poes
stringlengths 13
158k
| poe_length
int64 1
20.9k
|
---|---|
Çoklukta Birlik
Bir tapınaktır doğa, sütunları canlı
Anlaşılmaz sözler duyulur zaman zaman
Sembol ormanları içinden geçer insan
Tanıdık bakışlar süzer gibidir sizi Bir derin, bir karanlık birlik içinde
Aydınlık kadar sonsuz, gece kadar geniş
Uzaktan söyleşen uzun yankılar gibi
Renkler, sesler, kokular karışır birbirine Kokular vardır çocuk tenlerinden taze
Obua sesinden tatlı, çayır gibi yeşil
Kokular da vardır azgın, zengin, gürül gürül İnsana sonsuz şeylerin tadını veren
Misk, amber, aselbent, buhur gibi kokular
Duyuları, düşünceyi alıp götüren Çeviri: Sabahattin Eyuboğlu
| 80 |
Tutku
Her tutku bir aşka
Aşk acıya gebe
Her acı içinde isyanı taşır
İsyan yüceltir
Ruhunun bir yanını
Yüreğin aydınlanır
Ruhun bedeninle barışır
12.08.2011
| 24 |
Politika Yapmaz
Şair siyasetin içindedir ancak politika yapmaz.
Politikada at gözlüğü vardır, onu alıp ta takmaz,
Hakkın yolunda yürür hak yolundan asla batıla sapmaz,
Bu benim kriterim beni okuyanlar bu gözle baksın,
Beni eleştirsin ama hakarete mahal bırakmasın..
| 38 |
Gurbet (özledim Sılamı Gidemiyorum)hd
Özledim sılamı, gidemiyorum...
Gurbet; düğüm, düğüm bağlamış beni,
Kalemimle mektup yazamıyorum,
Gurbet; satır, satır işlemiş beni.
*
Bu hasretlik, beni verem mi eder?
Gurbet; buram, buram tüttürür beni.
Akan gözyaşlarım, bağrımı deler,
Gurbet; erim, erim eritir beni,
*
Karanlık basarken, umudum biter...
Gurbet el isyana sürükler beni,
Sabahın güneşi, hayale gider,
Gurbet; pare, pare pareler beni.
*
Demoğlu'yum; yüreğimde odu var,
Gurbet; kömür gibi yakıyor beni,
Çekilmiyor hayat, dünya sanki dar,
Gurbet; tez götürür ölüme beni.
Haydar Demoğlu-Erzurum 1987
| 83 |
Kırık Kalp
Senden bana hatıra
Kalan kırık bir kalp
Yanarım senin o verdiğin sözlere
Nasılda inandırıcı sözler söylerdin bana
Nasıl kandım sana vicdansız
Seni sevdiğime utanıyorum
Kimbilir nerelerdesin? Kimlerlesin?
Başka kalplerdesin vicdansız.
| 32 |
Gurbet
Gurbette garibin bitmezki derdi
Vatan derdi, sıla derdi, yar derdi
Seher yeli yar kokusu getirdi
Vatan, vatan diye koklar gezerimKadir mevlam böyle yazmış yazımı
El çekmezki benim derd ü nazımı
Gurbet elde can yoldaşım sazımı
Vatan, vatan diye çalar gezerimUzatma harama sakın elini
Yüce mevlam yalnız komaz kulunu
Gurbette garibin bin bir halini
Dinleyen yok diye söyler gezerimRemzi’yim yazarım kalem elimde
Hakkın kelamı var her dem dilimde
Altın kafes olsa gurbet elinde
Vatan, vatan diye ağlar gezerim
| 78 |
Ve Gecelerde Neşe
geceme renk kattığım
şarkıları türküleri paylaştığım
sesinin tılsımın da kaybolduğum
neşeyi huzuru sende bulduğum
gecenin sihri neşebazen çılgın bazen durgun
bazen şen kahkaha kulağımda
şiir dillerinde anların güzelliği
çalar oynar oynatır
gecenin adı neşeruhunun güzelliği yüzünde
masum ve umuda gülen
yüzünde gözlerinde ışık
ve içinin dışa yansıması
duygu tünelinde neşehep ve daima özel
gecenin adı ruhun tadı
duyguların tılsımı gizemi
şiirler şarkılar türküler
ve gecelerde neşe12-12-2014
| 69 |
Çıra Gibi Sevdalar
Bir görelim, bir diyelim
Cümle dert var, derman da var
Kalk gidelim, koş varalım
Bir çok aşk var, yanan da var.Sevda yaman, çile harman
Dünya kafes, yaşam hicran
Sevgi kement, aşık hayran
Bir çok aşk var, yanan da var.Bülbül ağlar, güller solar
Hasta aşık, çare arar
Vuslat tutku, kalbi dağlar
Bir çok aşk var, yananda var
| 59 |
İçim Bu Gün Delidolu Gibi
İçim sonbaharı kışı
yeni geçmişler gibi
baharda okyanusa
yeni yelken açmıs gibi
çirkin bir kadının
gülümsemesinde güzeli bulmak gibi
küçük bir çocuğun
çikolatasına saklı sıcak sevinc gibi
genç kızın yavuklusuna kavuşması
bir ananın askerdeki oğlunu
dönüşünde kucaklaması gibiİçim bu gün deli gibi,
İçim bu gün dolu gibi.....
| 52 |
Çile Bizim
Hülya Bacı derdi almış kaleme,
Mıçı kardeş sen duyurdun âleme,
Çare yok mu gözyaşına eleme?
Çile bizim hüzün bizim dert bizim...
| 23 |
Ayrılık Acısın Oluncaya
yaralı ceylanı düştü soruna
ayrılık acısın kor oluncaya
közleri boşuna taştı koruna
ayrılık acısın mor oluncayaşaştığın yollarda dere tepesi
aştığın allarda cıngıl küpesi
taştığın sellerde sere serpesi
ayrılık acısın zor oluncayahalini bilene canla hal eyle
okuru yazara derdini söyle
gülün bahçesine güzeli öyle
ayrılık acısın bor oluncayahasetliğe gelse gider yanına
kesatlığa bilse öder canına
fesatlığı olsa döker kanına
ayrılık acısın çor oluncayaozan efem sözü kötü bakana
sağına gösterip sola çakana
sözünü söylese canı yakana
ayrılık acısın hor oluncaya170512denizli
| 81 |
Mutasyon
Üzerimizi örtüyor kızgın lavların külleri
hiçbir rüzgar savuramıyor
karanlık, karanlık ve hala karanlık
hangi zeka çekip kaldıracak bu örtüyü?
bu çarpık tahterevalli dengelenmiyor!
sarmaş dolaş olamıyor insanlık
hızlı üreten Ortaçağ öylesine kalabalık
gelişmiş ama tenha bir dünya sonrasında
yaşanacak en büyük dehşet
“açıl susam açıl” bir masal değil;
düşler bitti, gerçekler yaşanıyor artık
henüz çaresi yok
yoksulluğun, nezlenin ve bir de aşkın
mutasyon sonrasına kaldı bu dertler.
| 68 |
Bayram Bombalanıyor / Bugün Beni Mazur Görün...
Bir de
Şu kan düşmeseydi yeryüzüne bu bayramda...
Bir de
Ağlamasaydı çocukları savaşın ne güzel olurdu...
Bir de
Şehit evi sızılar dillenmeseydi ana yüreklerinde... Öyle ya bayram bugün
Sevinç takınmalıydık duruşumuza...
İyi bayramlar demeliydik
Gülüşler mıhlayıp dudaklarımıza...
Yangın yeri acılardan sıyrılıp neşelenmeliydik, bayramdı bu... Gene
Kahpe pusular kurulu bayramın geçtiği tenhada...
Gene
Mayın konmuş bayram yüklü bir araca...
Gene
Baskın yemiş bayram karakolu...
Gene
Tecevüze uğramış komşu bayram kızı... Hala yurdu işgal altında bayram ülkesinin...
Ve o bayram ülkesine
Terörist bir devlet kurmuş adiler...
Bayram ülkesinin bayrağını indirip
Kendi paçavralarını asmışlar sokaklarına... Ve başka bir bayram diyarı tankların paleti altında...
Bayram şeridinde bombalar atılıyor hala...
Bayram mülteci kampı baskın yiyor...
Terörist ilan edilmiş
Bayram ülkesinin eli sapanlı çocukları...
Suçları umut etmek
Suçları taş salmak gökyüzünün çirkin tarafına...
Suçları taş salmak zalimin tankına - tüfeğine...
Oysa bayram bugün
İyi bayramlar diyecektik gülmeler mıhlayıp dudaklarımıza... Bayram sevdası yarına saklı... Hele bir gülümseyen bayram dolansın yüreğime o zaman diyeceğim suretime tebessüm takınıp...Haykıracağım ' İyi bayramlar ' diye... Bugün beni mazur görün...03/11/2005 - Kartal İmdat ÖZCAN
| 179 |
Elin Kadını
Konuş güzel kadın
Yasak olsanda bana
Sevişiyor gözlerimFeryat ediyor gönlüm
Biliyor gideceksin
Benim değil
ElinsinTutuvermek elini
Öpüvermek
Sarıvermek belini
Özlemiyle yanıyor
Seni dinlerken
| 25 |
İnsan Olan
Hiç insan olan insana zulüm eder mi
Kuluna zulüm edeni Tanrı af eder mi
Mazlumun gözünden yaşlar aktıkça
Zalimin yüzü iki cihanda güler mi
| 26 |
Bu bayrama bayram demedimki ben
Gittide yolların gözletti bana
Bu bayrama bayram demedimki ben
Hasreti sevgisi tak etti cana
Bu bayrama bayram demedimki benSöz verdi gelmedi nazlı cananım
İçin için tutuşupta yanarım
Kapılar açıldıkça geldi sanarım
Bu bayrama bayram demedimki benSöz verenler durur gülüm sözünde
Eğer yalan dolan yoksa özünde
Sevenler anlıyor yari gözünde
Bu bayrama bayram demedimki benMesaj attım karşılığı gelmedi,
Çağrı yaptım bir haberi olmadı
Bayram geldi geçti yüzüm gülmedi
Bu bayrama bayram demedimki benHüseyin bayramda aradı canı
Bekledi gelmedi gönül sultanı
Yataklara düştüm yoktur dermanı
Bu bayrama bayram demedimki ben
| 93 |
Ülküm Ocağım Türkiye'm
Bir ülke için savaşanlar ülkü için ölenler
Ülküsü ocağı için ölüme severek gitmiş
Ayşe fatma bacılar analar dedeler yiğitler
Bilin ki kardeşler ülküm ocağım Türkiye’m benim. Cephelerde göğüslerini siper eden erler
Aslan mehmetcikler aslan alparslanlar yiğitler
Yok, yere kanı dökülen suçsuz bebekler nineler
Analar bacılar Ülküm ocağım Türkiye’m benim.Binlerce yıldan bu yana şanlı atalarımızın
Bileği bükülmemiş kılıcı kınına girmemiş
Bütün dünyaya adaletli yüzyıllarca hükmetmiş
Canım Kardeşlerim ülküm ocağım Türkiye’m benim.Ana er doğurur büyür yiğit oğlu yiğit olur
Yiğitlik şanına az gelir vatan için şehit olur
Şehitler ölmez vatan için tekrar tekrar savaşır
Uyan kardeşim Ülküm ocağım Türkiye’m benimNice aslanlar şehit oldu bu topraklar uğrunda
Oğuz kağandan cengiz handan fatih sultandan
Atatürk günümüze kadar baş koydular uğrunda
Vatanseverler ülküm ocağım Türkiye’m benim.
