petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü özetle şöyledir yasa yapma yetkisi ulusal iradenin temsilcisi olan tbmmne ait bir yetkidir demokratik ülkelerde olduğu gibi bizde de ve anayasalarında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir bu ilkeye uygun olarak yasama yürütme ve yargı görevleriyle ilgili anayasa maddelerinde yasama yetkisinin devredilemeyeceği yürütme görevinin anayasaya ve yasalara uygun kullanılacağı yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerde olduğu belirtilerek yetkili organlara verilmiş ayrıca anayasanın maddesiyle tbmmne yasa yapmak değiştirmek ve kaldırmak yetkisi tanınmıştır başlangıçının altıncı paragrafında da kuvvetler ayrımının devlet organları arasında belli yetkilerin kullanılması ve bununla sınırlı uygun bir işbölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve yasalarda bulunduğu vurgulanmıştır tbmm iktidarı ve muhalefetiyle partili partisiz tüm ulus temsilcilerinin birlikte yer aldığı bir organdır yürütme organı genelde çoğunluk partisi mensuplarından oluştuğundan iktidar partisinin görüş ve politikaları doğrultusunda hizmet üretir bakanlar kurulu ise bir ya da birkaç partinin kadrolarıyla kurulduğu için objektif ve genel kuralları içeren yasalar tüm ulus temsilcilerinin bulunduğu tbmmnce yapılmaktadır devletin temel yapısı böyleyken ve her organın görevi ayrı ayrı belirlenmişken anayasanın maddesinde tbmmnce bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilebileceği öngörülmüştür khk çıkarılamayacak konuların da belirtildiği bu maddede yetki yasasında bulunması zorunlu hususlar açıkça gösterilmiştir bu düzenleme yetki yasasının olabildiğince somut konulara ilişkin bulunması zorunluluğu gerçeğini ortaya koymaktadır kullanma süresinin belirlenmesi yetkinin sınırlı bir zaman diliminde mutlaka kullanılmasını amaçlamaktadır yasadaki süreyi uygunlukla kullanmayıp yeniden süre istenmesi khk çıkarma yetkisinin kötüye kullanılması biçimidir khklerin resmî gazetede yayımlandıkları gün tbmmne sunulacağına ilişkin hüküm de khknin ivedi beklenmesi olanaksız ve zorunlu durumlarda kullanılacağı anlamındadır anlaşılmaktadır ki khk çıkarma yetkisi olağan bir yol ve tümüyle tbmm iradesinin yerine geçecek bir uygulama olarak düşünülmemiştir anayasanın maddesinin sekizinci fıkrası da bu kanıyı doğrulamaktadır bu durumlardan çıkan sonuçlar şunlardır yasa yapma yasayı değiştirme ya da kaldırma yetkisi tbmmnindir bakanlar kuruluna verilen khk çıkarma yetkisi yasama çalışmalarında ayrık istisnai bir yetki olduğundan ancak ayrık durumlarda kullanılır ayrık nitelik taşımayan durumda kullanılan ayrık yetki ayrık olmaktan çıkar genel kurala dönüşür ayrıklıklar hukukun ilkelerini kurallarını hukukun kendisini geride tutarak uygulamada çıkacak güçlükleri gidermek için hukukça kabul edilmiş tanınmış durumların eylemli zorunlulukların ürünü olmakla hukukun kendisi değildir genel kural yerine geçemez khk çıkarma yetkisinin konusu somut olmalıdır khk çıkarma yetkisi belli bir zaman diliminde kullanılmalıdıresas sayısı karar sayısı e khk çıkarma yetkisi anayasanın maddesiyle yetki alanı dışında tutulan konulara ilişkin olmamalıdır i̇ktidar khk konusunda yukarda sıralanan anayasal gereklere uymamaktadır tbmmndeki iktidar çoğunluğu khk konusunda bakanlar kurulunun tüm isteklerini bağsız koşulsuz yerine getirmekte bu konudaki yetkisini kötüye kullanmaktadır bunun sonucunda ayrık yetki uygulamada ayrık olmaktan çıkıp ana kural durumuna dönüşmekte böylece yasama yetkisi khk yoluyla yürütmeye devredilmektedir iktidarın yılından bu yana çıkardığı yaklaşık khk bu devrin karinesidir khknin çok azının yıllar geçtikten sonra tbmmnden geçtiği gözetilirse sorunun anlamı daha iyi saptanacaktır anayasa mahkemesi khk çıkarma yetkisinin kötüye kullanımı konusunu genelde dikkate almamaktadır uygulamada tek tek çıkarılan yetki yasaları ve bunlara dayanarak yürürlüğe konulan khkler toplu olarak dikkate alındığında sonuç bakımından maddenin anayasaya konulması amacını tümüyle aşan bir nitelik kazandığı görülmektedir anayasa mahkemesi khk konusuna bir açıklık getirmeli maddenin koyduğu ilkelerin yorumuna dayanan bir tanım yaparak kötüye kullanmayı sınırlandırmalıdır kaldıki sağlık hizmetleri temel yasasına ilişkin kararında olduğu gibi anayasa mahkemesinin bu konuda örnek belirlemeleri de vardır yetki yasasının ve maddeleri anayasaya aykırı olup aykırılık gerekçeleri de aşağıdadır anayasanın maddesine aykırılık yasanın ve maddeleri birlikte değerlendirildiğinde kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için kamu kurum ve kuruluşlarıyla kişiler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi amaçlanmaktadır kamu hizmetlerinin bir yanında devletin öbür yanında genellikle yurttaşın olduğu gözetilirse kamu kurum ve kuruluşlarıyla yurttaşlar arasındaki ilişkilerin yurttaşların hak ve yükümlülüklerini kapsadığı anlaşılır bunlar anayasanın maddesinin khk ile düzenlenemeyeceğini bildirdiği temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasal haklar ve ödevlerdir iptali istenen yasanın maddesinin içeriği yasanın khk konusu olmayacak hususları düzenlediğini göstermektedir bu durum anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yetki yasası hangi konuda khk çıkarılacağını somut olarak belirlememektedir yasanın maddesinden tüm kamu hizmetleri alanının khk ile düzenlenebileceği sonucu çıkmaktadır maddesinin anlatımından da tüm idari usûl ve işlemlerin yeniden düzenleneceği bu nedenle yürürlükteki yasalardan istenilenlerin tümden yürürlükten kaldırılabileceği gibi kimi hükümlerinin kaldırılıp değiştirilebileceği de anlaşılabilmektedir görülmektedir ki hangi yasadaki yöntem ve işlemlerin yeniden düzenleneceği hangi yasada değişiklik yapılacağı ya da hangi yasanın tümden yürürlükten kaldırılacağı belirtilmemiştir ayrıca yetki yasasının amaç kapsam ve ilkeleri genel içeriği her türlü yoruma elverişli kavramlarla düzenlenmiştir oysa anayasanın maddesi bu hususların açıkça belirtilmesini gerekli kılmaktadır bu tür genel kavramlarla içeriği belli olmayan ibarelerle düzenleme tbmm görüşmelerinde hükümet adına yapılan konuşmada bakanlar kurulunun da hangi konuların khk ile düzenleneceğini hangi yasaların değiştirilip kaldırılacağını bilmediği açıklandığından khk konularının anayasaya göre değil de kendi koyduğu anayasa dışı ilkelere göre seçeceğini ortaya koymaktadır statik olmayan dinamik konularda yasal düzenlemeyi tbmmnin deği hükümetin yapması gerektiğini yeri geldiğinde ya da gerekli gördüğünde elindeki yetkiyi hükümetin kullanmasını isteyen hükümetesas sayısı karar sayısı görüşü yalnız halkın tepkisine göre düzenleme yapmanın meşru olacağını yansıtmakla hukuk tanımayan bir anlayışın ürünüdür bu nedenlerle yetki yasasının ve maddeleri anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır anayasanın maddesinin khk konusunda öngördüğü ayrık yetki zorunlu durumlarda kullanılmalıdır oysa iptali istenilen yasa hemen hemen tüm kamu hizmetleri alanını kapsamakta olup bu konuda istenilen her türlü düzenlemenin yapılmasına olanak verecek genişliktedir ayrıklık niteliğini yitirerek genel yetki niteliğine dönüşme durumuna yolaçan yasa nın ve maddeleri bu nedenle de anayasanın maddesine aykırıdır tutanakların incelenmesinden de anlaşılacağı üzere bu yetki yasası önceden çıkarılmış ve süresi önce ya sayılı yasa ile daha sonra sayılı yasa ile uzatılan de süresi başlayan sayılı yetki yasasının anlam bakımından devamı niteliğindedir şimdi aynı yetkiler iki yıl süreyle bakanlar kuruluna yeniden verilmekle yetkiyi yaklaşık yıl süreyle kullanma olanağı yaratılmaktadır bu kadar geniş kapsamlı yetkiyi bakanlar kurulunun yıl kullanması hukukça hoş görülecek bir iyi niyet kuralıyla bağdaşmaz ayrık durumun sürüp gitmesi sürenin hep uzatılması en azından yetkinin kötüye kullanılması olup yasanın maddesi de bu nedenle anayasaya aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yukarıda bölümünde açıklanan nedenle de bakanlar kuruluna önceden belirlenmeyen ayrık olmayan zorunlu bulunmayan anayasanın maddesinin khk ile düzenlenemeyeceğini belirttiği konularda dilediği sürece yasa yerine geçecek düzenleme yapma yetkisini veren yasa yetki yasası olmayıp bir yasama yetkisinin devri yasası niteliğini taşıdığından ve maddeleri anayasanın bu durumu yasaklayan maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yukarıda bölümünde açıklanan nedenlerle tbmmnin olan yetkiyi bakanlar kuruluna veren yetki yasasının ve maddeleri anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın başlangıçına aykırılık i̇ptali istenilen yetki yasasının yürütme organına yetkilerine ek olarak geniş bir alanda yasa gücünde düzenleme yetkisi vermesi yürütme organına üstünlük sağlamak anlamındadır bu durumda yasanın ve maddeleri kuvvetler ayrımını değerlendiren anayasanın başlangıçının altıncı paragrafına aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yukarıdaki bölümlerde ayrıntılı biçimde açıklanan nedenler karşısında yetki yasasının ve maddeleri anayasanın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu da belirten maddesine aykırıdır yukarıda anayasanın maddesine aykırılığa ilişkin bölümünün kesiminde genişçe belirtildiği gibi süre uzatımı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir ve hukuk bu tutumu korumaz bu nedenle yasanın maddesi de anayasanın maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı f anayasanın maddesine aykırılık i̇ptal gerekçesinin ve bölümlerinde açıklanan nedenler karşısında yetki yasasının ve maddeleri anayasanın devleti cumhuriyeti ve demokrasiyi korumakla görevlendiren maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık anayasaya göre tbmmnin olan yasama yetkisini bakanlar kuruluna devreden yetki yasasının ve maddeleri yukarda ve bölümlerinde açıklanan nedenlerle anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık dava konusu yetki yasasının ve maddelerinde düzenlenen memurların görev ve yetkileri gibi konular ancak yasa ile düzenlenebilir bu yüzden yasanın ve maddeleri anayasanın maddesine aykırıdır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ve maddeleri iptal edilmelidir
1,188
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan ve hukuk güvenliğini sağlayan devlettir hukuk devletinin en önemli ilkesi bireyin temel haklarının mevcut olması bu hakların korunması ve kullanabilmesidir bunun için de kişilerin temel hakları anayasa ve anayasadan dayanağını alan usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar ve yapılan yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararında da belirtildiği üzere özel hayatın korunması her şeyden önce bu hayatın gizliliğinin korunması başkalarının gözleri önüne serilmemesi demektir orada cereyan edenlerin yalnız kendisi veya kendisinin bilmesini istediği kimseler tarafından bilinmesini istemek hakkı kişinin temel haklarından biridir bu niteliği sebebiyledir ki özel hayatın gizliliğine dokunulmaması insan haklarına ilişkin beyanname ve sözleşmelerde korunması istenilmiş ayrıca tüm demokratik ülke mevzuatında açıkça belirlenen istisnalar dışında bu hak devlet organlarına topluma ve diğer kişilere karşı korunmuştur i̇nsanın mutluluğu için büyük önemi olan özel hayata saygı gösterilmesi hakkı onun kişiliği için temel bir hak olup yeteri kadar korunmadığı takdirde kişilerin ve dolayısıyla toplumun kendini huzurlu hissedip güven içinde yaşaması mümkün değildir öncelikle gayrî tabiî mukarenette bulunmak fiilinin özel hayatın kapsamı içerisinde olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ve hollanda davası başvuru no karar tarihi kararında özel yaşam kavramının kişinin cinsel yaşamı dahil fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü kapsayan bir kavram olduğunu belirtmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi dudgeon birleşik krallık davası başvuru no karar tarihjkjt kararında hiçbir koşula bağlanmayan ve genel nitelikteki eşcinsel ilişkilerin ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmesinin özel hayata saygı hakkının ihlali niteliğinde olduğuna karar vermiştir daha sonra norris i̇rlanda davası başvuru no karar tarihi modinos kıbrıs davası başvuru no karar tarihi smith ve grady birleşik krallık davası başvuru no karar tarihi lustig prean ve beckett birleşik krallık davası başvuru no ve karar tarihi adt birleşik krallık davası başvuru no karar tarihi beck coop ve bazaley birleşik krallık davası başvuru no karar tarihi perkins ve birleşik krallık davası başvuru no karar tarihi ve avusturya davası başvuru no karar tarihi ve sl avusturya davası başvuru no karar tarihi kararları ile de ilk kararını yerleşik içtihat haline getirmiştiresas sayısı karar sayısı bu davalarda bu hususun özel hayatın en mahrem kısmına ilişkin olduğu kamu makamlarının müdahalesinin meşru olabilmesi için çok ciddi nedenlerin varlığının ortaya konulması gerektiği bu kapsamda toplumun korunmaya ihtiyaç duyan kırılgan kesimlerine yönelik bir zarar riskinin veya toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin olduğuna ilişkin yeterli somut verilerin bulunmasının zorunlu olduğu bu olgu ortaya konulmadıkça eşcinsel cinsel yönelimi olan bireylerin hayatında yaratacağı olumsuz etkinin mevzuatla amaçlanan faydadan daha fazla olacağı toplumun eşcinselliği ahlaksızlık olarak nitelendiren bazı kesimlerinin özel alanda gerçekleşen eşcinsel fiiller karşısında şoke de olsalar bundan rahatsızlıkta duysalar bu durumun rızaya dayalı yetişkinler arasındaki ilişkilerin suç sayılması için bir gerekçe olarak kabul edilemeyeceği vurgulanmıştır bu kararlardan smith ve grady birleşik krallık davası başvuru no karar tarihi lustig prean ve beckett birleşik krallık davası başvuru no ve karar tarihi beck coop ve bazaley birleşik krallık davası başvuru no karar tarihi perkins ve birleşik krallık davası başvuru no karar tarihi kararlarında avrupa i̇nsan haklan mahkemesi orduda görevli başvurucuların cinsel yönelimlerinden dolayı ordudan atılmalarının özel hayat hakkının ihlali niteliğinde olduğuna karar vermiştir bu kararlarda silahlı kuvvetlerin operasyonel etkililiğine yönelen gerçek bir tehdidin varlığı halinde devletin askeri şahısların özel hayatlarına sınırlama getirebileceği sınırlamaya konu teşkil edecek risklerin de dayanaklarının somut olarak ortaya konulması olumsuzluk yaratan tutumların neler olduğunun da ikna edici ve somut delillerle kanıtlanması gerektiği vurgulanmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre özel hayat kavramı geniştir ve eksiksiz bir tanımlamaya uygun değildir bu kavram koşullara göre kişinin manevi ve fiziksel bütünlüğünü kapsayabilir sultan öner ve diğerleri türkiye davası başvuru no karar tarihi özpınar türkiye davası başvuru no karar tarihi özel hayat kavramı sosyal toplumsal çevresel kültürel değerlerin etkisi altında sürekli değişiklik göstermektedir bu nedenle bu kavramın tanımının yapılmasından özellikle kaçınılmaktadır her an yeni bir değerin bu hakkın kapsamına dahil olabileceği unutulmamalıdır günümüzde de özellikle teknolojik gelişmelere bağlı olarak özel hayat kavramının kapsamının her gün genişlediği de görülmektedir somut bir tanım yapılamamakla birlikte kural olarak kişinin şahsi bilgileri fotoğrafları konutu iletişimleri sağlık kayıtları ilgileri ve yönelimleri bireysel seçimleri ve yaşam tarzı aile yaşam» yanında dış dünya ile bağlantısı başkaları ile ilişkisi ticari ve mesleki faaliyetleri cinsel tercih ve cinsel yaşamı nesnel ve duygusal nitelikleri özel yaşamının çerçevesini oluşturmaktadır özel hayat alanı herkese açık olmayan sadece kişiyle yakından ilgili olan sınırlı sayıda kişiyle paylaşılan hatta bazen hiç kimseyle paylaşılmayan yaşam olaylarının gerçekleştiği alandır yani özel hayat kavramı mahremiyet hakkından daha geniştir ve herkesin özgür olarak kişiliğini oluşturmasını ve geliştirmesini sağlayan bir alanı içerir bu nedenle bir bireyin cinsel ilişkiler dahil çeşitli tür ilişkiler oluşturabileceği ve bir bireyin cinsel kimliğini belirleme ve benimseme tercihi anayasanın inci ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin inci maddesinin koruma kapsamına girmektedir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin inci maddesinin asıl amacı bireyi resmi makamların keyfi müdahalelerine karşı korumakken devleti yalnızca böyle bir müdahaleden imtina etmeyeesas sayısı karar sayısı mecbur etmemekte negatif sorumluluklarına ek olarak özel yaşama fiili saygıya özgü pozitif yükümlülükleri de olabilecektir bu yükümlülükler bireyin kendi aralarındaki ilişki ortamında bile özel yaşama saygıyı güvence altına almak için düşünülmüş tedbirlerin benimsenmesini de kapsamaktadır tç ve hç türkiye davası başvuru no karar tarihi aksu türkiye davası başvuru no ve karar tarihi ebcin türkiye davası başvuru no karar tarihi tavlı türkiye davası başvuru no karar tarihi müdahalelerin meşru kabul edilebilmesi için müdahalelerin kanunla öngörülmüş olması meşru bir amacı hedef alması ve bu meşru amacı gerçekleştirmek için de demokratik bir toplumda gerekli olması şarttır kanunla öngörülme deyimi öncelikle uygulanan tedbirin iç hukukta yasal bir temeli olması gerektiğini ifade etmekle birlikte yasanın içeriği ile de ilgilidir bu tedbirin ayrıca ilgili kişi tarafından ulaşılabilir nitelikte olması kendi açısından doğabilecek sonuçların öngörülebilir olması ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olması gerekir meşru bir amaca ulaşmak için yapılan bir müdahale ancak sosyal ihtiyaca cevap vermesi ve izlenen meşru amaçla orantılı olması halinde demokratik bir toplumda gerekli olarak kabul edilebilir özpınar türkiye davası başvuru no karar tarihi tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin tarihli ve ek sayılı kararında da belirtildiği üzere anayasal açıdan dokunulamayacak öz her temel hak ve özgürlük açısından farklılık göstermekle birlikte kanunla getirilen sınırlamanın hakkın özüne dokunmadığının kabulü için temel hakların kullanılmasını ciddi surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel olmaması ve etkisini ortadan kaldırıcı bir nitelik taşımaması gerekir ancak bu durumda sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu söylenebilir ölçülülük ise amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder ölçülülük aynı zamanda yasal önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını da içeren bir ilkedir yukarıda belirtilen anayasal ve yasal düzenlemeler anayasa mahkemesinin ve avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin yerleşik hale gelen içtihatları ve yapılan açıklamaların ışığı altında somut olaya uygulanacak yasa hükmünün anayasaya uygun olup olmadığı incelendiğinde sayılı askerî ceza kanununun inci maddesi bir kimseyle gayrî tabiî mukarenette bulunan yahut bu fiilî kendisine rızasıyla yaptıran asker kişiler hakkında fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca türk silâhlı kuvvetlerinden çıkarma cezası erbaşlar için rütbenin geri alınması cezası verilir hükmünü içermektedir bu madde ile özel hayatın sınırlandırılmasına yönelik hiçbir argüman getirilmeksizin asker kişinin bir kimseyle doğal olmayan yoldan cinsel temasta bulunması askerlik haysiyetine ve şerefine dokunan suçlar kapsamında kabul edilmiş ve statülerine göre her durumda mesleklerinin sonlandırılması sonucu doğuran türk silahlı kuvvetlerimden çıkarma veya rütbenin geri alınması gibi ağır bir cezai yaptırıma bağlanmıştır öyle ki kişinin partneri ile bu partner eşi de olabilir bir kez dahi olsa doğal olmayan yoldan cinsel birliktelik yaşaması suç kabul edilmiştir fiil için hürriyeti bağlayıcı bir ceza öngörülmemekle birlikte bu ceza sonucunda kişinin tekrar mesleğini yapamaması yaşadığı çevrede yaratacağı olumsuz sonuçları ile ekonomik boyutu dikkate alındığında bu cezanın hürriyeti bağlayıcı cezadan hafif bir ceza olduğunu söylemek de varsayımdan ibaret olacaktır anayasa mahkemesi bireysel başvurulara ilişkin verdiği kararlarda da kişinin meslekten çıkarma cezası almış olmasının meslekî hayatı üzerinde olduğu kadar temelesas sayısı karar sayısı geçim kaynağından yoksun kalması nedeniyle ekonomik geleceği üzerinde de önemli bir etki oluşturduğunu belirtmiş böylece bu tür cezanın ağır bir ceza olduğunu vurgulamıştır birinci bölüm başvuru no karar tarihi i̇kinci bölüm başvuru no karar tarihi aynı kanunun ‘inci maddesi i̇ffetsizliği anlaşılmış olan bir kimse ile bilerek evlenen veya evlilik bağını devam ettirmekte veya böyle bir kimseyi yanında bulundurmakta veya karı koca gibi herhangi bir kimse ile nikahsız olarak devamlı surette yaşamakta ısrar eden asker kişiler hakkında türk silahlı kuvvetlerinden çıkarma cezasına erbaşlar hakkında rütbenin geri alınmasına hükmolunurhükmü yer almaktadır bu madde ile özel hayata doğrudan müdahale öngörülmemiş hakkın sınırlandırılarak cezai müeyyide uygulanması askeri şahsın iffetsizliği anlaşılmış olan bir kimse ile bilerek evlenmiş olması veya evlilik bağını devam ettirmesi veya böyle bir kimseyi yanında bulundurması veya karı koca gibi herhangi bir kimse ile nikahsız olarak devamlı surette yaşaması bu yaşantısının hukuka uygun delillerle açığa çıkmış olması ve yapılan ihtara rağmen asker kişinin bu yaşantı tarzını sürdürmeye devametmesi koşullarına bağlanmıştır oysa görülmekte olan davada uygulanacak hüküm de özel hazfta oğulsuz bir sınırlama getirilmiştir bu maddede gerçekleşen fiilin hangi nedenle yada nedenlerle askerlik haysiyetine ve şerefine dokunduğu ortaya konulmamıştır bu maddede türk silahlı kuvvetlerinden ayırma yaptırımı asker kişinin fiilinin mesleğine yansıması bu fiilleri nedeniyle görevini yeterince iyi yapmaması veya yapamaması gibi somut bir veriye dayandırılmamış kişinin özel hayatı kapsamındaki davranışı esas alınmıştır bu şartlar altında kişinin özel yaşamına ait unsurlar gerekçe gösterilerek verilebilecek türk silahlı kuvvetlerinden ayırma yaptırımının özel hayata saygı hakkına bir müdahale oluşturacağı kaçınılmaz olacaktır bunun da özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşan ölçülü bir müdahale olduğu söylenemeyecektir gayrî tabiî mukarenet bulunma eyleminin askerlik mesleğinin onur ve saygınlığını zedelediği ve disiplini bozacağı bu nedenle yasada suç olarak düzenlenmiş olduğu söylenebilir ancak özel hayata ait tercihlerden dolayı asker kişinin her zaman mesleğin onurunu zedeleyeceği disiplinsizliğe neden olacağı otomatik olarak varsayılmamalıdır mahremiyete riayet ederek gayrî tabiî mukarenette bulunan bir askerî şahıs mesleğinde son derece başarılı olabilir kıtasını çok iyi sevk edebilir dış dünyada askerlik haysiyetine ve şerefine yakışacak liyakatta davranışlar içinde bulunabilir aynı şekilde gayrî tabiî mukarenette bulunmamakla birlikte bir başka askerî şahıs görevinde çok başarısız olabileceği gibi dışı dünyada askerlik haysiyetine ve şerefine yakışmayacak biçimde disiplinsiz davranışlar gösterebilir böyle bir durumda mesleğinin ve askerliğinin gereklerini tam layıkıyla yerine getiren dışa yansıyan bir davranışı içine girmeyerek yani mahremiyete riayet ederek gayrî tabiî mukarenette bulunan askerî şahsın askerlik haysiyetine ve şerefine aykırı hareket ettiğini kabul etmek adalet duygusuyla bağdaşmayacaktır hatta danıştay nci dairesi tarihli ve sayılı kararı ile öğretmen olan davacının eşcinsel eğilimlerini okul içerisine yansıttığına veya okul dışında olsa bile öğrencileri ile bu şekilde bir ilişkiye girdiğine dair bir delil tespit veya tanık bulunmadığı soruşturma aşamasında ifadeleri alınan ve davacıyla aynı okulda görev yapan öğretmenlerin ve yöneticilerin davacının herhangi bir olumsuz hareketini görmediklerini ve disiplin soruşturmasına konu olayla ilgili bir duyumlarının olmadığını beyan ettikleri görülmekle davacının mahremiyet alanı içerisinde rızasıyla eşcinsel ilişkiye girmesinden ibaret fiilinin sayılı yasanın nci maddesi uyarınca memur disiplin hukukunu ilgilendiren bir yönünün bulunmadığını ve disiplin suçu oluşturmadığını söz konusu fiilin bir disiplin suçu olarak değerlendirilerek davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasının anayasanın ve avrupa i̇nsan haklarıesas sayısı karar sayısı sözleşmesinin inci maddeleri uyarınca özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlali sonucu doğurduğuna karar vermiştir bu durumda hiçbir argüman getirilmeksizin gereklilik ve ölçülülük ilkeleri de ortaya konulmaksızın askerî şahısların salt gayrî tabiî mukarenette bulunma fiillerinin yasada suç olarak düzenlemesi anayasanın özel hayata saygı ilkesine aykırılık teşkil etmektedir üye hâkalbhata ascknın üncü maddesinin anayasanın özel hayata saygı ilkesine aykırılığına ilişkin çoğunluk görüşüne özel hayata ilişkin bir hususun suç olarak tanımlanmasının anayasaya aykırı olduğu görüşü ile katılmıştır hukuk devleti ve bu bağlamda kanun önünde eşitlik açısından yapılan incelemede anayasa mahkemesinin tarihli ve tarihli ve tarihli ve ek sayılı kararlarında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz somut olayda askerî şahıs da olsa sanığın özel hayata yönelik fiili nedeniyle kamu görevine son verilmesi söz konusu olduğundan durumunun diğer kamu görevlileri ve yargı mensupları ile karşılaştırılması da hoşgörüyle karşılanmalıdır bu kapsamda özel hayatın gizliliği korunması ve özel hayata müdahale bakımından hukuksal eşitliğin çerçevesinin geniş tutulması gerekir disiplin hukuku dışında gayri tabii mukarenet fiillerden dolayı ceza hukuku anlamında fiili suç kabul edilen ve ayrı bir müeyyideye tabi tutulan tek kamu personeli askerî şahıslardır oysa yasalarda özelliği itibariyle benzer nitelikte görev icra eden emniyet görevlileri için ceza yasalarında böyle bir cezai müeyyide öngörülmemiştir keza icra ettikleri mesleklerinin özelliği nedeniyle mülki amirler yargı mensupları sağlık çalışanları sosyal hizmetler kurumlan çalışanları din işleri çalışanları eğitimciler ve benzerleri için de böyle bir müeyyide öngörülmemiştir diğer şahısların fiilleri yasalarla sadece idare hukuku disiplin hukuku ve iş hukuku çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur bu durumda kamu personeli olan askerî şahısların disiplin hukuku dışında diğer kamu personellerinin tabi olmadığı ceza hukuku bakımından suç kabul edilen ayrı bir cezai müeyyideye maruz kalmaları anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir genel olarak hukuk devleti açısından yapılan incelemede görülmekte olan davada uygulanacak norm hukuk devleti ilkesi ile bağlantılı olarak anayasanın ve nci maddeleri kapsamında kanun önünde eşitlik ve özel hayata saygı ilkelerine aykırılık teşkil etmekle birlikte bu norm anayasanın nci maddesi kapsamında doğrudan hukuk devleti ilkesine de aykırılılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı gayrî tabiî mukarenette bulunmak suçu ascknın nci maddesinde bir kimseyle gayrî tabiî mukarenette bulunan yahut bu fiili kendisine rızasıyla yaptıran asker kişiler hakkında fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca türk silahlı kuvvetlerinden çıkarma cezası erbaşlar için rütbenin geri alınması cezası verilir şeklinde düzenlenmiştir daha sonrabir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunmak yahut bu fiili kendisine rızasıyla yaptırmak olarak tanımlanan gayri tabii mukarenette bulunmak eylemi tarihli resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tarihli ve sayılı türk silahlı kuvvetleri disiplin kanununun silahlı kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler başlıklı nci maddesinin bendinde silahlı kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler arasında düzenlenmiştir görüldüğü gibi ascknın nci maddesinde düzenlenen suç ile sayılı kanunun maddesinde düzenlenen disiplinsizlik halini oluşturan eylemler birebir aynı olup öngörülen feri ceza ve disiplin cezası da aynı anlama gelmekte ve aynı sonucu doğurmaktadır dairemizin tarihli ve ek sayılı ilamı ile askerî ceza kanununun nci maddesinde düzenlenen gayrî tabiî mukarenette bulunmak suçu ile daha sonra yürürlüğe giren ve daha özel bir kanun olan sayılı kanunun maddesinde aynı ad altında düzenlenen gayrî tabiî mukarenette bulunmak hâli birebir aynı konuya ilişkin olup öngörülen yaptırımların da aynı olması ve aynı sonuçlar doğurması dikkate alındığında sayılı kanunun yürürlüğe girmesi ile ascknın nci maddesindeki suçun zımnen ilga edildiğini kabul edilmiş ancak askerî yargıtay başsavcılığınca yapılan itiraz üzerine askerî yargıtay daireler kurulunun zımni ilganın söz konusu olmadığına ilişkin bağlayıcı nitelikteki tarihli ve ek sayılı kararı ile daire kararının kaldırılmasına ve temyiz incelemesine devam edilmek üzere dava dosyasının daireye iadesine karar verilmiştir kanun koyucu bir fiili mahiyetine göre hem suç hem de disiplinsizlik olarak görebilir bu nedenle hem adli bir ceza hem de bunun yanı sıra ayrıca bir de farklı nitelikteki disiplin cezası verilmesini öngörebilir bu yönüyle bir sorun yoktur ancak unsurları ve müeyyidesi tamamen aynı bir eylemden dolayı bir kimsenin eş zamanlı veya peş peşe iki kez takibata maruz kalması insan onuruyla bağdaşmayacaktır ayrıca sayılı kanunun maddesi gereğince silahlı kuvvetlerden ayırma işlemine tabi tutulacak bir kimsenin bu karara karşı aynı kanunun inci maddesi gereğince başvuracağı yargı yerinin askerî yüksek i̇dare mahkemesi aynı kişi hakkında ascknın nci maddesi gereğince verilecek hükümlere karşı başvuracağı yargı yerinin ise sayılı kanunun inci maddesine göre askerî yargıtay olması dikkate alındığında aynı eyleme ilişkin olarak iki farklı yargı kolu arasında farklı kararların çıkması halinde de uygulamada çözümsüzlükler çıkacak farklı kararların çıkmış olması da hukuka olan güveni zedeleyecektir bu nedenle sayılı kanunun maddesinin yürürlüğe girmesi ile birlikte ascknın nci maddesinin halen yürürlüğünün devam etmesi anayasanın inci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir sonuç itibariyleesas sayısı karar sayısı ascknın nci maddesinde bir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunan yahut bu fiili kendisine rızasıyla yaptıran asker kişiler hakkında fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca türk silahlı kuvvetlerinden çıkarma cezası erbaşlar için rütbenin geri alınması cezası verilir şeklinde yer alan kanuni düzenlemenin anayasanın nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine ve inci maddesinde düzenlenen özel hayata saygı ilkesine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anayasanın inci maddesi gereğince bu maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir başkan drhâkalbskaymakçi ve üye hâkybhgül anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında çeşitli nedenlerle özel hayatın korunması hakkına sınırlamalar getirilebileceğinin belirtilmek suretiyle bu hakkın mutlak olmadığının kabul edildiği özel ceza yasası olan askerî ceza kanunu ile sadece askeri şahıslara uygulanan yaptırımların temelinin disiplinin tesis ve devamlılığının sağlanması ve askerlik mesleğinin onur ve saygınlığının korunması olduğu bu nedenle mevcut düzenlemenin meşru temele dayandığı özel hayata yönelik yapılan müdahalenin kanun hükmüyle de yapılmış olduğu gözetildiğinde getirilen bu sınırlamanın hakkın özüne dokunamadığı gibi kişilerin askerlik mesleğini seçmekle birlikte artık sivillere getirilemeyecek bazı sınırlamaların askerî disiplinin tesisi için kendileri açısından uygulanmasını kabul etmiş oldukları bu nedenle mevcut hükmün anayasaya aykırılık teşkil etmediği görüşü ile çoğunluğun kararına katılmamışlardır sonuç ve karar yukarıda açıklandığı üzere sayılı askerî ceza kanununun inci maddesinde bir kimseyle gayrîtabiî mukarenette bulunan yahut bu fiilî kendisine rızasıyla yaptıran asker kişiler hakkında fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca türk silâhlı kuvvetlerinden çıkarma cezası erbaşlar için rütbenin geri alınması cezası verilir şeklinde düzenlenen kanun hükmünün anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anayasanın inci maddesi gereğince iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmek üzere ilgili belgelerin onaylı suretlerinin anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderi̇lmesi̇ne anayasa mahkemesince bu hususta verilecek kararın beklenmesi̇ne tarihinde başkan dr hak alb kaymakci ve üye hak yb gülün karşı oyları ve oy çokluğuyla ile karar verildi
3,003
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki günlü kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir elazığ bölge çalışma müdürlüğünce davacı hakkında lira idarî para cezası verildiği adı geçenin bu idarî para cezasına yasal süresi içinde itirazda bulunduğu mahkememizce taraflara duruşma günü bildirildiği olayla ilgili belge ve dosyanın getirildiği incelendiği anlaşılmaktadır mahkememizce dava konusu olayın mahkememizce itiraz yolu ile incelenmesini sağlayan yasanın anayasamızın yargı ile ilgili maddelerine uygun olmadığı kanaatına varılmıştır çünkü bu davanın mahkememizde incelenmesini sağlayan yasa maddesi sayılı yasanın maddesini değiştiren sayılı yasanın maddesi olup bu madde incelendiğinde bu cezaların idarî nitelikteki para cezaları oldukları bu para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edileceği i̇tiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu i̇tirazın zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı belirtilmiştir görülüyorki bu davanın incelenmesinde uygulanması gereken usul bu yasanın bu maddesi koyduğu esaslara göre yapılması amir hüküm olarak konulmuştur oysa anayasamızın yargı ile ilgili aşağıda belirttiğimiz maddelerinde kabul edilen ilkelere uygun düşmemektedir öncelikle olaya konu davaya para cezasının i̇darî nitelikteki para cezaları olduğu sözü edilen yasa maddesi tarafından belirtilmiştir bu para cezası idarî nitelikteki para cezası olduğuna göre bu karara karşı itiraz ya da dava yerinin idarî mahkemeler olması gerektiği anayasamızın kabul ettiği yargı sistemi gereğidir ve zorunludur bu kanunun bu madde bu yönüyle anayasamızın yargı bölümünün ruhuna ve kabul ettiği esaslarına ve özellikle yargıtayı kabul eden maddesi ile danıştayı kabul eden maddelerine açıkça aykırıdır bu kanunun bu maddesi yargı usulü açısından da anayasamızın maddesine uygun değildir çünkü kanun incelemenin evrak üzerinde yapılacağını ve verilen kararın kesin olduğunu amir hüküm olarak koymuştur oysa anayasamızın bu maddesine göre duruşmaların herkese açık olacağı belirtilmiştir bu kanun bu yönüyle ayrıca anayasamızın yukardaesas sayısı karar sayısı belirtildiği gibi temyiz mahkemesi olarak yargıtayın ve danıştayın varlıklarını kabul eden ve maddelerine aykırıdır zira amaç ne olursa olsun mahkemelerin tarafların mameleki ile ilgili kararların yüksek yargı birimlerinin denetimine tabi olması anayasamızın temel ilkelerindendir sonuç olarak yukarda belirtmiş olduğumuz gibi sözünü ettiğimiz bu kanunun bu maddesi bu tür cezaların idarî nitelikteki para cezası olduğunu kabul ettiğine göre gerek yargı yeri ve gerekse yargı usulü itibarı ile anayasamızın özüne yargı ile ilgili bölümün esasına ve belirtmiş olduğumuz maddelerin açıklığına aykırı olduğu kanaat ve neticesine varılmıştır bu nedenle aşağıda yazılı şekilde karar vermek gerekmiştir karar yukarda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinde değişiklik yapan sayılı yasanın maddesini gerek yargı yeri ve gerekse yargı usulü açısından anayasamızın yargı ile ilgili bölümünün esasına ve yargı ile ilgili yargıtay ve danıştayın varlık sebebini kabul eden ve maddelerine aykırı olduğu kanaat ve düşüncesine varıldığından i̇ptal edilmesi için anayasamızın maddesine uyarınca anayasa mahkemesine gönderilmek üzere dosyanın elazığ cumhuriyet başsavcılığına gönderilmek üzere karar verildi
440
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu ile mera kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ün anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen geçici üncü madde ile tarihinden önce gerekli izni almadan tarım arazilerini tarım dışı kullanıma açan özellikle bir yabancı şirket ya da varsa belirli şirketlere ilişkin tarım arazilerinde kurulu kimi sanayi tesislerine izin onay ve ruhsatlarının yargı kararıyla iptal edilip edilmediğine bakılmaksızın üretim etkinliklerini sayılı kanunun yayımı tarihinden itibaren toplam yıl sürdürme olanağı getirilmiştir böylece izin onay ya da ruhsatı yargı kararı ile iptal edilerek hukuksal dayanaktan yoksun kalan sanayi tesislerine yasal geçerlilik tanınıp yargı kararları etkisiz kılınmaktadır tarım arazilerinin tarım dışı kullanıma açılması konusunda yılından günümüze kadar olan süreç içinde yaşanan birtakım olaylar incelendiğinde iptali istenen kuralla yapılan düzenlemenin gerçek amacının yargı kararlarını etkisiz kılmak olduğu yasaların genelliği ilkesine aykırı olarak belli bir firmayı cargill tarım sanayi ve ticaret aşni hedef alıp kamu yararı yerine bu firmanın çıkarlarını gözetilmesi olduğu görülecektir geçici üncü madde ile yapılan düzenlemenin gerçek amacının bütün açıklığı ile ortaya konulabilmesi açısından yukarıda yaşandığı belirtilen olayların kronolojik bir sıra içinde aşağıda bir kere daha açıklanmasında yarar görülmüştür bursa ili orhangazi ilçesi gemiç köyü karapınar mevkiinde yer alan mülkiyeti cargill tarım sanayi ve ticaret aşne ait üzerinde mısır işleme tesislerinin bulunduğu toplam büyüklüğündeki alan ölçekli çevre düzeni planında tarımsal niteliği korunacak özel mahsul alanı olarak belirlenmiştir bu plana dayalı olarak yapılan bursa orhangazi gemiç gürle paftadaki parselden oluşan ve onay tarihli ölçekli i̇znik gölü çevre düzeni planında da tarımsal niteliği korunacak alan sulama alanı ve uzun mesafeli koruma alanında kalan taşınmazın tarımsal sanayi amaçlı nişasta fabrikası alanına dönüştürülmesi için ölçekli i̇znik gölü çevre düzeni planında değişiklik yapılmasına ilişkin günlü bayındırlık ve i̇skan bakanlığı işleminin iptali için açılan davada danıştay dairesince verilen gün ve k sayılı kararın davanın esastan reddine ilişkin kısmı danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun gün ve k sayılı kararıyla bozulmuş ve bu kararın düzeltilmesi istemi de danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun günlü k sayılı kararıyla ek reddedilmiştir bunun üzerine danıştay dairesinin bozma kararı doğrultusunda verdiği gün ve k sayılı kararıyla ek söz konusu plan değişikliği işlemi iptal edilmiştiresas sayısı karar sayısı bursa ili orhangazi ilçesi gemiç ve gürle köyleri mevkiinde yer alan parselleri kapsayan mlik alanda cargi̇ll firmasının nişasta fabrikası kurmasına imkan veren başbakanlık yüksek planlama kurulunun gün ve sayılı kararı ve ölçekli mevzi imar planı yapılmasına ilişkin bursa valiliği i̇l i̇dare kurulunun günlü sayılı işlemi ile söz konusu yerde nişasta fabrikası yapımı için verilen gün ve sayılı inşaat ruhsatı ise bursa i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir ek yine önceki sayılı parselleri yeni parsel sayılı taşınmazda cargill tarım sanayi ve ticaret aş tarafından nişansa fabrikası kurulmasına imkan veren ölçekli mevzi imar planının onanmasına ilişkin bursa valiliği i̇l i̇dare kurulunun günlü sayılı işlemi ile söz konusu yerde nişasta fabrikası yapımı için verilen gün ve sayılı inşaat ruhsatı da bursa i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir ek i̇dari yargının bu kararlarından sonra söz konusu alan endüstri bölgesi koordinasyon kurulu kararı ve sanayi ve ticaret bakanlığı işlemine dayanılarak sayılı özel endüstri bölgeleri kanununa tarih ve sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen geçici nci maddesi uyarınca tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile özel endüstri bölgesi olarak ilan edilmiştir ek buna dayalı olarak cargill tarım sanayi ve ticaret aşnin başvurusu üzerine bölgeye ilişkin olarak hazırlanan ve gemlik belediye meclisinin günlü ve sayılı kararıyla kabul edilen ölçekli mevzi imar planı bursa büyükşehir belediye meclisinin günlü sayılı kararıyla plan notlarının maddesinin değiştirilmesi suretiyle tasdik edilmiş ve tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir kesinleşen bu plana göre de tarımsal niteliği korunacak alan iken yukarıda açıklanan bakanlar kurulu kararıyla özel endüstri bölgesi ilan edilen alan içindeki taşınmazlar üzerine cargill tarım sanayi ve ticaret aş adına özel endüstri bölgesi kullanım amaçlı günlü ve sayılı yapı ruhsatı düzenlenmiştir danıştay dairesinin günlü ve sayılı kararı ile bursa i̇li orhangazi i̇lçesi gemiç köyü karapınar mevkiinde hbca ve hbb pafta parsel hbcb pafta parsel ile hbb pafta parsellerde yer alan cargill tarım sanayi ve ticaret aşye ait mısır işleme tesislerinin bulunduğu toplam büyüklüğündeki alanın özel endüstri bölgesi olarak ilan edilmesine ilişkin bakanlar kurulu kararının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş ek ve bu karara karşı yapılan itiraz da danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun günlü ve sayılı kararı ile reddedilmiştir ek öte yandan danıştay dairesinin gün ve sayılı kararıyla ek bursa gemlik gemiç köyü bc pafta sayılı parselin bulunduğu alanda yapılan ve günü onaylanan ölçekli i̇znik gölü çevre düzeni plan değişikliği için yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş bu karara karşı yapılan itiraz da danıştay dairesinin gün ve yd i̇tiraz no sayılı kararıyla reddedilmiştir yine bursa i̇dare mahkemesinin günlü ve sayılı kararıyla da cargill tarım sanayi ve ticaret aş adına düzenlenen günlü ve sayılı yapı ruhsatı ile bu ruhsatın dayanağı ölçekli uygulama imar planının yürütülmelerininesas sayısı karar sayısı durdurulmasına karar verilmiş ek bursa i̇dare mahkemesinin günlü ve k sayılı kararıyla da dava konusu işlemler iptal edilmiştir ek i̇ptali istenen düzenlemenin ise belli bir kişiyi cargill sanayi ve ticaret aş yi ve bu şirketin faaliyetlerine yasal dayanak sağlamayı hedeflediğini yukarıda sözü edilen gelişmeler açıkça ortaya koymaktadır cargill tarım sanayi ve ticaret aşye ait alanın tarım dışı amaçla kullanılmasının önünü açabilmek bu amaca ulaşılabilmesi için yapılan bütün düzenleme ve işlemlerin bu bağlamda söz konusu alanda nişasta tesislerinin kurulmasına imkan veren tüm plan değişiklikleri ile nişasta fabrikası yapımı için verilen yapı ruhsatlarının kullanım izinlerinin ve söz konusu alanın özel endüstri bölgesi olarak ilan edilmesine dair bakanlar kurulu kararının iptaline ilişkin bağımsız türk yargısının kararlarını etkisiz kılmak üzere önce günlü sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun çıkarılmış ancak anayasa mahkemesinin tarih ve k yürürlüğü durdurma sayılı kararı ile bu kanunun ncı maddesiyle günlü sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununa eklenen geçici maddenin anayasaya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu ve uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğabileceği gözetilerek esas hakkinda karar veri̇li̇nceye kadar yürürlüğünün durdurulmasina karar verilmiştir bursa i̇dare mahkemesi günlü ve k sayılı kararı ek ile ölçekli yılı bursa çevre düzeni planında tarımsal niteliği korunacak özel mahsul alanında kalan uyuşmazlık konusu bursa i̇li orhangazi i̇lçesi gemiç köyü karapınar mevkii hbc pafta parsel numarasında kayıtlı yüzölçümlü taşınmazın anayasa mahkemesince tarihinde yürürlüğü durdurulan sayılı yasanın maddesi ile sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı hakkında kanuna eklenen geçici maddesine istinaden tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin dava konusu günlü ve sayılı bursa valiliği i̇l tarım müdürlüğü işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır denilerek söz konusu işlemin iptaline karar verilmiştir bunun üzerine iptali istenen düzenlemeyi getiren tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu ile mera kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun çıkarılmıştır görüldüğü üzere yapılan ve iptali istenilen düzenlemenin tek amacı cargill tarım sanayi ve ticaret aş için çoktan tükenmiş olan iç hukuk yollarına ısrarla bir yenisini eklemektir hukuk devleti olabilmenin göstergelerinden biri de yasalarda genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı bu nedenle burada yasakoyucunun belli bir kişiye ve belli geçici bir duruma özgü bir düzenlemeyi gerçekleştirerek yasaların genelliği ilkesinden ayrılmış olduğunu ve yapılanesas sayısı karar sayısı düzenlemenin bu nedenle anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı kuşkusuzdur sayılı yasa ile yapılan düzenlemeden farklı olarak iptali istenen kuralda yer verilen tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise ibaresi ile neyin kastedildiği ise belirsizdir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur dava konusu geçici üncü madde hükümleri arasına serpiştirilen tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise ya da hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması üzeri betonla ya da binayla kaplı olan sınıf tarım alanı için toprak koruma projesi yapılmasının mümkün olamayacağı açıktır gibi ekler yasa hazırlanırken gerçek amacın üzerini örtecek kılıfların da hazırlanmaya çalışıldığının açık bir göstergesidir bu durumda iptali istenen kural belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmadığından anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir bağımsız türk yargısının kararlarının uluslararası baskılar ile ortadan kaldırılmasının bir sermaye şirketinin lehine osmanlıdaki kapitülasyonları anımsatırcasına özel yasa yapmanın her şeyden önce hukuk devleti ve yasama organının saygınlığına gölge düşüreceği açık olduğu gibi böyle bir düzenleme anayasanın nci maddesi ile de bağdaşmaz anayasanın üncü maddesi gereği yasama organı dahil bütün devlet organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez aksi taktirde yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez yasama organı beğenmediği yargı kararlarını üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hale getirecekse elbette ki yargı bağımsızlığı zedelenecektir sabuncu yavuz anayasaya giriş basım i̇maj yayıncılık ankara devlet erklerinin yürütmenin eyleminin yasa sınırları içinde kalması yerine yasanın yürütmenin eylemine uydurulması şeklinde kullanılmasının anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafında belirtilen kuvvetler ayrılığı ve anayasanın nci maddesinde ifade edilmiş bulunan hukuk devleti ve inci maddesinde ifade edilmiş yürütmenin kanuniliği ilkesi ile bağdaştırılması mümkün olamaz üzerinde durulması gereken bir başka husus da iptali istenen kuralın kamu yararı amaçlanarak ortaya konulup konulmadığıdır i̇ptali istenen kuralla yapılan düzenleme toprakların durumunun yalnızca mülkiyet gözetilerek ele alındığı tarımın en önemli girdilerinden olan toprağın üretim gücünün korunması geliştirilmesi ve tarım işletmelerinde optimum parsel büyüklüğü oluşturulması arazilerin ekonomik ve ekolojik kazanımlar gözetilerek planlı kullanım ilkelerinin belirlenmesi gibi durumların dikkate alınmadığı yargı kararını etkisiz kılmak suretiyle yasaların genelliği ilkesine aykırı olarak belli bir firmanın cargill tarım sanayi ve ticaret aşnin hedef alındığı kamu yararı yerine bu firmanın çıkarlarının gözetildiği bir düzenlemedir i̇ptali istenenesas sayısı karar sayısı düzenleme ile tarım arazilerinin tarımsal bütünlük aranmadan istenilen amaçlarla kullanılmasına izin verilmesinin tarım topraklarının bir daha eski duruma getirilemeyecek ölçüde elden çıkarılmasına ya da nitelik değiştirmesine yol açacak olması da kamu yararıyla bağdaştırılamaz bu da düzenlemenin kamu yararını hedeflemediğinin bir başka göstergesidir yine gerek yargı kararlarındaki gerekçeler gerek bu kararlara dayanak oluşturan bilirkişi raporlarındaki tespitler dikkate alındığında cargill ş nin i̇znik gölünü besleyen su kaynaklarını tükettiği yıllık asgari milyon m³ tesisin üzerinde kurulu bulunduğu alanın sınıf tarım arazisi olduğu ve atıklarını karsak deresi yolu ile gemlik körfezine boşalttığı görülecektir nitekim orhangazi ovasında sanayi tesisi yapmak için daha önce başvurmuş olan altı firmanın istemleri böyle bir tesise izin verilmesi durumunda tarımsal dokunun tahrip edileceği tesisin bin nüfuslu bir kentin su gereksinimi olan ton yer altı suyunu bir günde kullanarak kapalı havzanın su dengesini bozacağı ve yöredeki bin zeytin ağacının suyunu keseceği zeytin ağırlıklı bir coğrafyada mısır işleyen bir tesisin kurulmasının yanlışlığı ve ayrıca söz konusu alanın i̇znik orhangazi sulama projesinin tam ortasında kalması i̇znik gölünü kirleteceği sit alanı içinde yer alan medet ve karsak dereleriyle ilgili olarak koruma kurulundan izin alınmadığı gerekçeleriyle reddedilmiştir bu tespitler ile açıklanan gerekçelerde iptali istenen yasal düzenlemenin kamu yararına dayanmadığını göstermektedir diğer taraftan türkiye i̇statistik kurumu verilerine göre türkiyede işlenen tarım alanları toplamı yılında milyon hektardan yılında milyon hektara yılında milyon hektara yılında da milyon hektara gerilemiştir yani tarım alanları son yirmi beş yılda değişik nedenlerle giderek azalmış ve yüzde oranında daralmıştır buna karşın ülkemiz nüfusu yılında milyon bin kişi iken yaklaşık yüzde oranında artmış ve yılında hepimizin bildiği gibi milyon kişiye çıkmıştır aynı dönemde kilometre kare vatan toprağı başına düşen nüfusu gösteren nüfus yoğunluğu değeri ise yılında kişi iken yine yüzde oranında yükselerek yılında kişiye yükselmiştir ancak birim tarım alanı başına düşen nüfus yoğunluğu yüzde oranında artmıştır bu durum her geçen gün tarım topraklarının değerlendiğini tarım topraklarının beslemek zorunda kaldığı insan sayısı ise dünyada olduğu gibi türkiyede de arttığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır tarihsel süreç içerisinde topraklar üretkenliği nedeniyle kutsal olarak kabul edilirken bunu korumanın bir ulusun onuru olduğu ve kaybedilenin toprak olmayıp temelde ulusal servet olduğu belirlenmiştir çevre ile olan ilişkilerimizde çevreyi bozmak ve kirletmekten çok onu koruyarak üretimde bulunmaktır çünkü doğal kaynak olan toprakların üretimi hiçbir zaman sonsuz değildir temelde topraklar doğal düzeni bozulmadıkça dünyamıza bereket dağıtan çömert bir kaynaktır toprak tıpkı özgürlük gibidir elden gitmedikçe bunun kıymeti bilinmez toprak kaynakları ülkemiz insanlarının mevcut gereksinmelerini karşılayacak yeterli potansiyele sahip olmalarına karşın arazi kullanım izlencelerinin yetersizliği tasarımsız ve izlencesiz sanayileşme sağlıksız ve hızlı kentleşme nüfus artışı kentsel ve teknolojik kökenli kimyasal atıkların deşarjı yanında aşırı tarımsal ilaçlama ve yapay gübrelerden kaynaklanan toprak kirliliği yangınlar düzensiz turizm yatırımları vb tarımsal arazi kullanımını giderek sınırlandırmakta ve sonuçta tarımsal üretim potansiyeli yanında toprağın diğer doğal işlevlerini düşürmekte ve çevrede şekilsel ve yapısal bozulmalara neden olmaktadır nasıl ki birey ileesas sayısı karar sayısı toplumsal doku arasında sağlıklı bir dengenin kurulması yasal düzenlemelerle oluşturulmaya çalışılıyorsa çevresel ögeler arasında da doğal dengelerin sürekliliği ve sürdürülebilirliği yaşamsal boyut için zorunludur amaç dışı kullanımlara izin verilmeyen arazilerde yasal olmayan kullanımlar saptandığında kullanım aşamasına bakılmaksızın amaç dışı kullanıcılara karşı kesinlikle ağır yaptırımlar uygulanmalıdır prof dr ünal altinbaş tarım topraklarının amaç dışı kullanımının çevre üzerine etkisi yukarıda açıklanan nedenlerle yüzölçümlü tarımsal niteliği korunacak özel mahsul alanında kurulan bir sanayi tesisinin faaliyetine izin verilmesini öngören bir düzenlemenin tarımsal ürün potansiyelini düşüreceğinden çevrede şekilsel ve yapısal bozulmalara neden olacağından ve tarım alanlarını azalması sonucunu doğuracağından kamu yararına dayanmayacağı çok açıktır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir hiçbir kamu erki kamu yararının gerçekleşmesini engelleyici biçimde kullanılamaz bir kamu hukuku tasarrufu olan kanunların partizan ve özel maksatlarla değil kamu yararı amacı ile çıkarılması gerektiği anayasa mahkemesinin yerleşmiş kararlarının da bir gereğidir kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle yasakoyucu değişik yolların seçimini siyasi tercihlerine göre yapmakta serbesttir ancak yasakoyucunun kişisel siyasi ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararı dışındaki özel ve başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir yetki saptırması ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur i̇ptali istenen düzenleme de yukarıda açıklandığı gibi bir yetki saptırmasını örneklemekte ve yasama erkinin kamu yararına değil bir özel çıkarı korumaya bunun için yargı kararlarının uygulanmasını engellemeye yönelik olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır bu durumun söz konusu işlemi amaç unsuru bakımından sakatladığı ve anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı bir görünüme soktuğu ortadadır yasalara ulusal çıkarlara ve kamu yararına aykırılığı yargı kararlarıyla hükme bağlanmış olan hukuka aykırı bir etkinliğin ilgili kamu yönetimlerince hiç geciktirilmeden durdurulması kuşkusuz hukuk devleti ilkesinin anayasanın ve inci maddelerinin gereğidir söz konusu etkinliklerin sürdürülmesine olanak tanınması ise anayasanın ve inci maddelerine aykırı düşer öte yandan iptali istenen düzenleme ile belli bir yabancı şirket ya da belirli şirketlerin hukuka aykırı durum ve etkinliklerinin güvence ve koruma altına alınmış olmasının bu şirketlere ayrıcalık tanımak anlamına geleceği açıktır i̇ptali istenen düzenleme ile amaç dışı kullanılan tarım arazilerine her metre karesi için ytl karşılığında izin verilmesi de maddi olanakları uygun olanların bu izinden yararlanabilmesi uygun olmayanların ise yararlanamaması sonucunu doğuracak bu da maddi olanakları elverişli olanlarla olmayanlar arasında eşitsizlik yaratacak bir başka değişle maddi olanakları elverişli olanlara ayrıcalık tanıyacaktıresas sayısı karar sayısı böyle bir durumun anayasanın uncu maddesinde ifade edilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu kuşkusuzdur anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu kural birbiri ile aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenlemeler getirmek eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik olmayıp hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz tarım arazilerini tarım dışında kullananlar yasal yükümlülükleri olan gerekli izni almayan kişi kurum ve kuruluşlar olduklarından aynı hukuki durumda bulundukları açıktır bunlar arasında maddi durumlarına göre ayrıcalık yaratılmasının hiçbir haklı nedeni olamaz bu nedenle yapılan bu düzenleme anayasanın uncu maddesine de aykırıdır tarım topraklarının korunması ve doğal özelliklerine uygun tasarımlı ve dengeli kullanımı hem doğal bir zorunluluk olduğu gibi hem de devlete verilen anayasal bir görevdir nitekim anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır hükmüne yer verilmiş madde gerekçesinde ise madde devlet tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevini yüklenmektedir bu ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir denilmiştir görüldüğü üzere anayasa devlete tarım arazilerinin endüstri sebebiyle yok edilmesinin önlenmesi görevini vermiş olmasına karşın iptali istenen düzenleme ile devlete verilen görevin tam aksine olarak sınıf bir tarım arazisi endüstriye feda edilmektedir bu nedenle söz konusu kuralın anayasanın nci maddesine açıkça aykırı olduğu konusunda hiçbir duraksamaya yer bulunmamaktadır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu ile mera kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde anayasanın nci inci uncu inci inci inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kural anayasa hükümlerine açıkça aykırı olduğu gibi kişiye özel bir kanun niteliği taşımakta ve özünde kamu yararı amacına dayanmadığından uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu hüküm hakkında yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu ile mera kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ün anayasanın başlangıç kısmına nci inci uncu inci inci inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç yada olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,041
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararı şöyledir pendik asliye hukuk mahkemesinin sayılı ve tarihli kararının dairemizde yapılan temyiz incelemesinde sayılı avukatlık kanununa tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunla eklenen geçici madde hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu dairemizce görülmüş davalı tarafça da ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu sonucuna varılmıştır temyiz incelemesi yapılan dava dosyasının konusu avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan vekalet ücretinin tahsili talebidir davacının dayandığı avukatlık ücret sözleşmesi tarihinde düzenlenmiş davacının üstlendiği davayı açıp takip ettiği davalı lehine sonuçlandığı ve kararın tarihinde kesinleştiği davacı avukatların üstlendikleri işi bu tarih itibariyle sonuçlandırdıkları ücret ihtilafının aynı yıl içinde ortaya çıktığı davanın tarihinde açıldığı sabittir taraflar arasındaki ihtilaf sayılı avukatlık kanununun ve maddeleri hükümlerine göre çözümlenecektir ve maddelerde tarihinde yürürlüğe giren sayılı ve tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunlar ile değişiklik yapılmıştır tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile sayılı avukatlık kanununa eklenen geçici madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kesin olarak hükme bağlanmamış bütün ihtilaflarda bu kanunun değişik hükümleri uygulanır hükmünü getirmiştir avukatlık kanununa eklenen bu geçici madde ile sayılı avukatlık kanununda ve sayılı yasa ile yapılan ve tarihlerinde yürürlüğe giren değişik yeni hükümlerin daha önceden yapılan avukatlık sözleşmesinden doğan ihtilaflarda uygulanması ve kanunun değişik yeni hükümlerine göre anlaşmazlıkların çözümlenmesi amaçlanmıştır uyuşmazlığın çözümünde ve maddeleri tarihinde yapılan değişiklikten önceki hükümleri veya ve tarihinde yapılan değişiklikten sonraki hükümleri uygulandığında varılacak sonuç birbirinden farklı olacaktır anayasanın maddesinde öngörülen hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında anayasaya ve hukuk kurallarına uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm faaliyetlerinde hukukun egemen olmasını amaçlar bu amacın gerçekleşmesi için çıkarılan yasalarla konulacak kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin gözönünde tutulması gerektiği gibi hukuk güvenliğinin de sağlanması gerekir bu nedenle hukuk devletinde yasa koyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür anayasamızın maddesinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal hukuk devletini ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanınesas sayısı karar sayısı maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır anayasamızın maddesinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahip olduğu belirtilmiştir sözleşme sözleşmeye taraf olanda şimdiye ve geleceğe yönelik ümit ve inançların beklentilerin doğmasına neden olmaktadır bunun temelinde kişilerin sözleşme yaparken yürürlükte olan hukuk kurallarının güvencesi altında olmalarıdır sözleşme yapanların irade hürriyetine sahip olmaları onların eşit durumda bulunduklarını gösterir kanunlar kamu yararına ve kamu düzeninin gerektirdiği özel durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır ve daha önceki olay işlem ve eylemler kanunun etki alanı dışında kalır sonradan yürürlüğe giren kanunların daha önceki ve kesinleşmiş hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir açıklanan ilkeler ışığında bakıldığında sayılı avukatlık kanunun ve sayılı kanunlar ile değişiklik getirilen hükümlerinin değişiklik tarihinden önce yapılan sözleşmelerle ilgili ihtilaflara uygulanmasının temini için sayılı kanun ile avukatlık kanununa eklenen geçici madde anayasamızın maddelerine aykırı olmaktadır anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca dairemizce temyiz incelemesi yapılacak dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddenin yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyanın temyiz incelemesinin bekletilmesine dava dilekçesi cevap layihası davalının temyiz dilekçesi ile avukatlık ücret sözleşmesi örneklerinin karara eklenmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
564
ii i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık ün tarihinde müşteki karşı basit yaralama alenen hakaret geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal ve tehdit suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı soruşturma dosyasının tetkikinde isnat edilen suçlardan basit yaralama alenen hakaret ve geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal etmek suçlarının sayılı cmknın maddesi kapsamında uzlaşma kapsamında kalmasına karşın uzlaşma işleminin yapılmaksızın mahkememize kamu davası açıldığı gerekçesiyle iddianamenin sayılı tcknın maddesi gereğince iadesine karar verildiği bu karara savcısı tarafından sayılı cmknın maddesi gereğince sanığın aynı anda işlediği iddia olunan tehdit suçunun uzlaşma kapsamında kalan suçlardan olmadığı bu sebeple uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle iddianamenin iadesi kararına yapılan itiraz üzerine antalya ağır ceza mahkemesinin gün ve diş sayılı kararıyla savcısının itirazının kabulüne ve mahkememizin iddianamesinin iadesine yönelik kararın kaldırılmasına karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmakla sayılı kanunla yasa koyucu bazı suçlar açısından kovuşturma aşamasına geçilmeden önce şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören kişilerin uzlaştırılması yoluna gidilerek tüm uyuşmazlıkların mahkeme önüne götürülmeden halli ile mahkemelerin iş yükünün artmaması hedeflenmiş olup tarihinde kabul edilen sayılı cmknın maddesinin ilk hali ile gün ve sayılı kanunun maddesi ile değişik düzenleme ile de bu yönde hükümler getirilmesine karşın gün ve sayılı kanunun maddesi ile sayılı cmknın maddesine eklenen bir cümle ile uzlaştırma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz hükmü getirilerek uzlaşma kapsamında kalan bir suçla beraber işlenen ve kapsama girmeyen bir suçun birlikle işlenmesi hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı yönünde düzenleme yapıldığı mahkememizce bakılmakta olan kamu davasına uygulanacak bir kanun hükmü olan sayılı cmknın maddesine sayılı kanunun maddesi ile getirilen düzenleme ile sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanabilecek suçlardan olan kasten basit yaralama alenen hakaret ve geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal suçlarının sanığın bu suçlarla birlikte tehdit suçunu da işlediği iddiası ile artık uzlaşma kapsamında kalmadığı oysa sanığın işlediği iddia edilen her suçun birbirinden bağımsız ve ayrı olarak değerlendirilmesinin gerektiği uzlaşma kapsamında kalan bir suçun sırf uzlaşma kapsamında kalmayan bir suçla beraber işlendiği gerekçesiyle uzlaşma kapsamından çıkartılmasının türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu kanısıyla sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ve devam maddeleri gereğince anayasa mahkemesine sayılı cmknın maddesine gün ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen uzlaştırma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz hükmünün iptali için itiraz kanun yoluna başvurulmasına ve başvuru sonucunun bekletici mesele yapılmasına karar vermek gerekmiştir gerekçesi yukarda izah edildiği üzere sayılı cmknın maddesine gün ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen uzlaştırma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz hükmünün türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğundan iptali için anayasa mahkemesine itiraz kanun yoluna başvurulmasına anayasa mahkemesinin başvuru sonucunda vereceği kararın bekletici mesele yapılmasına dair dosya üzerinden yapılan değerlendirme sonucu tensiben karar verildi
468
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili tarafından müvekkiline ait işyerinin sayılı petrol piyasası kanununun nci maddesi uyarınca mühürlenerek kapatılmasına ilişkin tarih ve nolu işlemin iptali istemiyle açılan davada işleme dayanak alınan sayılı petrol piyasası kanununun inci maddesinin tarih ve sayılı kanunun inci maddesi ile eklenen sekizinci fıkrasında yer alan sayılı kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez cümlesinin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez ibarelerinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından işin gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir dava dosyasının incelenmesinden madeni yağ üretim tesisi olarak faaliyet gösteren davacı şirket yetkililerinin de içinde bulunduğu bazı kişiler hakkında emniyet görevlileri tarafından yapılan teknik takip sonucundaki tespitler üzerine ilgili kişiler hakkında afyonkarahisar cumhuriyet başsavcılığının numarasına kayıtlı soruşturma başlatılması nedeniyle sayılı kanunun nci maddesinin sekizinci fırkası uyarınca konuya ilişkin olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya kesinleşmiş mahkeme kararı davalı kuruma ibraz edilinceye kadar söz konusu işyerinin mühürlenerek kapatılmasına yönelik dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır anayasanın nci madde hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte bir kural olması gerekir davacıya ait işyerinin ceza yargılamasının kanun yollarından da geçerek kesin olarak neticelenmesine kadar kapalı kalması sonucunu doğuran sayılı petrol piyasası kanununun inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan ibarelerin bakılan davada uygulanacak bir kural niteliğinde olduğu açıktıresas sayısı karar sayısı sayılı petrol piyasası kanununun i̇dari yaptırımlar başlığı altında düzenlenen nci maddesinde aynen lisans sahibi kişiler hakkında bu kanuna bu kanuna göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere kurumun yazılı talimatlarına veya lisanslarına kayıtlı hususların herhangi birine riayet edilmediği takdirde kurum tarafından ön araştırma veya soruşturma başlatılır ayrıca ilgiliye onbeş gün içerisinde aykırılıkların giderilmesi aksi halde bahse konu piyasa faaliyetlerinin geçici bir süre için durdurulabileceği veya doğrudan doğruya iptal yaptırımının uygulanacağı ihbar edilir bu ihbara rağmen onbeş günlük sürenin bitiminde aykırılıklar giderilmezse kurum piyasa faaliyetini otuz günden az yüzseksen günden çok olmamak üzere geçici olarak durdurur geçici durdurma süresince tehlikeli eylemin veya kötüniyetin veya ürünlerde zarar oluşmasının önlenmesi ile faaliyetin durdurulmasına neden olan durumun ortadan kaldırılmasına ilişkin faaliyetler dışında hiçbir piyasa faaliyeti yapılamaz lisans iptalleri kurumca yapılacak soruşturma neticesine göre karara bağlanır kaçak veya menşei belli olmayan ürün ikmal edenlerin lisansı iptal edilir teknik düzenlemelere uygun olmayan ürün ikmal edenler zararı tazmin etmekle yükümlüdür akaryakıt istasyonu kapsamında sürdürülen bayilik faaliyetlerinin bu kanuna veya bu kanuna istinaden çıkarılan düzenlemelere aykırılığının kurumca tespiti halinde anılan istasyonda yapılan akaryakıt ikmali kurumca geçici veya süresiz olarak mühürleme suretiyle durdurulur iptale veya mühürlemeye ilişkin usul ve esaslar kurumca çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen faaliyetlerini sürdüren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri hakkında türk ceza kanununun üncü maddesi hükümleri uygulanır bu kanuna göre yapılan talep veya işlemlerde kanuna karşı hile veya gerçek dışı beyanda bulunulduğunun tespiti halinde lisans iptal olunur teknik düzenlemelere uygun olmayan petrol ikmali nedeniyle kullanıcıya verilen zarar ve hasarların tazmini hususu kullanıcıların muhatap olduğu lisans sahibi gerçek ve tüzel kişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır uygulamaya ilişkin usul ve esaslar çıkarılacak yönetmelikte belirlenir dağıtım şirketinin lisansının iptal edilmesi veya faaliyetinin geçici olarak durdurulması halinde dağıtım şirketine bağlı bayiler diğer dağıtım şirketlerinin bayii olarak faaliyetlerini sürdürürler ek fıkra sk md sayılı kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez ek fıkra sk md kaçakçılık fiilinin sadece ulusal marker seviyesi ile ilgili olması durumunda geçici durdurma kararı akredite laboratuvar analiz sonucuna göre verilir akredite laboratuvar analiz sonucunun bildirilmesine kadar kaçak akaryakıt satışını engelleyecek idari tedbirler kurum tarafından alınıresas sayısı karar sayısı ek fıkra sk md seyyar kontrol cihazı ile yapılan ulusal marker kontrol sonucunun geçersiz çıkması halinde alınan numune en geç beş iş günü içinde laboratuvara teslim edilir laboratuvar yapılması istenilen analizleri numune özellikleri değişime uğramadan on beş gün içinde yapar ve sonucunu en geç üç iş günü içinde kuruma bildirir hükmü yer almaktadır anılan kanun hükmünde yer alan her iki ibarenin anayasaya aykırılığı ayrı ayrı değerlendirilecektir kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar ibaresi yönünden anayasamızın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesi en kısa tanımıyla vatandaşların hukukî güvenlik içinde bulundukları devletin eylem ve işlemlerinde hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi anlatır anayasada açıkça belirtilmemiş ve düzenlenmemiş olmakla birlikte uygar milletlerce kabul edilmiş genel hukuk kaidelerinden biri olan bu ilke anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadında anayasanın ikinci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi kapsamında anayasaya uygunluk denetiminde esas aldığı ölçü normlar anayasallık bloku arasında bulunmaktadır hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet demektir hukuk devletinin dayandığı hukuki temellerden birisi ve belki de en önemlisi idarenin hukuka bağlılığının sağlanmasıdır bu da ancak idarenin idare hukuku sahasında tesis ettiği işlem ve eylemlere karşı idari yargı yolunun özel hukuk hükümlerine göre yaptığı faaliyetlerine karşı ise adli yargı yolunun açık tutulmasıyla mümkün olabilir ayrıca bu açıklık sadece şekli değil hakkın korunmasına yönelik sonuç doğurucu nitelikte olmalıdır dava konusu olayda sayılı kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen tesislerdeki lisansa tabi faaliyetlerin durdurulmasına yönelik işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmekte ancak kanunda açık bir şekilde bu faaliyetlerin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kurum tarafından geçici olarak durdurulacağı öngörüldüğünden ve henüz adli yargı sürecinde ilgili lehine verilmiş kesinleşmiş karar bulunmadığından idari yargı merci tarafından lisansa tabi faaliyetlerin durdurulması kararının hukuka uygun olup olmadığı kaçakçılık fiilinin işlendiğine yönelik tespitlerin durdurma kararı için hukuken kabul edilebilir nitelikte ve yeterlilikte olup olmadığı gibi uyuşmazlığın esasına yönelik hususlar irdelenememektedir oysa hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama imkânı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü ile herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme imkânı sağlayan ve böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir koruma mekanizmasına kavuşturan hükme aykırı yasal düzenleme yapıldığı sonucuna varılmaktadır diğer yandan anayasanın inci maddesinin üncü fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmü yer almaktadır sözü edilen yasal düzenlemede ise idari merciler tarafından kaçakçılık fiillerini işlediği tespit edilen tesistekiesas sayısı karar sayısı faaliyetlerin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı öngörülmek suretiyle sadece idari tespitler nazara alınarak ilgili kişiler peşin olarak suçlu sayılmakta ve mahkûm edilmekte ancak haklarında verilen kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararı kesinleşmesinden sonra suçsuz sayılmaktadır görüldüğü üzere anayasadaki ifadenin tam aksini öngören kanundaki söz konusu ibare anayasanın inci maddesine de aykırılık taşımaktadır bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez ibaresi yönünden anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir hükmüne yer verilerek çalışma ve sözleşme hürriyeti temel hak ve özgürlükler arasında sayılmış anılan maddede söz konusu hürriyetin özel bir sınırlandırılma sebebine yer verilmemiş yine anayasanın gün ve sayılı kanunun nci maddesi ile değişik üncü maddesinde yer verilen temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmü ile de temel hak ve hürriyetlerin yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği ve bu sınırlamanın ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen inci maddesinde özel bir sınırlandırma sebebi sayılmamasına karşın sayılı kanunun maddesinde yer verilen hüküm davacının madeni yağ üretimi işinde ve bu işletmeyi devrederek elde edeceği sermeye ile farklı bir alanda çalışma hakkını ölçülülük ilkesine aykırı surette sınırlandırmaktadır şöyle ki bahsi geçen maddenin ilgili fıkrasına bütün olarak baktığımızda anılan düzenlemenin mefhumu muhalifinden faaliyetleri kesin hükme kadar durdurulan ve bu süre içinde başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmeyecek olan söz konusu tesisin aleyhe verilen ve kesinleşen mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edileceği belirtildikten sonra lisans sahibine verilen idari para cezasının ödenmesi halinde bu tesis için farklı kişilere lisans verilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır buna göre verilen idari para cezasını ödemek kaydıyla kaçakçılık fiilini işlediği kesinleşmiş mahkeme kararı ile ortaya konularak lisansı iptal edilen lisans sahiplerine bile söz konusu işletmeyi lisans alma şartlarını taşıyan kişilere devretme hakkı tanınmasına karşın henüz hakkında verilmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmayan kişinin söz konusu yargılama sürecinin sona ermesine kadar ki bu süreç ülkemizde çok uzayabilmekte ve müteşebbisin mahvına sebep olabilmektedir işletme hakkında hiçbir tasarruf hakkında bulunamamasını öngören düzenleme anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı petrol piyasası kanununun inci maddesinin tarih ve sayılı kanunun inci maddesi ile eklenen sekizinci fıkrasında yer alan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez ibarelerinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anılan ibarelerin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasınaesas sayısı karar sayısı kararın birer örneğinin taraflara tebliğine işbu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak birer onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,781
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın dayandırıldığı gerekçe özet olarak şöyledir birden çok dairelere ayrılan mahkemelerde adalet bakanına işlerin nevine göre davaya bakacak görevli mahkemeyi tayin etmek yetkisini tanıyan sayılı yasanın ek ve sayılı yasanın maddelerinin anayasanın maddesindeki tabii hâkim ilkesine maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı maddesindeki mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileriyle işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla gösterilmesi ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptalleri istenmiştir
64
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir
64
esas sayısı karar sayısı sayılı türk mühendis ve mimar odaları birliği kanununun ek maddesinde ek khk md türk mühendis ve mimar odaları birliğini veya odaları temsil etmek üzere uluslararası toplantı ve kongrelere katılmak bayındırlık bakanlığından izin alınmasına bağlıdır bu izin verilmeden önce i̇çişleri ve dışişleri bakanlıkları ile toplantı ve kongrenin konusuna göre diğer ilgili bakanlıkların görüşleri de alınabilir hükmüne yer verilmiştir anılan hükme istinaden çevre ve şehircilik bakanlığının türk mühendis ve mimar odaları birliğince ve odalarca katılım sağlanması düşünülen uluslararası toplantı ve kongreler öncesinde bakanlıktan izin alınması gerektiğine ilişkin olarak dava konusu edilen günlü sayılı işlemi tesis ettiği anlaşıldığından sayılı kanunun ek maddesinin uyuşmazlıkta uygulanacak kural haline geldiğinde kuşku bulunmamaktadır kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları anayasanın maddesinin birinci fıkrasında ‘belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri olarak tanımlanmıştır aynı maddenin beşinci fıkrasında da ‘bu meslek kuruluşları üzerinde devletin i̇darî ve malî denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır genel olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki devlet denetiminin bir vesayet yetkisi olduğu kabul edilmektedir ancak kamu kurumu niteliğindeki meslek kurmuşlarında uygulanması gereken vesayet anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen vesayet yetkisinden farklıdır bu maddede vesayet yetkisinin hangi koşullarda kullanılabileceği açıklanmakta olup bu koşullar mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması olarak sayılmaktadır buna karşın anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde devletin ‘idari ve mali denetiminden söz edilmektedir dolayısıyla merkezî idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki denetimi idari ve mali denetimin ötesine geçmemelidir türk mühendis ve mimar odaları birliği ile odalar kanunda belirtilen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak üzere kurulan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olup merkezî idarenin bu birlik ve odalar üzerindeki denetimi de yukarıda açıklanan nedenlerle idari ve mali denetimle sınırlı olmalıdır dava konusu kural ile türk mühendis ve mimar odaları birliğini veya odaları temsil etmek üzere uluslararası toplantı ve kongrelere katılmak için bakanlıktan izin alınması şartı getirilmiş do ayısıyla idari ve mali denetimin kapsamı aşan şekilde izin verme yetkisi bakanlığın takdir yetkisine bırakılmıştır bu durum idari ve mali denetimin ötesinde merkezî idarenin vesayet denetimi yetkisini aşacak biçimde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan türk mühendis ve mimar odaları birliği ile odaların hiyerarşik olarak bakanlığa bağlanması anlamına gelmektedir söz konusu izin verme yetkisinin idari ve mali denetim yetkisiyle bağdaşmayacağı açıktıresas sayısı karar sayısı bu durumda türk mühendis ve mimar odaları birliğini veya odaları temsil etmek üzere uluslararası toplantı ve kongrelere katılmak için izin verme yetkisini idari ve mali denetim yetkisini aşacak biçimde merkezî idare içerisinde yer alan çevre ve şehircilik bakanlığına veren sayılı kanunun ek maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı kanunun ek maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralların anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oyçokluğu ile karar verildi
580
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe sayılı bazı kanunlar ile kamu gözetimi muhasebe ve denetim standartları hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanuna eklenen ek inci maddesi ile özelleştirilen kuruluşların nihai devir sözleşmelerinin imzalanarak devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasından sonra özelleştirme işlemlerinin bütün sonuçlarıyla birlikte tamamlanmış bulunması söz konusu kuruluşları devralanlar tarafından üretim yatırım modernizasyon istihdam ve bunlara bağlı her türlü hukuki ticari ve mali tasarruflarda bulunulması nedeniyle oluşacak fiili imkansızlık karşısında geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkması halinde yargı kararlarının uygulanmasına yönelik olarak tesis edilecek iş ve işlemler konusunda bakanlar kurulu yetkilendirilerek yürütme organına kamu malvarlığının özelleştirilmesi sonrasında yargı organı tarafından verilenverilecek olan yargı kararlarını uygulamama ve giderek yargı kararlarının yerindeliğini denetleme ve hatta yargı kararları yerine geçecek iş ve işlemler tesis etme yetkisi verilerek anayasal iktidar egemenlik bütünüyle yürütme organında merkezileştirilmiştir daha açık bir ifadeyle hukuka aykırı olduğu usulsüzlük veya yolsuzluk yapıldığı gerekçeleriyle idare mahkemeleri ile danıştay tarafından iptal edilen özelleştirme uygulamalarında özelleştirilen kamu malvarlığının devlete iade edilmesinin kamunun uğradığı zararların sorumlularından tazmin edilmesinin ve usulsüzlük veya yolsuzluk yapılmış ise sorumlularının hukuka hesap vermelerinin önüne geçilmesi için bakanlar kuruluna idare mahkemeleri ile danıştayın verdiği iptal kararları ile adli mahkemelerin verdiği kamu malvarlığının kamuya iadesi ilgili kamu kuruluşları adına tescili ve yargı kararlarını uygulamayan sorumlular hakkında verilen tazminat ve ceza davası kararlarının ortadan kaldırılarak yapılan hukuka aykırılık usulsüzlük ve yolsuzlukların aklanması ve ayrıca yargı kararı yerine geçmek üzere iş ve işlem tesis etme yetkisi verilmiştir siyasal iktidar bunu ilk defa da denememiştir benzer bir düzenlemeyi tarihli ve sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve khklerde değişiklik yapılması hakkında kanuna ilişkin tasarının üncü maddesinde de yer vermişti ancak yasa tasarısının plan ve bütçe komisyonu alt komisyonunda görüşülmesi sırasında düzenlemeye alt komisyonun chpli üyelerinin anayasaya aykırı olduğunu belirterek sert tepki göstermeleri ve tarihinde de basın duyurusu yoluyla kamuoyunun gündemine taşımaları üzerine düzenleme tasarıdan çıkarılmak zorunda kalınmış plan bütçe komisyonunda da alt komisyon kararına uyulmuştu siyasal iktidar olağan yasama faaliyeti sürecinde gerçekleştiremediği amacını sayılı kanuna ilişkin sıra sayılı torba kanun teklifinin tarihinde tbmm genelesas sayısı karar sayısı kurulunda görüşülmesi sırasında verilen bir önergeyle yani bir gece yarısı operasyonuyla yasalaştırmıştır önergenin gerekçesinde madde metnindeki ifadeler yinelendiğinden gerekçesi önerge lehine söz alan başbakan yardımcısı sayın bekir bozdağ ile akp grup başkanvekili sayın nurettin caniklinin tbmm genel kurulunda yaptığı konuşmalardan anlaşılabilmektedir sayın bekir bozdağ şöyle demiştir bu önergede öngörülen değişiklik esasında bugüne kadar fiilî olarak uzunca bir zamandır bizden önceki hükûmetler tarafından da bilfiil uygulanmış ama yasal dayanağı da olmadan uygulanmış bir uygulama var öte yandan bakanlar kurulu da bu konuda bir prensip kararı alıyor tarihe baktığınızda de yüksek planlama kurulunun da başka bir kararı var şimdi burada sıkıntı izah da edildi esasında mahkeme kararlarının gecikmesi nedeniyle ortaya çıkan bir sorun var beş yıl sonra mahkeme bir iptal kararı veriyor yürütmeyi durdurma da başta vermemiş eğer yürütmeyi durdurma vermiş olsaydı zaman ona göre işlem tesis edilecekti beş yıl sonra burada pek çok tasarruf yapılıyor bazen özelleştirilen yerler el de değiştirmiş olabilir burada birtakım imkânsızlıklar ortaya çıkıyor eğer siz bu çerçevede bunları eski hâline irca edelim diye adım attığınızda belki aldığınızdan daha fazlasını vermek gibi bir başka sorun da ortaya çıkacak aynı oturumda önerge lehine söz alan sayın nurettin caniklide benzer gerekçeler ileri sürmüştür sayın bozdağ ve sayın canikliye göre önergenin gerekçesi özetle birincisi benzer kararların daha önceki hükümetler tarafından yasal dayanağı olmadan alındığı kendi yaptıklarının ise bakanlar kurulunun alacağı kararları yasal dayanağa kavuşturmak olduğu ikincisi ise yargının yürütmeyi durdurma kararı da vermeden iptal kararlarını beş yıl sonra vermesi ve dolayısıyla bu süre içinde telafisi olmayan hukuki ve fiili tasarruflarda bulunulması nedeniyle özelleştirilen kuruluşlar için verilen yargı kararlarının yerine getirilmesinin fiilen imkânsız hale gelmesi ancak sayın bozdağ ile sayın caniklinin sözünü ettikleri tarihli bakanlar kurulu kararını danıştay dairesi anayasanın nci inci inci maddeleri ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun inci maddesine aykırı bularak tarihli ve sayılı kararı ile iptal etmiştir dolayısıyla siyasal iktidarın yaptığı alacağı bakanlar kurulu kararının danıştay tarafından aynı gerekçelerle iptal edilmesinin önüne geçmek için anayasaya aykırılığını bile bile yasal dayanağa kavuşturmaktır gerçekliğini iptali istenen hükme dayanarak bakanlar kurulu tarafından alınan sayılı kararname bütün açıklığıyla gözler önüne sermektedir sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun iptali istenen ek inci maddesindeki hüküm uyarınca bakanlar kurulunca alınan tarihli ve sayılı kararnameye ekli tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır kararın inci maddesindeesas sayısı karar sayısı özelleştirme uygulamaları sonucunda nihai devir sözleşmesi imzalanarak devir ve teslim işlemleri tamamlanmış olan özelleştirme işlemleri hakkında verilen yargı kararlarının uygulanmasında ortaya çıkan fiili imkansızlık nedeniyle eti alüminyum aşnin oranındaki hissesinin satış yöntemiyle özelleştirilmesi türkiye denizcilik i̇şletmeleri aşye ait kuşadası limanının işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi türkiye denizcilik i̇şletmeleri aşye ait çeşme limanının işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi seka türkiye selüloz ve kağıt fabrikaları aşye ait balıkesir i̇şletmesinin varlık satışı yöntemiyle özelleştirilmesi türkiye petrol rafinerileri aşnin oranındaki hissesinin i̇stanbul menkul kıymetler borsası toptan satışlar pazarında satılması işlemlerini iptal eden yargı kararlarıyla ilgili olarak geriye ve ileriye yönelik herhangi bir işlem tesis edilmemesi ve özelleştirme i̇daresi başkanlığınca bu yönde yapılmış olan iş ve işlemlerin devam ettirilerek sonuçlandırılması kararlaştırılmıştır denilerek özelleştirme işlemlerinin iptaline ilişkin yargı kararlarının uygulanması yerine uygulanmaması ve özelleştirme i̇daresi başkanlığınca yargı kararlarının uygulanmamasına yönelik olarak yapılmış olan iş ve işlemlerin devam ettirilerek sonuçlandırılması kararlaştırılmıştır bakanlar kurulu kararına konu edilen özelleştirme işlemlerinin ve sonrasındaki hukuki sürecin seyri ise şöyle gelişmiştir eti alüminyum aş seydişehir eti alüminyum tesislerinde bulunan kamu hissesinin tamamı tarihinde alüminyum fabrikası arazisi sosyal tesisleri oymapınar hidroelektrik santrali üretime esas boraks maden rezervi tesisin antalyadaki mal varlıkları ve limanı ile birlikte blok satış yöntemiyle ce ka grubuna milyon abd dolarına satılmış ve satış işlemi tarih ve sayılı özelleştirme yüksek kurulu kararı ile onanmıştır sonrasında satışın ve tarih ve sayılı özelleştirme yüksek kurulu kararının iptali için danıştayda dava açılmıştır danıştay dairesi günlü ve sayılı kararıyla eti alüminyum aşnin oranındaki kamu payının özelleştirme kapsamında satılmasına ilişkin özelleştirme yüksek kurulunun tarih ve sayılı kararının ve ihale sürecinin yürütmesinin durdurulmasına günlü ve sayılı kararı ile ise iptaline karar vermiştir yürütmenin durdurulması kararına yapılan itiraz üzerine danıştay i̇dari dava daireleri kurulu yd i̇tiraz no sayılı kararıyla itirazın reddine tarihli kararı ile ise danıştay dairesinin iptal kararının onanmasına karar vermiştiresas sayısı karar sayısı özelleştirme i̇daresi başkanlığı ise ne yürütmeyi durdurma ne iptal ne de onama kararlarını uygulamış hiçbir şey olmamış gibi davranarak hukuka aykırı özelleştirmenin uygulamasına devam etmiştir öte yandan özelleştirme ihalesinin şartnamesinde yıl içinde en az milyon dolar yatırım yapılması üretiminde kullanılan boksit madeninin işlenmeden ihracının yasaklanması oymapınar hidroelektrik santralinin otoprodüktör lisansı dışında kullanılmaması ve elektrik üretiminin en fazla yüzde inin diğer kullanıcılara satılabilmesi şartları bulunmasına rağmen bu şartların hiçbirine uyulmamış yatırım olarak göstermelik bina tadilatları yapılırken boksit madeni ise işlenmeden satılmıştır chp antalya milletvekili hüsnü çöllünün yazılı soru önergesine enerji ve tabii kaynaklar bakanı sayın taner yıldızın verdiği yanıttan oymapınar hesin dengele ve uzlaştırma sistemi üzerinden elektrik enerjisi satış tutarının yılında milyon tl yılında milyon tl olduğu tei̇aş genel müdürlüğü kayıtlarına göre ise brüt üretimin yüzde inin piyasada satışının gerçekleştirildiği anlaşılmıştır aynı soru önergesine verilen yanıttan öi̇bnın tarihli sözleşmenin feshi ve hisselerin i̇dareye iadesi talebiyle eti alüminyum aş ile şirket hissedarları aleyhine iptal kararından iki sene sonra ankara asliye ticaret mahkemesine esas sayılı dosya ile dava açıldığı anlaşılmış daha sonra ise özelleştirme i̇daresi başkanlığı açtığı davadan çekilmiştir tmmob metalurji mühendisleri odası danıştayın kesinleşmiş yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının uygulanmamasında kişisel olarak sorumlulukları olduğu gerekçesiyle başbakan sayın recep tayyip erdoğan dönemin maliye bakanı kemal unatıkan sanayi bakanı ali coşkun ulaştırma bakanı binali yıldırım ve devlet bakanları mehmet şimşek ve ali babacan ile başbakanlık özelleştirme i̇daresi başkanı metin kilci ve başbakanlık özelleştirme i̇daresi başkan vekili ahmet aksu hakkında bin liralık manevi tazminat davası açmış ankara asliye hukuk mahkemesi ise mart tarihli kararıyla anayasa ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde yer alan yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin hükümleri ihlal ederek yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının uygulanmamasında kişisel kusurları olduğu gerekçesiyle başbakan tayyip erdoğan ile bakan ve özelleştirmeden sorumlu bürokratı bin lira manevi tazminata mahkûm etmiştir kuşadası limanı kuşadası limanının yıllık işletme hakkı nisan tarihinde milyon tl fiyat veren kuşadasında kurulu çok ortaklı li̇maş aşye ihale edilmiştir i̇haleyi alan limaş aş belirlenen sürede ihale bedelini yatıramayınca özelleştirme i̇daresi başkanlığından ek süre talebinde bulunmuş ancak özelleştirme i̇daresi başkanlığı ek süre vermediği gibi limanın yıllık işletme hakkını milyon lira teklif ile ikinci en yüksek teklifi vermiş olan i̇srailli işadamıesas sayısı karar sayısı sami oferin oğlu eyal oferin sahibi olduğu royal caribbean cruise avrasya yatırım ve ege ticaretten oluşan ege port konsorsiyuma ihale etmiştir aydın inci i̇dare mahkemesi kuşadası limanının işletme hakkının yıllık süreyle ihale edilmesine ilişkin özelleştirme yüksek kurulunun gün ve sayılı kararını hukuka aykırı bularak gün ve nolu kararı ile iptal etmiştir başbakanlık özelleştirme i̇daresi başkanlığının temyiz başvurusunu görüşen danıştay dairesi ise gün ve sayılı kararıyla aydın idare mahkemesinin kuşadası limanının özelleştirme i̇halesinin iptali kararını onamıştır öte yandan söz konusu konsorsiyum şartnamede yer almamasına karşın limana adet işyeri yapmış işyerlerine ilişkin imar planları ise idare mahkemelerince iptal edilerek verilen ruhsatlar geçersiz sayılmıştır çeşme limanı çeşme limanının işletme hakkı özelleştirme yüksek kurulunun tarihli ve sayılı kararına istinaden tarihinde imzalanan i̇şletme hakkı devir sözleşmesi ile milyon bin abd doları bedel üzerinden yılmaz ulusoyun başında bulunduğu gruba yıllığına devredilmiştir açılan iptal davasını i̇zmir i̇dare mahkemesi tarih ve k sayılı kararı ile reddetmiştir kararın temyiz edilmesi üzerine danıştay dairesi ise yerel mahkeme kararını tarih ve sayılı kararıyla işletme hakkının devri ihalesi öncesinde rekabet kurumundan görüş alınmaması ve i̇şletme hakkı devir sözleşmesi de dava konusu edilmesine karşın mahkemece bu konuda karar verilmemesi gerekçeleriyle bozmuştur bozma kararı üzerine i̇zmir i̇dare mahkemesi yapılan işlemin rekabet kurumunun görüşünün alınmamış olması ve çeşme limanının coğrafyası ve otoyol bağlantısı ve üzerinde gümrük i̇daresinin mevcut olması nedeniyle ro ro gemileriyle yapılan kombine taşımacılık açısından fiili tekel konumu arzettiği gerekçeleriyle tarih ve k sayılı kararı ile iptaline karar vermiştir seka balıkesir kağıt fabrikası seka balıkesir kağıt fabrikasının tarihinde pazarlık usulüyle yapılan özelleştirme ihalesine albayrak turizm seyahat i̇nşaat ticaret aş tek firma olarak katılmış ve tek firmanın katıldığı ihale tarihinde sonuçlandırılarak seka balıkesir kağıt fabrikası yaklaşık dönüm arazisi lojmanı sosyal tesisleri ve diğer varlıkları ile birlikte milyon abd doları bedel üzerinden özelleştirilmiştir türkiye selüloz i̇ş sendikasının özelleştirme ihalesinin iptali için açtığı davada bursa i̇dare mahkemesi tarih ve sayılı kararıyla piyasa değeri milyon abd doları olan seka balıkesir i̇şletmesi´nin özelleştirilmesi için pazarlık usulüyle yapılan ihale sonucunda milyon abd dolarına satılmasına ilişkin dava konusu işlemde kamu yararına ve özelleştirmenin amacına uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına tarihli ve k sayılı kararıyla ise özelleştirme ihalesi ile özelleştirme yüksek kurulu kararının iptaline karar vermiştiresas sayısı karar sayısı özelleştirme i̇daresi başkanlığının bursa i̇dare mahkemesinin yürütmenin durdurulması kararının iptali için açtığı davayı bursa bölge i̇dare mahkemesi tarihinde reddetmiştir özelleştirme i̇daresi başkanlığı bu kez danıştaya yürütmeyi durdurma ve iptal istemli temyiz davası açmış danıştay dairesi tarihinde mahkeme kararının yürütmesinin durdurulması talebini reddederken tarihli ve sayılı kararıyla ise yerel mahkeme kararını onamıştır bu karara karşı özelleştirme i̇daresi başkanlığının açtığı karar düzeltme talebini de danıştay dairesi tarihli kararıyla reddetmiştir bursa i̇dare mahkemesinin tarihinde yürütmeyi durdurma tarihinde iptal kararı vermesi ve bursa bölge i̇dare mahkemesinin de tarihinde yürütmeyi durdurma kararını onaması üzerine özelleştirme i̇daresi başkanlığı tarihinde bildirimde bulunarak albayrak turizm seyahat i̇nşaat ticaret aşden balıkesir seka i̇şletmesinin iadesini istemiş tarihli sözleşme kapsamında anılan firmaya devredilen taşınmaz ve irtifak hakları ile taşınırların sekaya iadesi talebiyle anılan firma aleyhine balıkesir asliye hukuk mahkemesine bigadiç asliye hukuk mahkemesine ise sayılı dosyalarla iki dava açmıştır balıkesir asliye hukuk mahkemesi bigadiç asliye hukuk mahkemesi ise tarihli kararlarında işletmenin kullanımındaki tüm taşınır ve taşınmazlar ile irtifak haklarına ihtiyati tedbir konulmuştur bigadiç asliye hukuk mahkemesinin sayılı dosyasında görülen dava kapsamında tarihinde bigadiç tapu sicilinde albayrak turizm seyahat i̇nşaat ticaret aş adına kayıtlı bulunan adet taşınmaz ile adet taşınmaz üzerinde anılan firma lehine kurulan irtifak haklarının iptal edilerek seka sümer holding aş adına tesciline karar verilmiştir bu kararın yargıtay hukuk dairesince onaylanıp kesinleşmesi sonrasında söz konusu taşınmazlar ile irtifak haklarının seka sümer holding aş adına tapuda tescil işlemleri tarihi itibariyle tamamlanmıştır öte yandan balıkesir asliye hukuk mahkemesinde sayılı dosya üzerinden süren dava ise hala devam etmektedir diğer yandan albayrak turizm seyahat i̇nşaat ticaret aş ise özelleştirme i̇daresi başkanlığı ile seka sümer holding aş aleyhine özelleştirme bedeli bin abd dolarına mahsuben yapılan abd doları peşinat ve birinci taksit ödemesi ile işçilere yapılan ihbar tazminatı izin ücreti ssk primi ve işletmenin mevcut haliyle muhafazası için dava tarihine kadar yapılan diğer zorunlu harcamalar karşılığı olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla tlnin ödenmesi talebiyle balıkesir asliye hukuk mahkemesine sayılı dosyasında karşı dava açmıştır firma ayrıca bigadiç tapu siciline kayıtlı taşınmazların rayiç bedelleri karşılığında tl tazminat ödenmesi talebiyle bigadiç asliye hukuk mahkemesine sayılı iptal kararı nedeniyle uğranılan tl zararın tazmini talebi ile ise balıkesir asliye hukuk mahkemesine ise sayılı davaları açmıştıresas sayısı karar sayısı bigadiç asliye hukuk mahkemesinin sayılı dosyasında açılan dava mahkemenin tarihli karar ile yetki yönünden reddedilirken balıkesir asliye hukuk mahkemesinin sayılı dosyasında açılan karşı davada ise henüz bir karar verilmemiştir tüpraşın yüzde sının satışı yılında tüpraşın yüzde sı milyar dolara zorlu efremov grubuna satılmıştır petrol i̇ş sendikasının açıklamasına göre bu tutar tüpraşın yıllık karına karşılık gelmektedir ankara i̇dare mahkemesi bu satışı iptal etmiş danıştay dairesi de kararı onayınca şirketin satışı durdurulmuştur abd ankara büyükelçisi eric adelman tarafından washingtona gönderilen ocak tarihli kriptoda söz konusu satıştan çıkar sağlandığına yönelik iddialara ilişkin mesaj geçildiği wikileaks belgelerinde yer almıştır daha sonra öi̇bnın tüpraşın yüzde sını tarihinde başka hiçbir aracı kuruluşa haber vermeden global menkul değerler aracılığıyla i̇srailli işadamı sami ofere üstelik günkü borsa değerinin yüzde altında bir fiyat üzerinden milyon abd dolarına sattığı ortaya çıkmıştır altı ay sonra yılında ise tüpraş hisselerinin kalan yüzde i koç shell ortaklığına milyar milyon dolara satılmıştır bu satış yıl öncesinin katına karşılık gelmektedir ve tüpraşın yüzde inin satış fiyatı üzerinden yapılan hesaplamada tüpraşın yüzde sının özelleştirilmesinde kamunun milyon dolar zarar ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır petrol i̇ş sendikası satış işleminin iptali için anakara i̇dare mahkemesine dava açmış ankara i̇dare mahkemesi ise tarihli ve k sayılı kararıyla özelleştirme işlemini iptal etmiştir i̇ptal kararını danıştay dairesi tarih ve sayılı kararı ile onamıştır bu bağlamda kuşadası limanı hariç diğerlerinde yargının yürütmeyi durdurma ve iptal kararları olağan seyri ve süresi içinde verilerek bir gecikme söz konusu olmamış kuşadası limanı özelleştirmesindeki gecikmiş karar ise yargıdan değil davanın geç açılmasından kaynaklanmıştır ayrıca özelleştirme i̇daresi başkanlığının yargı kararlarını uygulamaya yönelik girişimlerinden hukuksal sonuçlar alınmış yargı kararlarının uygulanmamasına ilişkin kişisel sorumluluk davaları da tazminatla sonuçlanmıştır gerçekten de yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere eti alüminyum aşnin oranındaki kamu payının özelleştirme kapsamında satılmasına ilişkin özelleştirme yüksek kurulunun tarih ve sayılı kararının yürütmesini danıştay dairesi günlü ve sayılı kararıyla aradan daha bir yıl geçmeden durdurmuşturesas sayısı karar sayısı çeşme limanının işletme hakkının devrini öngören özelleştirme yüksek kurulunun tarihli ve sayılı kararının iptali için açılan davayı i̇zmir i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı ile reddetmesi üzerine danıştay dairesi yerel mahkeme kararını tarih ve sayılı kararıyla aradan iki yıl geçmeden bozmuştur seka balıkesir kağıt fabrikasının tarihinde yapılan özelleştirme ihalesinin yürütmesini bursa i̇dare mahkemesi tarih ve sayılı kararıyla daha dört ay içinde durdurmuştur tüpraşın yüzde sının tarihinde i̇mkbde satışını anakara i̇dare mahkemesi tarihli ve k sayılı kararıyla daha bir yıl dolmadan iptal etmiştir dolayısıyla siyasal iktidar ve emrindeki öi̇b yargı kararlarını anayasanın inci maddesinde öngörülen şekilde zamanında uygulasa idi ne fiili imkansızlıktan ne de geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkmasından söz edilebilirdi nitekim seka balıkesir kağıt fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin yargı kararlarını geç de olsa uygulamak için girişimde bulunan öi̇b bundan sonuç almış bigadiç asliye hukuk mahkemesi tarih ve sayılı kararı ile bigadiç tapu sicilinde albayrak turizm seyahat i̇nşaat ticaret aş adına kayıtlı bulunan adet taşınmaz ile adet taşınmaz üzerinde anılan firma lehine kurulan irtifak haklarının iptal edilerek seka sümer holding aş adına tesciline karar vermiş bu kararın yargıtay hukuk dairesince onaylanıp kesinleşmesi sonrasında ise söz konusu taşınmazlar ile irtifak haklarının seka sümer holding aş adına tapuda tescil işlemleri tarihi itibariyle tamamlanmıştır öi̇bnın eti alüminyum aş ile şirket hissedarları aleyhine iptal kararından iki sene sonra ankara asliye ticaret mahkemesine esas sayılı dosya ile açtığı davadan çekilmesiyle ise benzer bir sonucun ortaya çıkmasını bizatihi siyasal i̇ktidara bağlı öi̇b engellemiştir bu engellemeye ilişkin olarak ise ankara asliye hukuk mahkemesi mart tarihli kararıyla başbakan tayyip erdoğan ile bakan ve özelleştirmeden sorumlu bürokratı bin lira manevi tazminata mahkûm etmiştir bu bağlamda yargı kararlarıyla iptal edilen özelleştirmelere ilişkin olarak fiili imkansızlıktan dolayı geri dönülemeyecek bir yapı ortaya çıkmış ise bunun nedeni yargı kararlarının geç verilmesi değil yargı kararlarını anayasanın inci maddesine rağmen uygulamayarak anayasal suç işleyen siyasal i̇ktidar ile emrinde bulunan öi̇bdır kaldı ki siyasal i̇ktidar ile emrindeki öi̇b yargı kararlarını uygulamayarak fiili imkansızlığa dayalı olarak geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkması için elinden geleni yapmış olmakla birlikte bunu başaramamıştıresas sayısı karar sayısı çünkü özelleştirilen tesisler ile araziler yerlerinde durmakta hisse senetleri i̇mkbde işlem görmektedir özelleştirme bedelleri devredilen kamu malvarlığı ve öi̇bna yapılan ödemeler ile tüfe tefe gsmh deflatörü i̇mkb endeksi ve tcmb faiz oranları ile yasal faiz oranları bellidir devralan firmalar tamir bakım onarım ve ek tesis yapmışlar teknolojiyi yenilemişler istihdamı ve kapasiteyi artırmışlar çeşitli maliyetlere katlanmışlar veya hiçbir şey yapmadan aynıyla korumuşlar işletmeden gelir elde etmişler veya başkalarına satmışlar ya da devretmişler ise tüm bu işlemler için yaptıkları harcamalar ve katlandıkları maliyetler ile elde ettikleri gelirler yasal defter ve belgelerinde kayıtlıdır hukuken kayıtlı olmak durumundadır tüm bu gelir ve giderler ile katlanılan maliyetlerin bilirkişi heyetleri tarafından kuruşu kuruşuna hesaplanması mümkündür çok daha karmaşık davalarda hesaplanmaktadır kaldı ki yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin olarak herhangi bir fiili imkansızlığa dayalı geri dönülemeyecek yapı durumu ortaya çıksa dahi anayasal bir hukuk devletinde ve anayasanın başlangıcı ile nci ncı uncu inci ve inci maddeleri bağlamında fiili imkansızlığa dayalı geri dönülemeyecek yapıya karar verecek olan da yürütme organı değil yetkili yargı mercileridir yasa koyucunun yaptığı düzenlemenin hukuki ve fiili hiçbir gerekçesi bulunmamakta ve yürütme organının yaptığı hukuka aykırı özelleştirme uygulamaları için idari ve adli yargı mercilerince verilmiş ve verilecek olan yargı kararlarını bertaraf ederek kamu malvarlığının peşkeş çekilmesini meşrulaştırarak sürdürme dışında başkaca bir amaç da taşımamaktadır anayasanın nci maddesinde hukuk devleti ilkesi cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmış üncü maddesinde ise bu ilkenin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği kurala bağlanmıştır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan tüm eylem ve işlemleri bağımsız yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğunun bilincinde olan devlettir i̇ptali istenen düzenleme bağımsız mahkemelerce verilmiş yargı kararlarının bakanlar kurulu kararına dayalı olarak uygulanmamasını hukuka aykırılığı yargı kararıyla tescil edilmiş olan iş ve işlemlerin yargı kararlarına rağmen sürdürülmesini ve yargı kararlarının bakanlar kurulu kararlarıyla değiştirilmesini öngördüğünden anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır öte yandan hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması kuralların herkes için konulması kamu düzeninin kurulması ve korunması amacına yönelik bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin göz önünde tutulması gerekliliği bulunmaktadır buna göre kamu yararı düşüncesi olmaksızın diğer bir anlatımla yalnız özel çıkar veya belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralı konulamaz oysa iptali istenen düzenlemenin bağımsız mahkemelerce iptal edilmiş olan ve kamuoyunda adı ve tarafları bilinen ve hatta yazılı ve görsel medyada akp ve sayın başbakan ile ilişkisi kurulan firma sahiplerinin özel çıkarlarını korumanın yanında kamu yararını söz konusu kişilerin şahsi çıkarlarına feda etmeyi kurulu bulunan kamu düzenini hukuka aykırılıklardan arındırarak korumak yerine belirli kişilerin yararına örselemeyi kamu malvarlığını adalet ve hakkaniyetesas sayısı karar sayısı ölçülerine aykırı olarak özel şahıslara hukuka aykırı bir şekilde aktarmayı öngördüğü açık olduğundan iptali istenen düzenlemeler hukuk devleti ilkesine bu açıdan da aykırıdır anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayrımı ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı ve hiçbir kimse ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı kurala bağlanmış uncu maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiş nci maddesinin ikinci fıkrasında devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usullerin kanunda gösterileceği hüküm altına alınmış inci maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu istisnasız bir şekilde kurallaştırılırken inci maddesinin son fıkrasında ise yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez denilerek yine istisnai bir duruma yer verilmemiştir i̇ptali istenen hükümler anayasanın nci maddesine göre devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usulleri düzenlemeyi değil özelleştirmelerin sayılı yasadaki esas ve usullere aykırı bir şekilde yapıldığı gerekçesiyle iptaline ilişkin yargı kararlarını geciktirmenin de ötesinde yargı kararlarına uymamayı ve hatta yargı kararlarını değiştirmeyi öngördüğü için anayasanın inci maddesinin son fıkrasına yargı yolu açık olan özelleştirme iş ve işlemlerinde son sözü söyleme yetkisini bakanlar kuruluna vererek yargı yoluna başvurulmasını anlamsızlaştırarak değersizleştirdiği için anayasanın inci maddesine özelleştirme iş ve işlemleri sonucunda verilen yargı kararları konusunda bakanlar kuruluna kaynağını anayasadan almayan yetkiler verdiği için anayasanın ncı ve inci maddelerine özelleştirme iş ve işlemlerinde yargı yetkisinin kullanımını ortadan kaldırarak egemenliği bütünüyle yürütme organında merkezileştirdiği için anayasanın başlangıcı ile ncı ve uncu maddelerine aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere tarihli ve sayılı bazı kanunlar ile kamu gözetimi muhasebe ve denetim standartları hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle tarihli ve sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanuna eklenen ek inci maddesindeki özelleştirme uygulamaları sonucunda kuruluşların nihai devir sözleşmelerinin imzalanarak devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasından sonra özelleştirme işlemlerinin bütün sonuçlarıyla birlikte tamamlanmış bulunması söz konusu kuruluşları devralanlar tarafından üretim yatırım modernizasyon istihdam ve bunlara bağlı her türlü hukuki ticari ve mali tasarruflarda bulunulması nedeniyle oluşacak fiili imkansızlık karşısında geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkması halinde yargı kararlarının ifadesi anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrası ile nci ncı uncu inci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı kanunun uncu maddesiyle sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanuna eklenen ek inci maddesi ile yürütme organına kamu malvarlığının özelleştirilmesi sonrasında yargı organı tarafından verilenverilecek olan yargı kararlarınıesas sayısı karar sayısı uygulamama ve giderek yargı kararlarının yerindeliğini denetleme ve hatta yargı kararları yerine geçecek iş ve işlemler tesis etme yetkisi verilerek anayasal iktidar egemenlik bütünüyle yürütme organında merkezileştirilmiş anılan hükme dayanılarak bakanlar kurulunca alınan tarihli ve sayılı kararnameyle ise eti alüminyum aşnin oranındaki hissesinin satış yöntemiyle özelleştirilmesi türkiye denizcilik i̇şletmeleri aşye ait kuşadası limanının işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi türkiye denizcilik i̇şletmeleri aşye ait çeşme limanının işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi seka türkiye selüloz ve kağıt fabrikaları aşye ait balıkesir i̇şletmesinin varlık satışı yöntemiyle özelleştirilmesi türkiye petrol rafinerileri aşnin oranındaki hissesinin i̇stanbul menkul kıymetler borsası toptan satışlar pazarında satılması işlemlerine ilişkin olarak idari yargı tarafından verilen iptal ve adli yargı tarafından verilen kamu malvarlığının iadesi kamu kurum ve kuruluşları adına tescili ve yargı kararlarının uygulanmamasında kişisel sorumluluğu olanların tazminata mahkum edilmesi kararları ortadan kaldırılarak kamu malvarlığı aksi yargı kararlarına rağmen hukuksuz bir şekilde özel şahısların eline geçmiştir bu durumdan kamunun zarar ve ziyanlarının doğduğu bir gerçektir i̇ptali istenen düzenleme yürürlükte kaldığı sürece bakanlar kurulu tarafından alınacak benzer kararlarla kamunun ileride telafisi olmayan zarar ve ziyanlarının doğacağı da apaçık bir gerçektir öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti olmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı bazı kanunlar ile kamu gözetimi muhasebe ve denetim standartları hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle tarihli ve sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanuna eklenen ek inci maddesindeki özelleştirme uygulamaları sonucunda kuruluşların nihai devir sözleşmelerinin imzalanarak devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasından sonra özelleştirme işlemlerinin bütün sonuçlarıyla birlikte tamamlanmış bulunması söz konusu kuruluşları devralanlar tarafından üretim yatırım modernizasyon istihdam ve bunlara bağlı her türlü hukuki ticari ve mali tasarruflarda bulunulması nedeniyle oluşacak fiili imkansızlık karşısında geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkması halinde yargı kararlarının ifadesi anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrası ile nci ncı uncu inci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederizesas sayısı karar sayısı düzenleme şöyleydi madde tarihli ve sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçi̇ci̇ madde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle özelleştirme işlemleri tamamlanarak devir işlemleri sonuçlandırılan ve devralan tarafından özelleştirme öncesi duruma dönülmesine imkan vermeyec
