aykırılık gerekçesi anayasanın inci maddesinin nci fıkrasında siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır demektedir bu ifade de açıkça görüldüğü gibi siyasi partiler arasında herhangi bir kayıt ve koşul ile bir ayrıcalık ve bir farklılık öngörülmemiştir tüm siyasi partilerin demokratik siyasi hayattaki işlevleri birbirine eşit görülmektedir siyasi partilere yardım konusundaki ayrıcalıklar bu farklı durumu özünde tahrip ve ihlâl edecek bir nitelik taşımaktadır bu nedenle sayılı yasanın inci maddesi anayasanın inci maddesine de aykırı bulunmaktadır i̇ptali gerekir anayasanın ve inci maddelerine aykırılık ve aykırılık gerekçeleri i̇ptali istenen yasanın inci maddesi anayasanın nci maddesinde belirtilen demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gibi anayasanın inci maddesinde zikredilen devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma amacına da ters düşmektedir zira devletin siyasi partilere ayrıcalıklı davranması halk iradesinin gerçeklere uygun tarzda olduğu gibi tecellisine engel teşkil edebilecek koşullar yaratmaktadır bu nedenle bu yasanın inci maddesi anayasanın ve inci madde erine de aykırıdır
516
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı hilmi akgüre tarafından adına resen tarhedilen nisan dönemi katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle giresun vergi dairesi müdürlüğüne karşı açılan davada uygulanacak olan sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun maddesi ile değişen maddesinin fıkrasının bu ceza ziyaa uğratılan verginin bir katına bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için bu kanunun maddesine göre ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anayasanın maddesi ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca işin gereği düşünüldü dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak olan sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun maddesiyle değişen maddesi vergi ziyaı ve suçu mükellef veya sorumlu tarafından maddede yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesidir vergi ziyaı suçu işleyenlere vergi ziyaı cezası kesilir ve bu ceza ziyaa uğratılan verginin bir katına bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için bu kanunun maddesine göre ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur vergi ziyaına maddede yazılı fiiller ile sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır vergi incelenmesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır şeklinde düzenlenmiştir yukarıda yer alan yasa maddesinin fıkrasının bu ceza ziyaa uğratılan verginin bir katına bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için bu kanunun maddesine göre ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur hükmünün aşağıda belirtilen gerekçelerle tarih ve kanun nolu anayasanın ii cumhuriyetin nitelikleri başlıklı ikinci maddesinin türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne vii yasama yetkisi başlıklı maddesinin yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne x kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinin herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmüne xi anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesinin kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmüne c suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı esas sayısı karar sayısı maddesinin kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez hükmüne vi vergi ödevi başlıklı maddesinin vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır hükmüne aykırı olduğu kanaatine varılmıştır i̇ti̇raz gerekçeleri̇ vergi̇ zi̇yai cezasi mi̇ktarini yürütme organi beli̇rlemektedi̇r vergi ziyaına bağlı olarak kesilen kusur ağır kusur ve kaçakçılık cezaları yerine getirilen vergi ziyaı cezasının miktarının hesabında dikkate alınan ve sayılı vergi usul kanununun maddesinde düzenlenen gecikme faizi oranı sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun maddesi uyarınca yürütme erki bakanlar kurulu tarafından belirlenmektedir anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararında anayasanın maddesinin anayasası son fıkrasına göre vergi resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ancak kanunla konulur anayasa koyucunun her çeşit mali yükümlerin kanunla koyulmasını buyururken keyfi ve takdiri uygulamaları önleyecek ilkelerin kanunda yer alması ereğini güttüğünden kuşku yoktur kanunkoyucunun yalnız konusunu belli ederek ya da tüzükle belli ettirerek bir mali yükümün ilgililere yükletilmesine izin vermesi bunun kanunla koyulmuş sayılabilmesi için yeter neden olamaz mali yükümlerin yükümlüleri matrah ve oranları tarh ve tahakkuku tahsil usulleri yaptırımları ve zamanaşımı gibi çeşitli yönleri vardır bir mali yüküm bu yönleri dolayısıyla kanunla yeterince çerçevelenmemişse kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını hatta temel haklarını etkileyecek keyfi uygulamalara yol açabilmesi olasıdır bu bakımdan yükümler belli başlı öğeleri de açıklanarak ve çerçeveleri kesin çizgilerle belirtilerek kesinlikle kanunla düzenlenmelidir i̇fade edildiği üzere verginin yasallığı ilkesi vurgulanmıştır anayasa mahkemesi kararlar dergisi verginin yasallığı ilkesi anayasa mahkemesinin gün ve no no sayılı bir başka kararında da vergi kurumunun hukuksal temel koşulu olup oranının salınma biçiminin alınma zamanının yönetim ve yükümlüler bakımından belirginliğine dayanır yükümlülere güven veren bu ilke vergi yönetiminde de kararlılık sağlamakta herkesi eşit biçimde kapsamına alan bir yurttaşlık görevinin göstergesini oluşturmaktadır şeklinde ifade edilmiştir anayasa mahkemesi kararlar dergisi devletin vergilendirme yetkisini halk tarafından seçilen yasama organı aracılığıyla kullanması ile kişilerin hak ve özgürlükleri alanına yapılan müdahale anayasal hukuk düzeni içinde gerçekleşir ve keyfilik önlenir i̇dare kişilere bir vergi veya mali yükümlülük yüklemeye kanunun izin verdiği durumlarda ve öngördüğü koşullar ve ölçü içinde yetkilidir vergilerin kanuniliği ilkesi yasama organının yürütme organına karşı üstünlüğünü sağlayan etken bir araçtır çağan nami vergilendirme yetkisi i̇stanbul vergi ziyaı suçunu işleyenler için kesilen ve verginin bir unsuru olan vergi ziyaı cezası miktarının yasama organı yerine yürütme organı olan bakanlar kurulu tarafından belirlenen gecikme faizi oranı esas alınarak belirlenmesi kuralını düzenleyen yasa maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştıresas sayısı karar sayısı ayni vergi̇lendi̇rme dönemi̇nde vergi̇ zi̇yai suçu i̇şleyen mükellefleri̇n ödeyeceği̇ vergi̇ zi̇yai cezasi mi̇ktarlari farkli olabi̇lecekti̇r yıllardan beri enflasyonist ortamda ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü türkiyede ekonomik hareketlenmelerle birlikte değişen kredi mevduat reeskont faizi vb oranları ile birlikte ekonomik dengelerin sağlanması ve kamu gelirlerinde enflasyon nedeni ile meydana gelen azalmaları önlemek amacıyla bakanlar kurulu tarafından belirlenen gecikme faizi oranları da ekonomik konjonktür gereği vergilendirme dönemleri ve tahsil dönemleri itibariyle değişebilmektedir aynı vergilendirme döneminde vergi ziyaı suçu işleyen mükelleflerin idarenin farklı zamanlarda yapacağı vergi incelemeleri sonucu bulunan matrah farkları üzerinden yapılan ikmalen ve resen tarhiyatlara bakanlar kurulu tarafından enflasyon oranlarına göre değiştirilen gecikme faizleri uygulanarak bulunan vergi ziyaı cezası miktarlarından gecikme faizinin yüksek olduğu dönemde adına vergi ceza ihbarnamesi düzenlenen kişinin ödeyeceği vergi ziyaı cezası miktarı diğer mükelleflere nazaran gecikme faizi oranlarına göre daha yüksek miktarlarda olabilecektir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz şeklinde yasa önünde eşitlik ilkesi tanımlanmıştır gün ve sayılı resmi gazete aynı hukuksal durumda olan kişilerin aynı tarihte vergi ziyaına sebebiyet vermeleri durumunda vergi inceleme dönemlerinin farklı olması nedeniyle değişik gecikme faizi oranları uygulanarak bulunan farklı vergi ziyaı cezalarını ödemek zorunda bırakılmaları anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır iii vergi̇ zi̇yai suçunun i̇şlendi̇ği̇ tari̇he göre ödeme tari̇hi̇nde daha fazla vergi̇ zi̇yai cezasi ödenmesi̇ gerekmektedi̇r suç ve cezaara i̇lişkin esaslar başlıklı anayasanın maddesinin fıkrasında kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez hükmü yer almaktadır vergi ziyaı cezasının enflasyona karşı vergi ziyaı suçunu işleyen kişilerde caydırıcılığını koruyabilmesi için vergi ziyaı cezasının belirlenmesinde esas alınan gecikme faizi sayılı vergi usul kanununun maddesinde yer almaktadır bu maddeye göre geçen süreler için sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanununa göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizinin uygulanacağı yasa gereğidiresas sayısı karar sayısı sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun maddesinin son fıkrasında da bakanlar kurulu gecikme zammı nispetlerini aylar itibariyle topluca veya her ay için ayrı ayrı una kadar indirmeye bir katına kadar attırmaya ve gecikme zammı asgari miktarını üç katına kadar attırmaya yetkilidir hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararına karşı kullanılan karşı oy yazısında cezanın amacı suçları önlemektir cezanın önleyici etkisini sağlayabilmesi kişilerin suç işlerse ne gibi ceza yaptırımı ile karşılanabileceğini önceden bilmeleri ile olanaklıdır bu ise suç ve cezanın yasada açıkça belirlenmesini zorunlu kılar suç ve cezanın yasallığı ilkesi kişi özgürlüklerinin güvencesidir özgürlükler ancak zorunlu durumlarda sınırlandırılabilir bu zorunlu durumlar ile özgürlüklerin sınırlandırma süresini ve biçimini takdir yetkisi ise yalnızca yasakoyucuya aittir suç sayılan eylemlere uygulanacak yaptırımlar türleri ve ölçüleri yasa koyucu tarafından kurala bağlanmalıdır öngörülen ceza yasa tarafından belirlenmelidir şeklinde karşıoy gerekçesi açıklanmıştır tarih ve sayılı resmi gazete karşı oy yazısı ahmet sezer üye anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararına karşı kullanılan karşı oy yazısında da incelenen fıkra para cezası tutarının hesabına ilişkin bir kural olduğundan daha açık bir anlatımla para cezasından söz ettiğinden sorun doğrudan bir cezanın belirlenmesidir böyle bir yaptırım ancak yasa ile konulabilir bir yasanın herhangi bir yöntemi getirmesi önermesi bir başka yönteme yollama yapması cezanın yaptırımın doğrudan yasa ile getirilmesi zorunluluğuna uyulduğunu göstermez anayasanın yasa ile düzenlenmesini öngördüğü konuların yasa adı altında gerçekleştirilmesi bir biçim değil öz sorunudur yasa konuyu kendisi düzenleyip çözmeli kendisi öngörüp çözmelidir şeklinde karşıoy gerekçesi açıklanmıştır tarih ve sayılı resmi gazete karşıoy yazısı yekta güngör özden başkan yalçın acargün üye ve ali hüner üye bakanlar kurulunca belirlenen gecikme faizi oranına göre hesaplanan vergi ziyaı cezası miktarının yürütme organınca saptanması anayasanın maddesinde düzenlenen suç ve cezanın yasallığı ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararında hukuk devleti tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinden ayrılmayan devlet olarak tanımlanmıştır tarih ve sayılı resmi gazete anayasanın maddesinde yer alan ve yüksek mahkemenin başka bir kararında da her türlü eylem ve işlemlerinde anayasa yasa ve hukukun temel ilkeleri ile kendini bağlı sayan devlettir şeklinde tanımlanan hukuk devleti ilkesine de aykırı olan yasa düzenlemesinin anayasanın maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından kanunların anayasaya aykırı olamayacağı kuralının düzenlendiği anayasanın maddesine de aykırı olduğu kanaatine varılmıştıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun maddesiyle değişen maddesinin fıkrasının bu ceza ziyaa uğratılan verginin bir katına bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için bu kanunun maddesine göre ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgeler örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine günü karar verildi
1,741
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı tcknun maddesinde üstsoy altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme halinde azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır çocukların suça azmettirilmesi halinde bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz şeklinde düzenleme bulunmaktadır bu maddedeki düzenleme ile bir failin üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfus kullanılmak suretiyle bir kişiyi suça azmettirmesi veya yaşından küçük bir kişiyi yani çocuğu suç işlemeye azmettirmesi halinde cezanın den ye kadar artırılacağı hüküm altına alınmıştır buna göre üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuzu kullanmak ya da yaşından küçükleri suça azmettirme ayrı bir ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiş ve bu düzenleme ile söz konusu durumun hasıl olması durumunda her suç işlendiğinde maddeye uygun azmettiren her failin cezasında den yarıya kadar artırım yapılması gerektiği açıktır ancak bu maddedeki artırımın süresiz cezada da yani ağırlaştırılmış müebbet hapis ya da müebbet hapis cezalarında cezada artırımın nasıl yapılacağı hüküm altına alınmamıştır bu nedenle teknik olarak artırımın ancak süreli cezalarda uygulanabileceği süresiz cezalarda yani ömür boyu hapis cezalarında artırımın teknik olarak yapılması mümkün değildir örneğin fail yaşındaki fail byi maktul cyi öldürmesi için azmettirdiğinde yaşı küçük fail bnin maktul cyi öldürmesi halinde fail aya suça azmettirdiği için müebbet hapis cezası verilecek müebbet hapis cezası verildiği için teknik olarak cezada tcknun maddesi ile artırım yapmak mümkün olmayacaktır ancak yukarıdaki olayda fail maktul cyi öldürmeye teşebbüs ettiğinde yani eylem nedeni ile cnin ölmemesi eylemin teşebbüs aşamasında kalması durumunda fail anın cezasında tcknun maddesine göre indirim yapılacak ve ceza süreli hale gelecek ve bu durumda fail yaşı küçük fail byi suça azmettirmesi nedeni ile süreli hale gelen cezadan tcknun maddesi ile den ye kadar artırım yapılacaktır böyle bir durumda cezanın daha ağır halinde yani müebbet hapis cezası uygulandığı halde cezada artırım yapılması kanunda öngörülmediği halde cezanın daha az olduğu durumda belirlenen temel ceza üzerinden yarı oranına kadar indirim yapılmasının söz konusu olacağından daha hafif fiile daha ağır ceza daha ağır eyleme ise artırım söz konusu olamayacağından bir nevi daha az ceza uygulanması söz konusu olacaktır anayasanın maddesi herkesin kanun önünde eşit olduğunu açıkça ve ayrıntılı bir şekilde vurgulamıştır buna göre yukarıda tcknun maddesinin örnekle değerlendirilmesinden de anlaşılacağı üzere süreli cezalarda bu madde ile cezada artırım yapılmasının söz konusu olacağı süresiz cezalarda yani müebbet hapis cezalarında ise kanunda herhangi bir artırımın düzenlenmemiş olması müebbet hapis cezalarında da teknik olarak maddede belirtilen oransal artırım yapılmasının mümkün olmaması karşısında tcknun maddesi açıkça anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırıdır karar yukarıda açıklandığı üzere tc anayasasının maddesindeki yetkiye dayanılarak sayılı kanunun maddesi tc anayasasının maddesine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesiesas sayısı karar sayısı mahkememizin sayılı dosyasının yargılanması sırasında oy birliği ile verilmiştir
440
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇lgili kanun maddesi öncelikli anayasanın maddesinde yer alan herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde iddia ve savunma hakkına sahiptirler hükmüne aykırılık teşkil etmektedir şöyle ki maddede yer alan kesindir ibaresi trafik para cezalarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu anlamına gelmektedir para cezalarına karşı yargı yolunun kapalı olmasının ise anayasanın hak arama hürriyetini düzenleyen maddesine aykırılık taşıdığı açıktır i̇lgili kanun maddesi anayasanın maddesinde yer alan i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmüne aykırılık taşımaktadır anayasanın bu hükmü ile hukuk devletinin gereği olarak idarenin tesis etmiş olduğu her türlü işlem ve eyleme karşı yargı yolunun açık olduğu düzenlenmiş bulunmaktadır muhatabın yüzüne karşı düzenlenen ve sırada tebliğ edilen trafik para cezası tutanağının idari işlem olduğu kuşkusuzdur her türlü idari işlemde olduğu gibi para cezalarına karşı da yargı yolunun açık olması anayasanın maddesi gereğidir ancak ilgili maddenin son fıkrası ile muhatabın yüzüne karşı kesilen para cezaları kesin kabul edilmek suretiyle bu cezalara karşı yargı yolunun kapatıldığı bunun ise anayasanın maddesi hükmüne aykırılık taşıyacağı tartışmasızdır maddeni̇n tekni̇k yorumu i̇lgili maddenin son fıkrasında maddede öngörülen itiraza ilişkin hükümlerin saklı olduğu vurgulandıktan sonra para cezalarının kesin olduğunun belirtilmesi önemlidir zira maddede tescil plakasına kesilen para cezaları düzenlenmiş olup bu tür cezalara karşı yargısal itiraz yolunun açık olduğu belirtilmiş bulunmaktadır i̇şte maddeye özgü bu yargısal itiraz yolunun saklı olduğunun aynı fıkrada vurgulanmış olması muhatabın yüzüne karşı kesilen para cezalarındaki kesindir ibaresinin dava yolunun kapalı olduğu şeklinde anlaşılması gerektiğinin en güçlü göstergesidir sayılı kanun incelendiğinde iki tür para cezasından söz edildiği görülmektedir bunlar para cezaları muhatabın yüzüne kesilen para cezaları tescil plakasına kesilen para cezaları hapis cezasıyla birlikte kesilen hafif para cezaları şeklindedir bu bağlamda maddedeki son fıkrası değerlendirildiğinde maddedeki cezalara karşı yargı yolunun açık olduğuesas sayısı karar sayısı mahkemelerince verilen ve sadece hafif para cezalarına ilişkin hükümlerin temyiz edilememesi yönünden kesin olduğu muhatabın huzurunda düzenlenen para cezalarının ise kesin olduğu sonucuna ulaşılmaktadır nitekim trafik para cezalarına dair uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde görevli yargı yerini belirleyen uyuşmazlık mahkemesinin gün ve k sayılı kararında bu hükümlerden sayılı yasada öngörülen cezaların büyük ölçüde adli ceza kapsamında düşünülerek hakim tarafından verilmesi esasının benimsendiği para cezaları olarak bahsi geçen idari cezaların kesin olduğuna işaret edilmek suretiyle bu cezalara karşı itiraz yolunun kapalı tutulduğu ancak sadece madde kapsamında bulunan idari para cezası ile ilgili ve sınırlı olarak itirazı incelemekle adli yargının yetkili ve görevli kılındığı anlaşılmaktadır gün ve sayılı rg denilmektedir sonuç ve i̇stem sayılı kanunun maddesinin son fıkrası hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle iptali için anayasa mahkemesine götürülmesine tarihinde karar verildi
429
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından tarihinde ankara ili emniyet ekiplerince yapılan çalışmada yenimahalle i̇lçesi ostim mahallesinde seyir halinde iken üç şahsın şüpheli görülmesi üzerine yapılan kontrolde paket kaçak sigara ele geçirildiğinden bahisle ele geçirilen sigaralar için takdir komisyonu kararına dayanılarak eylül dönemine ilişkin olarak özel tüketim vergisi tarh edilmesine ve vergi zıyaı cezası kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada işin gereği görüşüldü türk vergi sistemi verginin tarh ve tahsiline yetkili idarelerle tabi olduğu usul hükümleri açısından ilki dahilde alınan vergiler başlığı altında belediye gelirleri ihmal edildiğinde kısaca gelir harcama ve servet unsurları üzerinden gelir i̇daresince kovuşturulan ve tarh tebliğ ve tahakkuku sayılı vergi usul kanununda öngörülen hükümlere tabi vergi resim ve harçlar ikincisi de dış ticarete konu eşyanın ithalinde veya ihracında gümrük i̇darelerince kovuşturulan ve tarh tebliğ ve tahakkuku sayılı gümrük kanununda öngörülen usul hükümlerine tabi vergi ve resimler olmak üzere iki ayrı başlıkta sınıflandırılmaktadır bu ayırım sayılı kanunun maddesinde bu kanun hükümleri ikinci maddede yazılı olanlar dışında genel bütçeye giren vergi resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi resim ve harçlar hakkında uygulanır yukarıda yazılı vergi resim ve harçlara bağlı olan vergi resim ve zamlar da bu kanuna tabidir bu kanunun hükümleri kaldırılan vergi resim ve harçlar hakkında da uygulanır şeklinde ifade edilmiş bahse konu maddede de gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu kanuna tabi değildir bu vergi ve resimlerle ilgili olarak tarihli ve sayılı gümrük kanununun nci maddesi hükümleri uygulanır denilmek suretiyle pekiştirilmiştir ancak sayılı kanunun maddesinin bendinde gümrük vergileri deyiminin ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü bendinde de i̇thalat vergileri deyiminin eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri ifade ettiğinin belirtilmiş olması karşısında sayılı kanunda gümrük vergileri ibaresi geçen düzenlemelerin dahildeki uygulamaları nedeniyle sayılı kanuna tabi olan vergiler için de bağlayıcı olduğu hususunda gerek uygulayıcılar gerekse yargı mercileri nezdinde duraksama bulunmamaktadır dolayısıyla dahilde alınması gereken bir verginin gümrük i̇daresince kovuşturulması veya tersine ithaldeihracatta alınması gereken bir verginin gelir i̇daresince kovuşturulması tesis edilecek işlemleri yetki yönünden ağır bir şekilde sakatlayacağı gibi usul hükümleri açısından da esaslı sakatlıkların doğmasına neden olacaktır örneğin gümrük vergileri sayılı gümrük kanununun maddesi uyarınca gümrük giriş beyannamesinin tescil tarihinden itibaren işleyecek üç yıllık tahakkuk zaman aşımına tabi iken dahilde alınan vergiler sayılı kanunun maddesi uyarınca vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayan beşinci yılın son gününe kadar tarh ve tebliğ edilmediğinde zaman aşımına uğramaktadır ayrıca dahilde alınan vergilere ilişkin olarak sayılı kanunda vergisel düzene aykırılığın yaptırımı olarak öngörülen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları yanında verginin ziyaa uğratılması biçimine bağlı olarak bir ve üç kat vergi zıyaı cezası öngörülmüş iken sayılı kanunda yine usulsüzlük kabahatleri yanında ortaya çıkarılan vergi farkının yüzde onbeşinden başlayarak vergi farkının yarısı bir katı iki katı ve üç katı tutarına kadar gümrük para cezası yanında eşyanın gümrüklenmiş değeri üzerinden dört kata kadar gümrük para cezası kesilmesi ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi idari yaptırımları öngörülmüştür yine dahilde alınan vergiler için sayılı kanunda özel tebliğ hükümlerine yer verilmiş iken sayılı kanun kapsamındaki vergiler için sayılı tebligat kanunu hükümleri geçerli kılınmıştır dava konusu olayda tarihinde ankara ili emniyet ekiplerince yapılan çalışmada yenimahalle i̇lçesi ostim mahallesinde seyir halinde iken içlerinde davacının da bulunduğu üç şahsın şüpheli görülmesi üzerine yapılan kontrolde ele geçirilerek muhafaza altına alınan muhtelif marka paket kaçak sigaraya ilişkin olarak tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu tarafından düzenlenen tarih ve sayılı değerlendirme raporunda sigara yakalanan paket sigaradan paket toros marka sigaranın yurtiçi diğerlerinin yurtdışı menşeli olduğunun belirtildiği sigara ile birlikte yakalanan kişiler hakkında sayılı kaçakçılıkla mücadele kanunu hükümleri uyarınca yürütülen ceza kovuşturmasına esas olmak üzere ankara gar gümrük müdürlüğü nezdinde düzenlenen tarihli kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında yurtiçinde üretilen sigaralarla yurtdışında üretilip kaçak olarak yurda giren sigaralar ayrılmaksızın tüm sigaralar için gümrüklenmiş değer yanında tl maktu özel tüketim vergisi tutarının da belirlendiği sayılı özel tüketim vergisi kanununun maddesinin fıkrası uyarınca ötv yönünden işlem yapılmak üzere konunun davacının bağlı olduğu dikimevi vergi dairesi müdürlüğüne iletilmesi üzerine matrah takdiri için tarihinde takdir komisyonuna başvurulduğu takdir komisyonunca tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu tarafından düzenlenen tarih ve sayılı değerlendirme raporunda tüm sigaralar için belirlenen emsal kıymet ilgili dönem matrahı olarak takdir edildiği takdir edilen bu matrah üzerinden de ankara gümrük müdürlüğünce belirlenen tl maktu özel tüketim vergisi tutarından farklı olarak tl özel tüketim vergisi tarh edilerek sayılı kanunun maddesi uyarınca bir kat vergi zıyaı cezası kesildiği anlaşılmaktadır cezalı tarh işleminin dayanağı olan sayılı kanunun maddesinin fıkrası tarih ve sayılı kanunun maddesi ile maddeye eklenmiş olup fıkra metni sayılı vergi usul kanununun mükerrer nci maddesinin verdiği yetki uyarınca kullanılma zorunluluğu getirilen özel etiketi veya işareti olmayan özel tüketim vergisine tabi malların bulundurulduğunun tespit edilmesi halinde bu malları bulunduranlar adına her bir tespit için bu kanuna ekli iii sayılı listenin cetvelinde yer alan malların litreyi cetvelinde yer alan ve yalnız tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaralar gti̇p numaralı malların adedi aşması hâlinde ise müteselsilen sorumlu olmak üzere bu malları bulunduranlar ile ithal veya imal edenlerden herhangi biri adına malların tespit tarihindeki emsal bedeli veya miktarı üzerinden inci maddedeki esaslara göre özel tüketim vergisi resen tarh edilir bu tarhiyata ayrıca vergi ziyaı cezası uygulanır şeklindedir sayılı vergi usul kanununun maddesinde vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vuku veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı hükmüne yer verilmiş olup vergisi uyuşmazlık konusu olan gümrük tarife i̇statistik pozisyonundaki gti̇p tütün içeren sigaralar sayılı özel tüketim vergisi kanuna ek iii sayılı listede yer akmaktadır kanunun maddesine göre iii sayılı listelerdeki malların ithalatı veya imal edenler tarafından teslimi özel tüketim vergisine tabidir maddenin açık lafzı uyarınca iii sayılı listede yer alan gti̇p numaralı sigaralardan yurt içinde imal edilenlerinin imalatçılar tarafından teslimi yurt dışında üretilmiş olanların da ithalatı esnasında vergiyi doğuran olay meydana gelmekte dolayısıyla yurt içinde üretilenlere isabet eden özel tüketim vergisi dahilde alınması gereken bir vergi yurt dışında üretilmiş olanlara isabet eden özel tüketim vergisi de ithalde gümrük vergileri kapsamında alınması gereken bir vergi olarak karşımıza çıkmaktadır nitekim sayılı kanunun maddesinin fıkrasında ithalatta alınan verginin ilgili gümrük idaresince hesaplanacağı ve gümrük mevzuatına göre kabul edilen beyanname veya diğer belgeler üzerine imza alınmak suretiyle mükellefe kanunî temsilcisine veya gümrük müşavirine tebliğ edileceği bu tebliğ üzerine ortaya çıkacak ihtilaflar için ithalat vergilerinin tâbi olduğu usul ve esasların uygulanacağı bu verginin ithalat vergileri ile aynı zamanda ödeneceği ithalat vergilerine tâbi olmayan mallara ait verginin gümrük mevzuatına göre kabul edilen beyannamenin veya diğer belgelerin tescili tarihinde bu tarihteki oran veya tutarlar üzerinden hesaplanarak tahsil edileceği maddesinde de ithalde alınan özel tüketim vergisinin gümrük makbuzunda ayrıca gösterileceği ithalat vergilerinin maktu veya sabit oranlı alındığı hallerde tarifenin malın ithalinde alınacak özel tüketim vergisi de dahil edilmek suretiyle tespit olunacağı sayılı gümrük kanunu ile diğer kanunlar gereğince ithalat vergileri teminata bağlanarak işlem gören mallara ait özel tüketim vergisinin de aynı usule tâbi tutulacağı bu kanuna göre gümrükte vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek ithal edilen malların hiç alınmamış veya eksik alınmış özel tüketim vergisi ile vergiden müstesna olduğu halde yanlışlıkla alınan veya fazla alındığı anlaşılan özel tüketim vergisi hakkında sayılı gümrük kanunundaki esaslara göre işlem yapılacağı i̇thal edilecek mala ilişkin beyan üzerinden hesaplanan vergiler ile muayene ve denetleme sonucu hesaplanan vergiler arasındaki farklarda sayılı gümrük kanunu uyarınca ithalat vergileri noksanlıklarında uygulanacak esaslara göre para cezası kesileceği hükme bağlanmak suretiyle kanun koyucu ithalde alınması gereken ötvnin tahakkuk tahsil ve takibinde gümrük i̇daresini yetkili kılmıştır ancak olayda uygulanması gereken ve yukarıda metnine yer verilen maddenin fıkrasında özel etiketi veya işareti olmayan özel tüketim vergisine tabi malları bulundurduğu tespit edilenler için getirilen sorumluluğa ilişkin kurallar vaz edilirken eşyanın yurt içinde imal edilmiş olup olmadığı hususunda herhangi bir belirleme yapılmadığı gibi bu malları bulunduranlar ile ithal veya imal edenlerden herhangi biri adına malların tespit tarihindeki emsal bedeli veya miktarı üzerinden vergilendirme ölçülerinin ve matrahın gösterildiği maddedeki esaslara göre özel tüketim vergisinin resen tarhı ve ayrıca sayılı kanun uyarınca vergi zıyaı cezası uygulanacağı kurala bağlanarak maddenin uygulamasında gelir i̇daresini yetkili kılınmıştır bu durumda madde kapsamındaki eşyanın yetkili gümrük kapılarından yurda kaçak olarak sokulmak üzereyken gümrük i̇daresince yapılan kontrolde ele geçirilmesi halinde amacı türkiye cumhuriyeti gümrük bölgesine giren ve çıkan eşyaya ve taşıt araçlarına uygulanacak gümrük kurallarını belirlemek olan sayılı gümrük kanunu hükümlerine göre ve gümrük i̇daresince işlem tesis edilirken aynı eşyanın yurt içinde ele geçirilmesi durumunda gelir i̇daresince ve sayılı kanuna göre işlem tesis edilmekte bu durumda mülga sayılı gümrük kanunu uygulamasında millileşmemiş eşya olarak kabul edilen vergisi ödenmediği tartışmasız olan eşyanın gümrük kapısında ele geçirilmesi hali ile yurt içinde ele geçirilmesi hali ayrı kurallara tabi tutulmuş olmaktadır oysa gerek sayılı kanundaki gerekse ilgili diğer mevzuattaki düzenlemelere aykırı bir şekilde yurt içine giren ya da çıkan eşya sayılı kanun kapsamına dahildir zira kanunun maddesinde ithalat ihracat ve transit kavramları yerine daha geniş anlam içeren giren ve çıkan eşya ve taşıt aracı deyimi kullanılmıştır nitekim kanunun maddesinin ithalat vergilerine tabi eşyanın bu kanuna aykırı şekilde türkiye gümrük bölgesine girmesi ya da bir serbest bölgede bulunan ithalat vergilerine tabi eşyanın bu kanuna aykırı olarak gümrük bölgesinin başka bir yerine gitmesi hallerinde gümrük yükümlülüğünün doğacağı şeklindeki hüküm de bu sonucu doğrular niteliktedir ayrıca sayılı kaçakçılıkla mücadele kanunu hükümlerine göre de türkiyenin gümrük kapıları kullanılarak ancak gümrük işlemi yaptırılmadan eşyanın yurda sokulması hali kaçakçılık suçu olarak kabul edilirken türkiyenin gümrük kapıları kullanılmayarak eşyanın yurda sokulması hali aynı suç için ceza artırım sebebi kabul edilmiştir diğer taraftan itiraza konu fıkrayı maddeye ekleyen sayılı kanunun genel gerekçesinde kaçak petrol ile ilgili ceza hükümlerinin sayılı petrol piyasası kanununda kaçak tütün mamulleri etil alkol metanol ve alkollü içkiler ile ilgili ceza hükümlerinin ise sayılı tütün tütün mamulleri ve alkol piyasasının düzenlenmesine dair kanunda düzenlendiği ancak bu fiillerin büyük bir kısmının aynı zamanda sayılı kanuna göre de kaçakçılık fiilini oluşturduğu bu durumun idari açıdan olduğu kadar yargı organları arasında da tereddüte ve farklı uygulamalara yol açtığı açılan davalarda müdahil idarenin belirlenmesini zorlaştırdığı fiilin sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde zarar gören idare gümrük i̇daresi iken sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde zarar gören idarenin enerji piyasası düzenleme kurumu sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde ise zarar gören idarenin tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu olduğu belirtilmiş olup olayda da sayılı yasanın maddesine muhalefet suçundan açılan ve ankara asliye ceza mahkemesinin sayılı dosyasında görülen ceza davasında ankara gar gümrük müdürlüğü katılan sıfatıyla yer almıştır öte yandan tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sıra nolu tütün mamulleri ve alkollü i̇çkilerde bandrollü ürün i̇zleme sistemi genel tebliğde sayılı vergi usul kanununun mükerrer nci maddesinin numaralı bendinde yer alan hüküm ile maliye bakanlığı vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli elektronik manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol pul barkod halogram kupür damga sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye uygulamaya ait usul ve esasları belirlemeye yetkili kılındığı bu maddenin vermiş olduğu yetkiye istinaden vergi güvenliğini sağlamak amacıyla gelir i̇daresi başkanlığınca yetki belgesi verilen firma tarafından tütün mamulleri ve alkollü içkilerde ürün izleme sistemi kurulduğu ve bu sistem kapsamında i̇thal edilen tütün mamullerine ve alkollü içkilere gelir i̇daresi başkanlığınca belirlenen yerlerde kurulacak tesislerde bandrol kullanılması veya kod uygulanması ve ürün izleme sistemi zorunluluğuna ilişkin usul ve esasların tebliğde açıklandığı bandrol kullanımının tütün mamulleri ve alkollü içki ithalatında ithal edilen ürünler gümrük hattını geçtikten sonra yetkili firma tarafından i̇stanbul i̇zmir ve mersin illerinde kurulacak tesislerde gerçekleştirileceği bu tebliğ ile belirlenen usul ve esaslara uymadığı tespit edilen yetkili firma üreticiler veya ithalatçı firmalar adına her bir tespit için sayılı vergi usul kanununun mükerrer inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesileceği bandrolleri veya kodları veya sahte bandrolkod yapıştırılmış ürünleri sahte olarak üreten veya ülkeye sokan nakleden muhafaza eden veya tedavüle koyan sahte olarak üretilmiş bandrolükodu veya sahte bandrolkod yapıştırılmış ürünü bilerek kabul eden sahteliğini bilmeden kabul ettiği bandrolükodu veya sahte bandrolkod yapıştırılmış ürünü bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişiler hakkında türk ceza kanunu ve diğer kanunların ilgili hükümlerinin uygulanmasını teminen adli mercilere suç duyurusunda bulunulacağı ötv iii sayılı liste uygulama genel tebliğinin c müteselsi̇l sorumluluk başlıklı bölümünde de kolluk kuvvetleri tarafından yapılan tespitlerde özel etiketi veya işareti bulunmayan ötvye tabi söz konusu mallara ilişkin olarak ithalatçıimalatçı hakkında bu kapsamda işlem yapılabilmesi esas itibarıyla söz konusu malların tapdkya kayıtlı firmalarca piyasaya arz edilen ürünler arasında yer alması diğer bir ifade ile ithalatçınınimalatçının türkiyede faaliyette bulunan firmalar arasında olması halinde mümkün olduğu ayrıca ithalatçıimalatçı firmanın sorumluluğunun yakalananel konulan mallardan sadece kendisine ait olduğu tapdk tarafından belirlenen miktarla sınırlı olduğu dolayısıyla yakalamalardael koymalarda birden fazla ithalatçı veya imalatçıya ait malların ele geçirilmesi durumunda müteselsil sorumluluğun her bir ithalatçı veya imalatçıya ait mallar bazında kanunda belirtilen miktarların aşılması halinde uygulanacağı ekonomi bakanlığınca tarih ve sayılı resmi gazete yayımlanan sayılı tütün tütün mamulleri alkol ve alkollü i̇çkilerin i̇thalat denetimi ürün güvenliği ve denetimi tebliğinde ise sayılı kanunun maddesinin fıkrasında zikredilen eşyalar kanuna ekli iii sayılı listenin cetvelinde yer alan malların litreyi cetvelinde yer alan ve yalnız tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaralar i̇thalatta uygunluk belgesine tabi ürünler arasında gösterilmiştir tc anayasasının ii cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna x kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde de herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğuna son fıkrasında da devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduklarına hükmedilmiştir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bunların hangi idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasa mahkemesinin k sayılı kararında da belirtildiği üzere vergi hukukunda hukuki güvenlik ilkesi sayesinde vergi yükümlülerinin hak ve özgürlük alanlarına devletin vergilendirme aracılığıyla yaptığı müdahaleleri önceden öngörmeleri tutum ve davranışlarını buna göre ayarlamaları sağlanır yine aynı kararda hukuk devletinde kanunların kamu yararı gözetilerek çıkarılmasının zorunlu olduğu kanun koyucunun anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla düzenleme yapma yetkisine sahip olup düzenlemenin kamu yararına başka bir anlatımla ülke koşullarına uygun olup olmadığının belirlenerek takdir edilmesi kanun koyucuya ait olduğu anayasaya uygunluk denetiminde kanun koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığının değil incelenen kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığının incelenebileceği dolayısıyla farklı uygulamalara neden olabilecek kuralların mükellefler açısından açık belirli ve öngörülebilir olduğundan söz edilemeyeceği ifade edilmiştir anayasanın maddesi açısından ise anayasa mahkemesinin muhtelif kararlarında ifade edildiği üzere kanun önünden eşitlik i̇lkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir özelliklere ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı değil geçerli kılar anayasanın amaçladığı eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz bununla birlikte kanun önünde eşitlik i̇lkesi tüm yurttaşların mutlaka her yönden her zaman aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğunu da içermez birtakım yurttaşların başka kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta ise böyle bir durumda kanun önünde eşitlik ilkesine ters düşüldüğünden söz edilemez sayılı özel tüketim vergisi kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkra kanuna ekli iii sayılı listede yer alan ve müteselsil sorumluluk ön görülen gümrük tarife i̇statistik pozisyonundaki gti̇p tütün içeren sigaralardan yurt içinde imal edilenlerin imalatçılar tarafından teslimi sırasında vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi sebebiyle dahilde alınması ve gelir i̇daresince takibi gereken özel tüketim vergisi ile birlikte yurt dışında üretilmiş olması nedeniyle ithalatı esnasında vergiyi doğuran olay meydana gelen ve gümrük vergileri kapsamında gümrük idarelerince takibi gereken özel tüketim vergisinin de gelir i̇daresince takibine cevaz vermesi nedeniyle vergilendirmenin esaslı unsurlarının uygulanmasında vergilendirmenin tarafları açısından ciddi belirsizliklere bağlı sorun ve sakatlıklara yer vereceği gibi uyuşmazlık halinde yargı yerleri açısından da aynı kaotik durumun doğmasına neden olacağı sonucuna varmakla anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine ve maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine aykırı görülmüştür açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmüne kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda dava dilekçesi davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örnekleri ve kendisini bu kanıya götüren gerekçeli kararını ekleyerek anayasa mahkemesine başvurabileceği öngörüldüğünden özel tüketim vergisi kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından anılan fıkranın iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,825
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay dairesinin gerekçesi şöyledir basın i̇lan kurumu genel müdürlüğü tarafından başbakanlık aleyhine açılan davada tarih ve boppgo sayılı başbakanlık personel ve prensipler genel müdürlüğü işlemi ile duyurulan basın i̇lan kurumunun yayınlanmasına aracılık ettiği ilan ve reklamlardan alınacak komisyon ücretinin olarak belirlenmesine ilişkin tarih ve boi̇mi̇ sayılı başbakanlık onayının iptali istenilmektedir sayılı basın i̇lan kurumu teşkiline dair kanunun maddesinde kurumun görevleri sayılmış kurumun gelirleri ise maddede belirtilmiştir söz konusu maddenin bendinde kurum gelirleri arasında ilan ve reklamlardan alınacak komisyonlar da gösterilmiştir yine aynı yasanın maddesinde kurumun yayınlanmasında aracı olmak ödevinde bulunduğu ilan ve reklamlardan diğer ilan ve reklamlardan azami nispetinde faturalar üzerinden komisyon ücreti olarak kesilip kuruma gelir kaydolunur hükmüne aynı maddenin fıkrasında da sahipleri kurumun idaresine iştirak eden gazetelerden alınacak komisyon ücretini kadar indirmeye genel kurul yetkilidir bu nispetler genel kurulun teklifi ve başbakanın onayı ile değiştirilebilir hükmüne yer verilmiştir yasal düzenleme böyle olmasına karşın tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uygulanacak hükümler başlıklı maddesinin bendiyle sayılı basın i̇lan kurumu teşkiline dair kanunun maddesinin fıkrasında belirlenen oranını yılında oranına kadar indirmeye başbakan yetkilidir hükmü getirilmiştir başbakan da kendisine tanınan bu yetkiyi kullanarak komisyon oranını oranına indirmiştir kurulumuzca dava konusu işlemin dayanağı olan mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendinin anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri anayasanın maddesinde belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmıştır bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlemesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak bulunmamaktadır anayasanın ve maddelerinde yasaların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşme usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları maddede ayrıca belirlenmiştir bu maddeye göre bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanımamıştır öte yandan anayasanın maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştiresas sayısı karar sayısı anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak birisinin konusuna giren bir işin öteki yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir anayasanın maddesinin getiriliş amacının bütçe yasalarında bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak ve kendi yapısı içerisinde bütünleştirmek olduğu anayasa mahkemesinin bir çok kararında ifade edilmiştir diğer taraftan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulamasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur mali yılı bütçe kanununun maddesi hem yasa konusu hususları düzenlemekte hem de bu konuda yürürlükte bulunan sayılı yasanın maddesinde belirlenen usulleri değiştirir nitelikte hükümler içermektedir açıklanan nedenlerle mali yılı bütçe yasasının maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
524
esas sayısı karar sayısı genel açiklamalar olağanüstü yönetim biçimleri bir hukuk rejimidir ancak bu rejimin uygulanması yürütme organına i̇stediğini yapma olanağı tanıyan keyfi bir rejim değildir sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması ve milli savunma üniversitesi kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesi hakkında kanun tarihinde ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ve bunlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesini amaçlamıştır çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit ve tehlike ile bu tehdit ve tehlikenin olağan dönemlerde alınacak tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak büyüklükte olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimlerin istisnai hallerde askıya alınması değil devletin ve ulusun varlığına yönelik bulunan büyük bir tehdit veya tehlikenin ortadan kaldırılması ve olağan hukuk düzenine dönmek amacıyla geçici bir süreyle yürütme organının yetki alanının olağan dönemlere göre genişletilebilmesi ve temel hak ve özgürlüklerin daha geniş ölçüde sınırlandırılabilmesi olanağını verir ancak bu yetki genişlemesi yürütme organının hukuk devleti dışına çıkabilmesi sonucunu doğurmaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır nitekim anayasa mahkemesi de tarihli kararlarında demokratik ülkelerde olağanüstü yönetim usulleri hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına gelmez olağanüstü yönetimler kaynağını anayasada bulan anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir ayrıca olağanüstü hal yönetimlerinin amacı anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır bu nedenle olağanüstü yönetim usulleri yürütme organına önemli yetkiler vermesine hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın demokrasilerde sonuçta bir hukuk rejimi dir kt rg e kt rg diyerek olağanüstü hal rejiminin hukuki ve sınırlı aynı zamanda da anayasal düzeni askıya almayı değil korumayı ve savunmayı amaçlayan bir yönetim biçimi olduğunu vurgulamıştır olağanüstü hal rejimi kısa süre içinde olağan hale dönmek içindir anayasal sistemi ve hukuk düzenini değiştirmenin aracı olamaz olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması ve milli savunma üniversitesi kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesi hakkında kanunda yer alan ve iptaliesas sayısı karar sayısı iş bu dilekçemiz ile talep edilen hükümler olağanüstü halin gerektirdiği nitelikte tebdirler değildir anayasası çağdaş anayasal demokrasilere uygun olarak olağanüstü yönetim usullerini ve bunların sınırlarını maddeler arasında olağanüstü hal sıkıyönetim seferberlik ve savaş hali olarak belirlemiştir olağanüstü hal tabii afet ve ağır ekonomik bunalım md ile şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması md sebepleriyle cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından yurdun bir ya da birden fazla bölgesinde ya da tamamında süresi altı ayı aşmamak üzere ilan edilebilir anayasanın maddesine göre olağanüstü hal ilan edilebilmesi için cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun milli güvenlik kurulunun görüşünü alması gerekir söz konusu karar türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur anayasası maddesinde olağanüstü hallerde maddesinde sıkıyönetimde yürütme organına özel bir yetki vermekte cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarabilmesine olanak tanımaktadır anayasa ve maddelerinde olağanüstü dönemlerde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameleri bakanlar kurulunun olağan zamanlarda sahip olduğu kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinden bazı açılardan farklı düzenlemektedir olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir söz konusu düzenlemelerden olağanüstü hallerde yürütme organının kanun hükmünde kararnameler yoluyla yetki alanını sınırsız bir biçimde genişlettiği sonucu elbette çıkarılamaz çıkarılmamalıdır kanun hükmünde kararnamelerin kanun haline dönmesi bakımından da aynı husus geçerlidir parlamentodaki yasalaşma sürecinde sayısal çoğunluk yapılan siyasi denetimin önemini azaltmakta eleştirilerin dikkate alınarak yanlışlıkların düzeltilmesi sonucunu sağlamamaktadır anayasası anayasal demokrasiye dayalı hukuk devleti ilkesini benimsemiştir anayasayı yorumlama tekeline sahip anayasa mahkemesi de çok sayıda kararında anayasasının bu özelliğini vurgulamaktadır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb gözönünde bulundurularak yapılmalıdır olağanüstü halde sınırlama amacı ile bu amaca ulaşmak için seçilen araç arasında hakkaniyete uygun bir denge yoksa hak ihlali vardır anayasanın maddesinde yer alan ve kanun hükmünde kararnamelerin konu öğesini olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlandıran hükümü ölçülülük ilkesine karşılık gelir ölçülülük ilkesi anayasa mahkemesinin çok sayıdaki kararında da ifade ettiği gibi sınırlama amacı ile bu amaca ulaşmak için seçilen araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunmasını önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını gerektirir k rg e rg e rg ölçülülük denetimi ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir rg dolayısıyla anayasanınesas sayısı karar sayısı maddesi olağanüstü hal kararnamesiyle başvurulacak araçlar ile olağanüstü hal ilanına yol açan tehlikeleri giderip olağan duruma geri dönmek amacı arasında uygun bir ilişkinin varlığını da şart koşmaktadır sayılı kanunda iş bu dilekçemiz ile iptalini talep ettiğimiz hususlar olağanüstü halin gerektirdiği konularla ilgili olmamasının yanı sıra düzenlenen hükümle ulaşılmak istenen amaç arasında hakkaniyete uygun bir denge bulunmamaktadır anayasanın maddesine göre savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir bu hükme göre olağanüstü halde alınacak önlemler hem ölçülülük ilkesine hem de milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmamalıdır i̇ptalini talep ettiğimiz düzenlemeler türkiye cumhuriyeti devletinin milletlerararası hukuktan doğan yükümlülüklerimizi de ihlal eder niteliktedir nitekim anayasa mahkemesine göre milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler olağanüstü halde alınacak tedbirlerin hukukun genel ilkelerine ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi birleşmiş milletler kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesi cenevre sözleşmesi gibi türkiye cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve bu sözleşmelerin kurduğu ve sözleşme hükümlerini yorumlayan yargısal ve yarı yargısal organların kararlarına aykırı düşmemesi anlamına gelir anayasa mahkemesi kararı anayasanın maddesiyle paralel olarak avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi de devletlerin ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan diğer yükümlülüklere aykırı olmamak şartıyla savaş ve diğer olağanüstü hallerde sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı önlemler alınabileceğini belirtmektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de özellikle devletlerin krizin gerektirdiği ölçüyü aşıp aşmadıklarını denetleme konusunda kendini yetkili görmektedir mahkeme bu denetim yetkisini kullanırken askıya almanın etkilediği hakların niteliği olağanüstü durumun süresi ve olağanüstü duruma yol açan nedenler gibi konuyla ilgili çeşitli etmenleri gözönünde bulundurur brannigan and mcbride birleşik krallık lawless i̇rlanda i̇rlandabirleşik krallık aksoy türkiye nuray şentürkiye birleşmiş milletler kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesi hükümlerinin taraf devletler tarafından sınırlanmasına ve askıya alınmasına ilişkin ölçütleri belirleyen tarihli birleşmiş milletler siracusa i̇lkelerine un doc ecn annex göre devletin sözleşme hükümlerini askıya aldığı hangi bir tedbirin ulusun yaşamına karşı oluşan tehdidi ortadan kaldırmak için mutlak olarak gerekli ve tehdidin mahiyetiyle ve yaygınlığıyla orantılı olmalıdır bir başka ifadeyle anayasanın maddesinde şart koşulan ölçülülük ilkesi birleşmiş milletler kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesi bakımından da uygulanması zorunlu bir ilkedir bu tedbirlerin durumun mutlak biçimde gerektirdiği nitelikte olup olmadığının tespitinde ulusal makamların değerlendirmesi kesin olarak kabul edilemez paragraf sayılı kanun hükümlerinin anayasaya aykırılık gerekçesi sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz ibaresinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı saylı kanunun maddesinin birinci fıkrası ile olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı süresince tarihli ve sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun maddesi uyarınca sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı bu yönde yapılan taleplerin mahkemelerce iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal reddedileceği kabul edilmiştir devletin en önemli amaçlarından biri de ekonominin belirli bir düzen istikrar ve güven içerisinde yürütülmesidir çünkü bir ülkede ekonomik belirli bir sistem düzen ve güven ortamı dahilinde yürütülmediğinde ne ülke ekonomisinde büyüme sağlanabilir ne de bireysel kalkınma gerçekleştirilebilir anayasanın maddesi uyarınca devletin bireylerin temel hak ve hürriyetlerini kullanabilmelerinin önündeki ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak aynı zamanda sosyal hukuk devleti olmanın da bir gereğidir devletin bu amaçlarını gerçekleştirebilmesi bakımından özel teşebbüslerin serbestçe faaliyet göstermesi ve ekonomik bağımsızlıklarının sağlanması gerekir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında özel teşebbüsler kurmak serbesttir denilerek ekonomik hayatın en önemli unsuru olan özel teşebbüslerin serbestçe kurulabileceği ve faaliyet göstereceği güvence altına alınmıştır ayrıca anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına göre de devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri almalıdır bu bakımdan milli ekonominin sosyal devletin gereklerine uygun olarak geliştirilmesi ve güven içerisinde yürütülmesine ilişkin gerekli tedbirlerin alınması hem devletin amacı hem de devlete anayasada getirilen bir yükümlülüktür ancak iptali talep edilen düzenleme devletin bu yükümlülüklerine de açıkça aykırıdır i̇ptali talep edilen düzenlemede olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı süresince sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı düzenlenmektedir ekonomide güven ve istikrarı sağlamak özel teşebbüslerin serbestçe faaliyet gösterme hakkını tanımak ve aynı zamanda ekonomik düzenin sağlıklı işleyebilmesi bakımından bireylerin ve özel teşebbüslerin önündeki ekonomik ve sosyal engelleri ortadan kaldırmak devletin anayasal yükümlülükleri arasındadır getirilen düzenleme ise özel teşebbüs hürriyetini ölçüsüz bir şekilde sınırlandırmakta bu teşebbüslere ekonomik bir engel getirmekte ve bu yönüyle ekonomide güven ve istikrar ortamını zedeleyici bir nitelik taşımaktadır bu sebeple getirilen düzenleme anayasanın özel teşebbüs hürriyetini ve devletin ekonomik yükümlülüklerini düzenleyen inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırılık teşkil etmektedir öte yandan hukuk devletinde bireyin en önemli güvencelerinden birini de hak arama hürriyeti oluşturmaktadır anayasanın maddesi yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve kişinin yargı mercileri önünde iddia savunma adil yargılanma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmış ve özel sınırlama nedenleri öngörmemiştir hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bir temel haktır bu hak anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını ve korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir getirilen düzenlemede olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı süresince sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağıesas sayısı karar sayısı bulunulması halinde talebin reddedileceği ayrıca olağanüstü halin ilanından önceki dönemde yapılan iflasın ertelenmesi taleplerinin de kabul edilmeyeceği öngörülmektedir bu yönüyle bireylerin kanun ile kendilerine verilen bir hak ve imkanı mahkemeler nezdinde kullanmasının önüne geçilmekte diğer bir ifadeyle adli mercilere müracaat etme ve adli merciler önünde adil bir şekilde yargılanma hakkı ortadan kaldırılmış olmaktadır bu sebeple kabul edilen düzenleme anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadır açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen iş bu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının mahkemelerce iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal reddedilir ibaresi ikinci fıkrasının bendinde yer alan iflasın ertelenmesine karar verilemez ibaresi ile bendinde yer alan tedbir kararı verilemez verilmişse derhal kaldırılır ibaresinin anayasaya aykırılığı saylı kanunun maddesinin birinci fıkrası ile olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı süresince tarihli ve sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun maddesi uyarınca sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı bu yönde yapılan taleplerin mahkemelerce iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal reddedileceği kabul edilmiştir devletin en önemli amaçlarından biri de ekonominin belirli bir düzen istikrar ve güven içerisinde yürütülmesidir çünkü bir ülkede ekonomi belirli bir sistem düzen ve güven ortamı dahilinde yürütülmediğinde ne ülke ekonomisinde büyüme sağlanabilir ne de bireysel kalkınma gerçekleştirilebilir anayasanın maddesi uyarınca devletin bireylerin temel hak ve hürriyetlerini kullanabilmelerinin önündeki ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak aynı zamanda sosyal hukuk devleti olmanın da bir gereğidir devletin bu amaçlarını gerçekleştirebilmesi bakımından özel teşebbüslerin serbestçe faaliyet göstermesi ve ekonomik bağımsızlıklarının sağlanması gerekir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında özel teşebbüsler kurmak serbesttir denilerek ekonomik hayatın en önemli unsuru olan özel teşebbüslerin serbestçe kurulabileceği ve faaliyet göstereceği güvence altına alınmıştır ayrıca anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına göre de devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri almalıdır bu bakımdan milli ekonominin sosyal devletin gereklerine uygun olarak geliştirilmesi ve güven içerisinde yürütülmesine ilişkin gerekli tedbirlerin alınması hem devletin amacı hem de devlete anayasada getirilen bir yükümlülüktür ancak iptali talep edilen düzenleme devletin bu yükümlülüklerine de açıkça aykırıdır i̇ptali talep edilen düzenlemede olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı süresince sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı bu yönde yapılan talepler mahkemelerce iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal reddedileceği olağanüstü halin ilanından önceki dönemde yapılan iflasın ertelenmesi talepleriyle ilgili olarak ise iflasın ertelenmesine karar verilemeyeceği yine olağanüstü halin ilanından sonra ve devamı süresince herhangi bir tedbir kararı verilemeyeceği ve verilmişse derhal kaldırılacağı kabul edilerek sermaye şirketleri ve kooperatifler bakımından hem özel teşebbüs hürriyetini ölçüsüz bir şekilde sınırlandırıcı hem de ekonomikesas sayısı karar sayısı sistemin dengelerini ekonomide güven ve istikrar ortamını bozucu bir düzenleme getirilmiş olmaktadır kuvvetler ayrılığının geçerli olduğu bir ülkede yargının yürütme ve yasama erkinden bağımsız olması gerekir yargının siyasi otoriteden bağımsız bir yapısının ve işleyişinin olması anayasanın ikinci maddesinde düzenlenen hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biridir yargı bağımsızlığının sağlanabilmesi için gereken en önemli unsur mahkemelerin bağımsızlığıdır mahkemelerin bağımsızlığı anayasanın maddesinde düzenlenmiştir buna göre hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez i̇ptali talep edilen düzenlemede olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı süresince sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı bu yönde yapılan taleplerin ise mahkemelerce iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal reddedileceği ayrıca olağanüstü halin ilanından önceki dönemde yapılan iflasın ertelenmesi talepleriyle ilgili olarak ise olağanüstü hal süresince iflasın ertelenmesine karar verilemeyeceği olağanüstü halin ilanından sonra ve devamı süresince herhangi bir tedbir kararı verilemeyeceği verilmişse derhal kaldırılacağı kabul edilmektedir bu düzenleme ile yargı mercilerinin yargı yetkisinin kullanılması sırasında anayasa ve yasalara aykırı olarak belirli bir yönde karar vermesi ya da vermemesi sağlanmak istenmektedir bu yönüyle düzenleme mahkemelerin bağımsızlığı ilkesini zedeleyici bir mahiyet taşımaktadır düzenleme bu yönüyle anayasanın maddesine aykırıdır öte yandan hukuk devletinde bireyin en önemli güvencelerinden birini de hak arama hürriyeti oluşturmaktadır anayasanın maddesi yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve kişinin yargı mercileri önünde iddia savunma adil yargılanma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmış ve özel sınırlama nedenleri öngörmemiştir hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bir temel haktır bu hak anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını ve korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir getirilen düzenlemede olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı süresince sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı bulunulması halinde talebin reddedileceği ayrıca olağanüstü halin ilanından önceki dönemde yapılan iflasın ertelenmesi taleplerinin de kabul edilmeyeceği öngörülmektedir bu yönüyle bireylerin kanun ile kendilerine verilen bir hak ve imkanı mahkemeler nezdinde kullanmasının önüne geçilmekte diğer bir ifadeyle adli mercilere müracaat etme ve adli merciler önünde adil bir şekilde yargılanma hakkı ortadan kaldırılmış olmaktadır bu sebeple kabul edilen düzenleme anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen iş bu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının harp akademileri askeri liseler ve astsubay hazırlama okulları kapatılmıştır şeklindeki birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası ile harp akademilerinin askeri liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılması öngörülmektedir türk ordusunun insan kaynağını oluşturan bu okullar türk silahlı kuvvetlerinin etkin güçlü ve caydırıcı niteliğinin en önemli unsurlarından birini teşkil etmektedir çünkü türk silahlı kuvvetlerinin iyi eğitimli nitelikli insan kaynağı bu okulların mezunu olan öğrenciler arasından çıkmakta ve ordunun yüzyıllardır süregelen geleneği bu okullardan mezun olan öğrenciler aracılığıyla devam ettirilebilmektedir hangi gerekçe altında olursa olsun köklü geçmişi ve geleneksel eğitim anlayışına sahip olan ve türk silahlı kuvvetlerinin temelini oluşturan bu okulların mevcut öğrencilerin hakları gözetilmeden kapatılması kabul edilemez bu okullara devam eden öğrenciler söz konusu askeri okullarda okuyabilmek adına yıllarca emek sarfetmekte çaba harcamakta aynı derecede bu öğrencilerin aileleri de çocuklarının onurlu bir hayata ve şerefli bir mesleğe sahip olacağı ümidi ve inancıyla yıllarca çocuklarına maddi ve manevi destekte bulunmaktadır bu okullara girdikten sonra da öğrenciler başarıyla okuldan mezun olup türk silahlı kuvvetlerine hizmet edecekleri beklentisiyle yıllarını bu okullarını başarıyla tamamlayabilmeye adayarak geçirmektedir tüm bu insani ve vicdani sorumluluk anlayışının getirdiği mülahazalar bir yana söz konusu okullarda okuyan öğrenciler içinde bulundukları öğrencilik statülerinin bir sonucu olarak kazanılmış haklara sahip bulunmaktadır bu okullarda devam eden hatta bu okullardan mezun olma aşamasında bulunan öğrencilerin mevcut hakları muhafaza edilmeksizin bu okulların tek bir düzenlemeyle tümüyle kapatılmasının bu çocuklar ve aileleri nezdinde büyük mağduriyetlere yol açacağı şüphesizdir anayasanın maddesinde zikredildiği üzere türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hukuk devleti olmanın gereği bireylere sahip bulundukları statüler itiberiyle haklı menfaatlerini koruyacak hukuki güvenceler sağlanmasıdır kazanılmış hakların korunmasıdır sosyal hukuk devleti olmanın gereği olarak da devlet eğitim ve öğrenim hakkını korumakla yükümlüdür bireylerin eğitim ve öğrenim hakkı anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır söz konusu okulların devam etmekte olan öğrencilerin kazanılmış hakları gözardı edilerek kapatılması eğitim ve öğrenim hakkının ihlali niteliğindedir devlet böyle bir tasarrufta bulunurken bireylerin eğitim ve öğrenim hakkını dikkate almalı bu hakkın sağladığı güvenceleri ortadan kaldırmamalıdıresas sayısı karar sayısı devletin bir diğer hukuki yükümlülüğü de gençleri korumaktır anayasanın maddesi uyarınca devlet istiklal ve cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri almalıdır bu yükümlülüğün bir sonucu olarak devlet köklü geçmişi ve nitelikli eğitimi ile türk silahlı kuvvetlerinin insan kaynağının temelini oluşturan askeri okulları kapatmak yerine bu okulların eğitim ve öğretim kalitesini geliştirmeli anayasada ifadesini bulduğu üzere atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirler almalıdır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası ile harp akademileri askeri liseler ve astsubay hazırlama okulları tamamen kapatılmakta ve mevcut öğrencilerin kazanılmış hakları korunmamaktadır böyle bir tasarruf devletin anayasada kendisine yüklenen gençleri koruma yükümlülüğünü yerine getirmemesi anlamına gelmektedir bu sebeple maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadır açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen iş bu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan millî eğitim bakanlığınca giriş sınavlarının yapıldığı tarihte aldıkları ortaöğretim yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilir ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası ile askeri liseler astsubay hazırlama okullarında öğrenimine devam eden öğrencilerin durumuna ilişkin düzenleme yapılmaktadır buna göre kanunun yayımı tarihinde askeri liseler ile astsubay hazırlama okullarında öğrenimine devam eden öğrencilerin millî eğitim bakanlığınca giriş sınavlarının yapıldığı tarihte aldıkları ortaöğretim yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilmesi öngörülmektedir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir aym e hukuki güvenlik ilkesi hukuk devletinin unsurlarından biridir hukuk kurallarının sık sık değişmesi hukuki istikrar ve belirliliği ortadan kaldırırken bu değişikliklerin geçmişte tamamlanmış veveya kazanılmış haklara geriye dönük olarak uygulanması belirlilik ve istikrarın yanı sıra hukuki güvenliğin de zedelenmesine sebep olur hukuki güvenlik ilkesi uyarınca hukuk kurallarında sık sık değişiklikler yapılarak hukuki istikrarı ve belirliliği yok eden kurallar ihdas edilmemesi geriye yürüyen kuralların ise kazanılmış haklara dokunmadan bireylerin temel hak ve özgürlüklerini gözeterek işletilmesi gerekiresas sayısı karar sayısı nitekim anayasa mahkemesine göre hukuk güvenliği ilkesi aynı zamanda hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunması hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir aym sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde askeri liseler astsubay hazırlama okullarında öğrenimine devam eden öğrencilerin durumuna ilişkin düzenleme yapılmaktadır sayılı kanunun maddesiyle askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarının kapatılması sebebiyle bu okullarda öğrenimine devam eden öğrencilerin millî eğitim bakanlığınca ortaöğretim yerleştirme puanları esas alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilmesi bu öğrencilerin söz konusu okullarda elde ettikleri öğrencilik statülerini ve bu statüye bağlı olarak kazandıkları hakları kaybetmeleri anlamını taşımaktadır kazanılmış haklara saygı ilkesi hukukun genel ilkelerinden birini oluşturmaktadır kazanılmış hak özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel olarak bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunmasıdır kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır aym i̇ptali istenen düzenleme hukuki belirliliği ve istikrarı zedeleyici anayasa ve idare hukukunun temel unsurlarından olan kazanılmış hakların korunması ilkesini bertaraf edici bir mahiyet taşımaktadır hiç kuşkusuz zikrettiğimiz bu ilke ve unsurların tamamı hukuk devletinin vazgeçilmez birer parçalarıdır esasında hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür hukuk devletinde kazanılmış haklara saygı gösterilmesi bir zorunluluk hatta yükümlülüktür hukuksal tasarrufu doğuran irade sahiplerinin aynı yöntemle bu tasarrufu geri almalarına veya değiştirmelerine olanak bulunmaktadır bununla birlikte önceden oluşmuş hukuksal durumların sonradan yapılacak işlemlerle değiştirilmesi hukuktan beklenen güvenlikle bağdaşmamaktadır kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan düzenlemeler anayasanın maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırıcı bu türden düzenlemeler belirsizlik ortamına neden olur ve hukuki istikrarın sağlanması bakımından kabul edilemez nitekim anayasa mahkemesi pek çok kararında kazanılmış haklara saygı ilkesine vurgu yapmış ve bu hakkın hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğuna işaret etmiştir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir kazanılmış haklara saygı hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur kamu görevlilerinin kazanılmış hakları istihdam türüne bağlı olarak tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklardır objektif ve genel hukuksal durumun şart işlemle özel hukuksal durumaesas sayısı karar sayısı dönüşmesi kazanılmış hak yönünden yeterli değildir kural işlemler her zaman değiştirilebilir ya da yargı organları tarafından anayasaya veya kanuna aykırı görülerek iptal edilebilir bir statüye bağlı olarak ileriye dönük beklenen haklar kazanılmış hak kapsamında değerlendirilmez aym aym aym i̇ptali istenen bu düzenleme anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamakta hatta durumlarındaki ve konumlarındaki özellikleri kimi kişi ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılmaktadır anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumların aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir aym kapatılan askeri okulları daha önceki dönemlerde başarıyla tamamlayan öğrencilerin bu okullardan mezun olup kendilerine tanınan ve öğrencilik statülerinin gereği olarak kazanmış oldukları haklardan faydalandıkları getirilen bu düzenlemeyle bu kişilerle özünde aynı statüye sahip olma hakkı bulunan öğrencilerin ise elde ettikleri bu haklardan faydalanma imkanından yoksun bırakıldıkları ve bu haksız durumun onlar nezdinde ağır bir mağduriyet ortaya çıkardığı şüphesizdir bu açıdan düzenleme eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen iş bu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturmaktadır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan yükseköğretim kurulunca üniversite sınavının yapıldığı tarihte aldıkları yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullara naklen kaydedilirler ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendi ile harp okulları ile astsubay meslek yüksek okullarında öğrenimine devam eden öğrencilerin durumuna ilişkin düzenleme yapılmaktadır buna göre kanunun yayımı tarihinde harp okulları fakülte ve yüksek okullar ile astsubay meslek yüksek okullarında jandarma dahil öğrenimine devam eden öğrencilerin yükseköğretim kurulunca üniversite sınavının yapıldığı tarihte aldıkları yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullara naklen kaydedilmesi öngörülmektedir anayasanın ma
