poes
stringlengths
13
158k
poe_length
int64
1
20.9k
Çoklukta Birlik Bir tapınaktır doğa, sütunları canlı Anlaşılmaz sözler duyulur zaman zaman Sembol ormanları içinden geçer insan Tanıdık bakışlar süzer gibidir sizi Bir derin, bir karanlık birlik içinde Aydınlık kadar sonsuz, gece kadar geniş Uzaktan söyleşen uzun yankılar gibi Renkler, sesler, kokular karışır birbirine Kokular vardır çocuk tenlerinden taze Obua sesinden tatlı, çayır gibi yeşil Kokular da vardır azgın, zengin, gürül gürül İnsana sonsuz şeylerin tadını veren Misk, amber, aselbent, buhur gibi kokular Duyuları, düşünceyi alıp götüren Çeviri: Sabahattin Eyuboğlu
80
Tutku Her tutku bir aşka Aşk acıya gebe Her acı içinde isyanı taşır İsyan yüceltir Ruhunun bir yanını Yüreğin aydınlanır Ruhun bedeninle barışır 12.08.2011
24
Politika Yapmaz Şair siyasetin içindedir ancak politika yapmaz. Politikada at gözlüğü vardır, onu alıp ta takmaz, Hakkın yolunda yürür hak yolundan asla batıla sapmaz, Bu benim kriterim beni okuyanlar bu gözle baksın, Beni eleştirsin ama hakarete mahal bırakmasın..
38
Gurbet (özledim Sılamı Gidemiyorum)hd Özledim sılamı, gidemiyorum... Gurbet; düğüm, düğüm bağlamış beni, Kalemimle mektup yazamıyorum, Gurbet; satır, satır işlemiş beni. * Bu hasretlik, beni verem mi eder? Gurbet; buram, buram tüttürür beni. Akan gözyaşlarım, bağrımı deler, Gurbet; erim, erim eritir beni, * Karanlık basarken, umudum biter... Gurbet el isyana sürükler beni, Sabahın güneşi, hayale gider, Gurbet; pare, pare pareler beni. * Demoğlu'yum; yüreğimde odu var, Gurbet; kömür gibi yakıyor beni, Çekilmiyor hayat, dünya sanki dar, Gurbet; tez götürür ölüme beni. Haydar Demoğlu-Erzurum 1987
83
Kırık Kalp Senden bana hatıra Kalan kırık bir kalp Yanarım senin o verdiğin sözlere Nasılda inandırıcı sözler söylerdin bana Nasıl kandım sana vicdansız Seni sevdiğime utanıyorum Kimbilir nerelerdesin? Kimlerlesin? Başka kalplerdesin vicdansız.
32
Gurbet Gurbette garibin bitmezki derdi Vatan derdi, sıla derdi, yar derdi Seher yeli yar kokusu getirdi Vatan, vatan diye koklar gezerimKadir mevlam böyle yazmış yazımı El çekmezki benim derd ü nazımı Gurbet elde can yoldaşım sazımı Vatan, vatan diye çalar gezerimUzatma harama sakın elini Yüce mevlam yalnız komaz kulunu Gurbette garibin bin bir halini Dinleyen yok diye söyler gezerimRemzi’yim yazarım kalem elimde Hakkın kelamı var her dem dilimde Altın kafes olsa gurbet elinde Vatan, vatan diye ağlar gezerim
78
Ve Gecelerde Neşe geceme renk kattığım şarkıları türküleri paylaştığım sesinin tılsımın da kaybolduğum neşeyi huzuru sende bulduğum gecenin sihri neşebazen çılgın bazen durgun bazen şen kahkaha kulağımda şiir dillerinde anların güzelliği çalar oynar oynatır gecenin adı neşeruhunun güzelliği yüzünde masum ve umuda gülen yüzünde gözlerinde ışık ve içinin dışa yansıması duygu tünelinde neşehep ve daima özel gecenin adı ruhun tadı duyguların tılsımı gizemi şiirler şarkılar türküler ve gecelerde neşe12-12-2014
69
Çıra Gibi Sevdalar Bir görelim, bir diyelim Cümle dert var, derman da var Kalk gidelim, koş varalım Bir çok aşk var, yanan da var.Sevda yaman, çile harman Dünya kafes, yaşam hicran Sevgi kement, aşık hayran Bir çok aşk var, yanan da var.Bülbül ağlar, güller solar Hasta aşık, çare arar Vuslat tutku, kalbi dağlar Bir çok aşk var, yananda var
59
İçim Bu Gün Delidolu Gibi İçim sonbaharı kışı yeni geçmişler gibi baharda okyanusa yeni yelken açmıs gibi çirkin bir kadının gülümsemesinde güzeli bulmak gibi küçük bir çocuğun çikolatasına saklı sıcak sevinc gibi genç kızın yavuklusuna kavuşması bir ananın askerdeki oğlunu dönüşünde kucaklaması gibiİçim bu gün deli gibi, İçim bu gün dolu gibi.....
52
Çile Bizim Hülya Bacı derdi almış kaleme, Mıçı kardeş sen duyurdun âleme, Çare yok mu gözyaşına eleme? Çile bizim hüzün bizim dert bizim...
23
Ayrılık Acısın Oluncaya yaralı ceylanı düştü soruna ayrılık acısın kor oluncaya közleri boşuna taştı koruna ayrılık acısın mor oluncayaşaştığın yollarda dere tepesi aştığın allarda cıngıl küpesi taştığın sellerde sere serpesi ayrılık acısın zor oluncayahalini bilene canla hal eyle okuru yazara derdini söyle gülün bahçesine güzeli öyle ayrılık acısın bor oluncayahasetliğe gelse gider yanına kesatlığa bilse öder canına fesatlığı olsa döker kanına ayrılık acısın çor oluncayaozan efem sözü kötü bakana sağına gösterip sola çakana sözünü söylese canı yakana ayrılık acısın hor oluncaya170512denizli
81
Mutasyon Üzerimizi örtüyor kızgın lavların külleri hiçbir rüzgar savuramıyor karanlık, karanlık ve hala karanlık hangi zeka çekip kaldıracak bu örtüyü? bu çarpık tahterevalli dengelenmiyor! sarmaş dolaş olamıyor insanlık hızlı üreten Ortaçağ öylesine kalabalık gelişmiş ama tenha bir dünya sonrasında yaşanacak en büyük dehşet “açıl susam açıl” bir masal değil; düşler bitti, gerçekler yaşanıyor artık henüz çaresi yok yoksulluğun, nezlenin ve bir de aşkın mutasyon sonrasına kaldı bu dertler.
68
Bayram Bombalanıyor / Bugün Beni Mazur Görün... Bir de Şu kan düşmeseydi yeryüzüne bu bayramda... Bir de Ağlamasaydı çocukları savaşın ne güzel olurdu... Bir de Şehit evi sızılar dillenmeseydi ana yüreklerinde... Öyle ya bayram bugün Sevinç takınmalıydık duruşumuza... İyi bayramlar demeliydik Gülüşler mıhlayıp dudaklarımıza... Yangın yeri acılardan sıyrılıp neşelenmeliydik, bayramdı bu... Gene Kahpe pusular kurulu bayramın geçtiği tenhada... Gene Mayın konmuş bayram yüklü bir araca... Gene Baskın yemiş bayram karakolu... Gene Tecevüze uğramış komşu bayram kızı... Hala yurdu işgal altında bayram ülkesinin... Ve o bayram ülkesine Terörist bir devlet kurmuş adiler... Bayram ülkesinin bayrağını indirip Kendi paçavralarını asmışlar sokaklarına... Ve başka bir bayram diyarı tankların paleti altında... Bayram şeridinde bombalar atılıyor hala... Bayram mülteci kampı baskın yiyor... Terörist ilan edilmiş Bayram ülkesinin eli sapanlı çocukları... Suçları umut etmek Suçları taş salmak gökyüzünün çirkin tarafına... Suçları taş salmak zalimin tankına - tüfeğine... Oysa bayram bugün İyi bayramlar diyecektik gülmeler mıhlayıp dudaklarımıza... Bayram sevdası yarına saklı... Hele bir gülümseyen bayram dolansın yüreğime o zaman diyeceğim suretime tebessüm takınıp...Haykıracağım ' İyi bayramlar ' diye... Bugün beni mazur görün...03/11/2005 - Kartal İmdat ÖZCAN
179
Elin Kadını Konuş güzel kadın Yasak olsanda bana Sevişiyor gözlerimFeryat ediyor gönlüm Biliyor gideceksin Benim değil ElinsinTutuvermek elini Öpüvermek Sarıvermek belini Özlemiyle yanıyor Seni dinlerken
25
İnsan Olan Hiç insan olan insana zulüm eder mi Kuluna zulüm edeni Tanrı af eder mi Mazlumun gözünden yaşlar aktıkça Zalimin yüzü iki cihanda güler mi
26
Bu bayrama bayram demedimki ben Gittide yolların gözletti bana Bu bayrama bayram demedimki ben Hasreti sevgisi tak etti cana Bu bayrama bayram demedimki benSöz verdi gelmedi nazlı cananım İçin için tutuşupta yanarım Kapılar açıldıkça geldi sanarım Bu bayrama bayram demedimki benSöz verenler durur gülüm sözünde Eğer yalan dolan yoksa özünde Sevenler anlıyor yari gözünde Bu bayrama bayram demedimki benMesaj attım karşılığı gelmedi, Çağrı yaptım bir haberi olmadı Bayram geldi geçti yüzüm gülmedi Bu bayrama bayram demedimki benHüseyin bayramda aradı canı Bekledi gelmedi gönül sultanı Yataklara düştüm yoktur dermanı Bu bayrama bayram demedimki ben
93
