poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
İnsan Hakları Ve BARIŞ
İNSAN HAKLARI VE BARIŞİnsanlık âleminin iksiri ‘ sevgi bağı‘
Yaşam güvencesinin ortak paydası barış.
Doğan herkes doğanın, bu evrenin ortağı
Bu ne vahim tezat ki; silahlanmada yarış?
En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.Dupduru akıyorsa düşünce, ak paksa us
Evrensellik ufkunda yedi renkse bir ulus
Irk, din, dil gözetmeden çiçek çiçekse gülüş
İnsanlığa güneş ol; sevgi yay karış karış
En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.İlim, bilim sanatta aydınlık ülken olsun
Eşitlik halkasında adalet ilken olsun
Maddi, manevi birlik, solmayan gülşen olsun
Toplumsal bilinçlenme, dünya gözüyle görüş
En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.İnsanî değerlerle, yaşam senin hak senin
Din-vicdan özgürlüğün, kimliğin, özgüvenin
Savaşsız yarınlara, koruduğun vatanın
Kansız bir dünya için; candan cana haykırış
En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.Devrimsel dayanışma halkların dili olsun
Doğanın nimetleri bölüşüm seli olsun
Değişim örgüsünün ‘ kardeşlik’ gülü olsun
Mutlu bir dünya için: ‘ Sevgi‘ en etkin duruş
En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu BARIŞ.Gülşen Şenderin
| 162 |
Tesirsiz Parçalar 115
115.Mangaldaki köze gömülüp çıkartılan patlıcan bir poşete koyulup hava almayacak şekilde iki dakika kadar bekletilirse kolayca soyulur. Binboa Satsuma ılık Red Bull'la içildiğinde bir halta yaramaz. Krematoryumların tabanları fayanslarla döşeliymiş temiz görünsünler diye. Nabokov ve Soljenstin ve Grossman ve Pasternak'ın ortak noktaları nedir bilir misiniz? Bilmiyor musunuz? Ben biliyorum. Başka.. Başka bir sürü şey daha biliyorum. Hayatımı bilinebilecek her şeyi bilmeye adadım ben. Olur da günün birinde birileri bana bir şey sorar ben de pat diye cevap verir böylece bir işe yaramış olurum umuduyla ilaç prospektüslerine,nizamiye talimatnamelerine, buruşturulup fırlatılmış gazete kağıtlarına, ev aletleri kullanma kılavuzlarına, solaryum broşürlerine, el ilanlarına, duvar yazılarına, romanlara, ansiklopedilere, biyografilere, masal kitaplarına, gezi kitaplarına, yemek kitaplarına iştahla saldırdım.. Amazonlardaki bitki örtüsünden ve 17. yy. saray mutfağından ve Gütenberg'in bastığı ilk on kitaptan ve Rugby'nin kaç kişiyle oynandığından haberdarım. Kısıtlı malzemeyle nasıl bomba yapılır, çivi ne zamandan beri kullanılmaya başlamıştır, Buckhingam sarayının kaç odası vardır sorun hemen cevap verebilirim. Evet evet her boku bilen adam diye bir şey varsa işte o benim.. Ama tüm bunlarla uğraşırken bir şeye zaman bulamadım. İnsanlarla nasıl anlaşılır, insanlar birbirlerini nasıl idare edebilirler bir türlü öğrenemedim. Bildiklerim beni potansiyel bir bilgi yarışması telefon jokeri haline getirdi. Oysa ben bilinmeyen sorularda akla gelen adam olmak yerine okeye dördüncü olarak çağrılan adam olmayı ya da rakı masasına muhabbet için çağrılmayı isterdim. İnsanları çok ihmal ettim. Neyse ya şımarmayın sevgili insanlar olan olmuş bundan sonra hibir şey değişmez elbette. Bunu sonuna kadar okuduysanız eğer süratle unutun, çünkü yarın bana bu yazdıklarımdan bahsedip yaklaşmaya çalışan olursa aranızda sopayla kovalayabilirim. Şimdi sessizce dağılın..
| 259 |
Yazılmamış
TARİH
Kuranda vazedilen tarihtir benim için geçerli olan,
Çünkü tarihin yazılmasında objektiflik asla olmamış,
Herkesin bir bakış penceresi var ona göredir yazılan,
Kuranın dışında olayların seyri objektif yazılmamış.SİNAN KARAKAŞ
| 30 |
Yıldızların Aşkı
Semada parıldayan yıldız
Dünya ile flört ediyor,
Yıldız dünyaya âşık
Dünya yıldıza âşık
Uzaktan sevişiyorlar
Ümitsiz bir aşk onlarınki
Buluşmaları mümkün değil
Yıldız ötesi uzakta da olsalar
Sevgileri hiç bitmiyor
Sonsuza dek sürüp gidiyor
Binlerce yıldız, bu aşkın çevresinde
Her gün batımında raks ediyor.Serao Atay
12-1-2011
| 48 |
Sosyal Medya Kimlere Faydalı
Sosyetenin önde gelen simalarından Betül Hanım, her sene eşi ve çocukları ile tatile giderdi. Eşi çok zengin, saygın bir iş adamıydı. Ankara'nın en lüks semtlerinden birinde otururlar, yaz ayları gelip de çocuklarının okulu tatil olunca, önce Dikili'de ki yazlıklarına uğrarlar, yazlık komşuları ile hasret giderip, orada üç beş gün kaldıktan sonra, arabaları ile Türkiye'yi bir baştan bir başa dolaşırlardı...Betül Hanım, çok kıymetli eşi Mahir bey ve de iki yavrusu Türkiye'nin altını üstüne getirdikleri gibi hemen hemen yurt dışında da gitmedik yer, ayak basmadık ülke ve şehir bırakmamışlardı. Fransa'yı, İngiltere'yi, Hollanda'yı, Almanya'yı, İspanyayı, Portekiz'i ve daha birçok Avrupa ülkesini neredeyse suyolu yapmışlardı...Hanımefendi, çok sosyal, cemiyet hayatında da bir sürü ahbabı ve sevdiği olan cıvıl cıvıl bir kişiliğe sahipti. Birçok yardım derneğinde asil üyeliği, kimisinde yönetim kurulu başkanlığı onun için vazgeçilmez bir durumdu. Çok sıklık ile yazılı görsel basında eşi ile birlikte yer alırlar ve bunun ile de hem kocası hem de kendisi, çevreye pek çaktırmasalar da, gizliden gizliye gurur duyarlardı. Çok önemli bir işti onun için böyle yardım derneklerinde sosyal faaliyetlerde bulunmak.Betül Hanım aynı zamanda twitter, facebook, instagram gibi sosyal medya araçlarını da sıklık ile kullanır, yaşadıklarını sık sık o sayfalarda arkadaşları ile paylaşırdı. ''Yakın dostlar ile kahve içtik heyooo.'' hemen fotoğraflarını çeker ve sosyal medyaya yapıştırırdı. ''Kedimizi veterinere götürdük.'' şak sayfaya yapıştır. Ayşe, Neşe, Menekşe, Hülya, Leyla, Süheyla ve bilumum dostlar hemen tıklayıp beğensin. Bu tür oluşumlarda çok fazla arkadaşı olduğu içinde anında aklında tutamayacağı sayıda beğeni gelirdi. Başka bir gün ''Arkadaşlarımız ile alış verişe çıktık.'' der, şak yine fotoğraflarını çeker, sosyal medyada paylaşır ve arkadaşları beğendikçe koltukları ve bilumum yerleri kabarırdı...Artık yaz aylarına girilmiş, tatile çıkma zamanı gelmişti. Betül Hanım gideceği yerleri yavaş yavaş sosyal medya dostları ile paylaşmaya başlamıştı. ''Canlarım benim bir hafta sonra Dikili de ki yazlığımıza gidiyoruz oradan hepinize selamlar göndereceğim.'' Vakit gelir Dikiliye gidilir, bir müddet kalınır ve oradan hareket edileceği zaman yine mesaj yazar Betül hanım ''Buradan Muğla Marmaris'e geçiyoruz canlarım benim hepinizi öpüyorum.'' yine kadim dostlarından sosyal yardım derneği arkadaşlarından yüzlerce beğeni gelir bir anda. ''Marmaris'den Bodrum'a Halikarnas'a geçiyoruz hepinizi muhabbet ile kucaklıyor selamlar gönderiyorum.'' yine aynı şekilde yüzlerce beğeni tıklaması, ''İyi eğlenceler'' mesajları...Eşi Mahir Bey serbest meslek sahibi ve de çok zengin bir iş adamı olduğu için, geride işlerini yürütecek bir sürü elemanı, müdürü vs. vardır. Bu sebep ile çocuklarına, eşine bolca zaman ayırabilmek onun için sorun değildir. Daha sonra Betül Hanım ve eşi Mahir Bey Akdeniz'e Antalya taraflarına yönelirler. Betül Hanım yine coşkuyla mesajlara asılır.''Canım arkadaşlarım şimdilerde Antalya Kemerdeyiz burası çok da sıcak olmasına rağmen, çok eğleniyoruz çocuklar ile eşimle hepinizi öpüyorum, inşallah dönünce hızlı bir şekilde cemiyet hayatımıza ve yardımlarımıza devam ederiz.'' tabi yine çok fazla miktarda hemen beğeni gelecektir sosyal medya da paylaşılan bilgilere. Nasıl gelmesin ki binler ile ifade edilen arkadaşlar, zengin bir çevresi varsa insanın.Yaklaşık kırk beş gün kadar sonra temmuz ayının sonlarına doğru Betül Hanım ve eşi Mahir Bey ile çocukları Rasim ile Necla tatillerini, yurdu karış karış gezmelerini tamamlayarak evlerine dönerler bir pazar akşamı. Kapıya geldiklerinde bir gariplik vardır, o da ne sanki zorlanmış ve açılmış gibidir kapı. Oysa giderken sıkı sıkıya kilitlediklerinin, alarmları kurduklarının farkındadırlar. Besmele ile çekine çekine içeri girdiklerinde, evin altının üstüne geldiği, birçok yerin karıştırıldığı, alarmların devreden çıkarıldığı, yani kısaca eve hırsız girdiği anlaşılmıştır. İlk şoku atlattıktan sonra kısa bir durum değerlendirmesi yaparlar ve evlerinden nelerin çalındığını saptamaya, daha sonrada polise haber vermek gerektiği üzerinde hem fikir olurlar. Eşi ve çocukları ile saptadıkları zararları kısaca şöyledir. ''Otuz altı adet Betül Hanımın düğününde getirilen bilezik, oğlanın sünnetinde gelen yaklaşık beş yüz elli bin lira değerinde altın, kocasının çok kıymetli altın bir saati, yaklaşık altı yüz bin dolar, yine sekiz yüz bin liraya yakın Türk parası, bir iki tane elektronik eşya.'' Betül hanım, eşi ve çocukları şoke olmuştur adeta. Bu arada salonda bir zarfın içinde kısa bir not, kayda değer bir pusula vardır, o pusulada aynen şöyle yazmaktadır. ''Sosyal medyayı çok olumlu ve güzel kullandığınız için biz ailenizin hırsızları İsmail, Cemal, Yakub hepinize en içten dileklerimiz ile teşekkür ederiz. İsimlerimiz tabi ki kod adlarımız olup gerçek isimlerimizi buraya yazacağımız hayaline kapılmadınız umarım. En derin sevgilerimiz ile sosyal medya kullanımlarınız da başarılar diler her bir tarafınızdan öperiz.''
| 687 |
Düş Rüzgarı
DÜŞ RÜZGÂRI
Sen olmayınca
Ben düş adamı oldum
Yolculuklarım var sana
Gece gündüz
Hangi renkte olduğun
Veya hangi rüzgâra kapıldığın
Senin sorunun olsun
Benim sorunum kalmadı düşlerimden gayrı
Bitirip tüketemediğimYine senle düşlüyüm bu akşam
Hüzünle sevgi arasında gidip gelen
Senin dört mevsim değişkenliğinden kalma miras
Yazda yaz değildin, Kışta kış
Her mevsim
Her gün dört mevsim
Sevinç ve acısı bana kaldı
Sevinç, varlığındı
Acı, bıraktığın
Ve bana kalan yorgunluklarım
Bir de kendi içimde çırpınan yalnızlığım
Bana ne? Diyemedim, senin ne olduğuna
Bana ne oldu? Bir sorsan
Ve bilsen düşlerimdeki çöküşü
Duyulur çığlıkları
Eşsiz bir martı yuvasında
Beklenilecek bir şey kalmadı
Artık gün batıyor 20.11.2013-Karacasu
| 106 |
Kaşınma Komşu
Değiştir o söylettiğin marşını
Sahip ol diline kaşınma komşu
Sıkarız kafana üç beş kurşunu
Sahip ol diline kaşınma komşuBak bir gece başınıza çökeriz
Sağlam dişinizi kökten sökeriz
Hepinizi Marmara'ya dökeriz
Sahip ol diline kaşınma komşuSeni böyle bu yollara kim yitti
Kuyular kurumuş kıredin bitti
Bak dostların dahi bıraktı gitti
Sahip ol diline kaşınma komşuYazarız gerçeği biz hece hece
O rüyanız kâbus olur her gece
Gücünüz eşit mi bizde ki güce
Sahip ol diline kaşınma komşuGün olur bak biz tatile çıkarız
Taş üstünde taş bırakmaz yıkarız
Remzi der ki gırtlağını sıkarız
Sahip ol diline kaşınma komşu
| 97 |
Amisos II
Amisos geceleri
yağmur
yağmur
rutubet
elektrik sobası
sigara
bağlama
türevi alınan çay
ılık bira
fondip rakı
ne varsa artık
yine yağmur
yine yağmurbiraz Nazım’dı
gecelerimizi süsleyen
“sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar
sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe
ve verebildiğin kadar gençsin” biraz biraz da
bunalımları
o ayki sevgilisinden
ayrılma arefesindeki
bir dostumuzun
hoş hangisi öyle değildi kiAmisos gündüzleri
Yağmur yağmur bakardı
Nazım vardı
belleklerde
fakültede
sokakta
insanların gözlerinde
Nazım vardı
dağınık notlar arasına sıkıştırılmış
“o duvar
O duvarınız
Vız gelir bize vız”Amisos geceleri Nazım’dı
Amisos gündüzleri Nazım’dı
Amisos biraz aşktı
Amisos bize yakıştı
Biz Amisoslaştık
Amisos'a alıştık
| 98 |
sarhoş kentin yollarında
saati on iki diye gördüm saat kulesindesonra değişmediğini fark ettim, yaklaştım durmuştuizmir’in zamanı yoktu artık ne zaman gelsen kıştıyol kenarları buz biriktirmişsolmuş papatyalar, fesleğenlerson oyundu bu güneşbu ayve bu yıldızüçe de işe yaramıyor, hakimiyet bulutunonlar ki;sarhoş bir kentin karını eritemiyorlardeniz utandı denizliğinden yumuşatmıyor havayı bir insan nasıl özler sevgilisini yolda yürürkenyasaksa ona dokunmak ve üstüne üstlük aynı kenttehatta aynı mahalleye taşınmak üzereykensaçım, yüreğim dağınık tekrar kurmak gerek saatibu şehrin dokunulmazlığı mı kaldı?el değmemiş neresi var her gün kaldırımlar yapılıyor, yollar uzuyor susuyoruz, aramıza insanlar, apartmanlar giriyorkonuşacak çok şey var bugün sadece evlenelimdurdur saatleri gitmek zorunda değilimannen baban yok zaten, hiç doğurmadılar seni beklemiyorlar geleceğini sessiz ol gidiyoruz uzun pencereli eveboyayalım odalarını kırlangıç yuvalarına dokunmayalımkediler de gelsin eşiğimize, bırak ihanet etsinler sahiplerineelbet bizim de olur bahçeli evimiz, köpeklerimiz olur bir sürübu hayatın hesabını vermeliyiz çocuklarabiraz yeşil ekmeliyiz körfezin bulanık sularınaresim yapmalısın her gece ben kapını çalmalıyım şiir demeliyim, şiir saatin geldiuyandığında öyküler okumalıyım tekrar uyuyana kadarsöylemiştim sana yemekten anlamam tuzu biberi fazla olurher şeyi sen gibi pişiririm kararını tutturamam ölçülerinhep böyle seveceğim seni uyan gidiyoruz artık hesabı ben öderimağzım bira kokmuyor eminsin değil mi?eskiyen saçlarım omuzlarıma geliyor artık enseme şaplak indiremiyor hocalarımlisenin bildik şakalarını da yapmıyorumher zaman söyledim, dinletemedim ben büyümemeliydimannemle uyumalıydım sabahları süt içmeliydimsöyle babama ben büyümemeliydimellerimde kalemler olmalıydı kömürleşmemeliydi tırnaklarım beni büyütme, kalsın pencereme yapıştırdığım kartlarfotoğrafların dursun odanın bir köşesindesarhoş kent ayıkmak üzere birkaç güne kadar gidelim.
alperakdeniz@tiyatrosu.org
| 232 |
Yeşil Gözlü Sevdalar
Bahar gelir iğdeyle ıhlamur dokuları
Doğaya yayılıyor incecik kokuları.
