file_name
stringlengths 10
17
| text
stringlengths 739
42.9k
|
---|---|
2024_4488.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/3318E. , 2024/8355K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/17 E., 2024/60 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/302 E., 2023/218 K.
Taraflar arasındaki sigorta başlangıcı tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 23.09.1996-23.09.1998 eğitim
döneminde 1 gün çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 23.09.1996 olduğunun tespitini talep ve dava
etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Bakanlık, davanın reddini talep etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini, sigorta sicil kartının
bulunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
m gede a8... *.ae. e gen... e. a. eş. .e se. ge Wee A AA AML MM AL İL Am m a.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sigorta başlangıcı tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ve 108 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5452.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5452E. , 2024/5195K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/424 E., 2024/571 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Giresun İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/103 E., 2023/4K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde
belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye
Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre,
temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 08.01.1980 - 04.03.1982 tarihleri arasında davalıya ait... -
Türkmenoğlu İnşaat ve Tercüme Bürosu isimli işyerinde, işyerinin Giresunda bulunan inşaatında, kalıp ve
tuğla-briket ustası olarak çalıştığı, davalı tarafından işe giriş bildirgesinin 07.09.1982 tarihinde verildiği, işe
giriş tarihi olarak bildirilen 07.09.1982 tarihinde davacının askerliğini yaptığı, bu nedenle işveren tarafından
bildirilen tarihin doğruyu yansıtmadığı iddiasıyla davacının 08.01.1980 - 04.03.1982 tarihleri arasında
davalıya ait ...-Türkmenoğlu İnşaat ve Tercüme Bürosu isimli işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
1.Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı, Kurum
tarafından işlemlerin resmi kayıt ve belgeler nazara alınarak yapıldığı ve usulüne uygun olduğu, davacının
aksi yönde iddiasını her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı deliller ile ispat etmesi gerektiği savunmasıyla
davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, davacının 04.03.1982
tarihinde askere gittiği, işe giriş bildirgesinin ise 31.03.1982 tarihinde Kuruma verildiği, askere giden kişinin
askere gittikten sonra işe giriş bildirgesinin verilmesinin mümkün olmadığı, işe giriş bildirgesindeki tarihte
oynama yapıldığı, geçersiz olan belgeye dayalı olarak dava açıldığı savunmasıyla davanın reddine karar
verilmesini talep etmiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından; iş yerinin dava konusu tarihlerde Kanun kapsamında olduğu, davacının
uzun vade hizmet döküm cetveline göre ilk hizmet bildiriminin 02/1984 döneminde yapıldığı, dava konusu
dönemde başka iş yerinden bildirim olmadığı, işveren tarafından verilen belgede davacının 15.09.1981 -
20.02.1982 tarihleri arasında davalı işyerinde tuğla ve pirket ustası olarak çalıştığının belirtildiği, davacının
04.03.1982 - 04.11.1983 tarihleri arasında askerde olduğu, davacının isticvap beyanında kendisiyle
çalıştığını beyan ettiği ve dönem bordro tanıkları arasından re'sen tespit edilen ... tarafından davacının
yaptığı işin ve yaptığı işe bağlı olarak inşaatta çalıştığı aşamanın tanımlandığı, davacının askere gidene
kadar 8-9 ay davalı işyerinde çalıştığının beyan edildiği, yine 01/1982 döneminde hizmet bildirimi yapılan
bordro tanığı ... tarafından davacıyla birlikte çalışıldığının, davacının da kendisiyle aynı işi yaptığının beyan
edildiği, kendisi 1981 yılında Mart/Nisan aylarında işe başladığında davacının çalışmadığını, davacıyla 7-8 ay
çalıştıklarını beyan ettiği, davacıyı tanımadığını beyan eden tanıkların yapılan işin inşaat işi olması ve
A a NY a a a YY a VE VVE m
edildiği, kendisi 1981 yılında Mart/Nisan aylarında işe başladığında davacının çalışmadığını, davacıyla 7-8 ay
çalıştıklarını beyan ettiği, davacıyı tanımadığını beyan eden tanıkların yapılan işin inşaat işi olması ve
inşaatın farklı kademelerinde çalışmış olmaları nedeniyle davacıyı tanımadıklarını beyan etmelerinin makul
gerekçeye dayandığı, SGK tarafından davacının sicil numarasının 1982 yılının serilerinden olduğu
bildirilmişse de bildirgenin Kurum kayıtlarına intikal tarihi nedeniyle 1982 yılının serisine ait olduğu, davalı
tarafından verilen çalışma tarihlerini gösterir belge, tanık beyanları, davacının bildirgede yazılı tarihte
askerde olması ve yukarıda açıklanan giriş bildirgesine dair çelişkili hususlar birlikte değerlendirildiğinde
davacının askere gidene kadarki süreçte 8 ay davalı işyerinde çalıştığının ispat edildiği, talep tarihi askere
sevk tarihi olan 04.03.1982 tarihi ise de askere gitmeden önce davacının işten ayrılmış olacağı, bu nedenle
işveren tarafından verilen belgede yazılı 20.02.1982 tarihinin 04.03.1982 askere sevk tarihine göre kabul
edilebilir olduğu, bu tarihten geriye doğru tanık beyanlarına göre 8 aylık süre hesaplandığında 20.06.1981
tarihine ulaşıldığı dikkate alınarak davacının 20.06.1981 - 20.02.1982 tarihleri arasında çalıştığının ispat
edilebildiği değerlendiriliği, davacının doğum tarihi 12.04.1962 olup kabulüne karar verilen tarihlerde 18
yaşını ikmal etmiş olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2801012748443 sigorta sicil numaralı
davacının davalı adına kayıtlı 0006361 028 sicil sayılı iş yerinde 20.06.1981 - 20.02.1982 tarihleri arasında
hizmet akdine tabi olarak, sürekli ve kesintisiz şekilde, ayda 30 gün üzerinden, asgari ücretle çalıştığının
tespitine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile fer'i müdahil Kurum
vekili istinaf yoluna başvurmuşlardır.
B.İstinaf Sebepleri:
1.Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; süresi dahilinde açılmayan işbu davanın öncelikle
usulden reddine karar verilmesi gerektiği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından ve davalı tarafın
cevap dilekçesinden de görüldüğü üzere davacının davalı iş yerinde ücret karşılığı çalışmasının bulunmadığı,
ayrıca Kurum kayıtlarında da böyle bir çalışmanın olmadığı, iş yerinin gerçekten var olup olmadığının kanun
kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığının belirlenmesi, çalışma olgusunun şüphe
yaratmayacak şekilde nitelikli delil ve belgelere dayandırılması gerektiği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi
kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya ait Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi dikkatle incelendiğinde,
sigortalının işe alındığı tarihi üzerinde oynama yapılmış olduğu ve yazılı tarihin 07.09.1981 - 07.09.1982 -
07.02.1980 tarihleri ile benzerlik gösterdiği, belirtilen belge düzenlendiği yıl gereği el yazısı ile
düzenlendiğinden tahrifata müsait olup tarihlerin sonradan değiştirildiğinin açık olduğu, dolayısıyla belirtilen
işe giriş bildirgesinin karara gerekçe olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği, davacının 1980 tarihinde
davalıya ait iş yerinde çalışmaya başladığı, davalı tarafından durumun SGK'ya bildirilmediği, sonrasında
yapılan bildirgedeki işe giriş tarihi olan 07.09.1982 tarihinde davacının askerde olduğu, davalı işverenin
davacıya bonservis verdiği, bonserviste yazılı işe giriş tarihinin 15.09.1981, işten ayrılış tarihinin 20.02.1982
olduğu, davacının 08.01.1980 tarihinden askere gitme tarihi olan 04.03.1982 tarihine kadar bilfiil davalı
işverenin inşaatlarında çalıştığı, bu durumun tanık ...'in beyanlarından ve dosyaya ibraz ettiği 18.08.1982
tarihli bordrodan da anlaşılacağı, tanık ...'nın belirtmiş olduğu tarihler arası 1982 yılından bir sene sonra
1983 tarihinde davacının işe başladığı iddiası gerçeğe aykırı olduğu, davacının bahsi geçen tarihte askerde
bulunduğu, davacının, davalı işverene ait inşaatlarda çalıştığı, inşaatların gerekçeli kararda belirtilen 8 aylık
sürede tamamlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı
kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bir başka işçi tarafından aynı davalı
işveren aleyhine açılan ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen davadaki kayıtlar gereğince, davalı
işyerinin uyuşmazlık konusu dönemde Kanun kapsamında olduğuna ve davacı hakkında düzenlenen işe giriş
bildirgesinde tahrifat yapıldığına dair Yerel Mahkemece yapılan tespitin yerinde olduğu , dinlenen bordro
tanıkları ... ve ...'nun, davacının askere gitmeden önceki dönemde 7- 8 ay çalıştığına dair beyanları ile
davacının çalışmasının ve hizmet ilişkisinin doğrulandığı, tespitine karar verilen hizmet başlangıç tarihinin,
davacının askerlik yaptığı süreler , tanık beyanları ve dosyadaki diğer delillerle uyumlu olduğu, davacının
tespitine karar verilen dönemde başka işyerinde çalışmasının bulunmadığı dikkate alındığında kurulan
hükme ilişkin mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık
olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının 08.01.1980 - 04.03.1982 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde hizmet akdine dayalı
olarak çalıştığının tespitine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1. 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Dava şartları"
başlıklı 114 üncü maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır."
2. 6100 sayılı Kanunu'nun "Dava şartlarının incelenmesi" başlıklı 115 inci maddesinin ilgili ilk iki fıkrası
şöyledir:
"(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı
noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı
noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder."
3. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 31.05.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu'nun Geçici 7 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, anılan Kanunun yürürlük tarihine kadar
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanun'un Geçici 20 nci maddesine göre
oluşturulan sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet sürelerinin tabi oldukları Kanun hükümlerine
göre değerlendirileceği ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal
dayanağı 506 sayılı Kanun'un mülga 2, 6 ve 79 uncu maddeleridir.
4. 506 sayılı Kanun'un mülga 2 inci maddesinin 1 inci fıkrası şöyledir:
"Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı
sayılırlar."
5. 506 sayılı Kanun'un mülga 6 inci maddesi şöyledir:
"Çalıştırılanlar, işe alınmalariyle kendiliğinden 'Sigortalı' olurlar. / Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında
sigorta hak ve yükümleri sigortalının işe alındığı tarihten başlar. / Bu suretle sigortalı olmak hak ve
yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. / Sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak
veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamaz.."
6. 506 sayılı Kanun'un mülga 79 uncu maddesinin ilgili fıkrası şöyledir:
",.. Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit
edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 (10 yıl 01/06/1994
tarih ve 3995 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile 5 yıl olarak değiştirilmiştir) yıl içerisinde mahkemeye
başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç
toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır..."
3. Değerlendirme
1 506 cayılı Kanıın kancamında ciaortalılık niteliği anılan Kanıınıım 2 nri maddecine aöre hizmet akdinin
Le e m
kurulması ve 6 ncı maddesi gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir.
m, m İN ae e me e e mn a, a m yl
2. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkını kanunda belirtilen sürede kullanmaması halinde hakkın sona
ermesine neden olur. Hak düşürücü süre dava şartı olup 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesi uyarınca
hâkim tarafından re'sen gözetilir. Bir başka deyişle Mahkeme davanın her aşamasında kendiliğinden
araştıracağı gibi taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı
noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
3. 506 sayılı Kanun'un mülga 79 uncu maddesi uyarınca Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet
olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl
içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan
doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak
üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanun'un kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak
öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle on yıla
çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesiyle
yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre;
yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit
edilemeyen sigortalılar için geçerlidir.
4. Bir başka anlatımla sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte
belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi veya çalışmaların Kurum tarafından tespit edilmesi halinde; Kurumca
öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin
geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir
başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının
bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar
biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü
sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona
erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
5. Somut olayda, dava 20.04.2021 tarihinde açılmıştır. Davacının davalıya ait bina inşaatı iş yerinden işe
giriş bildirgesinin fer'i müdahil Kurum kayıtlarına intikal tarihi 31.03.1982 olup düzeltilmiş işe giriş tarihi
07.09.1982'dir. Ne var ki davacı 04.03.1982 tarihinde askerlik için sevk edilmiş ve 04.11.1983 tarihinde
terhis edilmiş olduğundan askerde olduğu 07.09.1982 tarihinde fiilen çalışması mümkün değildir. İşe giriş
bildirgesindeki kazıntı, silinti ve düzeltme öncesinde yazılı tarih okunamadığından anılan işe giriş bildirgesine
hukuki değer verilemez. Davalı işverene ait işyerinden davacının herhangi bir sigortalı hizmet bildirimi de
yapılmamıştır. Dolayısıyla talep sonu olan 04.03.1982 tarihi esas alındığında 31.12.1982 tarihinden başlayan
hak düşürücü sürenin dava tarihi olan 20.04.2021 tarihi itibariyle fazlasıyla geçtiği belirgindir. Bu nedenle
davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup
bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5168.pdf | 9. Hukuk Dairesi 2024/5168E. , 2024/10452K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/286 E., 2024/295 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/69 E., 2023/286 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; 15.12.2020 imza tarihli ve 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ve bu
toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayrıca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş
sözleşmesinin ve mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP
ile oluşturulan elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi
yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5170.pdf | 9. Hukuk Dairesi 2024/5170E. , 2024/10453K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/506 E., 2024/300 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/61 E., 2023/358 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük, 15.12.2020 imza tarihli toplu iş sözleşmesinin ve bu toplu iş
sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayırca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin ve
mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan
elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi
yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4960.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4960E. , 2024/9046K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/248 E., 2024/380 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/524 E., 2021/347 K.
Taraflar arasındaki sigortalılık başlangıcının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece
Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Mudurnu Orman İşletme Müdürlüğü ünvanlı işyerinde 27.03.1986
tarihinden itibaren bir süre çalıştığını, davacının çalışmasına ilişkin puantaj kayıtlarının mevcut olduğunu,
müvekkilinin davalı Kuruma başvurarak Orman İşletme Müdürlüğü'ndeki çalışmasının sigorta başlangıç tarihi
olarak düzeltilmesini talep ettiğini, ancak işe giriş bildirgesi verilmediğinden dolayı talebin reddine karar
verildiğini, müvekkilinin ilgili tarihte fiilen çalıştığının işverenin puantaj kayıtları ile sabit olduğunu belirterek
davacının Mudurnu Orman İşletme Müdürlüğü bünyesinde 27.03.1986 tarihinde çalıştığının tespitini talep
etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurum kayıtlarının resmi belge niteliğinde olduğunu, Kurum
kayıtlarında görülmeyen hizmetin varlığının kanıtlanmasının ancak aynı güçteki deliller ile mümkün
olduğunu, davanın süresi içerisinde açılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 27.03.1986 tarihli hizmetinin
tespiti talebi doğrultusunda dosya içerisine celp edilen belgelerden davacı adına bu tarihle ile ilgili Sosyal
Güvenlik Kurumuna işe giriş bildirgesi verilmediği, Sosyal Güvenlik kayıtlarına göre, davacının sigortalı
hizmeti bulunmadığı gibi davacı adına herhangi bir sigorta primi kesintisinin de yapılmadığı ve haliyle 1986
yılında kuruma davacı adına anılı yönetmelikte belirtilen sayılan belgelerden herhangi birisi verilmediği için
zamanaşımını kesen bir durumunda söz konusu olmadığı, hizmetin geçtiği 1986 yılı sonundan, dava tarihine
kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği anlaşılmakla açılan davanın reddine karar karar
verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacının uzun yıllar Mudurnu Orman İşletmesinde çalıştığı sabit olmasına
rağmen davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dinlenen bordro tanıklarıyla birlikte aynı
dönemlerde işçi olarak Mudurnu Orman İşletmesi'nde fiili olarak çalıştığı, puantaj kayıtlarının Mudurnu
ML b an... 20 au. MM BB... emele amam MMS ln MİLA... MALLA. Mm * 4 4... 081.9.
rağmen davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dinlenen bordro tanıklarıyla birlikte aynı
dönemlerde işçi olarak Mudurnu Orman İşletmesi'nde fiili olarak çalıştığı, puantaj kayıtlarının Mudurnu
Orman İşletmesi tarafından tutulduğu, işçilerin çalışırken emir ve talimatları Mudurnu Orman İşletmesi'nin
çalışanlarından aldığı, maaşların Mudurnu Orman İşletmesi tarafından ödendiği hususlarının dinlenen tanık
beyanları ile sabit olduğunu, davacının çalıştığı Mudurnu Orman İşletmesi, kamu kurumu olup, tutulan
puantaj kayıtları davacının fiilen çalıştığını gösterir belge olduğunu, davacının fiili çalışması kurum belgeleri
ile sabit olup hak düşürücü sürenin kesildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu hizmetlerinin geçtiği Yıl
sonu olan 31.12.1986 tarihinden dava tarihi olan 27.11.2019 tarihine kadar hak düşürücü süre fazlası ile
geçmiş olup davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesi usul ve
yasaya uygun olduğu değerlendirilerek davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi
gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın hak
düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği gerekçesine dayalı olarak esastan ret kararı verilmesinin hatalı
olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının sigorta başlangıcının 27.03.1986 olduğuna ilişkin tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri ile mülga 506 sayılı Kanun'un ve 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5133.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5133E. , 2024/9050K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2482 E., 2024/229 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/60 E., 2021/245 K.
Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk
Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 2011 yılının Ağustos ayından 10 Ocak 2018 tarihine kadar ...'e ait
. İlçesi ... Köyü'ndeki arazilerin ekim, biçim, tahsilat ve diğer sair işlerini takip ettiğini, 10.01.2018
tarihinde davalının, hiçbir gerekçe sunmaksızın müvekkilini işten çıkarıldığını, müvekkilinin çalıştığı son yılda
sigortasız olarak 5.000 TL maaşla çalıştığından bahisle, davacı müvekkilinin davalı iş yerindeki işe başlama
tarihinin 01.08.2011 olarak tespiti ile bu tarihten 10.01.2018 tarihine kadar geçen sürede prime esas
kazancının tespiti ile tahakkuk edecek primlerin davalı işverence ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkilinin yanında hiçbir şekilde çalışması olmadığını,
müvekkilini hileli yollarla borçlandırarak zarara uğrattığını ve bu hususun müvekkili tarafından tespit edilip
dava açılması sonrasında da eldeki davayı müvekkilini yıldırmak için açtığını, davacının tüm iddialarının
gerçek dışı olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davacının Adana'da hiçbir zaman ikamet
etmediğini, hizmetinin geçtiğini iddia ettiği tarihten bu güne değin aralıksız olarak Gaziantep'te mernis
adresine sahip olduğunu, sırf bu hususun bile davacı iddialarının sahteliğini kanıtladığını, davacının tüm aile
ilişkilerinin olduğu yerin Gaziantep ili olduğunu, kaldı ki müvekkilinin hiçbir zaman Türkiye'de bir işletmesi
olmadığı gibi kesinlikle adam çalıştıracak ölçüde de bir iş faaliyeti içinde olmadığını, müvekkilinin uzun
yıllardan beri İsviçre'de yaşadığını, davacının, çalıştığını iddia ettiği yıllara ait müvekkili tarafından
arazilerinin kiralandığına dair Adana 6. Noterliğinin 14.08.2015 tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu,
davacının bu arazileri işletme, çalışma vs. gibi bir vasfı ve niteliği olmadığı gibi belirtilen arazilerin davacının
çalışmasını gerektirecek büyüklükteki tarım arazileri de olmadığını, bu davaların 5 yıllık hak düşürücü süreye
tabi olduğunu, müvekkilinin yurt dışında yaşaması sebebiyle almış olduğu tarlayı kiraya verdiğini ve bu
ekim, biçim işiyle ve geliriyle kiraya verdiği kişinin ilgilendiğini, davacının müvekkilinin yeğeni olup
müvekkilinin yurt dışında olması sebebiyle bir takım banka işlerine yardımcı olduğunu, fakat müvekkilinin iyi
niyetini suistimal ettiğini, müvekkilini dolandırdığını, bununla ilgili olarak Adana Cumhuriyet Başsavcılığına
şikayette bulunulduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Fer'i müdahil Kurum tarafından davaya cevap verilmemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, davalı tarafından verilen
vekaletten dolayı Adana'da davalının iş ve işlemlerini yürüttüğü ve Gaziantep'den ... Köyü'ne gelip gitme
zamanlarının kendi serbest iradesine dayandığı ve kendisinin karar verdiği, yurt dışında yaşayan davalıdan
UY. AR İLİ" As LİLİ İML MM a a a rr ş>şşğyyş şçşçşçşyşş şşşşşşj yy |
vekaletten dolayı Adana'da davalının iş ve işlemlerini yürüttüğü ve Gaziantep'den ... Köyü'ne gelip gitme
zamanlarının kendi serbest iradesine dayandığı ve kendisinin karar verdiği, yurt dışında yaşayan davalıdan
bağımsız hareket edebildiği kanaatine ulaşılarak, davacının, söz konusu iş görmelerinin iş sözleşmesine değil
vekalet ilişkisine dayalı olması sebebiyle davacının, sigortalılık niteliğini kazanmasının mümkün olmadığı ve
davacının sigortalı sayılamayacağından tespitine karar verilecek bildirimsiz sigortalılık süresinin söz konusu
olmadığı sonucuna ulaşılarak davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme dosyasında mevcut bilirkişi CD çözümleme raporu
incelendiğinde tam bir işçi veya işveren vekili şartlarının oluştuğunu, emir ve talimat çerçevesinde hareket
edildiğinin ortaya çıkacağını, belge ve fotoğrafların dikkate alınmadan davalı tarafın yorum ve beyanlarının
dikkate alınarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki bilgi ve
belgelerden davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisi olduğu, bağımlılık unsuru olmadığı, davacının kendi
nam ve hesabına çalıştığı, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate
alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık
bulunmadığı değerlendirilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. nın 353/1-b.1 maddesi gereğince
esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.08.2011 - 10.01.2018 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına
ilişkin hizmet tespiti ile prime esas kazancının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370
ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5195.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5195E. , 2024/9094K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi
SAYISI : 2022/390 E., 2023/789 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki hizmet tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; tanıklardan ...,...,...,... ve... tarafındna açılan hizmet tespiti davalarına ilişkin gerekçeli karar
ve dava dilekçelerinin ayrıca tanıklar ...,...ve...'a ait hizmet cetvellerinin celbi gerekmektedir.
Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye
gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren İlk Derece Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5167.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5167E. , 2024/8743K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2744 E., 2023/2902 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/424 E., 2023/182 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait İnönü Cad. No:795 ...- ... adresinde kurulu... ve
Dayanıklı Tüketim Malları Satış Mağazası işyerinde (... ünvanlı) 01.11.1999 tarihinde satış elemanı olarak
çalışmaya başladığını, ancak çalışmasının işverence geç bildirildiğini ve sigortasının 28.06.2006 tarihinde
başlatıldığını, davalı şirketin Mayıs 2016 yılında tür değiştirdiğini, limited şirketten anonim şirkete
dönüştüğünü, müvekkilinin sigortalı gösterilmediği dönemde, ... ünvanlı Şubede (mağazada) çalıştığını,
müvekkilinin 01.11.1999 tarihinden sigortalı olarak bildirildiği 28.06.2006 tarihine kadar şirkette çalıştığının
tanıklar ve sunulacak diğer belgelerle kanıtlanacağını, müvekkilinin 01.11.1999-28.06.2006 tarihleri
arasında davalı şirket nezdindeki hizmetinin ve sigortalılığının hükmen tespitine karar verilmesini talep
etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde; davayı kabul ettiklerini, davacının dava konusu dönemde fiili ve
gerçek çalışması bulunduğunu, ancak o tarih itibariyle bazı zaruretler dolayısıyla davacının sigortasının geç
yapıldığını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurumun davalı yanında feri müdahil olarak
kabul edilmesini talep ettiklerini, ... kızı, Gürcistan 24.07.1959 doğumlu davacının s.s. no.su ... olup, ilk işe
giriş tarihinin 28.06.2006 olduğunu, davacıya tahsis talebine istinaden Kurumca 01.06.2017 tarihinden
itibaren 42200243911 tahsis no.su ile yaşlılık aylığı bağlandığını, bu nedenle davacının iş bu davayı açmakta
hukuki yararı bulunmadığını, davalı ... ... ve Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ne ait ev
eşyaları ticareti mahiyetli işyerinin Mustafa Kemal Bul. No: 31/B.../... adresinde bulunduğunu, ... sicil sayılı
dosyada işlem gördüğünü, 14.09.2000 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığını ve halen faal
olduğunu, davacının bu işyerinden 28.06.2006-31.12.2010 tarihleri arasında bildirimlerinin yapıldığını,
davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından imzalı olan ve imzaya
itiraz içermeyen yazılı delillerde yer alan sürelerin davacıyı bağlayacağı, taraflarca imzalanmış, sahteliği
iddia edilmemiş 28.06.2006 tarihli işe giriş bildirgesinin varlığı karşısında tanık beyanlarına göre davacının
hizmetinin hesaplanamayacağı, ayrıca davacının tahsis dosyası içeriğinden; Gürcistan Çalışma, Sağlık ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının Kuruma muhatap 10.07.2017 tarihli yazısı ve eklerinden; davacının
Gürcistan'da 01.11.1976 - 01.08.1977, 04.06.1980 - 29.09.1981, 04.06.1990 - 01.11.2005, 01.01.2006 -
Sosyal Güvenlik Bakanlığının Kuruma muhatap 10.07.2017 tarihli yazısı ve eklerinden; davacının
Gürcistan'da 01.11.1976 - 01.08.1977, 04.06.1980 - 29.09.1981, 04.06.1990 - 01.11.2005, 01.01.2006 -
31.12.2008 yılları arasında 20 yıl 9 ay —- 6341 gün çalıştığının bildirildiği, bu kapsamda davacının
Gürcistan'da 1999 yılında 307 gün, 2000 yılında 308 gün, 2001 yılında 308 gün, 2002 yılında 307 gün, 2003
yılında 307 gün, 2004 yılında 308 gün, 2005 yılında 284 gün, 2006 yılında 307 gün çalışması bulunduğunun
belgelendirildiği, davacının da bu çalışmalarını 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanmak istediğini işbu
dava açılmadan önce Kurumdan talep ettiği, talebinin reddi üzerine de işbu dava ile aynı tarihte ... 12. İş
Mahkemesinin 2018/425 Esasına kayden Kurum işleminin iptali istemli dava ikame ettiği, ... 12. İş
Mahkemesi'nin 2018/425 Esas sayılı dosyası kapsamındaki dava dilekçesinde; davacının 28.06.2006
tarihinde SGK'ya tabi sigortalı olduğunun ve Gürcistan'daki çalışmalarını belgelendirdiğinin belirtildiği
görüldüğünden, talep edilen tarih aralığında davacının davalı şirkette çalışmadığı kanaatine varılarak davanın
reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; çalışma iddiasının ispat edildiğini, müvekkilinin hizmet tespiti istenen
dönemde Gürcistan'da da çalışmasının görünmesinin sonuca etkili olmadığını, Gürcistan devletinin
kayıtlarına itibar edilemeyeceğini, tanık anlatımları ile müvekkilinin çalışmasının sabit hale geldiğini, yurda
giriş çıkış tarihlerinin araştırılmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... 1. İş Mahkemesi'nin, 25.05.2023
tarihli, 2018/424 E, 2023/182 K. sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenleri eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.11.1999-28.06.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin
hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370
ve 371 inci maddeleri, mülga 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5247.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5247E. , 2024/8806K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1824 E., 2024/40 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/240 E., 2022/176K.
Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 29.12.2017 tarihi itibariyle geçerli
olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine
karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının yurt dışı borçlanmasının 29.12.2017 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti ile
aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C Gerekre
bebekli bilki bilki Hk kikikbekllk- balikkbe- kii ikkikikiidiikeiikbkellkiniiii kilimi öyhekiikekdekikizebeilindnekiekikkiiiiek” dainekiki
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri,
2-5510 sayılı Kanun'un 42., 3201 sayılı Kanun'un 4., 5. ve Geçici 9. maddesi hükümleri.
5510 sayılı Kanun'un "Bildirim" başlıklı 42. maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak
gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç
üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini,
3- 3201 sayılı Kanundan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum
arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar
çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki
prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı
Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda
çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk
tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin
geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir.
Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma
başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen
borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi
gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna
ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların
borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması
yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine,
borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru
tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir.
Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre
gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden
yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan
ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve
tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506
sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de
üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç
aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir.
Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul
süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas
alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise, dava yeni
borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi
gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında
geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı
gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin
burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir.
Diğer bir olasılık da,Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510
sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas
alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 -6 ay) eklenmeli;
sie manma' Üfunmm ann Ünememesı naz Üsmelinimmlenm Sülemenmm 5 wanliir <alimam Erme mnnimmensmn sisman alime İfenmaeumuun Bİ,
Mavginii RU YITU YUyvYuUlu Li UYG Y GUŞUnk JUN İYON. ULU Şi UY Yu yin Ul yuilu
başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık
sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da
başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç
miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır.
3.Değerlendirme
İnceleme konusu davada, davacının 29.12.2017 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurumun
01.03.2018 tarihli yazı ile eksik belge talep ettiği, davacının sunduğu belgelerin ise süresinde sunulmadığı
gerekçesi ile borçlanmanın iptal edildiğini yeniden borçlanma talebinde bulunması gerektiğini bildirdiği,
eldeki davanın ise 12.04.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 29.12.2017 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, süreli olan bu
borçlanma işlemini başlattığı halde makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 12.04.2021 tarihinde
açmıştır. Makul süre geçtiğine göre davacı sigortalının 29.12.2017 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz
hale gelmiştir.
Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin
iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının
kusurlu bulunduğu açıktır.
Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek,
davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile
dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 12.04.2021
tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı
üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya
aykırı olup, bozmayı gerektirir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
Peşin yatırılan temyiz giderinin ilgilisine iadesine,
19.09.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_5373.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5373E. , 2024/8748K.
.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/127 E., 2024/203 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/21 E., 2023/347 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.05.1998 tarihinde haber spikeri ve program müdürü, genel
yayın yönetmeni olarak davalıya ait iş yerinde çalışmaya başladığını ve bu çalışmasını 03.06.2004 tarihine
kadar sürdürdüğünü, müvekkil davalı şirkette işe giriş tarihinden itibaren ara vermeksizin ve kesintisiz
olarak çalışmasına rağmen müvekkilin çalışmasının Kuruma 15.12.2000 tarihinde bildirildiğini, bu tarihten
önceki çalışmaları hiç bir şekilde bildirilmediğini, çalışmasının geç bildirilmesi sonucu müvekkilin emekliliğine
de yansıyan ve hem yaş hem prim olarak ek külfetler getiren bir duruma maruz kaldığını belirterek
davacının 01.05.1998-15.12.2000 tarihleri arasında 506 sayılı ve 5510 sayılı Kanun'lar kapsamında sigortalı
olduğunun tespitine ve müvekkil davacının prime esas kazancının aldığı ücret üzerinden Kuruma
bildirilmesini gerektiğine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili şirkette 15.12.2000 tarihinde işe girdiği 03.06.2004
tarihine kadar çalışarak bu tarihte işi bıraktığını, davacının müvekkil şirketteki çalışmaları sadece belirtilen
tarihler arasında olduğunu, müvekkil tarafından davacının bu çalışmalarının da SGK'ya bildirildiğini,
davacının bu tarihler haricinde müvekkil şirkette herhangi bir çalışmasının olmadığını belirterek davanın
reddini talep etmiştir.
2. Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının davasını hak düşürücü süre geçtikten sonra
açtığını, Mahkemenin aksi kanatte olması durumunda Kurum işlemlerinin usul ve kanun'lara uygun olduğunu
belirterek davanın reddini talep etmiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, tespitini istediği hizmetinin
son bulduğu tarihi izleyen yıl başından itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla davanın
hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu maddesi hükmüne göre Kuruma
bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin
geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerektiğini, Kurumca öğrenilen ve sonrasında
kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz
edilemeyeceğini, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılmasının bildirimin yapıldığı
tarihten önceki çalışmalarının, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması
halinde hak düşürücü süreden söz edilmeyeceğini, gerekli denetimleri yapmanın sigortalının sigortalı
hizmetlerinin eksiksiz bildirilmesini sağlamanın Kurum sorumluluğunda olduğunu, dava için hak düşürücü
süre dolmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hakkında istinaf başvurusunda
bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı
vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın hak
düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği gerekçesine dayalı olarak esastan red kararı verilmesinin hatalı
olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.05.1998-15.12.2000 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin
hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370
ve 371 inci maddeleri, mülga 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve Kanun'a uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan Vekili ... ile Üyeler ...,.... ve ...'ün oyları ve oy çokluğuyla,
18.09.2024 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaların tespitine ilişkin dava şartları, 506 sayılı Kanunun 79/10.
maddesinde belirtilmiştir. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte belirtilen
belgelerin işveren tarafından kuruma verilmemiş olması ya da çalışmaların Kurum tarafından saptanmaması
ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması şeklinde ifade edilmiştir. Sayın çoğunluk ile
aramızdaki ihtilaf davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasından kaynaklanmaktadır.
Bildirimsiz kalan sigortalı çalışmaların tespiti davalarının, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan
başlayarak beş yıl içinde açılabileceği öngörülmüştür. Bu sürenin hak düşürücü bir süre olduğu Yargıtay'ın
yerleşmiş, oturmuş görüşlerindendir.
506 sayılı Kanunun 79/1 maddesinde açıkça, işveren tarafından sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma
vermesi gerektiğinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliği'nde, işveren tarafından Kuruma verilmesi gereken belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta
primleri bildirgesi, dönem bordrosu vs. olarak belirtilmiştir. Bu belgelerden herhangi birinin Kuruma
verilmesi veya Kurum tarafından fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak
düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Kesintili çalışma halinde de, yukarıda açıklanan hususlar her bir çalışma dönemi açısından geçerli olacaktır.
Yönetmelikte belirtilen işe giriş bildirgesinin, sigortalı işe alınır alınmaz düzenlenerek Kuruma verilmesi
gerekirken, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, çalışmaya başlandıktan bir süre sonra verildiği sıkça
karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle işe giriş bildirgesinden önceki çalışmalar, işe giriş bildirgesi sonrasında
da kesintisiz olarak devam etmiş ise; başka bir anlatımla blok bir çalışma dönemi varsa bu dönem içerisinde
işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesi halinde hak düşürücü süreden söz edilmeyecektir. Zira işe giriş
bildirgesi verilmekle sigortalının çalışmasından Kurum haberdar olduğundan, artık gerekli denetimleri
yapmak sigortalının sigortalı hizmetlerinin eksiksiz bildirilmesini sağlamak Kurum sorumluluğundadır.
Denetim görevini yapmayan Kurum'un kendi kusurundan yaralaması düşünülemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.2.2003 gün ve 2003/21-44- 98, 23.4.2004/21-369- 371 27.2.2008
gün ve 2008/21-163-207, 14.11.2012 gün ve 2012/21-735-795 ve 2017/21-2177-2019/ 836 Esas ve Karar
sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir
Somut olayda da, davacının çalışmalarının talep edilen dönemde blok halinde geçtiği bir kısım çalışmalarının
işe giriş bildirgesinin verildiği 15.12.2000 tarihinden itibaren kuruma bildirildiği, sigortalının işe girişinin
bildirildiği tarihten önce 1.5.1998 tarihinden itibaren çalışmalarının kesintisiz olarak devam ettiğinin yani
blok çalışmanın mevcut olması halinde hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağından; mahkemece bu
dönem yönünden gerekli araştırma yapılmaksızın işe giriş bildirgesinin verilme tarihi öncesinin hak düşürücü
süreye uğradığına yönelik kabulü hatalıdır. Kararın eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği
düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.
|
2024_4716.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4716E. , 2024/5547K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/1006 E., 2024/200 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet ve prime esas
kazanç tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, İlk Derece Mahkemesi
kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen
kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik,
süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin
kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından
hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı 22.08.2005-26.11.2005 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005-
14.12.2015 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin prime esas kazancının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının davalı işyerinde 26.11.2005 tarihinde fiilen işe başladığını, asgari ücret üzerinden
ödeme yapıldığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Feri müdahil Kurum vekili, davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, Kurum kayıtlarında geçen sigortalı
hizmetlerinin farklı işverenlerce bildirildiğini, taleplere ilişkin Kurumun hiçbir kusurunun bulunmadığını
belirterek davanın reddini istemiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2020 tarihli ve 2019/28 Esas, 2020/555 Karar sayılı kararıyla; davacının
davasının kısmen kabulü ile davacının davalı işverene ait işyerinde mobilya doğramacısı- ustabaşı olarak
26.11.2005 ile 14.12.2015 tarihleri arasındaki çalışmalarından dolayı; Kasım 2005- Aralık 2005 dahil aylık
Brüt ücretin 907,00 TL, Ocak 2006- Temmuz 2006 dahil Brüt 985,00 TL, Ağustos 2007 -Aralık 2007 dahil
Brüt 1.021,00 TL, Ocak 2008- Haziran 2008 dahil Brüt 1.173,00 TL, Temmuz 2008- Aralık 2008 dahil Brüt
1.229,00 TL, Ocak 2009 -Haziran 2009 dahil Brüt 1.284,00 TL, Temmuz 2009- Aralık 2009 dahil Brüt
1.330,00 TL, Ocak 2010- Haziran 2010 dahil Brüt 1.407,00 TL, Temmuz 2010 -Aralık 2010 dahil Brüt
1.490,00 TL, Ocak 2011- Haziran 2011 dahil Brüt 1.537,00 TL, Temmuz 2011- Aralık 2011 dahil Brüt
1.665,00 TL, Ocak 2012- Haziran 2012 dahil Brüt 1.710,00 TL, Temmuz 2012- Aralık 2012 dahil Brüt
1.816,00 TL, Ocak 2013- Haziran 2013 dahil Brüt 1.888,00 TL, Temmuz 2013 -Aralık 2013 dahil Brüt
2.001,00 TL, Ocak 2014 - Haziran 2014 dahil Brüt 2.085,00 TL, Temmuz 2014- Aralık 2014 dahil Brüt
2.303,00 TL, Ocak 2015 - Haziran 2015 dahil Brüt 2.338,00 TL , Temmuz 2015 -Aralık 2015 dahil Brüt
2.621,00 TL aylık ücretle davalı ... yanında çalıştığının tespiti ile prim bildirgelerinin buna göre düzeltilmesi
gerektiğinin tespitine, davacının 22.08.2005 ile 26.11.2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespiti talebinin
reddine, dahili davalılar ..., ... Yapı Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ... ... İnşaat Ticaret
Limited Şirketi yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildi.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı, davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri
tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
— m Aa.
Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı, davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri
tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.05.2022 tarihli ve 2020/1518 Esas, 2022/755 Karar sayılı kararıyla; davacı,
davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince
ayrı ayrı esastan reddine karar vermiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalı ... ve fer'i
müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 13.10.2022 tarihli,2022/8816 E.,2022/12469 K. kararında; davalı ... Yapı Mal. İnş. Mob. Nak.
San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin ticaret sicil kayıtlarına göre 05.12.2019 tarihinde sicil kaydının terkin edildiğinin
anlaşılması nedeniyle, taraf ehliyeti bulunmayan şirket aleyhine karar verilmiş olduğundan, davalı şirket
hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle şirketin ihyasına dair karar alındıktan sonra,
usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kısmen kabulüne, davacının davalı
işverene ait işyerinde mobilya doğramacısı- ustabaşı olarak 26.11.2005 ile 14.12.2015 tarihleri arasındaki
çalışmalarından dolayı; Kasım 2005- Aralık 2005 dahil aylık Brüt ücretin 907,00 TL, Ocak 2006- Temmuz
2006 dahil Brüt 985,00 TL Ağustos 2007 -Aralık 2007 dahil Brüt 1.021,00 TL, Ocak 2008- Haziran 2008
dahil Brüt 1.173,00 TL Temmuz 2008- Aralık 2008 dahil Brüt 1.229,00 TL, Ocak 2009 -Haziran 2009 dahil
Brüt 1.284,00 TLTemmuz 2009- Aralık 2009 dahil Brüt 1.330,00 TL Ocak 2010- Haziran 2010 dahil Brüt
1.407,00 TL, Temmuz 2010 -Aralık 2010 dahil Brüt 1.490,00 TL ,Ocak 2011- Haziran 2011 dahil Brüt
1.537,00 TL, Temmuz 2011- Aralık 2011 dahil Brüt 1.665,00 TL, Ocak 2012- Haziran 2012 dahil Brüt
1.710,00 TL, Temmuz 2012- Aralık 2012 dahil Brüt 1.816,00 TL, Ocak 2013- Haziran 2013 dahil Brüt
1.888,00 TL, Temmuz 2013 -Aralık 2013 dahil Brüt 2.001,00 TL, Ocak 2014 - Haziran 2014 dahil Brüt
2.085,00 TL, Temmuz 2014- Aralık 2014 dahil Brüt 2.303,00 TL, Ocak 2015 - Haziran 2015 dahil Brüt
2.338,00 TL ,Temmuz 2015 -Aralık 2015 dahil Brüt 2.621,00 TL aylık ücretle davalı ... yanında çalıştığının
tespiti ile prim bildirgelerinin buna göre düzeltilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 22.08.2005 ile
26.11.2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespiti talebinin reddine, dahili davalılar ..., Tasfiye Halinde ... Yapı
Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ... ... İnşaat Ticaret Limited Şirketi yönünden davanın
husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve fer'i müdahil Kurum
vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili, ücretin yazılı delille ispatlanması gerektiği, yeterli inceleme yapılmadığını belirterek kararın
bozulmasını talep etmiştir.
Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın ispat edilmediğini, red kararı verilmesi gerektiğini belirterek kararın
bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 22.08.2005-26.11.2005 döneminde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005-14.12.2015
dönemindeki prime esas kazançlarının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri ile 506 sayılı Kanun'un 77, 79, 5510 sayılı Kanun'un geçici 80, 86 ncı maddesidir.
3. Değerlendirme
İnceleme konusu dosyada; davacı 22.08.2005-26.11.2005 döneminde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005-
14.12.2015 dönemindeki prime esas kazançlarının tespitini talep etmiş, Mahkemece 2005 yılı Kasım ayından
2015 Aralık ayına kadar olan dönem yönünden gerçek prime esas kazançlar tespit edilerek davalı ... yanında
çalıştığının tespiti ile prim bildirgelerinin buna göre düzeltilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 22.08.2005
ile 26.11.2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespiti talebinin reddine, dahili davalılar ..., Tasfiye Halinde ...
Yapı Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ... ... İnşaat Ticaret Limited Şirketi yönünden
davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacının hizmet cetvelinde 26.11.2005- 30.06.2008 ve 17.07.2008-31.07.2008 döneminde davalılar ..., ...
. İnş....Ltd.Şti.,Tasfiye Halinde ... Yapı Mal....Ltd.Şti.'den yapılmış bildirimleri bulunmaktadır. Anılan
dönemdeki çalışmalar davalı ... üzerinden bildirilmediğine ve söz konusu bildirimler iptal edilmediğine göre
diğer davalılar nezdinde geçen sürelere ilişkin prime esas kazanca davalı ... yönünden karar verilmesi
yerinde değildir.
Diğer yandan 01.07.2008-16.07.2008 ve 01.08.2008-17.12.2015 döneminde davalı ... iş yerinden yapılan
bildirimler yönünden yukarıda belirtilen hususlar kapsamında inceleme ve araştırma yapılmalı, davacıya
yapılan ücret ödemelerine ilişkin banka kayıtları, yazılı belgeler celp edilmeli, elde edilecek sonuca göre
karar verilmelidir.
Ayrıca, 26.11.2005- 30.06.2008 ve 17.07.2008-31.07.2008 tarihleri arasındaki dönemler yönünden hizmet
davalı ... yanında geçmiş, diğer husumetten reddedilen işverenler nezdinde geçmemiş ise; işverenlik sıfatı
kamu düzeninden olduğundan diğer davalılar yönünden iptal kararı verilmeden sonuca gidilemez. Bu
nedenle 26.11.2005- 30.06.2008 ve 17.07.2008-31.07.2008 dönemlerdeki hizmetin ... iş yerinde geçip
geçmediği araştırılmalı, buna göre prime esas kazanç yönünden belirtildiği şekilde inceleme yapılarak
sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve
yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
20.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4635.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4635E. , 2024/5615kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2200 E., 2024/225 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2020/195 E., 2021/193 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde
belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre,
temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından dava dışı ... Group Telekomünikasyon
ve Treyler San Tic. A.Ş'nin borçlarından dolayı 2019/26190 E. sayılı takip numarası ile davacı şirkete haciz
ihbarnamesi gönderildiğini, tebliğ usulsüzlüğü sebebiyle haciz ihbarnamesinden 23.07.2019 tarihinde
haberdar olduklarını, tebligatın usulüne uygun yapılmadığını, ayrıca gönderilen haciz ihbarnamesinin 6183
sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi 1 inci fıkrası 2 nci cümlesi 3 üncü fıkrasında belirtilen açıklamaları
içermediğini ileri sürerek, eksik ve usulsuz haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesini istemiş,
02.10.2020 tarihli celsede taleplerinin; haciz ihbarnamesinin iptalinin değil, tebliğin usulsüz olduğunun ve
öğrenme tarihi olan 23.07.2019 tarihinin tebliğ tarihi olduğunun tespiti olduğunu belirtmiştir.
II.CEVAP
Davalı SGK Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, asıl borçlu ... Group
ve Treyler San A.Ş'nin davacıdan hak ve alacağının olduğunun tespit edilmesi üzerine davacıya haciz bildirisi
gönderildiğini, kanun hükümlerine uygun olarak gönderilen haciz ihbarnamesinin davacıya usulüne uygun
olarak 12.07.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ihbarnameye bir itirazı olmadığını, ihbarnamenin ...
. isimli davacının çalışanına tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na uygun
olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
Somut olayda, ödeme emri “ Tüzel kişiliğin temsilcisi tebliğ anında adresinde bulunmaması, ... olması
sebebiyle daimi işçisi/memur amiri .... imzasına ... tarihinde tebliğ edilmiştir." şerhi ile 02.07.2019 tarihinde
e imzasına tebliğ edildiği; borçlu şirket (hükmi şahıs) olup, borçlu şirket adına kendisine tebligat yapılan
şahsın, görev itibariyle şirket temsilcisinden sonra gelen bir kimse olup olmadığının tebliğ evrakında tespit
edilmediği, bu durumda borçlu şirket adına yapılan ödeme emri tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun
12 ve 13 üncü maddeleri ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21 inci
maddelerine aykırı olduğu, davacı vekilince 02.10.2020 tarihli celsede taleplerinin haciz ihbarnamesinin
iptali olmadığı, yalnızca tebliğin usulsüz olduğunun ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak tespiti istemi
olduğuna dair imzalı beyanda bulunduğu anlaşılmakla,
davanın kabulü ile davacıya gönderilmiş 2019/26190 takip numaralı haciz bildirisi tebligatının usulsüz
olduğunun tespiti ile Tebligat Kanunu'nun 32 nci maddesi uyarınca tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği
öğrenme tarihi olan 23.07.2019 tarihi olarak düzeltilmesine, karar verilmiştir.
IW.İSTİNAF
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK Başkanlığı vekili
tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davalı SGK Başkanlığı Vekilinin İstinaf Sebepleri
Davalı SGK Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, asıl borçlu ... Group ve
Treyler San A.Ş'nin davacıdan hak ve alacağının olduğunun tespit edilmesi üzerine davacıya haciz bildirisi
gönderildiğini, kanun hükümlerine uygun olarak gönderilen haciz ihbarnamesinin davacıya usulüne uygun
olarak 12.07.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ihbarnameye bir itirazı olmadığını, ihbarnamenin ...
. İsimli davacının çalışanına tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na uygun
olduğunu, tebliğ yapılan kişinin tüzel kişinin daimi çalışanı olduğunu, davacının bu kişinin tebligatı almaya
yetkili olmadığı iddiasının inandırıcı olmadığını, davacının işyerinde tebligat için yetkili kişi bulundurması
gerektiğini, yetkili kişinin kim olduğuna dair bir kayıt ise sunamadığını, posta memurunun tebligatı alan
kişinin yetkili olup olmayacağını bilebilecek durumda olmadığını, bu durumun kötüye kullanımlara açık
sonuçlar doğurduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut uyuşmazlıkta, tüzel kişi olan
davacıya yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun yukarıda belirtilen ilgili hükümlerine ve yönetmeliğe uygun
tebliğ edilmediği, Mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine
karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK Başkanlığı vekili
temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı SGK Başkanlığı Vekilinin Temyiz Sebepleri
Davalı SGK Başkanlığı vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyizen bozulmasını istemiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıya gönderilen haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediğine ve
23.07.2019 öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri,
3.Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
|
2024_5450.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5450E. , 2024/5780K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/9 E., 2024/362 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/329 E., 2022/447 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 27.02.2016 tarihinden itibaren davalılardan ... Yapı Malz. İnş.
Taah. Tic. Ltd. Şti.'nin Bursa ... köyünde bulunan şantiyesinde büro temizlik, telefonlara bakma, çay, kahve
servisi, bahçe bakımı gibi işlerde asgari ücret ile çalıştığını, 09.11.2016 tarihinde işine son verildiğini,
davacının maaşını ...'dan aldığını, ancak bu maaşı ... Yapı Malzemeleri İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. namına mı
yoksa kendi namına mı ödendiğinin bilinmediğini, çalıştığı süre boyunca sigortalı yapılmadığını ve primlerinin
ödenmediğini öğrendiğini belirterek davacının ... Mahallesi'ndeki şantiyede davalılardan ... Yapı Malzemeleri
İnşaat Taahhüt Ltd. Şti. ve ... hizmetinde 27.02.2016-09.11.2016 tarihleri arasında çalıştığının tespitini
talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılardan ... ve ... Yapı Malzemeleri İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davacının
müvekkilleri yanında çalışması olmadığını, davacının eşinin 02.05.2016 tarihinde müvekkil firma şantiyesine
gelerek iş istediğini, şirket yetkilisinin elemana ihtiyaç olmadığını söylemesi üzerine iş bulana kadar
şantiyedeki konteynerde kalma talebi üzerine konteynerde kalmalarına izin verildiğini, 2016 yılı Mayıs
ayında şantiyedeki konteynere yerleştiklerini, ancak bir süre sonra şantiyede bulunan araçlardan gizlice
mazot çektiğinin ve çektiği mazotları çevrede sattığının öğrenildiğini, bunun üzerine konteynerden
ayrılmalarının istendiğini, davacının hiçbir zaman çalışan olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının davalılar yanında fiilen çalıştığını Kurum
kayıtlarına eşdeğer yazılı belgelerle ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda davacı ile eşinin
28.01.2016-09.11.2016 tarihleri arasında davalılar ... Yapı Malz İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. ile davalı ... ...
Kimya İnş. Bilg. Teknolojileri Oto Kiralama Hizm. Turz. San. ve Tic. A.Ş. ile müştereken inşaa ettikleri
Mudanya ilçesi Mürsel köyündeki şantiyede kaldıkları vakıası ve davacının eşinin anılan işyerinde hizmet
akdine bağlı olarak çalıştığı sabit olmakla birlikte davacının iddia ettiği çalışma olgusu toplanan deliller ile
ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yazılan müzekkerelere verilen cevaplar davacı lehine olduğu halde kararın
gerekçesinde o bilgilere hiç değinilmediğini, ayrıca davanın konusu tamamen yanlış anlaşılarak davanın
reddine karar verildiğini, davacının ...'deki şantiyede çalıştığını, işvereninin ... ... Kimya İnşaat Bilgi
Teknolojileri Oto Kiralama Hiz. Tur. San. ve Tic. A.Ş. olmadığını, davacının eşi ile Mürsel köyündeki şantiyede
hiç kalmadığını, çalışma döneminin 28.01.2016 değil 27.02.2016 olduğunu, davacının 27.02.2016 -
09.11.2016 tarihleri arasında davalılardan ... ile ... Yapı Malzemeleri İnşaat Taahhüt Ticaret Ltd. Şti.'nin
... deki şantiyesinde gündüz hizmetlisi olarak çalıştığının tespitini talep ettiklerini, aksine ciddi ve inandırıcı
delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarına yönelik 6100 sayılı HMK'nın
254 üncü maddesi ve "işçi lehine yorum" ilkesi çerçevesinde davacının iddiasını ispat ettiğinin kabul edilmesi
gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının istinaf başvurusunun
HMK'nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 27.02.2016 - 09.11.2016 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına
ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi.
2. Dava, 506 sayılı Kanun'un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un m. 86/9 uncu maddesi uyarınca açılmış hizmet
tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya
çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan
başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme
kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar,
kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede
hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından
olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla
yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde
bulundurulmalıdır.
3. 6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası
altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde
somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için
gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
DI GaVdUüd Ildkil ÇIKADINMEk İÇİM SOYUL VeEYa Yemci Ilalldriylda Dİl İiduülayi Ullayda KOYIMaKk yeleli deyildir Aynı
zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması
gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia
somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut
iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi
aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin
uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki
açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil
gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e
gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların
belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra
yargılamaya devam etmelidir.
4. Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet
akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri
özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup
bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi
işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu,
çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl
vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında
yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re'sen araştırma
kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve
postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri
bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir
kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. İnceleme konusu eldeki davada, davacının 27.02.2016 - 09.11.2016 tarihleri arasında davalılardan ...
Yapı Malz. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.'nin Bursa ... köyünde bulunan şantiyesinde büro temizlik, telefonlara
bakma, çay, kahve servisi, bahçe bakımı gibi işlerde çalıştığının tespitini talep ettiği, dosyaya ibraz olunan
Kurum kayıtları incelendiğinde davacı adına davalı işverenler tarafından herhangi bir bildirim yapılmadığı
anlaşılmış olup, İlk Derece Mahkemesince davalılardan ... Yapı Malz İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.ile...... Kimya
İnş. Bilg. Teknolojileri Oto Kiralama Hizm. Turz. San. ve Tic. A.Ş.'nin müştereken inşaa ettikleri Mudanya
ilçesi Mürsel köyündeki şantiyede kaldıkları vakıası ve davacının eşinin anılan işyerinde hizmet akdine bağlı
olarak çalıştığı sabit olmakla birlikte davacının iddia ettiği çalışma olgusu toplanan deliller ile ispatlanmadığı
gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya
dayalıdır.
2. Somut olayda, talep edilen dönem içerisinde davacının çalışmasının geçtiğini iddia ettiği ... köyü ile eşinin
çalışmasının bulunduğu tespit olunan Mürsel köyünün farklı yerler olduğu, Mahkeme gerekçesinde de ...
köyü kapsamında araştırma yapıldığı belirtilip, davacının eşiyle Mürsel köyünde bulunan şantiyede kaldıkları
vaklasının sabit olduğu, ancak çalışmasının ispatlanamadığından bahsedilmesi karşısında gerekçenin kendi
içinde çelişki oluşturduğu anlaşılmakla somutlaştırma yükümlülüğü gereğince Mahkemece davacıdan çalışma
şekli ve süresi, davalılardan hangisine ait olan ve hangi köyde bulunan şantiyede kalıp, kimlere hizmet
verdiğinin, kaldığı yerde hangi amaçla kaldıkları, bu işyerine kimlerin gelip gittiği, kimlere çay kahve
ikramında bulunduğu, hangi alanlarda temizlik hizmeti yaptığı, ücretinin kim tarafından ne şekilde ödendiği
hususları sorulmalı, buna göre davacının davalılara ait hangi işyerinde çalıştığı netleştirilmeli, feri müdahil
Kurumdan davacının çalışmasının geçtiğini iddia ettiği ... köyü adresindeki davalı işverenlere ait işyeri
dosyası tespit olunarak, bu işyerinden verilen dönem bordroları getirilmeli, buna göre uyuşmazlık konusu
dönemde bu işyerinde çalışması bulunan bordro tanıkları detaylı olarak dinlenmeli, varsa komşu işyeri
tanıklarının da tespiti yapılarak dinlenilmeli, bu kapsamda davacının çalışma iddiasının netleştirilmesi
suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5310.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5310E. , 2024/5794K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1949 E., 2023/583 K.
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 41. İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/1020 E., 2021/156 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince
başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin 15.09.2004 tarihinden itibaren davalı Huzur
Apartmanında sabah 08.30-20.00 saatleri arasında kapıcılık yaptığını davalı apartman yöneticiliğinin
müvekkilinin iş akdine son vermek istediğini müvekkilinin bilgisi dışında gelen kapıcı adayının eve bakmak
istediğini müvekkilinin eve almadığını, bunun üzerine yöneticinin sizin yerinize başkasını bulduk derhal
burayı boşaltın dediğini yapılan araştırma sonucunda müvekkilinin SGK'sının hiç başlatılmadığını öğrendiğini,
bu olaylardan sonra yönetici yardımcısı ..'in bahçede müvekkilini döverek apartmandan çıkmaları için
baskıyı artırdığını, olayın savcılığa intikal ettiğini tahkikatın devam ettiğini, olayın savcılığa intikal etmesi
üzerine bu şahsın adresten taşınıp gittiğini, müvekkilinin gidecek yeri olmadığı için halen kapıcı dairesinde
oturmaya devam ettiğini ve kapıcılık hizmetlerini eksiksiz yerine getirdiğini müvekkilinin haftada 2 defa
binayı yıkayıp akşamları çöpleri aldığını ayrıca bahçe temizlik ve düzeni görevi olduğunu müvekkilinin okur
yazar olmadığını 15.09.2004 yılında işe başladığında eşinin imzasının alındığını belirterek, davacı
müvekkilinin davalı apartmanda 15.09.2004 tarihinden tam günlü olarak çalıştığının tespitine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; apartman yönetimlerinin tüzel kişilik olmadığını davanın apartman
maliklerine karşı açılması gerektiğini, ek de sunulan dilekçeden de anlaşılacağı üzere davacının başlangıçta
yardım amaçlı oturmaya başladığını durumları düzelince kira karşılığı oturduğunu davacı ile yazılı ve sözlü iş
akdi yapılmadığını, apartmanın kombili olduğunu sürekli kapıcı çalıştırılmadığını, bu nedenle apartman
kullanılmaya başladığından itibaren hiçbir zaman maaşlı kapıcı çalıştırılmadığını, yıllar içerisinde haftada bir
kere merdiven temizliği ve çöp alınması için hizmet alımına gidildiğini, davacının kira ödemeden ve kira
ödeyerek oturduğu dönemlerde dışardan hizmet alındığını, davacının başka apartmanlarda temizlik işlerinde
çalıştığını halen ... Keçiören adreslerinde dışarıdan temizlik yaptığını, halen apartmanın temizlik işlerini ...
isimli bayanın yaptığını davacının hiçbir zaman apartmanda temizlik işlerinde çalışmadığını hizmet tespiti
davalarının dava tarihinden geriye dönük 5 yıla kadar tespitine izin verildiğini, davacının yaptığını belirttiği
işlerin bir kapıcının yapması gerekenden çok az olduğunu apartmanın bahçesinin bulunmadığını davacının
yaptığı işlerin toplamı 8 saat olup kapıcı maaşı istemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu işlerin azlığı
nedeniyle dışardan hizmet alındığını beyanla, davanın reddini istemiştir.
2.Fer'i müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir.
e... İı 17 mM BARI IIYAAM AA vamıne
2.Fer'i müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince özetle; davacı ...'nın davalı Huzur Apartmanı Yöneticiliği işyerinde 01.01.2007-
28.06.2015 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak toplam 612 gün süre ile çalıştığının tespitine karar
verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Mahkemece eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını,
2-Davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesi gerektiğini,
3-Tanık beyanlarının sağlıklı olup olmadığının denetlenmesinin gerektiği ve re'sen tespit edilecek
gerekçelerle kararın kaldırılmasını ve talep doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf
başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi
kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c. maddesi, bir Mahkeme hükmünün kapsamının ne
şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297 nci maddesinde:
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları,
mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci
ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar
hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan
çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
çg)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa
kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri
hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve
tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Buna göre bir Mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve
anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve
değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer,
şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.
Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (Mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar
ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar
açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp
bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim, gerekçe
sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst Mahkeme de bir hükmün
hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde
haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise
tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ ...,.../ ..., Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK'na Göre
Yeniden Yazılmış, 22. Baskı, Ankara 2011, 5.472). Anayasa'nın 141 inci maddesi gereğince bütün
mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme
bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Kanun'un aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir
olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi
olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere
dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek
nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız
görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için,
ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini
ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe
bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu'nun 19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, K:229;
05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 gün ve
E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397,
K:453; 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011
gün ve E:2011/11-344, K:436; 08.02.2012 gün 2011/10-726 E, 2012/57 K; 28.09.2012 gün 2012/3-444E,
2012/638 K; 16.03.2012 gün 2012/2-97 E, 2012/203 K sayılı kararlarında da, benimsenmiştir. Yine
07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin
ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır.
Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve
tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye,
vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3
üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297 nci maddesi, işte bu amacı
gerçekleştirmeye yöneliktir. Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka
hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm,
kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda
açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup,
gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile
yargıcın, gerek Mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de
bağdaşmaz.
2. Eldeki davada, Mahkemece gerekçeli kararın infaza elverişli bir şekilde oluşturulmadığı, hangi delillere
üstünlük tanındığı ve ilgili hükme dayanak tespitlerin nasıl belirlendiğinin açıklanmadığı, davacının hangi yıl
ve avlarda ne kadar ciürevle ralıctığı hakkında da herhanai hir helirlame vanılmadan hüküm kaırıldı1ğ1 1
ve e e 0 O a ap rn A a e ii MN e a A eye
anlaşılmıştır. Bu sebeple öncelikle yapılması gereken iş; Anayasa'nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir
düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297 nci maddeleri de gözetilerek verilen hükmün gerekçesinin de
açıkça kaleme alınarak kararda gösterildiği denetlenebilir, her türlü çelişkiden uzak ve infazı kabil bir hüküm
kurmak olmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve
araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5207.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5207E. , 2024/5788K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/118 E., 2024/35 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen prime esas kazancın tespiti istemli davadan dolayı verilen karar hakkında yapılan
temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dair
karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili özetle; davacının 17.03.2001-07.10.2011 tarihleri arasında kaynakçı olarak son aylık maaşı net
1.800,00 TL, brüt 2.514,32 TL olacak şekilde çalıştığı ancak davalı firmanın davacının ücretini asgari ücret
olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirdiği belirtilerek, davacının 17.03.2001-07.10.2011 tarih aralığında
gerçek ücret üzerinden primlerinin ödetilmesine karar verilmesinin arz ve talep edildiği görülmektedir.
II. CEVAP
Davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Özetle; davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuştur.
2.Özetle; “... davacı tarafından sunulan bordroların altında şirket yetkilisi olarak ... imzasının bulunduğu,
Mahkemece bordroların gerçekliği hususunda her hangi bir araştırma yapılmadığı gözetilerek, anılan
bordroların gerçekliğinin tespiti için ...'ın belirtilen dönemlerde şirketle ilişkisi, sıfatının ne olduğu ve
bordroların bu kişi tarafından düzenlenip düzenlenmediği araştırılmalı, ... tanık olarak dinlenilmeli ve
gerekirse imza incelemesine gidilmeli ve 2006/11-07.10.2011 dönemi için oluşacak sonuca göre karar
verilmelidir. 2006/11 öncesi için ise asgari ücrete oranlama suretiyle ücret belirlemesi yapılamayacağı
gözetilmeli ve toplanacak delillerin sonucuna göre bir karar verilmelidir” gerekçesi ile ilk derece Mahkemesi
kararı bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla özetle; davacının davasının kabulüne
dair karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuştur.
—-——-.. .4mm ıı.
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı şirket vekili dilekçesinde özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı Kurum vekili dilekçesinde özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Gerçek ücret; sigortalının kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre ödenmesi gereken ücrettir. Hizmet
akdinin tarafları görünüşte bir ücret belirlemiş olabilirler, ancak bu ücret tarafların aralarında
kararlaştırdıkları gerçek ücret olmayabilir. Uygulamada bazen taraflar arasında kararlaştırılmış olan gerçek
ücret (örneğin SSK primlerini daha az ödemek amacıyla) bordroya yansıtılmamakta, daha düşük (örneğin
asgari ücret) gösterilmektedir. Bu gibi durumlarda yargıç tarafından gerçek ücretin saptanması yoluna
gidilmelidir (Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, 2. Bası, Beta Yayınları, Sy:287). Davanın niteliği gereği, çalışma
olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu
değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Hukuk Genel
Kurulu'nun 2005/21-409 E., 2005/413 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 288 inci maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması
zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret miktarı HMK'nun Geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK
288 inci maddesinde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz
olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları,
banka kayıtları, ticari defter kayıtları gibi delillerle sigortalının imzasını taşıyan ücret bordroları veya hizmet
sözleşmesinde yazılı olan ücretin gerçek olmadığı kanıtlanabilir. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar
için yine HMK'nın Geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK'nun 289 uncu maddesi gereğince
tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve
sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinletilmesi mümkündür. 506
sayılı Kanun'un 78 inci maddesinde ve 5510 sayılı Kanun'un 82 nci maddesinde prime esas günlük
kazançların alt ve üst sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. Günlük kazancın alt sınırı HUMK'nun 288 inci
maddesinde belirtilen sınırı aşıyorsa ücretin yazılı delille saptanması gereğinin pratikte bir önemi
kalmayacaktır. Zira 506 sayılı Kanun'un 78 inci maddesine göre, “....günlük kazançları alt sınırın altında olan
sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden hesaplanır”. 5510 sayılı
Kanun'un 82 nci maddesi de bu düzenlemeye paralel bir hüküm içermektedir. Eldeki davada sigorta primine
esas kazancın tespiti yönünden; Mahkemece, emsal ücret araştırması sonucuna göre hüküm kurulduğu
anlaşılmakta olup, salt bu yolla karar tesisi isabetsizdir. Bu sebeple Hukuk Genel Kurulunun 2005/21-409
Esas, 2005/413 Karar sayılı kararı gözetilerek ve yukarıda belirtilen delil ve kayıtlar esas alınarak yapılacak
araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde
hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5024.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5024E. , 2024/5793K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1281 E., 2023/1667 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 9. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/13 E., 2021/34 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince
başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde 20.08.2013 - 01.05.2017 tarihleri arasında kesintisiz
olarak çalıştığının tespiti ile bu süreler içinde yatırılmayan sigorta primlerinin davalı işveren tarafından
ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Fer'i müdahil kurum vekili, davalıya ait işyeri adresine göre Afyonkarahisar Mahkemelerinin yetkili olduğunu,
davacının davayı yetkili mahkemede açmadığını, yerleşik içtihatlara göre davanın titizlikle incelenmesi
gerektiğini, davacının asgari ücretin üzerinde çalıştığını resmi belgelerle ispat etmesi gerektiğini beyanla,
davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince özetle; "davanın kısmen kabulü ile, Davacı ...1n, Kurumda 41843.003 sicil sayılı
dosyada işlem gören davalı ... Elk. Tic. San. A.Ş. adına tescilli işyerinde 20.08.2013 — 22.02.2017 tarihleri
arasında hizmet akdine istinaden, kesintisiz ve asgari ücretle toplam 1264 gün çalıştığı, bu çalışmasının
tümünün ...'na bildirilmediğinin tespitine, 22.02.2017 - 01.05.2017 tarihleri arasında geçen çalışma
iddiasının ispatlanamadığından bu yöndeki davanın reddine," karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil kurum vekili istina
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili; kararın yerinde olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının
çalışmasının fiili olup olmaması konusunda dinlenen tanıkların dönem bordrolarında adı geçen
sigortalılarından biri olup olmadığı hususunun araştırılmadığını, aynı işyerinde çalışan kişilerin tanık olarak
dinlenmediğini, Kurumun yazılı kayıtları ile çelişen tanık beyanlarının hükme esas alındığını beyanla, ilk
derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf
başvurusunun reddine, dair karar verilmiştir.
başvurusunun reddine, dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili özetle; istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. Ilgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri
3. Değerlendirme
Eldeki dava dosyası incelendiğinde, mahkemece hizmet tespitine yönelik kurulan hüküm eksik araştırmaya
dayalıdır. Bu yüzden öncelikle davacının tüm sigortalılık kollarına tabi sicil dosyaları kurumdan getirtilerek,
davaya konu dönemdeki 5510 sayılı Kanunun 4/1.b maddesi kapsamındaki bildirimleri irdelenmeli, davaya
konu çalışmanın gerçekliği, işin ve iş yerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla, dava
konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu
veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler resen
saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sigortalının kayıtlarda
gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince
tespit edilerek, davalı iş yerinde tespiti istenen dönemde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı
sorulmalı, inceleme yapılmışsa, belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımları
arasındaki çelişkiler giderilmeli ve tanık beyanlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ile
işin ve iş yerinin niteliği nazara alınmalıdır. Böylece uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya
yer bırakmayacak biçimde çözümlenip varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4618.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4618E. , 2024/6140K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/57 E., 2024/68 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 6. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/259 E., 2022/204 K.
Taraflar arasındaki işveren priminin 4/b sigortalılık prim borçlarına aktarılması gerektiğinin tespiti
davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili, davacının 4/a kapsamında geçen çalışmalarının 4/b kapsamında olduğunun kabul edilmesi
nedeniyle işveren hissesine isabet eden miktarın 4-b kapsamındaki prim borçlarına aktarımının sağlanması
gerektiğinin tespitini, primlerinin yeniden hesaplanarak emeklilik aylığının belirlenip, emekli olduğu günden
itibaren alması gereken emeklilik aylığının tespiti ile eksik aldığı emeklilik aylıklarının yasal faizi ile birlikte
müvekkile ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, uyuşmazlığa konu olayda dava dışı işverenin ödemiş olduğu primlerin davacının, kurumun 4A
sigortasıyla ilgili merkezine değilde, Bağ-Kur dosyasının bulunduğu merkeze verildiğini, cari dönemde ise
işverenin emanette bulunan parasının mevcut borçlarına mahsup edilmiş olması nedeniyle davacının
talebinin karşılanamadığını savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, davanın kabulü ile
davacının 01.12.2008-20.12.2017 tarihleri arasındaki hizmetlerinin 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamından
4/1-b kapsamına aktarılması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan bu dönemde 4/1-a kapsamındaki
işveren hissesine isabet eden prim ödemelerinin davacının bu dönem 4/1-b kapsamındaki prim borçlarına
aktarılması gerektiğinin tespitine, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının aktarılan prim ödemeleri dikkate
alınarak yeniden hesaplanarak ödenmesi gereken aylık farklarının aylık başlangıç tarihinden itibaren
ödenmesi gereken tarihlerden işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar
verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, davaya cevaplarını tekrarlamış, Mahkeme hükmünün kaldırılarak davanın reddine karar
verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
e eki
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamındaki bilgi ve
belgeler, tanık beyanları, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında
mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden Kanuna aykırılık bulunmadığı
anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 4/a kapsamında geçen çalışmalarının 4/b kapsamında olduğunun kabul edilmesi
nedeniyle işveren hissesine isabet eden miktarın 4-b kapsamındaki prim borçlarına aktarımının sağlanması
gerektiğinin tespitini, primlerinin yeniden hesaplanarak emeklilik aylığının belirlenip, emekli olduğu günden
itibaren alması gereken emeklilik aylığının tespiti ile eksik aldığı emeklilik aylıklarının yasal faizi ile birlikte
müvekkile ödenmesinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 4, 53 üncü maddeleridir.
3. Değerlendirme
5510 sayılı Kanun'un 4/b-4 maddesine göre anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları Bağ-Kur
sigortalısı sayılmışlardır. Aynı Kanun'un 53 üncü maddesinde; "... 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler." hükmü düzenlenmiştir.
İnceleme konusu dosyada davacı 28.11.2008 tarihinden itibaren Anadolu Özel Tıp Hizmetleri San. A.Ş.'nin
ortağı ve yönetim kurulu üyesidir. Davacının 01.12.2008-18.12.2017 tarihleri arasındaki 4/1a kapsamındaki
çalışmaları Kurum tarafından 4/b sigortalılığına aktarılmıştır. Davacı Kurum işlemi nedeniyle 4/1-a
kapsamındaki ödenmiş işveren primlerinin 4/1-b kapsamındaki prim borçlarına aktarılmasını talep etmiş,
Kurum tarafından işverenin emanet hesabında bekleyen işveren hissesi tutarlarının işverenin teşviklerden
faydalanması nedeniyle cari dönemlerdeki borçlarına mahsup edildiği belirtilerek talebin reddine karar
verilmiştir.
Davacının 01.12.2008 tarihinden itibaren bildirilen ve davalı Kurum tarafından iptal edilen hizmet süresine
ait primlerinin geçersiz bir sigortalılık süresine ait prim olmakla yanlış ve yersiz ödenen prim statüsündedir.
Yanlış ve yersiz ödenen primler yönünden 5510 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinde; "Yanlış veya yersiz
alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise hisseleri oranında işverenlere,
sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanuni faizi ile
birlikte geri verilir. Kanuni faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın
başına kadar geçen süre için hesaplanır. Ancak Borçlar Kanunu'nun 65 inci maddesi hükmü saklıdır." hükmü
düzenlenmiştir. Mülga 818 sayılı Kanun'un 65 ve 6098 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinde; "Hukuka veya
ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim,
bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir." hükmü düzenlenmiştir.
Buradan hareketle davacının hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla kötü niyetli bir
davranışı (fiil ve grecek olmayan sahte sigortalılık gibi) olmadığından iptal edilen sigortalılık sürelerine ait
primler iade edilebilir. Ancak davalı Kurum bu iade işlemi yerine iptal edilen sürelere ait primlerin işçi
hissesini davacının Bağ-Kur prim hesabına aktarmaktadır. Bu işlemin yasal dayanağı ise 5458 sayılı
Kanun'un 16 ncı maddesi hükmüdür. Anılan hükümde çakışma nedeniyle iptal olunan primlerin diğer
sigortalılık süresine aktarılabileceği belirtilmekte iken, Kanunda açık ve net bir şekilde sigortalı ya da hak
sahiplerinin talebi gerektiği belirtilmiştir.
Somut davada, davacının 4/1-a kapsamında çalıştığı süredeki işçi hissesi davacının Bağ-Kur prim hesabına
aktarılabileceğinden, işveren hissesinin aktarılması talebiyle açılan davanın reddine karar verilmesi
gerekirken kabul edilmesi yerinde değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve
yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye
Mahkemesine gönderilmesine,
Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... veÜyeler...,... ve...'ün oyları ve oy çokluğuyla
03.06.2024 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
1. Çoğunluk ile aradaki ... uyuşmazlık, “4/b kapsamında çalışmasına rağmen primleri 4/a kapsamında
bildirilen ve Kurum tarafından primleri 4/b kapsamına aktarılan davacının ödenen primlerinden işveren
payının (o aktarılıp Oo aktarılmayacağı, bu kapsamda yaşlılık (aylığının —oyeniden o değerlendirilip
değerlendirilemeyeceği” noktasında toplanmaktadır.
2. Kurumun asgari prim ödemesi üzerinde aktarması üzerine, sigortalı davacı tarafından açılan davada, İlk
Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, "davacının 01.12.2008-20.12.2017 tarihleri arasındaki
hizmetlerinin 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamından 4/1-b kapsamına aktarılması nedeniyle yasal
koşulları oluştuğundan bu dönemde 4/1-a kapsamındaki işveren hissesine isabet eden prim ödemelerinin
davacının bu dönem 4/1-b kapsamındaki prim borçlarına aktarılması gerektiğinin tespitine ve davacıya
bağlanan yaşlılık aylığının işverenden aktarılan prim ödemeleri dikkate alınarak yeniden hesaplanarak
ödenmesi gereken aylık farklarının aylık başlangıç tarihinden itibaren ödenmesi gereken tarihlerden
işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiş, kararın istinaf
edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
3. Kararın davalı Kurum temyizi üzerine çoğunluk görüşü ile işveren payının primden düşmesi gerektiği,
kurum işleminin yerinde olduğu kabul edilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 53/5 maddesine göre “Birinci fıkra
hükmü saklı olmak üzere sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık
halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre
esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir”, Anılan
düzenlemede çok açık şekilde “başka sigortalılık hali için ödenen primin, esas alınan sigortalılık hali için
ödenmiş ve bu halde geçmiş kabul edileceği” belirtilmiştir. Burada ödenen primin işçi veya işveren payına
göre ayrılacağı açıklanmamıştır.
5. Kaldı ki davacı sigorta bildirimleri yapılan şirkette ortaktır. Kişi-organ vasfındadır. Bu durumda bu kişi için
primleri ödeyenin işveren olduğundan sözedilemez. 4/a kapsamında ödenen primlerin tamamının ayrım
yapılmaksızın 4/b sigortalılığına aktarılması gerekir.
6. Yerel mahkeme karar verirken Kurumun genelgesine dayanmıştır. SGK'nın 30/12/2015 tarihli ve 2015/28
sayılı Genelgesi ile 2014/28 sayılı Genelge'nin “Çakışan süreler içinde 4/a kapsamında ödenmiş primlerin
4/b kapsamındaki prim borçlarına aktarılması” başlıklı 2.2 numaralı bölümünün birinci fıkrasının ii) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"ii) Sigortalı hissesinin çakışan dönemieki (4/b) kapsamındaki prim borcunu karşılamaması halinde;
1- İşveren hissesinin de aktarılabileceğine dair işverenin yazılı muvafakati ile birlikte imza sirküsünün (işyeri
dosyasında mevcut olup olmadığına bakılmaksızın) ibraz edilmesi,
2- İşverenin Kurumumuza gerek kendisine ait işyerlerinden, gerekse ortağı, üst düzey yöneticisi, alt işvereni
ve işveren vekili olduğu işyerlerinden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmaması kaydıyla işveren
hissesine isabet eden paraların sigortalının 4/b kapsamındaki prim borçlarına aktarımı yapılacaktır.
İşverenin muvafakatinin olmasına rağmen Kurumumuza borcunun bulunması halinde ise işveren hissesine
isabet eden paralar öncelikli işverenin kendi borcuna mahsup edilecek, artan bir tutarın kalması halinde, bu
tutar sigortalının 4/b kapsamındaki prim borcuna aktarılacaktır."
7. Davalı Kurum uygulamasında dahi işveren payının aktarıldığı sabittir. Kararın onanması gerektiği
düşüncesinde olduğumdan, çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılınmamıştır.
|
2024_4646.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4646E. , 2024/6144K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2502 E., 2024/318 K.
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 13. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/752 E., 2022/187 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacıya, annesinden dolayı bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle birlikte yaşamaya
devam ettiği gerekçesiyle kesildiğini ve ödenen aylıklarında borç tahakkuk ettirildiğini, Kurum işlemlerinin
yetersiz incelemeye dayandığını ve yerinde olmadığını ileri sürerek; davacıya bağlanan ölüm aylığının
kesilmesine ve ödenen ölüm aylıkları nedeniyle borç tahakkuk ettirilmesine ilişkin Kurum işlemlerinin
iptaline, kesilen ölüm aylığının, kesilme tarihinden itibaren tekrar bağlanmasına ve ödenmeyen aylıkların
faizleri ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerinde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını savunarak davanın reddine
karar verilmesini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, davacı ile boşandığı eşi arasında muvazaalı bir boşanmanın söz konusu olmadığını, Kurumun
hukuka aykırı işlem sonucunda davacının tek gelir kaynağının kesildiğini, boşanma sonrası eylemli olarak
birlikte yaşama olgusunun bulunmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın
kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davacının istinaf başvurusunun
HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esasdan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
PP“ AI MALINA», dm İSA MM m MM $$ e ed MM Al» MAM m a
V. TEMYIZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının boşandığı eski eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle aylığının kesilmesine ilişkin kurum
işleminin iptali ile aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 56 ncı maddeleridir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5334.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5334E. , 2024/6701kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1211 E., 2023/2546 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 33. İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/156 E., 2021/374 K.
Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazanç tespitine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda
İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince
başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalıya ait 06 ...... plakalı ticari taksi iş yerinde şoför olarak
01.01.2008-28.12.2016 tarihleri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile aralıksız çalıştığını, ticari taksinin
durağının Ulus Rüzgarlı durağı olduğunu, ticari takside davacı ile birlikte sürekli iki şoförün vardiyalı olarak
çalıştığını, davalının söz konusu takside hiç çalışmadığını müvekkilinin en son ücretinin, günlük net 60,00
TL'den aylık net 1.800,00 TL olduğunu, aldığı ücretin dönemsel net asgari ücretin (Agi'siz) 1,52 katına
tekabül etiğini, davalıya ait 06T ... plakalı ticari taksi işyerinde hizmet akdine tabi olarak 01.01.2008-
28.12.2016 tarihleri arasında aralıksız çalışmasına rağmen Kuruma sigortalı olarak bildirilmediğini ve
primlerinin yatırılmadığını belirtmek suretiyle davacının davalı ...'a ait 06 ... ... plakalı ticari takside
01.01.2008-28.12.2016 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak kesintisiz net asgari ücretin 1.52 katı
ücretle çalıştığının tespitine ve dönemler arasında sigortalı sayılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde; hak düşürücü süre itirazında bulunduğu, davacının başka iş veya
işlerde çalıştığını, ara sıra çoğunlukla 2 ya da 3 ayda bir veya iki kez müvekkiline ait 06 ...... plakalı takside
çalışmak ve harçlığını çıkarmak istediğini, müvekkilinin yanında sürekli ve düzenli olarak çalışmadığını,
taraflar arasında geçerli bir iş sözleşmesi ve iş ilişkisi bulunmadığını, 2016 yılı içinde bir kaç kez aracı
kullandığını, 2016 yılından öncesinde ise araçta bir gün bile çalışmadığını, en son 2016 yılı Aralık ayında
taksi durağına geldiğini, iş bulduğunu söyleyerek ayrıldığını o günden sonra da aracı kullanmayı talep
etmediğini beyan etmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile " ... somut olayda; davacı davalıya ait
06...... plakalı ticari takside 01/01/2008 - 28/12/2016 tarihleri arasında asgari ücretin 1,52 katı üzerinden
çalıştığının tespitini talep etmiştir. Davacının şahsi sicil dosyası içeriğine göre tespitini istediği dönemde
davalı tarafından hürriyet bildiriminin yapılmadığı ve yine tespitini istediği dönemde başka iş verenlikten
hizmet bildiriminin olmadığı anlaşılmıştır.
Ankara Umum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası'na davacının kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Ticari Taksi Kullanma Kayıt Formunda davacının 06 ...... plakalı araç ile çalışacağı durağın Halk Taksi, durak
Ankara Umum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası'na davacının kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Ticari Taksi Kullanma Kayıt Formunda davacının 06 ...... plakalı araç ile çalışacağı durağın Halk Taksi, durak
temsilcisinin ... olduğu ve hafta içi kursa gideceği tarihin 31.05.2012 olarak yazılı olduğu görülmüştür.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü kayıtlarına göre davacı adına 11.04.2008 ve 26.12.2008 tarihlerinde 06 ...
0021 plakalı araç için trafik cezası bulunduğu 06 ...... plakalı davalıya ait araç içinde davacı adına
14.02.2012-22.12.2012 ve 13.01.2013 tarihli trafik ceza tutanaklarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacının 06 ...... plakalı araçla da 02/11/2009 tarihinde kazaya karıştığına dair tutanak mevcuttur. 06...
... plakalılaraç...... adına kayıtlıdır.
Ankara Umum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası'nda davalının 26.08.1994 tarihi itibariyle kaydının
bulunduğu, davacının da yine 02/04/1997 tarihinde oda kaydı olmaksızın ticari taşıt kullanma belgesi
almaya hak kazandığı oda kayıtları ile sabit olmuştur.
Davalı adına kayıtlı 06 ... ... plakalı aracın 03.08.2006 tarihinde 1996 model Tofaş Fiat marka araç
üzerinden tescilinin yapıldığı daha sonra plakanın Ford marka araca 08.08.2006 tarihinde aktarıldığı tespit
edilmiştir.
Mahkememizce Ankara 12. İş Mahkemesinin 2017/313 sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmiştir. Davacı
tarafından davalı aleyhine açılan işçilik alacakları davasındaki tanık anlatımları da değerlendirilmiştir.
Ankara 4. İş Mahkemesi'nin 2013/2414 sayılı dosyası incelenmiş, ... tarafından 2003 yılı Mart Ayından
21.12.2012 tarihine kadar davalıya ait araçta çalışması nedeniyle kıdem ihbar tazminatı ve işçilik
alacaklarına ilişkin dava açtığı, ...'in 07.09.2006-25.12.2012 tarihleri arasında davalıya ait araçta çalışması
nedeniyle kıdem ihbar tazminatı ve işçilik alacaklarının hüküm altına alındığı ve verilen kararın Yargıtay
denetiminden geçerek 26.11.2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Dinlenen tanıklar 06... ... ve06......
plakalı davalı ...'a ait araçlarda ...'in gece 03:00'ten 16:00'ya kadar çalıştığı şeklinde beyanda bulundukları
anlaşılmıştır.
Tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıya ait araçta çalıştığı kanaati oluşmuştur.
Hemen hemen tanıkların tamamı davacının davalıya ait araçta şoför olarak çalıştığını söylemişler ancak
beyanlar arasında çalışmanın şekli ve süresine ilişkin farklılıklar olduğu görülmüştür. Davacı tanıkları
davacının tespitini istediği dönemde davalıya ait takside çalıştığını beyan etmişlerdir. Özellikle tanıklardan ...
işçilik alacakları dosyasında davacının 2008 yılından 2016 yılına kadar davalıya ait araçta kesintisiz çalıştığını
beyan etmiştir. Mahkememizde ise; 2008 yılında 7-8 ay çalışıp ayrıldığını, 2014 yılında yeniden durağa
geldiğini söylemiş olup çelişkili olmasına rağmen davacının davalıya ait araçta çalışma olgusunun
güçlendirmiştir. Tanık anlatımları çalışma şekli ve süreye ilişkin net kanaat oluşturmadığından davacı adına
düzenlenen trafik ceza tutanakları da değerlendirilmiştir. Yukarıda da açıklandığı gibi davacı adına davalıya
ait araçla ilgili düzenlenen trafik ceza tutanakları 14.02.2012 - 22.12.2012 - 13.01.2013 tarihlidir. 2008
yılında davacı adına başka taksi plakalı araçlardan ceza tutanakları mevcut olup ayrıca 06 ...... plakalı
araçla da 02.11.2009 tarihinde kazaya karıştığına dair tutanak mevcuttur. 06...... plakalıaraç...... adına
kayıtlıdır. Kaza tutanağı ve tanık ...'ün beyanı birlikte değerlendirildiğinde davacının 2008 yılında durakta
davalıya ait araçta çalıştığı ve sonra ara verdiği kanaati oluşmuştur. 06 ...... plakalı araç için düzenlenen
tutanak bu kanaati desteklemektedir. Yine tanık ...'ün beyanından davacının daha sonra durağa tekrar
geldiği ve davalıya ait aracı kullandığı anlaşıldığından burada da 14.02.2012 tarihli ceza tutanağını esas
almak gerekmiştir. Bu durumda davacının 2008 yılında ki çalışması kesintiye uğradığından hak düşürücü
süre içinde davanın açılmadığı anlaşılmaktadır. Davacının 14.02.2012 tarihinden sonraki çalışmaları
değerlendirilerek 14.02.2012-28.12.2016 tarihleri arasında davalıya ait takside hizmet sözleşmesine dayalı
olarak çalıştığı kanaati mahkememizde oluşmuştur.
Davacı prime esas kazancında tespitini talep etmiştir. Bu talep hususunda da emsal ücret araştırması
yapılmış, tanıklar yüzde usulü üzerinden çalıştıklarını beyan etmişler, davacı tarafından ödemeye ilişkin
herhangi bir kayıt ve belge sunulamadığından asgari ücretin 1.52 katı ücretle çalıştığı kanıtlanamadığı"
se ehil kemi
yel UANYLLoyım,
"1-Davanın kısmen kabulü ile davacının 14.02.2012-28.12.2016 tarihleri arasında davalı bünyesinde prime
esas alt kazanç üzerinden çalıştığının tespitine" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak davanın
talepleri gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak
davanın reddini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... İlk Derece Mahkemesince yapılan
yargılama ve tüm dosya kapsamından, yukarıdaki hukuki ve maddi açıklamalar ışığında, dosyadaki davalıya
ait aracı kullanırken davacı adına düzenlenen trafik ceza tutanaklarından ve dinlenen tanık beyanlarından
davacının 14.02.2012-28.12.2016 tarihleri arasında davalı yanında çalıştığı; ancak sigorta primine esas
kazanca yönelik talebin ise yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı belgelerle kanıtlanamadığı anlaşıldığından,
Mahkemenin vakia ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı
görülmekle, davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi
uyarınca esastan reddine" karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü gerekçelerle davanın reddi ile kararın bozulmasına karar
verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet ve prime esas kazanç tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7 nci maddesi gereğince 506
sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer
alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma
sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve
özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme
durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların
gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği
açıktır.
2. Bu tür davalarda mahkemece yapılacak iş, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden
istenilmeli, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence
hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, dönemsel sigorta
primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla
dinlenilmeli, Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler
getirtilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte
başka işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işçilik alacaklarına
ilişkin dava dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların
anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki
giderilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı,
kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işin mevsimlik olduğu anlaşılırsa dönemleri belirlenmeli, bu dönemde
davacı ile işveren arasındaki sözleşmenin askıda olduğu ve mevsimlik dönemlerde hak düşürücü sürenin
işlemeyeceği gözönünde bulundurulmalı; böylelikle; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, mevsimlik
mi, sürekli mi olduğu, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün
olduğundan kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır.
3. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanun'un “Prime Esas Ücretler” başlığını taşıyan 77 nci
maddesinin 1 inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un “Prime Esas Kazançlar” başlıklı 80 inci maddesinin 1 inci
fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayıl Kanun'un 86/9 uncu maddelerine dayalı olarak
açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin
yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 nci ve 80 inci maddelere göre hesaplanacak olan 1
günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun; 288 inci
maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası
amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği
takdirde, senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan
kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı
bildirilmiş, 289 uncu maddesinde, 288 inci madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda
yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292 nci
maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği
açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun
var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 üncü ve 202 nci
maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte
olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine
karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı
sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı
maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak
düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka
kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat
sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia
edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık
dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas -
2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482
Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve
2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
3. Değerlendirme
i)Eldeki davada, davacı, davalıya ait araçta dönüşümlü şekilde üç şoför olarak çalıştığı iddiasıyla hizmet ve
prime esas kazanç tespiti talebinde bulunmuş olup Mahkemece ilk trafik cezasının düzenlendiği tarih
itibariyle talepleri kısmen kabul edilmiş ise de Mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece, öncelikle davacının çalışma şeklinin belirlenmesi gerekmekte olup iddia ettiği gibi dönüşümlü
mü çalıştığı yoksa davalının savunduğu gibi iki şoförün gelmediği zamanlarda mı çalıştığı hususu
belirlenmeli, bu amaçla davacı ile birlikte çalıştığı iddia edilen şoförlerin isimleri belirlenerek dinlenilmeli,
araca yazılan toplam 61 adet trafik cezasından yalnızca 3 tanesinin davacıya ait olduğu ve tanıkların
davacının arızi olarak gelip çalıştığına yönelik beyanları birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar
Gmilmanmli,i.
VII,
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle
yazılı şekilde hüküm kurulması, usül ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4611.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4611E. , 2024/6823K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1956 E., 2023/1703 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 6. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/139 E., 2019/160 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 2016 yılında yararlandırılan destek tutarlarının gecikme zammı ve gecikime
cezasıyla birlikte geri alınmasına karar verildiği, ilgili idarenin bu işleme dayanak olarak 10.02.2016 tarih ve
2016/4 sayılı genelgenin 3.3, 4 işlemine çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmemesi veya bildirdiği
sigortalıları fiilen çalıştırmaması başlıklı bölümde yer alan denetim kontrolle görevli memurlarca yapılan
soruşturma ve incelemelerde veya mahkeme kararları neticesinde ya da resmi kurum ve kuruluşlardan
alınan yazılardan çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği ya da prime esas kazancını eksik bildirdiği
veya bildirdiği sigortalılar fiilen çalıştırmadığı tespit edilen hakkında destek tutarının iade alınacağı hükmüne
dayandırıldığını, anılan karara müvekkil şirket tarafından yasal süreler içinde itiraz edildiği ancak itirazların
Toroslar Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurma hakkının
olduğunun belirtilerek reddedildiğini, Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Toroslar Sosyal Güvenlik
Merkezinin uygulamış olduğu, 6661 sayılı asgari ücret destek tutarı iptaline ilişkin itirazları üzerine verilen
04.01.2018 tarih ve 61286786-206.99- E.86677 nolu işlemin ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep
etmiştir.
II.CEVAP
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumun 6661 S. asgari ücret destek tutarının iptal edilmesinin
sebebinin davacı çalışanı ...'in Şubat 2016 yılına ait aylık prim ve hizmet belgesinin verilmediğinin tespitine
dayandığını, davacı davasının temeli ... isimli çalışanının 05.02.2016 tarihinde raporlu olduğunu, bu nedenle
raporlu işçi için işveren sigorta primi ödeyemeyeceğine dayandığını, davacının iddialarını kabul etmediklerini
savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirket tarafından Mersin Sosyal
Güvenlik İl Müdürlüğü Toroslar Sosyal Güvenlik Merkezinin davacı aleyhine uyguladığı 6661 sayılı asgari
ücret destek tutarı iptaline ilişkin itirazı üzerine verilen karara karşı, işlemin iptali talepli olarak dava açıldığı,
davacı şirkette çalışan dava dışı ... isimli şahsın istirahat raporlu olması nedeniyle prim bildirgesinde işçi 01
kodu ile istirahatli olarak gösterilmiş ve bu durumun Kuruma bildirildiği, dosya kapsamı sunulan belgeler ve
bilirkişi raporu incelendiğinde, davalı Kurum her ne kadar 05.02.2016 tarihinde 1 günlük eksik sigorta
nedeniyle davacı şirketin 2016 yılında yararlandığı destek tutarının geri alınması konusunda işlem yapmış ise
de, davacı şirkette çalışmakta olan dava dışı ...'in Mersin Devlet Hastanesi raporunda 05.02.2016 tarihinde
muayene olduğu, işçiye omuz ve üst kol ezilme yaralanması tanısı konulduğu, dava dışı işçinin 11.02.2016-
10.04.2016 tarihine kadar istirahatli olduğu, 05.02.2016 tarihinde ortapedi servisine yatış yapıldığı,
MAN m4 Pp 10 AM ge ge e s0 O Ad Y Ar Am AMP 1. *0ş. ii. maya 81 şaş. e
muayene olduğu, işçiye omuz ve üst kol ezilme yaralanması tanısı konulduğu, dava dışı işçinin 11.02.2016-
10.04.2016 tarihine kadar istirahatli olduğu, 05.02.2016 tarihinde ortapedi servisine yatış yapıldığı,
11.02.2016 'da taburcu edildiği, iş kazasına maruz kaldığı 05.02.2016 tarihinde SGK sağlık ödemeleri
sistemi çıktısı incelendiğinde, dava dışı işçinin işi bırakma saatinin 09:45 olduğu, bir başka deyişle dava dışı
işçinin iş kazasına maruz kaldığı gün yataklı hasta olarak ameliyata alındığı ve tam gün fiili çalışmasının
olmadığı, bu nedenle fiili çalışması olmayan dava dışı işçi için sigortalılık bildiriminin yapılmasının söz konusu
olamayacağı, dava dışı işçinin işe başlama saati olan 08:00 ile işi bırakma saati olan 09:45 saatleri arasında
fili çalışmasının bir gün eksik bildirildiği gerekçesi ile 2016 yılına ait tüm destek teşvik işleminin iptal
edilmesinin dürüstlük kurallarına ve Anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkının ihlali olarak
değerlendirilmiş bu nedenle davanın kabulü ile SGK İl Müdürlüğünün 04.01.2018 tarihli 61286786-206.99-
E.86677 nolu işleminin iptaline karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, yeterli araştırma yapılmaksızın usul ve yasaları aykırı verilen İlk Derece Mahkeme
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmalarına,
dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde isabetsizlik
görülmemesine göre HMK 355 inci maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmayan
Mahkeme hükmüne karşı yapılan istinaf taleplerinin, HMK 353/1 -b1 maddesi gereğince esastan reddine
karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar doğrultusunda temyiz talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 80 inci, 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından
temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5348.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5348 E. , 2024/6836K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/355 E., 2024/59 K.
KARAR : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen sigortalılık başlangıcı ve
hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye
Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar
verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik,
süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...'a ait iş yerinde 10.07.1996-05.06.2012 döneminde
çalıştığını, hizmetin açılan tazminat davası sırasında hizmetinin eksik bildirildiğinin öğrenildiğini,
03.05.1999'dan sonra sigorta yapıldığını belirterek, davacının sigorta başlangıç tarihinin 10.07.1996
olduğunun tespitini, 03.05.1999'a kadar geçen hizmetlerin tespitini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının anılan dönemde çalışmadığını, davacının davalının eşinin
kardeşi olduğunu, 1998'de yurt dışına giderek bir kaç ay kaldığını, bu dönemde de çalışması bulunmadığını,
işkur tarafından 16.07.2012 tarihli tutanak tutulduğunu beyanla, davanın reddini istemiştir.
2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde, hak düşürücü süre, yetki ve görev itirazında bulunduğunu
beyanla, davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi 08.03.2021 tarihli ve 2018/387 E., 2021/80 K.
sayılı kararıyla davacının davasının kısmen kabulüne; davacının davalıya ait 202798 sicilli iş yerinde
01.07.1997-03.05.1999 dönemi asgari ücret ile çalıştığının tespitine, fazla kısma ilişkin isteğin reddine,
karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı, davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri
tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2022 tarihli ve 2021/925 E., 2022/2057 K. karar sayılı kararıyla Mahkeme
hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili
temyiz isteminde bulunmuştur.
ve Mİ, Ma RA a o o EE bd
temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Daire kararında; "... Eldeki davada, davacının talebinin 10.07.1996 ile 05.06.2012 tarihleri arası hizmet
tespitine yönelik olduğu, davacının 06.03.2006 tarihinde davalı nezdinde işten çıktığı, 16.03.2006 tarihinde
dava dışı 1094123 sicilli işyerinde çalışmaya başlaması ve bu çalışmanın 30.06.2006 ya kadar devam
etmesi, davalı nezdinde çalışamanın kesintiye uğraması karşısında, dava tarihi 27.03.2015 tarihi itibari ile
talebin hak düşürücü süreye uğradığı gözetilmeksizin karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur. .." gerekçesiyle
karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının hak düşürücü süre
nedeniyle reddine, dair karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı ve fer'i müdahil Kurum
vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz dilekçesinde, davanın kabulü kararının verilmesi
gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri ile 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın
gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya
uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine
hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve fer'i müdahil Kurum vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna
uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5088.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5088 E. , 2024/6819K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2490 E., 2024/194 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/160 E., 2023/223 K.
Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama
sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... Halat ve Tel Sanayi A.Ş. vekili ile davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine,
Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas
hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ...'ın meslek hastalığı nedeniyle İstanbul Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğü Kurum Sağlık Kurulu'nun 03.12.2018 tarih ve 0984 sayılı kararında meslekte kazanma gücü
kaybı oranının “w 16 olarak belirlendiğini ve davacıya sürekli iş göremezlik geliri bağlandığını, müvekkili
tarafından davalı ... aleyhine Kocaeli 5. İş Mahkemesinin 2019/83 Esas sayılı dosyası ile açılan maddi
tazminat davasında sürekli iş göremezlik oranına itiraz edilmesi üzerine Yüksek Sağlık Kurulunun
16.11.2020 tarih ve 2020/87 toplantı sayı, 2020/15822 sayılı kararı ile davacının meslekte kazanma gücü
kayıp oranının 9o O olarak belirlendiğini, bunun üzerine Kurumca davacının sürekli iş göremezlik ödeneğinin
kesildiğini ve yapılan ödemelerin davacıdan geri alındığını, tazminat dosyasında yasal prosedür uygulanarak
alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 04.04.2022 ve 6505 sayılı ve Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunun
23.02.2023 tarih ve 735 sayılı raporlarında davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının Yw 16 olarak
belirlendiğini belirterek, davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının “o 16 ve meslek
hastalığının başlangıç tarihinin 04.10.2018 olduğunun tespitine, davalı Kurumca kesilen ve davacıdan geri
alınan sürekli iş göremezlik gelirinin Yo 16 işgücü kaybına göre ve meslek hastalığının başlangıç tarihi olan
04.10.2018 tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle hak düşürücü süre yönünden reddine karar
verilmesi gerektiğini, müvekkili Kurumca yapılan işlemlerde herhangi bir eksiklik yahut usulsüzlük
bulunmadığını belirtilerek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde;davacının meslek hastalığına konu rahatsızlığının iş ilişkisinin
sonlanmasından sonra farklı işverenlikte çalışma yaptığı süreçte gerçekleştiğini, buna göre taraf teşkili için
davacının tanı konduğu işverenliğe davanın yöneltilmesi gerektiğini, husumet itirazlarının bulunduğunu,
maluliyet tespit davasının altı aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, maluliyet tespit talebi ile
birlikte eda talebi içerir gelir bağlama talebinin birlikte talep edilmesinin usulen mümkün olmadığını, davanın
usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının son çalıştığı işverenlikte yürüttüğü faaliyet, görev
tanımı, iş akış şeması gibi unsurların araştırılması gerektiğini, davalı Kurumun yokluğundan eksik inceleme
ile alınan Adli Tıp Kurumu raporunun hükme esas alınamayacağını, sürekli iş göremezlik oranının düzeltme
kaydı ile W O olarak belirlenen Yüksek Sağlık Kurulu kararı uyarınca davanın reddine karar verilmesi
gerektiğini, davacının güncel sağlık durumunun araştırılması, muayene edilerek iyileşme durumunun tespiti
ile sürekli iş göremezlik oranının tespiti yapılması için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini
gerektiğini, davacının güncel sağlık durumunun araştırılması, muayene edilerek iyileşme durumunun tespiti
ile sürekli iş göremezlik oranının tespiti yapılması için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini
belirtilerek davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının kabulü ile davalı
Kurum tarafından “60 olarak belirlenen meslekte kazanma gücü kayıp oranına (iş gücü kayıp oranına) ilişkin
Kurum işleminin iptaline, davacının E-cetveline göre 16 (yüzde on altı) oranında meslekte kazanma
gücünü kaybetmiş sayılacağının tespitine, davacının meslek hastalığının başlangıç tarihinin 04.10.2018 tarihi
olduğunun tespitine, davacıya 04.10.2018 tarihinden itibaren Y616 meslekte kazanma gücü kayıp oranına
göre maluliyet aylığı bağlanmasının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Halat ve Tel Sanayi A. Ş.
vekili ile davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle, Mahkeme kararının
kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... Halat ve Tel Sanayi Anonim Şirketi vekili; cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle birlikte, keşif
talepleri karşılanmadığı gibi davacının rahatsızlığının yapılan iş nedeni ile oluşup oluşmadığının
araştırılmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar vekillerinin istinaf
başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-2 ve 355 maddesi gereğince kabulü ile İlk
Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davacının meslek hastalığı nedeniyle sürekli
iş göremezlik oranının 04.10.2018 tarihinden itibaren Yo 16 olduğunun ve bu oran esas alınmak suretiyle
davalı ... Başkanlığı tarafından davacıya 01.11.2018 tarihinden itibaren gelir bağlanması gerektiğinin
tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının meslek hastalığı sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile yeniden gelir
bağlanması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, Yüksek Sağlık Kurulunca
yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 04.04.2022 tarih ve
6505 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca düzenlenen rapor
ile giderildiği anlaşılmakla ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı Kurum vekilinin
temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5203.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5203E. , 2024/6802K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/199 E., 2024/28 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen rücuan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi
sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı Kurum ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik,
süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Kurum sigortalılarından
0701200717317 sigorta sicil numaralı ...'un davalılardan ... Harfiyat Nak. İnş. Gıda. Tur. Pet. Orm. Ürün.
San. Tic. Ltd. Şti.'nin diğer davalı ...'ne taahhüt ettiği ... İşletme Şefliği 537 kod nolu B tipi orman yolu
yapım işinde çalışmakta iken 03.11.2008 tarihinde geçirdiği işkazası sonucu vefat etmesi nedeniyle davacı
Kurumca hak sahiplerine toplam 84.933,00 TL peşin sermaye değeri masraf yapıldığını, kaza nedeniyle
düzenlenen 27.01.2009 - ŞÖ/3 tarihli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının İş
Müfettişi tarafından hazırlanan inceleme raporunda davalılardan işveren ... Harfiyat Nak.İnş. Gıda Tur. Pet.
Orm. Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.'nin 9030, ...'nün 9630 oranında, kazazede sigortalı ...'un “040 oranında
kusurlu olduğunun tespit edildiği belirtmekle; kusur ve miktar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak
kaydıyla Kurum zararı olan 84.933,00 TL'den 33.973,20 TL'nin gelirlerin onay tarihinden itibaren işleyecek
yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Mahkeme masrafı ve vekalet
ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... Harfiyat Nakliyat İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd. Şti. vekilinin
Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ceza dosyası içerisinde bulunan olay yeri görgü ve
tespit tutanağının içeriğini kabul etmediklerini, tutanakta hem ...... hem de tarafsız tanıklarca beyan
edildiği üzere ...'un operatör ehliyeti olmadığı, sadece yağlama elemanı olarak görevlendirilmesine karşın
...'un talimata aykırı olarak araç kullanması hususuna değinilmemiş olduğunu, şahsın kendisini ehliyet
sahibi, deneyimli operatör olarak tanıttığını, ehliyeti olan ... ... 'ın gözetim ve sorumluluğunda ...'ın ... telkin
etmesiyle istisnai olarak araç kullanan ...'un olay zamanı yalnız başına ve ... ... 'nin talimatının aksine
makine kullandığını, kaza sırasında şahsın baret taksa hayatta kalabileceğini, davalı Şirket yetkilisinin ...'a
ehliyeti gelene dek araç kullanmayı yasaklamasına rağmen Potasyum Klorat ile herhangi bir işlem yapması
yönünde talimat vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ... ve bacanağı olan operatör ....... 'ın
daha kısa zamanda daha fazla iş yapmak amaçlı olarak, aralarında anlaşarak, Davalı şirket yetkilisinin
talimatlarına aykırı olarak bu maddeyi kullanmış olabilecekleri savunmakla davacının davasının reddi ile
yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
2.Davalı ... vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu işin ... Harfiyat
Nakliyat İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd Şti.'ne ihale edilerek 06.10.2008 tarihinde
sözleşme imzalandığı, Serik Orman işletme Müdürlüğünün meydana gelen iş kazasında herhangi bir
kusurunun bulunmadığını, imzalanan teknik şartname ve diğer evraklara göre Serik Orman İşletme
Müdürlüğünün yükümlülüğünün yükleniciyi denetlemek olduğunu, diğer davalı-yüklenici ... Harfiyat Nakliyat
İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd. Şti'.ne tarafından patlatıcı kullanılacağının
kendilerine yazılı veya sözlü olarak bildirilmediğini, bu nedenlerle davanın idare... yönünden
İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd. Şti'.ne tarafından patlatıcı kullanılacağının
kendilerine yazılı veya sözlü olarak bildirilmediğini, bu nedenlerle davanın idare... yönünden
davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar
verilmesini arz ve talep etmiştir.
II.MAHKEME KARARI
Mahkemece; "davanın kısmen kabulüne" karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı ... Hafriyat Nak. İnş.
Taah. Gıda Tur. Petrol ve Orman Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece özetle, “...03.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle oluşan Kurum zararının
rücuan tahsiline ilişkin davada verilen kararın Dairemizin 2015/23841 2016/5398 E-K sayılı ilamında davalı
. İle davalı şirket arasında asıl-alt işverenlik ilişkisinin irdelenmesi ve neticesine göre kusur raporu
aldırılması, gerçek zararın açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde belirlenmesi ve ilk peşin sermaye
değerli gelirle karşılaştırılarak düşük (az) olan tutarın davalının kusur oranına uygulanarak hasıl olacak
sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, Mahkemece bozmaya uyulmuş davalılar arasında asıl -
alt işveren ilişkisi bulunmadığı kabulüyle karar verilmiş ise de verilen karar eksik incelemeye dayalıdır.
Mahkeme tarafından getirtilen taraflar arasındaki sözleşmede yapılan işin orman yolu yapımı işi olduğu, bu
işin Orman idaresinin asıl işlerinden olduğu belirgindir. Bu nedenle davalılar arasında asıl -alt işveren ilişkisi
mevcut olduğu da açıktır. Orman İşletme Müdürlüğünün kusurunun bulunup bulunmadığına ilişkin kusur
oran ve aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken
eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup,
bozma nedenidir.
” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davanın kabulü ile
1-48.832,08 TL Kurum zaranının gelir bağlama onay tarihi olan 23.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek
yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine," dair karar
verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı ... Genel Müdürlüğü
vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Kurum vekili özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası
atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı
Kanun) 438 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre aşağıda belirtilen
husus dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkeme kararlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinde tanımlanan
unsurları taşıması ve kararda taraf isimlerinin doğru bir biçimde gösterilmesi gerekmektedir. Eldeki davada,
gerekçeli karar başlığından tüzel kişiliği bulunan Orman Genel Müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi
gerekirken, tüzel kişiliği bulunmayan Serik Orman İşletme Müdürlüğünün gösterilmesi usul ve yasaya aykırı
olup, bozma nedenidir. Ancak belirtilen eksikliğin giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını
gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun geçici 3 üncü
maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun'unun 438 inci maddesi gereğince
Mahkeme kararı düzeltilerek onanmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Hükmün karar başlığında davalı olarak gösterilen isminin çıkarılmasına yerine, “Orman Genel
Müdürlüğü” yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
“" "
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5220.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5220E. , 2024/6821kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/665 E., 2023/601 K.
KARAR : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Kurum işleminin iptali
istemli davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye
Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar
verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ...'un babasının ölmüş olması nedeniyle yapılan başvuru sonrasında
davalı Kurum gerekli araştırmayı yaparak kanun gereği dul ve yetim aylığı bağladığını, davalı Kurum
herhangi bir gerekçe dahi bildirmeden müvekkili nezdinde borç oluşturulduğunu adi posta yoluyla
bildirdiğini, müvekkilinin haciz baskısı altında ödemeyi gerçekleştirdiğini, davalı Kurum 2013/26 sayılı
Genelge sebebiyle müvekkilinin gelirleri üzerinde denetim yapıldığını ve asgari ücret üzerinde kazancı
olduğundan bu borcun doğduğunun belirtildiğini, arz ve izah edilen nedenler ve re'sen gözetilecek
nedenlerle, davanın kabulü ile ödeme emrinin iptalini, ödenen tutarın ...'ndan istenmesi ve Anayasaya aykırı
işlemlerinin iptalini, kesildiği günden bugüne değin müvekkiline ödenmeyen maaşlarının tutarı tespit
edilerek, kesildiği tarihten itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte müvekkiline
ödenmesini, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin iptalini, müvekkiline gönderilen ödeme emri nedeni ve
haciz baskısı altında kalarak ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en
yüksek faiz ile birlikte iadesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili; 5510 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesi ile 01.10.2008 tarihi itibariyle 1479 sayılı
Kanun'un ölüm aylığı koşulları ve bağlanmasına ilişkin maddelerin yürürlükten kaldırıldığını, ölüm aylığı
koşulları ve başlanmasına ilişkin düzenlemelerin 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un
32-37 maddeleri arasında yer aldığını, her iki Kanunda da sosyal güvenlikten kaynaklanan hakların terekeye
dahil edilmediğini, hak sahipliği ile mirasçılıktan ayrı tutulduğunu, mirasın reddi durumunda ölüm aylıklarının
terekeye dahil olmadığının yargı kararları ile vurgulanarak hüküm kurulduğunu, davacının eşinin 2012
yılında vefatı üzerine 5510 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesi gereği hak sahipliği sıfatını kazandığını, 5510
sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinde birden fazla dosyadan gelir, aylık veya aylığa hak kazanılması
durumunda, uzun vadeli sigorta kollarından, hem eşinden, hem de ana veya babasından ölüm aylığına hak
kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve veya babasından, kısa vadeli sigorta kollarından, hem
eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana
ve/veya babasından aylık veya gelir bağlanacağının öngörüldüğünü, yönetmeliğin hükmü iptal edilmemiş
veya yürürlükten kaldırılmamış olup halen yürürlükte olduğunu, davacının tercihini eşinin aylığından yana
kullandığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2022 tarihli ve 2021/224 Esas, 2022/358 Karar sayılı kararıyla davacının
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2022 tarihli ve 2021/224 Esas, 2022/358 Karar sayılı kararıyla davacının
1479 sayılı Kanun'un, 02.08.2003 tarih ve 25187 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956
sayılı Kanun'un 23 üncü maddesi ile değiştirilen 45 inci maddesinin c fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un geçici 1
inci maddesinin 2 nci fıkrası ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.04.2017 tarih, 2015/1490 Esas ve
2017/794 Karar sayılı kararı gereği 1479 sayılı Kanun'un 45 nci maddesinin c fıkrasındaki değişikliğin
yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihi itibariyle babasından ölüm aylığına almaya hak kazandığı, davacıya 1479
sayılı Kanun'un 45 inci maddesinin c. fıkrası gereğince 01.11.2012 tarihinden başlamak kaydıyla babasından
bağlanan ölüm aylığının iptal edilmesi ve yersiz ödeme gerekçesiyle borç çıkartılmasına ilişkin davalı kurum
işlemlerinin yerinde olmadığı, iptal edilen ölüm aylığının iptal edildiği 01.11.2012 tarihi itibariyle bağlanması
ve süresi içerisinde ödenmeyen ölüm aylıklarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
ödenmesi gerektiği tespit edilmiş ve davanın kabulüne davacıya babasından bağlanan aylığın iptal edilmesi
ve davacıya borç çıkartılmasına ilişkin kurum işleminin iptali ile aylığın iptal edildiği tarih itibariyle yeniden
bağlanması ve ödenmeyen aylıkların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi
gerektiğinin tespitine, davacının eşinden dolayı almakta olduğu aylıklardan yapılan kesintilerin 8.091,13 TL
asıl alacak ve 4.432,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.523,57 TL'nin davacıya ödenmesi gerektiğinin
tespitine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf
başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2022 tarihli ve 2022/2698 E., 2022/3765 K. sayılı kararıyla; dosyadaki
yazılara, hükmün Dairece de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi
delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve
hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK'nın
353/1-b-1 maddesi uyarınca davalı Kurum tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 18.05.2023 gün ve 2023/2396 esas 2023/5572 Karar sayılı ilamı ile;" Dosya kapsamı
incelendiğinde, 11.08.2012 tarihinde yaşamını yitiren sigortalı eşi üzerinden 5434 sayılı Kanun hükümleri
gereğince kendisine ölüm aylığı bağlanan davacının, 30.11.1991 günü ölen 1479 sayılı Kanun'a tabi sigortalı
babası üzerinden de ölüm aylığı bağlandığı, 03.04.2015 tarihli denetmen raporu nazarında, babadan
bağlanan ölüm aylığı yönünden 01.11.2012 tarihi olan başlangıçtan itibaren gerçekleştirilen borç tahakkuk
işleminin iptali ile yapılan kesintilerin iadesi istemli işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Anılan yasal düzenlemeler kapsamında dava irdelendiğinde; bu tür ölüm sigortasından aylık tahsislerinde,
ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın
uygulanması gerekmekte olup, buna göre sigortalı eşin yaşamını yitirdiği 11.08.2012 tarihi itibarıyla davanın
yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 34 üncü ve 54 üncü maddeleri olup, 54 üncü maddenin 5 inci bendine
göre hak sahibinin tercihine göre ana/baba veya eşe ait dosyaların birinden aylık bağlanacağı açıkça
düzenlenmiş bulunmakla, anılan maddeler irdelenmeden yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmiş
olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
" belirtilerek karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamı ile uygulanan kanun maddeleri dikkate alınarak davacının
11.08.2021 tarihinde vefat eden eşi...... "dan dolayı dul aylığı aldığı sırada kuruma başvuru yaparak ayrıca
davacının 30.11.1991 tarihinde vefat eden babası ...... üzerinden de yetim aylığı almayı talep ettiği ve daha
a ma m e w. . v
sonra YVi.l1.24U12 tarınınden başlamak Kaydıyla babasından Daglanan olum ayılgının Iptal! ediimesi VE yersiz
ödeme gerekçesiyle borç çıkartılmasına ilişkin davalı kurum işlemi tesis edildiği, Kurum işlemi ile 5510 sayılı
Kanun'un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını
taşıyan 34. maddesinin amir hükmü uyarınca, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm
aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya
kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış ve “Aylık ve Gelirlerin
Birleşmesi” başlıklı 54 üncü maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi
durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre
eşinden ya da ana ve/veya babasından aylığın bağlanacağı hüküm altına alındığı görülmüş, bu nedenle yasal
mevzuata uygun olan bu Kurum işleminin iptali talepli davacı tarafından açılan davanın reddine karar
verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu belirterek kararın
bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eşinden ve babasından çift ölüm aylığı bağlanması ile kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 günü yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması”
başlığını taşıyan 34 üncü maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı
bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi
sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin
birleşmesi” başlıklı 54 üncü maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi
durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre
eşinden ya da ana ve/veya babasından aylığın bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için
öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama
koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi
hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse
aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri
dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait
şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak
sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler
çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın
gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya
uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine
hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler
kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Acıklanan sebeplerle
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın
ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5226.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5226E. , 2024/6842K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1110 E., 2022/1473K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 5. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/237 E., 2019/111K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Kararın, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine,
Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri
tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön
inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından
hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili özetle; davacının 10.08.2006-11.06.2015 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz olarak ... TV
Radyo ve Yayıncılık A.Ş. dışında diğer davalılarda gözüken sigorta hizmet sürelerinin iptaline dair karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalılara dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, cevap dilekçesi sunmadıkları
belirlenmiştir.
2. Fer'i müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; bu davaların 506 sayılı Kanun'un 79/10 ve 5510 sayılı
Kanun'un 86/9 maddesi gereğince 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, bu nedenle araştırma sonucu
saptanan hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren dava tarihine kadar 5 yıl geçmiş ise davanın hak düşürücü
süre yönünden de reddini talep ettiklerini, Yargıtay kararları uyarınca da uzun süreli hizmet tespiti
davalarında yazılı delil ve belge bulunmadığını, açıklanan nedenlerle Kurum kayıtları ile çelişen davanın
reddine, davacıya ait Kurum kayıtları incelendiğinde davacının davalı işverene ait işyerinde tespitini istediği
dönemlerin bir kısmında çalışmasının sigortalı olarak bildirilmiş ise de bu dönemlerin tespitinde hukuksal
fayda bulunmadığından davacının Kurum kayıtlarında görülen çalışmasının reddine dair karar verilmesini
talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne, davacının davalılardan ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş.'ne ait
1005336 sicil sayılı işyerinde 10.08.2006-11.06.2015 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak sigorta
primine esas kazancın alt sınırından çalıştığının tespitine, Kuruma bildirilen günlerin infazda nazara
alınmasına, davacının davalılar ... Gazetecilik Matbaa Yayıncılık İnşaat ve Turizm Sanayi Tic. Ltd. Şti., ...
Gazetecilik Matbaa Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve ...'e ait işyerlerinde gözüken sigorta hizmet
sürelerinin iptaline, dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık
A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
4 Ras e RL. 1 Sas se Sea. şi... MM ALS şel Sa.
B. İstinaf Sebepleri
1- Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın eksik inceleme ile verildiğini belirterek
kararın kaldırılmasını istemiştir.