3,954
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu anayasanın maddesine göre herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğunu ve yine anayasanın fıkrasında hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yola zorlanamayacağını amir bir şekilde düzenlenmiştir gerek evrensel hukukun genel ilkeleri ve gerekse avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatlarında da bir kimsenin kendisini ve yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veyahut bu yolda delil göstermeye zorlanamayacağı hususu kabul edilmiştir i̇lk derece mahkemeleri önlerine gelen uyuşmazlıklarda yürürlükten kaldırılan sayılı humkun yürürlükte olduğu dönemde kanun dava taraflarına davanın dayanağı olan olaylara ilişkin gerçeğe uygun bir biçimde açıklama yapma yükümlülüğü getirmeyerek bir düzenlenmeye gitmemiş bu nedenle kanunun veya hakimin dava taraflarına dava konusu yapılan olaylara ilişkin bir zorlama iradelerine tesir etme gibi bir durum söz konusu değil iken tarihinde yürürlüğe giren sayılı hmknun fıkrasında emredici bir şekilde önceki yasadan farklı olarak bu husus açıkça düzenlenmiş bu nedenle gerek kanun gerekse mahkemeler tarafların davanın dayanağı olan olaylar hakkında yapılan açıklamaların gerçeğe uygun bir şekilde yapılması hususunda dava taraflarını zorlayacağı hükmü getirilmiştir örneğin soruşturma makamlarına ve ceza mahkemelerine intikal etmeyen ancak dava konusu yapılan olaylara olan güveni kötüye kullanma dolandırıcılık kötü muamele yaralama resmi belgede sahtecilik ve bunun gibi konusu suç teşkil eden veya suç teşkil etmesi muhtemel olan fiil ve olaylar hakkında yürürlükte olan sayılı hmknın fıkrasına göre dava konusu yapılan bu olayları gerçeğe uygun bir şekilde yapmaları hususunda hakim tarafları zorlayacak hatta dava taraflarından biri aleyhime beyanda bulunmak istemiyorum şeklinde bir savunma argümanına başvurmuş olsa dahi bu savunma mahkemece kabul edilmeyerek gerçeği söylemesi hususunda taraf yükümlü tutulacak şayet dava tarafları bu kanuni yükümlülük nedeniyle gerçeği söylemesi durumunda da aleyhine delil olarakta kullanılması söz konusu olacak ayrıca yargılama makamı olan dava hakiminin de dava konusu yapılan bu olayları soruşturma makamlarına bildirilmemesi durumunda ilgili hakim yönünden de sayılı tcknın maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin suçu bildirmeme suçunun oluşmasına vücut verecektir anayasanın bu amir hükümleri ve evrensel hukukun genel ilkeleri gözetildiğinde gerek dava hakimi gerekse kanunun hiçbir hükmü dava konusu yapılan konusu suç teşkil eden veya teşkil etmesi ihtimali olan olay ve fiiller hakkında kendisini veyahut kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya ve bu yolla delil göstermeye zorlanamayacağı aşikardır somut olayımızda ise yukarıda belirtilen hususların ışığı altında tarihinde yürürlüğe giren sayılı hmknun maddesinde tarafların davalarının dayanağı olan olaylara ilişkin açıklamaları gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlü olduğunun emredici bir şekilde düzenlendiği gerek dava dilekçesi gerekse davacının beyanından dava konusu olayların sayılı türk ceza kanununun a fıkrasında düzenlenen çocuğa karşı kasten yaralama tcknun maddesinde düzenlenen kötü muamele ve maddesinde düzenlenen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerin ihlali suçuna girmeesas sayısı karar sayısı ihtimalinin bulunduğu davalı olan annenin dava konusu olan suç teşkil eden ve suç teşkil etme ihtimali olan olaylar hakkında hmknun maddesi uyarınca gerçeğe uygun bir biçimde açıklamakla yükümlü tutulması karşısında söz konusu düzenlemenin anayasanın maddelerine aykırı olduğu ve dava taraflarının dava konusu olaylara ilişkin kendi aleyhlerine beyanda bulunmaya zorlanamayacağı veyahut yükümlü tutulamayacağı anayasanın hükümleri karşısında anlaşılmıştır yukarıda arz edilen nedenlerle sayılı hmknın bölümünün sayılı anayasanın maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak bu düzenlemenin iptalini anayasanın maddesi uyarınca arz ve talep ederim
518
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılık iddiasının gerekçesi özeti sayılı kanuna sayılı kanunla eklenen geçici maddenin anayasaya aykırı olduğu yolundaki iddianın ciddî görüldüğüne ilişkin olarak mahkemece ileri sürülen gerekçenin özeti şöyledir geçici madde sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununün bazı maddelerini değiştiren sayılı yasanın borçlanmalarda son aylığı esas alınmasına karşılık ilk aylık ücretini benimsemesi borçlandırılacak hizmetin başlangıç tarihini belli etmeyerek borçlanmayı geriye götürmesi ve tarihlerdeki çok düşük ücretler üzerinden prim alınarak borçlandırılacak kişilere ihtiyarlık sigortası kolunun ihdas tarihi olan den beri gerçek ücretlerine göre prim ödeyen işçiler gibi en yüksek aylık olan lira üzerinden emeklilik olanağım saklaması yönlerinden anayasanın maddesinde sözü edilen eşitlik ilkesine aykırıdır kanunda öngörüldüğü gibi düşük ücret üzerinden cüzî miktarda prim ödemek voliyle büyük bir kütleye borçlanma olanağı tanınarak bunların ihtiyarlık sigortasından emekliye ayrılmalarının sağlanması bu sigorta kolunda prim ödeyenler bakımından çalışma hayatında istikrarsızlık yaratacaktır şu durum ise anayasanın maddesine aykırı düşer dosyadaki belgelerin incelenmesinde görüleceği üzere söz konusu geçici maddeye göre eski hizmetlerini borçlanmak suretiyle ihya ettirerek yaşlılık aylığı almaya hak kazananların sayıca çok oluşu ve bunların yıldan yıla göstereceği büyük artış karşısında sosyal sigortalar kurumu kaynakları ödenecek aylıkları karşılayamıyacak ve böylece sosyal güvenliğin sağlanması amacı da ortadan kalkacaktır bu durum anayasanın maddesine aykırıdır sigorta prensip ve felsefesine ve aktuarya hesaplarına aykırı bir biçimde hafif şartlarla genç yaşta emekliye ayrılma olanağı yaratılarak bugünkü malî imkânlar içinde sağlanamayan işsizlik sigortasına dolaylı bir biçimde gidilmesi kurumun ve hattâ ilerde yardımı söz konusu olacak devletin malî olanaksızlığını oluşturacağından hüküm bu yönden de anayasanın maddesine aykırı düşmektedir
247
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir yasanın inci maddesi anayasanın inci ve inci maddelerine aykırıdır bu madde sayılı yasanın l hükmünde düzenlenen tarihi ile yine aynı yasanın geçici üncü maddesindeki tarihini olarak değiştirmektedir bu maddenin kapsamı değiştirilen ve geçici maddenin bölünmez bir parçası olması hasebiyle değiştiren ve değiştirilen metin yeni yürürlük yapısıyla davanın zorunlu konusudur any mad a üncü maddedeki eski tarihi işletme hakkı devir sözleşmeleri ve enerji alım anlaşmaları baz olarak öngörülmüştür yasama organı gerek iltihakı sözleşmeler ve gerekse diğer sözleşmeler için somut sözleşme şartlarıyla çözülecek sorunları yasa konusu kılamaz hukuk devletinde taraflardan biri kamu tüzelkişisi de olsa serbest irade alanında kamu düzenini ilgilendirmeyen kayıtlar yasalarla konamaz aksine durum yasama organını aynen bu olayda olduğu gibi günübirlik oldubittiler değişiklikler ile karşı karşıya getirir any mad değiştirilen alt fıkra hükmü ve değişiklikle yürürlüğe giren tarih hükmü sözleşme mekanizmalarıyla çözülebilecek ve genel çerçeve oluşturmayan hükümler niteliğindedir bu gibi hükümler özel alana anayasaya aykırı elatma olarak değerlendirilir yasama devlet özel alandan çekildiği ölçüde etkinliğini yükseltir any mad değiştirilen geçici üncü madde yasanın yürürlüğünden önce gerçekleştirilmiş ve fakat devirleri tamamlanmamış ilişkilerle ilgilidir tarihine kadar devir işlemleri tamamlanmayan sözleşmeler geçersiz olacaktır yasama organı akdedilen sözleşmelerle ilgili özellikle sözleşme bağıtlandıktan sonra hiçbir şart öngöremez i̇nikada vadeye infisaha hükümsüzlüğe ilişkin şartlar sözleşme tarihinde yürürlükte olan hukuka ve taraf iradelerine göre kararlaştırılır any mad yasama organı yasa ile bir sözleşmeyi geçersiz sayamaz sözleşme serbestisi taraf iradelerinin egemenliğine ve akit tarihindeki hukuka devlete yasamaya güven prensibine dayanır geçici üncü madde yüksek mahkemede iptal davasına konu kılınmıştır ve yürürlüğü durdurulmuştur anayasa mahkemesi ek yürürlüğü durdurulan hüküm alanında bu karar döneminde yasama organınca düzenleme yapılmasına anayasal bir engel yoktur any mad ne varki en azından yürürlüğü durdurma kapsamındaki alan açısından düzenleme yapılmasında esas hakkındaki hükmün beklenmesi bir yasama özenidir any mad başlangıç hükmü negatif yasama organı olan anayasa mahkemesinin somut sorunla ilgili norm denetim kararları anayasaya uygun düzenleme amacına yardımcı olur yürürlüğü durdurma gerekçesiesas sayısı karar sayısı madde sözleşme özgürlüğüne anayasal bir nedene dayanmadan any mad keyfi şekilde müdahale etmektedir anayasaya aykırılık ağırdır somut ve sözleşmenin içeriğine ilişkin taraf iradelerinin birleşmesiyle ancak değiştirilebilecek şartlar yasama organınca dayatılmaktadır hizmet gerekleriyle bağdaşsa dahi hukuk devletinin herhangi bir organının bu tür müdahaleleri yasa kılıfına büründürülemez sorun sözleşme yoluyla çözülebilir devlet akdin bağıtlanması döneminde özenle davranmak ve ona göre sözleşme yapısı oluşturmak zorundadır hükmün yürürlüğünün durdurulmasını talep etmenin içtihadı koşulları oluşmuştur talep sonuç yasanın maddesinin belirtilen ve yüksek mahkemeci belirlenen nedenlerle iptaline yasanın maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi hususu arz ve talep olunur
423
esas sayısı karar sayısı i̇ddia sanık savunmaları dava konusu yazı içeriği ile tüm dosya kapsamına göre sanığın katılana ait maaş bordrosunu kullanarak yazı işleri müdürü olduğu gazetede haber yaparak yayınlaması şeklindeki dava konusu olayda mahkememizce görülmekte olan bu davada uygulanması iddianame kapsamında istenen ve eyleme uyan tck maddesinin anayasaya aykırılık denetim yoluna gidilmesine karar verilmiştir çünkü dava konusu olayda uygulanacak kanun maddesi tck incelendiğinde türk ceza kanununda kişisel verilerle ilgili bir tanım ve sınırlandırmanın yapılmaması nedeniyle kişisel verilerle ilgili maddeler suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal ettiğinden anayasaya aykırıdır şöyle ki yürürlükteki mevzuatta kişisel veri tanımının yapılmadığı gözetildiğinde kişisel verilerle ilgili suçların düzenlendiği maddesi suçta ve cezada kanunilik ve belirlilik açıklık ilkesine uymadığından anayasaya aykırıdırlar kişisel verilerle ilgili suç düzenlemeleri ilk olarak haziran tarihinde yürürlüğe giren sayılı tcknın ve maddeleri ile ceza mevzuatımıza girmiştir tcknın maddesinde kişisel verilerin kaydedilmesi maddesinde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme maddesinde ise verileri yok etmeme suçu düzenlenmiştir kişisel verilerin kaydedilmesinin düzenlendiği ve maddenin gerekçesinde suçun konusu kişisel verilerdir gerçek kişiyle ilgili her türlü bilgi kişisel veri olarak kabul edilmelidir şeklinde bir açıklama bulunmaktadır peki kişiyle ilgili her türlü bilgiler nelerdir bunların bir kısmını sıralayacak olursak kişinin türkiye cumhuriyeti kimlik numarası adı soyadı doğum tarihi doğum yeri nüfusa kayıtlı olunan yer i̇l i̇lçe mahalle veya köy anne ve baba adı medeni hali evli bekar boşanmış nüfusa kayıtlı olduğu cilt ve aile sıra no kan grubu evlenme tarihi boşanma tarihi ve mahkeme kararı bilgileri adı soyadı veya diğer kayıt düzeltmeleri vatandaşlıktan çıkarılma bilgileri evlatlık ilişkisi adresi dini bitirilen okullar ilk orta yüksek hastalıkları hastalıkları ile ilgili tahlil sonuçları dna bilgileri mali durumu servet aldığı ücretler ahlaki eğilimleri zaafları çevre ile ilişkileri hatıra anı ve günlükle ilgili defterindeki bilgileri siyasi görüşü oy verdiği partiler üye olduğu dernekler alışkanlıkları sevdiği kitaplar veya gazeteler alışveriş eğilimleri vergi numarası posta adresi ve şifresi banka bilgileri bilgisayarının ip numarası emeklilik ve kurum sicil numarası aldığı ödüller parmak izi avuç içi izleri mektupları yazıları kitapları telefon numaraları mesajları fiziki kimliği boy kilo engellilik durumu ten rengi göz rengi saç rengi ve şekli sesi genel görünüm ayak ve beden numarası ve çok daha fazla bilgi kişisel veri kapsamında değerlendirilebilecektir acaba bu kadar bilgilerden hangilerinin kaydı veri olarak kabul edilip kayda alınması tck ve hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu olarak tck kabul edilip üst sınırı yıla kadar hapis cezası ile bu suçları işleyenler cezalandırılacaktır bilgilerden de anlaşılacağı gibi bunların büyük bir çoğunluğu herkes tarafından bilinmektedir halde herkes tarafından maruf ve meşhur olan kişiyle ilgili bir bilgiyi kaydetmenin birisine vermenin veya yaymanın suç olarak cezalandırılması nasıl olacaktır i̇şte burada karşımıza bu suçları işleyenler bakımından tanım yapılmamasının zararı olan suçta ve cezada kanunilik veesas sayısı karar sayısı belirlilik ilkesinin ihlali çıkmaktadır veli özer özbek mehmet nihat kambur koray doğan pınar bacaksız i̇lker tepe türk ceza hukuk özel hükümler ankara anayasa mahkemesi suçta ve cezada kanunilik ve belirlilik ilkesine bağlı kalınmasının gerekliliğine kararlarında vurgular yapmaktadır anayasa mahkemesinin sayılı kararı bilimsel görüşlere baktığımızda da belirlilik ilkesinin önemli ve vazgeçilmez bir ilke olduğu kabul edilmektedir mahmut koca i̇lhan üzülmez türk ceza kanunun genel hükümler baskı ankara avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de verdiği birçok kararında belirlilik ilkesinin suç içeren hükümlerde bulunmasını aramıştır i̇nsan hakları avrupa mahkemesi sunday timesbirleşik krallık kararı atad kasım arblade ve leloup kararı zikreden manacor da avrupa birliği ceza hukukunun esasları ümit kocasakal i̇stanbul osman doğru atilla nalbant i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi açıklama ve önemli kararlar ankara i̇şte veri tanımının yapılmaması nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ve açıklık ilkesi gereği veri ile ilgili suç düzenlemeleri anayasaya aykırıdır i̇zah edilen ve resen dikkate alınacak sebeplerle tck maddesinin anayasaya aykırı olduğu değerlendirilmekle bu konuda anayasa mahkemesince karar verilene ve dosyanın kendisine ulaştığı tarihten sonra ay içinde bir karar verilmemiş ise yürürlükteki mevzuata göre mahkememizce davanın görülmesine devam edilmesine karar verilerek dosyanın takibinin kolaylığı nedeniyle esas kaydımız kapatılarak dosyanın anayasa mahkemesine ulaştırılması gerekli usuli işlemlerin yapılması ulaştığı tarihin takip edilip sürenin kontrol edilmesinde mahkememiz yazı işleri müdürünün yetkili kılınmasına karar verilerek aşağıdaki şekil hüküm kurulmuştur hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere anayasasının maddesine aykırılık teşkil eden sayılı yasanın sayılı yasanın maddesi ile değişik maddesinin kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına veren yayan veya ele geçiren kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır hükmünün iptali için anayasasının maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri̇ birakilmasina anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için dosya içeriği ve belgelerin onaylı birer suretinin anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasasının maddesinin amir hükmü gereği dosyanın anayasa mahkemesine geliş tarihinden başlamak üzere beş ay içinde karar verilmesinin beklenmesine bu süre içinde karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına dair sanık müdafii ve katılan vekili yüzüne karşı sanıkların yokluğunda savcısının yokluğunda yüze karşı verilen hükümlerde tefhimden savcısı için kendisine yapılacakesas sayısı karar sayısı görüldü tarihinden itibaren gün içinde esas hükümle birlikte yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi
802
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ askerî yüksek i̇dare mahkemesi daireler kurulunun başvuru gerekçesi şöyledir sayılı askerî hâkimler kanununun yaş haddi ve emeklilik başlıklı olup temmuz gün ve sayılı kanunla değişik nci maddesinde askerî hâkim sınıfı subayların görev yerleri ve sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş hadleri diğer subaylar gibidir askerî hâkim subayların kanunlarda belirtilen yükümlülük sürelerini tamamlamaları halinde özel kanunda yazılı belli şartlar içinde emekliliklerini isteme hakları vardır bu kanunda belirtilen esaslara göre kadrosuzluk yetersizlik disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle emekliye ayırma ve askerî hâkim subay olmaya engel suçluluk halleri hariç askerî hâkim subaylar rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam ederler hükmü öngörülmüştür aynı kanunun çeşitli nedenlerle silahlı kuvvetlerden ayrılacak askerî hâkim subaylar hakkında yapılacak i̇şlem başlıklı ve yine aynı kanunla değişik nci maddesi inci fıkrası kadrosuzluk yetersizlik disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle aşağıda belirtilen esas ve şartlar dahilinde askerî hâkim subaylar hakkında emeklilik yaş haddinden önce silahlı kuvvetlerden ayırma işlemi yapabilir kadrosuzluk nedeniyle ayırma rütbe terfii şartlarını haiz olup da üst rütbe konusunda açık bulunmadığı için iki yıl daha denendiği halde yine kadrosuzluktan terfi edemeyen yarbay ve albay ile sicil notu ortalaması sicil tam notunun tan fazlası olmakla beraber general amiralliğe yükselebilmek için gerekli sicil notu ortalamasını ihraz etmemiş bulunan albaylar yaş haddine kadar hizmete devam ederler bu şekilde hizmete devam ettirilen yarbay ve albaylardan terfi şartlarını haiz binbaşı ve yarbaylara kadro açılması maksadıyla sicil notu en düşük olanlardan başlanarak yeteri kadarı emekliye sevkedilir rütbe terfi şartlarını haiz olup da üst rütbe kadrosunda açık bulunmadığı için terfi edemeyip emekliye sevk edilen albaylar hakkında sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun uncu maddesinin bendi hükümleri uygulanır şeklindedir anayasanın kanun önünde eşitlikle ilgili uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlığı altında düzenlenen inci maddesinde hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmü belirtilmiştir hâkimlik ve savcılık teminatı başlıklı uncu maddesi hâkimler ve savcılar azlolunamaz kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır hükmünü amirdir hâkimlik ve savcılık mesleği başlıklı ıncı maddede hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütülür hâkimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler hâkim ve savcıların nitelikleri atanmaları hakları ve ödevleri aylık ve ödenekleri meslekte ilerlemeleri görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir hâkimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler askerî hâkimlerin yaş haddi yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir hâkimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar hükmü yer almaktadır askerî yargı başlıklı inci maddede askerî yargı askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür bu mahkemeler asker kişilerin askerî olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirleresas sayısı karar sayısı askerî yargı organlarının kuruluşu işleyişi askerî hâkimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir kanun ayrıca askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gerekliliklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir hükmü belirtilmiştir davacı askerî hâkim subayların istekleri olmasa da emekliye ayırma süre ve tarihlerinin belirlenmesinin münhasıran yüksek askerî şûra kararına bırakılmasının askerî hâkim subayların erken emekli edilmemek için bir noktada idareye bağımlı olarak hareket etme olasılığını gündeme getireceğini bu arada sayılı kanunun inci maddesinde geçen kadrosuzluk kavramına yönelerek kadro verilip verilmemesinin idarenin takdirine bırakılmasının anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasına aykırı olduğunu nitekim sayılı kanunun inci maddesinin inci fıkrasında sözü edilen kadrosuzluk deyiminin askerî yargıtay başkanı başsavcısı i̇kinci başkanı daire başkanları ve üyeleri yönünden anayasa kuralına aykırı bulunarak anayasa mahkemesinin ocak gün ve k sayılı kararıyla iptal edildiğini karar askerî yargıtayın belirtilen mensuplarıyla sınırlı olarak verilmekle birlikte bunun nedeninin anayasasında kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda anayasa mahkemesinde anayasaya aykırılık iddiasıyla doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı tanınmasından kaynaklandığını iptal kararının da yine anayasa hükmü uyarınca sadece olayla sınırlı biçimde sözü edilenler bakımından verildiğini oysa sayılı kanunun inci maddesinin anayasa mahkemesi önüne götürülmesi halinde anayasanın eşitlik mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkim güvencesi ile ilgili kuralları dikkate alındığında diğer askerî hâkimler yönünden de iptaline karar verilebileceğini adalet hizmetinin bir bütün olduğunu askerî yargıda mahal mahkemelerde görev yapan askerî hâkim ve savcıların askerî yargıtay üyeleri gibi başta emeklilik yaş haddi olmak üzere mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkim güvencesi kurallarından aynen yararlanmaları gerektiğini anayasanın üncü maddesinde hâkim ve savcıların altmışbeş yaşında emekli edileceklerinin askerî yargıtay ve askerî yüksek i̇dare mahkemesi üyelerinin sayılı kanun uyarınca altmış yaşından önce emekli edilemeyeceklerinin anayasa mahkemesinin iptal kararı nedeniyle öngörülmesine karşın sayılı kanunun inci maddesindeki yollama gereği sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun maddesi uyarınca herhangi bir yaş haddi belirtilmeden emekli edilmelerinin yüksek askerî şûranın takdir hakkına bırakılmasının anayasanın kanun önünde eşitlik ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamayacağını bu nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğunu iddianın ciddi görülerek kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasını talep etmiştir mahkemelerin asli görevi adil bir yargılama sonunda adaleti sağlamaktır adalet her türlü kuşkudan etkileşimden gölgeli olmaktan uzak bulunmalıdır kurulumuz davacının anayasaya aykırılığını iddia ettiği yasa kuralının anayasa yargısı denetimine tabi tutulmaksızın uyuşmazlığın çözümlenmesi halinde verilecek kararın adaletin gerçekleştirilmesindeki fonksiyonunu tam olarak yerine getiremeyeceği kamuoyunu tatmin etmeyebileceği bazı kuşkuların doğmasına vesile olabileceği inancıyla anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varmış ve salt davacının iddialarına sadık kalınarak dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar vermiştiresas sayısı karar sayısı
1,095
esas sayısı karar sayısı i somut norm deneti̇m dayanaği numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi şöyledir bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz i̇ptali̇ i̇stenen norm i̇ncelemesi̇ numaralı kamulaştırma kanununun inci maddesinin inci fıkrasının bendindeki bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri ibare tarihli numaralı kanunun nci maddesi ile bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını geçmemek ve her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri şeklinde değiştirilmiştir i̇ptali istenen norm numaralı kamulaştırma kanununun inci maddesinin inci fıkrasının tarihli numaralı kanunun nci maddesi ile değişik bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını geçmemek ve her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri şeklindeki bendidir bilindiği üzere mülkiyet hakkına kamu yararı amacıyla kamulaştırmak suretiyle el atmalarda taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmesi gerekir aym bölüm bunun için nci maddede çeşitli kriterler taşınmazın cins ve nevi yüzölçümü belirtilmiştir sayılı kamulaştırma kanunu kamulaştırma bedelin tespitinde etkili olabilecek unsurları ayrı ayrı belirttikten sonra bu unsurlar arasında yer almayacak ancak bedelin tespitinde etkili olabilecek bir unsur olarak diğer objektif unsurların da dikkate alınmasını ve bu unsurların bedele etkisinin de belirlenecek kamulaştırma bedeline etkisinin yansıtılması gerektiğini maddesi ile hüküm altına almıştır bedelin tespitine etkili olabilecek bu unsurlar arasında taşınmazın yola ticari merkezlere yerleşim merkezlerine yakınlık imarlı alanlara yakınlık arsalarda emsal taşınmazlara göre avantajları kat mülkiyetine tâbi bağımsız bölümlerde dava konusu bağımsız bölümün yapısında değeri etkileyecek nitelikte ekstra ilavelerin bulunması bu kapsamda değerlendirilebilecek ve bedelin arttırılmasında etkiliesas sayısı karar sayısı olabilecek unsurlardır belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde yer almakla birlikte arsa sayılabilmek için gerekli koşulları taşımayan ancak yerleşim merkezine ulaşım yollarına imarlı bölgelere yakın olan dava konusu taşınmaz arsa olarak değerlendirilememekle birlikte salt arazi olarak kabulleri ile bu nitelikleri itibariyle değer biçilmesi de hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilecektir bedele olumlu anlamda katkı sağlayabilecek yukarıda belirtilen unsurların ilavesi ile belirtilen oranların bedele sağlayacakları katkı oranında bedelde artırıma gidilmesi gerekmektedir yine köy yerleşim yerinde bulunan taşınmazlar arsa sayılmamakla birlikte arazi olarak değerlendirilmeleri de hakkaniyete uygun düşmeyecektir bu nedenle de köy yerleşim yerinde bulunan taşınmazlara arazi gelirine göre değer biçildikten sonra anılan konumları objektif değer arttırıcı bir unsur olarak ele alınmalı ve bu unsurun bedele katkısı oranında belirlenen kamulaştırma bedelinde artırıma gidilmelidir yine dava konusu taşınmazın bir kısmının arazi bir kısmının arsa olarak değerlendirildiği hallerde arazi olarak değerlendirilecek kesimin arsa olarak değerlendirilecek kısma yakınlığı gözetilerek ve bu husus bir objektif değer arttırıcı unsur olarak kabul edilerek değerde artışa gidilmesi adil bir uygulama olacaktır karagöl ömer kamulaştırma davalarında bedel tespiti esasları seçkin yayıncılık ankara vd tarihli numaralı kanunun nci maddesi ile numaralı kamulaştırma kanununun inci maddesinin inci fıkrasının bendi bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını geçmemek ve her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri şeklinde değiştirilerek objektif değer artışı ile sınırlandırılmıştır iii normun anayasaya aykiriliği savi i̇ptali talep edilen norm numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine uncu maddesindeki eşitlik ilkesine üncü maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin anayasanın sözüne ve özüne aykırı olmayacağı ilkesine inci maddesinde düzenlenen herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği ilkesine ncı maddesindeki kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek değeri olması gerektiği ilkesine aykırı olduğu düşünülmektedir mülkiyet hakkından yoksun bırakma biçimindeki müdahalelerde hedeflenen kamu yararı ile malikin bireysel yararı arasında gözetilmesi gereken adil denge ancak malike tazminat ödenmek suretiyle sağlanabilir diğer bir ifadeyle mülkten yoksun bırakmalarda malike tazminat ödenmesi müdahaleyle malike yüklenen aşırı külfetin telafi edilmesini temin eden temel bir araçtır anayasanın maddesi uyarınca kamulaştırma yoluyla malikin mülkiyet hakkının sona erdirildiği hallerde malike ödenmesi gereken tazminat taşınmazın gerçek bedelidir bu itibarla taşınmazın gerçek bedelinin ödenmediği durumlarda somut olayın koşulları da gözetilerek müdahalenin orantılı olmadığı sonucuna ulaşılabilir aymbölüm anayasa mahkemesinin yukarıda bahsedilen kararında da belirtildiği üzere taşınmazın gerçek bedelinin ödenmediği durumlarda mülkiyet hakkına müdahale orantılı değildir ve anayasaya aykırıdır tarihli numaralı kanunun nci maddesi ile numaralı kamulaştırma kanununun inci maddesinin inci fıkrasının bendi olarak getirilen yeni düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu düşünülmektedir zira objektif değer artırıcı unsur ile dava konusu taşınmazların somut özellikleri yola ticari merkezlerine yerleşim merkezlerine yakınlık imarlı alanlara yakınlık arsalarda emsal taşınmazlara göreesas sayısı karar sayısı avantajları kat mülkiyetine tâbi bağımsız bölümlerde dava konusu bağımsız bölümün yapısında değeri dikkate alınmak suretiyle hakkaniyete uygun olarak kamulaştırma bedeli tespit edilmek suretiyle somut olay adaleti gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır objektif değer artırıcı unsur tamamen taşınmazın birebir özelliklerine göre değişen bir kriterdir somut taşınmazın niteliklerinin esas alınması gerektiği noktalarda üst sınır çizmek hukuk devleti eşitlik temel hak ve hürriyetlerin anayasanın sözüne ve özüne aykırı olmayacağı herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği ve kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek değeri olması gerektiği ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir kanunla objektif değer artışı konusunda üst limit koymak yerine bu konuda taşınmazın durumunu bizzat görüp bilirkişiler aracılığıyla da değerlendiren mahkemelere takdir yetkisi verilmesi gerekmektedir zira dava konusu taşınmaz ilk derece mahkemelerince bizzat gözlemlenmekte ve bilirkişileri aracılığıyla objektif değer artırıcı nitelikleri ayrı ayrı değerlendirilmektedir tarihli numaralı kanunun nci maddesi ile numaralı kamulaştırma kanununun inci maddesinin inci fıkrasının bendi olarak getirilen yeni düzenleme ile gerçekte değer artışının üzerinde bir artışı hak eden taşınmazın gerçek bedelinin ödenmemesi sonucunu doğurmaktadır mahkemeler somut taşınmazın durumunu değerlendirerek gerektiği takdirde den fazla objektif değer artışına hükmetmelidir tarihli numaralı kanunun nci maddesi ile numaralı kamulaştırma kanununun inci maddesinin inci fıkrasının bendi olarak getirilen yeni düzenlemeye kadar yargıtay lerde objektif değer artışına defalarca hükmetmiştir hd hd y hd hd hd hd yeni düzenlemenin kabulü halinde üzerinde objektif değer artışını hak eden taşınmazların gerçek değeri tespit edilmemiş olacak ve taşınmaz maliklerinin mülkiyet hakları ihlal edilmiş olacaktır karar yukarıda açıklanan gerekçelerle numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi uyarınca numaralı kamulaştırma kanununun inci maddesinin inci fıkrasının tarihli numaralı kanunun nci maddesi ile değişik bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını geçmemek ve her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri şeklindeki bendinin i̇ptali̇ i̇stemi̇ ile resen anayasa mahkemesi̇ne i̇ti̇raz yolu i̇le müracaat edi̇lmesi̇ne ve bu hükmün i̇ptali̇ni̇n i̇steni̇lmesi̇ne numaralı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ncı maddesi uyarınca başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanılarak bir dosya halinde anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne başvuru dosyasının anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay bekleni̇lmesi̇ne bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın yürürlükteki hükümlere göre anayasa mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse anayasa mahkemesi hükmüne uyulması koşuluyla sonuçlandirilmasinaesas sayısı karar sayısı karar verildi
1,168
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçeleri özetle yasanın başlığı ve uygulama tarihine yönelik başvurularla ilgili olarak yasa içeriğinde cezaların ertelenmesine ilişkin açık kurallar yer almadığı halde başlığında bu kurumdan sözedilmesinin ve yasanın maddesinin bendinin iptaline bağlı olarak başlıktaki davaların ertelenmesine sözcüklerinin yer almasının yasanın nisan tarihinden bir gün önce ya da sonra suç işleyenler arasında eşitsizliğe yol açacağı yürürlük tarihine kadar geçen uzun süre nedeniyle mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve cezaevlerini boşaltmak işlevlerini yerine getiremeyeceği süreleri kısa mahkûmiyetlerin zaten infaz edilmiş olduğu kimi davaların zamanaşımı ile ortadan kaldırıldığı nedenleriyle uygulama tarihi olan nisan tarihinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür yasanın maddesinin bendine yönelik başvuru ile ilgili olarak sayılı yasanın maddesinin bendinde getirilen düzenleme ile hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olanlarla ağır para cezasına hafif para cezasına bir meslek ve sanatın tatili cezasına mahkûm olanlar arasında açıkça eşitsizlik yaratacak bir uygulamaya yol açıldığı ceza sistemimizde daha ağır nitelik taşımasına rağmen ağır hapis ve hapis cezasına mahkûm olan bir kişi yıllık indirimden faydalanırken ve ceza süresi yılın altında ise hemen salıverilerek infaza hiç başlanmadan da infaz edilmiş gibi işlem yapılarak serbest bırakılıp cezası infaz edilmiş sayılırken para cezasına mahkûm olan bir kişinin bunu ödemekle yükümlü olacağı ödemediği takdirde cezasının hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürüldüğünde bu düzenlemeden yararlanacağı bu durumun hükümlü aleyhine olduğu bu nedenlerle hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olanlarla ağır veya hafif para cezasına mahkûm olanlar arasında cezaların infazı sırasında açık bir eşitsizliğin yaratıldığı bunun da anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür yasanın maddesinin bendine yönelik başvurularla ilgili olarak yasama organının devam eden davaları da etkileyecek şekilde bir tasarrufta bulunmak istemesi halinde genel af yasası çıkarabileceği sayılı yasayla bu yetki kullanılmadığına göre devam eden davaya müdahale etmesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu bentle getirilen düzenlemenin uygulanmasının aynı tarihte aynı suçu işleyen ancak yasanın çıkarıldığı tarih itibariyle kendilerine verilen hürriyeti bağlayıcı cezaları kesinleşen ve kesinleşmeyenler arasında açık bir eşitsizliğe yol açacağı davaların geç sonuçlandırılmasının sorumluluğunun şahıslara yüklenmemesi gerektiği bu durumun avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesindeki adil yargılanma hakkı ile anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırı olduğu sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihte davaları henüz sonuçlanmamış olan kişilere böyle bir ayrıcalık tanınmasının hiçbir haklı nedeni bulunmadığı gibi bu durumun açıkça dürüst davranmayan yargılamadan kaçarak ya da başka kusurlu davranışlarla davanın sonuçlanmasını engelleyen veya hukukî ve fiili nedenlerle mahkemece davası sonuçlandırılamayan kişilerin ödüllendirilmesi anlamına geleceği bu düzenlemenin deneme süreleri bakımından da eşitsizlik yaratacağı kesinleşmiş cezaların toplamı üzerinden indirim yapılmasına karşın ertelemenin her suç için ayrı ayrı uygulanmasının da eşitliğe aykırı olduğu bentte sadece şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya değinildiği bundan daha hafif olan ağıresas sayısı karar sayısı para ve hafif para cezaları için infaz ya da dava ertelemesi getirilmediği hürriyeti bağlayıcı cezalar para cezalarına göre niteliği itibariyle daha ağır suçlara verilen cezalar olduğunda bir suç işleyip daha ağır bir ceza alanlar hakkındaki dava ve cezaların ertelenmesine karşın hafif suç işleyip daha hafif ceza alan kimselerin ayrık tutulmasının hukuki dayanağının bulunmadığı bu durumun anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ilgili yasa maddesinde seçimlik ceza öngörülen düzenlemeler bakımından mahkemenin takdirine göre sayılı yasadan yararlanma imkanının değişebileceği gözetildiğinde bu durumun aynı suçu işleyenler arasında eşitsizliğe neden olacağı davaları ertelenen kişiler için dava zamanaşımı süresinin uzatılmasının ise anayasanın maddesiyle bağdaşmadığı bentte ertelemeyi red hakkının tanınmamasının kişilerin yargılanıp beraat etme haklarının ellerinden alınarak adil yargılanma haklarının ortadan kaldırıldığı bu hakkın yasanın maddesinin üçüncü fıkrasında yazılı ve cezalarının üst sınırı yıldan fazla olan suçlardan dolayı yargılananlara tanınmasına karşın daha az cezayı gerektiren suçları işleyenlere tanınmamasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür yasanın maddesinin bendine yönelik başvurularla ilgili olarak kapsama alınmış olan benzer veya daha ağır nitelikteki suçlar ile benzer veya daha hafif nitelikteki suçlar arasında karşılaştırma yapılarak bentteki düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırılığı ileri sürülmüştür yasanın maddesinin bendine yönelik başvurularla ilgili olarak belli süreler içerisinde suç işlemeyen sanıkların adli sicildeki kayıtlarının silinmesine ve yasak hakların iadesine ilişkin sayılı adli sicil yasasında ve türk ceza yasasının vd maddelerinde yer verilen kurallara rağmen sayılı yasada hiçbir ayırım gözetilmeksizin daha önce şartla tahliyeden yararlananların bu düzenlemeden yararlanamayacağı hükme bağlanarak sabıka kaydının silinmesi koşulları oluşan ve yasak haklarının iade edilmesi olanaklı hale gelen sanıklar aleyhine bir durum yaratıldığı bentte açıkça hüküm giyenler denilerek daha önce şartla tahliyeden yararlandıktan sonra yeniden suç işleyenlerden davası sonuçlanıp hüküm giyenler yasadan yararlanamazken mahkemelerden kaçarak davanın sonuçlandırılmasını engelleyenlere yararlanma olanağının tanınmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu ayrıca yasanın maddesindeki basın suçlarından dolayı verilen cezaların ertelenmesi kuralından yararlanmak için herhangi bir koşul öngörülmediği halde sayılı yasanın maddesinden yararlanmak için bentteki koşulların getirilmesinin anayasanın ve maddeleriyle bağdaşmadığı ileri sürülmüştür yasanın maddesinin bendine yönelik başvurularla ilgili olarak suçun işlendiği tarih itibariyle sayılı cezaların i̇nfazı hakkında kanunun ek maddesindeki hükümlü lehine olan düzenlemenin sayılı yasayla geri alınmasının kazanılmış hakları ihlal etmesi nedeniyle hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu suç tarihinde ve cezasının infazına başlandığı sırada yürürlükte olan yasalara göre cezasını çeken ve müddetnamesinde sayılı yasanın ek maddesinden yararlanacağı belirtilen mahkûmların getirilen düzenleme ile bu indirimden yararlanamayacağı böylece daha fazla cezaevinde kalacağı bu durumun anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür yasanın maddesinin bendine yönelik başvurularla ilgili olarakesas sayısı karar sayısı mahkemelerce sadece sanıkların savunmalarının cmuknun ve maddeleri uyarınca tesbiti için çıkarılan gıyabi tevkiflerin bendin kapsamı içine alınmamasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu bentte öngörülen bir aylık sürenin kısa olması nedeniyle haklarındaki mahkûmiyet yakalama ve tutuklama kararlarından haberdar olamayanların hak ihlâllerine neden olabileceği bunun da anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
877
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti ziraat bankası türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının tarih ve sayılı türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen beşinci ve altıncı cümlelerinin ve aynı madde ile eklenen son cümlesinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasında yapılan değişiklikler ve bu fıkraya eklenen cümle ile yapılan ve iptali istenen düzenlemede sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasına göre yeniden yapılandırılan ban kalarda özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılacak personelin sayısının unvanının ücret ve sair mali haklarının bankaların genel kurullarınca tespit olunması genel kurulların bu yetkile rini yönetim kurullarına devredebileceği ve personel istihdamına ilişkin diğer hususlarda yöne tim kurullarının yetkili olduğu hükme bağlanmıştır böyle bir düzenleme anayasa hükümleriyle bağdaşmamaktadır kasım tarih ve sayılı kanunun inci maddesinde bu kanunun amacı türkiye cumhuriyeti ziraat bankası türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketinin bankalar çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmaları ile hisse satışlarına ilişkin düzenlemelerin ve hisselerin tamamına kadarının özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişilere satışının gerçekleştirilmesidir denilmiştir sayılı kanunun açıklanan inci maddesi ile diğer maddeleri incelendiğinde bu yasanın söz konusu bankaların özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmalarını ve bu süreç tamamlandıktan sonra özelleştirilmelerini amaçladığı görülmektedir diğer yandan bu bankalarda özel hukuk hükümlerine göre istihdam edilecek personelin belirlenmesinde uygulanması gereken kamu kurum ve kuruluşlarının daimi kadrolarına i̇lk defa i̇şçi olarak alınacaklar hakkında uygulanacak sınav yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelikin rgt sa nci maddesinde bu yönetmeliğin uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşlar arasında özelleştirme programına alınmış kamu payı ağırlıklı kuruluşlara yer verildikten sonra üncü maddesinde bu yönetmelik kapsamında bulunan kamu kurum ve kuruluşlarına daimi işçi olarak alınacaklarda kamu personeli için yaptırılan merkezi sınavla aynı veya farklı tarihlerde ve en fazla yılda bir en geç dört yılda bir olmak üzere türkiye i̇ş kurumu genel müdürlüğünün koordinatörlüğündeesas sayısı karar sayısı öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi başkanlığına yaptırılacak merkezi yazılı sınava katılarak başarılı olduklarına dair belgeye sahip olmaları şartının aranacağı öngörülmüş inci maddesinde ise kamu kurum ve kuruluşlarının kendi yönetmelik ve diğer düzenlemelerindeki bu yönetmeliğe aykırı hükümleri uygulanmayacağı daimi işçi kadrosu için yapılan merkezi sınavı kazananlar arasından karşılanamayan işgücü talepleri kamu personeli için yapılan merkezi sınava katılan ve başarılı olanlar arasından bu yönetmelik hükümleri çerçevesinde karşılanabileceği kurallarına yer verilmiştir öte yandan sayılı kanunun nci ve üncü maddeleri ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesine göre çıkarılan tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı rgt sa ile değiştirilen tarihli ve sayılı bakanlar kurulunun kararının nci maddesinin ikinci fıkrasında bankalar modern bankacılık anlayışı ile kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda ihtiyaç duyacağı niteliklere sahip personeli örgüt analizi iş analizi iş ölçümleri her bir pozisyonun görev tanımı ve bu pozisyonlarda çalıştırılacaklarda aranacak nitelikler ile gerekli pozisyon sayısı esas alınarak bankaların yönetim kurullarınca belirlenecek norm kadro dahilinde istihdam ederler i̇htiyaç duyulan niteliklere sahip adaylardan yeterli iş tecrübesi olmayanlar için yazılı sınav şarttır denilmiştir yukarıda değinilen yasa yönetmelik ve bakanlar kurulu kararı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde sayılı yasada niteliği belirtilen yeniden yapılandırma sürecinde bankalarca özel hukuk hükümlerine yeni istihdam edilecek personele ilişkin yasal düzenlemelerin de özelleştirme amacına yönelik kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak yapılmasının gerekeceği açıktır i̇ptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemelerin yeni istihdam edilecek personel sayısına bir sınırlama getirmedikleri sınav yapılmadan personel istihdamına olanak sağladıkları ve belirli bir öğrenim görmüş olma koşulunun aranmasını öngörmedikleri ve bütün bu hususları banka genel kurulları ile yönetim kurullarının takdirine bıraktıkları için kamu yararı amacına yönelik olmadığı kuşkusuzdur yasaların kamu yararına dayanması gereği hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı açıklanan nedenle iptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemeler kamu yararı amacına yönelmemiş oldukları için anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadırlaresas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihinde söz konusu bankalarda kamu personel rejimine göre görev yapan personelden isteyenlere mevcut statüsü ile çalışma hakkı istekleri halinde ve yönetim kurulunca uygun görülenlere özel hukuk hüküm lerine göre çalışma hakkı özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılmak üzere kendisine sözleşme teklif edilen ancak özel hukuk hükümlerine göre çalışmayı kabul etmeyen gerekse özel hukuk hükümlerine göre çalışması uygun görülmeyip sözleşme imzalanmayan personele de diğer ka mu kurumlarına nakil hakkı verilmiştir bankaların bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte çalışan personelinden sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununa göre emeklilik hakkını kazanmış olanlara kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay bu hakkı yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren üç ay içinde emeklilik başvurusunda bulunmaları halinde emekli ikramiyeleri fazlasıyla ödenmesi ancak bu kapsamda emekli olan personel emekli oldukları tarihten itibaren üç yıl içinde bu bankalarda yeniden istihdam edilmemesi öngörülmüştür daha sonra haziran tarihli ve sayılı kanun ile yeniden yapılandırma sürecinde bankaların yönetim kurulunca istihdam fazlası olarak tespit edilen banka personelinin bu personelin rızası aranmaksızın tarihli ve sayılı kanunun nci maddesine süreler hariç göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesi öngörülmüştür tarihli ve sayılı kanun ile de kamu personel rejimi çerçevesinde çalı şan personelden yönetim kurulunca özel hukuk hükümlerine göre çalışması uygun görülmeyen lerin veya çalışmak istemeyenlerin tarihinden sonra anılan bankalarda çalışamaya cağı hükmü getirilmiştir yukarıda açıklanan yasama sürecinden de anlaşılacağı üzere öncelikle personelin rıza sına dayalı olan uygulamalar yapılan değişikliklerle banka yönetimin takdirine bırakılmıştır yaşanan bu süreçte türkiye emlak bankası aş yılında bankacılık ve mevduat kabul etme yetkileri kaldırılarak tasfiye sürecine sokulmuş ve bin civarındaki personeli ziraat ve halk bankala rına aktarılmıştır yılları arasındaki dönemde her iki bankadan yaklaşık olarak bin kişi emekliye sevk edilmiştir bunların bir kısmı kendi isteği ile emekli olurken büyük bir kısmı da bir başka illere yapılan tayinler nedeniyle emekli olmak zorunda kalmıştır yılları arasında her iki bankadan yaklaşık bini aşkın personel bankaların yönetim kurullarınca verilen yetkiye dayanılarak istihdam fazlası personel olarak belirlenmiştir bu çerçevede ziraat bankasından toplam halk bankasından ise kişi ihtiyaç fazlası olarak diğer kamu kurumlarına gönderilmiştir i̇stihdam fazlası olarak belirlenen bini aşkın personelin isminin devlet personel başkanlığına bildirilmesi sonucu söz konusu personel sayılı özelleştirme uygulamalarına ilişkin yasanın nci maddesi uyarınca bankacılık mesleği ile ilgisi bulunmayan diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmiştir i̇stihdam fazlası olarak tespit edilerek nakledilen personelin büyük bir kısmı şef şef yardımcısı memur veznedar koruma ve güvenlik görevlisi gibi bankacılık hizmetlerini yürüten esas kadrolardaki perso neldiresas sayısı karar sayısı yeni istihdam edilecek personelin bankacılık alanında yetişmiş iş tecrübesi olan kişiler arasından seçilmesinin kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olacağı açıktır bu nedenle iptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemede daha önce bu bankalarda çalışan ve istihdam fazlası personel olarak tespit edilerek diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen personelin yeniden söz konusu bankalarda istihdamını öngören kurallara yer verilmemiş olması da yasaların kamu yararı amacına dayanması ilkesiyle bağdaşmamaktadır bu nedenle de iptali istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlenir değiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklık getirmiştir örneğin günlü k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı rg sa sayılı yasada niteliği belirtilen yeniden yapılandırma sürecinde bankalarca özel hukuk hükümlerine göre yeni istihdam edilecek personele ilişkin olarak yasada ilke ve esaslar belirlenmemiş çerçeve çizilmemiş yürütme organına bankaların genel kurullarına ve yönetim kurallarına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmiş olduğundan tarih ve sayılı türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasında yapılan değişiklikler ve bu fıkraya eklenen cümle ile yapılan ve iptali istenen bu düzenlemeler yukarıda etraflıca belirtilen nedenlerle yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi uyarınca anayasanın nci ve inci maddelerinin yanı sıra anayasanın ncı maddesine de aykırı düşmektedir diğer taraftan tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile özel leştirme sürecindeki kamu bankalarına yazılı sınav ile ancak mevcut personelinin yüzde ka dar açıktan atama yoluyla personel alınması kararlaştırılmıştır karar uyarınca da personel alımı daha önceden yapılmıştır ancak tarih ve sayılı bakanlar kurulu kara rının nci maddesi ile söz konusu sınırlama kaldırılmıştır bu sınırlamayı kaldıran bakanlar kurulu kararının söz konusu nci maddesinin iptali için açılan davada danıştay dairesi yü rütmenin durdurulması istemini reddetmiş ancak bu karara yapılan itiraz üzerine danıştay i̇dari dava daireleri kurulu tarih ve yd i̇tiraz numaralı kararı ile personel alımına izin veren bakanlar kurulu kararının nci maddesinin yürütülmesini durdurmuşturesas sayısı karar sayısı sayılı kanunda iptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemenin açıklanan yargı kararının uygulanmasının engellenmesi amacıyla yapıldığı yadsınamaz kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle yasakoyucu değişik yolların seçimini siyasi tercihlerine göre yapmakta serbesttir ancak yasakoyucunun kişisel siyasi ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararı dışındaki özel ve başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir yetki saptırması ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur anayasanın üncü maddesi gereği yasama organı dahil bütün devlet organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez aksi taktirde yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez yasama organı beğenmediği yargı kararlarını üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hâle getirecekse elbette ki yargı bağımsızlığı zedelenecektir sabuncu yavuz anayasaya giriş basım i̇maj yayıncılık ankara i̇ptali istenen cümleler ile yapılan düzenleme yargı kararının uygulanmasının engellenmesi amacıyla gerçekleştirilmiş olduğundan burada bir yetki saptırması vardır ve düzenleme amaç bakımından da sakattır bu nedenle söz konusu düzenleme anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yargı bağımsızlığını zedelediği için anayasanın inci maddesine de aykırı düşmektedir diğer yandan yasama erkinin yargı kararlarının etkisizleştirilmesi için kullanılmasını anayasanın başlangıç kısmı ile nci inci ve uncu maddelerinde ifade edilmiş olan kuvvetler aykırılığı ilkesi ile de bağdaştırmak olanaksızdır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti ziraat bankası türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının tarih ve sayılı türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen beşinci ve altıncı cümleleri ile aynı madde ile eklenen son cümlesi anayasanın nci ncı nci inci inci ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti ziraat bankası türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının tarih ve sayılı türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen beşinci ve altıncı cümleleri ve aynı maddeyle eklenen son cümlesi ile yapılan düzenlemeler kamu yararı amacına dayanmadığı içinesas sayısı karar sayısı bunların uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zararlar doğabileceği açıktır diğer yandan bu düzenlemeler yasama erki kullanılarak yargı kararının etkisizleştirilmesine yönelik bulunduklarından yargı bağımsızlığını tehlikeye düşürerek hukuk devleti yönünden de giderilmesi olanaksız durum ve zararların ortaya çıkmasına yol açabileceklerdir yine iptali istenen bu cümleler ile yeniden yapılandırma sürecindeki bankalarca özel hukuk hükümlerine göre yeni istihdam edilecek personele ilişkin olarak genel ilke ve esaslar belirlenmemiş çerçeve çizilmemiş yürütme organına bankaların genel kurullarına ve yönetim kurallarına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi yani asli düzenleme yetkisi verilmiş olduğundan özelleştirme amacı dışına çıkılması ve bundan ülke ekonomisinin sonradan giderilmesi olanaksız zararlara uğraması söz konusu olabilecektir bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti ziraat bankası türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının tarih ve sayılı türkiye halk bankası anonim şirketi ve türkiye emlak bankası anonim şirketi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen beşinci ve altıncı cümlelerinin ve aynı madde ile eklenen son cümlesinin anayasanın nci ncı nci inci inci ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olduğundan iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,216
esas sayısı karar sayısı sayılı yasanın sınır dışı etme kararı başlıklı maddesinin fıkrasının birinci cümlesinde yer alan on beş gün ibaresi yönünden anılan hüküm ile yasanın ncü maddesi çerçevesinde alınan kararlara karşı kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde dava açılacağı düzenleme altına alınmıştır anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesi ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesi ve zararını giderebilmesinin en etkili yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir mahkemeye erişim hakkı bireylerin iddia ve savunmalarını bir yargı mercii önünde ileri sürebilmelerine imkân sağlayan ve adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul edilen bir haktır avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre ulusal yasalarda mahkemeye erişim hakkının sağlanma derecesi demokratik bir toplumdaki hukuk devleti ilkesi çerçevesinde kişilerin mahkemeye erişim hakkını güvence altına almaya yetecek ölçüde olmalıdır mahkemeye erişim hakkı mutlak olmayıp bazı sınırlamalara tâbi olabilir bununla birlikte uygulanan sınırlamalar mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecek ölçüde veya şekilde olmamalıdır ashingdanebirleşik krallık bno § ayrıca mahkemeye erişim hakkının etkili olabilmesi haklarına müdahale teşkil eden bir eyleme karşı koymak için kişinin açık ve pratik bir imkâna sahip olmasını gerektirir belletfransa bno § avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde de etkili başvuru hakkı düzenlenmiştir sözleşme ile koruma altına alman bu hak ile herkes aynı derecede yargı mercileri önünde davacı ve davalı olma hakkına sahip olup iddia ve savunma hakkına sahiptir yine medeni hakları ihlal edilen herkes ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma hakkına sahiptir avrupa i̇nsan haklan mahkemesi im fransa davasında teoride başvuranın kullanabileceği kanun yolları bulunmakla birlikte başvurusunun otomatik olarak hızlı işlem usulü uygulanacak işlemler arasına kaydedilmesi belirlenen sürelerin çok kısa olması ve uygulama ve usul ile ilgili güçlükler ve ayrıca başvuranın gözetim altında olması nedeniyle avrupa i̇nsan haklan sözleşmesinin maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin başvuru numaralı mesutoğlu türkiye kararında özetle mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığını bazı sınırlamalara tabi olabildiğini bununla birlikte getirilen kısıtlamaların hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiğini mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde sözleşmenin maddesi ile bağdaşabileceğini bu ilkelerden dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten öte yandan kanunla öngörülmüş olanesas sayısı karar sayısı usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir diğer taraftan yine sınır dışı işleminin uyuşmazlık konusu olduğu mahkememizin sayılı esasına kayden açılan davada tarih ve sayılı karar ile davanın on beş günlük dava açma süresi içerisinde açılmadığından bahisle süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesine müteakip davacı tarafından anayasa mahkemesine yapılan başvuru üzerine anayasa mahkemesi birinci bölümünün tarih ve başvuru numaralı karar ile tedbir talebinin kabulüne ve başvurucunun ülkesine sınır dışı edilmesine ilişkin işlemin uygulanmamasına karar verildiği görülmektedir buna göre sayılı kanuna muhatap olanların vatandaşlara nazaran hukuki vasıtalara erişim noktasında dezavantajlı konumda bulundukları hususu da dikkate alındığında sayılı yasanın sınır dışı etme kararı başlıklı maddesinin fıkrasının birinci cümlesinde yer alan on beş gün ibaresinin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır sayılı yasanın sınır dışı etme kararı başlıklı maddesinin fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan on beş gün ibaresi yönünden sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun tebligat ve cevap verme başlıklı maddesinde dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur davacının ikinci dilekçesi davalıya davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir buna karşı davacı cevap veremez ancak davalının ikinci savunmasında davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa davacıya cevap vermesi için bir süre verilir taraflar yapılacak tebliğlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilirler hükmü yer almaktadır yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği anayasanın maddesinin amir hükmüdür sayılı yasanın sınır dışı etme kararı başlıklı maddesinin fıkrasının üçüncü cümlesinde mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir ancak görüldüğü üzere sayılı yukarıda yer verilen hükmü uyarınca dava dosyalarının tekemmülü yani karar verilebilecek aşamaya gelebilmesi için belli şartların yerine gelmesi ve belli sürelerin geçmesi gerekmektedir sayılı yasanın sınır dışı etme karan başlıklı maddesinin fıkrasının üçüncü cümlesinde on beş gün olarak belirlenen karar verme süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağına ilişkin bir belirleme yapılmamıştır daha somut bir ifade ile mahkemeye yapılan başvurular başvuru tarihinden itibaren on beş gün veya mahkemeye yapılan başvurular dosyanın tekemmül ettiği tarihten itibaren on beş gün şeklinde bir kural getirilmemiştiresas sayısı karar sayısı yargılama usul kurallarının açık ve sarih olması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir bu nedenledir ki usul kuralları uygulayıcıların farklı yorum ve değerlendirmelerine elverişli bir şekilde düzenleme altına alınmamalıdır diğer taraftan çatı hak niteliğindeki adil yargılanma hakkının unsurlarından olan hakkaniyet uygun yargılanma hakkının bir gereği olarak gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının da tanınması gerekmektedir sayılı yasanın muhataplarının dezavantajlı konumlan gereği dava konusu edilen işlemlerin dayanağını sebep unsurunu ancak savunma dilekçesinin kendilerine veya avukatlarına tebliği ile öğrendikleri gözlemlenmektedir bunun gibi i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesi ile koruma altına alman hakkın tartışıldığı bu nitelikteki davalarda objektif ve muteber kaynaklardan menşe ülke bilgilerinin elde edilmesi gerekmektedir ayrıca sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan hüküm nedeniyle taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılması gerekmektedir anılan maddenin fıkrası uyarınca da mahkemece resen duruşma yapılmasına karar verilebilecektir gelinen noktada gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı mahkemelerce uyuşmazlığın çözümü için gerekli olan belgelerin temini ve duruşmalı yargılanma hakkı açısından sayılı yasanın sınır dışı etme kararı başlıklı maddesinin fıkrasının üçüncü cümlesinde öngörülen on beş günlük sürenin ölçülü nitelikte bir süre olmadığı da açıktır yukarıda da belirtildiği üzere sayılı yasanın sınır dışı etme kararı başlıklı maddesinin fıkrasının üçüncü cümlesinde on beş gün olarak belirlenen karar verme süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağına ilişkin bir belirleme yapılmadığından ve hakkaniyet uygun yargılanma hakkına ölçüsüz bir müdahale niteliğinde olması nedeniyle söz konusu maddede yer alan on beş gün şeklindeki ibarenin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sonuç anayasanın maddesi uyarınca sayılı yasanın sınır dışı etme kararı başlıklı maddesinin fıkrasının birinci ve üçüncü cümlelerinde yer alan on beş gün ibarelerinin anayasanın ve maddesine aykırı olması nedeniyle iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dava dosyasında yer alan belgelerin onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasa mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermemesi halinde davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasınaesas sayısı karar sayısı tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,052