Ülküm Ocağım Türkiye'm Bir ülke için savaşanlar ülkü için ölenler Ülküsü ocağı için ölüme severek gitmiş Ayşe fatma bacılar analar dedeler yiğitler Bilin ki kardeşler ülküm ocağım Türkiye’m benim. Cephelerde göğüslerini siper eden erler Aslan mehmetcikler aslan alparslanlar yiğitler Yok, yere kanı dökülen suçsuz bebekler nineler Analar bacılar Ülküm ocağım Türkiye’m benim.Binlerce yıldan bu yana şanlı atalarımızın Bileği bükülmemiş kılıcı kınına girmemiş Bütün dünyaya adaletli yüzyıllarca hükmetmiş Canım Kardeşlerim ülküm ocağım Türkiye’m benim.Ana er doğurur büyür yiğit oğlu yiğit olur Yiğitlik şanına az gelir vatan için şehit olur Şehitler ölmez vatan için tekrar tekrar savaşır Uyan kardeşim Ülküm ocağım Türkiye’m benimNice aslanlar şehit oldu bu topraklar uğrunda Oğuz kağandan cengiz handan fatih sultandan Atatürk günümüze kadar baş koydular uğrunda Vatanseverler ülküm ocağım Türkiye’m benim. YAZAN VE DERLEYEN MAHMUT ŞİMŞEK ADIYAMAN
130
Yağmur ateş ve odun Yağmur damlası bu Yüzüme düşen Sıcacık odun ateşinin aydınlığıyla Ardı ardına düşmek de Bulutlardan süzülerek Gecenin karanlığında Parıldayan ateş kıvılcımlarına Karışarak dans edercesine Ateş yağmur tanesine sevdalı Yağmurda ateşi söndürmek de inatcı Attırıyor şiddetini Vurdum duymaz hoyratça Düşmek de sevda çeken ateşe Ateş ve yağmur damlası Biri içimi ısıtıyor Biride yanan odunun Hayat kaynağı Aslında bakmayın yağmura Hayat olduğu Besleyip büyüttüğü ağacın Kül olup gitmesine içerliyor Ağlaması da bundan Yağmurun ateşe öfkesi de bundan Ne emekle gün gün hayat olduğu Yılarca beslediği ağacı Odun olmuş yanıyor İşte yagmur damlası buna içerlemiş Ateşi söndürmeye çalışıyor Aslında yağmur damlası Yeşile sevdalı Oysa sevdası yok olup gidiyor
108
İşte Hayat Ne çabuk geçiyor hep zaman, işte hayat Değerlendiremezsen, O zaman olur bayat Kötü yaşantı karşısında deriz, heyhat Her şeyi bilirsin, yaptığın zaman seyahatBilgili kişilerden, daima hep al nasihat Sabah geç kalkmamak için, akşam erkenden yat Cahilliğe karşılık, bilgiyi onlara dayat Cahille çıkarsan yola, verirsin zayiatAnne ve babalar, çocuklarına verir öğüt Kör kütük olanları, bilgi değirmeninde öğüt Eğer öğütemezsen, O zaman onları merada güt O da olmadı ise, ses olarak ensesinden çıkar kütBabanın dediğini, inadına hep ters yapanlar Anasının söylediklerini, hiçe sayıp satanlar Bu zamanda malına haram, sözüne yalan katanlar İşte hayat dediğimiz imtihanda, olur batanlar28.03.2012 Fikret GÜRSOY ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-RADYO VE TV PROGRAMCISI İSTANBULDA BULUNAN BÜTÜN ADLİYELERDE DÖRT DALDA UZMAN BİLİRKİŞİ
111
Budak sersem kabalığımıza bakmayın nezaket kurallarını atlayın bir ağaç ki kolay yetişmez budaklarına bakıp atmayın
15
Yanıbaşındayım Dost uzağında değildim yanıbaşındayım dost bir başıma dağıldım yanıbaşındayım dostıslak boş sokaklarda kurumuş çokaklarda kanadı çıkıklarda yanıbaşındayım dostayışığı üzerimde karanlık hızarımda sergimde pazarımda yanıbaşındayım dostçocukluğa gidişim köyde bayram edişim kimlerledir didişim yanıbaşındayım dostdüşün gölgen kayboldu yüzün gözün tez soldu gözlerin neden doldu yanıbaşındayım dostürktüm umarsız kaldım ele cura saz aldım geçen günlere daldım yanıbaşındayım dostozan efe sevdiğim bulutlara değdiğim başım öne eğdiğim yanıbaşındayım dost
65
Ben bu dağı deviririm... uzaklarda almışız hep nefesleri, hayallerimiz yalnız, ağlamamız yalnız, gülüşler yalnız, sensiz; kimsesiz kalmış gözyaşlarım. binbir tane mesele, dağ olmuş üstüme kalkmış, gölgesi dahi üşütür, dondurur adamı. ben bu dağı deviririm, ben bu kervanı alır götürüm diğer ucuna. ama ben yoruldum, ama ben sıkıldım, sallanıyor rüzgarında her bir tarafım, donuyor göz yaşlarım yere düşmeden daha...sabır diyorum, sabrın sonu diyorum, inanmıyorum kendime başa dönüyorum... yoruldum melek yüzlüm artık kalmadı mecalim. ya bi rüzgar alıp çarpmalı beni sana ya da artık gömmeli bişeyleri toprağın altına. huzursuzum, huysuzum, yorulmuş yüreğim çırpınıyor beni hayatta tutsun diye. heyecanımı kaybetmişim, yaşamıyorum sanki,..
99
YUSUF’A DAİR gecelik, mevsim karpuzu, yılan derisi, zümrüt ayna şiirsellikten uzak ovasında Züleyha’nın rüyalar Yusuf’a ihanet Yusuf için Freud doğsa ihaneti mubah Züleyha’nın Züleyha’ya dilleri kurusun iftira atanların kimse bilmesin elini kesenlerdenim Yusuf’u Yusuf’a Yusuf’tan Yusuf ile Züleyha ve ben ve diğeri
42
Kötülük Kötülüktür Açık ve de net gerçek kötülük kötülüktür, Bu hem bizi mahveder hem de ürkütücüdür…Ruhlarımız ki hep var hesap sorulabilecek, Batılla mahvolacak Hakla sevinilecek…Rab, iyilik emreder iyilik, doğruluktur, Doğru cennete gider cennette huzur çoktur…(2012)
35
Nerede Kurumuş Bir Ağaç Görsem Nerede kurumuş bir ağaç görsem Bir dileğim olur dallarına Kavrulmuş kabuklarını okşar Alnımı dayarım yorgun baharına Gençliğimi anımsarım...
23
Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Vermeliyiz el ele Sona ermeli çile Şarkılar ve türküler Burda geliyor dile Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Olmalıyız yan yana Zevk gelmeli o cana Birlik beraberlikle Koşmalıyız yarına Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Seyredin programı İçlerden atar gamı Mutluluklar veriyor TGRT’ nin camı Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Orda sağlandı birlik Çok önemlidir dirlik Manası biliniyor Gösteriliyor erlik Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Görülür fedakarlık Allah’ım verme darlık İnsanı köreltiyor Biliniz ihmalkarlık Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Hep Cuma akşamları Veriyor itibarı Kendisine getirir Sıkıntı çeken darı Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Sevinç hüzün konuşma Hep oluyor danışma El birliği içinde Olur zorluğu aşma Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak Coşar sazlar alaylar Sevinir anne baylar Hasan der eğlencesi İçilir o an çaylar Söz Müzik Ahmet Şafak Çağa doğru ışık yak
159
DÜŞLER üzülme diyorum kuşlar bir gün dönecek bir gün umutla rüzgarı alıp terkilerine dönecek kuşlar,sen de bana döneceksin. bakacaksın pencerende bir ay çöreği geceden birikmiş avuçlarında kokusu özlediğin çiçeklerin,sen de bana döneceksin. bir gün umutla kuşların terkilerinde gurbetini getirip bırakacaksın öyle gözlerimin rıhtımına…demirleyecek takalar; ele avuca sığmayan sözcüklerim, yelken açan pupa yelken umuda işte onlar canımı acıtan yalnızlıklarım, kalbimin yılkıya bıraktığı aşklar. dün kumrular sokağından geçtim yine kuşlar yoktu,ben kuşları hiç unutmadım sen de arada bir anımsasan diyorum iyi olur. iyi olur,kuşlar gitgide azaldı çünkü. ağaçlar sağır,dal yaprak kör. behçet’in kuşlara yazdığı şiirleri bir anımsa, kuşları çok severdi behçet…unutma. orhan gürayman’da severdi yaşarken. belki bir gün behçet de döner bakarsın gençliğimizin masalı,bir parmak gökyüzü sızıyor alnından,boş çerçevenin asılı olduğu eski bir duvarda oldukça kirli. resim nerde?...bizim koğuşta çektirdiğimiz, nerde hüzne açılan avlusu kalbimizin? üzülme kuşlar bir gün dönecek,sen de bana döneceksin,sırt çantanda yağmurlar. sabrın kestiği yürek daralmaz kardeş, denize hasret geçen bir ömür…dahası yaprağı dalına hasret kalmış bir güz olmaz asla senin hayatın,senin hayatın… çocukların içtiği bir pınar gibi… güz’ü severim bilirsin sapsarı bir pencerede oturup akşamı beklemek, takaları…onlar yoktular ancak bir şiir biliyordum adı “takalar” olan. herkes bir şeyleri bekler nedense kimi yitirdiklerini bekler ha babam kimi deltası olmayı bir ırmağın yaşamınca düşler yalancıdır oysa düşler…düşler; kalbimin yılkıya bıraktığı aşklar.  