2- Davalı... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma sonucu
karar verildiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde
görülerek istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık
A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Temyiz eden davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri özetle, istinaf dilekçesinde
ileri sürdüğü hususları tekrar etmekle birlikte kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine
ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin
zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi
edinme durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu
tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak
kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada, davacının dava konusu talep dönemi itibari ile 13.05.2009 ile 25.01.2010 arasında ... şirketi
tarafından, 12.03.2011 ile 22.10.2012 tarih aralığında ... Şirketinden, 22.10.2012 ile 11.12.2012 tarih
aralığında ... işyerinden bildirimlerinin olduğu ve davacı tarafından iş bu bildirimlerin iptali ile davalı ...
şirketinde çalıştığının tespitinin talep olunduğu anlaşılmakla, bu kapsamda davacının gerçek işverenliğinin
tespiti açısından davalı işverenliklerden bildirim dönemleri nazara alınmak suretiyle ayrı ayrı bordro tanıkları
tespit edilerek ve bu tespit edilen bordro tanıklarının da kendi çalışma dönemleri de gösterilmek suretiyle
davalı ...te mi yoksa bildirim yapılan işverenlik nezdinde mi çalıştığı hususu sorularak saptanmalıdır. Öte
yandan yine bu kapsamda davalı ...'in de dosya kapsamına tescil kayıtları ve iş yeri sicil kayıtları celp
edilmeli keza aynı şekilde belirlenecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurulmalıdır.
Ayrıca davacıya davalı işverenliğin tespiti açısından ücret ödemelerinin kim tarafından nasıl yapıldığı hususu
hem davacıdan sorulmalı hem de araştırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı
olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5034.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5034 E. , 2024/6840K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1558 E., 2023/2363 K.
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/112 E., 2017/667K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti
davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi
kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar
verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili, 01.11.2011 ile 01.01.2015 tarihleri arasındaki hizmetlerin tespitine karar verilmesini talep
etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı işveren cevap dilekçesinde özetle; davacının 01.01.2015 tarihinde işe başladığını, gerekli bilgi ve
belgeleri ibraz etmediğinden bildirim yapılamadığını, tahmin edildiği kadarıyla kendi ihbarı üzerine
06.01.2015 tarihinde denetim yapıldığını, davacının 19.02.2015 tarihine kadar çalıştığını daha sonra işe
gelmediğini, mahkemenin 2015/111 Esas sayılı dosyası ile tazminat ve alacak davası açtığını, davacının
boşta geçen günlere ilişkin haksız prim günü kazanmak ve diğer dava ile de haksız tazminat ve alacak
almak için planlı hareket ettiğini davacının toplam çalışma süresinin 1 ay 20 gün olduğunu, bu sürenin
öncesinde hiçbir çalışmasının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu
maddesi olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip
verilmediğinin ya da çalıştıklarının kurumca tespit edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini belirterek
davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2017 tarihli ve 2015/112-2017/667 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar
verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.12.2023 tarihli, 2021/ 1558 Esas, 2023/2363 Karar sayılı kararıyla davalı
vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar
verilmiştir.
verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi temyiz isteminde
bulunmuştur.
2.Daire kararında; "...Eldeki davada, davacının imzasının bulunduğu ... Durum Tespit Tutanağını, baskı ile
imzaladığı savunması karşısında; davacının iş bu iddiasının üzerinde durulmaksızın; bu konu ile ilgili gerekli
araştırma yapılıp değerlendirilmeksizin hüküm tesisi yoluna gidilmesi isabetsiztir. Mahkemece, bu maddi ve
hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar
verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davanın reddine dair karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek
kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesi, 86 ncı maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesidir.
3. Değerlendirme
Eldeki davada, 5510 sayılı Kanun'un 59/2 nci maddesi gereğince, Kurumun denetim ve kontrol ile
görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya
ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabileceği, bunlar tarafından düzenlenen tutanakların
aksi sabit oluncaya kadar geçerli olacağı; öte yandan aynı şekilde 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesinde,
denetim ve kontrolle görevli memurların görevleri sırasında tespit edecekleri kurum alacaklarını, kamu
alacağına ilişkin olay ve işlemlerini yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği ve söz konusu
tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olacağı hükmü mevcut olup ancak yazılı deliller olmaksızın
işçi işveren ve üçüncü kişilerin huzuru ile tanzim edilen tutanakların aksinin ispatlanıncaya kadar geçerli
olabilmesi için tutanakta isim ve imzası bulunanların imza ve beyanlarına itiraz ve inkar etmemeleri gerekir;
aksi halde tutanağın bağlayıcılığından söz edilemez Bu kapsamda, somut olayda, davacı 01.01.2015 tarihli
girişine ilişkin beyan ve imzasının işveren baskısı ile alındığını beyan ederek imzayı inkar ettiğine göre
tutanağın bağlayıcılığından söz edilemez.
Dosya içeriğinden beyanlarına başvurulan bordro tanıklarının maddi olgulara dayalı olarak davacının aşçı
olarak çalıştığını ittifakla ifade etmeleri karşısında inkar edilen tutanağın bu suretle aksinin ispatlandığı
anlaşılmakla, davanın kabulü yerine, yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı
olup bozma nedenidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin yatırılan temyiz harcın istek halinde ilgiliye iadesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4623.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4623E. , 2024/6848K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2509 E., 2024/386 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/218 E., 2023/336K.
Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik oranının ve gelir bağlanması gerektiğinin tespiti davasından dolayı
yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının meslek hastalığından dolayı sürekli iş göremezlik oranının “510 olduğunun ve tespit
tarihini takip eden aybaşından itibaren bu oran esas alınarak gelir bağlanması gerektiğinin tespitini talep
etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, davanın yetkili Mahkemede açılmadığını, dava konusu uyuşmazlığa müvekkil Kurumun
sebebiyet vermediği, Kurumca mevcut yasal düzenlemelere göre işlem yapıldığını belirterek haksız açılan
davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TTK vekili, davanın mükerrer olduğu, davanın zamanaşımına uğradığını, husumetin yanlış tarafa
yöneltildiği, davacının Kurumun işçisi olmadığı ve kaydı bulunmadığını, davacının rödovansçı şirketin
taşeronlarında da çalıştığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davanın kabulüne, davacı ...'in meslek
hastalığı sebebiyle maluliyet oranının 10 olduğunun tespitine, davacı ...'in Yo10 maluliyet oranı üzerinden
ATK 2. Üst Kurulu maluliyet tespit tarihi olan 06.07.2023 tarihini takip eden aybaşı olan 01.08.2023
tarihinden itibaren gelir bağlanmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, dava yasal süresinde açılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini,
Kurum tarafından yapılan işlemlerin hukuka ve yasal mevzuata uygun olduğunu, davacının sürekli iş
göremezlik derecesinin 900 olduğu Yüksek Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmiş olup Kurumca
geciktirilmeden bu maluliyet derecesine göre işlem yapıldığını, Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma
yapılmadan davacının maluliyet derecesinin 10 olarak kabulüne karar verilmesinin haksız, usul ve yasaya
aykırı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
Davalı TTK vekili, davacının ER çalışanı olmadığını, husumet Yöne liemeyecolnie. SARVAEIRIN başka
RL RAM dv mmm Mamasi. U.A. YY... .. a İL gg wW 0 e Aş ..ge
Davalı TTK vekili, davacının Kurumlarının çalışanı olmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, davacının başka
iş yerlerinde çalışmaları olduğunu, varsa meslek hastalığının bu iş yerlerinden doğduğunu, müvekkili
Kurumun gerekli güvenlik önlemlerini aldığını, kusurunun bulunmadığını, gelir bağlanması talebi
Kurumlarınca yapılacak bir işlem olmadığından husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi
gerektiğini, işverenin gerekli her türlü önlemi aldığını belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasını ve
davanın reddini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davalılar vekillerinin istinaf
başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 inci maddesi gereğince esastan
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
Davalılar vekilleri istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının meslek hastalığından dolayı sürekli iş göremezlik oranının “010 olduğunun ve tespit
tarihini takip eden aybaşından itibaren bu oran esas alınarak gelir bağlanması gerektiğinin tespiti istemine
ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Yasa'nın 19 ncu maddeleridir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve Kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davalılar vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4653.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4653E. , 2024/7212K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2552 E., 2024/300 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/353 E., 2022/417 K.
Taraflar arasındaki sigorta başlangıcının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararın davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davacının, ... ... 'a ait iş yerinde 05.04.1990 tarihinde çalışmaya
başladığını ancak dönem bordrosu verilmediği gerekçesi ile bu tarihin Kurum tarafından sigortalılık başlangıç
tarihi olarak kabul edilmediğini belirtmek sureti ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 05.04.1990 tarihi
olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde davacının tespitini istediği 05.04.1990 tarihinde çalıştığına ilişkin
herhangi bir kayıt bulunmadığını belirtmek sureti ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının, sigorta
başlangıç tarihinin 05.04.1990 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili özetle, dava öncesi Kuruma müracaatta bulunulmadan dava açılmasının yerinde
olmadığını, salt işe giriş bildirgesi verilmesi verilmesinin yeterli olmadığını, fiili çalışma olgusunun da hiçbir
şüpheye yer vermeyecek biçimde ispatlanması gerektiğini, davacı tanığının çelişkili beyanına itibarla davanın
kabulü yönünde karar verilmesinin yerinde olmadığını istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri
sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı SGK vekili istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölae Adlive Mahkemesinin vukarıda helirtilen kararına karsı süresi icinde davalı SGK vekili temviz isteminde
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı SGK vekili, istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 05.04.1990 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri.
2. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 2 nci, 6 ncı, 9 uncu, 79 uncu, 108 inci maddesi hükümleridir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli olmayıp, aynı zamanda o
kimsenin Kanun'un belirlediği biçimde (506 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ve 5510 sayılı Kanun'un 4/a
maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 5510 sayılı
Kanun'un 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve
2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak
çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Hizmet tespitinin bir türü olan sigortalılık başlangıç tespiti davasında, dava konusu dönem yönünden hem
çalışmaların geçtiği işyerinin varlığı hem de sigortalının çalışmalarının gerçek ve sigortalı çalışma olduğunun
hiçbir teredüte yol açmayacak şekilde ispatlanması gerekmektedir.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın
kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte
kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı
özellikle belirlenmelidir.
Bu da dava konusu çalışmaların sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, sigortalı çalışma niteliğinde ise
çalışmanın varlığı yönünden dönemde bordrolu olan tanık, yoksa komşu işyeri tanığı araştırarak ifadelerinin
alınması, varsa bu döneme ilişkin makbuz, fatura, defter gibi tüm kayıt ve belgelerin incelenmesi, 506 ve
5510 sayılı Kanun'lar ile Yargıtay'ın yerleşik içtihatları gereğidir.
3. Değerlendirme
1.Sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için mutlak koşul niteliğindeki hizmet akdinin ve eylemli
çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
2. Mahkemenin yazılı hükmü, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalıdır. Yukarıda anılan yasal düzenleme
ve açıklamalara göre inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, davacının, dava dışı... ... ünvanlı işverenin
102456 sicil no.lu işyerinden davacı adına 05.04.1990 tarihinde işe giriş bildirgesinin verilmiş olduğu, işyeri
tescil bilgilerine göre 102456 sicil sayılı iş yeri izolasyon havalandırma,montaj mahiyetli ve 09.05.1989-
31.01.1990 tarihleri arasında Kanun kapsamında olduğu, işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının el ürünü
olduğunun tespit edildiği, belediye ve emniyet vasıtasıyla komşu işyeri tespit edilemediği, öte yandan
işyerine komşu mesken olarak üç kişinin belirlenerek dinlendiği ancak hiç birinin davacıyı tanımadığı, öte
yandan davacı tanığı olarak dinlenen Zülkif Kahraman'ın ise hizmet döküm cetvelinde iş terinden çalışması
olmamasına karşın beyanında kendisi,davacı ve kendileriyle beraber Şerafettin Öztürk'ün çalıştığını ancak bu
kişinin trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini, kendisi ... ... 'ın yanında çalışırken iş kazası geçirdiği ve bu
nedenle sigortasının yapıldığını belirtmesi üzerine Mahkemece Kurumdan tanığın iş yerinden verilmiş işe
giriş bildirgesi, iş kazasına ilişkin varsa denetim raporları ve tanığın iş kazası geçirdiği tarihin bildirilmesi
leranmlie aldığı Yimıman bhınma ililelim Aalaral, Jile MVahramamnmlım mın dili İeuyasamnin Raceh fahuiiymemesalisi
Mp Van GE BE PN a e GE DG ii DD DEEP E si b EA ii OSSE Sen GER e VE ENA Bap & ei SENi el SD GO GA
izalosyon montaj işinde 14.02.1990 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazasına ilişkin ifadesine dair tutanak ile
“46 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden gelir bağlandığının bildirildiği, böylelikle tanığın uğradığı iş
kazasının dava konusu dönemden önce meydana geldiğinin anlaşıldığı, böylelikle eksik inceleme ve
araştırmaya dayalı şekilde hüküm kurulduğu analaşılmıştır.
3.Buna göre Mahkemece, öncelikle davacının HMK 31 inci maddesi kapsamında dava konusu tarihte
işverenin nerdeki, hangi işi kapsamında çalıştığı, işyerinde ne iş yaptığı, kimlerle çalıştığı, işin niteliği
sorulmalı, işverenin taşeron şeklinde üstlendiği bir iş kapsamında çalışmışsa Mahkemece taşeronluk
sözleşmesi araştırılmalı, yine bu işin üstlenildiği işyerindeki dava konusu dönemdeki sigortalı çalışanlarının
beyanlarına başvurulmalı, dava dışı işveren ...... 'ın vergi mükellefiyet dönemleri araştırılmalı, dava konusu
dönemde işyerine komşu iş yerleri ve sigortalı çalışanlarının SGK, vergi dairesi nezdinde de araştırılarak
belirlenmeli, bu kişilerin sigortalılık ve vergi kayıtları da getirtilmek suretiyle beyanlarına başvurulmalı, bu
yöntemle komşu işyerinin tespit edilememesi halinde davacının çalışmasını bilebilecek kişilerin kimler
olabileceği hususunda davacının beyanı alınmak suretiyle belirlenecek kişilerin de çalışma kayıtları
getirtilerek beyanları alınmalı, böylelikle toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek
suretiyle davacının gerçek çalışma olgusu, somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde ortaya koyulmalıdır.
4.Kabule göre de, sigortalılığın başlangıcı, işverence yasal süresinde verilmekle zorunlu sigortalılık tescilinin
dayanağını oluşturan bildirgede işe giriş günü olarak yazılı tarihin kabul edilmemesi yönündeki Kurum
işleminin iptali ile anılan bir günlük çalışma süresinin geçerliliğinin tespiti niteliğinde olduğundan, davacı
hakkında, sigorta başlangıcının yanısıra 05.04.1990 tarihinde asgari ücretle 1 gün çalıştığının tespitine
şeklinde hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemiş olması da isabetsizdir.
5.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya
aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4833.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4833E. , 2024/7247K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2366 E., 2024/494 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/469 E., 2023/170K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince
başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik,
süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.05.2011-10.03.2015 tarihleri arasında davalı şirkette Elektrik
teknisyeni, teknik personel, ürün belgelendirme müdürü, uygunluk değerlendirme müdürü sıfatları ile
çalışmış bulunduğunu, davalı işverenin Kazan Noterliğinden 30.06.2015 tarihinde çektiği 07257 numaralı
ihtarnamede Bağ-Kur'lu olması sebebiyle sigorta girişi yapmadığını beyan ettiğini, 01.03.2011 tarihinden
itibaren yürürlüğe giren uygulama ile Bağ-Kur'lu bir kişinin vergi kaydı ya da şirket ortaklığı devam ederken
ortak olmadığı bir iş yerinde çalışmaya başladığı andan itibaren 4/a sigortalısı olmasının mümkün olduğunu,
davalı işveren ile aralarında ayrıca test cihaz ve kiralama sözleşmesi yapılmış olup bu sözleşme kapsamında
çalışma, danışmanlık bulunmamakta olup sadece tarafınca cihazların kiralanması karşılığında davalı şirket
tarafından kira ödenmesi yapılması sözleşmeye bağlandığını, dolayısı ile davalı işveren de iş sözleşmesi
dışında bir sözleşmeye bağlı çalışmış olmasının mümkün olmadığını, ihtarnamede davalı işverenin tüm işçi
işveren ilişkisini inkar noktasına geldiğini, davalı işverenin işçiyi sigortaya bildirme ve primleri ödeme
yükümlülüğü dahil olmak üzere iş kanunu ve ilgili yasal mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine
getirmemesi sebebiyle iş sözleşmesini 10.03.2015 tarihli haklı nedenlerle feshettiğini ileri sürerek, davalı
şirkette belirtilen tarihler arasında çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 03.06.2011 tarihi olarak tesbiti
ile bu süreler içinde yatırılmayan primlerin davalı tarafından yatırılmasına, söz konusu hizmetlerinin diğer
hizmetleri ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kira sözleşmesinin imzalandığı 03.06.2011 tarihi ile sigorta
bildiriminin yapıldığı 10.10.2012 tarihleri arasında davacının kiraya veren, danışman konumunda olduğunu
herhangi bir iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının kendisine ait bir firması olduğunu ancak Bağ-Kur
primlerini ödeyemediğini, çocuğunun hasta olduğunu söylemesi üzerine davalı şirkette sigortalı olarak
girişinin yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile " Taraflar arasında uyuşmazlık dışı
olmak üzere 03.06.2011 tarihinden itibaren bir kira ilişkisi bulunmakla birlikte esas uyuşmazlık bu dönemde
ayrıca iş akdi olup olmadığı yönündedir. Dosya kapsamında toplanan deliller ve bordro tanıklarının
anlatımları ile davacıya ait cihazların iş sözleşmesi kapsamına şirketin faaliyet konusu işlerin yerine
ayrıca iş akdi olup olmadığı yönündedir. Dosya kapsamında toplanan deliller ve bordro tanıklarının
anlatımları ile davacıya ait cihazların iş sözleşmesi kapsamına şirketin faaliyet konusu işlerin yerine
getirilmesi için işverence kullanıldığı, davacının ayrıca cihazların kullanıldığı iş kapsamında raporlar ve
ölçümlemeler yaptığı, davalı işverenliğin şehir dışı işlerinde çalışmak için gittiği, davalı işverenlikte çalışan
başka çalışanlara da eğitim verdiği, davacının iş yerinde eylemli olarak çalıştığı, bu haliyle davacı ile davalı
arasında hizmet akdinin var olduğu ancak davacının sürekli olmamakla bazı günler çalıştığı anlaşılmakla tüm
dosya kapsamı itibariyle davacının davalı işverene ait 1145439.06 sicil sayılı iş yerinde Kuruma yapılan
bildirimlere ilaveten 03.06.2011 - 09.10.2012 arası ayda 10 gün esası ile olmak üzere 2011/6 ayda 9 gün,
2011/7,8,9,10,11,12 nci aylar ile 2012/1,2,3,4,5,6,7,8,9 uncu aylarda 10'ar gün, 2012/10 uncu ayda
bildirime ilaveten 2 gün olmak hizmet akdi ile çalıştığının tespitine" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf ve fer'i müdahil Kurum vekilleri
istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar
verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar
verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın
reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "İlk Derece Mahkemesince yapılan
yargılama ve tüm dosya kapsamından, davacının davalı adına tescilli 1145439 sicil numaralı iş yerinden
10.10.2012-17.03.2015 tarihleri arasında hizmetinin bildirildiği, 03.03.2014 tarihli "hizmet sözleşmesi"
başlıklı evrakta davacının davalı nezdinde "belgelendirme müdürü" olarak CE belgelendirme ve ürün
belgelendirme alanında yönetim, baş denetçilik ve sistem kurulumu ve sürdürülmesi için uygulama ve
danışmanlık hizmeti vereceğinin, sözleşmenin süresinin beş yıl olacağının imza altına alındığı, davalı şirket
ile davacı arasında davacıya ait test cihaz ve teçhizatının kiraya verilmesi konusunda 03.06.2011 tarihinde
beş yıl süreli "test cihazı ve teçhizatı kiralama sözleşmesi" akdedildiği, sözleşmede kira konusu cihazların
davalı firma adına kullanılacağı ve firmanın kendi adına iş göreceğinin belirlendiği, Türk Akreditasyon
Kurumu tarafından gönderilen, denetlenen kuruluş temsilci listelerinde, ihtilaflı dönem içinde davacının
davalı şirketin teknik personeli olduğunun belirtildiği, bordro tanıklarının beyanlarına başvurulduğu, taraflar
arasında cihaz kiralama sözleşmesinin yanı sıra hizmet akdi ilişkisinin de bulunduğu, ancak tanık
beyanlarından davacının tespitine karar verildiği gibi 03.06.2011 tarihinden itibaren haftada on gün olacak
şekilde kısmi süreli çalıştığı kanaatine varılmakla Mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde
usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerinin istinaf
istemlerinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine" karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer'i müdahil Kurum
vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçelerle davanın reddi ile kararın bozulmasını talep
etmiştir.
Fer'i müdahil Kurum vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçelerle davanın reddi ile kararın
bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7 nci maddesi gereğince
506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri olup Anayasal haklar arasında
yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma
sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve
özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme
durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların
gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği
açıktır.
Bu tür davalarda Mahkemece yapılacak iş, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli,
çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen iş yerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması
gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri
bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, aynı
çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte başka işverenler
ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işçilik alacaklarına ilişkin dava
dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların anlatımları ile bu
dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli,
yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve
niteliği nazara alınmalı, işin mevsimlik olduğu anlaşılırsa dönemleri belirlenmeli, bu dönemde davacı ile
işveren arasındaki sözleşmenin askıda olduğu ve mevsimlik dönemlerde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği
gözönünde bulundurulmalı, böylelikle; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, mevsimlik mi, sürekli
mi olduğu, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün olduğundan kısmi ve
kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır.
3. Değerlendirme
Eldeki dava, davacının, davalı iş yeri nezdinde 03.05.2011-10.03.2015 tarihleri arası çalıştığının tespiti
istemine ilişkin olup davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Mahkemece verilen hükmün eksik
araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, 03.03.2014 tarihli sözleşme ile davacının davalı nezdinde belgelendirme müdürü olarak CE
belgelendirme ve ürün belgelendirme alanında yönetim, baş denetçilik, sistem kurulumu ve sürdürülmesi
için uygulama ve danışmanlık hizmeti vereceğinin, sözleşmenin süresinin beş yıl olacağının kararlaştırıldığı,
davalı şirket ile davacı arasında davacıya ait test cihaz ve teçhizatının kiraya verilmesi konusunda
03.06.2011 tarihinde beş yıl süreli "test cihazı ve teçhizatı kiralama sözleşmesi" akdedildiği, sözleşmede kira
konusu cihazların davalı firma adına kullanılacağı ve firmanın kendi adına iş göreceğinin belirlendiği, Türk
Akreditasyon Kurumu tarafından gönderilen, denetlenen kuruluş temsilci listelerinde ihtilaflı dönem içinde
davacının davalı şirketin teknik personeli olduğunun belirtildiği, davacı tarafından davalı şirkete test ölçüm
cihazlarının kiralandığı, davacının da cihazların kullanımıyla ilgili olarak danışmanlık hizmet verdiği
anlaşılmakta olup çalışma konusu yapılan araştırma hüküm kurulması yeterli değildir.
Dinlenen tanıklar genellikle davacının haftada 2-3 gün çalıştığı konusunda beyanda bulunmuşlarsa da
işveren tarafından ibraz edilen test çalışmaları ile ilgili olarak sunulan "yapılan çalışma günleri" başlıklı
belgede ayda değişik günlerde çalışmalarının rapor edildiği görülmekle; Mahkemece iş yerinin kapasitesi,
test yapılan günler tespit edilmeli, danışmanlık ve test çalışmalarının bu çalışılan günlere hasredilip
hasredilmediği belirlenmeli, varsa bu çalışma süreleri dışındaki çalışmaları bu tanıklardan sorulmalı, bu
belge ve tespit edilen belgeler kapsamında çalışma süreleri tereddütsüz şekilde ortaya konularak sonucuna
göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile
yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4899.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4899E. , 2024/7248K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2415 Esas, 2024/357 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hayrabolu Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2017/322 Esas, 2021/99 Karar
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile fiili çalışmanın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 3901200002426 4/A sicil numarasıyla 2000/02 -
2017/03 dönemleri arasında davalı ... Muratoğlu'nun yanında sürekli olarak Umurca Köyünde kömür
ocağında ocağın kapalı olduğu durumlarda dahi bekçi ve işveren temsilcisi sıfatıyla sigortalı olarak çalıştığını,
çalışma süresi boyunca işveren tarafından sigortalı yapıldığını ve sigorta primlerinin ödendiğini bildiğini,
ancak SGK sisteminden hizmet dökümü incelendiğinde 2013/07 ile 2016/04 dönemleri arasında müfettiş
raporuna istinaden hizmetlerinin re'sen iptal edildiğini öğrendiğini, eksik incelemeye dayalı müfettiş raporu
doğrultusunda hak kaybına uğradığını, müfettiş raporundaki tespitin asılsız olduğunu ve müvekkilinin
belirtilen dönemlerde çalışmasının gerçek olduğunu dinletecekleri tanık beyanları ile sabit olacağını
belirterek, müvekkilinin davalının yanında 2013/07 ile 2016/04 dönemleri arasında da çalıştığının tespitine,
söz konusu hizmetlerin diğer hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Fer'i müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. unvanlı iş
yerinde sigortalı olarak çalışan davacının 4/A kapsamındaki çalışmalarının 31.05.2016 tarih ve 2016/CZ/78
sayılı rapora istinaden iptal edildiğini, raporun konusunun sahte iş yeri ve sahte sigortalılık olduğunu,
davacının çalışmamasına rağmen iş yerinden sigortalı bildirildiği iddiasının incelemenin konusunu
oluşturduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Madencilik Sanayi Limited Şirketi tarafından davaya cevap verilmemiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Dava dilekçesi, cevap dilekçesi,
gelen müzekkere cevapları, tanık anlatımları, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler bir bütün olarak
değerlendirildiğinde; dosya içerisindeki SGK kayıtlarına göre davacı tarafın davalı iş yerinde 2011/3 -
2013/6 ile 2016/5 - 2017/9 tarihleri arasında çalıştığı, 2013/07 - 2016/4 tarihleri arasındaki çalışmaların
SGK tarafından sahte oldukları gerekçesi ile iptal edildiği, dosya içerisine temin edilen SGK araştırma ve
inceleme raporu doğrultusunda daha önce davalı iş yerinde çalışan çalışanların verdikleri beyanlarda
kendilerinin işten ayrıldıktan sonra ve davalı iş yerinde kömür üretim faaliyeti durduktan sonra tek çalışan
işçinin bekçilik görevi yapan ...... olduğunu beyan ettikleri, iş yeri çalışanı olarak beyanı alınan ... ... 'ın
beyanında iş yerinde çalıştığı dönemde kendisi dışında herhangi bir çalışan olmadığını beyan ettiği, yine
tanık olarak beyanda bulunan ...... 'ın mahkememiz huzurunda verdiği ilk beyanda davacı tarafın davalı iş
yerinde çalıştığını beyan ettiği, çelişki nedeniyle mahkememizce ikinci kere alınan beyanında ise davacı
e e Ky e RA ey nee AR we vi İN, RR, ÖL,
tanık olarak beyanda bulunan ...... 'ın mahkememiz huzurunda verdiği ilk beyanda davacı tarafın davalı iş
yerinde çalıştığını beyan ettiği, çelişki nedeniyle mahkememizce ikinci kere alınan beyanında ise davacı
tarafın arada sırada kendini kontrol etmek amacı ile geldiğini ve yardım gereken durumlarda yardıma
geldiğini beyan ettiği, mahkememizce davacı taraf ile aynı dönem çalışan bordro tanıklarının beyanlarına
başvurularak beyanlarının alındığı, ilgili beyanlarda davacı tarafın davalı iş yerindeki kömür üretim faaliyeti
durduktan sonra davalı iş yerinde iş akdine bağlı olarak fiili bir çalışmasının olduğuna ilişkin bir beyanda
bulunmadıkları, aksine çalışanların tutarlı bir şekilde yalnızca ...... 'ın bekçi olarak ilgili iş yerinde çalıştığını
beyan ettikleri, dava konusu dönemde davalı iş yerine komşu bir iş yeri bulunmadığından komşu iş yeri ve
onların sigortalı çalışanları ile ilgili bir inceleme yapılamadığı, dosya içerisinde yer alan tanık anlatımları
doğrultusunda davalı iş yerinde 2013 yılı sonlarına doğru üretim faaliyetinin sona erdiği, üretim sona
erdikten sonra ilgili iş yerinde işçi ya da işveren sıfatında eylemli çalışan bir çalışanın kalmadığı, yalnızca
davalı iş yerindeki bina ve malzemeler yönünden gerekli bakım ve gözetimi yapmak üzere bir bekçinin
görevlendirildiği, ilgili bekçi dışında davalı iş yerinde eylemli bir çalışan olmadığı, davacının kendi beyanları
ve davalı iş yerinde bekçi olarak görev yapan tanık ... ... 'ın beyanlarında davacının arada sırada kontrol
amaçlı olarak davalı iş yerine geldiği, bunun dışında ilgili iş yerinde eylemli ve fiili bir çalışmasının olmadığı,
bu doğrultuda ... tarafından yapılan işlemin yerinde olduğu anlaşılmakla, davacının davasının reddine" karar
verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili, aynı dönemde bekçi olarak çalışan ... ... 'ın müvekkili ile 5 yıllık bekçilik yaptıklarını beyan
ettiğini ve iş yerinin gayri faal olmasına karşın içeride teçhizatın bulunduğunu ve bunların sorumluluğunun
müvekkilinde olduğunu, ancak aynı köyde mukim olan müvekkilinin mesai saatleri dışında dahi iş yerine
vaziyet ettiğinin değerlendirilmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Dosyadaki bilgi ve belgelerin
tetkikinde;
17.09.2015 tarihinde yapılan denetim kapsamında; iş yerinde tescilsiz herhangi bir çalışanın olmadığı,
2015/08 ay Aylık Prim Hizmet Belgesine kayıtlı sigortalılardan sadece ...... 'ın çalışırken görüldüğünün tespit
edildiği,
İş yeri çalışanı ... ... 'ın 17.09.2015 tarihli yazılı ifadesinde; 30.08.2013 tarihinden itibaren ... Madencilik
unvanlı iş yerinde bekçi olarak çalıştığını, iş yerinde çalıştığı dönemde kendisi dışında başka herhangi bir
çalışanın olmadığını ifade ettiğinin görüldüğü,
Umurçu Mahallesi Muhtarı ...... 'ın 17.09.2015 tarihli yazılı ifadesinde, 2014/Mart ayından itibaren Umurçu
Mahallesi Muhtarlığını yaptığını, muhtarlığı döneminde ... Madencilik'in herhangi bir üretim faaliyeti
olmadığını, sadece bekçi olarak ....... 'ın çalıştığını ve 2014 yılının Mart ayından önce iş yerinin faal olup
olmadığını bilmediğini beyan ettiğinin tespit edildiği,
2004-2014 yılları arasında Umurçu Mahallesi Muhtarlığını yapan ... ... 'ün 17.09.2015 tarihindeki ifadesinde,
2004-2014 yılları arasında Umurça Mahallesi'nin muhtarlığını yaptığını ve bu dönemde ... Madencilik unvanlı
iş yerinin herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, ancak 2013 yılının ağustos ayından itibaren burada ...
...'ın bekçi olarak çalıştığını ve halen de çalışmaya devam ettiğini ve 2013 yılının 7. ayından sonra burada
herhangi bir kimsenin çalışmadığını ifade ettiği,
2 0520 0101 1034948 059 04 77 iş yeri sicil numaralı ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. ile ilgili olarak 2006
yılı, 2007 yılı ve 2008 yılında yapılan yoklamalar kapsamında iş yerinin bu tarihlerde faal olduğunun tespit
edildiği,
16.07.2013 tarihinde Gelir Uzmanı Seçkin Yıldız tarafından tanzim edilen yoklama incelendiğinde, kömür
ocağının faaliyette bulunmadığının tespit edildiği ve bu yoklamanın Umurça Mahallesi Muhtarı ... ... ile
birlikte imza altına alındığının görüldüğü,
2013/12. ayda Gelir Uzmanı Seçkin Yıldız tarafından tanzim edilen yoklama incelendiğinde; söz konusu
maden ocağında herhangi bir üretim faaliyetinin olmadığı, işyeri sahasında sadece bekçi olarak ...... 'ın
bulunduğunun tespit edildiği,
09.11.2015 tarih ve, 5613074 sayılı yazı kapsamında ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. unvanlı iş yeri ile ilgili
olarak söz konusu iş yerinin 15.09.2011 tarihinde cebri havalandırma ve kaçamak yolu olması sebebi ile
Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından üretim faaliyetlerinin durdurulduğu ve üretim faaliyetine izin
verilmesi hususunda Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nden herhangi bir izin talebinin olmadığı,
28.02.2015 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi ... ... tarafından tanzim edilen rapor
incelendiğinde iş yeri bekçisi ... ... dışında herhangi bir çalışanın olmadığının tespit edildiği,
67744209938 kimlik numaralı ... ... 'ın ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. unvanlı iş yeri ile ilgili olarak ücret
alacağına dair Tekirdağ Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'nce incelemeye istinaden kayıt ve belgelerin
istenildiği ancak işverenlik tarafından ibraz edilmediği için idari para cezası uygulandığının görüldüğü,
18.09.2012 tarihinde onaylanan Tekirdağ Çalışma ve İş Kur İl Müdürlüğü'nün tanzim ettiği değerlendirme
raporuna istinaden işçi Ramis Güneş'in 2021 yılının Mayıs ayına ait 8 günlük, Haziran ayına ait 8 günlük,
2012 yılının Haziran ayına ait 833,11 TL ve 2012 yılının Temmuz ayına ait 29,47 TL olmak üzere toplam
1.084 TL ücret alacağının ödenmesi gerektiğinin belirtildiği,
İş müfettişlerinin 27.06.2006 tarih 2006/AA/103 sayılı, 25.01.2007 tarih 2007/İCS/S sayılı, 25.01.2007
tarih, 2007/İCS4 sayılı, 22.08.2007 tarih 2007/CG/120 sayılı ve 30.01.2008 tarih 2008/EE/10 sayılı
raporları incelendiğinde; ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. işyerinin 2006, 2007, 2008 yıllarında faaliyet
gösterdiği,
Yukarıda belirtilen tespitler ile ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. işyerinde çalıştığı bildirilen sigortalıların
ifadelerinin alınmış olduğu ve davacının da aralarında bulunduğu sigortalıların iş yerinin faaliyette olmadığı,
yapılan sigorta bildirimlerinin sahte olduğu, tespiti yapılarak iptal edilmiş olduğu ve davacının 2013/7.
ayında 2016/4. Ayına kadar bildirilen sigortalı günlerinin ve SPEK'lerinin iptal edilmiş olduğu tespit edilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan tanık anlatımları doğrultusunda davalı iş yerinde 2013 yılı sonlarına doğru üretim
faaliyetinin sona erdiği, üretim faaliyeti sona erdikten sonra ilgili iş yerinde işçi ya da işveren sıfatında
eylemli çalışan bir kimsenin kalmadığı, yalnızca davalı iş yerindeki bina ve malzemeler yönünden gerekli
bakım ve gözetimi yapmak üzere bir bekçinin görevlendirildiği, ilgili bekçi dışında davalı iş yerinde eylemli
bir çalışan olmadığı, davacının kendi beyanları ve davalı iş yerinde bekçi olarak görev yapan tanık ...... 'ın
beyanlarında davacının arada sırada kontrol amaçlı olarak davalı iş yerine geldiği, bunun dışında ilgili iş
yerinde eylemli ve fiili bir çalışmasının olmadığı, bu doğrultuda ... tarafından yapılan işlemin yerinde olduğu
anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davacının davasının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı
herhangi bir yön görülmemiş, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine" karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü gerekçelerle temyiz talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kurum işleminin iptali ile fiili çalışmanın tespiti istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371'inci, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 86'ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde verilen hükmün yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5302.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5302E., 2024/7251kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2097 E., 2023/623K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/307 E., 2022/335 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit ve haczin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk
Derece Mahkemesince konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumda 4 4120 01 01 1068473 001 03 94 sicil sayılı dosyada
işlem gören ... İnşaat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi & ... Turizm Otelcilik İnşaat Ticaret Anonim Şirketi İş
Ortaklığı'nın yüklenicisi olarak bulunduğu, Adana Sofulu 1.Bölge 784 Konut Adaiçi ve Genel Altyapı ile Çevre
Düzenlemesi İnşaatı işinden kaynaklanan alacak nedeniyle müvekkilinnin banka hesaplarına e-haciz işlemi
uygulandığını, haczin kaldırılması amacıyla davalı Kuruma yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını, Kurumca
davacının banka hesaplarına uygulanan e-haciz işleminin, ... Turizm Otelcilik İnşaat Ticaret Anonim
Şirketi'nin yönetim kurulu üyesi olmasından kaynaklandığını, ancak e-haciz işlemi öncesinde davacıya, borca
dair herhangi bir bildirim yapılmadığını ve ödeme emri gönderilmediğini, kamu alacağı için “ödeme emri”
çıkarılmadan, kesinleşmiş bir icra takibi bulunmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına
başvurulmasının Kanun,7a aykırı olduğunu, anılan işlem nedeniyle müvekkilinin tasarruf haklarının elinden
alındığını, ticari faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirket ile iş
ortaklığını oluşturan diğer şirketin hukuken varlığını devam ettirmesine ve alacağın şirketlerden tahsil
imkanı olmasına rağmen, şirket borcundan ötürü davacının mal varlığına haciz konulmasının hukuka aykırı
olduğunu belirterek davacı hakkında davalı Kurum tarafından gerçekleştirilen icra ve haciz işlemlerinin
terkini ile davacının banka hesaplarında bulunan e-haczin ve blokenin kaldırılmasına, davacının davalı
Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ... Tur Otel İnş Tic, A.Ş. ve Az-Uz San. Tic. Ltd.'nin borçlarından
dolayı 6183 sayılı A....U.H kanun hükümleri gereğince şirket ortağı olan davacı aleyhine 2010/15098,
26496, 26497, 26499, 26505, 26511, 26514, 26520, 26526, 26532, 26535, 2012/22121- 2014/52016,
52017, 52125 E. sayılı icra takip dosyası ile icra takibine geçilerek yönetim kurulu üyesi ...'a 31.082.2017
tarihinde mernis adresine gönderildiğini, muhatabın tanınmadığı ibaresi ile 13.09,2017 tarihinde iade
edildiğini, ödeme emirlerinin VUK'nın 105 inci maddesinde belirtilen nedenler yüzünden tebliğ etmek
mümkün olmadığından 2017 yılında ilanen tebligat yapıldığını, öncelikle şirketin adına gayrimenkul
sorgulaması yapıldığını ve herhangi bir gayrimenkule rastlanmadığını, ... Tur. Otel İnş. Tic. A.Ş.'nin Yönelim
Kurulu üyesi olan davacının ödenmeyen prim borçlarından dolayı Kuruma karşı işverenler ile birlikte
müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bu nedenle davacı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller
üzerine e-haciz işlemi tesis edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TT İİK DERECE MAHKEMESİ KARARI
UMELİNMİL Z İİİ İŞİLli Mi LR. iŞ LU LIğiM UL LLILN YUVYGUi İL i MU!Gi VİTİR Şi LL LİN
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Mahkememizce yapılan yargılama,
dosyadaki bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava dilekçesindeki
talebine ilişkin 18.10.2018 tarihinde Kuruma başvuru yaptığı, Kurum tarafından 08.02.2019 tarihinde
talebin reddedildiği anlaşılmıştır. Kural olarak şirket ortak ve yöneticilerinin, şirketten tahsil edilemeyen
alacaklar, prim borçlarından sorumlu olacağı sabittir. Ortak veya yöneticiye gidilebilmesi için şirketten tahsil
imkanının olmaması gerekmektedir. Somut olayda da dava dışı şirket tarafından yargılama sırasında
ödemelerinin yapıldığı ve davalı Kurum tarafından da davacı hakkında uygulanan haciz işlemlerinin
27.03.2020 tarihinde kaldırılmış olması nedeniyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer
olmadığını karar verilmiştir. Davanın açılmasına da davalı Kurumun şirketten tahsil imkanı varken davacı
hakkında haciz işlemi gerçekleştirmiş olması nedeniyle davanın açılmasına davalı Kurum sebebiyet
verdiğinden davacı lehine vekalet ücreti verildiği" gerekçesiyle;
"1-Konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu, vekalet ücreti ile yargılama giderine
hükmedilmesinin hatalı olduğunu savunarak mahkeme hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, "Dava, davacının banka hesaplarına
dava dışı ... Turizm Otelcilik İnşaat Ticaret Anonim Şirketi'nin prim borcundan dolayı konulan haczin
kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, hacze konu borcun dava dışı şirket tarafından yargılama sırasında ödenmesi üzerine davalı
Kurum tarafından davacı hakkında uygulanan haciz işlemlerinin 27.03.2020 tarihinde kaldırılması nedeniyle
açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, sözkonusu karar davalı Kurum
vekili tarafından Kurum işlemlerinin yerinde olduğu gerekçesiyle vekalet ücreti yönünden istinaf edilmiştir.
Eldeki dosyada, borca dayanak ödeme emrinin davacının adresi araştırılmaksızın ilanen tebliği suretiyle
borcun kesinleştirilmesi ve öncelikle şirketten tahsili için yeterli işlem yapılmadığı gözetildiğinde davacının
dava açmakta haklı olduğu, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici
sebeplere, delillerin taktirinde isabetsizlik görülmemesine göre HMK 355 inci maddesi kapsamında kamu
düzenine de aykırı bir husus bulunmayan mahkeme hükmüne karşı yapılan istinaf taleplerinin, HMK 353/1 —
bi maddesi gereğince esastan reddine" karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep
etmiştir.
C. Gerekçe
4 Mlayımmmanamalıl, ım lilslyaalui Kk mlmammlliumam
1. UyYUğilazdlink VE İTURNURI İNILLILIr ği.
Dava, borçlu olmadığının tespiti ve haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370, 371 ve 331 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Eldeki davada, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen karar
yerinde olmakla birlikte; borcun yapılandırma yapılarak ödenmesi nedeniyle davacı lehine vekalet ücretine
hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı,
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesi
gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi ile
Hüküm fıkrasının 4'üncü bendinde yer alan "4-Davacı kendisini avukat ile temsil ettirdiğinden dosyanın
karara çıktığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesi gereğince belirlenen 9.200,00 TL ücreti
vekaletin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibarelerinin silinerek hüküm fıkrasından çıkartılmasına ve
hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5140.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5140E. , 2024/7264K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1786 E., 2024/125 K.
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/77 E., 2022/131K.
Taraflar arasındaki yurt dışı borçlanmasının 30.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne
karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili, yurt dışı borçlanmasının 30.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, Kurum işleminin usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek davanın reddini
savunmuştur.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, Kurum işleminin
iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun
kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacının
25.03.2021 dava tarihi itibariyle yurt dışı borçlanma talebinde bulunduğunun kabulü ile 25.03.2021 tarihi
itibariyle yaşlılık aylığı işlemlerinin yapılması gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
ya İY e ağ ağ
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının 30.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili
tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5384.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5384E. , 2024/7259K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/220 E., 2024/215 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/184 E., 2023/323 K.
Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli
olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne
karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, aksine işlemin iptali ile müvekkilinin yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle
geçerli olduğunun tespiti talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, talebin iptaline dair Kurum işleminin usul ve Kanun'a uygun olduğunu belirterek
davanın reddini savunmuştur.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, davacının
31.07.2019 tarihli yurtdışı hizmet borçlanmasına ilişkin Kuruma müracaatının kabulü ile 31.07.2019
tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında borç tahakkuku oluşturulması gerektiğinin
tespitine, aksine Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
“e. A. LLM ARL.
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun
tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili
tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5410.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5410E. , 2024/7272K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2384 E., 2024/823 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 62. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/71€E., 2022/120K.
Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 29.07.2019 tarihi itibariyle geçerli
olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine
karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili, davacının 29.07.2019 tarihi itibariyle yurt dışı borçlanmasının, yurt dışı sigorta başlangıç
tarihinden itibaren borçlanabileceğinin tespiti ile aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, yurt dışı borçlanma işlemlerinin kanuni süresinde tamamlanmadığını, borçlanmanın
iptali işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri,
2-5510 sayılı Kanun'un 42 nci, 3201 sayılı Kanun'un 4, 5 ve Geçici 9 uncu maddesi hükümleri.
5510 sayılı Kanunun "Bildirim" başlıklı 42 nci maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak
gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç
üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini,
3201 sayılı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4 üncü maddesi, 17.04.2008
tarihli ve 5754 sayılı Kanun 79 uncu maddesi ile düzenlenmiş haliyle, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk
ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında seçilecek günlük
kazancın 9632'sinin olduğunu, ancak prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma
tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu, borçlanılan
süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı
Kanun'un 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirileceğini, tahakkuk ettirilen borç
tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılan gün sayısının
prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edileceğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat
tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranacağını amir iken, maddenin
17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesiyle değişik halinde, borçlanılacak her bir gün için
tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında
seçilecek günlük kazancın 9645'i olduğunu düzenlemiş ve tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği
tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden
itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartının aranacağını düzenlemiştir.
3201 sayılı Kanun'un "Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı" başlıklı 5 inci maddesinin 4 üncü ek fıkrası
17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun 79 uncu maddesinin düzenlediği şekli ile, yurt dışı hizmet
borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağılık Sigortası Kanun'a göre hangi
sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye'de sigortalılıkları varsa borçlanma talep
tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir şeklinde iken, 17.7.2019 tarihli
ve 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değişik halinde, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler
5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi
olarak kabul edilir, düzenlemesi şeklindedir.
01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun'un Geçici 9 uncu maddesi ise, kısmi aylık bağlanmış
olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma
talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin
hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas
alınacağını, düzenler.
3- 3201 sayılı Kanun'dan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum
arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar
çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki
prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı
Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda
oo aş “» . a. esir. © a. anma... ame. o e a a;
ÇIKAYNNCELEK UYUŞİMazZıik YĞCİME LariiiMe GÖTE ÇÖZUİMEM MEKLE İKCTİ, YUTUTMUKLE Olali GUZEMCİNC LaflaKKUK
tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin
geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir.
Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma
başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen
borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi
gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna
ilşkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların
borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması
yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine,
borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru
tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir.
Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre
gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden
yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan
ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve
tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506
sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de
üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç
aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir.
Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul
süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas
alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise, dava yeni
borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi
gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında
geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı
gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin
burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir.
Diğer bir olasılık da, Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda,
5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu
esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 —-6 ay)
eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma
ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık
sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da
başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç
miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır.
3.Değerlendirme
İnceleme konusu davada, davacının 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumun
19.11.2019 tarihli yazıyla tahakkuku gönderdiği, davacının 13.01.2021 tarihli dilekçe ile 30.11.2019-
31.12.2020 tarihleri arasında cezaevinde olduğu için borçlanma bedelini ödeyemediğini bildirerek borcunu
ödemek istediğini bildirdiği, davalı Kurumun 28.01.2021 tarihli yazıyla süresinde tamamlanmayan
borçlanmanın iptal edildiğini bildirdiği, eldeki davanın 22.03.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, cezaevinde
kaldığı sürece işlemlerini vasisi yoluyla takip edebileceği, Kurumun borçlanmanın iptal edildiğini bildirmesi
üzerine süresinde dava açabileceği mümkün olmasına rağmen başlattığı borçlanma işlemlerini makul süre
içinde takip etmeyip eldeki davayı 22.03.2022 tarihinde açmıştır. Makul süre geçtiğine göre, davacı
sigortalının 29.07.2019 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz hale gelmiştir.
Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin
iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının
kusurlu bulunduğu açıktır.
Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek,
davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile
dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 22.03.2022
tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı
üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya
aykırı olup, bozmayı gerektirir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
27.06.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_5371.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5371€E. , 2024/7290K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/234 E., 2024/378 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaman 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/301 E., 2023/732K.
Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama
sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı ... isimli iş yerinde 28.09.2005 tarihinden 03.04.2008
tarihine kadar çalıştığını, davalı işverenden kaynaklanan nedenlerle 25.07.2006 tarihinde iş kazası
geçirdiğini, söz konusu kaza ilgili Karaman İş Mahkemesi 2014/212 Esas sayılı dosyasının mevcut olduğunu
işbu dava ile sürekli iş göremezliğe ve bakıcı giderleri ile maddi ve manevi tazminat talepli dava ikame
ettiğini, Karaman İş Mahkemesi 2014/212 Esas sayılı dosyasında alınan ATK 2. Üst Kurulu kararı ile
davacının sürekli iş göremezlik oranının 9045 olarak tespit edildiğini, SGK raporunda ise davacının sürekli iş
göremezlik derecesinin “515,2 olarak belirlendiğini, davalı Kurumun bu tespitinin hatalı olduğunu beyanla
davacının söz konusu iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın davalı Kuruma karşı yöneltmiş olduğu iddiaların
hukuki geçerliliğinin olmadığını, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, davaya konu iş kazasının
28.09.2005 tarihinde meydana geldiğini, davacının sürekli iş göremezlik oranındaki değişikliğin bu kaza ile
ilgili olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
2. Davalı... Tic. San. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde; davacının açmış olduğu ve halen derdest olan Karaman İş
Mahkemesinin 2014/212 Esas sayılı dava dosyasındaki dilekçelerinde bahsedilen hastalıkların ve mağduriyet
sebeplerinin işbu kaza ile illiyet bağı olmadığını, davacının maluliyet oranının yüksek olduğunu iddia eden
davacının tedavisi tamamlandıktan sonra aynı iş yerinde çalışmaya devam ettiğini, bu dahil davacının
kazadan kaynaklanan arazları atlatarak iyileştiğini gösterdiğini, davacının yaşamının ileri aşamalarında
özensiz yaşaması nedeniyle oluşan rahatsızlıklarıyla davaya neden olan kaza arasında illiyet bağı olmadığını
beyanla davanın reddini istemiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacı ...'ın
25.07.2006 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeni ile E cetveline göre 9642 oranında meslekte kazanma
gücünden kaybetmiş sayılacağının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda
bulunmuşlardır.
Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda
bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirket bünyesinde çalışmakta iken geçirdiği iş kazası
sonrasında verilen SGK İzmir Bölge Sağlık Kurulunun MKGKO tespitine yönelik kararı ile müvekkilinin sürekli
iş göremezlik oranının 615,2 olarak belirlendiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 08.01.2018/413
karar numaralı raporu ile oranın “45,1 olarak belirlendiğini, dava aşamasında alınan Adli Tıp Kurumu'nun 3.
İhtisas Kurulunun 30.09.2022/19838 karar numaralı raporu ile müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının
“042 olarak belirlendiğini, Adli Tıp Kurumu İkinci Üst Kurulunun 20.07.2023/2344 karar numaralı raporu ile
müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının 15.06.2022 tarihi öncesinde 9645 olduğu, 15.06.2022 tarihi
sonrasında ise Yw42 olduğu tespitlerinin yapıldığı, hüküm fıkrasında müvekkilinin sürekli iş göremezlik
oranının Y42 olarak tespitinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı ... Tic. San. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde; iş kazasının 2006 yılında meydana geldiğini,
ATK'nın raporlarında dayandığı yönetmeliğin olay tarihinde yürürlükte olmadığını, rapor tanziminde esas
alınacak mevzuatın olay tarihindeki uygulamalar dairesinde tespiti ile uygulanması gerektiğini, davacının
sürekli iş göremezlik oranının tespit edildiği Yüksek Sağlık Kurulu raporlarında oranın W 15,2 olarak tespit
edildiğini, zaman içinde bu oranın yükselmesini gerektirir bir tıbbi detayın aşamalarda alınan hiçbir raporda
ileri sürülmediğini, zaman içinde iş kazası ile illiyet bağı olan bir artışın meydana geldiğinden
bahsedilemeyeceğini, davacının meslekte çalışma gücünde süreç içinde bir artış söz konusu olmadığından
zamanaşımı süresinin de dava tarihi itibariyle dolduğunu, dosya kapsamında bulunan raporlar arasındaki
yoğun çelişkinin giderilemediğini ileri sürmüştür.
3. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Kurum aleyhinde açılmış olan davanın yasal süresinde
açılmadığını, iş kazasının 28.09.2005 tarihinde meydana geldiğini, Kurum kayıtlarının tetkikinde davacının
Kuruma herhangi bir talepte bulunmadan davayı açtığını, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini,
Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu raporunun Kurum açısından bağlayıcılığı bulunmadığını, Adli Tıp Kurumu raporları
ile Kurum raporları arasında çelişki bulunduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf vekillerinin istinaf
başvurularının, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekilleri, istinaf dilekçeleri ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranına itiraz ile yeniden tespiti istemine
ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, Yüksek Sağlık Kurulunca
yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30.09.2022 tarih ve
19838 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca düzenlenen rapor
ile giderildiği, özellikle temyiz edenin sıfatına göre kararın yerinde olduğu anlaşılmakla ve dosyada yer alan
tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı şirket vekilinin ve davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçelerinde
ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_4650.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4650E. , 2024/7295K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2425 E., 2024/229 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/163 E., 2022/500 K.
Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama
sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket çalışanı olan davalı ...'nun 04.01.2009 tarihinde geçirdiği iş
kazası nedeniyle davacı işveren aleyhine Yalova İş Mahkemesinin 2018/445 E. sayılı dosyası ile maddi ve
manevi tazminat davası açtığını, bu davanın yargılaması sırasında davalının sürekli iş göremezlik derecesinin
tespiti davası açması hususunda davacı işverene süre verildiğini ileri sürerek; davalı ...'nun 04.01.2009
tarihinde geçirdiği iş kazasından kaynaklı sürekli iş göremezlik derecesinin tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; diğer davalı ...'nun davacı işyerinde 04.01.2009 tarihinde iş kazası
geçirdiğini, müvekkili Kurum İl Müdürlüğüne sürekli iş göremezlik derecesinin tespitine yönelik talepte
bulunduğunu, dosyanın Bölge Sağlık Kurulunca incelenip sigortalının sürekli iş göremezlik oranının “012,10
olduğunun tespit edildiğini, vakıa tarihi sonrası işverence iş kazası bildiriminin yapıldığını, müvekkili Kurum
tarafından tesis edilen tüm işlemlerin hukuka uygun olarak gerçekleştiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; belirlenen maluliyet oranının orantılı ve hakkaniyetli olduğunu, bu
oranın yeniden tespitinin yersiz ve yargılama sürecini uzatmaktan öteye gitmeyeceğini beyanla davanın
reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ...'nun 04.01.2019 tarihinde
geçirdiği kaza itibari ile meslekte kazanma gücü kaybı oranının “12,1 olduğunun tespitine, davalı SGK
yönünden davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ATK İkinci Üst Kurulundan rapor alınmadan hüküm tesis edilmesinin
hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
(€ Gerekre ve Sonlır
IUNURNG GyRAIi UIUUYUlu Lil SUIiuylul,
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı sigortalı ...'nun sürekli iş
göremezlik derecesinin, davalı Kurumun da belirlediği gibi 912,1 olduğunun saptanması, eldeki davanın ise
işveren tarafından açıldığının ve dolayısıyla davacı işverenin davasının yersiz olduğunun anlaşılması
karşısında; davanın her iki davalı yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar
verilmesi yerinde bulunmamış ise de; davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulmaması ve anılan hususun
kamu düzenine ilişkin olmaması nedeniyle resen nazara alınmasının da mümkün bulunmaması
gerekçeleriyle davacının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca
esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı ...'nun iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranına itiraz ile yeniden tespiti istemine
ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri.
2- Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğuna ilişkin 506 sayılı
Kanun'un 109 uncu maddesi mülga olup, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un “Sağlık
Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95 inci maddesinde sürekli iş göremezlik ve malullük halinin
belirlenmesinde izlenecek yol hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara
dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur.
Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp
Başkanlığı veya tıp fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü
çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun
17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas,
2010/448 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığının ilgili ihtisas kurulu ile
üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca
düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması halinde, çelişkinin Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp
Üst Kurulu tarafından giderilerek, sigortalının sürekli iş göremezlik oranı ve başlangıç tarihi kesin olarak
karara bağlanması da zorunludur.
3. Değerlendirme
Dosya kapsamına göre davacı tarafın talebinin davalı ...'nun 04.01.2009 tarihinde geçirdiği iş kazasından
kaynaklı sürekli iş göremezlik derecesinin tespitine ilişkin olduğu, diğer davalı Kurum tarafından iş kazası
hakkında yapılan tahkikat üzerine sigortalı ...'nun anılan iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik derecesinin
02.02.2018 tarihli Kurul kararı ile W 12,1 olarak belirlendiği, belirlenen orana itiraz üzerine yasal prosedür
gereği Yüksek Sağlık Kurulu'ndan alınan 17.07.2019 tarih ve 2019/12550 sayılı kararda da davalı
sigortalının sürekli iş göremezlik oranının W 12,1 olarak belirlendiği, davacı tarafça davalı Kurum tespitine
itirazen huzurdaki davanın açıldığı ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda alınan Adli Tıp Kurumu 3.
İhtisas Dairesinin 30.05.2022 tarih ve 11176 sayılı mütalaası doğrultusunda davalı Kurumun da belirlediği
gibi sürekli iş göremezlik oranının “o 12,1 olduğunun saptanması karşısında davanın reddi gerekirken davalı
.'nun 04.01.2019 tarihinde geçirdiği kaza itibari ile meslekte kazanma gücü kaybı oranının 012,1
IV 0 A İL Emir İM BR A NİS e ŞİŞ
YIYUYUTU!i LE5PpİLie, UaVdii SON YUMUMUCİI UYavVdiili İcidyat HMCUCii ME İCUUNIC Udii VCİNCİİ Kaldi UsU! VE
yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi
kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf
başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 inci bendi silinerek yerine “Açılan davanın reddine”
ibaresinin yazılmasına, 2 nci bendi silinerek hüküm fıkrasından çıkarılmasına, harç ve yargılama giderleri ile
vekalet ücretine ilişkin bentlerin 3, 4, 5, 6, 7, 8 olan sıra numaralarının silinerek yerine, sırasıyla 2, 3, 4, 5,
6 ve 7 sıra numaralarının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin yatırılan temyiz harcın istek halinde ilgiliye iadesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5292.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5292E. , 2024/7282K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1606 E., 2024/270K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 7. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/366 E., 2022/136 K.
Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama
sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı iş yerinde makine bakım onarımcı ustası olarak kaza
tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, 19.12.2016 tarihinde pres makinesinde çalışırken arızalı pres
makinesinin harekete geçen parçasının davacının bacağına çarpması sonucunda sol bacağında femur
kırılması meydana gelmek suretiyle iş kazası meydana geldiğini, iş kazası nedeniyle davalı işverenlik
aleyhine tazminat davası açtığını ve Gebze 5. İş Mahkemesinin 2017/32 Esas sayılı dosyasında devam
ettiğini, maluliyetin tespiti amacıyla davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, Kurum tarafından davacının
sürekli iş göremezlik derecesinin 60 olarak belirlendiğini, bunun gerçek durum ile örtüşmediğini beyanla
davacının 19.12.2016 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle iş göremezlik derecesinin tespitini talep
etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirkete karşı açtığı Gebze 5. İş Mahkemesinin
2017/32 E. sayılı tazminat davasında gerek Kurumun 15.02.2019 tarih ve 201941000674 karar sayılı Sağlık
Kurulu, gerekse itiraz üzerine alınan SGK Yüksek Sağlık Kurulu 05.08.2019 tarih ve 2019/13498 sayılı
raporlarında maluliyet gerekmediğine dair verilen raporlar üzerine huzurdaki davayı açmış olduğunu, her iki
raporda usul ve yasaya uygun ve birbirini teyid eder mahiyette olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurumun sigortalılarından ...'nin 19.12.2016 tarihinde iş kazası
geçirdiğini, Kurum tarafından yapılan maluliyet incelemesi neticesinde sağlık raporları ve diğer tıbbi
belgelere göre davacı tarafın sürekli iş göremezlik derecesinin 900 (sıfır) olduğunun tespit edilmiş olduğunu,
maluliyet oranlarının tespitinde kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporların esas alınacağını, verilen
sürekli iş göremezlik oranının tespiti kararlarına karşı Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz edilebileceğini, kurul
kararlarının kesin olduğunu, sigortalının sürekli iş göremezlik oranı ile ilgili Yüksek Sağlık Kurulu kararının
mevcut olduğunu, başka Kurumlarca tespiti mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının
19.12.2016 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği E cetveline
göre meslekte kazanma gücü kayıp oranının 646,2 olarak tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf
başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde; Adli Tıp İkinci Üst Kurulunun raporu ile davacının maruz kaldığı iş
kazası nedeniyle E cetveline göre 946,2 oranında meslekte kazanma gücününden kaybetmiş sayılacağını,
maluliyet gerekçesi olan pseudoartrozun ise cerrahi olarak tedavisi mümkün bir kırık komplikasyonu
olduğunu, tedavi edilmesi durumunda maluliyetin yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağının
değerlendirildiğini, ancak mahkemece uyuşmazlığın dava tarihi itibariyle çözümlenmesi gerekçesi ile
davacının kesin kazanma gücü kaybı oranı belirenmeden hüküm kurulduğunu, söz konusu tespitin ancak
geçici iş göremezlik oranı olabileceğini, davacıya yapılacak cerrahi girişimlerin sonucunun beklenmesi
gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili Kurumun, sigortalı hakkında tesis ettiği işlemlerinde
usul ve yasaya aykırı bir hususun bulunmadığını, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu
Raporunun dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgelere de aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar vekillerinin istinaf
başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı şirket vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
2. Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle Yüksek Sağlık
Kurulunca yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30.11.2020
tarih ve 17041 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca
düzenlenen rapor ile giderildiği anlaşılmakla ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde
. . Ni e a» ... , . Be 00
Ydvall ŞIKEL VEKİNİ HE Yavali NKUTUİTM VERİMİ LEMİYİZ GMEKLCİCİİMYC NETİ SUruieri MEYEMler Kafalı DOZUMMASINI
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_4846.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4846E. , 2024/7959K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2352 E., 2024/752 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/138 E., 2022/94 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye
Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik,
süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 26.10.2007-01.10.2017 tarihleri arası davalı işveren nezdinde
tam gün bilfil ve kesintisiz çalıştığının tespitine, sigortalı olduğu tespit edilen dönemlere ait yatırılmayan,
eksik yatırılan sigorta primlerinin davalı tarafından yatırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini,
çalışmanın kesintili olduğunun ispat edileceğini, davacının ihtiyaç olduğunda çiftlikte çalıştığını, çalışmasının
süreklilik arz etmediğini, davacının çalışmasının süreklilik arz etmemesi sebebiyle yardım aldığının bilindiğini
ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bordro tanığı ... davalı işyerinde 1998
yılı ile 2020 tarihleri arasında çalıştığını, hayvancılık işi yaptığını, davacının ise 2007 yılında işe girdiğini,
2017 yılına kadar bu yılda dahil olmak üzere çalıştığını, aynı işi yaptıklarını, işyerinde 1000 tane büyükbaş
hayvan olduğunu, bunlara yem verdiklerini, tımar yaptıklarını, davacının ve kendisinin çiftikte evi olduğunu,
onlara tahsis edilen bu evde davacının ailecek kaldığını, ... beyin 3 çocuğu olduğunu, çocuklarının ve kendi
çocuklarının ... Okulunda okuduğunu, sabah 05:30-06:00 da kalkıp hayvanlara yem verdiklerini, öğlen
12:00 de ve akşam 18:00 de tekrar yem verdiklerini, her yem verişlerinin 2'şer saat sürdüğünü, ayrıca yem
verdikten sonra da günlük yem hazırlığı yaptıklarını, haftada iki kez de tımar yaptıklarını, ortalama 19:30-
21:00 saatlerine kadar çalıştıklarını, kendi sigortasının tam yapıldığını, davacının sigortasının ise sadece 1,5
yıl yapıldı diye bildiğini, ...'yı tanımadığını, davacının 10 yıl boyunca hep yanlarında çalıştığını, başka yerde
çalışmadığını beyan ettiği, tanık adına 01.01.2005-18.09.2019 tarihleri arasında hizmet bildirildiği, Ulucanlar
Sosyal Güvenlik Merkezinin 12.04.2021 tarihli yazısı ile 1219928 sicil numaralı ... unvanlı işyerinin
08.09.2014 tarihinde kanun kapsamına alındığı, 13.11.2019 tarihli 2019/116737/71 sayılı denetmen
raporuna istinaden davacının 01.11.2015-03.02.2016 tarihleri arasındaki hizmetlerinin fili çalışmaya
dayanmadığı gerekçesi ile iptal edildiği , ... sicil numaralı ... Et Kom. Ey. Et Mam. Paz. Ltd. Şti. unvanlı işyeri
05.08.2016 tarihli, 2016/02 sayılı denetmen raporuna istinaden 01.01.2005 tarihinde kanun kapsamına
alındığı, ... İlkokulunun 30.07.2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen belgeler incelendiğinde; davacının
çocukları Ahmet Şakmak'ın 2007-2012 yılları arasında, ...'In 2007-2010 yılları arasında okulda eğitim
gördüklerine dair bilgi bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının kısmen kabulü
ile davacının davalı işveren nezdinde 26.10.2007 - 02.02.2015, 01.11.2015 - 03.04.2016, 20.09.2016 -
a a ra rr ar ya 7 a a “ ye a. Dc > mi 4m -—miır
gördüklerine dair bilgi bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının kısmen kabulü
ile davacının davalı işveren nezdinde 26.10.2007 - 02.02.2015, 01.11.2015 - 03.04.2016, 20.09.2016 -
04.01.2017 tarihleri arası hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, davacının 03.02.2015 - 31.10.2015,
04.04.2016 - 19.09.2016, 05.01.2017 - 01.10.2017 tarihleri arası talebi için ise bu tarihlerde işyerinde
sigortası yapıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı, fer'i müdahil Kurum vekilleri
istinaf yoluna başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep
etmiştir.
Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın kaldırılarak, davanın reddine karar
verilmesini talep etmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ... sicil numaralı davalı
adına denetim raporuna istinaden tescil edilen işyerinden 03.02.2015-03.02.2016; davalı adına tescilli
1039391 sicil numaralı işyerinden 04.04.2016-19.09.2016 ve 05.01.2017-09.09.2017 tarihleri ile ... sicil
numaralı işyerinden 10.09.2017-01.10.2017 tarihleri arasında hizmetinin bildirildiği, her ne kadar
01.11.2015-03.02.2016 tarihleri arasında dava dışı 1219928 sicil numaralı ... unvanlı işyerinde geçen
bildirim bulunsa da söz konusu hizmetin Kurumun 13.11.2019 tarihli denetmen raporuna istinaden fiili
çalışmaya dayanmadığı gerekçesi ile iptal edildiği, davalı işyeri adresinde 03.02.2016 tarihinde yapılan yerel
denetimde davacının imzalı ifadesinde “Uğurçayır Mah ... Mevkiindeki ... ... 'a ait besi çiftliğinde 2007 yılı
10.ayından bu yana çalışmaktayım. Çalıştığım dönem boyunca asgari ücret aldım. Ancak ücretlerimizi elden
alıyordum. Bunun karşılığında herhangi bir belgeye imza atmıyordum. Burada çalıştığımı kanıtlayacak
herhangi bir resmi belgeye imza atmadım. Herhangi bir fatura vb imza atmadım" şeklinde beyanda
bulunduğu, davacının 29.03.2009-16.04.2017 tarihleri arasındaki seçimlerde seçmen kayıtlarında ve
02.05.2008-10.11.2017 tarihleri arasındaki MERNİS kayıtlarında yer alan ikamet adresinin davalı işyerinin
adresi olduğu, davacının çocuklarının 2007 yılından itibaren Ayaş'ta bulunan ... İlkokulunda eğitim
gördükleri, davacı tanıkları ile bordro tanığının beyanlarının davacının çalışmasını doğruladıklarının
anlaşılması karşısında. davacının tespitine karar verilen tarihlerde davalı nezdinde çalıştığı kanaatine
varıldığından, Mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve Kanun'a aykırılık bulunmadığı
anlaşıldığından; davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar
verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile fer'i müdahil
Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Fer'i müdahil vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur. Davalı vekili;
istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; davacının 26.10.2007-01.10.2017 tarihleri arası davalı işveren nezdinde tam gün ve kesintisiz
çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri ile
2.506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un 86 ıncı maddesinin 9
uncu fıkrası hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili ile fer'i müdahil
Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5037.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5037E. , 2024/7961kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2022/591 E., 2024/24K.
KARAR : Ret
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz
incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı ...'a ait iş yerinde 11.11.2016-08.06.2017 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24/02/2021 tarihli, 2017/357 E., 2021/104 K,, sayılı kararıyla; davanın reddine
karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
Davacı vekili istinaf yolu ile dilekçesinde, kararın bozulmasını talep etmiştir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 23.06.2022 tarihli, 2021/1242 E., 2022/1120 K. Karar
sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde
bulunulmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26.10.2022 tarihli ve 2022/10653 Esas, 2022/13120 Karar sayılı bozma
kararında; eldeki davada; davacının davalı iş yerinden dava konusu dönem sonrası için (08.06.2017-
31.07.2017 tarihleri arası) bildirimlerinin bulunması da gözetilerek; talep konusu dönem olan bildirim öncesi
dönem yönünden davacı ile davalı arasındaki ilişkinin 11.11.2016 tarihli vekaletname kapsamına göre
vekalet akdi mi hizmet akdi mi olduğu dava konusu dönemde tespit edilecek komşu iş yeri tanıkları da
dinlenilmek suretiyle belirlenmeli; yine ... Sigortacılık ünvanlı iş yerinin kapsam ve vergi kayıtları, kurucu ve
ortaklarını gösterir ticaret sicil kayıtları dosya içerisine getirtilmeli, davacının şahsi sicil dosyası da
getirtilerek 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığı olup olmadığı hususları araştırılmalı taraflar arasındaki
ilişkinin hizmet akdi olup olmadığı toplanan tüm deliller bir arada değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre
bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
BALM le a AN ame A e me m e. AN şi a 4 gg .... e. e.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında toplanan tüm delillerin
değerlendirilmesinde davacının ... Sigortacılık isimli eski eşi adına kayıtlı işyerinde iş takipçiliği yaptığı, eşi
ile ayrılmaları üzerine bu işyerinin kapanarak aynı adreste ... adına işyeri açıldığı, ... Sigortacılık ile dava dışı
kişiler arasında yapılan iş takibine ilişkin sözleşmelerin ...'a ait işyeri adına yenilenerek yeniden
düzenlendiği, davalının 11.11.2016 tarihli vekaletname ile davacıya işyeri ile ilgili tüm yetkileri içerir
kapsamlı bir vekaletname verdiği, davalı ...'In bu işyerinin açılmasından önce benzer nitelikte bir iş
yapmadığı, işyeri ile sözleşme yapan kişilerin ... ya da ... ile görüştüğü ve iş takibinin hem davacı hem de
davalı tarafından yapıldığı, davalının 01.01.2017-18.07.2017 tarihleri arasında ...'a ait işyerinde sigorta
bildirimlerinin olduğu, Yenişehir Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/581 Esas 2018/435 Karar sayılı kararında
taraflar aralarında bir hizmet ilişkisinin olmadığı, davacı ...'in sigortacılık işlemleri ile uğraştığı, ancak
işlemlerin kendi üzerinden yapılmaması için davalı ... adına ... Aracılık Hizmetleri adı altında iş yerinin
açıldığı, bu yerin davacı ... tarafından işletildiğinin belirtildiği, davacının Yenişehir Vergi Dairesi Müdürlüğüne
engellilik indiriminden faydalanmak için bizzat ibraz ettiği davalı tarafından tanzim edilen belgede davacının
. Kaza Hasar Danışmanlık İş Takibi adlı işyerinde 08.06.2017 tarihinde çalışmaya başladığının beyan
edildiği, daha önceki bir tarihte çalışmaya başladığına dair bir beyanda bulunulmadığı gözetildiğinde,
davacının ... Sigortacılık isimli işyerinde yürüttüğü faaliyetleri ...'a ait işyerinde yürütmeye devam ettiği,
işyeri davalı adına kayıtlı olsa da davacı ile davalının iş takibini birlikte yerine getirdikleri, davalının bu işleri
yerine getirirken 11.11.2016 tarihli vekaletnameyi kullandığı, ceza Mahkemesinin de maddi vak'aya ilişkin
tespitinin bu yönde olduğu, davacının uyuşmazlık konusu olan 11.11.2016-08.06.2017 tarihleri arasındaki
dönemde davalıya ait iş yerinde hizmet akdi ile çalıştığı iddiasını hiçbir kuşku ve duraksamaya yer
bırakmayacak bir şekilde somut, yeterli ve inandırıcı deliller ile kanıtlayamadığı anlaşılmakla; davanın
redddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili: davanın kabulünün gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı ...'a ait iş yerinde 11.11.2016-08.06.2017 tarihleri arasında çalıştığının tespiti
istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri, 200 ve 202 inci maddeleri,
2-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 72 nci maddesi uyarınca,
01.10.2008 tarihi öncesi isteme ilişkin davanın yasal dayanağı mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu'nun 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk
kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf
yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân
bulunmadığı anlaşılmakla; kararın bozulmasını gerektirecek bir husus görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekillinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna
uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4715.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4715E. , 2024/7965K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/139 E., 2022/118K.
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen rücuen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz
incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen
davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 01.08.2008 günlü iş kazası sonucu 100 oranında sürekli iş
göremez duruma giren sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelir nedeniyle meydana gelen Kurum zararının
davalı ...'den tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; Kurum zararının davalı ...'den de tahsilini talep ve dava
etmiştir.
Davacı vekili 17.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile de Kurum zararının 9590 ının davalılardan müştereken
müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; kazalı sigortalı ...'in ... tarafından işe alındığı ve çalıştırıldığını,
davalının iş kazasının meydana gelmesinde hiç bir kusuru olmadığını, iş kazasının meydana gelmesinden
sonra davalı ve kazalı sigortalıyı işe alan ve çalıştıran ... aleyhine Karahallı Asliye Hukuk Mahkemesinin
2012/45 Esas sayılı dosyasıyla maddi ve manevi tazminat davası açıldığını ve bu dava Mahkemece verilen
19.03.2014 tarih 2012/25 Karar sayılı davanın feragat nedeniyle reddine dair bir kararla neticelendiğini, iş
kazası nedeniyle Karahallı C. Başsavcılığının 2010/248 soruşturma no.lu dosyasıyla yürütülen hazırlık
dosyası 28.07.2010 tarih, 2010/225 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair bir kararla
neticelendiğini, iş kazasının meydana gelmesinde davalının hiç bir kusurunun bulunmadığını, aleyhine açılan
davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.05.2017 tarihli, 2014/212 Esas, 2017/48 Karar sayılı kararıyla davanın
kabulüne 135.003.92 TL'nin onay tarihi olan 17.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ... Kurumuna verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 24.10.2018 tarihli, 2017/1804 Esas, 2018/1648 Karar
sayılı kararıyla; davacı ... vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Sal EE PEI e VE EN SEN İP e pp UNSANASUN ADEN Ve BBll le Ded PİE Ş DİŞ DEP eş PL UN EİN
sayılı kararıyla; davacı ... vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. 1. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekilince temyiz isteminde
bulunulmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 19.02.2020 tarihli ve 2019/31 Esas, 2020/1355 Karar sayılı bozma
kararında; dosya kapsamında Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda alt işveren olarak kabul
edilen davalı ... 9065 kusurlu, asıl işveren olarak kabul edilen inşaat sahibi ... Yo 15 kusurlu ve kazalı
sigortalının W 20 kusurlu olduğunun kabul edildiği ve fakat davalılar arasındaki ilişki ile kazalı ve davalılar
arasındaki ilişkinin irdelenmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, açıklanan hususlar çerçevesinde öncelikle davalı ... ile davalı ... arasındaki asıl işverenlik - alt
işverenlik sıfatları irdelenip, belirlenmeli, yine kazalı ve davalılar arasındaki ilişkinin niteliği irdelenmeli,
dosyada yer alan her bir tarafın işveren ya da 3. kişi sıfatıyla kusur durumları irdelenip belirlenmeli ve
yapılacak belirlemeye göre eğer gerekiyorsa tüm bu hususları gözetecek şekilde olayın gerçekleştiği iş
kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden bu çerçevede yeniden uygun
bir kusur raporu alınmalı, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Kararı
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı karşısında; yapı işyerlerinde
çalışmalar esnasında gerekli güvenliği sağlamak, çatıya çıkmak için kurulan iskele ve seyyar el merdivenini
sağlam şekilde kurdurmak ve merdivenin kaymaması için gerekli tedbirleri aldırmak, çalışanlara yaptıkları
işe uygun kişisel koruyucu malzeme vermek ve kullanılmasını sağlamak, çalışanları iş ve iş güvenliği
konusunda eğitmek yükümlülüğü bulunduğu halde yerine getirmeyen davalı işveren ...'in Yw 70, çatıya
çıkmada kullanılan merdiveni sağlam şekilde yerleştirmeyen, sabitlemeyen ve merdivenden çatıya çıkarken
acele ederek gerekli dikkat ve özeni göstermeyen kazalı sigortalının W 30 oranında kusurlu bulunduğunu,
davalı ...' ün ise kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını tespit eden ve hükme dayanak alınan
kusura ilişkin 22.11.2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunun oluşa uygun, yargısal denetime elverişli
bulunmakla buna göre 506 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği
gözetilerek, sosyal sigorta yardımları toplamının davalıların wv 70 kusur oranına karşılık gelen tutarına
hükmedilmesi gerektiği düşünülmekte ise de SGK müfettişi tarafından sigortalı işe giriş bildirgesinin işveren
Nurittin tarafından yasal süre içerisinde verilmediği tespit edilmiş olmakla 506 sayılı Kanun'un 10 uncu
maddesi gereğince işlem yapılması gerekmekte olup bu doğrultuda sigortalının tespit edilen 9030 oranında
kusurundan 1/2 oranında kusurun davalının kusuruna ilave edilerek sonuca varılması gerekmiş olup
açıklanan nedenle davalı ...'in kurum zararından 685 oranında sorumlu tutulması gerektiği, neticeten davalı
... İN 150.004,36Xx9585—
127.503,70 TL Kurum zararından sorumlu olduğu sonucuna varıldığı; her ne kadar bozma sonrası alınan
kusur bilirkişi raporunda davalı ...'ün olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı belirtilmiş ise de,
söz konusu davalının Mahkemece verilen ilk kararı istinaf etmediği, istinaf ilamını da temyiz etmediği
dolayısıyla bu davalı açısından usuli kazanılmış hak meydana geldiği anlaşılmakla bozma kararı öncesi
hüküm altına alınan ve istinaf edilmeyen 135.003,92 Kurum zararından davalı ...' ün sorumlu olduğuna
hükmedilerek karar verildiği; dava konusu alacak tek bir olaydan kaynaklanmakta olup, kısa kararda
hükmün infazında tereddüte yol açacak şekilde iki ayrı hüküm kurulduğu, birleşen dosya açısından tahsilde
tekkerrüre yol açmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği gerekçe yazım esnasında anlaşılmış olup, kısa
karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşmaması açısından bu yanlışlık düzeltilememiş, tarafların
dikkatine sunulmakla yetinilmekle; asıl dosya açısından davanın kabulü ile 135.003,92 TL' nin tahsis onay
tarihi olan 17.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...' den tahsili ile davacıya
ödenmesine, birleşen davanın kısmen kabulü ile;
127.503,70 TL' nin tahsis onay tarihi olan 17.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
davalı ...'den tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
VW TEMVİZ
-. £ BS! a
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kusuru kabul etmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;kusuru kabul etmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi uyarınca; "Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır;
ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar
verebilir. Aynı Kanun'un 294-301 maddelerinde ise Mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği
belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir.
Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Yine aynı Kanun'un 297 nci
maddesinin (2) nci fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin,
taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra
numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri
öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her
biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında
birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava
yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve
Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş;
hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve
kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması
zorunludur.
3. Değerlendirme
01.08.2008 günlü iş kazası sonucu 90100 oranında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan ilk
peşin değerli gelir nedeniyle meydana gelen Kurum zararının 9690'nın asıl ve birleşen dava davalılarından
müştereken müteselsilen tahsilinin talep edildiği davada,
Mahkemece; dava konusu alacak tek bir olaydan kaynaklanmakta olup kısa kararda hükmün infazında
tereddüte yol açacak şekilde iki ayrı hüküm kurulduğu, birleşen dosya açısından tahsilde tekkerrüre yol
açacak şekilde hüküm tesisi ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki
oluşturmuştur.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan çelişkili ve infaza elverişli olmayacak
şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının sair husular incelenmeksizin BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4819.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4819E. , 2024/7963K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/50 E., 2024/28 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasında verilen karar
hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar
verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davacının davalı nezdinde devam ettiği 01.01.2002-01.03.2013 tarihleri
arasındaki çalışma dönemine ilişkin sigortalılığının tespiti ile gerçek ücretinin tespitine karar verilmesini talep
ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yasal dayaktan yoksun olduğunu,
davacının çalışmaları bakımından Kurum kayıtlarının esas olduğunu, işyerinin varlığının, işyerinin 5510 sayılı
Kanun kapsamına girip girmediğinin araştırılması gerektiğini, hizmet akdiyle çalışıldığı iddia edilen döneme
ait belgelerin Kuruma verilip verilmediğinin araştırılması gerektiğini, davacının işyerinde devamlı olarak
hizmet akdiyle çalıştığının tanık beyanları dışında resmi ve yazılı belgelerle araştırılması gerektiğini, hizmetin
geçtiği iddia edilen sürede işyerinin 506 sayılı Kanun kapsamında bulunup bulunmadığının, işyerinin
gerçekte var olup olmadığının araştırılması gerektiğini, fiilen çalışma olgusunun ve çalışma niteliğinin ispatı
gerektiğini, asgari ücretten daha yüksek bir ücretle çalışıldığı iddiası karşısında HMUK'un 289 uncu maddesi
gereğince bu iddianın yazılı deliller ispatının gerektiğini, Kurumun resmi kayıtlarının incelenmesi ve sadece
tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini
istemiştir.
Davalı ...'ya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ancak davaya karşı herhangi bir cevap verilmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.10.2022 tarih, 2021/144 Esas, 2022/208 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulü ile
01.01.2002 - 31.03.2002 arası 90 gün günlük 7.400.025TL, 01.04.2002 - 30.06.2002 arası 90 gün günlük
9.262.400TL, 01.07.2002 - 31.03.2003 arası 270 gün günlük 10.919.443TL, 01.04.2003 - 30.06.2003 arası
90 gün günlük 13.103.332TL, 01.07.2003 - 01.01.2004 arası 180 gün günlük 15.267.194TL, 01.01.2004 -
30.06.2004 arası 180 gün günlük 18.320.633T1, 01.07.2004 - 31.12.2004 arası 180 gün günlük
14.805.000TL, 01.01.2005 - 31.12.2005 arası 360 gün günlük 16,29YTL, 01.01.2006 - 31.12.2006 arası
360 gün günlük 17,70YTL, 01.01.2007 - 31.06.2007 arası 180 gün günlük 18,75TL, 01.07.2007 -
31.12.2007 arası 180 gün günlük 19,50TL, 01.01.2008 - 31.06.2008 arası 180 gün günlük 20,28TL,
01.07.2008 - 31.12.2008 arası 180 gün günlük 21,29TL, 01.01.2009 - 30.06.2009 arası 180 gün günlük
22,20TL, 01.07.2009 - 31.12.2009 arası 180 gün günlük 23,10TL, 01.01.2010 - 30.06.2010 arası 180 gün
günlük 24,30TL, 01.07.2010 - 31.12.2010 arası 180 gün günlük 25,35TL, 01.01.2011 - 30.06.2011 arası
180 gün günlük 26,55TL, 01.07.2011 - 31.12.2011 arası 180 gün günlük 27,90TL, 01.01.2012 -
30.06.2012 arası 180 gün günlük 29,55TL, 01.07.2012 - 31.12.2012 arası 180 gün günlük 31,35TL,
01.01.2013 - 01.03.2013 arası 60 gün günlük 32,62TL, ücretle davalı nezdinde çalıştığının tespitine, davacı
Ne şe... aş. . eşe eg. *R..89 a. 8.A.v şe... ge... eş ee.
30.06.2012 arası 180 gün günlük 29,55TL, 01.07.2012 - 31.12.2012 arası 180 gün günlük 31,35TL,
01.01.2013 - 01.03.2013 arası 60 gün günlük 32,62TL, ücretle davalı nezdinde çalıştığının tespitine, davacı
tarafın ücret tespiti ile ilgili talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
2. 10. Hukuk Dairesinin 28.12.2022 tarih, 2022/14200 Esas, 2022/16832 Karar sayılı bozma kararında;
dosyanın tetkikinde; dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre
davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, eldeki davada; davacının davalı nezdinde 01.01.2002
- 01.03.2013 tarihleri arasında çalıştığının ve prime esas gerçek ücretinin tespiti istenilmiş olup,
Mahkemece; 01.01.2002 - 01.03.2013 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, prime esas kazancın tespitine
yönelik talebin ise reddine karar verilmiş olup Mahkemece dinlenen komşu iş yeri tanıklarının 2005 ve
sonrası dönem için davacının 2005 yılı Şubat ayından itibaren davacının çalışmasını doğruladıklarının
anlaşılması karşısında; 01.01.2002-Şubat 2005 arası dönem yönünden iş yeri çalışanı ya da re'sen komşu iş
yeri tanık araştırması yapmak suretiyle belirlenecek tanıkların beyanlarına başvurularak çalışmanın varlığı
hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip
takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerektiğinden karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı
kapsamında komşu iş yeri tanıklarının 2005 ve sonrası dönem için davacının 2005 yılı Şubat ayından itibaren
davacının çalışmasını doğruladıklarının anlaşılması karşısında; 01.01.2002-Şubat 2005 arası dönem
yönünden re'sen komşu iş yeri tanık araştırması yapıldığı Esenler SGM dışında olumsuz yanıt verildiği
Esenler SGM'nin bildirdiği tanıklardan ...'nın dava konusuna dair bir bilgisinin bulunmadığı, diğer tanık ...'a
ulaşılamadığı ve davacının kendisini bilmediği yönünde beyanlarda bulunması nedeni ile dinlenilmesinden
vazgeçildiği yine davacı asilin beyanlarında başkaca bildireceği komşu işyeri tanığı bulunmadığını beyan
ettiği hususları dikkate alındığında bozma ilamında belirtilen 01.01.2002-Şubat 2005 arası dönem yönünden
davacının çalışma iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmış komşu iş yeri tanıklarının 2005 ve sonrası
dönem için davacının 2005 yılı Şubat ayından itibaren davacının çalışmasını doğruladıklarının anlaşılmakla
01.02.2005-01.03.2013 dönemi yönünden davasının kabulüne; davacının hizmet cetveli incelendiğinde talep
tarihlerinde herhangi bir işyerinden sigortalı gözükmediğinden bu yönden de tespite engel bir durum
bulunmadığı, doğum tarihi 12.11.1969 olup, 18 yaşını 12.11.1987 tarihinde doldurduğundan talep
tarihlerinde 18 yaşın üstünde olduğu gibi ücret bakımından da gerçek ücreti belirleyen yazılı bir belge
bulunmadığı görülmüş 506 sayılı Kanun hükümleri ve yerleşik içtihatları gözönünde tutulduğunda davacının
asgari ücret üzerinde ücret aldığı iddiasının yazılı belgelerle ispatının zorunlu olduğu, tüm bu yasal
düzenlemeler karşısında prim ücreti tespiti yönünden çalışıldığı iddia edilen tarihlerde Kurum taban ücreti
üzerinden belirleme yoluna gidilerek; davanın kısmen kabulü ile 01.02.2005 - 31.12.2005 arası 330 gün
günlük 16,29YTL, 01.01.2006 - 31.12.2006 arası 360 gün günlük 17,70YTL, 01.01.2007 - 31.06.2007 arası
180 gün günlük 18,75TL, 01.07.2007 - 31.12.2007 arası 180 gün günlük 19,50TL, 01.01.2008 -
31.06.2008 arası 180 gün günlük 20,28TL, 01.07.2008 - 31.12.2008 arası 180 gün günlük 21,29TL,
01.01.2009 - 30.06.2009 arası 180 gün günlük 22,20TL, 01.07.2009 - 31.12.2009 arası 180 gün günlük
23,10TL, 01.01.2010 - 30.06.2010 arası 180 gün günlük 24,30TL, 01.07.2010 - 31.12.2010 arası 180 gün
günlük 25,35TL, 01.01.2011 - 30.06.2011 arası 180 gün günlük 26,55TL, 01.07.2011 - 31.12.2011 arası
180 gün günlük 27,90TL, 01.01.2012 - 30.06.2012 arası 180 gün günlük 29,55TL, 01.07.2012 -
31.12.2012 arası 180 gün günlük 31,35TL, 01.01.2013 - 01.03.2013 arası 60 gün günlük 32,62TL, ücretle
davalı nezdinde çalıştığının tespitine ve ücret tespiti talebinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili: yazılı delille ispat gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı nezdinde devam ettiği 01.01.2002-01.03.2013 tarihleri arasındaki çalışma
dönemine ilişkin sigortalılığının ve gerçek ücretinin tespiti istemine ilişkindir.
2. Ilgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanunun 77 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun 80 inci
maddesinin 1 inci fıkrası, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası ve 5510 sayıl Kanunun 86
ıncı maddesinin 9 uncu fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk
kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf
yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân
bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan
kararın ONANMASINA,
Dosyanın Mahkemesine, gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5418.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5418E. , 2024/8033K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2356 E., 2024/757 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 50. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/80 E., 2022/59 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince
davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye
Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;
kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz
dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra
dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 4a sigorta kapsamında 15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri
arasında kesintisiz olarak davalı şirket bünyesinde çiftlik yöneticisi olarak çalıştığını, müvekkilinin çalışmış
olduğu yaklaşık 2 yıl 6 aylık süre boyunca haftanın 6 günü sabah saat 07:00 ile akşam saat 20:00 arasında
çalıştığını ve aylık 4.075,00 TL net maaş aldığını, müvekkilinin SGK'dan almış olduğu hizmet dökümünde
davalı şirketteki sigortalılık sürelerinin gösterilmediğini öğrendiğini belirterek, davacının davalı şirkette
15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının sigorta taleplerinin tamamının soyut, gerçeklikle
bağdaşmayan iddialar olduğunu, davacının ne belirtmiş olduğu tarihlerde ne de başka bir tarih aralığında
müvekkili işverenlik bünyesinde 4/a sigorta kapsamında çalışmasının söz konusu olmadığını, davacının
müvekkili şirket ortaklarından olan ...'nun babası ile amca çocukları olduğunu, davacının çalıştığını iddia
ettiği işyerine ilk defa ...'nun babası ... ile beraber hayvanların geldiği 2015 yılının 6. ayında işyerine
hayırlamak için geldiğini, davacının üretilen sütün bir bölümünü kendi aracı ile satarak kendi nam ve
hesabına çalıştığını belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; 506 sayılı Kanun'un 79/1 inci maddesine göre çalıştırılan
işçilerin sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançlar toplam prim ödeme gün sayıları ile sigorta
primlerini gösteren kayıt belgelerin Kuruma bildirilmesi mecburiyetinin işverene ait bir yükümlülük
olduğunu, bildirilmeyen bu kayıtlar için davalı Kurumun sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili
kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının iş verene
ait ... sicil numaralı işyerinde 15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitine
karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum
vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
—-—...... zman. 8...
vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece usulüne uygun şekilde gerekçeye yer verilmediğini,
davacının müvekkili şirkette hiçbir zaman işçi sıfatı ile çalışmadığını, kendi nam ve hesabına süt alım satım
işi yaptığını ve 2017 yılında Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı almaya başladığını, bu nedenle prim gün sayısına
ihtiyacı bulunmayan davacının huzurdaki davayı açmasında hukuki yararının da bulunmadığını, davacının
aynı zamanda şirket ortağı olduğunu, tanık beyanlarının da iddiaları gibi olduğunu, davacı tanıklarının ise
bordro tanıkları olmadıklarını ileri sürmüştür.
2. Fer'i müdahil vekili istinaf dilekçesinde; işveren tarafından tutulması gereken kayıtlar için müvekkili
Kurumun sorumlu tutulamayacağını, çalışma olgusunun kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde
belirlenmesi gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihtilaflı döneme ilişkin olarak ibraz
edilen davalı adına düzenlenmiş sevk irsaliyelerinde davacının adının kayıtlı oluşu, davacı tarafından ibraz
edilen telefon mesajlarının içeriği, davacı, davalı ve bordro tanıklarının beyanlarından davacının Mahkemece
tespitine karar verilen tarihlerde hizmet akdine istinaden davalı nezdinde çalıştığı kanaatine varılmakla,
Mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı
değerlendirilerek davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-
b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve fer'i müdahil
Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili; istinaf dilekçeleri ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı
kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına
ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370
ve 371 inci maddeleri, mülga 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dinlenilen bordro
tanıklarının beyanları ile dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı vekili ve fer'i
müdahil Kurum vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5084.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5084E. , 2024/8293K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1947 E., 2024/387 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/276 E., 2023/116K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından
karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası
içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın;
1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde
kullanıldığı belirtilen Olaparib etken maddeli Lynparza ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından
ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin
dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat
verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi, belge vs. tüm kayıtların
celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam
edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbi
komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine,
2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Olaparib
etken maddeli Lynparza ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin
(bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve
görüşlerini içeren itiraz vs. çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip
eklenmesine,
Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye
gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4836.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4836E. , 2024/8290K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2346 E., 2024/644 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/218 E., 2022/16K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından
karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne
karar verildikten ve hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası
içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın;
1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde
kullanıldığı belirtilen Olaparib etken maddeli Lynparza ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından
ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin
dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat
verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi belge vs tüm kayıtların
celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam
edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbı
komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine,
2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Olaparib
etken maddeli Lynparza ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin
(bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve
görüşlerini içeren itiraz vs çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip
eklenmesine,
Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye
gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4605.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4605E. , 2024/8287K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/110 E., 2024/287 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/851 E., 2023/829 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından
karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası
içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın;
1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'ndan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde
kullanıldığı belirtilen Pembrolizumab etken maddeli Keytruda ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları
tarafından ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya
ilişkin dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca
ruhsat verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi, belge vs. tüm
kayıtların celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın
devam edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine
ilişkin tıbbi komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine,
2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen
Pembrolizumab etken maddeli Keytruda ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm
dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya
almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm
kayıtlar) celp edilip eklenmesine,
Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye
gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4852.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4852E. , 2024/8291kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2359 E., 2024/747 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/1 €E., 2022/399 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından
karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın sut kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası
içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın;
1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde
kullanıldığı belirtilen Braftovi ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından ruhsat başvurusunda
bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin dayanak belgeler (faz
çalışmaları, tıbbı araştırma ve görüşler ile vs bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat verilmesi veya
verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi belge vs tüm kayıtların celp edilip
dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam edip-
etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbı
komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine,
2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Braftovi
ilacın sut kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel
görüş, komisyonun sut kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs
çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip eklenmesine,
Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye
gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4641.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4641E. , 2024/8288K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/308 E., 2024/346 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/97 E., 2023/251K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından
karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası
içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın;
1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde
kullanıldığı belirtilen Talazoparib etken maddeli Talzenna ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından
ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin
dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat
verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi, belge vs. tüm kayıtların
celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam
edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbi
komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine,
2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Talazoparib
etken maddeli Talzenna ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin
(bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve
görüşlerini içeren itiraz vs çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip
eklenmesine,
Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye
gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5087.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5087E. , 2024/8363K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/69 E., 2024/299 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Düzce 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/74 E., 2023/235 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 04.05.1998-04.09.2000 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
ama!
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5089.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/3007E. , 2024/8352K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/18 E., 2024/34 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/53 E., 2023/195 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 13.06.1998-31.12.1999 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
ama!
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_4934.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/4934E. , 2024/8362K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1457 E., 2024/116 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/66 E., 2023/188 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 15.07.1996-20.08.1997 ile
21.02.1999-20.01.2003 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
e şe.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması
gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz
olunan kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz edenin sıfatına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı
dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İşbu hizmet tespiti davasında dava tarihi itibariyle Kurumun feri müdahil olduğu ile lehine veya aleyhine
yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma
nedenidir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un
370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf
başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının, başlık kısmında davalı olarak gösterilen ...'nun sıfatının Feri Müdahil
olarak değiştirilmesine,
4. İlk Derece Mahkemesi hükmündeki (4) nolu bendin tamamen silinmesi suretiyle kararın DÜZELTİLEREK
ONANMASINA,
5. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5386.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5386E. , 2024/8365K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/206 E., 2024/205 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/188 E., 2023/298 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 26.02.2001-15.02.2002 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5680.pdf | 9. Hukuk Dairesi 2024/5680E. , 2024/10456K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/422 E., 2023/3394 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/311 E., 2022/404 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf
başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak
suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; davacıyı temsilen Öz Sağlık-İş Sendikası vekili tarafından dava açıldığı ve yargılamanın takip
edildiği anlaşılmaktadır. Ancak yargılama sırasında davacı, Türkiye Sağlık İş Sendikasına üye olmuş, bu
sendikanın vekiline yetki belgesi düzenlemiş, sendika vekili dosyaya vekâletname ibraz etmiş ve davacı
tarafından Öz Sağlık-İş Sendikasına verilen yetkilerin geri alındığına dair dilekçe sunulmuştur. Mahkemelerce
bu durum göz ardı edilerek gerekçeli kararlara ve kanun yoluna başvuruya dair dilekçelere ilişkin
tebligatların Öz Sağlık İş Sendikası vekillerine yapılması usule uygun değildir.
Bu itibarla dosyada vekil sıfatını kazanmış kişiye belirtilen tebligatların yapılması suretiyle gerekli usuli
işlemler tamamlanarak temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5513.pdf | 9. Hukuk Dairesi 2024/5513E. , 2024/10454K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2090 E., 2023/3456 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/72 E., 2023/192 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; 15.12.2020 imza tarihli ve 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ve bu
toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayrıca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş
sözleşmesinin ve mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP
ile oluşturulan elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi
yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5529.pdf | 9. Hukuk Dairesi 2024/5529E. , 2024/10455K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/95 E., 2024/43K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/225 E., 2023/359 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük, 15.12.2020 imza tarihli toplu iş sözleşmesinin ve bu toplu iş
sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayırca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin ve
mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan
elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi
yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5588.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5588E. , 2024/8740K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/11 €E., 2023/1250 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/357 E., 2020/305 K.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön
incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılar ..., ..., ..., Filiz Kanat ve İmran Kanat'a usulüne
uygun tebliğ edilmediği belirlenmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2 nci maddesine göre; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli
olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan
yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”
Yine, 6099 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesine eklenen ikinci fıkrasına
göre; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış
veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya
ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve
tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır.
İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler gözetildiğinde, artık, adres kayıt sisteminde yazılı adresi bulunanlara, bilinen en son
adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, adres kayıt sisteminde
yazılı adresine, 21 inci maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekecektir.
Yukarıda anlatılanlar çerçevesinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının adı geçen ve temyiz talebinde
bulunmayan davacılara doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2 nci maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakla;
ilgili mevzuat hükümleri uyarınca adı geçenlerin öncelikle bilinen son adresine normal tebligat çıkartılması,
tebligatın iade gelmesi, tebligatın yapılamaması, iade zarfında yeni bir adres tespit edilememesi durumunda,
adres kayıt sisteminde yazılı adresine Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesi hükümlerine göre tebliği
sağlanıp, temyiz süresi geçtikten, gerekirse 6100 sayılı HMK'nın 366 ncı ve 346 ncı maddelerindeki prosedür
işletildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ
ÇEVRİLMESİNE,
18.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_5619.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5619E. , 2024/8843K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2984 E., 2024/532 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 16. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/234 E., 2022/317 K.
Taraflar arasındaki fiili olmadığı gerekçesi hizmetlerinin iptaline dair Kurum işlemi iptali davasından dolayı
yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine
dair karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili özetle; aylık kesen Kurum işleminin iptali ile aylığının yeniden bağlanmasını ve faizleriyle
beraber ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum cevap dilekçesinde, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddini istemiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller nazarında , davanın reddine dair karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı taraf istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı taraf istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek,
kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından, dava dışı ... Deri
Tekstil Konfeksiyon ve Mamülleri San ve Tic. Ltd.Şti. kaşe ve imzalı 08.12.2003 tarihli belge sunulmuş ise
de, davacının işe girişinin 20.01.2004 tarihinde bildirildiği, davacı tanığı olarak dinlenen ...'in beyanlarının
soyut düzeyde kaldığı ve davacının boşandığı eşi olduğu, Kurum tespit ve bulgularının aksinin aynı derecede
somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanamadığı, denetim raporundaki tespitin aksini ispat
edecek delil sunulamadığı, davacı yönünden fiili çalışma olgusu gerçekleşmediğini tespit ederek davayı
reddeden Mahkeme kararının yerinde olduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı taraf temyiz isteminde
bulunmuştur.
iŞ ğa ÇVŞ YY Ş g
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı taraf özetle; eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep
etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmetlerin fiili olmaması nedeni ile iptaline dair Kurum işleminin denetimine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafların temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5807.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5807E. , 2024/5769K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/341 E., 2024/444 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çal Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2022/319 E., 2023/391 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince
davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye
Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;
kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz
dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra
dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı ... ... 'eait... Market Ticaret Ltd. Şti. unvanlı işyerinde
02.10.2012 tarihinden 01.06.2022 tarihine kadar kesintisiz olarak çalışmasını sürdürdüğünü, davacının
davalı işveren bünyesinde çalıştığı süre içinde 02.10.2012 tarihinden 18.02.2014 tarihine kadar olan sürede
sigortasının zamanında başlatılmadığını, çalışmasına uygun olarak Kuruma tam olarak bildirilmediğini ve
primlerinin de yatırılmadığını öğrendiğini beyanla davacının 02.10.2012 tarihinden 18.02.2014 tarihine
kadar geçen süre içinde (yetkilisi ... ... ve sahibi ...... olan) ... Market Ticaret Ltd. Şti. ünvanlı işyerinde
hizmet akdine bağlı olarak sigortalı ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinin
gerektiğini, davacı tarafın çalıştığı gün kadar sigorta bildiriminin yapıldığını, iddia edildiği tarihlerde bir
çalışması olmadığını, davacının tüm sigorta dökümü incelendiğinde, sigortalarının tam gün ve kesintisiz
olarak bildirildiğinin ve primlerin yatırıldığının görüldüğünü, davacının yaklaşık 1,5 yıl sigortası olmadığını ve
bunu bilmediğini iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının salt erken emekli
olabilmek amacıyla çalışmadığı zamanları bile çalıştı gibi göstermeye çalıştığını, davacı taraf ve Mahkemenin
2022/318 ve 320 E. sayılı dosyalarda davacı olarak görünen Oya Yalçınkaya ve Sevilay Bahçacı ve iş bu
dosyada tanık olarak gösterilen ..., işverenleri olan müvekkil şirkete hiç bir ön bilgi vermeksizin sözlü olarak
işi bıraktıklarını söylediklerini ve ertesi gün de müvekkili şirkete fesih ihbarnamesi gönderdiklerini, davacı ve
diğer dosyalardaki davacılar iş akitlerini fesih nedenleri haklı olarak göstermek için iş bu davayı ikame
ettiklerini düşündüklerini beyanla davanın reddini istemiştir.
2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı/hak düşürücü süre yönünden reddi
gerektiğini, davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde görüleceği üzere davacının iş bu davanın
açılmasında hukuki yararı bulunmadığını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini,
Kuruma karşı dava açmadan önce Kuruma başvuru zorunluluğunun dava şartı olduğunu, davacının lgili
koşulları yerine getirmemiş olduğunu, davasının dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacıya ait işe
giriş bildirgeleri incelendiğinde görüleceği üzere davacının dava dilekçesinde belirttiği tarihte işe giriş
bildirgesine de rastlanmadığını, ayrıca iş yeri unvan listesi incelendiğinde görüleceği üzere davacının dava
dilekçesinde belirttiği iş yeri kaydına da rastlanmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği iş yerinden
verilmiş dönem bordrosuna da rastlanmadığını, Kurumun işlemi yasal mevzuata, mevcut Yargıtay
kararlarına ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
ea ea a a A ek şa e e e m a ue ear og ——;
kararlarına ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacı ...'un
1065627 iş yeri sicil nolu davalı ... Ltd. Şti'nde 02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasında hizmet akdine
dayalı olarak asgari ücretle kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum
vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini,
Mahkemece beyanına itibar edilen tanık ...'nın uyuşmazlık konusu dönemde 12 yaşında olduğunu,
beyanlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, diğer tanık beyanlarının da kesin ve net olmadıklarını, tanık
. İle davalı şirket arasında husumet olduğunu, davacının çalışmalarının tam gün ve eksiksiz olarak
bildirildiğini ileri sürmüştür.
2. Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde; hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini,
davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu,
eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, delil durumu itibariyle
Çal Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi 2022/319 Esas 2023/391 Karar sayılı ilamına yönelik davalı vekilinin ve
fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi
gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve fer'i müdahil
Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.
2. Fer'i müdahil Kurum vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın
bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına
ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddesi uyarınca açılmış hizmet
tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya
çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan
başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların Mahkeme
kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar,
kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede
hak kavınlarının ve gderceğe avkırı siadortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi insan haklarından
olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla
yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde
bulundurulmalıdır.
2. Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet
akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri
özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup
bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi
işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu,
çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl
vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında
yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re'sen araştırma
kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve
postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri
bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir
kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. İnceleme konusu eldeki davada, davacının davalı şirkete ait market işyerinde 02.10.2012 - 01.06.2022
tarihleri arasında çalıştığını, ancak fer'i müdahil Kuruma sigortalılığının 18.02.2014 tarihinden itibaren
bildirildiğini beyanla, sigortasız olarak geçen 02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasındaki çalışmalarının
tespitinin talep edildiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de;
davacının davalı işyerinde çalışma iddiasına yönelik araştırma yeterli olmayıp, Mahkemece sonuca eksik
inceleme ile gidilmiştir.
2. Dosya kapsamında mevcut Kurum kayıtlarına göre; davacının davalıya ait 1065627 sicil numaralı
işyerinden 18.02.2014 - 01.06.2022 tarihleri arasında tam zamanlı sigortalı bildiriminin yapıldığı, 2014 yılı
2. ayından itibaren davalı işyeri dönem bordrolarının dosyaya sunulduğu, ihtilaf konusu dönem bordrolarının
ise getirilmediği, Mahkemece davacı tanıkları ile tespit olunan komşu işyeri tanıklarının beyanları ile
yetinilerek hüküm kurulduğu, davacı tanıklarından ...'ın aynı zamanda dönem bordro tanığı olduğu, ancak
bu tanığın da davalı işveren ile husumetli olduğu, dinlenilen diğer davacı ve komşu işyeri tanıklarının
beyanlarının ise kesin ve uyuşmazlığın çözümüne elverişli olmadıkları anlaşılmıştır.
3. Bu doğrultuda Mahkemece, komşu işyeri tanıklarından ...'ın 2012 yılında berber dükkanı işletmeye
başladığını ve davacının da 2012 yılında davalı işyerinde çalıştığını beyan etmesi karşısında söz konusu
berber dükkanın faaliyete başladığı tarihi gösteren işyeri açma ruhsatı ve vergi kaydının ilgili Belediye
Başkanlığı ve Vergi Dairesi Müdürlüğünden celp edilerek dosya arasına eklenmesi, komşu işyeri
tanıklarından ...'nin beyanı gereğince düğün tarihinin araştırılması, diğer taraftan davalı işyerinden
02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasındaki dönem bordroları getirtilip, uyuşmazlık konusu dönemde
çalışması bulunan bordo tanıklarının tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulması, buna göre davacının
tüm çalışma sürelerinin netleştirilmesi suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre
hüküm kurulmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5499.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5499E. , 2024/5799K.
e
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/126 E., 2024/56 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında görülen, iş kazası olduğunun tespiti istemli davadan dolayı verilen karar hakkında yapılan
temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece (Kapatılan 21 HD) bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen
kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılardan Kurum vekili ve ... İnş. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle, süre,
temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi olan sigortalı ... ... 'un davalılardan ... Ltd. Şti.nin
işçisi olarak Afganistandaki İSAF Askeri Şantiyesi işyerinde hizmet akdi ile çalışırken 21.05.2010 tarihinde
uğradığı iş kazasında öldüğü, davalı SGK'ya bağlı müfettiş tarafından olayın iş kazası olarak
değerlendirilmediğini, oysa olayın iş kazasının tüm unsurlarını taşımakta olduğunu, zira davacının çatıda
montaj işini yaparken yere düşmesi sonucunda beyin kanaması geçirdiği ve sonunda da hayatını kaybettiği
belirtilerek 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesindeki tüm unsurlarını taşıyan davacının murisi olan
sigortalının ölümünün iş kazası olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yersiz olduğunu beyanla davanın reddine karar
verilmesini savunmuştur.
2.Davalı ... Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı ... Aksoyun müvekkili şirketi işçisi olmadığını,
bu nedenle husumet itirazda bulunduktan sonra davalının beyin kanaması geçirerek öldüğü işyerinin ... ...
adlı bir Türk vatandaşının yetkilisi ve sahibi olduğu Selko..İnternational...adlı firmaya ait olduğunu,
müteveffanın bu firmaya ait şantiye de montaj işinde çalışmak amacıyla Afganistana gitmiş olduğunu
belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3.Dahili davalı ... İnş. Mad. Taah. İml. İth. İhr. San.ve Tic. Ltd. Şti yetkilisi tarafından sunulan 01.07.2019
tarihli yazıda; bahse konu davaya dahil edilen firmamız ... İnş. Ltd. Şti.nin Afganistan Mezarı Şerif ilinde
yapılmış olan ISAF Askeri Şantiyesi çelik konstrüksiyon binası işi ile ilgili hiçbir alakası bulunmadığını, ne bu
işin varlığından nede vefat eden işçinin varlığından dahi haberi bulunmadığını, firmanın davada adı
geçmesine sebep olan Afganistan Büyükelçiliğine yazılan yazının bilgileri dışında yazıldığını, üstündeki
imzanın firma yetkililerine ait olmadığını, çalışan personelleri tarafından bilgileri dışında ne amaçla
yapıldığını bilmedikleri bir yazı olup ... ... isimli şahsa vize talep edildiğini, ... ... isimli vefat eden şahsın
hiçbir zaman firmada çalışmayıp iş müracaatı dahi olmadığını, bu şahıs ile iş ilişkisi olmadığını, bu şahis
firmada çalışmış olsa idi uçak biletinin alınacağını, yurt dışı sigortalı işçi listesinde olup Türkiye'de SSK'ya
bildirileceğini, Afganistan da Çalışma Bakanlığı makamlarına da bildirim yapılıp vize alınacağını, firmanın
yurt dışına götürdüğü tüm işçileri SSK da yurt dışı sigortası yaparak ve Afganistan Çalışma Bakanlığına
bildirerek götürmekte ve ilk iş olarak orda vizesini uzatmak için yeni vize müracaatı yapıldığını, ... İnş. Ltd.
Şti.nin 2010 yılında Afganistanın Mezarı Şerif ilinde yaptığı hiçbir işi olmadığını, şirketin 2010 yılında
Afganistanda ISAF ile hiçbir sözleşme imzalamayıp ve ISAF'a hiçbir iş yapmadığını, şirketin vefat eden ...... :
Artech Endüstriyel Ltd Şti.ni, Selco Constrcution firmasını ve ... ... adlı kişi ya da kurumların hiçbirini
tanımadığını, firmanın bu kişilerle hiçbir hukuki ve tüzel bağı bulunmadığını beyan etmiştir.
a İT air ez e me ye TE el m e eğ e şa le Ep e g e ar
Artech Endüstriyel Ltd Şti.ni, Selco Constrcution firmasını ve ... ... adlı kişi ya da kurumların hiçbirini
tanımadığını, firmanın bu kişilerle hiçbir hukuki ve tüzel bağı bulunmadığını beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Özetle; “Davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ile davalılardan Kurum vekilleri
tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.“... Mahkemece, ...işçi...... 'un davalı ....... Ltd. Şti.'nin sigortalı elemanı olmadığı, dava dışı... ... Ltd.
Şti adına çalıştığı ve 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamında sigortalılık niteliğinde haiz olduğu, ancak
davacı tarafın talebinin sadece ......... 'un ölümüne sebep olan olayın iş kazası olup olmadığının tespitine
yönelik olması nedeniyle ... isimli dava dışı şirketin bu aşamada davaya dahil edilmesi işlemlerinin
yargılamayı gereksiz yere uzatacağı belirtilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalı işveren ...
Endüstriyel Otomasyon Makine Dış Tic. San. Tic. Ltd. Şti.'ne yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle
reddine, davacının murisi ... ... 'un 21.05.2010 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun
tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının murisi ... ... 'un 21.05.2010 tarihinde
Afganistan'ın Mezar-ı Şerif şehrinde bulunan İsaf Askeri Şantiyesine ait askeri binanın hangar montajı işinde
çalışırken 4 metre yükseklikten düşerek yaralandığı, daha sonra kaldırıldığı hastanede vefat ettiği, murisin
kaza tarihinde herhangi bir sigortalılığının bulunmadığı, Kurum müfettişi tarafından düzenlenen raporda
sigortalı çalışması tespit edilemediğinden iş kazası tespitinin yapılamadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, eldeki dava iş kazasının tespiti davası olup gerçek işverenin kim olduğu tespit edilmeden ve
davanın gerçek işverene yöneltilmesi sağlanmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş, davacının
murisi ... ... 'un ölümü ile sonuçlanan 21.05.2010 tarihinde yaşanan kazanın meydana geldiği Afganistan'ın
Mezar-ı Şerif şehrinde bulunan İsaf Askeri Binasının yapım işi ile ilgili ihale ve sözleşme evraklarını
getirtmek, davalı şirket ... Endüstriyel Otomasyon Makine Dış Tic. San. Tic. Ltd. Şti. ile davadışışirket......
Ltd. Şti.'ye ait ticaret kayıtlarını araştırıp iki şirket adasındaki hukuki ve fiili bağlantıyı belirlemek, gerçek
işverenin kim olduğunu tespit edip husumetin ona yöneltilmesini sağlamak, tarafların tüm delillerini
topalamak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular
gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve Kanun'a aykırı olup bozma nedenidir."
gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "Davanın kabulü ile davacının murisi ... ... 'un
21.05.2010 tarihinde maruz kaldığı olayın iş kazası olduğunun tespitine, " dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan Kurum vekili ve ... İnş. Ltd. Şti.
vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Kurum vekili dilekçesinde özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... İnş. Ltd. Şti. vekili dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacı murisi ... ... 'un 21.05.2010 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespiti
istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) gecici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası
atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı
Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin
ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Sigortalılar kural olarak Türkiye'de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta
haklarından yararlanırlar. Bu kural, Kanunların mülkiliği ilkesinin doğal sonucudur. Türkiye ile yabancı bir
ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmişse istisnaen mülkkilik ilkesine değer verilmeyebilir. 5510
sayılı Kanun'un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5 inci maddesinin (g) bendinde, ülkemiz ile sosyal
güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere
götürülen Türk işçilerinin 4 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları ve
bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanacağı, bu
sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri durumunda, 50 nci maddenin 2 nci
fıkrasındaki Türkiye'de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar
aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümlerinin uygulanacağı, bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta
hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmayacağı belirtilmiş, anılan bende
01.03.2011 günü yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesiyle “Bu bent kapsamında yurt
dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4 üncü
maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık sayılır.” cümlesi eklenmiş, 10 uncu maddesinde
de 4 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle
yurt dışına gönderilmeleri durumunda, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal
sigortaya ilişkin hak ve yükümlülüklerinin devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Kanunun, “506 sayılı
Kanun'a ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici madde 6/sonda ise “Sosyal güvenlik sözleşmesi
imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçilerinden,
bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi topluluk sigortasına
devam edenler ile isteğe bağlı sigortalı olarak söz konusu ülkelere götürülmüş olan sigortalıların, bu
Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendi kapsamında sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç
ay içerisinde işverenlerince sağlanır ve buna ilişkin yükümlülükler yerine getirilir” denilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi kapsamında sigortalı
sayılabilmek için, Türkiye Cumhuriyeti ile yabancı ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi düzenlenmemiş
olması, Türk işverenin iş merkezinin Türkiye'de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye'de
iş yapmak koşulu aranmaksızın Türkiye'de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, Türk
işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş
sözleşmesinin Türkiye'de yapılması, Türk işçinin işbu yazılı veya sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye
yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici
nitelik taşıması gerekmektedir.
Maddede “geçici görev” kavramı bakımından herhangi bir süre sınırlaması öngörülmediğinden, görevin geçici
mi yoksa sürekli mi olduğunun belirlenmesinde her somut olayın özelliği, bu yönde hizmet akdinin
sigortalıya yüklediği iş görme ediminin niteliği, iş süresini belirlemeye ilişkin iş hayatının olağan akışı ve
sosyal güvenlik hukuku ilkeleri gözetilecektir.
Ancak, işverenin baştan beri yurt dışında faaliyet göstermesi halinde, bu işveren yanında işe başlanması ve
orada çalışılması, Türkiye'de tescilli işyerinde faaliyet yürütmekte olan işverenin yurt dışında ayrı işyeri
açması ve sigortalının Türkiye'deki işyerinde herhangi bir çalışması, bu işyerinden görevlendirmesi söz
konusu olmaksızın, doğrudan yurt dışındaki işyerinde çalışması, geçici görevle yurt dışına gönderilme
niteliğinde değerlendirilemez. Diğer bir deyişle, geçici olarak götürülmeyip yurt dışında o ülkenin
mevzuatına göre kurulmuş ve faaliyet gösteren, Türkiye' de işyeri bulunmayan işverenler yanında, doğrudan
yurt dışındaki iş nedeniyle işe alınan Türk işçilerin o ülke mevzuatına tabi olacakları, 506 sayılı Kanun ve
5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılamayacakları anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, davacı murisinin yurt dışında faaliyet gösteren Selco firmasına ait işte çalışırken iş kazası
geçirdiği sabit olmakla, davalılar aracılığı ile davacı murisininde içlerinde bulunduğu işçi ekinin dava dışı
Selco firmasına tavsiye edildiği, davalı ... End. Ltd. Şti.nde davacı murisinin herhangi bir çalışmasının
bulundağını veya anılan davalı şirket tarafından geçici görevle yurt dışına gönderildiğine dair herhangi bir
belge veya beyanın olmadığı, davalı ... Ltd. Şti.nin ise sadece vize işlemleri için referans olduğu
anlaşılmakla, davacı murusinin yurt dışına geçici görevlendirme ile gidip gitmediği irdelenerek sonucuna
göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir
ve bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,
23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5461.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5461€E. , 2024/5873K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2408 E., 2023/2235 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yusufeli Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2021/835 E., 2023/297 K.
Taraflar arasındaki iş kazası tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince,
hükümde belirtilen gerekçelerle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar
verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete ait iş yerinde 28.04.2017 tarihinde tünel
kalıpçısı olarak çalışmaya başladığı, davacının 04.07.2017 tarihinde beton dökümü yapılırken yüksekliği
yaklaşık 2.10-2.20 cm olan beton kalıbının üzerinden, beton kalıbın kapatıldığı sırada sırt üstü şeklide yere
düştüğü, davalı işveren şirketin yetersiz ve ilgisiz davranarak üzerine düşen sorumlulukları yerine
getirmediği, kazadan sonra davacı ile hiç ilgilenmediği, hastahaneye dahi götürmediği, davacının kazadan
sonra ağrısının olduğunu söylemesi üzerine iş arkadaşının Artvin Yusufeli Devlet Hastahanesi'ne götürdüğü,
yapılan tetkikler sonucunda davacıda "femur (uyluk) kemiğinde" pozisyon değiştirme ve kırık olduğunun
saptandığı, ortopedi servisine sevk edilen davacıya 3 günlük istirahat verildiği, kaza neticesinde 10.09.2017
tarihine kadar "devamlı olarak iş göremezlik" raporu aldığı, alınan raporda davacının "koksiks kırığı"
meydana geldiği iddiasıyla dava konusu olayın iş kazası olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava
etmiştir.