4,089
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ askeri yüksek i̇dare mahkemesi üçüncü dairesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı tsk personel kanununun inci maddesi bu kanun türk silâhlı kuvvetlerine mensup subaylar astsubaylar ile harp okulları fakülteler yüksek okullar ve astsubay okullarında öğrenim yapan asker öğrencilere uygulanır türk silâhlı kuvvetlerinde görevli diğer asker ve sivil kişiler kendi özel kanunlarına tabidirler hükmünü kanunun makam tazminatını düzenleyen değişik ek inci maddesinin bendi bu kanuna ekli sayılı makam tazminatı cetvelinde yazılı rütbe ve görevlerde bulunanlara hizalarında gösterilen gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda makam tazminatı ödenir makam tazminatı damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz ve ödemelerde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır hükmünü sayılı yükseköğretim personel kanununun üncü maddesinin bendi doçentler doçent kadrosuna atandıkları tarihi izleyen aybaşından itibaren üçüncü derecenin i̇lk kademe aylığını alırlar hükmünü makam tazminatı başlıklı ek nci maddesi bu kanuna ekli makam tazminatı cetvelinde yazılı kadro ve görev unvanlarına atananlara hizalarında belirtilen gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda makam tazminatı ödenir makam tazminatı damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz makam tazminatının hak edilmesinde ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır bu tazminattan yararlananlara ayrıca diğer kanunlarda belirtilen yüksek hâkimlik tazminatı ve makam tazminatı ödenmez hükmünü sayılı gülhane askeri tıp akademisi kanununun üncü maddesi gülhane askerî tıp akademisinin bir yükseköğretim kurumu olduğunu nci maddesi doçentlik sınavının sayılı yükseköğretim kanununun üncü maddesine göre yapılacağını inci maddesi öğretim üyelerinin bu kanunda yazılı hükümler dışında kazanmış oldukları akademik unvanlarından yoksun bırakılamayacaklarını başka bir göreve atanmak emekli olmak veya istifa etmek veya müstafi sayılmak suretiyle öğretim görevinden ayrılanların akademik unvanlarını taşıyabileceklerini maddesi ilgili kurumların isteği akademik kurulun kararı ve genel kurmay başkanlığının uygun görmesiyle öğretim elemanlarının diğer yükseköğretim kurumlarında geçici olarak görevlendirilebileceğini düzenlemektedir belirtilen düzenlemelerin yanı sıra özlük hakları başlığını taşıyan uncu maddesi gülhane askerî tıp akademisinde görevli askeri öğretim elemanlarının ve bu akademide yüksek lisans doktora veya tıpta uzmanlık öğrenimi gören askerî personelin özlük haklarına ilişkin ödemelerde sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanunu hükümleri uygulanır değişik khk md uzmanlar hariç olmak üzere öğretim elemanları ile yüksek bilim konseyinden diğer askerî hastahanelerde genelkurmay başkanlığı millî savunma bakanlığı kuvvet komutanlıkları ve jandarma genel komutanlığındaki sağlık şube müdürlüğü veya daire başkanlığı kadrolarında görevlendirilebilen öğretim üyelerine ayrıca sayılı yüksek öğretim personel kanununun nci maddesine göre üniversite ödeneğiesas sayısı karar sayısı idarî görevleri bulunanlara da aynı kanunun üncü maddesine göre idarî görev ödeneği ödenir değişik khk md yukarı fıkralardaki askerî personele sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununda öngörülen iş güçlüğü iş riski temininde güçlük zammı ve mali sorumluluk tazminatı ödenmez yan ödemelerden faydalanmayan bu statüdeki personelin çeşitli ödemelerle bir ayda aldıkları net tutarlar bu maddede sayılmayan ve yan ödemelerden yararlanan personele çeşitli ödemelerle bir ayda verilen net tutarlardan az ise aynı kıta ve karargâhtaki aynı rütbe ve kıdemdekiler arasında meydana gelen fark ayrıca tazminat olarak ödenir meslek ve sanatlarını serbest olarak icra eden profesör ve doçentlere döner sermayeden pay almamak kaydıyla üniversite ödeneği ödenir bu kanunun nci maddesine göre haftalık okutulması mecburi ders yükü saati dışında meslek ve sanatlarını serbest olarak icra edenler dâhil gülhane askeri tıp akademisinde görevli öğretim elemanlarına görev unvanlarına göre genelkurmay başkanlığınca belirlenecek esaslara bağlı olarak haftada en çok saate kadar verecekleri dersler için sayılı yükseköğretim personel kanununun inci maddesine uygun olarak ek ders ücreti ödenir düzenlemesini içermektedir belirtilen düzenlemelerden gülhane askeri tıp akademisinde öğretim elemanı olarak görevli tabip subayların sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu hükümlerine tabi oldukları bununla birlikte akademik kadrolara atanma yükselme ve bazı özlük hakları bakımından sayılı gülhane tıp akademisi kanununa tabi oldukları ayrıca sayılı yükseköğretim personel kanununda öngörülen bazı ödenek ve ücretlerden yararlandırdıkları anlaşılmaktadır belirtilen hususların yanı sıra söz konusu tabip subayların bir ayda aldıkları net tutarların aynı kıta ve karargâhtaki aynı rütbe ve kıdemdekilerden daha az olmaması sağlanırken belirtilen ödemelerin aynı kıta ve karargâhtaki aynı rütbe ve kıdemdeki personelden daha fazla olamayacağına ilişkin bir sınırlamaya yer verilmediği görülmektedir anayasanın kanun önünde eşitlik başlığını taşıyan uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almıştır askeri yüksek i̇dare mahkemesi daireler kurulunun esas karar sayılı kararı sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesindeki tarihli ve sayılı askeri hakimler kanununa tabi askeri hakim sınıfı subaylara ödenen görev tazminatı aynı rütbe ve kıdemdeki emsali subaylardan fazla olamaz şeklindeki düzenlemenin anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine anayasanın başlangıç bölümündeki kuvvetler ayrımı ilkesine nci maddesindeki sosyal devlet ve hukuk devleti ilkelerine inci maddesindeki eşit işe eşit ücret ilkesine milli güvenlik konseyi anayasa komisyonunun anayasanın inci maddesiyle ilgili değişiklik gerekçesine aykırılığının ciddi olduğu savıyla iptali istemine ilişkin olarak anayasa mahkemesi tarih ve k sayılı kararı ile rg s görev tazminatı hakim ve savcılar için yüksek hakimlik tazminatına diğer kamu görevlileri için de makam tazminatına bağlanmak suretiyle görevle bağlantılı olarak getirilmiştir hâkim ve savcılar bu görevde bulunmaları nedeniyle yüksek hâkimlik tazminatına ve bu tazminatı almaları nedeniyleesas sayısı karar sayısı de görev tazminatına hak kazanmaktadırlar dava konusu kuralla askeri hâkim sınıfı subaylara ödenen görev tazminatının aynı rütbe ve kademedeki emsali subaylardan fazla olamayacağı belirtilerek haklı bir neden olmaksızın askeri hâkim sınıfı subaylar yönünden bir sınırlama getirilmektedir askeri hâkim sınıfı subaylara diğer subaylardan farklı tazminat ve ödenek verilmesi hâkimlik görevinin gereğidir görev tazminatı hâkimlik görevinin niteliği ve özelliği göz önünde bulundurularak saptandığına göre rütbe tazminatın belirlenmesinde etkileyici olmamalıdır başka bir anlatımla bu tazminat ilgililere belirli bir rütbede oldukları için değil hâkim ve savcı oldukları için verilmektedir görevi gereği yüksek hâkimlik tazminatı alma hakkını kazanma bakımından diğer hâkimlerle aynı hukuksal durumda bulunan askeri hâkim sınıfı subayların bir bölümünün yargı hizmeti dışındaki bir hizmetle kıyaslama yapılmak suretiyle görev tazminatlarının sınırlandırılması askeri hizmetin gereklerinden kaynaklanan bir nedene dayanmadığı gibi anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırıdır sayılı khknin nci maddesinin tarihli ve sayılı askeri hâkimler kanununa tabi askeri hâkim sınıfı bölümü anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir yönünde karar vermiştir anayasa mahkemesinin k sayılı kararında yasa önünde eşitlik ilkesi benzer nitelikte ve durumda olanlar arasında farklı uygulama yapılmamasını amaçlar ayrı nitelik ve durumda olanların aynı kurallara bağlı tutulması zorunluluğu yoktur denilmektedir anayasa mahkemesinin k sayılı kararında anayasa mahkemesinin pek çok kararında da belirtildiği gibi anayasanın uncu maddesi ile aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırım yapılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır maddede yer alan eşitlik ilkesi eylemli değil hukuksal eşitliği ifade etmektedir hukuksal durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırımları önlemeyi amaçlayan eşitlik ilkesi eylemli değil hukuksal eşitliği öngörür kimi yurttaşların değişik kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta ise eşitliğe aykırılıktan söz edilemez bu ilke benzer nitelik ve durumda olanlar arasında farklı uygulamaya engel olup tüm yurttaşların aynı nitelik ve durumda olanların mutlaka her yönden aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğunu içermez mutlak bir kavram olmayan eşitlik öncelikle anayasanın uncu maddesinin birinci fıkrasında sayılan ve benzeri nedenlerle yasa önünde ayırımı yasaklamaktadır bunların dışında anayasanın uygun bulduğu gereklerle ve ayrı durumlar için ayrı işlem ve uygulamalar eşitlik ilkesiyle çelişmez haklı bir nedenle anayasal bir gereğe dayanmayan aynı durum ve nitelikler için ayrı düzenlemeler ayrı uygulamalar eşitlik ilkesini zedeleyen önlenmesi zorunlu oluşumlardır denilmektedir anayasa mahkemesinin yukarıda yer verilen kararlarında da belirtildiği üzere hukuk devletinde yasama organınca yapılan kanunların ve yasama organının verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin dava konusu ile bağlantılı olarak anayasanın eşitlik kuralına uygun olmaları zorunludur makam tazminatı öngörülen kadrolara atanmış temsil tazminatı almayan ve sayılı khknin inci madde bendi kapsamında olan ve den düşük gösterge rakamı üzerinden makam tazminatı alma koşullarını sağlayan ve yaptığı görev itibarıyla bir yüksek öğretim kurumundan öğretim üyeliği görevini yerine getiren davacı ile aynı durumda olan sayılı yükseköğretim personel kanununa tabi öğretim üyeliği görevinde bulunan doçentlerin alacakları görev tazminatları ile ilgili sadece kazanılmış hak aylıkları birinci derecede olma şartı getirildiği halde aynı hukuksal durumda bulunan doçent unvanlı davacıya öğretim üyeliği hizmeti dışındaki bir hizmetle aynı rütbe ve kıdemdeki subaylar kıyaslama yapılmak suretiyleesas sayısı karar sayısı görev tazminatının sınırlandırılmasının hukuken kabul edilebilir haklı bir nedene dayanmadığı görev tazminatının makam tazminatına bağlanmak suretiyle görevle bağlantılı olarak getirilmesi bir diğer ifadeyle öğretim üyeliği görevinin niteliği göz önünde bulundurularak belirlenmesi nedeniyle rütbenin tazminatın belirlenmesinde bir etkisinin olmamasının gerektiği bu nedenle sayılı khknin nci maddesi ile getirilen sınırlamanın anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılmıştır yukarıda yer verilen gerekçelerle davacı tarafından ileri sürülen ve bu davada uygulanacak hükümler arasında yer alan sayılı khknin nci maddesindeki tarihli ve sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununa tabi olup profesör ve doçent unvanına sahip subaylardan öğretim görevlisi olarak usulüne uygun bir şekilde akademik kariyerini kullanabilecekleri yerlere atanan subaylara ödenen görev tazminatı aynı rütbe ve kıdemdeki emsali subaylardan fazla olamaz şeklindeki düzenlemenin anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varıldığından anayasanın nci maddesinin inci fıkrası ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun inci maddesinin nci fıkrası gereğince dava dosyasından ilgili evrakın onaylı suretlerinin çıkartılarak anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne ve bu sebeple davanin geri̇ birakilmasina şubat tarihinde oyçokluğu ile karar verildi ankara birinci i̇dare mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir prof tbp kıd albay olarak tarihinde derece ve ek gösterge ile gülhane askeri tıp akademisinden emekli olan davacı vekili tarafından görev tazminatının rütbe aylıklarını aştığından bahisle emekli aylıklarından kesinti yapılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle emekli sandığı genel müdürlüğüne karşı açılan davada sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin anayasaya aykırı olduğu öne sürüldüğünden uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan bu hükmün gerek mahkememizce gerekse davacının öne sürdüğü savlar yönünden anayasaya uygunluğunun incelenmesine geçildi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik incesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu yasak birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz sayılı khknin maddesi bendinde aylıklarını sayılı devlet memurları kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı uzman jandarma kanunu sayılı yükseköğretim personel kanunu ve sayılı hakimler ve savcılar kanununa göre almakta olan personele gösterge rakamı üzerindenesas sayısı karar sayısı memuriyet taban aylığı ödenir tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı khknin maddesi ile sayılı khknin maddesine eklenen bendinde bendi kapsamına giren ve temsil tazminatı almayan personelden den daha düşük göstergeler üzerinden makam veya yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolara atanmış olanlara gösterge rakamını geçmemek üzere bakanlar kurulunca tespit edilecek gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda görev tazminatı ödenir hükmü getirilmiş sayılı khknin maddesinde ise tarihli ve sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununa tabi olup profesör ve doçent unvanına sahip subaylardan öğretim görevlisi olarak usulüne uygun bir şekilde akademik kariyerini kullanabilecekleri yerlere atanan subaylara ödenen görev tazminatı aynı rütbe ve kıdemdeki emsali subaylardan fazla olamaz kuralı getirilmiştir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesine eklenen bendi ile temsil tazminatı almayan ve den daha düşük göstergeler üzerinden makam veya yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolara atanmış personele görev tazminatı ödenmesi öngörülmüştür görev tazminatı hakim ve savcılar için yüksek hakimlik tazminatına diğer kamu görevlileri için de makam tazminatına bağlanmak suretiyle görevle bağlantılı olarak getirilmiştir dava konusu kuralla profesör ve doçent unvanına sahip öğretim görevlisi olarak usulüne uygun bir şekilde akademik kariyerini kullanabilecekleri yerlere atanan subaylara ödenen görev tazminatının aynı rütbe ve kademedeki subaylar yönünden bir sınırlama getirilmektedir profesör ve doçent unvanlı öğretim görevlisi subaylara diğer subaylardan farklı tazminat ve ödenek verilmesi akademik unvanlı öğretim görevlisi olmanın gereğidir görev tazminatı ifa edilen görevin niteliği ve özelliği göz önünde bulundurularak saptandığına göre rütbe tazminatın belirlenmesinde etkileyici olmamalıdır bu nedenle sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde belirtilen tarihli ve sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununa tabi olup profesör ve doçent unvanına sahip subaylardan öğretim görevlisi olarak usulüne uygun bir şekilde akademik kariyerini kullanabilecekleri yerlere atanan subaylara ödenen görev tazminatı aynı rütbe ve kıdemdeki emsali subaylardan fazla olamaz hükmünün anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı düşmesi nedeniyle anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmüştür açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde yer alan tarihli ve sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununa tabi olup profesör ve doçent unvanına sahip subaylardan öğretim görevlisi olarak usulüne uygun bir şekilde akademik kariyerini kullanabilecekleri yerlere atanan subaylara ödenen görev tazminatı aynı rütbe ve kıdemdeki emsali subaylardan fazla olamaz hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca sözkonusu maddenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde karar verildi
2,116
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kanunlarımızın hiçbirinde yangına dönüşmeyen müstakil bir ateş yakma eylemi cezalandırılmamıştır yani yasalarımızda ateş yakma diye bir suç bulunmamaktadır sadece türkiye cumhuriyetinin belli bir coğrafyasını oluşturan gelibolu yarımadasının güney kısmında yer alan gelibolu yarımadası tarihi milli parkına özgü yeni bir suç tipinin ortaya çıkartılması bu coğrafya içinde yaşayanlarla bunun dışında kalanlar arasında bir eşitsizlik meydana getirmektedir oysa devlet organlarının bütün işlemlerinde herkesin kanun önünde eşitliği ilkesine uygun davranması gerekir davamıza konu olayda gelibolu yarımadası milli parkı içinde ateş yakma eylemine yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezası öngörülmüştür genel hükümlere göre bu suçun cezasının üst sınırı sene hapistir yangına dönüşmeyen herhangi bir yeri yakmayan sadece dar amaçlı olan bir ateş yakma eylemine öngörülen cezanın alt ve üst sınırları itibarı ile hangi sosyal gerekçelerle tertip edildiği anlaşılmamaktadır piknik yapma amaçlı bir ateş yakmaya dahi öngörülebilecek cezanın ceza politikası ve suç siyaseti kavramlarında öngörülemeyen bir biçimde ve sosyal adalet duygusunu sarsabilecek bir aşırılıkta ceza öngörüsü yapıldığı düşünülmektedir yasakoyucunun dahi yasa korken sınırsız olamayacağı en azından sayılı anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyeti vatandaşları arasında eşit davranmakla yükümlü olduğu sadece yarımadada bulunanlara mahsus diğer yerlerde geçerli olmayan bir suç tipi ve aşırı mübalağlı üst sınırı belli olmayan bir ceza tertip etmesinin anayasa ve genel hukuk ilkelerine aykırı olabileceği düşünülmektedir ayrıca söz konusu ceza maddesinde belirlenen yerlerden başka ateş yakma ve izin verilen yerler dışında ateşi söndürmeme cezalandırılmış bulunmaktadır ki suçun oluşumunda belirleyici olarak idarenin takdir yetkisi devreye girmiştir oysa bilindiği gibi suçları ve cezaları koymak yasakoyucunun görevidir hiçbir organ kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz idarenin dahi suç oluşacak yeri belirlemesi kanun yapma tekniğine uygun olmamıştır kanunla düzenlenmesi gereken bir konunun idareye bırakılması anayasaya ve genel hukuk prensiplerine aykırıdır ayrıca ateş yakma sonucu oluşabilecek diğer tehlikeler ezcümle insan yapısı muhdesat bitki örtüsü ya da ağaç ya da orman yanması durumunda bunların cezası zaten yasalarımızda mevcuttur bu safhaya varmayan ve hiçbir ceza maddesinde yaptırıma bağlanmayan ateş yakma eyleminin gelibolu yarımadasında şekli bir suç tipi olarak düzenlenmesinde yasakoyucunun kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmediği gelibolu yarımadası ile dışındaki topraklarımızda yaşayanlar arasında fark oluşturduğu yasakoyucunun suç tipi ihdası ederken sınırsız hareket etme yetkisi ile donatılmadığı genel ve evrensel hukuk kaideleri uluslararası anlaşmalar ve anayasa ile bağlı olduğu öngörülen cezaların sosyal bir tabanının olmadığı kural konurken kuralın uygulanacağı bireylerin özelliklerini dikkate almanın idarenin en başta yasakoyucunun görevi olduğu yarımadada bir ilçe merkezi ve köy bulunduğuna göre insan yerleşimine açık bir milli parkta yerine göre çok doğal bir insan gereksinimi olabilecek ateş yakma eyleminin bir suç tipi olarak ortaya konması ve ateş yakma sonucunda hiçbir yer yanmamış olsa bile bunun şekli bir suç tipi olarakesas sayısı karar sayısı alt sınırının yıldan başlayacak üst sınırı belli olmayacak bir cezalandırmaya tabi tutmanın anayasaya aykırı olabileceği kanaati hasıl olmuştur sonuç olarak mahkememizde bekletici mesele yapılan sayılı gelibolu yarımadası tarihi milli parkı kanunu maddesinin bendinde belirtilen suç tipinin anayasaya aykırılık savının makamınızca incelenerek resen dahi tesbit edilebilecek gerekçelerle durumun değerlendirilmesi ve mahkememize bilgi verilmesinin temini arz olunur
495
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir gün ve sayılı yasa ile aralik günü yapılacak milletvekili ve mahalli idareler ara seçimine ilişkin muhtelif düzenlemeler getirilmiştir bu kanunnun maddesi sandık seçmen listelerinin güncelleştirilmesine ilişkindir maddenin birinci fıkrasında mart günü yapılan mahalli idareler genel seçimlerinde kullanılan sandık seçmen listelerinin güncelleştirilerek kullanılacağı belirtildikten sonra ikinci fıkrasında yapılacak olan güncelleştirme işlemi oldukça sınırlandırılarak seçmen listelerinde ismi bulunmayanlardan ancak askerlik hizmetinden terhis olanlar seçim mahalline tayin olan yeni memurlar sandık seçmen listelerine dahil edileceklerdir kanunun maddesi ile düzenlenen güncelleştirme işleminde durumlarında meydana gelen değişiklikleri sandık seçmen listelerine yansıtabilmek için bölgede yaşayan tüm seçmen vatandaşlara bir imkan tanımak yerine sadece yukarıda durumları belirtilen kişilere tanımak anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmesi gerekir buna göre anayasanın maddesinde kişilerin seçme seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları düzenlenmiştir maddenin birinci fıkrasında vatandaşların kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme ve seçilme haklarına sahip oldukları açıklanmış seçme ve seçilme şartlarının kanunkoyucu tarafından düzenleneceği belirtilmiştir kanunkoyucu bu düzenlemeleri yaparken sınırsız bir takdir hakkına sahip değildir anayasanın koyduğu sınırlar içinde bu hakkını kullanmak durumundadır vatandaşlara madde ile tanınan seçme hakkının sınırları da anayasadaki temel ilkelere uygun olmalıdır anayasanın maddesinin ikinci fıkrası temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekliliğine aykırı olmayacağını belirtmektedir bu fıkraya göre seçme hakkına getirilecek sınırlama bu hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte ise veya bu hakkın kullanılmasını çok güçleştirmekte ise takdirde anayasaya aykırılık oluşturur belirli bir tarihte düzenlenen seçmen listelerinin baz alınarak bu tarihten sonra seçmene ait bilgilerde meydana gelecek değişikliklerden dolayı güncelleştirmeden sadece terhis olan askerlerle tayini çıkan devlet memurunun faydalandırılması bu iki grup dışında kalan vatandaşların seçme hakkının özünü zedelemek olur çeşitli nedenlerle ikametgahı değişen vatandaşlara güncelleşmeyi tanımamak başka bir yöredeki seçmen listesinde ismi olsa bile seçme hakkını kullanmayı güçleştirir kaldı ki yapılacak ara seçim güneydoğu bölgesi ağırlıklıdır bu bölgede meydana gelen terör olayları sebebiyle vatandaşların büyük kısmı daha güvenli yerlere göç etmiştiresas sayısı karar sayısı bu göç devlet tarafından desteklenmektedir bu kadar haklı bir sebebe dayanan ikametgahlarda meydana gelen değişiklikleri listelere yansıtmamak vatandaşın iradesini ortadan kaldırmak ve seçme hakkını elinden almak demektir bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olan maddenin iptal edilmesi gerekir madde anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi gereğince bütün vatandaşlar kanun önünde eşit olup devlet organları da bu ilkeye uygun hareket etmek zorundadır anayasa mahkemesi maddede belirtilen eşitlik ilkesini muhtelif kararlarında açıkça yorumlamıştır mahkemeye göre konum ve durumları aynı olanlara aynı kuralların uygulanması durumları farklı olanlara da farklı kurallar uygulanması gerekmektedir haklı bir sebebe dayanmaksızın aynı durumda olanlara farklı işlem ya da kurallar uygulanması anayasanın maddesine aykırı olur i̇ptalini istediğimiz yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır zira tayin olan memur veya terhis olan askerlerle maddenin dışladığı diğer vatandaşlar arasında seçme hakkının kullanılması yönünden hiçbir farklılık yoktur konumları aynıdır tayin olan memur ya da terhis olan askerin durumu ne kadar haklı bir sebebe dayanıyor ise terör nedeniyle devletin de desteğiyle ya da başka bir nedenle yer değiştiren vatandaşların da durumları en az onlar kadar haklı bir sebebe dayanıyor sayılmalıdır seçmen listeleri güncelleştirilirken bir kısım vatandaşlara bu imkanı tanımak haklı nedenlerle olan vatandaşlara tanımamak ilkesine açıkca aykırıdır bu nedenle de iptali gerekir anayasanın maddesi temel amaç ve görevlerini belirtirken kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmayı devlete görev olarak vermiştir devlet adalet ilkelerine aykırı tüm sınır ve engelleri kaldırma görevini üstlenmişken devletin yasama organının bu sınırları kaldırma yerine tam tersine adalet ilke ve anlayışına sığmayan hükümler ve engeller getirmesi anayasanın maddesine aykırı olur i̇ptal edilmesi istenen yasanın maddesi adalet ilkesi ile bağdaşmayacak eşitsizlikler doğuracağından bunun kaldırılması devletin temel görevidir bu nedenle getirilen düzenleme anayasanın maddesine de aykırıdır sonuç yukarda belirtilen nedenlerle sayılı yasanın maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptal edilmesini saygıyla arz ederiz
626
esas sayısı karar sayısı s kanuna muhalefet suçunun sanığı olan hakkında tekirdağ asliye ceza mahkemesince verilen tarih esas ve karar sayılı beraat kararının katılan kurum tarafından istinaf edilmesi üzerine cmknın maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda dairemizin yetkisi başvuranın hakkı başvuru süresi ve yasa yolunun açıklığı yönünden istinaf başvurusunun kabul edilebilir olduğuna cmk maddesi gereğince davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verilmiştir sanık hakkındaki yargılamaya dairemizin esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmektedir sanığın üzerine atılı suç ve yaptırım kanunun ceza hükümleri başlıklı maddesinin fıkrasında düzenlenmiştir ceza hükümleri madde değişik md bu kanun hükümlerinin uygulanması sırasında yapı denetim kuruluşunun icraî veya ihmalî davranışla yeni iş almaktan men cezası uygulanmasını gerektiren fiiller nedeniyle görevini kötüye kullanan ortakları yöneticileri mimar ve mühendisleri yapı müteahhidi şantiye şefi proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır kanunun ceza hükümleri başlıklı maddesinin fıkrasında yeni iş almaktan men cezası uygulanmasını gerektiren fiiller nedeniyle görevini kötüye kullanan şeklindeki fail belirlemesi ve suçun hareket unsuruna yönelik atıf sebebiyle kanunun i̇dari müeyyideler ve teminat başlıklı maddesinin fıkrasının bendi de konuyla doğrudan ilgilidir i̇dari müeyyideler ve teminat madde değişik md yapı denetim kuruluşlarından bu kanunda ve ilgili mevzuatta öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmedikleri tespit edilenlere tespit edilen fiil ve hâllerin durumuna göre aşağıdaki idari yaptırımlar uygulanır değişik md aşağıda belirtilen nci maddenin dördüncü fıkrasının bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde bu hataların yapının ruhsat eki onaylı statik projesinin ve hesaplarının zemin etüd raporuna veya standartlara veya ilgili mevzuata aykırı olması nci maddenin dördüncü fıkrasının ve bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde bu hataların yapım aşamasında yapının ruhsat eki onaylı statik projesine aykırı olmasıesas sayısı karar sayısı üncü maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesi hükmüne aykırı hareket edilmesi hallerinde cezayı gerektiren fiil ve hâlin yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edilip öğrenilmesinden itibaren i̇l yapı denetim komisyonunun teklifi üzerine bakanlıkça bir yıl yeni iş almaktan men cezası verilir madde metninde yapılan atıflar sebebiyle suç olarak tanımlı eylemlerin somutlaştırılabilmesi adına kanunun yapı denetim kuruluşları ve görevleri başlıklı maddesinin fıkrasının c bentleri ile sorumluluklar ve yapılamayacak işler başlıklı maddesinin fıkrası da konu ile alakalıdır yapı denetim kuruluşları ve görevleri madde yapı denetim kuruluşları aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür proje müelliflerince hazırlanan yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek proje müelliflerince hazırlanarak doğrudan kendilerine teslim edilen uygulama projesi ve hesaplarını kontrol ederek ilgili idareler dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulmadan ilgili idareye uygunluk görüşünü bildirmek yapının ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ilgili idareye bildirmek sorumluluklar ve yapılamayacak işler madde yapı denetim kuruluşu denetim faaliyeti dışında başka ticarî faaliyette bulunamaz bu kuruluşun denetçi mimar ve mühendislerinin denetim faaliyeti süresince başkaca meslekî ve inşaat işleri ile ilgili ticarî faaliyette bulunmaları yasaktır sanık un iddianamede bahsi geçen binanın yapı müteahhidi olan gıda elektronik i̇nş oto turz san ve dış tic ltd ştinin yetkilisi olduğu iddia edildiğinden dairemizce görülmekte olan davada uygulanması gerekli kanunun maddesinde geçen yapı müteahhidi ibaresinin yukarıda belirtilen maddelerle birlikte değerlendirildiğinde anayasanın maddelerine aykırı olduğuna dair kanaat oluştuğundan türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca kanunun maddesinde geçen yapı müteahhidi ibaresinin somut norm denetimine tabi tutulmak suretiyle iptali talebiyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasına başvuru sonucunun beklenmesine karar verilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasamızın maddesi türkiye cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmekte kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemelerin yapılması sırasında yaparken ki takdir yetkisi sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır anayasanın maddesinde devletin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirlilik tir bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar hukuk devleti ve hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesi kapsamında değerlendirildiğinde kanunun maddesinde geçen yapı müteahhidi ibaresinin anayasamızın maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir zira kanun koyucu suç teşkil eden eylemi net ve anlaşılır biçimde ifade etmeyip eylemlerin tespiti için diğer bir maddeye madde üstü kapalı şekilde atıf yapmış atıf yapılan maddede ise bu kez madde numaralarını da belirterek bir diğer maddelere ve maddeler atıf yapmıştır bu durum ilgililerin suç teşkil eden eylemi ve bunun için belirlenen müeyyideyi bilmesini anlamasını engellemektedir bununla birlikte atıf yapılan maddelerde ve sayılı kanunun tamamında kanunun uygulanması kapsamında yapı müteahhidine yüklenmiş herhangi bir görev bulunmamaktadır sonuç olarak yapı müteahhidi için suç teşkil eden ve hürriyeti bağlayıcı ceza ile müeyyidelendirilen eylem kanunda açıkça gösterilmemiştir kanunun maddesinde geçen yapı müteahhidi ibaresinin anayasamızın ve maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir zira kanunda kanunun uygulanması kapsamında yapı müteahhidine yüklenmiş herhangi bir görev bulunmamakta olup kanun uygulanmasına yönelik yapı denetimi uygulama yönetmeliğinin maddesinde yapı müteahhidinin görev ve sorumlulukları belirlenmiştir kanunun maddesindeki suç tanımı sebebiyle yönetmelikteki bu görev ve sorumluluk belirlemesi dolaylı olarak suç teşkil eden eylemin belirlenmesi niteliğindedir bu yönüyle kanunun maddesinde geçen yapı müteahhidi ibaresi suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırıdır kanunda kanunun uygulanması kapsamında yapı müteahhidine yüklenmiş herhangi bir görev bulunmadığından maddenin mevcut halinde fail olarak belirlenen yapı denetim kuruluşunun icraî veya ihmalî davranışla yeni iş almaktan men cezası uygulanmasını gerektiren fiiller nedeniyle görevini kötüye kullanan ortakları yöneticileri mimar ve mühendislerinin eylemleri dolayısıyla yapı müteahhidinin de cezalandırılması gerekmektedir ki bu durum suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı bu gerekçelerle kanunun maddesinde geçen yapı müteahhidi ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi kapsamında somut norm denetimine tabi tutulmak suretiyle iptaline karar verilmesi için dairemiz dosyasının onaylı sureti yazımız ekinde gönderilmiştir takdirlerinize arz olunur
1,045
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tokat asayiş şube müdürlüğüne bağlı ekiplerce tarihinde şüphe üzerine otomobil sürücüsü in araçtan sağa sola yalpalayarak indiği ve elinde içerisinde bally ile doldurulmuş bir poşet görülmesi üzerine aldırılan doktor raporunda bally kullandığı ve bu haliyle araç kullanımının tehlike doğuracağı belirtilmekle sayılı kytknun maddesi uyarınca sürücü ehliyetinin geri alınması talep edilmiştir dosyamıza sunulan bilgi ve belgelerden sanığın trafik görevlileri tarafından bir şey içerken ve zik zag yaparak gitmesi sonucunda ve nihayetinde alınan raporunda balley kullandığının belirtildiği buna ilişkin hakkında ehliyeti süresiz alınması talep edilenle ilgili tarih ve numaralı sayılı yasanın maddesine muhalefetten suç duyurusunda bulunulduğu ve mahkememize de anılan şahsın ehliyetinin sürekli alınması talebiyle başvurulduğu mahkememizce yapılan yargılama ve alınan tarihli adli tıp kurumu i̇htisas kurulu raporunun sonuç kısmında anılan maddenin uyarıcı ve uyuşturucu nitelikte olduğu suiistimalinin yaygın olduğu üretim ve ithalatının yaygın olduğu üretim ve izninin resmi izinlere tabi olduğu illegal kullanımı halinde tck madde kapsamında değerlendirileceği rapor edilmiş ve ayrıca balley kullanımının tedavisine ilişkin bunun mümkün bulunup bulunmadığına ilişkin tokat adli tıp şube müdürlüğünden görüş sorulmuş ve anılan şube müdürlüğünün tarihli yazısında uyuşturucu madde bağımlılarıyla ilgili ülke genelinde amatem birimlerinin görevli olduğu tedavi süresinin etkisinin tedavi programına ve kişinin buna uyup devam edip etmemesine bağlı olduğu bildirilmiştir mahkememizce yargılama yapılırken söz konusu kabahat eylemi nedeniyle sürücü belgesinin süresiz olarak geri alınması anayasa hükümlerine ciddi oranda aykırı olduğu aşağıdaki gerekçelerle değerlendirilmiştir öncelikle sayılı yasanın maddesi uyuşturucu ve keyif verici maddeleri alarak araç kullananlara eylemi başka bir suç oluştursa bile ayrıca altı ay hafif hapis cezası ile birlikte lira hafif para cezası uygulanır ve sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır hükmü mevcuttur ayrıca bu maddenin başında başka suç hükümleri saklı kalmak üzere ibaresi de mevcuttur öncelikle anılan uyuşmazlığa bakmayan mahkememizin görevli ve yetkili olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir buna göre yargıtay ceza genel kurulunun tarihli ve esas ve karar sayılı ilamına göre buna göre sayılı yasanın sayılı yasanın sayılı yasanın maddeleri birlikte değerlendirildiğinde kabahat nedeniyle sürücü belgesinin geri alınmasına veya alınmamasına ilişkin olarak verilen karar sayılı tcy kapsamında güvenlik tedbirine ilişkin olarak verilmiş bir karar ve bu anlamda sayılı cyynın maddesi anlamında hüküm sayılamayacağından somut olayda alkollü araç kullanma kabahati nedeniyle hükmedilecek idari tedbir nedeniyle yaptırıma karşı sadece hükümlere karşı başvurulabilecek bir yasa yolu olan temyiz yasa yoluna başvuralamaz daha önceden sayılı yasanın maddesindeki hafif para cezaları ve hafif hapis cezalarını mahkememiz baktığından sayılı yasanın maddesi ve kabahatler kanununun ve maddeleri dikkate alındığında artık para cezası vermeye cumhuriyet başsavcılıkları ve tedbir niteliğinde ehliyetin geri alınması taleplerine iseesas sayısı karar sayısı mahkememiz bakmaktadır ayrıca dosyanın niteliği dikkate alınarak mahkememizce duruşma açılmak suretiyle yargılama yapılması yolu tercih edilmiştir bilindiği üzere tarihinden sonra yeni türk ceza sistemi yürürlüğe girmiş ve burada da eski mülga sayılı tck ve maddelerinde belirtilen cezanın infazından sonra yıl iyi halli olduğuna kanaat getirilmesi şartıyla yıl sonunda memnu hakların iadesi sistemi mevcuttu fakat yeni ceza sisteminde tck maddesi uyarınca suçla ilgili ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilmesi halinde cezanın infazıyla birlikte biten hak mahrumiyetleri düzenlemesi getirilmiştir yani yeni sistemde infazdan sonra tedbir niteliğindeki hak mahrumiyeti söz konusu değildir bu bağlamda yargıtay ceza dairesinin uyuşturucu suçlarından sayılı tcknun ve maddeleri ile sayılı tcknun uygulama kanununun geçici maddesi hükmü gereğince sanık hakkında sayılı yasanın maddesinin uygulanmasına olanak bulunmaması ceza dairesi esas karar hükmü de dikkate alındığında artık suçlarda sayılı yasanın maddesindeki uyuşturucu ve benzeri suçlardan mahkûmiyet halinde sürücü belgesinin süresiz alınması da artık mümkün değildir hal böyleyken daha ağır nitelikte olan suçlar için yeni türk ceza sisteminde infazdan sonra hak mahrumiyeti söz konusu olmazken karayolları trafik kanununu maddesindeki sürücü belgesinin süresiz olarak geri alınması anayasamıza aykırıdır şöyleki sürücü belgesi bir kimse için bu çağımızda araçların çoğaldığı bireysel araç kullanımının arttığı bu devirde kanaatimize göre seyahat hürriyeti açısından son derece önemlidir yani bir kimsenin sürücü belgesinin olmaması seyahat hürriyetini ciddi oranda kısıtlama getirmektedir bu bağlamda anayasamızda yerleşme ve seyahat hürriyetini düzenleyen madde herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir yerleşme hürriyeti suç işlenmesini önlemek sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir değişik fıkra skmad vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz hükmü mevcuttur buna göre bu şekilde bir kabahat nedeniyle süresiz olarak sürücü belgesinin geri alınması anayasamızın bu hükmüne ciddi oranda aykırılık teşkil etmektedir yine anayasamızın maddesindeki seyahat hürriyetinin dolaylı olarak bir çok hürriyetle ilintili olması nedeniyle de bu yönüyle de kanaatimize göre sayılı yasanın maddesindeki sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır anayasamıza aykırılık teşkil etmektedir ayrıca avrupa insan hakları sözleşmesi hükümlerinde ve yine anayasamızın maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalaresas sayısı karar sayısı anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz bu madde hükmüne göre de bu şekilde trafikteki kabahat eylemi nedeniyle bu oranda anayasamızın maddesindeki yerleşme ve seyahat hürriyetinin özüne dokunacak surette ve yine ölçüsüz bir şekilde tedbir uygulanması bu yönüyle de kanaatimize göre sayılı yasanın maddesindeki sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır anayasamıza aykırılık teşkil etmektedir sonuç olarak hakkında tedbir uygulanmak istenilen kişi ile ilgili sayılı karayolları trafik yasasının sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır ibaresinin anayasanın maddesindeki seyahat hürriyeti ve yine bu hürriyet ile bağlantılı olarak bir çok temel hak ve özgürlüğü de dolaylı olarak etkileyebileceği anlaşılmakla anayasamızın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun ve maddeleri uyarınca anılan metnin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu tarihten itibaren ay içerisinde anayasa mahkemesince karar verilmediği taktirde dosyamızın yeniden işleme alınıp tarihinde mevcut mevzuat uyarınca karar verilmesine şeklinde karar vermek gerekmiştir gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere hakkında tedbir uygulanmak istenilen kişi ile ilgili sayılı karayolları trafik yasasının sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır ibaresinin anayasanın maddesindeki seyahat hürriyeti ve yine bu hürriyet ile bağlantılı olarak bir çok temel hak ve özgürlüğü de dolaylı olarak etkileyebileceği anlaşılmakla anayasamızın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun ve maddeleri uyarınca anılan metnin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu tarihten itibaren ay içerisinde anayasa mahkemesince karar verilmediği taktirde dosyamızın yeniden işleme alınıp tarihinde mevcut mevzuat uyarınca karar verilmesine dair hakkında tedbir uygulanması talep edilen vekilinin yüzüne karşı tedbir istenilenin yokluğunda karar verildi
1,044
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ cumhurbaşkanı ahmet necdet sezerin dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir günlü sayılı dernekler yasasının maddesinin birinci fıkrasında dernekler tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere benzer amaçlı derneklerden siyasi partilerden işçi ve işveren sendikalarından ve mesleki kuruluşlardan maddî yardım alabilir ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler maddesinde de dernekler mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabilirler bildirimin şekli ve içeriği yönetmelikle düzenlenir nakdî yardımların bankalar aracılığıyla alınması zorunludur kurallarına yer verilmiştir bu kurallara göre dernekler yurt dışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan yardım alabilecek ve siyasal partilere yardım yapabileceklerdir anayasanın siyasal partilerin uyacakları esasları düzenleyen maddesinin onuncu fıkrasında yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasal partilerin temelli kapatılacakları belirtilmiştir bu fıkrayla siyasal partilerin yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan yabancı gerçek ya da tüzelkişilerden yardım alması yasaklanmış tersine davranan siyasal partilerin kapatılmaları öngörülmüştür oysa incelenen yasanın yukarıda yer verilen düzenlemelerine göre bir derneğin yurt dışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan yardım alıp kendi varlıklarına katılsa da bu yardımı dolaylı yoldan siyasal partilere yardım adı altında aktarmaları olanaklıdır böylece anayasal kurala uygunluğu sağlayacak bir önlem bulunmadığı için yasa ile anayasal yasak dolaylı yoldan aşılmış olmaktadır bu nedenle incelenen yasanın maddesinin birinci fıkrası ile maddesi anayasanın maddesinin onuncu fıkrasına aykırı düşmektedir iv sonuçesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan gerekçelerle günlü sayılı dernekler kanununun maddesinin birinci fıkrası ile maddesinin anayasanın maddesinin onuncu fıkrasına aykırı olmaları nedeniyle iptallerine uygulanmaları durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçları gözönünde bulundurularak söz konusu kuralların yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini arzederim milletvekillerinin dava dilekçesinin gerekçe bölümü ise şöyledir tarih ve sayılı dernekler kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki siyasi partilerden i̇baresinin anayasanın nci inci ve uncu maddelerine aykırılığı tarih ve sayılı dernekler kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasında derneklerin maddi yardım alabilecekleri ve yardımda bulunabilecekleri tüzel kişilikler arasında siyasi partilere de yer verildiği görülmektedir bu kanunun inci maddesinde ise derneklerin mülki idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak kaydıyla yurtdışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alabilecekleri ifade edilmektedir bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde derneklerin yurtdışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alıp bu yardımı siyasal partilere maddi yardım adı altında aktarmalarının mümkün olduğu anlaşılmaktadır anayasanın siyasal partilerin uyacakları esaslar başlığını taşıyan uncu maddesinin onuncu fıkrasında yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli kapatılırlar denilmiştir aynı hüküm tarih ve sayılı siyasi partiler kanununun ncı maddesinde de yer almıştır söz konusu uncu maddenin birinci fıkrasında siyasi partilerin derneklerin maddi yardım alabilecekleri ve yardımda bulunabilecekleri tüzel kişilikler arasına alınması siyasi partilerin anayasanın uncu maddesinde yasaklanan bir yardımı alabilmesine imkan tanıdığı için anayasanın uncu maddesinin onuncu fıkrasına aykırı düşmektedir siyasi partilerin kuruluş ve çalışmalarında özgür olmaları temel ilkedir partiler belli siyasal düşünceler çerçevesinde birleşen vatandaşların özgürce kurdukları katıldıkları ve ayrıldıkları kuruluşlardır kamuoyunun oluşumunda önemli etkisi olan partiler vatandaşların istem ve özlemlerinin gerçekleşmesine çalışan ve siyasal katılımları somutlaştıran hukuksal yapılardır demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan partilerin sosyal ve siyasal yaşamdaki etkileri ve ulusal istencin gerçekleşmesinde rolleri nedeniyle anayasakoyucu onları öteki tüzelkişilerden farklı tutarak kurulmalarını çalışmalarında uyacakları esasları ve kapatılmalarında izlenecek yöntem ve kuralları özel olarak belirlemekle kalmamış anayasanın uncu maddesinin son fıkrasında çalışma denetleme ve kapatılmalarınınesas sayısı karar sayısı anayasada belirlenen ilkeler çerçevesinde çıkarılacak bir yasayla düzenlenmesini de öngörmüştür bu madde esas alınarak çıkarılan sayılı siyasî partiler kanununda siyasî partilerin kuruluşlarından başlayarak çalışmaları denetimleri ve kapatılmaları konularında çok ayrıntılı kurallar getirilmiştir bu bağlamda anayasanın siyasal partilerin uyacakları esasları düzenleyen uncu maddesinin onuncu fıkrasında yer alan yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli kapatılacakları yolundaki ilkeye koşut bir hükme sayılı siyasi partiler kanununun ncı maddesinde de yer verilmiştir çok partili bir siyasi hayatta partilerin bağımsızlığını sağlamak öte yandan da partilerin karşılaşacakları mali güçlerin doğurabileceği sakıncaları gidermek çözülmesi gereken önemli bir sorundur demokratik bir düzende partilerin egemen güçler karşısında varlıklarını koruyabilmeleri için mali nedenlerle bunlara bağlı olmamaları gerekir i̇ktidar yarışı eşit koşullar altında gerçekleşmelidir erdoğan tezi̇ç anayasa hukuku bası shf vd anayasa mahkemesi siyasi partilere devlet yardımı yapılması konusundaki gün ve k sayılı kararında aynen şöyle demiştir siyasî partilerin yukarıda açıklanan amaçlarına ulaşabilmeleri için gerekli yeterli maddî ve nakdî olanaklara sahip olmaları zorunludur milletvekili ve yerel yönetimler seçimlerine katılarak millî iradenin oluşmasını sağlamayı temel hak ve ödev olarak üstlenen siyasi partilerin yaşamalarına ve gelişmelerine halkın ilgisinin yeterli olmadığı durumlarda çok partili demokratik düzenin gerekli kıldığı ölçüde devletçe yardım yapılmasından yoksun kılmak onların paraca güçlü kimi kişi ve kuruluşların etki ve baskısı altına düşme tehlikesi ile karşılaşmalarını istemek olur ki bunun hukuksallığı tartışılır parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olması zorunluluğunu zedeleyen böyle bir tehlike ancak devletin yardımıyla giderilebilir yardımda bu bakımdan kamu yararının bulunduğu açıkça ortadadır öte yandan anayasanın inci maddesine göre cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak devletin temel amaç ve görevlerindendir hazine yardımı bu görev kapsamındadır görüleceği üzere anayasa mahkemesinin bu kararında siyasi partilerin paraca güçlü kimi kişi ve kuruluşların etki ve baskısı altına düşmesinin parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olması zorunluluğunu zedeleyen bir tehlike olduğu bu tehlikenin devlet yardımı ile önlenmesinin de anayasanın inci maddesine göre cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak görevi kapsamında olduğu vurgulanmıştır siyasi partilerin etki ve baskısı altına düşeceği paraca güçlü kişi ve kuruluşların yabancı uyruklu olması hele bunların yabancı devletler veya uluslar arası kuruluşlar olması halinde söz konusu tehlikenin boyutlarının daha da büyüyeceği yadsınamaz anayasakoyucu da açıklanan tehlikenin büyüklüğü ve önemine uygun bir yaptırımı anayasanın uncu maddesinde getirmiş ve yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli kapatılmasını öngörmüştür diğer bir yaptırım ise yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden yardım veya bağış kabul eden parti sorumlusu veya aday veya aday adayının hapis cezası ile cezalandırılmalarıdır km cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak görevi ile özdeşleşen bir konuda sayılı dernekler kanununda bir önlem alınmayarak dernekler vasıtasıyla dolaylı olarak söz konusu yardımın olanaklı hale getirilmesi anayasanın uncu maddesinin yanısıra anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile de bağdaştırılamaz çünkü böyle bir düzenleme dolaylıesas sayısı karar sayısı olarak siyasal partilerin baskı ve engellerden uzak kalmalarını sağlamaya yönelik kurulma ve çalışma özgürlüğünü anayasa ve bu alanı düzenleyen yasalarla yapılan sınırlamaların ötesine taşımak anlamına gelir ki bunun da anayasanın nci maddesinde kurala bağlanan demokratik hukuk devleti olmanın gereklerine ters düşeceği açıktır siyasî partilerin demokratik siyasî yaşamın vazgeçilmez öğeleri olmaları devlet örgütü ve kamu hizmetleriyle yoğun ilişki içinde bulunmaları onların her istediklerini yapabilecekleri anlamına gelmez hukuk devleti her şeyden önce hukukun üstünlüğünü kabul eden ve koruyan devlettir bir hukuk devletinde hukukun üstünlüğünü gerçekleştirecek en önemli hususlardan birisi de yasaların anayasaya uygunluğunun sağlanmasıdır sayılı dernekler kanununun inci maddesinde yurt dışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alan derneklerin siyasi partilere yardım yapamayacakları şeklinde anayasanın uncu maddesine aykırılığı gideren bir hükme yer verilmemiş olduğundan derneklerin yardım ve işbirliğini düzenleyen uncu maddesinin birinci fıkrasındaki siyasi partilerden ibaresi hakkında iptal kararı verilmesi anayasaya aykırılık sorununu ortadan kaldıracağı gibi derneklerin siyasi partiler dışındaki diğer kuruluşlardan benzer amaçlı derneklerden işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım almaları ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunmaları da engellenmemiş olacaktır yine derneklerin mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabilmelerine cevaz veren hüküm de korunmuş olacaktır bu nedenle sayılı dernekler kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki siyasi partilerden ibaresi ile ilgili olarak iptal isteminde bulunulmuştur diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesini ifade eden inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı dernekler kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki siyasi partilerden ibaresinin anayasanın nci inci ve uncu maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir tarih ve sayılı dernekler kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki üye sayısının kişiden çok olması şartıyla i̇baresinin anayasanın nci uncu inci üncü ve üncü maddelerine aykırılığı sayılı dernekler kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasında dernek hizmetlerinin ücretlilere gördürülebilmesi için üye sayısının kişiden çok olması şartı getirilmiştir yapılan bu düzenleme ile üye sayısı az olmakla beraber etkinlikleri çok gelişmiş bir düzeyde olan bir derneğin bir sekreter bile çalıştırmasını engelleyen bir durum yaratılmıştır bu düzenleme anayasanın üncü maddesinde açıklanan dernek kurma hürriyetine aykırıdır gönüllü bir toplumsal kuruluş olan derneklerin kuruluşu serbestçe varlık kazanma ve örgütlenme ilkeleri ile faaliyet güvencesi öğelerini kapsar anayasanın üncü maddesinde yer alan dernek kurma hürriyeti anılan öğelerin bir arada bulunmasıyla sağlanabilir etkinlikleri çok gelişmiş olan bir derneğin üye sayısının ün altında olması nedeniyle ücretli bir sekreter dahi çalıştıramaması şeklinde yaratılan bir durumun derneğin faaliyet güvencesi ve dolayısı ile anayasanın üncü maddesi ile bağdaştırılması mümkün değildiresas sayısı karar sayısı söz konusu düzenleme ile den az üyesi olan derneklerin etkinlik yapabilme ve çalışma güçleri den fazla üyesi olan derneklere oranla ücretli hizmetli kullanamayacakları için sınırlandırılmış olmaktadır böyle bir sınırlandırmanın anayasanın üncü maddesinde ifade edilen demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun düştüğü de söylenemez bu düzenleme dernek kurma özgürlüğüne anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı bir sınırlandırma getirmektedir anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir anayasa mahkemesinin bir çok kararında belirtildiği üzere bu kural birbiri ile aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenlemeler getirmek eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik olmayıp hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz dernek kazanç paylaşma dışında kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere en az yedi gerçek veya tüzel kişinin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını ifade eder dernekler kanunu ma türk medeni kanunu bu nedenle üye sayısı yedi olan dernek ile üye sayısı olan derneğin hukuksai durumları arasında hiçbir fark olmayıp her iki dernek de hukuksal açıdan eşittir bu bakımdan den fazla üyesi olan derneklerle den az üyesi olan dernekler arasında yaratılmış olan eşitsizlik makul bir nedenle de açıklanamayacağı için anayasaya aykırıdır diğer taraftan sayılı dernekler kanununun ncı maddesinin yollama yaptığı sayılı türk medeni kanununun uncu maddesinde dernek gelirleri üye ödentisi dernek faaliyetleri sonucunda veya dernek mal varlığından elde edilen gelirler ile bağış ve yardımlardan oluşur hükmü yer almaktadır bu hükümde üye ödentisi dernek gelirleri arasında gösterilmiş ancak üye ödentisi dernek üye sayısına göre bir belirlemeye tabi tutulmamıştır halde üye sayısı den az olan bir derneğin üye ödentilerinden olan geliri üye sayısı ve üzerinde olan bir dernekten daha yüksek olabilir yine üye sayısı den az olan bir derneğin etkinliklerinin üye sayısı ve üzerinde olan bir dernekten çok daha gelişmiş bir düzeyde olması mümkündür bu durumdaki bir derneğin hizmetlerinin sırf üye sayısının ün altında olması nedeniyle ücretliler eliyle yürütülmesinin engellenmesinin adil olamayacağı açıktır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu nedenle söz konusu hüküm anayasaya aykırı bir nitelik taşıdığı ve adil olmadığı için hukuk devleti ilkesine ve dolayısı ile anayasanın nci maddesine de aykırı düşmektediresas sayısı karar sayısı diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı dernekler kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki üye sayısının kişiden çok olması şartıyla ibaresi anayasanın nci uncu inci üncü ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı dernekler kanununun uncu ve inci maddelerindeki düzenlemeler nedeniyle yurtdışındaki kişi kurum ve kuruluşlardan yardım alan derneklerin bu yardımı siyasal partilere aktarmaları mümkündür anayasanın uncu maddesinde ise yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli kapatılacakları hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin siyasi partileri devlet yardımı yapılması konusundaki gün ve k sayılı kararında siyasi partilerin paraca güçlü kimi kişi ve kuruluşların etki ve baskısı altına düşmesinin parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olması zorunluluğunu zedeleyen bir tehlike olduğu bu tehlikenin devlet yardımı ile önlenmesinin de anayasanın inci maddesine göre cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak görevi kapsamında olduğu vurgulanmıştır siyasi partilerin etki ve baskı altına düşeceği paraca güçlü kişi ve kuruluşların yabancı uyruklu olması hele bunların yabancı devletler veya uluslararası kuruluşlar olması halinde söz konusu tehlikenin daha da büyüyeceği yadsınamaz bu durumu olanaklı kılan hükmün uygulanması halinde giderilmesi güç yada olanaksız durum ve zararlar doğabileceği kuşkusuzdur diğer taraftan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır arz ve izah olunan nedenlerle tarih ve sayılı dernekler kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki siyasi partilerden ibaresi hakkında yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sayılı dernekler kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki üye sayısının kişiden çok olması ibaresi ise derneklerin çalışma ve etkinlik yapma güçlerini dernek kurma özgürlüğünü düzenleyen anayasanın üncü üncü inci uncu ve nci maddelerine aykırı bir biçimde sınırlandırmıştıresas sayısı karar sayısı böyle bir hükmün uygulanması kimi derneklerin çalışmalarında engelleyici bir etki yapacak ve giderilmesi imkansız zararların ve hukuki durumların ortaya çıkmasına yol açacaktır arz ve izah olunan nedenlerle tarih ve sayılı dernekler kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki üye sayısının kişiden çok olması ibaresi hakkında yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı dernekler kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki siyasi partilerden ibaresinin anayasanın nci inci ve uncu maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına tarih ve sayılı dernekler kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki üye sayısının kişiden çok olması şartıyla ibaresinin anayasanın nci uncu inci üncü ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,387
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ sayılı kanun bir bütçe kanunudur bu kanunun maddesi sayılı kanunda öngörülen taviz bedellerinin beyannamedeki değerlere göre hesaplanacağını emretmiştir anayasanın üncü maddesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konamıyacağını bildirmiştir halbuki sayılı kanunun maddesi bütçe ile ilgili hükümleri dışında bir hüküm koymuştur bu sebeple sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesine aykırı olması dolayısı ile anayasaya aykırıdır bundan başka anayasanın maddesine göre bütçe kanunu bütçe tasarıları ile millî bütçe tahminlerini gösteren bir kanundan ibaret olup mecliste görüşülmesi ve kabulü diğer kanunlardan farklıdır evvelce cumhuriyet senatosunda görüşülür ve karara bağlanır ondan sonra millet meclisinde müzakere edilip karar verilir bu nedenle dahi bütçe kanununun kabulü ve yasalaşması da diğer kanunlardan farklı olduğundan farklı biçimde kabul edilen kanunların ve kanunlarda yer alması gereken hükümlerin bütçe kanununda yer alması usulsüzdür bundan dolayı sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesine de aykırı görülmektedir
143
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın ve maddeleri yükseköğretim kurum ve kuruluşlarını düzenlemektedir anayasa koyucu anayasanın maddesiyle üniversiteleri bir anayasal kuruluş olarak kabul etmiş ve üniversitelerle ilgili başlıca kuralları belirtmiş üniversitelerin kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olmalarını öngörmüştür anayasanın maddesi üniversite çalışmalarını eğitim ve öğretimin her türlü dış etkiden uzak bilimin gerektirdiği yansız ve baskısız bir ortamda yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlemiştir anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi bilimsel özerklik geniş bir kavramdır anayasa bu ilkesiyle üniversiteleri maddesinde yer alan temel niteliklere sahip bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde öğretim araştırma ve yayın konularını belirlemek ve yürütmek serbestliğine sahip kılmış bulunmaktadır anayasanın maddesi üniversitelerin yine bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde uygar ve evrensel karakterde öğretim eğitim araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve cumhuriyetin temel organları içinde bu niteliğiyle yer almasını istemiş üniversitelerin öğretim üyeleri ve yardımcılarını bir meslek sınıfı olarak düşünmüş ve buna göre düzenlemeler yapmıştır nitekim anayasanın maddesinin yedinci fıkrasında üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar dokuzuncu fıkrasında ise yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri öğretim düzeyleri ve süreleri yükseköğretime giriş devam ve alınacak harçlar devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri malî işler özlük hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim veesas sayısı karar sayısı teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesi üniversite öğretim üyelerine belirli haklar ve yetkiler tanımıştır bilimsel özgürlük serbestçe araştırmada ve yayında bulunabilme öğrenim ve öğretimi özgürlük ve güvence içinde sürdürebilme hak ve yetkileri bunlara örnek olarak gösterilebilir bu itibarla öğretim elemanlarının denenmek üzere başka bir yükseköğretim kurumunda görevlendirilmeleri halinde öğretim üyelerine tanınan güvencelerin sağlanabilmesi hukuki güvenliğin oluşturulabilmesi için görevlendirmenin süresinin bu süre içerisinde ilgili hakkında uygulanacak işlemlerin ilgilinin çalışmalarının ve faaliyetlerinin izlenmesi yöntem ve esasları ile kadro durumunun ne olacağı konularının yasada açıkça düzenlenmesi gerektiği halde bu hususlara sayılı yasanın maddesinde yer verilmemiştir ayrıca sayılı yasanın maddesi uyarınca yapılan atamanın denenmek üzere geçici bir süre görevlendirme mi yoksa naklen atama niteliğinde mi olduğu hususu da açıklık taşımamaktadır dolayısıyla belirtilen yasa kuralının anayasanın maddesinin yedinci ve dokuzuncu fıkralarına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır anayasanın maddesine aykırılık oluşturan kural kuşkusuz aynı zamanda anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti i̇lkesine de aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı yükseköğretim kanununun maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oyçokluğu ile karar verildi
646
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasasının maddesinin fıkrası bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme atama ve nakletme geçici yetki verme yükselme ve birinci sınıfa ayırma kadro dağıtma meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme disiplin cezası verme görevden uzaklaştırma işlemlerini yapma konusundaki karar verme yetkisini hakimler ve savcılar yüksek kuruluna vermiştir hiçbir kurum kuruluş veya kişi anayasanın tanıdığı bu yetkiyi aynı nitelikte bir norm ile değiştirmedikçe kullanamaz anayasa maddesinin fıkrasını kaldırır nitelikte olan yasal düzenlemenin anayasanın maddesi kapsamında değiştirilmesi için gerekli olan sayısal çoğunluk sağlanarak anayasal değişiklik yapmak yerine yasa ile bu konuda değişiklik yapılması anayasanın maddesinin fıkrasına doğal hakim ilkesine ve yargının bağımsızlığını düzenleyen anayasanın maddesine aykırıdır örneğin anayasanın maddesinde düzenlenen ve anayasal bir kurum olan devlet güvenlik mahkemeleri ancak sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun ile kaldırılabilmiştir madde madde anayasaya aykirilik değerlendi̇rmesi̇ sayılı terörle mücadele kanunu ve ceza muhakemesi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile düzenlenen tarihli ve sayılı terörle mücadele kanununa eklenen geçici maddesinde fıkradaki bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte tarihli ve sayılı kanunun geçici maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemeleri ile bu kanunla yürürlükten kaldırılan terörle mücadele kanununun maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması şeklindeki düzenleme ile fıkradaki tarihli ve sayılı kanunun geçici maddesi uyarınca bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce elinde derdest olarak görülmekte olan davalar yönünden terörle mücadele kanunu kapsamında görevlerine devam eden ağır ceza mahkemelerindeki hakimler ile terörle mücadele kanunu ile yetkili olan mahkemelerde bulunan terörle mücadele kanununun maddesi uyarınca görevlendirilen hakimlerin adeta görevli oldukları mahkemedeki görevlerini elinden alıp görev yapamaz hale getirilmesi görevden el çektirilmesi anlamına gelecek şekilde yargılamasını yapmakla görevli olduğu dosyalar ile ilgili olarak devir işlemi dışında bütün yetkilerine son verilmesi ve devredilen dosyalarla ilgili koruma tedbirleri hakkında karar vermeye bu mahkemelerin bulunduğu yer hâkim ve mahkemeleri yetkilidir şeklindeki düzenlemenin öncelikle anayasanın maddesine aykırı olduğu anayasanın maddesine göre hakimler ve savcılar yüksek kurulunun adalet bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlayacağı kurulun adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme atama ve nakletme geçici yetki verme yükselme ve birinci sınıfa ayırma kadro dağıtma meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme disiplin cezası verme görevden uzaklaştırma işlemlerini yapacağını açıkça düzenlenmiştir bir diğer deyişleesas sayısı karar sayısı mahkemeyi kaldırma ve hakimlerin görevden el çektirilmesi nöbetçi hakim ve mahkemelere görev verilmesi görevi münhasıran hakimler ve savcılar yüksek kuruluna verilmiştir bu yetki anayasal anlamda verilmiş bir yetki olup bu yetkinin türkiye büyük millet meclisi tarafından kullanılmasının açıkça yetki gaspı ve yargının yetkisine müdahale anlamını taşıyacağı açıktır bu sebeple yapılan kanuni düzenlemenin belirtilen kısmı anayasanın maddesine hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz anayasanın maddesine yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır anayasanın maddesine anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz anayasanın maddesi cümlesine anayasa hükümlerinden hiçbiri devlete veya kişilere anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz anayasanın maddesine hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz anayasanın maddesine kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik tüzük kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir ancak üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse emir yerine getirilir bu halde emri yerine getiren sorumlu olmaz anayasanın ve maddeleri hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz anayasanın maddesine hakimler ve savcılar azlolunamaz anayasanın maddelerine hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederleresas sayısı karar sayısı hakim ve savcıların nitelikleri atanmaları hakları ve ödevleri aylık ve ödenekleri meslekte ilerlemeleri görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir anayasanın maddesine mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir anayasanın ve fıkralara hâkimler ve savcılar yüksek kurulu mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar kurul adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme atama ve nakletme geçici yetki verme yükselme ve birinci sınıfa ayırma kadro dağıtma meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme disiplin cezası verme görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar adalet bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar ayrıca anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir açıkça aykırıdır byine fıkradaki ayrıca bu kanunla kaldırılan ağır ceza mahkemelerince verilip henüz gerekçesi yazılmamış olan hükümlerin gerekçeleri bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde yazılır şeklindeki düzenlemenin mahkememiz tarafından makul bir süre olmadığı ceza muhakemesi kanununun maddesi ve anayasanın maddesinde belirten bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır anlamda gerekçeli bir karar yazılmasını kısıtlayan ve bu haliyle de açıkça anayasaya aykırı olan yasal bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır yetkili ve görevli mahkemenin kapatılması ve dosyaya bakma yetkileri elinden alınan görevli hakimlerin baktıkları dosyaların dağıtılıp tasfiyesini içeren yukarıda ve bentlerinde gerekçeleri belirtilen anayasal aykırılıklardan etkilenen geçici maddesinin maddeleri ile maddenin diğer cümlelerinin de mevcut halleri ile açıkça anayasaya aykırı olan yasal bir düzenlemeler olduğu değerlendirilmektedir anayasa mahkemesinin başvuru sayılı gerekçeli kararında belirtilen ve anayasa mahkemesi tarafından mahkememizce incelenmesi istenilen sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinin bendinde belirtilen hükmün gerekçesinin tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içerisinde dava dosyasına konulur hükmündeki onbeş gün şeklindeki sınırlamanın anayasanın maddesinde belirten bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır kuralını kısıtlayan cmk maddesindeki aranan şartlarda gerekçeli hüküm verilmesini engelleyen anayasaya aykırı bir düzenleme olduğu anlaşılmıştır gerekçeli kararın sayılı terörle mücadele kanunu ve ceza muhakemesi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun maddesi ile tarihli ve sayılı terörle mücadele kanununa eklenen geçici madde maddesinin fıkrası cümlesindeki kararın onbeş gün içerisinde yazılması gerektiği hükmü ile sayılı cezaesas sayısı karar sayısı muhakemesi kanununun maddesinin bendinde belirtilen hükmün gerekçesinin tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içerisinde dava dosyasına konulur hükmünün cmk maddesindeki aranan şartlarda gerekçeli hüküm verilmesini engelleyeceği anayasasının maddesi gereği mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır hükmünü ihlal eder nitelikte ciddi görülen bir aykırılık olduğu görülmüştür hükmen tutuklu sanık mehmet i̇lker başbuğun tahliye talebinin hangi mahkemede değerlendirileceği konusundaki görev ihtilafı ile gerekçeli kararın onbeş gün içinde yazılmasını düzenleyen kanun maddeleri ile ilgili anayasaya aykırılık iddiaları ciddi bulunduğundan bu konunun halli için aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir gereği̇ düşünüldü yukarda arz ve i̇zah edi̇len nedenlerden dolayi tarihli mükerrer sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren sayılı terörle mücadele kanunu ve ceza muhakemesi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun maddesi tarihli ve sayılı terörle mücadele kanununa geçici madde maddesinin fıkrası ile bu fıkranın etkilediği ve fıkralarının anayasanın maddesine aykırı olduğu anayasasının maddesi uyarınca anayasaya aykırılığın ciddi olduğu kanısına varıldığından bu konuda anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina tarihli mükerrer sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren sayılı terörle mücadele kanunu ve ceza muhakemesi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun maddesi tarihli ve sayılı terörle mücadele kanununa geçici madde maddesinin fıkrasındaki bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içerisinde yazılır hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu anayasasının maddesi uyarınca anayasaya aykırılığın ciddi olduğu kanısına varıldığından bu konuda anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinin bendinde belirtilen hükmün gerekçesinin tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içerisinde dava dosyasına konulur hükmündeki onbeş gün şeklindeki sınırlamanın anayasanın maddesinde belirten bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır kuralını kısıtlayan cmk maddesindeki aranan şartlarda gerekçeli hüküm verilmesini engelleyen anayasaya aykırı bir düzenleme olduğu anlaşıldığından bu konuda anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina bireysel başvuru sonucu verilen onbeş gün içerisinde gerekçeli kararın neden yazılamadığına ilişkin olarak verilecek kararın geri bırakılmasına dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliğiyle karar verildi
1,385
esas sayı karar sayısı i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti yerin tek asliye ceza hâkimine sorgu hâkimliği yetkisi verilmesi onun asli görevini kısıtlamakta ve bir yerde kanunî hâkim varken kimi dâvaların anayasanın maddesine aykırı olarak tabiî hâkiminden başka birine ve başka bir ilçeye götürülmesi sonucunu doğurmaktadır bu dâva nakli müessesesinin kötüye kullanılmasıdır böyle bir durum tarafların maddî zararlarına yol açacağı gibi adaleti sürat bakımından da aksatacaktır öte yandan anayasanın geçici maddesi hükmü karşısında sayılı kanunun yüksek hâkimler kurulunun işe başlaması ile ortadan kalkmış sayılması gerekir bu tek maddelik kanunun bir bölümünün artık yürürlükte olmadığını kabul etmek ve öteki bölümünü benimseyip uygulamak düşünülemez esasen sayılı kanunun uygulanmasında tutulan yol da anayasanın ve maddelerine aykırı bir yön almıştır sayılı kanunun ve maddelerine gelince bu hükümler açıklıktan yoksundur ve hâkimlik teminatını daima zedeleyecek niteliktedir sayılı kanunun bir bölümü yürürlükte ise bölümün de yine hâkimlik teminatını zedeleyici niteliği ortadır
145
esas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı noterlik kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasına olanlar ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen ile terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı noterlik kanununun maddesinde noterlik stajına başlama koşulları düzenlenmiştir i̇ptali istenen ibareleri içeren ikinci fıkrada noterlik stajına engel mahkûmiyeti olanlar ile terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanların noterliğe kabul edilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir buna göre terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar noterlik mesleğine kabul edilmeyeceklerdir noterlik kanununun maddesinde noterlik bir kamu hizmeti olarak tanımlanmıştır anayasanın maddesinde kamu hizmetine girme bir temel hak olarak düzenlenmiş ve kamu hizmetine girmede mesleğin gerektirdiği niteliklerin dışında hiçbir ayrım gözetilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir dolayısıyla iptali istenen düzenleme ile anayasanın maddesinde güvence altına alınan kamu hizmetine girme hakkına müdahale edilmiştir anayasanın maddesinde temel hakların kanunla sınırlandırılması ilkesine yer verilmiştir kanunla sınırlama ilkesinin nedeni birey haklarına keyfi müdahaleyi engellemek olup yasama organının açık tartışma ile kabul ettiği bir yasa çerçevesinde temel haklara müdahaleye izin verilmesi bireylerin temel haklarını korumayı amaçlamaktadır birey haklarına müdahaleye izin veren yasalar ancak içeriği belirli anlamı öngörülebilir ise kendisinden beklenen faydayı sağlayacaktır temel haklara müdahaleye izin veren bir yasanın içeriği muğlâk ve tanınan yetkinin kapsamı konusunda belirlilik içermiyorsa yasayla sınırlama ölçütü ihlal edilmiş demektir i̇ptali istenen kuralda yer alan terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar ibaresinde yer alan iltisak ve irtibat kavramlarının içeriği belirsiz ve öngörülemezdir bir haktan yararlanma engeli dolayısıyla hakkın sınırlama nedeni olarak öngörülen bu fiiller oldukça muğlâk olup bunların içeriğini öngörmek tamamen imkânsızdır hangi somut eylemlerin bu suçları oluşturduğu ve bu suçlar arasındaki farkın ne olduğunu ortaya koyan hiçbir düzenleme ya da açıklık bulunmamaktadır ayrıca bu tespitin nasıl ve kim tarafından yapılacağı söz konusu tespit yapılırken bireylerin usulü güvencelerden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ve söz konusu tespit aleyhine yargı yollarına başvuru imkânı olup olmadığı gibi hususlar da tamamen belirsizdir oysa bir hukuk devletinde hukuk kurallarının belli ve öngörülebilir olması asgari koşuldur hangi fiilleri dolayısıyla bireylerin yaptırıma tabi tutulabileceklerini önceden öngörebilmeleri gerekir adı geçen kavramların içeriği ve ağırlığı belirli olmadığı gibi uygulanacak yaptırımın ağırlığı bakımından da bir belirleme bulunmayıp tamamı aynı yaptırıma tabi tutulmuştur bu derece muğlâk ve belirsiz bir düzenlemenin öngörülebilir olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır yasaların içeriğinin belirliliği ve öngörülebilirliği hukuka bağlı yönetimin en temel gereklerinden biridir bireyler en azından bir uzmanın yardımıyla hukuk kuralının kendisinden hangi davranışı beklediğini davranışlarının sonuçlarının ne olacağını öngörebilmelidir bu birey özgürlüğünün de asgari koşuludur yasaların hangi davranışı yasakladığını ve hangiesas sayısı karar sayısı davranışı serbest bıraktığını öngöremeyen bir bireyin davranışlarını özgürce belirlemesi mümkün olmadığı gibi bir davranışın sonuçlarının ne olacağını öngöremeyen bireyin davranışlarından sorumlu tutulması da birey özgürlüğü ile bağdaşmaz hukuk devletinin yasaların öngörülebilirliğine atfettiği önem özgürlük ile öngörülebilirlik arasındaki bu ilişkiden kaynaklanmaktadır bu nedenle iptali istenen içeriği belirsiz kavramlar öncelikle anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır diğer taraftan yukarıda belirtildiği gibi kural anayasanın maddesinde güvence altına alınan kamu hizmetine girme hakkına müdahale teşkil etmektedir bu müdahale anayasanın maddesinde yer alan kanunla sınırlama kuralına da uymamaktadır zira içeriği belirsiz ve muğlâk bir düzenlemenin maddede öngörülen kanunla sınırlama güvencesine uygun olduğu söylenemez aynı şekilde söz konusu kural sadece olağanüstü hal süresince uygulanacak bir kural olmayıp sürekli nitelik taşımaktadır i̇ptali istenen kural ile kamu görevine girme hakkına yapılan müdahale ilgili maddede öngörülen koşullara ve anayasanın ve maddelerinde belirtilen sınırlama ölçütlerine uyulmadan yapılmış ölçüsüz bir müdahaledir ayrıca anayasanın maddesinde suç ve cezaların kanuniliği ilkesi düzenlenmiştir buna göre bireyler ancak işlendiği zaman yürürlükteki kanunların suç saydığı fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilirler ve ancak fiil işlendiği zaman kanunda öngörülen ceza ile cezalandırılabilirler bu kuralın gereği olarak ceza ve ceza yerine geçen tedbirler ancak kanun yoluyla konulabilir kanun altı düzenlemeler hatta khklar ile ceza normu konamaz suç ve cezaların kanuniliğinden söz edilebilmesi için bunu düzenleyen yasa hükmünün bireyler açısından en azından bir hukukçunun yardımıyla anlaşılabilir olması yani bireylerin hangi fiillerin yasaklandığını ve yaptırıma tabi tutulduğunu öngörebilmesi gerekir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına göre disiplin suç ve cezaları da maddede öngörülen kanunilik ilkesine tabidir anayasa mahkemesi pek çok kararında anayasanın maddesindeki ilkelerin disiplin suç ve cezaları için de geçerli olduğuna karar vermiştir bkz k kt kt i̇ptali istenen kural ile getirilen yasak noterlik mesleğine kabulü engelleyen bir tür disiplin yaptırımı niteliği de taşımaktadır mesleğe kabul edilmeme sonucunu doğuracak fiilleri düzenleyen kuralın hangi eylemin bu sonucu doğuracağını açık bir şekilde ortaya koyması gerekir oysa yukarıda belirtildiği gibi bu kavramların içeriği ve kapsamı belli olmadığı gibi bu açıklığı sağlayacak ne bir alt düzenleme ne de yargısal içtihat ortaya çıkmış değildir nitekim venedik komisyonu da ohal khklarına ilişkin olarak yayınladığı aralık tarihli görüşünün turkey opinion on emergency decree laws nos adopted following the failed coup of july december cdl ad paragraflarında bu duruma açıkça dikkat çekmiş ve kavramların içeriğinin açıklığa kavuşturulmasını tavsiye etmiştir venedik komisyonunun görüşünün yayınlandığı günden bu zamana kadar da bu açıklığı sağlayacak herhangi bir gelişme yaşanmamıştır ayrıca bu kuralın geçmişe yürütülerek uygulanması olasılığı da çok yüksektir zira terör örgütleriyle irtibat ve iltisak belirlemesinin khk ile görevden alınanları da kapsar şekilde uygulanacağı açıktır oysa khklar ile görevden almaların tamamında söz konusu kavramlar geçmişe yürütülerek uygulanmıştır ve bu geçmişe yürürlü uygulamaya bazı sonuçlar bağlamak bu uygulamayı devam ettirmek anlamına gelecektir bu nedenle de de kural anayasanın esas sayısı karar sayısı maddesinde güvence altına alınan ceza normlarının geçmişe yürümezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasına bendinden sonra gelmek üzere eklenen bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesinde arabuluculuk siciline kayıt koşulları düzenlenmiştir i̇ptali istenen bentte terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanların sicile kayıt edilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir buna göre terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar arabuluculuk siciline kayıt edilmeyecek dolayısıyla arabuluculuk yapamayacaktır kanunun maddesinde arabuluculuk sistematik teknikler uygulayarak görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi şeklinde tanımlanmıştır arabulucu sıfatını kazanmak ve arabuluculuk faaliyeti yürütebilmek için bakanlıkça düzenlenen arabuluculuk siciline kayıt olmak gerekmektedir kanundaki tanımdan arabuluculuğun bir serbest meslek olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır bir serbest mesleğin icrası anayasanın maddesinde güvence altına alınan çalışma ve teşebbüs özgürlüğü kapsamında olduğunda kuşku bulunmamaktadır maddeye göre herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir ancak arabuluculuk bir kamu hizmeti olarak görülürse bu aynı zamanda maddenin koruması altında olduğu anlamına gelecektir anayasanın maddesinde kamu hizmetine girme bir temel hak olarak düzenlenmiş ve kamu hizmetine girmede mesleğin gerektirdiği niteliklerin dışında hiçbir ayrım gözetilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir dolayısıyla iptali istenen düzenleme ile anayasanın ve maddelerinde güvence altına alınan haklara müdahale edilmiştir anayasanın maddesinde temel hakların kanunla sınırlandırılması ilkesine yer verilmiştir kanunla sınırlama ilkesinin nedeni birey haklarına keyfi müdahaleyi engellemek olup yasama organının açık tartışma ile kabul ettiği bir yasa çerçevesinde temel haklara müdahaleye izin verilmesi bireylerin temel haklarını korumayı amaçlamaktadır birey haklarına müdahaleye izin veren yasalar ancak içeriği belirli anlamı öngörülebilir ise kendisinden beklenen faydayı sağlayacaktır temel haklara müdahaleye izin veren bir yasanın içeriği muğlâk ve tanınan yetkinin kapsamı konusunda belirlilik içermiyorsa yasayla sınırlama ölçütü ihlal edilmiş demektir i̇ptali istenen kuralda yer alan terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar ibaresinde yer alan iltisak ve irtibat kavramlarının içeriği belirsiz ve öngörülemezdir bir haktan yararlanma engeli dolayısıyla hakkın sınırlama nedeni olarak öngörülen bu fiilleresas sayısı karar sayısı oldukça muğlâk olup bunların içeriğini öngörmek tamamen imkânsızdır hangi somut eylemlerin bu suçları oluşturduğu ve bu suçlar arasındaki farkın ne olduğunu ortaya koyan hiçbir düzenleme ya da açıklık bulunmamaktadır ayrıca bu tespitin nasıl ve kim tarafından yapılacağı söz konusu tespit yapılırken bireylerin usulü güvencelerden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ve söz konusu tespit aleyhine yargı yollarına başvuru imkânı olup olmadığı gibi hususlar da tamamen belirsizdir oysa bir hukuk devletinde hukuk kurallarının belli ve öngörülebilir olması asgari koşuldur hangi fiilleri dolayısıyla bireylerin yaptırıma tabi tutulabileceklerini önceden öngörebilmeleri gerekir adı geçen kavramların içeriği ve ağırlığı belirli olmadığı gibi uygulanacak yaptırımın ağırlığı bakımından da bir belirleme bulunmayıp tamamı aynı yaptırıma tabi tutulmuştur bu derece muğlâk ve belirsiz bir düzenlemenin öngörülebilir olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır yasaların içeriğinin belirliliği ve öngörülebilirliği hukuka bağlı yönetimin en temel gereklerinden biridir bireyler en azından bir uzmanın yardımıyla hukuk kuralının kendisinden hangi davranışı beklediğini davranışlarının sonuçlarının ne olacağını öngörebilmelidir bu birey özgürlüğünün de asgari koşuludur yasaların hangi davranışı yasakladığını ve hangi davranışı serbest bıraktığını öngöremeyen bir bireyin davranışlarını özgürce belirlemesi mümkün olmadığı gibi bir davranışın sonuçlarının ne olacağını öngöremeyen bireyin davranışlarından sorumlu tutulması da birey özgürlüğü ile bağdaşmaz hukuk devletinin yasaların öngörülebilirliğine atfettiği önem özgürlük ile öngörülebilirlik arasındaki bu ilişkiden kaynaklanmaktadır bu nedenle iptali istenen içeriği belirsiz kavramlar öncelikle anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır diğer taraftan yukarıda belirtildiği gibi kural anayasanın ve maddelerinde güvence altına alınan çalışma ve kamu hizmetine girme haklarına müdahale teşkil etmektedir bu müdahale anayasanın maddesinde yer alan kanunla sınırlama kuralına da uymamaktadır zira içeriği belirsiz ve muğlâk bir düzenlemenin maddede öngörülen kanunla sınırlama güvencesine uygun olduğu söylenemez aynı şekilde söz konusu kural sadece olağanüstü hal süresince uygulanacak bir kural olmayıp sürekli nitelik taşımaktadır i̇ptali istenen kural ile kamu görevine girme hakkına yapılan müdahale ilgili maddede öngörülen koşullara ve anayasanın ve maddelerinde belirtilen sınırlama ölçütlerine uyulmadan yapılmış ölçüsüz bir müdahaledir ayrıca anayasanın maddesinde suç ve cezaların kanuniliği ilkesi düzenlenmiştir buna göre bireyler ancak işlendiği zaman yürürlükteki kanunların suç saydığı fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilirler ve ancak fiil işlendiği zaman kanunda öngörülen ceza ile cezalandırılabilirler bu kuralın gereği olarak ceza ve ceza yerine geçen tedbirler ancak kanun yoluyla konulabilir kanun altı düzenlemeler hatta khklar ile ceza normu konamaz suç ve cezaların kanuniliğinden söz edilebilmesi için bunu düzenleyen yasa hükmünün bireyler açısından en azından bir hukukçunun yardımıyla anlaşılabilir olması yani bireylerin hangi fiillerin yasaklandığını ve yaptırıma tabi tutulduğunu öngörebilmesi gerekir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına göre disiplin suç ve cezaları da maddede öngörülen kanunilik ilkesine tabidir anayasa mahkemesi pek çok kararında anayasanın maddesindeki ilkelerin disiplin suç ve cezaları için de geçerli olduğuna karar vermiştir bkz k kt kt i̇ptali istenen kural ile getirilen yasak arabuluculuk mesleğine kabulü engelleyen bir tür disiplin yaptırımı niteliği de taşımaktadır mesleğe kabul edilmeme sonucunu doğuracak fiilleriesas sayısı karar sayısı düzenleyen kuralın hangi eylemin bu sonucu doğuracağını açık bir şekilde ortaya koyması gerekir oysa yukarıda belirtildiği gibi bu kavramların içeriği ve kapsamı belli olmadığı gibi bu açıklığı sağlayacak ne bir alt düzenleme ne de yargısal içtihat ortaya çıkmış değildir nitekim venedik komisyonu da ohal khklarına ilişkin olarak yayınladığı aralık tarihli görüşünün turkey opinion on emergency decree laws nos adopted following the failed coup of july december cdl ad paragraflarında bu duruma açıkça dikkat çekmiş ve kavramların içeriğinin açıklığa kavuşturulmasını tavsiye etmiştir venedik komisyonunun görüşünün yayınlandığı günden bu zamana kadar da bu açıklığı sağlayacak herhangi bir gelişme yaşanmamıştır ayrıca bu kuralın geçmişe yürütülerek uygulanması olasılığı da çok yüksektir zira terör örgütleriyle irtibat ve iltisak belirlemesinin khk ile görevden alınanları da kapsar şekilde uygulanacağı açıktır oysa khklar ile görevden almaların tamamında söz konusu kavramlar geçmişe yürütülerek uygulanmıştır ve bu geçmişe yürürlü uygulamaya bazı sonuçlar bağlamak bu uygulamayı devam ettirmek anlamına gelecektir bu nedenle de kural anayasanın maddesinde güvence altına alınan ceza normlarının geçmişe yürümezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı bilirkişilik kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasına bendinden sonra gelmek üzere eklenen bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesinde bilirkişiliğe kabul koşulları düzenlenmiştir i̇ptali istenen bentte terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanların bilirkişiliğe kabul edilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir buna göre terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar bilirkişiler bölge kuruluna kayıt edilmeyecek dolayısıyla bilirkişilik yapamayacaktır kanunun maddesinde bilirkişi çözümü uzmanlığı özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde oy ve görüşünü sözlü veya yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi şeklinde tanımlanmıştır bilirkişi sıfatını kazanmak ve bilirkişilik faaliyeti yürütebilmek için bölge kurullarınca tutulan bilirkişi siciline kayıt olmak gerekmektedir kanundaki tanımdan bilirkişiliğin bir serbest meslek olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır bir serbest mesleğin icrası anayasanın maddesinde güvence altına alınan çalışma ve teşebbüs özgürlüğü kapsamında olduğunda kuşku bulunmamaktadır maddeye göre herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir ancak bilirkişilik bir kamu hizmeti olarak görülürse bu aynı zamanda maddenin koruması altında olduğu anlamına gelecektir anayasanın maddesinde kamu hizmetine girme bir temel hak olarak düzenlenmiş ve kamu hizmetine girmede mesleğin gerektirdiği niteliklerin dışında hiçbir ayrım gözetilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir dolayısıyla iptali istenen düzenleme ile anayasanın ve maddelerinde güvence altına alınan haklara müdahale edilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde temel hakların kanunla sınırlandırılması ilkesine yer verilmiştir kanunla sınırlama ilkesinin nedeni birey haklarına keyfi müdahaleyi engellemek olup yasama organının açık tartışma ile kabul ettiği bir yasa çerçevesinde temel haklara müdahaleye izin verilmesi bireylerin temel haklarını korumayı amaçlamaktadır birey haklarına müdahaleye izin veren yasalar ancak içeriği belirli anlamı öngörülebilir ise kendisinden beklenen faydayı sağlayacaktır temel haklara müdahaleye izin veren bir yasanın içeriği muğlâk ve tanınan yetkinin kapsamı konusunda belirlilik içermiyorsa yasayla sınırlama ölçütü ihlal edilmiş demektir i̇ptali istenen kuralda yer alan terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar ibaresinde yer alan iltisak ve irtibat kavramlarının içeriği belirsiz ve öngörülemezdir bir haktan yararlanma engeli dolayısıyla hakkın sınırlama nedeni olarak öngörülen bu fiiller oldukça muğlâk olup bunların içeriğini öngörmek tamamen imkânsızdır hangi somut eylemlerin bu suçları oluşturduğu ve bu suçlar arasındaki farkın ne olduğunu ortaya koyan hiçbir düzenleme ya da açıklık bulunmamaktadır ayrıca bu tespitin nasıl ve kim tarafından yapılacağı söz konusu tespit yapılırken bireylerin usulü güvencelerden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ve söz konusu tespit aleyhine yargı yollarına başvuru imkânı olup olmadığı gibi hususlar da tamamen belirsizdir oysa bir hukuk devletinde hukuk kurallarının belli ve öngörülebilir olması asgari koşuldur hangi fiilleri dolayısıyla bireylerin yaptırıma tabi tutulabileceklerini önceden öngörebilmeleri gerekir adı geçen kavramların içeriği ve ağırlığı belirli olmadığı gibi uygulanacak yaptırımın ağırlığı bakımından da bir belirleme bulunmayıp tamamı aynı yaptırıma tabi tutulmuştur bu derece muğlâk ve belirsiz bir düzenlemenin öngörülebilir olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır yasaların içeriğinin belirliliği ve öngörülebilirliği hukuka bağlı yönetimin en temel gereklerinden biridir bireyler en azından bir uzmanın yardımıyla hukuk kuralının kendisinden hangi davranışı beklediğini davranışlarının sonuçlarının ne olacağını öngörebilmelidir bu birey özgürlüğünün de asgari koşuludur yasaların hangi davranışı yasakladığını ve hangi davranışı serbest bıraktığını öngöremeyen bir bireyin davranışlarını özgürce belirlemesi mümkün olmadığı gibi bir davranışın sonuçlarının ne olacağını öngöremeyen bireyin davranışlarından sorumlu tutulması da birey özgürlüğü ile bağdaşmaz hukuk devletinin yasaların öngörülebilirliğine atfettiği önem özgürlük ile öngörülebilirlik arasındaki bu ilişkiden kaynaklanmaktadır bu nedenle iptali istenen içeriği belirsiz kavramlar öncelikle anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır diğer taraftan yukarıda belirtildiği gibi kural anayasanın ve maddelerinde güvence altına alınan çalışma ve kamu hizmetine girme haklarına müdahale teşkil etmektedir bu müdahale anayasanın maddesinde yer alan kanunla sınırlama kuralına da uymamaktadır zira içeriği belirsiz ve muğlâk bir düzenlemenin maddede öngörülen kanunla sınırlama güvencesine uygun olduğu söylenemez aynı şekilde söz konusu kural sadece olağanüstü hal süresince uygulanacak bir kural olmayıp sürekli nitelik taşımaktadır i̇ptali istenen kural ile kamu görevine girme hakkına yapılan müdahale ilgili maddede öngörülen koşullara ve anayasanın ve maddelerinde belirtilen sınırlama ölçütlerine uyulmadan yapılmış ölçüsüz bir müdahaledir ayrıca anayasanın maddesinde suç ve cezaların kanuniliği ilkesi düzenlenmiştir buna göre bireyler ancak işlendiği zaman yürürlükteki kanunların suç saydığı fiiller nedeniyleesas sayısı karar sayısı sorumlu tutulabilirler ve ancak fiil işlendiği zaman kanunda öngörülen ceza ile cezalandırılabilirler bu kuralın gereği olarak ceza ve ceza yerine geçen tedbirler ancak kanun yoluyla konulabilir kanun altı düzenlemeler hatta khklar ile ceza normu konamaz suç ve cezaların kanuniliğinden söz edilebilmesi için bunu düzenleyen yasa hükmünün bireyler açısından en azından bir hukukçunun yardımıyla anlaşılabilir olması yani bireylerin hangi fiillerin yasaklandığını ve yaptırıma tabi tutulduğunu öngörebilmesi gerekir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına göre disiplin suç ve cezaları da maddede öngörülen kanunilik ilkesine tabidir anayasa mahkemesi pek çok kararında anayasanın maddesindeki ilkelerin disiplin suç ve cezaları için de geçerli olduğuna karar vermiştir bkz k kt kt i̇ptali istenen kural ile getirilen yasak bilirkişilik mesleğine kabulü engelleyen bir tür disiplin yaptırımı niteliği de taşımaktadır mesleğe kabul edilmeme sonucunu doğuracak fiilleri düzenleyen kuralın hangi eylemin bu sonucu doğuracağını açık bir şekilde ortaya koyması gerekir oysa yukarıda belirtildiği gibi bu kavramların içeriği ve kapsamı belli olmadığı gibi bu açıklığı sağlayacak ne bir alt düzenleme ne de yargısal içtihat ortaya çıkmış değildir nitekim venedik komisyonu da ohal khklarına ilişkin olarak yayınladığı aralık tarihli görüşünün turkey opinion on emergency decree laws nos adopted following the failed coup of july december cdl ad paragraflarında bu duruma açıkça dikkat çekmiş ve kavramların içeriğinin açıklığa kavuşturulmasını tavsiye etmiştir venedik komisyonunun görüşünün yayınlandığı günden bu zamana kadar da bu açıklığı sağlayacak herhangi bir gelişme yaşanmamıştır ayrıca bu kuralın geçmişe yürütülerek uygulanması olasılığı da çok yüksektir zira terör örgütleriyle irtibat ve iltisak belirlemesinin khk ile görevden alınanları da kapsar şekilde uygulanacağı açıktır oysa khklar ile görevden almaların tamamında söz konusu kavramlar geçmişe yürütülerek uygulanmıştır ve bu geçmişe yürürlü uygulamaya bazı sonuçlar bağlamak bu uygulamayı devam ettirmek anlamına gelecektir bu nedenle de kural anayasanın maddesinde güvence altına alınan ceza normlarının geçmişe yürümezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasa mahkemesinin sayılı kanunun anayasaya aykırı gördüğümüz maddelerinin anayasa uygunluğunu incelemesi ve esastan karara bağlaması zaman alabilecektir yargı denetimi yürütme organının hukuk devleti sınırları içinde kalmasını sağlayan en etkili araçtır olağanüstü hallerde yargı denetiminin önemi daha da artmakta devlet organlarının işlemlerinin yargı denetimine bağlı tutulması yasama organının anayasanın çizdiği sınırlar içinde kalmasını sağlamak ve temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından özellikle önem taşımaktadır i̇ptalini istediğimiz sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasının insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkesine anayasanın üstünlüğüne ve bağlayıcılığına aykırılık oluşturan sonradan giderilmesi olanaksız durumların ortaya çıkmasına neden olacağı ve zararlaresas sayısı karar sayısı doğuracağı açık olduğundan ayrıca anayasa mahkemesinin yapacağı inceleme sonucunda iptal kararı vermesi durumunda bu kararının sonuçsuz kalmaması amacıyla kararın resmî gazetede yayımlanacağı güne kadar yürürlüğün durdurulması istemiyle iptal davası açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı noterlik kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasına olanlar ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen ile terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar ibaresinin anayasanın ve maddelerine maddesiyle tarihli ve sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasına bendinden sonra gelmek üzere eklenen bendinin anayasanın ve maddelerine maddesiyle tarihli ve sayılı bilirkişilik kanununun uncu maddesinin birinci fıkrasına bendinden sonra gelmek üzere eklenen bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptallerine ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,092
