poes
stringlengths 13
158k
| poe_length
int64 1
20.9k
|
---|---|
Dağarcığınıza azık, Kulağınıza minik küpeler / Veciz sözler, Beyitler (53)
Cebimiz para tutmaz, ezelden delik
Yaşantımız desen, zaten gündelik
| 19 |
Kolbastı İle Raziye / Hikmet Okuyar
ŞEBİNGÜLÜ sunumlarımla selamlamıştım
Yeni şafaklardan azık torbalarııyla gelen hediye
Yeni mevsimde bir haftabaşı heyecanla..
İşbaşı ettiğimzi saatlerde merhabalarla gülen RAZİYEKARAGÖL yaylasından Eğribel TEPESİ’ne indirdiğim;
KAVAL nağmelerinde..hissettirmiştim
Al SARIÇİÇEK Balı, tadı bul diyeHarika, Efsane, Hülya, Ayla, Nazo gibi
Gizem’le..
ALYAZMALI konukseverliliğindeİyiki sordun nasılsın ne yapıyorsun gül diye
Ne desem..Sensiz olmuyor ama..
Dünyayı idare ediyorum RAZİYE.Dönüp duruyorum kendi eksenimde
ŞİİR Sevdası vermek için al diye.
Hatırlatıyorum bazen Tekşat’a
Edirneli NAZO Şair için bir haber sal diyeMeltemsesli Bilge de Alişarlı NURHAYAT da
İzliyor bizi GÖRELELİ Fatma gibi gel diye..İyi ki sordun RAZİYE
Cevap veriyorum bil diyeŞiir dostlarımı seyrediyorum gönül sarayımdan
Şebingülü SUNUMLARIMLA merhaba diyorum
ilk karşılaştıklarıma..
Bol şanslar diliyorum hepinize günboyu
GİRESUN Kolbastı yapıyorum önüme düşenlere
Giresun Kayıkları’nda
Müzik eşliğinde spor olsun, ol diye
Şebincevizli FINDIK HELVASI koydum sofraya
DÜREMEÇ yaptım ceviz ile pestili Dal diyeKAVAL, Kemençe, Tulum, KARADENİZ SEVDASI
Tüm sunumlarım natürel, organik ve gerçek..ŞİİR ettim Yağmur’lu sözcüklerden Uğurluel’lerle
Sen de ötekiler gibi çok sevildiğini bil diye
Bir ağlayan gördüğünde gözyaşını sil diye..RAZİYE.BULANCAK çevresinde PİRAZİZ yöresinde
Soracağım Giresun Kolbastı kaynağını
Kim nerde nasıl oynarsa oynasın kol diye
OKUYAR diyerek attığmız imzada..
Hikmet olan hatıra, tek Şebingül RAZİYE...31 Ekim 2üü9, Kumbağ / TEKİRDAĞ
| 196 |
Gece
Soyunurken gece
Gündüzün penceresinde
Kızıl bir gül açar dudaklarına
Bir deprem iner yıldızlardan
Ve ölüm
Olduğu gibi yankılanır
Sokaklarda.
Yaprak düşer dal sararır
Avuçlarımda
Erkek
Öylesine sarılır kadına
Rüzgar
Gösterir tüm şehvetini
Dağların çatladığı yerde
Bir şelale misali
Ama azgın
Ama mutsuz
Ve gece köpek gibi havlarken
Gündüzün penceresinde
İter eliyle
Her yağmur damlasını
Ulur
Ay ışığına karşı
Tutar yıldızları
Saçlarından bir bir
Acıyı
Gece bilir! .
| 68 |
Hayvan Nesli Tüketiliyor 18
Noktalı bir kama diş, bir Bandikut tavşanı,
Keseli karıncacıl, bir baykuş papağanı… Ortamlarını bozmuşuz, rızıkları alınmış,
Spor için avlarız, ormanları hep yanmış…Suçlu insanoğludur, onlar tüketildiler,
Sorumluluğumuz var, şimdi yok edildiler…
…
(2009)
| 36 |
Allah belasını versin gururun
Allah belasını versin gururun
Ben neler kaybettim bilemezsiniz
Ne olur bırakıp gitmeyin durun
Siz bana kötülük dilemezsiniz
| 21 |
Umut! ..unut beni, ben bir kağıt gemi..
Kağıttan gemiler yaptım bembeyaz tenim gibiEngin maviliklere saldım hiç bir gün görmeyen benim gibiKeyfine diyecek yoktu öyle böyle geçti bir yazKışı unuttuk; deniz dondu,kağıt gemi beyaz, üsteki toprak beyaz..
| 36 |
Acı Tablo
Leb demeden leblebiyi, anlaması gereken
Alınganlık abidesi, olmuş ne kadar acı! ...
Kabuğunu kıramamış, gurur kaplanmış mekân
Tencereler kapağını, bulmuş ne kadar acı! ...
-/-
Barış için harp edip de, ganimette savaştık(!)
Yorum hatasından öte, belli ki sınır aştık
Yeryüzüne sığamadık, yeraltında kavuştuk
Can; kin ile kirletilip, solmuş ne kadar acı! ...
-/-
Ne diyebilirim ki ben, fili yutmuş yılana
Günah mazeret arıyor, hep kuyruklu yalana
İradeden naçar düşüp, sürüden sayılana
Kader geçici de olsa, gülmüş ne kadar acı! ...
-/-
Edep ile hamur karan, kem söz ile “Lak lak”ta
Avucundan kaçırdığın, değer bil ki ırakta
Yaralı gönlün hesabı, olur mu varda yokta?
Toprak soyundan geçinen, külmüş ne kadar acı! ..
-/-
Alçak görünümlü alçak gönül aldatır seni
Öfke baldan tatlı olmuş, kaplamış tüm bedeni
Kapsama alanındadır, çıkar endeksli teni
Demek ki pazarlık ile, kulmuş ne kadar acı! ..
-/-
Kim kimi kandırabilir, her şey ortada ayan
Taşeronluk yakışır mı, bu yük bizimdir dayan
Öküz vadedilen yere, can dostunu adayan;
Menfaat dilekçesinde, pulmuş ne kadar acı! ..
-/-
Sürümden kazanıyorsun, belki bugün yalanla
Talimatla çalışıyor, beyinler aldananla
İnsanlıktan azledilsen, haşr olursun dananla
Irmak diye su içtiğim, gölmüş ne kadar acı! ...
-/-
Ayet ayet öğüt vardır: “akıl etmez mi kulum? ”
Herkese eşitse hukuk, bununla biter zulüm
Vicdan yüksek lisansımdır, adalettir okulum
Terazi ile tartılan, falmış ne kadar acı! ....
-/-
Beslendiği kök aynıdır, yapraklar düşman dala
Fikrine yol açmak için, her yol dener budala
Alan memnun satan memnun, gerisini oyala
Takdirnameli sınıfta kalmış ne kadar acıKapkaranlık gecelerde, aydınlığa doğ da gel
Göklerdeysen benim için, birkaç yıldız sağ da gel
Kuraklıkta özlediğim, rahmet gibi yağ da gel
Barış-huzur engebeli, yolmuş ne kadar acı! ..Ali Rıza MALKOÇ
09/02/2015
Samsun
| 280 |
Ayrılık mı Ölüm mü Zor
Bana sorsunlar bana ayrılık mı ölüm mü zor,
Yıllar önce ayrıldım, kâlbim hâla ateşle, kor,
Ayrılık acısını çeken bilir, bir sorun nasıl zor,
Bana sorsunlar bana ayrılık mı ölüm mü zor,
Yıllar önce ayrıldım, kâlbim hâla ateşle, kor...
| 43 |
Mesaj 17
Acıyla acılar acısını tatmışsın
Gençlik çağında öksüz ve yetim kalmışsın
Annem sen benim hiç sönmeyen ocağımsın
Sönmeyen ocağa ateş almaya geldim
01.03.2008/OLTU
| 24 |
B i z e d e D U A
Küçüklerin dili daha da tatlı,
Mübarek geceler oluyor kutlu,
Allah'a yalvaran kullar umutlu,
Duanız da bizi unutmayınız.Enerji doluyor, coşuyor gençler,
Kaza namazını kılıyor dinçler,
Mevlid'ler okunu arttı sevinçler,
Duanız da bizi unutmayınız.Ellerini açar aile ferdi,
Nidaya dizilir herkesin derdi,
Askeri, polisi, orduyu, yurdu,
Duanız da bizi unutmayınız.Ana,baba olduk biraz yaşlandık,
Dedeyiz,ebeyiz şahsen dışlandık,
Kusurumuz arttı çok kez suçlandık,
Duanız da bizi unutmayınız.Vatan için ölen sınırsız şehit,
Huzuru mahşerde artacak şahit,
Zekice mümine Cennet müsait,
Duanız da bizi unutmayınız.25-2-2010
| 87 |
Konak
Sonu meçhul zamana yükselen bu feryat
Temaşa eyler nefsim düçar olan alemden
Terk edip gittiler mi meydan-ı çileden heyhat
Nice canlar geçti garip misafirhaneden.Kalpler karanlık, sevgiler yitik kaos deryasında
Muştular yağdırsa bedbaht güne serzenişin
Hafakanlar bastı fırtınalı düşlere yokluğunda
O uyanış sayfalarda kaldı yok mudur gelişin.
| 47 |
* Siyah Beyaz Anılarım*
Çatı katının karanlık köşesinde,
Bırakılan bir ayakkabı kutusuydu unutulan
Ve üzerine,
İlmik ilmik dantel örmüştü, örümcekler, Bu küçücük çeyiz sandığına sıkışıp kalmıştı
Siyah beyaz anılarım.Oradaydı dünlerim,
Kırışmamış yüzdeki gülücüklerim…Oradaydı beni saran Babaannem,
Ve yıllar önce nice yitirdiğim sevdiklerim…Oradaydı ilk göz ağrım
Ve duvarda, ikiyi beş geçemeyen donmuş zamanGençliğime dair ne yoktu ki orada!
Ne yoktu ki siyah beyaz bakan anılarda..
Üşenmişti zaman,
Küsmüşlerdi rakamlara akrep ve yelkovan.Ne değişmemişti ki o zamandan bu zamana?
Ne acılar çekilmemişti ki sevdalardan yana?
Orda kaldı siyah saçlar, oysa şimdi kar beyaz
Yüreğim zamanı suçlar, ölüm gecede ayaz..30.11.2005/ Batman
| 98 |
Şair Hasan Sancak, Devlet Bahçeli’yi Hayır’lı Gerçek Rüya Reklamında Gördü! ...
HABERİM, DİĞER HABERLERİM VE RESİMLERİM ALAÇAM HABER MERKEZİ’NDEDİR.
www.alacamhabermerkezi.blogcu.com
(Tıklanmıyorsa, Linki Adres Çubuğuna Kopyalayıp Enter Tuşuna Basınız.) Şair Hasan Sancak, Devlet Bahçeli’yi Hayır’lı Gerçek Rüya Reklamında Gördü! ...xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxNOT.LÜTFEN BU HABERİMİ ÖN SAYFA, GRUP,HABER VE FORUM SİTELERİNDE KAMUOYUNA DUYURUNUZ! ..xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxKAMUOYUNDA, 2000 YILINDAN İTİBAREN NOTER ONAYLI RÜYA GIDA IŞINLAMA REKLAM SENARYOSU OLARAK BİLİNEN,2005 YILINDA COCA COLA TARAFINDAN KULLANILAN VE 2006 YILINDA SAMSUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE TAŞINAN DURUŞMANIN YEDİNCİSİ 23 EYLÜL 2010 PERŞEMBE GÜNÜ SAAT 11.35’E ERTELENDİ.Alaçamlı=Köprübaşılı Halk Şairi, Reklâm Yazarı, Eğitimci, Gazeteci Hasan Sancak (54)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi 26 Ağustos 2010 PERŞEMBE günü rüyasında bir reklam senaryosunda oynadığını görerek bunu kamuoyu ile paylaştı.
Konu ile ilgili görüşlerini dile getiren Sancak:’ Adım soyadım Hasan Sancak’tır. Alaçamlı=Köprübaşılı Halk Şairi, Reklâm Yazarı, Eğitimci, Gazeteciyim.25 senedir basının içindeyim.54 yaşındayım. Nagehan isminde bir kızım, Alp Cihan ve Boğaç Han isminde de iki tane erkek çocuk sahibiyim. Alaçam ilçesinde 01.01.1956 yılında doğdum. Aslen Trabzon'un Köprübaşı İlçesindenim. Bize burada Hacı Dedeoğlu Sülalesi (SANCAK) derler. (Hacı Seyit Dedeoğlu’ nun-(Merhum) en büyük oğlu Yakup Sancak’ın (Merhum) oğluyum. Dokuz kardeşiz. Annemin ismi Emine, (Merhume) babamın Yakup’tur. Ben; 1 Aralık 2000 senesinde, 44 yaşında, gördüğü GERÇEK RÜYA GIDA IŞINLAMA REKLAM SENARYOSUNU notere onaylatan ve bu tarihten sonra da rüyalarında reklâm senaryoları gören dünyadaki ilk ve tek kişiyim. O tarihten itibaren de düşümde reklâm senaryoları görerek, notere onaylattım. Reklâm senaryoları yazmayı sürdürdüm. 5 Aralıkla, 12 Aralık 2000 tarihleri arasında ulusal televizyon ve gazeteler beni dünya ve Türkiye’ye flaş haber olarak duyurdular. GERÇEK RÜYA GIDA IŞINLAMASI REKLAM SENARYOMU COCA COLA 5 SENE SONRA, AYNI REKLAM SENARYOMU TOMBİ SOFİX ŞEKER 7 SENE SONRA KOPYALAMIŞTIR. BAŞKA BİR KÂBUS REKLAM SENARYOMU BLENDAX BEŞ SENE SONRA, AYNI REKLAM SENARYOMU UFO 8 SENE SONRA KOPYALAMIŞTIR. BAŞKA BİR KÂBUS REKLAM SENARYOMU DA MAVİ JEANS 4-5 AY SONRA KOPYALAMIŞTIR. Bu şirketler, GERÇEK RÜYA GIDA IŞINLAMASI REKLAM SENARYOMU dünya ve Türkiye’deki ulusal kanalların reklâm kuşaklarında oynatmışlardır. Coca Cola’yı, GERÇEK RÜYA GIDA IŞINLAMA REKLAM SENARYOMUN aynısını kopyaladığı için mahkemeye verdim. Samsun yerel mahkemeyi kaybetmiştim. Yargıtay’a itiraz ettik. Samsun Yerel Mahkemesinin verdiği kararı Yargıtay bozdu. Dava, Samsun’da tekrar başlamıştır. Kamuoyunda, 2000 yılından itibaren Noter Onaylı Rüya Gıda Işınlama Reklam Senaryosu olarak bilinen,2005 yılında Coca Cola tarafından kullanılan ve 2006 yılında Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne taşınan duruşmanın yedincisi 23 Eylül 2010 Perşembe günü saat 11.35’e ertelenmiştir. Şimdiye kadar şiir kitaplarım, NOTER ONAYLI RÜYA REKLÂM SENARYOLARIM, Notere onaylattığım 'Televizyonlar İçin 300 e yakın İlginç Yarışmalarım ile kamuoyunun gündemine geldim. Çıkan üç tane şiir kitabım vardır. Bu kitaplarla birlikte basıma hazır 50 tane şiir kitabım ve 5000 taneden fazla şiirim bulunmaktadır. 50 tanesi notere onaylatılan 400 taneden fazla reklâm senaryom vardır. Onlarca gerçek kâbus ve rüya reklam senaryom yazılı metin halinde arşivimde bulunmaktadır. Hepsi de çok ilginçtir. Destek veren olduğu zaman en kısa sürede kamuoyu ile paylaşılacaktır. Dünyada ilk kez MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli gerçek bir rüyada reklam senaryosu olarak görülmüştür. Bu görülen rüya noktasına, virgülüne kadar reklam senaryosu haline getirilmiştir. Gerçek rüyada reklam haline getirilen metnin konuşmasının hepsi MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye aittir. İşin ilginç tarafı bu konuşmaları rüyamda görmemdir. Rüyadan kalkar kalkmaz görülenleri yazılı metin haline getirdim. İlk defa bir lider rüyada reklam senaryosu şeklinde görülmüştür.