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ sıkıyönetim askerî mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir sayılı yasanın geçici maddelerinin incelenmesinde geçici maddede gösterilen suçlardan hükümlü bulunanların cezalarına ilişkin infaz sürelerinin geçici maddede öngörülen sürelerden mislilik gösterir biçimde farklılık taşıdığı sayılı yasanın belirtilen geçici ve maddelerindeki bu farklılık şartla salıvermeyi düzenleyen sayılı yasanın maddesinin gelişimi gözetildiğinde hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşip eylem suç ile ilişkisi kesilen ve hükümlü statüsüne giren kişilerin aynı genel koşullarda cezalarını çekmeleri şartla salıverme gereklerinin de aynı konumda bulunan tüm hükümlülere aynı esaslarla uygulanması gerektiği yolundaki hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi suçun niteliği ile ilgili bulunmayıp tümüyle cezanın infazına ve kişinin topluma kazandırılmasına yönelik şartla salıverme kurumunun amacına da ters düşmektedir bu nedenlerle aynı konumda bulunan hükümlülerin işledikleri suçların niteliğine göre suçluların iki ayrı gruba ayrılarak infazda farklı uygulamalara gidilmesi anayasanın maddesinde tanımlanan eşitlik ilkeleri ile bağdaşmadığı dolayısıyla bu ilkelere aykırılık oluşturduğu kanaat ve sonucuna ulaşılmış bu hususla askeri savcılığın yazılı görüşünde ileri sürülen gerekçeler ve sanıkların dilekçelerindeki sayılı yasanın geçici maddesi ile getirilen farklı uygulamanın anayasaya aykırı olduğu yolundaki savlar yerinde ve ciddi görülmüş ve mahkemelerince de bu kanıya varılmıştır
184
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gi̇ri̇ş dava konusu içtüzük değişikliğinin niteliği ve içeriği demokratik parlamenter rejimimiz anayasal düzenimiz ve meclis iç hukuku bakımından hayati derecede önem taşımaktadır davanın temelini oluşturacak anayasa analizlerinden önce sonuca varılmasını kolaylaştıracak kimi ön tahlillerin yapılması zorunludur yasama organlarının içtüzükleri pratikte anayasa kadar önemli ve etkin metinlerdir yasama egemenliğinin kullanılma usullerini düzenleyen içtüzük hükümleri gücü sınırlayan meclis içi dengeleri gözeten ve hukuka dayanmak zorunda olan sessiz anayasalardır anymad türkiye büyük millet meclisinin denetim ve yasama kalitesi en az ürettiği hizmetler kadar bağlı bulunduğu uyguladığı değiştirdiği hukuk içtüzük kalitesi ile de ölçülebilir kendi hukukunu hukuk temelinde oluşturamamış parlamentonun üretebileceği hukukun kalitesi sırf bu nedenle dahi sorgulanabilir türkiye büyük millet meclisi kendi iç hukukunu henüz oluşturamamıştır meclis iç hukuku oluşum halindedir i̇ç hukuk istikrarının sağlanması yakın gelecekte de beklenmemelidir bu gerçeğin ardındaki nedenler ayrı bir felsefe ve sosyoloji araştırmalarının konusudur belirtelim ki hukuku araç gören ve onun üstünlüğünü sindiremeyen gücüne güvenen patalojik zihniyet yanlızca kadroları değil kural ve gelenekleri doğrayan darbeler ve yorumun engin çözücülüğü yerine daima lafızlarımetinleri değiştirerek yaratılan öldürücü formülleri çare sanan arayışlar iii hukuk istikrarını önlemektedir dava konusu içtüzük değişikliği de ihtiyaca ve istikrara hizmet görüntüsü içinde iç hukukumuzu tahrib eden talihsiz bir girişimdir bir asrı aşan yaşam öyküsünde iç hukuk düzeninin oluşturulamaması parlamentomuzun övünemeyeceğimiz bir temel karakteristiğidir i̇çtüzük taslak ve tekliflerinin hazırlanmasında izlenen yöntemler onların kalite ve ömürlerini doğrudan etkilemektedir i̇çtüzük tarihimiz genellikle iki yöntemden birinin benimsendiğini göstermektedir çoğulcu uzlaşmacı ve çoğunlukçu dayatmacı yöntem çoğulcu uzlaşmacı yöntem bu yöntemde parlamentonun tüm dinamiklerinin partilerin milletvekillerininolabildiğince katılımlarının sağlanması esastır tekliflerin ihtiyaç ve hukuk temelinde sentezi için özel komisyonlarda veya ihtisas komisyonunda yoğun bir teknik caba harcanır bilim ve bilim adamlarından anayasa mahkememizin yorumlarından ve mukayeseli verilerden yararlanılır bu yöntem kabul tabanını genişletir ve oyunun kurallarını ortak anlayışla ve birlikte oluşturur gerek tek parti dönemlerinde ve gerekse çok partili siyasal yaşamımızdaki köklü gelenek bu yöndedir çoğunlukçu dayatmacı yöntem düşük yoğunluklu demokrasilerde görülür çözümü son kural olan oy çokluğunda arayan bir yöntemdir uzlaşmanın getireceği erdemleri bir çırpıda yok sayar uzlaşmayı sayı gücünün verdiği rehavet ve otorite içindeesas sayısı karar sayısı teslimiyet ve zaaf olarak görür oyunda uygulanacak kuralı oyuncuların birlikte yapması yerine gücünün emriyle üretir dayatmacı teklif oyuncuları gerer ve bazen öngörülemez gerilimlere belirsizliklere ve hatta toplumsal kutuplaşmalara zemin hazırlar kavga hukuk benim deyen parmak gücü ile özünde hukuku arayan demokrasi arasındadır sevinerek belirtelimki çoğunlukçu yöntem tüzük yapım geleneğimizde yok denecek kadar azdır i̇ki özgün örneğinden birisi anayasası ile evet bir anayasa ile yürürlükten kaldırılmış öbürü ise aşağıda ayrıntılı biçimde ortaya konacağı gibi şu anda yüksek mahkeme huzurundaki tüzüktür anayasası geçici mad inci hükümetin başbakanı yılındaki çok partili rejimde tek parti rahatlığı adlı ünlü yazısında halde bir yandan çok partili rejim devam ederken bir yandan da icraya tek parti rejimindeki kolaylıkları rahatlık ve serbestliği sağlayabilmenin çaresi meclis içtüzüğünü ve gerekirse anayasayı değiştirmek hatta anayasayı değiştirmeksizin anayasaya aykırı içtüzük ve kanun değişikliklerini yapmaktır derken bu gün sergilenen kendi güdümündeki yöntemi de özü de mahkum ediyordu bir i̇çtüzük reformunun gerekliliği ve zorunlu alt yapı sorunu medeni kanunu türk ceza kanununu ve benzeri temel yasaları değişime uygun hale getirmek ulusalüstü hukukun zorunlu kıldığı uyumentegrasyon yasalarını çıkarmak kaçınılmazgeciktirilemez bir milli ihtiyaçtır buna hiçbir muhalefet partisinin karşı çıkması düşünülemez esasen bu konudaki muhalefetin destekleyici tavırları demeçlerden kürsülerden taahhüt gücünde ifade olunmuştur i̇ktidar çoğunluğu bu konuda uzlaşma arayışına girmek yerine mevcut ihtiyaca aşırı anlamlar yükleyerek iç hukuku tahrib eden bir tüzük değişikliğini yeğlemiştir ayrıca genel kurul çalışmalarında zaman savurganlığını önleyecek kalite ve verimi artıracak hukuk tekniğini öne alacak ve fakat katılımıçok sesliliği yoketmeyecek bir rasyonelleştirmeye gidilmelidir bulunması gereken denge değişiklikteki kolaycı dengesizlik değildir değiştirilen veya tasarlanacak şekliyle bir iç tüzük yapmanın ön koşulu olarak anayasada deği̇şi̇kli̇k yapma zarureti̇ kazuistik olan anayasası iç tüzük karakterli bir anayasadır i̇çtüzükte bulunması gereken kimi hükümleri bünyesinde taşıyan bir anayasadır aşağıda ayrıntılı şekilde ortaya konacağı gibi başka doğrultuda içtüzük tanzimini önleyecek bu tür anayasa hükümleri değiştirilmedikçe aksine bir içtüzük yapılması imkansızdır anayasa yok sayılarak anayasaya rağmen bir iç tüzük ihdas olunamaz anymadll vb bu soruna ilk vurgu kırca başkanlığında kurulan anayasa alt komisyonunun tarihli altmışbeş sayfalık raporunda yapılmıştır yasama tasarruflarının ağırlığını genel kuruldan komisyonlara aktaracak bir reformun olmazsa olmaz koşulu komisyon reformunu da içeren bir parlamento reformudur anayasaya yeni hükümler konmasını zorunlu kılan bir reformdur anymad aa komisyonları anayasal temele oturtmak anymad gibi komisyonlarda tutanak tutma zorunluluğu komisyon müzakerelerinin açıklığı komisyon üyelerinin seçiminde ihtisas ölçütünün zorunlu görülmesimadde bazında görüşme ilkesi alt komisyon ve uzmanlardan yararlanma zorunluluğu komisyon müzakeresi usullerinin ve görevinin açıkça tarifi ve benzerleri bu arada sayılabilir komisyon reformu gerçekleştirilmeden genel kuruldan komisyona yönelecek yükü genel kuruldan komisyonaesas sayısı karar sayısı aktaracak bir düzenleme milli egemenliğe ve açık yasamaya son verecek bir girişimden başka bir anlam taşımaz bb verimli ve kaliteli yasamanın ön koşullarından biri de bilgi temelinde kural üretecek ve iç hukukun teşekkülüne yardımcı olacak bir parlamento ensti̇tüsünü kurmaktır gücün etkisinden verimliliğe yolculuk böylesi bir kurumsallaşma ile sağlanabilir bürokratik maniplasyonlardan yasamayı koruyacak bu kurum bir bilgi deposu işlevini de görecektir i̇çtüzük dahil oyunun kurallarına ilişkin düzenlemelerde yürürlük öncesi denetim zorunlu olmalıdır anayasa değişikliğini gerektiren böylesi bir yapımodel uzlaşmaya demokrasiye ve hukuka büyük katkı sağlayacaktır bu modelde anayasa mahkemesi denetimi gerekçesinden kural yürürlüğe giremeyecek ve hukuksuzluk kaynağında önlenecektir danışma kurulunun oybirliğine dayanmayan değişikliklerinin izleyen dönemde yürürlüğe girmesini öngören bir model de benimsenebilir sorun kanunların zamanında çıkarılamamasında müzakere sürecinin uzamasında değil ihtiyaca cevap verecek taslakların hazırlanamamasındadır i̇htiyaç ve hukuk analizi için gerekli derinlikli çalışmalar ve yapılanmalar sağlanamadığından aynı yasada sık değişiklik kısa zamanda yürürlükten kaldırmauygulama organlarının çelişkileri ve boşlukları yorumla giderme zorunlulukları ortaya çıkmaktadır iktidar çoğunluklarının bu soruna yoğunlaşmaları gerekirdi hiçbir yasa kategorileri bakımından zorunlu denetim olmamasına rağmen anayasa mahkememizin denetiminden geçen iptallerle ilgili bir istatistik araştırması bu açıdan aydınlatıcı olacaktır dava konusu i̇çtüzüğün ki̇mli̇ği̇ni̇ ortaya koyan olgulara vurgu yahut anayasaya aykırılık değer yargısına giden yoldaki kutup taşları anayasa komisyonu dönemin başında içtüzük değişikliği ihtiyacını hissetmiş ve bu amaçla özel alt komisyon oluşturarak bir yıla yakın çalışma yapmış ve maddeden oluşan teklif genel kurulda görüşülmeye başlanmış maddesi kabul edilmişken aniden bir gizli elin buyruğu ile geri çekilerek dava konusu baskın teklif gündeme getirilmiştir ek adıgeçen teklifler sıra sayısı yeni teklif parlamenterlik tecrübesi olan herhangi bir kişi tarafından hazırlanmamıştır meclis belkide tarihinde ilk kez kendi iç hukuk mühendisliğini ihale etmiştir bu anlatım parlamentonun uzmanlıktan yararlanmaya kapalı olması gerektiğini ifade etmez ancak kendi tecrübesini yok sayan bir teklif girişimini meclisi yürütme ve bürokrasi eksenlerine taşıyan anlayışın izdüşümü olarak görüyoruz anymad teklifin ne büyük meclise verilişinden önce ve ne de değerli bir milletvekilimizin hayatını kaybettiği görüşme sonrasına kadar muhalefet partileriyle hiçbir temas kurulmamıştır uzlaşı arayışı parmak çoğunluğunun giyotinlerine feda edilmiştir örneklerinde ve geleneğinde gözlendiği gibi içtüzük yapım sürecinde öncülük meclis başkanlarında olmasına karşın bütün temaslara rağmen değerli meclis başkanımız başkanı olduğu meclisin anayasası değiştirilirken böyle bir misyonu üstlenmemiştir olay sonrası sergilenen zorunlu uzlaşı tavrı teklif başlangıcında esirgenmese idi bulunulan nokta farklı olabilirdiesas sayısı karar sayısı bu teklif parlamento geleneğimizin halen yaşayan partiler arası uzlaşma komisyonuna götürülebilirdi kendi geleneğini kendi birikimini ve öz süzgecini yok saymanın duru örneği bu pakette bütünü ile yaşanmıştır meclisimizin temel komisyonu anayasa komisyonumuz bu değişiklik bakımından tarihi ve hayati önemdeki işlevini yerine getirememiştir anayasa komisyonu öncelikle anayasa analizi yapan ve kuralın anayasaya uygunluğunu tartışan bir ihtisas komisyonudur bu komisyonun tarihi anayasaya aykırı teklif ve tasarıların red mezarlarıyla doludur dönüştüren doğruya cesaretle yürüyen ve gücü hukuka çeken bir komisyon olmuştur ara rejimlerde dahi bunun örnekleri vardır ne varki bu dönemde anayasa komisyonumuzun bu işlevini gereği gibi yerine getirdiğini söylemekte zorlanıyoruz nezaketimiz kesafet izharına manidir sözgelimi dava konusu tüzük teklifindesorunun anayasal yönü değerlendirilmemiş tartışılmamış ve oylanmamıştır bkzanayasa komisyonu müzakere zabıtları ve raporu aa komisyon çoğunluğunun tutumu ve anayasayı hiçe sayma anlayışı ortaya çıktığında birinci madde oylandıktan sonra muhalefet başarı dilekleriyle demokratik tepki içinde komisyonu terketmiştir bkz komisyon tutanağı shf bb muhalefetin komisyonu terketmesinden sonraki müzakere tutanağının toplam sayfa adedi dur aynı süre içinde yönetim yetkisi kullanan başkanın dışında üyelerin söz alma sayısı meclis bürokratının söz alma sayısı tür üye milletvekillerinin konuşma satır sayısı meclis bürokratının konuşma satır sayısı tir müzakerenin omurgası değerli meclis bürokratındadır gösterge bilim bakımından birden fazla sonuç içeren bu veriler komisyonlarınne derece milli iradeyi temsil ettiklerini yeterince anlatmaktadır cc tutanaklarda maddelerin anayasaya uygunluğu hiç tartışılmamıştır dile getirilmemiştir yerindelik yeter gerekçe oluşturmuştur oysa yüzbin kez ihtiyaç olan bir kural anayasaya aykırı oldukça bu komisyonun yapacağı iş öneri̇yi̇ anayasaya uygun hale geti̇rmek mümkün değilse onu reddetmektir bilinmelidir ki anayasa partiler üstü liderler üstü ve gruplar üstü bir kavramdır ve bunu yasama organında açığa çıkaracak en temel komisyon da anayasa komisyonudur any mad partilerin olay sonrası sağladıkları kısmi uzlaşıyı anayasa ekseninde ve onun güvenliğinde bu değerli komisyon sağlayabilirdi yozlaşma ve yokolma işletilmeyen hukukun ve kullanılmaktan kaçınılan yetkilerin ürettiği tarih notudur anayasa komisyonumuzun bu olaydaki performansı ve tavrı yasama reformunda mercek altına alınmağa değer ve akademik incelemelere veri oluşturabilecek bir kürsü emsali niteliğindedir sorunun barindirdiği yasama ri̇skleri̇ bakimindan değerlendi̇ri̇lmesi̇ bu içtüzüğün özellikle çerçeve inci asıl inci madde hükmü taşıdığı anayasaya aykırılığın niteliği bakımından yasamayı işlevsiz kılacak riskler barındırmaktadır özel bölümünde anayasal ayrıntıda tartışılacak bu risklere şimdilik işaret etmekle yetinmekteyizesas sayısı karar sayısı çerçeve inci asıl inci madde usulüyle çıkarılacak yasaların özellikle şekil bakımından iptale maruz kalmaları riski aşağıda açıklanacağı üzere içtüzüğün inci maddesi kapsamında çıkarılan kodların yasaların anayasamızın hükmü sebebiyle şekilden iptalleri riski mevcuttur anayasaya gözü kapalı yasamanın yolaçacağı riskler hesaplanmamıştır anayasa hakiminin yerindeliği ihtiyacı anayasa üstü saymasının mümkün olmadığı gerçeği gözardı edilmiştir ülke ve hukuk için zorunlu ve fakat anayasamız bakımından mümkün olmayan inci madde yöntemi muhtemeldir ki tarihe karışacaktır anayasa değişikliğine ihtiyaç gösteren ve anayasa mahkemesi denetiminden şu ana kadar geçirilmeyen bu yöntem üzerinde oynanması çoğunlukçu iktidar anlayış açısından dahi doğru olmamıştır inci maddenin barındırdığı riskler özellikle any ve diğerleri bu hükme göre kabul edilen yasalarıncumhurbaşkanınca geri gönderilmesi yolunu yoğun şekilde açabilecektir anymadi bu içtüzük yalnızca muhalefet tarafından değil iktidara mensup ve sahada söz sahibi üyeler tarafından da açık itiraza uğramıştır ayrıca bir suskunluk dönemi yaşayan aydınlar ve kısmen basın da girişimi itirazla karşılamıştır milletten evet sesi gelmemiştir dava bu yönüyle bir muhalefet itirazı değil hukuk refleksi̇dir bir demorrasi̇ arayişidır ölçü ve denge duyarliğidir dava konusu içtüzük değişikliği metinleri yürütme ve yürürlük dışında değişiklik metinleri aşağıya çıkarılmıştır yürürlükten kaldırılan değiştirilen önceki metinler parantez içine alınmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bazı maddelerinin değiştirilmesine dair karar madde tarihli ve karar numaralı türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün ıncı maddesinin altıncı fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir soru ve cevap süresi on dakika ile sınırlıdır madde türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün uncu maddesi kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir raporların okunmaması madde kanun tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma soruşturma ve diğer komisyon raporları görüşmelerine başlanırken genel kurulda okutulmaz ancak bu raporların kaç numaralı sıra sayısı olarak bastırılıp dağıtıldıkları başkanca ifade edilir önceki metin raporun okunması madde başkan bir tasarı veya teklifin görüşülmesine başlanırken raporun tamamının okunmasına gerek olup olmadığını genel kurula sorar buna lüzum görülürse aynen okunuresas sayısı karar sayısı madde türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün inci maddesi kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir kanun tasarı ve tekliflerinin genel kurulda görüşülmesi madde kanun tasarı ve teklifleri genel kurulda aşağıda belirtilen usule göre görüşülür tasarı veya teklifin tümü hakkında görüşme açılır tasarı veya teklifin tümünün görüşülmesinden sonra soru cevap işlemi yapılır maddeler üzerinde ayrıca soru sorulamaz tasarı veya teklifin maddelerine geçilmesi oylanır tasarı veya tekliflerin yürürlük ve yürütme maddeleri ile yabancı devletlerle veya milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanmasının uygun bulunduğuna ilişkin tasarıların maddeleri üzerinde görüşme açılmaz ve önerge verilemez tasarı veya teklifin tümü oylanır anayasa değişiklikleri hariç kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün veya maddelerinin oylanması açık oylamaya tabi işlerden değilse yirmi üyenin talebi halinde açık oyla aksi takdirde işaretle yapılır aksi danışma kurulunun teklifiyle genel kurulca kararlaştırılmamışsa kanun tasarı ve tekliflerinin tümü hakkında siyasi parti grupları komisyon ve hükümet adına yapılan konuşmalar yirmişer üyeler tarafından yapılan konuşmalar onar dakikadır maddeler üzerinde siyasi parti grupları hükümet ve komisyona beşer dakika süre ile söz verilir maddelerine geçilmesi veya tümü kabul edilmeyen kanun tasarı ve teklifleri genel kurulca reddedilmiş olur önceki metin tüm üzerine konuşmalar madde kanun tasarı veya teklifleriningörüşülmesinde önce tasarı veya teklifin tümühakkında söz verilir anayasa değişiklikleri hariç kanunun tümünün veya maddelerinin oylanması yirmi üye tarafından açık oy istenmemişse işaretle olur aksi danışma kurulunun teklifiyle genel kurulca kararlaştırılmamışsa siyasi parti grupları komisyon ve hükümet adına kanun tasarı ve tekliflerinin tümü hakkında yapılan konuşmalar yirmişer dakika ile ve üyeler tarafından yapılan konuşmalar onar dakika ile sınırlıdıresas sayısı karar sayısı maddeler hakkında konuşma süreleri bunun yarısı kadardır madde türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve sekizinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir bu esaslar dairesinde her madde için komisyon ve hükümetçe birer milletvekillerince anayasaya aykırılık önergeleri dahil en fazla üç önerge verilebilir beşten fazla imzalı önergelerde ilk beş imza okunur önerge tutanağa eklenir önceki metin bu esaslar dairesinde milletvekilleri tarafından maddelerin her fıkrası için dörtten fazla önerge verilemez madde türkiye büyük millet meclisii̇çtüzüğünün inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde temel kanunları i̇çtüzüğü veülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi iledoğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarınıbütünü ile veya kapsamlı olarak değiştiren veyayürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme veoylama usulü ile maddeler üzerinde önerge verilipverilemeyeceğinin tespitine hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun önerisi üzerine genel kurulca karar verilebileceği gibi danışma kurulunda oybirliği sağlanamaması halinde siyasi parti gruplarının önerisi üzerine genel kurulca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyu ile de karar verilebilir önceki metin temel kanunlar madde temel kanunları ve içtüzüğü bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü tespitine hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun oybirliği ile önerisi üzerine genel kurulca karar verilebilir madde türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün üncü maddesinin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır bir maddenin önce konuşulması önceki metin bir maddenin önce konuşulması veya fıkraların ayrı ayrı oylanması madde genel kurulda bir maddenin diğerinden önce konuşulmasına işaret oyuyla karar verilebilir görüşülen bir madde birçok mesele veya fıkralardan mürekkep ise ve bunların ayrı ayrı oya konmaları onbeş üye tarafından yazılı olarak teklif olunmuşsa gereği yapılıresas sayısı karar sayısı anayasal anali̇z aykiriliklar gerekçeler tüzük değişikliğinin çerçeve inci asıl inci maddesi türkiye cumhuriyeti anayasasının ii ve hükümlerine aykırıdır a temel yasalar ve içtüzükler için öngörülen özel usûl yahut özel yasama usulü hukukumuza değişikliğinde girmiştir uzlaşmaya dayalı kural soyut norm denetiminden geçmemiştir kural temel kanun nitelemesinde ve geliştirilecek özel usûl türünde grubu bulunan partilerin oybirliğini danışma kurulunun oybirliğini arıyordu i̇çtüzük mad bu şekliyle tam bir katılımı ve uzlaşma zorunluğunu teminat altına alan bir mekanizmayı içeriyordu i̇ti̇raf edeli̇mki̇ aşağıda ortaya konacağı gibi tedvi̇ni̇n bu şekli̇ önceki̇ bi̇çi̇mi̇ dahi̇ anayasaya aykırıydı kuruma ihtiyaç duyulması onun anayasaya aykırılığını bertaraf etmez değişiklik özel yasama usulünü sınırlanamaz biçimde genişletmiş keyfilik alanı yaratmış ve insiyatifi partilerin uzlaşma erdeminden iktidar çoğunluğunun oylarına terketmiştir uzlaşmaya ve kültürüne önem vermeyen yeni hüküm rejim bakımından da tehlikeler doğuracak sürekli kriz üretecek çıban başı niteliğindedir artık danışma kurulunun oybirliği değil iktidar çoğunluğunun muhalefete kulak tıkayan parmakları özel yöntemi ve uygulanacak tekliftasarı grubunu belirleyecektir değişiklik hükümetin khk rejimini işletememesi ve anayasa mahkememizin yöndeki içtihatlarından kaçınma gizli sebebine dayanmaktadır hukuktan kaçan yürütme yasamayı kuşatarak ve onun temel hukukunu askıya alarak dikensiz gül bahçesi yaratmak istemektedir kuralın anayasanın ii hükümlerine aykırılığı bir yönüyle içtüzük yasa önerilerinin görüşülme usul ve esaslarını düzenleyen normhukuk kuralidır hukuk kuralının genellik soyutluk ve süreklilik içermesi yapısal şarttır kuralın bu niteliği hukuk güvenliğinin kurucu öğelerinden olan öngörülebilirlik ve belirlilik açılarından da önemlidir inci madde bu yönüyle bir usul ve esas kuralını öngörmemekte bunları belirlemeyi iktidar çoğunluğunun tekeline vermektedir her teklif ve tasarı için önceden belli olmayan kendi dengelerine ve ölçüsüzlüklere göre belirlenen usul ve esaslar soyut değil somut genel değil özel sürekli değil uygulandığında tükenen geçicibir defalık yapıyı anlatır her olay için ayrı usul üretebilen kural doğurgan anaç kural olarak inci madde anayasal hukuk düzenimizle çatışmaktadır üretilen ve değişken özel yöntemler yasama ve demokrasi için ayrı bir mizah kaynağı olmağa adaydır böyle bir imkan yanlızca bir anayasa değişikliğini değil aynı zamanda ciddi bir hukuk mühendisliğini zorunlu kılar sözgelimi özel usulün kararla üretilmesi formatı yerine hangi özel usul veya usuller benimsenecekse onlar tarif edilmiş ve tercihe şayan seçenekler olarak tüzükte mahsus yerine konmalıdır aksi takdirde mimarlarını dahi hayrete düşürecek garip yöntemler yasama egemenliğini ve hukuk inşamı aşındıracaktıresas sayısı karar sayısı madde tarif edilmemiş devamlı tartışma yaratacak ve kritere bağlanmayan kapalı kavramlar içermektedir temel yasa yeniden yapılanma kapsamlı değişiklik kavramları sınırlanamazgeniş kapsamlı kavramlardır şekli kritere göre parmakların öyle dediği tanımları ve belirlemeleri geçersiz kılacak bir iç ölçüt maddede mevcut değildir keyfiliğin temel taşlarını bu tür ölçüsüz ve üzerine kural yaftası geçirilen hükümler oluşturmaktadır anymad hukuk devleti kuraldaki tarif yokluğu ve geliştirilen özel yöntemler içtüzüğün diğer hükümlerini askıya alacak bir keyfi yasama sürecini yaşatabilecektir bu yönüyle kural diğer kuralları yutacak vahşiliktedir her yasa önerisinin bu kurala göre görüşülmesini engelleyecek hukuki mekanizmadanyoksun bir değişiklik gerçekleştirilmiştir güç ve parmaklar istediğinde her öneri özel yöntemle mad görüşülebilecek ve yasama baypas edilecektir any mad yılda birkaç danışma kurulu toplantısı ile toplantı öncesi komisyonlardan jet hızı ile geçen tasarıteklifleri toptan ve torba yöntemle bir günde bir haftada kanunlaştırmak mümkün olabilecektir imalathaneye dönüştürülecek yasama organı yasama kalitesizliğinin ağır yükü altında ezilecek ve güvenilirliğini tamamen yitirebilecektir kuralın üreteceği olası özel usuller bağlamında aykırılık çözümlemesi madde oylamasını yok sayan usulün aykırılığı benimsenen yöntemlerden birisi ki bu yöntem mecliste uygulanmıştır çok maddeli yasalarda veya her yasada madde oylamasının yapılmamasıdır ünlü benimseme oylaması tümüyle oylama ile yetinmedir anayasadeğişikliği yapılmadıkça veya bu yönde üst norma hüküm konmadıkça bu usulle üretilen bütün kanunlar ve bittabi uygulanacak usul iptal tehlikesi ile karşı karşıyadır aa kanuna vücût veren uzuvlar maddelerdir madde oylamasının varolduğu hukuk rejiminde tümünün oylanması benimseme oylaması bir sorun doğurmaz ancak madde oylaması olmayan bir yapıda benimseme oylaması ile yetinmek bir anayasa ve komisyon reformu işidir birbirleriyle tartışmasız çelişen ikiüçon madde bir genel oylama ile nasıl benimsenmiş olur bu ihtiyaç açık bir anayasa kuralının ihdası ile ancak giderilebilir bb anayasamız madde oylaması iskeletine oturtulmuştur khkdeki kararnamenin deği̇şti̇ri̇lerek kabulü seçeneği any madde oylaması olmadan nasıl realize edilebilecektir anayasanın değiştirilerek kabul hükmü madde oylamasının bizzat anayasa tarafından zorunlu görüldüğünü göstermektedir yapısal olarak bir yasa olan anayasa yapımında madde oylaması yapılmadan herkesi bağlayan hukuk kuralı üstün hukuk nasıl konabilecektir özel karar nisapları nasıl saptanabilecektir anayasa yapımında da genel usûle atıf yapıldığı ve maddelerin ayrı ayrı oylanması konusunda açık hüküm bulunmadığı hatırlanmalıdır anymad i̇çtüzükte anayasa yapımına ilişkin özel hükümlerin varlığı bir argüman oluşturmaz tahlilimiz anayasa seviyesindedir ve i̇çtüzük inci maddedeki mantık yarın en temel yasa olan kapsamlı anayasa değişikliğinde toptan oylama çözümünü hukuki terbiyeye mazhar olmamış bir kuvvet tarafından işletilebiliresas sayısı karar sayısı maddelerin ayrı ayrı oylamasını millete tanıyan bir anayasa mikro millet olan mecliste madde oylamasını kaldıracak özü nasıl barındırabilir anymad madde oylaması gereği yanlızca köklü bir kural değil öneriye geçerlik tanıyan öneriyi hukuki meşruiyete çıkaran önemli bir süreçtir ve süreci yaşamamış önerinin yasalaşması yanlızca şekil noksanlığından dolayı değil anayasal esas sebebiyle de imkansızdır anymadii cc anayasanin iide düzenlenenkanunlarin şeki̇l bakimindan denetlenmesi̇ son oylamanin öngörülen çoğunlukla yapilip yapilmadiği i̇le sinirlidir kuralinin olay somutuna sorunumuza etki̇li̇ anlaminin keşfi̇ naturali̇st anayasa bakişi anayasasının bu hükmü kuşkusuz aklileştirilmiş parlamento anlayışının tipik bir uyarlamasıdır anayasamız yasaların şekil açısından denetimini son oylama çoğunluğu ile sınırlamıştır i̇mdi son oylama en az bir başka oylamayı birden fazla olabilir zorunlu kılan oylamadır bu üzerinde durulmayacak kadar bendihiaçık bir kural öğesidir bir oylamayı son oylama saydıracak birinci oylama hangi oylamadır çözülmesi gereken düğüm açılması gereken kapı budur zihni yoğunlaşma bu noktada gerçekleştirilmelidir i̇lim ve objektif yaklaşım burada sergilenmelidir anayasanın yapımı ve yürürlüğe girdiği dönemde sıra düzeni itibarıyla son oylamadan önce gelen oylama hangisi ise birinci oylama odur i̇ç hukuka göre kuşkusuz bu oylama madde oylamasidır anayasasının içtüzük karakterli olması ve yerleşik uygulamayı genellikle anayasaya aktarması niteliği hatırlanmalıdır son oylamanın benzeri olan bir başka oylama özellikle maddelere geçiş oylaması birinci oylama sayılamaz aksine anlayış genel oylama olan son oylama anayasa kuralını abes hale getirir ve anayasa koyucuyu abesle meşgul olan organ konumuna indirger çünkü son oylama ile maddelere geçiş oylaması yapıları itibarıyla aynıdır son oylamaya öncelik eden oylama kendisine benzemeyen bir başka oylama olmak gerekir da madde oylamasidır yukarda açıklandığı gibi anayasamız madde oylaması iskeleti üzerine oturtulmuş olup bu argüman dahi aynı sonucu zorunlu kılar maddeleri oylanmamış bir yasanın görünürde son oylaması birinci önceki oylama yapılmadığı için şekil hukuku bakımından son oylama deği̇ldi̇r olsa olsa genele geçişle özdeş birinci oylama olur bu usûlle üretilen her yasa seri̇l noksanliğindan i̇ptale maruzdur son sözcüğünün taşıdığı hukuk iktidar çoğunluğunun hukuk dışı tasarımlarını söndürmektedir kanun tasarı veya teklifinin genel kurulda okunmamasını öngören usulün aykırılığı kanunlar yasama egemenliğini somutlaştıran metinlerdir anymad kanunlaştırma sürecinin anayasal tutanağa geçmesi ancak onun divan tarafından okunmasıylaesas sayısı karar sayısı mümkündür anymad kanun öncesi metnin aleniyet içinde okunmadan tutanağa geçirilmesi anayasada öngörülmüş kayıt sistemine açıkça aykırıdır kanun tasarı veya teklifinin madde madde müzakere edilmeden kabulünün anayasaya aykırılığı anayasa kanun denen şeyin yasama organında mutlaka görüşülmesi gerektiğini ve fakat bunun usul ve esaslarının içtüzükte gösterileceğini öngörmektedir anymad kural görüşülme imkanını ortadan kaldıracak bir tüzük düzenlemesine karşıdır anayasa tutanağa geçmenin önkoşulu olarak görüşme yapılma yi zorunlu görmektedir bir metin ki tutanağa geçecektir mutlaka görüşülmelidir kanun öncesi metinler teklif ve tasarılar tutanağa geçmeyecek ise anayasal kayıt ve açıklık sisteminin anlamı ne olabilir anymad madde görüşmesi oy ve oylama kavramının bünyesinde mevcut bir süreçtir oy bir konu yasa madde hakkında bir görüşü zorunlu kılar çoğulcu katılımcı müzakere sürecinden geçmeyen görüşülmeyen farklılıkların ortaya konmadığı bir madde hakkında oy teşekkülünden bahsedilemez anayasal oylama farklı görüşlerin uygarca çarpışması sürecinin açık bulunduğu özneler istediğinde işletildiği bir imkanla bitişik bir mekanizmadır oyu makina olmaktan çıkaracak unsur oylama öncesi oy objesiyle ilgili görüşme sürecinin imkan olarak varlığıdır anayasa mahkememizin görüşü de bu doğrultudadır belirtilennedenlerle görüşmesiz özel yasama usulü anayasal düzenimizle çatışmaktadır böyle bir yöntemin kabulü hukuk uygulayıcılarını iradi ve tarihi yorum malzemesinden medeniyetimizi ise yasama belgelerinden mahrum edecektir any mad tekrar vurguluyalım ki içtüzüğün inci maddesiyle üretilebilecek özel yasama usulleri öngörülemez çeşitlilikte olup yaratılacak aykırılıkları tüketici bir şekilde kestirmek olanağı yoktur hükümdeki önerge verilip verilemeyeceği kaydı anayasanın kurallarına aykırıdır önerge yasa şekline bürünecek ihzari metin tekliftasarı üzerinde genel kurulun tasarrufta bulunmasını sağlayan en temel araçtır bu mekanizmanın anayasal kaynağı anymad ve dir müzakere ve önerge yasağı anayasanın cevaz vermediği ve içtüzükle sağlanan bir sınırlamadır yüksek mahkeme önergenin işleme konmamasını doğaldır ki önerge yasağını genel kurulun iradesinin teşekkülünü önleme olarak yorumlamış ve anayasaya aykırı bulmuştur kuralın anayasamızın ıncı madde hükmüne aykırılığı kural özel yöntemin danışma kurulunda oybirliğinin sağlanamaması halinde üye tamsayısının çoğunluğu ile belirlenebilmesini öngörmektedir bu oranın meclis aritmetiğindeki ifadesi dur mevcut iktidar çoğunluğunun toplamından azdır zor ulaşılmaz sayı barajı görüntüsü veren bu kural anayasamızın ıncı maddesine aykırıdır genel kurulun karar nisapları içtüzükle belirlenemez bu kurucu iktidar tarafından bir anayasa sorunu olarak görülmüştür ve bu oran toplantiya katilanlarin saltesas sayısı karar sayısı çoğunluğudur any mad ayrıca üye tamsayısının dörtte birinden bir fazlası tabanı üye yasama organı sistemin lehine olsa dahi anayasanın buyurucu yeter sayısını azaltacak veya artıracak bir formülü benimseyemez anymd kaldıki hükmündeki anayasada başkaca bir hüküm yoksa kaydı anayasal nisabın dokunulamazlığına hukukibuyurucu vurgudur ciddi bir içtüzük reformu any hükmünü değiştirmeyi zorunlu kılmaktadır bu hükmün değiştirilmesi gereğine biz de katılıyoruz öte yandan iktidar çoğunluğunun lük oranını benimsemesinde hesaplara dayalı özel bir siyaset mühendisliği vardır bu hesap aşağıda açıklanacaktır diğer yönlerden aykırılık yahut yaratılan bir rejim sorunu kural iktidar muhalefet dengesini alt üst etmektedir iktidar çoğunluğu muhalefetten bir sayıya dahi muhtaç olmaksızın üreteceği özel yasama usulleriyle parlamento platformunu kendi güç merkezi haline getirecektir sözgelimi bu yöntemde muhalefet partilerinin söz almaması formülünü önleyecek bir objektif kural yoktur sınır tanımayan gücün üreteceği acübe kurallar muhalefetsiz parlamentonun bir başka adıdır bu cumhuriyetindeğiştirilemez temel niteliğinin içinin boşaltılması hareketidir demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı yasama anymad fiilen sona ermektedir düşük yoğunluklu demokrasimiz milli iradenin temerküz mekanında meclis salonunda can çekişmektedir iktidar çoğunluğunca yürürlüğe konan bu kural sivil darbenin kendisidir mevcut hüküm tasarı ve teklif üretkenliğinden yoksun veya bu yeteneğini işletmeyi bir yük kabul eden sınırsız çoğunluğu bürokratik yasamaya götürmektedir yürütme organını ki tasarı üretiyor ve yasama organını tasarıoy makinası haline döndürmektedir bürokratik odakların danışılma niteliği kurucu yapıya dönmektedir komisyonları zamana oynayan genel kurulu tartışmayan bir yapı kendi özünden uzaklaşır ve bürokrati̇k yasamanın sadece örtüsü olarak kalır bir maddelik kural yasama egemenliğini yürütme ve bürokrasi egemenliğinin içinde eritmektedir kuvvet birliğinden daha farklı olan bir tehlike önümüzdedir i̇ki kuvvet tarafından yasama kuvvetinin yutulması tehlikesi demokrasiyi imha eden sebepler daima toplatüfekle gerçekleşmez bazen adına hukuk denen ve prof aksoyun tarifiyle cibilliyetsiz olan kurallar da aynı sosyal felaketi hazırlayabilir bütünleşmenin iletişim tekeli ile geçirimsiz bir bağ kurması ise sonuçları kestirilemez bir vehamet olacaktır güzel ve büyük türkiyenin yaşadığı gerçek budur anymad bu girişim gücün hukuk yuvasından fırlaması ve yasama egemenliğinin yokedilmesi olayıdır bu girişim bilgi ve tecrübi akıl temelinden yürümeyen çoğunluğun rejim için nasıl tehlikeler ür
4,053
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının maliki olduğu adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parsel sayılı taşınmazın imar planlarında ağaçlandırılacak alan olarak planlanmasına rağmen kamulaştırılmağı bu nedenle davacının mülkiyet hakkı kısıtlanarak zarara uğratıldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tl tazminat ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,885
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde açıklanan iptal gerekçeleri özetle şöyledir sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı harcırah kanununun maddesinin değişik ikinci fıkrasını değiştiren maddesinde bunlardan maliye ve gümrük bakanlığınca görev unvanları ile iş ve çalışma özellikleri uygun görülenlere bu bakanlıkça vize edilen cetvellere dayanılarak fiilen gezici görev yaptıkları günler için almakta oldukları aylıkkadro derecelerine göre müstehak oldukları yurtiçi gündeliklerinin üçte biri günlük tazminat olarak verilir denilerek seyyar olarak vazife gören memur ve hizmetlilerin unvanları ile iş ve çalışma özelliklerine göre tazminat ödenmesi düzenlenmektedir anayasanın maddesiyle memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmü getirilmiştir açıkça görülmektedir ki maddenin düzenlediği konu anayasanın maddesinde belirtilen hususları kapsamaktadır halde maddenin düzenlediği konu bir kanun konusu olup kanun hükmünde kararname ile düzenlenemez bu nedenle kanun hükmünde kararnamenin maddesi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı harcırah kanununun maddesinin sayılı khk ile yapılan değişiklikten önceki ikinci fıkrasında bunlardan maliye bakanlığınca görev unvanları ile iş ve çalışma özellikleri uygun görülenlere bu bakanlıkça vize edilen cetvellere dayanılarak almakta oldukları aylık derecelerine göre müstehak oldukları yurtiçi gündeliklerinin yedi katı aylık seyyar görev tazminatı olarak verilir hükmü yer almışken kanun hükmünde kararnamede görev tanımı ve vize esasları hemen hemen aynen korunmuş ancak fiilen gezici görev yaptıkları günler için ibaresi getirilerek aylık tazminat esası günlük tazminat esasına dönüştürülmüştür öte yandan kanun hükmü ile aylık parasal ödeme yurtiçi gündeliğinin katı olarak kabul edilmiş iken tazminat tutarı kanun hükmünde kararname ile üçte bir günlük tazminata dönüştürülmüştür örneklemek gerekirse güne karşılık gündelik tutarında tazminat verilmesi esası kanun hükmünde kararnamede güne gündelik verileceği yolundaki düzenleme ile gündelik aynen korunmak istenilmiştir bu durumda kanunla tanınan hak kanun hükmünde kararname ile üçte iki oranında azaltılmış kazanılmış hakların geri alınamayacağı hakkın özüne dokunulamayacağı ve azaltılamayacağı ilkeleri çiğnenmiştir kazanılmış hak bir hukuksal kurum olup geri alınamayacak bir hakkı ifade eder bu nedenle hukukun koruması altındadır yasa ile kazanılmış hakkın ihlal edilmesi hukuka uygun düşmez bu nedenle kanun hükmündeki kararnamenin maddesi ana yasanın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu belirleyen maddesiyle devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma amacını düzenleyen maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı gerekçesinde de ifade edildiği üzere sayılı kanunun maddesi ile mart tarihinden itibaren gezici olarak vazife ifa eden personele belediye hudutları dışında belirli vazife alanı içindeki görevlerinin yerine getirilmesi için yevmiye ve yol masrafı ödenmeyerek zaruri masraflarını karşılamak üzere aylık veya ücret tutarlarının undan çok olmamak kaydıyla aylık tazminat ödenmesi kabul edilmiştir sayılı harcırah kanununun maddesinde değişiklik yapan sayılı kanunla aylık veya ücret tutarlarının undan fazla olmamak üzere ödenen aylık tazminat miktarı yurtiçi gündeliklerinin katının daha sonra katının aylık seyyar görev tazminatı olarak ödenmesi hükme bağlanmıştır gerek sayılı kanunun maddesi ile getirilen tazminat ödeme biçimi gerekse en son sayılı kanunun maddesi ile yapılan düzenleme ile getirilen aylık seyyar görev tazminatı ödeme biçimi esas itibariyle görevin ifa şekline uygun düzenlemelerdir ve birbirlerinden pek büyük farklılıklar içermemektedir sayılı harcırah kanununun maddesinin uygulanmasına dair şubat tarihinde yayımlanan seri numaralı harcırah kanunu genel tebliği ile ödenecek aylık tazminatın ay içinde fiilen yapılan geçici görev çalışmalarında orantı kurulmak suretiyle ödenmesi biçiminde bir düzenleme yapılmış ancak tazminat hesaplanmasına ilişkin bu düzenlemenin yasaya aykırılığı iddiası ile açılan dava sonunda danıştay dairesinin günlü ve sayılı kararı ile iptal edilen bu uygulama günlü ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle yasallaştırılmıştır seyyar görev tazminatı uygulamasında diğer memur ve hizmetlilere farklı biçimde çalışma özelliği gösteren ve belli bir görev alanı içinde sürekli hareket halinde bulunan kişilere ödenen bu tazminatın başlıca özelliği çalışılan ay içinde fiilen gezici olarak görev yapılması süresi ile sınırlı ya da orantılı bir ödeme olmaksızın aylık belli bir bedelin tazminat olarak ödenmesinin öngörülmüş olmasıdır daha basit bir anlatımla bu tür çalışanlarla çalıştıran arasında yapılan bir tür anlaşmada görev gereği gezici olarak çalışma tam bir ay da sürse verilecek tazminat belirlenen bir miktardır bir gün gezici olarak çalışılmış olsa da tazminat bir aylık olarak belirlenen miktarda ödenecektir sayılı kanun hükmünde kararname ile seyyar görev tazminatının geçici görev gündeliğinin oranında ödeme biçimine dönüştürülmesi seyyar görev tazminatı ödemesi ile hedeflenen amacı ortadan kaldırmıştır zira iki ayrı biçimde çalışanlar için sayılı kanunla düzenlenmiş olan geçici görev gündeliği ve seyyar görev tazminatı ödemeleri arasındaki farklılıklar bu suretle kaldırılmış olmaktadır daha önce aylık olarak ödenen seyyar görev tazminatı sayılı kanun hükmünde kararname ile günlük tazminat ödemesi biçimine dönüştürülmüştür bu suretle aynı görevi yapan iki personelden seyyar görevli kabul edilenin aleyhine bir durum yaratılmıştır şöyle ki bir görevin ifası için iki günlüğüne ankaradan kızılcahamama giden iki personelden seyyar görevli hizmet ifa edene bu görev için ödenecek meblağ yol parası ile iki günlük harcırah gündeliğinin olacak seyyar görevli hizmet ifa etmeyen personele ödenecek ücret yol parası dışında geçici görev gündeliğinin iki katı olacaktır seyyar görev tazminatı alan personelin aynı ay içinde gezici olarak başka bir görev ifa etmediğini kabul edersek yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi aynı şartlar altında ankaradan kızılcahamama görev gereği giden bu iki personele yapılan ödeme açısından birine diğerinin katı fazla ödeme yapılmış olacağı açıktır seyyar görev tazminatı alan personele eksik ödemeyi öngören yasa eşitlik ilkesine ters düşmektediresas sayısı karar sayısı bu madde anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi emniyet görevlilerinin terfilerini üst kademelere atanmalarını ve bekleme süreleri ile rütbe kıdeminde gözönüne alınacak ve alınmayacak konuları yani tüm özlük hakları ve işlerini düzenlemektedir oysa anayasanın maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri haklan ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir denilmektedir bu nedenle kanun hükmünde kararnamenin maddesi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı emniyet teşkilatı kanununun maddesindeki altıncı ve daha yukarıdaki meslek derecelerindeki memurların hukuk veya siyasal bilgiler fakülteleri mezunu olmaları şarttır ancak ihtisaslarından istifade edileceği vekaletçe takdir edilen diğer yüksek mektep mezunları ve bu kanuna göre meslek dahilinde yüksek tahsil gördükleri kabul edilenler de bu derecelere tayin edilebilirler hükmünde geçen altıncı ve daha yukarıdaki meslek dereceleri emniyet müdürü şube müdürü emniyet müdür yardımcısı daire başkanı emniyet genel müdür yardımcısı teftiş kurulu başkanı gibi üst rütbeleri kapsamaktadır bu üst rütbelere hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerini bitirenler atanmaktadırlar ayrıca ihtisaslarından istifade edilebileceği bakanlıkça takdir edilen diğer yüksek okul mezunları ve bu kanuna göre meslek dahilinde yüksek öğrenim gördükleri kabul edilenler yani diğer yüksek öğrenimliler de bu üst rütbe görevlerine atanabilmekte ve bunlar için bir bekleme süresi öngörülmemektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ise daha alt rütbe olan komiser yardımcılığına komiserliğe başkomiserliğe emniyet amirliğine ve emniyet müdürlüğüne yukarıdakiler gibi aynı yüksek öğrenimi yapmış olanların atanabilmesi ve terfi için sıra ile yıl beklemelerini zorunlu kılmıştır bu durum yüksek öğrenimli bir kimsenin emniyet müdürlüğüne bile gelebilmesi için yaşına gelmesi sonucunu doğurmaktadır daha üst rütbe ve daha büyük sorumluluklar taşıyan mevkilere yüksek öğrenim görenler doğrudan doğruya herhangi bir bekleme süresi sözkonusu olmadan atanabildikleri halde aynı öğrenim düzeyindekilerin daha alt rütbelere gelebilmeleri bekleme süresine bağlı tutulmaktadır bu tam bir adaletsizlik olup eşitlik ilkesiyle bağdaşmayan bir durumdur bu nedenle kanun hükmünde kararnamenin maddesi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı emniyet teşkilatı kanununun maddesini değiştiren maddesinde polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde dikkate alınan bekleme süresinde fiili çalışma esas olup meri mevzuata göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan todai̇e master doktora avukatlık stajı ve askerlik gibi sebepler dolayısıyla geçen süreler rütbe kıdeminde gözönüne alınmaz denilmektedir halbuki bu kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar master doktora avukatlık stajı ve askerlik gibi hususlar rütbe kıdemine sayılmakta idi master doktora avukatlık stajı yapan emniyet mensupları için bu husus bir kazanılmış haktır kanun hükmünde kararname kazanılmış hakkı ortadan kaldırmaktadır kazanılmış hak hukukun tanıdığı ve vazgeçilmesiesas sayısı karar sayısı olanaksız bir hukuksal temel kurumdur yasaların hukuka uygun olmaları asıl olduğundan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesindeki bu hüküm anayasanın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu belirleyen ve devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma amacını düzenleyen maddelerine aykırıdır
1,254
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ başvuran mahkemeler sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesi ile ilgili olarak özetle bakılmakta olan davaların konusunu oluşturan para cezaları ile iş yeri kapatma cezalarının birer idari işlem olduğunu idari uğraş alanında ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş bir yönetsel işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği halde sulh ceza mahkemesinin görevli kılınmış olmasının hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığını zira hukuk devleti ilkesinin yargılamanın doğal ve asli yerinde yapılmasını gerekli kıldığını belirterek itiraz konusu kuralın adli ve idari yargı ayrımına yer veren ve idari işlemlerin kural olarak idari yargı yerlerinde çözümlenmesi ilkesini benimsemiş olan anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu savını ileri sürmüşlerdir sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasının dördüncü tümcesi ile ilgili olarak ise özetle bu düzenlemenin günün şartlarında uygulanamaz duruma geldiğini ayrıca sayılı yasadan sonra çıkartılan özel yasalar sebebiyle de uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek yasalardaki aykırılıkların anayasaya aykırılığı da beraberinde getirdiği savına yer vermişler fakat bu durumun anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıkça göstermemişlerdir sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrası ile ilgili olarak da özetle anayasanın maddesine göre herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğunu mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi hali ile anayasada sayılan diğer durumlar dışında kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağını sayılı yasanın maddesinde olduğu gibi belediye idarelerine bir kimsenin tutuklanmasını gerektiren nitelikte karar verme yetkisinin tanınmasının anayasanın maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir
224
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun başvuru gerekçesinde özetle dava konusu olayda bakanlar kurulunca sayılı serbest bölgeler kanununun maddesini dayanak alınıp karara ekli krokide belirtilen alanda serbest bölge kurulmasına ve serbest bölgenin başvuruda bulunan şirketçe işletilmesine karar verildiği anayasanın maddesine göre belli bir coğrafi alanda belirtilen nitelikte serbest bölge oluşturulması ve idarenin bölge ölçeğinde örgütlenmesinin mümkün bulunduğu sayılı yasa ile de serbest bölgelerin hukuki statülerinin düzenlendiği anılan yasada serbest bölgelerde uygulanmayacak yasalar belirtilip kamulaştırma ve teşvik uygulamaları konularına kısaca değinildiği ve serbest bölgede uygulanacak hukuki rejim açıklandığı halde serbest bölge kurulması yönetilmesi işletilmesi konularında herhangi bir ilke ve kural konulmadan bu konularda bakanlar kuruluna düzenleme yapma yetkisi tanınmakla yetinildiği oysa öğretide ve anayasa mahkemesi kararlarında benimsendiği üzere yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda kanunla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından anayasal ilkelere uymak koşuluyla yasama organının dilediği alanı düzenleme yetkisini haiz olduğu ancak yasama organının yasayla düzenleneceği anayasada öngörülen bir konuda temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız ve belirsiz geniş bir alanı idarenin düzenlenmesine bırakmaması gerektiği diğer bir deyişle yasama organının sahibi olduğu yasama yetkisinin asli devredilemez niteliğiyle birlikte yürütme ve idarenin türevsel istisnai sınırlı düzenleme yeteneğini dikkate almak suretiyle temel esaslarını düzenlediği konularda yürütme ve idareye düzenleme yetkisi tanıyabileceği nitekim anayasa mahkemesinin günlü k sayılı günlü k sayılı günlü k sayılı günlü k sayılı günlü k ve günlü k sayılı kararlarında da bu hususun vurgulandığı bu ölçütler çerçevesinde sayılı yasanın incelenmesinde anılan yasanın inci maddesiyle kurulma amaçlarının açıklandığı serbest bölgelerin yasal çerçevesinin çizilmediği bu cümleden olmak üzere serbest bölgenin nasıl bir yöntem izlenerek hangi ilke ve kurallara uyularak kurulacağı serbest bölgeyi kuracak kamu veya özel kuruluşun ne şekilde belirleneceği serbest bölgenin yönetim esas ve usullerinin ne olacağı işletici kuruluşun idareyle ve bölgede faaliyette bulunanlarla ilişkilerinin nasıl düzenleneceği hususlarının yasal ölçütlerinin konulmadığı belirtilen konularda düzenleme yapma yetkisinin herhangi bir temel ilke koyulup çerçevesi çizilmeden ve sınırlandırılmadan yasa ile bakanlar kuruluna devredildiği böylelikle bölgesel ölçekte idari örgütlenmeyi özel yönetim esas ve usullerin belirlenmesini gerektiren kendine özgü hukuki rejimi olan serbest bölge oluşumunun hiç bir ilke ve kural konulmaksızın idareye bırakıldığı serbest bölgeler konusunda yasama yetkisinin idareye devredildiği bu durumda ülkenin herhangi bir bölgesinde serbest bölge ilan edilebilecek biçimde sınırsız bir yetkinin yürütme ve idareye tanınmasının yasama karşısında yürütmeye üstünlük sağlama anlamına geleceği ve bu nedenlerle anayasaya aykırılığın bariz hale geldiği öte yandan sayılı hazine müsteşarlığı ve dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesinin bendinde dış ticaret müsteşarlığı serbest bölgeler genel müdürlüğünün görevleri arasında kalkınma plânları ve yıllık programlaresas sayısı karar sayısı çerçevesinde serbest bölgelerin kurulması yönetilmesi ve işletilmesi ile ilgili ilke ve politikaların tespiti konusunda çalışmalar yapmanın sayılmasına karşın ilke ve politikalar konusunda sayılı yasayla yapılmış bir düzenlemenin bulunmaması karşısında anılan yasal düzenlemenin de işlerliğinin bulunmadığı incelenen dosyada bakanlar kurulunca yer ve sınır tespit edilmeden önce herhangi bir çalışma yapılmadığı tarihinde bir sermaye grubunun dış ticaret müsteşarlığına başvurusu üzerine fizilibilite raporu bilahare gönderilmek şartıyla şirket ana sözleşme taslağının onaylandığı ve günlü bakanlar kurulu kararının alındığı anılan kararname ile miktarı kesin olarak ortaya konulamamakla birlikte meralar ormanlar tarımsal araziler akarsular hazine arazileri köy yerleşim yerleri konut ve yapı kooperatifleri ve bazı yerleşim alanlarını kapsayacak şekilde serbest bölge sınırlarının tespit edildiği sayılı yasanın maddesi uyarınca serbest bölgelerde her türlü vergi resim harç gümrük ve kambiyo yükümlülüklerine ilişkin mevzuatın uygulanmaması nedeniyle serbest bölgelerin sınırlarının belirlenmesinin vergi ve benzeri mali yükümlülüğe tâbi olma veya olmama açısından ilintili duruma geldiği oysa anayasanın maddesinin vergi ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla koyulacağı ve kaldırılacağı kuralını öngördüğü serbest bölge yer ve sınırlarını belirleme konusunda herhangi bir temel esas ve ilke getirilmeden yürütme organına bu yetkinin verilmiş olması karşısında vergi ve benzeri mali yükümlülükten istisna tutulma konusunun da yürütme organının kararıyla belirlenebilir hale geldiği anayasanın maddesinin düzenlendiği alanın farklı olması karşısında sözkonusu düzenlemeye bu maddeye dayanılarak hukukilik kazandırılamayacağı sayılı yasanın maddesiyle belirlenen amaçlar doğrultusunda maddesiyle yetkili kılınan bakanlar kurulunun serbest bölge yer ve sınırlarını tespit edeceği ve bu işlemin idari yargı denetimine tâbi olduğunun düşünülebileceği ancak bu yolda alınan bir bakanlar kurulu kararına karşı idari yargıda dava açılmayabileceği ayrıca idare için çerçeve çizmeyen yetkilerini belli etmeyen bir kanuna dayanarak yapılan işlemlerin muhtevasının yargısal denetiminin de zorlaştığı anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devletinin gerçekleştirilmesinin yalnızca idari yargı kararlarıyla sağlanamayacağı yasama organının da bu gereklere uygun hareket etmesi gerektiği bu itibarla sayılı yasanın maddesiyle yetkili kılınan bakanlar kurulunun alacağı kararın idari yargı denetimine açık olmasının anayasanın maddesindeki kurala aykırılığı gidereceğinin düşünülemeyeceği sayılı serbest bölgeler kanununun tümünün iptali istemiyle evvelce açılan davada anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal isteminin reddine karar verilmişse de anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen resmi gazetede yayım tarihinden itibaren on yıllık süre geçmiş olduğundan sayılı kanunun maddesinin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına engel bulunmadığı belirtilen hukuksal duruma göre sayılı serbest bölgeler kanununun maddesinin birinci ve ikinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğü belirtilerek iptali için anayasa mahkemesine başvurulduğu anlaşılmaktadır
806
