file_name
stringlengths
10
17
text
stringlengths
739
42.9k
2024_4488.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/3318E. , 2024/8355K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/17 E., 2024/60 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/302 E., 2023/218 K. Taraflar arasındaki sigorta başlangıcı tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 23.09.1996-23.09.1998 eğitim döneminde 1 gün çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 23.09.1996 olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı Bakanlık, davanın reddini talep etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini, sigorta sicil kartının bulunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri m gede a8... *.ae. e gen... e. a. eş. .e se. ge Wee A AA AML MM AL İL Am m a. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, sigorta başlangıcı tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ve 108 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5452.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5452E. , 2024/5195K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/424 E., 2024/571 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Giresun İş Mahkemesi SAYISI : 2021/103 E., 2023/4K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 08.01.1980 - 04.03.1982 tarihleri arasında davalıya ait... - Türkmenoğlu İnşaat ve Tercüme Bürosu isimli işyerinde, işyerinin Giresunda bulunan inşaatında, kalıp ve tuğla-briket ustası olarak çalıştığı, davalı tarafından işe giriş bildirgesinin 07.09.1982 tarihinde verildiği, işe giriş tarihi olarak bildirilen 07.09.1982 tarihinde davacının askerliğini yaptığı, bu nedenle işveren tarafından bildirilen tarihin doğruyu yansıtmadığı iddiasıyla davacının 08.01.1980 - 04.03.1982 tarihleri arasında davalıya ait ...-Türkmenoğlu İnşaat ve Tercüme Bürosu isimli işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II.CEVAP 1.Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı, Kurum tarafından işlemlerin resmi kayıt ve belgeler nazara alınarak yapıldığı ve usulüne uygun olduğu, davacının aksi yönde iddiasını her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı deliller ile ispat etmesi gerektiği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, davacının 04.03.1982 tarihinde askere gittiği, işe giriş bildirgesinin ise 31.03.1982 tarihinde Kuruma verildiği, askere giden kişinin askere gittikten sonra işe giriş bildirgesinin verilmesinin mümkün olmadığı, işe giriş bildirgesindeki tarihte oynama yapıldığı, geçersiz olan belgeye dayalı olarak dava açıldığı savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi tarafından; iş yerinin dava konusu tarihlerde Kanun kapsamında olduğu, davacının uzun vade hizmet döküm cetveline göre ilk hizmet bildiriminin 02/1984 döneminde yapıldığı, dava konusu dönemde başka iş yerinden bildirim olmadığı, işveren tarafından verilen belgede davacının 15.09.1981 - 20.02.1982 tarihleri arasında davalı işyerinde tuğla ve pirket ustası olarak çalıştığının belirtildiği, davacının 04.03.1982 - 04.11.1983 tarihleri arasında askerde olduğu, davacının isticvap beyanında kendisiyle çalıştığını beyan ettiği ve dönem bordro tanıkları arasından re'sen tespit edilen ... tarafından davacının yaptığı işin ve yaptığı işe bağlı olarak inşaatta çalıştığı aşamanın tanımlandığı, davacının askere gidene kadar 8-9 ay davalı işyerinde çalıştığının beyan edildiği, yine 01/1982 döneminde hizmet bildirimi yapılan bordro tanığı ... tarafından davacıyla birlikte çalışıldığının, davacının da kendisiyle aynı işi yaptığının beyan edildiği, kendisi 1981 yılında Mart/Nisan aylarında işe başladığında davacının çalışmadığını, davacıyla 7-8 ay çalıştıklarını beyan ettiği, davacıyı tanımadığını beyan eden tanıkların yapılan işin inşaat işi olması ve A a NY a a a YY a VE VVE m edildiği, kendisi 1981 yılında Mart/Nisan aylarında işe başladığında davacının çalışmadığını, davacıyla 7-8 ay çalıştıklarını beyan ettiği, davacıyı tanımadığını beyan eden tanıkların yapılan işin inşaat işi olması ve inşaatın farklı kademelerinde çalışmış olmaları nedeniyle davacıyı tanımadıklarını beyan etmelerinin makul gerekçeye dayandığı, SGK tarafından davacının sicil numarasının 1982 yılının serilerinden olduğu bildirilmişse de bildirgenin Kurum kayıtlarına intikal tarihi nedeniyle 1982 yılının serisine ait olduğu, davalı tarafından verilen çalışma tarihlerini gösterir belge, tanık beyanları, davacının bildirgede yazılı tarihte askerde olması ve yukarıda açıklanan giriş bildirgesine dair çelişkili hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının askere gidene kadarki süreçte 8 ay davalı işyerinde çalıştığının ispat edildiği, talep tarihi askere sevk tarihi olan 04.03.1982 tarihi ise de askere gitmeden önce davacının işten ayrılmış olacağı, bu nedenle işveren tarafından verilen belgede yazılı 20.02.1982 tarihinin 04.03.1982 askere sevk tarihine göre kabul edilebilir olduğu, bu tarihten geriye doğru tanık beyanlarına göre 8 aylık süre hesaplandığında 20.06.1981 tarihine ulaşıldığı dikkate alınarak davacının 20.06.1981 - 20.02.1982 tarihleri arasında çalıştığının ispat edilebildiği değerlendiriliği, davacının doğum tarihi 12.04.1962 olup kabulüne karar verilen tarihlerde 18 yaşını ikmal etmiş olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2801012748443 sigorta sicil numaralı davacının davalı adına kayıtlı 0006361 028 sicil sayılı iş yerinde 20.06.1981 - 20.02.1982 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak, sürekli ve kesintisiz şekilde, ayda 30 gün üzerinden, asgari ücretle çalıştığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili istinaf yoluna başvurmuşlardır. B.İstinaf Sebepleri: 1.Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; süresi dahilinde açılmayan işbu davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından ve davalı tarafın cevap dilekçesinden de görüldüğü üzere davacının davalı iş yerinde ücret karşılığı çalışmasının bulunmadığı, ayrıca Kurum kayıtlarında da böyle bir çalışmanın olmadığı, iş yerinin gerçekten var olup olmadığının kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığının belirlenmesi, çalışma olgusunun şüphe yaratmayacak şekilde nitelikli delil ve belgelere dayandırılması gerektiği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya ait Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi dikkatle incelendiğinde, sigortalının işe alındığı tarihi üzerinde oynama yapılmış olduğu ve yazılı tarihin 07.09.1981 - 07.09.1982 - 07.02.1980 tarihleri ile benzerlik gösterdiği, belirtilen belge düzenlendiği yıl gereği el yazısı ile düzenlendiğinden tahrifata müsait olup tarihlerin sonradan değiştirildiğinin açık olduğu, dolayısıyla belirtilen işe giriş bildirgesinin karara gerekçe olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği, davacının 1980 tarihinde davalıya ait iş yerinde çalışmaya başladığı, davalı tarafından durumun SGK'ya bildirilmediği, sonrasında yapılan bildirgedeki işe giriş tarihi olan 07.09.1982 tarihinde davacının askerde olduğu, davalı işverenin davacıya bonservis verdiği, bonserviste yazılı işe giriş tarihinin 15.09.1981, işten ayrılış tarihinin 20.02.1982 olduğu, davacının 08.01.1980 tarihinden askere gitme tarihi olan 04.03.1982 tarihine kadar bilfiil davalı işverenin inşaatlarında çalıştığı, bu durumun tanık ...'in beyanlarından ve dosyaya ibraz ettiği 18.08.1982 tarihli bordrodan da anlaşılacağı, tanık ...'nın belirtmiş olduğu tarihler arası 1982 yılından bir sene sonra 1983 tarihinde davacının işe başladığı iddiası gerçeğe aykırı olduğu, davacının bahsi geçen tarihte askerde bulunduğu, davacının, davalı işverene ait inşaatlarda çalıştığı, inşaatların gerekçeli kararda belirtilen 8 aylık sürede tamamlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bir başka işçi tarafından aynı davalı işveren aleyhine açılan ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen davadaki kayıtlar gereğince, davalı işyerinin uyuşmazlık konusu dönemde Kanun kapsamında olduğuna ve davacı hakkında düzenlenen işe giriş bildirgesinde tahrifat yapıldığına dair Yerel Mahkemece yapılan tespitin yerinde olduğu , dinlenen bordro tanıkları ... ve ...'nun, davacının askere gitmeden önceki dönemde 7- 8 ay çalıştığına dair beyanları ile davacının çalışmasının ve hizmet ilişkisinin doğrulandığı, tespitine karar verilen hizmet başlangıç tarihinin, davacının askerlik yaptığı süreler , tanık beyanları ve dosyadaki diğer delillerle uyumlu olduğu, davacının tespitine karar verilen dönemde başka işyerinde çalışmasının bulunmadığı dikkate alındığında kurulan hükme ilişkin mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, davacının 08.01.1980 - 04.03.1982 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 1. 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Dava şartları" başlıklı 114 üncü maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir: "Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır." 2. 6100 sayılı Kanunu'nun "Dava şartlarının incelenmesi" başlıklı 115 inci maddesinin ilgili ilk iki fıkrası şöyledir: "(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." 3. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 31.05.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 7 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, anılan Kanunun yürürlük tarihine kadar 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanun'un Geçici 20 nci maddesine göre oluşturulan sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet sürelerinin tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirileceği ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun'un mülga 2, 6 ve 79 uncu maddeleridir. 4. 506 sayılı Kanun'un mülga 2 inci maddesinin 1 inci fıkrası şöyledir: "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar." 5. 506 sayılı Kanun'un mülga 6 inci maddesi şöyledir: "Çalıştırılanlar, işe alınmalariyle kendiliğinden 'Sigortalı' olurlar. / Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri sigortalının işe alındığı tarihten başlar. / Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. / Sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamaz.." 6. 506 sayılı Kanun'un mülga 79 uncu maddesinin ilgili fıkrası şöyledir: ",.. Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 (10 yıl 01/06/1994 tarih ve 3995 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile 5 yıl olarak değiştirilmiştir) yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır..." 3. Değerlendirme 1 506 cayılı Kanıın kancamında ciaortalılık niteliği anılan Kanıınıım 2 nri maddecine aöre hizmet akdinin Le e m kurulması ve 6 ncı maddesi gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. m, m İN ae e me e e mn a, a m yl 2. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkını kanunda belirtilen sürede kullanmaması halinde hakkın sona ermesine neden olur. Hak düşürücü süre dava şartı olup 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesi uyarınca hâkim tarafından re'sen gözetilir. Bir başka deyişle Mahkeme davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı gibi taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. 3. 506 sayılı Kanun'un mülga 79 uncu maddesi uyarınca Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanun'un kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. 4. Bir başka anlatımla sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi veya çalışmaların Kurum tarafından tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır. 5. Somut olayda, dava 20.04.2021 tarihinde açılmıştır. Davacının davalıya ait bina inşaatı iş yerinden işe giriş bildirgesinin fer'i müdahil Kurum kayıtlarına intikal tarihi 31.03.1982 olup düzeltilmiş işe giriş tarihi 07.09.1982'dir. Ne var ki davacı 04.03.1982 tarihinde askerlik için sevk edilmiş ve 04.11.1983 tarihinde terhis edilmiş olduğundan askerde olduğu 07.09.1982 tarihinde fiilen çalışması mümkün değildir. İşe giriş bildirgesindeki kazıntı, silinti ve düzeltme öncesinde yazılı tarih okunamadığından anılan işe giriş bildirgesine hukuki değer verilemez. Davalı işverene ait işyerinden davacının herhangi bir sigortalı hizmet bildirimi de yapılmamıştır. Dolayısıyla talep sonu olan 04.03.1982 tarihi esas alındığında 31.12.1982 tarihinden başlayan hak düşürücü sürenin dava tarihi olan 20.04.2021 tarihi itibariyle fazlasıyla geçtiği belirgindir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5168.pdf
9. Hukuk Dairesi 2024/5168E. , 2024/10452K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/286 E., 2024/295 K. KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/69 E., 2023/286 K. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; 15.12.2020 imza tarihli ve 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ve bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayrıca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin ve mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir. Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5170.pdf
9. Hukuk Dairesi 2024/5170E. , 2024/10453K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/506 E., 2024/300 K. KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/61 E., 2023/358 K. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük, 15.12.2020 imza tarihli toplu iş sözleşmesinin ve bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayırca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin ve mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir. Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4960.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4960E. , 2024/9046K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/248 E., 2024/380 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu İş Mahkemesi SAYISI : 2019/524 E., 2021/347 K. Taraflar arasındaki sigortalılık başlangıcının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Mudurnu Orman İşletme Müdürlüğü ünvanlı işyerinde 27.03.1986 tarihinden itibaren bir süre çalıştığını, davacının çalışmasına ilişkin puantaj kayıtlarının mevcut olduğunu, müvekkilinin davalı Kuruma başvurarak Orman İşletme Müdürlüğü'ndeki çalışmasının sigorta başlangıç tarihi olarak düzeltilmesini talep ettiğini, ancak işe giriş bildirgesi verilmediğinden dolayı talebin reddine karar verildiğini, müvekkilinin ilgili tarihte fiilen çalıştığının işverenin puantaj kayıtları ile sabit olduğunu belirterek davacının Mudurnu Orman İşletme Müdürlüğü bünyesinde 27.03.1986 tarihinde çalıştığının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurum kayıtlarının resmi belge niteliğinde olduğunu, Kurum kayıtlarında görülmeyen hizmetin varlığının kanıtlanmasının ancak aynı güçteki deliller ile mümkün olduğunu, davanın süresi içerisinde açılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 27.03.1986 tarihli hizmetinin tespiti talebi doğrultusunda dosya içerisine celp edilen belgelerden davacı adına bu tarihle ile ilgili Sosyal Güvenlik Kurumuna işe giriş bildirgesi verilmediği, Sosyal Güvenlik kayıtlarına göre, davacının sigortalı hizmeti bulunmadığı gibi davacı adına herhangi bir sigorta primi kesintisinin de yapılmadığı ve haliyle 1986 yılında kuruma davacı adına anılı yönetmelikte belirtilen sayılan belgelerden herhangi birisi verilmediği için zamanaşımını kesen bir durumunda söz konusu olmadığı, hizmetin geçtiği 1986 yılı sonundan, dava tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği anlaşılmakla açılan davanın reddine karar karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacının uzun yıllar Mudurnu Orman İşletmesinde çalıştığı sabit olmasına rağmen davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dinlenen bordro tanıklarıyla birlikte aynı dönemlerde işçi olarak Mudurnu Orman İşletmesi'nde fiili olarak çalıştığı, puantaj kayıtlarının Mudurnu ML b an... 20 au. MM BB... emele amam MMS ln MİLA... MALLA. Mm * 4 4... 081.9. rağmen davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dinlenen bordro tanıklarıyla birlikte aynı dönemlerde işçi olarak Mudurnu Orman İşletmesi'nde fiili olarak çalıştığı, puantaj kayıtlarının Mudurnu Orman İşletmesi tarafından tutulduğu, işçilerin çalışırken emir ve talimatları Mudurnu Orman İşletmesi'nin çalışanlarından aldığı, maaşların Mudurnu Orman İşletmesi tarafından ödendiği hususlarının dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğunu, davacının çalıştığı Mudurnu Orman İşletmesi, kamu kurumu olup, tutulan puantaj kayıtları davacının fiilen çalıştığını gösterir belge olduğunu, davacının fiili çalışması kurum belgeleri ile sabit olup hak düşürücü sürenin kesildiğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu hizmetlerinin geçtiği Yıl sonu olan 31.12.1986 tarihinden dava tarihi olan 27.11.2019 tarihine kadar hak düşürücü süre fazlası ile geçmiş olup davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesi usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği gerekçesine dayalı olarak esastan ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının sigorta başlangıcının 27.03.1986 olduğuna ilişkin tespit istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile mülga 506 sayılı Kanun'un ve 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5133.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5133E. , 2024/9050K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/2482 E., 2024/229 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 2. İş Mahkemesi SAYISI : 2018/60 E., 2021/245 K. Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 2011 yılının Ağustos ayından 10 Ocak 2018 tarihine kadar ...'e ait . İlçesi ... Köyü'ndeki arazilerin ekim, biçim, tahsilat ve diğer sair işlerini takip ettiğini, 10.01.2018 tarihinde davalının, hiçbir gerekçe sunmaksızın müvekkilini işten çıkarıldığını, müvekkilinin çalıştığı son yılda sigortasız olarak 5.000 TL maaşla çalıştığından bahisle, davacı müvekkilinin davalı iş yerindeki işe başlama tarihinin 01.08.2011 olarak tespiti ile bu tarihten 10.01.2018 tarihine kadar geçen sürede prime esas kazancının tespiti ile tahakkuk edecek primlerin davalı işverence ödenmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkilinin yanında hiçbir şekilde çalışması olmadığını, müvekkilini hileli yollarla borçlandırarak zarara uğrattığını ve bu hususun müvekkili tarafından tespit edilip dava açılması sonrasında da eldeki davayı müvekkilini yıldırmak için açtığını, davacının tüm iddialarının gerçek dışı olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davacının Adana'da hiçbir zaman ikamet etmediğini, hizmetinin geçtiğini iddia ettiği tarihten bu güne değin aralıksız olarak Gaziantep'te mernis adresine sahip olduğunu, sırf bu hususun bile davacı iddialarının sahteliğini kanıtladığını, davacının tüm aile ilişkilerinin olduğu yerin Gaziantep ili olduğunu, kaldı ki müvekkilinin hiçbir zaman Türkiye'de bir işletmesi olmadığı gibi kesinlikle adam çalıştıracak ölçüde de bir iş faaliyeti içinde olmadığını, müvekkilinin uzun yıllardan beri İsviçre'de yaşadığını, davacının, çalıştığını iddia ettiği yıllara ait müvekkili tarafından arazilerinin kiralandığına dair Adana 6. Noterliğinin 14.08.2015 tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, davacının bu arazileri işletme, çalışma vs. gibi bir vasfı ve niteliği olmadığı gibi belirtilen arazilerin davacının çalışmasını gerektirecek büyüklükteki tarım arazileri de olmadığını, bu davaların 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, müvekkilinin yurt dışında yaşaması sebebiyle almış olduğu tarlayı kiraya verdiğini ve bu ekim, biçim işiyle ve geliriyle kiraya verdiği kişinin ilgilendiğini, davacının müvekkilinin yeğeni olup müvekkilinin yurt dışında olması sebebiyle bir takım banka işlerine yardımcı olduğunu, fakat müvekkilinin iyi niyetini suistimal ettiğini, müvekkilini dolandırdığını, bununla ilgili olarak Adana Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. 2. Fer'i müdahil Kurum tarafından davaya cevap verilmemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, davalı tarafından verilen vekaletten dolayı Adana'da davalının iş ve işlemlerini yürüttüğü ve Gaziantep'den ... Köyü'ne gelip gitme zamanlarının kendi serbest iradesine dayandığı ve kendisinin karar verdiği, yurt dışında yaşayan davalıdan UY. AR İLİ" As LİLİ İML MM a a a rr ş>şşğyyş şçşçşçşyşş şşşşşşj yy | vekaletten dolayı Adana'da davalının iş ve işlemlerini yürüttüğü ve Gaziantep'den ... Köyü'ne gelip gitme zamanlarının kendi serbest iradesine dayandığı ve kendisinin karar verdiği, yurt dışında yaşayan davalıdan bağımsız hareket edebildiği kanaatine ulaşılarak, davacının, söz konusu iş görmelerinin iş sözleşmesine değil vekalet ilişkisine dayalı olması sebebiyle davacının, sigortalılık niteliğini kazanmasının mümkün olmadığı ve davacının sigortalı sayılamayacağından tespitine karar verilecek bildirimsiz sigortalılık süresinin söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılarak davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme dosyasında mevcut bilirkişi CD çözümleme raporu incelendiğinde tam bir işçi veya işveren vekili şartlarının oluştuğunu, emir ve talimat çerçevesinde hareket edildiğinin ortaya çıkacağını, belge ve fotoğrafların dikkate alınmadan davalı tarafın yorum ve beyanlarının dikkate alınarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisi olduğu, bağımlılık unsuru olmadığı, davacının kendi nam ve hesabına çalıştığı, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 01.08.2011 - 10.01.2018 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti ile prime esas kazancının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5195.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5195E. , 2024/9094K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi SAYISI : 2022/390 E., 2023/789 K. KARAR : Kabul Taraflar arasındaki hizmet tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; tanıklardan ...,...,...,... ve... tarafındna açılan hizmet tespiti davalarına ilişkin gerekçeli karar ve dava dilekçelerinin ayrıca tanıklar ...,...ve...'a ait hizmet cetvellerinin celbi gerekmektedir. Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren İlk Derece Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5167.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5167E. , 2024/8743K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2744 E., 2023/2902 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2018/424 E., 2023/182 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait İnönü Cad. No:795 ...- ... adresinde kurulu... ve Dayanıklı Tüketim Malları Satış Mağazası işyerinde (... ünvanlı) 01.11.1999 tarihinde satış elemanı olarak çalışmaya başladığını, ancak çalışmasının işverence geç bildirildiğini ve sigortasının 28.06.2006 tarihinde başlatıldığını, davalı şirketin Mayıs 2016 yılında tür değiştirdiğini, limited şirketten anonim şirkete dönüştüğünü, müvekkilinin sigortalı gösterilmediği dönemde, ... ünvanlı Şubede (mağazada) çalıştığını, müvekkilinin 01.11.1999 tarihinden sigortalı olarak bildirildiği 28.06.2006 tarihine kadar şirkette çalıştığının tanıklar ve sunulacak diğer belgelerle kanıtlanacağını, müvekkilinin 01.11.1999-28.06.2006 tarihleri arasında davalı şirket nezdindeki hizmetinin ve sigortalılığının hükmen tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde; davayı kabul ettiklerini, davacının dava konusu dönemde fiili ve gerçek çalışması bulunduğunu, ancak o tarih itibariyle bazı zaruretler dolayısıyla davacının sigortasının geç yapıldığını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2. Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurumun davalı yanında feri müdahil olarak kabul edilmesini talep ettiklerini, ... kızı, Gürcistan 24.07.1959 doğumlu davacının s.s. no.su ... olup, ilk işe giriş tarihinin 28.06.2006 olduğunu, davacıya tahsis talebine istinaden Kurumca 01.06.2017 tarihinden itibaren 42200243911 tahsis no.su ile yaşlılık aylığı bağlandığını, bu nedenle davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davalı ... ... ve Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ne ait ev eşyaları ticareti mahiyetli işyerinin Mustafa Kemal Bul. No: 31/B.../... adresinde bulunduğunu, ... sicil sayılı dosyada işlem gördüğünü, 14.09.2000 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığını ve halen faal olduğunu, davacının bu işyerinden 28.06.2006-31.12.2010 tarihleri arasında bildirimlerinin yapıldığını, davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından imzalı olan ve imzaya itiraz içermeyen yazılı delillerde yer alan sürelerin davacıyı bağlayacağı, taraflarca imzalanmış, sahteliği iddia edilmemiş 28.06.2006 tarihli işe giriş bildirgesinin varlığı karşısında tanık beyanlarına göre davacının hizmetinin hesaplanamayacağı, ayrıca davacının tahsis dosyası içeriğinden; Gürcistan Çalışma, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Kuruma muhatap 10.07.2017 tarihli yazısı ve eklerinden; davacının Gürcistan'da 01.11.1976 - 01.08.1977, 04.06.1980 - 29.09.1981, 04.06.1990 - 01.11.2005, 01.01.2006 - Sosyal Güvenlik Bakanlığının Kuruma muhatap 10.07.2017 tarihli yazısı ve eklerinden; davacının Gürcistan'da 01.11.1976 - 01.08.1977, 04.06.1980 - 29.09.1981, 04.06.1990 - 01.11.2005, 01.01.2006 - 31.12.2008 yılları arasında 20 yıl 9 ay —- 6341 gün çalıştığının bildirildiği, bu kapsamda davacının Gürcistan'da 1999 yılında 307 gün, 2000 yılında 308 gün, 2001 yılında 308 gün, 2002 yılında 307 gün, 2003 yılında 307 gün, 2004 yılında 308 gün, 2005 yılında 284 gün, 2006 yılında 307 gün çalışması bulunduğunun belgelendirildiği, davacının da bu çalışmalarını 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanmak istediğini işbu dava açılmadan önce Kurumdan talep ettiği, talebinin reddi üzerine de işbu dava ile aynı tarihte ... 12. İş Mahkemesinin 2018/425 Esasına kayden Kurum işleminin iptali istemli dava ikame ettiği, ... 12. İş Mahkemesi'nin 2018/425 Esas sayılı dosyası kapsamındaki dava dilekçesinde; davacının 28.06.2006 tarihinde SGK'ya tabi sigortalı olduğunun ve Gürcistan'daki çalışmalarını belgelendirdiğinin belirtildiği görüldüğünden, talep edilen tarih aralığında davacının davalı şirkette çalışmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde; çalışma iddiasının ispat edildiğini, müvekkilinin hizmet tespiti istenen dönemde Gürcistan'da da çalışmasının görünmesinin sonuca etkili olmadığını, Gürcistan devletinin kayıtlarına itibar edilemeyeceğini, tanık anlatımları ile müvekkilinin çalışmasının sabit hale geldiğini, yurda giriş çıkış tarihlerinin araştırılmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... 1. İş Mahkemesi'nin, 25.05.2023 tarihli, 2018/424 E, 2023/182 K. sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenleri eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 01.11.1999-28.06.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370 ve 371 inci maddeleri, mülga 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5247.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5247E. , 2024/8806K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1824 E., 2024/40 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/240 E., 2022/176K. Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 29.12.2017 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, davacının yurt dışı borçlanmasının 29.12.2017 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti ile aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. C Gerekre bebekli bilki bilki Hk kikikbekllk- balikkbe- kii ikkikikiidiikeiikbkellkiniiii kilimi öyhekiikekdekikizebeilindnekiekikkiiiiek” dainekiki C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2-5510 sayılı Kanun'un 42., 3201 sayılı Kanun'un 4., 5. ve Geçici 9. maddesi hükümleri. 5510 sayılı Kanun'un "Bildirim" başlıklı 42. maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini, 3- 3201 sayılı Kanundan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine, borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir. Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506 sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir. Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise, dava yeni borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir. Diğer bir olasılık da,Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 -6 ay) eklenmeli; sie manma' Üfunmm ann Ünememesı naz Üsmelinimmlenm Sülemenmm 5 wanliir <alimam Erme mnnimmensmn sisman alime İfenmaeumuun Bİ, Mavginii RU YITU YUyvYuUlu Li UYG Y GUŞUnk JUN İYON. ULU Şi UY Yu yin Ul yuilu başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır. 3.Değerlendirme İnceleme konusu davada, davacının 29.12.2017 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 01.03.2018 tarihli yazı ile eksik belge talep ettiği, davacının sunduğu belgelerin ise süresinde sunulmadığı gerekçesi ile borçlanmanın iptal edildiğini yeniden borçlanma talebinde bulunması gerektiğini bildirdiği, eldeki davanın ise 12.04.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 29.12.2017 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, süreli olan bu borçlanma işlemini başlattığı halde makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 12.04.2021 tarihinde açmıştır. Makul süre geçtiğine göre davacı sigortalının 29.12.2017 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz hale gelmiştir. Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının kusurlu bulunduğu açıktır. Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek, davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 12.04.2021 tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. VI.KARAR Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Peşin yatırılan temyiz giderinin ilgilisine iadesine, 19.09.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2024_5373.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5373E. , 2024/8748K. . "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/127 E., 2024/203 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/21 E., 2023/347 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.05.1998 tarihinde haber spikeri ve program müdürü, genel yayın yönetmeni olarak davalıya ait iş yerinde çalışmaya başladığını ve bu çalışmasını 03.06.2004 tarihine kadar sürdürdüğünü, müvekkil davalı şirkette işe giriş tarihinden itibaren ara vermeksizin ve kesintisiz olarak çalışmasına rağmen müvekkilin çalışmasının Kuruma 15.12.2000 tarihinde bildirildiğini, bu tarihten önceki çalışmaları hiç bir şekilde bildirilmediğini, çalışmasının geç bildirilmesi sonucu müvekkilin emekliliğine de yansıyan ve hem yaş hem prim olarak ek külfetler getiren bir duruma maruz kaldığını belirterek davacının 01.05.1998-15.12.2000 tarihleri arasında 506 sayılı ve 5510 sayılı Kanun'lar kapsamında sigortalı olduğunun tespitine ve müvekkil davacının prime esas kazancının aldığı ücret üzerinden Kuruma bildirilmesini gerektiğine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili şirkette 15.12.2000 tarihinde işe girdiği 03.06.2004 tarihine kadar çalışarak bu tarihte işi bıraktığını, davacının müvekkil şirketteki çalışmaları sadece belirtilen tarihler arasında olduğunu, müvekkil tarafından davacının bu çalışmalarının da SGK'ya bildirildiğini, davacının bu tarihler haricinde müvekkil şirkette herhangi bir çalışmasının olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. 2. Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının davasını hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığını, Mahkemenin aksi kanatte olması durumunda Kurum işlemlerinin usul ve kanun'lara uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, tespitini istediği hizmetinin son bulduğu tarihi izleyen yıl başından itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu maddesi hükmüne göre Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerektiğini, Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceğini, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılmasının bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmalarının, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde hak düşürücü süreden söz edilmeyeceğini, gerekli denetimleri yapmanın sigortalının sigortalı hizmetlerinin eksiksiz bildirilmesini sağlamanın Kurum sorumluluğunda olduğunu, dava için hak düşürücü süre dolmadığını ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hakkında istinaf başvurusunda bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği gerekçesine dayalı olarak esastan red kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 01.05.1998-15.12.2000 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370 ve 371 inci maddeleri, mülga 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve Kanun'a uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan Vekili ... ile Üyeler ...,.... ve ...'ün oyları ve oy çokluğuyla, 18.09.2024 tarihinde karar verildi. KARŞI OY Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaların tespitine ilişkin dava şartları, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde belirtilmiştir. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte belirtilen belgelerin işveren tarafından kuruma verilmemiş olması ya da çalışmaların Kurum tarafından saptanmaması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması şeklinde ifade edilmiştir. Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasından kaynaklanmaktadır. Bildirimsiz kalan sigortalı çalışmaların tespiti davalarının, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılabileceği öngörülmüştür. Bu sürenin hak düşürücü bir süre olduğu Yargıtay'ın yerleşmiş, oturmuş görüşlerindendir. 506 sayılı Kanunun 79/1 maddesinde açıkça, işveren tarafından sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiğinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nde, işveren tarafından Kuruma verilmesi gereken belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vs. olarak belirtilmiştir. Bu belgelerden herhangi birinin Kuruma verilmesi veya Kurum tarafından fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Kesintili çalışma halinde de, yukarıda açıklanan hususlar her bir çalışma dönemi açısından geçerli olacaktır. Yönetmelikte belirtilen işe giriş bildirgesinin, sigortalı işe alınır alınmaz düzenlenerek Kuruma verilmesi gerekirken, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, çalışmaya başlandıktan bir süre sonra verildiği sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle işe giriş bildirgesinden önceki çalışmalar, işe giriş bildirgesi sonrasında da kesintisiz olarak devam etmiş ise; başka bir anlatımla blok bir çalışma dönemi varsa bu dönem içerisinde işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesi halinde hak düşürücü süreden söz edilmeyecektir. Zira işe giriş bildirgesi verilmekle sigortalının çalışmasından Kurum haberdar olduğundan, artık gerekli denetimleri yapmak sigortalının sigortalı hizmetlerinin eksiksiz bildirilmesini sağlamak Kurum sorumluluğundadır. Denetim görevini yapmayan Kurum'un kendi kusurundan yaralaması düşünülemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.2.2003 gün ve 2003/21-44- 98, 23.4.2004/21-369- 371 27.2.2008 gün ve 2008/21-163-207, 14.11.2012 gün ve 2012/21-735-795 ve 2017/21-2177-2019/ 836 Esas ve Karar sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir Somut olayda da, davacının çalışmalarının talep edilen dönemde blok halinde geçtiği bir kısım çalışmalarının işe giriş bildirgesinin verildiği 15.12.2000 tarihinden itibaren kuruma bildirildiği, sigortalının işe girişinin bildirildiği tarihten önce 1.5.1998 tarihinden itibaren çalışmalarının kesintisiz olarak devam ettiğinin yani blok çalışmanın mevcut olması halinde hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağından; mahkemece bu dönem yönünden gerekli araştırma yapılmaksızın işe giriş bildirgesinin verilme tarihi öncesinin hak düşürücü süreye uğradığına yönelik kabulü hatalıdır. Kararın eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.