YAZAN VE DERLEYEN
MAHMUT ŞİMŞEK
ADIYAMAN
| 130 |
Yağmur ateş ve odun
Yağmur damlası bu
Yüzüme düşen
Sıcacık odun ateşinin aydınlığıyla
Ardı ardına düşmek de
Bulutlardan süzülerek
Gecenin karanlığında
Parıldayan ateş kıvılcımlarına
Karışarak dans edercesine
Ateş yağmur tanesine sevdalı
Yağmurda ateşi söndürmek de inatcı
Attırıyor şiddetini
Vurdum duymaz hoyratça
Düşmek de sevda çeken ateşe
Ateş ve yağmur damlası
Biri içimi ısıtıyor
Biride yanan odunun
Hayat kaynağı
Aslında bakmayın yağmura
Hayat olduğu
Besleyip büyüttüğü ağacın
Kül olup gitmesine içerliyor
Ağlaması da bundan
Yağmurun ateşe öfkesi de bundan
Ne emekle gün gün hayat olduğu
Yılarca beslediği ağacı
Odun olmuş yanıyor
İşte yagmur damlası buna içerlemiş
Ateşi söndürmeye çalışıyor
Aslında yağmur damlası
Yeşile sevdalı
Oysa sevdası yok olup gidiyor
| 108 |
İşte Hayat
Ne çabuk geçiyor hep zaman, işte hayat
Değerlendiremezsen, O zaman olur bayat
Kötü yaşantı karşısında deriz, heyhat
Her şeyi bilirsin, yaptığın zaman seyahatBilgili kişilerden, daima hep al nasihat
Sabah geç kalkmamak için, akşam erkenden yat
Cahilliğe karşılık, bilgiyi onlara dayat
Cahille çıkarsan yola, verirsin zayiatAnne ve babalar, çocuklarına verir öğüt
Kör kütük olanları, bilgi değirmeninde öğüt
Eğer öğütemezsen, O zaman onları merada güt
O da olmadı ise, ses olarak ensesinden çıkar kütBabanın dediğini, inadına hep ters yapanlar
Anasının söylediklerini, hiçe sayıp satanlar
Bu zamanda malına haram, sözüne yalan katanlar
İşte hayat dediğimiz imtihanda, olur batanlar28.03.2012
Fikret GÜRSOY
ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-RADYO VE TV PROGRAMCISI
İSTANBULDA BULUNAN BÜTÜN ADLİYELERDE DÖRT DALDA
UZMAN BİLİRKİŞİ
| 111 |
Budak
sersem kabalığımıza bakmayın
nezaket kurallarını atlayın
bir ağaç ki kolay yetişmez
budaklarına bakıp atmayın
| 15 |
Yanıbaşındayım Dost
uzağında değildim
yanıbaşındayım dost
bir başıma dağıldım
yanıbaşındayım dostıslak boş sokaklarda
kurumuş çokaklarda
kanadı çıkıklarda
yanıbaşındayım dostayışığı üzerimde
karanlık hızarımda
sergimde pazarımda
yanıbaşındayım dostçocukluğa gidişim
köyde bayram edişim
kimlerledir didişim
yanıbaşındayım dostdüşün gölgen kayboldu
yüzün gözün tez soldu
gözlerin neden doldu
yanıbaşındayım dostürktüm umarsız kaldım
ele cura saz aldım
geçen günlere daldım
yanıbaşındayım dostozan efe sevdiğim
bulutlara değdiğim
başım öne eğdiğim
yanıbaşındayım dost
| 65 |
Ben bu dağı deviririm...
uzaklarda almışız hep nefesleri, hayallerimiz yalnız, ağlamamız yalnız, gülüşler yalnız, sensiz; kimsesiz kalmış gözyaşlarım. binbir tane mesele, dağ olmuş üstüme kalkmış, gölgesi dahi üşütür, dondurur adamı. ben bu dağı deviririm, ben bu kervanı alır götürüm diğer ucuna.
ama ben yoruldum, ama ben sıkıldım, sallanıyor rüzgarında her bir tarafım, donuyor göz yaşlarım yere düşmeden daha...sabır diyorum, sabrın sonu diyorum, inanmıyorum kendime başa dönüyorum... yoruldum melek yüzlüm artık kalmadı mecalim. ya bi rüzgar alıp çarpmalı beni sana ya da artık gömmeli bişeyleri toprağın altına. huzursuzum, huysuzum, yorulmuş yüreğim çırpınıyor beni hayatta tutsun diye. heyecanımı kaybetmişim, yaşamıyorum sanki,..
| 99 |
YUSUF’A DAİR
gecelik, mevsim karpuzu, yılan derisi, zümrüt ayna
şiirsellikten uzak ovasında Züleyha’nın
rüyalar Yusuf’a
ihanet Yusuf için
Freud doğsa
ihaneti mubah Züleyha’nın
Züleyha’ya dilleri kurusun
iftira atanların
kimse bilmesin
elini kesenlerdenim
Yusuf’u Yusuf’a Yusuf’tan
Yusuf ile Züleyha
ve ben
ve diğeri
| 42 |
Kötülük Kötülüktür
Açık ve de net gerçek kötülük kötülüktür,
Bu hem bizi mahveder hem de ürkütücüdür…Ruhlarımız ki hep var hesap sorulabilecek,
Batılla mahvolacak Hakla sevinilecek…Rab, iyilik emreder iyilik, doğruluktur,
Doğru cennete gider cennette huzur çoktur…(2012)
| 35 |
Nerede Kurumuş Bir Ağaç Görsem
Nerede kurumuş bir ağaç görsem
Bir dileğim olur dallarına
Kavrulmuş kabuklarını okşar
Alnımı dayarım yorgun baharına
Gençliğimi anımsarım...
| 23 |
Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak
Vermeliyiz el ele
Sona ermeli çile
Şarkılar ve türküler
Burda geliyor dile
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
Olmalıyız yan yana
Zevk gelmeli o cana
Birlik beraberlikle
Koşmalıyız yarına
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
Seyredin programı
İçlerden atar gamı
Mutluluklar veriyor
TGRT’ nin camı
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
Orda sağlandı birlik
Çok önemlidir dirlik
Manası biliniyor
Gösteriliyor erlik
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
Görülür fedakarlık
Allah’ım verme darlık
İnsanı köreltiyor
Biliniz ihmalkarlık
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
Hep Cuma akşamları
Veriyor itibarı
Kendisine getirir
Sıkıntı çeken darı
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
Sevinç hüzün konuşma
Hep oluyor danışma
El birliği içinde
Olur zorluğu aşma
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
Coşar sazlar alaylar
Sevinir anne baylar
Hasan der eğlencesi
İçilir o an çaylar
Söz Müzik Ahmet Şafak
Çağa doğru ışık yak
| 159 |
DÜŞLER
üzülme diyorum kuşlar bir gün dönecek
bir gün umutla rüzgarı alıp terkilerine
dönecek kuşlar,sen de bana döneceksin.
bakacaksın pencerende bir ay çöreği
geceden birikmiş avuçlarında kokusu
özlediğin çiçeklerin,sen de bana döneceksin.
bir gün umutla kuşların terkilerinde
gurbetini getirip bırakacaksın öyle
gözlerimin rıhtımına…demirleyecek takalar;
ele avuca sığmayan sözcüklerim,
yelken açan pupa yelken umuda işte
onlar canımı acıtan yalnızlıklarım,
kalbimin yılkıya bıraktığı aşklar.
dün kumrular sokağından geçtim yine
kuşlar yoktu,ben kuşları hiç unutmadım
sen de arada bir anımsasan diyorum iyi olur.
iyi olur,kuşlar gitgide azaldı çünkü.
ağaçlar sağır,dal yaprak kör.
behçet’in kuşlara yazdığı şiirleri bir anımsa,
kuşları çok severdi behçet…unutma.
orhan gürayman’da severdi yaşarken.
belki bir gün behçet de döner bakarsın
gençliğimizin masalı,bir parmak gökyüzü
sızıyor alnından,boş çerçevenin asılı
olduğu eski bir duvarda oldukça kirli.
resim nerde?...bizim koğuşta çektirdiğimiz,
nerde hüzne açılan avlusu kalbimizin?
üzülme kuşlar bir gün dönecek,sen de
bana döneceksin,sırt çantanda yağmurlar.
sabrın kestiği yürek daralmaz kardeş,
denize hasret geçen bir ömür…dahası
yaprağı dalına hasret kalmış bir güz
olmaz asla senin hayatın,senin hayatın…
çocukların içtiği bir pınar gibi…
güz’ü severim bilirsin sapsarı
bir pencerede oturup akşamı beklemek,
takaları…onlar yoktular ancak
bir şiir biliyordum adı “takalar” olan.
herkes bir şeyleri bekler nedense kimi
yitirdiklerini bekler ha babam kimi
deltası olmayı bir ırmağın yaşamınca
düşler yalancıdır oysa düşler…düşler;
kalbimin yılkıya bıraktığı aşklar.
| 211 |
Sitem
SİTEMBeni terk edipte, gittiğin için
Hiç bir zaman etmedim sitem
Yıldız gibi parlayan o gözlerin
Başkasına kaydı diye, etmedim sitemTutuyor şimdi ellerini, başka eller
Bensiz sarıyor seni gurbet eller
Senin için Mevla ya açtığım eller
Boşta kaldı diye, etmiyorum sitemGururu atıp kenara, dayansaydım kapına
Kaptırmazdım o zaman seni bir başkasına
Yağmura karışan göz yaşlarımı yollarına
Akıtırım ama, yinede etmiyorum sitemUzaklarda olsan da, hissederim nefesini
Bülbülleri bile kıskandıran ahenkli sesini
Başkasına vermem asla gönlümdeki kafesini
Kapatırım kapısını, yinede etmem sitemBu gönül seni unutur; sanma sakın
Her anımda sen varsın, dön bir bakın
Senden uzakta ölüm bana daha yakın
Azrail im olsan da, yine etmem sitem Benim sitemim sana değildir, bilesin
Fedakar yüreğim sana köledir, göresin
Mutluluğun daha önemlidir, sevinesin
Karşılık görmediğim aşkıma, etmem sitem Gölbaşı / 23.09.2007
Mehmet GİRİŞİT
| 129 |
Seni Bıraktım, bu şehirde
Bu şehirde; sevdamı, seni bıraktım, Lidya kırlarında ağlayan bahtsız Niobenin şarkısı gibi.Pusularından geçtiğim bembeyaz ölümleri, köhne duvarlarında serseri kurşun deliklerini, izbe sokaklarını, bıraktım bu şehirde İsimsiz korkularımı, kabuslarımı, içimdeki sonsuz fırtınaları ve olmayan düşlerimi, Bitmeyen zemherilerini, sigaramın dumanını ve küflü ekmeğimi, çimlenmiş soğanımı bıraktım bu şehirdeSırt sırta, renga renk cüce evlerini, görünmez gri mezarlıklarını, namlu ağzında hazır sinsi tuzaklarını,Baharda dokunamadığım çiçeklerini, leylak kokularına sardığım ama bir türlü söyleyemediğim kelimeleri bıraktım bu şehirdeDerin lacivert gecelerinde, amansız sert rüzgarları, pencereme vuran soğuk yağmurları, dört duvar arasında yalnızlığımı, gözyaşlarımı Kırgınlıklarımı, kavgalarımı, öfkelerimi Ve….. çaresiz seni bıraktım bu şehirde
| 99 |
Şu gönül
Şu gönül her ah çektiğinde derinden
Giden ömrüne baktığında hüzüne dolar
Hiçmi bir gün olsun acımaz kader bana
Düş yakamdan kara bahtım düşBunca yıl insan olmayanlara
Kula kuluk etirip güldürdün ya
Kaç zaman kaldı ki şu ömre
Düş yakamdan kara bahtım düşBırak hayallerimle düşlerimle olayım
Bırak yalan olan hayallerimle avunayım
Bırak güneşe doya doya bakayım
Düş yakamdan kara bahtım düş düş
| 63 |
Vurdum DUYMAZ
Git git yükseklere kaldırdım kadehimi
Yudum yudum içtim yitirdim benliğimi
Aradım her adımda,her satırda seni
Ekledim ahuma kaybolan gençliğimiGiderken bakmamıştın bile ey vefasız
Düşmüştüm aşkımla,dertlere ben devasız
Sensizlikten geliyor mutluluk bana vız
Şimdi umutlar öldü,duygular ıpıssız.Yalvardım etme, gitme,uyma el sözüne
Gurur dedin ben nidem,bakmadın yüzüme.