Tanrım ne güzel örmüş ağaçtan duvarları
Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık!
*/*
Hayat boyu ceviz, cevizler cesaretlidir
Yaprak kokuları kına kokusu gibidir
Yerden göğe boy atar uzaya dikilidir
Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık!
*/*
Allah'ın işine burnunu sokar bir ağa
Ahretini düşünür uçsuz bucaksız doğa
Doğa öyle derin, engin! Bakın sala sağa
Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık!
*/*
Cumhuriyet servettir bilinen berekettir.
Şeriata koşan var, insana ihanettir.
Cevizler çok çetindir, ilimler rekabettir.
Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! ..
*/*
Tarihlerle destanız kime ne zaman kandık
Esen yellerimizde rüzgarlarıyla yandık
Dillere destan olsun insanlık! Ey ey zındık!
Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık!
*/*
Nazır'ım insanımı yurdumu seviyorum
Çakıl, kızıl toprağı, suyumu seviyorum
Bağnazlığı hiç sevmem, huyumu seviyorum
Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! ..22..05.2017
Ankara
**** Okuyucu kardeşlerime saygılarımla selam olsun
| 141 |
Mutluluğun Şifresi
MUTLULUĞUN ŞİFRESİAilede, mutluluğun sırları
Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.
Biri eksik olsa saâdet olmaz
Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Özür dilemeyi kenara atma
Sen sen ol ne olur kimseye çatma
Kibarlığı, nezâketi… Unutma
Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Çok iş düşer dilim ile elime
Sahip olmak gerek elbet belime
Mutluluk şifresi şu beş kelime
Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Olur diye sabır ile beklense
Bütün işler karşılıklı denklense
Fedakârlık, hoşgörü de eklense
Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Yokları var eden Hz. Allah
Kim ki inanmazsa deyiniz yallah
Her şeyin özüyse Muhabbetullah
Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven…10/09/’14
Hanifi KARA
| 78 |
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk’üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk’üm
Dalgalan üstümüzde-benim şanlı bayrağım
Çok kutsaldır bilinsin-devlet ile toprağım
Ben kırmızı rengine-evet hayranım hayran
Hep fedâdır uğruna-yurdumda yaşayan can
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm
Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
Alp Cihanlar Boğaçlar-gazidir niceleri
Uyumadı gündüzü-hele de geceleri
Kan döktü canlar verdi-hepsi senin uğrunda
Nöbet tuttu durmadan-hür şekilde surunda
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm
Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
Ölüm korkutamadı-ruhları yürekleri
Doğradı katır kutur-kol bacak bilekleri
Çünkü onlar kahraman-kalbinde inanç vardı
Karanlık gök yüzünden-ufku aydınlık sardı
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm
Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
Ellerinde bayrağım-ileri yürüdüler
Dönmedi o yiğitler-yüreklerde tuttu yer
Uygun adım komutla-dik başı gururuyla
Düşmana kurşun sıktı-şan şerefi arıyla
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm
Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
Dalgalandı bayrağım-aynı denizler gibi
Bizler olduk savaşın-gerçekten tek galibi
Sanki kale oluştu-asla vermedi geçit
Önümüzdeki düşman-kaçamadı birçok it
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm
Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
Asırlarca bu millet-kan döktü vatan için
Hem sordu hem sordurdu-nasıl nedir ve niçin
Bedenini burç yaptı-bütün düşman önüne
Hiç leke sürdürmedi-namusuna şanına
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm
Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
Bu sesi duyun artık-oturmayın çalışın
Durmayın söylüyorum-sonbahar yaz ve kışın
Çalmayın ve vurmayın-hep yapalım görevi
Hasan sözü söyleyen-tamamlayın ödevi
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm
Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
| 205 |
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize
Anne baba çocuklar-gençler bugün huzurlu
Yediden yetmişe dek-hepsi de sevinç dolu
Beden şu an bizlere-dar gelmektedir Atam
Gerçekten Seni sever-esenliği duyan can
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size
Atatürk güven verdi-topluca hepimize
“Ne Mutlu Türk’üm Diyen”-70 Milyonluk millet
Bize itibar verdin-ortadan kalktı illet
İnan dünyada yoktur-kutlanılan bayramlar
Bu mutlu günümüzde-ortadan kalktı gamlar
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size
Atatürk güven verdi-topluca hepimize
Bu hızı ve ilhamı-bizlere veren sensin
Cehalet tutkusunu-sözün ile yerensin
Bu sevinç başka sevinç-neşe duyuyor herkes
Tutuşuruz el ele-güçlü çıkmaktadır ses
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size
Atatürk güven verdi-topluca hepimize
Kimler meydanda yok ki-bebeklerden gençlere
Nine dede amcalar-selam verir dinçlere
Bu sevgi hiç bitmese-sürse yüzyıllar boyu
Türk Milleti birlikte-daima yapsak toyu
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size
Atatürk güven verdi-topluca hepimize
Hain ile düşmanlar-sakın kıskanma bizi
Yaklaşma yanımıza-sokmayasın krizi
Böyle büyük milleti-bölmeye kalkma sakın
Anlamak ister isen-bir de tarihe bakın
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size
Atatürk güven verdi-topluca hepimize
Tarih bizi onaylar-o da sizi tanıyor
Kahpelikler yaptınız-geçmişine bak da sor
Dün girmiştin vatana-bela olmayın bela
Öğretmen Hasan söyler-nöbet tutarız hâlâ
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size
Atatürk güven verdi-topluca hepimize
| 187 |
BİR MASUMİYET MAHZUNİYET FOTOĞRAFI
Gül dibini çapalamakla
ihanete uğramış ceviz ağacını seyreden
camları parlatmakla ilgisi yok
yorgunluğumun adı konana kadar
med-cezir’e talim diyor şeytanım
her şeyim kıldan ince, bir dudaklarım
karşılanmak nedir bilmeden dönüp durdum şehre
ya yağmur yağmıştır sokaklar dizboyu bahane
ya papatyalar kibir mevsiminde
beni severken öldüremeyen biri var bu şehirde
ben yangında çatırdayan akasya, o kurtaran su
bir masumiyet, mahzuniyet fotoğrafı
yalnızlık şiir olmuyor
yağmurun bol olduğu mevsimlerde, o eskidendi!
gece karanlık desem binlerce kez söylenmiş
annemin kanayan rahmine çarpıyor
öyle ulaşıyorum bilinmeyene
altın sinsidir iz bırakmaz
lekelidir gümüş, hoyrattır, iz bırakır
iz bıraksın diye gümüşü sunuyorum
doğum günü mayıs’a, temmuz’a
eylül’e denk gelenlere
her aşk gibi bizimki de benzeyecekti
tanık olduğu darbelere...
| 116 |
069 İNANCIN MATIĞı
Allah’a ve Ahiret gününe inandığı halde, dünya işleri adına,
Allah’a karşı vazife ve sorumluluklarını yerine getirmeyenler! Kazanacaklarını zan ettikleri dünya mücadelesi sonucu
neyi kaybettiklerini görünce sanıyorum çok pişman olacak ve çok üzüleceklerdir. Bu büyük pişmanlığı yaşamadan,
dünya sıkıntıları ile mukayese kabul etmeyen,
ahiretin ebedi ve dehşetli azabına mahkum edilmeden, son dinin temsilcisi,
insanlığın iftihar tablosu,
Hz. Muhammed Mustafa (Sav.) ’min
“ŞERRUN NEDAMETİ YEVMEL KIYAME”
pişmanlığın kötüsü telafisi mümkün olmayan ahiret günü yaşanacak pişmanlıktır, ikazına kulak vermeli değil mi? Allah’a ve ahret hayatına inanan insanların!
Hayat mücadelesinin yanı sıra, hayata anlam kazandıran,
yaşamı yaşanmaya değer kılan
inandıkları gibi yaşama dikkat ve hassasiyeti göstermeleri gerekmezmi? İnandığı gibi yaşamak
veya imkânlar dâhilinde yaşamaya çalışmak, inanan insanın inancındaki samimiyet ve
inanç mantığının gereği değilmi?
| 123 |
Anadolu Köylüsü
Ah çekişi yoksulluğun hıncıdır,
Bir gariptir Anadolu köylüsü.
Boğazında düğümlenen sancıdır,
Bir gariptir Anadolu köylüsü. Suyu seldir bulanır da durulmaz,
Gece gündüz çalışır da yorulmaz,
Talihinden başkasına darılmaz,
Bir gariptir Anadolu köylüsü. Yazın bile serin eser rüzgârı,
Hiç erimez mor dağların ak karı,
Emeğidir bir tek dünyada varı,
Bir gariptir Anadolu köylüsü. Hele bakın bu çağda bu asır da,
On yerinden yaması var hasırda;
Kan kir olmuş elindeki nasırda,
Bir gariptir Anadolu köylüsü. Siler durur ezginliği bez’ince,
Bir başına o dağlarda gezince,
Güler geçer kalleşliği sezince;
Bir gariptir Anadolu köylüsü. Beli bükük, dişi dökük, saçı ak;
Aşı yoktur yiyeceği bir sıcak,
Nesimi dünyada şu düzene bak,
Bir gariptir Anadolu köylüsü…. Nesimi KEÇELİOĞLU
| 114 |
Bir Bavulla Gelmişler (Münih Treni)
Bir bavulla gelmişler
Karaların memet, ince ali ve bir de bekir
Puslu bir alaman sabahında münihe inmişler trenden
Biraz memleket peksimeti mendil içinde üçbeş lokum
Bir de yar ilen ana baba hasreti
Bildikleri birkaç sıla türküsü
İnmişler üçüncü mevki kompartımandan
Başlarında kasketleri
Şenolasın bakalım gurbetlik şenolasın yabaneliNere baksan bir soğukluk değmiş içlerine
Nere baksan insanı üşüten kocaman bir yalnızlık
Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarına
Nere baksan deli bir ayrılık düşecek burada bahtımıza
Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarınaBir bavulla gelmişler
Münihe, viyanaya, berline, rotterdama
Çorum nire memec, lozan nire
Brüksel nire ali, emirdağ nire
Konya nire bekir, strasbourg nire
Ve frankfurta ve kölne ve lyona
Hamburga, liege, bonna
inmişler içlerinde memleket döne döne, yana yanaBir bavulla gelmişler
Önce geceler bitmemiş sonra soğuk ve karanlık gündüzler
Herbir işini, tamam eylemişler atamanın
Herbir vidasını sıkmışlar
Herbir makinasına terlerini a....................
| 143 |
Alkolün Topluma Ettiği-3
-Alkollü düğün şart mı? -
Delikanlı, çevrede, hoş bir sevinci buldu.
Silaha gönül verdi; sandı ki inci buldu.
Alkol imiş ikramı, gittiği bir düğünün;
O alkol, zahmetsizce, işte bu genci buldu.-Alkol varsa, acı da var-
Genç, gençlik aşkına, gitti, kadehi aldı.
Alkol vücuda girdi; şuur hariçte kaldı.
Farketmedi tetiğe dokunduğunu o genç;
Bir kısa zevk üstüne, ömürlük feryat saldı.(18 Ağustos 2007)
| 64 |
Fakirlik
Fakirlik, yoksulluk
Alabildiğine boldur
Şu insanların sevgisi
Getir gönlüme doldur
Fakirlik bahçesinde acı acı ötme
Başı dertli bülbül
Öylesine boşuna uçup gitme
Bak, behçen dolu güldür. Tatvan, 06.08.2007
| 29 |
Şimdi Sen Sus, İnsanlar Sussun
Gideceğim buralardan beni otobüs duraklarında arama. Ne tabutta olacağım ne de gözyaşında. Ayaklarım öyle sessiz hareket edecek ki bastığım yerde ayak izimi bulamayacaksın. Uçurumun başında Allah'ım canımı al diye yalvarılmaz. Direkt kendini atarsın boşluğa duaya gerek kalmaz. Ama ben ölmeyeceğim ve yüksekte bir kar gibi birikeceğim. Çığ gibi düşeceğim derin uçurumlara. Kanım sopsoğuk akacak kar suları gibi. Sonra başımı kaldıracağım kardelenler gibi. Hiç boşuna uğraşma ölmeyeceğim. Daha tanışmadım ki ben güneşle ve ayla. Sana kara kış gibi hoşça kal diyeceğim. Sonra bahar gibi dünyamı güneşle ve nisan yağmurlarıyla dolduracağım. Toprak kokusunu duymadan girmeyeceğim mezara. Hayatın kiraz dolu ağaçlarında daldan dala atlayacağım. Bir kelebek bir kuş olacağım. Gökyüzüne doğru bir seyahat edeceğim. Beni basit dolmuş duraklarında arama. Bir bulutun içinde yağmur sularını içeceğim. Yüreğim temizlenecek yeryüzüne ait tozdan ve kirden. Sonra seni tertemiz duygularla seveceğim. Berrak suları içine çeker gibi akacağım yüreğinin en hararetli bölgelerine. Seni ne günahtan korkar gibi ne de cenneti ister gibi seveceğim. Bir çocuğun okuma yazmayı öğrenmesi gibi seveceğim seni. Seninle kuracağım cümlenin en temizini ağzım süt kokarken. Dilimde küfür yokken ve insanlar gölgelerini aydınlığıma indirmemişken, seninle söyleyeceğim kelimelerin en hasını. Bütün insanların yeşil bir ağaçken, kupkuru bir dala dönüştüğünü görmeden seninle inanacağım doğanın sesine. Kulak vereceğim dalga sesine, kuş sesine hayatıma daha yalanlar girmemişken.