2024_4716.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4716E. , 2024/5547K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2022/1006 E., 2024/200 K. KARAR : Kısmen kabul Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet ve prime esas kazanç tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı 22.08.2005-26.11.2005 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005- 14.12.2015 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin prime esas kazancının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili, davacının davalı işyerinde 26.11.2005 tarihinde fiilen işe başladığını, asgari ücret üzerinden ödeme yapıldığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur. Feri müdahil Kurum vekili, davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, Kurum kayıtlarında geçen sigortalı hizmetlerinin farklı işverenlerce bildirildiğini, taleplere ilişkin Kurumun hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2020 tarihli ve 2019/28 Esas, 2020/555 Karar sayılı kararıyla; davacının davasının kısmen kabulü ile davacının davalı işverene ait işyerinde mobilya doğramacısı- ustabaşı olarak 26.11.2005 ile 14.12.2015 tarihleri arasındaki çalışmalarından dolayı; Kasım 2005- Aralık 2005 dahil aylık Brüt ücretin 907,00 TL, Ocak 2006- Temmuz 2006 dahil Brüt 985,00 TL, Ağustos 2007 -Aralık 2007 dahil Brüt 1.021,00 TL, Ocak 2008- Haziran 2008 dahil Brüt 1.173,00 TL, Temmuz 2008- Aralık 2008 dahil Brüt 1.229,00 TL, Ocak 2009 -Haziran 2009 dahil Brüt 1.284,00 TL, Temmuz 2009- Aralık 2009 dahil Brüt 1.330,00 TL, Ocak 2010- Haziran 2010 dahil Brüt 1.407,00 TL, Temmuz 2010 -Aralık 2010 dahil Brüt 1.490,00 TL, Ocak 2011- Haziran 2011 dahil Brüt 1.537,00 TL, Temmuz 2011- Aralık 2011 dahil Brüt 1.665,00 TL, Ocak 2012- Haziran 2012 dahil Brüt 1.710,00 TL, Temmuz 2012- Aralık 2012 dahil Brüt 1.816,00 TL, Ocak 2013- Haziran 2013 dahil Brüt 1.888,00 TL, Temmuz 2013 -Aralık 2013 dahil Brüt 2.001,00 TL, Ocak 2014 - Haziran 2014 dahil Brüt 2.085,00 TL, Temmuz 2014- Aralık 2014 dahil Brüt 2.303,00 TL, Ocak 2015 - Haziran 2015 dahil Brüt 2.338,00 TL , Temmuz 2015 -Aralık 2015 dahil Brüt 2.621,00 TL aylık ücretle davalı ... yanında çalıştığının tespiti ile prim bildirgelerinin buna göre düzeltilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 22.08.2005 ile 26.11.2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespiti talebinin reddine, dahili davalılar ..., ... Yapı Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ... ... İnşaat Ticaret Limited Şirketi yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildi. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı, davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. — m Aa. Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı, davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 17.05.2022 tarihli ve 2020/1518 Esas, 2022/755 Karar sayılı kararıyla; davacı, davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairemizin 13.10.2022 tarihli,2022/8816 E.,2022/12469 K. kararında; davalı ... Yapı Mal. İnş. Mob. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin ticaret sicil kayıtlarına göre 05.12.2019 tarihinde sicil kaydının terkin edildiğinin anlaşılması nedeniyle, taraf ehliyeti bulunmayan şirket aleyhine karar verilmiş olduğundan, davalı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle şirketin ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kısmen kabulüne, davacının davalı işverene ait işyerinde mobilya doğramacısı- ustabaşı olarak 26.11.2005 ile 14.12.2015 tarihleri arasındaki çalışmalarından dolayı; Kasım 2005- Aralık 2005 dahil aylık Brüt ücretin 907,00 TL, Ocak 2006- Temmuz 2006 dahil Brüt 985,00 TL Ağustos 2007 -Aralık 2007 dahil Brüt 1.021,00 TL, Ocak 2008- Haziran 2008 dahil Brüt 1.173,00 TL Temmuz 2008- Aralık 2008 dahil Brüt 1.229,00 TL, Ocak 2009 -Haziran 2009 dahil Brüt 1.284,00 TLTemmuz 2009- Aralık 2009 dahil Brüt 1.330,00 TL Ocak 2010- Haziran 2010 dahil Brüt 1.407,00 TL, Temmuz 2010 -Aralık 2010 dahil Brüt 1.490,00 TL ,Ocak 2011- Haziran 2011 dahil Brüt 1.537,00 TL, Temmuz 2011- Aralık 2011 dahil Brüt 1.665,00 TL, Ocak 2012- Haziran 2012 dahil Brüt 1.710,00 TL, Temmuz 2012- Aralık 2012 dahil Brüt 1.816,00 TL, Ocak 2013- Haziran 2013 dahil Brüt 1.888,00 TL, Temmuz 2013 -Aralık 2013 dahil Brüt 2.001,00 TL, Ocak 2014 - Haziran 2014 dahil Brüt 2.085,00 TL, Temmuz 2014- Aralık 2014 dahil Brüt 2.303,00 TL, Ocak 2015 - Haziran 2015 dahil Brüt 2.338,00 TL ,Temmuz 2015 -Aralık 2015 dahil Brüt 2.621,00 TL aylık ücretle davalı ... yanında çalıştığının tespiti ile prim bildirgelerinin buna göre düzeltilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 22.08.2005 ile 26.11.2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespiti talebinin reddine, dahili davalılar ..., Tasfiye Halinde ... Yapı Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ... ... İnşaat Ticaret Limited Şirketi yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı ... vekili, ücretin yazılı delille ispatlanması gerektiği, yeterli inceleme yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın ispat edilmediğini, red kararı verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 22.08.2005-26.11.2005 döneminde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005-14.12.2015 dönemindeki prime esas kazançlarının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 506 sayılı Kanun'un 77, 79, 5510 sayılı Kanun'un geçici 80, 86 ncı maddesidir. 3. Değerlendirme İnceleme konusu dosyada; davacı 22.08.2005-26.11.2005 döneminde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005- 14.12.2015 dönemindeki prime esas kazançlarının tespitini talep etmiş, Mahkemece 2005 yılı Kasım ayından 2015 Aralık ayına kadar olan dönem yönünden gerçek prime esas kazançlar tespit edilerek davalı ... yanında çalıştığının tespiti ile prim bildirgelerinin buna göre düzeltilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 22.08.2005 ile 26.11.2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespiti talebinin reddine, dahili davalılar ..., Tasfiye Halinde ... Yapı Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ... ... İnşaat Ticaret Limited Şirketi yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacının hizmet cetvelinde 26.11.2005- 30.06.2008 ve 17.07.2008-31.07.2008 döneminde davalılar ..., ... . İnş....Ltd.Şti.,Tasfiye Halinde ... Yapı Mal....Ltd.Şti.'den yapılmış bildirimleri bulunmaktadır. Anılan dönemdeki çalışmalar davalı ... üzerinden bildirilmediğine ve söz konusu bildirimler iptal edilmediğine göre diğer davalılar nezdinde geçen sürelere ilişkin prime esas kazanca davalı ... yönünden karar verilmesi yerinde değildir. Diğer yandan 01.07.2008-16.07.2008 ve 01.08.2008-17.12.2015 döneminde davalı ... iş yerinden yapılan bildirimler yönünden yukarıda belirtilen hususlar kapsamında inceleme ve araştırma yapılmalı, davacıya yapılan ücret ödemelerine ilişkin banka kayıtları, yazılı belgeler celp edilmeli, elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir. Ayrıca, 26.11.2005- 30.06.2008 ve 17.07.2008-31.07.2008 tarihleri arasındaki dönemler yönünden hizmet davalı ... yanında geçmiş, diğer husumetten reddedilen işverenler nezdinde geçmemiş ise; işverenlik sıfatı kamu düzeninden olduğundan diğer davalılar yönünden iptal kararı verilmeden sonuca gidilemez. Bu nedenle 26.11.2005- 30.06.2008 ve 17.07.2008-31.07.2008 dönemlerdeki hizmetin ... iş yerinde geçip geçmediği araştırılmalı, buna göre prime esas kazanç yönünden belirtildiği şekilde inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 20.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4635.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4635E. , 2024/5615kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/2200 E., 2024/225 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2020/195 E., 2021/193 K. Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından dava dışı ... Group Telekomünikasyon ve Treyler San Tic. A.Ş'nin borçlarından dolayı 2019/26190 E. sayılı takip numarası ile davacı şirkete haciz ihbarnamesi gönderildiğini, tebliğ usulsüzlüğü sebebiyle haciz ihbarnamesinden 23.07.2019 tarihinde haberdar olduklarını, tebligatın usulüne uygun yapılmadığını, ayrıca gönderilen haciz ihbarnamesinin 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi 1 inci fıkrası 2 nci cümlesi 3 üncü fıkrasında belirtilen açıklamaları içermediğini ileri sürerek, eksik ve usulsuz haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesini istemiş, 02.10.2020 tarihli celsede taleplerinin; haciz ihbarnamesinin iptalinin değil, tebliğin usulsüz olduğunun ve öğrenme tarihi olan 23.07.2019 tarihinin tebliğ tarihi olduğunun tespiti olduğunu belirtmiştir. II.CEVAP Davalı SGK Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, asıl borçlu ... Group ve Treyler San A.Ş'nin davacıdan hak ve alacağının olduğunun tespit edilmesi üzerine davacıya haciz bildirisi gönderildiğini, kanun hükümlerine uygun olarak gönderilen haciz ihbarnamesinin davacıya usulüne uygun olarak 12.07.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ihbarnameye bir itirazı olmadığını, ihbarnamenin ... . isimli davacının çalışanına tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI Somut olayda, ödeme emri “ Tüzel kişiliğin temsilcisi tebliğ anında adresinde bulunmaması, ... olması sebebiyle daimi işçisi/memur amiri .... imzasına ... tarihinde tebliğ edilmiştir." şerhi ile 02.07.2019 tarihinde e imzasına tebliğ edildiği; borçlu şirket (hükmi şahıs) olup, borçlu şirket adına kendisine tebligat yapılan şahsın, görev itibariyle şirket temsilcisinden sonra gelen bir kimse olup olmadığının tebliğ evrakında tespit edilmediği, bu durumda borçlu şirket adına yapılan ödeme emri tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13 üncü maddeleri ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21 inci maddelerine aykırı olduğu, davacı vekilince 02.10.2020 tarihli celsede taleplerinin haciz ihbarnamesinin iptali olmadığı, yalnızca tebliğin usulsüz olduğunun ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak tespiti istemi olduğuna dair imzalı beyanda bulunduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile davacıya gönderilmiş 2019/26190 takip numaralı haciz bildirisi tebligatının usulsüz olduğunun tespiti ile Tebligat Kanunu'nun 32 nci maddesi uyarınca tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olan 23.07.2019 tarihi olarak düzeltilmesine, karar verilmiştir. IW.İSTİNAF IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davalı SGK Başkanlığı Vekilinin İstinaf Sebepleri Davalı SGK Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, asıl borçlu ... Group ve Treyler San A.Ş'nin davacıdan hak ve alacağının olduğunun tespit edilmesi üzerine davacıya haciz bildirisi gönderildiğini, kanun hükümlerine uygun olarak gönderilen haciz ihbarnamesinin davacıya usulüne uygun olarak 12.07.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ihbarnameye bir itirazı olmadığını, ihbarnamenin ... . İsimli davacının çalışanına tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na uygun olduğunu, tebliğ yapılan kişinin tüzel kişinin daimi çalışanı olduğunu, davacının bu kişinin tebligatı almaya yetkili olmadığı iddiasının inandırıcı olmadığını, davacının işyerinde tebligat için yetkili kişi bulundurması gerektiğini, yetkili kişinin kim olduğuna dair bir kayıt ise sunamadığını, posta memurunun tebligatı alan kişinin yetkili olup olmayacağını bilebilecek durumda olmadığını, bu durumun kötüye kullanımlara açık sonuçlar doğurduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut uyuşmazlıkta, tüzel kişi olan davacıya yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun yukarıda belirtilen ilgili hükümlerine ve yönetmeliğe uygun tebliğ edilmediği, Mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı SGK Başkanlığı Vekilinin Temyiz Sebepleri Davalı SGK Başkanlığı vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyizen bozulmasını istemiştir. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacıya gönderilen haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediğine ve 23.07.2019 öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 3.Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle, Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
2024_5450.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5450E. , 2024/5780K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/9 E., 2024/362 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/329 E., 2022/447 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 27.02.2016 tarihinden itibaren davalılardan ... Yapı Malz. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.'nin Bursa ... köyünde bulunan şantiyesinde büro temizlik, telefonlara bakma, çay, kahve servisi, bahçe bakımı gibi işlerde asgari ücret ile çalıştığını, 09.11.2016 tarihinde işine son verildiğini, davacının maaşını ...'dan aldığını, ancak bu maaşı ... Yapı Malzemeleri İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. namına mı yoksa kendi namına mı ödendiğinin bilinmediğini, çalıştığı süre boyunca sigortalı yapılmadığını ve primlerinin ödenmediğini öğrendiğini belirterek davacının ... Mahallesi'ndeki şantiyede davalılardan ... Yapı Malzemeleri İnşaat Taahhüt Ltd. Şti. ve ... hizmetinde 27.02.2016-09.11.2016 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalılardan ... ve ... Yapı Malzemeleri İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkilleri yanında çalışması olmadığını, davacının eşinin 02.05.2016 tarihinde müvekkil firma şantiyesine gelerek iş istediğini, şirket yetkilisinin elemana ihtiyaç olmadığını söylemesi üzerine iş bulana kadar şantiyedeki konteynerde kalma talebi üzerine konteynerde kalmalarına izin verildiğini, 2016 yılı Mayıs ayında şantiyedeki konteynere yerleştiklerini, ancak bir süre sonra şantiyede bulunan araçlardan gizlice mazot çektiğinin ve çektiği mazotları çevrede sattığının öğrenildiğini, bunun üzerine konteynerden ayrılmalarının istendiğini, davacının hiçbir zaman çalışan olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. 2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının davalılar yanında fiilen çalıştığını Kurum kayıtlarına eşdeğer yazılı belgelerle ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda davacı ile eşinin 28.01.2016-09.11.2016 tarihleri arasında davalılar ... Yapı Malz İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. ile davalı ... ... Kimya İnş. Bilg. Teknolojileri Oto Kiralama Hizm. Turz. San. ve Tic. A.Ş. ile müştereken inşaa ettikleri Mudanya ilçesi Mürsel köyündeki şantiyede kaldıkları vakıası ve davacının eşinin anılan işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı sabit olmakla birlikte davacının iddia ettiği çalışma olgusu toplanan deliller ile ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yazılan müzekkerelere verilen cevaplar davacı lehine olduğu halde kararın gerekçesinde o bilgilere hiç değinilmediğini, ayrıca davanın konusu tamamen yanlış anlaşılarak davanın reddine karar verildiğini, davacının ...'deki şantiyede çalıştığını, işvereninin ... ... Kimya İnşaat Bilgi Teknolojileri Oto Kiralama Hiz. Tur. San. ve Tic. A.Ş. olmadığını, davacının eşi ile Mürsel köyündeki şantiyede hiç kalmadığını, çalışma döneminin 28.01.2016 değil 27.02.2016 olduğunu, davacının 27.02.2016 - 09.11.2016 tarihleri arasında davalılardan ... ile ... Yapı Malzemeleri İnşaat Taahhüt Ticaret Ltd. Şti.'nin ... deki şantiyesinde gündüz hizmetlisi olarak çalıştığının tespitini talep ettiklerini, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarına yönelik 6100 sayılı HMK'nın 254 üncü maddesi ve "işçi lehine yorum" ilkesi çerçevesinde davacının iddiasını ispat ettiğinin kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 27.02.2016 - 09.11.2016 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi. 2. Dava, 506 sayılı Kanun'un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un m. 86/9 uncu maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. 3. 6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur. DI GaVdUüd Ildkil ÇIKADINMEk İÇİM SOYUL VeEYa Yemci Ilalldriylda Dİl İiduülayi Ullayda KOYIMaKk yeleli deyildir Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir. Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir. HMK m. 31 gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir. 4. Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır. Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re'sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir. 3. Değerlendirme 1. İnceleme konusu eldeki davada, davacının 27.02.2016 - 09.11.2016 tarihleri arasında davalılardan ... Yapı Malz. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.'nin Bursa ... köyünde bulunan şantiyesinde büro temizlik, telefonlara bakma, çay, kahve servisi, bahçe bakımı gibi işlerde çalıştığının tespitini talep ettiği, dosyaya ibraz olunan Kurum kayıtları incelendiğinde davacı adına davalı işverenler tarafından herhangi bir bildirim yapılmadığı anlaşılmış olup, İlk Derece Mahkemesince davalılardan ... Yapı Malz İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.ile...... Kimya İnş. Bilg. Teknolojileri Oto Kiralama Hizm. Turz. San. ve Tic. A.Ş.'nin müştereken inşaa ettikleri Mudanya ilçesi Mürsel köyündeki şantiyede kaldıkları vakıası ve davacının eşinin anılan işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı sabit olmakla birlikte davacının iddia ettiği çalışma olgusu toplanan deliller ile ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. 2. Somut olayda, talep edilen dönem içerisinde davacının çalışmasının geçtiğini iddia ettiği ... köyü ile eşinin çalışmasının bulunduğu tespit olunan Mürsel köyünün farklı yerler olduğu, Mahkeme gerekçesinde de ... köyü kapsamında araştırma yapıldığı belirtilip, davacının eşiyle Mürsel köyünde bulunan şantiyede kaldıkları vaklasının sabit olduğu, ancak çalışmasının ispatlanamadığından bahsedilmesi karşısında gerekçenin kendi içinde çelişki oluşturduğu anlaşılmakla somutlaştırma yükümlülüğü gereğince Mahkemece davacıdan çalışma şekli ve süresi, davalılardan hangisine ait olan ve hangi köyde bulunan şantiyede kalıp, kimlere hizmet verdiğinin, kaldığı yerde hangi amaçla kaldıkları, bu işyerine kimlerin gelip gittiği, kimlere çay kahve ikramında bulunduğu, hangi alanlarda temizlik hizmeti yaptığı, ücretinin kim tarafından ne şekilde ödendiği hususları sorulmalı, buna göre davacının davalılara ait hangi işyerinde çalıştığı netleştirilmeli, feri müdahil Kurumdan davacının çalışmasının geçtiğini iddia ettiği ... köyü adresindeki davalı işverenlere ait işyeri dosyası tespit olunarak, bu işyerinden verilen dönem bordroları getirilmeli, buna göre uyuşmazlık konusu dönemde bu işyerinde çalışması bulunan bordro tanıkları detaylı olarak dinlenmeli, varsa komşu işyeri tanıklarının da tespiti yapılarak dinlenilmeli, bu kapsamda davacının çalışma iddiasının netleştirilmesi suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5310.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5310E. , 2024/5794K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/1949 E., 2023/583 K. KARAR : Esastan red İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 41. İş Mahkemesi SAYISI : 2016/1020 E., 2021/156 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin 15.09.2004 tarihinden itibaren davalı Huzur Apartmanında sabah 08.30-20.00 saatleri arasında kapıcılık yaptığını davalı apartman yöneticiliğinin müvekkilinin iş akdine son vermek istediğini müvekkilinin bilgisi dışında gelen kapıcı adayının eve bakmak istediğini müvekkilinin eve almadığını, bunun üzerine yöneticinin sizin yerinize başkasını bulduk derhal burayı boşaltın dediğini yapılan araştırma sonucunda müvekkilinin SGK'sının hiç başlatılmadığını öğrendiğini, bu olaylardan sonra yönetici yardımcısı ..'in bahçede müvekkilini döverek apartmandan çıkmaları için baskıyı artırdığını, olayın savcılığa intikal ettiğini tahkikatın devam ettiğini, olayın savcılığa intikal etmesi üzerine bu şahsın adresten taşınıp gittiğini, müvekkilinin gidecek yeri olmadığı için halen kapıcı dairesinde oturmaya devam ettiğini ve kapıcılık hizmetlerini eksiksiz yerine getirdiğini müvekkilinin haftada 2 defa binayı yıkayıp akşamları çöpleri aldığını ayrıca bahçe temizlik ve düzeni görevi olduğunu müvekkilinin okur yazar olmadığını 15.09.2004 yılında işe başladığında eşinin imzasının alındığını belirterek, davacı müvekkilinin davalı apartmanda 15.09.2004 tarihinden tam günlü olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; apartman yönetimlerinin tüzel kişilik olmadığını davanın apartman maliklerine karşı açılması gerektiğini, ek de sunulan dilekçeden de anlaşılacağı üzere davacının başlangıçta yardım amaçlı oturmaya başladığını durumları düzelince kira karşılığı oturduğunu davacı ile yazılı ve sözlü iş akdi yapılmadığını, apartmanın kombili olduğunu sürekli kapıcı çalıştırılmadığını, bu nedenle apartman kullanılmaya başladığından itibaren hiçbir zaman maaşlı kapıcı çalıştırılmadığını, yıllar içerisinde haftada bir kere merdiven temizliği ve çöp alınması için hizmet alımına gidildiğini, davacının kira ödemeden ve kira ödeyerek oturduğu dönemlerde dışardan hizmet alındığını, davacının başka apartmanlarda temizlik işlerinde çalıştığını halen ... Keçiören adreslerinde dışarıdan temizlik yaptığını, halen apartmanın temizlik işlerini ... isimli bayanın yaptığını davacının hiçbir zaman apartmanda temizlik işlerinde çalışmadığını hizmet tespiti davalarının dava tarihinden geriye dönük 5 yıla kadar tespitine izin verildiğini, davacının yaptığını belirttiği işlerin bir kapıcının yapması gerekenden çok az olduğunu apartmanın bahçesinin bulunmadığını davacının yaptığı işlerin toplamı 8 saat olup kapıcı maaşı istemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu işlerin azlığı nedeniyle dışardan hizmet alındığını beyanla, davanın reddini istemiştir. 2.Fer'i müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir. e... İı 17 mM BARI IIYAAM AA vamıne 2.Fer'i müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince özetle; davacı ...'nın davalı Huzur Apartmanı Yöneticiliği işyerinde 01.01.2007- 28.06.2015 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak toplam 612 gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemece eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, 2-Davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, 3-Tanık beyanlarının sağlıklı olup olmadığının denetlenmesinin gerektiği ve re'sen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasını ve talep doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Fer'i müdahil Kurum vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 3. Değerlendirme 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c. maddesi, bir Mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297 nci maddesinde: “(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini. b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini. c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri. çg)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini. d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi. (2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir. Buna göre bir Mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (Mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst Mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ ...,.../ ..., Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK'na Göre Yeniden Yazılmış, 22. Baskı, Ankara 2011, 5.472). Anayasa'nın 141 inci maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Kanun'un aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu'nun 19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 gün ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, K:436; 08.02.2012 gün 2011/10-726 E, 2012/57 K; 28.09.2012 gün 2012/3-444E, 2012/638 K; 16.03.2012 gün 2012/2-97 E, 2012/203 K sayılı kararlarında da, benimsenmiştir. Yine 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297 nci maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile yargıcın, gerek Mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 2. Eldeki davada, Mahkemece gerekçeli kararın infaza elverişli bir şekilde oluşturulmadığı, hangi delillere üstünlük tanındığı ve ilgili hükme dayanak tespitlerin nasıl belirlendiğinin açıklanmadığı, davacının hangi yıl ve avlarda ne kadar ciürevle ralıctığı hakkında da herhanai hir helirlame vanılmadan hüküm kaırıldı1ğ1 1 ve e e 0 O a ap rn A a e ii MN e a A eye anlaşılmıştır. Bu sebeple öncelikle yapılması gereken iş; Anayasa'nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297 nci maddeleri de gözetilerek verilen hükmün gerekçesinin de açıkça kaleme alınarak kararda gösterildiği denetlenebilir, her türlü çelişkiden uzak ve infazı kabil bir hüküm kurmak olmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5207.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5207E. , 2024/5788K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2021/118 E., 2024/35 K. KARAR : Kabul Taraflar arasında görülen prime esas kazancın tespiti istemli davadan dolayı verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dair karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili özetle; davacının 17.03.2001-07.10.2011 tarihleri arasında kaynakçı olarak son aylık maaşı net 1.800,00 TL, brüt 2.514,32 TL olacak şekilde çalıştığı ancak davalı firmanın davacının ücretini asgari ücret olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirdiği belirtilerek, davacının 17.03.2001-07.10.2011 tarih aralığında gerçek ücret üzerinden primlerinin ödetilmesine karar verilmesinin arz ve talep edildiği görülmektedir. II. CEVAP Davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Özetle; davanın kabulüne dair karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Özetle; “... davacı tarafından sunulan bordroların altında şirket yetkilisi olarak ... imzasının bulunduğu, Mahkemece bordroların gerçekliği hususunda her hangi bir araştırma yapılmadığı gözetilerek, anılan bordroların gerçekliğinin tespiti için ...'ın belirtilen dönemlerde şirketle ilişkisi, sıfatının ne olduğu ve bordroların bu kişi tarafından düzenlenip düzenlenmediği araştırılmalı, ... tanık olarak dinlenilmeli ve gerekirse imza incelemesine gidilmeli ve 2006/11-07.10.2011 dönemi için oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. 2006/11 öncesi için ise asgari ücrete oranlama suretiyle ücret belirlemesi yapılamayacağı gözetilmeli ve toplanacak delillerin sonucuna göre bir karar verilmelidir” gerekçesi ile ilk derece Mahkemesi kararı bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla özetle; davacının davasının kabulüne dair karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. —-——-.. .4mm ıı. bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davalı şirket vekili dilekçesinde özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir. 2.Davacı Kurum vekili dilekçesinde özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 3. Değerlendirme Gerçek ücret; sigortalının kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre ödenmesi gereken ücrettir. Hizmet akdinin tarafları görünüşte bir ücret belirlemiş olabilirler, ancak bu ücret tarafların aralarında kararlaştırdıkları gerçek ücret olmayabilir. Uygulamada bazen taraflar arasında kararlaştırılmış olan gerçek ücret (örneğin SSK primlerini daha az ödemek amacıyla) bordroya yansıtılmamakta, daha düşük (örneğin asgari ücret) gösterilmektedir. Bu gibi durumlarda yargıç tarafından gerçek ücretin saptanması yoluna gidilmelidir (Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, 2. Bası, Beta Yayınları, Sy:287). Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Hukuk Genel Kurulu'nun 2005/21-409 E., 2005/413 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 288 inci maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret miktarı HMK'nun Geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288 inci maddesinde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları gibi delillerle sigortalının imzasını taşıyan ücret bordroları veya hizmet sözleşmesinde yazılı olan ücretin gerçek olmadığı kanıtlanabilir. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar için yine HMK'nın Geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK'nun 289 uncu maddesi gereğince tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinletilmesi mümkündür. 506 sayılı Kanun'un 78 inci maddesinde ve 5510 sayılı Kanun'un 82 nci maddesinde prime esas günlük kazançların alt ve üst sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. Günlük kazancın alt sınırı HUMK'nun 288 inci maddesinde belirtilen sınırı aşıyorsa ücretin yazılı delille saptanması gereğinin pratikte bir önemi kalmayacaktır. Zira 506 sayılı Kanun'un 78 inci maddesine göre, “....günlük kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden hesaplanır”. 5510 sayılı Kanun'un 82 nci maddesi de bu düzenlemeye paralel bir hüküm içermektedir. Eldeki davada sigorta primine esas kazancın tespiti yönünden; Mahkemece, emsal ücret araştırması sonucuna göre hüküm kurulduğu anlaşılmakta olup, salt bu yolla karar tesisi isabetsizdir. Bu sebeple Hukuk Genel Kurulunun 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararı gözetilerek ve yukarıda belirtilen delil ve kayıtlar esas alınarak yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5024.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5024E. , 2024/5793K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/1281 E., 2023/1667 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 9. İş Mahkemesi SAYISI : 2019/13 E., 2021/34 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde 20.08.2013 - 01.05.2017 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tespiti ile bu süreler içinde yatırılmayan sigorta primlerinin davalı işveren tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Fer'i müdahil kurum vekili, davalıya ait işyeri adresine göre Afyonkarahisar Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının davayı yetkili mahkemede açmadığını, yerleşik içtihatlara göre davanın titizlikle incelenmesi gerektiğini, davacının asgari ücretin üzerinde çalıştığını resmi belgelerle ispat etmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince özetle; "davanın kısmen kabulü ile, Davacı ...1n, Kurumda 41843.003 sicil sayılı dosyada işlem gören davalı ... Elk. Tic. San. A.Ş. adına tescilli işyerinde 20.08.2013 — 22.02.2017 tarihleri arasında hizmet akdine istinaden, kesintisiz ve asgari ücretle toplam 1264 gün çalıştığı, bu çalışmasının tümünün ...'na bildirilmediğinin tespitine, 22.02.2017 - 01.05.2017 tarihleri arasında geçen çalışma iddiasının ispatlanamadığından bu yöndeki davanın reddine," karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil kurum vekili istina başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Fer'i müdahil Kurum vekili; kararın yerinde olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının çalışmasının fiili olup olmaması konusunda dinlenen tanıkların dönem bordrolarında adı geçen sigortalılarından biri olup olmadığı hususunun araştırılmadığını, aynı işyerinde çalışan kişilerin tanık olarak dinlenmediğini, Kurumun yazılı kayıtları ile çelişen tanık beyanlarının hükme esas alındığını beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun reddine, dair karar verilmiştir. başvurusunun reddine, dair karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Fer'i müdahil Kurum vekili özetle; istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz talebinde bulunmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. Ilgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri 3. Değerlendirme Eldeki dava dosyası incelendiğinde, mahkemece hizmet tespitine yönelik kurulan hüküm eksik araştırmaya dayalıdır. Bu yüzden öncelikle davacının tüm sigortalılık kollarına tabi sicil dosyaları kurumdan getirtilerek, davaya konu dönemdeki 5510 sayılı Kanunun 4/1.b maddesi kapsamındaki bildirimleri irdelenmeli, davaya konu çalışmanın gerçekliği, işin ve iş yerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler resen saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince tespit edilerek, davalı iş yerinde tespiti istenen dönemde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa, belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli ve tanık beyanlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ile işin ve iş yerinin niteliği nazara alınmalıdır. Böylece uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4618.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4618E. , 2024/6140K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/57 E., 2024/68 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 6. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/259 E., 2022/204 K. Taraflar arasındaki işveren priminin 4/b sigortalılık prim borçlarına aktarılması gerektiğinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili, davacının 4/a kapsamında geçen çalışmalarının 4/b kapsamında olduğunun kabul edilmesi nedeniyle işveren hissesine isabet eden miktarın 4-b kapsamındaki prim borçlarına aktarımının sağlanması gerektiğinin tespitini, primlerinin yeniden hesaplanarak emeklilik aylığının belirlenip, emekli olduğu günden itibaren alması gereken emeklilik aylığının tespiti ile eksik aldığı emeklilik aylıklarının yasal faizi ile birlikte müvekkile ödenmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili, uyuşmazlığa konu olayda dava dışı işverenin ödemiş olduğu primlerin davacının, kurumun 4A sigortasıyla ilgili merkezine değilde, Bağ-Kur dosyasının bulunduğu merkeze verildiğini, cari dönemde ise işverenin emanette bulunan parasının mevcut borçlarına mahsup edilmiş olması nedeniyle davacının talebinin karşılanamadığını savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, davanın kabulü ile davacının 01.12.2008-20.12.2017 tarihleri arasındaki hizmetlerinin 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamından 4/1-b kapsamına aktarılması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan bu dönemde 4/1-a kapsamındaki işveren hissesine isabet eden prim ödemelerinin davacının bu dönem 4/1-b kapsamındaki prim borçlarına aktarılması gerektiğinin tespitine, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının aktarılan prim ödemeleri dikkate alınarak yeniden hesaplanarak ödenmesi gereken aylık farklarının aylık başlangıç tarihinden itibaren ödenmesi gereken tarihlerden işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili, davaya cevaplarını tekrarlamış, Mahkeme hükmünün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç e eki C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden Kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 4/a kapsamında geçen çalışmalarının 4/b kapsamında olduğunun kabul edilmesi nedeniyle işveren hissesine isabet eden miktarın 4-b kapsamındaki prim borçlarına aktarımının sağlanması gerektiğinin tespitini, primlerinin yeniden hesaplanarak emeklilik aylığının belirlenip, emekli olduğu günden itibaren alması gereken emeklilik aylığının tespiti ile eksik aldığı emeklilik aylıklarının yasal faizi ile birlikte müvekkile ödenmesinin tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 4, 53 üncü maddeleridir. 3. Değerlendirme 5510 sayılı Kanun'un 4/b-4 maddesine göre anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları Bağ-Kur sigortalısı sayılmışlardır. Aynı Kanun'un 53 üncü maddesinde; "... 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler." hükmü düzenlenmiştir. İnceleme konusu dosyada davacı 28.11.2008 tarihinden itibaren Anadolu Özel Tıp Hizmetleri San. A.Ş.'nin ortağı ve yönetim kurulu üyesidir. Davacının 01.12.2008-18.12.2017 tarihleri arasındaki 4/1a kapsamındaki çalışmaları Kurum tarafından 4/b sigortalılığına aktarılmıştır. Davacı Kurum işlemi nedeniyle 4/1-a kapsamındaki ödenmiş işveren primlerinin 4/1-b kapsamındaki prim borçlarına aktarılmasını talep etmiş, Kurum tarafından işverenin emanet hesabında bekleyen işveren hissesi tutarlarının işverenin teşviklerden faydalanması nedeniyle cari dönemlerdeki borçlarına mahsup edildiği belirtilerek talebin reddine karar verilmiştir. Davacının 01.12.2008 tarihinden itibaren bildirilen ve davalı Kurum tarafından iptal edilen hizmet süresine ait primlerinin geçersiz bir sigortalılık süresine ait prim olmakla yanlış ve yersiz ödenen prim statüsündedir. Yanlış ve yersiz ödenen primler yönünden 5510 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinde; "Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanuni faizi ile birlikte geri verilir. Kanuni faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır. Ancak Borçlar Kanunu'nun 65 inci maddesi hükmü saklıdır." hükmü düzenlenmiştir. Mülga 818 sayılı Kanun'un 65 ve 6098 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinde; "Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir." hükmü düzenlenmiştir. Buradan hareketle davacının hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla kötü niyetli bir davranışı (fiil ve grecek olmayan sahte sigortalılık gibi) olmadığından iptal edilen sigortalılık sürelerine ait primler iade edilebilir. Ancak davalı Kurum bu iade işlemi yerine iptal edilen sürelere ait primlerin işçi hissesini davacının Bağ-Kur prim hesabına aktarmaktadır. Bu işlemin yasal dayanağı ise 5458 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi hükmüdür. Anılan hükümde çakışma nedeniyle iptal olunan primlerin diğer sigortalılık süresine aktarılabileceği belirtilmekte iken, Kanunda açık ve net bir şekilde sigortalı ya da hak sahiplerinin talebi gerektiği belirtilmiştir. Somut davada, davacının 4/1-a kapsamında çalıştığı süredeki işçi hissesi davacının Bağ-Kur prim hesabına aktarılabileceğinden, işveren hissesinin aktarılması talebiyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi yerinde değildir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... veÜyeler...,... ve...'ün oyları ve oy çokluğuyla 03.06.2024 tarihinde karar verildi. KARŞI OY 1. Çoğunluk ile aradaki ... uyuşmazlık, “4/b kapsamında çalışmasına rağmen primleri 4/a kapsamında bildirilen ve Kurum tarafından primleri 4/b kapsamına aktarılan davacının ödenen primlerinden işveren payının (o aktarılıp Oo aktarılmayacağı, bu kapsamda yaşlılık (aylığının —oyeniden o değerlendirilip değerlendirilemeyeceği” noktasında toplanmaktadır. 2. Kurumun asgari prim ödemesi üzerinde aktarması üzerine, sigortalı davacı tarafından açılan davada, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, "davacının 01.12.2008-20.12.2017 tarihleri arasındaki hizmetlerinin 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamından 4/1-b kapsamına aktarılması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan bu dönemde 4/1-a kapsamındaki işveren hissesine isabet eden prim ödemelerinin davacının bu dönem 4/1-b kapsamındaki prim borçlarına aktarılması gerektiğinin tespitine ve davacıya bağlanan yaşlılık aylığının işverenden aktarılan prim ödemeleri dikkate alınarak yeniden hesaplanarak ödenmesi gereken aylık farklarının aylık başlangıç tarihinden itibaren ödenmesi gereken tarihlerden işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. 3. Kararın davalı Kurum temyizi üzerine çoğunluk görüşü ile işveren payının primden düşmesi gerektiği, kurum işleminin yerinde olduğu kabul edilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. 4. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 53/5 maddesine göre “Birinci fıkra hükmü saklı olmak üzere sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir”, Anılan düzenlemede çok açık şekilde “başka sigortalılık hali için ödenen primin, esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve bu halde geçmiş kabul edileceği” belirtilmiştir. Burada ödenen primin işçi veya işveren payına göre ayrılacağı açıklanmamıştır. 5. Kaldı ki davacı sigorta bildirimleri yapılan şirkette ortaktır. Kişi-organ vasfındadır. Bu durumda bu kişi için primleri ödeyenin işveren olduğundan sözedilemez. 4/a kapsamında ödenen primlerin tamamının ayrım yapılmaksızın 4/b sigortalılığına aktarılması gerekir. 6. Yerel mahkeme karar verirken Kurumun genelgesine dayanmıştır. SGK'nın 30/12/2015 tarihli ve 2015/28 sayılı Genelgesi ile 2014/28 sayılı Genelge'nin “Çakışan süreler içinde 4/a kapsamında ödenmiş primlerin 4/b kapsamındaki prim borçlarına aktarılması” başlıklı 2.2 numaralı bölümünün birinci fıkrasının ii) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "ii) Sigortalı hissesinin çakışan dönemieki (4/b) kapsamındaki prim borcunu karşılamaması halinde; 1- İşveren hissesinin de aktarılabileceğine dair işverenin yazılı muvafakati ile birlikte imza sirküsünün (işyeri dosyasında mevcut olup olmadığına bakılmaksızın) ibraz edilmesi, 2- İşverenin Kurumumuza gerek kendisine ait işyerlerinden, gerekse ortağı, üst düzey yöneticisi, alt işvereni ve işveren vekili olduğu işyerlerinden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmaması kaydıyla işveren hissesine isabet eden paraların sigortalının 4/b kapsamındaki prim borçlarına aktarımı yapılacaktır. İşverenin muvafakatinin olmasına rağmen Kurumumuza borcunun bulunması halinde ise işveren hissesine isabet eden paralar öncelikli işverenin kendi borcuna mahsup edilecek, artan bir tutarın kalması halinde, bu tutar sigortalının 4/b kapsamındaki prim borcuna aktarılacaktır." 7. Davalı Kurum uygulamasında dahi işveren payının aktarıldığı sabittir. Kararın onanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılınmamıştır.
2024_4646.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4646E. , 2024/6144K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2502 E., 2024/318 K. KARAR : Esastan red İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 13. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/752 E., 2022/187 K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, davacıya, annesinden dolayı bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle birlikte yaşamaya devam ettiği gerekçesiyle kesildiğini ve ödenen aylıklarında borç tahakkuk ettirildiğini, Kurum işlemlerinin yetersiz incelemeye dayandığını ve yerinde olmadığını ileri sürerek; davacıya bağlanan ölüm aylığının kesilmesine ve ödenen ölüm aylıkları nedeniyle borç tahakkuk ettirilmesine ilişkin Kurum işlemlerinin iptaline, kesilen ölüm aylığının, kesilme tarihinden itibaren tekrar bağlanmasına ve ödenmeyen aylıkların faizleri ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerinde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, davacı ile boşandığı eşi arasında muvazaalı bir boşanmanın söz konusu olmadığını, Kurumun hukuka aykırı işlem sonucunda davacının tek gelir kaynağının kesildiğini, boşanma sonrası eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun bulunmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esasdan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar PP“ AI MALINA», dm İSA MM m MM $$ e ed MM Al» MAM m a V. TEMYIZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B.Temyiz Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının boşandığı eski eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptali ile aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 56 ncı maddeleridir. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5334.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5334E. , 2024/6701kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1211 E., 2023/2546 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 33. İş Mahkemesi SAYISI : 2017/156 E., 2021/374 K. Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazanç tespitine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalıya ait 06 ...... plakalı ticari taksi iş yerinde şoför olarak 01.01.2008-28.12.2016 tarihleri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile aralıksız çalıştığını, ticari taksinin durağının Ulus Rüzgarlı durağı olduğunu, ticari takside davacı ile birlikte sürekli iki şoförün vardiyalı olarak çalıştığını, davalının söz konusu takside hiç çalışmadığını müvekkilinin en son ücretinin, günlük net 60,00 TL'den aylık net 1.800,00 TL olduğunu, aldığı ücretin dönemsel net asgari ücretin (Agi'siz) 1,52 katına tekabül etiğini, davalıya ait 06T ... plakalı ticari taksi işyerinde hizmet akdine tabi olarak 01.01.2008- 28.12.2016 tarihleri arasında aralıksız çalışmasına rağmen Kuruma sigortalı olarak bildirilmediğini ve primlerinin yatırılmadığını belirtmek suretiyle davacının davalı ...'a ait 06 ... ... plakalı ticari takside 01.01.2008-28.12.2016 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak kesintisiz net asgari ücretin 1.52 katı ücretle çalıştığının tespitine ve dönemler arasında sigortalı sayılmasına karar verilmesi talep etmiştir. II. CEVAP Davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde; hak düşürücü süre itirazında bulunduğu, davacının başka iş veya işlerde çalıştığını, ara sıra çoğunlukla 2 ya da 3 ayda bir veya iki kez müvekkiline ait 06 ...... plakalı takside çalışmak ve harçlığını çıkarmak istediğini, müvekkilinin yanında sürekli ve düzenli olarak çalışmadığını, taraflar arasında geçerli bir iş sözleşmesi ve iş ilişkisi bulunmadığını, 2016 yılı içinde bir kaç kez aracı kullandığını, 2016 yılından öncesinde ise araçta bir gün bile çalışmadığını, en son 2016 yılı Aralık ayında taksi durağına geldiğini, iş bulduğunu söyleyerek ayrıldığını o günden sonra da aracı kullanmayı talep etmediğini beyan etmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile " ... somut olayda; davacı davalıya ait 06...... plakalı ticari takside 01/01/2008 - 28/12/2016 tarihleri arasında asgari ücretin 1,52 katı üzerinden çalıştığının tespitini talep etmiştir. Davacının şahsi sicil dosyası içeriğine göre tespitini istediği dönemde davalı tarafından hürriyet bildiriminin yapılmadığı ve yine tespitini istediği dönemde başka iş verenlikten hizmet bildiriminin olmadığı anlaşılmıştır. Ankara Umum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası'na davacının kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Ticari Taksi Kullanma Kayıt Formunda davacının 06 ...... plakalı araç ile çalışacağı durağın Halk Taksi, durak Ankara Umum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası'na davacının kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Ticari Taksi Kullanma Kayıt Formunda davacının 06 ...... plakalı araç ile çalışacağı durağın Halk Taksi, durak temsilcisinin ... olduğu ve hafta içi kursa gideceği tarihin 31.05.2012 olarak yazılı olduğu görülmüştür. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü kayıtlarına göre davacı adına 11.04.2008 ve 26.12.2008 tarihlerinde 06 ... 0021 plakalı araç için trafik cezası bulunduğu 06 ...... plakalı davalıya ait araç içinde davacı adına 14.02.2012-22.12.2012 ve 13.01.2013 tarihli trafik ceza tutanaklarının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının 06 ...... plakalı araçla da 02/11/2009 tarihinde kazaya karıştığına dair tutanak mevcuttur. 06... ... plakalılaraç...... adına kayıtlıdır. Ankara Umum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası'nda davalının 26.08.1994 tarihi itibariyle kaydının bulunduğu, davacının da yine 02/04/1997 tarihinde oda kaydı olmaksızın ticari taşıt kullanma belgesi almaya hak kazandığı oda kayıtları ile sabit olmuştur. Davalı adına kayıtlı 06 ... ... plakalı aracın 03.08.2006 tarihinde 1996 model Tofaş Fiat marka araç üzerinden tescilinin yapıldığı daha sonra plakanın Ford marka araca 08.08.2006 tarihinde aktarıldığı tespit edilmiştir. Mahkememizce Ankara 12. İş Mahkemesinin 2017/313 sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işçilik alacakları davasındaki tanık anlatımları da değerlendirilmiştir. Ankara 4. İş Mahkemesi'nin 2013/2414 sayılı dosyası incelenmiş, ... tarafından 2003 yılı Mart Ayından 21.12.2012 tarihine kadar davalıya ait araçta çalışması nedeniyle kıdem ihbar tazminatı ve işçilik alacaklarına ilişkin dava açtığı, ...'in 07.09.2006-25.12.2012 tarihleri arasında davalıya ait araçta çalışması nedeniyle kıdem ihbar tazminatı ve işçilik alacaklarının hüküm altına alındığı ve verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 26.11.2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Dinlenen tanıklar 06... ... ve06...... plakalı davalı ...'a ait araçlarda ...'in gece 03:00'ten 16:00'ya kadar çalıştığı şeklinde beyanda bulundukları anlaşılmıştır. Tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıya ait araçta çalıştığı kanaati oluşmuştur. Hemen hemen tanıkların tamamı davacının davalıya ait araçta şoför olarak çalıştığını söylemişler ancak beyanlar arasında çalışmanın şekli ve süresine ilişkin farklılıklar olduğu görülmüştür. Davacı tanıkları davacının tespitini istediği dönemde davalıya ait takside çalıştığını beyan etmişlerdir. Özellikle tanıklardan ... işçilik alacakları dosyasında davacının 2008 yılından 2016 yılına kadar davalıya ait araçta kesintisiz çalıştığını beyan etmiştir. Mahkememizde ise; 2008 yılında 7-8 ay çalışıp ayrıldığını, 2014 yılında yeniden durağa geldiğini söylemiş olup çelişkili olmasına rağmen davacının davalıya ait araçta çalışma olgusunun güçlendirmiştir. Tanık anlatımları çalışma şekli ve süreye ilişkin net kanaat oluşturmadığından davacı adına düzenlenen trafik ceza tutanakları da değerlendirilmiştir. Yukarıda da açıklandığı gibi davacı adına davalıya ait araçla ilgili düzenlenen trafik ceza tutanakları 14.02.2012 - 22.12.2012 - 13.01.2013 tarihlidir. 2008 yılında davacı adına başka taksi plakalı araçlardan ceza tutanakları mevcut olup ayrıca 06 ...... plakalı araçla da 02.11.2009 tarihinde kazaya karıştığına dair tutanak mevcuttur. 