Efradın tattırdı,zulmü seven gönlüme,
Gömdüm ben seni, kalbimin çok derinine.Hala neden yazıyorum,bilmem ben seni,
Ağlayışımı,dertlerimi,geçen maziyi
Seni ilgilendirmiyorsa yok önemi
Önemsizde olsa,seviyorum besbelli
| 70 |
Koca İstanbul
Tarihlerden öte bir tarih,
Duygulardan öte bir duygu,
Aşktan öte bir aşk.......Yıl 1453;
Fatih ve Arslanları çıkmıştı yola,
Yer titriyor,gök gürlüyor,
Osmanlı destan yazıyor,
Bir devir inliyordu.
Dilde ALLAH ALLAH nidaları
Sırtta zincirler,ne gemiler yürüyordu sessiz sessiz,
Tarihsel bir destan yazılıyordu.
Medeniyetler şehri,dinler şehri:doğuyordu.
Gençlik kükrüyor İSTANBUL; İSTANBUL oluyordu.
Aşıkların şehri büyüyor,
Herkesin şehri coşuyor,
İSTANBUL İSTANBUL oluyordu.
Gerçek yüzüne kavuşuyor,büyüdükçe büyüyor
İnsanlar akın akın geliyor,
Zamana inat büyüyordu İSTANBUL.
Ne arslanlar,ne yiğitler,ne aşklar doğuyor,
Hayat kokuyor,yaşam oluyor,
Herkesi içine çekiyordu KOCA İSTANBUL.
Medeniyetleri bağlayan köprü oluyor,
Sınırları aşıyor istanbul büyüyordu.
Atılan her adım istanbul oluyordu,
Çalınan her müzik istanbul kokuyor,
Yazılan her şiir istanbulu anlatıyor,
Kalpler istanbul için atıyordu.
Ey gidi yedi tepeli koca istanbul;
Fatih Sultanlı-Sultan Ahmetli-Haliçli-
Eyyüp sultanlı-Galatalı-Kız kuleli-Haydar paşalı İSTANBUL
Ey gidi yedi tepeli koca istanbul;
Aşklara-sultanlara-medeniyetlere mekan,
Şiirlere-destanlara konu,
Kimsesizlere-sevdalılara-gurbetçilere vatan.
Deniziyle gökyüzüyle boğazıyla,
Kumsalıyla adalarıyla insanıyla;
Görenleri hayret ettiği,
Görmeyenlerin hayalini süslediği
Herkesi kendisine mıknatıs gibi çeken,
Koca bir tarih.
Yaşayanların yaşamı,
Yaşamayanların hayali.
Martısıyla deniziyle semasıyla hayatıyla,
Havasıyla kızlarıyla,
Koca bir tarih.
Boğaz manzaralı minareleriyle
Bambaşka bir şehir....Aşıkların aşkı
Sevdalıların sevdası
Kocaman bir tarih
Yedi tepeli koca bir İSTANBUL........
| 188 |
Deniz gözlerin
Ufukların ötesinde günler sana
Düşünmekti suçum hakkın var
Saklamadım sevgimi inan
Deniz gözlerinde yalanlar..
Bu akşam hüzünlendim
Günden güne oyun bitti.
Hicran sensiz sabahım gecem
Deniz gözlerinde yalanlar..
Alt üst oldum sensiz
Anılarımı düşündükçe ağladım
Seni kaybettikçe yandım
Deniz gözlerinde yalanlar..
Söylediğin sözlerde karışmış
Bir gece hatırlarım hatıralarla dolu.
Yok ettin hayallerimi
Deniz gözlerinde yalanlar..
| 57 |
Tarih yazacaktır!
Tarih yazacaktır! Neyi?
Vatanı satanları
Damat Feritleri, Vadettini
teröristle görüşmüyorum deyip müzakere masasına oturanları
askere kelle teröriste sayın diyenleri
tarih affetmeyecek yazacaktırulus olmak her millete nasip olmamıştır
tarih TÜRK Milletini ulus olarak yazmıştır
hukuku ayaklar altına alanları
sahte namaz kılanları
Davosu ve yalanları
tarih yazacaktır
Çorumu, Kahraman Maraşı, Sivası, Madımak,ı
katliamları
tarih yazacaktır
evrensel insan haklarını sömüren sümükleri
tarih yazacaktır
deniz fenerini
ananı,da al git diyenleri
tarih yazacaktırdünyayı aydınlatan. Edison,u Anştayn,ı, Ali Kuşçuyu.
tarih yazmıştır
hasta osmanlının küllerinden devlet kuran
MUSTAFA KEMAL, ATATÜRK,Ü
Kuvai Milliye,yi
kurtuluş savaşını
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ
Tarih yazmıştır"Her düşünce, her olay, bireyin kendini bağladığı gibi. tüm toplumu bağlar.(RG)
| 103 |
Antoloji Dostluğum 14
Dost, demek zannetme ki birlikte yemek yemek,
Ya yerde emeklemek ya da Hakk’ı düşünmek…Dost, yeteneklerimizle uğraşılar edinmek,
Edinmesen de gülmek ya da hep gülümsetmek…Antolojim böyleydi şahsıma eğlenceydi,
Bizi bağrına basan Rab’bimden vesileydi…(2015)
| 35 |
Paraya göre değişmek
Para koydum cebime
Sağına mı koydum soluna mı bilmiyorum
Ama sağa koyduysam oraya dokunuyorum
Sola koyduysam gözlerim orda
Paraya göre
Bende değişiyor muyum ne?
| 27 |
Gül Perisi
son sözünü söyledin git istersen
Zulmetme sevenine gül perisi
Bu kalp sana açık giremek istersen
Gerçek olan aşktır yalan gerisisokaklar bom.boş gecenin yarısı
Gönlüm sende takılı gül perisi
Masamda resmiyin kaldı yarısı
yarısı sende kaldı gül perisiSokuldum hayalden sıcaklığına
Al beni kollarına gül perisi
sar beni gecenin karanlığında
Titriyor sogukdan camda birisiBu sıcak kucakda sabah olmasın
Kahvaltıya'da kaldırma gül perisi
Dalma derinlere ekmek yanmasın
Uyannca yer onuda birisiÇay kalmadıysa kahvede içerim
Bal yoksa reçelde yerim gül perisi
Tatlı rüyamdan ilk uyandıranı
Vururum kalbinden kalmaz dirisiRüyamda da güzelsin gül perisi
| 91 |
Aşk bırakmadı
Başımın üstünde simsiyah telim
Gönlümde mutluluk aşk bırakmadı
Bağlı olmayan bir kolumla elim
Gönlümde huzurum aşk bırakmadı Dünyamın içinde taş üstünde taş
Her iki gözümden akmayan bir yaş
Ruhumda ne tamam nede noksan baş
Gönlümde közümü aşk bırakmadı Ruhumda körle bir olmayan gözüm
İki dudağımdan çıkacak sözüm
Kırk yılın başında gülen bir yüzüm
Gönlümde yelimi aşk bırakmadı Yüreğim denende yanmadık bir yer
Ruhumun içinde benden bir eser
Ruhumdan dökmedik soğuk soğuk ter
Gönlümde tat tuzum aşk bırakmadı Bahtıma çıkmayan bir bahtı kare
Bende açılmayan onulmaz yâre
Başıma doğmayan hiçbir biçare
Gönlümün hayrını aşk bırakmadı Bedenim denenden çıkmayan canım
Karakış geçmeyen damarda kanım
Virandan aşağı ruhta sol yanım
Gönlümde ak günüm aşk bırakmadı
Sedat hünkâr
| 116 |
Besni' ye özlem
BESNİ'YE ÖZLEM
Keysun'da savrulan harman gibisin
Suvarlı'da serilen sergen gibisin
Terbizek'ten bakınca gerdan gibisin
Özünden bellidir, sözlerin BesniGurbete dağılmış nice canların
Soranlara selam ediyor dostların
Yeniden canlanmış üzüm bağların
Dertli çalar senin, sazların Besni
Pazar yerin insana huzur veriyor
Peynirin, bekmezin lezzet saçıyor
Tetirli Köseceli kucak açıyor
Nazara gelir senin, gözlerin BesniOyratlı'da Biberin hası yetişir
Surfaz'da Hacelibeğ dertler bitirir
Şambayat karpuzunu kışın getirir
Evliya Çelebi övmüş, kızların Besniİznikliyim diyor hep Latif Doğan
Aşağı şehir tarihi yazıyor destan
Hamzıyan, Kızılpınar'da çok olur bostan
Elleri zifir eder, kozların BesniAtmalı özbağlar üzüm diyarı
Ağ üzüm ile Ballıbozun mimarı
Kızılin'de ne hoş olur Fırat kenarı
Şirelere lezzet katar, bozların Besni Karagüveç oldu bizim Kitiş'in adı
Burunçayır'da yoğurdun ayrıdır tadı
Beşkoz' da dede'nin halı başkaydı
Fırınlarda satılırdı, buzların Besni Hasemli Erdoğan ile gurur duyuyor
Kargalı'da çövenek ova suluyor
Eskiköy şehidine halen ağlıyor
Tezgahlarda dokunurdu bezlerin BesniGurbette akşamlar hüzün doluyor
Toprağın herkese tüm tüm kokuyor
Geçmişin tarihe meydan okuyor
Kor etmiş gönülleri, közlerin Besni
Mehmanlı, arep köy bir oldu artık
Karnaçık'ta çocukken yıldız sayardık
Boncukda Birişmede fıstık toplardık
Yollarda kalmamış, tozların BesniSon olarak sizlere sözlerim şudur
Merinos ile hepimiz duyarız gurur
Hasan Emre seni metheder durur
Dostları davet eder, yazların Besni
| 198 |
Sevgi
Sevgi ihtiyaçtır insan olana
Dünya cennet olur aşkı bulana
Hasta ruhlar aşkı nereden bilsin.
