petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçe bölümü şöyledir etkin pişmanlık suç işleyen kişilerin belirli koşullar gerçekleşirse cezalandırılmamalarını veya cezanın azaltılmasını sağlar kanun koyucu taklit markalı malı üretenlerin etkin pişmanlıktan faydalanmalarını istememiştir kendi ürettiği malların geri kalanını teslim eden veya savunması ile taklit markalı malların bulunduğu yeri bildirerek yakalanmasını sağlayan üreticiler etkin pişmanlık hükmünden faydalanamayacaklardır fıkrada cümlelerin arasında ve bağlacı kullanılmıştır bu tüm koşullar birlikte gerçekleşirse ancak zaman etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağı anlamına gelir taklit markalı malı satışa sunan veya satan kişi malı nereden satın aldığını bildirse bildirdiği yerdeki mallar yakalansa bile yine etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamaz öncelikle faile malı satan kişinin üretici olması gerekir üretici olması da yetmez orada üretilen malların ele geçirilmesi de zorunludur faile malı satan kişi üretici değilse malı satan kişinin üretici olduğu kesin olarak saptansa dahi üretim yerinde mal ele geçmemişse satılmışsa üretici tarafından saklanmışsa failin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması olanaksızdır taklit markalı ürünler çoğunlukla yabancı ülkelerde üretilmekte ithal edilerek yurda sokulmaktadır i̇thal edilen ürünleri satışa sunan veya satan kişiler hiçbir zaman etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacaklardır maddedeki ve bağlacı yerine veya bağlacı kullanılsa idi madde daha az sorunlu olacak ve anayasaya aykırılık oluşturmayabilecekti tescilli marka hakkının ihlali suçlarının takibi şikayete bağlıdır fail malı üreten kişiyi bildirse bile ismi bildirilen kişi failin suçuna yardım eden veya birlikte suç işleyen kişi değildir üretici hakkında şikayette bulunulmadığı sürece üreticinin iş yerinde arama yapılamaz marka hakkı sahibi çeşitli nedenlerden dolayı üretici hakkında şikayet hakkını kullanmadığı takdirde taklit markalı malı üreten kişiler yakalanamayacağından üretilmiş mallara el konulamayacağından fail hakkında yine etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacaktır davamızın sanığı suça konu taklit olduğu iddia edilen ürünleri satın aldığı firmanın ismini bildirmiştir bu firma üretici değildir aynı suçun değişik seçimlik hareketlerini yaparak suç işleyen faillerin bir kısmı etkin pişmanlıktan faydalanabilirken bir kısmının faydalanamaması tc anayasasının maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır fail kendine düşen yükümlüğü yerine getirdiği devletle işbirliği yaptığı halde yukarıda anlatıldığı şekilde elinde olmayan nedenlerden dolayı etkin pişmanlıktan faydalanamaması aynı konumda oldukları satın aldıkları yerleri bildirdikleri halde madde metnindeki ikinci ve bağlacı yüzünden bu hükümden yararlanamayan kişilerin durumu tc anayasasının maddesindeki hukuk devleti ilkesini ihlal etmektediresas sayısı karar sayısı
346
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ yukarıda belirtilen madde hükmü bir hukuk devletinde olması gereken hukuki güvenlik i̇lkesi aykırıdır hukuk devletinde devlet hukuk güvenliğini sağlama yükümlüdür hukuki güvenlik ilkesi kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği i̇lkesi uyarınca yasalar kural olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden kazanılmış hakların korunması ilkesinin gereğidir bununla birlikte hukuki güvenlik ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik i̇lkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar i̇tiraz konusu yasa ile devam eden davalar için yasayla geriye dönük olarak açık bir müdahale yapılmıştır somut vakıada davalı kurum tüketiciden alınmaması gereken kayıp kaçak bedellerini davacıdan tahsil etmiştir ki kayıp kaçak bedellerinin nihai tüketiciye yansıtılamayacağı istikrarlı yargıtay uygulamaları ile sabittir yhgk gün ve sayılı karan ve yargıtay hdnin yerleşik içtihatlarıeldeki davada davacı dava açıldığı tarihte hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin iadesini talep etmiş bu davanın gerektirdiği mahkeme masraflarına katlanmıştır davacı istikrarlı yargıtay uygulamalarına göre kazanmayı beklediği meşru beklenti ilkesi gereği işbu davayı iptali talep edilen kanun hükmü nedeniyle kaybedecektir başka bir ifadeyle meşru beklenti seviyesinde kazanılması umulan davanın belirtilen kanun hükmüyle kesin olarak reddedilecek olması anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan itiraz konusu kural anayasanın maddesinde garanti altına alınan adil yargılanma hakkına aykırıdır zira adil yargılanma hakkı gereği kişiler açtıkları davaların kamusal veya değil herhangi bir müdahale olmaksızın bağımsız ve tarafsız biçimde görülmesini isteme hakkına sahiptir oysa itiraz konusu kural ile devam eden davalara müdahale edilmekte ve davalı lehine belli bir avantaj sağlanmaktadır nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesine ai̇hm göre devam eden davalara belli bir sonucu garanti etmek adına yasa ile yapılan kamu müdahaleleri sözleşmenin maddesinde güvenceye kavuşturulan adil yargılanma hakkını ihlal eder aîhm ihlal bulduğu kararlarda özellikle yargılama sırasında yürürlüğe giren kanunla yapılan müdahalenin zamanlaması ve şeklini dikkate almış karar verme aşamasına yakın bir zamanda yargılamanın sonucuna etki edecek şekilde yapılmış olan müdahaleler yönünden ihlal tespit etmiştir bkz stran greek refineries ve stratis andreadisyunanistan zielinski ve pradal ve gonzalez ve diğerlerifransa bd no ve diğer başvuru numarası papageorgiouyunansitan no anagnostopoulos ve diğerleriyunanistanan no ai̇hm müdahalenin ‘‘öngörülebilir olmasını belli bir davayı hedef almamasını az miktarda olmasını zorlayıcı bir kamu yararı taşımasını ve davanın esasının mahkemelerce incelenmesini şart koşmuştur bkz national provincial building society leeds permanent building society ve yorkshire building societybirleşik krallık forrer esas sayısı karar sayısı niedenthaîalmanya no ogis institut stanislas ogec saint pie ve blanche de castille ve diğerlerifransa no i̇tiraz başvurusuna konu kural bu açıdan değerlendirildiğinde öncelikle ilgili kural öngörülebilir değildir zira davacılar açısından dava açıldığı tarihte bu yönde bir tahminde bulunmak olanaksızdır yine ilgili kural belli bir davayı hedef almamakla birlikte sonuçlan itibarıyla mali hakları ciddi tutarlarda etkilemektedir ayrıca ilgili kuralın yasama organınca hangi zorlayıcı kamu yaran gereğince kabul edildiği belli değildir oysa devam eden davalara belli bir sonucu garanti edecek biçimde müdahale eden ilgili kuralın hangi zorlayıcı kamu yararına matuf kabul edildiğinin açıklanması gerekir son olarak ilgili kural gereği mahkemelerin davanın esasını inceleyebilmesi olanaksızdır çünkü mahkemeler ilgili kuralın amir hükmü gereği davayı davacının aleyhine sonuçlandırmak durumundadır yukarıdaki açıklamalar ışığında i̇tiraz konusu kanun hükmü anayasanın maddesinde yerini bulan hukuk devleti̇ ilkesini ve maddesinde yer alan adi̇l yargilanma hakkini ihlal etmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanm maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
658
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ankara doktor abdurrahman yurtaslan onkoloji eğitim ve araştırma hastanesinde uzman doktor ve baştabip yardımcısı olarak görev yapan haluk dervişoğlu tarafından sağlık bakanının oluru ile tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe konulan sağlık bakanlığına bağlı i̇kinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında görevli personele döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılmasına dair yönergenin maddesinin serbest meslek katsayısına ilişkin bendinin maddesinin bb bendinde yeralan mesleğini serbest olarak icra eden baştabip yardımcılarına ilişkin net performans puanı hesaplama formülünün yönergeye ekli ek sayılı tabloda serbest çalışan uzman tabipler için öngörülen tavan ek ödeme tutarına esas katsayının eğitim hastaneleri kadro unvan katsayılarını düzenleyen ek sayılı tabloda uzmanlar için öngörülen katsayısının ve bu düzenlemelere dayanılarak tarafına eksik ek ödeme yapılmasına dair işlemlerin iptali ile tarihinden itibaren eksik ödenen tutarların yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle sağlık bakanlığı ve maliye bakanlığına karşı açılan davaya ait dosya incelenerek gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe kanun tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer kanunları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmış maddesinde kanun tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının iç tüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altına alınmış maddesinde de cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır görüldüğü üzere anayasada bütçe yasalarını diğer yasalardan ayrı tutan bir düzenleme yapılmış olup birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasası ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak bulunmamaktadır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere bütçe yasaları diğer yasalardan ayrı olması sebebiyle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikteki bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı biçimde hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilebilir bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulanmasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasa kuralının bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili hükümlerden sayılmasını gerektirmemektedir anayasanın maddesindeki anılan kuralla bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştıresas sayısı karar sayısı diğer yandan anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere döner sermayeli işletmelerin kuruluş ve işleyişlerinin ancak yasa ile düzenlenmesi zorunludur nitekim sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esaslarına i̇lişkin kanunun maddesinde bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar ihtiyaç halinde döner sermaye işletmeleri kurabilirler döner sermaye işletmelerinin kurulması sermayesi işleyiş ve denetimi ile ilgili esas ve usuller kanunla düzenlenir hükmü yer almıştır belli bir konu için döner sermayeli bir devlet işletmesi kurulması sermayesinin oluşturulması işlemlerinin ve kârlarının hangi kurallara bağlanması gibi konuların bütçe ile ilgili yönü olmayıp yasalarla düzenlenmesinin zorunlu olduğunda kuşku yoktur işin bütçe ile ilgili yönü sadece sermayesinin oluşması için bütçeden ödenek ayrılmasının veya kârlarının bir bölümünün ya da tümünün bütçeye devrinin yasada öngörülmesi hallerinde yasada belirtilen ödenek miktarlarının bütçeye konulmasından ve gelir bütçesinde yer alacağı tertibi göstermekten ibarettir sayılı sağlık bakanlığına bağlı sağlık kurumları ile esenlendirme rehabilitasyon tesislerine verilecek döner sermaye hakkında kanun ile sağlık bakanlığı kurum ve hastaneleriyle rehabilitasyon merkezlerinde döner sermaye işletmesi kurulmuş ve kanun maddesinin değişik üçüncü fıkrası ve devamında personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye gelirlerinden birimde görevli personele belirli oranlarda ek ödeme yapılabileceği kurala bağlanmıştır buna karşılık sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin fıkrasında tarihli ve sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelen hükümleri aşağıdaki şekilde uygulanır denilmek suretiyle personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelerin oran usul ve esasları değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir dava konusu sağlık bakanlığına bağlı i̇kinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında görevli personele döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılmasına dair yönerge yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin fıkrasına dayanılarak hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır buna göre bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde bulunan yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin fıkrası ile yasa konusu olan hususlar düzenlenerek yürürlükteki sayılı kanunun maddesi hükümlerine aykırı ve değişiklik yapar nitelikte düzenlemeye gidilmiş bulunmaktadır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurmasını gerektirdiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi
766
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde sağlık harcamalarındaki artışın önüne geçmek amacıyla katılım payı uygulamasına geçilmiş ve bu amaç doğrultusunda sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununda gerekli düzenlemeler yapılarak sosyal güvenlik kurumu tarafından çıkarılan yılı sosyal güvenlik kurumu sağlık uygulama tebliği rg sa mükerrer ile ssk ve bağ kurlulardan ekim tarihinden itibaren katılım payı alınması uygulamasına başlanmıştır sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında sigortalı olarak istihdam edilenler devlet memurları ile tarihli ve sayılı kanun kapsamındaki yeşil kart sahipleri ve ilgili mevzuatında sayılı kanun hükümlerine göre tedavilerinin sağlanması hükme bağlanmış olanlar için de katılım payı uygulaması tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun iptali istenen inci maddesi ile getirilmektedir katılım payı sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olduğu kişiler tarafından ödenecek tutar sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun inci ve uncu maddelerinde düzenlenmiş olup inci maddenin son fıkrasında da katılım paylarının ödenme usûlleri ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir hükmüne yer verilmiştir yılı sosyal güvenlik kurumu sağlık uygulama tebliği de sayılı sosyal güvenlik kurumu kanunu sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan genel sağlık sigortası i̇şlemleri yönetmeliği hükümleri uyarınca çıkarılmıştır bu hükümlerden de anlaşılacağı gibi katılım payına ilişkin iptali istenen yasal düzenlemenin bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemi olduğu çok açıktır anayasanın inci maddesinde bütçenin hazırlanması ve uygulanmasının kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür bu kural gereğince sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununda bütçenin nasıl hazırlanacağına ve uygulanacağına ilişkin hususlar düzenlenmiştir kanunun üncü maddesine göre bütçe belirli bir dönemdeki gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgeyi ifade etmektedir ve bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz bu şu demektir ki bütçe kanunu ile mevcut kanunlarda bir değişiklik yapılamazesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin müteaddit kararlarında örneğin tarih ve k sayılı kararında aynen şöyle denilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri yasa koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek olarak belirtilmiştir bütçe yasalarıyla diğer yasalar arasında yapılan bu ayrım karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına imkan bulunmamaktadır anayasanın ve maddelerinde yasa tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisince görüşülmesi usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasa tasarılarının görüşülme usul ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeye göre bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiştir anayasanın maddesinde de cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik biçimde düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak birinin konusuna giren bir işin ötekiyle ilgili yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün bulunmamaktadır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bütçe yasalarının öteki yasalardan ayrı olmaları nedeniyle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasalarının da aynı yöntemle hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilmesi gerekir yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi de bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçeyle ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin yargı savunma eğitim sağlık tarım ulaşım vb kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması içinde bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasakoyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir maddedeki bütçeyle ilgili hüküm ibaresine dayanılarak gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürmektedir anayasanın ve maddelerinin getiriliş amacı bütçe yasalarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da aynen şöyle denilmiştir yasaların yürürlükteki kurallarının bir mali yıl içinde olsa kısıtlanması veya ertelenmesi ancak aynı yöntemlerle yürürlüğe konulacak yasalarla mümkün olabilir bütçeyle ilgisi olmayan bu konunun bütçe yasalarıyla düzenlenmesine olanak yoktur belirtilen nedenle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan bendinin iptali gerekir rg sa anayasa mahkemesinin bu kararlarından da anlaşılacağı üzere anayasanın inci maddesindeki bütçe ile ilgili hüküm ibaresine dayanılarak gider ya da gelirle ilgili bir konuyu muayenede katılım payı alınmasını olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın inci ve uncu maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşüreceğinden anayasa hükümleriyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun inci maddesi anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun kuruluşuna i̇lişkin kanunun değişik inci maddesinin birinci fıkrası kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idarî ve mali özerkliğe sahip özel bütçeli bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu kurulmuştur hükmüne amirdir i̇ptali istenen kural ile tarihli ve sayılı bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun kuruluşuna i̇lişkin kanunun değişik inci maddesinin birinci fıkrasında geçen özel bütçeli ibaresinin yılında uygulanmayacağı hükme bağlanmış yani bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun kuruluşuna i̇lişkin kanunda değişiklik yapılarak kurum özel bütçeli kamu tüzelkişisi olmaktan çıkarılmış dolayısıyla yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemi bütçe yasası ile yapılmıştır diğer yasalarla yapılması gereken değişikliği bütçe yasasıyla yaptığı için tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendi dilekçemizin yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kural ile tarihli ve sayılı maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin bendinde yer alan bakanlık hizmet binaları ve i̇çişleri bakanlığının görüşünü almak suretiyle hükümet konaklarının yapımını programlamak satınalma işlemlerini yürütmek ve bunların onarımlarını yapmak hükmünün bakanlık hizmet binalarının yapımını programlamak satınalma işlemlerini yürütmek ve bunların onarımlarını yapmak şeklinde uygulanacağı öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinde maliye bakanlığı milli emlak genel müdürlüğünün görevleri belirtilmiştir mevcut kural ile bakanlık hizmet binaları ve hükümet konaklarının yapımını programlamak satınalma işlemlerini yürütmek ve bunların onarımlarını yapmak görevi ayrı ayrı adı geçen genel müdürlüğüne verilmiş ve ayrıca hükümet konaklarıyla ilgili işlemler için i̇çişleri bakanlığının görüşünün alınması şartı getirilmiştir bu nedenle iptali istenen kuralın söz konusu üncü maddenin bendi ile milli emlak genel müdürlüğüne verilen görevi yılı için değiştirici nitelik taşıdığı kuşkusuzdur yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemi bütçe yasası ile yapılmıştır açıklanan ve dilekçemizin yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle bütçeyle ilgili olmayan ve diğer yasalarla yapılması gereken bir düzenlemeyi içeren tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı tabii afet nedeniyle meydana gelen hasar ve tahribata i̇lişkin hizmetlerin yürütülmesine dair kanunun ncı maddesinin üçüncü fıkrasında tabii afete maruz kalan yörelerdeki belediyeler ile özel idarelere maruz kaldıkları hasar ve tahribatları gidermek amacıyla sayılı kanunun tarihli ve sayılı kanunla değişik üncü maddesi çerçevesinde özel hesaplarda toplanan kaynaklardan yardım yapılabilir bu yardımların miktarı hasar ve tahribat oranları dikkate alınarak maliye bakanının uygun görüşü üzerine bayındırlık ve i̇skan bakanınca tespit edilir hükmüne yer verilmiştir i̇ptali istenen kural uyarınca söz konusu hükme göre tarihinden önceki dönemlere ilişkin başvurulardan maliye bakanlığınca uygun görüş verilmemiş olanlar hakkında herhangi bir işlem yapılmayacak diğer bir anlatımla tabii afete maruz kalan yörelerdeki belediyeler ile özel idarelere gerekli yardım yapılamayacaktır görüldüğü gibi yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemi bütçe yasası ile yapılmıştır açıklanan ve dilekçemizin yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle bütçeyle ilgili olmayan ve diğer yasalarla yapılması gereken bir düzenlemeyi içeren tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı elektrik ve havagazı tüketim vergisi tarihli ve sayılı belediye gelirleri kanununun ila uncu maddelerinde düzenlenmiştir bu yasanın uncu maddesinde elektrik enerjisini tedarik eden veya havagazını dağıtan kuruluşlar tahsil ettikleri vergiyi tahsil tarihini takibeden ayın nci günü akşamınaesas sayısı karar sayısı kadar belediyeye bir beyanname ile bildirmeye ve vergiyi aynı sürede ödemeye mecburdurlar denilmiştir i̇ptali istenen kural ile elektrik ve havagazı tüketim vergisinin tarh tahakkuk ve tahsil yetkisi maliye bakanlığı vergi dairelerine elektrik piyasası kanununa göre elektrik enerjisini tedarik eden ve havagazını dağıtan kuruluşların kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine verilmiş ve böylece belediyelerin önemli bir vergi geliri ellerinden alınmış diğer bir anlatımla belediyelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanması engellenmiştir yapılan bu düzenlemenin bütçe ile ilgili olmadığı yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işleminin bütçe yasası ile yapıldığı çok açıktır tarihli ve sayılı belediyelere ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkındaki kanunun inci maddesinde yer alan pay oranını indiren mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının iptaline ilişkin anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında aynen şöyle denilmiştir i̇ller bankasında her ay sonuna kadar toplanan belediyeler payının genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının sına tekabül eden bölümü banka tarafından i̇çişleri bakanlığınca bildirilecek son genel nüfus sayımı sonuçlarına göre büyük kent belediyeleri dışındaki belediyelere dağıtımı planlanır görüldüğü üzere tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinde yer alan pay oranı mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası ile olarak değiştirilmiştir herhangi bir kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesinin veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesinin ve kaldırılmasının olanaksız olduğu daha önceki anayasa mahkemesi kararlarında yer almıştır mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası kanunlar ile yapılması gereken düzenlemeler bütçe kanunu ile yapıldığı için anayasanın ve maddelerine bütçe kanunu bu tür düzenlemelerin yapılabileceği nitelikte bir kanun olmadığı ve getirilen düzenlemeler bütçe ile ilgili olmadığı için anayasanın maddesine mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanmasını engellediği için anayasanın maddesinin son fıkrasına yasama erki anayasaya aykırı biçimde kullanıldığı için anayasanın maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi ile maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci nci inci uncu nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı konut edindirme yardımı hak sahiplerine ödeme yapılmasına dair kanunun i̇lan ve hak sahipliğinin sona ermesi başlıklı inci maddesinin ikinci fıkrasında türkiye emlak bankası anonim şirketine iletilen listelerde isimleri yer almadığı halde konut edindirme yardımına müstahak olduğunu ileri sürenlerin ilanın yapıldığı tarihten itibaren ay içerisinde mülga sayılı kanuna göre konut edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek ve ilgili bankaya devretmekle yükümlü olan kurum ve kuruluşlara başvurmaları halinde adlarına daha önce konut edindirme yardımı yapıldığı hususunun her zaman düzenlenmesi mümkün olmayan nitelikteki belgelerle kanıtlanması veya bu durumun ilgili kurumların kayıtları ile anlaşılması kaydıyla konut edindirme yardımı tutarları ilgili kurum veya kuruluşlarca hesaplanarak ilgililerin başvurusunu izleyen aylık süre içinde üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen formatta ve şekilde bankaya bildirilir bu fıkraya göre hak sahibi olduğu tespit edilenlere yapılacak ödemelerde üncü maddenin birinci fıkrasının bendine ilişkin hükümler uygulanır bu fıkrada belirtilen başvuru süresi geçirildikten sonra yapılan talepler ilgili kurum ve kuruluşlarca dikkate alınmaz hükmüne yer verilmiştir i̇ptali istenen kural ile bu hükümde yer alan aylık süre ibaresinin aylık süre şeklinde uygulanacağı öngörülmüş dolayısıyla konut edindirme yardımı tutarlarının ilgili kurum veya kuruluşlarca hesaplanarak ilgililerin başvurusunu izleyen aylık süre içinde bankaya bildirme süresi aydan aya çıkarılmış yani ve sayılı konut edindirme yardımı hak sahiplerine ödeme yapılmasına dair kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmıştır görüldüğü gibi iptali istenen bu kuralla bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken bir yasama işlemi bütçe yasası ile yapılmıştır açıklanan ve dilekçemizin yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle bütçeyle ilgili olmayan ve diğer yasalarla yapılması gereken bir düzenlemeyi içeren tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçemizde iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulması istenen hükümler bütçe ile ilgili olmayan hususları düzenlemektedirler halbuki anayasanın inci maddesi bütçe kanunlarında bütçe ile ilgili olmayan hususların yer alamayacağını bildirmektedir anayasa mahkemesinin de bu nedenle bütçe kanunlarında yer alan bütçeyle ilgisiz hükümler hakkında verdiği sayısız iptal kararı vardır anayasanın maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organları ile gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür yasama organı yapacağı yeni düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen anayasa mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak bu kararları etkisiz bırakacak biçimde yeni yasa çıkarmamak ve anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir yasama organı yasa çıkarırken iptal edilen yasaya ilişkin kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak ve sözcükleri ayrı olsa bile iptal edilen yasalarla içerik ya da nitelik yönünden aynı veya benzer olan yasaları çıkarmamak zorundadır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıesas sayısı karar sayısı bir hukuk devletinde böyle bir duruma seyirci kalınmaması tabii olup anayasal düzenin en kısa sürede iptalini ve yürürlüğünün durdurulmasını istediğimiz hukuka aykırı bu tür kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da bir gereğidir anayasaya aykırılığın ısrarla sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur bir yıllık bir döneme ilişkin olan bütçe kanunundaki bu düzenlemeler hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmediği takdirde bütçe yılı sona erdikten sonra verilecek iptal kararlarının etkililiği ortadan kalktığından böyle bir durumun sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zararlara yol açacağı da kuşkusuzdur anayasaya aykırı oldukları gerekçemizde gösterilen hükümlerin uygulanması halinde ortaya çıkacak ve giderilmesi olanaksız durum ve zararların önlenebilmesi hukukun ve anayasanın üstünlüğünün korunabilmesi için bu hükümlerin yürürlülüklerinin iptal davası sonuçlanıncaya kadar durdurulması gerekmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanunun inci maddesinin anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasanın nci inci nci inci uncu nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasanın nci inci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,531
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvurunun gerekçesi şöyledir suç tarihinde güvenlik güçlerinin yakalama müzekkeresi bulunan hamdinin aranması amacıyla adı geçenin köyüne gittikleri kapıya çıkan sanığın evi aramak isteyen güvenlik güçlerine babası olan hamdiyi yakalamalarını engellemek amacıyla mukavemette bulunduğu hakaret ve tehdit ettiği iddiası ile kamu davası açılmıştır yapılan yargılama sırasında derdest davada suçun subutu halinde tcknun eğer fiil kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadı ile vaki olmuş ise birinci fıkradaki hal için iki aydan altı aya ikinci fıkrada yazılı hal için dört aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir hükmünü havi fıkrasının uygulanmasını gerektirir bir durum meydana gelmiş bulunmaktadır tcknun maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülmüştür şöyleki tcknun maddesinin fıkrası bir memura veya ona yardım edenlere memuriyetine ait vazifelerini ifa sırasında cebir ve şiddet veya tehdit ile mukavemet eden kimse derken tcknun maddesi fıkrası silahla veya birden çok kişiler tarafından işlenen suçu tarif etmiş fıkrada ise hapis ve tevkiften kurtarma maksadı varsa bunun cezayi müeyyidesi düzenlenmiştir madde tcknun devlet idaresi aleyhine işlenen cürümler başlıklı babında düzenlenmiştir tcknun maddesindeki suç herkes tarafından işlenebilir suçun mağduru memur olabileceği gibi ona yardım eden bir kimse de olabilir direnmenin maddi ögesi zor veya tehdittir suçun manevi ögesi özel kasıttır sanıklara tcknun fıkralarındaki hallerde cezai yaptırımlar gösterilirken fıkrada kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadı varsa verilecek cezalar indirilerek gösterilmiştir bunun gerekçesi de bir anlayışa göre memurun tevkifi cebren icra etmesi haksız taarruz sayılamayacağından tevkife cebir ile mukavemet eden kimse meşru müdafa mazeretinden istifade edemez fakat kanun böyle bir durumda meşru müdafaya benzeyen bir hal gördüğünden mesuliyeti bertaraf edememiş ise de onun tahfif etmeyi uygun görmüştür ancak gerçekte de bu hükmün izahı güç tarafı yok değildir aynı olayda sanık ile mağdur arasında çıkan kavga üzerine güvenlik güçlerince sanık ve mağdur karakola getirilmek istendiğinde hem sanık hemde mağdur mukavemette bulunurlarsa sanık tcknun maddesinden yargılanırken ilk suçun mağduru olan daha ağır cezayı gerektiren tcknun maddeden yargılanacaktır çünkü ilk suçun sanığı olan bu olayda kendini hapis ve tevkiften kurtarmak amacıyla mukavemet göstermiştir bunun anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşüncesindeyiz para cezasını gerektiren bir suçtan dolayı örneğin tcknun maddesi aranan şahsın mukavemetinde tcknun maddesinden hüküm kurarken hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı örneğin tcknun maddesi aranan şahsın mukavemetinde tcknun maddesinden hüküm kurmak gerekmektediresas sayısı karar sayısı yargıdan ya da yargının verdiği hükümlerden kaçma kurtarma ve bu uğurda mukavemetin yerindeliği ileri sürülemez daha sert müeyyide altına alınması gereken durumda tcknun fıkrasında daha hafif cezanın gösterilmesinin anayasanın ruhunda bulunan adalet duygusuna aykırı olduğu düşüncesindeyiz sonuç olarak tcknun maddesinin fıkrasının anayasanın yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığına dair maddesine kanun önünde eşitliğine dair maddesine kanunların anayasaya aykırı olamayacağını düzenleyen maddesine kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin maddesine anayasanın ruhunda bulunan hukukun genel prensipleri ve adalet duygusuna aykırı olduğu düşünüldüğünden tcknun maddesinin iptali için keyfiyetin anayasa mahkemesine sunulmasına ilgili evrak önerilerinin karara ekli olarak gönderilmesine karar verildi
468
esas sayısı karar sayısı l davacinin gerekçesi̇ özeti̇ sayılı kanunun maddesinin bendi ve bununla ilgili geçici maddesi için eski sayılı avukatlık kanununda siyasal bilgiler okulu veya fakültesinden mezun olup da eksik kalan derslerden hukuk fakültesinde sınav vermiş olanlar öğrenim bakımından avukatlık mesleğine kabul edilme koşuluna sahip sayılırken sayılı kanunun avukatlığa kabul koşullarını belirleyen maddesinin öğrenime ilişkin bendinde bu hükme yer verilmemiştir böylece hukuk fakülteleri mezunlariyle eksik hukuk derslerinden sınav vermiş siyasal bilgiler fakültesi mezunları arasında hiçbir fark olmadığı halde ikincilere avukat olma yolu kapatılmış ve kanun önünde eşitlik ilkesi çiğnenerek hukuk fakülteleri birer avukatlık fakültesi imiş gibi mezunlarına imtiyaz tanınmıştır yürürlükteki kanunlara göre hâkim olabilecek durumda bulunan siyasal bilgiler fakültesi mezunlarının avukat olamamaları eşitsizliği bir başka yönden de oluşturmaktadır hüküm anayasanın maddesine aykırıdır yine aynı hüküm anayasanın maddesine aykırı olarak kişinin maddî ve manevî varlığını geliştirme hak ve hürriyetini maddeye aykırı olarak da siyasal bilgiler fakültesi mezunlarının bilim ve sanatı serbestçe öğrenme haklarını kısıtlamaktadır hükmün oluşturduğu durum anayasanın maddesinin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları için getirdiği yönetim ve işleyişin demokratik esaslara uygun bulunması yolundaki buyruğa da aykırıdır çünkü kamu kurumu niteliğindeki hiçbir meslek kuruluşu bilgileri eşit olan ve eksiği varsa sınav vererek tamamlamış bulunan iki zümreden birine kapılarım kapayamaz ve maddeler için madde hükmü adlî işlemler dışında resmî dairelerdeki bütün çekişmeli ve çekişmesiz işlerin takibi yetkisini baroda kayıtlı avukatlara hasretmekle bu işleri bir tekel konusu yapmakta ve avukatlara bir zümre imtiyazı tanımaktadır onun için anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesi yurttaşlara mutlak bir hak arama hürriyeti tanımıştır sayılı kanunun maddesi bu hürriyeti kısıtladığı için maddeye de aykırıdır anayasanın ve maddelerine göre herkes dilediği alanda çalışma hürriyetine sahiptir ve çalışma herkesin hakkı ve ödevidir sayılı kanunun maddesi arzuhalcilik ve muakkiplik yapmayı meslek edinenlerin çalışma hürriyetlerini ortadan kaldırdığından bu maddelere aykırıdır bu gibiler yoksul kimselerdir ekmek kapılanma böylece kapanması anayasanın maddesindeki sosyal devlet ilkesine de aykırı düşer madde dolayısiyle vatandaşın dilekçe hakkını zedelediğinden anayasanın maddesine de aykırıdır sayılı kanunun yoksul halkı en basit işler için avukat arayıp bulma ve bunlara tarife gereğince ücret ödeme zorunda bırakan maddesi de anayasanın yukarıda açıklanan maddelerine ve sosyal devlet ilkesine aykırı düşmektediresas sayısı karar sayısı geçici madde ve madde için hukuk usulü muhakemeleri kanununun maddesi sayılı kanunun maddesiyle değiştirilmiş olmakla birlikte eski maddenin son fıkrası uyarınca vekâlet görevinde bulunanların kazanılmış hakları geçici madde ile saklı tutulmuştur ancak avukatlık kanunu yürürlüğe girdikten sonra arzuhalcilik ve muakkiplik etmek isteyeceklere bu mesleğin kapıları kapatılmakta böylece çalışma hak ve hürriyeti sınırlandırılmaktadır öte yandan geçici maddenin listeye kaydolma ve yazıhane açma mecburiyetini yükleyen fıkraları arzuhalci ve muakkipleri ağır malî külfetlerle karşı karşıya bırakmıştır yoksul halkın küçük bir ücret karşılığında bunlara gördürdüğü hizmetler avukatların tekeline girince yükselen ücretleri ödemeğe gücü yetmiyenler haklarını alamaz duruma düşeceklerdir bütün bu nedenlerle geçici madde ve madde anayasanın ve maddelerine aykırıdır madde için bu madde avukatları belirli toplantılara katılmağa zorlamakta ve yükümü yaptırıma bağlamaktadır anayasanın maddesi uyarınca düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olan avukat şu veya bu düşünceyi desteklemek veya reddetmek durumuna düşebileceği bir baro toplantısına gitmeyebilmelidir bir meslek kuruluşunun toplantılarına katılmamanın suç sayıldığı yerde kişi hürriyetinin özü zedelenmiş olur öte yandan kanun zoriyle toplantıya avukat götürmek bir meslek kuruluşu olan baronun yönetim ve işleyişini demokratik esaslara aykırı duruma getirir sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve maddeler için bu maddeler avukatı geleneklere bağlı tutmak ve bağlılığı meslekten çıkarmaya kadar uzanan yaptırımlarla sağlamak istemektedir anayasamız gelenekleri koruyucu ve tutucu değil geleceğe yönelmiş bir anayasadır mesleğin ifasında meslek geleneğine uyma zorunluğu orta çağlardaki loncaların düşüncelerini ve değer yargılarını canlandırmak anlamını taşır bu tutum anayasanın ruhuna ve temel ilkelerine aykırıdır meslek geleneklerine uymamak fakat kanunların çizdiği sınırlar içinde yaşamak bir yandan da anayasanın maddesiyle sağlanan kişinin manevî varlığım geliştirme hakkı nı kullanmak her meslek sahibi vatandaş için mümkün olmalıdır geleneğe bağlı kalmağa zorlanmak kişinin manevî varlığını geliştirme hakkım özünden zedelediği gibi anayasanın vicdan inanç ve kanaat hürriyetine ilişkin düşünce ve kanaat ve bilim ve sanatı serbestçe öğrenme hürriyetlerine ilişkin ve maddeleri ile de bağdaşamaz öte yandan sayılı kanunun maddesine göre yargı organlarına yardım edecek ve görevinin yerine getirilmesinde adlî mercilerden yardım görecek olan avukatı bağlayan meslek geleneği giderek yargı organlarını da bağlayacağından hüküm yargı organlarının anayasanın maddesi ile düzenlenen mutlak ve geniş bağımsızlığını da kısıtlar niteliktedir maddeler ve bunlarla ilgili geçici ve maddeler için bu maddelerin tümü avukatların sayılı sosyal sigortalar kanununun kapsamına alınmaları ile ilgilidiresas sayısı karar sayısı sosyal sigortalar kurumu herhangi bir sigorta şirketi değildir bu kurum iş akdiyle çalıştırılanların sosyal güvenliğini sağlamak ereğiyle kurulmuş ve işçilerin ücretlerinden bir de işverenlerden sonuç olarak işçilerin yarattığı ve işverenin yararlandığı değer fazlasından kesilen paralarla oluşmuştur böyle bir kurumun kasasına el uzatarak oradan emekli aylığı almak isteyenlerin gerek sosyal statüleri gerek gelir bildirimi olanakları bakımından eşit durumda olmaları şarttır işçiler bir sınıf ve avukatlar sosyal bir zümre olarak nazara alındığında işçilerin kurduğu bir yardım sandığına avukatların kanun zoriyle ortak edilmesi sosyal sınıf ve zümrelerin mal varlıklarının karıştırılması anlamına geliyorsa gerçek odur ki yararlanma karşılıklı değil bir taraflıdır i̇ki grubun gelir bildirimi olanakları yönünden karşılaştırılmalarında görülecek olan şudur i̇şçiler gelirlerini kendi iradeleriyle tesbit edemezler bunu işveren asgarî ücret yönetmeliğine göre tayın eder bordroda gösterir ve sosyal sigorta pirimlerine bu ücret esas alınır i̇şçi böylece sigortanın yüksek ücretli olup fazla pirim ödeyenlere sağladığı bir takım olanaklardan yoksun kalır avukatlar ise serbest meslek ve kalifiye hizmet erbabıdırlar asgarî ücret tarifelerinin üstünde diledikleri gibi vekâlet ücreti ister ve alırlar üstelik aldıkları ücretleri daha da yüksekmiş gibi gösterebilirler i̇şçiler ve avukatlar birbirinden bu kadar farklı iki kategoridir bunların bir tek sigorta kurumunda birleştirilmesi ve gelirlerine göre ödeyecekleri prim oranında sigortadan yararlanmalarına yol açılması anayasanın maddesine aykırı olarak bir zümrenin bir sınıfa karşı imtiyazlandırılması demektir eşitlik türkiyede avukatlık mesleğinin sosyalleştirilmemiş olmasından doğmaktadır eşitsizlik içinde de ayrıca bir zincirleme eşitsizlik vardır sözgelimi sayılı kanuna göre işçiler son on yıllık ödemedeki en yüksek yedi yıllık kazançları esas alınarak sigortadan yararlandırılırken geçici madde ile avukatların son defa ödedikleri prime esas olan aylık gelir tutarı üzerinden sigorta yardımı görmeleri sağlanmıştır anayasanın maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu bu hakkı sağlamak için sosyal sigortalar ve sosyal yardım teşkilâtı kurmanın ve kurdurmanın devletin ödevlerinden bulunduğu yazılıdır tükiyede herkes kavramına herkesten önce avukatlar giriyormuşcasına ve sayılı kanunla kurulmuş bir avukatlar yardımlaşma sandığı bulunduğu halde bunlar sosyal sigortalar kurumu gibi zenginleşmiş bir kurumun kapsamına ve inancası altına alınmışlardır herkes kavramı içindeki milyonlarca vatandaş henüz hiçbir yardımlaşma sandığına kanun yoliyle kavuşturulmamışken avukatlardan yana hükümler getirilmesi anayasanın maddesinin özüne aykırı düşerse bir tutumdur madde için yasama tekniğine aykırı biçimde belediye ve i̇darei umumiyei vilâyat kanunlarına değişiklik getiren bu madde belediye ve özel idare avukatları yani bir zümre yararına anayasanın maddesi ihlâl edilerek konulmuştur geçici madde için bu madde yargıtayda başkâtiplik yapan hukuk mezunlarım avukatlık stajından muaf tutarak anayasanın maddesine aykırı bir biçimde imtiyazlı kılmaktadıresas sayısı karar sayısı
1,102
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal gerekçesi olarak özetle şunlar ileri sürülmüştür cumhuriyet niteliklerini belirleyen anayasanın maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirtmekte maddesi ise devletin bu niteliğinin değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğini emretmektedir hukuk devletine herkes ve her organ hukuka uymak zorundadır herkesin hukuka uymak ve ona tâbi olmak zorunluluğu herkes için bir temel güvencedir hukuk güvencesi olmayan yerde hukuk devletinden hukukun üstünlüğünden ve demokrasiden söz edilemez herkesin olduğu gibi kanun yapan yasama organının da hukuka uymak zorunluluğu vardır yasama organının şekil olarak kanun niteliği verdiği kaidelerin anayasanın ve hukukun genel kurallarıyla çelişmesi hukuk devleti prensibini zedeler ve giderek ortadan kaldırır türk hukukunda özel hukuk tüzelkişilerinin nasıl doğacakları ve hangi koşularda bir hukuk süjesi olabilecekleri yasalarla ve hukukun konuya ilişkin temel ilkeleriyle belirlenmiştir bir özel tüzelkişisi olan vakıf ise belli bir miktar malın belli bir amaca tahsisi ile meydana gelir burada esas olan bir malı belli bir amaca tahsis eden vakfeden şahsın yani vâkıfın iradesidir vâkıf kendi iradesi ile yeterince malı bir amaca tahsis ederek vakfı oluşturur kanunla vakıf kurulamaz vakfın doğuş kaynağı şahsın iradesidir böyle bir irade olmaksızın vakıf doğmaz başka bir yolla vakıf oluşturmak hukuka uymaz türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfı kanununun maddesinde bu kanunun amacı milli harp sanayimizin geliştirilmesi yeni harp sanayi dallarının kurulması harp silah araç ve gereçlerinin satınalınması suretiyle türk silahlı kuvvetlerinin savaş gücünün arttırılmasına katkıda bulunmak üzere türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfının kurulmasını sağlamaktır denmektedir kanunun maddesinde ise bu kanunla türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfı kurulur vakfın kurucuları milli savunma bakanı genelkurmay nci başkanı milli savunma bakanlığı müsteşarı ve savunma sanayi geliştirme ve destekleme i̇daresi başkanıdır vakfın senedi milli savunma bakanı tarafından türk kanunu medenisindeki hükümlere göre tescil edilir şeklindeki kuralar yer almakta ve böylece bir özel hukuk tüzelkişisi olan vakıf kanunla kurulmaktadır oysa ki yukarıda açıklandığı gibi türk hukukuna göre vakıf birey veya bireylerin özgür iradeleri ile kurulur anayasanın başlangıç bölümünün inci paragrafında hiç bir kişi ve kuruluşun hukuk düzeni dışına çıkamayacağı belirtilmektedir oysa kanunla vakıf kurulmasını sağlayan yasanın ve nci maddelerindeki hükümlerle hukuk düzeni dışına çıkılmış olduğu bir gerçek olarak ortadadır anayasanın maddesinde dernekler için saptanan ilkeler vakıflar için de geçerlidir çünkü aynı maddenin son fıkrasında bu husus açıkça belirtilmiştir bu maddenin başlığı dernek kurma hürriyetidir anayasanın maddesi kenar başlıkların maddenin konusunu gösterdiğini ifade ettiğine göre anayasanın maddesinin konusu da dernek kurma hürriyeti olmaktadır sözü edilen maddedeki kurallar birlikte değerlendirildiğinde vakıf kurmanın bir hak ve bir özgürlük olduğu anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı dava konusu edilen yasanın maddesi ve maddesinin ilk fıkrası vakıf kurmayı öngördüğü gibi maddenin ikinci fıkrası da vakfı kimlerin kuracağını ve vakfın senedinin kim tarafından tescil ettirileceğini belirtmekte ve böylece bu şekilde düzenleme kanun zoruyla belli kişilerce vakıf kurulmasını sağlamaktadır kişinin iradesinin kanun yoluyla zorlandığı durumda ise haktan ve özgürlükten sözetmeye olanak yoktur türk hukukunda vakıf kurmanın ilkeleri belidir vakıflar bu ilkelere göre kurulmakta ve işlemektedir oysa türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfı şahısların iradesiyle ve diğer koşullan gerçekleştirerek değil kanunla kurulmaktadır bu bir ayrıcalık yaratmakta olup eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfı kanununun maddesinin son fıkrasında bu amaçla başka bir vakıf kurulamaz denmektedir anayasanın maddesinin vakıf kurmayı bir hak ve özgürlük olarak kabul etmesi karşısında bu fıkradaki hükmün eşitlik ilkesi ve demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmadığı açıktır bu kanunun geçici maddesinin ilk fıkrasında kara deniz ve hava kuvvetlerini güçlendirme vakıflarının menkul ve gayrimenkul malları nakit mevcudu her türlü hakları alacak ve borçlan herhangi bir karara gerek kalmaksızın bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içinde türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfına intikal eder devir teslim ve terkin işlemleri sözü edilen süre zarfında vakıfların yönetim kurulunca yerine getirilir yukarıda fıkrada yazılı sürede işlemlerin yapılmaması halinde sürenin hitamında devir teslim ve terkin işlemleri kanunen yapılmış sayılır devir işlemlerinin tamamlandığı tarihte ve herhalde birinci fıkradaki sürenin hitamında bu üç vakfın hükmi şahsiyeti sona erer denmektedir bu madde ile birer özel hukuk tüzelkişisi olan kara deniz ve hava kuvvetlerini güçlendirme vakıflarının menkul ve gayrimenkul mallarıyla nakit mevcudu ve her türlü haklarına el konmakta ve bunlar yeni kurulan türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfına verilmektedir daha da vahimi belli bir süre içerisinde bu varlıklar devredilmezse devredilmiş sayılarak yeni malikin mülkiyetine geçmiş olacaktır bu bir el koymadır müsaderedir hukukun üstünlüğü ile bağdaşmamaktadır ayrıca belli bir süre sonra bu vakıflara ait varlıkların yeni vakfın mülkü olacağı hususundaki hüküm haksız iktisaba da sebebiyet vermektedir bir önemli nokta da tüzelkişiliklerine son verilen bu vakıfların vakıf senetlerinde tüzelkişiliğin son bulması halinde mal varlıklarının nereye intikal edeceği belirtilmiştir geçici maddedeki bu hükümler ise tüzelkişinin mal varlığı üzerindeki tasarruf hakkını da ortadan kaldırmaktadır böyle bir düzenlemenin anayasanın öngördüğü mülkiyet hakkı hukuksal güvence hukukun üstünlüğü ve hukuka bağlı kalınması gereği ile bağdaştığı düşünülemez anayasanın maddesi dernekler gibi vakıfların da nasıl son bulacağını dağılacağını ve kapatılacağım düzenlemektedir buna göre özetle vakıflar kuruluş amaç ve şartlarını kaybetmeleri veya kanunun öngördüğü yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde kendiliğinden kanunda belirtilen hallerde de hâkim kararı ile kapatılmaktadır oysa sözü edilen bu üç vakfın kendiliğinden dağılmalarını gerektiren bir durum olmadığı gibi hâkim hükmüyle kapatılmalarını gerektirenesas sayısı karar sayısı bir hal de bulunmamasına rağmen anayasanın maddesinin öngörmediği bir biçimde kanun ile kapatılmaktadır günlü sayılı yasanın ve maddeleriyle geçici maddesi belirtilen nedenlerle anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırıdır
853
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından yılına ilişkin gösterge rakamı üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin ödenmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu hukuk müşavirliği vekalet ücretlerinin dağıtılmasına i̇lişkin usul ve esaslar hakkındaki yönergenin nci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile ikinci fıkrasının inci maddesinin ve uncu maddesinin ikinci fıkrasının iptali ile vekalet ücretinin tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bi̇lgi̇ teknoloji̇leri̇ ve i̇leti̇şi̇m kurumu başkanliğina karşı açılan davada mahkememizce verilen tarihli ve k sayılı iptal kararının danıştay dairesinin tarihli ve k sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak dosya yeniden incelendi gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme başlıklı inci maddesinin sayılı kanunla yürürlükten kaldırılmasından önceki halinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir bakanlar kurulunun istifası düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz kuralına yer verilmiştir anılan kural uyarınca kanun hükmünde kararnamelerin yetki kanununa aykırı olmaması yetki kanunu ile belirtilen çerçeve ve sınırları aşmaması gerekmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin dayanağı olan tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı ‘‘kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesinin sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun inci maddesinde kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olarak belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı görüldüğü üzere sayılı yetki kanunu amaç kapsam ve ilkeleri bakımından kamu personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin olarak bakanlar kuruluna doğrudan bir düzenleme yapma yetkisi vermediğinden anılan yetki kanununa istinaden yürürlüğe konulan sayılı kanun hükmünde kararname ile mevcut bakanlıkların birleştirilmesi veya kaldırılması yeni bakanlıklar kurulması anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkileri mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesi veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesi söz konusu olmadığı sürece personelin mali haklarına ilişkin olarak doğrudan düzenleme yapılması mümkün bulunmamaktadır bakılan dava bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunda avukat olarak görev yapan davacının yılına ilişkin gösterge üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin tarafına ödenmesine ilişkin tarihli başvurusunun davalı idarece vekalet ücretlerinin dağıtılmasına i̇lişkin usul ve esaslar hakkındaki yönergenin maddesinin üçüncü fıkrasındaki emanet hesabından kısmen veya tamamen ödeme yapılacak personelin dağıtıma esas cari yılda hukuk müşavirliğinde fiilen en az ay çalışması zorunludur bu süreye her türlü izin ve sağlık raporları dahil değildir hükmü uyarınca reddedilmesi üzerine bu işlem ile bu işlemin dayanağı olan bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu hukuk müşavirliği vekalet ücretlerinin dağıtılmasına i̇lişkin usul ve esaslar hakkındaki yönergesinin nci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile ikinci fıkrasının inci maddesinin ve uncu maddesinin ikinci fıkrasının iptali ile vekalet ücretinin tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır kuralı yer almıştır sayılı bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun kuruluşuna i̇lişkin kanunun maddesinde kurum personeli kadro karşılığı sözleşmeli statüde istihdam edilir kurum personeli ücret sosyal ve diğer mali haklar ile bu kanunda yer alan hükümler dışında sayılı kanuna tâbidir düzenlemesine yer verilmiştir sayılı genel bütçe kapsamındaki kamu i̇dareleri ve özel bütçeli i̇darelerde hukuk hizmetlerinin yürütülmesine i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinde kanun hükmünde kararnamenin amacının genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri türkiye büyük millet meclisi cumhurbaşkanlığı anayasa mahkemesi yargıtay danıştay hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ve sayıştay dâhil ve özel bütçeli idarelerin hukuk hizmetlerinin etkili verimli ve usul ekonomisine uygun şekilde yerine getirilmesine ve bu hizmetlerin yürütülmesinde uygulama birliğinin sağlanmasına yönelik usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş tanımlar başlıklı nci maddesinde idare sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununa ekli ve sayılı cetvellerde belirtilen kamu idareleri olarak tanımlanmış üncü maddesinde tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri muhakemat müdürleri hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir i̇dareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk birimindeesas sayısı karar sayısı fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir vekalet ücretinin dava ve icra dosyasını takip eden hukuk birimi amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü veya avukata i dağıtımın yapıldığı yıl içerisinde altı aydan fazla süreyle hukuk biriminde fiilen görev yapmış olmak şartıyla hukuk birimi amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü ve avukatlara ı eşit olarak ödenir ödenecek vekalet ücretinin yıllık tutarı hukuk birimi amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü avukatlar için gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez yapılacak dağıtım sonunda arta kalan tutar hukuk biriminde görev yapan ve bendindeki tutarları dolduramayan hukuk birimi amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü ve avukatlara ödenir bu dağıtım sonunda arta kalan tutar üçüncü bütçe yılı sonunda ilgili idarenin bütçesine gelir kaydedilir hizmet satın alınan avukatlara yapılacak ödemeler bu madde kapsamı dışındadır hükmüne inci maddesinde ise tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır diğer mevzuatta vekalet ücretinin ödenmesine ilişkin olarak sayılı kanunun ncı maddesine yapılan atıflar bu kanun hükmünde kararnameye yapılmış sayılır hükmüne yer verilmiştir tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğü giren vekalet ücretlerinin dağıtımına dair usul ve esaslar hakkında yönetmeliğin ödenecek vekalet ücretinin limiti ve dağıtım şekli başlıklı ncı maddesinde emanet hesabında toplanan vekalet ücretleri vekalet ücretinden yararlanacak kişilere yıllık tutarı gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarın oniki katını geçmemek üzere aşağıdaki şekilde dağıtılır dava veya icra dosyasını takip eden hukuk birim amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü veya avukata i vekalet ücreti dağıtımının yapıldığı yıl içerisinde altı aydan fazla süreyle hukuk biriminde fiilen görev yapmış olmak şartıyla hukuk birim amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü ve avukatlara ı eşit olarak ödenir davanın takibi ve sonuçlandırılmasında birbiri ardına veya birlikte hizmeti geçenlere bendine göre ayrılan hisseler bu kişilerin hizmet ve karara tesir derecesine göre hukuk birim amiri tarafından paylaştırılır dağıtımı yapılmayan lik kısım muhasebe birimince hazineye gelir kaydedilir düzenlemesi limit dışı vekalet ücretinin dağıtımı başlıklı nci maddesinde bu yönetmeliğin inci ve ncı maddelerine göre vekalet ücreti ödenen ve limitini dolduramayan hukuk birim amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü ve avukatlara ödenecek tutarlar mali yılı takip eden ocak ayı sonuna kadar tahakkuka bağlanmak suretiyle hukuk biriminin bağlı olduğu merkez muhasebe birimince emanet hesabındaki limit dışı vekalet ücretinden ödenir düzenlemesi mevcuttur tarihinden itibaren yürürlüğe giren bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu hukuk müşavirliği vekalet ücretlerinin dağıtılmasına i̇lişkin usul ve esaslar hakkında yönergenin nci maddesinde yönergenin dayanağının sayılı avukatlık kanununun üncü maddesi sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin üçüncü fıkrası ile sayılı bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun kuruluşuna i̇lişkin kanunun inci maddesi olduğu belirtilmiştir anılan yönergenin dava konusu edilen nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde kurumu adli ve idari yargıda icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan hukuk müşaviri ve hukuk müşavirleri dışındaki personele ödenecek vekalet ücretinin yıllık tutarı gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının on iki katını geçemez hükmü ikinci fıkrasında başkan tarafından yukarıda yer alan gösterge rakamları daha düşük olarak belirlenebilir hükmü inciesas sayısı karar sayısı maddesinde cari yıl itibariyle tahsil edilip emanet hesabında toplanan vekalet ücretlerine ilişkin dağıtımın bir sonraki yılın ocak ayı içinde yapılması esastır emanet hesabında toplanan dağıtıma esas cari yıla ilişkin vekalet ücretlerinin aynı yıl içerisinde kısmen veya tamamen ödenmesi başkan onayı ile mümkündür kısmen ödeme yapılan personele cari yıldan sonraki ocak ayında yapılacak dağıtımda yıllık limitten kalan kısım kadar ödeme yapılır tamamen ödeme yapılan personele ise cari yıldan sonraki ocak ayında yapılacak dağıtımda herhangi bir ödeme yapılmaz emanet hesabından kısmen veya tamamen ödeme yapılacak personelin dağıtıma esas cari yılda hukuk müşavirliğinde fiilen en az ay çalışması zorunludur bu süreye her türlü izin ve sağlık raporları dahil değildir hükmü uncu maddesinin ikinci fıkrasında ise limit dışı vekalet ücreti hesabından yapılacak ödeme sadece cari yıldan sonraki ocak ayı içerisinde yapılır hükmü yer almıştır görüldüğü üzere davacının iptalini istediği vekalet ücretlerinin dağıtımına ilişkin usullerin belirlendiği yönergenin dayanağı sayılı kanun hükmünde kararnamenin vekalet ücretlerinin dağıtımına ilişkin hükümleridir sayılı kanun hükmünde kararname ile getirilen ve yukarıda aktarılan düzenlemelerin mevcut veya yeni ihdas edilen ya da bir başka bakanlıkla birleştirilen bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesiyle bağlantılı ve bunların zorunlu sonucu olmayıp doğrudan mali haklara ilişkin bir düzenleme niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır bu itibarla dava konusu olayda uygulanması gereken sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin nci fıkrasının bendindeki ödenecek vekalet ücretinin yıllık tutarı hukuk birimi amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü avukatlar için gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez hükmü davacı avukat statüsünde bulunduğundan avukat ibaresi yönünden sayılı yetki kanunu ile belirlenen çerçeve ve sınırları aşan nitelikte düzenleme olduğundan anayasaya aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesinin birinci fıkrası ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ıncı maddesi uyarınca sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin nci fıkrasının bendindeki ödenecek vekalet ücretinin yıllık tutarı hukuk birimi amiri hukuk müşaviri muhakemat müdürü avukatlar için gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez hükmünün avukat ibaresi yönünden türkiye cumhuriyeti anayasasının anılan kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan inci maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine kararın taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,759
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay dairesinin gerekçesi şöyledir sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü tarafından maliye bakanlığına karşı açılan davada maliye bakanlığı muhasebat genel müdürlüğünün mali yılı bütçe kanununun maddesi hükmünün uygulanmasını gösteren ve kendilerine bağlı döner sermaye işletmelerini de aylık gayrisafi hasılatından ve geçmiş ve cari yıl kârlarının hazineye irat kaydedileceği işletmeler kapsamına alan sıra numaralı genel tebliğinin ve tebliğ kapsamından çıkartılmaları yolundaki davalı idareye başvurusunun reddi ile döner sermaye işletmelerinden aylık peşin gelir tahsiline ilişkin işlemlerin iptali ve bu işlemler nedeniyle uğranılan maddi zararın gecikme faiziyle birlikte tahsili istenilmektedir mali yılı bütçe kanununun maddesinde genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmelerinin aylık gayrisafi hasılatının ile sermayeye eklenmiş olsun veya olmasın kullanılmayan geçmiş ve cari yıl kârlarının hazineye irat kaydedileceği maliye bakanının aylık gayrisafi hasılata ilişkin oranı döner sermayeler veya işletmeleri itibariyle una kadar yükseltebileceği peşin gelirlerin ve yıl sonu kârlarının toplanmasına kaydına raporlanmasına bildirim ve ödeme sürelerinin tesbitine ve peşin gelirlerin yıl sonu kârlarına mahsubuna ilişkin hususların maliye bakanlığınca belirleneceği yıl sonu kârı ve peşin gelirin yatırılmaması halinde sayılı yasaya göre yapılacak tahsilatta döner sermaye ita amiri ve saymanlarının zamdan yarı yarıya sorumlu tutulacakları ancak maliye bakanlığının verdiği ek süreler için zam uygulanmayacağı daha önceden ve yılı içinde herhangi bir suretle statüsü değiştirilen döner sermayeli işletmeler hakkında da bu maddenin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır maliye bakanlığı muhasebat genel müdürlüğünün dava konusu sıra numaralı genel tebliğinde ise döner sermayeli işletmelerin aylık gayrisafi hasılatlarından hazineye irat kaydedilecek oranlar ile peşin gelirlerin ve dönem sonu kârlarının bildirimi ve yatırılmasına ilişkin uygulanmasına devam edilen seri numaralı genel tebliğ hükümlerine ek olarak uyulması gereken esaslar düzenlenmiştir dairemizin numarasında kayıtlı adalet bakanlığı i̇şletmeler ve i̇şyurtları kurumu tarafından açılan ve daha sonra gün ve sayılı kararla işlemden kaldırılan dava dosyasında sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin bütününün iptali istemiyle anayasa mahkemesine itiraz yoluyla başvurulmuş anayasa mahkemesi gün ve k sayılı kararıyla itiraz konusu maddenin genel bütçeye dahil dairelerebağlı döner sermayeli işletmeler yönünden anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir davacı sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü sayılı yasayla katma bütçeli kamu tüzel kişiliği olarak yapılandırıldığından kurulumuzca uyuşmazlığın kaynaklandığı ve dava konusu tebliğin dayanağı olan mali yılı bütçe kanununun maddesinin bu defa katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmeleri yönünden anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin yürütmekle yükümlü oldukları bazı kamu hizmetlerinin finansmanında ilgili bütçeden ayrılacak sermayenin işletilmesiyle eldeesas sayısı karar sayısı edilecek gelirin kullanılmasının hizmet gereklerine daha uygun görülmesi halinde yasayla veya yasanın belirlediği esaslar çerçevesinde ve yasanın verdiği yetkiye dayanılarak kurulan döner sermaye işletmelerine ilişkin olarak mevzuatımızda genel hükümleri içeren bir yasal düzenleme bulunmamaktadır bununla birlikte döner sermaye işletmelerinin konuları ilgili bütçeden ayrılacak sermaye veya bu sermayenin tespitindeki usul elde edilecek gelire ilişkin işlem ve kuralları kuruluş yasalarında veya idareye döner sermaye işletmesi kurma yetkisi tanıyan yasalarda belirlenmektedir i̇lgili yasalar gereği döner sermayeden elde edilen ve her yılın sonunda kullanılmayan gelir bir kısım işletmede ödenmiş sermaye tahsis edilen tutara ulaştıktan sonra hazineye irat kaydedilmekte bazı işletmelerde ise ertesi yılın döner sermaye gelirine eklenmektedir yasasında aylık gayrisafi hasılatının belli bir oranı hazineye irat kaydedileceği belirtilen bir döner sermaye işletmesi bulunmamaktadır i̇ta amirleri ve saymanların sorumlulukları da bazı ilgili yasalarda düzenlenmiştir yılından itibaren her mali yılın bütçe yasasında yer alan döner sermaye gelirlerine ilişkin benzer hükümlerden farklı olarak mali yılı bütçe yasasında genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı bütün döner sermaye işletmelerinin aylık gayrisafi hasılatının ve kullanılmayan yıl sonu kârının hazineye irat kaydı zorunlu tutulmuş maliye bakanına bu konuda bir takdir yetkisi tanınmamıştır anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek ayrı ayrı sayılmış maddede yasa tasarısı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının içtüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altına alınmış ayrıca maddede cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır genel hatlarıyla aktarıldığı üzere anayasamızda bütçe yasaları ve diğer yasalar birbirinden tamamen ayrı yasama yöntemleri olarak düzenlenmiş olup bu düzenleme karşısında yasa konusu olacak hükümlerin bütçe yasasında yer almasına veya bir yasa hükmünün bütçe yasasıyla değiştirilmesi veya kaldırılmasına veya bütçe yasasında bulunması gerekli bir hükme öteki yasalarda yer verilmesine olanak bulunmamaktadır diğer taraftan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulanmasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasal kuralın bütçeden harcamayı gerektirir veya gelir getirici nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili sayılmasına neden olmayacaktır nitekim anayasanın maddesindeki anılan kuralla da bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştır dava konusu tebliğin dayanağı mali yılı bütçe kanununun maddesinde daha önceden veya yılı içinde herhangi bir suretle statüsü değiştirilenler de dahil olmak üzere genelesas sayısı karar sayısı bütçe kapsamındaki dairelere ve katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmeleri ile ita amiri ve saymanlarına yükümlülükler getirilmiştir döner sermayeli işletmelerin elde edecekleri gelirlere ilişkin işlem ve kurallar ile ita amiri ve saymanların sorumlulukları yasa konusudur esasen yürürlükteki yasalarda da bu konuda hükümler yer almaktadır i̇şin bütçe ile ilgili yönü sadece sermayenin oluşması için bütçeden ödenek ayrılması döner sermaye işletmelerine ilişkin yasalarda gelirlerin bütünü veya bir bölümünün hazineye irat kaydının öngörülmesi halinde yasada belirtilen ödenek miktarının bütçeye konulması ve gelir bütçesinde yer alacağı tertibin gösterilmesi konularını kapsamaktadır mali yılı bütçe yasasının aktarılan maddesi ise hem yasa konusu hususları düzenlenmekte hem de bu konularda yürürlükte bulunan kimi yasaların hükümlerine aykırı ve değişiklik yapar nitelikte hükümler içermektedir açıklanan nedenlerle sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin halen yürürlükte bulunan katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmelerine ilişkin kısmının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
995
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemiyle ilgili gerekçesi şöyledir anayasamızda suçta kanunilik prensibi esas alınmıştır suçlar her yönden doğrudan doğruya kanun tarafından tespit edilmesi gerekir yine anayasa gereği cezalarda da kanunilik esası getirilmiş yasama organı yürütme mercilerine niyabet vermesi mümkün değildir aksi halde yasama yetkisi devredilmiş olur yürütmenin ceza verme yetkisi yoktur keza cezayı kaldırma yetkisi de yoktur başka bir deyişle yürütmenin ceza infaz etmek ve kaldırmak gibi bir görevi bulunmamaktadır sayılı vergi usul yasasının maddesinde belirtilen cezaların uygulanması nedeni olan katma değer vergisi mükelleflerinin ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti hakkındaki sayılı yasanın mükerrer maddesinin bendinde belirtildiği gibi maliye ve gümrük bakanlığınca yani yürütme tarafından yapılan yönetmelik kararı veya tebliğler ile diğer tanzimi işlemlerin düzenlenmesi ile bir eylemin suç olmaktan çıkarılması veyahutta suç teşkil etmesi mümkün değildir zira bu husus cezaların kanun tarafından tayin olunması ilkesine aykırı olur i̇dare yönetmelik karar ve tebliğler gibi tanzimi tasarrufları ile yasak ve mükellefiyetler yaratabilir fakat buna dayalı olarak bir cezanın kaldırılmasını veya konulmasını yaratamaz cezanın konulması veya kaldırılması mutlaka kanun ile olmalıdır ayrıca kanunun kaldırılması idari kararla da mümkün değildir i̇darî bir organ olan maliye ve gümrük bakanlığının çıkaracağı bir tebliğ ve kararla mevcut bir cezanın kaldırılması veya konulması hukukun temel prensiplerine aykırıdır anayasanın maddesinde tbmmsinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilebileceği öngörülmekte ve kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyecek konular sayılmaktadır anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığını taşıyan maddesi kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemeyecek yasak alan kapsamına girmektedir yürütme organının kanun hükmünde kararname ile suç oluşturmasına anayasada izin verilemez iken düzenleme olanakları ve biçimleri kanun hükmündeki kararnamelere göre daha kolay olan ve hukuk kuralları hiyerarşisinde daha sonra gelen idari düzenlemelerle kimi eylemlerin suç sayılması veya suç olmaktan çıkarılması açıklanan anayasa kurallarına aykırı düşer maliye ve gümrük bakanlığınca ödeme kaydedici cihazları kullanmaları mecburiyetinde olan mükelleflerin değişik tarihlerdeki çıkarmış olduğu tebliğler ile bazı mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetlerini kaldırdıkları ve yine değişik tarihlerdeki tebliğler ile de bazı mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanma zorunda kaldıkları şeklinde tebliğler yayınlamak suretiyle bu tebliğler doğrultusunda sayılı yasanın maddesinin bendine göre ödeme cihazı almayan mükelleflerin sayılı yasanın maddesinde belirtilen suç sayılan fiillerini kaldırmak veya bu fiillerden dolayı ceza verilmesi yetkisine sahip olduğu anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle katma değer vergisi mükelleflerinin ödeme kaydedici cihazları kullanmaları mecburiyeti hakkındaki sayılı yasanın mükerrer maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu cihetle bu hususun yüksek mahkemenizce incelenmesi yönünden itiraz ve iptal talebimizin kabulü ile belirtilen yasa maddesindeki bendin uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur
413
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konuluştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddenin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir esasen sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi bu iki maddede belirtilen hükümler çerçevesinde çıkarılmıştır bununla beraber genelde cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve özelde sayılı cbknin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıpesas sayısı karar sayısı yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilirpar yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz par anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem anayasa mahkemesi kararları dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konulardaesas sayısı karar sayısı münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yani asli düzenleme yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse cbk ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konular anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir anayasanın maddesinin son fıkrasında kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnameleri dendiğine göre kanunilik ilkesi öncelik taşımaktadır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceğini belirtmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağı öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı ve hatta yasa ile yapılan düzenlemenin cbkdeki düzenlemeyi yürürlükte kaldırma gücüne sahip olduğu anlaşılıresas sayısı karar sayısı kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrası ise kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanır anayasa devlet denetleme kurulunu işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştırm ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmış onun yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır böylece hukuk düzeninde tüzük denen işlem türünün varlığı sona ermiştir ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde son olarak belirtmek gerekir ki olağanüstü hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir kanun hükmündeki bu kararnameler resmî gazetede yayımlanır aynı gün meclis onayına sunulur madde bu kararnameler kanuna eşdeğer metinler olarak kabul edilmiştir ancak bu kararnameler anayasa mahkemesi denetimi dışında tutulmuştur cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkler ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktıresas sayısı karar sayısı i̇kinci olarak cbkler anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılmasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabilecek fakat kişilerin bundan yararlanmasını sınırlamayacak denilebilir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilecektir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür anayasa mahkemesi tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir anayasa mahkemesi kararı bkz k anayasa mahkemesine göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa mahkemesi ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi anayasa mahkemesinin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cbklerin çıkarılması için kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak kanun hükmünde kararnamelerle yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenlemeesas sayısı karar sayısı yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin onyedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cbklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cbklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğuesas sayısı karar sayısı kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu cbk hükmü somut norm denetimi yoluyla anayasa mahkemesi önüne götürülebilecektir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş anayasa mahkemesine iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkanı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde anayasa mahkemesi öncelikle bir cbknın anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa anayasa mahkemesi bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cbknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cbklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbklerin hak üzerindeki somut etkisi inceleme dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır bütün bu belirtilen nedenlerle aymnin cbkleri denetimi ve bu konuda vereceği ilk kararı özel önem taşımaktadır aym cbkleri anayasaya uygunluk değerlendirmesine tabi tutarken yasa ve cbk farkını da belirlemekvurgulamak durumundadır nitekim yasa kural koymak için seçilen organ tarafından genel iradeyi temsilen hazırlanan hukuki işlem iken buna karşılık cumhurbaşkanlığı genel iradenin temsilcisi organın koyduğu normu uygulamak için yürütmeyi temsil eden organdır cbnin düzenleyici işlem yapması ancak anayasanın açıkça yetkilendirmesi sonucu söz konusu olacağından istisnaidir dahası cbk yasal düzenleme yapılması durumunda yürürlükten kalkacağına göre bu kayıtla geçici bir işlem olarak da adlandırılabilir bir başka deyişle tbmmnin müdahalesine kapalı bir cbk bulunmadığına göre istisnai özellik ve geçicilik birlikte kullanılabiliresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasa mahkemesinin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md sayili cumhurbaşkanliği kararnamesi̇ni̇n bazi hükümleri̇ni̇n anayasa aykiriliği sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesiyle sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenen ve hazinenin cumhurbaşkanı kararı ile yurtiçindeki ya da yurtdışındaki şirketlere iştirak etmesini sağlamak ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesi ile sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hazine ve maliye bakanlığının görev ve yetkilerine ilişkin maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenen ibare ile hazinenin cumhurbaşkanı kararı ile yurtiçindeki ya da yurtdışındaki şirketlere iştirak etmesine olanak sağlanmıştır i̇tiraz konusu kuralın amacı özel mülkiyetteki şirket ortaklık paylarının kamu kaynakları ve gücü kullanılarak kamu mülkiyetine geçirilmesi yani devletleştirilmesidir devletleştirme özelleştirme işleminin tersidir özelleştirmede devlete ait varlıkların bedeli karşılığında özel sektöre devredilmesi söz konusu iken devletleştirmede özel hukuk kişilerine ait varlıkların mülkiyeti bedeli karşılığında devlete geçirilmektedir anayasanın maddesinde devletleştirmeye ilişkin ilkelere yer verilmiştir buna göre sadece kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir devletleştirme gerçek karşılığı üzerinden yapılır gerçek karşılığın hesaplanma tarzı ve usulleri kanunla düzenlenir kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde kamu hizme
3,849
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık puzmçvş yılları arasında hakkari dağ ve komdtugay inci dağ ve komdtbinci komd bölük komutanlığı emrinde görev yaptığı yılı atama döneminde atama istek formu doldurup birinci tercih olarak kayseri garnizonuna atamasının yapılmasını istediği sanık kayseri garnizonuna atamasının yapılmasını sağlamak maksadıyla kara kuvvetleri komutanlığı tayin daire başkanlığı uzman erbaş şube müdürlüğü muharip sınıf uzman erbaş i̇şlem kısmında yılından itibaren uzman erbaş i̇şlem subay yardımcısı olarak görev yapan sanık pkdkad bçvş iletişim ve irtibata geçtiği bu kapsamda yılı atama döneminde ile çok sayıda cep telefonu ile görüşme ve mesajlaşma yaptığı kayseri garnizonuna atamasının yapılmasını sağlamak maksadıyla tarihinde numaralı cep telefonundan numaralı cep telefonuna mesaj atarak eğer paraşüt ile ilgili yere gitmek istiyorsan kabul edersen tl gönder amire hediye alayım kabul etmezsen başka yer dediği ve bu şekilde tl para istediği bu teklifini kabul ettiği ve aralarında rüşvet anlaşması yaptıkları yapılan rüşvet anlaşması uyarınca eşi aracılığı ile nisan tarihinde bankası kara kuvvetleri komutanlığı şubesinde bulunan nolu hesabına tl para yatırdığı kalan tlyi ise daha sonra vermeyi taahhüt ettiği atamasının yapılan rüşvet anlaşmasına uygun olarak mayıs tarihinde hakkari garnizonundan kayseri garnizonunda bulunan inci komdtughava i̇ndirme tabur khdsblklığı emrine yapıldığı puzmçvş haziran tarihinde gözaltına alındığı haziran tarihinde kara kuvvetleri komutanlığı askeri mahkemesince tutuklandığı bu suretle puzmçvş yapılmaması gereken bir i̇şin yapılması i̇çin rüşvet vermek suçunu işlediği rüşvet vermek suçundan eylemine uyan ascknun inci maddesi aracılığı ile sayılı tcknun inci maddesi uyarınca cezalandırılmasına ascknun b maddesi uyarınca türk silahlı kuvvetlerinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin sayılı tcknun üncü maddesi uyarınca cezasından mahsubuna karar verilmesinin talep edildiği sanık puzmçvş gün ve id kr sayılı duruşmasız işlere ait karar ile rüşvet vermek suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve bu doğrultuda bozulan askeri disiplinin yeniden tesisi ile delilleri yok etme gizleme veya değiştirme ile tanık mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunulmasını engellemek maksadıyla sayılı kanunun ve cmknun b ve maddeleri gereği tutuklanmasına karar verildiği müteakip zamanlarda tutukluluk halinin devamına karar verilen sanığın sözleşmesinin feshi ile tarihinde silahlı kuvvetlerden ilişiğinin kesildiği ve asker kişi sıfatını kaybettiği kovuşturma evresinde tutukluluk hali devam ederken tarihli duruşmada sanığın rüşvet suçunu işlediğine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu ve bu haliyle cmknunesas sayısı karar sayısı ve maddelerinde izah edilen tutuklama sebeplerinin var olduğu kanaatine varılmakla birlikte sanığın tutukluluk halinin devamı yerine adli kontrol altına alınmasının yeterli olacağı kabulü ile sanığın tahliyesine bu doğrultuda cmknun ab maddeleri uyarınca yurt dışına çıkmamasına ve her hafta pazartesi günü adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet müdürlüğüne giderek adresinde bulunduğunu imza karşılığı ispat etmesine karar verildiği görüldü sanık puzmçvş tarihleri arasında ankara inci mknzptuginci mknzptbüncü mknzpbölük komutanlığı emrinde görev yaptığı yılı atama döneminde atama istek formu doldurup birinci tercih olarak bingöl garnizonuna atamasının yapılmasını istediği sanık bingöl garnizonuna atamasının yapılmasını sağlamak maksadıyla kara kuvvetleri komutanlığı tayin daire başkanlığı uzman erbaş şube müdürlüğü muharip sınıf uzman erbaş i̇şlem kısmında yılından itibaren uzman erbaş i̇şlem subay yardımcısı olarak görev yapan sanık pkdkadbçvş ile iletişim ve irtibata geçtiği bu kapsamda yılı atama döneminde şubat nisan tarihlerinde ile çok sayıda cep telefonu ile görüşme ve mesajlaşma yaptığı ın kullandığı numaralı cep telefonu ile yaptığı iletişimin dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin tutanaklar dikkate alındığında bingöl garnizonuna atamasının yapılmasını sağlamak maksadıyla tl para istediği da bu talebini kabul ettiği ve bu şekilde aralarında rüşvet anlaşması yaptıkları mart tarihinde arayarak faksı çektim komutanım demek suretiyle istenilen parayı yatırdığını bildirdiği atamasının yapılan rüşvet anlaşmasına uygun olarak mayıs tarihinde ankara garnizonundan bingöl garnizonunda bulunan uncu motptug üncü motptblinci motpblklığı emrine yapıldığı puzmçvş haziran tarihinde gözaltına alındığı bu suretle puzmçvş yapılmaması gereken bir i̇şin yapılması i̇çin rüşvet vermek suçunu işlediği rüşvet vermek suçundan eylemine uyan ascknun inci maddesi aracılığı ile sayılı tcknun inci maddesi uyarınca cezalandırılmasına ascknun maddesi uyarınca türk silahlı kuvvetlerinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin sayılı tcknun üncü maddesi uyarınca cezasından mahsubuna karar verilmesinin talep edildiği sanık puzmçvş gün ve id kr sayılı duruşmasız işlere ait karar ile rüşvet vermek suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve bu doğrultuda bozulan askeri disiplinin yeniden tesisi ile delilleri yok etme gizleme veya değiştirme ile tanık mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunulmasını engellemek maksadıyla sayılı kanunun ve cmknun ve maddeleri gereği tutuklanmasına karar verildiği müteakip zamanlarda tutukluluk halinin devamına karar verilen sanığın sözleşmesinin feshi ile tarihinde silahlı kuvvetlerden ilişiğinin kesildiği ve asker kişi sıfatını kaybettiği kovuşturma evresinde tutukluluk hali devam ederken tarihli duruşmada sanığın rüşvet suçunu işlediğine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu ve bu haliyle cmknun ve maddelerinde izah edilen tutuklama sebeplerinin var olduğu kanaatine varılmakla birlikte sanığın tutukluluk halinin devamı yerine adli kontrol altına alınmasının yeterli olacağı kabulü ile sanığın tahliyesine bu doğrultuda cmknun ab maddeleri uyarınca yurt dışına çıkmamasına ve her hafta pazartesi günü adrese dayalı nüfus kayıtesas sayısı karar sayısı sisteminde geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet müdürlüğüne giderek adresinde bulunduğunu imza karşılığı ispat etmesine karar verildiği görüldü sanık puzmçvş yılından itibaren hakkari dağ ve komdtugklığı emrinde görev yaptığı aralık tarihinde yurt dışı geçici göreve seçilmesini sağlamak maksadıyla ile irtibata geçtiği yurt dışı geçici göreve seçilebilmesini temin etmek maksadıyla tl para istediği da bu talebi kabul ettiği bu suretle aralarında rüşvet anlaşması yaptıkları ve yapılan anlaşma uyarınca bankası kara kuvvetleri şubesinde bulunan numaralı hesabına aralık tarihinde tl ve şubat tarihinde tl olmak üzere toplam tl para yatırdığı aralık tarihinde uzman erbaşların yılı birinci dönem ydgg seçim işlemlerine başlandığı tarihinde da aralarında bulunduğu piyade manga komutanlarına ait afganistan bosna hersek kosova irakın kuzeyi ocak ydgg seçim listesinin dönem seçim işlemlerini yapan pbnb tarafından kara kuvvetleri tayin daire başkanlığının personel veri tabanı olan empati̇ programında bulunan yurt dışı seçim modülünden alındığı listede sicil notu ortalaması takdir puanı ve toplamda değerlendirme notu ile sırada olduğunun görüldüğü manüel yapılan kontrol ve incelemeler neticesinde kırk birinci sıradan irak görevine seçildiği hazırlanan kesin listenin uzman erbaş işlem subayı pbnb uzman erbaş kısım amiri tnkyb tarafından imzalanarak sırasıyla uzman erbaş şube müdürü topyb tayin daire başkanı ve personel başkanına arz edildiği personel başkanının şubat tarihli onayı ile kesin listenin yayımlandığı iletişimin dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin tutanaklardan şubat tarihinde yurt dışı geçici göreve seçildiğini cep telefonu ile bildirdiğinin tespit edildiği ayrıca şubat tarihinde da şubat tarihinde yatırdığı tl parayı kast ederek parayı yatırdığını bildirdiği askeri savcılıkça yapılan incelemede ay önce temmuz tarihli ydgg seçim ve yayım listelerinde piyade manga komutanları arasında sicil notu ortalamasının takdir puanının değerlendirme notunun ve değerlendirme sırasının olduğunun yurt dışı seçim modülünden ydgg listesi alınmadan kısa bir süre önce aralık tarihinde olan yılına ait ikinci sicil üstü notunu personel yönetim bilgi sistemine girerek güncellediği ve tam nota çevirdiğinin ayrıca yine aralık tarihinde adet gerçeğe aykırı ilave takdir girişi yaptığının tespit edildiği yapılan araştırmada tarafından sisteme girilen bu takdirlerin kıta özlük dosyasında bulunmadığının görüldüğü böylece temmuz tarihli ydgg seçim listesinde inci sırada bulunan sicil notu ortalamasını ve takdir puanını yükselterek altmışıncı sıraya çıkmasını sağladığı gerçeğe aykırı bu sicil güncelleme işlemini ve takdir girişini kendisine tahsisli numaralı bilgisayardan numaralı kullanıcı hesap adını kullanmak suretiyle yaptığının tespit edildiği bu işlemin yapılış amacı sebebi ve zamanlaması dikkate alındığında yararına olarak haksız bir şekilde ydgg seçim listesinde üst sıralara çıkarılmasını ve ydggye seçilmesini sağlamak olduğu temmuz tarihinde irak yurt dışı geçici göreve gitmesi planlanan puzmçvş haziran tarihinde gözaltına alındığı haziran tarihinde kara kuvvetleri komutanlığı askeri mahkemesince tutuklandığı bu suretle puzmçvş yapılmaması gereken bir i̇şin yapılması i̇çin rüşvet vermek suçunu işlediği rüşvet vermek suçundan eylemine uyan ascknun inci maddesi aracılığı ile sayılı tcknun inci maddesi uyarınca cezalandırılmasına ascknun maddesi uyarınca türk silahlı kuvvetlerinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasınaesas sayısı karar sayısı sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin sayılı tcknun üncü maddesi uyarınca cezasından mahsubuna karar verilmesinin talep edildiği sanık puzmçvş gün ve id kr sayılı duruşmasız işlere ait karar ile rüşvet vermek suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve bu doğrultuda bozulan askeri disiplinin yeniden tesisi ile delilleri yok etme gizleme veya değiştirme ile tanık mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunulmasını engellemek ve kaçmasının önlenmesi maksadıyla sayılı kanunun ve cmknun b maddeleri gereği tutuklanmasına karar verildiği müteakip zamanlarda tutukluluk halinin devamına karar verilen sanığın sözleşmesinin feshi ile tarihinde silahlı kuvvetlerden ilişiğinin kesildiği ve asker kişi sıfatını kaybettiği kovuşturma evresinde tutukluluk hali devam ederken tarihli duruşmada sanığın rüşvet suçunu işlediğine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu ve bu haliyle cmknun ve maddelerinde izah edilen tutuklama sebeplerinin var olduğu kanaatine varılmakla birlikte sanığın tutukluluk halinin devamı yerine adli kontrol altına alınmasının yeterli olacağı kabulü ile sanığın tahliyesine bu doğrultuda cmknun ab maddeleri uyarınca yurt dışına çıkmamasına ve her hafta pazartesi günü adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet müdürlüğüne giderek adresinde bulunduğunu imza karşılığı ispat etmesine karar verildiği görüldü yukarıda sanık kimlikleri bölümünde adı geçen diğer sanıkların benzer eylemler çatısı altında çeşitli suçlardan cezalandırılmaları talep edilmiştir taraflarin anayasaya aykirilik konusundaki̇ görüşleri̇ askeri savcı hazırda bulunan sanıklar ve sanık müdafileri mahkemenin görüşüne katıldıklarını ilgili kanun maddesinin iptal istemiyle anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine itiraz yoluna gidilmesini talep ettiklerini beyan etmişlerdir iii yasa meti̇nleri̇ ve anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ yasa metinleri i̇tiraz konusu yasa kuralları günlü sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun günlü sayılı kanunun inci maddesi ile değiştirilen ek madde şöyledir bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde ceza muhakemesi kanununun adlî kontrole ilişkin ilâ değerlendirme raporu yetkisine ilişkin ve istinafa ilişkin ilâ inci maddeleri hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askerî yargıda da uygulanır bu kanunun uygulanmasında atıf yapılan hükümlerde yer alan adalet bakanı millî savunma bakanını yargıtay askerî yargıtayı mahkeme askerî mahkemeyi hâkim ve sulh ceza hâkimi askerî hâkimi mahkeme başkanı duruşma hâkimini cumhuriyet başsavcılığı askerî savcılığı cumhuriyet savcısı askerî savcıyı ifade ederesas sayısı karar sayısı günlü sayılı ceza muhakemesi kanununun günlü sayılı kanunun inci maddesi ile değişik adli kontrolü düzenleyen uncu maddesi şöyledir değişik birinci fıkra md bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de afilî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir adlî kontrol şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir yurt dışına çıkamamak hâkim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek özellikle uyuşturucu uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dahil tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak silâh bulunduramamak veya taşıyamamak gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek ek md konutunu terk etmemek ek md belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek ek md belirlenen yer veya bölgelere gitmemek mülga mdesas sayısı karar sayısı hâkim veya cumhuriyet savcısı bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir adlî kontrol altında geçen süre şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez bu hüküm maddenin üçüncü fıkrasının bendinde belirtilen hallerde uygulanmaz değişik md kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir dayanılan anayasa kuralları yukarıda anılan sayılı kanunun ek madde de geçen sayılı cmknun uncu maddesinin askeri yargıda uygulanmayacağına ilişkin kısmın anayasanın ve ncı maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi rüşvet vermek suçu tutuklu sanıklarından puzmçvş puzmçvş ve puzmçvş yargılama sürecinde birlik komutanlıklarınca yerine getirilen sözleşmelerinin feshi idari işlemlerini müteakip asker kişi sıfatlarını kaybettikleri ancak ascknun inci maddesi delaletiyle askeri suç halini alan tck nun inci maddesinde düzenlenen rüşvet vermek suçu isnadı ile yargılanan sanıklar hakkında yargılama yerinin askeri yargı olması nedeniyle yargılamaya devam edildiği bununla birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin ele alındığı tarihli duruşmada sanıkların rüşvet vermek suçunu işlediklerine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu ve bu haliyle cmknun ve maddelerinde izah edilen tutuklama sebeplerinin var olduğu kanaatine varılmakla birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin devamı yerine adli kontrol altına alınmalarının yeterli olacağı kabulü ile sanıkların tahliyesine bu doğrultuda cmknun ab maddeleri uyarınca yurt dışına çıkmamalarına ve her hafta pazartesi günü adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet müdürlüğüne giderek adreslerinde bulunduklarını imza karşılığı ispat etmelerine karar verildiği adli kontrolün infazına ilişkin askeri savcılığa yazılan müzekkereye istinaden gelen tarihli cevabi yazıda sayılı kanunun ek madde göre cmknun adli kontrole ilişkin uncu maddesinin askeri yargıda uygulama imkanı bulunmadığından tavzih kararı istendiği tarihli duruşmada adli kontrole ilişkin müzekkerenin infazının durdurulmasına ve anılan maddenin anayasaya aykırılık iddiası ile iptal istemiyle itiraz yoluna gidilmesine karar verildiği görülmektedir sayılı kanunun nci maddesinde düzenlenen askeri mahkemelerde yargılamayı gerektiren ilginin kesilmesi daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer hükmünün anayasanın maddesinde düzenlenen savaş hali haricinde asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz maddesine aykırı olmadığı anayasa mahkemesinin gün ve ek sayılı ilamı ile tespit edilmiştir hal böyle iken askeri yargıda suç işlediği tarihte asker kişi statüsünü taşıyor olmak kaydı ile askeri suç isnadı ile yargılanan kişilerin yargılama sürecinde asker kişi sıfatlarını kaybetmeleri sivil kişi olmaları durumunda da askeri yargıda yargılamalarına devam edileceği anlaşılmaktadır görülmekte olan kamu davasında da haklarında adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına karar verilen sanıklar karar tarihi itibariyle sivil kişilerdiresas sayısı karar sayısı cmk nun ve devamı maddelerinde düzenlenen adli kontrol kurumunun askeri yargıda uygulanmayacağını hükmeden günlü ve sayılı kanunun inci maddesinin gerekçesine bakıldığında sayılı kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde cmkna genel atıf yapıldığı askeri yargıda uygulama olanağı bulunmayan cmk hükümlerinin ayrık tutulduğu belirtilmiş ancak neden uygulama olanağının bulunmadığı açıklanmamıştır bu haliyle yasamanın gerekçesini anlayabilmek mümkün olmamıştır sayılı cmk nun adli kontrol kurumunu düzenleyen uncu madde gerekçesinde ise kurumun ilgiliyi özgürlüğünden yoksun kılmamakla birlikte gözlemeyi ve denetlemeyi olanaklı kılan tedbirlere tabi kıldığı getirilen bu yeni kurumun hem özgürlükçü hem de kamu düzenini koruyucu nitelikte bulunduğunun söylenebileceği bu kurumdan sonra tutukluluk uygulamasının istisnai hale geleceği belirtilmiştir anayasanın inci maddesinde temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır hükmüne yer verilmiştir temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir alanda düzenleme yaptığı izahtan vareste olan adli kontrol kurumunun mesnetsiz kaygılarla askeri yargıda uygulanmaması avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen inci maddesine ve adil yargılanma hakkını düzenleyen ncı maddesine aykırılık oluşturduğu değerlendirilmektedir devletin temel amaç ve görevlerinin ifade bulduğu anayasanın inci maddesinde kişinin temel hak özgürlüklerini sınırlayan engelleri kaldırmanın ve insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın devletin temel amaç ve görevleri arasında bulunduğu belirtilmiştir salt askeri yargıda yargılanması nedeniyle kişinin adli kontrol tedbiri uygulanabilecek iken hürriyetinden yoksun bırakılacak şekilde tutuklu yargılanması bu minvalde anayasanın inci maddesinin amacına aykırı olduğu görülmektedir zira kişi tutuksuz yargılandığı takdirde sosyal yaşantısında kendisine ailesine ve topluma katkı sağlama imkânı bulabilecek bunun neticesinde maddi ve manevi yönden bireysel ve sosyal gelişimini sağlayabilecektir bununla birlikte kişi tutuklu kalması nedeniyle toplum nazarında uğrayacağı itibar kaybından ve bunun neticesi olan maddi ve manevi zararlardan kısmen uzak kalabilme imkanına sahip olabilecektir anayasa mahkemesinin farklı bir istem çatısı altında incelediği ilamında adli kontrol kurumu anayasa mahkemesi gün ve sayılı kararı ceza muhakemesi kanunu ile türk ceza yargılaması sistemine getirilen serbest bırakılma ile tutuklama arasında etkinliğe sahip olan koruma tedbiri niteliğindeki çağdaş bir kurum olarak tanımlanmaktadır i̇lamda ayrıca bu kurum ile yasa koyucunun sosyal düzenin korunması ile bireyin temel hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurarak ceza yargılamasının sağlıklı bir şekilde gerçekleştirildiği de vurgulanmıştır anayasanın uncu maddesi herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğuna amirdir sayılı kanunun ek madde de dar anlamdaki asker kişi sınırlaması dahi olmaksızın genel anlamda askeri yargıda adli kontrol tedbirlerinin uygulanmayacağına hükmetmenin yargılanan kişiler bakımından kişi hürriyetine yönelik haksız bir düzenleme olduğu görülmektedir kanun önünde eşitliğin tanımının yapıldığı anayasanın ncu maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırımesas sayısı karar sayısı gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu ve hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı belirtilmiştir yine benzer bir davada anayasa mahkemesince anayasa mahkemesi gün ve sayılı ilamı sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasını iptal kararında asker kişiler ile siviller arasında yapılan ayrımın asker kişilerce yapılan hizmetin niteliğine ve bunun gereklerine dayandığı asker kişilerin durum ve konumlarındaki özellikler sebebiyle bazı konularda değişik kuralların getirilmesinin ve değişik uygulamaların benimsenmesinin gerekli olduğu kabul edilebilir ise de itiraz konusu kuralın askeri hizmetin bir gereği olması gerektiği vurgulanmıştır anılan kabul doğrultusunda ek madde hükmünde olduğu şekilde adli kontrol kurumunun uygulamasının askeri yargıda yargılaması devam eden sivil kişileri de kapsayacak şekilde tümden ortadan kaldırılmasının askeri hizmetin bir gereği olamayacağı askeri yargıda yargılanan asker kişiler bakımından da özellikle tutukluluk gibi hürriyeti tehdit edici bir kurum yerine getirilen sistemin askerlik hizmetinin uygun olmayacağının kabulü asker kişiler ile sivil kişiler arasında eşitsizlik yaratmakta ve özgürlüklerinden mahrum kalmalarına neden olduğu aşikardır bu haliyle mevcut uygulamanın anayasanın ncu maddesinde tanımlanan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanaati hasıl olmuştur anayasanın nci maddesinde tanımlanan cumhuriyetin niteliklerinden hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durumlardan ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasa mahkemesinin sayılı kanunun bazı maddelerine ilişkin iptal kararı verdiği bir kararında ise anayasa mahkemesi gün ve sayılı ilamı askeri ceza hukukunun da hukuk devletinin temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlı olduğu bu ilkenin elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğu vurgulanarak askeri ceza hukukunun tarif edilen ölçülülük ilkesine bağlılığının gerekliliği izah edilmiştir hakimin kararına bağlı olmakla birlikte hürriyeti tahdit ile özgürlük sanık ile kamu düzeni arasında adil bir denge kurulmasına yardımcı olan ve çağdaş ceza hukukunda varlık alanı bulan adli kontrol kurumunun askeri yargıda uygulanmaması halinin gerekçesizliği de nazara alındığında ölçülülük ilkesinden uzak olduğu düşünülmektedir i̇lk bakışta aralarındaki irtibat zayıf gibi gözüküyor ise de adli kontrol tedbiri uygulanabilecek bir kişinin salt kanuni imkansızlık nedeniyle tutukluluk halinin devam etmesi anayasanın ncı maddesi ile düzenlenen hak arama hürriyetine de aykırılık oluşturduğu anlaşılmaktadır zira tutuksuz bir sanığın tutuklu sanığa kıyasla savunma hakkını daha sağlıklı kullanabileceği ve bu doğrultuda hakkını aramakta zafiyete düşmeyeceği şüphesizdir yukarıda izah edilen hususlar doğrultusunda sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun ek madde de geçen bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde ceza muhakemesi kanununun adli kontrole ilişkin ila maddeleri hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askeri yargıda da uygulanır hükmünün kanun önünde eşitliğe kişinin temel hak özgürlüklerini sınırlayan engelleri kaldırma ve kişinin maddi ve manevi yönden bireysel ve sosyal gelişimini sağlama yükümlülüğüne hukuk devleti niteliğine kişinin hürriyetine sahip olmasına ve hak arama hürriyetine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla anılan hükmün anayasanın ve ncı maddelerine aykırı olduğu kanaatineesas sayısı karar sayısı varıldığından türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi uyarınca iptal istemiyle anayasa mahkemesi nezdinde itiraz yoluna başvurulmasına oybirliği ile karar verildi iv sonuç ve karar tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun ek madde hükmünde geçen bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde ceza muhakemesi kanununun adli kontrole ilişkin ila maddeleri hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askeri yargıda da uygulanır hükmünün halen görülmekte olan davada uygulama alanı bulan adli kontrole ilişkin cmknun ncu maddesinin askeri yargıda uygulanamayacağı bölümünün anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan bölümün iptal istemiyle türkiye cumhuriyeti anayasanın nci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına gereği için dava dosyasında bulunan ve itiraz yoluna başvurulan konu ile ilgili belgelerin onaylı suretlerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesine iptal istemiyle itiraz yoluna başvurulan kanun maddesinin görülmekte olan davada esasa ilişkin olmayıp usule ilişkin bir konu olması nedeniyle anayasa mahkemesine yapılan başvurunun sonucunun beklenilmesine yer olmadığına oybirliğiyle karar verilip açıklandı
3,276
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇vrindi sulh ceza mahkemesinin gerekçe bölümü şöyledir orman kanunu sy nun fıkralarının düzenlenmesi ile bu maddenin dikiliden yapacak veya yakacak nitelikte emval kesmenin sy fıkrasındaki orman alanını işgal suçunun ve deki açma suçunun unsurları olmasına rağmen unsur suçunun madde cezası üst norm olan mürekkep suçun cezasını yaklaşık kat aşabilmekte korunan hukuksal değerin ihlali işgal ve açma suçlarında sadece dikiliden orman emvali yapacak veya yakacak kesme suçlarına göre çok çok ağır olduğu halde normların hukuka aykırı iradi edimlere koydukları cezalarının da çok açık çok fahiş çok adaletsiz ve çelişkili düzenleme ile üst normun cezası unsur suçun sadece kesme cezasına göre kat hafif olabilmekte insanları suç işleyecekse kat kat ağır neticesi olan suç işlemeye ve hukuka aykırılığı çok hafif olan suça göre tam tersine kat kat düşük ceza almaya teşfik etmektedir yani maddeler arasındaki açık bariz hakkaniyete nisfete aykırı düzenleme şudur hayvanına yedirmek kastı ile cm orta kuturdan küçük emvali dikiliden motorlu testere ile keserse emval yakacak nitelikte ise ay emval yapacak nitelikte ise ay hapis cezası ile cezalandırılırken aynı sanık aynı suça konu yerden adet yakacak veya yapacak fidanı motorlu testere ile kesse ve hayvanlara yedirse ve bu beş dönüme kadar olan yerin tüm orman örtüsünü kaldırarak ekip sürse sahiplense alacağı ceza cezanın alt haddinden sy ye göre yıl me göre de aydır çünkü orman örtüsünü tahrip ederek sahiplenmek kastı ile beş dönümü aşan açma suçlarında kanun mte teştit halini düzenlediğinden genelde ceza tayini alt hatten yapılmakta olup unsur suçun cezası üst normun mürekkep suçun sy cezasına göre çok hafif kalmakta olup sanıkları davaya esas dosyada olduğu gibi unsur suçun cezasından kurtulmak için daha ağır suçu işlemeye orman alanlarını tahrip ettirmeye teşfik etmektedir bu ceza hukukunun ne hareket ne netice ne de irade teorileriyle bağdaşmamaktadır a düzenleme ceza hukukunun genel teorisine aykırıdır i̇ki suçun hareket ve irade yönlerinden ve oluşan kanunkoyucunun korunmasını öngördüğü hukuksal değeri orman alanlarının korunması ihlal neticesine göre ve normların edimlere öngördüğü cezalar çok adaletsiz hukuk devleti ilkesine ay aykırıdır sanık bir fidanı kesip aya varan ceza yiyeceğine dönüm orman alanındaki tüm dikili ağaçları keserek ve suça konu yeri sahiplenmek kastı ile sürüp ekmek isteyerek bir yıl ceza ile kurtulmak istemesi bunu teşvik edici çelişkili adaletsiz edimler ile cezaların arasındaki fark aşırı bariz adaletsiz hakkaniyete ve nısfete aykırıdır unsur olan alt suçun yaptırımı unsuru olduğu üst suçun yaptırımlarını kat aşması kanun yapma tekniği yönünden ceza hukukunun ve ay nın eşitlik adalet hakkaniyet ilkelerine aykırıdır anayasayı esas yönünden ihlal etmektedir sebep unsuru normun düzenlenmesinde kanunkoyucunun sy ve normlarında korunmasını istediği hukuksal yarar ormanların korunması olup sy nınesas sayısı karar sayısı cezaların gerek caydırıcılık gerekse ıslah edici unsurunun sağlanması için özel kasıtla normların ceza yaptırımı arttırılmıştır yasanın gerekçe kısmında da belirtildiği gibi sebep ormanların tahrip edilmesini engellemek iken düzenleme sebebine aykırı olarak üst norm un yaptırımı unsur normun edimi yaptırımı karşısında çok çok hafif kalması sebep unsura aykırıdır yasanın amaç maksat unsuru kamu yararını gerçekleştirmek olması gerekirken çelişkili düzenleme bu unsurun korunmasına engeldir kanunun kamu yararına olup olmadığının denetimi yerindelik denetimini doğurur ise de kamu yararına yapılması gereken düzenlemenin tutarsız ve çelişkili olması nedeniyle bu ilke temelden zedelenmiş olup düzenlemelerdeki çelişki esas yönünden anayasaya aykırıdır çelişkili düzenleme genel hukuk ilkelerine ve demokratik toplum düzeni gereklerine de ay aykırıdır düzenleme özünde ve sözünde çelişkilidir yasanın düzenleme amacı dışına çıkarak orman tahribatını teşvik edici mahiyete dönerek bir adet fidan keseceğine ve karşılığında aya varan ceza alacağına dört dönüm orman alanını tümden tahrip ederek tüm orman örtüsünü kaldırarak binlerce ağacı kesse ve sahiplenmek kastı ile ekip sürse alacağı ceza sy uyarınca ay uyarınca yıl olup kesme açmanın unsurudur düzenleme hakkaniyet ve nısfet ilkelerine de aykırılık oluşturmuştur konu unsuru sy ve normlarının çelişkili düzenlemesi hukuki çelişki tezat ve adaletsizlik yaratmış olup hukuki sonuç ve içerik yönünden de anayasaya aykırılık oluşturmaktadır düzenleme mahiyeti itibariyle anayasanın eşitlik kanunilik hakkaniyet ve nısfet ilkelerine aykırı yapılmıştır kimseye hak ettiğinden fazla ceza verilemez cezaların ağırlık derecesi kanunkoyucunun takdirinde ise de takdir korunan hukuksal değeri ihlal derecesine göre olmalıdır aynı konuda ki düzenleme ihlal derecelerine göre yaptırım ve ceza yönünden adaletli mantıklı hakkaniyete uygun olmalıdır cezaların ağırlığı ihlal ettikleri neticeyle orantılı olması gerekirken dava dosyamızda olduğu gibi tam tersine neticesi çok ağır olan suçun cezası neticesi kat kat hafif olan aynı tür suçun cezasına yaptırımına göre kat kat hafif kalmamalıdır hukukta hele hele maddi hakikatın arandığı ceza hukukunda keyfiyet yoktur kanunkoyucunun orman suçu işleyeceksen orta kuturu cmden küçük yapacak vasıfla birtane fidanı orman içi olmayan bir köyde motorlu testere ile kesip hayvanlarına yedirip ay hapis cezası alacağına aynı orman içi olmayan köyde dekar orman alanını sahiplen binlerce fidanı motorlu testere ile kes yıl hapis cezası ile kurtul anlamına gelecek bir düzenleme kastı olamaz çelişkili kanun yapma tekniğindeki bir hata olup teorinin uygulamaya aktarılmasında ortaya çıkan bir tezatlık ve adaletsizliktir hızla tahrip edilen ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ormanlarımızın daha etkin ama adaletli ve hakkaniyete uygun korunabilmesi için düzenlemeler arasındaki çelişki giderilmelidir kanunkoyucunun eksik ve çelişkili adaletsiz hakkaniyete aykırı düzenlemesi anayasanın emredici ilkelerine eşitlik ilkesine aykırıdır düzenleme anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı düzenleme anayasanın genel yapısına ve tck nın ruhuna aykırıdır kanunkoyucunun bu düzenlemesi anayasanın makul ve kabul edilebilir ölçülerin aşılmaması ilkesini zedelenmiştir neti̇cei̇ talep yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca veya yüce mahkemenin resen bulacağı gerekçelerle anayasamıza esas maksat amaç unsurları yönünden aykırı türk ceza kanununun ve anayasanın eşitlik hakkaniyet nısfet ilkelerini ihlal eden ceza hukuku genel teorisinin ne irade ne hareket ne de netice teorileriyle bağdaşmayan sy orman kanununun birbiri ile çelişkili bağımsız olarak da adaletsiz normları dikiliden ağaç kesme suçunu düzenleyen madde ve devlet ormanını sahiplenmek kastı ile işgal suçunu düzenleyen madde ve açma suçunu düzenleyen madde nin iptalleri gülnar sulh ceza mahkemesinin gerekçe bölümü şöyledir gülnar cumhuriyet başsavcılığının tarih esas sayılı iddianamesi ile sanığın devlet ormanından dikiliden ağaç kestiği iddiası ile yargılamasının yapılarak sayılı orman kanununun son cümle son maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır yargılama esnasında sanığın nüfus ve sabıka kaydı suça konu yerin orman içi köy olup olmadığı sanığın ikamet ettiği yere ilişkin belgeler dosyanın içerisine konmuştur suç mahallinde keşif yapılmış orman bilirkişisi raporunu dosyamız içerisine ibraz etmiştir ekim tarih mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanunun maddesi türkiye cumhuriyeti anayasasının geçici maddesinin son fıkrasının madde metninden çıkarmıştır bu değişikliğe göre gün ve sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen sayılı yasanın maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırılık savı ile itiraz yolu açılmıştır mahkememiz resen anayasanın maddesi uyarınca sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddenin son fıkrasının anayasanın maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varmıştır sayılı kanunun ve maddeleri orman içinde ve civarında yaşayan vatandaşların zati müşterek yakacak ve yapacak ihtiyaçlarının temini hususlarını düzenlemiştir orman köylülerinin yapacak ve yakacak ihtiyaçlarının karşılanmasında diğer vatandaşlara göre belirli kolaylıklar sağlanmıştır anayasanın maddenin fıkrasının birinci cümlesinde ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez denilmektedir yukarıda da izah edildiği gibi sayılı orman kanunu orman köylülerinin belli ihtiyaçları devlet tarafından karşılandığı halde aynı kanunun son fıkrasında suçun işlendiği orman içi köy nüfusuna kayıtlı ve fiilen bu köyde oturanlar dışındakilerin işlemesi halinde yukarıdaki cezalar iki misli artırılır denilmekte orman köylüsü olmayanların şedit şekilde cezalandırılmaları öngörülmektedir sayılı kanundaki numaralı maddeler arasında orman köylülerininesas sayısı karar sayısı ihtiyacı karşılanırken kanun koyucunun amacı ben senin ihtiyaçlarını meşru yollardan karşılıyorum bunun karşılığında sende ormanları koru olması gerekir hal böyle iken ormanları orman köylüsüne bırakmışken sen kes cezan daha az gibi bir mana çıkmaktadır buda anayasanın maddesindeki ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez hükmüne aykırılık teşkil etmektedir orman köylüsünün dışındaki kişilerin sayılı kanunun maddedeki eylemleri gerçekleştirmesi halinde aynı kanunun son fıkrası ile iki misli artırım yapılması anayasanın maddesindeki kanun önünde herkesin eşit olduğu hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesi ile kanunların herkese ayrım gözetmeksizin eşit şekilde uygulanması emredilirken orman köylüsü ağaç kestiğinde sayılı yasanın maddesi uyarınca iki ay hapis cezası görürken orman köylüsü olmayan kişinin işlemesi halinde alacağı ceza aynı kanunun ve son maddeleri uyarınca ay hapis cezası alacaktır eylem aynı olmasına karşın alacağı ceza farklı olmaktadır anayasanın ön gördüğü eşitlik aynı hukuksal durum içinde bulunanların aynı kurallara aykırı durumdakilerin ayrı kurallara taabi olmasıdır kişisel niteliklerin ve durumların özdeş olanlar arasında yasalara konulan hükümlerle değişik uygulamalar yapılamaz orman içi köy ile orman içi olmayan köy ayrımı açıklandığı üzere anayasanın maddesine kesin aykırılık oluşturur sayılı yasanın son maddesindeki kuralın konulmasının haklı bir nedeni yoktur ayrıca kamu yararı da yoktur maddenin gerekçesinde de bu ceza farklılığının neden konulduğu açık olarak açıklanmamıştır sonuç yukarıda açıklandığı üzere sayılı yasanın sayılı yasa ile değişip son fıkrasının anayasanın maddesi ile maddesine aykırı olması nedeni ile i̇ptali̇ne biga sulh ceza mahkemesinin gerekçe bölümü şöyledir olay sanıklar cengiz demirdöven haşim özüak halit kaçar ve adnan demirkesen hakkında biga başsavcılığının tarih ve hazırlık sayılı iddianamesi ile sanıkların biga serisi nolu bölmeden pırnal çırpısı kesmek suretiyle sayılı orman kanununun ve tcknun maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için kamu davası açılmıştır mahkememizde yapılan yargılamada alınan savunmalar yapılan keşif ve bilirkişi raporu ile sanıkların suçu işledikleri yer nüfus kayıtları hep birlikte incelendiğinde suç yerininin ilçe belediye sınırlarında olması ve sanıkların nüfusa kayıtlı oldukları yer itibariyle sanıklara isnad edilen suç sabit olduğu taktirde sayılı orman kanununun maddesinin son fıkrası sanıklar hakkında uygulanması gerekeceğinden ek savunmaları alınmış ancak sayılı yasanın maddesinin son fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görülmekle yine anayasanın maddesi uyarınca tarihli celsede iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir i̇ti̇razin gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı sayılı orman kanununun maddesinin son fıkrası c anayasasının ve maddelerine aykırıdır şöyle ki bilindiği üzere sayılı yasanın maddesinin son fıkrası maddedeki suçları suçun işlendiği orman içi köy nüfusuna kayıtlı ve fiilen bu köyde oturanlar dışındakilerin işle mesi halinde yukarıdaki cezalar iki misli arttırılır hükmünü içermektedir buna göre orman yasasının maddesindeki suçların yaptırıma bağlandığı maddenin fıkrasından itibaren diğer fıkralardaki suçları işleyenlere yasanın son fıkrasında yer alan iki misli arttırımın uygulanmaması için şu dört şartın hepsinin bir arada bulunması aranmaktadır bu dört şart sanığın suçu işlediği yerin köyü mülki hudutları dahilinde kalması sanığın bu köy nüfusuna kayıtlı olması sanığın fiilen bu köyde ikamet ediyor olması sanığın suçu işlediği nüfusuna kayıtlı olup ikamet ettiği köyün orman içi köy olması belirtilen dört unsurdan birinin yokluğu halinde sanığa sayılı yasanın maddesinin son fıkrası uygulanacaktır i̇lk önce şunu belirtmek gerekir ki sayılı orman kanununun maddesinde belirtilen suçlara yine aynı fıkralarda cezayı artırıcı düzenlemeler getirilmiştir ve her cezayı arttırma işlemi bir önceki ceza miktarından yapılmakta bu durumda da asgari hadden tayin edilecek hürriyeti bağlayıcı ceza aya kadar çıkabilmektedir oysa orman kanununda kasten ve terör amaçlı orman yakma suçları ayrık olmak üzere orman alanında yapılan tahribatın en ağır cezalandırıldığı madde yasanın maddesindeki açma suçlarıdır zira sanık ormanlık alanda adet ağaç kestiğinde eylemi madde kapsamında iken toprağın üretim gücünden faydalanmak amacıyla orman bitki örtüsünü tamamen kaldırdığında eylemi açma suçu kapsamında kalmakta bu durumda da verilen ceza asgari bir yıldan en fazla yarı oranında artarak bir buçuk yıl olmaktadır diğer yandan orman kanununda belirtilen orman içi köy evlerin toplu bulunduğu yerleşim alanlarında aralıksız olarak devam eden arazi topluluğunu dört yandan ormanlarla çevrili olan köylere denilmektedir orman köylüleri kalkındırma fonu yönetmeliği bunlar daha çok dört bir tarafı verimli devlet ormanları olan köylerdir buna göre orman yasasının maddesinin son fıkrasındaki şartı da taşıyan bir kimse etrafındaki verimli devlet ormanından ağaç kestiğinde cezası arttırılmamakta orman içi köy olmayıp orman kenar köyü olan yahut belde olan yerdeki ormanlık sahadan ağaç kesilmesinde veya dava dosyasında olduğu şekilde ilçe sınırları içindeki verimsiz ormanlık sahadan ağaççık cinsinden meşe çırpısı kesildiğinde ceza misli arttırılmaktadır öncelikle korunması gereken verimli devlet ormanına verilen tahribat daha az cezalandırılmaktadır bu konuda örnek vermek gerekirse orman içi köyde yıllarca oturan iki kişiden birisi ormanlık sahadan adet yapacak vasıflı emval kestiğinde kişi aynı zamanda köyü nüfusuna kayıtlı ise sayılı yasanın maddesi uyarınca asgari ay hapis cezası ile cezalandırılacak ancak aynı köyden diğer şahıs belirtilen ormandan bir adet ağaç kestiğinde eğer bu kişi diğer şartların dışında sadece bitişikteki köyü nüfusuna kayıtlı ise cezası sayılı kanunun maddesinin son fıkrası uyarınca asgari hadden verilecek ceza misli arttırılarak ay hapis cezası ile cezalandırılacak adeta kişininesas sayısı karar sayısı ormana verdiği zarar değil suç yeri nüfusuna kayıtlı olmaması cezalandırılmış olacak diğer kişinin verdiği zarar gözönünde alındığında adeta ilk sanık ödüllendirilmiş olacaktır türk hukuk mevzuatında kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yer sebebiyle ve hemde asıl cezadan çok daha fazla ceza ile cezalandırıldığı hiçbir hukuki düzenleme yoktur böylece anayasasının maddesindeki hukuk devleti ve adalet anlayışı ilkelerine aykırı olarak toplum yaşamında adalet ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle yükümlü sayan bir devlet düzeninde aynı köyde yaşayan ve ortak yaşamı paylaşan kişiler arasında cezalandırma yönünden adaletsizlik meydana getirilmekte yine anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olarak orman içi köy nüfusuna kayıtlı ve aynı köyde oturan kişi ve topluluk yaratılmış olmaktadır diğer yandan bir ülkenin sahip olması gereken kaynakların başında gelen ve gelecek nesillere bırakılacak olan doğal servetimiz olan ormanlara verilen tahribatla ters orantılı aşağı daki cezalandırma örneği de yukarıdaki açıklanan ilkeler ışığında gayet dikkat çekicidir örneğin orman içi köyde oturup bu yer nüfusuna kayıtlı olan bir kimsenin içinde bulunduğu ormanı en fazla kendisinin koruması gerekirken bulunduğu yer ormanından adet yapacak vasıflı ağacı balta ile kestiğinde verilecek ceza sayılı kanunun maddesi uyarınca asgari ay hapis olup maddesinin son fıkrası kendisine uygulanmayacak oysa yine köyü nüfusuna kayıtlı olupta hemen bitişikteki köyünde ikamet eden bir kimse belirtilen yerden bir adet ağacın dalını kestiğinde eylemi orman kanununun maddesinin fıkrasındaki suç kapsamında kalacak kaldı ki bu fıkra ön ödemelik suç iken maddenin son fıkrası uygulandığında ön ödemelik suç kapsamından çıkmakta kendisine tayin edilecek asgari ay hapis cezası iptali maddenin son fıkrası ile ikametgah farklı olduğundan iki misli arttırılarak ay hapis cezasına çıkacaktır belirtilen örnekleri özellikle orman sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği köy mülki hudutları ile orman sınırlarının birbirine karıştığı tam ve kesin tesbitinin güçleştiği durumlar gözönüne alındığında sayısız şekilde çoğaltmak mümkün olduğu gibi temel cezanın asgari hadden uzaklaşılarak tayin edildiği hallerde yasanın maddesinin son fıkrasının uygulandığı durumlarda cezalar arasında meydana gelecek açık oransızlıklar izahtan verestedir bu konuda bir başka anayasaya aykırılık sorunu da şudur bir yerin köy orman içi köy orman kenar köyü veya köy iken belde yahut belediye olması idarenin tasarrufu ile değişebilmektedir buna göre orman içi köyün idari tasarrufla orman kenar köyü haline getirilmesinde yahut belde olması halinde bu durum da yasanın iptali istenen maddesinin son fıkrası ile ceza iki misli arttırılacak önceden uygulanmayan müeyyide idari tasarruftan sonra işlenen suçlarda gündeme gelecektir ki bu durum da anayasanın maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olarak belirtilen orman suçuna verilecek ceza idarenin tasarrufuyla ağırlaştırmış olacaktır herne kadar iptali istenen sayılı orman yasasının günlü sayılı yasa ile değişik maddesinin son fıkrası anayasanın geçici maddesinin son fıkrası kapsamında ise de anayasanın geçici maddesi tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki kanunun maddesi ile kaldırılmış olmakla itiraz yolu ile anayasaya aykırılık iddiasında bulunulabileceği anlaşılmıştır sonuç gerekçesi yukarıda açıklandığı üzereesas sayısı karar sayısı sayılı orman kanununun maddesinin son fıkrasının tc anayasasının ve maddelerine açıkça aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi için itiraz yoluna başvurulmasına dosyanın tasdikli suretinin anayasa mahkemesine gönderilmek üzere biga başsavcılığına tevdiine anayasa mahkemesine itiraz yolu ile yapılan iptal başvurusunun dava dosyası için bekletici mesele yapılmasına bu sebeple duruşmanın günü saat bırakılmasına karar verildi kınık sulh ceza mahkemesinin gerekçe bölümü şöyledir i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı kanunun muhtelif cezai hükümleriyle ormanlar anayasanın ve maddelerine dayanarak ormanları koruma altına almıştır kanun koyucu ormanları koruma altına alırken yer yer adalet duygusuyla bağdaşmayacak derecede sert ve ağır yaptırımlar öngörmüştür bu yaptırımlardaki sertlik ve aşırılık yargıtay tarafından bazen korunmuş bazen de kanunun açık metnine rağmen giderilmeye çalışılmıştır bu durum genel hukuk anlayışı erkler arasında yetki aşımı ve kanunlar arasında ihtilaflı yorumlan doğurmuştur sözgelimi tck maddesinde yer alan misli tabiri cd tarih ve sayılı kararına göre haksız menfaatin kendisini anlatmaktadır sayılı yasanın değişik maddelerinde geçen misli tabiri ise cezanın katsayısı gibi değerlendirilmektedir bundan başka sayılı yasanını son maddesi adı geçen maddede yazılı cezalar için sayılı yasanın maddesinin uygulanmayacağını amir iken yargıtay belirtilen cezaların ve tebdire çevirmeme şeklindeki düzenlemenin en azından taksirli suçlar için ağır olduğunu ve kanun metnine rağmen uygulanmasını kabul etmektedir ormanları korumak amacıyla yapılan ve yukarıda oldukça kısa anlatılan genel hukuk ilkeleri ve eşittik anlayışıyla bağdaşmayan bir düzenleme de sayılı yasanın son fıkrasıdır mezkur fıkraya göre sayılı yasanın maddesinde yazılı suçları işleyen sanığın suçu işlediği yerin köyü mülki hudutları içinde kalması sanığın suçun işlendiği bu köy nüfusuna kayıtlı olması sanığın fiilen bu köyde oturuyor olması sanığın suçu işlediği nüfusuna kayıtlı olduğu ve ikamet ettiği bu köyün orman içi köy olması halinde son maddesi uygulanmayacaktır sayılan bu dört şarttan birisi gerçekleşmemişse sanık hakkında son fıkrası gereğince cezada artırım yapılacaktır mestav mehmet orman kanunu ve i̇lgili mevzuat ankara aras celal orman kanunu ankara günay erhan orman ceza davaları usul ve esasları ankara cgk cgk sayılı yasanın son fıkrası cezayı sanığın ikametgahına nüfusunun kayıtlı olduğu yere suçun işlendiği yere göre belirlemektedir sayılı yasanın son fıkrasında belirtilen esasları anayasa açısından teker teker incelersekesas sayısı karar sayısı suç yeri açısından sayılı yasanın son fıkrasının uygulanmaması için sanığın aynı yasanın maddesinde sayılan eylemleri nüfusuna kayıtlı olduğu fiilen oturduğu orman içi köy mülki hudutlarında işlenmiş olmalıdır sayılı yasanın anayasanın ve maddelerinin amacı ormanları korumaktır bu açıdan suç yerinin neresi olduğu cezayı artırıcı bir durum oluşturmamalıdır suç yeri neresi olursa olsun eylem aynıdır aksi kabul hukuk devleti adalet anlayışı ve eşitlik ilkesi ile bağdaşmaz sayılı yasanın son fıkrası orman içi köy tabirini kullanmaktadır bu tabir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan orman köylüleri kalkındırma fonu yönetmeliğinin maddesine göre kısaca dört tarafı ormanlarla çevrili köy olarak tanımlanmaktadır dört tarafı değil de üç tarafı yada iki tarafı ormanlarla çevrili köylerde suçun işlenmesi halinde son fıkrası uygulanarak ceza artırılacaktır amaç ormanı korumaksa sanığın oturduğu nüfusuna kayıtlı olduğu köyün dört tarafının ormanlarla çevrili olup olmamasının cezanın artırılıp artırılmaması ile ilgisi olmamalıdır sanığın ikametgahı açısından anayasanın maddesine göre herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir sayılı yasanın son maddesine göre sanık suç yerine çok yakın da olsa başka bir mülki birimde oturuyorsa suçu işlediği köyün nüfusuna da kayıtlı olsa cezada artırım yapılacaktır orman köylerinde geçim şartlarının ağırlığı üretim imkanlarının darlığı bu köylerde yaşayanları başka yerlere özellikle yakın yerlerdeki ilçelereillerekasabalara yönlendirmektedir sanığın aslen kendi köyü olan ancak iş imkanı olmadığı için ayrılmış olduğu köyünde suç işlemesi halinde sadece köyde oturmaması gerekçesiyle cezada artırım öngörmesi adil değildir i̇kametgahın farklılığı suçun niteliğine tesir eden bir sebep olmadığı gibi ormanları korumayla da ilgili değildir bu açıdan suçun niteliğine etkili olmayan bir durumun cezaya etkili olması adaletle bağdaşmaz sanığın nüfusa kayıtlı olduğu yer açısından hiç kimse doğarken nerede doğacağını ve nere nüfusuna kaydolacağını belirleyemez başkaları tarafından belirlenmiş doğum yeri ve nüfusa kayıtlı olunan yer nedeniyle de bir kişinin cezasının artırılması eşitlik ilkesi hukuk devleti ve adalet anlayışıyla bağdaşmaz açıklanan gerekçelerle sayılı yasanın son fıkrası anayasaya aykırıdır iv usul sorunu sayılı yasanın son maddelerinin anayasaya aykırı olduğu kaş sulh ceza mahkemesi tarafından daha önce ileri sürülmüştü anayasa mahkemesi başvuru üzerine tarihli kararında özetle sayılı yasanın son fıkralarının anayasanın geçici maddesi kapsamında olduğunu ileri sürerek anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacağı kararına varmıştı kaş sulh ceza mahkemesinin başvurusu zamanında anayasanın geçici maddesi yürürlükte idi bu nedenle anayasa mahkemesi iptal başvurusunun esastan inceleyip red kararıesas sayısı karar sayısı vermemiştir geçici maddenin son fıkrası anayasa metninden çıkarıldığı için anayasanın fıkrası gereğince iptal başvurusunda bulunmak mümkün olmalıdır sonuç açıklanan gerekçelerle sayılı orman kanununun son fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali için anayasa mahkemesine başvurma zarureti doğmuştu açıklanan gerekçelerle sanıklar hakkında devlet ormanlarından dikiliden yaştan kaçak olarak ağaç kesme suçlamasıyla tarihinde nolu iddianame ile açılan kamu davasında uygulanılması istenilen sayılı kanunun son fıkrasının anayasanın maddelerine aykırı görülmesi nedeni ile anayasanın sayılı yasanın maddeleri gereğince sayılı yasanın son fıkrasının iptali istemiyle resen anayasa mahkemesine iptali istemiyle başvurulmasına anayasanın sayılı yasanın cmuk maddeleri gereğince yargılamanın durdurulmasına sayılı yasanın maddesi gereğince dosya içinde iptal başvurusu ile ilgili olabilecek evrakların onaylı suretleri ile başvuru gerekçesinin anayasa mahkemesine gönderilmesi için savcılığına tevdiine bu nedenlerle yargılamanın günü saat da yapılmasına karar verildi