II.CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; hukuki ve yasal dayanaktan yoksun açılan davanın
reddedilerek mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesi gerektiği, iş kazası ile ilgili
savcılık soruşturması ve işveren bildirimine rastlanmadığı, bilgi ve belgeye ulaşılamadığından komisyonun
talebin reddine karar verdiği, tahkikatın henüz sonuçlanmadığı savunmasıyla davanın reddine karar
verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı işveren vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 28.04.2017 tarihinde işe başlatıldığı ve
04.07.2017 tarihli 3 günlük rapor ibraz ettiği, iddia edilen iş kazasının meydana gelmediği, 14.09.2017
tarihli ihtarname ile iş akdinin feshedildiği, Adana İş Mahkemesinin 2018/96 Esas sayılı dosyasında
tanıkların iş kazasının olmadığını beyan ettikleri, davalı işverenin her türlü iş güvenliği eğitimi ve ekipmanını
verdiği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından; 04.07.2017 tarihinde kazanın meydana geldiği, dava açılmadan önce
10.01.2019 tarihinde davacının Kuruma müracaat ederek dava şartını yerine getirdiği, davanın 20.09.2021
tarihinde açıldığı, Kurumca davacı talebinin 03.04.2023 tarihli denetmen raporu ile dava açıldıktan sonra
kabul edildiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
'..Smaintm
kabul edildiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının Kurum tarafından iş kazası tahkikat işlemlerinin
neticelendirilmesini beklemeden dava açtığı, dava konusuz kaldığından Kurum lehine vekalet ücretine
hükmedilmemesi ve Kurumun yargılama giderlerinden kurumun sorumlu tutulmasının hatalı olduğu
iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, mevcut delil durumu
ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dava açılmadan önce 11.01.2019 tarihinde davacının
Kuruma müracaat ettiği, müracaatının makul süre içinde sonuçlandırılmaması üzerine iş bu davanın
20.09.2021 tarihinde açıldığı, Kurum tarafından talebin 03.04.2023 tarihli denetmen raporu ile dava
açıldıktan sonra kabul edildiği, davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama
giderlerinden sorumlu tutulmasının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar
verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının 10.09.2017 tarihinde iş kazasına uğradığının tespiti davasıdır.
2.İlgili Hukuk
1. 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlı Sigortası Kanunu'nun (5510 sayılı
Kanun) 13 üncü maddesinin ilgili 1 inci fıkrası şöyledir:
"İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik: 17.04.2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi
adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi
nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) (Değişik: 17.04.2008-5754/8 md.) Bu Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan
zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır."
2. 5510 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesinin 1 inci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"İş kazası veya meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar şunlardır:
...b) Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması."
3. 5510 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinin ilgili 1 ve 2 nci fıkrası ile 3 üncü fıkrasının ilk cümlesi şöyledir:
"İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve engellilik nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık
hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca
meslekte kazanma gücü en az 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik
gelirine hak kazanır.
Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma
gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden
tespit olunur.
Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır..."
3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin (2)
numaralı fıkrası şöyledir:
"(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri
hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve
tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."
3. Değerlendirme
1.Mahkeme kararlarında bulunması gereken hususlar 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde ayrıntılı
olarak tek tek sayılarak gösterilmiştir. Aynı maddenin (2) numaralı fıkrası uyarınca da verilen karar ile
taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, hiçbir şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde çok açık
gösterilmesi gereklidir. Aksi takdirde ilamın icrası sırasında güçlüklerle karşılaşılabileceği gibi ilamın hiç icra
edilememesi de söz konusu olabilir.
2. Davacı, davalılardan işveren şirkete ait iş yerinde 10.09.2017 tarihinde maruz kaldığı olayın iş kazası
olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalı ya da hak
sahiplerine sosyal sigorta yardımı yapma görevi 5510 sayılı Kanunla davalı Kuruma verilmiştir. Davalı
işverene karşı davacı sigortalı tarafından açılmış ya da açılacak maddi tazminata ilişkin davalarda Kurum
tarafından yapılan bir kısım sosyal sigorta yardımının maddi tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması
kamu düzenine ilişkin bir zorunluluktur. Bir başka deyişle bu tür davalarda elde edilecek hüküm hem işveren
hem de davalı Kurum yönünden bir takım hak ve sorumluluklar doğurmaktadır.
3. İlk Derece Mahkemesince davalı Kurum tarafından olayın iş kazası kabul edildiği, dolayısıyla davanın
konusunun kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün her iki
davalı yönünden infazı mümkün olmayacağı gibi uyuşmazlığı çözdüğü de iddia edilemez. Dolayısıyla her iki
davalıyı bağlayacak şekilde infazı kabil bir karar verilmesi gerekir.
4. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması,
usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye
Mahkemesine gönderilmesine,
27 05 72094 tarihinde ov hirliğivle karar verildi
|
2024_5631.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5631€E. , 2024/5868K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2539 E., 2023/1781 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2022/454 E., 2023/371 K.
Taraflar arasındaki yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 01.06.2002 tarihinden itibaren Bağ-Kur tarım sigortalısı
olduğu, 31.01.2022 tarihinde ... Başkanlığı Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne emeklilik tahsis talebinde
bulunduğu, ancak bu talebinin 28.02.2022 tarihinde "dosyanızın incelenmesinde 01.06.2022 tarihinden beri
sigortalı olduğunuz ve 01.06.2022 - 31.01.2022 tarihleri arasında 5400 gün prim ödeme gün sayınızın
bulunduğu tespit edilmiştir. 5510 sayılı Kanun'un geçiçi 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre 08.09.1999
- 30.04.2008 tarihleri arasında ilk defa sigortalı olan erkek 60 yaş en az 7000 gün veya 60 yaş 25 yıl 4500
gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerini ödemiş olmaları gerekmektedir. Bu nedenle 5510 sayılı
Geçici Kanun'un 9 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına göre yukarıda bahsedilen 7000 gün veya 25 yıl
sigortalılık süresi şartlarının birini yerine getirmediğinizden ilgi tarihli tahsis talebiniz reddedilmiştir. Ancak
gerekli şartlar yerine getirerek tekrar müracaatınız halinde dosyanız yeniden incelenecektir" gerekçesiyle
reddedildiği, davacının askerlik borçlanma işlemlerini de yaparak gerekli ücreti ödediği, SGK tarafından
hesap edilen tüm prim borçlarını da ödediği, davacının tekrar 04.04.2022 tarihinde ... Başkanlığı Konya
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne emeklilik tahsis talebinde bulunduğu, ancak bu talebinin de 08.04.2022
tarihinde "ilgide kayıtlı talebinize istinaden Kurumumuz 1803295487 ve 7990595213 nolu 4-b (Bağ-Kur)
no'lu dosyanızda yapılan inceleme neticesinde; kanunen son 7 yılda en fazla geçen hizmetleriniz 4/a
kapsamında olduğundan Bağ-Kur'dan emeklilik durumunuz mevcut hizmetinizle bulunmamaktadır."
gerekçesiyle reddedildiği, bu red kararı usul ve yasalara aykırı olduğu, davacının 01.06.2002 tarihinden
itibaren sigortalı olduğu ve 01.01.1960 doğumlu olduğu, 31.01.2022 tarihine kadar 5400 gün prim ödeme
gün sayısını tamamladığı, bu dönemde ayrıca askerlik borçlanmasını, SSK adına Halk Bankası'na yatırdığı,
ayrıca SSK tarafından kendisine çıkartılan prim borçlarının tamamını ödediği, davacıya SSK mevzuatı
uyarınca yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği iddiasıyla davacının 31.01.2022 tarihli tahsis talebinden itibaren
SSK mevzuatı uyarında yaşlılık aylığı bağlanmasının tespitine, davalı Kurumun tahsis talebini red kararının
hukuka aykırı olduğunun tespitine, 31.01.2022 tarihli tahsis talep tarihinden itibaren SSK mevzuatı
gereğince yaşlılık aylığı bağlanma şartlarını taşıması sebebiyle talep tarihini takip eden ilk ay başı itibaren
yaşlılık aylığı bağlanması gerekeceğinin ve davacının 31.01.2022 tarihinden bu yana birikmiş aylıklarının her
bir maaşın hakediş tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin
tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davada idare mahkemeleri yetkili olup görevsizlik ve
yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Konya Nöbetçi idare Mahkemesi'nde gönderilmesi gerektiği, davacının 4a
kapsamında mı yoksa 4b kapsamında mı yaşlılık aylığı talep ettiği hususunu açıklaması gerektiği, eğer
0 eş İmes ee ed. MM AMMA dm MMA e ml m e A MAMA e mmm mlm amam
yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Konya Nöbetçi idare Mahkemesi'nde gönderilmesi gerektiği, davacının 4a
kapsamında mı yoksa 4b kapsamında mı yaşlılık aylığı talep ettiği hususunu açıklaması gerektiği, eğer
verilecek kesin süre içerisinde davacı açıklamada bulunmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar
verilmesi gerektiği, davacı yanın 5510 sayılı Kanun 4A sigorta emeklisi olabilmesi için Geçici 9 uncu madde 1
inci fıkrasına göre 08.09.1999 - 30.04.2008 tarihleri arasında ilk defa sigortalı olan erkek 60 yaş yaş, en az
7000 gün veya 60 yaş 25 yıl 4500 gün malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortaları primini ödemiş olmaları
gerektiği, ancak davacı yan işbu şartlardan en az birini taşımadığından davacının tahsis talebinin Kurum
tarafından red edildiği ve aynı zamanda davacı yan 4B sigortadan faydalanarak yaşlılık aylığı olması da
mümkün olmadığı, çünkü davacının kanunen son 7 yılda en fazla hizmeti 4A kapsamında olduğu ve Bağ-
Kur'dan emeklilik durumu söz konusu olmadığı, Kurum bünyesinde davacının halen prim borçları
bulunmadığı ve 01.06.2002 tarihinde ilk hizmet başlangıcı bulunduğu, buna dayalı olarak tamamlaması
gereken asgari gün ve prim şartını sağlamadığı, bu nedenle davacının talebinin yersiz ve hukuki dayanaktan
yoksun olduğu, ayrıca davacı yan Kurumca belirtilen tüm eksiklikleri giderdikten sonra askerlik borçlanması
vs. hususunda prim gün sayısını tamamladıktan sonra Kuruma başvuru yapması halinde yaşlılık aylığı tahsis
talebi kabul edileceği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından; davacının son yedi yıllık fiili hizmet süresinin toplamı olan günün içinde
fiili hizmet süresi fazla olan Kurumun Bağ-Kur olduğu, davacı 01.01.1960 doğumlu olduğundan 01.01.2022
tarihinde 62 yaşını doldurmakta olup emekli aylık talep tarihi olan 31.01.2022 tarihi itibariyle de 62 yaş ve
5.400 prim gününü tamamladığından 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında emekliliğe hak
kazandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacıya 01.02.2022 tarihinden itibaren 5510 sayılı yasa 4/1-b
statüde yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, birikmiş aylıklarının davacıya yasal faiziyle birlikte
ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 5510 sayılı Kanun 4/a sigorta emeklisi olabilmesi
için Geçici 9 uncu madde 1 inci fıkrasına göre 08.09.1999 - 30.04.2008 tarihleri arasında ilk defa sigortalı
olan erkek 60 yaş yaş, en az 7000 gün veya 60 yaş 25 yıl 4500 gün malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primini ödemiş olmaları gerektiği, davalının kanunen son 7 yılda en fazla hizmeti 4a kapsamında olduğu ve
bağkur'dan emeklilik durumunun söz konusu olmadığı, Kurum bünyesinde davacının halen prim borçlarının
bulunduğu ve tamamlaması gereken asgari gün ve prim şartını sağlamadığı, bilirkişi raporunun hatalı
olduğu, Kuruma başvuru şartını gerçekleştirmeksizin açılan davanın hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan
reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin ve kurumun dava açılmasına sebebiyet vermediği yargılama
gideri ve vekâlet ücreti ödemekle de yükümlü tutulmaması gerektiği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı
kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının son yedi yıllık fiili hizmet
süresinde, 4-b kapsamındaki sigortalılık süresinin fazla olduğu, 01.01.1960 doğumlu olan davacının talep
tarihi olan 31.01.2022 tarihi itibariyle 62 yaş ve 5.400 prim gününü tamamladığı, dolayısıyla 5510 sayılı
Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında emekliliğe hak kazandığı, sonuç olarak davacıya 01.02.2022
tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun 4/1-b kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması ve birikmiş aylıklarının
davacıya yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine dair yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya
uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının ihya edilen primi ödenmiş günleri nazara alınarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti
ile aylıkların ödenmesi davasıdır.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 9 uncu
maddesi ilgili hükümlerdir.
3. Değerlendirme
1.Sigortalıya, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için kural olarak maddelerde belirlenen yaşa ulaşmış olmak,
belirli bir süre prim ödemek ve talepte bulunmak gerekir. Davacıya 5400 primi ödenmiş günü olduğu
gerekçesiyle yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiştir. Ancak aşamalarda getirtilen hizmet cetvellerinde
31.01.2022 tahsis talep tarihi itibariyle davacının 5133 prim gün sayısı bulunduğu belirtilmektedir. Bu
nedenle öncelikle davacı Kurumdan mukteza tablosunun celbi suretiyle davacıya yaşlılık aylığı tahsisi için
gerekli şartlardan olan prim gün sayısı açıklığı kavuşturulmalı, yeterli prim gün sayısı bulunmadığının
anlaşılması halinde ihya edebileceği durdurulmuş sigortalılığı olup olmadığı nazara alınarak ihya suretiyle
prim gün sayısını ikmal etmesi için davacıya mehil verilmeli ve tahsis koşulları buna göre değerlendirilerek
sonucuna göre bir karar verilmelidir.
2. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme neticesinde
yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5775.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5775E. , 2024/6366K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1387 E., 2024/155 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 18. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/244 E., 2023/42 K.
Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazanç tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk
Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince
başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde, 10.06.2011 -19.04.2016 arası, en son
haftalık 400 TL (aylık net 1600 TL) ücretle, yufka ustası olarak çalışmasına rağmen çalışmasının Kuruma
02.03.2013 tarihinde bildirildiğini, bildirim yapılan dönemdeki kazancın da düşük gösterildiğini belirterek
10.06.2011-02.03.2013 tarihlerindeki hizmet ile bildirim yapılan dönemdeki prime esas kazancın tespitini
talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın yöntemince kanıtlanması gerektiğini savunarak
davanın reddini istemiştir.
2.Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
NI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dinlenen tanık beyanları ile çalışmanın kanıtlandığı kabulü ile davanın kısmen kabulüne,
Kuruma bildirilen süreler dışlanarak, 10.06.2011 - 30.06.2011 tarihleri arasında 21 gün, günlük 26,55 TL,
01.07.2011 - 31.12.2011 tarihleri arasında 180 gün, günlük 27,90 TL, 01.01.2012 - 30.06.2012 tarihleri
arasında 180 gün, günlük 29,55 TL, 01.07.2012 - 01.01.2013 tarihleri arasında 180 gün, günlük 31,35 TL,
01.01.2013 - 02.03.2013 tarihleri arasında 60 gün, günlük 32,62 TL ücretle 506 sayılı Kanun'a tabi
çalıştığının tespitine, prime esas kazanç bedelinin tespiti yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine karar
verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde; sigorta primlerini ödeme yükümlülüğü işverene ait
olduğundan Kuruma sorumluluk yüklenemeyeceğini, tanık beyanlarının yetersiz olduğunu, eksik inceleme ile
karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanları ile verilen
hizmet tespitine dair kararın yerinde olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar
verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili, istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet ve prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 506 sayılı Kanun 60 ıncı maddesinin (G) bendi, 77 nci, 79 uncu, 5510 sayılı Kanun
80 inci, 86 ncı 38/2 nci maddesi hükümleridir.
3. Değerlendirme
5510 sayılı Kanun'un 38/2 nci maddesinde "Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malüllük, yaşlılık
ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir.
Bu tarihten önceki süreler için ödenen malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün
sayılarının hesabına dahil edilir." hükmü öngörülmüştür.
Eldeki davada, davanın kabulüne ilişkin verilen karar yerinde olmakla birlikte; davacının 10.03.1996
doğumlu olan davacının, tespitini talep ettiği 10.06.2011 tarihinde 16 yaşında olduğu, buna göre 5510 sayılı
Kanun'un 38/2 nci maddesi uyarınca sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 10.03.2013 tarihi
olması gerektiği ve bu tarihten önceki hizmet süresinin de prim ödeme gün sayısına dahil edildiğine dair
hüküm kurulması gerekirken Mahkemece hükümde belirtildiği gibi yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve
yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı,
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesi
gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi hükmünün (1) no.lu bendinin "D)" bendinden sonra gelmek üzere "sigortalılık
başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 10.03.2013 tarihi olduğunun tespitine, 5510 sayılı Kanun'un 38/2
nci maddesi uyarınca davacının 18 yaşını ikmal ettiği tarih olan 10.03.2013 tarihinden önceki çalışmalarının
prim ödeme gün sayısına eklenmesi gerektiğinin tespitine," ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle
DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6043.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6043E. , 2024/6523K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/478 E., 2024/640 K.
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/585 E., 2023/221 K.
Taraflar arasındaki boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle ölüm aylığının kesilmesine ilişkin
Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kocası olan ... ile evli olduğu dönemde yaşamış olduğu bir
takım büyük sorunlar nedeniyle Malatya 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2022/278 Esas 2002/184
Karar sayılı kararı ile 30.04.2002 tarihinde boşandığı, boşanmadan sonra SGK'ya başvuru üzerine vefat eden
babasından kaynaklı ölüm aylığı almaya başladığı, davacının 2002 yılında boşandığı eşi ile yeniden evlendiği,
2017 yılına kadar aylık aldığı, 2017 yılı Kasım ayında boşandığı eşi ... ile yeniden evlendiği, bu durumu
Kuruma bildirdiği, ölüm aylığının sonlandığı, davacıya SGK tarafından yersiz ödemeler yapıldığı gerekçesi ile
borç tahakkuk ettirildiği, gerekçe olarak davacının boşandığı sürede eski eşi ile birlikte yaşamasının
gösterildiği, ancak böyle bir şey mümkün olmadığı, Kurum işlemenin hatalı olduğu, davacının boşandığı süre
ile yeniden evlendiği süre içerisinde kesinlikle muvazaalı bir boşanma yapmadığı, bu nedenle davacının
davalı Kuruma itiraz için müracaat ettiği, ancak Kurumun bu başvuruyu reddettiği, davacının boşandığı
sürede kızı ile birlikte yaşadığı, kızının hemşire olması nedeniyle hamilelik ve doğum süreçlerinde yardımcı
olduğu, boşandığı eşinin ise kendi evinde yaşadığı iddiasıyla davalı Kurum tarafından düzenlenen
12.11.2018 tarih MGK/194 sayılı denetim raporuna göre yapılan Kurum işlemenin iptali ile davacının davalı
Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle: sigortalı müteveffanın hak sahibi kızı ...'na ölüm aylığı
bağlandığı, davacı ..."'un boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı ve babasından ölüm aylığı aldığı iddiasını içeren
şikayet mektubu üzerine SGK Antalya İl Müdürlüğü kontrol memurlarına şikayet dilekçesi intikal ettirildiği ve
kontrol memuru tarafından mahallinde inceleme ve soruşturma yapıldığı, bu soruşturma kapsamında şikayet
edilenin adresine gidildiği, ...'nun komşuları ile görüşüldüğü, konu ile ilgili bilgilerinin alındığı, görüşme
yapılan kişilerin davacının yıllardır eşiyle beraber yaşadıklarını beyan ettikleri, Antalya Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğü denetmeni tarafından mahallinde yapılan inceleme ve soruşturma neticesi düzenlenen
12.11.2018 tarih MGK/194 sayılı İnceleme Raporu ile eşinden boşandığı halde boşandığı eşiyle fiilen birlikte
yaşadığının tespit edildiği, bu nedenle ödenen aylıkların tahsili için borç tahakkuk ettirildiği savunmasıyla
davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından; her ne kadar davacı tarafından boşandıktan sonra boşandığı eşi ... ile
birlikte yaşamadığı belirtilerek Kurum işlemenin iptali ile davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti talep
edilmiş ise de davalı Kurum denetmeni tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonucu tanzim edilen
v
0 0 a ee a e A AML İV a a a,
birlikte yaşamadığı belirtilerek Kurum işlemenin iptali ile davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti talep
edilmiş ise de davalı Kurum denetmeni tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonucu tanzim edilen
denetmen raporu içeriği, yargılama sırasında davacının ve ...'nun adres kayıt sistemindeki adreslerinden
tespit edilen komşu kamu tanıkları ...'in "...ben davacı ve ... amcanın boşandıklarını hiç duymadım. Evli
olarak biliyordum. Evlerine gelip gitmişliğim yoktur. Ancak ben bahçede ... amca ile davacıyı konuşlarken,
torunlarını severlerken gelip giderken görüyordum..." şeklindeki beyanları ile davacının ikametgah adresi
olarak bildirdiği ve aynı zamanda kızı ... Sungurtekin'in de ikametgah adresi olarak bildirdiği adreslere ilişkin
olarak tespit edilen kamu tanıkları ..., ..., ...'ın beyanlarından, yine davacının adres olarak bildirdiği ve aynı
zamanda kızı ...'ın da ikametgah adresi olarak bildirdiği adreslere (bildirilen adresin kapıcı dairesi olduğu
anlaşılan) ilişkin olarak tespit edilen kamu tanıkları Kerem Akdoğan, ...'ın beyanlarından, davacı tarafın
boşanılan dönemin bir kısmında ...'nun oğlu ...'nun yanına gelip gittiği şeklindeki beyanlarına istinaden
...'nun Antalya'daki adres kayıt sistemindeki adresinden tespit edilen kamu tanığı ..., ...'ün beyanlarından ve
özellikle 29 Mart 2009 mahalli idareler genel seçiminde davacının ve ...'nun aynı sandık 1195 ve birbirini
takip eden sıra numarası (davacı 201, ... 202 sıra no) ile oy kullandıkları, kolluk kuvvetlerinin yaptığı
araştırma sonucu tanzim edilen tutanaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı ve ...'nun
boşandıktan sonra ikinci kez evleninceye kadar fiilen birlikte yaşadıkları kanaatine varıldığı gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının eşinden boşandıktan sonra Antalya'da yaşayan kızının
yanına geldiği, bir süre kızlarının yanında kaldığı, torunlarının bakımını üstelendiği, davacının eski eşinin aynı
apartmanda başka dairede ikamet ettiği, davacı ile eşinin hiç birlikte yaşamadıkları, davacının yaşadığı
sağlık sorunları ve 2017 yılında geçirdiği kalp krizi ve devamında ameliyat sürecinde eşin desteği ve
tarafların araya girmesi ile evlendikleri, denetim raporunun aylık alınan ve evlendikten sonraki süreçte
tanzim edildiği, fiili birlikteliği doğrulayan hiç bir delil bulunmadığı, lehe tanık beyanlarının nazara
alınmadığı, aynı sandıkta oy kullanmadığı aleyhe değerlendirilemeyeceği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi
kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ve boşandığı eşinin
20.11.2017 tarihinde yeniden evlendiği, bu tarihten önce boşanılan eşin aynı apartmanda bitişik daireyi
kiralayarak kaldığı bir dönemde işlettiği büfede kaldığı savunulduğu, iş yerinde kalma olayı mevzuata aykırı
olduğu gibi inandırıcı olmaktan da uzak olduğu, bitişik dairede ev kiralanması ise Türk toplumunun yapısı ve
örf ve adetleri gözetildiğinde hayatın olağan akışına aykırı olduğu, AKS adresi olarak bildirilen adreslerde
tarafların oturmadığı ve tanınmadıklarına ilişkin kolluk tespitleri ve tanık beyanları mevcut olduğu, bir
dönemde aynı sandıkta ardışık numaralarla oy kullanıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine
karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin
iptali ile borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 56 ncı maddesi
ilgili hükümlerdir.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde verilen hükmün yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6008.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6008E. , 2024/6705K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/29 E., 2023/456 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki sigorta primine esas kazanç tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk
Derece Mahkemesince davanın reddine dair kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf
başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar
verilmiş; verilen karara karşı davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine verilen karar hakkında
yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar
verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin 12.05.2014 tarihinden bu yana ve halen davalı şirkette tanker şoförü olarak
çalıştığı, son aldığı net ücretin 2.450,00 TL olduğunu, müvekkilinin kazancına ilişkin sigorta primlerinin
düşük ödendiği, harcırah altında yapılan ödemlerin prime esas kazanca eklenmediğini, fazlaya ilişkin talep
ve dava hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin asgari ücretinin 2,56 katı olan net 2.450.-TL ücretle
çalıştığının, eksik yatırılan sigorta primlerinin 2,68 kata tamamlanarak tespitine karar verilmesi talep ve
dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı işveren vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle davacının yapılan yasal
düzenlemelere dava ön şartını yerine getirmediği, davada hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazlarının
olduğu, davacıya ödenen harcırahın ... primi ve ücreti olmadığı, ... yapacağı bölgede harcaması için yolluk
ödemesi yapıldığı, arızi gider niteliğindeki bu ödemenin sigorta primine esas tutulmasının mümkün olmadığı,
5510, 4857, 6245 sayılı Kanunlar, işveren uygulama tebliği hükümleri ile 21. Hukuk Dairesinin kararlarının
harcırahların sigorta primine esas kazanç olarak değerlendirilmeyeceği yönünde olduğu, davacı tarafın
ücretinin asgari ücretin 2,68 katı oranında olduğu iddiasının gerçek dışı olduğu, sigorta primine esas gerçek
ücretin hiçbir şüphe oluşmadan tespiti gerektiği, YHGK ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kararlarının da bu
yönde olduğu, kazançların oranlama yapılarak tespitinin mümkün olmadığı, dava şartı, ilk itirazları, zaman
aşımı defi ve usul yönünden yapılan tüm itirazların kabulü ile davanın usulden reddine, haksız ve hukuka
aykırı ikame edilen işbu davanın esas yönünden reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı SGK vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle İş Mahkemeleri Kanununda yapılan yasal
düzenlemeler gereğince müvekkil Kurumun fer'i müdahil talebinin kabulü ile dava sonunda aleyhe hüküm
kurulmaması gerektiği, müvekkil Kurum ile yazışmaların devam etmesi nedeni ile esasa ilişkin cevap hakları
saklı kalmak üzere davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddi gerektiği, esasa girilmesi halinde ise hizmetin
geçtiği iddia edilen işyerlerinin kanun kapsamına girip girmediğinin tespit edilmesi gerektiği, bu nedenle
davalı şirket kayıtlarının incelenmesi, davalı işverene hizmet akdi ile bağlı olarak fiilen çalıştığının ve
çalışmanın niteliğinin somut kanıtlarla ispat edilmesi gerektiği, Kurumun resmi kayıtlarının incelenmesi
sadece tanık beyanlarına göre karar verilmemesi, tanık beyanlarının değerlendirilmesi sırasında işyerinde
yürütülen işin niteliği, tanık beyanlarının hayatın olağan akışı ile çelişkili olup olmadığının incelenmesi,
davacının dava edilen dönemde sosyal yardım fonlarından destek alıp almadığının araştırılması, netice olarak
vmmenlknn SOS sisle. smmabmen blm Ürün le lm mim eee ii sne demi Slam. e Ümmi nil ln kle” ein sz
yürütülen işin niteliği, tanık beyanlarının hayatın olağan akışı ile çelişkili olup olmadığının incelenmesi,
davacının dava edilen dönemde sosyal yardım fonlarından destek alıp almadığının araştırılması, netice olarak
esasa ilişkin cevap verme hakları saklı olmak şartıyla davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.10.2020 tarihli ve 2019/521 E., 2020/444 K. sayılı kararı ile "... gelen dönem bordroları,
ücret tediyeleri ve tanık beyanları ile davacıya sefere çıkması halinde davalı tarafından yapılan ödemelerin
harcırah-yolluk ödemeleri kapsamında yapılan ödemeler olduğu, anılan ödemelerin görev yolluğu niteliği
taşıdığı, gerek 506 Kanun'un 77 nci maddesi, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 80 inci maddesi gereğince
harcırah- görev yolluğu kapsamında kalan ödemelerin, çalışanın prime esas kazancına dahil edilemeyeceği
anlaşılmakla; davanın reddine" karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili, davacının her ay düzenli olarak 2.450,00 TL ücret aldığını, harcırah adı altında yapılan
ödemelerin yolluk olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davacı ile aynı dönemlerde çalışan ve aynı işi
yapan bir kısım işçilerin davalarının sonuçlandığını, asgari ücret * ... primi ile çalıştıklarına karar verildiğini,
bordrolarda kanuna karşı hile yapıldığını, davanın kabulü gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna
başvurmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.04.2021 tarih ve E.2021/687, K.2021/722 sayılı kararı ile "... harcırah
(yolluk) işçinin görevli bulunduğu yerden başka yerlere geçici görevle gönderilirken yapacağı ek masrafa
karşılık yapılan ödemeler olup, davalı işyeri tarafından her ... için yapılan ödemelerin bu mahiyette kaldığı
davalı işyerinin davacıya ücreti dışında ... başına ödeme yaparken asıl amacının davacının yapacağı ek
masrafları karşılamak olup, onun ücretini artırmak gibi bir amaç içinde olmadığı davacıya yapılan ödemelerin
yolluk kapsamında kalması nedeniyle prime esas kazançlar arasında sayılamayacağı, Yargıtay 10. Hukuk
Dairesinin 01.10.2020 gün 2020/3375 E.-2020/5320 K. sayılı ilamı ile onanan Dairemizin 11.07.2019 gün
2018/1393 E. -2019/1487 K. sayılı kararının da bu yönde olduğu göz önünde bulundurularak davanın
reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin
istinaf başvurusunun oy birliği ile esastan reddine" karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
Dairenin 27.01.2022 gün, E.2021/8523, K.2022/1345 kararında; "... Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve
açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, uluslar arası nakliyat faaliyetini yürüten işverenlere ait
işyerlerinde hizmet akdine tabi şoför olarak çalışanlara yurt dışı görevlendirmelerde ©... primi”, “... yolluğu”,
“harcırah” adı altında işverenlerce gerçekleştirilen ödemeler, 506 sayılı Kanun'un 77 nci maddesinde yer alan
“yolluk” veya 5510 sayılı Kanun'un 80 inci maddesindeki “görev yolluğu” ibareleriyle teknik ve somut olarak
tam anlamıyla örtüşmediğinden, bu tür uyuşmazlıklar yönünden maddelerdeki kavramlar, yalnızca araca
bağlı zorunlu giderler şeklinde anlaşılmalı, başka anlatımla, sigortalılara söz konusu adlar altında yapılan
ödemeler içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar sigorta primine esas
kazanca dahil edilmeli, iddianın kanıtlanması konusunda 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanmalıdır. Buna
göre inceleme konusu davada, dosyada yer alan yazılı belgeler irdelenmeli, ödemeler değinilen kapsamda
ayrıştırmaya tabi tutulmalı, belgelerin, ait olduğu çalışma dönemi bakımından yazılı delil oluşturacağı
gözetilerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır." gerekçesiyle söz konusu karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Davalı şirkete 17.09.2022 tarihli
celsede harcırah miktarı olarak belirlenen tutar içerisinde araca bağlı zorunlu harcamaların araştırılmasını
mümkün kılabilecek herhangi bir belge, evrak, makbuz, fiş fatura bulunup bulunmadığı konusunda beyanda
bulunmak ve bulunması halinde ibraz etmek üzere süre verildiği, davalı tarafından verilen 21.09.2022 tarihli
dilekçede ise özetle anılan belgelerin eski tarihli olması nedeniyle arşiv kayıtlarında dilekçe ekindeki dışında
kalan başkaca belgeye erişilemediği yönünde yanıt sunulduğu, dilekçe ekinde ise 06.08.2015 tarih ve
"Kamlok Contası 3 Adet" açıklamasıyla 49,98 TL ile 18.11.2015 tarih ve " Kapak Contası (34Y7164)"
açıklamasıyla 115,64 TL tutarında iki ödemeye dair kayıt sunulduğu belirlenmiş ve tüm dosya ile sunulan
işbu kayıtlar dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Hükme ... alınan bilirkişi raporunda ise özetle "Yargıtay bozma ilamında belirtilen “...sigortalılara söz konusu
adlar altında yapılan ödemeler içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar
sigorta primine esas kazanca dahil edilmeli ” noktasındaki değerlendirmeye göre dosyada bulunan ücret
tediye bordrolarında harcırah miktarının belli olduğu ancak harcırah miktarı olarak belirlenen tutar içinden
araca bağlı zorunlu harcamaların ayrıştırılmasını mümkün kılabilecek başkaca bir kayıt ve belgenin dosyada
bulunmadığı görüldüğünden tanık ifadelerinin de dikkate alınarak harcırah tutarlarının ödendiği ayın prime
esas kazancına dahil edilerek bir hesaplama yapılabileceği" yönünde görüş sunulduğu anlaşılmıştır.
Bu beyanda, uyulan bozma ilamı doğrultusunda sigortalılara söz konusu adlar altında yapılan ödemeler
içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar sigorta primine esas kazanca
dahil edilmesi noktasında, davalı tarafta ayrıştırmayı mümkün kılacak davaya konu dönemi kapsayan belge ,
evrak, makbuz, fiş ve fatura bulunmadığı görüldüğünden, dosya bozma öncesi celbedilen ücret bordrosu
başlıklı kayıtlar ile tanık ifadeleri dikkate alınarak bilirkişi raporunda belirtildiği şekliyle davanın kabulüne"
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, verilen kararın eksik araştırmaya dayalı olduğunu beyanla davanın reddini ve kararın
bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, verilen kararın eksik araştırmaya dayalı olduğunu beyanla davanın reddini ve kararın
bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda
gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm
verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne
uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği
gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile
benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı
verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel
Kurulunun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uvwnus olan mahkeme kesinlesen bu kısımlar hakkında veniden inceleme vanarak karar
—
veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak
oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
2. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun; 288 inci maddesinde, bir hakkın doğumu,
düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki
işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması
gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir
sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289 uncu maddesinde,
288 inci madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı
tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292 nci maddesinde de senetle kanıtlanması
zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava
konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine
sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 ve 202 nci maddelerinde de bu düzenlemeler
korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte
olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine
karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı
sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı
maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak
düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka
kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat
sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia
edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık
dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas -
2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482
Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve
2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
5510 sayılı Kanun'un “Prime esas kazançlar” başlığını taşıyan 80 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (a)
bendinde prime esas kazanca dahil edilecek kazançların neler olduğu düzenlenmiş, (b) bendinde ise sigorta
primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının belirlenmesinde dikkate alınmayacak ödeme
ve yardımlar sıralanarak bunlar arasında yolluklara yer verilmiştir. Buna göre maddenin 2. bendinde sayılan
istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen gelirlerden sigorta primi kesilmesi asıldır.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde yolluk; yol gideri olarak ödenen para, harcırah olarak tanımlanmış, 6245 sayılı
Harcırah Kanunu'nun 3 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen harcırahın, bu Kanuna göre ödenmesi gereken
yol gideri, gündelik, aile gideri ve yer değiştirme giderinden birini, birkaçını veya tamamını ifade ettiği, 5 inci
maddesinde, harcırahın; yol gideri, yevmiye, aile gideri ve yer değiştirme giderini içerdiği, ilgilinin, bu Kanun
hükümlerine göre bunlardan birine, birkaçına veya tamamına hak kazanabileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan 28.08.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.10.2008 günü yürürlüğe giren Sosyal
Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 103 üncü maddesinde, değinilen 77 ve 80 inci maddelere koşut düzenleme
yapılmış, 28.09.2008 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü
maddesinin 1 inci fıkrasının (a) ve (b) Bentleri Kapsamındaki Sigortalılar İle Sadece Genel Sağlık Sigortasına
Tabi Sigortalıların Prime Esas Tutulacak Kazançlarına Dair Tebliğ'in “Prime tabi tutulmayacak kazançlar”
başlığını taşıyan 2.3. maddesinde,
“2.3.1 - Ayni yardımlar;
2.3.3 - Görev yollukları;
Görev yolluklarından ne anlaşılması gerektiği, işverenlerin sigortalılar için ödediği yollukların neleri
kapsadığı, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 3 üncü maddesinde açıklanmıştır.
Buna göre anılan maddede belirtilen yol masrafı, gündelik, aile masrafı ve yer değiştirme masrafı niteliğinde
i;zmmılmam Sl mamamimanı.mllisi, İymınmammaımılaslım
yapıldii UULIIILILi YUNUR Radpodıiliiiudaun.
Bu bakımdan, sigortalılara bireysel iş sözleşmesine veya toplu sözleşmeye dayanılarak ve işveren tarafından
sigortalının geçici bir görevle başka yere gönderilmesi veya görev yerini değiştirmesi dolayısıyla verilen ve
yolluk kavramına giren ödemeler prime esas kazanca dahil edilmeyecektir...” düzenlemesine yer verilmiş,
01.09.2012 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girip anılan Tebliği ilga eden İşveren Uygulama
Tebliği'nin “Prime Esas Kazancın Tespitine İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı 7. maddesinde,
“7.8 - Prime Tabi Tutulmayacak Kazançlar
7.8.1- Ayni Yardımlar
7.8.3- Görev Yollukları
Görev yolluklarından ne anlaşılması gerektiği 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 3 üncü maddesinde
açıklanmıştır.
Anılan maddede belirtilen yol masrafı, gündelik, aile masrafı ve yer değiştirme masrafı niteliğinde yapılan
ödemeler yolluk kapsamındadır.
Bu bakımdan, sigortalılara bireysel iş sözleşmesine veya toplu sözleşmeye dayanılarak ve işveren tarafından
sigortalının geçici bir görevle başka yere gönderilmesi veya görev yerini değiştirmesi dolayısıyla verilen ve
yolluk kavramına giren ödemeler prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.” hükmü öngörülmüştür.
3. Değerlendirme
1.Eldeki davada verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup bozma gereklerinin tam olarak
yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Önceki bozma ilamında; "... uluslar arası nakliyat faaliyetini yürüten işverenlere ait işyerlerinde hizmet
akdine tabi şoför olarak çalışanlara yurt dışı görevlendirmelerde ©... primi”, ©“... yolluğu”, “harcırah” adı
altında işverenlerce gerçekleştirilen ödemeler, 506 sayılı Kanun'un 77 nci maddesinde yer alan “yolluk” veya
5510 sayılı Kanun'un 80 inci maddesindeki “görev yolluğu” ibareleriyle teknik ve somut olarak tam
anlamıyla örtüşmediğinden, bu tür uyuşmazlıklar yönünden maddelerdeki kavramlar, yalnızca araca bağlı
zorunlu giderler şeklinde anlaşılmalı, başka anlatımla, sigortalılara söz konusu adlar altında yapılan
ödemeler içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar sigorta primine esas
kazanca dahil edilmeli, iddianın kanıtlanması konusunda 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanmalıdır. Buna
göre inceleme konusu davada, dosyada yer alan yazılı belgeler irdelenmeli, ödemeler değinilen kapsamda
ayrıştırmaya tabi tutulmalı, belgelerin, ait olduğu çalışma dönemi bakımından yazılı delil oluşturacağı
gözetilerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması" yönünde karar bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma kararında davacıya harcırah adı altında ödenen miktarlardan araç için yapılan
zorunlu giderler ayrıştırılarak prime esas kazanç tespitine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olup davalı
tarafta ayrıştırmayı mümkün kılacak davaya konu dönemi kapsayan belge, evrak, makbuz, fiş ve fatura
bulunmadığı, bozma öncesi celbedilen ücret bordrosu başlıklı kayıtlar ile tanık ifadeleri dikkate alınarak
prime esas kazanç tespiti yapılması hatalı olmuştur. Öncelikle bozma ilamı gereğince bu zorunlu giderlerin
neler olduğu davacı ve işyerinden sorulmalı, ayrıştırılabiliyorsa kalan kısmı prime esas kazanç tespiti olarak
kabul edilmeli, ayrıştırılamıyorsa tamamının harcırah olduğunun kabulü gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile
yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin yatırılan temyiz harcın istek halinde ilgiliye iadesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5808.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5808 E. , 2024/6817K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/763 E., 2024/515 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/419 E., 2023/232 K.
Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk
Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.01.2018 - 31.12.2019 tarihleri arasında davalı şirkette
pazarlama müdürü olarak çalıştığını, müvekkilinin en son aldığı maaşın aylık 5.000,00 TL olduğunu,
belirtilen tarihler arasında aralıksız ve kesintisiz olarak tam zamanlı çalışmasına rağmen sigortalılık süresinin
17.10.2018-19.02.2019 tarihleri arasında görünmekte olduğunu, davalı şirketçe müvekkilinin sigortalı
sayılması gereken günlerin Kuruma doğru bildirilmediğini, çalıştığı günlerin eksik bildirildiğini, bu durumun
müvekkilinin maddi ve hukuki kayba uğramasına sebep olduğunu beyanla; müvekkilinin 01.01.2018 -
31.12.2019 tarihleri arasında davalı şirkette aralıksız, kesintisiz ve tam zamanlı olarak çalıştığının tespitine,
müvekkilinin bildirilen/bildirilmeyen gün farkı gözetilmeksizin davalı şirkette gerçek ücret üzerinden sigorta
primlerinin tespitine ve müvekkilinin bu hizmetlerinin diğer hizmetleri ile birleştirilmesine karar verilmesini
talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde; davacının iddialarının samimiyetsizliğinin çalıştığını iddia ettiği
zaman dilimine ilişkin beyanından anlaşıldığını, zira vergi kayıtlarından ve levhalarından anlaşılacağı üzere,
iş yerinin açılış tarihinin 18.04.2018 olduğunu, davacının ise 01.01.2018 tarihinden itibaren çalıştığını iddia
ettiğini, bunun yanında, davacının sanki planlanmış gibi ayrılış tarihini de 31.12.2019 gibi takvim yılı sonu
olarak talep ettiğini, bu iddiaların da gerçeğin değil, işyerini zora sokma, "Nasıl olsa "işçi lehine yorum ilkesi"
lehime işleyecek, ne koparabilirsem kârdır", düşüncesinin tezahürü olduğunu, davacının soyut ve afaki
beyanlarının ve iddiasını somutlaştırmamasının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, davacının iddiaları
gerçek olmamakla davayı kabul etmediklerini, gerçek olanın, davacının sigorta kayıtlarında sigortalı olarak
gözüken zaman içerisinde işyerlerinde hizmet akdine dayalı olarak bağımlı çalışması, bu tarihler dışında
hizmet akdine dayalı herhangi bir çalışmasının olmaması olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
2. Feri müdahil Kurum vekili, cevap dilekçesinde; bu davada feri müdahil olarak bulunduklarını, mesnetten
yoksun haksız davanın reddine karar verilmesini dilediklerini, davanın hizmet tespiti davası olduğunu,
davacının dava dilekçesinde 01.01.2018-31.12.2019 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde fiilen
çalışmış olduğunu iddia ettiğini, ancak davacıya ait sigorta sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli
incelendiğinde, davacının çalışmasının kayıtlı olduğunun anlaşıldığını, bu duruma göre, davacının iddia ettiği
fazla sürelerde davalı şirkete ait işyerinde çalıştığına dair yasal kayıt ve kanıt bulunmadığını, davacı şayet
davalıya ait işyerlerinde çalıştığını, hizmetlerinin Kuruma bildirilmediğini veya eksik bildirimde
bulunulduğunu iddia etmekte ise bu iddialarının şüpheye yer kalmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini,
Kurum kayıtlarının aksi kesin bir şekilde ispat edilene kadar geçerli olduğunu, davacının fiili çalışma
a YY A a a a a a Ya a a YY A a a a a e e
bulunulduğunu iddia etmekte ise bu iddialarının şüpheye yer kalmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini,
Kurum kayıtlarının aksi kesin bir şekilde ispat edilene kadar geçerli olduğunu, davacının fiili çalışma
olgusunu kesin delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde yazılı-kesin delillerle ispat etmesi gerektiğini,
işverenin işe giriş bildirgesi verme yükümlülüğünün yanında işçinin de SGK'ya işe giriş bildiriminde bulunma
yasal hakkının bulunduğunu, bu bakımdan davacının kusuru bulunduğunu, hiç kimsenin kendi kusuruna
dayalı olarak hak elde edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü, kısmen reddi
ile davacının, davalı şirketin Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 1158508 sicil numaralı dosyasında
işlem gören işyerinde 20.02.2019 - 31.12.2019 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak 5510 sayılı
Kanun'un 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi gereğince zorunlu sigortalılık kapsamında fiilen
çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin süreler yönünden davacının tespit talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda
bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın kabulüne kararını verilmesi gerekirken kısmen kabul karar
verildiğini, davalı iş yerinde 01.01.2018-31.12.2019 tarihleri arasında kesintisiz ve tam zamanlı aylık 5.000
TL net maaşla çalıştığı iddiasının tanık ve diğer delillerle iddiasını ispatladığını, belirsiz süreli iş
sözleşmesinde davacının aylık ücretine işaret olunduğunu, karşı taraf lehine vekalet ücretine
hükmedilmesinin ise usul ve yasalara da aykırı olduğundan kararı istinaf etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; banka kayıtları incelendiğinde Vakıflar Bankası TAO'dan gelen yazı
cevabında şirketten gelen herhangi bir ödeme bulunmadığını, Vakıf Katılım Bankasından ise gelen yazı
cevabında ise sadece 2018 yılı 11 ve 12 nci aylarda ve 2019 yılı Ocak ayında maaş ödemesi gözüktüğü,
bunun dışında yatan tüm paraların borç niteliğinde olduğunu, bu husustaki uyuşmazlığın itirazının iptaline
konu olduğunu, bordro tanıklarının taraflar arasında bir iş ilişkisi olmadığını beyan ettiklerini, davacının
şirket sahibi gibi şirketi borçlandırıcı işlemlere imza attığını, bağlı çalışma gibi bir unsurdan
bahsedilemeyeceğini, davacının davasını kesin delillerle ispatlayamadığını ileri sürmüştür.
3. Feri Müdahil Kurum vekili tarafından sunulan istinaf delikçesinde; toplanan deliller ışığında sübut
bulmayan ve mevzuata uygun olmayan ve şartları taşımayan bir talep sebebiyle davanın reddine karar
verilmesi gerektiğini, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme yapıldığını, kamu düzenini ilgilendirdiğinden
ancak kesin delillerle ispatı gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, delil durumu
itibariyle, Denizli 4. İş Mahkemesi 2020/419 Esas, 2023/232 Karar sayılı kararında Mahkemenin vakıa ve
hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre,
davacı vekilinin, davalı vekilinin ve feri müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri
Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde
bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri, istinaf dilekçeleri ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.01.2018-31.12.2019 tarihleri arasında davalı iş yerinde geçen çalışmalarına ilişkin
hizmet tespiti ile prime esas kazancının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; 200 üncü maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi,
devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları
zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki
işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belli bir
tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bu madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken
konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği,
202 nci maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği
açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun
var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça veya temsilcisi tarafından verilen belgeler olduğu
belirtilmiştir.
3. Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması
gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla
ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen
maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe
sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para
makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır.
Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı
aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler
bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 gün ve
2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010
gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar,
19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım
benimsenmiştir.
4. Bunun yanında; 6100 sayılı HMK'nın "senede karşı tanıkla ispat yasağı" başlıklı 201 inci maddesinde ise;
"Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya
azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla
ispat olunamaz" hükmü yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1- Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması
gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz
olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz
itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Yukarıda belirlenen ilgili hukuk kuralları uyarınca somut olaya dönüldüğünde; davacının prime esas
kazancın tespiti istemi yönünden, Mahkemece davacının ücret iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığı
gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli
değildir.
2- Dosya kapsamında mevcut, taraflar arasında 23.10.2018 tarihinde akdedilen ve 17.10.2018 başlangıç
tarihli "Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi" ile Pazarlama Müdürü olarak görev yapan davacının ücretinin
4.850,00 TL olarak belirlendiği, davalı işyerinden davacı adına 17.10.2018 - 19.02.2019 tarihleri arasındaki
bildirimlerin de bu ücret üzerinden yapıldığı, davacının şirket müdürü olarak görev yaptığı hususu da belirgin
olun Mahkemere davacının nbrime ecac kazancının tecniti talehi vönünden kahııl edilen hizmet ciireleri
a e e e İN aa Me a m m e e A
bakımından sözleşme ücreti üzerinden talebinin kabul edilmesi gerekirken, prim esas kazancın tespiti
talebinin reddine dair hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, bu maddi ve
hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması,
usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5488.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5488E. , 2024/6827K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/92 E., 2023/169 K.
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti
davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece Bölge Adliye Mahkemesi
kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen
kabulüne dair karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili, davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili
tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön
inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından
hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin diğer davalılara ait işyerlerinde çalışmadığını,
01.08.2003 -18.10.2008 tarihleri arasında davalı okulda çalıştığını ancak çalışmasının Kuruma eksik
bildirildiğini beyanla Kuruma bildirilmeyen sürelerde hizmet akdiyle davalı okulda çalıştığının tespitini talep
etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı MEB vekili; 2008 öncesine ait taleplerin 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, getirtilen kayıtlardan
davacının bir kısım çalışmalarının bulunduğunun anlaşıldığını, davacı ve diğer okul çalışanlarının yaz
tatillerinde okulda öğrenci bulunmayan aylarda çalışmadığını, davacının iddia ettiği zaman aralıklarının
önemli bir kısmında çalışmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili; davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin bozmadan önceki kararıyla davacının davasının kabulü ile davacının davalı
1338174 sicil numaralı meslek lisesi okul aile birliği adlı işyerinde 01.08.2003 - 09.06.2016 tarihleri
arasında asgari ücret üzerinden hizmet akdine dayalı olarak sigortasız çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin bozma öncesinde verdiği kararına karşı süresi içinde davalılar ... Temizlik İnş.
Taah. Paz. San. Tic. Ltd Şti ve ... vekilleri, davalı MEB ve fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin bozmaya konu olan kararı ile davalılar ... Temizlik İnş. Taah. Paz. San. Tic. Ltd
Şti ve ... vekilleri tarafından sunulan istinaf dilekçelerinin süre yönünden Reddine, davalı MEB ve fer'i
müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan
reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı MEB vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı MEB vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili
temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce; Mahkemece; davacının davalı 1338174 sicil numaralı meslek lisesi okul aile birliği adlı
işyerinde 01.08.2003 - 09.06.2016 tarihleri arasında asgari ücret üzerinden hizmet akdine dayalı olarak
sigortasız çalıştığı kabul edilerek hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Somut olayda; davacının ihtilaflı dönemde bildirimlerinin davalı Okul Aile Birliği ve dava dışı alt işverenler
tarafından yapıldığı, sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinde ise, 18.10.2008-30.06.2016 tarihleri
arasındaki dönemlerde yapılan bildirimler arasında boşluk olduğu görülmektedir. Ayrıca Sosyal Güvenlik
Kurumunun 08.07.2015 tarih 2015/İER/102 sayılı raporunda davacının 06.07.2015 tarihli ifadesinde “son 4
yıldır yazları dönüşümlü çalıştığı” beyan edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin
belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili getirtilen tüm belgeler ayrı ayrı incelenerek; puantaj
kayıtları, ilgili hizmet sözleşmeleri ve ücret tediye bordroları gibi yazılı kayıtlar esasınca bu belgelerden
davacı tarafından imzası inkâr edilmeyen veya aksi ispatlanamayanlar uyarınca çalıştığı gün kadar tespitine
karar vermek, sözleşme bulunmayan dönemlerde davacının çalışmasının hangi işveren nezdinde geçtiği
açıklatılarak, çalışma dönemleri ayrıştırılarak çalışmanın geçtiği işveren yönünden hüküm kurulmalı,
davacının okulların kapalı olduğu sömestr ve yaz tatillerinde de çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise ne kadar
süre çalıştığı hususu tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalı, ihtilaflı dönem
bordrolarından resen tespit edilecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurulmalı, uyuşmazlık konusu tüm
dönemde söz konusu okulda görev yaptığı tespit edilen müdür, müdür yardımcısı, öğretmen, şef ve memur
gibi kişilerin beyanları alınarak davacının çalışmasının başlangıç ve bitiş tarihleri belirlenmeli,varılacak sonuç
uyarınca bir karar verilmelidir.
Kabule göre de Okulu Okul Aile Birliğinin ayrı bir tüzel kişiliği olmayıp eldeki davada Milli Eğitim Bakanlığına
husumet yöneltilmiş olup, artık hükmün yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı yönünden kurulması gerekirken yazılı
şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı lisenin diğer davalılar ..., ...
Temizlik İnş. Şti ve ... Turizm .. Ltd. Şti'den belli dönemlerde temizlik hizmeti aldığı, hizmet aldığı
dönemlerde davacının bu şirketlerden sigortalı gösterildiği, bu şirketler ile davalı MEB arasında asıl iş veren
alt iş veren ilişkisinin bulunduğu anlaşılmış; davacının ihtilaflı dönemde bilfiil davalı lisede çalıştığı kanaatine
varıldığı, davacının çalışmasının son dört yılı haricinde; yaz aylarında da dönüşümlü şekilde çalıştığını iddia
etmiş ise de; öğretmen olan tanıkların bu dönemde okuldaki çalışmalarına tatil nedeniyle ara vermeleri ve
bizzat görgüye dayalı bilgi sahibi olmamaları, tanık ...'in ise davacının Haziran-Eylül arası çalıştığını ifade
etmesi, tanık ...'ın hizmet dökümüne bakıldığında 2013-2014-2015-2016 dönemlerinde Temmuz ve Ağustos
aylarında sigortalı çalışmasının bulunmaması bir başka deyişle bu dönemlerde çalışmasına ara verdiğinin
anlaşılması, davacının bahse konu yıllarda 2010 yılı ( dosyaya mübrez defterde davacının 2010 yılı Temmuz
ve Ağustos ayında maaş ödemesi aldığı sabit olup bu yıl özelinde Temmuz ve Ağustos aylarındaki çalışmanın
ispatlandığı kanaatine varılmıştır) haricindeki sürelerde Temmuz, Ağustos aylarında çalıştığını kabule yarar
bir delil ibraz edemediği gibi resen yapılan araştırmalarda da bu yönde bir delile ulaşılamaması sebebiyle
bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma sonucunda okulların kapalı olduğu dönemde davacının çalışmalarına
devam etmediği kanaatine varılarak tespit edilen çalışma sürelerinde Temmuz Ağustos ayları dışlanmış,
davacının asgari ücretten daha yüksek ücret aldığı yönünde bir iddia ileri sürülüp ispat edilemediğinden
çalışmalarının asgari ücret karşılığı gerçekleştiğinin tespitine karar verilmesi gerekmiştir gerekçesiyle
davanın kısmen kabulüne davacı ...'nin; davalı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki 1338174 sicil numaralı
işyerinde;
25.09.2003-31.12.2003 arası; 01.01.2004-30.06.2004 arası; 01.09.2004-31.12.2004 arası;
01.01.2005-30.06.2005 arası; 01.09.2005-31.12.2005 arası; 01.01.2006-30.06.2006 arası;
01.09.2006-31.12.2006 arası; 01.01.2007-30.06.2007 arası; 01.09.2007-31.12.2007 arası;
01.01.2008-30.06.2008 arası; 01.09.2008-17.10.2008 arası; 11.06.2009-30.06.2009 arası;
V1.U7.2UU7-1/.12.24UU7 draSi, 11.UY/.24U1U- UL.UYJ.2U1L drasSi, U1.U6.24U11-5U.U0.24U11 drasiı,
01.09.2011-29.12.2011 arası; 02.03.2012-03.03.2012 arası; 29.06.2012-30.06.2012 arası;
01.09.2012-03.09.2012 arası; 01.01.2013-14.01.2013 arası; 01.03.2013-12.03.2013 arası;
29.06.2013- 30.06.2013 arası; 01.09.2013-03.09.2013 arası; 03.01.2014-28.02.2014 arası;
04.01.2015-02.02.2015 arası; 01.01.2016-12.01.2016 arası günlerde; kesintisiz şekilde asgari ücret
karşılığı tam zamanlı olarak hizmet akdine tabi çalıştığının tespitine,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı MEB vekili ve
fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma kararından önce verilen Mahkeme kararının yerinde olmasına
rağmen bozma sonrası verilen kararın hatalı olduğunu, davacının talebinde belirttiği şekli ile çalışma
sürelerinin tespiti gereğine rağmen yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu
belirtmek suretiyle, kararın bozulmasını istemiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı delil ve belge olmadan sadece tanık
beyanlarına dayanılarak karar verildiği, tanık beyanları dışında resmi ve yazılı delillere (işyeri kayıtları, ücret
tediye bordrosu, makbuz, ticari defterler...vs) itibar edilmeden hüküm kurulduğunu belirterek kararın
bozulmasını talep etti.
3.Davalı MEB vekili davacının çalışmalarının kuruma bildirildiği kadar olduğunu, yaz aylarında çalışmadığını,
hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etti.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri,
2. 506 sayılı Kanun 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda
gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm
verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne
uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.
(09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu'nun 12.07.2006
gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
2.Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli
kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli
kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A.
Recai Seçkin'e ..., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
3.Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar
veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak
olusturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 savılı YİBK).
4.Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmakta olup, Milli
Eğitim Müdürlüğünden okulun açık ve kapalı olduğu dönemler sorularak davacıya ödeme yapılan 2010
Temmuz ve Ağustos ayları dışında bu süreler ve Kuruma bildirimi yapılan süreler de dışlanarak bir karar
verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5877.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5877E. , 2024/6806K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1471 E., 2023/2768 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/254 E., 2022/239 K.
Taraflar arasındaki Kurum alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince
davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili idare bünyesinde çalışan işçilere, ... ücretin yanı sıra taşıt (yol)
yardımının nakdi olarak ödendiğini, davalı Kurumun, yasaya aykırı şekilde yayınladığı genelgeler, bu yöndeki
hatalı idari ve cezai işlemler ile müvekkili yanlış yönlendirmesi ile işçilere ödenen ayni yardım niteliğindeki
taşıt-yol yardımından 15.10.2007 - 14.11.2007, 15.11.2007 - 14.12.2007, 15.12.2007 - 14.01.2008
tarihleri arası aylık dönemlerde, sigorta primine esas kazançlara dahil edilerek sigorta ve işsizlik priminin
davalı kuruma ödendiğini, oysaki sigortalılara ödenen bu yardımlar üzerinden ödenmiş sigorta primleri,
davalı Kurum tarafından yasal dayanağı olmaksızın alındığını, müvekkili adına davalı ... Başkanlığına
13.11.2017 tarih ve 5705566 DYS numarası ile başvuruda bulunulduğunu, davalı Kurum tarafından 60 gün
içerisinde cevap verilmediğini, sigortalılara ödenen "taşıt-yol yardımı" müvekkil İdare ile Sendika arasında
imzalanan toplu iş sözleşmelerinde belirlendiğini, SGK'ya başvuru yapılması ile zamanaşımının durduğunu,
prim tutarlarının ödeme tarihinden itibaren faiz de talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı
kalmak kaydıyla; müvekkili İdare tarafından, 15.10.2007 - 14.11.2007, 15.11.2007 - 14.12.2007,
15.12.2007 - 14.01.2008 tarihleri arası aylık dönemlerde, işyerinde çalışan sigortalılara ödenen; taşıt (yol)
yardımı adı altındaki ayni yardımın 506 sayılı Kanun'un 77/2 nci maddesi gereğince sigorta primine esas
kazanç niteliğinde olmadığının ve sigorta primine esas kazanca dahil edilmemesi gerektiğinin tespitine, taşıt
(yol) yardımı üzerinden davalı Kuruma ödenmiş ve davalı Kurum tarafından yasal dayanağı olmaksızın,
yanlış ve yersiz olarak alınmış sigorta primlerine ilişkin şimdilik 120.000,00 TL alacağın her aya ilişkin primin
Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden aybaşından, iadenin yapıldığı tarihin aybaşına kadar geçen süreye ilişkin
kanuni faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurumca yapılan işlemlerde kanuna aykırılık bulunmadığını, ilk
itirazlar ile zamanaşımı def'i itirazlarında bulunduklarını beyanla davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne davalı işverence
Kurum bünyesinde 15.10.2007 - 14.11.2007, 15.11.2007 - 14.12.2007, 15.12.2007 - 14.01.2008 tarihleri
arasında sigortalılara ödenen yol yardımı primlerinin sigorta primine esas kazanç niteliğinde olmadığının
tespitine, 120.000,00 TL yol yardımı, prim ödemesinin her aya ilişkin primin Kurum hesabına yatırıldığı tarihi
takip eden ay başından iadenin yapıldığı ayın başına kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan
alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
> medi w w
alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının hatalı olduğunu, zamanaşımına uğrayan kısım
yönünden davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Kurum vekilinin istinaf
başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar
verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı İdare tarafından 15.10.2007 - 14.01.2008 tarihleri arasında ödenen yol yardımlarının
sigorta primine esas kazaca dâhil edilmemesi gerektiğinin tespiti ile yersiz ödenen primlerin yasal faizi ile
tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri, 506 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6191.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6191E. , 2024/6809K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/354 E., 2024/55 K.