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parsel numaralı taşınmazına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile tl zararın ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştiresas sayısı karar sayısı mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanın güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasınınesas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasal hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici esas sayısı karar sayısı maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktır kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,877
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ni̇n özeti̇ sanık vekili sayılı af yasasının maddesinin bendindeki kuralın anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür
23
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair yasanın maddesinin değer tesbitine ilişkin bölümünde özelleştirme programına alınan kuruluşların değer tesbit işlemleri bu kuruluşların nitelikleri ve bunlara uygulanacak özelleştirme yöntemleri de dikkate alınarak i̇ndirgenmiş nakit alımları net bugünkü değer temettü verimi defter değeri net aktif değeri amortize edilmiş yenileme değeri tasfiye değeri fiyatkazanç oranı piyasa kapitalizasyon değeri piyasa değeridefter değeri ekspertiz değeri fiyatnakit akım oranı gibi genel kabul görmüş değerleme metotları kullanılarak yapılır bu değer tesbit işlemleri i̇dare bünyesinde ve i̇dare başkanının onayı ile en az beş üyeden oluşturulacak değer tesbit komisyonları veya i̇dare tarafından teklif ve kurulca kabul edilecek özel bağımsız ihtisas kuruluşları tarafından yapılır komisyon üyelerinin tamamının katılımı ile toplanır ve oy çokluğu ile karar alır i̇dare başkanı veya komisyon başkanınca lüzum görüldüğü takdirde komisyona yardımcı olmak üzere değerleme kararlarına katılmamak şartıyla yeteri kadar yerli veveya yabancı danışman görevlendirilebilir özelleştirmeye ilişkin yapılan değer tesbiti yöntemleri ve çalışmaları açıklık şeffaflık ilkesi gereği komisyona duyurulur i̇hale usullerine ilişkin bölümünde de özelleştirme işlemlerinde aşağıdaki ihale usulleri uygulanır esas sayısı karar sayısı kapalı teklif usulü pazarlık usulü açık artırma usulü açık teklif usulü belirli istekliler arasında kapalı teklif usulü i̇şin gereğine göre yukarıda belirtilen ihale usullerinden birinin veya bir kaçının birlikte uygulanmasına idarece karar verilir i̇hale işlemleri i̇dare bünyesinde ve i̇dare başkanının onayı ile en az beş üyeden oluşturulacak i̇hale komisyonları tarafından yürütülür i̇hale şartları ihale öncesinde ihale sonuçları ise ihale sonrasında açıklık şeffaflık ilkesi gereği kamuoyuna duyurulur hükümlerine yer verilmiştir bakılan davanın sümer holding aş nevşehir yünlü pamuklu sanayi i̇şletmesinin özelleştirilmesine ilişkin başbakanlık özelleştirme i̇daresi başkanlığının sayılı olup tarih sayılı resmi gazetede yayınlanan kararının iptali istemiyle açıldığı ve davacıların değer tesbitine yönelik savlarının değerlendirilmesinde dikkate alınacak sayılı yasanın maddesinin ve bölümlerinin aşağıda belirtilen görüşlerle tc anayasasının maddesine aykırı olduğu yolundaki savların ciddi bulunduğu kanısına varılmıştır sayılı yasanın maddesinin bölümüne göre özelleştirme programına alınan kuruluşların değer tesbitinin ve bu kuruluşların nitelikleri ve bunlara uygulanacak özelleştirme yöntemleri de dikkate alınarak genel kabul görmüş onbir değerleme metotları ile yapılması öngörülmüş olup bu işlemler idare bünyesinde ve i̇dare başkanının onayı ile en az beş üyeden oluşturulacak değer tesbit komisyonları veya i̇dare tarafından teklif ve kurulca kabul edilecek özel bağımsız ihtisas kuruluşları tarafından yapılacaktır değerlendirme metotlarının yasada yalnızca adlarının sayılması duruma göre idareye birini seçme olanağının verilmesi gerçek değere ulaşmayı zorlaştıran belirsizliklerdir bunların yasada yer almaması durumunda da genel kabul görmüş uygulanabilecek değerlendirme yöntemleri olduğu açıktır şirket hisselerinin özellikle gerçek ve tüzel kişilere satışında uygulanacak değerlendirme esasları gerçek değeri yansıtacak nitelikte olmalıdır devletleştirmede gerçek değeri esas alan anayasa koyucunun bunun tersi olan özelleştirmede kamu varlıklarını korumasız bıraktığı düşünülemez öte yandan değer saptama yetkisi olan birimlerin hiçbir etki altında kalmadan çalışabileceği bir yapıya kavuşturularak gerçek değerin bulunmasında hukuksal altyapı oluşturulmalıdır sayılı yasanın maddesi uyarınca başbakana bağlı olan özelleştirme i̇daresi başkanının maddeye göre oluşturacağı değer tesbit komisyonlarının tam bir bağımsızlıkla görev yapabilmeleri oldukça güçtür sayılı yasanın maddesinde değer tesbit yöntemleri ve bunu uygulayacak değer tesbit komisyonlarının oluşum biçimiyle görev ve yetkilerinin yasama organınca belirlenmesi gerekir bu nedenle şirket hisselerinin değerinin tesbitinin özelleştirme i̇daresi başkanlığınca yürütülüp sonuçlandırılacağına ilişkin kural yasama yetkisinin devri niteliğinde olup anayasanın maddesine aykırı bulunduğu ortaya çıkmaktadıresas sayısı karar sayısı yine sayılı yasanın maddesinde ihale usullerinin tamamı sayılmış özelleştirme i̇daresine işin gereğine göre bunlardan birini ya da bir kaçını uygulama olanağı verilmiş ihale işlemlerinin i̇dare başkanının onayı ile beş üyeden oluşacak ihale komisyonları tarafından yürütüleceği öngörülmüştür i̇hale usulleri kamu idarelerinin satacağı mal ya da gördüreceği işlerde rekabet koşulları içinde en uygun teklifin oluşmasını gerçekleştirecek yöntemlerdir bu nedenle yalnız yöntem türlerinin belirlenmesi değil durum ve konuma göre hangilerinin uygulanacağının açıkça saptanması gerekir i̇hale komisyonlarının hiçbir etki altında kalmadan çalışabilecekleri ortamın sağlanması doğabilecek bazı sakıncaları ortadan kaldırır söz konusu maddedeki ihale usullerine ilişkin belirsizliğin giderilmemesi ve ihale komisyonlarının oluşumu ile görev ve yetkilerinin yasama organınca kurallara bağlanmaması yasama yetkisinin devri niteliğinde olup anayasanın maddesine aykırı bulunduğu ortaya çıkmaktadır sonuç itibariyle sayılı yasanın maddesinin ve bölümlerinin tc anayasasının maddesinde yer alan yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralına aykırı olduğu yolundaki davacıların savları mahkememizce ciddi bulunduğu kanısına varıldığından söz konusu sayılı yasanın maddesinin ve bölümlerinde yer alan hükümlerin iptali gerekeceği görüşü ile konunun anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine kararla birlikte dava dosyasının anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tc anayasasının maddesi uyarınca gününde oybirliğiyle karar verildi
726
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz başvurularının gerekçelerinin ilgili bölümleri şöyledir sayılı türk ceza kanununun üçüncü kısmının üçüncü bölümünde kamu sağlığına karşı suçlar başlığı altında düzenlenen maddesinde kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak suçu düzenlenmiş birinci fıkrada kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kabul eden veya bulunduran kişi hakkında bir yıldan iki yıla kadar hapis cezasına hükmedileceği ikinci fıkrasında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine kullanmamakla birlikte kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmolunacağı üçüncü ve dördüncü fıkralarda denetimli serbestlik ve tedavinin uygulanma şekli beşinci fıkrada ise tedavi ve denetimli serbestliğe ilişkin hükümlere uyulmaması durumunda sanığın cezasının infaz edileceği belirtilmiştir sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrasında ise asker kişiler hakkında statüleri devam ettiği sürece bu kanunda belirtilen denetimli serbestliğe ilişkin hükümler uygulanmaz şeklindeki hükme yer verilmiştir türk ceza kanununun maddesinde belirtilen denetimli serbestlik tedbiri bu madde hükümlerinin ihlali hâlinde ihlali gerçekleştiren asker kişi olduğu takdirde sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrası gereğince uygulanamayacakken asker kişi sıfatı bulunmayan ve türk ceza kanununun aynı maddesinde belirtilen suçu işleyen sivil kişiler bakımından ise öncelikle uygulanma alanı bulacaktır kanunkoyucu tarafından sayılı kanunun maddesinde denetimli serbestlik tedbiri getirilerek madde bağımlısı olan kişilerin tretman ve rehabilitasyonu sağlanarak topluma kazandırılması amaçlanmış uyuşturucu bağımlılığına sebep olan toplumsal eşitsizlikler sosyal çevre ve aile ile ilgili sorunların oluşturduğu sosyal yaranın bir ceza politikası anlayışı gereği devlet eli ile giderilmesi amaçlanmıştır kanunkoyucu yukarıda belirtilen toplumun sosyal ihtiyaçlarını olabildiğince gidermek yönünde benimsediği ceza politikası gereği denetimli serbestlik hükümlerini getirmişken sayılı kanun ile denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanacak kişiler kapsamından asker kişileri çıkarmış böylece ceza politikası amacını gerçekleştirmek çabasında iken bu konuda sivil asker ayırımı yaparak çelişkiye düşmüştür anayasasının başlangıç hükümlerinin altıncı paragrafında her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürmek maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirmek hak ve yetkisine sahip olduğu vurgulanmış maddesinde devletin temel amaç ve görevleri başlığı altında devletin insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlamakla yükümlü olduğu belirtilerek ikinci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan sosyal devlet ilkesinin yaşama geçmesinin nasıl olacağı anlatılmıştır anayasa mahkemesinin içtihatlarında da açıklandığı üzere yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez yasaların uygulanmasında dil ırkesas sayısı karar sayısı renk cinsiyet siyasal düşünce felsefi inan din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması anayasa katında geçerli görülemez bu mutlak yasak birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara tâbi tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi durumunda anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz eşitliği bozduğu ileri sürülen kural haklı bir nedene dayanmakta ise ya da kamu yararı amacı ile yürürlüğe konulmuş ise bu kuralın eşitlik ilkesini zedelediğinden söz edilemez ancakhaklı neden veya kamu yararının anlaşılabilir amaçla ilgili ölçülü ve adaletli olması gerekir getirilen düzenleme herhangi bir biçimde birbirini tamamlayan birbirini doğrulayan ve birbirini güçlendiren bu üç ölçütten birine uymuyor ise eşitlik ilkesine aykırı bir yön vardır denebilir çünkü eşitliği bozduğu ileri sürülen kural haklı bir nedene dayanmamakta ya da kamu yararı amacı ile yürürlüğe konulmamış olmaktadır bu noktada tartışılması gereken konu sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrasında yer alan düzenlemenin haklı nedene dayanıp dayanmadığı yahut kamu yararı bulunup bulunmadığıdır askerlik hizmetinin disiplin anlayışına bağlı emir komuta zincirinin gerektirdikleri doğrultusunda ulusal güvenliğin sağlanmasındaki yeri düşünüldüğünde sivil yaşamdan farklı düzenlemelere konu olması askerî ceza politikasının kendine özgü bir yapı arz etmesi ve kimi tedbirlerin farklı şekillerde uygulanması gerektiği izahtan varestedir bu bakımdan kanunkoyucu yasama faaliyetinde askerlik hizmetinin gereklerine göre istisnai düzenlemeler yapabilmektedir sayılı askeri ceza kanunu ile disiplin mahkemeleri kuruluşu yargılama usulü ve disiplin suç ve cezaları hakkındaki kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek madde in üçüncü ve dördüncü fıkraları şu şekilde düzenlenmiştir kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma veya bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına dair güvenlik tedbirleri türk silahlı kuvvetleri mensupları hakkında öngörülen süre kadar açığa çıkarılma şeklinde uygulanır yedek subaylar ile erbaş ve erler hakkında bu tedbirin uygulanması askerlik hizmetlerinin tamamlanmasından sonra yerine getirilir yedek subaylar hariç olmak üzere subay astsubay uzman jandarma ve uzman erbaşlar ve milli savunma bakanlığı ile türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşunda çalışan sivil personel hakkında askeri ve adliye mahkemelerince verilen kısa süreli hapis cezaları türk ceza kanununun maddesinin birinci fıkrasının b ve bentlerinde yazılı olanlar dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilemez görüldüğü üzere işlediği suç dolayısı ile toplum nezdinde kendisine duyulan güven sarsılan kişiler hakkında ve bu nedenle özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakların kullanılmasından yoksun bırakılma şeklinde uygulanan güvenlik tedbiri türk silahlı kuvvetleri mensupları hakkında personel politikasının gerekleri de gözetilerek farklı şekilde uygulanmaktadır aynı şekilde türk ceza kanununun maddesinin birinci fıkrasının besas sayısı karar sayısı ve bentlerinde yazılı olanlar dışındaki seçenek yaptırımlar türk silahlı kuvvetleri mensupları bakımından uygulama alanı bulamamaktadır yukarıda belirtilen kanun maddeleri bakımından asıl dikkat çekici olan husus gerek kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma veya bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına dair güvenlik tedbirinin gerekse kısa süreli hapis cezalarına seçenek yaptırımların uygulanması bakımından istisnanın istisnası mahiyetinde düzenlemelere yer verilmiş olmasıdır gerçekten kanun koyucu her iki durumda da askerlik hizmetini yerine getirmekte olan ve bu hizmeti tamamlamasının ardından tekrar sivil şahıs statüsüne dönecek olan yedek subaylar ile erbaş ve erler bakımından istisnalara yer verilmiş güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını askerlik hizmetlerinin tamamlanmasından sonraya bırakmıştır aynı şekilde sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun maddesi sırf askeri suçlar ile askeri disiplin suçları ayrık olmak üzere askere alınmadan önce ve askerlikleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı er ve erbaşlar ile yedek subaylar hakkında kısa süreli hapis cezaları yerine hükmedilen türk ceza kanununun maddesinin birinci fıkrasının e ve bentlerinde yazılı tedbirler ile bu kanunun maddesinde yazılı adli para cezasının yerine getirilmesi askerlik hizmetlerinin sonuna bırakılır bu süreler içinde zamanaşımı işlemez şeklindeki hükme yer verilmiştir bu düzenlemeler doğrultusunda kanunkoyucunun açık iradesinin askerlik hizmetinin özel yapısı gözetilerek yapılan normlarda dahi hizmetlerini tamamlamalarının ardından sivil şahıs statüsüne dönecek olan yedek subaylar ile erbaş ve erlerin istisna tutulması yönünde olduğu ye bu durumun anayasal gerekler bakımından kabul edilebilir nitelikte bulunduğu kuşkusuzdur kanaatimizce bireylerin maddi ve manevi yönünün geliştirilerek topluma entegre olmasının sağlanması sosyal yaşamın onurlu faal üretken bir üyesi hâline getirilerek hayatını sürdürebilmesi maksadı ile kişilerin devletin sosyal yapılanmadaki yükümlülüklerini yeterince yerine getirememesi sebebi ile müptela oldukları bu illetten yine devlet eli ile kurtarılmalarını sağlamak amacı ile mevzuata dâhil edilen denetimli serbestlik ve tedavi kurumlarının sayılı kanunun maddesinde öngörülen şekli ile asker sivil ayrımı yapılmaksızın her bireye uygulanabilmesi gerekmektedir ancak kanunkoyucunun sayılı kanunda gözettiği erekle subay astsubay uzman jandarma ve uzman erbaşlar ve msb ile tsk kadro ve kuruluşunda çalışan sivil personel bakımından denetimli serbestliğe ilişkin istisnai halin kabulü düşünülse bile yedek subaylar ile erbaş ve erler bakımından bu istisnai düzenlemenin haklı bir nedeni olmadığı gibi kamu yararından da söz edilemez kanunkoyucu daha önceki düzenlemelerde yer verdiği gibi yedek subay er ve erbaşlar bakımından bunların terhislerini müteakip söz konusu tedbirlerin uygulanabileceğine ilişkin bir hükme sayılı kanunun maddesin numaralı fıkrasında yer vermeyerek eşitsizliğe yol açmıştır her ne kadar itiraz konusu kanun maddesinde asker kişiler hakkında statüleri devam ettiği sürece bu kanunda belirtilen denetimli serbestliğe ilişkin hükümler uygulanmaz şeklinde ibareye yer verilmiş ise de bu hüküm yedek subaylar erbaş ve erlerin askerlik statüleri sona ereceğinden zaten bir istisna mevcuttur şeklinde yorumlanamaz zira karar aşamasına gelmiş bir davada mahkemelerin kanunlar tarafından verilmemiş bir yetkiyi kullanarak sanığın askerlik statüsünün sona ermesini beklemeleri düşünülemez dolayısı ile kanunkoyucu kanunesas sayısı karar sayısı hükümleri ile açık şekilde yapılması gereken düzenlemeyi yapmayarak eksiklikten eşitsizlik doğmasına yol açmıştır yukarıdaki açıklamalar ışığında sayılı denetimli serbestlik ve yardım merkezleri i̇le koruma kurulları kanununun maddesinin numaralı fıkrası sayılı kanunun maddesi yönünden eşit uygulamaya engel oluşturduğu ve bununda anayasanın maddesindeki eşitlik maddesindeki sosyal hukuk devleti ile maddesindeki devletin insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlamakla yükümlü olması ve başlangıcın altıncı paragrafında yer alan her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu yönündeki ilkelere aykırı olduğu sonucuna varılmıştır öte yandan anayasanın duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması başlıklı maddesinin son fıkrası davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmünü amirdir anayasa mahkemesi kararlarında ifade bulan şekliyle bu hüküm bir usul ekonomisi kuralı olarak getirilmiştir bu kuralla yargılama işlemlerinin hızlandırılarak davaların makul sürede sonuçlandırılması ve yargılama giderlerinin azaltılarak hak arama özgürlüğünün sınırlarının genişletilmesi amaçlanmıştır madde bu şekli ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi kapsamında yer alan makul sürede yargılanma hakkının iç hukuktaki doğal tezahürüdür makul sürede yargılanma hakkı kapsamında devletlere yüklenen görevi avrupa i̇nsan hakları mahkemesi stognmüller avusturya kararında bütün hak arayanlar için geçerli olan bu hükmün amacı bu kişileri yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı korumak özellikle ceza davalarında suçlanan kişinin uzun süre savasının nasıl sonuçlanacağı endişesiyle yaşamasını önlemektir şeklinde açıklamıştır sanığın askerlik görevini ifa eden erbaş ve erlerden yahut yedek subaylardan biri olması durumunda sayılı denetimli serbestlik ve yardım merkezleri ile koruma kurulları kanununun maddesinin numaralı fıkrası dolayısıyla asker kişiler yönünden uygulanamaz bir mahiyete bürünen türk ceza kanununun maddesi uyarınca devam eden yargılamalarda sanığın askerlik statüsünün sona ermesinin beklenmesi kaçınılmaz bir durum arz edecektir bu şekilde örnek olarak askerlik hizmetinin başlangıcında askeri yargıya tâbi iken mezkur suçu işleyen bir sanığın isnat ile ilgili olarak hiçbir yargılama işlemi yapılmaksızın bir yıldan fazla bir süre beklemesi gerekecektir ki bu tamamıyla makul sürede yargılama hakkına aykırılık teşkil edecektir suçun işlendiği yer ile sanığın terhisindeki ikametgâh adresinin farklı olması durumlarında uygulamada bu durum yüksek ihtimal olarak gözlemlenmektedir yargılanmanın devlete yükleyeceği yargılama giderinin olağandan fazla olacağı da göz ardı edilmemelidir bu açıdan bakıldığı takdirde kuralın anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırı olduğu ve iptali gerektiği değerlendirilmektedir anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesi herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmünü düzenlemektediresas sayısı karar sayısı anayasada hak arama hürriyeti olarak adlandırılan bu hakkın kapsamı muhakkak ki sadece mahkemelere başvurma hakkından ibaret olmayıp adil yargılanma hakkını da kapsamaktadır adil yargılanma hakkı ise kişilerin sadece mahkemelere başvurabilme hakkından ibaret olmayıp bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun olarak görülmesini isteme hakkını da kapsamaktadır nitekim bu hak anayasamızın maddesi delaletiyle iç hukukumuzun bir parçası sayılan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde de düzenlenmiş bulunmaktadır anayasa mahkemesinin de referans norm olarak zaman zaman yer verdiği sözleşmenin maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının avrupa i̇nsan hakları mahkemesi tarafından da genişletici şekilde yorumlandığı bilinmektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi delcourt belçika kararında sözleşme anlamında demokratik bir toplumda yargının iyi işlemesi öyle bir yer işgal eder ki maddenin dar yorumu bu hükmün amaç ve konusuna uygun düşmez gerekçesine yer vermiştir bu açıklama paralelinde yukarıda açıklanan maddeye aykırılık savlarının bu madde yönünden de geçerli olduğunu söylemek gerekmektedir i̇ptali istenen kural dolayısıyla türk ceza kanununun maddesi uyarınca yapılan yargılamalarda askeri yargı organlarının yargılama yapmaya ve yargılama tedbirlerini infaz ettirmeye tam bir yetkinliğe haiz olmadıkları için pasif bir tutum takınmaları yadsınamayacaktır hâl böyle olunca hukuken olmasa bile fiilen görev ve yetkisi içindeki bir davaya bakmaktan kaçınma durumu ortaya çıkacaktır bu da tabiatıyla toplumun adalete olan inancını sarsacaktır bu gerekçeler doğrultusunda anılan fıkradaki kuralın anayasanın başlangıçının altıncı paragrafına ve maddelerine aykırıolduğu ileri sürülmüştür
1,896
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anamur asliye hukuk mahkemesinin esas karar sayılı dava dosyasında görülüp sonuçlanan davada davacı anamur belediye başkanlığı hesap i̇şleri müdürlüğü görevini yürütürken bu görevinden alınarak bir alt derecede bulunan hal müdürlüğü görevine atandığını bu atama işleminin mersin i̇dare mahkemesince yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesine rağmen belediye başkanı olan davalının bu kararı uygulamadığını iddia ederek manevi tazminat istemiştir mahkemece dava kısmen kabul edilmiş karar davalı tarafından temyiz edilmiştir dava idari yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir davacı kamu görevlisi olan davalıdan tazminat istemiştir tarihli sayılı îdari yargılama usulü kanununun maddesine göre mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili idare aleyhine dava açabileceği gibi kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açabilir bu yasal düzenlemeye göre davacının davasını kamu görevlisine yöneltme hakkı vardır ne var ki tarihli anayasanın maddesine göre memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan dolayı tazminat davaları kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir bu düzenleme dikkate alındığında memurlar ve diğer kamu görevlileri aleyhine yetkilerini kullanmalarından kaynaklanan zararlar nedeniyle tazminat davası açılamaz anayasada bunun istisnası da düzenlenmemiştir nitekim sayılı devlet memurları kanunu tarihli sayılı yasa ile değişik maddesinde tarihli sayılı türkiye radyo ve televizyon kanununun maddesinde sayılı ve sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun tarihli yasa ile değişik maddesinde anayasanın anılan maddesine uygun hükümler getirilmiştir yukarıda açıklanan anayasa hükmü dikkate alındığında memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken verdikleri zararlar nedeniyle tazminat davası idareye karşı açılması gerekir memur ve kamu görevlileri aleyhine tazminat davası açılamaz davaya konu olayımızda uygulanması gereken sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesine göre ise mahkeme kararını yerine getirmeyen kamu görevlisine dava açılabileceği belirtilmektedir şu durumda bu düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın geçici maddesi gereğince sayılı kanununun maddesinin anayasaya aykırılığı ileri sürülemiyordu ancak anayasanın geçici maddesi tarihli sayılı kanunun maddesi gereğince yürürlükten kaldırılmıştır tüm bu açıklamalar dikkate alındığında eldeki anamur asliye hukuk mahkemesinin esas karar sayılı dosyanın temyiz incelemesi aşamasında dava konusu olayda uygulanması gereken sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinde belirtilen kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir cümlesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu dairemizce resen gözetilerek anılan yasada belirtilen cümlenin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştiresas sayısı karar sayısı
375
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı eski türk medeni kanununda ve zümrede kök içinde halefiyet yoluyla mirasçıların miras payları belirlenmiş zümre mirasçıları arasında bu ilkeden tamamen ayrılarak sağ kalan eşin mevcut olması ve sağ kalan eş bulunmaması hali ayrı ayrı düzenlenmiştir zümre ana tarafından ve baba tarafından büyük ana baba olmak üzere iki tarafa ayrılır taraflardan her birinde büyük ana ve büyük baba olmak üzere iki kişi vardır dolayısıyla zümrede toplam kişinin mirasçılığı söz konusudur miras payları er paydır zümre tek başına mirasçı ise mirasın tümünü alır miras bırakandan önce ölen büyükana ve büyükbabanın yerini eski tmknun maddesine göre kendi alt soyu alır alt soyu da muristen önce ölmüşse payı sağ kalana veya mirasçılarına da alt soy bırakmadan ölmüşse zaman mirasın tümü öteki taraftaki büyükanaya ve büyükbabaya intikal eder kök içinde halefiyet onlar arasında da geçerli olur buna karşılık zümrenin sağ kalan eş ile içtima etmesi durumunda kanun kök içinde halefiyet ilkesinin işlemesini engellemiştir böyle bir durumda muristen önce ölmüş büyükana veya büyükbabanın hissesi aynı taraftaki diğer büyükana ve büyükbabanın olur bir tarafta hiç büyükana ve büyükbaba kalmamışsa onların hissesini diğer taraftaki büyükana veya büyükbaba alır onlar da hayatta değilse artık mirasın tümü hayattaki sağ eşe kalır eski tmknun maddesine göre burada sadece büyükana ve büyükbabalar mirasçı olarak kabul edilmiştir sayılı yeni tmknun da ise ve zümredeki kök içindeki halefiyet ilkesi geçerli iken zümrede bu ilkenin bulunmaması şeklindeki eşitsizliğin önüne kısmen geçilerek zümrede mirasçı olan büyükana ve büyükbabanın ve onların muristen önce ölümü halinde sadece çocuklarinin mirasçı olacakları kabul edilmiştir ülkemizde geçerli şartlar ve mevcut durumlar nazara alındığında mahkememiz kanaatine göre bu şekilde yapılan değişiklikte mirasçılar arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak için yeterli olmamıştır ve zümredeki mirasçının muristen önce ölümü halinde onun alt soyu olan çocukları çocuklarının da muristen önce ölümü halinde çocuklarının çocukları mirasçı olurken zümrede sadece büyükana ve büyükbabalar ile onların muristen önce ölümü halinde sadece çocuklarının mirasçı olmaları çocukların yani murisin amca hala dayı veya teyze çocuklarının alt soy olmalarına rağmen mirasçı olmamaları anayasanın ve maddelerinde belirlenen eşitlik sosyal devlet hukuk devleti ve adalet ilkelerine aykırıdır ve zümrede geçerli olan kök içinde halefiyet ilkesinin zümre mirasçılığında da nazara alınması gerekir bu suretle her üç zümre mirasçılarına uygulanan ilkeler arasında eşitlik sağlanmış olacaktır
370
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve esas ve karar sayılı kararı ile i̇tiraz konusu kurallar uyarınca hükümlüler hakkında denetimli serbestlik kararının verilmesinden önce veya sonra kurallarda cezalarının alt ve üst hadleri gösterilen suçları işledikleri iddiasıyla soruşturma veya kovuşturmaya başlanmış olması veya devam edilmesi hâlinde tekrar kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmeleri kanun koyucu tarafından bir tedbir olarak düzenlenmiş ise de söz konusu kurallar bu kişilerin suçlu sayıldıkları gerekçesiyle bir yaptırım niteliğine dönüşmektedir bunun yanında kurallar denetimli serbestlikten yararlanma hakkını ve denetimli serbestlik kurumundan hükümlü ve toplum lehine beklenen kamusal yararı ortadan kaldırmaktadır kanunun çıkarılma amacı ile çelişen bu hususlar ise hükümlülerin henüz işleyip işlemedikleri belirli olmayan bir suçtan dolayı suçlu olarak nitelendirilmelerine yol açıp anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen suçsuzluk karinesi ile bağdaşmamaktadır öte yandan itiraz konusu kurallar ilgilileri suçlulukları ispatlanıncaya kadar suçsuz sayılmaları olanağından ve bu olanağı yürürlüğe koyan üstün hukuk kurallarından yararlanmalarını engellemekte ve hukuk devletinin ilkelerinden olan hukuki güvenlik ilkesini de ihlal etmektedir açıklanan nedenlerle itiraz konusu kurallar anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptalleri gerekir denilmek suretiyle tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanuna tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen maddesinin numaralı fıkrasının ve bentlerinin anayasaya aykırı olduklarına ve i̇ptalleri̇ne karar verilmiştir anılan anayasa mahkemesi kararında da değinildiği üzere anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir öte yandan ceza hukukunun temel ilkelerinden olan suçsuzluk karinesi hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır suçsuzluk karinesi uyarınca bir kişinin suçlu olarak nitelendirilebilmesi ve hakkında ceza hukukunun alanına giren yaptırımların uygulanabilmesi kesin hükümle mahkûm olmasına bağlıdır sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde soruşturmanın kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi kovuşturmanın ise iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade ettiği belirtilmektedir aynı kanunun maddesinin numaralı fıkrasında cumhuriyet savcısının ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı belirtilmekte maddesinde de kamu davasının açılması ile ilgili hususlar düzenlenmektedir kanunun maddesinin numaralı fıkrasında soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüpheyi oluşturması durumunda cumhuriyet savcısının iddianame düzenleyeceği maddesinde iseesas sayısı karar sayısı iddianamenin kabulüyle kamu davasının açılmış olacağı ve kovuşturma evresinin başlayacağı öngörülmektedir ceza hukukunda bir kişinin suçlu olarak kabul edilebilmesi için hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleşmiş olması gerekir ceza muhakemesinin evrelerinden olan soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ise kişi kesin hükümle mahkûm olmadığından suçlu olarak nitelendirilemez ve bu suç nedeniyle hakkında ceza hukuku alanına giren yaptırımlar uygulanamaz sayılı kanunun maddesinde ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amacın hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek toplumu suça karşı korumak hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek üretken ve kanunlara nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak olduğu belirtilerek suçlunun da diğer bireyler gibi onurlu bir yaşam hakkının bulunduğu bilincine vurgu yapılmış ve çağdaş ceza hukukunda benzer haklara ilişkin düzenlemelere yer verildiği görülmüştür sayılı kanunun maddesinde açık ceza infaz kurumları hükümlülerin iyileştirilmelerinde çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlar olarak tanımlanmıştır sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesi uyarınca açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler hakkında soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olunması hâli kanun koyucu tarafından kapalı ceza infaz kurumuna iade gerekçesi olarak düzenlenmiş ise de söz konusu kural bu kişilerin suçlu sayıldıkları gerekçesiyle bir yaptırım niteliğine dönüşmektedir bunun yanında söz konusu kural hükümlülerin iyileştirilmesi kapsamında çalıştırılmasına ve meslek edindirilmesine öncelik verilen firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimindeki erkek kadın ve genç hükümlülere yönelik açık ceza infaz kurumlarına ayrılma hakkını ve bu suretle hükümlü ve toplum lehine beklenen kamusal yararı ortadan kaldırmaktadır kanunun çıkarılma amacı ile çelişen bu hususlar ise hükümlülerin henüz işleyip işlemedikleri belirli olmayan bir suçtan dolayı suçlu olarak nitelendirilmelerine yol açıp anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen suçsuzluk karinesi ile bağdaşmamaktadır öte yandan itiraz konusu kural ilgilileri suçlulukları ispatlanıncaya kadar suçsuz sayılmaları olanağından ve bu olanağı yürürlüğe koyan üstün hukuk kurallarından yararlanmalarını engellemekte ve hukuk devletinin ilkelerinden olan hukuki güvenlik ilkesini de ihlal etmektedir açıklanan nedenlerle somut olayda uygulanması gereken söz konusu yasa maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali için anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar işin geri bırakılmasına beş aylık yasal süresi içinde anayasaya aykırılık konusunda bir karar verilmezse başvurunun yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına ve hükümlü açısından telafisi imkansız zararlara neden olunabileceği öngörülmekle infazın durdurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır karar yukarıda açıklanan nedenlerleesas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinin dördüncü fıkrasındaki veya soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olanlar şeklindeki ibarelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısıyla i̇ptali̇ için anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasanın maddesi uyarınca beş aylık yasal süresi içinde anayasaya aykırılık konusunda bir karar verilmezse başvurunun yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandirilmasina başvurunun mahiyetine göre hükümlü açısından telafisi imkansız zararlara neden olunabileceği öngörülmekle başvuru hakkında bir karar verilinceye değin hükümlü hakkındaki i̇nfazin durdurulmasina dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinin fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmü ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin fıkrasına göre hakkında suç isnadı bulunan bir kimse suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar masum sayılır hükmü bu madde masumiyet karinesini güvence altına alan temel düzenlemelerdir sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun açık ceza infaz kurumları kenar başlıklı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı hakkında soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olanlar ‘kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler bu karar infaz hâkiminin onayına sunulur hükmü tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hükümlülerin açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin kapalı kuruma iade kenar başlığı ile düzenlenen maddesinin birinci fıkrasının bendinde düzenlenen açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden haklarında üst sınırı yedi yıldan az olmayan başka bir suçtan soruşturma veya kovuşturması devam etmekte olanlar ile üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan henüz kesinleşmemiş mahkûmiyet kararı bulunanlar kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur hükmü sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı kenar başlıklı maddesinde hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçirenesas sayısı karar sayısı çocuk eğitim evinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak infaz hâkimi tarafından karar verilebilir açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi hâlli hükümlüler açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarının oluşmasından itibaren en az altı aylık sürenin geçmiş olması durumunda diğer şartları da taşımaları hâlinde birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler hükümleri düzenlenmiştir sayılı kanunun maddesi ve buna dayalı olarak çıkarılan yönetmeliğin kapalı kuruma iade kenar başlığı ile düzenlenen maddesinin birinci fıkrasının bendi hükmü hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılamamasına veya bu sebepten kapalıya iade edilmesine ve bu suretle kanunda belirtilen diğer koşulları taşımasına rağmen denetimli serbestlik tedbirinden mahrum kalmasına neden olacak ve haksız bazı uygulamalarla kişilerin mağduriyetine yol açabilecektir örnek vermek gerekir ise açık ceza infaz kurumunda bulunan bir kişi hakkında üst sınırı yedi yıldan az olmayan başka bir suçtan soruşturma veya kovuşturması devam etmekte olanlar ile üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan henüz kesinleşmemiş mahkûmiyet kararı bulunanların kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edileceği veya kapalı ceza infaz kurumunda olup da bu durumda olanların açık ceza infaz kurumuna ayrılamayacağı dikkate alındığında bu durumda bulunan hükümlülerin yasada belirlenen diğer koşulları taşımalarına rağmen hiçbir zaman denetimli serbestlik tedbiri uygulamasından yararlanamayacağı anlaşılmaktadır anayasa mahkemesinin tarihli esas sayılı kararında da belirtildiği üzere yukarıda belirtilen kişiler bakımından öncelikli olarak anayasanın maddesinin ikinci fıkrası ve ai̇hsnin maddesinin ikinci fıkrası ile koruma altına alınan masumiyet karinesinin dikkate alınması gerekmektedir sayılı kanunun maddesinde ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amacın hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek toplumu suça karşı korumak hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek üretken ve kanunlara nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak olduğu belirtilerek suçlunun da diğer bireyler gibi onurlu bir yaşam hakkının bulunduğu bilincine vurgu yapılmış ve çağdaş ceza hukukunda benzer haklara ilişkin düzenlemelere yer verildiği görülmüştür denetimli serbestlik suretiyle hapis cezasının infazı özgürlüğü bağlayıcı cezanın kanunlarla belirlenen miktarının infaz kurumunda geçirilmesi koşuluyla suçlunun kişiliğindeki gelişmeleri gözlemleyerek cezasının koşullu salıverilmeden önceki bir yılını dışarıda geçirmesini sağlayan bir tedbirdir bu yöntemde işlenen suçun denetimli serbestlik açısından belirleyici bir niteliği bulunmamakta verilen cezanın çekilen süresi ve iyi halli olma koşulları aranmaktadır denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması ile de hükümlülerin yeniden suç işleme risklerinin azaltılması sosyal hayata hazırlanmalarına imkân sağlanması tahliye şartlarına uyumun gerçekleştirilmesi toplumsal kurallara uyma becerilerinin geliştirilmesiesas sayısı karar sayısı toplumun hükümlüye olumsuz bakışının azaltılması ve ailesi ile görüşmesinin sağlanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır yukarıda anılan düzenlemeler uyarınca hükümlüler hakkında uygulanan hükümlerde cezalarının alt ve üst hadleri gösterilen suçları işledikleri iddiasıyla soruşturma veya kovuşturmaya başlanmış olması veya devam edilmesi hâlinde tekrar kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmeleri veya kapalı ceza infaz kurumunda bulunanların açık ceza infaz kurumuna ayrılamamaları durumu kanun koyucu tarafından bir tedbir olarak düzenlenmiş ise de söz konusu düzenlemeler bu kişilerin suçlu sayıldıkları gerekçesiyle bir yaptırım niteliğine dönüşmektedir bunun yanında bu düzenlemeler aynı zamanda hükümlünün denetimli serbestlikten yararlanma hakkını ve denetimli serbestlik kurumundan hükümlü ve toplum lehine beklenen kamusal yararı ortadan kaldırmaktadır kanunun çıkarılma amacı ile çelişen bu hususlar ise hükümlülerin henüz işleyip işlemedikleri belirli olmayan bir suçtan dolayı suçlu olarak nitelendirilmelerine yol açıp anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen suçsuzluk karinesi ile bağdaşmamaktadır öte yandan anılan yasal düzenlemeler ilgilileri suçlulukları ispatlanıncaya kadar suçsuz sayılmaları olanağından ve bu olanağı yürürlüğe koyan üstün hukuk kurallarından yararlanmalarını engellemekte ve hukuk devletinin ilkelerinden olan hukuki güvenlik ilkesini de ihlal etmektedir avrupa i̇nsan hakları allenet de ribemont fransa yb ve diğerleri türkiye çelik türkiye kararlarında vurgulanan suçsuzluk karinesi gereği kişi hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmaksızın peşinen suçlu kabul edilerek bu durumun bir yaptırım niteliğine dönüştüğü denetimli serbestlikten yararlanma hakkını ve denetimli serbestlik kurumundan hükümlü ve toplum lehine beklenen kamusal yararı ortadan kaldırmakla sonuçlanacak bir uygulamanın ileride kişinin mahkumiyet dışında başka bir kararla sonuçlanması hâlinde ise telafisi imkansız zararlara neden olunacağı söz konusu madde de yer alan ibarelerin masumiyet karinesini düzenleyen anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına ve ai̇hsnin adil yargılanma hakkını düzenleyen maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğu anlaşıldığından hâkimliğimiz tarafından sayılı kanunun maddesi uyarınca iptali için anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına hükümlü açısından telafisi imkansız zararlara neden olunabileceği öngörülmekle hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna iadesinin onaylanmasına ilişkin kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir karar yukarıda belirtilen nedenlerle hâkimliğimizin tarih ve esas karar sayılı olan davasında uygulama yeri bulunan sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun açık ceza infaz kurumları kenar başlıklı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olanlar ile ibaresinin anayasanın maddesinin ikinci fıkrası ve ai̇hsnin maddesinin ikinci fıkrasına aykırı görmesi nedeniyle anayasa mahkemesi̇ne i̇ptal talebi̇ i̇le i̇ti̇raz yoluna başvurulmasina hükümlü hakkında daha önce hâkimliğimizce verilen tarih ve esas sayılı kararın kaldırılmasınaesas sayısı karar sayısı kararın hükümlüye ve ilgili ceza infaz kurumlarına tebliğine karar aslının ve dosyanın onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dair karar dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verildi sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir konusu yayın tarihli sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun maddesinin i̇ptali için itirazdır olaylar hükümlü ın keşan asliye ceza mahkemesinin e sayılı tarihli kararı ile göçmen kaçakçılığı suçundan yıl ay hapis cezasının infazı için edirne açık ceza i̇nfaz kurumunda bulunduğu sırada i̇psala cumhuriyet başsavcılığı hazırlık bürosunun tarih esas sayılı müzekkeresi ile göçmen kaçakçılığı suçundan soruşturmanın devam ediyor olması nedeniyle hükümlünün edirne açık ceza i̇nfaz kurumu müdürlüğü yönetim kurulunun tarih ve sayılı kararı ile verilen açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin maddesi gereğince hakkında üst sınırı yıldan az olmayan başka bir suçtan soruşturma bulunması nedeniyle kapalı ceza infaz kurumuna iadesine dair kararın edirne i̇nfaz hakimliğinin tarih ve esas sayılı kararı ile sayılı yasanın ve açık ceza i̇nfaz kurumuna ayrılma yönetmeliğinin maddesi gereğince onaylanmasına karar verildiği hükümlünün bu karara itiraz ettiği itirazı inceleyecek mahkememizin sayılı yasanın ve madde gereğince tarihli sayılı resmi gazetede yayınlanan açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin maddesinin anayasanın maddesinde belirlenen masumiyet karinesi ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde belirlenen masumiyet ilkesine aykırı görüldüğünden itiraz yoluna başvurulmuştur deli̇ller i̇tiraz konusu olan edirne i̇nfaz hakimliği dosyası ve ilgiliye ait infaz dosyası onaylı suretleri anayasa mahkemesinin masumiyet ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle sayılı yasanın maddesinin c fıkralarının iptal gerekçeleri ve benzeri konulardaki görüşleri hukuki̇ sebepler ve sonuç mahkememizin edirne i̇nfaz hakimliğinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı karara yönelik hükümlünün açık ceza evinde iken hakkında üst sınırı yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan soruşturma olması nedeniyle açık ceza evinden kapalı cezaevine iade yönündeki ceza infaz kurumu yönetim kurulu kararının sayılı yasanın ve açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin maddesi gereğince onaylanmasına dair karara hükümlünün itirazı üzerine sayılı yasanın maddesinin bakmakta olunan davada uygulanacak hüküm olduğu buna göre hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı haklarında veya soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yıldan az olmayan bir başka suçtan dolayı soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olanlar kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler şeklindeki sayılı yasanın maddesinde tırnak içinde yazılı olan hükmün anayasanın maddesinde yazılı suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz şeklindeki düzenlemeye aykırı olduğu bu haliyle soruşturma sonucunda ilgili hakkında takipsizlik kararı verilebileceği gibi yargılama sonucunda beraatle sonuçlanıp kesinleşebilecek bir karar verilebileceği bu haliyle ilgili hakkındaki soruşturma ya da yargılama sonucunun belirsiz olduğu bu belirsizlik sonuçlanıncaya kadar kişi için kanuni bir hak olan açık ceza evinden kişiesas sayısı karar sayısı lehine daha aleyhe bir takım sonuçlar doğuran kapalı ceza infaz kurumuna nakli ve bu arada cezasının tamamlanabileceği bir sürece kişiyi sürüklemek avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde belirtilen masumiyet karinesi ile anayasamızın maddesinde belirtilen masumiyet hükümlerine aykırıdır hükümlünün hakkındaki soruşturmanın takipsizlikle sona ermesi ya da yargılamanın beraatle kesinleşmesi hâlinde halen çekmekte olduğu infaz hükmü de tamamlanmış olacağından haklarının iadesi de mümkün olamayacaktır bu haliyle anayasaya aykırılık teşkil eden hükmün iptali oybirliğiyle saygı ile arz olunur sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir hükümlü müdafii av tarihli dilekçesi ile bafra i̇nfaz hâkimliğinin tarih ek sayılı kararının kaldırılarak müvekkili hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir bafra i̇nfaz hâkimliğinin tarih ek sayılı kararı incelendiğinde hükümlünün samsun ağır ceza mahkemesinin tarih e sayılı ilamından yıl ay gün hapis cezasını bafra açık ceza i̇nfaz kurumunda infaz ettiği bafra açık ceza i̇nfaz kurumu müdürlüğü i̇dare ve gözlem kurulu başkanlığının tarih sayılı iade kararı ile hükümlü hakkında samsun ağır ceza mahkemesinin tarih esas sayılı dosyasından yargılandığı hükümlü hakkında yıl ay hapis cezasına hükmedildiği ve dosyanın temyiz incelemesine esas yargıtayda olduğundan bahisle hükümlünün açık ceza infaz kurumu şartlarına uymadığından bahisle kapalı ceza i̇nfaz kurumuna iadesine karar verildiği ve bafra i̇nfaz hakimliğinin tarih e sayılı kararı ile bu kararın onaylandığı ve hükümlünün hak ederek tahliye tarihine kadar cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine dair karar verildiği görülmüştür anayasanın maddesinde ‘anayasa hükümleri yasama yürütme yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü yer almaktadır yine anayasanın maddesinde ‘suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz hükmü yer almaktadır sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkındaki kanunun maddesinde açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar ve hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı veya soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olanlar ile yaş sağlık durumu bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler bu karar infaz hâkiminin onayına sunulur hükmü yer almaktadır yine açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin maddesi bendi haklarında üst sınırı yedi yıldan az olmayan başka bir suçtan soruşturma veya kovuşturmasıesas sayısı karar sayısı devam etmekte olanlar ile üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan henüz kesinleşmemiş mahkûmiyet kararı bulunanlar kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur hükmü yer almaktadır somut olayda hükümlünün samsun ağır ceza mahkemesinin tarih e sayılı ilamından yıl ay gün hapis cezasına hükümlü olduğu ve bu cezasını bafra açık ceza i̇nfaz kurumunda infaz ederken samsun ağır ceza mahkemesinin tarih esas sayılı dosyasından yargılandığı hakkında yıl ay hapis cezasına hükmedildiği ve dosyanın temyiz incelemesine esas yargıtayda olmasından dolayı hükümlünün açık ceza infaz kurumu şartlarına uymadığından bahisle kapalı ceza i̇nfaz kurumuna iadesine karar verildiği ve bafra i̇nfaz hakimliğinin tarih e sayılı kararı ile bu kararın onaylandığı ve hükümlünün hak ederek tahliye tarihine kadar cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine dair karar verilmiştir hükümlü müdafii av itirazında kovuşturma aşamasının iddianamenin kabul edilmesi ile başladığını mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmesi ile son bulduğunu bu bahsedilen süreçte kişinin suçlu olduğundan bahsetmenin ve bu sürece ilişkin olarak yaptırımlar uygulamanın masumiyet karinesine aykırı olduğunu sonuçta müvekkilinin samsun ağır ceza mahkemesinin verdiği kararda tutuksuz olarak yargılandığını anayasada masumiyet karinesinin söz konusu olduğunu hiç kimsenin yargılandığı bir suçtan mahkum olmadığı sürece suçlu adledilemeyeceğini müvekkilinin kesinleşmeyen karardan dolayı kapalı ceza infaz kurumuna iadesinin anayasa ve i̇nsan hakları sözleşmesine aykırı olduğundan bahisle bu karara itiraz etmiştir bu hususta bafra i̇nfaz hâkimliğine yapılan itirazı inceleme yetkisi mahkememize aittir yasal mevzuat ve aşamalar dosyadan da anlaşılacağı gibi yukarıda anlatıldığı şekildedir hükümlünün kapalı cezaevine iadesine sebep olan samsun ağır ceza mahkemesinin tarih esas sayılı yazıları incelendiğinde gerçekten de sayılı yasa maddesi açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliği ve maddelerindeki koşulların sağlandığı görülmektedir hükümlünün samsun ağır ceza mahkemesinden aldığı mahkumiyet kararı yargıtay temyiz incelemesinde olup henüz kesinleşmemiştir dolayısı ile yasadaki şekli şartlar gerçekleşmiş ve bu maddeler gereğince verilen kapalıya iade kararı isabetli bir karardır ancak hükümlünün çok doğru şekilde itiraz ettiği gibi samsun ağır ceza mahkemesinin esas sayılı dosyasından cinsel saldırı suçundan tck maddesi gereğince yıl ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği kararın temyiz incelemesine esas yargıtaya gönderildiği yargıtayca karar kesinleştiği takdirde hükümlünün cezasını bihakkın tahliye tarihi dolana kadar kapalı ceza infaz kurumunda infaz edeceği muhakkaktır yani temyiz aşaması sonuçlanıncaya kadar çoktan infaz tamamlanacaktır dolayısıyla pratik olarak sadece hakkında böyle bir dava bulunması nedeniyle aylık süreyi cezaevinde infaz edecektir yani hakkında başka bir dava dosyasından karar verilmesi hususu bir ceza gibi kapalı cezaevine iade edilmekle sonuçlanan açık cezaevinde bulunduğu esnada sahip olduğu haklardan mahrum bırakılarak cezai mahiyette bir fiili hükümlülüğe yol açacaktıresas sayısı karar sayısı oysaki anayasanın maddesi gereğince samsun ağır ceza mahkemesinde cinsel saldırı suçundan mahkum olup temyiz aşaması tamamlandıktan sonra cezası kesinleştiğinde hükümlüyü suçlu sayabiliriz sadece tutuklanması ya da yeniden hakkında dava açılması ya da kovuşturma yapılması anayasal anlamda hükümlüyü suçlu sayan bir sonuç ortaya çıkarmaz kaldı ki kapalı ceza infaz kurumuna iadesine neden olan kovuşturma aşamasında ve hükümle birlikte de hakkında herhangi bir tedbire tutuklama adli kontrol vs başvurma ihtiyacı hissedilmediği görülmektedir anayasa mahkemesinin paralel düzenlemeler içeren denetimli serbestlik ile ilgili sayılı yasanın maddesinin numaralı fıkrasının b ve bendlerinin iptaline karar verilmiş bulunması da birlikte değerlendirildiğinde benzer mahiyetteki söz konusu maddelerin yürürlükte kalması ve hali hazırda ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin daha ağır şartlar taşıyan kapalı infaz kurumlarına iadesine karar verilmesi vicdanları rahatsız eden durumlara yol açmaktadır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi de masumiyet karinesinden bahsetmektedir hükümlünün başka bir suçtan dolayı aldığı ceza henüz hukuken kesinleşmiş olmamasına rağmen başka bir yargısal karar veya kamu makamlarının beyanları ile hükümlünün karar kesinleşmeden önce cezai yaptırımlara maruz kalması hâlinde masumiyet karinesinin ihlal edileceği açıktır dolayısıyla sknun maddesi hükümleri anayasamızın maddesiyle açıkça çelişmektedir yine hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna iadesine neden olan cinsel saldırı suçundan suçluluğu hükmen sabit değildir suçlu sayılmaz anayasanın maddesinin emredici hükmü karşısında ekte belirtilen şekilde hüküm kurularak belirtilen gerekçelerle itirazlarımızın incelenerek karar verilmesi hususu saygılarımızla arz olunur sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir hükümlü açık ceza i̇nfaz kurumunda cezasını infaz etmekte iken ankara ağır ceza mahkemesinin tarih ve esas sayılı müzekkeresiyle hükümlü engin erenin tck h maddesinden bu suçun cezasının üst sınırı yıl maddesinden ve maddesinden yargılandığı bildirilmiştir bu müzekkere bildirimi sonrasında bafra açık ceza i̇nfaz kurumu müdürlüğü açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin maddesi fıkrası gereğince de hükümlü e kapalı ceza i̇nfaz kurumuna iade kararı vermiştir söz konusu karar sayılı kanunun maddesi fıkrası uyarınca onay alınmak için hakimliğimize gönderilmiştir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hükümlülerin açık ceza i̇nfaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin kapalı kuruma i̇ade kenar başlığı ile düzenlenen maddesinin birinci fıkrasının bendinde düzenlenen açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden haklarında üst sınırı yedi yıldan az olmayan başka bir suçtan soruşturma veya kovuşturması devam etmekte olanlar ile üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan soruşturma veya kovuşturması devam etmekte olanlar ile üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan henüz kesinleşmemiş mahkumiyet kararı bulunanlar kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhal infaz hakimliğinin onayına sunulur şeklinde düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun açık ceza i̇nfaz kurumları kenar başlıklı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı hakkında ‘soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olanlar kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler bu karar infaz hakiminin onayına sunulur şeklinde düzenlenmiştir tarihli anayasa mahkemesinin esas sayılı iptal kararından önce denetimli serbestlikten yararlanan hükümlülerin haklarında denetimli serbestlik uygulanmaya başlamadan önce işlediği iddia olunan ve cezasının üst sınırı belli ağırlıkta olan bir suçtan yargılama soruşturma olması hâlinde bu tedbire son verilmesi öngörülüyordu bahis konusu düzenleme bendi denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanmasından önce işlediği iddia olunan ve cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturmaya devam edilmesi hâlinde denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hakimi tarafından hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir şeklinde düzenlenmekteydi ceza hukukunda bir kişinin suçlu kabul edilebilmesi için hakkındaki mahkumiyet hükmünün kesinleşmiş olması gerekir ceza muhakemesinin evrelerinden olan soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ise kişi kesin hükümle mahkum olmadığından suçlu olarak nitelendirilemez ve bu suç nedeniyle hakkında ceza hukuku alanına giren yaptırımlar uygulanmaz söz konusu ilke suçsuzluk karinesi normlar hiyerarşisinin en üstünde olan anayasanın maddesinin fıkrasında vücut bulmuştur denetimli serbestlik kararının verilmesinden önce veya sonra kurallarda cezalarının alt ve üst hadleri gösterilen suçları işledikleri iddiasıyla soruşturma ve kovuşturmaya başlanmış olması veya devam edilmesi hâlinde tekrar kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmeleri kanun koyucu tarafından bir tedbir olarak düzenlenmiş ise de söz konusu kurallar bu kişilerin suçlu sayıldıkları gerekçesiyle bir yaptırım niteliğine dönüşmektedir bunun yanında kurallar denetimli serbestlikten yararlanma hakkını ve denetimli serbestlik kurumundan hükümlü ve toplum lehine beklenen kamusal yararı ortadan kaldırmaktadır kanunun çıkarılma amacı ile çelişen bu hususlar ise hükümlülerin henüz işleyip işlemedikleri belirli olmayan bir suçtan dolayı suçlu olarak nitelendirilmelerine yol açıp anayasanın maddesinin fıkrasında düzenlenen suçsuzluk karinesi ile bağdaşmamaktadır öte yandan itiraz konusu edilen ve kaldırılan bu kararlar ilgilileri suçlulukları ispatlanıncaya kadar suçsuz sayılmaları olanağından ve bu olanağı yürürlüğe koyan üstün hukuk kurallarından yararlanmalarını engellemekte ve hukuk devletinin ilkelerinden olan hukuk güvenlik ilkesini de ihlal etmektedir avrupa i̇nsan hakları allenet de ribemont fransa yb ve diğerleri türkiye çelik türkiye kararlarında vurguladığı suçsuzluk karinesi gereği kişinin hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmaksızın peşinen suçlu kabul edilerek bir yaptırım niteliğine dönüşmekte denetimli serbestlikten yararlanma hakkını ve denetimli serbestlik kurumundan hükümlü ve toplum lehine bek
4,076
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir i genel yaklaşim tbmm ve sayılı yasayla anayasanın ve hükümlerini kısmen değiştirmiştir değişiklik hükümleri özelleştirme kamu hizmetlerini özel hukuk sözleşmeleriyle yürütebilme yaptırmadevir imtiyaz anlaşmazlıklarında tahkim gibi önemli alanları kapsamaktadır parlamento anayasa değişikliklerinin zorunlu kıldığı uyum uygulama kurallarını ayrı ayrı tasarılarla kanunlaştırmıştır davaya konu kılınan sayılı yasa uyum yasalarının üncüsüdür daha önce danıştay ve i̇dari yargılama usulü yasaları ile ve sayılı yasada değişikliği öngören iki ayrı uyum yasası çıkarılmıştır bir bütünlük içinde ve paket halinde gerçekleştirilen anayasa değişikliğine karşın uyuma ilişkin yasa değişikliklerinin bir çerçeve paket kanunla yapılmaması dikkat çekicidir her üç yasanın hazırlık çalışmalarının tasarı komisyon genel kurul aşamalarının yüksek mahkemece celbi ve tetkiki parça tasarılarda tasarlanan ve anayasa ile çatışan amacı açıkça ortaya koyacaktır tarih ve sayılı muadil anayasayla ilgili anayasa komisyonu ve genel kurul görüşme tutanaklarının celbi de yararlı olacaktır sözgelimi danıştay uyumunda komisyon aşamasında reddedilen yap i̇şlet devret uyumunda bütçe plan komisyonunda anayasal sayı üstünlüğü ile kabul edilmesine rağmen genel kurulca ret ihtimalinin belirmesi üzerine geri çekilen aynı hükmün bu kanun ile nasıl yeniden getirildiği görülecektir her üç tasarıda yeralan bu hüküm tahkimin geriye yürütülüp yürütülemeyeceğine ilişkin bir anayasal hukuk tartışması ile ilgilidir tasarılarda sergilenen parça parça uyum yöntemi kökeninde anayasayı dolanmayı amaçlayan bir mühendislik yöntemidir çerçeve uyum böylesi bir taktik manevrayı önleyici bir hukuki yöntemdi i̇ktidar çoğunluğundaki karşı görüş bu manevralarla eritilmiştir kaldı ki kamu hizmetlerinin devir ve özel hukuk işlemleriyle yaptırma yöntemlerinde gözetilecek ilkelerölçütler konusunda bir hüküm sevk etmeyen bu uyum yasaları global olarak anayasaya aykırıdır any mad ve sayılı yasa ile değişik son fıkrası anayasa değişikliği gelişen türkiyenin önündeki kimi engellerin aşılması için gerekli idi ve bu gerçekleştirilmiştir anayasa yapımında sergilenen uzlaşmacı tavır uyum yasalarında ortaya konmamış ve hatta bundan bilinçli olarak kaçılmıştır bir ihtisas komisyonu olan ve bu işlere mutlak şekilde bakmak zorunda bulunan anayasa komisyonu bu işte by pass edilmiştir yabancı sermaye elbette ki gereklidir enerji elbette ki lazımdır tahkim kurucu iktidarca kabul edilmiştir ama bunlar bunlarla ilgili yasalar anayasaya uygun olmak zorundadır yasama organı kurulu düzen kurucu düzenle anayasa ile bağlıdır ben yaptım oldu zihniyetinin anayasal demokrasilerde yeri yokturesas sayısı karar sayısı bu dava hiçbir yerindelik zaruretinin kaygısının veya örtülü amaçların anayasaya aykırı yasa ihdasına meşru sebep oluşturamayacağının yüksek yargı analizine sunulduğu bir talebi güncelleştirmektedir aykiriliklar gerekçeler yasanın geçici inci maddesi tarih ve sayılı muadil anayasanın üncü maddesi anayasamızın ve hükümlerine aykırıdır tarih ve sayılı yasa yürürlük maddesi dahil bütün hükümleri bir anayasa hükmüdür nitekim yürürlük maddesi de anayasanın teklif karar nisabı ile ve müzakere usulü ile sonuçlandırılmıştır anymad sözü geçen üncü madde değişiklik hükümlerinin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğini öngörmektedir yayım tarihi dur bu tarih uyum yasalarının yürürlük tarihinin tabanını oluşturur bu tarihten geriye etkili sözgelimi tarihinde tamamlanan ilişkiyi konu edinen yasa anayasanın yürürlük normunu ihlaldir böyle bir sonuç ancak anayasanın geriye doğru bir tarihten itibaren yürürlüğe konması ile sağlanabilirdi geçici inci madde bu kanunun yürürlüğe girmesinden önceki imtiyazlara da bakanlar kurulu kararı ile uygulanabileceğini öngörmektedir bu hüküm mahiyeti itibarı ile geriye yürüme normudur dayanağı olan anayasa hükmünün yürürlük öncesini kapsayan muhtevası üst norma aykırıdır öncesi yürürlükte olan anayasa imtiyazda tahkimi yasaklamaktadır any mad önceki anayasa hükümlerinin etkisi değiştiren anayasanın yürürlük başlangıcına kadar filhal devam eder bu normların zaman bakımından yürürlüğü alanındaki temel bir ilkedir any mad hiçbir yerindelik kaygısı mali veya finans telakkileri anayasayı aşmanın bir yolu olamaz any mad anayasa kuruşlandırılamaz geriye yürüme kararında bakanlar kurulunun gözeteceği kriterlerin yasa ile belirlenmesi gerekir aksi takdirde her somut olay için öngörüye göre değişken sübjektif ölçütler devreye girer ve hukuk devleti ilkesi zarar görür any mad nitekim özelleştirme işlemlerinde bu tür kriterlerin yasada yokluğu yüksek mahkemece anayasaya aykırı sayılmıştır hüküm bir yolsuzluk alanı yaratmaya elverişlidir any mad i̇mtiyaz ilişkilerinin kurulduğu tarihte tahkim kaydının yokluğuna dayanarak bu ilişkinin tarafı olma yönünde girişimde bulunmayan bulunamayan veya hazırlık aşamasında vazgeçen yahut ihalede ona göre teklif veren kişilerle imtiyaz sözleşenleri akitleri arasında bir eşitsizlik yaratılmaktadır çok az rastlanabilecek bu eşitsizlik türü anayasal himaye görmez görmemelidir devlet bittabi yasama girişim özgürlüğünün ve piyasa ekonomisinin gereklerine uymak zorundadır any mad i̇mtiyazlaşma tarihinde tahkim yokluğu bir risk faktörüdür bu alandaki girişimcileri caydırıcı bir etmendir i̇lişkinin kuruluş tarihindeki risk ve rekabet faktörlerini geriye etkili olarak bertaraf eden yasa ekonomi kuralları ile çatışır geriye yürüme kuralı bu yönüyle de hukuka aykırıdır kural devlete ve yürütmeye güveni erozyona uğratan imtiyaz hükmü niteliğindedir her üç uyum yasasındaki müzakerelerde işin bu yönleri ayrıntılı olarak dile getirilmiştiresas sayısı karar sayısı yasanın nci maddesi tarih ve sayılı muadil anayasanın üncü maddesi anayasamızın ve hükümlerine aykırıdır bu dilekçemizin ii a bölümündeki tahliller genel olarak bu bölüm içinde geçerlidir yüksek mahkemeyi gereksiz tekrarla muhatap kılmak yerine analojik referansla yetinilmiştir yasanın nci maddesi anayasanın ve tarih ve sayılı yasa ile değişik hükmüne aykırıdır kaynak fransız pozitif hukukunda yabancılık unsurunu içermeyen imtiyaz sözleşmelerinde dış veya iç tahkim daha doğrusu tahkim yasaktır uyruk ile devlet arasındaki imtiyaz ihtilafı devlet yargısında bırakılmıştır i̇şin amacına uygun olanı da budur anayasanın dış tahkimi ancak yabancılık unsuru taşıyan imtiyaz uyuşmazlıklarda öngörmesinin özel anlamı var yabancılık unsuru taşımayan bir uyuşmazlığı iç uyuşmazlığı dış tahkime taşımaya elverişli bir düzenleme anayasayı deler yabancılık unsuru anayasanın hükmünün amacı çerçevesinde dar bir kapsamla tanımlanabilir yasa yalnızca imtiyaz sözleşmesi kapsamında olan yabancılık unsurunu içermesi gerekirken bağlantılı ilişkiler kredi vb sözleşmeler de bu alana aktarılmıştır bu yolla nerede ise her imtiyaz sözleşmesi yabancılık unsuru ile ilişkilendirilebilir anayasanın lafız ve ruhu bu anlayışa yabancıdır tanımda ayrıca milletlerarası özel hukuk birikiminden de yararlanılması gerekirdi i̇ç tahkimi dolanmayı imkânsız kılacak bu alanı çökertmeyecek bir yabancılık unsuru tanımı anayasa gereğidir yasa bunu başaramamıştır bundan öte bilinçli bir anayasaya aykırılık tercihi söz konusudur yasanın amacı anayasa ile sağlanamayan sonucu ki her türlü ihtilaflarda dış tahkim seçeneği anayasa değişikliği aşamasında muhalefetimizle önlenmiştir bu yolla sağlamaktır iii yürürlüğü durdurma i̇steği̇ yasanın nci ve geçici inci madde hükümleri uygulanması kısa sürede tamamlanacak ve tükenecek maddelerdir hiç olmazsa bu iki maddenin yürürlüklerinin durdurulması zorunluluğu ve ivediliği açıktır muhtemel iptal halinde kural uygulanmış olacağı için hükmün infaz kabiliyeti ve etkisi kalmayacaktır any mad anayasaya aykırılığın ağırlığı kuralların uygulanması ile sağlanacak imtiyazın tahkim kaydının kamu vicdanında makes bulacak yansıması uygulama kriterlerinin yokluğu ve yolsuzluk üretmeye elverişliliği ve benzeri haklı nedenler yürürlüğü durdurmayı zorunlu kılmaktadır talep yasanın ve geçici inci maddelerinin iptaline i̇ptale konu maddelerin özellikle ve geçici inci maddelerin yürürlüklerinin ivedilikle durdurulmasına karar verilmesi arz ve talep olunur
1,047
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerkeçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin konuya ilişkin açıklamalarının yer aldığı günlü ara kararında davacı vekilin günlü dilekçesinde belirtilen nedenler dayanak yapılmak suretiyle sayılı ve sayılı kanunlarla kabul edilen sistem ile milli savunma bakanlığı işyerlerinde çalışanlar ile aynı şartlarda çalışan azotlu gübre sanayii kolundaki işçiler arasında inandırıcı ve makul gerekçelerle açıklanması mümkün olmayan bir ayırım yapılmıştır aynı şartlarda hatta daha ağır şartlarda çalışmasına rağmen her iş kolundaki işçiler ek birinci maddede bu iş kolu sayılmadığı için itibari hizmet süresinden yararlanamamaktadırlar bu da anayasanın maddesinde açıklanan eşitlik ilkesine ve sosyal hukuk ilkesine aykırı düşmektedir bu durum karşısında mahkememiz söz konusu cümleleri anayasanın maddesine ve cumhuriyetin niteliklerini belirten anayasanın maddesinde yazılı sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı bulmuştur açıklanan gerekçe uyarınca davacı vekilinin anayasaya aykırılığı iddiası mahkememizce ciddi bulunarak ve eksiklikler giderilerek söz konusu cümlelerin iptali için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi denilerek sözkonusu dilekçenin sonuç kısmında belirlendiği biçimde sayılı yasanın maddesinin sigortalılar başlığı altındaki birinci sütununda yer alan iii ve iv bentlerin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan söz edilerek iptali istenmiştir i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin içerdiği anayasaya aykırılık savlarını ciddi bulduğu davacı vekilinin günlü dilekçesinde aykırılık gerekçesi sonuç ve i̇stem başlıkları altında aynen aykirilik gerekçesi̇ sosyal güvenlik hukukunun aynı koşullara sahip şahıslara eşit bir biçimde uygulanması bu hukuk dalının temel ilkelerindendir hd ykd oysa sayılı ve sayılı yasalarla kabul edilen sistem nedeni ile örneğin gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren milli savunma bakanlığı işyerlerinde çalışanlar ile aynı koşullarda çalışan azotlu gübre sanayii işkoluna mensup işçiler arasında anlamsız makul gerekçelerle açıklanması mümkün olmayan bir ayrım yapılmaktadır zira aynı koşullarda hatta daha ağır koşullarda çalışmasına rağmen harb i̇ş kolu mensubu işçi sırf ek maddede bu işkolu sayılmadığı için itibari hizmet süresi uygulamasının dışında kalmaktadır böyle bir uygulamaya meydan veren yasa hükmünün anayasaya ve anayasanın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine ve yukarıda açıkladığımız sosyal sigortalar hukuku ilkelerine aykırı olduğu aşikârdır bazı işçilere itibari hizmet süresi tanınmasının iki gerekçesi olabilir bunlardan birincisi özendirme diğeri ise çalışma gücü ve hayat süresini alabildiğine kısaltan ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanların bu özel durumlarına göre özel emeklilik yaşı saptamak erken yıprananlara erken dinlenme olanağı sağlamaktıresas sayısı karar sayısı ve sayılı yasalar hangi gerekçeye ağırlık vermiş olurlarsa olsunlar aynı koşullarda çalışan işçiler arasında çalıştıkları işkolları yönünden ayrım yapmaları ile bir anlam taşımamaktadırlar şayet özendirme gerekçesi ağırlıkta ise neden özendirme açısından savunma sanayii sektörünün şeker sanayi işkolundan daha az önemli sayıldığını anlamak basın iş sektörünün neden demir çelik işkolundan daha önemli sayılması gerektiğini açıklamak mümkün değildir kaldı ki ve sayılı yasalarda amaç özendirmeden çok çalışma gücünü hızla azaltan ve ömrü kısaltan ağır tehlikeli ve yıpratıcı işlerde çalışanlara nispeten daha rahat işlerde çalışanlara nazaran özel himaye sağlamaktadır her iki yasanın gerekçesinde bu amaca ağırlık verildiği görülmektedir amaç özel himaye sağlamak olunca eşitsizlik daha da çarpıcı bir hale gelmektedir yasa gerekçeleri incelendiğinde özellikle sayılı yasanın gerekçesinde sosyal sigortalar hukuku ilkelerine aykırı düşüncelerle hareket edildiği anlaşılmaktadır örneğin sayılı yasanın gerekçesinde kontak anahtarını kapatan şoför kazmasını bırakan işçi için dinlenme istirahate çekilme imkanı vardır fakat gazetenin fikir işçisi toplumda duyduğu düşündüğü gördüğü için mesleğin bu sürekliliğine durmazlığına mukabil bir de gerilimi vardır ki fiziki ve ruhi çöküntülere sebep olduğu tıbbi deneylerle sabittir denilmektedir sorun dinlenme fırsatı bulmak ya da bulmamak sorunu değildir gün boyunca zehirli gazların etkisi altında kalan ya da jet bakım atölyesinde yüksek gürültüye ve sarsıntıya maruz kalan işçinin bu iş özellikleri nedeni ile bünyesinde meydana gelen tahribatın uyumak ya da istirahat etmekle geçip geçmeyeceğidir bu tahribatın uyumakla geçmeyeceği de açıktır sayılı yasanın gerekçesinde ise işkolu ölçütünü haklı göstermeyen bir gerekçeye yer verilmektedir sosyal güvenlik sistemlerinde itibari süresi ve fiili hizmet zammı gibi uygulamalara vücudu yıpratıcı dolayısı ile çalışma gücünü ve hayat süresini azaltıcı işyerlerinde çeşitli tehlikelere açık olarak çalışanlar için yer verilmektedirsosyal güvenlik sistemlerinde itibari hizmet süresi ve fiili hizmet zammı gibi uygulamalara vücudu yıpratıcı dolayısı ile çalışma gücünü ve hayat süresini azaltıcı işyerlerinde çeşitli tehlikelere açık olarak çalışanlar için yer verilmektedir sayılı yasanın gerekçesinde ayrıca sayılı yasanın gerekçesinde yapıldığı gibi anayasanın eşitlik ilkesine ve hak hakkaniyet öğelerine yollama yapılmakta ancak eşitlik sağlamak amacıyla çıkartılan yasa başka ve daha büyük eşitsizliklere yol açmaktadır sözkonusu ağır ve yıpratıcı işlerde fiziki ruhi ve fizyolojik bakımlardan insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen şartlar altında çalışanların tümünün itibari hizmet süresinden yararlandırılmaları gerek anayasanın eşitlik ilkeleri ve gerekse sosyal güvenliğin temel prensiplerine uygun düşeceği için zorunlu görülmektedir böyle bir gerekçeden sonra itibari hizmet süresinden yararlandırılacakların işkolu itibariyle belirlenmesi gerekçeye aykırı olduğu gibi bu gerekçede haklı olarak zikredilen eşitlik ilkesi ve sosyal güvenlik hukukunun temel prensiplerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı nitekim itibari hizmet süresi uygulamasına işkolu açısından sınırlama getirilmesinin yarattığı adaletsizlik sayılı yasanın tbmmdeki müzakereleri sırasında hissedilmiş milletvekilleri yasa maddesine çeşitli işkollarının eklenmesini önermişlerdir ek tbmm tutanak dergisi vd oysa itibari hizmet süresi uygulamasında eşitsizliği önlemenin yolu ek maddede sayılan işkolları sayısını arttırmak değil işkolu şartını tamamen kaldırıp itibari hizmet süresinden yararlandırılacak işçileri maruz kaldıkları yıpratıcı yaşam süresini ve çalışma gücünü azaltan hizmet yerleri itibariyle belirlemektir anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında anayasada yer alan eşitlik ilkesini uygulamıştır örneğin gün ve sayılı kararda anayasa mahkemesi dergisi sayı vd kanun önünde eşitlik ilkesi bir temel kural olarak tc anayasasının maddesinde yer almıştır tarih boyunca toplum hayatlarında çok ağır basan etkenlerden olmaları dolayısıyla dil ırk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayırımlarının eşitsizliğe yol açmıyacağı başka ülkelerin anayasa ve insan hakları belgelerinde olduğu gibi burada da özellikle kesin bir dille belirtilmektedir köyde oturan çiftçileri zor alımdan bağışık tutan ve onlara bir ek para cezası verilmesi ile yetinilmesini öngören hüküm anayasanın bu maddesi ile karşılaştırılıp ölçüye vuruldukta aykırılık hemen kendini gösterir i̇nceleme konusu hüküm köylerde oturan çiftçileri ceza bakımından belediye sınırları içinde oturanlarınkine eşit olmayan haklardan yararlandırmakta imtiyazlı zümre durumuna getirmektedir açıklamasına yer verilmektedir keza gün ve sayılı kararda anayasa mahkemesi dergisi sayı sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve böylece toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir çağdaş uygar görüşe ve anayasanın temel yapı ve felsefesine göre gerçek hukuk devleti ancak toplumsal devlet anlayışı içinde ise bir anlam kazanır hukuk devletinin amaç edindiği kişiliğin korunması toplumdu sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yolu ile gerçekleştirilebilir özetlenecek olursa üniversite öğreniminin paralı olması anayasa hükümleri ile bağdaşmamakta mali durumu iyi ve kötü öğrenciler arasında eşitsizlik yaratmakta fırsat eşitliği ilkesini ortadan kaldırmaktadır denilmektedir anayasa mahkemesi bu iki kararı ile eşitlik ilkesini dar anlamı ile değil geniş anlamı ile uygulamakta prof dr bülent nuri esenin anayasa mahkemesine göre türk anayasa hukuku anlayışı isimli esirinin ankara sayfasında tanımladığı eşitlik ilkesini gerçekleştirmektedir profdr bülent nuri esen bu eserinde eşitlik ilkesini şöyle tanımlamaktadır klasik manada eşitlik kanun önünde eşitliktir yalnız anayasası bir başka eşitliği daha ortaya koymuştur maddenin fıkrasında bunun ifadesini görüyoruz bu hükme göre ferdin fiilen eşitliğini mümkün kılacak iktisadi ve sosyal şartların sağlanması gerekmektedir sosyal adalet fikri bu gelişmeyi işaret eder bir başka kararında anayasa mahkemesi gün anayasa mahkemesi dergisi cilt eşitlik ilksini olumsuz yönden tanımlamış ve anayasanın esas sayısı karar sayısı maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi ancak birbirine benzeyen durumlarda ya da kurallardaki aykırılığı haklı kılan bir gerekçe bulunmayan hallerde çiğnenmiş olabileceği gibi yasaların genelliği ve dolayısı ile de anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine dayanılması yalnızca benzer durumlarda benzer yararların düzenlenmesinde söz konusu olabilir hükmünü vermiştir benzer karar için bkz rg olayımızda ise bu kararlarda belirtilenin aksine benzer çıkarların farklı düzenlenmesi söz konusudur ve farklı bu düzenlemenin makul bir gerekçesi haklı ve adil bir dayanağı yoktur bu kararlarda işlenen görüşlerin ışığı altında konumuzu oluşturan ek madde ele alındığında yapay ışık altında çalışan ya da fazla gürültü ihtizaz yapan makinalarla çalışan işçiler mensup oldukları işkolu yönünden yaratılan farklılığın makul bir gerekçesi olamaz diye düşünmek mümkündür şimdi burada anayasa mahkemesinin iptal yoluyla yasa kapsamını genişletemeyeceğine dair kararları özellikle gün ve sayılı kararı anayasa mahkemesi dergisi sayı sayfa üzerinde durmak gerekmektedir anayasa mahkemesi sayılı i̇ş kanununun uygulama sınırlarını belirleyen maddesinin iptali istemiyle açılan davada halbuki anayasa mahkemesinden ancak anayasaya aykırı olan bir kanun hükmünün uygulama alanında kaldırılmasını sağlamak için iptal kararı istenebilir yoksa bir hükmün uygulama alanının genişletilmesi amacı ile değiştirilmesini sağlamak için iptali istenemez zira bu yolda bir istemde söz konusu hükmün iptal değil daha geniş bir alana yayılmak sureti ile uygulamada kalması amacı bulunmaktadır ki gerekçesi ile iptal isteminin reddine karar vermiştir olayımızda bu davadaki olayın özellikleri yoktur biz ek maddenin tümünün değil sadece işkoluna ilişkin bölümlerinin iptalini talep etmekteyiz bu iptal yasanın düzenlenme biçiminden kaynaklanan adaletsiz ve anayasaya aykırı bir durumu ortadan kaldıracaktır maddenin işkoluna ilişkin hükümlerinin iptali halinde sol tarafta yer alan ve hizmetin geçtiği yer belirlemesi yürürlükte kalacak ve böylece eşitsizlik ve adaletsizlik giderilmiş olacaktır sonuç ve i̇stem davamızda uygulanması gereken madde sayılı yasaya sayılı yasayla eklenen ve sayılı yasayla değiştirilen ek maddedir maddenin işkollarını belirleyen cümleleri olan basım ve gazetecilik işyerlerinde sayılı kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar iii gemi adamları gemi ateşçileri kömürcüler dalgıçlar iv azotlu gübre ve şeker sanayiinde fabrika atölye havuz ve depolarda trafo binalarında çalışanlar cümleleri anayasamızın maddesinde kabul edilen ilkelere aykırıdır iii kısaca açıklamaya çalıştığımız bu nedenlerle anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki sayılı kanunun maddesi gereğince konunun itiraz yolu ile anayasa mahkemesine sunulmasını ve bu yolla maddenin anayasaya aykırıesas sayısı karar sayısı cümlelerinin iptalinin sağlanmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim denilmektedir
1,506
esas sayısı karar sayısı ll i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun maddesiyle değişik maddesinin numaralı bendi hükmü ile devlet ikmalen resen veya idarece yapılan vergi tarhiyatlarında verginin kendi vergi kanunlarındaki normal vade tarihlerine göre geç tarh tahakkuk ve tahsilinden dolayı vergi yükümlülerinden bent hükmünde belirtilen durumlara ve belirlenen sürelere göre gecikme faizi hesaplayıp tahsil etmektedir oysaki devletin vergileme hataları hukuka aykırılık vb nedenlerle haksız ya da fazla olarak tahsil ettiği vergileri yargı organı kararı gereğince ya da düzeltme yoluyla yükümlüsüne geri verirken tahsil tarihinden iade edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanacak herhangi bir faiz ya da zam ile birlikte geri ödemesi söz konusu olmamaktadır yalnızca tahsil edilmiş olan vergi aynı miktarda faizsiz olarak geri verilmektedir vergi usulünden konu ile ilgilendirilmesi gereken mümkün bazı örnekler şu şekilde ortaya konabilir her ne kadar vergi usul kanununun maddesinin paragrafı hükmü uyarınca yükümlüler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açmamakta iselerde gerek danıştay vergi dava dairelerince gerekse vergi mahkemelerince ihtirazi kayıtla beyan edilen matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı açılan davalar ötedenberi esastan incelenip karara bağlanmaktadır sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin bendi hükmüne göre vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur iken ihtirazı kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar tahsil işlemini durdurmamakta bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilmektedir i̇htirazi kayıtla verilen beyannameler üzerinde yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalarda yürütmenin durdurulmasının istenmemesi veya yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesi halinde vergiler tahsil edilecektir söz konusu davalar idari yargı mercilerince esastan kabul edildiğinde ve bu kararlar kesinleştiğinde evvelce tahsil edilen vergilerin yargı organı kararı gereğince davacılara yükümlülere geri ödenmesi gerektiği hallerde iadenin faiz yada zam ile birlikte yapılması söz konusu olmamaktadır vergi usul kanununun vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin hükümlerine göre vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi ve alınması suretiyle yapılan vergi hatalarının vergi usul kanununun maddesinde yazılı zaman aşımı süresi içinde düzeltilmesinin istenmesi ve düzeltilmesi mümkün olup yükümlü aleyhine hata yapılmış olması halinde fazla verginin düzeltme fişine dayanılarak terkin edilmesi ve tahsil olunmuş ise yükümlüye red ve iade olunması gerekmektedir aleyhine hata yapılan yükümlüye ret ve iade sırasında yine bir faiz yada adı altında devletçe fazladan ek bir ödeme yapılmamaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun maddesi ile eklenen üçüncü bölümünde uzlaşma kurumuna ilişkin hükümleri uzlaşma isteminin ihbarnamenin tebliğinden itibaren gün içinde yapılacağı uzlaşma ile ilgili olarak yapılacak görüşmelere katılması için mükellef veya cezaya muhatap olana görüşmenin tarihi ile yapılacağı yer ve saatin uzlaşma komisyonu tarafından yazı ile ve en az on gün evvelinden bildirileceği öngörülmüş olmakla birlikte uzlaşma isteminin istemde bulunulan tarihten en geç ne kadar süre sonra görüşüleceği başka bir anlatımla uzlaşma görüşmesinin istem tarihinden itibaren en geç ne kadarlık bir sürede yapılacağı hakkında vergi idaresinin uzlaşma görüşmesinin yapılacağı günü tespit yetkisinin süre yönünden sınırlanması yolunda bir hüküm bulunmadığından idarenin ihmali yada kusuru sebebiyle makul karşılanamayacak uzunca bir süre geçtikten sonra uzlaşma görüşmesinin yapılması ve uzlaşmanın vaki olması halinde yükümlüler kendi iradeleri dışında idarenin ihmal yada kusurundan dolayı geçen süre için gecikme faizi ödeme zorunda bırakılacaklardır ki bu durum adalet anlayışı içindeki demokratik bir sosyal hukuk devleti niteliği ile bir huku süjesi olarak devlet tüzelkişiliği ile bireyin yasalar önündeki eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz anayasanın ve maddelerinin incelenmesinden varılan sonuçlar ile vergi usulünden değişik maddesinin bendinin uygulanması ile ilgilendirilmesi mümkün görülerek ortaya konulan bazı örnekler birlikte gözönüne alındığında devlet tüzelkişiliğince tahsil edilmiş vergilerin çeşitli durumlarda değişik nedenlerle yükümlülerine ret ve iadesi sırasında hiçbir şekilde faiz yada zam ödenmez iken değişik maddenin bendi hükmü ile yükümlülerden gecikme faizi hesaplanıp alınmasının hükme bağlanması devlet tüzelkişiliğine diğer kişiler karşısında ayrıcalık tanınması anlamındadır bu durum hem adalet anlayışı içindeki demokratik sosyal bir hukuk devleti niteliğine hem de objektif bir ilke olan eşitlik ilkesine uygun düşmemektedir
651
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki görüşünü açıklayan kararı şöyledir sanığın kasaplık faaliyetini sürdürdüğü sırada kayseri ve sivas vergi dairelerine kayıtlı ayrı mükelleften aldığı sahte ve müşteviyatı itibarı ile yanıltıcı belgeleri stopaj gelir ve katma değer vergisi kaçırmak amacı ile kullanarak kaçakçılık suçunu işlediği belirtilerek eylemine uyan sayılı yasanın maddeleri gereğince cezalandırılması istemi ile tanzim edilen iddianame ile nevşehir asliye ceza mahkemesine kamu davası açılmıştır yapılan yargılamada cumhuriyet savcısı tarihli oturumda verdiği esas hakkındaki mütelasında sanığın iddianamede belirtilen maddeler gereğince cezalandırılmasını talep etmiştir yine aynı oturumda sanık hakkında uygulanması istenilen sayılı yasanın maddesine tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen ancak hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde para cezası tutarı hesabının hapis cezasını her bir günü için sanayi sektörü için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin bir aylık tutarının yarısı esas alınır hükmünün anayasaya aykırılığı hususunda görüşü sorulan cumhuriyet savcısı yasa maddesinin anayasaya uygun olduğunu ve sanık hakkında uygulanmasını talep etmiştir müdahil vekili anayasaya aykırılık yönünden taktiri mahkemeye bırakmıştır sanık ise eski savunmalarını tekrar etmiş başka diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir tarihli ara kararı ile sayılı yasanın maddesine tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen kısmın anayasanın maddelerine aykırı olduğu cihetle anayasa mahkemesi başkanlığına müracaat edilmesine karar verilmiştir anayasanın maddesi türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirtmiştir anayasanın maddesi yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez anayasanın maddesi yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir anayasanın maddesi ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur şeklindedir yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine karşı iptali istenilen sayılı yasanın maddesine eklenen kural genel itibarı ile hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde günlük cezasın yürürlükteki asgari ücretin bir aylık tutarının yarısının esas alacağı hükmünü taşımaktadır aynı maddede suçun subutu halinde verilecek cezanın üç aydan üç yıla kadar hapis ve bu kadar müddet ticaret sanat ve meslek icrasından mahrumiyet olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı basit bir inceleme ile sanık hakkında cezanın asgari haddinin uygulanması halinde günümüzdeki asgari ücret günlük lira aylık ise lira olduğu nazara alındığında aylık ücretin yarısı lira olup üç aylık tutar ise tl tutmaktadır anayasamız suçtan kanunilik prensibini esas almıştır suçlar her yönden doğrudan doğruya kanun tarafından tesbit edilmiştir yine anayasa gereği cezalarda da kanunilik esastır yasama organı yürütme mercilerine niyabet veremez ancak kanunla düzenlenen hususlarda düzenleme yetkisini verebilir bu halde yasama yetkisi devredilmiş olur cezaların kanun tarafından tayin olunması cezada kanunilik ilkesi anayasamız gereğidir yürütme gücüne kanunların uygulanması maksadı ile tanzim yetkisi tanınmıştır yönetmelik karar sirküler ve diğer tanzimi yetkilerle yetkinin saptırılması suretiyle ceza tayini yersizdir i̇darenin tanzim yetkisi esas alınmıştır i̇dare yönetmelik karar ve sirküler gibi tanzim tasarrufları ile yasak ve mükellefiyetler yaratabilir fakat buna dayalı ceza koyamaz cezanın konulması mutlaka kanun ile olmalıdır i̇tiraza konu olan sayılı yasanın maddesinde paraya çevrilmede sayılı i̇ş kanununun maddesine göre düzenlenecek asgari ücret esas alınmaktadır sayılı i̇ş kanununun maddesi gereğince tayin edilecek asgari ücretin ana amacı işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarının düzeltilmesidir bunu tespit edecek komisyon kuruluş şeklide aynı maddede belirtilmiş olup ücreti tesbit eden asgari ücret tesbit komisyonu çalışma bakanlığının çalışma genel müdürü veya yardımcısı i̇şçi genel müdürü veya yardımcısı sanayi ve ticaret bakanlığı konjontür ve yayın dairesi müdürü veya yardımcısı devlet planlama teşkilatından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetkilisinin vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi teşekkülünden değişik iş kolları için seçilecek kişi ile bünyesinde en çok işvereni bulunduran en üst işveren teşekkülünden değişik iş konuları ile ilgili kişiden oluşacağı hükmünü getirmektedir bu komisyonun kararı kesindir asgari ücret komisyonu genelde ücretin yükseltilmesi esasına göre çalışmalar yaptığı cihetle ileriye dönük kararlar vermek zorun dadır ücretin tesbitinde çeşitli unsurlar gözönüne alınırken bunun başka bir yasada ceza hükmünü taşıyacağı hususları gözönüne alınma maktadır ayrıca verilen kararlar genelde kurulun yapısı itibarı ile oyçokluğu ile çıkmaktadır bu kararlara işçi veya işveren temsilcileri genellikle karşı oy kullanmakta birde buna temenniler eklenmektedir bu şekilde oy çokluğu ile karşı oyla temenni ile tesbit edilen bir ücretin ceza tayininde esas alınması anayasaya aykırıdır yine cezanın tayinine esas olan unsur asgari ücret tesbit komisyonu ve bir kanun değildir her ne kadar sayılı i̇ş kanununa dayalı olarak tanzim edilmekte ise de idare tarafından verilmiş bir karardır bu sebeplerle anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı diğer yandan asgari ücretin tesbit ve tayini için belirli bir süre yoktur sayılı i̇ş kanunu hükümleri gereği asgari ücret gerekli görülen hallerde çıkartılmakta olup son asgari ücret komisyon kararı bir öncekinden sekiz ay sonra çıkartılmış olup belirli bir uygulama süresi de yoktur i̇darenin ve tarafların talebi ile bir ay sonra dahi yeniden toplanıp ücretin değiştirilmesi mümkündür bu hali ile dahi tesbit edilen ücretin bir ceza da uygulaması anayasaya aykırıdır yukarda belirtildiği gibi sayılı yasanın maddesine bir fıkra ekleyen tarih ve sayılı yasanın maddesi anayasanın maddelerine aykırı olduğu cihetle bu hususun yüksek mahkemenizce incelenmesi yönünden itiraz ve iptal talebimizin kabulü ile yasa maddesinin uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir
805