06...... plakalıaraç...... adına kayıtlıdır. Kaza tutanağı ve tanık ...'ün beyanı birlikte değerlendirildiğinde davacının 2008 yılında durakta davalıya ait araçta çalıştığı ve sonra ara verdiği kanaati oluşmuştur. 06 ...... plakalı araç için düzenlenen tutanak bu kanaati desteklemektedir. Yine tanık ...'ün beyanından davacının daha sonra durağa tekrar geldiği ve davalıya ait aracı kullandığı anlaşıldığından burada da 14.02.2012 tarihli ceza tutanağını esas almak gerekmiştir. Bu durumda davacının 2008 yılında ki çalışması kesintiye uğradığından hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı anlaşılmaktadır. Davacının 14.02.2012 tarihinden sonraki çalışmaları değerlendirilerek 14.02.2012-28.12.2016 tarihleri arasında davalıya ait takside hizmet sözleşmesine dayalı olarak çalıştığı kanaati mahkememizde oluşmuştur. Davacı prime esas kazancında tespitini talep etmiştir. Bu talep hususunda da emsal ücret araştırması yapılmış, tanıklar yüzde usulü üzerinden çalıştıklarını beyan etmişler, davacı tarafından ödemeye ilişkin herhangi bir kayıt ve belge sunulamadığından asgari ücretin 1.52 katı ücretle çalıştığı kanıtlanamadığı" se ehil kemi yel UANYLLoyım, "1-Davanın kısmen kabulü ile davacının 14.02.2012-28.12.2016 tarihleri arasında davalı bünyesinde prime esas alt kazanç üzerinden çalıştığının tespitine" karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, yukarıdaki hukuki ve maddi açıklamalar ışığında, dosyadaki davalıya ait aracı kullanırken davacı adına düzenlenen trafik ceza tutanaklarından ve dinlenen tanık beyanlarından davacının 14.02.2012-28.12.2016 tarihleri arasında davalı yanında çalıştığı; ancak sigorta primine esas kazanca yönelik talebin ise yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı belgelerle kanıtlanamadığı anlaşıldığından, Mahkemenin vakia ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı görülmekle, davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine" karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı ... vekili, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü gerekçelerle davanın reddi ile kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet ve prime esas kazanç tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7 nci maddesi gereğince 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. 2. Bu tür davalarda mahkemece yapılacak iş, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte başka işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işin mevsimlik olduğu anlaşılırsa dönemleri belirlenmeli, bu dönemde davacı ile işveren arasındaki sözleşmenin askıda olduğu ve mevsimlik dönemlerde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği gözönünde bulundurulmalı; böylelikle; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, mevsimlik mi, sürekli mi olduğu, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün olduğundan kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır. 3. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanun'un “Prime Esas Ücretler” başlığını taşıyan 77 nci maddesinin 1 inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un “Prime Esas Kazançlar” başlıklı 80 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayıl Kanun'un 86/9 uncu maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 nci ve 80 inci maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun; 288 inci maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde, senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289 uncu maddesinde, 288 inci madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292 nci maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 üncü ve 202 nci maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur. Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir. 3. Değerlendirme i)Eldeki davada, davacı, davalıya ait araçta dönüşümlü şekilde üç şoför olarak çalıştığı iddiasıyla hizmet ve prime esas kazanç tespiti talebinde bulunmuş olup Mahkemece ilk trafik cezasının düzenlendiği tarih itibariyle talepleri kısmen kabul edilmiş ise de Mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece, öncelikle davacının çalışma şeklinin belirlenmesi gerekmekte olup iddia ettiği gibi dönüşümlü mü çalıştığı yoksa davalının savunduğu gibi iki şoförün gelmediği zamanlarda mı çalıştığı hususu belirlenmeli, bu amaçla davacı ile birlikte çalıştığı iddia edilen şoförlerin isimleri belirlenerek dinlenilmeli, araca yazılan toplam 61 adet trafik cezasından yalnızca 3 tanesinin davacıya ait olduğu ve tanıkların davacının arızi olarak gelip çalıştığına yönelik beyanları birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar Gmilmanmli,i. VII, Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, usül ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 3. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4611.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4611E. , 2024/6823K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/1956 E., 2023/1703 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 6. İş Mahkemesi SAYISI : 2018/139 E., 2019/160 K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; 2016 yılında yararlandırılan destek tutarlarının gecikme zammı ve gecikime cezasıyla birlikte geri alınmasına karar verildiği, ilgili idarenin bu işleme dayanak olarak 10.02.2016 tarih ve 2016/4 sayılı genelgenin 3.3, 4 işlemine çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmemesi veya bildirdiği sigortalıları fiilen çalıştırmaması başlıklı bölümde yer alan denetim kontrolle görevli memurlarca yapılan soruşturma ve incelemelerde veya mahkeme kararları neticesinde ya da resmi kurum ve kuruluşlardan alınan yazılardan çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği ya da prime esas kazancını eksik bildirdiği veya bildirdiği sigortalılar fiilen çalıştırmadığı tespit edilen hakkında destek tutarının iade alınacağı hükmüne dayandırıldığını, anılan karara müvekkil şirket tarafından yasal süreler içinde itiraz edildiği ancak itirazların Toroslar Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurma hakkının olduğunun belirtilerek reddedildiğini, Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Toroslar Sosyal Güvenlik Merkezinin uygulamış olduğu, 6661 sayılı asgari ücret destek tutarı iptaline ilişkin itirazları üzerine verilen 04.01.2018 tarih ve 61286786-206.99- E.86677 nolu işlemin ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II.CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumun 6661 S. asgari ücret destek tutarının iptal edilmesinin sebebinin davacı çalışanı ...'in Şubat 2016 yılına ait aylık prim ve hizmet belgesinin verilmediğinin tespitine dayandığını, davacı davasının temeli ... isimli çalışanının 05.02.2016 tarihinde raporlu olduğunu, bu nedenle raporlu işçi için işveren sigorta primi ödeyemeyeceğine dayandığını, davacının iddialarını kabul etmediklerini savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirket tarafından Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Toroslar Sosyal Güvenlik Merkezinin davacı aleyhine uyguladığı 6661 sayılı asgari ücret destek tutarı iptaline ilişkin itirazı üzerine verilen karara karşı, işlemin iptali talepli olarak dava açıldığı, davacı şirkette çalışan dava dışı ... isimli şahsın istirahat raporlu olması nedeniyle prim bildirgesinde işçi 01 kodu ile istirahatli olarak gösterilmiş ve bu durumun Kuruma bildirildiği, dosya kapsamı sunulan belgeler ve bilirkişi raporu incelendiğinde, davalı Kurum her ne kadar 05.02.2016 tarihinde 1 günlük eksik sigorta nedeniyle davacı şirketin 2016 yılında yararlandığı destek tutarının geri alınması konusunda işlem yapmış ise de, davacı şirkette çalışmakta olan dava dışı ...'in Mersin Devlet Hastanesi raporunda 05.02.2016 tarihinde muayene olduğu, işçiye omuz ve üst kol ezilme yaralanması tanısı konulduğu, dava dışı işçinin 11.02.2016- 10.04.2016 tarihine kadar istirahatli olduğu, 05.02.2016 tarihinde ortapedi servisine yatış yapıldığı, MAN m4 Pp 10 AM ge ge e s0 O Ad Y Ar Am AMP 1. *0ş. ii. maya 81 şaş. e muayene olduğu, işçiye omuz ve üst kol ezilme yaralanması tanısı konulduğu, dava dışı işçinin 11.02.2016- 10.04.2016 tarihine kadar istirahatli olduğu, 05.02.2016 tarihinde ortapedi servisine yatış yapıldığı, 11.02.2016 'da taburcu edildiği, iş kazasına maruz kaldığı 05.02.2016 tarihinde SGK sağlık ödemeleri sistemi çıktısı incelendiğinde, dava dışı işçinin işi bırakma saatinin 09:45 olduğu, bir başka deyişle dava dışı işçinin iş kazasına maruz kaldığı gün yataklı hasta olarak ameliyata alındığı ve tam gün fiili çalışmasının olmadığı, bu nedenle fiili çalışması olmayan dava dışı işçi için sigortalılık bildiriminin yapılmasının söz konusu olamayacağı, dava dışı işçinin işe başlama saati olan 08:00 ile işi bırakma saati olan 09:45 saatleri arasında fili çalışmasının bir gün eksik bildirildiği gerekçesi ile 2016 yılına ait tüm destek teşvik işleminin iptal edilmesinin dürüstlük kurallarına ve Anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkının ihlali olarak değerlendirilmiş bu nedenle davanın kabulü ile SGK İl Müdürlüğünün 04.01.2018 tarihli 61286786-206.99- E.86677 nolu işleminin iptaline karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili, yeterli araştırma yapılmaksızın usul ve yasaları aykırı verilen İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmalarına, dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde isabetsizlik görülmemesine göre HMK 355 inci maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmayan Mahkeme hükmüne karşı yapılan istinaf taleplerinin, HMK 353/1 -b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar doğrultusunda temyiz talebinde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava; Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 80 inci, 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle, Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5348.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5348 E. , 2024/6836K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2023/355 E., 2024/59 K. KARAR : Ret Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen sigortalılık başlangıcı ve hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...'a ait iş yerinde 10.07.1996-05.06.2012 döneminde çalıştığını, hizmetin açılan tazminat davası sırasında hizmetinin eksik bildirildiğinin öğrenildiğini, 03.05.1999'dan sonra sigorta yapıldığını belirterek, davacının sigorta başlangıç tarihinin 10.07.1996 olduğunun tespitini, 03.05.1999'a kadar geçen hizmetlerin tespitini istemiştir. II. CEVAP 1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının anılan dönemde çalışmadığını, davacının davalının eşinin kardeşi olduğunu, 1998'de yurt dışına giderek bir kaç ay kaldığını, bu dönemde de çalışması bulunmadığını, işkur tarafından 16.07.2012 tarihli tutanak tutulduğunu beyanla, davanın reddini istemiştir. 2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde, hak düşürücü süre, yetki ve görev itirazında bulunduğunu beyanla, davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi 08.03.2021 tarihli ve 2018/387 E., 2021/80 K. sayılı kararıyla davacının davasının kısmen kabulüne; davacının davalıya ait 202798 sicilli iş yerinde 01.07.1997-03.05.1999 dönemi asgari ücret ile çalıştığının tespitine, fazla kısma ilişkin isteğin reddine, karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı, davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2022 tarihli ve 2021/925 E., 2022/2057 K. karar sayılı kararıyla Mahkeme hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. ve Mİ, Ma RA a o o EE bd temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Daire kararında; "... Eldeki davada, davacının talebinin 10.07.1996 ile 05.06.2012 tarihleri arası hizmet tespitine yönelik olduğu, davacının 06.03.2006 tarihinde davalı nezdinde işten çıktığı, 16.03.2006 tarihinde dava dışı 1094123 sicilli işyerinde çalışmaya başlaması ve bu çalışmanın 30.06.2006 ya kadar devam etmesi, davalı nezdinde çalışamanın kesintiye uğraması karşısında, dava tarihi 27.03.2015 tarihi itibari ile talebin hak düşürücü süreye uğradığı gözetilmeksizin karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur. .." gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, dair karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz dilekçesinde, davanın kabulü kararının verilmesi gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespit istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davacı ve fer'i müdahil Kurum vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5088.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5088 E. , 2024/6819K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2490 E., 2024/194 K. KARAR : Kabul İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/160 E., 2023/223 K. Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı ... Halat ve Tel Sanayi A.Ş. vekili ile davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ...'ın meslek hastalığı nedeniyle İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kurum Sağlık Kurulu'nun 03.12.2018 tarih ve 0984 sayılı kararında meslekte kazanma gücü kaybı oranının “w 16 olarak belirlendiğini ve davacıya sürekli iş göremezlik geliri bağlandığını, müvekkili tarafından davalı ... aleyhine Kocaeli 5. İş Mahkemesinin 2019/83 Esas sayılı dosyası ile açılan maddi tazminat davasında sürekli iş göremezlik oranına itiraz edilmesi üzerine Yüksek Sağlık Kurulunun 16.11.2020 tarih ve 2020/87 toplantı sayı, 2020/15822 sayılı kararı ile davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının 9o O olarak belirlendiğini, bunun üzerine Kurumca davacının sürekli iş göremezlik ödeneğinin kesildiğini ve yapılan ödemelerin davacıdan geri alındığını, tazminat dosyasında yasal prosedür uygulanarak alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 04.04.2022 ve 6505 sayılı ve Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunun 23.02.2023 tarih ve 735 sayılı raporlarında davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının Yw 16 olarak belirlendiğini belirterek, davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının “o 16 ve meslek hastalığının başlangıç tarihinin 04.10.2018 olduğunun tespitine, davalı Kurumca kesilen ve davacıdan geri alınan sürekli iş göremezlik gelirinin Yo 16 işgücü kaybına göre ve meslek hastalığının başlangıç tarihi olan 04.10.2018 tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili Kurumca yapılan işlemlerde herhangi bir eksiklik yahut usulsüzlük bulunmadığını belirtilerek davanın reddini istemiştir. 2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde;davacının meslek hastalığına konu rahatsızlığının iş ilişkisinin sonlanmasından sonra farklı işverenlikte çalışma yaptığı süreçte gerçekleştiğini, buna göre taraf teşkili için davacının tanı konduğu işverenliğe davanın yöneltilmesi gerektiğini, husumet itirazlarının bulunduğunu, maluliyet tespit davasının altı aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, maluliyet tespit talebi ile birlikte eda talebi içerir gelir bağlama talebinin birlikte talep edilmesinin usulen mümkün olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının son çalıştığı işverenlikte yürüttüğü faaliyet, görev tanımı, iş akış şeması gibi unsurların araştırılması gerektiğini, davalı Kurumun yokluğundan eksik inceleme ile alınan Adli Tıp Kurumu raporunun hükme esas alınamayacağını, sürekli iş göremezlik oranının düzeltme kaydı ile W O olarak belirlenen Yüksek Sağlık Kurulu kararı uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının güncel sağlık durumunun araştırılması, muayene edilerek iyileşme durumunun tespiti ile sürekli iş göremezlik oranının tespiti yapılması için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini gerektiğini, davacının güncel sağlık durumunun araştırılması, muayene edilerek iyileşme durumunun tespiti ile sürekli iş göremezlik oranının tespiti yapılması için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini belirtilerek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının kabulü ile davalı Kurum tarafından “60 olarak belirlenen meslekte kazanma gücü kayıp oranına (iş gücü kayıp oranına) ilişkin Kurum işleminin iptaline, davacının E-cetveline göre 16 (yüzde on altı) oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağının tespitine, davacının meslek hastalığının başlangıç tarihinin 04.10.2018 tarihi olduğunun tespitine, davacıya 04.10.2018 tarihinden itibaren Y616 meslekte kazanma gücü kayıp oranına göre maluliyet aylığı bağlanmasının tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Halat ve Tel Sanayi A. Ş. vekili ile davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle, Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2. Davalı ... Halat ve Tel Sanayi Anonim Şirketi vekili; cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle birlikte, keşif talepleri karşılanmadığı gibi davacının rahatsızlığının yapılan iş nedeni ile oluşup oluşmadığının araştırılmadığını ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-2 ve 355 maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davacının meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının 04.10.2018 tarihinden itibaren Yo 16 olduğunun ve bu oran esas alınmak suretiyle davalı ... Başkanlığı tarafından davacıya 01.11.2018 tarihinden itibaren gelir bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının meslek hastalığı sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile yeniden gelir bağlanması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, Yüksek Sağlık Kurulunca yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 04.04.2022 tarih ve 6505 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca düzenlenen rapor ile giderildiği anlaşılmakla ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5203.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5203E. , 2024/6802K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2022/199 E., 2024/28 K. KARAR : Kabul Taraflar arasında görülen rücuan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davacı Kurum ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Kurum sigortalılarından 0701200717317 sigorta sicil numaralı ...'un davalılardan ... Harfiyat Nak. İnş. Gıda. Tur. Pet. Orm. Ürün. San. Tic. Ltd. Şti.'nin diğer davalı ...'ne taahhüt ettiği ... İşletme Şefliği 537 kod nolu B tipi orman yolu yapım işinde çalışmakta iken 03.11.2008 tarihinde geçirdiği işkazası sonucu vefat etmesi nedeniyle davacı Kurumca hak sahiplerine toplam 84.933,00 TL peşin sermaye değeri masraf yapıldığını, kaza nedeniyle düzenlenen 27.01.2009 - ŞÖ/3 tarihli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının İş Müfettişi tarafından hazırlanan inceleme raporunda davalılardan işveren ... Harfiyat Nak.İnş. Gıda Tur. Pet. Orm. Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.'nin 9030, ...'nün 9630 oranında, kazazede sigortalı ...'un “040 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği belirtmekle; kusur ve miktar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Kurum zararı olan 84.933,00 TL'den 33.973,20 TL'nin gelirlerin onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... Harfiyat Nakliyat İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd. Şti. vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ceza dosyası içerisinde bulunan olay yeri görgü ve tespit tutanağının içeriğini kabul etmediklerini, tutanakta hem ...... hem de tarafsız tanıklarca beyan edildiği üzere ...'un operatör ehliyeti olmadığı, sadece yağlama elemanı olarak görevlendirilmesine karşın ...'un talimata aykırı olarak araç kullanması hususuna değinilmemiş olduğunu, şahsın kendisini ehliyet sahibi, deneyimli operatör olarak tanıttığını, ehliyeti olan ... ... 'ın gözetim ve sorumluluğunda ...'ın ... telkin etmesiyle istisnai olarak araç kullanan ...'un olay zamanı yalnız başına ve ... ... 'nin talimatının aksine makine kullandığını, kaza sırasında şahsın baret taksa hayatta kalabileceğini, davalı Şirket yetkilisinin ...'a ehliyeti gelene dek araç kullanmayı yasaklamasına rağmen Potasyum Klorat ile herhangi bir işlem yapması yönünde talimat vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ... ve bacanağı olan operatör ....... 'ın daha kısa zamanda daha fazla iş yapmak amaçlı olarak, aralarında anlaşarak, Davalı şirket yetkilisinin talimatlarına aykırı olarak bu maddeyi kullanmış olabilecekleri savunmakla davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. 2.Davalı ... vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu işin ... Harfiyat Nakliyat İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd Şti.'ne ihale edilerek 06.10.2008 tarihinde sözleşme imzalandığı, Serik Orman işletme Müdürlüğünün meydana gelen iş kazasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını, imzalanan teknik şartname ve diğer evraklara göre Serik Orman İşletme Müdürlüğünün yükümlülüğünün yükleniciyi denetlemek olduğunu, diğer davalı-yüklenici ... Harfiyat Nakliyat İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd. Şti'.ne tarafından patlatıcı kullanılacağının kendilerine yazılı veya sözlü olarak bildirilmediğini, bu nedenlerle davanın idare... yönünden İnşaat Gıda Turizm Petrol Orman Ürünleri Sanayi Tic. Ltd. Şti'.ne tarafından patlatıcı kullanılacağının kendilerine yazılı veya sözlü olarak bildirilmediğini, bu nedenlerle davanın idare... yönünden davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. II.MAHKEME KARARI Mahkemece; "davanın kısmen kabulüne" karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı ... Hafriyat Nak. İnş. Taah. Gıda Tur. Petrol ve Orman Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairece özetle, “...03.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle oluşan Kurum zararının rücuan tahsiline ilişkin davada verilen kararın Dairemizin 2015/23841 2016/5398 E-K sayılı ilamında davalı . İle davalı şirket arasında asıl-alt işverenlik ilişkisinin irdelenmesi ve neticesine göre kusur raporu aldırılması, gerçek zararın açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde belirlenmesi ve ilk peşin sermaye değerli gelirle karşılaştırılarak düşük (az) olan tutarın davalının kusur oranına uygulanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, Mahkemece bozmaya uyulmuş davalılar arasında asıl - alt işveren ilişkisi bulunmadığı kabulüyle karar verilmiş ise de verilen karar eksik incelemeye dayalıdır. Mahkeme tarafından getirtilen taraflar arasındaki sözleşmede yapılan işin orman yolu yapımı işi olduğu, bu işin Orman idaresinin asıl işlerinden olduğu belirgindir. Bu nedenle davalılar arasında asıl -alt işveren ilişkisi mevcut olduğu da açıktır. Orman İşletme Müdürlüğünün kusurunun bulunup bulunmadığına ilişkin kusur oran ve aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. ” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davanın kabulü ile 1-48.832,08 TL Kurum zaranının gelir bağlama onay tarihi olan 23.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine," dair karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davacı Kurum vekili özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir. 2.Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre aşağıda belirtilen husus dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkeme kararlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinde tanımlanan unsurları taşıması ve kararda taraf isimlerinin doğru bir biçimde gösterilmesi gerekmektedir. Eldeki davada, gerekçeli karar başlığından tüzel kişiliği bulunan Orman Genel Müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi gerekirken, tüzel kişiliği bulunmayan Serik Orman İşletme Müdürlüğünün gösterilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ancak belirtilen eksikliğin giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun geçici 3 üncü maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun'unun 438 inci maddesi gereğince Mahkeme kararı düzeltilerek onanmalıdır. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Hükmün karar başlığında davalı olarak gösterilen isminin çıkarılmasına yerine, “Orman Genel Müdürlüğü” yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, “" " Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5220.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5220E. , 2024/6821kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2023/665 E., 2023/601 K. KARAR : Ret Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Kurum işleminin iptali istemli davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ...'un babasının ölmüş olması nedeniyle yapılan başvuru sonrasında davalı Kurum gerekli araştırmayı yaparak kanun gereği dul ve yetim aylığı bağladığını, davalı Kurum herhangi bir gerekçe dahi bildirmeden müvekkili nezdinde borç oluşturulduğunu adi posta yoluyla bildirdiğini, müvekkilinin haciz baskısı altında ödemeyi gerçekleştirdiğini, davalı Kurum 2013/26 sayılı Genelge sebebiyle müvekkilinin gelirleri üzerinde denetim yapıldığını ve asgari ücret üzerinde kazancı olduğundan bu borcun doğduğunun belirtildiğini, arz ve izah edilen nedenler ve re'sen gözetilecek nedenlerle, davanın kabulü ile ödeme emrinin iptalini, ödenen tutarın ...'ndan istenmesi ve Anayasaya aykırı işlemlerinin iptalini, kesildiği günden bugüne değin müvekkiline ödenmeyen maaşlarının tutarı tespit edilerek, kesildiği tarihten itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte müvekkiline ödenmesini, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin iptalini, müvekkiline gönderilen ödeme emri nedeni ve haciz baskısı altında kalarak ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte iadesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili; 5510 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesi ile 01.10.2008 tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanun'un ölüm aylığı koşulları ve bağlanmasına ilişkin maddelerin yürürlükten kaldırıldığını, ölüm aylığı koşulları ve başlanmasına ilişkin düzenlemelerin 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un 32-37 maddeleri arasında yer aldığını, her iki Kanunda da sosyal güvenlikten kaynaklanan hakların terekeye dahil edilmediğini, hak sahipliği ile mirasçılıktan ayrı tutulduğunu, mirasın reddi durumunda ölüm aylıklarının terekeye dahil olmadığının yargı kararları ile vurgulanarak hüküm kurulduğunu, davacının eşinin 2012 yılında vefatı üzerine 5510 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesi gereği hak sahipliği sıfatını kazandığını, 5510 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinde birden fazla dosyadan gelir, aylık veya aylığa hak kazanılması durumunda, uzun vadeli sigorta kollarından, hem eşinden, hem de ana veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve veya babasından, kısa vadeli sigorta kollarından, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından aylık veya gelir bağlanacağının öngörüldüğünü, yönetmeliğin hükmü iptal edilmemiş veya yürürlükten kaldırılmamış olup halen yürürlükte olduğunu, davacının tercihini eşinin aylığından yana kullandığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2022 tarihli ve 2021/224 Esas, 2022/358 Karar sayılı kararıyla davacının 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2022 tarihli ve 2021/224 Esas, 2022/358 Karar sayılı kararıyla davacının 1479 sayılı Kanun'un, 02.08.2003 tarih ve 25187 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesi ile değiştirilen 45 inci maddesinin c fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin 2 nci fıkrası ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.04.2017 tarih, 2015/1490 Esas ve 2017/794 Karar sayılı kararı gereği 1479 sayılı Kanun'un 45 nci maddesinin c fıkrasındaki değişikliğin yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihi itibariyle babasından ölüm aylığına almaya hak kazandığı, davacıya 1479 sayılı Kanun'un 45 inci maddesinin c. fıkrası gereğince 01.11.2012 tarihinden başlamak kaydıyla babasından bağlanan ölüm aylığının iptal edilmesi ve yersiz ödeme gerekçesiyle borç çıkartılmasına ilişkin davalı kurum işlemlerinin yerinde olmadığı, iptal edilen ölüm aylığının iptal edildiği 01.11.2012 tarihi itibariyle bağlanması ve süresi içerisinde ödenmeyen ölüm aylıklarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği tespit edilmiş ve davanın kabulüne davacıya babasından bağlanan aylığın iptal edilmesi ve davacıya borç çıkartılmasına ilişkin kurum işleminin iptali ile aylığın iptal edildiği tarih itibariyle yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine, davacının eşinden dolayı almakta olduğu aylıklardan yapılan kesintilerin 8.091,13 TL asıl alacak ve 4.432,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.523,57 TL'nin davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2022 tarihli ve 2022/2698 E., 2022/3765 K. sayılı kararıyla; dosyadaki yazılara, hükmün Dairece de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca davalı Kurum tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairenin 18.05.2023 gün ve 2023/2396 esas 2023/5572 Karar sayılı ilamı ile;" Dosya kapsamı incelendiğinde, 11.08.2012 tarihinde yaşamını yitiren sigortalı eşi üzerinden 5434 sayılı Kanun hükümleri gereğince kendisine ölüm aylığı bağlanan davacının, 30.11.1991 günü ölen 1479 sayılı Kanun'a tabi sigortalı babası üzerinden de ölüm aylığı bağlandığı, 03.04.2015 tarihli denetmen raporu nazarında, babadan bağlanan ölüm aylığı yönünden 01.11.2012 tarihi olan başlangıçtan itibaren gerçekleştirilen borç tahakkuk işleminin iptali ile yapılan kesintilerin iadesi istemli işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Anılan yasal düzenlemeler kapsamında dava irdelendiğinde; bu tür ölüm sigortasından aylık tahsislerinde, ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın uygulanması gerekmekte olup, buna göre sigortalı eşin yaşamını yitirdiği 11.08.2012 tarihi itibarıyla davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 34 üncü ve 54 üncü maddeleri olup, 54 üncü maddenin 5 inci bendine göre hak sahibinin tercihine göre ana/baba veya eşe ait dosyaların birinden aylık bağlanacağı açıkça düzenlenmiş bulunmakla, anılan maddeler irdelenmeden yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. " belirtilerek karar bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamı ile uygulanan kanun maddeleri dikkate alınarak davacının 11.08.2021 tarihinde vefat eden eşi...... "dan dolayı dul aylığı aldığı sırada kuruma başvuru yaparak ayrıca davacının 30.11.1991 tarihinde vefat eden babası ...... üzerinden de yetim aylığı almayı talep ettiği ve daha a ma m e w. . v sonra YVi.l1.24U12 tarınınden başlamak Kaydıyla babasından Daglanan olum ayılgının Iptal! ediimesi VE yersiz ödeme gerekçesiyle borç çıkartılmasına ilişkin davalı kurum işlemi tesis edildiği, Kurum işlemi ile 5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinin amir hükmü uyarınca, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış ve “Aylık ve Gelirlerin Birleşmesi” başlıklı 54 üncü maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından aylığın bağlanacağı hüküm altına alındığı görülmüş, bu nedenle yasal mevzuata uygun olan bu Kurum işleminin iptali talepli davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, eşinden ve babasından çift ölüm aylığı bağlanması ile kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 günü yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34 üncü maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54 üncü maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından aylığın bağlanacağı hüküm altına alınmıştır. Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VII. KARAR Acıklanan sebeplerle Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5226.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5226E. , 2024/6842K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2019/1110 E., 2022/1473K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 5. İş Mahkemesi SAYISI : 2015/237 E., 2019/111K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Kararın, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili özetle; davacının 10.08.2006-11.06.2015 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz olarak ... TV Radyo ve Yayıncılık A.Ş. dışında diğer davalılarda gözüken sigorta hizmet sürelerinin iptaline dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalılara dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, cevap dilekçesi sunmadıkları belirlenmiştir. 2. Fer'i müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; bu davaların 506 sayılı Kanun'un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 maddesi gereğince 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, bu nedenle araştırma sonucu saptanan hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren dava tarihine kadar 5 yıl geçmiş ise davanın hak düşürücü süre yönünden de reddini talep ettiklerini, Yargıtay kararları uyarınca da uzun süreli hizmet tespiti davalarında yazılı delil ve belge bulunmadığını, açıklanan nedenlerle Kurum kayıtları ile çelişen davanın reddine, davacıya ait Kurum kayıtları incelendiğinde davacının davalı işverene ait işyerinde tespitini istediği dönemlerin bir kısmında çalışmasının sigortalı olarak bildirilmiş ise de bu dönemlerin tespitinde hukuksal fayda bulunmadığından davacının Kurum kayıtlarında görülen çalışmasının reddine dair karar verilmesini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne, davacının davalılardan ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş.'ne ait 1005336 sicil sayılı işyerinde 10.08.2006-11.06.2015 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak sigorta primine esas kazancın alt sınırından çalıştığının tespitine, Kuruma bildirilen günlerin infazda nazara alınmasına, davacının davalılar ... Gazetecilik Matbaa Yayıncılık İnşaat ve Turizm Sanayi Tic. Ltd. Şti., ... Gazetecilik Matbaa Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve ...'e ait işyerlerinde gözüken sigorta hizmet sürelerinin iptaline, dair karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri 4 Ras e RL. 1 Sas se Sea. şi... MM ALS şel Sa. B. İstinaf Sebepleri 1- Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın eksik inceleme ile verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 2- Davalı... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Temyiz eden davalı ... Tv Radyo ve Yayıncılık A.Ş. ve fer'i müdahil Kurum vekilleri özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmekle birlikte kararın bozulmasını talep etmişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Eldeki davada, davacının dava konusu talep dönemi itibari ile 13.05.2009 ile 25.01.2010 arasında ... şirketi tarafından, 12.03.2011 ile 22.10.2012 tarih aralığında ... Şirketinden, 22.10.2012 ile 11.12.2012 tarih aralığında ... işyerinden bildirimlerinin olduğu ve davacı tarafından iş bu bildirimlerin iptali ile davalı ... şirketinde çalıştığının tespitinin talep olunduğu anlaşılmakla, bu kapsamda davacının gerçek işverenliğinin tespiti açısından davalı işverenliklerden bildirim dönemleri nazara alınmak suretiyle ayrı ayrı bordro tanıkları tespit edilerek ve bu tespit edilen bordro tanıklarının da kendi çalışma dönemleri de gösterilmek suretiyle davalı ...te mi yoksa bildirim yapılan işverenlik nezdinde mi çalıştığı hususu sorularak saptanmalıdır. Öte yandan yine bu kapsamda davalı ...'in de dosya kapsamına tescil kayıtları ve iş yeri sicil kayıtları celp edilmeli keza aynı şekilde belirlenecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurulmalıdır. Ayrıca davacıya davalı işverenliğin tespiti açısından ücret ödemelerinin kim tarafından nasıl yapıldığı hususu hem davacıdan sorulmalı hem de araştırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 3. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5034.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5034 E. , 2024/6840K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/1558 E., 2023/2363 K. KARAR : Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2015/112 E., 2017/667K. Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili, 01.11.2011 ile 01.01.2015 tarihleri arasındaki hizmetlerin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı işveren cevap dilekçesinde özetle; davacının 01.01.2015 tarihinde işe başladığını, gerekli bilgi ve belgeleri ibraz etmediğinden bildirim yapılamadığını, tahmin edildiği kadarıyla kendi ihbarı üzerine 06.01.2015 tarihinde denetim yapıldığını, davacının 19.02.2015 tarihine kadar çalıştığını daha sonra işe gelmediğini, mahkemenin 2015/111 Esas sayılı dosyası ile tazminat ve alacak davası açtığını, davacının boşta geçen günlere ilişkin haksız prim günü kazanmak ve diğer dava ile de haksız tazminat ve alacak almak için planlı hareket ettiğini davacının toplam çalışma süresinin 1 ay 20 gün olduğunu, bu sürenin öncesinde hiçbir çalışmasının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddesi olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediğinin ya da çalıştıklarının kurumca tespit edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2017 tarihli ve 2015/112-2017/667 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 26.12.2023 tarihli, 2021/ 1558 Esas, 2023/2363 Karar sayılı kararıyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1.Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Daire kararında; "...Eldeki davada, davacının imzasının bulunduğu ... Durum Tespit Tutanağını, baskı ile imzaladığı savunması karşısında; davacının iş bu iddiasının üzerinde durulmaksızın; bu konu ile ilgili gerekli araştırma yapılıp değerlendirilmeksizin hüküm tesisi yoluna gidilmesi isabetsiztir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ..." gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine dair karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davanın reddine dair karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesi, 86 ncı maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesidir. 3. Değerlendirme Eldeki davada, 5510 sayılı Kanun'un 59/2 nci maddesi gereğince, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabileceği, bunlar tarafından düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olacağı; öte yandan aynı şekilde 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesinde, denetim ve kontrolle görevli memurların görevleri sırasında tespit edecekleri kurum alacaklarını, kamu alacağına ilişkin olay ve işlemlerini yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği ve söz konusu tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olacağı hükmü mevcut olup ancak yazılı deliller olmaksızın işçi işveren ve üçüncü kişilerin huzuru ile tanzim edilen tutanakların aksinin ispatlanıncaya kadar geçerli olabilmesi için tutanakta isim ve imzası bulunanların imza ve beyanlarına itiraz ve inkar etmemeleri gerekir; aksi halde tutanağın bağlayıcılığından söz edilemez Bu kapsamda, somut olayda, davacı 01.01.2015 tarihli girişine ilişkin beyan ve imzasının işveren baskısı ile alındığını beyan ederek imzayı inkar ettiğine göre tutanağın bağlayıcılığından söz edilemez. Dosya içeriğinden beyanlarına başvurulan bordro tanıklarının maddi olgulara dayalı olarak davacının aşçı olarak çalıştığını ittifakla ifade etmeleri karşısında inkar edilen tutanağın bu suretle aksinin ispatlandığı anlaşılmakla, davanın kabulü yerine, yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Peşin yatırılan temyiz harcın istek halinde ilgiliye iadesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4623.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4623E. , 2024/6848K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2509 E., 2024/386 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/218 E., 2023/336K. Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik oranının ve gelir bağlanması gerektiğinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, davacının meslek hastalığından dolayı sürekli iş göremezlik oranının “510 olduğunun ve tespit tarihini takip eden aybaşından itibaren bu oran esas alınarak gelir bağlanması gerektiğinin tespitini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, davanın yetkili Mahkemede açılmadığını, dava konusu uyuşmazlığa müvekkil Kurumun sebebiyet vermediği, Kurumca mevcut yasal düzenlemelere göre işlem yapıldığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı TTK vekili, davanın mükerrer olduğu, davanın zamanaşımına uğradığını, husumetin yanlış tarafa yöneltildiği, davacının Kurumun işçisi olmadığı ve kaydı bulunmadığını, davacının rödovansçı şirketin taşeronlarında da çalıştığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davanın kabulüne, davacı ...'in meslek hastalığı sebebiyle maluliyet oranının 10 olduğunun tespitine, davacı ...'in Yo10 maluliyet oranı üzerinden ATK 2. Üst Kurulu maluliyet tespit tarihi olan 06.07.2023 tarihini takip eden aybaşı olan 01.08.2023 tarihinden itibaren gelir bağlanmasına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili, dava yasal süresinde açılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Kurum tarafından yapılan işlemlerin hukuka ve yasal mevzuata uygun olduğunu, davacının sürekli iş göremezlik derecesinin 900 olduğu Yüksek Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmiş olup Kurumca geciktirilmeden bu maluliyet derecesine göre işlem yapıldığını, Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan davacının maluliyet derecesinin 10 olarak kabulüne karar verilmesinin haksız, usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir. Davalı TTK vekili, davacının ER çalışanı olmadığını, husumet Yöne liemeyecolnie. SARVAEIRIN başka RL RAM dv mmm Mamasi. U.A. YY... .. a İL gg wW 0 e Aş ..ge Davalı TTK vekili, davacının Kurumlarının çalışanı olmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, davacının başka iş yerlerinde çalışmaları olduğunu, varsa meslek hastalığının bu iş yerlerinden doğduğunu, müvekkili Kurumun gerekli güvenlik önlemlerini aldığını, kusurunun bulunmadığını, gelir bağlanması talebi Kurumlarınca yapılacak bir işlem olmadığından husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, işverenin gerekli her türlü önlemi aldığını belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davalılar vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B.Temyiz Sebepleri Davalılar vekilleri istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının meslek hastalığından dolayı sürekli iş göremezlik oranının “010 olduğunun ve tespit tarihini takip eden aybaşından itibaren bu oran esas alınarak gelir bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Yasa'nın 19 ncu maddeleridir. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve Kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalılar vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4653.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4653E. , 2024/7212K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2552 E., 2024/300 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/353 E., 2022/417 K. Taraflar arasındaki sigorta başlangıcının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararın davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davacının, ... ... 'a ait iş yerinde 05.04.1990 tarihinde çalışmaya başladığını ancak dönem bordrosu verilmediği gerekçesi ile bu tarihin Kurum tarafından sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmediğini belirtmek sureti ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 05.04.1990 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde davacının tespitini istediği 05.04.1990 tarihinde çalıştığına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını belirtmek sureti ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının, sigorta başlangıç tarihinin 05.04.1990 olduğunun tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili özetle, dava öncesi Kuruma müracaatta bulunulmadan dava açılmasının yerinde olmadığını, salt işe giriş bildirgesi verilmesi verilmesinin yeterli olmadığını, fiili çalışma olgusunun da hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde ispatlanması gerektiğini, davacı tanığının çelişkili beyanına itibarla davanın kabulü yönünde karar verilmesinin yerinde olmadığını istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı SGK vekili istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölae Adlive Mahkemesinin vukarıda helirtilen kararına karsı süresi icinde davalı SGK vekili temviz isteminde A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı SGK vekili, istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık 05.04.1990 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 2 nci, 6 ncı, 9 uncu, 79 uncu, 108 inci maddesi hükümleridir. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli olmayıp, aynı zamanda o kimsenin Kanun'un belirlediği biçimde (506 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ve 5510 sayılı Kanun'un 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 5510 sayılı Kanun'un 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Hizmet tespitinin bir türü olan sigortalılık başlangıç tespiti davasında, dava konusu dönem yönünden hem çalışmaların geçtiği işyerinin varlığı hem de sigortalının çalışmalarının gerçek ve sigortalı çalışma olduğunun hiçbir teredüte yol açmayacak şekilde ispatlanması gerekmektedir. Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmelidir. Bu da dava konusu çalışmaların sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, sigortalı çalışma niteliğinde ise çalışmanın varlığı yönünden dönemde bordrolu olan tanık, yoksa komşu işyeri tanığı araştırarak ifadelerinin alınması, varsa bu döneme ilişkin makbuz, fatura, defter gibi tüm kayıt ve belgelerin incelenmesi, 506 ve 5510 sayılı Kanun'lar ile Yargıtay'ın yerleşik içtihatları gereğidir. 3. Değerlendirme 1.Sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için mutlak koşul niteliğindeki hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. 2. Mahkemenin yazılı hükmü, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalıdır. Yukarıda anılan yasal düzenleme ve açıklamalara göre inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, davacının, dava dışı... ... ünvanlı işverenin 102456 sicil no.lu işyerinden davacı adına 05.04.1990 tarihinde işe giriş bildirgesinin verilmiş olduğu, işyeri tescil bilgilerine göre 102456 sicil sayılı iş yeri izolasyon havalandırma,montaj mahiyetli ve 09.05.1989- 31.01.1990 tarihleri arasında Kanun kapsamında olduğu, işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının el ürünü olduğunun tespit edildiği, belediye ve emniyet vasıtasıyla komşu işyeri tespit edilemediği, öte yandan işyerine komşu mesken olarak üç kişinin belirlenerek dinlendiği ancak hiç birinin davacıyı tanımadığı, öte yandan davacı tanığı olarak dinlenen Zülkif Kahraman'ın ise hizmet döküm cetvelinde iş terinden çalışması olmamasına karşın beyanında kendisi,davacı ve kendileriyle beraber Şerafettin Öztürk'ün çalıştığını ancak bu kişinin trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini, kendisi ... ... 'ın yanında çalışırken iş kazası geçirdiği ve bu nedenle sigortasının yapıldığını belirtmesi üzerine Mahkemece Kurumdan tanığın iş yerinden verilmiş işe giriş bildirgesi, iş kazasına ilişkin varsa denetim raporları ve tanığın iş kazası geçirdiği tarihin bildirilmesi leranmlie aldığı Yimıman bhınma ililelim Aalaral, Jile MVahramamnmlım mın dili İeuyasamnin Raceh fahuiiymemesalisi Mp Van GE BE PN a e GE DG ii DD DEEP E si b EA ii OSSE Sen GER e VE ENA Bap & ei SENi el SD GO GA izalosyon montaj işinde 14.02.1990 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazasına ilişkin ifadesine dair tutanak ile “46 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden gelir bağlandığının bildirildiği, böylelikle tanığın uğradığı iş kazasının dava konusu dönemden önce meydana geldiğinin anlaşıldığı, böylelikle eksik inceleme ve araştırmaya dayalı şekilde hüküm kurulduğu analaşılmıştır. 3.Buna göre Mahkemece, öncelikle davacının HMK 31 inci maddesi kapsamında dava konusu tarihte işverenin nerdeki, hangi işi kapsamında çalıştığı, işyerinde ne iş yaptığı, kimlerle çalıştığı, işin niteliği sorulmalı, işverenin taşeron şeklinde üstlendiği bir iş kapsamında çalışmışsa Mahkemece taşeronluk sözleşmesi araştırılmalı, yine bu işin üstlenildiği işyerindeki dava konusu dönemdeki sigortalı çalışanlarının beyanlarına başvurulmalı, dava dışı işveren ...... 'ın vergi mükellefiyet dönemleri araştırılmalı, dava konusu dönemde işyerine komşu iş yerleri ve sigortalı çalışanlarının SGK, vergi dairesi nezdinde de araştırılarak belirlenmeli, bu kişilerin sigortalılık ve vergi kayıtları da getirtilmek suretiyle beyanlarına başvurulmalı, bu yöntemle komşu işyerinin tespit edilememesi halinde davacının çalışmasını bilebilecek kişilerin kimler olabileceği hususunda davacının beyanı alınmak suretiyle belirlenecek kişilerin de çalışma kayıtları getirtilerek beyanları alınmalı, böylelikle toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının gerçek çalışma olgusu, somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde ortaya koyulmalıdır. 4.Kabule göre de, sigortalılığın başlangıcı, işverence yasal süresinde verilmekle zorunlu sigortalılık tescilinin dayanağını oluşturan bildirgede işe giriş günü olarak yazılı tarihin kabul edilmemesi yönündeki Kurum işleminin iptali ile anılan bir günlük çalışma süresinin geçerliliğinin tespiti niteliğinde olduğundan, davacı hakkında, sigorta başlangıcının yanısıra 05.04.1990 tarihinde asgari ücretle 1 gün çalıştığının tespitine şeklinde hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemiş olması da isabetsizdir. 