Şimdi sen sus, insanlar sussun. Yağmurun sesini dinleyeceğim. Çimenler bir sözcük gibi dizilirken doğanın kitabında, sana yemyeşil şarkılar söyleyeceğim bir cırcır böceğinin ağzından.
Beni öldürmeye çalışma. Daha seni seveceğim. Seninle bir bulutun bir bulata çarpması gibi sağanak öncesi ve sonrası enerji dolu bir hayat yaşayacağım.
| 258 |
Sitem
Yanarsa yüreğin bir gün derinden,
Anla ki içinde sitem var benden.
Hiç farkım kalmadı dumandan, külden,
Dilerim sevgilim sen de yanasın.Yok ettin sevdamı, öldürdün beni,
Kuruttun dalımı söndürdün beni,
Çıldırtıp deliye döndürdün beni,
Dilerim sevgilim, sen de olasın.Goncam dedim sana, gülüm olmadın,
Açmadın vazomda, onda solmadın,
Sevdirdin kendini, bir gün sevmedin,
Dilerim sevgilim, sen de solasın.Bir sözüme kızdın, terk edip gittin,
Öldürdün coşkumu, beni kahrettin,
Ağladım, yalvardım, hiç dinlemedin,
Kıyamam sevgilim, sen hep gülesin.
| 75 |
Senin yerine kimi koyarım
Yıllardır içimde yanar hasretin
Ben senin yerine kimi koyarım
Eller ne bilir tarifsiz sevdamı
Ben senin yerine kimi koyarımYıllar yılı emekleyip büyüttün
Elin elimde hayata yürüttün
Bir sevdaki tarifsiz yaşattın
Senin yerini kim alır anne
Senin yerini kim tutar anneHamurumu sevgi ile yoğurmadınmı
Geceleri uykusuz sabahlamadınmı
Günlerce başucumda beklemedinmi
Senin yerini kim alır anne
Senin yerini kim tutar anneAğlamadın gözlerinden düşmeyeyim diye
Yemedin yedirdintok gezeyeim diye
Nasihat etmedinmi vefasız olmayayım diye
Senin yerini kim alir anne
Senin yerini kim tutar anneUnutmadım aklımdasın nefes aldığım her an
Tereddüt etmedim sevginden şevkatinden bir an
Kırsada gönlüm zincirini zaman zaman
Senin yerini kim alır anne
Senin yerini kim tutar anne12-05-2002
| 111 |
Gurbet yedin ömrümü
Sensin gençliğimi çalan
Geçiyor ömür yel gurbet
Yürekte dertlerim kalan
Sinmiyor cana bal gurbetGönlümde yaralar açtın
Köküme zehrini saçtın
Kuruttun boynumu biçtin
Kesiyor zulmun dal gurbetBakma öyle güldüğüme
Çok pişmanım geldiğime
Döndü bahtım kör düğüme
Soluyor sende gül gurbetHasret koydun nazlı yare
Paran pulun batsın yere
Zor katlandım yoktu çare
Çıkmıyor gitsem yol gurbetYüzümden ar ımı soydun
Sevdiğime hasret koydun
Kahrınla içimi oydun
Büküyor derdin bel gurbetSanma ki murada erdim
N çilen varsa hep gördüm
Eksik olmaz başta derdim
Çalıyor hüznü tel gurbetBağladın ağzımda dili
Çekmedin yakamdan eli
Akıttın gözümden seli
Oluyor yaşlar göl gurbetAcıyla yıktırdın kaşı
Yanar yüreğimin başı
Bulunmaz derdimin eşi
Veriyor kahrı bol gurbetAğır işlerinde yordun
Sol yanıma beter vurdun
Hayalime tuzak kurdun
Kırıyor kökten kol gurbetİşlerinde geçmez zaman
Ciğerim köz çıkmaz duman
Şahin e dilettin aman
Yanıyor yürek kül gurbetAlmanyaAli Şahin (Elbistanlı)
| 139 |
Tabular
Sanırım benim de vardır, senin de var tabuların,
Esiri mi olacağız, tabulaşan yanlışların,
Tabuları tanrı yaptık, elletmeyiz kimselere,
Varlığı tartışılmayan, neyi kalır kutsalların.
| 24 |
Öğrendim
Bulamadım kâğıt ile kalemi
Kömür ile yaza yaza öğrendim
Çarpmayı, bölmeyi, tüm problemi
Parmak sayıp çöze çöze öğrendim.Derdimizi anlatmazdık kadıya
Çamsakızı idi büyük hediye
Koyun terslerini abaküs diye
İpliklere dize dize öğrendim.Ne Antalya gördüm ne de mersini
Yaylalarda aldım tatil hırsımı
Haritasız coğrafyanın dersini
Ova bayır geze geze öğrendim.Dilbilgimiz ana hattan şaşmadı
Din dersimiz ayaklara düşmedi
Geometri hiç haddini aşmadı
Çöple yapıp boza boza öğrendim.Aile bilgisi değer taşırdı
Zamane en fazla buna şaşırdı
Bazıları kimliğini düşürdü
Ayağımla eze eze öğrendim.Tarih dersi güç verirdi millete
Kimse boyun eğmez idi illete
Özümüzden bağlılığı devlete
Meydanlarda toza toza öğrendim.Türkçe ile düştük türlü gaflara
Yurttaşlık bilgisi kalktı raflara
Ahmak derler Ahmet gibi saflara
Hislerimle seze seze öğrendim.
| 114 |
Yaşanmaya Dair
Tüm istediğim kaplumbağa sırtında bir dünya
Tam ortasında bir gül
Bir kurt dağın başında haykıran
hemen yanında dört katlı bir ev
her köşesi tepedeki şatoyu gören
şatonun üzerinde turuncu kurbağa
prensesini bekleyen
bir orman.
İçinde sırtına odun yüklenmiş esmer bir robot.
Mavi şapkalı bir adam.
Ötede bir de kırmızı şapkalı
Siyah ağaçlar, bacası tüten bir tren
Tek yolcusu sarı boynuzlu timsah
şeker çiçeklerin içinden timsaha el sallayanım ben.
| 70 |
Aşk Yakarmış
Dermansız dertlerin içine düştüm
Aşk yakarmış bilemedim azizim
Yıldız yıldız gözler narına düştüm
Aşk yakarmış bilemedim azizimMutluluk aradım yaban ellerde
Gitti de gelmiyor ahım dillerde
Beni yaban etti gonca güllerde
Aşk yıkarmış bilemedim azizimSınırları çizmiş gelme sen diyor
Dünyanı başına yıkarım diyor
Aldı beni benden çekip gidiyor
Aşk yakarmış bilemedim azizimYalvardım yakardım duymadı beni
Aklına koymuştu dönmedi geri
Deli gönül sende yorma kendini
Aşk yıkarmış bilemedim azizimSusturun bülbülü ötmesin bağda
Ölüm kol geziyor bağda bağbanda
Erken geldi sıram genç bir çağımda
Aşk yakarmış bilemedim azizimBozuldu düzenim çare yok diyor
Söyleme kimseye yüzüm yok diyor
Verdiğim mektubu hemen yak diyor
Aşk yıkarmış bilemedim azizimİstemezdim göncasını gülünü
Boynum bükük biçare bu gönlümü
Bilmiyorum yaşıyormu öldümü
Aşk yakarmış bilemedim azizim
| 119 |
Ömrüme Bahar Olanlara
Bir eski dilde yazılmış lisan-ı aşk
Çoğunlukla şekilden ibaret kalan
Yazıta dokunuldukça ancak hissedilen
Ve sadece gözden kalbe ılık ılık akan Düşünki yarmışsım kalbini ortadan ikiye
Ne acı var bedende ne gözyaşı ne kan
İçerinde bir kuş var uçacak şimdi semaya
Adı hanım olacak evlat olacak canına can katanÖmür dediğin bir nefes alımı kadar kısa
İçerisinde olmasa sevda dediğin düşkünlük
Yüreğinin ucunu arada bir de olsa yakmasa
Aşksız ömür son demdeki yegâne pişmanlıkBir eski dilde yazılmış lisan-ı aşk
Çoğunlukla şekilden ibaret kalan
Şekli evlat olan can olan aile olan
Hak hakkı için can olup gözlerden ömürlere dolan17.07.2008 10:34:36
| 101 |
Çal Kapımı
Yoruldum seni aramaktan
Ayak izlerim azaldı sokaklarda
Ağustos yağmurları gibi
Kaybolmadan kara toprakta
Çal kapımı.Yüreklerin bölündüğü istasyonlarda
Sözlerin tükendiği
Gözlerin boşaldığı limanlardayım
Gemiler kalkmadan çal kapımı...Perişan gözlerim seni aramaktan
Alevsiz yangınlarda kül olmaktayım
Hangi ırmağın suyu söndürür bilmem
Kucağında Karadeniz çal kapımı...Hep gecelerdeyim ellerim koynumda
Sokaklara iner haykırışlarım
Hasretten bir çığ altında üşür yüreğim
Göneş ellerinde çal kapımı...Dağ başlarının karları gibi erimekteyim
Yolunu şaşıran kırlangıçlar gibi
Camlara çarpıp ölmekteyim
Son sözümü duymak için çal kapımı
| 77 |
Eylülden Kalanlar
Ve yandı zaman
Eylül’den geçerken...Eğilip su içerken aynadan
Ağzımın içine düştü Deniz
Bu yüzden Mavi ağlarım haberin ola...
Ey hayalime uykusuz giren
Turuncu renkli bir elbiseden soydum seni
Sıcaktır diye Eylül’dür diye
Buzluğa kışlık anılar koydumSaman sarısı Zamanlar düştü Kestanelerden
Mevsim normalleri diye seslenmedik
Derken kestanelerde düştü
Pay düştük zamandan ayrılığa
Adını Eylül koyduk
Nur topu gibi bir Eylül kaldı bize bu aşktan
Eylül’e doydu
| 67 |
Boyun Sinirlerimiz İçin Namaz
Namaz hareketleri, sinirlerimiz için,
Manevi yönü de var, ruh ve bedenler için… Sağa sonra da sola, verdiğimiz selamlar,
Bazen spor teşkil eder, bu sinirler rahatlar… Maksat Rab’be kulluktur, mecbur kılmamız gerek,
Abdest başka faydası, hepsi düşünülecek…(2012)
| 40 |
Hayat Bir Emrin Var Mı? / Kendimle Yolculuk
Oldum olası içsel yolculukları, bağlanmayı, mistisizmi ve aşkı severim. Aşkın insandaki en yoğun mistik duygu olduğuna inanırım. Âşık insanları bilge, derviş ve üçüncü gözü (feraset gözü) açılmış insanlar olarak görürüm. Aşk acısının, evreni yaratan yüce bir güç varsa (kimse o) onun tarafından verilmiş bir tılsım olduğuna inanarım. Aslında hiçbir dine inanmam. Dinciliğin insanlığı yozlaştıran akımlar ve güçler olduğuna inanırım. Papazları, hahamları ve imamları hiç sevmem. Bu kişilerin dünyadaki yoksulluğun, baskıların ve can sıkıntısının bekçileri olduğunu düşünürüm. Kiliselerde, camilerde, sinagoglarda içim boğulur, duramam. Ama zaman zaman içim daralınca, aşk ırmakları tıkanınca, en yakın bildiğim insanların anlayışsızlıkları, bencillikleri ile karşılaşınca, hiçbir kadının benim sevgime layık olmadığını anladığımda, bir güce, esirgeyen, şefkatle koruyan, sonsuz hoş görülü bir güce yakarıp, ağlamak, ruhumu ona açıp, onunla dertleşip, birleşmek isterim. Alkol içimdeki mistik duygularımın kapısını açan tılsımlı bir anahtardır. İçimdeki o uzun yolculuğa alkolle başlarım. Alkol içimdeki lambanın ışığını yakar. Alkolle, “ölmeden önce iyi insan” olurum. Hırslarım, kıskançlıklarım, dünyevi zaaflarım, bencilliklerim pençelerini içimden çeker. Alkolle aşkın ve bilgeliğin yolları açılır. Geriye doğru rüya görmeye başlarım. Sevdiğim bütün kadınlar, çocukluk arkadaşlarım, mücadele dostlarım, unuttuğum kardeşlerim hepsi aklımdan, rüyamın sahneleri içinden birer birer geçer. Kalbimin çektiği filmdir o. Sevdiklerim, dostlarım, yakınlarım beni istedikleri gibi kırabilirler. Bencil ve hoyrat olabilirler bana karşı, olsun ben aşk yoluna çıkmışımdır. Gözlerimi içime çevirmiş, alkolümü yudumlamış, içimdeki ışığı yakmış, rollerini sevgililerimin, dostlarımın kardeşlerimin oynadığı filmi seyre koyulmuşumdur. İçimdeki o büyük yolculuk başlamıştır. Geçenlerde, yazdığım senaryoda geçen bir tarikata gittim. Tophane’deki Kadir-i tarikatında zikir vardı. İki katlı ahşap bir evin ikinci katına çıktığımda 40-50 adam, “Allah... Allah...” diyerek heyecanla büyükçe bir odanın ortasında dönüyor, dans ediyor, birbirlerine sarılıyor, heyecanlı sesler çıkararak kendilerinden geçiyorlardı. Zikirleri, yani mistik dansları iki, üç saat sürdü. Açıkçası bu adamların içinde bulunduğu ortamı, hiçbir şeye inanıp onun etrafındaki bu duygusal bütünleşmeyi tuhaf bir kıskançlıkla izledim. İşte kendilerine benim ve benim gibi birçok insanın bulamadığı bir manevi iklim yaratmışlardı. Kısa bir süre için de olsa birbirlerine derinden bağlanmışlardı... Zikirden sonra hemen hepsinin yüzünde garip bir sevinç, bir hafiflik, bir arınmışlık vardı. Bizim gibi insanların arasında pek rastlanılmayan bir duygu iklimiydi söz konusu olan. Duydum ki bu tarikata meyhaneden gelip katılanlar varmış. Burada “meyhane ile Tanrı arasında güzel köprüler” kuruluyordu demek ki. Burada mezhebin, dinin katı kurallarının çokça önemi yoktu. Hoşuma gitti. Bir kez olsun bu coşku dolu zikri yaşamak istedim. Belki kendimi omuzlarıma binen endişe yüklerinden kurtarırdım. Yakınlarımın, arkadaşlarımın, bencil arzularını, hoyrat sözlerini, düşüncesiz hareketlerini biraz olsun yüreğimden atar, şu gelip geçici dünyada birkaç saat olsun, yerçekiminden kurtulabilirdim. Ama nerede? Zikir bitti. Adamlar yüreklerinde hafifliği, o mistik coşkuyu atar atmaz, hemen birbirleriyle polemiğe başladılar. “Sen niye iki adım öne çıktın? ”, “Siz arkadan geç geliyorsunuz.” “Ayaklar tempolu değil.” “İkinci grubun sesi duyulmuyor.” vs. vs. Tanrım meğerse o coşku yumağı hesaplı kitaplı bir folklor gösterisiymiş. Sıkıntılı bir müsamereymiş. Düşlerim alt üst oldu. Ben insanların kendi ışıklarıyla, ne hissediyorlarsa, içlerinden geldiğince zikir yaptıklarını ve özgürce hareket ettiklerini sanıyordum. Ama pek öyle değilmiş. Ben yakıştırmışım bütün bunları onlara. Üzüntüyle ayrıldım tarikattan. Bir meyhaneye girdim. Bir ufak rakı söyledim. İçimin ışığını yaktım. Başladım içimdeki rüyayı seyretmeye. Bugüne dek âşık olduğum kadınların yüzüne yaklaştırdım içimin ışığını. Tanrı da bendim, din de, aşk da bendim...
| 526 |
Bayram birlikte güzeldir
Tek başına bayram olmaz,
Bayram birlikte güzeldir.