Bunun dünyada eşi ve benzeri yoktur. Bu sadece bana aittir. Kimse sahip çıkmaması için binlerce kişiye basın yoluyla duyurulmaktadır. Devlet Bahçeli’nin rüyama girmesi ve beni rüyamda telefonla araması çok etkilemiştir. Böyle bir lider sayesinde Türk Milleti gerçeklerin farkına varmaktadır’ dedi.Devlet Bahçeli’nin Hayır’lı Günler-Hayır’lı Akşamlar-Hayır’lı Geceler Gerçek Rüya Reklam SenaryosuÖnemli Not: Aşağıda yazılan Devlet Bahçeli’nin Hayır’lı Günler-Hayır’lı Akşamlar-Hayır’lı Geceler Gerçek Rüya Reklam Senaryosu; ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ-REKLÂM YAZARI -EĞİTİMCİ-GAZETECİ HASAN SANCAK' ın kendi aklından bulmuş ve yazmış olduğu düşünce ürünüdür. Senaryonun tamamı ya da küçük bir bölümü: Türkiye ve dünyadaki ulusal, yerel, televizyon, radyo, bilgisayar, gazete, dergi, şahıs, firma, şirket, reklâm ajansı vb … Tarafından kullanılamaz. Sesli, görüntülü, yazılı şekilde; televizyon, sinema, tiyatroda oynatılamaz, kopyalanamaz, seslendirilemez. Kaset ve CD ye çekimi yapılarak, gösterilemez. (FARKLI BİR ÜRÜN İÇİN DE ASLA KULLANILAMAZ. KONUYA BAĞLI KALARAK, ANCAK SAHİBİNDEN İZİN ALINARAK, DEĞİŞİKLİK YAPILABİLİR. ÖBÜR TÜRLÜ HER HANGİ BİR ÜRÜN İÇİN KESİNLİKLE KULLANILMASI YASAKTIR. AKSİNE HAREKET EDENLER HAKKINDA 'TELİF HAKLARI YASASI' UYARINCA KANUNİ İŞLEM YAPILIR.) HAYIR’LI GÜNLER-HAYIR’LI AKŞAMLAR-HAYIR’LI GECELER RÜYA REKLAM SENARYOSU
ÂLEMDE İLK VE TEK
DÜNYADA EŞİ VE BENZERİ YOKTUR
Yer İstanbul’dur. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yanında MHP’nin en yetkilileri ile birlikte HAYIR’LI GÜNLER-HAYIR’LI AKŞAMLAR-HAYIR’LI GECELER çalışması ve peşinden yapılacak miting konuşmasına çıkmıştır. Onu gören vatandaşlar yol kenarlarını doldurmuşlardır. Devlet Bahçeli gördüğü vatandaşlara selamünaleyküm demekte ve peşinden de HAYIR’LI GÜNLER söylemektedir. Selamı alan vatandaşlar da karşılık olarak aleykümselâm HAYIR’LI GÜNLER dedikten sonra da ellerinde yere doğru tutmuş oldukları pankartları yukarı kaldırırlar. Pankartların pepsinde de ‘HAYIR’LI GÜNLER’ yazmaktadır. Girdikleri cadde çok uzundur. Selamı alan vatandaşlar kim varsa, toplu halde grubun arkasına geçmektedirler. Akşam olmak üzeredir. Bu sefer selamdan sonra DEVLET BAHÇELİ ‘HAYIR’LI AKŞAMLAR’ demektedir. Vatandaşlar da hep birlikte aleykümselâm demekte ve ellerindeki pankartları yukarı doğru kaldırmaktadırlar. Orada da HAYIR’LI AKŞAMLAR yazmaktadır.
Topluluk uzadıkça uzamaktadır. Binlerce kişi oluşmuştur. Çok büyük bir meydana girilmek üzeredir. Burada da binlerce kişi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi beklemektedir. Devlet Bahçeli parti yetkilileri ile birlikte seçim otobüsünün üstüne büyük tezahüratlarla çıkmıştır. Yer ve gök ‘Hayır…’ ‘HAYIR’LI AKŞAMLAR’ sesleriyle inlemektedir. Devlet Bahçeli Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunlardan bahseder. Vatandaşlara başlar soru sormaya…
-Anayasa değişikliği için uzlaşma arandı mı? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-AKP anayasası vatandaşların ihtiyacına cevap verecek mi? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
- Güdümlü ve dış kaynaklı bir projeye ne diyorsunuz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Anayasa değişikliğinin devletin temel işleyişi ile bir ilgisi var mıdır? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Başbakanın söylediklerine inanıyor musunuz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Ayrıştırma ve Türkiye’nin bölünme projesine ne diyorsunuz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Habur’u unuttunuz mu? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Anayasa değişikliği demokratikleşmeyi sağlamış mıdır? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-AKP’nin bir Türkiye gündemi var mıdır? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Eğitimde fırsat eşitliği var mıdır? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Anayasa paketi başörtüsü meselesine çözüm getirmekte midir? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Anayasa paketi sendikal haklarda bir gelişme sağlamış mıdır? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri……
-AKP anayasası memurlara grev hakkı vermiş midir? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-PKK’nın siyasallaşmasını istiyor musunuz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Vatan hainlerinin sınırsız milletvekili çıkarmasını istiyor musunuz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Demokrasi kalkanıyla bölücülüğe ve diktatörlüğe izin verecek misiniz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Yandaş yargı oluşturulmasını istiyor musunuz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-AKP zihniyeti 12 Eylül’le hesaplaşabilir mi? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-12 Eylül Darbecileri gerçekten yargılanacak mı? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Ananı da al git diyenlere ne diyeceksiniz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Gözünü toprak doyursun diyenlere ne diyeceksiniz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Şehide kelle, Katile Sayın, Eşkıyaya abi diyenlere ne diyeceksiniz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Türk Milleti referandumda ne diyecektir? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Ülkücü şehitlerimizi istismar edenlere ne diyeceksiniz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…
-Milli varlığımızı yabancılara peşkeş çekenlere ne diyeceksiniz? Topluluktan ‘Hayır’ sesleri…Vatandaşlar daha birçok söylenen söze hayır demektedirler. Topluluk yavaş yavaş ellerindeki pankartları yukarı doğru kaldırmaktadır. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli vatandaşlara üstüne basa basa konuşmaktadır. Yukarı kalkan binlerce kişinin pankartı yavaş yavaş bir cümle oluşturmaktadır. Orada şöyle yazmaktadır.
HAYIR’LI AKŞAMLAR… Devlet Bahçeli konuşmasına soru sorarak devam etmektedir… Bu arada bir yatak gösterilir. Bu yatakta ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ-REKLÂM YAZARI -EĞİTİMCİ-GAZETECİ HASAN SANCAK yatmaktadır. Rüyasında O da HAYIR… HAYIR’LI AKŞAMLAR… Demektedir. Yan tarafta bir telefon vardır. Bu telefon sesi çalmaktadır. Hasan Sancak HAYIR… Diyerek uykusundan uyanır. Şaşırıp kalmıştır. Telefon sesi çalmaya devam eder. Telefonu kaldırır. Arayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisidir. Hasan Sancak’ı ‘Hayır’lı Geceler’ diyerek uykusundan uyandırmıştır… O’na HAYIRLI RAMAZANLAR demektedir.FACEBOOK’TAN ARKADAŞ OLARAK EKLEYEBİLİRSİNİZ.HASAN SANCAK
ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ
REKLÂM YAZARI
(EĞİTİMCİ-GAZETECİ) TEL: 0362–621 27 79
0506–2730465 (Öğretmen Hattı)
E-mail: noteronayliruya55yahoo.com.tr
Yeni Cami Mah. Bafra Cad.4.Sok No 11
55800-ALAÇAM-SAMSUN
| 1,239 |
FACEBOOK’ta Bazıları
Yaşını yazıyor on sekiz yirmi!
Hem yüksek okuldan diploması var
İşçinin statüsü patronla bir mi?
Ben patronum derken diplomasi var! Patrondur çalışır kendi işinde
Hatta doktor bile olur düşünde
Acaba bu kişi neyin peşinde?
Meslekten mesleğe zıplaması var! Patron olmuş ancak bu ona yetmez
Çünkü bu herkesin hoşuna gitmez
Hobileri çoktur saymakla bitmez
Antika eşyayı toplaması varKumaşı mahveder ölçmeden biçen
Bütün gün saçmalar sabahtan içen!
Değerli bir silah almıştı geçen!
Gerçeği yoksa da kaplaması varÇok büyük sporcu oluyor birden
Futbol, yüzme atış bilir her türden
Attı mı atıyor yattığı yerden!
Hepsini hedefe saplaması varKeyfi yerindedir böyle giderse
Biri onu eğer tebrik ederse
Bravo çok beğendim, güzeldi derse
Sevinçten havaya hoplaması varDer Mikdadi böyle gezer facede
Kendi çukurdayken aklı yücede
Bu nasıl kişilik aynı gecede
Her çeşit insanı tiplemesi var! Ozan Mikdadi
| 133 |
Maşa-Allah
Çaldı çırptı haram yedi,
Tövbe etmiş, maşa-Allah
Geldi gitti, yalan dedi,
Haca gitmiş maşa-AllahSağa sola bakınıyor
Şer yüzünden okunuyor
Şarap artık dokunuyor
Geri itmiş maşa-AllahDöndüm diyor artık yetti
Güç kuvvet yok her şey bitti
Zinaya da tövbe etti
Yaşı yetmiş maşa-AllahBulamaz ki beş parayı
Ya bakın şu maskarayı
Yakaladı züht vera’yı
Heves bitmiş maşa-Allah
| 55 |
Biz gurbetten gurbet bizden usandı
Dertli masum kaldım gurbet ellerde
Biz gurbetten gurbet bizden usandı
Bakarak bekledim yari yollarda
Biz gurbetten gurbet bizden usandı Etti cefaları çektirdi bize
Yine hasret koydu sevdiğimize
İnşallah kavuşur bahara yaza
Biz gurbetten gurbet bizden usandı Deremedim sevdiğimin gülünü
Soramadım nazlı yarin halini
Ememedim şeker kaymak dilini
Biz gurbetten gurbet bizden usandı Hüseyin'im hasrey kaldı sılaya
Bağlanıp kalmışım kaşı leyleye
Gurbet elde gül benzimiz soluyo
Biz gurbetten gurbet bizden usandı
| 75 |
Denemesi Bedava (!)
Sevgide cömert ol;
sev dünyayı
'yaradılanı sev,yaradandan ötürü'
kavga ettiğin ellerinle
kucaklamayı,sarılmayı dene
saygıda cömert ol;
saygı duy insanlara,
'saygı,sevgiden doğar'
küfür ettiğin ağzınla
sevgileri konuş!
Bak ne güzel olur yaşam,
hem sana
hem bize
Bir dene
hoşlanıp,mutlu olmazsan
...................ol yine!
| 44 |
Eşler Nelerden Çekinirler 11.
Yargıç ve savcı eşleri
Eşlerinin
Akşamları eve gelince
Aile bireylerine
Sürekli soru sorarken
Ayağa kalkıp oturmaktan
Çekinirlerken
Polis eşleri de
Eşleri eve gelince
Her yeri arayıp
Aile bireylerini
Sorguya çekmelerinden
Çekinirler
| 35 |
Dört Mevsim Sonbahar
şimdi kimlerlesin kimbilir
kimler okşuyor senin saçının tellerini
şimdi kimlerlesin kimbilir
kimler tutuyor senin karbeyaz elleriniben çok mutsuzum sensiz buralarda
yanımda bıraktığın hediye dört mevsim sonbahar
ağlıyorum gecenin karanlık ıslak koynunda
peşimi bırakmıyor isyankar senle dolu şarkılarşimdi kimlerlesin kimbilir
gönlümdesin hala gönlüme açtığın kılıç yarası gibi
şimdi kimlerlesin kimbilir
silemedim hala günlerime gözlerinle bıraktığın izimüzik: fatih çınar
| 60 |
Sürgün çelişkisi
Bir dal sürgün veriyor yeşil vadide
Yağmur bin bir bereket yağıyor ağaçlar el çırparken
Bir yaşam yeşerip filizleniyor doğan günde
Tabiat uyanıp da gelen bahar için kalkarkenMemleket bir sürgün daha veriyor yeşil vadide
Sürgün, küfredip, yağmur altından kaçarken
Zor bir yaşam, arıyor kaderini bir yerde
Yollar çamurlanıp, sürgünü dibe çekerken
| 52 |
BİR GÜN ŞAFAK SÖKECEK
I.
Ben bilirim
Siyah ipek saçlarınla
Bir sabah
Yine gelirsin.
Nasıl,
Neyle,
Zorluklar demeden
gelirsin.
II.
Ben bilirim
Bir gün ölmeden önce,
Tutsak bile olsan
Şafak sökmeden gelirsin.
| 32 |
Garip yolcu
Hergün geçer bu yoldan
Yaka paça darmadağın
Bu yoldan vazgeçirmez onu
Ne para ne armağan
Nereden gelip nereye gittiğini
Ne yiyip ne içtiğini
Neden hergün bu yoldan geçtiğini
Bilmiyordu kimse garip yolcunun
| 34 |
Ciğerlerimiz Yanıyor..
Sırtımı dayadığım,nefes aldığımı hissettiğim
Sıcak Salihlinin atmosferinden sıkıldığımda
Bir damla nefes almak istediğimde koşup
Yemyeşil bir ormanda huzur bulup adım attığım
Salihlinin can damarları,ciğerlerimiz yanıyor..
Ormanın değerini bilmeyen aileler
Çocuklarına eğitim vermekten aciz kişiler
Ateşle oynamanın,felaket getireceğini bilmeyenler
Salihlinin şah damarları,ciğerlerimizi yaktılar..09.05 Perşembe
28.07.2011 / Salihli
| 48 |
Arzu-hal
Aşkın ile yandığımı
Bilemedin sen güzel dost
Gözlerine daldığımı
Göremedin sen güzel dostGüzelliğin senin olsun
Gönlün bana yar güzel dost
Gönül bahçen gülle dolsun
Yağmasın hiç kar güzel dostBir gün belki sen de beni
Bileceksin ey güzel dost
Engin için gözyaşını
Sileceksin ey güzel dost.27.05.2003 Levent
| 47 |
Gecenin karanlığını yırtınca süngüleri
Gecenin karanlığını yırtınca süngüleri
Bomba tepesinde düşmanı toprağa gömdüler
Tarih görmemişti böyle aslan neferleri
27 Ağustosta bomba tepesinde Türk destanı yazdılarHalil ÇOLAK 20/10/2006 ÇANAKKALE
Saat: 05”30
| 30 |
Baba
Bak ne güzel diyorum baba
Oysa iki yıl oldu baba demeyeli
ne de çabuk gecti bir masal gibiydi
aynı senin bana küçükken anlattıgın masallar gibiydi
kısaydı ama acıydı senin anlattıgın masallar hep mutlu bitiyordu baba
bu masal degilmiydi yoksa hayatın acı sillesimiydi
erken degilmiydi daha bu silleyi yemek
yaşayacak onca şey varken kurulan onca hayyaller varken
erken degilmiydi daha bu silleyi yemek
ben daha hazır degildim ki baba dememeye
ben daha senin masallarına muhtactım
neden çabuk bitti bu masal
yoksa artık sıkıldın mı benden baba
neden eskisi gibi masal anlatmıyorsun bana
baba mana masal anlat...
| 96 |
Sinem Üstü Düğüm Olsun, Dağ Olsun
Elım ile yıktım, boşandı bendim.
Coşkun sular gibi çağlar, gezerim.
Yitirdim kendimi, bulmadım gitti.
Sevdası başımda ağlar, gezerim.Sinem üstü düğüm olsun, dağ olsun;
Çevre yanı mor sümbüllü bağ olsun;
Irak, yakın kömür gözlüm sağ olsun;
Hayalin gönlümde eğler, gezerim.Benden selam olsun yedi benlime,
Yine gam, kasavet bastı gönlüme.
Saçım, başım yolup kendi eğnime
Geyik postlarını bağlar, gezerim.Karac`oğlan der ki: Derdim deşmeğe,
Arzuhal yazdırdım, yare göçmeğe,
Aman deyip kapısına düşmeğe,
Dertli yüreğimi dağlar, gezerim.
| 79 |
Atatürk'ün Devrimleri
ATATÜRK'ÜN DEVRIMLERISaltanatin kaldirilmasi (1 Kasim 1922) Kurtulus Savasi'nin ilk yillarinda kurulan (23 Nisan 1920) Türkiye Büyük Millet Meclisi, halktan kopuk Osmanli yönetiminin yaninda, halkin içinden seçilen temsilcileriyle 'halk iradesi'nin gerçek temsilcisi olmus, iyice eskimis ve yipranmis kisisel saltanatsa, TBMM'yi, yani ulusun egemenligini tanimamasinin yani sira, Sevr Antlasmasi'ni imzalamis, düsmanla isbirligi yapip, çikarttigi ayaklanmalarla Ulusal Kurtulus Savasi'ni engellemeye çalismisti.