Karışır giderler yalan dolana
| 19 |
Adalet
Haksız yürümeye başladı
Yalancı ayaga kalktı
Üç kagıtcı iş başında
Daha adalet dogmadıHaksız ergen lige girdi
Yalancı askerden döndü
Üç kagıtcı adam oldu
Daha adalet dogmadıHaksız emege el koydu
Yalancı şahitim dedi
Üç kagıtcı pay istedi
Daha adalet dogmadıHaksız en tepeye çıktı
Yalancı holding ler yaptı
Üç kagıtcı banka kurdu
Daha adalet dogmadıÜçüde heryerde vardı
Sıkı dost arkadaş oldu
Bekleme sen karakılıç
Adalet dogmadan öldü2.4.2012
| 66 |
NAKIŞLAR - I
(Ağaçların Kuşların İyiliği için)
1
Saçakta karga
peynirsiz ve tilkisiz
daraldı, gitti.
2
Bulutsuz akşam,
lacivert gökte kayan
sekiz uçağı.
3
Çamurlu suda
üşür akkor dolunay,
titrer ölesiye.
4
Kış günü parkta
yağmur yağdı yağacak-
anne tedirgin.
5
Dilenci kadın
hayır dualarıyla
kızı korkuttu.
6
Dam üstlerinde
poşetler uçuşuyor,
hırslı, tecimen.
| 54 |
Sabah Oldu Yine
Sabah oldu yine
Ve güneş yırtarcasına mavi gökyüzünü
Müjdeledi sabahı yorgun gözlerime.
İçim bir sevgi seline
yenik düşmüşçesine
sevinç ve neşe doldu.Ve çiçekler
Sabahın son sözlerini beklermişçesine
Sabırsız açmaya hazırlanıyor.
Oysa
Şu kaktüsün
Tepkisiz bakışları yokmu güneşe,
Çıldırtıyor beni.
Meydan okurmuşçasına
Dimdik duruyor.
Soğuk ve hissiz.Pencerenin önünde
Bir serçe çekiyor dikkatimi;
Şevkatle bakıyor gözlerime.
İçim sevgi denizinde
Bir sandal gibi sallanıyor.
O an,
Yüreğimle birlikte sunmak istiyorum sevgimi.
Ve
içtiği su gözyaşlarım olsun istiyorum.
Sevinç gözyaşlarım.Lanet olası iğrenç bir dünyada
İğrençlikleri görmeden
Yaşamak varya,
Sarhoş ediyor beni
Görmesemde
görüyorum tüm bu güzellikleri.Nisan 1991
| 96 |
Ekmek ve Yaşam
Ekmeyini kazandığın zaman bolluk,bereket olur,
Ekmeyini bölüştürdüğün zaman sevgi,saygı olur.
Ekmeyini karşılıksız verdiğin zaman aşk,muhabbet olur.
Ekmeyini yediğin zaman ömür,hayat,yaşam olur.
Ekmeyini bitirdiğin zaman yaşamın biter ölüm olur... 09.01.2007 Gebze
| 33 |
Yalanın beyazmış hemi
Canımı yaksan gam yememÖzüme dokunma benimİnctirsem dertlenmeSözüme dokunma benimCan suyu özden gelir Seviyorsan özünden sevBak yok olur sevmelerimSevmez isen sevdim demeYalanın ufağı,büyüğüKitabına uydurdu ekabiriBeyaz demiş azda griYalanın beyazmış hemi
| 32 |
Atilla İstek'e
Alnındaki beyazlık anlatır bana seni,
Türküler ruhundaki ahengi hatırlatır.
İnce uzun bir endam gözlerimi parlatır,
Lacivert bir gökyüzü özletir cana seni.Layiham olsun bu söz, ayrılıklarda oku,
Arkadaşlığımızı o an yeniden düşün.
Yüzünde yankılansın yeniden o gülüşün,
Ağır ağır odana aksın mesut bir koku.
18 Temmuz 1998
| 48 |
Çırpınırdın Karadeniz
çırpınırdın karadeniz
bakıp türk'ün bayrağına
ah diyerdin, hiç ölmezdin
düşebilsem ayağına! ayrı düşmüş dost elinden
iller var ki çarpar sinem
vefalıdır geldi giden
yol ver türk'ün bayrağınainciler dök gel yoluna
sırmalar düz sağ soluna
fırtınalar dursun yana
selam türk'ün bayrağınahamidiye ve türk kanı
hiçbirinin bitmez şanı
kazbek olsun ilk kurbanı
selam türk'ün bayrağınadost elinden esen yeller
bana şiir selam söyler
olsun bizim bütün eller
kurban türk'ün bayrağına
| 69 |
Sızı
İçinden bir sızı doğmaya görsün,
Gökyüzü evhâm dolar, çöker üstüne...
| 11 |
Sensiz Gurbet Akşamında
Kırık sazın bam teliyim
Sabah esen sam yeliyim
Kâh akıllı kâh deliyim
Sensiz gurbet akşamındaGurbetim oldu yokluğun
Bitmedi mi konukluğun
Burnumda ılık soluğun
Sensiz gurbet akşamındaAşk kökünü söküyorum
Dert damlası döküyorum
Enkaz olup çöküyorum
Sensiz gurbet akşamındaUmmanları aşıyorum
Dolup dolup taşıyorum
Öylesine yaşıyorum
Sensiz gurbet akşamında
| 49 |
İnci söz inanç rüya
İnançlı hal gelecekten rüyalı haldir gelecekten rüyalı hal inançlı hal gibidir gelecekten rüyalı inançlı halde inanç din iman kulda çok gibidir
İnançsız hal gelecekten rüyasız haldir gelecekten rüyasız hal inançsız hal gibidir gelecekten rüyasız inançsız halde inanç din iman kulda yok gibidirSedat hünkar
(Karamecnun)
| 48 |
Bir Ölüye Mektuplar
Sana bilmediğin benden anlatacağım. Yüz yaşında doğan bebekten, bildiğin tek bu vardı on beş bin kilometreden... bir de adım… Bazen dudaklarına konardı rengârenk. Ben eski kadim bir kentin kokusunu sana taşıdım urum evlerinde kaybolan çocukluğumdan çıplak güzelliğinde yıkandığım yeşil bahçelerden, parıltılarını çaldığım ay ışığından söz etmedim.Göz bebeklerimdeki salt korku değildi bilemezdin gözlerimi görmedin. Onları Ege nin yeşiliyle yıkadım. Sekiz yaşında buluştuğum yalnızlıktı. O gün belki de yüzü / me bastım On sekizimde olabilirlikleri yalnızlığımla paylaştım. Ah...hiç sevmemiştim böylesine sessizliği, özlememiştim arsızca sevgiyi. Senin olabilirliğini özlüyorum gece düşüyor göz kapaklarıma, solan, yıllanan tenim altında kaldı çocukluğum. Sana açılamadım.Yokluğunun kıyısı uçurum düşüyorum...
| 103 |
Gençliğin mesajı
Kulak verin sesimize,
Değer verin sözümüze,
Kin yerine
Sevgi tohumları ekin gönüllerimizeYakmayın yeni ufukların anahtarı kitaplarımızı.
Torba gibi büzmeye kalkmayın ağızlarımızı.
Özgür düşünceye kilit vurmaya kalkmayın.
Polise coplatıp, askere gammazlamayın bizi.'Ateşle barut birarada olmaz,' diye ayırmayın,
Kızı erkeği.
Saçımız,sakalımız,eteğimiz,şortumuzla uğraşmayın,
Günahlarla karıştırmayın akıllarımızı.
Dışlamayın,'gençtir,cahildir' diyerek tüm gençleri.Üniversiteler açın bize kolayca girilebilen.
Spor tesisleri kurun bizlere,
Kurtulalım kahve köşelerinden.
Yurtlar, aşevleri açın bize
Bıktık,uykusuz,aç derslere girmekten.Diplomalı işsizlere iş bulun.
Ve şefkatle,sevgiyle sarılın bize,
Güvenle, inançla uzatın ellerinizi,
Korkmadan bakın gözlerimize,
Mutlu yarınları serelim önlerinize.
| 85 |
Er geç çalınacak, türkümüz bizim
Şu kara bulutlar çekip gidecek
Er geç çalınacak, türkümüz bizim
Şu gaflet delalet bir gün bitecek
İtibar görecek şarkımız bizimTürkiye Türk’ündür Türk’ün kalacak
Senin şarkın, senin türkün çalacak
Kültür istilası, mağlüp olacak
Kendine dönecek ırkımız bizimŞimdilik çaylaklar devran sürsünler
Ses etmeyiz diye hayal kursunlar
Bu büyük yıkımı hafif görsünler
Çok çetin olacak sorgumuz bizimNe uşak, ne maşa, ne aletiz biz
Asla parçalanmaz, tek devletiz biz
Yediden yetmişe, bir milletiz biz
Irkçılığı rettir, görgümüz bizimTürkiye Türk’ündür var mı itiraz!
Kardeşlerimiz Kürt, Gürcü, Çerkez, laz
Bu vatan bizimdir, parçalanamaz
Bundan zaten yoktur, korkumuz bizimMikdatî bekleyin rahmet yağacak
Alçakları çukurunda boğacak
Allah’ın izniyle güneş doğacak
Güney, kuzey, batı, şark’ımız bizim
| 112 |
EYLÜL
eylül! daha çocukluğumdan
beri size bakardım ben
bir yazın azalmakta olan
sözcüklerinden nasıl da
ansızın sökülürdünüz
bahçelerle ve kül
dolardı içim...eylül!
eylül! kırılgan mevsim!
cam hançeri güzün
dağılırdı kalbimde
birden gecenin ve gündüzün
perdesiyle örtülürdünüz
tenhâyla ve tül
dolardı içim...eylül!
eylül! unuttum sizi
dağ kızarır yol sararırdı
ve ben dönüşlere bakardım
o amanvermez belleğin
paramparça güldüğüydünüz
aynalarla ve gül
dolardı içim...eylül!
| 62 |
Ahilik Kültürü Haftası 9
Ahi ilke sahibi, duygusu hep cömerttir,
Yardımseverliğiyle, ticareti hep nettir…Çünkü eğitim alır, yüksek vasıflılardan,
Doğruluk ve dürüstlük, Hakk’a bağlılığından… (2012)
| 24 |
İnziva Mevsimi
Hüzün kokusu var bugün bende, sakın gelmeyin üstüme.
Dem tutmuş efkarlarım, dumanı üstünde acılarım var.