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ esas sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesi fıkrası herkes dil ırk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir fıkrası devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmünü içermektedir sayılı yasanın maddesi son fıkrası gereğince eşinden boşandığı halde fiilen boşandığı eşi ile birlikte yaşayan eşe ve çocuklara bağlanan gelir ve aylıklar kesilirken boşandığı eşi dışında başka bir şahıs ile evlilik birliği olmaksızın fiilen yaşayan eş ve çocuklar ise gelir ve aylıklarını almaya devam edecektir bu da mahkememizce anayasanın maddesinde düzenlenen ilkesine aykırı görülmüştür anayasanın maddesi gereğince herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir eşinden boşandığı halde boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşayan eş ve çocuklara sayılı yasa gereğince bağlanan gelir ve aylıklardan sırf boşandığı eşi ile birlikte fiilen yaşıyor olmaları nedeni ile mahrum bırakılmaları anayasanın maddesine aykırı görülmüştür anayasanın maddesi fıkrası yasama yürütme organlar ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmünü içermektedir mahkemeler tarafından verilmiş ve kesinleşen boşanma kararı üzerine sayılı yasanın maddeleri gereğince aylık ve gelir bağlanan kişilerin boşandıkları eşleri ile fiilen birlikte yaşamaya devam etmeleri nedeni ile aylık ve gelirlerinin kesilmesi mahkemelerce verilen boşanma kararını uygulamamak anlamına gelir ki bu da mahkememizce anayasanın maddesi fıkrasına aykırı görülmüş olup davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce ciddi görülmekle bu hususta karar verilmek üzere dosya örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihli ara kararı gereğince karar verilmiştir esas sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesine göre tcnin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklinde tanımlanmıştır anayasanın maddesinde kanun önünde eşitlik herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devletesas sayısı karar sayısı organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar şeklinde kanun önünde eşitlik tanımlanmıştır anayasanın maddesinde herkes kişiliğine bağlı dokunulamaz devredilemez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir temel hak ve hürriyetler kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder şeklinde temel hak ve hürriyetlerin niteliği tanımlandıktan sonra kişinin hakları ve ödevleri başlığı ile anayasanın bölümünde kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı başlığı altında maddesinde herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu maddede ise herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı ancak millî güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak belirtilen usulde sınırlama getirilebileceği düzenlenmiştir getirilen sınırlamalar ise üst arama özel kâğıtları ile eşyasının aranması ve el koyma olarak tek tek sayılmıştır anayasa mahkemesinin bazı kararlarında madde ile madde birlikte değerlendirilmiş olup sosyal güvenliğe ilişkin çerçeve tanımlanmıştır mahkeme kararlarında devletin temel amaç ve görevleri arasında insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışmak kişiyi mutlu kılmak onun hayatını kolaylaştırmak insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamalarını sağlamak gibi hususların yer aldığı sosyal güvenliğin temin edilmesinin araçlardan biri olduğu yasa hükmünün gelecek güvencesini mutluluk ve huzuru tehlikeye düşürmek gibi sonuçlar yaratması durumunda sosyal güvenlik hakkının sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmak yerine engeller getirmemesi gerektiğini işaret edilmiştir yine anayasanın maddesinde belirtilen sosyal hukuk devletinin temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde gerçekleştiren ve güvence altına alan toplumsal gereklerin ve toplum yararlarını gözeten kişi ve toplum yararı arasında denge kuran toplumsal dayanışmayı en üst düzeyde gerçekleştiren güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal devleti sağlayan çalışma hayatının gelişmesi için önlemler alarak çalışanları koruyan sosyal güvenlik sorunlarını çözmeyi yüklenmiş ülkeyi kalkınması ile birlikte ulusal gelirin sosyal katmanlar arasında adaletli biçimde sağlanmasını amaç edinmiş devlet olduğu güçsüzleri güçlülere ezdirmemek ilkesi herkesi durumlarına uygun düzenlemelerle sağlıklı mutlu ve güven içinde yaşatması gerektiğine işaret edilmiştir anayasa mahkemesinin kararlarında devletin tüm çalışanlara sosyal güvenlik hakkını sağlamak ve bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı şeklinde yorumlanmayacağı durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralların ve uygulamaların yapılabileceği kadının toplum ve aile yaşamında üstlendiği sorumluluk görev ve paylaşım gibi toplumsal gerçeklerin kadınlar yararına değişik kural ve uygulamaları gerektirdiği eşitlik ilkesi gereğince zayıf durumda bulunanı diğerleri ile eşit duruma getirilmesi için gerektiğinde pozitif ayrımcılık yapılması gerektiği anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkesi kapsamında devlete bu yönde müspet düzenlemeleri yapma yükümlülüğü yüklediği belirtilmiştir nitekim yargı kararları uluslararası sözleşmelerde kabul gören anlayışın anayasa hükmü haline getirilmesi amacıyla maddeye ek fıkra ile bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz şeklindeki düzenleme çalışmaları yasal sürecini sürdürmektediresas sayısı karar sayısı ülkemizin de imzaladığı ve yılından bu yana yürürlükte olan kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesine i̇lişkin uluslararası sözleşme kadınlara şimdiye kadar geride kalmış olmalarının olumsuz sonuçlarını gidermek ya da kaybettiklerinin yeniden kazandırmalarını sağlamak için yapılacak işlerin başında onlara bazı olanakların tanınması gerektiği bunun eşitlik ilkesine aykırı düşmeyeceği geçici nitelikteki bu tür olumlu farkların olduğu kabul edilmiştir bu kapsamda gerek sayılı gerekse yürürlükten kalkan sayılı yasada kız çocukları yararına aylık bağlanması öngörülmüştür sayılı yasanın vi maddesinde kız çocuklarına bağlanan aylıkların sosyal sigortaya emekli sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başlama veya evlenme halinde kesileceği düzenlenmiştir ekim de yürürlüğe giren sayılı yeni yasanın maddesinde ise yaşları ne olursa olsun evli olmayan evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlara ölüm aylığı bağlanacağı madde de ise gelir ve aylık bağlanamayacak haller başlığı altında maddenin son fıkrasında boşandığı halde boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıkların kesileceği düzenlenmiştir söz konusu düzenleme önceki yasada mevcut değildir devlet bu noktada yaşı ne olursa olsun evli olmayan evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan bayanları ekonomik olarak koruma altına almıştır evlenmekle yeni bir hukuki durum ortaya çıktığından ve evlenme kapsamında eşin çalışabileceği ve evlendiği bayana bakabileceği bakılmadığı takdirde yasada tanınan haklar çerçevesinde nafaka gibi yaşamını bir nebze olarak başka bir hukuki koruma çerçevesinde sürdürebileceği gözetilerek gelirin kesilmesi yerinde görülebilirse de boşanmakla aynı çatı altında yaşanılsa dahi hukuki anlamda herhangi bir güvencesi bulunmadığından gelirin kesilmesi yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmesi yönündeki ifadesi ile çelişmektedir yasa koyucu bu durumda boşanmaya ilişkin kesinleşmiş karar ile ortaya çıkan hukuki durumu yok sayarak fiilen bir arada yaşama olgusu ile hukuken var olan evliliği aynı statüde değerlendirmiş bir nevi kadının kanuna karşı hile yoluna gittiğini kabul etmiştir maddi anlamda kesin hüküm karşısında böyle bir durumu varsaymak mümkün değildir anayasanın iv maddesine göre yasama ve yürütme organları ile idare kesin hükme uymak zorundadır kaldı ki aynı çatı altında eski eşle fiilen birlikte yaşama yasal bir yaptırıma bağlanmasına rağmen eski eşin dışında bir başkası ile fiilen birlikte yaşama durumu aynı yaptırıma gelirin kesilmesi tabi tutulmamıştır yine fiilen bir arada yaşamalarına rağmen hiç evlilik gerçekleştirmeyen bayanlar ile de boşanıp eski eşle birlikte yaşayan bayanlar arasında da eski eşiyle yaşayan için aleyhe durum yaratılarak eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir anayasanın eşitlik ilkesinin ihlali aynı hukuki statüde olup da farklı uygulamalara tabi olunması durumunda gerçekleştiği kabul edilmektedir kişisel durum ve nitelikleri özdeş olanlar arasında yasalarla konulan kurallarla değişik uygulamaların yapılmaması gerektiği aynı hukuksal durumları aynı ayrı hukuksal durumlara da ayrı hukuksal kuralların uygulanması gerektiği anayasa mahkemesince maddeye yönelik aykırılık iddialarında en önemli kıstas olarak kabul edilmektedir somut durumda gerçekleşebilecek olasılıklar göz önüne alındığında olasılık kadının hiç evlenmeden fiilen birlikte yaşaması olasılık boşanmış olup eski eşi dışında fiilen birliktelik yaşaması olasılık boşanmış olup eski eşi ile fiilen birlikte yaşaması olasılık ise boşanmış veya boşanmamış yalnız yaşamını sürdürmesi olup tüm olası durumlarda hukuki statü aynıdır hiç evlenmemiş veya dul olan kadın hukuken bekâr statüsündedir aylık bağlamada hiç evlenmeyen veya dul olan bayanlar için bir ayırım yapılmadığı halde birlikte yaşama durumunda eski eşiyle birlikte yaşayan dul bayan için ayrı ve aleyhe düzenleme yapılmıştır olasılıklardan ve olasılıklarda yetim aylığı almak hakkı bulunduğu halde esas sayısı karar sayısı olasılıkta bu hak yasayla engellenmiştir dolayısıyla hukuki statüleri aynı olduğu halde özel yaşamlarında yeniden birlikte olmaya başladıkları eski eşlerinden ötürü kadınlar hukuki bir haktan yararlanamama ile karşı karşıya kalmışlardır oysa resmi evlilik yeniden tesis edilmediği sürece aylık bağlanmasını gerektiren pozitif ayırıcılığa götüren nedenler ortadan kalkmamıştır söz konusu hüküm ailenin bir araya gelmesine veya yeniden evliliğin tesisini de engelliyecek niteliktedir olası duruma göre böylesi bir yaptırım karşısında hiç evlenmeme veya boşanıldıktan sonra eşlerin aile hayatı kapsamında rutin görevlerin yerine getirilememesine sebebiyet verecek en azından bu hususta çekince yaratacaktır kanunda fiilen birlikte yaşamanın tanımı da yapılmamıştır bu anlamda da belirsizlik mevcuttur yine birlikteliğin süresinin ne kadar doğacağı kadar yasa metninden anlaşılamamaktadır açılan davalarda bu belirsizlikler nedeniyle kişinin özel hayatı tartışma konusu yapılacaktır ki bu da insan hakları sözleşmesinin maddesine ve anayasanın maddesine aykırıdır anayasa mahkemesinin esas sayılı kararında belirtildiği üzere demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların bu sınırlamalarda güdülen amacın gerektiğinden fazla olmasının düşünülemeyeceği demokratik hukuk devletinde güdülen amacın ne olursa olsun kısıtlamaların bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gereğine esas sayılı kararında hak ve özgürlüklerden yararlanmada ortak çıkış noktasının eşitlik ilkesi olduğu eşitliğin zaman içinde insana verilen değerin artmasına bağlı olarak hak ve özgürlükler listesinin genişlemesi ile soyuttan somuta indirgenerek birçok alanda düzenlemelerin kaynağını oluşturduğuna eşitliğe aykırı durumların giderilmesi gerektiğini işaret edilmiştir bu kapsamda sayılı yasanın son fıkrasının anayasanın maddelerine aykırı olduğu açıktır anayasanın maddesi kapsamında değerlendirme yapıldığında madde gereği herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesindeki düzenlemeye göre de herkes özel hayatına aile hayatına konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi ancak ulusal güvenlik kamu emniyeti ülkenin ekonomik refahı dirlik ve düzenin korunması suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşulu ile söz konusu olabilir i̇nsan hakları mahkemesinin kararlarında özel hayat bütün unsurları ile tanımlanamayacak geniş bir kavramdır bu kavramın açık bir biçimde mahrumiyet hakkından daha geniş olduğu ve herkesin özgür olarak kişiliğini oluşturmasını ve geliştirmesini sağlayan bir alan içerdiği bireyin kişisel hayatını istediği gibi yaşayabileceği bir iç alanla kısıtlamak ve bu alanın dışında kalan dış dünyayı alandan tamamen hariç tutmanın aşırı sınırlayıcı bir yaklaşım olduğu henüz evli olmayan taraflar arasındaki ilişkilerin özel hayat kapsamında olduğu applno ekim dr sayılı kararı kapalı kapılar ardında yaşananların özel hayat kapsamında değerlendirmesi gereğine işaret etmektedir bu kapsamda kişinin kiminle yaşadığı hususunun özel hayat kapsamında olduğu tartışmasızdır yine mahkeme kararlarının aile hayatı dahi geniş yorumlanarak aile hayatının devletin keyfi müdahalesinden serbest bir şekilde özgür olarak devam edebileceği tamamen özel bir alanınesas sayısı karar sayısı içinde olduğu kabul etmektedir hatta mahkeme daha da ileri giderek aile hayatının bir defa oluştuktan sonra boşanma ile veya tarafların birlikte yaşamaya başlaması ile sona ermeyeceği belirtilmiştir kuşkusuz özel hayat i̇nsan hakları mahkemesi kararları kapsamında boşanma ile dahi olsa varlığı kabul edilen aile hayatı dokunulmazlığı sınırsız değildir hangi hallerde özel hayata dokunulabileceği sınırlı olarak ve ancak mahkeme kararıyla olabileceği anayasanın maddesinin fıkrasında düzenlenmiş olup sayılan düzenlemeler arasında sosyal güvenceden yoksun bırakma bulunmadığı gibi özel hayata müdahaleyi gerektiren maddedeki nedenlerde mevcut değildir i̇nsan hakları sözleşmesi maddesinin fıkrasında getirilen sınırlamada esas alınan kriterler ise müdahalenin yasal dayanağının bulunması meşru bir amacının bulunması demokratik bir toplumda gerekli olması olarak gösterilmiştir burada öngörülen kriterlerden yasal dayanak koşulu madde ile getirilen düzenleme ile sağlanmıştır ancak meşru bir amaç ve demokratik bir toplumda gereklilik koşulları oluştuğunu kabul etmek mümkün değildir kaldı ki düzenleme hangi yaşta olursa olsun boşanmalar sonucunda çocukların anne babaları ile tekrar veya zaman zaman bir araya gelmelerine dahi engel teşkil edecek nitelikte çekince yaratabilir bu durum insan haklan mahkemesince kabul edilen nihai amacına ailenin birleştirilmesi yününde devletin pozitif yükümlülüğüne de aykırıdır sonuç olarak davacı tarafça ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunduğu kamuoyunda da söz konusu hükmün anayasaya aykırılığın tartışma konusu yapıldığı sırf bu hususun dahi anayasaya aykırılık iddiasının anayasa mahkemesine götürülmesini gerektirdiği iddianın davayı uzatma gayesi ile yapılmadığının anlaşıldığı mahkememizce de yukarıda ayrıntılarıyla belirtilen gerekçeler doğrultusunda söz konusu düzenleme kadınlar yararına getirilen pozitif düzenleme ile yukarıda sayılan diğer temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak sonuçlar doğuracağı ortadadır yasanın yürürlüğünden önce dahi gerçekleşen boşanmalar sonucu evlenmemekle birlikte yeniden tesis edilen aile ortamının yok edilmesi ile sosyal güvenceden vazgeçme hususunda kişileri seçim yapmak zorunda bırakacağı ayrıca maddenin uygulanması kapsamında fiili birlikteliğin tespiti gayesi ile anayasanın maddesinde düzenlenen özel ve aile hayatın gizliliğinin ihlali edilerek bu hususta kurum görevlilerince araştırma yapılacak araştırma sonuçları tutanaklara bağlanacak anayasanın maddesinin paragrafındaki sebepler olmaksızın ve aynı maddedeki sınırlamalar dışında yetki anayasada düzenlenmediği halde kurum elemanlarınca işlem yapılması sonucu doğurduğundan hüküm devletin temel amaç ve görevlerinden kişinin maddi ve manevi varlığının gelişmesine gerekli koşulları hazırlamak biryana engel teşkil ettiğinden anayasanın ve maddelerine evlenmemiş evlenip boşanmış ancak başka biriyle eşi dışında yaşayan veya boşanıp kadınlar ile aynı hukuki statüde olmasına rağmen eski eşle yaşayan kadın aleyhine yaptırım getirmesi yönüyle anayasanın maddesine maddi ve manevi koruma ve geliştirmeye engel olması ile temel hak ve özgürlükler kapsamında aile hayatına ve özel hayata saygı gösterilmemesi nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu bu nedenlerle yasa hükmünün iptali gerektiği kanaatine varılmıştır i̇ptali istenen hüküm iptal edildiğinde ödenmiş olan aylıkların maddeye göre geri alınır şeklindeki düzenleme hukuki dayanaktan yoksun kalacağından bu kısmında iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı esas sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykirilik nedenleri̇ ve i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ anayasanin maddesi̇ yönünden herkes kanun önünde eşittir sayılı yasanın maddesinin fıkrasına göre aylığı kesilen kadın eğer eski kocası ile değil ama başkan bir erkekle aynı evde yaşamaya devam ederse aylığın kesilme riski yoktur çünkü kanun sadece boşandığı eşiyle birlikte yaşaması halinde dul yetim aylığının kesilmesini öngörmektedir muvazaa borçlar hukukunun konusu olup kişilerin herhangi bir sözleşmede gerçek iradelerini gizlemeleridir mahkeme kararları ile ilgili olarak muvazaadan söz edilemez sayılı yasanın maddesinin son fıkrasını gerekçe gösterilerek babasından dolayı aldığı dul ve yetim aylığı kesilen bir şahıs eşinin ölümü halinde mahkeme kararı ile boşandığı eşinden dolayı da dul ve yetim aylığı alamayacak ve mirasçı olamayacaktır bir mahkeme kararı ya vardır ve geçerlidir ya da yoktur ve geçersizdir onun için babandan dolayı yetim aylığı alamazsın eşinden boşandığın için de evliliğin sağladığı sosyal güvenlik haklarından yararlanamazsın demek hakkaniyete uygun değildir bir mahkeme kararını hem geçerli hem geçersiz sayılması hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyet kurallarına uygun düşmez anayasanin maddesi̇ni̇n fikrasi yönünden kanunlar anayasaya aykırı olamaz sigortalı hak sahibinin aylığının sadece bir denetim elemanının raporu ile kesmek yasaya ve anayasaya uygun değildir olması gereken tespiti yapan denetim elemanının raporu ile sgknun aylığı kestirmek için i̇ş mahkemesine dava etmesidir ancak sgk mahkeme yolunu es geçip bir tespit raporu ile aylığı kesmektedir anayasanin maddesi̇ yönünden herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir medeni kanunumuza göre taraflar arasında mal rejimi konusunda bir anlaşma yoksa edinilmiş mallar ortaktır boşanan eşlerin bir tek evi varsa ve boşanma kararı ile birlikte mahkeme kararı ile her bir eşe evin yarısı verilmişse boşanan eşlerin her biri kendi evinde oturma hakkına sahiptir bu hakkın kısıtlanması anayasada güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlalidir evlilik iki kişi arasında resmi makamlar önünde yapılan sözleşmedir ve kadın ve erkek resmi nikâh ile evlenmekle medeni kanun gereğince karı koca sıfatlarını alır böylece miras hukuku açısından birbirlerinin mirasçısı olurlar yani kim vefat ederse sağ kalan onun mirasçısı olur sosyal güvenlik hukuku açısından da hak sahibi veya bakmakla yükümlü kişi olurlar yani her ikisinin sağlığında arasında olması sebebiyle çalışan çalışmayanın sosyalesas sayısı karar sayısı güvencesini sağlar ölümle de hak sahibi olurlar ki sağ kalan ölenin aylığını dul sıfatıyla almaya devam eder evlilik bir sözleşmedir ama bunu sona erdiren boşanma ise mahkeme kararıdır yani evlilik sözleşmesini ancak ve ancak mahkeme sona erdirebilir boşanma halinde evliliğin iki önemli sonucu ortadan kalkar fakat bu kez başka haklar ortaya çıkar medeni kanun açısından evlilikle edinilmiş tüm mallar ortak paylaşıma konu edilmek zorundadır mesela karı koca nikâhlı iken ev edinmişlerse ev kimin adına kayıtlı olursa olsun boşanma ile yarı yarıya bölüşülmek zorundadır ocak tarihinde yürürlüğe giren sayılı türk medeni kanununun maddesine göre yasal mal rejimi eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi olup sayılı türk medeni kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanununun maddesine göre eşler türk medeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılır boşanma halinde de edinilmiş mallar yarı yarıya pay edilir anayasanin maddesi̇ yönünden herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir sosyal güvenlik hukuku gereğince boşanma ile resmi nikâhı bitiren kadına varsa vefat etmiş ana babası üzerinden yetim aylığı bağlanabileceği gibi eğer ilk evliliği varsa ve ilk eşi vefat etmişse onun üzerinden dul aylığı alma hakkı ortaya çıkmaktadır boşanan kadın boşanma tarihinden sonra sgk ya müracaat ederse dul veya yetim aylığı bağlanacaktır kocasından boşanan ve medeni kanun gereğince edindikleri evi yarı yarıya paylaşmak zorunda kalan kadın eski kocasıyla yaşıyorsa bu durumun sgk denetim memurları tarafından tespiti halinde dul yetim aylığını kaybeder bu durumda sayılı yasanın maddesinin fıkrası boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş tabiri kullanılmıştır bu tabir boşandıkları halde aynı evi mecburen de olsa paylaşan kadın erkeğin cinsi münasebette bulunup bulunmadıkları da araştırma konusu olur mu aynı evde yaşamaları yeterli mi sorusuna cevap vermemektedir bu konuda sgknun açıklayıcı bir genelgesi de yoktur yani eve giden denetim elemanları için sadece aynı evde ikamet etmek yeterli mi yoksa aralarında karı koca hayatı var mı araştırmalılar mı belli değildir sonuç açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesinin bendinde yer alan eşinden boşandığı halde boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir bu kişilere ödenmiş olan tutarlar madde hükümlerine göre geri alınır i̇baresinin anayasanın başlangıç hükümleri ile ve maddelerinin amir hükümlerine aykırı düştüğü iddiası ile resen anayasa mahkemesine gidilmesi dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretinin dosya oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren ay beklenilmesine ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre davanın görüm ve çözümüne devam edilmesine tarihinde karar verildi
3,049
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davada uygulanacak ve iptali istenen madde ile anayasa maddelerinin ilişkisi i̇ptali istenen yasa maddelerinin anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir türkiye cumhuriyetinin demokratik bir ülke olduğundan bahsederken belediyenin hangi mallarının haczedilmesine müsaade ettiğinin borçludan sorulması borçlunun gün içinde bildirmesi halinde sadece bildirdiği mallara haciz uygulanmasının gerekmesi eski hacizlerde de aynı uygulamanın yapılması gün içinde bildirilmemesi halinde borç miktarını aşmayacak ve kamu hizmetini aksatmayacak kadar haciz yapılmasının belirtildiği bu madde fıkranın tamamen belirsiz ifadeler içerdiği eski hacizlerde para haczi varken mevcut haczi kaldırarak taşınmaza haciz konulmasının taşınmazın satış süresinin ortalama yıl gerektirmesi masrafların asgari tl tl yi bulması masrafsız kısa sürede alınması mümkünken alacağı belirsiz bir süreye ve masraflı olarak ötelemenin demokratik bir ülkenin savunamayacağı durum olacağı ikinci maddeye uymadığı düşünülmektedir anayasanın maddesindeki sosyal bir hukuk devletidir ilkesiyle şahısların hiçbir halde haciz yapamaması hak arama özgürlüğünün kullanılmasının zorlaştırıldığı hatta kullanılmasını engellediği düşünülmektedir anayasanın maddesindeki devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ek ibare m kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar devlet kendi kuruluşu dahi olsa kimseye ayrıcalık tanıyamaz i̇lkelerinde belirtilen kanun önünde eşitlik ve kimseye ayrıcalık tanınamaz ilkesiyle çelişmektedir devlet kendi kuruluşu olsa dahi kimseye ayrıcalık tanıyamayacakken yasa maddesinde kamuya hiçbir kısıtlama olmadan alacağını alma imkanı verirken vatandaşa hakkını kullanmanın hatta para haczi yapılmışken haczin kaldırılması yüzünden belediyelere böyle bir imtiyazın tanınması alacağın imkansıza yakın hale getirmesinin maddeye aykırılık oluşturduğu düşünülmektedir anayasanın maddesindeki temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması tabirine de girmediği yasanın hangi nedenle böyle bir kısıtlama getirdiği belediye mallarının haczinin hangi kamu düzenini ihlal eder olduğu da gerek yasanın lafzından gerekse de gerekçesinden anlaşılamamıştır anayasanın maddesi yasanın haczi yasaklayan kuralının idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olması kuralını da engellediği mahkeme kararının infazını engellediği belki çok zor şartlara tabi kılması nedeniyle yargısal denetim dışında bıraktığı düşünülebilir i̇lgili maddelerin bir bütün olarak değerlendirilmesi halinde anayasanın son maddesindeki yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunlarınesas sayısı karar sayısı yerine getirilmesini geciktiremez kuralını ihlal eder mahkeme kararının uygulanmasını engeller en azından yerine getirilmesini geciktirecek nitelikte olduğu kanaatine varılmakla sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı belediye kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen i̇cra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır on gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işlemi alacak miktarını aşacak veya kamu hizmetlerini aksatacak şekilde yapılamaz sayılı belediye kanununa sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek maddesindeki inci maddenin son fıkrası hükümleri devam eden her türlü icra takipleri hakkında da uygulanır bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış icra takipleri gereğince konulan tüm hacizler söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır madde fıkralarının anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğundan sayılı kanunun maddesi gereğince iptal davası açılmasına aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
478
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık yedek subay aday adayı ersun çobanoğlu hakkında nci kolordu komutanlığı askeri savcılığının ekim gün esas ve karar sayılı iddianamesiyle ocak temmuz tarihleri arasında bakaya kalmak suçunu işlediğinden bahisle as knun maddesinin üç aydan sonra gelenler bendi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır sanık hakkında kamu davası açıldıktan sonra sayılı yasa ile sayılı askerlik kanununa geçici nci madde eklenmiş ve geçici nci madde kasım tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir geçici nci maddede bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte her ne sebeple olursa olsun henüz fiili askerlik hizmetine başlamamış ocak tarihinden önce doğan ve sayılı yedek subaylar ve yedek askeri memurlar kanunu ile sayılı askerlik kanununa tabi yükümlüler istekleri halinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde askerlik şubelerine başvurmaları alman markı veya ödeme tarihindeki karşılığı konvertibl yabancı ülke parasını ya da türkiye cumhuriyet merkez bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak türk lirası parayı ödemeleri ve genelkurmay başkanlığınca belirlenecek birlik ve kurumlarda temel askerlik eğitimlerini yapmaları şartıyla askerlik hizmetlerini yerine getirmiş sayılırlar bu madde kapsamında bulunan ve aralık tarihinde yaşını tamamlamış olanlardan istekliler alman markı veya karşılığı birinci fıkrada belirtilen yabancı ülke ya da türk lirası parayı ödemeleri halinde temel askerlik eğitimine tabi tutulmazlar bu uygulama kapsamında yatırılacak paralar maliye bakanlığı merkez saymanlık müdürlüğü adına tc ziraat bankasında açılacak özel hesaba yatırılır bu hesapta toplanan miktarları genel bütçeye özel gelir ve karşılığı da ilgili kurum bütçelerine aktarılmak üzere maliye bakanlığı bütçesinde açılacak özel bir tertibe ödenek kaydetmeye maliye bakanı yetkilidir bu ödeneklerden yılı içinde kullanılamayan miktarlar ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydedilir bu tertipte oluşan ödenek maliye bakanı tarafından belirlenecek usul ve esaslar dahilinde ağustos tarihinde vuku bulan deprem dolayısıyla genel hayata etkili afete maruz kalan bölgede yer alan illerdeki hasar ve zararların giderilmesi için gereken her türlü harcamanın finansmanında kullanılır bedelin ödeme usul ve esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar bakanlar kurulu kararı ile düzenlenir bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında adli takibat yapılmaz denilmektedir dava dosyasında bulunan yazılı deliller incelendiğinde sanığın sayılı kanuna eklenen geçici nci madde ile yürürlüğe konulan bedelli askerlikten yararlanmak içinesas sayısı karar sayısı müracaat ettiği yasada öngörülen bedelin tamamını ödediği tarihleri arasında temel askerlik hizmetini tamamladığı tarihinden itibaren de kesin terhis işleminin yapıldığı anlaşılmaktadır bu durumda sanık hakkında sayılı kanuna sayılı kanunla eklenen geçici nci maddenin son fıkrasındaki bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında adli takibat yapılmaz şeklindeki hüküm davada uygulanacak kural haline gelmiştir anayasamızın vatan hizmeti başlıklı nci maddesinde vatan hizmeti her türkün hakkı ve ödevidir bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir denilmektedir bu maddeden de anlaşılacağı üzere yasakoyucunun takdir yetkisi içerisinde bir vatan hizmeti olan askerlik görevinin ne şekilde yapılacağını veya yapılmış sayılacağını yasa ile düzenleme hakkı ve yetkisi bulunduğu tartışmasızdır buna göre yasakoyucunun askerlik hizmetine ilişkin bedelli askerlik uygulamasına yönelik düzenleme yapmasının anayasa ile çelişen bir yönü bulunmamaktadır ancak yasakoyucu geçici nci maddede sadece bedelli askerlik ile ilgili bir düzenleme yapmakla yetinmeyip son fıkrada aynı zamanda vatan hizmetiyle hiçbir ilgisi bulunmayan soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak da düzenlemeye gitmiştir aşağıda açıklanan nedenlerle geçici nci maddenin son fıkrası mahkememizce anayasanın ve ncı maddelerine aykırı görülmüştür anayasanın ikinci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlet demektir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanması ile mümkündür yasakoyucunun ceza alanında yasama yetkisini kullanırken anayasanın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması suç sayılır ise hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanmaları gerektiği hangi durum ve davranışların ağırlaştırıcı ya da hafifletici öğe olarak kabul edileceği konularında takdir yetkisi vardır ancak bu takdir yetkisi mutlak olmayıp anayasanın buyurucu ve yasaklayıcı kuralları ile koyduğu güvenceler ve ceza hukukunun ilkeleri toplum yaşantısının zorunlulukları ve yasaların gereklerine bağlı kalarak kullanılabilir geçici nci maddenin son fıkrasından yararlanmanın koşullarından biri de yasada öngörülen bedeli belirtilen süre içerisinde ödemektir yasada öngörülen bedel mark yaşını tamamlamış olanlar için mark gibi bir çok kişinin ödeme gücünü aşan yüksek bir meblağdır bedelli askerlik hizmeti adından anlaşılacağı üzere bir bedele bağlanabilir ve bu durum anayasanın nci maddesi içerisinde mütalaa edilebilir ise de suç teşkil eden bir eylemden dolayı suçluların bedel ödeyerek soruşturmadan veya cezadan kurtulmaları ceza hukukunun genel ilkeleri kamu vicdanı ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmazesas sayısı karar sayısı anayasanın ncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları benzer olduğu için söz konusudur bu ilke ile yasa önünde eşitlik yani hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilke ile aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişilikler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir özelliklere ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı değil geçerli kılar anayasanın amaçladığı eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz ancak durumlarındaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklara kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi ile eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz bu açıklamalar çerçevesinde geçici nci maddenin eşitlik ilkesine aykırılığı somut bir örnekle açıklanacak olursa ve isimli iki farklı yedek subay adayının bakaya suçundan yargılandığını kabul edelim her ikisinin de geçici nci maddede aranan şartlara ocak tarihinden önce doğmak fiilen askerlik hizmetine başlamamış olmak haiz olduklarını varsayalım isimli sanık bedelli askerlik hizmetinden yararlanmak için müracaat etmiş ve yasada öngörülen yükümlülükleri yerine getirmiş olsun bu durumda şahsı için geçici nci maddenin son fıkrası gereğince bakaya suçundan dolayı devam eden yargılamasında düşme kararı verilecektir şahsı ise ekonomik sebeplerle veya diğer kişisel tercihleri nedeniyle bedelli askerlik hizmetinden yararlanma hakkı bulunduğu halde müracaat etmemiş olsun ve şahsı ile aynı tarihte askerlik şubesine müracaat edip yedek subay adayı olarak askere sevkini sağlasın şahsı için bedelli askerlik hizmetinden yararlanmadığı sebebiyle düşme kararı verilemeyecek ve bakaya suçundan yargılama yapılıp suçun unsurları da oluştuğu taktirde cezalandırılması yoluna gidilecektir sanıkların hukuksal durumları incelendiğinde her ikisi de yasada öngörülen şartlara haiz ve bakaya suçundan yargılanmaktadırlar yani hukuksal durumları eşittir ancak ekonomik durumları eşit olmayabilir bu nedenle sanıklardan biri yasada öngörülen bedeli ödeme gücüne sahip olmayabilir bu nedenle veya askerliğe karşı olan merakı veya sevgisi veya başka nedenlerle bedelli askerlik hizmetinden faydalanmak istemeyebilir bu durumda hukuksal durumları aynı olmasına rağmen ve daha uzun bir süre askerlik yapmasına rağmen şahsı işlemiş olduğu bakaya suçundan ceza alacaktır halbuki her ikisi de aynı tarihte askerlik hizmetini yapmak için müracaat etmişlerdir sırf şahsı bedelli askerlikten yararlandı diye bir nevi suçunun affedilmesi anayasanın ncu maddesine aykırıdır üstelik bedelli askerlik şartlarına haiz olanlar için bir hak olarak düşünüldüğünde bu haktan yararlanmak istemeyenler için aleyhe sonuç doğması yani daha önce işlemiş olduğu suçlarının affedilmemesi kendi içinde çelişmektedir toparlamak gerekirse geçici nci maddenin son fıkrası kişilerin hukuksal durumlarına bakmaksızın ekonomik durumlarını ölçü alarak kişilerin servetine göre suçlarının affedilip affedilmeyeceği düzenlemesini getirmiştir ki böyle bir düzenlemenin eşitlik ilkesi ile bağdaştığından söz edilemez bir nevi hakimler kişilerin hukuksal durumlarına göre değil servetine göre karar vermek zorunda bırakılmışlardıresas sayısı karar sayısı anayasamızın ncı maddesine göre iç hukukumuzun bir parçası olan ve anayasa mahkemesince de kararlarında destek norm olarak kabul edilen avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncü maddesinde de kişiler arasında servetine göre bir ayrım yapılamayacağı belirtilmektedir anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde herkesin gerekli araç ve yollardan yararlanarak yargı organları önünde davacı ya da davalı olarak sav ve savunma hakkı bulunduğu belirtilmektedir geçici nci maddenin son fıkrası hak arama hürriyetini de sınırlamaktadır hakkında bakaya suçundan dava açılmış bir sanık bedelli askerlik hizmetinden yararlandığı taktirde ve bu durum mahkemece tespit edildiğinde yargılamaya devam edilmeyecek ve düşme kararı verilecektir halbuki sanığın suçsuz olduğuna dair iddiaları araştırıldığında belki de sanığın gerçekten haklı olduğu üzerine atılı suçu işlemediği anlaşılacaktır mahiyetleri itibariyle beraat kararı ile düşme kararı farklı nitelikte kararlardır beraat kararı sanığın üzerine atılı suçu işlemediğini gösteren sanığı aklayan bir karar niteliğinde olup düşme kararı ise bu sonuçları doğurmaz dolayısıyla sanık bedelli askerlikten yararlanmış olmakla beraat etmesi yolunu da kapamış olacaktır bu durum hak arama hürriyeti ile bağdaşmaz neti̇ce ve talep yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı askerlik kanununa kasım tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunla eklenen geçici nci maddenin son fıkrasında yer alan bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında adli takibat yapılmaz şeklindeki hükmün anayasanın ve ncı maddelerine aykırı bulunarak iptali arz ve talep olunur
1,506
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanığın hakkında askeri savcılıkça erteleme kararı verilen bir suçu ile ilgili olarak mayıs tarihinde birliğine teslim edildiği dizi ve kaçmasının engellenmesi maksadıyla disiplin cezaevine konulduğu muvakkaten tutuklandığı dizi haziran tarihinde disiplin ceza ve tutukevinden götürüldüğü ecza deposundan kaçtığı dizi mart tarihinde jandarmaya teslim olduğu dizi anlaşılmış maddi olay bu şekilde kabul edilmiştir tc anayasanın nci maddesi bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun i̇tiraz yoluyla mahkemelerce gönderilen işler başlıklı inci maddesi de bir davaya bakmakta olan mahkeme taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı dosya muhtevasını mahkemece bu konu ile ilgili görülen belgelerin tasdikli örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderir hükümlerini içermektedir i̇nceleme konusu olayda mahkememizce sayılı kanunun ascknun ncı maddesi ile ilgili olarak anayasaya aykırı olduğu kanısına varılmıştır yukarıda yargılama aşamaları ve savcılık iddia ve görüşleri özetlenen olayda başlangıçta incelenmesi gereken ön sorun anayasaya aykırılığa konu olan ascknun sayılı kanun ile değiştirilmeden öncesindeki ncı maddesinde vücut bulan mahpus ve mevkuf iken kaçmak suçunun ani suç mu yoksa mütemadi bir suç mu olduğudur mahkememiz bu suçun ani suç olduğu kanaatindedir esasen suçun mütemadi suç olduğunun kabul edilmesi durumunda sanığın nisan tarihinden sonra mart tarihinde teslim olduğu gözetildiğinde bir anayasaya aykırılık sonucunun da oluşmayacağı bir gerçektir sayılı kanun ile as knun ncı maddesinde köklü değişiklikler yapılmıştır cezanın alt ve üst sınırında değişiklik yapılmış alt sınır günden tcknun inci maddesine atıf suretiyle aya üst sınır ise yıla çıkarılmıştır yine kaçma eyleminin günden fazla olması durumunda cezanın alt sınırının yıldan aşağı olmayacağı öngörülmüştür bu bağlamda sanığın lehine olan düzenlemenin eski düzenleme olduğu da kabul edilmiştiresas sayısı karar sayısı i̇nceleme konusu as knun ncı maddesinin yeni halinin as knun ncı maddesinde belirlenen firar suçları ile paralellik kapsamında ceza adaletinin de sağlanması gerekçesi ile mütemadi suç olan firar suçuna yaklaştırıldığı benzer düzenleme getirildiği mütemadi bir suç gibi düzenleme yapıldığı da ilk bakışta göze çarpmaktadır uygulamada askeri yargıtayın yerleşik içtihatlarında firar suçunun mütemadi bir suç olduğu suçun bitiş tarihinin firarın sona erdiği tarih olarak kabul edildiği kesinlik kazanmıştır ancak yargıtayın uygulamasında firar suçunun özellikle infaz hükümlerinin uygulaması bağlamında mütemadi bir suç olmadığı suçun tamamlandığı kanunda belirtilen günlük sürenin geçtiği tarih olarak kabul edildiği kararlarda mevcuttur cd e firar suçu kanımızca mütemadi bir suç olmakla beraber mevkuf iken kaçmak suçu tutukevinden kaçmak ile tüm neticeleri ile gerçekleştiğinden ani bir suçtur tutukevinden kaçıldığı anda suç tamamlanmıştır bu bağlamda sanık murat aktaşın eylemi haziran tarihinde tamamlanmıştır sanık hakkında uygulanacak kanun hükümleri lehine olan as knun ncı maddesinin sayılı kanun ile değiştirilmeden önceki halidir anayasaya aykırılık sorununa dönüldüğünde sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanun ile as knun ncı ve benzer bir düzenleme olan tcknun inci maddesinde belirtilen suçlar bu kanun kapsamı dışında tutulmuştur ancak ekim tarihli ve resmî gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin iptal kararı ile tcknun inci maddesinin sayılı kanun kapsamında tutulması gerektiği belirtilmiş tcknun inci maddesi sayılı kanun kapsamı içine girmiştir as knun sayılı kanun ile değişik yeni ve eski düzenlemeleri konusunda herhangi bir düzenleme yapılmamış anayasa mahkemesince karar verilmemiştir firar suçunun sayılı kanunun kapsamında olması as knun ncı maddesinde belirtilen suçun sırf askeri suçlardan olmaması sayılı kanun ile değişik yeni düzenlemesinde tcknun inci maddesine atıfta bulunması ve tcknun inci maddesi yönünden anayasa mahkemesince sayılı kanunun iptaline karar verilmiş olması topluca değerlendirildiğinde benzer durumda bulunan şahısların birbirine tamamen zıt sonuçlarla karşı karşıya gelme ihtimalleri söz konusudur örneğin birliğinden kaçan bir şahısla birliğinde birlik komutanınca disiplinin tesisi maksadıyla as knun uncu maddesi uyarınca tutuklanan bir şahsın kaçması durumunda ikinci şahıs hakkında sayılı kanun hükümleri uygulanmayacak askeri mahkemece tutuklanan ve kaçan bir şahıs sayılı kanun hükümlerinden faydalanamayacağı halde sivil bir mahkemece tutuklanan ve kaçan bir şahıs sayılı kanun hükümlerinden faydalanacaktır yukarıdaki açıklamalar ışığında sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun inci maddesi inci bendinin alt bendinde yer alan as knun ncı maddesinin tcknun inci maddesi yönünden eşit uygulamaya engel oluşturduğu ve bununda anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ve nci maddesindeki hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmış anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir
724
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra açılan tapu iptali ve tecili davasıdır davacı zilyetlikle kadastro tespiti sırasında orman parseli içerisinde bırakılan taşınmaz üzerinde hak iddia etmektedir ada parsel numaralı orman parselinin kadastrosu askı ilanına çıkarılarak tarihinde kesinleşmiştir orman kadastrosu işlemi genel kadastro sırasında yapıldığından kadastro kanunu gereğince yapılan çalışmalar ay boyunca askı ilanında tutulmuş ve tutanaklar kesinleşmiştir sayılı orman kanununun maddesi gereğince hak sahibi olduğunun iddia eden kişiler askı ilan süresi içerisinde sınırlamaya itiraz edebilecek itiraz olmaması halinde komisyon kararları kesinleşecektir bu sürenin hak düşürücü süre mahiyetinde olduğu tapu sahibi kişilerin on yıllık süre içerisinde dava açma haklarının olduğu da aynı maddede ifade edilmiştir dava sürecinde alman bilirkişi raporlarıyla da bağlantılı olarak taşınmazın orman olmayan yerlerden olduğu kanaatine varılmış davacı vekilinin itirazları da değerlendirilerek konu incelenmiş ve orman kanunun maddesindeki bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir bu süre hak düşürücü süredir hükmünün anayasaya aykırı olduğu vicdanı kanaatine varılmıştır şöyle ki anayasanın maddesi temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplumun düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz anayasanın maddesi herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz şeklindedir keşif sonrası alınan orman bilirkişi raporundaki taşınmazın özellikle memleket haritasında ve hava fotoğrafında açıklık alanda kaldığına dair yorumlar çerçevesinde konuya yaklaşmak önemlidir çünkü kadimden beri orman sayılan yerlerden tapuyla bile toprak kazanmak mümkün değildir bu bağlamda herhangi bir davada ve özellikle bu davada kadastro işleminin kesinleşmesinden sonra tapuyla hak iddia edebilmek mümkünken davacının kadimden beri zilyetliğinde olan ve devletin bölgede kadastro işlemi yapmaması sebebiyle tapusu bulunmayan zilyedin hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle hak iddia edebilmesi mümkün olmamaktadır bölgede kadastro işlemlerinin ihale yoluyla yapılması kadastro teknisyenlerinin işleri hızlı bir şekilde bitirebilmek için çoğu zaman özensiz davranması hatta eski tapuları tam olarak uygulamaması sebebiyle mülkiyet hakkının özü zarar görebilmektedir ayrıca askı ilanlarının köyde yapılması günümüz şartlarında kadastro sonuçlarının tam olarak öğrenilebilmesini engellemektedir çünkü hak sahibi kişilerin çoğu artık köylerde oturmamaktadır bu nedenle aylık askı süresi içinde çoğu zaman hak sahibi kişiler kadastro işlemlerinden haberdar olamamakta bunun sonucunda tutanaklar kesinleştiğinde kadimden beri zilyetlikle arazilerini kullanan şahıslar ellerinde herhangi bir tapu olmadığı için orman kadastrosuna karşı herhangi bir hak iddia edememekte ve açtığı davalar hak düşürücü süreesas sayısı karar sayısı sebebi ile reddedilmektedir askı ilanı süresinde köyde oturan şahıslar ise durumdan haberdar olarak kadastro mahkemesinde dava açarak hak iddia edebilmektedir bu nedenlerle kadimden beri zilyetlikle bir taşınmazı sahiplenen kişilerin mülkiyet hakkı askı ilanının köyde yapılması ve aylık süreyle sınırlandırılması gibi teknik teferruatlarla sınırlandırılmakta ayrıca bu aylık sürenin hak düşürücü süre olduğu belirtilerek mülkiyet hakkının özüne dokunulmakta mülkiyet haklarının özü vatandaşların bilemeyeceği ve günümüz şartlarında ulaşamayacağı sınırlamalarla zedelenmektedir anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın sınırlandırılabileceği belirtilmektedir orman kanununun ilgili maddesi mülkiyet hakkının özüne dokunmaktadır şöyle ki keşif esnasında orman bilirkişi marifetiyle ziraat alanında kaldığı belirlenen arazilerin sırf askı ilan süresi geçirildiği ve bu sürenin hak düşürücü süre mahiyetinde olması nedeniyle zilyetlerin hak iddiası dinlenmemekte taşınmaz memleket haritası ve hava fotoğrafında ziraat alanında kalsa bile hak düşürücü sürenin geçirildiği için taşınmaz orman alanında kalmaktadır hak düşürücü sürenin ormanlar açısından herhangi bir faydasının olmadığı diğer hazine arazileri yönünden zilyetlikle kazanma açısından böyle bir sınırlama yokken orman sınırlarında dikkatsizlik sonucu bırakılmış ziraat alanlarının zilyetlikle iktisap edilememesi hak düşürücü sürenin bu durumu engellemesi açıkça eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi mülkiyetin özüne müdahale mahiyetindedir kanun koyucu özel durumları göz önüne alarak yanlışlıkla orman sınırlarında bırakılan ziraat alanlarıyla alakalı herhangi bir istisna getirmemiş ve toptancı bir yaklaşımda bulunmuştur anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet hakkın sahip olduğu bu hakkın kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği belirtilmiştir ormanlık alanların korunması tabii ki kamu yararı kavramının sınırları dahilindedir ancak birçok dava dosyasında ve bu dosyada olduğu gibi ziraat alanı olarak görünen taşınmazların orman sınırları dahilinde bırakıldığı görülmektedir ziraat alanlarının orman içi açıklık mahiyetinde olması durumu hariç orman sınırları dahilinde tutulmasının kamu yararı açısından herhangi bir öneminin olmadığı bu kısımların zilyetlikle kazanılabilmesinin mümkün olması gerektiği izahtan varestedir bu bağlamda zilyetlikle kazanma koşulları oluştuğu yani mülkiyet karinesi olduğu halde hak düşürücü süre marifetiyle ormanlık alanda bırakılmış ziraat alanlarının mülkiyetinin kazanılamaması mülkiyet hakkının açık ihlali niteliğinde olduğu gibi bu sınırlamada herhangi bir toplum yararı da yoktur bu açıklamalar doğrultusunda anayasaya aykırı olduğu düşünülen hükmün iptali için anayasanın maddesi gereğince başvuru yoluna gidilmiştir neti̇cei̇ talep sayılı orman kanunu maddesindeki bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir bu süre hak düşürücü süredir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden iptal edilmesine karar verilmesini talep ederim
761
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçesi şöyledir mahkememizin yukarıda esas no yazılı dava dosyasına konu olan iddianamede sanığın olay tarihinde bayındır petrol isimli işyerinin tarihinde mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle mühürlenmesinden sonra mührü bozarak bu yerde faaliyetine devam ettiği iddiasıyla ve sayılı tcknun madde ve fıkrası hükmü gereğince cezalandırılması talebiyle mahkememizde kamu davası açılmıştır dosya kapsamına nazaran sanığın işlediği aynı suçtan dolayı suç tarihinden geriye doğru yıl içinde kesinleşen cezasının bulunması nedeniyle hakkında sayılı tcknin maddesinin ve bu arada aynı maddenin üçüncü fıkrasının uygulanması ihtimali söz konusudur sanık hakkında uygulanması muhtemel sayılı tcknin ve madde ve fıkrası hükümlerinin aşağıda açıklanan gerekçeler nedeniyle anayasanın hukuk devleti ilkesine ilişkin madde hükmüne aykırı olduğu düşünülmektedir bu aşamada sayılı tcknun paraya çevirmeye ilişkin hükümlerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesine ilişkin şartlar sayılı tcknun maddesinde yer almaktadır buna göre hükmolunan kısa süreli hapis cezalarının hapse çevrilmesi mümkün bulunmaktadır kısa süreli hapis cezası aynı kanunun madde ve fıkrasında yıldan daha az süreli hapis cezası olarak tanımlanmıştır buna göre yıldan daha uzun süreli hapis cezalarının paraya çevrilmesi mümkün olmayacaktır davaya konu olayda uygulanması muhtemel aynı kanunun madde ve fıkrası hükmüne göre suç tanımında hapis ve para cezasının seçenekli olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezası tercih edilmiş ise bu cezanın artık paraya çevrilmesi mümkün olmayacaktır buna göre paraya çevirmenin diğer şartı yasa maddesinde öngörülen cezanın seçenekli olarak para cezasını kapsamamasına ilişkindir aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise otuz gün ve daha az süreli hapis cezalarının paraya çevrilmesi zorunlu tutulmuş ancak bu hükmün uygulanabilmesi için de daha önceden hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak şartı bulunmaktadır bir başka dikkat edilmesi gereken husus şudur sanık daha önce hapis cezasına mahkum edilmiş bulunsa dahi hakim sonradan verilen kısa süreli hapis cezasını takdiren paraya çevirebilecektir daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunmak şartı paraya çevirmenin mahkemece bir zorunluluk olduğunun kabulü için gerekli bulunmaktadır paraya çevirmeye ilişkin sayılı tcknun madde ve fıkrasında daha önceden hapis cezasına mahkum edilmemiş olmanın şart koşulmadığı da dikkate alındığında bu sonuca varılmalıdır sanığın sabıka kaydında yer alan pendik asliye ceza mahkemesinin tarih ve sayılı mühür fekki suçundan hükmolunan tl ytl adli para cezasına ilişkin ilam nedeniyle bahsi geçen ilamın sabıka kaydındaki ceza fişinden anlaşılan kesinleşme ve infaz tarihi ve sayılı tcknun madde ve fıkrasının bendi hükmü de dikkate alındığında hakkında aynı kanunun maddesinde yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanması söz konusuduresas sayısı karar sayısı diğer yandan sanık hakkındaki uygulanması muhtemel yukarıda gösterilen sevk maddesinde hapis ve para cezası tercihli olarak düzenlenmiştir sayılı tcknun madde ve fıkrasında yer alan ve yukarıda açıklanan hüküm nedeniyle sanık hakkındaki cezanın para cezasına çevrilmesine imkan bulunmamaktadır yukarıda açıklanan sonucun sayılı tcknun diğer hüküm incelenmesinde her zaman adil sonuçlar vermeyeceği görülmüştür sanık hakkında dava dosyamıza konu olayda paraya çevirme hükmünün uygulanma ihtimali bulunmadığı halde daha fazla cezayı gerektiren ve fakat yasa maddesinde tercihli olarak para cezası öngörülmeyen bir suç işleyen başka bir kişi hakkında paraya çevirme hükümlerinin çevrilmesinin mümkün olacağı anlaşılmaktadır bir örnekle açıklamak gerekir ise sayılı tcknun madde ve fıkrasında yer alan suç işlemek için alenen tahrikte bulunmak suçunu işleyen bir şahıs hakkında öngörülen cezai müeyyide aydan yıla kadar hapis cezasıdır bu kişi hakkında mahkemece yapılan yargılama sonucunda yıl hapis cezasına hükmolunması halinde dava dosyamıza konu olduğu üzere bu kişinin sabıka kaydında adli para cezası bulunsa ve hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması gerekse dahi hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının paraya çevrilmesi mümkün bulunmaktadır yine şantaj suçuna ilişkin maddenin dava dosyamıza konu suç ile karşılaştırılmasında öngördüğü cezai müeyyide yönünden aynı durum söz konusu olup örnekleri çoğaltmak mümkündür daha fazla cezayı gerektiren suçun sanığı hakkında öngörülen iptal talebine konu hükümlerin adil sonuçlar doğurmadığı görülmektedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almaktadır hukuk devleti kavramı devletin eylem ve işlemleri ile yasal düzenlemelerinin hukukun genel ilkelerine uygunluğunu insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir i̇ptal talebine konu yukarıda belirtilen kurallar yine yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır yukarıda belirtilen sebeplerle sayılı tcknun ve madde ve fıkrası hükümlerinin anayasanın maddesine aykırı bulunduğundan anayasanın maddesi gereğince iptal edilmesi talep olunur
730
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı türk petrol kanununun üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrası türkiye arazisi bu kanun bakımından kara ve deniz bölgeleri olarak ikiye ayrılır kara ve deniz bölgelerini ayıran sınır kıyı çizgisidir deniz bölgeleri karasuları içi ve karasuları dışı olmak üzere ikiye ayrılır karasuları dışı denizlerde araştırma izni arama ve işletme ruhsatlarının verilmesi devri ve süre uzatımları inci ncı ve inci maddede belirlenmiş haklardan az olmamak üzere bakanlar kurulunun iznine tabidir bu alanlar bakanlar kurulu kararıyla tamamen veya kısmen aramaya ve işletmeye kapatılabilir tadil edilebilir veya kapatılan bir alan tekrar açılabilir üçüncü fıkrası askeri yasak bölgeler ile güvenlik bölgelerinde yapılacak işlemlerle ilgili izin verilmeden önce ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınır hükmü içermektedir birinci fıkradan da anlaşılacağı üzere türkiye petrol bölgesi yerine artık kara ve deniz şeklinde iki petrol bölgesine ayrılmış kara ve deniz bölgelerini ayıran sınır kıyı çizgisi olarak kabul edilmiş deniz bölgeleri de karasuları içi ve karasuları dışı olmak üzere ikiye ayrılmış ve karasuları dışı denizlerde araştırma izni arama ve işletme ruhsatlarının verilmesi devri ve süre uzatımları bakanlar kurulunun iznine tabi olmuştur bu alanlar bakanlar kurulu kararıyla tamamen veya kısmen aramaya ve işletmeye kapatılabilecek tadil edilebilecek veya kapatılan bir alan tekrar açılabilecektir ancak idareye bu kadar geniş bir yetki alanının bırakılması anayasaya açıkça aykırıdır çünkü yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel kuralları koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlenmesine bırakmaması gerekir çünkü dayanağını anayasanın üncü maddesindeki idarenin kuruluş ve görevlerinin yasa ile düzenleneceği kuralından alan yönetimin yasallığı ilkesine ve anayasanın inci maddesine göre idarenin herhangi bir konuda asli düzenleme yetkisi yoktur i̇dare ancak yasalarla belirlenen sınırlar içerisinde bir düzenleme yapabilir i̇dareye sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmesi yasama yetkisinin anayasanın nci maddesine aykırı biçimde devri anlamına gelir esasen anayasanın inci maddesinde yer alan yürütme yetkisi ve görevi anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasanın nci maddesine göre yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasınıesas sayısı karar sayısı sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur ayrıca türkiyenin petrol bölgesi yerine kara ve deniz olmak üzere iki bölgeye ayrılması hem de üçüncü fıkrada söz edilen askeri yasak bölgeler ile güvenlik bölgelerinde yapılacak işlemlerle ilgili izin verilmeden önce ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınacağı hükmü kamu yararına ve milli menfaatlerimize de açıkça aykırıdır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir maddede belirtilen hukuk devleti ilkesi gereğince yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılması gerekir bir kuralın anayasaya aykırılık sorunu çözümlenirken kamu yararı konusunda anayasa mahkemesinin yapacağı inceleme de yasanın kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığını araştırmaktır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır bu saptamanın doğal sonucu olarak da kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak yasa kuralı konulamaz üstelik askeri bölge gibi stratejik bir alanda yabancılara petrol arama yetkisinin verilmesi hiçbir kamu yararı ve milli menfaatle bağdaşmaz anayasanın inci maddesinde de bir yandan türk milletinin bağımsızlığını öte yandan da kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır böylesi bir düzenlemenin anayasanın başlangıç kısmının beşinci paragrafında belirtilen ulusal çıkarların üstünlüğü bağımsızlık ve ülke güvenliği gibi kavramlarla bağdaşmayacağı da açıktır anayasanın herhangi bir maddesine aykırı olan bir hükümde anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkeleri ile de bağdaşmaz açıklanan bu nedenlerle sayılı yasanın üncü maddesinin birinci fıkrası anayasanın nci inci maddelerine üçüncü fıkrası ise anayasanın başlangıç bölümünün beşinci paragrafına anayasanın nci maddesine ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesine aykırı olduğundan iptal edilmelidir sayılı türk petrol kanununun inci nci inci maddelerinin birinci fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı petrol kanunu amaç maddesinde yer alan madde bu kanunun amacı türkiye cumhuriyeti petrol kaynaklarının milli menfaatlere uygun olarak hızla sürekli ve etkili bir şekilde aranmasını geliştirilmesini ve değerlendirilmesini sağlamaktır hükmü hemen hemen aynı ifadeyle sayılı kanunun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinde bu kanunun amacı türkiye cumhuriyeti petrol kaynaklarının millî menfaatlere uygun olarak hızlı sürekli ve etkili bir şekilde aranmasını geliştirilmesini ve üretilmesini sağlamaktır olarak yer almıştıresas sayısı karar sayısı sayılı türk petrol kanununun araştırma i̇zni başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasında genel müdürlük araştırma izni için yapılan başvuruyu uygun bulduğu takdirde bu izni altmış gün içinde verir i̇zin talep edilen sahanın bir kısmında araştırma izni arama ruhsatı veya işletme ruhsatı verilmiş olması araştırma izni verilmesini engellemez ancak araştırıcı işlem yapmakta olan diğer bir petrol hakkı sahibinin rızası olmadan sürmekte olan sondaj ve benzeri saha etütlerinin yapıldığı yerlere giremez araştırma izni sahibi araştırma alanının hektarı başına bir defaya mahsus olmak ve ödeme şekilleri yönetmelikle düzenlenmek üzere elli kuruş ücret ödemekle yükümlüdür bu tutarlar her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak sayılı kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı dikkate alınmak suretiyle yeniden tespit edilir araştırma sonucu elde edilen bilgiler genel müdürlüğe de verilir ve genel müdürlük sekiz yıl süre ile bu bilgileri gizli tutar genel müdürlük ve başvuru sahibi arasında bu kanun hükümlerine aykırı olmamak üzere mutabık kalınan diğer hususlar araştırma izninin bir ekini teşkil eder bu konuyla ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir hükmü yer almıştır bununla birlikte sayılı türk petrol kanununun i̇şletme ruhsatı başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasında arama faaliyeti kapsamında keşif yapılması hâlinde ruhsat süresince arama ve üretim yapılması ile üretilen petrolün satılması için işletme ruhsatı düzenlenir i̇şletme ruhsatı arama ruhsatının verildiği tarihte geçerli olan şartları ihtiva eder hükmü yer almıştır son olarak sayılı türk petrol kanununun başvuru ve ruhsatlandırma usulü başlıklı nci maddesinin birinci fıkrası petrol hakkının elde edilmesi için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde başvurunun mevzuata uygunluğu başvuranın mali yeterliliği ve taahhüt edilen iş ve yatırım programının bu kanunun amacını diğer başvurulara nazaran daha kısa sürede yerine getirme özelliği dikkate alınır mali yeterlilik ile iş ve yatırım programının değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir şeklinde düzenlenmiştir sayılı yasada milli menfaatler kavramı sadece inci maddede ifade edilmiştir oysa sayılı kanunda milli menfaatler kavramına uygulama açısından son derece önemli olan maddelerde doğruda yer verilmiştir sayılı kanunda petrol hakkı elde etmek için yapılan başvuruların değerlendirilmesinde ilk kıstas milli menfaatlerdir kanunun milli menfaatler başlıklı inci bölümü iki maddeden oluşmakta olup ayrıca üncü maddede milli menfaatler terimine yer verilmiştir ayrıca işletme ruhsatnamesi süresinin uzatılmasında da öncelikli ölçüt milli menfaatlerdir bu çerçevede sayılı kanunun inci nci inci maddelerinin birinci fıkralarında ölçüt olarak milli menfaatlere uygunluk ölçütüne yer verilmemesi açık bir anayasa ihlalidir kaldı ki idari tedbirler başlıklı üncü maddede milli menfaatlere aykırılık halinin bir yaptırıma bağlanmaması devletinidarenin bu durumu düzenlememiş oluşu açık bir ihlaldir bununla birlikte sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki petrol hakkı talebinin milli menfaatlere uygun olması kriteri bu madde ile sonlandırılmıştır petrol hakkı talebinde başvurunun değerlendirilmesinde başvurunun mevzuata uygunluğu başvuranın mali yeterliliği taahhüt edilen iş ve yatırım programının kanunun amacını diğer başvurulara göre daha kısa sürede yerine getirme özelliği yeterli ölçüt olarak görülmektedir başvurularda teknik yeterlilik aranmayacaktır bu düzenlemelerle petrol hakkı taleplerinde kamu yararıtoplumsal çıkar gözetilmesi esası ortadan kaldırılacağından sayılı yasanın nci maddesinin birinci fıkrası yönünden de anayasanın ihlali söz konusuduresas sayısı karar sayısı benzer bir düzenleme içeren sayılı kanunu iade gerekçesinde cumhurbaşkanı sezer şunları ifade etmiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılması ve uygulamada kamu yararının öncelikle gözetilmesi hukukun evrensel kurallarının ve hukuk devleti ilkesinin gereğidir kamu yararının da öncelikle ulusal çıkarları içerdiğinde kuşku bulunmamaktadır anayasanın maddesinde anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri içeren başlangıç bölümünün anayasa metnine dahil olduğu maddesinde de türkiye cumhuriyetinin başlangıç bölümünde yer verilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmıştır anayasa metnine dahil olan temel görüş ve ilkeler içeren başlangıç bölümünün beşinci paragrafında hiçbir etkinliğin türk ulusal çıkarları karşısında korunma göremeyeceği açıkça belirtilmiştir anayasanın maddesinde anayasa kurallarının yasama yürütme yargı organlarını yönetimi diğer kuruluş ve kişileri bağlayan üstün kurallar olduğu açıklanmıştır üstünlük ve bağlayıcılık özelliği tüm anayasal kuralların bu bağlamda ulusal çıkarların uygulamada yürütme organı ve yönetimce öncelikle ve özenle gözetilmesi gerekeceğini göstermektedir başka bir anlatımla ulusal çıkarların korunacağının yasada açıkça düzenlenmemiş olmasının devlet organlarının kamu kurum ve kuruluşlarının ve kamu görevlilerinin anayasadan kaynaklanan yükümlülüklerini ve görevlerini ortadan kaldırmayacağı açıktır bu organ kurum kuruluş ve görevliler anayasanın yukarıda açıklanan kuralları uyarınca tüm eylem ve işlemlerinde ulusal çıkarları ve kamu yararını önde tutmak koruyup güçlendirmek yükümlülüğündedir petrol ve doğalgaz gibi stratejik önemi çok yüksek ürünler söz konusu olduğunda bu yükümlülüğün daha da artacağı kuşkusuzdur i̇ncelenen yasanın amacını düzenleyen maddesi ile başvuruların değerlendirilmesine ilişkin kurallar içeren maddesinde ulusal çıkarların korunacağına ilişkin açık kural bulunmaması bu konuda yapılacak uygulamalarda ulusal çıkar ve kamu yararının gözetilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır bununla birlikte sayılı yasanın ulusal çıkarların korunması başlıklı bölümünde yer verilen nci maddede yabancı devletlerin doğrudan ya da dolaylı olarak yönetiminde etkili oldukları tüzelkişiler ile yabancı bir devlet için ya da yabancı bir devlet adına hareket eden kişilerin petrol hakkına sahip olamayacakları ve petrol etkinliklerinde bulunamayacakları petrol etkinlikleri için gerekli taşınır ya da taşınmaz mal edinemeyecekleri ya da bunlar üzerinde hak ve yarar sağlayamayacaklarıesas sayısı karar sayısı petrol etkinliği için gerekli tesis kuramayacakları ve işletemeyecekleri belirtilmiştir sayılı yasada yabancı devletlerin doğrudan ya da dolaylı yönetiminde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için ya da yabancı bir devlet adına hareket eden kişilerin ülkemizde petrol etkinliklerinde bulunmaları mülk edinmeleri ve tesis kurmalarının yasaklanmadığı böylece stratejik öneme sahip bir ürün konusunda yabancı devletlerin belirleyici olmasının önündeki engeller kaldırıldığı için ulusal güvenlik yönünden yaratılan risk artmaktadır yasanın inci ncı nci inci maddelerinde bu yönde bir hükme yer verilmemesi ulusal çıkarların korunması gerekliliğine dair anayasa ilkelerine açıkça aykırıdır sezer iade gerekçesinde bu durumu ülkeyi tümüyle uluslararası şirketlerin ya da yabancı devletlerin kararına bırakmak anlamına gelir ki bu durumu ulusal güvenlikle ulusal çıkarlarla ve kamu yararıyla bağdaştırmak olanaksızdır olarak ifade etmiştir anayasanın başlangıç bölümünün beşinci paragrafında yer alan değişik mdhiçbir faaliyetin türk millî menfaatlerinin türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği hükmü karşısında petrol konusunda ulusal çıkarları göz ardı eden sayılı yasanın araştırma i̇zni başlıklı inci maddesinin birinci fıkrası arama ruhsatı başlıklı ncı maddesinin birinci fıkrası başvuru ve ruhsatlandırma usulü başlıklı nci maddesinin birinci fıkrası ve i̇şletme ruhsatı başlıklı inci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıcında yer alan hiçbir faaliyetin türk millî menfaatlerinin türk varlığının karşısında korunma göremeyeceği yönündeki hükmüne anayasanın ncı maddesinde anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri içeren başlangıç bölümünün anayasa metnine dahil olduğu nci maddesindeki türkiye cumhuriyetinin başlangıç bölümünde yer verilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu yönündeki hükme anayasanın inci maddesindeki anayasa kurallarının yasama yürütme yargı organlarını yönetimi diğer kuruluş ve kişileri bağlayan üstün kurallar olduğu üstünlük ve bağlayıcılık özelliğinin tüm anayasal kuralların bu bağlamda ulusal çıkarların uygulamada yürütme organı ve yönetimce öncelikle ve özenle gözetilmesi gerekeceğini gösteren hükme aykırıdır açıklanan bu nedenlerle sayılı yasanın araştırma i̇zni başlıklı inci maddesinin birinci fıkrası başvuru ve ruhsatlandırma usulü başlıklı nci maddesinin birinci fıkrası ve i̇şletme ruhsatı başlıklı inci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıç bölümünün beşinci paragrafında yer alan hiçbir faaliyetin türk millî menfaatlerinin türk varlığının karşısında korunma göremeyeceği yönündeki hükme nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine inci maddesinin birinci fıkrasına ve ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı olduğundan iptal edilmelidir sayılı türk petrol kanununun uncu maddesinin birinci ve altıncı fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı yasanın uncu maddesinin birinci fıkrasında bir arayıcı veya işletmeci ürettiği petrolün sekizde birini devlet hissesi olarak ödemekle yükümlüdür hükmü aynı maddenin altıncı fıkrasında petrol üreticisinin ödeyeceği devlet hissesi bir petrol birimi üzerinden üretilen ham petrolde varil başına tarihli ve sayılı petrol piyasası kanununun uncu maddesinde düzenlenen yerli ham petrolün piyasa fiyatı doğalesas sayısı karar sayısı gazda ise dağıtım şirketlerine veya serbest tüketicilere yapılan satış fiyatı üzerinden hesaplanır hükmü yer almaktadır bu kanunla gerçekleştirilmek istenen tabloya göre devletin elinde olan ve tespit edilen petrol sahaları şirketlere açılacak yabancı şirketler potansiyeli zaten bulunan alanlara gelip arama faaliyetlerinde bulunacak ve bu faaliyetleri de devlet tarafından vergi indirimi ve teşviklerle desteklenecek bunun karşılığında yabancı petrol şirketi de çıkardığı petrolün sadece sekizde birini başka bir deyişle sadece yüzde ini bize verecektir on yıldır işgal altında olan irakta bile bu oran yüzde libyada yüzde civarında iken yeni petrol kanunuyla ülkemiz sınırları dahilinde çıkartılacak petrolden türkiyeye verilecek hissenin sadece yüzde olarak belirlenmiş olması bu düzenlemenin açıkça kamu yararı ve milli menfaatleri ihlal ettiğini göstermektedir mevcut petrol kanununda üretilen ham petrolde varilinden doğalgazda ise metreküpünden sekizde bir oranında alınan devlet hissesi kuyu başı fiyatı esas alınarak hesaplanırken sayılı petrol kanunu ham petrolde piyasa fiyatı doğalgazda ise toptan satış fiyatını esas alınmıştır zira devlet hissesinin endüstride standart olan kuyu başı fiyatı üzerinden değil depiyasa fiyatı üzerinden ödenmesi yerli petrol üreticileri için teşvik değil aksine caydırıcılık oluşturacaktır zira piyasa fiyatı üzerinden ödeme durumunda yerli üretici kuyu başından en yakın dünya piyasasında teslime kadar duçar olunacak ek masrafları nakliye boru hattı sigorta vs da kendi cebinden ödemek zorunda kalacaktır bu düzenleme anayasanın inci maddesinde belirtilen devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak gibi amaç ve görevlerine de ters düşen bir düzenlemedir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir maddede belirtilen hukuk devleti ilkesi gereğince yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılması gerekir bir kuralın anayasaya aykırılık sorunu çözümlenirken kamu yararı konusunda anayasa mahkemesinin yapacağı inceleme de yasanın kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığını araştırmaktır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır bu saptamanın doğal sonucu olarak da kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak yasa kuralı konulamaz dolayısıyla iptali istenen bu madde anayasa hükümlerine açıkça aykırı olduğundan ve kamu yararına da dayanmadığından kamu yararı düşüncesi olmaksızın getirilen bir yasa kuralının bir hukuk devletinde sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlara neden olacağı açıktır bu durum anayasanın inci