23 Nisan 1920'den baslayarak ulusal egemenlige dayali devletin kurulmasiyla kisisel saltanata kalkmis gözüyle bakan Mustafa Kemal, Itilaf Devletleri'nin Lozan Baris Konferansi'na Ankara Hükümetinin yani sira Osmanli Hükümeti temsilcileri de çagirmalari üstüne, 1 Kasim 1922'de TBMM'de yaptigi konusmada ulus'un akla aykiri oldugunu belirterek,saltanatin kaldirilmasini istedi. Milletvekillerinin atesli konusmalarla Atatürk'ü desteklemelerinden sonra, saltanatin Istanbul'un isgal tarihinden (16 Mart 1920) baslayarak kalkmis oldugu oybirligiyle kabul edildi. Saltanatin kaldirilmasiyla Padisahlik sifati kalkan Mehmet VI Vahdettin de, 17 Kasim günü Ingiliz Komutanligina basvurarak, bir Ingiliz zirhlisiyla Istanbul'dan ayrildi.Cumhuriyetin ilani (29 Ekim 1923) Saltanatin kaldirilmasinin ve Lozan Baris Antlasmasi'nin ardindan TBMM'de en çok tartisilan konulardan biri, yeni devletin niteligi sorunuydu. Kendisi bir hükümet olan TBMM'nin ayri bir hükümeti ve bu hükümeti yönetecek bir basbakanin bulunmamasi, meclis içinden bakanlarin seçiminde adaylarin gerekli oyu saglamakta güçlük çekmeleri, sürekli sorunlara yol açmaktaydi. 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey baskanligindaki hükümetin istifasi ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hükümet listesi üstünde anlasmaya varamamasi üzerine, Atatürk 28 Ekim gecesi arkadaslarini toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düsüncesini açikladi ve Ismet Inönü'yle o gece, devletin niteliginin cumhuriyet oldugunu saptayan bir yasa tasarisi hazirladi. Ertesi gün TBMM, yapilan isin 'çoktan dogmus olan çocugun adini koymak' oldugunun milletvekillerine açiklanmasindan sonra, saat 20.30'da Anayasa degisikligini kabul ederek cumhuriyeti ilan etti ve
oybirligiyle alinan bu karardan sonra cumhurbaskani seçimine geçerek, gene oybirligiyle Gazi Mustafa Kemal Pasa'yi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaskani olarak seçti.Halifeligin kaldirilmasi (3 Mart 1924) Saltanatin kaldirilmasindan ve Mehmet VI Vahdettin'in Istanbul'dan ayrilmasindan sonra, TBMM'nin 18 Kasim 1922'de halife seçmis oldugu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlilarinin tek umudu haline gelmis, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye bazi Islam ülkelerinin kendisine baglilik bildirmeleri
üzerine, Islam dünyasinin önderi tavri takinmaya baslamisti. Bu durumun yeni kurulmus cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabilecegini kavrayan Atatürk, Izmir'deki ordu tatbikatlari sirasinda ordu komutanlarina hilafetin kaldirilmasi konusunda düsüncesini açiklayip, yasanin meclis gündemine getirilmesini kararlastirdi. 1 Mart 1924'teki bütçe görüsmelerinde halifeye ve Osmanli hanedanina verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924't kabul edilen yasayla, halifelik kaldirilip, ilerde saltanat ve halifelik iddiasinda bulunmamalari için Osmanli hanedani üyelerinin de yurt disina çikarilmalari kabul edildi.Medeni Kanun'un kabulü (17 Subat 1926) Osmanli Imparatorlugu döneminde hukuk isleri din kurallarina göre yönetilmekte oldugundan, çagdas toplumlar düzeyine erismek isteyen Türk toplumunun temel gereksinmelerinin, söz konusu hukuk yapisiyla karsilanamayacagi anlasilmisti. Tanzimat Dönemi'nde hazirlanan Mecelle, bazi yenilikler getirmekle birlikte, kisilerin hak ve borçlari, aile
kurumu, isleyisi ve sona ermesi, mülkiyet iliskileri, miras sorunlari, kiralama, satin alma, ödünç verme, vb. iliskiler açisindan, gerçek bir Medeni Kanun sayilamazdi. Bu nedenle Isviçre Medeni Kanunu örmek alinarak hazirlanan Medeni Kanun, 17 Subat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yürürlüge kondu. Bunu, öbür temel yasalar ile, ceza hukuku alanindaki bosluklari gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yürürlüge konmasi izledi.Tarikatlarin kaldirilmasi, tekke ve zaviyelerin kapatilmasi (30 Kasim 1925) Baslangiçta yalnizca din konulariyla ilgilenen, farkli düsünce sistemleri gelistirerek taraftarlarini çogaltmaya çalisan tarikatlar, zaman içinde siyasal olaylarda etkili rol oynamaya, çikarlari tehlikeye düstükçe halki ayaklandirmaya koyulmuslardi. Bu etkinliklerini cumhuriyetin ilanindan sonra da sürdürmeye kalkismalari ve Menemen Olayi, Seyh Sait Ayaklanmasi gibi seriattan yana ayaklanmalara yol açmalari üstüne 'Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler memleketi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti her alanda dogru yolu gösterecek, uyaracak güçtedir. Biz uygarligin bilim ve fenninden güç aliyoruz ve ona göre yürüyoruz. Baska bir sey tanimayiz' diyen Atatürk'ün sözleri isiginda harekete geçilerek, 30 Kasim 1925'te çikarilan yasayla tekkeler ve zaviyeler kapatildi.Laikligin kabulü (1928-1937) Saltanatin kaldirilmasi, hilafetin kaldirilmasi, Seriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldirilarak yalnizca din isleriyle ugrasacak Diyanet Isleri Baskanligi'nin kurulmasi, tarikat ve zaviyelerin kapatilmasi asamalarindan geçen laikligin tam anlamiyla yasal tabana oturtulmasi için, 1924 Anayasasi'nda yeralan 'Türkiye devletinin dini Islam'dir' deyimini tartismaya koyulan TBMM, 10 Nisan 1928'de Anayasa'nin ikinci maddesini
degistirip, 16. ve 38. maddeler geregince milletvekilleri ile cumhurbaskaninin antiçerken söylemek zorunda olduklari 'vallahi' sözcügünü maddelerden çikardi. Ayrica, 26. maddedeki 'ahkami seriyenin tenfizi' (seriat hükümlerinin yürütülmesi) sözcükleri de Anayasa'dan çikarildi. Inananlarin ibadetlerini kendi dilleriyle yapmalarini dogal bir hak olarak gören Mustafa Kemal'in, aydin din adamlariyla yaptigi görüsmelerden sonra, 3 Subat 1928'de hutbelerin Türkçe okunmasinin kabul edilmesini, dualar ve ezanin Türkçeye çevrilmesi çalismalari izledi. 5 Subat 1937'de Anayasa'nin ikinci maddesinde laiklik ilkesine yer verilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet oldugunun yazilmasiyla, laiklik
devrimi tamamlanmis oldu.Kadin haklarinin taninmasi (1930-1933 ve 1934) Osmanli toplumunda hemen hiçbir toplumsal ve siyasal hakki bulunmayan kadinlara Medeni Kanun'la bazi haklar taninmis olmakla birlikte, siyasal haklar açisindan bir degisiklik yapilmamisti. Atatürk'ün girisimiyle kadinlarin iktisadi ve siyasal
yasama katilmalari yönünde bir dizi degisiklik yapilarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çikarilan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralik 1934'te Anayasa'da yapilan bir degisiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarinin taninmasiyla, Türk kadini o yillarda Avrupa devletlerinin çogundaki kadinlardan daha ileri haklar elde etti ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalistigi her alanda yerini aldi.Sapka ve kiyafet devrimi (25 Kasim 1925) Ülke halkini her alanda çagdas ve uygar düzeye çikarabilmek için degisiklikler tasarlarken, dis görünüsüyle de bunu vurgulamasi gerektigine inanan Mustafa Kemal'in, 25 Agustos 1925'te Kastamonu'ya yaptigi bir gezide basina sapka giyip, 'Buna sapka derler' diye halki sapka giymeye özendirmesinden sonra, 25 Kasim 1925'te Sapka Giyilmesi Hakkindaki Kanun çikarilip, dinsel giysilerle sokakta gezilmesi yasaklandi.Takvim, saat ve ölçülerde degisiklik (1925 ve 1931) Cumhuriyet döneminden önce Bati uluslarindan ayri takvim, saat, sayi ve ölçülerin kullanilmasi, hafta tatillerinin cuma günü olmasi, takvimin baslangici olarak Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç ettigi tarih olan 622 yilinin alinmasi (hicri takvim) , sayi olarak eski sayilari, ölçü olarak da okka, dirhem, arsin, endaze, vb. ölçülerin kullanilmasi, Türk toplumu ile Bati toplumlari arasindaki iliskilerde büyük karisiklik ve güçlüklere yol açmaktaydi. 26 Aralik 1925'te miladi takvimin kabul edilip, alaturka saat yerine Bati'da kullanilan alafranga saatin kabul edilmesiyle, 23 Mart 1931'de çikarilan yasayla da gram, kilogram, ton, metre, kilometre gibi ölçülerin benimsenmesiyle, bir yandan Bati ülkeleriyle iliskiler kolaylastirilirken, bir yandan da yurdun her yerinde tutarli bir ölçü ve agirlik düzeni kurulmus oldu.Soyadi yasasinin kabulü (21 Haziran 1934) Soyadi bulunmamasinin günlük yasamda yarattigi güçlük ve karisikliklarin önünene geçmek amaciyla 21 Haziran 1934'te çikarilan yasayla, her Türk kendine uygun bir soyadi almakla yükümlü kilindi. 24 Kasim 1934'te çikarilan bir yasayla da TBMM Mustafa Kemal'e Atatürk soyadini verdi. Ayni yil çikarilan bir baska yasayla ayricaliklari belirten eski unvanlarin yasaklanmasiyla, yasalar önünde esitlik ilkesinin gerçeklestirilmesinde önemli bir adim atilmis oldu.Egitim ve ögretim devrimi (3 Mart 1924) Osmanli toplumundaki medreseler ile iptidai, rüstiye, idadi türünde okullarin toplumun gereksinme duydugu elemanlari yetistirme açisindan özellikle sayi bakimindan yetersiz kaldigini gözleyen, egitimin önemini yaptigi konusmalarda sik sik vurgulayan Atatürk'ün yol göstericiligi altinda TBMM, egitim ve ögretim islerini Milli Egitim Bakanligi'na verip, 3 Mart 1924'te çikardigi Ögretimin Birlestirilmesi yasasiyla, mahalle mektepleri ve medreseleri kaldirdi. Anadolu'nun çesitli kentlerinde meslek okullari, teknik okullar, ögretmen okullari, ortaokul ve liseler açilirken, çikarilan Üniversiteler Kanunu'yla Darülfünun kaldirilip, yerine Istanbul Üniversitesi kurulduHarf devrimi (1 Kasim 1928) Ögrenilmesi son derece güç olan Arap abecesinin okuryazar sayisinin artmasini engelledigini, ayrica Türkçe sesleri dile getirmede güçsüz kaldigini anlayan Atatürk'ün, 1926'dan baslayarak yaptirdigi arastirmalar sonucunda, Türkçe'nin yapisina en uygun abece olduguna karar verilen Latin abecesi alinip, yeniden düzenlenerek, 1 Kasim 1928'de çikarilan
Türk Harfleri Hakkinda Kanun'la yürürlüge kondu ve Atatürk'ün kendisinin de katildigi yayginlastirma çalismalari sonucunda, kisa süre içinde benimsendi.Dil devrimi (12 Temmuz 1932) Osmanlilar döneminde aydinlarin büyük ölçüde Farsça ve Arapça sözcük ve dilbilgisi kurali içeren Osmanlica'yi kullanmalarindan ötürü, aydinlar ile halkin dil bakimindan birbirlerinden kopmus olmalari, cumhuriyet öncesindeki dönemde de bazi aydinlari rahatsiz etmis, Selanik'te çikarilan (1911) Genç Kalemler dergisinde 'Yeni Dil' hareketi baslatilmis, ama dilde yabanci sözlüklerden yeterli bir arinma saglanamamisti. Türkçe'nin özlestirilerek yeni Türk abecesiyle dünyanin en zengin dillerinden biri haline getirilmesini amaç alan Atatürk, 12 Temmuz 1932'de, sonradan Türk Dil Kurumu adini alan Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurarak, Türkçe'nin gerçek bir bilim, edebiyat ve sanat diline dönüsmesi çalismalarini hizlandirdi.Eğitim ve Kültür alanında yapılan inkılaplar:1- Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) . Bu kanunla Türkiye dahilindeki bütün bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.2- Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun (1 Kasım 1928) 3- Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin Kuruluşu (12 Nisan 1931) . Cemiyet daha sonra Türk Tarih Kurumu adını almıştır (3 Ekim 1935) . Kültür alanında yeni bir tarih görüşnü ifade eden kurumun kuruluşuyla ümmet tarihi anlayışından millet tarihi anlayışına geçilmiştir.4- Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşu (12 Temmuz 1932) . Cemiyet daha sonra Türk Dil Kurumu adını almıştır (24 Ağustos 1936) . Kurumun amacı, Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak,onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.5- İstanbul Darülfünunu’nun kapatılmasına Milli Eğitim Bakanlığı’nca yeni bir üniversite kurulmasına dair kanun (31 Mayıs 1933) . İstanbul Üniversitesi 18 Kasım 1933 günü öğretime açılmıştır.İZİNDEYİZ ATAM! ! .ATATÜRK DEVRİMLERİ TRAVMA YARATTI DİYEN
KOKUŞMUŞ ZİHNİYETE LÜTFEN BU BİLGİLERİ LÜTFEN OKUYUN ATATÜRK BU ÜLKE İÇİN NE YAPMIŞ GÖRÜN VE ATAYA DEVRİMLERİNE DÜŞMAN OLMAKTAN VAZ GEÇİNİZ DİYORUZ
SAYGILARIMLA19.AĞUSTOS.2008_____ŞAİR 67______
ALİ CEMAL AĞIRMAN
| 1,486 |
Kavga mıdır Sevda?
Beklemişiz, özlemişiz,
Dilenmişiz bağ bahçe.
Her bahar ağlamışız,
Bağlanmışız.
Bir çiçeğin ömründen,
Gün çalmışız…
Yeşermişiz, sararmışız dem dem,
Hep insandır ayan beyan,
Hem kavgamız,
Hem sevdamız
| 29 |
Huşu İle Älemin Keyfi Sarıyor
Kırıyor güneş ışıgını, alemin keyfi yerinde
Tüyden bulut sarıyor gökkuşağı manzara
Bulupta eriyor huzura gönülden sevenler
Yaratıyor içinde mutluluktan yana dünya.Ve aşkın şarabı içiliyor yudum yudum
Masalar donatılmış, güzel yiyeceklerle
Sırra kadem basıyor cefa, elem, keder
Kainat cennetten bahşedilmiş huşu ile.
| 46 |
Ağaç Dikelim Ağaç
Beş milyondan da fazla insanın işi yoktur,
Halbuki ağaç dikecek yerimiz ne çoktur...
| 16 |
Bir Dünya İstiyorum
Bir Dünya istiyorum
Uçurtmamın ipi sadece benim ellerimde
Bir Dünya istiyorum
Yoksul kaldırımların olmadığı
Bir Dünya istiyorum
Kolları ardına dek açık
Ve
Bir Dünya istiyorum
Tüm insanların birbirini sarıp sarmaladığı.
| 33 |
Atatürk
Atatürk, Atatürk,
Ey koca Türk! ,
Yıllaca hep senin,
Meşalende aydınlandık,
Hep senin yolunda yürüdük,
Hep senin zaferinle övündük,
Ayyıldızlı bayrağımızda hep seni gördük.
Yemyeşil ormanlarımızda,
Şırıl şırıl akan derelerimizde,
Ve masmavi denizlerimizde,
Hep seni gördük, hep seni düşündük.
Sen daima bizimlesin,
Ufukta doğan güneş.
Baharlarımızda yeşeren umutlarımız,
Yazlarımızda bolluk ve bereket,
Hazanda olgunlaşmış ve toplanmış hasılatımızsın.
On Kasımda yüreğimizde üzüntü,
Gözümüzde yaşsın.
Yirmiüç Nisanda yeniden doğuş ve şahlanışımızsın,
Ondokuz Mayısta tam bağımsızlık ve kurtuluşumuzsun,
Yirmidokuz Ekimde Cumhuriyet ve bir milletin haykırışısın,
Ey Atatürk! ,
Ne mümkün ki seni anlatabilmek,
Seni ancak;
Bu vatanı sevenler,
Bu bayrağı kanı,namusu ve şerefi,
Bilenler anlayabilir.
Şanlı bayrağımız semalarımızda dalgalandıkça,
Sen rahat uyu büyük Türk.
Senin kabrin yüreğimizde öyle bir yerde ki,
Hiç bir güç, hiç bir düşman,
Zerresine zarar veremez.
Şunu bilki,
Bir millet izinde yürüyor,
Yaktığın meşalen,
Yüce Türk milleti ile ebediyete kadar sönmeyecektir.
Ne mutlu ki bu millete,
Ne mutlu ki Türküm diyene,
Yüreğimizde hep sensin,
Ruhun şad olsun,
Ey büyük Atatürk. 10.11.2008
| 163 |
Ardından
Bak oluyormuş... nefes alınıyor,veriliyormuş!
Yemek yenebiliyor çay sigara içilebiliyormuş!