Daha kaç hayal kırıklığı toplayacağım düş bahçemde,daha kaç gözyaşı dökeceğim yağmur niyetine. İnziva mevsimi geldi bana müsaade...Gülten Alp
| 35 |
Öykü (Piyango)
Piyango
Her zamanki gibi akşam saat 20.00 de eve geldi. Geliş saatini şaşırdığı, senede iki defa olurdu; ikramiye aldığı günler. O da evden izin almak kaydıyla. Arkadaşlarıyla imece şeklinde felekten bir gece çalarlardı. Hepsi maaşları ay sonuna kadar yetiremediklerinden ucuz bir lokanta bulup, hep aynı yere giderlerdi. Lokantanın müşterileri dar gelirli işçi, memur ve küçük esnaflardan oluşuyordu. Kapıyı anahtarıyla açtı. Ceketini kapının yanındaki askıya asarken, kilitte bir anahtarın dönme sesini ve arkasından kapının açılıp kapadığını duyan hanım koşturarak adama terliklerini verdi ve “hoş geldin bey günün nasıl geçti. Önce yemeğe mi oturalım yoksa biraz sırtını mı ovdurursun,” dedi. Adam içinden” garanti bir şey isteyecek beni tavlama numaralarına başladığına göre” diye düşünürken dışından “Yok hanım yemeğe oturalım, sende akşama kadar yoruluyorsun. Çocuklar nerde niye gözükmüyorlar? Garanti bir kabahat işlemişlerdir gene; sende beni yumuşatmaya mı çalışıyorsun? ” Diyerek hücuma geçti.
Yirmi senelik evlilik hayatı onlara şimdi on beş yaşında bir kız ve on sekiz ya-şında olan bir erkek çocuk vermişti. Kız lise ikide, oğlan da ikinci defa Üniversiteye hazırla-nıyordu. Dershane parası çıkışmadığından sınav dergilerinden ve gazetelerin, tiraj arttırmak için verdikleri eklerle idare ediyordu. Annesi de oğluna hak verip diğer talebelerin, on bin-lerce lira dershane parası ödeyerek; kazandıklarını söylüyordu. Adam bir şey söyleyemiyor, tevekkül ile boyun eğiyordu. Kadın kocasına büyük sevgi ve saygı duyuyor, ama ne çocukları, ne de kendini başından beri ezdirmiyordu. O yetersiz maaşla evi pek de güzel idare ediyordu. Kuaför ve makyaj gideri yok denecek kadar azdı. Paralı günlerden aldığı birikmişlerle; evin bir eksiğini kapatıyordu. Çocukların harçlığını ve eğitim giderlerini kısmamaya çalışıyorlardı, ama bir türlü çocukları memnun edemiyorlardı. Adam karısının ev idaresinden oldukça hoşnuttu. Ama bazen de iş yerinde ki stresinin eve gelince arttığını hissediyordu.
Kadın” aaa hiç öyle şey olur mu, bizim için koşturuyorsun, yorgunluğunu alalım da güler yüzle iki çift laflayalım istedim, zaten söyleyen gitti, ne halin varsa gör. Çocuklar hadi sofraya… Babanız geldi” diye içeriye seslendi. Adam söylediğine söyleyeceğine pişman olmuş, başı önde lavaboya geçmişti. İçinden de; (bu sefer tutturamadık ve 1-0 yenik durumda başladık akşama, bakalım beraberlik gelecek mi?) diye geçiriyordu. Sofrada çocuklar babala-rının hatırını aldıktan sonra, anneleri tarhana çorbası koymaya başladı tabaklara. Oğlan (gene mi çorba?) derken lafı yuttu, bu sene boş gezdiği gelmişti aklına. Kız, hazmı kolay ve kilo yapmadığını düşünerek; ses çıkarmadan üfleyerek ekmeksiz içiyordu. Adamcağız başka yemek yoktur kaygısıyla; çorbanın içine yarım ekmek doğradı. Kadın kocasına baktı ve “bu gün çok açsın herhalde, kıtlıktan çıkmış gibisin. Bulgur pilavını da ekmekle yersen şaşmam” diyerek ikinci yemeğin sinyalini verdi. Adam bu işi sevdi ve karısını pohpohlamak için “Bu kadar az parayla böyle leziz ve çeşitli yemekler yapmanın bir sırrı olmalı değil mi çocuklar? “ diyerek de müttefik aradı kendisine. Çocuklar hafta başında aldıkları haftalığın üçüncü gün bittiğini; babalarına nasıl söyleyeceklerini bulamamanın sıkıntısıyla, yarım ağızla destekle-diler. Kadın birden bire; ev sahibinin hanımının geldiğini ve bir aydır geciken kiranın bir an önce ödenmesini, sert bir dille rica ettiğini söyleyiverdi. Ev sahibesi ayrıca bu semtte; iki oda bir salon evlerin bu fiatın iki katına, o da bulunursa kiralandığını, beş yıllık kiracıları olma-salar, çoktan tahliye işlemlerine başlamış olacaklarını da; münasip bir lisanla sözlerinin arka-sına eklemişti. Bulgur pilavı adamın boğazına durmuş; aşağı gitmiyordu. Nefes alamadığın-dan, yüzü kızarmaya başlayınca; bir eliyle masaya vurup dikkatlerini çekmeye çalışıyor; öbür eliyle sırtını gösterip, vurun demeye getiriyordu. Hanım adamın sırtına üç-dört yumruk attık-tan sonra biraz rahatladı. Üstüne bir bardak da su içince; yeniden Dünya ya gelmiş gibi oldu. Şimdi, kapıdaki yumuşak karşılamanın sebebi anlaşılmıştı. Ne ucuz ev bulabiliyorlar, ne de geciken kirayı, ikramiyeden önce ödeyebileceklerine inanıyorlardı. İşe gitmek için iki vasıta, gelmek için keza iki vasıta ücretini de kiraya eklerse; maaşın yarısı böyle gidiyordu. Gazete-lerde icra-iflas haberlerini okuduktan sonra, kredi kartı almaktan korkmuş; iyi de yapmıştı. Mahallede ki bakkal, veresiye yazdıranlara birazcık pahalı verse de; ay sonunda ne verirsen fazla itiraz etmiyordu, ama aydan aya, hesap hiç düşmeden kabarıyordu sanki. Kasap peşin istediğinden değil beyaz etin daha sıhhatli olduğundan, beyaz ete dönüş yapmışlardı. Ayda bir yarım kilo kıyma alıp bol ekmek katıp köfte özlemini giderseler de; balık bile kara etin tadını unutturamıyordu. Giyim, kuşamı da pazardan hallettikleri halde; her ay açık veriyorlardı. Adam” Hadi az şekerli bir kahve yap da… Yok, yok, istersen çay demle de hep beraber içelim ve aile meclisi olarak bu durumumuzu konuşalım.” Dedi. Kız sofrayı toplayıp masayı silerken, annesi de çayın suyunu ocağa koyuyordu. Oğlan harçlıkları arttırma talebinin, bu akşamı kötü sonlandıracağını düşünerek ertelemeği yeğ tutmuştu. Aslında dershaneye de gitmediği için; biraz harçlık artırımı yapsalar; hiç de fena olmazdı. Ama kira gündemdeki ilk sırayı almış, diğer maddeler önemini kaybetmişti. Çaylarını içerken, adam ilk sözü aldı ve ekonomik yetersizliği kısaca özetledikten sonra; bu durumdan çıkmak için fikirler ve önerilerinizi bekliyorum dedi. Kadının dikiş makinesi alınırsa; terziliğini konuşturabileceğini ve aileye önemli katkıda bulunacağını, söylemesi üzerine; adam bunun olmayacak duaya amin demek olduğunu, dikiş makinesi alacak para olsa; kira sorunu olmayacağını söyledi. Bu sefer de kadın evlere temizliğe gidebileceğini, çalışmaktan utanmayacağını, bilakis mutlu olacağını söyleyince; başta adam olmak üzere çocuklar da itiraz ettiler. Evin işlerini kim yapacaktı? Pazara kim çıkacaktı? Yemeği kim yapacaktı? V.s. Aslında annelerinin yapacağı işten utanıyorlar; toplumda ki sosyal durumlarına uygun görmüyorlardı ve itirazlarının asıl nedeni buydu. Çocukların katkısı da harçlıklarıyla yetinmek; demek oluyordu. İkisinin de suratları biraz ekşimişti. Adam dua etmekten başka çaremiz kalmadı artık derken; kadın da “duayla maaş arttığı? Hiç görülmüş mü bey? İyiden iyiye saçmalamaya başladın. Kalk yat bari, dinlen, kendine gel” dedi. “Gelmeli hanım bu yılbaşı para gelmeli! Yoksa ne yaparız? ” dedi adam. Cevabı hazırdı kadının. “ Demek verdiğin siparişin naklini bekliyorsun bey.” Diye hafiften dalga geçiyordu kocası ile. Adam istihzayı sezinlemiş ama üstüne gitmemişti karısı-nın, bir tatsızlık daha çıksın istemiyordu, bunca tatsızlığa ek olarak. Elini pantolonunu cebine atarken de hepsine birden sordu.”yılbaşına kaç gün var? ” Bir ağızdan cevap verdiler iki gün var. Adam tekrar sordu ”yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye ne kadar? ”
Oğlan cevap verdi “On beş milyon, ama şehirde bilet kalmadı herkes küçük yerlere gidiyor; bilet bulmak için. “
Adam elini cebinden çıkarıp “üçüncü ve son soru bu elimde gördüğünüz ne? Dedi. Çocuklar piyango bileti diye bağırırken; kadın histeri nöbetine tutulmuşçasına katıla, katıla gülmeye başladı. Gözünden yaşlar gelene kadar güldü. Gülmesi bittiğinde yorgunluktan divana uzandı. İçinden kim söylemişse iyi söylemiş; güleriz ağlanacak halimize diyordu. Adam fena bozul-makla birlikte; Peki karıcım ya çıkarsa o zamanda ben gülebilir miyim? Hem çıkmış gibi hayal kurmanın, iki gün umutla yaşamanın, iki gün boyunca bütün isteklerimizi sanal olarak yapmanın kime, ne zararı olur? ”
Adam, önce bir araba alırım deyince kadın yattığı yerden doğrularak “Saçmalama bey, bize önce ev lazım. En az dört oda bir salon iki banyo, çocuklara birer oda, bir misafir yatak odası, banyonun biride misafir için, mutfak hazır dolap ve ankastre olmalı ve geniş olmalı ki; yemek masası da orada olmalı” dedi. “Çok haklısın anne! Çok yerinde görüşlerin var” dedi kız. Oğlan hemen taşı gediğine koydu. “Harçlıklar yetmiyor. Üniversite hazırlık için dershaneye yazılmalıyım, gidip-gelmek için de; takdir edersiniz ki bir motora ihtiyacım var” deyince; kız lafa girdi “motor deyince aklıma geldi, bizim bir deniz motoruna ihtiyacımız olacak değil mi babacığım? ” “Haklısınız bunların hepsi de bizim ihtiyacımız, herkesin ihtiyacı tek tek yerine getirilecektir. Ben de spor bir alfa-romeo alacağım kendime.