211
Sitem SİTEMBeni terk edipte, gittiğin için Hiç bir zaman etmedim sitem Yıldız gibi parlayan o gözlerin Başkasına kaydı diye, etmedim sitemTutuyor şimdi ellerini, başka eller Bensiz sarıyor seni gurbet eller Senin için Mevla ya açtığım eller Boşta kaldı diye, etmiyorum sitemGururu atıp kenara, dayansaydım kapına Kaptırmazdım o zaman seni bir başkasına Yağmura karışan göz yaşlarımı yollarına Akıtırım ama, yinede etmiyorum sitemUzaklarda olsan da, hissederim nefesini Bülbülleri bile kıskandıran ahenkli sesini Başkasına vermem asla gönlümdeki kafesini Kapatırım kapısını, yinede etmem sitemBu gönül seni unutur; sanma sakın Her anımda sen varsın, dön bir bakın Senden uzakta ölüm bana daha yakın Azrail im olsan da, yine etmem sitem Benim sitemim sana değildir, bilesin Fedakar yüreğim sana köledir, göresin Mutluluğun daha önemlidir, sevinesin Karşılık görmediğim aşkıma, etmem sitem Gölbaşı / 23.09.2007 Mehmet GİRİŞİT
129
Seni Bıraktım, bu şehirde Bu şehirde; sevdamı, seni bıraktım, Lidya kırlarında ağlayan bahtsız Niobenin şarkısı gibi.Pusularından geçtiğim bembeyaz ölümleri, köhne duvarlarında serseri kurşun deliklerini, izbe sokaklarını, bıraktım bu şehirde İsimsiz korkularımı, kabuslarımı, içimdeki sonsuz fırtınaları ve olmayan düşlerimi, Bitmeyen zemherilerini, sigaramın dumanını ve küflü ekmeğimi, çimlenmiş soğanımı bıraktım bu şehirdeSırt sırta, renga renk cüce evlerini, görünmez gri mezarlıklarını, namlu ağzında hazır sinsi tuzaklarını,Baharda dokunamadığım çiçeklerini, leylak kokularına sardığım ama bir türlü söyleyemediğim kelimeleri bıraktım bu şehirdeDerin lacivert gecelerinde, amansız sert rüzgarları, pencereme vuran soğuk yağmurları, dört duvar arasında yalnızlığımı, gözyaşlarımı Kırgınlıklarımı, kavgalarımı, öfkelerimi Ve….. çaresiz seni bıraktım bu şehirde
99
Şu gönül Şu gönül her ah çektiğinde derinden Giden ömrüne baktığında hüzüne dolar Hiçmi bir gün olsun acımaz kader bana Düş yakamdan kara bahtım düşBunca yıl insan olmayanlara Kula kuluk etirip güldürdün ya Kaç zaman kaldı ki şu ömre Düş yakamdan kara bahtım düşBırak hayallerimle düşlerimle olayım Bırak yalan olan hayallerimle avunayım Bırak güneşe doya doya bakayım Düş yakamdan kara bahtım düş düş
63
Vurdum DUYMAZ Git git yükseklere kaldırdım kadehimi Yudum yudum içtim yitirdim benliğimi Aradım her adımda,her satırda seni Ekledim ahuma kaybolan gençliğimiGiderken bakmamıştın bile ey vefasız Düşmüştüm aşkımla,dertlere ben devasız Sensizlikten geliyor mutluluk bana vız Şimdi umutlar öldü,duygular ıpıssız.Yalvardım etme, gitme,uyma el sözüne Gurur dedin ben nidem,bakmadın yüzüme. Efradın tattırdı,zulmü seven gönlüme, Gömdüm ben seni, kalbimin çok derinine.Hala neden yazıyorum,bilmem ben seni, Ağlayışımı,dertlerimi,geçen maziyi Seni ilgilendirmiyorsa yok önemi Önemsizde olsa,seviyorum besbelli
70
Koca İstanbul Tarihlerden öte bir tarih, Duygulardan öte bir duygu, Aşktan öte bir aşk.......Yıl 1453; Fatih ve Arslanları çıkmıştı yola, Yer titriyor,gök gürlüyor, Osmanlı destan yazıyor, Bir devir inliyordu. Dilde ALLAH ALLAH nidaları Sırtta zincirler,ne gemiler yürüyordu sessiz sessiz, Tarihsel bir destan yazılıyordu. Medeniyetler şehri,dinler şehri:doğuyordu. Gençlik kükrüyor İSTANBUL; İSTANBUL oluyordu. Aşıkların şehri büyüyor, Herkesin şehri coşuyor, İSTANBUL İSTANBUL oluyordu. Gerçek yüzüne kavuşuyor,büyüdükçe büyüyor İnsanlar akın akın geliyor, Zamana inat büyüyordu İSTANBUL. Ne arslanlar,ne yiğitler,ne aşklar doğuyor, Hayat kokuyor,yaşam oluyor, Herkesi içine çekiyordu KOCA İSTANBUL. Medeniyetleri bağlayan köprü oluyor, Sınırları aşıyor istanbul büyüyordu. Atılan her adım istanbul oluyordu, Çalınan her müzik istanbul kokuyor, Yazılan her şiir istanbulu anlatıyor, Kalpler istanbul için atıyordu. Ey gidi yedi tepeli koca istanbul; Fatih Sultanlı-Sultan Ahmetli-Haliçli- Eyyüp sultanlı-Galatalı-Kız kuleli-Haydar paşalı İSTANBUL Ey gidi yedi tepeli koca istanbul; Aşklara-sultanlara-medeniyetlere mekan, Şiirlere-destanlara konu, Kimsesizlere-sevdalılara-gurbetçilere vatan. Deniziyle gökyüzüyle boğazıyla, Kumsalıyla adalarıyla insanıyla; Görenleri hayret ettiği, Görmeyenlerin hayalini süslediği Herkesi kendisine mıknatıs gibi çeken, Koca bir tarih. Yaşayanların yaşamı, Yaşamayanların hayali. Martısıyla deniziyle semasıyla hayatıyla, Havasıyla kızlarıyla, Koca bir tarih. Boğaz manzaralı minareleriyle Bambaşka bir şehir....Aşıkların aşkı Sevdalıların sevdası Kocaman bir tarih Yedi tepeli koca bir İSTANBUL........
188
Deniz gözlerin Ufukların ötesinde günler sana Düşünmekti suçum hakkın var Saklamadım sevgimi inan Deniz gözlerinde yalanlar.. Bu akşam hüzünlendim Günden güne oyun bitti. Hicran sensiz sabahım gecem Deniz gözlerinde yalanlar.. Alt üst oldum sensiz Anılarımı düşündükçe ağladım Seni kaybettikçe yandım Deniz gözlerinde yalanlar.. Söylediğin sözlerde karışmış Bir gece hatırlarım hatıralarla dolu. Yok ettin hayallerimi Deniz gözlerinde yalanlar..
57
Tarih yazacaktır! Tarih yazacaktır! Neyi? Vatanı satanları Damat Feritleri, Vadettini teröristle görüşmüyorum deyip müzakere masasına oturanları askere kelle teröriste sayın diyenleri tarih affetmeyecek yazacaktırulus olmak her millete nasip olmamıştır tarih TÜRK Milletini ulus olarak yazmıştır hukuku ayaklar altına alanları sahte namaz kılanları Davosu ve yalanları tarih yazacaktır Çorumu, Kahraman Maraşı, Sivası, Madımak,ı katliamları tarih yazacaktır evrensel insan haklarını sömüren sümükleri tarih yazacaktır deniz fenerini ananı,da al git diyenleri tarih yazacaktırdünyayı aydınlatan. Edison,u Anştayn,ı, Ali Kuşçuyu. tarih yazmıştır hasta osmanlının küllerinden devlet kuran MUSTAFA KEMAL, ATATÜRK,Ü Kuvai Milliye,yi kurtuluş savaşını TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ Tarih yazmıştır"Her düşünce, her olay, bireyin kendini bağladığı gibi. tüm toplumu bağlar.(RG)
103
Antoloji Dostluğum 14 Dost, demek zannetme ki birlikte yemek yemek, Ya yerde emeklemek ya da Hakk’ı düşünmek…Dost, yeteneklerimizle uğraşılar edinmek, Edinmesen de gülmek ya da hep gülümsetmek…Antolojim böyleydi şahsıma eğlenceydi, Bizi bağrına basan Rab’bimden vesileydi…(2015)
35
Paraya göre değişmek Para koydum cebime Sağına mı koydum soluna mı bilmiyorum Ama sağa koyduysam oraya dokunuyorum Sola koyduysam gözlerim orda Paraya göre Bende değişiyor muyum ne?
27
Gül Perisi son sözünü söyledin git istersen Zulmetme sevenine gül perisi Bu kalp sana açık giremek istersen Gerçek olan aşktır yalan gerisisokaklar bom.boş gecenin yarısı Gönlüm sende takılı gül perisi Masamda resmiyin kaldı yarısı yarısı sende kaldı gül perisiSokuldum hayalden sıcaklığına Al beni kollarına gül perisi sar beni gecenin karanlığında Titriyor sogukdan camda birisiBu sıcak kucakda sabah olmasın Kahvaltıya'da kaldırma gül perisi Dalma derinlere ekmek yanmasın Uyannca yer onuda birisiÇay kalmadıysa kahvede içerim Bal yoksa reçelde yerim gül perisi Tatlı rüyamdan ilk uyandıranı Vururum kalbinden kalmaz dirisiRüyamda da güzelsin gül perisi
91
Aşk bırakmadı Başımın üstünde simsiyah telim Gönlümde mutluluk aşk bırakmadı Bağlı olmayan bir kolumla elim Gönlümde huzurum aşk bırakmadı Dünyamın içinde taş üstünde taş Her iki gözümden akmayan bir yaş Ruhumda ne tamam nede noksan baş Gönlümde közümü aşk bırakmadı Ruhumda körle bir olmayan gözüm İki dudağımdan çıkacak sözüm Kırk yılın başında gülen bir yüzüm Gönlümde yelimi aşk bırakmadı Yüreğim denende yanmadık bir yer Ruhumun içinde benden bir eser Ruhumdan dökmedik soğuk soğuk ter Gönlümde tat tuzum aşk bırakmadı Bahtıma çıkmayan bir bahtı kare Bende açılmayan onulmaz yâre Başıma doğmayan hiçbir biçare Gönlümün hayrını aşk bırakmadı Bedenim denenden çıkmayan canım Karakış geçmeyen damarda kanım Virandan aşağı ruhta sol yanım Gönlümde ak günüm aşk bırakmadı Sedat hünkâr
116
Besni' ye özlem BESNİ'YE ÖZLEM Keysun'da savrulan harman gibisin Suvarlı'da serilen sergen gibisin Terbizek'ten bakınca gerdan gibisin Özünden bellidir, sözlerin BesniGurbete dağılmış nice canların Soranlara selam ediyor dostların Yeniden canlanmış üzüm bağların Dertli çalar senin, sazların Besni Pazar yerin insana huzur veriyor Peynirin, bekmezin lezzet saçıyor Tetirli Köseceli kucak açıyor Nazara gelir senin, gözlerin BesniOyratlı'da Biberin hası yetişir Surfaz'da Hacelibeğ dertler bitirir Şambayat karpuzunu kışın getirir Evliya Çelebi övmüş, kızların Besniİznikliyim diyor hep Latif Doğan Aşağı şehir tarihi yazıyor destan Hamzıyan, Kızılpınar'da çok olur bostan Elleri zifir eder, kozların BesniAtmalı özbağlar üzüm diyarı Ağ üzüm ile Ballıbozun mimarı Kızılin'de ne hoş olur Fırat kenarı Şirelere lezzet katar, bozların Besni Karagüveç oldu bizim Kitiş'in adı Burunçayır'da yoğurdun ayrıdır tadı Beşkoz' da dede'nin halı başkaydı Fırınlarda satılırdı, buzların Besni Hasemli Erdoğan ile gurur duyuyor Kargalı'da çövenek ova suluyor Eskiköy şehidine halen ağlıyor Tezgahlarda dokunurdu bezlerin BesniGurbette akşamlar hüzün doluyor Toprağın herkese tüm tüm kokuyor Geçmişin tarihe meydan okuyor Kor etmiş gönülleri, közlerin Besni Mehmanlı, arep köy bir oldu artık Karnaçık'ta çocukken yıldız sayardık Boncukda Birişmede fıstık toplardık Yollarda kalmamış, tozların BesniSon olarak sizlere sözlerim şudur Merinos ile hepimiz duyarız gurur Hasan Emre seni metheder durur Dostları davet eder, yazların Besni
198
Sevgi Sevgi ihtiyaçtır insan olana Dünya cennet olur aşkı bulana Hasta ruhlar aşkı nereden bilsin. Karışır giderler yalan dolana
19
Adalet Haksız yürümeye başladı Yalancı ayaga kalktı Üç kagıtcı iş başında Daha adalet dogmadıHaksız ergen lige girdi Yalancı askerden döndü Üç kagıtcı adam oldu Daha adalet dogmadıHaksız emege el koydu Yalancı şahitim dedi Üç kagıtcı pay istedi Daha adalet dogmadıHaksız en tepeye çıktı Yalancı holding ler yaptı Üç kagıtcı banka kurdu Daha adalet dogmadıÜçüde heryerde vardı Sıkı dost arkadaş oldu Bekleme sen karakılıç Adalet dogmadan öldü2.4.2012
66
NAKIŞLAR - I (Ağaçların Kuşların İyiliği için) 1 Saçakta karga peynirsiz ve tilkisiz daraldı, gitti. 2 Bulutsuz akşam, lacivert gökte kayan sekiz uçağı. 3 Çamurlu suda üşür akkor dolunay, titrer ölesiye. 4 Kış günü parkta yağmur yağdı yağacak- anne tedirgin. 5 Dilenci kadın hayır dualarıyla kızı korkuttu. 6 Dam üstlerinde poşetler uçuşuyor, hırslı, tecimen.