3,254
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun inci maddesinin ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümce aşağıda numaralı başlık altında açıklanan nedenlerle anayasanın nci üncü nci inci uncu üncü ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı yasanın nci maddesinin iptali istenen numaralı fıkrasında mayın temizleme işinin öncelikle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun i̇stisnalar başlıklı üncü maddesinin fıkrasında belirtilen istisna hükümlerine göre milli savunma bakanlığınca yaptırılacağı hükme bağlanmıştır sayılı kamu i̇hale yasasının üncü maddesinin fıkrasında savunma güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili olduğuna veya gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine ilgili bakanlık tarafından karar verilen veya mevzuatı uyarınca sözleşmenin yürütülmesi sırasında özel güvenlik tedbirleri alınması gereken veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle ilgili olan mal ve hizmet alımları ile yapım işleri yasanın istisna kuralları arasında gösterilmiş ve belirtilen konularla ilgili mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri hariç kamu i̇hale yasasına tâbi olmadığı hükme bağlanmıştır sayılı yasanın nci maddesinde mayın temizleme işinin gerçekleşme durumu dikkate alınarak sırasıyla üç aşamada üç ayrı usul uygulanarak yapılması öngörülmüştür mayın temizleme işinde ilk aşama yetkisini milli savunma bakanlığına bırakan iptali istenilen nci maddenin numaralı fıkrasında sayılı kamu i̇hale yasasına tabi olmayan işin ihalesine ilişkin esas ve usullerin ne olacağı gösterilmediği gibi mayından temizlenecek alanlardaki hazine taşınmazlar ile söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazlara tasarruf yetkisi de milli savunma bakanlığına tanınmamıştır mayın temizleme işlemi üç aşamalı olarak gerçekleştirileceğinden bu işlemin üçüncü aşamasına ilişkin düzenlemeyi içeren nci maddenin numaralı fıkrasında mayın temizleme işinin yukarıda değinilen taşınmazların tarımsal faaliyetlerde kullandırılmasıesas sayısı karar sayısı karşılığında ihale edilmesi söz konusu olacağından ikinci ve üçüncü aşamaya geçilebilmesi için bu taşınmazlardaki mayınların temizlenmesi için bunlar üzerindeki tasarruf yetkisinin de milli savunma bakanlığına verilmesi açık bir zorunluluktur hal böyle iken iptali istenen fıkrada adı geçen bakanlığa bu yetkinin verildiğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında da hukuk devletinde hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi için yasakoyucunun öngörülebilir düzenlemeler getirmesi de asıldır denilmiştir bu durumda dava konusu kural mayın temizleme işinin milli savunma bakanlığınca yaptırılmasına ilişkin esas ve usulleri öngörmediğinden belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yasama yetkisinin amacına uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle kural anayasanın nci ve nci maddelerine de aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının üçüncü ve beşinci cümlelerinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın iptali istenen üçüncü cümlesinde ihale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usullerin maliye bakanlığı tarafından belirlenmesi öngörülmüş iptali istenen dördüncü cümlesinde de muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usullerinin genelkurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı maliye bakanlığı ve tarım ve köyişleri bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak bir komisyonca belirlenmesi öngörülmüştür anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir yürütme organının yasayla yetkili kılınmış olması yasayla düzenleme anlamına gelmeyeceğinden yürütmeye devredilen yetkinin anayasaya uygun olabilmesi için yasada temel esasların belirlenmesi sınırların çizilmesi gerekir bu doğrultuda uzmanlık ve yönetim tekniğine ilişkin konuların düzenlenmesi ise yürütme organına bırakılabilir anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlenir değiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklık getirmiştir örneğinesas sayısı karar sayısı günlü tarih ve k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı rg sa anayasa mahkemesinin bu kararlarından da anlaşılacağı üzere anayasaya göre yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütme organına genel ve sınırları belirsiz kural koyma yetkisi verilemez açıklanan nedenlerle maliye bakanlığına temel ilkeler konulup çerçevesi çizilmeden ihale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usulleri belirleme yetkisi veren ve yine ortak komisyona aynı şekilde muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usullerini belirleme yetkisini veren tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının üçüncü ve beşinci cümleleri anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının birinci i̇kinci dördüncü ve altıcı cümlelerinin anayasaya aykırılığı numaralı fıkranın birinci ve i̇kinci cümlelerinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen numaralı fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde birinci ve ikinci fıkralar hükümleri çerçevesinde mayın temizleme işinin yaptırılamaması halinde tarihli ve sayılı devlet i̇hale kanunu ile sayılı kanun hükümlerine tabi olmaksızın mayından temizlenen taşınmazların tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında yaptırılması diğer bir anlatımla mayın temizleme işinin dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan yap işlet devret usulü ile ihale edilmesi öngörülmüştür hisse senetlerinin uluslararası sermaye piyasalarında işlem göreceği bir şirket sahibi ve veya ülkelerin ilgileneceği böylece ülkemizin suriye sınırlarını tc dışında kontrol edilmesine neden olunabilecektir yasanın üncü maddesinde ise taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullanılmasına ilişkin tahmini ihale süresinin kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren yılı geçmemek üzere maliye bakanlığınca belirlenmesi hükme bağlanmıştır mayından temizlenmesi gereken alan hataydan başlayıp kilis gaziantep şanlıurfa mardin ve şırnaka kadar uzanan yılında başlayarak türkiyenin güvenliği ve kaçakçılığınesas sayısı karar sayısı önlenmesi için mayınlanmış olan alan bin dekar büyüklüğünde ceylanpınar ve diğer devlet çiftlikleri bitişik hazine arazileri hariç km uzunluğunda suriye sınırına paralel yer alan sınır arazisidir mayınlı arazinin gerisinde birinci sınıf askeri yasak bölge ve onun arkasında da birçok yerde ikinci sınıf askeri yasak bölge bulunmaktadır bu bölge türkiyenin güvenlik açısından en riskli en kritik bölgesidir bu bölgede yerli ya da yabancı özel şirketlerin kırk dört yıl toprakları işgal etmesi türkiyenin güvenliği açısından son derece ciddi sakıncalar yaratacaktır ulusal güvenlik nedeniyle iptal edilen mardin ihalesine i̇srailin destek verdiği üç i̇srail şirketinin katılması ve uluslararası piyasada bu konuda faaliyet gösteren yabancı şirketlerin ön planda yer alması dikkate alındığında mayından temizlenen taşınmazların tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında diğer bir anlatımla yap işlet devret usulü ile yabancı özel şirketlere yaptırılmasının daha ağırlı bir ihtimal olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır nitekim mayın temizleyen araç gereçlerin üretiminde i̇srail ve kanada şirketleri ilk sıralarda olup hırvatistan almanya ve rusya gibi pek çok ülkede de mayın temizliğinde kullanılan teçhizatları üreten şirketler bulunmaktadır mayın temizleme işinin yabancı şirketlere yaptırılması halinde ise kendi topraklarımızın üstünde başka bir ülkenin fiili kontrol ve hakimiyetini yıl süre ile kabul etme durumu ortaya çıkmış olacaktır tarih boyunca devletler ülkelerindeki yabancı unsurlara kuşku ile bakmışlar bazı hakları onlardan esirgemişler bazılarını ise kimi koşullara bağlamak suretiyle sınırlamışlardır sınırlamaya tabi tutulan hakların başlıcalarından biri mülk edinme hakkıdır zira bu hak ülke denilen yurt toprağıyla ilgilidir ülke devletin asli ve maddi unsurlarından biridir ülke olmadan devlet olmaz ülke devletin asli ve maddi unsurlarından biridir ülke olmadan devlet olmaz ülke devlet otoritesinin geçerli olacağı alanı belli eder devlet sahip olduğu kurucu unsur niteliğini taşıyan üstün kudretine dayanmak suretiyle ülkede yerleşik olan ve devletin diğer asli maddi unsurunu oluşturan insan topluluğunun güvenliğini ve yararını kollamak ve gözetmek durumundadır devlet bu asli görevi nedeniyledir ki ülke üzerinde egemenliğe dayalı üstün bir hakka sahiptir türkiye cumhuriyetinin dünya milletler ailesine bağımsız bir devlet olarak kabulünün uluslararası belgesi lozan barış antlaşmasıdır ülke topraklarının korunması bağımsız türkiye devleti için bir nefsi müdafaa tedbiri niteliğindedir böyle bir tedbirden vazgeçebilmek olası değildir i̇ptali istenilen kuralların ülkenin bölünmez bütünlüğünü zedeleyecek bir biçimde ülke topraklarının yıl süre yabancıların eline kolayca geçmesini sağlayacağı da ortadadır bu durum söz konusu düzenlemeye anayasanın üncü maddesi ile başlangıçının ve inci paragraflarında yer alan türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesine de aykırı bir nitelik vermektedir daha önce yap işlet devret yöntemi ile ihaleye çıkılan ulusal güvenlik nedeniyle iptal edilen mardin ihalesine i̇srailin destek verdiği üç i̇srail şirketinin başını çektiği üç ayrı konsorsiyumun başvurduğu ortaya çıktı bu konsorsiyumların içerisinde quadro redwing ve mott isimli firmanın adı geçmektediresas sayısı karar sayısı adı geçen alanların i̇srail veya perde arkasında ki i̇srail firmalarına verilirse i̇srailin hayali ve ideali olan dicle fırat sularına ulaşmış olacağı da gözden kaçmamalıdır ab i̇lerleme raporuna bakıldığı takdirde türkiyenin gap sularının belli bir tarihte uluslararası bir su yönetim idaresine yerleştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır ayrıca ab belgelerinde türkiyenin güney hudutlarına ilişkin ihtilaf iddiası yer almaktadır yine aynı ab raporunun su ile ilgili kısmında adeta bu işlemin gerekçesi gibi yazılan bir diğer husus da bunun i̇srailin ve komşularının eşit su haklarının korunması olduğu hususudur ek doç dr oya akgönenç suriye sınırındaki mayınlar birleşmiş milletler gelecek i̇çin tatlı su raporunda yılında ortadoğuda su savaşları yaşanabileceği uyarısında bulunuyor ortadoğunun su kaynaklarını elinde tutan türkiye ise çatışmanın tam odağında yer alıyor fırat ve dicle türkiyeden doğup irak ve suriyeden geçerek i̇ran körfezine dökülüyor asi nehri ise lübnan doğup suriyeden geçtikten sonra türkiyeye giriyor bugün dünyada ülkede döşenmiş milyon mayın olduğu ve bu mayınların temizlenmesi için birleşmiş milletler çerçevesinde çok yoğun bir faaliyet gösterildiği bilinmektedir genel kurmay başkanlığından yapılan ve yazılı ve görsel basında da yer alan açıklamalarda i̇kmal ve bakım ajansı namsa nın natonun ilgi alanında bulunan birçok ülkede uluslararası mayın temizliği yeterliliği olan ve nato akreditasyonuna sahip firmalar vasıtasıyla hizmet alımı organizasyonlarını gerçekleştirdiği namsanın öncelikli olarak dikkate alınması uygun bir hareket tarzı olarak düşünüldüğü ve bu görüşün zamanında ilgili mercilere gönderildiği bildirilmiştir namsanın bugüne kadar arnavutluk belarus moldova sırbistan ukrayna azerbaycan ve ürdünde toplam milyon mayını etkisiz hale getirdiği bilinmektedir bunun dışında birleşmiş milletlerle çalışan ve kâr gayesi gütmeyen sivil toplum örgütleri de bulunduğu bunlardan biri olan halo nün bugüne kadar milyon mayın temizlediği bin tane mayın temizleme uzmanına sahip bulunduğu da uluslararası piyasada bilinmektedir açıklanan bütün bu durum ve nedenler ortada iken mayın temizleme işinin mayından temizlenen taşınmazların tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında yaptırılmasını öngören bir düzenleme getirilmesinde ısrarlı olunması saklı bir amaç güdüldüğünü göstermektedir anayasa mahkemesi iptali istenen hükümle kapalı olarak bir amaç güdülüp güdülmediğini araştırabildiğini çeşitli kararlarında ifade etmiştir ama kanun koyucunun saklı amacını ortaya koyabilmek her zaman kolay değildir bkz k kt k kt sayılı anayasa mahkemesi kararları anayasa mahkemesinin bu tür denetimlerinde kanunun gerekçesinden yasama organındaki görüşmelerden veya yapılan düzenlemenin daha çok siyasal nedenlere dayanıp dayanmadığı hususlarından yararlanarak sonuca vardığı görülmektedir bkz k kt k kt k kt sayılı anayasa mahkemesi kararları kanun koyucu takdirine bırakılmış konularda düzenleme yetkisini kullanırken kuşkusuz anayasa kuralları ile kamu yararının ve kamu düzeninin gereklerine ve hukukun genel ilkelerine de bağlı kalmak durumundadır bkzesas sayısı karar sayısı k kt k kt sayılı anayasa mahkemesi kararları bu anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin gereğidir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir denilmektedir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin önde gelen koşullarından birisini oluşturmaktadır bu konuda anayasa mahkemesinin yerleşmiş anlayışını yansıtan kararlarında belirtildiği gibi anayasanın nci maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yararı düşüncesi olmaksızın başka deyimle yalnızca özel çıkarlar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamayacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yararı bulunmayan yalnızca özel çıkarlar veya yalnızca belli kişilerin yararına olan bir yasa kuralı anayasanın nci maddesine aykırı nitelikte olur ve dava açıldığında iptali gerekir buna göre yasaların amaç öğesindeki sakatlık başlıbaşına bir aykırılık nedeni oluşturabilecektir açıklanan nedenlerle i̇ptali istenen numaralı fıkranın birinci ve ikinci cümleleri amaç öğesindeki sakatlık nedeniyle anayasanın nci maddesine aykırıdır hukuk devleti tüm etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir anayasanın egemenliği ve bağlayıcılığı yanında yasakoyucunun uymak zorunda bulunduğu ilkeler ve evrensel hukuk kuralları vardır evrensel hukuk ilkelerine göre yasaların genel soyut ve nesnel olması kişiye özgü olmaması gerekmektedir yasaların bu ögelere uygun çıkarılması hukuk devleti olabilmenin koşullarındandır anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da vurgulandığı gibi yasaların genelliği ilkesi özel güncel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüdeki herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılmaktadır sayılı yasanın özellikle belirli şirketlere türkiye suriye kara sınırındaki taşınmazları tarımsal faaliyetlerde kullandırma amacı taşıyan nci maddesinin numaralı fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerindeki düzenleme yasaların genel soyut ve nesnel olmasını gerektiren evrensel hukuk kurallarıyla ve anayasanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır diğer taraftan sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının ilk cümlesindeki ile müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük teşkil eden hazineye ait diğer taşınmazların tümcesi de anayasanın nci maddesine aykırıdır çünkü hazineye ait olup mayından temizlenecek alanlar ile gerek müstakil kullanımı mümkün olmayan gerek bütünlük teşkil eden taşınmazların hangi taşınmazlar olduğu yasada gösterilmemiştir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel unsurlarından birisi de hukuk güvenliğini sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan ve dolayısı ile hukuki güvenlik sağlamayan kurallar anayasanın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden nci maddesi ile bağdaşmaz söz konusu tümce bağlı ve belirsiz bir yetki içerdiğinden hukuk devleti ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı öte yandan anayasanın başlangıç bölümünün inci paragrafında ise hiçbir düşünce ve mülahazanın türk milli menfaatlerinin karşısında korunma göremeyeceği ilkesi ile anayasanın öngördüğü hukuk düzeni içinde milli menfaatlerin her şeyin üstünde tutulması gereği belirlenmiştir gerek türkiyenin güvenliği açısından son derece ciddi sakıncalar yaratacak olması gerek yabancı bir ülkenin menfaatlerine hizmet eden bir nitelik taşıması nedeniyle türk milli menfaatleri bağdaşmadığı kuşkusuz olan iptali istenen numaralı fıkranın birinci ve ikinci cümleleri anayasanın başlangıç bölümünün inci paragrafına da aykırıdır türkiyenin güvenliği açısından son derece ciddi sakıncaları olduğu gören chp dekarı mayın döşenmiş toplam bin dekar arazinin mayından temizlenmesi ve arazinin mayınları temizleyenlere tarımsal amaçlı kullandırılması hususunda hazırlanan tarih ve sayılı tarih ve sayılı ve tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararları ile söz konusu kararnamelere dayanılarak maliye bakanlığı tarafından tesis olunan ihale işlemlerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemi ile danıştayda dava açmıştır danıştay onüçüncü dairesi tarihli ve k sayılı kararında olayda mayınlı sahanın temizlenmesi ve tarımsal faaliyetlerde kullanılması için idarece belirlenmiş süreler esas alınarak tarımsal alanların kullanımı için önerilecek en az süreler üzerinden ihaleye çıkarıldığı anlaşılmış olup dava konusu kararnamelerle mayın temizleme faaliyeti ve ihale işlemleri ile görevlendirilen maliye bakanlığınca mayının temizlenmesi hizmetinin satın alınması ile temizlenen arazinin tarımsal amaçlı kullandırılması işinin aynı ihalede birleştirilmesi durumunda söz konusu ihtiyaçların en iyi şekilde ve uygun şartlarla karşılandığından söz edilemeyeceğinden dava konusu ihale şartnamelerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır nitekim dava konusu şartnamelere göre yapılan ihalelerden birinde rekabetin sağlanamaması diğerinde ise katılımın olmaması nedeniyle ihalelerin yapılamaması da ihtiyaçların en iyi şekilde uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması şartlarının gerçekleştirilmesinin mümkün olamayacağını göstermektedir sayılı yasanın anılan nci maddesi hükmünde belirtildiği gibi mayınlı sahanın temizlenmesi ile temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işlerinin aralarında doğal bir bağlantı bulunmadığı ve aynı istekli tarafından karşılanması mutad olmadığı için söz konusu işlerin bir ihalede toplanması anılan nci maddeye uygun olmadığı gibi mayınlı arazinin temizlenmesi ve temizlenen arazinin tarımsal amaçlı kullanılması ihtiyaçlarının en iyi şekilde ve uygun şartlarla karşılandığından da söz edilemeyeceğinden anılan iki ihtiyacın bir ihale ile karşılanması hukuken ve işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır denilerek söz konusu kararnamelere dayalı olarak maliye bakanlığı tarafından düzenlenen ihale şartnamelerinin iptaline karar verilmiştir ek anayasanın üncü maddesi gereği yasama organı dahil bütün devlet organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez aksi taktirde yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez sabuncu yavuz anayasaya giriş basım i̇maj yayıncılık ankara sesas sayısı karar sayısı kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle yasakoyucu değişik yolların seçimini siyasi tercihlerine göre yapmakta serbesttir ancak yasakoyucunun kişisel siyasi ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararı dışındaki özel ve başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir yetki saptırması ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da anayasanın inci maddesi uyarınca yasama organının yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen yargı kararlarını etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak yükümlülüğü olduğu çok açık bir şekilde vurgulanmıştır yüce mahkemenin bu kararınca aynen şöyle denilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında tanımlandığı gibi hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmeye kendisini yükümlü sayan bütünüyle hukuka uyan devlet demektir hukuk devleti niteliğini kazanmanın vazgeçilmez koşullarından birisi mahkeme kararlarına uyulma zorunluluğudur anayasanın inci maddesinde yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiç bir surette değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği öngörülmüştür bu kural gereğince yasama organının yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen yargı kararlarını etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak yükümlülüğü vardır i̇ptali istenen cümleler ile yapılan düzenleme yargı kararının uygulanmasının engellenmesi amacıyla gerçekleştirilmiş olduğundan burada bir yetki saptırması vardır ve düzenleme amaç bakımından da sakattır bu nedenle söz konusu düzenleme anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yargı bağımsızlığını zedelediği için anayasanın inci maddesine de aykırı düşmektedir ayrıca yasama erkinin yargı kararlarının etkisizleştirilmesi için kullanılmasını anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafı ile nci inci ve uncu maddelerinde ifade edilen kuvvetler ayrılığı ilkesi ile bağdaştırmak da olanaksızdır üzerinde durulması gereken bir başka husus da iptali istenen kuralın getirdiği düzenlemenin içerik bakımından kamu yararı amaçlanarak ortaya konulup konulmadığıdır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir nitekim anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır denilmiştiresas sayısı karar sayısı danıştay onüçüncü hukuk dairesi yukarıda açıklanan kararında yapılan işlemin sayılı yasanın nci maddesine aykırı oluşu yanında mayınlı sahanın temizlenmesi ve temizlenen arazinin temizleyenlere kullandırılması işlerinin aynı ihalede yapılması durumunda söz konusu ihtiyaçların en iyi şekilde ve uygun şartlarla karşılanamayacağını da kararının gerekçesi olarak ortaya koymuştur bu durumda iptali istenilen kurallar kamu ihalelerinde gözetilmesi gereken temel ilkelerden saydamlık rekabet güvenirlik kamuoyu denetimi ihtiyaçların uygun zamanda uygun şartlarda karşılanması ve kaynakların verimli kullanılması ilkelerine uymadığı gibi aralarında kabul edilebilir doğal bağlantı olmadığı sürece mal alımı hizmet alımı ve yapım işlerinin bir arada ihale edilemeyeceği ilkesine de uygun düşmemektedir anayasa yasa koyucuya toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda tarımsal alanda düzenleme yapma yetkisi vermektedir ancak yasa koyucu bu yetkiyi kullanırken kamu yararı amacını gütmek ve anayasanın ilgili diğer kurallarına da uymak zorundadır tmmob ziraat mühendisleri odası başkanı gökhan günaydın ziraat mühendisleri odası genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında mayınlı arazilerin tarıma kazandırılması konusunda yaptığı konuşmada özetle mayınlı arazilerin tarıma açılması durumunda kooperatif yapı altında ziraat mühendisleri ve köylü üreticilerin birlikte çalışması sağlandığında hem binin üzerinde üretici ve mühendis istihdamının yaratılacağını hem de gerçekleştirilecek yüz binlerce tonluk üretimle giderek artan tarım ürünü ithalatı için harcanan kaynağın azaltılabileceğini açıklamıştır ek görüldüğü üzere devletin teknik ve mali desteği de verilerek doğası gereği temiz bu topraklarda organik tarım yaptırılmasının hem ülke ekonomisine hem bölge insanının refahına ve hem de toplumsal barışa ciddi bir katkının sağlanabileceği çok açıktır böyle son derece önemli bir imkânı yok sayan düzenlemenin bu açıdan da kamu yararına dayanmadığı kuşkusuzdur yasama erkinin kamu yararı amacına yönelik olarak kullanılmaması halinde yasama yetkisinin saptırılması olayı ortaya çıkar yasaların kamu yararına dayanmadığı bir yönetim ve bu alanda yetki saptırılması durumu hukuk devleti adı verilen yönetimle ve hukuk devletini cumhuriyetin nitelikleri arasında sayan anayasanın nci maddesi ile bağdaşmaz açıklanan nedenlerle iptali istenen kurallar kamu yararına da dayanmamaktadır öte yandan mayından temizlenecek arazide gerçek hak sahibi olanlar arazisi daha evvel kamulaştırılmış olanlar ile topraksız bölge insanıdır sayılı kamulaştırma kanununun nci maddesinin birinci fıkrasında kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde keyfiyet idarece mal sahibi veya mirasçılarına sayılı tebligat kanunu hükümlerine göre duyurulur bu duyurma üzerine mal sahibi veya mirasçıları aldığı kamulaştırma bedelini üç ay içinde ödeyerek taşınmaz malını geri alabilir denilmiştir bu hükme dayanan kamulaştırma etiğimize göre de kamulaştırmayı gerektiren nedenler ortadan kalktığında gayrimenkul eski sahibine kamulaştırmada ödenen bedel tahsil edilerek iade ediliresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir any mah tarihli ve k sayılı kararı adaletli bir hukuk düzeninin gereği suriye sınırındaki toprakların kamulaştırılma nedeni ortadan kalktığında eski sahiplerine kamulaştırılırken ödenen paraların tahsili şartıyla iade edilmesidir i̇ptali istenen kurallar bu yönüyle de anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan genel tarım sayımı sonuçlarına göre türkiyedeki tarım işletmesinin inin hiç toprağı yoktur ve topraksız çiftçi köylü ailelerinin çok büyük kısmı da bu bölgededir temizlenecek arazinin ab ülkeleri ortalamasında olduğu gibi ar dönümlük parseller halinde bölgenin topraksız ve az topraklı ailelerine verilmesi durumunda yaklaşık ailenin toprak sahibi yapılması olasıdır anayasanın üncü maddesinin birinci fıkrasında devlet toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır hükmüne amirdir bu hükümle anayasa devlete topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak görevi verilmiştir servet ve gelir eşitsizliklerinin temelinde toprak mülkiyetindeki eşitsizlikler yatabilir bu durumda toprak dağılımındaki bu eşitsizlikler giderilmedikçe gelir ve servet eşitsizliklerinin azaltılması oldukça güçtür i̇şte anayasamız üncü maddesinde devlet topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır demektedir gözler türk anayasa hukuku dersleri bursa anayasanın üncü maddesi tüm ülke topraklarını içeren bir kural niteliğinde bulunduğundan devletçe önlem alınmasının mayından temizlenen yerlerin devlet elindeyken daha kolay olacağında duraksanamaz hem organik tarıma uygun hem de sulak olan söz konusu arazilerin mayından temizleme işini yap işlet devret modeli ile yıllığına ihaleye çıkararak bu arazilerin topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan ve bu arazilerin gerçek sahibi olan yöre insanına verilmesi yerine yabancıların eline geçmesinin önünü açan ve dolayısıyla ekonomik kaynaklarımızın ve topraklarımızın teslimiyetçi bir anlayışla elden çıkarılması ve bölge halkının sömürülmesine zemin hazırlayan ve bölgenin zaten riskli olan güvenliği tümden kontrol dışı bir hâle getiren iptali istenen kurallar anayasanın üncü maddesi ile de bağdaşmamaktadır numaralı fıkranın dördüncü ve altıncı cümlelerinin anayasaya aykırılığı numaralı fıkranın dördüncü cümlesinde bu fıkranın uygulanması halinde ihale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usullerin maliye bakanlığı tarafındanesas sayısı karar sayısı belirleneceği altıcı cümlesinde muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usullerinin genelkurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı maliye bakanlığı ve tarım ve köyişleri bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak bir komisyonca belirleneceği öngörülmüştür yürütme organına genel ve sınırları belirsiz kural koyma yetkisi verildiğinden numaralı fıkranın iptali istenen söz konusu dördüncü ve altıncı cümleleri de yukarıda numaralı başlık altında açıklanan nedenlerle anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin anayasanın nci üncü nci inci uncu üncü ve inci maddelerine ve başlangıcın inci ve inci paragrafına aykırı olduğundan dördüncü ve altıncı cümlelerinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti devleti ile suriye arap cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ile i̇hale i̇şlemleri hakkında kanunun üncü maddesinin taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümce yukarıda numaralı başlık altında açıklanan nedenlerle anayasanın nci üncü nci inci uncu üncü ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekç
4,081
esas sayısı karar sayısı sanık tarihinde emniyet görevlileri tarafından yapılan üst aramasında uyuşturucu olduğu değerlendirilen madde ele geçirildiği ekspertiz raporu uyarınca ele geçirilen maddenin uyuşturucu niteliğine haiz olduğu sanık hakkında sayılı tcknın sayılı yasayla değişik maddesi gereğince yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği ancak sanık hakkında tarihinde işlendiği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak suçundan gaziosmanpaşa cumhuriyet başsavcılığının soruşturma sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği görülerek sanık hakkında tarihli ilk eyleminden dolayı kamu davası açılması konusunda yasal zorunluluk doğduğu iddiasıyla mahkememize kamu davası açılmıştır sanık atılı suçun yapılacak yargılama sonucunda ceza aldığı takdirde sayılı tcknın maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır mahkememizin tarihli ara kararında sanığın isnat olunan eylemine ilgili iddianamede cezalandırılmaya yönelik sevk maddesi olarak gösterilen sayılı tcknın maddesinin erteleme süresi zarf mıhı kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyana madde satın alması kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyana madde kullanması dördüncü fıkra uyarınca i̇hlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz hükmünün türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile anayasa mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmasına karar verilmiştir i̇ptal başvurusuna konu olan yasa meddesi̇ i̇le i̇lgi̇li̇ açiklama kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu sayılı tcknın maddesinde düzenlenmiş olup anılan maddenin sayılı yasa ile değişik birinci fıkrasında kullanmak için uyuşturucu veya uyana madde satın alan kabul ederi veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır hükmü getirilmiştir sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesinde ise bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında sayılı cmknın maddesindeki şartlar aranmaksızın beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verileceği cumhuriyet savcısının bu durumda şüpheliyi erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasaklan ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyaracağı düzenlenmiştir sayılı tcknın sayılı ile değişik maddesi uyarınca hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilen şüpheli hakkında hangi hallerde kamu davası açılabileceği anılan maddenin dördüncü fıkrasında düzenlenmiş olup buna göre şüphelinin erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde safa alması kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde hakkında kamu davası açılacağı belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı mahkememizce anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesinde ise şüphelinin erteleme süresi zarfında kullanmak içir tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmasının dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılacağı düzenlenmiş ancak kişinin bu eylemi ile ilgili ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı emredici bir biçimde hüküm altında alınmıştır anayasaya aykirilik nedenleri̇ ve i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri he eşitlik ve hakkaniyet gözeten devlettir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken takdiri sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir ancak kanun koyucu kendisine tanınan takdir yetkisinin anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutularak kullanması gerekir anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararında anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlevleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınca hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayan vargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamak ile yükümlüdür denilmiştir anayasanın maddesinde ise suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmüne yer verilmektedir belirtilen bu düzenlemede masumiyet karinesi temel bir hak olarak güvence altına alınmış buna göre hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adli bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masam sayılması gerekliğine değinilmiştir bu husus aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini teşkil etmektedir masumiyet karinesi avrupa i̇nsan haklan sözleşmesinin fıkrasında da güvence altına alınmış buna göre hakkında suç isnadı bulunan bir kimse hukuka göre suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar masum sayılır düzenlemesi getirilmiştir mahkememizce anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesi uyarınca hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan yürütülen soruşturma kapsamında sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesine göre kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilen şüphelinin erteleme süresi zarfında tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması kabul etmesi veya bulundurması ya da kullanması dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni kabulesas sayısı karar sayısı edilmekle beraber şüphelinin bu ikinci eylemi iie ilgili ayrı bir soruşturma veya kovuşturma yapılamayacağı belirtilmiştir mahkememizde görülen davaya konu somut olayda da şüpheli nin tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak suçu nedeniyle sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş şüphelinin tarihînde işlediği iddia olunan ikinci eylemi nedeniyle tarih soruşturma ve karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmekle beraber sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesine dayanılarak anılan maddenin dördüncü fıkrasının bendindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesi uyarınca hakkında kanın davasının açılmasının ertelenmesine karar verilen ve işlediği iddia olunan ikinci eylem ile ilgili ayrı bir soruşturma veya kovuşturma yapılmayan dolayısıyla ikinci kez kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunu işlediği kesin hükümle sabit olmayan kişi hakkında sayılı tcknın maddesindeki şartın gerçekleştiğinin kabul edilmesi yukarıda açıklanan anayasanın maddesinde düzenlenen masumiyet karinesine ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesini düzenleyen anayasanın maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir şöyle ki işlediği iddia olunan ilk eylem nedeniyle hakkında kamu davasının açılmasının i süre ile ertelenmesine karar verilen kişinin işlediği iddia olunan ikinci eylemi nedeniyle hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet karara bulunmaksızın ikinci kez kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurduğunun kabul edilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır keza ikinci eylem nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi halinde ilgilinin söz konusu ikinci eylemden dolayı beraat etme ihtimali her zaman mevcut olup aksinin kabulü ilgili hakkında yüklenen suçla ilgili tek başına kolluk tutanağının dahi ikinci suçun sübutuna yeterli kabul edilmesi sonucunu doğuracaktır diğer yandan uygulamada ilk eylem nedeniyle açılan kovuşturma sonucunda ilgili hakkında beraat karan verilmesi halinde kişinin ikinci eylemi ile ilgili olarak daha önce zaten sayılı tcknnı sayılı yasa ile değişik maddesine dayanılarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olduğundan ikinci eylemin işlendiği sabit olsa dahi cezasız kalması şeklinde bir sonuç ortaya çıkmaktadır bu açıklamalar ışığında söz konusu yasa maddesinin anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devlet ve maddesinde düzenlenen masumiyet karinesi ilkelerine açıkça aykırı olduğu kanaati hasıl olmuştur sonuç ve talep mahkememizce yukarıda yer verilen açıklamaların birlikte değerlendirilmesinden sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı tcknın sayılı yasa ile değişik maddesinin iptali istemiyle resen anayasa mahkemesine gidilmesine ve bu maddenin iptalinin istenilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmez ise mevcut mevzuata göre davanın neticelendirilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir karar yukarıda açıklanan nedenlerle sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak suçundan açılan kamu davasında iddianamede cezalandırmaya yönelik sevk maddesi olarak gösterilen sayılı tcknın maddesinin erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı satın alması kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve mm bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz hükmünün türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle iptal davası başvurusu olarak anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderi̇lmesi̇ne sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri halikındaki kanunun maddesi gereğince dosyaya bu aşamada karar numarası verilmesine yer olmadığına dosya esası üzerinden iptali istenilen yasa maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçesinin yazılmasına türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca başvurunun sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmasına dosya esas numarası üzerinden gerekçeli kararın yazılmasına müteakip dosya ve eklerinin anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderilmesine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşa ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi gereğince aylık azami süre gözetilerek anayasa mahkemesinin bu konuda bir karar vermesinin beklenilmesine bu süre içerisinde ve sonunda anayasa mahkemesi bir karar verilmez ise türkiye cumhuriyeti anayasasının ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi gereğince yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre değerlendirme yapılmasına bu nedenle duruşmanın sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesindeki aylık süre nazara alınarak duruşmanın günü saat bırakılmasına karar verildi
1,504
esas sayısı karar sayısı mahkemeler arasında davalara hangi mahkemenin bakacağı konusunda zaman zaman görev ve yetki uyuşmazlıkları çıkması doğal olup bu uyuşmazlıkların çözüm yolu olan merci tayinine ne zaman ve nasıl gidileceği ise hmknun ve maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır bu düzenlemelere göre merci tayinine sadece iki mahkemenin de göreve ve yetkiye ilişkin verdikleri kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde gidilebilecektir kanun yoluna başvurulmuş ve kanun yolu incelemesi sonucunda göreve veya yetkiye ilişkin karar kesinleşmiş ise artık merci tayini yoluna gidilemeyecektir i̇ki mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararlarının kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde merci tayinine gidilmesi konusunda bir tereddüt yoktur ancak hmknun maddesinin kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar kuralının mahkemelerden birinin görevsizlik veya yetkisizlik kararının kanun yolunca onaylanması halinde bu kararın davaya bundan sonra bakacak mahkemeyi bağlaması davaya bundan sonra bakacak mahkemeye görevsizlik veya yetkisizlik kararı verme yetkisinin verilmemesi ve bu durumda merci tayini yolunun kapalı olması bir çok sakıncalar doğurmakta ve anayasaya aykırılık oluşturmaktadır bu durumun meydana getirdiği sakıncalara geçmeden önce hukuki durumun ne olduğunu tespit etmekte fayda vardır görev ve yetki uyuşmazlığının çıkması için kanunun deyimi ile iki mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermesi gerekir görev ve yetki uyuşmazlığı ilk derece mahkemeleri arasında çıkabileceği gibi bam daireleri arasında da çıkabilir hmknun maddesindeki kanun yolu incelemesinin hangi mahkemenin kararına karşı gidilen kanun yolu incelemesi olduğu belirtilmemiştir görev ve yetki uyuşmazlığında ilk mahkeme söz konusu olduğundan her iki mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararına karşı kanun yoluna gidilebilir i̇lk görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin kararına karşı kanun yoluna gidilmediği takdirde ikinci mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararına karşı kanun yoluna gidilebilir kanunda belirtilen kanun yolu incelemesi ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin kararına karşı gidilen kanun yolu incelemesi midir yoksa her iki mahkemenin verdiği görevsizlik veya yetkisizlik kararına karşı gidilen kanun yolu incelemesi midir maddedeki kanun yolu incelemesi cümlesinin devamındaki davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar cümlesinden ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin kararına karşı gidilen kanun yolu incelemesi olduğu anlaşılmaktadır i̇lk mahkemenin görevsizlik kararı kanun yolunca onaylandığı takdirde bu karar hmknun maddesindeki kural yanlış da olsa davaya bundan sonra bakacak mahkemeyi bağlayacağından davaya ikinci mahkemece bakılacağı konusunda bir tartışma yoktur i̇lk mahkemenin kararına karşı kanun yoluna başvurulmayıp dosya ikinci mahkemeye geldikten sonra ikinci mahkeme tarafından da görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilip bu karara karşı kanun yoluna başvurulmadığında hmknun maddesi gereğince merci tayinine gidileceği konusunda da bir tereddüt yokturesas sayısı karar sayısı ancak ikinci mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararına karşı kanun yoluna başvurulup kanun yolunca bu görevsizlik veya yetkisizlik kararı onaylanmış ise bu kararın hangi mahkemeyi bağlayacağı ve davaya bundan sonra hangi mahkemenin bakacağı merci tayinine gidilip gidilmeyeceği konusunda kanunda bir açıklık bulunmamaktadır davaya kararı kanun yolunca onaylanan ikinci mahkemenin bakmayacağı ortadadır i̇kinci mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararı kanun yolunca onaylandığı için hmknun maddesindeki kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi kuralı gereğince merci tayinine de gidilemeyecektir dosya kararı kanun yoluna başvurulmadan kesinleşen ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemeye gönderileceğine dair de kanunda bir hüküm bulunmamaktadır i̇kinci mahkemenin kararını onaylayan kanun yolu kararı onaylarken davaya önceki görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkemenin bakacağına da karar veremez çünkü hem kanunda bu konuda bir hüküm bulunmadığından karar veremez hem de karar verdiği takdirde merci gibi hareket etmiş olacağından kanunun vermediği bir yetkiyi kullanarak merciinin yetkisini gasp etmiş olacağı için karar veremez bu durumda davaya hangi mahkemenin bakacağı belli değildir hmknun maddesindeki kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar kuralı gereğince davaya ikinci mahkemenin bakmak zorunda kalmasının bir diğer sakıncası ise bu kural gereğince davaya bakıp sonuçlandıran mahkemenin kararı temyiz edildiği takdirde bu kararı inceleyen kanun yolu mahkemesi kararı veren mahkemenin davaya bakmakla görevli olmadığı sonucuna varırsa ne olacaktır görevsizlik kararını veren mahkemenin kararını onaylayan kanun yolunun kararı bu kanun yolunu da bağlayacak mıdır hmknun maddesindeki davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar kuralı bu kanun yolu için de geçerli midir yani bu davada mahkememiz hmknun maddesindeki kural gereği davayı sonuçlandırmak zorunda kalıp verdiği karar temyiz edildiği takdirde dosyanın gideceği bölge adliye mahkemesi dairesi davaya mahkememizin bakmaması gerektiği kanaatine varırsa ne olacaktır hmknun maddesindeki kural mahkememizce verilecek kararı inceleyecek olan bölge adliye mahkemesi dairesini de bağlayacak mıdır mahkememiz kararını inceleyen bam daire kararı da temyiz edilip dosya yargıtaya gönderildiğin de yargıtay ilgili hukuk dairesini de bağlayacak mıdır kısaca ilk görevsizlik kararını veren mahkemenin kararını onaylayan bam daire kararı mahkememizin kararını inceleyecek bam dairesini hem de yargıtay ilgili hukuk dairesini bağlayacak mıdır eğer bunların hepsini bağlayacak denilirse ortaya hiyerarşik olarak kendisinden daha alt tabakada olan bir mahkemenin kararı ile yargıtay dairesinin bağlı olması gibi hukukun genel ilkelerine aykırı bir durum ortaya çıkmış olacaktır bu husus gözetildiğinde hem yargıtay dairesinin hem de mahkememiz kararını inceleyecek olan bam dairesinin ilk görevsizlik kararını veren mahkemenin kararını onaylayan bam dairesinin kararı ile bağlı olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır mahkememizce verilecek kararı inceleyecek bam dairesi ile bam dairesinin vereceği kararı inceleyecek yargıtay dairesinin ilk görevsizlik kararını veren mahkemenin kararını onaylayan bam dairesinin kararı ile bağlı olmadığına göre bu kanun yollarından mahkememizin kararını inceleyen bam dairesi ve bam dairesinin kararını inceleyecek yargıtay dairesi mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine vardıkları takdirde ne karar vereceklerdir kanunda bu konuda da bir açıklık bulunmadığından kanunda bir boşluk olduğu ortadadıresas sayısı karar sayısı eğer birinci mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararı kanun yoluna başvurularak kesinleşmiş olsa dahi ikinci mahkemeye de görevsizlik veya yetkisizlik kararı verme imkanı getirilmiş olsaydı ikinci mahkeme de görevsizlik kararı verdiği takdirde bu kararın kesinleşmesi ile dosya merci tayinine gönderilip merci davaya bakacak doğru mahkemeyi belirleyecek tartışmayı sona erdirecekti dolayısıyla kanunda da bir boşluk olmayacaktı hmknun maddesinin kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar kuralı ayrıca ilk mahkemenin kararı kanun yolunca onaylandığı takdirde ikinci mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermesini engellediği için mahkemeler arasında görev veya yetki uyuşmazlığı çıkma ihtimalini ortadan kaldıran bir kuraldır i̇kinci mahkemeyi bakmakla görevli olmadığı davaya bakma zorunda bırakan ve birinci mahkeme ile bu mahkemenin kararını onaylayan kanun yolunun verdiği kararların doğruluğunu tartışmasız kabul eden bir kuraldır i̇lk görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkeme ile bu mahkemenin kararını onaylayan kanun yolu mahkemesi de pekala yanlış karar verebilir bir mahkemenin görev ve yetki konusunda yanlış karar vermeyeceğini iddia etmek hukuku inkar etmek demektir zira kanun yolu mahkemeleri görev ve yetki konusunda yanlış karar vermeseydi görev ve yetki konusunda yargıtay ilgili dairelerinin bu konuda verdikleri bozma kararlarına karşı direnme nedeniyle yargıtay hukuk genel kurulu kararları olmazdı nitekim mahkememizin esas sayılı dosyasıyla rekabet yasağına aykırı eylem nedeniyle işveren tarafından işçi aleyhine açılan benzer bir tazminat davasında mahkememizce verilen görevsizlik kararı yargıtay hukuk dairesince davaya mahkememizce bakılması gerekir gerekçesiyle bozulmuş mahkememizce önceki kararında ısrar edilmesi üzerine yargıtay hukuk genel kurulunun esas karar sayılı ilamıyla mahkememizin ısrar kararı onaylanarak davaya ticaret mahkemesinde bakılmasına karar verilmiştir yargıtay hukuk dairesinin tarih ve esas ve karar sayılı ilamında da bu tür davalara ticaret mahkemesinde bakılması gerektiğine karar verilmiştir bu kararlar da gösteriyor ki kanun yolu mahkemeleri de ister bölge adliye mahkemesi dairesi olsun ister yargıtay hukuk dairesi olsun yanlış kararlar verebilir anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğu ilkesini getirmiştir hukuk devleti devletin bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir hukuk devletinde hukuk güvenliğini sağlayan bir düzen kurulması asıldır hukuk devleti vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan adil bir hukuk düzeni getiren yargı denetimini en geniş anlamda sağlayan devlet demektir hukuk devletinde kanunlarla getirilen kurallar hukuka uygun olmalıdır hukuk düzeninde de devlete güven ilkesi vazgeçilmez öğelerdendir devletin yaptığı düzenlemelerde kişilerin haksızlığa uğratılması kabul edilemez hmk ve maddelerindeki kanun yoluna başvurulmaksızın kelimeleri ile hmk maddesindeki kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar cümlesi bir mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararının kanun yolunca onaylanması halinde ikinci mahkemenin görevsizlik kararı verip merci tayinine gidilmesini engelleyerek görevi ve uzmanlık alanına girmeyen davalara bakmak zorunda bıraktığından yargı denetimini engelleyerek hukuk güvenliğini zedelediği ve vatandaşlara da hukuki güvence sağlamadığı için anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı diğer taraftan türkiye de hangi davalara hangi mahkemelerin bakacağı kanunla belirlenmiş olup her mahkeme kanunlarla görevlendirildiği davalarda uzmanlaşmış demektir mahkemelerde davası olan herkes kararları daha adil olacağı için alanında uzmanlaşmış mahkemelerde yargılanmak ister ayrıca bir dava en kısa sürede en doğru ve en adil şekilde uzmanlaşmış mahkemelerde görülebilir yargılamaların birinci amacı da budur i̇ş mahkemelerinin görev ve uzmanlık alanı işçi işveren arasındaki hizmet akdinden kaynaklanan alacak işe iade toplu iş hukukundan kaynaklanan sendika davaları ve iş kazasından kaynaklanan tazminat davalarıdır tarafları işçi işveren olduğu için rekabet yasağına aykırı eylem nedeniyle yanlışlıkla açılarak senede bir dava ya gelir ya gelmez gelen bu davalarda da iş mahkemeleri uzman ve görevli olmadıkları için yukarıda belirtilen hgk kararı ve yargıtay hukuk dairesi kararları çerçevesinde görevsizlik kararları vererek dosyayı ticaret mahkemesine göndermektedirler dolayısıyla iş mahkemeleri rekabet yasağı davalarında uzman değildir hâlbuki ticaret mahkemelerinde rekabet yasağı veya haksız rekabet davaları daha çok görüldüğü gibi esasen rekabet kuralları ttkda düzenlendiği için bu konu ticaret mahkemelerinin asli görevleri arasındadır bir davanın uzman olan mahkemede görülmesi anayasanın maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da gereğidir anayasanın maddesi herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ilkesini getirmiştir uzmanlık alanı olan mahkeme görevi olan davalarda uzman olduğu için davayı daha kısa sürede ve daha adil bir şekilde görüp sonuçlandıracaktır hmk ve maddelerindeki kanun yoluna başvurulmaksızın kelimeleri ile hmk maddesindeki kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar cümlesi yukarıda izah edilmeye çalışıldığı gibi davaların uzman olamayan görevsiz mahkemelerde görülmesine neden olup adil yargılanma hakkını ihlal ettiğinden anayasanın maddesine de aykırıdır ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması anayasanın maddesi gereğidir anayasanın maddesi davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir ilkesini getirmiştir davaya bakmakla görevli olmadığı halde hmknun ilgili maddeleri gereğince bakmak zorunda kalıp karar veren ilk derece mahkemesinin esas hakkındaki kararı temyiz edildiği takdirde kararı inceleyen ikinci derece yargılama yeri olan istinaf dairesi davaya esas hakkında kararı veren mahkemenin ve kendilerinin bakmakla görevli olmadığını tespit ettiği takdirde ne yapacaktır i̇lk derece yargılaması sırasında birinci mahkemenin verdiği görevsizlik kararı kanun yolunca istinaf dairesince onanması kararı bu istinaf dairesini de bağlayacak mıdır kanunda bu konuda bir açıklık yoksa da istinaf dairesi kendisiyle aynı derecede olan bir mahkemenin kararı ile bağlı olamayacağı için ilk görevsizlik kararını veren ilk derece mahkemesinin kararını onaylayan istinaf dairesinin onama kararının kendilerini bağlamayacağı muhakkaktır öyle ise bu istinaf dairesi de davaya kendilerinin bakmakla görevli olmadığına davaya bakmakla hangi istinaf dairesinin görevli olduğuna karar verebilecektir bu istinaf dairesinin görevsizlik kararına karşı da yargıtaya başvurulabilecektir yargıtay ilgili dairesiesas sayısı karar sayısı bu görevsizlik kararını onayladığı takdirde dosyayı ya görevli olduğu gösterilen diğer istinaf dairesine ya da görevli ilk derece mahkemesinin ilk görevsizlik kararı veren mahkemesine gönderebilecektir bu defa bu karar hmk maddesindeki kural gereğince davaya bundan sonra bakacak istinaf dairesini veya ilk görevsizlik kararı veren ilk derece mahkemesini bağlayacak istinaf dairesine gönderirse bu istinaf dairesi görevsizlik kararı veremeyecek davaya bakıp sonuçlandırmak zorunda kalacaktır yargıtay onama kararından sonra dosya kendisine gelen ikinci istinaf dairesi esas hakkında vereceği karar temyiz edildiği takdirde bu defa dairenin kararını inceleyen yargıtayın ilgili dairesi i̇stinafın ikinci dairesinin bu davaya bakmakla görevli olmadığını görürse ne yapacaktır yargıtayın bu dairesi hmknun maddesindeki kural gereğince istinafın birinci dairesinin görevsizlik kararını onaylayan yargıtayın diğer dairesinin onama kararı ile bağlı mıdır aynı derecedeki daire kararı ile bağlı olamayacağından elbette bağlı olmayacaktır i̇ncelediği istinaf dairesi kararını görevsizlik nedeniyle bozabilecektir yargıtayın bu dairesi de incelediği dairenin kararını görevsizlik nedeniyle bozduğu takdirde ne olacaktır kanunda bu konuda da bir açıklık bulunmamasına rağmen yapılacak en iyi şey bu durumda merci tayinine gitmektir bütün bu durumlar hmknun hmk ve maddeleri nedeniyle ortaya çıkmakta olup yargılamayı uzatmakta ve yargılama giderlerini artırdığından anayasanın maddesine de aykırıdır hâlbuki daha ilk derece yargılaması sırasında ilk mahkemenin görevsizlik kararı kanun yolunca onaylansa dahi ikinci mahkemeye de görevsizlik kararı verme yetkisi verilmiş olsaydı merci tayinine gidilecek ve daha ilk aşamada büyük bir ihtimalle gerçek görevli mahkeme belirlenip süreç bu kadar uzamayacaktı kısaca belirtmek gerekirse hmk ve maddelerindeki kanun yoluna başvurulmaksızın kelimeleri ile hmk maddesindeki kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar cümlesi hem yargılamanın uzamasına ve daha fazla gider yapılmasına neden olduğundan hem de görevli ve uzman olmayan mahkemede davaların görülmesine neden olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle hmk ve maddelerindeki kanun yoluna başvurulmaksızın kelimeleri ile hmk maddesindeki kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar cümlesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi talep olunur
2,074
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile terör örgütlerine ve milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kişilerin kamu görevinden çıkartılmaları emekli emniyet genel müdürlüğü personelinden fetöpdy terör örgütüne aidiyet iltisak veya irtibatı olanların rütbelerinin ve polis kimliklerinin alınması daha önce ihraç edilen kamu görevlilerinden yeniden inceleme sonucu ihracı gerektirecek bir bağlantısı bulunmadığı anlaşılan kişilerin görevlerine iade edilmesi terör bağlantılı derneklerin kapatılması daha önce terör bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılan derneklerden bağlantısı bulunmadığı anlaşılanların kapatılma kararlarının kaldırılması fetöpdy ile mücadelenin daha etkin yürütülmesi kamu alacaklarının tahsilinde öncelik sağlanması ve alınamayan eğitim ve barınma hizmetleri için yapılmış olan ödemelerin iadesi amacıyla düzenleme yapılması kaçakçılıkla mücadele kanunu kapsamında ikramiye ödemesi yapılması gereken kişilerden terör örgütlerine aidiyeti iltisakı veya irtibatı olduğunun değerlendirmesi üzerine kamu görevinden çıkarılanlarına paylarına düşen miktarların ödenmemesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldüresas sayısı karar sayısı çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindekiesas sayısı karar sayısı ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e kesas sayısı karar sayısı üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khkninesas sayısı karar sayısı nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanın askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasamaesas sayısı karar sayısı yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırır khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeyeesas sayısı karar sayısı yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak esas sayısı karar sayısı sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklananesas sayısı karar sayısı nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarakesas sayısı karar sayısı kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khkler
4,061
esas sayısı karar sayısı mahkememizin başvuru yetkisinin olup olmadığı anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddelerine göre mahkemeler bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını anayasaya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırlarsa hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidirler ancak bu kurallar uyarınca bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da davada uygulanacak olması gerekmektedir uygulanacak yasa kuralları davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır mahkememizde görülen davada sanığın eylemine uyan tcknın maddesi uyarınca cezalandırılması istendiğinden iptali istenen hükmün mahkememizde görülen davada doğrudan uygulanacak olan hüküm olduğu anayasa mahkemesinin vereceği kararın dava sonucuna etkisinin olduğu bu nedenle mahkememizin söz konusu hükme yönelik olarak itiraz yoluyla iptal başvurusunda bulunma yetkisine haiz olduğu kanaatine varılmıştır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti i̇lkesine aykırılık anayasa mahkemesinin pek çok kararında işaret ettiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasa mahkemesinin esas ve karar sayılı hükmünde de açıklandığı üzere ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar ceza hukukunun temel ilkeleri ile anayasanın konuya ilişkin kurallarına aykırı olmamak kaydıyla ülkenin sosyal kültürel yapısı ahlaki değerleri ve ekonomik hayatın gereksinimleri göz önüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre belirlenir kanun koyucu cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konularında takdir yetkisine sahip olmakla birlikte bu yetkisini kullanırken suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunmasını da dikkate almak zorundadır ancak suçun sadece failin eylemlerini esas alarak ve bu eylemler için öngörülen ceza miktarlarını kıyaslayarak suç ve ceza arasında adil denge bulunup bulunmadığı konusunda bir karar vermek sorunu tek yönlü ya da eksik olarak ele almak anlamına gelir suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında herhangi bir suç için konulmuş ceza ile yapılacak bir kıyaslamanın değil ceza siyaseti yanında suçun toplumda yarattığı etkinin de dikkate alınması gerekir cezanın belirlenmesinde suçtan zarar görenin kişiliği ve ona verilen zararın azlığı veya çokluğu da etkilidir i̇zlenen suç ve ceza siyasetinin gereği olarak hangi davranış normuna aykırılığın suç olarak belirleneceği suç olarak belirlenen davranış normu için cezanın alt ve üst sınırlarınıesas sayısı karar sayısı belirleme yetkisi kanun koyucuya yani yasama yetkisini kullanan türkiye büyük millet meclisine aittir hukuk devleti ilkesinin gereği olarak konulan ve uygulanan yasaların kamu yararına dayanması herkes için konulması adalet ve hakkaniyet ölçülerine uygun olması gerekir suç ve cezayı belirleme yetkisine haiz olan kanun koyucu bu yönde düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur kanun koyucu bir eylemi suç olarak belirlerken ve suç olarak belirlediği eylem için yaptırım tespit ederken sahip olduğu takdir hakkını evrensel normlara hukukun temel ilkelerine anayasanın ortaya koyduğu genel ilkelere uygun olarak kullanmalıdır kısaca söylemek gerekir ise hukuk devletinin olduğu yerde adaletli bir hukuk düzeni kurulmuş olmalıdır aksi yaklaşım hukuk devlet ilkesinin fiilen ortadan kaldırılması anlamına gelir bu genel açıklamalardan sonra başvuru konusu hüküm ile hukuk devleti ilkesi arasındaki ilişkiyi irdelemek gereklidir kişilere karşı hakaret suçunu düzenleyen tcknın maddesi uyarınca hakaret suçunu işleyen faile üç aydan iki yıla kadar hapis cezası veya aynı sürelerde adli para cezası verilmekte suçun alenen işlenmesi halinde belirlenen ceza altıda bir oranında arttırılmaktadır aynı kanunun maddesi uyarınca hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde faile verilecek ceza bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası veya aynı sürede adli para cezası olup suçun alenen işlenmesi halinde belirlenen ceza yine altıda bir oranında arttırılmaktadır oysa tcknın devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar bölümünde özel bir hakaret suçu olarak yer alan cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen maddesinde cumhurbaşkanına hakaret suçunu işleyen failin cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş adli para cezası seçeneğine yer verilmemiş suçun alenen işlenmesi halinde belirlenen cezanın altıda bir oranında arttırılması öngörülmüştür aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bu suça ilişkin kovuşturma yapılması adalet bakanının iznine bağlanmıştır görüldüğü gibi hakaret suçunun cumhurbaşkanına karşı işlenmesi halinde suçun cumhurbaşkanının görevi nedeniyle işlenmesi gerekmediği gibi faile verilecek ceza bir başka kamu görevlisine örneğin başbakana hakaret eden kişiye göre iki kat daha ağırdır cumhurbaşkanına yönelik suç bakımından bu denli farklı bir düzenleme getirilmesi yukarıda açıklanan hukuk devleti ilkesi ile bu ilkenin ceza hukukuna suç ve cezaların belirlenmesine ilişkin yansımalarına aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir tcknın maddesinde hakaret suçuna ilişkin genel bir belirleme olmadığı gibi hakaret suçlarını genel olarak düzenleyen tcknın ve devamı maddelerine atıf da yokturesas sayısı karar sayısı bu nedenle cumhurbaşkanına hakaret suçlarında hakaret suçuna ilişkin genel ilkelerin gıyapta hakaret suçunun oluşumu için gerekli olan ihtilat unsurunun bu suç bakımından da gerekli olup olmadığı tcknın maddesinde yer alan iddia ve savunma dokunulmazlığı hükümleri ile aynı kanunun maddesinde yer alan hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır hukuk devleti ilkesinin ceza hukukuna yansımalarından birisi de suç ve cezanın belirli olması ilkesidir hangi eylemin suç olduğu cezasının ne olduğu yasada açık şekilde ortaya konulmuş olmalıdır tcknın maddesinde düzenlenen suçun genel hakaret ve kamu görevlisine hakaret suçlarında yer alan ve yukarıda açıklanan ayrıksı durumları içerip içermediği yasada açıkça düzenlenmemiş bu yönde bir yollama yapılmamış olması da hukuk devletine aykırılık teşkil etmektedir tüm bu nedenlerle itiraz konusu yapılan tcknın maddesinin anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu düşünülmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın kanun önünde eşitlik kenar başlığını taşıyan maddesi uyarınca herkes kanun önünde eşittir hiçbir kimseye imtiyaz tanınamaz bu maddede belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez tcknın maddesi uyarınca kamu görevlisine hakaret etmek suç teşkil etmektedir bu hüküm uyarınca atanmış veya seçilmiş tüm kamu görevlileri suçun mağduru olabilecek durumdadır nitekim başbakanlar bakanlar kurulu üyeleri millet vekilleri kamu idarelerinde ve yargı organlarında görevli kişiler hakaret suçunun mağduru olduklarında ve suç bu kişilerin yerine getirdikleri görev nedeniyle işlendiğinde faile verilecek ceza tcknın maddesinde yer alan ceza olacaktır cumhurbaşkanının başbakandan bakanlar kurulu üyelerinden milletvekillerinden idari merciler ve yargı organlarında görev yapan kamu görevlilerinden farklı şekilde değerlendirilmesinin ve ayrı bir suç normunun korumasına tabi tutulmasının anayasanın eşitlik ilkesine uygun olup olmadığının tartışılması gereklidir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ifade özgürlüğü ve hakaret iddialarına ilişkin olarak gördüğü davalarda kamu görevlileri ile devlet yöneticilerine yönelik hakaret fiillerinin diğer vatandaşlara yönelik hakaret fiillerine göre ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulup tutulamayacağını ele almıştıresas sayısı karar sayısı ai̇hm colombanifransa davasında fas kralına hakaret ettiği için cezalandırılan başvurucunun davasını incelemiştir mahkeme yabancı devlet başkanlarına yönelik hakaret fiilleri bakımından ayrı bir düzenleme yapılmasını ve bu fiiller bakımından daha ağır ceza belirlenmesini sözleşmeye aykırı bulmuştur ai̇hm söz konusu kararında yabanca ülke devlet başkanlarına yönelik suç bakımından kabul edilen ayrıcalıklı hükmün devletin başka devletlerle dostça ilişkiler sürdürme konusundaki çıkarı nedeniyle zaruri ve gerekli olduğuna ilişkin savunmayı yerinde bulmamış yabancı devlet başkanı hakarete uğradığını iddia ediyorsa herkes için olağan başvuru yollarını kullanabileceğini vurgulamıştır ai̇hmnin verdiği bu karar sonrasında davalı durumundaki fransa karara konu olayda uygulanan yasa hükmünü yürürlükten kaldırmıştır ai̇hm artun ve güvenertürkiye davasında verdiği kararda tarihte yürürlükte olan sayılı tcknın maddesine göre yargılanan ve ceza alan başvurucunun başvurusunu haklı bulmuştur mahkeme söz konusu kararında başvuruda bulunanın beyanlarının hakaret oluşturup oluşturmayacağına ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra verilen hapis cezasını sözleşmenin maddesine aykırı bulmuş cumhurbaşkanının konumu gereği ayrıcalıklı bir korumaya tabi tutulmasını yerinde görmemiş kişilerin sahip olduğu ifade özgürlüğü bakımından devlet başkanlarının özel ve ayrıcalıklı statüde olamayacağını benimsemiştir ai̇hm pakdemirlitürkiye davasında da konuyu tartışmıştır kendisi de bir siyasetçi olan başvuruda bulunanın sarf ettiği sözler nedeniyle tc cumhurbaşkanı olan süleyman demirele tazminat ödemesine ilişkin dava hakkındaki başvuruyu inceleyen ai̇hm yerel mahkemede görülen tazminat davasında davacının cumhurbaşkanı olması nedeniyle daha fazla tazminata hükmedilmiş olmasını sözleşmeye aykırılık olarak görmüştür söz konusu kararda bir kişinin hakaret davasında salt devlet başkanı olduğu için diğer vatandaşlardan daha fazla koruma göremeyeceği vurgulanmıştır ai̇hmnin konuyu tartıştığı bir başka kararı ise otegi mondragoni̇spanya kararıdır söz konusu kararda cumhuriyetçi rejimlerde devlet başkanlarının statülerinin aşırı korunmasının sözleşmenin ruhuna aykırı bulunmuştur devletin tarafsızlığını temsil eden i̇spanya kralının diğer insanlardan ayrıcalıklı bir hakaret hükmüyle korunmasının meşru olup olmadığını tartışan ai̇hm kralın bile ayrıcalıklı bir korumadan yararlanamayacağına karar vermiştir kralın politik tartışmalarda tarafsız bir hakem ve devlet simgesi konumunda olmasının onun resmi görevlerinin ifasıyla ilgili veya devletin temsilcisi olarak bu devletin monarşi rejimi dâhil anayasal yapısına meşru yollarla itiraz eden kişiler başta gelmek üzere başkaları tarafından eleştirilemeyeceği anlamına gelmeyeceğini özellikle vurgulamıştır ai̇hmnin içtihatlarından da anlaşıldığı üzere özellikle cumhuriyetçi rejimlerde ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine taraf olan monarşilerde hakaret suçları bakımından kamu görevlilerinin korunması hususunda bir ayrım yapılması benimsenmemektedir cumhurbaşkanlarının devlet başkanlarının monarşilerde kralın kendisine karşı yapılan hakaret suçları bakımından diğer kamu görevlilerine göre daha ayrıcalıklı durumda olmaları ve bu kişilere karşı işlenen suçlar bakımından daha ağır ceza yaptırımının benimsenmesi sözleşmenin benimsediği eşitlik ilkesine ve sözleşmenin ruhuna aykırı görülmektedir bu içtihatların yorumundan çıkan özet demokratik eşitlikçi insan haklarına saygılı ve bunları koruyup geliştirmekle yükümlendirilmiş bir hukuk devletinde egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu hukuk düzeninde hiçbir makama özel bir suç tipi oluşturulmamasının gerekli olduğuduresas sayısı karar sayısı ai̇hs ve sözleşme hükümlerini yorumlayan ai̇hmnin genel uygulaması siyasi kişilerin kendilerine yönelik eleştirilere tahammül sınırının daha yüksek olması gerektiğidir oysa tcknın maddesinde düzenlenen suç cumhurbaşkanına yönelik hakaret fiillerini diğer kamu görevlilerine göre daha ağır şekilde cezalandırmaktadır tcknın maddesinde düzenlenen suçun anayasaya aykırı görülmesi ve iptali halinde cumhurbaşkanına yönelik hakaret fiillerinin yaptırımsız kalması gibi bir durum söz konusu olmayacaktır zira söz konusu hüküm iptal edildiğinde veya yürürlükten kaldırıldığında cumhurbaşkanlarına yönelik hakaret fiilleri tcknın maddesinde düzenlenen kamu görevlilerine hakaret suçu kapsamında ceza yaptırımına tabi tutulacaktır böyle bir düzenleme veya iptal cumhurbaşkanlarının diğer kamu görevlilerine örneğin başbakana göre daha ayrıcalıklı ve özel koruma altında olmaması sonucunu doğuracaktır tüm bu nedenlerle tcknın maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi uyarınca kamu görev ve hizmetlerinde bulunanlara karşı bu görev ve hizmetlerin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında sanık isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir bu hükmün tck bakımından karşılığı maddede yer almaktadır tcknın maddesinde yer alan suç bakımından anayasanın ve tcknın maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı yolunda bir belirleme bulunmamaktadır cumhurbaşkanına yönelik hakaret suçu bakımından anayasada istisnasız olarak kabul edilen ispat hakkının düzenlenmemiş olması nedeniyle tcknın maddesinde düzenlenen suçun anayasanın maddesine de aykırı olduğu kanaati hasıl olmuştur sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle sayılı türk ceza kanununun maddesinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından söz konusu hükmün iptaline karar verilmesi hususu takdirlerinize arz olunuresas sayısı karar sayısı genel olarak kamu görevlisine hakaret suçları mülga sayılı türk ceza kanununun maddesinde genel olarak kamu görevlileri tanımlanmış kanunun maddesinde ise kamu görevlilerine yönelik hakaret suçlarında suç mağdurlarının yürüttükleri göreve göre failllerin farklı yaptırımlara tabi tutulmaları öngörülmüştür ayrıca mülga kanunda cumhurbaşkanına hakaret halinde failin kanunun maddesi gereğince cezalandırılması da öngörülmüştür sayılı halen yürürlükte olan türk ceza kanununda ise hakaret suçunun muhatabı olan kişinin kamu görevlisi olup olmamasına göre farklı yaptırımlara yer verilmekle birlikte cumhurbaşkanına yönelik hakaret suçları bakımından ayrı bir maddede düzenleme yapılmasına ilişkin önceki tercih muhafaza olunmuştur hakaret suçunun mağduru olarak cumhurbaşkanının mevcut mevzuattaki konumu anayasanın yukarıda içeriği aktarılan maddelerinde belirlenen usule göre halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı anayasanın maddesi uyarınca devletin başı olan kişidir dolayısıyla sayılı türk ceza kanununun maddesinde tanımlandığı biçimde kamusal faaliyetin yürütülmesine seçilme yoluyla süreli olarak katılan en üst düzeyde kamu kamu görevlisidir türk ceza kanununun yukarıda içeriği aktarılan maddesinde kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı işlenen suçlarda yaptırım uygulanmasını öngören yasal düzenlemeye yer verilmiştir dolayısıyla anayasanın maddesi uyarınca devleti başı olan cumhurbaşkanına görevinden dolayı hakaret edilmesi halinde türk ceza kanunun maddesindeki özel nitelikli düzenleme bulunmasa dahi suç failinin tcknın maddesi gereğince hakaretin görevden dolayı olmaması halinde ise tcknın maddeleri uyarınca cezalandırma cihetine gidilebilecektir ancak sayılı tcknın maddesinde kamu görevlileri ile ilgili düzenlemeyle yetinilmeyerek daha fazla koruma sağlayan ve daha ağır yaptırımlar içeren ayrı bir yasal düzenleme yapılmış ayrıca yasa koyucu cumhurbaşkanına karşı işlenen hakaret suçlarının görevden dolayı veya görev harici olup olmadığına bakılmaksızın suç faili hakkında aynı yaptırım uygulanmasını öngörmüştür i̇fade özgürlüğü i̇le i̇lgili ai̇hm ve aym kararları kapsamında değerlendirme bilindiği üzere temel insan haklarından olan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü anayasanın maddesi ile güvence altına alınmıştır anayasanın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kenar başlıklı maddesi şöyledir herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar esas sayısı karar sayısı bu hürriyetlerin kullanılması milli güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir türkiye cumhuriyeti anayasanın maddesinde başkalarının şöhret veya haklarının korunması amacıyla söz konusu özgürlüğün sınırlanabileceği öngörülmüş tbmm tarafından onaylanarak anayasanın maddesi uyarınca iç hukuk kuralı haline gelmiş olan i̇nsan hakları ve temel özgürlüklerin korumasına i̇lişkili avrupa sözleşmesinin ifade özgürlüğünü düzenleyen maddesinin ikinci fıkralarında da benzer şekilde birinci fıkrada yer alan görüş açıklama ve anlatım özgürlüğünün başkalarının şöhret ve haklarının korunması için yasayla öngörülen sınırlamalara ve yaptırıma bağlanabileceği kabul edilmiştir hakaret suçunu genel olarak yaptırıma bağlayan türk ceza kanununun maddesinin gerekçesinde fiillin cezalandırılmasıyla korunan hukukî değerin kişilerin şeref haysiyet ve namusu toplum içindeki itibarı diğer fertler nezdindeki saygınlığı olduğu belirtilmiştir kişilere yönelik eleştiri düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü kapsamında fikri açıklayan kişiler bakımından bir hak olmakla birlikte başkalarının şöhret ve haklarının ihlali sonucunu doğurması halinde hakkın kullanılmasının sağladığı korumadan yararlanmak mümkün olmayacaktır anayasa mahkemesinin sayılı ve tarihli kararlarımda paragraf i̇fade özgürlüğü sadece düşünce ve kanaate sahip olma özgürlüğünü değil aynı zamanda sahip olunan düşünce ve kanaati görüşü açıklama ve yayma buna bağlı olarak haber veya görüş alma ve verme özgürlüklerini de kapsamaktadır bu çerçevede ifade özgürlüğü bireylerin serbestçe haber ve bilgilere başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi anlatabilmesi savunabilmesi başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir bno paragraf i̇fade özgürlüğü demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir i̇fade özgürlüğü kendimizi ve başkalarını tanımlamada anlamada ve algılamada bu çerçevede başkalarıyla ilişkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir bno §esas sayısı karar sayısı paragraf i̇fade özgürlüğünün toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için ai̇hmnin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi sadece toplumun ve devletin olumlu doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir i̇fade özgürlüğü çoğulculuğun hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez handysidebirleşik krallıkbno § paragraf anayasada sadece düşünce ve kanaatler değil ifadenin tarzları biçimleri ve araçları da güvence altına alınmıştır anayasanın maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar söz yazı resim veya başka yollar olarak ifade edilmiş ve başka yollar ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir bno paragraf bu bağlamda ifade özgürlüğü anayasada güvence altına alman diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmı ile doğrudan ilişkilidir görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir düşünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan basın özgürlüğü de düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma araçlarından biridir basın özgürlüğü ai̇hsde ifade özgürlüğüne ilişkin madde kapsamında koruma altına alınmışken anayasamın ilâ maddelerinde özel olarak düzenlenmiştir bno paragraf demokratik bir sistemde kamu gücünü elinde bulunduranların yetkilerini hukuki sınırlar içinde kullanmalarını sağlamak açısından basın ve kamuoyu denetimi en az idari ve yargısal denetim kadar etkili bir rol oynamakta ve önem taşımaktadır halk adına kamunun gözcülüğü işlevini gören basının işlevini yerine getirebilmesi özgür olmasına bağlı olduğundan basın özgürlüğü herkes için geçerli ve yaşamsal bir özgürlüktür bkz aym kt benzer yöndeki ai̇hm kararları için bkz lingensavusturya no § özgür radyo ses radyo televizyon yapım ve tanıtım aştürkiye bno j erdoğdu ve i̇ncetürkiye no jersilddanimarka bno § paragraf i̇nternet modem demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından önemli bir araçsal değere sahip bulunmaktadır i̇nternetin sağladığı sosyal medya zemini kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez niteliktedir bu nedenle düşünceyi açıklamanın günümüzde en etkili ve yaygın yöntemlerinden biri haline gelen internet ve sosyal medya araçları konusunda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda devletin ve idari makamların çok hassas davranmaları gerektiği açıktır şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verilerek ifade özgürlüğünün kapsamı ve sınırlarına işaret edilmiştir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ifade özgürlüğünü düzenleyen maddesi ile ilgili olarak avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm lingens ve jerusalem avusturya handyside birleşik krallık dilipak ve karakaya türkiye eon fransa kararlarında mahkeme bir politikacı aleyhinde kabul edilebilir eleştirinin bu nitelikte amaçlanan sınırlarının sıradan bir şahıs aleyhinde yapılan eleştirilere göre daha geniş olduğunu hatırlatmakta daha çok gazeteciler tarafından olduğu kadar halk kitlesiesas sayısı karar sayısı tarafından da bu kişilerin eylemlerinin ve hareketlerinin kaçınılmaz ve bilinçli şekilde dikkatli bir denetime tabi olabileceği dolayısıyla politikacıların daha geniş bir hoşgörü göstermelerinin gerekeceği bu kabul ve uygulamanın sadece politikacılar bakımından geçerli olmayıp kamuya mal olmuş yani kamuoyunda eylemleriyle veya konumları dolayısıyla tanınmış herkes için uygulanmasının gerekeceği de belirtilmektedir devlet başkanlarına yönelik hakaret suçları i̇le i̇lgili ai̇hm kararları avrupa i̇nsan hakları mahkemesi otegi mondragoni̇spanya davasında ulusal mahkemelerin başvuru sahibini mahkûm ederken devletin başına kendisiyle ilgili bilgilerin ya da görüşlerin açıklanmasına ilişkin olarak başka insanlardan hakaret konusunda sıradan yasa ile korunan ya da kurumlardan örneğin hükümet ve parlamento daha fazla koruma sağlayan ve hakaretamiz beyanlar için daha ağır cezalar öngören i̇spanya ceza yasasının dayanaklarına dikkat çekerek bu bağlamda hakaret konusunda devletin başına özel bir yasayla daha fazla koruma sağlamanın kural olarak sözleşmenin ruhuna uygun olmadığını böylesi bir düzenlemenin mahkeme tarafından çağdaş uygulamalar ve politik kavramlar ile bağdaşır görülmediğini bir devletin kendi devlet başkanının saygınlığını korumadaki çıkarının devlet başkanına ayrıcalıklı bir statü ya da özel koruma vermenin gerekçesi olamayacağını kurulu düzene saldıran şoke eden ya da reddeden fikirlerin aktarılmasına gelindiğinde ifade özgürlüğünün korunmasının daha da önemli olduğunu özellikle politik konuşma alanında hapis cezalarıyla ilgili bakanlar komitesi ve avrupa konseyi parlamento meclisimin materyallerindeki rehber ilkelerin referans olarak alınması gerektiğini belirtmiştir ai̇hm benzer içerikli colombanifransa §§ fas kralına hakaret ettiği iddiasıyla başvurucunun fransız basın özgürlüğü yasasına göre cezalandırılmasıyla sonuçlanan davada yabancı devlet başkanlarının böyle bir ayrıcalığa sahip olmalarının modern uygulama ve siyasi kavramlarla bağdaştırılmayacağını bir devletin başka devletlerle dostça ilişkiler sürdürme konusundaki çıkarı ne olursa olsun böyle bir ayrıcalığın ulaşılmak istenen amaç için zorunluluk niteliğini taşımadığını yabancı bir devlet başkanı hakarete uğradığını iddia ediyorsa herkes için sağlanan olağan başvuru yollarını kullanabileceğini ama ayrıcalıklı bir korumadan yararlanamayacağını belirtmiştir artungüvenertürkiye davasında da mahkeme colombani ve diğerleri fransa kararında yabancı devlet başkanlarına ilişkin olarak verilen kararın daha ziyade bir devletin kendi başkanının itibarını koruma hususundaki menfaati ile ilgili olduğunu daha önceden tespit edilen ilkelerin bir ülkenin kendi devlet başkanını korumaya yönelik cezai düzenlemeler açısından da geçerli olduğunu aksini düşünmenin bugünkü siyasi uygulama ve kavramlarla bağdaşmayacağını belirterek colombani ve diğerleri fransa ile pakdemirlitürkiye davalarına atıfta bulunmuştur yukarıda içeriklerinden alıntılar aktarılan kararlarda avrupa i̇nsan hakları mahkemesi sözleşmenin maddesinin ihlal edildiğine işaret etmiştir anayasanın hukuk devleti i̇lkesine i̇lişkin maddesi kapsamında değerlendirme sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temelesas sayısı karar sayısı ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklinde düzenlemeye yer verilmiş anayasanın ncü maddesinde ise anayasanın inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve üncü maddesi hükümlerinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin de teklif edilemeyeceği belirtilmiştir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile devletin tüm faaliyetlerinin hukuk normlarına ve temel hukuk ilkelerine uygunluğunun sağlanması devlet yönetiminin ve devlet gücünün bireylerin temel hak ve özgürlükleri doğrultusunda sınırlanması böylece her türlü keyfiliğin engellenmesi amaçlanmaktadır hukukun devletinde milli egemenlik yetkisi hukukla sınırlanmakta kamusal yetkilerin kaynağı dayanağı ve sınırı devletin esas yapılanma kanunu olan anayasa ve temel evrensel hukuk ilkeleri ile belirlenmektedir dolayısıyla hukuk devleti bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin devleti yönetenlere ve devlet gücünü kullananlara karşı korunduğu devlet düzenidir anayasa mahkemesi yılında vermiş olduğu bir kararda hukuk devleti kavramının tanımına ilk kez değinmiş ve hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu haklan koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlettir şeklinde bir tanımlamaya yer vermiştir aym kt anayasa mahkemesi aynı kararında hukuk devletinde kanun koyucu organ da dâhil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hâkimiyeti haiz olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lâzımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır ve kanun koyucu bunlardan uzaklaştığı takdirde meşru olmayan bir tasarrufta bulunmuş olur hukukun ana prensiplerine dayanmayan devletin amacı ve varlığı sebebiyle bağdaşmayan ve sadece belli bir anda hâsıl olan geçici bir çoğunluğun sağladığı kuvvete dayanılarak çıkarılan kanunlar toplum vicdanında olumsuz tepkiler yaratır böyle bir kanun hukukun yüceliğini temsil etmez böyle bir kanunun kabulünü ve uygulanmasını hukuk devleti tasarrufu niteliğinde saymak da mümkün değildir şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer vermiştir yüksek mahkeme tarihli bir başka kararında ise anayasanın maddesine göre cumhuriyetin temel ilkeleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır şeklinde değerlendirmede bulunarak hukuk devletinin olması gereken esaslı ilkelerini göstermiştir anayasa mahkemesi tarihli diğer bir kararında hukuk devletine ilişkin olumsuz olmaması gereken koşulları gösteren değerlendirmede bulunarak yasal düzenlemelerin cumhuriyetin temel niteliklerinden birisi olan ‘hukuk devleti ilkesine uygun olması kaçınılmaz bir zorunluluktur yönetilenlere en güçlü en etkin ve en kapsamlı biçimde hukuksal güvenceyi sağlayan ‘hukuk devleti tüm devlet organlarının eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayarak insan haklan temel haklar ve özgürlükler yönünden anayasal ilkeler düzeyine ulaşmış kurallara dayanır hukukun üstünlüğünüesas sayısı karar sayısı toplumsal barış ve ulusal dayanışmayı amaçlayan anayasanın öncelik ve bağlayıcılığını gözetmeyen hukukun evrensel kurallarına saygılı olmayan adaletli bir düzeni gerçekleştirmeyen kişilere değer vermeyen çağdaş kurum ve kurallarla uyum sağlamayan devletin ‘hukuk devleti olduğundan söz edilemez demek suretiyle hukuk devletinde kabul edilemez nitelikte uygulamaların neler olabileceğini örnekleme yoluyla açıklamayı tercih etmiştire öte yandan yüksek mahkeme bir kararında anayasanın yasa önünde eşitlik ilkesini düzenleyen maddesindeki kurala aykırı düşen bir yasa hükmü cumhuriyetin niteliklerini belirleyen anayasanın maddesindeki hukuk devleti kavramı karşısında geçerliliğini sürdüremez çünkü anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında sık sık vurgulandığı gibi hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir şeklinde değerlendirmeye yer vererek anayasanın eşitlik ve hukuk
4,034
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir murat ulus vekili av metin günday tarafından tarihinde tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredilen egebank aş nezdinde bankalar yeminli murakıplarınca yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen raporlar üzerine anılan bankanın eski genel müdür yardımcısı olan davacının tc ziraat bankası yönetim kurulu üyesi görevini yaptığı sırada sayılı bankacılık kanununun maddesinin fıkrası uyarınca imza yetkisinin geçici olarak kaldırılmasına ilişkin bankacılık düzenleme ve denetleme kurulunun bddk tarih ve sayılı kararının kendisi ile ilgili kısmının iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü sayılı bankacılık kanununun kurul kararlarına karşı yargı yolu başlıklı maddesiyle kurul kararlarına karşı açılacak idarî davalar ilk derece mahkemesi olarak danıştayda görülür danıştay kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar i̇lişkili bakanlık kurulun düzenleyici nitelikteki kararlarına karşı iptal davası açabilir kurul kararlarına karşı açılacak idarî davalarda yürütmenin durdurulması talepleri için ayrıca duruşma yapılır bu halde sayılı i̇darî yargılama usulü kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasındaki otuz günlük süre uygulanmaz yürütmenin durdurulması talepleri kurumun savunması alınmadan karara bağlanamaz i̇lgili taraflar yürütmenin durdurulması talebinin kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde savunmasını vermek zorundadır aksi halde savunma beklenmeksizin karar verilir kuralı getirilmiştir görüldüğü gibi bankacılık kanununun sözü edilen maddesinde bddk kararlarına karşı danıştayda açılan davalarda yürütmenin durdurulması istemleri için duruşma yapılması usulü getirilmiş ve davalı idarenin savunması alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinin altıncı fıkrasında i̇darî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir kuralı yer almıştır anayasa kuralına koşut olarak yürütmenin durdurulması konusu sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun i̇yuk maddesinde düzenlenmiştir anayasanın maddesine göre sadece idari yargı yerince yürütmenin durdurulması kararının verilebilmesini gerektiren koşullar belirlenmiş ancak bu koşulların takdiri yargı organına bırakılmıştır başka bir anlatımla anayasa kuralı uyarınca somut olayda yürütmenin durdurulması koşullarının bulunup bulunmadığını yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin gerekip gerekmediğini yargısal tedbirin uygulanması zamanı yargı organının takdir yetkisi içinde bulunmaktadır bu bağlamda bankacılık kanununun sözü edilen hükmü incelendiğinde bu kuralın danıştayın yürütmenin durdurulması kararı verme yetkisini tümüyle ortadan kaldırmadığı ancak danıştayın davanın açıldığı tarihten başlayarak somut olayın özelliklerini dikkate alarak yürütmenin durdurulması tedbirine başvurmasını engellediği anlaşılmaktadır dolayısıyla somut olayın özellikleri nedeniyle ilk aşamada danıştayca yürütmenin durdurulması kararıesas sayısı karar sayısı verilmesini gerekli kılan bir durumda tedbir kararı verilememekte danıştayca ancak dava dilekçesinin ve eklerinin davalıya tebliği ve kanunda belirtilen kısaltılmış savunma süresinin ve duruşma yapılması için gerekli tebligat sürelerinin geçmesinden sonra yürütmenin durdurulması hakkında karar verilebilmektedir bu durum uyuşmazlıkta gelinen aşamada yürütmenin durdurulması kararı vermeyi etkisiz gereksiz hatta anlamsız kılabilir nitekim anayasa koyucu bu durumu da dikkate alarak yalnızca yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesinin koşullarını belirtmiş ama bu tedbirin dava süreci içinde ne zaman uygulanacağını mahkemenin takdirine bırakmıştır ayrıca kanun koyucunun bir yandan davacının yürütmenin durdurulması isteminin karara bağlanmasını bir süre geciktirerek diğer yandan davalı idarenin i̇yukda md otuz gün olan savunma süresini kısaltmakla davacı ve davalının menfaatleri arasında bir denge kurmayı amaçladığı düşünülebilir fakat davacının hak arama davalının savunma haklarının en temel anayasal haklardan olduğu dikkate alındığında davacı ve davalının menfaatleri arasındaki denkliğin anayasal haklarda herhangi bir kısıtlamaya gitmeksizin daha etkili bir şekilde sağlanacağı açıktır bu değerlendirmeler sonucunda sayılı bankacılık kanununun maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kuralların anayasanın maddesinin altıncı fıkrasına ve dolayısıyla maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunduğu kanısına varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı bankacılık kanununun maddesinin üçüncü fıkrasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması için anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
576
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı ülkemizin birliğini bütünlüğünü barış ortamını tehdit eden ve eğitim birliğimize büyük darbe niteliğinde olan son yasal düzenleme nisan tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun olmuştur bu düzenleme ile eğitim sistemimiz tamamen denetimsiz kalacak her türlü illegal örgütün körpecik beyinleri kendi ideolojileri ile rahatlıkla biçimlendirebileceği tarzda okul kurs dershane açmasına imkan verilecektir bu yasa ile eğitim birliğini sağlayan laikliği teminat altına alan eğitim kurumlarına kalite ve denetim getiren türk ceza kanununun maddesi tamamen ortadan kaldırılmıştır ayrıca sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ile değişiklik yapılan maddelerin hemen hemen tamamına yakını humk maddelerinin henüz yürürlükten kalkmamış maddelerindeki değişikliği içermesine karşın kanunun ile türk ceza kanunun maddesinin yürürlükten kaldırılması da öngörülmüştür türk ceza kanunun maddesinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin maddesinin hukuk usulü muhakemeleri kanununda değişiklik öngören sayılı yasaya monte edilmesi yasa yapma tekniği açısından kesinlikle doğru değildir sayılı ceza kanununun maddesinde düzenlenen kanuna aykırı eğitim kurumu suçu yılında yürürlüğe giren sayılı türk ceza kanununda maddede düzenlenmiştir yılında sayılı türk ceza kanunu ile maddede yapılan düzenleme son derece yerinde bir hükümle kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açanlara bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapanlara altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verileceğine ilişkin bir düzenlemeyi içermekteydi i̇ktidar ilk olarak tarihli sayılı yasa ile yapılan değişiklikle yasa dışı eğitim kurumları açanlara verilecek hapis cezalarını azaltmış ayrıca hapis cezalarının paraya çevrilme yolunu da açmıştır dönemde sayılı türk ceza kanununda maddesi şu şekilde değiştirilmiştir tarihli sayılı yasa ile yapılan değişiklik kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişi üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılıresas sayısı karar sayısı tarihte yapılmak istenen bu değişiklik cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer tarafından bir daha görüşülmek üzere tbmm ne iade edilmiştir i̇ade gerekçesinde yasaya aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmek suçunun cezasının bu kadar hafifletilmesinin ayrılıkçı terör örgütlerinin misyonerlerin ve din devleti yanlısı tarikatların yasadışı bir şekilde açacakları eğitim kurumlarının önünü açacağı belirtilerek bu türden kurumların kontrolünün sadece yöneticilerin yetkisine bırakılmasının yasaya aykırılığa süreklilik kazandırabileceğine işaret edilmiştir yapılmak istenen değişikliğin anayasanın maddesinde belirtilen eğitim ve öğretimin atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin denetim ve gözetimi altında olması ilkesine aykırı olduğu anayasanın maddesinde belirtilen laiklik ilkesine aykırı olduğu anayasanın maddesinde belirtilen türkiye devletinin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün olduğu ilkesine aykırı olduğu anayasanın maddesinde korumaya alınan devrim kanunlarına ve öğretim birliği yasasına aykırı olduğu belirtilerek tbmmne cumhurbaşkanı tarafından yasa iade edilmiş ancak dönemde de iktidar olan adalet ve kalkınma partisinin çoğunluk oylarıyla yasada hiçbir değişiklik yapmaksızın yeniden tbmmde yasalaşması sağlanmıştır siyasi iktidar şimdi ise yaklaşık sekiz yıl sonra daha radikal bir değişiklik yaparak sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile kanuna aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmek tamamen suç olmaktan çıkartılmıştır tbmm alt komisyon görüşmeleri sırasında anamuhalefet partisinin gösterdiği tepkiler üzerine adalet ve kalkınma partisi mensubu komisyon üyeleri tarafından bu maddenin yürürlükten kaldırılmasıyla kanuna aykırı eğitim kurumlarının yaptırımsız kalmadığı ve i̇l i̇daresi kanununun ve maddeleri uyarınca vali ve kaymakamların bu konuda yetkili oldukları gerektiğinde bu kurumları kapatabilecekleri kabahatler kanununa göre de ceza verebileceklerini belirtmişlerdir ancak i̇l i̇daresi kanununun maddesindeki valilerin görev ve yetkilerine maddesindeki kaymakamların görev ve yetkilerini düzenleyen maddelere baktığımızda vali ve kaymakamlara hiçbir şekilde kanuna aykırı eğitim kurumlarının denetlenmesi kapatılması vb konularda açık bir yetki verilmediği görülmektedir dolayısıyla bu suç yaptırımsız hale getirilmekte ve terör örgütlerinin tarikatların kanuna aykırı eğitim kurumu açmasının yolu tam anlamıyla açılmaktadır yine bazı siyasi iktidar yetkilileri eğitim kanununda zaten bu konuda yaptırım ve cezaların olduğundan bu nedenle türk ceza kanununda her hangi bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığından bahsetmektedir ancak durum hiç de sanıldığı gibi değildir her ne kadar i̇lköğretim ve eğitim kanununun maddesinin üçüncü fıkrasında i̇lköğretim çağında bulunan ve mecburi ilköğretim kurumlarına devam eden çocukların bu kanunda gösterilen ve milli eğitim bakanlığınca açılmasına izin verilmiş olunanlar dışında her ne ad altında kurulmuş olursa olsun özel kurs ve dershanelere kabulü yasaktır hükmüne yer verilmişse de maddenin devamındaesas sayısı karar sayısı mebdenizin almadan bu tarz eğitim kurumu açanlara yaptırım olarak sadece dörtyüz türk lirasından bin türk lirasına kadar idarî para cezası verileceğinin belirtilmesi bu yasağı tamamen anlamsız kılmaktadır yaptırımı caydırıcı olmayan bir kanun maddesinin hiç bir geçerliliği bulunmayacağı gibi milli eğitim bakanlığının izni haricinde kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açıldığı takdirde artık yasalarımızda bu kurumların kapatılacağına ilişkin bir düzenleme olmadığından bu kurumlar yalnızca mülki amire tl arası bir idari para cezası ödeyerek faaliyetlerine devam edebilecekler kapatılamayacaklardır özetle bir taraftan her türlü yasa dışı örgütün kendi propagandalarını yapacakları ideolojilerini yayabilecekleri eğitim kurumları açmaları yaptırımsız hale getirilirken diğer taraftan da bölücü hatta yasa dışı tarikat ve cemaatlerin kontrolsüz eğitim vermelerinin önü tamamen açılmıştır bunların yanında kaçak kuran kurslarının tekke zaviye türbe gibi yerlerin fiili olarak serbest bırakılmasına her isteyenin izin almadan eğitim kurumu açmasına eğitim kurumlarında yeterli formasyona sahip olmayan öğretmenlerin görev almasına ve eğitim kalitesinin düşmesine de zemin hazırlanmış olmaktadır artık anne babalar çocuklarını gönderdikleri eğitim kurumlarının kanuna aykırı olup olmadığını ya da öğretmenlerinin gerekli yeterliliklere sahip olup olmadıklarını bizzat denetlemek zorundadır çünkü devlet anayasanın inci ve üncü maddesine aykırı olarak bu denetimi kendi üzerinden atmış dolayısı ile eğitim sistemimiz tamamen korumasız bırakılmıştır söz konusu üncü maddenin yürürlükten kaldırılması ile yasaya aykırı eğitim kurumlarının açılıp işletilmesi özendirilmekte ve çalışmalarını sürdürmelerine olanak sağlanmaktadır kuşkusuz buradaki yasalara aykırı kavramı yasalarla birlikte anayasayı da kapsamakta ve anayasal ilke ve kurallara aykırı eğitim kurumlarını da işaret etmektedir ve sayılı yasalarda yasaya aykırı eğitim kurumu açma işletme eylemleri suç olarak düzenlenmiştir bunun amacı eğitim kurumlarını devletin gözetim ve denetimi altında tutarak eğitim ve gözetim hakkının kötüye kullanılıp çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerlerinin açılmasını önlemektir anılan yasaların hedefinin ayrılıkçı terör örgütlerinin misyonerlik etkinliklerinin din devleti oluşturmaya çalışan tarikatların yasa dışı yollarla okul eğitim kurumu kurs açmalarının olanaksızlaştırılması böylece gençliğimizin çağ dışı bölücü ve türkiye cumhuriyetinin kuruluş felsefesine aykırı biçimde eğitilmesinin önlenmesi olduğu açıktır sayılı yasada ise bu hedefin açıkça çiğnendiği ve gözetilmediği görülmektedir bu durum öncelikle laik eğitim ilkesi açısından bir tehlikedir anayasamızın başlangıç bölümünde yüce türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasanın atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda anlaşılması sözünün ve ruhunun bu yönde mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanması gerektiği hiçbir etkinliğin atatürk ilke ve devrimleri karşısında koruma göremeyeceğiesas sayısı karar sayısı laiklik ilkesi gereği kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı belirtilmiştir böylece cumhuriyetin niteliklerinin en önemlisi ve diğer niteliklerinin temeli olan laiklik anayasamıza yön veren ilkeler arasındaki yerini almış ve tanımını bulmuştur bu tanıma göre laiklik dinin sosyal siyasal ve hukuksal bir güç ve düzenleyici olmasını önleyen temel ilkedir bu işlevine uygun olarak anayasanın üncü maddesinde de devletin sosyal ekonomik siyasal ve hukuksal temel düzeninin kısmen de olsa din kurallarına dayandırılamayacağı dinin ya da din duygularının yahut dince kutsal sayılan şeylerin siyasal ya da kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla kötüye kullanılamayacağı açıkça belirtilmiştir anayasanın üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin laik cumhuriyetin gereklerine uygun olarak yasayla sınırlanabileceği üncü maddesinde de anayasada yer verilen hak ve özgürlüklerin laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan etkinlikler biçiminde kullanılamayacağı ifade edilmiştir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında rg sa anayasa mahkemesinin günlü sayılı günlü sayılı günlü sayılı ve günlü sayılı kararlarında laikliğin hukuksal sosyal siyasal tanımları yanında ulusal ve hukuksal değeri geniş biçimde belirtilmiş özenle korunması gereken anayasal ilke niteliği vurgulanmış türk ulusunun yücelmesi bakımından laikliğin anayasada öngörülen kimi sınırlamaları zorunlu kılan bir neden anayasada benimsenmiş bütün temel ilkelere egemen bir düşünce olduğu yinelenerek ortaya konulmuştur bu kararlara göre dinin devlet işlerinde etkili ve egemen olmaması dinin bireyin manevi yaşamına ilişkin olan dini inanç bölümünde aralarında ayrım gözetilmeksizin sınırsız bir özgürlük tanınarak dinlerin anayasal güvence altına alınması dinin bireyin manevi yaşamı aşarak toplumsal yaşamı etkileyen eylem ve davranışlara ilişkin bölümlerinde kamu düzenini güvenliğini ve yararını korumak amacıyla sınırlamalar yapılması ve dinin kötüye kullanılmasının ve sömürülmesinin yasaklanması kamu düzeninin ve haklarının koruyucusu sıfatıyla dinsel hak ve özgürlükler konusunda devlete denetim yetkisi taranmasıesas sayısı karar sayısı laiklik ilkesinin gereği olarak anlaşılmaktadır yine anayasa mahkemesinin bu kararında hukukun ikiliğini ayrıcalık ve eşitsizlikleri kaldıran dinsel sömürüyü önleyen siyasal ve sosyal kurumları güçlendiren laiklik öğretim ve eğitime de ışık tutmuştur laik öğretim ve eğitim bilimsel çalışmaların en olumlu ortamıdır dine karşı yansızlık nasıl dine karşıtlık olarak alınamazsa laik öğretim eğitim de inanç özgürlüğü engeli sayılamaz öğretim ve eğitimin zorunluluk koşulları inanç özgürlüğünü ortadan kaldırmaz bu özgürlük de anayasal güvenceye bağlanmıştır ancak din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır devlete dinsel konularda denetim ve gözetim hakkı tanınması din ve vicdan özgürlüğünün demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bir sınırlama sayılamaz devlet din özdeşliğinin yol açtığı zararlar laiklikle önlenmiş çağdaş uygarlık yolu laiklik ilkesiyle açılmış bağımsız bir hukuk kurumu olarak yeni yapısına kavuşmuştur demokrasiye geçişin de aracı olan laiklik türkiyenin yaşam felsefesidir laik devlette kutsal din duyguları politikaya dünya işlerine hukuksal düzenlemelere kesinlikle karıştırılamaz bu tür düzenlemeler dinsel gerekler ve düşüncelerle değil bilimsel verilerden yararlanılarak kişi ve toplum gereksinimlerine göre yapılır bireyin özgür iradesine bağlı din duygularının zorlamadan korunması da bu biçimde sağlanmış olmaktadır eğitsel ve kültürel yaşantıyı yönlendirmek amacıyla laikliğe aykırı eğitim ve öğretim de gerçekleştirilemez anayasanın uncu maddesinde öngörülen çağdaş eğitim öğretim esaslarına dayanan düzen laiklik ilkesinin göz ardı edildiği bir ortam da olamaz devletin varlığı ve bağımsızlığı ulusun ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhine davranılamayacağını da içeren bu maddenin ulusallık bağımsızlık ve ulusal birlik için katkılarının laikliği dışarıda bırakması düşünülemez aklın ve gözlerin yönlendirdiği bilimsel çalışmaya katılacak kimselerin bilimsel gerekler dışında bir etkiyle karşılaşmaksızın yetiştirilmeleri gerekir eğitim yalnız bilimsel istemler doğrultusunda yapılması doğmalardan ve bilime ters düşen etkilerden uzak tutulmasıyla sağlanır denilmiştir açıklanan bu duruma ve verilere göre laik bir devletten söz edilebilmesi için bütün kuruluşlarında ve işlevlerinde olduğu gibi devletin temel işlevlerinden olan eğitimin de laiklik ilkesi esas alınarak yapılması anayasa ve kanunlarımızın gereğidir eğitimde laik devlet ilkesinin tanınmaması ve eğitimin bu ilke doğrultusunda yapılmaması bu alanın cemaatlere terkedilmesi sonucunu doğurur din eğitimi de laik devlet anlayışına türk inkılabının temel ilkelerine çağdaş bilime bilimsel düşünce kurallarına aykırı şekilde yapılamazesas sayısı karar sayısı yukarıda etraflıca açıklandığı üzere devletin temel işlevlerinden olan eğitimin laiklik ilkesi esas alınarak yapılması anayasa ve kanunlarımızın gereğidir bu gereğe aykırı yasa dışı eğitim kurumu açılması kuşkusuz toplumun önem verdiği ağır bir suç oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında yasa koyucu kuşkusuz anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla cezalandırmada güdülen amacı da gözeterek hangi eylemlerin suç sayılacağını ve bunlara verilecek cezanın türü ve miktarı ile artırım ve indirim nedenlerini saptayabileceği gibi kimi suçları işleyenler için erteleme adı altında bir düzenleme de öngörebilir denilmiş ve yüksek mahkemenin gün ve k sayılı kararında da suçlu topluma uyum zorlukları gösteren ve uyumsuzluğunu suç işlemekle açığa vuran kimsedir cezanın caydırıcılığı ve suçlunun toplumla uyum sağlayabilmesi başka bir deyişle topluma yeniden kazandırılması ceza politikasının temel ilkesini oluşturur toplumun suça verdiği önem ve suçun ağırlığı cezanın farklılaştırılmasına ya da ağırlaştırmasına esas olur bu husus devletin cezalandırma politikasına uygun olarak yasa koyucunun bu konudaki değerlendirmesine ve takdirine göre belirlenir görüşüne yer verilmiştir anayasa mahkemesinin bu görüş ve değerlendirmeleri karşısında kanuna aykırı eğitim kurumu açılıp çalıştırılması suçuna verilecek cezanın da cezalandırmada güdülen amaca ve ceza politikasının temel ilkesine uygun olarak tespit edilmesi anayasanın inci maddesinde ifade edilen hukuk devleti olmanın bir gereğidir sayılı yasanın üncü maddesi ile yasaya aykırı eğitim kurumlarının açılıp işletilmesi ve bu tür kurumları adeta özendirilmesi beceri kursu okul yurt gibi kurumları paravan yapan terörist ve bölücü yuvalarının da serbest bırakılması anlamına gelmektedir yasanın uygulanmasıyla birlikte suç için öngörülen ceza cezalandırmada güdülen amaca ve ceza politikasının temel ilkesine uygun olarak tespit edilemeyecektir bu durum da anayasanın inci maddesinde ifade edilen laiklik ve hukuk devleti ilkelerine aykırıdır diğer taraftan anayasanın inci maddesinin üçüncü fıkrasında eğitim ve öğretim atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz hükmüne amirdir anayasada bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamayacağının açıkça vurgulanması bu esaslara aykırılığı saptananların kapatılmasının da zorunluluğunu göstermektedir kaldı ki devletin görevi yasalara aykırı eğitim kurumlarını yaşatmak değil temelli ortadan kaldırmaktır devlet yasaya aykırı eğitim kurumlarının açılmasını yapacağı düzenlemelerle başından önlemek zorundadır anayasanın inci maddesinin üçüncü fıkrasında devlete buesas sayısı karar sayısı amaçla gerekli yasal ve yönetsel düzenlemeleri yapma görevi verilmiştir bu başta yasama organı olmak üzere tüm devlet organlarının yükümlülüğüdür kanuna aykırı olarak açılan eğitim kurumlarının hiç bir cezai yaptırıma tabi tutulmaksızın faaliyet göstermesinin önünün açılması yasalara aykırı eğitim kurumlarını yapacağı düzenlemelerle başından önleme açılanları da kapatma konusunda devlete verilen yükümlük ile bağdaşmadığından iptali istenen bu düzenleme anayasanın inci maddesinin üçüncü fıkrasına de aykırı düşmektedir öte yandan anayasanın üncü maddesinde türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma ve türkiye cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacı güden devrim yasaları tek tek sayılarak anayasal güvenceye alınmıştır ülkemizde laik öğretime geçiş anayasanın üncü maddesiyle korumaya alınan mart günlü sayılı öğretim birliği kanunu ile gerçekleştirilmiştir bu kanun ile türkiyedeki tüm okullar milli eğitim bakanlığına bağlanmış şeriye ve evkaf bakanlığı ile vakıflarca yönetilen medreseler ve dini eğitim veren okullar kapatılmış diyanet uzmanları yetiştirmek üzere ilahiyat fakültesi imam ve hatip gibi din hizmetlerini yürüteceklerin yetiştirilmesi amacıyla okullar açılması için milli eğitim bakanlığına görev ve yetki verilmiştir öğretim birliği ilkesinin amacı akla ve bilime dayalı programlarla çağdaş uygarlık hedefine yönlendirilmiş yurttaşlar yaratmaktır i̇kili öğretim yani bir yanda akla ve bilime öte yanda dinsel öğretiye dayalı öğretim toplumda ikiliğe yol açacak kaos ve karmaşa yaratacaktır bunun çağdaşlaşma hedefine ve ulusal birliğe zararı açıktır sayılı milli eğitim temel kanununun i̇mam hatip liseleri başlıklı inci maddesinde i̇mam hatip liseleri imamlık hatiplik ve kuran kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere milli eğitim bakanlığınca açılan ortaöğretim sistemi içinde hem mesleğe hem yüksek öğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumlarıdır denilmek suretiyle bir yandan eğitim kurumlarının bu bağlamda kuran kurslarının atatürk ilke ve devrimleri ile çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim verip vermediği devletin gözetimi ve denetimine bırakılırken öte yandan da kuran kursu öğreticiliği gibi dini hizmetleri yerine getirebilecek elemanların yetiştirilmesi görevi öğretim birliği ilkesine uygun olarak devlet okullarına verilmiştir devlet gözetimi ve denetiminin olmadığı ya da sonuç vermediği ortamlarda dinsel ve bilimsel ikili eğitimin gelişip yerleşmesi kaçınılmazdıresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesiyle kanuna aykırı eğitim kurumları açmanın suç olmaktan çıkarılması zaman içinde yasal olmayan eğitim kurumları aracılığı ile anayasanın üncü maddesine aykırı biçimde dinin siyasete alet edilmesini öğretim birliği yasasına aykırı olarak eğitimin ikileştirilmesini daha da hızlandıracaktır yasaların izin vermediği kurumlarda ve yasaların izin vermediği biçimde eğitim yapılmasına bu yerleri açmanın ve çalıştırmanın neredeyse teşvik edilmesine bu kurumlara dolaylı destek verilmesine zaman içinde ikili eğitime yol açacak nitelikteki düzenlemenin laiklik ve öğretim birliği ilkeleriyle çağdaş ve bilimsel eğitim anlayışıyla ve cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle bağdaşmayacağı açıktır bu nedenle de iptali istenen düzenleme anayasanın üncü maddesi ile de bağdaşmamaktadır diğer taraftan bu tür yasalara aykırı eğitim kurumlarının terörist bölücü eğitimleri vermek amacıyla açılması da imkan dahilinde olduğu için bu tür eğitim yerleri açmaya ve çalıştırmaya teşvik edercesine yapılan bu düzenlemenin devlete anayasanın inci maddesinde verilen türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olan temel amaç ve görevlerle de bağdaşmayacağı ortadadır anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır ve bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğurur anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı türk ceza kanununun üncü maddesinin yürürlükten kaldırılması anayasanın inci maddesine inci maddesine inci maddesine inci maddesinin üçüncü fıkrasına ve üncü maddesine aykırı olup sayılı yasanın maddesinin iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı türk ceza kanununun üncü maddesinin yürürlükten kaldırılması anayasanın inci maddesine inci maddesine inci maddesine inci maddesinin üçüncü fıkrasına ve üncü maddesine aykırı olup devletin temel işlevlerinden olan eğitimin laik devlet anlayışına türk inkılabının temel ilkelerine çağdaş bilime bilimsel düşünce kurallarına aykırı şekilde yapılmasının önünü açmakta öğretim birliği ilkesini zedeleyerek ikili eğitim doğrultusundaki gelişmelere zemin hazırlamakta terörist bölücü eğitimini kolaylaştırmakta ve yaptırımsız bırakmaktadır bu nedenlerle bu hükmün uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararlar doğabilecektir arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu kural hakkında yürürlüğünün durdurulması istenilmektedir sonuç ve i̇stemesas sayısı karar sayısı sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi anayasanın inci maddesine inci maddesine inci maddesine inci maddesinin üçüncü fıkrasına ve üncü maddesine aykırı olduğundan iptaline ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına kararverilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,802