Beki Dünya turuna bile çıkarım. Öyle görmek istediğim yerler, ülkeler var ki; görmezsem gözlerim açık gider.” demez olaydı keşke. Kadın da bu söze köpürmüştü. “O ne demek bey o ne demek? kendi başına dünya turuna çık, güzelleri de oturt yanına, gel keyfim gel. Araba hepimizin arabası, ben de öne senin yanında oturacağım lamı cimi yok.” Adam karısına hayretler içinde bakakalmıştı. Biraz önce katıla, katıla gülen o değilmiş gibi; hem istediği evi aldık, hem deniz motoru aldık, yetmiyormuş gibi arabama da ortak çıktı. Kıskanç diye içinden homurdanırken; kız yine lafa daldı ”Hiç olurmu anne? Spor araba bu, önde oturursan rüzgar-dan hasta olursun, ayrıca saçların da bozulur. Öne ben oturucağım ki; zengin çocuklarına hava atayım dimi babişko? ” Kızın havaya girip, zengin şımarık çocuklara öykünmesi adamı iyice sinirlendirdi. Oğlan da kıza dönüp “Hadi ordan be! Ağbin dururken ön koltuğa, sen de oturamazsın. Bir kere kızım ön taraf erkeklere ait siz ana kız arkada oturacaksınız.” dedi. Adam ise; çocuklarını paranın şımarttığını, hatta hanımının bile; parayı görünce yükseklerden uçtuğunu görmüş ve ayrıca da; onun kıskanaçlıklar yaratarak; bu dar gelirli ama mutlu ailenin saadetini bozacağından korkmaya başlamıştı. Çocuklarının parayla şımaracaklarını anlamış olmanın verdiği hüzün, yüzünden okunuyordu. Anneleri dahil, birbiriyle ağız münakaşasına bir ara verip, babalarının yüzüne baksalardı; biraz sonra ki sahneyi tahmin edebilirlerdi. Küçücük bir kağıt parçası neler yapabiliyordu. Onda olmayan değeri varmış gibi imgelemimizde büyütürsek nerelere varıyorduk. Hayatımız bunlarla dolu değil miydi? İnsanlara bile hak etmedikleri değeri verince; bizi hayal kırıklığına uğratmadılar mı? Hem yakın çevremizden, hem tarihten onlarca örnek verilebilirdi. Adam gözleri dolu ve yüzünde hüzünlü bir ifadeyle ayağa kalktı. Sessizce ailesinin fertlerine baktı ve haşin bir sesle; “ Her kes arabadan aşağı…” Dedi. Hayret dolu bakışlar arasında da; iki eliyle piyango biletini küçük parçalara ayırıyordu.
| 1,452 |
Kadının adı güzellik, erkeğin ki aşk
Bir sevda koymuştu güzellik içine
Baştan sona aşka çıkan suskun yüreğini dillendiren
Köhnemiş hayatına anlam kazandıran
Varlığınla mevsimsiz gönlüne baharı getirenGüzelliğin gözlerinde sevdanın pırıltısı
Aşk bu ışıltıyı fark eden
Birlikte olamasalar da mutlulardı
Sonsuza kadar da mutlu kalacaklarSöz vermiştiler birbirlerine
Sevip seveceğiz diye
Yalnız geceleri bitecekti
Biliyorlardı bitecek
Hissediyorlardı
İkisi aynı anda hissediyordu bu ateşi Pişmanmıydılar peki
Hayır aşktan pişmanlık duyulmaz Dün gece güzelliğin düşündeydi aşk
Yıldızların arasından ona gülümsüyor
Yıldızlara baktıkça huzur duyuyordu güzellik
Başı göğsünde içine kokusunu çekiyordu aşkın
Masmavi bulutlarda eleleydiler
Kollarının da birbirlerine hasret iki bedenGüzelliğin içinde saklı olan gerçeğiydi aşk
Düşündükçe dalga dalga içini ürpertiyordu
Yer açmıştı ona yüreğinde
Fırtınalarla girip bir daha hiç çıkmasın diyeGir girebildiğin kadar güzelliğin içine aşk
O sana doymayacak
Ahdı var güzelliğin seni üzmemeye
Mutluluğun onun varlığı olacak
Sen gülersen çocuk olacak bayram sevincindeGözlerinde görürse hüzün
Damlayacak kanı yüreğine
Tutsağın olmazsa senin
Yaşamayı bile istemez Tutsak et güzelliğini aşk
Yoksa o bu zor sevdanla savaşamaz 3 Temmuz 2007 Saat 22 20
| 167 |
Sebebi Yok
Ayriligin sebebi yok
Ayrilik da yalnizlik gibi
Zaten yalnizlik, ayriligin cocugu degil mi
Sen'den ayrildim ayrilali
Yalnizligimla bogusuyorum
| 20 |
Can fedadır Türkiye`mize
Biz çıktık açık yürekle bir yola
Savaşımızdır can feda vatana
Kurtuluş için son damla kana
Kadar savaşa hazırız can fedaAmacımız insanlığa hizmettir
Donkişotluk biliriz hezimettir
Hedefimiz güzel kardeşliktir
Kardeşlik yoluna can fedadırVatanımız Türkiye kanlarımız ayrı
Olsada biz biriz ten olsada farklı
Hep birlikte varız görmeden kan farkını
İnsanlığın kurtuluşu büyük Türkiye asrıGenç kardeş bakma korkak sözüne
Ne derse desinler bak asil yüreğine
Canını hiçe say bak büyük yürüyüşümüze
Can fadadır asil vatanımız Türkiye`ye
| 76 |
Feryat Ederim
Ben sevgiye, dertler bana susadı,
Koşturdu peşinden, feryat ederim.
En sonunda felek aklımı aldı,
Akılsız başıma feryat ederim.Özoğlu, bırakma gönlün başıboş,
Bakarsınki, olacaktır daha hoş,
Dolana dolana eylerse sarhoş,
Sallana sallana feryat ederim.
| 35 |
Umut Var Olmalı
Dağılır başımızdan kara bulutlar,
Isıtır içimizi dostlukla güneş…Umut, hep var olmalı yüreğimizde,
Çıldırtan bir bahara gebedir çünkü,
Her zemheri, kendi özünde…Biter şu karabasanlı geceler, biter…
Birleşince bir duyguda, yaratan ellerimiz...Yazgımız değil ki yoksulluk, sefalet, açlık...
Çıkarız biz de bir gün, adam gibi el içine...Nedendir bilmem ki bugün,
Bütün balı kaymağı yurdumun,
Bir avuç arsız, soyguncu, hırsız elinde! ..2010
| 61 |
Bu kadarı da fazla
Adam arabistan çöllerinde,günlerce aç, sussuz ve uykuz mahsur kalmıştı
Bir ay boyunca gökyüzüne bakıp, yol gösterecek bir yıldız,bir ışık arıyordu
Nafile, ne sabah yıldızı şavkı,ne de ay hüzmeleri gözlerini kamaştırmıyordu.
Âma,adam nihayetinde Ramazan ayı ışığıyla yüzyüze gelip,yoluna devam etti...
.......
.......
01.11.11
| 46 |
"Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.010 =
"Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.010 =01 Mart 2013 Cuma 17:57:00Beynindeki Fırtınayı Değil, Kalbindeki Sakinliği Anlatıver! .“Dur” diyebilmek ve kendimize gelebilmek DOST TEBESSÜM ile! .
DOST TEBESSÜM SAHİBİ, ÖĞRETMENİMİZİN ADI NE, BİLİR MİSİNİZ? .
Bana; O insan Dostu, Dost Tebessümün adı, Yeterli MUTLULUK! .
Onun adı; sakinlik, Onun adı; cömertlik ve hayatın kendisi! .01 Mart 2013 Cuma 18:02:27
| 71 |
Köstekli Saat
Yaslanmışım bir viranenin duvarına,
Cebimde yalnızlığı, dedemden hatıra, köstekli saatin...
Karşımda zamanla yaşıt bir çınar,
Kulaklarımda tiktakları köstekli saatin...
Püfür püfür hazan vakti yelleri
Isıtıyor sıcaklığı köstekli saatin...
Onun yelkovanıyla aramak
Akrebinde beklemek var seni…
| 37 |
Ey Gözlerim Ne Olur
Ey gözlerim ne olur siz beni yanıltmayın
Karşımda sevgilim var gönlümü uyutmayın
Hayal mi bu gördüğüm söyleyin rüya mıdır
Bırakın konuşayım onu siz korkutmayın
| 28 |
Hayat, Mayat
Hayat, mayat diyorlar
Benim gözüm mayat'ta.
Hayatin eksiği var:
Hayat eksik hayatta.Takınsam, kanat, manat;
Kuş, muş olsam seğirtsem.
Bomboş vatana inat,
Matan'a doğru gitsem...
| 26 |
Çaldın Bu Gönlümü İnan Sarı Kız...
Birden güneş gibi doğdun karşıma,
Çaldın bu gönlümü inan sarı kız..
O güneş ki batmaz artık bir türlü
Kalbimdir aşkınla yanan sarı kız...Görünce yüzünü bin ömür aldım
Sesini duyunca,vuruldum kaldım
Ahu gözlerine ben aşık oldum
Sensin bu canıma canân sarı kız...Elinden tutmaya titriyor elim
Bir çift söz etmeye susuyor dilim
Sen gonca bir gülsün,ben de bülbülüm
Benim dallarına konan sarı kız...Çelikgün; bu günler olur bir anı
Anarsam maziyi ağlatır beni
Nişanla,düğünle süsleyip seni
Verir mi acep bana,anan sarı kız...Aşık Mahmut ÇELİKGÜN.
| 87 |
Kaçışın Adı Yalnızlık
Yalnızlık:Kaçışın adı,
sebebi yalnızlık.
Oysa kaçtığım,
içimde karşı konulmaz sensizlikti,
Ve olmayacaktın asla.Yalnızlık : Bir şehrin adı,
milyonluk İstanbul,
ve ben yapayalnızım.
Olması gerekenler değil,
s....................
| 29 |
Aşkla,muhabbetle cananım senle yanmaya hasret…
Can dediğim cananım bu can, yanmaya hasret,
Bir gönül senin elinden içip kanmaya hasret,
bu candaki ten sendeki ateşle yanmaya hasret,
Aşkla,muhabbetle cananım senle olmaya hasret! Herkes anlasın cananım aşkınla mest olduğumu,
Yak ki bütün alem duysun aşkınla karımış kokumu...
Ham iken senin aşkınla yanıp güzelce piştiğimi,
Aşkla,muhabbetle cananım senle yanmaya hasret…Halil ÇOLAK07.07.2010
ANKARA
| 59 |
Anneciğim
Her gün yanımda olan
Bir meleksin
Eşin benzerin yok
Sevgi dolu bir annesin
Sen bir tanesinSevgi dolu yüreğin ile
Hep sevildin
Ve sayıldın
Beni üzmeye hiç cesaret edemedin
Seni çok seviyorum
Canım annem benim
| 35 |
Öldürünceye Kadar Aşk
Küsmedim
sustuğun nefesle yaşarken inat inat
Üzmedim ellerimi
Aşk şahitliğinden kan kırmızı
bayrak bayrak Med’dim
cezir olasın diye
yak’amoz yak’amoz Et’tim
Tırnak tırnak geldin diye bana
-hani ayrılmaz dedikleri -‘İm ‘dim
başına buyruk
İm o ki ,
sensiz hangi cümleyi işaret etse buruk Ölünceye değil
Öldürünceye kadarmış AŞK
-kırık
| 52 |
Kibrit Çakıyorsun Karanlıkta
Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?
| 30 |
Lacivert
Liman da kalan, el sallamaları gibiyim giden gemilerin,
Lacivert hüzünlerim var,
Lacivert göz yaşlarım,
Ve lacivert dalga köpüklerimGiden her gemi gibi, senin de ardın dönük lacivert LimanaGidiyorsun, gidermiş gibi yapıp,
Gidiyorsun, durmadan gidipAğlamıyorum, gidişlerin kaçıyor gözlerime
Lacivert... Ellerim
Adımlarım
KalışlarımLacivert....
| 41 |
Bir Bardak Su İçin Şimdi Ama Bardağı Tutarak Değil Suyu Tutarak İçin
Bir sabah kalktığında adın artık Kamil değil derlerse
Şaşırmayacaksın
Değişimden feyz alacaksın
Düşünmek gereksiz bir yüktür
Beynindeki bu yükten kurtulacaksın
Maviye turuncu diyeceksin mesela
Yeşile de MuallaNeden diye sormayacaksın
Senin işin dut toplamak olacak
Bırakacaksın öğretmenliği
Her sabah dökülen dutları dalına yapıştıracaksın
Kapını geceleri açıp gündüzleri kapatacaksın
Kitap görünce kaçacaksın
Kimse takılır diye düşünmeden
Yolun ortasına sakal bırakacaksın
Kocaman bir nazar boncuğusun artık sen
Kapının girişine takılacaksın
Bunca yıl asalak gibi yaşadın
Artık işe yarayacaksınİnsanlar toplanıp bizim Kamil ne adammış diyecekler
Güzel günlerde şeker getirecekler
Biraz sabır ama
| 100 |
Bu Aşka Gözyaşı Düştü
Bu aşka gözyaşı düştü
Kalplerin bahçesini hazana çevien bir gözyaşı
Kırıldı kolu kanadı umutların
Artık hüzünler açar dalın tomurcuklarında
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün
Anlarsın boşadır o güzel anlar..