54
Sabah Oldu Yine Sabah oldu yine Ve güneş yırtarcasına mavi gökyüzünü Müjdeledi sabahı yorgun gözlerime. İçim bir sevgi seline yenik düşmüşçesine sevinç ve neşe doldu.Ve çiçekler Sabahın son sözlerini beklermişçesine Sabırsız açmaya hazırlanıyor. Oysa Şu kaktüsün Tepkisiz bakışları yokmu güneşe, Çıldırtıyor beni. Meydan okurmuşçasına Dimdik duruyor. Soğuk ve hissiz.Pencerenin önünde Bir serçe çekiyor dikkatimi; Şevkatle bakıyor gözlerime. İçim sevgi denizinde Bir sandal gibi sallanıyor. O an, Yüreğimle birlikte sunmak istiyorum sevgimi. Ve içtiği su gözyaşlarım olsun istiyorum. Sevinç gözyaşlarım.Lanet olası iğrenç bir dünyada İğrençlikleri görmeden Yaşamak varya, Sarhoş ediyor beni Görmesemde görüyorum tüm bu güzellikleri.Nisan 1991
96
Ekmek ve Yaşam Ekmeyini kazandığın zaman bolluk,bereket olur, Ekmeyini bölüştürdüğün zaman sevgi,saygı olur. Ekmeyini karşılıksız verdiğin zaman aşk,muhabbet olur. Ekmeyini yediğin zaman ömür,hayat,yaşam olur. Ekmeyini bitirdiğin zaman yaşamın biter ölüm olur... 09.01.2007 Gebze
33
Yalanın beyazmış hemi Canımı yaksan gam yememÖzüme dokunma benimİnctirsem dertlenmeSözüme dokunma benimCan suyu özden gelir Seviyorsan özünden sevBak yok olur sevmelerimSevmez isen sevdim demeYalanın ufağı,büyüğüKitabına uydurdu ekabiriBeyaz demiş azda griYalanın beyazmış hemi
32
Atilla İstek'e Alnındaki beyazlık anlatır bana seni, Türküler ruhundaki ahengi hatırlatır. İnce uzun bir endam gözlerimi parlatır, Lacivert bir gökyüzü özletir cana seni.Layiham olsun bu söz, ayrılıklarda oku, Arkadaşlığımızı o an yeniden düşün. Yüzünde yankılansın yeniden o gülüşün, Ağır ağır odana aksın mesut bir koku. 18 Temmuz 1998
48
Çırpınırdın Karadeniz çırpınırdın karadeniz bakıp türk'ün bayrağına ah diyerdin, hiç ölmezdin düşebilsem ayağına! ayrı düşmüş dost elinden iller var ki çarpar sinem vefalıdır geldi giden yol ver türk'ün bayrağınainciler dök gel yoluna sırmalar düz sağ soluna fırtınalar dursun yana selam türk'ün bayrağınahamidiye ve türk kanı hiçbirinin bitmez şanı kazbek olsun ilk kurbanı selam türk'ün bayrağınadost elinden esen yeller bana şiir selam söyler olsun bizim bütün eller kurban türk'ün bayrağına
69
Sızı İçinden bir sızı doğmaya görsün, Gökyüzü evhâm dolar, çöker üstüne...
11
Sensiz Gurbet Akşamında Kırık sazın bam teliyim Sabah esen sam yeliyim Kâh akıllı kâh deliyim Sensiz gurbet akşamındaGurbetim oldu yokluğun Bitmedi mi konukluğun Burnumda ılık soluğun Sensiz gurbet akşamındaAşk kökünü söküyorum Dert damlası döküyorum Enkaz olup çöküyorum Sensiz gurbet akşamındaUmmanları aşıyorum Dolup dolup taşıyorum Öylesine yaşıyorum Sensiz gurbet akşamında
49
İnci söz inanç rüya İnançlı hal gelecekten rüyalı haldir gelecekten rüyalı hal inançlı hal gibidir gelecekten rüyalı inançlı halde inanç din iman kulda çok gibidir İnançsız hal gelecekten rüyasız haldir gelecekten rüyasız hal inançsız hal gibidir gelecekten rüyasız inançsız halde inanç din iman kulda yok gibidirSedat hünkar (Karamecnun)
48
Bir Ölüye Mektuplar Sana bilmediğin benden anlatacağım. Yüz yaşında doğan bebekten, bildiğin tek bu vardı on beş bin kilometreden... bir de adım… Bazen dudaklarına konardı rengârenk. Ben eski kadim bir kentin kokusunu sana taşıdım urum evlerinde kaybolan çocukluğumdan çıplak güzelliğinde yıkandığım yeşil bahçelerden, parıltılarını çaldığım ay ışığından söz etmedim.Göz bebeklerimdeki salt korku değildi bilemezdin gözlerimi görmedin. Onları Ege nin yeşiliyle yıkadım. Sekiz yaşında buluştuğum yalnızlıktı. O gün belki de yüzü / me bastım On sekizimde olabilirlikleri yalnızlığımla paylaştım. Ah...hiç sevmemiştim böylesine sessizliği, özlememiştim arsızca sevgiyi. Senin olabilirliğini özlüyorum gece düşüyor göz kapaklarıma, solan, yıllanan tenim altında kaldı çocukluğum. Sana açılamadım.Yokluğunun kıyısı uçurum düşüyorum...
103
Gençliğin mesajı Kulak verin sesimize, Değer verin sözümüze, Kin yerine Sevgi tohumları ekin gönüllerimizeYakmayın yeni ufukların anahtarı kitaplarımızı. Torba gibi büzmeye kalkmayın ağızlarımızı. Özgür düşünceye kilit vurmaya kalkmayın. Polise coplatıp, askere gammazlamayın bizi.'Ateşle barut birarada olmaz,' diye ayırmayın, Kızı erkeği. Saçımız,sakalımız,eteğimiz,şortumuzla uğraşmayın, Günahlarla karıştırmayın akıllarımızı. Dışlamayın,'gençtir,cahildir' diyerek tüm gençleri.Üniversiteler açın bize kolayca girilebilen. Spor tesisleri kurun bizlere, Kurtulalım kahve köşelerinden. Yurtlar, aşevleri açın bize Bıktık,uykusuz,aç derslere girmekten.Diplomalı işsizlere iş bulun. Ve şefkatle,sevgiyle sarılın bize, Güvenle, inançla uzatın ellerinizi, Korkmadan bakın gözlerimize, Mutlu yarınları serelim önlerinize.
85
Er geç çalınacak, türkümüz bizim Şu kara bulutlar çekip gidecek Er geç çalınacak, türkümüz bizim Şu gaflet delalet bir gün bitecek İtibar görecek şarkımız bizimTürkiye Türk’ündür Türk’ün kalacak Senin şarkın, senin türkün çalacak Kültür istilası, mağlüp olacak Kendine dönecek ırkımız bizimŞimdilik çaylaklar devran sürsünler Ses etmeyiz diye hayal kursunlar Bu büyük yıkımı hafif görsünler Çok çetin olacak sorgumuz bizimNe uşak, ne maşa, ne aletiz biz Asla parçalanmaz, tek devletiz biz Yediden yetmişe, bir milletiz biz Irkçılığı rettir, görgümüz bizimTürkiye Türk’ündür var mı itiraz! Kardeşlerimiz Kürt, Gürcü, Çerkez, laz Bu vatan bizimdir, parçalanamaz Bundan zaten yoktur, korkumuz bizimMikdatî bekleyin rahmet yağacak Alçakları çukurunda boğacak Allah’ın izniyle güneş doğacak Güney, kuzey, batı, şark’ımız bizim
112
EYLÜL eylül! daha çocukluğumdan beri size bakardım ben bir yazın azalmakta olan sözcüklerinden nasıl da ansızın sökülürdünüz bahçelerle ve kül dolardı içim...eylül! eylül! kırılgan mevsim! cam hançeri güzün dağılırdı kalbimde birden gecenin ve gündüzün perdesiyle örtülürdünüz tenhâyla ve tül dolardı içim...eylül! eylül! unuttum sizi dağ kızarır yol sararırdı ve ben dönüşlere bakardım o amanvermez belleğin paramparça güldüğüydünüz aynalarla ve gül dolardı içim...eylül!  