esas sayısı karar sayısı gerekçeler tarihli ve sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun geçici maddesinin ikinci fıkrasında yer alan orman vasıflılar da dâhil olmak üzere ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanun ile kurulan türk japon bilim ve teknoloji üniversitesine iptali talep edilen düzenleme ile yer tahsisi yapılmıştır yapılan yer tahsisi sayılı kanuna ekli kroki ile belirtilen sınırlar içindeki tüm taşınmazları kapsamaktadır bedelsiz olarak tahsis edilen bu taşınmazlarda herhangi bir ayrım gözetilmemiş orman vasfı taşıyanlar da kanunla tahsis edilmiştir kanunun dayanağı türkiye cumhuriyeti hükümeti ile japonya hükümeti arasında türkiye cumhuriyetinde türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kurulmasına dair anlaşmadır i̇ş bu anlaşmanın yürürlük ve sona erdirme başlıklı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca anlaşma on yıl süreyle yürürlükte kalacak ve taraflardan herhangi biri bu anlaşmayı sona erdirme niyetini yürürlük süresi dolmadan en geç altı ay önce karşı tarafa diplomatik yollardan yazılı olarak bildirilmediği sürece beş yıllık süreler için kendiliğinden uzayacağı düzenlenmiştir ormanların korunması ve geliştirilmesi anayasanın maddesi uyarınca devletin anayasal görevleri arasındadır devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koymakla ve tedbirleri almakla yükümlüdür bütün ormanların gözetimi devlete aittir gözetim anayasal olarak geniş bir çerçeveye sahiptir nitekim ormanların mülkiyeti devredilemeyeceği gibi kullanım hakkında dahi sınırlama vardır devletçe yönetilen ve işletilen ormanlar kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamamaktadır üniversite kurulmasında kamu yararı bulunmaktadır ancak bu kurulan üniversiteye tahsis edilen ormanlık arazinin nasıl kullanılacağına dair kanunda herhangi bir sınırlama veya belirlilik bulunmamaktadır bir başka deyişle ormanlık arazinin kamu yararı gözetilerek üniversiteye tahsis edilmiş olacağı düşünülse dahi ormanlık arazinin küçülmemesi zarar görmemesi veya yok edilmemesiyle ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır ormanlık arazinin korunmasına ilişkin bir düzenleme yapılmadan herhangi bir güvence sağlanmadan bir başka deyişle tamamen güvenceden yoksun olarak tahsis edilmiş olmasında kamu yararı yoktur ormanlık araziye herhang bir inşaat yapılmayacağı ormanlık arazinin yok edilmeyeceği gibi herhangi bir koşul getirilmeden yapılan tahsis anayasaya aykırıdır nitekim bu kullanım hakkı ormanlık arazinin tamamen yok edilmesi anlamına da gelebilecektir anayasanın maddesi ile ormanları yakmak ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçların genel ve özel af kapsamına alınamayacağı düzenlenmiştir ormanların yok edilmesi af çıkarılamayacak kadar önemsenmişken yürürlük süresi yıl olan bir anlaşma ile kullanım koşulları belirlenmeden ormanlık arazinin tahsis edilmesi kabul edilemez i̇ptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesinde düzenlenen ormanların korunması ve geliştirilmesi sorumluluğuna aykırılık teşkil eder bu sebeple iptali gerekir anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesi düzenlenmiştir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içindeesas sayısı karar sayısı adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir aym kararı k kullanım şekline ilişkin herhangi bir belirleme olmayan iptali talep edilen düzenlemede kamu yararı gözetilmemiştir ormanların yokedilmesinin orman arazisinin azaltılmasının daraltılmasının telafisi mümkün değildir kuşkusuz yasa koyucu takdir alanına giren değerlendirmelerde anayasal ilkelere uygun düzenlemeler yapmak zorundadır aym kararı i̇ptali talep edilen bu düzenleme ile ormanlık araziyi yokedilme riski taşıyan şekilde tahsisinde yasa koyucu kamu yararı gibi anayasal ilkeleri ve ormanların korunması gibi anayasal düzenlemeleri gözetmemiştir yukarıda değinildiği üzere anayasa mahkemesi kararlarında yasama işlemlerinin amacının kamu yararını gerçekleştirmek olması gerektiği aym kararı bir nevi ön kabul olarak yer almaktadır ayrıca kanun koyucunun kamu yararı amacıyla yapacağı kanuni düzenlemelerin düzenleme ile amaçlanan hizmetin gerekleri göz önünde tutularak yapılan düzenlemede öngörülen nitelik ve kısıtlamalarla gerçekleştirilmek istenilen hizmet arasında gerçekçi nesnel ve zorunlu bir neden sonuç ilişkisi kurularak yapılması gerektiği belirtilmiştir aym kararı hiçbir güvence belirlenmeksizin ormanlık arazinin tahsisine ilişkin düzenleme ile verilecek hizmet arasında gerçekçi nesnel ve zorunlu bir neden sonuç ilişkisi kurulmamıştır i̇lgili arazinin tahsisinin zorunlu olduğu düşünülse dahi güvencesiz ormanlık arzinin yokedilmeyeceği daraltılmayacağı koşullarına yer vermeksizin yapılmaması gerekir nitekim kanunların amaçları açısından anayasaya uygunluğu kanunla erişilmek istenilen amacın anayasada ifade bulan amaçlara ve devlet işlemlerinin tümünün yöneldiği nihai amaç niteliğinde olan kamu yararı amacına uygun olmasını ifade etmektedir merih öden türk anayasa hukukunda eşitlik i̇lkesi yetkin yayınları ankara i̇ptali talep edilen düzenleme ile kamu yararı gözetilmemiştir bu sebeplerle anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder iptali gerekir yukarıda açıklandığı üzere sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanun un geçici maddesinin ikinci fıkrasında yer alan orman vasıflılar da dahil olmak üzere ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun geçici maddesinin ikinci fıkrasında yer alan orman vasıflılar da dahil olmak üzere ibaresi anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ormanlık arazilerin yokedilmesi daraltılmasının telefisi yüzyılları alabilmektedir kamu yararına aykırı olan telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacak bu düzenlemenin iptal davası sonuçlanana kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktıresas sayısı karar sayısı bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem haziran mükerrer tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanun un geçici maddesinin ikinci fıkrasında yer alan orman vasıflılar da dahil olmak üzere ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederizesas sayısı karar sayısı gerekçeler tarihli ve sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile tarihli ve sayılı harcırah kanunu tarihli ve sayılı basın i̇lân kurumu teşkiline dair kanun tarihli ve sayılı taşıt kanunu tarihli ve sayılı devlet i̇hale kanunu tarihli ve sayılı kamu konutları kanunu tarihli ve sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenlemeler ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu tarihli ve sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanunu tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanunu tarihli ve sayılı sayıştay kanunu üniversite ve üniversite tarafından kurulan şirketler ile doğrudan veya dolaylı olarak pay sahipliği nedeniyle bunlara tabi hâle gelen bağlı ortaklıkları ve iştirakleri hakkında uygulanmaması öngörülmüştür i̇ptali talep edilen maddeyle türk japon bilim ve teknoloji üniversitesi ile üniversite tarafından kurulan şirketler ile doğrudan veya dolaylı olarak pay sahipliği nedeniyle bunlara tabi hâle gelen bağlı ortaklıkları ve iştiraklerinin belirtilen kanun ve kanun hükmünde kararname hükümlerinden bağışık tutulması sağlanmıştır bilindiği üzere üniversiteler ile bunların sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları şirket ortaklık ve iştirakleri asıl görevli bulundukları yerden başka bir yerde görevlendirilen çalışanlarına yapacakları harcırah ödemeleri bakımından tarihli ve sayılı harcırah kanununa resmi ilan olarak kabul edilen reklam mahiyetini taşımayan ilanlarının yayınlanması bakımından tarihli ve sayılı basın i̇lân kurumu teşkiline dair kanuna sahip olabilecekleri taşıtlar ile bunların kullanımına ilişkin usul ve esaslar bakımından tarihli ve sayılı taşıt kanununa her türlü alım satım hizmet yapım kira trampa mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işlerinin yapılaması bakımından tarihli ve sayılı devlet i̇hale kanunu ile tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununa sahip oldukları konutların tahsis biçimi oturma süresi kira bakım onarım ve yönetimi bakımından tarihli ve sayılı kamu konutları kanununa çalışanlarına yapılacak bazı ödemeler bakımından tarihli ve sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenlemeler ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararnameyeesas sayısı karar sayısı kamu i̇hale kanununa göre yapılan ihalelere ilişkin sözleşmelerin düzenlenmesi ve uygulanması ile ilgili esas ve usuller bakımından tarihli ve sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanununa kamu kaynaklarının öngörülen amaç hedef kanunlar ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olarak elde edilmesi muhafaza edilmesi ve kullanılması için yapılan düzenlilik ve performans denetimleri bakımından tarihli ve sayılı sayıştay kanununa tabidir ayrıca üniversiteler bütçelerinin hazırlanması uygulanması tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesi raporlanması ve malî kontrolü bakımından tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununa tabi bulunmaktadır i̇ptali talep edilen madde ile türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin ve bağlı kuruluşlarının başta yasama organı olmak üzere devletin yetkili kurumlarınca denetlenmesi değerlendirilmesi ve kontrolü imkansız hale getirilmiştir ayrıca ülkemizde üniversiteler sayılı kanun kapsamında kurulmaktadır sayılı kanunun birinci maddesiyle kanunun amacı amacı yükseköğretim kurumlarının teşkilatlanmasını düzenlemek olarak belirlenmiştir kanunun maddesiyle ise kanunun kapsamı yükseköğretim kurumlarının teşkilatlanması ile ilgili kurum ve kuruluşlar şeklinde düzenlenmiştir kanun koyucunun açıkça iradesini sayılı kanun ile ülkemizde üniversitelerin kuruluşu ve yükseköğretim kurumlarının teşkilatlanması düzenlenmek şeklinde olduğu anlaşılmaktadır sayılı kanunda düzenlenen bu alanlar dayanağını anayasamızdan almaktadır anayasanın yükseköğretim kurumları başlıklı uncu maddesinde çağdaş eğitim öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim öğretim bilimsel araştırma yayın ve danışmanlık yapmak ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulacağı düzenlenmiştir ayrıca kanunda gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabileceği de aynı hükümde yer almıştır üniversiteler ve bunlara bağlı birimlerin devletin gözetimi ve denetimi altında olduğu ile güvenlik hizmetlerinin devletçe sağlanacağı da hüküm altına alınmıştır üniversitelerin hazırladığı bütçeler ise yükseköğretim kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra millî eğitim bakanlığına sunulur ve merkezî yönetim bütçesinin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tâbi tutularak yürürlüğe konulmakta ve denetlenmektedir yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri öğretim düzeyleri ve süreleri yükseköğretime giriş devam ve alınacak harçlar devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri malî işler özlük hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla düzenleniresas sayısı karar sayısı vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları malî ve idarî konuları dışındaki akademik çalışmaları öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için anayasada belirtilen hükümlere tâbidir ibarelerine yer verilmiştir görüldüğü gibi anayasanın maddesinde üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip olduğu kanunda gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabileceği üniversitelerin hazırladığı bütçelerin yükseköğretim kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra millî eğitim bakanlığına sunulacağı ve merkezî yönetim bütçesinin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tâbi tutularak yürürlüğe konulup ve denetleneceği açıkça vurgulanmıştır bu hususlar anayasada açıkça ifade edilmişken türk japon bilim ve teknoloji üniversitesine sadece bilimsel değil mali idari ve sosyal açıdan da özerkliğin ötesinde bağımsız olma ayrıcalığı tanınmıştır ayrıca anayasanın aynı maddesinde yukarıda değinildiği üzere üniversitelerin hazırladığı bütçelerin denetleneceği açıkça vurgulanmasına rağmen türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin bütçesinin anayasada işaret edilen usul dışına çıkarılarak ilgili kurumlar ve yasama organı tarafından denetlenmesinin önüne geçilmiştir türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun vakfın gelirleri ve muafiyetleri başlıklı maddesinin ikinci fıkrasının bendinde türk ve japon hükümetleri tarafından yapılacak ayni ve nakdi yardımlar ifadesine yer verilmiştir buradan da anlaşılacağı üzere devlet bütçesinden türk japon bilim ve teknoloji üniversitesine yardım adı altında tutarı belirsiz ayni ve nakdi kaynak aktarılacaktır türk japon ortaklığı ile kurulacak olan üniversiteye ayni ve nakdi yardım yapılması doğaldır ancak yapılacak ayni ve nakdi yardımların itiraz konusu hükümle devletin kontrol ve denetiminin dışına çıkarılması anayasanın amir hükümleri gereğince mümkün değildir anayasanın uncu maddesinde devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri malî işler özlük hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir denilmektedir bu ifadeden de anlaşılacağı üzere devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler ile devletin sağladığı mali kaynakların kullanılmasına ilişkin hususların kanunla düzenlenmesi gerekmektedir oysa ki türk japon bilim ve teknoloji üniversitesi tüm bu yükümlülükler dışında tutulmaktadır mali kaynağının devlet tarafından verildiği ancak denetim ve kontrolünün yapılamadığı bir sistem kurulmaktadır açıklanan tüm bu gerekçelerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkile eder iptali gerekir anayasasının kanun önünde eşitlik başlığını taşıyan uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlaresas sayısı karar sayısı i̇ptali talep edilen düzenleme ile türk japon bilim ve teknoloji üniversitesi özerklikten öte denetlenemez bir yapı olarak yürürlüğe girmiştir özerklik belli sınırlar içerisinde serbestçe davranabilmeyi anlatır oysaki kurulacak olan türk japon bilim ve teknoloji üniversitesini kısıtlayan denetime dahil eden hiçbir kural ve kaide yoktur i̇ptali talep edilen düzenleme ile üniversite ve bağlı kuruluşlarının yapılan bir uluslararası anlaşma kapsamında oluşturulan konsey tarafından alınacak tüm kararlarının ve bunların uygulamasının denetlenmesi olanağı kalmamıştır böylece türk japon bilim ve teknoloji üniversitesi lehine aynı statüdeki diğer üniversitelerin hiç birisine tanınmayan ayrıcalık tanınmış durumları ve nitelikleri özdeş olan üniversiteler arasında farklı uygulama yapılmasına yol açılmıştır bu durum anayasanın uncu maddesinde belirtilen hiçbir kişiye imtiyaz tanınamayacağı hükmüne aykırılık oluşturmaktadır nitekim eşitlik düzenlemesi tüzel kişiler bakımından da geçerlidir bu nedenlerle türk japon bilim ve teknoloji üniversitesine ayrıcalıklar tanıyan madde anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir bu sebeple iptali gerekir tarihli ve sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun maddesinde üniversite bütçesinin hazırlanması yürürlüğe konulması uygulanması muhasebeleştirilmesi kesin hesap ve faaliyet raporlarının hazırlanması ve ibrası ile ihale usulleri iç kontrol sisteminin kurulması ve işletilmesi üniversitenin şirketleri ve vakıfla mali ilişkisi ve mali yönetime ilişkin diğer hususlar üniversite tarafından düzenlenir denilmektedir i̇ptali istenen madde ile üniversitenin bütçesinin hazırlanması yürürlüğe konulması uygulanması muhasebeleştirilmesi kesin hesap ve faaliyet raporlarının hazırlanması ve ibrası ile ihale usulleri iç kontrol sisteminin kurulması ve işletilmesi üniversitenin şirketleri ve vakıfla mali ilişkisi ve mali yönetime ilişkin diğer hususların üniversite tarafından düzenlenmesi öngörülmüştür anayasanın maddesinde değişik md üniversitelerin hazırladığı bütçeler yükseköğretim kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra millî eğitim bakanlığına sunulur ve merkezî yönetim bütçesinin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tâbi tutularak yürürlüğe konulur ve denetlenir denilmektedir ülkemizde ki tüm üniversitelerin bütçeleri yükseköğretim kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra milli eğitim bakanlığına sunulmakta ve merkezi yönetim bütçesinin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tabi tutularak yürürlüğe konmaktadır ancak kurulması planlanan türk japon bilim ve teknoloji üniversitesine bu hususta hiçbir üniversiteye tanınmayan bir ayrıcalık tanınmıştır türk japon bilim ve teknoloji üniversitesi kendi bütçesini hazırlayacak bütçenin neredeyse tamamı devlet tarafından karşılanacak ancak tüm mali iş ve işleyiş denetim bütçenin ibrası ve diğer uygulamalar üniversite tarafından düzenlenecektir buradan da anlaşılacağı üzere türk japon bilim ve teknoloji üniversitesine tam bağımsızlık tanınmış tbmm sayıştay ve yargı denetimi dışına çıkarılmıştır tüm bu nedenlerle türk japon bilim ve teknoloji üniversitesine tanınan bu ayrıcalıklı durum anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir bu nedenle iptali gerekir ayrıca anayasanın maddesinde herkesin kanun önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduklarıesas sayısı karar sayısı düzenlenmiştir anayasa mahkemesinin defaaten belirttiği üzere anayasanın maddesinde ifade edilen kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlar ayrı kuralların uygulanmasını ve böylece ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir madde düzenlemesi gerçek kişileri kapsadığı kadaar tüzel kişileri de kapsamaktadır kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamakta hatta bunların durumu ve konumlarındaki özellikleri kimi kişi ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilmektedir buna karşın haklı nedenlere dayanmayan durumlarda aynı durumda olanların farklı kurallara tabi tutulması anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir başka bir anlatımla kişisel durumları ve nitelikleri özdeş olanlar arasında konulan kurallarla değişik uygulamaların yapılmaması gerekmektedir türkiyede kurulan üniversitelerin iş ve işlemleri bakımından aynı hukuksal durumda oldukları açıktır aynı hukuksal durumda olanlara ise aynı kuralların uygulanması gerekir aksi halde kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı bir durum doğar türk japon bilim ve teknoloji üniversitesi kuruluşu hakkındaki kanunun maddesi ile öngörülen hususlar aynı hukuksal durumda bulunanlara faklı uygulamalar getirmesi nedeniyle anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun maddesi ve maddesi ile anayasal bir ilke olan eşitlik ilkesi açıkça ihlal edilmektedir ayrıca madde ile tanınan muafiyetler anayasanın maddesine de aykırılık teşkil etmektedir tamamen denetimsiz bir şekilde kurulan üniversiteye tanınan muafiyetler üniversitenin devlet denetiminin dışında tutulması anlamına gelmektedir kamu yararına aykırı olan telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacak bu düzenlemenin iptal davası sonuçlanana kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem haziran mükerrer tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı türk japon bilim ve teknoloji üniversitesinin kuruluşu hakkında kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerineesas sayısı karar sayısı maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,924
esas sayısı karar sayısı aykırılık i̇ddiası ve aykırılık i̇ddiasının değerlendirilmesi usuli değerlendirme derdest görülmekte olan davamıza anayasaya aykırılığı iddia edilen sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi uygulanacağından aykırılığın değerlendirilmesine usulen engel bulunmamaktadır zira somut norm denetimine başvurma yetkisinin ancak bir mahkeme tarafından yerine getirilebileceği şartının taşındığı anayasaya aykırılığı iddia edilen hükümlerin eldeki dosyaya uygulanacak olması şartının taşındığı aşağıda ayrıntılı olarak zikredilecek olan hükümlerin mahkememizce anayasaya aykırı görüldüğü ve neticeten anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına usulen bir engel bulunmadığı görülmüştür esasa i̇lişkin değerlendirme sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinin son hali ile birlikte kanun değişikliğinden sonraki tüketici hakem heyeti kararlarının iptaline ilişkin davalarda tarafların i̇cra ve i̇flas kanunundaki haklarının saklı tutulması hüküm altına alınmıştır tüketici ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir daha açık bir ifadeyle tüketici ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden kişidir ayrıca tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser taşıma simsarlık sigorta vekâlet bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun maddesine getirilen tarihli ve sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrasında yer alan tarafların i̇cra ve i̇flas kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla değişikliği ile öncelikle başvurulması gerekli olan alternatif bir çözüm yolunu getiren tüketici ve satıcısağlayacıkredi veren arasında meydana gelen uyuşmazlıkta öncelikle tüketici hakem heyetlerine başvuru mekanizmasını pasifleştirmekte ve buna mukabil zaten satıcısağlayacıkredi verene karşı güçsüz durumda bulunan tüketiciyi cebri icra tehdidi altında bırakarak hakem heyetlerine başvuruyu devre dışı bırakmaktadır dolayısıyla tüketiciyi koruma maksatlı getirilen tüketici hakem heyetlerinin bir hukuki yararı kalmamaktadır nitekim bu hususta sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun maddesinde tüketici kanunun amacı önemle vurgulanmış ve bu kapsamda tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu önlemleri almak düzenlemesi getirilmiştir hal böyle olmakla birlikte bahse konu değişiklik ile öncelikle başvurulması gerekli olan hakem heyetine başvuru yolu adeta kısıtlanarak bu yol tüketilmeden doğrudan cebri icra takibine gidilebilmesi imkanı getiren yeni düzenleme yukarıda yer verilen anayasa hükümlerine ve bilhassa anayasada açıkça düzenlenen madde tüketicilerin korunması düzenlemesine açıkça aykırıdır şöyle kiesas sayısı karar sayısı bilindiği üzere tüketicilerin korunması anayasamızın maddesinde ‘mali ve ekonomik hükümler başlığı altında ‘ekonomik hükümler arasında düzenlenen bu yönüyle de pozitif hukuk yönünden tanınarak güvence altına alınmış ve devletin koruyup geliştirmekle yükümlü olduğu bir haktır bu bağlamda kanun koyucu tarafından getirilen düzenleme ile tüketici hakem heyetleri oluşturulmuştur tüketici hakem heyetlerin önemi kapsamı ve getirilmesiyle arzulanan amacın ne olduğu hukuk genel kurulunun kararında belirtildiği üzere tüketici ile satıcı sağlayıcı ve kredi veren arasında çıkan uyuşmazlıkların daha hızlı ve daha az masrafla çözümlenmesini sağlamak aynı zamanda da tüketici mahkemelerinin iş yükünün hafifletilmesi amacıyla tüketici sorunları hakem heyetleri kurulmuş ve kanun koyucu tüketici hakem heyetlerinin atıl duruma düşmesi engellenmek ve kaynakların daha hızlı ve etkin şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla belli miktarın altında kalan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvurulmasını zorunlu kılmıştır kanun hükmü emredici mahiyette olup tüketiciye tercih hakkı tanımamıştır nitekim yargıtay hukuk genel kurulunun tarihli e sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir denilerek açıklanmış ve tüketici hakem heyetlerinin önemine bir kez daha işaret edilmiştir böylelikle yapılan açıklamalar dikkate alındığında yasa koyucu tarafından sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yapılan söz konusu düzenleme anayasanın maddesine aykırı olacaktır bilindiği üzere hak arama hürriyeti anayasamızın maddesinde ‘temel hak ve ödevler başlığı altında ‘kişinin hak ve ödevleri arasında temel bir hak olarak düzenlenen bu yönüyle de pozitif hukuk yönünden tanınarak güvence altına alınmış ve devletin koruyup geliştirmekle yükümlü olduğu düşünce özgürlüğü ve eşitlik gibi doğuştan kazanılan bir haktır nitekim anayasasının ve maddeleri cumhuriyeti nitelerken insan haklarına saygılı ve insan haklarına dayanan ifadelerini kullanmış devletin güvence altına aldığı ve geliştirmekle yükümlü olduğu hakları ise temel hak ve ödevler başlığı altında tek tek saymıştır bu yönüyle devletin hak arama hürriyetini güvence altına aldığı ve koruyup geliştirmekle yükümlü olduğu tartışmasızdır hak arama hürriyetinin düzenlendiği maddenin birinci fıkrasında hak arama hürriyetinden nasıl yararlanılacağı belirtilmiştir madde fe göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir söz konusu düzenleme ile sayılı kanunun maddesinin fıkrasına getirilen tarafların i̇cra ve i̇flas kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla ibaresi anayasanın maddesinde yer alan hak arama hürriyeti maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir şöyle ki hak arama özgürlüğü hukuk devletinin bir gereğidir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık kanunların üstünde anayasa ve kanun koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devletinde vatandaşlar hukuki güvenlik içinde yaşarlar kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tümesas sayısı karar sayısı eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir yasa değişikliği hukuk güvenliğini zedelemiştir tüm bu yapılan açıklamalar ışığında hukuk devleti kişilerin haklarını koruması için etkili hukuki koruma mekanizmalarını meydana getirmek ve buna karşın bu mekanizmaların çalışmasını engelleyen zorlaştıran hukuki ve fiili engelleri de ortadan kaldırmak zorundadır bununla birlikte ai̇hsin maddesinde etkili başvuru hakkı düzenlenmiş ve bu düzenleme ile hakkı ihlal edilen herkesin ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma hakkına sahip olacağına yer verilmiştir yasa koyucu tarafından söz konusu maddede yapılan değişiklik ile tüketici hakem heyeti etkili bir başvuru mekanizması olmaktan çıkarılacak ve zamanla ikincil atıl bir duruma gelebilecektir bu durumun ise hukuk devleti ile bağdaşır yanı bulunmamaktadır hal böyleyken tüketici ile satıcısağlayacıkredi veren arasında ortaya çıkan herhangi bir uyuşmazlıkta uyuşmazlığın diğer tarafı olanlara göre güçsüz olan tüketici olacağından ve bu sebeple korunması gerekmesine rağmen hakkını arama yoluna gidememesi sonucunu doğurabilecektir açıklanan bu sebeplerle yasa koyucu tarafından sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yapılan değişiklik ile yalnızca anayasaya değil aynı zamanda evrensel hukuk ilkeleri ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine de aykırı bir düzenleme yapılmıştır ayrıca yapılan kanun değişikliğinden sonraki tüketici hakem heyeti kararlarının iptaline ilişkin davalarda tarafların i̇cra ve i̇flas kanunundaki haklarının saklı tutulması hüküm altına alınmasıyla birlikte tüketici hakem heyetine gidilmeden önce cebri icra takibi yapılabilecektir söz konusu bu düzenlemeyle icra takibi tüketici tarafından yapılabileceği gibi satıcısağlayacıkredi veren tarafından da yapılabilecektir bu düzenleme ile tüketici aleyhine yapılacak olan cebri icra takibi sonucunda takip borçlusu satıcısağlayacıkredi verenin takibin iptali için dava açtığında takip alacaklısı tüketicinin davayı kaybetmesi durumunda aleyhine icra inkar tazminatı ile vekalet ücretine hükmedilebilecek ve bu sebeple tüketici hukuk devletince sunulan hukuki mekanizmalara başvurmaktan çekinebilecektir böylelikle yasa koyucu tarafından sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yapılan söz konusu düzenleme anayasanın maddesine aykırı olacaktır öte yandan anayasa mahkemesinin sayılı kararında eşitlik ilkesi açıklanmış bu kararda ‘‘anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz denilmiştir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak kişiler arası ayrım yapılmasını ve kişilere ayrıcalık tanınmasını önlemektir dolayısıyla eşitlik her yönüyle aynı hukuki durumda olanlar arasında söz konusudur bu sebeple güçlü olan satıcısağlayacıkredi veren ile güçsüz olan tüketici arasında hukuki bir mekanizma ile iki tarafın da haklarının eşit şekilde koruma altına alınabilmesi amacıyla tüketici hakem heyetleri kurulmuş ve hayata geçirilmiştir yapılan değişiklik ile sayılı tüketicinin korunması hakkında kanununun sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinin tüketici hakem heyetlerine gidilmeksizin doğrudan uygulama alanı bulması hukuki olarak aynı durumda bulunan tüketici ile satıcısağlayacıkredi veren arasında eşitsizliğe yol açacaktır kanun koyucunun söz konusu değişikliği yapmasının gerekçesi ise yargıtay hukuk dairesinin kararında açıklanmıştır değişiklikesas sayısı karar sayısı gerekçesinde bu madde ile uygulamadaki önemli bir ihtiyacın karşılanması amaçlanmaktadır tüketici hakem heyetleri tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde mahkeme öncesi çözüm mercii olarak görev yapmaktadır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının mevcut hali tüketicilerin taraf olduğu uyuşmazlıklarda sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun uygulanamayacağı şeklinde değerlendirmelere sebep olmaktadır bu durum ilamsız icra yolunu kapatmakta hak arama ve eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil etmekte ayrıca tüketici hakem heyetlerinin iş yükünü de gereksiz şekilde artırmaktadır maddede yapılan değişiklik ile icra iş ve işlemlerine ilişkin hususlarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunluluğu aranmaksızın sayılı kanun hükümlerinin uygulanabileceği vurgulanmıştır ifadelerine yer verildiği görülmüştür denilerek yasa koyucuyu söz konusu değişikliğe iten gerekçenin özü itibariyle hakem heyetlerine yapılan başvuruların hakem heyetlerinin iş yükünün artırması görülmüştür salt fiiliyatta hakem heyetlerinin iş yükünün artması ve hantallaşması gerekçesiyle hakem heyetlerinin kuruluş amacı görmezden gelinerek hakem heyeti sayısının daire sayısının veya üye sayısının artırılması gibi bir düzenleme getirmek yerine hakem heyetlerini saf dışı bırakan bir düzenleme yapmak hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır özetle ifade etmek gerekirse tüketici hakem heyetleri belli meblağın altındaki tüketici uyuşmazlıklarının mahkeme önüne gelmeden mümkün olduğunca kısa sürede çözülmesini sağlamak ve sözleşmenin zayıf tarafı konumundaki tüketicinin hakkını kolayca aramasını sağlamak için kurulmuştur burada hem mahkemelerin iş yükünün azaltılması amaçlanmış hem de tüketicilerin haklarına daha çabuk ulaşabilmesini sağlamak amaçlanmıştır gerçekten de tüketicilerin herhangi bir masraf yapmadan başvuru aleyhine sonuçlandığı takdirde herhangi bir ceza ya da yaptırım veyahut ekonomik zarar tehlikesi ile karşı karşıya kalmadan haklarını arayabilmeleri için tüketici hakem heyetleri kurulmuştur salt hakem heyetlerindeki dosya sayısının artması ve çözüm sürecinin uzaması gerekçe gösterilerek hakem heyetlerini devre dışı bırakan pasifize eden bir düzenleme yapılması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı gibi hak arama hürriyetini ihlal edecek tüketiciyi satıcısağlayıcıüreticikredi veren karşısında zayıf bırakacaktır zira icra ve iflas hukukundan kaynaklanan bir hak olarak doğrudan icra takibine başvurulması sonucunda tüketicinin aleyhine icra vekalet ücretine hükmedilmesi söz konusu olabileceği gibi takibe itiraz sonrası açılacak itirazın iptali davasında da dava vekalet ücretinin yanısıra icra inkar tazminatına hükmedilebilecektir bu da belli bir meblağın altındaki niteliği itibariyle basit sayılabilecek uyuşmazlıkların tarafı olan tüketicinin hak aramaktan ya da hakkını savunmaktan çekinmesi sonucunu doğuracaktır öyle ki uyuşmazlık değerinin dahi üstünde ekonomik yük altında kalma ihtimali sözleşmenin zayıf tarafı olan tüketiciyi korkutacaktır bu da tüketici aleyhine hak ihlallerinin artmasına sebebiyet verecektir görünüşte yasa değişikliği ile uyuşmazlık çözüm yöntemi sayısı artırılarak hak arama hürriyeti genişletilmiş gibi görünse de yukarıda açıklanan sebeplerle aslında hak arama hürriyetinin baltalandığı açıktır söz konusu yasa değişikliği başta bankalar ve kredi kuruluşları olmak üzere ekonomik kaygısı düşük olan ya da ekonomik kaygısı olmayan büyük şirketlerin tüketiciyi hukuki yoldan sıkıştırması ve ezmesinin yolunu açmıştır bu açıklamalar doğrultusunda hukuken ve vicdanen anayasaya aykırı olduğu düşünülen hükmün iptali için anayasanın maddesi gereğince başvuru yoluna gidilmiştiresas sayısı karar sayısı talep sonucu anayasaya aykırılık hususu ciddi görüldüğünden ve mahkememizde bu konuda kanaat hasıl olduğundan gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun ilk cümlesinde yer alan tarafların i̇cra ve i̇flas kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla ibaresinin anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine maddesinde yer alan hak arama hürriyetine hükmüne ve maddesinde yer alan tüketicilerin korunması düzenlemesine ilkelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden tc anayasasının maddesi gereğince sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinin tarafların i̇cra ve i̇flas kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle anayasa mahkemesince somut norm denetimine tabii tutularak iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir arz olunur
1,853
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarafından idari hizmet uzmanı olarak görev yapmakta iken rekabet kurumu i̇dari personel görevde yükselme ve unvan değişikliği usul ve esaslarının maddesinde idari hizmet grubu adı altında sayılan idari hizmet uzmanı kadro unvanının bütün özlük hakları ile birlikte idari hizmet yetkilisi olarak değiştirilmesi ile bu kararla ihdas olunan idari hizmet yetkilisi kadrosuna atanmasına ilişkin günlü sayılı rekabet kurulu kararının kendisine yönelik kısmının iptali istemiyle rekabet kurumu başkanlığına karşı açılan davaya ait temyiz dosyası incelendi sayılı rekabetin korunması hakkında kanunun kurum personelinin statüsü başlıklı maddesinin fıkrasında kurum personeli ücret ve mali haklar dışında sayılı devlet memurları kanununa tabidir kurul ihtiyaca uygun kuruluş ve kadro statülerinin düzenlenmesinde serbesttir kadroların iptali ve ihdası kurulca yapılır hükmü yer almıştır anılan yasayla oluşturulan rekabet kurumunun çalışma usul ve esasları da aynı yasayla belirlenmiştir yasayla kurulmuş bir kamu tüzel kişisi olan kurumun hizmet birimlerinin ve bu birimlerin kadro unvan ve sayılarının da yasayla belirlenmesi gerekirken kurul kararı ile düzenleneceği yolunda hüküm getiren sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan kurul ihtiyaca uygun kuruluş ve kadro statülerinin düzenlenmesinde serbesttir kadroların iptali ve ihdası kurulca yapılır ibarelerinin anayasanın maddesinin birinci fıkrası ve maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır nitekim anayasa mahkemesinin benzer nitelikteki başvurular üzerine verdiği günlü k sayılı günlü k sayılı kararları da aynı yöndedir bir davaya bakmakta olan mahkemenin uyuşmazlığın çözümüne dayanak teşkil edecek yasa hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına varması durumunda kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan kurul ihtiyaca uygun kuruluş ve kadro statülerinin düzenlenmesinde serbesttir kadroların iptali ve ihdası kurulca yapılır ibarelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin bu kararla birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
312
esas sayısı karar sayısı davacı davacılar si̇vi̇l memurlar sendi̇kasi si̇me sen tarafından davalı davalılar türki̇ye büyük mi̇llet mecli̇si̇ başkanliği aleyhine açılan sendika faaliyetinin durdurulmasına ilişkin davanın mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen tarihli ara kararı gereğince davacı sivil memurlar sendikası sime sen dava dilekçesi ile özetle sivil memurlar sendikasına üye olan ve tbmm kadrolarında çalışan adet memurun sendikaya üye olma haklarının tbmm başkanlığı tarafından sknun maddesi gerekçe gösterilerek engellenmesi ve sendika üyelerinin üyeliklerinin başlangıç tarihlerinden itibaren birikmişleri ile birlikte üyelik aidatlarının yoksun kalınan kârın müspet ve menfi bilumum zararlarının en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalı idareden alınmasına karar verilmesini öncesinde tbmm başkanlığında çalışan devlet memurlarının sendikaya üye olmalarının sendika aidatlarının sendikaya ödenmesinin anayasa usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır hükmü gereği uluslararası antlaşmalar ve anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan tbmm başkanlığının üyeliklerinin ve sendika aidatlarının engellenemez olduğunun tesbi̇ti̇ne anayasaya aykırılık iddiamız açısından incelenmek üzere dosyanın anayasa mahkemesine sayılı kanununa uygun bir şekilde gönderilmesine karar verilmesini istemiştir davacı sendika tbmmde çalışan üyeleri mevcut olduğunu ancak sendikaya tarihinde üye olan ve kesinti işlemlerine başlanılması gereken personele ait kesintilerin kez ihtar gönderilmesine rağmen aylık üyelik süreci boyunca tbmm mutemetliği tarafından yapılmadığını bu ihtara karşı tbmm başkanlığının sayılı kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ile millî güvenlik kurulu genel görevlileri sendika üyesi olamazlar ve sendika kuramazlar hükmünü ilgi göstererek tbmm başkanlığı kadrolarında görev yapan personelin sendika üyesi olamayacakları bu konuda herhangi bir kesinti yapılmasının da mümkün bulunmadığının bildirildiği açıklanmıştır somut olayda uyuşmazlık tbmm başkanlığında çalışan devlet memurlarının sendikaya üye olup olmayacağı ile üyeliklerinin başlangıcı tarihlerinden itibaren birikmişleri ile birlikte üyelik aidatlarının yoksun kalınan kârın müspet ve menfî zararlarının en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalı idareden alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır uyuşmazlık konusu hakkında uygulanması gereken yasa sendika üyesi olamayacaklar başlıklı sayılı yasa maddesi fıkrası olup fıkrada türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri düzenlemesi içermektedir yasa ilgili maddesinde bu kanuna göre kurulan sendikalara üye olamayacak ve sendika kuramayacak kamu görevlileri sayılmıştır davacı sendika verilen süre üzerine verdiği havale tarihli açıklama dilekçesi ile sk fıkrasının türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı ibaresinin anayasaya aykırılığı iddiasında bulunulduklarını açıklamıştıresas sayısı karar sayısı sk fıkrasının türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı ibaresi somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken bir normdur türkiye cumhuriyeti anayasası temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz düzenlemesi anayasa sendika kurma başlıklı maddesinde çalışanlar ve işverenler üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz sendika kurma hakkı ancak milli güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir mülga fıkra sk md i̇şçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri yönetim ve işleyişleri cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz düzenlenmesi yer almıştır sendika özgürlüğüne ve örgütlenme hakkının korunmasına i̇lişkin sayılı ilo sözleşmesinin maddesinde çalışanlar ve işverenler herhangi bir ayırım yapılmaksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzüklerine uymak koşulu ile bunlara üye olmak hakkına sahiptirler hükmü i̇nsan haklarını ve ana hürriyetlerini koruma sözleşmesi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi dernek kurma ve toplantı özgürlüğü başlıklı maddesinde her şahıs asayişi ihlâl etmeyen toplantılara katılmak ve başkalarıyla birlikte sendikalar tesis etmek ve kendi menfaatlerini korumak üzere sendikalara girmek hakkı dâhil olmak üzere dernek kurmak hakkını haizdir hükmü i̇nsan hakları evrensel beyannamesi maddesinde herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır hükmü yer almaktadır görüleceği üzere uluslararası metinler ile de sendikal haklar güvence altına alınmıştıresas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları mahkemesi tarihli başvuru numaralı demir ve baykaratürkiye kararında somut olayda gaziantep belediyesi ile tüm bel sen arasında de bir toplu i̇ş sözleşmesi imzalamışlardır sendika memur sendikasıdır yapılan ti̇s yargıtay tarafından iptal edilmiştir mahkeme madde ışığında olayı yorumlarken diğer uluslar arası metinler ve belgeler ışığında hareket etmiştir avrupa sosyal şartı uluslararası belgeler sayılı i̇lo sözleşmesinin imzalanmasına rağmen memurlara sendika hakkı verilmemesinin maddenin ihlali olarak görmüştür keza sayılı i̇lo sözleşmesinin imzalandığını buna uyulmamasının da maddeye aykırılık teşkil ettiği belirlenmiştir anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ancak kanunla sınırlanabileceğinden anayasanın maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarında belirtilen sebeplerle sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkına yönelik sınırlamalar anayasanın maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerekeceğinden türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatında görev yapan sivil personelin sendika kurmalarının yasaklanması demokratik toplum düzeni açısından meşru ve ölçülü bir müdahale niteliği taşımadığı değerlendirildiğinden kısıtlamaların dar yorumlanması ve dolayısıyla söz konusu hakların kullanılmasıyla sınırlı olması gerektiği hakkın özüne dokunmaması gerektiği değerlendirildiğinden sk fıkrasının türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmiş ve bu nedenle anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmüştür medeni ve siyasi haklara i̇lişkin uluslararası sözleşme maddesinde herkesin kendi çıkarlarını korumak için sendikalar kurmak ya da bunlara girmek hakkı da dahil olmak üzere başkalarıyla biraraya gelip dernek kurma hakkı vardır bu hakkın kullanılmasına yasalara uygun olarak konulmuş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik ya da kamu güvenliği kamu düzeni bakımından ve kamu sağlığının genel ahlakın korunması ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından gerekli olan sınırlamalardan başka sınırlama getirilemez bu madde silahlı kuvvetler ya da polis teşkilatı mensuplarına bu hakkın kullanılmasında yasal sınırlamalar konulmasını engellemez bu maddenin hiçbir hükmü sendika kurma özgürlüğü ve sendika hakkının korunmasına i̇lişkin tarihli uluslararası çalışma örgütü sözleşmesine taraf olan devletlere bu sözleşmede öngörülen güvencelere zarar verecek yasama tedbirleri alma ya da hukuki uygulamalarda bulunma yetkisini vermez denmesine ve sk fıkrasında sözü edilen türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatında çalışan kamu görevlileri devletin idare mekanizmasında görevli olan memurlar kamu görevlileri olması medeni ve siyasi haklara i̇lişkin uluslararası sözleşme bu nitelikteki personele atıfta bulunulmaksızın devletin yalnızca silahlı kuvvetler ve polis teşkilatı mensuplarının sendika kurma özgürlüğü hakkının kullanılmasını kısıtlama yetkisi olduğu düzenlenmesine göre sözü edilen davacı sendika üyesi tbmm çalışanlarının bu kapsamda olmadığı davacı sendikanın anayasaya aykırılık iddialarının bu kapsamda da yerinde olduğu değerlendirilmiştir türk silahlı kuvvetlerinde görevli sivil memurlar hakkındaki anayasa mahkemesinin günlü ve emniyet genel müdürlüğündekiesas sayısı karar sayısı sivil memurlar hakkındaki anayasa mahkemesinin k günlü kararları da gözetildiğinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatında çalışan kamu görevlileri sendika kurma hakkı yönünden kanun koyucuya anayasa ile ‘sınırlandırma yapması yönünde verilen yetkinin sayılı kanunun maddesi ile tamamen yasaklama şeklinde kullanılması anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur gereği̇ düşünüldü davacının anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmekle sayılı yasanın fıkrası türkiye büyük millet meclisi i̇dari teşkilatı cümlesinin anayasaya aykırılığı yönünden incelenmek üzere itirazen gerekçesi yazıldıktan sonra anayasa mahkemesine gönderilmesine dosyanın incelenmesinin tamamlanmasına kadar sayılı yasanın fıkrası uyarınca ay süre ile yargılamanın durdurulmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesi dosyayı ele alarak karar verir ve mahkememize kararı gönderilir ise dosyanın ele alınarak taraflara yeni duruşma gününü bildirilmesine aylık süre içerisinde anayasa mahkemesi kararı gelmez ise dosya ele alınarak yargılamaya devam edilmesine bu nedenle dosyanın yeniden ele alınacağı aylık süre tamamlanacağı günü saat ye bırakılmasına karar verildi
1,266
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunu ile radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan bakanlar kurulu tarafından genel müdür yardımcıları arasından atanan iki üye ibaresi ile üçüncü fıkrasının son cümlesi anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı kanunun inci maddesi değiştirilerek trt yönetim kurulu üyelerinin atanma yöntemleri yeniden düzenlenmektedir getirilen düzenlemede yönetim kurulunun iki üyesinin genel müdür tarafından atanan genel müdür yardımcıları arasından dört üyesinin ise radyo ve televizyon üst kurulunca teklif edilen iki kat aday arasından bakanlar kurulunca seçilmesi öngörülmektedir sayılı yasanın değişmeden önceki halinde altı yönetim kurulu üyesinin radyo ve televizyon yüksek kurulu tarafından teklif edilen oniki aday arasından bakanlar kurulu kararı ile atanması öngörülmekte idi bir başka ifadeyle getirilen değişiklik sonucu altı yönetim kurulu üyesinden ikisinin doğrudan genel müdürün atadığı genel müdür yardımcıları arasından seçilmesi kuralı getirilmiştir yani iki üyenin seçiminde radyo ve televizyon yüksek kurulu devreden çıkarılmıştır sayılı kanunun üncü maddesiyle trt yönetim kurulu üyelerinin atanması konusunda getirilen değişiklikle ilgili düzenleme anayasanın ve üncü maddesinde belirtilen trtnin özerkliğine ve tarafsızlığına uygun bir düzenleme değildir anayasanın inci maddesinde kişiler ve siyasi partiler kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme ve yayım araçlarından yararlanma hakkına sahiptir denilmektedir anayasanın üncü maddesinde ise devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve tarafsızlığı esastır hükmü yer almaktadır anayasada yer alan hükümler radyo televizyon kurumunun farklı fikir ve kanaatler önünde tarafsız bir organ olmasını ve trtden yararlanma hakkının tarafsızlık ilkesiyle kullanılmasını zorunlu kılmaktadır trt yayınlarında tarafsızlık ilkesinin gerçekleşmesi için trtnin gerek iktidar partisinden ve gerekse muhalefet partilerinden gelebilecek etkilerden korunacak yapıda olmasını gerektirir özellikle siyasal iktidarın baskısına maruz bırakıcı nitelikteki kurallar yansızlık ilkesine ters düşeresas sayısı karar sayısı anayasamız tarafsızlık ilkesinin ancak yansız bir kamu tüzelkişiliğince sağlanacağını benimsemiş ve her türlü radyo ve televizyon yayınının istenmeyen etkilenmeler dışında yapılması amaçlamıştır sayılı yasanın inci maddesindeki tarafsız bir kamu tüzelkişiliğine sahip türkiye radyo televizyon kurumu kurulmuştur hükmü anayasanın üncü maddesinde tarafsız olarak kurulması ve idare edilmesi gereken kamu tüzelkişiliğinin gereği olarak getirilmiş bir hükümdür türkiye radyo televizyon kurumunun anayasal nedenlerle tarafsız olması gereği bu kurumun yönetiminin de tarafsız olmasını gerektirmektedir yönetimin tarafsızlığı yönetim kurulunun seçimi ile doğrudan ilgilidir anayasa mahkemesinin sayılı kararında yönetim organlarının oluşturulmasında tarafsızlık ilkesinin gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir anayasa mahkemesinin söz konusu kararında aynen şöyle denilmektedir kanun kurumun yönetim ve denetiminde yönetim organlarının oluşturulmasında ve her türlü radyo ve televizyon yayınlarında tarafsızlık ilkesini gözetir biçimindeki hüküm ile kurumun kuruluşunda ve yayınlarında tarafsızlık ilkesinin sürekli gözetilmesi ve tüzelkişiliğin tarafsız olması esası getirilmiştir yansızlığın gerçekleştirilmesi ise trtnin gerek iktidar partisinden ve gerekse öteki yönlerden gelebilecek etkilerden korunacak yapıda olmasını gerektirir siyasal iktidarın baskısına maruz bırakıcı nitelikteki her önlem yansızlık ilkesine ters düşer anayasa mahkemesi sayılı kararında her ikisi de ki̇t statüsünde olan türkiye radyo televizyon kurumu ile türkiye cumhuriyeti posta telgraf ve telefon i̇şletmesi genel müdürlüğünün yönetim kurullarına yapılacak atamalardaki farklı yönteme dikkat çekerek ptt yönetim kurulu üyelerinin ilgili bakanın önerisi üzerine bakanlar kurulu kararı ile atandıklarını buna karşılık sayılı yasada trt yönetim kurulu üyelerinin atanmasında tarafsızlık ilkesini sağlayacak özel yöntemler öngörüldüğünü yönetim kurulu üyelerinin bakanlar kurulunca atansalar da aday gösterilmelerinin radyo ve televizyon yüksek kurulunca yapılmasının tarafsızlık ilkesi nedeniyle getirilmiş olduğuna dikkat çekilmiştir yöneticilerinin yürütmenin etkisine açık olması anayasanın üncü maddesindeki kurumun tarafsızlığını etkisiz hale getirir trtnin tarafsızlığı bir temenni değil yerine getirilmesi zorunlu olan anayasal ilkedir bütün yurttaşların ödediği vergi niteliğindeki kaynaklardan finanse edilen radyo televizyon kurumunun verdiği hizmetler hiçbir ayrım yapmadan anayasadaki eşitlik ilkesi gereği bütün yurttaşları kapsamalı hükümetin siyasi partilerin iktisadi ya da toplumsal baskı ve çıkar gruplarının değil tüm toplumun sesi olabilmeli ülkedeki her rengi her sesi tüm zenginlikleri yansıtabilmelidir trt hükümet siyasi partiler iktisadi ve toplumsal baskı ve çıkar gruplarının dışında tüm yurttaşlarına eşit mesafede tarafsız yalnızca kendisine bu görevi veren anayasa ve çağdaş demokratik rejimden ve hukukun üstünlüğünden yana taraf olan bir kuruluş olarak görev yapmalıdır sayılı kanunun üncü maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının son cümlesi ile getirilen düzenleme trtnin merkezi yönetime bağımlı olması sonucunu doğuran yönetim organlarının oluşturulmasında yürütmeyi tam olarak yetkili kılan bir düzenlemedir getirilen bu düzenlemeler trtninesas sayısı karar sayısı anayasanın öngördüğü yansız kamu tüzelkişiliği olarak nitelenmesini olanaksız kılmaktadır bu düzenlemelerin temel amacı trt yönetimini siyasal iktidarın etkisine sokmaktır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunu ile radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının son cümlesi anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekir sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunu ile radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde in birinci fıkrasının ilk dört cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları değiştirilerek trt genel müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında değişiklik yapılmıştır bu değişikliklerle merkez teşkilatındaki bazı daire başkanlıkları kaldırılmış bazıları birleştirilmiş bazılarının isimleri veya yapıları değiştirilmiş taşrada ise bölge müdürlükleri kaldırılmıştır bu değişikliğin neden yapıldığı sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici inci madde ile getirilen düzenlemeler ile açıkça ortaya çıkmıştır geçici inci maddede yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan birleştirilen ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde daire başkanı başkan üye başkan yardımcısı bölge müdürü bölge müdür yardımcısı müdür şube müdürü müdür yardımcısı genel sekreter genel sekreter yardımcısı savunma sekreteri başuzman ve uzman unvanlı kadrolarda görev yapanların ve buralarda unvansız olarak görev yapanların görevlerinin sona erdiği ve bunların araştırmacı unvanlı kadrolara atanacakları hükme bağlanmıştır yani önce teşkilat düzenlemesi adı altında bazı birimlerin ismi değiştirilmiş bazı birimler birleştirilmiş bazı birimler kaldırılmış bazı birimler değişik isimle yeniden kurulmuş daha sonra buralarda görev yapanların kadro görevleri sona erdirilerek araştırmacı unvanlı kadroları atamaları yapılmıştır tüm bu değişikliklerin hiçbir ihtiyaç belirtilmeden gerekçe gösterilmeden yapılmasının nedeni şu anda bu birimlerde görev yapanların görevlerini sona erdirmek boşalan görevlere yeni atamalar yaparak kadrolaşmaktır daire başkanlıklarının isimleri değiştirilerek veya yeni yapılar oluşturularak halen görev başındaki yöneticilerin görevden alınması için gerekçe yaratılmıştır kamu kurumlarında organizasyon değişikliği ilk kez olmamaktadır bugüne kadar çeşitli kamu kurumlarının merkez ve taşra teşkilatlarında değişiklikler yapılmış yeni yapılanmalar ortaya çıkmıştır ancak organizasyonel değişiklik gerekçesiyle görev başındaki yöneticilerin görevlerine son verilmesi ülkemizde ilk kez uygulanmaktadır bu güne kadarki yasal düzenlemelerde kadro görev unvanları değişmeyenlerin yeni kadroya atanmış sayılacağı kadro görev unvanları değişenlerin ise durumlarına uygun kadrolara atanacakları belirtilmiştir kaldı ki bu değişiklerin çoğu özelleştirme başka bir kamu kurumuna devir veya başka bir kamu kurumu ile birleşme ya da genel müdürlük düzeyi yerine müsteşarlık düzeyinde örgütlenme gibi zorunluluklar nedeniyle yapılmıştır sayılı yasada böyle bir zorunluluk da yokturesas sayısı karar sayısı ortada ne özelleştirme ne birleşme ne de başka bir kamu kurumuna devir vardır adı değişen bir daire başkanlığının tüm görevlilerinin görevden alınıp araştırmacı unvanlı kadroya atanmasının kadrolaşma amacı dışında bir açıklaması olabilir mi bu düzenleme ile yalnızca kaldırılan birleştirilen ismi veya yapısı değiştirilen ünitelerdeki yöneticilerin görevlerinin sona erdirilmiyor yönetici olmayan başuzman uzman ve üye yayın denetleme kurulu üyesi unvanlarındaki personelin de unvanları elinden alınmakta ve araştırmacı kadrosuna atanmaktadır sayılı kanunda araştırmacı unvanlı kadroyla ilgili net bir tanımlama olmamasına karşın araştırmacı kadrosunun daire başkanı başkan üye başkan yardımcısı bölge müdürü bölge müdür yardımcısı müdür şube müdürü müdür yardımcısı genel sekreter genel sekreter yardımcısı savunma sekreteri başuzman ve uzman gibi hiyerarşik kademe ve birimlerle ilgisinin olmadığı konusunda hiçbir şüphe yoktur yeni düzenleme nedeniyle kaldırılan birleştirilen ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde çalışan unvanlı ve unvansız tüm personelin araştırmacı unvanlı kadroya atanması ve böylece tüm kadroların boşaltılması kamu yararı gözetilmeden kadrolaşma amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir kamu yararı amacı taşımayan yasaların amaç öğesi yönünden anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktır ayrıca araştırmacı kadrosuna atananların maaşları dondurulmaktadır hiçbir haklı ve makul neden yok iken görevlilerin kazanılışmış haklarının kaybı sonucunu doğuran bu uygulama anayasaya aykırıdır anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür hukuk devletinde kazanılmış haklara saygı gösterilmesi bir zorunluluk hatta yükümlülüktür hukuksal tasarrufu doğuran irade sahiplerinin aynı yöntemle bu tasarrufu geri almalarına veya değiştirmelerine olanak bulunmaktadır ancak önceden oluşmuş hukuksal durumların sonradan yapılacak işlemlerle değiştirilmesi hukuktan beklenen güvenlikle bağdaşmaz kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez anayasa mahkemesi kazanılmış hak kavramını kişinin bulunduğu statüden doğan tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel olacak niteliğine dönüşmüş hak olarak tanımlamıştır bir statüye bağlı olarak ileriye dönük beklenen haklar ise bu nitelikte değildir ancak kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekmektedir anayasa mahkemesi k hukuk devletinin unsurlarından bir diğeri olan hukuk güvenliği diğer bir ifadeyle güvenin korunması ilkesi de ilgilinin hukuki durumunun süreceğine olan güveni dolayısıyla hayal kırıklığına uğratılmaması anlamına gelir güvenin korunması her zaman mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında olmasa da her düzenleme değişikliğinde yasa koyucunun göz önünde bulundurması gereken bir hususturesas sayısı karar sayısı halkın devlete olan güveninin korunması da ancak hukuk güvenliğinin sağlanmasıyla mümkündür bu yönüyle hukuk devletinin önemli bir unsuru olarak hukuk güvenliği yalnızca hukuk düzeninin değil aynı zamanda belirli sınırlar içinde bütün devlet davranışlarının az çok önceden öngörülebilir olması anlamını taşır hukuki güvenlik sadece bireylerin devlet faaliyetlerine duyduğu güven değil aynı zamanda yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir haklı beklenti idarenin ister bir taahhüt isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun bireylerin bir çıkarları ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ya da edinebileceklerini ümit etmelerini ifade eder yeni düzenlemenin hukuki istikrarı bozmaması hakların kullanılmasını zorlaştırmayacak ya da doğmuş olan haklarının hiçe sayılması anlamına gelecek şekilde tasarlanmaması gerekmektedir anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür öte yandan görevden alınması gerekenler var ise bunlar yasa ile değil idari işlemle görevden alınmalıdır i̇dari işlemle yapılması gerekenleri yasa ile yapmak hukuk devleti ilkesi ile çelişir yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunu ile radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde in birinci fıkrasının ilk dört cümlesi anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olup iptali gerekir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasaya aykırı olan sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunu ile radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının son cümlesinin sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunu ile radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde in birinci fıkrasının ilk dört cümlesinin uygulanmasından sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlar doğacaktır bu tür durum ve zararların önlenebilmesi için söz konusu hükümlerin yürürlüğünün durdurulması gerekmektediresas sayısı karar sayısı sonuç ve i̇stem tarih ve sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunu i̇le radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki bakanlar kurulu tarafından genel müdür yardımcıları arasından atanan iki üye ibaresi ile üçüncü fıkrasının son cümlesi anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde in birinci fıkrasının ilk dört cümlesi anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan iptallerine ve sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğmasının önlenmesi için iptal davası sonuçlanıncaya kadar bunların yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin talebimizi saygı ile arz ederiz
1,998
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin günlü başvuru kararında itiraz gerekçesi şöyledir haziran günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan günlü ve sayılı yetki yasası bankalar kanunu sigorta murakabe kanunu ve türk ticaret kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hususunda bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname khk çıkarma yetkisi vermiştir bu yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış olan günlü sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı sigorta murakabe kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle de yasanın maddesi değiştirilmiştir dava konusu yapılan davacının tüm dallardaki sigorta ruhsatının iptaline ilişkin işlemin de sayılı yasanın sayılı khk ile değişik bulunan maddesine göre tesis olunmuştur sayılı khknin dayanağını oluşturan günlü sayılı bankalar kanunu sigorta murakabe kanunu ve türk ticaret kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına i̇lişkin yetki kanunu ise anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararıyla anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiş ve konuya ilişkin gerekçeli karar da günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır bu duruma göre sayılı khknin anayasal dayanaktan yoksun kaldığı açıktır bu görüş anayasa mahkemesinin pek çok kararında benimsenmiştir günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı khknin iptaline ilişkin bulunan günlü sayılı karar örnek gösterilebilir açıklanan nedenlerle sayılı sigorta murakabe kanununun sayılı khknin maddesiyle değişik maddesinin anayasanın başlangıç hükümleri ile ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından sayılı yasanın maddesinde öngörülen belgelerle birlikte anayasa mahkemesine başvurulmasına gününde oybirliği ile karar verildi
214
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçesi şöyledir manevî cebirle ırza geçerek kızlık bozmaktan sanık hakkındaki işbu davanın günlü oturumunda cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalâasında sanığın sonuç olarak türk ceza kanununun ve sayılı kanunun maddesine göre cezalandırılması istenilmiştir duruşmanın savunma i̇çin bırakıldığı günlü oturumda ise daha sonra yayınlanan anayasa mahkemesinin sayılı af kanununun bendinin iptaline ait gün ve sayılı karan karşısında cumhuriyet savcılığınca bu defa özet olarak türk ceza kanununun maddesinin fıkrasına göre fiilleri aynı kanunun maddesi kapsamına intikal etmesi itibariyle senelik indirime tabi olduğu halde suçun daha hafif şekli olan aynı maddenin fıkrasına giren fiillerde sayılı mezkûr af kanununun maddesine göre beş senelik indirimden yar arlandın iması gerektiğinden adıgeçen maddenin anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu gibi diğer taraftan adıgeçen anayasa mahkemesi kararında açıklandığı üzere millet meclisindeki kanunun nihaî oylaması sırasında anayasanın maddesine riayet edilmediği anlaşıldığından bu maddenin iptali için anayasa mahkemesine müracaat olunması istenilmiştir filhakika bir kere olayın şekline göre esas hakkındaki iddiada belirtildiği veçhile dava konusu ırza geçme suçunun iddia olunan işleniş şekline ve dosya münderecatına göre mahkemece sanık hakkında türk ceza kanununun ve sayılı kanunun maddesinin uygulanması bahis konusudur diğer yönden sayılı af kanununun bendinin iptal edilmesine dair anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında belirtildiği üzere adıgeçen sayılı kanunun millet meclisinde son defa yapılan müzakeresi sonunda anayasanın maddesine göre karma komisyonca cumhuriyet senatosunca ve daha önce millet meclisince kabul edilen metinlerden birinin olduğu gibi kabulü gerek ilginden kanun maddelerinin teker teker değil bu üç metin parçalanmaksızın üç ayrı metin halinde oylanması gerektiği halde böyle yapılmaksızın maddelerin ayrı ayrı oylandığı ve böylece sayılı kanunun söz konusu maddenin şekil ve usul yönünden anayasanın maddesine aykırı düştüğü anlaşılmaktadır ayrıca türk ceza kanununun maddesinin ve fıkralarındaki suçlardan her ikisi manevî cebirle ırza geçme suçlarıdır mezkûr maddesinin fıkrasında mahkeme suçu affın kapsamı dışında tutan sayılı kanunun bendinin anayasa mahkemesince iptal edilmesi karşısında fiilde yani maddeye uygun fiillerde genel kurala bağlı olarak sayılı kanunun maddesine göre senelik ceza indirilmesine tabi bulunmuştur halbuki sayılı kanunun bendine göre manevî cebirle ırza geçme suçunun hatta daha hafif olan maddesine uygun olan şekli senelik değil çok daha az olarak sadece senelik indirime tâbi bulunmuştur bu hal sayılı af kanununun maddesine anayasanın maddesinde yazılı eşitlik ilkesi ile çelişki halinde bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı bu sebeplerle sayılı kanunun maddesinin yukarıda bentlerinde belirtildiği üzere gerek usul ve gerekse esas bakımından anayasaya aykırılığa ilişkin cumhuriyet savcılığının iddiası mahkemece ciddi olarak mütalâa edilmiştir bu itibarla sayılı kanunun maddesine göre işbu kararın aslı ile dosyada mevcut son tahkikatın açılmasına dair kararın sanık müdahil ve sanıkların duruşmadaki beyanlarına ait duruşma tutanaklarının bilcümle hekim raporu ile esas hakkındaki iddia ile işin anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine dair cumhuriyet savcılığının isteğine ait mahkeme zabıtlarının ve mağdurenin nüfus kaydının mahkeme mühürünü taşıyan tasdikli örneklerinin sayılı af kanununun bendinin iptali hususunun takdir edilmek üzere anayasa mahkemesine sunulması için cumhuriyet savcılığına tevdiine anayasa mahkemesinin bu hususta vereceği kararın beklenmesine karar verilmiştir
473
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ fatih aile mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir öğretide de kabul edildiği gibi ai̇le hukuku sözleşme özgürlüğü ilkesinin istisnası olup gerçekten de devlet aile ilişkilerinin gerek kurulmasında gerek sona ermesinde geniş çapta denetleme görev ve yetkisiyle donatmıştır tmk nun maddesine göre evliliğin geçerliliğinin ancak resmi memur önünde yapılmasıyla geçerli olması tmk nun maddesine göre mutlak butlan davasını cumhuriyet savcısının resen açabilmesi tmk nun ve maddelerine göre evlenmenin iptali veya boşanmanın ancak mahkeme kararıyla mümkün olması gibi diğer özel hukuk ilişkilerinden farklı olarak aile hukukunda yasal düzenlemelerle devlete müdahale hak ve yetkilerinin verilmesinin nedeni kamu yararı ve kamu düzeni faraziyesidir ayrıca sayılı yasanın maddesinin fıkrası sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara yeni yasanın uygulanacağını belirlemiştir bağlayıcı üst norm niteliğindeki anayasasının maddesi tc devletini tanımlarken sosyal hukuk devleti niteliğine vurgu yapmış maddesi ise herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefe inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğu ilkesini getirmiş maddesi aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alır düzenlemesiyle toplumsal yaşamdaki konumu gereği aile hukuku ile ilgili özel düzenleme ile devlete sorumluluklar yüklemiştir ayrıca anayasanın maddesi ile i̇ç hukuk haline gelen gerek i̇nsan hakları evrensel beyannamesi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesindeki hükümlerle eşitlik ilkesi evrensel bir ilke olarak vurgulanmıştır aile hukukunun ülkemizdeki tarihsel gelişimine baktığımızda sayılı türk kanun medenisinin aile hukuku ile ilgili madde ile başlayan kitabındaki düzenlemeler kocanın evlilik birliğinin başkanı olması ortak konutu seçmenin kocaya ait olması velayetin yürütülmesinde eşlerin anlaşamamaları halinde kocanın oyuna üstünlük tanınması kadının koca lehine borç edinmesinin hakiminin onayına bağlanmış olması gibi zaman içerisinde toplumun farklı kesimlerince eleştirilmiş çağdaş dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan sosyal yaşamdaki değişimlere bağlı olarak yukarıda bahsi geçen temel düzenlemeler doğrultusunda sayılı türk medeni kanunu toplumun geniş desteği ile mecliste onaylanarak tarihinde yürürlüğe girdiğini görürüz yeni medeni kanunu incelendiğinde köklü değişiklerin yaşanan gelişmeler ve eşitlik ilkesi doğrultusunda aile hukuku alanında yapıldığı görülür bu temel değişikliklerden bir tanesi de türk medeni kanunu ve devam eden maddeleri ile getirilen paylaşımlı mal rejimidir ancak bu değişiklik yapılırken türk medeni kanunu maddesi ile devam eden evliliklerde eşlere bir yıl içerisinde başka bir mal rejimini seçmedikleri takdirde tarihinden itibaren yasal mal rejimi olan paylaşımlı mal rejimine tabi olacakları hükmü getirilmiştir yukarıda anlatıldığı gibi sayılı yasanın maddesiyle getirilen paylaşımlı mal rejimi i̇lkesi sayılı tkm madde ile düzenlenen mal ayrılığı rejiminin eşitlik ilkesini zedelediği düşüncesiyle getirilmiştir yasa koyucunun iradesi bu düzenleme ile bir eşitsizliği ortadan kaldırmaktır sayılı yasanın maddesi ile devam eden evliliklerde mal rejimi tasfiyesi âdeta ikiye bölünerek tarihinden önce edinilen mallar için malesas sayısı karar sayısı ayrılığı rejiminin bu tarihten sonraki dönem için paylaşımlı mal rejiminin uygulanacağı ilkesi getirilerek tasfiye sürecinde anayasanın maddesi ile belirlenen eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı gibi adeta iki ayrı hukuk kuralının uygulanması yolunu da açmıştır tüm bu bilgiler ışığında davacı yanın sayılı yasanın maddesindeki düzenlemenin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali istemi mahkememizce de ciddi görülerek anayasası maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında yasanın maddesi gereği değerlendirilmesi için anayasa mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir aliağa asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı türk medeni kanunu köklü değişiklikler getirerek tarihinde yürürlüğe girmiş ve devam eden maddeler ile paylaşımlı mal rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir sayılı yasanın maddesi ile bir yıllık süre içerisinde başka bir mal rejimi seçilmediği takdirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimi seçmiş sayılacakları kuralı getirilerek devam eden evliliklerde tarihinden önce edinilen mallar için mal ayrılığı rejimi bu tarihten sonra edinilen mallar için paylaşımlı mal rejimi uygulaması gibi iki ayrı durum ortaya çıkacağından ve türk toplumunun temeli olan ailede çatlaklar oluşturabileceğinden anayasamızın hukuk devleti i̇lkesi ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi iç hukukta uygulanması gerekecek ai̇hs sözleşmesi ve bildirgesine de aykırı olabileceği ciddi kanısına varılmıştır bu nedenlerle sayılı yasanın maddesi ile ilgili anayasaya aykırılık itirazının anayasa mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir
655
esas sayısı karar sayısı belirli kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kanuni dayanağı sayılı kanundur sayılı kanunda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin ulusal varlığın ve bütünlüğün iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile genel kurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı jandarma sahil güvenlik emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir diğer taraftan sayılı kanunun maddesine sayılı ohal khksi ve bu khknın uygun bulunmasına dair sayılı kanun ile devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasına güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması yapılmış olmak şartı eklenmiş böylece daha önce sayılı kanunda sayılan belirli görevler yönünden güvenlik soruşturması yapılacağı öngörülmüş iken söz konusu değişiklik sonrasında artık tüm kamu görevlileri yönünden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması öngörülmüştür ancak sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendine numaralı bent olarak eklenen bahse konu düzenleme tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı ile anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir bunların dışında sayılı kanun hükmünde kararnameye tabi sözleşmeli personel olarak çalışacak sözleşmeli personelin işe alınmasında güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması yapılmasını öngören ve maddesinin bendindeki düzenleme ile aynı nitelikte ve içerikte olan sayılı khknın maddesinin bendinde yer alan kuralın iptali istemiyle dairemizin tarihli ve sayılı kararı ile itiraz yolu ile anayasa mahkemesine ayrıca başvurulmuş bulunulmaktadır sayılı kanunda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda sadece bir maddeye maddeye yer verilerek hangi kamu görevlileri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağı düzenlenmiş bunun dışındaki tüm düzenlemelerin bir yönetmelikte yapılacağı belirtilmiştir sayılı kanunun güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu bu bilgilerin nerelerden elde edileceği ve ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağı kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair izlenecek usulün ne olduğu gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu ile ilgili hiçbir düzenleme içermediği görülmektedir bunun yanı sıra kanunlarda kesinleşmiş ceza mahkûmiyetlerine dair ilk olarak akla gelmesi ve uygulanması gereken kanun olan sayılı kanuna atıf içeren bir düzenlemenin de bulunmadığı bireyleri keyfîliğe karşı koruyucu hiçbir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı ayrıca sayılı kanunda kişilerin geçmiş ceza mahkumiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olduğu kişilerin onsekiz yaşından önce işledikleri suçlara dair kayıtların güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına sebep olup olmayacağı konularında hiçbir belirleme suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme yapılmamış olduğu anlaşılmaktadır aynı şekilde sayılı kanun uyarınca kesinleşmiş mahkumiyet niteliğinde sayılmayan kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların da güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda da hiç bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir sayılı kanun sadece hangi kamu görevleri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağını düzenlemiş bunun dışındaki tüm düzenlemeleri ise bir yönetmeliğe bırakmıştır bu saptamalar ışığında sayılı kanunun temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasını içeren konuyla ilgili temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olduğundan söz etmek mümkün değildir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır hükmüne yer verilerek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri ve atanmalarına ilişkin kuralların kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir öte yandan anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkesin özele hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmiş üçüncü fıkrasında da herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme bu verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir kişisel verilerin korunmasına ilişkin esaslar ve usuller kanunla düzenlenir denilerek kişisel verilerin korunması özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulmuştur anayasanın maddesinde de temel hak ve hürriyetlerin yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan hukuki menfaatlerden biri de bireyin mahremiyet hakkıdır mahremiyet hakkı bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsamaktadır kendisine ilişkin herhangi bir bilginin rızası olmaksızın açıklanmaması yayılmaması bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılamaması ve rızası hilafına kullanılamaması kısaca bu bilgilerin mahrem kalması konusunda bireyin menfaati bulunmaktadır bu husus bireyin kendisi hakkındaki bilgilerin geleceğini belirleme hakkına işaret etmektedir anayasanın özel hayata saygı hakkını düzenleyen maddesinin üçüncü fıkrasında herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme bu veriler hakkında bilgilendirilme verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme verilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkınaesas sayısı karar sayısı sahip olduğu kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilerek anayasal sınırlar belirlenmiştir söz konusu anayasa hükmünde kişilerin kendileri hakkındaki verilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahip olduğu özellikle vurgulanmıştır kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı insan onurunun korunması ve bireyin kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır anayasanın maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir dolayısıyla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sağlanan anayasal güvencenin yaşama geçirilebilmesi için bu hakkı ilgilendiren yasal düzenlemelerin açık anlaşılabilir ve söz konusu hakkın kullanılabilmesine elverişli olması gerekir ancak böyle bir düzenleme ile kişilerin özel hayatlarını ilgilendiren veri bilgi ve belgelerin resmi makamların keyfi müdahalelerine karşı korunması mümkün hale gelebilir tarihli ve sayılı kişisel verilerin korunması kanununun maddesine göre kişisel veri kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere adı soyadı doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil telefon numarası motorlu taşıt plakası sosyal güvenlik numarası pasaport numarası özgeçmiş resim görüntü ve ses kayıtları parmak izleri ip adresi posta adresi hobiler tercihler etkileşimde bulunulan kişiler grup üyelikleri aile bilgileri sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler kişisel veri olarak kabul edilmektedir aym k k k k k bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir i̇ptali istenen kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması da dahil olmak üzere bir bireyin özel hayatı iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir ayrıca sayılı kanunda bu sadakat yükümlülüğünün yanı sıra kamu görevlilerine tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülükleri de getirilmiştir kamu görevlilerinin sadakat tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve millî güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğaldır bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir ülkemizin maruz kaldığı terör saldırıları nedeniyle yakın geçmişte yaşanan acı tecrübeler bu saldırıları gerçekleştiren terör örgütlerinin amaçları kullanmış olduklarıesas sayısı karar sayısı gizli yöntemlerin niteliği ve temmuz tarihinde demokratik toplum düzenini ortadan kaldırmaya ve seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik hain darbe girişimine kalkışan silahlı terör örgütü üyelerinin büyük çoğunluğunun kamu görevlisi olduğu gerçeği dikkate alındığında kamu görevine özellikle de milli güvenlik açısından hassasiyet içeren görevlere atanacak kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulması ve bu amaçla da kamu görevine atanacak kişilerde bir takım koşullar aranmasının gerekliliği tartışmasızdır dolayısıyla idarenin millî güvenlik açısından önem arz eden kadrolara atanacak kişilerin tabi olacağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda kanunla temel çerçeveyi ortaya koyan kurallar getirmesi elbette mümkündür bu çerçevenin kanunla belirlenmesinden sonra uygulama koşulları ve usule ilişkin ayrıntılar düzenleyici işlemlerle belirlenebilir üstelik millî güvenlik ile ilgili alanlarda çalışacak personelin seçimi ve kontrolü bakımından konuyu düzenleyen kanunda aranacak öngörülebilirlik koşulunun diğer alanlardakilere göre daha esnek olacağı da söylenebilir ancak yine de bu alanda düzenleme getiren kanunun kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde bu tür gizli tedbirler uygulama ve potansiyel olarak özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak gösterecek ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvence sağlayacak şekilde kaleme alınmış olması gerekir sayılı kanunun maddesinde gizlilik dereceli birimler ile genelkurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı jandarma emniyet sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı öngörülmesine dolayısıyla bahsedilen kamu görevlerine atanmasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması koşulu aranmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek veriler kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması öngörülmüş güvenlik soruşturmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu hususlarının belirlenmesi ise tamamen yönetmeliğe bırakılmıştır dolayısıyla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda sayılı kanunun maddesinde belirtilen kamu görevlerine alınmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi anayasanın ve maddeleriyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle itiraza konu sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sonuç ve i̇stem sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yer alan bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurabileceği ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı kuralı gereğince sayılı kanunun esas sayısı karar sayısı maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılması nedeniyle anılan maddenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine iptali istenilen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildiesas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenen kanun hükümlerinin anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi belirli kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kanuni dayanağı sayılı kanundur sayılı kanunda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin ulusal varlığın ve bütünlüğün iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile genel kurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı jandarma sahil güvenlik emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir diğer taraftan sayılı kanunun maddesine sayılı ohal khksi ve bu khknın uygun bulunmasına dair sayılı kanun ile devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasına güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması yapılmış olmak şartı eklenmiş böylece daha önce sayılı kanunda sayılan belirli görevler yönünden güvenlik soruşturması yapılacağı öngörülmüş iken söz konusu değişiklik sonrasında artık tüm kamu görevlileri yönünden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması öngörülmüştür ancak sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendine numaralı bent olarak eklenen bahse konu düzenleme tarih ve sayılı resmî gazete de yayımlanan anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı ile anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir bunların dışında sayılı kanun hükmünde kararnameye tabi sözleşmeli personel olarak çalışacak sözleşmeli personelin işe alınmasında güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması yapılmasını öngören ve maddesinin bendindeki düzenleme ile aynı nitelikte ve içerikte olan sayılı khknın maddesinin bendinde yer alan kuralın iptali istemiyle dairemizin tarihli ve sayılı kararı ile itiraz yolu ile anayasa mahkemesine ayrıca başvurulmuş bulunulmaktadır sayılı kanunda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda sadece bir maddeye maddeye yer verilerek hangi kamu görevlileri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağı düzenlenmiş bunun dışındaki tüm düzenlemelerin bir yönetmelikte yapılacağı belirtilmiştir sayılı kanunun güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu bu bilgilerin nerelerden elde edileceği ve ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağı kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair izlenecek usulün ne olduğu gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu ile ilgili hiçbir düzenleme içermediği görülmektedir bunun yanı sıra kanunlarda kesinleşmiş ceza mahkûmiyetlerine dair ilk olarak akla gelmesi ve uygulanması gereken kanun olan sayılı kanuna atıf içerenesas sayısı karar sayısı bir düzenlemenin de bulunmadığı bireyleri keyfîliğe karşı koruyucu hiçbir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır ayrıca sayılı kanunda kişilerin geçmiş ceza mahkumiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olduğu kişilerin on sekiz yaşından önce işledikleri suçlara dair kayıtların güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına sebep olup olmayacağı konularında hiçbir belirleme suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme yapılmamış olduğu anlaşılmaktadır aynı şekilde sayılı kanun uyarınca kesinleşmiş mahkûmiyet niteliğinde sayılmayan kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların da güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda da hiçbir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir sayılı kanun sadece hangi kamu görevleri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağını düzenlemiş bunun dışındaki tüm düzenlemeleri ise bir yönetmeliğe bırakmıştır bu saptamalar ışığında sayılı kanunun temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasını içeren konuyla ilgili temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olduğundan söz etmek mümkün değildir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır hükmüne yer verilerek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri ve atanmalarına ilişkin kuralların kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir öte yandan anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkesin özele hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmiş üçüncü fıkrasında da herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme bu verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir kişisel verilerin korunmasına ilişkin esaslar ve usuller kanunla düzenlenir denilerek kişisel verilerin korunması özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulmuştur anayasanın maddesinde de temel hak ve hürriyetlerin yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan hukuki menfaatlerden biri de bireyin mahremiyet hakkıdır mahremiyet hakkı bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsamaktadır kendisine ilişkin herhangi bir bilginin rızası olmaksızın açıklanmaması yayılmaması bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılamaması ve rızası hilafına kullanılamaması kısaca bu bilgilerin mahrem kalması konusunda bireyin menfaati bulunmaktadır bu husus bireyin kendisi hakkındaki bilgilerin geleceğini belirleme hakkına işaret etmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın özel hayata saygı hakkını düzenleyen maddesinin üçüncü fıkrasında herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme bu veriler hakkında bilgilendirilme verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme verilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahip olduğu kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilerek anayasal sınırlar belirlenmiştir söz konusu anayasa hükmünde kişilerin kendileri hakkındaki verilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahip olduğu özellikle vurgulanmıştır kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı insan onurunun korunması ve bireyin kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır anayasanın maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir dolayısıyla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sağlanan anayasal güvencenin yaşama geçirilebilmesi için bu hakkı ilgilendiren yasal düzenlemelerin açık anlaşılabilir ve söz konusu hakkın kullanılabilmesine elverişli olması gerekir ancak böyle bir düzenleme ile kişilerin özel hayatlarını ilgilendiren veri bilgi ve belgelerin resmi makamların keyfi müdahalelerine karşı korunması mümkün hale gelebilir tarihli ve sayılı kişisel verilerin korunması kanununun maddesine göre kişisel veri kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere adı soyadı doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil telefon numarası motorlu taşıt plakası sosyal güvenlik numarası pasaport numarası özgeçmiş resim görüntü ve ses kayıtları parmak izleri ip adresi posta adresi hobiler tercihler etkileşimde bulunulan kişiler grup üyelikleri aile bilgileri sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler kişisel veri olarak kabul edilmektedir aym k k k k k bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir i̇ptali istenen kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması da dahil olmak üzere bir bireyin özel hayatı iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir ayrıca sayılı kanunda bu sadakat yükümlülüğünün yanı sıra kamu görevlilerine tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülükleri de getirilmiştir kamu görevlilerinin sadakat tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve millî güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakımesas sayısı karar sayısı sınırlamaların getirilmesi doğaldır bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir ülkemizin maruz kaldığı terör saldırıları nedeniyle yakın geçmişte yaşanan acı tecrübeler bu saldırıları gerçekleştiren terör örgütlerinin amaçları kullanmış oldukları gizli yöntemlerin niteliği ve temmuz tarihinde demokratik toplum düzenini ortadan kaldırmaya ve seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik hain darbe girişimine kalkışan silahlı terör örgütü üyelerinin büyük çoğunluğunun kamu görevlisi olduğu gerçeği dikkate alındığında kamu görevine özellikle de milli güvenlik açısından hassasiyet içeren görevlere atanacak kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulması ve bu amaçla da kamu görevine atanacak kişilerde bir takım koşullar aranmasının gerekliliği tartışmasızdır dolayısıyla idarenin millî güvenlik açısından önem arz eden kadrolara atanacak kişilerin tabi olacağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda kanunla temel çerçeveyi ortaya koyan kurallar getirmesi elbette mümkündür bu çerçevenin kanunla belirlenmesinden sonra uygulama koşulları ve usule ilişkin ayrıntılar düzenleyici işlemlerle belirlenebilir üstelik millî güvenlik ile ilgili alanlarda çalışacak personelin seçimi ve kontrolü bakımından konuyu düzenleyen kanunda aranacak öngörülebilirlik koşulunun diğer alanlardakilere göre daha esnek olacağı da söylenebilir ancak yine de bu alanda düzenleme getiren kanunun kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde bu tür gizli tedbirler uygulama ve potansiyel olarak özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak gösterecek ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvence sağlayacak şekilde kaleme alınmış olması gerekir sayılı kanunun maddesinde gizlilik dereceli birimler ile genelkurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı jandarma emniyet sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı öngörülmesine dolayısıyla bahsedilen kamu görevlerine atanmasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması koşulu aranmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek veriler kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması öngörülmüş güvenlik soruşturmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu hususlarının belirlenmesi ise tamamen yönetmeliğe bırakılmıştır dolayısıyla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda sayılı kanunun maddesinde belirtilen kamu görevlerine alınmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi anayasanın ve maddeleriyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle itiraza konu sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir öte yandan benzer bir uyuşmazlıkta jandarma uzman erbaşlık sınavını kazanan ancak güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandığından bahisle ataması yapılmayan biresas sayısı karar sayısı kişinin jandarma genel komutanlığına karşı açtığı davada istinaf incelemesi aşamasında sayılı karunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle anılan yasa kuralının iptali istemiyle dairemizin tarihli ve sayılı kararıyla milli savunma bakanlığı temin merkezi tarafından türk silahlı kuvvetleri ihtiyacı için alınan askeri personel hakkında yapılan güvenlik soruşturmasına dayılı işleme karşı açılan davada ise yine dairemizin tarih ve sayılı kararı ile sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun maddesinin bendinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulmuş bulunmaktadır dairemizin tarihli ve sayılı başvurusu anayasa mahkemesince ön inceleme sonucu esastan incelemeye alınmış ancak henüz esastan görüşülüp bir karar verilmemiştir sonuç ve i̇stem sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yer alan bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurabileceği ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı kuralı gereğince sayılı kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılması nedeniyle anılan maddenin iptali istemiyle itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine iptali istenilen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildiesas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenen kanun hükümlerinin anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi davacının atanmak istediği sözleşmeli infaz ve koruma memurluğu sayılı devlet memurları kanununun kapsamında bir kadro olup kapsamında sözleşmeli memur olarak çalıştırılacaklara ilişkin usul ve esasları tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan sözleşmeli personel çalıştırılmasına i̇lişkin esaslar da belirlenmiştir anılan esasların maddesinde değişik sözleşmeli olarak çalıştırılacakların ilgili kurumun saptayacağı özel koşulların yanı sıra sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin ve numaralı alt bentlerinde belirtilen koşulları taşımalarının gerekli olduğu düzenlenmiştir bahsedilen madde ile gönderme yapılan sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinin numaralı alt bendinde güvenlik soruşturması yapılmış olmak kuralı devlet memurluğuna atanacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır ancak sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasının bendine önce tarih ve sayılı khknın maddesiyle eklenen ve daha sonra tarihli ve sayılı kanunun maddeleriyle aynen kabul edilerek numaralı alt bent olarak eklenen bu düzenlemenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine yapılan başvuru üzerine anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı resmi gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren günlü k sayılı kararı ile sayılı yasanın maddesinin fıkrasının bendinin anılan numaralı alt bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş bulunmaktadır öte yandan sözleşmeli infaz ve koruma memurluğu olarak atanacak kişiler ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacaklarından infaz ve koruma memurları aynı zamanda sayılı kanun kapsamına girmekte ve sayılı kanunun maddesi ve bu kanun uyarınca çıkarılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yönetmeliği hükümleri ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılacak kişiler hakkında uygulanmaktadır dolayısıyla davacı hakkındaki güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sayılı kanun ve bu kanun uyarınca çıkarılan bahsedilen yönetmelik hükümleri uyarınca yapılmış bulunmaktadır bu itibarla bakılan uyuşmazlıkta uygulanan kanun hükmü sayılı kanunun maddesidir sayılı kanunun maddesi hükümlerinin anayasaya aykırılığı hususuna yönelik değerlendirmelere gelince belirli kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kanuni dayanağı sayılı kanundur sayılı kanunda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin ulusal varlığın ve bütünlüğün iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veyaesas sayısı karar sayısı tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile genel kurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı jandarma sahil güvenlik emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir diğer taraftan sayılı kanunun maddesine sayılı ohal khksi ve bu khknın uygun bulunmasına dair sayılı kanun ile devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasına güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması yapılmış olmak şartı eklenmiş böylece daha önce sayılı kanunda sayılan belirli görevler yönünden güvenlik soruşturması yapılacağı öngörülmüş iken söz konusu değişiklik sonrasında artık tüm kamu görevlileri yönünden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması öngörülmüştür ancak sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendine numaralı bent olarak eklenen bahse konu düzenleme yukarıda açıklandığı üzere tarih ve sayılı resmî gazete ‘de yayımlanan anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı ile anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir bunların dışında sayılı kanun hükmünde kararnameye tabi sözleşmeli personel olarak çalışacak sözleşmeli personelin işe alınmasında güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması
3,935
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanun ile muhtemel kaza risklerine karşı uçuş emniyetini etkileyebilecek nitelikteki yapı tesis ve benzeri tüm düşey engellere dair bilgilerin ilgili kurum ve kuruluşlarca harita genel komutanlığına bildirilmesi terör bağlantılı kişilerin askerlik celp ve sevk dönemlerinin milli savunma bakanlığınca ayrıca belirlenmesi izinli olduğu durumlar hariç ülke sınırları dışında üç gün geçiren asker kişilerin yabancı ülkeye kaçmış sayılması yüksek askeri şûranın terfi işlemlerinde subay sicil yönetmeliğinin esas alınmasının kaldırılması kayyımlık görevi tmsf tarafından yürütülen şirketlerde faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar denetçi seçilememiş olması hâlinde denetçinin şirket yönetim kurulunun teklifi üzerine tmsfnin ilişkili olduğu bakan tarafından atanması noterlik bilirkişilik ve arabuluculuk yapabilme ile ilgili şartlar arasına terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmama hususunun eklenmesi olağanüstü hal kapsamında emniyet genel müdürlüğünce meslekten çıkarılanların olağanüstü hal i̇şlemleri i̇nceleme komisyonu kararlarına karşı yapacakları iptal başvurularını i̇çişleri bakanlığı aleyhine yapması öngörülmektedir dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkarak olağanüstü hal ile ilgisi olmayan ve olağanüstü hal süresini aşacak şekilde kanunlarda değişiklik yaparak sürekli uygulanacak kurallar öngörmüştür anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı düzenlemeler yapma yetkisi verilmemiştir bu türkiye büyük millet meclisine ait yasama yetkinin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldüresas sayısı karar sayısı çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemeler olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindekiesas sayısı karar sayısı ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durdurun düzenlemeler doğrudan ohal khkleri ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksi ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksi ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkleri ile ancak temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkleri ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılırolağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir yüce mahkemeye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e kesas sayısı karar sayısı üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa mahkemesinin sözü edilen kararında açıkça ifade edildiği üzere anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksı adı altında kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça tbmmye ait yasama yetkisinin gaspı anlamına gelir anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkininesas sayısı karar sayısı fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla hem olağanüstü halin gerekleriyle uyumlu olmayan hem de kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapan iptali istenen düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılmış olup yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gasbı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknin kapsamının genişliği ye ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindediresas sayısı karar sayısı takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklarresmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kağıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklerini çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanı maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklere eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khklerin altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziçesas sayısı karar sayısı anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklerinin idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khklar biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkları doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khklar ile ohal khklarının tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khkların tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanmaesas sayısı karar sayısı olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve anayasanın maddesine açık bir aykırılık oluşturur i̇ptali istenen düzenleme kanun adı altında onaylanmak ve yayımlanmakla hukuk düzeninde sürekli ve kalıcı bir nitelik kazanmıştır olağanüstü hal kalksa dahi bu kurallar uygulanmaya devam edecektir bu da açıkça fonksiyon gaspı olduğunu göstermektedir bu nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir geçici tedbir niteliğindeki düzenlemelerin kanun şeklinde onaylanması ise onların geçici niteliği ile bağdaşmaz ve aşağıda açıklandığı üzere anayasal normlar hiyerarşisini ve hukuk düzeninin tutarlı normlardan oluşması ilkesini altüst eder bu ise hukuk devleti ilkesinin temel koşullarından biri olan hukuk düzeninin öngörülebilir ve tutarlı olması gereği ile bağdaşmaz nitekim yılına kadar hukuk düzenimizde kanunlaştırma şeklinde onaylanmış herhangi bir ohal khksi bulunmamaktadır onaylamanın kanun şeklinde yapılması ile ohal khksinin akibetinin ne olduğu da belli değildir ohal khksinin hala yürürlükte olduğuna işaret eden bazı uygulamalar görülmektedir mesela mart yasalarında daha önce yasalaştırılmış olmasına rağmen atıfların yasaya değil khkye yapılmaya devam edildiği ve değişikliklerin yasalar üzerinde değil khkler üzerinde yapıldığı görülmektedir bu da hukuk düzeninin alt üst olduğunun en somut kanıtıdır diğer taraftan yukarıda açıklandığı gibi cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından geçerli olarak çıkarılmamış olan dolayısıyla yok hükmünde olan düzenlemelerin tbmm tarafından onaylanmış olması onları kendiliğinden geçerli hale getirmez yani geçerli bir onaylama kararından söz edebilmek için öncelikle onaylanabilir nitelikte geçerli bir işlemin bulunması gerekir oysa yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı gibi ortada onaylanabilecek nitelikte ve onaylamaya elverişli bir işlem bulunmamaktadır bu nedenle geçerli olarak var olmayan bir işlemin onaylanması mümkün değildir olmayan işlem onay ile varlık kazanmaz yok olmaya devam eder açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar vermesi gerekir eylemli i̇çtüzük değişikliği dolayısıyla tbmmnin onama kararı geçersizdir olağanüstü kararnamelere ilişkin anayasa ve i̇çtüzük özel bir yasalaşma süreci öngörmüştür bu yasalaşma sürecinde ilk göze çarpan husus yasalaşma sürecindeki süre şartıdır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınıresas sayısı karar sayısı ancak sayılı khknin görüşülmesinde içtüzüğün zorunlu kıldığı usule uyulmamıştır sayılı khk türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sevk edilmesinin ardından günlük sürede genel kurulda görüşülmemiştir yukarıda yokluğa ilişkin savlarımızın kabul edilmemesi halinde i̇çtüzükteki yoruma açık olmayacak netlikteki süre şartına uyulmaması niteliği itibarıyla eylemli içtüzük değişikliğidir daha somut bir ifadeyle tbmm ohal khklerinin görüşülmesinde günlük zaman sınırını ihlal etmek yoluyla konuya ilişkin i̇çtüzük hükmünü md fiili olarak ilga etmiştir anayasa mahkemesi tbmm i̇çtüzüğünü denetlemeye yetkili olduğuna göre iş bu fiili i̇çtüzük değişikliği de anayasa mahkemesi tarafından denetlenebilir nitekim anayasa mahkemesi parlamento kararlarını eylemli i̇çtüzük değişikliği adı altında denetlemiştir başkanlık divanının oluşumundaki usulsüzlükler k kt cumhurbaşkanının seçiminde anayasa ve onun doğrudan atıfta bulunduğu i̇çtüzük kuralına uyulmaması k kt bakanlar kurulu göreve başlarken güvenoyu için öngörülen karar yeter sayısı hakkında anayasa ve i̇çtüzükte özel bir hüküm olmamasına rağmen bu hususta genel kurul kararı yoluyla karar yetersayısı hakkındaki anayasanın ilgili genel hükmüne aykırı bir kuralın tesis edilmiş olması k kt olağanüstü hal ilanı ve yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına ilişkin sürenin uzatılmasında anayasa ve i̇çtüzükte herhangi bir kural olmamasına rağmen genel kurul kararı yoluyla yeni bir uygulama yaratılmasıe kt seçimlerin yenilenmesi kararının değiştirilmesi hakkındaki önergenin usulde paralellik ilkesi uyarınca tekrar ilgili komisyonda görüşülm
4,067
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı kanuna aykırılık suçundan dolayı hakkında i̇zmir fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinde esas sayılı kamu davası açılmıştır mahkemenin tarih esas karar sayılı kararıyla nın sayılı kanunla değişik sayılı kanunun tcknin maddeleri uyarınca ay hapis cezasından çevrilen ay süre ile kamuya yararlı bir işte çalıştırılması seçenek yaptırımı ve gün karşılığı tl adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir i̇zmir denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğünün tarih ds sayılı yazısıyla nın kendisine yapılan tebligata rağmen seçenek yaptırımın infazı için denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğüne başvurmadığı belirtilerek i̇zmir cumhuriyet başsavcılığı tarafından seçenek yaptırım yerine hükmedilen önceki hapis cezasının infazına karar verilmesi talep edilmiştir sayılı türk ceza kanununun maddesinin başlığı kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlardır maddeye göre kısa süreli hapis cezası adli para cezasına veya maddedeki diğer tedbirlerden birisine çevrilebilir bu madde tarih sayılı kanunla değiştirilmiştir maddenin ilgili fıkrasının değişiklikten önceki hali şöyledir madde hüküm kesinleştikten sonra cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir bu durumda beşinci fıkra hükmü uygulanmaz maddenin ilgili fıkrası değişiklikten sonra şu hale gelmiştir madde hüküm kesinleştikten sonra cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir bu durumda beşinci fıkra hükmü uygulanmaz kanun koyucu bu değişikliği hapisten çevrilen adli para cezasına mahkum olanlar ile doğrudan verilen adli para cezasına mahkûm olanlar arasında eşitlik sağlamak gayesi ile yapmıştır ancak doğrudan verilen adli para cezası ile hapisten çevrilen adli para cezası aynı infaz rejimine tabi olunca bu kez hapisten çevrilen tedbirlere mahkûm olanlarla hapisten çevrilen adli para cezasına mahkûm olanlar arasında eşitsizlik yaratılmıştır çünkü sayılı kanunun maddesi para cezalarının infazını düzenlemiştir bu maddeye göre adli para cezası ödenmeyince cumhuriyet savcısı para cezasını kararda öngörülen gün sayısı kadar hapse çevirmekte bu kişi para cezasını ödeyinceye kadar ve en çok üç yıl ceza infaz kurumunda tutulmakta koşullu salıvermeden yararlanamamaktadır sayılı kanunun maddesi hapis cezası yerine hükmedilen seçenek yaptırımların infazını tüzüğe bırakmıştır ceza i̇nfaz kurumlarının yönetimi ile ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında tüzüğün maddesi hapisten çevrilen adli para cezasının infazını düzenlemektedir bu maddede değişiklik yapılmamıştıresas sayısı karar sayısı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasındaki yaptırımın sözcüğü tedbirin olarak değiştirilince cumhuriyet başsavcılıkları tüzüğün maddesinin adli para cezaları yönünden uygulama kabiliyetinin kalmadığı görüşüyle doğrudan verilen adli para cezaları ile hapisten çevrilen adli para cezalarını aynı rejime tabi tutmakta hâkimden adli para cezası ödenmeyince hapis cezasının infazı için karar istememekte adli para cezasını hapse çevirip infaz etmektedirler bir çok yerde bu hapis için hapis kararını hâkim vermediği bu hapis hapis cezası sayılamayacağı hala adli para cezası infaz edildiği halde artık uygulanmayacağı düşünülen tüzükteki düzenleme işletilerek koşullu salıverme hükümleri uygulanmakta zorlama hapsi çoğu kez eksik infaz edilmektedir oysa adli para cezasına göre daha hafif nitelikteki hapis cezasına seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde hâkimden hapis cezasının infazına karar verilmesi istenmektedir sayılı kanunun maddesine göre doğrudan verilen adli para cezasının ödenmemesi halinde cumhuriyet başsavcılığının verdiği hapis kararı aslında bir tür zorlama hapsidir adli para cezası ödenince hapis sona ermektedir koşullu salıverme hükümlerinin uygulanmaması mantıklıdır ancak hapisten çevrilen adli para cezası hapis cezasının seçenek yaptırımıdır para cezasının ödenmemesi halinde zorlama hapsine tabi tutulması aynı madde uyarınca seçenek tedbirlere mahkûm edilen kişiler ile aralarında eşitliksizlik doğurmuştur hapis cezası adli para cezasına çevrilen kişiler cezayı zorlama hapsi olarak infaz ederken diğer tedbirlerle cezalandırılanlar bu tedbirlerin gereklerini yerine getirmedikleri zaman hâkim tarafından hapis cezasının infazına karar verilmekte ve hapis cezası infaz edilmektedir türk ceza kanununun maddesinin son fıkrası ilgilinin elinde olmayan nedenlerle seçenek tedbirin gerekleri yerine getirilemezse tedbirin değiştirilebileceğini düzenlemekte ise de mazereti olmadan seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmeyenler bendin kapsamı dışında kalmaktadırlar aslında aynı suçu işleyen hapis cezası farklı seçenek yaptırımlara çevrilen aynı durumda olan hükümlüler arasında farklı uygulama yaratılarak eşitlik ilkesi bozulmaktadır seçenek tedbire çevrilen hapis cezası ile seçenek tedbir arasındaki bağlantı devam etmektedir seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmeyen kişilerin cezası hapis cezasına geri dönmektedir ne var ki seçenek yaptırım olan adli para cezası ile hapis cezasının bağlantısı kopmuştur adli para cezasını ödemeyen kişilerin cezası tekrar hapis cezası olarak infaz edilmemekte zorlama hapsi olarak infaz edilmektedir madem ki hapis cezası yerine verilen adli para cezasını ödemeyenler bu cezayı zorlama hapsi olarak infaz edebilmekte halde seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmeyenlere de benzer olanaklar tanınmalı ya tedbir para cezasına çevrilebilmeli ve zorlama hapsi olarak infazı sağlanmalıdır ya da hem adli para cezasını ödemeyenler hem de diğer seçenek yaptırımların gereklerini yerine getirmeyenlerin cezaları hâkim tarafından hapis cezası olarak infaz ettirilmelidir temel ceza olarak hapis cezası ile cezalandırıldıktan sonra tcknin maddesi uygulanarak kişiselleştirme ilkesi gereğince hapis cezası para cezasına çevrilen kişiler ile hapis cezası seçenek tedbire çevrilen diğer kişiler eşit durumdadır hepsi aynı suçu işlemişler önce hapis cezası almışlardır sonra hapis cezası tcknın maddesindeki seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiştir para cezasını ödememişler veya seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmemişlerdir seçenek yaptırımının gereklerini yerine getirmeyen aynı durumdaki kişiler arasında sonuç uygulama bakımından farklılık yaratılmış eşitlik bozulmuştur mahkememiz elindeki dosya dolayısı ile hapis cezası yerine hükmedilen seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmeyen hükümlü hakkında tcknın maddesini uygulamak seçenek tedbir yerine hükümdeki hapis cezasının infazına karar vermek zorunda kalacaktır hapis cezası adli para cezasına çevrilen kişinin cezası zorlama hapsi olarak infaz edildiği ve infaz edilen hala para cezası olduğu için yerine getirme fişinde adli para cezasının yerine getirildiği belirtilecek ancak seçenek tedbir yerine hapis cezasının infazına karar verilen kişilerin yerine getirmeesas sayısı karar sayısı fişinde hapis cezasının yerine getirildiği belirtilecektir i̇nfaz edilen hapis cezasının sonuçları adli para cezasına göre her zaman daha ağırdır bu durum hem tc anayasasının maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine hem de tc anayasasının maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırıdır deli̇ller dava dosyasının konuya ilişkin kısımlarının onaylı örnekleri bilimsel görüşler anayasa mahkemesinin örnek kararları hukuki̇ sebepler anayasanın maddeleri ile sayılı kanunun maddesi ve ilgili diğer hükümleri sonuç mahkememizin bakmakta olduğu davada uygulayacağı tcknın maddesinin fıkrasının tc anayasanın ve maddesine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi saygı ile arz olunur