maddesinde belirtilen devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak gibi amaç ve görevlerine de ters düşen bir durumduresas sayısı karar sayısı anayasanın herhangi bir maddesine aykırı olan bir hükümde anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkeleri ile bağdaşmaz açıklanan nedenlerle sayılı yasanın uncu maddesinin birinci ve altıncı fıkraları anayasanın nci inci maddelerine ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesine aykırıdır sayılı türk petrol kanununun uncu maddesinin birinci ve i̇kinci fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı yasanın uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca petrol hakkı sahibi arama veya işletme ruhsatında veya civarında petrol işlemi için gerekli arazinin kullanma hakkını arazi özel mülkiyet konusu ise anlaşma anlaşmazlık durumunda kamulaştırma yoluyla arazi hazineye ait veya devletin hüküm ve tasarrufu altında ise maliye bakanlığından bedeli karşılığında kiralamak irtifak hakkı tesis etmek veya kullanma izni almak ve ruhsatına kaydedilmek suretiyle elde edebilir anlaşmaya dayanan kullanma hakkı üç yıldan fazla sürdüğü takdirde özel mülkiyet konusu arazinin kamulaştırılması arazi sahibi veya petrol hakkı sahibi tarafından istenebilir aynı maddenin ikinci fıkrasında isekamu yararı niteliğindeki kamulaştırma kararı talep üzerine bakanlıkça verilir i̇şlemler tarihli ve sayılı kamulaştırma kanunu hükümleri çerçevesinde yapılır aynı kanunun nci maddesi hükümlerine göre acele kamulaştırma yapılabilir kamulaştırılan arazinin mülkiyeti hazineye kullanma hakkı kamulaştırma bedelini ödeyen petrol hakkı sahibine ait olur bu durumda maliye bakanlığı tarafından petrol hakkı sahibi lehine bedelsiz olarak ve ruhsat süresi kadar irtifak hakkı tesis edilir bu madde hükümleri çerçevesinde elde edilen kullanma hakları arama ve işletme ruhsatının parçası olarak ruhsat süresince devam eder arama ve işletme ruhsatı iptal edilirse kamulaştırma bedeli iade edilmez hükmü yer almaktadır bu düzenlemede kamulaştırma kararı talep üzerine enerji ve tabii kaynaklar bakanlığınca verilecek kamulaştırılan arazinin mülkiyeti hazineye kullanma hakkı ise kamulaştırma bedelini ödeyen petrol hakkı sahibine ait olacaktır ayrıca gereken durumlarda acele kamulaştırma yapılabilecektir bu düzenlemede açıkça vatandaş iradesi dışlanmakta mülkiyet hakkı yok sayılmaktadır kamulaştırma kanununun nci maddesinde acele kamulaştırmanın uygulanacağı haller yurt savunması ihtiyacına veya aceleciliğine veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlar gibi tahdidi olarak belirtilmiştiroysaki anılan maddede yürütmenin acele kamulaştırma yapmasını gerektirecek herhangi bir durum söz konusu değildir anayasanın nci maddesi cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan bir devlettir yasalarda yapılan değişikliklerin toplumsal gerçeklere uyumlu olması ve adaletli kurallar içermesi gerekir kişilerin devlete güven duymaları maddî ve manevî varlıklarınıesas sayısı karar sayısı korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir anayasanın inci maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz denilerek mülkiyet hakkı anayasal bir kurum olarak güvence altına alınmıştır temel bir insan hakkı olan mülkiyet hakkı bireyin eşya üzerindeki hâkimiyetini güvence altına almaktadır eşya üzerindeki hâkimiyet bir yönüyle bireye devletin müdahale edemeyeceği özel bir alan yaratırken diğer taraftan emeğinin karşılığını güvence altına almakla bireye kendi hayatını yönlendirme ve geleceğini tasarlama olanağı sunmaktadır bu nedenle birey özgürlüğü ile mülkiyet hakkı arasında yakın bir ilişki vardır anayasanın üncü maddesine göre temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ruhuna ve demokratik toplum düzenine ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz ayrıca ikinci fıkrada yer alan acele kamulaştırma yapılabilir hükmü ayrımcı uygulamalar yapılabilmesinin de temelini oluşturmaktadır bu madde ile vatandaşın hakkı bakanlığın insafına bırakılarak lütuf düzeyine indirgenmekte ve aynı durumdaki kişilere farklı muamele uygulama yetkisi yasa ile verilerek anayasanın eşitlik ilkesi açıkça ihlal edilmektedir anayasanın uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesi hukuksal eşitliği öngörmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı konumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararındayasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez ayrıca anayasanın nci maddesinde toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı olunacağına yer verilerek devlet ve toplumun çıkarlarına öncelik tanınmıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde de bir yandan türk milletinin bağımsızlığını öte yandan da kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır böylesi bir düzenlemenin anayasanın başlangıç kısmının beşinci paragrafında belirtilen ulusal çıkarların üstünlüğü bağımsızlık ve ülke güvenliği kavramları ve inci maddesinde belirtilen toplumun huzuru kavramları ile bağdaşmayacağı da açıktır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin ise anayasanın nci ve inci maddelerinde belirtilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile çelişeceği ortadadır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkraları anayasanın nci inci maddesine uncu maddesinin birinci fıkrasına üncü maddesine ve inci maddesine aykırı olduğundan iptal edilmelidir sayılı türk petrol kanununun uncu maddesinin beşinci fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı türk petrol kanununun uncu maddesinin beşinci fıkrası tarihli ve sayılı orman kanununa göre orman sayılan yerlerdeki ruhsat ve izin alanlarında ilgili mevzuata göre izin almak ve bedelleri ödenmek suretiyle petrol arama ve işletme faaliyetleri yapılabilir biçiminde düzenlenmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı ncı maddesinde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir hükmüne yer verilmiştir uncu maddesinin birinci fıkrasına göre de devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür aynı maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz devlet ormanları kanuna göre devletçe yönetilir ve işletilir hükmü ve devamı olan üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez hükümleri yer almaktadır anayasamızın ncı maddesinin ilk fıkrasında herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir hükmü ve aynı maddenin ikinci fıkrasında çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidirhükmü yer almaktadır bu madde bütünüyle incelendiğinde sağlıklı ve dengeli çevre kavramına doğal güzelliklerin korunduğu kentleşme ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin önlendiği bir çevre kadar belli bir plan ve programa göre düzenlenmiş çevrenin de gireceği kuşkusuzdur aymk tarihli ve k anayasanın ncı maddesinin gerekçesinde de vatandaşın korunmuş çevre şartlarında beden ve ruh sağlığı içinde yaşamını sürdürmesini sağlamasının devletin ödevi olduğu devletin hem kirlenmenin önlenmesi hem de tabii çevrenin korunması ve geliştirilmesi için gerekli gereken tedbirleri alması gerektiği belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı yukarıdaki anayasa hükümleriyle devlete toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanmasında ve bireylerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilmesinde önemi yadsınamaz olan çevrenin korunması ve geliştirilmesi konularında ödevler yüklendiği açıktır sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ekonomik ve mali gerekçelerle vazgeçilecek haklardan değildir söz konusu hakka yönelik olarak devlete düşen görev bu hakkın gerçekleştirilmesinin önünde yer alan engellerin kaldırılmasından ve yaşanılan çevre ortamının geliştirilmesinden ibarettir bu bağlamda devlet bütününün bir parçası olan yasama organı da aktarılan anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır buna göre çevreyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin anayasa tarafından devlete yüklenen çevrenin korunması çevrenin geliştirilmesi ve çevre kirliliğinin önlenmesi ödevlerini yerine getirme amacına bağdaşacak şekilde çıkarılmaları gerekmekledir sayılı kanun yüzey ve su hakları başlıklı uncu maddesinin beşinci fıkrası ile orman sayılan yerlerde petrol arama ve işletmesi yapılabileceği kabul edilmiştir orman varlığını yok edecek bu düzenleme anayasanın uncu maddesinde yer alan ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez hükmüne açıkça aykırıdır devlet orman varlıklarını korumakla yükümlü iken petrol arama ve işletme faaliyetlerine izin verecek şekilde bir yasal düzenleme yapamaz aynı maddede su haklarının da belirsiz bir içerikle devri anayasaya aykırıdır ayrıca sayılı yasa genel anlamda bir ticari faaliyet olarak petrol işlemlerine öncelik vererek ekonomik yaklaşımı öne almış bunun karşısında orman alanlarında dahi bu işlemlere izin vererek çevre hakkını ikincil plana atmıştır yukarıda alıntılanan hüküm çevre koruma ile ilgili hiçbir yasal düzenlemeye atıf yapmayan soyut uygulanması imkansız ve çevreye zarar verici faaliyetlerde bulunan şirketlere hukuki sorumluluk yükleme anlamında hiçbir yeterliliği olmayan bir düzenleme olarak anayasanın ncı maddesi ile koruma altına alınan çevre hakkının açık ihlali niteliğindedir anayasanın uncu maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek korunmaları ve geliştirilmeleri konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur anayasanın uncu maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi maddenin birinci fıkrası doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden birisi olan ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için devlete gereken tedbirleri alıp kanun koymayı ve bütün ormanların gözetimi ödevini getirmektedir i̇kinci fıkrada devlet ormanlarının yalnız devletçe yönetilmesi ve işletmesinin yasayla düzenleneceği mülkiyeti ve yönetiminin özel kişilere devir edilemeyeceği belirtilmekte maksatlı olarak yapılan orman tahripleri ağaçlar ve ormanlara vaki tecavüzlerde ormanların zaman aşımı suretiyle mülk edinilemeyeceği kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı kesin olarak hükme bağlanmış bulunmaktadır ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemeyeceği hususu da üçüncü fıkrada anayasal bir hüküm olarak yer almaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve e vek sayılı kararındaesas sayısı karar sayısı hukuk devletinin vazgeçilmez ögeleri içinde yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bütün kamusal girişimlerin temelinde bulunması doğal olan kamu yararı düşüncesinin yasalara egemen olması ve özellikle bir ülkenin en önemli doğal yaşam alanı olan ormanların korunması için yasa koyucunun bu esası gözardı etmemesi ve bunu en iyi şekilde yansıtması zorunludur günümüzde kamu yararı kavram yanında toplum yararıortak çıkar genel yarar gibi birbirinin yerine kullanılan kavramlarla anlatılmak istenen tümünün bireysel çıkardan farklı onun üstünde ya da dışında ortak bir yararı amaçlamasıdır denilmiştir açıklanan bu nedenlerle sayılı türk petrol kanununun uncu maddesinin beşinci fıkrası anayasamızın ncı maddesinin ilk fıkrasında yer alan herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir hükmüne ve aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alançevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir hükmüne ve uncu maddesinin birinci fıkrasına göre devletin ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu yönündeki anayasanın uncu maddesinin birinci fıkrası hükmüne aynı maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz devlet ormanları kanuna göre devletçe yönetilir ve işletilir hükmüne ve yine aynı maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez hükmüne açıkça aykırıdır sayılı türk petrol kan
4,132
esas ayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde vergi resim harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı hükme bağlanmıştır buna karşın anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmıştır bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir kanunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak yoktur anayasanın ve maddelerinde yasa tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisince görüşülmesi usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasa tasarılarının görüşülme ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiştir anayasanın maddesinde cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere geri gönderme yetkisi tanımazken maddesinde de bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiştir anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik biçimde düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sunucu olarak birinin konusuna giren bir işin ötekiyle ilgili yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir bu hüküm karşısında mevcut yasaların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirmesine olanak görülmeyen bütçe yasalarına ancak bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler konulabilir başka bir deyişle bütçe yasaları yasa konusu olabilecek kurallar içeremez gelir yada giderle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürür anayasanın ve maddelerinin getiriliş amacı bütçe yasalarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektedir malî yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasında anayasanın maddesinde öngörülen kurala göre ayrı yasa konusu olabilecek bir malî yükümlülük getirilirken diğer yandan sayılı denizcilik müsteşarlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede düzenlenen denizcilik müsteşarlığının döner sermaye gelirleriyle ilgili olarak da kılavuzluk ve romörkaj hizmetleri gelirlerinden pay alınması suretiyle gelir ihdas edilmiştir böylece anayasanın maddesi gereğince bütçe yasası dışında ayrı yasama konusu olabilecek bir malî yükümlülük bütçe yasası ile getirilirken ilgili yasasında yer alması gereken bir döner sermaye geliri ihdas edilerek anayasanın maddesinde öngörülen ayrım gözardıesas ayısı karar sayısı edilmiş ve maddeleri işlemez duruma getirilerek ve maddesinde öngörülen bütçe kurallarına da aykırı düzenleme yapılmıştır öte yandan sayılı kanunun ek maddesinin anayasaya uygunluğunun incelenmesine gelince ek madde de kılavuzluk ve römorkörcülük hizmeti vermekte olan kamu kurum ve özel kuruluşların elde ettikleri aylık gayrisafi hasılattan oranında pay alınacağına ilişkin düzenlemede yer alan payın kamunun genel ihtiyaçları dışında belirli grupların özel ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik olarak hukuksal zor altında yükümlülüğün yakın çevresine yükletilmek suretiyle ancak her zaman ilgililerden alınması gerekmeyen ve genellikle özel fonlara aktarılmak suretiyle kullanımı sözkonusu olan yükümlülükler şeklinde tanımlaması bulunan malî yükümlülük kavramı içinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır anayasanın maddesinde yeralan herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu vergi resim harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı yolundaki düzenlemede anayasa koyucu her çeşit malî yükümün kanunla konulmasını buyururken keyfi ve takdiri uygulamaları önlemeyi amaçlamıştır kanun koyucunun yalnız konusunu belli ederek bir malî yükümün ilgililere yükletilmesine olur vermesi bunun kanunla konulmuş sayılması için yeterli olamaz malî yükümlerin matrah ve oranları tarh ve tahakkuku tahsil usulleri yaptırımları zamanaşımı yukarı ve aşağı sınırlar gibi çeşitli yönleri vardır bir malî yükümün bu yönleri dolayısıyla yasayla yeterince çerçevelenmemişse kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını hatta temel haklarını etkileyecek keyfi uygulamalara yol açabilmesi mümkündür ayrıca malî güce göre vergilendirme kavramı verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasını ifade etmektedir bu ilke malî gücü fazla olanın az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gerektiğini belirler malî güç anayasada tanımlanmamakla birlikte genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmaktadır kamu maliyesi yönünden gelir servet ve harcamalar malî gücün göstergesidir verginin malî güce göre alınması aynı zamanda eşitlik ilkesinin vergilendirmede uygulama aracıdır öte yandan gayrisafi hasılatın sanayi ticaret ve malî alanlarda faaliyet gösteren yükümlüler yönünden anlamı değişiktir üretilen malın türlü iç ve dış rekabet ortamı kullanılan teknolojinin farklılığı bazı malların yasal veya fiili tekele tâbi olup olmaması gibi sebeplerle gayrisafi hasılat yükümlülülerin malî gücünü tam olarak yansıtmamaktadır ekonominin değişik veya benzer kesimlerinde faaliyet gösteripte aynı gayrisafi hasılata sahip olan yükümlülerin malî güçleri de aynı olmayabilir bu durumda anayasanın maddesindeki verginin adaletli ve dengeli dağılımı ve malî güce göre alınması ilkesi malî yükümler açısından da aynı şekilde ele alınması gerekeceğinden elde edilen aylık gayrisafi hasılat üzerinden oranında pay ayrılmasını düzenleyen anılan maddenin anayasanın eşitlik ilkesinin ve malî güce göre vergilendirme ilkesinin ihlali anlamında bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle malî yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle oybirliğiyle sayılı kanunla getirilen ek madde in anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından anılan hükmün iptali istemiyle oyçokluğu ile anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildiesas ayısı karar sayısı
797
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından mali ve sosyal haklarının bünyesinde görev yaptığı idarede tarihinden önce göreve başlayan diğer uzman yardımcılarıyla eşitlenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle sermaye pi̇yasasi kuruluna karşı açılan davada gereği görüşüldü anayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmüne yer verilmiştir bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralın da davada uygulanacak olması gerektiği hususu anayasa mahkemesinin istikrar kazanmış yerleşik kararlarında açıkça vurgulanmıştır bakilan davada uygulanacak kanun kurali sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasının bendinde sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile tasarruf mevduatı sigorta fonunun kadro ve pozisyonlarına tarihinden sonra ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzmanı unvanlı meslek personeline ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hakesas sayısı karar sayısı ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutan kurul başkanı için bakanlık müsteşarı kurul üyesi için bakanlık müsteşar yardımcısı başkan yardımcısı için bakanlık genel müdürü murakıp ve uzman unvanlı meslek personeli için başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez ve bunlar emeklilik haklan bakımından da emsali olarak belirlenen personel ile denk kabul edilir şeklinde düzenlenen yasa hükümde bulunan tarihinden sonra ilk defa atananlar ibaresi ile uzman ibaresi bakılan davada uygulanacak hüküm niteliğindedir anayasal düzenlemeler anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı savılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne anayasanın maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükmüne anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmüne yer verilmiştir iii anayasaya aykiriliğinin değerlendi̇ri̇lmesi̇esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi hukuk devleti ilkesini maddesi ise kanun önünde eşitlik ilkesini düzenlemektedir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimlerine açık olan devlet ifade eder anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları belirtilmiştir anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanun karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz anayasa mahkemesi tarih ve k ve diğer birçok kararı anayasanın maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş devlete çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı denetlemek işsizliği gidermeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli önlemleri alma ödevi verilmiştir çalışanların yaşam düzeyinin yükseltilmesi ve çalışma yaşamının geliştirilmesi için çalışanların korunması ödevinin çalışanların güvenli ve sağlıklı bir iş ortamında çalışmalarının temin edilmesini de kapsadığı açıktır anayasanın maddesinde i̇nsanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır olayda davacının tarihinden sonra davalı idare bünyesinde çalışmaya başladığından bahisle tarihinden önce aynı kurumda aynı unvan görev ve sorumluluk çerçevesinde çalışmaya başlayan diğer uzman yardımcılarıyla mali ve sosyal haklarının eşitlenmesine yönelik başvurunun reddedildiği davalı idare işleminin dayanağının yukarıya alman sayılı khk hükmü olduğu söz konusu hükmün aynı statü ve durumdaki çalışanlar arasında eşitliği zedeleyici nitelik eğitim görev sorumluluk statüye giriş koşullan açısından hiçbir fark olmaksızın aynı ortamda çalışanlar arasında mali ve sosyal dengenin bozulması suretiyle çalışma barışım olumsuz etkileyici sırf belli bir tarihten sonra statüye dahil olunduğundan bahisle dar anlamda eşitlik ilkesine aykırı olan hüküm ile söz konusu tarihten sonra idare bitmesinde çalışmaya başlayan kamu görevlilerinin maddi ve manevi geliştirme hakkına ve devletin bu kapsamdaki sorumluluğuna aykırı nitelikte olduğu kanaatine varılmıştıresas sayısı karar sayısı öte yandan söz konusu hükmün sayılı khk ile düzenlendiği anayasa mahkemesi tarafından tarih ve k sayılı kararıyla iptal edildiği ve iptal kararının resmi gazetede yayımlandığı tarihinde yürürlüğe girdiği iptal kararından sonra yasama organı tarafından tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun ile aynen sayılı khkya eklendiği ve tarihinden itibaren hüküm ifade edecek şekilde düzenlendiği bu bağlamda aleyhe olan kanunların geriye yürütülmesi ve kazanılmış haklara aykırı olması sebebiyle anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
1,349
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü özetle şöyledir konunun analizi sayılı kanun hükmünde kararname khknin maddesi daha önce hakkında iptal davası açtığımız sayılı khkyi yürürlükten kaldırmıştır sayılı khknin davanın sonuçlanması evresinde yürürlükten kaldırılmış olması anayasa mahkemesinin hukukun üstünlüğünü sağlama konusundaki işlevini zayıflatan ve hattâ engelleyen bir tutumdur sayılı khknin sayılı khkden biçimsel yönden kimi farklılıkları var ise de temelde anayasaya aykırılık yönünden aynı hukuksal özellikleri taşımaktadır sayılı khk ile ilgili açmış olduğumuz davada ileri sürdüğümüz iptal gerekçeleri aynen bu davada da geçerli bulunmaktadır gerekçeleri aynen yineliyoruz ancak bütün bunlara karşın bazı önemli gördüğümüz konulara değinmek istiyoruz sayılı khknin ilk paragrafında bu khknin anayasanın maddesine göre çıkarıldığı belirtilmektedir anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları konumuzu doğrudan ilgilendirmektedir maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasında olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı kamu görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim biçimleri olağanüstü hal kanununda düzenlenir olağanüstü hal süresince cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda khkler çıkarabilir denilmektedir görülüyor ki maddenin ikinci fıkrasında yasayla düzenlenecek konular üçüncü fıkrasında ise yasayla düzenlenmesi gerekenler dışında kalan ve olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda khk ile düzenlenecek konular belirtilmektedir temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya durdurulacağı durumun gerekli kıldığı önlemlerin nasıl ve ne biçimde alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü hal yasasında düzenlenecektir cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca çıkarılacak khk ise herhangi bir yörede meydana gelen olağanüstü halin gerekli kıldığı ve fiili durumlara bir başka deyişle somut durumlara ilişkin konularda alınacak önlemleri belirleyecektir anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasının aynı madde içinde düzenlendiği dikkate alınırsa khknin ancak olağanüstü halle ilgili somut durumlara göre alınacak önlemleri içermesi gerektiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasındaki olağanüstü hal süresince cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılacak khkye başka işlevler tanımak olanaksızdıresas sayısı karar sayısı tersine bir anlayış anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belirlenen yasayla düzenlenecek konuların tek tek gösterilmesini tümüyle anlamsız kılacaktır ayrıca anayasanın maddesinin hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz denilen hükmüne ve anayasanın maddesinde belirlenen yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine tümüyle aykırı olacaktır üzerinde duracağımız bir başka nokta da olağanüstü hal kurallarının uygulanacağı coğrafi alan veya bölge ile ilgilidir anayasanın maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere olağanüstü hal bölgesi anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıktığı veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulduğu bölgelerdir şu durumda yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkmadığı bir bölgede olağanüstü hal rejimi uygulamasının ne gerekçesi ne hukuksal dayanağı vardır anayasanın maddesi ayrıca yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde demek suretiyle olağanüstü hal rejiminin coğrafi sırırlarını da çizmektedir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda denilerek alınacak önlemlerin bu bakıma olağanüstü hal bölgesi ile sınırlanacağı belirlenmektedir olağanüstü hal rejiminin olağanüstü hal ilân edilmeyen bölgelere uygulanması böyle bir durumun bahane edilerek ülkenin tümünü olağanüstü hal rejimi ile yönetme olanağının kapısını açar ki bu durum anayasaya aykırılıktan öte doğrudan doğruya anayasayı ihlâl niteliği kazanır böyle bir yetkinin anayasal dayanağı yoktur nedenle böyle bir durum hiçbir kimse veya organ kaynağın anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz denilen anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın genel esaslar bölümünün devletin temel amaç ve görevleri başlığını taşıyan maddesinde devlete cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak görevi verilmiştir oysa yukarıda sunulan anlayış demokrasiyi korumak değil her fırsattan yararlanarak demokrasiden uzaklaşmayı âdeta amaçlamıştır bu nedenle böyle bir durum anayasanın maddesine de aykırıdır khkde mücavir alan dan söz edilmektedir anayasa olağanüstü hallerle ilgili olarak herhangi bir biçimde olağanüstü hal rejimi uygulaması yapılacak bir mücavir alan öngörmemiştir mücavir alan kuşkusuz şiddet hareketlerinin ortaya çıkmadığı bir alandır öyle olsaydı bu alanda da şiddet hareketleri nedeniyle olağanüstü hâl ilân edilirdi önlem düşüncesi ile de olsa şiddet hareketlerinin ortaya çıkmadığı bir bölgede olağanüstü hal rejiminin uygulanması söz konusu olamaz böyle bir içerik taşıyan khk ile ülkenin tümünde olağanüstü hal sözkonusu olmadığı durumlarda tüm ülkeyi olağanüstü hal rejimi ile yönetmek olanağı bulunacaktır ki bu durum anayasanın maddesinde belirtilen yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinin anlam ve etkisini yok edecektir sayılı khk anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belirlenen ve olağanüstü hal yasasıyla düzenlenmesi emredilen konuları kapsamaktadır ayrıca türk ceza yasası medeni yasa borçlar yasası ve diğer bazı yasaların düzenleme alanlarına ilişkin hükümler oluşturmaktadır khknin birçok hükümlerinin olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanması öngörülmektediresas sayısı karar sayısı olağanüstü hal yönetimleri olağan yönetimlerden farklı kurallara dayanmaktadır ancak olağanüstü hal yönetimleri de hukukun üstünlüğüne bağlı hukuk devleti anlayışının egemen olduğu yönetimlerdir khk hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı kurallar da taşımaktadır sayılı khk anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen ve anayasanın maddesi uyarınca hakkında iptal davası açılamayacak khk niteliğinde değildir bütün bu durumlar karşısında anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen khk niteliğini taşımayan sayılı khknin anayasaya aykırılığını incelemeye yetkili ve hatta zorunlu olarak görevli bulunmaktadır nitekim yüce mahkeme bu gerekçelerle sayılı khk ile aynı nitelikleri taşıyan ve sayılı khkleri incelemeye almış ve bu konuda iptal kararı dahi vermiştir sayılı khknin maddelerinin anayasaya aykırılık gerekçeleri khknin maddesinin anayasaya aykırılık gerekçesi anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçesi sayılı khknin maddesinde olağanüstü hal bölge valiliğinin sayılı yasayla il valilerine verilen yetkilerle i̇l i̇daresi yasası ceza muhakemeleri usulü yasası ve diğer yasaların valilere verdiği görev ve yetkilerden bir kısmını kullanacağı belirtilmektedir burada açıkça görülmektedir ki yasalarla verilmesi gereken yetkiler khk ile bölge valisine verilmektedir bu tür yetkilerin ancak yasayla düzenlenmesi zorunludur bu yetkilerin anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen khk ile düzenlenmesi yukarıdan beri sunduğumuz durumlar karşısında olanaklı değildir bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir maddedeki genel güvenlik asayiş ve kamu düzenini korumak ve şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla aşağıdaki ilâve tedbirler de alınabilir tümcesi belli somut olayları içermekten uzak olup tamamen soyut kavramları kapsamaktadır bu nedenle böyle bir düzenleme ancak yasayla yapılabilecektir maddenin ve fıkralarındaki düzenlemelerde ayni nitelikte hükümler içerdikleri gibi fıkrası da yasalarla yapılacak düzenlemeleri içişleri bakanına bırakmaktadır olağanüstü hal uygulamaları ancak olağanüstü halin meydana geldiği bölgede yapılabilir oysa maddenin bölümünde yayınlarla ilgili önlemlerin olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanacağı öngörülmektedir maddenin bölümü bölge dışına çıkarılanların i̇çişleri bakanlığınca belirlenecek esaslara göre olağanüstü hal bölgesi dışında belli bir yerde ikamete bağlı tutulacaklarını düzenlemektedir bu nedenle madde tümüyle anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık gerekçesiesas sayısı karar sayısı aa sayılı khknin maddesinin bölümünde bölgedeki faaliyetleri yanlış aksettirmek veya gerçek dışı haber ve yorumlar yapmak suretiyle bölgedeki kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına veya bölge halkının heyecanlanmasına neden olacak veya güvenlik kuvvetlerinin görevlerini gereği gibi yerine getirmelerini engelleyecek şekilde yayımlanan basılmış eserlerin yasaklanması öngörülmektedir halkın heyecanlanması güvenlik kuvvetlerinin görevlerini gereği gibi yerine getirmelerini engellemek kamu düzeninin bozulması gibi kavramlar içeriği kapsamı ve sınırları belli olmayan öznel değerlendirmelere tamamen elverişli kavramlardır bu hükmün olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanacağı düşünülürse bunun hukuk devleti yönünden ağırlığı daha açık bir biçimde ortaya çıkacaktır böyle bir düzenleme hiçbir hukuksal esasa bağlı kalmadan dilediği gibi uygulamaya olanak veren ve böylece tümüyle keyfiliği getiren bir düzenlemedir olağanüstü hal yönetimleri de bir hukuksal kurumdur bu nedenle hukuk devletinde olağanüstü hal yönetiminde bile keyfiliğin söz konusu olmaması gerekir bb khknin anayasa mahkemesinin denetiminden uzak tutulabilmesi için anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına göre çıkarıldığı belirtilmiştir bu durum ve davranış hukuk devleti anlayışına karşı bir hiledir yetkinin kötüye kullanılmasıdır hukuk devleti anlayışı hakkın ve yetkinin kötüye kullanılmasına olanak tanımaz sunuları bu durumlar karşısında hem içerik ve hem de oluşturma yöntemi bakımından khknin yalnız maddesi değil tüm maddeleri anayasanın maddesine aykırıdır bu nedenle khknin tüm hükümleri iptal edilmelidir khknin maddesinin anayasaya aykırılık gerekçesi ju maddede olağanüstü hal bölge valisine tüm sendikal faaliyetleri durdurabilme veya izne bağlama yetkisini verdiği gibi gerekli gördüğü başkaca tedbirleri de alabilir denilmektedir görülüyor ki bu maddede de hangi olaylar karşısında bu önlemlerin alınacağını somut olarak belirtmemektedir böyle genel ve soyut bir düzenlemede gerekli gördüğü başkaca tedbirleri de alabilir biçimindeki yetkilendirme hukuk devletinde olanaksız olduğu gibi khk ile verilebilecek yetkilerden de değildir bu nedenle madde anayasanın maddesindeki ilkelere tümüyle aykırıdır iptali gerekir khknin ve maddelerinin anayasaya aykırılık gerekçesi ve maddeler sıkıyönetim yasası ile olağanüstü hal yasasında düzenlenen veya düzenlenmesi gereken konuları içermektediresas sayısı karar sayısı açıkça yasaların düzenleme alanlarına giren bu konular anayasanın maddesinde belirlenen khknin düzenleme konusu olamazlar bu nedenle bu maddeler anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir khknin maddesinin anayasaya aykırılık gerekçesi bu madde türk medeni yasası ve borçlar yasasına göre hükmedilmesi gereken manevi tazminat miktarını yeniden düzenlemekte ve olağanüstü hal bölgesi için düzenlenen bu manevi tazminatın olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanması esasım getirmektedir bu madde anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gibi böylece kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanmış olmakta ve tbmmne ait yasama yetkisi bakanlar kuruluna bırakılmaktadır bu nedenle madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir khknin ve maddelerinin anayasaya aykırılık gerekçesi madde ile basın yolu ile işlenen suçlar için ek cezalar getirilmekte ve bu cezaların olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanması öngörülmektedir madde ile de türk ceza yasasındaki kimi suçlar için belirlenen cezaların iki kat arttırılarak hükmolunacağı esası getirilmektedir bu iki madde anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gibi ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilen anayasanın maddesine de çok açık bir şekilde aykırıdır bu nedenle iptali gerekir khknin maddesinin anayasaya aykırılık gerekçesi bu maddede bu kanun hükmünde kararname ile içişleri bakanına olağanüstü hal bölge valisine ve olağanüstü hal bölgesi dahilindeki il valilerine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili her türlü karar ve tasarruflarından dolayı bunlar hakkında cezai mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz kişilerin sebepsiz uğradıkları zararlardan dolayı devletten tazminat talep etme hakları saklıdır denilmektedir bu madde yukarıda sunduğumuz nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gibi ve maddelerine de aykırıdır çünkü bu madde yargı denetimini anayasada öngörülmeyen bir biçimde ortadan kaldırmaktadır oysa hukuk devleti demek bütün davranışları hukuka ve anayasaya uyan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı bulunan devlet demektir bu madde bu yönden hukuk devleti anlayışına ters düşmekte ve anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ayrıca bu hüküm anayasanın maddesine de aykırıdır çünkü maddede hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmektedir oysa maddedeesas sayısı karar sayısı olağanüstü hal bölge valisi ve il valilerine cezai mali ve hukuki sorumluluk yönlerinden ayrıcalık tanınmaktadır bütün bu durumlar nedeniyle madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir khknin maddesinin anayasaya aykırılık gerekçesi bu madde yöntemine göre ve anayasada öngörülen biçimde olağanüstü hal ilân edilmeden mücavir illerde olağanüstü hal yetkisinin kullanılacağı esasını getirmektedir bu durum yöntemince olağanüstü hal ilân edilmeden ilân edilmiş gibi uygulama yapmaya olanak vermektedir bu nedenle bu madde anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır iptali gerekir
1,741
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemindeki anayasaya aykırılık gerekçesi aynen şöyledir gaziantep ticaret borsası tarafından sayılı vergi usul kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkra uyarınca ve aynı maddede tanınan yetkiye istinaden maliye ve gümrük bakanlığınca yayımlanan seri numaralı gelir vergisi genel tebliğinin numaları bendinde yapılan düzenlemeye dayanılarak borcu adına salınan stopaj gelir vergisi ve fonlarıyla kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davada önceden belirlenerek taraflara bildirilen günü saat de yapılan duruşmada davacı gaziantep ticaret borsasının sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu yolundaki savları dikkate alınarak dava incelendi uyuşmazlığın borsada tescil edilen zirai ürün nedeniyle salt tescil muamelesinden bahisle borsanın anılan yasa hükmü uyarınca vergi sorumlusu olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır maliye ve gümrük bakanlığı günlü ve sayılı mükerrer resmî gazedede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren sayılı eğitim gençlik spor ve sağlık hizmetleri vergisinin ihdası ile sayılı akaryakıt tüketim vergisi kanunu sayılı motorlu taşıtlar vergisi kanunu sayılı finansman kanunu sayılı gelir vergisi kanunu sayılı vergi usul kanunu sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun ve sayılı harçlar kanununda değişiklikler yapılması ve bu kanunlara bazı hükümler eklenmesine dair kanunun maddesiyle vergi usul kanununun maddesine dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkra ile tanınan yetkiye dayanarak yayımlanan seri numaralı gelir vergisi tebliğinin numaralı bendi ile sayılı kanuna göre kurulmuş ticaret borsaları ve yöneticileri borsada tescil ettirilerek satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmasından ve ilgili vergi dairesine ödenmesinden dolayı müteselsil sorumluluk kapsamına alınmış ve alınan tebliğ ile bu konudaki esasları belirlemiştir davacının sözü edilen genel tebliğ ile yapılan düzenlemenin borsaların yalnızca tescil ile yükümlü oldukları ve alım satımına taraf olmadıkları nedeniyle vergisel sorumluluklarının olamayacağı iddisıyla salınan verginin ve kesilen cezanın terkini istemiyle açtığı davanın görüşülmesinde sayılı kanunun maddesiyle sayılı vergi usul kanununun maddesine eklenen fıkra hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesi uyarınca konunun anayasa mahkemesine sunulması uygun görülmüştür sayılı vergi usul kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkra maliye ve gümrük bakanlığı zirai ürünlerin işlenmiş olanlar dahil alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile ticaret borsalarını bu mahsullerin satın alınma sı sırasında yapılacak vergi tevkifatından müteselsilen sorumlu tutmaya sözkonusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi tevkifatının hangi safhada yapılacağının her bir ürün için ayrı ayrı belirlemeye yetkilidir maliye ve gümrük bakanlığı tarafından belirlenen safhadan öncekiesas sayısı karar sayısı safhalarda tevkif yoluyla alınan vergiler iade edilemez ve süresinde ilgili vergi dairesine yatırılır denilmektedir bu suretle idari bir kuruluş olan maliye ve gümrük bakanlığına ancak kanunla düzenlenebilecek bir alanda değişiklik yapma böylece verginin doğuşundan gelir vergisi kanunu hilafına olarak mükelleflere daha önce ödenmiş vergilerinin mahsup veya ret ve iadesi suretiyle geri ödenmesini önleyerek mükerrer vergi alınmasına yol açacak uygulama ve düzenlemeler yapma mükelleflere ek mali külfetler yükleyecek yeni yükümlülükler getirme ve vergi ödevleri ile ilgili sorumluluklar yükleme yetkisi tanımaktadır nitekim maliye ve gümrük bakanlığı bu yetkiye dayanarak yayımladığı gelir vergisi genel tebliğleri ile zirai ürün alım ve satımına aracılık eden kumu kurum ve kuruluşlarına gelir vergisi kanununda yer almadığı halde stopaj yoluyla vergi kesintisi yapmak zorunluluğunu getirmiş stopaj vergisinin safhasını değiştirmiş daha önceki safhalarda tevkifat yoluyla ödenmiş bulunan vergilerin geri ödenmesini veya mahsubunu gelir vergisi kanununun emredici hükümlerine rağmen engelleyici düzenlemeler yapmış sayılı kanunla kurulmuş olan ticaret borsalarını ve yöneticilerini gerek kendi kuruluş kanununda gerekse vergi kanunlarında bu konuda bir vergi ödevi ile yükümlü tutulmalarına rağmen stopaj gelir vergisinin tevkifinden ve ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutacak yönde düzenlemeler yaparak bu suretle bir bakıma kanun koyucu yerine geçmiştir anayasanın maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü ile iç hukuk düzenimizde anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin öngörülmesi nedeniyle kanunların anayasaya aykırı olamayacağı açıktır anayasanın maddesinde ise verginin yasallığı ilkesi belirtilmekle her çeşit mali yükümlülerin yasa ile konulmasını buyururken keyfi ve takdiri uygulamayı önleyecek ilkelerin yasada yer alması ereğini gütmüştür yürütmenin vergi uygulaması yasalara bağlı kalınarak kişisel hak ve özgürlükler açısından güvence sağlanmıştır vergilendirme yetkisinin yasama organı eliyle kullanılması hakkın kendi iradesiyle kendisi vergilendirmesi anlamına geldiğinden demokratik hukuk devleti ilkesine uygun düşmektedir anayasal espiri vergiye ilişkin önemli konuların yasama organında düzenlenmisini sağlamaktadır verginin yasallığı ilkesinin kapsamına mali yükümlülüklerin konulması değiştirilmesi veya kaldırılması girmektedir bu itibarla bu anayasal ilkenin ışığı altında yasa ile de olsa maliye ve gümrük bakanlığına vergi sorumluluğu ihtas etme yetkisi verilmesi belirtilen anayasal normların sözüne ve ruhuna aykırıdır sonuç olarak anayasa koyucu her çeşit mali yükünün kanunla konulmasını buyururken keyfi ve takdiri uygulamaları önlemeyi amaçlamıştır i̇ptali istenilen yasa metnindeki maliye bakanlığına sorumlu tutabilirlik yetkisinin verilmesi vergi uygulamasını idarenin takdirine bırakmak demektir kanun koyucunun yalnız konusunu belli ederek bir mali yükümün ilgililere yükletilmesine olur vermesi bunun kanunla konulmuş sayılabilmesi için yeterli neden olmaz mali yükümlerin matrah ve oranları tarh ve tahakkuku tahsil usulleri yaptırımları zamanaşımı yukarı ve aşağı sınırları gibi çeşitli yönleri vardır bu yönleri dolayısıyla yasayla yeterince çerçevelenmemişse kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını hatta temel hakları etkileyecek keyfi uygulamalara yol açabilmesi mümkündür bu bakımdan mali yükümler belli başlı ögeleride açıklanarak ve çerçeveleri de kesin çizgilerle belirtilerek yasalarla düzenlenmelidir öte yandan i̇dare kanunla tanınmış bir yetkiye dayanıyor olsa da emredici bir kanun hükmünü kaldırabiliyor değiştirebiliyor ya da daraltıp genişletebiliyorsa yasama organı derecesine çıkıyor onun yetki ve görevini üstleniyor demektir oysa anayasanın maddesinin son fıkrasında hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan biresas sayısı karar sayısı devlet yetkisi kullanamaz maddesinde de yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir bu maddenin gerekçesi ve anayasanın diğer hükümlerinin incelenmesinden kuralın tek istisnasını kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin teşkil ettiği esasen bu tür yetkilerin ancak cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna başka bir ifadeyle yürütme organına anayasanın ilgili maddelerinde açıkça belirtilmek suretiyle tanındığı açıklanmaktadır nitekim anayasanın maddesinde yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir denilmekle ve madde gerekçesinde de bu madde ile yürütme organının gerekli yetkilere sahip ve kanunların kendisine verdiği görevleri yerine getiren bir kuvvet olarak düzenlendiği belirtilmekle bu husus ayrıca vurgulanmaktadır anayasanın ve maddeleri karşısında idari kuruluşlara yasama yetkisinin devri anlamına gelecek bir yetki ve görevin kanunla da olsa verilemeyeceği anlaşılmaktadır bu durumda idari kuruluşlara düzenleyici işlemlerinin anayasanın maddesinde öngörülen yönetmeliklerden ibaret kaldığı görülmektedir madde gerekçesinde belirtildiği gibi idarenin uygulamada değişik isimler taşıyan düzenleyici işlemlerinden kişiler için hukuki sonuç doğuranlarının da yönetmelik hükümlerine tabi tutulması gerekmektedir halde kanunlarla idari kuruluşlara tanınan yetkisi de anayasanın maddesinde belirlenen kapsam ve sınırları aşmayacaktır maddede aynen başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler denilmektedir maddede yer alan kanunların uygulanmasını sağlamak ibaresini idarenin yapacağı yönetmelik ya da benzeri düzenlemelerle bir kanun hükmünü değiştirebilecek veya onun kapsamını daraltıp genişletebilecek ölçüde geniş bir yetkinin tanınması anlamında nitelemek mümkün değildir kanunla idareye tanınan düzenleme yetkisinin en azından yürürlükte olan tüm kanunların hükümlerine ve bu hükümlerin kanun koyucu tarafından belirtilmiş bulunan bağlayıcılık kurallarına aykırı olmaması yine anayasanın bu maddesinde şart olarak öngörülmüştür i̇dare tüm diğer işlemlerinde olduğu gibi düzenleyici işlemlerinde de herhalde kanunlara uymak ve onun çizdiği sınırlar dışına çıkmamak zorundadır buna olanak sağlayan bir kanun hükmünün anayasanın sözü edilen ve maddelerine aykırı olacağından kuşku duyulamaz kanunla düzenlenmiş alanda idari düzenlemenin konusu ancak bu kanunun uygulanmasını sağlamak üzere gerekli teknik konulara teferruata ilişkin olabilir ayrıca yürütme organına verilecek teferruatı düzenleme yetkisinin anayasa ile mutlak surette kanun konusu sayılmış hususlara ilişkin olmaması gerekir vergi tarh tahakkuk ve tahsiline ilişkin idari usulün kanunla düzenlenmiş olması tesadüfi değildir vergi usul kanununda yer alan hükümler vergi ve benzeri mali yükümlerle ilgili kanunlardaki hükümler gibi kişinin temel hak ve ödevleriyle yakından ilgili onu sınırlayan ve belirliyen kuralları ifade etmektedir temel hak ve hürriyetlerin kanunla düzenlenip sınırlanabileceğine ilişkin anayasa kuralı bu hususların kanun dışındaki bir düzenlemeye konu edilmelerine engeldir en azından vergiyle olan ilişkisi hatta ondan ayrılamaz nitelikte bulunuşu vergi usulüne ilişkin kuralların anayasanın maddesi gereğince kanunla konulup kaldırılması ve değiştirilmesini zorunlu kılmaktadır bu haliyle söz konusu sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne de aykırı olmaktadır vergi usul kanunu niteliği gereği emredici ve kısıtlayıcı kuralları içerir bu kurllara aykırı hareket yine aynı kanunda öngörülen cezalarla müeyyidelendirilmiştir kanundaesas sayısı karar sayısı öngörülmemiş bazı konuların idari kararla kanun kapsamına alınması yükümlülerin bu kurala aykırı hareketlerinin cezalandırılmasını gerektireceğinden bu konuda idareyi yetkili kılan kanun maddesinin anayasanın maddesi ile öngörülen suçun kanunla belirlenmesi ve idari kararla suç ihdasının mümkün bulunmadığı yolundaki anayasa kuralına aykırı bulunduğu kabul edilmelidir anayasanın maddesinde yer alan kuralın idari nitelikleri suç ve cezalar için de geçerli olduğu tartışmaya neden olmayacak ölçüde açıktır ancak idarenin düzenliyici işlemleri yaparken kanun karşısındaki durumunun her zaman aynı olmadığının belirtilmesinde yarar vardır bu durum her kanunun içerdiği kuralların ve bu kuralların düzenledikleri alanın her zaman birbirine benzemesinden ileri gelmektedir örneğin disiplin suç ve cezalarının bu anayasa kuralına rağmen idari kararlarla düzenlenebilmesi bu kanunun idarenin iç işleyişinde sayılması ve sadece bu işleyişle ilgili yaptırımlar idare alanına girdiği için mümkün görülmüştür i̇darenin iç işleyişi sayılmayacak vergi yükümlüleri hakkında yeni ödevler konulması ve suç ihdası anlamına gelen idari düzenlemelerde bu ilkeye dayanmak mümkün değildir bu nedenlerle sayılı vergi usul kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkra hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi ve eklerinin bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi
1,543
esas sayısı karar sayısı sayılı tarihli tarih ve resmi gazete sayılı amme hükmi şahısları veya müesseseleri tarafından fiilen amme hizmetlerine tahsis edilmiş gayrimenkuller hakkında kanunun madde sayılı i̇stimlak kanununun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlerine dayanmaksızın kamulaştırma kanunlarının gözünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır madde birinci maddede yazılı gayrimenkuller tapuda kayıtlı ise kayıt sahipleri veya mirasçıları ancak fiili tahsis tarihindeki rayiç üzerinden gayrimenkul bedeli isteyebilirler tapuda kayıtlı olmayan gayrimenkuller hakkında fiili tahsis tarihinden itibaren on sene geçmemiş ise tarihte zilyetlikle iktisap şartları tahakkuk eden zilyedleri veya mirasçıları birinci fıkra hükmünden faydalanabilirler herhalde gayrimenkule müdahalenin meni davası dinlenmez madde gayrimenkulün bedelini dava hakkı bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonra düşer madde birinci madde uyarınca kamulaştırılmış sayılan gayrimenkuller esasen tapuda kayıtlı ise ilgili amme hükmi şahsı veya müessesenin talebi üzerine asliye hukuk hakimliğinin kararıyla kayıt sicilden düşülür veya ilgili idare adına tescil yapılır tapuda kaydı olmayan gayrimenkuller tahsisin mahiyeti bakımından tescile tabi ise idare adına kayıt tahsis olunur hakim evrak üzerinde ve lüzum gördüğü taktirde mahallinde inceleme yaparak kara verir bu işlemler harç ve resme tabi değildir bu madde gereğince yapılan sicilden kayıt düşürme ve tescil işlemlerinin bu kanuna aykırılığından bahisle ilgililerin dava hakları mahfuzdur somut uyuşmazlıkta davalı vakıf tarafından tarihinde konya asliye hukuk mahkemesi nezdinde esas sayılı taşınmaza haksız el atmanın önlenmesi kal ve eski hale iade talebiyle dava açıldığı sayılı kararda davanın sayılı yasanın maddesi delaletiyle maddesi gereğince kamulaştırılmış taşınmaz olarak kabulünün gerektiği aynı yasanın maddesinin fıkrası gereğince davanın reddedildiği yargıtay hukuk dairesi esas karar tarihli kararı ile onama kararı verildiği yine yargıtay hukuk dairesi esas karar tarihli kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği görülmüştür anayasa mahkemesinin esas sayılı dosyasında tarih ve karar sayılı resmi gazete tarihli kararında sayılı i̇stimlak kanununun yürürlüğe girdiği tarihine kadar tahsis işlemi yapılan taşınmazları kapsadığı bu taşınmazların öncesinde kamulaştırılmış olmakla beraber tapu siciline işlenmemiş evrak kaybı nedeniyle kamulaştırma işleminin ispatlanamadığı kamuya bağışterk olduğu halde ferağ işlemi yapılmadığından sahibinin mülkiyetin devam ettiği durum ve koşullarda olması gerektiği belirtilmiştir el atmanın önlenmesi dava dosyasında yılında yapılan oluk binasının davacı bakanlık tarafından yapıldığına ilişkin bilgi olmadığı tapu kaydında taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu davalının topluma sunulan genel hizmetleri hayrat olarak tanımlandığı ve eğitim hizmetinin karşılanması için arazi üzerine okul faaliyetinin vakıf için bir hayrat olduğu beyanları yer almaktadır aykırılık iddiasında bulunulan sayılı yasanın maddesini mülkiyet hakkından yararlanma ve mülkiyet hakkı kapsamında da değerlendirilmesi gerekecektir mülkiyetten müdahale edilmeksizin yararlanma mülkiyete saygı kuralı kural mülkiyetten müdahale edilmeksizinbarışçıl şekilde yararlanma kuralı genel niteliktedir söz konusu kural mülkiyetten yoksun bırakma veya mülkiyetin kontrolü niteliğinde olmayan bütün müdahale türlerini kapsayan şemsiye kategoridir ayrıca yukarıda belirtildiği üzere bir müdahalenin yoksun bırakma veya kontrol niteliğinde olduğunun belirlenmesi hususunda güçlük çıktığında muhakemenin kural üzerinden yürütülmesi tercih edilmektedir kimi hallerde gerçekten de uyuşmazlık konusu müdahale hukuki niteliği itibariyle yoksun bırakma türünde olmasa yani mülkiyetin naklini sonuçlanmasa dahi nihai etkileri itibariyle malikin mülkiyet hakkından hiçbir şekilde yararlanamamasına yol açabilir mülkiyet hakkının içini boşaltıp hakkın özüne dokunmuş olabilir böyle hallerde şekli analizle yetinmek hem mülkiyet hakkının otonom yapısına hem de etkililik ilkesine uygun düşmez bu sebeple olgusal ve hukuki durumun karmaşıklığının hangi kuralın uygulanabilir olduğunu belirlenmesini zorlaştırdığı hallerde şikâyet konusu durumun kural ışığında inceleneceği benimsenmiştir mülkiyete saygı kuralının kural uygulanacağı uyuşmazlıklarda ahi̇m ve aymnin yaptıkları ölçülülük incelemesi sıkıdır kamu makamlarının taktir marjı kural kapsamına giren müdahalelerde olduğu ölçüde geniş olmadığı gibi maliklere karşı edim olarak bir tazminat ödenmesi aranmaktadır mülki̇yet hakki anayasa mahkemesi bireysel başvuru el kitapları serisi doç dr burak gemalmaz nisan sayfa somut uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu olan iptale konu sayılı yasanın ve maddelerinin anayasanın maddesindeki mülkiyet hakkı maddesindeki hukuk devleti ilkesine maddesindeki devletin kişinin temel hak ve hürriyetlerine sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak suretle sınırlayan engelleri kaldırma maddesindeki temel hak ve hürriyetlerinin sınırlanması ilkesiyle maddesindeki adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda yapılan açıklamalar ışığında sayılı yasanın ve maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine açıkça aykırı olduğundan iptal edilmesi yüce mahkemeden saygılarımızla arz ederiz
665
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere maddesi eklenmiştir bu madde ile tarihinde türkiye büyük millet meclisince kabul edilip tarihli resmi gazetede yayımlanan tarihinde yapılan halk oylaması ile yürürlüğe giren sayılı anayasa değişikliği hakkında kanunun inci maddesi ile anayasasının anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen inci maddesinde yer alan genelkurmay başkanı kara deniz ve hava kuvvetleri komutanları ile jandarma genel komutanı görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yüce divanda yargılanırlar hükmü sayılı yasaya aktarılarak yüce divanda yargılanacak asker kişilerle ilgili soruşturma usulü ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir buna göre görevleriyle ilgili suçlardan dolayı soruşturma açılmasına genelkurmay başkanı kara deniz ve hava kuvvetleri komutanları hakkında başbakan jandarma genel komutanı hakkında i̇çişleri bakanı karar verecektir görevleriyle ilgili bu suçlara ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde genelkurmay başkanı kara deniz ve hava kuvvetleri komutanları hakkında başbakan jandarma genel komutanı hakkında i̇çişleri bakanı araştırma gerekiyorsa ön inceleme yaptırarak soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar vereceklerdir sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanlığına i̇baresinin ve aynı fıkranın sonundaki i̇tiraz üzerine cumhurbaşkanı tarafından verilen kararlar kesindir cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca genelkurmay başkanı kara deniz ve hava kuvvetleri komutanları hakkında başbakanın jandarma genel komutanı hakkında i̇ç işleri bakanının soruşturma açılması konusunda verdiği kararlara karşı ilgililer on gün içinde cumhurbaşkanlığına itiraz edebilecek ve i̇tiraz üzerine cumhurbaşkanı tarafından verilen kararlar kesin olacaktır öncelikle belirtmek gerekir ki bu düzenleme anayasanın inci maddesinde hükme bağlanan hukuk devleti ilkesine aykırıdır hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni tesis eden ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü addeden bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun olarak işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bünyesinde barındırdığı devletin bütün davranışlarında hukuk kurallarına veesas sayısı karar sayısı anayasaya uygun davranması gerektiği kuralı genelkurmay başkanı kara deniz ve hava kuvvetleri komutanları hakkında başbakanın jandarma genel komutanı hakkında i̇çişleri bakanının soruşturma açılması konusunda verdiği kararlara karşı cumhurbaşkanlığı makamının itiraz merci olarak düzenlenmesi ve bu kararların kesin olması sebebiyle çiğnenmiş anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiştir hukuk devleti olmanın belirgin özelliği her organın ve herkesin hukuka bağlı olmasıdır anayasamızın benimsediği kuvvetler ayrılığı sistemine göre de yasama yürütme ve yargı erki birbirlerinin yetki alanlarına karışamazlar bilindiği gibi bu üç gücün tek elde toplanması zümre şahıs veya sınıf diktatöryasına yol açmış olur hâlbuki çağdaş anayasalarda ileri demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ilkesi sıkı bir biçimde korunmuştur ayrıca hürriyetçi demokrasi ancak kuvvetler ayrılığının uygulanması ile gerçekleştirilebilmektedir kuvvetlerin ayrı ayrı ellerde olması hürriyetçi demokrasinin icaplarındandır cumhurbaşkanı ise bir yüksek yargı organı değildir bu düzenleme ile sadece hukuk devleti ilkesi zedelenmemiş aynı zamanda cumhuriyetin temel niteliklerinden olan kuvvetler ayrılığı ilkesi de yok sayılmıştır genelkurmay başkanı kara deniz ve hava kuvvetleri komutanları hakkında başbakanın jandarma genel komutanı hakkında i̇çişleri bakanının soruşturma açılıp açılmaması konusunda verdiği kararlara karşı cumhurbaşkanlığı makamının son itiraz merci olarak düzenlenmesi yargılama yetkisini kullanacak olan bağımsız mahkemelerin de yok sayılması anlamına gelmekte anayasanın yargı yetkisi başlıklı maddesi de ihlal edilmektedir diğer yandan bu düzenleme ile anayasanın maddesi uyarınca türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılması gereken yargı yetkisi cumhurbaşkanının dolayısıyla yürütmenin kendi yetkisi içerisine alınmaktadır bu düzenleme yukarıda belirtilen nedenlerle anayasanın maddesine aykırılık teşkil ettiğinden bunun doğal bir sonucu olarak anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır şeklinde ifadesini bulan kuvvetler ayrılığı ilkesini zedelemektedir yine cumhurbaşkanlığı makamının itiraz merci olarak düzenlenmesi nedeniyle sayılı kanunun bu düzenlemesi anayasanın maddesinin fıkrasında ifadesini bulan egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir çünkü anayasamızın belirlediği kurallar gereği cumhurbaşkanlığı makamı yargı yetkisi ile donatılmamıştır üstelik sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kuvvet komutanları hakkında soruşturma açılıp açılmaması yönünde izin veremeye yetkili merciin verdiği kararlara karşı ilgililerin on gün içinde cumhurbaşkanlığına itiraz edebilmesi ve i̇tiraz üzerine cumhurbaşkanı tarafından verilen kararlar kesin olması anayasanın maddesi hükmüne de açıkça aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesine göre i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktırcumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile yüksek askerî şûranın kararları yargı denetimi dışındadır görüldüğü gibi anayasa hükmü uyarınca i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık tutulmuştur şikayet üzerine başbakanlık makamı ile i̇çişleri bakanlığınca verilecek olan soruşturma izni verilmesi veya verilmemesiesas sayısı karar sayısı kararları idari işlem niteliğindedir ve sayılı yasada da açıkça düzenleme altına alındığı üzere bu kararlara karşı i̇dari yargı açık olması zorunluluğu bulunmaktadır anayasa ya aykırı olarak yasal düzenlemeyle yargı yolunun kapatılması mümkün değildir bu görev başka bir idari mercie devredilemez ayrıca sayılı yasanın madde ve fıkrasına göre bu görev ve yetki danıştay i̇kinci dairesine verilmiştir düzenleme aşağıdaki gibidir sayılı yasa i̇ti̇raz madde yetkili merci soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını cumhuriyet başsavcılığına hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirir soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi itiraz yoluna gidebilir i̇tiraz süresi yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür i̇tiraza üncü maddenin f cumhurbaşkanınca verilen izin hariç ve bentlerinde sayılanlar için danıştay i̇kinci dairesi diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakar i̇tirazlar öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır verilen kararlar kesindir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükme bağlanırken hukuk devletinin insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlet niteliğinden bahsedilmektedir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz denilmektedir maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisini oluşturmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre de anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir gerçekten karşılaştığı bir suçlamaya karşı kişinin kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil bir yargılamanın ön koşulunu oluşturur şikayet üzerine başbakanlık makamı ile i̇çişleri bakanlığınca verilecek olan soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi kararları idari işlem niteliğindedir ve sayılı yasada da açıkça düzenleme altına alındığı üzere bu kararlara karşı i̇dari yargı açık olması zorunluluğu bulunmaktadır anayasa ya aykırı olarak yasal düzenlemeyle yargı yolunun kapatılmış olması ncı maddesinde yer alan hakesas sayısı karar sayısı arama hürriyetini adil yargılanma hakkını temel hak ve hürriyetlerin korunmasına yönelik olan ncı maddesinin birinci fıkrasını da ihlal etmiştir bu nedenle iptal edilmelidir ayrıca cumhurbaşkanı devletin başı olmak sıfatıyla türkiye cumhuriyetinin ve türk milletinin birliğini temsil eder anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir cumhurbaşkanının bu amaçlarla yapacağı görevler ve kullanacağı yetkiler anayasanın üncü maddesinde ilişkin oldukları devlet organlarına göre sınıflandırılmak suretiyle tek tek sayılmıştır başka bir ifadeyle cumhurbaşkanının yasamaya yürütmeye ve yargıya ilişkin görevleri ve kullanacağı yetkileri anayasamızın üncü maddesinde şu şekilde sıralanmıştır yasamayla ilgili olanlar gerekli gördüğü takdirde yasama yılının ilk günü türkiye büyük millet meclisinde açılış konuşmasını yapmak türkiye büyük millet meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak kanunları yayımlamak kanunları tekrar görüşülmek üzere türkiye büyük millet meclisine geri göndermek anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak kanunların kanun hükmündeki kararnamelerin türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile anayasa mahkemesinde iptal davası açmak türkiye büyük millet meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek byürütme alanına ilişkin olanlar başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek gerekli gördüğü hallerde bakanlar kuruluna başkanlık etmek veya bakanlar kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak yabancı devletlere türk devletinin temsilcilerini göndermek türkiye cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak türkiye büyük millet meclisi adına türk silahlı kuvvetlerinin başkomutanlığını temsil etmek türk silahlı kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek genelkurmay başkanını atamak millî güvenlik kurulunu toplantıya çağırmak millî güvenlik kuruluna başkanlık etmek başkanlığında toplanan bakanlar kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak kararnameleri imzalamak sürekli hastalık sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak devlet denetleme kurulunun üyelerini ve başkanını atamak devlet denetleme kuruluna inceleme araştırma ve denetleme yaptırtmak yükseköğretim kurulu üyelerini seçmek üniversite rektörlerini seçmek yargı ile ilgili olanlar anayasa mahkemesi üyelerini danıştay üyelerinin dörtte birini yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve yargıtay cumhuriyet başsavcıvekilini askerî yargıtay üyelerini askerî yüksek i̇dare mahkemesi üyelerini hâkimler ve savcılar yüksek kurulu üyelerini seçmek görüldüğü üzere anayasanın üncü maddesinde yukarıda da açıkça izah edildiği gibi cumhurbaşkanına yargıyla ilgili olarak sadece yüksek mahkemelerde üye belirleme yetkisi verilmiştir cumhurbaşkanının yargısal alana girme ve bu alanda karar verme yetkisi bulunmamaktadır sayılı yasanın genelkurmay başkanı kara deniz ve hava kuvvetleri komutanları hakkında başbakanın jandarma genel komutanı hakkında i̇çişleri bakanının soruşturma açılıp açılmaması konusunda verdiği kararlara karşı cumhurbaşkanlığıesas sayısı karar sayısı makamının itiraz merci olarak düzenlenmesi ve verilen kararların kesin olması cumhurbaşkanına yargı yetkisinin verilmesi anlamına gelmektedir üncü madde son fıkrasındaki cumhurbaşkanı ayrıca anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır hükmü ile de cumhurbaşkanına ayrıca anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirme görevi verilmiştir bu maddeyi geniş yorumlamak ve bu maddeye dayanmak suretiyle cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin anayasada sayılanlarla sınırlı olmadığından hareketle cumhurbaşkanını yargı yetkisi ile donatacak yasal düzenleme yapmak açıkça yetki gaspıdır cumhurbaşkanına yargısal boyutu olan bir görev ihdas etmek suretiyle yetkilerinin ve görevinin ağırlaştırıldığı ve artırıldığı böyle bir düzenleme anayasanın üncü maddesinde tek tek sayılan yargısal görevler arasında bulunmamaktadır bununla birlikte anayasanın cumhurbaşkanının resen imzaladığı karar ve emirler aleyhine anayasa mahkemesi dahil yargı mercilerine başvurulamayacağı hükmünün kapsamını genişletecek şekilde yasal düzenleme yaparak danıştayın görevine giren bir konu ile ilgili cumhurbaşkanına yargı yetkisi vermek anayasal sisteme karşı gelmek demektir bu durumda açıkça yetki gaspı ortaya çıkar çünkü maddede de belirtildiği gibi cumhurbaşkanının yargıya ilişkin olarak kullandığı yetkiler yalnız yüksek mahkemelere üye atamaktan ibarettir buradan çıkan sonuç cumhurbaşkanının bir yüksek mahkeme gibi yargı görevi yürütemeyeceğidir açıklanan bu nedenlerle sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanlığına ibaresi ve aynı fıkranın sonundaki i̇tiraz üzerine cumhurbaşkanı tarafından verilen kararlar kesindir cümlesi anayasanın inci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasına uncu maddesine ncı maddesinde yer alan hak arama hürriyetine adil yargılanma hakkına temel hak ve hürriyetlerin korunmasına yönelik olan ncı maddesinin birinci fıkrasına üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinde tek tek sayılan cumhurbaşkanının yargıya ilişkin görev ve yetkilerine üncü maddesinin son fıkrasına maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğundan iptal edilmelidir sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi i̇le tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere maddesinin altıncı fıkrasında yapılan düzenleme ile soruşturma izni verilmemesi kararı hakkında ilgililer tarafından yapılan itirazın cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesi veya soruşturma izni verilmesi kararına karşı süresi içinde itiraz edilmemesi ya da bu itirazın cumhurbaşkanı tarafından reddedilmesi üzerine izin vermeye yetkili merci tarafından soruşturmayı yapmak üzere denetim elemanlarından üç kişilik bir soruşturma kurulu oluşturulması öngörülmüştür bu kurul soruşturma sırasında sayılı ceza muhakemesiesas sayısı karar sayısı kanununun cumhuriyet savcısına tanıdığı bütün yetkilere sahip olacak ve soruşturma sırasında hâkim kararı alınması gereken hususlarda yetkili mahkemelere başvuracaktır bu düzenleme de anayasanın inci maddesinde hükme bağlanan hukuk devleti ilkesine aykırıdır hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni tesis eden ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü addeden bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun olarak işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bünyesinde barındırdığı devletin bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun davranması gerektiği kuralı soruşturmaya izin vermeye yetkili mercii başbakanın soruşturmayı yapmak üzere denetim elemanlarından oluşturulan üç kişilik bir kurulun soruşturma sırasında sayılı ceza muhakemesi kanununun cumhuriyet savcısına tanıdığı bütün yetkilere sahip olması sebebiyle çiğnenmiş anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiştir bu düzenleme ile sadece hukuk devleti ilkesi zedelenmemiş aynı zamanda cumhuriyetin temel niteliklerinden olan kuvvetler ayrılığı ilkesi de yok sayılmıştır hukukun üstünlüğünün sağlanması hukuk devletinin yaşama geçirilmesi ancak yasama ve yürütme erklerinin hukuk sınırları içinde hareket etmeleri ile mümkündür yasama ve yürütme erklerinin hukuk sınırları içinde kalmasının teminatı da bağımsız yargıdır i̇ptalini istediğimiz yasanın bu düzenlemesiyse adeta yürütme organının başı başbakana üç kişiden oluşturacağı bir kurulla cumhuriyet savcılarına tanınan tüm yetkileri vermek suretiyle adeta yeni bir yargı makamı ihdası imkanı tanınmaktadır bu nedenle bu düzenleme ile anayasanın maddesi uyarınca türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılması gereken yargı yetkisi başbakanın inisiyatifinde oluşturulacak olan kurulla yürütmenin kendi yetkisi içerisine alınmaktadır bu düzenleme yukarıda belirtilen nedenlerle anayasanın maddesine aykırılık teşkil ettiğinden bunun doğal bir sonucu olarak anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır şeklinde ifadesini bulan kuvvetler ayrılığı ilkesini zedelemektedir yine başbakanın inisiyatifinde oluşturulacak olan bu kurulun soruşturma sırasında sayılı ceza muhakemesi kanununun cumhuriyet savcısına tanıdığı bütün yetkilere sahip olacağının ve soruşturma sırasında hâkim kararı alınması gereken hususlarda yetkili mahkemelere başvuracağının düzenlenmiş olması nedeniyle sayılı kanunun bu düzenlemesi anayasanın maddesinin fıkrasında ifadesini bulan egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir çünkü anayasamızın belirlediği kurallar gereği yürütmenin başı başbakan yargı yetkisi ile donatılmamıştır üstelik cumhuriyet savcısının görev alanına giren bir konuda sayılı kanunun başbakanın oluşturacağı soruşturma kurulunu cumhuriyet savcılığı makamının sahip olduğu yetkilerle donatması yargıya açık bir müdahaledir bütün bunlardan daha vahim olmak üzere genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının görevleri ile ilgili işlemiş oldukları suçlardan dolayı soruşturulmasını yürütecek olan başbakanın oluşturacağı kurulun yansız davranması mümkün olmayacak ve siyasi saiklerle hareket edecektir bu kurulun niteliği kurulun kimlerden oluşacağı kurulda görev alacak kişilerin mesleki donanımı ve yeterliliği gibi konular yasada açık ve net bir biçimde belirtilmemiş olup özellikle muğlak bırakılmıştır bunuesas sayısı karar sayısı sonucunda genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının adil yargılanmaları engellenecek soruşturma yürütülürken deliller karartılabilecek masum insanlara suçlu ilan edilebilecektir cumhuriyet savcıları basit bir itham veya iddia makamı değildir onlar adaletin tecellisi için toplum adına hareket eden hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında muhakeme faaliyetine katılan muhakeme faaliyetinin en önemli süjelerinden olduğu unutulmamalıdır sayılı yasanın kuvvet komutanları ve genelkurmay başkanının görevleriyle ilgili işlemiş oldukları suçlar nedeniyle soruşturma usulü sayılı cmk nün maddesi hükümleriyle de çelişmektedir buna göre sayılı cmknun maddesi madde kamu davasını açma görevi cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir soruşturma evresi sonunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenler şeklindedir dolayısıyla kamu davası açma mecburiyeti olan hukuk sistemlerinde kamu davası açma tekeline sahip savcıların yasama yürütme ve hatta yargı erkinden emir ve talimat almadan bağımsız ve özerk bir şekilde görevlerinin yapmaları gerekirken genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının görevleri nedeniyle işlemiş oldukları suçlar nedeniyle soruşturulmasında başbakanın oluşturacağı bir kurulu cumhuriyet savcılarının sahip oldukları yetkilerle donatmak yargı yetkisini yürütecek olan bağımsız mahkemelerin oluşum biçimini de yok saymak demektir anayasanın ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan hakim ve savcıların adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yapacakları ve bu görevlerin meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütüleceği hükmü yer almaktadır yoksa savcılık makamı yürütme organının keyfi bir biçimde ve sadece kendi inisiyatifi ile denetim kurulları ile oluşturabileceği bir mercii değildir açıklanan nedenlerle sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere maddesinin altıncı fıkrası anayasanın inci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına uncu maddesine ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduklarından iptal edilmelidir sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere maddesinin yedinci fıkrasında yapılan düzenleme ile de başbakanın oluşturacağı soruşturma kurulunun yaptığı soruşturma sonucunu bir rapor ile izin vermeye yetkili mercie başbakana sunacağı ve i̇zin vermeye yetkili merci yani başbakanın kamu davasının açılmasına gerek görmezse kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vereceği ve bu kararın kesin olacağı düzenlenmiştir yukarıda ayrıntılı bir şekilde izah edildiği üzere bu düzenleme ile de başbakan açıkça cumhuriyet savcısına tanınan yetkilerle donatılmaktadır bir kere anayasamızın inci maddesindeki hüküm açıktır genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının görevleri ile ilgili suçlardan yargılanma yeri yüce divan sıfatıyla anayasa mahkemesidir böyle biresas sayısı karar sayısı davanın soruşturmasını yürütme yetkisi de anayasası mnin belirlediği yargı yolu nedeniyle ve yine anayasamızın inci maddesinde açıkça belirtildiği üzere cumhuriyet savcısının görev alanına girer anayasamıza göre başbakanın görevleri ile ilgili işledikleri suçlardan dolayı yüce divanda yargılanacak asker kişilerin soruşturmasını yürütme yetkisi ve soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verme yetkisi bulunmamaktadır sayılı yasanın bu düzenlemesi açık bir yetki gaspıdır bu nedenle bu düzenleme anayasanın inci maddesinde hükme bağlanan hukuk devleti ilkesine ncı maddesinin ikinci fıkrasında türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır şeklinde ifadesini bulan kuvvetler ayrılığı ilkesine ve maddesinde yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır şeklinde ifadesini bulan yargı bağımsızlığı ilkesine aykırıdır başbakan yürütme organının siyasal sorumlu kanadı ve hükümetin başıdır başbakanı muhakemenin önemli bir süjesi olan iddia makamı imiş gibi olağan üstü yetkilerle donatmak hukuk devleti ilkesine yargının bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığı ilkesine kuşkusuz ters düşecektir bununla birlikte başbakanın soruşturmanın sağlıklı şekilde yürümesine engel olacak biçimde adeta cumhuriyet savcısı yerine geçmesi ve soruşturmayı yürütmesinin türk hukukunda izah edilebilir hiç bir yönü bulunmamaktadır bir kere soruşturma evresi suç haberinin alınması ile başlayan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi veya iddianamenin kabul edilmesi ile son bulan bir süreçtir ve kovuşturma evresinin hazırlığı niteliğindedir ve bu evrenin asli ve görevli tek yetkilisi savcıdır yürütme organının hiç bir şekilde yargının alanına girip yargı adına hareket etme yetkisi bulunmamaktadır aksi yönde bir düzenleme asker kişilerin adil yargılanmasını engeller ve bu kişilerin hukuk güvenliğini ve masumiyet karinesini ortadan kaldırır hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni tesis eden ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü addeden bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun olarak işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bünyesinde barındırdığı devletin bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun davranması gerektiği kuralı başbakanın kamu davasının açılmasına gerek görmezse kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair vereceği kararın kesin olacağının düzenlenmesi sebebiyle de çiğnenmiş anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiştir i̇zin vermeye yetkili merci kamu davasının açılmasına gerek görmezse kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verir bu karar kesindir hükmü nazara alındığında soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine dair kararlara karşı itiraz yolu danıştay dairesi görevli ve yetkili iken yanlış bir biçimde cumhurbaşkanlığı makamı olarak düzenlenmiş açık olduğu halde yapılan soruşturmayı sonuçlandırıcı nitelik arzeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz yolu kapatılmıştır ayrıca i̇dari merci tarafından verilen kovuşturmama kararına karşı yargı yolunun kapatılmış olması da anayasa nın maddesindeki idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmüne de aykırıdır bununla birlikte sayılı cmk nın maddesindeki usulü de hiçe sayan bir düzenleme niteliğindendir şöyle ki sayılı cmknun maddesinin birinci fıkrasına göre suçtan zarar gören kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içinde bu kararı veren cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir ceza muhakemesinin sağlıklı yürüyüşü için usul bu kadar açıkken kovuşturmama kararına karşı yargı yolunun bütünüyle kapatılmış olması anayasanın ncı maddesinde yer alan hak arama hürriyetini ve adil yargılanma hakkını ihlal eder niteliktediresas sayısı karar sayısı nitekim anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz denilmektedir maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisini oluşturmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre de anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir gerçekten karşılaştığı bir suçlamaya karşı kişinin kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil bir yargılamanın ön koşulunu oluşturur kovuşturmamam kararına karşı yargı yolunun bütünüyle kapatılmış olması anayasanın maddesine ve maddesinin birinci fıkrasına da aykırılık oluşturmaktadır bunu sonucunda genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının adil yargılanmaları engellenecek soruşturma yürütülürken deliller karartılabilecek masum insanlara suçlu ilan edilebilecektir bu düzenleme ile sadece hukuk devleti ilkesinin değil aynı zamanda cumhuriyetin temel niteliklerinden olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin de yok sayıldığı yukarıda ayrıntısıyla belirtilmişti hukukun üstünlüğünün sağlanması hukuk devletinin yaşama geçirilmesi ancak yasama ve yürütme erklerinin hukuk sınırları içinde hareket etmeleri ile mümkündür yasama ve yürütme erklerinin hukuk sınırları içinde kalmasının teminatı da bağımsız yargıdır i̇ptalini istediğimiz yasanın bu düzenlemesiyse adeta bağımsız mahkemelere yapılacak olan itiraz hakkı yargının elinden alınmak suretiyle yürütme organının eline verilmektedir açıklanan nedenlerle sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere maddesinin yedinci fıkrası da anayasanın inci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesini maddesinde düzenlenen yargı bağımsızlığını ncı maddesinde yer alan hak arama hürriyetini ve adil yargılanma hakkını maddesinin birinci fıkrasını ve maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmünü ihlal ettiğinden iptal edilmelidir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarihli ve sayılı askerlik kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan cumhurbaşkanlığına ibaresi ile i̇tiraz üzerine cumhurbaşkanı tarafından verilen kararlar kesindir şeklindeki son cümlesi ile yürütme organının sorumsuz kanadı olan devletin başı cumhurbaşkanlığı makamı yargı yetkisi ile donatılarak yüce divan yargılamasının hazırlığı evresindeki soruşturma aşamasına dâhil edilmektedir maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yapılmış olan bu düzenlemelerle
tamamen danıştay ikinci dairesinin görev alanına giren bir konuda son inceleme mercii olarak karar vermesi bütünüyle yetki gaspıdır bu kararın kesin olması ve idari yargı denetiminin dışında tutulması hukuk devleti ilkesini zedeler niteliktedir yasanın bu maddesinin yürürlüğe girdiği andan itibaren uygulanması halinde bireylerin hukuk güvenliği ilkesi adil yargılanma hakkı zedelenecekesas sayısı karar sayısı telafisi güç ve imkansız zararlar ortaya çıkabilecektir cumhurbaşkanına anayasada öngörülmemiş bir içimde görevli ve yetkili olmadığı bir konuda yasal düzenleme yapmak suretiyle görevli ve yetkili kılınması kabul edilemez ve hukuki değildir sayılı kanunun getirmekte olduğu bu düzenlemelerle kaynağını anayasadan almayan bir yetkinin kullanımıyla gerçekleştirilmiş bir işlem niteliği taşımakta ve dolayısı ile anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz kuralını açıkça ihlâl etmektedir yine aynı maddenin altıncı ve yedinci fıkralarında yapılan düzenlemelerle başbakanın kuracağı üç kişilik soruşturma kuruluna cumhuriyet savcısına tanınan tüm yetkiler verilmektedir ayrıca bu kurulun hazırlayacağı raporla başbakan dilerse kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verebilecektir yürütme organının siyasal sorumlu kanadı ve hükümetin başı başbakanın muhakemenin önemli bir süjesi olan iddia makamı imiş gibi olağ
4,065
esas sayısı karar sayısı numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca sayılı ceza muhakemesi kanunuun maddesinin ek fıkra skmd sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir ek cümle skmd sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez ek fıkra skmd açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur ek cümle sk md denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine bir meslek veya sanat sahibi olması halinde bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına belli yerlere gitmekten yasaklanmasına belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur ek fıkra skmd altıncı fıkranın bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararıesas sayısı karar sayısı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir ek fıkra sk md denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir ek fıkra sk md denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkeme hükmü açıklar ancak mahkeme kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir ek fıkra sk md hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir ek fıkra sk md hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir bu kayıtlar ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak cumhuriyet savcısı hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir değişik fıkra skmad bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri anayasanın maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz şeklindeki ve fıkralarının anayasanın maddesine aykırılık oluşturduğundan bahisle iptali istenmektedir iii normun anayasaya aykiriliği savi hukuki açıklamalar anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası mağdurların eylemi veya yetkililerin saiki ne olursa olsun kötü muamele yasağının ihlal edilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır saikin önemi ne kadar yüksek olursa olsun en zor koşullarda bile işkence eziyet veya insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yapılamaz anayasanın maddesinin ikinci fıkrası savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde bile bu yasağın askıya alınmasına izin vermemektedir anılan maddelerdeki hakkın mutlaklık niteliğini güçlendiren felsefi temel söz konusu kişinin eylemi ve suçun niteliği ne olursa olsun herhangi bir istisnaya haklılaştırıcı faktöre veya menfaatlerin tartılmasına izin vermemektedir cezmi demir ve diğerleri no § bununla birlikte her kötü muamele iddiasının anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasının getirdiği korumadan ve anayasanın maddesiyle birlikte devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerden yararlanması beklenemez bu bağlamda kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir i̇ddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için soyut iddiaya dayanan şüphe ötesinde makul kanıtların varlığı gerekir bu kapsamdaki bir kanıt yeterince ciddi açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilmemiş birtakım karinelerdenesas sayısı karar sayısı oluşabilir bu bağlamda kanıtlar değerlendirilirken ilgililerin süreçteki tutumları da dikkate alınmalıdır cezmi demir ve diğerleri aynı şekilde bir muamelenin anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında olabilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekir bu asgari eşik göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir bu kapsamda muamelenin süresi bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır ayrıca muamelenin ardındaki saik ve amaç dikkate alınmalıdır muamelenin heyecanın yükseldiği ve duygu yoğunluğunun olduğu bir anda meydana gelip gelmediği de gözönünde bulundurulmalıdır cezmi demir ve diğerleri anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında geçen bu kavramlar arasında nitelik değil yoğunluk farkının bulunduğu görülmektedir bir muamelenin işkence olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğini belirleyebilmek için anılan fıkrada geçen eziyet ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele kavramları ile işkence arasındaki ayrıma bakmak gerekmektedir bu ayrımın özellikle çok ağır ve zalimane acılara neden olan kasti insanlık dışı muamelelerdeki özel duruma işaret etmek ve bir derecelendirme yapmak amacıyla anayasa tarafından getirildiği ve anılan ifadelerin sayılı kanunda düzenleme altına alınmış olan işkence eziyet ve hakaret suçlarının unsurlarından daha geniş ve farklı bir anlam taşıdığı anlaşılmaktadır cezmi demir ve diğerleri buna göre anayasal düzenleme kapsamında kişinin maddi ve manevi varlığına en fazla zarar veren muamele işkencedir muamelenin ağırlığının yanı sıra i̇şkence ve diğer zalimane i̇nsanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaya karşı birleşmiş milletler sözleşmesinin maddesinde işkencenin özellikle bilgi almak cezalandırmak veya yıldırmak amacıyla ya da ayrımcı bir nedenle yapıldığı belirtilmiştir cezmi demir ve diğerleri i̇şkence seviyesine varmayan fakat yine de önceden tasarlanmış belirli bir süre devam eden yaralanmaya yoğun maddi veya manevi ızdıraba sebep olan insanlık dışı muameleler eziyet olarak tanımlanabilir bu hâllerde duyulan acı meşru bir muamele ya da cezada kaçınılmaz olarak bulunan acının ötesine geçmelidir i̇şkenceden farklı olarak eziyette ızdırap vermenin belli bir amaç doğrultusunda yapılması aranmaz cezmi demir ve diğerleri§ kişileri küçük düşürebilecek ve utandırabilecek şekilde kişide korku elem ve aşağılanma duygusu uyandıran veya mağduru kendi iradesine ve vicdanına aykırı bir şekilde hareket etmeye sürükleyen muameleler ise insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele veya ceza olarak tanımlanabilir eziyetten farklı olarak uygulanan bu muamele kişide bedensel ya da ruhsal bir acı oluşturmasa da küçük düşürücü veya alçaltıcı bir etki yaratmaktadır cezmi demir ve diğerleri bir muamelenin bu kavramlardan hangisini oluşturduğunu belirleyebilmek için her somut olay kendi özel koşulları içinde değerlendirilmelidir muamelenin kamuya açık olarak yapılması onun aşağılayıcı ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan nitelikte olup olmamasında rol oynasa da bazı durumlarda kişinin kendi gözünde küçük düşmesi de bu seviyedeki bir kötü muamele için yeterli olabilmektedir ayrıca muamelenin küçük düşürme ya da alçaltma kastı ile yapılıp yapılmadığı dikkate alınsa da böyle bir amacın belirlenememesi kötü muamele ihlali olmadığı anlamına gelmeyecektir bir muamele hem insanlık dışıeziyet hem de aşağılayıcıinsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele niteliğinde olabilir her türlü işkence aynı zamanda insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele oluştururken insan haysiyetiyle bağdaşmayan her aşağılayıcı muamele insanlık dışıeziyet niteliğinde olmayabilir tutulmaesas sayısı karar sayısı koşulları tutulanlara yapılan uygulamalar ayrımcı davranışlar devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler engelli kimselerin karşılaştığı kimi olumsuz durumlar kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme içirme gibi aşağılayıcı muameleler insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele olarak ortaya çıkabilir cezmi demir ve diğerleri anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasıyla yasaklanmış bir eylem tehdidinde bulunmak da yeterince yakın ve gerçek olması koşuluyla bu maddenin ihlali sonucunu doğurma riskini taşıyabilir dolayısıyla bir kimseyi işkence ile tehdit etmek en azından insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele oluşturabilir cezmi demir ve diğerleri öte yandan anayasanın maddesi toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde yakalamayı gerektiren durumlarda ve gösteriye katılanların kendi tutumundan dolayı güç kullanımını yasaklamamaktadır sınırları belli bazı durumlarda mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir ayrıca kişinin kendi davranışından veya tutumundan dolayı fiziksel güce başvurmak kesinlikle zorunlu hâle gelmedikçe bu neviden fiiller prensip olarak anayasanın maddesinde belirtilen yasağı ihlal edecektir ali rıza özer ve diğerleri gk no §§ devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün bir de usul boyutu bulunmaktadır bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır bu tarz bir soruşturmanın temel amacı söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır cezmi demir ve diğerleri buna göre bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve anayasanın maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde anayasanın maddesi devletin temel amaç ve görevleri kenar başlıklı maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir bu soruşturma sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır bu olanaklı olmazsa bu madde sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır tahir canan no § yürütülecek ceza soruşturmalarının amacı kişinin maddi ve manevi varlığını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır bu bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür diğer taraftan burada yer verilen değerlendirmeler hiçbir şekilde anayasanın maddesinin başvuruculara üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı veya tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi yüklediği anlamına gelmemektedir cezmi demir ve diğerleri ceza soruşturmasının etkili olması için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek kötü muamele iddiasını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir yetkililer şikâyet yapılır yapılmaz harekete geçmeli biresas sayısı karar sayısı şikâyet olmasa bile işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren yeterli belirtiler olduğunda soruşturma açmalıdırcezmi demir ve diğerleri §§ devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında bazen tek başına soruşturma yapılmamış olması yahut da yeterli soruşturma yapılmamış olması da kötü muamele teşkil edebilmektedir dolayısıyla şartlar ne olursa olsun yetkililer resmî şikâyet yapılır yapılmaz harekete geçmelidir şikâyet yapılmadığında bile işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren yeterli kesin belirtiler olduğunda soruşturma açılması sağlanmalıdır bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması bağımsız biçimde kamu denetimine tabi olarak özenli ve süratli yürütülmesi ve bir bütün olarak etkili olması gerekir tahir canan kötü muameleye ilişkin şikâyetler hakkında yapılan soruşturma söz konusu olduğunda yetkililerin hızlı davranması önemli olmakla birlikte belirli bir durumda bir soruşturmanın ilerlemesini engelleyen sebeplerin ya da zorlukların olabileceği de kabul edilmelidir ancak kötü muameleye yönelik soruşturmalarda hukuk devletine bağlılığın sağlanması hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi herhangi bir hile ya da kanunsuz eyleme izin verilmemesi kamuoyunun güveninin sürdürülmesi için yetkililer tarafından soruşturmanın azami bir hız ve özenle yürütülmesi gerekir cezmi demir ve diğerleri anayasanın maddesinin amacı kişinin maddi ve manevi varlığına ilişkin bir ölüm ya da yaralama olayında mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların tespit edilerek hesap vermelerini sağlamaktır bu bir sonuç yükümlülüğü olmayıp uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür dolayısıyla bu kapsamda açılmış olan tüm davaların mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlanması zorunluluğu bulunmamaktadır cezmi demir ve diğerleri ancak usul yükümlülüğünün bir unsuru olarak tespit edilen sorumlulara fiilleriyle orantılı cezalar verilmeli ve mağdur açısından uygun giderim sağlanmalıdır şenol gürkan no § ııyargıtay anayasa mahkemesi ve ai̇hm kararları işığında hagb kurumu yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı yargıtay ceza dairesinin ve ksayılı mahkememiz dosyasında sanığın temyizi üzerine verilmiştiresas sayısı karar sayısı yargıtay ceza genel kurulunun ve ksayılı kararlarında da görüleceği üzere cmk mda belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde sanık hakkında hagb uygulanmamasını hem yargıtayın farklı ceza daireleri hem yargıtay ceza genel kurulu istikrarlı şekilde bozma sebebi yapmaktadırlar anayasa mahkemesinin bnumaralı tarihli fırat can başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli abdullah süngü başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli doğukan bilir başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli edip elma vd başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli seyfullah turan vd başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli mustafa rollas başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli mehmet şah aras vd başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli yunus kalkan başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli hamdiye arslan başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli süleyman deveci başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli deniz yazıcı başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli ea başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli şenol gürkan başvurusuna i̇lişkin bnumaralı tarihli elif aydın dost başvurusuna i̇lişkin mahkememiz dosyasında katılanın başvurusu üzerine verilmiştir bnumaralı tarihli ve başvurusuna i̇lişkin kararlarında da görüleceği üzere hagb kurumunun sanık hakkında uygulanması halinde mağdurların anayasanın maddesinde güvence altına alınan hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir ai̇hm de sayılı kanunun maddesiyle düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile ilgili yaptığı değerlendirmede düzenlemenin faillerin cezasız bırakılması sonucunu doğurduğu kanaatine varmıştır ai̇hm hâkimlerin takdir yetkilerini hukuka aykırı son derece ciddi bir eylemin hiçbir şekilde hoş görülemeyeceğini göstermek yerine bu eylemin sonuçlarını olabildiğince aza indirgemek yönünde kullandıklarına işaret ederek işkence failleri hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakıldığı davalarda sözleşmenin maddesinin usul bakımından ihlal edildiğine hükmetmiştir taylantürkiye no § ııısomut olay bakımından yapılan değerlendirmeesas sayısı karar sayısı hagb kararının mağdurlar açısından yeterli giderim sağlamadığı sanıkların eylemleri nedeniyle herhangi bir yaptırımla karşılaşmadığı anlaşıldığından mağdurların mağdur statülerinin devam ettiği anlaşılmaktadır bu nedenle sanıkların işledikleri suç nedeniyle hesap vermesinin sağlanması ve fiilleriyle orantılı bir ceza alması koşulunun yerine getirilmesinde hagb kurumu engel olmaktadır cezasızlık işlenen bir suçun somut olarak cezasız kalmasını ifade etmektedir cezasızlık işkence ve kötü muamele fiillerine yönelik olarak sorumluların adalet önüne çıkarılmaması işledikleri suçla orantılı bir biçimde cezalandırılmaması veya mahkûm edildikleri cezanın infazının sağlanmaması şeklinde ortaya çıkabilmektedir cezasızlığın önlenmesi durumunda bir yandan mağdurlar açısından gerekli giderim sağlanırken bir yandan yeni ihlallerin gerçekleşmesini engelleyecek caydırıcı bir etki ortaya çıkması mümkün olacaktır süleyman deveci no i̇şlenen suç ile verilen cezalar arasında orantısızlık olması ya da hiç ceza verilmemesi durumunda bu tür eylemlerin önlenmesini sağlayabilecek caydırıcı bir etki ortaya koymaktan oldukça uzak kalınmakta kişilerin fiziksel ve ruhsal bütünlüklerinin idari ve yasal mevzuat aracılığıyla korunması hususundaki pozitif yükümlülüğün yerine getirilememesi sonucu doğmaktadır süleyman deveci hagb kararı sonucunda sanığın deneme süresi içinde suç işlememesi hâlinde bu ceza hiç olmamış sayılarak adli ve memuriyet siciline yansımayacaktır verilen bu karar cezanın infazının ertelenmesinden daha güçlü bir etkiye sahiptir ve sanığın cezadan muaf tutulması ile sonuçlanmaktadır ulaşılan bu sonucun bu tür olaylara karışan kişilere hoşgörü ile yaklaşıldığı izlenimini uyandırdığı ve bu tür fillere eğilimi olan kişileri cesaretlendirebileceği gibi bireylerin bu kapsamda devlete ve adalet mekanizmalarına olan güvenlerini de zedeleyebileceği açıktır nihayetinde sanıklar hakkında hagbye karar verilmesiyle bu tür eylemlerin hoşgörülmeyeceği yönündeki algının zayıflamasına yol açmaktadır ve mağdurların insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağıyla ilgili olarak etkili bir soruşturmakovuşturma yapılmadığı sonucuna ulaşılmaktadır yukarıda ayrıntıları belirtildiği şekilde yargıtayın farklı ceza daireleri ile yargıtay ceza genel kurulunun istikrarlı şekilde koşulları bulunduğu takdirde sanıklar hakkında hagb uygulanmasını istemesine rağmen anayasa mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmasından sonra anayasa mahkemesi tarafından sanıklar hakkında hagb uygulanması nedeniyle sürekli olarak mağdurların anayasanın maddesinde belirtilen hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi ve ai̇hm nezdinde ülkemiz aleyhinde yapılan başvurular neticesinde sanıklar hakkında hagb uygulanması nedeniyle ai̇hsnin maddesinin ihlal edildiğinin belirtilmesi karşısında hagb kurumunun anayasanın maddesinde düzenlenen kişilerin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı başlıklı maddeye aykırı olduğuna kanaat getirilerek devletin mütemadiyen tazminat ödemesini engellemek ve sayılı ceza muhakemesi kanununun anayasa ile ai̇hsye uygun hale gelmesi maksadıyla anayasanın maddesi kapsamında somut norm denetimi yoluna gidilmiştir karar yukarıda açıklanan gerekçelerle numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca sayılı ceza muhakemesi kanunuun maddesininesas sayısı karar sayısı ek fıkra skmd sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir ek cümle skmd sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez ek fıkra skmd açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur ek cümle sk md denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine bir meslek veya sanat sahibi olması halinde bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına belli yerlere gitmekten yasaklanmasına belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur ek fıkra skmd altıncı fıkranın bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir ek fıkra skmd denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı veriliresas sayısı karar sayısı ek fıkra skmd denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkeme hükmü açıklar ancak mahkeme kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir bu kayıtlar ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak cumhuriyet savcısı hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir değişik fıkra skmad bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri anayasanın maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz şeklindeki ve fıkralarının anayasanın maddesine aykırılık oluşturduğundan bahisle i̇ptali̇ i̇stemi̇ ile resen anayasa mahkemesi̇ne i̇ti̇raz yolu i̇le müracaat edi̇lmesi̇ne ve bu hükmün i̇ptali̇ni̇n i̇steni̇lmesi̇ne numaralı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanılarak bir dosya halinde anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne başvuru dosyasının anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay bekleni̇lmesi̇ne bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın yürürlükteki hükümlere göre anayasa mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse anayasa mahkemesi hükmüne uyulması koşuluyla sonuçlandirilmasina karar verildi
3,050
esas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair birçok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilikesas sayısı karar sayısı sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumları iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi bir çok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun maddesiyle bahşedilen yarı yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptiresas sayısı karar sayısı hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği a kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve maddelerinin tc anayasasının maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur
1,484
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ dördüncü dairenin başvuru kararı şöyledir sayılı vergi usul kanununun mükerrer nci maddesinde maliye bakanlığı vergi beyannamelerinin sayılı kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye bu mecburiyeti beyanname çeşitleri mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya vergi kanunlarında yer alan muafiyet istisna yeniden değerleme zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını maliye bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir yukarıdaki fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensupları imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyanına bağlı olarak salınacak vergi ceza gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar numaralı bent hükmüne göre yararlanılması yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükellefler tasdike konu haktan yararlanamazlar ancak maliye bakanlığı tasdik raporlarının ibraz süresini iki aya kadar uzatmaya yetkilidir denilmektedir bu suretle idari bir kuruluş olan maliye bakanlığına vergi yükümlülerinin uymak zorunda oldukları ve aksine hareketleri ceza ile müeyyidelendirilen bir yükümlülük getirme yetkisi tanınmaktadır nitekim maliye bakanlığı mükerrer nci maddenin tanıdığı yetkiye dayanarak bu davada iptali istenen sıra nolu vergi beyannamelerinin serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci malî müşavirlerce i̇mzalanması hakkında genel tebliği ile yükümlülerce verilecek yıllık beyannamelerin sözü edilen meslek mensupları tarafından imzalanmasını zorunlu hale getirmiştir vergi beyannamelerinin maddede belirtilen meslek mensupları tarafından da imzalanması mecburiyetinin yasada öngörülmesinin uygun olup olmadığının saptanması ve böyle bir mecburiyetin yasa ile getirilebileceği anayasa hükümleri açısından mümkün görülebilir ise bu mecburiyetin beyanname çeşitleri mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle uygulatılması konusundaki yetkinin maliye bakanlığına devredilmesinin anayasaya aykırı olup olmadığı hususunun incelenmesi gerekli görülmüştür yasakoyucunun vergi beyannamelerinin belirlenen meslek mensupları tarafından da imzalanması mecburiyetinin getirilebileceğini kabul etmesi anayasamızın ve inci maddelerine aykırı bulunmuşturesas sayısı karar sayısı vergi kamu giderlerini karşılamak üzere herkesin malî gücüne göre vermekle yükümlü olduğu ekonomik değerler olup alacaklısı ülkesi üzerindeki egemenlik hakkına dayanan devlet borçlusu ise vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişilerdir vergilendirme yetkisi anayasamızda yer alan hukuk devleti ilkesi gereği vatandaşların hukuk güvenliği ve kanunsuz vergi olmaz ilkeleri gözönüne alınarak vergilerin kanuniliği esasları içinde yasama organınca düzenlenir verginin yasama organınca konulmuş sayılabilmesi için mükellefinin matrahının oranının tarh ve tahakkukunun mükellefine düşen ödevlerin ve denetiminin yasama organınca düzenlenmesi gereği açık olmakla birlikte yasama organının da bu düzenlemeyi yaparken anayasa kuralları içinde kalmak zorunluluğu ortadadır yukarıda belirtildiği gibi vergi egemenlik hakkına dayanan devlet ile temel hak ve ödevleri bulunan vatandaş arasında mevcut bir alacak ilişkisidir sosyal hukuk devleti kavramı devlete toplumsal düzenin koruyucusu olarak ve egemenlik hakkına dayanarak kural koyma suçluları yakalama ve ceza verme görevi ile birlikte fertlerin sosyal ve ekonomik haklarını güvence altına alma sorumluluğunu da yükler vergi nedeniyle devlet ile mükellef arasında doğan ilişkinin düzenli bir şekilde işlemesi için devlet tarafından egemenlik gücüne dayanılarak bazı kurallar ve yaptırımlar getirilirken yükümlülerden bazı ödevleri yerine getirmeleri bazı şeyleri yapmaları istenilirken kişilerin hak ve özgürlük alanlarına mülkiyet haklarına müdahale edilebileceği açık olduğundan anayasamızın vergiye ilişkin doğrudan düzenlenen hükmü temel haklar ve ödevler başlıklı ikinci kısmın siyasi haklar ve ödevlerle ilgili dördüncü bölümde vergi ödevi başlığını taşıyan üncü maddesinde yer almıştır bu da anayasamızın vergi hukuku nedeniyle kişilik haklarının özüne dokunulmamasına gösterdiği özen nedeniyledir anayasanın nci maddesinde herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir denilmektedir vatandaşın anayasanın temel haklar ve ödevler bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerinden olan vergi borcunu ödemek üzere devletle olan ilişkisinin gereklerini yerine getirirken devletle yapısal bir bağı bulunmayan anayasanın inci maddesinde belirlendiği gibi devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerini gördürdüğü memurlar ve diğer kamu görevlilerinden olmayan bir grup meslek mensubunun fiili yardımına mecbur edilmesi üstelik bu mecburiyet nedeniyle malî külfet altına sokulması anayasanın özüne ve hükümlerine uygun görülmemiştir anayasanın inci maddesi devletin temel amaç ve görevleri arasında kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmayı insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamayı da saymıştır kişinin vergi ödevini yerine getirirken devlet dışında bir meslek mensubunun denetimine isteği dışında mecbur bırakılması onun maddi ve manevi varlığını geliştirmesini engelleyen ekonomik ve sosyal bir engeldir vergi mükellefinin özel kanununda ve uygulamada belli edilen bir yöntemle tek taraflı olarak saptanan bir ücret mukabili vergi beyannamesinin imzalanmasını temin için belirli bir meslek grubuyla madde metninin verdiği yetkiye dayanılarak sözleşme yapmaya zorlanması onun maddi ve manevi varlığının gelişmesini önleyen bir yöntemdir kişi kendini böyle bir yardıma muhtaç görürse anayasanın inci maddesinde belirtildiği gibi sözleşme hürriyeti dahilinde bunu sağlamak hakkına zaten sahiptir kişi sözleşme hürriyeti çerçevesinde ister odaya kayıtlı olan meslek mensuplarıyla çalışır i̇sterse kendi muhasebe sistemini kurarak muhasebeci eliyle işlemlerini yürütür veya hiç muhasebeci çalıştırmaz ve bu tercihinin malî külfetine ve kanuni sonuçlarına kendi isteğiyle katlanır kanunda böyle bir zorunluluğunesas sayısı karar sayısı öngörülmesi anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır öte yandan anayasanın ncı maddesine göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz devletin egemenlik hakkına dayanarak aldığı verginin kanunlarda belirlenen kurallara uygun olarak beyan edilip edilmediğini denetlemek sadece devlet organlarına aittir ve anayasanın inci maddesinde belirtildiği gibi bu hizmet ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylıkları vs kanunla düzenlenir ve devlet eliyle yürütülür i̇şletmelerin faaliyetlerinin sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmi mercilerin istifadesine sunmak üzere özel bir kanunla düzenlenen serbest muhasebecilik serbest muhasebeci malî müşavirlik ve yeminli malî müşavirlik mesleğini bir odaya bağlı olarak yürüten kişilerin memur veya kamu görevlisi olmadıkları açıktır bunlar serbest meslek mensubudurlar ve sayılı kanunun nci maddesinde bunların görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı fiillerinin niteliğine göre türk ceza kanununun devlet memurlarına ait hükümleri uyarınca cezalandırılmalarının öngörülmesi kamu görevlisi sayılmalarını gerektirmez üstelik bunların yapacağı denetim devletin denetim hakkını da sona erdirmemektedir bu denetim mükellefe ek bir malî külfet yükleyerek belli bir meslek grubunun iş sahasını genişleterek idareye belli bir kolaylık sağlamak amacını gütmektedir ancak bu düzenleme beyannameyi imzalayacak meslek mensubunun zorunlu olarak mükellefin defterlerini tutmak bilanço kar zarar tablosu ve beyannamelerini düzenlemek ve benzer işleri yapmak gibi sonuçlar da doğuracağından ki iptali istenen idari düzenleme ile sözleşme imzalama zorunluğu da getirilmiştir mükellef aleyhine sonuçlar ortaya çıkarabilecektir yasaya göre yapılan bu işlemler nedeniyle bir vergi ziyaı ortaya çıkarsa mükellefle beraber meslek mensubunun da vergi ceza ve gecikme faizlerinden sorumlu olduğu kabul edilmişse de bunların fiileri nedeniyle mükellefin ceza tehdidi altında bırakılması cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu gibi mükellefi kendi iradesi dışında vergi ve ceza tehdidi altına sokmaktadır mükellefle devlet arasına böyle karmaşık hukuki sorunlar çıkarabilecek şekilde zorunluluk getirilerek bir meslek grubunun dahil edilmesi anayasaya uygun görülmemiştir yasayla vergi beyannamelerinin meslek mensupları tarafından da imzalanması mecburiyetini getirme ve bu mecburiyeti beyanname çeşitleri mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya ait usul ve esasların belirlenmesi konusunda maliye bakanlığına yetki devredilmesi ise ayrıca anayasaya aykırılık teşkil etmektedir anayasa hukukunun temel ilkelerinden biri olan ve hukuk devletinin özünü oluşturan kanun önünde eşitlik ilkesi anayasamızın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ifadeleriyle yer almıştır kanun önünde eşitlik ilkesi vergi hukukunda diğer alanlara oranla daha fazla önem taşımaktadır zira vergi devletin egemenlik gücüne dayanarak vatandaşlardan cebren ve karşılıksız olarak alınan ekonomik değerlerdir bu nedenle bu konuda çıkarılan kanunların vatandaşlara tam doğru ve eşit olarak uygulanması gerekmektedir vergi kanunları önünde eşitlik benzer koşullar içinde olanların aynı vergi yüküne tabi olmasını denetim yönünden de aynı kurallara tabi olmasını ifade eder ancak konunun hangi koşullar altında benzer veya aynı olduğunu belirlemek anayasadaki kurallar çerçevesinde kanun koyucuya aittiresas sayısı karar sayısı vergi kanunları verginin konusu mükellefi matrahı tarifesi tahsil şekilleri gibi vergileme olayının temeli olan hususları mutlaka hükme bağlamalıdır bir malî yükümün yerine getirilmesi bu yönleriyle yeterince belirlenmemişse kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını hatta temel haklarını etkileyecek keyfi uygulamalara yol açabilmesi olasıdır bu nedenle vergi ile ilgili ödevlerin ve verginin tahsiline ilişkin zorunlulukların çerçevesinin belli başlı unsurları da açıklanarak anayasadaki ilkeler içerisinde kanunla düzenlenmesi gerekir kanunla yapılması gerekli düzenleme yetkisi yürütme organına tanınamaz nci maddede yer alan maliye bakanlığı vergi beyannamelerinin sayılı kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye bu mecburiyeti beyanname çeşitleri mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir şeklindeki hüküm vergilerini beyan üzerine ödeyen mükelleflerin bir kısmının beyannamelerinin meslek mensuplarına imzalatılması imzalatmamaları halinde müeyyideye maruz bırakılmaları bir kısmının bundan muaf tutulması sonucunu doğurabilir nitekim uygulama böyle olmuştur bu husus kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır öte yandan anayasanın inci maddesine göre tbmm bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez anayasanın bu maddesinde öngörülen haklardan olan vergi ödevi kanun hükmünde kararname ile bile düzenlenemezken idareye bu ödevin yerine getirilmesi için mükelleflere yüklenilen bir zorunluluğu getirme yetkisinin tanınması üstelik bu zorunluluğun sınırlarının ve kimlere uygulanacağının kanunda belirlenmemesi anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır bu nedenlerle sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun ncı maddesiyle eklenen mükerrer nci maddesi hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına varıldığından anayasanın nci ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi müdahil dilekçeleri ve ekleri ile davalı i̇darenin savunması ve danıştay savcısı düşüncesinin tasdikli bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,631
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz başvurularının gerekçelerinde özetle elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan her türlü tesis ile taşınır taşınmaz mal ve teçhizatın yasa hükümlerine ve telekomünikasyon kurumu tarafından çıkarılan yönetmeliklere uygun olarak kurulmak ve kurumdan gerekli izin ruhsat veya sertifikaları almak kaydıyla i̇mar kanunu ve i̇mar kanununa dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerde belirtilen yapı ruhsatiyesine ve yapı kullanma izninden istisna tutulmasının anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu imar mevzuatınca uygulanacak işlemler bakımından gsm şirketleri ile diğer yapı maliklerinin aynı hukuksal durumda bulunmalarına rağmen bunlar arasında ayrım yapılarak diğer yapı maliklerine tanınmayan bir biçimde ve denetimsizlik derecesinde gsm şirketlerine ayrıcalık tanındığı anayasanın ve maddeleri ile devlete verilen görevlerin imar mevzuatına yönelik düzenlemelerle yaşama geçirildiği imar hukuku yönünden bir denetim sorumluluğu bulunmayan telekomünikasyon kurumu tarafından elektronik kirlenme ve radyasyon riski ölçütleri gözetilerek verilen güvenlik sertifikasının imar mevzuatında öngörülen ruhsatların yerine geçmesinin mümkün olmadığı mevcut yapılara ilave niteliğinde yapılacak yapıların bulundukları alanda getirecekleri yükseklik hacim kitle gabari artışının imar planı ile kurulan dengeyi değiştirebileceği mevcut binanın yapımı sırasında öngörülmemiş ağırlığı nedeniyle bina statiğine yapacağı olumsuz etkinin hayati tehlike yaratabileceği çevrede bulunan diğer bina malikleri yönünden ise görüntü kirliliğine neden olabileceği bu yönleriyle anayasada yer alan planlı ve sağlıklı çevre konut ve yerleşim ile mülkiyet haklarına olumsuz etki yapacağının mutlak olduğu imar planları aracılığıyla imar konusunda düzenleme yapma yetkisinin ilgili bakanlıklara ve temelde belediyelere ait olduğu bu yetkinin elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan taşınır ve taşınmaz mallar yönünden yerel yönetimlerden alınmasının anayasada yer alan yerinden yönetim ilkesine aykırı bulunduğu belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
260
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin günlü sayılı kararında anayasaya aykırılık savının gerekçesi özetle şöyledir bugüne kadar uygulamada yargıtay i̇çtihadı birleştirme genel kurulunun günlü sayılı kararı ile yargıtay dairelerinin kararlan gereğince ölü kişiye karşı dava açılamayacağından eldeki davanın reddine karar verilmelidir sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrası ise dava sırasında davalının davadan önce öldüğünün anlaşılması durumunda davaya mirasçıları aleyhine devam edileceğini öngörmektedir bu yeni kuralla ölü kişiye karşı dava açılabileceği kabul edilmiş olmaktadır ölü kişilere karşı dava açılması olanaksız bulunduğundan maddenin anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır yukarıda değinilen i̇çtihadı birleştirme kararının gerekçesinde hukuk usulü muhakemeleri kanunu humknun maddesine göre davaya ehliyetin medeni yasa ile belirleneceği medeni hakları kullanma ehliyetinin yaşı ve temyiz kudretini içerdiği gerçek kişilerin varlığının bu kurallar dışında tutulamayacağı yine medeni yasanın maddesi uyarınca kişiliğin çocuğun doğduğu andan başlayıp ölümüyle son bulacağı bu nedenle ölümle kişiliği son bulan bir kimsenin medeni hakları kullanmasından ve taraf olma ehliyetinden söz edilemeyeceği bu yönün mahkemelerce kendiliğinden gözönünde tutulacağı açıklanmaktadır humknun maddelerindeki ıslah ancak açılan davada taraflar ve dava konusu dışında kalan kimi işlemlerde uygulanmaktadır ölmüş bir kimse hakkında açılmış davada halefiyet yoluyla da olsa mirasçıların davalı olarak kabul edilmesi davanın bu nedenle düzeltilmesi benimsenmemiştir bu durum humknun maddesinden de anlaşılmaktadır ölen bir kimse hakkındaki dava dilekçesinde davalının kimliğinin gösterilmemiş davalı yerinin boş bırakılmış olduğu kabul edilemez dava dilekçesinde bulunması gerekli hususlar humknun maddesiyle sayılı tebligat yasasında gösterilmiştir gerek medeni yasa gerekse usûl yasası kuralları dava açıldığı zaman yaşayan taraflarla ilgili düzenlemeleri öngörmektedir ölmüş ya da bilinmeyen kimseler hakkında açılan davalar için hükümler getirilmemiştir ölen bir kimseye karşı açılan davaya bakılması davacının isteğiyle mirasçıların davalı olarak duruşmaya çağrılmaları ya da ıslah yoluyla davalı sayılmaları yasalarımız yönünden olanaksız bulunduğundan mirasçılara karşı ayrı bir dava açılması zorunludur hak arayan davacının davalı olarak gösterdiği kimsenin yaşayıp yaşamadığını özenle araştırması gerekir humknun öngördüğü ilkeler davanın yanlarıyla ilgili ehliyet izleme yetkisi ve sıfat konuları incelendiğinde gerçek ve tüzel kişilerin varlığının amaçlandığı gerçek kişinin yaşadığı sürece taraf ehliyetini taşıdığı ölen kişiye karşı dava açılamayacağı açılmış olsa da mirasçılarına karşı yürütülemeyeceği ortaya çıkmaktadır islah yoluyla bile mirasçılara karşı davanın sürdürülemeyeceği husumet yönünden davanın reddedilmesi gerektiği görüşü yargıtay hukuk dairesinin günlü sayılı kararıyla benimsenmiştir taraf ehliyeti bulunmayan kişi hakkında dava açılıp karar verilemeyeceği için ölü kişiye karşı açılmış ve bu durum mahkemece bilinmeden karar verilmiş ise mahkemenin hükmü geçersizdir yok sayılır sayılı yasanın ölü kişiye karşı dava açılabileceğine ilişkin kuralının gerekçesi yoktur yalnız türkiyede değil tüm dünya devletlerinde ölümle kişiliğinin sona erdiği kabul olunmuştur sadece sayılı yasada bulunan hüküm öbür yasalara ve anayasaya aykırı olduğu gibi mantık kurallarına ve yargı kararlarına da aykırıdır anayasanınesas sayısı karar sayısı maddeleriyle hep gerçek ve tüzelkişilerden söz eden ve maddeleri gözetilirse ölü kişilere karşı dava açılamayacağı sonucuna varılır kadastro davalarında tanınan olanak öbür hukuk davalarında kabul edilmemiştir şimdiye kadar tapulama davalarında da ölü kişilere karşı dava açılamayacağından getirilen yeni uygulama yurttaşlar arasında eşitsizlik yaratacaktır mirasçılara karşı davanın yürütülmesi davalıyı değiştirecektir oysa diğer usul kurallarına göre taraf değiştirilemez bu durumda husumetin yanlış tevcihi nedeniyle davanın reddi zorunludur mahkeme olarak ölenin mirasçılarını arayıp bulmak onlara çağrı kâğıdı çıkarmak yukarıda belirtilen yasalara yargı kararlarına göre olanaksızdır sayılı yasa çıkarılırken uygulamalarla ilgili yasaların dikkate alınmadığı açıktır ülkemizde yeterli bir kadastro ve tapulama yasası çıkarılamamıştır koşullar gözetilmeden ivedilikle yasalar yürürlüğe konulmakta uygulamada gerçekleştirilmesi olanaksız bu yasalar değiştirilmekte bu yüzden kadastro çalışmaları ağır yürümekte mahkemelerdeki davalar da uzamaktadır yasalar hazırlanırken eşitlik ilkesi gözönünde bulundurulmalı belirli kişilerin yararlanacağı ve toplum yararına aykırı düşecek yasalar çıkarılmamalıdır bu nedenlerle sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasının son tümcesinde yer alan dava sırasında davalının davadan önce öldüğünün anlaşılması halinde davaya mirasçıları aleyhine devam edilir hükmü anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine aykırıdır
598
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasada khklerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de öngörülmüştür khkler işlevsel yönden yasama işlemi niteliğinde olduklarından bunların denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de anayasa mahkemesine verilmiştir yargısal denetimde khklerin öncelikle yetki yasasına sonra da anayasaya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir her ne kadar anayasanın maddesinde khklerin yetki yasalarının uygunluğunun denetlenmesinden değil yalnızca anayasaya biçim ve esas bakımından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle khklerin yetki yasasına uygunluğunun denetimi girer çünkü anayasada bakanlar kuruluna yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde khk çıkarma yetkisi öngörülmüştür yetkinin dışına çıkarılması khkyi anayasaya aykırı duruma getirir böylece khknin yetki yasasına aykırı olması anayasaya aykırı olması ile özdeşleşir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan madden alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin yetki yasası ile olan bağı khkyi aynı yada değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin ön koşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kuralları içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez khklerin anayasaya uygunluk denetimleri yasaların denetimlerinden farklıdır anayasanın maddesinde kanunlar anayasaya aykırı olamaz denilmektedir bu nedenle yasaların denetiminde onların yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır khkler ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de anayasaya uygun olmak zorundadırlar bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan yada dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirlerinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen yetki yasasına dayanılarak çıkartılan khklerin anayasanın başlangıçındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı ayrıca ikinci maddesindeki hukuk devleti ilkeleri ile maddesindeki hiç kimse veya organ ve kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin maddesi ile bağdaştırılmaları olanaksızdır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı khknin maddesi dayandırıldığı sayılı yetki kanunu anayasa mahkemesinin karar sayılı karar ile iptal edilmişesas sayısı karar sayısı olduğundan bu khk de anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır bu nedenle sayılı khknin maddesinin anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi arz olunur
390