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü maddesinin birinci fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmü aynı maddenin son fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmü maddesinin fıkrasında herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir hükmü maddesinde her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir hükmü yer almaktadır sayılı özel öğretim kurumları kanununun özlük hakları ve sorumluluklar başlıklı maddesinde kurumlarda görev yapan yönetici öğretmen uzman öğretici ve usta öğreticiler bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden sayılı sosyal sigortalar kanunu ile sayılı i̇ş kanunu yetki sorumluluk ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından sayılı devlet memurları kanunu sayılı i̇lk ve orta tedrisat muallimlerinin terfi ve tecziyeleri hakkında kanun sayılı hususi i̇darelerden maaş alan i̇lkokul öğretmenlerinin kadrolarına terfi taltif ve cezalandırılmalarına ve bu öğretmenler i̇çin teşkil edilecek sağlık ve i̇çtimaî yardım sandığı ile yapı sandığına ve öğretmenlerin alacaklarına dair kanun ile sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanun hükümlerine tâbidir ancak sayılı devlet memurları kanununa göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından ile si arasında maaş kesim cezası çalışma izni veren makam tarafından verilir tekrarı hâlinde ise göreve son verilir sayılı kanuna göre meslekten çıkarılma veya sayılı devlet memurları kanununa göre devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine izni veren makam tarafından son verilir kuralı çalışma i̇zninin i̇ptali ve geçici görevlendirme başlıklı maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında ise i̇ki defa teftiş raporuyla başarısızlığı tespit edilen yöneticiesas sayısı karar sayısı öğretmen uzman öğretici ve usta öğreticilerin çalışma izni izni veren makam tarafından iptal edilir hizmete devamında uncu madde hükümlerine göre sakınca görülen yönetici öğretmen uzman öğretici usta öğretici ve diğer personelin görevine izni veren makam tarafından son verilirkuralı getirilmiştir dosyanın incelenmesinden ankara ili şereflikoçhisar ilçesinde faaliyet gösteren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olarak çalışan davacının özürlü bireylerden bir kısmının bireysel derslerine girmediği halde devam çizelgelerini ve ders defterini imzaladığı hususunun soruşturma raporu ile sabit olduğu gerekçesi ile sayılı kanunun maddesi uyarınca görevine son verilerek bir daha özel öğretim kurumlarında görev verilmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı davacı hakkında ayrıca soruşturma raporunda getirilen teklif doğrultusunda tarihli işlemle bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verildiği ancak sayılı kanunun maddesi uyarınca cezanın brüt aylığından oranında maaş kesimi cezası olarak uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanabilir anayasanın temel insan hak ve hürriyetlerinden olan çalışma hürriyetinin yasa ile sınırlanması sırasında da kamusal gereklilikler ile temel insan hak ve özgürlükleri yönünden ölçülülük ve belirlilik ilkesi gözetilerek düzenleme yapılması esastır yukarıda anılan sayılı özel öğretim kurumları kanununun maddesi ile özel öğretim kurumlarında yapılan görevin önem ve özelliği de kanun koyucu tarafından dikkate alınarak bahse konu kurumlarda görev yapan öğretmenlerin tıpkı sayılı devlet memurları kanunu uyarınca örgün ve yaygın eğitim kurumlarında belli bir hizmet sınıfında görev yapan öğretmenler gibi yetki sorumluluk ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından ve sayılı kanunlara tabi kılınmıştır bunun anlamının özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin sınırları ve kuralları önceden belli olan sorumluluk içerisinde görevlerini yapmalarını ve aynı zamanda anılan görevlilerin belli bir çalışma güvenliğine kavuşmalarını sağlamak olduğu noktasında kuşku bulunmamaktadır kanunun maddesinde yapılan atıf nedeniyle ve sayılı kanunlara göre göreve son verme hallerinin belirli olduğu bunun yanında görevin önem ve özelliği de dikkate alınarak kanun koyucu tarafından sayılı devlet memurları kanunu uyarınca alınan kademe ilerlemesi durdurulması cezasının tekraren alınması halinde göreve son verileceğinin ayrıca düzenlendiği kanunun maddesinin birinci fıkrasında ise belli bir kurumda çalışmak üzere çalışma belgesi düzenlene özel öğretim kurumları öğretmenlerinin bu kurumda başarısızlıklarının iki defa teftiş rapor ile ortaya konulması halinde belli bir okulla sınırlı olarak verilen çalışma belgesinin iptal edileceğinin belirtildiği aynı maddenin ikinci fıkrasında ise hizmete devamında madde hükümlerine göre sakınca görülen yönetici öğretmen uzman öğretici usta öğretici ve diğer personelin görevine izni veren makam tarafından son verileceği kural altına alınmıştır bu durumda sayılı kanunun maddesi ile cezalar açısından ve sayılı kanuna tabi kılınarak kamu görevlileri gibi belli bir koruma ve bunun karşılığında da belli bir sorumluluk altına alınan özel öğretim kurumları personelinin tabi olduğu ve sayılı kanunda meslekten çıkarma ve devlet memurluğundan çıkarma şeklinde öngörülen ve sayılı kanun uyarınca göreve son verme olarak uygulanan yaptırımın hali hazırdaesas sayısı karar sayısı bulunmasına karşın ayrıca sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrası ile maddeye göre hizmete devamında sakınca görülen hallerde söz konusu personelin görevine son verilebileceği şeklinde getirilen hükmün hukuki belirlilik ilkesiyle bağdaşmadığı zira söz konusu hükmün hizmete devamında sakınca görülen hallerin hangi fiilleri kapsayıp hangilerini kapsamadığı noktasında bir açıklık getirmediği böylelikle anayasada yer bulan çalışma hürriyetinin sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrası ile belirlilik ölçütüne aykırı bir biçimde sınırlandırıldığı ayrıca temel hak ve hürriyetlerden olan çalışma hürriyetinin adalet ilkesine bağdaşmayacak bir biçimde sınırlandırıldığı dolayısıyla sayılı özel öğretim kurumları kanununun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır
932
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin i̇kinci paragrafındaki tarihli ve sayılı kanun uyarınca bu illerin sınırları içine alınan ilçeler ile ilk kademe belediyeleri hariç i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin ilk paragrafında belediyeler ile bunlara bağlı müstakil bütçeli kamu tüzelkişiliğini haiz kuruluşlarda iktisadi işletmeler hariç görevlerinin niteliği gereği sayılı kanunda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın zabıta ve itfaiye hizmetlerinde fiilen çalışan personel destek hizmeti yürüten personel hariç ile kadrolu olarak fiilen çalışan koruma ve güvenlik personeline belediye meclisi kararı ile tespit edilen miktarın fazla çalışma ücreti olarak maktuen ödeneceği belirtilmiş ikinci paragrafında ise ödenecek fazla çalışma ücretinin azami miktarı gösterilmiştir bu düzenlemeye göre ankara i̇stanbul ve i̇zmir büyükşehir sınırları içindeki tüm ilçe ve ilk kademe belediyelerindeki itfaiye personelinin yeni türk lirasını geçmeyecek şekilde belediye meclisi kararıyla aylık maktu fazla çalışma ücreti alması mümkün iken iptali istenen ibare ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca bu illerin sınırları içine alınan ilçeler ile ilk kademe belediyelerinin söz konusu personeli bu haktan mahrum bırakılmıştır tarihli ve sayılı kanun uyarınca ankara i̇stanbul ve i̇zmir büyükşehir sınırları içine alınan ilçeler ile ilk kademe belediyelerinin bu illerin sınırları içerisindeki diğer belediyeler ile aynı statü hak ve yetkiye sahip oldukları diğer bir anlatımla aynı hukuki durumda oldukları kuşkusuzdur diğer taraftan fazla çalışma ücretinin ödemesinde esas alınan temel kriter söz konusu belediyelerin ankara i̇stanbul ve i̇zmir büyükşehir sınırları içerisinde olup olmadıklarıdır bunlar arasında illerin büyükşehir sınırları içine alınma nedeni yasaya göre bir ayrım yapılması haklı bir nedene dayandırılamaz bu nedenle iptali istenen ibare anayasanın uncu maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesine aykırı düşer anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi anayasanın uncu maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez yasaların uygulanmasında dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefîesas sayısı karar sayısı inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması anayasa katında geçerli görülemez bu mutlak yasak birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir özellikle aykırılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi aykırı değil geçerli kılar aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi durumunda anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre eşitliği bozduğu iddia edilen kural haklı bir nedene dayanmakta veya kamu yararı amacıyla yürürlüğe konulmuş ise bu kuralın eşitlik ilkesini zedelediğinden söz edilemez any mah gün ve anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu nedenle söz konusu ibare anayasaya aykırı bir nitelik taşıdığı ve adil olmadığı için hukuk devleti ilkesine ve dolayısı ile anayasanın nci maddesine de aykırı düşmektedir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin ikinci paragrafındaki tarihli ve sayılı kanun uyarınca bu illerin sınırları içine alınan ilçeler ile ilk kademe belediyeleri hariç ibaresi anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin son paragrafındaki tarihli ve sayılı kanun uyarınca büyükşehir sınırları içine alınan ilçeler hariç i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin son paragrafında yukarıdaki hükümlerin uygulanmasında tarihli ve sayılı kanun uyarınca büyükşehir sınırları içine alınan ilçeler hariç büyükşehir sınırları içerisindeki ilçe belediyeleri içinde bulundukları büyükşehir nüfusuna tabi olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kanun uyarınca büyükşehir sınırları içindeki ilçe belediyelerinin söz konusu personeli içinde bulundukları büyükşehir nüfusuna tabi olarak fazla çalışma ücreti alabilecek iken iptali istenen ibare ile haklı bir nedene dayanmaksızın bu haktan mahrum edilmeleri ve ayrı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırı bir durumdur zira sayılı kanun ile büyükşehir kapsamına alınan belediyelerin alınma tarihinden itibaren büyükşehire bağlı diğer ilçe belediyeleri ile aynı statü hak ve yetkiye sahip oldukları diğer bir anlatımla aynı hukuki durumda oldukları kuşkusuz olduğu gibi bu şekilde bir ayrım da haklı bir nedene dayanmamaktadır açıklanan nedenle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin son paragrafındaki tarihli ve sayılı kanun uyarınca büyükşehir sınırları içine alınan ilçeler hariç ibaresi yukarıda işaretli başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin ikinci ve son paragraflarındaki iptali istenen anayasaya açıkça aykırı olan ibarelerin uygulanması sonucu bu ibareler kapsamında kalan belediyeler personeli için hak mahrumiyeti doğacağından sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlar doğabilecektir diğer taraftan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu ibareler hakkında yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa bağlı cetvelinin iii fazla çalışma ücreti başlıklı bölümünün b aylık maktu fazla çalışma ücreti kısmının numaralı bendinin i̇kinci paragrafındaki tarihli ve sayılı kanun uyarınca bu illerin sınırları içine alınan ilçeler ile ilk kademe belediyeleri hariç ibaresinin anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan son paragrafındaki tarihli ve sayılı kanun uyarınca büyükşehir sınırları içine alınan ilçeler hariç ibaresinin anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundanesas sayısı karar sayısı iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,194
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesi herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu vurgulamaktadır gene anayasanın maddesi herkesin yaşama maddî ve manevî varlığını koruma ve özellikle geliştirme hakkına sahip olduğunu açıklamaktadır bu demektir ki kişiye özgü bu hak ve hürriyetlerin kullanılması sınırlaması ve devredilmesi hak sahibi birey kendi iradesinden kaynaklanmaktadır bireyin sosyal olma özelliği diğer bireylere zarar vermeden ve onların egemenlik haklarına sınırlamadan sosyal birey olmanın gerektirdiği hak ve özgürlüklerin olabildiğince kullanılmasını ve geliştirmesini gerektirir toplumsal ahlâk ve toplumsal barış kurallarına saygılı olmak kaydıyla bireyin insan olma anlamında ve fizyolojik yapısından gelen olabildiğince özgür ve seçkin yaşam hakkına sahip olması onun en doğal hakkıdır böyle bir hak ve özgürlüğe sahip olabilecek kişi daha gelişmiş örneklerini çevresine ve bulunduğu toplum katmanlarına taşıyacak çağdaş hak ve özgürlükler tabulardan arınarak yayılacak ve kök salacaktır gelişmiş toplumların özellikle çağdaş toplumların kazanımlarına öncül kaynağı kültürel ve sosyal açıdan bireylerin önündeki yarardan çok zarar ortamı yaratan kronik bağlılıkları giderek ortadan kaldırmakla gerçekleşmiştir birey ağırlıklı olması gerekirken devlet ağırlıklı toplumlarda örf ahlâki nedenler vs gerekçelerle bireylerin özgür iç dünyaları baskı altına alınmış sindirilen bireysel özgürlük özlemleri giderek bireyin iç ve dış dünyasını karartan onun düşünme ve hayal kurma yeteneklerini ortadan kaldıran kuramsal bir hale dönüşmüştür ve fertler verileni doğru sayıp alan verilmeyeni hak görmeyen kişiliğe bürünmüştür i̇şte bu toplumsal yaşam biçiminde baskın çıkan erkek birey bulunduğu ortama pekde uyan bir tarzda aldığı öğreti ve gelenek etkisiyle elindeki erki kadın bireye ve çocuklarına yansıtmıştır bu yansıma giderek şekillenmiş ve hatta kuramsallaşarak yasalarda yerini bulmuştur örneğin medenî yasamızın md ve maddeleri aynı yasanın maddeleri ve vb kısa örneklerinde görüldüğü üzere erkek bireyin egemenliği giderek yasalarla güvence altına alınmış ve eşit olması gereken kadın ve erkek egemenliği erkek lehine kurumlaştırılmıştır şimdi özellikle avrupa toplumlarında ve onlardan sağlıklı biçimde esinlenen türk toplumunda görünen ki türk kadını kimlik arayışını başlatmıştır ve bunda hem haklıdır ve hem de kararlıdır bu çabasındaki amacı erkeği dışlamak onun önüne geçmek onu ikinci sıraya itmek olmayıp onunla yan yana kol kola omuz omuza ve eşit koşullarda eşit bulvarlarda yürümektiresas sayısı karar sayısı kadının bu özlemine bir sınıf mücadelesine de iktidar hırsıdır sadece alnı açık başı dik onur mücadelesidir özetlersek artık cinsiyet ayrımının çağdaş toplumun erdem ve onuru ile bağdaşmayacağı bir noktaya gelinmiştir dosyamızdaki maddî olaya gelince erkek ve kadının uzlaşıp karar vermeleri halinde kadının soyadı aile soyadı olarak kayda geçebilmelidir kuşkusuz uygulama ile idarî bilimlerde ilk etapda bir takım intibaksızlık ve telaş yaşanacaktır ancak her yenilik doğuran düzenlemede olduğu gibi idarenin yeni duruma uyum sağlayıp düzenleme yapması zor değildir şimdi eşlerin uzlaşması halinde kadının soyadının aile soyadı olarak kabul ve tesciline medenî yasanın maddesi olanak tanımamıştır yasanın bu maddesi kanımızca anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve anılan yasa maddesinin iptaliyle yasamanın yeni bir düzenleme yapmasına olanak tanımak gerekir mahkememiz davacı tarafından ve ona katılan diğer eşin istemlerine katılmıştır ve eşlerin itirazlarını ciddî görmüştür böylece anayasanın maddesi gereği anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar yargılamayı durdurmayı kararlaştırmıştır
491
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi yönünden anayasanın ‘cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu temel bir kural olarak ortaya konulmuş üncü maddesinde ise cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği belirtilmiştir anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi anayasanın bütününe egemen olan ve cumhuriyeti bütün yönleriyle kuşatan temel bir ilkedir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan gün ve k sayılı kararında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi de hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri ‘belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksama ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlemler içermesi de gereklidir hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar uyuşmazlık konusu kural ile halk sağlığı için büyük önem taşıyan kesimhanelerde kesim öncesi ve sonrası muayeneler ile et parçalama işlemi yapılan yerlerde muayene ve diğer resmi kontrollerin kimler tarafından yapılacağı düzenlenmiştir bu bağlamda bakanlıkça resmî veteriner hekim yahut yetkilendirilmiş veteriner hekimin görevlendirileceği kurala bağlanmıştır sayılı kanunun tanımlar başlıklı üncü maddesinin elli üçüncü bendinde resmî veteriner hekim bu kanun kapsamında verilen görevleri bakanlık adına yapan bakanlık personeli veteriner hekim aynı maddenin seksen birinci bendinde ise yetkilendirilmiş veteriner hekim bakanlıkta görevli veteriner hekimler dışında verilecek resmî görevleri yürütmek üzere bakanlık tarafından yetki verilen veteriner hekim olarak tanımlanmıştır halk sağlığı için büyük önem taşıyan resmi kontrollerin kimler tarafından yerine getirileceği zikredilmekle birlikte bu kişilerin nasıl görevlendirileceğine ilişkin yasal düzenlemede bir belirlilik bulunmamaktadır sayılı kanunun bir bütün olarak incelenmesinden söz konusu yetkilendirilmiş veteriner hekimlerin nasıl görevlendirileceğine ve yetki verileceğine ilişkin bir düzenlemeninesas sayısı karar sayısı yer almadığı görülmekte bu durumun ise belirlilik ilkesinin ihlali sonucunu doğurduğu ve hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu değerlendirilmektedir anayasanın maddesi yönünden anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında ‘‘devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür hükmü yer almaktadır bu hüküm uyarınca fıkrada belirtilen nitelikteki görevlerin memur veya diğer kamu görevlileri dışındaki kimseler tarafından yürütülmesi mümkün değildir sayılı kanunun tanımlar başlıklı üncü maddesinin kırk ikinci bendinde kontrol görevlisinin bakanlık tarafından resmî kontrol yetkisi verilen kişiyi elli ikinci bendinde resmî kontrolün bu kanun kapsamındaki faaliyetlerin bu kanun hükümlerine uygunluğunun doğrulanması için kontrol görevlilerinin verilen yetki çerçevesinde gerçekleştirdikleri izleme gözetim denetim muayene karantina numune alma analiz ve benzeri kontrolleri ifade ettiği kuralına yer verilmiştir sayılı kanunun inci maddesinin onuncu fıkrasında bakanlığın bu kanun kapsamındaki kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler hariç olmak üzere uygun göreceği görev ve yetkiler için kamu kurum ve kuruluşları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları gerçek kişiler özel hukuk tüzel kişileri birlikler kooperatifler vakıf ve üniversiteler ile işbirliği yapabileceği bunlardan bakanlıkça belirlenen şartlara sahip olanlara bu görev ve yetkilerin tamamı veya bir kısmının tamamen veya kısmen devredilebileceği veya hizmet alımı yolu ile yerine getirebileceği bakanlığın devir yaptığı kuruluşları denetleyeceği bakanlıkça yapılan denetim sonucunda devredilen görev ve yetkilerin yürütülmesinde yetersizlik veya eksikliğin tespiti hâlinde bakanlığın devri iptal edeceği veya eksikliklerin kısa bir süre içinde giderilmesini talep edebileceği bakanlığın eksikliklerin giderilmemesi durumunda devredilen görev ve yetkileri iptal edeceği bu fıkranın uygulanmasından doğan tüm masrafların sorumlular tarafından üstlenileceği düzenlenmiştir sayılı kanunun hijyen ve resmî kontroller ile ilgili yaptırımlar başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasının d ve bentlerinde resmî kontrollerle ilgili idari tedbir ve yaptırımlara yer verilmiştir bunlar özetle idari para cezaları mülkiyetin kamuya geçirilmesi faaliyetin durdurulması faaliyete izin vermeme uygunsuzlukların giderilmesi için süre verilmesidir söz konusu kanunun cezaların uygulanması tahsili ve itirazlar başlıklı nci maddesinin ikinci fıkrasında bu kanunda belirtilen idarî yaptırımları uygulamaya il tarım müdürünün yetkili olduğu il tarım müdürünün bu yetkisini ilçe tarım müdürlerine yazılı olarak devredebileceği ancak resmî kontroller sırasında insan sağlığı gıda ve yem güvenilirliği bitki ve hayvan sağlığı açısından tehlike oluşturması ve acil tedbirleri gerektirmesi durumunda idarî para cezaları hariç olmak üzere diğer idarî yaptırımları uygulamaya kontrol görevlisinin de yetkili olduğu kurala bağlanmıştır anılan yasal düzenlemeler karşısında halk sağlığı ve güvenliğinin söz konusu olduğu gıda güvenirliğinin denetlenmesi görevinin idarenin kolluk etkinlikleri içinde yer aldığı ve bu konuda yapılacak denetim hizmetinin ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı kaldı ki söz konusu kontrolleri yapacak görevlilere sayılı kanunun inci maddesinde belirtilen yaptırım ve tedbirleri uygulama yetkisi aynı kanunun nci maddesi ile verilmiştir buna göre kesimhanelerde kesim öncesi ve sonrası muayeneler ile et parçalama işlemi yapılan yerlerde muayeneleri ve diğer resmî kontrolleri yapmanın genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli kamu hizmeti olduğu açık bulunduğundan sayılı kanunun inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan muayeneleri ve diğer resmî kontrolleri yapmak üzere yetkilendirilmiş veteriner hekim görevlendirileceğine ilişkin düzenleme anayasanın maddesine de aykırıdır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı yasanın inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan veya yetkilendirilmiş veteriner hekim ibaresinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu ibarenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu hükmün anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,030
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının maliki olduğu adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parsel sayılı taşınmazın imar planında ağaçandırılacak alan olarak belirlendiği halde kamulaştırma yapılmaması suretiyle taşınmaza el atıldığından fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile uğranıldığı ileri sürülen tl zararın faiziyle birlikte tazmini ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,889
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık hakkında mahkememize nevşehir başsavcılığının tarih ve esas sayılı iddianamesi ile tarihinde işlediği iddia edilen taklit anahtar uydurmak sureti ile camiiden hırsızlık yaptığından bahisle kamu davası açılmıştır sanığın cezalandırılması istenen bu iddianamede sanık hakkında tcknun ve maddeleri uygulanması talep edilmiştir yapılan yargılama sırasında tarihli oturumda başsavcısınında aynı yolda görüşü alınarak tcknun maddesinde belirtilen beş seneden ziyade hapis cümlesinin tcknun maddesi yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görüşü ile anayasa mahkemesine itirazen iptal isteminde bulunulmasına karar verilmiştir tcknun maddesinde hapis cezası günden seneye kadar gösterilmiş olup aynı maddede kanunda açıklanan haller dışında yani kanunda açıklanmayan yerlerde yukarı haddi sene olarak kabul etmiştir tcknun taksirli suç olan ve ölü sayısının den çok olduğu hallerde verilecek ceza dışında tcknunda tek istisnai ceza tcknun maddesinde belirtilen seneden seneye kadar hapis cezasıdır tcknun maddesinde belirtilen hırsızlık suçlarını işleyenler hakkındaki cezada yukarıda belirtilen aşağı ve yukarı haller yönünden zaman aşımı konusu sanık aleyhine sonuçlar doğurmaktadır bu da anayasanın ve maddeleri yönünden anayasaya aykırılık teşkil etmektedir tcknun maddesine giren bir hırsızlık suçundan yargılanan sanık tcknun maddesinde belirlenen ceza zaman aşımı yönünden kendisine aşağı had olan sene hapis cezası verildiğinde tcknun maddesi gereğince hakkında uygulanması gereken ceza zaman aşımı senedir aynı kişi hakkında artırıcı sebep veya hakimin gördüğü diğer teşdit sebepleri gereği seneden seneye kadar hapis cezası verilmesi halinde tcknun maddesi gereğince senedir yasa gereği ceza zaman aşımı ile dava zaman aşımlarının birbirini tamamlar mahiyette olması gerekirken tcknun maddesindeki dava zamanaşımı ile ceza zamanaşımları aşağı haddin aşılması halinde birbirini tamamlamamakta olup sanık aleyhine durum yaratır mahiyettedir zaman aşımının tarihinde gözönüne alınan husus suçların ağırlığı olup hırsızlık suçunun en ağırını teşkil eden tcknun maddesinde belirtilen suçlar yönünden zaman aşımının bu şekilde sanık aleyhine sonuç doğurması hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı dava zaman aşımı müddetleri ceza zaman aşımı müddetlerinden kısadır çünkü davada suçun işlenip işlenmediği henüz tespit edilmemiştir halbuki cezada mahkumiyet ile suçun işlendiği sabit olmuştur bu sebeplerle ceza zaman aşımı müddetleri uzun olarak tespit edilmiştir hakkında herhangi bir cezayı artırıcı hüküm uygulanmayan sanığa yapılan yargılama sonunda tcknun maddesine göre aşağı had olan sene cezadan seneye kadar herhangi bir ceza tayin edilen sanık hakkında uygulanacak ceza zaman aşımı tcknun maddesinde belirtilen zaman aşımı olan sene olup aynı kişi hakkında hüküm kesinleşmeden evvel aynı cezalar yönünden uygulanacak dava zaman aşımı süresinin tcknun maddesinde belirtilen sene olması gerekirdi yukarıda açıklandığı gibi sanık sene ceza almasına rağmen tcknun maddesindeki zaman aşımından faydalanamamış cezanın yukarı haddi sebebi ile tcknun maddesinde belirtilen senelik zaman aşımına tabi tutularak hakkında yargılamaya devam edilerek hüküm tesis edilmiş olmaktadır hukuk sisteminde dava zaman aşımı ve ceza zaman aşımı müddetlerinin hesaplanmasında iki sistem mevcuttur bunlardan birincisi müşahhas ceza sistemi olup buna göre bahse konu ceza suça hükmolunması gereken cezadır hakim suçun gerektirdiği cezayı önce tespit edecek cezayı artırıcı ve azaltıcı sebepleri gözönünde tutarak netice cezaya göre zaman aşımı müddetini hesap edecektir yani zaman aşımının tespitinde hükmolunacak ceza esas alınacaktır diğer bir sistem ise mücerret ceza sistemi olup dava zaman aşımı müddeti hesabında gözönünde tutulacak olan ceza suç için kanunda yazılı olan cezadır bu itibarla artırıcı ve azaltıcı sebeplerin gözönüne alınması mümkün değildir tcknunda sistem olan müşahhas ceza sistemini esas alması icap ettiği halde yargıtay dava zaman aşımı müddetinin hesaplanmasında mücerret cezanın yani kanunda yazılı olan cezanın esas alınacağını kabul etmiştir yargıtayın bu içtihadi yorumun sanık aleyhine yapılması sebebi ile ceza hukuku prensiplerine aykırıdır ayrıca cezanın ferdileştirilmesi esasına aykırı olan bu yorum çağdaş hukuka aykırıdır yukarıda açıklandığı gibi türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde belirtildiği gibi sosyal bir hukuk devletidir yasaların vatandaş için bu temel ilkeye dayalı olması gerekir ayrıca anayasanın maddesi herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiş olup hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını aynı maddede beyan etmiştir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır yukarıda açıklanan gerekçe nazara alınarak tarihli ve sayılı tcknun maddesinde belirtilen beş seneden ziyade hapis cümlesinin tcknun maddesi yönünden anayasanın ve maddesine aykırılığı yönünden iptaline karar verilmesi itirazen saygı ile talep olunur
676
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı çevre kanununun maddesinin fıkrasında her türlü atık ve artığı çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek depolamak taşımak uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır hükmü yer almıştır anılan madde ile her türlü atık ve artığın kanunda tanımlandığı şekilde yaratacağı kirlilikten söz edilmiş maddesinde de deniz araçlarının farklı hacim ve büyüklüklerine bağlı olarak ifade edilen gros tonu esas alınarak deniz aracının yarattığı kirlilik miktarı gros tona bağlanmıştır oysa balast tahliyesini sintine tahliyesi yapmak suretiyle yaratılan kirliliğin miktarının geminin büyüklüğünü ifade eden gros ton miktarına bağlı olmadığı açık olup yaratılan kirliliğin denize yapacağı etki bakımından değerlendirilerek fiilin ağırlığına göre para cezası miktarı belirlenmesi gerekirken kirliliğin geminin büyüklüğüne bağlanmasına yönelik ilgili madde anayasanın açıklanan düzenlemelerine aykırıdır bu durumda itiraz konusu maddenin alt fıkraları ile belirlenen para cezası miktarının deniz aracının gros tonuna bağlanması suretiyle belirlenmesi devletin sosyal bir hukuk devleti olması ve maddesi ile belirlenen eşitlik ilkesine ve anayasaya aykırıdır açıklanan nedenlerle itiraz konusu çevre kanununun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından bu konuda karar vermek üzere dava dosyasındaki belge örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
202
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tbmm i̇çtüzüğün hükmü görüşülen bir madde birçok mesele veya fıkralardan mürekkep ise ve bunların ayrı ayrı oya konmaları onbeş üye tarafından yazılı olarak teklif olunmuşsa gereği yapılır kuralını düzenlemiştir kural bir kanunun her maddesinin ayrı ayrı oylanmasıdır i̇çtüzük mad nin ters kanıtı ancak temel kanunlarda bu yöntemden ayrılınacağı gibi i̇çtüzük mad onbeş kişinin yazılı teklif ile fıkra ve sorun oylamasına da gidilebilir i̇çtüzük mad hükmü çerçevesinde onbeş kişinin yazılı istemi ayrıca genel kurulun karar vermesine mi bağlıdır peşinen belirtelimki parlamentonun uygulanması ile kuralın muhtevası arasında bir çatışma vardır i̇çtüzük hükmünün tatbiki zımnında hemen her uygulama itiraz görmesine rağmen ilk uygulamanın sürdürülmesi görüntüsünde genel kurulun kararı aranmıştır kuralın anlamına onbeş kişinin imzası yanında bu teklifin genel kurulca da benimsenmesi gerekir biçiminde bir içerik eklenmiştir par ex cahit tutumun gerekçeli karşı koyuşu ile tli uygulama td shf vd hikmet çetinin karşı koyuşu ile tli uygulama btd shf ve civ şevket kazanın karşı koyuşu ve aksi uygulamaya belirsiz atfı ile tli uygulama td shf ve civ oltan sungurlunun karşı koyuşu ile tli uygulama btd shf vd bozkurtun karşı koyuşu ile tli uygulama td shf vd sözü geçen tutanak tomarları ek belirlenebildiği kadar böyle bir oylama isteği genel kurulca ancak bir kez tasvip görmüştür b td shf ve civ ek sözü geçen tutanak örneği bir maddenin birçok meseleyi düzenlemesi ve ayrı oylama istemi hali şu ana kadar herhangi bir uygulama görmemiştir birden fazla fıkralardan oluşan kanunun her fıkrasının ayrı oylanmasında vasıflı talebin dışında genel kurul onayını arayan uygulama i̇çtüzüğün maddesi kapsamında usul tartışmasına konu kılınmış buna rağmen başkan eski uygulamayı sürdürmüştür ek tarihli usul tartışması ve uygulama tutanağı meclise genel kurula niyabeten görev yapan ve genel kurulun karşı çıkmadığı bu uygulama bir içtüzük ihdası niteliğinde olduğu için anayasa yargısının denetimine tabidir anymad dava bu denetim çerçevesinde açılmıştır anayasının maddesine aykırılığın açığa çıkarılması meclis çalışmalarını içtüzük denen yazılı kural bütününe göre yürütmek zorundadır i̇çtüzüğe aykırı başka bir kural gelenek veya uygulama içtüzük denen hukuk formu içine girmedikçe meclis çalışmasına temel alınamaz i̇çtüzük mad anayasa mad yüksek anayasa mahkememizin yerleşik içtihadı içtüzüğe aykırıorada yeralmayan ve genelesas sayısı karar sayısı kurul uygulamasına konu karşıt veya ek kuralların içtüzük ihdası niteliğinde olduğu yönündedir i̇çtüzüğün hükmü bir uygulama şartı olarak onbeş kişinin imzasını taşıyan teklifin varlığını gerekli ve yeterli görmüştür gereği yapılır kaydı ayrı ayrı oylamaya gidilir anlamına gelir açık anlama ilave bir anlam yüklemek yorum kurallarına ve hukuka yabancıdır oylama önergelerinde kural gereğini yapmak şartları tahakkuk etmişse oylama yapmaktır genel kurulun iradesine başvurulmanın öngörülmesi bizim tüzük sistematiğimizde bunun açıkça yazılı olmasına bağlıdır nitekim gizli oylamada bu sistematiği görüyoruz i̇çtüzük mad istemeye ilaveten genel kurulca kabulü ibaresi yasama pratiğinde iktidar çoğunluğu engellemelerin ve müzakerelerin önüne geçmek için sözgelimi on madde olması gereken bir tasarıyı fıkrasız tek madde olarak düzenlemektedir adına vergi reformu denen yasada bu tavır sergilenmiştir tüzük koyucu bu gibi türüne az rastlanır aykırılıkları varsayarak bir ihtiyaca cevap vermiş ve sorun oylamasını öngörmüştür böyle bir talebin gelmesi halinde tasarıteklif geri çekilip tekniğine uyumlanacak veya sorun oylaması yoluyla yasama organının iradesi açığa çıkacaktır çok sorumlu birden fazla sorun içeren fıkrasız maddenin sorun sorun oylanmasının istenmesi halinde ne başkan ne genel kurul bu istemi reddetme imkanını haiz değildir çünkü halde genel kuruldan geçmemiş oylanmamış bir sorunun yasalaşması benimsenmiş olur ki böyle bir kanun kabulü düşünülemez aksine bir uygulama gelenekle meşrulaştırılamaz gelenek veya teamül bir hususu yazılı olarak tanzim eden kuralı ortadan kaldırıcı ilgai etki gösteremez yazılı kurala aykırı önceki veya kuralın yürürlük dönemindeki uygulama hukuki bir hata olarak tasvip dünyasındaki yerini alır kuralın açık muhtevasına kuralın gerekçesi dahi başka bir anlam yüklenemez gerekçe ile kuralın çatışması halinde gerekçenin hiçbir ağırlığı olamaz i̇hzari çalışma olarak gerekçeler kaleme alışındaki değer ve hata kayıtları hariç asıl hükümle uyum gösterdikleri ölçüde yorum malzemesi olabilirler anayasanın nci maddesine aykırılığın açığa çıkarılması türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir hukukun üstünlüğünü ve devletin hukuka bağlılığı yasama alanı içinde geçerlidir yasama organı bağlı olduğu hukuku meclis çalışmalarında da tam olarak yansıtmak zorundadır i̇çtüzük karakterine bürünen ayrı ayrı oylamada genel kurul onayı zorunluluğu hukuk kuralına hukuk aşılarak eklenen ilave şarttan başka bir şey değildir i̇çtüzük mad meclis böyle bir şartı yorumla değil ancak usulüne göre yapılacak bir içtüzükle da gereği var ise öngörebilir mekanizmaya genel kurul onayını eklemek işlemeyecek bir mekanizma ihdası ile özdeştir çünkü bu halde çoğunluğun dediği olacak azınlığa tahakküm gerçekleşecektir yorum sarahat halinde gerekçeye başvurulamazlık gelenek yazılı kural ilişkisi ve benzeri temel hukukî kavramlar yaşamanın da gözetmesi gereken kavramlardır any mad esas sayısı karar sayısı yasama organı dava konusu uygulamada bu özeni esirgemiştir talep örneği ekli tarihinde gerçekleştirilen genel kurulca itiraza uğramayan içtüzük ihdası niteliğindeki uygulamanın yukarda belirtilen ve yüce mahkemece belirlenecek olan anayasaya aykırılık nedenleriyle iptali hususu takdirlerine arz olunur
776
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü başvuru dilekçesinin yetki yasasıyla ilgili gerekçe bölümü şöyledir gerek sayılı yetki kanununun başlığı ve gerekse amaç başlıklı birinci maddesi kapsam başlığını taşıyan ikinci ve ilkelerle ilgili üçüncü maddesi incelendiğinde görülecektir ki vadeli işlem borsalarının kurulması ile halka açık anonim ortaklıklar vesermaye piyasası kurumlarının kuruluş faaliyet ve organizasyonu konularıyla ilgili olarak hemen hemen aynı mahiyet ve anlamda biribirinden farksız düzenlemeler yapılmakla gerek anayasanın maddesinde ifadesini bulan yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini gösterir prensibiyle bağdaşmadığı gibi geçmiş yıllarda çıkarılan yetki kanunlarının iptali maksadıyla açılmış bulunan muhtelif davalar sonucunda yüksek mahkemenizce ittihaz olunan iptal kararlarında öngörülen esas ve prensiplerle de bağdaşmamaktadır zira anayasanın maddesinde zikredilen kapsam amaç ve ilkeler ibarelerinin şekil yönüyle ve kelime olarak belirli bazı maddelerin başlığında yer alması anlamında değildir yetki kanununun yüksek mahkemenizde dava konusu yaptığımız bölümünün kanun başlığında yer alış biçimi ile gün ve sayılı yetki kanununun amacına ilişkin birinci maddesi kapsamına dair ikinci maddesi ve ilkelerini belirleyen üçüncü maddesi biribiriyle mukayese edildiğinde görülecektir ki anayasanın maddesinde ifadesini bulan amaç kapsam ve ilkelerin gösterilmesi kuralını şeklen yerine getirmekle birlikte çok geniş ve sınırsız düzenlemeler yapacak biçimde sadece kanunun ismi zikredilmek suretiyle tedvin edilmiş olmakla anayasanın mezkur kuralına içeriği bakımından aykırılık taşıdığı düşünülmektedir anayasanın maddesine göre bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebilir ancak bu yetki kanununda yine anayasanın maddesinde belirtilen unsurların belirli bir içeriğe kavuşturularak somutlaştırılması gerekir anayasanın maddesinde yer alan amaç kapsam ilke gibi kavramların soyut olarak kanun metnine dahil edilmesi anayasa kurallarıyla beraber bu alanda yüksek mahkemenizce verilmiş bulunan bir çok iptal kararlarında ortaya konulan prensiplerin yerine getirildiği anlamına gelmez her ne kadar anayasanın maddesinde belli konularda ivedi ve zorunlu hallerde gibi ibareler bulunmamakta ise de maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek şeklinde yer alan hüküm anayasanın maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde yetki kanunlarında amacın ve kapsamın belirli bir konu ile sınırlandırılması zarureti kendiliğinden ortaya çıkar bu duruma göre türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna ancak belli konuda bu yetkiyi verebilir söz konusu yetki kanununda olduğu üzere tarih ve sayılı kanunun adını zikretmek suretiyle sermaye piyasası alanında cezai müeyyide ve sorumluluklar da dahil olmak üzere günlük hayatımızın hemen hemen bütün alan ve yönlerini kapsayacak şekilde ve sınırsız bir biçimde bakanlar kuruluna yetki verilmesi mutlak surette anayasanın ve maddelerindeki kurallara aykırılık teşkil eder türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna sermaye piyasalarıyla ilgili olarak ancak belli konularda bu yetkiyi verebilir bu alanda her konuyu kapsayacak biçimde bir kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veremez kanun hükmünde kararnamenin konusuesas sayısı karar sayısı yetki yasasında açık ve net olarak belirlenmesi zorunludur yetki somutlaştırılmış ve belli bir konuda tanınmalıdır bakanlar kuruluna sınırları belirsiz bir konuda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilemez verilen yetki konusunun yasada gösterilmesi zorunluluğunun bu yasaya dayanılarak yürürlüğe konulacak kanun hükmünde kararnamelerinin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal hem de siyasal denetimlerinin yapılması yönünden önemi vardır anayasada kimi konuların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır maddenin birinci fıkrasında türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez denilmektedir anayasanın kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemeyeceğini belirlediği konularda tbmm tarafından bakanlar kuruluna düzenlemede bulunması için bir yetki verilmesi de imkansızdır verilen yetkinin konusunun belli olmasının anayasanın maddesindeki yetki verilemeyecek konuları da kapsayıp kapsamadığının incelenebilmesi yönünden de önemi büyüktür nitekim sayılı yetki kanununa göre çıkarılmış bulunan sayılı kanun hükmünde kararname de kişi haklarını zedeleyici ve dolaylı olarak cezai ve malî yükümlülükler öngören hükümler bulunmaktadır bakanlar kurulunun sermaye piyasası kurumları ile alakalı olarak hangi konularda kanun hükmünde kararname çıkarabileceği yetki yasasında açıkca belirtilmemiştir verilen yetki konu yönünden belirgin değildir diğer taraftan sayılı yetki kanununa mehaz hükümet tasarısında sermaye piyasası kurumları ile halka açık anonim ortaklıkların bulunmadığı bunun meclis komisyonlarında ilave edildiği görülmektedir hükümet tarafından hazırlanan kanun tasarılarının veya milletvekillerince verilen kanun tekliflerinin yasama organında görüşülmesi esnasında aynen kabul edileceği yolunda bir kural yoktur tasarı veya tekliflerin değiştirilerek kabulü yeni hükümlerin ilave edilebileceği tabiidir ancak yetki kanunlarını bu esasın dışında mütalaa etmek gerekir hükümetin kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme yapmak istediği bir konunun kapsamının daraltılması tabii görülebilir ancak kapsamının genişletilmesi asla düşünülemez hele hükümetin istemediği alan ve konularda sınırsızlık ve belirsizlik yaratacak bir biçimde yetki verilmesi gerçek anlamda yetki devrini ortaya koyar ki bu da anayasanın genel ilke ve prensiplerine aykırı olur dava konusu yetki kanununun hükümet tasarısında tarım satış kooperatifleri ve birlikleri olduğu halde kanunda yer almamaktadır bu tabii bir sonuçtur ancak kanunda hükümet tasarısında bulunmayan sermaye piyasası kurumları ve halka açık anonim ortaklıklar vadeli işlem borsaları gibi çok geniş alanlara yayılan mevzuat ilave edilmiştir anayasanın gerek maddesi ve gerekse ve maddelerinde yer alan kurallar doğrultusunda yasama organınca hükümetin talep etmediği bir alanda hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilemez böyle bir uygulama tam ve kesin anlamıyla yetki devri olur ve anayasanın maddesine aykırılık oluşturur her ne kadar yasama organına intikal eden bir kanun teklif veya tasarısının yasama organınca aynen kabul edileceğine dair bir kural yoksa da anayasanın maddesinde yer alan ögeler dahilinde bakanlar kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmak amacıylaesas sayısı karar sayısı yasama organından talebine ilişkin yetki kanunu tasarılarını diğer kanun tasarıları mesabesinde görmek imkanı yoktur anayasanın başlangıç bölümünün dördüncü bendi ile ve maddeleri çerçevesinde bakanlar kurulunun yetki talebini müsbet ya da menfi olarak sonuçlandırmak durumunda bulunan yasama organı talep konusunu daraltabileceği gibi hükümet tasarısında olmayan bir seri kısıtlama ve ilkeler öngörebilir çünkü bakanlar kuruluna verilecek yetki yasamanın görev alanını ilgilendirmekle bir nevi yetki devridir yetkiyi devreden organ bunun kullanım şartlarını da belirleme yetkisini haizdir ancak bu manada bakanlar kurulunca istenilmeyen bir konu veya mevzuatın bakanlar kurulunca düzenlenilmesi amacıyla yetki kanunu kapsamına dahil etmek anayasaya uygun düşmez bilindiği üzere anayasa mahkemesince ittihaz olunan muhtelif iptal kararlarında hükümetlere çok ivedi ve zaruret hallerinde somut belirli bir maksat ve konuda kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilebileceği anayasayla türkiye büyük millet meclisine verilmiş bulunan kanun yapma ve kural koyma yetkisinin hükümete verilemeyeceği dolayısıyla bu tür düzenlemelerin anayasaya aykırı olacağı ifade edilmiş bulunmaktadır hükümet tasarısında yer almayan ve fakat meclis müzakereleri esnasında yetki kanunu kapsamına dahil edilen bir konunun ivedi ve zaruriliğinden bahsedilemez zira türkiye büyük millet meclisinin herhangi bir konunun ivedi ve zaruri olduğu hususunda beyanı mümkün değildir yasama organı zaruri ve ivedi gördüğü bir konuyu kanun olarak düzenleme yetki ve görevi ile mücehhezdir hükümetin takdirinde olan veya hükümetin takdirine bırakılan bir konunun ivedi ve zorunlu hallerden olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi böyle bir düzenleme bakanlar kurulunun görevlerine müdahale anlamını da taşır ki bu durumda anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesine ve dolayısıyla ve maddelerine aykırılık teşkil eder nitekim sermaye piyasalarıyla ilgili alanlarda hükümetin talebi yoktur yasama organının bu alanda bir düşüncesi varsa konuyu kanun teklifi halinde gündeme getirme ve sonuçlandırma yetkisi vardır anayasal yolu da budur hükümetin istemediği alanda bakanlar kuruluna kanun koyma yetkisi verilmesi düpe düz bir yetki devridir bunun başkaca bir izahıda olamaz bu genel açıklamalar muvacehesinde tarihli ve sayılı yetki kanununun başlığında geçen sermaye piyasası kanunu ve ibaresi birinci maddesinde geçen ve mala dayalı olanlar dahil vadeli işlem borsalarının kurulması ile halka açık anonim ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumlarının kuruluş faaliyet ve denetimine ilişkin hususlarda sermaye piyasasının organizasyonu konusunda ibareleri ile maddesinin maddesinin bentlerinin anayasanın başlangıç bölümünün dördüncü bendi ile ve maddelerine aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir
1,209
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar i̇tiraz konusu fıkrada ilk ihlalde uyarı cezası verileceği uyarıdan sonra ihlalin tekrarı halinde ise para cezasına hükmedileceği yer almaktadır ancak üçüncü ve devamı ihlaller halinde nasıl bir idari yaptırım uygulanacağının yasada düzenlenmemesi belirlilik ilkesini zedelemekte olup uyarı kararı alındıktan sonra bu uyarı kararı esas alınarak herhangi bir şarta ve süreye bağlı kalınmaksızın tekerrür hükümlerinin uygulanması yaptırıma konu eylem ile yaptırım arasında ölçülülük elverişlilik zorunluluk orantılılık ilkelerinin ihlali sonucunu doğurması ve hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturması sebebiyle fıkranın iptali gerekmektedir kaldı ki sayılı yasanın idari yaptırımlar başlıklı maddesinin fıkrasında inci maddenin birinci fıkrasının ve bentlerindeki ilkelere aykırı yayın yapılmasını müteakip verilecek yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının on güne kadar durdurulmasına ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir şeklinde düzenleme yapılmış olup bahse konu yasanın maddesinin a ve b bendinin ihlali halinde uygulanacak olan yaptırım açık net ve belirli bir şekilde ortaya konulmuş iken kanunun anılan maddesinde maddenin diğer bendlerinin ihlali durumunda uygulanacak yaptırım bakımından eksik bir düzenleme sözkonusudur ki bu eksik düzenleme ise belirlilik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır anayasa mahkemesi birçok kararında eksik düzenleme nedeniyle ilgili yasa hükümlerinin iptali yoluna gitmiştir öte yandan yine itiraza konu fıkrada aynı bendin ihlali sonucunda mı yoksa herhangi bir ihlal durumunda mı tekerrür hükümlerinin uygulanacağı açık bir şekilde ortaya konmamış olup bu açıdan da belirlilik ilkesini zedelemiş hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşmaktadır i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçun yasallığıesas sayısı karar sayısı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezanın yasallığı ilkesi vurgulanmıştır suç ve cezanın yasallığı ilkesi anayasanın yasaklayıcı ve buyurucu kuralları ile gerek toplum yaşamı gerek kişi hak ve özgürlükleri yönlerinden getirdiği güvencelere aykırı olmamak koşuluyla bu konuda gerekli düzenlemeleri yapma yetkisinin yalnız yasa koyucuya ilişkin olmasını zorunlu kılar bu ilkenin esası kişilerin yasak eylemleri ve bunlar karşılığında verilecek cezaları önceden bilmelerini sağlamak düşüncesine dayanmaktadır suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılması da yeterli olmayıp kuralların kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve sınırlarının da belli olması gerekir yürütmenin yasak eylemlerin neler olduğunu tespit edip önceden kişilere duyurması ve yayınlaması gerekir anayasanın maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından disiplin cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir i̇tiraza konu fıkrada üçüncü ve devamı ihlaller halinde nasıl bir idari yaptırım uygulanacağı hususunda bir düzenleme olmadığı görülmektedir genel ceza normu incelendiğinde cezai hükümler içeren normların açık hareket unsurunu yalın bir şekilde ortaya koyar ve hangi hareketin karşılığının hangi cezanın gerektirdiğini açıklar nitelikte olması hangi eylemlerin yasaklandığının ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yasada gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir üçüncü ve devamı ihlallerde ne ceza verileceğinin belli olmadığı hangi fiile hangi ceza verileceğinin açık ve net bir biçimde ortaya konmadığı bununla beraber tekerrür hükümlerinin hangi süreyle uygulanması gerektiğinin belirtilmediği adeta uyarı cezası verildikten sonra çok uzun bir süre geçtikten sonra dahi yapılan ihlallerde de idari para cezası uygulanacağı gibi ucu açık bir anlam ortaya çıktığından sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun maddesinin fıkrasının uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı hâlinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir cümlesinde idari yaptırıma ilişkin kanuni unsur bulunmamaktadır i̇dare kanun koyucunun belirlemediği cezayı uygulamaktadır bu husus açık bir şekilde suç ve cezalara ilişkin esasları anlatan anayasanın maddesine aykırı olup kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine ters düşmektedir sonuç açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısını gösteren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektirdiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun maddesinin fıkrasının uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı hâlinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptali ve bakılan davalar açısından bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç ve olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen fıkranın yürürlüğününesas sayısı karar sayısı durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
874
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir gerçek gelir vergisi sorumlusu olan sanık hakkında ankara başsavcılığınca tanzim edilen tarihli iddianame ile sanığın alt ve üst nüshaları farklı düzenlenmiş fatura tanzim edip verdiği bir kısım belgeleri defterlerine işlemeyerek beyan dışında bıraktığından bahisle sayılı yasanın maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmıştır yapılan yargılama sırasında tarihli oturumda sanık hakkında uygulanacak olan sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde bulunan sanayi sektöründe çalışan yaşından büyük işçiler için hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasa mahkemesine müracaat edilmesine karar verilmiştir sayılı yasanın bölümünde hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılacak suçlar ve cezalı başlığı altında ve maddenin fıkrasının bendinde suçun sübutu halinde aydan yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup sayılı mevkiimeriyet kanununa göre bu davalara bakmak görevi asliye ceza mahkemesine aittir dolayısıyla mahkemenin uygulayacağı kuraldır anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti sosyal ve hukuk devleti olduğunu belirtmiştir anayasanın maddesinde ise yasama yetkisi türk milleti adına türkiye millet meclisinindir bu yetki devredilemez anayasanın maddesi yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir anayasanın maddesi ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur şeklindedir yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine karşı iptali istenen sayılı yasanın değişik maddesindeki hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde günlük cezanın yürürlükteki asgari ücretin bir aylık tutarının yarısının esas olacağı hükmünü taşımaktadır anayasamız suçta kanunilik prensibini esas almıştır suçlar her yönden doğrudan doğruya kanun tarafından tespit edilmesi ve yine anayasa gereği cezalarından kanunilik esası nazara alınarak verilmesi gerekir yasama organı yürütme mercilerine niyavet veremez ancak kanunla düzenlenen hususlarda düzenleme yetkisi verebilir aksi halde yasama yetkisi devredilmiş olur i̇dare yasak ve mükellefiyetler yaratabilir ancak buna dayalı olarak ceza koyamaz cezanın konulması mutlaka kanunla olmalıdıresas sayısı karar sayısı sayılı yasada uygulanması ileri sürülen asgari ücret sayılı i̇ş kanununun maddesine göre düzenlenecek asgari ücrettir bunun asıl amacıda işçilerin ekonomik ve sosyal durumunun düzeltilmesidir asgari ücreti tespit için görevli bir komisyon mevcuttur bu komisyon çalışma bakanlığının çalışma genel müdürü veya yardımcısı i̇şçi genel müdürü veya yardımcısı devlet i̇statistikler enstitüsü ekonomik i̇statistikler dairesi başkan ve yardımcısı sanayi ve ticaret bakanlığı konjoktör veya yayın dairesi müdürü ve yardımcısı devlet planlama teşkilatından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetkilisinin vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok işçi bulunduran en üst işçi teşekkülünden değişik iş konuları içerisinden seçilecek kişi ile bünyesinde en çok işvereni bulunduran en üst işveren teşekkülünden değişik iş konuları ile ilgili kişiden oluşacağı sayılı i̇ş kanununun maddesi ile belirtilmiş olup kurulan asgari ücret tespit komisyonu yapısı itibari ile idari bir kuruldur ve kararı kesindir asgari ücret komisyonu genelde ücretin yükseltilmesi esasına göre çalışmalar yaptığı cihetle ileriye dönük kararlar vermek zorundadır ücretin tespitinde çeşitli unsurlar gözönüne alınırken bunun başka bir yasada ceza hükmü taşıyacağı gözönüne alınmamaktadır ayrıca verilen kararlar genel kurulun yapısı itibariyle oy çokluğuyla çıkmaktadır ayrıca temennileride ihtiva etmektedir bu şekilde oy çokluğuyla karşı oyla temenni ile tespit edilen bir ücretin ceza tayininde esas alınması anayasaya aykırıdır yine cezanın tayininde esas olan unsur asgari ücret tespit komisyonu kararı olup bir kanun değildir niteliği itibariyle idarî bir karardır diğer yandan asgari ücretin tespit ve tayini için belirli bir süre yoktur gerekli görülen hallerde çıkarılmakta olup değişken bir yapıya sahiptir bir ay önce alınan karar ile bir ay sonra alınan karar birbirinden çok büyük farklar taşıyabilir bu yönden de tespit edilen ücretin bir cezada uygulanması anayasaya aykırıdır yasakoyucu cezaların türünü seçerken ve sınırları belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır bu husus ceza hukukunun temel esaslarından biridir ceza kanununa veya başka bir kanuna göre hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde ceza hukukunun anayasa ilkelerine uymak zorunludur sayılı yasanın maddesinde ise belirsizlik vardır ve ölçü alınan asgari ücretin uygulanmasını gerektirir haklı ve açıklanabilir bir neden yoktur ceza miktarının düzenlenmesinin dolaylı yönden yürütme organınca yapılması anayasanın maddesine aykırıdır sonuç yukarıda açıklandığı gibi sanık hakkında uygulanacak olan sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde bulunan sanayi sektöründe çalışan yaşından büyük işçiler için hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır tümcesinin anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın maddesi gereğince itirazen iptal yönündeki talebimizin kabulü ve buna göre bir karar verilmesi saygıyla arz olunuresas sayısı karar sayısı
692
esas sayısı karar sayısı bu anayasaya aykırılık düşüncemizi bir kısım genel açıklamalar ve daha sonra da özel konumuza dair açıklamalar ile şu şekilde açıklıyoruz sayılı hukuk muhakemeleri kanununun yargilama gi̇derleri̇ni̇n kapsami başlıklı maddesinde yargılama giderlerinin sayıldığı fıkranın bendinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmıştır avukatlık kanununun avukatlık ücreti başlıklı maddesi şu şekildedir avukatlık ücreti madde avukatlık ücreti avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder yüzde yirmibeşi aşmamak üzere dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir i̇kinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz ücretsiz dava alınması halinde durum baro yönetim kuruluna bildirilir avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir bu ücret iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez haczedilemez vekalet ücretleri ise bu vekalet ücreti ise her yıl türkiye barolar birliğince yayımlanan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenmektedir avukatlık asgari ücret tarifesinin asıl ve ilk amacı avukatların tarifede belirtilen ücretten daha aşağı ücret kabul etmesine mani olunarak mesleğin saygınlığının korunması ve asıl olarak da avukatlar arasında serbest rekabetin düzenlenmesidir sayılı avukatlık kanununun maddesinde avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücretiesas sayısı karar sayısı kararlaştırılamaz ücretsiz dava alınması halinde durum baro yönetim kuruluna bildirilir denilmektedir ancak yayımlanan avukatlık asgari ücret taifelerinde bunun yanında mahkemelerce hangi hallerde hangi yargılama aşamasında ve ne kadar taraflar leh ve aleyhine ne kadar vekalet ücretine hükmedileceğini düzenlenmektedir nitekim halen cari olan tarihli avukatlık asgari ücret tarifesinde kapsam ve amaç başlıklı maddesinin fıkrasında mahkemelerde tüm hukuki yardımlarda taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde avukatlık kanunu ve işbu tarife hükümleri uygulanır denilmekte fıkrasında da taraflar arasında akdi avukatlık ücreti kararlaştırılmamış veya kararlaştırılan akdi avukatlık ücretinin geçersiz sayılması halinde mahkemelerce dava konusu edilen tutar üzerinden işbu tarife gereğince hesaplanacak avukatlık ücretinin altında bir ücrete hükmedilemez denilmekte olup bu hükümlerden açıkça avukatlık asgari ücret tarifeleri asıl amacı dışında yani avukatların iş sahiplerinden kabul edecekleri işlerin asgari bedelini belirlemekten çok mahkemelerce hükmedilecek vekalet ücretini belirlemeye ve iş sahipleri ile vatandaşlar arasındaki avukatlık ücretleri konusunda ihtilaf çıkması halinde pek çoğu hukuki bilgiye sahip olmayan ve bu sebeple avukat tutan iş sahiplerinin değil profesyonel ve kanuna dayalı hizmet sunan avukatların korunması amacına hizmet etmektedir aynı şekilde avukatlık kanununun iş sahipleri ile arasındaki ilişkileri ve ihtilafları ve ücretleri düzenleyen hükümleri de avukatlık asgari ücret tarifeleri gibi çoğu tüketici olan iş sahiplerinden ziyade avukatları korumaya hizmet etmektedir oysa avukattan hukuki yardım isteyen kişinin esasen hukuki bilgi olmaması veya yetersiz olması sebebi ile buna gerek görmesi sebepleri ile asıl olanın iş sahibinin haklarının ön planda olması mahkemelerce taraf lehine hükmedilecek vekalet ücretinin aksi iş sahibine avukat tarafından açıklanarak açık kabulü olmadıkça iş sahibine ait olması şeklindeki düzenleme getirilmesi ve düzenleme getirilmeyen veya açıkça kararlaştırılamayan hallerde iş sahibi lehine yorum yapılması çoğu tüketici olan iş sahiplerinin korunması açısında daha uygundur bu ise pek çok hususta kanuni düzenleme gerektirmektedir olması gereken hukuk açısından bu açıklama ve eleştirimizi belirtmek istedik bu düzenlemeler hukuk devleti gereklerine tam olarak uygun olmayıp pek çok halde hakkaniyet duygusunu zedeleyecek sonuçlar doğurmaktadır örneğin vekalet ücretinin daha fazla hükmedilmesi sonucunu doğuracak şekilde tek bir ihtilaf bölünebilmekte bu şekilde özellikle miktarı küçük uyuşmazlıklarda vekalet ücreti asıl alacak kadar bazan daha fazla karşı taraf üzerinde bir yük oluşturmakta bu vekalet ücreti de uygulama şekli ve kanuni hükümler sebebi ile taraf lehine değil iş takibi yapana avukat lehine olmaktadır avukatlık asgari ücret tarifesinin uygulanmasının mahzurlu olacağı bazı halleri kanun koyucu da kabul ederek mesela kadastro kanunu kamulaştırma kanunu ve bu başvuru konusunu oluşturan tüketicinin korunması hakkındaki kanun gibi kanunlarda genel kuralların aksine istisnai düzenlemeler getirilmiştir sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun karar ve karara itiraz başlıklı maddesinin fıkrasındaki tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında kararın iptali durumunda tüketici aleyhine avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekalet ücretine hükmedilir şeklindeki kanunesas sayısı karar sayısı hükmü de bu istisnalardan birisidir ne var ki kanaatimize göre bu düzenleme eşitliğe ve hukuk devleti ilkesine uygun değildir bu düzenleme ile avukatlık asgari ücret tarifesindeki nisbi vekalet ücretinin belli miktardan tüketici mahkemesinde yılı için tl eğer dava değeri daha az ise dava konusu değerden az olmaması kuralı tersine ancak sadece tüketici vekili lehine düzenleme getirilmektedir bu düzenleme olmasa idi tüketici aleyhine açılacak bir tüketici sorunları hakem heyeti itiraz davasında kaybeden taraf aleyhine dava konusu miktar tlnin üzerinde ise tlnin altında olmayacak şekilde nisbi vekalet ücretine eğer uyuşmazlık konusu miktar tlnin altında ise dava konusu miktar kadar tüketici aleyhine vekalet ücretine hükmedilebilmesi gerekecek ile bu kural nedeni ile tllik alt sınır ve dava konusu miktar sınırı olmaksızın tüketici aleyhine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte ancak karar tüketici lehine ise genel kural uygulanmakta örneğin tllik bir davada yarı oranında tüketici lehine yarı oranında tüketici aleyhine karar verilmiş ise tüketici lehine tl ancak tüketici aleyhine tl vekalet ücretin hükmedilmektedir bu kanun hükmü avukatlık ücreti konusunda bu ayrımı tüm satıcı ve hizmet sunan kişilerin güçlü olduğu varsayımına dayanarak tüketicinin korunması amacı ile getirtilmiş ise de her zaman doğru ve haklı değildir satıcı ve hizmet sunan kişilerin pek çoğu küçük esnaftır ve tüketici kadar korunmaya layıktır dava konumuzda olduğu gibi bu kanun hükmü sebebi ile esasında tek bir davaya veya başvuruya konu olabilecek ihtilaflar bölünerek çoğalmaktadır sonuçta bu hüküm satıcı ile tüketici arasında eşitsizliğe neden olan bir kanun hükmüdür bu eşitsizlik kanun hükmünün tümden iptali ile eğer bu hale tüketici aleyhine yükletilecek vekalet ücretleri yüksek olacağı ve bunun da sosyal devlet ilkesi ile çelişeceği kabul edilir ise hem tüketici hem de satıcı leh ve aleyhine kanun hükmünün uygulanması sağlanarak sorun çözülebileceğinden sadece kanun hükümdeki tüketici aleyhine kelimelerinin metninden çıkarılarak kısmi iptal kararı verilmesi ile sorun çözülebilecektir iv sonuç olarak sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun karar ve karara itiraz başlıklı maddesinin fıkrasındaki tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında kararın iptali durumunda tüketici aleyhine avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekalet ücretine hükmedilir şeklindeki kanun hükmünün türkiye cumhuriyeti anayasasının devletin niteliklerini açıklayan ve devletin bir hukuk devleti olduğunu açıklayan maddesine ve kanun önünde eşitlik başlıklı maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın maddesi gereğince itiraz başvurumuzun kabulü ile sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun karar ve karara itiraz başlıklı maddesinin fıkrasının tümden veya kanun metindeki tüketici lehine ve kararın iptali durumunda tüketici aleyhine ibarelerinin iptaline karar verilmesini talep ederiz
1,154
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçesi özeti sayılı af yasasının maddesinin bendinin anayasanın maddesinin beşinci fıkrasındaki biçim kuralına aykırı olarak yasalaştığı ileri sürülmüştür
25
esas sayısı karar sayısı gerekçeler sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesinin anayasaya aykırılığı düzenlemenin anlam ve kapsamı sayılı i̇çişleri bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendiyle i̇çişleri bakanlığına bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını idare ederek türkiye cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü yurdun iç güvenliği ve asayişini kamu düzeni ve genel ahlakı anayasada yazılı hak ve hürriyetleri korumak görevleri verilmiştir sayılı jandarma teşkilat görev ve yetkileri kanununun üncü maddesinde jandarmanın tanımı türkiye cumhuriyeti jandarması emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silahlı askeri bir güvenlik ve kolluk kuvvetidir şeklinde yapıldıktan sonra bağlılık başlıklı üncü maddesinde jandarma genel komutanlığının emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerin ifası yönünden i̇çişleri bakanlığına bağlı olduğu ve jandarma genel komutanının i̇çişleri bakanına karşı sorumlu olduğu belirtilmiş nci maddesinde ise jandarmanın genel olarak görevleri mülki görevler emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak korumak ve kollamak kaçakçılığı men takip ve tahkik etmek suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak adli görevler işlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek askeri görevler askeri kanun ve nizamların gereği görevlerle genelkurmay başkanlığınca verilen görevleri yapmak diğer görevler bu görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla jandarmaya verilen görevleri yapmak şeklinde sıralanmış uncu maddesinde ise jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanının polis görev sahası dışında ve il ve ilçe belediye sınırları haricinde kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerler olduğu belirtilmiştir sayılı sahil güvenlik komutanlığı kanununun nci maddesinde sahil güvenlik komutanlığının barışta görev ve hizmet yönünden i̇çişleri bakanlığına bağlı olduğu belirtilmiş üncü maddesinde ise sahil güvenlik komutanlığına türkiye cumhuriyetinin bütün sahilleri iç suları olan marmara denizi i̇stanbul ve çanakkale boğazları liman ve körfezleri karasuları münhasır ekonomik bölgesi ile uluslararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik ve denetimi altında bulunan deniz alanlarında emniyet asayiş ve soruşturmaya adli kolluğa ilişkin görevler verilmiştir sayılı emniyet teşkilatı kanununun inci maddesinde ülkenin emniyet ve asayiş işlerinden i̇çişleri bakanının sorumlu olduğu ve i̇çişleri bakanının bu işleri kendi kanunlarına göre görev yapan emniyet genel müdürlüğü jandarma genel komutanlığı ve diğer zabıta teşkilatı eliyle yapacağı belirtilmiş uncu maddesinde ise emniyet teşkilatında idari polisin toplumsal sosyal ve genel güvenliğe ilişkin düzeni sağlamaktan siyasi polisin devletin genel emniyetiyle ilgili işlerden ve adli polisin ise adli işlerden sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştıresas sayısı karar sayısı bu yasal düzenlemelerden i̇çişleri bakanlığının sayılı kanunla i̇çişleri bakanlığına verilen türkiye cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü yurdun iç güvenliği ve asayişini kamu düzeni ve genel ahlakı anayasada yazılı hak ve hürriyetleri korumak görevlerini görev ve hizmet yönünden i̇çişleri bakanına bağlı ve i̇çişleri bakanına karşı sorumlu olan il ve ilçe belediyeleri sınırları içinde emniyet genel müdürlüğü polis il ve ilçe belediye sınırları dışında jandarma genel komutanlığı jandarma ve sahiller karasuları iç deniz ve boğazlar ile liman ve körfezlerde ise sahil güvenlik komutanlığı sahil güvenlik teşkilatı ve personeli eliyle yerine getireceği anlaşılmaktadır bu bağlamda iç güvenliğin sağlanmasından sorumlu jandarma sahil güvenlik ve emniyet teşkilatları personeli arasında görev ve hizmet yönünden esaslı bir fark bulunmamakta farklılık görev ve sorumluluk alanlarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır nitekim görev ve sorumluluk alanındaki farklılıktan dolayı emniyet personeline şehir polisi jandarma personeline kır polisi sahil güvenlik personeline deniz polisi denildiği de olmaktadır jandarma genel komutanlığı ile sahil güvenlik komutanlığında görevli generalamiral subay ve astsubayların özlük hakları kendi özel kanunları olan sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununda düzenlenirken emniyet genel müdürlüğünde görevli polislerin özlük hakları ise sayılı devlet memurları kanununda düzenlenmiştir sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun nci maddesinin tarihli ve sayılı khknin nci maddesiyle değişik sekizinci fıkrasının bendinde maaş gösterge rakamlarına astsubaylar için iii sayılı ek gösterge cetvelinde rütbe ve derecelere göre belirlenen ek gösterge rakamlarının ekleneceği belirtilmiş kanuna ekli tarihli ve sayılı khknin üncü maddesiyle yeniden düzenlenen astsubaylar için iii sayılı ek gösterge cetvelinde ise yüksek öğrenimli şartı da aranmaksızın derece için den itibaren ek gösterge öngörülmüştür buna karşın sayılı devlet memurları kanuna ekli sayılı ek gösterge cetvelinin vii emniyet hizmetleri sınıfı bölümünün bendinin aa alt bendinde yükseköğrenimli polisler için düzenlenen ek gösterge cetvelindeki yükseköğrenimli derecedeki polisin olan ek göstergesi tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle e çıkarılmıştır böylece aynı iç güvenlik görevini farklı sorumluluk alanları içinde yapan jandarma ve sahil güvenlik komutanlığı teşkilatı bünyesinde yapan astsubaylar ile emniyet genel müdürlüğü teşkilatı bünyesinde yapan polisler arasında den itibaren süregelen ek gösterge adaletsizliği adaletsizliğin ortadan kaldırılması gerekçesiyle devam ettirilmiştir ek gösterge rakamı ile ek gösterge rakamı arasındaki farkın brüt tl gibi küçük sayılabilecek bir meblağa karşılık geldiği ileri sürülebilirse de asıl farklılık emeklilik maaşlarında ortaya çıkmaktadır tarihli ve sayılı bkknın eki kararın inci maddesiyle sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun sayılı kanunun geçici üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan gruplar ve oranlar değiştirilerek ek göstergesi dahil hariç arasında olanlara ine çıkarılırken ek göstergesi dahil hariç arasında olanlara ine çıkarılmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun uygulamasına devam edilen mülga ek inci maddesinde emekli keseneği ve kurum karşılıklarının sayılı kanuna tabi en yüksek devlet memuru aylığı ek gösterge dahil brüt tutarı üzerinden memurların ek göstergelerine bağlanması ve aynı maddede bu tutarlar bu kanunun inci maddesinin fıkrasına göre emekli adi malullük vazife malullüğü dul ve yetim aylıklarının; ek inci maddesine göre de emeklilik ikramiyelerinin hesaplanmasına dahil edilir hükmüne yer verilmesi nedenleriyle ek göstergesi derecede olan jandarma veya sahil güvenlik astsubayın emekli keseneği ve kurum karşılığı en yüksek devlet memuru brüt aylığı olan tlnın i olan tl üzerinden kesilir ve bu tutarlar emekli adi malullük vazife malullüğü ve dul ve yetim aylıkları ile emekli ikramiyesi hesaplamalarına dahil edilirken ek göstergesi derecede olan polisin emekli keseneği ve kurum karşılığı en yüksek devlet memuru brüt aylığı olan tlnin i olan tl üzerinden kesilip bu tutar üzerinden emekli adi malullük vazife malullüğü ve dul ve yetim aylıkları ile emekli ikramiyesi hesaplamalarına dahil edilecektir aradaki fark tldir bu bağlamda siyasi iktidarın eşitsizliği kaldırıyoruz görüntüsü altında aylık maaş yanında asıl olarak emekli adi malullük vazife malullüğü ve dul ve yetim aylıkları ile emekli ikramiyesi ödemesi farklılığı temelindeki adalet ve hakkaniyetle bağdaşmayan uygulamayı devam ettirmeyi amaçladığı sonucu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır anayasaya aykırılık sorunu anayasanın nci maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiş inci maddesinin ikinci fıkrasında ise devlete çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü yüklenmiştir devletin hukukla var olacağı ve hukukla yaşayacağı kabulüne dayanan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasa mahkemesi kararlarında hukuk devletinin gerekleri ilkeler şeklinde sıralanırken her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmek daima bu sıralamanın vazgeçilmezleri arasında yer almıştır adaletli hukuk düzenini her alanda kurma ve bunu geliştirerek sürdürme yükümlülüğü aynı işi aynı siyasi otoriteye bağlı olarak farklı alanlarda ve farklı teşkilatlar altında yapan kamu görevlileri arasında ücret ve diğer sosyal haklar ile sosyal güvenlik hakları bağlamında ayrımcılık yapılmamasını ve adaletli bir hukuk düzeni kurulmasını gerekli kılar sayılı kanunla i̇çişleri bakanlığına verilen türkiye cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü yurdun iç güvenliği ve asayişini kamu düzeni ve genel ahlakı anayasada yazılı hak ve hürriyetleri korumak görevlerini i̇çişleri bakanlığı görev ve hizmet yönünden i̇çişleri bakanına bağlı ve i̇çişleri bakanına karşı sorumlu olan il ve ilçe belediyeleri sınırları dışında jandarma genel komutanlığı jandarma il ve ilçe belediye sınırları içinde emniyet genel müdürlüğü polis iii sahiller karasuları iç deniz ve boğazlar ile liman ve körfezlerde ise sahil güvenlik komutanlığı sahil güvenlik teşkilatı ve personeli eliyle yerine getirir ve bunlar arasında görevin yerine getirildiği alan ile çalışılan teşkilatesas sayısı karar sayısı dışında yerine getirilen görev yanında görevin yerine getiriliş biçimleri ile yetki ve sorumluluklar açısından da farklılık bulunmazken dereceye gelmiş yüksek öğrenimli olmayan astsubaylara dahi ek gösterge ve buna ait maaş ve emeklilik hakları sağlanırken dereceye gelmiş yüksek öğrenimli polislere ek gösterge ve buna ait maaş ve emeklilik haklarının sağlanması adil olmayan ve hakkaniyetle bağdaşmayan sonuçlara yol açmakta ve bu yönüyle yasa koyucunun kamudaki maaş ve sosyal güvenlik hakları siyasasını belirleme konusunda sahip olduğu takdir yetkisini kullanırken göz önünde tutması gereken her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmek ile adalet ve hakkaniyet ilkelerine ve ayrıca çalışanlara yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret ve diğer sosyal yardımları sağlamak için gerekli önlemleri alma yükümlülüğüne uyarlık bulunmadığından iptali istenen düzenleme anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır anayasanın nci maddesine göre türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararında da belirttiği üzere bu maddede nitelikleri belirtilen sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir çağdaş devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla anayasanın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurularak işletilmesini bu yolla bireylerin refah huzur ve mutluluğunun sağlanmasını gerekli kılar aynı görevi aynı siyasi otoriteye bağlı olarak farklı alanlarda yapan iç güvenlik personelinden astsubaylardan dereceye yükselenlere maaş ve emeklilik haklarına esas olmak üzere ek gösterge verilirken yasa koyucunun dereceye yükselen polisin ek göstergesini e çıkararak adaleti sağlamak yerine olarak belirleyip adaletsizliğin ve hakkaniyetsizliğin sürdürmesinde ısrar etmesinde sosyal adaletin ve toplumsal dengelerin gözetilmediği açık olduğundan iptali istenen düzenleme anayasanın nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine de aykırıdır bu itibarla iptali istenen düzenleme anayasaya aykırı olduğundan iptal edilerek adalet ve hakkaniyet ilkelerinin gereği olan dereceye gelmiş yüksek öğrenimli polislere de ek gösterge verilmesinin yasalaştırılması ve iptalden dolayı yasal boşluğun doğmaması için yasa koyucuya yeterli sürenin verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir yukarıda açıklandığı üzere tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle tarihli ve sayılı uzman erbaş kanununun inci maddesine eklenen fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesine sayılı kanunla eklenen fıkrayla uzman erbaşların sayılı devlet memurları kanununun nci maddesi hükmünden yararlanarakesas sayısı karar sayısı devlet memurluğuna atanabilmeleri için gerekli olan ve uygulamada iki yıl olarak uygulanmakta olan uzman erbaşlıkta çalışma süresi yedi yıla çıkarılmıştır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren bir devlettir hukuk devleti her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirmeyi anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınmayı gerektirir hukukun tüm devlet organlarına egemen kılınması anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olması hukuk devleti bakımından zorunludur hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması zorunludur belirlilik ilkesi hukuk güvenliği ile bağlantılıdır bireylerin belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmesi anlamına gelmektedir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar bir başka deyişle bireylerin hukuk kurallarını önceden bilmeleri davranış ve tutumlarının bu kurallara göre güvenle düzenlemelerine imkan sağlaması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekmektedir hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuk güvenliğinin sağlanmasıdır anayasada öngörülen temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının ve insan haklarının yaşama egemen kılınmasının önkoşulu olan hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturur hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir aym kararı k ve k diğer yandan kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak kullanması gerekir aym kararı k i̇tiraz konusu düzenleme ile devlet memurları kanununun nci maddesi hükmünden yararlanarak devlet memurluğuna geçebilmek için gerekli şartları taşıyan gerek görevine devam eden gerekse bu görevden ayrılmış uzman erbaşlar ile sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu şartları taşımamakla birlikte mevcut düzenlemeleri dikkate alarak uzman erbaşlık mesleğini seçmiş olanlara devlet memurluğuna geçiş için daha uzun süre uzman erbaş olarak çalışma zorunluluğu getirilmiştir bahse konu kişilerin kazanılmış haklarıesas sayısı karar sayısı korunmamış yaşam planları alt üst edilmiş böylece devlete olan güven duygusunun derinden sarsılmasına neden olunmuştur böyle bir düzenlemenin geçmişe de etkili olacak şekilde yapılmasını zorunlu kılan herhangi bir kamu yararı gerekçesi bulunmadığı gibi adalete ve hakkaniyete de uygun davranılmamıştır düzenlemeyle hukuk devleti ilkesinin belirlilik ve hukuk güvenliği alt ilkeleri ile adalet ve hakkaniyet ölçütleri ihlal edilmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı uzman erbaş kanununun inci maddesine eklenen fıkranın anayasanın nci maddesine aykırı olması nedeniyle iptali gerekir sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin anayasaya aykırılığı düzenlemenin anlam ve kapsamı yapılan düzenlemenin birinci fıkrası ile batman ili hasankeyf ilçe merkezinin ilısu barajı göl alanında kalan ve kalmayan mevcut sınırları da dâhil olmak üzere taşınması öngörülmüştür taşınacak alan kanuna ek deki haritada sınırları ve ek deki tabloda ˚lik koordinatları belirtilmiş olan kuzeyde metre rakımlı berrahalil tepesi ile hamduni sırtı doğuda metre rakımlı kot tepe güneyde dicle nehri kesmeköprü köyü ve kınamaz burnu batıda metre rakımlı düğli tepe ve mesiliamer sırtı ile çevrili alandır düzenlemenin ikinci fıkrası hasankeyf ilçesinin hukuki varlığının nakle kadar olan sürede mevcut koordinatlarında sürdürmesini öngörmüştür nakle kadar olan zaman zarfında hasankeyf i̇lçe belediyesine her iki koordinat alanında da görev ve yetkilerini kullanması düzenlenmiştir bir başka deyişle hasankeyf i̇lçe belediyesi bu süre içinde tarihli ve sayılı belediye kanunu ile diğer mevzuatın belediyelere verdiği görev ve yetkileri mevcut koordinatlarda ve hasankeyfin taşınacağı koordinatlarda kullanacaktır düzenlemenin üçüncü fıkrası ise ilçe merkezinin taşınmasından sonraki hukuki varlığı düzenlemektedir düzenleme uyarınca hasankeyf i̇lçe belediyesi hukuki varlığını ilçe merkezi yeni yerleşim alanına hukuken taşındıktan sonra ilısu barajı göl alanında kalmayan mevcut sınırları da dâhil olmak üzere yeni yerleşim yerinde sürdürecektir düzenlemenin anayasaya aykırılığı hasankeyfin tarih öncesi dönemlere ait mö binli yıllarda yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir tarih öncesi döneme ilişkin yapılan bilimsel çalışmalarda hasankeyfin yıllık bir tarihsel miras alanı olduğu belirtilmiştir tarih öncesi dönemden ortaçağa kadar varlığını sürdüren uygarlığa dair izler ve kalıntılar yapılan yüzey araştırmaları ile tespit edilmiştir prof algaze yüzey araştırması ai̇hm sayılı başvuru hasankeyf bünyesindeki kale saray ile kaya kütlesine oyulmuş sokak konut işyerleri kiliseler ve sahil sarayı ortaçağ dokusunu yansıtmaktadır kale sarayın altyapısı roma i̇mparatoru konstantinos kayaya oyulan şehir kalıntıları ise mö yüzyıla asurlulara dayanmaktadır hasankeyfte artuklu eyyübi ve akkoyunlu dönemlerini yansıtan mimari mirasın yanı sıra hellenistik çağdan büyük selçuklulara kadar uzanan kültürel mirasın izleriesas sayısı karar sayısı bulunmaktadır paleotik çağdan mö osmanlı dönemi sonuna yy başları kadar olan kültürel izler bulunmaktadır hasankeyfe yüzyıllar boyunca gelen sanatkarlar mimarlar sadece tarihi mirası değil aynı zamanda kültürel mirası da oluşturmuşlardır kültürel mirası somutlaştırabilmek adına bilimsel araştırmalarda tespit edilenlerden bir örnek i̇randan gelen zeynel bey türbesinin mimarı hasankeyfe sırlı tuğla mimari geleneğini getirmiştir tarihe kadar sadece taşın kullanıldığı yapılar yeni bir kültür ile tanışmış kaynaşmıştır yüzyılda semerkanttan hasankeyfe bir kültürel değişim oluşmuştur yine hasankeyfte bulunan köprünün tasarımı yüzyıl ortalarında mostarda mimar hayrettin tarafından yeniden canlandırılmıştır hasankeyf doğu ile batı arasında kültürel mirasın taşınmasında mezapotamyadaki kilit öneme sahip yerleşke olmuştur hasankeyf gayrimenkul eski eserler ve anıtlar yüksek kurulunun tarihli ve sayılı kararı ile batman i̇li hasankeyf i̇lçesinde yer alan kale kümbet mağaralar hamamlar camii ve diğer arkeolojik eser ve kalıntıları içeren alan derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir tarih ve sayılı karar ile belirtilen eserlerin eski eser olarak tescil edildiği tarihli ve sayılı kararı ile tescil edilen derece arkeolojik sit alanında herhangi bir yapılanma ve plan kararı getirilemeyeceğine ve kesin olarak aynen korunması gerektiğine derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenen bölgelerde ise mevcut dokunun aynen korunarak koruma kullanma için gerekli önlemlerin alınması gerektiğine karar verilmiştir diyarbakır kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu tarafından tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı kararları ile hasankeyfin yerinde korunması güçlenme projeleri güvenli yürüyüş alanları da dahil olmak üzere yapılacak projelerin niteliği ve kapsamına ilişkin ayrıntılı hükümler tesis edilmiştir tc batman i̇dare mahkemesinin sayılı dosyasında tarihinde mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunda ilısu baraj gölü ve etki alanında kalan kültürel varlıklara ve ören yerlerine ilişki ayrıntılı bilgilere yer verildiği ve inşaatın tamamlandığında hasankeyf aşağı kentin çok büyük bir bölümünün su altında kalacağını ve bu alanda bulunan artuklu köprüsü er rızk camii ve minaresinin bir kısmı sultan süleyman külliyesi ve camii ile minaresinin bir kısmı koç camii kızlar camii eyyubi camii zeynel bey türbesi i̇mam abdullah zaviyesi ve haziresi artuklu hamamı nolu kale kapısı nolu kale kapısı şab camii yapılar grubu hasankeyf höyüğü mardinike külliyesi seramik fırınları artuklu köşkü yamaç külliyesi türbeler mezzarlıklarhazireler i̇nsan yapımı mağaraların baraj inşasının tamamlanması ile su altında kalacağı tespit edilmiştir raporda yapılan tespitler şu şekildedir ilısu baraj gölü etki alanında arkeolojik yerleşme bulunmaktadır alandaki kültür varlıklarının envanteri çıkarılmamıştır hasankeyf için bütüncül bir koruma planı hazırlanmamıştır taşınması planlanan anıtlar ve anıtsal yapıların taşınmalarının mümkün olup olmadığı konusunda bilimsel bir inceleme yapılmadığı ve rapor düzenlenmediği bunlara zarar verilmeden taşınmaları mümkün olsa dahi bunların hangi yöntem ve teknikle taşınmaları gerektiğine dair bir proje hazırlanmadığını ve projeye yetkili bölge koruma kurulundan onay alınmadığını su altında kalacak anıtlar ile anıt yapıların nasıl korunacağı konsuunda bilimsel bir inceleme yapılmadığını ve rapor düzenlenmediği bunların hangi yöntem ve tekniklerle korunacağına dair bir proje hazırlanmadığını ve bu projeye yetkiliesas sayısı karar sayısı bölge koruma kurulundan onay alınmadığı hususlarıdır ayrıca kararın verilmesinin ardından yaklaşık yıl geçmesine rağmen korumaya dair herhangi bir çalışma hayata geçirilmemiş doğru projeler planlanmamış ve her halükarda kültür mirası olan bu eserler kısa vadede suyun altında kalmaya uzun vadede ise tamamen yok olmaya terkedilmiştir yapılan değişiklik bir başlangıç değil hasankeyfin tamamen yokedilmesine yönelik çalışmaların sonucudur türkiye cumhuriyeti başbakanlığı tarafından edinilen resmi kayıtlar uyarınca ilısu barajı ve hidroelektrik santral projesi yapımına dicle nehrinin su ve toprak kaynaklarının arttırılması için devlet su i̇şleri tarafından yapılan çalışmalara bağlı olarak yılında başlanılmıştır yılında devlet su i̇şleri ön proje hazırlamış yılında devlet su i̇şleri ve elektrik i̇şleri etüd idaresi gözetiminde fizibilite raporu hazırlanmış ve nihai proje tasarımı yapılmıştır yılı aşkın bu süreç hasankeyfte yaşayanların arkeolojik uzmanların sivil toplum kuruluşlarının bilgisinin olmadığı katılımlarının sağlanmadığı bir süreç olmuştur değişen teknolojik imkanlar ve gelişmeler ile hasankeyfe ilişkin yılında baraj yapımına başlanacağı haberlerinin basında yer alması ile hasankeyf ile ilgili yerel bölgesel ulusal ve uluslararası koruma girişimleri başlatılmıştır türkiye cumhuriyeti başbakanlığı tarafından tc batman i̇dare mahkemesinin sayılı dosyasına ilısu barajının güneydoğu anadolu projesi kapsamında planlandığı devlet su i̇şleri genel müdürlüğünün dicle nehri üzerine yapmayı planladığı altı projeden biri olduğu ve kalkınmaya katkı vereceği belirtilmiştir güneydoğu anadolu projesi de dahil olmak üzere keban atatürk karakaya gibi santraller inşa edilmiştir kalkınma sadece santralin inşası ile mümkün olmamaktadır kalkınma sağlık eğitim güvenlik gibi kamu hizmetlerinin tamamının yerelde yaşayan vatandaşlara etkin olarak sunulması yatırımların yapılması yerel üreticinin desteklenmesi ve en önemlisi de yerel değerlerin korunması ile olanaklıdır hasankeyfe yönelik kapsamlı bir koruma ve turizm projesinin mali ve kültürel yönden bölgenin kalkınmasına yapılması öngörülen hesten daha fazla yararlı olacaktır türkiye cumhuriyeti başbakanlığı tarafından türkiye cumhuriyeti batman i̇dare mahkemesinin sayılı dosyasında hes vasıtasıyla üretilecek enerjinin una tekabül ettiği belirtilmiştir ancak bu beyan hali hazırdaki resmi veriler ile örtüşmemektedir nitekim ilısu barajının yılda milyar milyon kwsaat elektrik enerjisi üreteceği bilgisi de aynı dosyaya sunulmuştur ancak sayılı bakanlar kurulu kararı uyarınca kabul edilen yılı programı uyarınca toplam hidroelektrik üretim kapasitesi kwsaat olarak belirtilmiştir eğer tc başbakanlık tarafından sunulan milyar milyon kwsaat üretim gerçekleşse dahi bu toplam üretimin üne ancak tekabül etmektedir artan enerji talebi argümanları da gerçeklerle örtüşmemektedir yılı programı türkiye elektrik enerjisi talep projeksiyonu uyarınca yılında olan talep artışı yılında olacaktır türkiyenin hali hazırda kwsaat hidrolik elektrik üretebilecek kurulu kapasitesi bulunduğu halde kwsaat hidroelektrik üretimi yapılmıştır tc enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı yenilenebilir enerji genel müdürlüğü verileri uyarınca türkiye milyar kwsaat üretebilecek teorik hidroelektrik potansiyeli bulunmaktadır ekonomik hidroelektrik enerji potansiyeli ise milyar kwsaattir türkiye milyar kwsaatlik potansiyelini dahi kullanmamaktadır ilısu barajının inşasının yanı sıra bir çok yerde tarihi ve kültürel dokuya zarar vermeden sahip olunan hidroelektrik potansiyelinin değerlendwrwlmesw mümkündür teknwk olarak barajın wnşasındakw yıllık süre boyunca kwşwye wş wmkanı sağlanacağı da ywne resmw verwlerdekw kwşwye wş wmkanı sağlanacağı verwswyle örtüşmemektedwr hwdroelektrwk santrallerwn enerjw üreten elektrwk santrallerw wçerwswnde en az wstwhdam olanağı sağlayan santraller olduğu dwkkate alınırsa wnşaatın tamamlanmasınınesas sayısı karar sayısı ardından en fazla kwşwnwn dawmw olarak çalışacağı öngörülmelwdwr ortalama ömrü yıl olan ilısu barajı kalkınmaya istihdama enerji üretimine katkısından ziyade yokettiği binlerce yıllık kültür mirası ile anılacaktır anayasanın tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması başlıklı üncü maddesi uyarınca devlet tarih kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlamak bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri almak zorundadır anayasa tarih kültür ve tabiat varlıklarının korumanın sağlanmasını tarih kültür ve tabiat varlıklarının değerlerinin korumanın sağlanmasını bir yükümlülük olarak düzenlemiştir bir ulus kendi tarihinden ve kültüründen vatan olarak belirlediği yerdeki tabiat varlıklarından bağımsız değildir uygarlık taşınmaz kültürel varlıkların korunması ve kültürel mirasın nesilden nesile aktarılmasıyla gelişmektedir tüm bu sebeplerle yapılan düzenleme anayasanın tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması başlıklı üncü maddesine aykırıdır ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri ile uyumlu olarak belirli olan uluslararası çerçeve ile anayasada belirtilen sınırlılıklar ile kamu yararı ilkesi dikkate alınarak düzenlemeler yapılmalıdır kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir yapılan düzenleme ile hasankeyf i̇lçe merkezi de taşınacak hasankeyf gerek belediye kanunundan kaynaklanan gerek diğer mevzuattan kaynaklı belediye nezdindeki korumadan da yararlanamayacaktır kanun koyucu kendisine tanınan takdir yetkisine dayanarak ilçe merkezini taşıdığı bir an için düşünülse bile kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerektiği aym kararı rg tarwh sayı dwkkate alındığında düzenlemenwn anayasaya aykırı olduğu belwrlenecektwr nwtekwm alınan kararda kamunun yararı düşünülmemwştwr tam terswne wlçe merkezwnwn taşınması kamunun aleyhwnedwr kuşkusuz yasa koyucu takdir alanına gwren değerlendwrmelerde anayasal wlkelere uygun düzenlemeler yapmak zorundadır aym kararı anayasa mahkemesw kararlarında yasama wşlemlerwnwn amacının kamu yararını gerçekleştwrmek olması gerektwğw aym kararı bwr nevw ön kabul olarak yer almaktadır ayrıca kanun koyucunun kamu yararı amacıyla yapacağı kanuni düzenlemelerin düzenleme ile amaçlanan hizmetin gerekleri göz önünde tutularak yapılan düzenlemede öngörülen nitelwk ve kısıtlamalarla gerçekleştwrwlmek wstenwlen hwzmet arasında gerçekçw nesnel ve zorunlu bwr neden sonuç wlwşkwsw kurularak yapılması gerektwğw belirtilmiştir aym kararı nitekim kamu yararı bulunmayan bir kanun anayasanın ncw maddesw hükmüne aykırı nwtelwkte olur ve dâva açıldığında wptalw gerekwr aym kararı kanunların amaçları açısından anayasaya uygunluğu kanunla erwşwlmek wstenwlen amacın anayasada ifade bulan amaçlara ve devlet wşlemlerwnwn tümünün yöneldwğw nwhaw amaç nwtelwğwnde olan kamu yararı amacına uygun olmasını wfade etmektedwr merwh öden türk anayasa hukukunda eşwtlwk i̇lkesw yetkwn yayınları ankara hasankeyf i̇lçe merkezinin taşınması bu bakımdan anayasanın devletwn amaç ve görevlerwne wlwşkwn düzenleme getiren hükmü olan inci maddesinde belirtilen amaçlar ile örtüşmediği açıktır nitekim anayasanın inci maddesi ile sayılan devletin amaç ve görevleri arasında kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik veesas sayısı karar sayısı sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak bulunmaktadır anayasa mahkemesi tarafından yapılan denetimlerde yerleşik olarak yaklaşımın sadece kanunların düzenleniş süreci ile sınırlı tutulmadığı açıktır anayasa mahkemesi kanunun yalnızca amaç unsurunu değwl doğurduğu sonucu da wncelemektedwr kanun koyucunun düzenlemedeki amacını görünür kıldığı araçlardan birisi de madde gerekçeleridir i̇ptali talep edilen düzenlemenin gerekçesinde dicle nehri üzerine inşa edilen ilısu barajı ve hes rojesi göl alanında kalacak olan batman i̇li hasankeyf i̇lçesinin ekli krokide koordinatları belirtilen alana taşınması öngörülmektedir ayrıca hasankeyf i̇lçe merkezinin yeni yerleşim yerine nakline kadar geçecek süre içinde ilçenin hukuki varlığını mevcut yerleşim yerinde sürdürmesi hüküm altına alınmaktadır denilmiştir komisyonda yapılan görüşmelerde de dahil olmak üzere kanun koyucu düzenlemenin kamu yararı amacı taşıdığını belirtmemiştir yapılan düzenlemenin sonuçlarının görülmesi için uygulama aşamasına geçilmesine gerek yoktur sonuçlar yıllardır uluslararası ulusal yerel bölgesel akademik veya alan uzmanı kişiler tarafından raporlanmakta ve kamuoyu ile paylaşılmaktadır hasankeyf i̇lçe merkezinin taşınması kültürel varlığımızı tarihsel mirasımızı yo
4,151
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili mahkememize verdiği tarihli dilekçe ile bağ kur numaralı i̇brahim sağdiçın babası i̇smail sağdiçın ehliyetsiz olarak dava dışı mehmet emin karagöze ait ah plakalı motosikletle giderken erdoğan doğunun kullandığı ve bayram aktene ait sc plakalı aracın çarpması sonucunda yaralandığını ve kurumca i̇smail sağdiça toplam tl sağlık yardımında bulunulduğunu bayramiç acmnin esas karar sayılı dosyasında erdoğanın i̇smailin ise oranında kusurluluğuna ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleştiğini ehliyetsiz kişiye araç kullandıran davalı mehmet eminin araç maliki sıfatı ile sorumlu olduğunu aynı şekilde davalı bayramın kullandığı araç sahibi erdoğanın da yine işleten sıfatı ile sorumlu olduğunu belirterek i̇smail için yapılan yardımların ödeme tarihlerinden itibaren işleyeceği yasal faizleri ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir yargılamaya katılan davalılar bayram ve erdoğan ile davalı mehmet emin vekili davanın reddini istemişlerdir davalı idarece ödemelere ilişkin fatura ve belgeler ibraz edilmiştir acmnin esas karar sayılı dosyasının tetkikinden motorsiklet ile seyreden mağdur i̇smailin aracına çarpan kamyonet sürücüsü erdoğanın oranında kusurluluğuna ve tck son maddesi ile sayılı yasanın maddesi uyarınca ay gün hapis ve tl apc ile tecziyesine ilişkin hükmün yargıtay denetiminden geçmek sureti ile kesinleştiği ah plakalı aracın davalı mehmet aliye kamyonetin ise davalı bayrama ait olduğu trafik kayıtlarından anlaşılmıştır i̇nceleme konusu yapılan bayramiç acmnin sayılı dosyasında mağdur i̇smailin tarihli hastane ifadesinde motorsikletin kendisine ait olduğunu iddia ettiği anlaşıldığından sayılı yasanın maddesinde yer alan işleten kavramının son cümlesi ile hgknun tarih sayılı kararı dikkate alındığında hmuk maddesinde yer alan ilk itirazlardan olmayan ve resen ele alınması gereken taraf sıfatı husumet açısından ifadesine başvurulan i̇smail sağdıç yeminli anlatımında ah plakalı motorsiklete kaza tarihi olan tarihinden yaklaşık yıl önce ezine ilçesinden olan davalı mehmet ali karagözden satın aldığını noterden ve trafikten işlem yapmadıklarını söz konusu motorsikleti kendi hesabına va tehlikesi yine kendisine ait olmak üzere yıl boyunca kullandığını satın aldıktan sonra araç üzerindeki fiili tasarruf yetkisinin kendisinde olduğunu hatta bir kaza anında sorumluluğun kendisine ait olacağını kabul ettiğini tarihten beri aracı kendisinin kullandığını davalı mehmetin kullanmadığını ifade etmiştir belirlenen durum karşısında davacı idare vekili harici satışı bilmelerinin mümkün olmaması sebebi ile mahkememizce davalı mehmetin sıfatının bulunmadığının kabulü halinde aleyhlerine vekalet ücreti tahmilinin mümkün bulunmadığını vurgulamıştır dava davacı kurumun dava dışı sigortalıya yapmış olduğu yardımları rücuen tazminine ilişkindir kaza ve yaralanma olayı ile bundan dolayı idare vekilinin sigortalıya yaptığı yardım miktarları çekişmesizdir hatta kaza sebebi ile ilgililere atfı kabil kusur oranlarıda sabittir sorun meydana gelen zarardan kim yada kimlerin ne şekilde sorumlu olacağına ilişkindir burada değerlendirilmesi gereken husus davalı mehmet eminin işleten sıfatı ile sorumlu olup olmayacağına ilişkindir sayılı yasanın tanımlar başlıklı maddesinde araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatı ile sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzunesas sayısı karar sayısı süreli kiralama ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı ariyet veya rehin alan kişinin işleten olduğu ancak ilgilisi tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikenin kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu olduğu ispat edilirse bu kişinin işleten sayılacağı hükme bağlanmıştır i̇şleten kavramının son cümlesi ülkemizin devam eden sosyal gerçeklerine göre düzenlenmiştir zira gerek kent gerekse kırsal yaşamda motorlu araçların haricen satışının yapıldığı bir vakıadır i̇şte böylesi harici satışlarda satanın sorumluluktan tamamen kurtulabilmesine yardımcı olacak şekilde alanın kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere aracı işlettiği ispatlandığı taktirde bu kişinin işleten sayılması ülke gerçeklerine uygundur somut olayda dava dışı i̇smailin davalı mehmet eminden motorsikleti kazadan uzun süre önce satın aldığı ve kendi hesabına tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği gerek ceza dosyasındaki gerekse mahkememiz huzurundaki anlatımları ile sabittir halde konu olayda davalının pasif husumeti yoktur ancak ne var ki bu harici satışın davalı idare tarafından bilinmesi mümkün olmayıp davalı mehmete trafik kayıtlarına göre açıldığı ve idarenin harici satışı yönünden araştırma yapması gibi bir görevinin olmadığı dikkate alındığında bu davalı yönünden idare aleyhine vekalet ücreti takdiri mümkün değildir bu düşüncelerle mehmet emin hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine diğer davalar yönünden açılan davanın ise kusur oranları dikkate alınarak kısmen kabulüne dair hüküm davacı idarenin temyizi sonucunda yargıtay hdnin ek ve tarihli kararı ile davalılardan emin karaöz motorsiklet malikidir zira trafik kaydı kendi üzerine olup haricen satışı noter senedine dayanmamaktadır bağ kur kanununun maddesine göre kusursuz olsa bile araç maliki sürücünün kusurundan ötürü sorumludur hal böyle olunca bu davalı hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine hükmolunması usul ve yasaya aykırıdır noktasından bozulmuş yargılama sırasında bozma ilamına uyulmuştur ancak yargıtay ilamında zikrolunan bağ kur yasasının maddesindeki üçüncü kişilerin sorumluluğunu düzenleyen fıkradaki araç sahipleri ibaresinin sayılı yasanın maddesinin son cümlesi karşısında anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır davada çözümlenmesi gereken sorun işletenin hukukî niteliğini belirlemekte toplanmaktadır sayılı yasada işleten bir terim olarak yasaya girmiştir sayılı yasa ile değişikliğe uğramadan önce yasa kullanan deyimini sayılı yasa ile araç sahibi kavramını içermektedir ne var ki bu deyimler kesin ve yeterli sonucun sağlanmasına elverişli olmadığından şekli ölçü ile birlikte maddi ölçü kıstasının da olaylara uygulanmasını zorunlu kılmıştır şekli ölçüye göre işleten satışa esas olan tescil belgesinde aracın fenni muayene ve trafiğe çıkmasının temelini oluşturan trafik belgesinde sigorta poliçesi ile vergi kaydında adı yazılı kişidir ahmet kiliçoğlu sayılı yasaya göre araç işletenin sorumluluğu batider cilt sayfa bolat bolatoğlu karayolları trafik kanununa göre motorlu araç işletenin hukukî sorumluluğu ankara sayfa maddi ölçü ise araçtan yararlanmayı ve araç üzerindeki eylemli egemenliği temel alır hemen belirtelim ki yeni yasa bu temel olgu üzerine oturtulmuş fakat çeşitlemelere yer verilmiştir nedenle konunun aydınlığa kavuşması için işleten çeşitleri durulması kaçınılmazdır kimlerin işleten olabileceği yasada sayılmıştır öncelikle vurgulayalım ki kimin araç sahibi olduğu konusunda trafiğe tescil ve tescil belgesi ile sahiplik ve satış belgesi birer delil işlevi niteliğidir bkz bolatoğlu opcilt ve devamı yasanın maddesinde araç sahibine araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir şeklinde tanımlanmıştır tescilli araç ancak noter sözleşmesi ile devredilir ve noter ertesi günü tescilin sağlanması için durumu bildirir md ve me işte bu arada bir kaza olduğunda zaman aracın kim yararına kullanıldığına bakılarak sorumlu kişi tespit ve tayin edilecektir trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan kişi aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor ve araçtan çıkar sağlıyor ise kişiliğinde hem şeklî hem maddî anlamda işletenlik sıfatı birleşmiş olur noterlerin düzenleme yolu ile yaptığı satış ve devir işlemi arkasından yapılacak tescil mülkiyete karine oluşturması bakımından önem taşır nedenle kuşkulu durumlarda aracın malikine işletenesas sayısı karar sayısı gözüyle bakmak ve buna ağırlık vermek yerinde olurbkz ergün özsunay trafik hukukunda zarar giderimi sorumlusu olarak işleten kavramına ilişkin bazı sorunlar batider temmuz cilt sayfa motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi durumunda bu teşebbüste sorumluluğa katlanır ki buna teşebbüs sahibinin sorumluluğu denir teşebbüs sahibi işleten değildir fakat motorlu araç sahibi ve araç işleticisi ile birlikte müteselsilen zarar görene karşı sorumludur yani teşebbüsün sorumlu olduğu hallerde işletenin sorumluluğu kalkmış olmaz yine mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatı ile sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süre kiralama ariyet veya rehni gibi durumlarda kiracı ariyet veya rehin alan kişiler öteki işleten sıfatına sahiptirler bunların yanında bir de varsayımlı işletenlik söz konusudur yasa zarar görenlere muvazalı işlemlere karşı koruma bakımından varsayımlı işletenlik öngörmüştür kişiler kişilere karşı danışıklı işlemlere girişebilirler örneğin mal varlığı az ya da yok olanlar üzerlerine aracı kaydettirebilirler rehin vermiş veya kiralamış gözükebilirler i̇şte yasa bu durumda ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır demektedir kanıtlama yolu ile kişi ya da kişileri belirleme ona ya da onlara teknik anlamda işletenlik niteliği vermez i̇şleten gibi sorumlu olmaları sonucunu doğurur öyle ise öncelikle görünür işletenlere başvurulduğu ve kuşkulu bir durum söz konusu olmadığı sürece sorumluluk yoluna gidilmelidir açıklamalar ışığı altında bakıldığında davacı idare tarafından işbu tazminat davası açılmadan çok önce ceza dosyasındaki kaza tarihinden yıl önce motorsikletin davalı mehmet eminden dava dışı i̇smaile satıldığı yolundaki beyan irdelenmelidir yani sayılı yasanın maddesinin son cümle burada tezahür etmekte davalı mehmet üzerine kayıtlı motorsiklet uzun zamandan beri i̇smail tarafından harici satışa dayalı olarak kullanılmaktadır i̇smailin gerek ceza dosyasındaki gerekse mahkememiz huzurundaki bu yöndeki anlatımları mehmet emini sorumluluktan kurtarmaya yönelik muvaazalı bir ifade olarak değerlendirilemez zira i̇smail oldukça ağır bir şekilde yaralandığı kazadan hemen sonra hastane polisine vermiş olduğu ifadede harici satışı dile getirmiş olup böylesi bir durumda ileride açılacak muhtemel bir tazminat davasını düşünerek mehmet emin lehine beyanda bulunduğu kabul edilemez kısacası harici satış ve buna dayalı i̇smailin kullanımı dolayısıyla maddî anlamda bu kişi yönünden işletenlik kavramının gerçekleştiğinin kabulü zorunludur eğer davacı bağ kur olmayıp özel bir şahıs olsaydı mehmet emin kendisi lehine yasada getirilen bu kurtuluş beyyinesinden faydalanabilecekti oysa davacı bağ kur olduğu için ve dava sayılı yasanın maddesine göre ikame edildiğinden mehmet emin sadece madde metninde yer alan araç sahiplerine ibaresi nedeni ile sorumlu tutulmaktadır burada iki ayrı özel yasa olan sayılı yasanın maddesinin son cümle ile sayılı yasanın maddesi içeriği birbiriyle çelişmekte olup bu husus anayasaya aykırılık teşkil etmektedir zira mehmet eminin üzerine kayıtlı araç herhangi bir özel şahsa zarar vermiş olsaydı kendisi harici satışa dayalı olarak sorumluluktan kurtulabilecekti ancak sırf yasal düzenleme nedeni ile ve davacı bağ kur olduğu için mehmet eminin bu yöndeki sorumluluktan kurtulabilme imkanı engellenmektedir mevcut yasal düzenlemeden kaynaklanan bu olgular ise anayasanın ve maddesinde yer alan cumhuriyetin nitelikleri devletin temel amaç ve görevlerinde zikrolunan sosyal hukuk devleti ilkesi ile kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır sayılı yasanın maddesindeki araç sahiplerine ibaresi davacı idare lehine bir eşitsizliğe neden olmaktadır oysa anayasanın yukarıda belirtilen ve genel esaslar bölümünde yeralan maddelerde özetle sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri çerçevesinde ayırım gözetmeksizin herkesin eşit olduğu ve hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı vurgulanmıştır bütün bu açıklamalar ışığı altında dosyanın anılan kavramın iptali için anayasa mahkemesine gönderilmesinin gerektiği sonuç ve kanaati ile aşağıdaki hüküm kurulmalıdıresas sayısı karar sayısı hüküm yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı bağ kur yasasının maddesindeki ikinci fıkrasında yeralan araç sahiplerine ibaresinin iptali için dava dosyasındaki bu konu ile belgelerin tastikli örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar geri bırakılmasına dair davacı vekili ile davalı mehmet emin vekili ve diğer davalıların yüzlerine karşı alenen ve yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı
1,660