5.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeple 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4833.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4833E. , 2024/7247K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2366 E., 2024/494 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/469 E., 2023/170K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.05.2011-10.03.2015 tarihleri arasında davalı şirkette Elektrik teknisyeni, teknik personel, ürün belgelendirme müdürü, uygunluk değerlendirme müdürü sıfatları ile çalışmış bulunduğunu, davalı işverenin Kazan Noterliğinden 30.06.2015 tarihinde çektiği 07257 numaralı ihtarnamede Bağ-Kur'lu olması sebebiyle sigorta girişi yapmadığını beyan ettiğini, 01.03.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren uygulama ile Bağ-Kur'lu bir kişinin vergi kaydı ya da şirket ortaklığı devam ederken ortak olmadığı bir iş yerinde çalışmaya başladığı andan itibaren 4/a sigortalısı olmasının mümkün olduğunu, davalı işveren ile aralarında ayrıca test cihaz ve kiralama sözleşmesi yapılmış olup bu sözleşme kapsamında çalışma, danışmanlık bulunmamakta olup sadece tarafınca cihazların kiralanması karşılığında davalı şirket tarafından kira ödenmesi yapılması sözleşmeye bağlandığını, dolayısı ile davalı işveren de iş sözleşmesi dışında bir sözleşmeye bağlı çalışmış olmasının mümkün olmadığını, ihtarnamede davalı işverenin tüm işçi işveren ilişkisini inkar noktasına geldiğini, davalı işverenin işçiyi sigortaya bildirme ve primleri ödeme yükümlülüğü dahil olmak üzere iş kanunu ve ilgili yasal mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle iş sözleşmesini 10.03.2015 tarihli haklı nedenlerle feshettiğini ileri sürerek, davalı şirkette belirtilen tarihler arasında çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 03.06.2011 tarihi olarak tesbiti ile bu süreler içinde yatırılmayan primlerin davalı tarafından yatırılmasına, söz konusu hizmetlerinin diğer hizmetleri ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kira sözleşmesinin imzalandığı 03.06.2011 tarihi ile sigorta bildiriminin yapıldığı 10.10.2012 tarihleri arasında davacının kiraya veren, danışman konumunda olduğunu herhangi bir iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının kendisine ait bir firması olduğunu ancak Bağ-Kur primlerini ödeyemediğini, çocuğunun hasta olduğunu söylemesi üzerine davalı şirkette sigortalı olarak girişinin yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile " Taraflar arasında uyuşmazlık dışı olmak üzere 03.06.2011 tarihinden itibaren bir kira ilişkisi bulunmakla birlikte esas uyuşmazlık bu dönemde ayrıca iş akdi olup olmadığı yönündedir. Dosya kapsamında toplanan deliller ve bordro tanıklarının anlatımları ile davacıya ait cihazların iş sözleşmesi kapsamına şirketin faaliyet konusu işlerin yerine ayrıca iş akdi olup olmadığı yönündedir. Dosya kapsamında toplanan deliller ve bordro tanıklarının anlatımları ile davacıya ait cihazların iş sözleşmesi kapsamına şirketin faaliyet konusu işlerin yerine getirilmesi için işverence kullanıldığı, davacının ayrıca cihazların kullanıldığı iş kapsamında raporlar ve ölçümlemeler yaptığı, davalı işverenliğin şehir dışı işlerinde çalışmak için gittiği, davalı işverenlikte çalışan başka çalışanlara da eğitim verdiği, davacının iş yerinde eylemli olarak çalıştığı, bu haliyle davacı ile davalı arasında hizmet akdinin var olduğu ancak davacının sürekli olmamakla bazı günler çalıştığı anlaşılmakla tüm dosya kapsamı itibariyle davacının davalı işverene ait 1145439.06 sicil sayılı iş yerinde Kuruma yapılan bildirimlere ilaveten 03.06.2011 - 09.10.2012 arası ayda 10 gün esası ile olmak üzere 2011/6 ayda 9 gün, 2011/7,8,9,10,11,12 nci aylar ile 2012/1,2,3,4,5,6,7,8,9 uncu aylarda 10'ar gün, 2012/10 uncu ayda bildirime ilaveten 2 gün olmak hizmet akdi ile çalıştığının tespitine" karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf ve fer'i müdahil Kurum vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Feri müdahil Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, davacının davalı adına tescilli 1145439 sicil numaralı iş yerinden 10.10.2012-17.03.2015 tarihleri arasında hizmetinin bildirildiği, 03.03.2014 tarihli "hizmet sözleşmesi" başlıklı evrakta davacının davalı nezdinde "belgelendirme müdürü" olarak CE belgelendirme ve ürün belgelendirme alanında yönetim, baş denetçilik ve sistem kurulumu ve sürdürülmesi için uygulama ve danışmanlık hizmeti vereceğinin, sözleşmenin süresinin beş yıl olacağının imza altına alındığı, davalı şirket ile davacı arasında davacıya ait test cihaz ve teçhizatının kiraya verilmesi konusunda 03.06.2011 tarihinde beş yıl süreli "test cihazı ve teçhizatı kiralama sözleşmesi" akdedildiği, sözleşmede kira konusu cihazların davalı firma adına kullanılacağı ve firmanın kendi adına iş göreceğinin belirlendiği, Türk Akreditasyon Kurumu tarafından gönderilen, denetlenen kuruluş temsilci listelerinde, ihtilaflı dönem içinde davacının davalı şirketin teknik personeli olduğunun belirtildiği, bordro tanıklarının beyanlarına başvurulduğu, taraflar arasında cihaz kiralama sözleşmesinin yanı sıra hizmet akdi ilişkisinin de bulunduğu, ancak tanık beyanlarından davacının tespitine karar verildiği gibi 03.06.2011 tarihinden itibaren haftada on gün olacak şekilde kısmi süreli çalıştığı kanaatine varılmakla Mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine" karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçelerle davanın reddi ile kararın bozulmasını talep etmiştir. Fer'i müdahil Kurum vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçelerle davanın reddi ile kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7 nci maddesi gereğince 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, ... insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Bu tür davalarda Mahkemece yapılacak iş, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen iş yerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte başka işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işin mevsimlik olduğu anlaşılırsa dönemleri belirlenmeli, bu dönemde davacı ile işveren arasındaki sözleşmenin askıda olduğu ve mevsimlik dönemlerde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği gözönünde bulundurulmalı, böylelikle; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, mevsimlik mi, sürekli mi olduğu, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün olduğundan kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır. 3. Değerlendirme Eldeki dava, davacının, davalı iş yeri nezdinde 03.05.2011-10.03.2015 tarihleri arası çalıştığının tespiti istemine ilişkin olup davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Mahkemece verilen hükmün eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, 03.03.2014 tarihli sözleşme ile davacının davalı nezdinde belgelendirme müdürü olarak CE belgelendirme ve ürün belgelendirme alanında yönetim, baş denetçilik, sistem kurulumu ve sürdürülmesi için uygulama ve danışmanlık hizmeti vereceğinin, sözleşmenin süresinin beş yıl olacağının kararlaştırıldığı, davalı şirket ile davacı arasında davacıya ait test cihaz ve teçhizatının kiraya verilmesi konusunda 03.06.2011 tarihinde beş yıl süreli "test cihazı ve teçhizatı kiralama sözleşmesi" akdedildiği, sözleşmede kira konusu cihazların davalı firma adına kullanılacağı ve firmanın kendi adına iş göreceğinin belirlendiği, Türk Akreditasyon Kurumu tarafından gönderilen, denetlenen kuruluş temsilci listelerinde ihtilaflı dönem içinde davacının davalı şirketin teknik personeli olduğunun belirtildiği, davacı tarafından davalı şirkete test ölçüm cihazlarının kiralandığı, davacının da cihazların kullanımıyla ilgili olarak danışmanlık hizmet verdiği anlaşılmakta olup çalışma konusu yapılan araştırma hüküm kurulması yeterli değildir. Dinlenen tanıklar genellikle davacının haftada 2-3 gün çalıştığı konusunda beyanda bulunmuşlarsa da işveren tarafından ibraz edilen test çalışmaları ile ilgili olarak sunulan "yapılan çalışma günleri" başlıklı belgede ayda değişik günlerde çalışmalarının rapor edildiği görülmekle; Mahkemece iş yerinin kapasitesi, test yapılan günler tespit edilmeli, danışmanlık ve test çalışmalarının bu çalışılan günlere hasredilip hasredilmediği belirlenmeli, varsa bu çalışma süreleri dışındaki çalışmaları bu tanıklardan sorulmalı, bu belge ve tespit edilen belgeler kapsamında çalışma süreleri tereddütsüz şekilde ortaya konularak sonucuna göre karar verilmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4899.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4899E. , 2024/7248K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/2415 Esas, 2024/357 Karar KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Hayrabolu Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2017/322 Esas, 2021/99 Karar Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile fiili çalışmanın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 3901200002426 4/A sicil numarasıyla 2000/02 - 2017/03 dönemleri arasında davalı ... Muratoğlu'nun yanında sürekli olarak Umurca Köyünde kömür ocağında ocağın kapalı olduğu durumlarda dahi bekçi ve işveren temsilcisi sıfatıyla sigortalı olarak çalıştığını, çalışma süresi boyunca işveren tarafından sigortalı yapıldığını ve sigorta primlerinin ödendiğini bildiğini, ancak SGK sisteminden hizmet dökümü incelendiğinde 2013/07 ile 2016/04 dönemleri arasında müfettiş raporuna istinaden hizmetlerinin re'sen iptal edildiğini öğrendiğini, eksik incelemeye dayalı müfettiş raporu doğrultusunda hak kaybına uğradığını, müfettiş raporundaki tespitin asılsız olduğunu ve müvekkilinin belirtilen dönemlerde çalışmasının gerçek olduğunu dinletecekleri tanık beyanları ile sabit olacağını belirterek, müvekkilinin davalının yanında 2013/07 ile 2016/04 dönemleri arasında da çalıştığının tespitine, söz konusu hizmetlerin diğer hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II.CEVAP Fer'i müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. unvanlı iş yerinde sigortalı olarak çalışan davacının 4/A kapsamındaki çalışmalarının 31.05.2016 tarih ve 2016/CZ/78 sayılı rapora istinaden iptal edildiğini, raporun konusunun sahte iş yeri ve sahte sigortalılık olduğunu, davacının çalışmamasına rağmen iş yerinden sigortalı bildirildiği iddiasının incelemenin konusunu oluşturduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... Madencilik Sanayi Limited Şirketi tarafından davaya cevap verilmemiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen müzekkere cevapları, tanık anlatımları, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dosya içerisindeki SGK kayıtlarına göre davacı tarafın davalı iş yerinde 2011/3 - 2013/6 ile 2016/5 - 2017/9 tarihleri arasında çalıştığı, 2013/07 - 2016/4 tarihleri arasındaki çalışmaların SGK tarafından sahte oldukları gerekçesi ile iptal edildiği, dosya içerisine temin edilen SGK araştırma ve inceleme raporu doğrultusunda daha önce davalı iş yerinde çalışan çalışanların verdikleri beyanlarda kendilerinin işten ayrıldıktan sonra ve davalı iş yerinde kömür üretim faaliyeti durduktan sonra tek çalışan işçinin bekçilik görevi yapan ...... olduğunu beyan ettikleri, iş yeri çalışanı olarak beyanı alınan ... ... 'ın beyanında iş yerinde çalıştığı dönemde kendisi dışında herhangi bir çalışan olmadığını beyan ettiği, yine tanık olarak beyanda bulunan ...... 'ın mahkememiz huzurunda verdiği ilk beyanda davacı tarafın davalı iş yerinde çalıştığını beyan ettiği, çelişki nedeniyle mahkememizce ikinci kere alınan beyanında ise davacı e e Ky e RA ey nee AR we vi İN, RR, ÖL, tanık olarak beyanda bulunan ...... 'ın mahkememiz huzurunda verdiği ilk beyanda davacı tarafın davalı iş yerinde çalıştığını beyan ettiği, çelişki nedeniyle mahkememizce ikinci kere alınan beyanında ise davacı tarafın arada sırada kendini kontrol etmek amacı ile geldiğini ve yardım gereken durumlarda yardıma geldiğini beyan ettiği, mahkememizce davacı taraf ile aynı dönem çalışan bordro tanıklarının beyanlarına başvurularak beyanlarının alındığı, ilgili beyanlarda davacı tarafın davalı iş yerindeki kömür üretim faaliyeti durduktan sonra davalı iş yerinde iş akdine bağlı olarak fiili bir çalışmasının olduğuna ilişkin bir beyanda bulunmadıkları, aksine çalışanların tutarlı bir şekilde yalnızca ...... 'ın bekçi olarak ilgili iş yerinde çalıştığını beyan ettikleri, dava konusu dönemde davalı iş yerine komşu bir iş yeri bulunmadığından komşu iş yeri ve onların sigortalı çalışanları ile ilgili bir inceleme yapılamadığı, dosya içerisinde yer alan tanık anlatımları doğrultusunda davalı iş yerinde 2013 yılı sonlarına doğru üretim faaliyetinin sona erdiği, üretim sona erdikten sonra ilgili iş yerinde işçi ya da işveren sıfatında eylemli çalışan bir çalışanın kalmadığı, yalnızca davalı iş yerindeki bina ve malzemeler yönünden gerekli bakım ve gözetimi yapmak üzere bir bekçinin görevlendirildiği, ilgili bekçi dışında davalı iş yerinde eylemli bir çalışan olmadığı, davacının kendi beyanları ve davalı iş yerinde bekçi olarak görev yapan tanık ... ... 'ın beyanlarında davacının arada sırada kontrol amaçlı olarak davalı iş yerine geldiği, bunun dışında ilgili iş yerinde eylemli ve fiili bir çalışmasının olmadığı, bu doğrultuda ... tarafından yapılan işlemin yerinde olduğu anlaşılmakla, davacının davasının reddine" karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davacı vekili, aynı dönemde bekçi olarak çalışan ... ... 'ın müvekkili ile 5 yıllık bekçilik yaptıklarını beyan ettiğini ve iş yerinin gayri faal olmasına karşın içeride teçhizatın bulunduğunu ve bunların sorumluluğunun müvekkilinde olduğunu, ancak aynı köyde mukim olan müvekkilinin mesai saatleri dışında dahi iş yerine vaziyet ettiğinin değerlendirilmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde; 17.09.2015 tarihinde yapılan denetim kapsamında; iş yerinde tescilsiz herhangi bir çalışanın olmadığı, 2015/08 ay Aylık Prim Hizmet Belgesine kayıtlı sigortalılardan sadece ...... 'ın çalışırken görüldüğünün tespit edildiği, İş yeri çalışanı ... ... 'ın 17.09.2015 tarihli yazılı ifadesinde; 30.08.2013 tarihinden itibaren ... Madencilik unvanlı iş yerinde bekçi olarak çalıştığını, iş yerinde çalıştığı dönemde kendisi dışında başka herhangi bir çalışanın olmadığını ifade ettiğinin görüldüğü, Umurçu Mahallesi Muhtarı ...... 'ın 17.09.2015 tarihli yazılı ifadesinde, 2014/Mart ayından itibaren Umurçu Mahallesi Muhtarlığını yaptığını, muhtarlığı döneminde ... Madencilik'in herhangi bir üretim faaliyeti olmadığını, sadece bekçi olarak ....... 'ın çalıştığını ve 2014 yılının Mart ayından önce iş yerinin faal olup olmadığını bilmediğini beyan ettiğinin tespit edildiği, 2004-2014 yılları arasında Umurçu Mahallesi Muhtarlığını yapan ... ... 'ün 17.09.2015 tarihindeki ifadesinde, 2004-2014 yılları arasında Umurça Mahallesi'nin muhtarlığını yaptığını ve bu dönemde ... Madencilik unvanlı iş yerinin herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, ancak 2013 yılının ağustos ayından itibaren burada ... ...'ın bekçi olarak çalıştığını ve halen de çalışmaya devam ettiğini ve 2013 yılının 7. ayından sonra burada herhangi bir kimsenin çalışmadığını ifade ettiği, 2 0520 0101 1034948 059 04 77 iş yeri sicil numaralı ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. ile ilgili olarak 2006 yılı, 2007 yılı ve 2008 yılında yapılan yoklamalar kapsamında iş yerinin bu tarihlerde faal olduğunun tespit edildiği, 16.07.2013 tarihinde Gelir Uzmanı Seçkin Yıldız tarafından tanzim edilen yoklama incelendiğinde, kömür ocağının faaliyette bulunmadığının tespit edildiği ve bu yoklamanın Umurça Mahallesi Muhtarı ... ... ile birlikte imza altına alındığının görüldüğü, 2013/12. ayda Gelir Uzmanı Seçkin Yıldız tarafından tanzim edilen yoklama incelendiğinde; söz konusu maden ocağında herhangi bir üretim faaliyetinin olmadığı, işyeri sahasında sadece bekçi olarak ...... 'ın bulunduğunun tespit edildiği, 09.11.2015 tarih ve, 5613074 sayılı yazı kapsamında ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. unvanlı iş yeri ile ilgili olarak söz konusu iş yerinin 15.09.2011 tarihinde cebri havalandırma ve kaçamak yolu olması sebebi ile Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından üretim faaliyetlerinin durdurulduğu ve üretim faaliyetine izin verilmesi hususunda Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nden herhangi bir izin talebinin olmadığı, 28.02.2015 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi ... ... tarafından tanzim edilen rapor incelendiğinde iş yeri bekçisi ... ... dışında herhangi bir çalışanın olmadığının tespit edildiği, 67744209938 kimlik numaralı ... ... 'ın ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. unvanlı iş yeri ile ilgili olarak ücret alacağına dair Tekirdağ Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'nce incelemeye istinaden kayıt ve belgelerin istenildiği ancak işverenlik tarafından ibraz edilmediği için idari para cezası uygulandığının görüldüğü, 18.09.2012 tarihinde onaylanan Tekirdağ Çalışma ve İş Kur İl Müdürlüğü'nün tanzim ettiği değerlendirme raporuna istinaden işçi Ramis Güneş'in 2021 yılının Mayıs ayına ait 8 günlük, Haziran ayına ait 8 günlük, 2012 yılının Haziran ayına ait 833,11 TL ve 2012 yılının Temmuz ayına ait 29,47 TL olmak üzere toplam 1.084 TL ücret alacağının ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, İş müfettişlerinin 27.06.2006 tarih 2006/AA/103 sayılı, 25.01.2007 tarih 2007/İCS/S sayılı, 25.01.2007 tarih, 2007/İCS4 sayılı, 22.08.2007 tarih 2007/CG/120 sayılı ve 30.01.2008 tarih 2008/EE/10 sayılı raporları incelendiğinde; ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. işyerinin 2006, 2007, 2008 yıllarında faaliyet gösterdiği, Yukarıda belirtilen tespitler ile ... Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. işyerinde çalıştığı bildirilen sigortalıların ifadelerinin alınmış olduğu ve davacının da aralarında bulunduğu sigortalıların iş yerinin faaliyette olmadığı, yapılan sigorta bildirimlerinin sahte olduğu, tespiti yapılarak iptal edilmiş olduğu ve davacının 2013/7. ayında 2016/4. Ayına kadar bildirilen sigortalı günlerinin ve SPEK'lerinin iptal edilmiş olduğu tespit edilmiştir. Dosya içerisinde yer alan tanık anlatımları doğrultusunda davalı iş yerinde 2013 yılı sonlarına doğru üretim faaliyetinin sona erdiği, üretim faaliyeti sona erdikten sonra ilgili iş yerinde işçi ya da işveren sıfatında eylemli çalışan bir kimsenin kalmadığı, yalnızca davalı iş yerindeki bina ve malzemeler yönünden gerekli bakım ve gözetimi yapmak üzere bir bekçinin görevlendirildiği, ilgili bekçi dışında davalı iş yerinde eylemli bir çalışan olmadığı, davacının kendi beyanları ve davalı iş yerinde bekçi olarak görev yapan tanık ...... 'ın beyanlarında davacının arada sırada kontrol amaçlı olarak davalı iş yerine geldiği, bunun dışında ilgili iş yerinde eylemli ve fiili bir çalışmasının olmadığı, bu doğrultuda ... tarafından yapılan işlemin yerinde olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davacının davasının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön görülmemiş, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine" karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü gerekçelerle temyiz talebinde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık kurum işleminin iptali ile fiili çalışmanın tespiti istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371'inci, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 86'ncı maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde verilen hükmün yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5302.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5302E., 2024/7251kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2097 E., 2023/623K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2019/307 E., 2022/335 K. Taraflar arasındaki menfi tespit ve haczin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumda 4 4120 01 01 1068473 001 03 94 sicil sayılı dosyada işlem gören ... İnşaat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi & ... Turizm Otelcilik İnşaat Ticaret Anonim Şirketi İş Ortaklığı'nın yüklenicisi olarak bulunduğu, Adana Sofulu 1.Bölge 784 Konut Adaiçi ve Genel Altyapı ile Çevre Düzenlemesi İnşaatı işinden kaynaklanan alacak nedeniyle müvekkilinnin banka hesaplarına e-haciz işlemi uygulandığını, haczin kaldırılması amacıyla davalı Kuruma yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını, Kurumca davacının banka hesaplarına uygulanan e-haciz işleminin, ... Turizm Otelcilik İnşaat Ticaret Anonim Şirketi'nin yönetim kurulu üyesi olmasından kaynaklandığını, ancak e-haciz işlemi öncesinde davacıya, borca dair herhangi bir bildirim yapılmadığını ve ödeme emri gönderilmediğini, kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan, kesinleşmiş bir icra takibi bulunmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulmasının Kanun,7a aykırı olduğunu, anılan işlem nedeniyle müvekkilinin tasarruf haklarının elinden alındığını, ticari faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirket ile iş ortaklığını oluşturan diğer şirketin hukuken varlığını devam ettirmesine ve alacağın şirketlerden tahsil imkanı olmasına rağmen, şirket borcundan ötürü davacının mal varlığına haciz konulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek davacı hakkında davalı Kurum tarafından gerçekleştirilen icra ve haciz işlemlerinin terkini ile davacının banka hesaplarında bulunan e-haczin ve blokenin kaldırılmasına, davacının davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ... Tur Otel İnş Tic, A.Ş. ve Az-Uz San. Tic. Ltd.'nin borçlarından dolayı 6183 sayılı A....U.H kanun hükümleri gereğince şirket ortağı olan davacı aleyhine 2010/15098, 26496, 26497, 26499, 26505, 26511, 26514, 26520, 26526, 26532, 26535, 2012/22121- 2014/52016, 52017, 52125 E. sayılı icra takip dosyası ile icra takibine geçilerek yönetim kurulu üyesi ...'a 31.082.2017 tarihinde mernis adresine gönderildiğini, muhatabın tanınmadığı ibaresi ile 13.09,2017 tarihinde iade edildiğini, ödeme emirlerinin VUK'nın 105 inci maddesinde belirtilen nedenler yüzünden tebliğ etmek mümkün olmadığından 2017 yılında ilanen tebligat yapıldığını, öncelikle şirketin adına gayrimenkul sorgulaması yapıldığını ve herhangi bir gayrimenkule rastlanmadığını, ... Tur. Otel İnş. Tic. A.Ş.'nin Yönelim Kurulu üyesi olan davacının ödenmeyen prim borçlarından dolayı Kuruma karşı işverenler ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bu nedenle davacı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerine e-haciz işlemi tesis edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. TT İİK DERECE MAHKEMESİ KARARI UMELİNMİL Z İİİ İŞİLli Mi LR. iŞ LU LIğiM UL LLILN YUVYGUi İL i MU!Gi VİTİR Şi LL LİN 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Mahkememizce yapılan yargılama, dosyadaki bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava dilekçesindeki talebine ilişkin 18.10.2018 tarihinde Kuruma başvuru yaptığı, Kurum tarafından 08.02.2019 tarihinde talebin reddedildiği anlaşılmıştır. Kural olarak şirket ortak ve yöneticilerinin, şirketten tahsil edilemeyen alacaklar, prim borçlarından sorumlu olacağı sabittir. Ortak veya yöneticiye gidilebilmesi için şirketten tahsil imkanının olmaması gerekmektedir. Somut olayda da dava dışı şirket tarafından yargılama sırasında ödemelerinin yapıldığı ve davalı Kurum tarafından da davacı hakkında uygulanan haciz işlemlerinin 27.03.2020 tarihinde kaldırılmış olması nedeniyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığını karar verilmiştir. Davanın açılmasına da davalı Kurumun şirketten tahsil imkanı varken davacı hakkında haciz işlemi gerçekleştirmiş olması nedeniyle davanın açılmasına davalı Kurum sebebiyet verdiğinden davacı lehine vekalet ücreti verildiği" gerekçesiyle; "1-Konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu, vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu savunarak mahkeme hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, "Dava, davacının banka hesaplarına dava dışı ... Turizm Otelcilik İnşaat Ticaret Anonim Şirketi'nin prim borcundan dolayı konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, hacze konu borcun dava dışı şirket tarafından yargılama sırasında ödenmesi üzerine davalı Kurum tarafından davacı hakkında uygulanan haciz işlemlerinin 27.03.2020 tarihinde kaldırılması nedeniyle açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, sözkonusu karar davalı Kurum vekili tarafından Kurum işlemlerinin yerinde olduğu gerekçesiyle vekalet ücreti yönünden istinaf edilmiştir. Eldeki dosyada, borca dayanak ödeme emrinin davacının adresi araştırılmaksızın ilanen tebliği suretiyle borcun kesinleştirilmesi ve öncelikle şirketten tahsili için yeterli işlem yapılmadığı gözetildiğinde davacının dava açmakta haklı olduğu, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde isabetsizlik görülmemesine göre HMK 355 inci maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmayan mahkeme hükmüne karşı yapılan istinaf taleplerinin, HMK 353/1 — bi maddesi gereğince esastan reddine" karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 4 Mlayımmmanamalıl, ım lilslyaalui Kk mlmammlliumam 1. UyYUğilazdlink VE İTURNURI İNILLILIr ği. Dava, borçlu olmadığının tespiti ve haczin kaldırılması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370, 371 ve 331 inci maddeleri. 3. Değerlendirme Eldeki davada, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen karar yerinde olmakla birlikte; borcun yapılandırma yapılarak ödenmesi nedeniyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi ile Hüküm fıkrasının 4'üncü bendinde yer alan "4-Davacı kendisini avukat ile temsil ettirdiğinden dosyanın karara çıktığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesi gereğince belirlenen 9.200,00 TL ücreti vekaletin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibarelerinin silinerek hüküm fıkrasından çıkartılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5140.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5140E. , 2024/7264K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1786 E., 2024/125 K. KARAR : Kısmen kabul İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 3. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/77 E., 2022/131K. Taraflar arasındaki yurt dışı borçlanmasının 30.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili, yurt dışı borçlanmasının 30.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespitini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, Kurum işleminin usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacının 25.03.2021 dava tarihi itibariyle yurt dışı borçlanma talebinde bulunduğunun kabulü ile 25.03.2021 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı işlemlerinin yapılması gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. ya İY e ağ ağ isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının 30.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5384.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5384E. , 2024/7259K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/220 E., 2024/215 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/184 E., 2023/323 K. Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, aksine işlemin iptali ile müvekkilinin yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, talebin iptaline dair Kurum işleminin usul ve Kanun'a uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, davacının 31.07.2019 tarihli yurtdışı hizmet borçlanmasına ilişkin Kuruma müracaatının kabulü ile 31.07.2019 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında borç tahakkuku oluşturulması gerektiğinin tespitine, aksine Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz “e. A. LLM ARL. A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5410.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5410E. , 2024/7272K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2384 E., 2024/823 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 62. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/71€E., 2022/120K. Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 29.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili, davacının 29.07.2019 tarihi itibariyle yurt dışı borçlanmasının, yurt dışı sigorta başlangıç tarihinden itibaren borçlanabileceğinin tespiti ile aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, yurt dışı borçlanma işlemlerinin kanuni süresinde tamamlanmadığını, borçlanmanın iptali işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2-5510 sayılı Kanun'un 42 nci, 3201 sayılı Kanun'un 4, 5 ve Geçici 9 uncu maddesi hükümleri. 5510 sayılı Kanunun "Bildirim" başlıklı 42 nci maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini, 3201 sayılı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4 üncü maddesi, 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun 79 uncu maddesi ile düzenlenmiş haliyle, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın 9632'sinin olduğunu, ancak prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu, borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirileceğini, tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılan gün sayısının prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edileceğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranacağını amir iken, maddenin 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesiyle değişik halinde, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın 9645'i olduğunu düzenlemiş ve tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartının aranacağını düzenlemiştir. 3201 sayılı Kanun'un "Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı" başlıklı 5 inci maddesinin 4 üncü ek fıkrası 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun 79 uncu maddesinin düzenlediği şekli ile, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağılık Sigortası Kanun'a göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye'de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir şeklinde iken, 17.7.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değişik halinde, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir, düzenlemesi şeklindedir. 01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun'un Geçici 9 uncu maddesi ise, kısmi aylık bağlanmış olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas alınacağını, düzenler. 3- 3201 sayılı Kanun'dan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda oo aş “» . a. esir. © a. anma... ame. o e a a; ÇIKAYNNCELEK UYUŞİMazZıik YĞCİME LariiiMe GÖTE ÇÖZUİMEM MEKLE İKCTİ, YUTUTMUKLE Olali GUZEMCİNC LaflaKKUK tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilşkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine, borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir. Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506 sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir. Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise, dava yeni borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir. Diğer bir olasılık da, Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 —-6 ay) eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır. 3.Değerlendirme İnceleme konusu davada, davacının 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumun 19.11.2019 tarihli yazıyla tahakkuku gönderdiği, davacının 13.01.2021 tarihli dilekçe ile 30.11.2019- 31.12.2020 tarihleri arasında cezaevinde olduğu için borçlanma bedelini ödeyemediğini bildirerek borcunu ödemek istediğini bildirdiği, davalı Kurumun 28.01.2021 tarihli yazıyla süresinde tamamlanmayan borçlanmanın iptal edildiğini bildirdiği, eldeki davanın 22.03.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, cezaevinde kaldığı sürece işlemlerini vasisi yoluyla takip edebileceği, Kurumun borçlanmanın iptal edildiğini bildirmesi üzerine süresinde dava açabileceği mümkün olmasına rağmen başlattığı borçlanma işlemlerini makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 22.03.2022 tarihinde açmıştır. Makul süre geçtiğine göre, davacı sigortalının 29.07.2019 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz hale gelmiştir. Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının kusurlu bulunduğu açıktır. Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek, davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 22.03.2022 tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. VI.KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2024_5371.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5371€E. , 2024/7290K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/234 E., 2024/378 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaman 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/301 E., 2023/732K. Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı ... isimli iş yerinde 28.09.2005 tarihinden 03.04.2008 tarihine kadar çalıştığını, davalı işverenden kaynaklanan nedenlerle 25.07.2006 tarihinde iş kazası geçirdiğini, söz konusu kaza ilgili Karaman İş Mahkemesi 2014/212 Esas sayılı dosyasının mevcut olduğunu işbu dava ile sürekli iş göremezliğe ve bakıcı giderleri ile maddi ve manevi tazminat talepli dava ikame ettiğini, Karaman İş Mahkemesi 2014/212 Esas sayılı dosyasında alınan ATK 2. Üst Kurulu kararı ile davacının sürekli iş göremezlik oranının 9045 olarak tespit edildiğini, SGK raporunda ise davacının sürekli iş göremezlik derecesinin “515,2 olarak belirlendiğini, davalı Kurumun bu tespitinin hatalı olduğunu beyanla davacının söz konusu iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın davalı Kuruma karşı yöneltmiş olduğu iddiaların hukuki geçerliliğinin olmadığını, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, davaya konu iş kazasının 28.09.2005 tarihinde meydana geldiğini, davacının sürekli iş göremezlik oranındaki değişikliğin bu kaza ile ilgili olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. 2. Davalı... Tic. San. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde; davacının açmış olduğu ve halen derdest olan Karaman İş Mahkemesinin 2014/212 Esas sayılı dava dosyasındaki dilekçelerinde bahsedilen hastalıkların ve mağduriyet sebeplerinin işbu kaza ile illiyet bağı olmadığını, davacının maluliyet oranının yüksek olduğunu iddia eden davacının tedavisi tamamlandıktan sonra aynı iş yerinde çalışmaya devam ettiğini, bu dahil davacının kazadan kaynaklanan arazları atlatarak iyileştiğini gösterdiğini, davacının yaşamının ileri aşamalarında özensiz yaşaması nedeniyle oluşan rahatsızlıklarıyla davaya neden olan kaza arasında illiyet bağı olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacı ...'ın 25.07.2006 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeni ile E cetveline göre 9642 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirket bünyesinde çalışmakta iken geçirdiği iş kazası sonrasında verilen SGK İzmir Bölge Sağlık Kurulunun MKGKO tespitine yönelik kararı ile müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının 615,2 olarak belirlendiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 08.01.2018/413 karar numaralı raporu ile oranın “45,1 olarak belirlendiğini, dava aşamasında alınan Adli Tıp Kurumu'nun 3. İhtisas Kurulunun 30.09.2022/19838 karar numaralı raporu ile müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının “042 olarak belirlendiğini, Adli Tıp Kurumu İkinci Üst Kurulunun 20.07.2023/2344 karar numaralı raporu ile müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının 15.06.2022 tarihi öncesinde 9645 olduğu, 15.06.2022 tarihi sonrasında ise Yw42 olduğu tespitlerinin yapıldığı, hüküm fıkrasında müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının Y42 olarak tespitinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. 2. Davalı ... Tic. San. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde; iş kazasının 2006 yılında meydana geldiğini, ATK'nın raporlarında dayandığı yönetmeliğin olay tarihinde yürürlükte olmadığını, rapor tanziminde esas alınacak mevzuatın olay tarihindeki uygulamalar dairesinde tespiti ile uygulanması gerektiğini, davacının sürekli iş göremezlik oranının tespit edildiği Yüksek Sağlık Kurulu raporlarında oranın W 15,2 olarak tespit edildiğini, zaman içinde bu oranın yükselmesini gerektirir bir tıbbi detayın aşamalarda alınan hiçbir raporda ileri sürülmediğini, zaman içinde iş kazası ile illiyet bağı olan bir artışın meydana geldiğinden bahsedilemeyeceğini, davacının meslekte çalışma gücünde süreç içinde bir artış söz konusu olmadığından zamanaşımı süresinin de dava tarihi itibariyle dolduğunu, dosya kapsamında bulunan raporlar arasındaki yoğun çelişkinin giderilemediğini ileri sürmüştür. 3. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Kurum aleyhinde açılmış olan davanın yasal süresinde açılmadığını, iş kazasının 28.09.2005 tarihinde meydana geldiğini, Kurum kayıtlarının tetkikinde davacının Kuruma herhangi bir talepte bulunmadan davayı açtığını, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu raporunun Kurum açısından bağlayıcılığı bulunmadığını, Adli Tıp Kurumu raporları ile Kurum raporları arasında çelişki bulunduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri Davalılar vekilleri, istinaf dilekçeleri ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranına itiraz ile yeniden tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, Yüksek Sağlık Kurulunca yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30.09.2022 tarih ve 19838 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca düzenlenen rapor ile giderildiği, özellikle temyiz edenin sıfatına göre kararın yerinde olduğu anlaşılmakla ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı şirket vekilinin ve davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2024_4650.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4650E. , 2024/7295K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2425 E., 2024/229 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova İş Mahkemesi SAYISI : 2020/163 E., 2022/500 K. Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket çalışanı olan davalı ...'nun 04.01.2009 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle davacı işveren aleyhine Yalova İş Mahkemesinin 2018/445 E. sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açtığını, bu davanın yargılaması sırasında davalının sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti davası açması hususunda davacı işverene süre verildiğini ileri sürerek; davalı ...'nun 04.01.2009 tarihinde geçirdiği iş kazasından kaynaklı sürekli iş göremezlik derecesinin tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; diğer davalı ...'nun davacı işyerinde 04.01.2009 tarihinde iş kazası geçirdiğini, müvekkili Kurum İl Müdürlüğüne sürekli iş göremezlik derecesinin tespitine yönelik talepte bulunduğunu, dosyanın Bölge Sağlık Kurulunca incelenip sigortalının sürekli iş göremezlik oranının “012,10 olduğunun tespit edildiğini, vakıa tarihi sonrası işverence iş kazası bildiriminin yapıldığını, müvekkili Kurum tarafından tesis edilen tüm işlemlerin hukuka uygun olarak gerçekleştiğini beyanla davanın reddini istemiştir. 2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; belirlenen maluliyet oranının orantılı ve hakkaniyetli olduğunu, bu oranın yeniden tespitinin yersiz ve yargılama sürecini uzatmaktan öteye gitmeyeceğini beyanla davanın reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ...'nun 04.01.2019 tarihinde geçirdiği kaza itibari ile meslekte kazanma gücü kaybı oranının “12,1 olduğunun tespitine, davalı SGK yönünden davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ATK İkinci Üst Kurulundan rapor alınmadan hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. (€ Gerekre ve Sonlır IUNURNG GyRAIi UIUUYUlu Lil SUIiuylul, C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı sigortalı ...'nun sürekli iş göremezlik derecesinin, davalı Kurumun da belirlediği gibi 912,1 olduğunun saptanması, eldeki davanın ise işveren tarafından açıldığının ve dolayısıyla davacı işverenin davasının yersiz olduğunun anlaşılması karşısında; davanın her iki davalı yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde bulunmamış ise de; davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulmaması ve anılan hususun kamu düzenine ilişkin olmaması nedeniyle resen nazara alınmasının da mümkün bulunmaması gerekçeleriyle davacının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davalı ...'nun iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranına itiraz ile yeniden tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2- Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğuna ilişkin 506 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesi mülga olup, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95 inci maddesinde sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yol hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya tıp fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığının ilgili ihtisas kurulu ile üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması halinde, çelişkinin Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Üst Kurulu tarafından giderilerek, sigortalının sürekli iş göremezlik oranı ve başlangıç tarihi kesin olarak karara bağlanması da zorunludur. 3. Değerlendirme Dosya kapsamına göre davacı tarafın talebinin davalı ...'nun 04.01.2009 tarihinde geçirdiği iş kazasından kaynaklı sürekli iş göremezlik derecesinin tespitine ilişkin olduğu, diğer davalı Kurum tarafından iş kazası hakkında yapılan tahkikat üzerine sigortalı ...'nun anılan iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik derecesinin 02.02.2018 tarihli Kurul kararı ile W 12,1 olarak belirlendiği, belirlenen orana itiraz üzerine yasal prosedür gereği Yüksek Sağlık Kurulu'ndan alınan 17.07.2019 tarih ve 2019/12550 sayılı kararda da davalı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının W 12,1 olarak belirlendiği, davacı tarafça davalı Kurum tespitine itirazen huzurdaki davanın açıldığı ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin 30.05.2022 tarih ve 11176 sayılı mütalaası doğrultusunda davalı Kurumun da belirlediği gibi sürekli iş göremezlik oranının “o 12,1 olduğunun saptanması karşısında davanın reddi gerekirken davalı .'nun 04.01.2019 tarihinde geçirdiği kaza itibari ile meslekte kazanma gücü kaybı oranının 012,1 IV 0 A İL Emir İM BR A NİS e ŞİŞ YIYUYUTU!i LE5PpİLie, UaVdii SON YUMUMUCİI UYavVdiili İcidyat HMCUCii ME İCUUNIC Udii VCİNCİİ Kaldi UsU! VE yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir. VI. KARAR Açıklanan sebeple; 1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 inci bendi silinerek yerine “Açılan davanın reddine” ibaresinin yazılmasına, 2 nci bendi silinerek hüküm fıkrasından çıkarılmasına, harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin bentlerin 3, 4, 5, 6, 7, 8 olan sıra numaralarının silinerek yerine, sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 sıra numaralarının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Peşin yatırılan temyiz harcın istek halinde ilgiliye iadesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5292.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5292E. , 2024/7282K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1606 E., 2024/270K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 7. İş Mahkemesi SAYISI : 2019/366 E., 2022/136 K. Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı iş yerinde makine bakım onarımcı ustası olarak kaza tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, 19.12.2016 tarihinde pres makinesinde çalışırken arızalı pres makinesinin harekete geçen parçasının davacının bacağına çarpması sonucunda sol bacağında femur kırılması meydana gelmek suretiyle iş kazası meydana geldiğini, iş kazası nedeniyle davalı işverenlik aleyhine tazminat davası açtığını ve Gebze 5. İş Mahkemesinin 2017/32 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, maluliyetin tespiti amacıyla davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, Kurum tarafından davacının sürekli iş göremezlik derecesinin 60 olarak belirlendiğini, bunun gerçek durum ile örtüşmediğini beyanla davacının 19.12.2016 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle iş göremezlik derecesinin tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirkete karşı açtığı Gebze 5. İş Mahkemesinin 2017/32 E. sayılı tazminat davasında gerek Kurumun 15.02.2019 tarih ve 201941000674 karar sayılı Sağlık Kurulu, gerekse itiraz üzerine alınan SGK Yüksek Sağlık Kurulu 05.08.2019 tarih ve 2019/13498 sayılı raporlarında maluliyet gerekmediğine dair verilen raporlar üzerine huzurdaki davayı açmış olduğunu, her iki raporda usul ve yasaya uygun ve birbirini teyid eder mahiyette olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir. 2. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurumun sigortalılarından ...'nin 19.12.2016 tarihinde iş kazası geçirdiğini, Kurum tarafından yapılan maluliyet incelemesi neticesinde sağlık raporları ve diğer tıbbi belgelere göre davacı tarafın sürekli iş göremezlik derecesinin 900 (sıfır) olduğunun tespit edilmiş olduğunu, maluliyet oranlarının tespitinde kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporların esas alınacağını, verilen sürekli iş göremezlik oranının tespiti kararlarına karşı Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz edilebileceğini, kurul kararlarının kesin olduğunu, sigortalının sürekli iş göremezlik oranı ile ilgili Yüksek Sağlık Kurulu kararının mevcut olduğunu, başka Kurumlarca tespiti mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının 19.12.2016 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği E cetveline göre meslekte kazanma gücü kayıp oranının 646,2 olarak tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde; Adli Tıp İkinci Üst Kurulunun raporu ile davacının maruz kaldığı iş kazası nedeniyle E cetveline göre 946,2 oranında meslekte kazanma gücününden kaybetmiş sayılacağını, maluliyet gerekçesi olan pseudoartrozun ise cerrahi olarak tedavisi mümkün bir kırık komplikasyonu olduğunu, tedavi edilmesi durumunda maluliyetin yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağının değerlendirildiğini, ancak mahkemece uyuşmazlığın dava tarihi itibariyle çözümlenmesi gerekçesi ile davacının kesin kazanma gücü kaybı oranı belirenmeden hüküm kurulduğunu, söz konusu tespitin ancak geçici iş göremezlik oranı olabileceğini, davacıya yapılacak cerrahi girişimlerin sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. 2. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili Kurumun, sigortalı hakkında tesis ettiği işlemlerinde usul ve yasaya aykırı bir hususun bulunmadığını, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu Raporunun dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgelere de aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri 1. Davalı şirket vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. 2. Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle Yüksek Sağlık Kurulunca yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30.11.2020 tarih ve 17041 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca düzenlenen rapor ile giderildiği anlaşılmakla ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde . . Ni e a» ... , . Be 00 Ydvall ŞIKEL VEKİNİ HE Yavali NKUTUİTM VERİMİ LEMİYİZ GMEKLCİCİİMYC NETİ SUruieri MEYEMler Kafalı DOZUMMASINI gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2024_4846.