Olsaydı yakışık almaz,
Bayram birlikte güzeldir.İnsanı görmek gerekir,
Topluma girmek gerekir.
El ele vermek gerekir,
Bayram birlikte güzeldir.Bayram önemli konudur,
Bayram milletin şanıdır.
Bayram sevinme anıdır,
Bayram birlikte güzeldir.Allah rızası gütmeli,
Gönül almaya gitmeli.
İnsanı hoşnut etmeli,
Bayram birlikte güzeldir.Yusuf bayramda gülmeli,
Yürekler sevgi dolmalı.
Birlik içinde olmalı,
Bayram birlikte güzeldir.
| 61 |
Ferahfeza mektup
Ferahfeza mektup
O kasaba denize daldırılmış avuçtur
Kaymaz ayağı karıncanın
Bütün koltuklar ak bir örtü altında
Dalgalar da geldi
Cümle makamat ehli gelince
Deniz kabukları da sürüklendiler
Bakamadım ortanca hecesine
Desem ki aşkımız derviş ilahisi
Ağır akşam da grev bildirisi
Aşkımızın mezarını dalgalar götürdüler
Güller getirdiler kumsal kavlince
Likya'ya borçlanmış kalebent
Hicretin genizdeki konukluğu
Akçakavak altında musahipler muhasebesi
Hoyrat vakte kalktı otobüs
Her diken ucuna neşveden bir tutam
Varana kadar bize kalan hacim çizgisi
Niceydik nice olduk
Bakar söyleniriz artık
| 82 |
HAYVANAT BAHÇESİ
Öyle düşünceli bakma yüzüme
Sana vereceğim şeyler belli
Et veririm istersen
Yumurta veririm
Süt veririm
Dile dilediğin kadar
Saadet duygumu al götür
Tepe tepe kullan darılmam
Arslan olmasına arslansın
İyi niyetlerim var senin için
İçine girilmedik düşüncelerim var
Bu pazardan tezi yok
Hepsini sana getirebilirim
Öyle düşünceli bakma yüzüme
Sana vereceğim şeyler belli
Hürriyet veremem mesela
| 58 |
Yıldız Ve Adam
Sönmüş bir yıldızın üzerinde,
Yalnız bir adam.İçin için yanar yıldız,
İçin için yanar adam.İçin için söner yıldız,
İçin için söner adam.Soğur yıldızın kabuğu,
Dünya mı olacak ne? Üşür yalnız adamın ruhu,
Sevdasız mı kalacak ne? Sönmüş bir yıldızın üzerinde,
Yalnız bir adam.Yalnız bir adamın yüreğinde,
Sönmüş bir yıldız.İçin için yanar yıldız,
İçin için yanar adam.İçin için söner yıldız,
İçin için söner adam.Sönmüş artık yıldız parlamıyor bile…
Kamaşmıyor gözleri adamın.Ölmüş artık adam gülümsemiyor bile…
Yakmıyor ateşi yıldızın.Sönmüş bir yıldız,
Ölmüş bir adam…
İçin için yanan yıldız mı?
İçin için yanan adam mı?
İçin için sönen yıldız mı?
İçin için sönen adam mı? Sönmüş bir yıldızın üzerinde,
Yalnız bir adam...Adamın kollarında zincir olmuş zaman....
| 115 |
Dört Nisan...
Ülkemin topraklarında dalgalanır
Ha Al bayrak, ha gök bayrak
Her nisan kar yağar böğrüme
En önde ben varım gardaşım
Ha elimde al bayrak, ha gök bayrakMekanı cennet olsun…04.04.2015 - Ankara - 20:00
| 34 |
Silahı Bırak Kardeş Olalım.
SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM.
Senin oğlunu da Hakkari'ye yollayalım.
Gemi yerine bir tabut alım
İster misin kardeş olalım?
SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. İster misin isteyemezsin...
Seninkiler gül bebek yetişti.
Amerikan suyundan içti
Bizimkiler yörük olarak yetişti
SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. Derken dile kolay gelir
Ateş düştüğü yerde belirir
Anadolu! dan nice TÜRKLER yetişir
Bir gün senin de aşını pişirir
SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM.
Söyleyen nasılda söyler bu sözü
Herkesin görürken gönül gözü
Kızarmadı bunu söylerken yüzü
Anlatırlar bir gün sana dürzü21.Ekim, 2007
| 90 |
Allah Var
Yedi kat göklerin her karesinde
El –melik, El- Kuddûs, Rahmân Allah var
Dağların, taşların her zerresinde…
El mümin,El aziz,Cebbar ALLAH varHavada, bulutta,el değmez narda,
Biçare olduğun en müşkil an da
Çok yakında atar, aort damarda
Elifin kendinde, “ GAFFAR ALLAH var Gece karasında, gün ziyasında,
Yanında…karşında… göz hizasında,
Ananın, babanın, her rızasında
Muktedir,Es Samed, Ğafur, ALLAH varYumsan gözlerini,yoktur desende
Tabiat içinde her bir desende
Gözlerin içinde… içerde, sende….
Öldürüp, dirilten,Muîd,ALLAH var Sende,bende,onda, kır havasında
Bülbülün gül ile aşk davasında
Çalılar içinde, kuş yuvasında
Yaradan …halk eden… Bâri,ALLAH var Rahmeti nuruyla alemi saran
Nizam, intizamı,düzeni kuran
Kara topraklardan rızık çıkaran
El-Kahhâr, El-Vehhâb, Rezzâk, ALLAH varİzana, hayale, akla sığmayan
Her daim yaratan, hiç yorulmayan
Bir eşi, benzeri, dengi olmayan
El Kaviyy,El Metin, Mecîd,ALLAH varHer daim yaratan, yoktan var eden
Canlıya cansıza şekiller veren
İnsanın önüne dünyayı seren
El-Hâlık, Musavvir, Aliyy, ALLAH varGözlerden uzağı, gizliyi bilen
Günahı sevaba çevirip, silen
Karıncanın ayak sesini duyan
El-Basîr,El Habir, Semi, ALLAH var Göklerin yerlerin, şifresi düzen
İhtimam, itina, her işte özen
Denizler arası sınırlar çizen
El Kâbıd, El Fettâh, Alim,ALLAH varBazen bir ağaçta, dalda görünür
Bazen bir arıda, balda görünür
Alemler zatıyla, rahmet bürünür
El-Zâhir, El-Bâtın, Vâlî, ALLAH var Bazen bir fırtına bazen bir boran
Zamandan münezzeh her yerde her an
Ad semud kavminden haberdar eden
El Kebîr, El Azim, Şehid,ALLAH varRızıklar azaltır, rızıklar kapar…
Bollukta, yoklukta hep ona bakar
Dilerse daraltır,dilerse açar
El-Bâsıt,El Hâfıd, Râfi,ALLAH varHer zaman her yerde ebedi, kaim
Hikmetle hükmeden, her şeye hakim
Mekândan münezzeh,her yerde daim…
El hakem,El latif, Halim, ALLAH varMağara önünü ağla örendir
Amelin ecrini bol bol verendir
Mümine sevgili, dosttur, yarendir
Eş Şekür El-Mukît,El Berr, ALLAH varİlmiyle kuşatan, canlara rahmet
Hikmetle var eden …her işi hikmet
Kurtlara, kuşlara yaratan nimet…
El vasi,El Hakim, El-Adl, ALLAH varKuzey, güney,batı…onundur doğu
Ebedidir yoktur, zatının sonu
Varlıklar zikreder dilince onu
Er-Rakîb, El-Mucîb, Kerîm,ALLAH varBaharı baharla saran sarartan
Gündüzü geceyle örten karartan
Yerleri gökleri yoktan yaratan
El-Vedûd, El-Vekîl, Bâis,Allah varDenizi ortadan yaran yol eden
Nemrut’a sarayı sıkan dar eden
Ateşi dostuna selâmet eden
El hamid, El-Muhsî, El hakk,Allah varBu dünya köprüdür, aleme “YOL” dur
Alemin var olma sebebi, “ OL! ” dur
Maddesiz, örneksiz, yaratan O’ dur
El-Muhsî, El-Muhyî, Muîd,Allah varKarun’u malıyla yere batıran
Hayatın sahibi, ölüm tattıran
Toprağa ruh veren, suya can katan
El-Mümît, El-Kayyûm, El-Hayy,Allah varHira’da Cibril’in görünüşünde
Resul’ün örtüye bürünüşünde
Kamerin ortadan bölünüşünde
El- Macîd, El-Vâcid, Vâhid,Allah varSüzülmüş çamurun cenin olduğu
Ruhların dünyada,vücut bulduğu
Tırtılın kelebek olup uçtuğu
Doğumda, doğuşta … Rahim Allah var El-Bedî El-Vâris,Onundur kelam *
Mâlik-ül Mülk’tür O, Onundur alem
Kiramen katibin elinde kalem…
Kalemi yazdıran Tevvâb Allah varEvvelde,bugünde,dünde,yarında
Ananın,babanın dualarında…
Elinde, yüzünde, can damarında
Canından yakında Veliyy, Allah varKıyamda, rükû da, yerde secdede
Kelamın içinde harfte hecede
Ziyada Zifirde günde gecede
Müheymin, Mukaddim, Bâkî, Allah varÇalıda, dikende, otta, çiçekte
İnsanda, hayvanda, kuşta, böcekte
Mizanda, tartıda… ölçü, ölçekte
Mütekebbir, En-Nûr, Nâfi,Allah varLütufla,ihsanla karşılayıcı
İkramı bol olan ağırlayıcı
Merhamet sahibi, bağışlayıcı
Muahhir, Müntekim, Afüvv,Allah varSineğin Nemrut’u alt etmesinde
Ebrehe filinin diretmesinde…
Şeytanı bir taşın kör etmesinde
Zül-Celâli vel ikrâm…Ganiyy,Allah varEl-Muksit, El-Câmi, El-Mugnî’dir “O”
Müteâlî, Ed-Dârr’dır … çok yücedir “O”
Cezayı bekleten, sabredendir “O”
El-Mâni, Er-Reşîd, Sabûr, Allah varHayatta, ölümde…cümle bölümde
Yaradan’a ayan, garip gönlümde
Şu kısacık canlar fani ömrümde
Görüp gözetleyen Raûf ALLAH varEl-Mu'ız, El-Müzil, O’dur El Ahir
Ben bir garip fakir… O’dur El Kadir
El Evvel, Hâdî’nin Kuludur Mahir
El-Hasîb, El Hafîz, Celîl,Allah var
| 549 |
İkinci tekil şiiri
Ruhum göklere kanat çırparken,
Sayıklar ölümü, dil yavaş yavaş.
Benliğim senden bir an ararken,
Bu koca özlemimi, bil yavaş yavaşBu zaman ki; gönlümü yakan bir ateş,
Bu zaman ki; geceye düşman, güne eş.
Gecenin ardından doğmazken güneş,
Bu öksüz gözyaşımı, sil yavaş yavaş
| 46 |
A- Kunst toverfee -001 -Holland
A- Kunst toverfee -001 -HollandWeet u....
Kunst toverfee.... Eén dag heb ik een becomed dichter.....
Die dag, Ik schreef gedichten aan de toverfee....
Eén dag heb ik becomed een bevestigd...
Die dag, ik drawed de beelden op de toverfee..
Een dag, ik becomed een schrijver...
Die dag, Ik schreef de roman van de engel....
Een dag, ik becomed een musicus.....
Die dag heb ik te stelen de guitar aan de toverfee....
Een dag, ik becomed een lager...
Die dag, maar ik zeg, aan de toverfee....
Ik geliefd u, de hele......
Ik houd u, de hele..
Ik houd zullen u, deBegrijp mij....
Kunst toverfee....Mersin-01.01.1991-Bilal Genis
| 109 |
Ateşler İçinde Bir Mart Sabahı Duydum Sesini
Ateşler içinde bir mart sabahı duydum sesini
Görmedim yüzünü, sen sadece rüzgardaki elemdin
kulağımdaki tını
Yankılandı soğuk sokaklarda
Bir ben
Bir sen
Bir de kaldırım taşları tanık oldu sözcüklere
Bir de yakaran gelincikler
Bir ben
Bir de sen
Ateşler içinde bir mart kedisi gönlümde
Yolumun nereye gideceğini soruyor
Senden geçip geçmediğini
Başka hangi hanlarda beklediğini
Hangi pazarlar terk edileceğimi.
| 66 |
Sitem
SİTEMUykumu bölmeyen kâbuslarımın itiraflarındayım
Yastığa başımı koyduğumda, gömülen yüzüm
Geçmişi hatırlatırken çıranın alevi
Aldırma, aldırma küçük bir sitemdir gülümYaşamımda uykum hep kaçtı
Çünkü kâbuslara koştuğum maratondu uykum
Bu nedenledir ki akşamın olmasını istemem
Bilinmez akşamlarda, ayrılışların çoğu akşam olur...
| 40 |
Trende
Eğilip öptün elimi
Tıpkı o rüyamdaki gibi
Eğilip öptün elimi
Kalbimin kuşu uçup gitti
Her şey dondu bir anda
Manzara sustu
Karşında dilim dilim
Karşında bir afazi
Sonra sıkınca belimi...
Sonra sıkınca etimi...
| 34 |
Kırık Kalp Onarmak Gibi
Nice çabalar vardır ki bir hiç uğruna,
Yinede çaba gösterir o aşk uğruna,
Nice başarılarda vardır ki
Kırık kap onarmak başarısıyla,
Maalesef öyle bir başarı yoktur değil mi,
Kırık kalp onarmak gibi...
| 36 |
Çanakkale Şehitleri
Bir tarih yazdı Türkler
Sanki savaş değil de
Bir mezardı o yerler,
Kimi deniz kimisi yerDüşman ise daha savaş başlamadan
Kendini galip buluyordu,
Ama Mehmetçik Mehmetçik,
Vatan azmiyle yanıp tutuşuyordu.18 Mart'ta kovduk düşmanları ülkemizden,
Çok şehit vardı Mehmetçiklerden
Ama yine de silinmediler kalbimizden,
Onları anıyoruz taaa derinden.
| 49 |
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim
Sevdalarım üzerinde yüzen bir gemidir,
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.
Yüreğimde olan duygular aşkın demidir,
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Sevgi ile sevdayı alıp girdim kol kola,
Haydi yüreğim haydi sana uğurlar ola.
Sevdaya vira Bismillah deyip çıktım yola,
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Can yelken açıp gönül denizine koyulur,
Sevda benim gönlümde aşk deryası sayılır.
Dalgalar vurdukça yüreğime aşk yayılır,
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Sevdalı yüreğim benim denizlerde yaşar,
Gönlümde olan gemi ile yüreğim coşar.
Sevgi dalgaları vurdukça boyumu aşar,
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Yusuf aşk gemisinde çalışan bir komidir,
Sevgi benim yüreğimde gönlümün cemidir.