esas sayısı karar sayısı sayili kanunun yürürlük koşulu beklenmeksi̇zi̇n varlik koşulu yeterli̇ görülerek i̇şbu davanin açilmasinin gerekçeleri̇ anayasanın maddesine göre yasama yetkisi tbmmye aittir anayasanın maddesinde de tbmmye ait yetkilerin kapsamı belirlenmektedir bu sürecin genel kurulun kabûl iradesiyle tamamlanacağı kuşkusuzdur yasama organından sâdır olan bir norm bir kanun tbmm genel kurulunda oylanıp kabûl edilmekle artık hukuk âleminde hayâtiyet kazanmış vâr olmuş demektir sayılı danıştay kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tbmm genel kurulunda tarihinde kabûl edilmekle artık hayâtiyet kazanmış ve hukuk âleminde vâr olmuştur kanunların cumhurbaşkanınca yayımlanması ya da halkoyuna sunulması işlemi doğası gereği kanunların varlık koşulu niteliğinde değildir anayasanın maddesinden de anlaşılacağı gibi kanunlar tbmm genel kurulunun iradesiyle varlık hayâtiyet kazanır ve cumhurbaşkanınca resmi gazetede yayımlanmakla yürürlüğe girer diğer yandan anayasanın dava açma süresi başlıklı maddesinde anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı iptali istenen kanun kanun hükmünde kararname veya içtüzüğün resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer denilmektedir bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere buradaki günlük süre hak düşürücü süredir bu hak düşürücü sürenin başlangıcı ise resmi gazetede yayımlanma tarihidir fakat buradan şekil ya da esas yönünden iptal davası açabilmek için ilgili kanunun ille de resmi gazetede yayımlanmasını beklemek gerektiği sonucuna varılmaz çünkü hak düşürücü sürenin ne zaman dolduğuna ve hakkın ne zaman kullanılmaya başlayacağına ilişkin süreler farklı kavramlardır anayasa mahkemesi üyesi sayın osman paksüt anayasa mahkemesinin kararına yazdığı karşı oy yazısında haklı olarak aşağıda yer alan gerekçeyi belirtmiştir hak düşürücü sürenin ne zaman dolduğu ile hakkın ne zaman kullanılmaya başlayacağı farklı şeylerdir ceza muhakemesinde temyiz itirazlarının gerekçeli kararın tebliğinden itibaren gün içinde yargıtaya sunulacağı sebep gösterilerek sanığın veya avukatının gerekçeli kararın tebliğinden önce öğrendiği ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin itirazlarını içeren dilekçe yargıtayca incelenmezlik edilemez i̇dari yargıda yükümlünün hak ve menfaatlerini ilgilendiren bir idari işlem tesis edildiğini yetkili makamlarca yapılacak yazılı bildirim dışında başka yollarla öğrenmiş olması üzerine açılan davada usulüne uygun tebliğ yapılmadıkça dava süresi başlamayacağından işlemi öğrenme tarihinden söz edilerek davanın süre aşımı yönünden ret edilmesinde yasal isabet olmadığı yazılı bildirim olmamasına rağmen işlemin varlığı haricen öğrenilerek açılan davanın incelenmesine engel bulunmadığı bu durumda vaktinden önce açılan bir davadan söz edilemeyeceği danıştay dairesinin tarihli k sayılı kararında belirtilmiştir kamu hukuku alanındaki bir konu olan anayasa mahkemesinde iptal davası açma hakkının özel hukuktaki alacağın muacceliyet kesbetmesi veya bir senedin vadesinin gelmesi mantığıyla yorumlanmasıesas sayısı karar sayısı kanaatimce doğru olmamıştır maddede dava açma hakkının başlangıcı konusunda boşluk mevcut olduğundan hâkimin hukuk yaratması ilkesine uygun olarak mahkemece bu hakkın iptal istemine konu olan kanunun resmî gazetede yayımlanmasından önce de kullanılabileceğine hükmedilmesine anayasanın lafzı yönünden bir engel bulunmamaktadır gerek anayasanın maddesinde ve gerekse sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinde öngörülen dava açma sürelerinin resmi gazetede yayımlanma tarihinden itibaren başlaması gerektiğini öngören düzenlemeler hak düşürücü süreyi tanımlayan düzenlemelerdir bu nedenle bir yasama tasarrufunun resmi gazetede yayımlanması sadece yürürlük koşuludur varlık koşulu değildir kanunlar tbmm genel kurulunun kabûl iradesinin tezâhürü ile birlikte varlık kazanırlar ve böylece hukuk âleminde vâr olurlar i̇şte kanaatimizce bu varlık koşulunun gerçekleşmesi anayasa mahkemesine iptal davası açabilmek ya da olayımızda olduğu gibi aynı zamanda yokluk isteminde bulunabilmek için yeterlidir yürürlük koşulunun da gerçekleşmesini yâni resmi gazetede yayımlanmasını beklemeye hâcet bulunmamaktadır zira anayasanın ve maddeleri uyarınca olağan kanun ya da anayasa değişikliği niteliğindeki her bir tasarrufun tbmmnin yetki alanına girdiği açıktır anayasa tbmmnin bu yetkisini yürürlük koşullarını yerine getiren ya da getirmeyen yasalar bakımından herhangi bir ayrım yapmaksızın tanımaktadır tbmmnin hukuksal tasarrufları anayasadaki ayrık durumlar dışında anayasa mahkemesinin denetimine tâbidir nitekim tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararında anayasanın ve maddeleri uyarınca olağan yasa ya da anayasa değişikliği niteliğindeki her bir tasarrufun tbmmnin yetki alanına girdiği açıktır anayasa tbmmnin bu yetkisini yürürlük koşullarını yerine getiren ya da getirmeyen yasalar bakımından herhangi bir ayrım yapmaksızın tanımaktadır tbmmnin hukuksal tasarrufları anayasadaki ayrık durumlar dışında anayasa mahkemesinin denetimine tabidir anayasa mahkemesinin anayasa değişikliklerini şekil bakımdan denetleme yetkisi anayasanın maddesinin fıkrasında referanduma sunulan sunulmayan ve yürürlüğe giren girmeyen yönünden herhangi bir ayrıma tabi tutulamaz nitekim anayasa mahkemesi halkoyuna sunulduğundan dolayı henüz yürürlüğe girmediği halde istem üzerine sayılı anayasa değişiklikleri hakkında kanunun anayasaya uygunluğunu denetlemiştir demek suretiyle henüz yürürlüğe girmemiş olan bir yasama tasarrufunun anayasaya uygunluğunu denetlemekte herhangi bir sakınca görmemiştir diğer yandan anayasa mahkemesi aynı kararında aynen şu görüşe yer vermiştir değişikliğin henüz yürürlüğe girmemiş olması bu sonucu değiştirmemektedir yasanın yürürlüğe girmesi tali kurucu iktidar olarak tbmmyi değil diğer devlet organlarını ve bireyleri bağlayıcı olabilmesinin önkoşuludur görüldüğü gibi anayasa mahkemesi bu görüşü ile kanunların yürürlüğe girmesini tâli kurucu iktidar olarak tbmmyi değil diğer devlet organlarını ve bireyleri bağlayıcı olabilmesinin ön koşulu olarak görmektedir kaldı ki anayasamızda ve hukuk düzenimizdeesas sayısı karar sayısı mevzuâtımızda kanunların yürürlük öncesi priori yargısal denetimini yasaklayan yargısal denetim yolunu kapayan herhangi bir hüküm mevcut değildir dolayısı ile aşağıda ayrıntılı biçimde açıklamaya çalıştığımız veçhile sakat bir yetkiye ve amaca dayanılarak ihdâs olunan bir kanunun dava konusu olayımızda olduğu gibi anayasanın maddesindeki prosedürün tamamlanması ve cumhurbaşkanınca yayımlanması yürürlük koşulu beklenmeksizin yokluğunun tespitinin ya da iptalinin istenmesi olanaklıdır bu itibarla dava konusu sayılı kanunun tbmm genel kurulunca kabûlü varlık koşulu yeterli görülmüş ve dava konusunun önemi hassâsiyeti ve âciliyeti gözetilerek sayılı kanunun resmi gazetede yayımlanması yürürlük koşulu beklenmeksizin yargısal denetiminin sağlanabilmesi bakımından işbu dava açılmıştır iii yokluk i̇stemi̇ne i̇li̇şki̇n i̇ddi̇alarin gerekçeleri̇ geleneksel kamu hukuku doktrinine göre bir hukukî işlemin çok ağır bir sakatlık ile malûl olması durumunda bu işlem yok hükmünde sayılır kemal gözler türk anayasa hukuku bursa sh vd yokluk bir kurala vücut veren iradenin mevcut olmamasıdır bu nedenle yasama işleminin yok sayılabilmesi ancak ağır bir yetki gaspı halinde mümkündür hukukî işlemin yani kanunun geçerliliği üzerinde iptalden daha ağır bir hukuka aykırılık hâli yokluktur dava konusu yaptığımız somut olayda olduğu gibi kanunla yargısal denetimi etkisiz bırakacak düzenleme tipik ve ağır bir yetki gaspı olup hukukî işlemin yokluğu sonucunu zorunlu olarak doğurur bu durum anayasamızda öngörülen kuvvetler ayrılığı ilkesinin sonu demektir başka bir deyişle dava konusu yaptığımız sayılı kanun ile öngörülen düzenleme yargısal denetimin olası bir aykırılığının yaptırımı etkisiz bırakma amacını güttüğü için açık ve ağır bir yetki gasbıdır yaptırımı ise yokluktur nitekim sayılı kanunun resmi gazetede yayımlandığı anda gerek danıştayda gerekse yargıtayda bazı yargıçların görevi sona ermektedir hiç kuşku yok ki sayılı kanunla getirilen düzenlemelerin resmi gazetede yayımını takiben derhal hayata geçirilmesi amaçlanmakta olup bu durum ileride yargısal denetim sonucunda verilecek olası bir yürürlüğün durdurulması ve iptal kararını etkisiz bırakma amacını güttüğünden açık ve ağır bir yetki gasbını ortaya çıkaracaktır bu itibarla somut olayda iptal yaptırımından daha ileri bir yaptırım gerekmektedir bu da ancak dava konusu sayılı kanun ile anayasaya aykırı olarak getirilen düzenlemelerin anayasa mahkemesince yok hükmünde sayılması ile mümkündür yokluk ve iptal farklı kavramlardır yokluk inexistence işlemin başından beri hükümsüz sayılması anlamına gelmektedir anayasa mahkemesi kimi kararlarında yokluk konusundaki görüşlerini açıklamıştır örneğin sayılı resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanan mali yılı bütçe kanununun maddesine bağlı işaretli cetvelinde gösterilen kültür bakanlığı kısmı ile bu kısmın unsurlarını ve açıklamalarını içeren bölümlerinin anayasaya aykırılığı ileri sürülerek iptaline ilişkin olarak verdiği bir kararda özetle yönetim hukukunda yokluk bir hukuksal işlemin hiç doğmamış hukuk âlemine çıkmamış sayılması sonucunu doğurur bu bağlamda anayasa yargısında yasama işlemlerinin yok sayılabilmesi ancak yetki ve görev gasbı ya da çok ağır biçim eksikliği durumlarında söz konusu olabilir demek suretiyle yokluk konusundaki düşüncesini açıklamıştır anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı dolayısı ile anayasa mahkemesi iptalden daha ileri bir tartışma yapabilmek için iptal sebeplerinden daha ağır hukuka aykırılık sebebi aranacağını belirterek bunun yaptırımınınesas sayısı karar sayısı yokluk olacağına işaret etmiştir kezâ anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararına ekli karşı oy yazısında üye muammer turan anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen bir kanunun tekrar kabûl edilmesi durumunda bu ikinci kanunun mutlak butlanla batıl sayılıp çıkartıldığı günden itibaren geçerli olmadığına hükmedilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiştir muammer turanın karşı oy yazısı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı sh daha yakın zamanda da gün ve k sayılı karara ekli karşı oy yazısında anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt sh vd ve gün ve k sayılı karara ekli karşı oy yazısında anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt sh vd üye mustafa bumin anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen kanunun tekrar çıkarılmasının bir ağır ihlâl olduğunu belirtmiş ve böyle bir kanunun iptal değil yokluk saptanılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiştir nihayet anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı karara ekli karşı oy yazılarında üyeler yalçın acargün mustafa yakupoğlu ve fulya kantarcıoğlu karşı oy yazılarında iptal edilen kanunun yerine yeni kanun yapılması durumunda söz konusu kanunun karşılaşması gereken yaptırımın iptal değil yok hükmünde sayılması olduğunu belirtmişlerdir anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt sh kemal gözler age sh dipnot diğer yandan bir hukukî işlemin yetki unsuru bakımından sağlıklı ve geçerli sayılabilmesi yetkili bir organ tarafından yapılmasının yanısıra yetkinin anayasanın çizdiği alan içerisinde ve anayasaya uygun olarak kullanılmasını da gerektirir burada anayasa kuralları ve bu kurallara uygunluk koşulu yasama yetkisi için bir sınır oluşturmaktadır dava konusu yaptığımız sayılı kanunla yapılan düzenlemelerde ise yasama yetkisinin bu sınır aşılarak ve saptırılarak kullanıldığı görülmektedir bu bağlamda öncelikle sayılı kanunun ihdâsı sırasında yasama yetkisi anayasanın maddesinde öngörülen demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı biçimde kullanılmıştır yasama yetkisinin böyle bir değişikliği gerçekleştirmek için kullanılmasının anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile de çeliştiği yadsınamaz hukuk devleti ilkesinin dayandığı temel unsurlardan biri de hukuk güvenliğidir ancak anayasa değişikliğiyle yapılması gereken bir yasama işleminin kanun yolu ile yapılmasının önünü açan böylesi bir yasama yetkisi hukuka ve devlete olan güveni ortadan kaldırır dolayısıyla böyle bir durum anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve dolayısı ile başlangıç bölümünün paragrafında ifadesini bulan kuvvetler ayrılığı prensibine de aykırı düşer nitekim anayasa tbmmye yasama erkini netice itibariyle kamu yararını sağlamak üzere vermiştir bu durum aynı zamanda anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gereklidir böylesi bir yetki saptırması da yasama yetkisinin anayasaya aykırı bir biçimde kullanılması nedeniyle bu yetkinin kullanılması yoluyla yapılan hukukî işlemin yetki unsuru bakımından anayasaya aykırı bir görünüm almasına yol açar ve bu işlemin yoklukla malûl olması sonucunu doğurur anayasamızda devredilemez olarak düzenlenen yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir yasa koyucu bu yetkisini kullanırken anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve bütün uygar memleketlerde kabul edilen prensiplereesas sayısı karar sayısı uygun olması şartı ile sınırlıdır bir başka deyişle kanunlar hukukun evrensel kurallarına ve anayasaya uygun olmak zorundadır yasama faaliyetlerinde en önemli sınırlılık ise yasa koyucunun amacıdır kanun koyucu siyasi tercihlerini yaparken kamunun yararına aykırı hareket edemez kanun koyucu yasama yetkisini kullanırken yokluğun tespiti ya da iptali talep edilen bu kanundaki gibi siyasal amaçlar veya kişisel amaçları gözetemez yokluğun tespiti ya da iptali talep edilen düzenleme alenen siyasal bir amaca yöneliktir ve bu sebeple kanun sakattır kanunun gerekçesi de değerlendirildiğinde ileri sürülen argümanlar kamu yararının varlığını karşılamamaktadır anayasa mahkemesinin k tarihli kararı kaldı ki anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında belirttiği gibi kanun koyucunun kişisel siyasal ya da saklı bir amacının olması durumunda yetki saptırması nedeniyle kanun sakattır yokluğun tespiti ya da iptali talep edilen kanun amaç yönünden sakat olmakla anayasanın maddesinde tanımlanan hukuk devleti ilkesine de aykırılık taşımaktadır düzenlemelerin daha çok siyasal nedenlere dayandığı durumlarda kamu yararı olmadığı için amaç unsuru bakımından anayasaya uygunluğunun savunulamayacağı açıktır aym kararı k tarihli kararı anayasa kuralları ile kamu yararı ve kamu düzenine bağlı kalmak zorunda olan kanun koyucu eğer ki bu yetkisini hukukun ana prensiplerine dayanmadan ve sadece belli bir anda hasıl olan geçici çoğunluğun sağladığı kuvvete dayanılarak kullanırsa toplum vicdanında olumsuz etkiler yaratır yokluğun tespiti ya da iptali talep edilen kanun uygulanmakla hükmünü icra edecek bir kanun niteliğindedir yüksek yargıyı sadece siyasal amaçlar doğrultusunda belirlenen listeler üzerinden yüksek yargıçların görevlerine devam etmesini yahut edememesini sağlayacak olan düzenleme yüksek yargı üyelerinin sahip olduğu anayasal güvencelere aykırı nitelik taşıması yargı bağımsızlığına aykırı olmanın yanı sıra toplumda hukuka duyulan güveni doğrudan etkilemesi bakımından da toplumun huzur ve barışını etkileyecek niteliktedir şu hususu da önemle belirtmek gerekir ki sayılı kanunun asıl amacının kamu yararı olması gerekirken aslında gizli bir gündemi olduğu buradan hareketle tbmmnin yetkisinin bulunmadığı bir anayasal alanda yetki gasbı yaparak yokluğun en ağır biçimi olan yetkisiz bir işlem yaptığı işlemin amaç yönünden de sakat olduğu dikkate alındığında sayılı kanunun dava konusu yaptığımız hükümlerinin öncelikle yok hükmünde olduklarının tespitine karar verilmelidir iv anayasaya şeki̇l bakimindan aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçeleri̇ anayasanın maddesine göre kanunların şekil bakımından denetlenmesi son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı anayasa değişikliklerinde ise teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları üzerinde yapılır ancak anılan anayasa maddesinde belirtilen şekil denetiminin işlemin yetki unsuru bakımından geçerliliğini denetleme hususunu dışta bırakmış olduğu düşünülemez anayasa mahkemesinin şekil denetimi yetkisinin özünde işlemi öncelikle yetki unsuru bakımından denetlemek yetkisi saklıdır zirâ teklif ve oylama çoğunluğuna ulaşılıp ulaşılmadığı ancakesas sayısı karar sayısı hukuken geçerli bir işlemle ilgili olarak değerlendirilebilir bu nedenle şekil denetimi kapsamında öncelikle işlemde yetki unsuru bakımından sakatlık olup olmadığının araştırılması gerekir yetki unsuru bakımından sakatlık işlemi şekil bakımından da sakatlar sağlıklı ve hukuken geçerli bir işlem olarak doğmasına imkân bırakmaz anayasanın maddesinde şekil denetiminin oylama ve teklif çoğunluklarına ulaşılmış olup olmadığı hususları ile sınırlandırılmış olduğunu ve bu denetimin kapsamında yetki unsurunda sakatlık olup olmadığını araştırmanın bulunmadığını söylemek anayasanın kabûl edemeyeceği sonuçlara yol açar yasama yetkisinin saptırılmasına ve fonksiyon gaspına geçit verir örneğin yargısal bir işlemin teklif ve oylama çoğunluğuna uyulmak suretiyle tbmm tarafından kanun görünümünde yapılmasına ve şekil bakımından geçerli nitelik kazanmasına imkân tanır böyle bir duruma ise anayasamızın izin vermiş olduğu düşünülemez çünkü bu anayasanın benimsemiş olduğu hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkeleri ile asla bağdaşmaz yetki unsuru bakımından denetim bu nedenlerle yukarıda da belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin anayasanın maddesinin fıkrası anlamında yapacağı şekil denetiminin öncelikle yapılması gereken ayrılmaz bir parçasıdır sayılı kanuna bakıldığında ise davaya konu hükümlerinin teklif ve kabûl yeter sayıları bakımından sayısal açıdan anayasaya uygun olmasına karşın yetki unsuru bakımından yukarıda belirtildiği üzere anayasadan kaynaklanmayan bir yetkinin anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı bir biçimde kullanılması yoluyla gerçekleştirildikleri ortadadır şüphesiz yargılama makamları daha açık bir deyişle hâkimler ve savcılar görevlerinde bağımsız olmalıdır bu bağımsızlık ciddî giderek âdil bir yargılama için aynı zamanda bir zorunluluktur bu bağımsızlık öncelikle yürütme organına karşı sağlanmalıdır zirâ hâkimlere ve savcılara karşı maddî ve manevî baskı öncelikle yürütme organından gelir i̇şte bu nedenledir ki anayasalar hâkimlerin başta yürütme organına karşı bağımsızlıklarını sağlamak için çeşitli tedbirler alır ve yargı mensuplarına çeşitli güvenceler öngörür anayasamız da hâkim ve savcıların görevlerini huzur içinde her türlü kaygı maddî ve manevî baskıdan ve etkiden uzak biçimde yapabilmeleri için mahkemelerin bağımsız olmaları gerektiğini kabûl etmiş madde ve devletin diğer memurlarından farklı olarak hâkim ve savcılara kimi güvenceler tanımıştır madde fakat ne yazık ki dava konusu yapılan ve yokluğu ya da iptali istenen sayılı kanun bütün bu güvenceleri tamamen bertaraf eden ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkesini ortadan kaldıran düzenlemeler ihtiva etmektedir anayasanın maddesinde tanımlanan şekil denetimi çerçevesinde anayasada ayrıca yazılı olmasa da şekil denetiminin özünde saklı bulunan işlemin yetki unsuru bakımından hukukî geçerliliğini araştırma ve tespit yetkisinin yargı organınca kullanılması yetki unsuru bakımından yok hükmünde olan işlemlerin de şekil aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi gerekir zirâ yetki unsuru açısından yok hükmündeki işlemlerin anayasanın öngördüğü çoğunluklarla teklif ve kabul edilmiş olmaları onlara geçerlilik kazandırmazesas sayısı karar sayısı kaldı ki anayasanın ilk üç maddesinde değişiklik öngören veya anayasanın sair maddelerinde yapılan değişikliklerle doğrudan doğruya veya dolaylı olarak aynı sonucu doğuran herhangi bir yasama tasarrufunun da hukuksal geçerlilik kazanması mümkün değildir sayılı kanun anayasanın başlangıç ilkelerinde belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesi ve maddede tarif edilen hukuk devleti ilkesine aykırılık taşıdığından şekil bakımından anayasal denetime tabidir anayasa mahkemesinin aşağıda alıntı yapılan tarihli sayılı kararında anayasa mahkemesi tarihli ve k sayılı kararında anayasanın maddesindeki anayasa değişikliklerinde şekil denetiminin teklif şartına uyulup uyulmadığı hususlarıyla sınırlı olduğunu ifade eden hükmün geçerli teklif koşulunun bulunup bulunmadığına yönelik olarak yapılacak bir denetimi de içereceğine karar vermiştir kurucu iktidarın siyasal düzene ilişkin temel tercihi anayasanın ilk üç maddesinde bunun somut yansımaları ise diğer maddelerde ortaya çıkmaktadır madde ise ilk üç maddenin güvencesi olma niteliği itibariyle doğal olarak değiştirilmezlik özelliğine sahiptir bu durumda anayasanın maddesi dâhil olmak üzere her bir maddede yapılacak değişikliklerin siyasal düzende değişikliklere ve kurucu iktidarın yarattığı anayasal düzende dönüşümlere yol açması mümkündür halde anayasanın diğer maddelerinde yapılacak değişikliklerle anayasanın maddesinin yasama organı için çizdiği sınırların aşılma olasılığı gözardı edilemez anayasanın ilk üç maddesinde değişiklik öngören veya anayasanın sair maddelerinde yapılan değişikliklerle doğrudan doğruya veya dolaylı olarak aynı sonucu doğuran herhangi bir yasama tasarrufunun da hukuksal geçerlilik kazanması mümkün olmadığından bu doğrultudaki tekliflerin sayısal yönden anayasaya uygun olması tasarrufun geçersizliğine engel oluşturmayacaktır anayasa değişikliklerinin içerik yönünden denetimi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilkelerin doğrudan ya da dolaylı olarak ortadan kaldırılıp kaldırılmadığı veya içeriklerinin boşaltılarak anlamsız hâle getirilip getirilmediğine yönelik ve bununla sınırlı bir denetim olması gerekir açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin sayılı kanunun ve maddeleriyle anayasada yapılan değişikliklerin anayasanın maddesinde belirtilen cumhuriyetin niteliklerini değiştiren ya da etkisizleştirerek anlamsızlaştıran bir nitelik taşıyıp taşımadığını inceleyebileceğinin ve bu nitelikte olduğuna karar vermesi halinde bu hükümleri anayasanın maddesindeki teklif yasağına aykırılık nedeniyle iptal edebileceğinin kabulü gerekir şeklinde değerlendirmede bulunulmuştur bu açıdan teklif edilememe noktasında sayılı kanun şekil bakımından anayasaya aykırıdır tüm bu açıklanmaya çalışılan gerekçelere binâen anayasanın başlangıç hükümlerine ıncı maddelerine aykırı oldukları için yetki unsuru bakımından yoklukla malûl bulunan teklif yeterliliği bulunmayan hükümler içeren sayılı kanunun davaya konu yapılan maddelerinin şekil bakımından da iptal edilmesi gerekmektedir sayili kanunun esas bakimindan anayasayaesas sayısı karar sayısı aykiriliklari nedeni̇yle i̇ptalleri̇ i̇stenen hükümleri̇ i̇ptali istenen madde hüküm ve ibareler koyu ve italik gösterilmiştir sayılı danıştay kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi sayılı kanunun maddesi aynen şöyledir madde tarihli ve sayılı danıştay kanununun uncu maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir danıştay üyeleri on iki yıl için seçilir bir kimse iki defa danıştay üyesi seçilemez hâkimler ve savcılar yüksek kurulu tarafından danıştay üyeliğine seçilip görev süresi sona erenler hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ilgili dairesi tarafından idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanır cumhurbaşkanı tarafından danıştay üyeliğine seçilip idari yargıda bir göreve atanmak isteyenler görev sürelerinin bitiminden bir ay öncesine kadar idari yargıda bir göreve atanmak için talepte bulunur talepte bulunanlar hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ilgili dairesi tarafından idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanır talepte bulunmayanlar başka bir göreve atanmak üzere danıştay başkanlığı tarafından başbakanlığa bildirilir görevi sona eren üyelerin danıştay ile ilişkileri kesilir ancak atamaları gerçekleşinceye kadar özlük hakları danıştay tarafından karşılanmaya devam olunur i̇ptali istenen maddenin tamamıdır sayılı danıştay kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi sayılı kanunun maddesi aynen şöyledir madde sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçi̇ci̇ madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte danıştay üyelerinin üyelikleri sona erer ancak vekâlet edenler hariç olmak üzere bu tarih itibarıyla danıştay başkanı başsavcısı başkanvekili ve daire başkanı olarak görev yapanların danıştay üyelikleri devam eder birinci fıkra uyarınca üyelikleri sona erenlerden hâkimler ve savcılar yüksek kurulu tarafından seçilenler arasından hâkimler ve savcılar yüksek kuruluncaesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanı tarafından seçilenler arasından cumhurbaşkanınca bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde bu maddenin üçüncü fıkrasındaki kadro sayısı dikkate alınmak suretiyle danıştay üyesi seçimi yapılır bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla danıştay meslek mensuplarının kadro sayısı yüz on altıdır birinci fıkranın ikinci cümlesi uyarınca üyelikleri devam edenler kadro sayısında dikkate alınır bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla üçüncü fıkrada belirtilen kadro sayısını aşan üye kadroları herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır i̇kinci fıkranın bendi hükmü kapsamında olup danıştay üyeliğine seçilmeyenler hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ilgili dairesi tarafından bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanır i̇kinci fıkranın bendi hükmü kapsamında olup danıştay üyeliğine seçilmeyenlerden ikinci fıkra uyarınca yapılan seçim tarihinden itibaren beş gün içinde idari yargıda bir göreve atanmak için talepte bulunanlar hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ilgili dairesi tarafından takip eden beş gün içinde idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanır talepte bulunmayanlar ise başka bir göreve atanmak üzere başbakanlığa bildirilir altıncı fıkranın son cümlesi uyarınca atananlar danıştay üyelerine sağlanan her türlü aylık ödenek zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hakları almaya devam ederler üyelikleri sona erenlerin seçim veya atamaları yapılıncaya kadar özlük hakları danıştay tarafından karşılanmaya devam olunur danıştay üyelerinden hâkimler ve savcılar yüksek kurulu üyeliğine seçilmiş olup bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hâkimler ve savcılar yüksek kurulu asıl üyeliği devam edenler bu görevlerinin bitmesine üç ay kala ilgisine göre hâkimler ve savcılar yüksek kurulu veya cumhurbaşkanı tarafından yeniden danıştay üyeliğine seçilebilirler yeniden seçilenler hâkimler ve savcılar yüksek kurulu üyeliğinin sona ermesinden itibaren on iki yıl görev yaparlar yeniden seçilmeyenler hakkında hâkimler ve savcılar yüksek kurulu üyeliğinin sona erdiği tarihten itibaren ilgisine göre beşinci ve altıncı fıkra hükümleri uygulanır ancak idari yargıda bir göreve atanacaklar bakımından tarihli ve sayılı hâkimler ve savcılar yüksek kurulu kanununun inci maddesinin üçüncü fıkrasının bendi hükmü uygulanır birinci fıkranın ikinci cümlesi uyarınca üyelikleri devam eden üyeler ile ikinci fıkra uyarınca seçilen üyeler bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on iki yıl görev yaparlar bu üyelerin atama veya seçim nedeniyle yürüttükleri görevleri bu görevlerinin süresi bitene kadar devam eder ancak i̇dari dava daireleri kurulunda görevi devam eden üye sayısının on dörtten fazla olması hâlinde üyelerden hangilerinin görevlerine devam edeceği başkanlık kurulunca belirleniresas sayısı karar sayısı seçilmeyen üyelerin atama veya seçim nedeniyle yürüttükleri görevler de bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sona erer bu görevler için ikinci fıkra uyarınca yapılan seçimlerin tamamlanmasından itibaren on gün içinde atama veya seçim yapılır birinci fıkranın ikinci cümlesi uyarınca üyelikleri devam eden üyeler ile ikinci fıkra uyarınca seçilen üyelerin daha önce danıştay üyesi olarak çalıştıkları süreler üyelik kıdeminde dikkate alınır başkanlık kurulu ikinci fıkra uyarınca yapılan seçimlerin tamamlanmasından itibaren on gün içinde dairelerin iş durumunu ve ihtiyaçlarını dikkate alarak danıştay üyelerinin hangi dairelerde görev yapacağını yeniden belirler başkanlık kurulu iş durumunu ve ihtiyaçları dikkate alarak bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç yıl içinde daire sayısını üncü maddede öngörülen daire sayısına indirir ancak bu daireler başkanlık kurulunca kapatılıncaya kadar görevlerine devam ederler başkanlık kurulu on üçüncü fıkra uyarınca yapılan her daire kapatma işleminden sonra iş durumunu ve ihtiyaçları dikkate alarak daireler arasındaki iş bölümünü yeniden belirler buna ilişkin karar derhâl resmî gazetede yayımlanır ve yayımı tarihinden itibaren on gün sonra uygulanmaya başlanır başkanlık kurulu iş bölümüne ilişkin kararın resmî gazetede yayımlanmasından itibaren on gün içinde dairelerin iş durumunu ve ihtiyaçlarını dikkate alarak kapatılan dairelerde görev yapan daire başkanı üye ve tetkik hâkimlerinin hangi dairelerde görev yapacağını belirler dairelerde görev verilmeyen daire başkanları başkanlık süresinin bitimine kadar danıştay başkanlığı nezdinde görev yapar başkanlık görev süresi danıştay başkanlığı nezdinde sona erenlerin veya başka bir daireye başkan olarak görevlendirilenlerin daire başkanlığı kadroları başka bir işleme gerek kalmaksızın üye kadrosuna dönüşür i̇ş bölümüne ilişkin kararın resmî gazetede yayımlanmasından itibaren on gün içinde dava dosyaları ayrıca bir karar verilmesine yer olmaksızın listeye bağlanmak suretiyle mevcut hâlleriyle ilgili daireye devredilir danıştay meslek mensupları kadro sayısı doksana düşünceye kadar boşalan her iki üyelik için bir üye seçimi yapılır seçim yapılmayan üye kadroları başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır kadro sayısı doksana düşünceye kadar uncu maddeye göre yapılacak duyuru sekizinci üyeliğin boşaldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde yapılır i̇ptali istenen maddenin tamamıdır sayılı danıştay kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi sayılı kanunun maddesi aynen şöyledir madde sayılı kanunun uncu maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştiresas sayısı karar sayısı yargıtay üyeleri on iki yıl için seçilir bir kimse iki defa yargıtay üyesi seçilemez görev süresi sona erenler hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ilgili dairesi tarafından adli yargıda sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanır görevi sona eren üyelerin yargıtayla ilişkileri kesilir ancak atamaları gerçekleşinceye kadar özlük hakları yargıtay tarafından karşılanmaya devam olunur i̇ptali istenen maddenin tamamıdır sayılı danıştay kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi sayılı kanunun maddesi aynen şöyledir madde sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçi̇ci̇ madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yargıtay üyelerinin üyelikleri sona erer ancak yeni seçim yapılıncaya kadar görevlerine devam eden eski başkanlar hariç olmak üzere bu tarih itibarıyla yargıtay birinci başkanı cumhuriyet başsavcısı birinci başkanvekili cumhuriyet başsavcıvekili ve daire başkanı olarak görev yapanların yargıtay üyelikleri devam eder birinci fıkra uyarınca üyelikleri sona eren yargıtay üyeleri arasından hâkimler ve savcılar yüksek kurulunca bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde üçüncü fıkradaki kadro sayısı dikkate alınmak suretiyle yargıtay üyesi seçimi yapılır bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yargıtay meslek mensuplarının yargıtay birinci başkanı cumhuriyet başsavcısı birinci başkanvekilleri cumhuriyet başsavcıvekili daire başkanları ve üyeler kadro sayısı üç yüz ondur birinci fıkranın ikinci cümlesi uyarınca üyelikleri devam edenler kadro sayısında dikkate alınır bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla üçüncü fıkrada belirtilen kadro sayısını aşan üye kadroları herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır yargıtay üyeliğine seçilmeyenler hâkimler ve savcılar yüksek kurulu ilgili dairesi tarafından bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanır üyelikleri sona erenlerin seçim veya atamaları yapılıncaya kadar özlük hakları yargıtay tarafından karşılanmaya devam olunur yargıtay üyelerinden hâkimler ve savcılar yüksek kurulu üyeliğine seçilmiş olup bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hâkimler ve savcılar yüksek kurulu asıl üyeliği devam edenler bu görevlerinin bitmesine üç ay kala
4,121
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararı aynen şöyledir jet turizm uluslararası yolcu taşımacılığı ticaret limited şirketi tarafından gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve sayılı özel tüketim vergisi kanununa ekli sayılı listede yer alan mallar için maktu vergi tutarları belirlenmesine ilişkin gün ve sayılı bakanlar kurulu kararına ek kararın iptali istemiyle başbakanlık ve maliye bakanlığına karşı açılan davaya ait dosya incelenerek gereği görüşüldü sayılı özel tüketim vergisi kanununun inci maddesinin inci fıkrasının bendinde yasaya ekli sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından tesliminin bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tabi olduğu kurala bağlanmış üncü maddesinde bu malları imal ve ithal edenler bu verginin mükellefi kabul edilmiştir sayılı yasaya eklenen ve işaretli iki ayrı cetvelden oluşan sayılı listede gümrük tarife i̇statistik pozisyonları gösterilen mallar için yasanın inci maddesinin inci fıkrası gereğince vergilendirme ölçüsü olan kilogram litre veya metreküp birimine ve verginin bu listede öngörülen tutarda alınmasını düzenleyen nci maddesine göre maktu vergi tutarları gösterilmiştir verginin oranı ve tutarına ilişkin nci maddenin nci fıkrasının bendinde ise bakanlar kuruluna topluca veya ayrı ayrı olmak üzere sayılı listedeki mallar için uygulanan maktu vergi tutarlarını her bir mal itibarıyla en yüksek vergi tutarının yarısına kadar artırmaya sıfıra kadar indirmeye bu sınırlar içinde mal cinsleri özellikleri kullanım yerleri veya ithalatın şekline göre farklı tutarlar tespit yetkisi tanınmıştır davaya konu yapılan sayılı bakanlar kurulu kararına ek karar bu yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulmuştur sayılı yasaya ekli sayılı listenin cetvelinde yer alan mallardan özel bir işleme tabi tutulacak hafif yağlar ve müstahzarları uçak benzini benzin tipi jet yakıtı kerosen petrol gazları ve diğer gazlı hidrokarbonlar kalsine edilmiş veya edilmemiş petrol kokları petrol yağlarının veya bitümenli minerallerden elde edilen yağların diğer kalıntıları için kilogram veya litre birimine göre tl maktu özel tüketim vergisi belirlenmişken dava konusu kararname eki kararın inci maddesiyle aynı mallar için vergi tutarı sıfır olarak yeniden tespit edilmiştir dairemizin sayılı dosyasında incelenmekte olan dava karayoluyla yolcu taşımacılığı yapan bir ticaret şirketi tarafından açılmış ve dava dilekçesinde davaya konu yapılan sayılı bakanlar kurulu kararına ek kararın inci maddesi ile uçak benzini için özel tüketim vergisinin sıfır olarak tespit edilmesinin rekabet eşitliğini karayolu taşımacılığı aleyhine bozduğunu sayılı yasanın nci maddesinin nci fıkrasının bendinde bakanlar kuruluna tanınan yetkinin anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür anayasanın vergi ödevini düzenleyen üncü maddesinin üçüncü fıkrası vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup değiştirilmesi ve kaldırılmasını öngörmekle benimsediği yasallık ilkesi gereğince vergi koyup kaldırmak veya değiştirmek konusunda yetkili organ yasama organıdır aynı maddenin son fıkrası yasama organının buesas sayısı karar sayısı yetkisini kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde kalmak koşuluyla vergi yasalarında öngörülen muaflık ve istisnalar indirimler ve vergi oranlarına ilişkin hükümlerde değişiklik yapmak yönünden bakanlar kuruluna devretmesine olanak tanımıştır yetki devrine olanak tanıyan ve yasallık ilkesine istisna oluşturan bu kural vergi koyma ve konulmuş bir vergiyi kaldırma yetkisini kapsamamaktadır bu nedenle vergi koyma ve kaldırma yetkisi yasama organının devredilemez yetkilerindendir sayılı özel tüketim vergisi kanununun nci maddesinin nci fıkrasının bendinde öngörülen bakanlar kurulunun sayılı listedeki mallar için uygulanan maktu vergi tutarlarını her bir mal itibarıyla en yüksek vergi tutarının yarısına kadar artırmaya sıfıra kadar indirmeye bu sınırlar içinde mal cinsleri özellikleri kullanım yerleri veya ithalatın şekline göre farklı tutarlar tespit etmeye yetkili olduğuna ilişkin düzenleme anayasanın üncü maddesinin yetki devrine ilişkin son fıkra hükmüne uygun düşmemektedir i sayılı listedeki malların özelliğine göre vergilendirme ölçüsü olarak belirlenen her biriminden alınacak vergi tutarları gösterilmek suretiyle bu mallar maktu vergiye tabi tutulmuştur anayasanın üncü maddesinin son fıkrası vergi miktarını değiştirme yetkisini kapsamamaktadır sadece vergi oranlarının yasada öngörülen üst ve alt sınırlar arasında değiştirilmesi yetkisi miktarı yasada gösterilen vergileri değiştirme yetkisinin dışında kaldığından yasama organının bakanlar kuruluna maktu vergileri tespit yetkisini devredemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır maktu vergi tutarının sıfıra kadar indirilmesi yetkisi verginin kaldırılması sonucunu doğurmaktadır sayılı yasanın nci maddesinin nci fıkrasının bendinde yer alan maktu vergi tutarlarını sıfıra kadar indirmek suretiyle tespit yetkisinin bakanlar kurulunca kullanılabileceğine ilişkin kural anayasal temelden yoksundur davaya konu yapılan sayılı bakanlar kurulu kararına ek kararın inci maddesiyle sayılı listenin cetvelinde uçak benzini ile yukarıda değinilen bazı mallar için maktu vergi tutarının sıfır olarak yürürlüğe konulmasına ilişkin tespit anayasal temelden yoksun olan bu kurala dayanmaktadır bilindiği gibi ithalatçı veya imalatçılar tarafından özel tüketim vergisine tabi malların teslimi nedeniyle yüklenilen vergi fiyat mekanizması yoluyla bu malların nihai tüketicisine kadar uzanarak yansımaktadır dolayısıyla yasanın vergi konusuna aldığı bir mal için öngörülen maktu verginin sıfır olarak tespiti bu malın vergisiz teslimi anlamına geldiğinden vergi yükünün adil ve dengeli dağılımını sağlamak amacıyla yasallık ilkesinin de bir gereği olarak anayasadan dolayı yasa yapıcının kurduğu denge maktu vergi tutarı sıfır olarak saptanan malları teslim edenler lehine bozulmaktadır bu bozulma söz konusu malların intikal ettiği diğer mal ve hizmetlerin nihai kullanıcısına dek uzanmaktadır bu sonuç anayasanın üncü maddesinin son fıkrasına ilişkin gerekçede belirtilen sayılı yasanın nci maddesinin üncü fıkrasında yasa yapıcının gözettiği amaca da aykırıdır bilindiği gibi söz konusu üncü fıkrada sayılı listede belirlenen maktu vergi tutarlarının her ay bir önceki ayda uygulanan vergi tutarları esas alınmak üzere devlet i̇statistik enstitüsü tarafından aylık olarak duyurulan toptan eşya fiyat endeksinde önceki aya göre oluşan değişim oranında ve söz konusu duyuruyu izleyen günden başlayarak değişmesi öngörülmüştür bu düzenleme aynı zamanda anayasanın üncü maddesinin son fıkrasının öngörülen amacının gerçekleştirilmesi daha açık anlatımla vergi tutarının fiyat hareketleri karşısında değer yitirmesini önlemek amacının göstergesidiresas sayısı karar sayısı yukarıda belirtilen tüm nedenlerle davacı tarafından ileri sürülen anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olduğu yönündeki iddia ciddi görüldüğünden sayılı yasanın nci maddenin nci fıkrasının bendinde yer alan ve bakanlar kuruluna sayılı listedeki mallar için uygulanan maktu vergi tutarlarını her bir mal itibarıyla en yüksek vergi tutarının yarısına kadar artırmaya sıfıra kadar indirmeye bu sınırlar içinde mal cinsleri özellikleri kullanım yerleri veya ithalatın şekline göre farklı tutarlar tespit etmeye yetki tanıyan düzenlemenin iptali istemiyle ve sayılı yasanın inci maddesinin inci fıkrası uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasındaki belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve anayasa mahkemesince itiraz yoluyla yapılan başvuru hakkında karar verilmesine kadar yargılamanın ertelenmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
990
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplum huzuru milli dayanışma adalet anlayışı içinde bir hukuk devletidir hukuk devletinde hukukun üstünlüğü toplum huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı ön plana çıkar i̇tiraz konusu düzenleme ile uygulama yapıldığında hukuka uygun ve adaletli bir sonuç elde etme olanağı olamıyacağı mülk sahibi ile kiracı arasında sosyal barışın bozulma olasılığının yüksek olduğu bu kesimler arasında sorunlar daha da kronikleşecektir kamu vijdanında rahatsızlık yaratılacağı milli dayanışma belkide bu uygulamadan payına düşeni alabilecektir bu nedenle itiraz konusu düzenlemenin anayasanın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu ilkesine aykırı olduğu kanaatına varılmıştır anayasamızın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep vb sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu vurgulanmıştır anayasa mahkemesinin yerleşmiş kararlarına göre yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez eşitlik ilkesi birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını veya uygulanan aynı kurallar sonucu farklı sonuçlar yaratılmasını yasaklar varsayalım ki aynı ve benzer iki taşınmazdan biri yıl önce kiraya verilmiş olsun diğeri son bir yıl içinde kiraya verilmiş olsun ilki zamanında çok ucuz kiralandığından yılı içerisinde tavan yıllık olarak tlyı zor bulmakta ikincisi ile ekonomik istikrarın enflasyonun makro planla denetim içerisindeki bir dönemde kiraya liraya üçmilyar verildiğinden düzenleme getirilen sayılı yasa ilk taşınmaz malik aleyhine durum yaratmış olmaktadır zira düzenlemenin getirmiş olduğu artış belki son bir yıl içerisinde kiraya verilen mal sahiplerini biraz tatmin etmiş olabilir ancak sene önce kiraya verilen artırım mülk sahiplerini hiç bir zaman tatmin etmiyeceği her türlü izahdan varesdedir başka bir söyleyişle eski kiraya verilen gayrimenkuller hiçbir zaman emsallerini aylık ya da yıllık kira bedeli açısından aynı düzeye gelmeleri mümkün görülmemektedir bu durumda eşitsizlik bariz olarak ortaya çıkmaktadır bu durum sosyal barışı zedelemekte kiralayan kiracı ilişkilerini zaafa uğratmakta en önemlisi toplumda adalet duygusunu zedelemektedir uygulanan aynı kurallar sonucu aynı emsal taşınmazlar yönünden farklı sonuçlar kira bedeli yönünden yaratılmakta dolayısı ile itiraz konusu düzenlemenin anayasanın uncu maddesine aykırı olduğu kaanatına varılmıştır anayasamızın maddesinde yasaların anayasaya aykırı olamıyacağı öngörülmüştür yukarıda açıklanan ve aşağıda yazılan sebeplerden dolayı iptali istenen düzenlemenin anayasanın ruhuna aykırı olduğu kanaatına varılmıştır anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetlerin anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak kanunlarla sınırlanabileceği temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özelesas sayısı karar sayısı sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamıyacağı kural olarak düzenlenmiştir kiralayan ve kiracı arasındaki ilişki tamamen özel hukuk sahası içerisinde kalan münasebetlerdir demokratik toplum düzeninde herkesin özgürce sözleşme hakkı mevcuttur mülkiyet hakkının da toplum zararına kullanılamıyacağı da bir vakadır hukuk devletinde devlet her iki tarafın hak dengesini korumak zorundadır sayılı yasada öngörülen oranlar kiraların dondurulması anlamına gelmektedir ülkemizde ekonomik istikrar henüz tam eksenine oturmamıştır enflasyon ların üzerindedir ekonomik belirsizlik devam etmektedir bu şartlarda gayrimenkule yatırım yapmış olan mülk sahipleri aleyhine şartlar oluşmakta tabi ki kiracı olan kesiminde büyük bir mali sıkıntı içerisinde olduğu kuşkusuzdur herkes kendi penceresinde geçerli geçersiz koşullar ve şartlar ileri sürebilirler ast olan hukuk devletinde yararlar dengesini dengelemektedir bu özgürce her iki yanın yapacakları sözleşmelerden geçer i̇tiraza uğrayan yasal düzenleme kiralara sınırlamalar getirdiğinden demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bulunduğu kanaatına varılmıştır anayasanın maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacı ile kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanması toplum yararına aykırı olamaz hükmünü içermektedir ülkemizde çok uzun yıllardan beri yüksek enflasyon ile iç içe yaşamaktadır enflasyonun üç haneli rakamlara çıktığı dönemlerde olmuştur adeta enflasyon kronik bir hal almıştır arada fiyatlar daha artmış ve iktisadi şartlar yeniden değişmiş bu durumun toplumun her kesimini büyük ölçüde etkilemiş hatta sarsmıştır bu durumun yıllar önce yapılmış sözleşmelerdeki çok düşük bazdaki kira bedelleri yönünden gayrimenkul sahipleri yönünden hakkaniyet ve adalet prensipleri ile bağdaşmıyacağı aşikardır öte yandan piyasada genel bir fiyat istikrarının sağlanması henüz gerçekleşmiş değildir diğer sektörlerde sınırlamalar olmadığından bu sektörlerde daha geniş kazanç imkanları sağlanmış buna karşılık mülk sahiplerinin gayrimenkule yatırdıkları sermaye gelirlerinin değişmez kalması gibi bir durum hasıl olmuştur bu durum mal sahipleri zararına ve kiracılar yararına bir değişiklik doğurmuştur bu sonuç yurttaşların haklarda ve yükümlülüklerde eşitlik prensiplerine tamamen aykırıdır bu sınırlamalarla gayrimenkul sahiplerinin gelirlerini değişen şartlara göre ayarlama imkanı önlenmiş bulunmakta ve bunların elde ettikleri gelir diğer sektördeki kazançların çok altında kalmaktadır söz konusu düzenleme ile konulan kira rejiminin devam ettirilmesi adaletsiz ve mülkün gelirinden sahibinin yararlanmasını önleyen aşırı bir sınırlama halini almıştır böyle bir sınırlamanın mülkiyetin özünü zedeleyeceği inancı ile düzenlemenin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaat ve sonucuna varılmıştır sonuç ve i̇stem tarihli sayılı gayrimenkul kiraları hakkındaki kanuna sayılı kanunla geçici madde eklenmesi hakkındaki kanunun geçici maddesininesas sayısı karar sayısı anayasanın maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden iptali için anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine sunulmasına saygıyla arz olunur
747
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özetle şöyledir sayılı yasayla değiştirilen sayılı yasanın maddesinin onüçüncü fıkrası anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir bu kararda belirtilen gerekçeler günlü sayılı yasa için de geçerlidir çünkü sayılı deniz i̇ş kanununun madesini değiştiren sayılı yasaya ilişkin tasarının cumhuriyet senatosundaki görüşülmesinde günlü birleşiminde beş cumhuriyet senatosu üyesi ayağa kalkarak çoğunluğun bulunmadığını öne sürmüşlerse de yoklama yapılmadan tasarı görüşülmüş sonradan yapılan yoklamada çoğunluğun bulunmadığının anlaşılması üzerine başkan oturumu kapatmıştır böylece yapılan yoklama sonucu yoklama istendiği andan başlayarak birleşimde toplantı yetersayısının bulunmadığı kanıtlanmıştır bu durum i̇çtüzüğe ve dolayısiyle anayasaya aykırıdır bu itibarla itiraz konusu hüküm biçim yönünden anayasa ya aykırı olduğu gibi davacıyı da mağdur ettiğinden anayasa nın ve maddelerine aykırıdır
123
esas sayısı karar sayısı iii i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti günlü sayılı kanun ateşli silâhlarla bıçaklar ve teki patlayıcı maddelerle işlenen suçların artışına engel olmak ve son yıllarda yurdumuzun çeşitli bölgelerinde geçen üniversite ve işçi hareketleri gibi toplumsal hareketleri frenlemek ve bu hareketler arasında ateşli silâhlarla işlenen suçlan önlemek amacıyla çıkarılmış bulunmaktadır ancak şu yönü gözden uzak tutmamak gerekir ki belli suçların işlenmesine engel olmak ya da bu suçların hiç olmazsa artışını önlemek için sadece ceza yaptırımlarını artırmak veya yeni bir bölüm ceza yaptırımları getirmek suçların işlenmesine ve artışına engel olamıyacağı gibi bazı hallerde eskisine oranla daha kötü ve acı sonuçlar dahi doğurabilir sayılı kanuna günlü sayılı kanunla konulmuş bulunan ek madde sırf toplumsal hareketleri frenlemek için ağır ceza yaptırımları koymak yolu ile ağır ve kişi özgürlüğünü ve hakkını özünden tahrip edici nitelikte politik düşüncelerle getirilmiştir diğer yönden bireysel güvenliğini sağlamak üzere önce sayılı kanun gereğince kendisine ruhsat verilmiş olan kişilerden bu hakları ek madde hükümleri ile geri alınmış ve ayrıca daha ağır ceza yaptırımına çarptırılmışlardır ek madde hükmü kişi hak ve hürriyetlerini sınırlandırmakla kalmamış eylem ile uygulanması gereken ceza yaptırımı arasında yarattığı çok açık oransızlık nedeniyle kişileri adeta ağır bir işkence ile karşı karşıya bırakmıştır ek madde hükümleri anayasamızın maddesinin metin ve ruhuna aykırı olduğu gibi sanığa kişisel güvenliğini korumak amacıyla önce silâh taşıma ruhsatı verilmiş olması bakımından bu iznin bazı hallerde geri alınması da anayasamızın maddesi hükümlerine aykırı düşmüştür yukarıdaki nedenlerle sözü geçen ek maddenin iptaline karar verilmesi gereklidir
242
esas sayısı karar sayısı davacı vekili tarafından davacının kara kuvvetleri komutanlığı emrinde sözleşmeli er olarak görev yapmakta iken tarihinde ilişiğinin kesilmesi üzerine bu işleme karşı açılan davada işlemin van i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı ret kararının erzurum bölge i̇dare mahkemesi i̇dari dava dairesinin k sayılı kararıyla kaldırılarak dava konusu işlemin iptal edilmesiyle yeniden görevine başladığı görevden uzakta geçirilen dönemde mahrum kalınan maddi haklara ilişkin şimdilik tl maddi tazminatın zararın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle mi̇lli̇ savunma bakanliği aleyhine açılan davada dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun terfi zamanı başlıklı kıdem alanlar kazaî veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları tutuklanmaları kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan haklarında kovuşturmaya yer olmadığına kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına beraatine kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz ancak bu durumda olanların rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez hükmünün son cümlesinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından işin gereği düşünüldü anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmüne yer verilmiştir anayasanın nci maddesinin değerlendirmesinden anılan düzenleme gereğince bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için aranan tek şart iptali istenen kuralın görülmekte olan davada uygulanacak nitelikte olmasıdır bunun dışında herhangi bir koşul aranmamaktadır anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmüneesas sayısı karar sayısı temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmüne anayasanın mülkiyet hakkı başlıklı maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmüne yer verilmiştir yine anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde ise herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükümleri yer almaktadır dava dosyasının incelenmesinden davacının kara kuvvetleri komutanlığı emrinde sözleşmeli er olarak görev yapmakta iken tarihinde ilişiğinin kesilmesi üzerine bu işleme karşı açılan davada işlemin van i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı ret kararının erzurum bölge i̇dare mahkemesi i̇dari dava dairesinin k sayılı kararıyla kaldırılarak dava konusu işlemin iptal edilmesiyle yeniden görevine başladığı görevden uzakta geçirilen dönemde mahrum kalınan maddi haklara ilişkin şimdilik tl maddi tazminatın zararın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır dava dilekçesine karşı dosyaya sunulan tarihli savunma dilekçesinin incelenmesinden dava konusu işlemin sebeplerinden birinin sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun terfi zamanı başlıklı maddesinde yer alan kazaî yargısal veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenlerin rütbe terfi ve rütbe kıdemliliklerinin emsallerinin tarihine götürüleceği ancak bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmeyeceği olduğu ifade edilmiştir söz konusu kanun hükmünün hakimliğimizce incelenmesi neticesinde idarenin hukuka aykırı işlemleri sebebiyle görevinden bir şekilde uzak kalıp mahkeme kararıyla ya da işlemin idarece geri alınmasından sonra görevine iade olunan askeri personelin terfi ve rütbe kıdemliliklerinden kaynaklı maaş farklarının taraflarına ödenmemesi hükmünün anayasanın mülkiyet eşitlik ve en nihayetinde hukuk devleti ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak kural olan sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun terfi zamanı başlıklı kıdem alanlar kazaî veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları tutuklanmaları kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan haklarında kovuşturmaya yer olmadığına kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına beraatine kısa süreli hapis cezasının seçenekesas sayısı karar sayısı yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz ancak bu durumda olanların rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez hükmünün son cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anılan kanun hükmünün son cümlesinin iptali talebiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar işbu davanın esası hakkında verilecek hükmün geri bırakılmasına ertelenmesine beş ay içinde anayasa mahkemesince bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına i̇şbu kararın birer örneğinin taraflara tebliğine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ncı maddesi uyarınca işbu kararın aslı ile birlikte dava dilekçesinin ve dosya içindeki diğer tüm evrakların onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde karar verildi
966
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇stanbul cbaşsavcılığı tarih esas sayılı iddianamesi ile suça sürüklenen çocuklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma örgüt propagandası yapma tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme atılı suçları ile ilgili olarak kamu davası açılmıştır i̇stanbul ağır ceza mahkemesi cmknun maddesi ile görevli tarih esas karar sayılı kararı ile sayılı yasa ile cmknun maddesine eklenen fıkrası göz önünde bulundurularak dosyanın tefriki ile yaşı küçük sanıklar hakkında görevsizlik kararı vermiş dosyayı bakırköy çocuk ağır ceza mahkemesine göndermiştir bakırköy çocuk ağır ceza mahkemesi tarih esas karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı vermiş dosya mahkememize intikal etmiştir sayılı kanun ile getirilen yeni düzenleme anayasanın maddesine açıkça aykırıdır bu sebeple iptali gerekir sayılı türk ceza kanununun maddesinde ceza kanununun amacı kişi hak ve özgürlüklerini kamu düzen ve güvenliğini hukuk devletini kamu sağlığını ve çevreyi toplum barışını korumak suç işlenmesini önlemektir kanunda bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir hükmü yer almaktadır ceza hukukunun temel ilkelerini özetleyecek olursak ceza hukukun en önemli iki temel ilkesi suçta ve cezada kanunilik ilkesi ve suçta ve cezada kusur ilkesidir suçta ve cezada kanunilik ilkesi nulla poena sine lege suç ve bunun karşılığı olan cezanın ancak kanun ile belirlenmesidir bu temel ilke sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasında yer almaktadır kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz bu da suç tanımının belirgin ve açık biçimde kanunla düzenlenmesini gerektirir belirsiz ve muğlak ifadelerle suç tanımlanamaz nulla poena sine lege certa kanunilik ilkesinin gerektirdiği bir başka şart da aleyhe olan kanunun geçmişe yürüyemeyeceğidir yani işlendiği sırada suç olmayan bir fiilden dolayı sonradan fiilin suç olarak düzenlenmesi nedeniyle kimse cezalandırılamaz nulla poena sine lege praevia gene kanunilik ilkesinin getirdiği bir başka koşul da failin aleyhine kıyas yasağıdır hukuk biliminde kıyas kanunda boşluk bulunması halinde bu boşluğun en benzer hukuk kuralı bulunarak doldurulmasını ifade eder ceza hukukunda kıyas sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasında kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz şeklinde belirtildiği üzere uygulanamaz nulla poena sine lege strictaesas sayısı karar sayısı suçta ve cezada kusur ilkesi ceza hukuku anlamında kusur bir fiilin isnat yeteneği mevcut bir kimse tarafından bilerek ve istenerek işlenmesidir yani failin cezalandırılabilmesi için fiili bilerek ve isteyerek yapmış olması gerekir bu ilkeden de ancak fiili bizzat işlemiş failin cezalandırılabileceği ilkesi türetilmiştir bu ilke de sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasında yer almaktadır ceza sorumluluğu şahsîdir kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz suçun unsurları bir fiilin cezalandırılacak bir suç teşkil etmesi için belli unsurların mevcut olması gerekir suçu oluşturan temel unsurlar kanuni unsur maddi unsur hukuka aykırılık unsuru ve manevi unsurdur kanuni unsur tipiklik kanuni unsur işlenmiş bulunan bir fiilin ceza kanununda düzenlenen suç tanımına birebir uygun olmasıdır bu unsura tipiklik adı da verilmektedir örneğin hırsızlık suçunun gerçekleşmesi için failin zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alması gerekir kanunda tanımlanan bu unsurlardan biri yoksa mesela alınan malın zilyedinin rızası varsa hırsızlık suçunun kanuni unsuru oluşmaz maddi unsur hareketfiil suçun meydana gelebilmesi için failin bir fiil işlemesi gerekir fiilden kasıt insanın kendi iradesiyle dış dünyayı değiştiren bir iş ortaya çıkarmasıdır mesela refleks hareketleri veya epilepsi hastasının bilincini kaybettiğinde gerçekleştirdiği hareketler fiil unsuru taşımaz hukuka aykırılık unsuru i̇şlenen fiil hukuk düzeniyle uyuşmazlık içindeyse hukuka aykırılık unsuru tamamlanır i̇lke olarak kanuni unsuru gerçekleştiren bir hareket hukuka aykırıdır ancak ceza hukuku hukuka aykırılığa bir takım istisnalar getirerek kanuni unsuru tamamlayan bazı fiillerin hukuka uygun olacağını belirlemiştir bunların başlıcaları şunlardır kanunun hükmü ve amirin emri tck meşru savunma ve zorunluluk hâli tck hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası tck manevi unsur kusur suçu gerçekleştiren son unsur kanuni tipikliği mevcut hukuka aykırı fiilin isnat yeteneği var olan bir kimse tarafından bilerek ve isteyerek yapılmasıdır bu unsur aynı zamanda ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biri olan kusursuz suç ve ceza olmaz ilkesinin suçu oluşturan unsurlara yansımasıdıresas sayısı karar sayısı sayili kanunun ikinci bölümünde ceza sorumluluğunu kaldiran veya azaltan nedenler i̇snat yeteneği̇ni̇ etki̇leyen faktörler düzenlenmiştir buna göre kanunun hükmü ve ami̇ri̇n emri̇ madde kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez yetkili bir merciden verilip yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur emrin hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hâllerde yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur meşru savunma ve zorunluluk hâli̇ madde gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş gerçekleşen gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez hakkin kullanilmasi ve i̇lgi̇li̇ni̇n rizasi madde hakkını kullanan kimseye ceza verilmez kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez sinirin aşilmasi madde ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez cebi̇r ve şi̇ddet korkutma ve tehdi̇t madde karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez bu gibi hâllerde cebir ve şiddet korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılıresas sayısı karar sayısı haksiz tahri̇k madde haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir hata madde fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse kasten hareket etmiş olmaz bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır ek fıkra sk mad i̇şlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılmaz yaş küçüklüğü madde fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur bu kişiler hakkında ceza kovuşturması yapılamaz ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir değişik fıkra sk mad fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur i̇şlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde bu kişiler hakkında suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz değişik fıkra sk mad fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz akil hastaliğiesas sayısı karar sayısı madde akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez ancak bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir diğer hâllerde verilecek ceza altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir mahkûm olunan ceza süresi aynı olmak koşuluyla kısmen veya tamamen akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir sağir ve di̇lsi̇zli̇k madde bu kanunun fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri onbeş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri onsekiz yaşını doldurmuş olup da yirmibir yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında da uygulanır geçi̇ci̇ nedenler alkol veya uyuşturucu madde etki̇si̇nde olma madde geçici bir nedenle ya da irade dışı alman alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez i̇radî olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz böylece kanunla ihtilaf halinde olan diğer bir ifade ile kanunlarda suç sayılan bir eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen çocukların hangi yaş diliminde bu eylemlerinden hangi koşullarda sorumlu olduklarına ilişkin düzenleme türk ceza kanunun birinci kitap i̇kinci kısım ve i̇kinci bölümünde yaşküçüldüğü başlığı altında maddede de açık bir şekilde belirtilmiştir türk ceza kanunun maddesinde çocuk henüz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlanmıştır türk ceza kanunda çocuklar yaş küçüklüğü başlığı altındaki düzenleme çerçevesinde türk ceza kanununda suç teşkil eden fiilleri işlediklerinin iddia edilmesi halinde ceza sorumlulukları söz konusudur yani ceza hukuku sistematiğinde çocuklar şu suçu işleyemez sorumlulukları yoktur bu suçtan sadece yetişkinler sorumludur şeklinde suç ve ceza sorumluluğu açısından yetişkinlerle çocuklar arasında bir ayırıma gidilmemiştir sadece isnada etki eden faktörleri gözönüne alınmış düzenlemeye göre de ceza ehliyeti yok kusur yeteneği yok bunların temyiz kudreti olup olmadığına bakılıresas sayısı karar sayısı ayırt etme gücü varsa indirilir yoksa ceza verilmez anlayışı benimsenmiştir birleşmiş milletler çocuk ceza adaleti sistemi uygulaması hakkında asgarî standart kurallar beijing kuralları genel kurulun kasım tarih ve sayılı kararıyla kabul edilmiştir önsöz genel kurul i̇nsan hakları evrensel bildirgesi uluslararası kişisel ve siyasal haklar sözleşmesi ve uluslararası ekonomik sosyal ve kültürel haklar sözleşmesi ile genç insanların haklarına ilişkin diğer uluslararası insan hakları belgelerini dikkate alarak yılının uluslararası gençlik yılı katılım kalkınma ve barış yılı ilân edildiğini uluslararası topluluğun çocuk hakları bildirgesine tanınan önemin de gösterdiği gibi genç insanların haklarının korunmasına ve geliştirilmesine önem verdiğini dikkate alarak üye devletler için model teşkil edecek olan çocuk ceza adaleti sisteminin yönetimi ve çocuk suçluların bakımı için asgarî standart kuralların geliştirilmesi çağrısında bulunan ve suçların önlenmesi ve suçlulara muamele birleşmiş milletler kongresi tarafından kabul edilen çözüm anımsatarak ayrıca taslak kuralların mayıs tarihleri arasında beijingde yapılan uluslararası hazırlık toplantısı aracılığıyla ağustos eylül tarihleri arasında milanoda yapılan suçların önlenmesi ve suçlulara muamele birleşmiş milletler kongresine aktarılmasına temel olan mayıs tarih ve sayılı ekonomik ve sosyal konsey kararını anımsatarak gençlerin insanî gelişme sürecinin erken aşamalarında bulunmaları nedeniyle fiziksel zihinsel ve sosyal gelişme açısından özel bakıma ve yardıma barış özgürlük değer ve güvenlik koşullarında yasal korumaya gereksinimleri olduğunu kabul ederek mevcut ulusal yasal düzenlemelerin politikaların ve uygulamaların gözden geçirilmesi gerekebileceğini belirleyerek ayrıca mevcut sosyal ekonomik kültürel siyasal ve hukukî koşullarda bu tür standartların yerleştirilmesinin güç olabileceğini kabul etmekle birlikte aynı standartların en azından asgarî bir sınır olacak hedeflenebileceğim kabul ederek çocuk ceza adaleti sisteminin uygulanması hakkında asgarî standart kuralların geliştirilmesi konusunda suç önleme ve kontrol komitesi genel sekreter ve birleşmiş milletler suç önleme ve suçlulara muamele asya ve uzak doğu enstitüsü ile diğer birleşmiş milletler kuruluşlarının yaptıkları çalışmaları memnuniyetle karşılar genel sekreterin çocuk ceza adaleti sisteminin uygulanması hakkında asgarî standart kurallarla ilgili taslağa ilişkin raporunu yine memnuniyetle karşılaresas sayısı karar sayısı beijingde yapılan bölgelerarası hazırlık toplantısını görüşme ve nihaî girişim için suçların önlenmesi ve suçlulara muamele birleşmiş milletler kongresine sunulan kurallar metnini nihaî haline getirdiği için kutlar bu karara ek olarak verilen ve yedinci kongre tarafından benimsenen birleşmiş milletler çocuk ceza adaleti sisteminin uygulanması hakkında asgarî standart kuralları ve yedinci kongrenin bu kuralların beijing kuralları olarak anılmasına ilişkin tavsiyesini kabul eder üye devletleri gerektiği durumlarda kendi ulusal yasalarını politikalarını ve uygulamalarını bu arada özellikle çocuk ceza adaleti sisteminde görev yapan kişilerin eğitilmelerine ilişkin uygulamaları beijing kurallarına uygun hale getirmeye ve bu kurallara ilgili yetkililere ve genel kamuoyuna sunmaya davet eder suç önleme ve kontrol komitesine birleşmiş milletlerin suç önleme ve suçlulara muamele alanında görev yapan kuruluşlarının da yardımıyla beijing kurallarının etkili biçimde uygulanmasını sağlayacak önlemleri alma çağrısında bulunur üye devletleri beijing kurallarının uygulanması konusunda genel sekretere bilgi vermeye ve alınan sonuçlara ilişkin raporları düzenli olarak suç önleme ve kontrol komitesine iletmeye davet eder üye devletlerden ve genel sekreterden çocuk ceza adaleti alanındaki etkili uygulama ve politikalar konusunda araştırma yapmalarını ve veri tabanı geliştirmelerini talep eder beijing kurallarının birleşmiş milletlerin bütün resmî dilleriyle mümkün olan en geniş biçimde tanıtılması ve bu arada çocuk ceza adaleti alanındaki etkinlikler konusunda bilgilendirmenin yoğunlaştırılması için genel sekreterden talepte bulunur ve üye devletleri de bu yöndeki çalışmalara davet eder genel sekreterden beijing kurallarının uygulanmasına yönelik pilot projeler geliştirmesini talep eder genel sekreterden ve üye devletlerden beijing kurallarının özellikle personel alımı eğitimi ve mübadelesi ile araştırma ve değerlendirme gibi alanlarda başarılı biçimde uygulanmasını ve kurumlara yerleştirme dışında yeni alternatifler geliştirilmesini sağlayacak gerekli kaynakları sağlamalarını talep eder birleşmiş milletler suç önleme ve suçlulara muamele kongresinden beijing kuralları ile buradaki kararda yer alan tavsiyelerin uygulanmasında kaydedilen mesafeyi çocuk ceza adaleti kapsamında ayrı bir gündem maddesi olarak ele almasını talep eder birleşmiş milletler sisteminin ilgili bütün organlarını bu arada özellikle bölge komisyonlarını ve uzman kuruluşları birleşmiş milletlerin suç önleme ve suçlulara muamele ile ilgili kurumlarını diğer hükümetler arası kuruluşlarla hükümet dışı kuruluşları sekreterya ile işbirliği yapıp beijing kurallarında yer alan ilkelerin uygulanması için kendi teknik yetkinlik alanlarında uyumlu ve sürekli çabalara zemin oluşturacak gerekli önlemleri almaya davet ederesas sayısı karar sayısı bi̇ri̇nci̇ bölüm genel i̇lkeler temel görüşler üye ülkeler kendi temel çıkarları dairesinde çocukların ve ailelerin daha iyiye yönlendirilmelerini sağlamalıdır üye ülkeler çocukların doğru yoldan saptırılmaya müsait yaşlarda olmaları nedeniyle bu dönemlerinde onlara toplum içinde yararlı bir yaşam sağlamak için çaba göstermeli ve suçtan ve kabahatlerden uzak bir yaşam için çocukların içinde bulundukları koşulları iyileştirmelidirler çocukların refahını arttırmak amacı ile aile gönüllüler ve öteki toplumsal gruplar yanında okullar ile diğer kurumlar da dahil olmak üzere her kaynağın harekete geçilerek elbirliği ile çalışmalarını sağlamak için gerekli özen gösterilmeli böylece hukukun araya girmesi olabildiğince aza indirilmeli ve hukuka aykırı davranışta bulunan çocuklara etkili hakkaniyetli ve insanca davranılması sağlanılmalıdır gençliğin korunması ve toplumda barış düzenin sürdürülmesi amacı ile tüm çocuklara ayrıntılı bir sosyal adalet çerçevesi içinde uygulanacak adalet her ülkenin ulusal kalkınma sürecinin bir parçası olarak görülmelidir bu kurallar bütününün her üye ülkede uygulama yöntemleri ülkenin ekonomik sosyal kültürel koşullarına bağlıdır çocuk ceza adaleti hizmetleri hizmetteki personelin çalışma yöntemleri yaklaşımları ve bilgileri de dahil olmak üzere sistematik olarak geliştirilmelidir açıklama temel nitelik taşıyan bu genel ilkeler genel olarak kapsayıcı sosyal politikaları gerektirip çocukların refah düzeylerinin mümkün olduğunca artırılmasını amaçlamaktadır bu sayede çocuk ceza adaleti sisteminin devreye girme gereklilikleri en aza indirilecek böylece söz konusu uygulamaların çocuklar üzerinde yaratabileceği zararlı etkiler de azaltılmış olacaktır çocukların suçun işlenmesinden önce bu tür bakım ve özenden yararlanmaları kuralların uygulanmasına gerek bırakmayacak temel politikaları oluşturmaktadır den kadar olan kurallar çocuklara yönelik yapıcı bir sosyal politikanın başka şeylerin yanısıra çocuk suçlarının ve çocuk suçluluğunun önlenmesindeki önemli rolüne işaret etmektedir kural çocuk ceza adaleti sistemini çocuklara yönelik sosyal adaletin ayrılmaz bir parçası olarak görürken kural çocuk ceza adaleti sisteminin sürekli olarak iyileştirilmesi genel olarak çocuklara yönelik geliştirici bir sosyal politika çizgisinden geriye düşülmemesi ve bu arada personel hizmetlerinin sürekli geliştirilmesi gerekliliğine değinmektedir kural ise üye devletlerde halen mevcut koşulları dikkate alarak belirli kuralların uygulanma tarzının ülkeden ülkeye farklılık gösterebileceğine işaret etmektedir kuralların uygulama alanları ve tanımlaresas sayısı karar sayısı aşağıdaki standart kurallar çocuk suçlulara ırk renk cinsiyet dil din siyasi ve diğer görüşler millî ve sosyal köken varlık doğum yeri vs hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanacaktır kuralların amaçları bakımından aşağıdaki tanımlar üye ülkelerin kendi hukuk sistemleri ile bağdaşabildiği ölçüde uygulamada kullanılacaktır çocuk mevcut hukuk sistemi içinde işleyebileceği bir suçtan dolayı kendisine büyük insanlardan farklı davranılması gereken kişidir suç mevcut hukuk sistemi içinde ceza verilmesini gerektirecek her türlü eylem ve ihmaldir çocuk suçlu suç işlediği iddia edilen ya da suç işlediği ortaya çıkan bir çocuk veya genç bir insandır her hukuk sisteminde aşağıdaki amaçların gerçekleştirilmesi için özellikle çocuk suçlulara uygulanabilecek kanunlar kabul edilmeli ve çocuk ceza adaleti alanında düzenlemeler yapılmalı ve anılan kişiler için kurum ve kuruluşlar gerçekleştirilmelidir bu amaçlar şunlardır çocuk suçluların temel hakları korunurken aynı zamanda her çeşit gereksinimlerinin karşılanması toplumun gereksinimlerinin karşılanması aşağıdaki kuralların tamamen ve hakkaniyetle uygulanması açıklama bu kurallar farklı hukuk sistemlerinde uygulanmak üzere düzenlenmiş olup çocuk suçlularla ilgili her sistem ve tanım altında bu kişilere uygulanacak işlemlere ilişkin asgarî standartları içermektedir kurallar daima tarafsızlıkla ve hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalıdır dolayısıyla kural kuralların her zaman tarafsız biçimde ve herhangi bir ayrım gözetmeksizin uygulanmasının önemine işaret etmektedir bu kural çocuk hakları bildirgesinin ilkesinin metnine uygundur kural asgarî standart kuralların konusunu oluşturan çocuk suç ve çocuk suçlu kavramlarını tanımlamaktadır bkz kural ve şu da göz önüne alınmalıdır ki yaş sınırı her üye ülkenin ekonomik sosyal kültürel siyasi ve hukukî sistemlerine dayalı olarak farklılıklar gösterecektir dolayısıyla üye devletlerin ekonomik sosyal siyasal kültürel ve hukukî sistemlerine gerekli saygı gösterilmektedir bu durumda yaşından yaşına ya da daha fazlaya kadar olan sınırlar içinde bir çocuk tanımı getirmiştir çok değişik hukuk sistemleri içinde farklılık kaçınılmaz olsa bile bu durum asgarî standart kuralların geçerliliğini ortadan kaldırıcı nitelikte değildir kural asgarî standart kuralların millî hukuk sistemleri içinde yasal ve pratik uygulamasında özellikle bu amaca yönelik millî kanunların gerekliliğini işaret etmektedir kuralların kapsamının genişletilmesiesas sayısı karar sayısı bu kuralların ilgili hükümleri sadece çocuk suçlulara değil fakat aynı zamanda büyük tarafından yapıldığı zaman suç oluşturmayacak bir eylemi gerçekleştiren herhangi bir çocuğa da uygulanmalıdır kuralların temel ilkelerinin haklarında koruma ve sosyal yardım tedbirleri alınmış olan bütün çocuklara teşmil edilmesi için de çaba harcanmalıdır ayrıca kuralların aynı zamanda genç çocuk olmayan suçlulara da teşmili için çaba harcanmalıdır açıklama kural asgarî standart kuralların kapsamını aşağıda belirtildiği şekilde genişletilmiştir değişik millî hukuklarda statü suçları olarak tanınan ve büyüklerden ziyade çocuklar için suç oluşturan örneğin okuldan kaçmak okula ve aileye itaatsizlik toplum içinde sarhoşluk gibi bazı eylemler anlatılmak istenmiştir kural haklarında koruma ve sosyal yardım tedbirleri alınmış olan çocukları da kapsayacak şekilde bu kuralların uygulama alanları genişletilmiştir kural her olay için önceden belirlenmiş yaş sınırları içindeki çocuk olmayan yetişkin suçlulara da teşmil edilmiştir kural bu kuralların bu üç alana genişletilmesi haklı sebeplere dayanır görülmektedir kural bu alanda asgarî teminatlar öngörmektedir ve kural de kanunla ihtilafa düşen çocuklar açısından daha insancıl daha hakkaniyete dayalı ve daha doğru bir ceza adaleti getirmek açısından daha özlenen bir aşama oluşturulmaktadır cezaî sorumluluk yaşı cezaî sorumluluğun alt sınırını belirleyen sistemler açısından bu sınır çocuğun duygusal zihinsel ve entelektüel açılardan olgunluğa eriştiği yaşın altında tutulmamalıdır açıklama cezaî sorumluluğa ilişkin asgarî yaş sınırı tarih ve kültüre göre değişmektedir bu konuda modern yaklaşım çocuğun cezaî sorumluluğunun gerektirdiği ahlâkî ve psikolojik unsurlara uyumlu olarak cezaî sorumluluğun psikolojik ve manevî sonuçlarını kaldırmaya hazır olup olmadığıdır yani çocuğun kişisel anlama ve isteme yeteneğinin anti sosyal davranışından onu sorumlu tutmaya yeterli olup olmadığıdır cezaî sorumluluk yaşı küçük tutulur ya da böyle bir sınır hiç konulmamış olursa sorumluluk kavramı anlamını kaybeder genelde suç ve kabahat oluşturan davranışlara ilişkin sorumlulukla öteki sosyal hak ve sorumlulukların sınır yaşı arasında bir ilişki vardır örneğin evlenme yaşı rüşt yaşı vb bu durumda uluslararası alanda genel kabul görebilecek makul bir yaş sınırı belirlemek üzere çaba harcanması gerekmektedir çocuk ceza adaleti sisteminin amaçlarıesas sayısı karar sayısı çocuk ceza adaleti sisteminde daima çocuğun iyileştirilmesi ön plana alınmalıdır ve çocuk suçlulara gösterilecek tepki hem suçun hem de suçlunun içinde bulunduğu koşullarla orantılı olmalıdır açıklama kural çocuk ceza adaleti sisteminin en önemli iki hedefini açıklamaktadır birinci hedef çocuğun durumunun iyileştirilmesidir bu amaç çocuk suçluların çocuk mahkemelerinde yahut idarî makamlarda yargılandıkları hukuk sistemlerinde odak noktayı oluşturmaktadır fakat çocuğun iyileştirilmesi amacının çocukların genel mahkemelerde yargılandıkları sistemlerde de vurgulanması gereklidir i̇kinci hedef ise oran ilkesidir bu ilke genel anlamıyla suçun ağırlığı ile ilişkili olarak cezaî hükümlerin ayarlanmasıdır çocuk suçlular söz konusu olunca yalnızca bu ağırlığın değil aynı zamanda kişisel koşulların da göz önüne alınması gerekmektedir bu koşullar sosyal durum aile durumu suçla ortaya çıkan zarar ya da kişisel koşullar üzerine etki yapan diğer noktalar kararı dengelenmelidir örneğin suçlunun verdiği zararı tazmin için gösterdiği gayret ya da sağlıklı ve yararlı bir yaşama dönme arzusu gibi aynı şekilde çocuk suçlunun korunmasını amaçlayan tedbirler bazı durumlarda gerektiğinden fazla ileri gitmekte ve onun temel haklarına zarar vermektedir burada da olayla tepkiyi iyi ayarlamak gerekir özünde kural bu haliyle genç suçlunun işlediği suça ne fazla ne de eksik bir tepki gösterilmesini istemektedir bu maddede düzenlenen hususlar yeni bazı tepki tiplerinin geliştirilmesini özendirdiği gibi çocuklar üzerindeki sosyal kontrolün gereksiz yere büyümesini de önleyecek tedbirlerin de alınmasını özendirmektedir takdir yetkisinin kapsamı çocuk suçluların çeşitli özel ihtiyaçları ve çeşitli uygun yaptırımlar göz önüne alındığında yargılamanın her aşamasında özellikle inceleme soruşturma muhakeme ve tedbirlerin uygulanması sırasında yeterli bir takdir yetkisi tanınmaktadır anılan takdir yetkisinin her aşamada kullanılmasında bu yetkinin sorumlulukla uygulanmasının sağlanmasına çalışılacaktır bu yetkiyi kullanan kişiler bunu uygulamak için özel olarak eğitilmiş ve bunu kullanacak nitelikte kimseler olacak ve bu yetkilerini görevlerine uygun titizlik ve hakkaniyetle kullanacaklardır açıklama kurallar ve çocuk ceza adaleti sisteminin etkili ve insanca uygulanabilmesi açısından konuyla ilgili bir çok hususu ortaya koymaktadır öncelikle takdir yetkisinin yargılamanın önemli evrelerinde kullanılmasına izin vermek suretiyle karar mercilerinin her olaya özgü doğru karar vermelerinin sağlanması söz konusudur bunun yanısıra gerekli denetim ve dengelerden söz edilerek takdir yetkisinin aşırıya kaçması engellenmiştir bu aşırıya kaçmayı önlemenin en yerinde iki yolunun meslekten olmak ve sorumluluk taşımak olduğu belirtilmektedir aynı zamanda kalifiye meslek eğitiminin ve uzman yetiştirmenin çocukesas sayısı karar sayısı suçlularla ilgili davalarda takdir yetkisinin adilane kullanımında yararlı olduğu belirtilmektedir bu metinde ayrıca takdir yetkisinin yanında iadei muhakeme temyiz gibi kararların yeniden incelenmesine olanak tanıyan kurallara atıfta bulunarak sorumluluğun önemi anlatılmaktadır bu mekanizmaların burada ayrı ayrı belirtilmesinin sebebi değişik hukuk sistemleri olan ülkelerin göz önüne alınarak uluslararası genel bir asgarî kurallar dizisi getirmektedir çocukların hakları masumiyet karinesi suçlamanın bildirilmesi konuşmama hakkı avukatla temsil edilme hakkı veli veya vasinin hazır bulunması hakkı tanıklarla yüzleştirme ve tanıklara çapraz sorgu hakkı daha üst makama temyiz hakkı ve temel usulî güvenceler yargılamanın her aşamasında güvence altına alınmalıdır açıklama kural yürürlükteki insan haklarına ilişkin düzenlemelerle tanınmış olan dürüst ve hakkaniyetli yargılamanın esaslı bazı unsurlarını dile getirmektedir sözgelimi masumiyet karinesi aynı zamanda i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddesinde ve uluslararası kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinin maddesinde de yer almaktadır bu asgarî kuralların maddesi ise çocukların yargılanmasına ilişkin özel hükümler de getirmektedir özel yaşamın gizliliğinin korunması her aşamada çocuğun afişe olması yahut damgalanması gibi zararlara yol açabilecek durumların ortadan kaldırılması için gizliliğe azamî özen gösterilmelidir i̇lke olarak çocuk suçlunun kimliğine ilişkin hiçbir bilginin yayınlanmasına izin verilmemelidir açıklama kural çocuğun kimliğinin gizlenmesi hakkının korunması ilkesinin önemine işaret etmektedir genç insanlar damgalanmak konusunda özellikle çok hassastır kriminolojik araştırmalar genç insanların kabahatli ve suçlu gibi sıfatlarla tanınmaktan büyük çapta ve zararlı olarak etkilendiklerini ortaya çıkarmıştır bu kural ayrıca dava hakkında kitle iletişim araçlarında yayınlanan haberlerin zararlı etkilerinden de çocukların korunmasını amaçlamaktadır çocuğun çıkarı hiç değilse ilke düzeyinde korumaya alınmıştır maddenin genel olarak kapsamına aldığı şeyler madde de ayrıntıları ile belirlenmiştir mevcut hükümlerin mahfuz tutulması bu kurallardaki hiçbir hüküm birleşmiş milletlerce kabul edilen hükümlülerin islahı i̇çin asgarî standart kuralların ve öteki i̇nsan haklarını düzenleyici kurallar ile evrensel olarak tanınan çocukları korumaya yönelik standartların uygulanmasını engelleyici şekilde yorumlanmamalıdır açıklamaesas sayısı karar sayısı kural un amacı bu kuralların konuyla ilgili öteki düzenlemelerle birlikte uygulandıkları durumlarda herhangi bir yanlış anlamaya meydan verilmemesidir örneğin i̇nsan hakları evrensel bildirgesi uluslararası ekonomik sosyal kültürel haklar sözleşmesi uluslararası kişisel ve siyasal haklar sözleşmesi çocuk hakları bildirgesi ve çocuk haklarına dair sözleşme sayılabilir mevcut kuralların uygulanmasında unutulmaması gerekli en önemli nokta daha geniş hükümler içeren uluslararası düzenlemelerin uygulanmasının engellenmemesidir bkz madde i̇ki̇nci̇ bölüm i̇nceleme ve sorgulama i̇lk aşama bir çocuk gözaltına alınır alınmaz durum derhal ebeveynlerine veya yasal veli ya da vasisine bildirilir durumun derhal bildirilmesi mümkün olmazsa bu bildirim mümkün olan en kısa zamanda yapılır hakim ya da yetkili makam gecikmesizin çocuğun serbest bırakılma durumunu tetkik etmelidir yasayı uygulamakla görevli makamlarla çocuk suçlunun ilişkileri daima çocuğun yasal durumunu gözetir tarzda ve onun iyiliği ve olayın özelliğinden dolayı zarar görmemesi esasına dayalı olarak düzenlenmelidir açıklama kural hükümlülerinin islahı i̇çin asgarî standart kuralların maddesindeki ilkenin tekrarıdır kural ise hakim veya yetkili makamın vakit geçirmeksizin çocuğu serbest bırakmasını öngörmektedir kuralda sözü edilen yetkili makam polis de dahil olmak üzere gözaltına alınan birini serbest bırakmaya yetkili tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır ayrıca bkz uluslararası kişisel ve siyasal haklar sözleşmesi madde parag kural ise usul hükümlerinin bazı yönleriyle çocukların işledikleri suçlarla ilgili polisin davranışlarından söz etmektedir bu maddede geçen çocuğun zarar görmesi deyimi çok esnek bir anlatım olup meydana gelebilecek bir çok zararlı davranışı kapsamaktadır örneğin çok sert bir dille hitap fiziksel saldırı veya çevreye afişe etmek gibi adaletin çocuğa uygulanmasının bizatihi kendisi çocuğa zarar verebilir bu itibarla zararın önlenmesi deyimi çok geniş yorumlanmalıdır ki ilk başta böyle davranmakla çocuğun daha fazla zarara uğraması önlenebilsin bu husus özellikle çocuklarla ilk temasa geçen yetkili makamlar için geçerlidir zira bunların davranışı çocuğun devlet ve topluma bakış açısını ve tutumunu köklü olarak etkileyebilir daha da ötesinde ileride yapılacak müdahalelerin başarısı da bu ilk davranışlara bağlıdır merhamet ve tatlı sert davranmak bu durumlar için çok önemlidir yargı dışı yollara başvurma çocuk suçlularla ilgili olarak kural de sözü edilen yetkili mak
4,190
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran yargıtay hukuk dairesinin iptal isteminin gerekçesi anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararın özet olarak alınan gerekçesinin aynıdır
27
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık hakkında çanakkale cbaşsavcılığının tarihli iddianamesiyle yılına ait defler ve belgelerin incelenmesinde gerçek bir alışverişe dayanmadan komisyon karşılığı düzenlenen gri yapı oto yedek parça ve aks ltd ştine ait adet faturayı ticari defterlerine kaydederek vergi kaçakçılığı suçunu işlediğinden bahisle sayılı kanunun l maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır sanık hakkında kamu davası açılmadan önce tarihinde sayılı vergi barışı kanunu yürürlüğe girmiştir sayılı kanunun maddesinde vergi usul kanununun maddesinde belirtilen fiilleri tarihine kadar işleyenler hakkında açılan kamu davalarının ortadan kaldırılacağı fiil sonucu vergi ziyanına sebebiyet verilmesi halinde salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının kanunda öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmesi idari yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi halinde kamu davasının ortadan kaldırılacağı belirtilmiştir tarihli iddianame ve hazırlık evrakının incelenmesinde sanığın fiilinin sayılı kanunun maddesi kapsamında kalmadığı suç tarihinin yılı olduğu açıktır sanıkla ilgili vergi incelemesi tarihli yazı gereğince başlatılmış ve tarihinde vergi i̇nceleme raporu düzenlenmiştir sanık tarihli dilekçe ile vergi barışı kanunundan istifade etmek amacıyla çanakkale vergi dairesine başvurmuş başvurunun süresi tarihinde dolduğundan talebi reddedilmiştir çanakkale vergi dairesine yazı yazılarak sanıkla ilgili sayılı kanunun maddesinde belirtilen şekilde işlem yapılması talep edilmiş ancak tarihli yazı ile sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başlayan ancak tamamlanmamış vergi incelemesi olması durumunda bu madde gereğince işlem yapılacağı kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başlayan bir inceleme olmadığı tarihine kadar yapılan başvuru olmaması nedeniyle sayılı kanunun maddesi gereğince işlem yapılamayacağı belirtilmiştir gerçekten de sayılı kanunun maddesinde bu kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde bu tarihe kadar tamamlanmamış vergi incelemeleri ile takdir tarh ve tahakkuk işlemlerine bu kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir hükmü getirilmiş bu hüküm gereğince de vergi barışı kanunundan hakkında soruşturma veya kamu davaları devam eden veya kanunun yürürlük tarihinden önce başlanan vergi incelemesi henüz tamamlanmamış mükelleflerin faydalanabileceği anlaşılmaktadır ülkemizde mükelleflerin çok azının vergi incelemesine tabi tutulduğu yaklaşık yüzde oranında bilinmektediresas sayısı karar sayısı hakkında herhangi bir vergi incelemesi yapılmayan mükellefin sahte olduğunu bilmeden gerçek olduğunu düşündüğü bir faturayı ticari defterlerine kaydetmesi durumunda vergi barışı kanunu gereğince başvurusu olmayacağı açıktır vergi incelemesi yapılması mükelleflerin ihtiyarında olan bir durum olmadığı tarihinden önceki dönemlere ilişkin olupta kanunun yürürlük tarihi olan tarihinden sonra başlayan vergi incelemelerinde mükellefin vergi barışı kanunundan faydalanmaması sanıkla aynı tarihte vergi kaçakçılığı suçunu işlediği halde sırf vergi barışı kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce vergi incelemesi başlatılmış mükellefin vergi barışı kanunundan istifade etmesi bu şekilde düzenleme getiren sayılı kanunun maddesinin kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde cümlesi kanun önünde eşitlik kuralını düzenleyen anayasanın ve suçun işlendiği zamanda yürürlükte olan kanun gereğince işlem yapılması ilkesini getiren anayasanın maddesine aykırıdır karar oybirliği ile alınmıştır
444
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir sayılı yasanın maddesinin bendi maddesinin bendi maddesinin bendi ile maddesi verginin mali güce göre yasayla alınması ilkesine ve dolayısıyla anayasanın maddesine atık su bedelinin sadece i̇stanbulda alınıp öteki illerde alınmaması nedeniyle de eşitlik kuralına aykırı düşmektedir
48
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ve vekilleri av ve av tarafından bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredilen türkiye i̇mar bankası taş ye karşılığında devlet iç borçlanma senedi bulunmamasına rağmen devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla yatırdıkları tutarın ödenmesi konusunda yapılan başvurunun tarih ve sayılı bankacılık i̇şlemleri yapma ve mevduat kabul etme i̇zni kaldırılan türkiye i̇mar bankası türk anonim şirketince devlet i̇ç borçlanma senedi satışı adı altında toplanan tutarların ödenmesi hakkında kanun uyarınca reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali ile yatırılan tlnin faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davayı reddeden i̇stanbul i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı kararının temyizi üzerine oluşturulan dosya incelenerek gereği görüşüldü sayılı kanunun maddesinde hak sahibi olmadığı anlaşılanlara türkiye i̇mar bankası türk anonim şirketinin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten sonra karşılıksız devlet iç borçlanma senedi aldığı tespit edilenlere bankacılık düzenleme ve denetleme kurulunca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan türkiye i̇mar bankası türk anonim şirketi ortakları ile bunların ana baba eş ve çocukları ile bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri genel müdür ve yardımcıları imzaları bankayı ilzam eden memurları ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket eden kişilerce alınan veya bu kişilerin ayrı ayrı veya birlikte doğrudan veya dolaylı olarak yönetim ve denetimine sahip oldukları kuruluşlarca alınan türkiye i̇mar bankası türk anonim şirketinin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma sandık ve vakıflarca alınan karşılıksız devlet iç borçlanma senetlerine ilişkin olarak tasarruf mevduatı sigorta fonunca herhangi bir ödeme yapılmaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür muvazaalı olduğu tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından tesbit edilen hesaplar için tasarruf mevduatı sigorta fonunca herhangi bir ödeme yapılmayacağı bu konuda uyuşmazlık çıkması durumunda da konunun yargı organlarınca karara bağlanacağı kuşkusuzdur ancak muvazaalı olup olmadığı ortaya konulmaksızın mudilere ait hesapların sigorta fonunca ödenmeyeceğinin kurala bağlanması hukuk devletinde kuralların sonuçlarının öngörülebilir olmasını gerektiren hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmaz öte yandan anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlikesas sayısı karar sayısı öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez tasarruf mevduatı sigorta fonundan yararlanma açısından banka çalışanları ile diğer hesap sahipleri bir fark bulunmadığından bunlar arasında muvazaalı durumlar dışında ayırım yapılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur açıklanan nedenlerle dava konusu işleme dayanak alınan kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak anayasanın sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı kanunun maddesinin fıkrasındaki imzaları bankayı ilzam eden memurları ile şube müdürleri kısmının iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
581
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir aralık tarihli ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan tarih ve sayılı hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkındaki kanunun nci maddesinin c ve fıkralarıyla geçici ve ncü maddelerinde anayasanın ve ncü maddelerinde yer alan kurallara aykırı hükümler bulunmaktadır zira bu maddelerde yapılan düzenlemeler hem kurum içinde istihdam edilen ve devlet memuru statüsünde bulunan memurlar arasında ve hem de sayılı devlet memurları kanunu hükümlerine göre memur istihdam eden diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar arasında büyük ayrıcalıklar öngörmektedir adeta hazine ve dış ticaret müsteşarlıklarında çalışan memurlara diğer kurumların memurlarına kıyasla büyük imtiyazlar tanınmaktadır diğer taraftan anayasanın nci maddesiyle kanunla düzenlenilmesi öngörülen bazı hak ve yükümlülükler de bakanlar kurulunun takdirlerine bırakılmıştır dolayısıyla anayasanın kanun düzenlenmesini öngördüğü ve memurların özlük haklarına ilişkin konuların bakanlar kuruluna bırakılmış olması anayasanın nci maddesiyle birlikte nci ve ncı maddelerinde ifadesini bulan kurallara da aykırıdır tarihli ve sayılı kanunun mezkur maddelerinde yapılan düzenlemeler anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğu kadar adaletli bir ücret dengesini ve aynı zamanda kanun önünde eşitlik ilkelerini zedelemekle ve nci maddelerindeki ilke ve esaslarla da bağdaşmamaktadır hazine ve dış ticaret müsteşarlığını iki ayrı müsteşarlığa ayırmak suretiyle iki ayrı birim halinde yeniden düzenleyen ve aralık tarihli ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan aralık tarih ve sayılı kanunun maddeleri fıkralar halinde ve adeta birden ziyade konuya ilişkin hükümleri bir fıkrada düzenlemiş olmakla aynı fıkra içerisinde olup anayasaya aykırı olduğunu düşündüğümüz bölümleri kolay tespit edilmesini sağlamak amacıyla cümleler halinde zikredilerek anayasaya aykırılık gerekçeleri de bu çerçevede ele alınmış olmakla nci maddesinin fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümlelerinde müsteşarlıklarda personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı daire başkanı ve ana hizmet birimlerinin şube müdürü kadrolarına atanacaklarda uzman veya müsteşarlık merkez denetim elemanı olmak şarttır ekonomik araştırmalar genel müdürlüğü ile ekonomik araştırma ve değerlendirme genel müdürlüğündeki daire başkanı ve şube müdürü kadrolarına çözümleyici proğramcı ve istatistikçi unvanına sahip olanlardan da atama yapılabilir hükmü yer almaktadır bu hükümlerle yapılan düzenlemeler başta anayasanın başlangıç kısmının beş ve sekizinci bentlerinde yer alan ilkeler olmak üzere hukuk devleti anlayışı ve eşitlik ilkelerine ters olmakla bazı hizmetleri belirli bir sınıfa inhisar ederek onlara imtiyaz tanımakta ve fırsatesas sayısı karar sayısı eşitliğini zedelemekte olup anayasanın ve nci maddelerine aykırıdır bu sebeple iptali gerektiği düşünülmektedir şöyleki müsteşarlıklarda bazı görevlere atanabilmek için uzman veya müsteşarlıklar merkez denetim elemanı olma şartını öngörmekle söz konusu madde uzman ve merkez denetim elemanı titrini taşımayan diğer yıllık yüksek okul ve muadili okullardan mezun olan memurların hiçbir anayasal dayanağı olmadığı halde bu görevlere atanmalarını engellemiş olup memuriyetleri sırasında kaydedecekleri aşama imkanları da ellerinden alınmaktadır bu durumda müsteşarlıklar personelinin liyakatlı ve olumlu sicil alıp almadığına bakılmaksızın uzman değil ise şube müdürlüğü veya daire başkanlığı gibi üst kadrolara atanamayacakları hükmüne yer verilmiş başarılı memurların yükselmeleri ve unvan sahibi olmaları engellenmektedir bu düzenleme devlet memurlarının memuriyet içinde ilerleme ve yükselmelerini sicil ve liyakat ilkelerini de ortadan kaldırmakta adeta imtiyazlı bir sınıf yaratmaktadır dolayısıyla bazı memurların bazı görevlere yükselmeleri konusundaki hakları gasbedilmektedir fırsat eşitliği ortadan kaldırılmaktadır bu durum da anayasanın ncu maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesiyle bağdaştırmak mümkün olamayacağından mezkûr hükümlerin iptali gerekeceği düşünülmektedir nci maddesinin fıkrasının altıncı cümlesinde yer alan hazine ve dış ticaret uzmanı hazine uzmanı dış ticaret uzmanı unvanını daha önce almış olup da bu kanunun yayımlandığı tarihte müsteşarlıklarda görevli olmayanlar müsteşarlıklarda bir göreve atanmaları halinde atanmalarının yapıldığı tarih itibariyle hazine uzmanı veya dış ticaret uzmanı unvanını da almaya hak kazanırlar şeklindeki hüküm de yine yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir zira bu düzenleme ile daha önce hazine ve dış ticaret müsteşarlığında uzman unvanını alan ve fakat memuriyetten istifa veya naklen bir başka kuruma atanmak suretiyle görevlerinden ayrılmış olanların müsteşarlıklarda yeniden bir göreve atanmalarında eski görev unvanlarını kazanılmış hak olarak iktisap edecekleri öngörülmektedir bu şekilde memuriyetten ayrılıp tekrar memuriyete dönmek isteyen bu tür kişilere ayrıcalık ve imtiyaz tanınmak suretiyle uzmanlık titri verilmesine rağmen yıllarca göreve hiç ara vermeden kurumda çalışan başarılı ve liyakatlı memurların önünün tıkanması ve uzmanlık hakkının verilmemesi hiç bir adalet ilkesi ile bağdaştırılamaz kurum içerisinde hizmet vermek suretiyle yetişen ve haklı olarak girdiği memuriyetin en yüksek kademelerine kadar yükselmek beklentisi içinde bulunan kimselere tanınmayan hakların geçmişte hizmet verdiği kuruluştan ayrılarak kurum hizmetlerinden ve gelişen ve değişen mevzuattan uzaklaşmış bulunan insanlara hiç bir şart öngörülmemeksizin uzmanlık unvanının yeniden verilmesi ve dolayısıyla da yedinci maddenin fıkrasındaki yine anayasaya aykırı düzenlemelerle belirli görevlere gelmelerine zemin hazırlanmasının anayasanın muhtelif maddelerinde ifadesini bulan hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle bağdaştırılması mümkün görülmemektediresas sayısı karar sayısı bu sebeplerle mezkür yedinci maddenin fıkrasının altıncı cümlesinde yer alan hükmün anayasanın keza ve nci maddelerine aykırılığı sebebiyle iptali gerektiği düşünülmektedir nci maddesinin fıkrasında yer alan hükümlerle gerek hazine ve gerekse dış ticaret müsteşarlıklarında çalışmakta olan memurlardan bir kısmının sözleşmeli olarak istihdam edilebilecekleri ve her türlü özlük haklarının bakanlar kurulu kararlarıyla tesbit edilebileceği bir kısım sözleşmeli personelin tc emekli sandığına diğer bir kısmının sosyal sigortalar kurumuna tabi olacağı bir başka hükümle de bu müsteşarlıklarda istihdam edilen personele sayılı devlet memurları kanununda öngörülen fazla çalışma ücretlerinin dışına çıkılarak istisnai bir ödeme biçimi ve yine fıkranın sonunda yer alan bir hükümle de serbest bölgeleri tesis ve geliştirme fonundan bir kısım personele farklı olarak ayrı bir tazminat daha ödenmesi öngörülmekle anayasanın ve nci maddelerine açık olarak aykırı düzenlemeler yapıldığı ve dolayısıyla bu fıkranın bütünüyle iptali gerektiği düşünülmektedir şöyle ki bilindiği üzere anayasanın nci maddesinde öngörülen esaslar dahilinde düzenlenerek uygulamaya konulan sayılı devlet memurları kanunu genel ve katma bütçeli kuruluşların ve bunlara bağlı döner sermayeli birimlerin memurlarının mali ve sosyal haklarını düzenlemiştir bu düzenleme gereği bütün memurlar aylık ve sair haklarını bu kanun hükümlerine göre almakta iken hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığında devlet memuru statüsünde görev üstlenecek bazı memurlara kadro karşılığı sözleşmeli istihdam imkanı tanınması özlük haklarıyla birlikte bunların usul ve esaslarının bakanlar kurulu kararı ile belirlenmesi her şeyden önce anayasanın nci maddesindeki temel ilkelere aykırıdır diğer taraftan bu düzenleme yasama yetkisininde devri niteliğinde olup keza anayasanın nci maddesine olduğu kadar ncu maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırıdır zira bakanlar kurulunca tesbit edilen usul ve esaslarda aylık ücretler kadrodan koparılarak hem aynı unvanlı olup aynı sorumluluk ve mesuliyeti taşıyan diğer memurlar arasında eşitsizlik yarattığı gibi bunlara bir de yılda altı maaş ikramiye ödenmesi ücret adaletsizliğinin temelini oluşturmaktadır dolayısıyla bu düzenleme anayasanın nci maddesine de aykırıdır keza bir kısım sözleşmeli personele tc emekli sandığı ile ilgilendirilme imkanı verilirken bir bölümüne bu hakkın verilmemesi de yaratılan eşitsizliğin imtiyazlı bir sınıfın oluşturulmasının bir diğer örneğini teşkil etmektedir yine bu fıkra ile müsteşarlıkların merkez teşkilatlarında çalışacak memurlara başbakanlık memurlarının yararlandığı fazla çalışma ücretinden aynı esas ve usuller dahilinde yararlanacakları öngörülerek esasen anayasanın ncu ve nci maddelerinde yer alan ilkelere aykırı olan ve başbakanlık merkez teşkilatında çalışan personele uygulanan tarih ve sayılı kanunun nci maddesine atıfda bulunularak hem yargı yolundan kaçmak ve hem de bu günkü maaş katsayısı karşısında merkez teşkilatı memurlarına ayda net olarak lira ila lira arasında değişen miktarlarda seyyanen fazla çalışma ücreti ödenmesi sağlanmaktadır bu düzenleme fazla çalışma ücretini sayılı devlet memurları kanunun nci maddesi hükümlerine göre ve fiilen fazla çalışma yaparak alan memurlar arasında büyük bir eşitsizlik ve adeletsizlik yaratmaktadır bir yanda aynı kanuna tabi olmakla birlikte lira aylık alan bir memur varken öte yanda bu miktara yakın bir tutarda sadece fazla çalışma ücreti ödenmesini anayasanın hiç bir hükmüyle hak ve nesafet ölçüleriyle bağdaştırmak mümkün değildiresas sayısı karar sayısı bu fıkranın son cümlesiyle de sayılı devlet memurları kanunu hükümlerine göre serbest bölge müdürlüklerinde memur olarak istihdam edilen personele yine diğer kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlardan farklı olarak serbest bölgeler fonundan maaşlarının dışında ve maaş ve her türlü ücretlerinin toplamı kadar tazminat ödenmesinin öngörülmesi de keza anayasanın ve nci maddelerine aykırı düşmekte ve kamu kurumları arasında ücret adaletsizliği yaratmaktadır sayılı kanunun nci maddesinin fıkrası ile yapılan düzenleme sayılı kanun hükümlerine göre memur istihdam etmekte olan bütün kuruluşlarda çalışan memurlar arasında eşitsizlik yarattığı kadar aynı zamanda kendi içinde de eşitsizliğin kaynağını oluşturmaktadır bu sebeplerle bu fıkranın anayasanın ve nci maddelerine açık olarak aykırı olduğundan iptali gerektiği düşünülmektedir nci maddesinin fıkrasında yer alan hizmetin gerektirdiği hallerde müsteşar müsteşar yardımcıları ve genel müdürler için bu süre şartı aranmaz şeklindeki hükümle bir önceki cümlede geçen merkez teşkilatı birimlerinde ibaresi keza anayasanın ncu maddesinin eşitlik ilkelerine aykırıdır zira yurt dışı görevlere atanmada kurumda en az üç yıl çalışmış olmak şartı getirilirken söz konusu unvanlarda bulunanlar için bu sürenin aranmamasını ve yurt dışındaki bir göreve sadece merkez memurlarının atanmasını hem memur teminatı ve hem de kanun önünde eşitlikle bağdaştıramayız bu sebeple fıkrasında geçen merkez teşkilatı birimlerinde ibaresi ile yukarda beyan edilen hükmün anayasanın ncu maddesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir geçici ncü maddesinin ilk cümlesinde yer alan müsteşarlıklar merkez teşkilatında görevli personelden en az yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olanlardan tarihine kadar müsteşarlıklar merkez teşkilatında en az yıl çalışmış olanlar kamu personeli yabancı dil seviye tespit sınavından en az düzeyinde not almak kaydıyla yaş sınırına bakılmaksızın ilk açılacak yeterlik sınavından en fazla iki kez yararlanarak başarılı olanlar hazine uzmanı veya dış ticaret uzmanı olmaya hak kazanırlar hükmü anayasanın ve ncu maddelerine ve yerleşmiş uygulama ile müktesep hakların korunması ilkelerine aykırıdır zira sayılı kanuna ek olarak çıkarılan ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici nci maddesinin b ve bentlerinde düzenlenen hükümlere göre yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olan ve yıl hizmeti bulunan memurlara herhangi bir önşart getirilmeksizin uzman unvanı verilmiştir yine tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici nci maddesiyle hdt müsteşarlığında görevli personeli ile dpt müsteşarlığından hdt müsteşarlığına devredilen personelden bu kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte yıllık yüksek okul mezunu olarak yıl çalışmış olanlara da uzmanlık sınavı hükümlerine tabi olmaksızın uzmanlık titri verilmiştir tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici ncı maddesi ile yıllık yüksek okul mezunu memurlara yüksek okul mezunu olarak en az yıl çalışmış olanlara uzmanlık titri verilmişken bu yeni düzenleme ile bu haklar geri alınmaktadıresas sayısı karar sayısı değişik tarihlerde yürürlüğe konulan khklerin içeriği incelendiğinde uzmanlıkla ilgili hükümler her ne kadar genel bir düzenlemeymiş gibi gözüküyor ise de bir takım kısıtlayıcı hükümler getirilerek kişi bazında uygulamaların yapıldığı ve bir takım imtiyazlı kişilere ayrıcalıklar tanıdığı açıkca ortadadır sayılı kanunun geçici ncü maddesinde uzmanlık titrini alabilmek için yukarıda belirtilen khklerin uzmanlıkla ilgili maddelerine konulmayan yabancı dil sınavı şartının getirilmesiyle bir anlamda yüksek okul mezunu olarak çalışan memurlar arasında ayrıcalığa yer verildiği dolayısıyla eşit görevlerde çalışmakla beraber uzmanlık titrini alamayan memurlar arasında anayasanın eşitlik ilkesine ters uygulama yapıldığı görülmektedir diğer taraftan geçmişte kurumda çalışmış olmakla birlikte bu görevinden şu veya bu sebeple ayrılmış uzun süre kurum hizmetlerinden uzak kalmış olanlara kanunun nci maddesinin fıkrasıyla tanınan hakların halen kurumda çalışanlara tanınmaması da yine bir ayrıcalık getirmektedir bu sebeple geçici üçüncü madde ile yapılan bu düzenleme anayasanın ve ncu maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir geçici ncü maddesinin ikinci fıkrasının dördüncü ve beşinci cümlelerinde yer alan halen müsteşarlıklar merkez teşkilatlarında tarihli ve sayılı kanun ile sayılı kanuna tabi olarak çalışanlar ile kadroları başka kurumlarda bulunmak kaydı ile istihdam olunan personel başbakanlık merkez teşkilatında görevli personelin yararlandığı fazla çalışma ücretinden aynı usul ve esaslara göre tarihinden geçerli olmak üzere yararlanır bu kanunun yayımı tarihinde uzman unvanını haiz olmayan ancak sözleşmeli olarak istihdam edilen şube müdürleri ile yüksek okul mezunu şube müdürü unvanını almış ve diğer personelin de sözleşmeli olarak çalıştırılmasına devam olunur hükmü ile üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan müsteşarlıklarda müsteşar müsteşar yardımcısı genel müdür hukuk müşaviri personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı genel müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar durumlarına göre hazine uzmanı veya dış ticaret uzmanı unvanını bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başka bir işleme gerek kalmaksızın almış sayılırlar hükmü anayasanın ve nci maddelerinde ifadesini bulan hukuk devleti kanun önünde eşitlik ve ücrette adalet ilkelerine olduğu kadar nci maddesine de açıkca aykırılık teşkil etmektedir zira bu maddenin ikinci fıkrasının yukarda beyan edilen hükümleri fazla çalışma ücretinde eşitliği ortadan kaldırmaktadır bu hükümlerle düzenlenen gerek fazla çalışma ve gerekse sözleşmeli istihdam sözleşmeli istihdamın şekil ve şartlarının bakanlar kuruluna bırakılması dilekçemizin kanunun nci maddesinin anayasaya aykırılığı ile ilgili ve bölümlerinde beyan edilen gerekçelerle üçüncü fıkrasının ikinci cümlesindeki ve atanmış sayılan görevlere ilişkin düzenlemenin de aynı hizmeti veren bazı görevliler arasında ayrım yapılmakta olması örneğin mezkur hükümle sayılan unvanlar arasında hukuk müşaviri unvanının yer almasına rağmen aynı görevi yürüten hukuk müşaviri unvanının anılan madde hükmünde yer almaması özlük hakları açısından bir ayırımcılığın en bariz ifadesi olup eşit unvanlar arasında eşit uygulamaya yer verilmediği gerekçeleriyle anayasanın ve nci maddelerine aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir tarih ve sayılı hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkındaki kanunun nci geçici ve ncü maddelerinde yer alan bazıesas sayısı karar sayısı hükümlerin anayasanın başlangıç kısmının nci ve nci bentleri ile ve ncü maddelerine aykırılıkları anayasanın başlangıç hükümlerine aykırılık anayasanın başlangıç bölümünde yer alan beşinci bendinde egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiç bir kişi veya kuruluşun bu anayasada belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı sekizinci bendinde ise her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme hak ve yetkilerine sahip olduğu şeklindeki ilkeleriyle bağdaşmamaktadır zira gün ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan gün ve sayılı kanunun dava konusu ettiğimiz nci maddesinin c ve fıkralarıyla geçici ve ncü maddelerinde yer alan hükümlerle yapılan ve bir kısım personel için öngörülen sözleşmeli istihdamı bunlardan bir kısmının tc emekli sandığına diğer bir kısmının sosyal sigortalar kurumuna tabi olmasını bu kuruluşların merkez teşkilatında çalıştırılan personele diğer devlet memurlarına nazaran farklı bir fazla çalışma ücreti ve farklı tazminatlar ödenmesine imkan sağlanılması bazı görevlere yapılacak atamalarda genel kuralların dışında ayrıcalıklar getirilmesi gibi farklı düzenlemeler anayasanın bu temel ilkelerine açık olarak aykırı olup iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve nci maddelerine aykırılık bilindiği üzere anayasanın nci maddesi türkiye cumhuriyeti başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan hukuk devletidir beşinci maddesi devletin temel amaç ve görevleri kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışmaktır altıncı maddesinde egemenliğin kullanılması hiç bir surette hiç bir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz ve nci maddesinde de yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmü yer almıştır anayasanın bu kurallarına rağmen mezkur kanunun dava konusu ettiğimiz madde ve fıkralarında yer alan hükümlerini yarattığı adaletsizlikler eşitsizlikler ve taşıdığı imtiyazlı düzenlemeleri dolayısıyla ayrıca anayasanın inci maddesinde kanunla düzenleneceği öngörülen ve memurların özlük haklarına ilişkin hususların yine imtiyazlı ödeme şekilleri de belirleyecek bir biçimde bakanlar kuruluna bırakmış olmasını yukarda zikrettiğimiz anayasa kurallarıyla bağdaşması mümkün görülmemekle anayasanın ve nci maddeleri yanında ve nci maddelerine de aykırı olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve nci maddelerine aykırılık anayasanın ncu maddesinde herkes ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır nci maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını bağlayan hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz nci maddesinde devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır ve nci maddesinde de heresas sayısı karar sayısı türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez hükmü yer almaktadır anayasamızın bu kurallarına rağmen tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinin fıkrasında genel manada aynı nitelikleri taşıyan memurlardan bir kısmına bazı görevlere atanma yasağı getirilmektedir fıkrasında kurum dışından bazı kimselere belirli görevlere atanmada imtiyaz tanınmaktadır fıkrasında dava dilekçemizin ve bölümlerinde arzedildiği üzere bazı personelin kadro karşılığı sözleşmeli ve emekli sandığına tabi bir kısmının sosyal sigortalar kurumuna tabi sözleşmeli ücretlerinin şekil ve şartlarının kanun yerine bakanlar kurulunca ve ücret eşitsizliği yaratacak şekilde tespit edileceği kamu kuruluşlarında çalışan memurlara genel olarak ödenen fazla çalışma ücretinin dışına çıkılarak bir yanda ayda sadece lira aylık alan memura rağmen sadece fazla çalışma ücreti olarak lira ile lira arasında fazla çalışma ücretinin öngörülmesini geçici maddelerle yurt dışına yapılacak atamalarda getirilen istisnaları anayasanın yukarıda arzedilen ve nci maddeleri ile birlikte ve nci maddeleriyle de bağdaştırmak mümkün görülmediğinden bu düzenlemelerin anayasa kurallarına aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın nci maddesine aykırılık anayasanın nci maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin hakları ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği öngörülmüş olmasına rağmen adı geçen müsteşarlıklarda bazı görevlerde sözleşmeli istihdamı imkan sağlanması ve bunların tamamen anayasanın bu maddesi kapsamında bulunan hak ve mükellefiyetlerinin tesbit ve belirlenmesinin bakanlar kuruluna bırakılmış olmasının anayasanın yukarıda arzedilen kuralına aykırı olduğu kuşkusuzdur diğer taraftan bu kanunun nci maddesinin fıkrasındaki bu düzenleme aynı zamanda bir yetki devri niteliği taşımakla anayasanın nci maddesine de aykırı olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve ncü maddelerine aykırılık anayasanın nci maddesinin dördüncü fıkrasında yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır ve ncü maddesi de anayasa mahkemesi kararları kesindir anayasa mahkemesi kararları yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını bağlar hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin daha önce bir çok defa kamu kesiminde sözleşmeli personel istihdamına ilişkin olarak yapılmış düzenlemelerin muhtelif ve müesses kararlarıyla iptal etmiş olmasına rağmen dava konusu edilen hükümlerde yine memuriyet statüsünde bulunanların sözleşmeli olarak istihdamlarına imkan sağlayan hükümlerinin anayasanın yukarıda arzedilen ve ncü maddelerinde yer alan ilke ve kurallara aykırı olduğu ve bu yönüyle de iptali gerektiği düşünülmektedir sonuç ve i̇stem aralık tarihli ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan aralık tarih ve sayılı hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun nci maddesinin fıkrasının üç ve dördüncü fıkrasının altıncı cümlelerinde fıkrasının üçüncü cümlesinde geçen merkez teşkilatı birimlerinde ibaresi ileesas sayısı karar sayısı dördüncü cümlesinde fıkrasında geçici üçüncü maddesinin birinci ve üçüncü geçici dördüncü maddesinin ikinci fıkrasının dördüncü ve beşinci cümleleri ile üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan düzenleme ve hükümlerin anayasanın başlangıç bölümünün beşinci ve sekizinci fıkralarıyla ve ncü maddelerine aykırı bulunmaları sebebiyle iptali talebinden ibaret olup anamuhalefet partisi anavatan partisi türkiye büyük millet meclisi grubu adına bu istikamette karar verilmesini arz ve talep ederiz
2,957