1,015
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ trabzon asliye ceza mahkemesinin itirazına ilişkin günlü sayılı kararı aynen şöyledir i̇tirazda seçmen olma durumunun yasal ve tarihsel gelişimine değinilip geçmişte yaşı doldurmanın bir ara seçmen olabilmek için yeterli sayıldığı belirtildikten sonra bugünkü durumda seçmen olabilmek için yaşı bitirme koşulunun yaşı dolduran herkesin bütün temel yurttaşlık haklarından yararlanılmasına ve hakların kullanılmasına yeter sayıldığı ve özellikle siyasal partilere üye ve arada ön seçimlerde delege olabildiği halde seçmen olunamamasının anayasanın temel ilkelerine ve yine seçmen olabilmeyi yaşı doldurmaya bağlı tutmanın anayasanın maddesinin seçmen yaşını belirlememiş olmakla birlikte yasa koyucunun nesnel anlayışına bırakmış olmasına ve anayasanın maddesinin devlete kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamıyacak biçimde sınırlayan siyasi iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldırma ödev ve yükümlülüğünü vermiş bulunmasına göre anılan bu maddeye aykırı olduğu öne sürülmüştür i̇tirazda öne sürülen ve yukarıya özetle geçirilmiş bulunan anayasaya aykırılık nedenleri mahkemece de ciddi görülmüş konunun daha önce iki kez anayasa mahkemesine götürülmüş olması ve onlardan ikicisinde işin yedi olumlu oya karşı sekiz olumsuz oyla karara bağlanmış bulunması itirazın ciddiliğini kabulde bir diğer neden ve kanıt sayılmıştır öyleyse işin itiraz yoluyla anayasa mahkemesine götürülmesine karar verilmelidir sonuç açıklanan bu nedenlerle sayılı yasanın maddesiyle bu maddenin dayanağı olan maddesinin anayasanın temel ilkeleriyle maddesine aykırı olduğu yolundaki itiraz mahkemece ciddi görülmekle işin anayasanın ve anayasa mahkemesi kuruluşu ve yargılama yöntemleri hakkındaki yasanın maddesine göre itiraz yoluyla anayasa mahkemesine ve anayasa mahkemesine götürülmesine ve anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karara kadar davanın geri bırakılmasına karar verildi sanık avukatının dilekçesinde de mahkemece ciddi görülmüş bulunan anayasaya aykırılık nedenleri şöyle açıklanmaktadır seçmen yaşına erişmediği halde kendini seçmen yazdıran savunucusu bulunduğum necmi yıldıza uygulanmak istenen seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında sayılı yasanın maddesinin temel dayanağı bu yasanın maddesidir çünkü seçme yeterliği bu maddede düzenlenmiştir bu bakımdan bu kamu davasında savunuculuğunu yaptığım kişinin eylemine uygulanmak istenen sayılı yasanın maddesi ile bu maddenin dayanağını oluşturan maddesinin anayasanın temel ilkelerine ve özellikle maddesine aykırılığından ötürü iptalleri için yüce anayasa mahkemesine sunulmalarını istiyoruz yaşin kazandirdiklari esas sayısı karar sayısı onsekiz yaş yasalarımızda erginlik rüşt yaşıdır yaşını bütünleyenler her çeşit işlemde bulunmaya yetkili olup tüm yükümlülüklere bağlı olurlar temel hakları kullanmada ve ticaret alanında her türlü işlem yapmada yeterli ehil sayılan ve başta vergi olmak üzere tüm yükümlülükleri yüklenmelerinde yasakoyucu yanından hiçbir sakınca görülmeyenlerin kendisi de bir temel hak olan seçme hakkından yararlandırılmamaları hiçbir haklı nedene dayandırılamaz ülkemizde onsekiz yaşını dolduranlar özellikle köylerde evlenmiş ve çoluk çocuk yönetir duruma gelip yaşamlarında da bağımsızlık kazanmaktadırlar halde ailelerden oluşan ulusun yönetiminde oy kullanma hakları da olmalıdır hertürlü olgunluğu kazanmada onsekiz yaş ile yirmibir yaş arasında önemli tıbbî ve sosyolojik bir fark olamaz genel oy ilkesi yurttaşların olabildiğince çoğunluğunun seçimlere katılmasını gerektirir bu siyasal katılmanın daha geniş boyutlara ulaşıp daha bir gerçeklik kazanması demektir seçmen yaşını onsekizi bütünlemeye bağlamakla siyasal katılmayı sağlamada en son adım atılmış olur nitekim ülkemizde onsekiz ile yirmibir yaş arasında üç milyon dolayında kişi vardır nüfus sayımına göre siyasetin asker ocağına girmemesi için seçmen yaşını yirminin üstünde tutmak bilim dışıdır çünkü er ve erbaşları yönetenler seçimlerde oy kullanmakta ve er ile erbaşlar yurtsal yükümlülüklerini yerine getirdikleri sırada politika dışında kalmamaktadırlar kalmalarım düşünmekte siyasal bilime aykırı olur yasalar ve özellikle ceza yasaları onsekiz yaşını dolduranları da bağlayıcı biçimde etkilemektedir örneğin türk ceza yasası onsekiz yaşını dolduranlar siyasal bir suç işlediklerinde kendilerine herhangi bir hafifletici hak sağlamamaktadır oysa eskiden öncesi yirmibir yaşını bitirenlerin tam ceza yeterliği kabul edilmişti onsekiz yaşını dolduranlar sayılı siyasal partiler yasasına göre sandık kurulu başkanlığı yapabilmekte ve partilerde üye olabilme yeterliğinde görüldüklerinden önseçimlerde delege olarak oy kullanıp seçilmek isteyen aday adaylarının belirlenip sıralanmasında etkin bir işlev görmektedirler yaşin kazandirmadiği yaşını doldurup ergin olan kamu görevlisi olmaya yaş yönünden yeterli sayılan yaşını dava yoluyla büyütüp asker olabilen dilekçe hakkını kazanmada yeterli sayılan cezasal yönden yeterli görülen gezi ve yerleşme özgürlüğünü kullanmada yetkili sayılan camilerde hocalık yapabilen gazete ve dergi çıkarabilen kurulmuş bir partinin genel başkanı olabilen önseçimde oy verebilen sandık işlerini düzenlemede yetkili görülen yalnız sandığa bir oy pusulasını içeren zarfı atmada yeterli sayılmamaktadır oysa seçmen olma durumunun ülkemizde kökenine inersek ilginç bir çizginin önümüze geldiğini görürüz tari̇hsel geli̇şi̇mesas sayısı karar sayısı yılında çıkarılan i̇ntihabı mebusan yasası ile kadınlara oy hakkı tanınmamış erkeklere ise yirmibeş yaşını doldurmuş olmaları koşuluyle bu hak verilmişti bu yasa nisan gün ve sayılı yasayla değiştirilerek seçmen yaşı onsekize indirilmiştir aralık gün ve sayılı yasayla kadınlara da oy kullanma hakkı sağlanırken yerel seçimlerde oy verme yaşı onsekiz diye bırakılmış ancak milletvekili seçimlerinde seçmen yaşı yirmiikiye çıkarılmıştır demek ki ile arasında yerel seçimlerde oy kullanma yaşı onsekiz ile arasında ise milletvekili seçimlerinde dahi oy verme yaşı onsekiz olarak kabul edilmiştir kısacası onsekiz yaşını dolduranlar cumhuriyetimiz döneminde onbir yıl oy kullanmışlardır genel seçimlerde yerel seçimlerde ise sürekli oy kullanılmıştır halde halkın yükselen demokrasi savaşını ve bilinci de gözönüne alınır ve anayasada seçmen yaşı konusunda bir ölçü olmadığı da unutulmazsa anayasa döneminde seçmen yaşını yirmibir olarak öngörmenin ne ölçüde gerçekdışılık taşıdığı belirtilir nitekim kurucu meclis döneminde temsilciler meclisi seçim kanunu komisyonu seçmen yaşını onsekiz yaş olarak kabul etmiştir temsilciler meclisi tutanak dergisi cilt sayfa basma yazı sayısı temsilciler meclisi de yer kurulun komisyonun raporunu olduğu gibi kabul etmiş dönemin tek yetkili kurulu olan millî birlik komitesinin geri çevirmesi üzerine yirmibir yaş seçmen yaşı olarak yasalaşmıştır yaşin anayasanin temel i̇lkeleri̇ne aykiri liği anayasanın maddesi seçme yaşını yasa koyucunun nesnel anlayışına bırakmıştır yasa koyucunun bu alanda dilediği yaşı seçmen yaşı diye öngörmesi düşünülemez çünkü bir temel medenî hak olan seçme hakkı dışındaki tüm temel hakların kazanılmasında yaş temel ölçü alındığına ve temel haklar diyalektik bir bütünlük içinde bulunduklarına göre ve özellikle de siyasal partiler yasasıyle onsekiz yaşını bitirenlerin siyaset yapmaları sakıncalı bulunmadığına göre söz konusu durum anayasanın temel ilkelerine aykırıdır anayasanin maddesi̇ne aykirilik anayasanın maddesinin ikinci fıkrası devlete birtakım yükümlülükler yüklemektedir toplum yaşamındaki umut verici gelişme halkın uyanışının ve savaşımının yükselişinin ivmesi kentlerdeki nüfusun artışı ve özellikle genç kuşaklardaki okuma oranının büyük bir artış göstermesi siyasal partilere onsekiz yaşını bitirenlerin üye olabilmesi ve bu alandaki anayasaya aykırılık savlarının yılında oybirliğiyle yılında ise yediye karşı sekiz oyla reddedilişi ve anayasa mahkemesinin kararlarını zamana göre değiştirmesi nedeniyle devlet kişi huzurunu bozan ve gençlerin coşkunluklarını oy sandığı çevresinde toplayarak yönlendirmek yoluyla kimi engelleri ortadan kaldırmakla yükümlü olduğundan sözkonusu maddeler iptal edilmelidir sonuç anayasaya aykırılık savımızın ciddî olduğu kanısına varılarak sayılı yasanın ve maddelerini anayasanın temel ilkeleriyle maddelerine aykırılıklarından ötürü iptalleri için anayasanın maddesine dayanarak yüksek anayasa mahkemesine başvurmanızı sanık savunucusu olarak saygıyle dilerim
1,057
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun maddesiyle değişik maddesinin numaralı bendi hükmü ile devlet ikmalen resen veya idarece yapılan vergi tarhiyatlarında verginin kendi vergi kanunlarındaki normal vade tarihlerine göre geç tarh tahakkuk ve tahsilinden dolayı vergi yükümlülerinden bent hükmünde belirtilen durumlara ve belirlenen sürelere göre gecikme faizi hesaplayıp tahsil etmektedir oysaki devletin vergileme hataları hukuka aykırılık vb nedenlerle haksız ya da fazla olarak tahsil ettiği vergileri yargı organı kararı gereğince ya da düzeltme yoluyla yükümlüsüne geri verirken tahsil tarihinden iade edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanacak herhangi bir faiz ya da zam ile birlikte geri ödemesi söz konusu olmamaktadır yalnızca tahsil edilmiş olan vergi aynı miktarda faizsiz olarak geri verilmektedir vergi usulünden konu ile ilgilendirilmesi mümkün bazı örnekler şu şekilde ortaya konabilir hernekadar vergi usul kanununun maddesinin paragrafı hükmü uyarınca yükümlüler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açmamakta iseler de gerek danıştay vergi dava dairelerince gerekse vergi mahkemelerince ihtirazı kayıtla beyan edilen matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı açılan davalar öteden beri esastan incelenip karara bağlanmaktadır sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin bendi hükmüne göre vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur iken ihtirazı kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar tahsil işlemini durdurmamakta bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilmektedir i̇htirazı kayıtla verilen beyannameler üzerinden yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalarda yürütmenin durdurulmasının istenmemesi veya yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesi halinde vergiler tahsil edilecektir sözkonusu davalar idari yargı mercilerince esastan kabul edildiğinde ve bu kararlar kesinleştiğinde evvelce tahsil edilen vergilerin yargı organı kararı gereğince davacılara yükümlülere geri ödenmesi gerektiği hallerde iadenin faiz ya da zam ile birlikte yapılması sözkonusu olmamaktadır vergi usul kanununun vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin hükümlerine göre vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi ve alınması suretiyle yapılan vergi hatalarının vergi usul kanununun maddesinde yazılı zaman aşımı süresi içinde düzeltilmesinin istenmesi ve düzeltilmesi mümkün olup yükümlü aleyhine hata yapılmış olması halinde fazla verginin düzeltme fişine dayanılarak terkin edilmesi ve tahsil olunmuş ise yükümlüye red ve iade olunması gerekmektedir aleyhine hata yapılan yükümlüye ret ve iade sırasında yine bir faiz ya da zam adı altında devletçe fazladan ek bir ödeme yapılmamaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun maddesi ile eklenen üçüncü bölümünde uzlaşma kurumuna ilişkin hükümleri uzlaşma isteminin ihbarnamenin tebliğinden itibaren gün içinde yapılacağı uzlaşma ile ilgili olarak yapılacak görüşmelere katılması için mükellef veya cezaya muhatap olana görüşmenin tarihi ile yapılacağı yer ve saatin uzlaşma komisyonu tarafından yazı ile ve en az on gün evvelinden bildirileceği öngörülmüş olmakla birlikte uzlaşma isteminin istemde bulunulan tarihten en geç ne kadar süre sonra görüşüleceği başka bir anlatımla uzlaşma görüşmesinin istem tarihinden itibaren en geç ne kadarlık bir sürede yapılacağı hakkında vergi idaresinin uzlaşma görüşmesinin yapılacağı günü tesbit yetkisinin süre yönünden sınırlanması yolunda bir hüküm bulunmadığından idarenin ihmali ya da kusuru sebebiyle makul karşılanamayacak uzunca bir süre geçtikten sonra uzlaşma görüşmesinin yapılması ve uzlaşmanın vaki olması halinde yükümlüler kendi iradeleri dışında idarenin ihmal ya da kusurundan dolayı geçen süre için gecikme faizi ödeme zorunda bırakılacaklardır bu durum adalet anlayışı içindeki demokratik bir sosyal hukuk devleti niteliği ile ve bir hukuk sujesi olarak devlet tüzelkişiliği ile bireyin yasalar önündeki eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz anayasanın ve maddelerinin incelenmesinden varılan sonuçlar ile vergi usulünden değişik maddesinin bendinin uygulanması ile ilgilendirilmesi mümkün görülerek ortaya konulan bazı örnekler birlikte gözönüne alındığında devlet tüzelkişiliğince tahsil edilmiş vergilerin çeşitli durumlarda değişik nedenlerle yükümlülerine ret ve iadesi sırasında hiçbir şekilde faiz ya da zam ödenmez iken değişik maddenin bendi hükmü ile yükümlülerden gecikme faizi hesaplanıp alınmasının hükme bağlanması devlet tüzelkişiliğine diğer kişiler karşısında ayrıcalık tanınması anlamındadır bu durum hem adalet anlayışı içindeki demokratik sosyal bir hukuk devleti niteliğine hem de objektif bir ilke olan eşitlik ilkesine uygun düşmemektedir
653
esas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kuralın yer aldığı sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi anayasanın maddesi kapsamında ilan edilen ve tarihli ve sayılı türkiye büyük millet meclisi kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti aidiyeti iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere kurulan olağanüstü hal i̇şlemleri i̇nceleme komisyonunun oluşumunu düzenlemektedir buna göre komisyon yedi üyeden oluşacaktır üyelerin üçü kamu görevlileri arasından başbakan tarafından bir üye adalet bakanlığının merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hâkim ve savcılar arasından adalet bakanınca bir üye mülki idare amirleri sınıfına mensup personel arasından i̇çişleri bakanınca birer üye yargıtayda ve danıştayda görev yapan tetkik hâkimleri arasından hâkimler ve savcılar kurulu tarafından seçilecektir komisyon kendi üyeleri arasından yapacağı seçimle bir başkan ve bir başkanvekili seçecektir komisyonun toplantı ve karar yeter sayısı dört olup oylamalarda çekimser oy kullanılamayacağı öngörülmüştür üyelerin seçimini düzenleyen kural aşağıda açıklanacak nedenlerle anayasanın ve maddeleri başta olmak üzere pek çok hükme aykırı olup iptali gerekir bilindiği üzere temmuz tarihinde ülkemizin karşı karşıya kaldığı darbe girişimi sonrasında üç ay süreyle olağanüstü hal ilan edilmiştir başlangıçta olağanüstü halin oldukça kısa süreceği bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek ve darbe teşebbüsünde bulunanlarla etkin bir mücadele sürdürebilmek için gerekli tedbirlerin alınmasını müteakip olağanüstü halin kaldırılacağı açıklanmıştır bu çerçevede daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararname çıkarılarak terör örgütleri ile ilişkisi bulunan kamu görevlilerinin soruşturulması ve görevlerine son verilmesine ilişkin düzenlemeler öngörülmüştür ancak bu kurallara da uyulmaksızın ohal kanun hükmünde kararnameleri ve sayılı khk ile yetkilendirilmiş kurumların kararları ile on binlerce kamu görevlisi kamu hizmetinden çıkarılmış ve buna bağlı olarak pek çok hakları sürekli olarak kısıtlanmıştır ayrıca yüzlerce sendika federasyon ve konfederasyon özel sağlık kuruluşu özel öğretim kurumu vakıf yükseköğretim kurumu özel radyo ve televizyon kuruluşu gazete ve dergi haber ajansı yayınevi ve dağıtım kanalı den fazla dernek ve ye yakın vakıf khk yoluyla kapatılmıştır khk ile yapılan işlemler aleyhine idari yargıda açılan davaların mahkemelerce ortada iptali istenecek idari işlem olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddi üzerine avrupa konseyi yetkilileri ve diğer uluslar arası örgütlerden gelen eleştiriler de dikkate alınarak ocak tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile olağanüstü hal i̇şlemleri i̇nceleme komisyonu kurulması öngörülmüştür i̇ptali istenen kural bu khknın tbmmce onaylanarak kabul edilen halidir doğrudan khk ile yapılan işlemlerin başta bireysel işlemlerin yasama işlemi ile yapılması olmak üzere pek çok anayasaya aykırı yönü olmakla birlikte ohal i̇şlemleri i̇nceleme komisyonun görevi doğrudan khk ile yapılan işlemeler aleyhine yapılacak başvuruları incelemektir khk ile işlem yapılmadan önce pek çok durumda ilgili kişi ya da kurum hakkında herhangi bir soruşturma açılmamış soruşturma açılan hallerde de bireyler hakkındaki somut suçlamalar ilgililere bildirilmemiş savunmaları alınmamış tanıkları sorgulamalarına izin verilmemiştir bu şekilde yapılan işlemlerin aşağıda açıklanacağı gibi bireysel temel haklara ilişkin anayasal ve uluslar arası güvencelere uygun olmadığı açıktır dava konusu yasa ile oluşturulan komisyonun bu eksikliği gidermeyi amaçladığı ortadadır cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun işlemlerini denetlemek üzere oluşturulan bir komisyonun tarafsız ve bağımsız inceleme yapabilmesi için yürütme organından bağımsız olması gerektiği açıktır khklar ile yapılan işlemlere benzer uygulamalar dünyanın farklı ülkelerinde otoriter yönetimlerden demokrasiye geçiş sonrasında otoriter rejim döneminde yaygın insan hakları ihlallerine karışan kişilerin kamu görevinden çıkarılması şeklinde gerçekleştirilmiştir öncelikle belirtmek gerekir ki otoriter yönetimler ya da çatışma sonrası demokrasiye geçiş sürecinde bir geçiş adaleti yöntemi olarak eski rejimin suça karışmış ajanlarını kamudan arındırma politikaları ile türkiyedeki uygulamalar arasında çok büyük farklılıklar bulunmaktadır bu nedenle ülkelerdeki uygulamalar ile türkiyedeki durum arasında tam bir benzerlik olduğu söylenemez arındırma uygulamaları kapsamı yöntemi yaptırımların ağırlığı gibi ölçütler açısından ele alındığında khk ile yapılan işlemlere göre çok daha dar kapsamlı olduğu görülmektedir özellikle komünist rejimlerin çöküşü sonrasında demokratikleşme süreci yaşayan orta ve doğu avrupa ülkelerinde kapsamları oldukça farklı arındırma uygulamalarına gidilmiştir pek çok ülkede arındırmanın kapsamı eski gizli poliste çalışma ya da gizli polis ile işbirliği ile sınırlı tutulmuştur bu uygulamaya bütün kamu görevlileri değil sadece doğrudan güvenlik ve haklara müdahale yetkisi olan ordu polis yargı üst kademe yöneticilik görevleri ve bazı ülkelerde politik adaylıklar açısından söz konusu olmuştur pek çok ülkede arındırma kanunları belli görevleri yapanların veya görevlere talip olanların gizli polis ile ilişkileri konusunda bir beyanda bulunmasını zorunlu tutmuştur olumlu beyanda bulunmak çoğunlukla görevden alınmaya neden olmamış yalnızca bu kişilerin kamuoyuna açıklanmasını gerektirmiştir görevden alma yalnızca ilişkileri konusunda yalan beyanda bulunanlar için öngörülmüştür görevden alınanların belli bir süre boyunca genellikle yıl tekrar kamu görevine girmesi yasaklanmıştır görevden almaların çok sınırlı sayıda kamu görevlisi için söz konusu olduğu hatırlatılmalıdır dolayısıyla türkiyedeki uygulama ile arındırma uygulamaları arasında çok büyük bir farklılık vardır ancak bu uygulamalara en yakın uygulamalar arındırma politikaları olduğundan arındırma uygulamaları ve buna ilişkin olarak gelişen uluslararası standartların hatırlanması türkiyede yapılan uygulamaların değerlendirilmesi açısından önem taşımaktadır bir hukuk devletinde herhangi bir yaptırım uygulanması söz konusu olduğunda temel usulü güvencelere uyulması hayati bir gerekliliktir arındırmaya ilişkin uluslararası standartlar arasında en fazla önem verilen hususlardan birisi arındırma uygulamalarının usulü güvencelere sıkı sıkıya uyularak yapılması zorunluluğudur ayrıca arındırma uygulamalarının tarafsız ve bağımsız komisyonlar tarafından yapılması gerektiği açık bir şekilde vurgulanmıştır birleşmiş milletler i̇nsan hakları yüksek komiseri bmi̇hyk tarafından yılında hazırlanan hukuk devletine ilişkin rehber ilkelerde geçiş dönemi personel reformunun bir komisyon şeklinde oluşturulmuş özel bir kurum tarafından yönetilmesi gerektiği sürecin adil tarafsız ve meşru bir şekilde yönetilmesi için bu komisyonun bağımsız olması gerektiği bunun için de seçkin ve nitelikleri ve tarafsızlıkları konusunda kimsenin kuşkusu olmayan saygın yurttaşlardan oluşması gerektiği ve ülke vatandaşı olmayan yabancıların bulunmasının komisyonun bağımsızlığını artıracağı belirtilmiştir aynı belgede uyulması gereken temel hukuki ilkelere de yer verilmiştir burada vurgulanan temel hususlar arındırma uygulamalarında grup sorumluluğundan kaçınılarak bireysel sorumluluk esasının kabul edilmesi adil yargılama ilkeleri cezai olmayan idari nitelikteki soruşturmalarda da uygulanacağından yürütülecek soruşturmalarda temel adil yargılama ilkelerine ve savunma haklarına saygı gösterilmesi soruşturmadan ve haklarındaki iddialardan kişilerin haberdar edilmesi ve dosyalara erişimine olanak tanınması avukat ile temsile izin verilmesi soruşturma süreçlerini yürütecek komisyonların tarafsızlığının ve bağımsızlığının sağlanması verilen kararların gerekçeli olması delil olarak kullanılan eski gizli polis kayıtlarının güvenilirliğine ilişkin tereddütleri giderecek tedbirlerin alınması verilen kararlara karşı yargı denetiminin açık olması gibi gerekliliklerdir ayrıca şüpheli kişinin kamu görevi yapmaya uygun olmadığını ispat yükü soruşturma makamlarındadır bu nedenle suçluluk karinelerinden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır ancak ağır insan hakları ihlaline karıştıkları bilinen gruplara aidiyetin kesin olarak ortaya konulması halinde ispat yükünün tersine çevrilmesinin mümkün olabileceği belirtilmiştir ayrıca yerleşik hukuk devletlerinde kamu görevine uygun olamayanların görevden çıkarılmasına ancak olağan disiplin soruşturması yoluyla karar verilebileceği geçiş dönemindeki ülkelerde ortaya çıkan özel zorluklar dolayısıyla bu olağan süreçlerin işletilmesinin mümkün olmaması halinde özel yöntemlere başvurulabileceği ayrıca ifade edilmiştir avrupa konseyi parlamenterler meclisi yılında eski komünist totaliter sistemlerin mirasını ortadan kaldırmaya yönelik tedbirlere ilişkin sayılı kararı kabul etmiştir bu çerçevede demokratik bir hukuk devletinin totaliter komünist sistemden kurtulmak için hukuk devletinin usulü gereklerine uyması gerektiği aksi halde kurtulmaya çalıştığı totaliter sistemden farkının kalmayacağına işaret edilmiştir demokratik bir hukuk devletinin suçluları cezalandırarak adaleti sağlayacak yeterli imkânlara sahip olduğu ve öç alma arayışına giremeyeceği belirtilerek hukuk devletinde yöneticilerin geçmiş rejimde kendilerine tanınmayan adil yargılanma ve savunma temel haklarını yönetimdeyken kendilerine tanımayanlara da tanımaları gerektiği vurgulanmıştır bir hukuk devletinin komünist tehlikeyle hukuk devleti ilkelerine uyarak mücadele edebileceği bunun için ceza ve idare hukuku olanaklarının yeterli olduğu ifade edilmiştir ayrıca karar ekinde yer alan dokümanda arındırma yasaları ve benzer tedbirlerin hukuk devleti gereklerine uygunluğunu sağlayacak rehber ilkelere de yer verilmiştir sayılı dokümanın paragrafında ilke yer almaktadır bu ilkelerden konumuzla doğrudan ilgili olan ve bentleri şöyledir a arındırma özel olarak oluşturulmuş devlet başkanı tarafından önerilmiş ve parlamento tarafından seçilmiş seçkin vatandaşlardan oluşan bağımsız bir komisyon tarafından yürütülmelidir savunma hakları avukat yardımı hakkındaki suçlamaları ve delilleri öğrenme lehindeki ve aleyhindeki delillere ulaşma kendi delillerini sunma isterse açık bir duruşmaya katılma hakkındaki kararı bağımsız yargı önüne götürebilme gibi tüm usulü güvenceler sağlanmadan hiç kimse arındırmaya tabi tutulmamalıdır avrupa konseyi parlamenterler meclisi tarafından benimsenen bu ilkeler yılında yeni bir akpm kararıyla tekrarlanmıştır sayılı akpm kararında totaliter komünist rejimlerin suçlarının kınanmasına ilişkin kararda yapılacak arındırmalarda sayılı karar ve eki dokümanda belirtilen ilkelere uyulması gerektiği vurgulanmıştır venedik komisyonu çeşitli ülkelerde hazırlanan arındırma yasalarıyla ilgili olarak verdiği görüşlerde yukarıda açıklanan ilkelere vurgu yaparak hazırlanan yasalarda yer alan bu ilkelere aykırı hükümlerin yasalardan çıkarılması yönünde görüş vermiştir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde kamu görevine girme hakkı düzenlenmemiş olmakla birlikte ai̇hm kamu görevinden çıkarmalarla ilgili şikâyetleri sözleşmenin maddesi kapsamında incelemiştir bu çerçevede temel usulü güvencelere ve savunma haklarına saygı göstermeden gerçekleştirilen kamu görevinden çıkarma işlemlerinin sözleşmenin maddesini ihlal ettiği yönünde karar vermiştir bkz niemietzalmanya no para sidabras ve džiautaslitvanya nos ve pfeifer avusturya no para özpınartürkiye no para dmt and dkibulgaristan no oleksandr volkovukrayna no para şahin kuştürkiye no kulykov ve diğerleriukrayna nos para ai̇hm aynı şekilde arındırma uygulamalarında müdahalenin usulü güvencelere uyulmaksızın gerçekleştirilmiş olması ya da müdahalenin hukuka uygunluğunu denetletmek için gerekli yargısal olanakların etkili ve yeterli bir şekilde sağlanmamış olması dolayısıyla hakkın ihlal edildiğine karar vermiştir mesela turek slovakia davasında başvurucunun adının işbirlikçi olarak tespiti aleyhine açtığı davanın çok uzun sürmesi açtığı davada belgelere ulaşmasına olanak tanınmamış olması ve iddialarını etkili bir şekilde mahkemeler önünde dile getirmesine olanak sağlanmamış olması dolayısıyla özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir birleşmiş milletler i̇nsan hakları komitesi slovakya aleyhine yapılan birkaç başvuruya ilişkin kararında arındırma konusunu inceleme olanağı bulmuştur söz konusu başvurular slovak i̇stihbarat servisinde çalışırken yeni çıkan arındırma kanunu kapsamında yılında amirleri tarafından istifaya zorlanan kişilerce yapılmıştır komite kararında özellikle insan hakları ve demokrasiye ciddi tehdit oluşturduğu gerekçesiyle kamu görevlilerinin devletten arındırılmasının kategorik olarak uluslararası medeni ve siyasi haklar sözleşmesine aykırı olmadığını belirtmiştir ancak bu uygulamaların sözleşmeye uygun olabilmesi için belli koşulların sağlanması gerekir buna göre bu uygulamalar ancak meşru amaca ulaşmak için objektif ve makul ölçütlere dayalı olarak adil yargılanma güvencelerine uyularak yapılacak bireysel değerlendirme sonucu yapılabilir pek çok doğu avrupa ülkesinde de arındırma kanunları anayasa mahkemelerinin önüne gelmiş ve bu mahkemelerce önemli iptal kararları verilmiştir bu kanunlarda arındırmayı yapacak komisyonların nasıl oluşturulacağı da düzenlenmiştir başta belirtmek gerekir ki arındırma kanunlarında düzenlenen komisyonlar ile dava konusu sayılı kanun tarafından öngörülen komisyonun işlevleri arasında önemli bir farklılık vardır arındırma kanunlarıyla oluşturulan komisyonlar kişilerin beyanlarını alma yalan beyanda bulunduğundan şüphelenilenleri soruşturma ve yalan beyanda bulunduğunu tespit ettikleri kişiler hakkında kamu görevinden çıkarma kararı verme yetkisiyle donatılmıştır türkiyede ise çıkarma işlemi khk ile yapılmış bu işlemlere karşı yapılacak başvuruları incelemek üzere söz konusu komisyon oluşturulmuştur ancak komisyonların tarafsızlığının ve bağımsızlığının sağlanması açısından doğu avrupa ülkelerinde oluşturulan komisyonların yapısının ve seçiminin nasıl olduğuna bakmak açıklayıcı olacaktır mesela makedonyada yılında çıkarılan ve yılında bazı değişlikler yapılan arındırma kanununa göre komünist rejim ile işbirliği yapanların on yıl boyunca kamu görevi yapması yasaklanmıştır i̇şbirlikçi olarak tanımlananların isimleri yayınlanarak halka ilan edilecektir bu amaçla kanun gerçekleri doğrulama arındırma komisyonu kurulmasını öngörmüştür kanunun maddesinde arındırma komisyonunun bağımsız ve özerk bir kurum olarak doğrudan devlet bütçesinden finansmanının sağlanacağı bir başkan başkan yardımcısı ve dokuz üyeden oluşacak komisyonun üyelerinin parlamento tarafından nitelikli çoğunlukla beş yıl için seçileceği öngörülmüştür komisyon üyelerin ü ile toplanacak ve salt çoğunlukla karar verecektir romanyada kanunun uygulanmasını sağlamak üzere gizli polis arşivi ulusal komitesi oluşturulmuştur buna göre gizli polisin tüm arşivinin bu komiteye devri gerekmektedir beyanları incelemek üzere komite bünyesinde kişiden oluşan bir kurul öngörülmüştür kurulun üyesi parlamentodaki siyasi partiler tarafından güçlerine göre biri devlet başkanı birisi de başbakan tarafından belirlenecektir diğer ülkelerde de komisyon ya da kurulların üyelerinin doğrudan parlamento tarafından seçilmesi öngörülmüştür ayrıca üye seçilenlere de bağımsızlık güvenceleri tanınmıştır görüldüğü gibi hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri kişilere herhangi bir yaptırım uygulanması söz konusu olduğunda bu yaptırımın tarafsız ve bağımsız organlarca adil usulü süreçlere uyularak gerçekleştirilen bir soruşturmaya dayanması zorunluluğudur khklar ile tesis edilen işlemlerde bu ilkelere uyulmadığı açıktır khk ile tesis edilen işlemler aleyhine yapılacak başvuruları incelemek üzere oluşturulan bir komisyonun tarafsız ve bağım olması hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu gibi aşağıda açıklanacağı üzere anayasanın ve maddelerinde güvence altına alınan temel hakları saygının zorunlu bir sonucudur i̇ptali istenen kurala göre yedi üyeden oluşacak komisyonun üyelerinden üçü başbakan biri adalet bakanı biri i̇çişleri bakanınca kamu görevlileri arasından iki üye ise yargıtay ve danıştayda çalışan tetkik hâkimleri arasından hsyk tarafından seçilecektir bu komisyonun yapısının bağımsızlığı güvence altına almaktan uzak olduğu açıktır zira cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca yapılan işlemin denetimini başbakan ve bakanların kamu görevlileri arasından atayacağı komisyonun yapması öngörülmüştür kamu görevlilerinin kendi amirlerinin işlemlerini denetlemekle görevlendirildiği görülmektedir diğer taraftan bu kişiler iki yıllık bir süre ile bu göreve atanmaktadır ve iki yılın sonunda kendi kurumlarına döneceklerdir ayrıca komisyon üyelerinin görevden alınamayacakları hükmüne yer verilmiş olmakla birlikte terör örgütleri ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle soruşturma açılması görevin sona ermesi için yeterli görülmüştür soruşturma açma izni de başbakan tarafından verilecektir böyle bir soruşturmanın açılmasının ne derece kolay olduğu düşünüldüğünde herhangi bir güvence olmadığı anlaşılacaktır cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca yapılan işlemleri denetleyecek bir komisyonun bakanlar kurulu üyelerince ve kendi memurları arasından seçilmesinin tek anlamı olabilir bu komisyon bağımsız çalışamaz yukarıda görüldüğü gibi diğer ülkelerde bu tür komisyonların bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak için seçkin vatandaşlar arasından parlamentoca seçilmesi kabul edilmiştir diğer taraftan komisyona seçilecek iki hâkim üyenin yüksek mahkeme üyeleri arasından değil de yargıtay ve danıştayda çalışan tetkik hâkimleri arasından seçilmesi de bağımsızlık açısından sorunludur yargıtay ve danıştaya tetkik hâkimi olarak atanmak için herhangi bir tecrübe ve yaş koşulu ya da herhangi bir başarı kriteri aranmamaktadır son anayasa değişikliği ile önemli ölçüde politik bir organ niteliği kazanan ve üyelerinin parti genel başkanı olan cumhurbaşkanı ve aynı partinin parlamentodaki çoğunluğunca seçilen hâkimler ve savcılar kurulunca seçilecek iki tetkik hâkiminin komisyonun tarafsızlığını ve bağımsızlığını güvence altına alamayacağı da açıktır bu nedenle iptali istenen kural tarafsız ve bağımsız bir komisyon oluşturmaktan uzak olduğundan anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan komisyonun denetimine açılan işlemler niteliği itibariyle adil yargılanma hakkı kapsamında cezai yaptırım niteliği taşımaktadır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin sözleşmenin maddesine ilişkin içtihadına bakıldığında suç ve ceza kavramlarının özerk yorumlandığı ve iç hukukta ceza hukuku alanında kabul edilmese bile suçlamaların niteliği uygulanan usul uygulanan yaptırımların ağırlığı vb unsurları dikkate alarak sözleşmenin ilgili güvenceleri kapsamında değerlendirdiği görülmektedir bu çerçevede kamu görevlilerinin görevine son verilmesi de suçlamanın niteliği ve yaptırımın ağırlığı dikkate alınarak sözleşmenin maddesi kapsamında değerlendirilmiştir matyjek polonya dec no para komisyonun denetimine verilen işlemler hem suçlamanın niteliği terör örgütü ile bağlantı hem de yaptırımın ağırlığı bir daha dönmemek üzere kamu görevinden çıkarmak dikkate alındığında cezai nitelik taşıdığına kuşku bulunmamaktadır dolayısıyla bu işleme karşı yapılan başvuruları inceleyecek olan komisyonun ai̇hsin maddesinde yer alan ve anayasa mahkemesinin maddesi kapsamında değerlendirdiği tarafsız ve bağımsız mahkemece yargılanma hakkına aykırı olduğu görülmektedir aynı şekilde kamu görevinden çıkarma ve diğer yaptırımların sözleşmenin maddesi bağlamında kişilerin medeni haklarına müdahale teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır aynı usulü güvenceler medeni haklar bakımından da geçerli olup komisyonun bağımsızlığına ilişkin olarak yukarıda belirtilen hususlar medeni haklar boyutuyla da maddede güvence altına alınan tarafsız ve bağımsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkına aykırılık oluşturmaktadır sonuç olarak anayasanın maddesinde güvence altına alınan tarafsız ve bağımsız mahkemede yargılanma hakkı hem medeni haklar hem de cezai yönden ihlal edilmiştir öte yandan khk ile tesis edilen işlemler ilgili kişilerin başta anayasanın maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığını geliştirme ve itibar hakkı olmak üzere maddede güvence altına alınan özel ve aile hayatının korunması hakkına müdahale teşkil etmektedir bu tür müdahalelerin usulü güvencelere uygun olarak yapılması bu çerçevede tarafsız ve bağımsız bir organ tarafında savunma haklarına riayet edilerek suçlamalar ve aleyhe deliller ilgiliye bildirilerek savunmasının alınması aleyhine olan tanıkları sorgulamasına izin verilmesi temel zorunluluktur gerçek bir savunma hakkı verilmeden uygulanan işlemlerin ai̇hs ve ai̇hm içtihatlarına aykırı olduğu ve ilgili kişilerin anayasal temel haklarını ihlal ettiği açıktır sözleşmede kamu görevine girme hakkı düzenlenmemiş olmakla birlikte ai̇hm kamu görevinden çıkarmalarla ilgili şikâyetleri sözleşmenin maddesi kapsamında incelemiştir bu çerçevede temel usulü güvencelere ve savunma haklarına saygı göstermeden gerçekleştirilen kamu görevinden çıkarma işlemlerinin sözleşmenin maddesini ihlal ettiği yönünde karar vermiştir bkz niemietzalmanya no para sidabras ve džiautaslitvanya nos ve pfeifer avusturya no para özpınartürkiye no para dmt and dkibulgaristan no oleksandr volkovukrayna no para şahin kuştürkiye no kulykov ve diğerleriukrayna nos para anayasa mahkemesi de kamu görevinden çıkarmalarda temel usulü güvencelere uyulmamasını anayasal temel hakların ihlali olarak nitelendirmiştir şengül kayan no para serap tortuk para ata türkeri bno para dolayısıyla kamu görevinden çıkarma işlemi kişilerin hem maddedeki maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına hem de maddedeki özel ve aile hayatına müdahale teşkil etmektedir diğer taraftan anayasanın maddesinde güvence altına alınan kamu görevine girme hakkının keyfi olarak kamu görevinden çıkarılamama hakkını da içerdiğinde kuşku bulunmamaktadır diğer taraftan kamu görevinden çıkarma nedenleri açıklanmamış olmakla birlikte dernek üyeliği sendika üyeliği yazı veya sosyal medya paylaşımı banka hesabı gibi nedenlerin kamu görevinden çıkarma nedeni olarak değerlendirildiği kamuoyuna yansıyan bilgilerden anlaşılmaktadır bu nedenlerin her biri anayasa tarafından güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğü ifade özgürlüğü sözleşme özgürlüğü gibi bir temel hakka da müdahale anlamına gelmektedir yukarıda açıklandığı gibi bu haklara müdahalenin de usulü güvencelere uyularak yapılması gerekir bu çerçevede soruşturma ya da değerlendirme söz konusuysa bunu yerine getiren organın bağımsızlığı ve tarafsızlığı en önemli usulü güvencelerden biridir dolayısıyla kamu görevinden çıkarmanın hukuka uygun olup olmadığını denetlemekle görevlendirilen bir komisyonun yapısının tarafsızlığı ve bağımsızlığı güvence altına alacak şekilde düzenlenmiş olması aynı zamanda bu haklara saygının da bir gereğidir oysa iptali istenen kural ile yukarıda açıklandığı gibi komisyon üyeleri kendi amirleri konumundaki kişilerden oluşan bir kurulun işlemini denetlemek üzere yine bu kişiler tarafından seçilmiş memurlardan oluşmaktadır üyeler hem görev süresince hem de görevin sona ermesinden sonra aynı kişilerin emri altında çalışmaya devam edecek olup bu kişilerin istek ve arzusu dışında karar vermeleri mümkün değildir bu nedenle iptali istenen kural ile öngörülen düzenlemenin tarafsız ve bağımsız bir komisyon kurmaktan uzak olduğu açıktır açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddeleri başta olmak üzere diğer pek çok hükmüne aykırıdır ve iptali gerekir tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasında yer alan ilave tedbirler ile ibaresi sayılı kanunun iptali istenen kuralı da içeren maddesinde komisyonun görevleri düzenlemektedir numaralı fıkrada ise komisyona başvuru yapılamayacak ya da komisyon tarafından incelenemeyecek işlemler düzenlenmiştir bu çerçevede khk ile kamu görevinden çıkarılan kişilerin aynı zamanda pasaportlarının iptali ömür boyu tekrar kamu görevine girmesi ya da kamu hizmetinde çalışmasının yasaklanması silah ruhsatlarının pilot ve gemi adamı lisanslarının iptali gibi ilave tedbirlerde bu khklarda yer almaktadır i̇ptali istenilen kural ile bu tedbirler aleyhine komisyona başvuru yapılması yasaklanmaktadır sözü geçen ilave tedbirlerin bireylerin anayasal haklarına önemli sınırlamalar getirdiği pek çok birey açısından sadece kamu görevi yapmayı değil aynı zamanda özel sektörde de çalışmayı imkânsız hale getirdiği pasaportların iptal edilmiş olması ve yeni pasaport verilmemesi dolayısıyla yurt dışında iş bulmalarını da fiilen engellediği açıktır kamu görevinden çıkarılanların önemli bir kısmının profesyonel meslek mensubu olduğu ve bir kısmının da ileri yaşlarda olduğu dikkate alındığında kendi mesleklerini yapmaları tamamen engellenen bu kişilerin başka alanlarda yeni iş bulmalarının da imkânsız olduğu açıktır bu durumda bu kişilerin geçimlerini sağlamaları neredeyse olanaksız görünmektedir bu kişiler gerçek anlamda medeni ölüye dönüşmüş durumdadır birey hakları açısından bu derece ağır sonuçları olan tedbirler aleyhine komisyona başvuru yapılması engellenmektedir bu işlemler aleyhine başka bir hukuk yoluna başvuru olanağı da bulunmamaktadır khk ile yapılan işlemler aleyhine idari yargıda açılan davaların tamamı ilgili mahkemeler tarafından khknın fonksiyonel anlamda bir yasama işlemi olduğu ve yasama işlemlerine karşı idari yargıda dava açılamayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir söz konusu khkların tbmm tarafından onaylanmasıyla yasama işlemi tezi artık bir realite haline gelmiştir bu durumda söz konusu işlemler aleyhine dava açmak da olanaksızdır khklar ile yapılan işlemlerin herhangi bir usulü güvenceye uyulmaksızın ölçütü ve yöntemi belli olmayan bir şekilde tesis edildiği dikkate alındığında bu işlemlere karşı tüm başvuru yollarının kapatılmasının doğuracağı vahim sonuçlar görülebilir anayasanın maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesinin temel unsurlarından birisi de ölçülülüktür anayasanın maddesinde de temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahalelerin ölçülü olması gerektiği belirtilmektedir uygulanan yaptırımın ölçülü olup olmadığı ancak yapılacak idari ve yargısal denetimler yoluyla belirlenebilir diğer taraftan hukuk devleti idarenin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olmasını gerektirir nitekim anayasanın maddesi de idarenin tüm eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu düzenlemektedir bu kural olağanüstü hallerde dahi ortadan kaldırılamaz zira aynı maddede olağanüstü hallerde yalnızca yürütmeyi durdurma kararı verilmesinin sınırlandırılabileceği düzenlenmektedir bunun dışında yargı denetimine sınırlama getirilmesi mümkün değildir kaldı ki söz konusu khklar tbmm tarafından onaylanarak daimi bir nitelik kazanmıştır bu nedenle iptali istenen kural ile khklar ile öngörülen ilave tedbirlere karşı komisyona başvurunun yasaklanması anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine ve maddeye açıkça aykırıdır diğer taraftan anayasanın maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü adil yargılanma hakkını da kapsamakla birlikte içeriği adil yargılanma hakkından daha geniş olup idari siyasi ve yargısal başvuru haklarını da güvence altına almaktadır komisyon tarafından yapılacak denetimin yargısal niteliği olmasa bile yargı denetimine başvuru yapabilmek için öncelikle komisyona başvuru yapabilmek gerekmektedir bu nedenle ilave tedbirler aleyhine komisyona başvurunun yasaklanması doğrudan maddeye aykırı olduğu gibi söz konusu yasak aynı zamanda yargı denetimi yasağı anlamına da geldiğinden mahkemeye erişim hakkını da ortadan kaldırmaktadır bu yönüyle de düzenleme maddeye aykırıdır yukarıda açıklandığı gibi temel haklara yapılacak müdahalelerin usulü güvencelere uygun olması zorunludur bu usulü güvencelerin en önemlilerinden biri de yapılan işlem aleyhine yargı denetimine başvuru hakkıdır i̇ptali istenen düzenleme yargı denetimine başvuru hakkını ortadan kaldırdığından söz konusu düzenlemelerin müdahale ettiği bütün haklar açısından usulü ihlal de söz konusudur mesela pasaport iptali dolayısıyla anayasanın maddesinde güvence altına alınan seyahat hakkına müdahale edilmiştir ve bu müdahale aleyhine yargı denetimine başvurulmasının yasaklanması aynı zamanda seyahat hakkını da ihlal etmektedir bu nedenle iptali istenen kural anayasanın pek çok hükmüne açıkça aykırıdır sonuç olarak iptali istenen kural başta anayasanın ve maddesi olmak üzere pek çok hükmüne aykırıdır ve iptali gerekir tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan mensubiyeti iltisakı veya bunlarla irtibatı başbakanlıkça ve soruşturma başlatılması veya soruşturma izni verilmesi ibareleri ile numaralı fıkrasında yer alan başbakanın ibaresi ve numaralı fıkrası sayılı kanunun iptali istenen kuralları da içeren maddesi üyelerin güvenceleri ve hakları başlığını taşımakta ve üyelerin görev süresi dolmadan görevden alınamayacaklarını güvence altına almaktadır ancak maddede görevden alma yasağına pek çok istisna getirildiği görülmektedir buna göre devamsızlık hastalık mahkûmiyet üç aydan fazla süren geçici iş göremezlik belli suçlardan hakkında soruşturma veya kovuşturma açılması ya da terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle hakkında başbakanlıkça idari soruşturma başlatılması veya soruşturma izni verilmesi üyeliğin sona erdirilmesi sebebi olarak düzenlenmiştir bu hallerde komisyon üyenin görevine son verecektir ayrıca üyeliğin sona ermesine neden olan belli suçlardan soruşturma açılmasına izin verme yetkisi de başbakana tanınmıştır numaralı fıkranın bendinde yer alan başbakanlıkça ve soruşturma başlatılması veya soruşturma izni verilmesi ibareleri ile numaralı fıkrasında yer alan başbakanın ibaresinin anayasaya aykırılığı yukarıda birinci başlık altında açıklandığı üzere komisyonun bağımsızlığı hukuk devleti açısından vazgeçilemez bir zorunluluktur ancak cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılan khklarla yapılan işlemler aleyhine yapılacak başvuruları incelemek üzere kurulan bir komisyonun üyelerinin görevden alınması iptali istenen kurallarla doğrudan başbakanın iradesine bırakılmıştır başbakan bir anlamda kendi işlemlerini denetleyen komisyon üyelerini istediği an görevden alınmasını sağlayabilecektir zira terör örgütü veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle hakkında bir kişi hakkında idari soruşturma başlatılması görevin sona erdirilmesi için yeterlidir bu soruşturmayı açma ya da soruşturmaya izin verme yetkisi de başbakana tanınmıştır soruşturma başlatmak için herhangi bir delil bulunmasına bile gerek yoktur mesela sadece üyenin verilen kararlarda kullandığı oylar veya yazdığı karşıoy gerekçeleri soruşturma açılmasının gerekçesi olarak kullanılabilir bir komisyon üyesinin başvurucuların haklarına özen göstermesi bile örgüt yapı oluşum ve gruplarla irtibat ve iltisak şüphesi doğurduğu şeklinde yorumlanarak bu üye hakkında soruşturma açılması gerekçesi olarak kullanılabilir görevin sona erdirilmesi için soruşturmanın sonucunun beklenmesine ve kişinin gerçekten söz konusu yapılarla ilişkisinin tespit edilmiş olmasına da gerek yoktur sadece soruşturma açılması üyeliğin sona erdirilmesini gerektirmektedir soruşturma sonucunda üyenin hiçbir grupla hiçbir irtibatı tespit edilememiş olsa bile bu kişinin üyeliği açısından bi
3,984
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi aynen şöyledir davalı vekilinin tarihli celsede sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılık iddiasında bulunulması karşısında dosya mahkemece de incelenerek maddenin son cümlesinde yer alan ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın ibaresinin anayasanın eşitlik ilkesine ve suç ile ceza arasındaki kurulması gereken muvazene ilkesine ve cezanın şahsiliği prensibi ile aynı suça aynı cezanın verilmesi prensiplerine aykırılığının ciddi olduğu sonucuna varılmıştır bu sebeple maddenin yukarıda zikredilen ibaresinin yasa metninden çıkarılması ve iptalinin değerlendirilmesi için yüce mahkemeye başvurulmasına karar verilmiştir maddede belirtilen işverenin sorumluluğu ssk maddede öngörülen işçinin sigorta kurumuna bildirilmesi yükümlüğü ile ilgili bulunmaktadır ancak maddenin uygulanmaması yani işçinin kuruma zamanında bildirilmemesi hallerinde yine aynı kanunun maddesi gerekli müeyyideyi saymıştır bunun dışında işyerinde bir kazanın vukua gelmesi halinde ise bunun iş kazası olması durumuna göre aynı kanunun maddesindeki hükümler yer almıştır buna göre işveren kastı suç sayılabilir bir hareketi veya işçilerin sağlığını korumak ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ile kazaya sebebiyet vermesi halinde bu oranda sorumlu tutulmuştur demek oluyor ki işçinin kuruma bildirilmediği bir işyerinde bir kaza meydana geldiği zaman olayı iki bölümde mütalaa etmek gerekmektedir birincisi bildirge verilmemiş olması ikincisi kazanın meydana gelmesidir her iki unsurda kendi başlarına oldukları taktirde yasada ayrı ayrı müeyyidelendirilmişlerdir örneğin işyerinde bildirge verilmemiş kazada olmamıştır bu durumda sosyal sigortalar kanununun maddesi sözkonusudur i̇kinci hale göre işyerinde bildirge verilmiş ancak işçi kazaya uğramıştır bu durumda işveren maddeye göre kusuru nispetinde sorumlu bulunacaktır bu iki halin birlikte ihtilat etmesi halinde ise yani bildirge verilmemiş ve işçi kazaya uğramış ise sayılı kanunun maddesi sözkonusu olmaktadır yasada ayrı ayrı müeyyideleri gösteren fiillerin aralarında bir illiyet bağı olmadıkça ikinci kez ayrı bir suç olarak cezalandırılması bir anlamda çifte standarttır ve fertler arasındaki eşitsizliği ortaya getirmektedir bu iki eylemin birlikte olması aralarında bir illiyet bağı bulundurmasını gerektirmez yani kuruma bildirilmeyen işçinin kaza geçireceği görüşüne itibar olunamaz bunun aksine bildirilen işçinin de işverenin kusuru ile kaza geçirmeyeceği de düşünülemez bu iki fiilin birleşmesi sonucunda meydana gelen olay sebebiyle işçinin veya sigortanın uğradığı ayrı bir zararda söz konusu değildir böyle olunca sadece kusuru bildirge vermemiş olan işverenin meydana gelen kazada hiçbir kusuru olmaması onun kusurlu bir işveren ile aynı seviyede tutulması sonucunu da doğurur ki bu da açık bir eşitsizliktiresas sayısı karar sayısı sigorta olayına tamamen sigortalının sebebiyet vermiş olmasında da işvereni kasıt ve kusuru aranmayacağından işvereni sorumluluktan kurtarmamaktadır suçu sadece bildirge vermemiş olan işverenin gördüğü ceza adalet duygusunu incitecek boyutlara varmıştır bu görünüşün işvereni bildirge vermemesi sebebiyle medeni bir cezaya çarptırılması olarak gören müellifler vardır ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi olaya tamamen sigortalının kusuru veya önüne geçilmeyen bir olay neden olsa bile bundan tamamen işverenin sorumlu tutulması arada bir illiyet bağlantısı olmadığından hukuka uygun görülemez nitekim yargıtayımız uzun zamandan beri yasanın bu hukuka aykırılığı karşısında bir çözüm arayışı içine girmiş ve ceza ile suç arasındaki büyük dengesizliği ortadan kaldırabilmek amacı ile bknun maddesi çerçevesinde bir yaklaşım göstermiştir bu da sigorta olayında işverenin tamamen kusursuz olması halinde bildirge vermemenin cezasını üzerinde bir indirime tabi tutulmak suretiyle tazminata hükmolunabileceği prensibini vaz etmiştir nitekim yüksek temyiz mahkemesi hukuk dairesinin yıllarca başkanlığını sürdürmüş olan mustafa çenbercinin ssk şerhi sayfa viii bölümünde yargıca sigortalının uğradığı kaza olayı ile işveren arasında bir uygun neden sonuç bağı kurulamıyorsa işverenin ödeme ile yükümlü tutulamayacağını belirtmektedir yani yasanın maddesindeki ıncı maddede yazılan sorumluluk halleri aranmaksızın ibaresinin yok sayılabileceğini göstermeye çalışmaktadır anayasanın maddesinde yerini alan sosyal güvenlik haklarının temininde devlete yüklenen yükümlülüklerin bir takım belli ölçülerde işverenlere dağıtılmış olması anlaşılabilir ancak bunun fiil ve ceza arasında belli bir dengeyi de kapsaması gereklidir medeni ceza diye hukuk sistemi içinde yer alan hüküm de ve en yumuşak hali ile uygulamada dahi fiil ile ceza arasındaki eşitlik ve sosyal denge bulunmamaktadır yukarda arz ve izaha çalışıldığı üzere kasıtlı olarak hareket eden işverenin fiiline maruz kalan sigortalıya yapılan giderlerin geri alınmasında madde yer alan hükümler ile sigortalıya hiçbir fiil ve eylemi olmadığı halde sırf kuruma bildirim eksikliğinden giderleri kuruma ödemek zorunda kalan madde işveren açısından gerek miktar gerek zaman aşımı bakımlarından kaynaklanan açık eşitsizlik görüldüğü izlenimini doğurmaktadır yasakoyucunun gerçek niyetinin işverenin bildirge vermemiş olması nedeniyle bizzat kazaya uğrayan işçinin kendi kastı ile meydana getirdiği olaydan işvereni sorumlu tutmak olmadığı kanaati ile yasada yeralan ıncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın ibaresinin madde metninden çıkartılarak iptalinin istenilmesine karar verilmiştir
702
esas sayısı karar sayısı davacı serbest telekomünikasyon i̇şletmecileri derneği tarafından erişim sağlayıcıları birliği tüzüğünün onaylanmasına ilişkin günlü dk ti̇b sayılı bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada danıştay onüçüncü dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin günlü sayılı karara davalı idarenin itiraz etmesi üzerine oluşturulan dosya incelendi sayılı i̇nternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla i̇şlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanuna günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesiyle eklenen maddesiyle kişilik haklarına saldırı ve özel hayatın gizliliğini ihlal durumlarında hâkim veya telekomünikasyon i̇letişim başkanlığı tarafından verilen erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere özel hukuk tüzel kişiliğini haiz erişim sağlayıcıları birliğinin kurulması öngörülmüş birliğe elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösterebilmek için bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu tarafından yetkilendirilen ve yetkilendirilecek tüm internet servis sağlayıcıları ile internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilerin üye olması zorunlu kılınmış üye olmayan işletmecilerin faaliyette bulunamayacakları birliğin çalışma usul ve esaslarının bilgi teknolojileri ve iletişim kurumu tarafından onaylanacak tüzükle belirleneceği belirtilmiş aynı kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesinin birinci fıkrasında birliğin kuruluşunu bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde tamamlayacağı ikinci fıkrasında birliğin mevcut internet servis sağlayıcıları ile erişim hizmeti veren işletmecilerin en az dörtte birinin katılımıyla imzalanan birlik tüzüğünün kurum tarafından incelenerek uygun bulunmasını müteakip faaliyete başlayacağı ve maddenin devamındaki fıkralarda birliğin kuruluşunu tamamlayamaması ya da anılan işletmecilerin üye olmaması durumunda idari para cezası uygulanacağı hükümlerine yer verilmiştir anılan hükümlere istinaden dava konusu edilen günlü dk ti̇b sayılı bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurulu kararı ile fiilen erişim hizmeti veren ve imtiyaz sözleşmesi kapsamında faaliyet gösteren işletmeci görev sözleşmesi kapsamında faaliyet gösteren işletmeci ile internet servis sağlayıcılığı hizmeti veren işletmeci olmak üzere toplam işletmeci tarafından imzalanan erişim sağlayıcıları birliği tüzüğü onaylandıktan sonra internet servis sağlayıcısı işletmecilerden biri tarafından hazırlanan ve toplam işletmecinin katılımıyla hazırlanan tüzük tasarısı davalı idareye sunulmuş ancak günlü sayılı işlemle dava konusu kurul kararı ile tüzük onaylandığı için başvuru hakkında işlem tesis edilemeyeceğinin bildirilmesi üzerine davacı tarafından bakılan dava açılmış danıştay onüçüncü dairesinin günlü sayılı kararıyla tüzüğün sayılı kanunun geçici maddesinin ikinci fıkrasındaki hüküm uyarınca yetkilendirilmiş yani mevcut internet servis sağlayıcısı ile fiilen erişim hizmeti veren işletmecinin toplamının en az dörtte biri tarafından imzalanması gerektiği hâlde fiilen internet servis sağlayıcılığı hizmeti sunan işletmeciler ile diğer işletmecinin toplamının dörtte biri dikkate alınarak toplam işletmeci tarafından imzalandığı bu durumda kanunda öngörülen yeter sayıda imzalanmayan tüzüğün onaylanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı öte yandan anılan kanunun geçici maddesinin ikinci fıkrasındaki mevcut ibaresinden fiilen internet servis sağlayıcılığı hizmeti sunan işletmecilerin anlaşılması gerektiğine ilişkin davalı idare yorumunun yetkilendirilmiş tüm işletmecilerin üye olma zorunluluğu bulunan birliğin oluşumundaki çoğulculuğa aykırı olacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş bu karara davalı idare tarafından itiraz edildikten sonra günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun uyuşmazlığın çözümüne esasesas sayısı karar sayısı alınan geçici maddesinin ikinci fıkrasındaki mevcut internet servis sağlayıcıları ibaresi bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla abonesi bulunan mevcut internet servis sağlayıcıları olarak değiştirilmiş maddesinde ise maddenin tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir görüldüğü üzere dava konusu işleme esas alınan sayılı kanunun tarihinde yürürlüğe giren geçici maddesinin ikinci fıkrasında günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesi ile birliğin tüzüğünün onaylanması için aranan imza yeter sayısı hesabında abonesi bulunan yani fiilen hizmet veren internet servis sağlayıcılarının sayısının dikkate alınacağı yönünde değişikliğe gidilmesi ve anılan kanunun maddesi ile bu değişikliğin yürürlük tarihinin geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihi olarak belirlenmesi sonucu danıştay onüçüncü dairesinin dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin itiraz konusu kararının gerekçesi geçersiz hale gelmiş dava konusu işlem tesis edildiği tarih itibarıyla yasal dayanağa kavuşturulmuştur dolayısıyla sayılı kanunun ve ca maddelerinin uyuşmazlıkta uygulanacak kural haline geldiğinde kuşku bulunmamaktadır anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesi cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmış maddesinde ise bu ilkenin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan tüm eylem ve işlemleri bağımsız yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğunun bilincinde olan devlettir bu çerçevede iptali istenen yasa maddeleri ile danıştay onüçüncü dairesince verilmiş yürütmenin durdurulması kararı ile hukuka aykırılığı tespit edilmiş olan dava konusu işleme anılan yargı kararını bertaraf edecek şekilde yasal dayanak oluşturulduğu anlaşıldığından anılan düzenlemeler anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır öte yandan hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması kuralların herkes için konulması kamu düzeninin kurulması ve korunması amacına yönelik bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin göz önünde tutulması gerekliliği bulunmaktadır diğer bir deyişle bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının ‘kamu yararı olması gerekir kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle yasa koyucu değişik yolların seçimini siyasi tercihlerine göre belirleyebilecektir ancak yasa koyucunun kişisel siyasi ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararı dışındaki özel ve başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur dolayısıyla iptali istenen düzenlemeler yukarıda açıklandığı gibi bir yetki saptırmasını örneklemekte ve yasama erkinin kamu yararına değil belli bir özel çıkarıesas sayısı karar sayısı korumaya bunun için yargı kararlarının uygulanmasını engellemeye yönelik olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır bu durum söz konusu yasama işlemlerini amaç unsuru bakımından sakatlayarak anayasanın maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı olduğu için iptali istenen düzenlemeler hukuk devleti ilkesine bu açıdan da aykırı bulunmuştur ayrıca anayasanın başlangıç kısmının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayrımı ilkesine yer verilmiş maddesinde egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı ve hiçbir kimse ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı kurala bağlanmış maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiş maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kurallaştırılmış maddesinin son fıkrasında ise yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez denilerek istisnai bir duruma yer verilmemiştir bu çerçevede yasama organının beğenmediği yargı kararlarını üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hale getirmesi diğer bir ifade yasama erkinin yargı kararlarını değiştirmekortadan kaldırmak amacıyla kullanılması anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı maddesinin son fıkrası hükmüne aykırılık teşkil ettiği gibi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını belirten maddesine ve başlangıç kısmındaki kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırı bulunmaktadır zirâ bir hukuk devletinde yargı kararı yine ancak bir yargı kararı ile kaldırabilir öte yandan bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur mahkemeye erişim hakkı yargılama sonucunda verilen kararın etkili bir şekilde uygulanmasını da gerektirmektedir mahkeme kararlarını uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler mahkemeye erişim hakkını da anlamsız kılacaktır kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi için ise devletin her türlü işlem ve eyleminin yargı denetimine açık olması gerekir nitekim anayasanın belirtilen maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde bu husus anayasal güvenceye kavuşturulmuştur ancak hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir bir işlemin hukuka aykırı olduğu yapılan yargısal denetim neticesinde tespit edilmesine rağmen işlemin iptali yönündeki yargısal kararın uygulanmaması devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulmasını anlamsız hâle getirir zira hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğü sadece hukuka aykırılıkların tespit edilmesiyle değil bunların tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir bu nedenle iptali istene düzenlemeler anayasanın maddesine de aykırı bulunmuştur diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesine de aykırılığı sonucunu da doğuracaktır anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı amkd sa shf esas sayısı karar sayısı bu durumda yargı kararını bertaraf etmek amacı taşıdığı anlaşılan sayılı kanunun ve maddelerinin anayasanın başlangıç kısmının dördüncü fıkrası ile ve •maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır öte yandan danıştay i̇dari dava daireleri kurulu sayılı danıştay kanununun maddesi uyarınca danıştay i̇dari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak baktıkları davalarda yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verdikleri kararları itiraz yoluyla inceleme ile görevli olup bu aşamada danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına vararak itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurmasına engel yasal bir düzenleme bulunmamaktadır nitekim danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun danıştay onüçüncü dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin günlü sayılı karara yapılan itirazın görüşülmesi sırasında verdiği günlü yd i̇tiraz no sayılı kararıyla uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde olan sayılı elektronik haberleşme kanununun kişisel verilerin işlenmesi ve korunması başlıklı maddesinde yer alan kurum elektronik haberleşme sektörüyle ilgili verilerin işlenmesi ve gizliliğin korunmasına yönelik usul ve esasları belirmeye yetkilidir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılması üzerine itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmuş anayasa mahkemesince verilen günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü ve k sayılı karar ile itirazın esası hakkında hüküm verilmiştir açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı kanunun ve maddelerinin anayasanın başlangıç kısmının dördüncü fıkrası ile ve maddelerin aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralların anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oyçokluğu ile karar verildi
1,589
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir her ne kadar sanık hakkında müşteki cemalettin koçaka şantaj yaptığından bahisle tcknun maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de günlü resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yasanın nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeyle i̇lgili dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun maddesi gereğince benzeri bir çok maddeyi ve aynı fasıldaki diğer maddeleri kapsayan yasa ile davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi gerektiği halde tcknun maddesinin aynı kanunun maddesi gereğince ayrık tutulmasının anayasamızın maddesinde yerini bulan eşitlik ilkesi ile ve maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı tcknun maddesinin de bu nedenle sayılı yasa kapsamına alınması gerektiği sanık vekilinin itirazının bu nedenle ciddî görüldüğü anlaşıldığından anayasa mahkemesine bu hususta i̇ti̇raz başvurusunda bulunulmasina
123
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme kararında iptal isteminin gerekçesi başlığı altında şöyle denilmektedir yukarıda iptali istenen maddelerle ilgili olarak sayılı kanunun maddesini de buraya almak gerekmektedir bu maddede lüzumu halinde belediyeler gecekondu i̇slah ve tasfiye sahaları içinde bulunan veya bu kanun hükümleri dairesinde yeniden tesbit edilecek önleme bölgeleri içine rastlayan özel mülkiyetteki arazi ve arsaları ve bunlar içerisindeki yapı veya sair herhangi bir tesis bulunduğu takdirde bu yapı ve tesisleri bu kanunda belirtilen amaçlarda kullanmak üzere i̇mar ve i̇skân bakanlığının izni ile sahipleri ile anlaşarak satın alabilirler veya kamulaştırabilirler hükmü konmuş bulunmaktadır şu duruma göre belediyelerce gecekondu önleme bölgesi olarak ilân edilen bölgeler içinde kalan taşınmazların da yukarıda iptali istenen maddelerde sözü geçen belediyelere ait olan veya gecekondu kanunu uyarınca belediyelerin mülkiyetine geçmesi gereken arazi ve arsalar deyimi için de yukarıdaki maddede belirtilen ileride satın alınabilecek veya kamulaştırılacak özel mülkiyete giren taşınmazların da bulunduğu açıkça görülmektedir bu gibi yerler gecekonducular tarafından tarihinden önce ve hiçbir hukuki nedene dayanmadan işgal edilmiş ve içine gecekondu yapılmış ise artık bunlar belediyenin mülkiyetine geçmiş olsun olmasın yani maddede öngörülen biçimde belediyece satın alınmış veya kamulaştırılmış olmadan dahi gecekonduların yıktırılması imkânı ortadan kalkmış olup tapu malikine taşınmazdan yararlanma hakkı tanınamayacağı ve bu hakkının ortadan kaldırıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır mahkemelere belediyelerden gelen cevaplarda bu gibi erler hakkında bir kamulaştırma veya satın alma işlemi olup olmadığı sorulduğunda henüz kamulaştırma yapılmadığı ve ancak ileride kamulaştırılması yapılırsa bu taşınmazın üzerinde gecekondusu bulunan şahısa tahsis edilmesi düşünüldüğü bildirilmektedir anayasamızın maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanunun hükümlerini anayasaya aykırı görürse anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır yine anayasanın maddesine göre de mahkemelerin bakmakta oldukları bir dava nedeniyle uygulayacakları kanunun anayasaya aykırılığı görüşüne varılırsa anayasa mahkemesine dava açabilecekleri anlaşılmaktadır mahkememizde açılmış bulunan ve ilgili örnekleri eklenmiş olan dava dosyasında davacının özel ve tapulu mülküne davalının hiçbir hukuki nedene dayanmadan gecekondu yapması nedeniyle bunun yıkımı ve bu yerden çıkartılması yoluyle el atmanın önlenmesi istenmekte ve dolayısıyle belediyeden gelen cevapta bu yerin gecekondu önleme bölgesi içinde kaldığı bildirilmiş olduğundan davacının davalı tarafından yapılmış gecekondunun yıktırılmasına dair isteğin reddine karar verilmesi mukadder bulunmaktadır oysa ki böyle bir sonuç yukarıda yazılan anayasamızın ve maddelerine yani temel hak ve hürriyetlerin özüne ve kötüye kullanılmadan sınırlandırılması ve eşitlik ve mülkiyet hükümlerine aykırı düşeceği açıkça görülmektedir anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu ve bu hakların ancak kamu yararı amaciyleesas sayısı karar sayısı sınırlandırılabileceği ve maddesinde de kamu yararının gerektirdiği hallerde karşılıkları peşin ödenmek şartiyle özel mülkiyette bulunan taşınmazların kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırılabileceği ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurulabileceği belirtilmiş bulunmaktadır i̇ptali istenen maddelere göre yapılan uygulamada ise tamamen bu ilkelere ters biçimde ve büyük emekler karşılığı hukuken elde edilen özel tapulu mülkün hiçbir hukuki nedene dayanmayan haksız işgallerin teşvik edilmesi ve haklının haksıza feda edilmesi sonucu doğmaktadır m nun maddesinde de bir şeya malik olan kimse şeyde kanun dairesinde dilediği gibi tasarruf etmek hakkına sahiptir haksız olarak şeye vaziyet eden herhangi bir kimseye karşı istihkak davası ikame ve her nevi müdahaleyi men edebilir denilerek bu kural yani mülkiyetin korunmasına dair anayasamızdaki ilkeler benimsenmiş bulunmaktadır buna rağmen şimdi iptali istenen gecekondu kanununun ve onu değiştiren sayılı kanunun geçici maddelerinin uygulaması ise geçerli bir tapusu olan şahsın mülkiyet hakkını kamulaştırma yapılmaksızın ve bir bedel ödenmeksizin ve haksız şagili haklıya karşı korumak suretiyle sınırlandırmış ve mülk sahibinin mülkünden yararlanamaz hale getirmiş bulunmaktadır yine anayasa mahkemesinin anayasanın maddesinin bazı fıkralarının iptali ile ilgili gün ve sayılı kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi devlet kamu yararı nedenini ileri sürerek bireyin özel mülkiyetinde olan bir taşınmazı zorla elinden alacak fakat kendisine bunun karşılığı olan para verilmeyecek taşınmazın bir bölümü karşılıksız devletin veya kamu kuruluşunun mülkiyetine geçecektir oysa bu mülkiyet hakkının özüne dokunan ve bu hakkı ortadan kaldıran bir işlemdir burada da tapulu özel mülkün belediyece gecekondu önleme bölgesi içinde mütalâa edilerek ileride kamulaştırılacağı ve gecekondu sahiplerine tahsis edileceği görüşünden hareket edilmekte ve şimdi iptali istenen maddeler bu görüşü yasalaştırmış görünmektedir oysa anayasanın maddesinde açıkça belirtildiği gibi mülkiyet hakkı ileride kamulaştırılacağı ihtimalinden söz edilerek ortadan kaldırılamayacağı gibi kamulaştırmaya karar verilse dahi bedeli ödenmedikçe kamu kuruluşunca taşınmaza el konamayacağı ve bir tasarrufta bulunulamayacağı açıkça belirtilmektedir i̇stimlâk kanununda da kamulaştırılan yerin bedeli sahiplerine ödenmek veya bir bankaya depo edilmek kaydiyle taşınmaza el konabileceği ifade olunmaktadır i̇ptali istenen maddelere göre ise kamulaştırma yapılmadan ve bedel ödenmeden tapu malikinin mülkiyet hakkı ortadan kaldırılmakta ve haksız şagile ileride kamulaştırma yapılırsa tahsis edileceğinden bahisle asıl malikin mülkiyet hakkı ortadan kaldırılmakta bu suretle anayasamızdaki ilkelere tamamen ters bir sonuç meydana getirilmiş bulunmaktadır sonuç yukarıdaki gerekçelerle anayasaya aykırı görülen sayılı kanunun maddesinin ve bunu değiştiren tarihli sayılı kanunla eklenen geçici maddenin iptali isteğiyle yüksek mahkemeye saygıyle sunulur
771
esas sayısı karar sayısı a yürürlük tarihli sayılı hukuk mahkemeleri kanunundan önce yürürlükte bulunan sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanununun maddesinde düzenlenen i̇hti̇yari̇ dava arkadaşliği müessesesi uyarınca ihtiyari dava arkadaşlığının oluşması için birden ziyade kimseler aşağıdaki hallerde birlikte dâva ikame edebilecekleri gibi birlikte aleyhlerine de dâva ikame olunabilir müddeiler veya müddeialeyhler arasında müddeabih olan hak veya borcun iştirak halinde bulunması veyahut müşterek bir muamele ile hepsinin lehine bir hak taahhüt edilmiş olması veya kendilerinin bu suretle taahhüt altına girmeleri dâvanın her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi hükmü öngörülmüş iken yasa koyucular tarafından usul ekonomisi ve çelişkili kararların önüne geçmek gerekçe gösterilmek suretiyle sayılı kanunun maddesinin kapsamı sayılı kanunun maddesi ile genişletilerek ihtiyari dava arkadaşlığı için birden çok kişi aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması hükmü öngörülmüştür yukarıda belirtildiği üzere sayılı kanunun maddesinin bendi ile yürürlüğe konan davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya bi̇rbi̇ri̇ne benzer olmasi hükmü içerisinde yer alan veya bi̇rbi̇ri̇ne benzer ibaresi ucu açık bir ibaredir i̇htiyari dava arkadaşlığı için birbirine benzer vakıa ve hukuki sebebin varlığının yeterli olduğunun kabulü halinde farklı mahallerde farklı tarihlerde birbirine benzer şekilde oluşan birden çok iş kazası veya trafik kazalarının mağdurlarının birlikte bir dava dilekçesi ile dava açmaları mümkün olabilecek hatta sosyal güvenlik kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak türkiyede tüm emekliler ya da çalışanlar bir dava dilekçesiyle dava açabilecektir nitekim iş bu davada olduğu gibi mahkememizin esas sayılı dava dosyası ile esas sayılı dava dosyasında biri adet davacı diğeri adet davacı hakkında her bir davacının aynı vakıa ve sebepten kaynaklanmayan her birinin birbirine benzer bağımsız hizmet akdi ile çalışmasından kaynaklı yıllık kalem fark alacaklarının taleplerinin tahsiline ilişkin olarak dava açılmıştır yapılan yargılama sonucunda mahkememizce dava dilekçesinde adet davacı adına her bir davacının kalemden oluşan alacak talebi ile ilgili olarak iş bu alacak davasının açıldığı anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı uyuşmazlık makul sınırları aşan sayıda birden çok davacının bir dava dilekçesi ile dava açıp açamayacağı hususunda toplanmaktadır mahkememiz iki hakimli olup her iki hakimle birlikte mahkememiz derdest dosya sayısı iş bu karar tarihi itibariyle dur bu sayı içerisinde davacı vekili tarafından açılan esas sayılı dava dosyasının adet davacıyı içeren tefriki ile ayrılan adet dava dosyasıda mevcuttur esas sayılı dava dosyası mahkememiz hakimi sevgi boyaci tarafından tefrik olunmuştur bu durumda mahkememizde her bir hakimin yaklaşık adet derdest dava dosyası mevcuttur i̇ş bu dava ve mahkememizin esas sayılı dava her bir davacı yönünden tefrik edildiğinde tarafımdaki dosya sayısı iki katına çıkacaktır davacı vekilleri tarafından açılan davalarda adı geçen davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut olmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı mevcuttur hmknın maddesinde ihtiyari dava arkadaşlarının birlikte dava açabilecekleri öngörülmüş ise de bunun makul sayıda olması gerekmektedir i̇yiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak hmknın maddesinde tanınan hak kötüye kullanilmak sureti̇yle bir dava dilekçesi ile kişilik davacıyla ilgili olarak dava açılması hukukun temel ilkeleriyle bağdaştırılamaz bu yollarla yüce yargı mensuplarının iş yükünün ikiye üçe hatta daha fazlasına katlanarak çıkartılmaya çalışılmasının da kabulü mümkün değildir bu yollarla binlerce dava adet dava dilekçesi üzerinden yürütülmeye çalışılmaktadır bunlardan bazıları şöyledir ankara i̇ş mahkemesi esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet davacı adına dava açılmış ankara i̇ş mahkemesi esas sayılı dava dosyasında adet davacı adına dava açılmış ankara i̇ş mahkemesinde esas sayılı dava dosyasında adet davacı adına dava açılmış ankara i̇ş mahkemesi esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet davacı adına dava açılmış ankara i̇ş mahkemesinde esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet davacı adına dava açılmış yine ankara i̇ş mahkemesinde esas sayılı dava dosyasında adet esas sayılı dava dosyasında adet davacı adına dava açılmıştır belirtilen mahkemeler örnekleme yoluyla verilmiş olup bu mahkemelerin dışındaki diğer mahkemelerde de aynı avukatlar tarafından bu yolla binlerce dava açılmıştır yukarıda belirtildiği üzere hukukun temel prensiplerine iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak yüzlerce hatta binlerce davacıya ait olmak üzere tek dava dilekçesi ile dava açılmasının hukuken kabulü mümkün değildir öte yandan iş yükü bir hayli ağır olan yüce yargı mensuplarının ve kalem personelinin bu yollarla iş yükünün daha da arttırılmasına cevaz vermek mümkün değildir bu nedenlerle davacı vekiline aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan adet davacının bir dava dilekçesi ile dava açması usul ve yasaya aykırı olup müzekkerenin tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık süre içerisinde bir adet davacı belirtilmek suretiyle dava dilekçesinin düzeltilmesi gerektiğinin aksi halde davanın açılmamış sayılacağına dair ihtaratlı müzekkere tebliğ edilmiş tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık süre içerisinde davacı vekilinin dava dilekçesini düzeltmediği anlaşılmakla aşağıda belirtilen şekilde karar verildi şeklinde gerekçe gösterilmek suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştiresas sayısı karar sayısı mahkememizce tesis edilen karar yargıtay hukuk dairesi esas karar sayılı ilamı ile somut olayda dosya içeriğine göre davacılar vekili aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan davacı adına toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım alacakların hüküm altına alınması için tek dilekçe ile dava açmıştır mahkemece davacılar vekiline tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde bir davacı ismi belirtilerek dava dilekçesinin düzeltilmesi gerektiği aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği açıklamasını içeren tebligat yapılmış dilekçenin tek davacıya hasredilmemesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir i̇htiyari dava arkadaşlığı davaların daha çabuk ve en az giderle sonuçlanması çelişkili hükümler verilmesinin önlenmesi bakımından usul ekonomisine uygundur ancak çok sayıda ihtiyari dava arkadaşının birlikte dava açması yargılamanın sağlıklı şekilde yürütülmesini araştırma ve incelemenin yetersizliğine sebebiyet verebileceği durumunda araştırma ve incelemenin sağlıklı yürütülmesi bakımından davaların tefrikine ayrılmasına karar verilebilir ise de müşterek dava dilekçesinin tek davacıya hasredilmemesi gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi mümkün değildir mahkemece yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve ilkeler dikkate alınmadan ilamda yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir şeklinde gerekçe gösterilmek suretiyle bozulmuştur yine birbirinden bağımsız hizmet sözleşmesine dayalı olarak çalışan davacıyla ilgili olarak mahkememizin esas sayılı dava dosyasında ek dava açılmıştır davacıyla ilgili her bir asıl dava farklı mahkemelere aittir ek davada asıl davaların sonucu beklenmektedir yukarıda belirtildiği üzere sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan veya bi̇rbi̇ri̇ne benzer ibaresi ucu açık bir ibaredir i̇yi̇ ni̇yet ve dürüstlük kurallarina aykiri olarak kullanılmaya müsait haldedir sayılı kanunun maddesine ilişkin kanun gerekçesi̇nde çelişkili kararların önüne geçilmesi ve usul ekonomisi dikkate alınarak belirtilen ibarenin yürürlüğe konulduğu belirtilmekte ise de bu husus yerinde değildir mahkemelerce verilen çelişkili kararların bu şekilde önüne geçilmesi düşünülemez çelişkili kararların önüne geçmek yargıtay i̇çtihat birleştirme kararları oluşturmak yeterli kanuni düzenlemeler getirmek ve yargı mensuplarının bilgisini artırmakla mümkündür usul ekonomisi açısından ise ankara adliyesi hukuk mahkemelerinde benzer vakıa ve sebeplerle ilgili olarak ve daha altındaki sayıda davacıyla ilgili olarak açılan seri davalar tevzii bürosunca aynı mahkemeye düşürülmektedir bu şekilde usul ekonomisi sağlanmaya çalışılmaktadır benzer vakıa ve sebeplerle ilgili olarak adeti aşan davacı ile ilgili olarak açılan davalar ise dosyaların birden çok mahkemeye dağılmasını önleyerek az çaba sarfetmek maksadıyla avukatlarca tek dava dilekçesi ile dava açma yoluna gidilmesi ve buna madde ile izin verilmiş olması ağır iş yükü altında öz veriyle çalışan yargi mensuplarinin ve kalem personeli̇ni̇n haklarinin i̇hlali̇ niteliğindediresas sayısı karar sayısı öte yandan birden çok davacı ile ilgili olarak açılan dava dosyasında delillerinin toplanması tanıklarının dinlenmesi bilirkişi raporlarının denetlenmesi vs hususları dikkate alındığında kararın isabetli olarak verilmesi ve davanın kısa sürede sonuçlanması da mümkün değildir bu şekilde davacıların haklarının zaman aşımına uğraması da mümkündür hal böyle olunca madde ile davacı asillerin hakları da ihlal edilmiş olacaktır öte yandan yüce yargıtayın dahi yanlış karar verebildiği akabinde yanlış kararından döndüğü bir gerçektir bu nedenle benzer vakıa ve sebep nedeniyle birden çok kişi hakkında bir dava dilekçesi ile dava açılıp yanlış karar verilmesi halinde ya tüm davacıların hakkı dava reddedilmek suretiyle yok olacak ya da birden çok davacı yersiz olarak alacağa hak kazanacaktır benzer vakıa ve sebeplerle ilgili ne kadar çok dava olur ise vaka ve sebepler farklı mahkeme hakimlerinin bilgileri ve yaklaşımı ile daha çok irdelenecek sonuçta verilecek karar daha isabetli olacaktır hukuk muhakemeleri kanununun maddesinin nolu bendinde yer alan hakim de dahil olmak üzere hükmü anayasanın ve maddeleri ile uluslararası hukuk normlarına aykırılık teşkil etmektedir sonuç yukarıda belirtilen nedenlerle davacı asiller yargı mensupları ile kalem personellerinin anayasanın ve maddelerinde öngörülen temel hak ve özgürlüklerinin ihlali nedeniyle ayrıca yargı mensupları ile kalem personelenin anayasanın maddesinde öngörülen çalışma şartları ve dinlenme haklarının ihlali nedeniyle ve anayasanın maddesinde öngörülen devlet çalişma hayatini geli̇şti̇rmekle mükellef hükmünün ihlali nedeniyle anayasaya aykırı olarak düzenlenen sayılı kanunun maddesinin bendindeki veya bi̇rbi̇ri̇ne benzer ibaresinin i̇ptali̇ ile kanun maddesinden çıkartılması anayasanın ve maddelerine aykırı olarak düzenlenen hmknın maddesinin nolu bendindeki hakim de dahil olmak üzere ibaresinin iptali ile kanun maddesinden çıkartılması için gereği saygılarımla arz olunur
1,464
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın dayandığı gerekçe özet olarak şöyledir sayılı ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesinde temyiz mahkemesinden verilen bozma kararına mahkemelerin ısrar hakları vardır israr üzerine temyiz ceza umumi heyetinden verilen kararlara uymak mecburidir denmektedir bu hüküm hâkimi vicdanî ve yasal kanaat getirmediği bir kararı uygulamaya zorlamakta ve mecbur kılmaktadır bu durumda hâkim için vicdanî kanaat getirmediği yasal olarak aykırılığına inandığı bir karara karşı uymaktan başka bir çözüm kalmamaktadır aynı zamanda hâkim bu gerekçe ile kendisini reddedememektedir anayasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna hukuka ve vicdani kanaâtlarına göre hüküm verirler hiç bir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz denmektedir ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesi anayasanın maddesine aykırıdır zira anılan madde mahkemeyi hâkimi vicdani kanaat getirmediği ve yasal olduğuna yine yasal gerekçelerle inanmadığı bir kararı vermeye zorlamaktadır bu durumda hâkime en azından davada kendisini reddetme çekilme hakkı verilmelidir bu nedenle ceza muhakemeleri usulü kanununun değişik maddesinin birinci fıkrası hükmü anayasaya aykırıdır
173
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararı aynen şöyledir ekonomik denge vergisi gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı yasa ile ihdas edilen ve yayımlandığı gün yürürlüğe giren bir vergidir sayılı yasanın maddesinde ekonomik denge vergisinin mükellefi kimler olacağı belirlenmiş ve bendinde bu kanunun yayımlandığı tarihte ücret geliri elde eden ve yılında elde ettikleri ücretlerinin vergi matrahı toplamı tlyı aşan ücretliler yönetim ve denetim kurulları başkan ve üyeleri ile tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para ayın ve menfaatler dahil olduğu belirlenmiş ve maddesinde de verginin matrahı ve oranı belirlenmiş ve maddenin bendinde sayılan ücretlilerin takvim yılında elde ettikleri ücretlerinin gelir vergisi matrahı toplamı üzerinden bu vergiden bendine göre hesaplanan vergi mahsup edilir denilmiştir davacının sayılı kanunun geçmişe şamil ilave mali mükellefiyet getirmesi getirilen bu mükellefiyetin eşitlik ilkesine aykırı olduğu yolundaki iddiaları mahkememizce ciddi görülmüştür şöyle ki anayasanın ücrette adalet sağlanması başlıklı maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır asgari ücretin tesbitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu gözönünde bulundurulur denilmiş ve vergi ödevi başlıklı maddenin ilk paragrafında da herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir olayda bir yıllık ücret geliri tl olan ve bu miktarı aşan kişiler ekonomik denge vergisi mükellefi olmakta oysa bu miktardan bir lira dahi aşağıda ücret alan bir kimse anılan vergi mükellefi olmamaktadır böylece tl ücret geliri elde eden mükellef nisbet üzerinden tl ekonomik denge vergisi ödemekle yılda tl ücret gelirinden bir lira eksik ücret elde edenlerden daha az net ücrete sahip olmaktadır diğer taraftan ücret ödemesinin yapıldığı yılı içinde kişiler böyle bir vergi ödeme yükümlülükleri bulunmadığından gerekli harcamalarını yaptıktan sonra günü yürürlüğe giren bu yasa ile sonradan vergi mükellefi olmaktalar bu durumda ücret gelirinin ele geçen kısmı yani net ücret harcamaların yapılmasından sonra belirlenmektedir bu durum herkesin mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlülük görevini ve vergi yükünün adaletli dağılımını zedelediği gibi aynı zamanda yukarıda anılan anayasanın maddesinde belirtilen ücret emeğin karşılığı ve devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alır hükmüne ters düşmektediresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı yasanın e maddelerinin anayasaya aykırılık iddiası ciddi görüldüğünden anayasaya aykırılık bulunup bulunmadığı konusunda karar verilmek üzere anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanununun maddesi gereğince anayasa mahkemesi başkanlığına başvuruda bulunulmasına karar verilmiştir
394
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizin esas sayılı dosyası ile davacı vekili müvekkili cemalettin çakmazın ilk tarihinde sayılı yasaya göre ssk sigortalısı olduğunu müvekkilinin doğum tarihinin nüfusa gerçeğe aykırı bir şekilde tescil edilmiş olduğunu akranlarının askere çağrılmasına rağmen kendinin çağrılmaması nedeniyle öğrendiğini çekerek asliye hukuk mahkemesinin tarih esas ve karar sayılı ilamı ile müvekkilinin olan doğum tarihinin olarak düzeltilmiş olduğunu bu nedenle müvekkilinin askerliğini tarihleri arasında yapmış olduğunu müvekkilinin yaşlılık aylığı bağlanması hususundaki talebinin davalı kurum tarafından davacının ilk sigortalı olarak işe başladığı tarihte doğumlu olduğu ve sonradan yapılan yaş tashihlerinin aylık bağlanma işlemlerinde nazara alınmadığı gerekçesi ile reddedildiğini müvekkilinin gerçekte doğumlu olduğunu aksi halde sigortalılığının başladığı tarihte yaşında ve askerliğe alındığı tarihte yaşında olmasının söz konusu olduğunu yaşında birinin sigortalı olarak çalışmasının ve yaşında birinin askerliğe alınmasının mümkün olmadığını tıbben insanların gerçek yaşlarının tespit edilmesinin mümkün olduğunu ve yapılan yaş tashihinde erken emeklilik gibi bir kasıt ve düşüncenin bulunmadığını belirterek kurum işleminin iptaline ve müvekkiline yaşlılık aylığı bağlanmasında düzeltilmiş doğum tarihinin esas alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir davacı vekili tarihinde sayılı yasanın maddesinin anayasanın eşitlik sosyal devlet ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu iddia etmiştir sayılı yasanın ve buna paralel olarak düzenlenmiş bulunan sayılı yasanın maddesine göre sigortalılara sosyal sigortalardan kaynaklanan haklar verilirken sigortalının ilk çalışmaya başladığı tarihteki doğum tarihi esas alınmaktadır buna göre sigortalılık başladıktan sonra sigortalının doğum tarihinde değişiklik yapan mahkeme kararları sosyal güvenlikle ilgili haklar verilirken uygulanmamaktadır kesinleşmiş bir mahkeme kararının bazı olay ve işlemlere okula alma askere alma memuriyet alma ve siyasi hakları kullanma gibi uygulanması ve bazı olay ve işlemlerde uygulanmaması anayasanın maddesinde yer alan demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır bir hukuk devletinde yargı kararlarının bazı olay ve işlemlerde geçerli sayılacağına bazı olay ve işlemlerde geçerli sayılmayacağına ilişkin hükmün bulunması düşünülemez bu durum mahkemeleri zan altında bıraktığı gibi yargıya olan güveni de sarsacaktır mahkeme kararlarını peşin olarak geçersiz sayma yetkisinin yasamaya verilmesi kuvvetlere ayrılığı ilkesine aykırıdır bir kişinin doğum tarihini zamanında yanlış yazılmış olması nedeniyle akranlarından sonra sosyal haklara kavuşabilmesi aynı zaman anayasanın maddesinde yer alan adalet ve sosyal devlet ilkelerine ve anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi devletin sosyal güvenliği sağlayacak tedbirleri alması gerektiği şeklindeki anayasanın maddesine aykırıdır bu maddelerin amacı suistimalleri önlemek ve sigortalıların mahkemelerden gerçeğe aykırı yaş tashihi kararları alarak hak ettikleri tarihlerden önce sosyal güvenlik haklarından faydalanmalarını önlemek ise yapılacak iş mahkeme kararlarını bazı olaylardaesas sayısı karar sayısı uygulanmamasını sağlamak değil yaş tashihi kararlarının daha sağlıklı verilmesini sağlayacak tedbirleri almaktır yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememiz tarafından sayılı yasanın ve sayılı yasanın maddelerinin anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğu ve davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur hüküm anayasamızın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle sayılı yasanın ve maddelerinin ve aynı mahiyetteki sayılı yasanın maddesinin iptali için anayasaya mahkemesine başvurulmasına
465
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı değerlendi̇rme ve gerekçe sayılı yasanın hükmüne göre hükümlü ya da tutuklunun düzenli bir yaşamın sürdürülmesi güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun tüzük yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları kusurlu olarak ihlâl ettiğinde eylem ile orantılı olarak disiplin cezalarının uygulanacağını öngörüldüğü sayılı yasanın hükmüne göre izinden dönmeyen ya da saatten sonra gelen hükümlülerin haklarında tck maddesi kapsamında uygulama yapılacağının hüküm altına alındığı somut dosyaya konu hükümlünün özel izinden dönmediğinin iddia edildiği özel izinden dönmeme eyleminin sayılı kanunun hükmünde düzenlendiği ve günden güne kadar hücre cezası ile karşılandığı hükümlü hakkında disiplin cezası tatbik edildiğinde ise sayılı yasa gereğince ilgilinin disiplin cezasının hücre cezasının kaldırılması için yıllık ve iyi halliğinin kazanılması için cezanın infaz tarihinden itibaren yıllık sürenin geçmesi gerektiği bunun yanında açığa ayrılmak için açığa ayrılma yönetmeliği çerçevesinde de disiplin cezasının kaldırılması tarihinden itibaren yıllık sürenin geçmesi gerektiği özel izinden dönmeme eylemi nedeniyle sayılı tcknın maddesinin uygulama alanı bulmasının nedeninin sayılı yasanın fıkrasındaki atıf hükmü olduğu mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere özel izinden dönmeme eyleminin esas olarak özel suç ceza içeren sayılı yasada düzenlenen bir düzenleme olmakla yasanın hükmü düşünüldüğünde ceza infaz kurumlarında disiplinin sağlanması bakımından hükme bağlandığının düşünülmesi gerektiği sayılı tcknın maddesinin adi iyeye karşı işlenen suçlar kategorisinde olduğu temel olarak sayılı yasadaki bir eylemin aynı zamanda tckda düzenlenmesinin mümkün olduğu bu hususa zımnen sayılı yasanın ‘suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez şeklindeki hükmünde değinildiği anayasal anlamda temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasında temel kriterlerinden olan ölçülülük ilkesinin temel olarak gerçekleştirilmek istenilen amaç ile amacı temin için başvurulan yol arasında ölçüyle ilintili olduğu bu anlamda gerçekleştirilecek müdahaleden daha az etkili bir yolla amaç elde ediliyorsa daha az olanının tercih edilmesi gerektiği öte yandan bir düzenlemeyi ceza hukuku normu haline getiren şeyin devlet iradesinin tecessüm ettiği kanun olmakla birlikte düzenlemenin temelinde yatan sosyal bir ihtiyaç olduğu sayılı yasanın yollaması ile firara ilişkin sayılı tck hükümlerine konu olan özel izinden dönmeme şeklindeki eylemin sayılı yasa hükümleri mucibince etkili bir şekilde özel ceza içeren norma yani disiplin cezasına konu olduğu disiplin cezasının kaldırılması ve kaldırma süresinden itibaren başlayan açığa ayrılma için geçmesi gereken ayrı aynı iki süre düşünüldüğünde bu durumun daha anlaşılır olduğu farklı bir anlatımla özel izinden dönmeme şeklindeki davranışın sayılı yasanın bağlamında mevzuata aykırı bir eylem olarak disiplin cezasınafirar karşılık gelmesinin özel izinden dönmeme şeklindeki davranışı yasaklamadaki amacı gerçekleştirmeye yeterli ve elverişli olduğu bu davranışı yasaklayan norm ile korunmak istenen amaç arasında eyleme ilişkin disiplin cezası işleminin etkili bir kişi hürriyetine yönelik müdahale olduğu ayrıca tck hükümlerinin tatbikinin gerekli olan müdahalenin ötesinde bir düzenleme olduğu dolayısıyla sayılı yasadaki özel izinden dönmeme eylemine karşılık gelen firar eylemine ilişkin disiplin cezasının yanında sayılı tck maddesinin uygulanmasının ölçülü olmadığı ayrıca demokratik bir toplum düzeni için zorunlu bir ihtiyaca hizmet etmediğinin değerlendirilmesi karşısında sayılı yasanın hükmünün anayasanın ölçülülük ve demokratik toplum düzeninin gerekleri kriterlerineesas sayısı karar sayısı aykırı olduğu kanısıyla aşağıdaki şekilde somut norm denetimi için karar verilmesi verilmesi gerekmiştir hüküm yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olduğu değerlendirildiğinden iş bu dosyanın gerekçeli kararın yazılmasına müteakip anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun hükümlerine uygun usul ve esaslar gözetilerek anayasaya aykırılık iddiasının değerlendirilmesi için anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne i̇şaret edilen sürecin iş bu dosya bakımından bekletici mesele sayılmasına sanık hakkındaki yakalama kararının verilen kararın mahiyetine göre şu aşamada kaldirilmasina buna ilişkin yazı yazılmasına yargılama giderlerinin bekletici mesele yapılan anayasa yargısı sürecinin bitiminden sonra değerlendirilmesine dair sanık yokluğunda verilen kararın mahiyetine göre kesi̇n olmak üzere karar verildi
578
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ yukarıda belirtilen madde hükmü bir hukuk devletinde olması gereken hukuki güvenlik i̇lkesi aykırıdır hukuk devletinde devlet hukuk güvenliğini sağlama yükümlüdür hukuki güvenlik ilkesi kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği i̇lkesi uyarınca yasalar kural olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden kazanılmış hakların korunması ilkesinin gereğidir bununla birlikte hukuki güvenlik ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik i̇lkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar i̇tiraz konusu yasa ile devam eden davalar için yasayla geriye dönük olarak açık bir müdahale yapılmıştır somut vakıada davalı kurum tüketiciden alınmaması gereken kayıp kaçak bedellerini davacıdan tahsil etmiştir ki kayıp kaçak bedellerinin nihai tüketiciye yansıtılamayacağı istikrarlı yargıtay uygulamaları ile sabittir yhgk gün ve sayılı kararı ve yargıtay hdnin yerleşik içtihatlarıeldeki davada davacı dava açıldığı tarihte hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin iadesini talep etmiş bu davanın gerektirdiği mahkeme masraflarına katlanmıştır davacı istikrarlı yargıtay uygulamalarına göre kazanmayı beklediği meşru beklenti ilkesi gereği işbu davayı iptali talep edilen kanun hükmü nedeniyle kaybedecektir başka bir ifadeyle meşru beklenti seviyesinde kazanılması umulan davanın belirtilen kanun hükmüyle kesin olarak reddedilecek olması anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan itiraz konusu kural anayasanın maddesinde garanti altına alman adil yargılanma hakkına aykırıdır zira adil yargılanma hakkı gereği kişiler açtıkları davaların kamusal veya değil herhangi bir müdahale olmaksızın bağımsız ve tarafsız biçimde görülmesini isteme hakkına sahiptir oysa itiraz konusu kural ile devam eden davalara müdahale edilmekte ve davalı lehine belli bir avantaj sağlanmaktadır nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesine ai̇hm göre devam eden davalara belli bir sonucu garanti etmek adına yasa ile yapılan kamu müdahaleleri sözleşmenin maddesinde güvenceye kavuşturulan adil yargılanma hakkını ihlal eder ai̇hm ihlal bulduğu kararlarda özellikle yargılama sırasında yürürlüğe giren kanunla yapılan müdahalenin zamanlaması ve şeklini dikkate almış karar verme aşamasına yakın bir zamanda yargılamanın sonucuna ekti edecek şekilde yapılmış olan müdahaleler yönünden ihlal tespit etmiştir bkz stran greek refıneries ve stratis andreadisyunanistan zielinski ve pradal ve gonzalez ve diğerlerifransa bd no ve diğer başvuru numarası papageorgiouyunansitan no anagnostopoulos ve diğerleriyunanistanan no ai̇hm müdahalenin öngörülebilir olmasını belli bir davayı hedef almamasını az miktarda olmasını zorlayıcı bir kamu yaran taşıması™ ve davanın esasının mahkemelerce incelenmesini şart koşmuştur bkz national provincıal building society leeds permanent building society ve yorkshire building societybirleşik krallık forrer esas sayısı karar sayısı niedenthalalmanya no ogis institut stanislas ogec saint pie ve blanche de castille ve diğerlerifransa no i̇tiraz başvurusuna konu kural bu açıdan değerlendirildiğinde öncelikle ilgili kural öngörülebilir değildir zira davacılar açısından dava açıldığı tarihte bu yönde bir tahminde bulunmak olanaksızdır yine ilgili kural belli bir davayı hedef almamakla birlikte sonuçlan itibarıyla mali hakları ciddi tutarlarda etkilemektedir ayrıca ilgili kuralın yasama organınca hangi zorlayıcı kamu yaran gereğince kabul edildiği belli değildir oysa devam eden davalara belli bir sonucu garanti edecek biçimde müdahale eden ilgili kuralın hangi zorlayıcı kamu yararına matuf kabul edildiğinin açıklanması gerekir son olarak ilgili kural gereği mahkemelerin davanın esasını inceleyebilmesi olanaksızdır çünkü mahkemeler ilgili kuralın amir hükmü gereği davayı davacının aleyhine sonuçlandırmak durumundadır yukarıdaki açıklamalar ışığında i̇tiraz konusu kanun hükmü anayasanın maddesinde yerini bulan hukuk devleti̇ ilkesini ve maddesinde yer alan adi̇l yargilanma hakkini ihlal etmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
658