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4846E. , 2024/7959K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2352 E., 2024/752 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/138 E., 2022/94 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 26.10.2007-01.10.2017 tarihleri arası davalı işveren nezdinde tam gün bilfil ve kesintisiz çalıştığının tespitine, sigortalı olduğu tespit edilen dönemlere ait yatırılmayan, eksik yatırılan sigorta primlerinin davalı tarafından yatırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini, çalışmanın kesintili olduğunun ispat edileceğini, davacının ihtiyaç olduğunda çiftlikte çalıştığını, çalışmasının süreklilik arz etmediğini, davacının çalışmasının süreklilik arz etmemesi sebebiyle yardım aldığının bilindiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bordro tanığı ... davalı işyerinde 1998 yılı ile 2020 tarihleri arasında çalıştığını, hayvancılık işi yaptığını, davacının ise 2007 yılında işe girdiğini, 2017 yılına kadar bu yılda dahil olmak üzere çalıştığını, aynı işi yaptıklarını, işyerinde 1000 tane büyükbaş hayvan olduğunu, bunlara yem verdiklerini, tımar yaptıklarını, davacının ve kendisinin çiftikte evi olduğunu, onlara tahsis edilen bu evde davacının ailecek kaldığını, ... beyin 3 çocuğu olduğunu, çocuklarının ve kendi çocuklarının ... Okulunda okuduğunu, sabah 05:30-06:00 da kalkıp hayvanlara yem verdiklerini, öğlen 12:00 de ve akşam 18:00 de tekrar yem verdiklerini, her yem verişlerinin 2'şer saat sürdüğünü, ayrıca yem verdikten sonra da günlük yem hazırlığı yaptıklarını, haftada iki kez de tımar yaptıklarını, ortalama 19:30- 21:00 saatlerine kadar çalıştıklarını, kendi sigortasının tam yapıldığını, davacının sigortasının ise sadece 1,5 yıl yapıldı diye bildiğini, ...'yı tanımadığını, davacının 10 yıl boyunca hep yanlarında çalıştığını, başka yerde çalışmadığını beyan ettiği, tanık adına 01.01.2005-18.09.2019 tarihleri arasında hizmet bildirildiği, Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezinin 12.04.2021 tarihli yazısı ile 1219928 sicil numaralı ... unvanlı işyerinin 08.09.2014 tarihinde kanun kapsamına alındığı, 13.11.2019 tarihli 2019/116737/71 sayılı denetmen raporuna istinaden davacının 01.11.2015-03.02.2016 tarihleri arasındaki hizmetlerinin fili çalışmaya dayanmadığı gerekçesi ile iptal edildiği , ... sicil numaralı ... Et Kom. Ey. Et Mam. Paz. Ltd. Şti. unvanlı işyeri 05.08.2016 tarihli, 2016/02 sayılı denetmen raporuna istinaden 01.01.2005 tarihinde kanun kapsamına alındığı, ... İlkokulunun 30.07.2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen belgeler incelendiğinde; davacının çocukları Ahmet Şakmak'ın 2007-2012 yılları arasında, ...'In 2007-2010 yılları arasında okulda eğitim gördüklerine dair bilgi bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının kısmen kabulü ile davacının davalı işveren nezdinde 26.10.2007 - 02.02.2015, 01.11.2015 - 03.04.2016, 20.09.2016 - a a ra rr ar ya 7 a a “ ye a. Dc > mi 4m -—miır gördüklerine dair bilgi bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının kısmen kabulü ile davacının davalı işveren nezdinde 26.10.2007 - 02.02.2015, 01.11.2015 - 03.04.2016, 20.09.2016 - 04.01.2017 tarihleri arası hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, davacının 03.02.2015 - 31.10.2015, 04.04.2016 - 19.09.2016, 05.01.2017 - 01.10.2017 tarihleri arası talebi için ise bu tarihlerde işyerinde sigortası yapıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı, fer'i müdahil Kurum vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ... sicil numaralı davalı adına denetim raporuna istinaden tescil edilen işyerinden 03.02.2015-03.02.2016; davalı adına tescilli 1039391 sicil numaralı işyerinden 04.04.2016-19.09.2016 ve 05.01.2017-09.09.2017 tarihleri ile ... sicil numaralı işyerinden 10.09.2017-01.10.2017 tarihleri arasında hizmetinin bildirildiği, her ne kadar 01.11.2015-03.02.2016 tarihleri arasında dava dışı 1219928 sicil numaralı ... unvanlı işyerinde geçen bildirim bulunsa da söz konusu hizmetin Kurumun 13.11.2019 tarihli denetmen raporuna istinaden fiili çalışmaya dayanmadığı gerekçesi ile iptal edildiği, davalı işyeri adresinde 03.02.2016 tarihinde yapılan yerel denetimde davacının imzalı ifadesinde “Uğurçayır Mah ... Mevkiindeki ... ... 'a ait besi çiftliğinde 2007 yılı 10.ayından bu yana çalışmaktayım. Çalıştığım dönem boyunca asgari ücret aldım. Ancak ücretlerimizi elden alıyordum. Bunun karşılığında herhangi bir belgeye imza atmıyordum. Burada çalıştığımı kanıtlayacak herhangi bir resmi belgeye imza atmadım. Herhangi bir fatura vb imza atmadım" şeklinde beyanda bulunduğu, davacının 29.03.2009-16.04.2017 tarihleri arasındaki seçimlerde seçmen kayıtlarında ve 02.05.2008-10.11.2017 tarihleri arasındaki MERNİS kayıtlarında yer alan ikamet adresinin davalı işyerinin adresi olduğu, davacının çocuklarının 2007 yılından itibaren Ayaş'ta bulunan ... İlkokulunda eğitim gördükleri, davacı tanıkları ile bordro tanığının beyanlarının davacının çalışmasını doğruladıklarının anlaşılması karşısında. davacının tespitine karar verilen tarihlerde davalı nezdinde çalıştığı kanaatine varıldığından, Mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve Kanun'a aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Fer'i müdahil vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava; davacının 26.10.2007-01.10.2017 tarihleri arası davalı işveren nezdinde tam gün ve kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 2.506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un 86 ıncı maddesinin 9 uncu fıkrası hükümleridir. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5037.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5037E. , 2024/7961kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2022/591 E., 2024/24K. KARAR : Ret Taraflar arasında Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı ...'a ait iş yerinde 11.11.2016-08.06.2017 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir. III. MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesinin 24/02/2021 tarihli, 2017/357 E., 2021/104 K,, sayılı kararıyla; davanın reddine karar vermiştir. IV. İSTİNAF Davacı vekili istinaf yolu ile dilekçesinde, kararın bozulmasını talep etmiştir. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 23.06.2022 tarihli, 2021/1242 E., 2022/1120 K. Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur. 2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26.10.2022 tarihli ve 2022/10653 Esas, 2022/13120 Karar sayılı bozma kararında; eldeki davada; davacının davalı iş yerinden dava konusu dönem sonrası için (08.06.2017- 31.07.2017 tarihleri arası) bildirimlerinin bulunması da gözetilerek; talep konusu dönem olan bildirim öncesi dönem yönünden davacı ile davalı arasındaki ilişkinin 11.11.2016 tarihli vekaletname kapsamına göre vekalet akdi mi hizmet akdi mi olduğu dava konusu dönemde tespit edilecek komşu iş yeri tanıkları da dinlenilmek suretiyle belirlenmeli; yine ... Sigortacılık ünvanlı iş yerinin kapsam ve vergi kayıtları, kurucu ve ortaklarını gösterir ticaret sicil kayıtları dosya içerisine getirtilmeli, davacının şahsi sicil dosyası da getirtilerek 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığı olup olmadığı hususları araştırılmalı taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdi olup olmadığı toplanan tüm deliller bir arada değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar BALM le a AN ame A e me m e. AN şi a 4 gg .... e. e. B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesinde davacının ... Sigortacılık isimli eski eşi adına kayıtlı işyerinde iş takipçiliği yaptığı, eşi ile ayrılmaları üzerine bu işyerinin kapanarak aynı adreste ... adına işyeri açıldığı, ... Sigortacılık ile dava dışı kişiler arasında yapılan iş takibine ilişkin sözleşmelerin ...'a ait işyeri adına yenilenerek yeniden düzenlendiği, davalının 11.11.2016 tarihli vekaletname ile davacıya işyeri ile ilgili tüm yetkileri içerir kapsamlı bir vekaletname verdiği, davalı ...'In bu işyerinin açılmasından önce benzer nitelikte bir iş yapmadığı, işyeri ile sözleşme yapan kişilerin ... ya da ... ile görüştüğü ve iş takibinin hem davacı hem de davalı tarafından yapıldığı, davalının 01.01.2017-18.07.2017 tarihleri arasında ...'a ait işyerinde sigorta bildirimlerinin olduğu, Yenişehir Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/581 Esas 2018/435 Karar sayılı kararında taraflar aralarında bir hizmet ilişkisinin olmadığı, davacı ...'in sigortacılık işlemleri ile uğraştığı, ancak işlemlerin kendi üzerinden yapılmaması için davalı ... adına ... Aracılık Hizmetleri adı altında iş yerinin açıldığı, bu yerin davacı ... tarafından işletildiğinin belirtildiği, davacının Yenişehir Vergi Dairesi Müdürlüğüne engellilik indiriminden faydalanmak için bizzat ibraz ettiği davalı tarafından tanzim edilen belgede davacının . Kaza Hasar Danışmanlık İş Takibi adlı işyerinde 08.06.2017 tarihinde çalışmaya başladığının beyan edildiği, daha önceki bir tarihte çalışmaya başladığına dair bir beyanda bulunulmadığı gözetildiğinde, davacının ... Sigortacılık isimli işyerinde yürüttüğü faaliyetleri ...'a ait işyerinde yürütmeye devam ettiği, işyeri davalı adına kayıtlı olsa da davacı ile davalının iş takibini birlikte yerine getirdikleri, davalının bu işleri yerine getirirken 11.11.2016 tarihli vekaletnameyi kullandığı, ceza Mahkemesinin de maddi vak'aya ilişkin tespitinin bu yönde olduğu, davacının uyuşmazlık konusu olan 11.11.2016-08.06.2017 tarihleri arasındaki dönemde davalıya ait iş yerinde hizmet akdi ile çalıştığı iddiasını hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak bir şekilde somut, yeterli ve inandırıcı deliller ile kanıtlayamadığı anlaşılmakla; davanın redddine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili: davanın kabulünün gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının davalı ...'a ait iş yerinde 11.11.2016-08.06.2017 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 200 ve 202 inci maddeleri, 2-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 72 nci maddesi uyarınca, 01.10.2008 tarihi öncesi isteme ilişkin davanın yasal dayanağı mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; kararın bozulmasını gerektirecek bir husus görülmemiştir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle davacı vekillinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4715.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4715E. , 2024/7965K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2020/139 E., 2022/118K. KARAR : Kısmen Kabul Taraflar arasında Mahkemesinde görülen rücuen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 01.08.2008 günlü iş kazası sonucu 100 oranında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelir nedeniyle meydana gelen Kurum zararının davalı ...'den tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; Kurum zararının davalı ...'den de tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 17.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile de Kurum zararının 9590 ının davalılardan müştereken müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; kazalı sigortalı ...'in ... tarafından işe alındığı ve çalıştırıldığını, davalının iş kazasının meydana gelmesinde hiç bir kusuru olmadığını, iş kazasının meydana gelmesinden sonra davalı ve kazalı sigortalıyı işe alan ve çalıştıran ... aleyhine Karahallı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/45 Esas sayılı dosyasıyla maddi ve manevi tazminat davası açıldığını ve bu dava Mahkemece verilen 19.03.2014 tarih 2012/25 Karar sayılı davanın feragat nedeniyle reddine dair bir kararla neticelendiğini, iş kazası nedeniyle Karahallı C. Başsavcılığının 2010/248 soruşturma no.lu dosyasıyla yürütülen hazırlık dosyası 28.07.2010 tarih, 2010/225 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair bir kararla neticelendiğini, iş kazasının meydana gelmesinde davalının hiç bir kusurunun bulunmadığını, aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. HI. İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesinin 30.05.2017 tarihli, 2014/212 Esas, 2017/48 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne 135.003.92 TL'nin onay tarihi olan 17.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ... Kurumuna verilmesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF Davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 24.10.2018 tarihli, 2017/1804 Esas, 2018/1648 Karar sayılı kararıyla; davacı ... vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Sal EE PEI e VE EN SEN İP e pp UNSANASUN ADEN Ve BBll le Ded PİE Ş DİŞ DEP eş PL UN EİN sayılı kararıyla; davacı ... vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. 1. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur. 2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 19.02.2020 tarihli ve 2019/31 Esas, 2020/1355 Karar sayılı bozma kararında; dosya kapsamında Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda alt işveren olarak kabul edilen davalı ... 9065 kusurlu, asıl işveren olarak kabul edilen inşaat sahibi ... Yo 15 kusurlu ve kazalı sigortalının W 20 kusurlu olduğunun kabul edildiği ve fakat davalılar arasındaki ilişki ile kazalı ve davalılar arasındaki ilişkinin irdelenmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, açıklanan hususlar çerçevesinde öncelikle davalı ... ile davalı ... arasındaki asıl işverenlik - alt işverenlik sıfatları irdelenip, belirlenmeli, yine kazalı ve davalılar arasındaki ilişkinin niteliği irdelenmeli, dosyada yer alan her bir tarafın işveren ya da 3. kişi sıfatıyla kusur durumları irdelenip belirlenmeli ve yapılacak belirlemeye göre eğer gerekiyorsa tüm bu hususları gözetecek şekilde olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden bu çerçevede yeniden uygun bir kusur raporu alınmalı, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Kararı Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı karşısında; yapı işyerlerinde çalışmalar esnasında gerekli güvenliği sağlamak, çatıya çıkmak için kurulan iskele ve seyyar el merdivenini sağlam şekilde kurdurmak ve merdivenin kaymaması için gerekli tedbirleri aldırmak, çalışanlara yaptıkları işe uygun kişisel koruyucu malzeme vermek ve kullanılmasını sağlamak, çalışanları iş ve iş güvenliği konusunda eğitmek yükümlülüğü bulunduğu halde yerine getirmeyen davalı işveren ...'in Yw 70, çatıya çıkmada kullanılan merdiveni sağlam şekilde yerleştirmeyen, sabitlemeyen ve merdivenden çatıya çıkarken acele ederek gerekli dikkat ve özeni göstermeyen kazalı sigortalının W 30 oranında kusurlu bulunduğunu, davalı ...' ün ise kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını tespit eden ve hükme dayanak alınan kusura ilişkin 22.11.2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunun oluşa uygun, yargısal denetime elverişli bulunmakla buna göre 506 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği gözetilerek, sosyal sigorta yardımları toplamının davalıların wv 70 kusur oranına karşılık gelen tutarına hükmedilmesi gerektiği düşünülmekte ise de SGK müfettişi tarafından sigortalı işe giriş bildirgesinin işveren Nurittin tarafından yasal süre içerisinde verilmediği tespit edilmiş olmakla 506 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi gereğince işlem yapılması gerekmekte olup bu doğrultuda sigortalının tespit edilen 9030 oranında kusurundan 1/2 oranında kusurun davalının kusuruna ilave edilerek sonuca varılması gerekmiş olup açıklanan nedenle davalı ...'in kurum zararından 685 oranında sorumlu tutulması gerektiği, neticeten davalı ... İN 150.004,36Xx9585— 127.503,70 TL Kurum zararından sorumlu olduğu sonucuna varıldığı; her ne kadar bozma sonrası alınan kusur bilirkişi raporunda davalı ...'ün olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı belirtilmiş ise de, söz konusu davalının Mahkemece verilen ilk kararı istinaf etmediği, istinaf ilamını da temyiz etmediği dolayısıyla bu davalı açısından usuli kazanılmış hak meydana geldiği anlaşılmakla bozma kararı öncesi hüküm altına alınan ve istinaf edilmeyen 135.003,92 Kurum zararından davalı ...' ün sorumlu olduğuna hükmedilerek karar verildiği; dava konusu alacak tek bir olaydan kaynaklanmakta olup, kısa kararda hükmün infazında tereddüte yol açacak şekilde iki ayrı hüküm kurulduğu, birleşen dosya açısından tahsilde tekkerrüre yol açmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği gerekçe yazım esnasında anlaşılmış olup, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşmaması açısından bu yanlışlık düzeltilememiş, tarafların dikkatine sunulmakla yetinilmekle; asıl dosya açısından davanın kabulü ile 135.003,92 TL' nin tahsis onay tarihi olan 17.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...' den tahsili ile davacıya ödenmesine, birleşen davanın kısmen kabulü ile; 127.503,70 TL' nin tahsis onay tarihi olan 17.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. VW TEMVİZ -. £ BS! a A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kusuru kabul etmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;kusuru kabul etmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi uyarınca; "Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanun'un 294-301 maddelerinde ise Mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Yine aynı Kanun'un 297 nci maddesinin (2) nci fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. 3. Değerlendirme 01.08.2008 günlü iş kazası sonucu 90100 oranında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelir nedeniyle meydana gelen Kurum zararının 9690'nın asıl ve birleşen dava davalılarından müştereken müteselsilen tahsilinin talep edildiği davada, Mahkemece; dava konusu alacak tek bir olaydan kaynaklanmakta olup kısa kararda hükmün infazında tereddüte yol açacak şekilde iki ayrı hüküm kurulduğu, birleşen dosya açısından tahsilde tekkerrüre yol açacak şekilde hüküm tesisi ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturmuştur. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan çelişkili ve infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Mahkeme kararının sair husular incelenmeksizin BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4819.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4819E. , 2024/7963K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2023/50 E., 2024/28 K. KARAR : Kısmen kabul Taraflar arasında Mahkemesinde görülen hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı dava dilekçesinde özetle; davacının davalı nezdinde devam ettiği 01.01.2002-01.03.2013 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin sigortalılığının tespiti ile gerçek ücretinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yasal dayaktan yoksun olduğunu, davacının çalışmaları bakımından Kurum kayıtlarının esas olduğunu, işyerinin varlığının, işyerinin 5510 sayılı Kanun kapsamına girip girmediğinin araştırılması gerektiğini, hizmet akdiyle çalışıldığı iddia edilen döneme ait belgelerin Kuruma verilip verilmediğinin araştırılması gerektiğini, davacının işyerinde devamlı olarak hizmet akdiyle çalıştığının tanık beyanları dışında resmi ve yazılı belgelerle araştırılması gerektiğini, hizmetin geçtiği iddia edilen sürede işyerinin 506 sayılı Kanun kapsamında bulunup bulunmadığının, işyerinin gerçekte var olup olmadığının araştırılması gerektiğini, fiilen çalışma olgusunun ve çalışma niteliğinin ispatı gerektiğini, asgari ücretten daha yüksek bir ücretle çalışıldığı iddiası karşısında HMUK'un 289 uncu maddesi gereğince bu iddianın yazılı deliller ispatının gerektiğini, Kurumun resmi kayıtlarının incelenmesi ve sadece tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ...'ya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ancak davaya karşı herhangi bir cevap verilmemiştir. III. MAHKEME KARARI Mahkemenin 12.10.2022 tarih, 2021/144 Esas, 2022/208 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulü ile 01.01.2002 - 31.03.2002 arası 90 gün günlük 7.400.025TL, 01.04.2002 - 30.06.2002 arası 90 gün günlük 9.262.400TL, 01.07.2002 - 31.03.2003 arası 270 gün günlük 10.919.443TL, 01.04.2003 - 30.06.2003 arası 90 gün günlük 13.103.332TL, 01.07.2003 - 01.01.2004 arası 180 gün günlük 15.267.194TL, 01.01.2004 - 30.06.2004 arası 180 gün günlük 18.320.633T1, 01.07.2004 - 31.12.2004 arası 180 gün günlük 14.805.000TL, 01.01.2005 - 31.12.2005 arası 360 gün günlük 16,29YTL, 01.01.2006 - 31.12.2006 arası 360 gün günlük 17,70YTL, 01.01.2007 - 31.06.2007 arası 180 gün günlük 18,75TL, 01.07.2007 - 31.12.2007 arası 180 gün günlük 19,50TL, 01.01.2008 - 31.06.2008 arası 180 gün günlük 20,28TL, 01.07.2008 - 31.12.2008 arası 180 gün günlük 21,29TL, 01.01.2009 - 30.06.2009 arası 180 gün günlük 22,20TL, 01.07.2009 - 31.12.2009 arası 180 gün günlük 23,10TL, 01.01.2010 - 30.06.2010 arası 180 gün günlük 24,30TL, 01.07.2010 - 31.12.2010 arası 180 gün günlük 25,35TL, 01.01.2011 - 30.06.2011 arası 180 gün günlük 26,55TL, 01.07.2011 - 31.12.2011 arası 180 gün günlük 27,90TL, 01.01.2012 - 30.06.2012 arası 180 gün günlük 29,55TL, 01.07.2012 - 31.12.2012 arası 180 gün günlük 31,35TL, 01.01.2013 - 01.03.2013 arası 60 gün günlük 32,62TL, ücretle davalı nezdinde çalıştığının tespitine, davacı Ne şe... aş. . eşe eg. *R..89 a. 8.A.v şe... ge... eş ee. 30.06.2012 arası 180 gün günlük 29,55TL, 01.07.2012 - 31.12.2012 arası 180 gün günlük 31,35TL, 01.01.2013 - 01.03.2013 arası 60 gün günlük 32,62TL, ücretle davalı nezdinde çalıştığının tespitine, davacı tarafın ücret tespiti ile ilgili talebinin reddine karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. 10. Hukuk Dairesinin 28.12.2022 tarih, 2022/14200 Esas, 2022/16832 Karar sayılı bozma kararında; dosyanın tetkikinde; dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, eldeki davada; davacının davalı nezdinde 01.01.2002 - 01.03.2013 tarihleri arasında çalıştığının ve prime esas gerçek ücretinin tespiti istenilmiş olup, Mahkemece; 01.01.2002 - 01.03.2013 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, prime esas kazancın tespitine yönelik talebin ise reddine karar verilmiş olup Mahkemece dinlenen komşu iş yeri tanıklarının 2005 ve sonrası dönem için davacının 2005 yılı Şubat ayından itibaren davacının çalışmasını doğruladıklarının anlaşılması karşısında; 01.01.2002-Şubat 2005 arası dönem yönünden iş yeri çalışanı ya da re'sen komşu iş yeri tanık araştırması yapmak suretiyle belirlenecek tanıkların beyanlarına başvurularak çalışmanın varlığı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerektiğinden karar bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı kapsamında komşu iş yeri tanıklarının 2005 ve sonrası dönem için davacının 2005 yılı Şubat ayından itibaren davacının çalışmasını doğruladıklarının anlaşılması karşısında; 01.01.2002-Şubat 2005 arası dönem yönünden re'sen komşu iş yeri tanık araştırması yapıldığı Esenler SGM dışında olumsuz yanıt verildiği Esenler SGM'nin bildirdiği tanıklardan ...'nın dava konusuna dair bir bilgisinin bulunmadığı, diğer tanık ...'a ulaşılamadığı ve davacının kendisini bilmediği yönünde beyanlarda bulunması nedeni ile dinlenilmesinden vazgeçildiği yine davacı asilin beyanlarında başkaca bildireceği komşu işyeri tanığı bulunmadığını beyan ettiği hususları dikkate alındığında bozma ilamında belirtilen 01.01.2002-Şubat 2005 arası dönem yönünden davacının çalışma iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmış komşu iş yeri tanıklarının 2005 ve sonrası dönem için davacının 2005 yılı Şubat ayından itibaren davacının çalışmasını doğruladıklarının anlaşılmakla 01.02.2005-01.03.2013 dönemi yönünden davasının kabulüne; davacının hizmet cetveli incelendiğinde talep tarihlerinde herhangi bir işyerinden sigortalı gözükmediğinden bu yönden de tespite engel bir durum bulunmadığı, doğum tarihi 12.11.1969 olup, 18 yaşını 12.11.1987 tarihinde doldurduğundan talep tarihlerinde 18 yaşın üstünde olduğu gibi ücret bakımından da gerçek ücreti belirleyen yazılı bir belge bulunmadığı görülmüş 506 sayılı Kanun hükümleri ve yerleşik içtihatları gözönünde tutulduğunda davacının asgari ücret üzerinde ücret aldığı iddiasının yazılı belgelerle ispatının zorunlu olduğu, tüm bu yasal düzenlemeler karşısında prim ücreti tespiti yönünden çalışıldığı iddia edilen tarihlerde Kurum taban ücreti üzerinden belirleme yoluna gidilerek; davanın kısmen kabulü ile 01.02.2005 - 31.12.2005 arası 330 gün günlük 16,29YTL, 01.01.2006 - 31.12.2006 arası 360 gün günlük 17,70YTL, 01.01.2007 - 31.06.2007 arası 180 gün günlük 18,75TL, 01.07.2007 - 31.12.2007 arası 180 gün günlük 19,50TL, 01.01.2008 - 31.06.2008 arası 180 gün günlük 20,28TL, 01.07.2008 - 31.12.2008 arası 180 gün günlük 21,29TL, 01.01.2009 - 30.06.2009 arası 180 gün günlük 22,20TL, 01.07.2009 - 31.12.2009 arası 180 gün günlük 23,10TL, 01.01.2010 - 30.06.2010 arası 180 gün günlük 24,30TL, 01.07.2010 - 31.12.2010 arası 180 gün günlük 25,35TL, 01.01.2011 - 30.06.2011 arası 180 gün günlük 26,55TL, 01.07.2011 - 31.12.2011 arası 180 gün günlük 27,90TL, 01.01.2012 - 30.06.2012 arası 180 gün günlük 29,55TL, 01.07.2012 - 31.12.2012 arası 180 gün günlük 31,35TL, 01.01.2013 - 01.03.2013 arası 60 gün günlük 32,62TL, ücretle davalı nezdinde çalıştığının tespitine ve ücret tespiti talebinin reddine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili: yazılı delille ispat gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının davalı nezdinde devam ettiği 01.01.2002-01.03.2013 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin sigortalılığının ve gerçek ücretinin tespiti istemine ilişkindir. 2. Ilgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanunun 77 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin 1 inci fıkrası, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası ve 5510 sayıl Kanunun 86 ıncı maddesinin 9 uncu fıkrası 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın Mahkemesine, gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5418.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5418E. , 2024/8033K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2356 E., 2024/757 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 50. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/80 E., 2022/59 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 4a sigorta kapsamında 15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri arasında kesintisiz olarak davalı şirket bünyesinde çiftlik yöneticisi olarak çalıştığını, müvekkilinin çalışmış olduğu yaklaşık 2 yıl 6 aylık süre boyunca haftanın 6 günü sabah saat 07:00 ile akşam saat 20:00 arasında çalıştığını ve aylık 4.075,00 TL net maaş aldığını, müvekkilinin SGK'dan almış olduğu hizmet dökümünde davalı şirketteki sigortalılık sürelerinin gösterilmediğini öğrendiğini belirterek, davacının davalı şirkette 15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının sigorta taleplerinin tamamının soyut, gerçeklikle bağdaşmayan iddialar olduğunu, davacının ne belirtmiş olduğu tarihlerde ne de başka bir tarih aralığında müvekkili işverenlik bünyesinde 4/a sigorta kapsamında çalışmasının söz konusu olmadığını, davacının müvekkili şirket ortaklarından olan ...'nun babası ile amca çocukları olduğunu, davacının çalıştığını iddia ettiği işyerine ilk defa ...'nun babası ... ile beraber hayvanların geldiği 2015 yılının 6. ayında işyerine hayırlamak için geldiğini, davacının üretilen sütün bir bölümünü kendi aracı ile satarak kendi nam ve hesabına çalıştığını belirterek davanın reddini istemiştir. 2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; 506 sayılı Kanun'un 79/1 inci maddesine göre çalıştırılan işçilerin sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançlar toplam prim ödeme gün sayıları ile sigorta primlerini gösteren kayıt belgelerin Kuruma bildirilmesi mecburiyetinin işverene ait bir yükümlülük olduğunu, bildirilmeyen bu kayıtlar için davalı Kurumun sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının iş verene ait ... sicil numaralı işyerinde 15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. —-—...... zman. 8... vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece usulüne uygun şekilde gerekçeye yer verilmediğini, davacının müvekkili şirkette hiçbir zaman işçi sıfatı ile çalışmadığını, kendi nam ve hesabına süt alım satım işi yaptığını ve 2017 yılında Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı almaya başladığını, bu nedenle prim gün sayısına ihtiyacı bulunmayan davacının huzurdaki davayı açmasında hukuki yararının da bulunmadığını, davacının aynı zamanda şirket ortağı olduğunu, tanık beyanlarının da iddiaları gibi olduğunu, davacı tanıklarının ise bordro tanıkları olmadıklarını ileri sürmüştür. 2. Fer'i müdahil vekili istinaf dilekçesinde; işveren tarafından tutulması gereken kayıtlar için müvekkili Kurumun sorumlu tutulamayacağını, çalışma olgusunun kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihtilaflı döneme ilişkin olarak ibraz edilen davalı adına düzenlenmiş sevk irsaliyelerinde davacının adının kayıtlı oluşu, davacı tarafından ibraz edilen telefon mesajlarının içeriği, davacı, davalı ve bordro tanıklarının beyanlarından davacının Mahkemece tespitine karar verilen tarihlerde hizmet akdine istinaden davalı nezdinde çalıştığı kanaatine varılmakla, Mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili; istinaf dilekçeleri ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 15.07.2015 - 01.02.2018 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 69 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 344 üncü maddesi, 370 ve 371 inci maddeleri, mülga 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dinlenilen bordro tanıklarının beyanları ile dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5084.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5084E. , 2024/8293K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/1947 E., 2024/387 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/276 E., 2023/116K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir. Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın; 1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Olaparib etken maddeli Lynparza ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi, belge vs. tüm kayıtların celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbi komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine, 2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Olaparib etken maddeli Lynparza ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs. çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip eklenmesine, Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4836.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4836E. , 2024/8290K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2346 E., 2024/644 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/218 E., 2022/16K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir. Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın; 1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Olaparib etken maddeli Lynparza ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi belge vs tüm kayıtların celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbı komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine, 2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Olaparib etken maddeli Lynparza ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip eklenmesine, Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4605.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4605E. , 2024/8287K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/110 E., 2024/287 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/851 E., 2023/829 K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir. Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın; 1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'ndan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Pembrolizumab etken maddeli Keytruda ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi, belge vs. tüm kayıtların celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbi komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine, 2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Pembrolizumab etken maddeli Keytruda ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip eklenmesine, Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4852.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4852E. , 2024/8291kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2359 E., 2024/747 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/1 €E., 2022/399 K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın sut kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir. Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın; 1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Braftovi ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbı araştırma ve görüşler ile vs bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi belge vs tüm kayıtların celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam edip- etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbı komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine, 2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Braftovi ilacın sut kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun sut kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip eklenmesine, Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4641.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4641E. , 2024/8288K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/308 E., 2024/346 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/97 E., 2023/251K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ile tedavi süresince kullanılan ilaç bedelinin Kurum tarafından karşılanması istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; uyuşmazlık konusu ilacın SUT kapsamına alınmamasına ilişkin bilgi ve belge dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir. Bu kapsamda, yeniden geri çevirmeye mahal bırakmaksızın; 1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Talazoparib etken maddeli Talzenna ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Kurumunuzca ruhsat verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi, belge vs. tüm kayıtların celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam edip-etmediğinin sorulmasına ve ayrıca endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbi komisyon görüşlerinin celp edilip dosyaya eklenmesine, 2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Talazoparib etken maddeli Talzenna ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar) celp edilip eklenmesine, Bu itibarla sözü geçen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5087.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5087E. , 2024/8363K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/69 E., 2024/299 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Düzce 3. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/74 E., 2023/235 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 04.05.1998-04.09.2000 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep ama! B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5089.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/3007E. , 2024/8352K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/18 E., 2024/34 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/53 E., 2023/195 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 13.06.1998-31.12.1999 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep ama! B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_4934.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/4934E. , 2024/8362K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/1457 E., 2024/116 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 3. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/66 E., 2023/188 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 15.07.1996-20.08.1997 ile 21.02.1999-20.01.2003 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep e şe. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 ncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz edenin sıfatına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. İşbu hizmet tespiti davasında dava tarihi itibariyle Kurumun feri müdahil olduğu ile lehine veya aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir. VI. KARAR Açıklanan sebeple; 1.Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 3. İlk Derece Mahkemesi kararının, başlık kısmında davalı olarak gösterilen ...'nun sıfatının Feri Müdahil olarak değiştirilmesine, 4. İlk Derece Mahkemesi hükmündeki (4) nolu bendin tamamen silinmesi suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 5. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5386.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5386E. , 2024/8365K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/206 E., 2024/205 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/188 E., 2023/298 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 26.02.2001-15.02.2002 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5680.pdf
9. Hukuk Dairesi 2024/5680E. , 2024/10456K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/422 E., 2023/3394 K. KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/311 E., 2022/404 K. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; davacıyı temsilen Öz Sağlık-İş Sendikası vekili tarafından dava açıldığı ve yargılamanın takip edildiği anlaşılmaktadır. Ancak yargılama sırasında davacı, Türkiye Sağlık İş Sendikasına üye olmuş, bu sendikanın vekiline yetki belgesi düzenlemiş, sendika vekili dosyaya vekâletname ibraz etmiş ve davacı tarafından Öz Sağlık-İş Sendikasına verilen yetkilerin geri alındığına dair dilekçe sunulmuştur. Mahkemelerce bu durum göz ardı edilerek gerekçeli kararlara ve kanun yoluna başvuruya dair dilekçelere ilişkin tebligatların Öz Sağlık İş Sendikası vekillerine yapılması usule uygun değildir. Bu itibarla dosyada vekil sıfatını kazanmış kişiye belirtilen tebligatların yapılması suretiyle gerekli usuli işlemler tamamlanarak temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5513.pdf
9. Hukuk Dairesi 2024/5513E. , 2024/10454K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2090 E., 2023/3456 K. KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/72 E., 2023/192 K. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; 15.12.2020 imza tarihli ve 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ve bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayrıca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin ve mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir. Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5529.pdf
9. Hukuk Dairesi 2024/5529E. , 2024/10455K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/95 E., 2024/43K. KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/225 E., 2023/359 K. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; 01.09.2020-31.12.2022 yürürlük, 15.12.2020 imza tarihli toplu iş sözleşmesinin ve bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin tamamının ayırca 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin ve mevcut ise bu toplu iş sözleşmesine bağlı ek protokollerin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda eksiksiz şekilde bulunmadığı belirlenmiştir. Bu itibarla belirtilen belgelerin temin edilip dosyaya eklenerek eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5588.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5588E. , 2024/8740K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/11 €E., 2023/1250 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/357 E., 2020/305 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılar ..., ..., ..., Filiz Kanat ve İmran Kanat'a usulüne uygun tebliğ edilmediği belirlenmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2 nci maddesine göre; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” Yine, 6099 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Tüm bu düzenlemeler gözetildiğinde, artık, adres kayıt sisteminde yazılı adresi bulunanlara, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, adres kayıt sisteminde yazılı adresine, 21 inci maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekecektir. Yukarıda anlatılanlar çerçevesinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının adı geçen ve temyiz talebinde bulunmayan davacılara doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2 nci maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakla; ilgili mevzuat hükümleri uyarınca adı geçenlerin öncelikle bilinen son adresine normal tebligat çıkartılması, tebligatın iade gelmesi, tebligatın yapılamaması, iade zarfında yeni bir adres tespit edilememesi durumunda, adres kayıt sisteminde yazılı adresine Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesi hükümlerine göre tebliği sağlanıp, temyiz süresi geçtikten, gerekirse 6100 sayılı HMK'nın 366 ncı ve 346 ncı maddelerindeki prosedür işletildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2024_5619.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5619E. , 2024/8843K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2984 E., 2024/532 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 16. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/234 E., 2022/317 K. Taraflar arasındaki fiili olmadığı gerekçesi hizmetlerinin iptaline dair Kurum işlemi iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine dair karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili özetle; aylık kesen Kurum işleminin iptali ile aylığının yeniden bağlanmasını ve faizleriyle beraber ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum cevap dilekçesinde, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddini istemiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller nazarında , davanın reddine dair karar vermiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı taraf istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından, dava dışı ... Deri Tekstil Konfeksiyon ve Mamülleri San ve Tic. Ltd.Şti. kaşe ve imzalı 08.12.2003 tarihli belge sunulmuş ise de, davacının işe girişinin 20.01.2004 tarihinde bildirildiği, davacı tanığı olarak dinlenen ...'in beyanlarının soyut düzeyde kaldığı ve davacının boşandığı eşi olduğu, Kurum tespit ve bulgularının aksinin aynı derecede somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanamadığı, denetim raporundaki tespitin aksini ispat edecek delil sunulamadığı, davacı yönünden fiili çalışma olgusu gerçekleşmediğini tespit ederek davayı reddeden Mahkeme kararının yerinde olduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddine dair karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı taraf temyiz isteminde bulunmuştur. iŞ ğa ÇVŞ YY Ş g bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı taraf özetle; eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmetlerin fiili olmaması nedeni ile iptaline dair Kurum işleminin denetimine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafların temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5807.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5807E. , 2024/5769K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/341 E., 2024/444 K. HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Çal Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2022/319 E., 2023/391 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı ... ... 'eait... Market Ticaret Ltd. Şti. unvanlı işyerinde 02.10.2012 tarihinden 01.06.2022 tarihine kadar kesintisiz olarak çalışmasını sürdürdüğünü, davacının davalı işveren bünyesinde çalıştığı süre içinde 02.10.2012 tarihinden 18.02.2014 tarihine kadar olan sürede sigortasının zamanında başlatılmadığını, çalışmasına uygun olarak Kuruma tam olarak bildirilmediğini ve primlerinin de yatırılmadığını öğrendiğini beyanla davacının 02.10.2012 tarihinden 18.02.2014 tarihine kadar geçen süre içinde (yetkilisi ... ... ve sahibi ...... olan) ... Market Ticaret Ltd. Şti. ünvanlı işyerinde hizmet akdine bağlı olarak sigortalı ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın çalıştığı gün kadar sigorta bildiriminin yapıldığını, iddia edildiği tarihlerde bir çalışması olmadığını, davacının tüm sigorta dökümü incelendiğinde, sigortalarının tam gün ve kesintisiz olarak bildirildiğinin ve primlerin yatırıldığının görüldüğünü, davacının yaklaşık 1,5 yıl sigortası olmadığını ve bunu bilmediğini iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının salt erken emekli olabilmek amacıyla çalışmadığı zamanları bile çalıştı gibi göstermeye çalıştığını, davacı taraf ve Mahkemenin 2022/318 ve 320 E. sayılı dosyalarda davacı olarak görünen Oya Yalçınkaya ve Sevilay Bahçacı ve iş bu dosyada tanık olarak gösterilen ..., işverenleri olan müvekkil şirkete hiç bir ön bilgi vermeksizin sözlü olarak işi bıraktıklarını söylediklerini ve ertesi gün de müvekkili şirkete fesih ihbarnamesi gönderdiklerini, davacı ve diğer dosyalardaki davacılar iş akitlerini fesih nedenleri haklı olarak göstermek için iş bu davayı ikame ettiklerini düşündüklerini beyanla davanın reddini istemiştir. 2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı/hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde görüleceği üzere davacının iş bu davanın açılmasında hukuki yararı bulunmadığını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini, Kuruma karşı dava açmadan önce Kuruma başvuru zorunluluğunun dava şartı olduğunu, davacının lgili koşulları yerine getirmemiş olduğunu, davasının dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacıya ait işe giriş bildirgeleri incelendiğinde görüleceği üzere davacının dava dilekçesinde belirttiği tarihte işe giriş bildirgesine de rastlanmadığını, ayrıca iş yeri unvan listesi incelendiğinde görüleceği üzere davacının dava dilekçesinde belirttiği iş yeri kaydına da rastlanmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği iş yerinden verilmiş dönem bordrosuna da rastlanmadığını, Kurumun işlemi yasal mevzuata, mevcut Yargıtay kararlarına ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. ea ea a a A ek şa e e e m a ue ear og ——; kararlarına ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacı ...'un 1065627 iş yeri sicil nolu davalı ... Ltd. Şti'nde 02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, Mahkemece beyanına itibar edilen tanık ...'nın uyuşmazlık konusu dönemde 12 yaşında olduğunu, beyanlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, diğer tanık beyanlarının da kesin ve net olmadıklarını, tanık . İle davalı şirket arasında husumet olduğunu, davacının çalışmalarının tam gün ve eksiksiz olarak bildirildiğini ileri sürmüştür. 2. Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde; hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini, davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, delil durumu itibariyle Çal Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi 2022/319 Esas 2023/391 Karar sayılı ilamına yönelik davalı vekilinin ve fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri 1. Davalı vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. 2. Fer'i müdahil Kurum vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların Mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kavınlarının ve gderceğe avkırı siadortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. 2. Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır. Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re'sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir. 3. Değerlendirme 1. İnceleme konusu eldeki davada, davacının davalı şirkete ait market işyerinde 02.10.2012 - 01.06.2022 tarihleri arasında çalıştığını, ancak fer'i müdahil Kuruma sigortalılığının 18.02.2014 tarihinden itibaren bildirildiğini beyanla, sigortasız olarak geçen 02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitinin talep edildiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacının davalı işyerinde çalışma iddiasına yönelik araştırma yeterli olmayıp, Mahkemece sonuca eksik inceleme ile gidilmiştir. 2. Dosya kapsamında mevcut Kurum kayıtlarına göre; davacının davalıya ait 1065627 sicil numaralı işyerinden 18.02.2014 - 01.06.2022 tarihleri arasında tam zamanlı sigortalı bildiriminin yapıldığı, 2014 yılı 2. ayından itibaren davalı işyeri dönem bordrolarının dosyaya sunulduğu, ihtilaf konusu dönem bordrolarının ise getirilmediği, Mahkemece davacı tanıkları ile tespit olunan komşu işyeri tanıklarının beyanları ile yetinilerek hüküm kurulduğu, davacı tanıklarından ...'ın aynı zamanda dönem bordro tanığı olduğu, ancak bu tanığın da davalı işveren ile husumetli olduğu, dinlenilen diğer davacı ve komşu işyeri tanıklarının beyanlarının ise kesin ve uyuşmazlığın çözümüne elverişli olmadıkları anlaşılmıştır. 3. Bu doğrultuda Mahkemece, komşu işyeri tanıklarından ...'ın 2012 yılında berber dükkanı işletmeye başladığını ve davacının da 2012 yılında davalı işyerinde çalıştığını beyan etmesi karşısında söz konusu berber dükkanın faaliyete başladığı tarihi gösteren işyeri açma ruhsatı ve vergi kaydının ilgili Belediye Başkanlığı ve Vergi Dairesi Müdürlüğünden celp edilerek dosya arasına eklenmesi, komşu işyeri tanıklarından ...'nin beyanı gereğince düğün tarihinin araştırılması, diğer taraftan davalı işyerinden 02.10.2012 - 18.02.2014 tarihleri arasındaki dönem bordroları getirtilip, uyuşmazlık konusu dönemde çalışması bulunan bordo tanıklarının tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulması, buna göre davacının tüm çalışma sürelerinin netleştirilmesi suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5499.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5499E. , 2024/5799K. e "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2018/126 E., 2024/56 K. KARAR : Kısmen kabul Taraflar arasında görülen, iş kazası olduğunun tespiti istemli davadan dolayı verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece (Kapatılan 21 HD) bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalılardan Kurum vekili ve ... İnş. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi olan sigortalı ... ... 'un davalılardan ... Ltd. Şti.nin işçisi olarak Afganistandaki İSAF Askeri Şantiyesi işyerinde hizmet akdi ile çalışırken 21.05.2010 tarihinde uğradığı iş kazasında öldüğü, davalı SGK'ya bağlı müfettiş tarafından olayın iş kazası olarak değerlendirilmediğini, oysa olayın iş kazasının tüm unsurlarını taşımakta olduğunu, zira davacının çatıda montaj işini yaparken yere düşmesi sonucunda beyin kanaması geçirdiği ve sonunda da hayatını kaybettiği belirtilerek 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesindeki tüm unsurlarını taşıyan davacının murisi olan sigortalının ölümünün iş kazası olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yersiz olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. 2.Davalı ... Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı ... Aksoyun müvekkili şirketi işçisi olmadığını, bu nedenle husumet itirazda bulunduktan sonra davalının beyin kanaması geçirerek öldüğü işyerinin ... ... adlı bir Türk vatandaşının yetkilisi ve sahibi olduğu Selko..