Hatta ara sıra bir kaç kadehle gülünebiliyormuş!
Eş dost ile sohbet ediliyormuş...!
Seviliyor... hatta sevişiliyormuş ! Gidenin ardından...
Rengi olmayan gök kuşağının üzerinden kayılabiliyormuş!
Bak oluyormuş... YÜREKSİZDE YAŞANABİLİYORMUŞ
| 38 |
Tozlu yollardan
Kalkıp göç edince aşiret düze
Geçer katarları tozlu yollardan
Geçip bahar ayı güze dönünce
Döner katarları tozlu yollardanDoğar yaylasında serin sbahta
Seherde kucaklar bebek hayatı.
Merkep sırtında sürer o saltanatı
Dönüş zamanında göç yollarında Hurcu kara çuldan kürtününün üstünde
Yufka ekmek lor peyniri yolluğunun içinde
Bereketi kalmamıştır kara keçi süstünde
Geriye dönerken tozlu yollardan Kartlaşıp sert olmuş meşe yaprağı
Nemlenip kabarmış bayır toprağı
İlk yağmurda yeşeren çayır otları
Berekettir dönerken tozlu yollardan Gelmez oldu sürü sürü davarı
Değiştiler Düseldorfa bozdağı
Yıkıldı harab oldu köyü obası
Gelen yok güz ayında tozlu yollardan
| 93 |
Korkuyorum.
Korkuyorum çok korkuyorum
Bu güzel dostluğu kardeşliği
Doyamamaktan korkuyorum
Her güzellik biter biliyorum
Doyamadan ölmekten korkuyorum
Mutluluğum hiç sürmedi uzun
Bunun da kısa olacağından korkuyorum
Ecele faydası yok korkunun,
Ama elimde değil yine de korkuyorum
Mutsuzluklar hiç kısa olmuyor
Mutluluk kolay yakalanmıyor
Biliyorum mutluluğa doyulmuyor
İşte Çobanoğlu da ondan korkuyor
Yaşadığım her güzellik,
Veriyor bana büyük mutluluk
Mutluluk verene de mutluluk gerek
Her dostluğun ardından yemiştik tokat
Zor olur böyle dostluğu bulmak
Tabii bulunca da kıymetini bilmek
Kardeşliğin güzelliğini güçtür anlatmak
Sadece yaşamak, yaşamak gerek
| 86 |
Ey Azizye'm!
Sana yakışır akşam; senle kalkışır sabah
Geçmişten geleceğe yol tuttuğum izimsin
Hasta ruhlar kapında sesinden dinler segâh
Her yeni güne çıkan onur saçan yüzümsün.
Ey Azizye'm! Sen benim gecemsin, gündüzümsün.
| 32 |
Ara
Arada bir ararsan bana ümit vermezsin.
Bilirsin hiç kötülük sana asla yapamam.
Sadece özlemimi sesinle giderirsin,
Suskunluğun red ise bundan sonra aramam.14.01.2002
| 23 |
EY KALBİM
- ne gam, çok uzak rüyam -
bir nefesti an’lıktı
uzun bir öyküydü dönüp baktığımda
dağ yeşilinde, dalga köpüğünde
mavi bir buluttumsa akşamında
bulutu titreten sıcak bir rüzgâr gibi
düş’tün, ah ben bitirdim anlık nefesti
bir ömürdü geri dönüp baktığımda!
(beni hep uzaklara)
| 45 |
Kediler
Bahçede üç kedi
Biri şişman
Biri zayıf
Biri otra hallice
Ben masada
Yerken akşam yemeğimi
Şişman olanı
Bakmadan tombul haline
Ve bıkmadan
Bakmaktaydı
Ağacın tepesindeki kuşa
Orta hallice
Çoktan çıkmıştı
Bir başka dalına ağacın
Daha yakın
Daha sinsi
Belki de indirecek
Avını bir pençesi
Bir lokma daha aldım
Tabağımdan
Daldaki kuşa baktım
Kuş dalda
Ort hallice pusuda
Akşam yemeğim tabağımda
Zayıf kedi yanımda
Kuyruk sallamakta
bir o yana
bir bu yana
Birazdan
Kuş havalandı
Şişman kedi
Kesti artık yutkunmasını
Diğeri hızla inerken daldan
Bir lokma et
Kaydı parmaklarımdan
Kaptı zayıf olanı
Yalayıp yuttu
Kimse görmeden.
| 96 |
2.Bölüm Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Lavsın bir volkansın sen-kalbimizde iksirsin
Mazlumun sığınağı-kahraman cihangirsin
Gönüllerde sevdan var-öyle güzelsin birsin
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Dağ ve taşı delerek-toprağı eleyerek
Cehaleti yenerek-konuşup gürleyerek
Başka bir şey söylemem-ses verip meleyerek
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Bak ellerim bembeyaz-az bulunur o dengin
Koşarak geliyorum-tarih boyu var cengin
Yeşiline hayranım-çok güzel senin rengin
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Kollarını aç bana-türkü yakacak mısın
Dert çekmeyen anlamaz-bize bakacak mısın
Mutluluk ile neşe-gönle akacak mısın
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Sıhhat güzelliklerin-aşkın ve hürriyetin
Tarihten günümüze-sağlamdır cemiyetin
Seni sevenler merttir-görülür emniyetin
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Senle ağladım güldüm-ateş yaktım oynadım
Gerçekten epey coştum-bir su gibi kaynadım
Çay ve derende yüzdüm-dostlarımı sınadım
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Daim çalışmalısın-budur önce ödevin
Buralardan geçersen-Alaçam’da hemen in
Eller birleşir ise-vatandaşım çok sevin
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Senin ile yoğrulduk-senin ile kavrulduk
Bizler burda yaşadık-hep kendimizi bulduk
Neşe sevinç üzüntü-mutluluk ile dolduk
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Gönlün kırık olmasın-yüzünü ileri tut
Sesin duyurulacak-çalacağız saz ve ut
Sporda önde olun-geri dönmemeli şut
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Yükseklerde yeşillik-aşağıda deniz var
Burada yaşayanda-bulunur sevinç ve ar
Gömleğimiz bizlere-şimdi geliyordur dar
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Kalkınmada öncelik-ilçeler arasında
Bizler de olmalıyız-öncelik sırasında
Şu anda sıkıntı çok-acı var yarasında
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Seninle yaşıyorum-ağaç çiçek peteksin
İsmin duyulmalıdır-bizim için hep teksin
Üstünde yaşayana-ezelden beri beksin
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Pehlivanlar güreşir-gör yeşilliklerinde
Her sene tekrarlanır-Geyik Koşan yerinde
Öyle coşkular vardır-insanında erinde
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Geyik Baba Türbesi-var Hüseyin Dede' miz
Bölgede tanınırlar-onlar bizim edemiz
Birlikte yaşıyoruz-dolmamıştır vademiz
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
| 352 |
Aşk anektodları
& Aşk duvara tostlayacağını bile bile gaza basmaktır. & Aşk çingene çocuğudur alabildiğine gününü yaşayan. & Aşk sevinçtir mutluluğa coşturan. & Aşk hayattır gerçek olan. & Aşk acıdır zaman zaman yüreğini sızlatan. & Aşk alkol gibidir,damarlarını ısıtan,hayatı ruhunda demleten. & Aşk sevgilimdir baktığımda gözlerine gecemi aydınlatan & Aşk deniz feneridir, herkeze yol gösteren. & Aşk şiirdir bembeyaz sayfalara ruhumuzu yansıtan & Aşk saygı duymaktır,hoşgörü ile sarılmaktır hayata. & Aşk tartışılmaz yaşanır,doya doya çılgınca. AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR DERLER AMAAA BİLMEZLERKİ O İÇİNDE YAŞATIR YAŞAMI.... DAİMA AŞK'LANARAK SARILALIM HAYATA Selçuk Sen
| 91 |
Acıkır Temizlendikçe Kalp…
Kalp temizlendikçe acıkır,canı ölüm yemek ister,Beden gıdaya muhtaçtır,ruh Allah'a,İnsan okudukça öğrenmek, yazmak ister,Beden ilme muhtaçtır,ilim Allah'a.Dünya meşekkatlidir çoktur dertleri,Elemin yüzü yeri yırtar,toprak kanatır elleri,Sabretmenin öyle çokturki hünerleri,Susmak söze muhtaçtır,tefekkür Allah'a.
| 33 |
Isimsiz
Mutlu olmaktı herşey,
Oysa içim hala kan ağlıyor!
Gurur neymiş ki;
Bu kadar acıtan gurur mu?
Hayır elbette ki aşk!
Aynalar küsmüş bana,
Hiçbirşey gülmüyor buralarda.
Sevgi yüce, sevgi acımasız,
Sevgim hep isimsiz bir diyarda!
Kan ağlıyor isimsiz kalan sevgim.
Gün geçtikçe azalıyor gözyaşlarım.
Güçleniyorum, direniyorum ama beyhude!
Dayanmak zorundayım bu gözyaşı seline.
Çağırıyorum o yari kollarıma.
Gelmiyor, kanıyor yaram yine!
Şu ki hayal ise yarim;
Giderim, kollarında hayal olmak isterim.
Bir hayal ki; hayal olmak,
Bana kalır sevgisiz yaşamak! (25.11.99)
| 82 |
Hasretin Üşüyor Şimdi 1
Hasretin Üşüyor Şimdi
1Dağ çiçeğim,ağlamak istiyor yüreğim
Bir çocuk gibi nazlıyım şimdi
Uyan kederler içinde uyandım
Bir rüzgar gibi esiyorum şimdiDağ çiçeğim,ağlamak istiyor yüreğim
İçimde serin bir şafak büyüyor şimdi
Uyan kuşlar son kez ötüyor biz varken
Hasretin üşüyor içimde şimdi
| 45 |
Dert Ve Ben
Zaman olur, öyle yükselir ki âh u zârım
Mecnûn'un feryadı, feryadımdan geri kalırGece, karanlık kisvesinde; hava buz gibi
İliklere değdi ayaz.. ıslık ıslık tipiZaman cenderesinde ezilir efkârım
Melûl, mahzun.. bana da hüzün nağmeleri kalırGece, karanlık kisvesinde; hava buz gibi
İliklere değdi ayaz.. ıslık ıslık tipiDert ve ben.. hüzün nağmeleri.. ağlamak kârım
Ses sadâ yok.. gece, gündüzümü tutsak alırGece, karanlık kisvesinde; hava buz gibi
İliklere değdi ayaz.. ıslık ıslık tipi...21.04.2002
Pazar
| 73 |
Kolaysa Gel
O kadar kolay ki bir gülü kopartmak,
O kadar kolay ki bir kula tas atmak,
O kadar kolay ki bir insanı kırmak,
Kolaysa gel, kendine dost bulmaya bak.O kadar kolay ki, sairleri üzmek,
O kadar kolay ki hizmetkarı yermek,
O kadar kolay ki, sevenleri silmek,
Kolaysa gel, kendine dost bulmaya bak.Neden bilir misin dost sayısı azdır?
Dostlugu ayakta tutan olan hazdır.
Kacılmaması gereken onda nazdir
Kolaysa gel olmadan yasamaya bak,
| 72 |
Sessizlik Var Üstümde
Sustum
susuyorum
belki susmaya devam edeceğim.
Kimbilir?
Belki de birgün haykıracağım...
Ama şimdi
sessizlik var üstümde
bir de sensizlik.
| 22 |
İrfan Denizinden Bir Damla 006 KAFİRE CENNET
KAFİRE CENNET Rabbim sana vadetmiş, nice sonsuz nimetler.
Dünyada bulunmayan, sınırsız saadetler. Mü-min fani dünyada, saraylarda yaşasa,
Bir kıymeti varmıdır, bir gün yok olacaksa.Onun için Peygamber, dünyaya demiş siccin,
Şu yalancı dünyaya, insan aldanır niçinBu dünya Kafir için, dolu olsa bin dertle
Şükretmeli bu hale, cehenneme nispetle, (EDDÜNYA SİCCİNÜL MÜ-MİNİ VE CENNETÜL KAFİR.)
Dünya Mümine cehennem, kâfire cennet gibidir. (ahiretteki konumlarına göre.)
(Sahih-i Müslim, Kitabu’z-Zühd 1, Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’z-Zühd 16.)Sakın dünyanın basit geçici ve aldatıcı güzelliklerine kanmayınız, takılıp kalmayınız. Sizi dünyada arayıp ta bulamadığınız ve bulma imkanınızın olmadığı ruhunuzun yaratılmış olduğu sonsuz nimet ve saadet diyarı olan ebedi cennet bekliyor. O cennet ki Ehlullahın tarifi ile
“ DÜNYNIN BİN SENE MES-UDANE HAYATI
BİR SAATİNE DENK GELMEYEN CENNET VE CENNETİN DAHİ BİN SENE MESUDANE HAYATI BİR SAATİNE DENK GELMEYEN RÜ-YETİ CEMALULLAH” bekliyor. Cennetin sonsuz güzelliklerin ve sınırsız saadetlerin yanında yüz tokat vurmadan bir üzüm yedirmeyen, çokluğunda zahmet, yokluğunda hasret yaşatan şu dünya cennet ile mukayese edildiğinde elbette CEHENNEMDEN FARKSIZ kalır. Kâfir için ise iş tam aksinedir.
Öyle bir ateşten sakının ki yakıtı taşlar ve insanlardır 2/24 denilen ve ölümün olmadığı elemin azap olduğu, sonsuz bir cehennem hayatının yanında dünyanın tüm ızdırapları elbette cennet kadar rahat ve güzel görünür. İşte efendimiz bize sözü edilen insan ruhunun yeteneklerine uygun sonsuz ve sınırsız cennet lezzet ve saadetlerini kazanma adına sonu pişmanlıklar ile dolu dünya hayatının geçici güzelliklerine aldanıp gönül kaptırmamamız; cehennemin dünya sıkıntıları ile mukayese imkanı olmayan azap, elem ve sıkıntılarını dikkate alarak ondan ciddi manada sakınmamız için ikaz ve irşatları ile kıyamete kadar gelecek bütün insanları anlamlı ve amaçlı yaşamaya gafletten uyanıp ebedi azaptan kurtulmaya davet için hakikat bahrinden bir inciyi insanlığın nazarına sunmuştur. Allah cc. cümlemizi Kur-anı anlamaya, Resulünün kıyamete kadar dünya ve ahiret yolculuğumuzda önümüzü aydınlatan hayat bahş sözlerini dinlemeye, dikkate alıp yaşamaya muvaffak kılsın. Son nefese kadar hidayet üzere yaşayıp Resulünün şefaatine nail eylesin. AMİN
| 312 |
Soru
Gittikten uzunca bir sure sonra,
Bana Nasilsin diye sorman;
Reha Muhtarin bir Kazazedeye,
Aci varmi Aci diye,
Sormasi kadar Sacma ve Aptalcaydi....
| 23 |
Acı Islıklarıyla Yeller Esiyor Şimdi O Yerde…
Yıktın;
Üst üste duran bir taş kalmadı
Bir zamanlar bahçesinde gezindiğimiz surlarda…
Bahçe yok, bahçevan yok
Ne peri kalmış, ne prenses
Ne gül kalmış, ne çiçek
Acı ıslıklarıyla yeller esiyor şimdi o yerde…02.11.09
Çınar DELİRUH
| 42 |
Neye Yarar
Saklasa da sözlerim
Gizleyemez derdini
Gizleyemez gözlerim
Deli gibi sevdiğiniİçimde bir sevinç var
Senelerdir tatmadığım
Bir burukluk bir heyecan
Doyasıya yaşamadığımBir yanımda doğrular
Hatalarsa bir yanımda
Aklım yapma diyorsa da
Gönlüm bir kez düştü aşka
Şimdi ne söyleseler
Aşka dair bilinen
Şu yalan dünyada ne var
Yaşamadan öğrenilenNe kavga ne ümitsizlik
Ne ağlaşan insancıklar
Ne de başka düşüncem var
Bir duygu kasırgası bu
Sardı bütün benliğimi
Karşı koymak neye yarar
| 72 |
Güllerin Gülü (Rasûl' e Akrostiş 4)
G üllerin gülü, gönüllerin sultanı,
Ü stüne rahmet yağmış nurlu peygamber,
L âlezârın en mübarek lâlesi,
L ebler titrer aşkınla kutlu peygamber.
E mînsin, halîmsin, dürr-i yektâsın sen,
R ıdvânın en aziz konuğusun sen,
İ krârım, ifâdem, düşüncemsin sen,
N âçâr kaldım sensiz nazlı peygamber.