esas sayısı karar sayısı sanık oğlu doğumlu hakkında tarihinde sevk ettiği araç ile durdurularak alkolmetre üfletildiğinde promil alkollü olduğu gerekçesi ile sayılı yasanın maddesi uyarınca tl idari para cezası tutanağı ve sürücü belgesinin geri alınma tutanağı düzenlenerek sayılı yasanın maddesi yollaması ile tck maddeleri uyarınca cezalandırılması için mahkememizde kamu davası açılmıştır ancak sayılı yasanın maddesi sayılı anayasamızın yasama yetkisinin devredilmezliğini düzenleyen kanun önünde eşitliği düzenleyen hakların özüne dokunulmayacağını düzenleyen maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir şöyle ki zaten tck maddesi bu suçun unsurlarını belirleyerek aykırı hareket edenlerin cezalandırılmasını öngörmektedir sayılı yasanın maddesi ise kanında promil üzerinde alkol tespit edilenlerin tck maddesi uyarınca cezalandırılmasını öngörmektedir sayılı karayolları trafik yasasının maddesi aleyhine anayasa mahkemesine anayasaya aykırılık iddiası ile açılan itiraz davasında anayasa mahkemesi esas karar sayılı tarihli karar ile anayasaya aykırılık görülmediğinden i̇ti̇razin reddi̇ne karar verilmiş ise de bu itiraz gerekçesi farklı olduğundan mahkememizce farklı gerekçe ite itiraz yoluna gidilmiştir sayılı yasanın maddesindeki düzenleme ile atılı suç şekli suç haline getirilmiştir halbuki tck maddesinde açıklanan aynı suç harekete bağlı kasıtla işlenen bir suçtur diğer bir deyişle tck maddesindeki tehlikeli vasıta kullanma suçu trafikte aracın tehlikeli bir şekilde kullanılması ve sanığın bu hareketini kasten gerçekleştirmesi gerekir sayılı yasanın maddesindeki düzenleme ile getirilen suç ise şekli suç halinde düzenlenip promilin üzerinde alkol tespit edilen herkesin cezalandırılmasını öngörmektedir bu hukukun suç teorisine ve tıbbın ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir sanığın herhangi bir trafik kazasına karışmadığı gibi herhangi bir trafik kuralı ihlal ettiği de tespit edilmemiştir tehlikeli vasıta kullandığı yönünde hiçbir delil tespit edilmeyerek sayılı yasanın maddesine dayanılarak tck maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır anayasamıza aykırıdır şöyle ki sayılı yasanın maddesindeki düzenleme bir bardak alkol içen kişinin sarhoş olduğu halde bir şişe alkol içen kişinin hiç etkilenmediği gerçeğini gözardı etmektedir alkol alan kişinin başlangıçta vasıtayı tehlikeli kullandığının kabul edilmesi demek olan bu düzenleme suç teorisi ile suç tespiti kriterlerine uygun düşmemektedir promil alkollü olan kişi hakkında dava açılamayacak promil alkollü olan kişi hakkında dava açılarak cezalandırılması gerekecektir olayımızda ise sanığın promil alkollü olduğu tespit edilmekle kamu davası açılmıştır promi̇l üzeri̇nde alkol tespi̇t edi̇len ki̇şi̇leri̇n araçlarini tehli̇keli̇ kullanacağini varsayarak mutlak kural koymak hukuka ve bi̇li̇me aykiri olacaktir madde anayasamızın hakların özüne dokunulamayacağını düzenleyen maddesine aykırı düzenlenmiştir alkollü olan bir kişinin vasıtayı tehlikeli sevkettiğinin bilimsel açıdan tespit edilmesi gerekmektedir bunun yolu da tıbbi donelerin kullanılmasıdır kandaki alkol miktarının tespitiesas sayısı karar sayısı yeterli olmayıp psikolog denetiminde gerekli tıbbi testlerin yapılarak vasıtayı tehlikeli kullanıp kullanmadığının kesin olarak belirlenmesi gerekir suç unsurlarını tespit eden yasa maddesi bu hususları açıkça düzenlemesi gerekir halbuki son maddesinde alkol tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullan ile diğer usul ve esasların yönetmelikte gösterileceğini öngörmektedir i̇dari̇ karar i̇le suç oluşturulmuştur bu hüküm de suçun oluşumunu yönetmelik düzenlemeye yetkili idareye bırakmış olmaktadır tck maddesinde idarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza konamaz hükmü yer almaktadır bu yönü ile de anayasamızın yasama yetkisinin devredilmeyeceğini düzenleyen maddesine aykırı düzenlenmiştir bu düzenleme karşısında promil alkol altında alkol alıp vasıtayı tehlikeli kullanacak şekilde sarhoş olduğu halde tck maddesinden kamu davası açılmayıp promil alkol alıp herhangi bir kazaya karışmamış trafik kuralı ihlali yapmayan aracı tehlikeli kullandığına dair hiçbir delil olmayan kişi hakkında kamu davası açılarak cezalandırılması da anayasamızın eşitlik ilkesini düzenleyen maddesine ay kın olacaktır gün geçtikçe yazılı ve görsel basında çıkan haberlerde hayatında hiç alkol kullanmayan sevkettiği otobüs ile i̇zmirden çoruma giderken afyon emirdağa geldiğinde alkol tespiti yapıldığında promil alkol tespit edilen sürücüye tl idari para cezası verilip hakkında tck maddesinden kamu davası açıldıktan sonra hayatında hiç alkol kullanmadığını kabul ettirerek emirdağ sulh ceza mahkemesinin tarihli karan ile idari para cezasının iptal edildiği gibi hiç alkol almadığı halde adet portakal yiyen kişinin kanında promil alkol çıkacağının rivayet edildiği polis ekiplerine dağıtılan alkol tespit cihazlarının her ölçümde sıfırlanması gerektiği aksi taktirde bir önceki ölçümün sonucunu verdiği hatta ölçüm yapılan kişinin alkol miktarını bir önceki yapılan ölçüm sonucuna ilave ederek gösterdiği bazı cihazların arızalı olmakla olduğundan yüksek sonuçlar gösterdiği herkesçe konuşulan bilinen husus olmakla alkol alan kişinin aracı tehlikeli şekilde kullanıp kullanmadığının ya da kullanıp kullanmayacağının bilimsel olarak tıbbi yöntemler ile tespit edilmesi yasa tarafından düzenlenmesinin önemini açıkça ortaya koyduğu halde bunun idari makamlarınca düzenlenmesi gereken yönetmelik yolu ile düzenlenmesi dahi sayılı yasanın ve son fıkralarının iptalini zorunlu kılmakla onaylı dosya sureti eklice gönderilmiştir sonuç olarak sayılı yasanın ve son fıkraları sayılı anayasamızın yasama yetkisinin devredilmezliğini düzenleyen kanun önünde eşitliği düzenleyen hakların özüne dokunulmayacağım düzenleyen maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali için ay maddesi uyarınca gereği bilgilerinize sunulur
727
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz konusu kural anayasaya aykırıdır şöyle ki i̇dare hukukumuza göre idari işlemler hukuka uygunluk karinesinden yararlanmakta olup idari işlemlerin hukuka aykırı oldukları yargı yerlerince tespit edilmelerine kadar idari işlemler bu karineden yararlanmakta ve herhangi ikinci bir irade olmaksızın hukuk aleminde etki doğurmaya devam etmektedirler buna rağmen bu karine idari işlemlerin hukuka aykırı oldukları iddiasıyla yargıya başvurulmasını engellememekte olup anayasanın maddesi hükmüne göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır bu şekilde dava edilen idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadıkları yönünden yapılacak bir muhakeme sonucunda ilk derece yargı mercilerince verilecek olan kararlar da herhangi ikinci bir iradeye gerek duymaksızın hukuk aleminde etki doğururlar ancak kural olarak ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararlara karşı temyiz ya da itiraz yoluyla bir üst yargı merciine başvurulması mümkündür zira bu demokratik hukuk sistemlerinin bir gereği olduğu gibi anayasanın maddesinde danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir denmek suretiyle de genel geçer bu kural anayasal bir hal de almıştır buna göre kural olarak ilk derece idari yargı mercileri tarafından verilen kararların temyiz ya da itiraz yolu açık olmalıdır bu şekilde ilk derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararların hukuka uygun olup olmadıklarının denetiminin yapılmasının sağlanmasının yanı sıra ülke çapında bir içtihat birliği de sağlanmaya çalışılmakta en azından birbirine aykırı çok fazla sayıda içtihat olmaması sağlanarak vatandaşların hangi durumda hangi hukuki sonuca muhatap olacaklarını en azından yaklaşık olarak bilmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır fakat bu durum ilk derece mahkemelerinden verilen her türlü kararın mutlaka temyiz ya da itiraz yolu açık olması gerektiğini aksi bir durumun her halde anayasaya aykırı olduğunu göstermez nitekim hukukumuzdaki kural yukarıda belirtildiği gibi olsa da istisnai bazı durumlarda bazı mahkemelerce bazı konular hakkında verilecek olan kararların kesin olacağına dair kanuni düzenlemeler de mevcuttur bu düzenlemeler ise ekseriyetle parasal olarak belirlenmekte bazen de yabancılar hukuku gibi vatandaşları doğrudan etkilemeyen konularda olmaktadır parasal miktar dikkate alınarak yapılan düzenlemelerde ise ortalama bir vatandaşın bir şekilde ödemek zorunda kalması halinde maddi olarak çok fazla etkilenmeyeceği miktarları aşmayan davalarda ilk derece mahkemelerince verilen kararların kesin olduğu yönünde düzenlemeler yapılabilmektedir bu şekilde yoğun iş yükü altında olan üst yargı mercilerinin iş yükü hafifletilmeye çalışılarak daha büyük miktarlı bireyi ve dolayısıyla da toplumu etkileme kabiliyeti daha büyük olan davaların temyizi veya itirazının daha hızlı ve daha verimli bir şekilde karara bağlanmasının sağlanması suretiyle toplumun hukuku ile bireyin hukuk arasındaki optimum denge bu şekilde de tesis edilmeye çalışılmaktadır i̇tiraz konusu kanun hükmü de bu kapsamda ortaya çıkan miktar itibariyle yapılan bir değerlendirme çerçevesinde sayılı kanunun fıkrası uyarınca verilen cezalara karşı açılan davalarda ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararlara karşı yukarıda aktarılanesas sayısı karar sayısı genel geçer ve aynı zamanda da anayasal olan kural doğrultusunda yapılabilecek olan itiraz veya temyiz başvurusu olanağını ortadan kaldıran bir kanun hükmü olduğunda tereddüt yoktur ancak itiraz konusu kanun hükmünün anayasaya aykırılığı sayılı kanunun belirtilen maddesinin bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır şeklindeki son hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde ortaya çıkmaktadır çünkü maddenin bu son bendine göre bir kişinin işlediği bir fiili iş bu dava konusu olaydaki gibi yıl içerisinde tekrar tekrar işlemesi halinde her bir işlediği ceza için verilecek ceza bir öncekinden bir kat fazla olacaktır nitekim maddenin aktarılan son fıkrasının iptali istemiyle itiraz yoluyla yapılan başvuru sonucu anayasa mahkemesince verilen tarih ve esas karar sayılı karar da bu yöndedir bu şekilde ise birkaç fiil sonra ceza miktarı oldukça artacak buna rağmen bu cezaya karşı açılan davada verilen karar da kesin olacak bu şekilde de itiraz konusu kanun hükmü sebebiyle gerek genel geçer olan gerekse de anayasanın aktarılan maddesi hükmüne dayanan itiraz ya da temyiz edilebilme kuralının amacı ve ruhu zedelenmiş olacaktır zaten iş bu dava konusu olayda da böyle olmuş yıl içerisinde işlediği fiilleri kez tekrar ettiğinden bahisle davacıya birinci fiil için kesilen cezadan sonra kesilen cezalar her seferinde bir öncekinin bir katı olarak arttırılmak suretiyle kesilmiş bu şekilde birinci fiil için kesilen küçük miktarlı ceza katlana katlana çoğalmış ve dava edilmesi halinde hakkında verilecek olan mahkeme kararma karşı itiraz yolu yukarıda belirtilen saiklerle kapatılan küçük miktarlı bir ceza ilgilisince bir şekilde ödenmek zorunda kalınması halinde kendisi için mühim sonuçlar doğurabilecek bir hal almış ancak buna rağmen itiraz konusu kural sebebiyle kendisi hakkında yapılacak muhakeme sonucunda verilecek olan karar da itiraz ya da temyiz yolu kapalı kalmıştır bu durum anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu ifade edildiğine göre hukuk devleti de eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda eşitliği gözeten adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlet olduğuna göre iş bu dava konusu olayda doğurduğu sonuçlar itibariyle sayılı kanunun maddesinin fıkrasındaki i̇tiraz üzerine verilen karar kesindir şeklindeki kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucunu da ortaya çıkarmaktadır zira yukarıda da belirtildiği üzere davacının birinci fiilinde aldığı ceza miktarı itibariyle cezaya dava açılması halinde verilecek kararın kesin olması açısından miktar itibariyle ortalama bir vatandaş için bu durum makul olmakla birlikte fiili sebebiyle ve önceki fiiller için verilen cezaların üzerine bindirilerek verilen iş bu dava konusu cezanın miktarına bakılınca bu davada verilecek olan kararın da temyiz ya da itiraz yolunun kapalı olmasının anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içerisinde zikredilebilecek olan hukuki güvenlik ilkesine uygun olmayacağı açıktıresas sayısı karar sayısı diğer yandan anayasanın maddesinin aktarılan hükmüne göre idari yargı sistemimiz tek dereceli değil dereceli bir sistemdir dolayısıyla anayasanın maddesine aykırı olan itiraz konusu kanun hükmünün anayasada iki dereceli öngörülen bir sistemin ikinci derecesine ulaşma imkanını ortadan kaldırarak anayasanın herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir şeklindeki maddesi hükmüne de dolaylı olarak aykırılık teşkil edeceği açıktır vi karar açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddesine aykırı olması sebebiyle sayılı polis vazife ve salahiyet kanununun sayılı kanunla yeniden düzenlenen maddesinin fıkrasında bulunan i̇tiraz üzerine verilen karar kesindir şeklindeki cümlenin iptali istemiyle anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının ve dosyada bulunan tüm belgelerin onaylı suretlerinin iş bu karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın karara bağlanmasına iş bu kararın onaylı bir örneğinin bilgi amacıyla taraflara da tebliğine tarihinde karar verildi
1,080
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümünde türk tabipler birliği merkez konseyi tarafından günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan sağlık ve yardımcı sağlık personeli tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetlerin satın alma yoluyla gördürülmesine ilişkin esas ve usullerin denizli devlet hastanesinde doktor ve diğer sağlık personeli hizmetinin satın alma yoluyla gördürülmesine ilişkin ağustos tarihinde yapılacak ihalenin ve denizli devlet hastanesinde yılı aylık psikiyatri uzmanı onkoloji uzmanı çocuk psikiyatri uzmanı alerji hastalıkları uzmanı hizmetleri satın alma i̇şi teknik şartnamesinin iptali istemiyle sağlık bakanlığına karşı açılan davada davacı konseyin sözü edilen düzenlemenin dayanağı olan sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin iii sağlik hi̇zmetleri̇ ve yardimci sağlik hi̇zmetleri̇ sinifi başlıklı bendine günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yasanın inci maddesiyle eklenen hükmün anayasanın ve inci maddelerine aykırılığı iddiasıyla dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi istemi incelendi günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesiyle sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin iii sağlik hi̇zmetleri̇ ve yardimci sağlik hi̇zmetleri̇ sinifi başlıklı bendine eklenen paragrafta bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir hükmü yer almıştır günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan sağlık ve yardımcı sağlık personeli tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetlerin satın alma yoluyla gördürülmesine i̇lişkin esas ve usullerin inci ve üncü maddelerinde ise bu esas ve usullerin sayılı yasanın ncı maddesinin iiisağlik hi̇zmetleri̇ ve yardimci sağlik hi̇zmetleri̇ sinifi başlıklı bendine sayılı yasanın maddesi ile eklenen hüküm uyarınca sağlık bakanlığına tanınan yetkiye dayanılarak gereği durumunda sayılı kamu ihale kanunu kapsamında alımı yapılacak olan sağlık hizmetlerinin bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla satın alma yoluyla gördürülmesine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulduğu belirtilmiştir buna göre sayılı yasanın yukarıda metnine yer verilen sayılı yasanın inci maddesi ile değişik ncı maddesi hükmünün anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun inci maddelerinde belirtilen davada uygulanacak yasa hükmü niteliğinde olduğu açıktıresas sayısı karar sayısı davacı bu düzenleme sonucunda sağlık hizmetinin kamu sağlık personeline değil bir kısım tacirlerin işçisi durumuna getirilecek sağlık çalışanlarına gördürüleceğini bu şekilde çalıştırılacak hekimler ile diğer sağlık personelinin çalışanlara tanınan güvence ve haklardan yoksun olacağını iki farklı istihdam pazarı ve iki farklı hukuk düzeninin ortaya çıkacağını düzenlemenin kazanç amaçlı emek ve insan ticareti yapılması olanağı getirdiğini bu durumun hukuk devletinin yurttaşlarına hukuk güvenliği sağlaması gerekliliğine aykırı olduğunu bu nedenle anılan yasal düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmektedir türkiye cumhuriyeti anayasasının ncı maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu devletin herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi arttırarak işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği hükmü yer almıştır anayasanın bu hükmünden sağlık hizmetlerinin toplumun genel ve ortak ihtiyaçları kapsamında ele alındığı ve bu hizmetlerin bir kamu hizmeti olarak nitelendirildiği açıkça ortaya çıkmaktadır nitekim sayılı sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi hakkında kanunun inci maddesinde yasanın amacı i̇nsan hakları evrensel beyannamesinde bir hak olarak tanınan sağlık hizmetlerinden yararlanmanın toplumsal adalete uygun bir biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla tababet ve tababetle ilgili hizmetlerin bu yasa çerçevesinde hazırlanacak bir program çerçevesinde toplumsallaştırılması olarak belirtilmiştir sayılı sağlık bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinde de bu kanun hükmünde kararnamenin amacının herkesin yaşamının beden ve ruh sağlığı içinde devamını sağlamak ülkenin sağlık koşullarını düzeltmek bireylerin ve toplumun sağlığına zarar veren nedenlere karşı savaşım vermek ve halka sağlık hizmetlerini ulaştırmak sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermelerini sağlamak için sağlık bakanlığının kurulmasına örgüt ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemek olduğu vurgulanmış nci maddesinde de sağlık bakanlığının görevleri sayılmış ve böylece sağlık hizmetlerinin devlet tarafından ya da devletin denetimi ve gözetiminde yürütülmesi esası benimsenerek bu hizmetlerin kamu hizmeti niteliği bir kez daha vurgulanmıştır sağlık bakanlığının doğrudan genel idare esaslarına göre yürütmekte olduğu sağlık hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlilerince yerine getirilmesi de anayasanın inci maddesinin gereğidir anayasanın inci maddesinin inci fıkrası devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür hükmünü içermektedir nitekim sayılı devlet memurları kanununda istihdam şekilleri anayasanın inci maddesinin anılan hükmüne paralel biçimde düzenlenmiş üncü maddesinin inci fıkrasında kamu hizmetleri memurlar sözleşmeli personel geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür hükmüne yer verilmiş inci maddesinde de dört istihdam şekli dışında personel çalıştırılması yasaklanmıştır sayılı yasanın ncı maddesine sayılı yasanın inci maddesiyle eklenen hüküm ise anayasanın kamu hizmeti görevleriyle ilgili hükümler başlıklı inciesas sayısı karar sayısı maddesinde öngörülmeyen bir istihdam şeklini düzenlemekte idarenin doğrudan genel idare esaslarına göre yürüttüğü sağlık hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin hizmet satın alınması yoluyla gördürülmesi şeklinde dolaylı bir özelleştirme yöntemini benimsemektedir bu haliyle sayılı yasanın inci maddesi ile sayılı yasanın ncı maddesinde yapılan değişikliğin anayasanın inci ve nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki sav ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın inci maddesinin nci fıkrası gereğince sayılı yasanın ncı maddesinin iii sağlik ve yardimci sağlik hi̇zmetleri̇ sinifi başlıklı bendine sayılı yasanın inci maddesiyle eklenen hükmün iptali için yürürlüğün durdurulması istemli olarak anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın esasının geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi denilmektedir
929
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇zmir defterdarlığınca tc emekli sandığı genel müdürlüğünün sicil numarasından aylık alan aysel gülerin dönem vergi iadesine esas harcama belgesi ile ilgili olarak inceleme yapılmak üzere bergama vergi dairesinin sicil nolu mükelefi olarak piliç seyyar satışı faaliyetinde bulunmakta iken tarihinde faaliyetine son veren sanık ünay yılmazdan yılına ait kanuni olarak düzenlenmesi gereken defter ve belgelerin istendiği buna ilişkin tebligatın tarihinde sanığa yapıldığı halde günlük yasal süre içersinde sanığın defter ve belgelerini herhangibir mazeret göstermeden vergi denetmenliğine ibraz etmemesi nedeniyle sayılı vergi usul kanunun maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle gün ve sayılı iddianamesi ile kamu davası açılmıştır mahkememizce tarihli oturumda müdahil vekilinin görüşü sorulmuş ve anayasaya aykırılığı mahkemenin takdirine bırakmıştır tarihinde savcısından sorulduğunda sayılı yasanın son maddesinde yazılı verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesinde hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin aylık brüt tutarının yarısı esas alınır hükmünün anayasa eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu ceza yargılamasının genel prensip olan sanığın suç tarihinde geçerli bulunan kanun maddesi gereğince ve suç tarihinde geçerli bulunan ceza ile cezalandırması ve suç ve cezaların kanuni ilkesine aykırılık teşkil ettiği aynı tarihte aynı suçu işleyen iki sanıktan birinin mahkemenin daha önce sonuçlanmış olması nedeniyle diğerinden daha az cezalandırıldığı sonuç olarak hükmün anayasanın eşitlik ilkesine ve bu nedenle ve mad aykırı bulunduğundan dosyanın aykırılık yönünden anayasa mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir suç konusu olayda sanığa verilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesinde sayılı vergi usul kanunun sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki kanunun maddesine farklı bir düzenleme getirmiştir sayılı kanunun fıkrasının nolu bendinin fıkrası hükmolunan hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde hapis cezasının her bir günü için sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır ve hükmolunan bu para cezası ertelenemez şeklinde infaz hükmü öngörülmüştür söz konusu bu fıkrada üç durum hakkında anayasada yer alan temel hak ve hürriyetlere yönelik aykırılık bulunmaktadır bu durumlar sırasıyla birinci olarak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ibaresi ile ikinci olarak asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır ibaresi ve üçüncü olarak hükmolunan bu para cezası ertelenemez şeklindeki ibarelerdir buna karşılık diğer suçlarda uygulama alanı bulan sayılı kanunun maddesinin birinci bendinde düzenlenen bu hüküm gereğince hürriyeti bağlayıcı cezalar suç tarihinde alt ve üst sınırları gösterilen miktarlar arasında para cezası tedbirine çevrilmekte ve madde iki yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezaların ertelenebilmesine yönelik takdir yetkisi tanımıştıresas sayısı karar sayısı her iki kanun hükümleri birbiriyle karşılaştırıldığında sayılı kanunun sayılı kanuna göre daha fazla sanık lehine hükümler öngörmektedir i̇ptal davasında konu edilen mahkemece tespit edilen her üç durum müşterek özelliği infaz hukuku yönünden eşitlik ilkesinin ihlal edildiği noktasında birleşmiş olmalarından kaynaklanmaktadır öncelikle anayasanın maddesinde eşitliğin cezaların infaz sisteminde ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşitliği ifade etmekte olup aksi uygulamada infaz sisteminde eşitsizliğe yol açmaktadır çünkü sayılı kanuna göre suç tarihindeki miktarlara göre para çevrilme uygulanabilmekte iken sayılı kanuna göre hüküm tarihi esas alınmakta ve ileriki bir tarihteki tarifenin daha yüksek meblağ ihtiva edeceği çok açık bir durum olup bu yönden eşitsizliği ifade etmektedir ikinci olarak sayılı kanuna göre asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısının esas alınması halinde sayılı kanun öngördüğü miktarlardan daha yüksek rakamlarla paraya çevrilmesine neden olması yönünden eşitliği aykırı düşmektedir üçüncü olarak sayılı kanuna göre hükmolunan bu para cezası ertelememesi halinde sayılı kanunun tatbikinde ise cezanın tecili takdire bağlı uygulanabilme ihtimalini öngörmekte iptal edilmeme halinde eşitlik ilkesi aykırı uygulama yapılmasını gerekmektedir mahkemelerce bu şekilde uygulama yapılması halinde ceza i̇nfaz sisteminde aynı konudaki bu farklılıklar ve çelişkiler anayasal ilkelerle bağdaşmayacak ve bu sonuç hukuk devleti ilkesini zedeleyecektir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması kuralların herkes için konulması kamu düzeninin kurulması ve korunması amacına yönelik bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin de gözönünde tutulması gerekliliği bulunmaktadır sonuç belirtilen nedenlerle sayılı vergi usul kanunun maddesinin fıkrasının bendi fıkrasında yeralan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin aylık brüt tutarının yarısı esas alınır şeklindeki kanun hükmünün sayılı kanunla uygun bulunan anayasasının mad aykırılığı ciddi olduğu kanaatine varıldığından anılan yasa maddesinin iptali istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasanın mad gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde karar verildi
673
esas sayısı karar sayısı mahkememizde görülmekte olan dava dosyasında sanık hakkında elektrik borcundan dolayı işyerine mühürleme işlemi yapmak için gelen ayedaş çalışanları ve e karşı siktirin gidin buradan diye hakaret ettiği ve elinde bulunan bir bıçakla katılan mağdurların üzerlerine yürüyüp kendilerini öldürmekle tehdit ettiği iddiasıyla silahla tehdit suçlarından iddianame hazırlanıp sanık hakkında dava açılmıştır mahkememizce ayedaş kurumunun hukuki statüsü ve çalışanlarının kamu görevlisi sayılıp sayılmayacağı hususunda ilgili kuruma yazılan yazıya verilen günlü cevaba göre i̇stanadolu yakası elektrik dağıtım aşnin özelleştirme yüksek kurulunun günlü kararı gereği yapılan ihale ile enerjisa aş ye devredildiği ve bu devirle kamu kurumu vasfını kaybettiği belirtilmiştir özelleştirme sonrası kurum çalışanlarının hukuki durumunun incelenmesi ve kamu görevlisi kapsamında kalıp kalmadıklarının değerlendirilmesinde ise türk hukukunda kamu görevlisi kavramı ile ilgili tanım olarak ifade edilecek iki düzenleme bulunmaktadır bunlardan biri sayılı kamu görevlileri sendikaları kanununda diğeri ise sayılı türk ceza kanununda yer almaktadır sayılı kamu görevlileri sendikaları kanununun üncü maddesine göre kamu görevlisi kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışındaki bir kadro veya sözleşmeli personel pozisyonunda çalışan adaylık veya deneme süresini tamamlamış kamu görevlilerini ifade etmektedir tanımdan da anlaşılacağı gibi bir kişinin kamu görevlisi sayılabilmesi için bir kamu kurum ve kuruluşunda çalışması işçi statüsü dışında kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde bulunması ve adaylık ve deneme süresini tamamlamış olması gerekmektedir bu tanımda kişinin yaptığı iş veya görev değil çalıştığı yer veya çalışma statüsü esas alınmış bulunmaktadır sayılı tck ncı maddesine göre kamu görevlisi kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli süreli veya geçici olarak katılan kişidir bu tanımda ise sayılı kanundaki tanımın aksine kişinin kamu görevlisi sayılması için çalıştığı yer ve çalışma statüsü değil yaptığı iş esas alınmaktadır sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun nci maddesine göre özelleştirme i̇daresi başkanlığı ile özelleştirme programına alınan kuruluşlarda çalışan personel ve sözleşmeli olarak çalıştırılan personel görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi sayılırlar ve bu personelin özelleştirilmenin paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilânço tutanak rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı haklarında türk ceza kanununun i̇kinci kitap üçüncü kısım dördüncü bölüm ile dördüncü kısım birinci bölüm altında yer alan suçlara ilişkin hükümler uygulanır ancak kanun koyucunun işledikleri suçlar açısından kamu görevlisi sayılır şeklinde yaptığı işbu düzenleme söz konusu personelin aleyhlerine işlenen suçlarda kamu görevlisi sayılmalarına engel olmaktadır zira söz konusu personel sayılı kanunun açık hükmü uyarınca sadece işledikleri suçlar açısından kamu görevlisi sayılmaktadır bu açıklamalar ve mevzuat hükümlerine göre ayedaş çalışanlarının yaptıkları iş kurumun özelleştirilmesinden önce kamu görevi kapsamında iken özelleştirme sonrasında kamu görevi vasfını yitirerek özel hukuk hükümlerine tabi bir hizmete dönüştüğü anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı kamu görevlisine yönelik olarak görevi yaptırmama amaçlı tehdit suçunu düzenleyen sayılı kanunun maddesinin bendine göre kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir veya tehdit kullanan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır aynı maddenin bendine göre ise suçun silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır bu durumda sayılı kanunun maddesine göre kamu görevlisine karşı görevi yaptırmamak için tehditle direnme suçunun işlenmesi halinde suç faili hakkında maddenin fıkrasına göre alt sınırdan ceza verilirse ay hapis cezasına hükmolunacak bu suçun silahtan sayılan bıçakla işlenmesi halinde ise fıkra uyarınca ceza yarı oranda arttırılarak fail ay hapis cezasıyla cezalandırılacaktır suçun birden fazla mağdura karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda ise tck nun maddesinin uygulanmasıyla alt sınırdan artış oranı ile failin ay gün hapis cezası alacağı bu cezanın miktarı itibarıyla ve diğer koşulların da varlığı halinde seçenek yaptırımlara çevirme erteleme veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün iken kamu görevlisi sıfatı taşımayan kişilere karşı yapacakları görevi engelleme kastı ile silahlı tehdit fiilinin işlenmesi durumunda ise ceza kanunumuzun madde fıkrası gereğince uygulanması gereken cezanın alt sınırı yıl olup suçun zincirleme olarak işlenmesi halinde ise tcknun maddesi de uygulanarak fail hakkında yıl ay hapis cezasına hükmolunacak olup tcknun maddesindeki takdiri indirimin uygulanması durumunda dahi sonuç olarak yıl ay hapis cezası ortaya çıkmakta ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme gibi hükümlerin uygulanması imkanı da ortadan kalkmaktadır bu durumda katılanların kamu görevlisi olması durumunda silahlı tehditle bir direnim içine giren sanığın alacağı ceza ile bu kişilerin kamu görevlisi olmaması halinde silahlı tehditle direnim suçundan alacağı ceza miktarları ve sonuçları arasında büyük bir orantısızlık söz konusudur anayasamızın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir yazılıdır mahkememiz türk ceza kanunun maddesinin fıkrasının a bendinin anayasanın maddesinde sayılan ve yasanın özü olan adalet ölçülülük ve hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu düşüncesindedir zira hukuk devletinde hukuka aykırı eylemde bulunan kişilerin bu eylemlerine orantılı ve ölçülü olabilecek şekilde ceza hükümlerine tabi tutulması esas olup bu durum da kişilerin kendilerini hukuki açıdan emniyette hissetmesi için olması gereken bir zorunluluktur anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararında da bu durum eylem ile yaptırım arasında adil bir dengenin bulunması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir denmiştir ayrıca başka bir davada mahkeme ölçülülük ilkesiyle devlet cezalandırmanın kamu yararıyla bireyin temel hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür demektedir bir başka mahkeme kararında itiraz konusu kural suç ile ceza arasında bulunması gereken adil dengeyi korumadığı gibi adalet duygularını zedeleyen bir durumunda ortaya çıkmasına neden olmaktadır dolayısıyla itiraz konusuesas sayısı karar sayısı kuralın bir hukuk devletinde olması gereken adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaştırılması mümkün değildir şeklinde tarif edilmiştir yukarıda açıklandığı üzere sanığa yüklenen fiilin cezalandırılması hususunda gösterilen varsayımlar dahilinde uygulanması söz konusu olan cezai hükümler arasında bir ölçülülüğün bulunmadığı kanaatine varılmıştır i̇ki ayrı suça ilişkin yasal düzenlemelerdeki ceza yaptırımları kamu görevlisine yönelik silahlı tehdit ile direnme ve özel hukuk kapsamında görev yapana yönelik silahlı tehdit suçları arasında büyük bir orantısızlık söz konusudur bu durum anayasamızın ve maddelerinde düzenlenen adalet ölçülülük kavramları ve dolayısıyla hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacağından ilgili yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvuru yapma zorunluluğu doğmuştur yukarıda anlatılan gerekçelerle sayılı türk ceza kanununun a madde ve bendinde yer alan ceza miktarına ilişkin hükmün anayasaya aykırı olması nedeniyle i̇ptali̇ne karar verilmesi için dosya içerisinde bulunan iddianame ve duruşma tutanağı ile gerekli belgelerin anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
1,026
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında alınması gereken tedbirler hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında alınması gereken tedbirler hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen fethullahçı terör örgütüne fetöpdy aidiyeti iltisakı veya irtibatı olan kamu çalışanlarının kamu görevlerinden asker kişilerin türk silahlı kuvvetlerinden sahil güvenlik personelinin sahil güvenlik komutanlığı teşkilatından emniyet genel müdürlüğü personelinin emniyet genel müdürlüğü teşkilatından çıkarılması ihraç edilen kamu personelinin gemi adamlığı belgelerinin iptal edilmesi inceleme ve soruşturmalarda soruşturmaya konu kişiler ile bunların eş ve çocuklarına dair telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti dâhil olmak üzere kişisel verilerin müşteri sırrına ilişkin bilgi ve veriler hariç olmak kaydıyla soruşturmaları yürüten yetkili kurul komisyon ve mercilere verilmesi kamu personeli ve bunların eş ve çocuklarına ait olup asya katılım bankası aşde bulunan veya bu bankayla ilgili olarak tmsf bddk ve masakta bulunan her türlü bilginin müşteri sırrına ilişkin sınırlamalar uygulanmaksızın personelin çalıştığı kamu kurum ve kuruluşuna verilmesi kamu görevinden çıkarılanların uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi vali gibi unvanlar ile yüksek mahkeme başkan ve üyeliği müsteşar kaymakam hâkim savcı ve benzeri meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamamaları ve ilgili haklardan yararlanamamaları kapatılan kurum ve kuruluşların devrine ve bunların hak alacak yükümlülük ve taşınmazlarına ilişkin işlemlerde tespit işlemi yapmak kapsamı belirlemek borçları ödemek alacaklara ilişkin işlemleri yürütmek sulh işlemlerini yapmak gibi hususlarda ilgisine göre maliye bakanlığı ve vakıflar genel müdürlüğünün yetkilendirilmesi kapatılan kurum ve kuruluşların bağlı oldukları şirketlerin faaliyetleri sonlandırılarak ticaret sicili kayıtlarının terkin edilmesi kapatılan özel öğretim kurum ve kuruluşlarının taşınmazları üzerindeki eğitim tesislerinin kamu kurum ve kuruluşlarına bedelsiz özel sektöre bedeli karşılığında tahsis edilebilmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştıresas sayısı karar sayısı öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla buesas sayısı karar sayısı khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinciesas sayısı karar sayısı ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age sesas sayısı karar sayısı anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplananesas sayısı karar sayısı bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanın askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunuluresas sayısı karar sayısı kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırır khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khkesas sayısı karar sayısı resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelenesas sayısı karar sayısı khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici
4,061
esas sayısı karar sayısı i davacinin gerekçesi̇ özeti̇ sayılı kanun bir bütçe kanunudur çünkü maddelerinde genel ve katma bütçeli dairelere belli miktarda harcama ve maddesinde devlet gelirlerinin tarh tahakkuk ve tahsili yetkileri verilmektedir yasa sayılı muhasebei umumiye kanununun maddesindeki bütçe tanımlamasına uygun niteliktedir hazırlanmasında sunulmasında görüşülüp kabul edilmesinde ve yayımlanmasında anayasanın bütçe kanunları için koyduğu yönteme uyulmuştur sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası sayılı türkiye cumhuriyeti merkez bankası kanununun maddesini maddesi ise yine aynı kanunun maddesini açıkça değiştirir niteliktedir kanunların değiştirilmesi ve kaldırılmasının hangi yöntemlerle oluşmuşlarsa yine yöntemlerle yapılması anayasanın maddelerinin gereği olduğu gibi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaması kuralı da yine anayasanın maddesinin son fıkrasında yer almıştır günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan günlü sayılı ve günlü resmî gazetede yayımlanan günlü sayılı kararların incelenmesinden de anlaşılacağı üzere anayasa mahkemesi bu ilkelere uymayan yasa kurallarını iptal etmektedir yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun ve maddeleri anayasanın maddelerine aykırıdır iptal edilmeleri gerekir
153
e sayısı sayısı i davacinin gerekçesi̇ özeti̇ günlü sayılı kanunun i̇zmir iktisadî ve ticarî i̇limler akademesi profesör doçent ve asistanlarını bu akademinin ege üniversitesine katılmasiyle oluşan iktisadi ve ticarî bilimler fakültesinde üniversiteler kanunundaki profesör doçent ve asistanların yetki ve hakları ile görevlerini sürdürmelerini öngören hükmü anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararıyle anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir aynı aykırılık bu kez sayılı kanunla da oluşturulmuştur sayılı kanun uyarınca akademi profesör ve doçentleri kanun yoliyle üniversite öğretim üyesi yapılırken şimdi bu iş sayılı kanun koşullarına bağlı olmaksızın ege ünüversitesi senatosunca düzenlenecek esaslara dayandırılacaktır bir yandan da yapılan intibaklar saklı tutulmaktadır anayasanın eşitlik ilkeleri akademi profesör ve doçentlerinin ancak sayılı kanunda ve ilgili tüzük ve yönetmeliklerde aranan koşullar varsa üniversite öğretim üyesi olabilmelerini gerektirir ege üniversitesi senatosunun koyacağı istisnaî hüküm ve usullere kimi kimseleri üniversite üyesi yapma olanağı eşitlik ilkeleri ile bağdaşamaz öte yandan olağanüstü bir yolla öğretim üyesi atanması üniversitenin idarî özerkliğinin de ihlâli sonucunu doğuracağından sayılı kanunun dâva konusu inci maddesi aynı zamanda anayasanın nci maddesine de aykırıdır
170
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme başvuru kararında şu gerekçelere yer vermiştir cezanın caydırıcılığı ve suçlunun topluma uyum sağlayabilmesi ceza politikasının temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır bu politikaya etken olacak kriterler ise toplumun suça verdiği önem ve suçun ağırlığı ile yakından ilgilidir suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı olarak ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunmalıdır ceza ve güvenlik tedbirlerinin işlenen suçun ağırlığı ile orantılı olmadığı durumlarda kişi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği kamu düzeninin bozulduğu toplum barışının ortadan kalktığı ve herkesin kendi hakkını kendisinin aldığı ortamlar doğurur ve devletin anayasal görevi de bu tür olumsuzluklara sebebiyet verecek faktörleri ortadan kaldırmaktır devletin bu yöndeki görevleri anayasanın maddesinde sayılan hukuk devleti olmasının gereğidir bütün bu ilkeler ceza kanununun temel amacı olup dayanağını anayasadan almaktadır yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme anayasanın maddesinde teminat altına alınmıştır yine avrupa insan hakları sözleşmesinin maddesinde herkesin hayat hakkı yasanın koruması altındadır bu bağlamda devlet caydırıcı etkiye sahip etkili ceza hükümlerine yer vermek zorundadır sayılı kanunda adam öldürme suçları ile ilgili maddede öngörülen müebbet hapis cezasından yine aynı kanunun maddesinde düzenlenen tahrik sebebiyle yapılan indirimler fahiş olduğu maddede düzenlenen indirim oranlarının gerek kanunun bütünlüğü içinde verilen cezanın caydırıcılığı gerekse yasa koyucunun amacı ile uyuşmadığı dolayısıyla anayasanın ve maddelerine doğrudan aykırı olduğu kanaatindeyiz tahrikin çok hafif kaldığı durumlarda dahi ceza müebbet hapis cezasından yıla düşmektedir oysa tahrik olmayan durumlarda ceza müebbet hapis cezasında kalmaktadır i̇nfaz yasası açısından müebbet hapis cezasında şartlı tahliye için geçmesi gereken süre yıl iken hafif tahrik durumunda yıl ceza verildiği takdirde şartlı tahliye yılda tamamlanmaktadır ki hafif bir tahrikin cezalarda bu kadar fahiş derecede indirim meydana getirmesi hakkaniyete uygun değildir sayılı kanununun tahrik hükümlerini düzenleyen maddesinin anayasanın başlangıç hükümlerinden ikinci maddesine hukuk devleti herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir hükmünü içeren maddesine herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir hükmünü içeren maddesine herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir hükmünü içeren maddesine aykırı olduğu fikriyle açıklanan sebeplerden dolayı iptali istenen maddenin bir yasa hükmü olarak anayasanın ruhuna da aykırı olduğu kanaatine varılmıştır
343
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sivastaki askeri mahkeme önünde açılan bir kamu davasıyla sanık hakkında ceza talep edilmiş savunma mahkemeyi reddetmiş mahkeme tarafından mahkumiyet hükmü verilmiş hüküm temyiz edilmiş ve askeri yargıtay aşamalarından sonra daireler kurulunda mahkeme kurulunun tarafsızlığına ilişkin istemin reddedilmesi usul kanununa aykırı görülerek hüküm bozulmuş sivastaki askeri mahkeme yüksek askeri yargıtayın bu kararına uymuş ancak sayılı yasanın ncu maddesi uyarınca davanın nakli prosedürünü başlatarak bu noktada bir karar verilmesi için dava dosyasını askeri yargıtaya göndermek yerine teknik olarak yetkisizlik kararı olduğunda bir tereddüt olmayan bir görevsizlik kararı ile ve sayılı yasada herhangi bir dayanağı bulunmaksızın dava dosyasını malatyadaki askeri mahkemeye göndermiş bu mahkeme de kendisini yetkisiz kabul ederek yetkili mahkemenin tespiti amacıyla dava dosyasını askeri yargıtaya tevdii etmiş ancak askeri yargıtay tarafından taraflardan birinin itirazı olmaksızın askeri mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemeyeceği gerekçesi ile malatyadaki askeri mahkemenin yetkisizlik kararı kaldırılmıştır konu ile ilgili görülen anayasa maddeleri şunlardır madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz madde hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağan üstü merciler kurulamaz aşağıdaki değerlendirmelerde atıfta bulunacağı için konuyla ilgili cmuk maddelerinin incelenmesi de gerekmektedir cmuk hükme esas olarak tespit edilen vakıalara tatbikinde kanuna muhalefet edilmesinden dolayı hüküm bozulmuş ise işi yeniden tetkik ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan mahkemeye gönderir cmuk sanığın talebi üzerine yetkisizlik kararı iddianamenin okunmasından evvel verilir i̇ddianamenin okunmasından sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkeme dahi bu husus da resen karar veremez anayasanın nci maddesi kanuni hakim ve tabii hakim konularını düzenlemektediresas sayısı karar sayısı tabii hakim kavramı yargılanacak nizanın meydana geldiği anda yürürlükte bulunan kanunun öngördüğü yargı mercii demektir yani bir niza ancak kanunun tabi kıldığı yargılama mercii önüne götürülebilir hangi mahkemenin görev ve yetkisine giriyorsa mahkemenin çözüme bağlaması gerekir artık ceza yargılaması hukukun vazgeçilmez bir prensibi durumunda olan tabii hakim ilkesinin uygulanması için anayasamız ve yasalar sistemimiz pek çok kurum ve kavramı kabul etmiş ve düzenlemiştir uyuşmazlık mahkemesinin mevcudiyeti ceza usul yasalarında düzenlenen görev yetki hakimin yasaklılığı hakimin reddi davanın nakli ilk akla gelen kurum ve kavramlardır bu ilkenin ve bu ilke uyarınca kurulan kurum konulan kavramların temel amacı da adil bir ceza yargılamasının gerçekleştirilmesidir anayasa yapıcının yasama organının yürütmenin idarenin ve doğal olarak yargının bu yöndeki tüm gayreti sanığın tabii hakimi önünde yargılanmasını sağlamaktır ancak sayılı yasanın nci maddesi bu yöndeki gayretin önünde engel mahiyettedir tarafların talebi veya itirazı olmaksızın pek çok işlemi yapabilen örneğin delil toplayabilen tutuklama kararı verebilen tanık dinleyebilen keşif yapabilen davada uygulanacak yasa maddesinin anayasaya aykırılığı talebini anayasa mahkemesine sunabilen askeri mahkeme bir davada yetkili olup olmadığını inceleyebilmek için tarafların itiraz veya talebine muhtaç durumda kalmaktadır yüksek askeri yargıtayın bu madde ile ilgili içtihadı yıllar içinde aynı yöndedir ancak adliye mahkemelerinin uygulamakta olduğu cmuk un konuyla ilgili düzenlemesi farklı yöndedir konuyu düzenleyen cmuk bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemenin tarafların itiraz veya talebine bağlı olmaksızın iddianamenin okunmasından önce yetkisizlik kararı verebileceği sonucuna ulaşılmaktadır ceza muhakemesi hukuku kunter nurullah i̇stanbul sayfa ceza muhakemeleri usulü kanunu çağlayan muhtar ankara cilt sf cmuk nci maddesinin ikinci cümlesi iddianame okunduktan sonra mahkemenin kendiliğinden yetkisizlik kararı verebilmesini yasaklarken kullandığı dahi eki ile bu yasağın iddianamenin okunmasından önce var olmadığını mahkemenin bu halde kendiliğinden yetkisizlik kararı verebileceğini belirtmektedir i̇lk bakışta bu iki ceza usul yasasının birbiri ile çelişik olduğu ve ortada anayasaya aykırılık bulunmadığı gibi bir görüş ileri sürülebilir ise de anayasanın nci maddesinde askeri ceza yargısının düzenlendiği ve bu maddeye göre adli yargı ile askeri ceza yargısı arasında bu konudaki temel farklılığının askerlik hizmetlerinin gerekleri olduğu ve yetki hususunda askeri mahkemece kendiliğinden bir karar verilebilmesi için tarafların talep veya itirazına ihtiyaç duyulmasının hiç bir askeri hizmet gereği ile açıklanamaz olması gerçeği karşısında böyle bir görüşe iştirak etmek mümkün değildir dolayısıyla sayılı yasanın nci maddesi anayasanın nci maddesine aykırıdır sanığın tabii hakimine ulaşması için askeri mahkemeyi tarafların rıza ve talebine muhtaç bırakmaktadır ve eğer bu talep veya itiraz gerçekleşmez ise askeri mahkemenin yetki konusunda bir karar vermesine engel olucu mahiyettediresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın nci maddesi bu hali ile anayasanın nci maddesinde düzenlenen ve devletimizin bir hukuk devleti olduğunu belirten kurala da aykırıdır anayasa mahkemesinin istikrarlı içtihadına göre hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu adaletli bir düzen kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanması ile olanaklıdır sayılı yasanın ortaya koyduğu düzenleme tabii hakime ulaşmak yönündeki bir gayreti engellemekle hukuk devleti fikrinin gerçekleşmesine de engel olmaktadır ve bu hali ile de anayasanın nci maddesinde ifade edilen ve devletimizin hukuk devleti olduğunu belirten kuralı ihlal etmektedir yine sayılı yasanın nci maddesi ortaya koyduğu bu düzenleme ile kanunların anayasaya aykırı olamayacağı yönündeki anayasanın nci maddesine de aykırıdır i̇ptali talep edilen diğer yasa maddesi ise sayılı yasanın nci maddesinin nci paragrafının son cümlesidir bu hükümle askeri mahkemelerin askeri yargıtay da herhangi bir daire tarafından yetki ve göreve dair verilen karara karşı direnme hakkının bulunmadığı düzenlenmektedir yukarıdaki maddede açıklandığı üzere tabii hakim ilkesi artık ceza yargılaması hukukumuzun vazgeçilmez bir prensibidir tabii hakime ulaşmak yönündeki her türlü gayret ve çaba desteklenmeli yol açık olmalıdır askeri mahkeme yetki noktasında verdiği bir kararı bozan askeri yargıtay dairesinin kararına karşı direnebilmeli ve böylece bir manada son sözün sahibi olan askeri yargıtay daireler kurulu önünde kararını ve fikrini tartışabilmelidir örneğin bu davada askeri yargıtay dairesi tarafından verilen karar metninde geçen ve sivasda bulunan askeri mahkemenin görevsizlik yetkisizlik kararını usule uygun olmamakla birlikte özü itibarıyla hukuka uygun bulan fikir tartışmaya açıktır eğer sayılı yasanın ncu maddesi uyarınca davanın nakli prosedürü başlatılmış olsaydı askeri yargıtay öncelikle davanın nakli gerekip gerekmediği konusunu çözümledikten sonra eğer olumlu sonuca ulaşırsa davayı hangi mahkemeye göndereceğine de karar verecekti böyle bir halde görevlendirilecek mahkeme yine nci ordu komutanlığı askeri mahkemesi olabileceği gibi başka bir mahkeme de olabilecektir davanın mağdurunun sivasdaki görevinden ayrılıp emekli de olduğu gözetilerek davanın nakline yer olmadığına dahi karar verilebilecektir bütün bu fikirlerin askeri yargıtay daireler kuruluna sunulabilmesi imkanı dahi bulunmamaktadır cmuk düzenlemesinde böyle bir engel yoktur askeri ceza yargılamasında böyle bir engelin mevcudiyetini hukuka uyarlı gösterecek askeri hizmet gereği bulunmadığı değerlendirilmektediresas sayısı karar sayısı dolayısıyla ve sonuç olarak sayılı yasanın nci maddesinin nci paragrafının son cümlesinin de yine yukarıda diğer madde için ileri sürülen gerekçeler ile anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmektedir sonuç ve talep yukarıdan beri açıklanan görüş ve gerekçeler ile sayılı yasanın nci maddesinin nci paragrafının son cümlesi ve aynı yasanın nci maddesinin anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini saygıyla arz ederiz
1,148
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemiyle ilgili gerekçesi aynen şöyledir sanığın suç tarihinde mağdureyi rızası ile kaçırıp alıkoyduğu yine rızası ile ırzına geçerek kızlığını bozmaktan dolayı soruşturma yapıldığı bu soruşturmanın devamı sırasında mağdure ile sanığın tarihinde evlendikleri bu evlenmelerinden sonra sanıkhakkında nevşehir cumhuriyet başsavcılığının tarih ve sayılı iddianamesi ile dava açılmıştır sanık hakkında düzenlenen iddianamede mağdure ile evlenmiş olması sebebiyle tcknun md gereğince davanın teciline karar verilmesi talep edilmiştir mahkeme yargılama aşamasında sanık hakkında bir karar verme cihetine gitmesi halinde sanık hakkında tcknun md uygulanması gerekecektir dolayısı ile tcknun md mahkemenin bu dava sonunda uygulanması gereken kanun maddesi olup buna dayanarak anayasa mahkemesi nezdinde iptal istemine konu teşkil etmiştir tcknun md gereğince cezanın teciline karar verilmesi halinde sadece erkek tarafından zaman aşımı süresi içinde haksız bir sebeple meydana getirilmiş bir boşanma hükmü mevcut ise takibatın yenileneceği hükmünü taşımaktadır buna karşılık boşanma hükümlerini gösteren türk medeni kanununun yeniden yapılan değişiklikleri sonucunda maddede boşanma sebebi olarak kabul edilen evlilik birliğinin sarsılması veya müşterek hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle boşanma davasının eşlerden her biri tarafından açılabileceği ayrıca evlilik en az bir yıl sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılmış boşanma kararı verilebileceği hükümlerini taşımaktadır bir tarafta türk ceza kanununun md gereğince zaman aşımı süresi içinde boşanmamaya gayret göstermesi gereken erkek tarafına medeni kanunun md gereğince en az bir yıl evlilikten sonra temelinden sarsıldığı kabul edilen evlilik birliğinin yürütme gibi aile ve kamu düzenini bozan bir sınırlama getirilmiştir bu sınırlamaya medeni kanunun md gereğince çocuklara da uygulanma ve hakim tarafından değişiklik yapma hakkı tanınmıştır yine md son fıkrası gereğince reddine karar verilen boşanma talebinin kesinleşmesinden itibaren her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamışsa yıl geçmesi halinde eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verileceği belirtilmiştir yukarıda açıklanan gerekçeye göre bu hakkı davası tecil edilen sanığın kullanması tcknun md gereğince önlenmiştir türkiye cumhuriyet anayasasının md türkiye cumhuriyeti demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti denilmektediresas sayısı karar sayısı yine anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır yukarda belirtilen anayasanın maddeleri karşısında iptali istenen tcknun maddesi cezası evlenme sebebiyle tecil edilen erkek sanık için kendisine medeni kanunca tanınan hakları kullanmasına engel teşkil etmektedir medeni kanun hükümleri gereğince anayasada konulan hakları kullanması kendisine tevdi edilen kişi türk ceza kanunu hükümleri gereğince bu hakkından yararlanamamakta ve yasa maddesi birbirine çelişki teşkil etmektedir bu sebeple anayasanın ve md aykırı olan tcknun md anayasaya aykırılık hususunun incelenmesi yönünden itirazen iptal talebimizin kabulü ile bu maddenin uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi saygı ile arz ve talep olunur
461
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren enerji piyasası düzenleme kurumu teşkilatı ve personelinin çalışma usul ve esasları hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin maddesi ile anılan yönetmeliğe eklenen geçici maddenin aynı yönetmeliğin maddesinin iptaline ve yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle başbakanlık ve enerji piyasası düzenleme kurumu başkanlığına karşı açılan davada davacının dava konusu yönetmeliğin dayanağını oluşturan sayılı elektrik piyasası kanununun maddesinin birinci fıkrasının anayasanın ve ve maddelerine aykırılığı iddiasıyla dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi istemi incelendi sayılı elektrik piyasası kanununun kurum personelinin statüsü atanma usulü ve özlük hakları başlıklı maddesinin birinci fıkrasında kurumun hizmet birimleri kurum görev ve yetkilerinin gerektirdiği sayıda daire başkanlıkları şeklinde teşkilatlanmış ana hizmet birimleri danışma birimleri ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşur kurumun hizmet birimleri ile bunların görev ve sorumlulukları kadro unvanları ve sayıları kurulun önerisi üzerine bakanlar kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir hükmü yer almıştır günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan enerji piyasası düzenleme kurumu teşkilatı ve personelinin çalışma usul ve esasları hakkında yönetmeliğin kapsam başlıklı maddesinde enerji piyasası düzenleme kurumunun teşkilatı hizmet birimleri ve bu birimlerin görev ve sorumlulukları kadro unvan ve sayıları personelin ücret ve mali hakları ile sosyal güvenlik hakları ve durumları bu yönetmelikte düzenlenmiştir hükmüne dayanak başlıklı maddesinde bu yönetmelik günlü sayılı elektrik piyasası kanununun maddesine dayanılarak hazırlanmıştır hükmüne kadro unvan ve sayıları başlıklı maddesinde kurum asli ve sürekli hizmetlerinin yürütülebilmesi için gerekli kadrolara ait unvanlar ile sayılarına ekli sayılı cetvelde yer verilmiştir kadro unvan ve sayılarının kurum hizmet birimleri itibariyle dağılımını yapmaya kurul yetkilidir kurumun uzmanlık gerektiren hizmetlerinde kurul kararıyla ve sayıları yi geçmemek üzere sözleşmeli yerli ve yabancı uzman istihdam edilir hükmüne yer verilmiş ekli sayılı cetvelde kadro unvan ve sayıları belirlenmiştir günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan yukarıda belirtilen yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin maddesi ile anılan yönetmeliğe eklenen geçici maddede bu yönetmeliğin yayımlandığı tarihte büro görevlisi kadrosunda bulunanlar başka hiç bir işleme gerek kalmaksızın yönetim görevlisi kadrosuna atanmış sayılırlar kadrosu kaldırılmış olanlar ise durumlarına uygun münhal kadrolara atanırlar hükmü düzenlenmiş maddesinde aynı yönetmeliğin eki sayılı cetvel ekte yer aldığı şekilde değiştirilmiştir hükmü ile ekli sayılı cetvelde kadro unvan ve sayıları belirlenmiştir sayılı yasayla oluşturulan enerji piyasası düzenleme kurumunun çalışma usul ve esasları aynı yasayla belirlenmiştir yasayla kurulmuş kamu tüzel kişisi olan kurumun hizmet birimlerinin ve bu birimlerin kadro unvan ve sayılarının da yasayla belirlenmesi gerekirken yönetmelik ile düzenleneceği yolunda hüküm getiren sayılı yasanın esas sayısı karar sayısı maddesinin birinci fıkrasının anayasanın maddesinin birinci fıkrası ve maddesi ikinci fıkrasına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile sayılı yasa ile oluşturulan tütün tütün mamulleri ve alkollü i̇çkiler piyasası düzenleme kurumunun hizmet birimleri ile bunların görev ve sorumlulukları kadro unvanları sayıları ve kurum personelinin emeklilik statülerinin belirlenmesi açısından durumu kurumların önerisi üzerine bakanlar kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle ile düzenleneceğine ilişkin maddesinin bendinin numaralı alt bendi anayasanın nci maddesine maddesinin birinci fıkrasına ve maddesinin ikinci fıkrasına aykırı görülerek iptal edilmiştir bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki sav ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince sayılı elektrik piyasası kanununun maddesinin birinci fıkrasının iptali ve yürütmesinin durdurulması için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
565
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesiyle çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı şekilde değiştirilen ve daha sonra tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun değişik md inci maddesi ile üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında hamilin şikayeti üzerine her bir çekle ilgili olarak binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur ancak hükmedilecek adli para cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek sayılı kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faiz ile takip ve yargılama gideri toplamından az olamaz mahkeme ayrıca çek düzenleme ve çek açma yasağına bu yasağın onanması halinde devamına hükmeder yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir çek düzenleme ve çek açma yasağı çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından tarihli ve sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun maddesinin fıkrası hükmü uygulanır bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve i̇cra ve i̇flas kanununun ve üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır bu davalar çekin tahsili için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikayetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür denilmektedir yukarıda zikredilen kanun maddesine göre çekle ilgili olarak karşılıksız işlemin yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı ve buna ilişkin yargılamanın da icra mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmıştır i̇cra mahkemesinin temel olarak hukuk mahkemesi olarak yapılandırılarak sınırlı ve şekli yargılama yetkisi olduğu icra ceza suçlarının ise ancak hapis tazyiki mahiyetinde olup belge üzerinden yargılama yapıldığı kaldı ki söz konusu icra ceza suçlarının tekerrür ve sabıkaya esas olmayacağı dolayısıyla karşılıksız çeke ilişkin verilen adli para cezasının yargılama usulünün icra mahkemesinde görülmesinin kişilerin anayasada vücut bulan savunma hakkını açıkça zedeler mahiyette olduğu karşılıksız çeke ilişkin verilen adli para cezasının hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte va da müstakil olarak türk ceza kanununda düzenlendiği yine türk ceza kanununa göre doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenemeyip ve her gün karşılığı tl üzerinden hapis cezasına çevrildiği bu hususun genel hükümlere tabi genel mahkemeler tarafından yargılamasının yapılmasının kişilerin teminatı için anayasal bir güvence olduğu kaldı ki i̇cra ve i̇flas kanunun ve maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümlerin de bu suçlara uygulanacağı göz önüne alındığında i̇cra ve i̇flas kanununun inci maddeye ilişkin itiraz başlıklı hükümde kanun yolu olarak istinaf ve temyiz usulünün uygulanmayıp aynı seviyedeki diğer icra mahkemesine itirazın öngörülmüş olması verilen hükme karşı erteleyeceği ve aktarıcı kanun yollarının da açılmamış olması açıkça savunma hakkını da ortadan kaldırır mahiyettedir anayasanın ve maddelerinde tanımlanan hak arama hürriyeti ve kanuni hakim güvencesi prensipleri bakımından şekli yargılama hukuku içerisinde sınırlı inceleme yaparak belgeye dayalı karar veren icra mahkemesince maddi gerçekliği kuşkudan ari bir şekilde tespitesas sayısı karar sayısı edecek ceza mahkemesinin bu faaliyeti sonucu vicdani kanaatinin hasıl olması halinde verilebilecek normatif değerlendirmeye vasıl olunabilmesi yargılama prosedürünün doğasındaki sınırlılık ve farklılık dolayısıyla mümkün olamayacağı için cezai tehdit altındaki sanık indinde etkili hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı mahiyet taşıdığı sonuç ve kanısına binaen anayasanın ve maddelerine aykırı yasal düzenleme olan ilgili kanun maddesindeki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına yönelik suçlardan dolayı açılan davaların icra mahkemesinde görülmesi ve i̇cra ve i̇flas kanununun ve üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanarak icra mahkemelerinde görülmesine ilişkin hususunun iptali talebi hasıl olmuştur neti̇ce i̇ talep yukarıda arz ve izah edilen sebepler dairesince ve diğer amiller re sen dikkate alınarak mahkemenizce ilgili kanun maddesinde geçen ve anayasaya aykırı olan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına yönelik suçlardan dolayı açılan davaların icra mahkemesinde görülmesi ve i̇cra ve i̇flas kanununun ve üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanarak icra mahkemelerinde görülmesine ilişkin hususunun iptal edilmesini saygıyla talep ve dava ederiz
670
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanıkların eylemlerinin sayılı markalar yasasına aykırılık teşkil ettiği iddia edilerek haklarında mahkememize kamu davası açılmıştır dolayısı ile sanıkların eylemleri sayılı markalar yasası ve bu yasanın cezai hükümlerini kaldıran cezalarla ilgili yeni yaptırımlar koyan sayılı khk ve bunda değişiklik yapan sayılı yasa hükümleri uygulanacaktır tarihinde yürürlüğe giren sayılı markalar yasasının ceza hükümleri dışındaki maddeleri gün sayılı markaların korunması hakkı da khknın maddesi yürürlükten kaldırılmış ceza hükümleri ile ilgili maddeleri tarihinde yürürlüğe giren sayılı yasanın maddeleri ile sayılı khkye eklenen maddesi ile yeni ceza hükümleri konulmuştur tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye büyük millet meclisinin vereceği yetkiye göre bakanlar kuruluna bazı hallerde yasa gücünde kararname çıkarma olanağı tanınmıştır yasa çıkarılmasının zaman bakımından güçlüğü dikkate alınarak devletin acil ve önemli işlerinin görülmesi için yasa koyucu öyle bir yol benimsemiştir ancak zaman zaman bir çok konuda düzenlemelerin yasa gücü de yasa yolu ile düzenlendiği görülmektedir anayasamızın maddesine göre yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir devredilemez yine anayasamızın maddesinin fıkrasında ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konur hükmünü taşımaktadır bu düzenleme suçların ve cezaların yasallığı ilkesinin sonucudur öte yandan türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini düzenleyen anayasanın maddesinin de kanun koymak değiştirmek ve kaldırmakta meclisin görevleri arasında sayılmıştır her ne kadar sayılı khkye cezai hükümler yasa ile eklenmişse de bu durum normlar hiyerarşisine uygun olmadığı gibi sayılı yasanın bakanlar kurulu kararı ile çıkarılan khk ile yürürlükten kaldırılması anayasanın ve maddelerine aykırıdır nitekim yargıtay ceza genel kurulu sayılı ispirto ve ispirtolu içkileri tekeli hakkında yasanın cezai hükümlerini düzenleyen maddesinin sayılı khk ile kaldırılmasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile maddesinin halen yürürlükte bulunduğuna karar vermiştir yargıtay ceza kurulu gün sayılı kararı yargıtay kararları dergisi cilt sayı sahife bu neden ve açıklamalar karşısında belirtilen khk ve buna eklenen yasa maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir
310
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde konut dokunulmazlığı güvence altına alınmış olup menfi tespit davasında davacının ileri sürdüğü iddialarının ciddi olması ve yaklaşık delillerle hakime kanaat vermesine rağmen i̇i̇k maddesindeki sert ve ölçüsüz düzenleme nedeniyle hakim tedbir kararı veremeyecek ve anayasayla güvence altına alınan konut dokunulmazlığı icra takibi durdurulamadığı için cebri icra yolu ile ihlal edilmiş olacak davacı davasını kazanmış olsa bile telafisi imkansız zarara ve itibar kaybına yol açabilecektir yine aynı şekilde anayasanın maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı maddesindeki adil yargılanma hakkı maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin korunması maddesindeki ailenin korunması icra takibi davacı iddiasının ciddiliği ve yaklaşık ispat kurallarına rağmen tedbir yolu ile durdurulamadığı için cebri icra nedeniyle devlet eli ile ihlal edilebilecek belki boş bir senedin anlaşmaya aykırı şekilde yüklü miktarda doldurularak haksız yere takibe konulması ile aile ve çocuklar anayasa ile korunan hakları zedelenecektir ayrıca anayasanın maddesi kapsamında i̇cra daireleri eliyle yapılan cebri icra işlemlerinin tedbir yolu ile durdurulamaması da anayasanın bu hükmüne aykırılık teşkil edecektir i̇i̇k ve maddesinde icra takibi açılmadan önce açılacak menfi tespit davaları ile icra takibi açıldıktan sonra açılacak menfi tespit davaları arasında bu şekilde ayırım yapılmış olmasının davacının anayasa ile güvence altına alınan söz konusu haklarını orantısız olarak müdahale imkanı sağlayacaktır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle i̇i̇k maddesi gereği icra takibi açıldıktan sonra açılan menfi tespit davasında hakim tarafından tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği bu düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu değerlendirildiğinden anayasanın maddesi ve sayılı yasanın maddesi uyarınca i̇i̇k maddesinin fıkrasının ilk cümlesindeki icra takibinden önce açılan ve fıkrasının tamamının anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
262
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme kararının iptal istemine gerekçe oluşturan bölümde aynen şöyledir vergi hukukumuza egemen olan temel ilkeler özellikle anayasasının maddesinde yer almış ve anılan maddenin ikinci fıkrasında da vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu belirtilmiştir vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesi anayasasının maddesinde anlatımını bulan sosyal hukuk devleti ilkesinin de doğal bir sonucudur sosyal hukuk devleti öncelikle hukukun egemen olduğu ve vatandaşların hukuki güvenliğe sahip bulunduğu güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yeni sosyal adaleti ve böylece toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlettir anayasa mahkemesine göre çağdaş uygarlık görüşüne ve ana yasanın temel yapı ve felsefesine göre gerçek hukuk devleti ancak toplumsal devlet anlayışı içinde ise anlam kazanır anayasanın maddesinde yeralan ilke ile devletin vergilendirme alanında sosyal ödevlerini gözönünde tutması gereğine işaret edilmekte ve vergi adaletinin gerçekleştirilmesi yolu ile sosyal adaleti sosyal yararı sağlamak ekonomik ve sosyal dengeyi oluşturmak anayasanın devlete yönelttiği ödevler arasında yeralmaktadır yukarıda uyuşmazlık konusu olaya ilişkin maddeleri açıklanan ve sayılı yasa ile getirilen ekonomik denge vergisine baktığımızda kazanç ve iratlarını yıllık münferit ve özel beyanname ile beyan eden gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin ki olayımızda kurumlar vergisi yükümlüsü sözkonusudur takvim yılında vermeleri gereken yıllık özel veya münferit beyannamelerdeki matrahlar üzerinden oranında alınacağı belirtilmiş ve yükümlünün kurumlar vergisine ilişkin olarak beyan ettiği matrah üzerinden ekonomik denge vergisi tahakkuk ettirilmiştir i̇şbu yasal düzenleme sonucu gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde kazanç beyan edenler ekonomik denge vergisini ödeyecekler arasındadır sözkonusu vergi gelir veya kurumlar vergisine ilişkin olarak beyan edilen matrahlar üzerinden oranında alınacağından gelirlerini düşük beyan edenler ya da gizleyenler daha kazançlı durumda olacaklar zira düşük veya gizlendikten sonra beyan edilmiş gelirleri üzerinden ekonomik denge vergisi ödeyecekler zarar beyan edenler ise sayılı yasanın bendi saklı olmak koşuluyla bu vergiyi ilk elde hiç ödemeyeceklerdir bu durum anayasanın maddesinde yeralan maliye politikasının sosyal amacına yani vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımına aykırılık teşkil ettiği gibi herkes vergi ödemekle yükümlüdür biçiminde anılan anayasa maddesinin ilk fıkrasında düzenlenen ve kısaca verginin genelliği ilkesi olarak nitelendirebileceğimiz kurala da aykırıdır bu ilkeler uyarınca vergi yükünün belirli bireylere veya toplumsal kesimlere yüklenmeyerek yurtta yaşayanların tümüne dağıtılması vergi yükünün belirli toplumsal kesimler üzerinde özellikle yoğunlaştırılmaması mali güçle orantılı olarak vergi yükünün dağıtılması ilkesinin gerçekleştirilmesi amacı dışında gerekmektedir oysa ekonomik denge vergisi belli vergi yükümlüleri üzerinde yoğunlaştırılmış ve vergileme tekniğine de aykırı olarak vergilendirme işleminin sebep unsurunu teşkil eden veesas sayısı karar sayısı vergi alacağı ilişkisinin ilk basamağı olan vergiyi doğuran olay yalnızca gelir veya kurumlar vergisine ilişkin olarak beyan edilen matrahlara bağlanmıştır yeni bir vergi adı altında düzenlenmişse de ekonomik denge vergisi beyan edilen matrahlar üzerinden tahakkuk ettirilen ek bir vergi niteliğindedir dava konusu uyuşmazlığın özelliği gereği kurumlar vergisinde vergiyi doğuran olay yani kurum kazancının elde edilmesi aynı zamanda ekonomik denge vergisinde de vergiyi doğuran olaydır öte yandan mali gereksinim ya da içinde bulunulan ekonomik koşullar ve piyasa durumu devletin kolay kavranabilir kaynaklara yönelmesi için yeterli bir gerekçe sayılmamalıdır ekonomik denge vergisinde ise ödeme gücü olan tüm kesim değil mali idarenin hemen ulaşabileceği beyannameli yükümlüler dikkate alınmıştır bu durum bir yönüyle vergi yükümlülerinin hukuka olan güvenini zedeleyecek diğer taraftan hukuki güvenliğin bulunmaması hukuk devleti ilkesine de aykırılık teşkil edecektir yukarıda açıklanan gerekçelerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konuda iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile birlikte anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesi uyarınca sayılı yasanın dava konusu olaya ilişkin maddesi kurumlar vergisi mükellefleri maddesi kurumlar vergisine ilişkin olarak maddesi ve bendi ile bendinin anayasasının maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine maddede anlatımını bulan verginin genelliği ilkesine maddede düzenlenen vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesine aykırı görüldüğünden sayılı yasanın yukarıda açıklaması yeralan maddelerinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
625
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas no karar no hâkimin gerekçesi özeti ceza muhakemeleri usulü kanununun yürürlüğe girdiği tarihte sorgu hâkimliği görevi çoğunlukla hukuk fakültesi mezunu olmayan ve müstantik adını taşıyan kimseler tarafından yapılıyordu kanun koyucunun bu kişilerin yeterli hukuk bilgisine sahip olmadıklarını gözönünde tutarak itiraza konu olan hükme yer vermiş olduğu düşünülebilir halbuki bugün adliye teşkilâtında sorgu hâkimliği görevini yapan hemen hemen hiç bîr müstantik kalmadığı gibi sorgu hâkimlerinin yokluğunda bunlara ait görevlerin mahkeme başkâtiplerine gördürülmesine imkân veren sayılı kanundaki hüküm de anayasa mahkemesince iptal edilmiş bulunmaktadır öte yandan meslekte daha az başarılı sayılan hâkimlerin sorgu hâkimliğine atanmalarını öngören bir kanunun varlığından da söz edilemez anayasanın maddesinde hiç bir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz denilmiştir sorgu hâkimlerini de kapsamına alan anayasanın bu hükmünü hâkimlere diğer hâkimlerce de emir ve talimat verilemiyeceği şeklinde anlamak gerekir sorgu hâkiminin kararını asliye ceza hâkiminin ona maması halinde sorgu hâkimine dâva açma yönünden bir emir ve talimat vermiş olacağından söz konusu maddenin ikinci fıkrasının anayasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırılığı aşikârdır sorgu hâkiminin kararlarını inceleyen asliye ceza hâkimi dosyayı tümü ile birlikte inceleyip delillere göre sorgu hâkiminin kararını onamak ve onamamak suretiyle dâvayı sona erdireceğinden ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesinin ikinci fıkrasını bu dâvada uygulayan bir mahkeme durumundadır ve bu bakımdan itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir anayasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkraları i̇le ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesi aynen aşağıya alınmıştır madde hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna hukuka ve vicdanî kanaatlarına göre hüküm verirler hiç bir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz madde tevkif ve kefaletle salıverme hakkındaki kararlar selâhiyetli hâkim tarafından verilir cumhuriyet müddeiumumisinin tevkif talebine karşı maznunun mevkuf olmayarak tahkikatının icrasına ve tevkif ve tevkifin istirdadına ve kefaletle salıverme ve muhakemenin menine dair sorgu hâkimi tarafından verilecek kararlar mensup olduğu asliye mahkemesi reisi veya hâkiminin tasdikiyle tekemmül eder cumhuriyet müddeiumumisi selâhiyetli olan merciden maznunun tevkifini isteyebilir bu merci red veya kabul hakkında bir karar vermeğe mecburduresas no karar no son tahkikatın açılmasına karar verildikten veya cumhuriyet müddeiumumisi tarafından iddianame ile iş mahkemeye intikal ettikten sonra mahkeme reisi dahi acele hallerde aynı selâhiyeti haizdir
370
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın maddesine ve sayılı yasanın uncu maddesine dayanılarak çıkarılan tarihli ve sayılı kararname eki yönetmeliğe istinaden günlü sayılı bakanlar kurulu kararı ile davacı şirket sözkonusu yönetmeliğin nci maddesinde belirtilen üncü görev bölgesinde aydın denizli muğla yıl süreyle elektrik üretimi iletimi dağıtımı ve ticareti yapmakla görevlendirilmiş ancak yine sayılı yasanın üncü maddesine dayanarak görevlendirmeye ilişkin bakanlar kurulu kararı günlü sayılı bakanlar kurulu kararı ile iptal edilmiştir uyuşmazlığın çözümünde sayılı yasanın üncü maddesi uygulanacak kanun hükmü niteliğinde bulunduğundan sözkonusu hüküm anayasa yönünden incelenmesine geçildi sayılı türkiye elektrik kurumu dışındaki kuruluşların elektrik üretimi i̇letimi dağıtımı ve ticareti i̇le görevlendirilmesi hakkında kanunun görevin verilmesi başlıklı üncü maddesi elektrikle ilgili hizmet vermek üzere kurulmuş olan sermaye şirketlerine devlet planlama teşkilatının görüşünü havi enerji ve tabii kaynaklar bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulu önceden yönetmelikle belli edilmiş görev bölgelerinde elektrik üretim iletim ve dağıtım tesisleri kurulması ve işletilmesi ile ticaretinin yaptırılmasına karar verebilir enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı bakanlar kurulu kararı ile belirlenen çerçeve içerisinde ilgili görevli şirketle sözleşme akdeder hükmünü içermektedir yasanın devam eden maddelerinde üretim iletim ve dağıtım tesislerinin işletme haklarının görevli şirketlere verilmesine bakanlar kurulu tarafından karar verilebileceği görevlendirme süresi görevin sona ermesi tarife esasları kamulaştırma gibi hususlar düzenlenmiş ve uncu maddesinde de uygulamanın ayrıntıları gerek üncü maddede adı geçen yönetmelik ve gerekse yasa gereğince çıkarılacak uygulama yönetmeliğine bırakılmıştır kamu hizmetlerinin özel kişilere gördürülmesi usullerinden olan imtiyaz usulü düzenli ve sürekli kamu hizmetlerinin kurulması ve işletilmesinin maliyeti kendisi tarafından karşılanmak ve hizmetten faydalananlardan belirlenmesinde idarenin etkinliği sağlanan tarife çerçevesinde ücret tahsil etmek ve bu hizmetle yükümlü tutulmak üzere kar ve zararı kendisine ait olarak özel kişilere gördürülmesi olarak tanımlanabilir özel kişilerin elektrik üretim iletim dağıtım ve ticareti ile görevlendirilmeleri elektrik üretim tesisleri kurma ve işletme izni verilmesi ve görev bölgelerindeki tesislerin işletme haklarının görevli şirkete devredilmesinin imtiyaz teşkil ettiği ve bu hizmetlerin gördürülmesinin özel kişilere ancak imtiyaz sözleşmesiyle devredilebileceği anayasa mahkemesi ve danıştay içtihatlarıyla belirlenmiştir sayılı yasa finansman sorunları veya sosyal ekonomik ve politik tercihlerin gereklerinden dolayı tam rekabet piyasası koşulları içerisinde değerlendirilemeyen ve imtiyaz teşkil eden elektrik üretim iletim dağıtım ve ticareti işinin özel sektöre gördürülmesine ilişkin bir düzenlemediresas sayısı karar sayısı kamu varlıkları satış kiralama işletme hakkının devredilmesi üzerlerinde mülkiyetin gayri aynî hak kurulması ve işin gereğine uygun diğer sözleşmelerle özelleştirilebilir elektrik hizmetlerin sayılı yasanın üncü maddesinde öngörülen şekilde özel hukuk tüzel kişilerine gördürülmesi hizmetlerin özelleştirilmesi üncü maddeye göre görevlendirilecek şirkete aynı yasanın inci maddesine göre işletme haklarının devredilmesi ise tesislerin özelleştirilmesi niteliğindedir nitekim sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinde de işletme hakkının devredilmesi bir özelleştirme yöntemi olarak öngörülmüştür elektrik hizmetlerinin görevlendirme kararı görev sözleşmesi imtiyaz sözleşmesi işletme hakkının devredilmesi silsilesiyle özel hukuk tüzel kişilerine gördürülmesi özelleştirilmesi prosedüründe anayasal ilkelere bağlı kalınması zorunludur devletleştirmenin tersi bir işlem olan özelleştirmede devletleştirme için anayasada öngörülen şekilde yasama organının düzenleme yapması gerekmektedir yasama organının bu yetkisini tamamen yürütme organına terketmesine anayasanın nci maddesi gereğince olanak yoktur yasama organı ancak yasada temel kuralları koyarak yetkinin ölçü ve sınırlarını belirleyerek yürütme organına yetki verebilir sayılı yasanın inci maddesinde amaç başlığı altında getirilen hüküm nedeniyle bakanlar kurulunun ncü maddeye göre bir yabancı şirketi görevlendirme yetkisi bulunmaktadır ancak elektrik üretimi iletimi ve dağıtımı gibi stratejik önemi olan alanlara yabancıların girmesi güvenlik bağımsızlık ve ekonomik yönlerden sakıncalı olabilir zira bu tür hizmetler ülke güvenliği ile yakından ilgilidir esasen görevlendirmeyle kamu mülkiyeti yönünden sınırlamalar da getirilmektedir oysa yasada yabancı şirketlere bu görevin verilmesi ile ilgili olarak karşılıklılık ilkesi gözetilerek yapılacak uygulama ve sınırlamalara ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır öte yandan bakanlar kurulunca görevlendirilecek şirket belirlenirken anayasanın nci maddesi gereğince tekelleşmenin önlenmesi açısından alınacak tedbirlerle ilgili olarak yasada bir hüküm getirilmemiştir görevlendirme sonucu kamu tekelinin yerini özel tekelin alacağı açıktır bu durumda devletin karışma olanağı ortadan kalkacağından gerekli önlemler alınmadığında fiyat kalite vs yönünden olumsuzluklar doğabilecektir bu itibarla gerçek ve tüzel kişilerin uyacağı koşullar ile devletçe yapılacak gözetim ve denetimin ilke ve yöntemlerinin uygulanacak yaptırımların yasada belirlenmesi zorunludur anılan yasanın nci maddesi kapsam başlığı altında bu yasanın türkiye elektrik kurumu dışında elektrik üretimi iletimi dağıtımı ve ticareti görevinin verilmesi ile sözleşme yapılması süre tarife ve görevin sona ermesinin şekil ve esaslarını kapsadığını belirtmekte ise de elektrik üretim iletim dağıtım ve ticaretinin özel kişilere gördürülmesi konusunda sadece yetkilendirmede bulunulmuş yasayla belirlenmesi gereken konular yönetmeliğe bakanlığın takdirine ve sonuçta uygulamaya bırakılmıştır yasada imtiyazın hangi şirkete hangi yöntemle verileceğinin kamu varlığının değerinin ve karşılığında verilecek imtiyazın oran usul ve esaslarının tesbitine ilişkin hiçbir hüküm yer almamıştır yasanın üncü maddesiyle enerji ve tabii kaynaklar bakanlığına görevlendirilmesini istediği şirketi bakanlar kuruluna teklif etmeesas sayısı karar sayısı yetkisi tanınmış ancak bakanlığın bu şirketi hangi usul ve ölçütlere göre belirleyeceği konusunda yasada düzenleme yapılmamıştır usul ve esasların yasada öngörülmemiş olması yürütme organına geniş bir takdir alanı ve hareket serbestisi tanımakta özellikle açıklık ve rekabetin sağlanmasında uygulamada sorunlar doğmaktadır anılan üncü maddede enerji ve tabii kaynaklar bakanlığının görevlendirilmiş şirketle bakanlar kurulu kararı ile belirlenen çerçeve içerisinde sözleşme aktedeceği hükmüne yer verilmiş olmasına karşın bu çerçevenin hangi unsurları içerdiği belli edilmemiştir sözleşmelere ilişkin usul ve şekil şartları yasada gösterilmemiştir oysa bütün bu hususlar aynı zamanda taraflar için bir güvencedir bu haliyle bakanlar kurulunun görevlendirme işleminin hiçbir güvencesi sonucu ve yaptırımı olmamakta sorun tamamen sözleşme aşamasına ve bakanlığın takdirine bırakılmaktadır temel esaslara yasada yer vermeyerek elektrik hizmetlerinin imtiyaz usulüyle özel kişilere gördürülmesinin tamamen idarenin takdirine bırakılması anayasa kuralları açısından kabul edilemez niteliktedir sayılı yasanın üncü maddesine göre görevlendirilecek olan ve daha sonra görevlendirilmiş bu şirkete aynı yasanın inci maddesine göre görevlendirildiği bölgedeki kurulu ve kurulacak kamu tesislerinin işletme haklarının devredilebilecek olmasına karşın yasada ne bedel tesbiti ne de işletme hakkının devrinde uygulanacak ilkelere de yer verilmemiştir sayılı yasa ve anılan yasanın üncü maddesi ile ilgili olarak yukarıda yapılan değerlendirmeler anayasa mahkemesince benzer konularda verilen kararlarda da vurgulanmıştır günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü k sayılı karar günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü sayılı karar günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü sayılı karar günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü sayılı karar günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü sayılı karar yürürlüğün durdurulması gerekliliğiesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin ilk kez sayılı kanun hükmünde kararname hakkında açılan iptal davasında yürürlüğün durdurulması kararı aldığı ve bugüne kadar birçok davada bu kararı verdiği bilinmektedir anayasa mahkemesi yürürlüğü durdurma kararı ile hukuka aykırılık ve telafisi mümkün olmayan zararları önlemenin yanında ve bunlardan daha önemli olarak anayasa mahkemesinin iptal kararlarının uygulanamaz hale gelmemesini sağlamaya çalışmaktadır ve bu hukuk devleti açısından vazgeçilmez bir önem taşımaktadır uyuşmazlık konusu olayda iptali istenen yasaya dayanılarak davacının elektrik hizmetlerinin üretimi iletimi dağıtım ve ticareti konusunda görevlendirilmesine ilişkin bakanlar kurulu kararı iptal edilmiş daha sonra aynı yasaya dayanılarak birçok başka şirket hakkında aynı konuda görevlendirilme işlemleri tesis edilmiş olup sonraki bu görevlendirme işlemlerine karşı ilk derecede danıştay nezdinde açılmış iptal davaları bulunmaktadır ayrıca görevlendirme kararından sonra aktedilecek görevlendirme sözleşmelerinin imtiyaz sözleşmesi niteliğinde olması nedeniyle danıştay incelemesine gönderilmiş bulunmaktadır söz konusu olgular ve anayasanın nci maddesinin üncü fıkrası hükmü nedeniyle sayılı yasanın iptali istenen maddesinin öncelik ve ivedilikle yürürlüğünün durdurulması önem taşımaktadır belirtilen hukuksal duruma göre türkiye elektrik kurumu dışındaki kuruluşların elektrik üretimi i̇letimi dağıtımı ve ticareti ile görevlendirilmesi hakkındaki sayılı kanunun uyuşmazlıkta uygulanacak üncü maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı görülmüştür açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin nci fıkrası gereğince sayılı yasanın üncü ve bu maddenin iptali üzerine uygulama olanağı kalmayacak diğer maddelerinin öncelikle yürürlüklerinin durdurulması ve daha sonra iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
1,252
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazcı mahkemenin başvuru kararı aynen şöyledir sanıkların tcknun sayılı yasa ile değişik maddesi hâkimin takdir hakkından bahseden ve hâkimlerin kanuna hukuka vicdanî kanaatlarına göre verecekleri hükümleri sınırlayan maddesine aykırı olduğu kanaatına varıldığından bu maddenin iptali için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
48
esas sayısı karar sayısı anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi idari yaptırımlar açısından da hangi eylemlerin kabahat sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir ancak kanun koyucunun kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir spesifik bir alandaki kamu düzenini korumak veya belli bir sektörü regüle etmek amacıyla konularda özel olarak yetkilendirilmiş idari makamlar tarafından verilen idari cezalar doktrinde regülatif cezalar olarak tanımlanmıştır bağımsız idari otoritelerin verdiği cezalar bu kategoriye girmektedir öte yandan suç oluşturmayan daha basit mevzuat ihlâlleri olarak kabul edilen kabahatler için de cezalar öngörülmektedir kamu düzeninin korunması amacıyla genel kolluk yetkileri kapsamında verilen bu çeşit kabahat cezalarıda daha çok para cezası olarak uygulamaya konu olmaktadır kabahat olarak verilen idari para cezaları genel itibarıyla maktudur bu tip cezaların düşük meblağlı olmaları sebebiyle maktu olarak uygulanmasında bir sorun görülmeyebilir buna karşılık regülatif cezalar açısından durum farklıdır çünkü bu cezalar genellikle meblağ etki ve sonuçlarıyla muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğuran ve genellikle gerçek kişilere değil tüzel kişilere uygulanan cezalardır bu nedenle ya cezaya muhatap işletmenin cirosu geliri ve kârı gibi objektif bir referans baz alınarak nispi şekilde belirlenmeli ya da maktu olarak belirlenecek ise mutlaka alt ve üst limit belirlenerek fiilin ağırlığı ve hafifletici ağırlaştırıcı nedenler dikkate alınmalıdır bu iki seçenekten ikisinin de benimsenmediği yani hem cezanın nispî değil maktu olarak belirlendiği ve hem de buna ilave olarak alt ve üst limit de öngörülmediği hâllerde ceza ölçülü ve adil olmayacaktır bkz prof dr ali ulusoy i̇dari yaptırımlar vd ölçülülük ilkesi temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında hukuksal güvencelere bağlı kalınarak elde edilmek istenen amaca uygun sınırlandırma araçları ile amaca ulaşılmasını ifade etmektedir bu ilke elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise getirilen kural ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir öte yandan idarelerin kanunlarla verilen görevleri yerine getirirken ne tür kararlar almaları gerektiğinin her türlü olay ve olgu göz önünde bulundurularak önceden hukuk kurallarıyla belirlenmesi mümkün olmadığı gibi kamu hizmetlerinin ve toplumsal ihtiyaçların değişkenliği dikkate alındığında uygun bir yöntem de değildir bu nedenle idarelerinesas sayısı karar sayısı karşılaştıkları farklı durumlar karşısında en uygun çözümü üretebilmeleri için takdir yetkisiyle donatılmaları zorunludur takdir yetkisinin amacı idareye farklı çözümler arasından uygun ve yerinde olanı seçme serbestisi tanımaktır ayrıca her eylem biçimi için kanunla tek ceza tayin edilmesi ve idareye takdir yetkisi tanınmaması bazı durumlarda adalete aykırı sonuçlar da doğurabilir yine sayılı kabahatler kanununun genel hükümleri içinde yer alan maddesinde idari para cezası uygulanırken hangi ölçütlerin esas alınacağı gösterilmiştir söz konusu maddenin ikinci fıkrasına göre idari para cezasının kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle belirlendiği durumlarda idari para cezasının miktarı tespit edilirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun birlikte göz önünde bulundurulması gerekmektedir anılan düzenleme her ne kadar anayasaya uygunluk denetimine doğrudan esas alınamasa da yukarıda belirtilen ölçülülük ilkesinin bir tezahürü olması itibarıyla önem arz etmektedir regülasyon kurumlarının tamamına yakınında uygulanan idari para cezalarının nispi olduğu veya maktu olmakla birlikte alt ve üst sınır belirlendiği görülmektedir gerçekten rekabet kurumunca mevzuat ihlallerinde sayılı rekabetin korunması hakkında kanunun maddesi uyarınca yıllık gayrisafi gelir miktarının binde birinden binde beşine kadar idari para cezası verileceğinin radyo ve televizyon üst kurulunca yayın ihlallerinde sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun maddesi uyarınca ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idari para cezası verileceğinin bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurulunca sayılı elektronik haberleşme kanununun maddesinin birinci fıkrası uyarınca işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar ikinci fıkrası uyarınca bin liradan bir milyon liraya kadar idari para cezası verileceğinin tütün ve alkol piyasası düzenleme kurulunca sayılı tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruma göre tl tl tl tl tl tl arasında idari para cezası verileceğinin belirtildiği görülmektedir bu örnekler çoğaltılabilir somut olayda lpg taşımak için lisans alması gereken tanker sahibinin söz konusu lisansı almaksızın taşıma faaliyetinde bulunduğundan bahisle tl idarî para cezası ile cezalandırıldığı görülmektedir ortaya konulan bu tespit üzerine düzenleyici kurum olan enerji piyasası düzenleme kurumunun vereceği idari para cezasının miktarını belirleme imkânı bulunmamaktadır bir başka deyişle fiil sübuta ermiş ise verilecek idari para cezası miktarı tektir bu bağlamda lisanssız olarak taşıma faaliyetinde bulunanlar açısından bir ayrım işletmenin büyüklüğü failin kusur durumu vd öngörülmediği gibi lisansa tabi olan ve lisans almaksızın yürütülen diğer tüm faaliyetler için de uygulanan ceza miktarı aynıdır söz gelimi gerçek kişi olan ve kendisine ait tek araçla bu şekilde taşıma yapan kişiye verilen ceza ile nakliye filosu sahibi kişiye verilen ceza miktarı aynıdır çok daha çarpıcı olan husus ise sayılı kanunun maddesine göre lpgnin dağıtımı depolanması otogaz bayilik faaliyetlerinin yapılması lpg tüpünün imalatı dolumu muayenesi tamiri ve bakımı ile bu amaçla tesis kurulması ve işletilmesi için lisans alınması zorunlu tutulduğundan yukarıda belirtilen faaliyetlerden herhangi birisini lisanssız şekilde yapanlara verilecek ceza miktarının aynı olmasıdır örneğin lisanssız olarak lpg taşıyan tanker sahibine verilen ceza miktarı ile lisanssız olarak lpg dağıtım faaliyeti gerçekleştiren lpgyi depolayan bu amaçla tesis kuran kişiye verilecek ceza miktarı aynıdır tüm ülke çapında faaliyet gösteren bir lpg dağıtım şirketi ile küçük çaplı bir lpg otogaz bayisinin aynı cezaya muhatap olmalarının hakkaniyete uygun düşmeyeceği açıktıresas sayısı karar sayısı bu itibarla lisanssız faaliyette bulunanların ekonomik büyüklüğü ve sınıfına göre adil bir denge gözetilmeden itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile karşı karşıya bırakılmaları hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı sıvılaştırılmış petrol gazları lpg piyasası kanunu ve elektrik piyasası kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun i̇darî para cezaları başlıklı maddesinin ikinci fıkrasının bendinde yer alan aşağıdaki hâllerde sorumlulara beşyüzbin türk lirası idarî para cezası verilir kuralının numaralı alt bendi yönünden anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenen kuralın anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,146
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının ilgili bölümleri şöyledir i̇dari eylem ve işlemlerin yargısal denetimi bu eylem ve işlemlerin yetki şekil sebep konu ve maksat yönlerinden hukuka uygun olup olmadığı ile sınırlıdır bu denetimin idare hukuku kural ve ilkeleri ile idari yargılama usulü kural ve ilkelerinin uygulanması suretiyle yapılması gerekir sayılı yasada yapılan düzenleme ile bu denetimin sulh ceza mahkemeleri tarafından yapılması öngörülmüş ve mahkemece işlemin hukuka uygun olduğunun saptanması halinde itiraz başvurusunun reddine işlemin hukuka aykırı olduğunun saptanması halinde idari yaptırım kararının kaldırılmasına karar verileceği belirtilmiş sulh ceza mahkemesince itirazın incelenmesi sonucu verilen kararlara karşı yapılan itirazın inceleme mercii ise ağır ceza mahkemesi olarak gösterilmiştir bu düzenlemeler ile idarenin kamu gücünü kullanarak yaptığı idari işlemin yargısal denetim yetki ve görevi i̇dare mahkemeleri ve danıştayın görev alanından çıkarılıp adli mahkemelerin görev alanına sokulmuş etkin yargısal denetim ilkesi gözardı edilerek hukuk devleti ilkesi zedelenmiştir bu durum anayasanın ve maddelerine açık aykırılık oluşturmaktadır i̇ptali istenen yasal düzenlemeye uygun bir düzenleme daha önce sayılı yasanın maddesinde yapılmış ve idare tarafından verilen idari para cezalarına karşı yapılan itirazın inceleme mercii sulh ceza mahkemesi olarak öngörülmüş ve konunun anayasaya aykırılığının anayasa mahkemesine iletilmesi üzerine anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı ile idari yaptırım niteliğinde olan uyuşmazlıkların çözümünde idari birimler tarafından verilen idari para cezalarını da kapsayacak şekilde genişletilerek anayasaya aykırılık daha yaygın hale getirilmiştir sayılı kabahatler kanununun maddesinde yer alan idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurabilir tümcesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeni ile iptaline karar verilmesi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca saygı ile istenir ve beklenir
276