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir burç gıda mad i̇th i̇hracaat san ve tic ltd şti vekili av mustafa topaloğlu tarafından akdeniz i̇hracatçılar birliğine bağlı hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri i̇hracatçıları birliğine üye olan müvekkili şirketin i̇hracatçı birliklerinin kuruluşu i̇şleyişi i̇ştirak sahipleri organları üyelerinin hak ve yükümlülüklerine dair bakanlar kurulu kararının maddesinde belirlenen mesleki ahlâk ve dayanışmayı korumak ilkesini ihlal ettiğinden bahisle süresiz olarak birlik üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda davanın reddine karar veren adana i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı kararını temyizen inceleyen dairemizce ihracatçı ve ithalatçı birlikleri ve bunların oluşturduğu dış ticaret birlikleri üst kuruluşunun yapılanmasını düzenleyen sayılı hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesinin bendinin anayasaya aykırı olup olmadığı yönünden incelenmesi gerekli görüldüğünden anılan yasa maddesi anayasaya aykırılık yönünden değerlendirilerek gereği görüşüldü akdeniz i̇hracatçılar birliğine bağlı hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri i̇hracatçıları birliğine üye olan davacı şirket sayılı hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan i̇hracatçı birliklerinin kuruluşu i̇şleyişi i̇ştigal sahaları organları üyelerin hak ve yükümlülüklerine dair sayılı bakanlar kurulu kararının maddesine aykırı davrandığından bahisle birlik üyeliğinden süresiz olarak çıkarılmıştır birlik üyeliğinden çıkarmaişleminin iptali istemine yönelik olan bu davada dava konusu işlemin düzenleyici işlem niteliğindeki bakanlar kurulu kararına dayanması bu kararın hukuka uygunluğunun da sayılı yasanın maddesi çerçevesinde değerlendirilmesinin zorunlu olması nedeniyle anılan düzenleyici işleme dayanak oluşturan sayılı yasanın hükmü bu davada uygulanabilecek yasa kuralı niteliğini taşımaktadır sayılı yasanın maddesinin bendinde yer alan hükme dayanılarak ihracatçıları teşkilatlandırmak suretiyle ihracatı artırmak ihracatçıların mesleki faaliyetlerini ve ilişkilerini tanzim etmek müsteşarlığın vereceği görevleri ifa etmek üzere özel bütçelere sahip ihracatçı birliklerinin görevlerine dair esasları düzenlemek amacıyla sayılı bakanlar kurulu kararı ile değişik sayılı i̇hracatçı birliklerinin kuruluşu i̇şleyişi i̇ştigal sahaları organları üyelerin hak ve yükümlülüklerine dair bakanlar kurulu kararı yürürlüğe konulmuş anılan bakanlar kurulu kararının maddesinde ihracatçı birliklerinin aynı konuda faaliyet gösteren en az ihracatçının başvurusu müsteşarlığın teklifi üzerine bakanlık onayı ile kurulacağı birliğin kuruluşuna dair tebliğin resmi gazetede yayımlanmasını müteakip tüzel kişilik kazanacağı hükmüne yer verilmiştir anılan kararın maddesinde birliğe üye olma zorunluluğu maddesinde üyelerine aidat ödemek yükümlülüğü getirilmiş ayrıca aynı kararın maddesinde de birlik genel kurulunun müsteşarlık gözetiminde yapılacağı öngörülmüştür i̇hracatçı birliklerinin teşkilatlanmaları işleyişleri gelirleri gelirlerinin kullanım esasları iştigal sahaları denetimleri organları üyeliğe ilişkin hak ve yükümlülüklerinin bakanlar kurulu kararı ile belirlenmesi ve kuruluşlarının ise belli sayıda ihracatçının başvurusu üzerine dış ticaret müsteşarlığının teklifiyle ve bakan onayı ile gerçekleşmesi kuruluşa ilişkinesas sayısı karar sayısı tebliğin resmi gazetede yayımlanması ile birliğin tüzel kişilik kazanması ve sayılı yasanın bendinde birliğin dış ticaret müsteşarlığının bağlı kuruluşu olarak belirtilmiş olması nedeniyle bu birliklerin kamu kuruluşu olarak nitelendirilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe konulan i̇hracat rejimi kararına dayanılarak hazırlanıp yayınlanan i̇hracat yönetmeliğinin maddesinde ihracatçı ihraç edeceği mala göre ihracatçı birliğine üye olan gerçek usulde vergiye tabi tek vergi numarası sahibi gerçek ve tüzel kişi tacirler esnaf ve sanatkârlar odalarına kayıtlı olup üretim faaliyetleri ile iştigal eden esnaf ve sanatkâr ile joint venture ve konsorsiyumlar olarak tanımlanmıştır görüldüğü gibi sayılı ihracat rejimi kararına dayanılarak çıkarılan ihracat yönetmeliğindeki ihracatçı tanımlamasıyla ihracatçılık meslek olarak kabul edildiği gibi ihracatçıları teşkilatlandırmak suretiyle ihracatı artırmak ihracatçıların mesleki faaliyetlerini ve ilişkilerini düzenlemek müsteşarlığın vereceği görevleri yapmak üzere kurulun ihracatçılar birliği de mesleki kuruluş niteliğini taşımaktadır i̇hracatçı birliklerinin belirtilen statüsü nedeniyle birliklerin kuruluş usul ve esaslarının anayasanın koyduğu kurallara uygunluğu açısından irdelenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralına yer verilirken anayasanın maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceğine anayasanın maddesinde de idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde ise kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunla gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzel kişileridir hükmü yer almıştır yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda yasayla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından yasama yetkisinin genelliği yasama organı dilediği alanı kuşkusuz anayasa ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisini haizdir yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemezesas sayısı karar sayısı yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasanın maddesinde yer alan hükümle idarenin kuruluşunun örgütlenme ve faaliyet alanının yönetim esas ve usullerinin yasayla düzenlenmesi gerektiği kurala bağlanmıştır anayasada yer alan bu kural gereğince bir kamu tüzel kişiliğinin kurulması halinde ona varlık verecek olan yasada ne gibi kurallara ve ilkelere yer verileceğinin anayasada belirlenmemesi durumunda bu hususun yasa koyucunun takdirine bırakılmış olduğunun kabulü gerekir kamu tüzel kişiliğinin kuruluşunu sağlayacak olan yasada idareye herhangi bir düzenleme yetkisi tanınması halinde bu yetki idarenin yasallığı ilkesi çerçevesinde sınırlayıcı ve tamamlayıcı bir yetki olmak durumundadır anayasanın maddesinde meslek kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere tüzelkişiliği bulunan kamu kurumları şeklinde düzenlemeleri amaçlanmış böylece kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının amaçları gösterilerek temel esaslar belirlenmiş kuruluş işleyiş ve denetimlerine ilişkin konuların yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür sayılı yasanın maddesinin bendinde dış ticaret müsteşarlığının bağlı kuruluşları ihracatçı ve ithalatçı birlikleri ve bunların oluşturduğu dış ticaret birlikleri üst kuruluşu ile i̇hracatı geliştirme ve etüd merkezidir i̇hracatçı birlikleri i̇thalatçı birlikleri ve bunların üst kuruluşlarının teşkilatlanma işleyişleri gelirleri gelirlerinin kullanım esasları iştigal sahaları denetimleri organları ve üyeliğe ilişkin esasları ile üyelerinin hak ve yükümlülüklerini gösteren statüleri bakanlar kurulu kararı ile belirlenir kuralına yer verilmiştir söz konusu bu düzenleme ile temel kuralları koyulmadan ölçüsü belirlenmeden ve sınırları çizilmeden bakanlar kuruluna bağlı kuruluş olarak kabul edilecek kamu kuruluşunu oluşturma yetkisi tanınmakta bu kuruluş mesleki kuruluş niteliği taşıdığı halde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilişkin anayasada yer alan ilke ve kurallar da gözardı edilmektedir bu şekildeki bir düzenleme anayasanın yasama yetkisinin devredilemeyeceğini düzenleyen maddesi idarelerin yasayla düzenleneceğini belirleyen maddesi ve meslek kuruluşlarının yasayla kurulacağını öngören maddesine aykırı görülmektedir açıklanan nedenlerle sayılı hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali ve öncelikle yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyanın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,174
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın gerekçesi başvuran mahkeme davalılardan birinin vekili tarafından öne sürülen anayasaya aykırılık iddiasını aynen benimsemiştir bu iddialar özetle şöyledir davada uygulanması istenilen hükümler hukukun genel kurallarına anayasanın eşitlik ilkesine ve adalet kavramına ters düşmektedir sayılı kanunun maddesinin fıkrasının uygulanmasının idarenin takdirine bırakılması eşitlik ilkesini zedelediği gibi anayasanın özüne de aykırı bulunmaktadır öte yandan itiraz konusu hükümler objektiflikten uzak olup yargıya müdahale niteliğini de taşımaktadır
68
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu hüküm altına alınmıştır bütün organları üzerinde hukukun mutlak egemenliğe sahip olduğu yasa koyucunun faaliyetlerinde anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı bulunduğu hukuk devletinde yasaların çıkartılmasında kamu yararının ve hukuk devleti ilkesinin gözetilmesi şarttır yine anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiş maddesinde ise mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği öngörülmüştür danıştay da anayasanın yüksek mahkemeler başlıklı maddesinde düzenlenmiştir anılan maddede danıştayın idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı belirtilerek danıştayın davaları görmek başbakan ve bakanlar kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek tüzük tasarılarını ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek idari uyuşmazlıkları çözümlemek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevli olduğu hükme bağlanmıştır aktarılan bu anayasal düzenleme karşısında anayasanın maddesinde belirtilen kanunun kanunların değil yine anayasanın maddesinde belirtilen danıştayın kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usullerini düzenleyen sayılı danıştay kanunu olduğu açıktır nitekim sayılı danıştay kanununun kabul tarihinin tc anayasasının kabul tarihinin ise olması anayasanın inci maddesinde sözü geçen kanunun danıştay kanunu olduğu yargısını desteklemektedir yasakoyucunun uyuşmazlığın görülüp çözülmesinde hangi yargı düzeninin görevli ve yetkili bulunduğunu belirlemesi bu düzenlemenin uygun sonucu ise de sayılı rekabetin korunması hakkında kanunun maddesinin ilk fıkrasının ilk cümlesinde olduğu gibi anayasanın yüksek mahkeme olarak tanımladığı bu haliyle asli görevi idari uyuşmazlıklarda genel görevli olan i̇dare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının son inceleme yeri olarak idari yargı düzeninde içtihat birliğini sağlamak olan danıştayın çeşitli yasalara serpiştirilecek düzenlemelerle davaların ilk ve son derece mahkemesi haline getirilmesi bu düzenlemenin anayasaya uygun sonucu olmayıp kamu yararı içermemekte ve hukuk devleti ilkesine de aykırı düşmektedir öte yandan danıştay başka yasalarla da kimi davaların görüm ve çözümünde ilk derece mahkemesi olarak görevli kılınmıştır bu yasalardaki hükümler ise ya sayılı danıştay kanununun maddesinde sayılan danıştayın yargısal görevleriyle çelişmediğinden yada bu düzenlemelere dayalı olarak danıştayda dava açılmamış olması nedeniyle anayasaya uygunlukları açısından incelenememiş olup bu durum sayılı yasanın inci maddesine örnek teşkil etmemektediresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin ilk fıkrasının ilk cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
393
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir alkollü araç kullanmak suçu sayılı karayolları trafik kanununun maddesinde idari para cezası ile müeyyidelendirilmiş iken önce tarih sayılı yasa ve daha sonra tarih sayılı yasa ile değiştirilerek yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin birinci defada üç ay ikinci defada bir yıl süre ile sürücü belgeleri ellerinden alınır her iki seferinde ayrıca tl para cezası uygulanır üçüncü defasında ise beş yıl süre ile sürücü belgeleri ellerinden alınır ve bir aydan iki aya kadar hafif hapis cezası ile birlikte tl hafif para cezası uygulanır şeklinde müeyyide belirlenmiştir müeyyideyi uygulayacak merciinin belirlenmesine ilişkin aynı yasanın maddesinin birinci fıkrasında yer alan bu kanundaki hafif para cezasının veya bununla birlikte hafif hapis cezasının belgelerin geri alınması ve iptal cezasını veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır hükmü dışında kanunda başka bir hüküm yoktur bu anlamda uygulamada başlangıçta sürücü belgeleri trafik memurlarınca alınmış ancak yargıtayın kararlılık kazanan içtihatları ve i̇çişleri bakanlığının bu doğrultudaki emirlerine göre fiili uygulamaya son verilerek hukuk devleti olmanın gereği itibariyle işin yargıya intikali gerçekleşmiştir ne var ki sayılı kanunun iki ve üçüncü maddeleri ile getirilen yeni düzenleme ile sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması yetkisi trafik görevlilerine bırakılmıştır somut olayda iptali istenen yasa maddeleri uygulanarak işin görevsizlik kararı ile yetkili mercie intikali halinde yargılama süreci gözardı edilerek suç tutanağı ceza tutanağına dönüştürülecek ve sürücü belgesi zaptolunacaktır bu bağlamda yargı sürecinin uzun olması idari makamların derhal olaya el koyarak sonuca çabuk ulaşılması cezanın amaçlanan caydırıcılık özelliği yönünden ve bir anlamda trafik terörünün önlenmesi açısından tercihe şayan görülebilirse de kamu hürriyetinin yargı kararı olmaksızın kısıtlanması sonucunu doğuran olayda hukukun feda edilmesi düşünülmemelidir anayasamızın maddesi türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu belirtmektedir anayasamızın maddesi kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmünü içermektedir anayasanın maddesi ile temel hak ve hürriyetlerle ile ilgili genel ve özel sınırlama koşulları belirlenmiştir anayasamızın maddesinde idare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz hükmü yer almaktadır anayasamızın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir denilmiştiresas sayısı karar sayısı bu ilkeler çerçevesinde olaya bakıldığında yasakoyucu anayasanın öngördüğü ilkelere uygun olmak koşulu ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerini belirleyecek ancak kişi hürriyetlerinin kısıtlanması sonucunu doğuran müeyyidelerin uygulanmasını idareye bırakmayacaktır aksi durum temel hak ve özgürlüklerin en büyük güvencesi olan yargı erkinin devre dışı bırakılmasını ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi sonucunu doğuracaktır sonuç davada uygulanacak kural olan ve sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması yetkisini trafik görevlilerine bırakan sayılı yasanın ikinci ve üçüncü maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı sebebiyle iptali için anayasa mahkemesi başkanlığına müracaat edilmesine karar verilmiştir
446
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı kanunla sayılı sayıştay kanununun anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararı ile iptal edilen inci maddesi yeniden düzenlenmiştir buna göre sayıştay birinci başkanının bu kanunda yazılı niteliklere sahip isteklilerden ek inci madde esaslarına göre sayıştay başkan ve üyeleri önseçim geçici komisyonunca belirlenecek iki aday arasından tbmm genel kurulunca gizli oyla seçileceği kabul edilmiştir sayılı sayıştay kanununda tarih ve sayılı kanunla yapılan değişikliklerden bazı hükümlerin anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek türkiye büyük millet meclisi anamuhalefet partisi tarafından yüksek mahkemenize açılan iptal davası üzerine mahkemeniz esas karar ve tarihli kararıyla sayılı kanunla değiştirilen sayıştay birinci başkan ve üyelerinin seçimine ilişkin inci madde ile ncı maddenin bazı fıkralarını anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir mahkemeniz iptal kararının gerekçe bölümünde özetle aşağıdaki görüşleri benimsemiştir anayasanın ıncı maddesinde sayıştayın türkiye büyük millet meclisi adına denetleme yapacağı öngörülmüştür türkiye büyük millet meclisi ile sayıştay arasındaki bu ilişki sayıştayın kuruluşunu üyelerinin seçimini denetiminin kapsamını ve böylece hukuksal yapısını belirler türkiye büyük millet meclisi adına denetim yapan anayasal bir organın başkan ve üyelerinin seçimi anayasada gösterilmemiş ise de bu seçimler tbmm ile sayıştay arasındaki ilişkinin doğal sonucudur ancak tbmmnin görev ve yetkilerini belirleyen anayasanın nci maddesi karşısında dava konusu ve ncı maddelerdeki seçimlerin tbmm bütçe ve plan komisyonuna bırakılması seçimlerin tbmm tarafından yapılmış sayılıp sayılmayacağı sorununu doğurmaktadır türkiye büyük millet meclisi komisyonları tbmm i̇çtüzüğüne göre kurulurlar ancak istisnai olarak bütçe komisyonunun kuruluş biçimi anayasanın nci maddesi ile gösterilmiştir tbmm komisyonları onları kuran ve onları görevli ve yetkili kılan meclis genel kurullarına bağlı olarak ve onlar adına parlamenter faaliyetlerin hazırlık safhasını yürüten meclis içi kuruluşlardır bu komisyonlar yasama meclislerine bağlı olup asli yetkileri yoktur bunların temel görevi meclislere yardımcı olmaktır yasa tasarı ve teklifleri ile meclis genel kurulunca karara bağlanacak bir kısım işlerin hazırlanması konuların olgunlaştırılması ve teknik süratle görüşülmesini sağlamaktır kısacası komisyonlar yasama meclislerinin genel kurullarında görüşülecek metinleri hazırlamak ve bunlarla ilgili ön çalışmaları yapmakla görevli kuruluşlardır anayasa mahkemesinin tarihli ve esas kararesas sayısı karar sayısı sayılı kararında da belirtildiği gibi tbmm komisyonlarının çalışmalarının yasa tasarı ve tekliflerini meclis genel kurulu adına inceleyerek bu konudaki düşüncelerin belirtmekten ibarettir anayasanın ve üncü maddeleri tasarıları ile kesin hesap kanun tasarılarını inceleme yetkisini bütçe komisyonuna vermiştir bütçe komisyonunun görevleri bu çerçeve ile sınırlıdır sayıştay ile ilgili seçimler tbmmnin istisnai olarak kullandığı ve maddi anlamda idari nitelikte olan bir yetkidir tbmmne ait bir yetki bütçe komisyonu dahil hiçbir meclis komisyonunca kullanılamaz yukarıda açıklanan nedenlerle sayıştay yasasının inci maddesi ile ncı maddesinin üçüncü dördüncü ve beşinci fıkraları anayasanın nci maddesine aykırıdır ve iptali gerekir yüksek malumları olduğu üzere anayasanın üncü maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağına dair hüküm mevcuttur kabul edilen sayılı kanunla sayıştay başkanı ve üyeleri ön seçim geçici komisyonu kurulmakta ve komisyona sayıştay birinci başkanlığı seçimlerinde iki aday belirleme yetkisi verilmektedir bu düzenleme tbmm genel kurulunun görevlerini kısıtlayıcı niteliktedir geçici komisyona verilecek görev sadece adayların sayılı sayıştay kanununda başkanlık için belirlenen nitelikleri taşıyıp taşımadığı hususlarının araştırılmasından ibaret olmalıdır bilindiği gibi anayasasının inci maddesi düzenlenirken anayasa mahkemesine meclis ve cumhuriyet senatosu tarafından üye seçiminde ön seçim komisyonu uygulamasına gidilmemiş her iki meclis genel kurullarının doğrudan seçime gitmesi benimsenmiştir diğer taraftan anayasasının ve uncu maddelerine göre yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve cumhuriyet başsavcıvekili askeri yargıtay askeri yüksek i̇dare mahkemesi uyuşmazlık mahkemesi hakimler ve savcılar yüksek kurulu üye seçimleri yapılırken yüksek yargı organları genel kurullarının belirlediği adaylar ikinci bir incelemeye tabi tutulmadan ve kısıtlanmadan doğrudan cumhurbaşkanının seçimine sunulmaktadır bütün bu sebeplerden dolayı sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle sayıştay kanununun inci maddesinde yapılan yeni düzenlemenin birinci fıkrasının anayasanın ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırı olduğu düşünülmektedir sayılı kanunun çerçeve üncü maddesiyle sayıştay kanununun ncı maddesi bütünüyle değiştirilmiş ve sayıştayda boşalan üyelik sayısının beşi bulduğu tarihten itibaren yedi gün içerisinde seçim işlerine başlanacağı maddede belirlenen esaslar dahilinde sayıştay genel kurulunca her boş yer için dörder aday seçileceği sonucun tbmm başkanlığına sunulması üzerine sayıştay ve üyeleri ön seçim geçici komisyonunun sayıştay genel kurulunca seçilen aday sayısını yarıya indireceği tbmm genel kurulunun da ancak geçici komisyonca belirlenen iki adaydan birini sayıştay üyesi olarak seçeceği hükme bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı tesbit edildiği üzere nitelikleri sayıştay genel kurulunca belirlenen adaylar onbeş kişilik geçici bir komisyonun salt çoğunluğuyla başka bir deyimle sekiz milletvekilinin oyuyla yarıya indirilmekte bu suretle asli göreve sahip olan tbmm genel kurulunun görev ve yetkileri son derece kısıtlanmaktadır mahkemenizin yukarıda ayrıntılarıyla alınan sayı ve tarihli kararında da belirtildiği gibi meclis komisyonları yasama meclisine bağlıdır ve asli yetkileri bulunmamaktadır komisyonlarca reddedilen kanun tasarısı ve teklifleri dahi tbmm i̇çtüzüğünün ncı maddesi gereğince genel kurulun gündemine girmekte ancak genel kurulca da reddedilmesi üzerine red tarihinden itibaren bir tam yıl geçmedikçe tbmmnin aynı yasama dönemi içinde yeniden verilememektedir sonuç olarak sayıştay genel kurulunca her türlü incelemeden sonra belirlenen adayların geçici komisyonca yarıya indirilmesinin hiç bir haklı nedeni bulunmadığından buna ilişkin değiştirilen ncı maddenin üçüncü fıkrasının anayasanın ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sayılı kanunun çerçeve üncü maddesiyle sayılı sayıştay kanununun nci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir ancak sayıştay birinci başkanı ve üyeleri tbmm başkanının önerisi üzerine türkiye büyük millet meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla görevden alınabilir anayasanın ncı maddesinin üçüncü fıkrası sayıştay başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir hükmünü içermektedir bu hükme uygun olarak düzenlenen sayılı sayıştay kanununun başkan ve üyelerin teminatı başlıklı nci maddesinde de sayıştay başkan ve üyeleri azlolunamaz kendileri istemedikçe yaşından önce emekliye ayrılamaz memuriyetten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı kesin hüküm giymiş olanların görevleri kendiliğinden görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği tam teşkilatlı resmi sağlık kurulu raporuyla kesin olarak anlaşılanların da sayıştay genel kurul kararı ile görevleri sona erer hükmü yer almaktadır kanun teklifinde yer almayan bu düzenleme meclis plan ve bütçe komisyonunda herhangi bir gerekçe gösterilmeden metne ilave edilmiştir yüce mahkemeniz tarih ve sayılı kararında sayıştay mensuplarına hakimlerinkine benzer bir güvence tanınmasına anayasal dayanak bulunmadığını açıklamış ise de aynı kararda sayıştay başkan ve üyelerine en az yüksek memur güvencesinin tanınması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koymuşturesas sayısı karar sayısı başta sayılı devlet memurları kanunu olmak üzere diğer tüm mevzuat incelendiğinde azil müessesesinin tamamen yasalardan çıkarıldığı ve sayılı tc emekli sandığı kanununun uncu maddesinin bendinde yer alan resen emekliye sevk hükmünün yüce mahkemenizce iptal edildiği izahtan varestedir yukarıda da açıklandığı üzere anayasanın ıncı maddesine paralel olarak kanunun nci maddesi düzenlenmiş sayıştay başkan ve üyelerinin azledilemeyeceği kesin hükme bağlanmıştır tarih ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun inci maddesinde mahkemenin görev ve yetkileri belirlenirken sayıştay başkan ve üyelerinin görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yüce divanda yargılanacakları belirlenmiştir esasen bu konu sayıştay kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasında da hüküm altına alınmıştır sebeple sayılı kanunun çerçeve üncü maddesi ile sayıştay kanununun nci maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere ilave edilen fıkra anayasanın üncü maddesinin son fıkrası ile ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sayılı kanunun çerçeve inci maddesi ile sayıştay kanununa eklenen ek inci madde önseçim geçici komisyonuna ilişkin hükümler içermektedir yukarıda da arzedildiği üzere geçici komisyon meclis plan ve bütçe komisyonu üyeleri arasından siyasi partiler ile bağımsızların tbmmndeki temsil güçleri oranında ve ad çekme usulüyle belirlenen onbeş kişiden oluşmakta salt çoğunlukla karar vermekte ilk iki oylamada sonuç alınmadığı takdirde geçerli oyların en yükseğini alanlar seçilmiş sayılmaktadır geçici komisyon sayıştay birinci başkan seçimini doğrudan yapıp iki aday belirlemekte sayıştay üye seçiminde ise sayıştay genel kurulunca her boş yer için belirlenen dört adayı yarıya indirmektedir yukarıda da açıklandığı üzere geçici komisyon sayıştay birinci başkanlığı için müracaat edenlerin aranılan niteliklere sahip olup olmadıklarını inceleyebilir ancak tbmm genel kurulunun görevine müdahale ederek aday sayısını ikiye indiremez böyle bir düzenleme i̇ptal kararınızda da belirtildiği üzere meclis genel kurulunun görevine müdahale niteliğindedir ve bu nedenlerle ek inci maddenin üçüncü ve sonuncu fıkralarıyla birinci fıkrasında yer alan aday belirlemek sözcükleri anayasanın nci ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırıdır ve iptali gerekmektedir sayılı kanunun birinci fıkrasının ilk cümlesi hariç geçici ikinci maddenin birinci fıkrası keza yukarıda açıklanan nedenler ve yüksek mahkemenizin emsal kararı karşısında anayasanın nci ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sonuç ve i̇stemesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenler ilgili anayasa hükümleri yüce mahkemenizin emsal kararları karşısında tarih ve sayılı sayılı sayıştay kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesine dair kanunun çerçeve nci maddesi ile değiştirilen ve aşağıya aynen alınan sayılı sayıştay kanununun inci maddesinin nci fıkrası sayıştay birinci başkanı bu kanunda yazılı niteliklere sahip isteklilerden ek inci madde esaslarına göre sayıştay başkan ve üyeleri önseçim geçici komisyonunca belirlenecek iki aday arasından tbmm genel kurulunca gizli oyla seçilir anayasanın nci ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan çerçeve üncü madde ile değiştirilen ve aşağıya aynen alınan ncı maddenin üncü fıkrasının son cümlesi ile dördüncü fıkrası bu durumda aday seçimi müteakip fıkrada belirtilen usule göre yapılır sayıştay başkanlığınca bildirilenler arasından bu maddenin birinci fıkrasındaki dağıtım oranları dahilinde ek inci madde esaslarına göre boş üyelik sayısının iki katı kadar belirlenen adaylar türkiye büyük millet meclisi genel kuruluna sunulur dağılım oranları dahilinde gösterilen adaylar için ayrı ayrı listeler halinde birleşik oy pusulası düzenlenir adayların adlarının karşısındaki özel yer işaretlenmek suretiyle oy kullanılır seçilecek üyelerin sayısından fazla verilen oylar geçersiz sayılır seçimde kontenjan gruplarının oranları dahilinde ençok oyu alan adaylar seçilmiş sayılır anayasanın ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan çerçeve üncü madde kanunun nci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere ilave edilen ve aşağıya aynen alınan fıkrası ancak sayıştay birinci başkanı ve üyeleri türkiye büyük millet meclisi başkanının önerisi üzerine türkiye büyük millet meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyu ile görevden alınabilir anayasanın üncü maddesinin son fıkrası ile ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olduğundan çerçeve inci madde ile sayıştay kanununa eklenen ve aşağıya aynen alınan ek inci maddenin üncü ve son fıkrası ile birinci fıkrasında yer alan aday belirlemek sözcükleri ön seçim geçici komisyonu mevcudun salt çoğunluğu ile toplanır sayıştay birinci başkan adaylarının seçiminde aday listesi sayıştay üye adaylarının seçiminde ise kontenjan gruplarına göre düzenlenen birleşik oy pusulası kullanılır aday seçimleri gizli oy ile yapılır aday seçilebilmek için ilk turda üye tam sayısının salt çoğunluğu ikinci turda oylamaya katılanların salt çoğunluğu aranır i̇lk iki oylamada sonuç alınamadığı takdirde geçerli oyların en yükseğini alanlar seçilmiş sayılır adayların belirlenmesi sırasında oylarda eşitlik olması halinde eşit oy alanlar arasında yeniden oylama yapılıresas sayısı karar sayısı ön seçim geçici komisyonu gerekli gördüğü hallerde adaylarla mülakat yapabilir anayasanın nci ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan sayılı kanunun birinci fıkrasındaki ilk cümlesi hariç aşağıya aynen alınan geçici ikinci maddesinin birinci fıkrası sayıştay kanununun ek inci maddesi esaslarına göre üncü maddesinde belirtilen niteliklere sahip olanlar arasından aynı kanunun ncı maddesinde yazılı oranlar dahilinde boş üyelik sayısının iki katı kadar belirlenen adaylar türkiye büyük millet meclisi genel kuruluna sunulur sayıştay üyeleri türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda sayılı kanunun bu kanunla değişik ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki usule uygun olarak seçilir anayasanın nci ve üncü maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan esas yönünden iptaline karar verilmesi anayasanın ve nci maddeleri gereğince arzolunur
1,802
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru gerekçesi şöyledir sayılı yasanın maddesi sayılı yasa ile değiştirilmiş ve sayılı kadastro kanununa göre bu yerlerin kadastrosu öncelikle yapılıp hükmün dışında kalan ve fıkraları anayasa mahkemesinin günlü kararı ile iptallerine karar verildiği görülmüştür bu kez anayasa mahkemesi kararında bildirilen görüşler esas alınmak suretiyle yeniden sayılı yasa ile düzenleme yoluna gidildiği bilinmektedir anayasamızda yer alan orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazların kadastrosunun yapılması olağandır zira bu taşınmazlar özellikle anayasamızın maddesinde yer alan orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için devlet aleyhine alınan yerlerin ihya edilerek yasa ile bu halkın yararlanmasına özgülenmesi öngörülmüştür anayasamızın bu işlerin yapılmasını devlete görev olarak yüklemi özellikle ormanların küçültülmemesi amacıyla orman içi veya bitişiği köylerin halkına arazisinin tahsisini sağlamak suretiyle kalkınmaları amaç edinilmiştir anayasa ile güdülen amaç bilim ve fen bakımından bundan böyle orman kalkının yararına tahsis edilmesi suretiyle değerlendirilmesi ve diğer yandan ormanların tahribinin önlenmesidir yasa ile bu husus gözetilmiş tahsis edilecek kişilerin orman köyü nüfusuna kayıtlı olmaları ve geriye dönük en az yıl müddetle yerde ikamet etmiş bulunmaları aranmaktadır orman içi köylüsüne bu yerlerin tevziinde önde güdülen araçlardan birisi de kapsamında kalan taşınmazların ilerde ekonomiye katkı sağlayacak biçimde tahsistir şayet kadastro çalışması sırasında fiili kullanım durumuna göre sınırlandırılırsa ve hazine adına tesbit edilen bu yerler üzerindeki muhtesat ile tasarruf edenlerin isimleri kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterileceğine ilişkin sayılı yasa ile yapılan düzenleme ormanların küçültülmesi ve yağmalanması sonucunu doğuracağından anayasamızın maddesine aykırıdır anayasanın ruhu ile temas ettiği düzenleme orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazların verimlilik esasına göre tanzim ve düzenlenmesi ile dağıtılması olmalıdır fiili kullanım durumuna göre sınırlandırıldığında muhtesat ile tasarruf edenlerin isimleri kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmesi halinde bu yöne göz ardı edilmiş kaçınılmış olacaktır vatandaş tarafından orman alanlarının tahrip edilmesine imkan tanınmış olacaktır ki herkes çevresindeki orman alanının tahrip edecek ve çevrenin bozulması sonucu da yaratılacağından anayasamızın maddesine de aykırıdır i̇ptali istenen yasa metni sonuç olarak devlet ormanlarının mülkiyetinin devir olunmasına zamanaşımı ile mülk edinmesine yol açacağından anayasamızın maddesine de aykırıdır i̇ptali istenen bu yasal düzenleme ile ormanlara zarar verebilecek faaliyete ve eylemlere fiili kullanım durumuna göre sınırlandırılmasının olanağının tanınması anayasasanın maddesine ve maddesine aykırı bulunmaktadır halde davalı hazine vekilince günlü dilekçede ileri sürülen bu hususlar mahkememiz tarafından da ciddî olduğu kanısına varılarak az önce açıklanan mahkememiz görüşü de esas alınarak dava dosyasındaki belgeler ve tasdikli örneklerinin bu kararımız ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştiresas sayısı karar sayısı
397
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı gümrük kanununa inci maddeden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı gümrük kanununa eklenen maddesiyle gümrük ve ticaret bakanlığına tarihli ve sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun uyarınca yaptırarak işletme hakkını verdiği gümrük kapıları veveya lojistik merkezlerini işletme süresi bittikten sonra yılı geçmemek üzere tarihli ve sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun inci maddesinde belirtilen kiralama veveya işletme hakkının verilmesi yöntemleri ile sayılı kanun ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin ikincil mevzuattaki görevlendirme usullerini kıyas yoluyla uygulayarak devretme yetkisi verilmekte ve devirlerin yöntemini değer tespit komisyonu ve görevlendirme komisyonu üyelerini bu komisyonların çalışma usul ve esasları ile diğer hususları belirlemeye gümrük ve ticaret bakanı yetkili kılınmaktadır türkiyenin gümrük kapıları veveya lojistik merkezleri tarihli ve sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun hükümlerine göre özel sektör işletmelerine birçoğu türkiye odalar ve borsalar birliğine yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde işletme hakkının yıl süreyle devredilmesini öngören özel hukuk sözleşmeleriyle yaptırılmıştır sayılı kanunun süre başlıklı nci maddesinde sözleşmelerin süresinin yıldan fazla olamayacağı belirtilirken devir başlıklı uncu maddesi bu kanuna göre sermaye şirketi veya yabancı şirket tarafından yapılan yatırım ve hizmetler sözleşmenin sona ermesi ile birlikte her türlü borç ve taahhütlerden ari bakımlı çalışır ve kullanılabilir durumda bedelsiz olarak kendiliğinden idareye geçer şeklinde kurallaştırılmıştır bu hükümlere göre sayılı kanun hükümlerine göre yap işlet devret modeli kapsamında yaptırılan gümrük kapıları veveya lojistik merkezlerinin sözleşmelerinde belirtilen işletme süresinin sona ermesi ile birlikte her türlü borç ve taahhütlerden ari bakımlı çalışır ve kullanılabilir durumda bedelsiz olarak kendiliğinden gümrük ve ticaret bakanlığına geçmesi hukuksal bir zorunluluktur mülkiyeti kendiliğinden gümrük ve ticaret bakanlığına geçecek gümrük kapıları veveya lojistik merkezlerindeki kamu hizmetlerinin kamu personeli eliyle kamu hukukuna tabi süreçlerde yürütülmek yerine yürütülen kamu hizmetinin kiralama veya işletme hakkının devredilmesi suretiyle özelleştirilmesi düşünülüyorsa bunun esas ve usulleri sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunda eksiksiz bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı gerçekten de sayılı kanunun kamu hizmetlerinin gördürülmesinin özelleştirilmesi başlıklı inci maddesi kamu hizmeti gören kuruluşların mülkiyet devri suretiyle özelleştirilmesine ilişkin konularda bu kanunun inci maddesinde öngörülen ayrı kanunlarla düzenleme yapılmasına ilişkin şartlar saklı kalmak kaydıyla genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıklarının baraj gölet otoyol yataklı tedavi kurumları limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri bu kanunun inci maddesinin bendinde belirtilen ve kamu hizmeti gören tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri üreten kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müessese bağlı ortaklık işletme ve işletme birimlerinin i̇şletme haklarının verilmesi veya kiralanması ve mülkiyetin devri dışındaki benzeri diğer yöntemlerle özelleştirilmesi bu kanun hükümleri çerçevesinde yapılır genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların sadece tekel niteliğindeki mal ve hizmet üretim faaliyetleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim faaliyetleri imtiyaz addolunur bunların dışındakiler imtiyaz sayılmaz bu madde gereğince imtiyaz sayılan faaliyetlerle ilgili olarak yapılacak anlaşma ve sözleşmeler imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri niteliğinde olup diğer kanunların bu hususları düzenleyen özel hükümleri saklıdır bu madde gereğince işletme hakkı verilmesi kiralama veya benzeri diğer yöntemlerle kullanma hakkının devri süresi yılı geçemez şeklinde kurallaştırılmış özelleştirme yöntemleri değer tespiti ve ihale yöntemleri ise inci maddesine konu oluşturmuştur kamu hizmetine özgülenmiş mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıklarının işletme hakkının devri veya kiralanması yoluyla özelleştirilmesi sayılı kanunda düzenlenirken sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanunda ise kanunda sayılan yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret yöntemiyle sözleşmede öngörülen süre içinde yaptırılması ve sözleşmede öngörülen süre içinde işletildikten sonra idareye devrine ilişkin düzenlemelere yer verilirken gerek sayılı kanunda gerekse sayılı bkk ile yürürlüğe giren sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanunun uygulama usul ve esaslarına i̇lişkin kararda kamu hizmetine özgülenmiş mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıkların işletme hakkının devri veya kiralanması yoluyla özelleştirilmesine ilişkin olarak doğrudan ya da kıyas yoluyla uygulanacak herhangi bir hukuksal düzenlemeye yer verilmemiştir bu bağlamda tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı gümrük kanununa inci maddeden sonra gelmek üzere eklenen maddesindeki düzenlemeler herhangi bir hukuksal ihtiyacı karşılamadığı gibi herhangi bir hukuksal ihtiyaçtan da kaynaklanmamakta düzenleme sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun uyarınca yaptırarak işletme hakkı verilen ve işletme süresi bittikten sonra mülkiyeti kendiliğinden gümrük ve ticaret bakanlığına geçen gümrük kapıları veveya lojistik merkezlerindeki kamu hizmetlerinin kiralama veya işletme hakkının devredilmesi suretiyle özelleştirilmesine ilişkin sayılı kanunda özelleştirme yüksek kurulu md ve ile özelleştirme i̇daresi başkanlığına verilen md görev ve yetkilerin bertaraf edilerek işletme hakkının devri veya kiralamaesas sayısı karar sayısı yoluyla özelleştirme uygulamaları hakkında sayılı kanun ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin ikincil mevzuatta kıyas yoluyla uygulanacak herhangi bir hüküm bulunmamasına rağmen sayılı kanun ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin ikincil mevzuatta görevlendirme usullerinin kıyas yoluyla uygulanması görüntüsüörtüsü altında tamamen gümrük ve ticaret bakanının keyfi uygulamalarına bırakılması tercihine hukuksallık kazandırmak amacıyla yasalaştırılmıştır anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti siyasal iktidarı hukukla sınırlayarak ve devlet etkinliklerinin düzenle sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturarak aynı zamanda istikrara da hizmet eder bu istikrarın özü hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlanabilmesi ise kuralların genel soyut açık ve anlaşılabilir olmalarına bağlıdır kamu hizmetine özgülenmiş mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıklarının işletme hakkının devri veya kiralanması yoluyla özelleştirilmesine ilişkin kuralların da bu nitelikleri taşıması hukuk devletinin bir gereği olduğu kadar idarenin işlemlerini hukuka uygun bir şekilde nasıl yapılması gerekeceğinin de bir gereğidir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi de bir zorunluluktur öte yandan hukuk devleti olabilmenin bir başka göstergesi de yasalarda genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmemeyi belli bir bakanlığı hedef almamayı aynı durumda olan tüm özelleştirmelerin aynı kurallara bağlanmasını zorunlu kılar bu bağlamda iptali istenen kural belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yasama yetkisinin amacına uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır anayasa mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri içinde yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bütün kamusal girişimlerin temelinde bulunması doğal olan kamu yararı düşüncesinin yasalara egemen olması kamu hizmetine özgülenmiş mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıklarının işletme hakkının devri veya kiralanması yoluyla özelleştirilmesine ilişkin kurallarda bu esası gözetmesi ve özelleştirmeye ilişkin olarak yürürlükte yasal kurallar bulunurken bu kuralları bertaraf ederek özelleştirmelerde keyfiliğe hizmet eden düzenlemelerden kaçınması gerekir yasakoyucunun kişisel siyasi ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararına yönelik olmayan başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir yetki saptırması ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği kurallaştırılırken nci maddesinin üçüncü fıkrasında devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas veesas sayısı karar sayısı usullerin kanunda gösterileceği dördüncü fıkrasında ise devlet kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceğinin kanunla belirleneceği kurallarına yer verilmiştir anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesini değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasını gerekli kılar kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir bu bağlamda yasakoyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır i̇ptali istenen düzenlemelerdeki gümrük kapıları veveya lojistik merkezlerini sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun inci maddesinde belirtilen kiralama veveya işletme hakkının verilmesi yöntemleri ile sayılı kanun ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin ikincil mevzuattaki görevlendirme usullerini kıyas yoluyla uygulama gibi bir usulle devretme yetkisi veren ve hiçbir ilke konulmadan ve çerçeve çizilmeden devirlerin yöntemini değer tespit komisyonu ve görevlendirme komisyonu üyelerini bu komisyonların çalışma usul ve esasları ile diğer hususları belirleme yetkisini gümrük ve ticaret bakanına veren düzenlemeler yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan anayasanın nci maddesiyle ve düzenlemelerin yasallığı ilkesiyle bağdaşmadığı için de anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yukarıda açıklandığı üzere sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı gümrük kanununa inci maddeden sonra gelmek üzere eklenen maddesi anayasanın nci nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun inci maddesinin beşinci fıkrasının i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun kooperatif ve birliklerdeki ortaklık payları rehin veya haciz edilemeyeceği gibi başka bir kooperatif ya da birlikle birleşme hali dışında devredilemez şeklindeki fıkrası sayılı kanunun uncu maddesi ile kooperatif ve birliklerdeki ortaklık payları rehin ve haciz edilemez ortaklık paylarının devri örnek anasözleşmede belirtilen şartlarla yapılabilir şeklinde değiştirilmiştir sayılı kanunun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun nci maddesinde ise kooperatif ve birliklerin örnek anasözleşmeleri birliklerin görüşü alınarak bakanlıkça hazırlanır bakanlıkça bu kanunda açıkça örnek anasözleşmelerde düzenleneceği belirtilen hususlara ilişkin hükümlerde birliklerin görüşü de alınarak doğrudan veya birliklerin yarıdan bir fazlasının yönetim kurullarının bu konudaki müşterek isteği ve bakanlığın oluru ile değişiklik yapılabilir denilmiştir bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere iptali istenilen cümle ile ortaklık paylarının devrine imkan tanınmakta ancak bununesas sayısı karar sayısı şartları önceki düzenlemede olduğu üzere yasa ile belirlenmeyip bakanlığın iradesine bırakılmaktadır pay devri kooperatif ve birliklerin sermayeleri ile doğrudan ilişkisi olan bir işlemdir sermaye bir ticaret işinin kurulması yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamıdır kooperatif ve birlik ortakları da sahip oldukları ortaklık payları kadar sermayeyi teşkil eden anapara ve paraya çevrilebilir mallar üzerinde mülkiyet hakkına sahiptirler bu nedenle ortaklık paylarının devrinin mülkiyet hakkının kullanılması anlamına geldiği çok açıktır anayasanın inci maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz denilerek mülkiyet ve miras hakları anayasal bir kurum olarak güvence altına alınmıştır i̇ptali istenilen cümle ile ortaklık payların devir şartlarının diğer bir anlatımla sınırlamaların kanunla yapılmayıp idarenin iradesine bırakılması anayasanın inci maddesine aykırıdır diğer taraftan sayılı kanunun inci maddesinde bu kanunun amacı tarım satış kooperatif ve birliklerini etkin ve sürdürülebilir bir şekilde özerk ve malî yönden bağımsız kılmak olarak açıklanmıştır tarım satış kooperatif ve birliklerinin sermayesiyle ve dolayısıyla mali yapısıyla doğrudan ilişkili olan ve ortaklığa bağlı hakların özellikle yönetim seçme ve seçilme haklarının kullanımı bakımından da büyük önem taşıyan pay devrinin tarım satış kooperatif ve birliklerinin özerkliğinin ve mali yönden bağımsız olmalarının temel nedeni olduğundan kanunun inci maddesinde açıklanan amaca uygun olmayıp kooperatif ve birliklerin özerlik ve bağımsızlıklarını zedelediğinden kamu yararına dayanmamaktadır anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır bu nedenle de iptali istenilen cümle anayasanın nci maddesine de aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun inci maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun üncü maddesinin i̇kinci fıkrasındaki ürün alım bedelini hesaplama ve ödeme şekline kredi kullanmalarına yatırımlarına gelir gider farklarının dağıtımına ve giderlerin paylaşımına i̇baresinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun üncü maddesinde kooperatif ve birliklerin çalışma konuları ile ürün alım ve değerlendirme işlemlerine ilişkin esasların örnek anasözleşmelerde gösterileceği belirtilmekte iken bu maddeyi değiştiren sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasındaki iptali istenen cümle ile ürün alım bedelini hesaplama ve ödeme şekline kredi kullanmalarına yatırımlarına gelir gider farklarının dağıtımına ve giderlerin paylaşımına ilişkin usul ve esasların da örnek sözleşmelerde gösterileceği belirtilmiş dolayısıyla bu hususları düzenleme yetkisi de bakanlığa verilmiştir ürün alım bedelini hesaplama ve ödeme şekline kredi kullanmalarına yatırımlarına gelir gider farklarının dağıtımına ve giderlerin paylaşımı tarım satış kooperatif ve birliklerinin mali ve finansal konularıyla doğrudan ilişkili faaliyetler olup kooperatifler ve birliklerin özerkliğinin ve mali yönden bağımsız olmalarının temel koşulları olduğundan bu faaliyetlere ilişkin yetkilerin ellerinden alınarak idareye verilmesi sayılı kanunun inci maddesinde tanımlanan amaçla bağdaşmayıp kooperatifler ve birliklerin özerkliğinin ve mali yönden bağımsız olmalarını zedeleyen bir düzenlemedir diğer taraftan kooperatifler ve özellikle de birlikler sayılı kanunun yürürlüğe girdiği yılından bu yana ürün alım bedelini ödeme şekli kredi kullanımı yatırımlar gibi konularda piyasa koşullarına göre farklı fiyat uygulaması avans ödeme ile ürün alımı ortaklara bankalar vasıtasıyla kredi kullandırılması ekonomik koşullara göre yatırımların durdurulması gibi piyasa hareketleri karşısında risklerini azaltan finansman ihtiyaçlarına göre uygun sistemler geliştirmiş ve büyük uğraşlar sonucu bu sistemlerin ortakları tarafından benimsenmesini de sağlamışlardır bu konularda bakanlığın anasözleşmeler ile farklı uygulamalar getirmesi birliklerin ve kooperatiflerin yanında ortakları ile de büyük sorunlara neden olabilecektir bütün bu nedenler iptali istenilen i̇barenin kamu yararına dayanmadığının açık bir göstergesidir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki ürün alım bedelini hesaplama ve ödeme şekline kredi kullanmalarına yatırımlarına gelir gider farklarının dağıtımına ve giderlerin paylaşımına ibaresi anayasanın nci maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının i̇lk cümlesinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının kooperatif ve birliklerin organları genel kurul yönetim kurulu ve denetim kuruludur şeklindeki ilk tümcesi sayılı kanunun inci maddesiyle birlik ve kooperatif organları genel kurul ve yönetim kuruludur biçiminde değiştirilerek denetim kurulu tarım satış kooperatif ve birliklerinin organları arasından çıkarılırkenesas sayısı karar sayısı inci maddesinin birinci fıkrasındaki bakanlık belirleyeceği usul ve esaslar dahilinde kooperatif ve birliklerin işlem hesap ve varlıkları ile mali tablolarını tarihli ve sayılı kanuna göre denetim yetkisine sahip bağımsız denetim kuruluşlarına denetlettirmelerini isteyebilir kuralı ise sayılı kanunun nci maddesiyle bakanlıkça ortak sayısı ve ciro gibi kıstaslar dikkate alınarak belirlenen birlikler tarihli ve sayılı türk ticaret kanununun ilgili hükümlerine göre bağımsız denetime tabidir şeklinde değiştirilerek bir yandan bakanlığın talebi bakanlıkça belirlenen kıstaslara dönüştürülürken diğer yandan sayılı kanuna göre yapılacak bağımsız denetim bakanlıkça belirlenen birlikler ile sınırlandırılarak bakanlığın belirlemesinin dışında kalan birlikler ile kooperatifler bağımsız denetim yanında kooperatif ve birlik organı denetim kurulu denetiminin de dışına çıkarılarak denetimsiz kooperatif ve birlikler yaratılmaktadır anayasanın inci maddesinde devlete milli ekonominin yararlarını dikkate alarak öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alma görevi verilmiştir anayasanın devlete verdiği bu görev bağlamında yürürlüğe konulan sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında üreticilerin karşılıklı yardım dayanışma ve kefalet suretiyle meslekî faaliyetleri ile ilgili ihtiyaçlarını sağlamak ürünlerini daha iyi şartlarla değerlendirmek ve ekonomik menfaatlerini korumak amacıyla aralarında sınırlı sorumlu değişir sayıda ortaklı ve değişir sermayeli tüzel kişiliği haiz tarım satış kooperatifleri kurabilecekleri belirtilirken dördüncü fıkrasında kooperatiflerin sermayelerinin ortak üreticilerin birliklerin sermayelerinin ise ortak kooperatiflerin taahhüt edecekleri ortaklık paylarından oluşacağına yer verilmiş üncü maddesinin birinci fıkrasında ise kooperatif ve birliklerin ortakların ve gerektiğinde diğer üreticilerin ürünlerini daha iyi şartlarla değerlendirmek meslekî faaliyetleri ile ilgili ihtiyaçlarını karşılamak ve ekonomik menfaatlerini korumak konularında çalışacakları kurala bağlanmıştır bu bağlamda tarım satış kooperatifleri üreticiler arasında karşılıklı yardım ve dayanışma ile mesleki ihtiyaçların karşılanması ve ürünlerin daha iyi şartlarda değerlendirilerek ekonomik menfaatlerin korunması amacıyla sermayesini üretici ortakların koyduğu sermayesiyle sorumlu değişir ortaklı ve değişir sermayeli tüzel kişilerdir diğer yandan sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında sayılı kanunun sayılı kooperatifler kanununun ayrılmaz bir parçası olduğu belirtildikten sonra tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında sırasıyla sayılı kanun sayılı kanunda açıkça örnek anasözleşmelerde düzenleneceği belirtilen hususlarda örnek anasözleşmeler sayılı kooperatifler kanunu ve türk ticaret kanununun anonim şirketlerle ilgili hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış sayılı kanunun uncu maddelerinde denetçiler düzenlenmiş inci maddesinde genel kurulun denetleme organı olarak en az bir yıl için bir veya daha fazla denetçi ile yedek denetçiler seçeceği denetçiler ile yedeklerinin kooperatif ortakları arasından olmasının şart olmadığı ve denetçilerin genel kurul namına kooperatifin bütün işlem ve hesaplarını tetkik edeceği belirtilmiştir tarım satış kooperatif ve birlikleri ortaklarının mesleki ihtiyaçlarını karşılamak ürünlerini daha iyi şartlarda değerlendirerek ekonomik çıkarlarını korumak amacıyla ortaklarının koyduğu sermayeyle kurulan ve organlarında ortaklarının oylarıyla görev alınan demokratik kitle örgütleridiresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde demokratik devlet ilkesi cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmış inci maddesinde ise devlete kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alma görevi verilmiştir demokratik devlet ilkesi yönetimin hesap verebilirliğinin sağlanmasını gerektirir kooperatif ve birliklerde ortakların seçimiyle oluşan yönetim kurullarının hesap ve işlemleri ile faaliyetlerinin ortakların seçimiyle oluşan denetim kurulları tarafından ortaklar adına denetlenmesi ve yönetimin hesap verebilirliğinin sağlanması demokratik devlet ilkesinin gereğidir i̇ptali istenen birlik ve kooperatif organları genel kurul ve yönetim kuruludur düzenlemesiyle birlik ve kooperatiflerin denetim kurulları ortadan kaldırılarak birlik ve kooperatif yönetim kurullarının hesap ve işlemleri ile faaliyetlerinin birlik ve kooperatiflerin oylarıyla seçilen denetim kurulları tarafından genel kurulları adına denetlenmesinin önüne geçilmekte ve böylece genel kurula genel kurul tarafından seçilmiş denetim kurulları tarafından genel kurul adına yapılmış denetim raporları temelinde hesap vermekten azade kılınmış yönetim kurulları yaratılmaktadır demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alınması ve yönetimlerin hesap verebilirliğinin sağlanması esas olduğundan birlik ve kooperatiflerin yönetim kurullarının hesap verebilirliğini ortadan kaldıran düzenleme anayasanın nci maddesindeki demokratik devlet ilkesiyle bağdaşmadığı gibi devlete anayasanın inci maddesiyle verilmiş kooperatifçiliğin gelişmesi için gerekli tedbirleri alma görevine de aykırılık oluşturur anayasa mahkemesinin bir çok kararında belirtildiği üzere anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir sayılı kanunun inci maddesiyle bir yandan denetim kurulu tarım satış kooperatif ve birliklerinin organları arasından çıkarılırken diğer yandan nci maddesiyle sayılı kanuna göre yapılacak bağımsız denetim bakanlıkça ortak sayısı ve ciro gibi ölçütlerle belirlenen birlikler ile sınırlandırılarak bakanlığın belirlemesinin dışında kalan birlikler ile kooperatiflerin tamamının bağımsız denetim yanında denetim kurullarının da denetimi dışına çıkarılarak denetimsiz kooperatif ve birlik yönetim kurulları yaratılmasında adalet hakkaniyet ve kamu yararı olduğu ileri sürülemez denetim kurullarının yasayla ortadan kaldırılması yoluyla kooperatif ve birlik yönetim kurullarının hesap ve işlemleri ile faaliyetlerinin denetim dışına taşınarak hesap verebilirliklerinin ortadan kaldırılması adalet anlayışına sığmadığı hakkaniyetle bağdaşmadığı ve kamu yararına olmadığı için iptali istenen düzenleme anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır öte yandan ortak sayısı ve ciro gibi ölçütlere göre bakanlık tarafından belirlenen birlikler sayılı kanuna göre denetlenir ve denetim giderleri birlik bütçesinden ödenirken bakanlığın belirlemesi dışında kalan birlikler ile kooperatiflerde ve ayrıca sayılı kooperatifler kanununa göre kurulan diğer kooperatif ve birliklerde sayılı kanuna göre denetim yapılmayacaktır dolayısıyla iptali istenen düzenleme sayılı kanunda ve ayrıca sayılı kanun ile sayılı kanunda hukuki konumları aynı olan birlik ve kooperatiflereesas sayısı karar sayısı farklı işlem ve mali yükümlülükler getirilmesi sonucunu doğurduğundan anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesine de aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının kooperatif ve birliklerin organları genel kurul yönetim kurulu ve denetim kuruludur şeklindeki ilk tümcesi anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun üncü maddesinin i̇kinci fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinde yönetim kurulunun ayda bir kez olağan olarak toplanacağı kooperatif ve birlik işlerinin zorunlu kıldığı durumlarda ise gerekçeli olarak olağanüstü toplanabileceği hükme bağlanmış ancak iptali istenen cümle ile yönetim kurulu üyelerine ayda en fazla iki toplantı için huzur hakkı ve harcırah ödenebilir denilerek yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı ve harcırah miktarlarına sınırlama getirilmiştir sayılı kanunun sayılı kanun ile değiştirilen üncü maddesinin ikinci fıkrasında birlik yönetim kurulu karar organı olarak kanun anasözleşme ve genel kurul kararları doğrultusunda birlik faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin ilke ve esasları saptar yıllık iş programları politika ve stratejiler ile personel politikasını belirler iş ve işlemlerin bunlara uygun yürütülmesini gözetir genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yerine getirilmesini denetler ve açıkça genel kurulun yetkisinde tanımlanan hususlar dışında birliğin işletme konusunun ve amacının gerçekleştirilmesi için gerekli olan kararları alır hükmüne yer verilmiş sayılı kanunun üncü maddesinde de kooperatif ve birlikler ortakların ve gerektiğinde diğer üreticilerin ürünlerini daha iyi şartlarla değerlendirmek meslekî faaliyetleri ile ilgili ihtiyaçlarını karşılamak ve ekonomik menfaatlerini korumak konularında çalışırlar denilerek birlik ve kooperatif yönetim kurullarına önemli görevler ve sorumluluklar verilmiştir bu görev ve sorumlulukların yerine getirilebilmesi için birlik yönetim kurullarının gerektiğinde ayda ikiden fazla toplanabileceği açıktır nitekim üncü maddede kooperatif ve birlik işlerinin zorunlu kıldığı durumlarda birlik gerekçeli olarak olağanüstü toplanabileceği hükme bağlanmış olması da bunun açık bir göstergesidir anayasanın inci maddesinde hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı angaryanın yasak olduğu belirtilmiştir madde gerekçesinde angarya kişinin emeğinin karşılığını almadan zorla çalıştırılması olarak tanımlanmıştır anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da angarya bir maldan ya da bir kişinin çalışmasından karşılıksız yararlanma olarak tanımlanmıştır angarya yasağı çalışma veya sağlanan hizmetin karşılığının mutlak surette ödenmesini gerektirir bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı ve harcırah miktarlarına sınırlama getiren iptali istenen cümle anayasanın inci maddesine aykırıdır diğer taraftan yasa koyucu düzenleme yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmakesas sayısı karar sayısı üzere üç alt bileşenden oluşmaktadır elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise getirilen kural ve ulaşılmak istenen amaç arasında var olması gereken ölçüyü ifade etmektedir ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet sınırlamadan beklenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür i̇ptali istenen kural kamu yararı ve bireyin yönetim kurulu üyelerinin hakları arasında adil bir denge oluşturmadığından ölçülülük ilkesine ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu açıktır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen sayılı tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen ibare ile sayılı türk ticaret kanununun ilgili hükümlerine göre bağımsız denetime tabi olacak birliklerin ortak sayısı ve ciro gibi kıstaslar dikkate alınarak bakanlıkça belirleneceği belirtilmiştir bakanlığın yapacağı belirlemede birliklerin ortak sayısı ve ciro kriterine ilişkin örneğin sayı ve miktar olarak bir çerçeve çizilmediği gibi ortak sayısı ve ciro gibi kıstaslardan hangi kıstasların anlaşılması gerektiğine ilişkin bir belirleme de yapılmamış bu konuda yetki tümüyle bakanlığa bırakmıştır hukuk devletinin temel unsurlarından birisi de belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygul
4,011
esas sayısı karar sayısı karaman i̇l emniyet müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapan davacının ay kısa süreli durdurma cezası ile tecziye edilmesine ilişkin olduğunu belirttiği karaman valiliği i̇l polis disiplin kurulu başkanlığının karar no karar no ve tarihli işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada uygulanacak olan ve emniyet teşkilatı disiplin tüzüğünün l maddesine ve yürürlük maddesine dayanak teşkil eden sayılı emniyet teşkilat kanununun üncü gerek inzibat komisyonları tarafından ve gerek salahiyet dairesinde resen verilecek inzibat cezalarını icap ettiren fiil ve hareketlerin ne olduğunu ve cezaların derece ve miktarı polis mesleğinin haiz olduğu hususiyet ve ehemmiyet gözetilerek tanzim edilecek nizamnamede tayin olunur memuriyette ihraç cezası müstesnadır maddesinin anayasaya uygun olup olmadığı yönünden gerekli inceleme yapılarak işin gereği görüşüldü sayılı emniyet teşkilat kanununun üncü maddesine dayanılarak tarih ve nolu bakanlar kurulu kararı ile çıkarılan ve tarih ve nolu resmi gazetede yayımlanan emniyet teşkilatı disiplin tüzüğü nün lve maddesine istinaden davacının ay kısa süreli durdurma cezası ile tecziye edildiği sayılı emniyet teşkilat kanununun üncü maddesi hükmünün bu davada uygulanacak olması ve bu davada uygulanacak tüzüğe dayanak teşkil etmesi nedeniyle iptali istenilen sayılı emniyet teşkilat kanununun üncü madde hükmünün bakılan davada uygulanacak kural olduğunda duraksama bulunmamaktadır sayılı emniyet teşkilat kanununun başvuru konusu kuralının anayasaya aykırılığı sorunu dava konusu kural hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağının tanzim edilecek nizamnamede tayin olunacağını belirlemiştir kamu hizmetlerini yürüten kamu görevlilerinin görev anlayışları yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları öngörülmüştür anayasanın maddesinde suç ve cezaların kanuniliği ilkesi düzenlenmiştir ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunun açıkça suç sayması şartına bağlanmış olmasıyla suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin şekli bakımdan kanun biçiminde çıkarılması yeterli olmayıp bunların içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerekir bu açıdan kanunun metni bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir denilmiştir dava konusu kural ile düzenlenmesi öngörülen hususlar hangi fiillerin hangi disiplin cezalarını gerektireceği gibi konuları içermektedir kamu görevlileri olan emniyet mensuplarının disiplin işlemleri konusunda kuralla getirilmiş bir kanuni güvence bulunmamaktadır söz konusu disiplin işlemleri anayasanın yukarıda yer alan hükümleriesas sayısı karar sayısı gereğince kanunla düzenlenmesi öngörülen hususlardır bu hâliyle emniyet mensupları için getirilmiş herhangi bir kanuni güvence bulunmadığı gibi yasal olarak belirlilik de sağlanmamıştır kural sadece hangi fiillere hangi disiplin cezalarının uygulanacağı belirlenirken polislik mesleğinin öneminin gözetilmesi gerektiğini belirtmiş ancak bunun dışında herhangi bir kanuni düzenlemeye yer vermemiştir dava konusu kural bu hâliyle disiplin uygulamaları ile ilgili olarak genel ilkeleri ortaya koymamakta disiplin cezalarını gerektiren hâl ve durumları belirlememektedir dolayısıyla kapsama dâhil emniyet personelinin disiplin suçuna ilişkin fiillerinin kanunda gösterilmeyerek tüm bu fiillerin nizamnamede düzenlenmesini öngören dava konusu kural anayasanın maddeleriyle bağdaşmamaktadır sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu yolundaki görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca ve yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı emniyet teşkilat kanununun üncü maddesi hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görüldüğünden anılan maddenin iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına davacının yürütmeyi durdurma isteminin anayasa mahkemesince karar verildikten sonra veya dosyasının anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay geçtikten sonra incelenmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
595
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ bornova asliye hukuk mahkemesinin anayasa mahkemesine başvurma kararında özetle i̇ptalinin temini istenen sayılı kanunun maddesidir bu hüküm iptal edilmediği takdirde doğrudan bu davaya uygulanması gereken bir yasa hükmü bulunmaktadır bu madde nizamname hükmüne göre hesap ve işlem yapılmasını öngörmektir halbuki vakıflarla ilgili sayılı kanunun maddesi alakalıların vakfiyeye göre intifa hakları mahfuzdur kaidesini koymuştur buna göre esas kanun vakfiyeye göre yılı bütçesi ile ilgili sayılı kanunun maddesi nizamnameye göre hak verilmesine hükmetmişlerdir nizamname hakkı daraltmaktadır bu sonuca göre iptali istenen yasa maddesi doğrudan doğruya bu davada uygulanacak kanun hükmü olduğu için anayasanın maddesine göre mahkememizin meseleyi anayasa mahkemesine götürmek yetkisinin bulunduğu tespit edilmektedir anayasasından önceki anayasası döneminde kanun ve tüzükteki çatışan hükümlerin ortaya koyduğu sorunlar zaman için anayasa mahkemesi ve kanunların iptali söz konusu olmadığından esas kanun tatbik olunup tüzük ihmal olunmalı ve kaideler hiyerarşisine göre vakıflar kanununun maddesi tüzük hükümlerine tercih edilmelidir yolundaki yorum ile kararlar verilip netice alınması temin edilmiştir ancak bütçe kanununa tüzüğün uygulanması yolunda hükümler konunca bu defa iki yasa hükmü çelişir olmuştur her ne kadar bütçe kanununun geçici süre için uygulanacağı bu süre geçince esas kanunun tatbikine devam gerekeceği düşünülebilirse de son yıllarda aynı hükmün her mali yılın bütçelerine konularak tüzük uygulamasının devam ettirilmek istenmesi karşısında sayılı kanunun maddesinin uygulanmasının ortadan kalkmasını sağlayıcı fakat bir bütçe kanunu hükmü ile bunun temininin istendiği görülmektedir bütçe kanunlarının diğer kanunlardan ayrıcalıkları anayasanın ve maddelerinde belirlenmiştir asıl önemli husus anayasanın maddesi ile belirlenen ve sorunun çözümüne ışık tutan hükümdür filhakika anayasanın maddesinin fıkrasının son cümlesi bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralını getirmiştir bu kuralın özü bütçe kavramı dışındaki konulara bütçe kanunlarında yer verilmemesini sağlamaktır aksi halde gelir getirici veya harcamayı gerektirir nitelikteki hükümleri kapsayan kanunların da bütçe kanunu niteliğinde sayılması gerekir ki bunu kabul etmek mümkün değildir pek çok yasada gelir ve harcamalar ile ilgili hükümler vardır harçlar kanunu tapulama kanunu orman kanunu gibi fakat bu kanunlar maddede yer alan bütçe ile ilgili hüküm ihtiva etmezler aksi düşünülürse bu yasaların bütçeye bir madde konularak kaldırılmaları veya değiştirilmeleri mümkün olabilir kanunlar bütçe kanunlarından ayrı temel yapıyı uygulamayı ve gayeyi içeren yasama belgeleri olmaları nedeni ile vakıflarla ilgili kanunun bütçe kanunu ile değiştirilmesi bu bakımdan olanaksızdır sonuç olarak iptali istenen sayılı yasanın maddesi bütçe ile ilgili olmadığı halde bütçe kanununda yer aldığı için anayasanın maddesine aykırıdır ve iptali gerekmektedir denilmektediresas sayısı karar sayısı
392
esas sayısı karar sayısı davacinin gerekçesi̇ni̇n özeti̇ memur aylıkları işçi ücretleri bugünkü ekonomik koşullara uygun olarak yükseltildiği ve emeklilerin durumu da buna göre düzeltildiği halde sayılı yasanın iptali istenen maddesinin uygulanmasını öngördüğü ve günlü tüzükler mazbut vakıflarda ilgililerin intifa haklarım dondurmuş bulunmaktadır mazbut vakıflarda ilgililerin intifa hakları vakıflar genel müdürlüğü bütçesinden değil vakfın gelirinden ödenmekte olduğundan bütçe yasasına bu konuda bir kural konulmasına gerek yoktur sözü edilen made bu nedenlerle anayasanın temel hakların korunmasını düzenleyen maddesinin ikinci fıkrasına iktisadi ve sosyal hayatın herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenmesini öngören maddesinin birinci fıkrasına bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralını içeren maddesinin üçüncü fıkrasına aykırıdır iptal edilmelidir
116
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir şevket demirel vekilleri av ömer asım livanelioğlu av akın balcı av ali hadi emre tarafından tasarruf mevduatı sigorta fonu fonna karşı mülga sayılı bankalar kanununun maddesinin ve fıkraları uyarınca bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu bddk tarafından temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi fona devredilen egebank aşnin bayraktar grubundan devri sırasında bayraktar grubu şirketlerine ait hisselerin devredildiği ve bu şirketlerin egebank aşye olan borçlarının nakledildiği şevket demirel holding aşnin ve hissedarı davacının bankanın alımı nedeniyle cezaî ve hukuki sorumluluktan kurtulmak amacıyla gerçekleştirdiği belirtilerek şevket demirel holding aşnin banka hisse devir sözleşmeleri ile edindiği bankanın doğrudan ve dolaylı hisselerini üniversal yatırım aşye devir işlemi ile davacının şevket demirel holding aş nezdindeki paylarının devri işleminin sayılı bankalar kanununun maddesine göre hükümsüz sayılmasına ve davacı ile birlikte beş kişiden egebank aş yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran banka ortaklarından talep edilen ytl banka kaynağının iade veya tazmininin talep edilmesine ihtiyati haciz dahil olmak üzere sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline ve gerekli işlemlerin yerine getirilmesi hususunda birinci tahsilat dairesi başkanlığı ile dava ve takip dairesi başkanlığının yetkili kılınmasına ilişkin günlü ve sayılı fon kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü sayılı bankacılık kanununun fon kurulu kararlarına karşı yargı yolu başlıklı maddesinin ikinci fıkrasıyla fon kurulu kararlarına karşı açılacak idarî davalarda yürütmenin durdurulması talepleri için ayrıca duruşma yapılır bu halde sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasındaki otuz günlük süre uygulanmaz yürütmenin durdurulması talepleri fonun savunması alınmadan karara bağlanamaz i̇lgili taraflar yürütmenin durdurulması talebinin kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde savunmasını vermek zorundadır aksi halde savunma beklenmeksizin karar verilir kuralı getirilmiştir görüldüğü gibi bankacılık kanununun sözü edilen maddesinde fon kurulu kararlarına karşı danıştayda açılan davalarda yürütmenin durdurulması istemleri için duruşma yapılması usulü getirilmiş ve davalı idarenin savunması alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinin altıncı fıkrasında i̇darî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir kuralı yer almıştır anayasa kuralına koşut olarak yürütmenin durdurulması konusu sayılı idari yargılama usulü kanununun i̇yuk maddesinde düzenlenmiştir anayasanın maddesine göre sadece idari yargı yerince yürütmenin durdurulması kararının verilebilmesini gerektiren koşullar belirlenmiş ancak bu koşulların takdiri yargı organına bırakılmıştır başka bir anlatımla anayasa kuralı uyarınca somut olayda yürütmeninesas sayısı karar sayısı durdurulması koşullarının bulunup bulunmadığını yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin gerekip gerekmediğini yargısal tedbirin uygulanması zamanı yargı organının takdir yetkisi içinde bulunmaktadır bu bağlamda bankacılık kanununun sözü edilen hükmü incelendiğinde bu kuralın danıştayın yürütmenin durdurulması kararı verme yetkisini tümüyle ortadan kaldırmadığı ancak danıştayın davanın açıldığı tarihten başlayarak somut olayın özelliklerini dikkate alarak yürütmenin durdurulması tedbirine başvurmasını engellediği anlaşılmaktadır dolayısıyla somut olayın özellikleri nedeniyle ilk aşamada danıştayca yürütmenin durdurulması kararı verilmesini gerekli kılan bir durumda tedbir kararı verilememekte danıştayca ancak dava dilekçesinin ve eklerinin davalıya tebliği ve kanunda belirtilen kısaltılmış savunma süresinin ve duruşma yapılması için gerekli tebligat sürelerinin geçmesinden sonra yürütmenin durdurulması hakkında karar verilebilmektedir bu durum uyuşmazlıkta gelinen aşamada yürütmenin durdurulması kararı vermeyi etkisiz gereksiz hatta anlamsız kılabilir nitekim anayasa koyucu bu durumu da dikkate alarak yalnızca yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesinin koşullarını belirtmiş ama bu tedbirin dava süreci içinde ne zaman uygulanacağını mahkemenin takdirine bırakmıştır ayrıca kanun koyucunun bir yandan davacının yürütmenin durdurulması isteminin karara bağlanmasını bir süre geciktirerek diğer yandan davalı idarenin i̇yukda md otuz gün olan savunma süresini kısaltmakla davacı ve davalının menfaatleri arasında bir denge kurmayı amaçladığı düşünülebilir fakat davacının hak arama davalının savunma haklarının en temel anayasal haklardan olduğu dikkate alındığında davacı ve davalının menfaatleri arasındaki denkliğin anayasal haklarda herhangi bir kısıtlamaya gitmeksizin daha etkili bir şekilde sağlanacağı açıktır bu değerlendirmeler sonucunda sayılı bankacılık kanununun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kuralların anayasanın maddesinin altıncı fıkrasına ve dolayısıyla maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunduğu kanısına varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı bankacılık kanununun maddesinin ikinci fıkrasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması için anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
679
esas sayısı karar sayısı tüm dosya kapsamı incelendiğinde suça sürüklenen çocuk hakkında sayılı tcknın sevk maddesi ile çocukların cinsel istismarı suçundan iddianame düzenlenmiş ve bu iddianame kabul edilerek mahkememizin esasına kaydedilmiş ve kovuşturmaya başlanmıştır cinsel istismar suçunun faili herkes olabilir kadın veya erkek herkes cinsel istismarda bulunabilir cinsel istismar suçunda mağdurun yaşı konusunda bir düzenleme bulunmakla birlikte failin yaşı bakımından kanuni bir düzenleme getirilmemiştir bu nedenle çocuklar arasındaki rızaya dayalı veya karşılıklı cinsel birlikteliklerde davranışlarda suçun mağduru ile faili birbirine karışmaktadır kimin fail kimin mağdur olduğunun belirlenemediği bir suç tanımı hukuki belirlilik ilkesi çerçevesinde değerlendirildiğinde hukuk devleti ilkesine aykırıdır kimin mağdur kimin fail olduğunun belirlenemediği böyle bir suç tanımı hukuk devleti ilkesi içerisinde yer bulamaz cinsel davranışları karşılıklı gerçekleştiren çocuklar açısından cinsel olarak istismar edilen çocuğun aynı zamanda karşısındaki çocuğu bu şekilde mağdur etmiş olması hukuk devleti ilkesi açısından kabul edilemez bir durumdur reşit olanlar arasındaki cinsel ilişki suçunun rızaya dayanması durumunda bu cezalandırılmamaktadır kanuni düzenleme reşit olmayanlar arasında gerçekleşen rızaya dayalı veya karşılıklı cinsel ilişkiyi neden cezalandırdığı konusunda da belirlilikten uzaktır i̇talyan ceza kanunu gibi çağdaş ceza hukuku düzenlemelerinde çocuklar arasında rızaya dayalı veya karşılıklı gerçekleşen cinsel birlikteliklerde davranışlarda suçun mağduru ile faili arasındaki ayrımı yapmayı sağlayacak aralarındaki yaş farkını veya başka kriterleri esas alan düzenlemeler varken iptali istenen sayılı tcknın ve maddelerinde böyle bir kritere de yer verilmemiştir ayrıca suç ve suçluyla mücadele ve cezanın ıslah amacı ve ceza hukukunun temel ilkeleri gözetildiğinde suç tipine göre fiil ile öngörülen yaptıran arasında makul ve hakkaniyete uygun bir denge bulunmalı ve kanun koyucunun belirlediği yaptırım cezalandırmada güdülen amaçla ölçülü olmalıdır yasa failin de çocuk olması gibi özelliklerin dikkate alınarak ceza tayin edilmesi veya onarıcı adalet kurumunun uygulanması imkânım da ortadan kaldırmakta ve bazı durumlarda somut olayın özellikleriyle bağdaşmayacak ve suçla yaptırım arasında bulunması gereken adil dengeyi ortadan kaldıracak ölçüde ağır cezaların verilmesi sonucunu ortaya çıkarabilecek bir niteliğe sahip bulunmaktadır bu nedenle yasada belirlenen ceza miktarının bu ceza ile ulaşılmak istenen amacı her somut olayda gerçekleştirebilecek orantıda ve ölçüde olduğu da söylenemez kural bu haliyle ölçüsüz bir yaptırım öngördüğünden ölçülülük ilkesi çerçevesinde de hukuk devleti ilkesine aykırılık taşımaktadır çocuğun iradesi cinsellik söz konusu olduğunda özellikle cebir şiddet söz konusu olmaksızın ve mağdurun birlikteliği ile gerçekleşen suçta eylemden kaçınmak için yeterince gelişmemiştir bu nedenle bu yaşlardaki çocuklar toplumsal hayatın etik ve kültürel değerlerine veya suç ve ceza kavramlarına karşı diğer alanlardakine oranla cinsellik alanında daha zayıf bir durumdadırlar bu yaşlardaki gençler karşılıklı rıza ile cinsel bir deneyim yaşamak isteyebilirler kaldı ki iptal istemine konu suç çocuk fail yönünden ancak mağdur ile birlikte işlenebilecek olduğundan aynı yaştaki bir çocuğun iradi olarak tek başına işleyebileceği öldürme yaralama yağma uyuşturucu satma gibi suçlardan da farklıdır farklı özellikleri olan bir suça tüm diğer suçlarla aynı ceza indiriminin öngörülmesi bir farklılaşmaya gidilmemesi ölçülülüğün unutulması her şeyden önce hakkaniyetle bağdaşmaz bu suç yönünden yasa koyucu sadece çocuklar için genel bir ceza indirimini ceza kanununa koymak suretiyle adaletiesas sayısı karar sayısı sağlamış sayılamaz rıza ile iki çocuk arasında gerçekleşen cinsel deneyimin yaralama sonucu ölüme sebebiyetten nitelikli hırsızlık ve yağmadan uyuşturucu ticaretinden hatta terör eylemlerine katılmaktan daha ağır bir şekilde cezalandırılmasının çağdaş bir toplumda mantığa ve vicdana sığdırılması güçtür bu nedenle kural yasa koyucunun takdir yetkisi kapsamında değerlendirilemez bu nedenle yasa koyucunun failin yaşını biyolojik ve psikolojik gerçeklikleri gözetmeksizin fail mağdur arasındaki yaş farkının azlığını öngören bir yasal düzenleme yapmaması olayda olduğu gibi aşırı ve ölçüsüz sonuçlara yol açabilmektedir temel amacı yetişkinlerin çocukları cinsel yönden istismar etmesini önlemek olan ağır bir ceza yaptırımını suça sürüklenen çocuğun biyolojik psikolojik özelliklerini ve fiilin kendine özgü niteliğini gözetmeden her yaştaki failler yönünden aynı düzenlemelere tabi tutan kural bu nedenlerle anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine ve hukuk devletinin gereği olan ölçülülük ilkesine de aykırıdır bu konuda yasa koyucunun takdir alanına ilişkin genel kuraldan ayrılarak suça sürüklenen çocuk yönünden anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırı olan cezaların ıslah edici olması gereğine dair evrensel ilkelere de ters düşen kuralın iptaline karar verilmesi gerekmektedir ayrıca hem mağduru hem faili olduğu cinsel istismar fiilinden dolayı çocuğun cezalandırılması çocuk haklarına da aykırıdır açıklanan nedenlerle sayılı tcknın ve maddeleri anayasanın maddelerine aykırıdır bununla beraber sayılı tcknın maddesinin iptali kararının ardından yeniden düzenlenmiş güncel hali ile yukarıda bahsi geçen kararın belirtilen bölümlerindeki ve kararın bütünündeki iptal gerekçelerine cevap vermediği açıktır i̇ptali gerekir suça sürüklenen çocuk hakkında mahkememiz esasında yürütülen kovuşturmaya ilişkin olarak uygulanacak kanun hükümleri olan sayılı tcknın ve maddelerinin anayasanın maddelerine aykırı olduğuna kanaat getirildiğinden ve anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına bu kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere sayılı cmknın maddesi gereğince kovuşturma şartının henüz gerçekleşmediğinin anlaşılması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini beklemek üzere durmasina karar verilmiştir ü ü gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel i̇stismarı suçuna ilişkin beyanları tanık beyanları mağdur ve müşteki beyanları kırklareli devlet hastanesinin mağdur hakkındaki tarihli ve sayılı kati doktor raporları dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler nedeniyle belirtilen üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunması belirtilen üzerine atılı suçların sayılı cmknın maddesinde belirtilen tutuklama nedeni varsayılan suçlardan da olması da göz önünde bulundurularak tutuklama nedeninin var olmakla birlikte belirtilen yönünden tutuklamadan umulan muhakemeye ilişkin faydanın sağlanması delillerin büyük ölçüde toplanmış olması özgürlüğün esas hürriyeti kısıtlamanın istisna olması hususları gözönünde bulundurularak tahli̇yesi̇ne bir başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değilse salıverilmesi için tahliyeleri konusunda cumhuriyet başsavcılığına yazı yazılmasına belirtilen nedenlerle sayılı cmknın maddesi gereğince adli̇ kontrole tabi kılınmalarına adli kontrol tedbiri olarak umulan faydanın sağlanacağı takdiri ile sayılı cmknın maddesinde yer bulan yurt dışına çıkmama adli kontrol tedbiri ile sayılı cmknın maddesinde yer bulan yerleşim yerine en yakınesas sayısı karar sayısı kolluğuna her hafta cuma günleri mesai saatleri içinde düzenli olarak başvurması adli kontrol tedbirinin seçilmesine suça sürüklenen çocuk hakkında mahkememiz esasında yürütülen kovuşturmaya ilişkin olarak uygulanacak kanun hükümleri olan sayılı tcknın ve maddelerinin anayasanın maddelerine aykırı olduğuna kanaat getirildiğinden ve anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına bu kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere sayılı cmknın maddesi gereğince kovuşturma şartının henüz gerçekleşmediğinin anlaşılması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini beklemek üzere durmasina anayasa mahkemesinin kararından sonra dosyanın yeniden ele alınmasına yargılama giderleri konusunun nihai hükümle birlikte karara bağlanmasına esasın bu şekilde kapatılmasına i̇şbu kararın mahkememizce tutulacak karar kartonuna konulmasına her iki tarafça belirtilen diğer hususların durma kararının niteliği de göz önünde bulundurularak anayasa mahkemesi kararından sonra değerlendirilmesine dair suça sürüklenen çocuk müdafi katılanlar ve katılanlar vekilinin yüzünde tefhim tarihinden itibaren iddia makamı cumhuriyet savcısı katılımı ile isteme uygun olarak yedi gün içerisinde mahkememize veya bulunulan yer mahkemesine verilecek dilekçe veya zabıt katibine yapılacak sözlü beyanın tutanağa geçirilmesi ve bu tutanağın hakime onaylattırılması sureti ile durma karan ve tahliye kararma karşı kırklareli ağır ceza mahkemesine itiraz kanun yolu açık olmak üzere kanun yoluna gidilmediği taktirde kararın kesinleşeceğine dair ihtaratla sayılı cmknın maddesi uyarınca ve maddesine ve mütalaaya uygun olarak oybirliği ile karar verildi
1,125
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğünün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal isteminin gerekçe bölümü şöyledir sayılı avukatlık yasasının maddesinin birinci fıkrasının yukarıya alınan eski ve yeni metinlerinin karşılaştırılmasından da anlaşılacağı gibi herhangi bir nedenle görevlerinden ayrılan adli idari ve askeri yargı hakim ve savcıları önceki metinde münhasıran ve ayrıldıkları tarihte hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerde avukat olarak iş alma yasağına bağlı tutulmuşlarken yeni düzenleme ile görevlerinden ayrılan yargıç ve savcılar anayasa mahkemesi üyeleri ve yüksek mahkemeler yargıçlarının görevden ayrıldıkları tarihten geriye doğru beş yıl içinde hizmet gördükleri tüm mahkeme ve dairelerde ve bunların yargı çevresinde ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre ile avukatlık yapmaları yasaklanmaktadır anayasanın maddesinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir çalışma ve sözleşme özgürlüğünün düzenlendiği bu madde anayasanın temel haklar ve ödevler bölümünde yer almıştır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında ise temel hak ve özgürlüklerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı belirtilmiştir buna göre hak ve özgürlükler ancak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak sınırlandırılabilir demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun sınırlamalar özgürlüğün kullanılmasını ölçüsüz biçimde ortadan kaldıracak düzeyde olamaz anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği gibi bir sınırlama kuralının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olabilmesi için ölçülülük ilkesinin gözetilmesi amaç ve sınırlama orantısının korunması gerekmektedir ölçülülük ilkesi yasal düzenlemede sınırlama aracının sınırlama amacına elverişli olmasını sınırlama aracıyla amacı arasındaki oranın ölçüsüz olmamasını anlatmaktadır getirilen sınırlamanın anayasanın maddesinde sözü edilen çalışma özgürlüğü açısından son derece ağır bir nitelik taşıdığı kuşkusuzdur görevden ayrılan yargıç ve savcıların ayrıldıkları daire ve mahkemelerde iki yıl avukatlık yapamamaları adalete kuşku düşürmemek ve böylece kamu yararını gözetmek gibi nedenlerle açıklanabilirse de bu yasağın ayrılma tarihinden geriye doğru beş yıl içinde görev yapılan tüm mahkeme ve dairelerin yargı çevresini içine alacak biçimde genişletilmesini haklı bir nedene dayandırmak ve demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştırmak olanaklı değildir yukarıda belirtilen içeriğine ve doğuracağı sonuçlara göre getirilen düzenleme kişinin temel hak ve özgürlükleri içinde yer alan çalışma özgürlüğünü gerekli olandan daha fazla sınırlandırması avukatlık yapma yasağını son olarak görev yapılan mahkeme ve daireden başka geriye doğru beş yıl içinde hizmet görülen tüm mahkeme ve dairelerin yargı çevresini kapsayacak biçimde genişletmesi ve böylece amaç ile sınırlama arasında gerekli orantınınesas sayısı karar sayısı kurulmamış olması nedenleriyle anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerektiği sonucuna varılmıştır görevden ayrıldığı tarihten başlayarak iki yıl süresince geriye doğru beş yıl içinde hizmet gördüğü tüm mahkeme ve dairelerin yargı çevresinde avukatlık yapamayacak olan bir kişinin iki yıllık sürenin bitiminden sonra türkiyenin her yerinde avukatlık yapma hakkına sahip bulunmasının biçimsel olmaktan başka bir anlam taşımayacağını da ayrıca vurgulamak gerekir öte yandan anayasanın maddesinde herkesin yasa önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye ya da sınıfa ayrıcalık tanınamayacağı belirtilmiştir yasa önünde eşitlik ilkesi aynı hukuksal durumlarda bulunanlara aynı kuralların uygulanmasını gerektirmektedir bu ilke ile yasakoyucunun ayrıcalıklı kişi ve topluluklar yaratmasının engellenmesi amaçlanmıştır aynı hukuksal durumda bulunanlar için farklı uygulamaya neden olacak yasa kuralı anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacaktır sayılı yasanın anılan kuralı ile getirilen sınırlama kapsamdaki kişiler yönünden anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine de aykırı sonuçlar doğurabilecek nitelik taşımaktadır gerçekten getirilen sınırlama çalışma alanı olarak geriye doğru son beş yıl içinde hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerin yargı çevresini kapsayan niteliğiyle aşağıdaki sonuçları doğurabilecektir emeklilik veya istifa gibi nedenlerle görevden ayrılan yargıç ya da savcılardan son beş yıl içinde yalnızca bir yerde görev yapanlara göre çoğu kez istekleri dışında hakimler ve savcılar yüksek kurulunun takdiri gereğince yapılan naklen atamalar nedeniyle birden çok yerde görev yapan yargıç ya da savcılar daha ağır bir sınırlamaya uğramakta ve bu kişiler çalıştıkları mahkeme ve dairelerin tümünün yargı çevrelerinde iki yıl süreyle avukatlık yapma hakkından yoksun bırakılmaktadırlar yargı çevresi birden çok il ve ilçeyi kapsayan mahkemelerin başkan ve üyeleri bu il ve ilçelerin tümünde iki yıl süreyle avukatlık yapamamakta yargı çevresinin genişliğine veya darlığına göre çalışma özgürlüğünün sınırları da genişleyip daralmaktadır maddenin ikinci fıkrasında yapılan yollama nedeniyle birinci fıkradaki sınırlama kapsamına giren yüksek mahkemeler yargıçların çalışma özgürlüklerinin ihlali daha da ağır boyutlardadır bu yargıçlar görev yaptıkları yüksek mahkemenin yargı çevresi tüm türkiyeyi kapsadığı için görevden ayrıldıktan sonra iki yıl süreyle kendi yargı düzenleri içindeki hiçbir mahkemede ayrıca beş yılı doldurmadan görevden ayrılmış iseler geriye doğru beş yıl içinde kalmak koşuluyla üyeliğe seçilmeden önce görev yaptıkları mahkeme ve dairelerin yargı çevresindeki mahkeme ve dairelerde de iki yıl süreyle görev alamayacaklardır yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı gibi getirilen düzenleme meslekten ayrıldıktan sonra avukatlık yapmak isteyen yargıç ve savcılar arasında eşitliğe aykırı sonuçlar doğurmakta ve anayasanın maddesinde anlatımını bulan eşitlik ilkesine de aykırı düşmektedir
737
esas sayısı karar sayısı i dava dilekçesinde iptal gerekçeleri şöyle açıklanmaktadır dava konusu cumhuriyet senatosunun mayıs tarihli üncü birleşiminde cumhuriyet senatosu i̇çtüzüğüne esastan ve usûlden anayasaya aykırı kural koyucu nitelikte alınan kararın iptali talebidir anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrası sayıştayın kuruluşu işleyişi denetim usulleri mensuplarının nitelikleri atanmaları ödev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir hükmünü ihtiva etmektedir bu hükümde sözü edilen özel kanun da şubat tarihinde sayılı kanun olarak konulmuştur sayılı kanunun sayıştay başkanının seçimine ilişkin inci maddesinin birinci fıkrası sayıştay birinci başkanı bu kanunda yazılı niteliklere sahip istekliler arasından tbmm bütçe karma komisyonu tarafından gizli oyla seçilir komisyon üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile toplanır mevcudun salt çoğunluğunun oyunu alan seçilir hükmünü ihtiva etmektedir anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tbmm bütçe karma komisyonu milletvekili ile cumhuriyet senatosu üyesinden kuruludur tbmm bütçe karma komisyonu çalışmalarını millet meclisi i̇ç tüzüğünün usûl hükümlerine göre yürütür tbmm bütçe karma komisyonunun üye tam sayısının üçte ikisi üyedir millet meclisi i̇çtüzüğünün uncu maddesi uyarınca komisyon üyelerinin komisyona devamları devam cetvelini imzalamaları ile komisyon kararlarına katılıp katılmadıkları da üncü maddesinin ikinci fıkrasında ifadesini bulduğu üzere bu maddede sözü edilen komisyon raporunu imzalamaları ile belirlenir millet meclisi i̇çtüzüğünün uncu ve üncü maddelerine göre bir üyenin komisyon toplantısında hazır bulunup bulunmadığı bu maddelerde ayrı ayrı sözü edilen iki delilin mevcudiyeti ile çözümlenir bu iki delilden kesin olanı da mevcudiyeti açıkça ortaya koyan ve aynı zamanda yoklama mahiyetinde de olan oylama ve bu oylamanın sonucunu tesbit eden rapordur rapordaki imza üyenin kararın alındığında hazır bulunup bulunmadığını ve karar karşısındaki tutumunu tartışma götürmeyecek açıklıkta ortaya koyaresas sayısı karar sayısı tbmm bütçe karma komisyonunun çağrısı yapılan ancak yeterli çoğunluk mevcut olmadığı için hukuken geçerli kabul edilmemesi gereken nisan tarihli toplantısında sayıştay birinci başkanı seçimi anayasa ve i̇çtüzük hükümlerine aykırı yürütülmüş ve hukuken geçerli olmaması gereken nisan tarihli ve esas karar sayılı rapor tanzim edilmiştir bu raporun imza sahifesinde toplantı yeter sayısı olan üye arasına cumhuriyet senatosu cumhurbaşkanınca seçilen üyesi sayın zeyyat baykaranın da ismine yer verilmiş ancak sayın zeyyat baykaranın imza mahalline bulunmadı şerhi konulmuştur bu şerh cumhuriyet senatosunun mayıs tarihli üncü birleşiminde sayın zeyyat baykara tarafından açıklığa kavuşturulmuş ve sayın zeyyat baykara karara esas oylamada hazır bulunmadığını cumhuriyet senatosuna ve dolayısı ile kamu oyuna açıklamıştır her oylama aynı zamanda bir yoklama olduğundan ve sayın zeyyat baykarada salonda bulunmadığından ve müsbet veya menfi veya çekimser sayılabilecek nitelikte bir oy vermediğinden ve anda salonda oylamaya katılan üye ile bu oylamaya itiraz eden üye yani toplam üye dışında üye bulunmadığından komisyon sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile millet meclisi i̇çtüzüğünün ilgili hükümleri uyarınca toplanamamış ve üye tam sayısının üçte ikisinin hazır bulunması ve mevcut üye sayısının salt çoğunluğunun oyu ile alınması gereken karar alınamamış ve sonucu olarak millet meclisi genel kurulunda ve cumhuriyet senatosu genel kurulunda ayrı ayrı oylanması gereken raporun tanzimine hukuken imkân kalmamıştır hukuken ortaya çıkmamış bir kararın millet meclisi genel kurulun da ve cumhuriyet senatosu genel kurulunda hiç bir işleme tabi tutulamıyacağı açıktır sonuç cumhuriyet senatosunun mayıs tarihli üncü birleşiminde alınan karar anayasa ve i̇çtüzük hükümleri muvacehesinde hukuken geçersiz bir rapor ile ilgilidir anayasa ve cumhuriyet senatosu i̇çtüzüğüne aykırı bir uygulama ile oylamalarda oylama mahallinde hazır bulunmayan ve dolayısı ile oylamaya katılmayan üyelerin de toplantı ve karar yeter sayısına dahil edilmesi sonucunu doğuran içtüzük hükmü yaratıcı karakter taşımaktadır yaratılan bu hüküm de anayasanın nci maddesi ile ncı ve inci maddelerine esastan ve usûlden aykırıdır anayasaya aykırı biçimde i̇çtüzük kuralı yaratıcı mahiyetteki cumhuriyet senatosunun mayıs tarihli üncü birleşiminde alınan kararın iptali yüksek mahkemenin kararlarına arz olunur
587
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararında anayasaya aykırılık savı özetle şu gerekçeye dayandırılmıştır tapulama yasasının maddesi genel mahkemelere ait olup da bu kanunun tatbiki ile ilgili dava ve işleri tesbit olunan usul ve esaslar dairesinde görmek üzere her bölgede tek hakimli ve asliye mahkemesi sıfatını haiz yetersayıda tapulama mahkemesi kurulur bu mahkeme hâkimleri hâkimler kanunu hükümlerine tabi olup tercihan hukuk hâkimliği yapmış olanlar arasından seçilerek tayin edilir mahkeme emrine lüzumu kadar zabıtkâtibi mübaşir ve hademe verilir zabıtkâtibi ve mübaşirler adliye başkâtib ve zabıtkâtibi hükümlerine tabidir hükmünü taşımaktadır bu maddede açıkça tapulama davalarına bakan hâkimlerin hâkimler yasasına zabıtkâtibi ve mübaşirlerin de adliye başkâtibi ve zabıtkâtibi hükümlerine tâbi oldukları belirtilmiştir yine sözü edilen yasanın maddesinin beşinci fıkrasında tapulama hâkimi ve diğer görevlilerin bu kanun gereğince birliklerde yapacakları oturum keşif ve tatbikatlarda sayılı harcırah kanununun maddesine göre bütçe kanunu ile tesbit edilecek cetvellerde belirtilen yevmiyeleri tazminat olarak ödenir denilmektedir sayılı yılı bütçe kanunu cetveline bağlı sayılı cetvelin maddesinin bendinde tapulama hâkimi için lira bendinde diğer memurlar yani tapulama mahkemesi zabıtkâtibleri için lira ve bendinde de yardımcı sınıf personele yani mübaşirine de lira gündelik gösterilmiştir ödenecek tazminatta unsur miktar olarak bütçe kanununda her sene tesbit edilen nakit ve çalışma saatidir çalışma saatleri içinde görülen dava adedinin iş sayısının ödenecek miktara unsur olarak bir etkisi yoktur halbuki sayılı harçlar yasasının günlü ve sayılı yasa ile değiştirilen maddesinde tebliğden başka bir işlem için makamından uzaklaşma durumunda olan hâkime kâtibe ve mübaşire verilecek yol tazminatının her iş için bir günlük yol tazminatı unsuru benimsenmiştir daha açık bir deyimle her dava için yasada belirtilen ücret ayrı ayrı tazminat olarak alınacaktır tazminatta yukarı had unsuru da kaldırılmıştır tapulama mahkemelerinde çalışan hâkim kâtip ve mübaşirle genel mahkeme görevlileri arasında çalışma bakımından bir fark yoktur belki de tapulama mahkemeleri personelinin çalışma şartları daha da ağırdır buna rağmen genel mahkeme görevlilerine ödenecek tazminatta her iş tazminat için bir unsur kabul edilirken tapulama mahkemesi görevlilerinin saatlik mesai unsurunun yürürlükte bırakılması anayasanın eşitlik ve angarya yasaktır ilkelerine ters düşmektedir sonuç anılan nedenlerle sayılı tapulama yasasının maddesinin beşinci fıkrasınınesas sayısı karar sayısı sayılı yılı bütçe yasasının cetveline bağlı sayılı cetvelin maddesinin d ve fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğundan iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
363
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ i̇le i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı liste sayılı liste sayılı liste ve sayılı listenin anayasaya aykırılığı esasa girmeden usulden anayasaya aykırılığı parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir siyasal iktidarın sayısal çoğunluğa dayalı olarak yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve dolayısıyla yasaların gün içinde çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından bu yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemezesas sayısı karar sayısı bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki ‘hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki ‘hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki ‘hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin esasa girmeden usulden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı nci nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir esastan anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıç kısmının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesiesas sayısı karar sayısı sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır maddenin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır nitekim yüksek mahkeme anamuhalefet fazilet partisi tbmm grubu adına grup başkanı mehmet recai kutan tarafından günlü sayılı kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilât görev ve yetkilerine i̇lişkin konularla kamu personeli arasındaki ücret dengesizliklerinin giderilmesi ve kamu malî yönetiminde disiplinin sağlanması i̇çin yapılacak düzenlemeler hakkında yetki kanununun anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci ncı nci inci nci inci ve üncü maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtığı davaya ilişkin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar veesas sayısı karar sayısı diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı ‘kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen ‘belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektedir açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekirdemiştir dava konusu hukuki olayda ise türkiye büyük millet meclisinin tarihli ncü birleşiminde genel seçim tarihinin öne alınarak genel seçimin haziran tarihinde yapılmasına karar verilmiştir bundan gün sonra yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı başbakanlıkça tarihinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulmuştur başka bir anlatımla yetki yasa tasarısı genel seçime ay kala tbmmye sevk edilmiş siyasal iktidarın tbmmdeki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak da tarihinde kabul edilmiştir tbmmde tarihinde kabul edilen yetki yasası gün tbmmde bekletildikten sonra cumhurbaşkanlığına tarihinde sunulabilmiştir sayılı yetki yasasının çıkarılmasındaki öncelikli anayasal sorun ivedilik ile ilgilidir i̇vedilik önemli ve zorunlu konunun khk yoluyla düzenlenmesinin olmazsa olmaz koşuludur ve yasama dahil bütün süreçleri kapsamaktadır yasama organı çıkardığı yasanın ivediliğine inanıyorsa söz konusu yasanın ivedi olarak yürürlüğe girmesi için gereğini yerine getirmek durumundadır tbmm genel kurulunda tarihinde kabul edilen sayılı yasa gün tbmmde bekletilmiş ya da unutulmuş ancak tarihinde cumhurbaşkanlığına gönderilebilmiştir bu durum yetki yasası ile düzenlenecek konuların ivedi olmadığının açık kanıtıdır ortada khklerle düzenlemelere gidilmesi yönünde önemli zorunlu ve ivedi durum yok ve yasama organının ve dolayısıyla yürütme organının yenilenmesine karar verilmiş iken hem mevcut bakanlar kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak bakanlar kurulunuesas sayısı karar sayısı kapsayacak ve aynı zamanda da gelecek yasama organını ipotek altına alacak şekilde bakanlar kuruluna ay süreyle khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir aylık sürenin uzunca bir bölümü henüz kurulu olmayan ve ne zaman kurularak göreve başlayacağı belli olmayan bir bakanlar kurulunu kapsamaktadır ki burada da hukuk devletinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle birlikte khklere ilişkin önemli zorunlu ve ivedi durum ilkesinin ihlali söz konusudur sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde denilerek adeta tüm kamu kurum ve kuruluşları kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştir oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektediresas sayısı karar sayısı çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar bakanlar kurulu tarafından sayılı yetki yasasına dayanılarak bu güne kadar sayılı devlet memurları kanununun üncü maddesinin fıkrası ile sayılı kanun uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarında çalıştırılanların memur kadrolarına atanması amacıyla devlet memurları kanununda değişiklik yapılmasına dair khk sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı çevre orman ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı gençlik ve spor bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı gümrük ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı kalkınma bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı doğu anadolu projesi bölge kalkınma i̇daresi ile konya ovası projesi bölge kalkınma i̇daresi başkanlıklarının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı sayılı kanun ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair khkesas sayısı karar sayısı sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı vergi denetim kurulu başkanlığının kurulması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair khk sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununda değişiklik yapılmasına dair khk sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair khk sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair khk olmak üzere adet khk çıkarılmıştır yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerden bakanlar kurulunun hızını alamadığı ve dolayısıyla bunlara yenilerini ekleyeceği anlaşılmaktadır öyle ki yukarıdaki khklerin içeriğine girmeden isimlerinden de anlaşılacağı üzere khklerden bazıları daha bir ay yürürlükte kalmadan değişikliğe uğramıştır bunlardan en ilginci bayındırlık ve i̇skan bakanlığı ile çevre ve orman bakanlığının birleştirilmesiyle oluşturulan çevre orman ve şehircilik bakanlığının başına gelmiştir tarihli ve sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca hazırlanan tarihli ve sayılı çevre orman ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bir ay dahi yürürlükte kalmadan çevre orman ve şehircilik bakanlığı bu defa çevre ve şehircilik bakanlığı orman ve su i̇şleri bakanlığı şeklinde ikiye bölünerek yine sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname çıkarılarak khkler tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır bunu tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararname izlemiştir sayılı khk dahil diğer khklerin başına da benzer şeylerin geldiği göz önüne alındığında tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verebilmesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç anayasal koşulun birlikte bulunması şartının gerçekleşmesi şöyle dursun bakanlar kurulunun yönetmelikle kurallaştırmanın dahi asgari gerekleri olan araştırma inceleme ihtiyaçları tespit etme ve giderme yollarını belirleme gibi ciddi hiçbir hazırlığının olmadığını ortaya koymaktadır bu durum niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren yasal düzenlemelerin khklere konu oluşturamayacağının en açık belirgin ve tartışmasız göstergesidiresas sayısı karar sayısı bakanlar kurulunun ülkemize yaşattığı kelimenin tam anlamıyla bir tür yap boz oyunudur yap boz oyunu olmadığını kimse ileri süremez ancak yap boz oyunları okul öncesi çocukların eğlenerek öğrenmesini sağlamak için geliştirilmektedir yap boz oyunları ile okul öncesi çocukların anlamsız parçaları zihinsel çaba göstererek anlamlı bütünlere dönüştürmeleri ve dolayısıyla zihinlerinde kurguladıkları bütüne ulaşabilmeleri için de her defasında yeniden deneyerek düşünme ve çözüm yolları üretme yetilerini geliştirmeleri amaçlanmaktadır bakanlar kurulu ise sayılı yasayla aldığı yetkiye dayanarak yap boz oyununu türkiyenin hukuk sistemi üzerinde oynamaktadır uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren alanlarda hiçbir hazırlığa dayalı olmadan kural koymakta daha koyduğu kuralı uygulama ve sonuçlarını izleme ve değerlendirme aşamalarına geçmeden değiştirmekte durmamakta değiştirdiğini de değiştirmektedir hiçbir hukuksal öngörülebilirlik olmadığı için de değiştirdiği değişikliği değiştirdiğinin üzerinde yarın başka bir değişikliğe gitmeyeceği de belirsizliğini korumaktadır bakanlar kurulunun hukuksal öngörülebilirliği ortadan kaldırması ve hukuksal belirsizlik yaratarak demokratik devlet ve hukuk devleti ilkelerine aykırı uygulamalar içine girmesini sağlayan ise anayasanın nci maddesiyle türk milleti adına tbmmye verilen devredilemez nitelikteki yasama yetkisini kullanıyor olmaktan kaynaklanmaktadır parlamento fransızca parler i̇talyanca parlare yani konuşmak mastarlarından türetilmiş bir sözcüktür ve konuşulan yer anlamına gelmektedir demokrasilerde yasalar uzun süreli ve çok yönlü araştırma inceleme ve değerlendirmelere dayalı olarak ihtiyaçlar ve çözüm yolları ilgili kurum ve kuruluşlar ile etkilenen toplumsal kesimlerin ve bunların temsilcisi örgütlerin görüşlerini alınıp tespit edildikten sonra parlamentoların komisyon ve alt komisyonları ile genel kurulunda konuşularak tartışılarak ve üzerinde asgari mutabakat sağlanmaya çalışılarak yasalaşmaktadır kaldı ki anayasa yasama yetkisini türk milleti adına tbmmye vermiş ve bu yetkiye anayasanın inci maddesindeki ayrık ve spesifik durum hariç devredilmezlik atfetmiştir anayasanın öngördüğü ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması şartının gerçekleşmediği alanlarda sayılı yasayla bakanlar kuruluna konu ve kapsamı sınırsızlık ve belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmesi ve bakanlar kurulunun da bu yetkiyi yap boz oyunu oynar gibi kullanması kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan parlamenter demokratik sisteme karşı girişilmiş örtülü bir yürütme organı darbesidir bu örtülü darbenin siyasal iktidarın yasama organındaki sayısal üstünlüğüne dayalı olarak yasama organının bilgisi ve ilgisi dahilinde yapılıyor olması yapılanın anayasanın özü ve sözüyle bağdaşmayan siyasal bir darbe olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz sayılı khk bu göstergelerinden birini oluşturmaktadır tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede tarihli ve sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamedeesas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede tarihli ve sayılı gençlik ve spor bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede tarihli ve sayılı gümrük ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede tarihli ve sayılı kalkınma bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede tarihli ve sayılı doğu anadolu projesi bölge kalkınma i̇daresi ile konya ovası projesi bölge kalkınma i̇daresi başkanlıklarının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede tarihli ve sayılı devlet memurları kanununda tarihli ve sayılı milli savunma bakanlığı görev ve teşkilatı hakkında kanunda tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanunda tarihli ve sayılı kanunda tarihli ve sayılı i̇çişleri bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunda tarihli ve sayılı kanunda tarihli ve sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunda tarihli ve sayılı khkde tarihli ve sayılı güneydoğu anadolu projesi bölge kalkınma i̇daresi teşkilatının kuruluş ve görevleri hakkında khkde tarihli ve sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunda tarihli ve sayılı gümrük kanununda tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununda tarihli ve sayılı yurtdışı türkler ve akraba topluluklar başkanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunda sayılı khkdeesas sayısı karar sayısı doğrudan değişiklikler yapılır ve ek fıkra ve maddeler eklenirken tarihli ve sayılı milli prodüktivite merkezi kuruluş kanunu ise yürürlükten kaldırılmıştır yukarıda sıralanan adet yasa ve yasa gücünde kararnameden sayılı devlet memurları kanunu sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanun sayılı kanun sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanun ve sayılı khk dışında kalan adet yasa ve yasa gücünde kararnamenin sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin kapsama ilişkin numaralı fıkrasında alt bent halinde tek tek sayılan yasa ve yasa gücünde kararnameler arasında sayılmadığı açıktır anayasa mahkemesi tarafından yapılan yargısal denetimde khknin öncelikle yetki yasasına sonra da anayasaya uygunluğu sorunlarının çözümlendiği bilinmektedir her ne kadar anayasanın inci maddesinde khklerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlenmesinden değil yalnızca anayasaya biçim ve esas bakımlarının uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle khknin yetki yasasına uygunluğunun denetimi girer çünkü anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde khk çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür yetkinin dışına çıkılması khkyi anayasaya aykırı duruma getirir böylece khknin yetki yasasına aykırı olması anayasaya aykırı olmasıyla özdeşleşir bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu bağlamda bakanlar kurulunun sayılı yetki yasasının kapsamında olmayan alanlarda ilkeleriyle uyuşmayan hukuksal tasarruflara girişerek yasal düzenlemelerde bulunması anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrası ile nci ncı nci ve inci maddelerindeki kurallara aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı liste sayılı liste sayılı liste ve sayılı liste anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrası ile nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı gümrük ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin ncı maddesinin numaralı fıkrası ile numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı gümrük ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin mülga ncı maddesinde rehberlik ve teftiş başkanlığının bakanın emri ve onayı üzerine bakan adına görev yapacağı belirtilmiş iken sayılı khknın ncı maddesini değiştiren sayılı khknın üncü maddesinin numaralı fıkrasında ise rehberlik ve teftiş başkanlığı makamın emri ve onayı üzerine aşağıdaki görevleri yapar denilerek bakan adına görev yapacağı belirtilmemiş yine anılan maddenin numaralı fıkrasında ise bakan bu maddede belirtilen yetkilerini alt kademelereesas sayısı karar sayısı devredebilir hükmüne yer verilmiştir bu kapsamda iptali istenilen khknın değişik ncı maddesine dayanılarak tarihinde yürürlüğe konulan gümrük ve ticaret bakanlığı i̇mza yetkileri yönergesi ile de gümrük ve ticaret bakanı rehberlik ve teftiş başkanlığına inceleme soruşturma emir ve onayı verme yetkisini müsteşara devretmiştir hali hazırda bu düzenlemeyle birlikte gümrük ve ticaret bakanlığında görevli bakanlık müfettişleri müsteşarın emri ve onayı üzerine inceleme ve soruşturma yapar duruma getirilmişlerdir hukuk düzenimizde sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında sayılı kanun hükmünde kararname ile gün ve sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin kaldırılması ve bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında sayılı kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun amaç başlıklı inci maddesinde bu kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkili verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülebilmesi için bakanlıkların kurulmasına teşkilat görev ve yetkilerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir denilmiş kapsam başlıklı nci maddesinde bu kanun milli savunma bakanlığı hariç diğer bakanlıkların merkez taşra yurt dışı teşkilatları ile bağlı ve ilgili kuruluşlarını kapsar bakanlıkların kurulması başlıklı üncü maddesi ise bakanlıkların kurulması kaldırılması mevcut bakanlıkların bölünmesi veya birleştirilmesi bakanlıkların görevleri yetkileri ve teşkilatı bu kanun esaslarına göre düzenlenir hükmüne yer verilmiş nci maddesi ise müsteşar bakanın emrinde ve onun yardımcısı olup bakanlık hizmetlerini bakan adına ve bakanın direktif ve emirleri yönünde bakanlığın amaç ve politikalarına kalkınma planlarına ve yıllık programlara mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenler ve yürütür bu amaçla bakanlık teftiş kurulu hariç bakanlık müfettişleri bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar şeklinde hüküm altına alınmıştır yine anılan kanunun üncü maddesinde teftiş kurulu başkanlığı bakanın emri veya onayı üzerine bakan adına aşağıdaki görevleri yapar bakanlık teşkilatı ile bakanlığa bağlı ve ilgili kuruluşların her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş inceleme ve soruşturma işlerini yürütmek bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek mevzuata plan ve programa uygun çalışmasını temin etmek amacıyla gerekli teklifleri hazırlamak ve bakana sunmak özel kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak kuralına yer verilmiştir sayılı kanunun inci nci üncü nci ve üncü maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bakanlıklarda bakanlık müfettişlerinin bakanın emri ve onayı üzerine bakan adına görev yapacakları açık bir şekilde anlaşılmaktadır diğer yandan bakanın emrinde ve onun yardımcısı konumunda olan bakanlık müsteşarının ise görevlerini yürütmek amacıyla bakanlık teftiş kurulu müfettişler hariç bakanlık birim ve kuruluşlarına gereken emirleri vereceği hükme bağlanmışken idari yapılanmada diğer bakanlıklarla hukuki olarak eşit düzeyde olan gümrük ve ticaret bakanlığı müsteşarına anayasa ve yasalara aykırı olarak yetki devri yapılmak suretiyle bakanlık müfettişlerini inceleme soruşturma ve teftiş konusunda görevlendirme ve müfettişlere emir ve onay verme imkanı tanınmıştır sayılı khkde iptali istenilen sayılı khk ile yapılan değişikliklerle getirilen yukarıda açıklanan düzenlemeler başta bakanlıkların yeknesak bir biçimde kurulmasını amaçlayan ve bakanlık
4,103
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin gerekçesi şöyledir mardinin diyarbakır mahallesi kapı nüfusunda kayıtlı sanıkların öldürmeye kalkıştıkları savı ile bu yer ağır ceza mahkemesine dava açılmış ancak yapılan yargılama sırasında adalet bakanlığının yazısına dayanılarak yargıtay üçüncü ceza dairesinin gün ve sayılı kararıyle ve m k nun maddesinin son fıkrası gereğince dava mahkememize nakledilmiştir yukarıda açıklanan cumhuriyet savcısının isteminin anayasanın sözü edilen hükümleri karşısında ciddi olduğu ve bu yönden anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği kanısına heyetimiz varmıştır bu kanıya heyetimizi götüren nedenleri iki aşamada ele almak gerekir davanın anayasa mahkemesine götürülme olanağının bulunup bulunmadığı anayasanın değişik maddesine göre davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse sözü edilen maddenin iptali için anayasa mahkemesine dava açabileceğini öngörmektedir bir mahkeme önüne dava geldiği zaman herşeyden önce davaya bakmaya yetkili bulunup bulunmadığını araştırması gerekir şu hale göre mahkememize bu davaya bakmağa yetki veren cmuk nun son maddesi mahkememizce uygulanacak bir hüküm niteliğindedir ancak bu maddenin uygulanmasiyle davaya bakma yetkimizin bulunup bulunmadığı ortaya çıkar nitekim diyarbakır devlet güvenlik mahkemesi tarafından anayasa mahkemesine götürülen sayılı yasanın ve maddelerinin iptaline ilişkin davada anayasa mahkemesi şu şekilde belirtmektedir önüne bir dava getirilen mahkemenin davaya bakabilmesi için ancak ilk koşul mahkemenin kuruluşunun ve bu kuruluşta görev alan hâkim ve savcıların görevlendirilmelerinin hukuka uygun bulunup bulunmamasıdır bu açık deyim karşısında mahkememiz de arıyacağı ilk iş yukarıda belirttiğimiz gibi bu davaya bakmakla bizi görevlendirilmede uygulanan yöntemin hukuka uygun bulunup bulunmadığıdır bu itibarla anılan maddenin lafzına dayanılarak yapılan görevlendirmenin doğal yargı kuralına ve hukuk devleti olabilme ilkelerine uygun bulunup bulunmadığının saptanması mahkememizce araştırılmak ve bunun aksine bir kanıya varıldığı takdirde anayasanın maddesi gereğince dava açmak gerektiği tamamiyle açıktır cumhuriyet savcısı anılan maddeye göre görevlendirmenin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş bulunması karşısında yetkimizin varlığını sınır ve boyutlarını ancak sözü edilen cmuk nun maddesinin uygulanması ile saptayabiliriz şu hale göre söz konusu madde mahkememizce uygulanan bir madde olduğundan bunun iptaline ilişkin davayı anayasa mahkemesine açabilme koşullarının varlığının kabulü gerekir anayasa mahkemesine götürülmesi istenen m k nun maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasası karşısında durumu doğal hâkim tabii hâkim anayasanın maddesi hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz ana kuralını getirmiştir bu ilke suçtan sonra hâkim kavramının tersi olan suçtan önce hâkim kavramının esasını benimseresas sayısı karar sayısı bu da bir suç işlendiği zaman sanıkların suç işlemeden evvel yargılanacakları yerin yasalarla saptanması demektir olayımızda belirttiğimiz gibi daha evvel sanıkların yargılanacakları yer tabii hâkim esasına dayanan anayasamızın bu açık hükmüne göre belirlenmiştir bu ana kurala aykırı olarak sözü edilen dava adalet bakanının istemi ile suçtan sonra mahkememize gönderilmiş bulunmaktadır hukukun genel prensipleri ve özellikle hukuk devleti olabilmenin ana ilkeleri kanımıza göre genel ölçülere göre ve evvelden davaların özelliği hiç bir şekilde düşünülmeksizin kişilerin yargılanacaktan hâkimin suçtan evvel gösterilme esasını gerektirir sanığın bu esasa aykırı olarak suçtan evvel gösterilen hâkimden başkasının önüne çıkarılması yasağına karşı her türlü uygulama kanımıza göre anayasaya aykırıdır kaldı ki bu kuralın önetsel ve siyasi bir kişilik taşıyan adalet bakanı eli ile değiştirilmesi hiç bir şekilde savunulacak bir yöntem olamaz anayasamızın maddesi sözü edilen maddenin ikinci fıkrası hiç bir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz hükmünü kapsamaktadır m k nun son maddesi amme emniyeti için davanın naklini istemek adliye vekiline aittir biçimindedir yargı yetkisinin kullanılmasını dar anlamda sadece esasa ilişkin hükümleri kapsadığı kabul edilemez bir mahkemenin görev yerinin belli edilmesi veya bir davanın bakılacağı mahkemenin belirlenmesi de yargı yetkisinin kullanılmasını kapsar şu hale göre anayasanın bu açık hükmüne aykırı olarak adalet bakanı yargı yetkisinin kullanılmasında yargıtaya tavsiye ve telkinde bulunmakta ve onun bu tavsiye ve telkinine uygun olarak yargıtay da yukarıda açıkladığımız tabii hâkim kavramına ters biçimde bir davayı tabii hâkimden alarak tabii olmayan başka bir hâkime vermek zorunda kalmaktadır açıklanan bu nedenler karşısında mahkememizi bu davada görevli kılan m k nun son maddesi anayasamızın yukarıda açıklanan açık hükümlerinin lâfzına ve ruhuna tamamen aykırı olduğu açıktır maddenin yazılış biçiminden davanın nakline karar verme yetkisinin yargıtaya ait olduğu akla gelerek bu yönden adalet bakanının istemiyle bağlı bulunmadığı akla gelebilir ise de bu yöndeki düşüncelerin geçerli olmayacağı sözü edilen maddenin birinci fıkrasının deyiminden anlaşılmaktadır birinci fıkrada nakline karar verir biçimindeki bir deyimin kullanılması kamu düzeni nedeniyle adalet bakanının bir davanın naklini istemesi halinde yargıtayın davayı nakletmesi gerekeceği anlamı çıkar nitekim bu güne kadar sürdürülen uygulamalar da tamamen bu yönde oluşmuş adalet bakanının nakil isteme istekleri karşısında yargıtay bu isteme uygun olarak davayı tabiî hâkimden alarak başka bir yere nakletme zorunda kalmıştır gerçekten maddede açıklanan sakıncaların varlığı halinde başka bir deyimle davanın tabiî hâkim önünde bakılmasının kamu güvenliğini bozması düşünüldüğü takdirde anayasanın yukarıda açıklanan maddelerine ait hukuk devleti olma ilkelerine aykırı olarak sanığı tabiî hâkimden uzaklaştırmak değil devlete düşen görev sanığın tabu hâkim önünde yargılanmasını sağlayacak önlemleri almaktır kaldı ki bu tür bir sakıncanın bulunması halinde sakıncanın varlığını yine en iyi biçimde yansız olarak araştırıp saptayacak da kuşkusuz yargı kuruluşlarıdır m uk nun sözü edilen son maddesi maddede yazılı amaçtan saptırılarak siyası amaçlar için veya asıl amacı dışında kişisel amaçlar içinde kullanılmış olmasıdır nitekim kamu oyunda bu yönden çeşitli kuşkular yaratacak ve çeşitli eleştirilere neden olan bir çok nakil örnekleri vardır burada bunu somutlaştırmaya lüzum görmüyoruzesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle muk nun son maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali için anayasa mahkemesine anayasanın maddesi gereğince dava açılmasına dosyanın fotokopisinin çıkarılarak anayasa mahkemesine gönderilmesi için cumhuriyet savcılığına yazı yazılmasına karar verilmiştir