Bu aşka gözyaşı düştü
Bu yüzden tüm hüzünlerin haklı yanı var
Saklımda baharsı sevdan
Kimse artık hüzünleri anımsatmasın
Çiçekler açar mı sen olmasan
Martılar uçuşur mu çığlık çığlığa
Anladım
Geri dönülmez bir mevsimdeyim
Ve artık bu şehre sığamam bu hüzünle
Gidiyorum buralardan yalın ayak ve üzgün
Varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın
Ben gidiyorum
Bu aşka gözyaşı düştü. SEYİTHAN AL 01/11/2006
| 94 |
Veda
Bu son görüşüm artık, seni sen olaraktan;
Yarın başka birisi olacaksın tümüyle.
Bir bak ki farkım var mı, düşen sarı yapraktan?
Bana geçmiş bahardan, veda şarkısı söyle! Söyle ki ağlayayım, talihime bahtıma,
Sensiz bir yön çizeyim, yeniden hayatıma;
Ya da al şu silahı, daya alnı çatıma,
Çek tetiği bırak git, durma karşımda öyle! Bir resmin yok hatıra, saklasam ömür boyu,
Gece gündüz bakmaktan terk eylesem uykuyu.
Belki de Ey sevgili! böylesi daha iyi,
Son defa ardına bak, gizliden veda eyle! Aralık 1989- Ödemiş
| 84 |
Secde
İnsanlığın şifresi zifiri gece'lerde
Birde Bir'i remz eden safiri hece'lerde Heceler vecd'e gelir satırları ağlatır
Satırlar dil'e gelir secde'yi hatırlatırAhmet AKKOYUN 10/12/2006 19::30 İST
| 25 |
=*= Bir Deliyi Görünce... =*=
Yaşı elliyi geçmiş,
Başında saçlar kirli ve kırlanmış,
Sanki saçına bir model seçmiş...
Kendini çok bilgili, Albert Einstein sanmış;
Rastgele konuşup kendinden geçmiş,
Bir deli...
Gençler başında toplanmış,
Gülüşüp duruyorlar!
Adam çoşmuş sanki ayaklanmış,
Adama rastgele soruyorlar,
Bir gurup kendini akıllı sanmış...
Karşılarında bir deli!
Ayağını kaldırıp kaldırıp yere vuruyor...
O küfürler ediyor, görmüyor kimseyi
Çoluk çocuk etrafında duruyor,
Farkında bile değil, söylediğine neyi!
Ortada bir deli...
Akıl ya da beyin olmayınca,
Nelere sahip olduğumuzu anlayınca...
Şükürler etmeliyiz halimize!
İyi kötü şu akıl da olmayınca,
Ne geçer ki elimize...
En büyük servet şu aklımız,
Yüce Allah’a çok şükürler olsun!
Nasıl anlardık, haksızımız ya da haklımız?
Yüce Allah’a çok şükürler olsun...
Aslında, insanoğlu geldi geleli...
Asırlar boyunca, kendini bileli
Çok akıllı da olsa biraz da deli!
Yaşayıp durmuşuz bildik bileli,
Aklımız hep yerinde dursun...
Akıl da giderse deli olursun!
Kendini kaybeder arar durursun,
Akıl da olmayınca nasıl bulursun? !
Aşk da, sevgi de bulunur...
Ya Ali, ya Ayşe olur!
Kaybedersin yenisi olur...
Ya Veli, ya Fatma olur!
Akıl giderse o zor, çok zor bulunur...
Şükredip kıymetini bilmeliyiz!
Kararınca ağlayıp sızlayıp boşyere..
Zor da olsa, buruk da olsa gülmeliyiz!
| 192 |
Çapulcu Köpekler
Çatışmanın ortasında bir köpek olmak, bir hayvan olmak ne garip şeydir. Polis gaz atmış. Köpek ana caddeye doğru koşmak zorunda. Çünkü önü havadan gelen duman ve gazla kapatılmış.
Koşuyor köpek. Eyvah ana cadde üzerinde binlerce insan.. sağında, solunda dükkanlar.. kaçaçak tek yön polise doğru.. Ve halka doğru gelen bir TOMA.
Filmlerdeki kavuşma sahnelerindeki gibi birbirlerine doğru koşuyorlar. Kucağını açacakmış gibi Toma'nın başlığı açılıyor. Ve püskürtülen su ile karşık gazla köpek havaya uçuyor. Sonrasını gözlerim görmüyor,yaştan.
Kimseyi savunmuyor, kimseyi protesto etmiyor, oy da kullanmıyor bu köpek..
Ve diğer hayvanlar kimbilir neredeler, neler yaşıyorlar, kimlerin koltuk ve cepleri için bu hale düşmüş durumdalar... Her gece işdönüşü gördüğüm ve hatta korktuğum sokak köpeklerini 12 gündür ne gece ne gündüz görebiliyorum. Köpekler bile şehri terketmişler.
Ey sokağımın köpekleri, kedileri, haşareleri.. Her bir insanın bir beklentisi bir kazancı var bu olaylarda. Sizin günahınız nedir bilmiyorum.. kimse sizden de özür dilemeyecek.
Ama şunu anladım ki insanların yaşadıkları yerlerde yaşamayacak kadar hassasınız, akıllısınız, dürüstsünüz, asilsiniz. (2013 Haziran) Cengiz Özkan
| 164 |
Anlamli Sözler 871
İnsansanEşsiz Allah'ın en büyük sanat eseridir insan.
'Kimin' eseri olduğunu bil ey insan, insansan! Berlin, 4 Eylül 2010.
| 21 |
Yalnızlık
Bazen hayat;
Köre ışık yakmaktan ibaretti.
Biraz umut, hayal ve
Birazda güven vermekten ibaretti
Oysa yalnızlık, bizim için sadece
Paha biçilmez bir acıydı…Saatin kaç olduğunun bir anlamı yok.
Çünkü yalnızlık, daha saat dilimine eklenmedi…Yalnızlık
Bank köşelerinde atılı kalmıştı oysa.
Nefreti kirli bir denizi boğmuştu sanki..
| 46 |
Rubai 5
Heyhat ettik,eyvah ettik Hayyamı yadettik
Bir güzel adem için içten feryat ettik
Hayyam mayyam der iken ukbada
Bir güzel günü de feryadla berbad ettik.
| 26 |
PAPATYA
Zamansızlığımdandır güzelliğim.
Yol kenarını mesken tutan papatyalar,
kurtaramazlar canlarını,
dikkatli çocukların tutkularından.
Bütün yapraklarım “sevmiyor” diye,
ucuz bir hediye olamam gerçi,
ama bilinir ki;
ne zaman bir çiçek dalında kurusa,
bir sevgili daha çok üzülür.
Yüzünü görünce onun,
ne de çok isterdim incinmesin.
Benden önce sen ispiyonlasaydın keşke
başka bir adama harcadığın sevgini.
Kırmızıyı esirgemeyen çay bardaklarının
ince bellerine dayanamadan,
beni de aldatıyordur belki,
sevinince terleyen parmakların.
Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi Şubat 2002
| 74 |
Sevda Yarası
Ateşmiş sevda yarası
Bedenim yanıyor anne
Yok mu bunun bir çaresi
Yüreğim kanıyor anneÜşürken beni sarardın
Hastayken ilaç yapardın
Var mı sende sakladığın
Sevdaya ilacın anne
| 28 |
Piyano Soloları III
bir saçak altında bileklerine yapışıp söyledim bunları
'her sabah çiçeklerle, serçelerle resim çektiriyorum
dudaklarına dokunsam yine sular yürür ellerime
yine panayırlar kurarım yüzünde, meddah oynarımçimlerdeki nar lekerlerinden bulur, gideriz yolumuzu
beyaz izler bırakırız ardımızda beyaz gömleklerimizden'
gecikmiş sözlerdi, tırnaklarımı yiyerek kaçtım uzaklara
| 45 |
Askerim
Buluğ çağı aştım gücüm gelişti,
Yoklama yapıldım haber erişti,
Resmi kıyafetle şeklim deyişti,
Allah'ın izniyle ben asker oldum.Aile toplandık kına yakıldı,
Dostlarım oynadı seyre bakıldı,
Terör belasına canım sıkıldı,
Allah'ın izniyle ben asker oldum.Silamı bıraktım gurbete çıktım,
Teçhisat kuşandım silahı taktım,
Gurur ve haz duyup aynaya baktım,
Allah'ın izniyle ben askker oldum.Albayrak altında nöbet tutarım,
Sınırı gözetler volta atarım,
Talimata göre kalkar yatarım,
Allah'ın izniyle ben asker oldum.Eğitimi alıp tatbikat yaptık,
Belirli hedefe mermiler attık,
Zeki'ce görevin zevkini tattık,
Allah'ın izniyle ben asker oldum.5-11-2009
| 85 |
Gilindirede Akşam
GİLİNDİREDE AKŞAM Bir cumartesi akşamı,oturuyorum Gilindirede
Sırtımı yaslamışım bir harnup ağacının gövdesine,
Balıkçı iskelesinin biraz ötesindeki tepede. Ruhum Akdeniz de
Hayallerim ufukların ötesindeki çizgide.
Mavi atlas serilmiş sanki engin denize,
Yeşilin tonları düşüyor izdüşümü,tam tersine,
Akdenizin serin sularının derinliklerine,
Sevişiyor yeşiller ve mavi delicesine,
Yakamozlar şahit oluyor onların sevişmelerine,
Balıklar düğün yapıyorlar,
Sevdalanmış aşıklarla birlikte,
Sarı,siyah,yeşil,mavi, ebruli pembe,
Gül kurusu renkli giysilerle; Akdeniz deGüneş altından tepsi gibi olmuş,dalıyor Akdenize,
Yer ve gök birleşiyor adeta,Bakırlaşmış rengiyle.