62
Ahilik Kültürü Haftası 9 Ahi ilke sahibi, duygusu hep cömerttir, Yardımseverliğiyle, ticareti hep nettir…Çünkü eğitim alır, yüksek vasıflılardan, Doğruluk ve dürüstlük, Hakk’a bağlılığından… (2012)
24
İnziva Mevsimi Hüzün kokusu var bugün bende, sakın gelmeyin üstüme. Dem tutmuş efkarlarım, dumanı üstünde acılarım var. Daha kaç hayal kırıklığı toplayacağım düş bahçemde,daha kaç gözyaşı dökeceğim yağmur niyetine. İnziva mevsimi geldi bana müsaade...Gülten Alp
35
Öykü (Piyango) Piyango Her zamanki gibi akşam saat 20.00 de eve geldi. Geliş saatini şaşırdığı, senede iki defa olurdu; ikramiye aldığı günler. O da evden izin almak kaydıyla. Arkadaşlarıyla imece şeklinde felekten bir gece çalarlardı. Hepsi maaşları ay sonuna kadar yetiremediklerinden ucuz bir lokanta bulup, hep aynı yere giderlerdi. Lokantanın müşterileri dar gelirli işçi, memur ve küçük esnaflardan oluşuyordu. Kapıyı anahtarıyla açtı. Ceketini kapının yanındaki askıya asarken, kilitte bir anahtarın dönme sesini ve arkasından kapının açılıp kapadığını duyan hanım koşturarak adama terliklerini verdi ve “hoş geldin bey günün nasıl geçti. Önce yemeğe mi oturalım yoksa biraz sırtını mı ovdurursun,” dedi. Adam içinden” garanti bir şey isteyecek beni tavlama numaralarına başladığına göre” diye düşünürken dışından “Yok hanım yemeğe oturalım, sende akşama kadar yoruluyorsun. Çocuklar nerde niye gözükmüyorlar? Garanti bir kabahat işlemişlerdir gene; sende beni yumuşatmaya mı çalışıyorsun? ” Diyerek hücuma geçti. Yirmi senelik evlilik hayatı onlara şimdi on beş yaşında bir kız ve on sekiz ya-şında olan bir erkek çocuk vermişti. Kız lise ikide, oğlan da ikinci defa Üniversiteye hazırla-nıyordu. Dershane parası çıkışmadığından sınav dergilerinden ve gazetelerin, tiraj arttırmak için verdikleri eklerle idare ediyordu. Annesi de oğluna hak verip diğer talebelerin, on bin-lerce lira dershane parası ödeyerek; kazandıklarını söylüyordu. Adam bir şey söyleyemiyor, tevekkül ile boyun eğiyordu. Kadın kocasına büyük sevgi ve saygı duyuyor, ama ne çocukları, ne de kendini başından beri ezdirmiyordu. O yetersiz maaşla evi pek de güzel idare ediyordu. Kuaför ve makyaj gideri yok denecek kadar azdı. Paralı günlerden aldığı birikmişlerle; evin bir eksiğini kapatıyordu. Çocukların harçlığını ve eğitim giderlerini kısmamaya çalışıyorlardı, ama bir türlü çocukları memnun edemiyorlardı. Adam karısının ev idaresinden oldukça hoşnuttu. Ama bazen de iş yerinde ki stresinin eve gelince arttığını hissediyordu. Kadın” aaa hiç öyle şey olur mu, bizim için koşturuyorsun, yorgunluğunu alalım da güler yüzle iki çift laflayalım istedim, zaten söyleyen gitti, ne halin varsa gör. Çocuklar hadi sofraya… Babanız geldi” diye içeriye seslendi. Adam söylediğine söyleyeceğine pişman olmuş, başı önde lavaboya geçmişti. İçinden de; (bu sefer tutturamadık ve 1-0 yenik durumda başladık akşama, bakalım beraberlik gelecek mi?) diye geçiriyordu. Sofrada çocuklar babala-rının hatırını aldıktan sonra, anneleri tarhana çorbası koymaya başladı tabaklara. Oğlan (gene mi çorba?) derken lafı yuttu, bu sene boş gezdiği gelmişti aklına. Kız, hazmı kolay ve kilo yapmadığını düşünerek; ses çıkarmadan üfleyerek ekmeksiz içiyordu. Adamcağız başka yemek yoktur kaygısıyla; çorbanın içine yarım ekmek doğradı. Kadın kocasına baktı ve “bu gün çok açsın herhalde, kıtlıktan çıkmış gibisin. Bulgur pilavını da ekmekle yersen şaşmam” diyerek ikinci yemeğin sinyalini verdi. Adam bu işi sevdi ve karısını pohpohlamak için “Bu kadar az parayla böyle leziz ve çeşitli yemekler yapmanın bir sırrı olmalı değil mi çocuklar? “ diyerek de müttefik aradı kendisine. Çocuklar hafta başında aldıkları haftalığın üçüncü gün bittiğini; babalarına nasıl söyleyeceklerini bulamamanın sıkıntısıyla, yarım ağızla destekle-diler. Kadın birden bire; ev sahibinin hanımının geldiğini ve bir aydır geciken kiranın bir an önce ödenmesini, sert bir dille rica ettiğini söyleyiverdi. Ev sahibesi ayrıca bu semtte; iki oda bir salon evlerin bu fiatın iki katına, o da bulunursa kiralandığını, beş yıllık kiracıları olma-salar, çoktan tahliye işlemlerine başlamış olacaklarını da; münasip bir lisanla sözlerinin arka-sına eklemişti. Bulgur pilavı adamın boğazına durmuş; aşağı gitmiyordu. Nefes alamadığın-dan, yüzü kızarmaya başlayınca; bir eliyle masaya vurup dikkatlerini çekmeye çalışıyor; öbür eliyle sırtını gösterip, vurun demeye getiriyordu. Hanım adamın sırtına üç-dört yumruk attık-tan sonra biraz rahatladı. Üstüne bir bardak da su içince; yeniden Dünya ya gelmiş gibi oldu. Şimdi, kapıdaki yumuşak karşılamanın sebebi anlaşılmıştı. Ne ucuz ev bulabiliyorlar, ne de geciken kirayı, ikramiyeden önce ödeyebileceklerine inanıyorlardı. İşe gitmek için iki vasıta, gelmek için keza iki vasıta ücretini de kiraya eklerse; maaşın yarısı böyle gidiyordu. Gazete-lerde icra-iflas haberlerini okuduktan sonra, kredi kartı almaktan korkmuş; iyi de yapmıştı. Mahallede ki bakkal, veresiye yazdıranlara birazcık pahalı verse de; ay sonunda ne verirsen fazla itiraz etmiyordu, ama aydan aya, hesap hiç düşmeden kabarıyordu sanki. Kasap peşin istediğinden değil beyaz etin daha sıhhatli olduğundan, beyaz ete dönüş yapmışlardı. Ayda bir yarım kilo kıyma alıp bol ekmek katıp köfte özlemini giderseler de; balık bile kara etin tadını unutturamıyordu. Giyim, kuşamı da pazardan hallettikleri halde; her ay açık veriyorlardı. Adam” Hadi az şekerli bir kahve yap da… Yok, yok, istersen çay demle de hep beraber içelim ve aile meclisi olarak bu durumumuzu konuşalım.” Dedi. Kız sofrayı toplayıp masayı silerken, annesi de çayın suyunu ocağa koyuyordu. Oğlan harçlıkları arttırma talebinin, bu akşamı kötü sonlandıracağını düşünerek ertelemeği yeğ tutmuştu. Aslında dershaneye de gitmediği için; biraz harçlık artırımı yapsalar; hiç de fena olmazdı. Ama kira gündemdeki ilk sırayı almış, diğer maddeler önemini kaybetmişti. Çaylarını içerken, adam ilk sözü aldı ve ekonomik yetersizliği kısaca özetledikten sonra; bu durumdan çıkmak için fikirler ve önerilerinizi bekliyorum dedi. Kadının dikiş makinesi alınırsa; terziliğini konuşturabileceğini ve aileye önemli katkıda bulunacağını, söylemesi üzerine; adam bunun olmayacak duaya amin demek olduğunu, dikiş makinesi alacak para olsa; kira sorunu olmayacağını söyledi. Bu sefer de kadın evlere temizliğe gidebileceğini, çalışmaktan utanmayacağını, bilakis mutlu olacağını söyleyince; başta adam olmak üzere çocuklar da itiraz ettiler. Evin işlerini kim yapacaktı? Pazara kim çıkacaktı? Yemeği kim yapacaktı? V.s. Aslında annelerinin yapacağı işten utanıyorlar; toplumda ki sosyal durumlarına uygun görmüyorlardı ve itirazlarının asıl nedeni buydu. Çocukların katkısı da harçlıklarıyla yetinmek; demek oluyordu. İkisinin de suratları biraz ekşimişti. Adam dua etmekten başka çaremiz kalmadı artık derken; kadın da “duayla maaş arttığı? Hiç görülmüş mü bey? İyiden iyiye saçmalamaya başladın. Kalk yat bari, dinlen, kendine gel” dedi. “Gelmeli hanım bu yılbaşı para gelmeli! Yoksa ne yaparız? ” dedi adam. Cevabı hazırdı kadının. “ Demek verdiğin siparişin naklini bekliyorsun bey.” Diye hafiften dalga geçiyordu kocası ile. Adam istihzayı sezinlemiş ama üstüne gitmemişti karısı-nın, bir tatsızlık daha çıksın istemiyordu, bunca tatsızlığa ek olarak. Elini pantolonunu cebine atarken de hepsine birden sordu.”yılbaşına kaç gün var? ” Bir ağızdan cevap verdiler iki gün var. Adam tekrar sordu ”yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye ne kadar? ” Oğlan cevap verdi “On beş milyon, ama şehirde bilet kalmadı herkes küçük yerlere gidiyor; bilet bulmak için. “ Adam elini cebinden çıkarıp “üçüncü ve son soru bu elimde gördüğünüz ne? Dedi. Çocuklar piyango bileti diye bağırırken; kadın histeri nöbetine tutulmuşçasına katıla, katıla gülmeye başladı. Gözünden yaşlar gelene kadar güldü. Gülmesi bittiğinde yorgunluktan divana uzandı. İçinden kim söylemişse iyi söylemiş; güleriz ağlanacak halimize diyordu. Adam fena bozul-makla birlikte; Peki karıcım ya çıkarsa o zamanda ben gülebilir miyim? Hem çıkmış gibi hayal kurmanın, iki gün umutla yaşamanın, iki gün boyunca bütün isteklerimizi sanal olarak yapmanın kime, ne zararı olur? ” Adam, önce bir araba alırım deyince kadın yattığı yerden doğrularak “Saçmalama bey, bize önce ev lazım. En az dört oda bir salon iki banyo, çocuklara birer oda, bir misafir yatak odası, banyonun biride misafir için, mutfak hazır dolap ve ankastre olmalı ve geniş olmalı ki; yemek masası da orada olmalı” dedi. “Çok haklısın anne! Çok yerinde görüşlerin var” dedi kız. Oğlan hemen taşı gediğine koydu. “Harçlıklar yetmiyor. Üniversite hazırlık için dershaneye yazılmalıyım, gidip-gelmek için de; takdir edersiniz ki bir motora ihtiyacım var” deyince; kız lafa girdi “motor deyince aklıma geldi, bizim bir deniz motoruna ihtiyacımız olacak değil mi babacığım? ” “Haklısınız bunların hepsi de bizim ihtiyacımız, herkesin ihtiyacı tek tek yerine getirilecektir. Ben de spor bir alfa-romeo alacağım kendime. Beki Dünya turuna bile çıkarım. Öyle görmek istediğim yerler, ülkeler var ki; görmezsem gözlerim açık gider.” demez olaydı keşke. Kadın da bu söze köpürmüştü. “O ne demek bey o ne demek? kendi başına dünya turuna çık, güzelleri de oturt yanına, gel keyfim gel. Araba hepimizin arabası, ben de öne senin yanında oturacağım lamı cimi yok.” Adam karısına hayretler içinde bakakalmıştı. Biraz önce katıla, katıla gülen o değilmiş gibi; hem istediği evi aldık, hem deniz motoru aldık, yetmiyormuş gibi arabama da ortak çıktı. Kıskanç diye içinden homurdanırken; kız yine lafa daldı ”Hiç olurmu anne? Spor araba bu, önde oturursan rüzgar-dan hasta olursun, ayrıca saçların da bozulur. Öne ben oturucağım ki; zengin çocuklarına hava atayım dimi babişko? ” Kızın havaya girip, zengin şımarık çocuklara öykünmesi adamı iyice sinirlendirdi. Oğlan da kıza dönüp “Hadi ordan be! Ağbin dururken ön koltuğa, sen de oturamazsın. Bir kere kızım ön taraf erkeklere ait siz ana kız arkada oturacaksınız.” dedi. Adam ise; çocuklarını paranın şımarttığını, hatta hanımının bile; parayı görünce yükseklerden uçtuğunu görmüş ve ayrıca da; onun kıskanaçlıklar yaratarak; bu dar gelirli ama mutlu ailenin saadetini bozacağından korkmaya başlamıştı. Çocuklarının parayla şımaracaklarını anlamış olmanın verdiği hüzün, yüzünden okunuyordu. Anneleri dahil, birbiriyle ağız münakaşasına bir ara verip, babalarının yüzüne baksalardı; biraz sonra ki sahneyi tahmin edebilirlerdi. Küçücük bir kağıt parçası neler yapabiliyordu. Onda olmayan değeri varmış gibi imgelemimizde büyütürsek nerelere varıyorduk. Hayatımız bunlarla dolu değil miydi? İnsanlara bile hak etmedikleri değeri verince; bizi hayal kırıklığına uğratmadılar mı? Hem yakın çevremizden, hem tarihten onlarca örnek verilebilirdi. Adam gözleri dolu ve yüzünde hüzünlü bir ifadeyle ayağa kalktı. Sessizce ailesinin fertlerine baktı ve haşin bir sesle; “ Her kes arabadan aşağı…” Dedi. Hayret dolu bakışlar arasında da; iki eliyle piyango biletini küçük parçalara ayırıyordu.