887
esas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenilen kanun hükmünün anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi anayasanın maddesi yönünden anayasanın ‘cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu temel bir kural olarak ortaya konulmuş üncü maddesinde ise cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği belirtilmiştir anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi anayasanın bütününe egemen olan ve cumhuriyeti bütün yönleriyle kuşatan temel bir ilkedir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan gün ve k sayılı kararında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi de hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir bu açıklamalar ışığında anayasanın maddesine aykırı olan hükmün değerlendirilmesinde sayılı bu kanunun maddesi genel müdürlük işletimindeki otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine genel müdürlük tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücretinin on katı tutarında i̇dari̇ para cezasi verilir erişme kontrolü uygulanan karayollarında kısıtlanan ve yasaklanan işler veya hareketleri yapanlar ve yaptıranlar ile koruma alanı içine giren hayvan sahiplerine genel müdürlükçe yetkilendirilen personel veya trafik polisi trafik polisinin görev alanı dışında kalan yerlerde jandarma personeli tarafından beş yüz türk lirası idari para cezası verilir bu kanunun inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca karayolları sınır çizgileri dâhilinde yasaklanan fiilleri işleyenler hakkında tarihli ve sayılı çevre kanunu hükümleri uygulanır şu kadar ki sayılı kanunun nci maddesinin bendinde belirtilen fiillerin şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığı yapanlar tarafından karayolları sınır çizgileri dâhilinde işlenmesi halinde uygulanacak idari para cezası beş yüz türk lirasından aşağı olamaz karayolları sınır çizgileri dâhilinde yasaklanan fiillerin denetimi ile sayılı kanunda öngörülen yaptırımların uygulanmasında genel müdürlük sayılı kanunun nci maddesi uyarınca yetkilendirilmiş kuruluşlardan sayılır bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen idari para cezaları ile geçiş ücretleri ve ikinci fıkrasında yer alan idari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir bu sürede ödenmeyen geçiş ücretleri ve idari para cezaları tarihli ve sayılı ammeesas sayısı karar sayısı alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından takip ve tahsil edilir vergi daireleri tarafından tahsil edilen geçiş ücretleri tahsilâtın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar genel müdürlük hesaplarına aktarılır birinci fıkra uyarınca ödenmesi gereken idari para cezaları ile geçiş ücretleri ödenmeden kabahatin işlendiği araçların fennî muayeneleri ile satış ve devirleri yapılmaz ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin on katı tutarında ceza genel hükümlere göre tahsil edilir ücretin on katı fazlası olarak tahsil edilen ceza tutarının yüzde altmışı tahsilini izleyen ayın yedinci günü mesai bitimine kadar işletici şirket tarafından hazine payı olarak yıllık kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine şekli ve içeriği maliye bakanlığınca belirlenen bir bildirimle ödenir i̇şletici şirket tarafından hazine payının eksik bildirilmesi veya hiç bildirilmemesi ya da bildirildiği halde süresinde ödenmemesi halinde hazine payının ödenmesi gerektiği tarih ile tahsil edildiği tarih arasında geçen süreye sayılı kanunun inci maddesine göre uygulanacak gecikme zammı ile birlikte ilgili vergi dairesince sayılı kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından ücretsiz geçiş yapan araçlar işletici şirket tarafından bu maddenin yedinci fıkrasında öngörülen sürenin bitimini takip eden ilk iş gününde en yakın trafik kuruluşuna bildirilir geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere bu maddenin birinci fıkrası ile beşi̇nci̇ fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz ek fıkra sk md sürücüsünün türk vatandaşı olup olmadığına bakılmaksızın yabancı plakalı araçlara uygulanacak olan bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen idari para cezaları ile geçiş ücretleri ve ikinci fıkrasında yer alan idari para cezaları tebligat şartı aranmaksızın sürücüsü bilgilendirilmek suretiyle tahsil edilir tahsilat gerçekleşmeden yabancı plakalı aracın ülkeyi terk etmesine izin verilmez bu fıkra hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar gümrük ve ticaret bakanlığı i̇çişleri bakanlığı maliye bakanlığı ile ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlığınca müştereken altı ay içinde belirlenir uluslararası sözleşme hükümleri saklıdır şeklindedir görüldüğü üzere anayasa aykırılığı nedeniyle iptali istenen sayılı kanunun maddesi genel müdürlüğe idari para cezası kesme yetkisi veren madde de düzenlenmiş olup madde genelinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde de öngörülen kat ceza da teknik anlamda idari para cezası niteliğindedir genel müdürlük otoyolları işletme hakkını devrettiği şirketlere idari para cezası kesme yetkisini devretmiştir i̇dari para cezaları ilgililerin idareye karşı borç yükümlülüklerini yerine getirmelerini ve idarece konulmuş bulunan yasaklara uymalarını idari düzeni sağlamaya yönelik idari yaptırım türüdür anayasa mahkemesi k sayılı kararında idari yaptırımları şu şekilde tanımlamıştır i̇darenin bir yargı kararma gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği bir yetkiye dayanarak idare hukukuna özgü yöntemlerle doğrudanesas sayısı karar sayısı doğruya bir işlem ile uyguladığı yaptırımlarla verdiği cezalara idari yaptırım denilmektedir tanımdan anlaşılacağı üzere idari yaptırımdan bahsedebilmek için yetkisini kanundan almış bir idarenin idari bir işlem vasıtasıyla idari düzeni ihlal eden kişiye uyguladığı bir yaptırımın bulunması gerekir taşıdığı idari niteliği gereği bu tür yaptırımların kanunen yetkilendirilmiş bir idare tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir i̇dari yaptırımlar tamamen idarenin takdirine bağlıdır ve kamu düzenini koruma sağlama adınadır i̇dari usuller çerçevesinde idare işlem ve eylemlerinin etkililiğini sağlayabilmek amacıyla söz konusu yaptırımlara başvurmaktadır i̇dari yaptırımların cezalandırıcı ve caydırıcı işlemler olmaları onları diğer idari işlemlerden ayıran özellikleridir bu nedenle keyfi uygulamaların önüne geçebilmek için ceza hukukunda kabul edilen ilkelerden birisi olan belirlilik ilkesi idari yaptırımlar için de uygulanmalıdır bu kapsamda kaynağını anayasa ve kanunlardan alan bu yetkinin özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesi ve özel hukuk tüzel kişilerince idareden farklı tahsil yöntemleri belirlemeleri belirlilik ilkesine aykırılık teşkil eder zira anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup bireyin kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar uyuşmazlık konusu kural ile karayolları genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesi ile genel müdürlüğe verilen idari para cezası görevi ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen özel hukuk tüzel kişilerine devredilmektedir bu hükümde ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin on katı tutarında ceza uygulanacağı öngörülmektedir fıkrada ise geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezaların uygulanmayacağı öngörülmüştür ancak usulüne uygun ödemenin şekli düzenlemede belirtilmemektir vatandaş idare tarafından işletilen ücretli yoldan ihlalli olarak geçmesi halinde gün içerisinde hgs veyahut ogs kartını doldurması halinde bu karttan ihlalli geçişin ücreti tahsil edilmekte ve cezai işlem uygulanmamaktadır vatandaş ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen otoyollarda geçerken de aynı şekilde hgs ve ogs kartlarınıesas sayısı karar sayısı kullanmaktadır ancak yeterli bakiyenin olmaması nedeniyle geçiş ücreti tahsil edilememesi durumunda vatandaş gün içerisinde bakiyesini tahsile uygun hale getirse dahi işleten firma tarafından ihlalli geçişin ücreti söz konusu kartlardan tahsil edilmemektedir söz konusu dosyamızdaki davacının dilekçelerinde de bahsedildiği üzere davacı hesabına ödemenin yapılmaması gerekçesiyle cezai işlem uygulamaktadır ancak bu durumun vatandaştan beklenmesi düşünülemez zira örnek olarak verirsek i̇stanbul gibi hem idare tarafından hem de çeşitli firmalar tarafından işletilen otoyolların bulunduğu bir şehirde sürücüler aynı gün içerisinde hem farklı firmalarca işletilen otoyollardan hem de idare tarafından işletilen otoyolları kullanmaktadırlar dolayısıyla vatandaştan bu firmaları tek tek takip etmesi geçtiği yolların hangi firmanın işletiminde olduğunu bu firmaların hesap bilgilerini bilmesini beklemek belirlilik ilkesinin ihlali sonucunu doğurduğu ve hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu değerlendirilmektedir yine bu düzenleme hakkaniyet ilkesine de aykırıdır zira karayollarına bağlı otoyoldan ihlalli geçiş yapan kişi hakkında sayılı yasanın maddesi uyarınca idari para cezası uygulanması halinde bu kişi hakkında uygulanan para cezasını sayılı yasanın maddesi uyarınca oranında ödeyebilecek iken aynı kişi işletme hakkı özel hukuk kişisine devredilen bir otoyoldan ihlalli geçiş yapması durumunda sayılı yasanın maddesi uyarınca cezanın tamamını ödemek zorunda kalacaktır anayasanın ve maddesi yönünden anayasanın maddesi uyarınca devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır anayasanın maddesi ise egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz devlet yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını farklı organları eliyle yerine getirmektedir kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereği olan bu durum üç ayrı fonksiyonu üstlenen organların hepsinin anayasaya uygun davranmasını gerekli kılar anayasa mdya göre türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır devlet egemenliğinin bir yansıması olan idari yaptırım uygulama yetkisini ve görevini gerçekleştirirken her ne kadar anayasada idari yaptırımlara ilişkin açık bir hüküm yer almasa da anayasaya uygun davranmalıdır anayasaya uygunluk hukuk devleti olmanın bir gereğidir hukukumuzda idari yaptırımların anayasal temellerini hukukun genel ilkeleri ve dolaylı olarak idari yaptırımları ilgilendiren anayasal hükümlerden çıkarmaktayız anayasamızın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan idarenin yargısal denetimi idarenin her türlü işlem ve eylemlerinin denetimini kapsadığına göre idari işlem niteliğindeki idari yaptırım kararlarının da bu ilkeye uygun verilmesi gerekir i̇dare yaptırımları konusunda anayasa ve diğer normlara uygun hareket edilmelidir i̇nsan haklarına saygılı adil bir hukuk düzeni sağlamaya yönelik olmalıdır idari yaptırımlar ayrıca bu ilke doğrultusunda yaptırımlar hukukun genel ilkelerine de uygun olmalıdırlar anayasa mdda yer alan hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz ifadesi gereği uygulanacak idari yaptırımlar yürütme organıesas sayısı karar sayısı içerisinde yer alan makamlarca uygulanacağından kaynağını anayasadan almalıdır bu ifade açıkça anayasada idari yaptırımların düzenlenmesini değil düzenleme yapmaya yetkili makamların anayasaya dayalı bir yetkiye sahip olmalarını ve yaptırımların içerik olarak anayasaya uygun olmasını gerektirir yasamanın çizdiği çerçevede yürütme düzenlemeler yapmakta ve bunlar doğrultusunda yaptırımlar uygulayabilmektedir bunlar dışında eşitlik kazanılmış haklara saygı insan onurunun korunması ayrımcılık yasağı hukuki güvenlik nesnellik ve tarafsızlık vergilendirmede adalet gibi ilkeler de idari yaptırımlar açısından göz önünde bulundurulması gereken ilkelerdir i̇dari yaptırımların anayasaya aykırılığı söz konusu olamayacağından bu yaptırımlar açısından değerlendirilebilecek tüm kurallar anayasal sınırını oluşturacaktır bu sınırlara riayet edilerek yetkili makamlarca idari yaptırımlar uygulanmalıdır bu açıklamalar ışığında iptali istenen maddeleri ile öngörülen idari para cezasının bir kısmının otoyolları işleten özel hukuk tüzel kişilerine aktarımı öngörülmektedir ancak gerek hukukun genel ilkeleri ve gerekse de kabahatler kanunu uyarınca idari para cezaları belli bir miktar paranın kişiden alınıp devlet hazinesine intikalinden ibarettir tahsil edilen bu cezalardan özel hukuk tüzel kişilerine menfaat sağlanması veyahut pay verilmesi başta hukukun genel ilkeleri olmak üzere eşitlik tarafsızlık ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırılık teşkil eder i̇ptali istenen maddeleri ile öngörülen idari para cezasını kesme yetkisinin vatandaş ile idare karşısında eşit konumda olan özel hukuk tüzel kişisine devri de eşitlik ve hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır anayasa mahkemesi bir kararında idari para cezalarını diğer cezalardan ayıran en belirgin niteliğin idari makamlar tarafından kamu gücü kullanılarak verildiğine hükmetmiştir bu kamu gücünün devlet karşısında vatandaş ile eşit konumda olan özel hukuk tüzel kişiliğine devri egemenliğin bir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılması anlamına gelir ve bu durumda anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder ayrıca bu durum vatandaşın kendisini güvensiz güçsüz hissetmesine de sebebiyet verir nitekim davacı işletenin dilekçesinde de belirtilen söz konusu geçiş ücretinin uygulanması ve tahsili yöntemi vatandaşı güçsüz ve çaresiz bırakmaktadır i̇şleten firma kanundaki boşluktan yararlanarak ve kamu gücünü kullanarak geçiş anında yeterli bakiye bulunmaması halinde idareden farklı olarak kendi hesabına ödeme yapılması şartını koşmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı bu kanunun inci fıkralarının anayasanın nci maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu hükmün anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararma ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verildi
2,193
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir hükmü vazolunduktan sonra aynı maddenin ikinci fıkrasında devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini fert huzurunu sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayacak suretde sınırlayan siyasî iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddî ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar yolunda hüküm konulmuştur anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmiştir aynı yasanın maddesinin üçüncü fıkrasında devlet özel teşebbüslerin milli iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır görüşüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde i̇ktisadi ve sosyal hayat adalete tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir iktisadi sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yolla gerçekleştirmek bu maksatla millî tasarrufu artırmak yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak devletin ödevidir ilkesi ortaya konulduktan sonra maddenin birinci fıkrasında çalışma herkesin hakkı ve ödevidir ikinci fıkrasında devlet çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal iktisadî ve malî tedbirlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler işsizliği önleyici tedbirler alır esasına yer verilmiştir gerçekten sayılı yasanın maddesi fıkrasında süresi belirli olmayan sürekli hizmet akitlerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir denildikten sonra hizmet sürelerine göre akdi fesheden tarafın diğer tarafa akdi ne kadar zaman önce feshedeceğine dair süreler belirlenmiş maddenin son kısımlarında i̇şveren işçinin ihbar önellerine ait ücretini peşin vermek suretiyle hizmet akdini feshedebilir hükmü vazolunmak suretiyle ihbar öneline uyulmaksızın iş akdinin feshi halinde işçiye ne kadar ücret verileceği sınırlandırılmıştır mahkemece iptale konu edilmesi istenen maddenin fıkrasında süresi belirli olmayan sürekli hizmet akitlerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bili dirilmesi gerekir şeklinde bir hüküm bulunduğuna göre bu maddede gösterilen ihbar önelleri ve ihbar tazminatları sadece süresi belirli olmayan sürekli hizmet akitlerinin feshinde söz konusu olmaktadır diğer bir anlatımla süresi belirli olan hizmet akitlerinde ihbar öneli ve ihbar tazminatı söz konusu olamamaktadır nitekim yüksek yargıtayın görüşleri ve kararları da bu doğrultudadır yani süresi belirli olan hizmet akillerinden dolayı ihbar öneline uymak zorunluluğu olmadığı gibi ihbar tazminatı da söz konusu olamaz doktrinde yer alan görüşlere göre devam etmekte olan bir aktın feshinde esas kural tarafların karşılıklı vecibesinden kurtulmaları için akdi anlaşarak sona erdirmeleridir feshi ihbarla ani olarak akdin sona erdirilmesi ve tarafların vecibelerinden birdenbire kurtulması kabul edilirse akdin hangi tarihte sona ereceğini bilmiyen tarafın menfaatlerinin ihlâl edileceğiesas sayısı karar sayısı her türlü şüpheden uzaktır bu zarar hem işçi hem i̇şveren için söz konusudur özellikle ihtisası gerektiren işlerde çalışan bir işçi örneğin işverenle yıl için geçerli olmak üzere bir iş sözleşmesi yapmış ise işverenin ortada hiç bir haklı sebep yok iken birinci yılın hitamında iş bağılını bozması halinde işçinin yeniden bir iş bulması zamana bağlıdır yasada yer alan ihbar öneli veya ihbar tazminatının özü böyle bir durumda işçiye yeni iş arayıp bulmak için geçecek zamanda infak ve iaşesini temin etmektir aynı şey işveren yönünden de söz konusudur zira yıl için geçerli olmak üzere iş bağıtı yaptığı işçinin ihtisası gerektiren bu işi birdenbire bırakması halinde maruz kalacağı zarar izahdan varestedir yukarda da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini fert huzuru sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasî iktisadî ve ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar hükmü bulunduğuna göre evvela iş yasasının maddesindeki süresi belirli olmayan sürekli hizmet akitlerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir şeklindeki hükmün süresi belirli olmayan sürekli hizmet akitleri sözcükleri evvela anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına aykırı görülmüştür zira ihbar öneli veya ihbar tazminatı kişinin temel haklarındandır öte yandan akitlerin tek taraflı olarak bozulması halinde bunların süresi belirli veya süresi belirsiz olarak ayırıma tabi tutulması sosyal adalet ilkelerine aykırı bulunmaktadır akitlerin süresi belirli veya süresi belirsiz olarak ayırılması ve sadece süresi belirli olmayan akitlerin feshi halinde ihbar öneli veya ihbar tazminatının kabul edilmesi işçiler arasında veya iş bağıtı yapan işverenler arasında bir ayırım doğurduğundan maddenin ikinci fıkrasında yer alan hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz ilkesine aykırı bir sonuç meydana gelmektedir anayasanın maddesi üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere devletin ödevlerinden birisi de özel teşebbüslerin millî iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri almaktır i̇ş akitlerinin süresi belirli veya süresi belirsiz olarak ayırıma tabi tutulması anayasada yer alan güvenlik ve kararlılık içinde çalışma ilkesine de ters düşmektedir i̇ş yasasının maddesinin fıkrası yukarda açıklanan nedenlerden ötürü anayasanın maddesi birinci fıkrası aynı yasanın maddesi birinci ve ikinci fıkralarına aykırı görülmüştür zira bir kısmı çalışanlara ihbar öneli veya ihbar tazminatını tanımak diğer bir kısmına tanımamak davalı vekilinin savunmasında belirtildiği gibi hakkın özünü ortadan kaldırır bu nedenlerle davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce ciddî görüldüğünden konunun anayasa mahkemesine götürülmesine karar vermek uygun görülmüştür sonuç yukarda açıklanan nedenlerden ötürü anayasanın ve anayasa mahkemesi kanununun maddesi uyarınca sayılı yasanın maddesindeki süresi̇ beli̇rli̇ olmayan sürekli̇ hi̇zmet aki̇tleri̇ni̇n feshi̇nden önce durumun di̇ğer tarafa bi̇ldi̇ri̇lmesi̇ gereki̇r şeklindeki birinci fıkranın bendinde süresi̇ beli̇rli̇ olmayan sürekli̇ hi̇zmet aki̇tleri̇ sözcükleri anayasanın maddesi ikinci fıkrasına maddesinin ikinci fıkrasına maddesinin üçüncü fıkrasına maddesinin maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı olduğu kanısına varıldığından anayasa mahkemene başvurulmasına bu dava ile ilgili evrakların onaylıesas sayısı karar sayısı suretlerinin başvurmaya dair karara eklenerek anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karara kadar asıl davanın geri bırakılmasına karar verildi
882
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasaya aykırılığı parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir her şeyden önce tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından bu yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdıresas sayısı karar sayısı böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin esasa girmeden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerine göre iptali gerekir tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı cetvel ve sayılı cetvelin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca hazırlanan tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı kuralı getirilmiş inci maddesinin ikinci fıkrasında yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır tarihli ve sayılı yetki kanununun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasında bu kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere ifadesine yer verilerek yetki kanununun amacı ortaya konmuş i̇lkeler ve yetki süresi başlıklı nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinin numaralı alt bendinde ise aynen i̇ç ve dış ticarete yönelikesas sayısı karar sayısı hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir bakanlık kurulmasını göz önünde bulundurur denilmiştir i̇ç ticaret mülga sayılı sanayi ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun inci maddesinde ana hizmet birimleri olarak sıralanan i̇ç ticaret genel müdürlüğü tüketicinin ve rekabetin korunması genel müdürlüğü esnaf ve sanatkarlar genel müdürlüğü teşkilatlandırma genel müdürlüğü ve görevlerinden oluştuğuna dış ticaret de tarihli ve sayılı hazine müsteşarlığı ile dış ticaret müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun üncü maddesinde ana hizmet birimleri ve görevleri sayılan dış ticaret müsteşarlığı olduğuna göre iç ve dış ticarete yönelik hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere kurulacak yeni bakanlık sanayi ve ticaret bakanlığının iç ticarete ilişkin ana hizmet birimleri i̇ç ticaret genel müdürlüğü tüketicinin ve rekabetin korunması genel müdürlüğü esnaf ve sanatkarlar genel müdürlüğü teşkilatlandırma genel müdürlüğü ile dış ticaret müsteşarlığının birleştirilmesinden oluşturulmak zorundadır bakanlar kurulu sayılı yetki kanununun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasındaki kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla ve nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinin numaralı alt bendindeki i̇ç ve dış ticarete yönelik hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir bakanlık kurulması için türkiye büyük millet meclisinden yetki almışken yeni bakanlığın dış ticaret müsteşarlığına hazine müsteşarlığından devralınan yabancı sermaye genel müdürlüğü ile teşvik ve uygulama genel müdürlüğünün teşvik uygulama ve yabancı sermaye genel müdürlüğü adıyla eklenmesiyle kurulması anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasındaki kuralla bağdaşmamaktadır anayasa mahkemesi tarafından yapılan yargısal denetimde khknin öncelikle yetki yasasına sonra da anayasaya uygunluk yönünden incelendiği bilinmektedir her ne kadar anayasanın inci maddesinde khklerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlenmesinden değil yalnızca anayasaya biçim ve esas bakımlarının uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle khknin yetki yasasına uygunluğunun denetimi girmektedir çünkü anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde khk çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür yetkinin dışına çıkılması khkyi anayasaya aykırı duruma getirir böylece khknin yetki yasasına aykırı olması anayasaya aykırı olmasıyla özdeşleşir khklerin anayasaya uygunluk denetimleri yasaların denetimlerinden farklıdır anayasanın inci maddesindeki kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü nedeniyle yasaların denetiminde yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanırken khkler ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de anayasaya uygun olmak durumundadır bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekiresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname tarihli ve sayılı yetki kanununun amacı dışında ve ilkelerine aykırı olduğundan anayasanın nci ncı ve inci maddelerine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı cetvel ve sayılı cetvel anayasanın nci ncı ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri ile dahilde i̇şleme rejimi konularında türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri ve ilgili diğer kurum ve kuruluşları görevlendirmek i̇baresi ile nci maddesinin numaralı fıkrasındaki bakanlık destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında yapılan ödemelere ilişkin iş ve işlemleri türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile görevlendireceği ilgili diğer kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla da gerçekleştirebilir şeklindeki i̇lk tümcesi ve destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında yapılan destek ödemelerinin türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla yapılması halinde ilgili mevzuatında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde destekten yararlanmak isteyen başvuru sahipleri bu kuruluşlara başvurur başvuruya istinaden bu kuruluşlarca ilgili mevzuatında belirtilen usul ve esaslar kapsamında inceleme yapılır ve destek ödemeleri tutarları tespit edilir destek ödemelerine ilişkin tahakkuk listeleri bu kuruluşlarca bakanlığa sunularak destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan başvuru sahiplerinin hesabına aktarılması gereken tutarlar bildirilir bakanlık münhasıran bu tahakkuk listelerine istinaden destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan gerekli ödemelerin yapılmasını bu maddeye istinaden belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sağlar destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan bu şekilde yapılan destek ödemelerine ilişkin olarak türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar bakanlığa karşı malî açıdan sorumludur şeklindeki dördüncü beşinci altıncı yedinci ve sekizinci tümceleri i̇le dokuzuncu tümcesindeki türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde türkiye i̇hracatçılar meclisi ve i̇hracatçı birlikleri ile ilgili mevzuatı hazırlamak ve yayımlamak türkiye i̇hracatçılar meclisi ve i̇hracatçı birliklerinin çalışmalarına yardımcı olmak çalışmalarını izlemek ve denetlemek destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri ile dahilde i̇şleme rejimi konularında türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri ve ilgili diğer kurum ve kuruluşları görevlendirmek i̇hracat genel müdürlüğünün görevleri arasında sayılmış nci maddesinin numaralı fıkrasında ise bakanlığın destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında yapılan ödemelere ilişkin iş ve işlemleri türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile görevlendireceği ilgili diğer kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla da gerçekleştirebileceği ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında destekleme fiyat i̇stikrar fonuna aktarılmak üzere ilgili yıl merkezi yönetim bütçe kanunundaesas sayısı karar sayısı bakanlık bütçesi için öngörülen ödeneğin ilgili mevzuatı çerçevesinde yapılacak destek ödemelerinde kullanılmak üzere ilgili kuruluşlar tarafından bildirilen tutarların karşılanması için destekleme ve fiyat i̇stikrar fonuna tahakkuka bağlanmak suretiyle ödeneceği aktarılan bu tutarın ihracata yönelik devlet desteklerine dair mevzuat hükümleri çerçevesinde kullandırılacağı destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında yapılan destek ödemelerinin türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla yapılması halinde ilgili mevzuatında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde destekten yararlanmak isteyen başvuru sahiplerinin bu kuruluşlara başvuracakları başvuruya istinaden bu kuruluşlarca ilgili mevzuatında belirtilen usul ve esaslar kapsamında inceleme yapılıp destek ödemeleri tutarlarının tespit edileceği destek ödemelerine ilişkin tahakkuk listelerinin bu kuruluşlarca bakanlığa sunularak destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan başvuru sahiplerinin hesabına aktarılması gereken tutarların bildirileceği bakanlığın münhasıran bu tahakkuk listelerine istinaden destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan gerekli ödemelerin yapılmasını bu maddeye istinaden belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sağlayacağı destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan bu şekilde yapılan destek ödemelerine ilişkin olarak türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşların bakanlığa karşı malî açıdan sorumlu oldukları destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında verilen krediler ile yapılan fazla veya yersiz ödemelerin amme alacağı sayılacağı ve türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edileceği bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında yapılan ödemelere ilişkin olarak ortaya çıkmış veya çıkacak hukukî ihtilaflar sonucunda mahkemelerce hak sahiplerine ödenmesine karar verilen devlet destekleri kapsamındaki ödemelerin de bakanlıkça destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan yapılacağı hükme bağlanmıştır tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesinin bendinde dış ticaret müsteşarlığının bağlı kuruluşları ihracatçı ve ithalatçı birlikleri ve bunların oluşturduğu dış ticaret birlikleri üst kuruluşu ile i̇hracatı geliştirme ve etüt merkezidir şeklinde yer alan hüküm tarihli ve sayılı khknin inci maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bendin devamındaki i̇hracatçı birlikleri i̇thalatçı birlikleri ve bunların üst kuruluşlarının teşkilatlanma işleyişleri gelirleri gelirlerinin kullanım esasları iştigal sahaları denetimleri organları ve üyeliğe ilişkin esasları ile üyelerinin hak ve yükümlülüklerini gösteren statüleri bakanlar kurulu kararı ile belirlenir cümlesi ise anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararındaki birlikler bu yapılarıyla anayasanın üncü maddesi kapsamında yasayla veya yasanın açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu tüzelkişileri olmadıkları gibi amaçları işlevleri ve nitelikleri itibariyle kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına benzemekle birlikte kuruluş ve tüzelkişiliklerinin yasayla oluşturulmaması organların seçiminin yargı gözetiminde yapılmaması ve bağlı kuruluş olarak gösterilmeleri nedeniyle anayasanın inci maddesinde yer alan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları kapsamına da girmemektedir bu birlikler anayasanın ne üncü ne de inci maddesine göre tüzelkişilik kazanan kuruluş niteliğindedir gerekçesiyle anayasanın nci üncü ve inci maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmişti ancak tarihli ve sayılı türkiye i̇hracatçılar meclisi ile i̇hracatçı birliklerinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesinde bu kanunesas sayısı karar sayısı ihracatçıları örgütlendirmek ve işbirliğini geliştirmek suretiyle ihracatı artırarak ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak üzere ihracatçı birlikleri ile türkiye i̇hracatçılar meclisinin kuruluşu işleyişi görevleri organları gelirleri harcamaları ve denetimleri ile üyelerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasları düzenler denilirken tanımlar ve kısaltmalar başlıklı nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde birlik i̇hracatçıları örgütlendirmek suretiyle ihracatı artırmak ve dış ticaretin ülke menfaatine uygun olarak gelişmesini sağlamak üzere özel bütçeye sahip ve tüzel kişiliği haiz olarak kurulan ihracatçı birliğini şeklinde tanımlanırken bendinde ise ti̇m birliklerin koordinasyonunu sağlamak ihracatçıların sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarda bulunmak dış ticaretin ülke menfaatine uygun olarak gelişmesine yardımcı olacak çalışmaları yapmak ve ihracatçıları en üst düzeyde temsil etmek üzere ihracatçı birliklerinin üst kuruluşu olan özel bütçeye sahip ve tüzel kişiliği haiz türkiye i̇hracatçılar meclisini biçiminde tanımlanmıştır böylece anayasa mahkemesi kararından sonra çıkarılan sayılı yasa ile türkiye i̇hracatçılar meclisi ile i̇hracatçı birliklerinin özel hukuk tüzel kişisi oldukları yasayla da teyit edilmiştir türkiye teknoloji geliştirme vakfı ise türkiye ile dünya bankası arasında yılında imzalanmış bulunan bir ikraz anlaşmasına dayalı olarak özel sektör kuruluşu kamu kuruluşu şemsiye kuruluş ve gerçek kişinin bir araya gelmesiyle tarihli ve sayılı vakıflar kanununa göre kurulmuş bir vakıftır vakıflar kanunu ve ikincil mevzuatına göre faaliyette bulunan türkiye teknoloji geliştirme vakfının amacı türkiyenin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü ar ge faaliyetlerini destekleme yoluyla güçlendirmektir üyeden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yönetilen vakfın yönetimde özel sektör oranında temsil edilmekte ve yönetim kurulu başkanı da özel sektör temsilcileri arasından seçilmektedir anayasanın üncü maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kamu tüzel kişiliğinin ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanarak kurulacağı hüküm altına alınırken inci maddesinde ise kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunla gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzel kişileri oldukları belirtilmiştir buna karşın ihracatçı birlikleri ile ihracatçı birliklerin üst kuruluşu olan türkiye i̇hracatçılar meclisi ise tarihli ve sayılı türkiye i̇hracatçılar meclisi ile i̇hracatçı birliklerinin kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükümlerine göre kurulmuş bulunan ve anayasanın üncü maddesi bağlamında kamu idaresi ve kamu tüzel kişisi sayılmamanın yanında anayasanın inci maddesi kapsamında kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu ve üst kuruluşu da olmayan özel hukuk tüzel kişileridir öte yandan türkiye teknoloji geliştirme vakfı ise türkiye ile dünya bankası arasında yılında imzalanmış bulunan bir ikraz anlaşmasına dayalı olarak türkiyenin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü ar ge faaliyetlerini destekleme yoluyla güçlendirmek amacıyla özel sektör kuruluşu kamu kuruluşu şemsiye kuruluş ve gerçek kişinin bir araya gelmesiyle tarihli ve sayılı vakıflar kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunmak üzere sayılı kanuna göre kurulmuş bir vakıftır türkiye teknoloji geliştirme vakfı türkiye i̇hracatçılar meclisi veesas sayısı karar sayısı i̇hracatçı birlikleri kamu idaresi ve kamu tüzel kişisi olmadıkları gibi ekonomi bakanlığının bağlı veya ilgili kuruluşları da değildir anayasanın ncı maddesinde egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu türk milletinin egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanacağı hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı hüküm altına alınmış inci maddesinde ise devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği kurala bağlanmıştır destekleme ve fiyat i̇stikrar fonu bir kamu kaynağıdır sayılı khknin nci maddesinin numaralı fıkrasında ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında destekleme ve fiyat i̇stikrar fonu ile ilgili yetki ve görevler ile her türlü işlerin ekonomi bakanlığı tarafından yürütüleceği hüküm altına alınmıştır bu bağlamda kamu kaynağı olan destekleme ve fiyat i̇stikrar fonu ile ilgili tasarrufta bulunma yetki ve görevi ekonomi bakanlığı veya yasayla görevlendirilen başka bir kamu tüzel kişisi kamu kurumu tarafından yürütülebilir destekleme ve fiyat i̇stikrar fonu ile ilgili yetki ve görevler ile her türlü işlemleri yürütme görevinin kamu tüzel kişisi ve kamu kurumu olmayan özel hukuk tüzel kişileri türkiye i̇hracatçılar meclisi ve i̇hracatçı birlikleri ile türkiye teknoloji geliştirme vakfı ve görevlendireceği ilgili diğer kurum ve kuruluşlara devredilmesi ve kamu idareleri tarafından kullanılması gereken kamusal fona ilişkin görev ve yetkilerin özel hukuk tüzel kişileri tarafından kullanılması anayasanın ncı üncü inci ve inci maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle sayılı khknin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri ile dahilde i̇şleme rejimi konularında türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri ve ilgili diğer kurum ve kuruluşları görevlendirmek ibaresi ile nci maddesinin numaralı fıkrasındaki bakanlık destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında yapılan ödemelere ilişkin iş ve işlemleri türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile görevlendireceği ilgili diğer kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla da gerçekleştirebilir şeklindeki ilk tümcesi ve destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında yapılan destek ödemelerinin türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla yapılması halinde ilgili mevzuatında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde destekten yararlanmak isteyen başvuru sahipleri bu kuruluşlara başvurur başvuruya istinaden bu kuruluşlarca ilgili mevzuatında belirtilen usul ve esaslar kapsamında inceleme yapılır ve destek ödemeleri tutarları tespit edilir destek ödemelerine ilişkin tahakkuk listeleri bu kuruluşlarca bakanlığa sunularak destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan başvuru sahiplerinin hesabına aktarılması gereken tutarlar bildirilir bakanlık münhasıran bu tahakkuk listelerine istinaden destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan gerekli ödemelerin yapılmasını bu maddeye istinaden belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sağlar destekleme ve fiyat i̇stikrar fonundan bu şekilde yapılan destek ödemelerine ilişkin olarak türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar bakanlığa karşı malî açıdan sorumludur şeklindeki dördüncü beşinci altıncı yedinci ve sekizinci tümceleri ile dokuzuncu tümcesindeki türkiye i̇hracatçılar meclisi i̇hracatçı birlikleri türkiye teknoloji geliştirme vakfı ile bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlaresas sayısı karar sayısı nezdinde ibaresi anayasanın ncı üncü inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasında stajyer dış ticaret kontrolörlüğüne giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları dış ticaret kontrolörlüğüne yükselme ve dış ticaret kontrolörlerinin görev yetki ve sorumlulukları ile başkanlığın çalışma usul ve esaslarının yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmaktadır anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı nci maddesinin ikinci fıkrasında her bakanın başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumlu olacağı üncü maddesinde başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği inci maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır öte yandan sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında bakanın bakanlık teşkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiş ikinci fıkrasında bakanların bakanlık hizmetlerini mevzuata hükümetin genel siyasetine milli güvenlik siyasetine kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve başbakana karşı sorumlu oldukları belirtilmiş üçüncü fıkrasında ise her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup bakanlık merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır aynı hükümler sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khknin üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde de değişik ifadelerle yinelenmiştir sayılı kanunun inci ve sayılı khknin üncü maddesinde belirtilen bakanlığın merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre bu işleri doğrudan bakana bağlı olarak ve bakan adına yapmak üzere sayılı khknin inci maddesiyle dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığı kurulmuş ve numaralı fıkrası ile başkanlığa bakanlık teşkilatı ile bakanlık teşkilatınının denetimi altındaki her türlü kuruluşta teftiş inceleme ve soruşturma görevleri verilmiştir bakanın anayasal sorumluluğunu yerine getirmesinin uzantısı olarak kurulan ve bu derece önemli görevler yüklenen dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığında kontrolörlük mesleğine ilk adımın atıldığı stajyer dış ticaret kontrolörlüğüne giriş için inci maddenin numaralı fıkrasında hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınır çizilmeden stajyer dış ticaret kontrolörlerinin mesleğe giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarını kontrolörlüğeesas sayısı karar sayısı yükselmelerini görev yetki ve sorumluluklarını başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususları düzenleme yetkisi yürütme organına devredilmiştir memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi anayasanın statü hukukuna ilişkin temel bir kuralı iken sayılı khknin inci maddesinin numaralı fıkrası ile hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınırlar çizilmeden stajyer dış ticaret kontrolörlüğü mesleğine giriş şartları yeterlilik sınavının usul ve esasları kontrolörlüğe yükselme ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarını belirleme yetkisinin yönetmeliğe bırakılarak yürütme organına devredilmesi anayasanın nci inci ve inci maddelerine açıkça aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin ve numaralı fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı khknin üncü maddesinde ürün denetmenleri düzenlenmekte ve maddenin numaralı fıkrasında ürün denetmeni olacakların mezun oldukları fakülte ve yüksekokulların belirlenmesi numaralı fıkrasında ise bunların mesleğe alınmaları yarışma sınavları yetiştirilmeleri yeterlik sınavları görev yetki ve sorumlulukları atama ve yer değiştirmeleri ile çalışma usul ve esasları yönetmeliğe bırakılmaktadır anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı üncü maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği inci maddesinin ikinci fıkrasında ise memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır bu hükümlere göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden ürün denetmenlerinin sadece dört yıllık lisans eğitimi veren fakülte ve yüksekokullardan mezun olanlar arasından alınacağını belirtip söz konusu fakülte ve yüksekokulların hangileri olduğunu ile bunların mesleğe alınmasındaki genel ve özel şartların neler olduğunu yarışma ve yeterlik sınav konularını görev yetki ve sorumluluklarını atama ve yer değiştirmeleri ile çalışma usul ve esaslarını yönetmeliğe bırakarak idareye sınırsız ve belirsiz bir düzenleme alanı bırakması mümkün değildir yasa koyucunun ürün güvenliğinin denetimi gibi devleti üreticileri ve tüm yurttaşları ilgilendiren bir kamu görevine girişin genel ve özel şartlarını görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını yasayla düzenlemesi ve bu aşamadan sonra eğer uygun ve zorunlu görür ise ilkeleri konulmuş ve sınırları çizilmiş alanda yasanın uygulamasını sağlamak üzere idareye düzenleme yetkisi vermesi gerekir aksine düzenleme yetkinin anayasallığı yasama yetkisinin devredilmezliği ve idarenin kanuniliği ilkeleriyle ve anayasanın inci maddesinin emredici hükmüyle bağdaşmazesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklandığı üzere sayılı hakkında kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinin ve numaralı fıkraları anayasanın ncı nci inci üncü ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasındaki dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanı i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasında bakanlık merkez teşkilatında kadroları karşılık gösterilmek suretiyle sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek müsteşar müsteşar yardımcısı genel müdür hukuk müşaviri genel müdür yardımcısı bakanlık müşavirleri basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri özel kalem müdürü daire başkanı hukuk müşaviri dış ticaret uzmanı i̇hracatı geliştirme uzmanı dış ticaret uzman yardımcısı ve i̇hracatı geliştirme uzman yardımcısı ile bölge müdürü serbest bölge müdürü bölge müdür yardımcısı serbest bölge müdür yardımcısı kadrolarına atanacaklar arasında dış ticaret kontrolörler kurulu başkanına da yer verilmiştir maddenin numaralı fıkrasında birinci fıkra kapsamına giren personele bu kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri arasında kalmak üzere bakan tarafından belirlenecek tutarda aylık sözleşme ücreti ve sözleşme ücretine ek olarak ocak nisan temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödeneceği ile bunlardan üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre
4,033
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü sayılı yasanın geçici inci maddesinde tarihinden sonra bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarında açılan kamu görevine ve işçiliğe giriş sınavını kazanıp da haklarında yapılan güvenlik soruşturması sonucunda sakıncalı olduğunun bildirilmesi nedeniyle göreve ve işe alınmayanlar ile alındıktan sonra görevine ve işine son verilenler ilgili mevzuatında veya toplu iş sözleşmelerinde öngörülen niteliklerin kaybedilmemiş olması koşuluyla yaş şartı aranmaksızın bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarınca açılacak sınavlara önceki güvenlik soruşturmaları dikkate alınmaksızın katılabilirler açılan sınavları kazanmaları sonucu göreve ve işe alınanlara geçmişe yönelik olarak aylık ve diğer özlük hakları verilmez ve açıkta geçen süreleri değerlendirmez bu konu ile ilgili olarak yargıya intikal etmiş olanlardan henüz haklarında yargı kararı kesinleşmemiş olanlar hakkında da bu kanun hükümleri uygulanır hükmü getirilmiştir tarihinde aymnin sayılı yasanın geçici inci maddesindeki kamu görevlileri ve işçiler tümcesinin işçiler yönünden sınav şartının iptaline karar verdiği bu durumda sayılı yasanın geçici inci maddesinin iş bu dava sebebiyle uygulanacak hüküm olduğunda duraksama bulunmamaktadır tc anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmiştir anayasanın metni yukarıya alınan kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinin anlam ve kapsamı anayasa mahkememizin bir çok kararında vurgulanmıştır anayasa mahkememize göre anayasanın maddesi aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırımı önlemeyi amaçlamıştır bu madde eylemli eşitliği değil hukuksal eşitliği öngörmekte aynı durumda olanların ayrı kurallara bağlı tutulmasını sakıncalı kılmamaktadır eşitlik ile güdülen amaç aynı koşullar içinde özdeş nitelikli olanların yasalarca aynı işleme tabi tutulması başka bir deyişle eşitler arasında eşitliğin sağlanmasıdır anayasanın maddesinde yer alan eşitlik kavramıyla kanun önünde eşitlik yani hukuki eşitlik kasdedilmiştir görüldüğü üzere anayasa mahkememiz aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında hukuken geçerli haklı bir nedene dayanmayan ayırımların anayasanın maddesinde öngörülen ve anayasada yer alan en önemli kavramlardan biri olan yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı düşeceğini kabul etmektedir sayılı yasanın geçici inci maddesinin birinci tümcesinin kamu kurum ve kuruluşlarında açılan işçiliğe giriş sınavını kazanıp da haklarında yapılan güvenlik soruşturması sonucunda sakıncalı olduğunun bildirilmesi nedeniyle işe alındıktan sonra işine son verilenler yönünden anayasaya aykırı olduğuna karar verilip iptal edilmiş iken aynı hukuksal durumda olmalarına karşın kamu görevlilerinin işçilerden ayrı tutulup sadece işçiler yönünden sınav şartının iptaline karar verilmesinde anayasanın maddesi hükmüne aykırılık açıktıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle davacının anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak sayılı yasanın geçici inci maddesinin kamu görevleri yönünden de iptali için anayasa mahkemesine gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar geri bırakılmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
433
esas sayısı karar sayısı anayasaya ayrılık görüşüne ilişkin gerekçe sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasındaki reklam resmine ilişkin hükmü anayasaya aykırı gören danıştay dokuzuncu dairesinin gerekçesi özeti şöyledir reklam resmi de malî bir yükümdür anayasanın maddesi kapsamına girer bu yüküm kanunla konulmuş olmakla birlikte çerçevesi kanunda gösterilmeyerek resme ilişkin esas ve tarifelerin düzenlenmesi belediye meclislerine bırakılmıştır yetki sınırsız olduğu için reklam resmi belediyelerin para ihtiyaçtan ve bütçe durumlarından başka bir kayda bağlanmaksızın saptana gelmektedir hüküm şu haliyle anayasanın maddesine aykırıdır
79
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı türkiye cumhuriyet anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz düzenlemesine yer verilmiştir öte yandan sayılı türkiye radyo televizyon kurumu gelirleri kanununun uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan maddesinde bu kanunun inci maddesinde belirtilen cihazların bandrolsüz veya etiketsiz satışını yapan imalatçı veya ithalatçıya kurum tarafından bandrolsüz veya etiketsiz satılan veya satışa arzedilen her cihaz için cihazın satış bedeli kadar idarî para cezası verilir bu cihazları bandrolsüz veya etiketsiz satın alan devralan veya kullananlara bandrolsüz veya etiketsiz her bir cihaz için cihazın rayiç değerinin yarısı kadar idarî para cezası verilir tahakkuku müteakip tebliğ edilen para cezalarını ödemeyenler hakkında sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanuna göre işlem yapılır bu maddeye göre kesilecek idari para cezalarına karşı ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili idare mahkemesinde dava açılabilir hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığına özen gösteren yargıesas sayısı karar sayısı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koruyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir bunun yanında hukuk devleti kavramı kuralların ve müeyyidelerin net olarak önceden belli olduğu dolayısıyla uyulmayan kararların müeyyidelerinin ne olduğunu insanların önceden bilmesini de ifade eder anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere anayasanın maddesine göre yasaların uygulanmasında ayrım gözetilmeyerek ve eşitsizliğe yol açılmayacaktır maddede düzenlenen eşitlik ilkesiyle birbirinin aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılması engellenmektedir bu bağlamda sayılı yasanın maddesi değerlendirilecek olursa ilk anda kanun maddesinde belirtilen cihazların bandrolsüz veya etiketsiz satışını yapan imalatçı veya ithalatçıların karşılaşacağı cezanın belli olduğu izlenimi uyanmaktadır ancak yasa koyucu bandrolsüz cihaz satış miktarı kadar para cezası kesileceği belirtilirken öngörülen cezanın ve yaptırımın üst sınırını belirlememekle yasanın uygulanması esnasında yine yasanın kendinden kaynaklanan sebeplerle eşitsizliğe yol açan sonuçlar doğmaktadır bu durum da ilgililerde müeyyidenin oranı idarenin keyfine kalmış bir yasa izlenimi uyandırmaktadır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idare de istikrarı da sağlar değişen sosyal siyasal ve ekonomik koşullar kimi durumlarda devlet idarelerine bir takım hakların tanınması gereğini ortaya çıkarmıştır gelişen büyüyen çeşitlenen ve çoğalan toplumsal gereksinimleri yerinde zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek için çağdaş yönetimlerde idareye değişik alanlarda yaptırım uygulama yetkileri tanınmaktadır bu tür idari işlemlere karşı yargı yolu açık olmakla birlikte bu güvencenin uygulama aşamasından sonra ve ancak itiraz yoluyla ortaya çıkacağı gözönünde bulundurulduğunda yasa kurallarının yürürlükte olduğu sürece keyfiliği ortadan kaldırmaya yeterli olduğu söylenemez hukuk kuralları yargının yorumuna ihtiyaç göstermeyecek ve uygulayıcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde açık ve belirgin olmak ölçülü olmak uygulayıcılara güvence vermek zorundadıresas sayısı karar sayısı buna göre bandrolsüz cihaz satışı nedeniyle para cezası yaptırımının öngörüldüğü sayılı yasanın maddesinde ithalatçı firmalar tarafından malı nihai tüketiciye satacak olan firmaya yapılan satış işleminden sonra trtden bandrol alınması durumunda uygulanması gereken para cezası miktarının nasıl olacağı hususunun bir diğer ifade ile kusurluluğu azaltan ya da ortadan kaldıran nedenlerin düzenlenmemiş olması ve bandrolsüz satılan veya satışa arzedilen her cihaz için cihazın satış bedeli kadar idari para cezasının kesileceği kuralına yer verilmekle birlikte ihlal ile yaptırım arasında adil bir dengenin sağlanması ve yaptırım uygulanan firmanın ekonomik durumu açısından verilecek olan para cezasında üst sınır belirlenmesi gerekirken belirlenmemiş olması anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi belirlilik ve ölçülülük niteliğini de taşımaması nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturmaktadır
890
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının maliki olduğu adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parsel sayılı taşınmazın imar planında ağaçlandırılacak alan olarak planlanmasına rağmen kamulaştırılmadığı bu nedenle davacının mülkiyet hakkı kısıtlanarak zarara uğratıldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tl tazminat ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,885
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazda bulunan elazığ sıkıyönetim komutanlığı askeri mahkemesinin anayasaya aykırılık savının gerekçesi özetle şöyledir sıkıyönetim adli organlarının görev ve yetkilerinin istisna genel yargı organlarının görev ve yetkilerinin kural olduğu kuşkusuzdur sıkıyönetim ilânının nedeni ve amacı sıkıyönetim askeri mahkemelerinin görevinin sınırını da belirlemektedir sıkıyönetim askerî mahkemelerinin asıl işlevi işbaşında bulunan ve siyasal sorumluluk taşıyan hükümet tarafından ülkenin içinde bulunduğu çok çeşitli iş ve dış güvenlik sorunları arasında en acil görülerek bertaraf edilmek amacıyla sıkıyönetim ilanına gerekçe gösterilmiş olaylara ilişkin suçlar hakkında en seri en ayrıntılı ve en sağlıklı ancak anayasa ilkeleşme uygun bir şekilde soruşturma ve yargılama yapılarak ülkenin içinde bulunduğu olumsuz şartların ortadan kaldırılmasına yargı organı olarak katkıda bulunmaktır sıkıyönetim askeri mahkemelerinin suç ve kişi bakımından olabildiğince dar bir alanda çalışması sağlanmalıdır sıkıyönetim askeri mahkemelerinin yan suçlarla ve ayrıntılarla uğraştırılması onların asıl amaçlarından saptırılmaları sonucunu doğurur sıkıyönetim askeri mahkemelerinin görev ve yetkilerinin sayılı yasanın maddesiyle belirlenmesine karşın bu mahkemelerin görevine girmesi gereken fakat maddenin yazılış ve düzenleniş biçimi nedeniyle madde kapsamına alınamayan suçlar asıl düzenleniş amacı irtibatlı suçlar olan yahut olması gereken madde dayanak yapılarak sıkıyönetim askeri mahkemesinin görevi içine alınmaktadır bundan ise maddenin esasen maddeyi de kapsadığı maddeye gerek olmadığı sonucu kolaylıkla çıkarılabilmektedir sorunun kaynağı görev ve yetkiye ilişkin sayılı yasanın ve maddelerinin yazılış biçimleridir öyleki maddenin yazılış biçimi amacını gerektiğinden fazla sınırlamakta maddenin yazılış biçimi ise amacını aşmakta maddeyi de nerede ise kapsamaktadır mahkememizce yapılan inceleme ve açıklanan nedenlerle sıkıyönetim askeri mahkemelerinin görev ve yetkisinin sayılı yasanın maddesinde irtibat halinin de maddede düzenlendiği yahut düzenlenmesi gerektiği görev hususu düzenlenirken mahiyet ve amaçları ayrı olan bu iki maddenin birlikte bir madde gibi ele alınıp sıkıyönetim askerî mahkemesinin görevinin tayin edilemeyeceğini mevcut yasal hükümlerdeki belirsizliğin görev ve yetkiyi kesinlikle belli etme olanağı vermediğinden anayasa kurallarına aykırı olduğunu mevcut yasal düzenleme kamu düzenini ilgilendiren ve kesin objektif ölçülere dayanması gereken görev konusunu belirsiz ve kişisel yorumlara bağlı kıldığından anayasanın maddesinde yer alan kanunî yargı yolu ilkesine ve maddesine göre askerî mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili olduğu kanunla gösterilir dediği halde sayılı yasanın değişik ve maddeleri konuyu açık seçik düzenleyemediğinden sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinin ilk fıkrasında yer alan sıkıyönetim altına alınan yerlerde aşağıdaki suçlardan ibaresindeki aşağıdaki kelimesinin ve buna bağlı aynı maddenin devamında yer alan bendlerininesas sayısı karar sayısı sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinin başlangıcında yer alan sıkıyönetim ilanına sebep olan suçları sıkıyönetim ilanından evvel işlemiş olanlarla hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırıdır denmiştir
408
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ davada tatbiki istenilen kanun maddesi ncı maddedir bahse konu maddenin bendinden mahalli ilköğretim kurullarına bir liradan iki liraya kadar her gün için hafif para cezası hükmedebilme ayrıca bu kararın tebliğinden itibaren üç gün içinde çocuğun okula gönderilmemesi halinde mahalli ilköğretim kurullarınca ikinci defa olarak önceki cezanın iki katından aşağı olmamak kaydıyla ve azami lira hafif para cezasıyla mahkum edebilme yetkisini vermiştir ayrıca bu para cezalarının infazında amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanuna göre ilköğretim müdürlüklerine ve özel idarelere bırakmıştır bu haliyle ilköğretim kurullarına bir yargılama yetkisi bahşetmiş bulunmaktadır anayasanın nci maddesinde hiç kimsenin tabii hakiminden başka bir merci önüne çıkarılmayacağı belirtilmiştir sayılı kanunun ncı maddesinin bendinde ise bu madde gereğince hazırlanan ihtara para cezalarına rağmen çocuğunu okula göndermemekte ısrar eden veli vasi veya aile başkanının hakkında savcısının sayılı kanun gereğince koğuşturma yaparak üç gün içinde sulh mahkemelerine dava açacağı ve sulh ceza mahkemelerininde on günden otuz güne kadar hafif hapis cezasıyla mahkum edilebilecekleri belirtilmiş ayrıca bu cezaların temyiz edilemeyeceği belirtilmiştir yukarıda belirtilen kanun olay cmuk nun ncu maddesinde kanun yoluna müracaat hakkının mevcut olduğu belirtilmiş ve kanun yollarından ibir olan olmayan hükümleri belirtirken liraya kadar olan hafif para cezasına dair hükümler yukarı haddi lirayı geçmeyen para cezasını müstelzim suçlardan dolayı verilen beraat kararları ile bu kanun ile sair kanunlarda kati olduğu yazılı bulunan hükümler temyiz olunamaz denmektedir kanun koyucunun bu son şıktan maksadı para cezasıyla ilgili bulunan hükümler olduğu bugüne kadarki yargıtay içtihatlarıyla sabittir ayrıca diğer bir kanun yolu olan itirazda da itiraz edilemeyen mahkeme kararlarına istisna olarak tevkife taallûk eden kararlar bu hükümden müstesnadır diyerek şahsın hürriyetini elinden alan hapis cezasıyla iye ilgili hükümlerin itiraz ve temyiz olabileceğini ortaya koymak istemiştir anayasanın uncu maddesinde herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini fert huzuru sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasi iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar denmektedir yine anayasamızın nci maddesi temel hak ve hürriyetler anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabiliresas sayısı karar sayısı kanun kamu yararı genel ahlak kamu düzeni sosyal adalet ve milli güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz demektedir davamıza konu olan sayılı i̇lköğretim ve eğitim kanununun ncı maddesi metninde ilköğretim çağındaki çocukların okula gönderilebilme gayesine matuf ve tehdit mahiyetinde kamu yararı ve kamu düzeni gözetilerek verilen cezaların temyiz edilemeyeceği şeklindeki madde hükmü anayasanın itibarıyla anayasanın i̇şbu nci maddesine de aykırıdır aynı konu münderecatı itibarıyla anayasanın ncü maddesindeki kişi dokunulmazlığı maddesine de aykırıdır keza anayasanın nci maddesinde herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınılamaz şeklindeki hükmü karşısında bu cezalar temyiz olunamaz şeklindeki ncı madde metnindeki paragraf anayasanın nci maddesine aykırıdır vatandaş bir günde olsa hürriyetinde mahrum kalabilecek bir cezaya çarptırıldığı takdirde anayasa gereğince kurulmuş adli mahkemelerde kendini savunabilmeli bu hakkı yine anayasa gereğince kurulan ve adliye mahkemelerinden verilen karar ve hükümleri son merci olarak inceleyip karar vermeye yetkili yargıtay nezdindede sahip olmalıdır
515
esas sayısı karar sayısı l i̇ptal i̇stemeni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesi şöyledir konunun açıklaması t anayasasının ci maddesi siyasi partilerin uyacakları esaslar başlığı altında tüzükleri programları ve faaliyetleri insan hak ve hürriyetlerine dayanan demokratik ve lâik cumhuriyet i̇lkelerine ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği temel hükmüne uygun olmak zorunluğunda bulunduğunu saptamış bunlara uymayan partilerin anayasa mahkemesince temelli kapatılacağını belirtmiştir bu genel hükümden ayrı olarak uncu maddede kimse devletin sosyal iktisadî siyasî veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya şahsi çıkar veya nüfuz sağlama amacıyle her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz bu yasak dışına çıkan veya başkasını bu yolda kışkırtan gerçek ve tüzel kişiler hakkında kanunun gösterdiği hükümler uygulanır ve siyasî partiler temelli kapatılır hükmü yer almıştır bu anayasa buyruklarına dayanılarak düzenlenip temmuz tarihinde b m ce kabul edilen sayılı siyasi partiler kanunu parti yasaklamalarını konu alan ve nci maddeleri içeren üncü kısmında siyasi partilerin tüzükleri programları ve faaliyetlerinde korumak zorunluğunda bulundukları ilkeleri ayrıntılariyle göstermiş bu yasaklara uyulmaması nedeniyle anayasa mahkemesince bir siyasi partinin kapatma kararının usul ve esasları da ve nci maddelerde hükme bağlanmıştır bahis konusu inci maddenin iptal istemimizle ilgili üncü bendi fıkrasında aynen yukarıdaki nci bentte sayılanlar dışında kalan parti organı mercii kurulu yardımcı kol organı veya bir parti üyesi tarafından bu kanunun dördüncü kısmında yer alan maddeler hükümlerine aykırı fiillerin bu kanunun bu hükümlerinin yürürlüğe girmesinden sonra işlenmesi takdirinde fiillin işlendiği tarihten başlayarak iki yıl geçmemişse cumhuriyet başsavcılığı bu fiili işleyen organ merci kurul veya yardımcı kol organına işten el çektirilmesini ve bu fiilli işleyen parti üyesi veya üyelerinin işbu bentte sayılan organ merci kurul veya yardımcı kol organına dahil olsun veya olmasın partiden kesin olarak çıkarılmasını ilgili siyasi partinin genel başkanlığından yazı ile ister ilgili siyasi parti bu istem aleyhine parti yasaklarını inceleme kuruluna istemi aldığı tarihten başlayarak onbeş gün içinde yazıyla itirazda bulunabilir kurul bu itiraz üzerine delillerî topladıktan sonra cumhuriyet başsavcılığını ilgili siyasi partinin temsilcisini varsa vekillerini dinler gereken soruşturmaları doğrudan doğruya veya kendi üyeleri arasında seçeceği naip veya naipler eliyle yapabilir tanık çağırabilir ve nci maddede yazılı niteliklere sahip bilirkişi atayabilir kurul itirazı en çok altmış gün içinde yazıyle bildirir kurul bu itirazı reddetmişse söz konusu organ merci kurul veya yardımcı kol organının işten elçektirilmesine ve fiili işlediği ileri sürülen parti üyesi veya üyelerinin partiden kesin olarak çıkarılmasına ilgili siyasi partinin yetkili organlarınca icurulun yazılı bildirisinin alınmasından başlayarak otuz gün içinde karar verilmediği taktirde sözkonusu fiillerin bu bentte belirtilen nitelikte fiiller olduğunun uncu madde uyarınca açılacak dava sonucunda anayasa mahkemesince tesbit edilmesi halinde ilgili siyasi parti kapatılıresas sayısı karar sayısı bu bent uyarınca anılan partiden kesin olarak çıkarma kararları hakkında ncı madde hükümleri uygulanmaz belirtilen bu hüküm yılı aşkın bir süre yürürlükte kalmış ve bir olayda bu şekliyle uygulanmış iken ve ocak tarihlerini taşıyan iki kanun teklifi ile inci maddenin tümünün değiştirilmesi ve bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılmış olan işlemler hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanması önerilmiş ve teklif her iki meclisin ilgili komisyonları ve genel kurullarında incelenip görüşülmek suretiyle şubat tarihinde sayı ile kabul edilmiştir şubat tarih ve sayılı ekli gerekçe ile uygun bulmadığımız sayılı kanun anayasanın üncü maddesinin tanıdığı yetki ile yayınlanmıyarak bir daha görüşülmek üzere millet meclisi başkanlığına geri çevrilmiş ancak aynı metin tbmm ce mart tarihinde yeniden kabul ve sayı ile kanunlaşmıştır i̇ptal gerekçesi siyasi partiler kanununun inci maddesi üncü bendi fıkrasının sayılı kanunla değiştirilmezden önceki metnine göre cumhuriyet başsavcılığı kanunun dördüncü kısmında yer alan ve tümü cumhuriyetimizin temel ilkelerini koruma amacına yönelik maddeler hükümlerine aykırı fiilleri işleyen organ merci kurul veya yardımcı kol organına işten el çektirilmesini fiili işleyen parti üyesi veya üyelerinin kesin olarak partiden çıkarılmasını ilgili siyasi partinin genel başkanlığından yazı ile istemek yetkisine sahip iken sayılı kanunla yapılan değişiklik ile bu yetki özü ve kapsamı bakımından kısıtlanmakta cumhuriyet başsavcılığının ancak suç niteliğinde bir fiil işlediği kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olan parti organlarına işten el çektirilmesi ve parti üyesi veya üyelerinin partiden kesin olarak çıkarılması için parti yasaklarını inceleme kuruluna başvurabileceği hükmü getirilmektedir bu düzenleme siyasî parti üyeleri arasında b m üyesi olanlar ve olmıyanlar için farklı uygulamalara yol açacaktır çünkü siyasî partiler kanununun dördüncü kısmında belirtilen maddeler hükümlerine aykırı olarak suç niteliğinde bir fiil işliyen bir siyasî parti üyesi b m üyesi değil ise hakkındaki kovuşturma genel hükümlere göre kısa zamanda sonuçlandırılacak ve kesin hüküm alınabilecektir aynı fiili işliyen b m üyesi hakkında dava açılabilmek için her şeyden önce yasama dokunulmazlığının kaldırılması gerekeceği için bu konuda siyasî tercihler ağır basacak ve büyük bir ihtimal ile ve özellikle ileriki dönemlerde de seçim şansı mevcut üyeler hakkında bir mahkeme kararı almak kabil olamıyacaktır bu durum hem siyasî partiler ve hem de siyasî parti üyeleri arasında bir ayrıcalık yaratacaktır halbuki anayasamızın ncı maddesine göre siyasî partiler ister iktidarda ister muhalefette olsunlar demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır b m de üyeleri mevcut olsun veya olmasın siyasî parti olarak vücut bulan her teşekkül bu niteliği kazanmıştır ayrıca anayasamızın nci maddesi bütün türk vatandaşlarının kanun önünde eşit olduğunu saptamış hiç bir kişiye imtiyaz tanınamayacağını açıkça belirtmiştir bu konuda yasama dokunulmazlığı müessesesini savunmak mümkün değildir zira yasama dokunulmazlığı bilindiği gibi demokrasilerde ulusun tek ve gerçek temsilcileri olan parlamento üyelerinin bu görevlerini gereği gibi yapabilmelerini sağlamak amacıyla kabul edilmiş bir müessese olup uygulama yeri ceza hukuku alanındadır halbuki siyasî partiler kanunu bir ceza kanunu olmayıp bir önlem kanunudur siyasi partileri anayasada belirtilen ilkeler etrafında disipline etmeyi amaçlayan bir kanundur bu itibarla aynı kanuna göre vücut bulmuş ve faaliyetesas sayısı karar sayısı halinde bir siyasi partinin parlamento üyesi olmayan üyesi hakkında siyasi partiler kanunu doğrudan doğruya uygulanırken parlamento üyeleri için özel işlem yapılması başkaca bir ayrıcalık teşkil edecektir sayılı kanunla yapılan değişiklikle getirilen hüküm anayasanın nci maddesine de aykırıdır çünkü eski metinde cumhuriyet başsavcılığının istemi ancak bir yüksek yargı organı kuruluş ve niteliğinde olan parti yasaklarını inceleme kurulunun kararıyle kesinlik kazanmakta iken yapılan değişiklik ile başvurma kesin mahkeme kararı nın mevcut olması şartına bağlanmakta ancak bu karar sonucu almaya yeterli görülmemek ve yine sözkonusu kurul kararına lüzum gösterilmek suretiyle kesin mahkeme kararı başvurmaya imkân veren bir belge niteliğine dönüştürülmektedir zira kesin mahkeme kararı ile başvurma üzerine kurul yeniden delil toplıyacak soruşturma yapacak ve kararını ondan sonra saptayacaktır halbuki kesin mahkeme kararı anayasanın maddesi gereğince yasama yürütme organları ve idarenin uymak zorunda oldukları hiç bir suretle değiştiremiyecekleri ve yerine getirilmesini geçiktiremiyecekleri bir karardır
1,047
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türkiye i̇mar bankası taş memur ve müstahdemleri yardım ve emekli sandığı vakfı vekili av tarafından bankacılık işlemleri yapma ve mevduat etme izni kaldırılan türkiye i̇mar bankası türk anonim şirketi nezdinde bulunan mevduat hesapları karşılığının ödenmesi için yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden i̇stanbul i̇dare mahkemesinin tarih ve k sayılı kararının temyizi üzerine oluşturulan dosya incelenerek gereği görüşüldü tarih ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması ve bankalar kanunu hükümlerine i̇stinaden bankacılık i̇şlemleri yapma ve mevduat kabul etme i̇zni kaldırılan türkiye i̇mar bankası türk anonim şirketi hakkında tesis edilecek bazı i̇şlemler hakkında kanunun geçici maddesinde a sayılı bankalar kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrası uyarınca bankacılık düzenleme ve denetleme kurulunun tarihli ve sayılı kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan türkiye i̇mar bankası taş tarafından kabul edilen ticari kuruluşlar mevduatı ile diğer kuruluşlar mevduatının sigortaya tâbi tasarruf mevduatı için uygulanan faiz hesaplama yöntemi kullanılmak suretiyle belirlenecek tarihli tutarları bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanunun geçici nci maddesinin numaralı fıkrası uyarınca mevduatların ödenmesinde izlenecek usul ve esaslara göre tasarruf mevduatı sigorta fonu aracılığıyla ödenir bu amaçla hazine müsteşarlığınca tasarruf mevduatı sigorta fonuna özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç edilir ancak bankacılık düzenleme ve denetleme kurulunca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan türkiye i̇mar bankası taşnin doğrudan ve dolaylı olarak banka sermayesinde payı olan her türlü ortakları ile bunların ana baba eş ve çocukları ile bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri genel müdür ve yardımcıları imzaları bankayı ilzam eden memurları ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket eden kişiler veya bu fıkrada belirtilen kişilerin ayrı ayrı veya birlikte doğrudan veya dolaylı olarak yönetim ve denetimine sahip oldukları kuruluşlara ait ticari kuruluşlar ve diğer kuruluşlar mevduatı türkiye i̇mar bankası taşnin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma sandık ve vakıflarına ait mevduat ile muvazaalı olduğu tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından tespit edilen hesaplar için tasarruf mevduatı sigorta fonunca herhangi bir ödeme yapılmaz a fıkrası kapsamında yapılacak ödemeler hakkında sayılı kanunun geçici nci maddesinin numaralı fıkrası hükümleri uygulanır türkiye i̇mar bankası taş nezdinde ticari kuruluşlar ve diğer kuruluşlar mevduatı bulunmamasına rağmen sahte olarak düzenlediği veya sahte olduğunu bildiği belgeleri ibraz ederek veya ettirerek kendisine veya bir başkasına ödeme yapılmasını talep eden kişiler hakkında sayılı kanunun geçici nci maddesinin numaralı fıkrası hükümleri uygulanır türk ceza kanunu ve diğer kanunlardan doğan cezaî ve hukukî sorumluluklaresas sayısı karar sayısı saklıdır türkiye i̇mar bankası taş nezdinde bulunan tasarruf ticari kuruluşlar ve diğer kuruluşlar mevduatı ile ilgili olarak hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin düzenlenecek belgeler her türlü vergi resim ve harçtan muaftır bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu tasarruf mevduatı sigorta fonu ve türkiye i̇mar bankası taşnce türkiye i̇mar bankası taş hesaplarında yapılan ve yapılacak incelemeler sonucunda sayılı bankalar kanunu ve sayılı kanunun geçici nci maddesi uyarınca türkiye i̇mar bankası taş mudilerine yapılan ödemelerde veveya bu madde uyarınca hak sahiplerine yapılan ödemelerde mudi veya hak sahibinin beyanının aksine bir durumun veveya ilgiliye fazladan veya haksız bir ödeme yapıldığının tespiti halinde ödenen meblağ tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümleri uyarınca ilgilisinden tahsil edilir tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından mudi veya hak sahibi adına bir bankada hesap açılmış olması halinde açılan ve bloke edilen hesap mudi veya hak sahibinin tasarruf mevduatı sigorta fonu adına doğmuş veya doğabilecek borcunun teminatı olarak başka bir işleme gerek olmaksızın vade sonuna kadar tasarruf mevduatı sigorta fonu adına rehnedilmiş sayılır tasarruf mevduatı sigorta fonuna herhangi bir sebeple borçlu olanların sayılı kanunun geçici nci maddesinin numaralı fıkrası ve bu maddenin fıkrası kapsamındaki alacakları öncelikle tasarruf mevduatı sigorta fonuna olan borçlarına mahsup edilir bu hüküm ödeme tarihinden önce kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılacak yazılı bildirime istinaden diğer amme alacakları için de uygulanır sayılı kanunun geçici nci maddesinin numaralı fıkrası ve bu maddenin fıkrası çerçevesinde bakanlar kurulunca mudilere ve hak sahiplerine vadeli ödeme yapılmasına karar verilmesi halinde mudiler ve hak sahipleri adına açılacak hesapların rehin haciz temlik ve benzeri hukukî ilişkilere konu edilseler dahi vadelerinden önce hesap sahipleri veya hak iddia eden üçüncü kişilere ödenmesi talep edilemez sayılı kanunun geçici nci maddesinin numaralı fıkrası ile bu maddenin fıkrasında belirtilen hallerin tespiti halinde ilgili kişilere herhangi bir ödeme yapılmaz bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen fiiller nedeniyle bu kanun hükümlerine göre tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından ödeme yapılmasına veya yapılacak olmasına sebebiyet veren kişiler ile bunların eş ve çocuklarına ait mal hak ve alacaklar hakkında da fıkrası hükümleri uygulanır düzenlemesine yer verilmiştir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür muvazaalı olduğu tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından tesbit edilen hesaplar için tasarruf mevduatı sigorta fonunca herhangi bir ödeme yapılmayacağı bu konuda uyuşmazlık çıkması durumunda da konunun yargı organlarınca karara bağlanacağı kuşkusuzduresas sayısı karar sayısı ancak muvazaalı olup olmadığı ortaya konulmaksızın türkiye i̇mar bankası taşnin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma sandık ve vakıflarına ait hesapların sigorta fonunca ödenmeyeceğinin kurala bağlanması hukuk devletinde kuralların sonuçlarının öngörülebilir olmasını gerektiren hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmaz öte yandan anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez tasarruf mevduatı sigorta fonundan yararlanma açısından türkiye i̇mar bankası taşnin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma sandık ve vakıflarına ait hesaplar ile diğer hesap sahipleri arasında bir fark bulunmadığından bunlar arasında muvazaalı durumlar dışında ayırım yapılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur açıklanan nedenlerle dava konusu işleme dayanak alınan kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak anayasanın sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı kanunun geçici maddesinin türkiye i̇mar bankası taşnin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma sandık ve vakıflarına ait mevduat kısmının iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oyçokluğu ile karar verildi
1,102
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren ve cumhurbaşkanınca verilen günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir günlü sayılı belediye yasasının maddesinin ikinci fıkrasındaki belediye kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır biçimindeki kuralın belediyeleri kamu hizmetinin görülmesi yönünden genel görevli kılan içeriği nedeniyle anayasaya aykırı düştüğü savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle dava açılmıştır ayrıca aynı yasanın biçim yönünden anayasaya aykırılığı savıyla milletvekilince de iptal davası açılmıştır anayasa mahkemesi günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü k sayılı kararıyla sayılı yasayı biçim yönünden anayasaya aykırı bularak iptal etmiş iptal nedeniyle doğan hukuksal boşluğu kamu düzenini tehdit ve kamu yararını ihlal edici nitelikte görerek kararın resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesini uygun bulmuştur sayılı yasa anayasa mahkemesinin sözkonusu kararıyla doğan hukuksal boşluğun giderilmesi amacıyla yürürlüğe konulmuştur yasanın maddesinin ikinci fıkrasında daha önce sayılı yasanın anayasaya aykırılığı savıyla iptal davası açılan belediye kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır biçimindeki kuralına aynen yer verilmiştir anayasanın maddesinde merkezi yönetimin örgütlenmesine ilişkin ölçütler coğrafya durumu ekonomik koşullar ve kamu hizmetlerinin gerekleri olarak sayılmıştır maddede merkezi yönetimin görevlerini belirginleştiren ya da sınırlayan bir düzenleme yapılmamıştır buna karşın anayasanın maddesinde yerel yönetimlerin örgütlenmesi hem coğrafya hem de konu yönünden sınırlandırılmıştır maddeye göre yerel yönetimler ancak yöresel olarak örgütlenebilmekte ve yalnızca yerel ortak gereksinimlerin karşılanması yönünden görevlendirilebilmektedir anayasada merkezi yönetimin devlet iktidarını yansıtacak biçimde tüm kamu hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak üzere ülke genelinde yerel yönetimlerin ise sınırlı bir coğrafyada ortak yerel gereksinimlerin karşılanması gibi sınırlı bir konuda örgütlenmesi öngörülmüştür buna göre yönetsel örgütlenmede merkezi yönetim konu yönünden genel yerel yönetimler ise özel görevlidir bunun sonucu olarak yasalarda merkezi yönetiminesas sayısı karar sayısı görevleri soyut ve genel yerel yönetimlerin görevleri somut ve belirgin biçimde düzenlenmelidir oysa sayılı belediye yasasının maddesinin birinci fıkrasında yerel ortak nitelikteki kimi görevler sayıldıktan sonra ikinci fıkrasında belediye kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır denilerek belediyenin görev ve yetkileri genel ve soyut olarak belirtilmiştir fıkra ile belediyelere yasalarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen yerel ortak nitelikteki hizmetleri yapmak ya da yaptırmak görevi verilmiş böylece belediyeler kamu hizmetlerinin görülmesi yönünden genel görevli kılınmıştır fıkrada her ne kadar yasalarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki görevlerden söz edilerek konu yönünden sınır getirilmiş izlenimi yaratılmaya çalışılmış ise de bu ölçütler soyut olup belediyeleri genel görevli konumdan çıkarmaya yetmemektedir çünkü merkezi yönetim örgütlenmesinde yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının görevi kapsamında sayılmayan ya da genel görevli bir kamu kurum ya da kuruluşunun görev alanında yer almakta iken yapılacak bir yasal düzenleme ile kurum ya da kuruluşun görev kapsamından çıkarılan her türlü kamusal hizmet bu fıkra kuralı nedeniyle başkaca bir yasal düzenlemeye gerek kalmaksızın belediyelerin görev alanına girecektir ayrıca maddenin diğer fıkralarında hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası yurttaşlara sunuş yöntemi görev yetki ve sorumlulukların yer yönünden sınırı düzenlenmiş olup bu düzenlemeler de belediyelerin genel görevli konumunu etkilememektedir öte yandan i̇l özel i̇daresi yasasının maddesine günlü sayılı yasayla eklenen bendin ikinci tümcesindeki i̇l özel idarelerinin görevli olduğu mahalli ve müşterek ihtiyaçların kapsamı ve sınırı bakanlar kurulunca tespit olunur kuralının iptaline ilişkin anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararında yerel yönetimlere ilişkin temel kavramlar üzerinde yapılan bu açıklamalar da göstermektedir ki yerel yönetimlerin kuruluş esasları karar organlarının oluşumu görev ve yetkilerinin belirlenmesi merkezî yönetimle bağ ve ilgileri bunlar üzerinde uygulanacak idarî vesayet yetkisi yasal bir düzenlemeyi gerektirmekte yasallık vazgeçilmez bir koşul olmaktadır anayasanın ve maddeleri bu koşulu açık seçik vurgulamaktadır halde i̇l özel i̇daresi kanunu i̇uvkmnun maddesine sayılı yasanın maddesiyle eklenen bendin ikinci tümcesiyle i̇l özel i̇darelerinin görevli olduğu mahallî ve müşterek ihtiyaçların kapsamı ve sınırının saptanması yetkisinin bakanlar kuruluna verilmesi yasallık ilkesi ile çatışmaktadır burada bakanlar kurulu kararı yasa yerini almaktadıresas sayısı karar sayısı bakanlar kuruluna bu yetkinin yasayla verilmiş olması da anayasa açısından yasal düzenleme koşulunun yerine getirildiği biçiminde yorumlanamaz denilerek yasallık ilkesi uyarınca yerel yönetimlerin görevlerinin yasada sayılarak belirtilmesi gerektiği kabul edilmiştir yasama organının herşeyden önce bir hizmetin yerel mi yoksa ülke düzeyinde mi olduğunu belirlemesi yerel düzeyde görülen hizmetlerin yasada tek tek sayılması gerekmektedir tersi durumda yurttaşlara standart bir kamu hizmeti sunma olanaksızlaşacak hizmetler yönünden bölgesel ve yerel dengesizlikler artacaktır yasanın maddesinin ikinci fıkrasında belediyelerin görevleri sınırlı ve belirgin değil genel ve soyut kavramlar kullanılarak düzenlendiğinden bu kavramların içeriğinin belirginleştirilmesinde belediyelerin yetkili organlarının etkili olması kaçınılmazdır bu durumda anayasa mahkemesinin anılan kararıyla bakanlar kuruluna bırakılması anayasaya uygun görülmeyen bir yetkinin dolaylı yoldan belediyelerin organlarına tanındığı sonucuna varılmaktadır ki bunun olanaksızlığı açıktır bu nedenlerle incelenen yasanın maddesinin ikinci fıkrası anayasanın ve maddelerindeki ilkelerle bağdaşmamaktadır iv sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle günlü sayılı belediye kanununun maddesinin belediye kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır kuralını içeren ikinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline uygulanması durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçlar gözönünde bulundurularak söz konusu fıkranın yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesini arzederim i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren türkiye büyük millet meclisi üyeleri kemal anadol kemal kiliçdaroğlu ile birlikte milletvekili tarafından verilen günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir olayesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı ile günlü sayılı belediye kanununun şekil yönünden anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline iptal kararının kararın resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir anayasa mahkemesinin şekil yönünden anayasaya aykırı bulup iptaline karar verdiği tarih ve sayılı belediye kanunu yerine hazırlanan ve tbmmde görüşülerek tarihinde kabul edilen sayılı belediye kanunu tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir sayılı belediye kanununun bazı hükümleri anayasaya aykırıdır aşağıda önce tarih ve sayılı belediye kanununun anayasaya aykırı oldukları için iptali istenen hükümlerine yer verildikten sonra anayasaya aykırılık gerekçeleri açıklanmıştır i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarih ve sayılı belediye kanununun birleşme ve katılmalar başlığını taşıyan inci maddesinin i̇kinci fıkrası tarih ve sayılı belediye kanununun birleşme ve katılmalar başlığını taşıyan inci maddesinin ikinci fıkrası aynen şöyledir bir belde veya köyün veya bunların bazı kısımlarının meskûn sahasının komşu bir beldenin meskûn sahası ile birleşmesi veya bu sahalar arasındaki mesafenin metrenin altına düşmesi ve buralarda oturan seçmenlerin yarısından bir fazlasının komşu beldeye katılmak için başvurması hâlinde katılınacak belde sakinlerinin oylarına başvurulmaksızın katılmak isteyen köy veya belde veya bunların kısımlarında başvuruya ilişkin oylama yapılır oylama sonucunun olumlu olması hâlinde başvuruya ait evrak valilik tarafından katılınacak belediyeye gönderilir belediye meclisi evrakın gelişinden itibaren otuz gün içinde başvuru hakkındaki kararını verir belediye meclisinin uygun görmesi hâlinde katılım gerçekleşir büyükşehirlerde birleşme ve katılma işlemleri katılınacak ilçe veya ilk kademe belediye meclisinin görüşü üzerine büyükşehir belediye meclisinde karara bağlanır katılma sonrası oluşacak yeni sınır hakkında ncı maddeye göre işlem yapılır ve sonuç i̇çişleri bakanlığına bildirilir tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin birinci fıkrası ile i̇kinci fıkrasının i̇lk cümlesi tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ilk cümlesi aynen şöyledir meskûn sahası bağlı olduğu il veya ilçe belediyesi ile nüfusu ve üzerinde olan bir belediyenin sınırına metreden daha yakın duruma gelen belediye ve köylerin tüzel kişiliği genel imar düzeni veya temel alt yapı hizmetlerinin gerekli kılması durumunda danıştayın görüşü alınarak i̇çişleri bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararname ile kaldırılarak bu belediyeye katılır tüzel kişiliği kaldırılan belediyenin mahalleleri katıldıkları belediyenin mahalleleri hâline gelir tüzel kişiliği kaldırılan belediye ile köylerin taşınır ve taşınmaz mal hak alacak ve borçları katıldıkları belediyeye intikal ederesas sayısı karar sayısı nüfusu in altına düşen belediyeler danıştayın görüşü alınarak i̇çişleri bakanlığının önerisi üzerine müşterek kararname ile köye dönüştürülür tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan okul öncesi eğitim kurumları açabilir ibaresi tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi aynen şöyledir okul öncesi eğitim kurumları açabilir devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir her türlü araç gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir gerektiğinde öğrencilere amatör spor kulüplerine malzeme verir ve gerekli desteği sağlar her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara belediye meclisi kararıyla ödül verebilir gıda bankacılığı yapabilir i̇ptali istenen hüküm üncü maddenin birinci fıkrasının bendinde yer alan okul öncesi eğitim kurumları açabilir ibaresidir tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin i̇kinci fıkrası tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin ikinci fıkrası aynen şöyledir belediye kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin bendi tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin bendi aynen şöyledir diğer mahallî idarelerle birlik kurulmasına kurulmuş birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek tarih ve sayılı belediye kanununun uncu maddesinin son fıkrası tarih ve sayılı belediye kanununun uncu maddesinin son fıkrası aynen şöyledir meclisin çalışması ve katılıma ilişkin esas ve usûller i̇çişleri bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleniresas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendindeki almak ve i̇baresi bendi ve bendindeki süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına karar vermek i̇baresi tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin f ve bentleri aynen şöyledir yıllık çalışma programına alınan işlerle ilgili kamulaştırma kararlarını almak ve uygulamak vergi resim ve harçlar dışında kalan dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarının anlaşma ile tasfiyesine karar vermek taşınmaz mal satımına trampasına ve tahsisine ilişkin meclis kararlarını uygulamak süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına karar vermek i̇ptali istenen hükümler bendindeki almak ve ibaresi bendi ve bendindeki süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına karar vermek ibaresidir tarih ve sayılı belediye kanununun norm kadro ve personel i̇stihdamı başlıklı uncu maddesinin son fıkrasındaki başarı durumlarına göre toplam memur sayısının yüzde onunu ve i̇baresi tarih ve sayılı belediye kanununun norm kadro ve personel i̇stihdamı başlıklı uncu maddesinin son fıkrası aynen şöyledir sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlar hariç belediye memurlarına başarı durumlarına göre toplam memur sayısının yüzde onunu ve devlet memurlarına uygulanan aylık katsayının gösterge rakamı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere hastalık ve yıllık izinleri dahil olmak üzere çalıştıkları sürelerle orantılı olarak encümen kararıyla yılda en fazla iki kez ikramiye ödenebilir i̇ptali istenen uncu maddenin son fıkrasındaki başarı durumlarına göre toplam memur sayısının yüzde onunu ve ibaresidir tarih ve sayılı belediye kanununun nci maddesinin son fıkrasındaki avukat unvanlı pozisyonlar hariç olmak üzere ibaresi sayılı belediye kanununun nci maddesinin son fıkrası aynen şöyledir tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerde sayılı devlet memurları kanununun üncü maddesinin fıkrasına göre istihdam edilen sözleşmeli personelin pozisyonları avukat unvanlı pozisyonlar hariç olmak üzere başka bir işleme gerek kalmaksızın devredildikleri belediye veya il özel idaresi adına vize edilmiş sayılır i̇ptali istenen ibare nci maddenin son fıkrasındaki avukat unvanlı pozisyonlar hariç olmak üzere ibaresidir tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesiesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı belediye kanununun denetimin kapsamı ve türleri başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aynen şöyledir belediyelerde iç ve dış denetim yapılır tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin i̇kinci fıkrası tarih ve sayılı belediye kanununun denetimin kapsamı ve türleri başlıklı inci maddesinin ikinci fıkrası aynen şöyledir i̇ç ve dış denetim sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanunu hükümlerine göre yapılır tarih ve sayılı belediye kanununun bütçe sistemi başlığını taşıyan inci maddesi tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesi aynen şöyledir madde belediye bütçesi ile muhasebe işlemlerine ilişkin esas ve usuller maliye bakanlığının görüşü alınarak i̇çişleri bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesi tarih ve sayılı belediye kanununun şirket kurulması başlıklı inci maddesi aynen şöyledir belediye kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabilir tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin bendinin numaralı alt bendi tarih ve sayılı belediye kanununun kaldırılan hükümler başlıklı inci maddesinin bendinin numaralı alt bendi aynen şöyledir türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun ek inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir sandıkça emekli aylığı bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına il belediye başkanlarına ilçe ve ilk kademe belediye başkanlarına diğer belediye başkanlarına gösterge rakamı üzerinden bu maddede belirtilen usûl ve esaslar dâhilinde makam tazminatı buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenir bu tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında hazineden tahsil olunur birinci fıkrada öngörülen iki yıllık sürenin hesabında iştirakçi olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı dikkate alınır tarih ve sayılı belediye kanununun geçici madde inin üçüncü fıkrasının i̇kinci cümlesiesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı belediye kanununun geçici madde inin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aynen şöyledir bakanlar kurulu ilgili kuruluşların borç ödeme kapasitelerini de dikkate alarak ödenecek tutarları taksitlendirmeye taksitlendirilen kısma kanunun yayımını izleyen günden itibaren zam ve faiz uygulatmamaya bu borçların feri ve cezalarını geçmemek üzere indirim yapmaya yetkilidir iii gerekçe tarih ve sayılı belediye kanununun birleşme ve katılmalar başlığını taşıyan inci maddesinin i̇kinci fıkrasının anayasaya aykırılığı yılında türkiye tarafından imzalanan avrupa yerel yönetimler özerklik şartı yılında bazı çekinceler ile sayılı yasa ile onaylanmıştır avrupa yerel yönetimler özerklik şartının türkiye tarafından da benimsenen yerel yönetim sınırlarının korunması başlığını taşıyan inci maddesinde yerel yönetimlerin sınırlarında mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz hükmünü yer verilmiştir birleşme ve katılmalarda hem katılan veya birleşen yerel yönetimlerin hem katılınan veya birleşilen yerel yönetimlerin iradesinin aranması anayasanın ve nci maddelerinde belirtilen yerenden yönetim ilkesinin de bir gereğidir günümüzün demokrasi anlayışı da yerel yönetim sınırlarındaki değişikliğin ilgili yönetimlerin iradesi esas alınarak yapılmasını öngörmektedir i̇ptali istenen fıkrada ise iltihak olunacak belde sakinlerinin oylarına başvurulmadan belde sınırlarında değişiklik yapılması öngörülmüş ve bu fıkradaki düzenleme de buna göre yapılmıştır diğer bir anlatımla katılımın gerçekleşmesinde iltihak olunacak belde halkı yerel topluluk tümüyle dışlanmıştır bu durum anayasanın ve nci maddelerine ve ayrıca nci maddesinde belirtilen demokratiklik niteliğine aykırıdır diğer yandan anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir denildikten sonra bunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği bildirilmiştir anayasadaki bu düzenleme kurallar hiyerarşisinde andlaşmaların ulusal yasalardan daha üstün olduğu görüşüne dayanak oluşturmuştur anayasaya aykırılığı ileri sürülemediği için uluslararası andlaşmalar ulusal yasaların üstünde ve anayasal normlara yakın konumda görülmüştür bu düşünce uluslararası andlaşmalardan doğan yükümlülüklere de anayasal bir üstünlük tanındığının öne sürülmesine yol açmış ve bu üstünlük ahde vefa ilkesinin bir gereği olarak tanımlanmıştır diğer yandan anayasanın ıncı maddesinde yapılan son değişiklik de insan haklarına ilişkin andlaşmalarlaesas sayısı karar sayısı kanunların aynı konuda yaptığı düzenlemelerde çatışma olması halinde andlaşma hükümlerinin uygulanacağı yolundadır ancak iptali istenen düzenlemede bu hususlar gözetilmemiş uluslararası andlaşmaya uyulmamış olduğundan anayasanın ıncı maddesine aykırı davranılmıştır anayasaya aykırı bir hükmün hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın ve inci maddeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarih ve sayılı belediye kanununun inci maddesinin birinci fıkrası ile i̇kinci fıkrasının i̇lk cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen inci maddenin birinci fıkrası ile bağlı olduğu il veya ilçe belediyesi ile nüfusu in üzerinde olan bir başka belediyenin sınırına metreden daha yakın hale gelen belediye ve köylerin genel imar düzeni veya temel alt yapı hizmetlerinin gerekli kılması durumunda danıştayın görüşü alınarak i̇çişleri bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararname ile tüzel kişiliklerinin sona erdirilerek ilgili belediyeye katılması öngörülmektedir bu düzenleme tüzel kişilikleri sona erdirilip ilgili belediyeye katılması söz konusu yerel toplulukların yani belediye ile köy halkının katılma konusunda kendilerine referandum yoluyla danışılmasını öngörmediğinden yukarıda inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarının anayasaya aykırılık gerekçesinde etraflıca açıklanan nedenlerle anayasanın ve nci maddelerine aykırılık teşkil etmektedir diğer taraftan inci maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yapılan düzenleme ile de nüfusu in altına düşen belediyelerin danıştayın görüşü alınarak i̇çişleri bakanlığının önerisi üzerine müşterek kararname ile köye dönüştürülmesi öngörülmüştür belediye olan mahalli toplumun görüşü alınmadan yapılacak böyle bir düzenleme de yukarıda etraflıca açıklanan nedenlerle ve nci maddelerine avrupa yerel yönetimler özerklik şartına ve dolayısıyla anayasanın ıncı maddesine aykırılık teşkil edecektir diğer taraftan anayasanın nci maddesinde mahalli idareler il belediye ve köy olarak gösterilmiştir belediyenin köye göre daha üst bir yönetim birimi olduğu açıktır bu durumda belediyelerin sırf nüfuslarının in altına düşmesi nedeniyle köye dönüştürülmeleri onların kazanılmış haklarının ihlali anlamına geleceğinden böyle bir dönüştürülmenin anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti anlayışı ile bağdaştırılması da mümkün değildir bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ilk cümlesi anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmeleri gerekmektedir tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendindeki okul öncesi eğitim kurumları açabilir ibaresinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı belediye kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde belediyelerin görev ve sorumlulukları arasında okul öncesi eğitim kurumları açabilme hizmetleri de gösterilmiştir anayasanın nci maddesinde eğitim ve öğretimin atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı belirtilmiştir anayasada eğitim ve öğretim birey yönünden hak olarak tanınırken devletin de başta gelen ödevlerinden sayılmıştır devletin bu ödevleri yerine getirmesinin yolu atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda aklın egemenliğine dayanan çağdaş eğitim ve öğretim kurumları oluşturması varolanları geliştirmesidir eğitim ve öğretim hizmetlerine devletçe önemli ağırlık verilmesi çağın ve anayasanın gereğidir bu gerek eğitim ve öğretim hizmetlerinin merkezi yönetimin görevleri arasında kalmasını zorunlu kılmaktadır kaldı ki eğitim ve öğretim hizmetleri yerel bir gereksinim niteliği taşımamakta ve bu bakımdan da ulusal düzeyde planlanıp merkezi yönetimce yürütülmesi gerekmektedir anayasanın üncü maddesinde türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma ve türkiye cumhuriyetinin laik niteliğini koruma amacı güden devrim yasaları tek tek sayılarak anayasal güvenceye alınmıştır anayasanın üncü maddesi başlangıcı ile ve üncü maddelerinden ayrı düşünülemez ve onları tamamlayıcı niteliktedir ülkemizde laik öğretime geçiş anayasanın üncü maddesiyle korumaya alınan mart günlü sayılı öğretim birliği yasası ile gerçekleştirilmiştir öğretim birliği ilkesinin amacı eğitimi tek elden uygulanan bir devlet politikası durumuna getirerek akla ve bilime dayalı programlarla çağdaş uygarlık hedefine yönelmiş yurttaşlar yaratmaktır yasa koyucu kişiler yönünden hak devlet yönünden ödev olan eğitim ve öğrenim hakkını düzenlerken toplumun gereksinim duyduğu insan gücünün yetiştirilmesi böylece toplumsal ekonomik ve kültürel kalkınmanın sağlanması gibi hususları gözetmek zorundadır bunun merkezi planlama programlama ve uygulamayı gerektireceği açıktır eğitimde planlama ve program kadar belki ondan da fazla önemli olan uygulamadır uygulamada okul öncesi eğitimde belediyelere göre yaşanacak sapmalar laik eğitim ve ulusal birlik yönünden aykırılıklara neden olacaktır genel olarak niteliği bakımından eğitim hizmetlerinin özel olarak da okul öncesi eğitimin yurt düzeyinde ve ulusal düzeyde merkezi yönetimin genel sorumluluğu altında yürütülmesi gerekmektedir bunun tersine okul öncesi eğitim hizmetlerini belediyelerin de yapması eğitimin laikleşmesini ve tek elden yürütülmesini amaçlayan öğretim birliği ilkesiyle ulusal birlik amacıyla demokratik laik eşitlikçi adil işlevsel ve bilimsel temellere dayalı eğitim anlayışıyla anayasanın atatürk ilke ve devrimlerini temel alan ruhuyla bağdaşmamaktadır anayasaya aykırı bir hükmün hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın ve inci maddeleriyle bağdaşmayacağı da açıktıresas sayısı karar sayısı kuşkusuz okul öncesi eğitim için bina sağlamak eğitim kurumu açmak belediyenin görevi olabilir ancak burada verilecek eğitim tamamen merkezi idarenin görev ve sorumluluğunda olmalıdır ancak iptali istenen hükümde belediyelere verilen görevin okul öncesi eğitim kurumlarının binalarını yapmaktan veya yalnız kurum açmaktan ibaret olduğu okul öncesi eğitimin yönetimini kapsamadığı ileri sürülemez çünkü okul öncesi eğitim kurumları açabilme ibaresi net ve açık olmayan bir ibaredir kurum açma nın yanında burada verilecek eğitimi de kapsayacak niteliktedir bu bakımdan kanunların açık ve anlaşılabilir olma ilkesiyle de uyumlu değildir i̇zinsiz açılan yasa dışı kurslarla ilgili olarak yapılan güncel tartışmalar okul öncesi eğitimin merkezi yönetimin genel sorumluluğu altında yürütülmesinin gerekliliğini bir kez daha göstermiştir açıklanan nedenlerle sayılı belediye kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde belediyelerin görev ve sorumlulukları arasında sayılan hizmetlerden okul öncesi eğitim kurumları açabilme ibaresi anayasanın başlangıç ilkelerine nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine üncü maddesindeki din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır ilkesine nci maddesindeki eğitim ve öğretimin atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı kuralına nci maddesindeki mahalli idarelerin il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçları için kurulabileceği ilkesine ve üncü maddedeki inkılap kanunlarının korunması kuralına aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı belediye kanununun üncü maddesinin i̇kinci fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen fıkraya göre belediyelere kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen yerel ortak nitelikteki hizmetleri yapmak ya da yaptırmak gerekli kararları almak uygulamak ve denetlemek görevi verilmiştir böylece belediyeler kamu hizmetlerinin görülmesi yönünden genel görevli kılınmıştır ulusal sınırlar içerisinde yaşayan insanların ortak nitelikteki gereksinimlerini karşılamak devletin temel amacıdır bu amaçların gerçekleştirilmesi için her ülkede yönetim görevi ve sorumluluğu ile hizmetler merkezi yönetim ve yerel yönetim olmak üzere iki ayrı otorite ve örgüt arasında paylaştırılmıştır siyasal bir organizasyon olan devletin merkezi idareyi kurmasının temelinde herhangi bir ülkede yaşayan insanların ortak nitelikteki iç ve dış güvenlik adalet eğitim toplumsal refah ve kalkınmanın sağlanması sağlık hizmetleri ve sosyal güvenliğin etkin bir biçimde gerçekleştirilmesi gibi amaçlar yatar yönetimler arası hizmet bölüşümü deyiminden anlaşılması gereken kamusal ve yarı kamusal nitelikteki hizmetlerin merkezi yönetim ve yerel yönetim birimleri arasındaki dağılımıdır yönetimler arasında hizmetlerin görülebilmesi için neden ayırıma gidilmesi gerektiği ise etkinlik hizmette vatandaşa yakınlık tarihi ve siyasal nedenler ile açıklanmaktadır bir hizmetin yerel nitelik taşıması için genelde iki ölçüt öne sürülmektedir bunlardan birincisi hizmette ölçek ekonomileridir yönetim birimi ölçek ekonomileriniesas sayısı karar sayısı gerçekleştirmeye olanak tanıyacak ölçüde büyük tutulmalıdır burada ölçek ekonomisi kavramı hizmette üretilen miktar arttıkça birim hizmet maliyetinin düşmesi anlamında kullanılmaktadır ölçek ekonomileri ile üretilen hizmetlerde birim maliyeti merkezi üretim sürecinde daha düşük olabilecektir i̇kinci kriter ise hizmette vatandaşa yakınlık ilkesidir bu ilke bir hizmetin prensip olarak vatandaşa en yakın idari birim tarafından yerine getirilmesini ve sadece bu birim tarafından ya hiç yada yeterince etkin bir biçimde yerini getirilmeyen hizmetlerin bir üst birim tarafından üstlenilmesini gerektirmektedir hizmetin vatandaşa yakınlığından hareketle en yakın idari birim tarafından yerine getirilmesi hususunda standart yoktur çünkü hizmetlerin vatandaşa yakınlığı kadar ölçek sorununun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir hizmetin özelliğine göre en yakın idare bazen köy belediye olabilirken bazen bölgesel bazen de merkezi idare olabilmektedir örneğin elektrik iç güvenlik ve benzeri faaliyetlerin daha etkin verimli ve kaliteli gerçekleştirilebilmesi için bölgesel veya ülke ölçeğinde örgütlenmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır hizmetlerin sunumunda yönetimler arasında kesin ayırımlara gitmek gerçekçi bir yaklaşım tarzı olmayabilir aynı hizmet türü ile yerel ve merkezi yönetim farklı gerekçelerle ilgilenebilir örneğin belli bir kamu hizmetinden sağlanan faydanın bir kısmı yerel olarak kabul edilebilir fakat bu hizmetin yerel yönetimlerce sunulması için yeterli koşul değildir ölçek ekonomileri ve söz konusu hizmetin tüm ülkede eşit koşullarda sağlanması gibi nedenler ile merkezi yönetimce sunulması da istenebilir yukarıda etraflıca açıklanan nedenlerle merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında kesin ayrımlara gitmek gerçekçi bir yaklaşım olmadığı için anayasada merkezi idare genel yetkili kılınmıştır nitekim anayasanın merkezi idare başlığını taşıyan ncı maddesinde türkiye merkezi idare kuruluşu bakımından coğrafya durumuna ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır denilmiştir bu hükümden anlaşılacağı üzere merkezi idarenin kuruluşu esas olarak coğrafi bakımdan düzenlenmiş fakat merkezi idarenin üstleneceği kamu hizmetleri bakımından bir açıklık getirilmemiştir bu konuda maddede yapılan belirleme sadece kamu hizmetlerinin gereklerine göre ifadesidir bunun anlamı ise açıktır yani merkezi idare genel yetkilidir merkezi idarenin görev ve yetkileri anayasada belirlenen temel hak ve hürriyetlerden anlaşılmaktadır ancak anayasada örgütlenme ile ilgili düzenlemede görevler ve hizmetler sayılarak sınırlandırılmamıştır anayasanın nci maddesinin beşinci fıkrasında merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir denilmek suretiyle merkezi yönetimin yetkileri ayrıntıya varan bir titizlikle düzenlenirken merkezi yönetimin görev ve hizmetleri şunlardır şeklinde hiç bir düzenlemeye yer verilmemiştir anayasanın ncı maddesinde merkezi yönetimin örgütlenmesine ilişkin ölçütler coğrafya durumu ekonomik koşullar ve kamu hizmetlerinin gerekleri olarak sayılmıştır maddede merkezi yönetimin görevlerini belirginleştiren ya da sınırlayan bir düzenleme yapılmamıştıresas sayısı karar sayısı buna karşın anayasanın nci maddesinde yerel yönetimlerin örgütlenmesi hem coğrafya hem de konu yönünden sınırlandırılmıştır maddeye göre yerel yönetimler ancak yöresel olarak örgütlenebilmekte ve yalnızca yerel ortak gereksinimlerin karşılanması yönünden görevlendirilebilmektedir i̇ptali istenen üncü maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemenin ise anayasanın ve nci maddelerindeki ilkeleri gözardı ederek belediyeleri genel görevli ve yetkili konumuna getirdiği açıktır söz konusu ikinci fıkrada her ne kadar kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki görevlerden söz edilerek konu yönünden sınır getirilmiş izlenimi yaratılmaya çalışılmış ise de bu ölçütler yukarıda etraflıca açıkladığımız ölçütlere uygun olmayan soyut ölçütler olduğundan belediyeleri genel görevli konumdan çıkarmaya yetmemektedir çünkü merkezi yönetim örgütlenmesinde yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının görevi kapsamında sayılmayan ya da genel görevli bir kamu kurum ya da kuruluşunun görev alanında yer almakta iken yapılacak bir yasal düzenleme ile kurum ya da kuruluşun görev kapsamından çıkarılacak her türlü kamusal hizmet bu madde nedeniyle başkaca bir yasal düzenlemeye gerek kalmaksızın bel
4,090
esas sayısı karar sayısı türk standardları enstitüsü belgelendirme merkezi başkanlığı i̇zmir belgelendirme müdürlüğünde başaraştırmacı olarak görev yapan davacı tarafından hakkında yapılan soruşturma sonucunda türk standartları enstitüsü personel yönetmeliğinin maddesinin bendinin alt bendi uyarınca tesis edilen yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına ilişkin tarihli ve sayılı işlem ile işleme yapılan itirazın reddine ilişkin türk standardları enstitüsü disiplin kurulunun tarihli ve sayılı işlemi ve disiplin cezasına dayanak teşkil eden ve türk standartları enstitüsü personel yönetmeliğinin maddesinin bendinin alt bendinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle türk standartları enstitüsüne karşı açılan davada danıştay onikinci dairesince dava konusu disiplin cezası verilmesine ilişkin hususu düzenleyen yönetmeliğin dayanağı olan sayılı türk standartlan enstitüsü kuruluş kanununun personel başlıklı maddesinin enstitü personelinin izin disiplin intibak işleri ile diğer hususlar yönetmelikle belirlenir hükmünün disiplin ibaresinin anayasaya uygunluğu yönünden incelenerek gereği görüşüldü davaya bakmakta olan mahkeme ve bu davada uygulanacak kural davaya bakmakta olan mahkeme olması yönünden türk standardları enstitüsü belgelendirme merkezi başkanlığı i̇zmir belgelendirme müdürlüğünde başaraştırmacı olarak görev yapan davacının türk standartları enstitüsü personel yönetmeliğinin maddesinin bendinin alt bendi uyarınca tesis edilen üç yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin tarihli ve sayılı işlem ile işleme yapılan itirazın reddine ilişkin türk standardları enstitüsü disiplin kurulunun tarihli ve sayılı işlemi ve disiplin cezasına dayanak teşkil eden ve türk standartları enstitüsü personel yönetmeliğinin maddesinin bendinin alt bendinin iptali istemiyle açılan davada danıştay onikinci dairesinin sayılı danıştay kanununun maddesi gereğince davaya bakmakta olan mahkeme konumuna sahip olduğu açıktır davaya uygulanacak kural yönünden tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı türk standardları enstitüsü kuruluş kanununun personel başlıklı maddesinin yedinci fıkrasında enstitü personelinin izin disiplin intibak işleri ile diğer hususlar yönetmelikle belirlenir hükmü yer almıştır anılan hükme dayanılarak türk standardları enstitüsü personel yönetmeliği tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur türk standartları enstitüsü belgelendirme merkezi başkanlığı i̇zmir belgelendirme müdürlüğünde başaraştırmacı olarak görev yapan davacıya verilen dava konusu kademe ilerlemesinin durdurulması cezası tse kuruluş kanununun maddesinin yedinci fıkrasına dayanılarak yürürlüğe konulan türk standartları enstitüsü personel yönetmeliğinin maddesinin bendinin alt bendi uyarınca verildiğinden iptali istenilen ve disiplin cezalarının da yönetmelikle düzenleneceği hükmünü içeren sayılı türk standardlarıesas sayısı karar sayısı enstitüsü kuruluş kanununun personel başlıklı maddesinin yedinci fıkrasında yer alan disiplin ibaresinin bakılan davada uygulanacak kural olduğu ortadadır sayili türk standardlari ensti̇tüsü kuruluş kanununun başvuru konusu hükmünün anayasaya uygunluğu anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandıramaz hükmü ile suçun kanuniliği ilkesi üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur hükmüne yer verilerek cezanın kanuniliği ilkesi benimsenmiştir anayasanın maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylem ve davranışların yasaklandığı ve bu eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir anayasanın maddesinde idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından her ikisi de bu maddede öngörülen ilkelere tabidir diğer yandan suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin yalnızca kanun metninde yer alması da yeterli değildir bu konudaki yasal düzenlemelerin bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde olmalıdır bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir türk standardları enstitüsü kurumu personeli de dahil tüm kamu personelinin disiplin suç ve cezaları anayasanın yukarıda yer alan hükümleri gereğince kanunla düzenlenmesi zorunlu hususlar arasında yer almaktadır sayılı kanunda disiplin cezalarının türleri disiplin cezasını vermeye yetkili makamlar ve cezaların kesinleşme usulü belirlenmediği gibi disiplin cezalarının verilmesini gerektiren disiplin suçlarının da belirlenmediği görülmektedir dolayısıyla disiplin suç ve cezalan bakımından türk standardları enstitüsü kurumu personeli için anayasanın öngördüğü kanuni bir güvence bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri haklan ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak malî ve sosyal haklara i̇lişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır denilmek suretiyle memurlar ve diğer kamu görevlileri özlük hakları bakımından yasal güvenceye kavuşturulmuştur bu bağlamda türk standartları enstitüsü kurumu personelinin özlük haklarını doğrudan etkileyen disiplin işlemlerinin diğer özlük işleri kapsamında olduğu ve kanunla düzenlenmesi gerektiği konusunda duraksama bulunmamaktadır dolayısıyla iptali istenen kuralın anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen kanunla düzenleme ilkesine de uyarlığı bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı sonuç ve i̇stem türk standardları enstitüsü kurumu personeline verilecek disiplin cezalarının yönetmelikle belirleneceğini öngören itiraz konusu kural anayasanın maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesine ve anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan kanuni düzenleme ilkesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı türk standardları enstitüsü kuruluş kanununun personel başlıklı maddesinin yedinci fıkrasında yer alan disiplin ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın esası hakkında anayasa mahkemesince karar verildikten sonra veya dosyasının anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay geçtikten sonra karar verilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