İnsan nasıl özlerse sevdiğini,bir süre görmeyince,
Sanki güneşte sevdalanmıştı,buluştuğu Akdenize.Gökte ay beliriyor,Keçi boynuzu gibi,hilal şeklinde,
Keçi boynuzları ise kıskanarak benziyor ayın haline,
Bal katıyorlar adeta aşıkların sevgilerine
Sevdalarını ölümsüzleştiriyor,mitolojik lezzetiyle,
Mavi atlas üstünde,Ufukların Bakırımsı döşeğinde.Bir cumartesi akşamı oturuyorum Gilindirede,
Gözlerim Akdenizde,Akdeniz gecelerinde,
Mavi atlas pembe döşek oluyor artık,
Gecenin ilerleyen saatlerinde.
Sevdalanmıştım bir kere ben Akdenize,
Serin sularıyla geceler boyunca
Akdenizle sevişsem de,sevişmesem de.Gözlerim ufuk çizgilerinin ötesinde,
Ruhum ve hayallerim akdenizde
,Ömrüm bitecektir benim Akdeniz sevgisiyle,
Bu günün bittiği gibi Gilindirede ki İskelede.., 15,mayıs.2004
| 161 |
MOR MENEKŞeM
Mor menekşem söyle bana.
Benden neden kaçıyorsun.
Beni gördüğün her yerde.
Derinden iç çekiyorsun.Mor menekşem yorgunsun sen.
Rengin uçmuş solgunsun sen.
Vefasıza kırgınsın sen.
Hiç yüzüme bakmıyorsun.Sakın bükme sen boynunu.
Bu haline dayanamam.
Mor menekşem senden başka.
Hiç kimseyi ben sevemem.Mor menekşem bir tanemsin.
Bütün çiçeklerede bedelsin.
Bu can sensiz hiç olmuyor.
Seviyorsan beni af edersin.Reyhan AltaşDOST KALEMLER:Mor menekşem sensin neşem,
Lütfet sevdan ile pişem,
Cemrenim kalbine düşem,
Sen canımsın mor menekşem...........Nurullah Muslu
| 75 |
Anılır o vakit dudaklarda rahmetle adın
Geleceğiz huzura ya rab hem erkek hem kadın
Kaybedecek anlamını dün bugün bir de yarın
Ölürsen din-i islam üzere der lahuti ses
Anılır o vakit dudaklarda rahmetle adın
| 34 |
Deniz Dediğim Tıpkı Sen
Ağustosta bir gece yarısı
Yaz bitti bitecek
Ne deniz eski deniz
Nede rüzgar
Ben hiç değişmedim
Kalbimi söküp götürürken bile
Hala sana ağlayacak kadarYaz bitti bitecek
Ruhum ağustos böceği
Yazdığımız şiirler
Dinlediğim şarkılar
Neler geçiyor içimden
Bir bilsen
Senden çok uzaktayım
Hasret akıyor gözlerimden
Başımda yıldızlar
Tenimi okşayan deniz
Deniz dediğim
Tıpkı sen
29/08/2011
| 58 |
Bu Kadar İyi Olma
Selam versen haz sanırlar
Sinirlenirsin naz sanırlar
Yolunacak kaz sanırlar
Bu kadar iyi olma kardeşİnsan sıfatına bürünürler
Bakınca adam görünürler
Peşine düşüp sürünürler
Bu kadar iyi olma kardeşBaykuştan bülbül olur mu?
Pis dikenden gül olur mu?
Namussuza ödül olur mu?
Bu kadar iyi olma kardeşDeğiştirmez huylu huyunu
Şerefsizin çoktur oyunu
Kazar arkandan kuyunu
Bu kadar iyi olma kardeşSinekler düşmüş peşine
Pisliklerin seninle işi ne
Konsunlar hayvan leşine
Bu kadar iyi olma kardeşimÇok zekisin çok güzelsin
Emsalsizsin çok özelsin
Sana candan olan gelsin
Bu kadar iyi olma kardeşGirmek istiyorlar kanına
Yaklaştırma sakın yanına
Yazık değil mi canına
Bu kadar iyi olma kardeşÇok güven tedbiri kovar
Gafil aslanı çakal boğar
İyilikten hep maraz doğar
Bu kadar iyi olma kardeş
Adem Durmazer
| 123 |
Bak! Diyorum
bak! diyorum kendime; bak!
toprak var, su var, hava var,
çay var, simit....................
| 15 |
Nakış - Nakkaş İlişkisi
Her kitap bir katibin varlığının delili,
Gözyaşı; maveranın en uzun bestesidir.Kainat kitabının nakışlı satırları
Nakkaşın san'atının manzum ifadesidir.Sivas'2007
| 22 |
Yalnızım
cumartesi istanbul 'undan çıkmak
bu nasıl bir kaçış
nasıl bir yorgunluk tutacak
temmuz istanbul 'u bırakmak
ve
veda etmeyi bilemeden ayrılıklarımıza
ne demeli?
saklandığımız ne?
ruhumuzu acıtan
içimizde götürdüğümüz ne?
durup durup ağladığını anlatan kızım
anlatma ne çektiğini
gittikçe solan yüzüne bakıp da kederimi
artırma
bakamadan gözlerine
şehir kadar güzel duruşuna
hadi hoşça kal.
temmuzun on yedisinde serin bir hava
üşümüş şehir geceden
başını koyacak yer arıyor kız kulesi
sevdiğin şarkılar çalıyor
dansı sevdiğin
ve
benim bilmediğim
daha açıyorum sesini
hissetmek için sevgilim
hissetmek seni
kollarımda sanki nefesini
harem e çabuk geldik
ankara ya yolculuk saat onbir
yalnız gidiyorum
hangi seyahat turdu umurumda değil
ıslak yolları eze eze bitiyor şehir
ve
hangi bayırları beldeleri geçtik
biricik endişem sendin...
uzun siyah saçları vardı kızın
hayal ettim
beyaz inci dişlerin
gamzeli minik yüzünle bakıyor
şarkılar söylüyorsun
sağlıklı mutlu bakıyor
içime sokuluyorsun
parmak aralarında nabzını tutuyorum
gözlerini okutup bana
canımı alıyorsun
ömre bedel sevgine ömrümü veriyorum
içim kanıyor hayal kayboluyor
hiç yoksun canım yıllardır
yine yalnız kaldım bu yolda..
terminal kalabalığına atıyorum düşlerimi
ankara...kaçıncı oldu gelişim
yıllarımı alan şehir
üç ev diye anıldığımız mahalle
önce zihnimde yıkıktı
yıkılmış evimizi gördüm
tarlaya dönüşen yerlerimizi
istimlak belasıyla kaybolmuş insanları
ve seni sevdiğim geceyi
boşuna aradım
hiçbiri kalmamış güzelliklerin
kaçıyorum
sevimsiz çehresinden mahallenin
her şey yabancı düşüyor
seni düşüncelerime aldıkça
ve sensiz tadı olmuyor sevinçlerin....
17.07.2005 / batıkent
mustafa kaya
| 225 |
Güzellik
sanma özenle işlenmiş oyada
nede saça sürülmüş boyada
yarin elinde güzellikkimdemiş çiçekte kimi böcekte
nede topraktaki filizde
yarin teninde güzellikne sırmada nede simde
belki,öpülücek gıdısın da
yarin saçında güzellikne giydiği ipekte
nede taktığı küpede
yarin yüzünde güzellikne gözünde ne kaşında
nede kirpiğinin okunda
yarın bakışında güzellikne gülüşü yüzde
nede öpüşü dilde
yarin göğsünde güzellikne yattığı yatakta
nede örttüğü yorganda
yarin dizinde güzellikne söylediği sözünde
nede tatlı dilinde
yarin özünde güzellikne dudağının balında
nede omzumdaki başında
yarin yanında güzellik
| 79 |
Döl Yatağı Ve Sümüğün Simyası
İnsanların hem kul hemde tanrıyı oynadığı zamanlardan,
kor gibi hecelerin gri demirleri erittiği biliginin çetesizliğinde hınzır insan,
yalanın ve sahtekarlığın balyoz ağırlığında ki telaşları ve üç rengin hegemonyası ve gülünç ölümlerin bile korktuğu insan ve yüreğinde ki habis ihtiras kimliksiz bir kurşunun tanrısı,
gecenin yabani hayvan sesinin en masum hali yamayamlığın narin baldıranlığı ve tüm hoşnutsuzların kaçakçı sevdası ve,
bilimin hırçın zehri tanrıların çaresizliği paranın, gücün, aşkın, ihtirasın ve insanın....Döl yatağının vıcık vıcık temizliği ve bebek sümüğünün sessizliği kadar ayıklasak rüyalarını insanın, gösterişsiz tabutlarında akşam gezmelerine çıkmadan ve soğuk kuru bir parıltının patırtısına maruz kalmadan...
| 100 |
Ben Derdimi Açıp Serdim
Ben derdimi açıp serdim,
Kardeş oldu acı bana.
Gönlüme bir perde gerdim,
Sırdaş oldu acı bana. Dalım budağım kırıldı,
Tenim kefenle sarıldı,
Ruhum ilimle arındı
Kardeş oldu acı bana. Kula açmadım derdimi,
Sel suyu yıktı bendimi,
Güllere sundum kendimi,
Sırdaş oldu acı bana.Yanıma bir kul gelmiyor,
Derdimi dağlar dinliyor,
Dostlar halimi sormuyor,
Kardeş oldu acı bana.
| 60 |
Büyük Türkiye
Büyük TürkiyeNe zaman büyük Türkiye
Hasretim büyük, büyük türkiye
| 11 |
Toprak ulaş
Toprak ulaş Toprak kadar bereketli ömründe
Sevgi ırmağında akan suyumuz
Mutluluk dileklerimiz mutlu günün de
Baharın renkleri bugün seninleToprak ulaş doğum günün kutlu olsun
Yaşam boyu sevdiklerin bol olsun
Sen umutsun sevgi sana yar olsun
Sevenlerin sevdiklerin seninleGüneş ile yıkanacak yüzün var
Büyüdükce söyleyecek sözün var
Toprak gibi bereketli özün var
Yaşanacak güzel günler seninle02-12-2006
DOST ŞEREFGENÇ arkadaşım pınar ve sebahattinin tek ve ilk oğlu toprak ulaşın dördüncü yaş günü dolayısıyla kaleme aldığım doğum günü hediyesidir bu şiirim böylesine özel günlerde en güzel hediyenin kültür tüketiminin en güzel hediye olduğuna inanıyorum
Kimden: yaren1907 (Bayan)
Kime: Dost Şeref
Tarih: 30.07.2008 21:56 (GMT +2:00) Konu: Yn: [yankisiz-ciglik..] Toprak Ulaş yüreğinize sağlık ulaşında doğum günü kutlu olsun allah anasına babasına bağışlasın...
Kimden: suniş (Bayan)
Kime: Dost Şeref
Tarih: 31.07.2008 09:45 (GMT +2:00)
Konu: Yn: Bu Bir Toplu Mesajdır bundan güzel hediye mi olur? sağlık mutluluk umut güzellikler ondan yana ve sevdiklerinden yana olsun..nice yıllar diliyorum Toprağa..kaleminii yüreğinizi kutlarım Şeref ABİ..SAYGILAR
========================================
| 160 |