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı hâki̇mler ve savcilar kanunu i̇le bazi kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde deği̇şi̇kli̇k yapilmasina dai̇r kanunun maddesinin tamamı olan madde sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan başkanlar ibaresi başkanlık şeklinde değiştirilmiştir hükmünün anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bu düzenleme ile sayılı danıştay kanununun danıştay tetkik hakimi ve savcılarının atanmaları ve dairelere verilmeleri kenar başlıklı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan danıştay tetkik hakimlerinin görev yerleri başkanlar kurulu tarafından belirlenir kuralı danıştay tetkik hakimlerinin görev yerleri başkanlık kurulu tarafından belirlenir şekline dönüşmüştür böylece sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesi ile danıştay tetkik hâkimlerinin çalışacakları daireleri kurulları ve görecekleri işleri belli etmek ve gerektiğinde yerlerini değiştirmek görevleri başkanlar kurulunun görevleri arasından alınarak başkanlık kuruluna verilmiştir danıştayda evvelce olmayan başkanlık kurulu genel yetki yasası çerçevesinde ilk kez tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile oluşturulmuştur tarihte tetkik hâkimleriyle üyelerin dairelere dağıtımı görevi başkanlar kurulundan alınarak yeni kurulan başkanlık kuruluna verilmiştir daha sonra bunun doğru olmadığı ve sakıncaları anlaşılarak sayılı kanun ile söz konusu yetkiler başkanlık kurulundan alınarak yeniden başkanlar kuruluna verilmiştir bu kanunla bu görevler bir kez daha başkanlar kurulundan alınıp yetkiler daha da genişletilerek ikinci kez başkanlık kuruluna verilmektedir sayılı danıştay kanununun maddesine göre başkanlar kurulu danıştay başkanının başkanlığında başsavcı başkanvekilleri ve tüm daire başkanlarından oluşur bu hâliyle başkanlar kurulu her biri birer yüksek mahkeme olan danıştay dairelerinin başkanları ve kurulların başkanlarından oluşan geniş katılımlı çoğulcu demokratik bir organdır başkanlar kurulu bu yönüyle danıştay bünyesi içerisinde yüksek bir karar mercii konumundadır sayılı kanunun maddesine göre başkanlık kurulu ise danıştay başkanının başkanlığında üçü daire başkanı üçü danıştay üyesi olmak üzere altı asıl üyeden oluşur başkanlar kurulunda olmasına rağmen danıştay başsavcısı ile kurullara başkanlık eden iki başkanvekili başkanlık kurulunda yer almamaktadır bu hâliyle başkanlık kurulu dar katılımlı ve demokratik yapısı zayıf bir karar organı mâhiyetindedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesinde herkesin meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu maddesinde hiç kimsenin kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı bir kimseyi kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamayacağı maddesinde hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları ve anayasaya kanuna ve hukukaesas sayısı karar sayısı uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verecekleri maddesinde ise danıştayın idarî mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merci olduğu kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı ve danıştayın kuruluşu işleyişi başkan başsavcı başkanvekilleri daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usûlleri idarî yargının özelliği mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği hükmü yer almaktadır hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukukun ve adaletin en somut yansıması olan yargı bağımsızlığı hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve doğal bir sonucudur hâkimlerin bağımsızlığı kavramı sadece yasama ve yürütme gibi diğer devlet erkleri ile taraflar ve medya gibi baskı gruplarına karşı sağlanacak bir dış bağımsızlık değildir hâkimlerin bağımsızlığı aynı zamanda yargının kendi içindeki güçlere karşı da korunması gereken bir değerdir öğretide uygulamada ve uluslararası metinlerde de bu husus özellikle vurgulanmıştır venedik komisyonu cdl ad cdl inf cdl uluslararası metinlerde yargı içindeki dâhilî bağımsızlık meselesi hâricî bağımsızlık meselesine göre çok daha az ele alınmış olmakla birlikte asla daha az öneme sahip bir konu değildir bazı anayasalarda hâkimlerin yalnızca hukuka tâbî olduğu hükmü yer almaktadır bu ilke hâkimleri her şeyden önce hâricî etkiye karşı korumaktadır ancak söz konusu ilke aynı zamanda yargı içinde de uygulanabilir hâkimlerin yargısal kararlar verme süreçleri bakımından mahkeme başkanlarının veya üst derece mahkemelerinin astı olarak öngörüldüğü hiyerarşik bir teşkilat yapısı söz konusu hâkimlerin yalnızca hukuka tâbî olduğu ilkesinin açık bir ihlâlini teşkil eder yargı bağımsızlığı ilkesine dayalı bir sistemde yüksek mahkemeler münferit davalarda verdikleri kararlar ile bütün ülke sathında içtihat birliğini temin etmektedirler comman law hukuk sisteminin aksine kara avrupası hukukunda önceki içtihada uygun karar verme mecbûriyeti bulunmasa da kararlarının temyiz incelenmesinde bozulmasını önlemek isteyen ilk derece mahkemeleri yüksek mahkeme kararlarında ortaya konulan ilkelere uyma eğilimi göstereceklerdir ayrıca özel olarak hazırlanacak bazı usûl kuralları farklı yargı birimleri arasında tutarlılığı sağlayabilir az yukarıda da değinildiği veçhile yargı bağımsızlığı yargının yalnızca diğer devlet güçlerine karşı bağımsız olması anlamına gelmeyip konunun bir de dâhilî boyutu mevcuttur her bir hâkim yargı teşkilatındaki yeri ne olursa olsun aynı yargılama yetkisini kullanmaktadır bu sebeple yargılama esnasında kendisi aynı zamanda diğer hâkimlere ve mahkeme başkanları ile temyiz mahkemesi veya diğer yüksek mahkemeler gibi başka mahkemelere karşı da bağımsız olmalıdır dâhilî bağımsızlık mefhûmu yalnızca alt ve üst derece mahkemeleri hâkimleri arasında değil aynı zamanda bir mahkemenin başkanı veya başkanlık kurulu ile orada görev yapan hâkimler arasında veya aynı mahkemede görev yapan hâkimlerin birbirleri ile olan ilişkilerinde de söz konusu olabilmektedir yüksek mahkemelerin dâhilî bağımsızlıkları ile ilgili olabilecek iki temel unsur bulunmaktadır bunlardan birincisi yargı mensuplarının görev yapacakları dairelerinesas sayısı karar sayısı belirlenmesi ikincisi ise uyuşmazlıkların çözümleneceği dairelerin belirlenmesidir bu iki konu yüksek yargının ve hâkimlerinin bağımsız bir şekilde karar vermeleri için büyük önemi hâizdir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin açık ifadesi doğrultusunda âdil bir yargılanma için adalete erişimde aracı olacak mahkeme yalnızca kanunla kurulmuş olmamalı aynı zamanda gerek genel gerekse özel anlamda hem bağımsız hem de tarafsız olmalıdır âdil bir yargılanmanın sağlanması için gerekli olan bu unsurların varlığını incelerken avrupa i̇nsan hakları mahkemesi adaletin yerine getirilmesi yetmez yerine geldiğinin görünür olması da gereklidir ölçütünü kullanmıştır bu ölçüt görünüşte bağımsızlık olarak nitelendirilmekte ve ai̇hm tarafından âdil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabûl edilmektedir tüm bu ifade edilenler ışığında bir davaya bakacak hâkimler davanın özelliğine göre ad hoc duruma mahsus veveya ad personam kişiye mahsus olarak seçilmemeli aksine objektif ve şeffaf kıstaslara göre belirlenmelidir nitekim evrensel bir hukukî değer olan doğal hâkim ilkesi de bunu gerektirmektedir venedik komisyonunca hazırlanan görüşlerde yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını güçlendirmek amacı ile davaların dairelere dağıtılmasının mümkün olduğu ölçüde önceden kanunla veya kanuna dayalı olarak çıkarılan düzenlemelerle belirlenmiş olan objektif ve şeffaf kıstaslara dayandırılması gereğini kuvvetle tavsiye etmektedir i̇stisna teşkil eden hâllerde ise açıklama getirilmesi gerekmektedir i̇ş bu dava dilekçemizde dava konusu yaptığımız ve dava dilekçemizin iv bölümünün ve numaralı bölümlerinde anayasaya aykırılıkları nedeniyle iptal gerekçeleri bahislerinde açıklamaya çalıştığımız veçhile sayılı kanunun maddesinin tamamını oluşturan sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan başkanlar ibaresi başkanlık şeklinde değiştirilmiştir hükmü maddesinde geçen sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan başkanlar ibareleri başkanlık şeklinde değiştirilmiş ibâresi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerini oluşturan i̇dari dava daireleri kurulu idari dava dairelerinin başkanları ile her idari dava dairesinden iki yıl için başkanlık kurulu tarafından görevlendirilen iki asıl ve iki yedek üyeden vergi dava daireleri kurulu ise vergi dava dairelerinin başkanları ile her vergi dava dairesinden iki yıl için başkanlık kurulu tarafından görevlendirilen üç asıl ve üç yedek üyeden oluşur i̇ki yıllık süre sonunda başkanlık kurulunca her iki kuruldaki üyelerin yarısı iki yıl süreyle yeniden görevlendirilirken diğer yarısı kurullarda daha önce görevlendirilmeyen üyeler arasından yenilenir tümceleri ile beşinci son tümcesini oluşturan kurulların asıl veya yedek üyeliklerinde boşalma olması hâlinde başkanlık kurulu tarafından yedi gün içinde kalan süreyi tamamlamak üzere yeni üye görevlendirilir tümcesi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin ikinci fıkrasını oluşturan başkanlık kurulu iş yükü bakımından zorunluluk doğması hâlinde vergi dava daireleri idari dava daireleri veya idari dairelerden birinin veya birkaçının görev alanını değiştirerek bu daireleri vergi dava dairesi idari dava dairesi veya idari daire olarak görevlendirebilir tümcesi ile maddenin birinci paragrafında geçen üçüncü fıkrasında yer alan başkanlar ibaresi başkanlık şeklinde değiştirilmiştir ibâresi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen dava daireleri arasındaki iş bölümü başkanlık kurulu tarafından belirlenir ibâresi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin birinci fıkrasında yer alan b ve bentleri ile ikinci fıkrası hükmü ve maddesi ile sayılı danıştay kanununa eklenen geçiciesas sayısı karar sayısı madde nın üçüncü fıkrasında geçen başkanlık kurulu iş durumunu dikkate alarak daireler arasındaki iş bölümünü yeniden belirler ibâresi ile dördüncü fıkrasını oluşturan başkanlık kurulu iş bölümüne ilişkin kararın resmî gazetede yayımlanmasından itibaren on gün içinde kurulların ve dairelerin iş durumunu ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak danıştay daire başkanları kurullarda ve dairelerde görev yapan danıştay üyeleri ve tetkik hâkimlerinin hangi kurul ve dairelerde görev yapacağını yeniden belirler tümcesinde öngörülen bütün bu düzenlemeler ile danıştay başkanının başkanlığında altı üye olmak üzere toplam yedi kişiden oluşan ve başkanlar kurulunda olmasına rağmen danıştay başsavcısı kurullara başkanlık eden iki başkanvekili ile daire başkanlarını bünyesinde bulundurmayan dar katılımlı ve demokratik yapısı zayıf bir karar organı olduğuna az yukarıda müteaddit kez değinilen başkanlık kuruluna daire başkanlarının üyelerin ve tetkik hâkimlerinin görev yerlerinin belirlenmesi yanında aynı zamanda dairelerin bakacakları uyuşmazlıkları dahî münhasıran belirleme yetkisi verilmektedir başkanlık kurulunun doğal olarak oy çokluğu ile karar vereceği olgusu da dikkate alındığında başkanlık kurulunda yer alan başkan ve veya asıl ve veya yedek üye olmak üzere dört kişi bir bütün olarak anılan yüksek mahkemeyi tamamen kendi iradeleri doğrultusunda yönlendirebilecek ve bu meyânda danıştay daire başkanlarının kurullarda ve dairelerde görev yapan danıştay üyeleri ile tetkik hâkimlerinin hangi kurul ve dairelerde görev yapacakları hususları dahî başkanlar kurulu tarafından belirlenecektir bu durum yüksek bir yargı organı olan danıştay bünyesinde katı bir hiyerarşik yapının oluşmasına sebebiyet vermekte ve dolayısı ile dava konusu yapılan değişikliklerle anayasanın maddesi ile maddesinin beşinci son fıkrası hükümleri anlamında mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esasları ihlâl edilmektedir yargı bağımsızlığının bulunmadığı bir ahvâlde ise kuşkusuz anayasanın maddesinde sayılan hukuk devletinin varlığından söz edebilmek mümkün değildir eş anlatımla sayılı kanunun ve maddelerinin dava konusu yapılan hükümlerinde danıştay bünyesi içerisinde oluşturulan başkanlık kurulunun görev ve yetkileri ile ilgili düzenlemeler bir bütün kül hâlinde değerlendirildiğinde danıştay tetkik hâkimleri ile başkanlık kurulunda görev almayan danıştay daire başkanları ve danıştay üyelerinin yargısal kararlar verme süreçleri bakımından başkanlık kurulunu oluşturan daire mahkeme başkanlarının astı olarak öngörüldüğü hiyerarşik bir teşkilât yapısı oluşturulmakta ve böylece anayasanın maddesinde hükme bağlanan ve hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşullarından birini oluşturan mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi zedelenmektedir zirâ danıştay bünyesinde olağanüstü yetkilerle donatılmış başkanlık kurulu ile danıştayda oluşturulan ve bir anlamda katı bir hiyerarşik yapının doğmasına sebebiyet veren dava konusu düzenleme yüksek mahkemenin bağımsızlığına halel getirdiğinden kaçınılmaz bir biçimde anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır öte yandan anayasanın maddesinin beşinci son fıkrasında danıştayın kuruluşu işleyişi başkan başsavcı başkanvekilleri daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usulleri idarî yargının özelliği mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir denilmektedir danıştay tetkik hâkimleri de danıştayın kuruluşu ve işleyişinde aslî birer unsur niteliğinde olduklarına göre görev yerlerinin belirlenmesini öngören yasal düzenlemelerde mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarının gözetilmesi gerekir oysa sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen dava konusu düzenleme ile danıştay tetkik hâkimlerinin görev yerlerini belirleme yetkisinin başkanlık kuruluna verilmesi anayasanın maddesinin beşinci son fıkrası hükmü ile bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı diğer taraftan söz konusu düzenleme ile ai̇hm tarafından karara bağlanan coeme ve diğerleribelçika kararında avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin ihlâli oluşturan karardaki olaya benzeyen bir yapı öngörülmektedir bu kararda ai̇hm bakanların ceza yargılamalarına ilişkin ceza muhâkemesi yasaları olmamasına rağmen belçika yüksek mahkemesi genel ceza usûl yasasını olaya uygulamış ve bakanı ve suç ortaklarını mahkûm etmiştir ai̇hm bu davada kanunla kurulmuş mahkeme ilkesinin doğal hâkim ilkesinin aynı zamanda usûl yasalarına ilişkin düzenlemeleri de kapsadığını belirtmiş ve bu ilke gereği usûl hukuku hükümleri de önceden yasa ile öngörülmeli ve mahkemelerin görev alanları ile yetkilerine ilişkin konularda yargı organlarına takdir yetkisi tanınmamalı şeklinde bir içtihâda varmıştır oysa dava konusu yasal düzenlemede danıştay başkanlık kuruluna spesifik bir davayı istediği bir tetkik hâkimine inceletmeye imkan sağlayan aşırı yetkiler verilmektedir diğer bir ifade ile hangi dosyaya hangi daire ve tetkik hâkiminin bakacağının önceden bilinmesi gerekirken yapılan değişiklik ile danıştaya hangi dairedeki tetkik hâkiminin hangi dosyaya bakacağını istediği zaman değiştirme gibi çok geniş yetkiler verildiği için anayasamızın maddesinde teminat altına alınan âdil yargılanma hakkı açıkça çiğnenmekte ve yine anayasamızın maddesinde hükme bağlanan kanunla kurulmuş mahkeme kanunî hâkim güvencesi tabiî hâkim ilkesi ihlâl edilmektedir başka bir ifade ile danıştay bünyesinde olağanüstü yetkilerle donatılmış bulunan başkanlık kurulu ile danıştayda hiyerarşik bir teşkilat yapısının doğmasına sebebiyet veren dava konusu düzenleme yüksek bir mahkeme olan danıştayın bağımsızlığına ve tarafsızlığına halel getirmektedir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi hükmü de gözönüne alındığında âdil bir yargılanma için adalete erişim aracı olarak mahkemelerin kanunla kurulmuş olmaları yanında aynı zamanda hem bağımsız ve hem de tarafsız olmaları gerektiğine göre bu bapta anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçeleri açıklanmaya çalışılan dava konusu düzenleme avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesine ve anayasanın âdil yargılanma hakkını güvence altına alan maddesi ile kanunî hâkim güvencesini hükme bağlayan maddesi hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir bütün bu bilgiler dikkate alındığında başkanlar kurulu ve genel kurula ait bazı yetkilerin başkanlık kuruluna devredilmesini öngören ve bu sûretle tüm etkin yetkileri başkanlık kurulunun doğal olarak oy çokluğu ile karar vereceği vâkıâsı da nazara alındığında az yukarıda açıklandığı veçhile danıştay başkanının başkanlığında altı üye olmak üzere toplam yedi kişiden oluşan başkanlık kurulunda görev alan başkan ve veya asıl ve veya yedek üye olmak üzere dört kişinin iradesine bırakan ve bu meyânda danıştay tetkik hâkimlerinin görev yerlerinin başkanlık kurulu tarafından belirlenmesine cevaz veren sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesinde öngörülen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir yürürlüğü durdurma gerekçesi̇ danıştay tetkik hâkimlerinin görev yerlerinin başkanlık kurulu tarafından belirleneceğine ilişkin getirilen düzenleme ile danıştay başkanının başkanlığında altı üye olmak üzere toplam yedi kişiden oluşan başkanlık kurulunun doğal olarak oy çokluğu ile karar vereceği vâkıâsı da dikkate alındığında başkanlık kurulunda yer alan başkan ve veya asıl ve veya yedek üye olmak üzere dört kişinin bir bütün olarak yüksek bir yargı organı olan danıştayı kendi iradeleri doğrultusunda yönlendirebilemelerine cevaz verilmekte ve böylece danıştay bünyesinde katı bir hiyerarşik yapının oluşmasına yol açılmaktadır bu itibarla davaesas sayısı karar sayısı konusu bu düzenlemenin iptal kararının resmî gazetede yayımlanacağı güne kadar uygulanması durumunda başkanlık kuruluna mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına hukuk devleti ilkesine âdil yargılanma hakkı ile kanunî hâkim güvencesine tabiî hâkim ilkesine aykırı şekilde verilen yetkiler sonucunda telâfisi güç veya imkânsız zararların doğması kaçınılmaz olacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen düzenlemenin iptal kararının resmî gazetede yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün de durdurulması gerekir tarihli ve sayılı hâki̇mler ve savcilar kanunu i̇le bazi kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde deği̇şi̇kli̇k yapilmasina dai̇r kanunun maddesinde geçen sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan başkanlar ibareleri başkanlık şeklinde değiştirilmiş i̇bâresinin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bu düzenleme ile sayılı kanunun başkan ve üyelerin dairelere ayrılmaları kenar başlıklı maddesinin ikinci fıkrası üyeler başkanlar kurulunun kararı ile dairelere ayrılırlar ve hizmetin icaplarına göre daireleri aynı usulle değiştirilebilir şeklinde iken üyeler başkanlık kurulunun kararı ile dairelere ayrılırlar ve hizmetin icaplarına göre daireleri aynı usulle değiştirilebilir şekline dördüncü fıkrası ise dairelerde vukubulacak noksanlıklar diğer dairelerden üye alınmak suretiyle tamamlanır bu üyeler başkanlar kurulunun kararı ile önceden tespit edilir şeklinde iken dairelerde vukubulacak noksanlıklar diğer dairelerden üye alınmak suretiyle tamamlanır bu üyeler başkanlık kurulunun kararı ile önceden tespit edilir şekline dönüşmektedir buna göre sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında öngörülen dava konusu düzenleme ile danıştay üyelerinin dairelere ayrılmaları ve dairelerinin değiştirilmeleri dairelerde vukûbulacak noksanlıkların diğer dairelerden üye alınmak suretiyle tamamlanması ve bu üyelerin önceden tesbit edilmesi başkanlar kurulunun görevleri arasından çıkarılarak başkanlık kuruluna verilmiştir şüphesiz yukarıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen düzenlemenin anayasaya aykırılığı nedeniyle ileri sürdüğümüz bütün iptal gerekçeleri iş bu bapta anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçeleri açıklanmaya çalışılan sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında öngörülen dava konusu düzenleme hakkında da geçerlidir yukarıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen düzenlemenin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bölümünde de açıklamaya çalıştığımız veçhile danıştayda evvelce olmayan başkanlık kurulu genel yetki yasası çerçevesinde ilk kez tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile oluşturulmuştur tarihte tetkik hâkimleriyle üyelerin dairelere dağıtımı görevi başkanlar kurulundan alınarak yeni kurulan başkanlık kuruluna verilmiştir daha sonra bunun doğru olmadığı ve sakıncaları anlaşılarak sayılı kanun ile söz konusu yetkiler başkanlık kurulundan alınarak yeniden başkanlar kuruluna verilmiştir bu kanunla bu görevler bir kezesas sayısı karar sayısı daha başkanlar kurulundan alınıp yetkiler daha da genişletilerek ikinci kez başkanlık kuruluna verilmektedir sayılı danıştay kanununun maddesine göre başkanlar kurulu danıştay başkanının başkanlığında başsavcı başkanvekilleri ve tüm daire başkanlarından oluşur bu hâliyle başkanlar kurulu her biri birer yüksek mahkeme olan danıştay dairelerinin başkanları ve kurulların başkanlarından oluşan geniş katılımlı çoğulcu demokratik bir organdır başkanlar kurulu bu yönüyle danıştay bünyesi içerisinde yüksek bir karar mercii konumundadır sayılı kanunun maddesine göre başkanlık kurulu ise danıştay başkanının başkanlığında üçü daire başkanı üçü danıştay üyesi olmak üzere altı asıl üyeden oluşur başkanlar kurulunda olmasına rağmen danıştay başsavcısı ile kurullara başkanlık eden iki başkanvekili başkanlık kurulunda yer almamaktadır bu hâliyle başkanlık kurulu dar katılımlı ve demokratik yapısı zayıf bir karar organı mâhiyetindedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesinde herkesin meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu maddesinde hiç kimsenin kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı bir kimseyi kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamayacağı maddesinde hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları ve anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verecekleri maddesinde ise danıştayın idarî mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merci olduğu kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı ve danıştayın kuruluşu işleyişi başkan başsavcı başkanvekilleri daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usûlleri idarî yargının özelliği mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği hükmü yer almaktadır hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukukun ve adaletin en somut yansıması olan yargı bağımsızlığı hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve doğal bir sonucudur hâkimlerin bağımsızlığı kavramı sadece yasama ve yürütme gibi diğer devlet erkleri ile taraflar ve medya gibi baskı gruplarına karşı sağlanacak bir dış bağımsızlık değildir hâkimlerin bağımsızlığı aynı zamanda yargının kendi içindeki güçlere karşı da korunması gereken bir değerdir öğretide uygulamada ve uluslararası metinlerde de bu husus özellikle vurgulanmıştır venedik komisyonu cdl ad cdl inf cdl yine yukarıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen düzenlemenin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bölümünde de açıklamaya çalıştığımız gibi uluslararası metinlerde yargı içindeki dâhilî bağımsızlık meselesi hâricî bağımsızlık meselesine göre çok daha az ele alınmış olmakla birlikte asla daha az öneme sahip bir konu değildir bazı anayasalarda hâkimlerin yalnızca hukuka tâbîesas sayısı karar sayısı olduğu hükmü yer almaktadır bu ilke hâkimleri her şeyden önce hâricî etkiye karşı korumaktadır ancak söz konusu ilke aynı zamanda yargı içinde de uygulanabilir hâkimlerin yargısal kararlar verme süreçleri bakımından mahkeme başkanlarının veya üst derece mahkemelerinin astı olarak öngörüldüğü hiyerarşik bir teşkilat yapısı söz konusu hâkimlerin yalnızca hukuka tâbî olduğu ilkesinin açık bir ihlâlini teşkil eder yargı bağımsızlığı ilkesine dayalı bir sistemde yüksek mahkemeler münferit davalarda verdikleri kararlar ile bütün ülke sathında içtihat birliğini temin etmektedirler comman law hukuk sisteminin aksine kara avrupası hukukunda önceki içtihada uygun karar verme mecbûriyeti bulunmasa da kararlarının temyiz incelenmesinde bozulmasını önlemek isteyen ilk derece mahkemeleri yüksek mahkeme kararlarında ortaya konulan ilkelere uyma eğilimi göstereceklerdir ayrıca özel olarak hazırlanacak bazı usûl kuralları farklı yargı birimleri arasında tutarlılığı sağlayabilir az yukarıda da değinildiği veçhile yargı bağımsızlığı yargının yalnızca diğer devlet güçlerine karşı bağımsız olması anlamına gelmeyip konunun bir de dâhilî boyutu mevcuttur her bir hâkim yargı teşkilatındaki yeri ne olursa olsun aynı yargılama yetkisini kullanmaktadır bu sebeple yargılama esnasında kendisi aynı zamanda diğer hâkimlere ve mahkeme başkanları ile temyiz mahkemesi veya diğer yüksek mahkemeler gibi başka mahkemelere karşı da bağımsız olmalıdır dâhilî bağımsızlık mefhûmu yalnızca alt ve üst derece mahkemeleri hâkimleri arasında değil aynı zamanda bir mahkemenin başkanı veya başkanlık kurulu ile orada görev yapan hâkimler arasında veya aynı mahkemede görev yapan hâkimlerin birbirleri ile olan ilişkilerinde de söz konusu olabilmektedir yukarıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen düzenlemenin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bölümünde de açıklamaya çalıştığımız üzere yüksek mahkemelerin dâhilî bağımsızlıkları ile ilgili olabilecek iki temel unsur bulunmaktadır bunlardan birincisi yargı mensuplarının görev yapacakları dairelerin belirlenmesi ikincisi ise uyuşmazlıkların çözümleneceği dairelerin belirlenmesidir bu iki konu yüksek yargının ve hâkimlerinin bağımsız bir şekilde karar vermeleri için büyük önemi hâizdir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin açık ifadesi doğrultusunda âdil bir yargılanma için adalete erişimde aracı olacak mahkeme yalnızca kanunla kurulmuş olmamalı aynı zamanda gerek genel gerekse özel anlamda hem bağımsız hem de tarafsız olmalıdır âdil bir yargılanmanın sağlanması için gerekli olan bu unsurların varlığını incelerken avrupa i̇nsan hakları mahkemesi adaletin yerine getirilmesi yetmez yerine geldiğinin görünür olması da gereklidir ölçütünü kullanmıştır bu ölçüt görünüşte bağımsızlık olarak nitelendirilmekte ve ai̇hm tarafından âdil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabûl edilmektedir tüm bu ifade edilenler ışığında bir davaya bakacak hâkimler davanın özelliğine göre ad hoc duruma mahsus veveya ad personam kişiye mahsus olarak seçilmemeli aksine objektif ve şeffaf kıstaslara göre belirlenmelidir nitekim evrensel bir hukukî değer olan doğal hâkim ilkesi de bunu gerektirmektedir venedik komisyonunca hazırlanan görüşlerde yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını güçlendirmek amacı ile davaların dairelere dağıtılmasının mümkün olduğu ölçüde önceden kanunla veya kanuna dayalı olarak çıkarılan düzenlemelerle belirlenmiş olan objektif ve şeffafesas sayısı karar sayısı kıstaslara dayandırılması gereğini kuvvetle tavsiye etmektedir i̇stisna teşkil eden hâllerde ise açıklama getirilmesi gerekmektedir i̇ş bu dava dilekçemizde dava konusu yaptığımız ve dava dilekçemizin iv bölümünün ve numaralı bölümlerinde anayasaya aykırılıkları nedeniyle iptal gerekçeleri bahislerinde açıklamaya çalıştığımız veçhile sayılı kanunun maddesinin tamamını oluşturan sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan başkanlar ibaresi başkanlık şeklinde değiştirilmiştir hükmü maddesinde geçen sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan başkanlar ibareleri başkanlık şeklinde değiştirilmiş ibâresi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerini oluşturan i̇dari dava daireleri kurulu idari dava dairelerinin başkanları ile her idari dava dairesinden iki yıl için başkanlık kurulu tarafından görevlendirilen iki asıl ve iki yedek üyeden vergi dava daireleri kurulu ise vergi dava dairelerinin başkanları ile her vergi dava dairesinden iki yıl için başkanlık kurulu tarafından görevlendirilen üç asıl ve üç yedek üyeden oluşur i̇ki yıllık süre sonunda başkanlık kurulunca her iki kuruldaki üyelerin yarısı iki yıl süreyle yeniden görevlendirilirken diğer yarısı kurullarda daha önce görevlendirilmeyen üyeler arasından yenilenir tümceleri ile beşinci son tümcesini oluşturan kurulların asıl veya yedek üyeliklerinde boşalma olması hâlinde başkanlık kurulu tarafından yedi gün içinde kalan süreyi tamamlamak üzere yeni üye görevlendirilir tümcesi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin ikinci fıkrasını oluşturan başkanlık kurulu iş yükü bakımından zorunluluk doğması hâlinde vergi dava daireleri idari dava daireleri veya idari dairelerden birinin veya birkaçının görev alanını değiştirerek bu daireleri vergi dava dairesi idari dava dairesi veya idari daire olarak görevlendirebilir tümcesi ile maddenin birinci paragrafında geçen üçüncü fıkrasında yer alan başkanlar ibaresi başkanlık şeklinde değiştirilmiştir ibâresi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen dava daireleri arasındaki iş bölümü başkanlık kurulu tarafından belirlenir ibâresi maddesi ile değişik sayılı danıştay kanununun maddesinin birinci fıkrasında yer alan b ve bentleri ile ikinci fıkrası hükmü ve maddesi ile sayılı danıştay kanununa eklenen geçici madde nın üçüncü fıkrasında geçen başkanlık kurulu iş durumunu dikkate alarak daireler arasındaki iş bölümünü yeniden belirler ibâresi ile dördüncü fıkrasını oluşturan başkanlık kurulu iş bölümüne ilişkin kararın resmî gazetede yayımlanmasından itibaren on gün içinde kurulların ve dairelerin iş durumunu ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak danıştay daire başkanları kurullarda ve dairelerde görev yapan danıştay üyeleri ve tetkik hâkimlerinin hangi kurul ve dairelerde görev yapacağını yeniden belirler tümcesinde öngörülen bütün bu düzenlemeler ile başkanlar kurulunda olmasına rağmen danıştay başsavcısı kurullara başkanlık eden iki başkanvekili ile daire başkanlarını bünyesinde bulundurmayan dar katılımlı ve demokratik yapısı zayıf bir karar organı olduğuna az yukarıda müteaddit kez değinilen başkanlık kuruluna daire başkanlarının üyelerin ve tetkik hâkimlerinin görev yerlerinin belirlenmesi yanında aynı zamanda dairelerin bakacakları uyuşmazlıkları dahî münhasıran belirleme yetkisi verilmektedir başkanlık kurulunun doğal olarak oy çokluğu ile karar vereceği olgusu da dikkate alındığında danıştay başkanının başkanlığında altı üye olmak üzere toplam yedi kişiden oluşan başkanlık kurulunda yer alan başkan ve veya asıl ve veya yedek üye olmak üzere dört kişi bir bütün olarak anılan yüksek mahkemeyi tamamen kendi iradeleri doğrultusunda yönlendirebilecek ve bu meyânda danıştay daire başkanlarının kurullarda ve dairelerde görev yapan danıştay üyeleri ile tetkik hâkimlerinin hangi kurul ve dairelerde görev yapacakları hususları dahî başkanlar kurulu tarafından belirlenecektir bu durum yüksek bir yargı organı olan danıştay bün
4,119
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen kanal i̇stanbul ve benzeri suyolu projeleri ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına kanal i̇stanbul ve benzeri suyolu projeleri ibaresi eklenmiştir sayılı kanun bazı yatırım ve hizmetlerin yap işlet devret modeli çerçevesinde yaptırılmasını düzenlemektedir yap i̇şlet devret modeli i̇ngilizce build operate transfer bot kavramından dilimize geçmiş olup ileri teknoloji veya yüksek maddi kaynak ihtiyacı duyulan projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere geliştirilen özel bir finansman modelidir buna göre yatırım bedeli elde edilecek kar dâhil sermaye şirketine veya yabancı şirkete şirketin işletme süresi içerisinde ürettiği mal veya hizmetin idare veya hizmetten yararlananlarca satın alınması suretiyle ödenmektedir devlet idari bir sözleşme kapsamında ileride elde edeceği gelir karşılığında uzun bir süre için bir kamu hizmetinin kurulmasını ve yürütülmesini yerli veya yabancı bir şirkete ihale etmektedir böylece özel şirket kendi temin ettiği finansman yoluyla yatırımı yapmakta ve belli bir süre boyunca ürettiği mal ve hizmetleri devlete veya tüketicilere satmak suretiyle yaptığı yatırımın karşılığını geri almaktadır öngörülen süre sonunda ise tesislerin mülkiyeti devlete geçmektedir anayasanın maddesine yılında sayılı anayasa değişikliği kanunu ile eklenen dördüncü fıkraya göre devlet kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir buna göre hangi yatırım ve hizmetlerin yap işlet devret modeline göre özel hukuk sözleşmeleriyle yaptırılacağı kanunla düzenlenebilecektir ancak bu anayasayı ihlal edici nitelikteki her türlü projenin yap işlet devret modeli ile yapılabileceği anlamına gelmemektedir kanal i̇stanbul projesi olarak adlandırılan karadeniz –marmara kanalı projesinin öngörülen planı itibariyle anayasanın pek çok maddesini ihlal edici nitelikte çevresel zararlara neden olacağı ve büyük riskler taşıdığı bilimsel raporlarla ortaya konulmuştur karadeniz marmara kanalı için yılında bir çed başvuru dosyası hazırlanmıştır bu dosyada öngörülen alternatif üç ayrı geçiş yolu arasında önerilen güzergâh durusu gölü‟nün doğusundan başlatılıp sazlıdere barajı üzerinden küçük çekmece gölüne ulaşmaktadır bu plana göre kanalın boyu km eni yüzeyde tabanda ve derinliği olarak belirlenmiştir kanalın kmlik bölümü arazide kmlik bölümü ise küçük çekmece gölündedir kanalın genişliği sazlıdere baraj gölünde artacak ve küçük çekmece gölünde metreye ulaşacaktır yapılacak kanalın çevresel etkileri başlıca iki başlık altında incelenebilir bu etkilerin ilki kanal projesinin marmara denizi ekolojisi üzerindeki etkileridir kanalın pek çok bakımdan marmara denizi ekolojisini etkilemesi olasıdır marmara denizine dökülecek kazı materyali küçük çekmece gölünün çamurunun kazı ve akıntı yoluyla süpürülmesi sonucu marmara denizine taşınacağı ifade edilmektedir diğer taraftan karadenizin az tuzlu suyununesas sayısı karar sayısı marmara denizinin oksijen düzeyini düşürerek canlı yaşamını olumsuz etkileyeceği hatta denizden yayılacak zararlı gazların insan yaşamını tehdit edeceği ileri sürülmüştür kanalın doğuracağı diğer çevresel etkiler ise deprem veya kaza sonucu oluşacak zararlı çevresel etkilerden oluşmaktadır öncelikle kanal alanından çıkarılan kazı materyalinin önemli bir kısmı marmara denizinde bir konteyner limanı dalga kıran ve adalar oluşturulmak üzere marmara denizine döküleceği açıklanmıştır karadeniz‟den küçük çekmece gölü‟ne kadar kara alanında kanal üstündeki arazi de göz önüne alınarak kanal kazısından çıkarılacak materyal milyar olarak hesaplanıştır bu materyalde kadar hacım artışı olacağı da hesaba katılarak taşınması ve yığılması gereken kazı materyalinin hacminin milyar me ulaşacağı tahmin edilmektedir bu materyalin özgül ağırlığı kaya veya tortul materyal cinsine göre tonm³ olarak kabul edildiğinde toplam ağırlık milyar ton hesaplanmıştır bu materyal ile kuzeyde karadenizde bir konteyner limanı ile dalgakıran yapılması güneyde marmara denizinde de bir konteyner limanı yapılması ve adalar oluşturulması planlanmıştır ancak sözü edilen materyalin kamyonlar ile taşınmasının altyapı eksikliği maliyet yüksekliği trafiğe getireceği yük gibi nedenlerle mümkün olmadığı materyalin bir raylı sistem ile taşınması gerektiği ileri sürülmüştür bu materyalin kazılması ve taşınmasının gerekli yollar ve altyapının yapılması ve kanal betonunun atılması için asgari yıllık bire süreye ihtiyaç olduğu ileri sürülmüştür ayrıca kazı alanının jeolojik niteliği dikkate alındığında çıkarılacak yumuşak eosen ve miosen kireç taşının yapılması öngörülen dalgakıran ve adalar için kullanılmaya elverişli olmadığı belirtilmiştir küçük çekmece gölü tabanında da milyon m³ çamurun kazılacağı bildirilmiştir bu çamur marmara denizinin dibine taşınacaktır küçük çekmece gölü yaklaşık km uzunluğunda en geniş yerde eni km derinliği en derin yeri olan bir lagün‟dür göl tabanında çevreden taşınan ve derelerin getirdiği kum kil killi kum kumlu kil kumlu tozlu kil türünde materyal çamurları bulunmaktadır sazlıdere barajı göle gelen temiz ve tatlı suyu kesmiştir göl çevresinden gelen ve diğer derelerin getirdiği evsel atıklar ve sanayi atıkları ile aşırı derecede kirlenmiştir gölün dip çamurlarında da önemli miktarda ağır metal birikimi olduğu belirlenmiştir küçük çekmece gölünde açılacak kanal tabanda yerine göre mlik bir kazıyı gerektirmektedir bu kazı sonucu dipte biriken kirli çamur marmara denizine taşınacaktır diğer taraftan kanalın eğimli olması dolayısıyla karadenizden marmara denizine güçlü bir su akışı olacaktır su m³snlik bir akış hızı ile göl tabanını kazıyacaktır kanaldan göle girecek su milyon m³gün milyar m³yıl arasında olup gölün su hacmini milyon m³ günde yenileyebilecektir bu durumda göl suyu yılda en az defa karadeniz suyu ile yenilenecektir göldeki yüksek akıntı taban ve yanlardaki dip çamurlarını marmara denizi‟ne taşıyacaktır göl tabanından yanlara doğru gelişecek oyulmanın yıllarca devam edeceği ve kıyıda önemli denge bozulmaları yaratacağı göz önüne alınması gereken çok ciddi bir sorundur küçük çekmece gölüne verilen sanayi atıklarının dip çamurunda biriktiği belirlenmiştir gölden kazınıp marmara denizi‟ne dökülecek çamur ile konteyner limanı dalgakıranı ve ada yapılması planlanmıştır denizin dibine çökelen çamurda bulanan kil ve bu kil minerallerine bağlanmış olan ağır metaller denizi kirleteceklerdir zaten yaşanabilir bir ortam özelliğini önemli ölçüde kaybetmiş olan marmara denizi küçük çekmece gölününesas sayısı karar sayısı çamuru ile daha da kötü duruma sürüklenecektir küçük çekmece gölünden geçecek olan hızlı akıntının taşıyacağı çamurun lodos rüzgârı ve fırtınası etkisi ile zamanla konteyner limanını doldurması da olağandır lodos fırtınalarının kanal akıntısı önüne çıkaracağı kum ile konteyner limanının kumlanmasının da söz konusu olabileceği belirtilmiştir marmara denizinin ciddi bir kirlenme sorunu ile karşı karşıya olduğu ve açılması düşünülen kanalın bu kirlenmeyi aşırı derecede hızlandıracağı ileri sürülmüştür marmara denizi bir tatlı su gölü halindeyken çanakkale boğazının açılması ve tuzlu akdeniz suyunun girmesi ile tuzlu bir denize dönüşmüştür tatlı su canlılarının ölüp dibe çökmesi derin çukurlarda anaerobik havasız ayrışmaya ve bu ayrışma ürünleri ile suyun doygunlaşmasına sebep olmuştur denizin dibindeki kırıklardan çıkan metan ch vd gazlar da derindeki suları doyurmaktadır karadeniz‟den gelen daha az tuzlu sular kalınlıkta bir su akıntısını sağlamaktadırlar ancak tuna nehrinin milyar m³ kadar su getirdiği ve avrupanın lâğımı gibi kirliliğini taşıdığı kuzeyden karadenize akan nehirlerin de çok kirli oldukları göz önüne alındığında marmara denizini kirleten temel etkenin karadenizden gelen kirli su akıntısı olduğu anlaşılmaktadır karadenizin ege denizi ve akdenize göre cm daha yüksek olduğu poyraz rüzgârı altında kuzeyden güneye ittirilen karadenizde suyun yükseldiği ve seviye farkının hatta metreye kadar ulaştığı bildirilmiştir karadenizden marmara denizine akan daha az tuzlu hafif su mlik bir üst tabaka oluşturmaktadır ege denizinden çanakkale boğazı ve devamındaki kanyon buyunca marmara denizine giren daha tuzlu ağır su ise yer yer çukurlardaki suya dalarak karadenize ulaşmaktadır ancak alttaki tuzlu suyun bir bölümü boğazlardaki eşikler ve ters akıntılargirdaplar ile üste çıkmakta ve karadeniz suyuna karışarak geri dönmektedir bu olay çok önemlidir çünkü derinde oksijen bakımından fakir ve anaerobik ayrışma sonucunda metan ch hidrojen sülfür hs ve amonyak nh dolayısı ile nhoh ile zenginleşmiş suyun yüzeye ulaşması balıklar için olduğu kadar kıyılarda yaşayan halk için de ölümcül ölçüde tehlikeli olduğu belirtilmiştir karadeniz marmara denizi kanalından geçecek su debisinin m³sn olacağı tahmin edilmektedir bu su akışının günlük miktarı milyon m³ yıllık miktarı ise milyar m³ olarak hesaplanmaktadır bu kadar suyun getireceği organik maddelerin ve kirliliğin marmara denizi derin suyuna çökelmesi buradaki yetersiz oksijen miktarının çok daha azalmasına ve metan ch ile hidrojen sülfür hs miktarının aşırı ölçüde artmasına sebep olacağı belirtilmiştir kanal akıntısı küçük çekmece gölü tabanındaki ağır metal yüklü oksijence çok fakir anaerobik ortamda olan çamur tabakasını da kazıyıp marmara denizi‟ne taşıyacağı göz önüne alınmalıdır bu çamurun ve göle ulaşan derelerin her yıl getireceği killi ve kirli materyalin de denize taşınacağı derin suya çökeleceği hesaba katılmalıdır marmara denizinin kuzeyinde önemli bir fay hattı olduğu ve yüksek deprem riskinin bulunduğu bilinmektedir olası bir depremin kanal betonunu kırması ve tuzlu suyun hızla yer altı sularına karışması riski bulunmaktadır kanalın geçeceği alanın jeolojisinin yumuşak eosen kireç taşından oluştuğu ve bu kayaların suyu aşırı derecede geçirgen olduğu belirtilmiştir olası bir deprem ya da kaza sonucu kanalda oluşacak kırıklardan çok yüksek debi ile akan tuzlu suyun yer altına yayılacağı ve i̇stanbulun içme suyu rezervlerine karışacağı ve içme suyunu kirleteceği belirtilmektedir diğer taraftan kanalın yapısı ve yüksek debili su akıntısı dikkate alındığında büyük tankerlerin ve yük gemilerinin manevra yapmasının çok kolay olmadığı ve kaza riski bulunduğuesas sayısı karar sayısı belirtilmiştir kanaldan geçirilmesi öngörülen akaryakıt tankerlerinin m boyunda ton olacağı belirtilmiştir üst kenarı alt kenarı olan ters yamuk kesitte ve çok hızlı akan kanalda manevra yapmanın zorluğu kazalara açık olduğu hesaba katılmalıdır herhangi bir kaza anında tankerlerin yan yatarak kanalı tıkaması ve yüksek debiyle karadenizden marmaraya akan tuzlu suyun kanaldan taşarak yer altı sularına karışma riskinin çok yüksek olduğu belirtilmiştir ayrıca herhangi bir patlama ya da yangın durumunda kanalın zarar görerek işlevsiz hale gelmesi tuzlu suyun toprağa ve yer altı sularına karışma riskinin de çok yüksek olduğu ileri sürülmüştür çıkacak bir yangın doğalgaz veya amonyak tankerinin patlaması sonucu kanal kullanılmaz hale geleceği gibi kanal çevresinde oluşturulması öngörülen yerleşim alanlarını yakıp yok edeceği ve bölgeyi yaşanamaz bir çöle dönüştüreceği belirtilmiştir kanal inşaatının ve çıkarılacak hafriyatın taşınmasının ciddi bir hava kirliliğine ve sera gazı yayılımına neden olacağı da gözden uzak tutulmamalıdır çed başvuru dosyasından elde edilen verilere göre kanal inşaat alanının hektarı çayırlık hektarı mera hektarı tarım alanı hektarı orman hektarı fundalık alanlardan oluşmaktadır bu arazilerin tamamı yok edilerek kazılacak ve yerine beton dökülmek suretiyle kanal inşa edilecektir kanal i̇stanbul projesinin sulak alanlar üzerinde de çok büyük ekolojik tahribata neden olacağı belirtilmiştir terkos ve küçükçekmece gibi uluslararası öneme sahip sulak alanlar listesinde yer alan iki tatlı su kaynağı projenin etki alanı içerisindedir kentin ikinci büyük su kaynağı olan ve tek başına i̇stanbulun su ihtiyacının sini karşılayan terkos gölü̈ aynı zamanda i̇stanbulun en zengin florasına sahiptir yukarıda belirtilen nedenler dolayısıyla terkos gölünün tuzlanma riski çok büyüktür kanal avcılar bağcılar gaziosmanpaşa güngören küçükçekmece başakşehir ve esenyurt ilçelerinin su ihtiyacını karşılayan sazlıdere barajını tamamen tuzlu su ile dolduracaktır kanal projesinin çevresel etkilerine ilişkin olarak prof dr doğan kantarcı tarafından hazırlanan bilimsel rapor ekte sunulmuştur çevre ve doğa üzerinde değinilen bu olumsuz etkileri nedeniyle kanal i̇stanbul projesi anayasanın birçok maddesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı bakımından anayasanın maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu kuralına yer verilmiştir ayrıca çevreyi geliştirme çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin görevi olduğu belirtilmiştir i̇nsan onurunu ve birey özgürlüğünü korumayı esas alan klasik insan hakları teorisinin insan merkezci yaklaşımı ile çevre merkezci çevre hakkı yaşam hakkı ortak paydasında buluşmaktadır yaşam veya yaşam hakkı ortak paydası égocentrisme den écocentrismee geçişte insanı ilk ve birincil konumdan çıkarsa da insana varlığının ancak yaşamı oluşturan bileşenler bütünü içerisinde anlam kazanabileceği bilincini verir yaşamın ortak payda olarak alınması çevre hakkının insan haklarının sert çekirdeği ile bitişik olma özelliğine dikkat çekilmesi bakımından da önem taşımaktadır başka bir hak kategorisi yoktur ki çevre hakkı kadar yaşam hakkı güvencesi için vazgeçilmez olsun çevreesas sayısı karar sayısı hakkının öznesi yine insandır ve insan yaşamının devamı çevrenin sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürmesine bağlıdır bu nedenle devletin çevreyi koruma ödevi yaşamı koruma ödevinin uzantısı olarak da görülebilir ayrıca çevrenin korunması onurlu bir yaşamın da zorunlu unsurudur nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de öneryıldıztürkiye başvurusunda çevreyi koruma ödevi ile yaşam hakkını koruma ödevinin özdeşliğini ortaya koymuştur öneryıldız kararında güvenli bir çevrede yaşama hakkı ve devletin olumlu yükümlülüğü öne çıkmaktadır madde da devlet için öngörülen üçlü yükümlülük ihlali ekolojik dengeyi bozacağından anayasa madde te öngörülen öze dokunma yasağı çevre hakkı bakımından ihlal edilecektir ayrıca çevrenin korunması onurlu bir yaşamın da zorunlu unsurudur ai̇hm pek çok kararında çevresel koşulların birey yaşamını katlanılmaz hale getirdiğinde sözleşmenin maddesinde güvence altına alınan özel ve aile hayatının korunması hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir kanal i̇stanbul projesinin yukarıda değinilen riskleri ve olası sonuçları göz önüne alındığında böyle bir projenin hayata geçirilmesinin insan yaşamı ve yaşamın bileşenleri olan çevre için geri dönülmesi olanaksız zararlı etkileri olacağı açıktır ve böyle bir projeye geçit verilmesi devletin anayasanın maddesinden kaynaklanan yükümlülüklerinin ihlali sonucunu doğuracaktır özellikle böyle bir projenin yap işlet devret modeliyle yapılması halinde yüklenici firmaların ekonomik çıkarları ön plana alınacaktır ve maliyetleri azaltmak amacıyla firmalar çevre koruması için gerekli önlemleri gerektiği gibi almayacak ya da ucuz maliyetli göstermelik tedbirler alacaklardır yukarıda belirtildiği gibi böyle bir projenin hayata geçirilmesi on yıldan fazla bir zaman alabilecektir ve hiçbir getirisi olmadan on yıldan daha uzun süre boyunca milyar dolarlık masraflar yapmak zorunda olan şirketler çevrenin korunması için gerekli masrafları yapmaya yanaşmayacaklardır bu ise açıkça anayasanın maddesine aykırı sonuçlar doğuracaktır tarımsal üretim bakımından diğer taraftan projenin etki alanının ü farklı niteliklere sahip tarım arazilerinden oluşmaktadır sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda ‘mutlak tarım arazisi olarak tanımlanan milyon bin mlik tarım alanı projenin etki alanında yer almaktadır i̇stanbulun meralarının da proje alanı içerisinde kalmaktadır anayasanın maddesine göre devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanımını ve tahribini önlemek için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü altındadır çevre için oldukça büyük riskler taşıyan ve i̇stanbulun tarım alanlarını ve meralarını tahrip eden böylece i̇stanbulun kırsalındaki en önemli geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığı sekteye uğrayacak olan projenin uygulamaya geçirilmesini öngören kural anayasanın maddesine de aykırıdır üstelik kanal mekânı herhangi bir tarım arazisinin bulunduğu yer değil i̇stanbul gibi nüfusu milyona yaklaşan devasa bir dünya kentinin bitişiğinde yer aldığından tahribatın etkileri çok daha vahim olacaktır ormanların korunması ve geliştirilmesi bakımından kanal i̇stanbul güzergâhının yaklaşık kmsi orman arazisinden geçmektedir çed başvuru dosyasından yalnızca kanalın fiziki inşası için hektar orman hektarı fundalık alanın yok edileceği anlaşılmaktadır orman kanununun maddesine göre fundalıklar da orman tanımı içindedir dolayısıyla esas sayısı karar sayısı hektardan fazla devlet ormanının yok edilmesi söz konusu olacaktır diğer taraftan kanal inşaatı sırasında kmlik güzergâh boyunca tahrip edilecek ormanlar göz önünde tutulmalıdır diğer taraftan deprem ve kazalar gibi nedenlerle kanalın taşarak ya da kırılarak veya çatlayarak tuzlu suyun ormanlara yayılmasıyla ormanlar yok olacağı gibi herhangi bir kaza nedeniyle ortaya çıkacak patlama ya da yangın dolayısıyla ormanların yanması riski de çok yüksektir kanal etrafına yapılması öngörülen yerleşim ve ticari alanlar dolayısıyla ormanların tahrip edilmesi de kaçınılmazdır anayasanın maddesine göre devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez orman sınırlarında daraltma yapılamaz görüldüğü gibi anayasa ormanların tahribini orman alanlarının daraltılmasını ve ormanlara zarar verilmesini kesin olarak yasaklamakta ve ormanların korunması için gerekli tedbirleri alma ödevini devlete yüklemektedir oysa iptali istenen kural ile orman alanları daraltılmakta ormana zarar veren faaliyetlere izin verilmekte ve devlet ormanlarının mülkiyeti yerli ve yabancı özel şirketlere geçirilmektedir bu nedenle kural açıkça anayasanın maddesine aykırıdır tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması bakımından diğer taraftan yaşamın günümüzden bin yıl önce başladığını gösteren ve yılında derece arkeolojik doğal sit alanı statüsüne alınan yarımburgaz mağarası proje alanındadır mağaranın kuzeyinde tescilli bir roma köprüsü̈ de bulunmaktadır bölge derece arkeolojik sit alanı olan filiboz örenyeri ile helenistik ve roma dönemlerine tarihlenen iki adet antik liman ve göl içinde kalmış bir antik deniz feneri sarnıç bir kale kalıntısı yol vb pek çok anıtsal mimari kalıntılara da ev sahipliği tapmaktadır anayasanın maddesine göre devlet tarih kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar tarihi ve kültürel mirasın korunmasına aykırı uygulamalar anayasanın maddesine aykırılık oluşturur yukarıda belirtilen ve proje alanında kalan tarihi yapı ve anıt kalıntılarının yok edilmesine yol açacak olan iptali istenen kural açıkça anayasanın maddesine aykırıdır planlama ve üstün kamu yararı bakımından anayasanın maddesinde ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır kuralına yer verilmiştir bu açıdan değerlendirildiğinde kanal i̇stanbul projesinin yukarıda belirtilen ekolojik tahribatın yanında sadece yapım aşamasında değil tamamlandıktan sonra da büyük bir ekolojik tahribata neden olacağı açıktır kanal i̇stanbul hattında bir günde tüketilecek elektrik harcanacak su ve ortaya çıkacak atık miktarı düşünüldüğünde üstün kamu yararına uygun olmadığı ortaya çıkmaktadır bu nedenle kural anayasanın maddesine de aykırıdır uluslararası yükümlülükler bakımından anayasanın maddesine göre usulüne göre onaylanarak yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmeler kanun niteliğindedir ve devletin bu sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerine uygun davranması hukuk devleti ilkesinin gereğidir türkiye nisan tarihli karadenizin kirliliğe karşı korunmasına i̇lişkin bükreş sözleşmesine taraftır bükreş sözleşmesi karadenizdeki canlı deniz kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve karadenizin tehlikeli maddelerden kara kaynaklı ve gemi kaynaklı kirlilikten gemilerden denize boşaltmaların yol açtığı kirlenmedenesas sayısı karar sayısı atmosferden kaynaklanan veya atmosfer yoluyla taşınan kirlenmeden korunması yükümlülüklerini öngörmektedir kanalın inşası ile oluşabilecek çevresel riskler sadece türkiyede değil karadenize kıyısı bulunan komşu devletlerde de ekolojik sonuçlar doğurma riski barındırmaktadır dolayısıyla yap işlet devret modeli çerçevesinde hızla hayata geçirilerek işletmeye açılması istenen projenin türkiyenin uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan özen yükümlülüğüne uymadan ekolojik riskler doğurması anayasanın maddesine aykırılık oluşturacaktır öte yandan kanal i̇stanbul bağlamında türkiyenin komşu ülkelere karşı yükümlülükleri sadece bükreş sözleşmesi ile sınırlı değildir uluslararası çevre hukukunun başlangıç metni olan stockholm i̇lkelerinin maddesinde yer alan ve artık uluslararası teamül kuralı haline gelen başka ülkenin çevresine zarar vermeme ilkesi ne de aykırılık oluşturacaktır bu nedenle kural anayasanın maddesine de aykırıdır devletin olumlu yükümlülükleri bakımından ekolojik dengeyi bozarak yaşam hakkı açısından ciddi bir tehdit kaynağı oluşturacak olan kanal i̇stanbul devletin insan haklarına saygı yaşam hakkını koruma ve anayasal hak ve özgürlükleri geliştirme şeklindeki üç düzlemdeki yükümlülüğüne açıkça aykırılık teşkil etmektedir madde da sıralanan üçlü yükümlülük ihlal edileceğinden herkesin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını md insan haklarına saygılı devlet ilkesini md ve devletin hak ve özgürlükleri ilerletme yükümlülüklerine md aykırılık teşkil etmektedir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen kanal i̇stanbul ve benzeri suyolu projeleri ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı askerlik kanunu i̇le diğer bazı kanunlarda ve sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun iptali istenen kuralları yukarıda açıklandığı gibi anayasanın pek çok maddesine aykırıdır ve uygulanması halinde telafisi imkânsız sonuçlar doğuracağı açıktır anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devletinin temel gereğidir anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır i̇ptali istenen kuralların uygulanmasından kaynaklanan ağır temel hak ihlallerinin bir an önce sona erdirilmesi ve daha ağır ve telafisi imkansız sonuçlar doğurmasını engellemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı askerlik kanunu i̇le diğer bazı kanunlarda ve sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen kanalesas sayısı karar sayısı i̇stanbul ve benzeri suyolu projeleri ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,100
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile olağanüstü hal kapsamında ihtiyaç duyulan bazı tedbirlere yönelik düzenlemeler yapılarak terör örgütleri veya milli güvenliğe karşı yapı oluşum ve gruplarla üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kamu görevlilerinin ihraç edilmesi terör örgütleriyle bağlantısı nedeniyle ihraç edilen ancak yapılan inceleme sonucunda bu örgütlerle bağlantılı olmadığı tespit edilen kişilerin kamu görevine iade edilmesi terör örgütleriyle bağlantılı özel televizyon kanallarının kapatılması terör örgütleriyle bağlantısı nedeniyle açığa alınan veya haklarında adli soruşturma ya da kovuşturma yapılan doçent adaylarının doçentlik başvurularına ilişkin işlemlerinin durdurulması terör örgütleriyle bağlantılı halka açık ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumları veveya bunların iş ve işlemleri hakkındaki dava ve takiplerde idare aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilememesi kamu idareleri ve bağlı kuruluş ve ortaklıklarının döviz alacaklarını borçlunun talebi üzerine tarihinde türkiye cumhuriyet merkez bankası tarafından açıklanan döviz alış kurundan tarihine kadar türk lirası olarak tahsil edilmesi ve kayyum atanan şirketlerin kayyum atanmasından önceki sahipleri ortakları yönetim kurulu üyeleri müdürleri ve diğer sorumlu yetkilileri aleyhine kayyumlar tarafından açılmış veya açılacak şahsi sorumluluk davalarıyla ilgili bazı hususların düzenlenmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamınaesas sayısı karar sayısı gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age esas sayısı karar sayısı öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkçaesas sayısı karar sayısı göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa esas sayısı karar sayısı anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanınesas sayısı karar sayısı askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırıresas sayısı karar sayısı khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak esas sayısı karar sayısı ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektediresas sayısı karar sayısı yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleriesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve
4,070
esas sayısı karar sayısı davacı vekili av mahkememize verdiği havale tarihli dilekçesinde özetle tbmm tarafından kabul edilen elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tarihinde resmi gazetede yayımlandığını adı geçen kanun değişikliklerinde davayı ilgilendiren maddesinde geçici ll kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır hükmünün getirildiğini ancak bu yapılan değişikliğin açıkça anayasaya aykırılık teşkil ettiğini mevzuatta yürürlüğe giren bir yasanın geriye yürüyüp yürümeyeceği hususunda bir hüküm bulunmadığını ancak kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfî hareketlerine engel olmak için tersini öngören bir hükmü kendi bünyesinde taşımayan bir kanunun kural olarak geriye yürümeyeceği esasının kabul edildiğini kanunların yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişki lire uygulanabileceğini tarihten önceki zamana rastlayan olaylar ve ilişkilere uygulanamayacağını getirilen düzenlemeye bakıldığında ise kamu yararının değil bir takım özel şirket i̇re in yararına düzenlemeye gidildiği bununla da yetinilmeyerek kanunun geriye yürütüldüğünü hukukun genel ve evrensel ilkeleri ve türk anayasası karşısında yapılan bu düzenlemenin hukuk dışı olduğunu tüm bu izah edilen nedenler ile hükmün açıkça anayasaya aykırı olduğunu somut norm denetimi açısından başlangıç ve mahkememizce resen takdir edilecek diğer maddelere uygunluğunun denetimi açısından maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasını talep ettiği görülmüştür i̇ptali istenen sayılı kanunun geçici ve maddeleri incelenmiş ve aşağıda gerekçelendirileceği üzere anayasamızın ve maddelerine aykırı olabileceği düşünüldüğünden davacı vekilinin talebi ciddi görülmüştür şöyle ki i̇ptali istenen geçici madde yasanın yürürlük tarihi öncesini kapsar şekilde daha önce tahakkuk ettirilen ve daha önce açılan ilamsız icra takibi dava ve başvurulan da kapsar şekilde düzenlenmiştir hukuk devletinin bir gereği hukuk güvenliği ilkesine riayettir kanun koyucunun sınırsız ve keyfi şekilde kanun değişikliği yapma hakkı ve yetkisi olamaz hukuk kuralları değiştirilerek bir yandan toplumun yeni ihtiyaçları karşılanmalı diğer yandan değişiklik tarihine kadar mevcut olan hukuki durumun ve oluşmuş hukuki istikrarın zedelenmemesi gerekir hukuk kurallarının geçmişte tamamlanmış veya kazanılmış haklara geriye dönük uygulanması hukuki güvenlik ilkesini böylelikle hukuk devleti ilkesini ihlal etmiş olacaktır geçmiş tarihli tahakkuklara uygulanacak mevzuatın tahakkuktan sonraki tarihte yürürlüğe girmesi hukuk devleti yerine kanun devleti anlayışıyla açıklanabilir bu nedenle anılan düzenleme anayasamızın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir yine anılan kanunun maddesi ile madde fıkrasında mahkemenin yetkisi bedelin düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış olup düzenleme bu şekliyle hak arama hürriyeti ve yine hukuk devletinin ihlalini teşkil etmektedir zira tüketici tüketici yasası ile elde ettiği haklarını mahkemenin sınırlı yetkisi nedeniyle ileri süremeyecektir hakların ileri sürülememesi anayasamızın maddesine ve yine anayasamızın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ayrıca anayasamızın maddesinde verilen yargı yetkisinin de kanunla sınırlandırılması anlamına gelmemektedir her ne kadar elektrik dağıtımı kamu hizmeti olsa da bedeli mukabilinde özel hukuk kurallarınca elektrik satın alan tüketiciden dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim bedeli adı altında ücret alınamaz bunlar hizmet sunanın katlanması gereken maliyetlerdir ve tüketiciye yüklenemez kayıp kaçak bedeli adı altında alman ücretler ise hiçbiresas sayısı karar sayısı şekilde denetime elverişli olmayan kayıp ve kaçak elektrik kullanıp bedel ödemeyen tüketiyici teşvik eden külfetine bir diğer tüketicinin katlanmasını gerektiren niteliktedir bu tutum tüketiciler arasında eşitsizlik yaratır bu nedenle gerek özel üretim ve dağıtım şirketi ile gerekse elektriği kaçak şekilde kullanan tüketici ile kayıp kaçak bedeline katlanan kişi arasında ay maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir ayrıca engellenemeyen kayıp kaçak bedelinin külfetini satıcı dağıtıcı firma ve kaçak elektrik kullanan kişiler arasında denge kurulmaksızın tümden bu durumda hiçbir kusuru bulunmayan ve kayıp kaçak tahsilinden menfaati de bulunmayan elektrik almak zorunlu bir ihtiyaç olduğundan sözleşme yapabileceği tekel konumundaki firmaya nazaran zayıf konumda olan tüketiciye yüklemek sosyal devlet ile adalet ilkeleri ile bağdaşmayacaktır bu yönüyle ilgili düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır son olarak anlatılan nedenlerle anayasaya aykırı olan bu düzenleme gereği haksız olarak alınacağı düşünülen bedeller ay uyarınca mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelecektir dosyamız kül halinde ele alınarak incelemesinden dosyamız davacı vekilinin talebi yerinde gönderilmekle gerekli incelemeyi yapmak üzere anayasa mahkemesine verilmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili av talebinin kabulü ile sayılı kanunun geçici ve maddesinin anayasaya aykırılığı hususunda değerlendirme yapmak üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi
680
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı maddesinde hiç kimsenin tabiî hâkimden başka bir merci önüne çıkarılamıyacağı bir kimseyi tabiî hâkimden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamıyacağı maddesinde ise hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları hiç bir organ makam merci ve kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremiyeceği yazılıdır bu hükümler memurin muhakematı hakkındaki kanunla karşılaştırılınca kanunun anayasaya aykırı olduğu açıkça ortaya çıkar çünkü bu kanunla sorgu hâkiminin yetkileri idarî mercie verilmiştir yetki bir yargı yetkisidir oysa idarî merci bir yargı organı değildir öte yandan anayasa kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiştir i̇dari mercilerin yargı yetkisi ile donatılması bu ilkeyi zedelemektedir memurlar için ayrı bir muhakeme usulünün kabul edilmiş bulunması anayasanın yukarıda açıklanan ilkeleri ile bağdaşamaz bu nedenlerle memurin muhakematı hakkındaki kanunun tümü anayasaya aykırıdır
145
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı türk medeni kanununun maddesinde mahkeme denetim makamının başvurusu üzerine tüzükte gösterilen sebeplerle duruşma yaparak yöneticileri görevden alabilir ve vakıf senedinde başka bir hüküm yoksa yenisini seçebilir hükmü getirilmişse de anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz anayasanın maddesinin son fıkrasına göre bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarakta uygulanır anayasanın maddesine göre kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir şeklinde düzenlenen maddelere göre vakıf yöneticilerinin hangi sebeplerle görevden alınacağı hususu kanunun yollaması ile düzenleyici bir idari işlem niteliğinde olan tüzükte gösterilmesi ve tüzük hükümlerine göre yaptırım uygulanması anayasanın yukarıda anılan ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle davalılar vekili tarafından yapılan anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce de ciddi bulunduğundan sayılı türk medeni kanununun maddesindeki tüzükte gösterilen sebeplerle hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi itirazen arz olunuresas sayısı karar sayısı
286
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türk ceza kanununun maddesinin fıkrasında onuncu bapta beyan olunan cürümlerin işlenmesinde cürmün mevzuu olan şeyin veya ika edilen zararın kıymetinin pek fahiş olması halinde cezanın yarı oranında artırılması hafif veya pek hafif olması halinde ise belli oranlarda azaltılması hükmü yer almıştır aynı maddenin fıkrasında ise failin aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrir bulunması veya onuncu ikinci faslında yazılan cürümlerden birinin işlenmesi halinde verilecek cezada indirim yapılamayacağı emredici hüküm olarak belirtilmiştir türk ceza kanununun babı mal aleyhinde cürümleri ve bunların müeyyidelerini düzenlemektedir babın faslında maddelerde hırsızlık faslında maddelerde yağma yol kesme ve adam kaldırmak faslında maddelerde dolandırıcılık ve iflas faslında maddelerde emniyeti suiistimal faslında maddede eşyayı cürmiyeyi satın almak ve saklamak faslında maddelerde hakkı olmayan yerlere tecavüz ve faslında maddelerde nası ızrar suçları ve müeyyideleri düzenlenmiştir maddenin de içinde bulunduğu fasılda ise geçen fasıllar arasındaki müşterek hükümler gösterilmiştir buna göre maddenin artırım ve indirim oranları hırsızlık dolandırıcılık ve iflas emniyeti suiistimal cürüm eşyasını satın almak ve saklamak hakkı olmayan yerlere tecavüz ve nas ızrar suçlarına uygulanacak ikinci fasıldaki yağma yol kesme ve adam kaldırmak suçlarına ise sadece artırım oranı uygulanacaktır yerleşmiş yargıtay içtihatlarına göre bu artırım cürüm mevzuunun pek fahiş olması durumunda tatbik edilecektir şayet cürmün mevzuu hafif veya pek hafif ise sanığa verilecek cezada herhangi bir indirim yapılmayacaktır i̇şte bu noktada çelişkili ve hukuk mantığına aykırı durumlar ortaya çıkmaktadır şöyle ki türk ceza kanununun maddesi cürümde tekerrürü düzenlemiştir maddenin fıkrasına göre bir kimsenin başka bir suç işlemesi yani tekerrür halinde yeni suça verilecek cezanın altıda bire kadar artırılacağı öngörülmüş ve bununla yetinilmiyerek ikinci fıkrada yeni suçun evvelki mahkumiyete sebep olan suç cinsinden olması halinde artırımın daha fazla oranda yapılması istenmiştir türk ceza kanununun maddesinde ise aynı cinsten cürümler belirtilmiştir i̇ki suçun aynı cinsten olup olmadıkları bu maddedeki tarife uygun bulunup bulunmadıklarına göre değerlendirilir yargıtay ceza genel kurulu tarih ve sayılı kararında türk ceza kanununun maddesinde geçen nevi kelimesinin cins manasında anlaşılması gerektiğini kabul etmiştir buna göre bir kişinin aynı hukuki durumla ilgili olarak mükerrer cezalandırılması söz konusu olacaktır sanığın cezasında şartları varsa türk ceza kanununun maddesi uyarınca bir artırım yapılacak ve ayrıca maddenin lehe olan hükümleri de uygulanmamak suretiyle adeta yeniden cezalandırılmış veya cezası yeniden artırılmış gibi olacaktır türk ceza kanununun maddesinin uygulanması yani sanığın aynı nevidenesas sayısı karar sayısı olmayan bir cürümden dolayı mükerrir bulunması halinde ise sanık maddenin lehe olan hükümlerinden faydalanabilecektir bir örnek verecek olursak hırsızlık suçundan mükerrir olan bir kişi daha sonra en basit ve konusu pek hafif olan bir hırsızlık veya aynı neviden bir suç işlerse maddenin lehe olan hükümlerinden faydalanamayacaktır hırsızlık suçundan çok daha ağır olan adam öldürme suçundan mükerrir olan bir kişi daha sonra babın faslında yazılı olanlardan başka diğer fasıllarındaki bir suçu işlediğinde maddenin lehe olan hükümlerinden faydalanacaktır bizce bu çelişkiyi izah etmek mümkün değildir suçların ağırlığı ve vahameti kanundaki müeyyideleri ile doğru orantılıdır ceza kanunumuzdaki sistematik de kısmen bu yöndedir her ne kadar aynı neviden olmasa da önceki suçu daha ağır ve vahim olan bir kişinin yararlanabileceği haktan indirimden önceki suçu daha az vahim sayılan bir kişiyi yararlandırmamak anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır türk ceza kanununun hiçbir maddesinde yukarıda yazılan anlamda bir uygulama bulunmamaktadır örneğin bir kişi ne kadar suç işlerse işlesin eğer şartları varsa yine bir kanuni indirim maddesi olan haksız tahrik hükümlerinden faydalanabilecektir maddenin mantığı ile hareket edilirse müessir fiil suçunu işleyen bir kimsenin daha sonra yeniden müessir fiil suçunu işlemesi halinde örneğin haksız tahrik hükümlerinden faydalandırılmaması gerekecektir zira madde ve madde yasal indirim maddeleridir örneklerde bahsedilen durumlar için türk ceza kanununun veya maddeleri zaten uygulanabilecektir bunlardan maddede kesin bir artırım oranı öngörülmemiştir bu oran olayın özelliklerine göre hakim tarafından takdir edilecektir diğer yandan türk ceza kanununun son maddesine göre hakim iki sınır arasındaki temel cezayı belirlerken failin geçmişi şahsi ve sosyal durumu gibi hususları göz önünde bulunduracaktır temel cezanın belirlenmesinde elbette sanığın mükerrir olması da dikkate alınacaktır yine sayılı yasanın ve maddeleri de uygulanırken bu husus gözden uzak tutulmayacaktır tüm bunların yanında failin aynı neviden bir cürümden dolayı mükerrir bulunduğu için lehe olan hükümlerden faydalandırılmaması anayasanın eşitlik ve sosyal adalet ilkelerine de aykırıdır çünkü mükerrir olmasının cezası zaten tekerrürden dolayı artırım yapılarak verilmektedir türk ceza kanununun maddesi bir baba teşmil edilmiş genel bir artırım ve indirim maddesidir en basit ve kaba bir mantıkla düşünülecek olursa suçun konusu pek fahiş ve artırım sebebi oluyorsa hafif veya pek hafif ise indirim sebebi sayılmalıdır türk ceza kanununun ve maddeleri aynı babta ardarda düzenlenen ve içerik itibariyle benzer eşdeğer maddelerdir aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrir olanların maddedeki indirimden faydalandırılmamaları acaba neden düşünülmemiştir bir an için maddenin son fıkrasını maddenin son fıkrası olarak düşünelim ve hatta ceza belirleyen ve indirim oranı içeren herhangi bir maddenin son fıkrası olarak düşünelim ikinci faslında ibaresi birinci üçüncü gibi değiştirilebilir bu hallerde de yukarıda yazılan hususların aynen geçerli olmadığını kim iddia edebilir i̇ptali istenen bu fıkra adeta türk ceza kanununun maddesinde bir yama gibi durmaktadır kanaatimizce lâfzı ve ruhuyla da anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı maddenin son fıkrasının son cümlesi bu babın ikinci faslında yazılı cürümlerden birini işlemiş olursa demektedir neden ikinci faslında ve neden artırıma mahal var da tenkise mahal yok artırıma mahal varsa tenkise de mahal olmalıdır zira eşitlik ve suç ve cezaların kanuniliği ilkesi bunu gerektirir bahis konusu ikinci fasılda müeyyide tayin eden altı adet madde vardır bunlardan maddede üç yıldan beş yıla kadar hapis son maddede ise müebbet ağır hapis cezası öngörülmektedir şimdi bu iki maddenin sanıklarını aynı uygulamaya tabi tutmak hakkaniyete uygun mudur i̇ptali istenen hüküm türk ceza kanununun mal aleyhinde cürümler başlıklı onuncu babında yer almaktadır özellikle ikinci faslındaki maddeler çok ağır müeyyideler içermektedir hatta bazı cezalar dokuzuncu babtaki şahıslara karşı cürümlerin cezalarından daha ağırdır suç ve cezalar arasındaki denge prensibine açıkça aykırı müeyyideler içeren türk ceza kanununun ve maddeleri iptali istenen hükümle adeta kaskatı hale getirilmiştir çözülmesi imkansız bir buzul gibidir bu durum uygulayıcıları teorisyenleri ve tüm hukuk camiasını rahatsız etmektedir suçun adı yağma gasp da olsa faili bir insandır nasıl ki adam öldüren zorla ırza geçen sanıklar da birer insan iseler bir hocamızın dediği gibi suçluyu kazıyın altından insan çıkar malın can dan insan hak ve özgürlüklerinden daha üstün tutulduğu koyu bir mülkiyet taassubunun hüküm sürdüğü dönemlerde kabul edilen ve anayasamıza aykırı olduğu vicdani kanısına vardığımız bu hüküm sızlanmaların artmasına ve çok çarpıcı örnekler verilmesine yol açmakla komedi programlarında espri konusu yapılmaktadır örneğin bir kişinin zorla gözlüğünü almanın cezası gözünü çıkarmanın cezasından daha fazla denilmekte ve hatta hukukçu olmayan sıradan vatandaşlar da bunun neden böyle olduğunu hayret ve merakla bizlerden sormaktadırlar yine bir kişinin kolundaki saati zorla almak şahsın kolunu kesmekten daha ağır bir cezayı gerektirmektedir hele hele zor kullananlar kıyafet değiştirmişse yine içlerinden birisi görünür şekilde silahlı bulunan ikiden fazla kişilerin bir şahsın önüne çıkarak veya yolunu keserek içinde çok az bir para bulunan cüzdanını veya saat alyans gibi pek hafif değerdeki eşyalarını almaları halinde verilecek ceza adeta korkunçtur değer pek fahiş ise ceza miktarı da pek korkunç olmaktadır bu kişilerin türk ceza kanununun maddesindeki şartlar ve unsurlar dahilinde adam öldürmeleri halinde verilecek ceza yukarıdakinin yarısından da az olmaktadır üstelik tahrik vs gibi indirim maddelerinin uygulanma ihtimali de cabası demokratik bir toplumda kanunların uygulanma yeri olan mahkemelerin kamuoyuna güven duygusu vermesi gerekir bu maddelerin uygulanmasından doğan sonuçlar ise kamuoyunun adalete olan güvenini de zaafa uğratmaktadır sürekli rastlanmakla birlikte gerekçeli kararı yazdığımız gün bir büyük gazetemizde çıkan haberi iddiamıza delil olmak üzere karara ekliyoruz görüldüğü gibi suçlu da olsa kişi isyan etmekten kendini alamıyor ve adam öldürene bile bu kadar ceza verilmiyor diye haykırıyor bu örnekte ayakkabıların değerinin pek hafif olduğu tartışmasızdır türk ceza kanununun lehe olan hükümleri eşitlik ilkesi gereği uygulansa idi böyle bir itiraz ve haber olmayacaktı bu sonuç ayrıca yargı kararlarının eleştirilmesini gündeme getirmektedir bu olumsuz durum türk ceza kanunu ön tasarısında ortadan kaldırılmış ve maddede basit yağmanın cezası altı yıldan on yıla kadar hapis maddede nitelikli yağmanın cezası on yıldan onbeş yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir maddenin son fıkrasında nitelikli yağmanın iştirak halinde işlenmesi halinde verilecek cezada beşte biresas sayısı karar sayısı oranında artırım öngörülmüştür bunun dışında bir artırım veya ağırlaştırıcı unsur bulunmadığı gibi tam tersine maddede suç konusunun değerinin pek hafif olması halinde üçte ikiden altıda beşe kadar indirim yapılması istenmiştir bizce hakkaniyete uygun olanı da budur kanunumuzda cezaların genellikle alt ve üst sınırı bulunmaktadır olayın özelliğine ve suç konusuna göre zaten bu iki sınır arasında bir ceza tayin edilecektir hâkim kanunu uygulamakla mükelleftir anayasamızın maddesine göre hâkimler anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hâkimi bağlayıcı kurallar anayasamızda bu şekilde hiyerarşik olarak sıralanmıştır vicdani kanaate göre verilecek hükmün hukuka ve kanuna uygun olması nasıl gerekli ise uygulanacak kanunun da anayasaya uygun olması gerekmektedir kanun toplumun ve özellikle uygulayıcının vicdanında sızlama yaratıyorsa anayasaya uygunluğu da en azından tartışılır demektir anayasamızın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devletinde hukukun üstünlüğü ve evrensel hukuk kurallarının geçerliliği tartışmasız kabul edilmesi gereken bir gerçektir hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün etkinliklerinde işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına bağlı olan devlet demektir i̇tiraz konusu fıkra ile uygulama yapıldığında hukuka uygun ve adaletli bir sonuç elde etme imkanı bulunmamaktadır bu nedenle itiraz konusu fıkranın anayasamızın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasamızın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiştir anayasa mahkemesinin yerleşmiş kararlarına göre yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez eşitlik ilkesi birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını veya uygulanan aynı kurallar sonucu farklı sonuçlar yaratılmasını yasaklar kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulama yapılması anayasanın amaçladığı hukuksal eşitlik ilkesine açık aykırılık oluşturmaktadır zaten anayasa eylemli değil hukuksal eşitliği tanımlamaktadır eşitlik ilkesi ile aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanması veya aynı kurallar uygulanarak farklı sonuçlar elde edilmesi yasaklanmıştır oysa iptali talep edilen fıkrada türk ceza kanununun onuncu babında yazılan ve tümü mala karşı cürümleri düzenleyen bazı fiillere yasal indirim yapılmaması emredilmiştir hırsızlıkta emniyeti suistimalde dolandırıcılıkta malın değeri pek hafif ve bu durum indirim sebebi oluyorsa eşitlik ilkesi gereğince tüm mala karşı suçlarda da indirim sebebi olmalıdır anayasamızın maddesinde yasaların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiştir yukarıda açıklanan ve aşağıda yazılan sebeplerden dolayı iptali istenen fıkranın bir yasa hükmü olarak anayasanın ruhuna da aykırı olduğu kanaatine varılmıştır türk ceza kanununun maddesinde kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez hükmü yer almıştır suçu işlediği sırada mükerrir olan bir kişinin cezası türk ceza kanununun ve devam eden maddeleriesas sayısı karar sayısı uyarınca artırılacaktır bu kişi mükerrir olmasının karşılığını bu şekilde gördüğü halde maddedeki indirimden mahrum edilerek yeniden cezalandırılmaktadır suç ve ceza tekniğine aykırı olan bu uygulamanın adil ve makul olmadığı kanaatindeyiz i̇ptali talep edilen hükmün dava konusu olayda uygulanacağı sırada anayasaya aykırı olduğunun mahkememizce düşünülmesi üzerine bu konuda cumhuriyet savcısının görüşüne başvurulmuştur cumhuriyet savcısı mütalâasında heyetimizin görüşüne iştirak etmediğini anayasaya aykırı bir durum olmadığını ve anayasa mahkemesine başvurulmasına gerek bulunmadığını bildirmiştir sonuç sayılı türk ceza kanununun maddesinin son fıkrasının türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu düzenleyen anayasanın maddesine kanun önünde eşitliğe dair maddesine kanunların anayasaya aykırı olamayacağını belirtir maddesine suç ve cezalara ilişkin esasları belirleyen maddesine anayasamızın ruhunda bulunduğu kabul edilmesi gerekli olan hukukun genel prensipleri ve adalet duygusu ile anayasanın başlangıç hükümlerine aykırı olduğu düşünüldüğünden iptali için anayasanın maddesi uyarınca keyfiyetin anayasa mahkemesine sunulmasına oybirliğiyle karar verildi
1,885
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememize davacı alacaklı vekili av tarafından icra memurluğu işlemini şikâyet davasında icra müdürlüğünün tarihli borçlunun spor toto teşkilat başkanlığı nezdinde bulunan isim hakkının haczine ilişkin talebinin icra müdürlüğünce reddedilmesi üzerine red kararının kaldırılmasının icra müdürlüğünün karar dayanak teşkil eden kanun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunu anayasa mahkemesine itirazen iptal davası açılmasını talep etmiştir davalı tarafa yapılan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmediği gibi cevap dahi vermemiştir i̇cra takip dosyasının incelenmesinden davacı alacaklı tarafça davalı kulübü aleyhine bonoya dayanılarak kambiyo takibi yapıldığı takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun malvarlığının bulunmaması nedeniyle tarihinde alacaklı vekili borçlunun spor toto teşkilat başkanlığında bulunan haklarına haciz konulmasını talep ettiğinde icra müdürlüğünün sayılı kanunla yapılan değişikliğin mad gereğince kamu kurum ve kuruluşlarına ait alacaklar hariç olmak üzere spor kulüplerinin spor toto teşkilat başkanlığındaki isim ve haklarından doğan alacaklar devir ve temlik edilemez ve haczedilemez denildiğinden talebin reddine karar verildi şeklinde bir kararla talebi reddettiği bu red kararının şikayete konu edildiği anlaşılmıştır konu i̇le i̇lgi̇li̇ düzenlemeler dava memurun alacaklının talebini reddetmesi nedeniyle i̇i̇k maddesine göre şikayet yoluyla mahkememiz önüne getirilmiştir i̇i̇k maddesi aynen şi̇kayet ve şartlar başlığı altında değişik kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflâs dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hâdiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet olunabilir şikâyet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilir şeklinde düzenlenmiştir anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri i̇şleyişi hakkındaki sayılı kanunun maddesi bir davaya bakmakta olan mahkeme dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse bu yoldaki gerekçeli kararı veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararıesas sayısı karar sayısı dosya muhtevasını mahkemece bu konu ile ilgili görülen belgelerin tasdikli örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderir anayasa mahkemesi genel sekreterliği gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti ilgili mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde noksanlıkları olup olmadığı incelenir anayasa mahkemesince yapılan bu incelemede eksikleri olduğu anlaşılan işlerin geri çevrilmesine mahkemenin yetkisiz olduğu tespit edilen başvurmaların da reddine karar verilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır mahkemenin anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmemesi halinde bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği ret kararının yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar anayasa mahkemesine başvurulamaz şeklinde düzenlenmiştir davacı taraf alacağını alabilmek amacıyla haciz talep edince reddedilmesi nedeniyle yasal düzenlemenin iptalini isteyerek itiraz davasının açılmasını talep etmiştir i̇ptali̇ i̇stenen yasa maddesi̇ i̇ptali istenen yasa maddesi icra müdürlüğünün red kararında dayandığı sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ek maddesinin sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkrası olup aynen ek fıkra kamu kurum ve kuruluşlarına ait alacaklar hariç olmak üzere spor kulüplerinin spor toto teşkilat başkanlığı nezdindeki isim haklarından doğan alacakları haczedilemez ve bu alacaklar devir ve temlik edilemez şeklinde düzenlenmiştir diğer kısımlarında yapılan düzenlemeler değil ise de maddenin son cümlesi mahkemece sayılı kanunla kabul edilen anayasamızın maddelerine aykırı bulunmuş talep üzerine anayasa mahkemesine sayılı kanunun maddesi gereği itiraz davası açılması gerektiği kanaati oluşmuştur şikayetçi davacı taraf maddenin uygulanmasını açıkça talep etmiş alacaklı şikayet edilen taraf duruşmaya gelmemiş taraflardan birince anayasaya aykırılık ileri sürülmesine rağmen diğer taraf duruşmaya gelmediği için anayasaya aykırılık konusunda davalı taraftan sayılı kanun madde gereği taraflara anayasaya aykırılık konusunda görüş sorulmamıştır dayanilan anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n ni̇teli̇kleri̇esas sayısı karar sayısı madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ madde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak işlerin toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır türkiye cumhuriyeti hukuk devleti olup adalet ilkelerini hazırlama görevi vardır madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra ml kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle ml bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra ml çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ek ibare ml kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar devlet kendi kuruluşu dahi olsa kimseye ayrıcalık tanıyamaz herkese genel kuralları uygulamak ve uygulanmasını sağlamak zorundadır madde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz madde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır ek hükümler kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir cumhurbaşkanın tek başına yapacağı işlemler ile yüksek askerî şûranın kararları yargı denetimi dışındadırek cümle ancak yüksek askerî şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır i̇darî işlemlere karşı açılacak davalarda süre yazılı bildirim tarihinden başlaresas sayısı karar sayısı yargı yetkisi idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır değişik cümle yargı yetkisi idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez i̇darî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir kanun olağanüstü hallerde sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî güvenlik kamu düzeni genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir i̇dare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür anayasaya aykiriliğin di̇ğer mahkemelerde i̇leri̇ sürülmesi̇ madde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz anayasaya aykirilik sorunu davacı taraf iptalini talep ettiği yasa maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunu öne sürmüştür davada uygulanacak ve iptali istenen madde ile anayasa maddelerinin ilişkisi i̇ptali istenen yasa maddesi anayasamızın ikinci maddesindeki insan haklarına saygılı demokratik bir hukuk devleti ilkesiyle bağdaşamaz kamu kurum ve kuruluşlarının bazı durumlarda değil her durumda kesinti yapabilmesi şahısların ise hiçbir halde haciz isteyememesinin ikinci maddeye uymadığı düşünülmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesindeki sosyal bir hukuk devletidir ilkesiyle şahısların hiçbir halde haciz yapamaması hak arama özgürlüğünün kullanılmaması sonucunu doğuracağından uyuşmadığı aykırı olduğu düşünülmektedir anayasanın maddesindeki devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ek ibare ml kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar devlet kendi kuruluşu dahi olsa kimseye ayrıcalık tanıyamaz i̇lkelerinde belirtilen kanun önünde eşitlik ve kimseye ayrıcalık tanınamaz ilkesiyle çelişmektedir devlet kendi kuruluşu olsa dahi kimseye ayrıcalık tanıyamayacakken yasa maddesinde kamuya hiçbir kısıtlama olmadan alacağını alma imkanı verirken vatandaşa hiçbir halde bu hakkı tanımaması maddeye aykırılık oluşturur anayasanın maddesindeki temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması tabirine de girmediği yasanın hangi nedenle böyle bir kısıtlama getirdiği isim hakkının veya payının haczinin hangi kamu düzenini ihlal eder olduğu da gerek yasanın lafzından gerekse de gerekçesinden anlaşılamamıştır anayasanın maddesi yasanın haczi yasaklayan kuralının idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olması kuralını da engellediği yargısal denetim dışında bıraktığı sabittir mahkememiz davacı tarafın öne sürdüğü anayasa maddelerinin tamamına anayasaya aykırılık yönünden katılmamış yukarıda açıklandığı gibi ve maddelere aykırılık görmüştür diğer maddelerle anayasaya aykırılık konusunda ilgi kurulamamıştır hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı şekilde sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ek maddesinin sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkrasındaki kamu kurum ve kuruluşlarina ai̇t alacaklar hari̇ç olmak üzere spor kulüpleri̇ni̇n spor toto teşki̇lat başkanliği nezdi̇ndeki̇ i̇si̇m haklarindan doğan alacaklari haczedi̇lemez ve bu alacaklar devi̇r ve temli̇k edi̇lemez şeklindeki yasa maddesinin anayasamızın ve maddelerine aykırılık iddiası ciddi bulunduğundan sayılı kanunun maddesi gereğince iptal davası açılmasına dosyanın bir suretinin çıkarılarak anayasa mahkemesi genel sekreterliğine kararla birlikte gönderilmesine anayasanın maddesi gereği anayasa mahkemesi bir karar verinceye kadar az beş ay müddetle mahkeme kararının beklenilmesine davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda karar verildi
1,543
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay dairesinin anayasa mahkemesine başvurmasına ilişkin gerekçesi aynen şöyledir anayasanın maddesinin sayılı yasa ile değişik metninde yeralan üniversitelerin özerkliği kuşkusuz hem bilimsel hemde yönetimsel özerkliktir anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere anayasanın maddesince üniversite demek yalnız üniversite adını taşıyan kurumlar demek değildir temel çizgileri bakımından üniversite öğretim ve eğitimini sağlayan üniversite diplomasına eşit değerde diploma veren yüksek öğretim kurumlarının da adı üniversite olmasa bile anayasanın maddesine göre üniversite niteliğinde sayılması gerekir bir yüksek öğretim kurumunun anayasanın değişik maddesi kapsamına giren üniversite niteliğinde bir örgüt sayılması için kurumun benimsediği öğretim yöntemi ve özellikle onu bitirenlere sağlanan haklar ve olanaklar bakımından üniversitelere eşit durumda olması gerekmektedir anayasanın üniversite özerkliği ile üniversitelere yönetim ve bilim özerkliğini tanıması ve üniversitelerin kuruluşunu devlet tekeline almasındaki gaye toplumun etkili karar ve yürütme yerlerinde görev alacak kişilerin herhangi bir siyasal çevrenin veya yarar etkisi altında kalmaksızın yalnız çağdaş bilim gereklerine uygun biçimde yetiştirilmesidir bir başka deyimle toplumun kilit yerlerinde görev alarak ulusun geleceği üzerinde etkili işler veya işlemler yapabilecek kişilerin tarafsızlığı sağlanamamış kurumlarda yetiştirilmesinin önlenmesidir çünkü çağdaş batı uygarlığının ve atatürk ilkelerinin gereği devlet yönetiminde her iş ve işlemde yalnız aklın ve müsbet bilimin kılavuz olmasıdır bu durumda toplumun kilit yerlerinde görev alacak kişileri yetiştirmek üzere kurulmuş olup yetiştirdiği kişilere bu şekil önemli yerlerde görev alma yetkisi sağlayacak diplomalar veren yüksek öğretim kuruluşları üniversite adını taşımasalar bile üniversite görevi yapan ve anayasanın değişik maddesinin kuruluş gayesine bu madde kapsamına girmesi gereken üniversite niteliğinde yüksek öğrenim kurumları olduğu kuşkusuzdur sayılı yasa ile kurulan devlet güzel sanatlar akademilerinin görevlerinin başında üniversitelere öğretim üyesi yetiştirmek gelmektedir nitekim davacı i̇stanbul devlet güzel sanatlar akademisi i̇stanbul teknik üniversitesi mimarlık fakültesinin kuruluşunda görev alan öğretim üyelerinin birçoğu yetiştirilmiştir aynı şekilde orta doğu teknik üniversitesi karadeniz teknik üniversitesi ege üniversitesi güzel sanatlar fakültelerine öğretim üyesi temin etmektedir yılında kurulmasından bu yana i̇stanbul devlet güzel sanatlar akademisi adı geçen üniversitelerden başka devlet mühendislik ve mimarlık akademileri gazi eğitim enstitüsü devlet tatbiki güzel sanatlar yüksek okulu ve diğer yüksek öğrenim kurumlarına öğretim üyesi yetiştire gelmiştir aynı şekilde i̇stanbul devlet güzel sanatlar akademisi güzel sanatlar alanında kanunda da belirtildiği gibi üniversite düzeyinde araştırma öğretim ve eğitim yapmaktadır diğer taraftan i̇stanbul devlet güzel sanatlar akademisi sayılı kanuna bağlı ve sayılı cetvellerde görüldüğü şekilde yüksek mimarlık bölümü yüksek resim bölümü yüksek heykel bölümü yüksek dekoratif sanatlara bölümünden oluşmaktadır i̇stanbul devlet güzel sanatlar akademisi üniversite işlevinde fonksiyonunu sürdürmektedir günlü resmî gazetede yayımlanan i̇stanbul devlet güzel sanatlar akademisi yüksek mimarlık bölümü doktora yönetmeliği uyarınca akademide lisansüstü eğitim olarak doktora yapılmakta ve yine günlü resmî gazetede yayımlanan yönetmelik uyarınca resim heykel ve dekoratif sanatlar bölümlerinde doktoraya eşdeğerde yeterlik çalışmaları yapılmaktadıresas sayısı karar sayısı bu durumda adları akademi olsa dahi sayılı yasa ile kurulan yüksek öğretim kurumları anayasanın maddesi hükmü karşısında üniversite niteliğinde bulunan birer yüksek öğrenim kurumlarıdırlar ve gerek kuruluşları gerekse işleyişleri anayasanın maddesi hükümlerine aykırı olamaz sayılı yasa uyarınca kurulan kurumların üniversite niteliğinde olduklarını kabul zorunlu bulunduğundan bu öğrenim kurumlarının sadece yönetim bakımından olsa bile milli eğitim bakanlığına bağlı bulunması hiçbir zaman üniversite özerkliği ile bağdaştırılamaz sonuç olarak sayılı devlet güzel sanatlar akademileri kanununun maddesindeki üniversite özerkliğini sınırlayan ve kısıtlandıran bilimsel sözcüğü ile milli eğitim bakanlığına bağlı tümcesinin ve yine maddesinin birinci bendindeki milli eğitim bakanının onayı ile yapılır tümcelerinin anayasanın maddesine aykırı olduğu iddiası ciddi görüldüğünden anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
546
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razda bulunan mahkemeni̇n gerekçesi̇ askerî yüksek i̇dare mahkemesi daireler kurulunun kasım günlü esas sayılı anayasa mahkemesine başvurma kararının gerekçesi şöyledir sayılı jandarma kanununun inci maddesinde tc jandarmasının umumi emniyet ve asayişi korumaya kanun ve nizamlar hükümlerinin icrasını temine ve bunlara müstenit hükümler emirlerini ifaya memur müsellah ve askerî bir inzibat kuvvetidir biçiminde tanımı yapıldıktan sonra yine aynı kanunun nci maddesinde de fonksiyonel bakımdan jandarmanın görev ve hizmet itibariyle i̇çişleri bakanlığına askeri eğitim ve öğretim konularında genelkurmay başkanlığına silâh ve mühimmatı ile seferberlik ve seferde silâhlı kuvvetler emrine gireceklerin aylık yedirme giydirilme donatım ve tüm giderleri yönünden silâhlı kuvvetlerdekinin tıpkısı olmak üzere ms bakanlığına bağlı olacağı ve yine uncu maddesinde de jandarma kuruluşlarının mülki teşkilâta dahil olduğu kadrolarının tesbit ve tevziinin dahiliye vekâletince yapılacağı açıkça gösterilmiştir sayılı türk silâhlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanununun inci maddesinde jandarmanın türk silâhlı kuvvetlerini oluşturan kuvvetlerden biri olan kara kuvvetlerinin içinde gösterilmesi sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun subay sınıfını belirleyen nci maddesinin kara kuvvetlerine ilişkin fıkrasının sayılı bendinde muharip sınıftan sayılması sayılı jandarma kanununa göre onun müsellah ve askerî bir inzibat kuvveti oluşu askeri talim ve terbiye hususlarında genelkurmay başkanlığına silâh ve mühimmatı ile seferberlik ve seferde silâhlı kuvvetler emrine gireceklerin aylık yedirilme giydirilme ve donatım giderleri yönünden millî savunma bakanlığına bağlı bulunuşu disiplin ve özlük işlerinde ve bazı istisnalar dışında askerî nizama tabi tutuluşu jandarma genel komutanının kolordu veya ordu komutanlarının sıfat ve yetkilerini taşıması bu kuruluşun askerî niteliğini gösteren birer kanıt sayılabilirse de bütün bunlar her halükarda ve mutlaka jandarmanın askerî bir kuruluş şeklinde nitelendirilmesini gerektirmez zira jandarmanın askerlik yönünden daha ağır basan ve ondan daha önemli bir yönü başka bir deyimle güvenlik ve asayişi korumak kanun ve nizam hükümlerinin yerine getirilmesini sağlamak ve bunlara dayanan hükümet buyruklarına uymak ödevleri de vardır bu ödevlerin neler olduğu sayılı kanunla birer birer sayılmış jandarmanın gerçek yeri sıfat ve görevleri belirtilmiştir bu kanunun ilgili maddelerine göre tc jandarması genel güvenlik ve asayişi korumak kanun ve nizamlar hükümlerini ve ayrıca bunlara dayanan hükümet emirlerini yerine getirmekle yükümlü bir inzibat kuvvetidir jandarmanın görev ve hizmet yönünden mercii i̇çişleri bakanlığına bağlıdır kadroların tertip ve tevzii içişleri bakanlığınca yapılır jandarma subayları ödevlerinin yerine getirilmesine ilişkin görevlerinden dolayı yerin en büyük mülkiye memurunun emri altındadır jandarma subaylarının terfileri jandarma birliklerindeki hizmetlerinden alacakları üst rütbeye onanmış meslekî sicillerle birlikte mülki amirler tarafından verilmiş siciller üzerinde içişleri bakanlığınca düzenlenecek terfi defteri gereğince yapılır jandarma subaylarının harp okulundan çıktıktan ve temel kursunu gördükten sonraki idarî adlî ve askeri bakımdan yetiştirilmeleri i̇çişleri bakanlığınca açılacak kurslar ile veya icabında ordunun açılmış kurslarından istifade ettirilmek suretiyle temin olunur vesaire sayılı emniyet teşkilâtı kanununun inci maddesinde bütün yurtta iç güvenlik ve asayişin sağlanmasından i̇çişleri bakanlığının sorumlu olduğu bakanın bu görevi emniyet genel müdürlüğü ve jandarma genel komutanlığı aracılığı ile yürüteceği belirtilmekte ve ayrıca sayılı kanunla sınır kıyı ve kara sularının korunması ve güvenliğiesas sayısı karar sayısı ile gümrük bölgelerinde kaçakçılığın men takip ve tahkiki görevleri de jandarmaya verilmiş bulunmaktadır görüldüğü üzere ne jandarma teşkilâtının özel kanun ve nizamlarında ne de türk silâhlı kuvvetlerinin diğer kanunlarında jandarma genel komutanlığının kara kuvvetleri komutanlığına bağlı ya da onun bünyesinde bulunduğuna işaret eden bir hüküm yoktur i̇şte jandarmanın gördüğü bu kamu hizmetlerinin özelliklerinden ve değişik oluşlarındandır ki bu kuruluş için silâhlı kuvvetler personelinin tabi oldukları yasalardan başka özel yasalara ihtiyaç duyulmuş terfi vesair özlük hakları konusunda özel düzenlemelere gidilmiştir bu itibarla sayılı türk silâhlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanununun inci maddesi sayılı kanunun maddesi hükmüne göre jandarma genel komutanlığı türk silâhlı kuvvetlerinin ayrılmaz bir parçası olmakla birlikte görev bağlılık teşkilât konuş ve özlük işlemleri yönünden diğer kuvvetlere nazaran ayrı özellikler taşıdığından sözü edilen maddenin kara jandarma dahil ifadesini çok geniş anlamda yorumlamak jandarma genel komutanlığını kâra kuvvetleri komutanlığı bünyesinde mütalâa etmek mümkün değildir sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun üncü maddesi subaylığa nasıp ve rütbe terfileri ilgili kuvvet komutanlarının jandarma subayları için jandarma genel komutanlığının teklifi ve genelkurmay başkanının lüzum göstermesi üzerine millî savunma bakanının jandarma subayları için i̇çişleri bakanı ile başbakanın imzalayacağı ve cumhurbaşkanının onaylayacağı kararname ile yapılır hükmünü koymuştur buna göre jandarma subaylarının nasıp ve terfilerinde işlem yetkisi sayılı jandarma kanunu hükümlerine sadık kalınarak jandarma genel komutanlığı ile i̇çişleri bakanlığına bırakılmıştır sayılı kanunun nci maddesi yükselme sırasına girmiş bulunan subayların sicil notu ortalamalarının tesbitinden sonra kendi sınıflan içerisinde yeterlik sıralamasına tabi tutulacaklarını kurmay subayların ise sınıflarına bakılmaksızın kendi aralarında sıralanacaklarını hükme bağlarken sınıf esasından hareketle jandarmayı diğer sınıf subaylarından ayrı tutmuş ve fakat kurmay subaylarda pilot ve hava yer kurmayları hariç böyle bir ayırıma lüzum görülmemiştir bu husus jandarma albayları ile jandarma kurmay albayları arasında kurmaylar aleyhine bir eşitsizlik yarattığı gibi kara kuvvetlerinin kurmay albayları ile jandarma kurmay albayları arasında da jandarma aleyhine ayrıca bir eşitsizliğe neden olmaktadır filhakika komutanlık sevk ve idare niteliğini hedef alan kurmay sınıfında amaç kapsam ve temel ilke yönünden artık sınıf ayırımının düşünülemiyeceğini ileri sürebilirse de aynı akademik bilgi ve statüye sahip olsalar dahi nasıplarından sonraki kurs eğitim öğrenim görev alam ve yönetimleri değişik biçimlerde düzenlenen jandarmanın kurmay albaylarını savaşa hazırlayan eğitim ve öğrenimini tamamen bu alana yöneltmiş ve yoğunlaştırmış bulunan silâhlı kuvvetlerin öteki kurmay albayları ile askerî meslekî zihnî kifayet ve üst rütbeye liyakat açısından mukayesesinin de eşitlik ilkesine aykırı düşeceği şüphesizdir bu eşitsizlik jandarma generalleri için de varittir sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun inci maddesi kara deniz hava kuvvetlerinde jandarma genel komutanlığına ait subay kadrolarının her yılın ağustos tarihine kadar rütbe sınıf varsa branş da belirtilerek genelkurmay başkanlığınca hizmet ihtiyacına göre tesbit edileceğini ilgili kuvvet ve jandarma genel komutanlığına bildireceğini öngörmektedir halbuki sayılı kanun memleketin umumi emniyet ve asayişi işlerini emniyet genel müdürlüğü ve jandarma genel komutanlığı vasıtasıyla yürütülmesi ödevini i̇çişleri bakanlığına vermiştir her bakanlık yerine getirilmesi kendilerine mevdu kamu hizmetlerim aksatmadan yürütebilmek için muhtaç olduğu personelin adet nitelik maaş ve hizmetlerim belirleyen diğer bir ifade ile kadrolarının tertip ve tanzimi hak ve yetkisine sahipesas sayısı karar sayısı kılınması gerekir anayasamız bakanları kendi çalışma alanlarından dolayı birinci öncelikle sorumlu tutulmuştur bu sorumluluğun doğal ve hukukî sonucu olarak kendi hizmet kadrolarının ayarlanmasında bakanlığın yetkili kılınması esastır i̇çişleri bakanlığının jandarma subay kadrolarının hiç bir hizmet ve sorumluluk bağlantısı bulunmayan genel kurmay başkanlığınca saptanması davacının hukukunu etkileyen ve anayasanın inci maddesi ile çelişen bir yetkidir sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun uncu maddesinin bendinde silâhlı kuvvetlerde jandarma genel komutanlığı dahil general ve amiral kadroları silâhlı kuvvetlerin hizmet ihtiyacına göre genelkurmay başkanlığınca tespit olunur ancak kadro ile tespit edilecek general ve amiral toplamı sınıf mevcudu esas alınmaksızın muvazzaf subay mevcudunun ni geçemez oranına göre tespit edilecek general ve amiral miktarı tespit tarihinden itibaren her kuvvetin muvazzaf subay mevcudunda dan fazla bir artma ve eksiltme olmadıkça değiştirilemez dan fazla bir artma ve eksiltme olduğu takdirde bu miktar kabul edilerek gerekli değişiklik yapılır kuvvet komutanlıklarınca ve jandarma genel komutanlığınca ancak teşkilât değişikliği ve hizmet zaruretleri dolayısı ile bu kadrolarda değişiklik teklif olunabilir denilmekte ve aynı maddenin bendinde bendine göre saptanan general ve amiral mevcutlarının muhtelif rütbelere dağılış oranları üç kuvvet jandarma dahil için aşağıda cetvelde gösterilmiştir kadrolar bu oranları aşamayacak şekilde saptanır hükmü yer almış bulunmaktadır rütbeler kkkj dahil dz kk hv kk orgeneral oramiral korgeneral koramiral tümgeneral tümamiral tuğgeneral tuğamiral görülüyor ki maddenin açık metninde jandarma genel komutanlığı subay mevcudunun dan fazla artması veya hizmet zaruretleri ve teşkilât değişiklikleri dolayısı ileesas sayısı karar sayısı general kadrolarının çoğaltılması konusunda diğer kuvvetler gibi mütalâa edildiği halde bendinde general ve amiral kadrolarının muhtelif rütbelere dağılışında kara kuvvetlerine dahil edilmek suretiyle onun içinde eritilmiş olmaktadır uygulamada bu maddeden alınan yetkiye dayanılarak jandarmanın kontenjanı kara kuvvetlerine doğru kaydırılmakta ve binnetice diğer kuvvetlerle arasındaki eşitlik dengesi bozulmaktadır sayılı jandarma kanununun üncü maddelerine göre ihtiyaç vukuunda silâhlı kuvvetlerden jandarmaya subay ve general verilmesi mümkün olduğu halde jandarma subay ve generallerinin silâhlı kuvvetlerde istihdamına cevaz verilmemiştir şu halde general ya da albaylar arasında yapılacak değerlendirmede jandarma general ve albayları yeterlik sıralamasında diğerlerine nazaran önsırayı alsalar bile silâhlı kuvvetlerin ihtiyacını ihmal ile jandarma generallerine daha üst rütbelere ve albaylarını da generalliğe terfi ettirilmeye imkân yoktur jandarmanın sözü edilen madde ile kara kuvvetlerinin içinde gösterilmesi kara kuvvetleri lehine ve fakat jandarma aleyhine eşitsizlik yaratmaktadır sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun üncü maddesine göre albayların generalliğe mevcut generallerin üst rütbeye terfileri için sadece sicil notu ortalaması yeterli değildir ayrıca subay sicil yönetmeliğinin ve ncü maddeleri uyarınca yüksek askerî şûraya dahil bulunan genelkurmay başkanının ilgili kuvvet komutanının diğer şûra üyelerinin arasında değişen ve takdire bağlı bulunan değerlendirmede notları ortalamasının sicil notu ortalamasına ilâvesi gerekir yüksek askerî şûranın değerlendirilmesinde askeri ihtiyaçların öncelik alacağı değerlendirmeye bu açıdan bakılacağı ve hatta bakılmakta olduğu kuşkusuzdur normal bir ümitle idarenin daimi kadrolarına giren bir kamu personelinin kendi statüsü içinde en yüksek mertebeye çıkma isteği en doğal hakkıdır anayasanın nci maddesinde herkesin kanun önünde eşit olacağı hiç bir kimseye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınmayacağı hükme bağlanırken nci maddesinin nci fıkrasında da hizmete alınmada ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım yapılamıyacağı açıklanmıştır bu hükmün karşıt kavramından ödevin gerektirdiği niteliklere sahip olanların niteliklere sahip olmayanlara tercih edilecekleri mukayeselerinin ise ancak kendi aralarında yapılacağı anlamı çıkar aksi yönde tesis edilecek işlemler ve bu işlemlere dayanak olan yasalar anayasanın sözü edilen ve inci maddelerine aykırı düşer yüksek askerî şûranın kuruluş ve görevleri hakkındaki sayılı kanun jandarma genel komutanını şûranın asıl üyeleri arasında göstermemiştir ancak jandarma genel komutanlığı ile ilgili konularda jandarma genel komutanının da şûranın bir üyesi olacağı belirtilmiştir jandarma genel komutanı yüksek askerî şûra üyelerinden birinin yerine kaim olmadığına göre jandarma generallerinin değerlendirme notu ortalaması diğer generallerin değerlendirme notu ortalamasından düşük olacaktır örneğin genelkurmay başkanı kuvvet komutanı dahil yüksek askeri şûra üyelerinin kişi olduğunu varsayalım hepsinin de en yüksek notu verdiklerini kabul edelim bu takdirde jandarmanın dışında kalan generallerin değerlendirme notu ortalaması jandarma generallerinin değerlendirme notu ortalaması da olacaktır ki bu da ayrı bir eşitsizlik yaratmakta ve dolayısı ile sayılı kanunun üncü maddesinin anayasanın nci maddesine aykırılığını kanıtlamaktadır sonuç uyuşmazlığın çözümünde sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun birbirini tamamlayan ve davanın kaderini tayin edecek bulunan esas sayısı karar sayısı üncü maddelerinden inci maddesinin nci fıkrası anayasanın inci maddesinin nci fıkrasına uncu maddesinin bendi bendi ile ek geçici üncü maddenin bendi anayasanın ve inci maddesinin nci fıkrasına üncü maddesi anayasanın ve inci maddesinin nci fıkrasına aykırı görüldüğünden bu hususta bir karar verilmek üzere anayasanın ve sayılı kanunun nci maddeleri gereğince resen konunun anayasa mahkemesine götürülmesine anayasa mahkemesinden bu konuda bir karar gelinceye kadar davanın geri bırakılmasına dz hâk alb turgut akan ile hâk alb mustafa çopurun muhalif oylarına karşı kasım günü oyçokluğu ile karar verildi
1,710
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asina ve i̇ddi̇anin ci̇ddi̇ olduğu kanisina i̇li̇şki̇n gerekçeler davacının gerekçesi özeti sayılı yasanın maddesi sosyal sigortalar kurumunun sigorta pirimi alacaklarının iş alanlara işi yaptıranlara verilmiş teminatın paraya çevrilmesi yoluyla tahsili olanağını sağlamaktadır oysa teminat mektupları müteahhidin ihaleyi yapan idareye karşı olan sorumunun güvencesidir bunlar metinlerinden de anlaşılacağı üzere başka bir resmî veya özel kişinin çıkarlarını ve alacaklarım karşılamaz teminat mektupları mektubu veren banka ile lehine mektup verilen arasındaki anlaşmanın sonucudur bankanın sorumu ve akdî vecibesi enirine teminat mektubu verilen yani ihaleyi yapan makama karşıdır ve bunun dışında bir yükümü yoktur sözü geçen madde ise dâvâlıya tarafların serbestçe açıkladıkları iradelerini ve teminat mektubunun özelliklerini gözetmeksizin müdahalede bulunma ve kendi sigorta primi alacaklarının teminat mektubundan tahsil etme hakkını tanımakta böylece tarafların hür iradelerini yok ederek anayasanın maddesiyle korunan ve vazgeçilmez niteliği bulunan sözleşme hürriyetini ortadan kaldırmaktadır hüküm bu durumu ile anayasanın ve maddelerine aykırıdır anayasaya aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varan mahkemenin gerekçesi özeti anayasanın maddesine göre herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir kanun bu hürriyetleri ancak kamu yaran amacıyla sınırlayabilir sayılı kanunun maddesine göre ise iş alanlar tarafından bu işlere karşılık gösterilen her türlü teminat prim ile gecikme zammı borçlan kalmadığına dair sosyal sigortalar kurumundan alman bir belge gösterilmedikçe geri verilmez ödenmemiş sigorta primleri ile gecikme zamları tutarı bu teminattan kesilerek veya teminat paraya çevrilerek kuruma yatırılır oysa teminat mektupları banka ile lehine ve emrine teminat verilenler arasındaki hukukî bir anlaşmanın ve bunların serbestçe açıkladıkları iradelerinin sonucudur dâvâlı kuruma teminat mektuplarını serbest bırakmama yetkisini yanıyan madde böylece sözleşme hürriyetinin özüne dokunmakta ve anayasanın ve maddelerine ay kın bulunmaktadır
265