819
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava davacıların sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin son fıkrası uyarınca orüs orman ürünleri sanayii aşye ait şavşat i̇şletmesinin özelleştirilmesine ilişkin gün ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak duyurulan davalı idare işleminin iptali ile yürütmenin durdurulması istemi ve sayılı kanunun maddesinin ve bentlerinin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla açılmıştır özelleştirme devletleştirmenin karşıtı bir işlemdir dolayısıyla devletleştirmeye yetkili olan organ özelleştirmeye de yetkilidir ancak konunun yasa ile düzenlenmesi yasa ile düzenlemenin yasama organı tarafından yapılması gerektiği ve yasa ile düzenleme yerine yasa ile yetkilendirme yapılması halinde bunun anayasanın maddesine aykırı olacağı kuşkusuzdur uyuşmazlıkta iptali istenilen özelleştirme kararının dayanağını oluşturan sayılı yasanın maddesinin ve bentlerinde değer tespit yöntemleri ile ihale usullerine ilişkin belirsizliklerin bulunması ve değer tespit komisyonları ile ihale komisyonlarının oluşumu görev ve yetkilerinin yasama organınca düzenlenmemesi yasama yetkisinin yürütme organına devri niteliğinde olduğundan anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır öte yandan sayılı yasanın maddesinin ve bentlerinin sayılı kanunla değişmeden önceki hallerinin anayasa mahkemesince iptal edilmiş olmasına rağmen sayılı yasa ile getirilen düzenlemelerin de benzer nitelik taşımış olması anayasa mahkemesi kararlarına uyulmadan düzenleme yapılması bakımından anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir bu durumda sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun özelleştirme yöntemleri değer tespiti ve i̇hale yöntemleri başlıklı maddesinin ve bentlerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle davacıların sayılı kanunun maddesinin ve bentlerinin anayasaya aykırılığı iddiası mahkememizce ciddi bulunduğundan sayılı kanunun maddesi uyarınca dava dosyasındaki ilgili belgelerin onaylı suretleri ile birlikte oluşturulacak dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
268
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir hırsızlık mala zarar verme konut dokunulmazlığını ihlal suçundan sanık ba hakkında mahkememizde yürütülen kamu davasının yargılaması sırasında mahkememizin tarihli celse ara kararı uyarınca sanık hakkında uygulanması istenilen sayılı tcknun maddelerine dayanak teşkil eden tcknun maddesinin anayasaya aykırılığı sebebiyle iptali amacıyla dosyanın anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verilmiş olmakla hukuksal olay sanık hakkında van cumhuriyet başsavcılığının tarih esas nolu iddianamesi ile hırsızlık mala zarar verme konut dokunulmazlığını ihlal suçlarına ilişkin olarak tcknun maddeleri uyarınca gece sayılan zaman dilimi içerisinde müştekinin işyerinden hırsızlık suçundan dolayı cezalandırılması amacıyla kamu davası açılmıştır anayasa aykiriliği i̇ddi̇a edi̇len yasa maddesi̇ sanık hakkında uygulanması talep edilen sayılı tcknun maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçunun hırsızlık suçu ile birlikte işlenmesi haline ilişkin bahsi geçen yasa maddesinin uygulanmasına esas teşkil eden sayılı tcknun maddesinde tariflenen hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması için şikayet aranmaz norm düzenlemesinin konut dokunulmazlığının ihlali cümlesinin anayasaya aykırılığı iddiasıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddesi̇ anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı madde kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha çok ağır bir ceza verilemez norm düzenlemesi anayasaya aykiri yasa maddesi̇ni̇n yasalaşma süreci̇ sayılı tcknun yürürlük tarihi olan haziran tarihi itibariyle yürürlüğe giren şekliyle tcknun maddesi uyarınca nitelikli hırsızlık suçu başlığı altında herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmesi hali düzenlenmiş olup görüldüğü üzere mevcut yasa maddesinin yürürlüğe girdiği hal ve şekliyle ek bir düzenleme yer almamaktadır yasada yukarıda belirtilen şekilde yürürlük aşamasından sonra konut sayılan yer içerisinden hırsızlık suçunun işlenmesi halinde yüksek yargıtayın gelişen uygulaması kapsamında hırsızlık suçunun yanı sıra konut dokunulmazlığının ihlal ve ayrıca mala da zararesas sayısı karar sayısı verilmiş olması halinde bu suçlardan dolayı da ceza mahkumiyetinin uygulanması gerektiği yönünde istikrarlı uygulama gelişmiştir yukarıda belirtilen yüksek yargıtayın içtihatları uyarınca yasal bir gereksinim olarak tarih sayılı yasanın maddesi ile tcknun maddesine ek bir düzenleme yoluna gidilmiş bu itibarla tcknun maddesi hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali halinde bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayet aranmaz norm düzenlemesi ihdas edilmiş bu yasal düzenleme dikkate alındığında bina ve eklentileri halinde hırsızlık suçunun işlenmesi halinde konut dokunulmazlığının ihlal suçundan dolayı da ayrıca ceza uygulanmasının gerektiği dayanak yasa düzenlemesi şeklinde ifade edilmiştir anayasaya aykirilik sebepleri̇ yukarıda tanımlanan norm düzenlemeleri dikkate alındığında hırsızlık suçunun yanı sıra uygulanması belirtilen konut dokunulmazlığını ihlal suçuna ilişkin tcknun maddesindeki düzenleme anayasaya aykırılık oluşturmaktadır tcknun maddesinde hırsızlık suçunun genel düzenlemesi söz konusu olup madde de ise nitelikli haller başlığı altında genel hale nazaran ağırlaştırıcı durumlar dikkate alınarak nitelikli hal sayılan yasal düzenleme yapılmış bulunmaktadır bu kapsamda yukarıda içeriği belirtilen tcknun maddesindeki düzenleme bina veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkındaki hırsızlığı düzenlemiş olmakla nitelikli hırsızlık suçuna ilişkin yasa kuralı ihdas edilmiştir bu itibarla sayılı tcknun maddesinin içeriği önem arz etmektedir buna göre biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanamaz düzenlemesi dikkate alındığında tcknun maddesindeki düzenlemenin bileşik suç düzenlemesi olduğu ağırlaştırıcı neden olarak maddede düzenlemeye gidildiği bu itibarla gerçek içtima kurallarının yani her suç için ayrıca ceza tatbikinin uygulanamayacağı konut dokunulmazlığını ihlal suçunun hırsızlık suçu içerisinde unsur ve ağırlaştırıcı neden olması nedeniyle eridiği sonucu anlaşılmaktadır tcknun maddesindeki düzenlemede sayılı tcknun hazırlanış aşamasında da bulunan sayın i̇zzet özgençin konuya ilişkin tck gazi şerhi üçüncü bası sayfa deki açıklaması aynı şekilde sayılı tcknun da hırsızlık suçunun ağırlaştırıcı sebebi olarak kabul edilen bina içinden hırsızlıkla bent fl bent ilgili olarak yapmış bulunduğumuz öneri komisyonda önce kabul edilmekle beraber bilahare madde metninde yeni tck fl bent yapılan değişiklikle yine eski sisteme dönülmüştür buna göre hırsızlık suçunu herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlenmesi halinde hapis cezasına hükmolunur bu düzenleme karşısında hırsızlık suçunun bina veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlenmesi halinde fail sadece hırsızlık suçunun bu nitelikli halinden dolayı cezalandırılacaktır ayrıca konut dokunulmazlığının ihlali suçundan dolayı cezaya hükmolunmayacaktır şeklinde belirtilmiştir doktri̇nden i̇ki̇ görüşesas sayısı karar sayısı bir suç i̇çin bir ceza verilir i̇lkesinin i̇hlali tck md profdrmetin feyzioğlu drdevrim güngör hırsızlık suçunun nitelikli hallerinin düzenlendiği türk ceza kanunu tcknun b maddesinde bu suçun herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlenmiş olması ağırlaştırıcı neden sayılmıştır hırsızlığın bina veya eklentileri içinde gerçekleştirilmesini nitelikli hırsızlık sayan bu hükümle birlikte ortaya bir bileşik suç çıkmaktadır kanunun tck maddesinde bileşik suç biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suç olarak tanımlanmaktadır bileşik suçtan söz edebilmek için iki suçun birleşerek yeni bir suçu meydana getirmesi ya da suçlardan birinin diğerinin ağırlaştırıcı nedeni olması gereklidir tcknin maddesinde konut dokunulmazlığının ihlali suçu ayrı bir suç olarak düzenlendiğinden aynı fiili hırsızlık suçunun ağırlaştırıcı nedeni sayan kanunun maddesi ikinci duruma uygun bir mürekkep suça vücut vermektedir kanundaki tanımdan anlaşıldığı üzere bileşik suç kendini oluşturan suçlara bölünememekte ve bileşik suçu oluşturan suçlar bağımsız kimliklerini kaybederek tekbir suç oluşturmaktadır bileşik suç halinde ilk bakışta aynı olaya kanunun birden fazla hükmünün uygulanabilir görünmesine rağmen esasen bunlardan sadece biri uygulama alanı bulur örneğin somut olayda girilen ve içinde hırsızlık yapılan bina konut veya açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışındaki işyeri ya da bunların eklentisi ise hem maddenin hem de kanunun maddesinin ihlal edildiği düşünülebilir zira konutun ya da işyerinin ya da bunların eklentisinin bina tanımı içinde yer aldığı kuşkusuzdur ancak bu durumda özel hükmün önceliği ilkesi gereği yalnızca b maddesi ihlal edilmiştir ve bu hükmün uygulanması gerekir tcknin maddesine sayılı kanunla hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali halinde bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayet aranmaz şeklinde bir fıkra eklenmiştir aralık tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun teklifinde tck maddeye ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır teklif tbmm adalet komisyonunda iken söz konusu maddeye inceleme konumuz olan fıkra eklenmiştir adalet komisyonunun bu fıkra için yazdığı gerekçe aynen şöyledir kaç tane fiil varsa kadar suç kaç tane suç varsa kadar ceza kuralı gereğince hırsızlık suçunu işlemek için başkasının konutuna girilmesi veya mal varlığına zarar verilmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmetmek gerekir ancak her iki suçun temel şekli soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olduğu için örneğin konut dokunulmazlığını işlemek suretiyle hırsızlık suçunun işlenmesi halinde konut dokunulmazlığının temel şekli uzlaşma kapsamına girmekte ve fakat hırsızlık suçu uzlaşma kapsamı dışında kalmakta ve bu durumlarda uygulamada hırsızlık suçundan dolayı soruşturmanın bekletilmesi veya ayrı yürütülmesi gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır belirtilen sakıncanın ortadan kaldırılması amacıyla sayılı kanunun nci maddesine fıkra eklenmesini öngören önerge kabul edilmiş ve teklife ncı madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştiresas sayısı karar sayısı gerekçenin konumuzla sınırlı esastan incelenmesinde adalet komisyonunun maalesef tck md hükmünü ve bu hükümle ilgili ceza hukuku doktrininde yazılmış değerlendirmeleri görmediği anlaşılmaktadır doktrinde tam bir ittifakla bileşik suç örneği olarak gösterilen sözü geçen hüküm konut dokunulmazlığının ihlalini zaten cezalandırmaktadır demek ki fıkra maddeye eklenene kadar konut niteliğindeki bir binanın içinde işlenen hırsızlık suçunda ayrıca konut dokunulmazlığını ihlalden dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılmayacaktır çünkü konut niteliğindeki bir bina içinde hırsızlık yapan fail hırsızlık suçunun basit şeklinden değil nitelikli şeklinden ceza aldığından konut dokunulmazlığının ihlal edilmesi cezasız kalmamaktadır bu nedenlerle yargıtayın sayılı tck yürürlüğe girdikten sonra hırsızlık amacıyla konuta girilmesi halinde ayrıca konut dokunulmazlığını ihlal suçundan dolayı da failin cezalandırılması gerektiğine hükmeden kararlarına katılmak mümkün değildir zira bina içinde muhafaza altına alınmış eşya üzerinde yapılan hırsızlığın cezayı ağırlaştırmasının nedeni binaya girilmek suretiyle kişi hürriyetinin korunması şeklindeki farklı bir hukuki konunun da ihlal edilmiş olmasıdır kanun birden fazla hukuki konuyu ihlal eden bir suçun daha ağır biçimde cezalandırılmasını sağlamayı amaçlamaktadır tcknın maddesi bu haliyle bir fiilden dolayı faile iki ceza verilmesine yol açacaktır hâlbuki özel normun önceliği faile bir fiilden dolayı iki ayrı hükmün dolayısıyla iki ayrı cezanın uygulanmasını önleyen temel bir hukuk ilkesidir bu itibarla kanunda bileşik suçu tanımlayan bir hüküm bulunmasa idi bile hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali halinde anılan ilke gereği fail hakkında sadece tck md bnin uygulanması gerekirdi sonuç olarak tck md hukuk devletinin bir gereği olan cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine uygun düşmemekte ve bu yönüyle anayasaya aykırı bir nitelik taşımaktadır yeni tckda mal varlığına karşı suçlar etck madde ve devamı yeni tck ve devamı suç içtima açısından özellik göstermez bununla birlikte şayet bu suç bina içinde işlenmiş olursa bu durum hırsızlık suçunun nitelikle hali sayıldığı için ytck madde birleşik suç kuralları gereğince etck ytck madde ayrıca konut dokunulmazlığını ihlal suçundan etck madde ytck madde faile ceza verilmezdoçdrmustafa ruhan erdem uygulamadan görüş ali parlar muzaffer hatipoğlu tck yorumu cilt sayfa içtima hırsızlık suçunun bileşik suç olarak gerçekleştirilmesi mümkündür örneğin hırsızlık bina içinde gerçekleştirilmiş olursa bu durum yeni tcknun maddesinde hırsızlık suçunun nitelikle hali sayıldığı için bileşik suç madde kuralları gereğince ayrıca konut dokunulmazlığının ihlali suçundan dolayı faile ceza verilemeyecektir yüksek yargitayin uygulamasinda farkli yorum yüksek yargıtayın yukarıda belirtilen tcknun maddesindeki suça ilişkin bu suç ile birlikte konut dokunulmazlığını ihlal suçundan dolayı da ayrıca cezaya hükmedileceği yönündeki istikrar kazanan uygulamasının yağma suçundaki uygulamadan farklılık arz ettiği görülmektedir nitekim yargıtay ceza dairesinin tarih esasesas sayısı karar sayısı karar nolu içtihadı dikkate alındığındakonut dokunulmazlığını bozma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde ise sayılı tcknun da yağma suçunun konutta işlenmesi aynı yasanın maddesinin fıkrasının bendine göre suçun nitelikli halini oluşturan öğelerden bulunduğundan sanıkların ayrıca bu suçtan dacezalandırılamayacağının gözetilmemesi şeklindeki içtihadı dikkate alındığında tcknun maddesindeki uygulamaya yönelik aynı dairenin uygulamasından açıkça farklılık arz ettiği de ortadadır uygulamadan hakkani̇yete aykiri düşebi̇lecek bi̇r örnek sayılı tcknun maddesi hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde olayın özelliğine göre verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir norm düzenlemesini içermektedir örneğin sanığın olay günü açlığın etkisi altında bir adet ekmek almak amacıyla kapalı dükkan içerisinden hırsızlık suçunu işlemesi halinde mahkemece acil bir ihtiyacın karşılanması durumu kabul görerek belirtilen yasa maddesi uyarınca sanık hakkında ceza tertibine yer olmadığına kararı verilebilecek ancak aynı olay nedeniyle kapalı dükkan içerisinden hırsızlık suçunun işlenmesi nedeniyle aynı sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlal suçundan dolayı ise ceza tertibi yoluna gidilecektir sanığın gerçekleştirmek istediği eylem acil ihtiyacın sonucu hırsızlık eylemidir konut dokunulmazlığının ihlali belirtilen örnekte sanık tarafından hiçbir şekilde tasavvur edilmemiş olabilir amaçlanan eylem itibariyle sanık hakkında ceza uygulanmadığı halde hiçbir şekilde işlemeyi kastetmediği fiil itibariyle ceza uygulamasına gidilmesi ceza hakkaniyetine uygun düşmediği gibi ayrıca yukarıda belirtilen tanımlar kapsamında nitelikli hal olarak düzenlenmiş olan suç tipi dikkate alındığında bileşik suç kuralı genel uygulamasına da açıkça aykırılık oluşturacaktır yeni tcknun sistematiği içerisinde benimsenen kaç tane fiil varsa kadar suç kaç tane suç varsa kadar ceza teorisinin uygulama alanı olarak tcknun maddesindeki düzenlemeye etkili kılmak doğru kabul edilemez zira bahsi geçen uygulama ancak unsur veya ağırlaştırıcı hal olarak düzenlenmeyen suç halleri için öngörülebilir bu kuralı nitelikli hal sayılan yasa düzenlemesine etkili kılmak genel ceza doktrini ve yasa düzenlemesi ışığında ytck madde bileşik suç kuralının bertaraf edilmesi sonucu oluşturacaktır sonuç yukarıda izahı yapılan yasa ve anayasa maddesi öğretiden görüşler uygulamadan görüş ve örnekler dikkate alındığında mahkememizde davası devam eden sanık ba hakkında hırsızlık mala zarar verme suçlarının yanı sıra olaya uygulanması istenilen konut dokunulmazlığını ihlal suçuna dayanak teşkil eden sayılı tcknun maddesindeki hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali cümlesinin anayasanın maddesinde ifadesini bulan kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez anayasa kuralına aykırılık oluşturduğundan bahsi geçen yasa maddesinin i̇ptali̇ni̇ saygılarımla arz ve talep ederim
1,903
esas sayısı karar sayısı açiklamalar kasım gene seçimlerinde halkların demokratik partisi i̇stanbul milletvekili olarak seçildim tbmmde yemin ettikten sonra milletvekilliğimiz resmi olarak başlamış bulunmakta ve günden beri yasama faaliyetlerine milli iradenin sorumluluğuyla katılmaktayım yeminden bugüne kadar yasama faaliyetlerini aksatıcı herhangi bir eylemim olmadığı gibi diğer yasama üyelerine yönelik hakaret yahut yaralayıcı sıfatlar da kullanmadım tarihli nci birleşimde anayasa değişikliği üzerine söz alıp konuşmamı gerçekleştirirken ermeni halkına yönelik te gerçekleştirilen soykırımı soykırım olarak andığım için diğer yasama üyeleri tarafından hakaret ve tehditlere maruz kaldım ve söz hakkım engellendi kürsü dokunulmazlığının aleni ihlali sayılan bu davranışlar tbmm i̇çtüzüğünde hükme bağlanmış olup disiplin cezasını gerektirir hal ve davranışlardan sayılmamıştır tbmm i̇çtüzüğü md vd soykırım sözcüğünü kullanmam üstüne çıkan tartışmalarla engellenen konuşmamı tamamlamak üzere tarafsızlık sıfatı gereği hareket etmek zorunda olan ve mevcut oturumu yöneten meclis başkan vekili beni uygunsuz bir üslupla uyararak söz hakkı vermemiştir öyle ki meclis başkan vekilinin üslubu beni yaralamıştır kapsayıcı olmaktan uzak ve dahi ayrımcı bir dil kullanan başkan vekili söz hakkımı gasp etmiş hatta yetki gaspıyla i̇çtüzüğü ihlal etmiştir ek lde yer alan tbmm tutanağından da anlaşılacağı üzere meclis başkanı diğer yasama üyelerinin teklifiyle konuşmamda kullandığım kelimenin silinmesini karar altına almışlar ve bu karar nihayetinde tutanaktan konuşmam çıkarılmıştır yine aynı tutanakta tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesine dayanarak hakkımda üç birleşim yasama faaliyetinden uzaklaştırma cezası verilmiştir öncelikle tbmmnin parlamento kararı mahiyetinde aldığı işbu uzaklaştırma cezası tbmm içtüzüğüne aykırıdır zira inci maddede de belirtildiği üzere uzaklaştırma cezası aynı birleşim sırasında üç kere kınama cezasına uğramak bir ay içinde beş kere kınama cezası almak görüşmeler sırasında cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisine türkiye büyük millet meclisi başkanına ve türkiye büyük millet meclisi başkanlık divanına başkanlık görevini yerine getiren başkanvekiline hakarette bulunmak sövmek veya onları tehdit etmek yahut türkiye cumhuriyetine veya onun anayasa düzenine sövmekesas sayısı karar sayısı görüşmeler sırasında halkı veya devlet kuvvetlerini yahut kamu organ kuruluş ve görevlilerini kanun dışı hareketlere ayaklanmaya veya anayasa hükümlerini bozmaya teşvik veya tahrik etmek türkiye büyük millet meclisi bina bahçe ve arsaları içine silahlı olarak girmek meclis yapıları yahut eklentileri içinde yasak bir eylemde bulunmak hallerinde verilmektedir ermeni soykırımı için soykırım sözcüğünü kullanmak yukarıda tanımlı hallerden hiçbirini kapsamadığı gibi türkiyenin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ile de uyumlu ve hukuki bir tanımdır nitekim sayılı türk ceza kanununun ncı maddesinde tanımlı soykırım suçunun unsurları da bu tabirimizi haklı çıkarır niteliktedir kaldı kî uluslararası anlaşmalara hukuka ve kanuna aykırı dahi olsa ifade özgürlüğü ve yasama sorumsuzluğukürsü dokunulmazlığı bağlamında kabul edilmek zorundadır nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin tarihli castell spain kararında belirttiği ve yerleşik bir içtihat halini aldığı üzere ai̇hm i̇fade özgürlüğü demokrasinin temelinde yer alır demokrasinin gelişmesinin ve bireyin kendisini gerçekleşmesinin temel şartlarından biridir i̇fade özgürlüğü sadece genel kabul gören veya zararsız ya da ilgilenmeye değmez görünen haber ve düşüncelere değil aynı zamanda devleti ve halkın bir bölümünü rahatsız eden kızdıran şok edici veya rahatsız edici haber ve düşüncelere de uygulanır bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz unsurları olan çoğulculuk hoşgörü ve açık fikirliliğin gerekleridir değerlendirmesinde bulunmuştur benzer bir karar için bkz i̇ncal turkey aynı zamanda tc anayasasının ve nct maddeleri de ifade özgürlüğünü düşünceyi ve kanaati açıklama kenar başlığında düzenlemiş ve güvence altına almıştır i̇laveten tc anayasasının üncü maddesinde düzenlenen ve kürsü dokunulmazlığınıyasama sorumsuzluğunu kapsayan yasama dokunulmazlığı başlıklı madde uyarınca milletvekili yasama faaliyetleri sırasındaki sözlerinden sorumlu tutulamaz bu milli iradenin doğru bir biçimde tecelli etmesi için demokratik toplumun gereklerindendir zira yasama dokunulmazlığı konu bağlamında yasama sorumsuzluğu şahıslara tanınmış bir bağışıklık değil milletin iradesinin korunması iktidar tarafından muhalefetin baskı altına alınmasını engellemek üzere tanınmış hukuki bir müessesedir bu bağlamda tbmmnin şahsıma yönelik konuşmamdan dolayı almış olduğu karar tc anayasasına tbmm i̇çtüzüğüne ve usulüne göre yürürlüğe konmuş taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalara aykırıdır yine tbmm i̇çtüzüğünde tutanaktan çıkarmakonuşmayı silme ve benzeri gibi herhangi bir müeyyide yahut karar alınmasına dair düzenleme mevcut değildir nitekim daha evvel bu yöndeki talepleri ek de sunduğum üzere dönemin tbmm başkan vekili bahsettiğimiz gerekçeyle reddetmiş içtüzükte bunun hüküm altına alınmadığını belirtmiştir zira tbmm içtüzüğü içtüzüğün nasıl değiştirileceğini inci maddede hükme bağlamıştır dolayısıyla alınan bu karar gerek içtüzüğe gerek anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatları uyarınca eylemli içtüzük değişikliği sayılmalı ve incelemeye tabii tutulmalıdır bütün bu açıklamalar ışığında parlâmento kararlarının yargı denetimi dışında bırakılmasının sebebi yasama özerkliği olup parlamento kararlarının kişilere yükümlülük getirici nitelikte olmamasıdır zira parlâmento kararlarının önemli bir kısmı parlâmentonun iç yapısına ve çalışma düzenine ve tbmm ile yürütme organı arasındaki ilişkilere ilişkindiresas sayısı karar sayısı yasama özerkliğinin bu bağlamda korunması kuşkusuz önemlidir ancak yasama faaliyetini yapan yasama üyelerine ilişkin alman ve yükümlülük getiren parlamento kararlarının hukuk devleti ilkesi ve yasama özerkliği açısından yargı denetimine tabi tutulması zorunludur nitekim anayasa mahkemesi sadece i̇çtüzük veya i̇çtüzük değişikliği ismini taşıyan işlemleri değil kendisinin i̇çtüzük düzenlemesi niteliğinde gördüğü diğer parlâmento kararlarını da denetime tabi tutmuştur haziran tarih ve ve sayılı karar mart tarih ve k sayılı karar aralık tarih ve k sayılı karar mayıs tarih ve ve sayılı karar mayıs tarih ve ve sayılı karar mayıs tarih ve ve sayılı karar mart tarih ve k sayılı karar şubat tarih ve k sayılı karar i̇laveten her ne kadar tc anayasasının ve inci maddelerinde kimlerin anayasa mahkemesine başvurmaya yetkili olduğu belirtilmiştir bu bağlamda inci maddenin somut olaya kıyasen uygulanması gerekmektedir tıpkı dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilinin tek başına başvurmasını sağlayan düzenlemenin amacıyla uyumlu bir yorum olarak kıyas metodunun uygulanması adaleti ve hukuk devleti ilkesini sağlayıcı niteliktedir zira tbmmde grubu bulunan partiden ünün milletvekilleri tarafından alınmış bir disiplin cezası kararına tbmm üyelerinin başvurması hayatın olağan akışına aykırı olacaktır sonuç ve talep tbmmnin ocak tarihli nci birleşimde hakkımda almış olduğu üç birleşim çıkarma cezasının eylemli içtüzük değişikliği sayılarak yargısal denetiminin yapılmasını konuşmamın tutanaklardan çıkarılmasına dair kararın aynı şekilde eylemli içtüzük değişikliği sayılarak denetlenmesini ve her iki kararın da bu kapsamda iptal edilmesini
935
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir olay mahkememizin esas sayılı dosyasında sanık ın mağdur ya ait kimlik bilgilerini kullanarak tavşanlıda fuhuş yaptırmak ve aracılık etmek ve iftira suçundan dolayı mahkememizin esas sayılı dosyasında yargılandığı ve anılan dosyada yapılan yargılamanın sonucunda verilen tarih ve karar sayılı hüküm ile nın fuhuşa aracılık ve yardımcı olmak suçundan tck maddeleri uyarınca neticeten yil hapi̇s ve tl adli̇ para cezasi i̇le cezalandirilmasina ayrıca nın iftira suçundan tck maddeleri uyarınca neticeten ay gün hapi̇s cezasi i̇le cezalandirilmasina ve tck maddesine göre hak yoksunluğa karar verildiği anılan kararın yönünden tarihinde kesinleştirilerek i̇nfaz evraklarinin tari̇hi̇nde tavşanli cumhuri̇yet başsavciliğina tevdi̇ edi̇ldi̇ği̇ görülmekle sanığın eyleminin başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle iftira suçunu oluşturabileceği ve bu nedenle sanık hakkında tck maddesi delaletiyle maddelerinin uygulanması ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmış ve bu amaçla sanığa cmk maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmiş ancak sanık hakkında uygulanma ihtimali bulunan bu yasa maddelerinin anayasaya aykırı görülmesi nedeniyle tarihli karar ile sayılı türk ceza kanununun maddesinin ve numaralı fıkralarının itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından bu fıkraların iptaline ilişkin başvurunun anayasa mahkemesinin ve esas karar sayılı kararı ile usulden reddine karar verildiği anlaşıldığından yeniden iptal başvurusunda bulunulmasına yasal bir engel bulunmadığı da anlaşılmış olmakla anayasa mahkemesine sayılı yasanın maddesine göre itiraz yoluna başvurulmasına ve itiraz başvurusunun bekletici mesele yapılmasına itiraz başvurusu sonuçlanıncaya kadar muhakemenin durmasına dair karar verilmiştir i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇lgi̇li̇ yasa maddeleri̇ tcknun iftira suçunu düzenleyen maddesinde yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yolu ile işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır hükmü getirilmiştir tck maddesinde mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasını mahkumiyeti halinde yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına süreli hapis cezasına mahkumiyeti halinde mahkum olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur tck maddesinde mağdurun mahkum olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar arttırılıresas sayısı karar sayısı tck maddesinde işlediği suç nedeni ile kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacı ile başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır hükümleri tarih sayılı türk ceza kanunu kapsamında konulmuştur türk ceza kanununun maddesinde birinci ve ikinci fıkrada suçun unsurları ve yaptırımı belirtilmiş fıkralarda ise iftira sonucu mağdurun maruz kaldığı gözaltı tutuklama koruma tedbiri kısa süreli ve uzun süreli mahkumiyet ve hapis dışında adli veya idari yaptırım hususlarına bağlı olarak ceza miktarlarının düzenlenmesi yoluna gidilmiştir gerekçe ve örnekler anayasa mahkemesinin ve esas karar sayılı kararında da belirtildiği üzere tck fıkrasında iftira nedeni ile mağdurun süreli hapis cezasına mahkumiyeti halinde mahkum olunan cezanın üçte ikisi kadar sanık hakkında hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir tck maddesi gereğince süreli hapis cezasının kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az ve yirmi yıldan fazla olamayacağı düzenlemesi karşısında sanığın bir mağdura suç eşyasını satın aldığı yolunda iftira da bulunması halinde mağdurun asgari altı ay hapis cezasına mahkum olması halinde sanığın tck maddesi gereğince mahkum olunan cezanın oranında cezaya mahkum edilmesi gerekeceğinden sonuçta ay hapis cezası ile cezalandırılması ve buna benzer sonuçta tck maddesi gereğince asgari bir ay hapis cezasını gerektiren suçlar nedeni ile iftirada bulunması ve sonuçta tck maddesi gereğince iftira edenin oranında ve neticeten gün hapis cezasından başlayan cezaları alması sonucu doğacaktır oysaki tck maddesi kapsamında suçun yalın hali itibari ile bir şahsın mağdura iftirada bulunması ve mağdur hakkında soruşturma veya kovuşturma başlamaması veya soruşturma veya kovuşturma başlayıp mağdur hakkında gözaltı tutukluluk veya koruma tedbiri uygulanmaması halinde sanığın bir yıl ila dört yıl arası hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür bu durumda iftira suçunu işleyen iki kişi düşünüldüğünde tck maddesi kapsamında suçun yalın hali ile iftirada bulunan bir sanık asgari bir yıl hapis cezası ile cezalandırılırken iftira ettiği başlangıçta anlaşılmayan ve mağdurun hapis cezasına mahkum olmasına sebebiyet veren sanık hakkında tck maddesi gereğince asgari günden başlayan hapis cezası uygulaması söz konusu olabilecektir yukarıda belirtilen gerekçelerle tck maddeleri ile tck maddesi arasında yaptırım miktarları bakımından dengesizlik bulunduğu bu durumun aynı suçun basit hali ile nitelikli hallerini işleyenler arasında hakkaniyete aykırı ceza uygulamalarına sebebiyet verdiği ve yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu suç ile ceza arasında bulunması gereken adil dengenin korunamadığı ve bu yönü tcknun maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerine aykırı olup adalet duygularını zedeleyen bu düzenlemelerin demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu kanaati ile sayılı yasanın maddesine göre yüksek anayasa mahkemesine iptalitiraz yoluna başvurusunda bulunması yoluna gidilmesi gerektiği hasıl olmuştur
743
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir genel açiklamalar yüksek malûmları olduğu üzere anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini belirleyen anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesi kanunların kanun hükmünde kararnamelerin ve tbmm i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas yönünden uygunluğunu denetler tbmm kararları anayasada sayılan dokunulmazlığın kaldırılması milletvekili üyeliğinin düşmesi kararları gibi istisnalar dışında kural olarak anayasa mahkemesinin denetim kapsamı dışında kalmakta ise de anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği gibi tbmmnin i̇çtüzük hükmü niteliğindeki ya da içtüzük hüküm ve etkisindeki kararların anayasal denetime tabi tutulması gerekmektedir tbmm kararının niteliği değeri ve etkisi üzerinde durmadan anayasal denetimin dışında kaldığının kabul edilmesi i̇çtüzük hükmü etkisi doğuran tbmm kararlarının anayasal yargı denetiminden kaçırılması neticesini doğurur önemle vurgulamak gerekir ki bir yasama metnine verilen isim metnin anayasal yargı denetimine tabi olup olmayacağı konusunda tek ve yeterli ölçü değildir bu yasama metninin kapsamının ve özünün gözönünde bulundurulması gerekir i̇ncelenen meclis kararı ihdasî nitelikte yeni bir düzenleme içeriyor ya da mevcut i̇çtüzük hükümlerini değişikliğe uğratıyorsa bu anayasal denetim kapsamına giriyor demektir i̇smi meclis kararı da olsa bir i̇çtüzük değerinde niteliğinde ve etkisinde olduğundan denetim konusu yapılması gerekir çünkü anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi i̇çtüzüğün bir kuralını değiştirme ya da i̇çtüzüğe yeni bir kural koyma niteliğinde olan tbmm uygulamaları ve kararları i̇çtüzük kuralı sayılır anymahkararı e amkd c anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği gibi yasama organınca anayasada öngörülenlerden başka isimler altında ve başka yöntemler uygulanarak oluşturulan yasama işlemlerinin anayasa mahkemesinin denetimine bağlı olup olmadığının saptanmasında bu işlemlerin nitelik ve içeriklerinin gözetileceği açıktır bu nitelikteki bir işlemin denetiminin anayasa mahkemesinin görev alanına girip girmediği belirlenirken meydana getirilen metnin oluşturulmasında uygulanan yöntem kadar içeriğinin niteliği üzerinde durulması değer ve etkisinin ortaya konulması ve bu metnin denetime bağlı tutulan işlemlerle eşdeğerde ve etkinlikte ise denetiminin yapılması zorunludur anayasa mahkemesi öteden beri konuyu bu yönden değerlendirmiştir nitekim günlü esas karar sayılı kararla adı içtüzük değiştirilmesi olmadığı ve içtüzüklerin değiştirilmesindeki yöntemler uygulanmadığı halde değer ve etki bakımındanesas sayısı karar sayısı birer i̇çtüzük düzenlemesi niteliğinde olan millet meclisi kararlarının denetim alanına gireceği kabul edilmiştir e amkd c bu açıklamalardan sonra belirtelim ki türkiye büyük millet meclisinin tarih ve sayılı kararı ekim tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir hemen belirtelim ki bu karar i̇çtüzük değişikliği niteliğindedir çünkü anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi i̇çtüzüğün bir kuralını değiştirme ya da i̇çtüzüğe yeni bir kural koyma niteliğinde olan tbmm uygulamaları ve kararları i̇çtüzük kuralı sayılır e amkd c şunu da belirtelim ki sayılı kararın mahiyeti yılında anayasa mahkemesinin huzuruna getirilen tarih ve sayılı karar ile tarih ve sayılı kararın mahiyetinden tamamen farklıdır zira ve sayılı kararlar somut bir olay karşısında körfez krizi sebebiyle içe dönük bir şekilde savunma amaçlı olarak alınmıştır nitekim sayılı karar ülkemize bir tecavüz vukuu halinde derhal mukabele edilmesi maksadına münhasır olarak sayılı karar ise ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak üzere alınmıştır sayılı karar ise bütünüyle dışa dönüktür bu ve benzeri birçok sebepten dolayı tarih ve sayılı kararın iptali gerekmektedir nitekim anayasa mahkemesi daha önce yine anayasanın maddesine dayanılarak alınan bir meclis kararını ülkemizde konuşlandırılan çokuluslu gücün görev süresinin uzatılmasına i̇lişkin tarih ve sayılı kararı iptal etmiştir yeni bir i̇çtüzük kuralı niteliğinde olan günlü sayılı ülkemizde konuşlandırılan çokuluslu gücün görev süresinin uzatılmasına i̇lişkin tbmm kararının anayasaya aykırı olduğuna ve i̇ptali̇ne karar verildi anymahkararı e amkd c i̇ptal sebepleri̇ türkiye büyük millet meclisinin tarih ve sayılı kararın son fıkrası türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün ve maddelerini eylemli ve anayasaya aykırı olarak değiştirmiştiresas sayısı karar sayısı bilindiği gibi türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün silahlı kuvvet gönderilmesi veya kabulü başlığını taşıyan maddesi aynen şöyledir madde anayasanın nci maddesinin birinci fıkrası gereğince türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulundurulmasına belli bir süre için bakanlar kurulunun istemi üzerine türkiye büyük millet meclisince izin verilir bu kararı cumhurbaşkanı uygular sayılı kararın dava konusu olan son fıkrası ise aynen şöyledir bu nedenle ve bu bağlamda hükümet anayasanın nci ve nci maddeleri uyarınca gereği kapsamı sınırı zamanı ve süresi hükümetçe belirlenmek üzere terörizme karşı başlatılan sürekli özgürlük harekatı ve devamının icrası kapsamında türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının türkiyede bulunması ve hükümetçe verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde bu kuvvetlerin kullanılması için hükümete izin verilmesi genel kurulun tarihli inci birleşiminde kararlaştırılmıştır hemen ilk bakışta fark edileceği gibi sayılı karar tbmm i̇çtüzüğünün maddesini birçok bakımdan eylemli ve anayasaya aykırı olarak değiştirmiştir şöyle ki sayılı karar i̇çtüzüğün maddesini anayasaya aykırı olarak yetki bakımından değiştirmiştir sayılı karar anayasaya aykırı eylemli i̇çtüzük değişikliği ile hem türkiye büyük millet meclisinin yetkisini hem de cumhurbaşkanının yetkisini ihlâl etmiştir i̇çtüzüğün eylemli olarak değiştirilen maddesine göre türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına türkiye büyük millet meclisince izin verilir bu kararı cumhurbaşkanı uygular bu izin verme yetkisi sadece ve sadece türkiye büyük millet meclisine ait olan münhasır bir yetkidir sayılı karara göre ise türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı kuvvetlerin türkiyede konuşlandırılması yetkisi belirsiz bir süre için bütünüyle bakanlar kuruluna devredilmiştir bu devir tam anlamıyla bir yetki devridir yukarıda bahsolunduğu gibi türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına izin verme yetkisi anayasanın maddesine göre türkiye büyük millet meclisine ait olan münhasır bir yetkidir türkiye büyük millet meclisinin bu yetkiyi devir yetkisi yoktur söz konusu yetkinin devredilmesi anayasanın hem maddesine hem de maddesinin son cümlesine yani hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz diyen hükmüne açıkça aykırı oluresas sayısı karar sayısı öte yandan türkiye büyük millet meclisince türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına izin verilmesi halinde bu kararı uygulama yetkisi i̇çtüzüğe göre cumhurbaşkanına aittir sayılı karar ise gereği kapsamı sınırı zamanı ve süresi hükümetçe belirlenmek üzere hükümetçe verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde demek suretiyle cumhurbaşkanının yetkisini hükümete vermektedir bu da eylemli bir i̇çtüzük değişikliğidir bu değişiklik cumhurbaşkanının yetkileri bakımından anayasanın hem maddesine hem de maddesinin türk silahlı kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek diyen hükmüne açıkça aykırıdır sayılı karar i̇çtüzüğün maddesindeki belli bir süre için kavramını eylemli olarak değiştirmiştir türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün maddesine göre anayasanın nci maddesinin birinci fıkrası gereğince türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına belli bir süre için türkiye büyük millet meclisince izin verilir sayılı karara göre ise anayasanın nci maddesinin birinci fıkrası gereğince türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunması için artık türkiye büyük millet meclisinin izin vermesine gerek yoktur çünkü türkiye büyük millet meclisi bu yetkisini hükümete süresiz olarak devretmiştir bundan böyle türkiye cumhuriyeti devletinin resmen ve fiilen savaşa dahil olduğu bir dönemde türk hükümeti türkiye büyük millet meclisinin bilgisi dışında türk silahlı kuvvetlerini yabancı ülkelere gönderebilecek yabancı silahlı kuvvetleri ise türkiyede konuşlandırabilecektir türk silahlı kuvvetlerinden kaç asker ne zaman ne kadarlık bir süre için hangi ülkelere gönderilecektir bunların cevaplarını tahmin etmek bile mümkün değildir aynen bunlar gibiesas sayısı karar sayısı hangi yabancı ülke silahlı kuvvetleri ne miktarda türkiyenin neresinde ne zaman ne kadarlık bir süre için konuşlanacaktır bu soruların da cevaplarını tahmin etmek mümkün değildir hiç kuşku yoktur ki sayılı kararın son fıkrasına dayanan bu tür uygulamaların tamamı anayasanın maddesinin hem lafzına sözüne hem de ruhuna özüne aykırı düşecektir çünkü sayılı kararın son fıkrası anayasanın maddesinin hem lafzına hem de ruhuna aykırıdır sayılı karar anayasanın maddesinin lafzına aykırıdır sayılı kararın lafız bakımından türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğüne aykırı olan hükümleri aynı zamanda anayasanın maddesine de aykırıdır çünkü i̇çtüzükün maddesi anayasanın maddesiyle uyumludur bu uyum sebebiyledir ki i̇çtüzüğün maddesine aykırı olan bir düzenleme doğal olarak anayasanın maddesine de aykırı düşecektir sayılı karar anayasanın maddesinin ruhuna aykırıdır anayasanın maddesi anayasasının maddesinden aynen alınmıştır anılan madde anayasasına çok büyük acı tecrübelerin sonucu olarak girmiştir söz konusu madde temsilciler meclisinde görüşülürken fahri belen isimli üye aynen şöyle demiştir muhterem arkadaşlar tasarının bu maddesi yasama hayatımıza bir yenilik daha getirmiştir bu bakımdan sayın komisyona teşekkürlerimi sunarım bu maddeye göre yabancı kuvvetlerin türkiyeye gelmesi yahut türk kuvvetlerinin yabancı ülkelere gitmesi büyük millet meclisinin iznine tabi olacaktır belki diğer anayasalarda mevcut olmayan bir hükmün maddede yer alması bizde çok lüzumludur arkadaşlar yüksek malumunuz olduğu üzere birinci cihan harbinden evvel almanya ile yapılan ittifak ne meclisin ne padişahın ve ne de kabine ekseriyetinin malumatı olmadan dört kişi tarafından imzalanmıştıresas sayısı karar sayısı sonra arkadaşlar bizi harbe sürükleyen sivastopol baskını için iki nazır karar vermiş diğerlerinin hiçbir malumatı yoktur arkadaşlar kore muharebesi milli tarihimize şerefli sayfalar eklemiştir fakat bu kararın ne şekilde verildiğini biliyor musunuz yalovada reisicumhur başbakan ve milli savunma bakanı karar vermişlerdir tatbikat için de genelkurmaya gerekli emirler verilmiştir usulen bakanlar kurulundan karar alınması için gün sonra bakanlar kurulu toplanmıştır bakanlar kurulundan usulen karar alınması uysal arkadaşları iştirak ettirmek suretiyle temin edilmiş bendeniz ve sayın nihat reşat belger bu toplantıya davet edilmemiştir ondan sonra da meclis tasdik etmiştir arkadaşlar karar yerindedir fakat usul tatbik edilen şekil hatalıdır artık milletlerin mukadderatı birkaç kişinin hata ve sevabına bırakılamaz bu bakımdan bu maddeyi büyük bir memnuniyetle karşılıyorum av kazım öztürk türkiye cumhuriyeti anayasası ankara yine temsilciler meclisinde emin soysal isimli üye ise konunun öneminden dolayı milletlerarası hukuk kuralları uyarınca savaş hali ilanına türkiyenin taraf olduğu milletlerarası anlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında hükmünün hükümetler tarafından istismar edileceği endişesiyle maddeden çıkarılmasını önermiştir emin soysal şöyle demiştir muhterem arkadaşlar bundan evvelki anayasada bu husus sadece sulh akdi ve harb ilanı şeklinde ifade edilmiştir komisyonun bu yeni tasarıda türk devletini son derece nazik bir vaziyette bıraktığına kaniim buradaki milletlerarası hukuk kuralları uyarınca savaş hali ilanına türkiyenin taraf olduğu milletlerarası anlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında ibaresini bendeniz zait buluyorum onun için yüksek dikkatinizi çekerim bu maddenin bu fıkrasının çıkmasında milli menfaatimiz bakımından fayda olduğuna kaniim bu hususta da bir önerge veriyorum bir hükümet gelir böyle bir fıkradan istifade ederek çeşitli kararlar verirse tehlikeli duruma sürükler milleti koreye asker gönderilmesi oldumeclisin de haberi yoktu büyük millet meclisi tedbirlerini almadan dört kişinin kararıyla milletlerarası nezaket kuralları bakımından asker göndermek milleti tehlikeye harb içine sürükler bu olmaz tarihi olaylar geçmişteki felaketler bize ders olması gereken hakikatlerdir öztürk ss temsilciler meclisi üyelerinden yine emin soysal madde üzerindeki konuşmasını şöyle sürdürmüştür bendeniz mecliste endişe yaratmak değil geçmişteki acı tecrübelerin ışığı altında türk devletinin inisiyatifini yarı yarıya azaltan bir şeyin önlenmesi ve inisiyatifin millette ve mecliste olması için teklif ediyorum yoksa meclisi endişeye düşürmek için değil geçmişteki endişelerin ışığı altında konuşuyorum bu milleti birdenbire kimsenin haberi olmadan koreye sevk ettiklerini unuttuk mu birinci cihan harbi bu milletin padişahın meclisin haberi olmadan ilan edilmiştir bu milletin coğrafi durumu hiçbir millete benzemez bunu bilmek lazım her vaziyette ne olursa olsun silahlı kuvvetleri kullanmak ve harb ilan etmek hallerinde behemehal bu meclisin kararına bağlanmalıdır öztürk sesas sayısı karar sayısı öneminden dolayı tekraren belirtelim ki anayasasının maddesi anayasasına madde olarak aynen alınmıştır dolayısıyla anayasasının maddesi görüşülürken belirtilen gerekçe ve endişeler bugün için de geçerlidir i̇laveten belirtelim ki bugün harabeye dönüşen afganistanı bu duruma düşüren ülkesinde uzun süre yabancı silahlı kuvvetler bulunduran kukla afgan hükümetleridir kısaca türkiye büyük millet meclisinin tarih ve sayılı kararının son fıkrası anayasanın maddesinin hem lafzına hem de ruhuna aykırıdır iptali gerekir öte yandan hükümetler çeşitli sebeplerden dolayı örneğin iktisadi mali ideolojik veya askeri sebeplerle yabancı güçlerin etkisinde kalabilir onların kontrolüne de girebilir ve hatta bir kısım yöneticiler kişisel çıkarlarını ulusal menfaatlerin üzerinde görerek düşmanla işbirliği dahi yapabilir nitekim tarihte bunun örnekleri çok görülmüştür i̇nsanlık tarihinin yaşadığı bu acı tecrübelerden dolayıdır ki cumhuriyet anayasalarımızın tümünde savaş ilanı ve silahlı kuvvetlerin kullanılmasına karar verme yetkisi tbmmne verilmiştir anayasası da maddesinde savaş ilanını tbmmnin bizzat kendi ifa ettiği görevler arasında saymıştır türk silahlı kuvvetlerinin yurtdışına gönderilmesi yetkisiyle donatılan hükümetler çeşitli baskı ve nedenlerle türkiyeyi bir oldu bitti ile savaşa dahi sokabilir nitekim ajanslardan öğrendiğimize göre şu an afganistan ile savaş halinde olan amerika birleşik devletlerinin yanında yer almak üzere askeri birliklerimiz cepheye intikal etmiş durumdadır savaşan devletlerden birinin yanında yer alarak cepheye asker göndermek fiilen savaş ilan etmek demektir bu durum tarih ve sayılı karara dayanılarak icra edildiğine göre tbmm i̇çtüzüğünün maddesinin birinci fıkrası eylemli ve anayasaya aykırı olarak değiştirildiği anlamına gelmektedir bilindiği gibi i̇çtüzüğün savaş hali ilanı başlığını taşıyan maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir madde anayasanın nci maddesinin birinci fıkrası gereğince yabancı bir devlete karşı veyahut belli bir devleti hedef tutmayıp türkiye için savaş hukukunun yürürlüğe girmesini gerektiren hallerde savaş hali ilanına bakanlar kurulunun istemi üzerine türkiye büyük millet meclisince karar verilir bu kararı cumhurbaşkanı uygular hükümetin eylemli olarak savaş ilanına dayanak teşkil eden ve meclis i̇çtüzüğünün maddesini eylemli olarak değiştiren sayılı karar anayasanın türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini düzenleyen maddesinin savaş ilanına karar vermek hükmüne aykırıdır kısacaesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesine göre hükümete yetki verilmesine dair işlemlerin hukuki çerçevesi hem anayasa hem de türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğü tarafından kesin olarak çizilmiştir bu sınırın aşılması tıpkı sayılı karar gibi anayasaya aykırı olarak eylemli bir i̇çtüzük ihdası anlamına gelir anayasaya aykırı olarak ihdas edilen eylemli i̇çtüzük değişikliklerinin anayasal yargı denetiminin dışında tutulması ve demokratik bir hukuk devletinde varlığını sürdürmesi düşünülemez iii yürürlüğü durdurma sebepleri̇ türkiye büyük millet meclisinin tarih ve sayılı kararının son fıkrası anayasanın son ve maddelerine açıkça aykırıdır söz konusu karara dayanılarak türk silahlı kuvvetlerinin bir bölümü yabancı ülkelere gönderilmiştir sayılı kararın uygulanmasına devam edilmesi halinde türkiye için telafisi imkansız bir çok zararların meydana geleceği gayet açıktır sayılı karar hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip bilahare iptal kararı verildiğinde iptal kararı belki bütünüyle etkisiz kalacaktır sonuç anayasanın maddesinin anayasaya giriş sebepleri gerekçeleri meclis müzakere tutanakları ve tarihi süreç açıkça ortaya koymaktadır ki türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına izin veren bir meclis kararının anayasaya uygun olabilmesi için söz konusu kararda kaç kişi askerden oluşan türk birliğinin ne amaçla hangi ülkeye veya ülkelere ne zaman ne kadarlık bir süre için gönderileceğinin hangi ülke veya ülkelerin silahlı kuvvetlerinin ne amaçla ne kadarlık bir süre için türkiyede bulundurulacağının açıkça somut olarak belirtilmesi gerekiresas sayısı karar sayısı halbuki sayılı karar bu hususlara hiç değinmemiş gereğini kapsamını sınırını zamanını ve süresini belirleme yetkisini bütünüyle hükümete bırakmıştır böylece anayasanın maddesi hükmünü maddesinin türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında saydığı savaş ilanına karar vermek hükmünü maddesinin türk silahlı kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek hükmünü maddesinin son cümlesi hükmünü hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz diyen hükmü ihlal etmiş etkisiz kılmıştır bu sebeplerle ve yüksek mahkemenin resen dikkate alacağı diğer gerekçelerle tbmmnin eylemli i̇çtüzük değişikliği niteliğindeki tarih ve sayılı anayasanın nci ve nci maddeleri uyarınca hükümete i̇zin verilmesine dair kararının anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olan son fıkrası hakkında acilen yürürlüğün durdurulması ve iptal kararı verilmesini arz ve talep ederiz
2,398
esas sayısı karar sayısı davacılar vekili av tarafından müvekkillerinin murisi ün tarihinde vefat etmesi üzerine murislerinin sayılı kanuna tabi geçen hizmet süresi için hak ettiği emekli ikramiyesinin taraflarına eksik ödendiğinden bahisle yapılan tarihli başvurunun reddine dair tarih ve sayılı işlemin iptali ve eksik ödenen tlnin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle sosyal güvenlik kurumuna karşı açılan davada davaya uygulanacak olan kanunun anayasaya uygunluğu noktasında resen görülen lüzum üzerine işin gereği düşünüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmüne mülkiyet hakkı başlıklı maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmüne yer verilmiştir sayılı türk medeni kanununun miras hukuku başlıklı üçüncü kitabının yasal mirasçılar kısmının a kan hısımları altsoy başlıklı maddesinde miras bırakanın birinci derece mirasçıları onun altsoyudur çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır hükmüne ii ana ve baba başlıklı maddesinde altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları ana ve babasıdır bunlar eşit olarak mirasçıdırlar mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır hükmüne sağ kalan eş başlıklı maddesinde sağ kalan eş birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa mirasın dörtte biri mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa mirasın yarısı mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa mirasın dörtte üçü bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır hükmüne mirasın kazanılması kazanma mirasçılar tarafından başlıklı maddesinde ise mirasçılar mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanırlar kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar mirasbırakanın aynî haklarını alacaklarını diğer malvarlığı haklarını taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar hükmüne ii mirasçıların sorumluluğu başlıklı maddesinde mirasçılar tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar hükmüne yer verilmiştir sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun yürürlükte bulunan i̇kramiye başlıklı maddesinde hizmet sürelerinin tamamı bu kanun veveya tarihli ve sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun geçici üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlananesas sayısı karar sayısı veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte bu kanun veveya sayılı kanunun geçici üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanunun inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu kanuna tabi daire kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenir i̇kinci fıkra uyarınca ödenecek emekli ikramiyesi bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi kapsamına giren görevlerde geçen her tam fiili hizmet yılı ile sınırlı olarak bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıç tarihindeki katsayılar dikkate alınarak ödenir mülga sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının son cümlesinin bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz yukarıdaki fıkralara göre mülga sayılı kanunun inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ödenecek emeklilik ikramiyesinin hesabında bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu kanuna tabi daire kuruluş ve ortaklıklarda geçen ve sayılı kanunun üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreleri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri dikkate alınmaz ancak mülga sayılı kanun hükümleri uygulanmış olmakla birlikte bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi kapsamında hizmetleri arasında başka bir sigortalılık hali kapsamında çalışması bulunmayanların emekli ikramiyesine esas fiili hizmet sürelerinin hesabında sayılı kanunun üncü maddesindeki şartlar aranmaz emekli ikramiyesinin hesabına esas hizmet süresinin tespitinde dikkate alınmak üzere emeklilik veya malullük aylığı bağlanması dışında herhangi bir sebeple görevleri sona erenler için görevin sona erme sebebinin bu durumu kanıtlayan belgelerle birlikte yazılı olarak kuruma bildirilmesi ve bunların özlük dosyasında saklanması zorunludur bu zorunluluğa uymayanlar ikinci fıkra hükümlerinden yararlandırılmazlar i̇ştirakçilerden kanunlarla belirlenen bekleme süreleri sonunda kadrosuzluk veya yaş haddi sebebiyle emekliye sevk edilenler ve vazife malullüğü hükümlerine göre vazife malullüğü aylığı bağlananlar ile ölüm sebebiyle haklarında emeklilik işlemi uygulananlara bu kanuna göre aylığa hak kazandıkları tarihi takip eden üç ay içinde emekli ikramiyesinin hesaplanmasına esas alınan katsayılarda meydana gelecek artış nedeniyle oluşacak ikramiye farkları ile ilk mali yılın birinci ayında katsayılar dışındaki diğer unsurlarda meydana gelecek artışa bu tarihte yürürlükte olan katsayılar uygulanmak suretiyle bulunacak ikramiye farkları emekli ikramiyesi ile ilgili hükümlere göre ayrıca ödenir ancak aylığa hak kazandıkları tarihi takip eden üç ay içinde katsayılarda artış yapılmadığı takdirde müteakiben katsayılarda altı ay içinde yapılacak ilk artıştan doğan ikramiye farkları da bunlara ayrıca ödeniresas sayısı karar sayısı emekli adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmadan veyahut toptan ödeme yapılmadan ölen iştirakçiler için yukarıdaki esaslara göre hesaplanacak ikramiyenin tamamı aylığa veya toptan ödemeye hak kazanan dul ve yetimlere bu kanunun mülga inci maddesinde gösterilen hisseleriyle orantılı olarak ödenir emekli ikramiyesini aldıktan sonra yeniden iştirakçi durumuna girenlerin tekrar emekliye ayrılmalarında sadece sonradan geçen hizmetlerine karşılık yukarıdaki esaslara göre emekli ikramiyesi ödenir mülga ikinci cümle md bu kanunun mülga inci maddesi kapsamına girenlerin emekli ikramiyeleri hakkında da yukarıdaki hükümlere göre işlem yapılır sosyal güvenlik kurumunca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek emekli ikramiyelerini almadan ölenler ile ölüm tarihinde aylığa müstahak dul ve yetim bırakmadan ölen iştirakçilerin ikramiyeleri kanuni mirasçılarına ödenir bu madde gereğince sosyal güvenlik kurumunca ödenen emekli ikramiyeleri düzenlenecek fatura üzerine sayıştay ve danıştay başkanları için kendi kurumları diğerleri için emekliye sevk onayını veren kurum tarafından karşılanır özelleştirilen faaliyeti durdurulan kapatılan veya tasfiye edilen kamu idareleri tarafından karşılanması gereken emekli ikramiyesi tutarları ise emekliye sevk onayı aranmaksızın ve faturası karşılığında hazine tarafından karşılanır bu fıkraya göre sosyal güvenlik kurumuna yapılacak ödemelerin fatura düzenlenmesini müteakip iki ay içinde sosyal güvenlik kurumuna aktarılması zorunludur ölenlerin hak sahiplerine ödenecek emekli ikramiyesinin tahsili hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır hükmüne yer verilmiştir yürürlükte bulunan sayılı kanunun maddesinin fıkrasının atfıyla uygulanan sayılı kanunun mülga hükümlerinden maddesinde dul ve yetimler a karı koca çocuklar ana baba olarak sayıldıktan sonra dul ve yetimlere aylık bağlanırken kullanılacak kriterler maddesinde dul ve yetim aylıkları ölenin bağlanmış veya bu kanun hükümlerine göre hesaplanacak emekli adi malullük veya vazife malullüğü aylıklarının dul karı ve koca için si aylık alan yetimi bulunmayanların dul eşlerine i çocuklarla ana veya babanın her biri için i oranında bağlanır ölenin aylığa müstehak bir dul karı veya kocası ile bir yetimi bulunması halinde dul karı veya kocaya yetimine oranı uygulanır olarak belirlenmiş olup aktarılanesas sayısı karar sayısı oranlarda ödenecek aylıkların hangi şartları sağlayan dul veya yetime ödeneceği hususu ise kız ve erkek çocuğu için ayrı koşullar halinde düzenlenerek erkek çocuk için maddede ölüm tarihinde yaşını ortaöğrenim yapmakta ise ve yükseköğrenim yapmakta ise yaşını doldurmamış erkek çocuklara aylık bağlanır ölüm tarihinde yaşını doldurmuş ve öğrenci olmamaları nedeniyle aylık bağlanmamış erkek çocuklara öğrenim durumlarına göre yukarıdaki bentte belirtilen yaşları geçmemek şartıyla aylık bağlanır yetim aylığını almakta iken öğrenim durumlarına göre yukarıda belirtilen yaşları doldurmaları veya öğrencilik durumlarının sona ermesi nedeniyle aylıkları kesilen veyahut ortaöğrenimde yaşını doldurmuş olmaları nedeniyle aylık bağlanmamış erkek çocuklardan yukarıda belirtilen yaşları geçmemek şartıyla yeniden veya ilk defa öğrenci olanlara öğrenci oldukları tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır ortaöğrenimi bitirdikten sonra ve yaşını doldurmadan önce ilk ders yılında yükseköğrenime başlayan erkek çocukların aylıkları aralıksız ödenir ortaöğrenimi bitirdikten sonra yükseköğrenime devam edebilmek için yurt dışında yabancı dil öğreniminde geçen sürenin en çok bir yılı ile master ve lisans üstü uzmanlık öğrenimlerinde geçen sürelerin tamamı yükseköğrenimden sayılır bir yükseköğrenimin bitirilmesinden sonra ikinci bir yükseköğrenimde geçen süreler ile doktora veya ikinci defa yapılan master veyahut lisans üstü uzmanlık öğreniminde geçen sürelerde aylık ödenmez olarak kız çocuk için ise maddede kendisinden aylık bağlanacak olanların ölümü tarihinde evli bulunmayan kız çocuklarına aylık bağlanır evlenme dolayısıyla aylığı kesilmiş olanlardan sonradan boşanan veya dul kalanların da eski aylıkları bağlanarak ödenir ölüm tarihinde evli olmaları sebebiyle aylık bağlanmamış kız çocuklarından bilahare boşanan veya dul kalanlara da bu tarihleri takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır bu takdirde evvelce inci madde gereğince ölüm tarihinde müstahak dul ve yetimlere bağlanmış olan aylıklarda bu kere aylık bağlanan çocuk da nazara alınmak suretiyle gerekirse düzeltme yapılır olarak düzenlenmiştir dosyanın incelenmesinden davacılar murisi olan ün güvenlik ve koruma görevlisi olarak sayılı kanuna tabi çalışırken tarihinde vefat etmesi üzerine murisin kızı ye ve eşi e emekli ikramiyesi ödendiği ancak murisin oğlu ikramiye ödenmemesi üzerine emekli ikramiyesinin eksik ödendiğinden bahisle davacılar tarafından yapılan tarihli başvurunun reddine yönelik tarih ve sayılı işlemin iptali ve eksik ödenen tlnin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı dosyada mevcut mirasçılık belgesine göre mirasta anne ün payı nün payı ün payı olduğu mahkememizce tarihinde davalı i̇dareden davacıların murisi olan ün hangi sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak kaç yıl çalıştığının toplam emekli ikramiyesinin ne kadar olduğunun ne kadarının kimlere hangi oranda ödendiğinin sorulmasına mirasçılar ve e yapılan ödemelerin neye göre yapıldığının diğer mirasçı e ödeme yapılmama gerekçesinin ne olduğunun ve ün mirastan ıskat edilip edilmediğininesas sayısı karar sayısı sorulmasına karar verilmiş olup gelen cevaba göre ün mirastan ıskat edilmediği ün emeklilik sicil dosyasından sayılı kanuna tabi tam hizmet yılı olduğu tarihli işlem ile eşi ile ye dul ve yetim aylığı bağlanarak adına hesaplanan tl emekli ikramiyesinin aylık bağlama oranları esas alınarak tlsinin eş adına tlsinin kız adına tahakkuk ettirilerek ödendiği takip eden aybaşında gerçekleşen kat sayı artışı nedeniyle hesaplanan tl tutarındaki ikramiye farkından da tl ‘nin eşi tlnin kızı adına tahakkuk ettirildiği bu işlemler ile sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca ün henüz emekli aylığı almadan iştirakçi iken vefat etmesinden dolayı ikramiyenin tamamının aylığa hak kazanan dul ve yetimlerine ödendiği ilgilinin oğlu e yetim aylığı bağlanmadığı için ikramiye ödenmediği belirtilmiştir mahkememizde derdest olan uyuşmazlık konusu olaya uygulanacak olan kanun maddesi yönünden yapılan değerlendirmede davacılar tarafından mirasçı sıfatını taşıdığı halde onun miras hissesine tekabül eden oranda emekli ikramiyesinin eksik ödendiğini iddiasında bulunulduğu mahkememizce tarihinde sosyal güvenlik kurumuna yapılan ara kararına verilen tarihli cevapta da sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca tüm ödemenin aylık almaya müstehak kişilere yapılarak eksik ödeme yapılmadığı belirtildiğinden derdest uyuşmazlığın çözümünde kullanılacak olan sayılı kanunun maddesinin fıkrasının ve bu fıkra ile bağlantılı olarak aynı maddenin fıkrasının birlikte incelenerek anayasanın maddesinde ruhunu bulan eşitlik ilkesi ve maddesinde yer verilen mülkiyet hakkı uyarınca değerlendirilmesi gerekmektedir anayasanın maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı temel bir insan hakkı olup bireyin eşya üzerindeki hâkimiyetini güvence altına almaktadır eşya üzerindeki hâkimiyet bir yönüyle bireye devletin müdahale edemeyeceği özel bir alan yaratırken diğer taraftan emeğinin karşılığını güvence altına almakla bireye kendi hayatını yönlendirme ve geleceğini tasarlama olanağı sunmaktadır bu nedenle birey özgürlüğü ile mülkiyet hakkı arasında yakın bir ilişki vardır söz konusu ilişkiye rağmen mülkiyet hakkı sınırsız bir hak değildir anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir anayasanın maddesinde yer verilen yasa önünde eşitlik ilkesi ise hukuksal durumları aynı olan kişilerin aynı hak ve yükümlülüklere hukuksal durumları farklı olan kişilerin ise farklı hak ve yükümlülüklere tabi tutulmasını düzenleyerek ayrım yapılmasını veya ayrıcalık yapılmasını önlemeyi amaçlamaktadır başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişliesas sayısı karar sayısı olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir dolayısıyla temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez devletin desteğine bağlı olan sosyal hakların en önemlisi sosyal güvenlik hakkıdır emekli ikramiyesi emeklilik yaşlılık ya da malullük aylığı almaya hak kazanan kamu çalışanlarına çalışma hayatında istikrar ve devamlılığı sağlamak amacıyla ve sosyal devlet ilkesi gereğince yapılan bir ödeme türü olup anayasanın maddesinde öngörülen sosyal güvenlik hakkının kapsamı içerisindedir kanun koyucunun emekli ikramiyesinin miktarını ve ödenme koşullarını belirleme konusunda anayasal ilkelere aykırı olmamak hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözetmek koşuluyla düzenleme yapma yetkisi bulunmaktadır ancak kanun koyucu anayasanın maddesi uyarınca sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken anılan yetkiye dayanarak emekli ikramiyesi ile ilgili keyfi ya da bu haktan yararlananlar arasında eşitsizliğe neden olacak düzenlemeler yapamaz emekli sandığı yasasının yetim aylığı bağlanmasına ilişkin ve maddelerinde kız ve erkek çocuklar arasında kimi ayrımlar yapıldığı görülmektedir kız çocuklara yetim aylığı bağlanabilmesi için sadece evli olmamaları öngörülmüş iken erkek çocukların durumunu düzenleyen maddede yaş öğrencilik durumu hastalık sakatlık ve muhtaçlık durumları gözetilerek yetim aylığı bağlanıp bağlanmayacağı hususu düzenlenmektedir başta anayasa olmak üzere tüm yasalarda kadın erkek eşitliği temel kabûl edilmiştir ancak toplumda tarihsel ekonomik ve sosyal nedenlerle eşitlik tam anlamıyla gerçekleştirilememektedir ekonomik güçsüzlük eğitimsizlik ve gelenekler kadının toplumda zaman zaman yasalarla özel olarak korunmasını zorunlu kılmaktadır bu tür koruma önlemleri kadınlar için bir ayrıcalık amacına değil tam tersine uzun yılların eşitsizlik yaratan olumsuz birikimlerini azaltmak ve önlemek amacına yöneliktir kız ve erkek çocuklara yetim aylığı bağlanmasındaki yasal farklılıklar yukarıda açıklanan haklı nedenlere dayanmakta ise de aylık konusunda yapılan ayrımın emekli ikramiyesinin ödenmesi noktasında aynı öneme sahip olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir bu kapsamda öncelikle emekli ikramiyesi dul ve yetim aylığı kavramlarının niteliklerinin ortaya koyulması gerekmektedir memurlara emekli olduklarında emekli ikramiyesi adı altında bir defaya mahsus olmak üzere ödenen para devletin bu kişilere hizmetleri karşılığında sosyal devlet kapsamında öngördüğü bir atıfet niteliğindedir dolayısıyla bir kez bu yönde bir ödeme yapılarak kişilerin çalışma hayatlarındaki yıpranmaları ödüllendirilmektedir i̇tiraz konusu ibare ile sayılı kanunun maddesinin yedinci ve onuncu fıkralarına göre verilecek emekli ikramiyesinin ödenmesinde muris şayet emekli ikramiyesi ödemesi yapılmadan ölmüşse ikramiyenin ödenmesi noktasında aylığa müstehak olup olmama kriteri öngörülmüştür i̇tiraz konusu ibareye tabi olan aylık almaya müstehak çocuklar arasındaki yegane fark kız veya erkek çocuk olmalarıdır kız ve erkek çocuk arasında yetim aylığı almak konusundaki fark türk toplumunun örf ve adetlerine göre kız çocuklarının çalışma hayatına daha az katılması ve korunmaya daha muhtaç konumda olması nedeniyle süreklilik arz eden aylık ödemeleri ile korunmalarını sağlayarak anayasada yerini bulan pozitif ayrımcılık ilkesini hayata geçirmek olarak yorumlanabilecekse de yukarıda açıklandığı üzere emekli ikramiyesi mahiyeti gereği bir kez ödenen ve bu haliyle terekeye dahil durumda olan bir toptanesas sayısı karar sayısı ödeme olup kanuni mirasçı olarak dul kalan eş kız ve erkek çocuklar nasıl murislerinin borçlarından müteselsilen kanuni mirasçı sıfatıyla eşit olarak sorumlu tutuluyorsa bir ödül olarak bir kereye mahsus verilen emekli ikramiyesinden de durumlarındaki özdeşlik nedeniyle her iki grubun kanunun öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlanmaları gerekmekte olup itiraz konusu edilen kanuni düzenleme ile erkek çocuk kanuni mirasçılara emekli ikramiyesi ödenmesi noktasında aylık almaya müstehak olma koşulunun getirilmesinde makul bir gerekçe bulunmamaktadır sayılı kanunun maddesinin fıkrasının ve bu fıkra ile birlikte fıkrasını anne baba ve ikiz olan kız ve erkek çocuğundan oluşan bir aile üzerinden örneklemelerle değerlendirmek gerekirse birinci varsayımda emekli ikramiyesi ve aylığına hak kazanmakla birlikte bu yönde herhangi bir talebi olmaksızın sayılı kanuna tabi olarak çalışmaya devam eden baba anne ikiz olan kız çocuğu ve erkek çocuğunun yaşında bekar ve lise mezunu çalışmayan konumda iken trafik kazası geçirmesi durumunda trafik kazasında sadece baba vefat etmiş ise anne ve kız çocuğu aylık bağlanma oranında emekli ikramiyesini aralarında paylaşacakken kız çocuğu ile aynı durumda olan erkek çocuğu sayılı kanunun mülga maddesine göre yaşını doldurarak yüksek öğrenim de yapmadığı için aylığa hak kazanmamış olması nedeniyle her ne kadar mirasta hissesi olsa da emekli ikramiyesi alamayacak ancak muris babasının borçlarından oranında sorumlu olmaya devam edecektir ancak aynı varsayımda şayet baba vefat etmeden önce emekli ikramiyesi talep etseydi ama ikramiye eline geçmeden vefat etseydi her ikisi de yaşında bekar çalışmayan ikiz kız ve erkek çocuğu maddenin fıkrasının sosyal güvenlik kurumunca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek emekli ikramiyelerini almadan ölenlerin kanuni mirasçılarına ödenir şeklindeki hükmü uyarınca kanuni mirasçılara ödeme yapılacağı için aylık alıp almadığına bakılmaksızın emekli ikramiyesi alabilecekti i̇kinci varsayımda ise yine maddenin fıkrasının ölüm tarihinde aylığa müstehak dul ve yetim bırakmadan ölen iştirakçilerin ikramiyeleri kanuni mirasçılarına ödenir hükmü uyarınca şayet baba anne ve kız çocuk ölse idi aylığa müstehak olmayan erkek çocuk ancak geride aylık almaya müstehak kişiler arasında sayılan büyükannesi ve büyükbabası olmaması durumunda kanuni mirasçı sıfatıyla emekli ikramiyesini alabilecek konumdadır üçüncü varsayımda ise şayet söz konusu trafik kazasında baba anne ve iki çocuk da ölse idi alt zümrede ne aylık alacak ne de ikramiye alacak kimse kalmadığı için ikramiye kanuni mirasçılık şartları gereği aylığa müstehak olan üst zümrede bulunan büyük anne veya büyükbaba da ölmüşse amcahalalar dahi emekli ikramiyesi yönünden alacaklı durumda olacaktır dördüncü varsayımda ise yukarıdaki örneklerden farklı olarak emekli aylığı bağlanmadan veyahut toptan ödeme yapılmadan vefat eden babanın biri evli biri bekar iki kızı olması durumunda evli olan kız çocuğu sayılı kanunun maddesi uyarınca yetim aylığına hak kazanamadığı için emekli ikramiyesi tarafına ödenmeyecek bekar olan kız kardeş ise aylığa müstehak olduğu için vefat eden babalarının emekli ikramiyesini almaya hak kazanacaktır oysa evli olan kız çocuğu ailenin tek çocuğu olsaydı babasının vefatı üzerine murisin geride dul yetim aylığı almaya müstehak kimsesi kalmasaydı kanuni mirasçı olarak emekli ikramiyesinin tümünü alacaktıesas sayısı karar sayısı tüm bu örneklerden de görüleceği üzere hukuki olarak ortada sadece aynı kişinin ölüm olayı ve geride kalan çocukları olduğu halde aynı hukuki olaya kanunda farklı sonuçlar bağlanmış olduğu emekli aylığı dul ve yetim aylığı ile emekli ikramiyesinin niteliğinin farklı olduğu aylık devam eden bir koruma sağlarken emekli ikramiyesinin esasen kişinin çalışmaları sonucunda yaşadığı yıpranmaya karşılık bir hediyetazminat olduğu yasakoyucunun da sayılı kanunun maddesinin fıkrası ile ikramiyenin ödenmesi noktasında aylık ödemesinden bazı şartlarda ayrılarak nihai olarak kanuni mirasçılara ödeme yapılmasını öngörerek emekli ikramiyesinin terekeye dahil gördüğü açıktır hal böyleyken aynı kişinin yıpranması karşılığı yapılacak toplu ödemenin ölümünden önce talep edip etmemiş olması ayrımına göre çocukları arasında ise aylığa müstehak olup olmaması ayrımına göre ödenmesi ve aylığa müstehak olmayan çocuğa kız ya da erkek ayrım yapılması hem eşitlik ilkesine hem de herkesin miras hakkına sahip olduğu yönündeki anayasal haklara aykırı olup söz konusu ayrımlar objektif bir gerekçeye dayanmamaktadır ayrıca türk toplumunun temelini oluşturan aile kurumunun korunması bireylerin maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmelerinin huzur ve güven ortamının sağlanmasına bağlı olup bunun için de öncelikle aile içi sorunların önlenmesi gerektiği tartışılmazdır i̇tiraz konusu düzenleme ile kanuni mirasçı sıfatıyla murislerinin tüm haklarından birlikte yararlanacakları gibi murisin tüm borçlarından da birlikte sorumlu olacakları inancını taşıyan aile üyelerinin murislerinin emekli ikramiyesinin ödenmesi hususunda farklı bir düzenleme getiren kural nedeniyle aile içi huzursuzluk yaşayacağı ortadadır öte yandan sosyal güvenlik haklarının devletin mali kaynakları gözetilerek ve sosyal güvenlik kurumunun aktüeryal dengesini bozmadan sağlanması gerektiği açık olsa da söz konusu düzenlemenin iptal edilmesi durumunda sosyal güvenlik kurumunun aktüeryal dengesini bozucu bir durumun ortaya çıkmayacağı zira emekli ikramiyesinin mevcut uygulamada da tamamının ödendiği şayet söz konusu düzenleme iptal edilirse bu durumun ödeme yapılacak olan emekli ikramiyesi miktarını değil sadece ödeme yapılacak kişileri ve oranları değiştirecektir bu itibarla sayılı kanununun i̇kramiye başlıklı maddesinin ve fıkrası anayasanın ve maddesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak olan kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına varması durumunda kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden sayılı kanununun i̇kramiye başlıklı maddesinin ve fıkrasının kanuni mirasçı olduğu halde sayılı kanun uyarınca aylığa müstehak olmayan çocuklar yönünden eksik düzenleme olması nedeniyle anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anılan hükmün iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına tarihinde karar verildi
3,359
esas sayısı karar sayısı anayasanin nci̇ maddesi̇ yönünden anayasanın nci maddesinde hukuk devleti ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiş bu ilke anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçman anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlet olarak tarif edilmiştir asker kişinin anayasanın inci ve sayılı kanunun uncu maddesinde sayılan suç tiplerinden birini işlemesi durumunda yargılanması askeri mahkemelerde yapılmakta askerlikle ilişiği kesilmediği müddetçe yargılama sürdürülmekte karar verilip kesinleştirilmekte ve infaz edilmektedir hukuk devleti ilkesi ile bunun alt ilkelerinden olan belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri uyarınca kişinin herhangi bir suç işlediği takdirde hangi mahkemede yargılanacağını önceden bilmesi gerekmektedir oysaki iptali istenen cümle dolayısıyla faile veya faili tskdan ayıran sözleşmesini fesheden ya da hakkında askerliğe elverişsizlik raporu düzenleyen idareye bir nevi yargı kolunu belirleme yetkisi verilmektedir ki bunun da belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle ve bu minvalde hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı değerlendirilmiştir anayasanin uncu maddesi̇ yönünden anayasanın uncu maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında bu ilkenin hukuki durumları aynı olanlar için söz konusu olup eylemli değil hukuksal eşitliği ifade ettiği ilkenin amacının aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmasını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklar hakkında ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı belirtilmiş ancak ilkenin herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmeyeceği durumlarındaki özelliklerin kimi kişi veya topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebileceği de ayrıca vurgulanmıştır diğer taraftan yapılan farklı düzenlemelerin anlaşılabilir amaçla ilgili adil ve makul olması gerekir eylem tarihindeki statüleri ve işledikleri suç aynı olan iki asker kişiden biri hakkında askerlikle ilişiği kesilmediği için yargılaması askeri mahkemede yapılıp karar verilip kesinleştirilmekte ve infaz edilmekte iken askerlikle ilişiği bir nedenden kesilen asker kişi hakkında sadece statüyü kaybettiği için görevsizlik kararı verilebilmektedir eylem tarihindeki statüleri ve işledikleri suç aynı olan kişiler hakkında yapılan bu farklı düzenlemenin kişilerin eylem tarihinden sonra edindikleri veya kaybettikleri statüleri işlenen suça bakacak yargı kolunu belirlemek bakımından herhangi bir özellik arz etmediğinden amaca uygun anlaşılabilir ve adil olmadığı makul bir sebebi de bulunmadığı kanaatine varılarak itiraza konu edilen ve iptali istenen cümlenin anayasada öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmiştir anayasanin nci̇ maddesi̇ yönündenesas sayısı karar sayısı anayasanın kanuni hâkim güvencesi başlıklı nci maddesinde hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı belirtilmiştir anayasa mahkemesi yerleşik kararlarında bu ilkenin tabii hakim olarak anlaşılması gerektiğini vurgularken ilkeyi yasanın suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerini belirlemesi şeklinde tanımlamaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında da belirtildiği gibi tabi hakim ilkesinin bünyesinde kanuniliğin yanı sıra önceden belirlenmiş olmaya da yer verilmiştir bu açıklama ışığında asker kişi statüsünün idari bir işlemle tskdan ayırma cezası verilmesi sözleşmesinin feshi askerliğe elverişsizlik raporu düzenlenmesi sona erebileceğinden hareketle görevli yargı kolunun önceden öngörülemeyecek şekilde kovuşturma aşamasında değişebilecek olması idarenin salt görevli yargı kolunu değiştirmek adına dahi idari işlemde bulunma ihtimalinin mevcudiyeti yukarıda da ifade edildiği gibi bu şekilde idareye bir nevi idari işlem tesisi yoluyla yargı kolunu değiştirmebelirleme imkânı verilmesi bunun dışında sanığın da sair şekilde rızaen askerlikle ilişiğinin kesilmesini sağlayarak yargı kolunu değiştirme olanağı bulunması karşısında itiraza konu edilen ve iptali istenen cümlenin suç işleyen asker kişinin suçu işlediği tarihte hangi mahkemede yargılanacağını bu noktada yargılamanınkovuşturmanın sadece yargılamaya başlanmasını değil cmknın maddesinde belirtildiği şekilde iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade ettiği de ayrıca belirtilmelidir tüm tarafların önceden ve kesin olarak bilmesini gerektiren tabii hâkim ilkesine aykırı düştüğü değerlendirilmiştir anayasanin i̇nci̇ maddesi̇ yönünden anayasanın duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması başlıklı inci maddesinin son fıkrası davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmünü amirdir avrupa i̇nsan haklan mahkemesinin bir kararında makul sürede yargılanma hakkının amacının kişileri yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı korumak özellikle ceza davalarında suçlanan kişinin uzun süre davasının nasıl sonuçlanacağı endişesi ile yaşamasını önlemek olduğu belirtilmiştir yine anayasa mahkemesi ve avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin birçok kararında da dile getirildiği üzere makul bir hızla yürütülmesi gereken soruşturma ve devamında yapılan kovuşturmada yetkililerin hızlı hareket etmeleri yaşanan olayların daha sağlıklı bir şekilde aydınlatılabilmesi kişilerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığım sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız bir görünümü verilmesinin engellenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir sayılı cmknın görevli olmayan hâkim veya mahkemenin işlemleri başlıklı nci maddesine göre yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür bu hüküm gereğince sanığın terhis olduğu gerekçesiyle iptali istenen cümle uyarınca görevsizlik kararı verilmesi durumunda kovuşturma başladığı esnada görevli olan ve fakat kovuşturma safhasında görevsiz hale gelen mahkememizce yapılan tüm işlemler geçersiz sayılacak ve adliye mahkemesi tarafından yenilenmek zorunda kalacaktır anayasa mahkemesinin ve avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkına ilişkin içtihatları da göz önünde bulundurulduğunda mahkememizce görevsizlik kararı verilerek dosyanın adliye mahkemesince görülmesi tüm işlemlerin yenilenmesi taraf ifadelerinin yeniden tespit edilmesi zorunluluğu dolayısıyla yargılamanın gereksiz yere uzamasını sonuçlayacak ve taraflarınesas sayısı karar sayısı makul sürede yargılanma hakkını ihlal edebilecektir bu itibarla itiraza konu edilen ve iptali istenen cümlenin anayasanın inci maddesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmiştir anayasanin i̇nci̇ maddesi̇ yönünden anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasına göre askeri mahkemeler asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir aynı maddenin ikinci fıkrasına göre savaş hali haricinde asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz burada öncelikli olarak şuna değinmek gerekir ki anayasa askeri yargının görev alanını belirlerken askeri suç askeri olmayan suç şeklinde bir ayrıma gitmemiş asker kişilerin işlediği askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait tüm davaların askeri mahkemelerde görüleceğini öngörmüştür anayasanın çizdiği bu görev çerçevesine getirdiği tek istisna yine aynı maddenin birinci fıkrasının üçüncü cümlesindeki devletin güvenliğine anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür şeklindeki düzenlemeyle ifade edilen ve sayılan suç tipleri bakımından adliye mahkemelerinin görevli kılındığı şeklindeki istisnadır anayasa anılan düzenleme dışında askeri yargının görev alanına ilişkin başkaca bir istisna öngörmemiş belli durumlarda askeri mahkemelerin görevinin sona ereceğine ilişkin bir düzenleme yapmamış kanun koyucuya da bu yönde bir düzenleme yapması için yetki vermemiştir bundan hareketle anayasa koyucunun iradesinin inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen durumlara ilişkin tüm davaların askeri yargıda görülmesini sağlamak olduğu kanaatine varılmıştır sayılı kanunun nci maddesinin birinci cümlesi askeri mahkemelerde yargılamayı gerektiren ilginin kesilmesi daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez şeklindeki düzenlemeyle anayasanın öngördüğü düzenlemeye uygun olarak askeri mahkemelerin görevinin sona ermeyeceği halleri hükme bağlamıştır öte yandan nci maddenin itiraza konu edilen ve iptali istenen ikinci cümlesi ise ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer hükmünü amir olup bu cümlenin askeri mahkemelerin görev alanını anayasaya aykırı olarak daralttığı değerlendirilmiştir çünkü yukarıda da belirtildiği gibi anayasa kanun koyucuya askeri yargının görev alanını daraltabileceği yönünde herhangi bir yetki veya istisna tanımadığı aksine askeri yargının görev alanını ayrıntılı bir şekilde düzenleyerek kanun koyucunun bunun aksine bir düzenleme yapmasının önüne geçmeyi hedeflediği eğer anayasa koyucunun belli durumlarda askeri mahkemelerin görevinin sona ereceği yönünde bir iradesi bulunsaydı bunun mutlaka anayasanın inci maddesinde düzenleneceği maddede bu yönde bir düzenleme bulunmaması karşısında anayasanın asker kişilerin anılan maddede belirtilen nitelikteki suçlarına ait tüm davaların soruşturmayla başlayıp kesin hükümle sona eren sürecin tamamını kapsayacak şekilde askeri yargıda görülmesini öngördüğü kanaatine varılmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında da belirtildiği gibi ceza yargılaması hukukunda kişilerin hangi mahkemelerde yargılanacağının belli bir sıfatı taşımaya bağlandığı durumlarda söz konusu sıfatın suçun işlendiği sırada bulunması gerekmekte olup bu sıfatın suçun işlenmesinden sonra bir şekilde kaybedilmesi kişilerin tabi bulunduğu mahkemenin görevinde herhangi bir değişikliğe neden olmamaktadır çünkü kanun koyucu bir suçu ele alırken suçun işleneceği sıradaki koşulları gözeterek suçun cezasının niteliğini ağırlığım ve kovuşturulacağı mahkemeyi belirlemektedir bu itibarla ceza yargılaması hukuku anlamında esas olanın kişinin suç tarihindeki statüsü olduğu anayasanınesas sayısı karar sayısı inci maddesinin bu kabulle düzenlendiği ve sayılan tüm bu nedenlerle itiraza konu edilen ve iptali istenen cümlenin anayasanın inci maddesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmiştir sonuç yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçeler doğrultusunda tarihli ve sayılı askeri mahkemeler kuruluş ve yargılama usulü kanununun nci maddesinin ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer şeklindeki ikinci cümlesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve inci maddelerine aykırı olduğu aykırı olduğu kanaatine varıldığından bu cümlenin iptali istemiyle türkiye cumhuriyeti anayasasının ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ıncı maddeleri uyarınca anayasa mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulmasına karar verilmiştir
1,417
esas sayısı karar sayısı l davacinin gerekçesi̇ dâva dilekçesinde anayasaya aykırılık gerekçesi aynen aşağıya alındığı gibi açıklanmıştır yüksek mahkemenizin anayasanın inci maddesini değiştiren ve geçici inci maddesini yürürlükten kaldıran sayılı kanunun iptali üzerine bu kanuna dayanılarak çıkarılmış bulunan sayılı kanunun hukuki bir mesnedi kalmamıştır mahkemenizce sayılı kanunun iptali üzerine tekrar geçerlilik kazanan anayasamızın inci ve geçici inci maddesine bu kanun açıkça aykırıdır ayrıca sayılı kanunun iptali için yüksek mahkemenize partimizce sunulan dilekçede etraflıca belirtildiği üzere sayılı kanun da eski p nin gayrimeşru yönetimine karşı yapılmış olan mayısın ve onun uzantısı olan aanayasamızın başlangıç ilkelerine ve temel felsefesine aykırıdır anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışları gene başlangıç maddesinde hak hürriyet ve bağımsız iştiyakı belirtilmiş olan türk milletinin oyları ile tescil edilmiş olan bir iktidarın mensuplarına tekrar siyasete dönme fırsatı verilmesi bu ilkelere aykırıdır nihayet sayılı kanunun usul yönünden iptal edildiği gözönüne alınarak hukukî dayanağını yitirmiş olan sayılı kanunun yoklukla malul ve böylece yayınlandığı andan itibaren dahi anayasaya aykırı sayılması gerektiği konusundaki kanımızı da belirtmek isteriz sonuç yukarıda belirtilen ve yüksek mahkemenin inceleme sırasında gün ışığına çıkarabileceği diğer nedenleri de gözönünde tutarak milletvekili seçimi kanununun uncu maddesinin uncu bendini yürürlükten kaldıran sayılı kanunun tümünün usul yönünden bozulduğu için kanımızca yok sayılması gereken sayılı kanunla irtibatı açısından yok sayılmasını teknik hukukî zorunluluklar buna elvermediği takdirde iptaline karar verilmesini
216
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yargıçlar ve savcılar birliği tarafından adli ve i̇dari yargıda hakim ve savcı adaylığı yazılı sınav mülakat ve atama yönetmeliğinin günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmelikle değiştirilen maddesinin birinci fıkrasındaki gerekli şartlarının ve ikinci fıkrasındaki ile şartları taşımadığı tespit edilenlerin ibarelerinin maddesinin birinci fıkrasındaki katılanların öğrenim konularına ve ikinci fıkrasındaki puanlama ve değerlendirme ile kazananların belirlenmesi ibarelerinin maddesinin yazılı sınavda yüz tam puan üzerinden asgari yetmiş puanın altına düşülmemek kaydıyla en yüksek puan alandan başlamak üzere sınav ilanında belirtilen kadro sayısının fazlası mülakata çağrılır şeklindeki ilk cümlesinin ve maddelerinin tamamının maddesindeki ile adalet bakanlığı hesabına burs verilmek suretiyle yükseköğrenimlerini tamamlayanlar ibaresinin maddesine dayanılarak yönetmeliğe eklenen ek nolu formun ve bu formun yönetmeliğe eklenmesini öngören değişiklik yapan yönetmeliğin maddesindeki ve aynı yönetmeliğe ek eklenmiştir ibaresinin iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle adalet bakanlığına karşı açılan davaya ait dosya incelendi adli ve i̇dari yargıda hakim ve savcı adaylığı yazılı sınav mülakat ve atama yönetmeliğinin günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmelikle değiştirilen ve yazılı sınava tabi olmayanların mülakata çağrılması başlıklı maddesinde adalet bakanlığı hesabına burs verilmek suretiyle yükseköğrenimlerini tamamlayanların sadece ilan edilen boş kadrolara başvurabileceği öngörülmüştür anılan yönetmeliğin maddesinin dayanağı olan sayılı adalet bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanuna tarih ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek madde de adalet bakanlığı hesabına hakim ve savcı ihtiyacını karşılamak üzere burs verilmek suretiyle yükseköğrenim yaptırılabilir burs verilmek suretiyle yükseköğrenim yapacak öğrencilerin sayısı adalet bakanlığınca belirlenir burs verilecek öğrencilerde bulunması gereken nitelikler ile bunların seçimlerine dair esas ve usuller adalet bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilir bu öğrencilere emsallerine ödenen bursun iki katı oranında burs verilir burs alarak öğrenimlerini tamamlamış olanlar staj için yazılı sınava tabi tutulmazlar adalet bakanlığı hesabına burs almak suretiyle yükseköğrenim yapmış olanlar mecburi hizmetle yükümlüdürler bu hususta devlet memurları kanunu hükümleri uygulanır mecburi hizmet süresi hakimlik ve savcılık görevine başlama tarihinden itibaren hesap edilir adalet bakanlığı yükseköğrenim öğrenci yurtları ile üniversite yurtlarında kalan burslu öğrencilerinin hakimlik ve savcılık görevlerine hazırlanması bakımından eğitimlerine yükseköğrenim kredi ve yurtlar kurumu ve üniversitelerle yapacağı protokol esasları dahilinde yardımcı olur hükümleri yer almaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinde adaylığa atanacaklarda aranacak koşullar düzenlenmiş bu maddenin bendinde yazılı yarışma sınavı ve mülakatta başarı göstermenin şart olduğu hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin birçok kararında belirttiği gibi hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlettir adil bir hukuk düzeninin kurulması ise yargının bağımsızlığı hakim bağımsızlığı ve teminatının sağlanması ile mümkündür anayasanın maddesinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler denilerek hakimlerin bağımsızlığı ilkesi kabul edilmiştir anayasada ayrıca bu ilkeyle yetinilmeyerek maddede hakimlik ve savcılık teminatı kabul edilmiştir öte yandan anayasanın maddesinde hakim ve savcıların nitelikleri ve atanmalarının mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür bu bağlamda hakimlerin mesleğe ne şekilde kabul edildikleri doğrudan bağımsızlıkları ile ilgili olduğundan mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esasları gereğince hakimlerin seçilmelerinin tarafsız nesnel ve sadece liyakati ölçmeyi amaçlayan sınavla yapılması gerekmektedir nitekim yargı bağımsızlığının temel ilkesini günlü sayılı kararı ile onaylayan birleşmiş milletler genel kurulu hakimlik mesleğine yeterli hukuk eğitimi görmüş yetenekli ve kişilikli bireyler seçilecektir seçim yönteminde amaca aykırı düşüncelerin rol oynamasını engelleyecek tedbirler alınmalıdır hakimlerin seçiminde bir kişiye karşı ırk renk cinsiyet din siyasi veya diğer fikirler milli veya sosyal menşei ve malvarlığı gibi düşüncelerle hiçbir ayırım yapılmayacak ancak hakim adayının ülke vatandaşı olması şartı ayrımcılık olarak nitelendirilmeyecektir ilkesini kabul etmiştir yine avrupa konseyi bakanlar komitesi hakimlerin rolü etkinliği ve bağımsızlığı konusunda günlü inci toplantısında aldığı kararda da hakimlerin mesleki kariyerlerine ilişkin tüm kararlar objektif kriterlere dayanmalı hakimlerin seçimi ve kariyerleri eğitimsel özelliklerini dürüstlük yetenek ve etkinliklerini de gözeten liyakat esasına göre olmalıdır ifadesine yer vermiştir bu durumda yukarıda anılan sayılı yasanın ek maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan burs alarak öğrenimlerini tamamlamış olanların staj için yazılı sınava tabi tutulmayacakları hükmü bu hükümde belirtilenler ayrıcalıklı kılınmak ve liyakatin ölçüldüğü yazılı yarışma sınavına alınmamak suretiyle hakimlik ve savcılık mesleğine objektif kriterlere ve liyakat esasına dayanarak atanmalarını engellemekte ve burslu öğrencilerin seçimini yapan yürütme organına karşı bağımsızlıklarını korumaları konusunda şüphelere neden olabilmektedir diğer yandan anılan hüküm kadro ve ihtiyaç durumuna göre sayılı hakimler ve savcılar kanununun ve maddelerine dayanılarak yapılacak yazılı yarışma sınavı ve mülakatta başarı gösterenlerin başarı derecesine göre tespit edilecek adaylar ile adalet bakanlığından burs verilmek suretiyle yüksek öğrenimini tamamlayanlar arasında eşitsizliğe yol açacağı gibi sübjektif değerlendirmelere neden olacağı da açıktıresas sayısı karar sayısı belirtilen nedenlerle anayasanın ve mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ile hakimlik ve savcılık mesleğini düzenleyen maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılan sayılı kanunun ek maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinin iptali ile bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen madde hükmünün yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
822
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı emniyet teşkilatı kanununun ek maddesindeemniyet teşkilatının polis memuru ihtiyacını karşılamak üzere maliye bakanlığı ile devlet planlama teşkilatı müsteşarlığı ve devlet personel başkanlığının görüşü alınmak suretiyle i̇çişleri bakanlığının teklifi ve bakanlar kurulu kararı ile polis meslek eğitim merkezleri açılabilir en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olup sınav tarihi itibarıyla yaşından gün almayan erkek ve bayanlar ile askerliğini yapmış yaşından gün almamış erkek adaylar arasında yapılacak seçme sınavında başarılı olanlar altı aydan az olmamak üzere polis meslek eğitimine alınırlar polis meslek eğitim merkezlerinde eğitim öğretim parasız yatılı ve üniformalı olup öğrencilerin iaşe ibate ve sağlık giderleri ile diğer istihkakları devletçe karşılanır ayrıca öğrencilere polis meslek yüksek okulu öğrencilerine ödenen miktar kadar harçlık ödenir polis meslek eğitim merkezlerindeki eğitim öğretim süresi içerisinde giriş şartlarını taşımadıkları sonradan anlaşılanlar eğitim ve öğretimini başarı ile tamamlayamayanlar sağlık ve disiplin yönünden polis olamayacağına yetkili kurullarca karar verilenlerin polis meslek eğitim merkezleri ile ilişikleri kesilir sağlık veya ölüm dışındaki nedenlerle ilişiği kesilenlerden ödenen harçlık ve yapılan masraflar kanunî faizi ile birlikte tahsil edilir polis meslek eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanlar emniyet genel müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanırlar bu şekilde atananlar atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar bu süre zarfında memuriyetten çekilen çekilmiş sayılan meslekten veya memuriyetten çıkarma cezası alan ve aslî memurluğa atanamayarak ilişiği kesilenler mecburi hizmet sürelerinin kalan her yılı için kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını tazminat olarak ödemek zorundadırlar polis meslek eğitim merkezlerinin kuruluş ve çalışma usûl ve esasları bu merkezlerde eğitime alınacak öğrencilerde aranacak şartlar yapılacak sınavlar disiplin ve eğitim öğretimle ilgili konular öğrenciliğin sona ermesi tazminat ve yükümlülük esasları ile giyecekleri kıyafetler ve diğer hususlar i̇çişleri bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir hükmüne yer verilmiştir öte yandan sayılı polis yükseköğretim kanununun maddesinde bu kanunun amacı türk polis teşkilatının en yüksek öğretim kurumu olan polis akademisi ve bağlı fakülteler enstitüler ile polis meslek yüksek okullarındaki yüksek öğretim ile ilgili amaç ve ilkeleri belirlemek bu okulların teşkilatlanmasını görev ve sorumluluklarını eğitim öğretim araştırma yayın öğretim elemanları ve öğrenciler ile ilgili esasları düzenlemektir bu kanun akademi ve buna bağlı eğitim öğretim kurumlarını yönetim ve öğretim organlarını bunların işleyişini görev yetki ve sorumluluklarını eğitim ve öğretim esaslarını ve bu konulara ilişkin diğer hususları kapsar hükmüne maddesinin fıkrasında fakülte enstitü ve polis meslek yüksek okullarında lisans lisans üstü veya ön lisans eğitimi yapanlar yabancı uyruklular hariç her öğretim yılı karşılığında iki yıl süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürleresas sayısı karar sayısı hükmüne fıkrasında ise bunlardan mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç işleyenler ya da sağlık sebebi hariç başka herhangi bir sebeple ayrılanlar yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarının dört katını tazminat olarak ödemek zorundadırlar hükmüne yer verilmiş ancakyasanın fıkrasında yer alan dört katını ibaresianayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir olaydamersin polis meslek eğitim merkezi dönem mezunu olan davacının aday polis memuru olarak atandığı i̇zmir emniyet müdürlüğü kadrosunda tarihinde göreve başlayıp ay gün çalıştıktan sonra istifa ederek tarihinde görevinden ayrıldığı öğrenim gördüğü süreler için kendisine yapılan masrafların öğrenci tazminatı faizsiz anapara tutarının toplam tl olarak belirlendiği bunun üzerine bir yılı tl olmak üzere davacının yıl olan mecburi hizmet süresinden kalan yıl ay günlük kısım için toplam tl tazminat hesaplaması yapıldığı ve mecburi hizmet borcu olarak söz konusu tutarın ödenmesinin davacıdan istenildiği anlaşılmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir yasa koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir hukuk devletinin unsurlarından olan ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet kural ihlali nedeniyle öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorundadır i̇tiraz konusu kuralla amaçlanan oluşturulan personel politikasının aksamadan uygulanabilmesi diğer bir ifadeyle emniyet teşkilatının personel eksikliği gibi bir sorunla karşılaşmaması ve buna bağlı olarak güvenlik hizmetinin etkin ve süratli bir şekilde yerine getirilmesidir bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan yöntem ise kişinin belli bir süre mecburi hizmetle yükümlü kılınması ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda mecburi hizmet süresiyle orantılı bir tazminatın ödettirilmesi yoluna gidilmesidir emniyet teşkilatının ihtiyaç duyduğu personelin eğitimi yetiştirilmesi teminindeki zorluk ve yerine başkasının ikamesinin zaman ve maddi imkân gerektirmesi sebepleriyle temel polis eğitimi konusunda nitelikli insan gücünün kurumda kalmasını sağlamak amacıylaesas sayısı karar sayısı düzenlemeler yapılması gerekli olmakla birlikte bu amacı gerçekleştirmeye yönelik tedbirlerin de hukuka ve adalete uygun ve makul olması gerekmektedir uyuşmazlığa uygulanacak yasa kuralında ödenmesi öngörülen tazminat tutarı sabit bir parasal miktar olarak değil mecburi hizmetin kalan süresiyle orantılı değişken bir tutar olarak belirlenmiş olup bu kural yöntem olarak adil ve hakkaniyetli ise de mecburi hizmetin yıl olduğu ve mecburi hizmete hiç başlanılmayan ya da olaydaki gibi mecburi hizmetin çok az bir kısmının ifa edilmesi durumunda öğrenim giderinin katı kadar bir tazminat miktarıyla karşı karşıya kalındığı düşünüldüğünde miktar bakımından bu yöntemin ölçülü olduğundan söz etmek olanaklı değildir nitekim uyuşmazlığa konu yasa kuralına benzer şekildeki sayılı yasanın maddesinde öğrenim masraflarının katı olarak öngörülen tazminat tutarı anayasa mahkemesi tarafından mecburi hizmeti sağlamaya yönelik bir tedbir olarak ölçülülük ilkesine uygun bulunmamıştır bu durumdagüvenlik hizmeti ve polislik mesleğinin toplumsal barış ve huzur adına taşıdığı önem nedeniyle güvenlik görevlileri ile ilgili düzenlemelerde kendine özgü kuralların konulması doğal olmakla birlikte aylık bir eğitimin sonucu olarak kişinin herhangi bir nedenle mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden kuramdan ayrılması durumunda kendisine yapılan öğretim masraflarının mecburi hizmetin kalan kısmıyla orantılı olarak ancak mecburi hizmete henüz başlanılmamış olması durumunda katı tutarında yüksek bir tazminata maruz kalmasının ölçülülük ilkesine ve bu bağlamda anayasanın maddesine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı emniyet teşkilatı kanununun ek maddesinin fıkrasında yer alan mecburi hizmet sürelerinin kalan her yılı için ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaati ile iptalinin talep edilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı bir suretinin oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına tarihinde karar verildi
1,094
esas no karar no davacinin dayandiği i̇ptal nedenleri̇ni̇n özeti̇ sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin dördüncü fıkrasında herhangi bir dönem sonunda değişmesi gereken asıl üyelerden bir kaçının yerine gelecek üyelerin seçilmemesinden doğan boşluğun yedek üyelerle doldurulacağı ilkesi benimsenmiştir oysa sayılı kanunun maddesinde yedek üyelerin asıl üyeliklerden birisi boşaldığında yenisinin göreve başlamasına değin veya asıl üyelerden birinin engeli çıktığında genel kurula veya bir bölüme katılabileceği ve bunun dışında kurul kararları ile bölümlerden birinin veya başkanlığın hazırlık çalışmalarına yardımcı olabileceği öngörülmektedir buna göre yedek üyeliğin kabulünün amacı kısa zamanda ortaya çıkacak boşlukların doldurulmasıdır ancak söz konusu hükümde yedek üyelerin yerlerine yenisi seçilmeyen üyelerin yerine kurula katılabilecekleri ve böylece belki yıllarca sürebilecek boşlukları doldurabilecekleri kabul edilmekle yedek üyeler için güdülen amaca aykırı bir ereğin gerçekleştirilmesi istenmiştir bundan başka değiştirilen geçici madde uyarınca ad çekme dışında kalan kurulun diğer yarısında bulunan yedek üyeler görev süresi sona eren üyelerden boşalan yerleri doldurduklarında kurulun yedeklerle birlikte üye tam sayısının bulacağı anlaşılmaktadır bu duruma göre kurul üyelerinden ikisinin ölümü veya sürekli hastalık veyahut başka bir nedenle görevleri başında bulunmamaları gibi bir durum gerçekleşecek olduğunda sayılı kanunun maddesi uyarınca genel kurul kurulamıyacak sonunda bu kuruluş bir süre işlemeyecek ve bu durum dahi uygulamada büyük aksaklıklara ve zorluklara yol açacaktır yasa koyucunun amacı ile çelişen ve bundan başka bir çok zorluk ve aksaklıklara yol açabilecek nitelikte bulunan söz konusu hüküm anayasanın maddesinin öngördüğü hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır değişik maddenin beşinci fıkrasında sonradan seçilmiş bulunan üyelerin görev süresinin aynı seçim dönemi için seçilen öbür üyelerin görev süreleri ile birlikte sona ereceği kabul edilmiştir sonradan seçilmiş bulunan üyelerin seçimlerinin uzun bir süre geçmesini izleyen bir zamanda bitirilmesi durumunda bu üyelerin anayasaca kendilerine tanınmış olan dört yıllık görev süresi tamamlanmadan ayrılmış olmaları gerekecektir bundan ötürü söz konusu hüküm anayasanın maddesile maddesinin üçüncü fıkrasına aykırıdır değişik maddenin birinci frkrasında kanuna göre göreve başlamalarının zorunlu olduğu tarihe değin üyelerden bir bölüğünün seçimleri tamamlanamayacak olursa seçilmiş bulunanların hemen göreve başlattırılmaları ilkesi öngörülmüştür ancak hemen göreve başlattırılacak olan yeni üyelerin kurulun yarısını meydana getiren aslı ve yedek üyelerle birlikte genel kurulun toplantı yeter sayısının sağlanamayacağı durumlarda benimsenen bu ilkenin bir çok zorluklar ve aksaklıklar doğuracağı ortaya çıkmaktadır buna göre söz konusu fıkra hükmü anayasanın maddesinin öngördüğü hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır değişik geçici maddenin ikinci fıkrasında sayılı kanunun yürürlüğe girmesi ile göreve başlayacak olan asıl ve yedek üyelerin tümü için iki yılın bitmesinden beş ay önce ad çekmeye başvurulacağı ve böylece kurulun yarısının yeniden seçilmesinin sağlanacağı kuralı benimsenmiştir bu hüküm sayılı kanunun ilk metninde konulmuş ve uygulanarak artık geçerliği kalmamış olan geçici hükmün yeniden diriltilmesi anlamına gelmektedir ve şu yönlerden anayasa ilkeleri ile çatışmaktadıresas no karar no anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında kurul üyelerinin görev süresinin dört yıl olduğu ve her iki yılda bir yarısının seçiminin yenileneceği ilkesi benimsenmiştir bu ilke gereğince üyelerin görev süresi ancak dört yıl olabilecek bundan daha çok veya daha az olamayacaktır ancak ilk kuruluşta bu anayasal ilkelerin uygulanmasını sağlamanın doğurduğu zorunluk dolayısiyle geçici madde konmuş ve bu hüküm zamanlar uygulanmıştır bu gün ilk kuruluş dönemi geçmiş olduğu için ortada seçilen üyelerin yarısının görev sürelerinin iki yıla indirilmesini zorunlu kılan hiç bir neden yoktur buna göre dört yıllık sürenin iki yıla indirilmesi hükmü doğrudan doğruya anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır söz konusu ikinci fıkra hükmü kanunların geriye yürüyemeyeceği yollu hukuk ilkesini de çiğnemektedir ve böylelikle üyelerin kazanılmış haklarını hiçe saymaktadır gerçekten geçici hüküm ile ad çekmeye girecek olan üyelerin hepsi yeni kanunun yürürlüğe girdiği den önce seçilen üyelerdir ve bundan dolayı anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca dört yıl görev yapmak hakkını kazanmışlardır oysa yeni kanun hükmünün yalnızca yürürlük tarihinden sonraki tarihlerde seçilecek kurul üyeleri için uygulanacak ve çelişmeye yer bırakmıyacak bir biçimde konulması gerekirdi kazanılmış hakların çiğnenmesi sonucunu doğuran bir hüküm anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırı olur nitekim anayasa mahkemesi dahi günlü ve esas karar sayılı kararında bu ilkeyi benimsemiştir söz konusu ikine fıkra sayılı kanuna konulmuş olan geçici madde hükmünün yeniden diriltilmesi niteliğinde olduğu için dahi yasa yapma tekniği bakımından yanlıştır geçici ikinci maddenin ilk şeklindekine benzemeyen şimdiki geçici maddenin yazılışı sınıf hâkimlerce seçilen yedek üyenin ad çekme işlemine katılamıyacağı izlenimini uyandırmakta ve bu nedenle de anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır
678