1,452
Kadının adı güzellik, erkeğin ki aşk Bir sevda koymuştu güzellik içine Baştan sona aşka çıkan suskun yüreğini dillendiren Köhnemiş hayatına anlam kazandıran Varlığınla mevsimsiz gönlüne baharı getirenGüzelliğin gözlerinde sevdanın pırıltısı Aşk bu ışıltıyı fark eden Birlikte olamasalar da mutlulardı Sonsuza kadar da mutlu kalacaklarSöz vermiştiler birbirlerine Sevip seveceğiz diye Yalnız geceleri bitecekti Biliyorlardı bitecek Hissediyorlardı İkisi aynı anda hissediyordu bu ateşi Pişmanmıydılar peki Hayır aşktan pişmanlık duyulmaz Dün gece güzelliğin düşündeydi aşk Yıldızların arasından ona gülümsüyor Yıldızlara baktıkça huzur duyuyordu güzellik Başı göğsünde içine kokusunu çekiyordu aşkın Masmavi bulutlarda eleleydiler Kollarının da birbirlerine hasret iki bedenGüzelliğin içinde saklı olan gerçeğiydi aşk Düşündükçe dalga dalga içini ürpertiyordu Yer açmıştı ona yüreğinde Fırtınalarla girip bir daha hiç çıkmasın diyeGir girebildiğin kadar güzelliğin içine aşk O sana doymayacak Ahdı var güzelliğin seni üzmemeye Mutluluğun onun varlığı olacak Sen gülersen çocuk olacak bayram sevincindeGözlerinde görürse hüzün Damlayacak kanı yüreğine Tutsağın olmazsa senin Yaşamayı bile istemez Tutsak et güzelliğini aşk Yoksa o bu zor sevdanla savaşamaz 3 Temmuz 2007 Saat 22 20
167
Sebebi Yok Ayriligin sebebi yok Ayrilik da yalnizlik gibi Zaten yalnizlik, ayriligin cocugu degil mi Sen'den ayrildim ayrilali Yalnizligimla bogusuyorum
20
Can fedadır Türkiye`mize Biz çıktık açık yürekle bir yola Savaşımızdır can feda vatana Kurtuluş için son damla kana Kadar savaşa hazırız can fedaAmacımız insanlığa hizmettir Donkişotluk biliriz hezimettir Hedefimiz güzel kardeşliktir Kardeşlik yoluna can fedadırVatanımız Türkiye kanlarımız ayrı Olsada biz biriz ten olsada farklı Hep birlikte varız görmeden kan farkını İnsanlığın kurtuluşu büyük Türkiye asrıGenç kardeş bakma korkak sözüne Ne derse desinler bak asil yüreğine Canını hiçe say bak büyük yürüyüşümüze Can fadadır asil vatanımız Türkiye`ye
76
Feryat Ederim Ben sevgiye, dertler bana susadı, Koşturdu peşinden, feryat ederim. En sonunda felek aklımı aldı, Akılsız başıma feryat ederim.Özoğlu, bırakma gönlün başıboş, Bakarsınki, olacaktır daha hoş, Dolana dolana eylerse sarhoş, Sallana sallana feryat ederim.
35
Umut Var Olmalı Dağılır başımızdan kara bulutlar, Isıtır içimizi dostlukla güneş…Umut, hep var olmalı yüreğimizde, Çıldırtan bir bahara gebedir çünkü, Her zemheri, kendi özünde…Biter şu karabasanlı geceler, biter… Birleşince bir duyguda, yaratan ellerimiz...Yazgımız değil ki yoksulluk, sefalet, açlık... Çıkarız biz de bir gün, adam gibi el içine...Nedendir bilmem ki bugün, Bütün balı kaymağı yurdumun, Bir avuç arsız, soyguncu, hırsız elinde! ..2010
61
Bu kadarı da fazla Adam arabistan çöllerinde,günlerce aç, sussuz ve uykuz mahsur kalmıştı Bir ay boyunca gökyüzüne bakıp, yol gösterecek bir yıldız,bir ışık arıyordu Nafile, ne sabah yıldızı şavkı,ne de ay hüzmeleri gözlerini kamaştırmıyordu. Âma,adam nihayetinde Ramazan ayı ışığıyla yüzyüze gelip,yoluna devam etti... ....... ....... 01.11.11
46
"Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.010 = "Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.010 =01 Mart 2013 Cuma 17:57:00Beynindeki Fırtınayı Değil, Kalbindeki Sakinliği Anlatıver! .“Dur” diyebilmek ve kendimize gelebilmek DOST TEBESSÜM ile! . DOST TEBESSÜM SAHİBİ, ÖĞRETMENİMİZİN ADI NE, BİLİR MİSİNİZ? . Bana; O insan Dostu, Dost Tebessümün adı, Yeterli MUTLULUK! . Onun adı; sakinlik, Onun adı; cömertlik ve hayatın kendisi! .01 Mart 2013 Cuma 18:02:27
71
Köstekli Saat Yaslanmışım bir viranenin duvarına, Cebimde yalnızlığı, dedemden hatıra, köstekli saatin... Karşımda zamanla yaşıt bir çınar, Kulaklarımda tiktakları köstekli saatin... Püfür püfür hazan vakti yelleri Isıtıyor sıcaklığı köstekli saatin... Onun yelkovanıyla aramak Akrebinde beklemek var seni…
37
Ey Gözlerim Ne Olur Ey gözlerim ne olur siz beni yanıltmayın Karşımda sevgilim var gönlümü uyutmayın Hayal mi bu gördüğüm söyleyin rüya mıdır Bırakın konuşayım onu siz korkutmayın
28
Hayat, Mayat Hayat, mayat diyorlar Benim gözüm mayat'ta. Hayatin eksiği var: Hayat eksik hayatta.Takınsam, kanat, manat; Kuş, muş olsam seğirtsem. Bomboş vatana inat, Matan'a doğru gitsem...
26
Çaldın Bu Gönlümü İnan Sarı Kız... Birden güneş gibi doğdun karşıma, Çaldın bu gönlümü inan sarı kız.. O güneş ki batmaz artık bir türlü Kalbimdir aşkınla yanan sarı kız...Görünce yüzünü bin ömür aldım Sesini duyunca,vuruldum kaldım Ahu gözlerine ben aşık oldum Sensin bu canıma canân sarı kız...Elinden tutmaya titriyor elim Bir çift söz etmeye susuyor dilim Sen gonca bir gülsün,ben de bülbülüm Benim dallarına konan sarı kız...Çelikgün; bu günler olur bir anı Anarsam maziyi ağlatır beni Nişanla,düğünle süsleyip seni Verir mi acep bana,anan sarı kız...Aşık Mahmut ÇELİKGÜN.
87
Kaçışın Adı Yalnızlık Yalnızlık:Kaçışın adı, sebebi yalnızlık. Oysa kaçtığım, içimde karşı konulmaz sensizlikti, Ve olmayacaktın asla.Yalnızlık : Bir şehrin adı, milyonluk İstanbul, ve ben yapayalnızım. Olması gerekenler değil, s....................
29
Aşkla,muhabbetle cananım senle yanmaya hasret… Can dediğim cananım bu can, yanmaya hasret, Bir gönül senin elinden içip kanmaya hasret, bu candaki ten sendeki ateşle yanmaya hasret, Aşkla,muhabbetle cananım senle olmaya hasret! Herkes anlasın cananım aşkınla mest olduğumu, Yak ki bütün alem duysun aşkınla karımış kokumu... Ham iken senin aşkınla yanıp güzelce piştiğimi, Aşkla,muhabbetle cananım senle yanmaya hasret…Halil ÇOLAK07.07.2010 ANKARA
59
Anneciğim Her gün yanımda olan Bir meleksin Eşin benzerin yok Sevgi dolu bir annesin Sen bir tanesinSevgi dolu yüreğin ile Hep sevildin Ve sayıldın Beni üzmeye hiç cesaret edemedin Seni çok seviyorum Canım annem benim
35
Öldürünceye Kadar Aşk Küsmedim sustuğun nefesle yaşarken inat inat Üzmedim ellerimi Aşk şahitliğinden kan kırmızı bayrak bayrak Med’dim cezir olasın diye yak’amoz yak’amoz Et’tim Tırnak tırnak geldin diye bana -hani ayrılmaz dedikleri -‘İm ‘dim başına buyruk İm o ki , sensiz hangi cümleyi işaret etse buruk Ölünceye değil Öldürünceye kadarmış AŞK -kırık
52
Kibrit Çakıyorsun Karanlıkta Kibrit çakıyorsun karanlıkta badem çiçeklerini görmek için Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin Bir iş açacaksın sen başımıza yangın mı olur artık, bahar mı?