Gönlüm sevgi denizinde salınan gemidir,
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.
| 102 |
Gerçek Dost
Hüzünlü olduğumda, yanımda oluyorsun
Anladım dostum seni, gerçekten seviyorsun
Üzgünsem kendinden çok, beni düşünüyorsun
Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunAğladığım anlarda, beni avutuyorsun
Yanımda olmak için, çok çaba harcıyorsun
Her şey den vazgeçiyor, yanımda oluyorsun
Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunBeni güldürmek için, şakalar yapıyorsun
Gün geliyor oturup, benimle ağlıyorsun
Tüm dertlere benimle, çözümler arıyorsun
Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunBen kötü gün dostuyum, bunu sen biliyorsun
İyi günde yanında olmam söyleniyorsun
O günlerde dost bulmak kolaydır biliyorsun
Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunGerçek dostluk farklıdır, başka şeye benzemez
Zor zamanda dost olan; bırakıp seni gitmez
Karşılık beklemeyi; bir an olsun düşünmez
Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunGözyaşım değerlidir, seninle ağlıyorum
Gerçek dost kim deseler, seni gösteriyorum
Aramazsam üzülme, sanma ki unuturum
Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunSen benim can dostumsun, bu böyledir bilinsin
Seni üzen olursa, ne olur bana gelsin
Beni dünyada ancak, bir sen üzebilirsin
Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunGerçek dostluk böyledir; haksız mıyım söyleyin
Sizde hayatınızda, gerçek dost belirleyin
Çevrenizden iyi gün, dostlarını eleyin
Gerçek dost sayfanıza birisini ekleyin
| 175 |
Gir koynuma
GİR KOYNUMA
Deniz mavi, gök mavi,ben maviye vurgunum,
Hep karalar giyersin,ondan sana dargınım,
Tüm renkleri severim,gönlüm maviye düşer,
Karanlık gecelerde,mavi giy gir koynuma... Beyaz tenini mavi,melekten güzel yapar,
Mavi giyen güzeli,kelebekler de öper,
Aşk bilmez bir deliyi,mavi renk âşık eder ,
Simsiyah gecelerde,mavi giy gir koynuma... Hayallerim, düşlerim,mavi sayıklar gider,
Uyku gözüme gelmez, anda horozlar öter,
İçimdeki mavi ses, yat uyu yazık yeter,
Siyahi gecelerde,mavi giy gir koynuma... Her renge deliyim de, maviye çılgın deli,
Kalbime nakışladım,mavi bakan gözleri,
Mavi gözlü doğanın,sevgiye yatkın dili,
Mehtaplı gecelerde,mavi giy gir koynuma...Rızaoğlu, dileyim kefenim mavi olsun,
Cesedim maviliğin,gölgesine gömülsün.
Kabrimi ziyarete,mavi gözü yar gelsin,
Karanlık gecelerde,mavi giy gir koynuma.
Mavilikler içinde,sarılıp yat boynuma...
09 TEMMUZ 2008
Fahri Bulut Rızaoğlu
| 118 |
Söyle Yüzüm Tanığımsın
aşk eskidi/yollar uzun
bir dalga kırıldı yüzümde
kar sesinde uçan çiçek
yüreğimde gülüşündür
sevgi bitmez/düş yaşatır.
bir gün olur gurbet başlar
saat durur/deniz biter
sesim aranır yılları
ömrümüz bir yangın yeri
çiçek solar/bulut kaynar.
söyle yüzüm/tanığımsın
kaç bahara göğüs gerdin
bir çocuğun sevincini
gidişini bir babanın
tarih yazar/dünya okur.
şiirim bir atardamar
yaşıyorum dizelerde
gömleğimde bin bir nakış
bir ağlama/uykuya dur
kuşlar gider/sonbahardır.
Ahmet Özer
| 68 |
Bu gönül sana hasret
Hasretle yaşıyorum bu dünyada
Bu gönül sana hasret
Sen varsın yar her anımda
Bu gönül sana hasretGönül ah çeker inler her dem
Gözlerim morardı seni sevmekten
İki büklüm oldum derdinden
Bu gönül sana hasretKoca yıllar senin için geçti
Gençliğim sende tükendi
Çok harcadın bu garibi
Bu gönül sana hasretBir leke sürmedim sevdama
Hayalin gelir baş ucuma
Gelir misin bir gün bana
Bu gönül sana hasretSevdamın gözü yaşlı şimdi
Aşksız geçen günüm hazan şimdi
Bu Hasan bir bahar yaşar mı ki
Bu gönül sana hasret
| 88 |
Rubailer
Tanrı, cennette şarap içeceksin der
Aynı Tanrı şarabı nasıl haram eder
Hamza bir arabın devesini öldürmüş
Şarabı yalnız ona haram etmiş Peygamber
| 23 |
HER ŞEY VATAN İÇİn
HER
ŞEY VATAN
İÇİN sayıldım, vatan için
soyuldum, vatan için
kovuldum, vatan için
fişlendim, vatan için
dövüldüm, vatan için
kul köle oldum, vatan için
vatanı sevda bildim
hizmeti kutsal, vatan için
sayın olamadım vatan içinkan emmedim, vatan için
kurşuna dizmedim
kurşun nedir bilmezleri
vatan için
kurşun sıkanlar
sayın oldular vatan için
ben sayın olamadım vatan içinen kıraç
toprakları süsledim
en olmadık
mavi düşlerde
bülbül sesinde coştum
kaval sesinde depreşti dertlerim
kış günleri;
sokak çocuklarında üşüdü yüreğim
her şehitte dondu göz yaşlarım
her göçükte, can verdi bedenim
fişlendim, kara listede anıldı adım
Sayın olamadım vatan içinitildim kakıldım öz yurdumda, horlandım
sayan soyan, kurşun sıkan, satan sayın oldu
sayıldı sayınlar arasında
ben vatana sacayağı, vatan içinsen harç parası yatıran öğrenci
sen ne yaptın vatan için ne
okumak için işkal ettin üniversitesini
bir de ‘’harçlar düşürülsün yatırayım’’ dersin uluorta
sen dayaklıksın, seni eli kelepçelenesice, zindana tıkılasıca
vatan can ister, canlı canlı, kaç can sundun vatan bağrına
kaç kurşun sıktın, kaç nara atın; ‘’Her şey vatan için’’
seni eli kelepçelenesice, zindana tıkılasıca
sen daha toysun, otur oturduğun yerde
sayınlar sayar seni, sayınlar fişler seni
daha da diretirsen kurban ediverirler seni vatana
‘’Her şey vatan için’’ bir de ‘’vatan sağ olsun’’ deniliverir ardındansen duyma vatan bunları
vatan dedikleri malum…vatan uğrakları, vatan sığınakları İbrahim ŞAHİN
| 213 |
ANADOLU İÇİN; Paylaşmak Ya Da Paylaşmamak: HÜR İRADEDE! . = 000.003 =
05 Nisan 2013 Cuma 12:32:15Kitapla Yürüyeceksin Hayat Yolunda; Sağlığın İçin! .
= 000.003 =
Kitapla Düşüneceksin Hayat Yolunda; Vuslatın İçin! .“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:/ Basitti, / o zaman farkında değildim! . / Bir yolculukta tanışmış! . / Hiç kimsesi yokmuş! . / Ufak bir memurmuş! . / Hiçbir dayanacak dalı olmıyan bir çocuk halinde, / evine gelmişim! . / {Kitap Adı: YEŞİL YILLAR – Kitap Yazarı: A. J. CRONIN – Çeviren: Vahdet GÜLTEKİN – Yayınevi: ARİF BOLAT YAYINEVİ/İSTANBUL/1957 – Sayfa Numarası:028 - CÜMLE DERLEME: Kemal KABCIK / ANTALYA / 05 Nisan 2013 Cuma 12:35:27}Kitapla Uyuyacaksın Hayat Yolunda; Dinlencen İçin! .
= TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE =
Kitapla Uyanacaksın Hayat Yolunda; Başarılar İçin! .
| 126 |
Gülüm
GÜLÜMGurbet elde gülün çeşidi çoktur
Ama senin kadar kokanı yoktur
Solmadan dururlar ama ne çare
Bir gram yağı çıkanı bulunmaz GülümBahçelerde sıra sıra uzanırsın
Havaya bir hoş koku dağıtırsın
Bizi şu aleme gururla tanıtırsın
Gurbette bana sırdaş oldun GülümSabun, şampuan olur köpürürsün
Gül kremi ve suyunla sen ünlüsün
Bal yapan arıyla dost görünürsün
Kokunu duyan mest olur GülümPeygamber mekanının padişahısın
Mekke ve Medine de hazır oldasın
Sen bana atalarımın yadigarısın
Yakamda Ispartanın rozedisin GülümSana binlerce türkü yakarlar
Resmini çekip tablo yaparlar
Mutlu günlerde, demet demet satarlar
İşsize iş kaynağımsın GülümAşık Ali derki; Gülü bülbüle sorun
Bülbül gülsüz bir hayatı neylesin
Gül olmasa türküsünü kime söylesin
Aşıklara ilham olursun sen Gülüm
| 111 |
Vatanda
Atam demiş demişiydi atan da
Fırsat bulmaz gafletlere yatan da
Tarih benim toprak benim su benim
Taş koymadım taş üstüne vatanda
| 22 |
Dil..pare pare
Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
| 26 |
Her Şeyimi
Her şeyimi versem sana
Hayallerim yeter bana
Götür al neyim varsa
Alamazsın ki mazimi hayallerimi
Onlarda yeter bana Hayallerim içinde
Gönül sarayı kurdum
Yaşıyoruz bu aşkı
Sende bende yudum yudum
Ben seni çok sevdim
Anlıyormusun
Tanrı şait
Gerisi senin olsun Götür al istediğini alabilirsin
Aşkımız yalan de
İnkar edebilirsin
Gönül senin hüküm senin
Ferman verebilirsin
Anla be güzelim anla
Bu aşkta
Bir taraf benim Hayallerin içinde
Gönül sarayı kurdum
Yaşıyoruz bu aşkı
Sende bende yudum yudum
Ben seni çok sevdim
Anlıyormusun
Tanrı şait
Gerisi senin olsun
| 88 |
Sarı Çamlar
Sarıkamış Dağlarının Süsüsün
Silinmez Anıların Türküsüsün
Doksanbin Mehmedin Öyküsüsün
Serhat Beldemizin Sarı ÇamlarıAllahuekberin Şahidi Oldun
Dallarınla Yağan Karları Kovdun
Mehmetle Beraber Sende Dondun
Serhat Beldemizin Sarı ÇamlarıNice Nice Anılar Bağrında Saklar
Aklına Geldikçe Ah Çeker Oflar
Dağ Başında Durur Mehmedi Koklar
Serhat Beldemizin Sarı Çamlarıİğne İğne Yaprakları Bir Oktur
Dünyada Eşi Ve Benzeri Yoktur
Bağrında Yaşayana Olur Doktor
Serhat Beldemizin Sarı ÇamlarıYüzyıl Oldu Hâla Yasını Tutar
Aralık Gelince Suratın Asar
Şehidimle Beraber Dağlarda Yaşar
Serhat Beldemizin Sarı Çamları
| 80 |
Savasta Cocuk
uzaktan bir cocuk gelir sesi önden:
-savas var! savas var!
askerler arkadan gelir kursunlar önden
ölüm arkadan gelir bir sehre ve önden ciplakligi
feryadlari yürek yakar ölülerin
ard arda mermiler, üst üste cesetler
yanmis yüzler kimsesizligin caresizliginde
koskoca sehir icice girmis, altta diri canlar..
en korkunc olani anne kucagini yakan bir bebek ölüsü
ve uzaktan bir cocuk gelir sesi önden:
-savas bi...
haber edemeden bos sehre savasin bittigini
yüregi cikti cümlesinin orta yerinde
yere yigildi ve tamamladi sözcükleri ölümüyle
12 kursun saplanmisti el kadar tenine
yüregim dayanmaz ötesini anlatmaya!
savasin en vahim sancisindayim simdi!
12 kursun yemis 12 yasindaki Filistin
ve 12 yasindaki Irak 12 kursun yemis
daha öncelerini de bilirim
12 yasindaki Dünya 12 kursun yemis
bugün ben bir cesedim 12 yerinden güller veren
kalemim agir agir cekilir bu misralardan
agir agir donar kanim,yazim yarim kalir burda..
ciglik, ciglik olurum savasa
düserim dara ama susmam savasa! !
| 150 |
Günümüz Şiiri Üzerine Bir Değini-2
Günümüz şiirinde önemsizi önemli gösterme, gerçeğin üstünü örtme ya da alalayıp sahte bir gerçek olarak sunma varyasyonları çokça yapılıyor. Sanatta ve özelde de şiirde yapılan bu varyete girişimlerinin çok da dayanaksız ve temelsiz olduğunu düşünemiyorum ben. Yani müdahale oldukça bilinçli ve sistematik.İnsanın tarihinde değerlerin alabildiğine değersizleşerek yerlerde süründüğü dönemler olmuştur. Topyekûn ' şeyleşme ' den etkilenmeyen ve zamanın, toplumun ve tarihin ortasında kocaman bir direk gibi duran bir kazık da vardır elbet: Egemen erk'in kendini ve dünyayı, alabildiğine kendine benzeterek yeniden üretme düzeneği. Bu,kendi gerçekliği çürümüş, çoğunluk için her gün yeni felâketler ve yıkımlar doğuran bir ağır gerçeklik ise hele, yıkılış ve geleceksizlik de bir zorunluluksa elbette yapılan işin uzmanlık katsayısı da o denli yüksek olacaktır. Bugün ' yeni ortaçağın ' teorisyenleri iyi bilirler ki; bu dizge içinde bunalımdan çıkışın olanağı yoktur. Krizin bu denli uzun sürmesinin ve her kıpırdayışta daha da derinleşmesinin başka bir açıklaması olabilir mi? Bu dizge kendini ancak ' tarihin bittiği- F. Fukuyama ' alalamasıyla varedebilir. Ama nereye kadar? Kendi teorisyeninin ağzından özür dileyene kadar! Anlaşılmayacak bir şey yok: Konu sahibinin sesi'nin bile örtemeyeceği denli ağırdır, yaygındır.Ancak hiçbir dizge insan öznenin toplumsal değiştirme kararlılığı olmadan sona ermemiştir. Böylece de, dolaylı olarak ' özne ' ve ' toplumsal ' kavramlarının öneminin ortaya çıktığını söylemiş oluyoruz.İşte zamanın can alıcı konusu budur: Özne, gerçek özne olmaktan nasıl vazgeçirilir; hele de toplumsal özne olmaktan...Postmodern dayatmaların da, yapısalcı ve yapı sökümcü vb. yeni gericilik manipülasyonlarının da hedefi budur: İnsanı tarihsel özne olmaktan uzaklaştırmak. Son yıllarda toplumsal'ın, toplumcu gerçekçiliğin sanattan ve özelde de şiirden kovulmasının nedeni budur. Toplumda her geçen gün yeni yoksullar ortaya çıkmakta; yoksulluk kemiğe dayanmakta ancak, ne gariptir ki, bu maddi durumun estetik ve sanatsal anlatımı ' doğasına uygun ' davranamamaktadır. Sanat ve şiir dünyasına baktığınızda mutlu insan, rahat ve sorunsuz toplum resminden başka bir resim görülememektedir. Müdahale her yerdedir ve sağlamdır:Tarihsel zor, böyle olmasını gerektirmektedir. Bir de ilk bakışta hiç görünmeyen bir başka gerçek var ki, başlı başına yaralayıcı... Otosansür, ya da oto kontrol gerçeği... Bilinçli ya da zorlayıcı koşulların etkisiyle yapılan, ya da genel ' havaya ' uymak için ayak uydurulan kötü hal ve gidiş... Hele de bazı çok keskin teorik ve poetik değerlendirmelerle yapılanları var ki; sanırım en çok da bunlar zenginleştirmektedir 'manipülatif müzeyi.'Diyeceğim şiirimizin, kendi yeryüzü gerçeğinden sıyrılmasının ve rahatsız edici ' sendromlarından ' kurtuluşunun nedenleri çok... Böylece de bu varyasyonların sahiplerine şairlik, eleştirmenlik, edebiyat dünyasına - varsa - kabul edilmişlik, bazı fonlama payları, makam, kürsü vb. şeklinde de getirileri olabildiği bilinen bir gerçektir. E, böyle olunca da akıntıya karşı yüzmenin akılcı bir yanı kalıyor mu? Devir hesap - kitap devri değil mi? Ben, bu durumun, 1980’li yıllarda başlayan ve küresel kapitalizmin yeni saldırısıyla uyumlu olduğunu ve geçici olduğunu düşünüyorum. İnsan'ın, kendi gerçeğine döneceğine; yabancılaşmadan, kişilk yarılmalarından (şizofreni) anarşist, nihilist ve diğer bunalım orijinli bakış açılarından arınacağına ve yeniden umudun, iyiliğin ve güzelliğin sanatını 'başa getireceğine ' inanıyorum. Ali Tekmil / 02.04.2007
| 482 |
Y Günlükleri18.05.13
Kitap fuarı var. Daha gidemedim. Avni Bey her gün oradayım ben diyor. Okul dönüşü uğruyorum. 10 dakikalık bir yer. Okuldan 4 otobüs gitti. Ben onlarla gidecektim olmadı. Aynı gün bilgi yarışması vardı Süleyman Demirel’de. Bu ismi duymaktan rahatsız oluyorum. En az Kenan Evren ismi kadar. Değişmeli onun ismi verilen yerler. Ben yine de bilgi yarışmasına gittim. Yarışma boyunca strese maruz kalıyor onu yenmek için elimdeki bulmacayı yapıyordum. 2. Olduk. Üzüldüm. 1. Olacağımı zannediyordum. Öğrencilerimiz de 1. Olma zorunluluğunun baskısı altındalardı diye yorum yaptık.