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasındaki en fazla beşte bir oranında i̇barelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun ihaleye katılımda yeterlik kuralları başlığını taşıyan uncu maddesinde ihaleye katılacak isteklilerden ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterliklerinin belirlenmesine ilişkin olarak istenebilecek bilgi ve belgeler belirtilmiştir i̇ptali istenen ibareler denetim ve yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgelerin ihaleye katılımda en fazla beşte bir oranında dikkate alınacağını kurala bağlamaktadır en fazla beşte bir oranında ibaresinin farklı ve keyfi uygulamalara neden olabileceği çok açıktır nitekim geçmişte bu deneyim yaşanmış ve iş yönetme belgeleri için yasada sayılı yasanın maddesine sayılı yasanın maddesi ile eklenen fıkra yer alan en fazla oranı yönetmelikte yapım i̇şleri uygulama yönetmeliği yürürlük tarihi olarak değerlendirilmiştir anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar denilmiştir bu durumda iptali istenen ibareler belirlilik öngörülebilirlik özelliklerini taşımaması ve kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem de içermemesiesas sayısı karar sayısı nedenleriyle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamakta dolayısıyla anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasındaki en fazla beşte bir oranında ibareleri anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun ncı maddesi ile sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümlenin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın belli istekliler arasında ihale usulünü düzenleyen inci maddesinin uncu maddeye uygun olarak belirlenen ve ön yeterlik dokümanı ile ön yeterlik ilânında belirtilen değerlendirme kriterlerine göre adayların ön yeterlik değerlendirmesi yapılır belirtilen asgari yeterlik koşullarını sağlayamayanlar yeterli kabul edilmez yeterli olduğu tespit edilen bütün adaylara tekliflerini hazırlayabilmeleri için en az kırk gün süre verilerek ihaleye davet mektubu gönderilir şeklindeki üçüncü fıkrasının sonuna iptali istenen ön yeterlik ilanında ve dokümanında belirtilmek kaydıyla yeterlikleri tespit edilenler arasından dokümanda belirtilen kriterlere göre sıralanarak listeye alınan belli sayıda istekli veya yeterli bulunan isteklilerin tamamı teklif vermeye davet edilebilir cümlesi eklenmiştir söz konusu fıkranın yapılan eklemeden önceki halinde belli i̇stekliler arasında i̇hale usulünde ön yeterlik değerlendirmesi sonucunda yeterli bulunan tüm istekliler teklif vermek için ihaleye davet edilirken yapılan değişiklik ile idareler yeterli olan tüm isteklileri davet etmeyebilecekler ve bu istekliler arasından önceden belirleyecekleri kriterlere göre belli sayıda oluşan bir liste oluşturabilecekler ve yalnızca bunları davet edebileceklerdir yeterli olan tüm isteklilerin ihaleye davet edilmemesi anayasanın uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve bunun sonucu olan fırsat eşitliği ilkesine aykırıdır ayrıca anayasanın nci maddesi türkiye cumhuriyetini sosyal hukuk devleti olarak tanımlamıştır sosyal devlet fırsat eşitliğine dayanır bu düzenleme ihaleye katılımı azaltacağından kamu yararına da dayanmamaktadır halbuki bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir i̇ptali istenen kural bu nedenle de anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf esas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun ncı maddesi ile sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümle anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun ncı maddesi ile sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin ile yaklaşık maliyeti eşik değerin yarısını aşan yapım işi ihaleleri tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kural ile işin özelliği uzmanlık veveya ileri teknoloji gerektirmemesine rağmen yaklaşık maliyeti eşik değerin yarısını aşan yapım işi ihalelerini de belli i̇stekliler arasında i̇hale usulü kapsamına alınmıştır bu durumda i̇dareler yapım işleri hizmet ve mal alım ihalelerinden işin özelliği uzmanlık veveya ileri teknoloji gerektiriyorsa belli istekliler arasında ihale usulü ile ihale yapabilirleryaklaşık maliyeti ne olursa olsun i̇dareler yaklaşık maliyeti eşik değerin yarısını aşan yapım işi ihalelerinde de belli istekliler arasında ihale usulü ile ihale yapabilirler örneğin yılı için eşik değerinin yarısı tl dir yılı eşik değerler ve parasal limitler tebliği rg sa bu miktarı aşan yapım işlerinin ihaleleri işin özelliği uzmanlık veveya ileri teknoloji gerektirmese dahi bu usulle ihale yapılabilecektir belli istekliler arasında ihale usulünün kapsamının bu şekilde genişletilmesinin sayılı kamu i̇hale yasasının nci maddesindeki rekabet ve eşi̇tli̇k i̇lkeleri̇ni̇ ortadan kaldırabilecektir öte yandan yukarıda numaralı başlık altında iptali istenen kural uyarınca idareler belli istekliler arasındaki ihale usulünde yeterli olan tüm isteklileri ihaleye davet etmek zorunda olmayıp belirleyecekleri kriterlere göre bunlar arasında belli sayıda istekli davet edebileceklerdir i̇darece belirlenecek kriterler ise idarenin takdirine ve dolayısıyla adrese teslim işe açıktır böyle bir düzenleme yapım işleri ihalelerinin idarenin belirleyeceği isteklilere verilmesinin önünü tümüyle açan bir düzenleme olduğundan tekelciliğin her türlüsünü yasaklayan anayasanın nci maddesine aykırıdır anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında devlet para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemlerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler denilmektedir bu hükümle yalnız fiilen oluşacak tekelleşme ve kartelleşmenin değil anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmenin de önlenmesi görevi devlete verilmiştir bu maddenin gerekçesinde şu açıklama yapılmıştıresas sayısı karar sayısı tekelciliğin her türlüsünün zararlarından fertleri ve toplumu korumak toplumun huzur ve refahı ile de ilgilidirtekel teşkil etmemekle beraber tekel oluşturamayan üretim ve hizmet kuruluşlarının fiyat anlaşmaları üretim hataları coğrafi bölge paylaşma ve benzeri suretlerde gerçekleştirecekleri kartellerde yasaklanmıştır madde gerekçesinde tekelleşme kavramı açıklanırken yalnız tekellerin değil tekel benzeri gruplaşmaların da bu kapsamda görüldüğü belirtilmiştir ayrıca tekelleşmenin önlenmesinin tüketim sektörü yanında hizmet sektörü yönünden de gerekliliği vurgulanmış bu görevin sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir demokrasinin vazgeçilmez koşulu olduğu açıklanmıştır buna göre tekelciliğin her türlüsünün zararından bireyleri ve toplumu korumak kişinin ve toplumun huzuru ve refahı ile de ilgilidir maddede yalnız tekelleşme değil tekel oluşturmayan üretim ve hizmet kuruluşlarının fiyat anlaşmaları coğrafi bölge paylaşma ve benzeri suretle gerçekleştirilecekleri kartelleşme de yasaklanmış devlet bunu engelleyici önlemleri almakla yükümlü tutulmuştur böylece rekabetin ortadan kaldırılması tekellerin ve kartellerin fiyatları oluşturması ve etkilemesi önlenmek istenmiştir denilmiştir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun ncı maddesi ile sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin ile yaklaşık maliyeti eşik değerin yarısını aşan yapım işi ihaleleri tümcesi anayasanın nci inci ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının fıkrasının numaralı bendinden sonra gelen paragraf yürürlükten kaldırılmış tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kural ile sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının numaralı bendinden sonra gelen paragraf yürürlükten kaldırılmış olup kaldırılan paragraftakurum gerekli gördüğü taktirde bu kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırılık bulunduğuna ilişkin iddiaları da inceler ve sonuçlandırır denilmekte diğer bir anlatımla bu kuralın yürürlükten kaldırılmasıyla kamu i̇hale kurumunun resen araştırma yetkisi de elinden alınmaktadır yani kurumun kamu adına inceleme ve denetleme yapma yetki ve görevi ortadan kaldırılmaktadır sayılı yasanın kamu i̇hale kurumunu düzenleyen üncü maddesinin gerekçesinde bu kurumun işlevleri ihale mevzuatına uyum sağlamak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum kurulması gereği ortaya çıkmıştır bu nedenle uluslararası örneklere paralel olarak ihalenin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre içinde i̇darece yapılan işlemlerde mevzuata aykırılık bulunduğuna ilişkin şikayetleri incelemek ve sonuçlandırmak bütün ihale mevzuatınıesas sayısı karar sayısı hazırlamak ve uygulamayı yönlendirmek kamu ve özel sektöre eğitim vermek olarak açıklanmaktadır i̇ptali istenen kural ile kamu i̇hale kurumu yukarda açıklanan gerçek işlevinden uzaklaştırılmakta ve kurumun kamu yararını gözetmek adına önemli bir görevi elinden alınmaktadır anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir denilmektedir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin önde gelen koşullarından birisini oluşturmaktadır bu konuda anayasa mahkemesinin yerleşmiş anlayışını yansıtan kararlarında belirtildiği gibi anayasanın nci maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yararı düşüncesi olmaksızın başka deyimle yalnızca özel çıkarlar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamayacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yararı bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın nci maddesine aykırı nitelikte olur ve dava açıldığında iptali gerekir çıkarıldığı zaman kamu yarârına dayanan kuralın koşulların değişmesi sonucunda kamu yararını karşılayamaz duruma geldiğinde dahi iptali gerekir buna göre yasaların amaç öğesindeki sakatlık başlıbaşına bir aykırılık nedeni oluşturabilecektir denilmiştir görüldüğü üzere bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir kamu ihalelerinin incelenmesinin idareler ile ihale komisyonlarının ihale sürecinde yaptıkları işlemlerden dolayı yapım müteahhidi tedarikçi ve hizmet sunucusuna karşı yasa ile ihdas edilmiş bulunan sorumluluklarının tespiti ihtiyacından doğan ve ihaleye aday ve istekli olmuş gerçek ve tüzel kişilerin itirazen şikayetiyle hayatiyet kazanan itirazen şikayet incelemesine indirgenmiş bir içerikle şikayet konusu edilmeyen tüm kamu ihalelerinin inceleme dışında bırakıldığı bir sistemi getiren düzenlemede kamu yararından söz edilemeyeceği çok açıktır diğer taraftan anayasanın inci maddesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmüne yer verilmiştir anayasa türkiye cumhuriyetinin demokratik bir hukuk devleti olduğunu vurgularken devlet içinde tüm kamusal yaşam ve yönetimin yargı denetimine bağlı olmasını amaçlamıştır anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan kural yönetimin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır i̇ptali istenen kural idarenin işlemlerinin yargısal denetimi ilkesini zayıflatan bir kural olduğundan anayasanın nci maddesine de ters düşeresas sayısı karar sayısı diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının fıkrasının numaralı bendinden sonra gelen paragraf yürürlükten kaldırılmış tümcesi anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun nci maddesi ile sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklenen paragrafın anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun nci maddesi ile sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklenen iptali istenen paragraf ile kamu i̇hale kuruluna dava açma icra takibi yapma ve mahkemelerce verilen kararlara karşı üst mercilere başvurmaktan vazgeçme yetkisi ile üst dereceli mahkemelerce verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesinden vazgeçme yetkisi verilmiştir yasada usul ve esasları belirlenmeden kurula dava açma icra takibi temyiz ve karar düzeltme haklarından vazgeçme yetkisi verilmiş diğer bir anlatımla belirtilen hususlar tümüyle kurulun takdirine bırakılmıştır bu durumda iptali istenen kural ile yürütme organına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmiş yani yasama yetkisinin devri anlamına gelebilecek bir yetki devri yapılmıştır anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlenir değiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklık getirmiştir örneğin günlü k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasa mahkemesinin tarih ek sayılı kararı rg sa diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunuesas sayısı karar sayısı doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun nci maddesi ile sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklenen paragraf anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun nci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının numaralı bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın üncü maddesinin fıkrasında kamu i̇hale kurumunun gelirleri gösterilmiştir i̇ptali istenen kural ile kuruma yapılacak itirazen şikayet başvurularında alınacak başvuru bedelleri ihale yaklaşık maliyetleri ile ilişkilendirilmiş şikayet hakkını kullanılamaz hale getiren yüksek başvuru bedellerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur anayasanın temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı ıncı maddesinde anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir devlet işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır kişinin resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre devletçe tazmin edilir devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır denilmiş ve bu maddenin gerekçesinde de bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amaçlanmaktadır son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu merci ve sürelerin belirtilmesi hak arama hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiştir açıklamasına yer verilmiştir görüldüğü üzere bireylerin sadece yargı önünde değil idari makamlar önünde de sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması anayasal bir zorunluluktur hal böyle iken iptali istenen kural ile getirilen yüksek başvuru ücretleri ihaleye aday ve istekli olmuş gerçek ve tüzel kişilerin kamu i̇hale kurumuna itirazen şikayet başvuruları kolaylaştırılmak yerine anayasanın üncü maddesine aykırı olarak ölçüsüzce sınırlandırmaktadır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunuesas sayısı karar sayısı doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun nci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının numaralı bendi anayasanın nci inci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kural ile idarenin ihalenin iptaline ilişkin işlem ve kararlarından sadece şikayet ve itirazen şikayet üzerine alınanların itirazen şikayete konu edilebileceği ve bu kararlara karşı beş gün içinde doğrudan kamu i̇hale kurumuna başvuruda bulunulabileceği hükme bağlanmıştır böyle bir düzenlemenin ihalenin iptaline ilişkin işlem ve karar şayet şikayet ve itirazen şikayet üzerine alınmamışsa idare hiçbir haklı neden göstermese dahi itirazen şikayete konu yapılamayacak ve kuruma başvurulamayacak anlamına geldiği çok açıktır i̇dare ihale sürecini sonuçlandırmak istemez veya ihalenin üzerinde kaldığı istekliyi herhangi bir nedenle uygun bulmaz ise ben ihaleyi iptal ediyorum diyebilecek ve ihaleyi alan istekli haklı gerekçeleri de olsa uzman kurum olan kamu i̇hale kurumuna itiraz edemeyecektir bu durumda idareye keyfi uygulamalara yol açabilecek çok geniş takdir yetkisi veren söz konu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ilkesiyle bağdaşmayacağı kuşkusuzdur nitekim yukarıda numaralı başlık altında açıklanan anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir denilmiştir diğer taraftan iptali istenen kural ile sadece keyfiliğin önü açılmamakta aynı zamanda kamu i̇hale kurumunun yetki ve görev alanı da daraltılmaktadır bu nedenle kamu yararına dayanmayan iptali istenen kural yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle de anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin i̇kinci fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı i̇dare tarafından şikayet veya itirazen şikayet üzerine alınan ihalenin iptal edilmesi işlemine karşı yapılacak itirazen şikayet başvurularını idarenin iptal gerekçeleriyle sınırlı olarak diğer bir anlatımla idarenin şikayet başvurusu üzerine aldığı kararda belirtilen hususlarla sınırlı olarak incelemesini öngören iptali istenen düzenleme kamu i̇hale kurulunun görev alanını daraltan kamu yararından bütünüyle koparan bir düzenlemedir kamu alımlarının yıllık tutarının ülkemiz gayri safî milli hasılasının una tekabül etmesi kamu i̇hale kurumu başkanının bütçe sunuş konuşması kamu alımlarının etkin bir şekilde denetlenmesinin ülke kalkınması açısından taşıdığı önemin diğer bir anlatımla kamu ihalelerinin denetlenmesindeki kamu yararının açık bir göstergesidir kamu alımları alanında düzenleyici ve denetleyici bağımsız bir idari otorite olan kamu i̇hale kurumunun kamu kaynaklarının verimli ve etkin kullanılmasına alımların saydam ve güvenilir ve her türlü şaibeden uzak bir ortamda yapılabilmesine yönelik denetimlerine sınırlamaların getirilmesinin kamu yararı ile bağdaşmayacağı kuşkusuzdur bu nedenle ve yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle iptali istenen kural anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ek nci maddesinin birinci fıkrasının i̇lk cümlesindeki ile yapım işlerine i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın ek maddesi değiştirilerek çerçeve anlaşmalar yoluyla i̇dareler sürekli biçimde ihtiyaç duydukları mal ve hizmet alımları ile yapim i̇şleri̇ni̇n her defasında ihale yapmak yerine çerçeve anlaşmaya taraf olan istekli ve isteklilerden temin etmelerine imkan sağlama yolu açılmaktadır sayılı yasanın değişiklikten önceki hükmünde çerçeve anlaşmalar sağlık hizmeti sunan idarelerin sürekli biçimde ihtiyaç duydukları mal ve hizmet alımları için uygulanabilen bir yöntem olarak öngörülmüştü yapılan değişiklik ile çerçeve anlaşmanın kapsamı genişletilmiş ve yalnızca sağlık hizmeti sunan i̇darelerce başvurulan bu yöntem bütün i̇dareleri kapsar hale getirilmiş ve yalnızca mal ve hizmet alımları ile sınırlı olan bu anlaşma bu kez iptali istenen ibare ile yapım işleri de çerçeve anlaşmalar kapsamı içine alınmıştır çerçeve anlaşma sürekli biçimde gereksinim duyulan mal ve hizmet alımları için uygulanırken yapım işlerinin de bu anlaşma kapsamına alınması düşündürücüdür zira çerçeve anlaşma ihale yasasının temel ilkeleri göz önünde tutulduğunda zorunlu olmadıkça başvurulabilecek bir yöntem değildir i̇stisnai bir durumduresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kural ile yapım işlerinin de yasa kapsamındaki tüm i̇dareler için başvurulacak bir yol olarak öngörülmesi sayılı kamu i̇hale yasasının rekabet ilkesi ile eşit muamele ilkesini zedeleyen nitelikte taşımaktadır şöyle ki çerçeve anlaşmanın bir istekli ile de yapılabilir olması istekli sayısının üçten az olmamak üzere i̇darece belirlenmesi hususları rekabet ilkesinin gözardı edildiğinin açık bir kanıtıdır sağlık hizmeti sunan i̇dareler için değişiklikten önceki düzenlemede bile istekli sayısının yirmibeş olabileceği öngörülmüştür çerçeve anlaşmanın süresinin ay yıl olabileceği hususu da dikkate alındığında yapım işlerinde de uygulanması öngörülen bu yöntemin rekabet ve eşitlikten yoksun istismara açık i̇darenin işi dilediğine verebilme olanağına sahip bir usul olduğu yadsınamaz anayasanın nci maddesi ile tekelciliğin her türlüsünün zararlarından fertleri ve toplumu korumak toplumun huzur ve refahı ile de ilgilidirtekel teşkil etmemekle beraber tekel oluşturamayan üretim ve hizmet kuruluşlarının fiyat anlaşmaları üretim hataları coğrafi bölge paylaşma ve benzeri suretlerde gerçekleştirecekleri kartellerde yasaklanmıştır açıklanan ve yukarıda numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ek nci maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesindeki ile yapım işlerine ibaresi anayasanın nci inci ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun uncu maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde un anayasaya aykırılığı sayılı yasadaki görev süresi dolmadan boşalan üyeliklere yapılacak atamalarda atananların görev süresinin yerine atandıkları üyenin görev süresiyle sınırlandırılması kuralı aynen korunurken iptali istenen geçici madde ile kurulun mevcut başkan ve üyelerinden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başka bir üyenin görev süresini tamamlamak üzere atanmış olanların görev süreleri atandıkları tarihten itibaren beş yıl olarak uygulanır hükmü getirilerek kişiye özel bir düzenleme yapılmıştır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu ifade edilmiştir hukuk devleti tüm etkinliklerinde hukuka anayasaya ve evrensel hukuk kurallarına ve ilkelerine uyan devlettir evrensel hukuk ilkeleri yasaların soyut genel ve nesnel nitelik taşımasını gerektirir yasaların genelliği ilkesi yasaların özel geçici veya güncel bir durumu gözeterek veya belli bir kişiyi hedef alarak yapılmamasını zorunlu kılar öte yandan anayasanın yasa önünde eşitliki güvenceye almaya yönelik uncu maddesinin aksine iptali istenen kural ile yasa ile kişiye ayrıcalık tanınmakta başka bir üyenin görev süresini tamamlamak üzere atanmış olanların statülerini korumak için özel düzenleme yapılmaktadır ki bu aynı zamanda yasa önünde eşitlik ilkesinin de çiğnenmesi anlamına gelir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktıresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun uncu maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ kamu kaynaklarının verimli ve etkin kullanılmasına alımların saydam ve güvenilir ve her türlü şaibeden uzak bir ortamda yapılabilmesine yönelik kamusal denetime sınırlamalar getiren kamu ihalelerinde rekabet ve eşitlik ilkelerini zedeleyen düzenlemelerin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu ile kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda değişiklik yapılmasına dair kanununun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasındaki en fazla beşte bir oranında ibarelerinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümlenin anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan ncı maddesi ile sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin ile yaklaşık maliyeti eşik değerin yarısını aşan yapım işi ihaleleri tümcesinin anayasanın nci inci ve nci maddelerine aykırı olduğundan nci maddesinin birinci fıkrasının fıkrasının numaralı bendinden sonra gelen paragraf yürürlükten kaldırılmış tümcesinin anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan nci maddesi ile sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklenen paragrafın anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundanesas sayısı karar sayısı nci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının numaralı bendinin anayasanın nci inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ek nci maddesinin birinci fıkrasının i̇lk cümlesindeki ile yapım işlerine ibaresinin anayasanın nci inci ve nci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesi ile sayılı kanuna ekle
4,145
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vakıflar genel müdürlüğü vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesi ile sonuç olarak dava dilekçesine ekli olan toplam adet taşınmazın evveliyat kayıtlarında mevcut olan fakat şu anki tapu kayıtlarında bulunmayan vakıf şerhlerinin yeni tapu kayıtlarına da işlenmesini talep etmiştir davanın yargılaması sırasında bir kısım davalılar taşınmazı satın aldıkları sırada kayıtlarda görünmeyen vakıf şerhinin sonradan işlenmesinin adil olmayacağını dile getirmişler bir kısım davalılar vekilleri de mahkememize sundukları dilekçelerle uzun yıllar sonra davacı idarenin açtığı davanın süre yönünden görülmesi engelini ortadan kaldıran sayılı kadastro yasasında değişiklik yapan gün ve sayılı yasanın maddesi ile getirilen ek madde fıkrasındaki ayrıksı durumun anayasanın maddesindeki hukuk devleti niteliğine maddesindeki eşitlik ilkesine ve maddesindeki mülkiyet hakkına ilişkin düzenlemelere aykırı olduğunu savunmuşlar ve mahkememizce de bu anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur şöyle ki sayılı kadastro yasasının maddesi ile günlük ilan süresi geçtikten sonra dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz hükmü bulunmakta olmasına rağmen kadastro yasasında değişiklik yapılmasına i̇lişkin sayılı yasanın maddesi ile vakıflar yönünden ayrıcalıklı bir hüküm getirilerek şöyle denilmiştir madde sayılı kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir ek madde kadastro veya tapulama haritaları arazi kontrolü yapılmak suretiyle sayısal hale getirilir yapılan çalışmaların sonucu nci maddeye göre ilân edilir ve ilân süresi içerisinde dava açılmayan taşınmaz malların kayıtlarında gerekli düzeltme yapılır tapu kayıtlarında icareteyn veya mukataalı olduğuna dair vakıf şerhi bulunan taşınmazlarda nci maddenin üncü fıkra hükümleri uygulanmaz bu düzenleme ile sınırsız bir zaman sürecinde davacı idareye kadastrodan önceki nedenlere dayanarak taşınmazlara vakıf şerhi işletme hakkı verilmekte ve sonuç olarak vatandaşlarda tapu kayıtlarına ve giderek hukuk devletine olan güven zedelenmekte aymadde diğer yandan vakıf idaresi ile diğer gerçek ve tüzel kişiler arasında eşit olmayan bir durum yaratılmakta aymadde ve ayrıca anayasal güvence altında olan mülkiyet hakkına da müdahale edilmiş olmaktadır aymaddeesas sayısı karar sayısı bu nedenlerle anayasaya aykırı olduğu kanaati mahkememizde oluşan adı geçen yasal düzenlemenin anayasa mahkemesince gözden geçirilmesini isteme gereksinimi duyulmuştur
368
esas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesi hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanunkanun hükmünde kararname hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte olması gerekir davacı hakkında olaya ilişkin ceza soruşturmakovuşturması bulunmadığı kaçak akaryakıt satışı ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı kiracısını taşınmazından tahliye etmeye çalıştığı kiracısının kaçak akaryakıt satışını gerçekleştirdiği dosya içerisinde yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinden görülerek sayılı petrol piyasası kanununun maddesine günlü sayılı kanunun maddesiyle eklenerek sekizinci fıkranın birinci cümlesinde yer almakta iken günlü sayılı kanunun maddesiyle değiştirilerek bendinde yer alan hükmün dava konusu işlemin dayanağı olması nedeniyle ilgili kanun maddesinin bu davada uygulanacak nitelikte bir kural olduğu anlaşılmaktadır sayılı petrol piyasası kanununun maddesine günlü sayılı kanunun maddesiyle eklenerek sekizinci fıkranın birinci cümlesinde yer almakta iken günlü sayılı kanunun maddesiyle değiştirilerek bendinde sayılı kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez denilmek suretiyle kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen tesislere ilişkin düzenleme yapılmıştır sayılı petrol piyasası kanununun i̇dari yaptırımlar başlığı altında düzenlenen nci maddesinde dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan haliyle aynen lisans sahibi kişiler hakkında bu kanuna bu kanuna göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere kurumun yazılı talimatlarına veya lisanslarına kayıtlı hususların herhangi birine riayet edilmediği takdirde kurum tarafından ön araştırma veya soruşturma başlatılır ayrıca ilgiliye onbeş gün içerisinde aykırılıkların giderilmesi aksi halde bahse konu piyasa faaliyetlerinin geçici bir süre için durdurulabileceği veya doğrudan doğruya iptal yaptırımının uygulanacağı ihbar edilir bu ihbara rağmen onbeş günlük sürenin bitiminde aykırılıklar giderilmezse kurum piyasa faaliyetini otuz günden az yüzseksen günden çok olmamak üzere geçici olarak durdurur geçici durdurma süresince tehlikeli eylemin veya kötü niyetin veya ürünlerde zarar oluşmasının önlenmesi ile faaliyetin durdurulmasına neden olan durumun ortadan kaldırılmasına ilişkin faaliyetler dışında hiçbir piyasa faaliyeti yapılamaz lisans iptalleri kurumca yapılacak soruşturma neticesine göre karara bağlanır kaçak veya menşei belli olmayan ürün ikmal edenlerin lisansı iptal edilir teknik düzenlemelere uygun olmayan ürün ikmal edenler zararı tazmin etmekle yükümlüdür akaryakıt istasyonu kapsamında sürdürülen bayilik faaliyetlerinin bu kanuna veya bu kanuna istinaden çıkarılan düzenlemelere aykırılığının kurumca tespiti halinde anılan istasyonda yapılan akaryakıt ikmali kurumca geçici veya süresiz olarak mühürleme suretiyle durdurulur iptale veya mühürlemeye ilişkin usul ve esaslar kurumca çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen faaliyetlerini sürdüren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri hakkında türk ceza kanununun üncü maddesi hükümleri uygulanır bu kanuna göre yapılan talep veya işlemlerde kanuna karşı hile veya gerçek dışı beyanda bulunulduğunun tespiti halinde lisans iptal olunur teknik düzenlemelere uygun olmayan petrol ikmali nedeniyle kullanıcıya verilen zarar ve hasarların tazmini hususu kullanıcıların muhatap olduğu lisans sahibi gerçek ve tüzel kişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır uygulamaya ilişkin usul ve esaslar çıkarılacak yönetmelikte belirlenir dağıtım şirketinin lisansının iptal edilmesi veya faaliyetinin geçici olarak durdurulması halinde dağıtım şirketine bağlı bayiler diğer dağıtım şirketlerinin bayii olarak faaliyetlerini sürdürürler ek fıkra sk md sayılı kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez ek fıkra sk md kaçakçılık fiilinin sadece ulusal marker seviyesi ile ilgili olması durumunda geçici durdurma kararı akredite laboratuvar analiz sonucuna göre verilir akredite laboratuvar analiz sonucunun bildirilmesine kadar kaçak akaryakıt satışını engelleyecek idari tedbirler kurum tarafından alınır ek fıkra sk md seyyar kontrol cihazı ile yapılan ulusal marker kontrol sonucunun geçersiz çıkması halinde alınan numune en geç beş iş günü içinde laboratuvara teslim edilir laboratuvar yapılması istenilen analizleri numune özellikleri değişime uğramadan on beş gün içinde yapar ve sonucunu en geç üç iş günü içinde kuruma bildirir hükmü sayılı petrol piyasası kanununun i̇dari yaptırımlar başlığı altında düzenlenen nci maddesinde yürürlükte bulunan haliyle aynen değişik md i̇dari yaptırımlar tedbirler lisans iptalleri ve idari para cezalarından oluşur bu kanuna göre idari para cezaları tedbirler ve lisans iptallerinin uygulanması bu kanunun diğer hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz bu kanuna göre verilen idari para cezaları alınan tedbirler ve lisans iptalleri diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez bu kanuna göre idari yaptırımlar aşağıdaki usulde yürütülür lisans sahibi kişiler hakkında bu kanuna ikincil mevzuata veya lisans hükümlerine kurul kararlarına aykırı davranılması hâlinde kurul tarafından belirlenen niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olan fiiller için ilgilisine kurum veya kurumca yetkilendirilen kuruluşlar tarafından otuz gün içerisinde aykırılığın giderilmesi aksi halde hakkında geçici durdurma yapılabileceği ihtar edilir verilen ihtar süresi sonunda mevzuata aykırı durumu devam ettirenlerin ilgili piyasa faaliyeti altmış gün süre ile geçici olarak durdurulur niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olan fiilin tespit tarihinden itibaren iki yıl içerisinde tekrar edilmesi hâlinde ise ihtar işlemi uygulanmaksızın ilgili piyasa faaliyeti altmış gün süre ile geçici olarak durdurulur geçici durdurma süresince tehlikeli eylemin veya kötü niyetin veya ürünlerde zarar oluşmasının önlenmesi ile faaliyetin durdurulmasına neden olan durumun ortadan kaldırılmasına ilişkin faaliyetler dışında hiçbir piyasa faaliyeti yapılamaz geçici durdurma süresi sonunda da tespit edilen aykırılıklar giderilmezse faaliyetin durdurulmasına devam edilerek soruşturma başlatılır ve gerekli idari yaptırımlar uygulanır lisans iptalleri kurumca yapılacak soruşturma neticesine göre karara bağlanır yapılan geçici durdurma sonrasında mevzuata aykırı durumun ortadan kalkması hâlinde geçici durdurma hali sona erdirilir lisans sahibi kişiler hakkında bu kanuna ikincil mevzuata veya lisans hükümlerine kurul kararlarına aykırı davranılması hâlinde niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olmayan fiiller ile sayılı kanunda belirtilen akaryakıt kaçakçılığına ilişkin fiiller için ilgilisi hakkında kurum tarafından doğrudan idari soruşturma başlatılarak gerekli yaptırımlar uygulanır lisans sahibinin ilgili piyasa faaliyeti niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olmayan kötü niyet veya tehlikeli eylem sonucunu doğuran fiilleri nedeniyle kurumca geçici olarak durdurulabilir sayılı kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez kaçakçılık fiilinin sadece ulusal marker seviyesi ile ilgili olması durumunda geçici durdurma kararı akredite laboratuvar analiz sonucuna göre verilir akredite laboratuvar analiz sonucunun bildirilmesine kadar kaçak akaryakıt satışını engelleyecek idari tedbirler kurum tarafından alınır seyyar kontrol cihazı ile yapılan ulusal marker kontrol sonucunun geçersiz çıkması hâlinde alınan numune en geç beş iş günü içinde laboratuvara teslim edilir laboratuvar yapılması istenilen analizleri numune özellikleri değişime uğramadan onbeş gün içinde yapar ve sonucunu en geç üç iş günü içinde kuruma ve ilgililerine bildirir lisans almaksızın lisansa tabi bir faaliyet gösterildiğinin tespiti hâlinde tesisler lisans alınıncaya veya bu kanuna göre lisans gerektirmeyen faaliyet gösterecek hale getirilinceye kadar mühürlenir ve ilgililer hakkında soruşturma başlatılır mühürlemeye ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir bu kanuna göre yapılan talep veya işlemlerde kanuna karşı hile veya yalan beyanda bulunulduğunun tespiti hâlinde lisans iptal olunur kaçak ürün ikmal edenlerin lisansı iptal edilir teknik düzenlemelere uygun olmayan ürün ikmal edenler zararı tazmin etmekle yükümlüdür teknik düzenlemelere uygun olmayan akaryakıt ikmali nedeniyle kullanıcıya verilen zarar ve hasarların tazmini hususu lisans sahibi gerçek ve tüzel kişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır uygulamaya ilişkin usul ve esaslar çıkarılan yönetmelikle belirlenir mühürlemeye rağmen faaliyetlerini sürdüren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin suçun işlenişine iştirak eden yetkilileri hakkında tarihli ve sayılı türk ceza kanununun üncü maddesi hükümleri uygulanır hükmü yer almaktadır mevcut duruma göre hakkında olaya ilişkin ceza soruşturmakovuşturması bulunmayan ve kaçak akaryakıt satışını gerçekleştiren kiracısını tahliye etmeye çalışan akaryakıt istasyonunun mülkiyetini elinde bulunduran davacının sahibi olduğu tesise günlü sayılı petrol piyasası kanununun maddesine günlü sayılı kanunun maddesiyle eklenerek sekizinci fıkranın birinci cümlesinde yer almakta iken günlü sayılı kanunun maddesiyle değiştirilerek bendinde yer alan hüküm gereği mühürleme işlemi kaldırılmamakta ve lisans verilme imkanı bulunmamaktadır anılan kanun hükmünde yer alan bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez ibaresinin anayasaya aykırılığı yönünden değerlendirilmesinde anayasamızın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesi en kısa tanımıyla vatandaşların hukukî güvenlik içinde bulundukları devletin eylem ve işlemlerinde hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi anlatır anayasada açıkça belirtilmemiş ve düzenlenmemiş olmakla birlikte uygar milletlerce kabul edilmiş genel hukuk kaidelerinden biri olan bu ilke anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadında anayasanın ikinci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi kapsamında anayasaya uygunluk denetiminde esas aldığı ölçü normlar anayasallık bloku arasında bulunmaktadır hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet demektir hukuk devletinin dayandığı hukuki temellerden birisi ve belki de en önemlisi idarenin hukuka bağlılığının sağlanmasıdır bu da ancak idarenin idare hukuku sahasında tesis ettiği işlem ve eylemlere karşı idari yargı yolunun özel hukuk hükümlerine göre yaptığı faaliyetlerine karşı ise adli yargı yolunun açık tutulmasıyla mümkün olabilir ayrıca bu açıklık sadece şekli değil hakkın korunmasına yönelik sonuç doğurucu nitelikte olmalıdır oysa hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama imkânı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü ile herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme imkânı sağlayan ve böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir koruma mekanizmasına kavuşturan hükme aykırı yasal düzenleme yapıldığı sonucuna varılmaktadır dava konusu olayda sayılı kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen tesislerde lisansa tabi faaliyette bulunmak ve mühürlerin kaldırılması amacıyla yapılan başvuruların reddine yönelik işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmekte ancak kanunda açık bir şekilde bu tesisler için bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez hükmü uyarınca kurum tarafından lisans verilmeyeceği öngörüldüğünden ve henüz adli yargı sürecinde işletmeci lehine verilmiş kesinleşmiş karar bulunmadığından idari yargı merci tarafından mülkiyet sahibi tarafından yapılan başvurunun reddi kararı için uyuşmazlığın esasına yönelik hususlar irdelenemediğinden söz konusu ibare anayasanın ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırılık taşımaktadır diğer yandan anayasanın inci maddesinin üncü fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmü yer almaktadır anılan maddede teminata bağlandığı üzere suç ve cezaların kanuniliği ve şahsiliği ceza hukukunun en önemli genel ilkelerindendir sözü edilen yasal düzenlemede ise her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kurum tarafından geçici olarak durdurulacağı ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmeyeceği öngörülmek suretiyle sadece idari tespitler nazara alınarak ilgili tesis sahibi kişiler hakkında olayla ilgili ceza soruşturmasıkovuşturması bulunmasa bile peşin olarak suçlu sayılmış gibi idari yaptırım uygulanmakta ancak lisans sahibi hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararının kesinleşmesinden sonra söz konusu tesis için lisans alma ve mühürlerin kaldırılması imkanı bulunmaktadır görüldüğü üzere anayasadaki ifadenin tam aksini öngören kanundaki söz konusu ibare anayasanın inci maddesine de aykırılık taşımaktadır anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir hükmüne yer verilerek çalışma ve sözleşme hürriyeti temel hak ve özgürlükler arasında sayılmış anılan maddede söz konusu hürriyetin özel bir sınırlandırılma sebebine yer verilmemiş yine anayasanın gün ve sayılı kanunun nci maddesi ile değişik üncü maddesinde yer verilen temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmü ile de temel hak ve hürriyetlerin yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği ve bu sınırlamanın ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen inci maddesinde özel bir sınırlandırma sebebi sayılmamasına karşın söz konusu maddede yer verilen hüküm davacının bu işletmeyi devrederek elde edeceği sermaye ile farklı bir alanda çalışma hakkını ölçülülük ilkesine aykırı surette sınırlandırmaktadır şöyle ki bahsi geçen maddenin ilgili fıkrasına bütün olarak baktığımızda anılan düzenlemenin mefhumu muhalifinden faaliyetleri kesin hükme kadar durdurulan ve bu süre içinde başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmeyecek olan söz konusu tesisin aleyhe verilen ve kesinleşen mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edileceği belirtildikten sonra lisans sahibine verilen idari para cezasının ödenmesi halinde bu tesis için farklı kişilere lisans verilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır buna göre verilen idari para cezasını ödemek kaydıyla kaçakçılık fiilini işlediği kesinleşmiş mahkeme kararı ile ortaya konularak lisansı iptal edilen lisans sahiplerine bile söz konusu işletmeyi lisans alma şartlarını taşıyan kişilere devretme hakkı tanınmasına karşın henüz hakkında verilmiş bir mahkûmiyet hükmü hatta ceza soruşturmasıkovuşturması bulunmayan kişinin söz konusu yargılama sürecinin sona ermesine kadar ki bu süreç ülkemizde çok uzayabilmekte ve müteşebbisin mahvına sebep olabilmektedir işletme hakkında hiçbir tasarruf hakkında bulunamamasını öngören düzenleme anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır nitekim uyuşmazlık konusu olayda söz konusu tesisin tarihinde mühürlenmesine karşın tesis işletmecisi hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı henüz bulunmadığı tesis mülkiyet sahibi hakkında da olayla ilgili ceza soruşturmakovuşturması bulunmadığı açıktır anayasanın maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır anayasal anlamda mülkiyet hakkı ekonomik değer ifade eden ve değeri parayla ölçülebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma semerelerinden yararlanma ve tasarruf etme olanağı veren bir haktır bu bağlamda malikin mülkünü kullanma semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması veya mülkünden yoksun bırakılması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder anayasanın maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen anayasanın maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmektedir mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin anayasaya uygun olabilmesi için anılan hüküm gereğince sınırlamanın kanuna dayanması kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir kamu yararı kavramı devlet organlarının takdir yetkisini de beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanıma elverişli olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir kaçakçılık fiillerinin engellenmesi amacıyla söz konusu tesislerin işletmecilerinin ve bu fiilleri işleyen diğer kişilerin lisanslarının iptali ya da tedbir olarak faaliyetlerinin durdurulması noktasında kamu yararı bulunduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır kuralla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacına dönük olması yeterli olmayıp ayrıca ölçülü olması gerekir ölçülülük ilkesi elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını ve aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını orantılılık ise getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir öngörülen tedbirin ulaşılmak istenen kamu yararı karşısında maliki olağan dışı ve aşırı bir yük altına sokması durumunda müdahalenin orantılı ve dolayısıyla ölçülü olduğundan söz edilemez görüldüğü üzere ölçülülük ilkesini aşarak temel hak ve hürriyetlerden olan mülkiyet hakkına kısıtlama getiren düzenleme anayasanın bu yönüyle de ve inci maddelerine aykırıdır hüküm açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı petrol piyasası kanununun inci maddesinin günlü sayılı kanunun maddesiyle eklenerek sekizinci fıkranın birinci cümlesinde yer almakta iken günlü sayılı kanunun maddesiyle değiştirilerek bendinde yer alan bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez ibaresinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anılan ibaresinin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına kararın birer örneğinin taraflara tebliğine işbu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak birer onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi
2,801
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ maddeleri̇ i̇ptal sebepleri̇ tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kararın üncü ve inci maddeleri anayasanın çeşitli maddelerine aykırıdır üncü maddenin anayasaya aykırılık durumu türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kararın üncü maddesi ile türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün inci maddesi değiştirilmiştir ancak bu değişiklikle ihdas edilen bir kısım hükümler anayasaya açıkça aykırıdır şöyle ki üncü madde ile değiştirilen inci maddenin birinci fıkrasının bendinin maddeler üzerinde ayrıca soru sorulamaz hükmü anayasanın nci nci ve nci maddelerine aykırıdır anayasanın nci maddesine göre yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez yasama yetkisi devredilemiyeceği gibi bu yetkiden vazgeçilemez ve bu yetkinin kullanılması engellenemez anayasanın nci maddesine göre ise türkiye büyük millet meclisinin görevlerinden biri de kanun koymak değiştirmek ve kaldırmaktır yani yine yasama faaliyetinde bulunmaktadır bilindiği gibi yasama faaliyeti türkiye büyük millet meclisinin dolayısıyla milletvekillerinin asıl faaliyet alanını teşkil etmektedir kanunlar yapılırken milletvekillerinin soru sorması yasama faaliyeti içinde çok önemli bir yer tutar soru ve cevap fikirlerin dolayısıyla da kararın oluşmasında en önemli etkendir öte yandan kanunlar maddelerden oluşur kanunlar hazırlanırken maddelerle ilgili olarak soru sormayı yasaklamak yasama faaliyetini kısıtlamak anlamına gelir böyle bir kısıtlama ise anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı düşer ayrıca da yasama faaliyeti esnasındaki soru ve cevaplar hem milletvekillerinin hem araştırmacıların ve hem de uygulayıcıların aydınlanmalarını sağlar onlara ışık tutar soru sorma yasağı ise söz konusu kimselerin aydınlanma hak ve imkanını büyük ölçüde kısıtlar böyle bir kısıtlamanın ise anayasanın nci maddesine demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktıresas sayısı karar sayısı kısaca yasama faaliyeti esnasında anlaşılmayan maddelerle ilgili olarak bazı sorular sormak milletvekilleri için hem bir görev hem de bir haktır bu hak anayasanın hem ruhunda hem de ve nci maddelerinde mündemiçtir anayasanın yasama meclisi üyelerine sağladığı görev hak ve yetkiler bir tüzük değişikliği ile ortadan kaldırılamaz zira her bir milletvekili ayrı ayrı kanun koyucu hak ve yetkilerine sahiptir üncü madde ile değiştirilen inci maddenin bendi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır söz konusu bendi aynen şöyledir tasarı veya tekliflerin yürürlük ve yürütme maddeleri ile yabancı devletlerle veya milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanmasının uygun bulunduğuna ilişkin tasarıların maddeleri üzerinde görüşme açılmaz ve önerge verilemez yukarıda maddeler üzerinde ayrıca soru sorulamaz hükmünün anayasanın nci ve nci maddelerine aykırılık durumunu açıklarken belirttiğimiz gerekçeler burası yani bendi için de aynen geçerlidir bu münasebetle gerekçeler tekrar edilmeyecektir ancak ilave edelim ki kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisine sahip olan türkiye büyük millet meclisinin bir kanunun yürürlük tarihinin değiştirilmesi öne alınması veya ertelenmesi için önerge vermesinin tüzükle yasaklanması keza millet egemenliğini yakından ilgilendiren yabancı devletlerle veya milletlerarası kuruluşlarla yapılacak anlaşmaların uygunluğuna ilişkin tasarıların maddeleri üzerinde görüşme açmasının veya önerge vermesinin yine tüzükle engellenmesi anayasanın nci maddesine açıkça aykırı düşer ayrıca dava konusu bendinden anlaşıldığına göre yabancı devletlerle veya milletlerarası kuruluşlarla yapılacak anlaşmaların onaylanmasına ilişkin tasarılar madde madde müzakere edilip oylanmayacak bir bütün olarak görüşülüp oylanacaktır daha açık bir ifade ile yabancı devletlerle veya milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanmasının uygun bulunduğuna ilişkin tasarılar üç maddeden oluşmaktadır maddeleri üzerinde görüşme açılamayacağına ve önerge verilemeyeceğine göre bu tür tasarıların maddelerine geçme diye bir şey olamayacak tasarı sadece ve sadece bir defa oylanacaktır böyle bir uygulama ise anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı düşecektir çünkü inci maddenin ikinci fıkrası kanunların şekil bakımından denetlenmesini düzenlerken son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığıesas sayısı karar sayısı hususuna bakılacağını belirtmektedir halbuki bendine göre uygunluk kanunu için son oylama hiçbir zaman yapılmayacak ilk oylama ile sürekli olarak yetinilecektir ayrıca müzakereye açılmayan oylanıp kabul edilmeyen maddeler hiçbir zaman için kanun sayılamaz üncü madde ile değişik inci maddenin dördüncü fıkrasının anayasaya aykırılık durumu sözü edilen dördüncü fıkra aynen şöyledir maddeler üzerinde siyasi parti grupları hükümet ve komisyona beşer dakika süre ile söz verilir görüldüğü gibi dava konusu hüküm kanun maddeleri üzerinde milletvekillerine söz hakkı tanımamaktadır demokratik parlamenter sistemde temel görev ve yetki konusunda yasama faaliyeti esnasında kanun maddeleri görüşülürken milletvekillerine söz hakkı tanımayan bir tüzük hükmünün hem sistemin hem de anayasanın ruhuna aykırı düşeceği açıktır nitekim anılan tüzük hükmü anayasanın ruhuna nci maddesinde ifadesini bulan demokratik hukuk devleti ilkesi ile nci ve nci maddelerine aykırıdır kısaca vekilleri susturulan bir millet özgür sayılamaz inci maddenin anayasaya aykırılık durumu tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kararın çerçeve inci maddesiyle i̇çtüzüğün inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde temel kanunları i̇çtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi ile doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünü ile veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü ile maddeler üzerinde önerge verilip verilemeyeceğinin tespitine hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun önerisi üzerine genel kurulca karar verilebileceği gibi danışma kurulunda oybirliği sağlanamaması halinde siyasi parti gruplarının önerisi üzerine genel kurulca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyu ile de karar verilebilir hemen ilk bakışta fark edileceği gibi i̇çtüzüğün yeni inci maddesi hem demokratik parlamenter sistemin ruhuna hem de anayasanın inci ve ncı maddelerine açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı i̇çtüzüğün yeni inci maddesinin anayasanın ncı maddesine aykırılık durumu yeni inci maddeye göre bazı kanunlar için uygulanacak özel görüşme ve oylama usulünün tespitine danışma kurulunda oybirliği sağlanamaması halinde siyasi parti gruplarının önerisi üzerine genel kurulca üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun oyu ile de karar verilebilir bu hüküm anayasanın ncı maddesinin birinci fıkrasına açıkça aykırı düşmektedir çünkü ncı maddenin birinci fıkrasına göre anayasada başkaca bir hüküm yoksa türkiye büyük millet meclisi toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir anayasamız bütçe ve anayasa değişiklikleri dışında kanunların görüşülüp oylanması konusunda başkaca bir hüküm öngörmemiştir halbuki i̇çtüzüğün inci maddesi bir kısım kanunların oylanması konusunda anayasadan farklı olarak başkaca yeni usuller öngörmektedir bu usuller kabul edildiği takdirde beşte üç çoğunluğa sahip iktidar ya da böyle bir çoğunluk kanun yapmada yerleşmiş yasal ve anayasal yöntemi terketmiş i̇çtüzükteki usulleri by pass etmiş olacaktır tarifi tanımı kriterleri önceden belirlenmediği için hemen her düzenleme temel kanun usulüne tabi tutulacak müzakere ve münakaşadan kaçınılabilecektir bu ise anayasanın karar ilkesini zedelemiş olacaktır kısaca i̇çtüzüğün öngördüğü bu yeni usul yani danışma kurulunda oybirliği sağlanamaması halinde siyasi parti gruplarının önerisi üzerine genel kurulca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyu ile de karar verilebilir hükmü anayasaya uygun düşmemektedir söz konusu hükmün iptali gerekir i̇çtüzüğün yeni inci maddesinin anayasanın inci maddesine aykırılık durumu anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesine göre i̇çtüzük hükümleri siyasi parti gruplarının meclisin bütün faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir i̇çtüzüğün yeni inci maddesi anayasanın bu açık hükmünü tamamen etkisiz hale getirmektedir çünkü yeni inci madde temel kanunları i̇çtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi ile doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünü ile veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin genel kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü ile maddeler üzerinde önerge verilip verilemeyeceğinin tespitine hükümetin esas komisyonun veya grupların teklifi danışma kurulunun önerisi üzerine genel kurulca karar verilebileceğiesas sayısı karar sayısı hükmünü içermektedir bu hüküm demokratik sistemin temel unsuru olan muhalefeti bütünüyle susturacak demokrasinin bir gereği olan hoşgörü ve uzlaşmayı ortadan kaldıracak yasama organını bütünüyle yürütme organının emrine sokacak hatta türkiye büyük millet meclisini hükümetin gönderdiği tasarıları emir ve talimatlar doğrultusunda kanunlaştıran pasif bir kurum haline getirecek niteliktedir gerek esas komisyonda gerekse genel kurulda kararların çoğunlukla alınmış olması bu tehlikeleri önlemek için yeterli değildir çünkü bunların her ikisi de hükümete ve meclise egemen olan çoğunluğun elindedir bir tek elde toplanmış olan böyle bir gücün karşısında muhalefetin söz hakkını ve hareket olanaklarını garantiye almak gerekir sadi büyükeren anayasaya uygunluk denetimi ve kesin hükümlerin çatışması amme i̇daresi dergisi sayı o a i̇ enstitüsü bunun yolu da meclislerde yapılan görüşmeler sırasında ya da bunların onayladıkları kanun metinlerinin kapsamı içinde çoğunluğun muhalefeti baskı altına almasını engellemektirmavrice duverger seçimle gelen krallar bilimsel i̇nceleme dizisi sayfa dan aktaran büyükeren ibit türkiye uygulamasında muhalefet komisyonlarda büyük ölçüde etkisizleştirilmiştir çünkü önemli tasarı veya tekliflerin hemen hemen tamamı esas komisyon olarak plan ve bütçe komisyonuna gönderilmektedir bilindiği gibi plan ve bütçe komisyonunda iktidar partilerinin anayasadan kaynaklanan mutlak bir üstünlüğü vardır bu münasebetle komisyonlarda pek etkili olamayan muhalefet partileri dengeleme görevlerini genel kurulda yapmaya çalışmaktadırlar muhalefet partileri i̇çtüzüğün yeni inci maddesi sebebiyle artık genel kurulda da bir varlık gösteremiyecekler dengeleme görevlerini yapamayacaklardır neticede türkiye büyük millet meclisi yukarıda da belirtildiği gibi hükümetten gelen tasarıları bir harfine bile dokunmadan emir ve talimatlar doğrultusunda kanunlaştıran bir kurum haline gelecektir şu an bile kanunlaşan metinlerin undan fazlasının hükümetten gelen tasarılar olduğu dikkate alınırsa işaret edilen korkunç tehlikenin basit bir evhamdan ibaret olmadığı anlaşılır bu sebepledir ki demokratik sistemi özümsemiş birçok kimse haklı olarak kaygılarını dile getirmekte bir yazarımız da büyük bir endişeyle şu soruyu sormaktadır meclisi by pass etmenin yolu açılırsa hükümet şu yasayı da çıkarıverin diye derin devletin nasıl baskılarına maruz kalacağını göremiyor mu taha akyol fetret devri tarihli milliyet gazetesi kısaca i̇çtüzüğün yeni inci maddesi anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasına açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı i̇çtüzüğün yeni inci maddesinin anayasanın nci maddesine aykırılık durumu anayasanın nci maddesine göre türkiye cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir hukuk devleti keyfi uygulamalar yapamaz halbuki i̇çtüzüğün değişik inci maddesi keyfi uygulamalara yol açabilecek bir takım belirsiz kavramlar içermektedir örneğin hangi kanunlar temel kanundur temel kanun olmanın ölçütleri nelerdir ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi ile doğrudan ilgili kanunlar hangileridir hangi teklif veya tasarılar kapsamlıdır bir tasarı veya teklifin kapsamlı olup olmadığı hangi kriterlere göre kim tarafından nasıl belirlenecektir bünyesinde bu kadar belirsiz kavram taşıyan ve kaçınılmaz olarak muhalefet partilerini etkisizleştirecek olan bir düzenlemenin yeni inci maddenin anayasanın nci maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırı düşeceği gayet açıktır yeni inci maddenin anayasanın ruhuna aykırılık durumu anayasamız demokrasiyi hoşgörüyü ve uzlaşmayı esas almıştır bu sebepten dolayı da hemen başlangıç kısmında kuvvetler ayrılığı i̇lkesini benimsemiştir buna karşılık i̇çtüzüğün değişik inci maddesi yasama organını yürütme organının emrine verecek kuvvetler dengesini sarsıcı muhalefet partilerini dışlayan kavgacı bir yapıya sahiptir nitekim sozkonusu madde türkiye büyük millet meclisinde çok hazin kavgalara sebep olmuştur yürürlüğü durdurma sebepleri̇ tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kararın dava konusu hükümleri anayasanın ncı ve inci maddelerine açıkça aykırıdır sözkonusu hükümlerin uygulanması halinde telafisi imkansız bir takım zararların ortaya çıkacağı gayet açıktır sayılı kararın anayasaya açıkça aykırı olan hükümleri hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmesi halinde hukuk sistemimizde herhangi bir boşluk meydana gelmeyecek dolayısıyla türkiye büyük millet meclisinin çalışmalarında hiçbir aksama olmayacaktır dava konusu hükümler hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmeyip bilahare iptal kararı verildiği takdirde işbu iptal kararı büyük ölçüde etkisiz kalacaktır sonuç gerek yukarıdan beri arzedilen sebeplerden gerekse sayın mahkemenizin resen tespit edeceği gerekçelerden dolayı anayasanın ve inciesas sayısı karar sayısı maddelerine açıkça aykırı olan tarih ve sayılı türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kararın çerçeve üncü maddesiyle değiştirilen i̇çtüzüğün inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin maddeler üzerinde ayrıca soru sorulamaz hükmü ile d bendi ve dördüncü fıkrası çerçeve inci maddesi ile değiştirilen i̇çtüzüğün inci maddesi hakkında yürürlüğün durdurulması ve iptal kararı verilmesini saygılarımla arzederim
1,785
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir koalisyon protokolunda i̇nsan hakları bakanlığı kurulması gündeme gelmiş ve bu bakanlık başlangıçta devlet bakanlığı olarak sayın mehmet kahramanın bakanlığında göreve başlamış i̇nsan hakları bakanlığı kanunu yıl kadar önce yüce meclise sevkedilmiştir anayasa komisyonunda böyle bir bakanlığın olamayacağı çünkü insan hakları ihlallerinin prensipte icradan geldiğini icranın da kontrolünun anayasamız gereği yargı organına verildiğini icra içinde adalet bakanlığından ayrıca yeni bir bakanlık kurulmasının fiili bir faydası olmadığı gibi yargıya müdahale manası da çıkabileceği ve hatta manaya geleceği ifade edilmiş karşı durulmuş bizzat iktidar kanadı partilerin her ikisine de mensup milletvekillerince kanuna karşı direnilmiştir anayasa komisyonunda ncü oturumunda üye yapısının değişik olduğu bir anda siyasi otoritenin de etkisiyle komisyondan çıkan yasa tasarısı bu defa meclis gündeminde i̇ktidar ve muhalefet millet vekillerinin direnciyle karşılaşmıştır hükümet meclis iradesine rağmen protokolde taahhüdümüz var bu bakanlığı kuracağız diye günlerce ısrar etmiş meclis direnmiştir adeta yüce meclisin kendi iradesini korumak için büyük bir mücadele ile hükümete yaptığı bu direnç netice vermiş i̇ktidar kanunu meclisten geçirememiştir i̇nsan hakları bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun tasarısı olarak meclis gündeminde olan bu kanun bu defa müsteşarlık olarak aynen kanun hükmünde kararname ile kanunlaştırılmıştır bu kanun hükmündeki kararnamenin dayanağı olan resmî gazetenin tarihli nüshasında yayınlanan sayılı yetki kanunu daha önce mahkemenizce iptal edilen tarih ve sayılı yetki kanunu ile aynı olup hatta onu aşan ilave hükümleri de taşımaktadır diğer taraftan bu yetki kanunu amaç kapsam ilkeler noktasından da açık ve net olmayıp noksanlıkları havidir anayasamızın ncü maddesinin son fıkrası anayasa mahkemesi kararlarının yasama organı için de geçerli olduğunu amir bulunup sayılı yetki kanunu iptal edilen yetki kanununun aynısı olup anayasa mahkemesinin bağlayıcılık vasfına riayet edilmediğinden yok hükmündedir buna dayalı ki temelde daha önce iptal edilen sayılı yetki kanununa dayalı sayılacak çıkarılan iş bu kanun hükmünde kararname anayasanın ncü maddesine aykırıdır bir anayasa mahkemesi kararına rağmen çıkarılmıştır anayasa mahkemesinin bağlayıcılık hükmüne aykırıdır yetki kanununda çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amaç kapsam ve ilkeleri net olarak belli olmadığından buna dayalı olarak çıkarılan kanun hükmündeki kararnamede hukuki mesnetten yoksundur anayasamızın nci maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verebilir demektedir yetki kanunu yani sayılı yetki kanunu türkiye büyük millet meclisinde tarihinde görüşülmüş olup fiilen bu kanun hükmündeki kararnameyi tarihte başbakanlıkla görevlendirilen tansu çi̇ller takip etmiştir tarihte başbakan cumhurbaşkanı seçilmiş erdal i̇nönü politikadan çekileceğini beyan etmiş hükümet istifa etmiştir tansu çi̇ller hükümeti ise henüzesas sayısı karar sayısı kurulmamıştır hükümetin teşekkülü tarihinde yapılmıştır bu sebeple olmayan bir hükümete yetki verilmiş olup hangi müstacel işin ne zaman hangi amaç kapsam ve ilkeler doğrultusunda kullanılacağı belli değildir belli olması da hükümet belli olmadığından çok tabiidir bu sebeple kanun hükmündeki kararname anayasanın nci maddesinin ve ncü fıkralarına aykırıdır bir başka söyleyişle hukuki temele oturmamaktadır anayasanın nci maddesinin ve nci fıkraları ve keza ncu fıkrası kararnameler resmi gazetede yayımlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmündeki kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür yayımlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte yürürlükten kalkar burda öngörülen acil bir halde kanun hükmünde bir kararname çıkarılması halinde süratle türkiye büyük millet meclisinin önüne sunmaktır ve meclistede acilen görüşülüp karara bağlamaktır meclise sunulmazsa yürürlükten kaldırmak yani meclisi devre dışı bırakmamaktır bu anayasayla teminat altına alınmaktadır hükümete sürat kazandırılıyor meclis devre dışı bırakılmıyor herhangi bir kanun komisyonlarda ve mecliste görüşülürken danışma kurulu önerisi veya meclis kararı olarak i̇çtüzük nci madde gereğince gündemde öne alma imkanı vardır keza komisyonlarda da bu imkan olduğu gibi öncelikle görüşme kararı alınabilir mecliste i̇ktidar partileri çoğunlukta olduğu için anayasada bu hükümler olmasa dahi istedikleri kanunu mecliste öncelikle görüşebilirler nitekim mecliste görüşülen kanunlar tetkik edildiğinde hükümetin devamlı gündeme hakim olduğu ve hatta mecliste bunun büyük şikayetlere sebep olduğu bir gerçektir anayasadaki bu hükümler hükümete rağmen meselenin öncelikle ele alınması içindir bu itibarla hükümetin mecliste herhangi bir kanunu öncelikle görüştürmekte zorluğu yoktur filhakika bu kanun hükmündeki kararnameye konu olan kanun yüce mecliste günlerce görüşülmüş münakaşa edilmiş meclis iradesi bunu kanunlaştırmamıştır bu defa hükümet anayasanın nci maddesinin nci fıkrasındaki gibi kanun hükmündeki kararnameyi resmi gazetede yayınladıktan sonra meclise sunacağına tam anayasaya aykırı bir şekilde senedir meclisteki bir tasarıyı meclis iradesine kabul ettiremediği için kanun hükmünde kararname olarak çıkarmış bulunmaktadır anayasanın tamamen lafsına ve ruhuna aykırı olan bu işlem ile meclis dışlanmakta hiç de ivedi olmadığı açıkça belli olan bir husus kanun hükmünde kararname olarak meclise sevkedileceğine meclisin gündeminden çekilerek kanun hükmünde kararname yapılmaktadır i̇ktidar yetkilileri bu kanun hükmündeki kararnameleri müdafaa ederken ne yapalım senedir meclisten geçiremedik koalisyon protokolünde millete vaadimiz var mecbur kaldık kanun hükmünde kararname yaptık diyerek bu ihlale açıkça sahip çıkmaktadırlar bu sebeplerle çıkarılan kanun hükmünde kararname anayasaya aykırı bulunmaktadır anayasamızın ıncı maddesi egemenliğin millete ait olduğunu ve bunu organları eliyle kullanacağını ifade etmekte olup ve uncu maddeler yasama yürütme ve yargı yetkisini ayrı ayrı belirtmekte ve anayasamız kuvvetler ayrılığına göre tanzim edilmiş bulunmaktadır bu i̇nsan hakları müsteşarlığı ile kurulan teşkilat kuvvetler ayrılığı prensibine aykırı olup hem yürütmeye hem yargıya müdahale edici daha doğrusu görevleri tedahül edeceği ve yargı bağımsızlığıyla bağdaşmayacağı açık olup anayasanın ve uncu maddelerine ve anayasanın temel yapısına aykırıdır ve yüce meclise de bu gerekçelerle kabule şayan görülmemiş ve kanunlaştırılmaması için direnilmiştiresas sayısı karar sayısı kaldı ki sayılı yetki yasasının iptal edildiği duyulmuş henüz gerekçeli karar neşredilmemiştir bu yetki yasasının iptali bizim başlangıçtan bu yana söylediğimiz hususlara kuvvet kazandırmaktadır kanun kuvvetinde kararnamenin uncu maddesi başbakanın veya ilgili devlet bakanlığının onayı ile yerli ve yabancı kişi ve kuruluşların hizmetlerinden yararlanma imkanını vermektedir bu ise anayasamızın inci maddesine aykırı olup anayasa mahkemesinin bu hususta daha önce verilmiş kararları bulunmaktadır
921
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarihinde teaş tarafından ösym başkanlığına yaptırılan devlet memurluğu sınavını kazanarak balıkesir trafo merkezine atanmasına karar verilen davacının sayılı yasanın maddesi uyarınca açıktan atama onayının iptaline ilişkin gün ve sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davanın reddi yolunda ankara i̇dare mahkemesince verilen günlü k sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istemiyle gelen dosya incelenerek gereği görüşüldü sayılı bazı kurum ve kuruluşların korunması ve güvenliklerinin sağlanması hakkında kanunun işe alınmada aranacak şartları belirleyen maddesinin bendinde yapılacak soruşturma sonucu başvurma tarihine göre son beş yıl içinde herhangi bir siyasi partiye üye olmamak veya siyasi parti organları veya bağlı kuruluşlarında görev yapmamış bulunmak kuralına yer verilmiştir dava konusu uyuşmazlıkta davacının atama onayının iptaline ilişkin işlem yukarıda sözü edilen yasa maddesine göre tesis edildiğinden uyuşmazlık esas itibariyle işlem dayanağı yasa hükmünün anayasaya uygun olup olmadığının belirlenmesi ile çözümlenebilecektir türkiye cumhuriyeti anayasasının eylül tarihinden ilk genel seçimler sonucu toplanacak türkiye büyük millet meclisi başkanlık divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde çıkarılan kanunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceğini öngören geçici maddesinin son fıkrası gün ve sayılı tc anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanunun maddesi ile madde metinden çıkarıldığından sözü edilen dönem içerisinde yürürlüğe giren sayılı yasanın maddesinin bendinin anayasaya aykırılığı nedeniyle incelenmesi ve iptali için anayasa mahkemesine başvurulması dairemizce gerekli görülmüştür dayanılan anayasa kuralları madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar madde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz madde çalışma herkesin hakkı ve ödevidiresas sayısı karar sayısı devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır madde her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez sayılı yasanın genel gerekçesinde kamu kuruluşlarının ve özel kişilere ait olan kurum ve kuruluşların günün koşullarına uygun şekilde korunması için devletçe alınan genel güvenlik önlemlerine ek olarak bu yerlerden bakanlar kurulunca tespit edilenlerde özel güvenlik örgütü kurulması veya özel güvenlik önlemlerinin tesis ettirilmesi veya her ikisine birden yer verilmesi suretiyle korunmalarının sağlanması için bu kanun tasarısının hazırlandığı belirtilmiştir personelde aranacak şartların düzenlendiği maddenin gerekçesinde ise özel güvenlik teşkilatında çalıştırılacak personele silah kullanma yetkisi dahil genel zabıtaya tanınan bir çok yetkinin tanınmış olduğu bu nedenle anılan teşkilat personelinde aranacak asgari niteliklerin kanunda gösterilmesinin uygun görüldüğünden söz edilmiştir hükümet teklifinde anayasaya aykırılığı görülen bendi madde metinde yer almamış i̇çişleri komisyonu raporunda tasarının polis mevzuatına paralel olması benimsenerek bu nedenle maddeye ilave edilmiştir ancak gerek sayılı emniyet teşkilatı kanununda gerekse devletin diğer kolluk kuvvetlerinin tabi olduğu kanunlarda örneğin sayılı çarşı ve mahalle bekçileri kanunu uzman jandarma kanunu uzman erbaş kanunu vs benzeri bir hükme yer verilmemiştir aslında ilgili meclis tutanaklarının incelenmesinden emniyet teşkilatına alınacaklarda aranacak şartlara paralel olması amacı ile getirilen madde hükmünde belirtilen koşulun gerekliliği konusunda inandırıcı ve kabul edilebilir bir gerekçeye rastlanmamış olup olağanüstü dönemin kendine özel siyasal yargılarının etkisiyle yasada yer aldığı sonucuna ulaşılmıştır bu bağlamda hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayrımın gözetilmeyeceğini kurala bağlayan anayasanın maddesi uyarınca kamu görevlileri hakkında yasalarda öngörülen kısıtlamaların hizmetin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi amacına uygun olması gerekmektedir yani kısıtlama ile yürütülen hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması gerekmektedir anayasanın kişilere tanıdığı siyasi parti üyesi olma hakkının ancak memuriyet statüsüne girdikten sonra devlet memurunun tarafsızlığının zedelenmemesi amacı için kullanılamayacağı açık olup devlet memuru statüsüne girmeden önce kullanılabilecek bu hakkın memuriyete giriş için yasaklayıcı bir şart olarak aranması eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi sözü edilen maddeye de aykırıdır zira kişilerin memur statüsüne girmeden önce siyasi bir partiye üye olmalarının daha sonra yürütecekleri kamu hizmetini ne şekilde etkileyeceği konusunda günün koşullarına uygun bir neden sonuç bağı kurulamayacağı gibi böyle bir yasaklamanın temel hakkın özüne dokunulamayacağını öngören anayasanın maddesine de uyarlık göstermeyeceği açıktır öte yandan temel hakların sınırlandırılmasındaki amaç ile sınırlamanın sonucu arasında yapılacak düzenlemenin hukuka ve kamu gereklerine uygunluğunu belirleyecek en önemli unsur ölçülülük ilkesi olup bu anlamda maddede öngörülen kısıtlamanın bizzat kendisinde veesas sayısı karar sayısı özellikle yıllık bir süreye bağlanmasında ölçülülük ilkesinin esas alındığı anayasanın maddesine uyarlık bulunmamıştır sözkonusu nitelik şartı sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce yürürlüğe giren ve türk personel rejimini genel olarak düzenleyen sayılı devlet memurları kanununda yer almadığı gibi sayılı yasadan sonra yürürlüğe giren ve kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personelinin statüsünü düzenleyen sayılı kanun hükmünde kararnamede de bulunmamaktadır bu nedenle böyle bir yasaklayıcı hükmün sadece sayılı yasada koruma ve güvenlik görevlileri için aranması anayasanın maddesindeki kanun önündeki eşitlik ilkesine ters düşer diğer yasalarda da memurluk statüsünün devamı sırasında siyasi parti üyeliğine girmenin yasaklandığı ve disiplin cezası ile karşılandığı görülmekte ise de bu koşulun memuriyetten önceki bir dönem için aranarak memurun görevine son verilmesi ile daha sonra gerçekleşmesi sonucunda disiplin cezası verilmesi çok farklı sebep ve sonuçları doğurmaktadır kaldı ki toplum ve devlet adına yetki kullanan ve çok önemli kararlar veren üst düzey kamu personelinde hizmete giriş için aranmayan böyle bir kısıtlamanın güvenlik görevlileri için aranmasında anayasanın sözü edilen maddesine uyarlık bulunmamıştır sonuç olarak dava konusu uyuşmazlıkta davacının koruma ve güvenlik görevlisi olarak atanmasına ilişkin onayın hakkında yapılan güvenlik soruşturmasında göreve girmeden önce bir siyasi partiye üye olduğunun tespit edilmesi sonucu iptal edilmesine neden olan yasa hükmünün hukuksal ve anayasal açıdan kabul edilebilir bir düzenleme olarak düşünülemeyeceği kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
956
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararı aynen şöyledir davacı vekili tarafından mahkememize açılan davada davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde çalışmakta iken tarihinde iş akdinin sendikal nedenlerle sona erdirildiğini belirterek iş akdinin feshinin geçersizliğine müvekkilinin işe iadesine feshin sendikal nedenle yapılmış bulunması nedeni ile yıllık ücreti tutarında tazminata ve işe iade kararı kesinleşinceye kadar geçen süreye ait aylık ücret ve sosyal hakların işe iade kararına uyulmaması halinde eksik ödenen ihbar tazminatı ile kıdem tazminatına ve aylık ücreti tutarında tazminata karar verilmesini istemiştir davalı vekilleri savunmalarında özetle davanın yersiz olduğunu taşeronun sözleşmesinin asıl işverenle sona ermesi nedeni ile iş akitlerinin haklı nedenle sona erdirildiğini sendikal neden olmadığını davanın reddini istemişlerdir yargılamanın devam ettiği sırada tarihli celsede resen anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş taraf vekillerinden bu hususta beyanda bulunmaları istenmesine rağmen gerekçeli kararın yazıldığı tarihe kadar bu hususta beyanda bulunmamışlardır i̇ptali̇ talep edi̇len sayili yasanin i̇lgi̇li̇ maddesi̇ sayılı yasa madde i̇şverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde işveren işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır i̇şçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir i̇şçi işe başlatılırsa peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir i̇şe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir i̇şçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır i̇şçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu oluresas sayısı karar sayısı bu maddenin birinci ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir i̇lgi̇li̇ sayili yasa hükümleri̇ sayılı yasa madde i̇ş sözleşmesi feshedilen işçi fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir i̇şçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde bu iddiasını ispatla yükümlüdür dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır mahkemece verilen kararın temyizi halinde yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir özel hakemin oluşumu çalışma esas ve usulleri çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir i̇lgi̇li̇ anayasa hükümleri̇ anayasa madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa madde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır anayasa madde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz anayasa madde çalışma herkesin hakkı ve ödevidiresas sayısı karar sayısı devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır anayasa madde herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar i̇ncelenen mahkememiz dosyasında davacının iş akdinin sendikal nedenlerle ve geçersiz nedenle sona erdirilmesi nedeni ile sayılı yasanın maddesine göre feshin geçersizliğine işe iadesine ve sendikal tazminat ile boşta geçen süreye ait aylık ücret ve diğer hakların ve aylık tazminatın tahsiline karar verilmesini tarihli dilekçesiyle talep etmiştir davalı vekillerinin yetki itirazında bulunmaları nedeni ile i̇stanbul i̇ş mahkemesi tarihinde yetkisizlik kararı vermiş yargıtay hdsinin tarihli kararı ile onanan hüküm sonrası dava mahkememizde yasal süresinde açılmıştır talep ve dava tarihi nazara alındığında davacının davasını süresinde açtığı ve hakkında davanın kabulü halinde iptali talep edilen sayılı yasanın maddesinin uygulanması söz konusu olduğundan anayasanın maddesine göre mahkememizin anayasa mahkemesine başvurma hakkı bulunmaktadır i̇ncelenen mahkememiz dosyasında davanın açıldığı tarih tarihidir sayılı yasanın maddesine göre mahkememizde davanın iki ay içinde sonuçlandırılması ve yargıtayın da bir ay içinde kesin olarak karar vermesi gerekmektedir mahkememizce anayasa mahkemesine resen başvurma kararı alındığı tarih tarihli celse olup davanın açıldığı tarihten itibaren bir yıla yakın süre geçmiş olmasına rağmen henüz karar verilmemiş olması nedeni ile söz konusu yasada belirtilen ve lehe karar verilmesi halinde uygulanması gereken aylık ücret ve sosyal hakların ödenmesine karar verilmesi hükmünün bu durumda anayasaya aykırılık teşkil etmesidir yasada aylık ücret ve sosyal hakların ödenmesi gerektiğini belirten yasa koyucu bu süreyi iş akdinin feshinin tebliğinden itibaren bir ay içinde dava açma iki aylık yargılama süresi ve bir aylık yargıtay süresi olarak ay olarak belirlemiş olduğu anlaşılmaktadır ancak ülkemiz mahkemelerindeki ve özellikle de büyük şehirlerdeki i̇ş mahkemelerinin iş yükü nazara alınmadan yasa maddesi olarak yasaya konulan bu hüküm bu davamızda açık olarak ne kadar işçi aleyhine bir hüküm olduğunu ve anayasanın sosyal güvenlik hükümleri ile bağdaşmadığı ortaya çıkmaktadır halen mahkemelerdeki iş akdinin feshinin geçersizliği nedeni ile açılan davalar ne kadar zorlansa da kesinlikle aylık süre içinde bitirilmesi mümkün bulunmadığı gibi yargıtay hdsinde de ağır iş yükü nedeni ile bir aylık süre içinde kesin olarak karara bağlanamamaktadır mahkememizden verilmiş bir sene öncesinin kararları halen yargıtay incelenmesinden dönmemiş bulunmaktadır yargılamadaki bu gecikmeleri bu şekilde tespit ettikten sonra iptali talep edilen sayılı yasanın maddesini anayasa hükümleri ile tartışmak gerekmektedir davacının davasını kazanması durumunda mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesi durumunda davacı işçiye ödenmesi gerekecekesas sayısı karar sayısı çalıştırılmayan süreye ait ücretin aya kadar olduğu belirlenmiş ve bu miktarın değiştirilemeyeceği de hüküm altına alınmıştır davanın bu davamızda olduğu gibi ve özellikle diğer davalarda da aylık süre içinde kesin olarak sona ermemesi durumunda davacı işçi davayı kazanmış olsa dahi en çok aylık ücret ve sosyal hakları alacak bunun üzerindeki ücret ve diğer haklarını alamayacaktır bu ise anayasanın maddesinde belirlenen toplumun huzuru adalet anlayışı sosyal bir hukuk devletidir hükümlerine uygun bulunmamaktadır öncelikle iş akdinin feshinin geçersiz olması ile fesih işlemi fesih tarihinden itibaren geçersiz olduğundan iş akdi hiç sona ermemiş gibi kurulduğu tarihten itibaren devam eder bir hale gelmektedir aylık süreden fazla devam eden bir davada işçinin bir kusuru bulunmamaktadır kusuru olmayan davacı işçiye davanın sona erdiği tarihe kadar olan ücret ve diğer haklarının verilmemiş olması toplumun özellikle emeği ile geçinen işçi toplumunun huzurunu bozan bir olaydır bu husus adalet anlayışı ile de uygunsuzluk yaratmaktadır zira mahkeme işçinin iş akdinin işvereni tarafından feshini geçersiz saymakta ancak davacının davasının aydan fazla sürmüş bulunmasına rağmen ancak aylık ücretini vermektedir bu hususun adalet anlayışı ile çelişmekte olduğu açıktır ayrıca bu husus sosyal bir hukuk devleti ilkesine de aykırılık yaratmaktadır sosyal bir hukuk devletinde çalışanların haklarının korunması esastır i̇ş akdi haksız olarak feshedilen ve haksızlığı mahkeme önünde kanıtlayan çalışanın çalıştırılmadığı süreye ait ücretinin davanın davacının elinde olmayan etkenlerle uzamasından dolayı aydan fazlasının verilememesi sosyal bir hukuk devletinde korunması mümkün olmayan bir davranış olarak kabulü gerekmektedir bu nedenlerle kararın kesinleşmesine kadar geçen çalıştırılmayan süreye ait ücreti en çok ay olarak sınırlandıran bu hüküm anayasanın belirtilen hükmüne aykırı olduğundan iptali gerekmektedir anayasanın maddesindeki hükümde devletin temel amaç ve görevleri düzenlenmiş olup bu amaç ve görevler içinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olarak belirlemiştir görüldüğü gibi devlet kişilerin refah huzur ve mutluluğunu sağlamak ile görevli kılınmış sınırlayan ekonomik siyasal ve sosyal engelleri kaldırmakla ve maddi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmakla yükümlü kılınmıştır sayılı yasanın maddesindeki süreyi ayla sınırlandırmakla bu hükme aykırı hareket etmiş bulunmaktadır zira emeği ile çalışıp topluma ve devlete üretim sağlayan işçinin iş akdinin feshi davasının sonucunda haklı bulunmasına rağmen davanın mahkemelerin ağır iş yükü nedeni ile uzamasından zarar görmekte ancak en çok aya kadar ücretini ve diğer haklarını alabilmekte bunun üzerindeki örneğin aylık veya bir yıllık ücret ve diğer haklarından mahrum kalmaktadır bu husus ise devletin amaç ve görevlerini düzenleyen bu hükmüne aykırı bulunmaktadır anayasanın maddesinde çalışma hakkı ve ödevi düzenlenmiştir çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye yönelik ekonomik ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı hüküm altına alınmıştır sayılı yasa da çalışma barışını sağlamak ve çalışanları korumak için çıkarılmış bir yasadır bu husus yasanın maddesinde açık olarak belirtilmiştir ayrıca anayasanın maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır sayılı yasanın maddesi bu iki anayasa hükmü nazara alındığında aykırılık teşkil etmektedir zira yukarıda da açıklandığı gibi davaların aydan fazla sürmesi seneye yakın olması hatta geçmesi nazara alındığında davacı işçi ancak en çok aylık ücret veesas sayısı karar sayısı diğer haklara mahkemenin karar vereceği nazara alındığında haklı olan davacının ayın üzerindeki sosyal hakları ve ücretinin verilememesi sosyal güvenlik hakkına da aykırı bulunmaktadır zira yasanın bu mevcut uygulamasında en çok aylık sürenin dışında davasında haklı olan davacının sosyal hakları askıda kalmaktadır i̇ş akdinin feshinin geçersizliğine karar verildiğinde yukarıda da belirtildiği gibi iş akdi başlangıcından beri devam eder hale gelecektir fesih hiç olmamış gibi düşünülecektir bu durumda en çok aylık ücretin yanında diğer sosyal haklar yönünden ücretin ekleri düşünüldüğü gibi fesihle birlikte ödenmeyen ssk primleri de gündeme gelmektedir diğer sosyal haklar kapsamını geniş alıp bunların da içinde düşünülmesi zorunludur zira akdin feshi ile prim ödemesi kesildiğine göre feshin geçersizliğine karar verilmekle ödenmeyen primlerin de ödenmesi gündeme gelmektedir yasanın bu haliyle kuruma işverenin ancak davacıya ait en fazla aya kadar primlerini mahkeme kararına dayalı olarak gecikmiş olarak ödemesi mümkün olabilecektir ancak aydan fazla süren davalar söz konusu olduğunda sosyal güvenli̇k hakki aydan sonrası için yok olmaktadır bu yok olmada davacının kusuru bulunmamakta davalı işverenin hatalı feshi ile iş yoğunluğu nedeni ile davaların yasada belirtilen sürede sonuçlandırılamamış olması gelmektedir bu haliyle anayasa ile güvenlik altına alınmış olan sosyal güvenlik hakkının yok sayılması anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir bu nedenle de iptali gerekmektedir açıklanmasına çalışılan nedenler nazara alındığında sayılı yasanın maddesinde iş akdi işveren tarafından feshedilen işçinin açmış olduğu feshi̇n geçersi̇zli̇ği̇ ve i̇şe i̇ade davasında haklı bulunup feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilen davacı işçinin davasının iş yoğunluğu nedeni ile aydan fazla sürmesi halinde yasa ile belirlenen ve haklı olması nedeni ile işveren tarafından işe başlatılmamasının cezası olarak ödenmesi öngörülen aylık ücret ve diğer sosyal hakların ödenmesi yönündeki hüküm anayasanın yukarıda açıklanmasına çalışılan ve maddeleri ile kanunlarin anayasaya aykiri olamayacağina dai̇r maddesine aykırı olduğu düşüncesine varıldığından hükmün iptalini talep etmek gerekmiştir taraflar resen yapılan bu başvuru nedeni ile gerekçeli kararın hazırlanmasına kadar geçen bu süre içinde yazılı olarak bu hususta beyanlarını sunmadıklarından taleple birlikte gönderilmesi mümkün olmamıştır sonuç ve talep yukarda açıklanmasına çalışılan nedenlerle sayılı yasanın maddesindeki kararin kesi̇nleşmesi̇ne kadar çaliştirilmadiği süre i̇çi̇n i̇şçi̇ye en çok aya kadar doğmuş bulunan ücret ve sosyal haklari ödeni̇r hükmündeki en çok aya kadar olan ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden i̇ptali̇ne karar veri̇lmesi̇ hususu anayasanın maddesine göre talep olunur
1,874
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir prof dr fethi i̇diman tarafından eylül üniversitesine yapılacak rektör ataması için cumhurbaşkanına sunulan rektör adaylarının belirlenmesine ilişkin yükseköğretim kurulu kararının iptali isteğiyle açılan davada sözkonusu aday belirleme işleminin dayanağı olan sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olduğu öne sürüldüğünden sayılı yasanın maddesi uyarınca dava dosyası incelendi sayılı yükseköğretim kanununun maddesinde devlet üniversitelerinde rektör profesör akademik ünvanına sahip kişiler arasından görevdeki rektörün çağrısı ile toplanacak üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilecek adaylar arasından cumhurbaşkanınca atanır rektörün görev süresi dört yıldır süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabilirler ancak iki dönemden fazla rektörlük yapılamaz rektör üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzelkişiliğini temsil eder rektör adayı seçimleri gizli oyla yapılır oy veren her öğretim üyesi oy pusulasına yalnız bir isim yazabilir birinci toplantıda öğretim üyelerinin en az yarısının hazır bulunması şarttır bu sağlanamadığı takdirde toplantı saat ertelenir ve nisap aranmaksızın seçime geçilir bu toplantıda en çok oy alan altı kişi aday olarak seçilmiş sayılır bunlardan yükseköğretim kurulunun seçeceği üç kişi atanmak üzere cumhurbaşkanına sunulur vakıflarca kurulan üniversitelerde rektör adaylarının seçimi ve rektörün atanması ilgili mütevelli heyet tarafından yapılır hükmü yer almaktadır anılan maddenin anayasaya aykırılığı sorununun incelenebilmesi için öncelikle yükseköğretim kurumlarının devlet yapısı içindeki yeri görevleri yönetim organları görev ve yetkileri ile bu yetkilerin kullanılmasındaki sınırların ortaya konulması sonra da anılan yetkilerin cumhurbaşkanına tanınan anayasal yetkilerle karşılaştırılması gerekmektedir hizmet yönünden yönetim kuruluşları arasında yer alan bu haliyle devletin merkez teşkilatı dışında bulunan üniversiteler bilimsel özerkliğe sahip çağdaş eğitim ve öğretim esaslarına dayalı bir düzen içinde eğitim öğretim bilimsel araştırma yayın ve danışmanlık yapmak üzere kurulan kamu tüzelkişilikleridir nitekim anayasanın maddesinde de anılan genel niteliklere yer verilmiştir üniversiteler ile bağlı kuruluşların düzenli ve verimli çalışmasının sağlanmasında bilimsel faaliyetlerin anayasada belirtilen amaçlar doğrultusunda yürütülmesinde bilimsel ve idari gözetim ve denetim ile üniversiteler ve yükseköğretim üst kuruluşları arasında iletişimin gerçekleştirilmesinde birinci derecede yetkili ve sorumlu bulunan rektörlerin seçimi ve atanması da yine anayasanın ve sayılı yasanın maddesinde düzenlenmiştir hukuki süreç gözönüne alındığında sayılı yasanın yürürlüğe giren ilk halinde rektörlerin yükseköğretim kurulunun önereceği kişi arasından cumhurbaşkanınca atanacağı önerilenlerin atanmadığı ve yeni aday gösterilmediği hallerde cumhurbaşkanınca doğrudan atama yapılacağı hükme bağlanmış iken madde günlü sayılı kanunla değiştirilerek üniversitede öğretim üyeleri tarafından yapılan oylamada en çok oyu alan aday arasından yükseköğretim kurulunun seçeceği kişinin atanmak üzere cumhurbaşkanına bildirilmesi şeklinde düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı sözkonusu düzenleme ile üniversitenin yönetiminde birinci derecede yetkili ve sorumlu olan rektörün atanması üniversite öğretim üyelerinin demokratik seçimine bağlanmakla birlikte oylamayla belirlenen adaylar arasından yükseköğretim kurulunca yeni bir seçim yapılarak aday sayısının indirilmesi ve cumhurbaşkanınca atama yapılmak üzere belirlenen adayın isminin sunulması yolu benimsenmiştir yükseköğretim kurulunun görevlerinin belirlendiği anayasanın maddesinde ise kurulun genel görevinin yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek ve bilimsel faaliyetleri yönlendirmek olduğu bu genel göreve ilişkin görev yetki sorumluluk ve çalışma esaslarının kanunla düzenleneceği belirtilmektedir sorunun yasal gelişim süreci dikkate alınarak değerlendirilmesinden atama yapmak üzere cumhurbaşkanına sunulacak rektör adaylarının belirlenmesinden üniversite öğretim üyelerinin demokratik katılımının sağlanmasının anayasanın maddesinde belirtilen demokratik toplum düzeninin gereklerine daha uygun düştüğünde kuşku bulunmamaktadır üniversite öğretim üyelerince yapılan seçimlerin sonuçlarının yükseköğretim kurulunca yeniden değerlendirmeye alınması ve adeta önceki seçim sonuçlarını yok sayacak nitelikte yeniden seçim yapılarak aday sayısının indirilmesi öğretim üyelerine tanınan seçim hakkının ortadan kaldırılmasına yol açtığı hatta ilk seçimi anlamsız kıldığı gibi kurulca yapılan bu seçimin anayasanın maddesinde yeralmayan bir yetkinin kullanılması niteliğinde olduğu da açıktır bir başka deyişle sayılı yasanın maddesiyle yükseköğretim kuruluna tanınan aday sayısını indirme yetkisi anayasanın maddesinde yer alan yükseköğretim kurulunun genel planlama düzenleme yönetme denetleme ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirme yetkisinin dışında ve anılan yetkiyi aşar nitelikte bir yetkidir öte yandan anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı belirtilmektedir yasal gelişim ile rektör adaylarının belirlenmesinde üniversite öğretim üyelerinin oylarına başvurulması yoluyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir gelişim yaşanmakla birlikte tanınan seçim hakkının sınırlı sayıda üyeden oluşan yükseköğretim kurulu üyelerince yeniden değerlendirilmesi hatta ilk seçimi anlamsız kılması yukarıya alınan anayasa hükmündeki demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı sınırlama niteliğinde olup düzenlemenin bu haliyle de anayasa aykırı olduğu sonucuna varılmıştır anayasaya aykırılık sorununun cumhurbaşkanına tanınan yetkiler yönünden değerlendirilmesine gelince cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin belirlendiği anayasanın maddesinde üniversite rektörlerini seçmek cumhurbaşkanının görevleri arasında sayılmış maddede ise kanunun belirlediği usul ve esaslara göre rektörler cumhurbaşkanınca seçilir ve atanır hükmüne yer verilmiştir görüldüğü üzere rektörlerin belirlenmesiyle ilgili olarak cumhurbaşkanına tanınan yetki seçim ve atama yetkisidir tek başına yaptığı işlemler yönünden sorumsuzluğu bulunan ve anılan işlemlere karşı yargı yolunun kapalı bulunduğu cumhurbaşkanına tanınan bu seçim ve atama yetkisinin sınırlandırılamayacağı veya yalnızca anayasayla sınırlandırılabileceği tartışmasızdır zira anayasanın maddesinde hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz açık hükmü yeralmaktadıresas sayısı karar sayısı buna göre cumhurbaşkanına tanınan rektörleri seçim yetkisinin yükseköğretim kurulunca yapılan bir başka seçim ile indirilmesi suretiyle sınırlandırıldığı sözkonusu sınırlandırmaya ilişkin anayasada herhangi bir açık hüküm bulunmadığı bu haliyle anayasada yer almayan bir yetkinin kanunla yükseköğretim kuruluna tanındığı sonucuna ulaşılmaktadır her ne kadar anayasanın maddesinde rektörlerin kanunun belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde cumhurbaşkanınca atanacağı belirtilmekte ise de sözkonusu kanunla belirlenecek usul ve esasların rektör adaylarının nitelikleri aday olabilme şartları oy kullanacakların nitelikleri seçimlerin yapılış şekli ve seçim süreleri gibi usul ve esaslar olarak anlaşılması gerektiği anılan ifadenin sınırsız bir kanuni düzenlemeye atıf olarak nitelendirilmemesi gerektiği açıktır aksi düşüncenin cumhurbaşkanınca yapılacak seçim ve atama yetkisinin özüne zarar vereceğinde kuşku bulunmamaktadır bu genel açıklamalar ışığında sayılı yasanın maddesinde yeralan bunlardan yükseköğretim kurulunun seçeceği üç kişi ibaresinin cumhurbaşkanına tanınan seçim ve atama yetkisinin sınırlandırılması yükseköğretim kuruluna anayasada yer almayan genel görev ve yetkilerini aşar nitelikte yetkiler tanınması öğretim üyelerine tanınan demokratik hakların sınırlandırılması yönlerinden tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca anayasaya aykırılık hakkında karar verilmek üzere dosyada bulunan belgelerin onaylı örnekleriyle birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
957
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ askerî yüksek i̇dare mahkemesi daireler kurulunun günlü esas sayılı kararının iptali istenen kuralla ilgili gerekçe bölümü aynen şudur anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinin i̇ncelenmesi̇ eşitlik i̇lkesine aykırı olup olmadığı anayasamızın başlangıç bölümünde her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu temel ilkesine yer verildikten sonra uncu maddesinde aynen herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır denilmek suretiyle eşitlik kavramı hakkında düzenlemede bulunulmuştur anayasa mahkememiz kendisine intikal eden davalar dolayısıyle muhtelif kararlarında eşitliğin tarifini yapmış ve bu kavram hakkındaki geniş görüşlerini belirtmiştir bu cümleden olarak gün ve sayılı resmî gazetede yayınlanan gün ve sayılı kararında eşitliğin amacını her türk vatandaşının ve bu arada türk kamu görevlisinin maddede sayılan çeşitli durumlara bakılmaksızın yasalar önünde hukuki yönden eşit sayılmalarını sağlamaktır maddedeki eşitliğin bir anlamı da yasaların koyduğu kurallara uyarlık bakımından kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında değişik uygulama yapılmamasıdır gün ve sayılı kararında anayasanın uncu maddesi aynı hukuki durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırım yapılmasını önlemeyi amaçlar bir başka anlatımla bu maddede yer alan eşitlik ilkesi eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliği ifade eder şeklinde ve şubat tarih ve sayılı resmî gazetede yayınlanan gün ve k sayılı kararında ise özgürlüklerle ilgili olarak anayasada yer alan en önemli kavramlardan birini de yasa önünde eşitlik ilkesi oluşturmaktadır bu kural anayasasında anayasasına nazaran daha ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir şöyle ki eşitlik açısından ayırım yapılmayacak hususlar madde metninde sayılanlarla sınırlı değildir benzeri sebeplerle de ayırım yapılamayacağı esası getirilmek suretiyle ayırım yapılamayacak konular genişletilmiş ve böylece kurala uygulama açısından da açıklık kazandırılmıştır anayasanın uncu maddesinde yer alan eşitlik kavramıyla kanun önünde eşitlik yani hukuki eşitlik kastedilmiştir bu ilkeyle bir tek kişiye veya kimi topluluklara aynı durumda bulunan yurttaşlardan daha çok veya daha geniş hak ve yetkiler tanımak yoluyla kanun karşısında eşitlik ilkesinin çiğnenmesi yasaklanmaktadır denilmek suretiyle eşitliğin tarifi amacı ve açıklaması yapılmıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın üncü bölümünde yargı başlığı altında askerî adlî ve idarî mahkemeler ile bu mahkemelerde görev yapacak askerî ve adlî hâkim ve savcıları kapsar biçimde ve ayırım yapmaksızın hükümler getirilmiş bulunmaktadır bu hükümler mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik ve savcılık teminatı hâkimlik ve savcılık mesleği başlıkları altında genel olarak hâkimlik ve savcılık mesleklerinin özelliğinden doğan bir takım teminat ve bağımsızlığı düzenleyen ve içeren hükümler mahiyetini taşımaktadır bu hükümler yukarıda da belirtildiği gibi askerî ve adlî hâkim ve savcılar ile sivil ve askerî mahkemeleri kapsar hükümlerdir bu hükümlerden inci maddenin üncü fıkrası hâkim ve savcıların hakları ve ödevleri aylık ve ödenekleri meslekte ilerlemeleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir amir hükmüne yer vermiş bulunmaktadır keza anayasanın askerî yargı başlığını taşıyan inci maddesinin üncü fıkrası askerî hâkimlerin özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı ilkelerine göre kanunla düzenlenir demektedir bu durumda inci maddenin üncü fıkrasında inci maddenin üncü fıkrasına yapılan atıftan da anlaşılacağı gibi anayasa koyucu aylık ve ödenekler konusunda da tüm hâkimler arasında bir ayırım yapmak istememiştir hal böyleyken sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesi fıkrasıyla askerî hâkimlere emekli olmaları halinde fiili görevde bulundukları sırada almakta oldukları yüksek yargı tazminatının yarısının verilmesi şeklinde hüküm getirilmiş olmasının anayasanın uncu maddesinde tanımlanan eşitlik ilkesine aykırılığının ciddi olduğu kanısına varılmıştır bir an için askerî hâkimlerin subay olmaları nedeniyle bir yıl karşılığı ay yıpranma zammı aldıkları ve bu durumun emekli aylık ve ödeneklerine yansıdığı düşünülebilirse de adlî hâkim ve savcıların yılda bir terfi etmelerine karşılık askerî hâkimlerin yılda bir terfi etmeleri keza adlî hâkim ve savcıların yaşına kadar hizmet görebilmelerine karşılık anayasa md askerî hâkim ve savcıların yaş haddinin kanunla düzenlenmesine anayasa md ve kanunlarla bu haddin en fazla da hâkim general olabilenleri kapsar biçimde olduğuna göre yine denge askerî hâkimlerin aleyhine bozulmuş olmaktadır kaldıki yıpranma zammı askerlik hizmetinin zorluklarından doğan riskleri karşılamak ve mesleği bu zorluklara rağmen çekici bir hale getirmek amacına matuf olmak üzere diğer türk silahlı kuvvetlerine mensup subay ve astsubaylara verildiği gibi askerî hâkimlere deverilmektedir bu bakımdan askerî hâkimlerle adlî hâkim ve savcıların ücretle ödeneklerinin karşılaştırılmasında başka bir ifadeyle eşitlik değerlendirilmesinde ölçü olarak alınmamalı bu değerlendirmenin tamamen dışında tutulmalıdır ayrıca tayın bedeli sayılı kanunda düzenlenmiş bulunmaktadır bu kanuna göre barışta ve savaşta millî savunma bakanlığı bütçesine bağlı fiili kadrolarda bulunan subay askerî memur astsubay uzman çavuş sivil memur ve yardımcı hizmetler personeline ayda günlük er tayın istihkakının bir aylık tutarı tayın bedeli olarak peşinen verilir nakit olarak ödenen tayın bedeli istihkakı yukarıda sayılanlara tamamen veya kısmen er istihkakındaki ölçüler içerisinde tayın halinde verilebilir denilmektedir anılan kanun gereği tayın bedeli silahlı kuvvetlerde görevli tüm personele kazandan iaşeleri karşılığı verilen bir bedeldir her ay er tayın istihkakına göre hesap edilmek suretiyle verilmektedir başka bir ifadeyle her ay değişebilmektedir her an kesilip aynî istihkaka dönüştürülebilmektedir biraz daha açmak gerekirse savaşta veya barış halinde iç ve dış güvenliğin tehlikeye düşmesi durumlarında sayılı kanunda sayılan bazı görevlileri hemen göreveesas sayısı karar sayısı çağırabilmekte mesai mefhumu ve çalışma süresi aranmaksızın hizmet verebilmektedirler olağanüstü şartlarda ve arazide çalışma ve tatbikat yapma zorunluluğu bulunduğundan bu şartlarda yeme içme ihtiyacını giderebilecek lokanta veya bakkal bulunamayacağı ihtimaline binaen bu personelin er kazanına dahil edilerek kazandan iaşe edilebileceği gözetilerek kanunda tayın bedelinin kesilebileceğine de yer verilmiş bulunmaktadır böylece tayın bedeli sayılı kanunda sayılan kamu personeline yükümlü oldukları hizmetin özelliği gereği şartlar tahakkuk ettiğinden kazandan iaşe edilebilmeleri karşılığında verilen istihkakın nakden ödenmesidir şeklinde tanımlanabilir tayın bedeli milli savunma bakanlığı bütçesine bağlı fiili kadrolarda bulunan asker ve sivil tüm personele kazandan iaşe edilememelerinin karşılığı olarak nakden verilen bir bedel olup hizmet tazminatı makam tazminatı veya yan ödeme niteliğinde olmayan askerî hizmetin özelliği gereği verilen bir ek ödemedir bu bakımdan askerî hâkim ile adlî hâkim ve savcıların maaş ödeneklerinin karşılaştırılmasında genel bir ölçü olarak alınmamak değerlendirme dışı tutulmak gerekir kaldıki fiili hizmet süresi içerisinde verilmekte olan tayın bedelinin emekli maaş ve ödeneğine yansıtılmadığı da gözden uzak tutulmamalıdır keza anayasanın askerî yargı başlığını taşıyan inci maddesi fıkrasında hâkimlik tazminatı ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine atıf yapılırken ayrıca askerî hâkimlerin komutanla olan ilişkilerinin askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenleneceğini de öngörmüş ise de anayasa mahkemesi yüksek askerî yargı organlarının kuruluşları ile ilgili olarak anayasa mahkemesine gitmeleri olayında vermiş olduğu bir kararında askerliğin gerekleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkim teminatı söz konusu olduğunda durur durdurulur ve hatta işlemez hale gelir şeklinde cevaplandırmıştır kaldıki sayılı sıkıyönetim kanununun ve sayılı kanunlarla ek ve inci maddeleri uyarınca sıkıyönetim askerî mahkemeleri ile askerî yargıtayda görev yapmak üzere adlî hâkim ve savcılar da görevlendirilmektedir sivil hâkimlerle birlikte aynı çatı altında aynı koşullarda ve aynı hizmeti yapan askerî hâkimlere sayılı khknin üncü maddesi fıkrası uyarınca emekli statüsünü almaları halinde yüksek yargı tazminatının yarısı verilmek suretiyle iki yargı mensubu arasında ayrıcalık yaratılmaktadır aynı düzenleme anayasanın üncü maddesi uyarınca devlet güvenlik mahkemeleri için de getirilmiş olup bu mahkemede görev yapan askerî hâkimler ile adlî hâkim ve savcılar arasında da anılan konuda eşitsizlik husule gelmiştir yukarıda da belirtildiği üzere tekrarlamak gerekirse bu durum anayasanın uncu maddesinde düzenlenmiş bulunan eşitlik ilkesine ciddi aykırılık teşkil etmektedir mahkemelerin bağımsızlığı i̇lkesi karşısında durum anayasası anayasasının nci maddesini aynen koruyarak yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır hükmünü tekrarlamıştır her iki anayasada yargının tıpkı yasama gibi bir yetki olarak nitelendirildiği görülmektedir şu farkla ki anayasası anayasasında sadece bir görev olarak ifade edilen yürütme fonksiyonuna bir görev olma niteliğini kazandırmıştır mahkemelerin bağımsızlığı ile ilgili temel hüküm anayasasındaki nci madde ile aynı paraleldedir bu maddede hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargıesas sayısı karar sayısı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükümleri yer almıştır bu maddede düzenlenen mahkemelerin bağımsızlığı kavram olarak hâkimlik teminatından farklıdır mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlerin gerek yürütme gerek yasama organına bağlı olmadıkları onlardan müstakil oldukları bu iki organın hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği ve tavsiyelerde bulunamayacağı anlamına gelir hâkimlik teminatı ise hâkimlerin bağımsızlığını korumaya hizmet eden müesseselerden sadece biri ve fakat en önemlisidir bu esasların sadece sivil yargı organlarına ait olmayıp askerî yargı organlarına da ait olduğuna şüphe yoktur hâl böyle olunca her iki yargı organı mensuplarına verilecek yüksek hâkimlik tazminatının dava konusu genel ilkesinin de aynen uygulanması yani askerî yargı mensuplarının emekliye ayrılmaları halinde yarısının değil sivil yargı mensuplarına verildiği gibi tamamının ödenmesi anayasamızın başlangıç bölümünde hedef gösterilen hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme maddî ve manevî varlığını geliştirme yönünden hukukî eşitsizliğin giderilmesine ve bu suretle nasafet kurallarına uygun bir dengenin teessüsüne medar olacaktır hâkimlik ve savcılık teminatı yönünden hâkimlik ve savcılık teminatı anayasanın aynı başlığı taşıyan uncu maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır buna göre hâkim ve savcıların görevlerinde herhangi bir düşünce ve fütura kapılmadan tamamen vicdan rahatlığı içerisinde görevlerini yapabilmelerinin garantisidir azlolunamazlık kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılmamak aylık ödenek ve diğer özlük haklarından her ne suretle olursa olsun yoksun bırakılmamak hep hizmetlerini tarafsız bir surette kanunlara uygun olarak yapabilmelerini sağlamaya matuftur zorunlu hallerde görevden ayrılmaları da doğaldır askerî hâkimlerin aylık ve ödeneklerinin kapsamı içerisinde mütalaa edilmesi gereken yüksek hâkimlik tazminatının emekli olunması halinde yarıya indirilmesini öngören sayılı khknin üncü maddesi bendindeki bu ibare askerî hâkimler açısından hâkimlik ve savcılık teminatını zedeler mahiyette olduğundan bu yönden de anayasanın eşitlik ilkesine ciddi olarak aykırı olduğu kanısına varılmıştır sonuç yukarıda gerekçeleriyle açıklanan nedenlerle davacı tarafından dermeyan olunan ve bu davada uygulanacak hükümler arasında yer alan sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesi bendinin birinci fıkrasındaki ın yarısı takı ve kelimesinin anayasanın başlangıç hükmüne uncu maddedeki eşitlik inci maddedeki mahkemelerin bağımsızlığı ve uncu maddedeki hâkimlik ve savcılık teminatı ilkelerine aykırılık iddiasının kurulumuzca ciddi olduğu kanısına varıldığından tc anayasasının nci maddesi birinci fıkrası ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun inci maddesi nci fıkrası gereğince dava dosyasından ilgili evrakın tasdikli suretlerinin çıkartılarak anayasa mahkemesi̇ başkanliğina gönderi̇lmesi̇ne ve bu sebeple davanin geri̇ birakilmasina ocak tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,693
esas no karar no mahkemenin gerekçesi mahkeme kendisini itiraz konusu kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren sebepleri açıklayan kararında sanığın suç konusu ağaçlarızaptın tutulduğu günden itibaren değil zabıt tarihinden daha evvelki zamandan beri bulundurmakta olduğu anlaşılmaktadır şayet bu ağaçlar daha evvel görülüp de suça tarihinden önce elkonulmuş olsa idi sanık sayılı af kanunnun inci maddesinden faydalanacak ve hakkındaki kamu dâvası af sebebiyle ortadan kaldırılmak gerekecekti çünkü kaçak ağaçlar miktar itibariyle kanunun inci maddesinde yazılı metreküp mamul veya yan mamul emvali geçmemekte ve keza suç tarihi itibariyle de kanunun birinci maddesinde gösterilen devreye tesadüf etmektedir fakat aynı kanunun inci maddesinin beşinci fıkrasında bu madde hükmünün tatbiki suça ilâ tarihleri arasında elkonulmuş olması şartına bağlıdır denilmiştir dâva konusu suça tarihinden sonra gününde elkonulmuş olduğundan bu fıkra sanığın sayılı af kanunundan faydalanmasına engeldir ancak kanuna konulmuş olan bu fıkranın aşağıda göstereceğimiz sebeplerden dolayı tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu kanısındayız çünkü düşüncemize göre bu fıkra fertlerin kanun önünde eşit olması ilkesine aykırı bulunmaktadır yani aynı durumda olan kimselerin kanun önünde eşit muameleye tabi tutulmaları gerekeceği ve bu eşitliği bozacak bir hükmün kanunlara konulamıyacağı anayasamızın inci maddesinde ifadesini bulmuştur halbuki yukarıda sözü edilen fıkra aynı tarihte orman suçu işlemiş olan kimselerden bir kısmının aftan faydalanması ve bir kısmının da aftan faydalanmaması neticesinin doğmasına sebep olması itibariyle fertlerin kanun karşısındaki eşitliği ilkesini ihlâl etmiştir anayasamızın üncü maddesinin inci fıkrasında kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilmiştir herne kadar ilk nazarda bu hükmün ceza kanunlarının geçmişe yürümeyeceği anlamını ifade ettiği söylenebilirse de düşüncemize göre anayasamızın bu hükmü olayda bahsedilen kanunun yukarıda yazılı fıkrasını da kapsamına almaktadır çünkü sayılı af kanununun inci maddesi ile tarihinden tarihine kadar işlenmiş olan orman suçlarından dolayı takibat yapılamıyacağı ve ceza verilemiyeceği bildirilmiş olduğuna göre kanun koyucu devre içerisinde işlenmiş olan orman kanununa aykırı fiilleri suç olmaktan çıkarmıştır binaenaleyh artık devre içerisinde işlendiği sabit olan maddede gösterilen suçlardan olduğu anlaşılan fiillerden dolayı kimseye ceza verilmemek lâzım gelir fakat bahsettiğimiz beşinci fıkra ile konulan hüküm anayasamızın bu prensibine aykırı olarak kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı ferde ceza verilmesi sonucunu doğurmaktadır ki bunun anayasamızın sözü geçen hükmü karşısında müdafaası mümkün değildir yine anayasamızın üncü madesinin dördüncü fıkrasında kimse kendisini veya kanunun gösterdiği yakınlarını suçlandırma sonucunu doğuracak beyanda bulunmağa veya bu yolda delil göstermeğe zorlanamaz denilmiştir gerçi sayılı kanunum inci maddesinin beşinci fıkrasında ve diğer hükümlerinde açıkça sanıklara suçlarını bildirmeleri mecburiyetine dair bir hüküm sevkedilmemiş ise de beşinci fıkrasına göre tarihinden sonra elkonulan orman suçlarında suçluların cezalandırılacağı ve aftan istifade ettirilemiyecekleriesas no karar no söylenmek suretiyle kanun koyucu zımnen suçlulara tarihinden evvel suçlarım haber vermelerini aksi takdirde haber vermemenin bir sonucu olarak ceza göreceklerini kabul etmiş bulunmaktadır burada suçu zamanında haber vermemek ile bir nevi sanıkların aleyhinde hüküm ve netice tahassul etmektedir görülüyor ki sayılı kanunun inci maddesinin beşinci fıkrasındaki hüküm anayasamızın suçluları kendileri aleyhinde beyanda bulunmak mecburiyetinden vareste kılan ilkesine de tamamen aykırı bulunmaktadır her ne kadar anayasamızda genel ve özel af kanunlarının ne gibi kayıt ve şartları ihtiva edeceği hakkında sarih hükümler mevcut bulunmamış ise de bu husus af kanunlarının çıkarılmasında ve af kanunlarının ihtiva edeceği hükümlerde kanun koyucunun tamamen serbest bırakılmış olduğu anlamına gelemez diğer bütün kanunlarda olduğu gibi af kanunlarının da anayasamızın kabul etmiş olduğu kişilerin temel hak ve hürriyetleri bulunduğu ve bunların özüne kamu yararı düşüncesi ile dahi olsa dokunulamıyacağı ilkesine aykırı hükümler konulamaz anayasamızda aksine bir sarahat bulunmadığına göre genel ve özel af ceza hukuku prensiplerine göre devletin belli zamanlarda işlenmiş olan suçların cezalandırılmasında içtimai fayda bulunmadığından bu fiillere ceza vermek yetkisinden geçici olarak vezgeçmiş sayılması demektir görülüyor ki burada esas olan muayyen zamanlarda işlenmiş olan suçlardır yoksa belli zamanlarda işlenmiş olan suçlara elkonulma tarihi önemli değildir af kanunları mahiyetleri itibariyle daima belli zamanlarda işlenmiş olan suçları nazara alır yoksa belli zamanlarda elkonulmuş suçların affından bahsedilemez çünkü kamu düzenini ihlâl eden bir suçun işlenmesidir devletin bu suça evvel veya sonra elkoymuş olması affın şümulüne tesir edemez aynı tarihte işlenmiş olan suçlardan bir kısmına daha önce elkonulmuş olduğu halde bir kısmına geç haber alınmış olması sebebiyle daha sonra elkonulmuş olabilir suçlara bu bakımdan muhtelif tarihlerde elkonulması genel olarak daha ziyade tesadüflerin bir neticesidir halbuki fertlerin temel hak ve hürriyetleri böyle tesadüflerin neticesine bağlı tutulamaz bu hukuk devleti ilkesine ve anayasamızın özüne tamamen aykırı düşer bir kimseye ceza verilip verilmemesi böyle tesadüflerin sonucuna bağlı tutulursa fertlerde ve netice olarak toplumda güven duygusu sarsılır anayasamız kanun koyucuya böyle bir yetki tanımamıştır sayılı af kanununun beşinci fıkrasındaki hükmün kanun okyucu tarafından kamu yararı düşüncesiyle kabul edilmiş olduğu da söylenemez buna benzer bir hüküm sayılı orman kanununun muvakkat inci maddesinde de mevcut ise de hükmün dâvada tesiri bulunmadığından üzerinde durulmamıştır besinci fıkradaki elkoyma tarihlerini öngören hükmün anayasamız karşısında hiç bir bakımdan müdafaası yapılamıyacağı kanısındayız şayet bu fıkra mevcut olmasa idi sanık aftan faydalanacak ve hakındaki kamu dâvası ortadan kaldırılacaktı bu bakımdan sözü geçen fıkra mahkemenin bakmakta olduğu dâvada uygulamaya mecbur olduğu bir kanun hükmüdür demektedir üyelerden i̇smail hakkı ülkmen şemsettin akçoğlu şeref hocaoğlu avni givda ve ekrem tüzemen sayılı kanunun inci maddecinin beşinci fıkrası mahkemenin bakmakta olduğu dâva dolayısiyle uygulayacağı bir kanun hükmü olmadığından iptali için anayasa mahkemesine itiraz yoluyla başvuramıyacağı ve itirazın bu yönden reddi gerekeceği görüşünü ileri sürmüşlerdir çoğunluk ise işlendiği gün ve kaçak malın miktarı bakımından suç sayılı af aknununu inci maddesi kapsamına girdiğinden mahkemenin durumun bu maddenin beşinci fıkrasına da uygun bulunup bulunmadığını incelemek ve bu fıkraya uygun gördüğü takdirde suçu affa tabi ve aksi takdirde affın kapsamı dışında olarak kabul etmek zorunluğunda ve bu sebeple de itiraz konusu hükmün bakılmakta olan dâvada uygulanması gerektiği sonucuna varmıştır
917
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anonim şirketi tarafından günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı i̇ndirimli orana tabi i̇şlemlerde i̇ade edilecek verginin hesabına amortismana tabi i̇ktisadi kıymetlere ait katma değer vergisinin dahil edilmemesine i̇lişkin bakanlar kurulu kararının amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisi dahil edilmez kısmının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle başbakanlık ve maliye bakanlığına karşı açılan dava dosyası incelendi sayılı katma değer vergisi kanunu nci maddede sayılan ve katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemler nedeniyle bir mal veya hizmetin el değiştirmesi sonucu ilave edilen değerin vergilendirilmesini düzenlemektedir bunun için vergiye tabi işlemlerin her aşamasında yüklenilen katma değer vergisinin tahsil edilen katma değer vergisinden indirilmesi ve kalan tutarın beyan edilerek vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir sayılı katma değer vergisi kanununun vergi i̇ndirimi başlıklı uncu maddesinde mükellefler yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebilirler kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi i̇thal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi sayılı kanunun uncu maddesiyle eklenen bent götürü veya telafi edici usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde vergilendirmeye geçenlerin çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi sayılı kanunun ncu maddesiyle değiştirilen ve ten geçerli olmak üzere tarihinden itibaren yürürlüğe giren fıkra bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez şu kadar ki nci madde uyarınca bakanlar kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı bakanlar kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan sayılı kanunun ncü maddesiyle değiştirilen ve tarihinden itibaren yürürlüğe giden ibare işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden iade edilir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen ve tarihinden itibaren yürürlüğe giren son cümle bakanlar kurulu vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya maliye bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir hükmü yer almaktadır katma değer vergisi kanununun uncu maddesi ile katma değer vergisinde vergi indirimiyle ilgili genel ilkeler belirlenmiştir maddenin nci fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca mükellefler vergiye tabi faaliyetleriyle ilgili olarak satın aldıkları veya ithal ettikleriesas sayısı karar sayısı mal teslimi ve hizmetler nedeniyle ödedikleri veya borçlandıkları vergiyi adlarına düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmesi şartıyla teslim ettikleri mal veya hizmet karşılığı aldıkları veya alacaklı oldukları katma değer vergisinden mahsup ederek aradaki farkı bağlı oldukları vergi dairesine beyan ederek ödemek suretiyle hazineye intikal ettireceklerdir katma değer vergisinde genel vergi oranı katma değer vergisi kanununun nci maddesiyle vergiye tabi her bir işlem için olarak belirlenmiştir ancak bakanlar kurulu belirlenen genel vergi oranını sosyal ve ekonomik gerekçelerle aynı kanunla verilen yetkiye dayanarak dört kata kadar artırılabilmekte veya kadar indirilebilmektedir bu hallerde bakanlar kurulunca katma değer vergisi oranı indirilen mal veya hizmetin üretiminde daha önceki bir safhada kullanılan girdiler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi oranının yüksek olması sonucu indirilebilecek vergi tahsil edilen vergiden yüksek olabilmektedir bu durumda indirilemeyen vergi katma değer vergisi kanununun nci maddesi uyarınca maddede sayılan borçlara mahsuben iade edilmekte mahsuben iade edilemeyen tutar ise nakden iade edilmektedir öte yandan katma değer vergisi kanununun nci maddesine sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen son cümle ile bakanlar kurulu vergi nispeti indirilen mal ve hizmet gurupları ile sektörler itibarıyla amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklenilen vergiler bakımından iade hakkının kaldırılmasına yönelik olarak yetkilendirilmiş ve bakanlar kurulu tarihli ve sayılı kararnamenin eki sayılı listenin di̇ğer mal ve hi̇zmetler bölümünün inci sırasında sayılan konaklama tesislerini işleten mükelleflerin bu kararın yürürlüğe girdiği tarihten sonra söz konusu sıra kapsamındaki indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesabına amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisinin dahil edilemeyeceğine dair günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kararı almıştır davacı dilekçesinde katma değer vergisi kanununun nci maddesine sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen son cümleyle yapılan düzenleme sonucu bakanlar kuruluna verilen vergi oranı indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırma yetkisinin anayasanın üncü maddesinin üncü fıkrasında sayılan vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkilerinden olmadığını dolayısıyla bu düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmek suretiyle devletin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir üncü maddesinde ise herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir hükmü mevcuttur anayasanın üncü maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu vergi resim harç ve benzeri maliesas sayısı karar sayısı yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği ve kaldırılacağı öngörülerek anayasanın nci maddesinde nitelikleri belirtilen hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile getirilmiştir hukukun egemen olduğu insan haklarına saygılı temel hak ve özgürlükleri koruyan eylem ve işlemleri hukuka uygun olan vatandaşlarının hukuki güvenceye sahip bulunduğu devlet hukuk devletidir vergilendirme ile ilgili düzenlemeler de tüm temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren yasama işlemlerindendir çünkü vergi yoluyla devlet hak ve özgürlükleri kullanma ve yararlanmayı olanaklı ya da olanaksız kılabilmektedir dolayısıyla vergi ödevi anayasada temel hak ve ödevlerin düzenlendiği ikinci kısmın siyasi haklar ve ödevler başlıklı dördüncü bölümünde tanımlanmıştır hukuk devleti ilkesinin benimsendiği ülkelerde devlet egemenliğine dayanarak tek taraflı olarak vergilendirme yetkisine sahip olmasına karşın bu yetkisini sınırsız bir şekilde kullanamamaktadır yasama organı bu yetkisini kullanırken anayasa yasalar uluslararası vergi anlaşmaları ve yargı kararları gibi yasamadan ve yargıdan kaynaklanan düzenlemeler ve kararlarla bağlıdır vergilendirme yetkisi yani yasama organının vergi koyma değiştirme ve kaldırma yetkisi kural olarak yasama organı tarafından kullanılmakta ve bu yetkinin sınırlandırılması ancak anayasa ve yasalarla mümkün olduğundan verginin yasallığı ilkesi birey için keyfi ve ölçüsüz vergilendirmeye karşı güvence oluşturmaktadır vergiler kamu giderlerinin finansman aracı olmaları yanında doğrudan ve etkili biçimde iktisadi ve sosyal amaçları da gerçekleştiren önemli araçlardır ancak devletin görevlerinin artması kamu hizmetlerindeki sürekliliğin sağlanması değişimlere ayak uydurulmasının gerekliliği i̇dareye takdir yetkisi verilmesini zorunlu kılmaktadır verginin yasallığı ilkesi çerçevesinde idarenin takdir yetkisi vergilendirmenin temel öğeleri ile ilgili olmaması şartıyla ayrıntılara ve teknik konulara ilişkin olarak kullanılabilir ancak vergilendirme yetkisinin mutlak devri anlamına gelmemektedir bu nedenle anayasanın üncü maddesinin üncü fıkrası ile bakanlar kuruluna verilen yetki yasada belirlenecek yukarı ve aşağı sınırlar içinde yalnızca muafiyet istisna indirim ve oranlarına ilişkin olarak tanınan bir yetki olup vergi yasalarının başka hükümleriyle ilgili olarak kullanılamaz üncü maddenin üncü fıkrasının gerekçesinde de bu husus açıklanmış ve vergi yükünün muaflık ve istisnaların zamanla artan oranla düşmesini engellemek üzere kanunla bakanlar kuruluna yetki verilmesi ilkesi kabul edilmiştir bakanlar kurulu bu yetkisini amaç kanununda gösterilen unsurlar içinde kullanabilir denilmiştir buna göre bakanlar kuruluna verilen yetki ekonomik ve sosyal kararların alınmasında önemli bir araç olan verginin muaflık istisna indirim ve oranları hususunda uygulamaya ilişkin olarak işlem yapma yetkisi olup verginin yasallığı ilkesinin gereklerine uygun olarak kullanılması gerekmektedir bu durumda katma değer vergisi kanununun nci maddesine sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen son cümle ile bakanlar kuruluna verilen vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırma yetkisinin aynı maddeyle inci madde uyarınca bakanlar kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetlerin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı bakanlar kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin maddede sayılan borçlara mahsuben mahsuben iade edilemeyen verginin ise nakden iade edileceğine dair kurala aykırı olması ayrıca anayasanın üncü fıkrası ile bakanlar kuruluna verilen ve anayasal sınırları çizilenesas sayısı karar sayısı yetkinin dışında iade hakkının kaldırılmasını içermesi nedeniyle anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırılık teşkil etmektedir bununla birlikte katma değer vergisi kanununun uncu maddesinin nci fıkrasının son cümlesi sayılı kanunun nci maddesiyle değişen ibare yürürlük yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir bakanlar kurulu vergi nispeti indirilen mal veya hizmet gurupları ile sektörler itibarıyla iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya maliye bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir şeklinde değiştirilmiş ise de söz konusu yasa maddesinin değiştirilmiş olması dairemizde bakılmakta olan bu davada uygulanması gereken hukuk kuralı olması nedeniyle anayasaya uygunluk denetiminin yapılmasına engel teşkil etmemektedir kaldı ki yapılan değişiklik sonucu anayasaya aykırılığı ileri sürülen düzenlemeyle bakanlar kuruluna verilen yetkinin değiştirilmediği aksine sadece amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere değil mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla iade hakkının kısmen veya tamamen kaldırılması yönünden genişletildiği görülmektedir nitekim günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı bakanlar kurulu kararının nci maddesinin numaralı fıkrasında mükellefler bu karar kapsamında teslim edecekleri mallar nedeniyle yüklendikleri ve indirim yoluyla telafi edemedikleri katma değer vergisi bakımından sayılı katma değer vergisi kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasında düzenlenen iade hakkından faydalanamazlar şeklinde getirilen düzenlemeyle iade hakkının kaldırılma yetkisi genişletilerek hukuki sorun devam ettirilmiştir açıklanan nedenlerle davacının anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varıldığından anayasanın nci ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesi uyarınca sayılı katma değer vergisi kanununun uncu maddesinin nci fıkrasında sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen ve tarihinden itibaren yürürlüğe giren son cümlenin iptali için yürürlüğün durdurulması istemli olarak anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın bu sebeple geri bırakılmasına dava dosyasının tamamının tasdikli bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,678