30
Lacivert Liman da kalan, el sallamaları gibiyim giden gemilerin, Lacivert hüzünlerim var, Lacivert göz yaşlarım, Ve lacivert dalga köpüklerimGiden her gemi gibi, senin de ardın dönük lacivert LimanaGidiyorsun, gidermiş gibi yapıp, Gidiyorsun, durmadan gidipAğlamıyorum, gidişlerin kaçıyor gözlerime Lacivert... Ellerim Adımlarım KalışlarımLacivert....
41
Bir Bardak Su İçin Şimdi Ama Bardağı Tutarak Değil Suyu Tutarak İçin Bir sabah kalktığında adın artık Kamil değil derlerse Şaşırmayacaksın Değişimden feyz alacaksın Düşünmek gereksiz bir yüktür Beynindeki bu yükten kurtulacaksın Maviye turuncu diyeceksin mesela Yeşile de MuallaNeden diye sormayacaksın Senin işin dut toplamak olacak Bırakacaksın öğretmenliği Her sabah dökülen dutları dalına yapıştıracaksın Kapını geceleri açıp gündüzleri kapatacaksın Kitap görünce kaçacaksın Kimse takılır diye düşünmeden Yolun ortasına sakal bırakacaksın Kocaman bir nazar boncuğusun artık sen Kapının girişine takılacaksın Bunca yıl asalak gibi yaşadın Artık işe yarayacaksınİnsanlar toplanıp bizim Kamil ne adammış diyecekler Güzel günlerde şeker getirecekler Biraz sabır ama
100
Bu Aşka Gözyaşı Düştü Bu aşka gözyaşı düştü Kalplerin bahçesini hazana çevien bir gözyaşı Kırıldı kolu kanadı umutların Artık hüzünler açar dalın tomurcuklarında Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün Anlarsın boşadır o güzel anlar.. Bu aşka gözyaşı düştü Bu yüzden tüm hüzünlerin haklı yanı var Saklımda baharsı sevdan Kimse artık hüzünleri anımsatmasın Çiçekler açar mı sen olmasan Martılar uçuşur mu çığlık çığlığa Anladım Geri dönülmez bir mevsimdeyim Ve artık bu şehre sığamam bu hüzünle Gidiyorum buralardan yalın ayak ve üzgün Varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın Ben gidiyorum Bu aşka gözyaşı düştü. SEYİTHAN AL 01/11/2006
94
Veda Bu son görüşüm artık, seni sen olaraktan; Yarın başka birisi olacaksın tümüyle. Bir bak ki farkım var mı, düşen sarı yapraktan? Bana geçmiş bahardan, veda şarkısı söyle! Söyle ki ağlayayım, talihime bahtıma, Sensiz bir yön çizeyim, yeniden hayatıma; Ya da al şu silahı, daya alnı çatıma, Çek tetiği bırak git, durma karşımda öyle! Bir resmin yok hatıra, saklasam ömür boyu, Gece gündüz bakmaktan terk eylesem uykuyu. Belki de Ey sevgili! böylesi daha iyi, Son defa ardına bak, gizliden veda eyle! Aralık 1989- Ödemiş
84
Secde İnsanlığın şifresi zifiri gece'lerde Birde Bir'i remz eden safiri hece'lerde Heceler vecd'e gelir satırları ağlatır Satırlar dil'e gelir secde'yi hatırlatırAhmet AKKOYUN 10/12/2006 19::30 İST
25
=*= Bir Deliyi Görünce... =*= Yaşı elliyi geçmiş, Başında saçlar kirli ve kırlanmış, Sanki saçına bir model seçmiş... Kendini çok bilgili, Albert Einstein sanmış; Rastgele konuşup kendinden geçmiş, Bir deli... Gençler başında toplanmış, Gülüşüp duruyorlar! Adam çoşmuş sanki ayaklanmış, Adama rastgele soruyorlar, Bir gurup kendini akıllı sanmış... Karşılarında bir deli! Ayağını kaldırıp kaldırıp yere vuruyor... O küfürler ediyor, görmüyor kimseyi Çoluk çocuk etrafında duruyor, Farkında bile değil, söylediğine neyi! Ortada bir deli... Akıl ya da beyin olmayınca, Nelere sahip olduğumuzu anlayınca... Şükürler etmeliyiz halimize! İyi kötü şu akıl da olmayınca, Ne geçer ki elimize... En büyük servet şu aklımız, Yüce Allah’a çok şükürler olsun! Nasıl anlardık, haksızımız ya da haklımız? Yüce Allah’a çok şükürler olsun... Aslında, insanoğlu geldi geleli... Asırlar boyunca, kendini bileli Çok akıllı da olsa biraz da deli! Yaşayıp durmuşuz bildik bileli, Aklımız hep yerinde dursun... Akıl da giderse deli olursun! Kendini kaybeder arar durursun, Akıl da olmayınca nasıl bulursun? ! Aşk da, sevgi de bulunur... Ya Ali, ya Ayşe olur! Kaybedersin yenisi olur... Ya Veli, ya Fatma olur! Akıl giderse o zor, çok zor bulunur... Şükredip kıymetini bilmeliyiz! Kararınca ağlayıp sızlayıp boşyere.. Zor da olsa, buruk da olsa gülmeliyiz!
192
Çapulcu Köpekler Çatışmanın ortasında bir köpek olmak, bir hayvan olmak ne garip şeydir. Polis gaz atmış. Köpek ana caddeye doğru koşmak zorunda. Çünkü önü havadan gelen duman ve gazla kapatılmış. Koşuyor köpek. Eyvah ana cadde üzerinde binlerce insan.. sağında, solunda dükkanlar.. kaçaçak tek yön polise doğru.. Ve halka doğru gelen bir TOMA. Filmlerdeki kavuşma sahnelerindeki gibi birbirlerine doğru koşuyorlar. Kucağını açacakmış gibi Toma'nın başlığı açılıyor. Ve püskürtülen su ile karşık gazla köpek havaya uçuyor. Sonrasını gözlerim görmüyor,yaştan. Kimseyi savunmuyor, kimseyi protesto etmiyor, oy da kullanmıyor bu köpek.. Ve diğer hayvanlar kimbilir neredeler, neler yaşıyorlar, kimlerin koltuk ve cepleri için bu hale düşmüş durumdalar... Her gece işdönüşü gördüğüm ve hatta korktuğum sokak köpeklerini 12 gündür ne gece ne gündüz görebiliyorum. Köpekler bile şehri terketmişler. Ey sokağımın köpekleri, kedileri, haşareleri.. Her bir insanın bir beklentisi bir kazancı var bu olaylarda. Sizin günahınız nedir bilmiyorum.. kimse sizden de özür dilemeyecek. Ama şunu anladım ki insanların yaşadıkları yerlerde yaşamayacak kadar hassasınız, akıllısınız, dürüstsünüz, asilsiniz. (2013 Haziran) Cengiz Özkan
164
Anlamli Sözler 871 İnsansanEşsiz Allah'ın en büyük sanat eseridir insan. 'Kimin' eseri olduğunu bil ey insan, insansan! Berlin, 4 Eylül 2010.
21
Yalnızlık Bazen hayat; Köre ışık yakmaktan ibaretti. Biraz umut, hayal ve Birazda güven vermekten ibaretti Oysa yalnızlık, bizim için sadece Paha biçilmez bir acıydı…Saatin kaç olduğunun bir anlamı yok. Çünkü yalnızlık, daha saat dilimine eklenmedi…Yalnızlık Bank köşelerinde atılı kalmıştı oysa. Nefreti kirli bir denizi boğmuştu sanki..
46
Rubai 5 Heyhat ettik,eyvah ettik Hayyamı yadettik Bir güzel adem için içten feryat ettik Hayyam mayyam der iken ukbada Bir güzel günü de feryadla berbad ettik.
26
PAPATYA Zamansızlığımdandır güzelliğim. Yol kenarını mesken tutan papatyalar, kurtaramazlar canlarını, dikkatli çocukların tutkularından.   Bütün yapraklarım “sevmiyor” diye, ucuz bir hediye olamam gerçi, ama bilinir ki; ne zaman bir çiçek dalında kurusa, bir sevgili daha çok üzülür.   Yüzünü görünce onun, ne de çok isterdim incinmesin. Benden önce sen ispiyonlasaydın keşke başka bir adama harcadığın sevgini.   Kırmızıyı esirgemeyen çay bardaklarının ince bellerine dayanamadan, beni de aldatıyordur belki, sevinince terleyen parmakların. Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi Şubat 2002  
74
Sevda Yarası Ateşmiş sevda yarası Bedenim yanıyor anne Yok mu bunun bir çaresi Yüreğim kanıyor anneÜşürken beni sarardın Hastayken ilaç yapardın Var mı sende sakladığın Sevdaya ilacın anne
28
Piyano Soloları III bir saçak altında bileklerine yapışıp söyledim bunları 'her sabah çiçeklerle, serçelerle resim çektiriyorum dudaklarına dokunsam yine sular yürür ellerime yine panayırlar kurarım yüzünde, meddah oynarımçimlerdeki nar lekerlerinden bulur, gideriz yolumuzu beyaz izler bırakırız ardımızda beyaz gömleklerimizden' gecikmiş sözlerdi, tırnaklarımı yiyerek kaçtım uzaklara
45
Askerim Buluğ çağı aştım gücüm gelişti, Yoklama yapıldım haber erişti, Resmi kıyafetle şeklim deyişti, Allah'ın izniyle ben asker oldum.Aile toplandık kına yakıldı, Dostlarım oynadı seyre bakıldı, Terör belasına canım sıkıldı, Allah'ın izniyle ben asker oldum.Silamı bıraktım gurbete çıktım, Teçhisat kuşandım silahı taktım, Gurur ve haz duyup aynaya baktım, Allah'ın izniyle ben askker oldum.Albayrak altında nöbet tutarım, Sınırı gözetler volta atarım, Talimata göre kalkar yatarım, Allah'ın izniyle ben asker oldum.Eğitimi alıp tatbikat yaptık, Belirli hedefe mermiler attık, Zeki'ce görevin zevkini tattık, Allah'ın izniyle ben asker oldum.5-11-2009
85