G âfiliz, mücrimiz, hatalıyız biz,
Ü zgünüz, halsiziz, perişanız biz,
L âliz, âmâyız, yaralıyız biz,
Ü lfetine hasretiz ulvî peygamber. Nisan 2007
| 73 |
Anadolu Türkiye Türkün
Demesen de Söylemesen de bu vatan Türk'ün
Mozaikmiş Yok kozmopolit anlamam ben türküm
Toprağın adına Anadolu vatanın adı Türkiye dedim
Bu vatanın isminden belli Anadolu Türkiye TürkünMalazgirt meydanında vatanın tapusunu kestik
Alpaslan la Anadolu toprağına ilk adımda attık
Büyüttük Selçukluyu büyük mü büyük çınar yaptık
Bu vatanın isminden belli Anadolu Türkiye TürkünAnadolu’yu Vatan yapmamız için şehitler verdik
Aç susuz olarak bütün cephelerde savaş yaptık
Gördüğün Çanakkalede biz destanlarda yazdık
Bu Vatanın isminden belli Anadolu Türkiye TürkünKimse karışamaz bu milletin Türklük olan özüne
Anlamak istersen in tarihin de çok derinliklerine
Nasıl bir millet olduğunu anlamak için bak arşivine
Bu Vatanın isminden belli Anadolu Türkiye TürkünHalil ÇOLAK 11.01.2010
ANKARA
| 110 |
Emekçinim Senin İşçinim Seni İşleyecek Dal Dal
dağ sırası aştım öperken yüzünü
aldı beni gençliğimin bitişi uzuncacık
savunmasız çocuklar gibi sevdim seni
kenti çevreleyen korkuydu aşksızlık
korkuyu yendik biz işçi köylü yek emekçi
leyla dedik ille leyla çoğaldık fabrika fabrika
toprağımızı düşledik toprakla sarmaş dolaş başak dalı boylum naz etme gel barışalım
koklaşalım iş makinasında grev meydanında
kıpkırmızı dişlerinin gülüşü olsun gelincik çiçekleri
sen yaratmadın mı sofraların güzelliğini çile çile
sen kur ya yeniden dünyayı paylaşmaklı eşit passız
aaaahhh güneş ne güzel gülüyor güzel vatan
emekçinim senin işçinim seni işleyecek dal dal
demir demir okul okul meydan meydan yol yol
özlemleri aştık eylem iklimindeyiz yarin yolunda
biz karşılıksız vereceğiz terimizi toprağa yaprağa çarka
alacağız emeğimizin hakkını tartmak için gülle gülü
he de gülüm bi he de çoğalalım sokak sokak açık sözlü
saklımız gizlimiz yok alınterinin çocuklarıyız inci inci
anamızdan öğrendik uzaklara ağlamayı sade kınsız
ekmekten çok sevdik ekmeği paylaşmayı tatlı bir türkü gibi
esmer sarı kız kızan vurduk umudumuzu yola yokuşa
| 161 |
Ah nedir zaman?
Ah nedir zaman? Yıllar, mevsimler, aylar ve günler
Saniyeler, dakikalar ve saatler
Ah nedir zaman?
Dilimlere parçalanmış mekânlarda yağmalanmış
İnsan anlarında ölçülmüş vede tartılmış
Gecenin karanlığına ve güneşin aydınlığına karışmış
Bir ağaçtan beşik ve bir ahşap tabutun hayatlarına taşınmış
Bir avuç toprak
Ah nedir zaman?
Bir metre kumaş?
Pürüzsüz ciltlere tebessüm buruşmuş tenlere hüzün
Zaman
Bir sahipsiz yolcu, zaman bir sonsuz ayrılık
Zaman nedir zaman
Varlık bilmecesinden bir kaçış limanı
Ölüm balosuna bir sessiz seyahat
Bir ölçülü nasihat.
| 81 |
Şiirin Dili Ve Rengii
Şiirler güller gibidir
Her biri ayrı dillidir
Sarısı ölüm
Beyazı evliliktir
Bir tanesi vardır ki
Aşkın asil rengidir..
Barış Kısacık
| 24 |
Nefret Ediyorum
Herşeyden nefret ediyorum
Bu kadınlardan,erkeklerden
Bu dünyadan,sonsuz evrenden
Nefret ediyorum;
Beni aldatandan,hor görenden
Aşkımla oynayandan,sevgimi az görenden
Nefret ediyorum;
Senden,senin gibilerden
Ve...
Kendimden,varoluşumdan...
| 25 |
Dörtlük 271
Güneşin doğuşuyla yürekler aydınlansın
Sevgi dolusu günler sizlerle kucaklaşsın
Barış ve mutlulukla herkes huzurlu kalsın
Günaydın derken size uyanmayan kalmasın
03.06.2009/OLTU
| 23 |
Yalnızlık Hat Safhada
Yine yalnızım kalabalıklar içinde
İnsan çölünde yürüyorum
Her adımımda sanki daha bi susuyorum yalnızlığa
Soluk dükkanların yalancı ışıkları aydınlatıyor sokakları
Tıka basa otobüsler kaçıncı seferlerindeler bilemem
Yalnızlık gişe rekorları kırıyor hayat sinemasında
Güzel kızlar kızlar yalnız bakışlarla vitrinlere aşina
Dört boşluk karşıda güle oynaya
Terbiyesizlik en uzun diz üstü
Yıldızlar dökülüyor Marslara
Bir çocuk kardeşinin çıplak ayağını ovuyor diz üstü
Karanlık köşelerde kalmış barınaklar sırıtıyorlar
Ve garip bir çığlıkla eşlik ediyor soğuk esinti
Yalnızlık yolun başında kışkırtıyor sevişmeyi
Fanteziler otobüs duraklarında
Sonra hayal dünyasında
Yalnızlık yolun sonunda sömürüyor hayalleri
Sevişme arzusu yalnızlık pazarında
Düşünceler kilitlenmiş
Sevgi vasat
Yalnızlık hat safhada (26.01.2000)
| 104 |
KUVAYİ MİLLİYE NEDiR?
Kuvayi Milliye, Milli Kuvvetler anlamında kullanılmaktır. İzmir’in Yunanlılarca işgal edilmesi (15 Mayıs 1919) ve Anadolu’da ilerlemeleri üzerine ülkemizin bütünlüğünü korumak, birlik ve beraberliğini sağlamak amacıyla kurulmuş teşkilatlardır. Kuvayi Milliye, orduyla işbirliği yapan, Kurtuluş Savaşının ilk çete ve silâhlı savunma kuruluşlarıdır. Kuvayi Milliye ismi, sadece İzmir Bölgesindeki silâhlı kişilere söyleniyordu. Daha sonraları vatan sathındaki bütün milli mücadele hareketine katılan birliklere denilir oldu. Bölge bölge örgütlenen halkın, düşmana tepkisi olarak ortaya çıkan bu örgütler, İzmir Bölgesi’nin efelerinden, Güney ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinin çetelerinden oluşuyordu. Milli Mücadele’nin başlangıcında Kuvayi milliye bölgesel olarak ortaya çıkmış iken Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra birleştirilmiş, I. İnönü Savaşı sırasında da düzenli bir ordu haline getirilmiştir. (10 Ocak 1921)
| 116 |
Doğum Günü
teşekkürüm
'dünyamız geçici bahçe' diyene
çiçekleri
doğum günü meleğineiyi ki varsınız, iyi ki doğdunuz
her doğuşunuz kutlu
her umudunuz mutlu
her varlığınız sağlıkla müjdelensin
sevgili Mart 2007
| 29 |
Başınıza Taş Yağa
Taş yağa başınıza!
Başınıza taş yağa…
Kutsal toprakların çocuklarını,
Naçar ettiniz utanmadan,
Göçer ettiniz sıkılmadan,
Unuttular mutluluğu,
Dertleri içer ettiniz…Taş yağa başınıza!
Başınıza taş yağa…
Kâhta bir garip taşra ilçesi,
Bırakıldı kaderiyle baş başa…
Koca bir köy şimdi,
İşsizlik yoksulluk limanı,
Dertlerle dolu bir koy şimdi…Taş yağa başınıza!
Başınıza taş yağa…
Öttürdünüz palavra borusunu,
Süründürdünüz peşiniz sıra,
Muhtaç ettiniz kuru hasıra…
Cennet Kâhta’m yiğit Kâhtalım,
Dertlerle girdi yirmi birinci asıra…Taş yağa başınıza!
Başınıza taş yağa…
Nemrut’tur dünyanın sekizinci harikası,
Yanı başında baraj gölü,
Petrol fışkırıyor dağı ovası…
Bir lokma ekmek uğruna,
Mevsimlik işçi binlerce fukarası…Taş yağa başınıza!
Başınıza taş yağa…
Nedir bu insanların günahı,
Gelsin güzel günün sabahı…
Bitsin yoksulluk,
Kar gibi erisin dertler,
Mutlulukla kıysın canlar nikâhı…
| 121 |
İstanbul 2
Bir sevdamı bilmem sana ameller
Rusundan,Yunan dan uzanan eller:
İçten içe aşık sana gönüller
Gönüller de sen varsın; tarih İstanbulSahibisin sen kutlu müjdenin,
Top, kılıç,silahta, saklı; değerin
Konup ta göçtüğü onca milletin;
Tarihin de sen varsın; tarih İstanbulAvrupa, Asya iki yanın sur,
Boğazların akar,gönüllere kur,
Marmara, soluksuz ismini okur:
Tükenmez nefessin; tarih İstanbul,Seni anlatmaya, yetmez mısralar,
Dil bükülür düşer,doymaz bakışlar
Ezelden,sonsuza sırrı nakışlar
Çözülmez desensin tarih; İstanbul
| 69 |
Nisbet
Salkımlanır mor sümbül uğrasaydın ah bülbül
Sürseydin o sefayı tegafül etse gonca
Susar naz kasidesi, kibrine yenilir gül
Kan sızar yaprağından pervaneler yanmasa
| 24 |
Bekle'me'
Sevmek mi zor, sevdiğine sevgini hissettirmek mi,gerçek aşk hiç sizin yüzünüze gülümsedi mi?
Yüzü esrarlı, sözleri yalan, adına aşk denilen her duyguya alıştırıldık, kandık. Belki de “bilerek” kolayımıza geldi “aşık” olmak. Hissetmek yerine sözcüklerle avunduk. Bazen bir bakışa, bazen pembemsi dudaklarda takılı kalan gülümsemeye iç geçirdik. Ulaşılmaz olan her yabani çiçeğin peşinden sürüklendik. Gün batımı hızında aşklar yaşattı hayat bize, kabullendik. Dili zehir tadındaki her şeyi aşk kadehine koyarak yudumladık, aldandık. Gerçek gibi yaşatılan yansımasız eğreti duygulara, ödünç sevdalara yenik düştük. Tükendik…
Utangaçtır oysa ki aşk; dili tutuk, yanakları al al’dır. Yaldızlı sözcükler yavan kalır, kaldırıp başını bakamaz açmamış gülünün, gül yüzüne. Değdiremez kirpiğini sevdiğinin cemaline. Suskun ve içlidir… Kaç satır tüketir, kaç şarkı besteler… Kalemler, tükenir sözler kifayetsiz kalır; ama aşkını anlatacak sözler hep eksiktir, yarımdır sanki. Dil devreye girince bozulur o ummana boylu boyunca uzanan büyü.
Sözler; yerini gülen nemli bakışlara bırakır, dil artık hükmünü kaybetmiştir. Vaatler veremez sevdiğine, yarına çıkmaya mecali yokken, onunla geçirilecek bir dakikaya teslimdir artık çaresiz ve tutsaktır gerçek aşkı tadan yürekler.
Bizler sevmeden sevilmeyi, beklentisiz teslimiyeti hiç öğrenemedik.Sözler tükettik ardını düşünmeden
Aşkı baki bildik yanıldık.
Yalanlarımıza biz bile inandık
Sevgiyi tükettik
Gerçekle yalan arasında gidip geldik.
Kandırdık / kandık bile bile
İnanmışlıkla, vurdumduymazlığı
Kardeş bildik.
Sevgiye eş koştuk beklentileri
Hep bir şeyler bekledik,
Karşılıksız sevmeyi öğrenemedik
Aşka denk her duyguyla yetindik
Bittik / yenildik! ...
Bizler sevmeyi hiç öğrenemedik. (19.10.2006)
| 228 |
Mor Yıllar
Gölgeler sığındı kaybolmuş yılların arkasına,
Gizlenen duygular saklandı mevsimler boyunca,
Umutlar söndü bir bir sokak lambalarında,
Hasretti, özlemdi derken geçti yıllar boşuna,
Mor yıllardı hep, yüreğimi kaplayan akşamlarda.Geceler bitmez derken, sabah oldu anlamadan,
Baharı beklerken, kış geldi bana sormadan,
Leylekler yeni göç etmişti oysa İstanbul'dan,
Bak dönüyorlar nekadar çabuk geçti zaman,
Mor yıllardı hep, umuda kucak açtıran.Bir deli nehir gibiydin akmıştın yüreğime,
Kızgın lavlar arasında kalırdım dinlediğimde,
Sevmekten utanılır mı utandım işte,
Herşeye meydan okuyan aşk nerede,
Mor yıllardı hep, kucaklaştığım sensizlikle.Acılar yoğurdu, acılar bitirdi acılar mahvetti bedenimi,
Yıllar morluklar oluşturdu yüreğimde, sönmedi gitti.
Acıların kadını oldum durmadan, anlamadın ki,
Sevgiydi özlemim, sevgiydi hasretim,
Mor yıllardı hep, sevgiden beklentim.Aşkımdın arkadaşımdım sevgimdin birzamanlar,
Ağlama diyordun geçecek bu zor yıllar,
Geçmedi canım esir etti yüreğimi, esir etti kaderimi,
İçinden çıkılmaz bir hale getirdi sevgimi,
Mor yıllardı hep, duygularımı köreltti.
| 139 |
Keşke
Hep deriz ya keşke
Bu gün gelmeseydim keşke
Seninle karsılaşmasaydım keşke
Hayat yaşam olmuş hep keşkeGelen gideni aratıyor hep keşke
Çalan çırpan olmuş keşke
Ömür bir hayal olmuş yaşam keşke
Gönül para olmuş insan keşkeDoğruluk yalan olmuş dürüstlük keşke
Akıl baki olmuş fikir keşke
Adalet hursan olmuş kılıç keşke
Masallar betmen olmuş Nasrettin hoca keşkeAllahsızlık (haşa) moda olmuş imana keşke
Alilik,Ömerlik, unutulmuş adalet keşke
Keşke, keşke her gelen bu düzeni değiştirecekse
Hal kalmadı bizde keşke
| 76 |
Okul
Okul Güneş gibi Nasıl mezun olacağım bu okuldan
Elifte yanıldım
Silin kaydımı
Bu okul bana göre değilmişVarsın yolu yokuş olsun
Şu yaşlı halimle katlanırdım
Bu okul okunmaz
Silin kaydımıBeşikten mezara kadar okul
Okumalı insan dese de her öğütçü
Bu okul okunmaz
Silin kaydımıKıymetlidir diploması bu okulun
Bana ne
Erişemeyeceği ciğere kedi
Mundar dese yeridir
Silin kaydımı
| 57 |
Yoksullarla Dayanışma Haftası
Çok şeyi bulamayan yoksulluk açlık demek,
İyi beslenememe sokağa düşmek demek…Tedavi olamayan yoksulluk, azap demek,
Barınağı olmayan eğlenemeyen demek…Rab’bim yoksul kılmasın hiçbir mahlûkatını,
Açlıkla denemesin korusun kullarını…(2012)
| 30 |
Hangisi Doğru
Sevgi güzellik ister gülüm,
Güzellik emek ister!
Güzellik tende değil, gülüm
Yürekte ateş ister! ! ! ! ! ! ! ! Güzel sevilmek ister gülüm,
Sevgi emek ister!
Sevgi sözde değil gülüm
Özde yanmak ister! ! ! (07.07.2005, İstanbul)
| 41 |
Sabrıma Otağ Olmuş Yüreğimde
Tuttum nabzını gecelerin,
Gündüzleri ninnilerle uyuttum.
Sabrıma otağ olmuş yüreğimde,
Binlerce güzellik büyüttüm.
| 17 |
Affet Beni
Yüreğimde sevgine özlem, hasret yangınları
Söyle “ Kim aşabilir aşk olmadan enginleri? ”
Ah Duymuyorsun beni… Dileğime uymuyorsun
Söyle” Gel desem gelecek misin kalmadan dargın? ”
Suçlamak çok kolay, aşkta kin duymak var mı?
Kış bile kalsa üç ay kalır dururken kucakta
Kar basarken acıya, hasret koyarmış soğukta
Sonra bahar deyip yağarmış nisan yağmurları
Dökülünce toprağına, yarine kavuşurmuş
Lakin dalgası Karadeniz özlemi Akdeniz
Umman masmavi bağrında yaşama alışırmışBöyle kalacaksan… Ömrümden ömür çalacaksan
Özleminle her an acına nasıl dayanırım?
Affet beni yar, kalbime umut aşk salacaksan
Seninle bir ömür yaşamaktır en son kararım
| 94 |
KiRaCıLAR OLmAsA
Ev sahibi kiraya, durmadan zam yapıyor,
Köpek yemez parayı, adam ona tapıyor.
Beleşi çok seviyor, ne bulursa kapıyor.