Bu bir yabancı gazetenin deyimiyle 40 yıl ülkesinin aleyhinde çalıştığı halde en yüksek makamlarda oturanların başında geliyor. Bu adam bütün sorunların başında geliyor. Onun adını taşıyan salona gitmek değil ama adını anmak zorunda kalmak bile zoruma gidiyor.
Bu tayin işi benim psikolojimi hakikaten bozuyor. Hâkim arkadaşa telefon ediyorum. İdare mahkemesi başkanı ile seni görüştürürüm diyor. Daha o kula gitmedim bile. Neden gitmedim gitmemekte direniyorum bilmiyorum. Geçinmeye niyetim olmadığı için değil mi?
Akşam Fatih enişte aradı nişana geliyor musunuz diye. Süheyl evleniyor. Sevindim. Büyük bir yük kalktı başımdan. Onun benden beklentisini karşılayamıyor olmam beni zor durumda bırakıyordu.
Bu günlerde sıkıntılarımın çok olduğunu mazeret beyan ederek beni affetmesini istedim. Abim giderse onunla gelirim belki dedim ama o onun gelmeyeceğini söyledi.
Tahir hocam kitaplarınız verin taşıyayım dedi. Olur dedim. Atilla İlhan’ın şiir kitabı ve günlük yazdığım defter de kitaplar arasındaydı bir de plan, öğrenci resimleri, ödev kontrolü ve sözlüler için veri biriktirdiğim listelerle birlikte bazı kâğıtların bulunduğu dosyam vardı. Bir kitap çıkarmadınız hocam dedi. Dua et dedim çıkarayım.
Bu kez kitabımı çıkarmalıyım seneye fuara yetişmeli ama nasıl? Dernek bünyesinde bedelsiz satılmak karşılığında derneğe bağış alınmak suretiyle bassak nasıl olur? Yoksa bir yayınevine gerek duyulacak ki bu da bana çok zor gözüküyor. Dini şiirlerimi mi yayınlamalıyım önce. Açılım İslami İlimleri yayma ve yaşatma derneği olan bir derneğin çatısı altında yayın yapılınca en uygunu bu olur her halde.
Bu gün fuara gitmeliyim. Evde teklif ediyorum kimsede ses yok. O halde ben yalnız giderim. Gitmeliyim muhakkak.
Geçen hafta pek ders yapamadık. Bilim şöleni vardı. Veliler şikâyet ediyor. Haftaya da pek ders görünmüyor. Çünkü Çarşamba 19 Mayıs’ı kutlayacağız okul çapında. Artık okullarda kutlanıyor. İl kutlamaları kaldırıldı. Ama yine pek bir şey fark etmiyor. Gösteri için yapılan hazırlıklar dersleri engelliyor. Perşembe günü şiir şöleni pazartesi zaten tatil, gitti bir hafta daha. Mayıs ayı böyle oluyor. Sıcak bastırınca öğrencide ders çalışma isteği kalmıyor.
| 389 |
Cennet Cehennem Yoktur Diyenler
Cennet cehennem yoktur diyenler
İl hakkını alıp haksız yiyenler
Al yesil konaktan hükm'eyleyenler
Dur bakalım canım beyler kalır mıKarac'oglan her cefayı biliyor
Sualciler yedi yerde soruyor
Yetmis iki millet ar'ya giriyor
Dur bakalım canım daglar kalır mı
| 41 |
Öldüren Veda
gözlerim gözlerinden çekildi önce..
sonra kolarım kollarından..
kınından kayan bir kılıç gibi..
döküldü yüreğim yere sssizce..
dilim tutuldu bakmadım sana..
şakağım sızladı ansızın..
ve ayaklarımın bağı çözüldü..
bu buruk veda ikimizide öldürdü..mektup yazacağım dedin bir an..
gözyaşlarını tek tek silerken..
aniden duyuldu hain trenin sesi..
biliyordun sende ayıracaktı bizi..
kimseler yoktu,saat gece yarısı..
ortada ne ses vardı,ne ay ışığı..
bir sokak lambası hafiften kördü..
bu acı veda ikimizide öldürdü..
| 71 |
Kara Gül Ektin Yar
KARA GÜL EKTİN YARSen bir edalı bakış ile baktın
Sevgi yerine kara gül ektin yar
Cız edip kalbim içten içe yaktın
Sevgi yerine kara gül ektin yarYüreğimi orta yerden hoplatın
Sevda uğruna yıllarım harcadın
Gül yerine kara günler koklatın
Sevgi yerine kara gül ektin yarGül yerine ektin dikenli teller
Açmadan kırıldılar tutum dallar
Sevdalım neden ayrı düştü yollar
Sevgi yerine kara gül ektin yarSöndürdün seni için yanan feneri
Aşkınla ağlatıp küle çevirdin beni
Bulamam yaralı kalbe merhemi
Sevgi yerine kara gül ektin yarAşk ateşi kalpde kolay sönermi
Kara sevdaya düşenler gülermi
Akan göz yaşlarım sensiz dinermi
Sevgi yerine kara gül ektin yarKalbim içine parangalar vuruldu
Çektim acılardan beden yoruldu
Göz yaşlarım akmaz oldu kurudu
Sevgi yerine kara gül ektin yarSabah güneşi doğmadı yüzüme
Akşam güneşin çalayım özüme
Vefasız yar uydun eller sözüne
Sevgi yerine kara gül ektin yarÇektiğim acıya yıldızlar şahit
Türkan aşkınla hep yakar ağıt
Derdime çare değil kalem kağıt
Sevgi yerine kara gül ektin yar** (Şiir) ***** Türkan Yılmaz ***
| 166 |
Can Damarım
Can DamarımCanıma can aradım.
Vardım Yıldıza,
“Bu ne güzellik” dedim,
Utancından parıl parıl parıldadı,
'git, dünyaya bak' dedi.
“Neden” dedim.
“Aya sor, o bilir” dedi.Vardım Aya,'bu ne güzellik' dedim,
Hicap duydu.
Işıl ışıl ışıldadı, karanlıklar aydınlandı
“Sen asıl dünyaya git,
Oradakini gör” dedi.
“Nedir” dedim.
'ışığımız güneşimize sor' dedi.Vardım güneşe,
“bu ne güzellik” dedim.
Sevindi, sevindikçe alevlendi
Sevincinden kavurdu evreni.
“Yakıyorsun” dedim,
“Sen zaten yanmışsın,
Yangının yüreğinin atışında saklı,
Biz dünyadan alırız güzelliği,
Kraliçemiz oradadır” dedi,
“Nedir” dedim.
“O senin de içinde, elini koy kalbine,
göreceksin” dedi.
“Ama benim kalbimde Gül var” dedim.
Güldü “İyi ya,” dedi
“Onun güzelliği ile güzelleşir,
Onun sevgisiyle ışık saçarız,
Biz onun aynalarıyız,
Asıl güzellik Ecemizden gelir,
Adı bile üstünde,
Güldür,
Sen zaten Gülünü bulmuşsun” dedi.Döndüm
Gülümü bir de karşımda gördüm,
Bir güldüm, bir Gül/düm ki,
Gülüme gönül koydum,
Gönlüme Gülü koydum.
Cana can, Güle yürek adadım.Mehmet Ali DEMİRCAN
06,06,2009'GÜL' üme İthafımdır'
| 149 |
Kendimden Nefret
Uzak düştüm o güzelim gözlere
De çekinme sen de bana deli de
Bir söz vardı asıl şimdi yeri de
Ben kendimden nefret ettim susarım İçim acır sen başını dur eğme
Kem söz bana, sakın kendine deme
Neler oldu, ah diyebilsem hele
Ben kendimden nefret ettim susarım Öyle derin ahım çıkmıyor düze
Hem geceye lanet, hem de gündüze
Ölümü gördüm ben ne gerek söze
Ben kendimden nefret ettim susarımKararmış kaderin ışığı sendin
Bir başka gönülde ne olur sandım
Hem seni lal ettim hem kendim yandım
Ben kendimden nefret ettim susarımÇok hakkın var helalliğe yüzüm yok
Çaresizlik hükmüm olmuş çözüm yok
Kalsın bende hiç kimseye sözüm yok
Ben kendimden nefret ettim susarım Hep sen sevdin bende bitmedi inat
Ele gülse sana diken bu hayat
Konuşamam, konuşsam da yok murat
Ben kendimden nefret ettim susarım Gidiyorum bunca vebal kâbusum
Yokluğumla bu acılar son bulsun
İki lafı diyemedim yuh olsun
Ben kendimden nefret ettim susarım Zulumat'ım, sana haktır bir mezar
Bir mezarsa bil ki yine o kazar
Dil lal oldu ısrar etme gün uzar
Ben kendimden nefret ettim susarım
| 177 |
Anne 2
Hasta bir çocuk gibi
Yatağımda ağlarken
Bir dal sigaradan
Medet umdum Anne
Karanlık odamın muamması
Tüm hücrelerime işlemiş
Ve ben aydınlığa hasret
Sebepsiz ağlıyorum Anne
Gözyaşlarım ıslatmıyor yanaklarımı
İnan Anne bazen
Hissetmiyorum bile ağladığımıSevmek acı çekmek mi Anne
Niçin yüreğim yanıyor
Sevmek günah bir şey mi Anne
Neden sevdiklerim sebepsizce kaçıyor
Birde sen olmasan Anne
Ne yaparım bilmiyorum
İnan bana Anne inan
Sensizken yaşamaktan değil
Ölmekten korkuyorum
| 69 |
Paylaştıkça büyür yayılır sevgi
Her kapıyı açan anahtardır o
Paylaştıkça büyür yayılır sevgi
Nice imtihana giriftardır o
Paylaştıkça büyür yayılır sevgiAnadan başlıyor mezara kadar
Öyle bir histir ki kalplerde atar
Her tarafı sarar her yeri tutar
Paylaştıkça büyür yayılır sevgiSularda oluşan halka gibidir
Gittikçe büyüyen dalga gibidir
Tek bir şahsa sevgi, halk’a gibidir
Paylaştıkça büyür yayılır sevgiSevgi olan yerde her şey güzeldir
Her şey bir tanedir her şey özeldir
Sevgi bir ışıktır, aşkı ezeldir
Paylaştıkça büyür yayılır sevgi
| 78 |
***Yalnızlık
font face='Comic Sans MS'color='black'size='1'
Vaz geçilmez kaderimsin neyleyim
Yine elin,yakamda be yalnızlık
Fırsat verde arzu-halim eyleyim
Gönül dilim yakamda be yalnızlık.Yıllar yılı gurbet,gurbet gezdirdin
Çocuk yaşta yalnızlığa ezdirdin
Lokma için ten de canı bezdirdin
Kefen bezim sırtımda be yalnızlık.Bunca yıldır karnım doydu terimle
Namert kula avuç açmam ferimle
Kulak hariç ellenmemiş yerimle
Sahte dostlar arkamda be yalnızlık.Bal dudaklı konu-komşu elinden
Nazar edip çatlattılar yarımdan
Dostlarımda bunca yıllık yerimden
Neden göçtüm farkında be yalnızlık.Ben topladım birileri savurdu
Kader bizi tepe-taklak çevirdi
Bir kazanda şükür ile yoğurdu
Sabır benim hırkamda be yalnızlık.Yaren derki hidayete er gayrı
Bana helal alnımdaki ter gayrı
Ana vatan doyduğumuz yer gayrı
Sana mekan Furkanda be yalnızlık
Sana vatan Furkanda be yalnızlık.(12 EYLÜL 2008 SOMA Kızım Aybüke Gülşah ın dogum gününde yazılmıştır)
embed src='http://www.antoloji.com/siir/media/76/www_antoloji_com_1173276_624.mp3'
| 127 |
Ağlama binbaşım
Bu toprakları miras bıraktı,Anadolu”ya ayak basan atalarım benim
Bin yıllık mücadele verdiğimiz,uğrunda öldüğümüz bu vatan bizim
Ay yıldızlı bayrağı şehit kanılarıyla sulayıp bu topraklarda çizdik
Binlerce vatan evladını bu vatan için şehitte verdikBu topraklar anamızın sütü gibi helaldir atadan kalma bize
Ektik biçtik uğrunda savaşlar verdik gelmedik aslada dize
Ağlama binbaşım dayanamam zümrütten kıymetli gözün yaşına
İnşallah gecikmeden, vatan bölünmeden gelecek milletin aklı başınaHalil ÇOLAK 01/08/2006 ANKARA
| 69 |
Karara Karar
Karara karar, seninle ölene kadar
Sevmek-sevilmek, dibine kadar
Saygı varsa, orda felek ne arar
Saygı! kılıç-kalkan hepsi o kadar
Ne sarar-seninle bir ömür ne sarar. 18.08.2011
| 28 |
--0001-Dünya parisi-13.000- -Mogolian -50
--0001-Dünya parisi-13.000- -Mogolian -50 Bilirsanmi...
Dünya Parisi...İsrail deyilan bir millat...
Falastinin başına olmuş xastalik...