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı terörle mücadele yasasının maddesinin sayılı yasanın maddesiyle değişik dördüncü fıkrasında yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur ancak yayın sorumluları hakkında bu cezanın üst sınırı beşbin gündür sayılı yasanın maddesiyle değişik maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü ve dördüncü tümcelerinde de ayrıca basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur ancak yayın sorumluları hakkında bu cezanın üst sınırı beşbin gündür kurallarına yer verilmiştir düzenlemelerde ad ve kimlik belirterek ya da belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak biçimde kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini ya da terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin kimliklerini açıklama yayınlama ya da bu yolla kişileri hedef gösterme terör örgütlerinin bildiri ya da açıklamalarını basama ya da yayınlama yasanın maddesine aykırı olarak muhbirlerin kimliklerini açıklama yada yayınlama terör örgütünün propagandasını yapma suçlarının basın ve yayın yoluyla işlenmesi durumunda suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumlularına adli para cezası verilmesi öngörülmüştür kurallarda açıkça belirtildiği gibi yukarıda yer verilen suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi durumunda suçun işlenişine iştirak etmemiş olsa da basın yayın organlarının sahipleri ve yayın sorumluları cezalandırılmaktadır anayasanın maddesinin yedinci fıkrasında ceza sorumluluğunun kişisel olduğu belirtilmiştir bu ilkeyle suçu kim işlemişse cezanın yalnız ona hükmedilip uygulanması başkalarının suçtan dolayı cezalandırılmaması amaçlanmıştır başka bir deyişle bu ilkeyle ceza sorumluluğunun kusura dayalı olması gerektiği anlatılmaktadır anayasanın basın özgürlüğüne ilişkin maddesinin dördüncü fıkrasındaesas sayısı karar sayısı devletin iç ve dış güvenliğini ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü tehdit eden suç işlemeye ayaklanmaya ya da isyana özendirir nitelikte olan ya da devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber ya da yazıyı yazanlar bastıranlar ya da aynı amaçla basanlar başkasına verenlerin bu suçlara ait yasa kuralları uyarınca sorumlu olacakları belirtilmiştir görüldüğü gibi ceza sorumluluğunun kişiselliği ilkesine uygun olarak bu kuralda sorumlu tutulanlar yalnızca suç oluşturan haber ya da yazıyı yazan bastıran basan ya da başkasına verenlerdir ceza sorumluluğunun kişiselliği ilkesine anayasasının maddesinde de yer verilmiştir maddenin gerekçesinde esasen bu kaidenin anayasaya konulması sayesinde basın davalarında yazı veya karikatürlerin müelliflerinden ve haberi vericisinden gayri kimselerin gazete sahip ve yazı işleri müdürlerinin rasgele cezalandırılmasını derpiş eden kanun hükümleri bertaraf edilmiş olacaktır denilerek bu ilkenin basın ve yayın organlarının sahipleri ve yayın sorumlularının başkalarının eylemlerinden dolayı cezalandırılmalarına engel oluşturduğu açıklanmıştır oysa yukarıda yer verilen kurallara göre suçun işlenişine iştirak etmemiş olan basın ve yayın organlarının sahipleri ve yayın sorumluları başkasının eylemi nedeniyle ceza sorumluluğunun altına sokulmaktadır ki bunun ceza sorumluluğunun kişiselliği ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır bu nedenle sayılı yasanın maddesinin sayılı yasanın maddesiyle değişik dördüncü fıkrası ile sayılı yasanın maddesiyle değişik maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü ve dördüncü tümceleri anayasanın maddesine aykırı düşmektedir öte yandan düzenlemelerde suç oluşturan eylemlerin basın ve yayın organlarınca işlenmesi durumunda suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında bin günden onbin güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı ancak yayın sorumluları hakkında bu cezanın üst sınırının beşbin günü geçemeyeceği belirtilmiştir türk ceza yasası uyarınca günlük adli para cezası tutarı göz önünde bulundurulduğunda suçun işlenişine iştiraki olmayan basın ve yayın organlarının sahiplerine ve yayın sorumlularına verilecek cezanın çok yüksek tutarlara ulaşabileceği görülecektir basın ve yayın organlarının sahipleri ile yayın sorumlularına getirilen bu ağır yaptırım basın ve yayın kuruluşlarında tedirginlik yaratacağından haber düşünce ve kanaatlerin özgürce yayımlanmasını engelleyecek niteliktedir bu nedenle söz konusu kuralların haber alma ve basın özgürlüğü yönünden incelenmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtilmiştir maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile maddesinde düzenlenen basın özgürlüğüne temel hak ve özgürlükler arasında yer verilmiştir anayasanın maddesinde herkesin düşünce ve kanatlarını söz yazı resim ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu bu özgürlüğün resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber ya da görüş almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı vurgulanmıştır yine anayasanın maddesinde basının özgür olduğu belirtilmiş devlete basın ve haber alama özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alma görevi verilmiştir haber alma ve verme hakkı ya da haberlere ulaşma özgürlüğü okuyucu izleyici ya da dinleyicinin bireysel hakkı olarak düşünülemez ve düzenlenemez bunlar okuyucuların izleyicilerin ya da dinleyicilerin kolektif hak ve özgürlükleridir bu bağlamda basın özgürlüğü düşünce ve kanaat özgürlüğünü tamamlayan ve onun kullanılmasını sağlayan özgürlüktür düşünce özgürlüğü düşüncelerin özgürce açıklanması yanında bunların yayılması ve öğrenilmesi özgürlüğünü de içermektedir anayasa koyucu okuyucuların izleyicilerin ya da dinleyicilerin haber alma ve görüşleri öğrenme olanağından yoksun kalmamaları için basın özgürlüğüne özel önem vermiştir anayasanın maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın anayasanın ilgili maddelerindeki nedenlerle ve yalnızca yasayla sınırlandırılabileceği belirtilmiştir yine anayasanın düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğüne ilişkin ve maddelerinde bu özgürlüklerin sınırlarına da yer verilmiştir maddenin değişik birinci fıkrasına göre düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılması ulusal güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak yöntemince belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret ve haklarının özel ve aile yaşamlarının ya da yasanın öngördüğü meslek sırlarının korunması ya da yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlandırılabilecektir madde ise basın özgürlüğünün sınırlandırılmasında ve madde kurallarının uygulanacağını belirtmiştir maddedeki sınırlandırma nedenleri yukarıda açıklanmıştır maddeye göre ise basın özgürlüğü anayasanın ve madde kurallarının değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamayacaktır ayrıca anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında yasada haber düşünce ve kanaatlerin özgürce yayımlanmasını engelleyici ya da zorlaştırıcı siyasal ekonomik mali ve teknik koşullar konulamayacağı öngörülmüştür yukarıda açıklanan anayasal kurallar basın ve yayın kuruluşlarının belirtilen sınırlamalar dışında halkın haber alma özgürlüğüne uygun çalışma koşullarında hizmet vermelerini gerektirmektediresas sayısı karar sayısı bu kurallar genelde yazılı basına yönelik olmakla birlikte maç düşünceyi yayma ve haber alma özgürlüklerinin güvence altına alınması olduğuna göre aynı ilkelerin tüm basın ve yayın organları yönünden geçerli olması ve bu araçların kullanılmasını engellemeye varan nitelikte yasal önlemler getirilmesinden kaçınılması zorunludur ayrıca anayasanın maddesinde temel hak ve özgürlüklerle ilgili sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir buna göre hak ve özgürlükler ancak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak sınırlandırılabilir demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun sınırlamalar özgürlüğün kullanılmasını ölçüsüz biçimde ortadan kaldıracak düzeyde olamaz anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği gibi bir sınırlama kuralının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olabilmesi için ölçülülük ilkesinin gözetilmesi amaç ve sınırlama orantısının korunması gerekmektedir ölçülülük ilkesi yasal düzenlemede sınırlama aracının sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını sınırlama arcıyla amacı arasındaki oranın ölçüsüz olmamasını anlatmaktadır eylem ile önlem arasında adil bir dengenin bulunması yine yukarıda yer verilen bu anayasal kuralların gereğidir bu adil dengenin bulunmaması basın ve yayın organları sahip ve yayın sorumlularını tedirgin edip görev yapamaz duruma getirecektir ki bunu basın ve haber alma özgürlüğü ile bağdaştırmak olanaksızdır sayılı yasanın sayılı yasayla değişik ve maddelerinin yukarıya alınan fıkralarında suçun işlenişine iştirak etmeyen basın ve yayın organları sahip ve yayın sorumlularına getirilen adli para cezalarının tutarlarının yüksekliği eylem ve önlem arasında adil bir dengenin kurulmadığını amaç ile araç orantısının gözetilmediğini göstermektedir bu nedenle sayılı yasanın maddesinin sayılı yasanın maddesiyle değişik dördüncü fıkrası ile sayılı yasanın maddesiyle değişik maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü ve dördüncü tümcelerinde öngörülen para cezaları anayasanın maddesindeki haber alma özgürlüğü ile maddesindeki basın özgürlüğüne aykırı düşmekte maddesindeki demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkesiyle bağdaşmamaktadır sayılı yasanın maddesine sayılı yasanın maddesiyle eklenen fıkrada terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar hâkim kararı ile gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak onbeş günden bir aya kadar durdurulabilir cumhuriyet savcısı bu kararını en geç yirmidört saat içinde hâkime bildirir hâkim kırksekiz saat içinde onaylamazsa durdurma kararı hükümsüz sayılır kuralına yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı düzenlemede terör örgütünün etkinliği çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik i̇şlenmiş suçları ve suçluları övme terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınların yargıç kararı ile önlem olarak onbeş günden bir aya kadar durdurulabileceği belirtilmiştir yine kuralda belirtilen süre ve koşullarla gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda süreli yayınları durdurma yetkisi cumhuriyet savcılarına verilmiştir bu gibi durumlarda cumhuriyet savcısının kararını en geç yirmidört saat içinde yargıca bildirmesi yargıç bu kararı kırksekiz saat içinde onaylamazsa savcı tarafından verilen durdurma kararının hükümsüz sayılması öngörülmüştür anayasanın maddesinin birinci fıkrasında basının özgür olduğu sansür edilemeyeceği ikinci fıkrasında da devletin basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alacağı kurala bağlanmıştır basın özgürlüğü kapsamındaki basın yayın organlarına yönelik önlemlere yine anayasanın maddesinin dördüncü beşinci altıncı ve sekizinci fıkralarında yer verilmiştir maddenin dördüncü fıkrasında tedbir yoluyla dağıtımın önlenmesi beşinci fıkrasında yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilebilmesi için yayım yasağı altıncı fıkrasında süreli ya da süresiz yayınların toplatılması sekizinci fıkrasında da süreli yayınların geçici olarak kapatılması konuları düzenlenmiştir anayasayla sınırlandırılan basın yayın organlarına yönelik yaptırımların yasayla genişletilmesine olanak bulunmamaktadır bu durumda sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın maddesine eklenen fıkrada süreli yayınlar için getirilen geçici olarak durdurma yaptırımının anayasanın maddesinde yer verilen yaptırımların kapsamına girip girmediğinin irdelenmesi gerekmektedir maddenin dördüncü fıkrasında basılmış bir yayının dağıtımının önlenmesine altıncı fıkrasında da yine basılmış ve dağıtılmış süreli ya da süresiz bir yayının toplatılmasına ilişkin düzenlemelere yer verildiğine göre sayılı yasa ile getirilen fıkradaki süreli yayını geçici olarak durdurma yaptırımının bu düzenlemeler kapsamında olmadığı açıktır maddenin beşinci fıkrasında yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için yasayla belirtilecek sınırlar içinde yargıç tarafından olaylara ilişkin yayım yasağı getirilebileceği son fıkrasında da türkiyede yayınlanan süreli yayımların devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğüne cumhuriyetin temel ilkelerine ulusal güvenliğe ve genel ahlaka aykırı yayımlardan mahkum olma durumunda mahkeme kararıyla geçici olarak kapatılabilmesi olanaklı kılınmıştıresas sayısı karar sayısı görüldüğü gibi maddenin beşinci fıkrasında öngörülen yayım yasağı yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilebilmesi sekizinci fıkrasındaki geçici kapatma yaptırımı da süreli yayının fıkrada belirtilen nedenlerle mahkûm olması koşuluna bağlanmıştır sayılı yasayla getirilen fıkrada öngörülen süreli yayını geçici olarak durdurma yaptırımının yukarıda belirtilen koşulları içermediği için maddenin beşinci ve sekizinci fıkraları kapsamında sayılamayacağı da ortadadır bu durumda sayılı yasayla getirilen fıkrada anayasada bulunmayan bir yaptırıma yer verildiği saptanmaktadır ki bunun olanaksızlığı yukarıda açıklanmıştır bu nedenlerle sayılı yasanın maddesine sayılı yasanın maddesiyle eklenen fıkra kuralı anayasanın maddesine aykırı düşmektedir
1,668
esas sayısı karar sayısı yokluk i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile anayasamızın uncu maddesinin dördüncü fıkrasına bütün işlemlerinde ibaresinden sonra gelmek üzere ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında ibaresi nci maddesi ile de anayasamızın nci maddesine altıncı fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğretim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun un genel gerekçe sine bakıldığında şu tümceler göze çarpmaktadır yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafetlerinden dolayı bazı öğrencilerin eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi kronik bir sorun haline gelmiştir kurucusu ve üyesi bulunduğumuz avrupa konseyine üye ülkelerin hiç birinde üniversite düzeyinde böyle bir sorun mevcut bulunmamaktadır buna rağmen ülkemizde uzun bir süredir üniversitelerde bazı kız öğrencilerin başlarını örtmede kullandıkları kıyafetler nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkını kullanamadıkları bilinmektedir atatürkün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinde fikri hür vicdanı hür irfanı hür nesiller yetiştirilmesi kişilerin yükseköğrenim hakkından kanun önünde eşitlik ilkesi gereği hiçbir nedenle ayrımcılığa tabi tutulmadan yararlanmasını zorunlu kılmaktadır bu nedenlerle anayasanın uncu ve nci maddesinde işbu değişikliklerin yapılması gereği doğmuştur nci maddenin gerekçesinin nci paragrafına bakıldığında getirilen düzenlemenin amacının tüm idare makamları gibi üniversitelerin de yükseköğretim hizmeti sunarlarken dil renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç mezhep giyim kuşam ve benzeri sebeplerle bu hizmetten yararlanan kişilerin arasında ayrımcılık yapmasını olanaksızlaştırmak olarak ifade edildiği görülmektedir nci maddenin gerekçesinin son tümcesinde ise ülkemizde münhasıran yükseköğretim hizmetlerinden yararlanan vatandaşlar arasında eşitliği sağlama ve yükseköğretim kurumlarında öğrenim haklarından mahrum edilen kişilerin bu hak mahrumiyetini ortadan kaldırma amacı belirtilmektedir sayılı kanunun genel gerekçesi ve nci maddelerin gerekçeleri anayasa komisyonunda ve genel kuruldaki görüşmelerde söz konusu maddeler üzerindeki konuşmacıların ve grup sözcülerinin açıklamaları incelendiğinde yönelinen temel hedefin kamu hizmetlerinden yararlanan veya yükseköğrenim hakkını kullananlar için dinî amaçlıesas sayısı karar sayısı örtünme serbestisi tanınması bu şekilde örtünenlerin kamu hizmetlerinden yararlanmalarını önleyecek düzenleme veya yaptırımların engellenmesi olduğu anlaşılmaktadır türbana ilişkin düzenlemenin anayasa komisyonundaki görüşmelerinde türban yasasının mimarlarından olan komisyon başkanının açıkça yapamayız çünkü açıkça deyince açıkça teklif nasıl getirilir böyle bir şey olabilir mi yani i̇lk dört madde açıkça teklif burada nasıl görüşülür şeklinde komisyon tutanağının sayfasına yansıyan görüşü bu düşüncenin bir örneğidir söz konusu anayasa değişikliğinin türkiyenin siyasal gündemine türban yasası olarak girmesi ve teklifi hazırlayıp imzalayan milletvekillerinin başbakanın adalet ve kalkınma partisi üst düzey yöneticilerinin milliyetçi hareket partisi genel başkanı ile üst düzey yöneticilerinin açıklamaları da bu saptamayı doğrulamaktadır sayılı kanununla yukarıda açıklanan hedefe ulaşmak için adı konulmadan ve dolaylı bir biçimde dinî amaçlı örtünme dinî kıyafet dahil her türlü dinî simge ve üniformayı da içerecek kapsamlı bir kıyafet serbestîsi tanınmıştır çünkü tarih ve sayılı kanunun inci maddesinde yapılan düzenlemeyle devlet organları ve idare makamlarına bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uymak yükümlülüğünün yanı sıra kamu hizmetlerinden kişilerin kanun önünde eşitlik ilkesine uygun bir biçimde yararlanmalarını sağlamak yükümlülüğü kişilere de devlet organları ve idare makamlarından sundukları kamu hizmetlerinden kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak yararlanmalarını sağlamasını istemek imkânı getirilmiştir olaya kıyafet açısından bakıldığında bu hüküm karşısında devlet organları ve idare makamlarının kişilere kıyafetleri nedeniyle yasak uygulayarak kamu hizmeti vermekten kaçınamayacaklarını kişilerin kamu hizmetlerinden yararlanmalarını da kıyafet nedeniyle yapılan yasaklamalarla engelleyemeyeceklerini söylemek gerekmektedir ancak bu düzenlemede yer alan kamu hizmetinden yararlanılmasında ölçütünün hem hizmet alan hem de hizmet veren konumundaki kimseler için bir belirsizlik yaratacağı ortadadır şöyle ki örneğin üniversitelerdeki araştırma görevlileri öğrenim vererek kamu hizmeti sunduklarında getirilen kıyafet serbestisinin kapsamı dışında kalırken yüksek lisans bağlamında öğrenim gören yani kamu hizmetinden yararlanan kimlikleri ile getirilen kıyafet serbestliğinden kanun önünde eşitlik ilkesi çerçevesinde yararlanmak konumunda olacaktır eğitim fakültelerinin ve sınıf öğrencilerinin okul uygulaması öğretmenlik deneyimi dersleri kapsamında ilköğretimde stajyer öğretmen statüsünde derslere türbanlı girmelerinin önünün açılacak olması bunun örneklerinden biridir bu durumda kamu hizmeti alanla verenin ayırımını kim yapacaktır yine benzer bir durumun tıp fakültelerinde yaşanması da kaçınılmaz olacaktır bu düzenlemeden yararlanılarak türban dinî kıyafet ve simgeler dahil her türlü kıyafet ilköğretimden yükseköğretime öğretim hizmetlerinden yararlanma bağlamında herhangi bir engelle karşılaşmadan yayılabilecektir tarih ve sayılı kanunun nci maddesinde ise kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimsenin yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemeyeceği bildirilmekle yükseköğretim kurumlarında dinî amaçlı örtünme nedeniyle öğrenim hakkından yararlanmanın engellenmesinin de önüne geçilmektedir bunun da yasa ile açıkça yasaklanmadıkça yükseköğretimde kıyafetin türban dini amaçlı örtünme dini ve siyasi üniforma dahil serbest bırakıldığı yükseköğrenim hakkını kullananlara bu kıyafetleriesas sayısı karar sayısı taşımaktan dolayı yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrumiyet sonucunu doğuracak bir yaptırım getirilemeyeceği ve uygulanamayacağı anlamına geldiğinde kuşku yoktur halbuki dini amaçlı kıyafetlerin serbest bırakılması anayasa mahkemesince k tarih ve tarihli kararla anayasaya aykırı bulunmuştur anayasa mahkemesi k sayı ve tarihli kararıyla da bu hususu yinelemiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi danıştay ve anayasa mahkemesinin kararları göz önünde tutulduğunda sayılı kanunla getirilmiş olan kıyafet serbestisinin söz konusu kararlarda anayasamızdaki lâiklik ilkesi ile örtünme arasında kurulmuş olan ilişkiyi temelsiz ve anayasa mahkemesinin ve tarihli söz konusu kararlarını etkisiz bırakmaya yönelik olduğunu başta lâiklik ilkesi olmak üzere anayasamızın nci maddesinde belirtilen cumhuriyetin temel nitelikleri ile bağdaşmayacağını böyle bir serbestiyi tanımak için anayasanın uncu ve nci maddelerinde yapılan değişikliklerin cumhuriyetimizin anayasamızın nci maddesinde belirtilen temel niteliklerini dolaylı bir biçimde değiştirmek anlamını taşıyacağını ve bu nedenle anayasamızın üncü maddesinde ifade edilen değiştirilemezlik ilkesine aykırı düşeceğini söylemek gerekir bu saptamayı yaptıktan sonra sayılı kanunun ve nci maddelerinin anayasaya aykırılık gerekçeleri şu şekilde ayrıntılı bir biçimde ortaya konulabilir tarih ve sayılı kanunun ve nci maddelerinin anayasanın nci maddesine aykırılığı anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devlettir hükmü yer almaktadır üniversitelerde ve her türlü öğrenim kurumunda kamu hizmetinden yararlananların dinî amaçlı örtünmesine dinî ve siyasî üniforma niteliğindeki kıyafetleri giyebilmesine simgeleri taşıyabilmesine imkân tanıyacak bir düzenleme ise anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen sayı ve tarihli ve sayı ve tarihli kararlarına göre anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin nitelikleri arasında gösterilen toplumun huzuru milli dayanışma içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti hususları ile bağdaşmamakta ve bunlara aykırı düşmektedir söz konusu anayasa mahkemesi kararları doğrultusunda incelendiğinde tarih ve sayılı kanunun ve nci maddelerinin de anayasanın nci maddesinde belirtilen hususlara aykırı olduğu görülmektedir ve nci maddelerin cumhuriyetin anayasanın nci maddesinde belirtilen toplumun huzuru millî dayanışma içinde niteliğine aykırılığı tarih ve sayılı kanunun ve nci maddelerinin dolaylı bir biçimde getirdiği geniş kapsamlı kılık kıyafet serbestîsinin dinî amaçlı örtünmeyi dinî ve siyasî üniformaları ve simgeleri de içereceğine yukarıda değinilmiştiresas sayısı karar sayısı böylesi sınırsız ve koşulsuz bir kıyafet serbestisinin ise toplumsal huzuru ve ulusal dayanışmayı zedelemesi hatta giderek ortadan kaldırması kaçınılmazdır çünkü dinî örtünme amaçlı kıyafetlerin giyilmesinin sınırsız koşulsuz serbest bırakılması halinde bu tür kıyafetlerin giyilmesi kamu yönetiminde ve toplumsal yaşamda ayırımcılığı davet edebilecek bu tür kıyafetleri giyenlerin giymemeyi tercih edenlere yönelik bir etkileme baskı dayatma ve tehdit unsuru haline gelebilecek örtünen örtünmeyen inançlı inançsız müslüman olan olmayan şeklinde din eksenli ayrışmalar kutuplaşmalar ve bunlara bağlı olarak kamu düzenini ve huzurunu tehdit edecek gerginlikler ve çatışmalar ortaya çıkabilecektir türbanın veya benzeri türden din kökenli kıyafetlerin ülkemizde artık bütünüyle masum bir alışkanlık ve kıyafet tercihi olmaktan çıkarak leyla şahin dosyasında türkiye cumhuriyeti adına beyanda bulunan dönemin dışişleri bakanlığının kasım tarihli dilekçede ifade ettiği gibi kadın özgürlüğüne ve cumhuriyetimizin temel ilkelerine karşıt bir dünya görüşünün simgesi haline gelmiş bulunmasının bu kutuplaşma ve çatışmaların daha da büyük boyutlara taşınmasına neden olacağı ortadadır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi kararları incelendiğinde eşitlik ilkesinin vurgulandığı görülmektedir ancak siyasi iktidarın çözüm olarak ortaya koyduğu anayasa değişikliği eşitliğe değil eşitsizliğe hizmet etmektedir bireysel anlamdaki eşitlik ilkesi kolektif anlamdaki cemaatçiliğe indirgenmektedir bununla birlikte leyla şahin davasında ai̇hmnin çoğu müslüman olan bir ülkede dinsel bir simge olan türbanın üniversitelerde bu simgeyi giymeyenler üzerindeki etkisini dikkate almak gerektiği şeklindeki yorumu konun özgürlükler bağlamında topluma sunulmasının yanlışlığını ortaya koymaktadır dinî inanç ayrılıkları bağlamında ortaya çıkan kutuplaşmaların ve ona bağlı çatışmaların boyutlarının ülkemizde nerelere kadar uzanabileceği hakkında fikir verecek yaşanmış pek çok olay vardır anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararında da kişilerin hangi inançtan olduklarını giysileriyle belli etmelerinin onların yakınlaşmalarını birlikte çalışıp karşılıklı yardımlaşmalarını ve işbirliğini önleyeceği ayrılıklara dinsel inanç ve görüşler nedeniyle çatışmalara yol açacağı belirtilmiştir sayılı kanunun ve nci maddelerinin tbmmdeki görüşmeleri sırasında izlenen toplumsal tepkiler ve kutuplaşmalar ise bu tehlikenin daha söz konusu maddeler yürürlüğe girmeden kendisini göstermeye başladığını ortaya koymaktadır sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yaşananlar ise bu tehlikenin boyutlarının giderek büyüme eğiliminde olduğunu kanıtlamaktadır bu açıklamalardan hareketle sayılı kanunun ve nci maddelerindeki düzenlemelerin aynen anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararıyla iptal edilen sayılı kanuna eklenmiş bulunan ek madde gibi cumhuriyetimizin anayasamızın nci maddesinde belirtilen toplumun huzuru milli dayanışma anlayışı içinde niteliği ile bağdaşmayacağını ve anayasanın üncü maddesine aykırı olarak dolaylı bir biçimde anayasanın nci maddesini değiştirmeye yönelik hükümler niteliğini taşıdıklarını söylemek gerekmektediresas sayısı karar sayısı ve nci maddelerin cumhuriyetin anayasanın nci maddesinde belirtilen insan haklarına saygılı niteliğine aykırılığı din ve vicdan özgürlüğü anayasamızın üncü maddesinde güvence altına almış olduğu bir insan hakkıdır din ve vicdan özgürlüğü kişilere diledikleri inancı benimsemek bu inancın gereklerini yerine getirmek dinî inancını açıklamaya veya belli bir dini benimsemeye zorlanamamak imkânlarını tanımaktadır ancak bu özgürlük aynı zamanda kişilere kendilerinden farklı inançlara sahip olanlara saygı göstermek başkalarının üzerinde baskı kurarak veya zorla kendi inançlarına veya başka inançlara yönlendirmemek kimseyi inancından dolayı kınamamak gibi yükümlülükler de getirmektedir dinî inanca dayalı örtünme benimsenen dini gösteren kıyafetler giyebilme özgürlüğü ise benimsenen dinî inancı gösteren giysiler aracılığı ile toplumda ayrışmalara neden olabilir ve toplum kesimlerinin ve bireylerin giysilerinden kendileri ile aynı inancı paylaşmadıklarını anladıkları kimseler üzerinde baskı kurmalarına birbirlerinin din ve inanç özgürlüğünü zedeleyici engelleyici davranışlarda bulunmalarına hatta kendi inançlarından olmayanları dışlamalarına yol açabilir bu gibi durumların da din ve vicdan özgürlüğünü özünden zedeleyeceği ortadadır bu nedenle bu gibi durumlara yol açabilecek olan ve nci maddelerdeki düzenlemelerin aynen anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararıyla iptal edilen sayılı kanunun ek ncı maddesi gibi anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin niteliği olarak gösterilen insan haklarına saygılı hususu ile bağdaşmadığını dolaylı bir biçimde de olsa anayasanın ikinci maddesinde cumhuriyetin insan haklarına saygılı olarak belirtilen temel niteliğini değiştireceğini söylemek gerekir böyle bir değişiklik ise anayasanın üncü maddesinde ifadesini bulan değiştirilemezlik ilkesine aykırı düşer ve nci maddelerin cumhuriyetin anayasanın nci maddesinde belirtilen atatürk milliyetçiliğine bağlı niteliğine aykırılığı atatürk milliyetçiliği anayasa mahkemesince gelişme ve ilerleme yolunda uluslararası işlem ve ilişkilerde çağdaş uluslara uygun ve onlarla uyum içinde yürümekle birlikte türk toplumunun özel yeteneklerini ve bağımsız kimliğini koruması olarak tanımlanan türk milliyetçiliğinin türk olma mutluluğunu duyan herkesi kapsayan biçiminin adı olarak tanımlanmıştır bkz anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararı anayasa mahkemesine göre atatürkün günlü söylevinde belirttiği gibi din ve mezhep bağının yerini türk ulusçuluğu bağı almıştır bu tanıma göre ulusu oluşturan öğeler arasında dil birliği ulusal duyguyla yan yana insanlık duygusu siyasal varlıkla birlik yurt birliği köken birliği tarihsel ve ahlâksal yakınlıklar sayılır geçmiş ortaklığı gelecek ve amaç birliği de öğeler arasına alınmaktadır türkiye cumhuriyetini kuran türkiye halkına türk ulusu diyerek başka ayrımlara yer vermeyen atatürk milliyetçiliğinde dinsel öğe esas alınmamıştır laiklik devlet ve toplumun karşılıklı laik tutumunu da içerir bu da birleştiricilikle sonuçlanır bkz anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararıesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi bu görüşten hareketle dinsel inanç gereği örtünmeye imkân tanıyan düzenlemeyi iptal etmiştir bu karar söz konusu ve nci maddelerde getirilen dini amaçlı kıyafet serbestîsinin de atatürk milliyetçiliği ile bağdaşmayacağını ortaya koymaktadır çünkü böyle bir serbesti toplumda kıyafetler aracılığı ile din eksenli kutuplaşmalara yol açabilecek ve atatürk milliyetçiliğinin devlet ve toplumun karşılıklı lâik tutumundan beklediği birleştiriciliğin yerini ayrışmacılığa bırakmasına neden olabilecektir cumhuriyetin anayasanın nci maddesinde belirtilen atatürk milliyetçiliğine bağlı niteliğine aykırı bir düzenlemenin ise anayasanın üncü maddesinde belirtilen yasağa aykırı bir biçimde anayasanın nci maddesinde ifade edilen cumhuriyetin niteliklerini değiştirmek anlamını taşıyacağından kuşku yoktur ve nci maddelerin cumhuriyetin anayasanın nci maddesinde belirtilen başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan niteliğine aykırılığı anayasanın başlangıcında belirtilen konumuzla ilgili başlıca ilkeler hiçbir faaliyetin atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliği karşısında korunma göremeyeceği bkz prg atatürk devrimlerine ve ilkelerine bağlılık çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma azmi bkzprg ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı bkzprg her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu bkzprg topluca türk vatandaşlarının birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve yurtta sulh cihanda sulh arzu ve inancı içinde huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu bkzprg kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün anayasa ve kanunlarda bulunduğudur bkzprg anayasanın tüm maddelerinin başlangıçta ifade edilen ilke ve esaslar doğrultusunda yorumlanıp değerlendirilmesi gerekmektedir lâiklik atatürk ilke ve inkılâplarının en önemlisidir anayasa mahkemesinin sayı ve tarihli kararında laiklik ilkesi hakkında özetle şu temel değerlendirmeler yapılmıştır lâiklik ortaçağ dogmatizmini yıkarak aklın öncülüğü bilimin aydınlığı ile gelişen özgürlük ve demokrasi anlayışını uluslaşmanın bağımsızlığın ulusal egemenliğin ve insanlık idealinin temeli kılan bir uygar yaşam biçimidir çağdaş bilimesas sayısı karar sayısı skolastik düşünce tarzının yıkılmasıyla doğmuş ve gelişmiştir lâiklik dar anlamda devlet işleriyle din işlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlansa değişik tanım ve yorumları yapılsa da gerçekte toplumların düşünsel ve örgütsel evrimlerinin son aşaması olduğu görüşü öğretide paylaşılmaktadır lâiklik egemenliğe demokrasiyle özgürlüğe ve bilgi bileşimine dayanan toplumsal bir atılım siyasal sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir onurunu üstün tutarak bireye kişilik ve özgür düşünce olanaklarını veren bu yolla siyaset vicdan ayrımını gerekli kılarak vicdan ve dinsel inanç özgürlüğünü sağlayan ilkedir dinsel düşünce ve değerlendirmelerin geçerli olduğu dine dayalı toplumlarda siyasal örgütlenme ve düzenlemeler dinsel niteliklidir lâik düzende din siyasallaşmadan kurtarılır yönetim aracı olmaktan çıkarılır gerçek saygın yerinde tutularak kişilerin vicdanlarına bırakılır böylece siyasal yaşamın dayanağı bilim ve hukuk olur düşünce ve inanç alanlarının ayrılması dinin kutsallığına en uygun durumdur dünya işlevinin hukuksal din işlerinin de kendi kurallarıyla yürütülmesi ilkesi batı demokrasilerinin dayandığı temellerden birisidir lâik anlayış devletin göreviyle ilgili düzenlemelerinin salt günlük yaşamla ilgili olmasını gerektirdiği gibi içeriklerinin de mutlaka dinsel doğrultuda olmasını gerektirmemektedir dine uygunluğunun aranması zorunluluğu yoktur düzenlemenin kaynağı din değildir din ve dünya işlerinin ayrılmasıyla vicdan din ve ibadet özgürlükleri daha belirginleşmekte ve özgür biçimde korunmuş olmaktadır türkiyede lâiklik ilkesinin uygulanması rejimleri değişik kimi batılı ülkelerdeki lâiklik uygulamalarından farklıdır lâiklik ilkesinin her ülkenin içinde bulunduğu koşullarla her dinin özelliklerinden esinlenmesi bu koşullarla özellikler arasındaki uyum ya da uyumsuzlukların lâiklik anlayışına yansıyarak değişik nitelikleri ve uygulamaları ortaya çıkarması doğaldır klâsik anlamda dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılması tanımına karşın i̇slam ve hıristiyan dinlerinin özelliklerindeki ayrılıkları gereği ülkemizde ve batı ülkelerinde oluşan durumlar ve ortaya çıkan sonuçlar da ayrı olmuştur dini ve din anlayışı tümüyle farklı bir ülkede lâiklik uygulamasının batıyla geniş ilişkiler içinde bulunulsa da batı ülkelerindeki gibi olması lâikliğin aynı anlam ve düzeyde benimsenmesi beklenemez bu durum koşullar ve kurallar arasındaki ayrılığın olağan karşılanması gereken sonucudur kaldı ki aynı dini benimseyen batı ülkelerinde bile devletlerin lâiklik anlayışı ayrılıklar göstermiştir lâiklik kavramı değişik ülkelerde ayrı ayrı yorumlandığı gibi kimi dönemlerde kimi kesimlerce da kendi anlayış ve siyasal tercihleri gereği değişik biçimde yorumlanabilmiştir yalnızca felsefî ve ideolojik bir kavram olmayıp yasalarla yaşama geçirilerek hukuksal bir kurum niteliğini kazanan lâiklik uygulandığı ülkenin dinsel sosyal ve siyasal koşullarından etkilenmekte kendisi de onları etkilemektedir türkiye için lâiklik anlayışı tarihsel gelişimi nedeniyle özellik taşımakta anayasa ile benimsenen yapısıyla batıda ayrı biçimde ele alınsa da özenle korunması zorunlu bir ilke olarak yaşatılmaktadır anayasa mahkemesinin günlü sayılı günlü sayılı günlü sayılı ve günlü sayılı kararlarında da lâikliğin hukuksal sosyal siyasal tanımları yanında ulusal ve hukuksal değeri de geniş bir biçimde belirtilmiş özenle korunması gereken anayasal ilke niteliği vurgulanmış türk ulusunun yücelmesi bakımından anayasada öngörülen kimi sınırlamaları zorunlu kılan bir neden anayasada benimsenmiş bütün temel ilkelere egemen bir düşünce olduğu yinelenerek ortaya konulmuştur bu kararların kimisi tarihli anayasanın yürürlüğe girmesinden önce verilmiş oldukları halde anayasasının üncü maddesi anayasasına üncü madde olarak olduğu gibi alındığı ve lâiklik ilkesi anayasasında da gerekçeleri gösterilerek esas sayısı karar sayısı anayasasındaki anlayışla değerlendirildiği için bugün de geçerliliklerini korumaktadır bu kararlara göre dinin devlet işlerinde etkili ve egemen olmaması esasını benimseme dinin bireyin manevî yaşamına ilişkin olan dinî inanç bölümünde aralarında ayırım gözetmeksizin dini anayasa güvencesi altına alma dinin bireyin manevî yaşamını aşarak toplumsal yaşamı etkileyen eylem ve davranışlara ilişkin bölümlerinde kamu düzenini güvenliğini ve yararını korumak amacıyla sınırlamalar kabul etme ve dinin kötüye kullanılmasını ve sömürülmesini yasaklama kamu düzeninin ve haklarının koruyucusu sıfatıyla devlete dinsel hak ve özgürlükler üzerinde denetim yetkisi tanıma lâiklik ilkesinin gereği olarak anlaşılmaktadır anayasa mahkemesi devlet demokrasi hukuk din ve vicdan özgürlüğü eğitim ve öğretim hakkı ile lâiklik arasındaki ilişkileri de şöyle tanımlamaktadır bkz anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararı modern devlette din kimi haklara sahip olmanın şartı değildir günümüzde devlet vicdan hürriyetine olabildiğince saygılı bünyesinde çeşitli din ve mezheplere inananlara ve bunlara ait teşekküllere yer veren bir kurumdur lâik devlette herkes dinini seçmekte ve inançlarını açığa vurabilmekte tanınmış olan din ve vicdan özgürlüğünün sınırları içerisinde serbesttir hiçbir dine itikadı olmayanlar için de durum aynıdır lâik bir toplumda herkes istediği dine ya da inanca sahip olabilir bu husus yasa koyucunun her türlü etki ve müdahalesinin dışındadır gerçek vicdan hürriyetinden ancak lâik olan ülkelerde söz edilebilir dinlerden birini devlet olarak tercih fikri ayrı dinlere mensup vatandaşların kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı düşer lâik devlet din konusunda inancına bakmaksızın yurttaşlara eşit davranan yan tutmayan devlettir çağdaşlaşmayı hızlandıran ve türk devriminin kaynağı olan lâiklik ilkesi toplumun akıl ve bilim dışı düşüncelerle yargılardan uzak kalmasını amaçlar böylece devlet bilimsel gereklere uygun biçimde kurumlaşmış hukukla düzenlenmiş karşılıklı saygı hoşgörü ve anlayışa katkıda bulunan lâiklik ulusal birliği sağlamıştır düşünce ve inanç özgürlüğü kişileri ve toplum kesimlerini birbirine güvenle bağlayan uluslaşmayı sağlayan ulusal dayanışmayı da güçlendiren özgür düşünce özgür inanç çağdaş uygarlığa yöneliş ulusal yaşamda önemli bir aşamadır lâikliğin insana dine saygısı dini kendi yerinde tutan anlayışı akla bilime sanata çağdaş yönetim biçimine ve tüm uygar gereklere kapıyı açmıştır atatürkün din hakkındaki sözleri anımsanacak olursa lâiklik uygulamasının dine karşı olmadığı dini kötülemediği din düşmanlığı anlamına gelmediği ve dini asla yadsımadığı açıktır cumhuriyet ve demokrasi şeriat düzeninin karşıtıdır genelde bir tür düşün ve anlayış biçimi dünya görüşü sayılan bu ilke ümmetten ulusa geçmenin itici gücü olmuştur bu yolla dogmatik değerlerin yerine akılcı ve insancıl değerler geçmiş dinsel duygular sahibinin vicdanında dokunulmaz yerini almıştır değişik din ve mezheplere inananlar bu ayrımlara karşın birlikte yaşama gereğini benimseyerek devletin kendilerine karşı eşit yaklaşımından güven duymuşlardır böylece bölünmeler durmuş iç barış sağlanmış yurttaşlar ulus bilinciyle türkiye cumhuriyetini kuran türk ulusunun bireyleri olmuşlardır hukuk devleti hukukun üstünlüğü ilkesi gücünü lâiklikten almış milliyetçilik ilkesi lâiklikle tamamlanmış türk devrimi lâiklikle anlam kazanmıştır bu ilkenin anayasadan çıkarılmasıesas sayısı karar sayısı da olanaksızdır lâiklik dinsellikle bilimselliği birbirinden ayırmış özellikle dinin bilimin yerine geçmesini önleyerek uygarlık yürüyüşünü hızlandırmıştır gerçekte lâiklik din devlet işleri ayrılığı biçiminde daraltılamaz boyutları daha büyük alanı daha geniş bir uygarlık özgürlük ve çağdaşlık ortamıdır türkiyenin modernleşme felsefesi insanca yaşama yöntemidir insanlık idealidir lâik düzende özgün bir sosyal kurum olan din devlet kuruluşuna ve yönetimine egemen olamaz devlete egemen ve etkin güç dinsel kurallar ve gerekler değil akıl ve bilimdir din kendi alanında vicdanlardaki yerinde tanrı insan arasındaki inanış olgusudur kişinin iç inanç dünyasının düzenleyicisi olan dinin devlet işlerinde söz sahibi ve çağdaş değerlerle hukukun yerine geçerek yasal düzenlemelerin kaynağı ve dayanağı olması düşünülemez hukukun ikiliğini ayrıcalık ve eşitsizlikleri kaldıran dinsel sömürüyü önleyen siyasal ve sosyal kurumları güçlendiren lâiklik öğretim ve eğitime de ışık tutmuştur lâik öğretim ve eğitim bilimsel çalışmaların en olumlu ortamıdır dine karşı yansızlık nasıl dine karşıtlık olarak alınamazsa lâik öğretim eğitim de inanç özgürlüğü engeli sayılamaz öğretim ve eğitimin zorunluluk koşulları inanç özgürlüğünü ortadan kaldırmaz bu özgürlük de anayasal güvenceye bağlanmıştır ancak din ve ahlâk eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır devlete dinsel konularda denetim ve gözetim hakkı tanınması din ve vicdan özgürlüğünün demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bir sınırlama sayılamaz devlet din özdeşliğinin yol açtığı zararlar lâiklikle önlenmiş çağdaş uygarlık yolu lâiklik ilkesiyle açılmış bağımsız bir hukuk kurumu olarak yeni yapısına kavuşmuştur demokrasiye geçişin de aracı olan lâiklik türkiyenin yaşam felsefesidir lâik devlette kutsal din duyguları politikaya dünya işlerine hukuksal düzenlemelere kesinlikle karıştırılamaz bu tür düzenlemeler dinsel gerekler ve düşüncelerle değil bilimsel verilerden yararlanılarak kişi ve toplum gereksinimlerine göre yapılır bireyin özgür iradesine bağlı din duygularının zorlamadan korunması da bu biçiminde sağlanmış olmaktadır eğitsel ve kültürel yaşantıyı yönlendirmek amacıyla lâikliğe aykırı eğitim ve öğretim de gerçekleştirilemez laikliğin türk devriminin cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu bir gerçektir dinsel inanç gereği sözcükleri kullanılmasa da cumhuriyetin niteliklerine yönelik bu amaç ve anlamdaki dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler anayasa karşısında geçerli olamaz özgürlükler anayasa ile sınırlıdır anayasadaki lâiklik ilkesine ve lâik eğitim kuralına karşı eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunulamaz anayasal ayrıcalığa sahip lâiklik ilkesi demokrasiye aykırı olmadığı gibi tüm hak ve özgürlüklerin de bu ilke temel alınarak değerlendirilmesi zorunludur lâik hukuk düzeni lâik eğitim ve öğretim ve lâik yönetim birbirinden ayrı düşünülemez anayasanın eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi başlıklı maddesinin fıkrasında eğitim ve öğretim atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz denildikten sonra fıkrasında eğitim ve öğretim hürriyeti anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz kuralıyla başlangıçtaki ilkelere bağlılık pekiştirilmiştir yükseköğretim kurumları bu yükümlülükler dışında tutulmamışlardır eğitim ve öğretimde dinsel inanca devlet gücünün özel bir katkı vermesi düşünülemez lâiklik bir bütündür özellikle eğitim ve öğretim alanında lâikliğe bağlılık ve saygı ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur siyasal alanda dinsel çabalar dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler eylem ve işlemler ne kadaresas sayısı karar sayısı geçersizce öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz demokrasinin güvencesini ve cumhuriyetin özgün niteliğini oluşturan bu ilkenin büyük bir duyarlık ve özenle korunması anayasa gereğidir egemenliğin ulusta oluşuna dayanan hukuk düzeniyle tanrısal buyruklara dayalı ilâhi istenç arasında ilişki kurulamaz hukuk düzeni dinsel düzeni dışarıda bırakan varlığını hukuktan alıp hukukla sürdüren devlettir egemenlik insana dayalıdır özünde insan değeri bulunan egemenliğin hukuksal biçimlenmeyle devlet gücüne dönüşmesi hukuk devletinin uygar yapısını açıklamaktadır bu yapıyı etkileyecek olumsuzluklar hukuk devleti ilkesini tartışma konusu yapar yasalar dine dayanamaz ve bağlanamaz yasalar ilkelerini dinden değil yaşamdan ve hukuktan almazlarsa hukuk devleti niteliği zedelenir dine dayanan yasalar vicdan özgürlüğünü benimsemediğinden her din için ayrı yasa gereğini ortaya çıkarır ulusal bir devlette bu tür bir düzenleme olamaz böyle düzenlemeler din kurallarını benimsemeyenler için baskı aracı sayılabileceği gibi ayrı dinler için de ayrılık aracı olur siyasal düzenlemelerin kaynağı hukuk dayanağı anayasadır hukuksal düzenlemeler dünya işidir din işi değildir yasalar dinsel temele oturtulamaz demokrasi insan hakları hukuk konularında da anayasa düzeyi ve sınırları geçerlidir dilek ve öneri türünde ya da özlem niteliğinde görüşlerle anayasanın öngördüğü sınırlamaları lâikliğin korunması için getirilen kuralları hiçe saymak olanaksızdır dava konusu somut olayı soyutlaştırarak sınırsız bir demokrasi anlayışıyla açıklayan görüşler anayasa ile çatışır herkesin her istediğini yapması en eski ve en yeni demokrasilerde bile söz konusu değildir özgürlükleri yıkmak için özgürlüklerden yararlanılması da düşünülemez özelde korunması gerekli görülen lâiklikle bağdaşmayan özgürlük savunulamaz ve korunamaz ulusal egemenlik kavramı demokratik yapının temelidir demokratik düzen ise dinsel gerekleri egemen kılmayı amaçlayan şeriat düzeninin karşıtıdır dinsel gereklere yönetimde ağırlık veren bir düzenleme demokratik olamaz demokratik bir devlet ancak lâik devlettir dinsel gerekli düzenlemeler dinsel çabaları zorlamaları bunlar da dinsel ayrılıkları getirir sonuçta demokrasinin özgürlükçü çoğulcu hoşgörü niteliği kalmaz devletin temsil ettiği ve egemenlik gereği olarak kullandığı siyasal gücün düzenleyicisi hukuktur gerçekten hukuksal bir kurum olan devletin tüm işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğu başlıca geçerlik koşuludur devlet yönetiminde tüm düzenlemeler ancak hukuk kurallarına göre yapılır din kurallarına göre yapılan düzenlemeler hukuksal nitelik taşımaz din kurallarının kaynağı tanrıdır i̇lahî istenç irade tanrı buyrukları din kurallarının başlıca dayanağıdır hukukun kaynağı ise hukuku yaratan istenç olarak kendi ulusunun istencidir din ulustan kaynaklanan bir değer olmadığından temelini ulusal istencin oluşturduğu bir düzende hukuk kaynağı sayılması olanaksızdır egemenliğin ulusta oluşuna dayanan hukuk düzeniyle tanrısal buyruklara dayalı ilahî istenç arasında ilişki kurulamaz hukuk düzeni dinsel düzeni dışarıda bırakan varlığını hukuktan alıp hukukla sürdüren devlettir egemenlik insana dayalıdır özünde insan değeri bulunan egemenliğin hukuksal biçimlenmeyle devlet gücüne dönüşmesi hukuk devletinin uygar yapısını açıklamaktadır bu yapıyı etkileyecek olumsuzluklar hukuk devleti ilkesini tartışma konusu yapar yasalar dine dayanamaz ve bağlanamaz yasalar ilkelerini dinden değil yaşamdan ve hukuktan almazlarsa hukuk devleti niteliği zedelenir dine dayanan yasalar vicdan özgürlüğünü benimsemediğinden her din için ayrı yasa gereğini ortaya çıkarır ulusal bir devlette bu tür bir düzenleme olamaz böyle düzenlemeler din kurallarını benimsemeyenler için baskı aracıesas sayısı karar sayısı sayılabileceği gibi ayrı dinler için de ayrılık aracı olur siyasal düzenlemeler
4,032
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada sayılı taşınmazın imar planında ağaçlandırılacak alan olarak belirlendiği halde kamulaştırma yapılmaması suretiyle taşınmaza el atıldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen tl zararın yasal faiziyle birlikte tazmini ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,877
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ eskişehir i̇ş mahkemesinin anayasa mahkemesine başvurulmasına ilişkin gerekçesi aynen şöyledir günü eskişehir bahçelievler mahallesi ataç sokak civarında bulunan bir fosseptik çukurunun temizlenmesi için davalı belediye hizmetinde çalışan işçilerden mehmet arap tahir ulu ve mehmet akgülü bu temizleme işinde görevlendirdiği fosseptik çukuru xx ebadında olup üzerinde sadece cm ebadında beton bir kapak bulunduğunu çukurun dibinde cmlik teressübat ile üzerinde pis su bulunduğu bu çukurun beton kapağı açılıp baca üzerine bir kalas yerleştirilerek bir çıkrık kurulmuş ve çıkrığın ipine bağlı kova ile içerideki teressübatın dışarı atılması için bir işçinin ipe tutunarak fosseptik çukurun içine girdiği ve önceden atılan tahta üzerine basıp kovayı kürek ile doldurarak bu biçimde doldurulmuş bulunan kovanın çıkrıkla çekilerek dışarı boşaltıldığı boşaltma işlemini yerine getirmek için fosseptik çukura önce işçilerden mehmet akgülün girdiği fakat bir süre sonra içerde birikmiş olan zehirli gazların etkisi ile bayıldığı işçilerden tahir ulunun yardım için adam toplamaya gittiği sırada zehirlenen arkadaşını kurtarmak isteyen mehmet arapın fosseptik çukura girdiği ve onun da diğer arkadaşı gibi zehirli gazların etkisi ile bayılarak çukurun içinde kaldığı ve sonradan itfaiye tarafından çıkarılarak arkadaşı ile birlikte hastaneye sevk edildikleri bu zehirlenme sonucu mehmet arapın öldüğü mehmet akgülün ise kurtulduğu dava ile ilgili tüm evrak münderecatından anlaşılmış bulunmaktadır bir iş kazası olan olayın maddi vaka olarak beliren ve subuta eren niteliği bundan ibarettir günü mehmet arapın ölümü ve mehmet akgülün yaralanması ile sonuçlanan bu iş kazası nedeni ile davacı kurum ölen mehmet arapın varislerine gelir bağladığını ve ayrıca mehmet akgül için de lira masraf yapıldığını ve liradan ibaret olan kurum zararının davalıdan tahsili için tarihli dilekçe ile mahkememize dava açmış ve bu dava mahkememizin gün ve sayılı kararı ile müddeabihin tahsiline karar verilmiş ve bu karar tarihinde kesinleşmiştir bu itibarla kesinleşen bu kararla günü meydana gelen iş kazası nedeni ile taraflar arasındaki alacak ve borç ilişkileri tasfiye edilmiş ve yürürlükte bulunan yasalara göre çözüme bağlamak sureti ile kesin bir nitelik alarak açıklığa kavuşturmuştur hal böyle iken davacı kurum günü oluşan iş kazasında ölen mehmet arapın varislerine ve sayılı yasaların uygulanması sonucu bağlanan gelirin peşin değerinde liralık bir artış husule geldiğini ve bu artışların hak sahiplerine ödendiğini bu ödeme ile kurumun zarara uğradığını ve kurum zararı olan liranın faiz ve masrafla birlikte davalı belediyeden tahsiline karar verilmesini istemek suretiyle davalı aleyhine aynı iş kazasından dolayı tekrar dava açmıştır davacı kurum ve sayılı yasalarla sayılı yasanın maddesini davanın açılmasına neden olarak gösterilmiştir ayrıca aynı iş kazasından dolayı daha önce taraflar arasında çözüme bağlanmış bulunan mahkememizin esas sayılı tazminat ile ilgili dava dosyası da bu dava için delil olarak ikâme edilmiştir açılan bir dava hukukun hangi dalını ilgilendirirse ilgilendirsin ancak hükümleri açıkça belli olan ve sorumluluk doğuran olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan yasalara göre çözüme bağlanır bu hukukun temel kuralları gereğidir ne zaman çıkacağı belli olmayan yasalarla ve ne miktar ödeme yapacağı da bilinmeyen yasalarla davacının alacaklı ve davalının da borçlu mevkiinde tutulmalarının bir sınırı yoktur sayılı yasanın maddesineesas sayısı karar sayısı dayanılarak çıkarıldığı ve bundan sonra muhtemel çıkarılacak olan arttırıcı nitelik taşıyan yasalar yürürlüğe konduğu sürece ve keza sayılı yasanın maddesinin konuyu ilgilendiren ilk fıkrası hükmü yürürlükte bulunduğu sürece taraflar bu tür davalardaki mevki ve sıfatlarını muhafaza etmeye devam edeceklerdir nitekim konuyu ilgilendiren ve mahkemece resen i̇ptal konusu olarak görülen sayılı yasanın maddesinin ilk fıkrasında ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin maddede sözü geçen tarifeye göre hesap edilecek sermaye değerleri toplamı işverenden alınır denilmektedir şu duruma göre artırıcı nitelik taşıyan ve davacı kurumun davasına bir bakıma dilekçesinde neden olarak gösterdiği ve sayılı yasalar yukarıda metnini aynen yazdığımız sözü geçen maddenin ilk fıkrasındaki hükme dayanılarak çıkarılmış olsa gerek fakat mahkemece ve sayılı yasalar sadece kurumu ilgilendirdiği cihetle ve bu yasalara göre kurum ödeme yapmak zorunda kaldığı için bu yasalar iptal konusunun içine alınmamış ve görülmemiştir ve sadece maddenin yukarıdaki parantez içinde kalan hükmünün iptali için başvurma zorunluğu doğmuştur anayasanın eşitlik kenar başlığını taşıyan maddesinin son fıkrasında hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz biçiminde hükümler yer almıştır davacı kurum tüzel kişiliği olan bir devlet kuruluşudur özel hukuk ilişkilerinde gerçek ve diğer tüzel kişiler gibi yasalar karşısında eşit haklara sahiptir ve böyle olmalıdır fakat davacı kurum sayılı yasanın maddesinin yukarıda parantez içine aldığımız ilk fıkrası ile ilerde yapılması gerekli her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin mevcut tarifeye göre hesap edilecek sermaye değerleri toplamını işveren davalıdan her zaman alabilme olanağı verilmek sureti ile ona bu konuda imtiyaz tanınmıştır bu i̇tibarla sözü geçen maddenin ilk fıkrasındaki yukarıda parantez içine alınmış olan hüküm anayasamızın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir yine sözü geçen yasanın maddesinin ilk fıkrası davalıyı aynı iş kazasından dolayı ilelebet sorumlu ve borçlu mevkiinde tutmaktadır yasadaki bu hükmün bu nedenle hem hukuk ve hem de adaletle bağdaşır bir yönü yoktur yine anayasamızın maddesinin fıkrasında kanun temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunamaz denilmektedir sözü geçen yasanın maddesinin ilk fıkrası hükmü anayasamızın maddesinin fıkrasında yer alan hükümlere de aykırı düşmektedir temel hakların korunmasında devlete düşen ödevlerin neler olduğu anayasamızda açıkça gösterilmiştir nitekim anayasamızın maddesinin fıkrasında devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini fert huzuru sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasi iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar biçiminde hükümler mevcuttur maddenin sözü edilen i̇lk fıkrasındaki hükme göre aynı iş kazasından dolayı devamlı olarak sorumlu ve borçlu mevkiinde tutulmak sureti ile kişi huzuru ve sosyal adalet ilke ve anlayışına uygun olmayan yasa hükmünün yürürlükte bulunması ile davalının bu konudaki temel hak ve özgürlüğünün özüne dokunulmuş ve bu hak zedelenmiş ve sosyal adalet ilkesine aykırı görülmüştür objektif hukukun kaynağını teşkil eden yasalar amacı ve konusu ne olursa olsun huzur bozucu ve temel haklarının özünü zedeleyici ve sosyal adalete aykırı nitelikte olmamalıdır zira yine anayasamızın maddesinin ilk fıkrasına göre kanunlar anayasaya aykırı olamaz maddenin ilk fıkrası hükmü anayasamızın bu maddesine de aykırı düşmektedir hukukun görevi toplumda barış ve huzuru sağlamaktır anayasaya aykırı hükümler taşıyan bir yasanın ilelebet yürürlükte kalması toplum açısından ve hukukun temel ilkeleri ve sosyal adalet yönlerinden yararlı sayılamaz i̇şte açıklanan bu nedenlerle görülmekte olan bu dava nedeni ile sayılı yasanın maddesinin ilk fıkrasındaki ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin maddede sözü geçen tarifeye göre hesap edilecek sermaye değerleri toplamı işverenden alınır hükmü ve maddelerine aykırı bulunması ve görülmesi nedeni ile bu hükmün iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı görülmekte olan bir dava nedeni ile uygulanacak bir yasa hükmünün anayasaya aykırı görülmesi halinde taraflar bir talepte bulunabileceği gibi mahkemece de resen nazara alınabilecektir anayasanın maddesinde bu konuda anayasa mahkemesine iptal için mahkemelerin başvurmasında belli bir süre konmamıştır maddede gösterilen süre ise ancak anayasanın maddesinde sayılan kuruluşlar tarafından istenmesi halinde söz konusudur i̇şte bu durumlar da nazara alınarak maddenin ilk fıkrasındaki parantez içine alınmış olan hükmünün anayasaya aykırı görülmüş olması nedeni ile sözü geçen hükmün iptal edilmesi için dava dosyasının anayasanın maddesindeki yetkiye dayanılarak anayasa mahkemesine gönderilmek üzere eskişehir cumhuriyet savcılığına tevdiine bu nedenle dava ve duruşmanın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar geri bırakılmasına ve anayasa mahkemesinin davayı karara bağlaması için geçecek süre de nazara alınarak bu süre içinde dosya geldiği takdirde taraflara tekrar çağrı kâğıdı gönderilerek duruşma gününün ondan sonra tesbitine tarihinde karar verildi
1,187
e sayısı sayısı i̇stemde bulunan mahkemenin gerekçesi özeti davacı kurum ölen işçinin eşi ile çocuklarına belli tutarda gelir bağlamış bulunmaktadır ve itiraz konusu yasa kuralına dayanarak bu gelirlerin sermaye değerini dâvâlı işverenden istemektedir sosyal sigortalar kanununa göre eşe bağlanan gelir evlendiğinde evlenmeyecek olursa ölümünde çocuklara bağlanan gelir ise kural olarak yaşına gelmeleri ile ve daha önce ölecek olurlarsa ölümlerinde kesilir davacı kurum sermaye değerini işverenden almasından sonra gelir alacaklılarından birinin ölmesi ya da evlenmesi gibi olaylar sonunda ya da hastalık dolayısiyle işçiye gelir bağlanmış olur da bunun sermaye değeri işverenden alındıktan sonra işçinin iyileşmesi ya da erken ölmesi gibi nedenlerle gelir kesilecek olursa sosyal sigortalar kurumunun mal varlığında işverenden alınan sermaye değerinin bir bölümü nedensiz zenginleşme olarak kalacaktır bu durum türk ticaret kanunu borçlar kanunu ve içtihadı birleştirme kararlan açısından incelenecek olursa tartışma konusu yasanın ncı maddesinin birinci fıkrasına göre kuruma tanınan sermaye değerini tazminat olarak isteme hakkının bir ayrıcalık niteliğinde olduğu görülür günlü sayılı içtihadı birleştirme kararında yargıtayca herhangi bir sigorta ortaklığının ödediği sigorta karşılığından dolayı haksız eylem nedeniyle zarara yol açana karşı açtığı alacak dâvasının hukuksal dayanağının yasal ardıllık olduğu başka deyimle sigorta ortaklığının bu dâvada zarar gören kişi yerine geçtiği kabul edilmiştir yine yargıtayın günlü sayılı ve günlü sayılı içtihadı birleştirme kararlarında da sigorta karşılığını deyen sosyal sigortalar kurumunca işverene karşı haksız eylem nedeniyle açılan dâvalarda dahi kurumun hukuksal durumunun aynı biçimde yasal ardıllık olduğu doğrulanmıştır demek ki ticaret kanununa bağlı özel hukuk sigortalarında da sosyal sigortalar kanununa bağlı sosyal sigortalarda da bir kimsenin yol açtığı zarardan dolayı sigortacının sigortadan yararlanan kişiye ödemiş bulunduğu sigorta karşılığını zarara yol açan kişiden veya zarara yol açan kişinin davranışından sorumlu bulunan başka bir kişiden istemesi hukuk açısından eşit nedene dayanmaktadır ki bu dahi zarara uğrayanın yerine geçerek hak aramak durumu kısaca hukuksal ardıllık durumudur bu durum ise gerek sosyal sigortalarda gerekse özel hukuk sigortalarında ancak sigortacının sigortadan yararlanana yaptığı ödeme sonunda uğradığı gerçek zararın ödetilmesini isteme yetkisini içerir oysa sosyal sigortalar kurumu tartışma konusu yasa kurallarından dolayı haksız eylemden sorumlu olana karşı kendi uğradığı zararın kapsamından daha geniş olabilecek bir alacak hakkına sahip kılınmaktadır ki bunu haklı gösteren herhangi bir gerekçe yoktur ve sonuç olarak tartışma konusu ncı maddenin birinci fıkrası kuralı anayasanın nci maddesinde öngörülen yasa karşısında eşitlik ilkesine aykırı bulunmaktadır sözü geçen ncı maddenin birinci fıkrasında işverenin sorumu anılan yasanın nci maddesinde gösterilen tarife uyarınca hesaplanacak tutar ile sınırlandırılmış iken yine ncı maddenin ikinci fıkrasında i̇ş kazası veya meslek hastalığı üçüncü kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusur varsa bunları çalıştıranlara borçlar kanunu hükümlerine göre rücu edilebileceğinden söz edilerek sosyal sigortalar kurumuna karşı üçüncü kişilerle işçi çalıştıranların sorumunun işverenlerin sorumundan daha geniş tutulduğu anlaşılmaktadır bu ayrımı haklı kılan hiç bir neden bulunmadığı için eşitlik ilkesi bu açıdan da çiğnenmiş olduğundan tartışma konusu kural anayasanın nci maddesine bu nedenle dahi aykırıdıre sayısı sayısı sosyal sigortalar kurumunun anayasanın inci maddesine dayanan bir sosyal güvenlik kurumu olarak anayasanın nci maddesinin kapsamı dışında kaldığı varsayılsa bile bu örgütün haksız ve nedensiz zenginleşmesine yol açabilecek nitelik gösteren tartışma konusu birinci fıkra kuralı hukuk devletinin gereklerinden bulunan yasaların genelliği ilkesine uygun bulunmadığı için anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesi ile dahi çelişmektedir açıklanan gerekçe anapara için olduğu kadar faiz için dahi geçerli bulunduğundan dâvâlı vekilinin faize ilişkin anayasaya aykırılık itirazı dahi ciddî görülmüştür
553
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran ankara sulh hukuk mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememize davacı vekilinin davalılar aleyhine açtığı davanın yapılan yargılaması sonunda verilen ara kararı gereğince anayasanın maddesi hükmüne göre yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır avukat ile müvekkili arasındaki hukuki anlaşmazlıkları mahkemeler dışında bir kuruluş tarafından çözümlenmesi bu kurala aykırıdır hakem heyetinde bir hakimin de bulunması bu kuralı değiştirmez kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının sadece kendi üyeleri arasındaki uyuşmazlıkları çözmesi düşünülebilirse de kurum dışındaki kişilerle olan ihtilafları çözmesi düşünülemez madde bu haliyle mahkemeler başvuru hakkını önlediği için anayasanın maddesinde yazılı hak arama özgürlüğüne de kısıtlama getirdiği için anayasaya aykırıdır bu nedenle maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmuştur i̇tiraz yoluna başvuran i̇zmir asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anılan madde anayasamızın yargı erki ile ilgili hükümlerine aykırıdır şöyle ki anayasamızın ve takip eden maddelerine göre yargı erki bağımsız mahkemelerce anayasaya kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecek bağımsız hakimler tarafından kullanılır oysa değişik madde ile bu düzenlemeye aykırı davranılmıştır şöyle ki bağımsız bir hakim ki maddeye göre baronun bulunduğu yargı çevresinde bulunan en kıdemli asliye hukuk hakimi hakem heyeti başkanı olarak baro yönetim kurulunca seçilecek iki üye avukat ile birlikte çalışacaktır üye avukatların ise anayasamız doğrultusunda yargı yetki ve erki bulunmamaktadır keza yargı erki mahsus yerlerde ve yasalar doğrultusunda düzenlenmesi ve çalışması öngörülen hal ve şekillerde yürütülür oysa maddedeki düzenlemeye ve sonradan tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan barolar birliği tarafından düzenlenip kabul olunan hakem kurulu yönetmeliği üzere baroların temin edeceği yerlerde çalışma gösterecek ve baronun görevlendireceği diğer yardımcı elemanlar ile çalışılacaktır bu noktada hakem kurulunun çalışması ile ilgili yönetmeliğin düzenlenmesini ve düzenlenmiş şeklini de nazara alıp değerlendirmek ve yargı erki ile uyuşmazlığını ortaya koymakta yarar görülmektedir şöyle ki yasalar ve anayasamız üzere mahkemelerde dava açma sırasında yönetmelikler ve tariflere üzere harç verilmesi şart ve gerekli iken buesas sayısı karar sayısı yönetmeliğe göre dava açma sırasında böyle bir düzenleme öngörülmemiştir ve bu hali ile devletin harç ve resim bakımından kaybına da neden olmuştur anayasamıza ve yargılama ile ilgili maddi hukuk ve usul hukuku hükümlerine göre mahkemelerde dava açılması sadece yasalar ile öngörülen bazı harç ve resimlerin ödenmesine bağlıdır ayrıca çalışanlar ile ilgili bir para ve ücret yatırılması sözkonusu değildir oysa yapılan değişik düzenleme ile ve barolar birliğince kabul olunan yönetmelik üzere hakem kurullarında dava açılması açan kişinin dava açtığı anda hakem heyetine ve çalışanlara ödenmek üzere bir miktar para yatırma koşuluna bağlamıştır bu miktar günümüz itibariyle avukatlık tarifesi üzere liradır bu paranın bir miktarı her birisine ar milyon lira hakem heyeti ve başkanına verilmek gerekir görüldüğü üzere yargılama yetkisi tanınan hakem heyetinde dava açmak paraya bağlı olup anayasamız doğrultusunda bağımsız ve teminatlı olan bir hakim hakem heyeti başkanı olarak dosya başına barolar birliği tarafından kabul olunan bir miktar para karşılığında iş yapar ve çalışır konuma getirilmiştir anılan düzenleme anayasamızda yer alan hak arama hürriyeti ve kanuni hakim güvencesi hükümlerine aykırıdır şöyle ki anayasamızın ve maddelerine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ve hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciiler kurulamaz dosyamızda ise vatandaş hakkını aramak için tabi hakimine ve mahkemesine başvurmuş ancak iptali istenilen düzenleme ile diğer bir mercii tarafından davasının uyuşmazlığının çözüleceği öngörülmüş ve öngörülen bu mercii ise bağımsız bir yargı organı olmayıp üyesi baro yönetimi tarafından seçilen bir heyete bırakılmıştır anılan hüküm anayasamızın maddesindeki eşitlik prensiplerine de aykırıdır şöyle ki bu maddeye göre herkes ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz oysa yapılan düzenleme eşitlik ilkelerini zedeler ve ortadan kaldırır hale getirmiştir i̇ptali istenilen maddeye göre uyuşmazlığın tarafı bazen iki avukat bazen bir tarafı avukat bir tarafı vatandaş olabilecektir zira gerek maddeye ve gerekse hakem kurulu yönetmeliğine göre hakem heyetleri vatandaş ile avukat avukat ile avukat arasındaki uyuşmazlıkları halledecektir maddeye ve yönetmeliğe göre vatandaşın taraf olduğu bir dava ve uyuşmazlıkta çözümü yapacak olan hakem heyetinin iki üyesi avukatın mensubu olduğu baro yönetimi tarafından seçilecektir ve her iki üye avukat olacaktır bu durumda davanın diğer tarafı olan vatandaşın durumu dikkat çekici konuma girmektedir şayet uyuşmazlığın bir hakem heyeti tarafından çözümlenmesi gerekir ise diğer birçok yasalarda ve uygulamada yer aldığı üzere hakem heyeti marifetiyle çözümlenmesinin başlangıçta ve taraflar arasındaki sözleşmede yer alması ve hakemlerin taraflarca gösterilmesi suretiyle eşitlik ilkesine uygun bir düzenleme yapılması gerekmelidir nitekim humk hükümleri bu şekilde bir düzenlemeyi öngörmektediresas sayısı karar sayısı diğer taraftan böyle bir düzenleme içinde bulunulan zaman ve önümüzdeki gelecek süreç bakımından da bazı sakıncalı ve eşitlik ilkelerini zedeler yasal düzenlemelerin başlangıcı olarak da akla gelmektedir şöyle ki gerek avukatlık yasası hükümlerine ve gerekse avukatlık mesleği ile ilgili diğer düzenlemelere göre avukatlık mesleği yasalar doğrultusunda savunmayı temin ve mümkün kılan bir meslektir avukatlar bu mesleğin bir mensubudur ve barolar ile barolar birliği bu meslekteki kişilerin mesleki bir kuruluşu olup kamu niteliklidir yapılan düzenleme ile bu meslekte olan kişiler arasındaki ve bu meslekteki bir kişi ile meslek dışındaki bir kişi arasındaki özellikle parasal konuya yönelik uyuşmazlıklar hakem heyetince çözümleneceğine göre önümüzdeki zaman içerisinde benzer bazı yasalarda da değişiklik yapılmak suretiyle uygulamanın yaygınlaştırılması olasıdır bu cümleden olmak üzere ilk akla geldiği üzere k türk mühendisleri ve mimar odaları birliği kanunu sk türk tabipler birliği kanunu k türk diş hekimleri birliği kanununda ve k tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle bu yasalar ile ilgili meslekte bulunan diş hekimi hekim mimar mühendis gibi meslek mensuplarının da kendi aralarındaki veya bu meslek mensupları ile vatandaş arasındaki parasal uyuşmazlıkların hakem marifetiyle çözümleneceği ve hakem heyetinin iki üyesinin mesleğin odası tarafından seçilecek iki meslek mensubu olacağı mümkün ve olası olduğuna göre gerek içinde bulunduğumuz ve önümüzdeki avukatlık yasasındaki düzenleme ve gerekse önümüzdeki zaman içerisinde bu ve buna benzer değişiklik ve düzenlemeler suretiyle yargının kapsamında bulunan bir çok uyuşmazlık tabi hakiminden ve mahkemesinden ayrılıp bir heyete verilme durumuna girmek suretiyle tabiri caiz ise yargılamanın bazı konumda bir özelleşmeye ve para karşılığı çözümlenmesi durumu doğmuş olacaktır ki böyle bir halin kabulü gerek türk hukuk sisteminde ve gerekse modern hukuk alanında yer bulmamak gerekir hakem heyetlerinin çalışma düzenlenmesi de yargı erki ile bağdaşmaz konuma gelmiştir şöyle ki türk hukuk sisteminde ve anayasamızda yer alan hükümlere göre yargılama yargı erki ve ilgili kurumlarınca kabul ve gösterilen yer ve şekillerde ve usul hükümlerine uygun çalışma gösterir oysa yapılan düzenleme ile bu yargı çalışma koşulları değiştirilmiş bulunmaktadır nitekim maddede öngörülen ve kuruluşu sağlanan hakem heyetinin çalışma yer ve koşulları barolar birliği tarafından düzenlenen bir yönetmeliğe bağlı kılınılmıştır i̇dari bir konumda bulunan barolar birliğinin kabul ettiği ve her zaman değiştirebileceği bir yönetmelik ile başkanı bağımsız ve teminatlı bir hakim olan heyetin çalışma koşullarının düzenlenmesi zaman içerisinde aksamalara neden olabilecektir hakem heyeti kararlarının niteliği bakımından anayasamıza ve yasalara göre bağımsız hakimlerin ve mahkemelerin her türlü verdiği kararlar itiraz temyiz karar düzeltilmesi yargılamanın yenilenmesi gibi yasal yollar ile denetime ve incelenmeye tabi kılınmasına rağmen hakem heyetinin kararlarının temyiz incelenmesi ve kararların bozulmasını düzenleyen yönetmeliğin ve maddelerine göre heyetin verdiği kararlar yargıtayca ancak şekli konularda bozulabilecektir bu hal ise verilen kararların taraflar açısından belki de şüphe ile karşılanma duygusunu ortadan kaldırmayacaktır i̇tiraz yoluna başvuran aybastı asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöylediresas sayısı karar sayısı anılan yasa maddesi türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde düzenlenen adalet anlayışı ilkesine aykırıdır anayasamızın maddesinde düzenlenen adalet anlayışı ilkesi adil bir toplum düzeni oluşturulmasına amaç edinmiştir bir meslek kuruluşu olan baro üyesi davalı avukatın baro tarafından seçilmiş avukatlarca yargılanması adalet anlayışına ters düşer anılan yasa maddesi anayasamızın maddesinde düzenlenen hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz kuralına aykırıdır bir avukatın vekalet sözleşmesinden doğan davasının asliye hukuk hakiminin başkanlığında baro yönetim kurulunca seçilmiş iki avukattan oluşan hakem kurulunca görülmesinin kabul edilmesi halinde örneğin bir mimarın veya bir mühendisin ve daha pek çok meslek kişisinin işi ile ilgili sözleşmelerinden doğacak davalarının kendi meslek kuruluşlarınca seçilmiş üyelerin bulunduğu hakem kurullarınca görülmesini istemelerini haklı kılar görülüyor ki bu yasa maddesi avukatlık mesleğini icra edenleri diğer meslek mensupları arasında imtiyazlı konuma getirmiştir