İnternational...adlı firmaya ait olduğunu, müteveffanın bu firmaya ait şantiye de montaj işinde çalışmak amacıyla Afganistana gitmiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 3.Dahili davalı ... İnş. Mad. Taah. İml. İth. İhr. San.ve Tic. Ltd. Şti yetkilisi tarafından sunulan 01.07.2019 tarihli yazıda; bahse konu davaya dahil edilen firmamız ... İnş. Ltd. Şti.nin Afganistan Mezarı Şerif ilinde yapılmış olan ISAF Askeri Şantiyesi çelik konstrüksiyon binası işi ile ilgili hiçbir alakası bulunmadığını, ne bu işin varlığından nede vefat eden işçinin varlığından dahi haberi bulunmadığını, firmanın davada adı geçmesine sebep olan Afganistan Büyükelçiliğine yazılan yazının bilgileri dışında yazıldığını, üstündeki imzanın firma yetkililerine ait olmadığını, çalışan personelleri tarafından bilgileri dışında ne amaçla yapıldığını bilmedikleri bir yazı olup ... ... isimli şahsa vize talep edildiğini, ... ... isimli vefat eden şahsın hiçbir zaman firmada çalışmayıp iş müracaatı dahi olmadığını, bu şahıs ile iş ilişkisi olmadığını, bu şahis firmada çalışmış olsa idi uçak biletinin alınacağını, yurt dışı sigortalı işçi listesinde olup Türkiye'de SSK'ya bildirileceğini, Afganistan da Çalışma Bakanlığı makamlarına da bildirim yapılıp vize alınacağını, firmanın yurt dışına götürdüğü tüm işçileri SSK da yurt dışı sigortası yaparak ve Afganistan Çalışma Bakanlığına bildirerek götürmekte ve ilk iş olarak orda vizesini uzatmak için yeni vize müracaatı yapıldığını, ... İnş. Ltd. Şti.nin 2010 yılında Afganistanın Mezarı Şerif ilinde yaptığı hiçbir işi olmadığını, şirketin 2010 yılında Afganistanda ISAF ile hiçbir sözleşme imzalamayıp ve ISAF'a hiçbir iş yapmadığını, şirketin vefat eden ...... : Artech Endüstriyel Ltd Şti.ni, Selco Constrcution firmasını ve ... ... adlı kişi ya da kurumların hiçbirini tanımadığını, firmanın bu kişilerle hiçbir hukuki ve tüzel bağı bulunmadığını beyan etmiştir. a İT air ez e me ye TE el m e eğ e şa le Ep e g e ar Artech Endüstriyel Ltd Şti.ni, Selco Constrcution firmasını ve ... ... adlı kişi ya da kurumların hiçbirini tanımadığını, firmanın bu kişilerle hiçbir hukuki ve tüzel bağı bulunmadığını beyan etmiştir. III. MAHKEME KARARI Özetle; “Davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. 2.“... Mahkemece, ...işçi...... 'un davalı ....... Ltd. Şti.'nin sigortalı elemanı olmadığı, dava dışı... ... Ltd. Şti adına çalıştığı ve 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamında sigortalılık niteliğinde haiz olduğu, ancak davacı tarafın talebinin sadece ......... 'un ölümüne sebep olan olayın iş kazası olup olmadığının tespitine yönelik olması nedeniyle ... isimli dava dışı şirketin bu aşamada davaya dahil edilmesi işlemlerinin yargılamayı gereksiz yere uzatacağı belirtilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalı işveren ... Endüstriyel Otomasyon Makine Dış Tic. San. Tic. Ltd. Şti.'ne yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının murisi ... ... 'un 21.05.2010 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının murisi ... ... 'un 21.05.2010 tarihinde Afganistan'ın Mezar-ı Şerif şehrinde bulunan İsaf Askeri Şantiyesine ait askeri binanın hangar montajı işinde çalışırken 4 metre yükseklikten düşerek yaralandığı, daha sonra kaldırıldığı hastanede vefat ettiği, murisin kaza tarihinde herhangi bir sigortalılığının bulunmadığı, Kurum müfettişi tarafından düzenlenen raporda sigortalı çalışması tespit edilemediğinden iş kazası tespitinin yapılamadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, eldeki dava iş kazasının tespiti davası olup gerçek işverenin kim olduğu tespit edilmeden ve davanın gerçek işverene yöneltilmesi sağlanmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş, davacının murisi ... ... 'un ölümü ile sonuçlanan 21.05.2010 tarihinde yaşanan kazanın meydana geldiği Afganistan'ın Mezar-ı Şerif şehrinde bulunan İsaf Askeri Binasının yapım işi ile ilgili ihale ve sözleşme evraklarını getirtmek, davalı şirket ... Endüstriyel Otomasyon Makine Dış Tic. San. Tic. Ltd. Şti. ile davadışışirket...... Ltd. Şti.'ye ait ticaret kayıtlarını araştırıp iki şirket adasındaki hukuki ve fiili bağlantıyı belirlemek, gerçek işverenin kim olduğunu tespit edip husumetin ona yöneltilmesini sağlamak, tarafların tüm delillerini topalamak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve Kanun'a aykırı olup bozma nedenidir." gerekçesi ile karar bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "Davanın kabulü ile davacının murisi ... ... 'un 21.05.2010 tarihinde maruz kaldığı olayın iş kazası olduğunun tespitine, " dair karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan Kurum vekili ve ... İnş. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davalı Kurum vekili dilekçesinde özetle; kararın bozulmasını talep etmiştir. 2.Davalı ... İnş. Ltd. Şti. vekili dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, davacı murisi ... ... 'un 21.05.2010 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) gecici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 3. Değerlendirme Sigortalılar kural olarak Türkiye'de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanırlar. Bu kural, Kanunların mülkiliği ilkesinin doğal sonucudur. Türkiye ile yabancı bir ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmişse istisnaen mülkkilik ilkesine değer verilmeyebilir. 5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5 inci maddesinin (g) bendinde, ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinin 4 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanacağı, bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri durumunda, 50 nci maddenin 2 nci fıkrasındaki Türkiye'de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümlerinin uygulanacağı, bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmayacağı belirtilmiş, anılan bende 01.03.2011 günü yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesiyle “Bu bent kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık sayılır.” cümlesi eklenmiş, 10 uncu maddesinde de 4 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri durumunda, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülüklerinin devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Kanunun, “506 sayılı Kanun'a ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici madde 6/sonda ise “Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçilerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi topluluk sigortasına devam edenler ile isteğe bağlı sigortalı olarak söz konusu ülkelere götürülmüş olan sigortalıların, bu Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendi kapsamında sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içerisinde işverenlerince sağlanır ve buna ilişkin yükümlülükler yerine getirilir” denilmiştir. Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi kapsamında sigortalı sayılabilmek için, Türkiye Cumhuriyeti ile yabancı ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi düzenlenmemiş olması, Türk işverenin iş merkezinin Türkiye'de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye'de iş yapmak koşulu aranmaksızın Türkiye'de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye'de yapılması, Türk işçinin işbu yazılı veya sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması gerekmektedir. Maddede “geçici görev” kavramı bakımından herhangi bir süre sınırlaması öngörülmediğinden, görevin geçici mi yoksa sürekli mi olduğunun belirlenmesinde her somut olayın özelliği, bu yönde hizmet akdinin sigortalıya yüklediği iş görme ediminin niteliği, iş süresini belirlemeye ilişkin iş hayatının olağan akışı ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri gözetilecektir. Ancak, işverenin baştan beri yurt dışında faaliyet göstermesi halinde, bu işveren yanında işe başlanması ve orada çalışılması, Türkiye'de tescilli işyerinde faaliyet yürütmekte olan işverenin yurt dışında ayrı işyeri açması ve sigortalının Türkiye'deki işyerinde herhangi bir çalışması, bu işyerinden görevlendirmesi söz konusu olmaksızın, doğrudan yurt dışındaki işyerinde çalışması, geçici görevle yurt dışına gönderilme niteliğinde değerlendirilemez. Diğer bir deyişle, geçici olarak götürülmeyip yurt dışında o ülkenin mevzuatına göre kurulmuş ve faaliyet gösteren, Türkiye' de işyeri bulunmayan işverenler yanında, doğrudan yurt dışındaki iş nedeniyle işe alınan Türk işçilerin o ülke mevzuatına tabi olacakları, 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılamayacakları anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacı murisinin yurt dışında faaliyet gösteren Selco firmasına ait işte çalışırken iş kazası geçirdiği sabit olmakla, davalılar aracılığı ile davacı murisininde içlerinde bulunduğu işçi ekinin dava dışı Selco firmasına tavsiye edildiği, davalı ... End. Ltd. Şti.nde davacı murisinin herhangi bir çalışmasının bulundağını veya anılan davalı şirket tarafından geçici görevle yurt dışına gönderildiğine dair herhangi bir belge veya beyanın olmadığı, davalı ... Ltd. Şti.nin ise sadece vize işlemleri için referans olduğu anlaşılmakla, davacı murusinin yurt dışına geçici görevlendirme ile gidip gitmediği irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ve bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle, Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5461.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5461€E. , 2024/5873K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2408 E., 2023/2235 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Yusufeli Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2021/835 E., 2023/297 K. Taraflar arasındaki iş kazası tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete ait iş yerinde 28.04.2017 tarihinde tünel kalıpçısı olarak çalışmaya başladığı, davacının 04.07.2017 tarihinde beton dökümü yapılırken yüksekliği yaklaşık 2.10-2.20 cm olan beton kalıbının üzerinden, beton kalıbın kapatıldığı sırada sırt üstü şeklide yere düştüğü, davalı işveren şirketin yetersiz ve ilgisiz davranarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, kazadan sonra davacı ile hiç ilgilenmediği, hastahaneye dahi götürmediği, davacının kazadan sonra ağrısının olduğunu söylemesi üzerine iş arkadaşının Artvin Yusufeli Devlet Hastahanesi'ne götürdüğü, yapılan tetkikler sonucunda davacıda "femur (uyluk) kemiğinde" pozisyon değiştirme ve kırık olduğunun saptandığı, ortopedi servisine sevk edilen davacıya 3 günlük istirahat verildiği, kaza neticesinde 10.09.2017 tarihine kadar "devamlı olarak iş göremezlik" raporu aldığı, alınan raporda davacının "koksiks kırığı" meydana geldiği iddiasıyla dava konusu olayın iş kazası olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II.CEVAP 1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; hukuki ve yasal dayanaktan yoksun açılan davanın reddedilerek mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesi gerektiği, iş kazası ile ilgili savcılık soruşturması ve işveren bildirimine rastlanmadığı, bilgi ve belgeye ulaşılamadığından komisyonun talebin reddine karar verdiği, tahkikatın henüz sonuçlanmadığı savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı işveren vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 28.04.2017 tarihinde işe başlatıldığı ve 04.07.2017 tarihli 3 günlük rapor ibraz ettiği, iddia edilen iş kazasının meydana gelmediği, 14.09.2017 tarihli ihtarname ile iş akdinin feshedildiği, Adana İş Mahkemesinin 2018/96 Esas sayılı dosyasında tanıkların iş kazasının olmadığını beyan ettikleri, davalı işverenin her türlü iş güvenliği eğitimi ve ekipmanını verdiği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi tarafından; 04.07.2017 tarihinde kazanın meydana geldiği, dava açılmadan önce 10.01.2019 tarihinde davacının Kuruma müracaat ederek dava şartını yerine getirdiği, davanın 20.09.2021 tarihinde açıldığı, Kurumca davacı talebinin 03.04.2023 tarihli denetmen raporu ile dava açıldıktan sonra kabul edildiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. '..Smaintm kabul edildiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının Kurum tarafından iş kazası tahkikat işlemlerinin neticelendirilmesini beklemeden dava açtığı, dava konusuz kaldığından Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve Kurumun yargılama giderlerinden kurumun sorumlu tutulmasının hatalı olduğu iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dava açılmadan önce 11.01.2019 tarihinde davacının Kuruma müracaat ettiği, müracaatının makul süre içinde sonuçlandırılmaması üzerine iş bu davanın 20.09.2021 tarihinde açıldığı, Kurum tarafından talebin 03.04.2023 tarihli denetmen raporu ile dava açıldıktan sonra kabul edildiği, davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, davacının 10.09.2017 tarihinde iş kazasına uğradığının tespiti davasıdır. 2.İlgili Hukuk 1. 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlı Sigortası Kanunu'nun (5510 sayılı Kanun) 13 üncü maddesinin ilgili 1 inci fıkrası şöyledir: "İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) (Değişik: 17.04.2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) (Değişik: 17.04.2008-5754/8 md.) Bu Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır." 2. 5510 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesinin 1 inci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir: "İş kazası veya meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar şunlardır: ...b) Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması." 3. 5510 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinin ilgili 1 ve 2 nci fıkrası ile 3 üncü fıkrasının ilk cümlesi şöyledir: "İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve engellilik nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır. Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tespit olunur. Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır..." 3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir: "(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." 3. Değerlendirme 1.Mahkeme kararlarında bulunması gereken hususlar 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde ayrıntılı olarak tek tek sayılarak gösterilmiştir. Aynı maddenin (2) numaralı fıkrası uyarınca da verilen karar ile taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, hiçbir şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde çok açık gösterilmesi gereklidir. Aksi takdirde ilamın icrası sırasında güçlüklerle karşılaşılabileceği gibi ilamın hiç icra edilememesi de söz konusu olabilir. 2. Davacı, davalılardan işveren şirkete ait iş yerinde 10.09.2017 tarihinde maruz kaldığı olayın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalı ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımı yapma görevi 5510 sayılı Kanunla davalı Kuruma verilmiştir. Davalı işverene karşı davacı sigortalı tarafından açılmış ya da açılacak maddi tazminata ilişkin davalarda Kurum tarafından yapılan bir kısım sosyal sigorta yardımının maddi tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması kamu düzenine ilişkin bir zorunluluktur. Bir başka deyişle bu tür davalarda elde edilecek hüküm hem işveren hem de davalı Kurum yönünden bir takım hak ve sorumluluklar doğurmaktadır. 3. İlk Derece Mahkemesince davalı Kurum tarafından olayın iş kazası kabul edildiği, dolayısıyla davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün her iki davalı yönünden infazı mümkün olmayacağı gibi uyuşmazlığı çözdüğü de iddia edilemez. Dolayısıyla her iki davalıyı bağlayacak şekilde infazı kabil bir karar verilmesi gerekir. 4. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27 05 72094 tarihinde ov hirliğivle karar verildi
2024_5631.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5631€E. , 2024/5868K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2539 E., 2023/1781 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2022/454 E., 2023/371 K. Taraflar arasındaki yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 01.06.2002 tarihinden itibaren Bağ-Kur tarım sigortalısı olduğu, 31.01.2022 tarihinde ... Başkanlığı Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne emeklilik tahsis talebinde bulunduğu, ancak bu talebinin 28.02.2022 tarihinde "dosyanızın incelenmesinde 01.06.2022 tarihinden beri sigortalı olduğunuz ve 01.06.2022 - 31.01.2022 tarihleri arasında 5400 gün prim ödeme gün sayınızın bulunduğu tespit edilmiştir. 5510 sayılı Kanun'un geçiçi 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre 08.09.1999 - 30.04.2008 tarihleri arasında ilk defa sigortalı olan erkek 60 yaş en az 7000 gün veya 60 yaş 25 yıl 4500 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerini ödemiş olmaları gerekmektedir. Bu nedenle 5510 sayılı Geçici Kanun'un 9 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına göre yukarıda bahsedilen 7000 gün veya 25 yıl sigortalılık süresi şartlarının birini yerine getirmediğinizden ilgi tarihli tahsis talebiniz reddedilmiştir. Ancak gerekli şartlar yerine getirerek tekrar müracaatınız halinde dosyanız yeniden incelenecektir" gerekçesiyle reddedildiği, davacının askerlik borçlanma işlemlerini de yaparak gerekli ücreti ödediği, SGK tarafından hesap edilen tüm prim borçlarını da ödediği, davacının tekrar 04.04.2022 tarihinde ... Başkanlığı Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne emeklilik tahsis talebinde bulunduğu, ancak bu talebinin de 08.04.2022 tarihinde "ilgide kayıtlı talebinize istinaden Kurumumuz 1803295487 ve 7990595213 nolu 4-b (Bağ-Kur) no'lu dosyanızda yapılan inceleme neticesinde; kanunen son 7 yılda en fazla geçen hizmetleriniz 4/a kapsamında olduğundan Bağ-Kur'dan emeklilik durumunuz mevcut hizmetinizle bulunmamaktadır." gerekçesiyle reddedildiği, bu red kararı usul ve yasalara aykırı olduğu, davacının 01.06.2002 tarihinden itibaren sigortalı olduğu ve 01.01.1960 doğumlu olduğu, 31.01.2022 tarihine kadar 5400 gün prim ödeme gün sayısını tamamladığı, bu dönemde ayrıca askerlik borçlanmasını, SSK adına Halk Bankası'na yatırdığı, ayrıca SSK tarafından kendisine çıkartılan prim borçlarının tamamını ödediği, davacıya SSK mevzuatı uyarınca yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği iddiasıyla davacının 31.01.2022 tarihli tahsis talebinden itibaren SSK mevzuatı uyarında yaşlılık aylığı bağlanmasının tespitine, davalı Kurumun tahsis talebini red kararının hukuka aykırı olduğunun tespitine, 31.01.2022 tarihli tahsis talep tarihinden itibaren SSK mevzuatı gereğince yaşlılık aylığı bağlanma şartlarını taşıması sebebiyle talep tarihini takip eden ilk ay başı itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerekeceğinin ve davacının 31.01.2022 tarihinden bu yana birikmiş aylıklarının her bir maaşın hakediş tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II.CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davada idare mahkemeleri yetkili olup görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Konya Nöbetçi idare Mahkemesi'nde gönderilmesi gerektiği, davacının 4a kapsamında mı yoksa 4b kapsamında mı yaşlılık aylığı talep ettiği hususunu açıklaması gerektiği, eğer 0 eş İmes ee ed. MM AMMA dm MMA e ml m e A MAMA e mmm mlm amam yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Konya Nöbetçi idare Mahkemesi'nde gönderilmesi gerektiği, davacının 4a kapsamında mı yoksa 4b kapsamında mı yaşlılık aylığı talep ettiği hususunu açıklaması gerektiği, eğer verilecek kesin süre içerisinde davacı açıklamada bulunmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, davacı yanın 5510 sayılı Kanun 4A sigorta emeklisi olabilmesi için Geçici 9 uncu madde 1 inci fıkrasına göre 08.09.1999 - 30.04.2008 tarihleri arasında ilk defa sigortalı olan erkek 60 yaş yaş, en az 7000 gün veya 60 yaş 25 yıl 4500 gün malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortaları primini ödemiş olmaları gerektiği, ancak davacı yan işbu şartlardan en az birini taşımadığından davacının tahsis talebinin Kurum tarafından red edildiği ve aynı zamanda davacı yan 4B sigortadan faydalanarak yaşlılık aylığı olması da mümkün olmadığı, çünkü davacının kanunen son 7 yılda en fazla hizmeti 4A kapsamında olduğu ve Bağ- Kur'dan emeklilik durumu söz konusu olmadığı, Kurum bünyesinde davacının halen prim borçları bulunmadığı ve 01.06.2002 tarihinde ilk hizmet başlangıcı bulunduğu, buna dayalı olarak tamamlaması gereken asgari gün ve prim şartını sağlamadığı, bu nedenle davacının talebinin yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, ayrıca davacı yan Kurumca belirtilen tüm eksiklikleri giderdikten sonra askerlik borçlanması vs. hususunda prim gün sayısını tamamladıktan sonra Kuruma başvuru yapması halinde yaşlılık aylığı tahsis talebi kabul edileceği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi tarafından; davacının son yedi yıllık fiili hizmet süresinin toplamı olan günün içinde fiili hizmet süresi fazla olan Kurumun Bağ-Kur olduğu, davacı 01.01.1960 doğumlu olduğundan 01.01.2022 tarihinde 62 yaşını doldurmakta olup emekli aylık talep tarihi olan 31.01.2022 tarihi itibariyle de 62 yaş ve 5.400 prim gününü tamamladığından 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında emekliliğe hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacıya 01.02.2022 tarihinden itibaren 5510 sayılı yasa 4/1-b statüde yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, birikmiş aylıklarının davacıya yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 5510 sayılı Kanun 4/a sigorta emeklisi olabilmesi için Geçici 9 uncu madde 1 inci fıkrasına göre 08.09.1999 - 30.04.2008 tarihleri arasında ilk defa sigortalı olan erkek 60 yaş yaş, en az 7000 gün veya 60 yaş 25 yıl 4500 gün malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortaları primini ödemiş olmaları gerektiği, davalının kanunen son 7 yılda en fazla hizmeti 4a kapsamında olduğu ve bağkur'dan emeklilik durumunun söz konusu olmadığı, Kurum bünyesinde davacının halen prim borçlarının bulunduğu ve tamamlaması gereken asgari gün ve prim şartını sağlamadığı, bilirkişi raporunun hatalı olduğu, Kuruma başvuru şartını gerçekleştirmeksizin açılan davanın hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin ve kurumun dava açılmasına sebebiyet vermediği yargılama gideri ve vekâlet ücreti ödemekle de yükümlü tutulmaması gerektiği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının son yedi yıllık fiili hizmet süresinde, 4-b kapsamındaki sigortalılık süresinin fazla olduğu, 01.01.1960 doğumlu olan davacının talep tarihi olan 31.01.2022 tarihi itibariyle 62 yaş ve 5.400 prim gününü tamamladığı, dolayısıyla 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında emekliliğe hak kazandığı, sonuç olarak davacıya 01.02.2022 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun 4/1-b kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması ve birikmiş aylıklarının davacıya yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine dair yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, davacının ihya edilen primi ödenmiş günleri nazara alınarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile aylıkların ödenmesi davasıdır. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 9 uncu maddesi ilgili hükümlerdir. 3. Değerlendirme 1.Sigortalıya, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için kural olarak maddelerde belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek ve talepte bulunmak gerekir. Davacıya 5400 primi ödenmiş günü olduğu gerekçesiyle yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiştir. Ancak aşamalarda getirtilen hizmet cetvellerinde 31.01.2022 tahsis talep tarihi itibariyle davacının 5133 prim gün sayısı bulunduğu belirtilmektedir. Bu nedenle öncelikle davacı Kurumdan mukteza tablosunun celbi suretiyle davacıya yaşlılık aylığı tahsisi için gerekli şartlardan olan prim gün sayısı açıklığı kavuşturulmalı, yeterli prim gün sayısı bulunmadığının anlaşılması halinde ihya edebileceği durdurulmuş sigortalılığı olup olmadığı nazara alınarak ihya suretiyle prim gün sayısını ikmal etmesi için davacıya mehil verilmeli ve tahsis koşulları buna göre değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. 2. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5775.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5775E. , 2024/6366K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/1387 E., 2024/155 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 18. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/244 E., 2023/42 K. Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazanç tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde, 10.06.2011 -19.04.2016 arası, en son haftalık 400 TL (aylık net 1600 TL) ücretle, yufka ustası olarak çalışmasına rağmen çalışmasının Kuruma 02.03.2013 tarihinde bildirildiğini, bildirim yapılan dönemdeki kazancın da düşük gösterildiğini belirterek 10.06.2011-02.03.2013 tarihlerindeki hizmet ile bildirim yapılan dönemdeki prime esas kazancın tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1.Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın yöntemince kanıtlanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. 2.Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir. NI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, dinlenen tanık beyanları ile çalışmanın kanıtlandığı kabulü ile davanın kısmen kabulüne, Kuruma bildirilen süreler dışlanarak, 10.06.2011 - 30.06.2011 tarihleri arasında 21 gün, günlük 26,55 TL, 01.07.2011 - 31.12.2011 tarihleri arasında 180 gün, günlük 27,90 TL, 01.01.2012 - 30.06.2012 tarihleri arasında 180 gün, günlük 29,55 TL, 01.07.2012 - 01.01.2013 tarihleri arasında 180 gün, günlük 31,35 TL, 01.01.2013 - 02.03.2013 tarihleri arasında 60 gün, günlük 32,62 TL ücretle 506 sayılı Kanun'a tabi çalıştığının tespitine, prime esas kazanç bedelinin tespiti yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde; sigorta primlerini ödeme yükümlülüğü işverene ait olduğundan Kuruma sorumluluk yüklenemeyeceğini, tanık beyanlarının yetersiz olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanları ile verilen hizmet tespitine dair kararın yerinde olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Fer'i müdahil Kurum vekili, istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet ve prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 506 sayılı Kanun 60 ıncı maddesinin (G) bendi, 77 nci, 79 uncu, 5510 sayılı Kanun 80 inci, 86 ncı 38/2 nci maddesi hükümleridir. 3. Değerlendirme 5510 sayılı Kanun'un 38/2 nci maddesinde "Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir." hükmü öngörülmüştür. Eldeki davada, davanın kabulüne ilişkin verilen karar yerinde olmakla birlikte; davacının 10.03.1996 doğumlu olan davacının, tespitini talep ettiği 10.06.2011 tarihinde 16 yaşında olduğu, buna göre 5510 sayılı Kanun'un 38/2 nci maddesi uyarınca sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 10.03.2013 tarihi olması gerektiği ve bu tarihten önceki hizmet süresinin de prim ödeme gün sayısına dahil edildiğine dair hüküm kurulması gerekirken Mahkemece hükümde belirtildiği gibi yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün (1) no.lu bendinin "D)" bendinden sonra gelmek üzere "sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 10.03.2013 tarihi olduğunun tespitine, 5510 sayılı Kanun'un 38/2 nci maddesi uyarınca davacının 18 yaşını ikmal ettiği tarih olan 10.03.2013 tarihinden önceki çalışmalarının prim ödeme gün sayısına eklenmesi gerektiğinin tespitine," ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6043.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6043E. , 2024/6523K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/478 E., 2024/640 K. KARAR : Esastan red İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2019/585 E., 2023/221 K. Taraflar arasındaki boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kocası olan ... ile evli olduğu dönemde yaşamış olduğu bir takım büyük sorunlar nedeniyle Malatya 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2022/278 Esas 2002/184 Karar sayılı kararı ile 30.04.2002 tarihinde boşandığı, boşanmadan sonra SGK'ya başvuru üzerine vefat eden babasından kaynaklı ölüm aylığı almaya başladığı, davacının 2002 yılında boşandığı eşi ile yeniden evlendiği, 2017 yılına kadar aylık aldığı, 2017 yılı Kasım ayında boşandığı eşi ... ile yeniden evlendiği, bu durumu Kuruma bildirdiği, ölüm aylığının sonlandığı, davacıya SGK tarafından yersiz ödemeler yapıldığı gerekçesi ile borç tahakkuk ettirildiği, gerekçe olarak davacının boşandığı sürede eski eşi ile birlikte yaşamasının gösterildiği, ancak böyle bir şey mümkün olmadığı, Kurum işlemenin hatalı olduğu, davacının boşandığı süre ile yeniden evlendiği süre içerisinde kesinlikle muvazaalı bir boşanma yapmadığı, bu nedenle davacının davalı Kuruma itiraz için müracaat ettiği, ancak Kurumun bu başvuruyu reddettiği, davacının boşandığı sürede kızı ile birlikte yaşadığı, kızının hemşire olması nedeniyle hamilelik ve doğum süreçlerinde yardımcı olduğu, boşandığı eşinin ise kendi evinde yaşadığı iddiasıyla davalı Kurum tarafından düzenlenen 12.11.2018 tarih MGK/194 sayılı denetim raporuna göre yapılan Kurum işlemenin iptali ile davacının davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II.CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle: sigortalı müteveffanın hak sahibi kızı ...'na ölüm aylığı bağlandığı, davacı ..."'un boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı ve babasından ölüm aylığı aldığı iddiasını içeren şikayet mektubu üzerine SGK Antalya İl Müdürlüğü kontrol memurlarına şikayet dilekçesi intikal ettirildiği ve kontrol memuru tarafından mahallinde inceleme ve soruşturma yapıldığı, bu soruşturma kapsamında şikayet edilenin adresine gidildiği, ...'nun komşuları ile görüşüldüğü, konu ile ilgili bilgilerinin alındığı, görüşme yapılan kişilerin davacının yıllardır eşiyle beraber yaşadıklarını beyan ettikleri, Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü denetmeni tarafından mahallinde yapılan inceleme ve soruşturma neticesi düzenlenen 12.11.2018 tarih MGK/194 sayılı İnceleme Raporu ile eşinden boşandığı halde boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespit edildiği, bu nedenle ödenen aylıkların tahsili için borç tahakkuk ettirildiği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi tarafından; her ne kadar davacı tarafından boşandıktan sonra boşandığı eşi ... ile birlikte yaşamadığı belirtilerek Kurum işlemenin iptali ile davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de davalı Kurum denetmeni tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonucu tanzim edilen v 0 0 a ee a e A AML İV a a a, birlikte yaşamadığı belirtilerek Kurum işlemenin iptali ile davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de davalı Kurum denetmeni tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonucu tanzim edilen denetmen raporu içeriği, yargılama sırasında davacının ve ...'nun adres kayıt sistemindeki adreslerinden tespit edilen komşu kamu tanıkları ...'in "...ben davacı ve ... amcanın boşandıklarını hiç duymadım. Evli olarak biliyordum. Evlerine gelip gitmişliğim yoktur. Ancak ben bahçede ... amca ile davacıyı konuşlarken, torunlarını severlerken gelip giderken görüyordum..." şeklindeki beyanları ile davacının ikametgah adresi olarak bildirdiği ve aynı zamanda kızı ... Sungurtekin'in de ikametgah adresi olarak bildirdiği adreslere ilişkin olarak tespit edilen kamu tanıkları ..., ..., ...'ın beyanlarından, yine davacının adres olarak bildirdiği ve aynı zamanda kızı ...'ın da ikametgah adresi olarak bildirdiği adreslere (bildirilen adresin kapıcı dairesi olduğu anlaşılan) ilişkin olarak tespit edilen kamu tanıkları Kerem Akdoğan, ...'ın beyanlarından, davacı tarafın boşanılan dönemin bir kısmında ...'nun oğlu ...'nun yanına gelip gittiği şeklindeki beyanlarına istinaden ...'nun Antalya'daki adres kayıt sistemindeki adresinden tespit edilen kamu tanığı ..., ...'ün beyanlarından ve özellikle 29 Mart 2009 mahalli idareler genel seçiminde davacının ve ...'nun aynı sandık 1195 ve birbirini takip eden sıra numarası (davacı 201, ... 202 sıra no) ile oy kullandıkları, kolluk kuvvetlerinin yaptığı araştırma sonucu tanzim edilen tutanaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı ve ...'nun boşandıktan sonra ikinci kez evleninceye kadar fiilen birlikte yaşadıkları kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının eşinden boşandıktan sonra Antalya'da yaşayan kızının yanına geldiği, bir süre kızlarının yanında kaldığı, torunlarının bakımını üstelendiği, davacının eski eşinin aynı apartmanda başka dairede ikamet ettiği, davacı ile eşinin hiç birlikte yaşamadıkları, davacının yaşadığı sağlık sorunları ve 2017 yılında geçirdiği kalp krizi ve devamında ameliyat sürecinde eşin desteği ve tarafların araya girmesi ile evlendikleri, denetim raporunun aylık alınan ve evlendikten sonraki süreçte tanzim edildiği, fiili birlikteliği doğrulayan hiç bir delil bulunmadığı, lehe tanık beyanlarının nazara alınmadığı, aynı sandıkta oy kullanmadığı aleyhe değerlendirilemeyeceği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ve boşandığı eşinin 20.11.2017 tarihinde yeniden evlendiği, bu tarihten önce boşanılan eşin aynı apartmanda bitişik daireyi kiralayarak kaldığı bir dönemde işlettiği büfede kaldığı savunulduğu, iş yerinde kalma olayı mevzuata aykırı olduğu gibi inandırıcı olmaktan da uzak olduğu, bitişik dairede ev kiralanması ise Türk toplumunun yapısı ve örf ve adetleri gözetildiğinde hayatın olağan akışına aykırı olduğu, AKS adresi olarak bildirilen adreslerde tarafların oturmadığı ve tanınmadıklarına ilişkin kolluk tespitleri ve tanık beyanları mevcut olduğu, bir dönemde aynı sandıkta ardışık numaralarla oy kullanıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz isteminde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti davasıdır. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 56 ncı maddesi ilgili hükümlerdir. 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde verilen hükmün yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6008.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6008E. , 2024/6705K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2022/29 E., 2023/456 K. KARAR : Kabul Taraflar arasındaki sigorta primine esas kazanç tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; verilen karara karşı davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, müvekkilinin 12.05.2014 tarihinden bu yana ve halen davalı şirkette tanker şoförü olarak çalıştığı, son aldığı net ücretin 2.450,00 TL olduğunu, müvekkilinin kazancına ilişkin sigorta primlerinin düşük ödendiği, harcırah altında yapılan ödemlerin prime esas kazanca eklenmediğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin asgari ücretinin 2,56 katı olan net 2.450.-TL ücretle çalıştığının, eksik yatırılan sigorta primlerinin 2,68 kata tamamlanarak tespitine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı işveren vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle davacının yapılan yasal düzenlemelere dava ön şartını yerine getirmediği, davada hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazlarının olduğu, davacıya ödenen harcırahın ... primi ve ücreti olmadığı, ... yapacağı bölgede harcaması için yolluk ödemesi yapıldığı, arızi gider niteliğindeki bu ödemenin sigorta primine esas tutulmasının mümkün olmadığı, 5510, 4857, 6245 sayılı Kanunlar, işveren uygulama tebliği hükümleri ile 21. Hukuk Dairesinin kararlarının harcırahların sigorta primine esas kazanç olarak değerlendirilmeyeceği yönünde olduğu, davacı tarafın ücretinin asgari ücretin 2,68 katı oranında olduğu iddiasının gerçek dışı olduğu, sigorta primine esas gerçek ücretin hiçbir şüphe oluşmadan tespiti gerektiği, YHGK ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kararlarının da bu yönde olduğu, kazançların oranlama yapılarak tespitinin mümkün olmadığı, dava şartı, ilk itirazları, zaman aşımı defi ve usul yönünden yapılan tüm itirazların kabulü ile davanın usulden reddine, haksız ve hukuka aykırı ikame edilen işbu davanın esas yönünden reddine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı SGK vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle İş Mahkemeleri Kanununda yapılan yasal düzenlemeler gereğince müvekkil Kurumun fer'i müdahil talebinin kabulü ile dava sonunda aleyhe hüküm kurulmaması gerektiği, müvekkil Kurum ile yazışmaların devam etmesi nedeni ile esasa ilişkin cevap hakları saklı kalmak üzere davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddi gerektiği, esasa girilmesi halinde ise hizmetin geçtiği iddia edilen işyerlerinin kanun kapsamına girip girmediğinin tespit edilmesi gerektiği, bu nedenle davalı şirket kayıtlarının incelenmesi, davalı işverene hizmet akdi ile bağlı olarak fiilen çalıştığının ve çalışmanın niteliğinin somut kanıtlarla ispat edilmesi gerektiği, Kurumun resmi kayıtlarının incelenmesi sadece tanık beyanlarına göre karar verilmemesi, tanık beyanlarının değerlendirilmesi sırasında işyerinde yürütülen işin niteliği, tanık beyanlarının hayatın olağan akışı ile çelişkili olup olmadığının incelenmesi, davacının dava edilen dönemde sosyal yardım fonlarından destek alıp almadığının araştırılması, netice olarak vmmenlknn SOS sisle. smmabmen blm Ürün le lm mim eee ii sne demi Slam. e Ümmi nil ln kle” ein sz yürütülen işin niteliği, tanık beyanlarının hayatın olağan akışı ile çelişkili olup olmadığının incelenmesi, davacının dava edilen dönemde sosyal yardım fonlarından destek alıp almadığının araştırılması, netice olarak esasa ilişkin cevap verme hakları saklı olmak şartıyla davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. III. MAHKEME KARARI Mahkemenin 09.10.2020 tarihli ve 2019/521 E., 2020/444 K. sayılı kararı ile "... gelen dönem bordroları, ücret tediyeleri ve tanık beyanları ile davacıya sefere çıkması halinde davalı tarafından yapılan ödemelerin harcırah-yolluk ödemeleri kapsamında yapılan ödemeler olduğu, anılan ödemelerin görev yolluğu niteliği taşıdığı, gerek 506 Kanun'un 77 nci maddesi, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 80 inci maddesi gereğince harcırah- görev yolluğu kapsamında kalan ödemelerin, çalışanın prime esas kazancına dahil edilemeyeceği anlaşılmakla; davanın reddine" karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davacı vekili, davacının her ay düzenli olarak 2.450,00 TL ücret aldığını, harcırah adı altında yapılan ödemelerin yolluk olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davacı ile aynı dönemlerde çalışan ve aynı işi yapan bir kısım işçilerin davalarının sonuçlandığını, asgari ücret * ... primi ile çalıştıklarına karar verildiğini, bordrolarda kanuna karşı hile yapıldığını, davanın kabulü gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 14.04.2021 tarih ve E.2021/687, K.2021/722 sayılı kararı ile "... harcırah (yolluk) işçinin görevli bulunduğu yerden başka yerlere geçici görevle gönderilirken yapacağı ek masrafa karşılık yapılan ödemeler olup, davalı işyeri tarafından her ... için yapılan ödemelerin bu mahiyette kaldığı davalı işyerinin davacıya ücreti dışında ... başına ödeme yaparken asıl amacının davacının yapacağı ek masrafları karşılamak olup, onun ücretini artırmak gibi bir amaç içinde olmadığı davacıya yapılan ödemelerin yolluk kapsamında kalması nedeniyle prime esas kazançlar arasında sayılamayacağı, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 gün 2020/3375 E.-2020/5320 K. sayılı ilamı ile onanan Dairemizin 11.07.2019 gün 2018/1393 E. -2019/1487 K. sayılı kararının da bu yönde olduğu göz önünde bulundurularak davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun oy birliği ile esastan reddine" karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Dairenin 27.01.2022 gün, E.2021/8523, K.2022/1345 kararında; "... Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, uluslar arası nakliyat faaliyetini yürüten işverenlere ait işyerlerinde hizmet akdine tabi şoför olarak çalışanlara yurt dışı görevlendirmelerde ©... primi”, “... yolluğu”, “harcırah” adı altında işverenlerce gerçekleştirilen ödemeler, 506 sayılı Kanun'un 77 nci maddesinde yer alan “yolluk” veya 5510 sayılı Kanun'un 80 inci maddesindeki “görev yolluğu” ibareleriyle teknik ve somut olarak tam anlamıyla örtüşmediğinden, bu tür uyuşmazlıklar yönünden maddelerdeki kavramlar, yalnızca araca bağlı zorunlu giderler şeklinde anlaşılmalı, başka anlatımla, sigortalılara söz konusu adlar altında yapılan ödemeler içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar sigorta primine esas kazanca dahil edilmeli, iddianın kanıtlanması konusunda 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanmalıdır. Buna göre inceleme konusu davada, dosyada yer alan yazılı belgeler irdelenmeli, ödemeler değinilen kapsamda ayrıştırmaya tabi tutulmalı, belgelerin, ait olduğu çalışma dönemi bakımından yazılı delil oluşturacağı gözetilerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır." gerekçesiyle söz konusu karar bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Davalı şirkete 17.09.2022 tarihli celsede harcırah miktarı olarak belirlenen tutar içerisinde araca bağlı zorunlu harcamaların araştırılmasını mümkün kılabilecek herhangi bir belge, evrak, makbuz, fiş fatura bulunup bulunmadığı konusunda beyanda bulunmak ve bulunması halinde ibraz etmek üzere süre verildiği, davalı tarafından verilen 21.09.2022 tarihli dilekçede ise özetle anılan belgelerin eski tarihli olması nedeniyle arşiv kayıtlarında dilekçe ekindeki dışında kalan başkaca belgeye erişilemediği yönünde yanıt sunulduğu, dilekçe ekinde ise 06.08.2015 tarih ve "Kamlok Contası 3 Adet" açıklamasıyla 49,98 TL ile 18.11.2015 tarih ve " Kapak Contası (34Y7164)" açıklamasıyla 115,64 TL tutarında iki ödemeye dair kayıt sunulduğu belirlenmiş ve tüm dosya ile sunulan işbu kayıtlar dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Hükme ... alınan bilirkişi raporunda ise özetle "Yargıtay bozma ilamında belirtilen “...sigortalılara söz konusu adlar altında yapılan ödemeler içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar sigorta primine esas kazanca dahil edilmeli ” noktasındaki değerlendirmeye göre dosyada bulunan ücret tediye bordrolarında harcırah miktarının belli olduğu ancak harcırah miktarı olarak belirlenen tutar içinden araca bağlı zorunlu harcamaların ayrıştırılmasını mümkün kılabilecek başkaca bir kayıt ve belgenin dosyada bulunmadığı görüldüğünden tanık ifadelerinin de dikkate alınarak harcırah tutarlarının ödendiği ayın prime esas kazancına dahil edilerek bir hesaplama yapılabileceği" yönünde görüş sunulduğu anlaşılmıştır. Bu beyanda, uyulan bozma ilamı doğrultusunda sigortalılara söz konusu adlar altında yapılan ödemeler içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar sigorta primine esas kazanca dahil edilmesi noktasında, davalı tarafta ayrıştırmayı mümkün kılacak davaya konu dönemi kapsayan belge , evrak, makbuz, fiş ve fatura bulunmadığı görüldüğünden, dosya bozma öncesi celbedilen ücret bordrosu başlıklı kayıtlar ile tanık ifadeleri dikkate alınarak bilirkişi raporunda belirtildiği şekliyle davanın kabulüne" karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili, verilen kararın eksik araştırmaya dayalı olduğunu beyanla davanın reddini ve kararın bozulmasını talep etmiştir. Davalı Kurum vekili, verilen kararın eksik araştırmaya dayalı olduğunu beyanla davanın reddini ve kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı) Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uvwnus olan mahkeme kesinlesen bu kısımlar hakkında veniden inceleme vanarak karar — veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK) 2. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun; 288 inci maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289 uncu maddesinde, 288 inci madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292 nci maddesinde de senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 ve 202 nci maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur. Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir. 5510 sayılı Kanun'un “Prime esas kazançlar” başlığını taşıyan 80 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinde prime esas kazanca dahil edilecek kazançların neler olduğu düzenlenmiş, (b) bendinde ise sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının belirlenmesinde dikkate alınmayacak ödeme ve yardımlar sıralanarak bunlar arasında yolluklara yer verilmiştir. Buna göre maddenin 2. bendinde sayılan istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen gelirlerden sigorta primi kesilmesi asıldır. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde yolluk; yol gideri olarak ödenen para, harcırah olarak tanımlanmış, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 3 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen harcırahın, bu Kanuna göre ödenmesi gereken yol gideri, gündelik, aile gideri ve yer değiştirme giderinden birini, birkaçını veya tamamını ifade ettiği, 5 inci maddesinde, harcırahın; yol gideri, yevmiye, aile gideri ve yer değiştirme giderini içerdiği, ilgilinin, bu Kanun hükümlerine göre bunlardan birine, birkaçına veya tamamına hak kazanabileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan 28.08.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.10.2008 günü yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 103 üncü maddesinde, değinilen 77 ve 80 inci maddelere koşut düzenleme yapılmış, 28.09.2008 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) ve (b) Bentleri Kapsamındaki Sigortalılar İle Sadece Genel Sağlık Sigortasına Tabi Sigortalıların Prime Esas Tutulacak Kazançlarına Dair Tebliğ'in “Prime tabi tutulmayacak kazançlar” başlığını taşıyan 2.3. maddesinde, “2.3.1 - Ayni yardımlar; 2.3.3 - Görev yollukları; Görev yolluklarından ne anlaşılması gerektiği, işverenlerin sigortalılar için ödediği yollukların neleri kapsadığı, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 3 üncü maddesinde açıklanmıştır. Buna göre anılan maddede belirtilen yol masrafı, gündelik, aile masrafı ve yer değiştirme masrafı niteliğinde i;zmmılmam Sl mamamimanı.mllisi, İymınmammaımılaslım yapıldii UULIIILILi YUNUR Radpodıiliiiudaun. Bu bakımdan, sigortalılara bireysel iş sözleşmesine veya toplu sözleşmeye dayanılarak ve işveren tarafından sigortalının geçici bir görevle başka yere gönderilmesi veya görev yerini değiştirmesi dolayısıyla verilen ve yolluk kavramına giren ödemeler prime esas kazanca dahil edilmeyecektir...” düzenlemesine yer verilmiş, 01.09.2012 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girip anılan Tebliği ilga eden İşveren Uygulama Tebliği'nin “Prime Esas Kazancın Tespitine İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı 7. maddesinde, “7.8 - Prime Tabi Tutulmayacak Kazançlar 7.8.1- Ayni Yardımlar 7.8.3- Görev Yollukları Görev yolluklarından ne anlaşılması gerektiği 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 3 üncü maddesinde açıklanmıştır. Anılan maddede belirtilen yol masrafı, gündelik, aile masrafı ve yer değiştirme masrafı niteliğinde yapılan ödemeler yolluk kapsamındadır. Bu bakımdan, sigortalılara bireysel iş sözleşmesine veya toplu sözleşmeye dayanılarak ve işveren tarafından sigortalının geçici bir görevle başka yere gönderilmesi veya görev yerini değiştirmesi dolayısıyla verilen ve yolluk kavramına giren ödemeler prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.” hükmü öngörülmüştür. 3. Değerlendirme 1.Eldeki davada verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Önceki bozma ilamında; "... uluslar arası nakliyat faaliyetini yürüten işverenlere ait işyerlerinde hizmet akdine tabi şoför olarak çalışanlara yurt dışı görevlendirmelerde ©... primi”, ©“... yolluğu”, “harcırah” adı altında işverenlerce gerçekleştirilen ödemeler, 506 sayılı Kanun'un 77 nci maddesinde yer alan “yolluk” veya 5510 sayılı Kanun'un 80 inci maddesindeki “görev yolluğu” ibareleriyle teknik ve somut olarak tam anlamıyla örtüşmediğinden, bu tür uyuşmazlıklar yönünden maddelerdeki kavramlar, yalnızca araca bağlı zorunlu giderler şeklinde anlaşılmalı, başka anlatımla, sigortalılara söz konusu adlar altında yapılan ödemeler içerisinden yalnızca araca bağlı zorunlu harcamalar ayrıştırılıp geri kalan tutar sigorta primine esas kazanca dahil edilmeli, iddianın kanıtlanması konusunda 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanmalıdır. Buna göre inceleme konusu davada, dosyada yer alan yazılı belgeler irdelenmeli, ödemeler değinilen kapsamda ayrıştırmaya tabi tutulmalı, belgelerin, ait olduğu çalışma dönemi bakımından yazılı delil oluşturacağı gözetilerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması" yönünde karar bozulmuştur. Mahkemece uyulan bozma kararında davacıya harcırah adı altında ödenen miktarlardan araç için yapılan zorunlu giderler ayrıştırılarak prime esas kazanç tespitine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olup davalı tarafta ayrıştırmayı mümkün kılacak davaya konu dönemi kapsayan belge, evrak, makbuz, fiş ve fatura bulunmadığı, bozma öncesi celbedilen ücret bordrosu başlıklı kayıtlar ile tanık ifadeleri dikkate alınarak prime esas kazanç tespiti yapılması hatalı olmuştur. Öncelikle bozma ilamı gereğince bu zorunlu giderlerin neler olduğu davacı ve işyerinden sorulmalı, ayrıştırılabiliyorsa kalan kısmı prime esas kazanç tespiti olarak kabul edilmeli, ayrıştırılamıyorsa tamamının harcırah olduğunun kabulü gerekir. Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Peşin yatırılan temyiz harcın istek halinde ilgiliye iadesine, 12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5808.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5808 E. , 2024/6817K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/763 E., 2024/515 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/419 E., 2023/232 K. Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.01.2018 - 31.12.2019 tarihleri arasında davalı şirkette pazarlama müdürü olarak çalıştığını, müvekkilinin en son aldığı maaşın aylık 5.000,00 TL olduğunu, belirtilen tarihler arasında aralıksız ve kesintisiz olarak tam zamanlı çalışmasına rağmen sigortalılık süresinin 17.10.2018-19.02.2019 tarihleri arasında görünmekte olduğunu, davalı şirketçe müvekkilinin sigortalı sayılması gereken günlerin Kuruma doğru bildirilmediğini, çalıştığı günlerin eksik bildirildiğini, bu durumun müvekkilinin maddi ve hukuki kayba uğramasına sebep olduğunu beyanla; müvekkilinin 01.01.2018 - 31.12.2019 tarihleri arasında davalı şirkette aralıksız, kesintisiz ve tam zamanlı olarak çalıştığının tespitine, müvekkilinin bildirilen/bildirilmeyen gün farkı gözetilmeksizin davalı şirkette gerçek ücret üzerinden sigorta primlerinin tespitine ve müvekkilinin bu hizmetlerinin diğer hizmetleri ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde; davacının iddialarının samimiyetsizliğinin çalıştığını iddia ettiği zaman dilimine ilişkin beyanından anlaşıldığını, zira vergi kayıtlarından ve levhalarından anlaşılacağı üzere, iş yerinin açılış tarihinin 18.04.2018 olduğunu, davacının ise 01.01.2018 tarihinden itibaren çalıştığını iddia ettiğini, bunun yanında, davacının sanki planlanmış gibi ayrılış tarihini de 31.12.2019 gibi takvim yılı sonu olarak talep ettiğini, bu iddiaların da gerçeğin değil, işyerini zora sokma, "Nasıl olsa "işçi lehine yorum ilkesi" lehime işleyecek, ne koparabilirsem kârdır", düşüncesinin tezahürü olduğunu, davacının soyut ve afaki beyanlarının ve iddiasını somutlaştırmamasının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, davacının iddiaları gerçek olmamakla davayı kabul etmediklerini, gerçek olanın, davacının sigorta kayıtlarında sigortalı olarak gözüken zaman içerisinde işyerlerinde hizmet akdine dayalı olarak bağımlı çalışması, bu tarihler dışında hizmet akdine dayalı herhangi bir çalışmasının olmaması olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir. 2. Feri müdahil Kurum vekili, cevap dilekçesinde; bu davada feri müdahil olarak bulunduklarını, mesnetten yoksun haksız davanın reddine karar verilmesini dilediklerini, davanın hizmet tespiti davası olduğunu, davacının dava dilekçesinde 01.01.2018-31.12.2019 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde fiilen çalışmış olduğunu iddia ettiğini, ancak davacıya ait sigorta sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli incelendiğinde, davacının çalışmasının kayıtlı olduğunun anlaşıldığını, bu duruma göre, davacının iddia ettiği fazla sürelerde davalı şirkete ait işyerinde çalıştığına dair yasal kayıt ve kanıt bulunmadığını, davacı şayet davalıya ait işyerlerinde çalıştığını, hizmetlerinin Kuruma bildirilmediğini veya eksik bildirimde bulunulduğunu iddia etmekte ise bu iddialarının şüpheye yer kalmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini, Kurum kayıtlarının aksi kesin bir şekilde ispat edilene kadar geçerli olduğunu, davacının fiili çalışma a YY A a a a a a Ya a a YY A a a a a e e bulunulduğunu iddia etmekte ise bu iddialarının şüpheye yer kalmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini, Kurum kayıtlarının aksi kesin bir şekilde ispat edilene kadar geçerli olduğunu, davacının fiili çalışma olgusunu kesin delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde yazılı-kesin delillerle ispat etmesi gerektiğini, işverenin işe giriş bildirgesi verme yükümlülüğünün yanında işçinin de SGK'ya işe giriş bildiriminde bulunma yasal hakkının bulunduğunu, bu bakımdan davacının kusuru bulunduğunu, hiç kimsenin kendi kusuruna dayalı olarak hak elde edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile davacının, davalı şirketin Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 1158508 sicil numaralı dosyasında işlem gören işyerinde 20.02.2019 - 31.12.2019 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi gereğince zorunlu sigortalılık kapsamında fiilen çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin süreler yönünden davacının tespit talebinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın kabulüne kararını verilmesi gerekirken kısmen kabul karar verildiğini, davalı iş yerinde 01.01.2018-31.12.2019 tarihleri arasında kesintisiz ve tam zamanlı aylık 5.000 TL net maaşla çalıştığı iddiasının tanık ve diğer delillerle iddiasını ispatladığını, belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının aylık ücretine işaret olunduğunu, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin ise usul ve yasalara da aykırı olduğundan kararı istinaf etmiştir. 2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; banka kayıtları incelendiğinde Vakıflar Bankası TAO'dan gelen yazı cevabında şirketten gelen herhangi bir ödeme bulunmadığını, Vakıf Katılım Bankasından ise gelen yazı cevabında ise sadece 2018 yılı 11 ve 12 nci aylarda ve 2019 yılı Ocak ayında maaş ödemesi gözüktüğü, bunun dışında yatan tüm paraların borç niteliğinde olduğunu, bu husustaki uyuşmazlığın itirazının iptaline konu olduğunu, bordro tanıklarının taraflar arasında bir iş ilişkisi olmadığını beyan ettiklerini, davacının şirket sahibi gibi şirketi borçlandırıcı işlemlere imza attığını, bağlı çalışma gibi bir unsurdan bahsedilemeyeceğini, davacının davasını kesin delillerle ispatlayamadığını ileri sürmüştür. 3. Feri Müdahil Kurum vekili tarafından sunulan istinaf delikçesinde; toplanan deliller ışığında sübut bulmayan ve mevzuata uygun olmayan ve şartları taşımayan bir talep sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme yapıldığını, kamu düzenini ilgilendirdiğinden ancak kesin delillerle ispatı gerektiğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, delil durumu itibariyle, Denizli 4. İş Mahkemesi 2020/419 Esas, 2023/232 Karar sayılı kararında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin, davalı vekilinin ve feri müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri Taraf vekilleri, istinaf dilekçeleri ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 01.01.2018-31.12.2019 tarihleri arasında davalı iş yerinde geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti ile prime esas kazancının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; 200 üncü maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bu madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 202 nci maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça veya temsilcisi tarafından verilen belgeler olduğu belirtilmiştir. 3. Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir. 4. Bunun yanında; 6100 sayılı HMK'nın "senede karşı tanıkla ispat yasağı" başlıklı 201 inci maddesinde ise; "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz" hükmü yer almaktadır. 3. Değerlendirme 1- Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Yukarıda belirlenen ilgili hukuk kuralları uyarınca somut olaya dönüldüğünde; davacının prime esas kazancın tespiti istemi yönünden, Mahkemece davacının ücret iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. 2- Dosya kapsamında mevcut, taraflar arasında 23.10.2018 tarihinde akdedilen ve 17.10.2018 başlangıç tarihli "Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi" ile Pazarlama Müdürü olarak görev yapan davacının ücretinin 4.850,00 TL olarak belirlendiği, davalı işyerinden davacı adına 17.10.2018 - 19.02.2019 tarihleri arasındaki bildirimlerin de bu ücret üzerinden yapıldığı, davacının şirket müdürü olarak görev yaptığı hususu da belirgin olun Mahkemere davacının nbrime ecac kazancının tecniti talehi vönünden kahııl edilen hizmet ciireleri a e e e İN aa Me a m m e e A bakımından sözleşme ücreti üzerinden talebinin kabul edilmesi gerekirken, prim esas kazancın tespiti talebinin reddine dair hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5488.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5488E. , 2024/6827K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2021/92 E., 2023/169 K. KARAR : Kısmen Kabul Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili, davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin diğer davalılara ait işyerlerinde çalışmadığını, 01.08.2003 -18.10.2008 tarihleri arasında davalı okulda çalıştığını ancak çalışmasının Kuruma eksik bildirildiğini beyanla Kuruma bildirilmeyen sürelerde hizmet akdiyle davalı okulda çalıştığının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı MEB vekili; 2008 öncesine ait taleplerin 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, getirtilen kayıtlardan davacının bir kısım çalışmalarının bulunduğunun anlaşıldığını, davacı ve diğer okul çalışanlarının yaz tatillerinde okulda öğrenci bulunmayan aylarda çalışmadığını, davacının iddia ettiği zaman aralıklarının önemli bir kısmında çalışmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili; davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin bozmadan önceki kararıyla davacının davasının kabulü ile davacının davalı 1338174 sicil numaralı meslek lisesi okul aile birliği adlı işyerinde 01.08.2003 - 09.06.2016 tarihleri arasında asgari ücret üzerinden hizmet akdine dayalı olarak sigortasız çalıştığının tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin bozma öncesinde verdiği kararına karşı süresi içinde davalılar ... Temizlik İnş. Taah. Paz. San. Tic. Ltd Şti ve ... vekilleri, davalı MEB ve fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin bozmaya konu olan kararı ile davalılar ... Temizlik İnş. Taah. Paz. San. Tic. Ltd Şti ve ... vekilleri tarafından sunulan istinaf dilekçelerinin süre yönünden Reddine, davalı MEB ve fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı MEB vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı MEB vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairemizce; Mahkemece; davacının davalı 1338174 sicil numaralı meslek lisesi okul aile birliği adlı işyerinde 01.08.2003 - 09.06.2016 tarihleri arasında asgari ücret üzerinden hizmet akdine dayalı olarak sigortasız çalıştığı kabul edilerek hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir. Somut olayda; davacının ihtilaflı dönemde bildirimlerinin davalı Okul Aile Birliği ve dava dışı alt işverenler tarafından yapıldığı, sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinde ise, 18.10.2008-30.06.2016 tarihleri arasındaki dönemlerde yapılan bildirimler arasında boşluk olduğu görülmektedir. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumunun 08.07.2015 tarih 2015/İER/102 sayılı raporunda davacının 06.07.2015 tarihli ifadesinde “son 4 yıldır yazları dönüşümlü çalıştığı” beyan edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili getirtilen tüm belgeler ayrı ayrı incelenerek; puantaj kayıtları, ilgili hizmet sözleşmeleri ve ücret tediye bordroları gibi yazılı kayıtlar esasınca bu belgelerden davacı tarafından imzası inkâr edilmeyen veya aksi ispatlanamayanlar uyarınca çalıştığı gün kadar tespitine karar vermek, sözleşme bulunmayan dönemlerde davacının çalışmasının hangi işveren nezdinde geçtiği açıklatılarak, çalışma dönemleri ayrıştırılarak çalışmanın geçtiği işveren yönünden hüküm kurulmalı, davacının okulların kapalı olduğu sömestr ve yaz tatillerinde de çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise ne kadar süre çalıştığı hususu tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalı, ihtilaflı dönem bordrolarından resen tespit edilecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurulmalı, uyuşmazlık konusu tüm dönemde söz konusu okulda görev yaptığı tespit edilen müdür, müdür yardımcısı, öğretmen, şef ve memur gibi kişilerin beyanları alınarak davacının çalışmasının başlangıç ve bitiş tarihleri belirlenmeli,varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. Kabule göre de Okulu Okul Aile Birliğinin ayrı bir tüzel kişiliği olmayıp eldeki davada Milli Eğitim Bakanlığına husumet yöneltilmiş olup, artık hükmün yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı yönünden kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir." gerekçesi ile karar bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı lisenin diğer davalılar ..., ... Temizlik İnş. Şti ve ... Turizm .. Ltd. Şti'den belli dönemlerde temizlik hizmeti aldığı, hizmet aldığı dönemlerde davacının bu şirketlerden sigortalı gösterildiği, bu şirketler ile davalı MEB arasında asıl iş veren alt iş veren ilişkisinin bulunduğu anlaşılmış; davacının ihtilaflı dönemde bilfiil davalı lisede çalıştığı kanaatine varıldığı, davacının çalışmasının son dört yılı haricinde; yaz aylarında da dönüşümlü şekilde çalıştığını iddia etmiş ise de; öğretmen olan tanıkların bu dönemde okuldaki çalışmalarına tatil nedeniyle ara vermeleri ve bizzat görgüye dayalı bilgi sahibi olmamaları, tanık ...'in ise davacının Haziran-Eylül arası çalıştığını ifade etmesi, tanık ...'ın hizmet dökümüne bakıldığında 2013-2014-2015-2016 dönemlerinde Temmuz ve Ağustos aylarında sigortalı çalışmasının bulunmaması bir başka deyişle bu dönemlerde çalışmasına ara verdiğinin anlaşılması, davacının bahse konu yıllarda 2010 yılı ( dosyaya mübrez defterde davacının 2010 yılı Temmuz ve Ağustos ayında maaş ödemesi aldığı sabit olup bu yıl özelinde Temmuz ve Ağustos aylarındaki çalışmanın ispatlandığı kanaatine varılmıştır) haricindeki sürelerde Temmuz, Ağustos aylarında çalıştığını kabule yarar bir delil ibraz edemediği gibi resen yapılan araştırmalarda da bu yönde bir delile ulaşılamaması sebebiyle bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma sonucunda okulların kapalı olduğu dönemde davacının çalışmalarına devam etmediği kanaatine varılarak tespit edilen çalışma sürelerinde Temmuz Ağustos ayları dışlanmış, davacının asgari ücretten daha yüksek ücret aldığı yönünde bir iddia ileri sürülüp ispat edilemediğinden çalışmalarının asgari ücret karşılığı gerçekleştiğinin tespitine karar verilmesi gerekmiştir gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davacı ...'nin; davalı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki 1338174 sicil numaralı işyerinde; 25.09.2003-31.12.2003 arası; 01.01.2004-30.06.2004 arası; 01.09.2004-31.12.2004 arası; 01.01.2005-30.06.2005 arası; 01.09.2005-31.12.2005 arası; 01.01.2006-30.06.2006 arası; 01.09.2006-31.12.2006 arası; 01.01.2007-30.06.2007 arası; 01.09.2007-31.12.2007 arası; 01.01.2008-30.06.2008 arası; 01.09.2008-17.10.2008 arası; 11.06.2009-30.06.2009 arası; V1.U7.2UU7-1/.12.24UU7 draSi, 11.UY/.24U1U- UL.UYJ.2U1L drasSi, U1.U6.24U11-5U.U0.24U11 drasiı, 01.09.2011-29.12.2011 arası; 02.03.2012-03.03.2012 arası; 29.06.2012-30.06.2012 arası; 01.09.2012-03.09.2012 arası; 01.01.2013-14.01.2013 arası; 01.03.2013-12.03.2013 arası; 29.06.2013- 30.06.2013 arası; 01.09.2013-03.09.2013 arası; 03.01.2014-28.02.2014 arası; 04.01.2015-02.02.2015 arası; 01.01.2016-12.01.2016 arası günlerde; kesintisiz şekilde asgari ücret karşılığı tam zamanlı olarak hizmet akdine tabi çalıştığının tespitine, Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı MEB vekili ve fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma kararından önce verilen Mahkeme kararının yerinde olmasına rağmen bozma sonrası verilen kararın hatalı olduğunu, davacının talebinde belirttiği şekli ile çalışma sürelerinin tespiti gereğine rağmen yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirtmek suretiyle, kararın bozulmasını istemiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı delil ve belge olmadan sadece tanık beyanlarına dayanılarak karar verildiği, tanık beyanları dışında resmi ve yazılı delillere (işyeri kayıtları, ücret tediye bordrosu, makbuz, ticari defterler...vs) itibar edilmeden hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etti. 3.Davalı MEB vekili davacının çalışmalarının kuruma bildirildiği kadar olduğunu, yaz aylarında çalışmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etti. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2. 506 sayılı Kanun 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi hükümleridir. 3. Değerlendirme 1.Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu'nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı). 2.Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin'e ..., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.) 3.Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak olusturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 savılı YİBK). 4.Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmakta olup, Milli Eğitim Müdürlüğünden okulun açık ve kapalı olduğu dönemler sorularak davacıya ödeme yapılan 2010 Temmuz ve Ağustos ayları dışında bu süreler ve Kuruma bildirimi yapılan süreler de dışlanarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5877.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5877E. , 2024/6806K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1471 E., 2023/2768 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/254 E., 2022/239 K. Taraflar arasındaki Kurum alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili idare bünyesinde çalışan işçilere, ... ücretin yanı sıra taşıt (yol) yardımının nakdi olarak ödendiğini, davalı Kurumun, yasaya aykırı şekilde yayınladığı genelgeler, bu yöndeki hatalı idari ve cezai işlemler ile müvekkili yanlış yönlendirmesi ile işçilere ödenen ayni yardım niteliğindeki taşıt-yol yardımından 15.10.2007 - 14.11.2007, 15.11.2007 - 14.12.2007, 15.12.2007 - 14.01.2008 tarihleri arası aylık dönemlerde, sigorta primine esas kazançlara dahil edilerek sigorta ve işsizlik priminin davalı kuruma ödendiğini, oysaki sigortalılara ödenen bu yardımlar üzerinden ödenmiş sigorta primleri, davalı Kurum tarafından yasal dayanağı olmaksızın alındığını, müvekkili adına davalı ... Başkanlığına 13.11.2017 tarih ve 5705566 DYS numarası ile başvuruda bulunulduğunu, davalı Kurum tarafından 60 gün içerisinde cevap verilmediğini, sigortalılara ödenen "taşıt-yol yardımı" müvekkil İdare ile Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinde belirlendiğini, SGK'ya başvuru yapılması ile zamanaşımının durduğunu, prim tutarlarının ödeme tarihinden itibaren faiz de talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili İdare tarafından, 15.10.2007 - 14.11.2007, 15.11.2007 - 14.12.2007, 15.12.2007 - 14.01.2008 tarihleri arası aylık dönemlerde, işyerinde çalışan sigortalılara ödenen; taşıt (yol) yardımı adı altındaki ayni yardımın 506 sayılı Kanun'un 77/2 nci maddesi gereğince sigorta primine esas kazanç niteliğinde olmadığının ve sigorta primine esas kazanca dahil edilmemesi gerektiğinin tespitine, taşıt (yol) yardımı üzerinden davalı Kuruma ödenmiş ve davalı Kurum tarafından yasal dayanağı olmaksızın, yanlış ve yersiz olarak alınmış sigorta primlerine ilişkin şimdilik 120.000,00 TL alacağın her aya ilişkin primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden aybaşından, iadenin yapıldığı tarihin aybaşına kadar geçen süreye ilişkin kanuni faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurumca yapılan işlemlerde kanuna aykırılık bulunmadığını, ilk itirazlar ile zamanaşımı def'i itirazlarında bulunduklarını beyanla davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne davalı işverence Kurum bünyesinde 15.10.2007 - 14.11.2007, 15.11.2007 - 14.12.2007, 15.12.2007 - 14.01.2008 tarihleri arasında sigortalılara ödenen yol yardımı primlerinin sigorta primine esas kazanç niteliğinde olmadığının tespitine, 120.000,00 TL yol yardımı, prim ödemesinin her aya ilişkin primin Kurum hesabına yatırıldığı tarihi takip eden ay başından iadenin yapıldığı ayın başına kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. > medi w w alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının hatalı olduğunu, zamanaşımına uğrayan kısım yönünden davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı İdare tarafından 15.10.2007 - 14.01.2008 tarihleri arasında ödenen yol yardımlarının sigorta primine esas kazaca dâhil edilmemesi gerektiğinin tespiti ile yersiz ödenen primlerin yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6191.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6191E. , 2024/6809K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2022/354 E., 2024/55 K. KARAR : Davanın Reddi Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasında, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davalı Kurum vekilinin temyiz istemi hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 07.01.2014 tarihinde 5510 sayılı Kanun'un 4/a maddesi kapsamında emekliliğe hak kazandığını, Düzce Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 22.08.2017 tarih ve 10409467 sayılı işlemi ile davacıya vergi kayıtlarına istinaden Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği gerekçesiyle sigortalı günlerinin iptal edildiğinin ve iptal edilen gün sayısı düşüldüğünde 07.01.2014 tarihli tahsis talebine istinaden ödenen aylıkların ve yapılan sağlık giderlerinin faizi ile tahsili gerektiğinin bildirildiğini, 01.03.2011 öncesi için 4/a ve 4/b kapsamında sigortalı sayılmayı gerektirir çalışmanın varlığı halinde ilk başlayan sigortalılığa geçerlilik tanındığını, bu dönemde şirket ortaklarının kendi işyerlerinden de 4/a kapsamında sigortalı olarak bildirilmelerine engel bir durumun bulunmadığını, davacının 2001 yılına kadar mühendis unvanı ile 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak çalışmakta iken 2001 yılında çalışmakta olduğu ... İnş. Müh. Tur. Aky. Nak. ve Orm. Ür. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ortağı olduğunu, ancak ortak olduğu şirkette aktif bir şekilde emekli olduğu tarihe kadar sigortalı olarak çalışmaya devam ettiğini, bu nedenle çalışmasında kesinti olmadığı halde sırf vergi kaydı bulunduğundan bahisle sigortalılığının iptal edilerek emekli aylıkları ile sağlık giderlerinin iadesine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla, Kurumun 22.08.2017 tarihli işleminin iptali ile davacının 4/a kapsamında emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ayrıca dava açmadan Kuruma müracaat şartının yerine getirilmediğini, davacının 28.12.2001 tarihinden bu yana ... İnş. Mak. Tur. Aky. Nak. ve Orm. Ür. San. Tic. Ltd. Şti.nin ortağı olduğunu, aynı zamanda ortağı olduğu işyerinden 01.10.2008 öncesi ve sonrasında 4/a hizmet bildirimi yapıldığını, davacının ortağı olduğu işyerinden 4/a kapsamında sigortalı olması mümkün olmadığından 16.05.2009 tarihinden itibaren 4/a hizmetleri iptal edilerek 4/b tescilinin yapıldığını, iptal edilen hizmetleri düşüldüğünde emeklilik şartları yerine gelmediğinden davacıya ödenen yaşlılık aylığı ile yapılan sağlık giderlerinin faizleri ile tahsili gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 05.12.2019 tarih ve 2017/535 Esas 2019/422 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile A) Davalı Kurumun, davacının 16.05.2009 tarihinden itibaren davacının ortağı olduğu limited şirketine ait a Ya YY a YY a A a a a YY YY YY m mr m A) Davalı Kurumun, davacının 16.05.2009 tarihinden itibaren davacının ortağı olduğu limited şirketine ait işyerinden 4/1-a'ya tabi olarak bildirilen hizmetlerini iptal ederek bu tarihlerde 4/1-b kapsamında sigortalı sayması işleminin yasaya uygun olduğu, bu yöndeki Kurum işleminin iptali istemin reddine, B) Davacının 506 sayılı Kanun'un Geçici 81/B-d maddesi uyarınca tahsis talep tarihi olan 07.01.2014 tarihinde Bağ-Kur hizmetine gerek duymaksızın sadece kalan SSK hizmetleri ile yaşlılık aylığı tahsis koşullarını karşıladığının tespitine, C) Davalı Kurumun, davacının yaşlılık aylığını iptal ederek yaşlılık aylıkları ile sağlık giderlerinin iadesine karar verilmesi işleminin iptaline, D) Fazlaya ilişkin ve diğer istemlerin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2022 tarihli ve 2021/297 Esas, 2022/295 Karar sayılı kararıyla; taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairenin 06.06.2022 tarihli 2022/4255 Esas, 2022/8525 Karar sayılı kararında; Mahkemece davacının 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamındaki hizmet süresine göre yaşlılık aylığının kesildiği tarih itibarıyla hak kazandığı kabul edilmiş ise de, davacının işe başlama tarihinin 01.07.1982 olduğu, 30.12.1966 doğumlu olan davacının işe başlama tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmadığı, 5510 sayılı Kanun'un 60-g maddesi dikkate alınmaksızın tahsisin yaş koşulları ve Kurum işlemleri değerlendirilmeden yazılı şekilde karar tesisi isabetli bulunmayarak karar bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sigorta giriş tarihi her ne kadar 01.07.1982 olsa da 30.12.1966 doğumlu olması nedeni ile sigorta başlangıç tarihi 18 yaşını tamamladığı tarih olan 30.12.1984 tarihi olarak kabul edildiği, 30.12.1984 tarihinde sigorta başlangıcı olan bir kişinin ise 25 yıllık sigortalılık süresi ve 48 yaş şartını sağlaması gerektiği, davacının işe yaşlılık aylığı tahsis talep tarihi olan 07.01.2014 tarihi itibari ile 47 yıl 7 gün yaşında olduğu, bu nedenle yaşlılık aylığı tahsis talep tarihi olan 07.01.2014 tarihi itibari ile SSK emeklilik şartlarını sağlamadığı, şartları yaşı tamamladığı 30.12.2014 tarihinde sağladığı, buna göre davacının 07.01.2014 tarihi itibari ile SSK primleri ile emekliliğe hak kazandığının tespiti ve yaşlılık aylığının iptali işleminin iptali taleplerinin reddi gerektiği, davalı Kurumun yersiz olarak ödenen aylık ve harcamaların iadesini istemesinde de hukuka herhangi bir aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri 1. Davacı vekili temyizi; davacının yaşlılık aylığının bağlanmasında herhangi bir kusurunun olmadığını, bilirkişi raporunda davacıya bağlanan yersiz aylık hususunda kusurun hangi tarafa ait olduğunun belirlenmediğini, davacının 48 yaşını doldurduğu 30.12.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunmayıp 47 yaş 7 gün yaşında olduğu, 07.01.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunmuş olmasının emekliliğe hak kazanmadığı anlamına gelmediğini, önemli olanın tahsis talebinde bulunulmuş olması olduğunu, davacının hangi tarihte yaşlılık aylığına hak kazandığının hesabını yapmanın davalı Kurumun sorumluluğunda olduğunu, davacının sırf 48 yaşından kısa bir süre önce tahsis talebinde bulunmuş olması gerekçesiyle 10 yıllık bir mağduriyetine yol açılmış olmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir. 2. Davalı Kurum vekili temyizi; Mahkemece davanın reddine karar verildiği, ancak dosyada verilen tedbir kararının kaldırılmasına dair karar verilmemesinin hatalı olduğunu, Mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının yaşlılık aylıklarının kesilmesi ve bağlanan aylıkların borç çıkarılmasına ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2- 5510 sayılı Kanun'un 96 ncı maddesi; “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler; a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden, b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanuni faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır...” hükmünü içermektedir. 3. Değerlendirme 1-Davalı Kurum tarafından 2008 yılı öncesinde kendine ait işyerlerinde sadece kendilerini sigortalı olarak bildirenler ile kollektif şirket ve adi şirket ortaklarının aynı şirkette hizmet akdine tabi olarak çalışmalarına yasal olarak olanak bulunmadığından 506 sayılı Kanun kapsamında yapılan bildirimlerinin iptal edilmesi gerektiği değerlendirilerek davacının 15.09.2009 tarihinden itibaren .... İnş. Mak. Tur. Aky. Nak. ve Orm. Ür. San. ve Tic Ltd. Şti. iş yerinden 4/a kapsamında bildirilen hizmetlerinin iptal edilerek bu tarihlerde 4/b kapsamında sigortalı sayılması ve giderek davacının 2014/2. aydan geçerli 4/a kapsamında bağlanan aylığının kesilmesine yönelik Kurum işleminin iptali talebiyle açılan eldeki davada, bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Bozma sonrasında İlk Derece Mahkemesince 506 sayılı Kanun kapsamında davacının ilk işe giriş tarihinin 18 yaşını doldurduğu 30.12.1984 tarihi olarak alındığı, bu kapsamda davacının aylık bağlanma koşullarının 25 yıl sigortalılık, 48 yaş ve 5225 prim gün sayısı olarak belirlendiği, tahsis talep tarihi olan 07.01.2014 itibariyle davacının 48 yaş koşulu sağlamadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; bu sonuca eksik inceleme ve araştırma ile gidilmiştir. 2. Somut uyuşmazlık İlk Derece Mahkemesince davacının 25 yıl sigortalılık, 48 yaş ve 5225 prim gün sayısı üzerinden koşulları sağladığı tarihten itibaren yaşılık aylığına hak kazandığının değerlendirilmesi, davalı Kurum tarafından davacı adına tahakkuk ettirilen yersiz aylık borcu yönünden ise; 2014 yılı 2. ve 12. ayları arasında davacıya ödenen aylıkların yersiz ödeme kapsamında istenebileceği gözetilmek suretiyle, davacının 48 yaşını doldurduğu 30.12.2014 tarihinden itibaren 6177 prim gün sayısı üzerinden bağlanması gereken aylık tutarlarının davalı Kurumdan sorularak belirlenmesi, bu hususta niza oluşması halinde bilirkişi incelemesi de yapılması suretiyle davacı tarafça sorumlu olunan yersiz ödeme borç miktarının hiçbir kuşku ve dıırakeamava ver hırakmavarak hirimde helirlanin' dHelillar hen hirlik-kea Hederlendirilin takdir edilerek e A e varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. VI. KARAR Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6006.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6006E. , 2024/6826K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2015/233 E., 2021/322 K. KARAR : Kabul Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen hizmet ve prime esas kazançların tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 21.Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili özetle; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 25.12.2007-15.11.2008 tarihleri arasında aylık net 1.750,00 TL ücret ile çalıştığının tespitine bu süre zarfında yatırılmayan sigorta primlerinin işverence yatırılmasına ve hizmetlerinin birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, husumet nedeniyle davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2013 tarihli ve 2009/1120 E .2013/403 K., sayılı kararıyla davanın kabulü ile davacının davalı tarafa ait iş yerinde hizmet akdi ile ve işçi sıfatıyla 25.12.2007- 15.11.2008 döneminde çalıştığının tespitine, çalışması ile ilgili olarak tesbiti gereken hizmet süresinin 321 gün olduğunun tespitine, aylık ücretinin de 1.500,00 TL olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay (kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin 19.03.2015 tarihli ve 2014/24999 E. 2015/5653 K. sayılı ilamında;"1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun ve davalı işverenin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının davalı işyerinde 25.12.2007 ile 15.11.2008 tarihleri arasında çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı işveren nezdinde 25.12.2007 ile 15.11.2008 tarihleri arasında 321 gün aylık 1.500.00 TL ücretle çalıştığına karar verilmiş ise de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden işe giriş bildirgesinin verilmediği ve hizmet bildiriminde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; Mahkemece talep edilen döneme ilişkin davalı işyerinin dönem bordroları dosya arasına Somut olayda; Mahkemece talep edilen döneme ilişkin davalı işyerinin dönem bordroları dosya arasına alınmadan ve bordro tanıkları dinlenilmeden, ayrıca komşu işyeri tanığı bulunup bulunmadığı araştırılmadan, bulunuyorsa bu tanıkların da beyanları alınmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur. Yapılacak iş; öncelikle davalı işyerinin talep edilen döneme ilişkin bordroları getirtilerek bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak ve talep edilen dönemde çalışması bulunan komşu işyeri çalışanları zabıta marifetiyle veya Kurumdan sorulup belirlenerek komşu işyeri tanıklarının da beyanları alınarak ayrıca davacının talep ettiği prime esas kazancı yönünden ise emsal ücret araştırması yaparak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir." gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla dosya kapsamında dinlenen tanıklardan ...'ın özetle davacı ile birlikte Gersan Sanayi Sitesinde ... isimli soy ismini hatırlamadığı işverene ait işyerinde birlikte çalıştıklarını, kendisinin 10-12 yıl önce iki ay kadar çalıştığını, işe başladığında davacının çalışmakta olduğunu ayrıldığında halen çalıştığını ve usta başı olarak çalıştığını beyan etmesi, ...'in özetle davacının işyerinde usta olduğunu ve 2007-2008 yılları arasında 2,5 ay kadar davacı ile birlikte çalıştıklarını beyan etmesi, ...'un özetle davacının tekstil işyerinde usta olarak çalıştığını, 2008 yılı içinde kendisinin işyerine öğle zamanında geldiğini o tarihlerde ustalara verilen ücretin 1.500-2.000 TL olduğunu beyan etmiş olması, an 'in özetle davacının 2007-2008 yılları arasında davalı ...'nın konfeksiyon atölyesinde ustabaşı olarak yaklaşık bir yıl kadar çalıştığını, ustabaşı olduğu için aylık net 1500,00 TL'nin üzerinde olabileceğini beyan etmiş olması ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler dikkate alındığında davacının 25.12.2007-15.11.2008 tarihleri arasında davalı tarafından hizmet akdi ile çalıştırıldığı sonucuna ulaşıldığı, öte yandan ücret yönünden dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının aylık net 1.500,00 TL ücret ile çalıştırıldığı değerlendirilmiş davanın kabulüne, davacının 25.12.2007-15.11.2008 tarihleri arasında davalı tarafından (aylık net 1.500,00 TL ücret ile) hizmet akdine bağlı olarak çalıştırıldığının tespitine, karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; dosyada tanık beyanı dışında delil olmadığını, beyanların da davayı kabule yeterli olmadığını belirterek, kararın bu yönüyle bozulmasını istemiştir. 2.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; Kurum aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilemeyeceğini, fiili çalışma olgusunun da ispatlanamadığını, delillerin yetersiz olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti ve prime esas ücretin tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddesi 5510 sayılı Kanun'un 80 inci madde hükümleridir. 3. Değerlendirme 1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2.Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece yazılı hiçbir delil olmadan emsal ücret araştırması gözetilerek prime esas kazanç tespiti yönünden tesis edilen hüküm yerinde olmayıp usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Hüküm fıkrasının 2 no'lu bendinin silinerek yerine “ 2-Davacının 25.12.2007-15.11.2008 tarihleri arasında davalı tarafından asgari ücret ile hizmet akdine bağlı olarak çalıştırıldığının tespitine,” ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5933.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5933E. , 2024/6813K. 0 "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2206 E., 2024/382 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 61. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/379 E., 2022/185 K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 05.01.1978 tarihinde Hollanda Sigortasına giriş yaptığını, Türkiye ile Hollanda Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4 maddesi uyarınca davacının sigorta başlangıç tarihinin 05.01.1978 olarak kabul ve tespit edilmesi, davacıya, talep tarihini takip eden aybaşından (01.02.2020 tarihinden) itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğini, yaşlılık aylığı bağlanırken, davacının 4/1-a kapsamındaki hizmetlerinin dikkate alınmasının yeterli olduğunu belirterek, davacıya SSK kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile Bağ-Kur aylığı bağlama işlemlerinin iptalini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının 08.01.2020 tarihinde emeklilik talebinde bulunduğunu, 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun'un 8 inci maddesi uyarınca; “son 2520 (son 7 yıl) içerisindeki, 4/b hizmetlerinin, 4-a hizmetlerinden daha fazla olması nedeniyle kendisine 4-b kapsamında aylık bağlandığını, 4-a kapsamında aylık bağlanmamasının hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında 4/1-a kapsamındaki hizmetlerinin tahsis için yeterli olması nedeniyle ilk tahsis talep tarihi olan 06.01.2020 tarihini takip eden aybaşından itibaren SSK kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, davalı Kurumun Bağ-Kur aylık bağlama işleminin iptaline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kurumca yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığını, yasal mevzuata uygun olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C.Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet birleştirilmesine zorlanmaksızın davacının 06.01.2020 tarihinden itibaren 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, mülga 506 sayılı Kanun'un ve 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5852.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5852E. , 2024/6818kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2023/804 E., 2024/156 K. KARAR : Kısmen Kabul Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile gelir bağlanması istemli olarak açılan davada İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine dair karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilinin temyiz istemi hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ... Gıda San. Tic. A.Ş'ye ait iş yerinde çalışırken 05.06.2017 tarihinde iş kazası geçirdiğini, bu kaza nedeniyle müvekkilinin işaret ve orta parmağının kopmak suretiyle işlevlerini yitirdiğini, kaza olayı ile ilgili Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2017/541 Esas sayılı dosyasında açılan davanın tarafların suln olmaları nedeniyle sonlandırıldığını, maluliyet için Kuruma yapılan başvurunun maluliyetin Y10'un altında olması gerekçesiyle 28.12.2018 tarihli yazı ile reddedildiğini, Kurumca belirlenen maluliyet oranını kabul etmediklerini, müvekkilinin Osmangazi Üniversitesinden aldığı sağlık kurulu raporunda maluliyet oranının 9027 olarak belirlendiğini, maluliyet nedeniyle aylık bağlanması gerekirken talebin reddedilmesi nedeniyle işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkilinin 05.06.2017 tarihi itibariyle malullüğünün ve malullük aylığını hak ettiğinin tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının geçirdiği iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri için Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvurunun Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezince değerledirilerek 07.12.2018 tarih ve 07680 sayılı kararında 967,30 güç kaybı bulunduğuna karar verildiğini, sigortalının maluliyet oranı 9610'un altında olduğundan herhangi bir gelir bağlanmadığını, bu süreçte davacıya iş göremezlik raporları adı altında Kurumca istirahat ücretlerinin ödendiğini, Kurum işleminin haklı olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir. 2. Dahili davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde 16.11.2017 tarihinde hazırlanan rapora göre davacının “627 maluliyet oranı tespit edildiğini iddia etse de Mahkemece alınan raporlarda davacının maluliyet oranının 9010 oranı altında kaldığının isabetli bir şekilde tespit edildiğini, Mahkemenin bozma öncesi 2019/28 E., 2021/179K. 10.03.2021 sayılı kararı ile de yargılama esnasında alınan raporlar doğrultusunda 19.10.2020 tarihli Adli Tıp 2. Üst Kurulu esas alınarak hüküm kurulmuş ve davacının maluliyet oranının 010'un altında olması nedeni ile davanın reddine karar verildiğini, Mahkemenin davacının maluliyet aylığına hak kazanmadığı yönündeki kararı doğru olup işbu davanın yeniden reddi gerektiğini, bozma öncesi dosyadan alınan ve çelişkilerin giderildiğini, 19.10.2020 tarihli Adli Tıp 2. Üst Kurulu raporunun hükme elverişli olduğunu, bu rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı asilin müvekkili şirket bünyesinde tecrübeli bir çalışan olmasına rağmen arıza ve tamir konusu olmayan bambaşka bir fana elini yasladığını, kendi ihmali ve kusuru nedeniyle de ag vw a YY YY a a a m, verilmesi gerektiğini, davacı asilin müvekkili şirket bünyesinde tecrübeli bir çalışan olmasına rağmen arıza ve tamir konusu olmayan bambaşka bir fana elini yasladığını, kendi ihmali ve kusuru nedeniyle de yaralandığını, somut olayda müvekkili şirkete kazanın meydana gelmesi nedeniyle herhangi bir kusur atfedilmemesi gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 10.03.2021 tarih ve 2019/28 Esas 2021/179 Karar sayılı kararı ile öngörülen prosedür çerçevesinde yöntemince alınan Adli Tıp 2. Üst Kurulu Raporuna göre davacının meslekte kazanma gücünü 59,2 oranında kaybettiği davacının maluliyet oranının Y010'un altında olduğundan herhangi bir gelir bağlanmamasına ilişkin Kurum işleminin haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2022 tarih ve 2021/996 Esas, 2022/2051 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairenin 03.04.2023 tarihli 2023/3539 Esas, 2023/3579 Karar sayılı kararında; "...eldeki davada işveren ile davacı işçi arasında sulh olunmuş ise de, iş göremezlik oranının değişmesi karşısında elde edilecek hüküm sonrasında bazı yükümlülüklerle karşılaşacak olan işverenin hak alanını da ilgilendirdiğinden, davalı Kurumla aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan işverene yöntemince husumet yöneltilerek davaya katılımının sağlanması için davacı tarafa uygun süre tanınmalı, işveren davaya dahil edilerek yargılama buna göre sürdürülmelidir. Diğer taraftan, inceleme konusu davada yasal prosedür tamamlanmak suretiyle, Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulunun ve Adli Tıp İkinci Üst Kurulunun kararları ile davacının 909,2 oranında işgöremez olduğunun belirlendiği, her ne kadar söz konusu işgöremezlik oranı 9010'un altında kalması sebebiyle davacıya aylık bağlanamayacak ise de, davalı Kurum tarafından belirlenen 907,3 oranındaki sürekli iş göremezlik oranının, kesinleşen prosedür kapsamında 09,2 oranına çıkmış olması karşısında, davacı lehine olarak değişen oran nedeniyle, sürekli iş göremezlik oranının tespiti talebi bakımından davacının hukuki yararının bulunduğu belirgin olup, Mahkemece belirlenen iş göremezlik oranı hüküm altına alınması gerekirken davanın reddi şeklinde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur." gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü ile davacının geçici iş göremezlik süresinin sonu olan 13.08.2017 tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik oranının “09,2 olduğunun tespitine, davacının malullük aylığı hak ettiğinin tespitine ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri 1. Davacı vekili temyizi; malüllük maaşı bağlanması talebinin reddine karar verilmesi yönünden kararın hatalı olduğunu, söz konusu iş göremezlik oranıyla malüllük aylığı bağlanmamasının hak ve adalete sığmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir. 2. Davalı Kurum temyizi; davacının maluliyet oranına ilişkin Adli Tıp 2. Üst Kurulu gerekli incelemeyi yaptığını ve davacının maluliyet oranını 69,2 olarak belirlediğini, hal böyleyken davacının maluliyet oranı 9o10'un altında kaldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir. 3. Dahili davalı şirket temyizi; davacının maluliyet oranının “010 altında olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekir iken Mahkemece davanın "kısmen kabulüne" karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı asilin hala müvekkili şirket bünyesinde çalışmaya devam etmekte olup iş görmesine engel herhangi bir durumunun söz konusu olmadığını beyanla kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının maruz kaldığı iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile gelir bağlanması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6218.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6218E. , 2024/6800K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/1366 E., 2024/738 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Mucur Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2021/281 E., 2022/242 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Öz ... Dinlenme Tesislerinde 14.06.2006-22.09.2015 tarihleri arasında ara vermeden garson olarak çalıştığını, 2006-2015 tarihleri arasında dinlenme tesisi işletmesinin birçok kez el değiştirdiğini, işveren değişikliğine rağmen davacının aynı dinlenme tesisinde aşçı olarak çalışmaya devam ettiğini, aralıksız çalışması bulunmasına rağmen 01.04.2018-15.04.2011 dönemi çalışmalarının hizmet cetvelinde bulunmadığın, su tarihler arasında davacının sigortasız çalışmalarının hizmet cetvelinde ulunmadığını, bu tarihler arasında davacının sigortasız gözüktüğünü, yapılan araştırma neticesinde söz konusu tarihler arasında dinlenme tesisi işletmesini 1007074 işyeri sicil numarası ile SGK'da kaydı bulunan ...'in işletildiğinin anlaşıldığını, bu nedenle davacının 01.04.2018-15.04.2011 tarihleri arasındaki çalışmasının sigortalı çalışma olduğunu tespitini ve Kurum kayıtlarının düzeltilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 06.04.2016 tarihli dahili dava dilekçesi ile tesisin 12.09.2009 ile 22.09.2015 tarihleri arasında ... tarafından işletildiğini öğrendiklerini, bu nedenle bu dönem bakımından husumetin ...'e yöneltilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalılar yasal süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Fer'i müdahil SGK vekili davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; Kurum kayıtlarının tetkikinde davacının iddiasındaki döneme ait hiçbir çalışmaya rastlanılmadığını, Kurumda herhangi bir işe giriş bildirgesinin ulunmadığını, davacının 2008-2009-2010 yılına ait iddiasındaki çalışmalarının 5 yıllık hak düşürücü süreye uğradığını, bu yüzden kabulünün mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde 2006-2015 yıllara arasında garson olarak çalıştığını beyan ettiğini, ama Kuruma verilen işe giriş bildirgelerinde bu işlere ek inşaat kalfası olarak çalıştığının görüldüğünü, davacının sürekli kesintisiz bir şekilde aynı iş ile uğraştığını ileri sürmüş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince, "i- Davanın kabulüne, 2- Davacı ...'nin 01.04.2008 tarihinden 15.04.2011 tarihine kadar hizmet akdine bağlı olarak tam gün ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitine" karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Feri müdahil SGK vekili istinaf başvurusunda; davacının hangi dönemde hangi işveren nezdinde çalıştığının belirlenmediğini, 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, çalışma olgusunun yöntemince araştırılmadığını ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Fer'i müdahil SGK vekili dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 3. Değerlendirme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297 nci maddesinin 2 nci fıkrasında; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Eldeki davada, davacının talep ettiği dönemde 12.09.2009 tarihine kadar tesisin davalı ..., sonrasında ise davalı ... tarafından işletildiğinin anlaşılması üzerine, Mahkemece davacının davalılar nezdindeki çalışmalarının, hangi işveren nezdinde, hangi dönemde çalıştığı ayrıştırılarak, infaza elverişli olacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6189.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6189E. , 2024/6849K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2018/421 E., 2024/31 K. KARAR : Kabul Taraflar arasında görülen sürekli iş göremezlik oranının tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı iş kazası nedeniyle meydana gelen sürekli iş göremezlik oranının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili, kurum raporunda belirtilen şekilde davacıya aylık bağlandığını rapordaki kusur oranında herhangi bir eksiklik olmadığını, davacının isteğine göre maaş bağlanmasının usule, yasaya aykırı olduğunu, işgöremezlik nedeniyle bağlanan aylığın davacıya ödendiğini ve istenen farktan Kurumun sorumlu olmadığını beyanla, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 01.02.2013 tarihli ve 2010/116 E. 2013/144 K. sayılı kararıyla; davacının davasının kabulü ile davacının maluliyet oranının 9069.89 olduğunun tespitine, ve buna dayalı olarak maaş oranının yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca doğan farkların davalı kurumca davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Birinci Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairemizin 23.09.2013 tarihli ve 2013/7655 E. 2013/17129 K. sayılı ilamında; dava dışı işverenin usulüne uygun şekilde davada taraf olmasının sağlanması, 506 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinde öngörülen prosedür doğrultusunda inceleme yapılarak, sigortalının tedavisine ilişkin belgeler tüm içerikleriyle getirtilip, öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan sürekli iş göremezlik oranı yönünden rapor alınması, anılan kurul tarafından verilen raporun, davalı Kurum açısından bağlayıcı olmasına karşın, davacının bu rapora da itiraz hakkının bulunduğu gözetilerek, itirazı halinde Adli Tıp Kurumu veya tıp fakültelerinin konuya ilişkin anabilim dalı uzmanlarından oluşturulan kurullardan rapor alınmak suretiyle, uğradığı iş kazasına bağlı olarak davacının meslekte kazanma güç kaybı oranının belirlenmesi, raporlar arasında çelişkinin bulunması halinde ise Adli Tıp Genel Kurulundan, çelişkiyi giderecek şekilde rapor alınarak, davacının sürekli iş göremezlik oranı ve bu sürekli işgöremezliğin başlangıç tarihinin kesin olarak tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. İkinci Bozma Kararı 1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 10.01.2017 tarihli ve 2013/623 E. 2017/3 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne, davacının maluliyet oranının 979.1 olduğunun tespiti ile bu yeni orana dayalı olarak maaş miktarının da yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca yapılan ödemelerle davacıya gerçekte yapılması gereken ödemeler arasında doğan farkların davalı Kurumca davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar miktarının da yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca yapılan ödemelerle davacıya gerçekte yapılması gereken ödemeler arasında doğan farkların davalı Kurumca davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiş, karara karşı davalılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. 