Dünya buna tamaşaçı qalır...
Qazza gündan güna yox olur....Anlayırsanmı mani....
Dünya Parisi...Mersin-14.06.2010-Bilal Geniş
| 31 |
Yıldız Olmanın Bedeli! ? .
K a r a n l ı ğ a ;
Hem de zifiri karanlığa hazırım
Senin YÜZÜNDE GÜNEŞİ GÖRMEK İÇİN!
Niçin YILDIZ olmaz insanlar? ...
AŞKTA YANMAZLAR, NİÇİN? YILDIZ OLMANIN BEDELİ;
SEVGİNLE YAŞIYORUM,
SANA ÖMRÜ KURBAN EDELİ! ...
| 43 |
Yazdın şehidim
Vatan torağını vermemek için,
Canını ortaya koydun şehidim.
Hainleri yurda sokmamak için
Kanını ortaya koydun şehidim.
Vatan destanını yazdın şehidim.Göz kırpmadın,vatan kurtulsun diye,
Daima atıldın sen ileriye.
Milletine canı verdin hediye,
Kanını ortaya koydun şehidim.
Vatan destanını yazdın şehidim.Senin için ölüm yok diyor,Allah,
Vatan için bin kez ölürsün billah.
Tetiğ çekerken çektin bismillah,
Kavuştun rabbine güzel şehidim,
Vatan destanını yazdın şehidim.Dağlar taşlar yine ölüm kusuyor,
Mehmedim siperde gögüs geriyor,
Analar,babalar,kızlar ağlıyor,
Gelini emanet,koydum şehidim,
Vatan destanını yazdın şehidim..Bıraktğın her şey bize emanet,
Başımızın tacı ederiz hürmet,
Emanete sahip olur bu millet,
Gözün arkalarda gitme şehidim,
Vatan destanını yazdın şehidim.Yine bu günlerde etraf toz duman,
Vuruyor,mehmedim,her gece her an,
Dayan mehmetciğm,birazcık dayan,
Onları boğacak kanla şehidim,
Vatan destanını yazdın şehidim.
(11.06.2012)
| 122 |
Harikulagiyerde Kadınlar
aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim
yumurta kapıya sıkıştı
mikrodalga fırınlar kuşattı dört yanımızı
ütüler TV'ler müzik setleri
film koptu kopacak, bütçemiz kırık akordeon
evlenmeden boşanma durağındayız
insek mi
inmesek mi
aklımda "la cumparsita ", çok katlı pasta
ve düğün salonu
ama bi' demet gök meleğisin sen en havalısından
içimdeki sıcak çorbasın
ben çok şekerden dişleri çürük çocuk
karşısına lunapark kurulduğu için evimizin
her yıl sınıfta kaldım
"pekiyi" aldığım tek ders gözlerindi bilirsin
ölmeye gidip geldim yerleşim bölgelerinde bedeninin
subahçem, gözekondum
piyango biletçisinin
yılbaşı çekilişini beklediği özlemle bekledim seni
kimselere kaptırmam kimselere öptürtmem seni ama aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim
yumurta kapıya sıkıştı
Eros'u anaokuluna gönderelim, camdan yağmura baksın
okunu Hürrem Sultan'a saplasın ve damlasın şebnem
ve öldüğünü bildirsinler porno kumsalında
güneşlenirken aşkın
tam bir vız vız bu
aşkı kelle terzileri makaslamışlardır büyük olasılıkla
ölçüsünü bile yanlış almışlardır
bence anahtar deliğinden her zaman güzel dünya
her zaman harikulagiyerde kadınlar aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim
yumurta kapıya sıkıştı
biz yine ışıkları uçuk bırakıp çıkalım
herkese iyi geceler
| 167 |
Sevgidir Sevgi
Sevgi fidsini herkes dikmeli,
Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi..
Bahçesinde sevgi çimi ekmli,
Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Bana bu cefayı çektiren sevgi,
Yaşama umudu ektiren sevgi..
Boynumu bir yana büktüren sevgi,
Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Ne bağı var,nede bahçesi,
Ne çıkını var,nede bohçası.
Ne bir farklı dili,nede lehçesi,
Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Anayı kızından ayıranda o,
Nice zalimleri kayıranda o..
Malum tüm suçları sıyıran da o,
Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Umutlar birmesin svgi dağında,
Sevgiler yeşrsin,sevgi bağında..
Herkesin sevdiği olsun sağında,
Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Aklım sevgidedir,hemde barışta,
Bu yolda olalım,dostlar yarışta..
Sevgi uzak dğil,beş on karışta,
Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! DURAK yeeşrlim aşkın bağında,
Bir semah dönlim yar otağında
MUSA'yı saklayan o TUR DAĞINDA..!
MUHAMMED'i SAV.saklayan HİRA DAĞINDA..!
Yaşamın kaynağı sevgidir sevgi......! 2010...KOCAELİ
| 118 |
Yurt Türküsü
Güzel yurdum, dağlarım
Uzaktan göresim gelir
Keskin esen yellerine
Kendimi veresim gelir.Gözümde tüter damların,
Sakız kokulu çamların,
Türkü söyler akşamların;
Bana kendi sesim gelir.Su içtim kaynaklarından,
Gölgelerinde uyudum,
Kuşlarının söylediği
Şen türkülerle büyüdüm.Ninniyle salladın beni,
Şefkatle kolladın beni,
Sevginle bağladın beni;
Güzel yurdum, güzel yurdum.
| 47 |
Ağlayan Çocuklar
Kafesli evlerde ağlar çocuklar,
Odalarda akşam olurken henüz.
O zaman gözümün önünde parlar,
Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz.Ne vakit karanlık kaplasa yeri,
Başlar çocukların büyük kederi;
Bakınır, korkuyla dolu gözleri:
Ya artık bir daha olmazsa gündüz? Gittikçe kesilir derken sedalar,
Gece; bir siyah el gözümü bağlar;
Duyarım, içime sığınmış, ağlar,
Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz...1924
| 58 |
Yıkılası gurbet
Anadan babadan ayrı düşüren
Hasretlik ateşiyle yürekleri pişiren
Günlerini boynu bükük geçiren
Yıkılası gurbet baş belası gurbet İnsanları anadan yardan ayıran
Köyünden toprağından ayrı koyan
Nice babayiğitlerin gençliğini çalan
Yıkılası gurbet baş belası gurbetUzak diyarlarda yürek dağlatan
Gözleri yollarda koyup ağlatan
Al yanaklı yarin kirpiğini ıslatan
Yıkılası gurbet baş belası gurbetElverişsiz koşullarda ömür çürüten
Sıla özlemiyle tutuşturup eriten
Gülyüzlü yari burnundan tütürren
Yıkılası gurbet baş belası gurbetSaçları ağartır yaban ellerinde
Belini büker henüz gençliğinde
Aklını fikrini bırakır sevdiğinde
Yıkılası gurbet baş belası gurbetKul tekin gurbet el hüzünlendirir
Güldürmez yüzünü hep süründürür
Sevdiklerinden ayrı birgün öldürür
Yıkılası gurbet baş belası gurbet11 05 2015
| 104 |
Gözlerine İyi Bak Gözlerim!
ah o güneş gözlerin
yedi deryayı bir yudumda içtim
yine de sönmedi alevim
daha yok mu, yanar yüreğim
ateşin suyu yaktığı yerdeyim
kavursa da beni
gözlerine iyi bak gözlerimah o güneş gözlerin
buz kadehini doldur da içeyim
kızgın kumlu sahradan gelirim
aşk yağmurlarında ıslanmışım
suda yanan Bizans ateşiyim
çöllere düşürse de beni
gözlerine iyi bak gözlerimah o güneş gözlerin
ve sözlerin, ecelim oldu unut deyişin
o nasıl bir gündü anlamış değilim
dünyam altüst oldu, kalmadı nasibim
başımı eğdim, toprağı delip geçtim
gözü açık gömse de beni
gözlerine iyi bak gözlerimah o güneş gözlerin
seni ne çok özlerim
bilemizsin her düşte sendeyim
öylesine sonsuz ki serabın
hayal aleminde yaşarım
hummaya salsa da beni
gözlerine iyi bak gözlerim...
| 120 |
Ben mi Yanılıyorum
Sevmek ve sevilmeyi benmi bilemedim,
Yüreğim; lodoslar kadar sıcak ama sancılı,
Meyhaneler kadar salaş, karun kadar zengin,
Denizler kadar dalgalı, içtiğin su kadar berrak...Göz bebeklerim korkulu, sol göğsüm çığlıklı,
Ellerim alabora, beynim evrenin savaş alanı,
Üşüyorum hep, yeni başladı bu son günlerde,
Yüreğim, hüznüm, sevdam yok, vefasız çiçeklerde...Öğrenemedimmi? hiçbir sözü, yaşamayı, yazabilmeyi,
Kelepçelerime bir kelepçe daha vurdum galiba,
Sona yakın yüreğime; savaş alanı beynime,
Sus demeye başladım; BENMİ YANILIYORUM...Bayram KARAALİ
14.02.2002
| 74 |
Tek başına
Ne zaman ki; isyan etin çocuk
Bahceler yasaklandı sana
Kayısı dalları
Platonik aşklar
Gül kurusu ayrılıklar
Ne zaman isyan ettin çocuk
Aşk da yasaklandı
Aşkın yasaklarıdaSistem bulandı ellerine
Yazsan
Ne derdine çare
Kimin neyine
Kimin sesineNe zaman isyan etsen
İsyan etmek yasaklandı
Kiraz dalında kırmızı
Deniz de mavi
Bozkır da serçeYasak sana
Gün batımı ayrılık
Gün doğumu aşkÖzgürsün/Küfür yediğin dağlarda/Tek başına...19 Mayıs 2004 ' Çocuk elleri '
| 69 |
Ruhu kaçıklar -51-
Kimisi kiminin parası kiminin duası derken
Kimileri de domuzdan kıl koparma hesabındaymış
Kimileri protestoyla ses duyururken
Kimileri de hem suçlu hem güçlü hakkını ararmışKimileri göz göre göre devlet diye aldanırken
Kimileri de politika diye eroin satarmış
Kimileri böyle gelmiş böyle gider derken
Kimileri de olduğu yere kök salmışKimilerinin diktalıktan kemiği erirken
Kimileri de ipek, urgan satarmış
Menfaat uğruna kanlar dökülürken
Hayret, ulusal birlik isteyen terörler varmışKimileri daha fazla özgürlük diye yırtınırken
Kimileri de özgürlükler içinde esaret kalmış
Kimileri medeniyet için komplo kurarken
Kimileri de medeniyeti sırf eğlence sanmışKiminin hedefi büyük, kiminin hayali
Mumları söndüren yolun sonu varmış
İnsanlar özgürlüğün tadını çıkarmak isterken
Özgürlüğe çelme takan kurallar varmış
Çıkmazların oynandığı kapalı kutu dünyada
İnsanlar aslında aklını değil, ruhunu kaçırmış! ...
| 122 |
Sormam Türkiyem
Cennet vatan’ımsın yurdum,bedenim
Seni kimselere vermem Türkiye’m
Sonsuz varlığına dua ederim
Olur olmazlara yermem Türkiye’mDestan coşkuları,hazlar diyarı
Gönül türküleri,sazlar diyarı
Mavi boncuk gözlü kızlar diyarı
Sensiz muradıma ermem Türkiye’m.Yiğit meskenleri dağlar bulunur,
Sulak ovaları bağlar bulunur,
Her bir köşesinde çağlar bulunur,
Senden başkasını görmem Türkiye’m.Ay yıldızlı bayrak solmaz rengini,
Arşa yakın ufkun görmez engini,
Dünya benim olsa bulmaz dengini,
Senden ayrı yerde durmam Türkiye’m.Aziz şehitlerin açar gülümde,
Saygı minnetlerim tüter dilimde,
Sonu şöhret diye kalem elimde,
Seni arkalardan vurmam Türkiye’m.Kutsal varlığını namus bilirim,
Canım görev olsa koşar gelirim,
Elim sancağında düşer ölürüm,
Asla sebebini sormam Türkiye’m. (21 Şubat 2007-Kadirli)
| 101 |
Köy Çocukları
yağmurlar içinden ıslanarak
çamurlu yollarda elele tutuşarak
akşamdan derslerimize çalışarak
okula gidiyoruz okula
ülkemize hayırlı evlat olmayaüşüsede ellerimiz üşüsede kalbimiz
yinede okulu aksatmayız biz
kolkola gireriz biz tek yüreğiz
okula gidiyoruz okula
ülkemize hayırlı evlat olmayaırmaklar çağlar gökyüzü sisli
okul yolu çamur önlüğümüz nemli
olmasada harçlığımız bu dert değilki
okula gidiyoruz okula
ülkemize hayırlı evlat olmayasana geldik kucaklarmısın okulum
senin sınıflarında yücelecek yurdum
sen sularsın vatan toprağını yudum yudum
okula gidiyoruz okula
ülkemize hayırlı evlat olmaya(çocuk şiirleri serisin'den)
| 80 |
Sevgi
Sevgi nedir bilirmisin?
Bazen bir yudum suya muhtaç kalmaktır.
Bazen dostunu hatırlamak,bazense düşmanını bilmektir.
Sevgi insana hayat veren bir ırmaktır,sevgi dostunu o ırmakta yanlız bırakmamaktır.
Sevgi dostunun zor gününde yanında olmak,kötü gününde bir kenara atılmaktır.
Sevgi inattır.
Sevgi ölümü kesinleşmiş bir kanserlinin herdaim delice yaşama inadıdır.
Sevgi yaraları kapatmaktır.
İMKANSIZ OLSA BİLE...
| 53 |
Gölbaşlarında Hüzün
Hasta bedenlere şifa,dağıtırken; sessizce..
Eyvah! ..Gölbaşları'nda çiçekler soldu gitti
Dualar dökülürken,hasta dudaklarından..