Gilindirede Akşam GİLİNDİREDE AKŞAM Bir cumartesi akşamı,oturuyorum Gilindirede Sırtımı yaslamışım bir harnup ağacının gövdesine, Balıkçı iskelesinin biraz ötesindeki tepede. Ruhum Akdeniz de Hayallerim ufukların ötesindeki çizgide. Mavi atlas serilmiş sanki engin denize, Yeşilin tonları düşüyor izdüşümü,tam tersine, Akdenizin serin sularının derinliklerine, Sevişiyor yeşiller ve mavi delicesine, Yakamozlar şahit oluyor onların sevişmelerine, Balıklar düğün yapıyorlar, Sevdalanmış aşıklarla birlikte, Sarı,siyah,yeşil,mavi, ebruli pembe, Gül kurusu renkli giysilerle; Akdeniz deGüneş altından tepsi gibi olmuş,dalıyor Akdenize, Yer ve gök birleşiyor adeta,Bakırlaşmış rengiyle. İnsan nasıl özlerse sevdiğini,bir süre görmeyince, Sanki güneşte sevdalanmıştı,buluştuğu Akdenize.Gökte ay beliriyor,Keçi boynuzu gibi,hilal şeklinde, Keçi boynuzları ise kıskanarak benziyor ayın haline, Bal katıyorlar adeta aşıkların sevgilerine Sevdalarını ölümsüzleştiriyor,mitolojik lezzetiyle, Mavi atlas üstünde,Ufukların Bakırımsı döşeğinde.Bir cumartesi akşamı oturuyorum Gilindirede, Gözlerim Akdenizde,Akdeniz gecelerinde, Mavi atlas pembe döşek oluyor artık, Gecenin ilerleyen saatlerinde. Sevdalanmıştım bir kere ben Akdenize, Serin sularıyla geceler boyunca Akdenizle sevişsem de,sevişmesem de.Gözlerim ufuk çizgilerinin ötesinde, Ruhum ve hayallerim akdenizde ,Ömrüm bitecektir benim Akdeniz sevgisiyle, Bu günün bittiği gibi Gilindirede ki İskelede.., 15,mayıs.2004
161
MOR MENEKŞeM Mor menekşem söyle bana. Benden neden kaçıyorsun. Beni gördüğün her yerde. Derinden iç çekiyorsun.Mor menekşem yorgunsun sen. Rengin uçmuş solgunsun sen. Vefasıza kırgınsın sen. Hiç yüzüme bakmıyorsun.Sakın bükme sen boynunu. Bu haline dayanamam. Mor menekşem senden başka. Hiç kimseyi ben sevemem.Mor menekşem bir tanemsin. Bütün çiçeklerede bedelsin. Bu can sensiz hiç olmuyor. Seviyorsan beni af edersin.Reyhan AltaşDOST KALEMLER:Mor menekşem sensin neşem, Lütfet sevdan ile pişem, Cemrenim kalbine düşem, Sen canımsın mor menekşem...........Nurullah Muslu
75
Anılır o vakit dudaklarda rahmetle adın Geleceğiz huzura ya rab hem erkek hem kadın Kaybedecek anlamını dün bugün bir de yarın Ölürsen din-i islam üzere der lahuti ses Anılır o vakit dudaklarda rahmetle adın
34
Deniz Dediğim Tıpkı Sen Ağustosta bir gece yarısı Yaz bitti bitecek Ne deniz eski deniz Nede rüzgar Ben hiç değişmedim Kalbimi söküp götürürken bile Hala sana ağlayacak kadarYaz bitti bitecek Ruhum ağustos böceği Yazdığımız şiirler Dinlediğim şarkılar Neler geçiyor içimden Bir bilsen Senden çok uzaktayım Hasret akıyor gözlerimden Başımda yıldızlar Tenimi okşayan deniz Deniz dediğim Tıpkı sen 29/08/2011
58
Bu Kadar İyi Olma Selam versen haz sanırlar Sinirlenirsin naz sanırlar Yolunacak kaz sanırlar Bu kadar iyi olma kardeşİnsan sıfatına bürünürler Bakınca adam görünürler Peşine düşüp sürünürler Bu kadar iyi olma kardeşBaykuştan bülbül olur mu? Pis dikenden gül olur mu? Namussuza ödül olur mu? Bu kadar iyi olma kardeşDeğiştirmez huylu huyunu Şerefsizin çoktur oyunu Kazar arkandan kuyunu Bu kadar iyi olma kardeşSinekler düşmüş peşine Pisliklerin seninle işi ne Konsunlar hayvan leşine Bu kadar iyi olma kardeşimÇok zekisin çok güzelsin Emsalsizsin çok özelsin Sana candan olan gelsin Bu kadar iyi olma kardeşGirmek istiyorlar kanına Yaklaştırma sakın yanına Yazık değil mi canına Bu kadar iyi olma kardeşÇok güven tedbiri kovar Gafil aslanı çakal boğar İyilikten hep maraz doğar Bu kadar iyi olma kardeş Adem Durmazer
123
Bak! Diyorum bak! diyorum kendime; bak! toprak var, su var, hava var, çay var, simit....................
15
Nakış - Nakkaş İlişkisi Her kitap bir katibin varlığının delili, Gözyaşı; maveranın en uzun bestesidir.Kainat kitabının nakışlı satırları Nakkaşın san'atının manzum ifadesidir.Sivas'2007
22
Yalnızım cumartesi istanbul 'undan çıkmak bu nasıl bir kaçış nasıl bir yorgunluk tutacak temmuz istanbul 'u bırakmak ve veda etmeyi bilemeden ayrılıklarımıza ne demeli? saklandığımız ne? ruhumuzu acıtan içimizde götürdüğümüz ne? durup durup ağladığını anlatan kızım anlatma ne çektiğini gittikçe solan yüzüne bakıp da kederimi artırma bakamadan gözlerine şehir kadar güzel duruşuna hadi hoşça kal. temmuzun on yedisinde serin bir hava üşümüş şehir geceden başını koyacak yer arıyor kız kulesi sevdiğin şarkılar çalıyor dansı sevdiğin ve benim bilmediğim daha açıyorum sesini hissetmek için sevgilim hissetmek seni kollarımda sanki nefesini harem e çabuk geldik ankara ya yolculuk saat onbir yalnız gidiyorum hangi seyahat turdu umurumda değil ıslak yolları eze eze bitiyor şehir ve hangi bayırları beldeleri geçtik biricik endişem sendin... uzun siyah saçları vardı kızın hayal ettim beyaz inci dişlerin gamzeli minik yüzünle bakıyor şarkılar söylüyorsun sağlıklı mutlu bakıyor içime sokuluyorsun parmak aralarında nabzını tutuyorum gözlerini okutup bana canımı alıyorsun ömre bedel sevgine ömrümü veriyorum içim kanıyor hayal kayboluyor hiç yoksun canım yıllardır yine yalnız kaldım bu yolda.. terminal kalabalığına atıyorum düşlerimi ankara...kaçıncı oldu gelişim yıllarımı alan şehir üç ev diye anıldığımız mahalle önce zihnimde yıkıktı yıkılmış evimizi gördüm tarlaya dönüşen yerlerimizi istimlak belasıyla kaybolmuş insanları ve seni sevdiğim geceyi boşuna aradım hiçbiri kalmamış güzelliklerin kaçıyorum sevimsiz çehresinden mahallenin her şey yabancı düşüyor seni düşüncelerime aldıkça ve sensiz tadı olmuyor sevinçlerin.... 17.07.2005 / batıkent mustafa kaya
225
Güzellik sanma özenle işlenmiş oyada nede saça sürülmüş boyada yarin elinde güzellikkimdemiş çiçekte kimi böcekte nede topraktaki filizde yarin teninde güzellikne sırmada nede simde belki,öpülücek gıdısın da yarin saçında güzellikne giydiği ipekte nede taktığı küpede yarin yüzünde güzellikne gözünde ne kaşında nede kirpiğinin okunda yarın bakışında güzellikne gülüşü yüzde nede öpüşü dilde yarin göğsünde güzellikne yattığı yatakta nede örttüğü yorganda yarin dizinde güzellikne söylediği sözünde nede tatlı dilinde yarin özünde güzellikne dudağının balında nede omzumdaki başında yarin yanında güzellik
79
Döl Yatağı Ve Sümüğün Simyası İnsanların hem kul hemde tanrıyı oynadığı zamanlardan, kor gibi hecelerin gri demirleri erittiği biliginin çetesizliğinde hınzır insan, yalanın ve sahtekarlığın balyoz ağırlığında ki telaşları ve üç rengin hegemonyası ve gülünç ölümlerin bile korktuğu insan ve yüreğinde ki habis ihtiras kimliksiz bir kurşunun tanrısı, gecenin yabani hayvan sesinin en masum hali yamayamlığın narin baldıranlığı ve tüm hoşnutsuzların kaçakçı sevdası ve, bilimin hırçın zehri tanrıların çaresizliği paranın, gücün, aşkın, ihtirasın ve insanın....Döl yatağının vıcık vıcık temizliği ve bebek sümüğünün sessizliği kadar ayıklasak rüyalarını insanın, gösterişsiz tabutlarında akşam gezmelerine çıkmadan ve soğuk kuru bir parıltının patırtısına maruz kalmadan...
100
Ben Derdimi Açıp Serdim Ben derdimi açıp serdim, Kardeş oldu acı bana. Gönlüme bir perde gerdim, Sırdaş oldu acı bana. Dalım budağım kırıldı, Tenim kefenle sarıldı, Ruhum ilimle arındı Kardeş oldu acı bana. Kula açmadım derdimi, Sel suyu yıktı bendimi, Güllere sundum kendimi, Sırdaş oldu acı bana.Yanıma bir kul gelmiyor, Derdimi dağlar dinliyor, Dostlar halimi sormuyor, Kardeş oldu acı bana.
60
Büyük Türkiye Büyük TürkiyeNe zaman büyük Türkiye Hasretim büyük, büyük türkiye
11
Toprak ulaş Toprak ulaş Toprak kadar bereketli ömründe Sevgi ırmağında akan suyumuz Mutluluk dileklerimiz mutlu günün de Baharın renkleri bugün seninleToprak ulaş doğum günün kutlu olsun Yaşam boyu sevdiklerin bol olsun Sen umutsun sevgi sana yar olsun Sevenlerin sevdiklerin seninleGüneş ile yıkanacak yüzün var Büyüdükce söyleyecek sözün var Toprak gibi bereketli özün var Yaşanacak güzel günler seninle02-12-2006 DOST ŞEREFGENÇ arkadaşım pınar ve sebahattinin tek ve ilk oğlu toprak ulaşın dördüncü yaş günü dolayısıyla kaleme aldığım doğum günü hediyesidir bu şiirim böylesine özel günlerde en güzel hediyenin kültür tüketiminin en güzel hediye olduğuna inanıyorum Kimden: yaren1907 (Bayan) Kime: Dost Şeref Tarih: 30.07.2008 21:56 (GMT +2:00) Konu: Yn: [yankisiz-ciglik..] Toprak Ulaş yüreğinize sağlık ulaşında doğum günü kutlu olsun allah anasına babasına bağışlasın... Kimden: suniş (Bayan) Kime: Dost Şeref Tarih: 31.07.2008 09:45 (GMT +2:00) Konu: Yn: Bu Bir Toplu Mesajdır bundan güzel hediye mi olur? sağlık mutluluk umut güzellikler ondan yana ve sevdiklerinden yana olsun..nice yıllar diliyorum Toprağa..kaleminii yüreğinizi kutlarım Şeref ABİ..SAYGILAR ========================================
160