esas sayısı karar sayısı adalar belediye başkanlığı tarafından i̇stanbul i̇li adalar i̇lçesi burgazada mahallesi ada parsel sayılı taşınmaza sivriada ilişkin olarak yapılan ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi uyarınca çevre ve şehircilik bakanlığının tarihli sayılı oluru ile onaylanan ölçekli koruma amaçlı uygulama i̇mar planı plan notu değişikliğinin iptali ile sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanuna tarihli sayılı kanunun maddesi ile eklenen ek maddenin fıkrasının anayasanın maddesine aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine gönderilmesi istemiyle çevre ve şehircilik bakanlığına karşı açılan davada dava konusu işlemin iptali yolunda i̇stanbul i̇dare mahkemesince verilen tarihli k sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istemiyle verilen dilekçeler üzerine gönderilen dosya incelenerek işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almaktadır tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddediliresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmü yer almaktadır uygulanacak kanun kuralı bakılmakta olan davayı yürütmeye uyuşmazlığı çözmeye davayı sona erdirmeye veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak kuraldır sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanuna tarihli sayılı kanunun maddesi ile eklenen ek maddenin fıkrasında yassıada ve sivriadada yapılacak olan planlama imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemeler tarihli ve sayılı kıyı kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi değildir düzenlemesine yer verilmiştir uyuşmazlık konusu olayda i̇stanbul i̇li adalar i̇lçesi burgazada mahallesi ada parsel sayılı taşınmazı sivriada kapsayan alanda yürürlükte bulunan ölçekli koruma amaçlı uygulama i̇mar planına ait plan notlarında sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanunun ek maddesinin fıkrasındaki hüküm çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu çevre ve şehircilik bakanlığının tarihli sayılı oluru ile değişiklik yapıldığı dolayısıyla davaya konu plan notu değişikliğine ilişkin işlemin dayanağının anılan hüküm olduğu anlaşıldığından sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasının davada uygulanacak kural olduğu tartışmasızdır sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü devletin temel amaç ve görevleri başlıklı maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamazesas sayısı karar sayısı hükmü kıyılardan yararlanma başlıklı maddesinde kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir hükmü sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı maddesinde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir hükmü tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması başlıklı maddesinde devlet tarih kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır hükmü ile yargı yolu başlıklı maddesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmü yer almaktadır anayasanın ve maddeleriyle devlete verilen görevlerin tarih kültür ve tabiat varlıkları ile kıyılara ilişkin olarak getirilen düzenlemelerle ve imar mevzuatıyla getirilen düzenlemelerle yaşama geçirileceğinde kuşku bulunmaması gerekir anayasanın verdiği görev ve yetki kapsamında deniz tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla tarihli sayılı kıyı kanunu korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmek amacıyla da tarihli sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu düzenlenerek yürürlüğe konulmuştur aynı şekilde kişilerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının korunması ve çevrenin geliştirilmesi amacıyla başta sayılı i̇mar kanunu olmak üzere imara ilişkin tüm mevzuatta oldukça ayrıntılı düzenlemelere bir takım kısıtlayıcı hükümlere ve prosedürlere yer verilmiştir sayılı kıyı kanununda yer alan kıyıların herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olduğuna ve uygulama imar planı kararı ile yapılabilecek bir takım yapılar hariç buralarda yapı yapılmasının kesinlikle yasak olduğuna ilişkin düzenleme ile sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununda yer alan koruma bölge kurullarınca sit alanı olarak ilan edilen alanlarda koruma amaçlı imar planlarının yapılmasına ve bu planların da koruma bölge kurullarından alınacak uygun görüş doğrultusunda onaylanmasına ilişkin düzenlemeler kıyılarda ve korunması gereken alanlarda yapılacak planlama faaliyetlerini kısıtlayan ve prosedüre bağlayan düzenlemelerden bazılarıdır dosyanın incelenmesinden prens adalarının en uzağı olan yüz ölçümüne sahip tek parselden oluşan mülkiyeti hazine adına kayıtlı sivriadanın yılına kadar askeri alan olarak kullanıldığı prens adalarının tamamının tarihli sayılı kültür bakanlığı gayrimenkul eski eserler ve anıtlar yüksek kurulu başkanlığı kararı ile doğal ve tarihi sit olarak ilan edildiği tarihli sayılı i̇stanbul numaralı kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu kararı ile sivriadanın derece doğal veesas sayısı karar sayısı iii derece arkeolojik sit alanı olarak belirlendiği yine aynı bölge kurulunun tarihli sayılı kararıyla sivriadada bulunan manastır kilise ve sarnıç kalıntılarının korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilerek koruma grubunun i olarak belirlendiği maliye bakanlığı milli emlak genel müdürlüğünün tarihli sayılı yazısıyla sivriadanın milli savunma bakanlığına olan tahsisinin kaldırılarak kültür ve turizm amaçlı kullanılmak üzere kültür ve turizm bakanlığına tahsisinin yapıldığının bildirildiği i̇stanbul numaralı kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulunun tarihli sayılı kararıyla sivriadanın mevcut yapısı itibariyle tarihi sit özelliği taşımadığına karar verildiği tüm bu süreçlerin kültür ve turizm bakanlığınca sivriadada kentsel tasarım projesine dayalı kültür ve turizme ilişkin kamu projesi gerçekleştirilmesi amacını taşıdığı sürecin amaçlandığı şekilde gerçekleştirilebilmesi adına sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanuna tarihli sayılı kanunun maddesi ile kültür ve turizm bakanlığı yassıada ve sivriadada bu kanun kapsamında üncü maddenin üçüncü fıkrasındaki düzenlemeye tabi olmaksızın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına veya üst kuruluşlarına doğrudan sözleşme yapma suretiyle kültürel ve turizm amaçlı yatırım ve hizmetler yaptırabilir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya üst kuruluşları bu madde kapsamındaki yatırım ve hizmetleri kendileri yapabileceği gibi başka şirketler vasıtasıyla da yapabilirler bu şirketlerin daha önce yap işlet devret projesi üstlenmiş olması bu madde kapsamında yeni bir proje yüklenilmesine engel değildir yassıada ve sivriadada yapılacak olan planlama imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemeler tarihli ve sayılı kıyı kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi değildir hükümlerini havi ek maddenin eklendiği bu kapsamda sivriadanın askeri alan olan kullanımının turizm ve kültürel tesis alanına dönüştürülmesine ilişkin olarak hazırlanan ilk ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı ile ölçekli koruma amaçlı nazım imar planının çevre ve şehircilik bakanlığının tarihli sayılı oluru ile onaylandığı askı süresi içerisinde bu planlara yapılan itirazların tarihli sayılı çevre ve şehircilik bakanlığı oluru ile reddedilerek plan notlarında bazı değişiklikler yapılmak suretiyle koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarının yeniden onaylandığı son olarak kültür ve turizm bakanlığı yatırım ve i̇şletmeler genel müdürlüğünün tarihli sayılı ve tarihli sayılı yazıları ile tarihli sayılı çevre ve şehircilik bakanlığı oluru ile onaylanan planların sayılı kanunun ek maddesinin fıkrası hükümleri doğrultusunda tekrar incelenmesi ve bazı plan notlarında değişiklik yapılmasının istenilmesi üzerine de davaya konu çevre ve şehircilik bakanlığının tarihli sayılı oluru ile ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planının plan notlarındaki imar uygulamalarında kültür ve tabiat varlıkları koruma bölge kurulunun onayının alınması şartını arayan düzenlemelerin kaldırılması şeklinde karar alındığı anlaşılmaktadır sayılı kıyı kanunu ve sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu başta olmak üzere tüm imar mevzuatının planlama faaliyetleri ile ilgili olarak getirdiği kısıtlayıcı hükümlerin ve prosedürlerin nihai amacının kamu yararı olduğu dikkate alınarak sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasındaki düzenleme dayanak alınmak suretiyle hazırlanan planlar incelendiğinde anılan hüküm kapsamında kültür ve turizm bakanlığınca sivriadada kentsel tasarım projesine dayalı kültür ve turizme ilişkin kamu projesi gerçekleştirilmesi amacıyla imar planlarının yapıldığı ifade edilse de bu proje ve planların kişilerin sivriada kıyılarından serbestçe yararlanma hakkını ortadan kaldırmasının kaçınılmaz olduğuesas sayısı karar sayısı kıyılarda ne tür yapılar yapılabileceği sayılı kanunda sınırlı bir şekilde belirtilmişken anılan hükmün kamu yararına aykırı olacak şekilde bu sınırların aşılmasına neden olabileceği bu hükmün tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması amacıyla anayasal düzenlemeler çerçevesinde çıkarılan sayılı kanunun getirdiği kısıtlayıcı düzenlemeleri ve prosedürleri de bertaraf ettiği sivriadada yapılacak imar uygulamalarının imar mevzuatına uygun olma koşulunu ortadan kaldırdığı ve uygulamaların mevzuata uygunluğunun idari kurullarca denetimini olanaksız kılmak suretiyle imar hukukunda denetimsiz bir alan oluşmasına sebep olduğu bu durumun da devletin bu konudaki gözetim ve denetim görevini yerine getirmesine engel oluşturduğu nitekim yapılan son imar planıyla sayılı kanunun korunacak alanlar için öngördüğü imar uygulamalarının koruma bölge kurullarınca onaylanması şartını kaldırmasının bunu açık bir şekilde gösterdiği anlaşılmıştır anayasanın ve maddelerinde ifadesini bulan ödevlerin somut tedbirlerle nasıl yerine getirileceği kanun koyucunun takdirinde ise de söz konusu ödevler yerine getirilirken idarenin sivriadada yapacağı planlama imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemelerin sayılı kıyı kanunu hükümlerine ve tüm imar mevzuatını kapsayacak şekilde diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi tutulmamasını sağlayan sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasındaki düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturduğu açıktır hukuk devleti tüm işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine açık her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı ve sürdürmeyi amaç edinmiş anayasa ve hukukun üstün kurallarına bağlılığa özen gösteren devlettir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması kuralların herkes için konulması kamu düzeninin kurulması ve korunması amacına yönelik bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin de göz önünde tutulması gerekir anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararı bu yapısıyla sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasındaki düzenlemeyle sivriadada idareye sayılı kıyı kanunu hükümlerine ve tüm imar mevzuatındaki kısıtlama ve prosedürlere tabi olmaksızın planlama yetkisi verilmesi hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz ayrıca anılan hüküm kişilerin kıyılardan serbestçe yararlanma hakkını ortadan kaldırabilecek mahiyette olduğundan türkiye cumhuriyetinin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu ilkesiyle de bağdaşmamaktadır dolayısıyla anılan düzenleme anayasanın maddesine de aykırıdır i̇dareye sayılı kıyı kanunu hükümlerine ve tüm imar mevzuatındaki kısıtlama ve prosedürlere tabi olmamak suretiyle sınırlara uymama yetkisi veren bir düzenlemenin varlığı idarenin hukuksal sınırlar içinde kalıp kalmadığının denetlenmesini güçleştireceğinden anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararı sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasındaki düzenleme anayasanın maddesine de aykırıdır sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasındaki düzenleme ile durumu özdeş olan alanlar arasında farklılık oluşturulmak suretiyle eşitlik ilkesine aykırı hüküm getirildiği yassıada ve sivriadanın mülkiyeti hazineye ait diğer taşınmazlardan kıyı alanlarından ve korunması gereken varlıklardan kıyı kanunu ve imar mevzuatının uygulanması açısındanesas sayısı karar sayısı planlama faaliyetlerinde farklı ve ayrıcalıklı bir hukuki rejime tabi tutulduğu anlaşıldığından anılan düzenlemenin kanun önünde eşitliği düzenleyen anayasanın maddesine de aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır nitekim anayasa mahkemesi de vermiş olduğu bir çok kararda aynı durumda olanlar için farklı düzenlemeler yapılmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacağını ifade etmiştir anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararı öte yandan bir kanun hükmünün anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti kanunların anayasaya aykırı olamayacağını düzenleyen anayasanın maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracağından anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararı anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu tespit edilen sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasındaki düzenlemenin anayasanın maddesine de aykırı olduğu açıktır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanuna tarihli sayılı kanunun maddesi ile eklenen ek maddenin fıkrasının sivriadada yapılacak olan planlama imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemeler tarihli ve sayılı kıyı kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi değildir düzenlemesine ilişkin davada uygulanacak kural olan kısmının iptali istemiyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle davacı adalar belediyesinin dava dilekçesindeki itiraz yoluyla anayasa mahkemesine gönderilmesi talebi de dikkate alınarak resen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasa mahkemesince verilecek olan kararın gecikmesi halinde hem yargısal hem de kamusal anlamda giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğabileceği göz önünde bulundurularak esas hakkında karar verilinceye kadar itiraz konusu kuralın yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesinin istenilmesine dosyada bulunan konuyla ilgili belgelerin ve başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine uyuşmazlığın esasının anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karardan sonra incelenmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,310
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı tarafından sayılı adli personel ve devlet davalarını takip edenlere yol gideri ve tazminat verilmesi hakkında kanun uyarınca oluşturulan keşif ve yol giderleri havuzundan adli yargıda görevli olan personele göre tarafına eksik ödeme yapıldığından bahisle bu kanun gereğince havuzda biriken paraların tek bir çatı altında toplanarak adli ve i̇dari yargıda görev yapan personele eşit bir şekilde ve hazineye pay ayrılmaksızın dağıtılması ve eksik ödemenin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle yaptığı tarihli başvurusunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali ve yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle adalet bakanliğina karşı açılan davada işin gereği görüşüldü dosyanın incelenmesinden davacıya tarihinde tl keşif ve yol gideri ödendiği ödemenin ise sayılı gelir vergisi kanunu i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı adli personel i̇le devlet davalarını takip edenlere yol gideri ve tazminat verilmesi i̇le sayılı harçlar kanununun bir maddesinin yürürlükten kaldırılması hakkında kanuna eklenen geçici maddesine göre yapıldığı anlaşılmaktadır bundan dolayı uyuşmazlıkta davacıya yapılan ödemenin dayanağı olarak gösterilen ve uygulanacak olan kanun hükmü olan sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı adli personel i̇le devlet davalarını takip edenlere yol gideri ve tazminat verilmesi i̇le sayılı harçlar kanununun bir maddesinin yürürlükten kaldırılması hakkında kanuna eklenen sayılı kanunun geçici maddesi olan tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar bu kanunun maddesi uyarınca banka hesaplarına yatırılan paralar bu süreler içinde çalışan personele çalışma süresi dikkate alınarak tarihinden önceyürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre dağıtılır bu şekilde yapılacak ödemelerin kanunda öngörülen üst sınırı aşması durumunda artan miktar hazineye gelir kaydedilir hükmüdür bu hükme göre adalet personeline yapılan keşif ve yol gideri ödemelerinin tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih olan tarihine kadar banka hesaplarına yatırılan paraların bu süreler içinde çalışan personele çalışma süresi dikkate alınarak tarihinden önce yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre dağıtılması öngörülmüş olup söz konusu düzenlemede belirtilen tarihinden önce yürürlükte bulunan kanun hükmüne bakmak gerekmektedir tarihinden önce yürürlükte bulunan kanun ise sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrasıdır söz konusu fıkrada birinci fıkrada sayılanlardan adli yargı hakim ve savcıları ile adlî yargıda görevli yazı işleri müdürü zabıt katibi mübaşir icra müdürü icra müdür yardımcısı ile diğer personele tahakkuku müteakip yol tazminatının si ödenir yol tazminatının kesilen si yerdeki bir kamu bankasında açılan bir hesaba yatırılır bu hesaba yatırılan paraların her ayın ilk haftası içinde ankarada bir kamu bankasında açtırılan adalet bakanlığı merkez hesabına gönderilir mahalli hesapta toplanan paraların arta kalanı yargı çevresinde görevli adli yargıesas sayısı karar sayısı hakim ve savcılarıile adli yargıda görevli yazı işleri müdürü zabıt katibi mübaşir icra müdürü icra müdür yardımcısı ile diğer personeline ceza infaz kurumu personeli hariç ayda bir eşit miktarda ödenir ancak bu ödemenin yıllık tutarı en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil yıllık tutarının yarısını geçemez hükmüne yer verilmişti ancak konya i̇dare mahkemesinde görevli katipler ve mübaşirler tarafından fiilen mahkeme keşiflerine iştirak ederek yol harcırahının yarısını aldıkları yarısının da idari yargı havuzuna kesildiği adli yargıya özgü bir havuz bulunması sebebiyle bu havuz ile ilişkilendirilmedikleri için adli personel olmalarına rağmen aralarında eşitsizlik oluştuğu bunun ortadan kaldırılması tüm yargı mensuplarına tek havuzdan ödeme yapılmasının sağlanması ve sayılı kanunun maddesinin fıkrasından kendilerinin de yararlanmaları istemiyle yaptıkları başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle konya i̇dare mahkemesinde açılan davada mahkemece sayılı kanunun maddesinin sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen altıncı fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulduğu anayasa mahkemesi de tarih ve k sayılı kararıyla sayılı kanun hükmünde kararnamenin tarih sayılı kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetkileri ile bunların personelinin mali ve soysal haklarında düzenlemeler yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkartıldığı khknin dayanağı olan sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı ile iptal edildiği bundan dolayı sayılı khknin anayasal dayanaktan yoksun kaldığı bu nedenle anayasaya aykırı görülerek iptal edilen sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış bulunan sayılı kanunun maddesinin sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen fıkrasının birinci tümcesi dışında kalan bölümünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle söz konusu düzenlemeyi iptal etmiş iptal kararının da doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını bozucu nitelikte olduğundan gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla iptal kararının resmî gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir daha sonra iptal kararı tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmış ve tarihinde yürürlüğe girmiştir en son olarak yukarıda anılan sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna geçici madde eklenmiş ve düzenleme de tarihinde yürürlüğe girmiştir bu hale göre sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun geçici maddesi anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlarından kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uymasıesas sayısı karar sayısı gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir şeklinde tanımlanmıştır ayrıca anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar öte yandan bu maddede biriken paraların nasıl ödeneceği ödeme usul ve esaslarının nasıl olacağı belirlenmiş ve bu ödemenin tarihinden önce yürürlükte bulunan sayılı kanunun maddesinin sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen altıncı fıkrasına göre yapılması hükme bağlanmış olup bu fıkrada birinci fıkrada sayılanlardan adli yargı hakim ve savcıları ile adli yargıda görevli yazı işleri müdürü zabıt katibi mübaşir icra müdürü icra müdür yardımcısı ile diğer personele tahakkuku müteakip yol tazminatının sinin ödeneceği yol tazminatının kesilen sinin yerdeki bir kamu bankasında açılan bir hesaba yatırılacağı bu hesaba yatırılan paraların unun her ayın ilk haftası içinde ankarada bir kamu bankasında açtırılan adalet bakanlığı merkez hesabına gönderileceği mahalli hesapta toplanan paraların arta kalanının yargı çevresinde görevli adli yargı hakim ve savcıları ile adli yargıda görevli yazı işleri müdürü zabıt katibi mübaşir icra müdürü icra müdür yardımcısı ile diğer personeline ceza infaz kurumu personeli hariç ayda bir eşit miktarda ödeneceği ancak bu ödemenin yıllık tutarının en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil yıllık tutarının yarısını geçemeyeceği hükmüne yer verilmiştir ancak sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddede belirtilen sayılı kanunun maddesinin sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen altıncı fıkra anayasa mahkemesi tarafından iptal edildiğinden iptal hükmünden önceki kanuni düzenlemeyi ihya edecek şekilde bu maddeyle kanuni düzenleme yapılması anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrasının anayasa mahkemesince iptal edildiği bilindiği halde iptal edilmiş bir düzenleme dayanak alınmak ve bu düzenlemedeki ödemeye ilişkin ilke ve esaslar açıkça belirtilmemek suretiyle banka hesaplarında biriken paraların dağıtılması öngörülmüş olup bu haliyle hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesine de aykırı düzenleme yapılmıştır ayrıca bu ödemelerin esas dayanağı olan sayılı kanuna bakıldığında farklı yargı kollarında bulunanlara farklı ödeme sistemi öngörüldüğü böylelikle her yargı kolunun katkısıesas sayısı karar sayısı oranında havuzdan farklı nemalandığı bunun hakkaniyete uygun olduğu ileri sürülebilecek ise de ortaya çıkan neticenin bu doğrultuda olmadığı anlaşılmaktadır çünkü kanunda havuzdan yararlanmanın ölçütünün havuza katkı oranı olmayıp sadece adalet personeli ölçütü olduğu anlaşılmaktadır çünkü her iki havuzda da meblağın yarısının kesilip adalet bakanlığı personeline dağıtılmak üzere hesaplarına yatırılmaktadır burada adalet bakanlığı merkez teşkilat personelinin de keşiflere katkısı olmadığı dikkate alınırsa esas ölçütün adalet personeli olma ölçütü olduğudur hatta adliye içinde de bazı mahkemeler çok az keşfe gittikleri halde havuzdan tam yararlanmaktadır bundan dolayı idari yargı personelinin bu kanun kapsam dışı bırakılması da anayasanın maddesinde ifadesini bulan toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışına da aykırıdır anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmiştir anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere anayasanın maddesine göre yasaların uygulanmasında ayrım gözetilmeyecek ve eşitliğe yol açılmayacaktır maddede düzenlenen eşitlik ilkesiyle birbirinin aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez yine anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında eşitlik ilkesi aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yasalarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda hizmetlerde eşitliğin sağlanmasını gerektiren eşit davranma ve ayrım yapmama ilkesi olarak yorumlanmıştır davacıya yapılan ödemenin dağıtım esaslarını belirleyen ve uyuşmazlıkta uygulanacak olan sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddesinde ve bu maddede belirtilen tarihinden önce yürürlükte bulunan sayılı kanunun maddesinin sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen altıncı fıkrası yalnızca adli yargıda görevli yazı işleri müdürü zabıt katibi mübaşir icra müdürü icra müdür yardımcısı ile diğer personele ceza infaz kurumları personeli hariç yol tazminatından yerde açtırılan hesapta toplanan paralardan ayda bir eşit miktarda ödeme yapılmasını öngörmekte adli yargıda görevli personelle aynı konumda bulunan idari yargı personeline fıkrada yer verilmemekte sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun sayılı kanunla değişik maddesinin fıkrası ile bölge idare idare ve vergi mahkemelerinde görev yapan personelin yol giderleri ve tazminatları hakkında sayılı kanun hükümlerinin uygulanacağının belirtilmiş olması da uygulamanın idari yargıda görevli personele ödenen yol tazminatlarının ayrı bir hesapta toplanarak dağıtılması şeklinde olması nedeniyle itiraz konusu kuralda yer alan eksik düzenlemenin idari yargıda görev yapan personel yönünden doğurduğu eşitsizliği gidermemektediresas sayısı karar sayısı adliye mahkemelerinde açılan dava sayılarının çokluğu ve niteliği nedeniyle özellikle davalara dayanak ve delil teşkil etmek üzere ilgililerce talep edilen tespitler dolayısıyla yapılan keşifler sonucunda adli yargıda görev yapanlara dağıtılmak üzere yol gideri ve tazminat hesaplarında fazla para birikmekte buna karşılık idari yargıda genellikle idare mahkemelerinde ve çok az keşif yapılmakta bunun doğal sonucu olarak da adli yargıdan ayrı tutulan idari yargının yol gideri ve tazminatı hesabında adli yargı hesabına nazaran aynı düzeyde birikme gerçekleşmemektedir adli ve i̇dari yargının farklı teşkilatlanmış olması nedeniyle bu durumun hakkaniyete uygun olduğu düşünülebilirse de aynı durum ve aynı konumda olduğunda şüphe bulunmayan iki personel arasında birinciler lehine bir sonuç yaratan bu düzenlemenin anayasanın özdeş nitelikte bulunan durumların yasal düzenlemelerle aynı işleme bağlı tutulmasını gerektiren maddesine aykırı düştüğü kanaatine varılmaktadır kaldı ki kanundaki bu eksik düzenleme sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinde tarihli ve sayılı kanunla yapılan değişiklikle giderilmeye çalışılmış değişiklik sonrasında sayılı kanun uyarınca alınan yol tazminatlarının idari yargıda görevli hakim ve savcılar ile diğer personel ve adalet bakanlığı merkez teşkilatındaki personele ödenmek üzere ilgili hesaplara yatırılması defter tutulmasına ilişkin usuli işlemler ve ödeme esasları adalet bakanlığının tarihli ve sayılı genelgesi ile düzenlenmiş anılan genelgenin dava konusu edilmesi üzerine danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun günlü ve sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması üzerine günlü ve sayılı genelge ile yürürlükten kaldırılmış bu tarihten yargı kararı uyarınca yeniden yürürlüğe konulduğu tarihine kadar olan dönemde idari yargıda görevli personelin sayılı kanun hükümlerinden yararlandırılması başka bir deyişle anılan kanunun idari yargı açısından uygulanması mümkün olmamıştır diğer taraftan davacıya yapılan ödemenin dağıtım esaslarını belirleyen ve uyuşmazlıkta uygulanacak olan sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddesinde ve bu maddede belirtilen tarihinden önce yürürlükte bulunan sayılı kanunun maddesinin sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen altıncı fıkrasında mahalli hesapta toplanan paraların adli yargı personeline ödenmesini keşfe bizzat katılmış olmak gibi bir koşula da bağlamamıştır fıkra hükmüne göre ödemeden yararlanabilmek için adli yargıda görevli olmak yeterlidir dolayısıyla kanun ile amaçlananın adli yargı personeline kısmen de olsa parasal yönde katkı yapmak olduğu açıktır aynı durum idari yargı personeli açısından da geçerli olduğundan kanun ile getirilen olanağın aynı konudaki personele eşit bir biçimde sunulması anayasanın maddesi gereğidir yol gideri ve tazminatlarının bir kısmının adalet bakanlığı merkez teşkilatı personeline dağıtılması da varılan bu sonucu doğrulamaktadır ayrıca sayılı kanunda son değişikliklerle bu eşitsizlik giderilmiş ve kanun ile getirilen olanağın aynı konudaki personele eşit bir biçimde sunulması hedeflenmiş olup yürürlükte olan maddesine göre anayasa mahkemesi yargıtay danıştay hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ve yüksek seçim kurulu ile adalet bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı ceza ve infaz kurumları hariç ile türkiye adalet akademisi kadrolarında sözleşmeli personel dahil sayılı devlet memurları kanununa tâbi olarak çalışan personele ayda elli saati aşmayacak şekilde fiilen yapılan fazla çalışma karşılığında bütçe kanunu ile belirlenen fazla çalışma ücretinin üç katına kadar fazla çalışma ücreti ödenmesi öngörülmüştür yine bu durum da varılan sonucu doğrular nitelikte olup dava konusu işlemin dayanağı olan ve uyuşmazlıktaesas sayısı karar sayısı uygulanacak olan kanun hükmünün anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu göstermektedir anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur hükmü yer almaktadır kamu görevlilerinin sayılı kanunve özel mevzuatlarla düzenlenen mali hakları aylık ücret ödenek hizmetle ilgili çeşitli ödemeler zam ve tazminatlar ek gösterge gibi çeşitli unsurlardan oluşmaktadır sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddesinde ve bu madde de belirtilen tarihinden önce yürürlükte bulunan sayılı kanunun maddesinin sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen altıncı fıkrasında öngörülen yargı personelinin mali hakları kapsamında nitelendirilebilecek ödemelerin derece kademe eğitim unvan yetki ve sorumluluk bakımlarından eşit durumda bulunan personelin sadece farklı yargı düzenleri içerisinde bulunmalarından dolayı adli ve idari yargı personeline eşit bir şekilde dağıtılmaması anayasanın ücrette adalet sağlanmasını öngören maddesi hükmüne de aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle bakılan davada uygulanacak kural niteliğinde olan ve adli ve idari yargı ayrımının doğal bir sonucu olarak da görülmeyen sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen sayılı kanunun geçici maddesinin anayasada ifadesini bulan toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı ile hukuk devleti ilkesine ilişkin maddesi yanında eşitlik ilkesini düzenleyen maddesi ile ücrette adaletin sağlanmasına ilişkin maddesine aykırı olduğu ve bu nedenle iptalinin uygun olacağı kanaatine varıldığından söz konusu kanun hükmünün iptali için itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasında bulunan dava ve savunma dilekçeleri ile eklerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar beş ay süreyle dava dosyasının bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,483
esas sayısı karar sayısı i̇stanbul cumhuriyet başsavcılığının sayılı iddianamesiyle ssç hakkında hırsızlık ve ızrar suçundan kamu davası açıldığı mahkememizin esas karar sayılı ilamıyla ssçun mahkumiyetine karar verildiği ssç müdafıinin istinaf yoluna başvurması üzerine i̇stanbul bölge adliye mahkemesi cdnin e sayılı ilamıyla değişik sebeplerle bozularak mahkememize iade edildiği bozma sebeplerinin hepsinin savunmanın kısıtlanması gerekçesine dayandırılmak suretiyle mahkememize iade edilmesinin hukuka uygun olmadığı nitekim bozma gerekçeleri okunduğunda bunların savunmanın kısıtlanmasıyla bir ilgisi olmadığının açıkça görüldüğü i̇stanbul bölge adliye mahkemelerinde esas olan yargılama usulünün bozmadan sonra bizzat yargılama yapılarak esasa hükmedilmesi olduğu ancak gelen bütün bozmalarda özellikle savunmanın kısıtlanması gerekçesine dayanılmak suretiyle yargılama yapılmamasının yolunun yapıldığı cmk maddesinde bölge adliye mahkemelerinin bozma kararlarına karşı direnilmesinin engellendiği böylece ilk derece mahkemelerinin en üst mahkeme olan yargıtaya karşı direnme haklan varken bir alt mahkeme olan istinaf mahkemelerine direnme hakkının kısıtlanmış olduğu bu durumun da hemen hale hukuk mantığına ve hem de anayasaya aykırı olduğu anayasanın maddesinde yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır hükmünün bulunduğu maddelerinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz hükmünün yer aldığı maddesinde de bütün mahkemelerin her türlü kararlan gerekçeli olarak yazılır hükmü bulunduğu mahkemelerin üst mahkemece verilen kararlara karşı direnme hakkının kısıtlanması asıl yargılama görev ve yetkisinin kısıtlanmasından öteye yok edilmesi mahiyetinde olduğu mahkemelerin yargıtay kararlarına karşı direnme hakkı varken istinaf mahkemesi kararlarına direnmesini ortadan kaldıran cmk maddesinin anayasanın maddelerine aykırı olduğu bu haliyle bu maddenin ilk derece mahkemelerinin verdiği emir ve talimattan yerine getirmekten başka işlevi olmayan bir idari büro haline getirdiğinin açık olduğu böylece cmk maddenin iptali için yüksek anayasa mahkemesine müracaat edilmesi gerektiği anlaşılmıştır bu sebeple dosyanın incelenerek anayasaya aykırı olan cmk maddenin iptaline karar verilmesinin yüksek mahkemesinin takdirlerine sunulmasına bu sebeple duruşmanın günü saat bırakılmasına karar verildiesas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyasında i̇nfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda mahkememizin gün ve esas karar sayılı kararıyla sanığın üzerine atılı suçtan tcknun son maddeleri uyarınca ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş karara karşı sanığın istinaf yargı yoluna başvurması üzerine antalya bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin gün ve esas karar sayılı kararı ile yerel mahkemece verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulmakla başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü i̇stinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede hükümden sonra tarihinde sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı ceza muhakemesi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tcknın maddesinin yürürlüğe girmesi karşısında sayılı tcknın maddesi uyarınca suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur hükmü de gözetilerek sanığın ceza infaz kurumu kantininden satın aldığı plastik saplı traş bıçağının jiletini çıkartıp bu jilet ile vücudunun muhtelif yerlerini keserek kendisine zarar verme şeklinde gerçekleşen olayda sanığın eyleminin tcknun maddesi kapsamında silah bulundurma mı yoksa tcknun maddesi kapsamında her türlü saldırı ve savunma aracını bulundurma ve kullanma eylemini oluşturduğunun tartışılarak sonuca göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilerek yeniden hüküm kurulmasında yasal zorunluluk bulunması yukarıda açıklanan hususlar yerine getirilmeden karar verilmesi cmknun maddesince kesin hukuka aykırılık hali oluşturduğundan cmknın maddesi uyarınca hükmün bozulmasina dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderi̇lmesi̇ne kesin olmak üzere karar verilmiş bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı direnme yasağına ilişkin sayılı cmknun maddesi hükmü karşısında günlü tensip ara kararı ile zorunlu olarak bozma ilamı uyarınca işlem yapılmasına ve sayılı cmknun maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasına karar verilmiştir sayılı cmknun ‘direnme yasağı kenar başlıklı maddesinin fıkrasındaki ‘bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez şeklindeki düzenlemenin aykırı olduğu düşünülen sayılı anayasasının ‘cumhuriyetin nitelikleri kenar başlıklı nci ‘yargı yetkisi kenar başlıklı ve ‘mahkemelerin bağımsızlığı kenar başlıklı maddeleri şöyledir ‘madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidiresas sayısı karar sayısı bilindiği üzere anayasanın maddesindeki cumhuriyetin niteliklerinden biri belki de en önemli niteliği olan ve en yaygın biçimde ‘faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlayan yönetimde keyfiliğin egemen olmamasını sağlayan ve kendisini hukukla sınırlayan devlet olarak tanımlanan ‘hukuk devleti ilkesi yüce anayasa mahkemesinin mayıs tarih ve sayılı kararında hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasa ‘ya uygun bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir şeklinde tanımlanmıştır anayasa mahkemesi anayasası döneminde verdiği pek çok kararında hukuk devletini şu şekilde tanımlamıştır her eylem ve işlemi hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlarından kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağım bilen devlettir devletin faaliyetlerinde hukuk kurallarıyla bağlı olması hukuk önünde eşitlik ve devletin tarafsızlığı temel hakların güvence altına alınması devletin yargısal denetimi hakim ve yargı bağımsızlığı hukuk devletinin temel ilkeleri olarak kabul edilmektedir devletin faaliyetlerinde hukuk kurallarıyla bağlı olması hukuk önünde eşitlik ve devletin tarafsızlığı temel hakların güvence altına alınması ancak ve ancak devletin yargısal denetimi hakim ve yargı bağımsızlığı ile mümkündür direnme israr kararı mahkemenin daha önce vermiş olduğu kararın hukuka uygun olduğunu ve yeniden yargılama yapmaya gerek bulunmadığını açıklayan karardır bu kararla alt mahkeme üst mahkemenin verdiği bozma kararına uymayacağını bozma kararında hukuka aykırı olarak gösterilen noktaların bu nitelikte olmadığını belirtir türk ceza yargılama hukukunda sayılı ceza muhakemesi kanununun yürürlüğe girdiği tarihine kadar ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere son kararlara karşı olağan kanun yolu olarak temyiz kanun yolu açıkken bu tarihten sonra ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf kanun yolu kabul edilmiştir tarihinde yürürlüğe giren sayılı adlî yargı i̇lk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkında kanunla kurulan bölge adliye i̇stinaf mahkemelerinin tarihinde faaliyete geçirilmesiyle ilk derece mahkemelerin son kararlarına karşı istinaf kanun yolu fiilen hayata geçmiştiresas sayısı karar sayısı i̇stinaf olağan ve ikinci derece bir kanun yoludur her kanun yolunda olduğu gibi istinafta önceden yapılan bir muhakeme vardır ancak istinaftan bahsedebilmek için önceki muhakemenin tamamlanması yani son soruşturma safhasının da yapılması ve son karar verilerek uyuşmazlığın çözülmüş olması gerekir i̇stinaf bu son kararın itirazda olduğu gibi hukukî veya maddi olabilen sebeplerle kaldırılarak yeniden bir son karar verilmesi için açılan bir kanun yolu davasının ve bu dâva üzerine yapılan muhakemenin adıdır görüldüğü gibi istinaf son karardaki aykırılığı ıslâh yolu ile gideren kanun yoludur ancak kanunumuzla yüksek yargıtay ceza mahkemelerinin kararlarına karşı direnme ısrar hakkı tanınmışken olağan kanun yollarının ruhuyla bağdaşmayacak şekilde cmknun b ve maddeleriyle oldukça geniş alanda bir istinaf mahkemelerine ‘bozma yetkisi tanınmış maddesiyle de istinaf mahkemelerinin bu bozma kararlarına karşı ‘direnme yasağı getirilmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesiyle kurulan ve yüksek mahkemeler arasında sayılan üyelerinin seçimi özlük haklan teminatı anayasa ile güvence altına alman bu madde uyarınca çıkarılan sayılı yargıtay kanunu ile düzenlenen ve yargıç teminatı ile bağımsızlığı hususunda istinaf mahkemeleri ile kıyaslanması dahi olanaklı olmayan yargıtay ceza dairelerine tanınmayan bu yetkinin istinaf mahkemelerine tanınmış olması istinaf mahkemesi kararlarının tartışmalı hale getirebileceği gibi ilk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda önceki kararın aynısının verilmesi halinde kısır bir döngüye girilerek yargılamanın gereksiz şekilde uzamasına zaman ve masraf kaybına neden olacağı ve bu şekilde anayasanın maddesi ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesiyle tanınan ve hukuk devleti kavramının en önemli ilkelerinden biri olan ‘adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olacağı aşikardır i̇lk derece mahkemelerine ısrar hakkının tanınması ‘yargılama sürecini uzatır gibi gözükse de asıl amacın sağlıklı ve adil bir yargılama faaliyetini gerçekleştirmek olduğu düşünüldüğünde ilk derece mahkemeleri ile istinaf mahkemeleri arasında doğacak bu türden bir uyuşmazlığın bir başka mahkemeye veya yargıtaya taşınması ve etkin bir hukuki denetim yoluyla daha isabetli bir sonuca ulaşılmasını dolayısıyla hak arayan kişilerin hak ettikleri ve arzuladıktan sonucu bir an önce elde etmelerini sağlayacağı ve bu şekilde anayasa ve avrupa i̇nsan haklan sözleşmesinin maddesiyle tanınan ‘adil yargılanma hakkının da sağlanmış olacağı muhakkaktır bu kısa açıklamalar ışığında her ne kadar anayasa mahkemesi tarihli rg kararında ısrar yetkisinin bulunmadığı durumları anayasaya aykırı bulmamış ise de sayılı anayasasının maddesindeki ‘hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu düşünülen ‘direnme yasağı kenar başlıklı maddesinin fıkrasındaki ‘bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez şeklindeki kanun hükmünün iptali için anayasanın maddesinin mahkememize verdiği yetkiye dayanılarak yüce anayasa mahkemesine başvurma zorunluluğu doğmuştur sonuç sayılı anayasasının maddesi uyarınca mahkememizin başvurusu yüce mahkemenizce incelenerek sayılı cmknun ‘direnme yasağı kenar başlıklı maddesinin fıkrasındaki bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşıesas sayısı karar sayısı direnilemez bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez şeklindeki düzenlemenin i̇ptali̇ne karar yelmesi ve sonucun mahkememize bildirilmesi saygıyla arz olunuresas sayısı karar sayısı anayasaya aykiriliğinin değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın ve maddelerinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimlerine açık olan devlet ifade eder hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet güçlerinin ve organlarının hem yasama hem yürütme hem de yargının hukuka uygun hareket etmesidir bu ilkenin yargı boyutu anayasa deki hakimler anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler şeklindeki düzenlemeyle de vurgulanmıştır yargısal makamların bu anlamda sorumluluğu usul hukuku düzenlemeleriyle belirlenmiştir yargı kararlan hakkında kanun yolları düzenlemeleriyle yargı kararlarının denetlenebilmesi hukuk devletinin bir zorunluluğudur anayasanın maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ve hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağına ilişkin ilke de hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır yine anayasanın maddesindeki hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaması ve hiç kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaması da bu minvalde düzenlemelerdir tüm bu anayasal düzenlemeler ışığında ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf yoluna gitmesi neticesinde verilen bozma kararına karşı direnememeşi halinde ilk derece mahkemesince daha evvel yapılan yargılama neticesinde ulaşılan kanaatin aksinin ve netice itibariyle mahkemede oluşan vicdani kanaatin tersi bir uygulama zorunluluğu doğmaktadır bu da anayasa de düzenlenen hakimlerin anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vereceklerine ilişkin düzenlemesine aykırılık oluşturacaktır diğer taraftan sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesi düzenlemesinin hak arama özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını sınırlandırıcı ve dolayısıyla yargısal denetimi kısıtlayıcı ve daraltıcı nitelikte olduğu da söylenebilir öte yandan anayasanın lson maddesinde lafzını bulan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğuna ilişkin düzenleme doğrultusunda bölge adliye mahkemelerince verilen bozma kararlarına direnilememesi sonucunda yeniden yargılama yapılması daha evvel kanaati oluşmuş olan ilk derece mahkemesinde aynı kanaati doğrultusunda verilecek kararın yeniden bölge adliye mahkemesi önüne gitmesi ile yargısal süreç uzayacak gereksiz yargılama gideri yapılmasına neden olacaktır tüm bu nedenlerle olayda uygulanması gereken sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesi gereği ilk derece mahkemesince bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı direnilemeyeceği düzenlemesi yukarıda anılan şekilde anayasaya aykırılık teşkil etmektedir sonuç ve i̇stemesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse resen kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan karar ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesi kuralının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine yapılan inceleme sonucunda karar verildiesas sayısı karar sayısı bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihinden önce suç ayrımı olmaksızın miktar itibarı ile kesinleşme sının altındaki cezalar hariç ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı yargıtay temyiz yolunun açık olduğu ilk derece mahkemelerince verilen temyizi kabil kararlara yönelik yargıtay dairelerince ilk derece mahkemesi kararlarının bozulduğu onandığı ya da düzeltilmek suretiyle onandığı onama ve düzeltilerek onama kararlarına karşı ayrıca olağanüstü kanun yolu başvurusunun yapılabildiği bozulan kararlar bakımından ise ilk derece mahkemelerince yargıtay bozma kararının hukuk ve usule uygun düştüğü kabulüne varılması halinde bozma ilamına uyulmasına hukuk ve usule uygun düşmediği kabulüne varılması halinde önceki kararda ısrar direnme edilmesine karar verilebildiği ısrar direnme kararlan bakımından yargıtay ceza genel kurulunca inceleme yapıldığı ilk derece mahkemesi ısrar kararının onandığı ya da bozulduğu onanan kararlar bakımından kesinleştirmelerin yapıldığı bozulan kararlar bakımından bozma gerekçesi doğrultusunda işlem yapıldığı izahtan varestedir bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihinden önce yargıtay dairelerince bir şekilde bozmaya konu edilmiş olan ilk derece mahkemesi kararlan bakımından yine ilk derece mahkemelerince ısrar direnme karan verilebilmesinin mümkün olduğu bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile birlikte ilk derece mahkemelerince verilip ilk defa kanun yolu başvurusuna konu edilen kararlara yönelik bölge adliye mahkemelerince verilen bozma kararlarına karşı ise cmknın maddesindeki bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez hükmü sebebi ile ilk derece mahkemelerince ısrar direnme karan verilememesi yargı güvenilirliğini zedelemiştir zira tarihinden önce bir şekilde yargıtay dairesince temyiz incelemesinde bozulmasına karar verilen hakaret suçuna ilişkin ilk derece mahkemesinin ısrar direnme hakkı bulunduğu halde tarihinden sonra karara çıkmış bulunan taammüden kasten adam öldürme suçu bakımından bölge adliye mahkemesi ilgili dairesinin verdiği bozma kararına karşı ilk derece mahkemesinin ısrar direnme hakkının ortadan kaldırılması hukuk devleti ilkesine eşitlik ilkesine mahkemelerin anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermeleri gerektiğine dair anayasal ilkeye açıkça aykırıdır şu an itibarı ile ilk derece mahkemelerinde bir taraftan daha önce yargıtay bozmasına konu edilmiş olan hakaret suçu bakımından yargıtay ceza genel kuruluna ısrar direnme karan verilebilmekte diğer taraftan tarihindensonra karara çıktığı için taammüden kasten adam öldürme suçu bakımından hukuk ve usule açıkça aykırı olduğu düşünülen bölge adliye mahkemesi ilgili dairesine ısrar direnme yapılamamaktadır i̇şbu başvuruya konu gaziantep bölge adliye mahkemesi kararının davaya konu dolandırıcılık suçuna ilişkin yargıtayın müstakar içtihatlarına aykırı olduğunu düşünen avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde yer alan kişilerin lekelenmeme hakkına aykırı olduğunu düşünen mahkememiz cmknın maddesinde yazılı olan direnme yasağı hükmü uyarınca nasıl yargılama yapabilecektir anayasamızın maddesinde belirtildiği şekilde anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre nasıl karar verebilecektir dikte yoluyla vicdani kanaatlere uymadığı halde verilecek karar bağımsız mahkemelerce verilmiş bir karar olarak nitelendirilebilecek midir mevcut durum itibarı ile cmknın maddesi hükmü iptal edilmediği sürece sorulan bu hususlara olumlu cevap verilebilmesi mümkün değildir neti̇ce i̇ talep yukarıda arz ve izah olunan gerekçeler doğrultusunda anayasamızın maddesindeki hukuk devleti ilkesine anayasamızın maddesindeki eşitlik ilkesine anayasamızın maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine açıkça aykırıesas sayısı karar sayısı olduğu sonucuna varılan sayılı ceza muhakemesi kanununun cmknın maddesi hükmünün i̇ptali̇ne karar veri̇lmesi̇ saygı ile arz ve talep olunuresas sayısı karar sayısı i̇ptali̇ gereken sayili cmknun a madde hükümleri̇ni̇n somut uyuşmazlikda uygulanabi̇li̇rli̇ği̇ sorunu somut olayda mağdur katılan veteriner hekimliği diploması olduğu i̇stanbul veteriner odasına üyelik kaydının gerektirdiği mali ödemeleri de yaptığı halde tarihinden itibaren i̇stanbul veteriner odasına işyeri açmak için yaptığı başvuruların çeşitli bahanelerle reddedildiği red kararları sonrasında i̇stanbul cumhuriyet başsavcılığına şikayetinin tarihinde karar ile takipsizlik karan verildiği olay sonrası tekrar mağdur katılanın bir çok kez i̇stanbul veteriner hekimler odasına başvuruda bulunduğu başvuruya olumlu ya da olumsuz cevap verilmediği bunun üzerine noter ihtarıyla mağdur katılanın yeniden aynı işyeri açma başvurusunda bulunduğuna müteakiben mağdur katılanın i̇stanbul i̇dari mahkemesinin esas sayılı veteriner hekimleri odasının zımni red kararının i̇ptali̇ne karar verildiği dolayısıyla i̇stanbul veteriner hekimleri odasının idari mahkemesi kararına dahi uymadığı idari yargı kararlarının yerine getirilmeyerek mahkeme kararına karşı direnç gösterilmesinin türk ceza hukukunda bağımsız olarak ayrı suç teşkil etmesine ilaveten uzun süreyle mağdur katılanın meslekten men cezasından sonraki dönemlerde de yasal koşulları oluşmasına rağmen odaya kayıt yapılmaması eyleminin bölge adliye mahkemesince hukuken özel olarak tanımlanan bağımsız müstakil suçu i̇stanbul veteriner hekimleri odasının ilk fiilinden ayrılamayacağı şeklinde nitelendirme yapmıştır bu mantığa göre tüm suçların temadi suç kapsamında değerlendirilebileceği cmk maddesinin her olayda işletilebileceği türk ceza yasası maddesinde görevi kötüye kullanma suçunun kanuni cezasının üst sının iki yıl hapis cezasıdır dolayısıyla anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen sayılı cmk a ve cmknun maddelerinin somut olaya ilişkin bulunduğu somut olayda uygulanabilir olduğu mahkememizce kabul edilmiştir i̇ptali̇ i̇stenen sayili cmknun a madde hükümleri̇ni̇n anayasamiza aykirilik değerlendi̇rmesi̇ cmknun maddesinde bölge adliye mahkemelerinde kovuşturma yapılabileceği cmknun maddesinde tanık bilirkişi dinleme keşif yapma dolayısıyla bidayet mahkemesi olarak i̇lk derece mahkemesi yerine delil araştırması yapma yeni bir hüküm tesis edebileceği fakat yerel mahkeme kararındaki cezadan daha ağır ceza verilemeyeceği cmk maddesinde açıklandığı oysa mağdur katılanın sanığa daha fazla ceza verilmesini temyize tabi suçlarda isteyebilip bu neticeyi sağlayabildiği halde bölge adliye mahkemesine başvuran mağdur katılanın sanığa hak ettiğinden daha az ceza verildiği gerekçesiyle talep hakkının etkisizleştirildiği hukuka ve anayasaya aykırı olarak getirilen sanık aleyhine karar verme yasağı ile mağdur yönünden hak arama özgürlüğü bertaraf edilmiştir i̇ptali gereken yasa hükümlerinin keyfiliğe yol açması yönünden incelenmesi i̇lk yerel mahkemece verilmiş beraat karan üzerine bölge mahkemesindeki yeni yapılan yargılamada temel ceza tayini önünde yasal engel bulunmadığı bu cümleden hareketleesas sayısı karar sayısı sanığın yerel mahkemede önceden beraat düşme veya ceza tayinine yer olmadığına ya da beş yıldan az hapis cezası alması durumunda önce beraat etmiş sanığa bölge adliye mahkemesinde beş yıl veya daha az süreli hapis cezası verilmesi durumunda ortada yeni verilmiş bir mahkumiyet kararının bulunduğu tartışmasızdır bu karara yasa yolu olanağı getirilmelidir cmk maddesinde ise bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez bunlara karşı her hangi bir kanun yoluna gidilemez cmk maddesinde cumhuriyet savcısının yeni delil varlığı nedeniyle kamu davası açabilmesi önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hakimliğinin bu hususta karar vermesine bağlıdır hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde hiçbir makam merci yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemeye emir talimat veremez burada mağdur katılanın temyiz etmesinde dahi sanık lehine aleyhe karar yasağı getirilerek yargı yetkisi sınırlandırılmıştır yakın tarihimizde kumpasçılıkla sahte delillerle her türlü özel hayata müdahale yol yöntemleriyle sahte oluşturulan verileri kullanarak vatan hizmetindeyken çocuklarının karnelerini dahi göremeyen fedakar insanların hayatım karartan sonlandıran hatta terör örgütü üyesi hakim ve csavcılarının sayılarının binleri geçmesi hsyk seçimlerinde kumpasçı grubun aldığı oy sayılarına göre aynı düşünceyi paylaşan yargı mensuplarının halen görevde bulunabildiği hsyknun ihraç karan gerekçelerinde de açıklanmış bulunduğu yargıya güvenin düşük seviyede olması bir yana hiç suçu olmasa da kendisinin hapse atılabileceğini düşünenlerin çokluğu iddia savunma yargı saç ayağındaki cumhuriyet savcısı ve hakimlerin çok yakınlarının avukatlık mesleğinde çoğalması güveni daha da zorlaştırmaktadır bu nedenle temyiz hakkının tüm sanıklara tanınması gerekir bölge adliye mahkemeleri kararlarıyla ülke çapında yasaların uygulanmasındaki içtihad birliğini sağlama olanaksız hale gelmiştir yargıtay csavcısı beş üyeli yargıtay ceza dairesinin oy birliği dahi verdiği bir karara karşı ceza genel kuruluna dosyayı götürme sanığın hukuki durumunu bir daha inceletme hakkı varken bölge adliye mahkemesinde böyle bir üst kurul yoktur bölge adliye mahkemesi hakimleri de üç kişilik heyetindekilerin hatalı karar da verebilirler bölge adliye mahkemesi bir içtihad mahkemesi değildir bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı direnme karan verilememesi sağlıklı karar ortamını bozmakta adalet duygusunu ağır şekilde rencide etmektedir ortaya çıkan sonucun anayasaya aykırı olduğu mahkememizce değerlendirilmektedir anayasanın maddesinde yargıtayın adli yargıda son inceleme mercii olduğu anayasada i̇lk derece mahkemelerinin kimi kararlarının son inceleme merciinin bölge adliye mahkemeleri olduğu ve bu mahkemelerde delil toplayarak yeniden karar oluşturup ve bu kararların beş yıldan az hapis cezasını içermesi halinde kesin karar olarak bir üst yargı yerine başvuru hakkının olamayacağı konusunda açık bir hüküm yoktur delil toplayarak mahkumiyet kararı veren mahkemenin kararlarına karşı aynı yargı makamının üzerinde yasa yoluna başvuru hakkının tanınmaması adil yargılama ilkelerine de aykırı olacağı açıktır bu itibarla bölge adliye mahkemelerinin ilave ek delil toplayarak farklı gerekçelerle verdiği yeni mahkumiyet kararma karşı temyiz yolunun açık olması gereklidiresas sayısı karar sayısı ağır ceza mahkemeleriyle bölge adliye mahkemelerinin dairelerinde üç hakimin bulunduğu heyetçe üçte iki çoğunlukla karar verilebileceği temyiz incelemesi yapan yargıtay ceza dairelerinde beş hakimden oluşan heyetçe hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı bölge adliye mahkemeleri dairelerinin duruşma açarak yeni delil toplayarak verdiği ceza mahkumiyeti kararının cmk maddesi gereğince hukuka uygun olup olmadığı denetiminin yapılmaması dolayısıyla bölge adliye mahkemesi kararlarının bu yöntemle verilmesi durumunda temyiz yolunun kapalı tutulması aynı cezaevinde yatan aynı suçu işlemiş kişilere farklı hukuki denetim olanağı tanınması ceza miktarına göre temyiz hakkının tanınmaması anayasamızın adil yargılanma hakkının düzenlendiği anayasanın maddesi hukuk devleti unsurlarını sağlamayı gerektiren maddesi hukuk önünde eşitliği gerektiren maddesi kişinin maddi ve manevi haklarını korumayı gerektiren maddesine uygun değildir sanığın aynı fiille ağır ceza mahkemesinin görev alanındaki suçla birlikte asliye ceza mahkemesi görev alınana giren suçlan da işlemesi halinde ceza yargılamasının ağır ceza mahkemesinde yapılacağı alınan ceza miktarına göre temyiz hakkının her halükarda mevcut bulunacağı buna rağmen ağır cezalık bir aykırı neticeyi ortaya çıkaracağı gibi yasal başvuru yolunun farklı koşullarda düzenlenmesi açıkça hukuka aykırıdır bölge adliye mahkemelerinin duruşma açarak yeni delil toplamak suretiyle verdiği kararların ilk mahkeme kararından bağımsız müstakil mahkeme karan şeklinde tezahür ettiği nitelik olarakta ilk derece mahkeme kararından farkı olmayan bir yargılama usulüyle verilen karara olağan hukuki başvuru hakkının olmaması gerek sanık gerekse mağdur kişinin hak arama özgürlüğüne anayasanın maddesine açıkça ay kındır hal böyleyken bölge adliye mahkemelerinin duruşma açarak taktir yetkisini kullanarak delilleri değerlendirerek verdiği kararlarına karşı anayasada her hangi bir son inceleme merci açıkça belirtilmediğine göre burada anayasa koyucunun bölge adliye mahkemelerinin kararlarını denetlenmemesi şeklinde yorumlanamaz aksi yorumun kişi hak ve özgürlüklerini zedeleyeceği anayasaya aykırı olacağı açıktır yargıtay hukuksal değerlemeyi evrensel hukukun ortaya koyduğu hukuk devleti gereklerini de dikkate alarak denetim görevini yapan son temyiz mercii olduğu hukuk devleti ilkesi tüm kamusal işlem ve eylemlerin yargısal işlem ve kararlar da dahil denetim mekanizmasını gerektirmektedir bölge adliyesi kararlarını hukukun üstünlüğü ilkesi gereği temyiz incelemesinden uzak tutulması doğru değildir hukuk devletinde kararların tek değerleme kıstası çağdaş hukuk standartlarıdır hürriyeti bağlayıcı cezayı ön gören bazı mahkumiyet kararlan bakımından temyiz yolunun açık bazıları hakkında kapalı tutulması kişi güvenliğine ve evrensel hukuk karşısında mahkumiyet kararları bakımından sanık haklarının eş değerliliğinin sağlanması gerekir bölge adliye mahkemelerinin kimi kararlarına karşı yerel mahkemenin direnme karan verememesi adalet ilkelerine aykırıdır mahkumiyet kararları bakımından sanık haklarının eş değerliliği ilkesi suçuna göre yada aldığı ceza miktarına göre sanığa savunma hakkı tanımama savunmayı üst yargı yerlerine de götürebilmeyi bu konuda suçlar arasında basamaklı bir savunma hakkı ayrımı yapılmamasını gerektirir duruşmada tck maddesi iyi hal uygulamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırılan sanığın temyiz hakkının olmaması buna rağmen aynı suçtan yargılanıp beş yıl bir gün hapis cezası alan sanığın temyiz hakkının olması duruşmada iyi halli ve dolayısıyla tck maddeden faydalanan sanığa ek bir cezalandırma yoluna sebebiyetesas sayısı karar sayısı vermesi hukuk adına acı verici vicdani bunalımlara yol açacaktır temyiz aşaması da yargılamanın ayrılmaz bir parçasıdır yukarıda açıklandığı gibi aynı suçtan beş yıl hapis alan bir sanık ile beş yıl bir gün hapis cezası alan iki sanığın yasal hakları farklı düzenlenmiş iptali istenen yasa hükümlerine göre sanıklardan biri temyize yargıtaya başvuru hakkı alabiliyor diğeri alamıyor temyize giden dosyada karar onanmadan hüküm kesinleşmediğine göre aynı suçu işleyen sanıklardan iki sanıktan biri beş üyeli daha teminatlı yargıtay ceza dairesinden yargılanma hakkının olduğu halde aynı suçu işleyen diğer sanığa bu hakkın tanınmasıyla adalet yerine gelmez sanıkların aynı suçu işlediği halde kimine aldığı cezanın beş yıldan az veya çok olmasına göre temyiz yoluna başvuramaması anayasa maddesinde düzenlenen eşitlik hakkını açık ihlali olduğu düşünülmüştür türk ceza yasasında düzenlenen çoğu suçların yasal hapis cezası da beş yılın altındadır iptali istenen yasal düzenlemeyle anayasal hak arama özgürlüğü ve hukuk önünde eşitlik ilkeleri alt üst edilmiştir bölge adliye mahkemeleri yargıçları sınav veya hakimler arasındaki birinci sınıfa ayrılma tarihi riskli yer ve görevlerde bulunma çeşitli kumpaslara maruz kalma sadece hakimlere açık terfi cetvellerinin karşılaştırmalı olarak yayınlanmaması gibi kıstaslar da karşılaştırmadan seçildikleri dikkate alındığında yargıtay ceza dairelerinde daha garantili beş yargıtay üyesinin denetiminden geçmiş yerel mahkeme kararıyla sadece üç yargıtay üyesi düzeyinde bulunmayan bölge adliye mahkemesi hakiminin oluşturduğu heyetle verilen kararların aynı hukuksal etki ve değerlilikte olduğundan bahsedilemeyeceği bu nedenle ortaya çıkan netice anayasaya aykırıdır konunun maddi yönleriyle açıklanması kapsamında ağır ceza mahkemelerinin görev alanını giren eylemde beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçla birlikte on yıldan ziyade hapis cezasını gerektiren silahlı ateş etme sonucu yaralama ve ölüm olaylarında ağır ceza mahkemelerinin kasten adam öldürmeyle birlikte silahlı yaralama suçundan beş yıl ve daha az hapis cezasını içeren kararların temyizen incelenmesinde verilecek bozma kararları üzerine yerel mahkemelerin yargıtay kararına karşı cmk maddesine göre di̇renme karan verebileceği halde sadece silahlı yaralama suçunu işleyip asliye ceza mahkemesinde yargılanıp beş yıl ve daha az ceza aldığı mahkumiyet kararının bölge adliye mahkemesinde bozulması veya bölge adliye mahkemesinin aynı dava hakkında delil toplayarak beş yıl ve daha az süreli verdiği mahkumiyet kararların temyiz incelemesi yolunun tanınmaması adalet önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ek protokolünün cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı başlıklı ikinci maddesine göre üst dereceli mahkemede mahkumiyet kararını inceletme hakkını ortadan kaldırmaktadır i̇ki dereceli yargılanma hakkında delil toplayarak mahkumiyet karan verme a
4,100
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada adana i̇li sarıçam i̇lçesi kargakekeç köyü ada parselde kayıtlı taşınmaza orman vasfı taşıdığından bahisle davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla tl tazminat ve ayrıca kamulaştırmasız elatma işlemi tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,888
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili tarafından zabıt kâtipliği uygulama sınavında bir adaya yardımcı olduğu gerekçesiyle devlet memurları kanununun g maddesi uyarınca devlet memuriyetinden çıkarma cezası ile tecziye edilmesine dair yüksek disiplin kurulu kararının iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle adalet bakanlığına karşı açılan davada davada uygulanması gerekli kural olan devlet memurları kanununun g maddesinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın nci maddesi hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte bir kural olması gerekir davacının devlet memuriyetinden çıkarma cezası almasına sebep olan sayılı devlet memurları kanununun g maddesinin bakılan davada uygulanacak bir kural niteliğinde olduğu açıktır dava dosyasının incelenmesinden ankara i̇darî yargı adalet komisyonu başkanlığınca tarihinde uygulamalı yapılan zabıt kâtipliği alım sınavında bir adaya ait uygulama sınav metnini önceden hazırlayarak yazıcıya gönderdiği ve bu suretle bir adaya yardımcı olduğu disiplin soruşturması ve teknik raporla saptanan davacının devlet memurları kanununun g maddesi uyarınca devlet memuriyetinden çıkarma disiplin cezası ile tecziye edilmesi üzerine tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı hükme bağlanmış inci maddesinde kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suçesas sayısı karar sayısı saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkranın uygulanacağı ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağı ifade edilmiş uncu maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu vurgulanmış inci maddesinde her türkün kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğu hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemeyeceği hüküm altına alınmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiştir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadında hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir şeklinde tanımlanmaktadır söz konusu tanıma göre idarenin etkin bir şekilde yargısal denetimi hukuk devleti ilkesinin bir unsuru olup hukuk devleti ilkesini benimseyen türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinde de idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık tutulmuştur yukarıda aktarılan anayasa hükümlerinin hukuk devleti ilkesi ile birlikte değerlendirilmesinden temel hak ve hürriyetlerinden birisi olan kamu hizmetine girme hakkının ancak kanunla sınırlandırılabileceği keza bu hakkı sınırlandıran özelliklere sahip disiplin cezaları ile memur ve diğer kamu görevlilerinin yükümlülükleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır diğer yandan hukuk devletinin öğreti ve uygulamada iki unsurundan daha bahsedilmekte bu unsurlardan birinin idarî faaliyetlerin belirliliği düzenli idare idarî istikrar ilkesi diğerinin ise hukukî güvenlik ilkesi olduğu kabul edilmektedir düzenli idare ilkesiyle idarenin faaliyetlerinin belli ölçüde tayin edilebilir ve önceden öngörülebilir olması idarenin sürekli uygulamaları ile hukukî istikrarı tesis etmesi gereği anlatılmaktadır bir hukuk devletinde bireylerin kendilerine uygulanacak hukuk kurallarının neler olduğunu önceden bilmesi ve kendi davranışlarını ona göre ayarlayabilme imkânına sahip olması şeklinde özetlenebilecek hukukî güvenlik ilkesi de hukuk devletinin gereklerinden biri olarak kabul edilmekte ve kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin hukuka uygunluğunun tespiti kapsamında anayasa mahkemesi içtihatlarında uygulanmaktadır i̇darî istikrar ve hukukî güvenlik ilkesinin bir sonucu olarak temel hak ve hürriyetlerden birisi olan kamu hizmetine girme hakkının sınırlandırılması niteliğinde olan devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren bir eylemin kanunla konulduğunun kabul edilebilmesi için bu cezayı gerektiren eylemin somut ve belirli unsurlarının idarenin keyfî davranışına elvermeyecek ölçüde kanunla saptanması gerekmektedir elbette ki hangi eylemlerin söz konusu disiplin cezasını gerektirdiği hususunda önceden öngörülmesi mümkün bulunmayan tüm davranışların kanunla tam olarak belirlenmesine olanak bulunmamaktadır bu durum öncelikle kanunların soyut ve genel nitelikte olması özelliğine ters düşer ancak kanun koyucunun her halükârda temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına yol açan eylemi en azından nesnel ve âdil bir uygulamaya zemin hazırlayacak şekilde ve öngörülebilir bir formda düzenlemesi elzemdir aksi durum idarî ve kazaî merciler arasında farklı uygulamalara sebebiyet verecek bu yüzden de hukuk devleti ilkesi zedelenecektiresas sayısı karar sayısı sayılı devlet memurları kanununun g maddesinde memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâller arasında sayılmış ancak hangi hareketlerin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici olduğu hususunda herhangi bir somut ve belirli unsur ya da benzer davranışlar listesine yer vermemiştir bu yüzden memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecedeki hareketlerin saptanması idareye ve idarî yargı organlarına bırakılmıştır ancak söz konusu maddenin bu düzenleniş biçimiyle devlet memurluğunun sonlandırılması ve bir daha memurluğa alınmama gibi ciddî sonuçları olan bir konuda uygulamada idarî ve kazaî merciler arasında farklı uygulamalara ve yorumlara sebebiyet verecek bir içeriğe sahip olduğu açıktır nitekim dava konusu olayda da davacının zabıt kâtipliği uygulama sınavında teknik yöntemlerden yararlanarak bir adaya yardımcı olması şeklindeki eylem soruşturmacı tarafından ve mardin i̇dare mahkemesinin çoğunluk kararına muhalefet şerhinde devlet memurları kanununun maddesi kapsamında kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak disiplin kurulu ile yüksek disiplin kurullarınca ve mardin i̇dare mahkemesinin çoğunluk kararı ile danıştay onikinci dairesinin onama kararında aynı kanunun g maddesi kapsamında devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak olarak yorumlanıp değerlendirilmiştir oysa pekâlâ devlet memurluğuna alınma koşullarını düzenleyen aynı kanunun maddesinde yer verilen türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar zimmet irtikâp rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik güveni kötüye kullanma hileli iflâs ihaleye fesat karıştırma edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak hükmü ile özellikle söz konusu maddenin mülga şeklinde yer alan taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere ağır hapis veyahut aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla zimmet ihtilâs irtikâp rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik inancı kötüye kullanma dolanlı iflâs gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlâk kaçakçılığı hariç kaçakçılık resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak hükmünde olduğu gibi memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecedeki hareketlerin neler olabileceği hususunda fikir veren benzer davranışlar listesine yer verilebilirdi ki şüphesiz bu şekilde yapılacak bir yasal düzenlemenin yukarıda belirtilen ve hukuk devleti belirlilik ve hukukî güvenlik ilkesini zedeleyen uygulamaları ortadan kaldıracağı veya en azından etkin bir yargısal denetime zemin hazırlayarak bu gibi durumları en aza indirebileceği düşünülmektedir devlet memurları kanununun g maddesi mevcut düzenleniş biçimiyle asıl olarak yukarıda aktarılan hukuk devleti ilkesine özel olarak da cezaların kanunîliği ilkesine kamu hizmetine girme hakkının ancak kanunla sınırlandırılabileceği kuralına ve memurların yükümlülük ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi yolundaki anayasa hükmüne aykırıdıresas sayısı karar sayısı nitekim gün ve sayılı resmî gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı ile sayılı i̇mar kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının tl dan liraya kadar para cezası verilir bölümünün yukarıda aktarılan benzer gerekçelerle anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan bahisle iptaline hükmedilmiştir keza daha benzer bir konuda gün ve sayılı resmî gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı ile sayılı avukatlık kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer verilen avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak hükmünün yine yukarıda aktarılan benzer gerekçelerle anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan bahisle iptaline hükmedilmiştir bu durumda sayılı devlet memurları kanununun inci maddesinin bendinin alt bendinde md g yer verilen memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak hükmünün anayasanın ve inci maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı devlet memurları kanununun inci maddesinin bendinin alt bendinde md g yer verilen memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak hükmünün anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anılan kanun hükmünün iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına i̇şbu kararın birer örneğinin taraflara tebliğine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ncı maddesi uyarınca işbu kararın aslı ile birlikte işbu karara ilişkin görüşme tutanağının dava dilekçesinin ve dosya içindeki diğer tüm evrakların onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,624
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi i̇le i̇lgi̇li̇ gerekçeleri̇ cumhuriyet savcısının gerekçesi anayasaya aykırılık iddiasında cumhuriyet savcısının öne sürdüğü gerekçe şöyledir devlet güvenlik mahkemeleri kuruluş ve yargılama usulleri ile ilgili sayılı yasanın ve maddelerini anayasanın ve maddelerine aykırı görmekteyiz anayasa hiç bir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamıyacağını bir kimseyi kanunen tabi olduğu bir mahkemeden başka merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamıyacağını mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini ilke olarak belirtmiştir güvenlik mahkemesinin kuruluşu olağanüstü nitelikte bir yargı merciidir genel yargıdan ayrı olarak kurulmuş ve mahkemeyi teşkil eden hâkim ve savcıların bir kısmı askeri hâkim ve savcılardan bir kısmı da sivil hâkim ve savcılardan teşkil edilmiştir hâkim ve savcıların atanmaları şekli de yürütme organının iştirakini sağladığı gibi askerî hâkim ve savcıların atanma şekli de askerî mercilerce ve kendi özel kanunlarına göre yapılmaktadır bu hal kişi güvenliği ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine aykırı bulunmaktadır sayılı yasanın cumhuriyet senatosunda görüşülmesi sırasında tasarının tümünün görüşülmesinden sonra maddelerin görüşülmesine geçilmiş vaki bir öneri üzerine değişiklik önergesi verilmeyen maddelerin görüşmesiz olarak oylamaya tabi tutulması kabul olunmuştur sayılı yasanın ve maddeleriyle birlikte diğer bir çok maddeler görüşmesiz olarak kabul olunmuştur i̇çtüzüğün amir hükmüne göre kanun tasarı ve tekliflerinin önce tümü üzerinde görüşme yapılması maddelere geçilmesi oylandıktan sonra maddelere geçilmekte ve her maddenin ayrı ayrı görüşülerek oylamaya tabi tutulması gerekmektedir bu uygulamanın bağlayıcı bir nitelikte bulunduğunu aksi halde kanun tasarı ve tekliflerinin ilgili maddelerinin kabul edilmemiş telâkki olunmasını zorunlu kılar sayılı yasanın ve maddeleri görüşmesiz kabul edildiği için mesnet ve dayanaktan yoksundur bu nedenle kanunun biçim yönünden de anayasaya uygun olarak kabul edilmediği neticesine varılmaktadır anayasa mahkemesinin gün ve esas karar sayılı kararı da bu görüşümüzü teyit etmektedir netice olarak sayılı yasanın ve maddeleri izah olunan nedenlerle biçim ve esas yönünden anayasaya aykırı bulunduğundan iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar ittihaz buyurulmasını arz ve talep ederim diyarbakır devlet güvenlik mahkemesinin gerekçesi sayılı kanunun ve maddelerinin anayasaya aykırılığı iddiasının ciddi olduğu kanısına varılması gerektiği konusunda diyarbakır devlet güvenlik mahkemesinin gerekçesi aynen şöylediresas sayısı karar sayısı cumhuriyet savcısı anayasaya aykırılık iddiasının anayasanın ve maddelerine dayandırmıştır sayılı yasanın ve maddelerinin biçim ve esas yönünden anayasaya aykırılık iddiası mahkemece ciddi olarak kabul olunmuştur şöyleki biçim yönünden anayasaya aykırılık iddiası sayılı yasanın cumhuriyet senatosunda görüşülmesi sırasında cumhuriyet senatosu p grup başkanının maddeler üzerindeki görüşmelerde yalnız derişiklik önergesi verilen maddelerin müzakere olunması diğer maddelerin okunarak oya sunulması hususunun karara bağlanmasını önermiş başkan da önergeyi oya sunmuş önerge kabul olunmuştur sayılı yasanın maddesi ile maddesi üzerinde değişiklik önergesi bulunmadığından maddeler üzerinde görüşme açılmadan oya sunulmuş ve maddeler kabul olunmuştur cumhuriyet senatosu i̇çtüzüğü kamın tasarı ve tekliflerinin görüşülme sinde iki zorunlu evre öngörmüştür bu evrelerden birisi kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün görüşülüp oylanması ikincisi maddelerin görüşülmesine geçildikten sonra her maddenin ayn ayrı görüşülüp oylamaya sunulmasıdır bu evrelere uymamak kanunu dayanıksız ve temelsiz bırakır nitekim sayılı yasanın geçici maddesi madde üzerinde görüşme açılmamış olması nedeni ile anayasa mahkemesinin gün ve sayılı karan ile iptal edilmiştir esas yönünden anayasaya aykırılık iddiasına gelince anayasa hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamıyacağı hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamıyacağı bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü mercilerin kurulamıyacağı mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenleneceği ilkesini benimsemiş bulunmaktadır devlet güvenlik mahkemeleri olağanüstü nitelikte mahkemelerdir çünkü belli suçları yargılamak üzere kurulmuş kuruluşu genel yargıdan ayrı olarak askerî ve sivil hâkim ve savcılardan oluşturulmuştur sivil hâkim ve savcıların atanmasında siyasal iktidar söz sahibi bulunmakta askerî hâkim ve savcıların atanmaları da özel kanunlardaki usule göre yani askerî makamlarca yapılacağı belirtilmektedir bu tarz kuruluş yargı birliği ile kişi güvenliğine aykırı düştüğünden sayılı yasanın ve maddelerinin anayasaya aykırılığının kabulünü gerektirmiştir sayılı yasanın ve maddeleri iptal edildiğinde diyarbakır devlet güvenlik mahkemesinde görülmekte olan türk ceza kanununun maddesine muhalefetle ilgili dava böylece genci yargı merciine iade edilmiş sanıklar da tabiî hâkim anayasanın sayılı yasa ile değişen maddesinde belirtilen kanunen tabi olduğu mahkeme deyimi ile tabiî hâkim deyiminin aynı mana taşıdığı maddenin gerekçesinde belirtilmiştir huzurunda yargılanmaları sağlanmış olacaktır sonuç açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ve maddelerinin biçim ve esas yönünden anayasaya aykırı bulunduğu iddiasının mahkemece ciddi kabul olunduğuna gerekli kararın verilmesi için dosyanın tasdikli suretinin itiraz dilekçesi suretinin cumhuriyet senatosuna ait tutanak dergisinin ve maddeleri ile ilgili zabıt suretlerinin anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesince verilecek bir karara kadar davanın geri bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi
734
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran tufanbeyli ilçe seçim kurulu başkanlığının bu konudaki günlü karar sayılı kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir tarihli anayasanın inci maddesi türk devletinin bir cumhuriyet olduğunu nci maddesi insan haklarına saygılı demokratik sosyal hukuk devleti olduğunu ncı maddesi egemenliğin kayıtsız ve şartsız türk milletine ait olduğunu nci maddesi ise seçimlerin serbest olduğunu ve vatandaşların seçimlere katılma haklan olduğunu açıklamaktadır bu emredici anayasal hükümler birlikte dikkate alındığında aşağıda açıklanan hususlar ortaya çıkmaktadır cumhuriyet demokrasi ve egemenlik kavramları incelendiğinde bir devletin bu temellere dayalı olarak kurulduğu ülkelerde temel varlığın ana ögenin insan olduğu anlaşılır insan unsuru devletin temel amacıdır halkın kendi kendini yönetmesi ve egemenliğin tamamı ile ulusun kendisinde olduğu tartışılmaz bu durum karşısında ise devletin her kademesinde görev yapan kişiler mevki ve kariyerleri ne olursa olsun görevlerinde kendi ulusunu kendi insanını temsil eder onun adına görev yapar ulus demokrasi ile yönetilen devletlerde kendisini temsil etmesi için kendi adına karar vermesi için kendi içinden ve ülkenin her köşesinden temsilciler seçer ve temsilcilere kendi adına karar verme yetkisini verir bu kişiler milletvekilleridir millet kendisi adına karar vermesi için vekil tutmuş ve bunlara da milletvekili denilmiştir ulus bu vekillerini serbest olarak eşit adil bir şekilde yapılan seçimler sonucunda belirler bu kişilerin yani vekillerini seçme yetkisi tamamı ile ulusun kendisidir bu insanın bir hakkıdır insan olması sebebi ile doğuştan kazandığı ve devredilmez bir hakkıdır bu hak öyle bir hakdır ki kullanılması ya da kullanılmaması yönünde hiçbir şekilde kısıntıya gidilemez bu durum eşyanın tabiatından kaynaklanmaktadır hak bir yükümlülük değildir haklar sadece anayasanın ncü maddesinde anlamını bulan durumlar olduğunda sınırlanabilir bu istisna dışında kişinin temel hak ve özgürlüklerini kullanması hiçbir şekilde kısıtlanamaz hak bu kadar kutsal bir olgu olduğuna göre bu hak kimin ise kişi bu hakkını anayasal sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilecektir hakkını kullanan kişiye de hiç bir kimse müdahale edemeyecektir ancak hakkı kullanan kişi diğer kişilerin haklarının olduğu bölgeye tecavüz etmeyecektir kişinin hakkını kullanması kavramı aynı zamanda bu hakkını istediği zaman kullanmayı kapsadığı gibi bu hakkını kullanmamayı da kapsar zaman kişi kendi iradesi ile bu hakkını kullanmayabilir de çünkü bu durum kişinin tamamı ile kendi egemenliğinde olan bir durumdur bu açıklamaları seçimlerde oy kullanmayanlara tl para cezası verilmesini içeren sayılı yasanın ncü maddesi ile birlikte incelersekesas sayısı karar sayısı ulus kendini yönetmek için kendisine vekil seçecektir ancak insanı kişi olarak ele aldığımızda kişi bu hakkını kullanmak istemeyebilecektir çünkü seçime katılma hakkı kişinin doğuştan kazandığı bir haktır şartlan varsa isterse bu hakkını kullanacaktır ama belki de kullanmayacaktır eşyanın tabiatı bunu gerektirir insan kendisinin olan seçime katılma hakkının kullanmak istemediği takdirde hiçbir şekilde yaptırımla karşılaşmaması gerekir hiçbir şekilde kişiyi zorla oy vermeye göndermemek gerekir yaptırımlarla bir insan zaten tamamı ile kendisinin olan hakkını kullanması istenemez maden ki demokratik cumhuriyetlerde temel nesne insandır ve insan kendi idaresini seçeceği temsilciler aracılığı ile ve seçim yolu ile yapacaktır zaman insanı bu işi yapıp yapmamada tamamen serbest bırakmak özgür bırakmak gerekecektir kişi hiçbir yaptırım endişesi olmadan bu seçme hakkını kullanmama hakkını da kullanabilmelidir çünkü demokrasi ve cumhuriyet kavranılan bunu beraberinde getirir gereği düşünüldü yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda sayılı milletvekili seçimi kanununun ncü maddesinde sözü geçen seçimlere yasal ve meşru mazereti olmaksızın katılmayanlara tl para cezası verilmesine ilişkin hükmün anayasasının maddelerine aykırı olduğundan anayasasının maddesi gereğince söz konusu sayılı milletvekili seçimi kanunun maddesinin iptali açısından karar verilmek üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
548
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal isteminin gerekçesi aynen şöyledir beşikdüzü kaymakamı ek tarafından yurt içindeki kamu konutlarının kira bedelleri yakıt giderleri ile işletme bakım ve onarım ilkelerinin belirlenmesine ilişkin sıra nolu milli emlak genel tebliği ile bu tebliğe ek olarak çıkarılan sıra nolu milli emlak genel tebliğinin iptali istemiyle maliye bakanlığına karşı açılan davaya ait dosya incelenerek işin gereği görüşüldü sayılı kamu konutları kanununun sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile yürürlükten kaldırılan kira bedeli başlıklı maddesinin birinci ikinci üçüncü ve dördüncü fıkralarında kamu konutlarının aylık kira bedelinin tespitine esas olacak kira birim bedelleri maliye ve gümrük bakanlığının koordinatörlüğünde milli savunma i̇çişleri dışişleri sanayi ve ticaret enerji ve tabi kaynaklar bayındırlık ve i̇skan bakanlıkları temsilcilerinden teşekkül eden komisyon tarafından her takvim yılının başlangıcından en az üç ay önce belirlenir başbakanın onayı ile yılbaşından itibaren uygulanmak üzere resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulur kira birim bedelleri yararlananlara sosyal yardımda bulunma amacı da gözönünde bulundurularak bir metrekarelik alan için tespit olunur kaloriferli konutlarda tespit olunan birim bedeline farklı iklim karakteri gösteren bölgeler ve bu bölgelerde ısınmada kullanılan yakıt cins ve bedelleri dikkate alınarak hesaplanan bir metrekareye düşen ortalama aylık yakıt gideri ilave edilir i̇lave edilen bu miktar bütün kaloriferli konutlar için aynıdır yurt dışındaki konutların kira birim bedelleri ise beşinci derece birinci kademedeki bir devlet memurunun yurt içi ve yurt dışı net aylık tutarları arasındaki orana göre bulunan katsayının yurt içi için tespit olunan bu bedeller ile çarpılması suretiyle her ülke için ayrı ayrı belirlenir konutların aylık kira bedeli kira birim bedelinin konutun brüt inşaat alanı ile çarpımı suretiyle kurum ve kuruluşlarınca tespit olunur brüt inşaat alanının yüzyirmi metrekareden fazlası dikkate alınmaz hükmü yer almıştır aynı kanunun işletme bakım ve onarım başlıklı maddesinde de kamu konutlarının işletme bakım ve onarım giderleri aşağıda belirtilen esaslar dahilinde karşılanır kurum veya kuruluşlar tarafından karşılanacak giderler özel tahsisli konutların demirbaş eşya ve mefruşat giderleri ısınma giderleri aydınlatma su gaz ve benzeri giderleri ile diğer konutlardan sayılı kat mülkiyeti kanununa tabi olmayan kaloriferli konutların ısınma giderleri yönetmelikte belirlenecek bakım ve onarım giderleri görev tahsisli konutlardan yönetmelikte ayrıca belirlenecek makam ve rütbe sahiplerine tahsis edilen konutların demirbaş eşya ve mefruşat giderleri ve bu konutların aydınlatma su gaz ve benzeri giderlerinin yüzyirmi metrekareye tekabül edenden fazlasıesas sayısı karar sayısı eşyalı olarak tahsis edilecek konutlarda bulundurulacak demirbaş eşya ve mefruşatın neler olması gerektiği ve bunların kullanım sürelerine ilişkin hususlar personelin temsil ve görev özelliği ile konutların ihtiyaç ve şartları gözönünde bulundurularak yönetmelikle düzenlenir bu giderler için kurum veya kuruluşların bütçelerine yeterli ödenek konulur tahsis edilenler tarafından karşılanacak giderler kalorifersiz konutlar ile sayılı kat mülkiyeti kanununa tabi olan kaloriferli konutların ısınma giderleri küçük bakım ve onarım giderleri ile kötü kullanımdan dolayı meydana gelen zarar ve ziyanlar ortak kullanıma dahil aydınlatma su gaz otomat ve benzeri giderler müşterek hizmet ve ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan diğer giderler konut blok ve gruplarının müşterek hizmet ve giderleriyle ilgili yönetimi konut tahsis edilenlerce aralarından seçilecek yöneticiler tarafından yönetmelikte belirlenecek esaslara göre yürütülür kurum ve kuruluşlarca ısınma giderlerinin karşılanması konutların yakıt ihtiyacı farklı iklim karakteri gösteren bölgelere ve kullanılan yakıt cinsine göre yönetmelikte belirlenecek bir metrekareye düşen senelik yakıt miktarının konutların brüt inşaat alanı ile çarpımı suretiyle tespit olunur tespit olunan ihtiyaç miktarı kadar yakıt kurum ve kuruluşları tarafından temin ve tedarik edilerek aylık veya mevsimlik kontenjanlar halinde verilir gereğinden fazla yakılmasından dolayı ihtiyaç duyulan yakıt konutlarda oturanlarca karşılanır yakıt ihtiyacının tesbiti ödenek tahsisine yetkili makamlara isteğin yapılma şekil ve şartları ödenek tahsisi yakıtın temin tedarik ve dağıtımı ile bu işlemleri yapmakla görevlendirilen birim ve elemanların görev ve sorumlulukları yönetmelikte düzenlenir hükmü yer almıştır günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak gününde yürürlüğe giren gün ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uygulanmayacak hükümler başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde gün ve sayılı kamu konutları kanununun maddesinin mali yılında uygulanmayacağı belirtilmiş yine mali yılı bütçe kanununun kamu konutları başlıklı maddesinde de yurt içindeki kamu konutlarından alınacak aylık kira liradan az olmamak üzere konutların özellikleri memurun ücret seviyesi gibi hususlar da dikkate alınarak maliye bakanlığınca tespit edilir meskun yerlerden uzak ulaşım ve iskan imkanları kısıtlı olan yerler ile benzeri yerlerde bulunan kamu konutlarında aylık kira liradan az olmamak üzere tespit edilebiliresas sayısı karar sayısı yakıt giderleri kurum ve kuruluşlar tarafından karşılanan kamu konutlarında oturanlardan beher metrekare için ayrıca lira yakıt gideri alınır kamu konutlarını yakıt giderlerinin kurum ve kuruluşlarca ve onarım giderlerinin karşılanması ile ilgili esas ve usulleri belirlemeye maliye bakanlığı yetkilidir hükmü yer almıştır gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkındaki sayılı khk de değişiklik yapılmasına ilişkin sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kamu konutları kanununun maddesinin birinci ikinci üçüncü ve dördüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış ve aynı khk nin sayılı khk nin maddesini değiştiren maddesinde de devlete ait konutları yönetmek ve kamu kurum ve kuruluşlarına ait konutların yönetimi konusundaki politikaları belirlemek her yıl yurtiçi ve yurtdışındaki kamu konutlarının kira ve yakıt bedelleri ile bakım ve onarım esaslarını tespit etmek maliye bakanlığı milli emlak müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır bu davaya konu edilen sıra nolu milli emlak genel tebliği ile bu tebliğe ek olarak çıkarılan esas itibariyle nolu tebliğin yerine yürürlüğe konulan sıra nolu milli emlak genel tebliği yukarıda anılan mali yılı bütçe kanununun maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle değişik sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi hükümlerinin verdiği yetkiye dayanılarak maliye bakanlığınca çıkarılmıştır sayılı kanun hükmünde kararname dayanağı sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiğinden bahisle anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yayım tarihinden itibaren ay sonra yürürlüğe girmiştir mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının bendi hükmü ile yılı için uygulanmaması öngörülen sayılı kamu konutları kanununun maddesinde kamu konutlarının işletme bakım ve onarım giderlerinin nasıl karşılanacağı açıklanmış olup buna göre özel tahsisli konutların demirbaş eşya ve mefruşat giderleri ısınma giderleri aydınlatma su gaz ve benzeri giderleri ile diğer konutlardan sayılı kat mülkiyeti kanununa tabi olmayan kaloriferli konutların ısınma giderlerinin kamu kurum ve kuruluşları tarafından karşılanacağı belirtildikten sonra konut tahsis edilenler tarafından karşılanacak giderler ayrıca saptanmıştır ancak mali yılı bütçe kanununun maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak maliye bakanlığınca çıkarılan sıra nolu milli emlak genel tebliğinde kamu konutlarının yakıt bedellerinin konutlarda oturanlarca karşılanması esası getirilmiş ve kaymakam olan davacının da dahil olduğu kamu konutları yönetmeliğine ekli sayılı cetvelin c bölümünde belirtilen makam ve rütbe sahiplerinin oturmakta oldukları konutların beher metrekaresi için aylık lira yakıt bedeli ödeyecekleri belirtilmiştir böylece mali yılı bütçe kanununun anılan hükümleri ile sayılı kamu konutları kanununun maddesi uygulanmaz duruma düşürülmüş ve verilen yetkiye dayanılarak maliye bakanlığınca sayılı kanunun öngördüğü şekilden farklı düzenleme yapılmıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek tbmmnin görev ve yetkileri arasında sayılmış kanunların teklif edilmesi görüşülmesi cumhurbaşkanlığınca yayımlanması da ve maddelerinde düzenlenmiştir bütçe yasası konusunda ise anayasanın ve maddelerinde özel bir yöntem öngörülmüştür niteliği yönünden bütçe yasaları dışındaki yasalarla düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasaları ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerini uygulanmaz duruma düşürür öte yandan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin konuyla ilgili pekçok kararında belirtildiği gibi bütçe ile ilgili hükümler deyişini mali nitelikte kurallar anlamında değil genel yasa konusu olabilecek bir kuralı içermemek koşulu ile ancak bütçenin uygulanmasını kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümler olarak anlamak gerekir bütçe yasalarının bir yıl süre ile de olsa diğer yasaları değiştirmesi ya da bütçe ile ilgisi olmayan konuları içermesi anayasaya aykırılık oluşturur nitekim bu gerekçelerle günlü sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin kimi hükümleri anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile iptal edilmiştir mali yılı bütçe kanununun maddesinin bütçe ile ilgili olmayan hüküm taşıması ve aynı kanunun maddesinin fıkrasının bendinin de sayılı kanunun maddesini uygulanmaz duruma düşürmesi nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin fıkrası uyarınca mali yılı bütçe kanununun maddesi ile aynı yasanın maddesinin fıkrasının bendinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan konu ile ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliği ile karar verildi
1,321
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yukarıda belirtilen dava ile ilgili olarak mahkememizce yapılan araştırma ve inceleme sonucunda mahkememizin yetkili olduğu başvurunun süresi içinde yapıldığı başvuru konusu idari yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olduğu ve başvuranın buna hakkı olduğu anlaşılmakla başvurunun usulden kabulüne karar verilmiş ancak idari yaptırımın uygulanmasına dayanak teşkil eden hükmün anayasaya aykırı olması sebebiyle bu konuda anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir zira ceza hukukunda fiil kişinin haricî nesnel bir davranışıdır yani kişinin başkalarınca algılanabilen bir davranışıdır bu anlamda olmak üzere kişiden çıkarak haricileşmiş bir fiil olmadıkça suç da olmaz buradan suçun maddî unsuru olan fiilsiz suç olmaz mutlak kuralı ortaya çıkmaktadır kural ceza hukuku düzeninin niteliğini belirlemede mihenk taşıdır anayasa maddesinde kanunun suç saymadığı bir fiilden söz ederken açıkça fiilsiz suç olmaz kuralına vurgu yapmış olmaktadır aynı şekilde tcknın maddesinde kanunun suç saymadığı bir fiilden söz edilmektedir bugün fiilsiz suç olmaz kuralı uygar bir ceza hukukunun kendisinden vazgeçmesi imkansız olan bir temel taşıdır bir hareket yoksa ortada ne bir fiil ne de bir suç vardır hareket olumlu veya olumsuz bir biçimde ortaya çıkabilir olumlu bir biçimde ortaya çıkan hareket yapmak olumsuz bir biçimde ortaya çıkan hareket yapmamaktan ibaret bulunmaktadır yapmak biçiminde ortaya çıktığında harekete icra hareketi yapmamak biçiminde ortaya çıktığında harekete ihmal hareketi denmektedir i̇hmal hareketi de insanın nesnel yani harici bir davranışıdır ortada icra veya ihmal hareketi olmadıkça bir suçun da bulunmadığının kabulü zorunludur anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar kenar başlıklı maddesinin yedinci fıkrasında ceza sorumluluğu şahsidir hükmü yer almaktadır ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel kurallarındandır cezaların şahsiliğinden amaç bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır başka bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır anayasanın maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tâbidir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı yine yüksek mahkemenin bir başka kararında bu husus şu şekilde vurgulanmıştır ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel kurallarındandır cezaların şahsiliğinden amaç bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır diğer bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır bu ilkeye göre asli ve feri failden başka kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılmaları olanaklı değildir anayasanın maddesinin yedinci fıkrası ile ilgili gerekçede de fıkra ceza sorumluluğunun şahsi olduğu yani failden gayri kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılmayacağı hükmünü getirmektedir bu ilke dahi ceza hukukuna yerleşmiş ve ‘kusura dayanan ceza sorumluluğu ilkesine dahil terki mümkün olmayan bir temel kuralıdır denilmektedir anayasanın maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tâbidir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararıesas sayısı karar sayısı ayrıca anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmaktadır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olduğu insan haklarına saygılı olan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devleti ifade etmektedir bu bilgiler ışığında dava konusu somut olay incelendiğinde başvuruda bulunan aş adına trafikte kayıt ve tescilli olan plakalı aracı isimli şahsın kullandığı emniyet görevlileri tarafından yapılan kontrol sırasında söz konusu araç şoförü ya araçlarda bulundurulması zorunlu gereçleri bulundurmadığından dolayı idari para cezası yaptırımı düzenlendiği ancak sürücünün araç sahibi olmaması nedeniyle araç sahibi olan ne de iptali istenen sayılı karayolları trafik kanunu maddesinin fıkrasının cümlesinde yazılı sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir hükmü uyarınca ceza uygulandığı anlaşılmıştır sayılı karayolları trafik kanunu maddesi bir bütün olarak incelendiğinde maddedeki düzenlemenin amacının trafiğe çıkan araçların özelliklerine ve cinslerine göre yönetmelikte nitelik ve nicelikleri belirtilen gereçlerin araçlarda bulundurulmasını sağlamak bu gereçler bulundurulmadan trafiğe çıkılması halinde ise bu eylemi idari para cezası ile cezalandırmak olduğu anlaşılmaktadır dolayısıyla maddedeki bu mükellefiyeti yerine getirmekle yükümlü olan kişi aracın tescil sahibi değil aracı trafiğe çıkaran sürücüdür kanunda ve yönetmelikte karayolları trafik yön ve sayılı cetvel belirtilen ve araçlarda bulundurulması zorunlu olan gereçler incelendiğinde söz konusu gereçlerin büyük bir kısmının sabit ve araçlara monteli olmadığı taşınabilir ve götürülebilir nitelikte olduğu tescil plakası sahibi tarafından söz konusu gereçlerin tamamı araçta bulunur halde araç bir başkasına teslim edilse bile bu gereçlerin sürücü tarafından araçtan indirilebileceği mümkün olduğundan bu husustaki mükellefiyetin aracın tescil sahibine yüklenmesi hukuka vicdana ve hayatın olağan akışına uygun olmayacaktır kanunun güttüğü amaç ve koruduğu menfaat düşünüldüğünde sayılı karayolları trafik kanunu maddesinin fıkrasının bendindeki yükümlülüğün aracı trafiğe çıkaran sürücüye hitap etmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır ancak iptali istenen maddenin fıkrasının cümlesi bu yükümlülüğü sürücünün yanında aracın tescil sahibine de yüklemekte ve bir fiilden dolayı iki farklı kişiye cezai yaptırım uygulanmasını gerektirmektedir bu durumda tescil sahibi kişi sahibi olduğu aracının sürücüsü tarafından özelliklerine göre yönetmelikte belirtilen gereçleri bulundurmadığı konusunda herhangi bir kusuru kastı veya özen ve dikkat yükümlüğüne aykırı davranışı olmasa dahi iptali istenen söz konusu hüküm uyarınca cezaya muhatap olmaktadır böylece alınan her türlü önlem ve tedbire rağmen bir kişinin aracının kiraya verilmesi emanet olarak bırakılması bir hırsız tarafından çalınması ve söz konusu gereçler bulundurulmadan trafiğe çıkarılması durumunda dahi araç sahibine bu hüküm uyarınca para cezası verilmek zorunda kalınacaktır zira kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere araç sahibine ceza verilmesi için herhangi bir kusurunun olması şartı aranmamaktadır kişinin sadece araç sahibi olması ceza alması için yeterlidir oysa ki aynı kanunun maddesinde benzer bir düzenlemede araç kullandıran kişilerin cezalandırılacağı belirtilerek açıkça kusur sorumluluğuna vurgu yapılmıştır her ne kadar hukuki sorumluluk açısından aynı kanunda işletenin araç sahibi kusursuz sorumluluğu kabul edilmiş ise de aynı ilkenin cezai sorumluluk yönünden kabulü mümkün değildir sonuç olarak görülmektedir ki iptali istenen söz konusu kanun hükmü uyarınca bir kimsenin icrai bulundurulması gereken gereçler bulunmadan araç kullanması için birini teşvikesas sayısı karar sayısı etme vs veya ihmali bulundurulması gereken gereçleri bulundurmadan araç kullanılmasına göz yumma vs herhangi bir hareketi olmasa veya tespit edilemese dahi sadece araç sahibi olmasından dolayıbaşkasının bir fiili nedeniyle ceza alması söz konusu olmaktadır sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin fıkrasının cümlesinde ehliyetsiz araç kullanılması halinde sürücü ile birlikte aracın tescil plakasına da cezai yaptırım uygulanacağına dair aynı nitelikteki kanun hükmü somut norm denetimi kapsamında itiraz yoluyla anayasa mahkemesinin önüne gelmiş anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararıyla anılan hüküm anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir bu nedenle türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddesine aykırılık teşkil eden sayılı karayolları trafik kanunu maddesinin fıkrasının cümlesinde yazılı sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenircümlesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerektiğine mahkememizce kanaat getirilmiştir neti̇ce ve talep yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddesine aykırılık teşkil eden sayılı karayolları trafik kanunu maddesinin fıkrasının cümlesinde yazılı sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenirhükmünün iptali için türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için dosya içeriği ve belgelerin onaylı birer suretinin anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne davanın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ve en fazla ay geri̇ birakilmasina türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin amir hükmü gereği dosyanın anayasa mahkemesine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde karar verilmesinin beklenmesine bu süre içinde karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına i̇ş bu karardan birer suretin bilgi için başvuruda bulunana ve karşı idareye ayrı ayrı tebliğine mahkememizce karar verilmekle anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi yüksek mahkemenizden arz olunur
1,202