Güneş, Cennet'ten doğdu; bir güzel RÜYA bitti!
| 21 |
Türküleri Severim
Acısıdır duyulan yüreklerde dört mevsim
Acısıdır unutulmuş yalnızlıkların
Türküsüdür böyle deli gözümüzü yaşartan
Savaş sonu tutsak kamplarının. Savaş sonu tutsak kamplarının
Büyür yalnızlığı gecelerle bir
Duyulan dağca taşça ağlamaklı
Köpeklerin özgürlük türküsüdür
Yorgun çağrısında ulumaların. Bu tutsak akşamlarda eller sevgiye dargın
Kırık kitaraların duyulmaz ezgileri
Ötelerden ses eder bir zenci yorgun argın
"Yaşamak güzel şeydir" türküsünü çağırır
Kuşkulu gölgesinde ışık oyunlarının. Büyür kutsal sabahlarda acılar büyür
Büyümeyen maviliklere koşut
Kanamış ak elleri uzamış sakalıyla
Özgürlüğü çağıran bu zenci sensin Aşut,
Yenilmiş çağlarında tutsak sokaklarının.
| 86 |
Sessiz Müzik
Sen kış güneşi misin
Yakarsın ısıtmazsınBir ırmağın ortası yoksa
Seni mi hatırlayacağımBu dünyada olup bitenlerin
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsunSizin evin duvarları taştan
Dumanı da mı taştanSeni kız arkadaşlarından
Sevinç gözyaşları içinde
Öpen olmayacak mıEzberlediğin şiir
Beklediğin adam
| 41 |
Karşıyakalım
Sen karşıyakalım,
zamanın en ulaşılmaz gibi görünen
anında çıktın karşıma
Umutlar tükenip, duygular körelmeye
yüz tutarken bir ışık oldun
Ve karşıyakalım
sevmek seninle anlam kazandı
Öyle ki, atılan her adım
çizilen her çizgi,
ortak olma özelliğini taşıyor
Kilometreler yok aramızda
ama sensiz olan her Dakika, her saniye
acıların en büyüğü yüreğimde
Bilmelisin karşıyakalım,
bu tutku sensiz de yaşanır görünürsede
Seninle bütün, seninle anlamlı.
| 64 |
Vatan sağolsun
Bugün tek yürek olduk yanıyoruz
Şehit mehmetciklerimize ağlıyoruz
Kalbimizde vatan aşkı çağlıyoruz
Duyun sesimizi sizden korkmuyoruz
Vatan sağ olsun diye haykırıyoruzşehitlerimizi uğurlarız cennete
Hazırız her birimiz vatan için ölmeye
Bayrağımızı dokundurmayız hain ellere
Birimiz gider binimiz gelir kükreye kükreye
Vatan sağ olsun deriz son nefesimizdeAksada gözlerimizden kanlı yaşlar
Toprağımıza helal olsun giden canlar
Bilsinler ki tükenmez vatanımızda aslanlar
Sen rahat uyu şehidim hesabını bir bir soracaklar
Vatan sağolsun analar daha nice er yollayacaklar
| 75 |
Millî Eğitim Vakfı Şiiri 2
Bir vakıf ki amacı,
Okul yapmak, yaptırmak,
Bir vakıf ki amacı,
Yıkılanı onarmak…Bir vakıf ki amacı,
Okul açmak, yurt açmak,
Bir vakıf ki amacı,
Burs vermek, kâr dağıtmak…Bir vakıf ki amacı,
Yetiştirip büyütmek,
Öksüz ve yetimleri,
Uygarlığa yükseltmek…Bir vakıf ki amacı,
Bir zemin oluşturmak,
Bir vakıf ki amacı,
Cehaleti kaldırmak…(2012)
| 55 |
Bul Beni
Bitkisel hayatta umutlarım çok uzun yıllardır
İçimde bir göç başladı, durulmuyor haftalardır.
Bul beni kendi içinde,tek başıma yapamıyorum
Sonunda anladım, ben yalnız seninle çoğullanıyorumYüzlerce sözcük bekliyor içimde,dilimin ucunda
Hislerim anlaşılmaz,kayıplara karışacağım sonunda
Bul beni kendi içimde,tek başıma beceremiyorum
Sonunda anladım, ben yalnız seninle ben oluyorumNisan 2011
| 48 |
Ayrılık 1
Ayrılık ölümden beş okka ağır,
Sevene silleyi vurmuş ayrılık.
Anlamaz dinlemez kulağı sağır,
Sevene silleyi vurmuş ayrılık.Ah çektikçe azgın olur feryadı,
Derdi alem yürekleri dağladı,
Ayrılanlar iki cihan onmadı,
Seveni bitirip yormuş ayrılık.Derdine ne çere ne devası var,
Gecesi gündüzü her gün ahu zar,
Çağırır yol gözler gelmez nazlı yar.
Sevenin yoluna durmuş ayrılık.Çiftci İsmail’im böyle ne çare,
Deli gönül şimdi oldu divane,
Mevla’m ayrılığı verme sevene,
Meğer ne belaymış zormuş ayrılık.
| 74 |
Ata'ma
''Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur'' demişti büyük Atam bir zamanlar...İşte o günden beri bedenim Türkiye, yüreğim Anıtkabir'de atar..
| 21 |
Her Şey Daha Güzel Olacak
Beni tanıyanlar ve yüz yüze görüştüğümüz kişiler bilir. Daha ‘’ dün ‘’ dediğimiz kısa zaman önce tükenmiş, bitmiş ve ölümün eşiğine gelmiş bir insandım. İnsan mıydım? Onu da bilmiyorum. Ruh ve beden sağlığım bozulmuş, dengem alt üst olmuştu. Gecelerim gündüzlerime karışmış, deyim yerindeyse yaşayan bir ölüye dönmüştüm. Günlerce, haftalarca kendimi toparlayamamıştım. Dışarıya bile çıkmak istemiyordum. Annemin, halime bakıp da, göz yaşları içinde ‘’ Ne olmuş sana böyle oğlum? Ben seni bu durumlara düşmen için mi doğurdum. Sana bir şey olmasın, bana olsun.’’ deyip, hüngür hüngür ağlamasını ve benim için Allah’a dualar etmesini asla unutmadım. Biliyordum ki, annem içten ağlamıştı, benim için ağlamıştı ve yürekten dua etmişti kurtulmam için. Anneme cevap bile verememiştim. ‘’ Kurtulacağım bu durumlardan, sen ne olur üzülme.’’ bile diyememiştim. Yolda yürümek bile, bana çok ağır bir işkence gibi geliyordu. Başımı yerden kaldırmaya cesaretim ve isteğim dahi yoktu. Adım atacak takatim kalmamıştı. Merdivenleri çıkarken bile kaç kez sendelemiştim. Suskundum, konuşamıyordum. Davamda haklıydım, sesimi duyuramıyordum. Çünkü beni duymak istemiyorlardı. İçimden hep bağırmak geliyordu ama hep susuyordum. Biliyordum ki, ne kadar bağırırsam bağırayım, sonuç asla değişmeyecekti. Sürekli uyumak istiyordum. Uyudukça rahatlıyordum ama başım yine de çok ağrıyordu. Bedenim değil de, başım bedenime çok ağır geliyordu. Bana şu soruyu işte böyle bir halet-i ruhiye içinde sordular: ‘’Ölmekten hiç mi korkmadın? Ya ölseydin? ’’ O zaman onlara şu cevabı vermiştim. '' Ben, ölmekten değil; ölememekten korkarım.''Bir suçluymuşum gibi hep yüzüme bakıyorlardı. Kimisi de halime acıyarak bakıyordu. Horlanan, dışlanan zavallı bir sokak köpeğine dönmüştüm. Yoksa benim ölümüm sokakta mı olacaktı? Gerçi bir ailem vardı ama, onlar da bana yabancı gibiydiler. Önümde iki seçenek vardı. Ya yarım bıraktığım işi tamamlayacak, ya da tam tersi kendimi değiştirecektim. Ama bunu düşünmek bile aylarımı aldı. Çünkü bir türlü düşünemiyor, kendimi toparlayamıyordum. İşe ilk önce, doktorumun bana vermiş olduğu ve beni günün 24 saati neredeyse uyutan, beynimi ve zihnimi uyuşturan ve beni aptallaştıran depresyon ilaçlarını çöpe atmakla başladım. Rus ruleti misali ya kazanacaktım, ya da kaybedecektim.Çünkü bu ilaçlar iyi kötü beni her şeye rağmen ayakta tutuyordu, en azından uyutuyordu.‘’Murat, daha da kötüye gidecek. Hatta bu durum onun iş hayatını bile etkileyecek.Asla toparlanamayacak’’ dediler. İşte ne olduysa bu cümleyi duyduktan sonra oldu. Bunu anlatan samimi bir arkadaşıma dedim ki: ‘’ Toparlanacağım ve bu cümleyi söyleyenleri mahcup edeceğim. O an bir şimşek çaktı sanki kafamda. Yeni bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ruh sağlığım, beden sağlığımı da olumsuz olarak etkiliyordu. Bu duruma bir '' dur! ' '' demeliydim. Düşündüm, taşındım ve kendi kendimi iyileştirmeye karar verdim. Ama nereden ve nasıl başlayacaktım? İlaçları da çöpe atmış olmama rağmen, kendime şunu söyledim: '' Murat; sen hayatta ne zorluklar atlattın. Bunu da atlatacaksın. Önce kendini sev. Kendine saygı duy. Hayatta senden başka bir '' sen '' yok ve bu anlamda teksin. Geçmişte yaşadıklarını unut ve kendini yeniden doğdun farz et.’’SONUÇ: Geçen aylar boyunca pek çok kişisel gelişim kitabı okudum. Okumaya da devam ediyorum. Hayata ve olaylara kesinlikle olumsuz yönden bakmıyorum. Bana mutsuzluk veren, beni üzen ve karamsarlığa iten her bir şeyi hayatımdan çıkardım. Dinlediğim müzik türünü dahi çöpe attım. Şimdi, ruhumu dinlendiren müzikler dinliyorum, doğa resimlerine bakıyorum. Doğada geziyorum. Caddelerde saatlerce yürüyorum. Kuşların ötüşünü, kedilerin miyavlamasını, kelebeklerin havada uçuşmasını gördükçe mutlu oluyorum. Rüzgarın sesini dinliyorum. Daha önce nasıl da fark etmemişim. Rüzgarın sesi meğer çok güzelmiş. Arı vızıltısını hiç bu kadar yakından fark etmemiştim. Çiçekler de bir harikaymış, hepsi de rengarenkler ve çok güzeller. Kaynağından akan pınarları, derelerden geçen suları hiç bu kadar güzel görmemiştim.Meğer pınarların suyu ne kadar da soğukmuş. Ağaçlar,çiçekler, çimenler daha önce hiç bu kadar yeşil değildi, nasıl da görmemişim.Çarşıda yürürken kalabalıklar bana '' ben '' olduğumu hatırlatıyor. İnsanlar çok telaşlı ve bir koşuşturma peşindeler. Ben ise, o kalabalıklar içinde bile kendi ruh sesimi dinliyorum. Arabaların ve insan seslerinin o gürültülü atmosferinden kendimi soyutladım. Her şeyi dolu dolu yaşıyorum. Aylar önce aynaya dahi bakmak istemezken, şimdi geçiyorum aynanın karşısına, tebessümümün güzelliğine, gözlerimin ışıltısına bakıyorum ve mutlu oluyorum. İşte diyorum, aradığım Murat'ı en sonunda buldum. İşte bu '' ben''im. Arkadaş çevremi tekrar gözden geçirdim. Kalması gerekenler dışında pek çoğunu hayatımdan çıkardım. Kötü dönemlerimde bana manevi destek verenleri, beni önemseyenleri ve bana inananları asla unutmadım. Onları şimdi daha çok seviyorum. Öfkemi, kinimi toprağa gömdüm. Hiç kimseye kötü zan beslemiyorum. Biliyorum ki, her arkadaş aslında dost olamıyor. Dostluk bambaşka bir duygu ve değer.Sözün özü: Hayata tutundum hem de çok sıkı bir şekilde tutundum, bırakmaya da niyetim yok. Çünkü benden başka bir '' ben '' yok. İşte beni hayata bağlayan esrarengiz cümle: ‘’ Her şey daha güzel olacak.’’Sağlıcakla ve sevgiyle kalınız... Vecdi Murat SOYDAN
(Yaşanmamış Aşkların Şairi)
17/06/2015- Saat: 00:27-Isparta
| 749 |
Tartışılıyor Bir Yandan
Adalet yerine adaletsizlik konuşulsun diledim
Çağın anlamlandırıldığı hakkıyla…
Yirminci yüzyılı utanç çağına boğduklarıyla
Yirmi birinci yüzyıl sürmenaj zorbalığa
Adaletsizlik hayranlıklarıydı, neyi sunacak?
İnsan olarak ülkeler kendini konuşsun diledim…Adalet sempozyumu doğru mekan Asya’da
Adalet beyinde başlamalı önce kişilerde, siyasette
Ülke bilincinde, evrende…Şu günler yaşantısıyla kime hizmet edecek sanılsın?
Anayasa tartışması yersiz ve adaletsiz…
İnsanlık huzur güveninde azıcık bari dinlendirilsin
Niye karmaşadan fırsatçılık histerisinde bu acelelik?
Dünya ülkelerine yaşam edebi kazandırmalısınız
Yüreklerde, gözlerde, gönüllerde, bebeklerde…Türk milletine önce saygıya mecbursunuz
Tartışılıyor bir yandan adalet öte yandan Anayasa
Tartaklamaya bu aczi sürümeyin aceleye
Bu tartışılıyor denilen beyni bulandırmaya karmaşa…
Adilliğe bu yığışmanız hangi ticaretinizi sevindirecek?
Anayasa, müsterih olunsun ki ne kadar değiştirilse de
Suratların alın çatının sokak ortasını şekillenecek sadeceAdalete şerefini kazandırın önce…
Dinlensin adalet, dinlensin insanlık, insanlar, halklar
Huzura kavuşsun azıcık beyinler…
Zira, adalet Anayasada doğumunu sadece kutlayacak!
Türk milletine önce saygıya mecbursunuz! Türk milletine önce saygıya mecbursunuz
Düşünmeyi düşünmeye şans tanımak bu adilliğidir!
Demokrasi güzelliğidir bu, budur anlamına kavuşturulacak…
Adalete kazanılan şeref, Anayasa asilliğidir! Kasım 2007
| 167 |
Aşka Dair
Aşk bir muamma gibidir çözebilene aşk olsun
Aşk bulutunun üstünde gezebilene aşk olsunAşk gönülün hitabıdır divanenin hesabıdır
Aşk şiirin kitabıdır yazabilene aşk olsunAşk incelik aşk azamet aşk özveri aşk nezaket
Aşk imandır aşk ibadet hazzı bilene aşk olsunAşk ilahların sathıdır aşk benliğin ruhsatıdır
Aşk kayalardan katıdır ezebilene aşk olsunAşk Ali'ye Kamber gibi aşk mis gibi amber gibi
Aşk sihirli çember gibi bozabilene aşk olsunAşk deli aşk akil eder aşk uzağı yakın eder
Aşk ateştir aşk kül eder tozabilene aşk olsunAşk irfan alimin huyu aşk Kevser Zemzemin suyu
Aşk bir sonsuz derin kuyu kazabilene aşk olsun Aşk özgürlük aşk hürriyet aşk özgüven aşk emniyet
Aşk tarihsel medeniyyet baz ı alana aşk olsun.Aşk ilimdir aşk keramet aşk asalet aşk nedamet
Aşk güvendir aşk saadet erebilene aşk olsun Aşk mekanı arı yerdir ziyareti gönüllerdir
Aşk benlikten ileridir özge bilene aşk olsun Aşk uğraştır aşk emektir aşk sevmektir sevilmektir
Aşk Şahin'e can demektir sezebilene aşk olsun
| 154 |
Mahsuni-5
Selam söylen oğlu ile kızına
İyi baksın Mahsuninin sazına
Özlemiştir öper koyar dizine
Belki bir gün gelir çalar MahsuniBeden kalır ruhlar durmaz toprakta
Belki gün batımı belki şafakta
Başka bir isimde başka donakda
Gönüllere sevgi salar MahsuniMalum olur ona halkının hali
İzin verir ise Bektaşi Veli
Olur boz bulanık bir meşe seli
Akar derelerden çağlar MahsuniBakar görür memlekette olana
Artmış olan soygunlara talana
Yiğit yine muhtaç kuru soğana
Üzülür kahrolur ağlar MahsuniDertl'oğluyum gece gündüz çırpınır
Çalar söyler boğazları yırtılır
Belki halkı uykusundan kaldırır
Kurtuluşa umut sağlar Mahsuni28.05.2017
| 88 |
End of preview. Expand
in Dataset Viewer.
No dataset card yet
- Downloads last month
- 21