Kiracılar olmasa, ev sahibi de olmazEv sahibi sabırsız, kiracıya çık diyor,
Zavallı, başı önde, evden çıkıp gidiyor.
Sokaklarda aç susuz, hayata kahrediyor,
Kiracılar olmasa, ev sahibi de olmaz.Yardım etmek sevaptır, darda kalan insana,
Adamcağız çaresiz, ev sahibi duysana.
Kiracıyı fırlatıp, sokağa atmasana,
Kiracılar olmasa, ev sahibi de olmaz.Kiracı da insandır,küçük görme sen onu,
Biraz eksik almakla, gelmez dünyanın sonu.
Sendeki bu mal hırsı, şeytanın bir oyunu,
Kiracılar olmasa, ev sahibi de olmaz.Bu dünyada kiracı, değilmiyiz hepimiz?
Mülk Allah'ın elinde, bizler emanetçiyiz.
Emanetin başında, sürekli nöbetçiyiz,
Kiracılar olmasa, ev sahibi de olmaz.
| 111 |
Sır Taşı
Cennet bağdır hak ile
Bağ nimettir hep dile
Bağ bahçedir hak yolu
Ona değer her çileCennet irem mer işi
Mer emirdir o neşi
Tarhan dede ağa bek
Taşır haktan sır taşiCennet olur bağ ile
Kalpte ulu dağ ile
Dağla bağ kuran daim
Yaşar çağ be çağ ileCennet inşası bağda
Yapılır arzi çağda
Eser olur tuğlalar
Şüphesiz ulu dağdaBrahma tinler tümü
Altındağ olimpus mü
Gerçekte ondan büyük
Yok imiş hiç bir gemi
| 73 |
Kırmızı Ruhlu Adam
Kırmızı bir ruhun var senin adam
O ruh mavi bir kadını hiç kucaklamayacakKırmızı bir ruhun var senin
Siyahım deme bana
Deli olacağım şimdi
Ne riya
Ne bu rüya
Kırmızı bir adamsın sen
Beni yok
Kendini yalan sayma
| 40 |
Bunun Adi Gurbet
Gözyaslarim cözulunce,
yuregime bir kar yagar ince ince...
Icim sizlar, `evim, yurdum, askim` deyince!
Zaman gecip beklenen gun gelmeyince,
dilime dolanir tek bir hece:
Gunduz, gece,
Cözulmemis bir bilmece!
Gulmece,
Aglamaca,
Haykirmaca...
Bunun adi
GURBET,
GURBET,
GURBET be amca! 24/01/2004 (Nödinge-Göteborg)
| 44 |
Ay Yıldız Bayrağımsın-şehidimin kanısın Bütün Türk Milleti’nin-sonsuza dek canısın
Geçmişten geliyoruz-budur bizim çabamız
Uğruna canı verdi-anne çocuk babamız
Seni yaşatacağız-budur Türk’ün emeli
Sağlamlaştı Seninle-bu vatanın temeli
“Ay Yıldız Bayrağımsın-şehidimin kanısın
Bütün Türk Milleti’nin-sonsuza dek canısın”
Yollarımıza çıkan-engelleri aşarız
El birliği içinde-çağa doğru koşarız
Kirli eli kırarız-elleyemezler Seni
O nazlı süzülüşün-mutlu ediyor beni
“Ay Yıldız Bayrağımsın-şehidimin kanısın
Bütün Türk Milleti’nin-sonsuza dek canısın”
Önlere çıkan engel-topluca süpürürüz
Tarihten itibaren-bizler daima hürüz
Herkes şunu öğrensin-bugünü ve yarını
Emrine amadeyiz-şu an veririz canı
“Ay Yıldız Bayrağımsın-şehidimin kanısın
Bütün Türk Milleti’nin-sonsuza dek canısın”
Bizler Senden güç aldık-benziyoruz kayaya
Sevgini yazacağız-hem Marsa ya da Aya
Yolumuza çıkanlar-hepten ezilecektir
70 milyon milletiz-bilinmelidir tektir
“Ay Yıldız Bayrağımsın-şehidimin kanısın
Bütün Türk Milleti’nin-sonsuza dek canısın”
Yüzümüzü çevirdik-Senin aydınlığına
Huzuru veriyorsun-canım aziz vatana
Yeryüzünde güneş var-bendeki güneşse bir
Esenlik içersinde-yaklaş da içine gir
“Ay Yıldız Bayrağımsın-şehidimin kanısın
Bütün Türk Milleti’nin-sonsuza dek canısın”
Kara sevda gibisin-işledin içimize
Dalgalandığın anda-son verirsin krize
Türk Milleti emrinde-elinde bekler silah
Öğretmen Hasan söyler-saldıranlar çeker ah
“Ay Yıldız Bayrağımsın-şehidimin kanısın
Bütün Türk Milleti’nin-sonsuza dek canısın”
| 168 |
Yalniz Ben Ve Sen
Bir mesafe koysam insanlara,
Yalniz ben,
Ben olsam bu dünyada.
Bir mesafe koysam kendime,
Yalniz sen,
Sen olsan dünyamda.Sessizlik çökse günüme,
Sessiz,
Yalniz benim,
Benim haykirisim duyulsa.
Sessizlik çökse geceme,
Sessiz,
Yalniz senin,
Senin sesin gelse kulagima.Umutlar dogsa umutsuz hayatima,
Ben,
Yalniz ben kurtulsam.
Umutlar batsa umutsuz yasantima,
Sen,
Yalniz sen olsan,
Renk katsan karanlik dünyama.24-04-2007 02:35
| 61 |
Ağustos Rüzgarı
AGUSTOS RÜZGARIGül dalında son yazdığım nameler açar gönül ayında.
Baharı beklemez tomurcuklarım açar dize dize.
Ağustos harında yanan bir ben miyim?
Gelinim, akduvaklı yarim, yaz rüyam...
Gül tenine müptela, ellerini muhtacım.
| 33 |
Ay lele 3
Sorma lele sorma,yamandır halım,
Kesilmiş qanadım qrılmış dalım,
O nazlı canandan üzülmüş elim.
Dağ daş üzerime gelir ay lele.Gönül ırmaxları bulanığ axır,
Bir amansız sevda canımı yaxır,
Bazen öz adımda yadımnan çıxır,
Gören bele metel qalır ay lele.Bağlandım ürehden qopa bilmirem,
Ondan ayrı asla yapa bilmirem,
Ne çara özümü tapa bilmirem,
Gözlerim uzağa dalır ay lele.Quruyan bağımın bahar dalıydı,
Behişt baxcasında cevher balıydı,
Matemli dünyamın elvan gülüydü,
Bu can yavaş yavaş ölür ay lele.Naçaram qalmışam yalnız başıma,
Sızı girmiş sol böğrüme döşüme,
Duşman bile acır bu göz yaşıma,
Doslarım üsdüme gülür ay lele.Cevdet Altay …12.03.2016….10.25
| 98 |
S Ü R e
Takvime baktıkça yaprak yırtılır,
İnsanoğlu her gün farklı tartılır,
Bazı kusurların üstü örtülür,
Verilen süreler çok çabuk biter.On beş tatil olur öğrenci mutlu,
Yaz döneminden de fazla umutlu,
Nice geçen bayram olsa da kutlu,
Verilen süreler çok çabuk biter.Okul döneminde olur kademe,
Kimi öğretmendir, kimi hademe,
Sakın ha askerlik geçer mi deme,
Verilen süreler çok çabuk biter.Otel, kaplıcada dahada kısa,
Emeklilik için bellidir yasa,
Masraflar arttıkça boşalır kese,
Verilen süreler çok çabuk biter.Araca binsen de verilir mola,
Mesafeye göre düşersin yola,
Zeki odaklandı aya ve yıla,
Verilen süreler çok çabuk biter.10-9-2014
| 95 |
MEZOPOTAMYA...
Ben Mezopotamya !...
Asya'nın nazlı kızı.
Bereketin, bolluğun ve sevdaların diyarı...Sevgi ve kin,
Öfke ve hırs,
Savaş ve barış bende anlamlandı.
Bende vücut buldu ruh,
Tarih benimle başladı...
Özgürlük göbek adımdır,
Dağlarımda ve ovalarımda,
Zümrüt yeşilinde
Ve güneşin sihirli renklerinde,
Rüzgarın o karşı konulmaz,
Muhteşem ritminde bir kısrak olur,
Fırat'la yarışır,
Dicle'de dinginleşirim..
Nemrut'ta kara kartalın kanatlarında
Tanrılara meydan okurum...
Eridu'da Gılgameş olur, Enkidu'yu ehlileştiririm,
Hammurabi olur 282 ile düzen getiririm...
Tanrıça İştar benimle aşık atamaz,
Çünkü özgürlük ve sevdanın pınarı benim..
Çünkü ben Mezopotamya'yım
Asya'nın nazlı ve biricik kızı...
Güneş;
Önce
Ve en güzel bende doğar.
Yayılır çekinmeden,
Çırılçıplak dolanır gün boyu
Ovalarımda, dağlarımda...
Kah bir kelebeğin kanadında,
Kah yeni doğan bir kuzunun yanıbaşında,
Bazen tohuma duran bir çiçeğin tomurcuğunda
Bazen de İzlo'nun doruklarında akşamı getirir...
Vedalaşırken batımda,
Mor gecede ayın en güzel yüzüne emanet eder beni,
Ertesi günde buluşmanın sevgi ve coşkusuyla...
Çünkü ben Mezopotamya'yım
Güneşin ve ayın maşuku...
İnsanlarım mert ve sevecen,
Çünkü benim suyumu içtiler,
Ekmeklerinde, sevgiyle büyüttüğüm başaklarım
Ayranlarında, sütümle beslediğim,
Mis kokulu otlarımın tadı var...
Çünkü onlar benim çocuklarım,
Ruhları bende bedenlendi...
Özgür, mağrur ve sevgi dolu....
Zamansız zamanlar,
Dokunulmamış zaman aralıkları,
Çağlar ötesi kültürler,
Atlar ve atlılar,
Diller ve dinler,
Gelenek ve renklerle,
Çocuklarımın içindeki evrenim ben.
Tıpkı;
Güneşin etrafında dönen dünya gibi,
Etrafımda sevgiyle, coşkuyla dönerler.
Geçmiş ve geleceği,
O an yaşatırım onlara,
Geçmiş ve geleceğe saplanmadan...
Ateş ve su;
Benim şahitliğimde evlendi,
Ateş sunakları,
İlk ve en önce,
Benim için yakıldı.
Gündüzlerin gündüz,
Gecelerin gece olduğu,
Uçsuz bucaksız,
Bir sığınak oldum çocuklarıma...
Kıl çadırlarda,
Yaşama yön veren rituellerde,
Hep baş köşede oldum;
Mırra;
Ateşin, suyun
Ve çocuklarımın
Hediyesi oldu bana.
Çünkü;
Yiğitlik,
Ahde vefa,
Barış ve hoşgörü,
Toprağıma ve insanıma verdiğim mayamdır...
Çünkü, Ben Mezopotamya'yım,
Asya'nın mağrur ve anaç kızı...
En iyi bağbozumları bende olur,
En iyi şarabı, en tatlı şırayı ben veririm
Belki de bundandır,
Benim topraklarımda aşk,
Sevmek ve sevilmek,
Şarap tadında olur...
Bundan değilmi ki;
Babil Kralı Nabukodonosor,
Sevdası için Mardin'den Şamran'larla
Şıra akıttı yüzlerce mil aşağılara,
Bundan değilmi ki,
İskender Zınnar'a ;
Prenses Fahriyye ve Ravza cennet bahçelere,
Şad Buhari Mardin'e yerleşir..
Timur, Kustus, Antonius ve daha nicesi,
Bu sevdanın peşinde topraklarıma kan bulaştırdılar...
İhanet ektiler topraklarıma;
Kelepçe vurdular çocuklarımın gözyaşlarına...
Dağlarımda ağaç bırakmadılar, çıplak kaldım,
Utanırım..ele güne karşı,
Utanırım.. aya, güneşe karşı
Çünkü ben Mezopotamya'yım,
Asya'nın nazlı ve özgür kızı...
İbrahim bende doğdu,
Sin Mabedinde aya ve yıldızlara yakarırken doğruyu buldu...
Zarathustra, Mani ve Yezidiliğe ben ilham oldum,
İlk Hıristiyanlara ben kucak açtım
Lorna ve Anastisiupolis ile, İslam'ın yolunu ben açtım
Dermetinan'da Hacı Kemal,
Kosar'da Hoca İhsan, Selman-i Pak ve niceleri İslam dediler;
Moşe Bar Kifo, Hanna Dolabani;
Hammara'da, Deyru'z Zafaran'da, Mor Mihail'de Mesih demediler mi?
Ekmeğim, suyum ve güneşim hepsine yetmedi mi?
Yetmedi mi? Zeytinim incirim ve narım...
Utanırım anamdan, kardeşlerimden, çocuklarımdan
Utanırım güneşten, aydan ve rüzgardan...
Utanırım, aç yatan bebelerden, dedelerden,
Utanırım, el kapısında iş dilenen civanlardan,
İçtiği suya pislik bulaşmış analardan, babalardan utanırım..
Çünkü ben Mezopotamya'yım
Asya'nın nazlı ve mağrur kızı...
Necat İLTAŞ
(1998)
| 492 |
Akdeniz Geceleri
düşüyor gecenin haylaz düşleri
deli dalgaların köpük seslerine
yüreğimsin / özlemim...
büyüdükçe güzelleşengözlerin...
mevsimlerin en mavisi
gümüşten desenler çiziyor
ipek kaftan giymiş hüzünlerimesevişmelerden geliyorum
akdeniz gecelerinden...
kıyısına vurdukça hırçınlaşan
uçurum sessizliğindeyimyüzümde yolların ayrılık türküsü
ödünç alıyorum bütün güzel düşleri
ve belki nin
hayallerini kuruyorum
| 46 |
Günahsız Aşk
Zamansız gözlerini ufka dikişin var ya
Beni benden edişin
Hesap vermeden
Sormadan
Söylemeden sevişin
Buğulu gözlerinde
Bakışların beni bırakır gider ya
Sadece
Sadece sen yokken kendime gelişim
Umulmadık bir yerinde hayatın
Ciğerlerini söküp atarcasına
Kalbindekileri haykıracakmış gibi
Karşımda duruşun
Ve bir kelime bile etmeden
Çekip gidişin
Ve susuşun var ya...Şakağıma dayanmış bir namlunun
Tetiğini çekmeyişin
Oluk oluk cana hayat veren kanı
Şahdamarda kesişin
Ve beni benden edişin
En yaşanacak zamanında
yaşanmamışlıkların
Çekip gidişin
Ve aşktan ölürken dahi
Sevmiyorum deyişin
Ve günahsız gidişin
Beni günaha sokar ya...
| 88 |
Özgürlük
Güneş haksızlığa uğrayanlar için yeniden doğacak,
Her solukta özgürlük ciğerlerine dolacak,
Bu hayatta elimizden alınan hak, adalet
Elbet son nefesten sonra yerini bulacak....
| 24 |
Deniz
Bir denizde boğulmak istiyorum
Boğulsam mı? Boğulmasam mı?
Bir deniz ki engin mi engin
Kimi an fırtınalı kimi an duru
Bir denizde boğulmak istiyorum
Bir deniz ki bir genç kız gibi
Ürkek, kıvrak bazen yeşil bazen mavi
Bir denizde boğulmak istiyorum
Boğulsam mı? Boğulmasam mı?