1,336
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇tiraza konu olan yeni düzenlemenin anayasa mahkemesinin esas karar ve tarihli kararla anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan oy birliği ile iptal etmiş olduğu fıkranın yeniden yasallaştırılmış hali olduğu ve bu haliyle ilgili fıkranın anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olduğundan ve ilgili yasanın sanık ve vekil arasındaki müdafiilik ilişkisini düzenlemesi dolayısıyla görülen davada uygulanan yasa niteliği taşıması da gözönüne alınarak anayasa mahkemesinin yukarıda değinilen tarih esas karar sayılı kararının gerekçesinde belirtilen nedenlerle yürütmesinin durdurulması ve iptali için anayasanın maddesi ve sayılı yasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesi̇ne dava açilmasina karar verildi
104
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ ankara idare mahkemesi davacının anayasanın maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetleri kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmelerini sağlamak meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde güveni ve dürüstlüğü hakim kılmak ve meslek disiplin ve ahlâkını korumak üzere kurulmalarım amaçlamaktadır dediğini ve türkiye eczacılar birliği büyük kongresinin de anayasanın maddesinde belirlenen ilkeleri gerçekleştirecek en önemli organ olduğunu meslek mensuplar arasında bu organın antidemokratik ve azınlığın çoğunluğa hakimiyetine yer verecek bir yapıda oluşmasının kurumun itibar ve güvenirliğini sarsacağım bu durumda kurumun mesleki disiplini ve ahlâkına yönelik kurallara uyumu tam olarak gerçekleştiremeyeceği biçimindeki savını benimsemiş ve ayrıca sayılı yasanın yılında yürürlüğe girmesinden sonra kimi maddelerinin değişiklik görmesine karşın iptali istenen maddesinde hiçbir değişiklik yapılmadığım oysa sayılı türk tabipler birliği yasası sayılı türk mühendis ve mimar odaları birliği yasası ve sayılı avukatlık kanununun konu ile ilgili maddelerinin karşılaştırılmalarından anılan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının büyük kongrelerinin oluşum biçimlerinin zaman içindeki gereksinimlere göre yeniden kurala bağlandığını ve konuya daha objektif ölçüler getirildiğini saptayarak itiraz konusu kuralda bu gelişmelere koşut gerekli değişikliğin yapılmadığını bu durumun ise aynı anayasal düzen içindeki değişik meslek grupları arasında farklı ve eşitliğe aykırı uygulamalara yol açtığını ve dava konusu kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini istemiştir
216
esas sayısı karar sayısı i̇hrazin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesinde aynen kooperatifler kanununun ek maddesindeki hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya çevrilemeyeceği yolundaki hükmün suç türünden ve suçlunun kişiliğinden ayrık olarak hâkimin takdir yetkisini sınırladığı tüm kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya takdiren çevrilebilir olmasına rağmen ek maddede öngörülen suçların diğer suçlara göre paraya çevrilmemeyi gerektirir bir ceza politikası nedeni olmadığı da düşünülerek anayasaya aykırılık konusundaki talebin mahkememizce ciddi görülmesi karşısında sözü geçen hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu denilmektedir
79
esas sayısı karar sayısı çankırı cumhuriyet başsavcılığı sanığın katılanlara karşı tcy ncü maddelerinde düzenlenen suçları işlediğini ileri sürerek çankırı asliye ceza mahkemesine hitaben düzenlediği tarihli iddianamesi ile sanığın cezalandırılmasını talep etmiştir bakılmakta olan davada güveni kötüye kullanma suçu için öngörülen cezanın artırım nedeni gözetilmeksizin üst sınırı yedi yıl hapistir özel belgede sahtecilik suçunda da artırım nedenlerine bakılmadığında cezanın üst sınırı üç yıl hapistir yargılama sürecinde sayılı yasa ile yapılan düzenleme uyarınca sayılı yasaya eklenen geçici ncu madde nedeniyle asliye ceza mahkemesindeki duruşmalarda cumhuriyet savcısı bulunamayacağı için bu hükmün yürürlüğünden sonra bakılmakta olan bu davanın duruşmalarında da cumhuriyet savcısı yer almamıştır uygulanan bu kural anayasanın nci maddelerine aykırıdır sayılı yasa ile sayılı yasaya eklenen geçici ncu madde bu davanın konusu olup sayılı yasa ile sayılı yasaya eklenen ve aynı içerikte farklı bir dönemi kapsar nitelikteki geçici ncü madde hakkında anayasa mahkemesine yapılan iptal başvurusunu anayasa mahkemesi tarihli resmi gazetede yayımlanan esas tarih ve sayılı kararıyla reddetmiştir tarihinde yürürlüğe giren tarih ve sayılı yasa ile bu yasanın yürürlük tarihinden tarihine kadar asliye ceza mahkemelerindeki duruşmalara cumhuriyet savcılarının katılmayacağı hüküm altına alınmıştır tarihinde yürürlüğe giren tarih ve sayılı yasa ile bu yasanın yürürlük tarihinden tarihine kadar asliye ceza mahkemelerindeki duruşmalara cumhuriyet savcılarının katılamayacağı hüküm altına alınmıştır her iki yasa içerik olarak aynı olup sadece dönem olarak öngörülen süreler ve bu sürelerin zamanı ve uzunluğunda farklılık söz konusudur her iki yasa hükmü de öngörülen süreler dışında aynı içeriktedir öngörülen sürelerin uzunlukları da farklıdır sonuçta her iki hüküm de ayrı yasalara ait hüküm olmakla ilk hüküm hakkında anayasa mahkemesince karar verilmesi nedeniyle olayda ikinci hüküm yönünden anayasanın son maddesinin uygulanırlığı söz konusu değildir anayasa mahkemesinin de vermiş olduğu iptal kararındaki gerekçeler incelendiğinde başvuru konusu edilen yeni hükümle geçicilik niteliği adeta kalıcı hale getirilmekle ve asıl ceza mahkemesi niteliğindeki asliye ceza mahkemelerinin duruşmalarından gerçekte cumhuriyet savcılarının dışarıda bırakılması sonucu ortaya çıkarılmış olması karşısında bu gerekçeler bu başvuruya konu edilen hüküm yönünden yaşam alanı bulmamaktadır yapılan düzenleme anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan toplumun huzur içinde adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesiyle çelişmektedir uluslararası düzenlemelerde de ortaya konulduğu üzere ceza yargılamasında cumhuriyet savcısı suçtan etkin korunma ve toplum yararı ile kişi yararının sağlanması için görev yapacaktır bu görevini yerine getirmek için toplum huzurunu gözetecek adalet anlayışını öne çekecek insan haklarına koruma anlayışı ile hukukun üstünlüğü ve etkinliği için görev yapacaktıresas sayısı karar sayısı cumhuriyet savcısının ceza soruşturmasında varlığı toplum yararının sağlanması ve korunması suça karşı etkin korunma adalet amacıyla etki altında kalmadan maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır cumhuriyet savcısının görevi soruşturma ile sınırlı olmayıp soruşturması yapılarak dava açılan konularda bu görevi yargılama sürecine de sarkmakta sayılı yasanın ncı maddesinde ifade edildiği üzere sanığın leh ve aleyhine olan kanıtları toplama ve değerlendirme konusunda görev yapmaktadır cumhuriyet savcısının yargılamada yer almaması sanık yönünden savunma hakkını da kısıtlayıcı nitelik taşıyacaktır alt sınırı beş yılın üzerinde ceza içeren veya maddi durumu iyi olmayan sanıkların kendilerini baro yoluyla avukatla temsil ettirmeleri olanaklıdır somut olaya bakıldığında alt sınırı beş yılın altında kalan ancak güveni kötüye kullanmak suçunda üst sınırı yıl olan artırım nedeniyle birlikte yılın üzerine çıktığı gözetildiğinde bu gibi suçlarda atılı suçlardan etkin korunma toplum yararının gözetilmesi gibi durumlar hep birlikte gözetildiğinde zorunlu müdafii koşulunun oluşmadığı durumda cumhuriyet savcısı adil yargılamanın varlığı hukukun etkinliği ve toplum huzurunun sağlanması için olmazsa olmaz bir görev yerine getirmektedir cumhuriyet savcısının eksikliği ya yargılamada kendisini hissettirecek ya bu eksikliği ortaya çıkan kararda gören cumhuriyet savcısı yasa yoluna gittiğinde dava süreci uzayacak ya da bu durum yargıcın rol ve yükünü artıracak bu ise ayrıca adalet anlayışını zedeleyecek yargılama sürecini uzatacak hukukun etkinliği yoluyla hukuk devletine aykırılık yaratacaktır hukuk devletinde kuşkusuz bir soruşturmanın ve de yargılamanın etki altında kalmadan adil koşullar içinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir i̇şte bu noktada cumhuriyet savcısının rolü yadsınamaz bu nedenle aynı ağırlıktaki suçlarda askeri mahkemelerde görülen davalarda askeri savcının yer alması yine ayrıca askeri yargıtay ve yargıtay da ilk derece olarak görülen ve yine yüce divan da görülen davalarda savcının yer alması gözetildiğinde onların rolü asliye ceza mahkemelerinde bir şekilde yargılamada bir başkasına yüklenmiş bu boşluk hukuk devleti ilke ve kurallarına uygun biçimde giderilmiş değildir hukuk devletinde düzenlemeler açık ve belirlilik içinde yapılmalıdır çok net biçimde düzenlemenin amaç ve sonucu ortaya konulmamış bu düzenleme ile savcılar nedeniyle boşalan alan yargıçlar tarafından doldurulacağı için ya yargıç tüm süreçte etkin olamayacak ya da bir yönüyle savcılaşacaktır bu durum ise hukuk devleti ilke ve kurallarına aykırıdır sayılı yasa sonrası sayılı yasa çıkarılmakla her iki yasada geçici olarak ifade edilen hükümlerde öngörülen süreler toplamda dikkate alındığında bu hükümler ve süreler her ne kadar geçici olarak nitelense bile bu şekilde düzenlemelerin özde geçicilik niteliğinden de uzaklaştıkları anlaşılmıştır bu düzenleme ile artık hukuk devletinin ilke ve kuraları dolanılmış yeni çıkartılan yasa hükmüne de geçici nitelemesi yapılmasına rağmen öngörülen süre ve geçmişte de duruşma dışı bırakılan süre gözetildiğinde bu toplam süreler karşısında düzenleme adeta kalıcı bir düzenlemeye dönüştürülerek hukuk devleti kurallarına aykırılık yaratılmıştır bu nedenle yapılan düzenleme anayasanın nci maddesine aykırıdır yapılan düzenleme ile anayasanın ncu maddesindeki yasa önündeki eşitlik kuralına her yönüyle aykırılık yaratılmıştır asliye ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar askeri mahkemelerde söz konusu olduğunda duruşmada askeri savcı yer alacak yine yüce divandaki yargılamalarda ve ilk derece olarak askeri yargıtay ve de yargıtayda gerçekleştirilen yargılamalarda savcılıkesas sayısı karar sayısı makamı duruşmada yer alırken asliye ceza mahkemelerindeki yargılamalarda yer almayacak olması bu mahkemelerde yargılananlar yönünden eşitliğe aykırı bir durum ortaya çıkarmıştır farklı durumda olanların farklı kurallara tabi olmaları eşitliğe aykırılık olarak sayılmaz ise de diğer mahkemelerdeki aynı nitelikte söz konusu olan suç ve cezalar konusunda mahkemelerde yargılanan kişilerle ilgili olarak söz konusu olan savcılık kurumunun aynı suç ve cezalarla ilgili asliye ceza mahkemelerinde devre dışı bırakılması ve bu yapılırken de yerine bir şey ikame edilmemesi eşitliği bozucu niteliktedir yaratılan bu farklılığın haklı gerekçesi açıkça ortaya konulmuş da değildir adil yargılama için diğer mahkemelerde varlığını sürdüren bir uygulamanın bir başka gerekçe ile yerine herhangi bir düzenleme de yapılmadan geçici bir süre içinde olsa kaldırılması adil yargılamanın geçici bir süre için devre dışı bırakılmasının hiçbir biçimde gerekçesi de olamaz kaldı ki asliye ceza mahkemeleri dışındaki diğer mahkemelerde yargılanan kişilerin konumları yüksek mahkemelerin donanımları karşısında yerel mahkemelerdeki kişiler ve toplum aleyhine yaratılan bu tablo eşitlik kuralına bu nedenle de anayasaya aykırıdır yapılan düzenleme anayasanın nci maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkına aykırılık oluşturmaktadır cumhuriyet savcısı cmynın nci maddesinde de açıkça ortaya konulduğu üzere sanığın hem lehine hem de aleyhine olan kanıtları toplamakla yükümlü yargılama sürecinde maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamakla görevlidir yargılamada ileri sürülen kanıtlara yüz yüzeliğin esas olduğu ceza yargılamasına bizzat katılarak bu kanıtlardan hukuka aykırı olanlarla ilgili olanlar yönünden yargılamanın uzamamasına neden olacak savunma hakkının kısıtlanmamasını sağlayacak yargılamanın adil bir ortamda gerçekleşmesi için mahkemeye duruşma yargıcına yardımcı olacaktır cumhuriyet savcısının duruşmadaki rolü ile mahkemenin mahkeme yargıcının rolü aynı değildir mahkemenin duruşma sürecinde cumhuriyet savcısının rolüne de soyunması adil yargılama ortamını bozacaktır cumhuriyet savcılığının bu mahkemelerde hiçbir biçimde olmaması gerektiği ileri sürülmemektedir geçici bir süre olmaması gerektiği ifade edilmektedir bu düzenleme ile bu yargılamalarda cumhuriyet savcılarının varlığı zaten benimsenmektedir cumhuriyet savcılarının varlık koşullarının geçici bir süre askıya alınması bu yapılırken de bunun yerine başka önlemler alınmaması adil yargılama kurallarına çok açıkça aykırıdır yukarıda örnekleri verilen yüksek mahkemelerdeki yargılamalarda adil yargılamanın gereği olarak asliye ceza mahkemelerinin baktığı davaların temyiz incelemelerinde ya da bu davalara ilk derece sıfatı ile bakılırken savcılık kurumunun varlığı adil yargılama nedeniyledir yasama organının sürekli olarak geçici nitelikteki düzenlemelere yönelmesi ve bunu yaparken de ortaya çıkan boşluk halini doldurucu önlemler almaması açıkça adil yargılama hakkına aykırıdır bu nedenle yapılan düzenleme ile anayasaya aykırılık hali ortaya çıkmıştır yapılan düzenleme anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır bu yolla ayrıca anayasanın nci maddesine de aykırılık oluşturmaktadır yukarıda ortaya konulan tarafı olunan uluslararası sözleşmelerde adil yargılama hakkı korunmakta olup bu hakkın etkin biçimde yerine getirilebilmesi esas alınmıştır bu konuda ise cumhuriyet savcısının görevini tarafsızlıkla etkin biçimde süratli olarak yapması mahkeme ile işbirliği içinde olmasının adil yargılama yönünden gerekliliği söz konusu sözleşmelerinesas sayısı karar sayısı yorumunda dayanılan ilke kararlarında ortaya konulmuştur cumhuriyet savcısının görevini bu çerçevede yerine getirmesi tarafı olunan sözleşmelerin bir gereğidir somut olayda üst sınırı yıl hapis olan artırım nedeni dikkate alındığında yılın üzerinde kalan bir suçun önemsiz olarak nitelenemeyeceği böyle bir durumda ceza yargılamasının ve adil yargılamanın en etkin biçimde çalışır kılınması gerekirken cumhuriyet savcısının duruşma dışında bırakılması böylece adil yargılamadan bir yönüyle kaçınılması uzak durulması yargıcın aynı zamanda savcılaştırılması evrensel kurallarla da bağdaşmamaktadır yapılan düzenleme anayasanın ncü maddesine aykırıdır ceza yargılamasından cumhuriyet savcısının çıkartılması nedeniyle yargılamada yer almayan ve kanıtları yargılama içinde tartışamayan cumhuriyet savcısı bunu yargılama sonrası yapmak istediğinde yasa yoluna gitmek durumunda kalacak normalde kullanmayabileceği temyiz yasa yolunu kullanması durumunda davanın mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının önüne geçilmiş olacaktır bu durum gideri de artıracaktır duruşmada yer alan ve kanıtları duruşma içinde yüzyüze tartışan cumhuriyet savcısı tartışılacak konuların duruşma içinde tartışılmasını sağladığında duruşma sonrası yasa yoluna gitmeyecek bu durumda da davalar mümkün olan süratle sonuçlanabilecektir ortaya çıkan adil yargılamaya aykırılığı gidermek için yasa yollarının kullanılması yargılama sürecini uzatacağından bu durum anayasanın ncü maddesine aykırılık oluşturmaktadır yapılan düzenleme anayasanın nci maddesine aykırıdır mahkeme teşkilatı içinde cumhuriyet savcılıklarına yer verilmiş olup cumhuriyet savcılıklarının geçici bir süre için asıl ceza mahkemesi olarak kabul edilen asliye ceza mahkemesi dışında bırakılması anayasanın nci maddesinin amacına aykırılık yaratmaktadır mahkemelerinin kuruluş ve işleyişinin yasa ile düzenlenmesi güvence oluşturmaya yöneliktir daha önce sayılı yasa ile düzenleme yapılmış bu düzenlemeden sonra yargı alanında adil yargılamaya uygun kalıcı bir düzenleme yapma yoluna gidilmemiş ceza yargılamasında cumhuriyet savcısının varlığı tartışılmadığı için bu kurum bütünüyle asliye ceza mahkemeleri dışında bırakılmayarak tekrar geçici bir süre için duruşmalara girmeyecekleri yolunda hüküm getirilmiştir önceki düzenlemeden sonra varlığı kabul edilmesine rağmen duruşma dışı bırakılma yıl süresi uzatılarak yapılan bu düzenlemenin haklı gerekçesi artık söz konusu olamaz bu şekilde ortaya çıkan yasama iradesi hukuki dayanaktan yoksundur ceza yargılaması içinde varlığı tartışmasız olan ve asıl ceza mahkemeleri olarak kabul edilen asliye ceza mahkemeleri duruşmalarından cumhuriyet savcılarının çıkartılması düzenleme yasa ile yapılmış ise de yapılan düzenlemenin hukuk devletine ve demokratik toplum gereklerine uygun gerekçesi ortaya konulamadığından bu düzenleme anayasanın nci maddesine aykırılık yaratmıştır sonuç yukarıda açıklandığı üzere anayasaya aykırılık yönünden gerekçesi ekli kararda gösterileceği üzereesas sayısı karar sayısı bakılmakta olan davada uygulama yeteneğine sahip olan tarih ve sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen sayılı yasanın geçici maddesinin anayasanın maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali için anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasına anayasanın maddesinde öngörülen süre ve koşullar çerçevesinde anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına sanığın iddianamede gösterilen suç tarihine yakın tarihlerde yazı ve imza örneklerinin nerelerde bulunduğu konusunda araştırma yapılmasına bu amaçla yazı yazılmasına sanığın beyanının alınmasına ve belirteceği yerlerdeki yazı ve imza örneklerinin getirtilmesine ayrıca sanığın sağ ve sol elle rakam yazı ve imzalarını içerir yazı ve imza örneklerinin alınmasına işlem tamamlandığında dosyada emanete kayıtlı eşya ile birlikte bu yazı ve imza örnekleri arasında uyum olup olmadığı emanete kayıtlı eşyanın sanığın el ürünü olup olmadığı konusunda yazı ve imza incelemesi yaptırılması için duruşma günü beklenmeksizin uzman kuruluştan rapor alınması için yazı yazılmasına anayasanın maddesi hükmü de gözetilerek duruşmanın günü saat a bırakılmasına karar verildi
1,802
esas sayısı karar sayısı davalı vekili sunmuş olduğu tarihli başvuru dilekçesi ile davacı tarafın harçtan muafiyeti kötüye kullanıldığını ve yıllık muafiyet süresi dolmasına rağmen yeni bir varlık yönetim şirketi kurulduğunu ve eski şirket yeni şirket içerisinde gizlenerek yeni bir beş yıllık muafiyet kazandığını davacı şirkette lbt varlık yönetim olarak yılında turkkasset varlık yönetim aş olarak isim değiştirerek hazine aleyhine yıllık bir muafiyet daha kazandığını bu nedenlerle sayılı kanunun fıkrasının anayasa mahkemesine aykırılık iddiasında bulunduğu anlaşılmıştır tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin tarihli başvuru dilekçesindeki talepleri mahkememizce ciddi görülmüş olmakla başvurunun anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir karar yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekilinin tarihli başvuru dilekçesindeki talepleri mahkememizce ciddi görülmüş olmakla bankacılık kanununun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılık olduğu yönündeki iddiasının anayasa mahkemesi tarafından incelenmesi arz olunur
131
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin yürürlüğün durdurulması istemini de içeren gerekçe bölümü şöyledir olay kabul tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun nisan gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasında yer alan emekli keseneği oranı ten ya yükseltilmiştir sayılı kanunun çerçeve maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek zorunlu emeklilik yaş sınırı düşürülmüş iştirakçilerin görevleriyle ilgilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırının yaşını doldurdukları gün olduğu yaşını dolduranların açıktan ya da naklen atamalarının yapılamayacağı ancak personel kanunlarındaki yaş sınırlarına ilişkin hükümler ile üncü madde hükmünün saklı olduğu a bendi değiştirilerek ve daha yukarı ek göstergeli görevlere ortak kararname ya da bakanlar kurulu kararı ile atanmış olup bu görevleri fiilen yürütenlerden görevinin önem sorumluluk ve niteliği yönünden hizmetine gereksinim duyularak görevde kalmalarında yarar görülenlerin yaş sınırının bakanlar kurulu kararı ile yaşını doldurdukları günü geçmemek üzere uzatılabileceği d bendi değiştirilerek bendinde belirtilen görevlere yaşını bendinde belirtilen görevlere yaşını ve bendindeki görevlere de karşılığında gösterilen yaş sınırını doldurmuş bulunanların açıktan ya da naklen atanamayacakları bildirilmiştir sayılı kanunun çerçeve maddesi ile sayılı kanunun uncu maddesine yeni fıkralar eklenerek emekli ve malûllük aylığı alanlardan kendileri için eşleri için çocuklardan her biri için ana ve babalardan her biri için dul aylığı alanlardan yetim aylığı alanlardan gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucunda bulunacak tutarda sağlık katkı payı alınacağı ancak bu katkı payının hiçbir şekilde emekli malûllük dul ve yetim aylıklarının ini geçemeyeceği bildirilmiştir sayılı kanunun üncü maddesi ile tarihli ve sayılı nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkında kanuna göre aylık bağlananlar ve vatanî hizmet tertibinden aylık alanlar sağlık katkı payından muaf tutulmuşlardır sayılı kanunun çerçeve nci maddesi ile sayılı kanuna geçici madde eklenerek ıncı maddenin bendi kapsamındaki iştirakçilerden bu kanunun yayımı tarihinden önce yaşını dolduranların kanunun yayımı tarihinden itibaren kanunun yayımını izleyen ayesas sayısı karar sayısı içerisinde yaşını dolduranların ise yaşını doldurdukları tarihten itibaren ay süre ile görevde kalacakları çerçeve inci maddesiyle sayılı kanuna geçici madde eklenerek yaş haddi nedeniyle bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte emekliye sevkedilenler hakkında ek inci maddenin fıkrasında öngörülen yıllık sürenin aranmayacağı bunlardan yıllık fiili hizmet süresini doldurmamış olanlara bir kereye mahsus olmak üzere bir aylık tutarında ek emekli ikramiyesi verileceği yolunda hükümler getirilmiştir sayılı kanunun uncu maddesinde ise bu kanunun inci maddesinin tarihinde maddesinin tarihinde diğer maddelerinin ise yayım tarihinde yürürlüğe gireceği bildirilmiştir sayılı kanunun yapmış olduğu bu düzenlemelerin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu görülmektedir i̇ptali̇ i̇steni̇len hükümler i̇ptali istenen hükümler şunlardır tarih ve sayılı kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrası sayılı kanunun inci maddesinde şu hüküm yer almaktadır madde tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun üncü maddesinin fıkrasında yer alan oranı olarak değiştirilmiştir sayılı kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğün durdurulması istenmektedir tarih ve sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrası ile aynı maddenin ve bendleri sayılı kanunun çerçeve nci maddesi şöyledir madde sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrası ile aynı maddenin b ve bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir i̇ştirakçilerin görevleri ile ilgilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi yaşını doldurdukları tarihtir yaşını dolduranların açıktan veya naklen tayinleri yapılamaz ancak personel kanunlarındaki yaş hadlerine ilişkin hükümler ile üncü madde hükmü saklıdır ve daha yukarı ek göstergeli görevlere müşterek kararname veya bakanlar kurulu kararı ile atanmış olup bu görevleri fiilen yürütmekte olanlardan görevin önem sorumluluk ve niteliği itibarıyla hizmetine ihtiyaç duyulup görevinde kalmalarında fayda görülenlerin yaş hadleri bakanlar kurulu kararı ile yaşını doldurdukları tarihi geçmemek üzere uzatılabiliresas sayısı karar sayısı üniversite öğretim üyelerinin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi yaşını doldurdukları tarihtir a bendinde belirtilen görevlere yaşını bendinde belirtilen görevlere yaşını ve bendinde belirtilen görevlere de hizalarında gösterilen yaş hadlerini doldurmuş bulunanlar açıktan veya naklen tayin edilemezler sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrası ile aynı maddenin ve bentlerinin iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istenmektedir tarih ve sayılı kanunun çerçeve ncı maddesiyle sayılı kanunun geçici uncu maddesine eklenen fıkralar sayılı kanunun çerçeve ncı maddesi şöyledir madde sayılı kanunun geçici uncu maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir bu madde uyarınca yapılacak sağlık yardımları için her ay emekli veya malûllük aylığı alanlardan kendileri için eşleri için çocuklarının her biri için ana ve babalarının her biri için dul aylığı alanlardan yetim aylığı alanlardan gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda sağlık katkı payı alınır ancak bu katkı payı hiç bir şekilde emekli malûllük dul ve yetim aylıklarının yüzde birini geçemez bu kanunun üncü maddesi ile tarihli ve sayılı nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkında kanuna göre aylık bağlananlardan ve vatani hizmet tertibinden aylık alanlardan sağlık katkı payı alınmaz sayılı kanunun çerçeve ncı maddesiyle sayılı kanunun geçici uncu maddesine eklenen bu fıkraların iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istenmektedir tarih ve sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun çerçeve nci maddesi şöyledir sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçi̇ci̇ madde ıncı maddenin bendi kapsamında bulunan iştirakçilerden kanunun yayımı tarihinden önce yaşını dolduranlar kanunun yayımı tarihinden itibaren kanunun yayımını izleyen iki ay içerisinde yaşını dolduranlar yaşını doldurdukları tarihten itibaren i̇ki ay süreyle görevlerinde kalırlar sayılı kanunla sayılı kanuna eklenen söz konusu geçici madde ün iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar ve yürürlüğünün durdurulması istenmektedir tarih ve sayılı kanunun çerçeve inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde sayılı kanunun çerçeve inci maddesi şöyledir sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçi̇ci̇ madde bu kanunun getirdiği yaş haddi nedeniyle bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte emekliye sevkedilenler hakkında ek inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen iki yıllık süre aranmaz bunlardan yıllık fiili hizmet süresini doldurmamış olanlara bir kereye mahsus olmak üzere bir aylık tutarında ek emekli ikramiyesi verilir sayılı kanunla sayılı kanuna eklenen geçici madde ün iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulması istenmektedir tarih ve sayılı kanunun uncu maddesi söz konusu uncu madde şöyledir madde bu kanunun inci maddesi tarihinde ncı maddesi tarihinde diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer sayılı kanunun söz konusu uncu maddesinin iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulması istenmektediresas sayısı karar sayısı iii i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ genel olarak anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir sosyal devletin temel unsurları arasında sosyal adaletin ve sosyal güvenliğin sağlanması yer almaktadır sosyal güvenlik bireylere ekonomik güvence sağlayan onu belli olası zararlara karşı koruma işlevini üstlenen sosyal zararlara karşı ekonomik yönden güçlü kılmayı amaçlayan kurumlar bütünüdür sosyal güvenliğin sağlanması çağdaş toplumlarda insanların geleceğini güvence altına almaya gönencini huzurunu ve mutluluğunu sağlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerindendir anayasamız ıncı maddesinde devletin herkesin sosyal güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu bildirmiştir devlet bu işlevini türkiye cumhuriyeti emekli sandığı sosyal sigortalar kurumu ve bağ kur gibi sosyal güvenlik kurumları aracılığı ile yerine getirmektedir kuşkusuz sosyal güvenliği sağlamak için kurumsal yapılaştırmayı gerçekleştiren devlet onu korumakla da yükümlüdür devletin sosyal güvenlik sistemini ve kurumlarını koruma görevi yasama organının kanunları kabul ederken sosyal güvenlik kurumlarını güçlü bir malî yapıda tutmasını ve aktüeryal denge hesabını gözetmesini zorunlu kılmaktadır sosyal bir hukuk devleti toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bir hukuk düzeni kurmak durumundadır böyle bir hukuk düzeni ise her alanda olduğu gibi sosyal güvenliğe ilişkin düzenlemelerde de eşitlik hukuk istikrarı hukuk güvenliği ve kazanılmış hakların korunması ilkelerinin gözetilmesini zorunlu kılmaktadır bu gerçeklere karşın söz konusu sayılı kanunla sayılı kanunda yapılan değişikliklerle zorunlu emeklilik yaşının aniden ve kademeli bir geçiş düzenlemesi yapılmadan den indirilmesi ve bir geçiş dönemi öngörülmeden bu yaş haddinin derhal uygulamaya konulması emekli keseneklerinin yükseltilmesi ve sağlık katkı payı uygulamasının getirilmesi hukukî statüleri kanunla oluşturulan ve bu statü kurallarına güvenerek geleceklerini tasarlayan kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını sosyal güvenlik beklentilerini ve sosyal durumlarını zedelemiştir böyle bir durumun sosyal bir hukuk devletinde olması gereken istikrar hukukî belirlilik ve hukuk güvenliği nitelikleriyle bağdaşmayacağı da açıktır zorunlu emeklilik yaş sınırının aniden düşürülmesinin kamu yönetimindeki insan kaynağının yetiştirilmesi hizmette aksama ve yönetim boşluğu olmaması amacıyla yürütülen plan ve programların da kesintiye uğramasına neden olacağı yadsınamazesas sayısı karar sayısı her meslek kesiminden ülke yönetiminde görev ve sorumluluk üstlenmiş deneyimli kamu görevlilerini söz konusu kanunla varolan sisteme göre erken emekli olmaya zorlamanın ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış koşullar ülke çıkarları ve kamu hizmetlerinin gerekleri dolayısı ile kamu yararı ile bağdaştırılması da olanaksızdır diğer yandan sayılı kanunda sayılı kanunla yapılan değişikliklerle emeklilik hakları bakımından ve üstü ek göstergeli görevlerde bulunan ve bu görevlere bakanlar kurulu kararı veya müşterek kararname ile atanmış olan kamu görevlileriyle bu nitelikte olmayan kamu görevlileri arasında yaratılmış olan eşitsizliklerin kamu yararı ve kanun önünde eşitlik ilkeleri ile bağdaşmayacak ve açıklanamayacak boyutlarda olduğu da kabul edilmelidir anayasamızın inci maddesine göre emekliliğe ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılması gerekirken hiçbir somut ölçü getirilmeden kimi kamu görevlilerinin emeklilik yaş sınırının uzatılmasının bakanlar kurulunun takdirine ve kararına bırakılması da sayılı kanunun getirdiği bir başka sorun kaynağını oluşturmaktadır değinilen bu hususlar bakımından sayılı kanunun sayılı kanunla değiştirilen ve hakkında iptal isteminde bulunulan hükümleri tc anayasasına aykırı nitelikler taşımaktadır bu hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar uygulamasının kamu görevlilerini emeklilik başta olmak üzere kimi sosyal güvenlik hakları bakımından ileride giderilmesi ve onarılması olanaksız hukuksal ve yasal sorunlar veya olumsuzluklarla karşı karşıya bırakacağı açıktır etki alanları geniş ve kalıcı olan söz konusu hükümlerin özellikle görevin nitelik ve sorumluluklarına uygun elemanların yetiştirilmesinin yıllar aldığı alanlarda deneyimli ve yeterli elemanların en verimli dönemlerinde çalışma yaşamı dışına itilmesine yol açacağı da görülmektedir bu nedenle iptali istenen söz konusu hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasında sayısız yarar ve zorunluluk vardır sayili kanunun i̇nci̇ maddesi̇yle deği̇şti̇ri̇len sayili kanunun üncü maddesi̇ni̇n fikrasinin anayasaya aykiriliği sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasındaki oranı olarak değiştirilmiştir sosyal güvenlik sistemine katılmış bundan doğan borçları ve yükümlülükleri istikrar kazanmış iştirakçilerin emeklilik kesenek oranlarının sürekli yükseltilmesi hukukî güven ve hukukî istikrar unsurlarını zedelemesi bakımından anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır ne yazık ki sayılı kanunla da kesenek oranı bir kez daha yükseltilmiştiresas sayısı karar sayısı böyle bir kesenek oranı yükseltilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen sosyal devlet ilkesine de aykırı düşmektedir çünkü iştirakçilerin sosyal güvenlik haklarından yararlanmasını güçleştirmektedir diğer yandan sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasındaki oranı olarak değiştirilirken bağlantılı diğer düzenlemelerin dikkate alınmaması da sorunlara yol açmaktadır bunun nedeni üncü maddenin fıkrasının nci bendinde bu gibilerden ay için ayrıca fıkrasında yazılı kesilmez fıkrasında fıkrasında yazılı emeklilik keseneğine karşılık denilerek fıkrasındaki orana gönderme yapılmasıdır bu fıkralardaki oranların fıkrası ile birlikte değiştirilmemiş olması üncü maddenin fıkraları arasında uyumsuzluk yaratmaktadır böyle bir uyumsuzluk anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle çelişmektedir çünkü hukuk devleti istikrarlı ve güven duygusu yaratan bir hukuk düzeninin varlığını gerekli kılar maddeleri ve maddelerinin fıkraları birbiriyle çelişen kanunlarla böyle bir düzenin kurulamayacağı ise açıktır bu nedenlerle anayasanın nci maddesine aykırı olan söz konusu fıkrasının iptali gerekmektedir sayili kanunun çerçeve nci̇ maddesi̇yle deği̇şti̇ri̇len sayili kanunun inci maddesi̇ni̇n i̇nci̇ fikrasi i̇le ayni maddeni̇n ve bentleri̇ni̇n anayasaya aykiriliği ıncı maddenin inci fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle değiştirilen ıncı maddesinin inci fıkrasında i̇ştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesi gerektiren yaş haddi yaşını doldurdukları tarihtir yaşını dolduranların açıktan veya naklen tayinleri yapılamaz ancak personel kanunlarındaki yaş hallerine ilişkin hükümler ile üncü madde saklıdır hükmü yer almaktadır bu hüküm anayasanın ve ıncı maddeleriyle çelişmektedir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiştir sosyal devlet vatandaşlarının sosyal durumlarıyla refahlarıyla ilgilenen onlar için asgarî insanca yaşama koşullarını sağlamayı ödev bilen devlettir sosyal devletin temel unsurları arasında sosyal adaletin sosyal güvenliğin ve toplumsal dengenin sağlanması yer almaktadır sosyal güvenlik bireylere ekonomik güvence sağlayan onu belli kimi zararlara uğrama olasılığına karşı koruma işlevini üstlenen sosyal zararlara karşı ekonomik yönden güçlü kılmayı amaçlayan herhangi bir meslek veya sosyal risk yüzünden geliri veya kazancı azalmışesas sayısı karar sayısı kişilerin başkalarının yardımına gerek kalmaksızın yaşama ve geçinme ihtiyaçlarını karşılayan güçsüzleri güçlülere karşı koruyan bir kurumlar bütünüdür çağdaş toplumlarda sosyal güvenliğin sağlanması insanların geleceğini güvence altına almaya gönencini huzurunu ve mutluluğunu sağlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerinden birisi olarak görülmekte sosyal güvenlik kişi için vazgeçilmez bir hak devlet için ise bir ödev olarak tanımlanmaktır anayasamızın ıncı maddesinde de sosyal güvenlik bir hak olarak gösterilmiş herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu devletin sosyal güvenliği sağlamak için gerekli önlemleri alacağı bildirilmiştir i̇nsan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlet olarak tanımlanan hukuk devletinin hukuk güvenliği ve hukuk istikrarını sağlaması gerekmektedir hukuk devleti hukuk düzenini sosyal devletin amaç ve görevleri doğrultusunda kurduğunda bir sosyal hukuk devleti görünümünü almaktadır bir sosyal hukuk devletinde sosyal güvenlik alanının en önemli konularından birisi de zorunlu emeklilik yaş sınırının belirlenmesidir zorunlu emeklilik yaş sınırını hangi yaşın oluşturacağı kuşkusuz yasama organının takdir alanı içinde kalan bir husustur ancak burada takdirin keyfîlik anlamını taşımadığı gözden uzak tutulmamalıdır takdir yetkisi adil makul ve ölçülü biçimde kullanılmalı kazanılmış hakları zedelememeli ve kişinin hukuk düzenine olan güvenini sarsmamalıdır bir sosyal hukuk devletinde sosyal güvenlik kurumlarının ve sosyal güvenlik sisteminin çalışanların geleceğine ilişkin güvenini sağlamak durumunda olması sosyal güvenliğe ilişkin tüm alanlarda hukuk istikrarını gerekli kılar bu nedenle sosyal güvenlik sistemindeki değişiklikler hukuk istikrarını zedelemeyecek bir nitelik taşımalı ve çalışanların kazanılmış haklarını korumalıdır sayılı kanunla kamu görevlileri için zorunlu emeklilik yaş sınırının ten herhangi bir kademeli geçiş düzenlemesi yapılmaksızın aniden indirilmesi ve bu konuda sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle yapılan düzenleme sosyal hukuk devletinin yukarıda belirtilen nitelikleri ve gerekleri ile bağdaşmamaktadır hukuki statüleri kanunla oluşturulan ve bu statü kurallarına güvenerek geleceklerini tasarlayan kamu görevlilerinin çalışmaya devam ederken bu kuralların değiştirilmesi nedeniyle herhangi bir kademeli geçiş düzenlemesi yapılmadan hemen emekli edilmeleri onların sosyal güvenlik beklentilerini maddî ve sosyal durumlarını zedeleyecek hukuk güvenliği ve hukuk istikrarına da aykırı düşecektir önceki kurala göre yaşına kadar çalışabileceğini ve bu süre içinde emeklilik hakkını kazanacağını düşünerek memuriyete girenlerin bir kısmı zorunlu emeklilik yaş sınırının eesas sayısı karar sayısı indirilmesi nedeniyle emekli olmak olanağını veya emekliliğe ilişkin birtakım haklarını kaybedeceklerdir böyle bir durumun ise bir sosyal hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemediği makul adil ve ölçülü olduğu iddia edilemez zorunlu emeklilik yaş sınırının sayılı kanundaki gibi kademeli bir geçiş düzenlemesi yapılmadan aniden ten indirilerek çağdaş gelişmiş ülkelerdeki zorunlu emeklilik yaş sınırlarının altına çekilmesi anayasamızın uncu maddesinde devlete verilen çalışmayı desteklemek çalışanları korumak gibi görevlere de uygun düşmeyecek ve tc emekli sandığı iştirakçilerini yaşamlarının en verimli çağında çalışma yaşamı dışına itecektir bu durumun çalışma hak ve özgürlüklerinin anayasanın ve üncü maddelerine aykırı bir biçimde kamu yararı gözetilmeksizin ölçüsüz ve adaletsiz olarak sınırlanması anlamına geleceği açıktır tüm resmi demografik verilerin türkiyede ortalama yaşam süresinin uzadığını gösterdiği bir dönemde zorunlu emeklilik yaş sınırının indirilmesi çalışma hakkından yararlanmak bakımından gençlerle yaşlılar arasında yaşlılar aleyhine bir ayırımcılık niteliğini de taşıyabilecektir böyle bir durumun ise anayasanın uncu maddesi ile çelişeceği ortadadır emekli sandığı iştirakçilerinin hukukî statülerini belirleyen kurallara güvenerek geleceklerini tasarlamış oldukları bir konumda zorunlu emeklilik yaş sınırlarının herhangi bir kademeli geçiş düzenlemesi yapılmadan aniden düşürülerek hemen emekli edilmelerinin onların huzurunu mutluluğunu ve gönencini bozacağını bu nedenle böyle bir yasama işleminin anayasanın inci maddesinde devlete verilen görevlere aykırı olacağını da belirtmek gerekmektedir anayasamız ıncı maddesinde devletin herkesin sosyal güvenliğini sağlamakla görevli olduğunu bildirmiştir devlet bu işlevini türkiye cumhuriyeti emekli sandığı sosyal sigortalar kurumu ve bağ kur gibi sosyal güvenlik kurumları aracılığı ile yerine getirmektedir kuşkusuz sosyal güvenliği sağlamak için kurumsal yapılaştırmayı gerçekleştiren devlet onu korumakla da hükümlüdür bu nedenle sosyal güvenlik kurumları devletin yönetimi ve denetimi altındadır devletin sosyal güvenlik sistemini ve kurumlarını koruma görevi yasama organının kanunları kabul ederken sosyal güvenlik kurumlarını güçlü bir malî yapıda tutmasını ve aktüeryal denge hesabını gözetmesini zorunlu kılmaktadır türkiyede sosyal güvenlik kurumlarının aktüeryal dengelerindeki bozukluklar çok kısa bir süre önce yasakoyucuyu bir dizi önlem almaya zorlamış ve günlü ve sayılı kanun ile sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrası değiştirilerek fiili hizmet yılını dolduran iştirakçilerden kadınlara erkeklere yaşından önce emekli aylığı bağlanması önlenmiştir bugün ise zorunlu emeklilik yaş sınırının ten çekilmesi daha önce alınan bu önlemlerle çelişecek ve tc emekli sandığının aktüeryal dengelerini bozacaktıresas sayısı karar sayısı böyle bir durum anayasanın nci maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesinin gerçekleşmesini engellemesinin yanısıra anayasanın ıncı maddesi ile devlete verilen görevlere de aykırı düşecektir diğer yandan sayılı kanunun çerçeve nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrası yargıç ve savcılar bakımından da anayasanın ıncı maddesi ile çelişmektedir anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasında yargıç ve savcıların yaşını bitirinceye kadar görev yapacakları bildirilmiştir bu kuralın yaşama geçirilebilmesi için yasa düzeyinde hakimler ve savcılar için zorunlu emeklilik yaş sınırını gösteren ve ıncı maddeye koşut bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir sayılı hakimler ve savcılar kanununda sayılı yargıtay kanununda ve sayılı danıştay kanununda yargıç ve savcıların zorunlu emeklilik yaş sınırına ilişkin bir kural bulunmamasına karşın sayılı kanunun genel kuralı anayasanın ıncı maddesine koşut içerikte olduğu için bugüne kadar bu konuda sorun yaşanmamıştır sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle sayılı kanunun ıncı maddesinin inci fıkrasında yapılan düzenlemede yargıç ve savcılar için ayrıksı bir hükmün yer almaması yargıçlık ve savcılık mesleğinde olanların da yaş sınırına bağlı tutulduğu sonucuna varılmasına neden olmaktadır nitekim sayın cumhurbaşkanı da sayılı kanunu bir defa daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderirken bu hususa dikkati çekmiştir böyle bir durum ise çerçeve nci maddeyi bütünüyle anayasanın ıncı maddesine aykırı bir görünüme sokmaktadır sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin inci fıkrasının bu nedenlerle anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptali gerekmektedir ıncı maddenin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun çerçeve nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin bendi zorunlu emeklilik yaş sınırı bakımından ve üstü ek göstergeli görevleri fiilen yürütmekte olup bu göreve ortak kararname veya bakanlar kurulu kararıyla atananlarla diğer iştirakçiler arasında olduğu kadar ve üstü ek göstergeli görevleri fiilen yürütmekte olup bu görevlere bakanlar kurulu kararı veya ortak kararname ile atananlar arasında da eşitsizlik yaratmaktadır bu durum anayasanın uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesini zedelemektedir kanun önünde eşitlik ilkesinin amacının aynı durumda bulunan kişilerin kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmasını sağlamak ve yurttaşlara kanun karşısında dil ırk cinsiyet siyasal düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırımlı davranılmasını önlemek olduğu anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında vurgulanmıştır bu ilke ile birbirleriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksalesas sayısı karar sayısı durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerektirebilir kimi yurttaşların başka hükümlere bağlı tutulmaları haklı bir nedene ve kamu yararına dayanmakta ise eşitlik ilkesinin ihlâlinden söz edilemez kuşkusuz kimi kamu görevlilerinin görevlerinin önem sorumluluk ve nitelikleri onların zorunlu emeklilik yaş sınırı bakımından farklı bir statüye sokulmaları için kanun önünde eşitlik ilkesini zedelemeyen haklı bir neden olarak görülebilir ancak söz konusu bendinde getirilen düzenleme farklı statünün kimler için uygulanacağını herkes için geçerli genel nesnel ölçütlere dayalı olarak ortaya koymamakta görevin önem sorumluluk ve niteliği itibariyle hizmetine ihtiyaç duyulup görevde kalmalarında fayda görülenlerin yaş hadlerinin bakanlar kurulu kararı ile yaşını doldurdukları tarihi geçmemek üzere uzatılmasına olanak tanımaktadır bir kamu görevlisinin görevinin önem sorumluluk ve niteliği itibariyle hizmetine ihtiyaç duyulup görevde kalmasında fayda görülmesi öznel ve takdir alanına giren bir durumdur aynı durumdaki kamu görevlileri hakkında farklı bireye özel hâttâ keyfi uygulamalara imkân bırakmaktadır böyle bir durum farklı statü uygulaması için haklı bir neden ve ölçüt olarak kabul edilemez ve kanun önünde eşitlik ilkesinin zedelenmesine yol açar nitekim söz konusu bendinin daha önceki metninde farklı statü uygulanacak kamu görevlilerinin görevlerinin belirtilmesi suretiyle objektif ve genel bir ölçütün oluşturulduğu ve bu yolla kanun önünde eşitlik ilkesinin zedelenmesinin önlenmesine çalışıldığı görülmektedir söz konusu ıncı maddenin bendi bu bentte sayılan kamu görevlilerini zorunlu emeklilik yaş sınırı bakımından da belirsiz bir hukukî statüye sokmaktadır ve üstü ek göstergeli görevleri fiilen yürütenlerden bu görevlere bakanlar kurulu kararı veya ortak kararname ile atanmış olanlar bakanlar kurulu uzatma kararı verirse yaşına kadar çalışabilecekler böyle bir uzatma kararı verilmezse yaşında emekli olacaklardır böyle bir belirsizliği anayasanın nci maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti anlayışı ve ıncı maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkı ile bağdaştırabilmek de mümkün değildir diğer yandan sosyal güvenlik kapsamında bulunan emeklilikin kamu görevlileri yönünden anayasanın ıncı maddesi kapsamında bir hak olduğu gözönünde tutulunca bendindeki düzenlemenin anayasanın inci maddesiyle de çeliştiğini ifade etmek gerekmektedir bunun nedeni anayasanın inci maddesinin memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin hakları ve yükümlülüklerinin aylık ve ödeneklerinin ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceğini bildirmiş olmasıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde yer alan bu ilke çalışanlar yönünden bir güvence oluşturmaktadır yaş sınırı nedeniyle emekliliğe sevk işlemi kamu görevlisinin isteği ve istenci dışında göreviyle ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir işlem olduğu için bunun koşullarının genel nesnel ve somut bir biçimde kanunla düzenlenmesi daha da büyük bir önem kazanmaktadır bendindeki düzenleme iki nedenle inci maddeye aykırı düşmektedir birinci neden bu bentte belirlenen nitelikteki kamu görevlilerinden görevin önem sorumluluk ve niteliği itibariyle hizmetine ihtiyaç duyulup görevinde kalmalarında fayda görülenlerin yaşını geçmemek üzere zorunlu emeklilik yaş hadlerinin uzatılmasını bakanlar kurulu kararına bırakması ve her birey için farklı keyfi ve öznel uygulamalara imkân tanımasıdır i̇kinci neden ise söz konusu bentte zorunlu emeklilik yaşının sınırının den kadar uzatılabilmesi için getirilen görevin önem sorumluluk ve niteliği itibariyle hizmetine ihtiyaç duyulup görevlerinde kalmalarında fayda görülmek gibi soyut ve öznel ölçütlerin inci maddenin gereğini karşılayacak bir kanunî belirliliği sağlamakta yetersiz kalışıdır zorunlu emeklilik yaş sınırı gibi inci maddeye göre kanunla düzenlenmesi gereken bir konuda bakanlar kurulu kararı ile belirleme yapmaya imkân tanımanın anayasanın nci maddesine aykırı bir yetki devri niteliğini taşıdığı da gözden uzak tutulmamalıdır sayılı kanunun çerçeve nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin bendinin yukarıda açıklandığı gibi hukuk devletinin temel unsurlarından olan kanun önünde eşitlik ilkesine hukukî belirlilik gereğine ve anayasa hükümlerine aykırı yanları bu bendi anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile de çelişik bir görünüme sokmaktadır bu nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan söz konusu kanunun bendinin iptali gerekmektedir ıncı maddenin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun çerçeve nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin bendi şöyledir a bendinde belirtilen görevlere yaşına bendinde belirtilen görevlere yaşını ve bendinde belirtilen görevlere de hizalarında gösterilen yaş hadlerini doldurmuş bulunanlar açıktan veya naklen tayin edilemezler bendinde yer alan hüküm ıncı maddenin birinci fıkrasında belirlenen zorunlu emeklilik yaş sınırına paralel bir düzenleme getirmektedir bu nedenle birinci fıkra için söz konusu olan anayasaya aykırılık gerekçeleri bendi için de geçerliliğini korumaktadır bu durumda bendinin de anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayili kanunun çerçeve nci maddesi̇ni̇n sayili kanunun geçi̇ci̇ uncu maddesi̇ne ekledi̇ği̇ fikralarin anayasaya aykiriliği sayılı kanunun çerçeve ncı maddesinin sayılı kanunun geçici uncu maddesine eklediği fıkralar emekli ve malûllük aylığı alanlar dul aylığı alanlar ve yetim aylığı alanlar için sağlık katkı payı adı altında yeni bir yükümlülük getirmiştir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiş ıncı maddesinde de herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip bulunduğu devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri alacağı ve örgütü kuracağı kurala bağlanmıştır anayasanın inci maddesinde de kişilerin ve toplumun gönenç huzur ve mutluluğun sağlamak kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak biçimde sınırlayacak siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır sosyal güvenlik hakkı yurttaşların gönenciyle yakından ilgilenen onlara insanca yaşam düzeyini sağlamakla görevli olan sosyal devletin gereği ve sonucudur sayılı kanunun çerçeve ncı maddesiyle sayılı kanunun geçici uncu maddesine eklenen fıkralarda hak sahibinin hasta olduğunda yapılan iyileştirme giderlerine katılması yerine doğabilecek sağlık riskleri için önceden katkı payı alınması öngörülmektedir gerçi sayılı kanunun geçici uncu maddesi uyarınca kullanılması resmî sağlık kurulu raporu ile gerekli görülen protez ortez ve tıbbî araç gereç bedelleriyle ayakta ya da konutta tedavide kullanılan ilâç bedellerinin hak sahiplerince ödenmektedir ancak bu ödemeler olası risk karşılığı niteliğinde değil fiilen gerçekleşmiş iyileştirme giderlerine katkı olarak yapılmaktadır katkı payı teriminin asıl anlamı da budur sosyal güvenlik sistemine katılmış bu kapsamda çalışırken belli süre prim ödemiş ve sonuçta emeklilik hakkı kazanarak yaşayabileceği asgarî bir geliri elde edebilmiş kişilerin fiilen gerçekleşmiş iyileştirme giderlerine değil olası risklere dayalı olarak yeniden ve sürekli artan bir biçimde prim benzeri ödemelere tabi tutulması anayasanın devletin temel amaç ve görevleri arasında saydığı hususlarla sosyal hukuk devleti ilkesi ve sosyal güvenlik amacıyla aynı zamanda hukuk devletinin temel unsurlarından olan hukuk güvenliği ve hukuk istikrarı ile çelişmektedir bu bakımdan sayılı kanunun geçici uncu maddesine eklenen söz konusu fıkraların anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı bir görünüm taşıdığı için iptali gerekmektedir sayili kanunun çerçeve nci̇ maddesi̇ni̇n sayili kanuna ekledi̇ği̇ geçi̇ci̇ madde ün anayasaya aykiriliği sayılı kanunun çerçeve nci maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ıncı maddenin bendi kapsamında bulunan iştirakçilerdenesas sayısı karar sayısı kanunun yayımı tarihinden önce yaşını dolduranlara kanunun yayımı tarihinden itibaren kanunun yayımını izleyen ay içerisinde yaşını dolduranlara yaşını doldurdukları tarihten itibaren i̇ki ay süreyle görevlerinde kalmak olanağını tanımıştır geçici madde sayılı kanunun ıncı maddesinin bendi kapsamı dışınd
4,113
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ ankara fikrî ve sınaî haklar ceza mahkemesinin günlü başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesi türkiye cumhuriyetinin temel nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesini de saymıştır bu ilke devletin her türlü eylem ve işlemlerinde uyması gereken hukuk kurallarının olduğu böylece vatandaşlar yönünden tam bir hukuki belirliliğin ve güvencenin sağlandığı bir toplum düzenini ifade eder ancak hukuk devleti ilkesinin hayata aktarılması bazı somut koşulların gerçekleştirilmesine bağlıdır ceza hukuku alanında hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesi başlıca iki unsurun varlığını zorunlu kılmaktadır bunlardan ilki suç ve cezaların kanuniliği diğeri ise suç ve cezalar arasında ölçülülük ilkeleridir hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak ceza hukuku alanında hukuki güvenliğin gerçekleştirilmesi suç ve cezaların kanuniliği ilkesi ile sağlanmaya çalışılmaktadır gerçekten de suç ve cezalara ilişkin temel esaslar ceza hukukunun düzenleme alanına bırakılmayarak anayasal güvencelere bağlanmıştır anayasamızın maddesi bu ilkeyi düzenlemiş bulunmaktadır buna göre kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suç işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez i̇lke insan hak ve özgürlükleri açısından taşıdığı öneme uygun olarak bu alandaki temel uluslararası düzenlemelerin de ayrılmaz bir parçası olmuştur avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre de suç ve cezaların yasallığı ilkesi hukukun üstünlüğü ilkesinin asal unsurlarından birini oluşturur ve sözleşmenin koruma sistemi içinde önemli bir yer tutar bu nedenledir ki savaş veya öteki genel tehlike hâllerinde dahi sözleşmenin maddesi uyarınca istisna getirilemez suçların yasa ile konulmasının bir gereği de suç tipinin düzenlendiği hükmün yeterince açık ve anlaşılabilir olmasıdır aksi hâlde vatandaşlar yönünden hukuki güvenliğin yeterince sağlandığını söylemek olanaklı değildir bir başka deyişle hangi eylemlerin yasakoyucu tarafından yaptırıma bağlandığının suçun yasal unsurlarının ağırlaştırılmış hâllerinin yeterince anlaşılır şekilde düzenlenmesi bir zorunluluktur avrupa i̇nsan hakları mahkemesi suç öngören hükmün gereğinde bir hukukçunun yardımıyla anlaşılabilir olmasını ya da olası belirsizliklerin içtihatlarla aydınlatılmış olmasını yeterli görmektedir ancak hemen belirtmek gerekir ki bir hukukçunun yardımı ile veya içtihatlar yoluyla anlaşılır olmak için suç tipinin bir toplumda yeterince tartışılmış ve uygulama olanağı bulmuş olması yanında bu çalışmalara imkân verecek açıklıkta üzerinde tartışılabilir sınırlara ve belirliliğe sahip yasal bir metnin varlığına ihtiyaç bulunduğunu söylemek hatalı olmaz bu görevin de yasama organı tarafından yerine getirilmesi gerektiği kuşkusuzdur günümüzde bu gereklilik özellikle ticari ceza hukuku alanında kendisini daha fazla hissettirmektedir gerçekten de yasama organının ekonomik faaliyetin belirli alanlarında yeni suç tipleri oluştururken ya da bu alanda etkin önlemler getiren yeni düzenlemeler yaparken insanlık tarihi ile aynı geçmişe sahip aşağı yukarı bütün toplumlarda suç olarak kabul edilmiş eylemler için yapılan düzenlemelere kıyasla daha belirgin açık ve anlaşılır olması gerektiği tartışmasızdır ancak somut olayda sanık hakkında uygulanması olasılığı bulunan sayılı yasa ve sayılı yasa ile değişik sayılı khkye ek c madde ve bendi ile bu bentesas sayısı karar sayısı hükmündeki atıf dolayısıyla aynı khknin maddesi ve yine sayılı khkye ek c ve bu bent atfıyla aynı khknin maddesinin hukuk devleti ve suçların yasallığı ilkelerinin bir gereği olan bu zorunluluğu asgari düzeyde de olsa karşıladığını söylemek imkânsızdır gerçekten de sayılı yasa ile değişik sayılı yasa ile ek sayılı khknin maddesinin bendinin sayılı khk nin c madde ve bendinin suçun cezasını belirlemekle yetindiği ve suçun unsurlarının tespitini esasen hukuki ihlal hâllerini düzenleyen khklerin maddelerine atıf yoluyla düzenlediği kuşkusuzdur başka bir deyişle faydalı model ya da tasarım hakkının kapsamında yer aldığı hukuken kabul edilebilecek ve hak sahibince önlenebilecek her türlü fiiller aynı zamanda suç sayılarak cezaî yaptırıma tâbi tutulmuştur bu durumun tekrardan kaçınmak gibi bir gerekçeyle açıklanmasına imkân yoktur faydalı model ve tasarım hakkının hukukî tazmini sorumluluk gerektiren ihlallerinin nelerden ibaret olduğunun khk hükümleri çerçevesinde saptanması bir yana tescilli sözü geçen haklar sınırları ve istisnaları ile bu hakka tecavüz kabul edilebilecek eylemlerin vatandaşlar açısından gereğinde bir hukukçunun yardımı ile dahi olsa bilinecek derecede açık olduğunu söylemek gerçekle bağdaşmayan bir yargı olacaktır bu gibi durumlarda hukukî tazmini sorumluluk öngörülmesi gerektiği kuşkusuz ise de aynı zamanda hürriyeti bağlayıcı ceza ve işyeri kapatma cezası dâhil bir takım ağır cezai yaptırımlar da öngörülmesi yasakoyucunun tercihi olduğu takdirde ceza hukukunun tarihin süzgecinden geçmiş ve insanlığın ortak değerleri arasına katılmış ilkelerine uygun bir düzenleme yapılmasını gerektirir başka bir deyişle yasakoyucunun hukuki sorumluluk ile cezai sorumluluk arasında temel ilkesel farklılıkları gözeterek cezaî sorumluluğa ilişkin düzenlemeyi ayrıca ve suç oluşturan eylemin unsurlarına yeterli açıklık sağlayacak bir düzenleme yapması gereklidir aksi halde ortaya çıkan aykırılığın yine hukuk devletinin bir diğer unsurunu oluşturan yasama işlemlerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi yoluyla giderileceği kuşkusuzdur öte yandan ceza hukuku alanında hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin bir diğer unsuru ise suç ve cezalar arasında ölçülülük ilkesidir buna göre öncelikle yasakoyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır i̇lke ceza hukukuna ilişkin yasal düzenlemeler açısından bir suç için öngörülen cezanın bu suçun işlenmesi sonucu bozulan kamu düzeninin yeniden tesisi amacına elverişli gerekli ve bu amaçla orantılı olması şeklinde tanımlanabilir bir başka deyişle yasakoyucunun ceza saptamadaki yetkisinin sınırını hukuk devleti ilkesi oluşturur cezaların suçların ağırlık derecesine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içerisinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir suç ile ceza arasındaki oranın adalete uygun bulunup bulunmadığını suçun toplum hayatında yarattığı etkiye ve kamu vicdanında aldığı tepkiye göre takdir etme zorunluluğu vardır bu orantısallık bağının bulunması hukuk devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereğidir yasakoyucu cezaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır yine kural olarak suçun ve ortaya çıkan toplumsal ve şahsi zararın ağırlığına failin kişiliğine ve fiilin özelliklerine göre cezanın şahsileştirilmesi olanağının hâkime verilmesi de ölçülülük ilkesinin gereğidir yasakoyucunun bu kuralları açıkça ihlal eder nitelikte yasa koyması anayasaya aykırı olacaktır somut olayda uygulanması söz konusu olan her iki yasa hükmünde öngörülen yaptırımlar haziran tarih ve sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonrası iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası veya yirmiyedimilyar liradan kırkaltımilyar liraya kadar ağır paraesas sayısı karar sayısı cezası veya her ikisi ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılması ve aynı süre ticaretten men cezaları olarak belirlenmiştir anılan değişiklik öncesi hapis ve ağır para cezaları ile ayrıca işyeri kapatma ve ticaretten men cezalarının birlikte uygulanması söz konusu iken yapılan bu değişiklikle hapis veya ağır para cezalarından sadece biri veya her ikisinin birlikte uygulanması hâkimin takdirine bırakılmış bir bakıma suç ile ceza arasındaki var olan orantısızlık bizzat yasakoyucu tarafından giderilmeye çalışılmıştır ne var ki yasada öngörülen hapis ve ağır para cezalarının alt sınırının cezanın somut olayın ağırlığına göre şahsileştirilmesine imkân vermeyecek bir şekilde yüksek tutulduğu ayrıca maddede öngörülen ve feri ceza niteliğindeki işyerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılması ve aynı süre ile ticaretten men cezasının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda hâkime bir takdir hakkı tanınmadığı görülmektedir bir başka deyişle somut olayda sanıkta elde edilen ürün sayısı sanığın faydalı model ve tasarım hakkına tecavüz oluşturduğu saptanan ürünleri bizzat üretip üretmediğine bakılmaksızın her koşulda mahkûmiyet hâlinde bir yıldan az olmamak üzere iş yerinin kapatılması ve aynı süre ile ticaretten men cezasına da hükmedilecektir bu durumun hâkime cezayı fiilin vahametine ve failin kişiliğine uyarlama imkânı vermediği ve bu nedenle çoğu zaman suç ile ceza arasında adalete uygun bir oranın kurulmasını engelleyici sonuçlara yol açacağı kuşkusuzdur bu itibarla anılan hüküm hukuk devleti ve ölçülülük ilkelerine açıkça aykırı bulunmaktadır yine anayasanın maddesinin birinci fıkrası uyarınca türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yargılamaya konu olayda uygulanması söz konusu olan sayılı yasa ile ek sayılı khknin c ve sayılı khknin c maddesindeki cezalar bu maddeler atfı dolayısıyla da anılan khklerin sırasıyla ve maddelerinde ise suç olarak kabul edilen eylemler düzenlenmektedir suç ve cezalara ilişkin ilkeleri düzenleyen anayasanın maddesi anayasanın ikinci kısmının ikinci bölümünde bulunduğundan bu konudaki düzenlemelerin kanun hükmünde kararnamelerle gerçekleştirilmesi mümkün değildir ve aksi hâl açık bir anayasaya aykırılık oluşturur ancak burada iptali gereken hükmün sadece cezayı belirlemekle yetinerek suç oluşturan eylemleri atıf yoluyla düzenleyen sayılı yasa ile değişik sayılı yasa ile anılan khklara ek c c madde ve bendleri olduğunu vurgulamak gerekir mahkememizce yukarıda açıklanan gerekçelerle yargılama konusu olayda sanık hakkında uygulanması söz konusu olan hükümlerin hukuk devleti suç ve cezaların yasallığı ölçülülük ilkeleri ile anayasanın ve maddelerine aykırı görülerek ileri sürülen aykırılık iddiası ciddi bulunmuş anayasaya aykırılık denetimi için anayasa mahkemesine başvurulmasına ve bu konuda verilecek karara kadar davanın geri bırakılmasına karar verilmiştir hüküm sanık hakkında uygulanması söz konusu olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin c maddesi ile bu madde delaleti ile maddesinin yine sayılı kanun hükmünde kararnamenin c madde ve bendi hükmü ile bu maddenin atfı nedeniyle maddelerinin anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin maddesinde yer alan ölçülülük ilkesine suç ve cezalaraesas sayısı karar sayısı ilişkin esaslara dair maddesindeki suç ve cezaların kanuniliği ilkesine kanun hükmünde kararname çıkarılmasına ilişkin maddesindeki temel haklar ile kişi haklar ve ödevlerinin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceğine dair ilkeye aykırı olduğu kanaati ile sanık vekilince ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce ciddi görülmüş olmakla anayasanın maddesi uyarınca anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmasına karar verildi
1,483