KARAR : Davanın Reddi
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasında, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen
kabulüne dair karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması ve Bölge
Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davalı Kurum vekilinin
temyiz istemi hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının
bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar
verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten
ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 07.01.2014 tarihinde 5510 sayılı Kanun'un 4/a maddesi
kapsamında emekliliğe hak kazandığını, Düzce Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 22.08.2017 tarih ve
10409467 sayılı işlemi ile davacıya vergi kayıtlarına istinaden Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği
gerekçesiyle sigortalı günlerinin iptal edildiğinin ve iptal edilen gün sayısı düşüldüğünde 07.01.2014 tarihli
tahsis talebine istinaden ödenen aylıkların ve yapılan sağlık giderlerinin faizi ile tahsili gerektiğinin
bildirildiğini, 01.03.2011 öncesi için 4/a ve 4/b kapsamında sigortalı sayılmayı gerektirir çalışmanın varlığı
halinde ilk başlayan sigortalılığa geçerlilik tanındığını, bu dönemde şirket ortaklarının kendi işyerlerinden de
4/a kapsamında sigortalı olarak bildirilmelerine engel bir durumun bulunmadığını, davacının 2001 yılına
kadar mühendis unvanı ile 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak çalışmakta iken 2001 yılında
çalışmakta olduğu ... İnş. Müh. Tur. Aky. Nak. ve Orm. Ür. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ortağı olduğunu, ancak
ortak olduğu şirkette aktif bir şekilde emekli olduğu tarihe kadar sigortalı olarak çalışmaya devam ettiğini,
bu nedenle çalışmasında kesinti olmadığı halde sırf vergi kaydı bulunduğundan bahisle sigortalılığının iptal
edilerek emekli aylıkları ile sağlık giderlerinin iadesine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla, Kurumun
22.08.2017 tarihli işleminin iptali ile davacının 4/a kapsamında emekliliğe hak kazandığının tespitine karar
verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ayrıca dava
açmadan Kuruma müracaat şartının yerine getirilmediğini, davacının 28.12.2001 tarihinden bu yana ... İnş.
Mak. Tur. Aky. Nak. ve Orm. Ür. San. Tic. Ltd. Şti.nin ortağı olduğunu, aynı zamanda ortağı olduğu
işyerinden 01.10.2008 öncesi ve sonrasında 4/a hizmet bildirimi yapıldığını, davacının ortağı olduğu
işyerinden 4/a kapsamında sigortalı olması mümkün olmadığından 16.05.2009 tarihinden itibaren 4/a
hizmetleri iptal edilerek 4/b tescilinin yapıldığını, iptal edilen hizmetleri düşüldüğünde emeklilik şartları
yerine gelmediğinden davacıya ödenen yaşlılık aylığı ile yapılan sağlık giderlerinin faizleri ile tahsili
gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.12.2019 tarih ve 2017/535 Esas 2019/422 Karar sayılı kararı ile davanın
kısmen kabulü ile
A) Davalı Kurumun, davacının 16.05.2009 tarihinden itibaren davacının ortağı olduğu limited şirketine ait
a Ya YY a YY a A a a a YY YY YY m mr m
A) Davalı Kurumun, davacının 16.05.2009 tarihinden itibaren davacının ortağı olduğu limited şirketine ait
işyerinden 4/1-a'ya tabi olarak bildirilen hizmetlerini iptal ederek bu tarihlerde 4/1-b kapsamında sigortalı
sayması işleminin yasaya uygun olduğu, bu yöndeki Kurum işleminin iptali istemin reddine,
B) Davacının 506 sayılı Kanun'un Geçici 81/B-d maddesi uyarınca tahsis talep tarihi olan 07.01.2014
tarihinde Bağ-Kur hizmetine gerek duymaksızın sadece kalan SSK hizmetleri ile yaşlılık aylığı tahsis
koşullarını karşıladığının tespitine,
C) Davalı Kurumun, davacının yaşlılık aylığını iptal ederek yaşlılık aylıkları ile sağlık giderlerinin iadesine
karar verilmesi işleminin iptaline,
D) Fazlaya ilişkin ve diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda
bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2022 tarihli ve 2021/297 Esas, 2022/295 Karar sayılı kararıyla; taraf
vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine
karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 06.06.2022 tarihli 2022/4255 Esas, 2022/8525 Karar sayılı kararında; Mahkemece davacının
5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamındaki hizmet süresine göre yaşlılık aylığının kesildiği tarih itibarıyla hak
kazandığı kabul edilmiş ise de, davacının işe başlama tarihinin 01.07.1982 olduğu, 30.12.1966 doğumlu
olan davacının işe başlama tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmadığı, 5510 sayılı Kanun'un 60-g maddesi
dikkate alınmaksızın tahsisin yaş koşulları ve Kurum işlemleri değerlendirilmeden yazılı şekilde karar tesisi
isabetli bulunmayarak karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sigorta giriş tarihi her ne
kadar 01.07.1982 olsa da 30.12.1966 doğumlu olması nedeni ile sigorta başlangıç tarihi 18 yaşını
tamamladığı tarih olan 30.12.1984 tarihi olarak kabul edildiği, 30.12.1984 tarihinde sigorta başlangıcı olan
bir kişinin ise 25 yıllık sigortalılık süresi ve 48 yaş şartını sağlaması gerektiği, davacının işe yaşlılık aylığı
tahsis talep tarihi olan 07.01.2014 tarihi itibari ile 47 yıl 7 gün yaşında olduğu, bu nedenle yaşlılık aylığı
tahsis talep tarihi olan 07.01.2014 tarihi itibari ile SSK emeklilik şartlarını sağlamadığı, şartları yaşı
tamamladığı 30.12.2014 tarihinde sağladığı, buna göre davacının 07.01.2014 tarihi itibari ile SSK primleri
ile emekliliğe hak kazandığının tespiti ve yaşlılık aylığının iptali işleminin iptali taleplerinin reddi gerektiği,
davalı Kurumun yersiz olarak ödenen aylık ve harcamaların iadesini istemesinde de hukuka herhangi bir
aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde
bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyizi; davacının yaşlılık aylığının bağlanmasında herhangi bir kusurunun olmadığını,
bilirkişi raporunda davacıya bağlanan yersiz aylık hususunda kusurun hangi tarafa ait olduğunun
belirlenmediğini, davacının 48 yaşını doldurduğu 30.12.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunmayıp 47 yaş 7
gün yaşında olduğu, 07.01.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunmuş olmasının emekliliğe hak kazanmadığı
anlamına gelmediğini, önemli olanın tahsis talebinde bulunulmuş olması olduğunu, davacının hangi tarihte
yaşlılık aylığına hak kazandığının hesabını yapmanın davalı Kurumun sorumluluğunda olduğunu, davacının
sırf 48 yaşından kısa bir süre önce tahsis talebinde bulunmuş olması gerekçesiyle 10 yıllık bir mağduriyetine
yol açılmış olmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Kurum vekili temyizi; Mahkemece davanın reddine karar verildiği, ancak dosyada verilen tedbir
kararının kaldırılmasına dair karar verilmemesinin hatalı olduğunu, Mahkemenin gerekçesinin hatalı
olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının yaşlılık aylıklarının kesilmesi ve bağlanan aylıkların borç çıkarılmasına ilişkin Kurum
işleminin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri.
2- 5510 sayılı Kanun'un 96 ncı maddesi; “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir
veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla
yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü
ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on
yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş
yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak
ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre
sonundan itibaren hesaplanacak olan kanuni faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu
alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır...” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1-Davalı Kurum tarafından 2008 yılı öncesinde kendine ait işyerlerinde sadece kendilerini sigortalı olarak
bildirenler ile kollektif şirket ve adi şirket ortaklarının aynı şirkette hizmet akdine tabi olarak çalışmalarına
yasal olarak olanak bulunmadığından 506 sayılı Kanun kapsamında yapılan bildirimlerinin iptal edilmesi
gerektiği değerlendirilerek davacının 15.09.2009 tarihinden itibaren .... İnş. Mak. Tur. Aky. Nak. ve Orm. Ür.
San. ve Tic Ltd. Şti. iş yerinden 4/a kapsamında bildirilen hizmetlerinin iptal edilerek bu tarihlerde 4/b
kapsamında sigortalı sayılması ve giderek davacının 2014/2. aydan geçerli 4/a kapsamında bağlanan
aylığının kesilmesine yönelik Kurum işleminin iptali talebiyle açılan eldeki davada, bozmaya uyulmuş ise de,
bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Bozma sonrasında İlk
Derece Mahkemesince 506 sayılı Kanun kapsamında davacının ilk işe giriş tarihinin 18 yaşını doldurduğu
30.12.1984 tarihi olarak alındığı, bu kapsamda davacının aylık bağlanma koşullarının 25 yıl sigortalılık, 48
yaş ve 5225 prim gün sayısı olarak belirlendiği, tahsis talep tarihi olan 07.01.2014 itibariyle davacının 48
yaş koşulu sağlamadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; bu sonuca eksik inceleme ve
araştırma ile gidilmiştir.
2. Somut uyuşmazlık İlk Derece Mahkemesince davacının 25 yıl sigortalılık, 48 yaş ve 5225 prim gün sayısı
üzerinden koşulları sağladığı tarihten itibaren yaşılık aylığına hak kazandığının değerlendirilmesi, davalı
Kurum tarafından davacı adına tahakkuk ettirilen yersiz aylık borcu yönünden ise; 2014 yılı 2. ve 12. ayları
arasında davacıya ödenen aylıkların yersiz ödeme kapsamında istenebileceği gözetilmek suretiyle, davacının
48 yaşını doldurduğu 30.12.2014 tarihinden itibaren 6177 prim gün sayısı üzerinden bağlanması gereken
aylık tutarlarının davalı Kurumdan sorularak belirlenmesi, bu hususta niza oluşması halinde bilirkişi
incelemesi de yapılması suretiyle davacı tarafça sorumlu olunan yersiz ödeme borç miktarının hiçbir kuşku
ve dıırakeamava ver hırakmavarak hirimde helirlanin' dHelillar hen hirlik-kea Hederlendirilin takdir edilerek
e A e
varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6006.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6006E. , 2024/6826K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/233 E., 2021/322 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen hizmet ve prime esas kazançların tespiti davasında
verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 21.Hukuk Dairesince İlk
Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar
verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili özetle; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 25.12.2007-15.11.2008 tarihleri arasında aylık net
1.750,00 TL ücret ile çalıştığının tespitine bu süre zarfında yatırılmayan sigorta primlerinin işverence
yatırılmasına ve hizmetlerinin birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini
belirterek, husumet nedeniyle davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2013 tarihli ve 2009/1120 E .2013/403 K., sayılı kararıyla davanın kabulü
ile davacının davalı tarafa ait iş yerinde hizmet akdi ile ve işçi sıfatıyla 25.12.2007- 15.11.2008 döneminde
çalıştığının tespitine, çalışması ile ilgili olarak tesbiti gereken hizmet süresinin 321 gün olduğunun tespitine,
aylık ücretinin de 1.500,00 TL olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin 19.03.2015 tarihli ve 2014/24999 E. 2015/5653 K. sayılı
ilamında;"1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı
Kurumun ve davalı işverenin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının davalı işyerinde 25.12.2007 ile 15.11.2008 tarihleri arasında çalışmalarının tespiti
istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı işveren nezdinde 25.12.2007 ile 15.11.2008 tarihleri
arasında 321 gün aylık 1.500.00 TL ücretle çalıştığına karar verilmiş ise de varılan bu sonuca eksik
araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden işe giriş bildirgesinin verilmediği ve hizmet
bildiriminde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece talep edilen döneme ilişkin davalı işyerinin dönem bordroları dosya arasına
Somut olayda; Mahkemece talep edilen döneme ilişkin davalı işyerinin dönem bordroları dosya arasına
alınmadan ve bordro tanıkları dinlenilmeden, ayrıca komşu işyeri tanığı bulunup bulunmadığı araştırılmadan,
bulunuyorsa bu tanıkların da beyanları alınmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; öncelikle davalı işyerinin talep edilen döneme ilişkin bordroları getirtilerek bordro tanıklarının
beyanlarına başvurmak ve talep edilen dönemde çalışması bulunan komşu işyeri çalışanları zabıta
marifetiyle veya Kurumdan sorulup belirlenerek komşu işyeri tanıklarının da beyanları alınarak ayrıca
davacının talep ettiği prime esas kazancı yönünden ise emsal ücret araştırması yaparak tüm deliller birlikte
değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir." gerekçesiyle karar
bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla dosya kapsamında dinlenen tanıklardan ...'ın özetle
davacı ile birlikte Gersan Sanayi Sitesinde ... isimli soy ismini hatırlamadığı işverene ait işyerinde birlikte
çalıştıklarını, kendisinin 10-12 yıl önce iki ay kadar çalıştığını, işe başladığında davacının çalışmakta
olduğunu ayrıldığında halen çalıştığını ve usta başı olarak çalıştığını beyan etmesi, ...'in özetle davacının
işyerinde usta olduğunu ve 2007-2008 yılları arasında 2,5 ay kadar davacı ile birlikte çalıştıklarını beyan
etmesi, ...'un özetle davacının tekstil işyerinde usta olarak çalıştığını, 2008 yılı içinde kendisinin işyerine
öğle zamanında geldiğini o tarihlerde ustalara verilen ücretin 1.500-2.000 TL olduğunu beyan etmiş olması,
an 'in özetle davacının 2007-2008 yılları arasında davalı ...'nın konfeksiyon atölyesinde ustabaşı olarak
yaklaşık bir yıl kadar çalıştığını, ustabaşı olduğu için aylık net 1500,00 TL'nin üzerinde olabileceğini beyan
etmiş olması ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler dikkate alındığında davacının 25.12.2007-15.11.2008
tarihleri arasında davalı tarafından hizmet akdi ile çalıştırıldığı sonucuna ulaşıldığı, öte yandan ücret
yönünden dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının aylık net 1.500,00 TL ücret ile çalıştırıldığı
değerlendirilmiş davanın kabulüne, davacının 25.12.2007-15.11.2008 tarihleri arasında davalı tarafından
(aylık net 1.500,00 TL ücret ile) hizmet akdine bağlı olarak çalıştırıldığının tespitine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; dosyada tanık beyanı dışında delil olmadığını, beyanların da davayı
kabule yeterli olmadığını belirterek, kararın bu yönüyle bozulmasını istemiştir.
2.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; Kurum aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine
hükmedilemeyeceğini, fiili çalışma olgusunun da ispatlanamadığını, delillerin yetersiz olduğunu belirterek İlk
Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti ve prime esas ücretin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddesi 5510 sayılı Kanun'un 80 inci madde
hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması
gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz
olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki
temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece yazılı hiçbir delil olmadan emsal ücret araştırması gözetilerek prime
esas kazanç tespiti yönünden tesis edilen hüküm yerinde olmayıp usul ve yasaya aykırı olup bozma
nedenidir.
Ne var ki bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı,
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi
yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesi gereğince düzeltilerek
onanmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Hüküm fıkrasının 2 no'lu bendinin silinerek yerine “ 2-Davacının 25.12.2007-15.11.2008 tarihleri arasında
davalı tarafından asgari ücret ile hizmet akdine bağlı olarak çalıştırıldığının tespitine,” ibaresinin yazılmasına,
hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5933.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5933E. , 2024/6813K.
0
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2206 E., 2024/382 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 61. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/379 E., 2022/185 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece
Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 05.01.1978 tarihinde Hollanda Sigortasına giriş yaptığını, Türkiye
ile Hollanda Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4 maddesi uyarınca davacının sigorta başlangıç
tarihinin 05.01.1978 olarak kabul ve tespit edilmesi, davacıya, talep tarihini takip eden aybaşından
(01.02.2020 tarihinden) itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğini, yaşlılık aylığı bağlanırken, davacının
4/1-a kapsamındaki hizmetlerinin dikkate alınmasının yeterli olduğunu belirterek, davacıya SSK kapsamında
yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile Bağ-Kur aylığı bağlama işlemlerinin iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının 08.01.2020 tarihinde emeklilik talebinde bulunduğunu,
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun'un 8
inci maddesi uyarınca; “son 2520 (son 7 yıl) içerisindeki, 4/b hizmetlerinin, 4-a hizmetlerinden daha fazla
olması nedeniyle kendisine 4-b kapsamında aylık bağlandığını, 4-a kapsamında aylık bağlanmamasının
hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, davacının 506 sayılı
Kanun kapsamında 4/1-a kapsamındaki hizmetlerinin tahsis için yeterli olması nedeniyle ilk tahsis talep
tarihi olan 06.01.2020 tarihini takip eden aybaşından itibaren SSK kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması
gerektiğinin tespitine, davalı Kurumun Bağ-Kur aylık bağlama işleminin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Kurumca yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığını, yasal mevzuata uygun olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet birleştirilmesine zorlanmaksızın davacının 06.01.2020 tarihinden itibaren 4/1-a maddesi
kapsamında yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri, mülga 506 sayılı Kanun'un ve 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5852.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5852E. , 2024/6818kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/804 E., 2024/156 K.
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile gelir bağlanması istemli olarak açılan davada İlk
Derece Mahkemesince verilen davanın reddine dair karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf
başvurusunda bulunulması ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar
verilmesi üzerine davacı vekilinin temyiz istemi hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk
Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen
kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten
ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ... Gıda San. Tic. A.Ş'ye ait iş yerinde çalışırken 05.06.2017
tarihinde iş kazası geçirdiğini, bu kaza nedeniyle müvekkilinin işaret ve orta parmağının kopmak suretiyle
işlevlerini yitirdiğini, kaza olayı ile ilgili Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2017/541 Esas sayılı dosyasında açılan
davanın tarafların suln olmaları nedeniyle sonlandırıldığını, maluliyet için Kuruma yapılan başvurunun
maluliyetin Y10'un altında olması gerekçesiyle 28.12.2018 tarihli yazı ile reddedildiğini, Kurumca belirlenen
maluliyet oranını kabul etmediklerini, müvekkilinin Osmangazi Üniversitesinden aldığı sağlık kurulu
raporunda maluliyet oranının 9027 olarak belirlendiğini, maluliyet nedeniyle aylık bağlanması gerekirken
talebin reddedilmesi nedeniyle işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, açıklanan nedenlerle
müvekkilinin 05.06.2017 tarihi itibariyle malullüğünün ve malullük aylığını hak ettiğinin tespitini talep
etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının geçirdiği iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri
için Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvurunun Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezince
değerledirilerek 07.12.2018 tarih ve 07680 sayılı kararında 967,30 güç kaybı bulunduğuna karar verildiğini,
sigortalının maluliyet oranı 9610'un altında olduğundan herhangi bir gelir bağlanmadığını, bu süreçte
davacıya iş göremezlik raporları adı altında Kurumca istirahat ücretlerinin ödendiğini, Kurum işleminin haklı
olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.
2. Dahili davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde 16.11.2017
tarihinde hazırlanan rapora göre davacının “627 maluliyet oranı tespit edildiğini iddia etse de Mahkemece
alınan raporlarda davacının maluliyet oranının 9010 oranı altında kaldığının isabetli bir şekilde tespit
edildiğini, Mahkemenin bozma öncesi 2019/28 E., 2021/179K. 10.03.2021 sayılı kararı ile de yargılama
esnasında alınan raporlar doğrultusunda 19.10.2020 tarihli Adli Tıp 2. Üst Kurulu esas alınarak hüküm
kurulmuş ve davacının maluliyet oranının 010'un altında olması nedeni ile davanın reddine karar verildiğini,
Mahkemenin davacının maluliyet aylığına hak kazanmadığı yönündeki kararı doğru olup işbu davanın
yeniden reddi gerektiğini, bozma öncesi dosyadan alınan ve çelişkilerin giderildiğini, 19.10.2020 tarihli Adli
Tıp 2. Üst Kurulu raporunun hükme elverişli olduğunu, bu rapor doğrultusunda davanın reddine karar
verilmesi gerektiğini, davacı asilin müvekkili şirket bünyesinde tecrübeli bir çalışan olmasına rağmen arıza
ve tamir konusu olmayan bambaşka bir fana elini yasladığını, kendi ihmali ve kusuru nedeniyle de
ag vw a YY YY a a a m,
verilmesi gerektiğini, davacı asilin müvekkili şirket bünyesinde tecrübeli bir çalışan olmasına rağmen arıza
ve tamir konusu olmayan bambaşka bir fana elini yasladığını, kendi ihmali ve kusuru nedeniyle de
yaralandığını, somut olayda müvekkili şirkete kazanın meydana gelmesi nedeniyle herhangi bir kusur
atfedilmemesi gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.03.2021 tarih ve 2019/28 Esas 2021/179 Karar sayılı kararı ile öngörülen
prosedür çerçevesinde yöntemince alınan Adli Tıp 2. Üst Kurulu Raporuna göre davacının meslekte kazanma
gücünü 59,2 oranında kaybettiği davacının maluliyet oranının Y010'un altında olduğundan herhangi bir gelir
bağlanmamasına ilişkin Kurum işleminin haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2022 tarih ve 2021/996 Esas, 2022/2051 Karar sayılı kararı ile davacı
vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan
reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
2. Dairenin 03.04.2023 tarihli 2023/3539 Esas, 2023/3579 Karar sayılı kararında; "...eldeki davada işveren
ile davacı işçi arasında sulh olunmuş ise de, iş göremezlik oranının değişmesi karşısında elde edilecek
hüküm sonrasında bazı yükümlülüklerle karşılaşacak olan işverenin hak alanını da ilgilendirdiğinden, davalı
Kurumla aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan işverene yöntemince husumet yöneltilerek davaya
katılımının sağlanması için davacı tarafa uygun süre tanınmalı, işveren davaya dahil edilerek yargılama buna
göre sürdürülmelidir.
Diğer taraftan, inceleme konusu davada yasal prosedür tamamlanmak suretiyle, Adli Tıp Kurumu Üçüncü
İhtisas Kurulunun ve Adli Tıp İkinci Üst Kurulunun kararları ile davacının 909,2 oranında işgöremez
olduğunun belirlendiği, her ne kadar söz konusu işgöremezlik oranı 9010'un altında kalması sebebiyle
davacıya aylık bağlanamayacak ise de, davalı Kurum tarafından belirlenen 907,3 oranındaki sürekli iş
göremezlik oranının, kesinleşen prosedür kapsamında 09,2 oranına çıkmış olması karşısında, davacı lehine
olarak değişen oran nedeniyle, sürekli iş göremezlik oranının tespiti talebi bakımından davacının hukuki
yararının bulunduğu belirgin olup, Mahkemece belirlenen iş göremezlik oranı hüküm altına alınması
gerekirken davanın reddi şeklinde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü ile davacının
geçici iş göremezlik süresinin sonu olan 13.08.2017 tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik oranının “09,2
olduğunun tespitine, davacının malullük aylığı hak ettiğinin tespitine ilişkin talebinin reddine karar
verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde
bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyizi; malüllük maaşı bağlanması talebinin reddine karar verilmesi yönünden kararın
hatalı olduğunu, söz konusu iş göremezlik oranıyla malüllük aylığı bağlanmamasının hak ve adalete
sığmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Kurum temyizi; davacının maluliyet oranına ilişkin Adli Tıp 2. Üst Kurulu gerekli incelemeyi
yaptığını ve davacının maluliyet oranını 69,2 olarak belirlediğini, hal böyleyken davacının maluliyet oranı
9o10'un altında kaldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin
hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
3. Dahili davalı şirket temyizi; davacının maluliyet oranının “010 altında olduğundan davanın reddine karar
verilmesi gerekir iken Mahkemece davanın "kısmen kabulüne" karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı
asilin hala müvekkili şirket bünyesinde çalışmaya devam etmekte olup iş görmesine engel herhangi bir
durumunun söz konusu olmadığını beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının maruz kaldığı iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile gelir
bağlanması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371
inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın
gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya
uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine
hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın
ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6218.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6218E. , 2024/6800K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1366 E., 2024/738 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mucur Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2021/281 E., 2022/242 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince
başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Öz ... Dinlenme Tesislerinde 14.06.2006-22.09.2015
tarihleri arasında ara vermeden garson olarak çalıştığını, 2006-2015 tarihleri arasında dinlenme tesisi
işletmesinin birçok kez el değiştirdiğini, işveren değişikliğine rağmen davacının aynı dinlenme tesisinde aşçı
olarak çalışmaya devam ettiğini, aralıksız çalışması bulunmasına rağmen 01.04.2018-15.04.2011 dönemi
çalışmalarının hizmet cetvelinde bulunmadığın, su tarihler arasında davacının sigortasız çalışmalarının
hizmet cetvelinde ulunmadığını, bu tarihler arasında davacının
sigortasız gözüktüğünü, yapılan araştırma neticesinde söz konusu tarihler arasında dinlenme tesisi
işletmesini 1007074 işyeri sicil numarası ile SGK'da kaydı bulunan ...'in işletildiğinin anlaşıldığını, bu nedenle
davacının 01.04.2018-15.04.2011 tarihleri arasındaki çalışmasının sigortalı çalışma olduğunu tespitini ve
Kurum kayıtlarının düzeltilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 06.04.2016 tarihli dahili dava dilekçesi ile
tesisin 12.09.2009 ile 22.09.2015 tarihleri arasında ... tarafından işletildiğini öğrendiklerini, bu nedenle bu
dönem bakımından husumetin ...'e yöneltilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalılar yasal süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
Fer'i müdahil SGK vekili davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; Kurum kayıtlarının tetkikinde davacının
iddiasındaki döneme ait hiçbir çalışmaya rastlanılmadığını, Kurumda herhangi bir işe giriş bildirgesinin
ulunmadığını, davacının 2008-2009-2010 yılına ait iddiasındaki çalışmalarının 5 yıllık hak düşürücü süreye
uğradığını, bu yüzden kabulünün mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde 2006-2015 yıllara
arasında garson olarak çalıştığını beyan ettiğini, ama Kuruma verilen işe giriş bildirgelerinde bu işlere ek
inşaat kalfası olarak çalıştığının görüldüğünü, davacının sürekli kesintisiz bir şekilde aynı iş ile uğraştığını
ileri sürmüş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, "i- Davanın kabulüne, 2- Davacı ...'nin 01.04.2008 tarihinden 15.04.2011
tarihine kadar hizmet akdine bağlı olarak tam gün ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitine" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Feri müdahil SGK vekili istinaf başvurusunda; davacının hangi dönemde hangi işveren nezdinde çalıştığının
belirlenmediğini, 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş,
çalışma olgusunun yöntemince araştırılmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf
başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Fer'i müdahil SGK vekili dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge
Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297 nci maddesinin 2 nci
fıkrasında; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri
hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve
tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Eldeki davada,
davacının talep ettiği dönemde 12.09.2009 tarihine kadar tesisin davalı ..., sonrasında ise davalı ...
tarafından işletildiğinin anlaşılması üzerine, Mahkemece davacının davalılar nezdindeki çalışmalarının, hangi
işveren nezdinde, hangi dönemde çalıştığı ayrıştırılarak, infaza elverişli olacak şekilde hüküm kurulması
gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6189.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6189E. , 2024/6849K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/421 E., 2024/31 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen sürekli iş göremezlik oranının tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan
temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya
üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra
dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1. DAVA
Davacı iş kazası nedeniyle meydana gelen sürekli iş göremezlik oranının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, kurum raporunda belirtilen şekilde davacıya aylık bağlandığını rapordaki kusur oranında
herhangi bir eksiklik olmadığını, davacının isteğine göre maaş bağlanmasının usule, yasaya aykırı olduğunu,
işgöremezlik nedeniyle bağlanan aylığın davacıya ödendiğini ve istenen farktan Kurumun sorumlu olmadığını
beyanla, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 01.02.2013 tarihli ve 2010/116 E. 2013/144 K. sayılı kararıyla; davacının
davasının kabulü ile davacının maluliyet oranının 9069.89 olduğunun tespitine, ve buna dayalı olarak maaş
oranının yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca doğan farkların davalı kurumca davacıya ödenmesi
gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 23.09.2013 tarihli ve 2013/7655 E. 2013/17129 K. sayılı ilamında; dava dışı işverenin usulüne
uygun şekilde davada taraf olmasının sağlanması, 506 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinde öngörülen
prosedür doğrultusunda inceleme yapılarak, sigortalının tedavisine ilişkin belgeler tüm içerikleriyle getirtilip,
öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan sürekli iş göremezlik oranı yönünden rapor alınması,
anılan kurul tarafından verilen raporun, davalı Kurum açısından bağlayıcı olmasına karşın, davacının bu
rapora da itiraz hakkının bulunduğu gözetilerek, itirazı halinde Adli Tıp Kurumu veya tıp fakültelerinin
konuya ilişkin anabilim dalı uzmanlarından oluşturulan kurullardan rapor alınmak suretiyle, uğradığı iş
kazasına bağlı olarak davacının meslekte kazanma güç kaybı oranının belirlenmesi, raporlar arasında
çelişkinin bulunması halinde ise Adli Tıp Genel Kurulundan, çelişkiyi giderecek şekilde rapor alınarak,
davacının sürekli iş göremezlik oranı ve bu sürekli işgöremezliğin başlangıç tarihinin kesin olarak tespit
edilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 10.01.2017 tarihli ve 2013/623 E. 2017/3 K. sayılı kararıyla; davanın
kabulüne, davacının maluliyet oranının 979.1 olduğunun tespiti ile bu yeni orana dayalı olarak maaş
miktarının da yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca yapılan ödemelerle davacıya gerçekte yapılması
gereken ödemeler arasında doğan farkların davalı Kurumca davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar
miktarının da yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca yapılan ödemelerle davacıya gerçekte yapılması
gereken ödemeler arasında doğan farkların davalı Kurumca davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar
verilmiş, karara karşı davalılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Dairemizin 02.04.2018 tarihli, 2017/2801 E. 2018/2857 K. sayılı ilamında; kaza tarihleri itibariyle
yürürlükte olan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre davacının meslekte kazanma gücü kaybı
oranının belirlenmesi, tespit edilen iş gücü kaybının kaza tarihleri itibariyle başlangıçtan itibaren mi olduğu,
süreç içinde artma oluşmuş ise artma tarihleri de belirlenmek suretiyle tespit edilmesi, Mahkemece verilen
ilk karar ile belirlenen 069,89 iş gücü kaybına ilişkin hüküm davacı tarafından temyiz edilmediğinden
Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Davanın kabulüne, davacının maluliyet oranının 58,2 olduğunun tespiti ile bu yeni orana dayalı olarak
maaş miktarının da yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca yapılan ödemelerle, davacıya gerçekte
yapılması gereken ödemeler arasında doğan farkların davalı Kurumca davacıya ödenmesi gerektiğinin
tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz
isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, raporlar arasında farklılıklar olduğunu, davalı Kurum, kabul kararının yerinde olmadığı, davalı
işveren vekili, yeterli inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep
etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitele ndirme
Uyuşmazlık, davacının 05.04.2006 ve 28.03.2007 tarihlerinde geçirdiği iş kazası nedeniyle meydana gelen
sürekli iş göremezlik oranının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına
devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci
maddesinin 7,8,9 uncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrası ve 506 sayılı Kanunun 19, 109 uncu,
5510 sayılı Kanun'un 95 inci maddeleridir.
3. Değerlendirme
506 sayılı Kanun'un 109 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 95 inci maddelerinde düzenlendiği üzere; iş kazası
veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma
gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere
istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca
karara bağlanır.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer
ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde
inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı
Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
İnceleme konusu dosyada; davacının 05.04.2006 ve 28.03.2007 tarihlerinde geçirdiği iş kazaları nedeniyle
Kurum tarafından “024.8 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden 15.06.2007 tarihinden itibaren gelir
bağladığı, dosyada alınan ATK 3. İhtisas Dairesinin 06.01.2023 tarihli raporuyla davacının sürekli iş
göremezliğinin her iki iş kazası için toplamda 08/10/2021 tarihine kadar 9079,1 , bu tarihten sonra “058,2
olduğu yönünde görüş bildirildiği, Mahkemece ATK raporu esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut dosyada Kurumun tespit ettiği sürekli iş göremezlik oranıyla ATK 3. İhtisas Dairesinin tespit ettiği
sürekli iş göremezlik oranı farklı olduğundan prosedür tamamlanarak ATK 2. Üst Kurulundan rapor alınmalı,
sonucuna göre karar verilmelidir.
Diğer yandan karar gerekçesinde ATK 3. İhtisas Kurulu raporuna göre karar verilmesi gerektiği belirtildiği
halde hükümde davacının sürekli iş göremezlik oranının Y58.2 olarak tespit edilmesi yerinde değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve
yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,
24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5728.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5728E. , 2024/7191kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2037 E., 2024/99 K.
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/397 E., 2022/119 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen
kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre,
temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin
kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki
belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...'nun davacı şirket bünyesinde çalışmakta iken 27.01.2014
tarihinde kaza geçirerek yaralandığını, davalının geçirmiş olduğu iş kazası ile ilgili olarak Edirne İş
Mahkemesinin 2015/77 Esas sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat talepli dava açıldığını, dava
esnasında SGK'ya yapılan başvuru neticesinde kazazede ...'nun sürekli işgörmezlik derecesinin “016,2
olarak belirlendiğini, bu tespite yapılan itirazı YSK'nın değerlendirdiğini ve kazazedenin maluliyet oranını
016,2 olarak tespit ettiğini, akabinde yapmış olduğu itiraz doğrultusunda davalı ... taraf Adli Tıp Kurumuna
sevk edilmiş ve ATK 3. İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 01.10.2018 tarihli rapor ile maluliyet
derecesinin 9620 olarak tespit edildiğini, ATK raporu ile SGK ve YSK raporları arasında çelişki bulunması
sebebiyle çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK Üst Kuruluna gönderildiğini, 25.02.2021 tarihli Adli Tıp
İkinci Üst Kurulu raporu ile ...'nun maluliyet oranının 907,3 olarak belirlendiğini, SGK'nun ATK üst kurul
raporunu kabul etmediğinden ve davacı aleyhine SGK tarafından Edirne 1. İş Mahkemesinin 2020/528 Esas
sayılı rücuen tazminat davası ikame edilmiş olduğundan davalı ...'nun maluliyet oranının tespitine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili; Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen kararın bağlayıcı olup davacı yanca ATK
raporu ile SGK ve YSK raporlarında farklı oranda maluliyet bulunduğu tespit edilmişse de çalışma gücü
kaybını gösteren ya da maluliyet durumlarını gösteren bu oranların müvekkili Kurumca bağlayıcı olmadığını,
Malullük kararının Kurum Sağlık Kurulunca alınması gerektiğini, işbu sebeplerle davaya konu olayda ATK'dan
alınan raporlarda kanunda düzenlenen koşullar sağlanmadığından müvekkili Kurumca yapılan işlemin
hukuka uygun olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte aksi kanaatte dahi diğer davalının sürekli iş
göremezlik oranının değişip değişmeyeceğini Kurumun bilemeyeceğinden sürekli iş göremezlik oranındaki
değişimi öngörmesi de mümkün olamayacağından iş bu davanın açılmasına da müvekkili kurum sebebiyet
vermediğinden davanın kabulü halinde müvekkil kurum aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine
hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne; davalı ...'nun davacı
sirket nezdinde ralıesmaktavken 27 01 2014 tarihinde mnerirmisc oldıığıı ie kazası nedenivle cirekli iç
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne; davalı ...'nun davacı
şirket nezdinde çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle sürekli iş
göremezlik oranının 957,3 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; ATK raporunu kabul etmemekle beraber söz konusu ATK
raporu ile ... raporları arasında büyük bir farklılık bulunduğunu, her iki rapor arasındaki maluliyet oranlarının
neden farklı tespit edildiğinin ilgili raporlarda açıklaması bulunmamakla birlikte raporlar arasındaki açık
çelişkinin giderilmeden Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu,
davacının bahsetmiş olduğu Edirne İş Mahkemesinin 2015/77 E. sayılı dava dosyasında, Kurum davaya taraf
olmadığından ve bu nedenle dava sürecindeki sağlık raporlarından da haberdar olamadığını, bu davanın
açılmasına müvekkil Kurum sebebiyet vermediğinden müvekkil Kurum aleyhine yargılama giderleri ile
vekalet ücretine hükmedilmemesi ve davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 2. Üst
Kurulunun 16.01.2020 tarihli 92 no.lu kararı doğrultusunda; "Davalı ...'nun davacı şirket nezdinde
çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle 11.10.2019 tarihinden itibaren E
cetveline göre “07,3 olduğunun tespitine" karar verilmesi gerekirken," davalı ...'nun davacı şirket nezdinde
çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının
“07,3 olduğunun tespitine" karar verilmesi hatalı olduğu gerekçesine dayalı olarak davalı Kurum vekilinin
istinaf isteminin kabulü ile Edirne 2. İş Mahkemesinin 17.05.2022 tarihli, 2021/397 Esas - 2022/119 Karar
sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabul-kısmen reddine,
Davalı ...'nun davacı şirket nezdinde çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası
nedeniyle Meslekte Kazanma Güç Kaybı Oranının 11.10.2019 tarihinden itibaren E cetveline göre 907,3
olduğunun tespitine, fazla talebin reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Kurum vekilleri
istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; cevap ve istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararı
bozulmasını istemiştir.
3. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; maluliyetin tespiti talepli davanın bölünebilir nitelikte olmadığından,
davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, Mahkemece eksik inceleme sonucu karar
verildiği, davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği belirtilerek kararın
bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık davalı ...'nun 27.01.2014 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının
tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
.—..dialma.n! BRİ Mm mmırdlı İZ mmm e e A ma m a ma
IMGUUCLILii, JJLU saylı Adiluii yili JJ HİLİ İdUuullil
3. Değerlendirme
Davacı şirketin, davalı ...'nun 27.01.2014 geçirdiği iş kazasına bağlı olarak Kurum ve YSK tarafından tespit
edilen “016,2 oranındaki sürekli iş göremezlik derecesinin, yapılan itiraz üzerine Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunca
“020 oranında belirlenmesi üzerine, Kurum ve YSK raporu ile Adli Tıp raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi
talebiyle açılan eldeki davada, yapılan yargılama sırasında Adli Tıp 2. Üst Kurulunca davacının 27.01.2014
tarihinde geçirdiği iş kazasına bağlı olarak, E cetveline göre 907,3 oranında meslekte kazanma gücünden
kaybetmiş sayılacağına karar verildiği, rapor içeriğinde Kurul Muayene tarihi olan 11.10.2019 tarihi
öncesinde Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 01.10.2018 karar tarih ve 17551 Karar
numaralı mütalaasında belirtilen meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin 9020 oranın uygun olduğu, aradaki
farkın kişide daha önceden mevcut olduğu bildirilen sağ dirsek hareket kısıtlılığının Adli Tıp Kurumu Üçüncü
Adli Tıp İhtisas Kurulunun 11.10.2019 tarihli muayenesinde saptanmamasından kaynaklandığının
belirtilmesi karşısında, kurul raporunun kendi içerisinde hatalı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmakla,
Mahkeme kararında, Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunca, iş kazasına bağlı 907,3 oranında belirlenen sürekli iş
göremezlik oranında azalma kaydı olmaksızın, baştan itibaren gerçekleşen iş gücü kaybı oranı olduğu
gözetilmeksizin, 11.10.2019 tarihli muayene tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik oranına yönelik karar
verilmesi hatalı bulunmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6224.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6224E. , 2024/7220K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2470 E., 2024/838 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/296 E., 2022/389 K.
Taraflar arasındaki asıl Kurum işleminin iptali ile birleşen itirazın iptali davalarından dolayı yapılan yargılama
sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine, ,birleşen davanın
kabulüne dair karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı-davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacının ... ... 'a ait 4 4120 01 01 1138380 006 23 56
işyeri sicil numuralı Yayla Mahallesi ... 30793 Ada 4 Parsel Keçiören/Ankara adresinde bulunan inşaatında ve
diğer inşaatında yaşlılık aylığına hak kazandığı 10.08.2009 tarihine kadar çalıştığını, davalı Kurum tarafından
bu tarihten tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığını; Kurum tarafından Keçiören Sosyal Güvenlik
Merkezine 25.04.2018 tarihli yazısı eki 28.01.2014 tarih HOB 2014-25 sayılı Denetmen Raporunda
113838006 sicil numaralı ... ... unvanlı işyerinde 02.03.2009 ile 31.12.2009 tarihleri arasında yapılan
sigortalı bildirimlerin iptal edilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının 02.03.2009-10.08.2009 tarihleri
arasındaki toplam 159 günlük hizmetinin iptal edildiğini ve yaşlılık aylıklarının bağlandığı tarihten itibaren
kesilerek ödenen yaşlılık aylıklarının borç çıkarıldığını, davacının hizmetlerinin fiili çalışmaya dayandığını,
davalı Kurum tarafından iş yerinin kapatılmasından yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra düzenlenen denetim raporu
ile davacının hizmetlerinin iptal edilmesi işleminin yasaya aykırı olduğunu beyan ederek davacının
02.03.2009-10.08.2009 tarihleri arası 159 gün hizmet bildiriminin toplam gün sayısından düşülmesi ile
2105125608 tahsis numarası ile almakta olduğu aylığının iptal edilmesine ilişkin kararın iptali ile davacının
yaşlılık aylığının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı Kurum vekili; Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2019/8238 sayılı dosyası ile davalı
hakkında yersiz ödenen aylıkların iadesinin talep edildiğini, takibin itiraz üzerine durduğunu belirterek
itirazın iptali ile takibin devamına, W 20 den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu işlemin Kurum denetim elemanı raporuna
dayandığını beyan ederek yetki, derdestlik, husumet, hak düşürücü süre gibi ilk itirazları ile zamanaşımı defi
yapılmış sayılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; davacı tanığı ...'ın, işveren ...... 'ın babası
olması ve elde edilecek sonuçtan menfaatinin olması ayrıca bu tanığın da aynı işyerinden bildirilen
hizmetlerinin iptal edilmesi nedeniyle tanıklığına itibar edilmediği, beyanı alınan kamu tanığı ...'ın davacıyı
tanımadığına ilişkin beyanı, dinlenen kamu tanığı ..., kamu tanığı ... ve kamu tanığı ...'nun ne davacıyı ne de
a NN Mm AM #0 e MİM AMMA ALL VE a gi a a
hizmetlerinin iptal edilmesi nedeniyle tanıklığına itibar edilmediği, beyanı alınan kamu tanığı ...'ın davacıyı
tanımadığına ilişkin beyanı, dinlenen kamu tanığı ..., kamu tanığı ... ve kamu tanığı ...'nun ne davacıyı ne de
davadışı...... 'ı tanımadıklarına ilişkin beyanları, davacı tanığı ...'in dava dışı... ... unvanlı iş yerinden
bildirilen hizmetlerinin iptal edildiği, davacının hizmetlerinin iptal edildiği dönemde dava dışı... ... unvanlı iş
yerinde fiili olarak çalıştığının ispatlanamadığı, tanık ...'in ise ne komşu iş yeri tanığı ne de bordro tanığı
olduğu bu nedenlerle bu tanık beyanları da hükme esas alınmamış ve davacının ... ... unvanlı iş yerinden
bildirilen hizmetlerinin ve yaşlılık aylığının iptal edilmesine dair Kurum işleminin ve Kurumca birleşen dosya
davalısına ödenen yersiz aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin yerinde olduğu, boçlunun
itirazında haksız olduğu, davacının icra inkar tazminatı talebinin ise takibe konu alacağın likit olmaması ve
yargılamayı gerektirmediği gerekçeleriyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, davalının Ankara
19. İcra Dairesinin 2019/8238 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar
tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı ... vekili tarafından
istinaf yoluna başvurulmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davacı-birleşen davanın davalısı ... vekili istinaf başvurusunda; davada uyuşmazlığın inşaatın 02.03.2009
sonrasında da devam edip etmediğine ilişkin olduğunu, dinlenilen tanıkların inşaatın 02.03.2009 sonrasında
da devam ettiğini (çevre düzenleme, sığınak vs..) beyan ettiklerini, Kurum tespitinin aksinin ispat edilmesi
nedeniyle asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama ile tüm dosya
kapsamından ve dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamına göre, davacıya 29.05.2019 onay tarihli karar
ile SSK ve Bağ-Kur hizmetleri birleştirilerek 5035 gün üzerinden 506 sayılı Kanun'un geçici 81/B-a bendine
göre yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, 28.01.2014 tarihli denetmen raporu ile davacının hizmetlerinin
bildirildiği dava dışı ... ... 'a ait 1138230 sicil numaralı inşaatın 02.03.2009 tarihinde bitirilmesi nedeniyle bu
tarihten sonraki bildirimlerin iptali gerektiği yönünde görüş bildirilmesi üzerine, davacının 02.03.2009 ile
10.08.2009 tarihleri arasındaki bildirimlerinin iptal edildiği, hizmet iptali sonrası son 1260 günlük hizmetin
506 sayılı Kanun kapsamında olmadığının belirlenmesi üzerine yaşlılık aylıkları da iptal edilerek, 22.10.2009
ile 22.06.2018 tarihleri arasında yersiz ödenen 104.626,75 TL'nin yasal faiziyle tahsili istemiyle icra takibi
yapıldığı, belirenen kamu tanıklarının davacıyı tanımadıklarını beyan etmeleri karşısında, davacının
çalışmalarının fiili olduğunun ve Kurum denetmen raporunun aksinin ispat edilemediği anlaşılmakla kurulan
hükme ilişkin Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden Kanun'a aykırılık
bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca
esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-birleşen davanın davalısı ...
vekili vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Vekilinin Temyiz Sebepleri
Davacı-birleşen davanın davalısı ... vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyizen bozulmasını
istemiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada, davacının 02.03.2009 ile 10.08.2009 tarihleri arasında bildirilen sigortalılık
sürelerini ve yaşlılık aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti, birleşen davada
ise yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı
istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri,
2.6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası
altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde
somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için
gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı
zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması
gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia
somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut
iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi
aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin
uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki
açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil
gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e
gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların
belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra
yargılamaya devam etmelidir.
3.Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan
5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir
yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı
sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu
tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları
veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla
dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve
özenle yürütülmeleri zorunlu olup Mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli,
sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya
konulmalıdır.
3.Değerlendirme
1.İnceleme konusu eldeki davada, davacı, dava dışı ... ... unvanlı işyerinden 02.03.2009 - 31.12.2009
tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetlerinin fiili olmadığı gerekçesiyle iptali üzerine yaşlılık aylığının
kesildiğini ve tarafına borç tahakkuk ettirildiğini, oysa ki iptal edilen dönemde anılan işyerinde bilfiil
çalıştığını belirterek, hakkında tesis edilen işlemin iptali ile iptal edilen çalışma sürelerinin geçerliliğinin
tespitine ve Kuruma borçlu olmadığına karar verilmesini istemiş, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,
müfettiş raporunun aksi kanıtlanamadığından Kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın redine
karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
2.Somut olayda, Mahkemece davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle
süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı Kurumdan; puantaj kayıtları ve
ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmalarını Kuruma
bildiren işverenden getirtilmeli, davalı Kurumca sigortalılığı iptal edilmeyen ve geçerli, fiili çalışmasının
olduğu kabul edilen kimselerin varlığı araştırılarak, bu kişilerin beyanlarına başvurulmalı, ilgili Belediyeden
inşaata ilişkin ruhsatlar ve birleşen icra takip dosyası ilgili İcra Müdürlüğünden getirtilerek böylece bu
konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer
hırakmavarak hirimde cözüilmlenin' deliller hen hirliktke dHeğderlendirilin takdir edilerek varılarak <onür
e e y a e Ma mak a e ey 0 e aa ar are alakali b a a zn al İİ e eni men
uyarınca bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5639.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5639E. , 2024/7221kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/138 E., 2023/250 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Tarım Bağ-Kur
sigortalılık tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge
Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen
kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili, davacının 05.11.2010 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı
iken sigortalılığının iptal edildiğini, davacının tarım işini terk etmediğini, 2013 yılından sonra Kayadibi
Tarımsal Kalkınma Kooperatifine süt teslim ettiğini ve müstahsil prim kesintisi yapıldığını, davacının
05.11.2010 tarihinden bugüne kadar geçen sürede Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar
verilmesi için dava açmadan önce 22.02.2010 tarihli dilekçe ile davalı Kuruma müracaat ettiğini ancak cevap
verilmediğini belirterek, davacının 05.11.2010 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu
Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacının Sivas Ziraat Odası kaydına istinaden 05.11.2010 tarihinde sigortalılığının
başlatıldığını, Ziraat Odasını sigortalılık muafiyet belgesine istinaden 06.12.2011 tarihinde sigortalılığının
durdurulduğunu, davacının dava açmadan önce davalı Kuruma müracaat etmediğini ve dava şartı
eksikliğinin söz konusu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2019 tarih ve 2019/5 E.-2019/268 K. sayılı ilamı ile davacının davasının
kısmen kabul kısmen reddi ile davacının 05.11.2010-06.12.2011 arasında; Tarım Bağ-Kur sigortalısı
sayılmasına ilişkin talebinin davacının Kurumca Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi nedeniyle
hukuki yarar yokluğundan reddine, davacının 07.12.2011 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında
Bağ-Kur sigortalısı sayıldığının tespitine, karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf
yoluna başvurulmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma neticesinde karar verildiğini,
kurumlarınca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölae Adlive Mahkemesinin 10.12.2021 tarih ve 2020/632 E.-2021/1779 K. savılı kararı ile istinaf isteminin
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.12.2021 tarih ve 2020/632 E.-2021/1779 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin
esastan reddine karar vermiştir.
V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
2.Dairenin 14.04.2022 tarih ve 2022/1893 E.- 2022/5715 K. sayılı kararında; "İnceleme konusu dosyada
dava edilen dönemler belirlenmek suretiyle buna göre hüküm kurulması gerekirken başlangıç yazılıp sona
erme tarihinin yazılmaması hatalı olup bozmayı gerektirmektedir.
Mahkemece, öncelikle davacıya, HMK'nın "Hakimin davayı aydınlatma ödevi" başlıklı 31. maddesi ile
"Tarafların Dinlenilmesi" başlıklı 144 üncü maddesi kapsamında, davacının talebi açıklattırılarak dava konusu
dönem belirlenmeli,yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında tarım bağkur sigortalılığa ilişkin
ayrıntılı olarak araştırılmalı, tevkifat/intikal olmayan ve talep konusu edilen döneme yönelik olarak davacının
2926 sayılı Kanun'a tabi prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup
bulunmadığı anılan araştırma ilkeleri çerçevesinde araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi
gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma
sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni olduğu hususlarına işaret
edilerek bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin
14.04.2022 tarihli bozma ilamı sonrası dosyaya kazandırılan bilgi ve belgeler ile
tanık ifadeleri kapsamında yapılan değerlendirmede, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı 5510 sayılı
Kanun'un 6.maddesinde sigortalı sayılmayanların (1) bendi uyarınca, davacıya ait Sivas Ziraat Odası
Başkanlığının 06.12.2011 tarihli zirai gelir raporu, 07.12.2011 tarihli sigortalılık muafiyet belgesi ve
davacının
imzasını havi dilekçesi ile muafiyet belgesine istinaden sigortalılığının durdurulması talebi üzerine, davalı
Kurumca davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı 06.12.2011 tarihi itibariyle durdurulmuş olup, Tarım Bağ-Kur
sigortalılığının yeniden başlaması için davacı tarafından muafiyet şartlarının ortadan kalktığına dair, Ziraat
Odasından belge alarak davalı Kuruma müracaat etmediği tespit edilmiş olmakla birlikte, 2926 sayılı Kanun
zorunlu sigortalılığı düzenlemekte ve çiftçilere kendilerini Bağ-Kur'a tescil ettirme mükellefiyeti
getirmektedir. Ancak, çiftçi kendisi gelip tescil talebinde bulunmasa dâhi, anılan Kanun Bağ-Kur'a re'sen
tescil zorunluluğu getirmiştir. Dolayısıyla, çiftçi kendisini tescil ettirmese dâhi, Bağ-Kur'a
muhtarlar, ziraat odası kayıtları, tanık vs. vasıtası ile ilgili şahısları bulma ve tarımla uğraşıyor
ise sigorta kapsamına alma yükümlülüğü tahmil edilmiştir. Bu meyanda, davacının 07.12.2011 tarihinden
sonraki dönem yönünden 5510 sayılı Kanun'un 6/1.
maddesinde tanımlanan prime esas günlük kazancının muafiyet kapsamında kalmadığının alınan 06.08.2019
tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği,
dosyaya kazandırılan; 01.07.2011-29.12.2017 tarihleri arasında her yıl muhtelif tarihlerde bitkisel üretim,
hayvansal üretim,
işletme ve yatırım kredileri kullandırıldığı, bu kredilere ilişkin rapor dökümü, davacının 09.05.2010
tarihinden
itibaren S.S. Sivas İli Merkez Karalar, Güney, Gazibey, Çongar, hanlı Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatif
ortağı ve üyesi olduğu, üretmiş olduğu ürünleri geçmiş yıllarda kooperatif üzerinden satışını yaptığı,
davacının
kooperatife verdiği 2014-2015-2016-2018-2019-2020 yıllarına ait müstahsilleri 82014-2015-2016) ve Sivas
Ticaret Borsası'ndan (2018-2019-2020) onaylı süt dökümlerinin dosyaya sunulduğu, davacının 14.05.2002
tarihinde hayvancılık faaliyetine başladığı, bu işletmeye ait işletme tescil belgesinin mevcut olduğu, dosyaya
dinlanaen ve örtiicen kamıı tanıklarının ifadelerinden Havwacının Giüinmewu Kövulı Güimewu Kiime Evleri Na: 2679
A —ç—ç —ş—şçş—ş——ç—ç» er e» ——— .-—<Xee-——eee—ee——e e.
Merkez/Sivas adresinde tarımsal faaliyetlerine hiç ara vermediği, davacının 40 yıldır çiftçilik yaptığı,
davacının aynı zamanda büyükbaş hayvanları olduğu, davacı ve eşinin kendi tarlasını ekip biçtikleri,
davacının eşi
emekli olduktan sonra zirai faaliyetleri davacının üstlendiği, davacı üzerinden işler yapıldığı, davacının
ürünleri bazen TMO'ye bazen de tacirlere verdiği, genelde buğday ve arpa gibi ürünler ektiği, traktörü ve
tarım
aletleri olduğu, büyükbaş hayvanlardan elde ettiği ürünleri Güney Köyü Kooperatifine verdiği, davacının
köyden hiç ayrılmadığı, tarımsal faaliyetlerine hiç ara vermediği, kooperatif üyeliği olduğu, tarlasını sularken
sulama birliğinden yardım aldığı ve tarımsal faaliyete hiç ara vermediği anlaşılmakla davacının 07.12.2011-
09.05.2017 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine,
05.11.2020-06.12.2011 arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılmasına ilişkin talebin davacı kurumca Tarım
Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddine verilmiştir.
VI.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili; eksik inceleme ve araştırma neticesinde karar verildiğini, kurumlarınca yapılan
işlemlerin yerinde olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Tarım Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 2926 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3.Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın
gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya
uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine
hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın
ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5607.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5607E. , 2024/7260K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/481 E., 2024/481 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/146 E., 2023/405 K.
Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli
olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne
karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının 31.07.2019 tarihi itibariyle yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğunun tespiti ile
aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacının yurt dışı borçlanma işlemlerini kanuni süresinde tamamlayamadığını, Kurum
işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, davacının
31.07.2019 tarihli yurt dışı hizmet borçlanmasına ilişkin Kuruma müracaatının kabulü ile 31.07.2019
tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında borç tahakkuku oluşturulması gerektiğinin
tespitine, aksine Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek, istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Kurum vekilinin istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri,
2-5510 sayılı Kanun'un 42 nci ,3201 sayılı Kanun'un 4,5 ve Geçici 9 uncu maddesi hükümleri.
5510 sayılı Kanun'un "Bildirim" başlıklı 42 nci maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak
gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç
üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini,
3201 sayılı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4 üncü maddesi, 17.04.2008
tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi ile düzenlenmiş haliyle borçlanılacak her bir gün için
tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında
seçilecek günlük kazancın 9632'sinin olduğunu, ancak prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak
üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu,
borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510
sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirileceğini, tahakkuk ettirilen borç
tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılan gün sayısının
prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edileceğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat
tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranacağını amir iken, maddenin
17.7.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesiyle değişik halinde, borçlanılacak her bir gün için
tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında
seçilecek günlük kazancın 9045'i olduğunu düzenlemiş ve tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği
tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden
itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartının aranacağını düzenlemiştir.
3201 sayılı Kanun'un "Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı " başlıklı 5 inci maddesinin 4 üncü ek fıkrası
17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin düzenlediği şekli ile yurt dışı hizmet
borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağılık Sigortası Kanun'a göre hangi
sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye'de sigortalılıkları varsa borçlanma talep
tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir şeklinde iken, 17.07.2019 tarihli
ve 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değişik halinde, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler
5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi
olarak kabul edilir, düzenlemesi şeklindedir.
01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun'un Geçici 9 uncu maddesi ise kısmi aylık bağlanmış
olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma
talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin
hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas
alınacağını, düzenler.
3-3201 sayılı Kanun'dan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum arasında
borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar çıkmaktadır.
NKUTUMUN aklLueiYal dengesi VE Makkamiyel OİLUİCri YÖZELNETEK OYEMNECEK Primi Mangi LariMLEKki prime C5d5
kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü
maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek
uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki
primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi
durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir.
Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma
başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen
borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi
gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna
ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların
borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması
yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine,
borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru
tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir.
Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre
gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden
yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan
ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve
tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506
sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de
üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç
aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir.
Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul
süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas
alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise dava yeni
borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi
gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında
geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı
gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin
burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir.
Diğer bir olasılık da Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510
sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas
alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 — 6 ay) eklenmeli;
davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk
başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık
sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da
başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç
miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır.
3.Değerlendirme
İnceleme konusu davada, davacının 31.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurumun
25.10.2019 tarihli yazı ile eksik belge talebinde bulunduğu, davacının 13.11.2019 tarihli dilekçe ile
borçlanma talebi ile ilgili talep düzelttiği, davalı Kurum'un 14.03.2020 tarihli yazıyla borçlanma işlemlerinin
süresinde tamamlanmadığı gerekçesi ile işlemden kaldırıldığını bildirdiği, eldeki davanın 19.06.2020
tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 31.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, süreli olan bu
borçlanma işlemini başlattığı halde makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 19.06.2020 tarihinde
açmıştır. Makul süre geçtiğine göre, davacı sigortalının 31.07.2019 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz
hale gelmiştir.
Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin
iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının
kusurlu bulunduğu açıktır.
Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek,
davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile
dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 19.06.2020
tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı
üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya
aykırı olup bozmayı gerektirir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
27.06.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_6222.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6222E. , 2024/7226K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2950 E., 2024/791 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/919 E., 2023/1024 K.
Taraflar arasındaki prime esas kazancın tespiti istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk
Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı şirket ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye
Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin davalı işyerinde 01.11.2011- 30.06.2013 tarihleri arasında
aylık 2.000,00 TL ücretle çalıştığını, ancak Kuruma gerçek ücreti üzerinden bildirim yapıldığını ileri sürerek,
nizalı dönemde prime esas gerçek ücretinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1-Davalı şirket vekili davaya cevap vermemiştir.
2-Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı iş yerinde 01.11.2011 ile 29.07.2015 tarihleri
arasında çalıştığının Kurum kayıtları ile sabit olduğunu, ancak çalışma süreleri ve kendisine ödenen maaşın
davalı işveren tarafından Kuruma bildirildiği şekliyle kayda alındığını, bu nedenle davanın reddine karar
verilmesini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişinin dosyaya sunmuş olduğu
rapor dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınmış ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle
davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde 01.11.2011-31.12.2012 tarihleri arasında net 1.742,00 TL ve
01.01.2013-30.06.2013 tarihleri arasında 2000 TL net ücret ile çalıştığının ve Kurum kayıtlarının bu şekilde
düzeltilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı 3 S Nakliyat A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının eksik incelemeye
dayalı olduğunu, davacının nizalı dönemde 1.000,00 TL ücretle çalıştığını, bu ücretin de asgari ücretin
üzerinde olduğunu ileri sürerek, Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı SGK Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kurum kayıtlarının aksinin resmi
belgelerle ispatlanabileceğini ileri sürerek, Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
belgelerle ispatlanabileceğini ileri sürerek, Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda banka kayıtları, maaş
ve iş avansı adı altında yapılan ödemeler ile işverenin kayıtları üzerinde yapılan incelemede yapılan
ödemelerin maaş ödemesine ilişkin olduğu anlaşılmış olup, imzalı ücret bordrolarının bulunmadığı dönemler
yönünden banka kayıtları dikkate alınarak ve yazılı delil başlangıcı mahiyetindeki işçilik alacakları dosyası da
dikkate alınarak taleple bağlı kalınarak son ay ücretinin 2.000,00 TL olarak tespitine karar verilmesi
yönündeki mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı
anlaşılmakla davalılar vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri.
2-Davanın Yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanun'un “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77 inci
maddesinin 1 inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un “Prime esas kazançlar” başlıklı 80 inci maddesinin birinci
fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı
Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 ıncı maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet
tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek
nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80 inci maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin
belirtilmesi de gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; 200 üncü maddesinde, bir
hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla
yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle
kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi
herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, bu madde
uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık
muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 202 inci maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu
konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava
konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine
sunulmuş olan tarafça veya temsilcisi tarafından verilen belgeler olduğu belirtilmiştir.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte
olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine
karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı
sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı
maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak
düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka
kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat
sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia
edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık
dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 tarihli ve 2010/10-480 E., -
2010/523 K., 20.10.2010 tarihli ve 2010/10-481 E., - 2010/524 K., 20.10.2010 tarihli ve 2010/10-482 E., -
2010/525 K., 19.10.2011 tarihli ve 2011/10-608 E., - 2011/649 K., 19.06.2013 tarihli ve 2012/10-1617E,,
- 2013/850 K., sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kurulları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı Kurum vekili
tarafından ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6117.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6117E. , 2024/7267K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2000 Esas, 2024/240 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/471 Esas, 2022/278 Karar
Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 29.07.2019 tarihi itibariyle geçerli
olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine
karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili, davacının 29.07.2019 tarihi itibariyle yurt dışı borçlanmasının, yurt dışı sigorta başlangıç
tarihinden itibaren borçlanabileceğinin tespiti ile aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, yurt dışı borçlanma işlemlerinin kanuni süresinde tamamlanmadığını, borçlanmanın
iptali işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri,
2-5510 sayılı Kanun'un 42 nci, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü, 5 inci ve Geçici 9 uncu maddesi hükümleri.
5510 sayılı Kanunun "Bildirim" başlıklı 42 nci maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak
gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç
üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini,
3201 sayılı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4 üncü maddesi, 17.04.2008
tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi ile düzenlenmiş haliyle, borçlanılacak her bir gün için
tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında
seçilecek günlük kazancın 9632'sinin olduğunu, ancak prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak
üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu,
borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510
sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirileceğini, tahakkuk ettirilen borç
tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılan gün sayısının
prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edileceğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat
tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranacağını amir iken, maddenin
17.7.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle değişik halinde, borçlanılacak her bir gün için
tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında
seçilecek günlük kazancın 9645'i olduğunu düzenlemiş ve tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği
tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden
itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartının aranacağını düzenlemiştir.
3201 sayılı Kanun'un "Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı " başlıklı 5 inci maddesinin 4 üncü ek fıkrası
17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun 79 uncu maddesinin düzenlediği şekli ile, yurt dışı hizmet
borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağılık Sigortası Kanun'a göre hangi
sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye'de sigortalılıkları varsa borçlanma talep
tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4 üncü üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir şeklinde iken, 17.07.2019 tarihli
ve 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değişik halinde, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler
5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi
olarak kabul edilir, düzenlemesi şeklindedir.
01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun'un Geçici 9 uncu maddesi ise, kısmi aylık bağlanmış
olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma
talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin
hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas
alınacağını, düzenler.
3- 3201 sayılı Kanun'dan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum
arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar
çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki
prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı
Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda
ÇIKADIICCEK UYUŞİMaAZIIK ÇYCİME Lariiine YÖTC€ ÇÖZÜTMMNEMMERKLE İKETİ, YUTUTMTUKLE Olalı GUZEMCEİMNE LaflaKKUK
tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin
geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir.
Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır.Kurum, yapılan borçlanma
başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen
borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi
gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna
ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların
borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması
yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine,
borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru
tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir.
Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre
gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden
yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan
ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve
tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506
sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de
üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç
aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir.
Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul
süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas
alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise, dava yeni
borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi
gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında
geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı
gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin
burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir.
Diğer bir olasılık da, Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda,
5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu
esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 —-6 ay)
eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma
ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık
sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da
başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç
miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır.
3.Değerlendirme
İnceleme konusu davada, davacının 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumun
18.09.2019 tarihli yazıyla eksik belge talep ettiği, davacının 18.03.2021 tarihli dilekçe ile belgeleri sunduğu,
davalı Kurumun 25.05.2021 tarihli yazıyla süresinde tamamlanmayan borçlanmanın iptal edildiğini bildirdiği,
eldeki davanın 23.12.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, süreli olan bu
borçlanma işlemini başlattığı halde makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 23.12.2021 tarihinde
açmıştır. Makul süre geçtiğine göre, davacı sigortalının 29.07.2019 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz
hale gelmiştir.
Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin
iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının
kusurlu bulunduğu açıktır.
Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek,
davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile
dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 23.12.2021
tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı
üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya
aykırı olup, bozmayı gerektirir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
27.06.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_6164.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6164E. , 2024/7286K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2091 E., 2024/335 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/340 E., 2022/470K.
Taraflar arasındaki iş kazasının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece
Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşmanın
düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinde sayılı
ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak
yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor
dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık nezdinde Arnavutluk'da
hidroelektrik santrali yapımında topoğrafçı olarak çalışmaya başladığını, izin alarak Türkiye'ye geldiğini izin
dönüşü Arnatvutluk'da işverenin sağladığı servis aracı ile şantiyeye döndüğü esnada servis aracına tepeden
yuvarlanan kayanın çarpması sonucunda 28.02.2016 tarihinde iş kazası geçirdiğini ve yaralandığını beyanla
iş kazasının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Limak İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; yetki ve husumet itirazlarının bulunduğunu,
meydana gelen kazanın doğa olayı sebebiyle gerçekleştiğini, Kurum denetmeni tarafından düzenlenen
raporda da olayın iş kazası olmadığının değerlendirildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Age İnş. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; yetki ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu,
davacının müvekkili şirket ile hiçbir hukuki bağının olmadığını, müvekkili şirkete husumet
yönetilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
3. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının sosyal güvenliğinin 5510 sayılı Kanun kapsamında
olmadığını, Kurumun dava açılmasında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın
reddini istemiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının bir Türk şirketi tarafından
geçici olarak yurt dışına götürülmesinin söz konusu olmadığı, davacının Türkiye'de sigortalılık vasfının
bulunmadığı, bu nedenle meydana gelen olayın 5510 sayılı Kanun kapsamında iş kazası sayılamayacağı
değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olayın iş
kazası olup olmadığı bakımından, 6331 sayılı Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili diğer mevzuat
hükümlerinin gözetilmediğini, salt 5510 sayılı Kanun kapsamında değerlendirme yapılmasının hatalı
olduğunu, işyeri servis aracında meydana gelen olayın 6331 sayılı Kanun'un 3/1-g maddesi hükmü uyarınca
iş kazası olduğunu, meydana gelen kazada kaçınılmazlık olgusu bulunup bulunmadığının olayın iş kazası
olduğu gerçeğini değiştirmediğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, geçici görevle
gönderilme iddiasının bulunmaması, olayın Arnavutluk ülkesinde meydana gelmesi, Arnavutluk ile Türkiye
arasında sosyal güvenlik sözleşmesi olması, davacının 5510 sayılı Kanun kapsamında olmamasına göre
davanın reddi kararı doğru bulunarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi
gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının Arnavutluk Ülkesinde yaralanması ile sonuçlanan kazanın iş kazası olduğunun tespiti
istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri.
2. Yargı yetkisi, devletin egemenlik hakkının bir görünümüdür. Devlet, kural olarak ülkesi üzerinde yaşayan
yabancılar da dahil olmak üzere, ülkesinde bulunan herkes ve herşey hakkında yargı yetkisini kullanabilir.
Hatta "Lotus" davasında ortaya konulduğu üzere devlet yargı yetkisini ülkesi dışında vuku bulmuş olayları
da kapsayacak şekilde kullanabilir. Örneğin, devlet ülkesi dışında gerçekleşmiş bir haksız fiile ilişkin olarak
yargı yetkisini kullanabilir.
Yabancı unsurlu olaylarda belirli bir devletin mahkemelerenin yetkili olup olmadıkları “milletlerarası
(uluslararası) yetki kavramı" ile ifade edilir. Milletlerarası yetki kavramının iki yönü bulunmaktadır. Bu
kavram bir yönden yabancı unsurlu olaylarda devletin kendi mahkemelerinin faaliyette bulunabilme
yetkisine sahip olup olmadıkları veya hangi şartlar altında bu yetkiye sahip olduklarını belirtir. Diğer yönden
ise aynı kavram yabancı bir Devlete ait makamların yabancı unsurlu bir olayda gösterdikleri yargı
faaliyetinin tamamen iç hukuk açısından ülke içerisinde belirli tesirlere sahip olup olamayacağı veya hangi
şartlarla böyle bir tesire sahip olabileceğini tayin eder.
Yabancı unsuru taşıyan bir davada milletlararası özel hukuk kuralları gereğince, öncelikle milletlerarası yetki
kurallarının tartışılarak, yargılama yetkisine hangi devlet yargısının sahip olduğunun belirlenmesi, yargı
yetkisi belirlendikten sonra da kanunlar ihtilafı kuralları gereğince hangi devletin hukuk kurallarının
uygulanacağının tartışılması gerekmektedir.
Türk hukukunda, ülke için yer itibariyle yetki kuralları aynı zamanda milletlerarası yetki kuralları olarak
uygulanmaktadır. (MÖHUK, madde 40.) Yer itibariyle yetkili bir Türk mahkemesinin bulunması milletlerarası
yetkinin varlığı için gerekli ve yeterlidir. Herhangi bir davada Türk Hukukunda yer itibariyle yetkili mahkeme
mevcut değilse, Türk mahkemelerinin o dava için milletlerarası yetkisi de yoktur. Milletlerarası yetkinin
tayininde yer itibariyle yetki kuralları kullanılırken, dava taraflarının Türk vatandaşı ya da yabancı olması rol
oynamaz. (... Nomer-Devletler Hususi Hukuku, Sayfa 440)
Yine aynı Kanun'un 44 üncü maddesinde; “(1) Bireysel iş sözleşmesinden veya iş ilişkisinden doğan
uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin Türkiye'de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin
bulunduğu Türk mahkemeleri de yetkilidir"
Türk hukukunun getirdiği bu sistemde, milletlararası yetki ile yer itibariyle yetkinin birlikte sahip bulunduğu
“yerleşme” dikkate alınmaktadır. (Ergin Nomer - Devletler Hususi Hukuku - 19. Baskı - İstanbul - Sayfa 431
inci vd.)
3. İş kazasının tespiti davasında usul hükümleri açısından öncelikle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun
uygulanması gerektiği açıktır.
7036 İş Mahkemeleri Kanunu'nun 6 ncı maddesine göre; “ (1) İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili
mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya
işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
(2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(3) İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören
işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(4) İş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır.
(5) Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir”.
İş Mahkemeleri Kanunu'nun 9 uncu maddesine göre ise; "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 6100
sayılı Kanun hükümleri uygulanır." hükmü mevcut olup, bu bağlamda iş kazasının tespiti davalarında, dava,
davalının yerleşim yerinde açılabilecektir.
İş Mahkemeleri Kanunu'nun 6 ncı maddesindeki yetki kuralı, işçi tarafından işverene karşı açılacak davalarda
uygulanacak olup, bu yetki kuralı kamu düzenindendir. (HGK. 2010/9 - 52 E., Karar 2010/ 89, HGK 2009/10
-236E.,345K., HGK 2012/10 - 1832 E., 2013/1015 K.)
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 2nci maddesine göre;
"(1) Hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re'sen uygular.
Hâkim, yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir.
(2) Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk
hukuku uygulanır.
(3) Uygulanacak yabancı hukukun kanunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece
kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu hukukun maddi hukuk hükümleri
uygulanır.
(4) Uygulanacak hukuku seçme imkânı verilen hâllerde, taraflarca aksi açıkça kararlaştırılmadıkça seçilen
hukukun maddi hukuk hükümleri uygulanır.
(5) Hukuku uygulanacak devlet iki veya daha çok bölgesel birime ve bu birimler de değişik hukuk
düzenlerine sahipse, hangi bölge hukukunun uygulanacağı o devletin hukukuna göre belirlenir. O devlet
hukukunda belirleyici bir hükmün yokluğu hâlinde ihtilâfla en sıkı ilişkili bölge hukuku uygulanır".
Türk hukukunda milletlerarası yetkiye ait özel kurallar konulması yerine, iç hukukun yer itibariyle yetki
kurallarının milletlerarası yetkininde doğum sebebi olarak nazara alınması tercih edilmiştir.
İç hukukun yer itibariyle yetki kuralları milletlerarası yetki kaideleri olarak da görev gördüğüne göre,
milletlerarası yetkinin varlığı yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunmasına bağlanmış olmaktadır. Diğer
bir söyleyişle, yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunması milletlerarası yetkisinin doğumu için yeterlidir.
Türk mahkemesinin milletlerarası yetkisinin doğumu, mahkemenin vereceği kararın Türkiye'de veya yabancı
bir ülkede fiilen tenfiz edilebilip edilememesine de şüphesiz bağlı değildir.
3. Değerlendirme
1.İnceleme konusu eldeki davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ...'un 28.02.2016 tarihinde davalı
şirketlere ait Arnavutluk şantiyesinde topoğraf olarak çalışırken, izin alarak Türkiye'ye geldikten sonra izin
dönüşü Arnavutluk'da işverenin sağladığı araçla şantiyeye döndüğü esnada araca taş düşmesi sonucu
yaralanması olayının iş kazası kabul edilip edilmeyeceğine ve hangi ülke mevzuatına tabi olacağına ilişkindir.
2. Somut olayda, davacı/kazalıSeyfullah Dut'un davalı şirketlerin Arnavutluk Cumhuriyeti sınırları içerisinde
yer alan baraj inşaatında çalıştığı, Kurum müfettişleri tarafından yapılan inceleme ve araştırma üzerine
davacının çalışmasının Arnavutluk makamlarınca Arnavutluk yasalarına göre düzenlendiği hususlarının tespit
olunduğu, buna göre davalı Kurum tarafından 5510 sayılı Kanun'un uygulanmasının mümkün
bulunmadığının bildirildiği ve Kurum tarafından olayın iş kazası olarak değerlendirilmediği, davalı şirketlerin
ise Türk Kanunlarına göre kurulduğu ve Türkiye'de faaliyet gösterdikleri, kazanın Arnavutluk'da meydana
geldiği ve yabancı unsur içerdiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
3. Bu kapsamda yukarıda izah olunan yasal mevzuat hükümleri de irdelenmek suretiyle uyuşmazlık
çözülürken dikkate alınması gereken mevzuat, Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk arasında Sosyal Güvenlik
Sözleşmesi, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile 5510 sayılı Kanun ile 7036 sayılı
İş Mahkemeleri Kanunu olup, Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi, 2 nci
maddesinin (a.1) fıkrasında Türkiye Cumhuriyeti bakımından işçileri kapsayan Sosyal Sigortalar Kanunu
(b.1) maddesinde Arnavutluk Cumhuriyeti bakımından Sosyal Sigorta Mevzuatı (Hastalık ve analık, iş
kazaları ve meslek hastalıkları, maluliyet, yaşlılık ve ölüm) şeklinde düzenleme yapılmak suretiyle iş kazası
her iki taraf ülke yönünden sözleşmenin kapsamına alınmıştır.
Sözleşmenin 4 üncü maddesinde işlem eşitliği prensibi kabul edilmiştir. Sözleşmenin 6 ncı maddesinde
kapsam ile ilgili kurallar belirlenmiştir. Sözleşmenin 6 ncı maddesinin (1.1) fıkrasında "bir taraf ülkesinde
istihdam edilen bir kimse, o işle ilgili olarak, sadece o tarafın mevzuatına tabi olur" denilmiş olmakla birlikte
6 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında "Bir Tarafın mevzuatına tabi olan ve işvereni tarafından diğer Taraf
ülkesinde 24 ayı geçmeyecek bir süre istihdam edilen bir kimse, bu hizmetleri birinci Taraf ülkesinde
yapıyormuş gibi sadece birinci Taraf ülkesinin mevzuatına tabi olacağı, her iki Tarafın yetkili makamlarının
önceden onayı ile bu 24 aylık sürenin 60 ayı geçmemek kaydıyla uzatılabileceği" hüküm altına alınmıştır.
4. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılacak iş, işin esasına girilerek davacının Türkiye'deki
çalışmalarını gösteren hizmet cetvellerinde çalıştığı görülen iş yerlerinin davalı şirkete ait olup olmadığını,
organik bağının bulunup bulunmadığını belirlemek, davalı şirket tarafından yurt dışına geçici olarak
gönderilip gönderilmediği hususlarını araştırmak, davacı hakkında Arnavutluk Cumhuriyeti tarafından
düzenlenen çalışma belgesinin bulunup bulunmadığını tespit etmek, çalışma belgesi mevcut ise neye dayalı
olarak düzenlendiğini araştırarak gerekirse dayanak belgeleri celbetmek, davacının çalışmasının 5510 sayılı
Kanun ve ikili sözleşme kapsamında kalıp kalmadığını değerlendirilmek suretiyle davacının geçirdiği kazanın
davalı şirketler yönünden iş kazası olup olmadığını tespit etmekten ibarettir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6000.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6000E. , 2024/7292K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/820 E., 2024/382 K.
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çanakkale İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/251 E., 2019/35 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Kurum işleminin iptali
davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi
kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden
yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı taraf vekilleri tarafından temyiz yoluna başvurulmakla Dairece Bölge
Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama üzerine davanın
kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya, 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a ve 4/1-b kapsamındaki sigortalılıkları
nedeniyle yaklaşık 10 yıl önce yaşlılık aylığı bağlandığını, Kurumun 28.06.2017 tarihli yazısı ile yaşlılık
aylığının durdurulduğunun ve ödenen toplam 158.000,00 TL yaşlılık aylığını iade etmesi gerektiğinin
davacıya bildirildiğini, davacının Avusturya'da iken Kuruma müracaat ederek isteğe bağlı sigortalılık
müracaatını yaptığını, yaklaşık 7 yıl kendisinden prim tahsil edildiğini, yurt dışında çalışmanın isteğe bağlı
sigortalılığa engel olmadığını, Kurumun bu sigortalılıkları iptalinin yerinde bulunmadığını ileri sürerek davalı
Kurumun yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen aylıkların iadesine ilişkin işlemlerinin iptaline karar verilmesini
talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, 01.05.1990 tarihinden itibaren Avusturya'da çalıştığının tespiti
üzerine 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığı ile 01.09.2001-01.05.2007 tarihleri
arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının iptal edildiğini, bu iptaller sonucu yaşlılık
aylığı bağlanması koşullarına sahip bulunmadığı için yaşlılık aylığının da iptal edildiğini ve ödenen aylıkların
borç oluşturulduğunu, Kurum işlemlerinin hukuka uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
NI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.02.2019 tarih ve 2017/251 E., 2019/35 K. sayılı kararıyla; "Davanın kısmen
kabul, kısmen reddi ile
1-Davacının, davalı Kurumun 28.06.2017 tarih 8.136.807 sayılı sigortalılık ve aylık durdurma işleminin
iptaline yönelik talebinin kısmen kabulü ile
a)SsK isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptaline yönelik davalı Kurum işleminin iptaline,
b)Davalı Kurumun davacıya ait 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki 627 günlük Bağ-Kur hizmetinin
iptali işlemi yerinde olduğundan bu işlemin iptaline yönelik davacı isteminin reddine,
c)Davacının fazla prim ödemesine göre 2003/4 ve 2007/6 ayında Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı kabul
c)Davacının fazla prim ödemesine göre 2003/4 ve 2007/6 ayında Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı kabul
edilmesi gerektiğinin tespitine” karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda
bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ve 2021/295 E., 2021/11388 K., sayılı kararıyla;
"1- Davalı Kurumun istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2- Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Çanakkale İş Mahkemesinin 26.02.2019 tarih ve 2017/251 E.,,
2019/35 K., sayılı kararının kaldırılmasına,
3- Davanın kabulü ile
a) Davacının, 01.09.2001-01.05.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı
sigortalılığının ve 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur
sigortalılığının iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile anılan sigortalılıklarının geçerli olduğunun
tespitine,
b) Davalı Kurumun, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen yaşlılık aylıklarının iadesine ilişkin
işleminin iptali ile davacıya bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğunun ve ödenmiş olan yaşlılık
aylıklarından dolayı davacının, davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 30.09.2021 tarih ve 2021/295 Esas, 2021/11388 sayılı kararı ile "...yurt dışında çalışan birisinin
Türkiye'de isteğe bağlı sigortalı olması mümkün ise de; bir kişinin yurt dışında ve Türkiye'de zorunlu
sigortalı olarak aynı dönemde fiilen sigortalılığa esas faaliyette bulunması ve bu kapsamda sigortalı olması
mümkün değildir. Türk sosyal güvenlik sistemi, çifte sigortalılığa kural olarak cevaz vermediği gibi, her
somut olayın özelliğine göre bu yöndeki uyuşmazlıklarda; birbirleriyle çakışan sigortalılıkların, gerçek ve fiili
sigortalılık olup-olmadığı üzerinde durulmalıdır. Açıklanan sebeplerle, davacının, yurt dışında zorunlu
sigortalı olduğu dönemlerde Türkiye'deki zorunlu Bağ-Kur sigortalılığına hukuki geçerlilik tanınamaz.
Bölge Adliye Mahkemesinin, yurt dışı çalışma belgesine göre 05.1990-11.2008 dönemleri arası Avusturya'da
çalışması bulunan davacının, isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti isabetli ise de; zorunlu
Bağ-Kur sigortalılığının tamamının geçerli olduğunun tespiti yönündeki kararı hatalı olup, bu bağlamda
Mahkemece, yurt dışı çalışmaları ile çakışan dönem olan 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki 1479
sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılığının iptal edilerek, zorunlu sigortalılık süresine karşılık gelen
prim ödemeleri dışlanarak bakiye prim ödemeleri var ise ödeme tarihinden ileriye dönük isteğe bağlı
sigortalılık kabul edilerek, davacının tespit edilecek prim gün sayısı üzerinden tam ve kısmi yaşlılık aylığı
tahsis koşulları irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar
verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.09.2022 tarih ve 2021/1396 E., 2022/1423 K., kararı ile “Davanın kısmen
kabulü ile;
Gİ e menden en kanl AA AA ADA AA AR “AMI uma amım da BAL mmanlı İZzmamim İyammamammaımıimai,! meme p Lai
1 Yyavalliiii YULUJILUULI ULU JEUUİ gireli dadidoliiydda JYU sayın inaityii RapodiiM yani lSLLYu vay
sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine,
2-Davacının 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının iptal
edilmesine ilişkin davalı Kurum işlemi yerinde olduğundan davacının anılan sigortalılığının geçerli olduğunun
tespitine ilişkin talebinin reddine,
3-Davacının 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı Bağ-Kur
sigortalısı olduğunun tespitine,
4-Davacıya 01.11.2013 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Kanun kapsamında kısmi yaşlılık aylığı
bağlanması gerektiğinin tespitine,
5-SGK Çanakkale İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14.08.2017 tarih ve 10.061.642 sayılı borç bildirim
belgesinin kısmen iptali ile davacının yersiz ödenen aylıklar nedeniyle 14.08.2017 tarihi itibariyle toplam
97.958,32 TL (59.374,65 TL yersiz ödenen aylıklar ile bunun 14.08.2017 tarihine kadar işlemiş 35.833,06
TL faizi ve fazla ödenen 2.314,32 TL fark aylık ile bunun 14.08.2017 tarihine kadar işlemiş 436,29 TL faizi
olmak üzere) borçlu olduğunun tespitine, borç bildirim belgesini aşan kısım yönünden iptaline” karar
verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde
bulunmuşlardır.
2. Dairenin 09.01.2023 tarih ve 2022/12952 Esas, 2023/21 Karar sayılı kararı ile "...eldeki davada;
Dairemizin bozma ilamı gereğince davacının 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun
kapsamında zorunlu sigortalılığının iptal edilerek, zorunlu sigortalılık süresine karşılık gelen prim ödemeleri
dışlanarak bakiye prim ödemeleri ile ilgili olarak 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında 1479 sayılı Kanun
kapsamında isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olduğu değerlendirilmiş, davacının kısmi aylık koşulları
irdelenerek, 08.07.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplama uyarınca davacının yersiz ödeme
borcu belirlenmiştir. Her ne kadar davacının fazla ödenen prim borçlarına ilişkin isteğe bağlı sigortalılık
süreleri 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında olarak belirlenmiş ise de; davalı Kurum tarafından
15.03.2022 tarihli yazısı ile davacının 408,48 TL fazla ödeme yaptığı ve bunun da isteğe bağlı sigorta olarak
kabul edilmesi halinde 5 ay hizmet kazanacağının bildirildiği görülmüştür.
Diğer taraftan Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan 08.07.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda
davacının kısmi aylıklarının hesap edilmesinde prim gün sayısının 4542 gün olarak alındığı, oysa davacıya
31.05.2006 tarihli tahsis talebine istinaden 5170 prim gün sayısı üzerinden aylık bağlandığı, 01.05.1990 -
28.01.1992 tarihleri arasındaki zorunlu Bağ-Kur sürelerinin iptalinden sonra toplam gün sayısının 4542 güne
düştüğü anlaşıldığından, söz konusu bilirkişi ek raporunda davacının fazla ödeme nedeniyle kendisine
kazandırılması gereken isteğe bağlı sigortalılık süreleri eklenmeksizin sonuca gidildiği anlaşılmış olup,
Mahkemece davalı Kurumdan özellikle 15.03.2022 tarihli "davacının 408,48 TL fazla ödeme yaptığı ve bunun
da isteğe bağlı sigorta olarak kabul edilmesi halinde 5 ay hizmet kazanacağı" yönündeki yazı içeriği de
açıklatılarak, yeniden bakiye prim ödemesine karşılık davacının kazanacağı isteğe bağlı sigortalılık süreleri
ile davacının kısmi aylığa hak kazanma koşullarına göre ödenmesi gereken aylık tutarlarının bildirilmesi
istenmeli, davalı Kurumca önceki beyanları gibi bakiye prim ödemesine karşılık davacının kazanacağı isteğe
bağlı sigortalılık süreleri eklendikten sonra alabileceği kısmi aylık miktarlarının hesaplanamayacağının
bildirilmesi halinde ise; davacının bakiye prim ödemesine karşılık kazanacağı isteğe bağlı sigortalılık süreleri
de eklenerek, geçerli olacak prim gün sayısına göre davacının alabileceği kısmi aylıkları bilirkişi marifetiyle
hesaplanmak suretiyle borcun varlığı irdelenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak
sonuç uyarınca bir karar verilmelidir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davanın kısmen kabulü ile
1- Davacının 01.09.2001-01.05.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı
sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine,
2- Davacının 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının iptal
edilmesine ilişkin davalı Kurum işlemi yerinde olduğundan davacının anılan sigortalılığının geçerli olduğunun
tespitine ilişkin talebinin reddine,
3- Davacının 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı Bağ-Kur
sigortalısı olduğunun tespitine,
4- Davacıya 01.11.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Kanun kapsamında kısmi yaşlılık aylığı
bağlanması gerektiğinin tespitine,
5- SGK Çanakkale İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14.08.2017 tarih ve 10.061.642 sayılı borç bildirim
belgesinin kısmen iptali ile; davacının yersiz ödenen aylıklar nedeniyle 14.08.2017 tarihi itibariyle toplam
47.384,09 TL (26.628,25 TL yersiz ödenen aylıklar ile bunun 14.08.2017 tarihine kadar işlemiş 20.755,84
TL faizi olmak üzere) borçlu olduğunun tespitine, borç bildirim belgesinin aşan kısım yönünden iptaline"
karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Mahkemece nihayet davacının 50 yaş koşuluna göre emeklilik yaşı yasaya uygun olarak tayin
edilmiş ise de, davacı adına çıkarılan yersiz ödeme borcunun davalı Kurumun kendi hatalı işleminden
kaynaklandığından gerek borç aslı gerekse faizinin dahi istenemeyeceğini, Mahkemece eksik inceleme ile
hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Kurum vekili; davacının, Kurum işlemlerinin yerinde olup, herhangi bir hukuka aykırılık
bulunmadığını, fazla prim ödemesi nedeniyle isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmasına yönelik bir talebi
olmamasına rağmen 2003/4 ve 2007/6. aylarda isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalı olduğunun kabul
edilemeyeceğini, bu yöndeki kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, raporda Yargıtay bozma ilamındaki
hususların değerlendirilmediğini, borç belgesine göre 113.906,41 TL asıl alacak hesaplamasının söz konusu
olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıya yaşlılık aylığı bağlanırken geçerli sayılan bir kısım sigortalılık sürelerinin iptali ile buna
bağlı olarak tahsis koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen yaşlılık
aylıklarının iadesine ilişkin Kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın
gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya
uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine
hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge
Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6133.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6133E., 2024/7287kK.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 58. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/638 E., 2024/371 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 19. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/97 E., 2022/17 K.
Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama
sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işyerinde inşaat işçisi olarak çalıştığını, üst katlardan
başlayarak kalas ve tahtaları toplayıp aşağıya atarken 26.09.2008 tarihinde bir kalastaki çivinin elbisesine
takılması sonucu bodrum kattaki beton zemine düştüğünü, beli ve ayağı ile birlikte vücudunda kırıklar
oluştuğunu, iş kazası hakkında Küçükçekmece Sosyal Güvenlik Merkezince 30.01.2013 tarih ve BU/15 sayı
ile Sosyal Güvenlik Denetim Raporu düzenlendiğini, Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, Kocatepe Sağlık
Sosyal Güvenlik Merkezi 22.05.2013 tarih 010280 sayılı Sağlık Kurulu kararı ile sürekli iş göremezlik
derecesinin 950 olduğundan bahisle maaş bağlanamayacağına dair karar verildiğini, kararın davacıya
bildirilmediğini, Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Dairesinin 19.10.2020 tarih ve 213 sayılı mütalaası ile
17.09.2020 tarih ve 1617 sayılı Adli Tıp İkinci Üst Kurulu mütalaasında davacının Sürekli İş Göremezlik
Derecesinin “14 olduğununun tespit edildiğini beyanla davacının iş göremezlik derecesinin tespit edilerek
kendisine maaş bağlanmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın davacıya hukuki yararı bulunmadığını beyanla davanın
reddini istemiştir.
2- Davalı... vekili cevap dilekçesinde; davacının şirketteki çalışma ortamına dair beyanlarının gerçek dışı ve
kötü niyetli olduğunu, davacı işçiye şirketteki işine başlarken gerekli tüm eğitimlerin verildiğini, iş güvenliği
ve sağlığı açısından tüm sorumlulukların yerine getirildiğini, söz konusu iş kazasının davacının işe
başlamasından kısa bir süre sonra olduğunu, kendisinin dikkatsiz ve özensiz davranışları neticesinde
gerçekleştiğini, yine de şirketin işçinin tüm tedavi giderlerini karşıladığını, davacının iş kazası bildiriminin
süresinde yapıldığını ve geçici iş göremezlik ödeneğinin de ödendiğini, Adli Tıp Kurulu'nun davacının iş
göremezlik derecesine dair tespitinin Yo14 değil, 511,3 olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının kabulü ile davacı
...'nın meslekte E-cetveline göre 11,3 oranında kazanma gücünü kaybetmiş olduğunun tespitine karar
verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf
başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece derdest olan tazminat davasında alınan Adli Tıp
Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporu yeterli görülerek karar verilmiş ise de, o dosya üzerinden ATK Üst Kurulu
nezdinde alınacak nihai raporun beklenmesi gerektiğini, davacı işçiye davalı şirketteki işine başlarken gerekli
tüm eğitimlerin verildiğini, iş güvenliği ve sağlığı açısından tüm sorumlulukların yerine getirildiğini, söz
konusu iş kazasının davacının dikkatsiz ve özensiz davranışları neticesinde gerçekleştiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle Yüksek Sağlık Kurulu raporunun ve davacıya mallulük
aylığı bağlanmasına ilişkin gelir bağlama kararının (SGK Başkanlığı Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire
Başkanlığından) ve davacıya ait tıbbi kayıtların getirtilerek sonrasında dosyasının Adli Tıp Kurumu
Başkanlığına gönderilerek davacının maluliyetinin başlangıç ve bitiş tarihinin saptanması için rapor
aldırılması gerektiğini, davacının iddia ettiği Bakırköy 3. İş Mahkemesindeki dosyanın ATK raporunun ve
dosyanın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, Kurum tarafından yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırı
durum olmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bakırköy 19. İş Mahkemesinin
24.01.2022 tarihli, 2021/97 Esas - 2022/17 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun
bulunduğundan, davalı Kurum vekilinin ve davalı ... vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın
353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı şirket vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
2. Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını
istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranına itiraz ile yeniden tespiti istemine
ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle Yüksek Sağlık
Kurulunca yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 25.09.2019
tarih ve 16436 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca
düzenlenen rapor ile giderildiği anlaşılmakla ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde
davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|
2024_5781.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5781€E. , 2024/7275K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2205 E., 2024/335 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 46. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/139 E., 2022/119K.
Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanma ödemelerine göre yaşlılık aylığı tahsisi
davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin 26.12.2016 tarihinde Kuruma müracaat ederek yurt dışı borçlanma başvurusu
yaptığını, Kurumun bu talebi kabul ettiğini, müvekkilinin otomatik ödeme talimatıyla primlerini ödediğini,
emekli olmak için Kuruma müracaat ettiğinde primlerine fazladan 1 ay daha ödediği için müvekkilinin Bağ-
Kurlu kabul edildiğinden taleplerinin reddedildiğinin şifaen kendilerine söylendiğini, prim ödemelerinin 1 ay
daha ödenmiş olması nedeniyle emeklilik talebinin reddedilmesinin hukuki olmadığını beyanla, 08.10.2021
tarihli Kurum işleminin iptali ile müvekkilinin emeklilik işlemlerinin yapılmasına karar verilmesini talep
etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini
savunmuştur.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
e A gl eğ e m ale mg a
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanma ödemelerine göre yaşlılık aylığı tahsisi istemine
ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.İnceleme konusu davada 10.09.1963 doğumlu davacının, 16.09.1993-23.12.2016 tarihleri arasında 2419
gün 4/1-a kapsamda, 10.11.2017-31.05.2021 tarihleri arasında 1281 gün 4/1-b kapsamda olmak üzere
toplam 3700 gün sigortalılık süresinin bulunduğu, 10.9.2021 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde
bulunduğu, ancak 1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı tahsisi koşullarının hem talep tarihi hem de
yargılama aşamalarında gerçekleşmediği anlaşılmakla, temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve
savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin
nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve
kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5500.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5500E. , 2024/7595K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2023/247 E., 2023/782 K.
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi
sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar
verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kuruma ilk başvuru tarihi olan 23.08.2017 tarihinden itibaren
emeklilik hakkı ve emeklilik maaşı almaya hak kazanmış olduğunun tespitine, yargılama giderleri ile vekalet
ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dışı ... Dış Tic. Ltd. Şti.'de 02.09.1990 tarihinde işe
başladığının Kuruma bildirildiğini, 1990 yılının 9, 10, 11 ve 12 aylarına ilişkin iş yerinin bir faaliyetinin
bulunmadığını, davacının kesintisiz olarak çalıştığına dair hiçbir kayıt bulunmadığını, tüm bu nedenlerle
davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde
bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2022 tarih, 2021/453 E., 2022/277 K. sayılı kararıyla; davacının sigorta
başlangıcının 02.09.1989 olarak tespit edildiği, sigorta başlangıç tarihine (göre davacının emeklilik şartının
25 yıl çalışma, 51 yaş ve 5450 prim gününü doldurmak olduğu buna karşılık 02.09.1989-23.08.2017
tarihleri arasındaki çalışma ile davacının prim gününü doldurduğu gözetilse de, davacının doğum tarihinin
19.03.1968 olduğu dikkate alındığında davacının 23.08.2017 tarihi itibariyle yaşının 49 yaş 5 ay 4 gün
olduğu, yaş şartının sağlanmamış olması sebebiyle 5510 sayılı Kanun'un 28 inci maddesinde aranan
koşulların sağlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10.
Hukuk Dairesinin 27.01.2023 tarih, 2023/18 E., 2023/103 K. sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan
reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde
bulunulmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.05.2023 tarihli ve 2023/4577 Esas, 2023/4716 Karar sayılı bozma
kararında; dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı
vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile dosya içerisinde yer alan ve tahsis talebi niteliğinde olduğu
anlaşılan 21.03.2019 tarihli dilekçe gözetilerek, bu tarih itibariyle tahsis koşullarının varlığı irdelenip
a NV YY a EY, © A a A
vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile dosya içerisinde yer alan ve tahsis talebi niteliğinde olduğu
anlaşılan 21.03.2019 tarihli dilekçe gözetilerek, bu tarih itibariyle tahsis koşullarının varlığı irdelenip
sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan
yargılamada, bozma ilamı doğrultusunda ek rapor alınmış; 18.11.2008 tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Tahsis Mevzuatına İlişkin Hükümleri başlıklı 2008/96 sayılı Genelgenin
Yaşlılık Sigortası Yararlanma Koşulları çerçevesinde; 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olanların yaşlılık
aylığına hak kazanma koşulları 5510 sayılı Kanunla; 4 (a) sigortalıları için; 506 sayılı Kanun'un geçici 81 inci
maddeleri yürürlükte bırakılmak suretiyle mülga kanunlardaki hükümler doğrultusunda tespit edilmesi
sağlanmış olup buna göre, 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olan 4 (a) sigortalılarının aylığa hak
kazanma koşullarında davacının 02.09.1989 başlangıç tarihine göre 24.05.1988-23.11.1989 tarihleri arası
işe giren sigortalı erkeğin 25 yıl 51 yaş 5450 gün şartlarını birlikte yerine getirmiş olması gerekmekte
olduğu anlaşıldığından; somut olayda 19.03.1968 doğumlu olan davacının 25 yıl 51 yaş 5450 gün (7085
gün) şartlarını yerine getirmiş olduğu tespit edildiğinden; davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile
davacının 21.03.2019 tarihi itibariyle emekliliğe ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, 23.08.2017-
21.03.2019 dönemine ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri,
2. 506 sayılı Kanun'un 62 nci maddesi, Geçici 81 B maddesi ile 1479 sayılı Kanun'un Geçici 10 uncu maddesi
3. Değerlendirme
506 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca yaşlılık aylığının tahsis talep tarihini (yazılı
isteğini) takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığı başlayacağından, davacının tahsis talep tarihi olan
21.03.2019 tarihi itibariyle emekliliğe ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin Mahkeme kararı
usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/2. maddesi gereğince verilen karar, düzeltilerek onanmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz nedenlerine göre,
davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Mahkeme kararında hükmün 1 numaralı bendinin tamamen silinerek yerine “ Davacının 21.03.2019
tarihini takip eden ay başı olan 01.04.2019 tarihinden itibariyle emekliliğe ve yaşlılık aylığına hak
kazandığının tespitine, 23.08.2017-21.03.2019 dönemine ilişkin istemin reddine” ibaresinin yazılmasına ve
hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6058.pdf | 9. Hukuk Dairesi 2024/6058E. , 2024/10547K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/283 E., 2024/123K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Balıkesir 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/338 E., 2021/414K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın
reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Rektörlüğüne (Üniversite) bağlı Hastanede sürekli işçi
kadrosunda istihdam edildiğini, kadroya geçişinin 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname (696 sayılı KHK) ile sağlandığını, hâlen davalı Üniversitenin kadrolu işçisi olarak çalışmaya
devam ettiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak
belirlendiğini ve ödendiğini, davacının kadroya geçişinin mevcut koşullara göre olduğunu ancak davalı
tarafından eksik ödeme yapıldığını iddia ederek ödenmeyen fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye
alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi
kadrolarına geçirilenlerin istihdam edilmesine esas hizmet alım sözleşmelerinin geçiş işleminin yapıldığı tarih
itibarıyla feshedilmiş sayılacağının açık ve emredici hükümde olduğunu, 696 sayılı KHK ile sürekli işçi
kadrolarına geçişle birlikte, hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalışanların daha önce ücret ile diğer mali
ve sosyal haklarını asgari ücretle irtibatlandıran uygulamalara son verildiğini ve geçiş sonrası işçi ücretlerinin
Yüksek Hakem Kurulu tarafından düzenlenen toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini, davacının
ücretlerinin yasal düzenlemelere uygun olarak hesaplanmış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı işçi ile kadroya geçişinde daha
önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı herhangi bir
hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi
imzalandığını, buna göre 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesine aykırı bir durumu
söz konusu olmadığını, davacının iş sözleşmesinde asgari ücretin belli bir oranı seviyesinde ücret
ödeneceğine ilişkin açıkça bir hüküm öngörülmediğinden davacıya Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara
bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre yapılan ödemelerde hata ya da eksiklik olmadığı, kadroya
geçiş sonrasında davacı için ödenen tüm ücret, ikramiye ve tediye ücretlerinin usule ve yasal düzenlemelere
uygun olarak hesaplanmış olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının ücretinin kadroya geçmeden önceki hizmet alım sözleşmelerinde ve 2018 yılı ücret
bordrolarında açıkça belirlendiğini, bireysel iş sözleşmesinde de davacının ücretinin açık ve net bir şekilde
belirtildiğini, sadece oran yerine 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) atıf yapıldığını
davacının ihale teknik şartnamesinde belirlenen şartlarda ve ücret ile 02.04.2018 tarihinde kadroya
geçirildiğini, bu teknik şartnamenin 696 sayılı KHK gereği aynen geçerliliğini koruduğunu ve hâlen de bu
şartnamedeki şartlara göre görev ve sorumlulukların devam ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere
sözleşmede oran yazılı olmadığı kabul edilse dahi davacının ücretinin davalı işveren tarafından tek taraflı
olarak ve hiçbir dayanağı olmaksızın düşürülmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan
kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 696 sayılı KHK çerçevesinde kadroya
geçen davacının kadroya geçme aşamasında ücretinin asgari ücretin belirli bir oranı çerçevesinde
ödeneceğine dair herhangi bir işveren taahhüdü bulunmadığı, kadroya geçişten önceki hizmet alım
sözleşmelerinin kadroya geçtikten sonra da uygulanmasının talep edilmesinin yasal bir dayanağının
bulunmadığı, kadroya geçiş aşamasında yapılan iş sözleşmelerinde ücretin asgari ücretin oransal fazlası
şeklinde belirlendiğine dair bir düzenlemenin bulunması durumunda bunun sonraki dönemleri de
kapsayabilmesi için sözleşmede açıkça artış oranının her ay için geçerli olduğunun düzenlenmesi gerektiği,
uyuşmazlıkta davalı Kurum tarafından davacının kadroya geçme aşamasında belirlenen ücretine Yüksek
Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi gereği 904 oranında artış uygulanarak
haklarının tahakkuk ettirildiği ve ödendiği, taraflar arasında bu konuda bir ihtilaf da bulunmadığı, kadroya
geçmeden önceki ücretin asgari ücrete oranlanması ve elde edilen rakam üzerinden Yüksek Hakem Kurulu
kararında belirtilen zamların yansıtılarak haklarının verilmesi yönündeki taleplerin yerinde olmadığı, İlk
Derece Mahkemesi tarafından davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu
gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının
ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye ödenmesi gereken
ücretin tespiti ile fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde
Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin
Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. Maddeleri, 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi uyarınca 375 sayılı
KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde.
3. Dairemizin 28.10.2020 tarihli ve 2020/5661 Esas, 2020/14044 Karar sayılı ilâmının ilgili kısmı şöyledir:
"... Hizmet alım sözleşmelerinde alt işveren tarafından istihdam edilen işçilerin ücretlerinin asgari ücretin
katları ya da asgari ücretin belirli bir oran fazlası şeklinde belirlenmesi, hizmet alım sözleşmesinin devam
ettiği döneme ilişkin bir uygulamadır. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü ve 24 üncü
maddeler uyarınca sürekli işçi kadrolarına geçirileceklerin istihdam edilmesine esas hizmet alım
sözleşmeleri, geçiş işleminin yapıldığı tarih itibarıyla feshedilmiş sayılır. Sürekli işçi kadrolarına geçirilmeyle
ilgili söz konusu düzenlemenin hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalışanların daha önce ücret ile diğer
mali ve sosyal haklarını asgari ücretle irtibatlandıran uygulamalara son verdiği açıktır. Alt işverenler
tarafından istihdam edilip de sınavla sürekli işçi kadrolarına geçen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal
haklarının yeni süreçte Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin
uygulanması ile oluşan ücret ile diğer mali ve sosyal haklardan fazla olamayacağına ilişkin yukarıda belirtilen
açık ve emredici kanuni düzenleme karşısında, 4857 sayılı Kanun'un 22 nci ve 62 nci maddesi hükümlerinin
ihlalinden söz edilemez. Belirtmek gerekir ki sürekli kadroya geçirildikten sonra kamu kurum ve
kuruluşlarınca bireysel iş sözleşmesinin yapılmamış olması da varılan bu sonuca etkili değildir..."
4. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş
sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve
2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde
sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin
hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş
sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş
öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde,
bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler
yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer
taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine
yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin
ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir."
5. Dairemizin 17.04.2024 tarihli ve 2024/931 Esas, 2024/7085 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Dairemizin davacı ile kadroya geçiş sırasında
imzalanmış bir belirsiz süreli iş sözleşmesinin mevcut olması hâlinde dosyaya getirtilerek eksikliğin
giderilmesi talebi üzerine davalı ... Üniversitesinin 01.07.2024 tarihli cevabi yazısında kadroya geçiş
aşamasında davacı ile imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesinin bulunmadığının açıkça belirtilmesine göre
usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6073.pdf | 9. Hukuk Dairesi 2024/6073E. , 2024/10744K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2239 E., 2024/256 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. İş Mahkemesi
SAYISI : 2013/467 E., 2021/235 K.
MAHKEMESİ : İstanbul 12. İş Mahkemesi
SAYISI : 2013/597 E., 2014/364 K.
MAHKEMESİ : İstanbul 7. İş Mahkemesi
SAYISI : 2014/127 E., 2014/452 K.
Taraflar arasındaki alacak ve itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince asıl ve birleşen birinci davanın kısmen kabulüne, birleşen ikinci davanın reddine karar
verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine
karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- birleşen dosya davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik,
süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildi.
Davalı- birleşen dosya davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası
gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl dava davacısı ... vekili dava dilekçesinde; tarafların İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olduğunu,
davacının davalıya ait avukatlık bürosunda Eylül 2003 tarihinden 26.09.2013 tarihine kadar önce bağlı
avukat olarak sonra başarılarından dolayı 01.01.2011 tarihinden itibaren Sosyal Güvenlik Kurumuna kaydı
devam etmek suretiyle ortak avukat olarak çalıştığını, davalı işverenin 26.06.2013 tarihinde iş sözleşmesini
haklı bir neden olmadan feshettiğini, bunun üzerine Kadıköy 3. Noterliğinin 27.09.2013 tarihli ve 14726
yevmiye numaralı ihtarnamesiyle tüm hak ve alacaklarını talep ettiğini, 2012 ve 2013 yılı kârlarının hâlen
hiçbir ortak avukata ödenmediğini, ortak avukatların kâr dağılımının nasıl olacağının Kâra Ortak Avukat
Gelirleri Belirleme Esasları isimli belgede detaylı olarak anlatıldığını, ancak ilk yıl bu esasların düşük kalması
neticesinde kâr payının işveren tarafından artırıldığını, davacının ortak avukat olarak çalıştığı ilk sene 2011
yılında aylık net 7.000,00 Euro, yıllık 84.000,00 Euro sabit ücret ödendiğini, akabinde 2011 yılı için büro
kârından davacıya düşen payın yıl içinde ödenen 84.000,00 Euro tutarın mahsubuyla 100.000,00 Euro
olduğunun bildirilerek 50.000,00 Euro tutarında iki eşit taksit hâlinde 03.12.2012 ve 31.01.2013 tarihlerinde
ödendiğini, dolayısıyla 2011 yılı ücretinin net 184.000,00 Euro olduğunu, büronun büyüyerek her yıl kârını
artırmasından dolayı 2012 yılında aylık net 8.000,00 Euro, toplamda 96.000,00 Euro ücret ödendiğini, 2012
yılı kâr payının ödenmediğini, 2013 yılında aylık garanti ücretinin net 10.000,00 Euro olduğunu, 8 ay
boyunca bu şekilde 2013 yılında 80.000,00 Euro ücret ödendiğini ancak Eylül ayı 26 günlük ücret ile 2013
yılı kâr payının ödenmediğini, kullanmadığı yıllık ücretli izin sürelerinin bulunduğu, fazla çalışma yaptığını
ancak karşılığının ödenmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, ücret ve kâr
payı, fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyasının davacısı ... vekili dava
dilekresinde' davalının dercede avkırı masraf kavıtları olustuırarak is avanclarını uhdesine derirdiğini
2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyasının davacısı ... vekili dava
dilekçesinde; davalının gerçeğe aykırı masraf kayıtları oluşturarak iş avanslarını uhdesine geçirdiğini,
gerçeğe aykırı zaman kayıtları oluşturarak değişken ücretini gerçekten yüksek gösterip haksız ücret almak
ve sair şekillerde gerçekleştirdiği usulsüzlükler sebebiyle verdiği maddi zararın TL, Euro ve diğer döviz
bazında tespitini talep ettiklerini, bağımsız denetim sırasında incelenen 282 adet masraf kaydından
323.570,00 TL tutarlı 247 adedinin gerçeğe aykırı olduğunun belirlendiğini, davalının verdiği zararların
ortaya çıkartılması için görevlendirilen BDO Denet firmasının çalışmalarını sürdürdüğünü, çalışmanın
bitiminde ücretlerinin bildirilerek ödeneceğini, çalışma bitmediği için miktarının henüz bilinmediğini,
ödenecek miktarın tespiti ile davalıdan tahsili gerektiğini iddia ederek dava tarihinde miktarı bilinen
323.570,00 TL maddi zarar ile 50.000,00 TL manevi zarar olmak üzere toplam 373.570,00 TL alacağın
faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
3. Birleşen İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2014/127 Esas sayılı dosyasının davacısı ... vekili dava dilekçesinde;
davalı işçinin davacının sahibi olduğu Gün Avukatlık Bürosunda belirsiz süreli iş sözleşmesine istinaden
03.09.2003-30.09.2013 tarihleri arasında çalıştığını, davalının 2012 yılı içinde davacıdan 100.000,00 Euro
tutarında borç istediğini, bu miktarı 2011-2012 yıllarına ilişkin hak ediş bakiyeleri ile ödeyeceğini bildirdiğini,
söz konusu borcun 50.000,00 Euro tutarını 03.12.2012 tarihinde, 50.000,00 Euro tutarını 31.01.2013
tarihinde olmak üzere davalının hesabına havale ettiğini, davalının borç olarak aldığı bu tutarı hak edişleri ile
ödeyemeyeceğinin anlaşılması üzerine davacının davalıya Üsküdar 17. Noterliğinden 22.10.2013 tarihli ve
29181 sayılı ihtarnameyi keşide ederek borcun 30.10.2013 tarihine kadar geri ödenmesini ihtar ettiğini,
borcun belirtilen vadede ödenmediğini, bunun üzerine aleyhine İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2013/25984
sayılı dosyası ile ilâmsız icra takibi yapıldığını, borçlunun sözü edilen miktarı davacıdan aldığını ikrar ettiğini,
ancak gerçeğe aykırı beyanlarla bu tutarın borç değil ücret olarak verildiğini iddia ederek takibe itiraz
ettiğini, itirazın kötüniyetli olduğunu iddia ederek icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın
“020'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl dava davalısı ... cevap dilekçesinde; davacının davalı işveren nezdinde 03.09.2003 tarihinde avukat
olarak çalışmaya başladığını, 01.01.2009-31.12.2010 tarihleri arasında LAA ve A4 seviyesinde kıdemli
avukat, 01.01.2011-30.09.2013 tarihleri arasında OA1 seviyesinde ortak avukat olarak görev yaptığını,
davacının hiçbir zaman KOA2 seviyesine terfi ettirilmediğini, kıdemli avukat olarak atandığı tarihten itibaren
davalı büro muhasebesinden dilediği miktarda iş avansı alma, diğer çalışanlara avans verilmesini isteme,
onaylama ve reddetme gibi geniş yetkilere sahip olduğunu, kıdemli avukatlık döneminde ücretinin büronun
tahsil ettiği ücret gelirlerinin bir yüzdesi olarak belirlendiğini, 2009 yılı için ücret gelirinin getirilerinin net
“20'si olarak belirlenerek uygulandığını, bu miktarın brütünün kendi getirisinin Y630,77'si olduğunu, 2010
yılı için kendi getirilerinin brüt “039'u olarak uygulandığını, bunun da 9635 stopaj düşüldükten sonra net
“625'e denk geldiğini, OA1 seviyesinde ortak olarak görev yaptığı 2011, 2012 ve 2013 yıllarındaki ücretinin
Ortak Avukat Ücret Belirleme Yönergesi hükümlerine göre değişken olarak hesaplanıp tahakkuk
ettirileceğini, davalının 26.09.2013 tarihinde bir ihbar üzerine yaptığı bir inceleme sonucunda davacının
büronun ve büronun bazı müşterilerinin işleri ile ilgili olarak bir kısım masraf kayıtlarının gerçeğe aykırı ve
hayali olduğunun tespit edildiğini, Üsküdar 17. Noterliğinin 30.09.2013 tarihli ve 27713 yevmiye numaralı
ihtarnamesi ile iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (11) numaralı
bendi uyarınca 30.09.2013 tarihi itibarıyla haklı nedenle feshedildiğini, 2012-2013 yılı kâr paylarının
hesaplanabilmesi için ilgili gelirlerin tahsil edilmiş olmasının şart olduğunu ve bunun henüz
gerçekleşmediğini, şart gerçekleştiğinde yapılacak hesaplama gereğince alacaklı çıkması hâlinde bu miktarın
davalıya olan borçlarına takas ve mahsup edileceğini, davacının söz konusu miktarları prim olarak talep
edebilmesi şatları oluşmadığından prim almaya hak kazanamadığını, 2013 yılında 10.000,00 Euro garanti
ücret aldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kıdemli avukat ve ortak sıfatıyla bizzat kendisi belirleyerek
tam olarak yıllık ücretli izinlerini kullandığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, büroda kıdemli avukat
pozisyonunun garanti maaş*tprim ödemesi üzerine kurulu olduğunu, kararlaştırılan ödemelerin fazla
çalışmayı da kapsadığını, pozisyonu gereği çalışma saatlerini kendisinin ayarladığını, verilen prim ve sair
ilave gelirlerin fazla çalışma ve sair ücretlerin karşılığını teşkil ettiğini, avukatın görevi nedeniyle yapacağı
çalışma sürelerinin tespitinde; büronun kullandığı Günce programına avukatın kendisi tarafından girilen
üstleri veya sorumlu olduğu ortak avukat tarafından onaylanan zaman kayıtlarının dikkate alındığının
bhaliriildiZi ii mielammnamsla İymapmayplaminılam mem m melimalm mapılyadım aalımmanmna mamilimasi dımımaa bhaymamıyamağlı amal,
ULU, SUZLILŞINILUN. RGLGIİUğiNGli GULE VE. ÇİN GVURNULI! Yali ld SUGU li Giy iJU HUİ VU y GLUYyi LIVILN
ve çalışmasının tamamının karşılığı olacağının kararlaştırıldığını, Günce programına girilen zaman kayıtlan
itibarıyla davacının fazla çalışma yapmadığı gibi tam tersine olması gerekenden daha az mesai yaptığının
görüldüğünü, davacının gerçeğe aykırı masraf ve zaman kayıtları oluşturmak suretiyle davalıya verdiği
zararın tespit ve tahsili için İstanbul 12. İş Mahkemesinde 2013/597 Esas sayılı alacak davası bulunduğunu,
bu dava yönünden lehlerine belirlenecek alacak yönünden takas itirazlarının dikkate alınması gerektiğini
savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyasının davalısı ... vekili cevap
dilekçesinde; 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin şartlarını taşımayan belirsiz alacak davasının reddi
gerektiğini, davacının iddia ettiği zararın müşterilere ait olduğunu ve dava tarihi itibarıyla bu zararın
müşterilere tazmin edilmiş de olmadığını, buna göre dava tarihi itibarıyla davacının uğramış olduğu bir
zararın söz konusu olmadığını, böyle bir zarar mevcut ise bunu davalıdan talep etme hakkının sadece
davacının müşterilerine ait olduğunu, açıklanan sebeple davanın öncelikle husumet ve hukuki menfaat
yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) yürürlüğe
girdiği 01.07.2012 tarihinden önce gerçekleşen fiiller için zamanaşımının mülga 818 sayılı Borçlar
Kanunu'nun 60 ncı maddesine göre 1 yıl olduğunu, 30.06.2012 gününe kadar doğmuş alacakların en geç
30.06.2013 tarihine kadar talep edilmiş olması gerektiğini, bu nedenle 01.07.2012 tarihinden önceki
alacakların zamanaşımına uğradığını, davalının hukuka aykırı hiçbir fiil veya davranışı olmadığını, büronun
mali konularının, kasasının, banka hesaplarının tek sorumlusu ve sahibinin bizzat davacı olduğunu,
muhasebe ve finans departmanının tüm işlerinin ortak avukatlardan R.G. tarafından denetlendiğini, rapor
verilen tek kişinin davacı olduğunu, davalının davacının yanında çalıştığı 10 yıl boyunca ne davacıdan ne de
muhasebe finans ve finans departmanından ne de büro müşterilerinden bir kez bile yaptığı masraflarla ilgili
bir uyarı, eleştiri veya itiraz gelmediğini, davacının iddia ettiği gibi davalının dilediği kadar avans çekme
yetkisine sahip olmadığını, büro müşterilerine gönderilen tüm ücret ve masrafların davacının kontrolünde
olduğunu, dosyaya sunulan iş sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olmadığını, davalıya ait olduğu iddia
edilen masraf kayıtlarının bilgisayar çıktısı olup hiçbirisinde davalının imzası olmadığını, denetim raporunu
kabul etmediklerini ve gerçeği yansıtmadığını, raporun üçüncü şahıslar tarafından kullanılmasının uygun
olmadığının denetim raporunda da belirtildiğini, denetim Şirketine gönderilen Beyoğlu 35. Noterliğinin
24.12.2013 tarihli ve 53623 yevmiye numaralı ihtarnamede raporun hukuki mahiyeti ve dayanağına ilişkin
sorulan sorulara cevap alınamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
3. Birleşen İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2014/127 Esas sayılı dosyasının davalısı ... tarafından verilen cevap
dilekçesinde; davacının davalıya muacceliyet ihbarında 30.11.2013 tarihine kadar süre tanıdığı hâlde, bu
sürenin dolmasını beklemeden 12.11.2013 tarihinde söz konusu borç için icra takibi başlattığını, davacının
alacağına dayanak olarak gösterdiği havale dekontlarının davalıya yapılan kâr payı ödemelerine ilişkin
olduğunu, davacının havale dekontlarından yola çıkarak bulunduğu karz akdi iddiasının senetle ispat
edilmesi gerektiğini, karz akdi iddiasını ispatlayacak herhangi bir senet sunulmadığını, davalının 2012-2013
yılına ilişkin kâr paylarının hâlen ödenmediğini, 2013 yılı bakiye kâr payının ödenmediğini savunarak
kötüniyetli takip başlatan davacının 9020'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminat ödemesi gerektiğini
savunarak davanın reddini istemiştir.
11. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava hakkında; taraflar
arasındaki iş ilişkisinin taleple bağlı kalınarak 03.09.2003-26.09.2013 tarihleri arasında 10 yıl 24 gün
olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının davalı nezdinde sabit ücret * kâr
payı şeklinde çalıştığı ve bu hususta bir ihtilaf bulunmadığı, ancak kâr payı ödemelerinin performansa dayalı
olduğu, dava dosyasında son bir yıl için performans ve dolayısıyla kâr payı hesabı yapılabilmesi için uygun
veri bulunmadığı, davacının ücretinin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) kurlarıyla uyumlu olduğu
görülen son ücret bordrosundaki tutar olan net 27.410,60 TL (10.000,00 Euro) brüt 43,676,14 TL olduğu, iş
sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılamayacak şekilde sona erdiğinin ispat külfeti davalı
işverene ait olup iddia ve savunma, iç denetim raporu, iç denetim raporu hakkında inceleme yapılmak üzere
alınan heyet raporu, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu kararı, ceza yargılaması ve tüm dosya kapsamı birlikte
değerlendirildiğinde; davacının alınan paraları amacına uygun harcamadığı, gerçeğe aykırı masraf kayıtları
yapıldığı, gerçekte harcama yapılmamış olduğu hâlde büro ve davalının müvekkilleri adına harcamalar
aymmılımmaım miki mmm in mail im —mılmıa mmm memi İymarlmailmmaml; miimmi'lilma halımı mamıamnlamiı bmammlim mii iii mımım
yapı, Yivi YU YUUN. GŞYANİ VE doöliçik Hldoldi KGyYULUIN.NK Sul LLİYIN İGRKŞİZ İLİN GGL LLİİMii LUNUIYi Muladoiiii
ispat edilemediği, davalı tarafından alınan iç denetim raporunun doğru ve gerçek olduğu denetiminin
yapılamadığı, belgelerde davacının ıslak imzası olmadığı ve davalı tarafından sunulan üçüncü bir bağımsız
kişi tarafından teyit edilmeyen bilgi ve belgelerle hazırlandığı, haklı nedenle fesih iddiasının ispat
edilemediği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, kâr payı ödemelerinin performansa dayalı
olduğu, 2013 yılında ödenen kâr payının (prim) süreklilik arzetmediği anlaşılmakla giydirilmiş brüt ücrete
eklenmeden ihbar tazminatı hesaplandığı, kâr payı alacağı yönünden davacının 2011 yılında kâra ortak
avukat olarak çalıştığı, 2012 ve 2013 kâr payı alacağının ödenmediği hususunda taraflar arasında ihtilaf
bulunmadığı, davalı büroda kâr payı ödemelerinin performansa dayalı olduğu, dosya kapsamında davacının
2012 ve 2013 yıllarında performansının düşük olduğuna ilişkin somut bir bilgi veya belgeye rastlanılmadığı,
davacının kâr payı alacağına hak kazandığı, davacının Eylül 2013 dönemine ilişkin 26 günlük temel ücretinin
ödendiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı böylece davacının kâr payı ve 26 günlük ücret alacağına hak
kazandığı, davacı işçinin 10 yılı aşan çalışma süresi nedeniyle 170 gün yıllık ücretli izne hak kazandığı, 41
gün izin kullandığı, 129 günlük izin alacağı olduğu, davacı fazla çalışma yaptığını iddia ederek talepte
bulunmuşsa da davacının fazla çalışma yaptığını destekler mahiyette hesaplamaya yarar somut bir delil
bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyası yönünden; davacı tarafından
davalının gerçeğe aykırı masraf kayıtları oluşturarak iş avanslarını uhdesine geçirdiği, gerçeğe aykırı zaman
kayıtları oluşturarak değişken ücretini gerçekten yüksek gösterip haksız ücret almak ve sair şekillerde
gerçekleştirdiği usulsüzlükler sebebiyle verdiği maddi ve manevi zararların tazmini talep edilmişse de Ağır
Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada iç denetim raporunun incelenmesi için heyet bilirkişi raporu
alınmış olup heyet bilirkişi tarafından iç denetim raporunun dayanağı belgelerin her türlü şüpheden uzak
olarak doğru ve gerçek olduğu değerlendirmesinin yapılamayacağının tespit edildiği, İstanbul Barosu Disiplin
Kurulu Başkanlığının 17.04.2018 tarihli kararı ile davacı hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına
karar verildiği, işçinin davacı işverenin Günce adı verilen programına son girdiği 23.09.2013 tarihindeki
kayıtlarına göre davalı işçinin son iş avansı bakiyesinin davacıya iadesi gerektiği buna göre davacının maddi
zararının 13.787,65 TL olduğu, manevi tazminat yönünden ise davacının manevi yönden yıpratıldığına dair
soyut iddia dışında somut bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
3. Birleşen İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2014/127 Esas sayılı dosyası hakkında ise; dosya kapsamında
yapılan incelemede 03.12.2012 tarihinde yapılan ödemenin prim ödemesi açıklamasıyla gönderildiği. Aralık
2012 bordrosunda prim olarak tahakkuk ettirildiği, 31.01.2013 tarihinde yapılan 50.000,00 Euro ödemenin
para transferi açıklamasıyla gönderildiği ve kâr payı (prim) avans olarak değerlendirilmesi gerektiği
anlaşılmakla ve asıl davada davacının kâr payı alacağından mahsubu yapılmakla davacının icra takibinin
haksız olduğu, davalı taraf kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuşsa da 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun
(2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca itirazın iptali davasının reddi hâlinde davacı
aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacının haksız olmasının yanı sıra kötüniyetli
olduğunun da ispatlanması gerektiği, dosya içerisindeki delillerden davacının kötüniyetli olduğunu ispatlar
şekilde herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda
bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-birleşen dosya davalı vekili; ihbar tazminatı hesabında prim kazançlarının sabit ücrete eklenilmesi
gerektiğini, davacının fazla çalışma alacağının hesaplanmasına ilişkin 600 adet e-posta dökümü sunulduğu
hâlde incelenmeksizin reddinin isabetsiz olduğunu, müvekkilinin hukuka, kanuna ve avukatlık mesleğine
aykırı hiçbir fiil ve işleminin bulunmadığının sabit olduğunu, beraat ettiğini, işverence prim alacakları olduğu
bilinmesine rağmen verilen paranın borç olduğu iddia edilerek icra takibine itiraz edilmesinin kötüniyet
tazminatının kabulünü gerektirdiğini, bu nedenle asıl davanın kabulü ve birleşen davalarda sadece kötüniyet
tazminatının kabulü gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi Kararının bozulması istemi ile istinaf
yoluna başvurmuştur.
2. Davalı- birleşen dosya davacı vekili; davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, kıdem ve
ihbar tazminatına hak kazanamadığını, yıllık ücretli izin alacağının fazla hesaplandığını, davalı tanığı
tarafından tüm yıllık ücretli izinlerinin kullanıldığının ifade edildiğini, Bağımsız Denetim firması tarafından
düzenlenen raporun doğru olduğunu, Günce sistemi üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen teknik
raporda verilere müdahale edilmediğinin ve kaydın yapıldığı anda oluşturulduğunun tespit edildiğini, bilirkişi
raporlarının hatalı olduğunu, davacının işyerine verdiği zararın bilirkişinin terditli olarak yaptığı hesaplamada
olduğu gibi 1.000.000,00 TL'yi bulduğunu, davacının kâr payı alacağına hak kazanamayacağını, yıllık ücretli
izin alacağının verilen zarar nedeniyle takas mahsup defi nedeniyle mahsubu gerektiğini, asıl davanın reddi
ve birleşen davaların kabul edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi
ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçinin iş sözleşmesinin
işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia ettiği, davalı işverenin ise iş sözleşmesini haklı olarak
feshettiğini savunduğu, dosya kapsamı ile ceza dosyası kapsamı değerlendirildiğinde yapılan feshin haklı bir
fesih olduğunun ispatlanamadığı, buna göre İlk Derece Mahkemesince kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin
kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının bakiye 129 gün yıllık ücretli izin alacağı
bulunduğu, dosya kapsamına göre davacının ücret ve kâr payı alacaklarına hak kazandığı, ödendiğinin ise
ispatlanamadığı, tek taraflı olarak alınan iç denetim raporuna itibar edilmesinin mümkün olmadığı, ceza
dosyası da dikkate alındığında işverenin zarar iddiasını yöntemince ispatlayamadığı, ancak iş sözleşmesinin
feshedildiği tarih itibarıyla 3.787,65 TL iş avansı bakiyesinin işçi uhdesinde kaldığı ve işverene iadesinin
gerektiği anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi kararında hata bulunmadığı, manevi tazminat koşullarının
bulunmadığı işçiye 100.000,00 Euro borç verildiği iddiasının yöntemince ispat edilemediği, taraflar arasında
işçi işveren ilişkisi bulunduğu da dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince bu husustaki itirazın iptali
davasının reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, kötüniyet tazminatı talebi koşullarının da bulunmadığı,
sonuç olarak istinaf yolu ile incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları
belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava
şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup,
taraf vekillerince istinaf dilekçelerinde ileri sürülen nedenlerin kararın ortadan kaldırılmasını gerektirecek
nitelikte görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen dosya davacı vekili
temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-birleşen dosya davacı vekili; davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, ceza hâkiminin
delil yetersizliği nedeniyle verdiği beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağını, yıllık ücretli izin
alacağının bakiye 124 gün olarak hesaplanması gerektiğini, kâr payı alacağında hesaplamanın mükerrer
yapıldığını, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilemediğini, asıl davanın reddi ve birleşen davaların
kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece
Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin işverence haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, davacının masraf
avansını usulsüz işlemlerle zimmetine geçirip davalıya ve müşterilere zarar verip vermediği, manevi
tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, yıllık izin ve kâr payı alacağının bulunup bulunmadığı ve hesabına
ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
na. AAP A 0 isı Nk 494 0 -.re m Dm ma al adadım A ll AM 4naea ee adam e. A
Z. “T0)/ sayili Kdalluiluii 1/, 20, S2, JS VE 93 UNLU İliduucicil He ayili Adiluiluii L4U TİLİ İilduucoi duiyld
mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 24 üncü maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 49 ve 58 inci maddeleri ile
2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-birleşen dosya davacı
vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6054.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6054E. , 2024/7903K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2615 E., 2023/3196 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çumra Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2022/53 E., 2023/286 K.
Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılar vekilleri tarafından temyiz edildiği; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacıların murisleri olan ...'ün
09.09.2015 tarihinde meydana gelen olay sonucu vefat ettiğini beyan ederek maddi ve manevi tazminat
talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalının kusur oranında olmak üzere poliçe limiti kadar
sorumlu olduklarını, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu
olduğu, davacıların olay tarihinden itibaren faiz istemelerinin yasaya aykırı olduğu, taleple ilgili daha önce
sigorta şirketine müracaat edilmediği, sorumluluğun oluşmamasından dolayı temerrütten de
bahsedilemeyeceği, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, destekten yoksun kalma
tazminatının hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... Telekom vekili cevap dilekçesinde özetle; görev yönünden davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde
görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, 2918 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi gereğince davanın sigorta
şirketinin merkezi İstanbul, sözleşmenin yapıldığı Gaziantep ya da kazanın meydana geldiği Çumra ilçesinde
açılması gerekirken Konya Mahkemesinde açılmasının uygun olmadığı, bu yönüyle de itiraz ettikleri,
müvekkili şirketin dikkat ve özen kurallarını yerine getirdiği, kazanın dava dışı ...'ın kusuru nedeniyle
meydana geldiği, husumet yönünden davanın reddinin gerektiği, maddi-manevi tazminat taleplerinin çok
fahiş olduğu, kişinin zenginleşmesine sebep olan tazminat miktarının fahiş olduğunu, açıklanan nedenlerle
davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2022/53 Esas sayılı asıl davasının
kısmen kabulü ile davacı eş ... için 584.797,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası
tarihi olan 09.09.2015 tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren
taleple bağlılık ilkesi gereğince 111.807,00TL tutarında poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal
faizi ile birlikte davalılardan tahsilde tekerrür oluşturmamak şartıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile
ve davacıya verilmesine, 80.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin
reddine, davacı oğul ... için 292.398,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan
09.09.2015 tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren taleple
LYON ee We AB AAA AM 0 AL Am gs ge eye AL şa pi 0 ese |.
reddine, davacı oğul ... için 292.398,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan
09.09.2015 tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren taleple
bağlılık ilkesi gereğince 25.903,00TL tutarında poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile
birlikte davalılardan tahsilde tekerrür oluşturmamak şartıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya
verilmesine, 60.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal
faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı oğul
. için 100.081,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan 09.09.2015
tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren 10.722,82TL tutarında
poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilde tekerrür
oluşturmamak şartıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, 50.000,00TL manevi
tazminatın kaza tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den
tahsili ile davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen 2022/418 Esas sayılı davasının
kabulü ile; davacı ... için 813.528,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan
09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı
verilmesine, davacı oğul ... için 456.990,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi
olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı ...
verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalılar vekilleri istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin davacılar için takdir ettiği manevi tazminat
miktarının oldukça düşük kaldığını, babasını kaybettiğinde 15 yaşında olan bir erkek çocuğunun teselli
bedelinin 50.000 TL olamayacağını, tüm davacılar için takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük
olduğunu, Mahkeme gerekçeli kararında, hem asıl davanın hem de birleşen dosyada lehlerine hükmettiği
maddi tazminatlara ilişkin vekalet ücreti yönünden hatalı hüküm tesis edildiğini ileri sürmüştür.
2.Davalı ...Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; teminat limitine göre sorumlulukları gözetilmeden hatalı
hüküm tahsis edildiğini, davaya konu uyuşmazlıkta şirketin sorumluluğu kaza tarihi olan 2015 senesi itibari
ile 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, maddi tazminat nedeni ile hükmedilen karşı vekalet ücreti, yargılama
gideri, bakiye karar harcında şirketin teminat limiti gözetilmediğini, mahkeme kararının ferilerinde de
şirketin teminat limiti kadar sorumluluğu olacağını, hükmün infazının tereddüt yaratacağını ileri sürmüştür.
3.Davalı ...Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu olayın ...'n sevk ve idaresinde olan aracın kaza
yapması sonucu oluştuğunu, şirketin dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davaya esas teşkil
eden iş kazasında dava dışı şoförün ağır kusur durumunun dikkate alınmadığını, meydana gelen kaza dava
dışı 3. kişinin kusuruyla meydana geldiğinden kazada illiyet bağının kesildiğini, şirketin meydana gelen
kazada sorumluluğu bulunmadığını, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının yeterince değerlendirilmediğini,
tazminat miktarının fahiş olduğunu, Mahkemece hükme bağlanan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu
ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinafa konu uyuşmazlığın kusur
tespitinin hatalı olup olmadığı, maddi ve manevi tazminat miktarları, takdir edilen vekalet ücreti hususlarına
ilişkin olduğu, davaya konu kazanın, ... Telekomünikasyon A.Ş. çalışanı dava dışı ...'ın kaza tarihinde
kullandığı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu karşı şeritten gelen araca çarpması şeklinde
trafik iş kazası olarak meydana geldiği, araçta bulunan davacıların mirasçısı ...'ün yaşamını yitirdiği, ...'ın
davalı ...Ş. çalışanı olup 3 üncü kişi konumunda bulunmaması nedeniyle illiyet bağını kesen bir durumun söz
konusu olmadığı, buna göre davalı ...Ş. nin sorumluluğu bakımından tespit edilen kusur durumunun dosya
kapsamı ile uyumlu olduğunun değerlendirildiği, Mahkemece davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat
miktarlarının kaza tarihi, tazminat ilkeleri birlikte değerlendirildiğinde, hükmolunan miktarın dosya kapsamı
ile uyumlu ve hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varıldığı, davacıların vekalet ücretinin her bir davacı
yönünden ayrı ayrı belirlenmesi yönündeki taleplerinin yerleşik uygulama gereği yerinde olmadığının
anlaşıldığı gerekçesiyle taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1-b-1. maddesi
gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ...Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın temyizen
bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ...Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın temyizen
bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasında vefat eden sigortalının yakınlarının tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci
maddeleri, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun'nun 13 ncü maddesi ile
4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci ve 77 nci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4 ncü
maddeleridir.
3. Değerlendirme
1. Davalı ...Ş. vekilinin hükmedilen manevi tazminatlara ve davalılar vekillerinin davacı çocuk Fatih Mehmet
için için hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik
sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanunun 352 nci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
2.6100 sayılı HMK nın 110 ncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında
her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.
3.Dosya içeriğine göre, temyize konu edilen miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile
kesinlik sınırı olan 238.735,737 TL'nin altında bulunduğu anlaşılmakla bu kısma yönelik temyiz itirazlarının
aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
2. Davalılar vekillerinin davacı eş Hatice ve davacı çocuk Abdullah için hükmedilen maddi tazminata yönelik
temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması
gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz
olunan kararda belirtilen gerekçelere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı ...Ş. vekilinin tüm, davalı
...Ş. vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Uyuşmazlığın Axa Sigorta şirketinin yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden ne şekilde sorumlu
olacağı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere sigorta şirketlerin sorumluluğu sigorta poliçesi
ve sigortanın tabi olduğu genel şartlara göre belirlenir. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel şartlarının 2/4
üncü maddesinde, sigortacının karşı taraf lehine hükmedilen dava masrafları ile mahkemece hükmedilen
karcı taraf avııkatlık irretlerini ödemekle vilkiimlii aldığı cu kadar ki hiüilkmealıımnan tazminatın ciadorta
e ge e Mm a OL am ala Şa şa
bedelini geçmesi halinde, sigortacının bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde ödeyeceği
düzenlenmiştir.
4.Bu açıklamalar doğrultusunda, Mahkemece davalı ... Şirketinin teminat altına aldığı miktarın hükmedilen
tazminata oranı dahilinde yargılama gideri ve vekalet ücretlerinden sorumlu tutulması gerekirken diğer
davalı ile birlikte bu miktarlardan müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi hatalı
olmuştur.
5.Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un
370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı ...Ş. vekilinin hükmedilen manevi tazminatlara ve davalılar vekillerinin davacı çocuk Fatih Mehmet
için hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2.Davalı ...Ş. vekilinin davacı eş Hatice ve davacı çocuk Abdullah için hükmedilen maddi tazminata yönelik
temyiz itirazlarının reddine,
3.Davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına
karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN
KALDIRILMASINA,
4. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 11 inci paragrafının 1, 2, 3 ve 6 ncı bendinde yer alan;
"Mahkememizin 2022/53 Esas sayılı asıl dosyası maddi tazminat davası yönü ile harç, yargılama gideri ve
vekalet ücreti;
1-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 66.757,72 TL. olduğundan, peşin alınan 12.062,72 TL'nin mahsubu ile
bakiye 54.695,00 TL. nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile
Hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından dava açılırken ve ıslah suretiyle ödenen toplam 13.048,26 TL harcın davalılardan
müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan davetiye, tebligat, müzekkere gideri, tanık ücreti, bilirkişi
ücreti giderleri 3.293,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre (092,84) hesaplanan takdiren
3.057,22 TL.'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, kalanının
davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı, dava ve duruşmada kendini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan
AAÜT.'nin 13/1 inci maddesi dikkate alınarak hesaplanan 125.500,36 TL. nispi vekalet ücretinin,
davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, " ibarelerinin hükümden
çıkarılmasına, yerine,
""Mahkememizin 2022/53 Esas sayılı asıl dosyası maddi tazminat davası yönü ile harç, yargılama gideri ve
vekalet ücreti;
1-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 66.757,72 TL. olduğundan, peşin alınan 12.062,72 TL'nin mahsubu ile
bakiye 54.695,00 TL. nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile
Hazineye irat kaydına (davalı ... şirketinin harçtan poliçedeki limitiyle sınırlı tutulmasına ),
2-Davacı tarafından dava açılırken ve ıslah suretiyle ödenen toplam 13.048,26 TL harcın davalılardan
müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine (davalı ... şirketinin harçtan poliçedeki
imityle Sinimi LULuimasına ),
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan davetiye, tebligat, müzekkere gideri, tanık ücreti, bilirkişi
ücreti giderleri 3.293,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre (092,84) hesaplanan takdiren
3.057,22 TL.'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine (davalı ...
şirketinin yargılama giderinden poliçedeki limitiyle sınırlı tutulmasına), kalanının davacı üzerinde
bırakılmasına,
6-Davacı, dava ve duruşmada kendini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan
AAÜT.'nin 13/1 maddesi dikkate alınarak hesaplanan 125.500,36 TL. nispi vekalet ücretinin, davalılardan
müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine (davalı ... şirketinin vekalet ücretinden
poliçedeki limitiyle sınırlı tutulmasına )..." rakam ve sözcüklerinin eklenmesi suretiyle kararın DÜZELTİLEREK
ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
09.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6071.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6071€E. , 2024/7962K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/16 E., 2024/116K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz
incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.10.2000 ile 18.06.2002 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı işveren vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.05.2017 tarihli, 2013/24 E., 2017/258 K,, sayılı kararıyla; davanın kabulü ile,
davacının 01.10.2000-18.06.2002 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığının tespitine
karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
Davalılar vekilleri istinaf dilekçesinde, kararın bozulmasını talep etmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin: 24.01.2018 tarihli, 2017/2148 E., 2018/99 K. sayılı
kararı ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde
bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.11.2019 tarihli ve 2018/2070 Esas, 2019/8866 Karar sayılı bozma
kararında; Mahkemece, kabule konu dönemle sınırlı şekilde, komşu işyeri çalışanları veya bu işyerlerinden
bordroya geçmiş çalışanlar re'sen tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yapılacak araştırma
sonucunda elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar
bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ...'ın 01.10.2000 tarihinde davalı ... Makine
Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti.'ye ait iş makinesi tamiri yapan iş yerinde çalışmaya başladığı, tamirci olarak
çalıştığı ancak işveren tarafından işe girişinin davalı Kuruma 18.06.2002 tarihinde bildirildiği, davacının bu
tarihler arasında davalı iş yerinde sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığı, 05.07.2012 tarihine kadar bu iş
çalıştığı ancak işveren tarafından işe girişinin davalı Kuruma 18.06.2002 tarihinde bildirildiği, davacının bu
tarihler arasında davalı iş yerinde sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığı, 05.07.2012 tarihine kadar bu iş
yerinde sürekli ve kesintisiz bir şekilde çalıştığı, dinlenen komşu iş yeri tanık beyanları ve tüm dosya
kapsamından anlaşılmakla; davacının davasının kabulü ile davacının 01.10.2000-18.06.2002 tarihleri
arasında davalı ... Makina Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti.'ne ait iş yerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili: davanın reddinin gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.10.2000 ile 18.06.2002 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz olarak davalıya ait
işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri, 200 ve 202 inci maddeleri,
2-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 72 nci maddesi uyarınca,
01.10.2008 tarihi öncesi isteme ilişkin davanın yasal dayanağı mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu'nun 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk
kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf
yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân
bulunmadığı anlaşılmakla; kararın bozulmasını gerektirecek bir husus görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle davalı Kurum vekillinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve
kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5778.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5778E. , 2024/7967K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2779 E., 2023/3224 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 45. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/219 E., 2022/98 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde
belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun
esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I.DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle 5434 sayılı Kanun'un 4/1-c kapsamında hekim olarak 15.11.1990 tarihinde
göreve başladığını, kesintisiz olarak 09/2008 tarihine kadar bu statüde çalıştığını 23.09.2008 tarihi itibariyle
506 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamında çalışmaya devam ettiğini, 28.04.2020 tarihinde emekliliğe ayrılma ve
yaşlılık aylığı bağlanması talebini içeren dilekçesini Kuruma verdiğini, işbu talebinin akıbetini sorgulamak ve
gereğinin yapılması talebi ile Kuruma yaptığı 29.07.2021 ve 19.08.2021 tarihli başvurularının cevapsız
kaldığını, Kurumun 22.06.2021 tarihli yazısı ile 28.04.2020 tarihli talebinin işten ayrılış bildirgesi
olmadığından 23.07.2020 tarihinde işlemden kaldırıldığının bildirildiğini, ancak yazının tarafına tebliğ
edilmediğini belirterek, Anayasa Mahkemesi tarafından 2019/104 Esas 2021/13 Karar sayılı ve 14.01.2021
tarihli ilam ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun mülga 62 nci maddesinin 1 inci
fıkrasında yer alan X“...çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline
karar verildiğini, bu düzenleme doğrultusunda sonrasında verilen Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.06.2021
tarihli 2020/5130 E. 2021/8064 K. sayılı kararının da emsal nitelikte olduğunu ifade ederek 5510 sayılı
Kanun'un 42 nci maddesindeki üç aylık süre gözetilmek suretiyle 28.04.2020 tarihi izleyen aybaşından
itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini, birikmiş aylıklarının ve her bir aylığın hak ediliş
tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
"
II.CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesine özetle davacının bu yönde Kuruma başvurusunun olup olmadığının
araştırılarak bu yönde başvurusunun olmaması halinde davanın usulden reddinin gerektiğini, emeklilik
şartları ile yaşlılık aylığı bağlanması şartlarının 5510 sayılı Kanun'da açıkça düzenlendiğini, müracaat için
gerekli belgeler arasında işten ayrılış bildirgesinin mutlaka bulunması gerektiğini, davacının faiz talebinin de
yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının 28.04.2020
tarihli tahsis talebinin geçerli olduğunun tespiti ile bu tarihi takip eden aybaşı olan 01.05.2020 tarihinden
itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının ve 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesi gereğince yaşlılık aylığı
tahsis tarihini takip eden 3 aylık yasal sürenin sonundan itibaren yaşlılık aylıklarının yasal faizleriyle davalı
tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
e e NY a YY a a a YY m a a YY a a a
IV.ISTINAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davalı Kurum vekili istinafında özetle Kurum işlemlerinin usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek davanın
reddini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 22.04.1968 doğumlu olan davacının,
15.11.1990 yılından itibaren sigorta kaydının başladığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da yer aldığı
üzere davacının 506 sayılı Kanun Geçici 81 inci madde B-I bendi gereği aranan 25 yıl 52 yaş ve 5525 gün
sayısını talep tarihi olan 28.04.2020 tarihi itibariyle sağladığı, Kurum tarafından davacıya hitaben verilen
23.07.2020 ve 22.06.2021 tarihli cevabi yazılarda davacının talebinin işten ayrılış bildirgesi olmadığından
işlemden kaldırıldığının bildirildiği, ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 27.10.2021 tarih, 2021/1953 Esas
ve 2021/12982 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, 506 sayılı Kanun'un mülga 62 nci maddesindeki
“çalıştığı işten ayrıldıktan sonra” ibaresinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği hususu dikkate
alınarak davacıdan artık bu şartın sağlanması istenemeyeceği, 15.11.1990 yılında işe başlayan 22.04.1968
doğumlu davacının 52 yaşını 22.04.2020 itibariyle tamamladığı ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da
yer aldığı üzere aranan prim ve hizmet yılını sağladığı bu hususların Kurumun cevabi yazılarında da yer
aldığı anlaşılmakla, iş bu davanın kabulü ile davacının 28.04.2020 tarihli tahsis talebinin geçerli olduğunun
tespiti ile bu tarihi takip eden ayın başı olan 01.05.2020 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının
ve 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesi gereğince yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık yasal
sürenin sonundan itibaren yaşlılık aylıklarının yasal faizleriyle davalı tarafından davacıya ödenmesine karar
verildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından yeterli inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğu ve
kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla; davalı Kurum vekili istinaf başvurusunun esastan reddine
karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile birikmiş aylıklarının faiziyle tarafına iadesi
istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri,
Mülga 506 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin 1 inci fıkrası, Geçici 81 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun'un
28 inci maddesi ve 42 nci maddesi hükümleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından
temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6226.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6226E. , 2024/7998K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1710 E., 2024/101 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 50. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/420 E., 2022/2K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama neticesinde İlk Derece
Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davalı Kurum vekilince istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davalı Kurum vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hakimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26.02.2021 tarihli Keytruda 100 mg isimli kanser ilacın ödenmemesi
yönünde verilen ret işleminin iptali ve müvekkil yönünden hayati risk taşıdığından, Keytruda 100 mg isimli
kanser ilacına ilişkin davalı Kurum tarafından verilen 26.02.2021 tarihli ret işleminin ihtiyati tedbiren
durdurulmasını ve dava boyunca SGK tarafından ücretsiz karşılanmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının HMK'nın 150/5 inci
maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin yarı vekalet ücretine hükmettiğini, oysa davanın
açılmamış sayılmasına karar verildiğini, AÜÜT'nin 6/1 inci maddesinde açılmamış sayılmasına dair bir ibare
bulunmadığını ileri sürmüş ve tam vekalet ücreti verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf isteminin esastan reddine
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
m0 işlese ML. e. ee a. e. aa... ene. e gele e MAM m A BAM ALL A
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını
istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde verilen hükmün yerinde olduğu anlaşılmakla davalı Kurum vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6130.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6130E. , 2024/7958K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 58. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/660 E., 2024/579 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/241 E., 2022/63K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve
diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip
gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya 01.02.2003 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığını,
16.04.1998 tarihli 295 TL'lik prim ödemesinin hayali olduğu gerekçesi ile yaşlılık aylığının kesildiğini ve
yersiz ödemeden kaynaklı borç tahakkuk edildiğini, 16.04.1998 tarihli 295 TL'lik ödemeye ilişkin davacının
elinde alındı kaşeli makbuz bulunduğunu beyan ederek, Kurum işleminin iptalini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; 16.04.1998 tarihli 295 TL'lik prim ödemesinin hayali
olduğunun tespit edildiğini, aylık bağlanma koşullarını kaybetmiş olması nedeniyle yaşlılık aylığının
kesildiğini, komisyon kararı ile oluşan zararın kişiden kaynaklı olduğuna karar verilmiş olması nedeniyle
davacıya yersiz ödemeden kaynaklı borç tahakkuku ile faiz tahakkuk edildiğini, Kurum işleminin usul ve
yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
TI.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının yaptığı 16.04.1998 tarihli 295
milyon TL tutarındaki prim ödemesinin davalı Kurum kayıtlarına geçtiği, idarenin iddia edilen memur kusur
ve sorumluluğununu sigortalıya tahmil etmesinin kamuya ve idari işleme güven ilkesi ile bağdaşmayacağı,
kaldı ki adli soruşturma ya da kovuşturma ile de davacının iddia edilen olaya fail ya da şerik sıfatıyla
katıldığına dair belirleme yapılmadığı gibi davacı aleyhine hüküm de tesis edilmediği anlaşılmakla; davaya
konu Kurum işleminin iptaline, iptal edilen aylığın iptal tarihi itibariyle yeniden bağlanmasına ve ödenen
aylıkların iadesi ile davacının prim tahakkukundan davacının sorumlu olmadığı gerekçesiyle; davacının
davasının kabulü ile davacı hakkında Maltepe SGM tarafından düzenlenen 14.05.2020 tarih ve 39362712-
205.02.01-E.6052053 sayılı işlemin iptaline, davacının anılan evrakta belirlenen borçtan sorumlu
olmadığının tespitine, davacıya iptal tarihi itibariyle tahsis talebine uygun aylık bağlanmasına, aylıkların
kesilme tarihiyle yeniden bağlanma tarihi arasında ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile davalıdan alınarak
davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna
başvurmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hatalı karar
verildiğini, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun bulunduğunu beyan ile kararın kaldırılmasını ve davanın
reddini istemiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda; 16.04.1998 tarihli 295
milyon TL tutarındaki prim ödemesinin usulüne uygun yapıldığına dair davacı tarafça ödeme makbuzunun
dosyaya ibraz edildiği, ödemenin Bağ-Kur çalışanı ... tarafından alınarak davacının hesabına işlendiğinin
kayıt altına alındığı, yapılan ödemenin Kurum çalışanı tarafından bir suç unsuru olarak kullanılmasının davacı
tarafça yapılan bu ödemenin hayali olduğu sonucunu doğurmayacağı, nitekim davacının bu eyleme iştirak
ettiğine dair bir tespitin bulunmadığı, bu doğrultuda dosyaya delil sunulmadığı görülmekle, İlk Derece
Mahkemesi'nin davanın kabulüne dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum
vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile
370 ve 371 inci maddeleri ile
2. 5510 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesi hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili
tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5648.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5648E. , 2024/7996K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/140 E., 2024/44 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen rücuan tazminat
davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi
kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar
verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı Kurum ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre,
temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulü
ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor
dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle Kurum sigortalısı ...'nin davalı ... Başkanlığına ait Park ve
Bahçeler Daire Başkanlığında çalışırken 15.03.2014 tarihinde geçirdiği iş kazasına bağlı olarak sürekli iş
göremezlik durumuna girdiğini beyanla, sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelir, yapılan tedavi masrafı ve
ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinden oluşan kurum zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep
etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle davaya konu kaza olayının meydana gelmesinde kusurunun olmadığını
ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2017 tarihli ve 2015/252 E. 2017/112 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne
karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı Kurum ve davalı vekilleri istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.03.2018 tarihli ve 2017/1622 E., 2018/470 K. sayılı kararıyla Mahkeme
hükmü yerinde görülerek istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacı Kurum ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 05.12.2019 tarihli 2018/5341 E., 2019/9541 K. sayılı ilamında; dosya kapsamından maddi olayın
özelliklerine göre tespit yapılmadığı, kamyonun geriye kaçmasına yol açan durumun aracın teknik
arızasından mı, şoförün kullanım hatasından mı kaynaklandığının araştırılmasının gerektiği, araçta teknik bir
arızanın bulunup bulunmadığının, aracın fren sisteminin incelenip incelenmediğinin, bu kapsamda başka bir
teknik arıza tespiti olup olmadığının araştırılması, akabinde şoförün çalışır vaziyetteki aracını terkederek,
dampere çıkması ve düşen malzemeyi kaldırmasının o an için zorunlu olup olmadığı veya şoför açısından
a A e a a YY a a a a, 7 m şçşçşçşyş şe wn
teknik arıza tespiti olup olmadığının araştırılması, akabinde şoförün çalışır vaziyetteki aracını terkederek,
dampere çıkması ve düşen malzemeyi kaldırmasının o an için zorunlu olup olmadığı veya şoför açısından
objektif kriterlere göre normal ve öngörülebilir bir davranış olup olmadığı, işçiler açısından normal sınırlar
içinde kalmayan ve öngörülemeyen davranışları nedeniyle işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği yönünden ne
gibi bir tedbir alması ve eğitim vermesi gerektiğinin irdelenmesi suretiyle uzman bilirkişi heyetinden maddi
oluşa uygun olacak şekilde rapor alınması gerektiği hususlarına işaret edilerek karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen 01.07.2020 tarihli ve 2020/44 E. 2020/117 K. sayılı kararı ile davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Dairenin 09.02.2023 tarihli 2023/534 E. 2023/1062 K. sayılı ilamında bozma gereklerinin tam olarak yerine
getirilmediği gerekçesine dayalı olarak karar bozulmuştur.
C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı ile belirtilen kararı ile bozma ilamında belirtilen hususların
değerlendirilmesi için alınan 20.11.2023 tarihli kusur raporunda, davalı işveren ... Büyükşehir Belediyesi
Başkanlığının olayda 070 oranında, kazalı işçi ...'nin olayda 9530 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği,
20.11.2023 tarihli raporun, 13.06.2016 tarihli raporda belirlenen kusur oranlarını doğruladığı gerekçelerine
dayalı olarak "davanın kabulü ile 195.034,65 TL'si bağlanan gelir, 6.778,74 TL geçici iş göremezlik ödeneği,
7.570,42 TL'si tedavi gideri olmak üzere toplam 209.384,80 TL nin gelirlerin onay, masraf ve ödemelerin
sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine"
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı vekilleri
tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle kusur yönünden yapılan tespitin hatalı olduğu ileri sürerek
kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu kaza olayının meydana gelmesinde kusur ve
ihmalinin olmadığını, kaza olayının sigortalının kendi hareketi sonucu meydana geldiğini ileri sürerek kararın
bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası
atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci
maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın
gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya
uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine
hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Kurum ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna
uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin ilgilisinden alınmasına,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6197.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6197E. , 2024/7994K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/149 E., 2024/7 K.
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti ve prime
esas ücretin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge
Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen
kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya
üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra
dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait ... plakalı araçta 1997/08 ile 15.12.2012
tarihleri arasında, asgari ücretin 3,02 katı ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava
etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 1997 Ağustos ayından 15.12.2012 tarihine kadar
çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, zira davacının 1997 yılında 1 yıl 2011-2012 yılları arasında da 6 ay süre
ile çalıştığı ve bu sürede sigortasının yaptırıldığı, tespiti istenen sürelerin zamanaşımına uğradığını belirterek
davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.11.2019 tarihli ve 2017/789 E. 2019/781 K. sayılı kararıyla davanın kısmen
kabulü ile 21.01.2008 - 05.01.2012 tarihleri arasında davacının 1119258 işyeri sicil numaralı davalı Muktad
Aköz işverenliğinde 3 yıl 11 ay 14 gün prime esas asgari kazanç üzerinden çalıştığının tespitine, fazlaya
ilişkin istemlerin reddine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2021 tarihli ve 2020/142 E., 2021/1101 K. sayılı kararıyla istinaf
istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 28.02.2022 tarihli 2021/9853 E., 2022/2710 K. sayılı ilamında; eksik inceleme sonucu karar
verildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
e e
verildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar;
Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı ile belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine,
21.01.2008 - 05.01.2012 tarihleri arasında davacının 1119258 işyeri sicil numaralı davalı Muktad Aköz
işverenliğinde 3 yıl 11 ay 14 gün prime esas asgari kazanç üzerinden çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin
istemlerin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz
isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eldeki davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, kısmen kabul kararı
verilmesine rağmen taraflarına vekalet ücretine hükmedilmediğini beyanla kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık hizmet tespiti ve prime esas ücretin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu, 5510 sayılı Kanun'un 80 inci, 86/9 uncu maddesi
hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden
birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın
gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya
uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine
hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın
ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_6201.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/6201€E., 2024/8034K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/606 E., 2024/385 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/10 E., 2022/548 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece
Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun
kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle
davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
1. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 18.12.2020 tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Rehberlik
ve Teftiş Başkanlığı İş Müfettişlerinden ... ve ... tarafından düzenlenen tutanağa istinaden ... Ostim Hizmet
Merkezi tarafından 23.11.2021 tarihli, E-29465617-404-00010138301 sayılı ve "67755416913 Fazla/Yersiz
Ödeme/Borçlu No: 2267778" konulu yazı ile 83.428,56 TL Fazla/Yersiz Ödeme ve 9.455,49 yasal faiz olmak
üzere toplam 92.884,05 TL ödeme yapılmasının talep edildiğini, talep edilen ödemenin davacı tarafından
07.12.2021 tarihinde ihtirazi kayıtla ödendiğini ve yasal 15 günlük süre içerisinde Kuruma itiraz edildiğini,
ancak itirazlarının reddedildiğini ileri sürerek, 83.428,56 TL fazla/yersiz ödeme ve 9.455,49 TL faiz olmak
üzere toplam 92.884,05 TL tutarında borçlu olmadığının tespitini ve borcun iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; dava konusu işlemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişi
tarafından düzenlenen rapora istinaden tesis edildiğini, davacı işveren hakkında davalı Kuruma “Kısa
Çalışma Ödeneğinin usulsüz kullandırıldığı” iddiası ile yapılan şikayetlere istinaden teftiş başlatıldığını,
yapılan incelemeler sonucunda kısa çalışma kapsamına alınan 113 işçinin çalıştığının, haftalık
çalıştırılmayacak saatlere uygun olarak çalıştırılmadıklarının belirlendiğini, 2020 Nisan-Haziran arasında hiç
çalışma olmadığı, haftalık 45 saat kısa çalışma uygulanan işçilerin bazılarının 33 saatlik kısa çalışmaya
çekilerek fiili çalışmaya başlatıldığının tespit edildiğini, mevcut veriler ışığında kısa çalışma ödeneğinden
yararlandırılmış personelin haftalık çalıştırılmayacak saatlere aykırı olarak 30 saatlik çalışmalar
gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, 4447 sayılı Kanun ve Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında
Yönetmeliğin ilgili hükümlerine aykırı kısa çalışma uygulaması yapıldığının tespit edildiğini belirterek davanın
reddini istemiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının 83.428,56
TL yersiz ödeme ve 9.455,49 TL yasal faiz olmak üzere toplam 92.884,05 TL borcunun olmadığının
tespitine, aksi Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf
başvurusunda bulunmuştur.
başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Çalışma ve İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğünün Türkiye İş
Kurumunun taşra birimi olduğunu, bu nedenle ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığını, Kurumun taraf olduğu
dava ve icra takiplerine ilişkin olarak her türlü yargı harcından muafiyeti bulunduğunu, görev itirazında
bulunduklarını, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davalı Kurum işlemine dayanak
Bakanlık Raporunda elde edilen veriler ışığında kısa çalışma uygulamasının 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası
Kanun'un ve Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik'in ilgili hükümlerine aykırı şekilde
kullanıldığı kanısına varıldığını, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri
sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirket tarafından davalı
Kurumca uygulanan idari para cezasının Kurumca tahsil edildiği, dolayısıyla iade ve mahsup işlemi
yapılmasının mümkün olmadığı açık olup davanın reddi gerekirken Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile
kabulünün hatalı olduğu değerlendirilerek; davalının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi
kararının HMK'nın 353/(1) b) 2 nci maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; hem Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 24.12.2020
tarihli ve 11122-İNC-21 sayılı raporu ekinde ifadelerine başvurulan işçiler hem de Mahkemede re'sen tanık
olarak dinlenilen işçilerin beyanları doğrultusunda müvekkili şirketin kısa çalışma uygulamasına aykırılık
teşkil edecek çalışma yaptırmadığının açıkça ortaya konulduğunu, her ne kadar davalı taraf, müfettiş
raporunun araç takip sistemi gibi teknik verilere dayandığını ileri sürmekteyse de, araç takip sistemi aracın
ne süre ile çalıştığını göstermekte olup, bunun içerisinde iş için kullanılan miktarın ayrıştırılmasının mümkün
olmadığını, müvekkil şirketin kısa çalışma uygulamasına aykırılık teşkil edecek davranışlarda bulunmadığını,
her ne kadar, istinaf ilamında "Her iki yasa maddesi de dikkate alındığında; davacı şirket tarafından davalı
Kurumca uygulanan idari para cezasının Kurumca tahsil edildiği, dolayısıyla iade ve mahsup işlemi
yapılmasının mümkün olmadığı" değerlendirilmişse de davalı tarafından talep edilen ödeme müvekkili şirket
tarafından 07.12.2021 tarihinde ihtirazi kayıtla ödendiğini, aynı konu hakkında İdare Mahkemesi nezdinde
açılan İdari Para Cezasının iptali davasının da müvekkili şirket lehine sonuçlandığını beyanla eksik
incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum tarafından gerçekleştirilen denetim sonucu düzenlenen 24.12.2020 tarihli ve
11122-İNC-21 sayılı rapor gereğince davacı şirketin ödemiş olduğu, yersiz kısa çalışma ödemesi iadesi
tutarında borçlu olmadığının tespiti ve borcun iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci
maddeleri, 4447 sayılı Kanun'un Geçici 29 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi
ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
|
2024_5653.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5653E. , 2024/8092K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/101 E., 2022/285 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın
kabulüne dair verilen karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (kapatılan) 21. Hukuk
Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş ve Mahkemece bozma doğrultusunda yapılan yargılama
sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekillerince temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan
inceleme sonucunda karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar
verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1988 yılından bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı
olarak Diyarbakır Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak çalıştığını, bu süre içerisinde aylık
maaş almasına, mevsimlik işçi ve tam gün çalışmasına rağmen part-time çalışmış gibi gösterildiği ve sigorta
primlerinin bu nedenle eksik yatırıldığı iddiasıyla, müvekkilinin çalıştığı dönemlerde aylık 30'ar gün
çalıştırıldığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... Bakanlık vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının Halk Eğitim merkezinde hizmet akdine göre
değil, valilik-kaymakamlık onayına istinaden saat üzerinden ve saat başı kabul edilen ücrete göre çalıştığını,
bu nedenle dava ile ilgili görevli Mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, ayrıca davacının çalışma şeklinin
part-time olduğunu, davacının hizmetlerinin buna göre bildirildiğini ve yapılan işlemlerde hukuka aykırılık
olmadığı iddiasıyla davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eylemli olarak çalışıp çalışmadığının araştırılması ve
buna göre karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 02.09.2010 tarihli ve 2008/58-2010/692 Esas ve Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile
davacının davalı Bakanlığa bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde tam gün-tam süreli olarak 09.12.1998-
26.12.2008 tarihleri arasında hizmet akdi ile toplam 3.683 gün çalıştığı, bu hizmetlerinin 2.399 gününün
davalı Kuruma bildirildiği, bildirilmeyen 1.284 günlük hizmetin davalı Kuruma bildirilmesi gerektiğinin
tespitine,10.09.2009 tarihli bilirkişi raporunun karara ek sayılmasına, karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuştur.
2.Yargıtay (kapatılan) 21. Hukuk Dairesince 31.05.2012 tarih ve 2010/12209-2012/9813 Esas ve Karar
sayılı ilamı ile "Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalıya ait farklı işyeri sicil numaralı birden fazla
Halk Eğitim Merkezinden işe giriş gielegeleinin bir kısmının Kuruma verildiği, hizmet cetveline göre, bunlara
a a a AM Ne A. MM İiads ge a ge NAM AM ede şa, a
sayılı ilamı ile "Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalıya ait farklı işyeri sicil numaralı birden fazla
Halk Eğitim Merkezinden işe giriş bildirgelerinin bir kısmının Kuruma verildiği, hizmet cetveline göre, bunlara
dayalı çalışmalarının kısmi olarak bildirildiği, iş yeri dönem bordrolarının Kuruma verildiği, imzalı ücret
bordrolarının ve görevlendirme çizelgelerinin bir kısmının getirtildiği, herbir işyeri için dava konusu dönemin
tamamına ait devam-devamsızlık çizelgesi, ders programları, puantaj kayıtları ile kursa geliş-ayrılış
saatlerini gösterir belgelerin dosyada bulunmadığı, davacının çalıştığı herbir işyeri için davacı ile birlikte aynı
işyerinde çalışmış işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordo tanığı ve işveren kuruluşun yetkili şef, amir,
müdür gibi yetkili kişileri dinlemeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
İnceleme konusu olayda, davacının davalı işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı konusunda
uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının kısmi veya tam
süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Hal böyle olunca, davacının günlük mesaisinin tamamını bu
işe ayırıp ayırmadığının ve aynı işyerinde tam gün süreli çalışan emsal çalışanlarla aynı işi yapıp
yapmadığının ya da tam gün süreli çalışan emsal çalışanlara göre önemli ölçüde daha az çalışıp çalışmadığını
belirlemek için davacının çalıştığı herbir işyerinden davacı adına düzenlenen ders programları, devam-
devamsızlık çizelgesi ve kursa geliş ayrılış saatlerini gösterir belgelerin de getirtilerterek bu tür belgelerde
noksanlık varsa, bunun nedenini araştırmak, davacının çalıştığı herbir işyeri için davacı ile birlikte aynı
işyerinde çalışmış işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordo tanıklarını ve işveren kuruluşun davacı ile ilgili
yetkili şef, amir, müdür gibi yetkili kişilerini dinlemek, dosyada bulunan puantaj kayıtları ve ücret belgeleri
ile birlikte değerlendirilmek suretiyle, okula geliş ve ayrılış saatleri de göz önüne alınarak, davacının günlük
girilen ders saati itibariyle mesaisini tam gün olarak davalı işveren nezdinde geçirip geçirmediği, diğer bir
anlatımla, bir günlük çalışma mesaisinin tümünü davalı işyerine hasredip etmediği saptanarak, daha az saat
derse girilen günlerde tam gün mesaisinin davalı işveren nezdinde geçtiği kabul edilemeyeceğine göre, 7,5
saatlik çalışmanın 1 gün kabul edilmek suretiyle hesap yapılması gerekirken, Mahkemece, bu maddi ve
hukuki olgular dikkate alınmaksızın, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi
isabetsiz olmuştur."denilerek kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Bozma İlamı Sonrası Mahkeme Kararı
Mahkemenin 18.07.2018 tarih ve 2017/56 -2018/431 Esas ve Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile
davacının davalı bakanlığa bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde tam gün-tam süreli olarak 09.12.1998-
26.12.2008 tarihleri arasında hizmet akdi ile toplam 3.683 gün çalıştığı, bu hizmetlerinin 2.399 gününün
davalı Kuruma bildirildiği, bildirilmeyen 1.284 günlük hizmetin davalı Kuruma bildirilmesi gerektiğinin
tespitine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde
bulunmuştur.
2.Dairece 04.03.2021 tarih ve 2020/5341 -2021/2738 Esas ve Karar sayılı ilamı ile "somut olayda, bozma
ilamında 7,5 saatlik çalışma süresinin 1 gün kabul edilmek suretiyle eksik gün hizmet sürelerinin
hesaplanması ve Mahkemece 29.01.2008 dava tarihine kadar tespit kararı verilmesi gerekirken, dava tarihi
aşılmak suretiyle 26.12.2008 tarihine kadar tespit kararı verilmesi ve davalı işyerinde işe giriş tarihi
09.12.1988 olduğu halde kısa ve gerekçeli kararda bu tarihin sehven 09.12.1998 olarak yazılması gerektiği
açıkça belirtildiği halde Mahkemece hatalı değerlendirme neticesi yine aynı şekilde hüküm kurulduğu
anlaşılmaktadır. Buna göre Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme artık
bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Bu nedenle; davacı temyizi de olmadığı göz önünde bulundurularak dava konusu dönemlere ilişkin ders ve
yoklama defterleri, ücret bordroları getirtilmeli, bu tür belgelerde noksanlık varsa bunun nedeni araştırılmalı,
hüküm altına alınan süreler yönünden davacının resmi belgelerde belirtilen ders saatlerinden sonra kursta
kalmasının haklı bir gerekçesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, resmi kayıtların aksinin tanık delili ile
kanıtlanamayacağı göz önünde bulundurulmalı, dosyada yer alan puantaj kayıtları ve ücret belgeleri de
dikkate alınarak 7,5 saatlik çalışma 1 gün kabul edilmek suretiyle yeniden bilirkişi tarafından hesaplama
yapılarak buna göre davacının Kuruma eksik bildirilen hizmeti olup olmadığı tespit edilerek varılacak sonuç
uyarınca bir karar verilmeli ve talep sonu dava tarihi olan 29.01.2008 ile sınırlı tutulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ve
araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.."
denilmek suretiyle Mahkemece verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda dava konusu dönemlere ilişkin ders ve
yoklama defterleri, ücret bordroları dosya içerisine alınmış, dosya kapsamında ders saatlerinden sonra
davacının kursta kalmasının haklı bir gerekçesinin bulunmadığı tespit edilmiş, resmi kayıtların aksinin tanık
delili ile kanıtlanamayacağı göz önüne alınarak davacının çalışmasının kısmi süreli olduğu, bu doğrultuda
dosyada yer alan puantaj kayıtları ve ücret belgeleri de dikkate alınarak 7,5 saatlik çalışma 1 gün kabul
edilmesi gerektiği, bu açıklamalar doğrultusunda davacının 09.12.1988-16.05.1996 döneminde hizmet
cetvelinde yazılı kazançlar üzerinden “11164.21” sicil numaralı “Çüngüş Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü”
unvanlı işyerinde çalıştığı, bu devrede eksik hizmet günü bildirimi bulunmadığı, 01.10.1996-29.01.2008
döneminde ise aldırılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının hizmet cetvelinde yazılı kazançlar
üzerinden “13516.21” sicil numaralı “Diyarbakır Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu” unvanlı
işyerinde kısmi süreli olarak çalıştığı, çalıştığı dönem içerinde;1998/01. dönemde 41 günlük hizmetinin 1
günü, 1998/02. dönemde 51 günlük hizmetinin 2 günü, 1998/03. dönemde 42 günlük hizmetinin 1 günü,
1999/01. dönemde 71 günlük hizmetinin 3 günü, 1999/02. dönemde 66 günlük hizmetinin 3 günü,
2000/01. dönemde 82 günlük hizmetinin 3 günü, 2000/02. dönemde 46 günlük hizmetinin 2 günü,
2000/03. dönemde 56 günlük hizmetinin 3 günü olmak üzere toplam 18 günlük hizmetinin Kuruma
bildirilmediği, bildirilmeyen 18 günlük hizmetin Kuruma bildirilmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin
talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; bozma gereklerinin yerine getirilmediği, talep edilen
dönemler açısından hak düşürücü sürenin geçtiği, davacının talep tarihleri içerisinde dava dışı işyerinden
bildirimleri olduğu belirtilerek kararın bozulması istenmiştir.
2.Davalı Kurum vekili temyiz başvuru dilekçesinde; kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu,
davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığı, Kurumun davalı değil fer'i müdahil olması gerektiği belirtilerek
kararın bozulması istenmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına
devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve
dokuzuncu fıkraları ile 439'uncu maddesinin ikinci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 tarihinde
yürürlüğe giren 86 ıncı maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası
atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk
kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf
yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân
hulummadığı anlacılmakla' davalılar vekillerinin temviz dilekrelerinde ileri cürülan nedenler kararın
a m gg nan Şer e — e ağ a eker! RM a m a
bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan
kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
11.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5523.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5523E. , 2024/8296K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2172 E., 2023/1878K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tarsus 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/44 E., 2021/48 K.
Taraflar arasındaki Kurum işlemi iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvrunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, 30.08.2019 tarihinde kızı Hatice'den dolayı aldığı maaşının kesildiğini, davacının kızı ...'den
aldığı aylığın yeniden tahsisine, gelirin kesildiği tarihten itibaren yasal gecikme faiziyle birlikte davacıya
ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı hakkında yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu
beyan ederek davanın reddine karar yerilmesini arz ve talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvurusunda; kurulan hükmün hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, istinaf
incelemesi neticesinde verilen kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmalarına,
dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde isabetsizlik
görülmemesine göre HMK'nın 355 inci maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmayan
Mahkeme hükmünün yerinde olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf
isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; isinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aylığın iptaline dair Kurum işlemi iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 66 ve 69 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5597.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5597E. , 2024/8367K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1019 E., 2024/80 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/137 E., 2023/181kK.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.03.1999-22.12.1999 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
ama!
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5632.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5632E. , 2024/8402K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/71 E., 2024/84 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda,
Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kabulüne
karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulü ile
incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor
dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı Kurum vekili dava dilekçesi ile Kurum sigortalısı ... ... 'ın 13.12.2004 tarihinde davalı Tasfiye
Halinde ... Tekstil Boya San Tic. Ltd. Şti. ait iş yerinde iplik boyama makinesine kolunu kaptırarak geçirdiği
iş kazası neticesinde vefat ettiğini, müteveffanın hak sahibine bağlanan gelirden “o75'ine karşılık gelen
tutarın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Birleşen davada; davalı işveren ... Tekstil yanında çalışan, işçi sigortalı ... ... 'ın 13.12.2004 tarihinde
kolunu makineye kaptırma şeklinde geçirdiği iş kazası neticesi vefat ettiğini, Kurum tarafından sigortalının
hak sahiplerine 21.445,19 TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, iş bu ödemelerle oluşan Kurum
zararının bir kısmının Bakırköy 16. İş Mahkemesinin 2021/71 E. sayılı dosyasıyla davalılardan rücuen talep
edildiğini, öncelikle bağlantılı olmaları nedeniyle, yargılama ekonomisi açısından iş bu dosyanın tensip
zaptıyla Bakırköy 16. İş Mahkemesinin 2021/71 Esas sayılı derdest dosyasıyla ivedilikle birleştirilmesini,
ekte sunulan kusur raporu uyarınca fazlaya ilişkin talep, dava arttırım hakları saklı kalmak üzere Kurum
zararından olan, 1.340,32 TL İPSD'nin 23.01.2012 gelir onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle
müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak ayrı ayrı tebliğ edilmiş, taraf teşkili tamamlanmıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.10.2015 tarihli ve 2012/422 E. 2015/329 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar
verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.12.2020 tarihli ve 2020/9451 E., 2020/7802 K. sayılı kararı ile
Mahkemece 5510 sayılı Kanun'un 9 ve 10 uncu madde koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmeksizin yazılı
şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesine dayalı olarak karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar;
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne,
BA pan aa. »”— iy İV Sl ml MSS İL. Am 4 MAN SS .. Sas ML mai mm nal
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar;
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne,
20.675,32 TL Kurum alacağının tahsis onay tarihi olan 23.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal
faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Kuruma verilmesine, davalı ...
tarafından yapılan ödemelerin infaz aşamasında gözetilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı ... vekilleri
tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; işverenin 90100 kusuru üzerinden değerlendirme
yapılması gerektiğini, Mahkeme kararının hatalı olduğunu, hükme esas alınan kusur raporunun eksik
olduğunu, hüküm kurmaya yeterli olmadığını beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleşen dava yönünden derdestlik dava şartı gözetilerek,
davanın reddi yerine kabulüne yönelik karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, zaman aşımı
itirazlarının dikkate alınmadığını, Mahkemenin yapılan ödemeler yönünden infaz aşamasına gözetilmesine
yönelik karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2. Ilgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına
devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci
maddesinin 7, 8, 9 uncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrası, 506 sayılı Kanun'un 9, 10 ve 26 ncı
maddeleridir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin
2 nci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk
kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf
yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân
bulunmadığı anlaşılmakla davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen
nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Kurum ve davalı ... vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna
uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5674.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5674E. , 2024/8368K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3271 €E., 2024/669 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/5 E., 2023/115K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.02.1995-30.05.1995 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı, davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
ama!
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5594.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5594E. , 2024/8366K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1029 E., 2024/103 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/367 E., 2023/167 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 15 Mart 1993-14 Temmuz 1996 (çıraklık) ve 15 Temmuz
1996-1 Mayıs 2000 (işçi) tarihleri arasında davalıya ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
ama!
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|
2024_5818.pdf | 10. Hukuk Dairesi 2024/5818E. , 2024/8370K.
o
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/473 E., 2024/567 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ulus Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2023/32 E., 2023/167 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan
reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer
usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.02.1999-07.03.2000 tarihleri
arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir
durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin
reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
ama!
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep
etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370
ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer
alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa
uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve
ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz
dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
|