Bir deniz ki dalgalarında martılar
Bir deniz ki her an farklı artılar
Bir deniz ki üstünde siyah bulutlar
Bir denizde boğulmak istiyorum
Boğulsam mı? Boğulmasam mı?
| 72 |
“ACABA? ” dan Yoksun Beyinler
Ana-baba- eşine, kapıbir komşusuna güveni olmayan kişilerin bir parti, bir spor kulübü lider ve başkanına kayıtsız-şartsız güvenmeleri, her sözlerini doğru kabul etmeleri akılcı düşünceden mahrum olduklarını gösterir. Konu siyaset ya da futbol oldu mu, ‘aşkın olduğu yerde mantık olmaz’ anlayışıyla “ACABA? ”ya beyinlerinden çıkarmış kişiler, tek bir sinyal aldıklarında aşını-işini-eşini terk edip meydanlara, sokaklara dökülürler. Bu şartlanmış beyinlerde doğru ve yanlış, parti liderinin, spor kulübü başkanının doğru ve yanlışlarıyla anında örtüşür. Böyleleri, bu iki kuruluşun liderlerinin yanlışlarını onların liderlik koltuğunu bir başkasına kaptırdıktan sonra görürler. “Kılıç kimdeyse Süleyman odur” mantığı öne çıkarılır ve dün alkışladığını bugün yuhalar. “Acaba? ”dan yoksun beyinlerin hükmettiği vücutlar, siyasetten ya da spor kulübünden nemalananların organizasyonlarında figüran olduklarının farkına varmadan yerlerini almışlardır, alacaklardır. Bugüne kadar arkadaşlarını satmayacağını söyleyerek bir muhalif parti liderine taş atmayı da ihmal etmeyen, yemin krizini yaratan parti liderine alkış tutanlar, yarın gurubuyla yemin ettiklerinde yine alkış tutacaklardır. Görevini yapma özgürlüğüne sahip haber muhabirlerine, emniyet güçlerine şişelerle saldırarak onların özgürlüklerini engelleyen ve yargının tutukladığı zanlıya taraf olan bu “Acaba? ”dan yoksun kişiler, yarın bir başka liderin peşinden kayıtsız-şartsız koşacaklardır. Ha futbol fanatiği ha partizan; aralarında bir fark var mı? - Aşkımdan vazgeçerim, partimden asla, diyebilen ağızlara hükmeden kemikleşmiş beyinler. Ve bu topluma en büyük kötülük şartlanmış beyinleriyle olaylara peşin hükümle bakan köşe yazarlarından, TV kanallarında yorum yapan ‘sözde aydınlar’ tarafından yapılmaktadır.
| 223 |
Bir Gece
Bir GeceDünyanın telaşı sırtımda gezer
Yıllar yılı atamadım bir gece
Zerre kadar amma yükü çok ağır
Pazar edip satamadım bir geceAr duyarım söz bilmezin dilinden
Arı gibi bal edeyim gülünden
Sevdalıyken nazlı yarin elinden
Utancımdan tutamadım bir geceHapsolur mu gönüllerin neşesi
Her zaman gönüller sevda köşesi
İster misin uzun lafın kısası
Kafam dingin yatamadın bir geceAkıl vermiş dolandırır kimine
Dem katayım erenlerin demine
Kör Cafer GÜRHAN’ı kırklar cemine
Fırsat bulup katamadım bir gece 21.08.2004
| 76 |
Tatilde
Düşüncelerimi emanetçiye bıraktım
İstanbul'dan uzaklaşıp tatile çıktım
Şehrin boğucu kokusunun yerine
Çiçeklerin saflığını kokladım
Berrak bir gökyüzü sildi kalbimin bulutlarını
Gece bir yorgan gibi çökerken
Yıldızlar ısıttı içimi
Bir elim yağda bir elim balda der gibi
Bir elime huzuru aldım
Bir elime neşeyi
Çıplak ayakla koştum kumlarda
Sıcak kumlar ayaklarımı yakarken
Ayakkabı aramadım
Müzik yerine dalgaların sesini dinledim
Küçük bir derede ben balıkları seyrettim
Onlar da beni
Boyumdan büyük ekinlerin içinde kayboldum
Sıkı bir yağmurdan sonra
Üstümün ıslanmasına aldırmadan
Çimenlerde yuvarlandım
Yağmurdan sonraki toprağın kokusunu içime çektim
İşte bir tatili böyle tükettim
| 93 |
Yeşil Gözlüm
nazar değmesin sana bir boncuk takın
O elma yanakl arını soldur ma sakın
Çevir şöyle kafanı etrafa bakın
Seni seven biri var ey yeşil gözlümDüşmüşüm aşkına olmuşum deli
Yüreğimde coşuyor sevdanın seli
Ölüm olsa bile bu aşkın bedeli
Bu can sana fedadır ey yeşil gözlümYar bu canım fedadır senin yoluna
Yeterki gireyim ben bir kez koynuna
Yakarım dünyayı o gözlerin uğruna
Bir ümit versen yeter ey yeşil gözlümSeni görünce dolaşır ayağım elim
Sanki birden düğümlenir konuşmaz dilim
Sorarım hep kendime acaba ben kimim
Aklımı başımdan aldın ey yeşil gözlüm
| 91 |
Bir varmış bir yokmuş...
Masa oyunlarında tüfekler geri tepti
Onlar için konfeti atmak bile sebepti
Büyük oynayan adam inanarak sabretti
…Falakaya ne hacet yaza çize dövüyoruz. Köln stadı sarı kırmızı renge boyandı
Ünün Avrupa geçti okyanusa dayandı
Frenkler gaflet uykusundan yeni uyandı
…Şaşmış haliniz nicedir diye soruyoruz. Türk markalı aslanlar şöyle bir kükredi
Avrupalı devler küçüldü oldu bir kedi
Bu korku kırk yıl yeter diyeceğim yetmedi
…Seneye dört takım doludizgin geliyoruz. Hazır ola geçerek selâma dursun batı
On bir inanmış adam Türkün futbol serhatı
Ne yapsalar nafile şampiyonanın beratı
…Kramponlarınızın ucunda görüyoruz. Dört takım kaldınız ikisini de eze eze
Al koca kupayı tut kulpundan getir bize
Binlerce teşekkür hepimizden hepinize
…Bunlara şapka çıkarmayana gülüyoruz. Acelemiz yok canım geleceğiz sıra ile
Kim çıkarsa çıksın uğraşmayız kura ile
Onlar oyalansınlar dersem yazı tura ile
…Pöh desek ödleri patlayacak biliyoruz. Kapıyı araladın bunlar bitmez akındır
Frenk'e futbol dersi vereceğiz yakındır
Ağızları bir karış şaşkınlıkla bakındır
…Cümlenize en içten başarı diliyoruz İstanbul/1988
| 158 |
Es Bâd-ı Sabâ
Es bâd-ı sabâ, bağrıma tan vakti çıkarken
Gönlüm neşe bulsun, bu sabah gün doğuyorken
Es bâd-ı saba, bağrıma gönlüm neşesiz bak
Gönlüm neşe bulsun, bu sabah gün doğuyorken.(Mef’ûlü & Mefâîlü & Mefâîlü & Feûlün) 16 Kas. 16
Antalya
| 41 |
Sevdim Seni Mavi Mavi
Aklım çok karışıktı
Vurgun yemişti duygularım
Gözlerinde hayatı gördüm
Gülüşlerinde düşlerimi
Sevdim seni,mavi mavi...Kocaman denizdi arzularım
Dalga dalga çoştun içimde
Sana tutuklu kaldım
Bir anlık değil,bir ömürlük
Sevdim seni,mavi mavi...Tut ellerimden götür beni
Sevdanın yaşandığı şehirlere
Mutluluğun koynuna girelim
Islansın çicekler ateşlerde
Sevdim seni,mavi mavi...25.o4.2oo7
| 49 |
Yıldız Düşmüş Saçına
Anladım unutulmuş mazideki anılar
Yüzünde bir tebessüm mutluluğun izi var
Yıldız düşmüş saçına gözlerinde arzular
Yüzünde bir tebessüm mutluluğun izi varKalbinde bir heyecan dilinde o şarkılar
Anlatılmaz yaşanır aşka dair duygular
Yıldız düşmüş saçına gözlerinde arzular
Yüzünde bir tebessüm mutluluğun izi varKanunu bu dünyanın dört mevsimde bir bahar
Batan güneş her sabah bir daha tekrar doğar
Yıldız düşmüş saçına gözlerinde arzular
Yüzünde bir tebessüm mutluluğun izi var*ŞAİRİ TARAFINDAN BESTELENMİŞTİR
| 72 |
...Ömür Uzattık...
Tanrı,gerçekten erken mi alır sevdiklerini yanına? ...
Peki ya biz? ...
Durdukça daha da kirlenecek miyiz daha? ...
Tanrı…
Biz insanlardan da sakındırır mı oldu kulunu? ...
Ya biz? ...
Sakınmayacak mıyız daha? ...
Utanmayacak mıyız? ...
Ömrü uzatmak gerçekten geldi mi elimizden? ...
Peki ya tanrı,ne dedi? ...
Tanrı,
Gülümsedi kuluna…
Bu zamanda…
Bu gidişatla…
| 58 |
Kuş Gribi2
İnsanlardan tabiatın talebi
Kuş gribi,
Belki de deprem gibi.Yuvadaki kuş bebekler
Açıyor gagalarını
Ve yem iletiyor anneleri.Bu görüntü karşısında
Doğayı zorlayan insan
Oğlu durup hiç Değilse biraz düşünmeli.
| 30 |
Anayasa Mahkemesi onadı,hata var dedi,itiraz etti! ..
Emekli Öğretmen-Reklâm Yazarı-Şair Hasan Sancak yılmıyor. Feryadına ses verin:
ANAYASA MAHKEMESİ ONADI, HATA VAR DEDİ,İTİRAZ ETTİ! ..
Saygıdeğer Cumhurbaşkanım-Başbakanım-Adalet Bakanım-parti başkanları-milletvekilleri, bu hukuksuzluğa dur deyin. Hak, hukuk ve adaletin ayaklar altına alınmasını, katledilmesini ve mahvedilmesini önleyin.58 yaşındaki Alaçamlı Halk Şairi, Reklâm Yazarı, Eğitimci, Gazeteci Hasan Sancak’ın 17.4.2006 tarihinde Noter Onaylı Rüya Senaryosu’nu kopyaladığı iddiasıyla Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nde Coca Cola aleyhine açmış olduğu 7000 TL’ lık tazminat davasının 22.08.2013’te Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel müracaatı da reddedildi.Konu ile ilgili görüşlerini dile getiren Sancak: 3 tanesi çıkan 50 şiir kitabım =5000 şiirim, 50 tanesi noter onaylı 1500 senaryom vardır. Dünya ve Türkiye’de en çok TV reklâm senaryoları kopyalanan kişiyim. Noter Onaylı ‘Rüya’mı; Coca Cola 5, Tombi Sofix Şeker 7, Vestel XXL 10 sene sonra, bir ısıtıcı senaryomu Vestel tekrar 3 sene sonra aynen kopyalamıştır. Toplam 4 senaryom 7 şirket tarafından kopyalanmıştır. Fikri hakları çok iyi bilen uzman bir avukattan destek bekliyorum. 90 gerçek düşüm vardır. Rüyamda Reklâm Gördüm. Kitabım ile senaryolarımı kamuoyu ile paylaşacağım. Belediye başkanlarından ve iş adamlarından kitabımın baskısına destek bekliyorum.Lütfen incelemek isteyenler, bilirkişi raporunun dosya ve numaraları ile karşılaştırsınlar. Yazdıklarımın doğru olduğu görülecektir.Bilirkişi Heyeti Raporu:
Talimat No:2010/56
Dosya Esas No:2009/314
Dava Tarihi:17.04.2006Noter Onaylı ‘Rüya’ Senaryomu kopyalayan Coca Cola’yı Samsun’da 2006 yılında mahkemeye verişim, 2014 senesinde 8. senesine girmiştir. Dokuz sayfalık bilirkişi raporundaki yanlışlıklar, bir kitap olur. Bu davadaki konu bilirkişi raporunun objektif ve tarafsız bir şekilde yazılıp yazılmadığı ile ilgilidir. Bilirkişiler, yazdıkları dokuz sayfalık skandal raporda sorduğum en önemli sorularıma ne yazık ki cevap verememektedirler. Adaleti mahvedenlerin, en ağır bir şekilde cezalandırılmalarını istiyorum. Üç kişiden oluşan, mukayese yaptıklarını iddia eden bilirkişiler, Noter Onaylı ‘Rüya’ Senaryomu Coca Cola’nın neyi ile karşılaştırılmıştır? Sorusunun cevabını veremiyorlar. Mukayese olabilmesi için dosyada hem benim Noter Onaylı ‘Rüya’ Senaryosunun yazılı metni, hem de Coca Cola Rüya Reklâm Filminin görüntüsü muhakkak olması gerekirdi. Dosyada sadece Noter Onaylı ‘Rüya’ Senaryosunun yazılı metni vardır. Coca Cola avukatları mahkemeye dolu diye boş CD verdikleri için bilirkişiler Coca Cola Rüya Reklâm Filminin görüntüsünü seyretmemişlerdir. Bu çok büyük bir skandaldır. Filmin görüntüsü olmadan mukayese yaptık demek ‘ASLA VE ASLA’ mümkün değildir. Bu yazılanların bilirkişiler doğru değildir diyorsalar, kendilerinden açıklama bekliyorum. Bilirkişiler, iki rüya senaryosunu mukayese yapmadıkları halde karşılaştırma yapmışlar gibi rapor hazırlamışlardır. Filmin görüntüsünü seyretmeyen bilirkişiler, bu sefer de Coca Cola Rüya Reklâm Filminin renkli resim karelerine bakmışlar, Coca Cola avukatlarının yaptığı mukayeseleri noktasına virgülüne kadar kabul etmişler ve bu mukayeselere göre benim aleyhime karar vermişlerdir. Dosyada filmin görüntüsü bulunmamaktadır. Renkli resim karelerine bakarak yapılan mukayeseler de Coca Cola avukatlarına aittir. Bilirkişilerin Coca Cola avukatlarının mukayeselerini kabul ederek, bu mukayeselere göre rapor hazırlayarak, benim aleyhime karar vermeleri de çok büyük bir skandaldır. Bilirkişilerin yazdığını iddia ettikleri rapor onların değil, Cola Rüya Reklâm Filminin renkli resim karelerine bakarak kabul ettikleri Coca Cola avukatlarına aittir. Bu kararla Türk adaleti çok büyük bir yara almıştır.İşin en kötü tarafı ise, Türkiye ve dünyada ilk defa çakma, düzmece ve skandallarla dolu kapkara bir bilirkişi raporunun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkan ve Üyeleri tarafından usul ve yasaya uygun olduğu noktasına virgülüne kadar onanmıştır. Yargıtay üyeleri, aynı davada iki farklı, tezat oluşturacak karar vermiştir. Bu durum, Türk Milleti’nin geleceği ve T.C. Devleti’nin bekası açısından endişe verici, kahredici bir durumdur. Bilirkişi raporu, Coca Cola’ yı aklamak, bu işten kurtarmak için yazılmıştır. Adalet Bakanlığına skandal rapor yazan ve bu skandal raporu onayan bilirkişiler ve Yargıtay üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundum. Adalet Bakanlığı, basında çıkan ve cevapları bilirkişiler ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkan ve üyeleri tarafından bir türlü verilemeyen sorularımı muhakkak dikkate almalı ve bakanlık müfettişlerini görevlendirmelidirler. Türkiye’de haklı olmak yetmiyor. Ankara’da çok güçlü olmanız gerekiyor. Yargıtay üyelerini kamuoyuna şikâyet ediyorum. Bu skandalların farkında olmayanlar hak, hukuk ve adaletten bahsedemezler.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkan ve üyeleri tarafından karar düzeltme yazısının da reddedilmesiyle 22.08.2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel müracaat hakkımı kullandım. Anayasa Mahkemesi’ne müracaat etmemin sebebi şudur. Bilirkişiler tarafından yazılan ve Yargıtay 11. (On Birinci) Hukuk Dairesi tarafından usul ve yasaya uygun olduğu onanan raporun objektif ve tarafsız bir şekilde yazılıp yazılmadığının tespit edilmesini istedim. Cevapları bilirkişiler ve Yargıtay üyeleri tarafından bir türlü verilemeyen sorduğum en önemli sorularımın Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından ‘MUHAKKAK’ cevaplandırılmasını istedim. Anayasa Mahkemesi’ne yaptığım bireysel müracaat, Yargıtay’ın aleyhime verdiği birinci karardan sonra 30 gün içinde müracaat yapmadığım için, ‘karara karşı karar düzeltme yolu kapalı olmasından dolayı başvurucu açısından başvuru yollarının tüketildiği’ gerekçesiyle reddedildi. Anayasa Mahkemesi’ de dünya ve Türkiye tarihinde ilk defa skandal bir karara imza atmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iki kararı daha var. Bu kararlar da diğer uzman komisyon üyeleri, fikri ve sınaî haklar da uzman olan bütün hukukçular ise, Yargıtay’a karar düzeltme yazısının yazılmasının anayasanın bir emri olduğunu, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel müracaatta ve AİHM’ ne başvurmada muhakkak karar düzeltme yazısının yazılması gerektiği üzerinde önemle durmaktadırlar. Diğer Anayasa Mahkemesi komisyon üyeleri tarafından yazılan karar da ise,’hukuk davalarında olağan kanun yolları temyiz ve karar düzeltme yoludur’ denmektedir. Bunu takip eden bütün anayasa maddeleri, Yargıtay’a karar düzeltme yazısının yazılmasının anayasanın bir emri olduğu teyit edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin diğer bir kararında ise yabancı uyruklu bir vatandaşımız, Yargıtay’a karar düzeltme yazısı yazıyor. Sonra da karar düzeltme yazısından vazgeçiyor. Anayasa Mahkemesine bireysel müracaat yapıyor. Karar düzetme yazısından vazgeçerek yaptığı başvuru aleyhine sonuçlanıyor. Anayasa Mahkemesi, karar düzeltme yazısından feragat ettiği için aleyhine karar vermiştir. Bu kararları çoğaltmak mümkündür. Benim aleyhime karar veren Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinden hem bu dünyada hem de mahşerde davacıyım. Yine haberimi yapan parmakla sayılacak kadar hür, bağımsız ve yürekli haber sitesi bulunmaktadır. Mangalda kül bırakmayan anlı ve şanlı bütün ulusal haber ajansları, gazeteciler ve haberciler sınıfta kalmıştır. Anayasa Mahkemesi komisyon üyeleri tarafından aleyhime verilen kararın kaldırılmasını ve adaletin tecelli etmesi için bir ilam gönderdim. Yukarıda ilk Anayasa Mahkemesi komisyon üyeleri tarafından aleyhime verilen kararın en önemli bölümünü ve resmi gazetede yayınlanan uzman Anayasa Mahkemesi Üyelerinin kararının en önemli bölümünü dikkatinize sundum. Aşağıda tekrar aleyhime verilen kararda karar düzeltmenin olmadığını söyleyen Anayasa Mahkemesi üyelerinin ve karar düzetme yazılarının olduğunu söyleyen iki Anayasa Mahkemesi üyelerinin kararını göreceksiniz. Okuması ve yazması olan vatandaşlarımız, Anayasa Mahkemesi kararlarını okuduğu zaman Yargıtay’da karar düzeltme yazısının olduğunun farkına varır. Heyhat ki en yüce ve yüksek makama getirilen insanlar,hukuk adamları bunun farkında değilseler, ellerimizi başımıza getirip çok iyi düşünmeliyiz. Anayasa Mahkemesi’ ne hatanın düzeltilmesi için bir yazı gönderdim.XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXANAYASA MAHKEMESİ SKANDALINI İBRETLE OKUYUN! ..
Anayasa Mahkemesi üyelerinin aleyhime verdiği skandal kararın en önemli bölümüdür.Başvuru Numarası:2013/6803
Karar Tarihi:16.1.201420. Somut olayda başvurucu, Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.04.2011 tarih ve E.2009/314, K.2011/149 sayılı kararına karşı temyiz yoluna başvurmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 14.1.2013 tarih ve E.2011/15946, K.2013/638 sayılı ilamı ile hükmü onamıştır. Onama kararı başvurucu vekiline 13.2.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Söz konusu karara karşı karar düzeltme yolu kapalı olmasından dolayı başvurucu açısından başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarih Yargıtay ilamının tebliğ tarihi olan 13.2.2013 tarihidir. Bu tarihten itibaren en geç 15.3.2013 tarihine kadar başvuru yapılması gerekirken, 26.8.2013 tarihinde yapılan başvuruda süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmaktadır.Başvuru Numarası: 2013/1936
Karar Tarihi: 18.9.201319.Hukuk davalarında olağan kanun yolları temyiz ve karar düzeltme yoludur. Karar düzeltme yolu açık olan bir hükmün kesinleşmesi, karar düzeltme istemi sonunda verilen ret kararıyla veya karar düzeltme yoluna başvurulmamışsa temyiz onama kararının tebliğinden itibaren karar düzeltme başvuru süresinin sonunda gerçekleşir. Bu durumda, karar düzeltme yolu açık olan ve karar düzeltme yoluna başvurulmayan bireysel başvurularda 30 günlük başvuru süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir…Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararları
Aşağıdaki kararlar 6 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.21. Bir kanun yoluna başvurulmuş olması tek başına bu yolun tüketildiği anlamına gelmez. Bir kanun yolunun tüketildiğinden söz edilebilmesi için öncelikle yapılan başvurunun sonucunun beklenmesi ve inceleme süresince öngörülmüş olan yöntem, biçim, süre ve diğer koşullara uygun hareket edilmesi gerekir. Başvurucunun, etkili ve sonuç almaya yeterli görerek başvurduğu bir kanun yolunun sonucunu beklemeksizin, karar düzeltme talebinden feragat etmek suretiyle bu süreci kendi iradesiyle sona erdirdiği ve böylece olağan kanun yollarını usulüne uygun bir şekilde tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.ANAYASA MAHKEMESİ KARARI E.2012/73 (3065 SAYILI KANUN HK.)
27 Mart 2013 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 28600
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başvuru Numarası: 2012/73
Karar Tarihi: 5/3/201318. Başvuru konusu olayda başvurucu, başvurusunun idarece reddedilmesi işleminin iptali ile ödediği katma değer vergisinin iadesine karar verilmesi istemiyle Manisa Vergi Mahkemesinde dava açmış ve dava anılan Mahkemenin 5/6/2012 tarih ve E.2012/131, K.2012/472 sayılı kararı ile reddedilmiş, bu karara karşı Manisa Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuş, anılan Mahkemenin 7/9/2012 tarih ve E.2012/361, K.2012/253 sayılı kararıyla itiraz isteminin reddine ve Manisa Vergi Mahkemesinin kararının onanmasına karar verilmiştir. Karar, 24/9/2012 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurmamıştır. Böylece hukuk yolları bireysel başvuru yönünden Manisa Bölge İdare Mahkemesinin 7/9/2012 tarihli kararıyla tüketilmiştir.
19. Açıklanan nedenlerle, olayda iç hukuk yolunu tüketen nihai kararın, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce verildiği anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.Anayasa mahkemesine bireysel başvuru için karar düzeltme
Anayasa Mahkemesi
Bireysel Başvuru Kararları
Esas: 2013/1177
Karar: 2013/1177
Tarih: 26.03.201318. 1602 s. Kanun’un 63 üncü maddesine göre AYİM Daire ve Daireler Kurulu kararları kesin olup, kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını doğurur. Bu nedenle bu kararlardan sonra bireysel başvuru yoluna GİDİLMESİ MÜMKÜNDÜR. Ancak anılan Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca AYİM kararlarına karşı ilamın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabilir. Bu yola başvurulması halinde karar düzeltme talebine ilişkin bir karar verilinceye kadar olağan kanun yolları TÜKETİLMİŞ OLMAYACAKTIR. Bir başka ifadeyle, kanun yolunun tüketildiğinden söz edilebilmesi için öncelikle yapılan başvurunun sonucunun BEKLENMESİ GEREKİR. Bu çerçevede, askeri idari yargı önündeki davalarda karar düzeltme yoluna başvurulması halinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için, öncelikle karar düzeltme talebinin sonucunun beklenmesi, böylece bu yolun tüketilmesi GEREKTİĞİ AÇIKTIR.
19. Başvuru konusu olayda, başvurucunun Milli Savunma Bakanlığının ret işleminin iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açtığı dava Birinci Dairenin 6/12/2012 tarih ve E.2012/365, K.2012/1370 sayılı kararıyla reddedilmiş, bu karara karşı 16/1/2013 tarihinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş, karar düzeltme talebi hakkında henüz karar verilmeden Anayasa Mahkemesine bireysel BAŞVURU YAPILMIŞTIR. Başvurucunun, etkili ve sonuç almaya yeterli görerek başvurduğu bir kanun yolunun sonucunu beklemeksizin bireysel başvuruda bulunduğu ve dolayısıyla yargısal başvuru yollarının tamamının TÜKETİLMEDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
20. Açıklanan nedenlerle, başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar VERİLMESİ GEREKİR.xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
COCA COLA RÜYA REKLÂM FİLMİ:
http://www.youtube.com/watch? v=A39QkWifqkw
ilişim çalışmıyorsa, İnternet tarayıcınızın adres çubuğuna kopyalayınız! ..XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXDünyadaki İlk ve tek Gerçek ‘Rüya’ Gıda Işınlama Reklamı Bana Aittir! ..Dünya ve Türkiye’de En Çok Reklâm Senaryosu Kopyalanan Kişiyim.NOTER ONAYLI ‘RÜYA’ MI COCA COLA 5 TOMBİ SOFİX ŞEKER 7, VESTEL XXL 10 SENE SONRA KOPYALAMIŞTIR.NOTER ONAYLI ‘RÜYA’
GERÇEK ‘RÜYA’ GIDA IŞINLAMA SENARYOSU
ÂLEMDE İLK VE TEK
DÜNYADA EŞİ VE BENZERİ YOKLÜTFEN ÖNEMLİ NOT BÖLÜMÜNDE YAZDIKLARIMA DİKKAT EDİNİZ! ..ÖNEMLİ NOT:
AŞAĞIDA ANLATILAN RÜYA YAZISI HİÇBİR BİLGİSAYAR-İNTERNET-BUZDOLABI-SÜPER MARKET VB. ŞİRKETİ TARAFINDAN TAMAMI YA DA BİR BÖLÜMÜ SAHİBİNDEN İZİN ALINMADAN TELEVİZYON, RADYODA... REKLÂM HÂLİNE GETİRİLEREK SESLENDİRİLEMEZ, OYNANAMAZ, OYNATILAMAZ VE YAYINLANAMAZ.
BU YAZININ TAMAMI ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ REKLÂM YAZARI EĞITİMCİ-GAZETECİ HASAN SANCAK'A AİTTİR.DÜZENLEME ŞEKLİNDE İFADE TESBİT TUTANAĞIİki bin yılı Aralık ayının birinci günüdür. 1.12.2000 Aşağıda mühür ve imzası bulunan, ben Bafra 2. Noterliği NİLGÜN KURT Çakırmahmut İş hanı Kat:1 Bafra adresindeki dairemde görev yaparken, yanıma gelen ve gösterdiği Alaçam nüfusundan YENİLEME nedeni ile verilen 22.08.1989 gün ve V01-985727 numaralı fotoğraflı nüfus cüzdanı kimliğine göre Samsun ili Alaçam ilçesi Yeni cami Mah. Nüfusunda 008,5 cilt 16 sayfa 290-7 kütükte kayıtlı olup, baba isminin Yakup, anne isminin Emine olduğu ve 1956 tarihinde doğduğu anlaşılan ve hâlen Yeni cami Mah Alaçam adresinde oturduğunu ve okuryazar olduğunu söyleyen HASAN SANCAK Düzenleme şeklinde bir ifade TESBİT TUTANAĞI tanzimini istedi. Kendisini yukarıda yazılı hüviyet ile tanıdığım gibi, bu işi yapma yeteneğinin bulunduğunu ve okuryazar olduğunu gördüm. Bunun üzerine şu suretle söze başladı.‘RÜYA’MDA GÖRDÜĞÜM DÜŞKONU: ‘Rüya’mda karnımın zil çaldığını fark ederek uyandım. Saat gece 03.00'dı. Yataktan kalkarak, mutfağa gittim. Buzdolabının kapağını açtım. İçerisinde yiyecek aradım. Ne yazık ki buzdolabında ve evde yiyecek namına hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Açlıktan ayakta duracak dermanım kalmamıştı. Su ile karın doyurulmaz diyordum. Birden aklıma misafir odasındaki bilgisayarım geldi. Hemen misafir odasına koştum. Bilgisayarımı açtım. Bilgisayar faresini elime alarak, İnternet'e geçtim. Büyük bir market aramaya başladım. Uzun uğraşlardan sonra karşıma İnternet'te büyük bir süper market çıktı. Reyonlarda ne yoktu ki… Tavuk, peynir, zeytin, sucuk, pastırma... Canımın çektiği hangi yiyecekler varsa, farenin imlecini o yiyeceklerin üzerine teker teker getirerek, bir bir tıkladım. Her tıkladığım yiyecek benim buzdolabına üstten dolmaya başladı. Buzdolabını süper marketten ağzına kadar doldurdum. Sevincimden havalara zıplıyordum. Kendi kendime bolluk ne güzel şey diyordum. Birden aklıma bu yiyeceklerin parasını vermediğim geldi. Doldurduğum o yiyeceklerin hesabını yapmaya başladım. Ortaya çıkan toplam rakamın maaşımı kat kat aştığını gördüm Hanımın seslenmesiyle tatlı düşten uyandığım zaman durmadan elimin ağzıma gittiğini, sanki o yiyecekleri yiyor gibi bir hâl aldığını gördüm... Yazılan bu tutanak okunması için kendisine verildi. Okudu. Yazılanların hakiki arzuları olduğunun bildirilmesi üzerine altı tarafımızdan imzalandı ve
mühürlendi.1 ARALIK 2000
İki bin yılı Aralık ayının birinci günü
T.C.
BAFRA İKİNCİ NOTERİ
NİLGÜN KURT
RESMİ MÜHÜR VE İMZA
ASLININ AYNIDIR
NO:1 6 8 6 2
1 ARALIK 2000xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxNOTER ONAYLI ‘RÜYA’ VE COCA COLA RÜYA REKLÂMININ EN ÖNEMLİ ORTAK ÖZELLİKLERİ:Coca Cola, Noter Onaylı ‘Rüya’mı beş sene sonra kopyalamıştır.
Noter Onaylı ‘Rüya’nın konusu bir ‘Rüya’dır.
Coca Cola Reklâm Filminin konusu da bir ‘Rüya’dır.
Noter Onaylı ‘Rüya’da açlık ihtiyacı vardır.
Coca Cola Rüya Reklâmında da susuzluk ihtiyacı vardır.
Noter Onaylı ‘Rüya’da açlık ihtiyacı olan benim.
Coca Cola Rüya Reklâmında da susuzluk ihtiyacı olan kişi, rüya görendir.
Noter Onaylı ‘Rüya’da ben rüyasında yiyecek arayan dünyadaki ilk ve tek kişiyim.
Coca Cola Rüya Reklâmında da rüyasında içecek arayan kişi, dünyadaki ilk ve tek kişidir.
Noter Onaylı ‘Rüya’da bilinmeyen, bulunamayan, ortada olmayan yiyecek maddesine rüyada ulaşma anlatılmaktadır.
Coca Cola Rüya Reklâmı’nda da aynen rüyada içecek maddesine ulaşma tekrar edilmektedir.
Ben, yiyecek bulmak için bulunduğum yerden kalkıyorum. Yürüyorum. Mutfağa gidiyorum. Buzdolabının kapağını açarak, içinde
yiyecek arıyorum.
Coca Cola Rüya Reklamında da içecek bulmak için aynı hareketler tekrar edilerek, arama yapılmakta ve mutfağa
gidilerek,buzdolabının içinde içecek aranmaktadır.
Noter Onaylı ‘Rüya’da yiyecek bulmak için ben rüyada İnternet üzerinden market arıyorum.
Coca Cola Rüya Reklâmında da rüya gören mutfaktan dışarı çıkar. Yürüyerek, cadde ve sokaklarda içecek bulmak için market
aramaktadır.
Noter Onaylı ‘Rüya’da yiyecek bulmak için verilen mücadeleden sonra ‘Rüya’dan uyanmaktayım.
Coca Cola Rüya Reklamında da rüyadan uyanma tekrar edilmektedir.xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxREKLÂM YAZARI ŞAİR HASAN SANCAKIN YOUTUBE VİDEOLARIhttp://www.youtube.com/watch? v=PCoctEimZMg
http://www.youtube.com/watch? v=Ogx2jwIMgkQhttp://www.youtube.com/watch? v=3W7E1t0oFic
http://www.youtube.com/watch? v=R4dAyZUMews
http://www.youtube.com/watch? v=SbgsFaNzMrc
http://www.youtube.com/watch? v=DQoygdVpxeU
http://www.youtube.com/watch? v=vPCPZX285Gwhttp://www.youtube.com/watch? v=EpkDzSi0xAY
http://www.youtube.com/watch? v=t3XyzV2h16U
http://www.youtube.com/watch? v=1aiyQwPubTE
ASLEN TRABZON KÖPRÜBAŞILIYIM.AKRABA MIYIZ? HASAN SANCAK
ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ
REKLÂM YAZARI
(EĞİTİMCİ-GAZETECİ) 0505-395 81 87ogretmen_hasansancak@mynet.com
Yeni Cami Mah. Bafra Cad.4.Sok No 11
55800-ALAÇAM-SAMSUN
| 2,374 |
Siyah Beyaz Bir Aşk
Siyah beyaz bir karede kalmışız
Elele ve gencecik.
Yüzünde o tebessüm
Masum,incecik….
Oysa
Birlikte büyüyecektik…Zerresi yoktu umutsuzluğun
Çocukça ve çabukça
İlk ve son olan
Elini tutmuşluğum,
Siyah beyaz bir karede şimdi
Unutulmuşluğum……
| 36 |
Onarım
kendimi onardım bugün
-ruhumu besleme vakti-
düşünce çekirdekleri kırdım
ilahi bir müzik eşliğindeüstüme yığıl ey sonsuzluk!
yıka beni rüyalarınla
sana emanet ettim acıyı
hüznümü
zamanı akıttığın sularaAnaximander’e konuk oldum
yazmaya aşık
Afrodit’i sordum İda Dağından
:
bir yarışma mıydı dağdaki
salt güzellik miydi önemli olan? çok soru sordum
beklentim çoktu yaşamdanvurmalılar yüreğime kondu 5. senfonide
inledi “dört mevsim”de yaylı sazlar
uzattım elimi içimdeki “bilge”ye
tuttu
yanıtlandı bütün sorularyeniden doğdum kendimden
kendimle dost oldum yaratmak mümkün mü onarımsız
mümkün mü doğurmak yinelenmeden! (24 Temmuz 2003)
| 85 |