2.Dairemizin 02.04.2018 tarihli, 2017/2801 E. 2018/2857 K. sayılı ilamında; kaza tarihleri itibariyle yürürlükte olan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi, tespit edilen iş gücü kaybının kaza tarihleri itibariyle başlangıçtan itibaren mi olduğu, süreç içinde artma oluşmuş ise artma tarihleri de belirlenmek suretiyle tespit edilmesi, Mahkemece verilen ilk karar ile belirlenen 069,89 iş gücü kaybına ilişkin hüküm davacı tarafından temyiz edilmediğinden Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Davanın kabulüne, davacının maluliyet oranının 58,2 olduğunun tespiti ile bu yeni orana dayalı olarak maaş miktarının da yükseltilmesi gerektiğinin tespitine, ayrıca yapılan ödemelerle, davacıya gerçekte yapılması gereken ödemeler arasında doğan farkların davalı Kurumca davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, raporlar arasında farklılıklar olduğunu, davalı Kurum, kabul kararının yerinde olmadığı, davalı işveren vekili, yeterli inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitele ndirme Uyuşmazlık, davacının 05.04.2006 ve 28.03.2007 tarihlerinde geçirdiği iş kazası nedeniyle meydana gelen sürekli iş göremezlik oranının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin 7,8,9 uncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrası ve 506 sayılı Kanunun 19, 109 uncu, 5510 sayılı Kanun'un 95 inci maddeleridir. 3. Değerlendirme 506 sayılı Kanun'un 109 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 95 inci maddelerinde düzenlendiği üzere; iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır. Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir. İnceleme konusu dosyada; davacının 05.04.2006 ve 28.03.2007 tarihlerinde geçirdiği iş kazaları nedeniyle Kurum tarafından “024.8 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden 15.06.2007 tarihinden itibaren gelir bağladığı, dosyada alınan ATK 3. İhtisas Dairesinin 06.01.2023 tarihli raporuyla davacının sürekli iş göremezliğinin her iki iş kazası için toplamda 08/10/2021 tarihine kadar 9079,1 , bu tarihten sonra “058,2 olduğu yönünde görüş bildirildiği, Mahkemece ATK raporu esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut dosyada Kurumun tespit ettiği sürekli iş göremezlik oranıyla ATK 3. İhtisas Dairesinin tespit ettiği sürekli iş göremezlik oranı farklı olduğundan prosedür tamamlanarak ATK 2. Üst Kurulundan rapor alınmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Diğer yandan karar gerekçesinde ATK 3. İhtisas Kurulu raporuna göre karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde hükümde davacının sürekli iş göremezlik oranının Y58.2 olarak tespit edilmesi yerinde değildir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine, 24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5728.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5728E. , 2024/7191kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2037 E., 2024/99 K. KARAR : Kısmen kabul İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 2. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/397 E., 2022/119 K. Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...'nun davacı şirket bünyesinde çalışmakta iken 27.01.2014 tarihinde kaza geçirerek yaralandığını, davalının geçirmiş olduğu iş kazası ile ilgili olarak Edirne İş Mahkemesinin 2015/77 Esas sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat talepli dava açıldığını, dava esnasında SGK'ya yapılan başvuru neticesinde kazazede ...'nun sürekli işgörmezlik derecesinin “016,2 olarak belirlendiğini, bu tespite yapılan itirazı YSK'nın değerlendirdiğini ve kazazedenin maluliyet oranını 016,2 olarak tespit ettiğini, akabinde yapmış olduğu itiraz doğrultusunda davalı ... taraf Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiş ve ATK 3. İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 01.10.2018 tarihli rapor ile maluliyet derecesinin 9620 olarak tespit edildiğini, ATK raporu ile SGK ve YSK raporları arasında çelişki bulunması sebebiyle çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK Üst Kuruluna gönderildiğini, 25.02.2021 tarihli Adli Tıp İkinci Üst Kurulu raporu ile ...'nun maluliyet oranının 907,3 olarak belirlendiğini, SGK'nun ATK üst kurul raporunu kabul etmediğinden ve davacı aleyhine SGK tarafından Edirne 1. İş Mahkemesinin 2020/528 Esas sayılı rücuen tazminat davası ikame edilmiş olduğundan davalı ...'nun maluliyet oranının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı Kurum vekili; Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen kararın bağlayıcı olup davacı yanca ATK raporu ile SGK ve YSK raporlarında farklı oranda maluliyet bulunduğu tespit edilmişse de çalışma gücü kaybını gösteren ya da maluliyet durumlarını gösteren bu oranların müvekkili Kurumca bağlayıcı olmadığını, Malullük kararının Kurum Sağlık Kurulunca alınması gerektiğini, işbu sebeplerle davaya konu olayda ATK'dan alınan raporlarda kanunda düzenlenen koşullar sağlanmadığından müvekkili Kurumca yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte aksi kanaatte dahi diğer davalının sürekli iş göremezlik oranının değişip değişmeyeceğini Kurumun bilemeyeceğinden sürekli iş göremezlik oranındaki değişimi öngörmesi de mümkün olamayacağından iş bu davanın açılmasına da müvekkili kurum sebebiyet vermediğinden davanın kabulü halinde müvekkil kurum aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı ...; davaya cevap vermemiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne; davalı ...'nun davacı sirket nezdinde ralıesmaktavken 27 01 2014 tarihinde mnerirmisc oldıığıı ie kazası nedenivle cirekli iç İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne; davalı ...'nun davacı şirket nezdinde çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının 957,3 olduğunun tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; ATK raporunu kabul etmemekle beraber söz konusu ATK raporu ile ... raporları arasında büyük bir farklılık bulunduğunu, her iki rapor arasındaki maluliyet oranlarının neden farklı tespit edildiğinin ilgili raporlarda açıklaması bulunmamakla birlikte raporlar arasındaki açık çelişkinin giderilmeden Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının bahsetmiş olduğu Edirne İş Mahkemesinin 2015/77 E. sayılı dava dosyasında, Kurum davaya taraf olmadığından ve bu nedenle dava sürecindeki sağlık raporlarından da haberdar olamadığını, bu davanın açılmasına müvekkil Kurum sebebiyet vermediğinden müvekkil Kurum aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmemesi ve davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 2. Üst Kurulunun 16.01.2020 tarihli 92 no.lu kararı doğrultusunda; "Davalı ...'nun davacı şirket nezdinde çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle 11.10.2019 tarihinden itibaren E cetveline göre “07,3 olduğunun tespitine" karar verilmesi gerekirken," davalı ...'nun davacı şirket nezdinde çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının “07,3 olduğunun tespitine" karar verilmesi hatalı olduğu gerekçesine dayalı olarak davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü ile Edirne 2. İş Mahkemesinin 17.05.2022 tarihli, 2021/397 Esas - 2022/119 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabul-kısmen reddine, Davalı ...'nun davacı şirket nezdinde çalışmaktayken 27.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle Meslekte Kazanma Güç Kaybı Oranının 11.10.2019 tarihinden itibaren E cetveline göre 907,3 olduğunun tespitine, fazla talebin reddine, karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Kurum vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; cevap ve istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararı bozulmasını istemiştir. 3. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; maluliyetin tespiti talepli davanın bölünebilir nitelikte olmadığından, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, Mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiği, davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık davalı ...'nun 27.01.2014 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci .—..dialma.n! BRİ Mm mmırdlı İZ mmm e e A ma m a ma IMGUUCLILii, JJLU saylı Adiluii yili JJ HİLİ İdUuullil 3. Değerlendirme Davacı şirketin, davalı ...'nun 27.01.2014 geçirdiği iş kazasına bağlı olarak Kurum ve YSK tarafından tespit edilen “016,2 oranındaki sürekli iş göremezlik derecesinin, yapılan itiraz üzerine Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunca “020 oranında belirlenmesi üzerine, Kurum ve YSK raporu ile Adli Tıp raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi talebiyle açılan eldeki davada, yapılan yargılama sırasında Adli Tıp 2. Üst Kurulunca davacının 27.01.2014 tarihinde geçirdiği iş kazasına bağlı olarak, E cetveline göre 907,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına karar verildiği, rapor içeriğinde Kurul Muayene tarihi olan 11.10.2019 tarihi öncesinde Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 01.10.2018 karar tarih ve 17551 Karar numaralı mütalaasında belirtilen meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin 9020 oranın uygun olduğu, aradaki farkın kişide daha önceden mevcut olduğu bildirilen sağ dirsek hareket kısıtlılığının Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 11.10.2019 tarihli muayenesinde saptanmamasından kaynaklandığının belirtilmesi karşısında, kurul raporunun kendi içerisinde hatalı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmakla, Mahkeme kararında, Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunca, iş kazasına bağlı 907,3 oranında belirlenen sürekli iş göremezlik oranında azalma kaydı olmaksızın, baştan itibaren gerçekleşen iş gücü kaybı oranı olduğu gözetilmeksizin, 11.10.2019 tarihli muayene tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik oranına yönelik karar verilmesi hatalı bulunmuştur. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6224.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6224E. , 2024/7220K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2470 E., 2024/838 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. İş Mahkemesi SAYISI : 2018/296 E., 2022/389 K. Taraflar arasındaki asıl Kurum işleminin iptali ile birleşen itirazın iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine, ,birleşen davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Kararın davacı-davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı-davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacının ... ... 'a ait 4 4120 01 01 1138380 006 23 56 işyeri sicil numuralı Yayla Mahallesi ... 30793 Ada 4 Parsel Keçiören/Ankara adresinde bulunan inşaatında ve diğer inşaatında yaşlılık aylığına hak kazandığı 10.08.2009 tarihine kadar çalıştığını, davalı Kurum tarafından bu tarihten tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığını; Kurum tarafından Keçiören Sosyal Güvenlik Merkezine 25.04.2018 tarihli yazısı eki 28.01.2014 tarih HOB 2014-25 sayılı Denetmen Raporunda 113838006 sicil numaralı ... ... unvanlı işyerinde 02.03.2009 ile 31.12.2009 tarihleri arasında yapılan sigortalı bildirimlerin iptal edilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının 02.03.2009-10.08.2009 tarihleri arasındaki toplam 159 günlük hizmetinin iptal edildiğini ve yaşlılık aylıklarının bağlandığı tarihten itibaren kesilerek ödenen yaşlılık aylıklarının borç çıkarıldığını, davacının hizmetlerinin fiili çalışmaya dayandığını, davalı Kurum tarafından iş yerinin kapatılmasından yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra düzenlenen denetim raporu ile davacının hizmetlerinin iptal edilmesi işleminin yasaya aykırı olduğunu beyan ederek davacının 02.03.2009-10.08.2009 tarihleri arası 159 gün hizmet bildiriminin toplam gün sayısından düşülmesi ile 2105125608 tahsis numarası ile almakta olduğu aylığının iptal edilmesine ilişkin kararın iptali ile davacının yaşlılık aylığının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı Kurum vekili; Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2019/8238 sayılı dosyası ile davalı hakkında yersiz ödenen aylıkların iadesinin talep edildiğini, takibin itiraz üzerine durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, W 20 den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II.CEVAP Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu işlemin Kurum denetim elemanı raporuna dayandığını beyan ederek yetki, derdestlik, husumet, hak düşürücü süre gibi ilk itirazları ile zamanaşımı defi yapılmış sayılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; davacı tanığı ...'ın, işveren ...... 'ın babası olması ve elde edilecek sonuçtan menfaatinin olması ayrıca bu tanığın da aynı işyerinden bildirilen hizmetlerinin iptal edilmesi nedeniyle tanıklığına itibar edilmediği, beyanı alınan kamu tanığı ...'ın davacıyı tanımadığına ilişkin beyanı, dinlenen kamu tanığı ..., kamu tanığı ... ve kamu tanığı ...'nun ne davacıyı ne de a NN Mm AM #0 e MİM AMMA ALL VE a gi a a hizmetlerinin iptal edilmesi nedeniyle tanıklığına itibar edilmediği, beyanı alınan kamu tanığı ...'ın davacıyı tanımadığına ilişkin beyanı, dinlenen kamu tanığı ..., kamu tanığı ... ve kamu tanığı ...'nun ne davacıyı ne de davadışı...... 'ı tanımadıklarına ilişkin beyanları, davacı tanığı ...'in dava dışı... ... unvanlı iş yerinden bildirilen hizmetlerinin iptal edildiği, davacının hizmetlerinin iptal edildiği dönemde dava dışı... ... unvanlı iş yerinde fiili olarak çalıştığının ispatlanamadığı, tanık ...'in ise ne komşu iş yeri tanığı ne de bordro tanığı olduğu bu nedenlerle bu tanık beyanları da hükme esas alınmamış ve davacının ... ... unvanlı iş yerinden bildirilen hizmetlerinin ve yaşlılık aylığının iptal edilmesine dair Kurum işleminin ve Kurumca birleşen dosya davalısına ödenen yersiz aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin yerinde olduğu, boçlunun itirazında haksız olduğu, davacının icra inkar tazminatı talebinin ise takibe konu alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmediği gerekçeleriyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, davalının Ankara 19. İcra Dairesinin 2019/8238 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davacı-birleşen davanın davalısı ... vekili istinaf başvurusunda; davada uyuşmazlığın inşaatın 02.03.2009 sonrasında da devam edip etmediğine ilişkin olduğunu, dinlenilen tanıkların inşaatın 02.03.2009 sonrasında da devam ettiğini (çevre düzenleme, sığınak vs..) beyan ettiklerini, Kurum tespitinin aksinin ispat edilmesi nedeniyle asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama ile tüm dosya kapsamından ve dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamına göre, davacıya 29.05.2019 onay tarihli karar ile SSK ve Bağ-Kur hizmetleri birleştirilerek 5035 gün üzerinden 506 sayılı Kanun'un geçici 81/B-a bendine göre yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, 28.01.2014 tarihli denetmen raporu ile davacının hizmetlerinin bildirildiği dava dışı ... ... 'a ait 1138230 sicil numaralı inşaatın 02.03.2009 tarihinde bitirilmesi nedeniyle bu tarihten sonraki bildirimlerin iptali gerektiği yönünde görüş bildirilmesi üzerine, davacının 02.03.2009 ile 10.08.2009 tarihleri arasındaki bildirimlerinin iptal edildiği, hizmet iptali sonrası son 1260 günlük hizmetin 506 sayılı Kanun kapsamında olmadığının belirlenmesi üzerine yaşlılık aylıkları da iptal edilerek, 22.10.2009 ile 22.06.2018 tarihleri arasında yersiz ödenen 104.626,75 TL'nin yasal faiziyle tahsili istemiyle icra takibi yapıldığı, belirenen kamu tanıklarının davacıyı tanımadıklarını beyan etmeleri karşısında, davacının çalışmalarının fiili olduğunun ve Kurum denetmen raporunun aksinin ispat edilemediği anlaşılmakla kurulan hükme ilişkin Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden Kanun'a aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-birleşen davanın davalısı ... vekili vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı Vekilinin Temyiz Sebepleri Davacı-birleşen davanın davalısı ... vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyizen bozulmasını istemiştir. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, asıl davada, davacının 02.03.2009 ile 10.08.2009 tarihleri arasında bildirilen sigortalılık sürelerini ve yaşlılık aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti, birleşen davada ise yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2.6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur. Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir. Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir. HMK m. 31 gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir. 3.Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup Mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. 3.Değerlendirme 1.İnceleme konusu eldeki davada, davacı, dava dışı ... ... unvanlı işyerinden 02.03.2009 - 31.12.2009 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetlerinin fiili olmadığı gerekçesiyle iptali üzerine yaşlılık aylığının kesildiğini ve tarafına borç tahakkuk ettirildiğini, oysa ki iptal edilen dönemde anılan işyerinde bilfiil çalıştığını belirterek, hakkında tesis edilen işlemin iptali ile iptal edilen çalışma sürelerinin geçerliliğinin tespitine ve Kuruma borçlu olmadığına karar verilmesini istemiş, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, müfettiş raporunun aksi kanıtlanamadığından Kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın redine karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. 2.Somut olayda, Mahkemece davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı Kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmalarını Kuruma bildiren işverenden getirtilmeli, davalı Kurumca sigortalılığı iptal edilmeyen ve geçerli, fiili çalışmasının olduğu kabul edilen kimselerin varlığı araştırılarak, bu kişilerin beyanlarına başvurulmalı, ilgili Belediyeden inşaata ilişkin ruhsatlar ve birleşen icra takip dosyası ilgili İcra Müdürlüğünden getirtilerek böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer hırakmavarak hirimde cözüilmlenin' deliller hen hirliktke dHeğderlendirilin takdir edilerek varılarak <onür e e y a e Ma mak a e ey 0 e aa ar are alakali b a a zn al İİ e eni men uyarınca bir karar verilmelidir. VI. KARAR 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5639.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5639E. , 2024/7221kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2022/138 E., 2023/250 K. KARAR : Kısmen kabul Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Tarım Bağ-Kur sigortalılık tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili, davacının 05.11.2010 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı iken sigortalılığının iptal edildiğini, davacının tarım işini terk etmediğini, 2013 yılından sonra Kayadibi Tarımsal Kalkınma Kooperatifine süt teslim ettiğini ve müstahsil prim kesintisi yapıldığını, davacının 05.11.2010 tarihinden bugüne kadar geçen sürede Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi için dava açmadan önce 22.02.2010 tarihli dilekçe ile davalı Kuruma müracaat ettiğini ancak cevap verilmediğini belirterek, davacının 05.11.2010 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II.CEVAP Davalı Kurum vekili, davacının Sivas Ziraat Odası kaydına istinaden 05.11.2010 tarihinde sigortalılığının başlatıldığını, Ziraat Odasını sigortalılık muafiyet belgesine istinaden 06.12.2011 tarihinde sigortalılığının durdurulduğunu, davacının dava açmadan önce davalı Kuruma müracaat etmediğini ve dava şartı eksikliğinin söz konusu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2019 tarih ve 2019/5 E.-2019/268 K. sayılı ilamı ile davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davacının 05.11.2010-06.12.2011 arasında; Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılmasına ilişkin talebinin davacının Kurumca Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddine, davacının 07.12.2011 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı sayıldığının tespitine, karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma neticesinde karar verildiğini, kurumlarınca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölae Adlive Mahkemesinin 10.12.2021 tarih ve 2020/632 E.-2021/1779 K. savılı kararı ile istinaf isteminin C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 10.12.2021 tarih ve 2020/632 E.-2021/1779 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir. V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairenin 14.04.2022 tarih ve 2022/1893 E.- 2022/5715 K. sayılı kararında; "İnceleme konusu dosyada dava edilen dönemler belirlenmek suretiyle buna göre hüküm kurulması gerekirken başlangıç yazılıp sona erme tarihinin yazılmaması hatalı olup bozmayı gerektirmektedir. Mahkemece, öncelikle davacıya, HMK'nın "Hakimin davayı aydınlatma ödevi" başlıklı 31. maddesi ile "Tarafların Dinlenilmesi" başlıklı 144 üncü maddesi kapsamında, davacının talebi açıklattırılarak dava konusu dönem belirlenmeli,yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında tarım bağkur sigortalılığa ilişkin ayrıntılı olarak araştırılmalı, tevkifat/intikal olmayan ve talep konusu edilen döneme yönelik olarak davacının 2926 sayılı Kanun'a tabi prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı anılan araştırma ilkeleri çerçevesinde araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni olduğu hususlarına işaret edilerek bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 14.04.2022 tarihli bozma ilamı sonrası dosyaya kazandırılan bilgi ve belgeler ile tanık ifadeleri kapsamında yapılan değerlendirmede, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı 5510 sayılı Kanun'un 6.maddesinde sigortalı sayılmayanların (1) bendi uyarınca, davacıya ait Sivas Ziraat Odası Başkanlığının 06.12.2011 tarihli zirai gelir raporu, 07.12.2011 tarihli sigortalılık muafiyet belgesi ve davacının imzasını havi dilekçesi ile muafiyet belgesine istinaden sigortalılığının durdurulması talebi üzerine, davalı Kurumca davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı 06.12.2011 tarihi itibariyle durdurulmuş olup, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yeniden başlaması için davacı tarafından muafiyet şartlarının ortadan kalktığına dair, Ziraat Odasından belge alarak davalı Kuruma müracaat etmediği tespit edilmiş olmakla birlikte, 2926 sayılı Kanun zorunlu sigortalılığı düzenlemekte ve çiftçilere kendilerini Bağ-Kur'a tescil ettirme mükellefiyeti getirmektedir. Ancak, çiftçi kendisi gelip tescil talebinde bulunmasa dâhi, anılan Kanun Bağ-Kur'a re'sen tescil zorunluluğu getirmiştir. Dolayısıyla, çiftçi kendisini tescil ettirmese dâhi, Bağ-Kur'a muhtarlar, ziraat odası kayıtları, tanık vs. vasıtası ile ilgili şahısları bulma ve tarımla uğraşıyor ise sigorta kapsamına alma yükümlülüğü tahmil edilmiştir. Bu meyanda, davacının 07.12.2011 tarihinden sonraki dönem yönünden 5510 sayılı Kanun'un 6/1. maddesinde tanımlanan prime esas günlük kazancının muafiyet kapsamında kalmadığının alınan 06.08.2019 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği, dosyaya kazandırılan; 01.07.2011-29.12.2017 tarihleri arasında her yıl muhtelif tarihlerde bitkisel üretim, hayvansal üretim, işletme ve yatırım kredileri kullandırıldığı, bu kredilere ilişkin rapor dökümü, davacının 09.05.2010 tarihinden itibaren S.S. Sivas İli Merkez Karalar, Güney, Gazibey, Çongar, hanlı Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatif ortağı ve üyesi olduğu, üretmiş olduğu ürünleri geçmiş yıllarda kooperatif üzerinden satışını yaptığı, davacının kooperatife verdiği 2014-2015-2016-2018-2019-2020 yıllarına ait müstahsilleri 82014-2015-2016) ve Sivas Ticaret Borsası'ndan (2018-2019-2020) onaylı süt dökümlerinin dosyaya sunulduğu, davacının 14.05.2002 tarihinde hayvancılık faaliyetine başladığı, bu işletmeye ait işletme tescil belgesinin mevcut olduğu, dosyaya dinlanaen ve örtiicen kamıı tanıklarının ifadelerinden Havwacının Giüinmewu Kövulı Güimewu Kiime Evleri Na: 2679 A —ç—ç —ş—şçş—ş——ç—ç» er e» ——— .-—<Xee-——eee—ee——e e. Merkez/Sivas adresinde tarımsal faaliyetlerine hiç ara vermediği, davacının 40 yıldır çiftçilik yaptığı, davacının aynı zamanda büyükbaş hayvanları olduğu, davacı ve eşinin kendi tarlasını ekip biçtikleri, davacının eşi emekli olduktan sonra zirai faaliyetleri davacının üstlendiği, davacı üzerinden işler yapıldığı, davacının ürünleri bazen TMO'ye bazen de tacirlere verdiği, genelde buğday ve arpa gibi ürünler ektiği, traktörü ve tarım aletleri olduğu, büyükbaş hayvanlardan elde ettiği ürünleri Güney Köyü Kooperatifine verdiği, davacının köyden hiç ayrılmadığı, tarımsal faaliyetlerine hiç ara vermediği, kooperatif üyeliği olduğu, tarlasını sularken sulama birliğinden yardım aldığı ve tarımsal faaliyete hiç ara vermediği anlaşılmakla davacının 07.12.2011- 09.05.2017 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 05.11.2020-06.12.2011 arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılmasına ilişkin talebin davacı kurumca Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddine verilmiştir. VI.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili; eksik inceleme ve araştırma neticesinde karar verildiğini, kurumlarınca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, Tarım Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2926 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3.Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle, Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5607.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5607E. , 2024/7260K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/481 E., 2024/481 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/146 E., 2023/405 K. Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, davacının 31.07.2019 tarihi itibariyle yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğunun tespiti ile aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, davacının yurt dışı borçlanma işlemlerini kanuni süresinde tamamlayamadığını, Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, davacının 31.07.2019 tarihli yurt dışı hizmet borçlanmasına ilişkin Kuruma müracaatının kabulü ile 31.07.2019 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında borç tahakkuku oluşturulması gerektiğinin tespitine, aksine Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek, istinaf başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2-5510 sayılı Kanun'un 42 nci ,3201 sayılı Kanun'un 4,5 ve Geçici 9 uncu maddesi hükümleri. 5510 sayılı Kanun'un "Bildirim" başlıklı 42 nci maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini, 3201 sayılı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4 üncü maddesi, 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi ile düzenlenmiş haliyle borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın 9632'sinin olduğunu, ancak prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu, borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirileceğini, tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılan gün sayısının prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edileceğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranacağını amir iken, maddenin 17.7.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesiyle değişik halinde, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın 9045'i olduğunu düzenlemiş ve tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartının aranacağını düzenlemiştir. 3201 sayılı Kanun'un "Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı " başlıklı 5 inci maddesinin 4 üncü ek fıkrası 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin düzenlediği şekli ile yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağılık Sigortası Kanun'a göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye'de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir şeklinde iken, 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değişik halinde, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir, düzenlemesi şeklindedir. 01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun'un Geçici 9 uncu maddesi ise kısmi aylık bağlanmış olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas alınacağını, düzenler. 3-3201 sayılı Kanun'dan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar çıkmaktadır. NKUTUMUN aklLueiYal dengesi VE Makkamiyel OİLUİCri YÖZELNETEK OYEMNECEK Primi Mangi LariMLEKki prime C5d5 kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine, borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir. Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506 sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir. Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise dava yeni borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir. Diğer bir olasılık da Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 — 6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır. 3.Değerlendirme İnceleme konusu davada, davacının 31.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 25.10.2019 tarihli yazı ile eksik belge talebinde bulunduğu, davacının 13.11.2019 tarihli dilekçe ile borçlanma talebi ile ilgili talep düzelttiği, davalı Kurum'un 14.03.2020 tarihli yazıyla borçlanma işlemlerinin süresinde tamamlanmadığı gerekçesi ile işlemden kaldırıldığını bildirdiği, eldeki davanın 19.06.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 31.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, süreli olan bu borçlanma işlemini başlattığı halde makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 19.06.2020 tarihinde açmıştır. Makul süre geçtiğine göre, davacı sigortalının 31.07.2019 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz hale gelmiştir. Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının kusurlu bulunduğu açıktır. Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek, davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 19.06.2020 tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. VI.KARAR Açıklanan sebeplerle; Davalı Kurum vekilinin bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2024_6222.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6222E. , 2024/7226K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2950 E., 2024/791 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/919 E., 2023/1024 K. Taraflar arasındaki prime esas kazancın tespiti istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı şirket ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin davalı işyerinde 01.11.2011- 30.06.2013 tarihleri arasında aylık 2.000,00 TL ücretle çalıştığını, ancak Kuruma gerçek ücreti üzerinden bildirim yapıldığını ileri sürerek, nizalı dönemde prime esas gerçek ücretinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1-Davalı şirket vekili davaya cevap vermemiştir. 2-Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı iş yerinde 01.11.2011 ile 29.07.2015 tarihleri arasında çalıştığının Kurum kayıtları ile sabit olduğunu, ancak çalışma süreleri ve kendisine ödenen maaşın davalı işveren tarafından Kuruma bildirildiği şekliyle kayda alındığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişinin dosyaya sunmuş olduğu rapor dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınmış ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde 01.11.2011-31.12.2012 tarihleri arasında net 1.742,00 TL ve 01.01.2013-30.06.2013 tarihleri arasında 2000 TL net ücret ile çalıştığının ve Kurum kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri 1.Davalı 3 S Nakliyat A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu, davacının nizalı dönemde 1.000,00 TL ücretle çalıştığını, bu ücretin de asgari ücretin üzerinde olduğunu ileri sürerek, Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 2.Davalı SGK Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kurum kayıtlarının aksinin resmi belgelerle ispatlanabileceğini ileri sürerek, Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. belgelerle ispatlanabileceğini ileri sürerek, Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda banka kayıtları, maaş ve iş avansı adı altında yapılan ödemeler ile işverenin kayıtları üzerinde yapılan incelemede yapılan ödemelerin maaş ödemesine ilişkin olduğu anlaşılmış olup, imzalı ücret bordrolarının bulunmadığı dönemler yönünden banka kayıtları dikkate alınarak ve yazılı delil başlangıcı mahiyetindeki işçilik alacakları dosyası da dikkate alınarak taleple bağlı kalınarak son ay ücretinin 2.000,00 TL olarak tespitine karar verilmesi yönündeki mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalılar vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2-Davanın Yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanun'un “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un “Prime esas kazançlar” başlıklı 80 inci maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 ıncı maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80 inci maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; 200 üncü maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, bu madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 202 inci maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça veya temsilcisi tarafından verilen belgeler olduğu belirtilmiştir. Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 tarihli ve 2010/10-480 E., - 2010/523 K., 20.10.2010 tarihli ve 2010/10-481 E., - 2010/524 K., 20.10.2010 tarihli ve 2010/10-482 E., - 2010/525 K., 19.10.2011 tarihli ve 2011/10-608 E., - 2011/649 K., 19.06.2013 tarihli ve 2012/10-1617E,, - 2013/850 K., sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir. 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurulları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı Kurum vekili tarafından ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6117.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6117E. , 2024/7267K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2000 Esas, 2024/240 Karar KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/471 Esas, 2022/278 Karar Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 29.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili, davacının 29.07.2019 tarihi itibariyle yurt dışı borçlanmasının, yurt dışı sigorta başlangıç tarihinden itibaren borçlanabileceğinin tespiti ile aksine Kurum işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, yurt dışı borçlanma işlemlerinin kanuni süresinde tamamlanmadığını, borçlanmanın iptali işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2-5510 sayılı Kanun'un 42 nci, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü, 5 inci ve Geçici 9 uncu maddesi hükümleri. 5510 sayılı Kanunun "Bildirim" başlıklı 42 nci maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini, 3201 sayılı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4 üncü maddesi, 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi ile düzenlenmiş haliyle, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın 9632'sinin olduğunu, ancak prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu, borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirileceğini, tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılan gün sayısının prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edileceğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranacağını amir iken, maddenin 17.7.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle değişik halinde, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azami günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın 9645'i olduğunu düzenlemiş ve tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartının aranacağını düzenlemiştir. 3201 sayılı Kanun'un "Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı " başlıklı 5 inci maddesinin 4 üncü ek fıkrası 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun 79 uncu maddesinin düzenlediği şekli ile, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağılık Sigortası Kanun'a göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye'de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4 üncü üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir şeklinde iken, 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değişik halinde, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir, düzenlemesi şeklindedir. 01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun'un Geçici 9 uncu maddesi ise, kısmi aylık bağlanmış olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas alınacağını, düzenler. 3- 3201 sayılı Kanun'dan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda ÇIKADIICCEK UYUŞİMaAZIIK ÇYCİME Lariiine YÖTC€ ÇÖZÜTMMNEMMERKLE İKETİ, YUTUTMTUKLE Olalı GUZEMCEİMNE LaflaKKUK tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır.Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunmayanların borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması yasa gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine, borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir. Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506 sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir. Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise, dava yeni borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir. Diğer bir olasılık da, Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 * 3 —-6 ay) eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır. 3.Değerlendirme İnceleme konusu davada, davacının 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumun 18.09.2019 tarihli yazıyla eksik belge talep ettiği, davacının 18.03.2021 tarihli dilekçe ile belgeleri sunduğu, davalı Kurumun 25.05.2021 tarihli yazıyla süresinde tamamlanmayan borçlanmanın iptal edildiğini bildirdiği, eldeki davanın 23.12.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 29.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, süreli olan bu borçlanma işlemini başlattığı halde makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 23.12.2021 tarihinde açmıştır. Makul süre geçtiğine göre, davacı sigortalının 29.07.2019 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz hale gelmiştir. Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının kusurlu bulunduğu açıktır. Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek, davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 23.12.2021 tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. VI.KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2024_6164.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6164E. , 2024/7286K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2091 E., 2024/335 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. İş Mahkemesi SAYISI : 2019/340 E., 2022/470K. Taraflar arasındaki iş kazasının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık nezdinde Arnavutluk'da hidroelektrik santrali yapımında topoğrafçı olarak çalışmaya başladığını, izin alarak Türkiye'ye geldiğini izin dönüşü Arnatvutluk'da işverenin sağladığı servis aracı ile şantiyeye döndüğü esnada servis aracına tepeden yuvarlanan kayanın çarpması sonucunda 28.02.2016 tarihinde iş kazası geçirdiğini ve yaralandığını beyanla iş kazasının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı Limak İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; yetki ve husumet itirazlarının bulunduğunu, meydana gelen kazanın doğa olayı sebebiyle gerçekleştiğini, Kurum denetmeni tarafından düzenlenen raporda da olayın iş kazası olmadığının değerlendirildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir. 2. Davalı Age İnş. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; yetki ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının müvekkili şirket ile hiçbir hukuki bağının olmadığını, müvekkili şirkete husumet yönetilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. 3. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının sosyal güvenliğinin 5510 sayılı Kanun kapsamında olmadığını, Kurumun dava açılmasında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının bir Türk şirketi tarafından geçici olarak yurt dışına götürülmesinin söz konusu olmadığı, davacının Türkiye'de sigortalılık vasfının bulunmadığı, bu nedenle meydana gelen olayın 5510 sayılı Kanun kapsamında iş kazası sayılamayacağı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olayın iş kazası olup olmadığı bakımından, 6331 sayılı Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümlerinin gözetilmediğini, salt 5510 sayılı Kanun kapsamında değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, işyeri servis aracında meydana gelen olayın 6331 sayılı Kanun'un 3/1-g maddesi hükmü uyarınca iş kazası olduğunu, meydana gelen kazada kaçınılmazlık olgusu bulunup bulunmadığının olayın iş kazası olduğu gerçeğini değiştirmediğini ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, geçici görevle gönderilme iddiasının bulunmaması, olayın Arnavutluk ülkesinde meydana gelmesi, Arnavutluk ile Türkiye arasında sosyal güvenlik sözleşmesi olması, davacının 5510 sayılı Kanun kapsamında olmamasına göre davanın reddi kararı doğru bulunarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının Arnavutluk Ülkesinde yaralanması ile sonuçlanan kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. Yargı yetkisi, devletin egemenlik hakkının bir görünümüdür. Devlet, kural olarak ülkesi üzerinde yaşayan yabancılar da dahil olmak üzere, ülkesinde bulunan herkes ve herşey hakkında yargı yetkisini kullanabilir. Hatta "Lotus" davasında ortaya konulduğu üzere devlet yargı yetkisini ülkesi dışında vuku bulmuş olayları da kapsayacak şekilde kullanabilir. Örneğin, devlet ülkesi dışında gerçekleşmiş bir haksız fiile ilişkin olarak yargı yetkisini kullanabilir. Yabancı unsurlu olaylarda belirli bir devletin mahkemelerenin yetkili olup olmadıkları “milletlerarası (uluslararası) yetki kavramı" ile ifade edilir. Milletlerarası yetki kavramının iki yönü bulunmaktadır. Bu kavram bir yönden yabancı unsurlu olaylarda devletin kendi mahkemelerinin faaliyette bulunabilme yetkisine sahip olup olmadıkları veya hangi şartlar altında bu yetkiye sahip olduklarını belirtir. Diğer yönden ise aynı kavram yabancı bir Devlete ait makamların yabancı unsurlu bir olayda gösterdikleri yargı faaliyetinin tamamen iç hukuk açısından ülke içerisinde belirli tesirlere sahip olup olamayacağı veya hangi şartlarla böyle bir tesire sahip olabileceğini tayin eder. Yabancı unsuru taşıyan bir davada milletlararası özel hukuk kuralları gereğince, öncelikle milletlerarası yetki kurallarının tartışılarak, yargılama yetkisine hangi devlet yargısının sahip olduğunun belirlenmesi, yargı yetkisi belirlendikten sonra da kanunlar ihtilafı kuralları gereğince hangi devletin hukuk kurallarının uygulanacağının tartışılması gerekmektedir. Türk hukukunda, ülke için yer itibariyle yetki kuralları aynı zamanda milletlerarası yetki kuralları olarak uygulanmaktadır. (MÖHUK, madde 40.) Yer itibariyle yetkili bir Türk mahkemesinin bulunması milletlerarası yetkinin varlığı için gerekli ve yeterlidir. Herhangi bir davada Türk Hukukunda yer itibariyle yetkili mahkeme mevcut değilse, Türk mahkemelerinin o dava için milletlerarası yetkisi de yoktur. Milletlerarası yetkinin tayininde yer itibariyle yetki kuralları kullanılırken, dava taraflarının Türk vatandaşı ya da yabancı olması rol oynamaz. (... Nomer-Devletler Hususi Hukuku, Sayfa 440) Yine aynı Kanun'un 44 üncü maddesinde; “(1) Bireysel iş sözleşmesinden veya iş ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin Türkiye'de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin bulunduğu Türk mahkemeleri de yetkilidir" Türk hukukunun getirdiği bu sistemde, milletlararası yetki ile yer itibariyle yetkinin birlikte sahip bulunduğu “yerleşme” dikkate alınmaktadır. (Ergin Nomer - Devletler Hususi Hukuku - 19. Baskı - İstanbul - Sayfa 431 inci vd.) 3. İş kazasının tespiti davasında usul hükümleri açısından öncelikle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun uygulanması gerektiği açıktır. 7036 İş Mahkemeleri Kanunu'nun 6 ncı maddesine göre; “ (1) İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. (2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. (3) İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. (4) İş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır. (5) Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir”. İş Mahkemeleri Kanunu'nun 9 uncu maddesine göre ise; "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanır." hükmü mevcut olup, bu bağlamda iş kazasının tespiti davalarında, dava, davalının yerleşim yerinde açılabilecektir. İş Mahkemeleri Kanunu'nun 6 ncı maddesindeki yetki kuralı, işçi tarafından işverene karşı açılacak davalarda uygulanacak olup, bu yetki kuralı kamu düzenindendir. (HGK. 2010/9 - 52 E., Karar 2010/ 89, HGK 2009/10 -236E.,345K., HGK 2012/10 - 1832 E., 2013/1015 K.) Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 2nci maddesine göre; "(1) Hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re'sen uygular. Hâkim, yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. (2) Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk hukuku uygulanır. (3) Uygulanacak yabancı hukukun kanunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu hukukun maddi hukuk hükümleri uygulanır. (4) Uygulanacak hukuku seçme imkânı verilen hâllerde, taraflarca aksi açıkça kararlaştırılmadıkça seçilen hukukun maddi hukuk hükümleri uygulanır. (5) Hukuku uygulanacak devlet iki veya daha çok bölgesel birime ve bu birimler de değişik hukuk düzenlerine sahipse, hangi bölge hukukunun uygulanacağı o devletin hukukuna göre belirlenir. O devlet hukukunda belirleyici bir hükmün yokluğu hâlinde ihtilâfla en sıkı ilişkili bölge hukuku uygulanır". Türk hukukunda milletlerarası yetkiye ait özel kurallar konulması yerine, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarının milletlerarası yetkininde doğum sebebi olarak nazara alınması tercih edilmiştir. İç hukukun yer itibariyle yetki kuralları milletlerarası yetki kaideleri olarak da görev gördüğüne göre, milletlerarası yetkinin varlığı yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunmasına bağlanmış olmaktadır. Diğer bir söyleyişle, yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunması milletlerarası yetkisinin doğumu için yeterlidir. Türk mahkemesinin milletlerarası yetkisinin doğumu, mahkemenin vereceği kararın Türkiye'de veya yabancı bir ülkede fiilen tenfiz edilebilip edilememesine de şüphesiz bağlı değildir. 3. Değerlendirme 1.İnceleme konusu eldeki davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ...'un 28.02.2016 tarihinde davalı şirketlere ait Arnavutluk şantiyesinde topoğraf olarak çalışırken, izin alarak Türkiye'ye geldikten sonra izin dönüşü Arnavutluk'da işverenin sağladığı araçla şantiyeye döndüğü esnada araca taş düşmesi sonucu yaralanması olayının iş kazası kabul edilip edilmeyeceğine ve hangi ülke mevzuatına tabi olacağına ilişkindir. 2. Somut olayda, davacı/kazalıSeyfullah Dut'un davalı şirketlerin Arnavutluk Cumhuriyeti sınırları içerisinde yer alan baraj inşaatında çalıştığı, Kurum müfettişleri tarafından yapılan inceleme ve araştırma üzerine davacının çalışmasının Arnavutluk makamlarınca Arnavutluk yasalarına göre düzenlendiği hususlarının tespit olunduğu, buna göre davalı Kurum tarafından 5510 sayılı Kanun'un uygulanmasının mümkün bulunmadığının bildirildiği ve Kurum tarafından olayın iş kazası olarak değerlendirilmediği, davalı şirketlerin ise Türk Kanunlarına göre kurulduğu ve Türkiye'de faaliyet gösterdikleri, kazanın Arnavutluk'da meydana geldiği ve yabancı unsur içerdiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 3. Bu kapsamda yukarıda izah olunan yasal mevzuat hükümleri de irdelenmek suretiyle uyuşmazlık çözülürken dikkate alınması gereken mevzuat, Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile 5510 sayılı Kanun ile 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu olup, Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi, 2 nci maddesinin (a.1) fıkrasında Türkiye Cumhuriyeti bakımından işçileri kapsayan Sosyal Sigortalar Kanunu (b.1) maddesinde Arnavutluk Cumhuriyeti bakımından Sosyal Sigorta Mevzuatı (Hastalık ve analık, iş kazaları ve meslek hastalıkları, maluliyet, yaşlılık ve ölüm) şeklinde düzenleme yapılmak suretiyle iş kazası her iki taraf ülke yönünden sözleşmenin kapsamına alınmıştır. Sözleşmenin 4 üncü maddesinde işlem eşitliği prensibi kabul edilmiştir. Sözleşmenin 6 ncı maddesinde kapsam ile ilgili kurallar belirlenmiştir. Sözleşmenin 6 ncı maddesinin (1.1) fıkrasında "bir taraf ülkesinde istihdam edilen bir kimse, o işle ilgili olarak, sadece o tarafın mevzuatına tabi olur" denilmiş olmakla birlikte 6 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında "Bir Tarafın mevzuatına tabi olan ve işvereni tarafından diğer Taraf ülkesinde 24 ayı geçmeyecek bir süre istihdam edilen bir kimse, bu hizmetleri birinci Taraf ülkesinde yapıyormuş gibi sadece birinci Taraf ülkesinin mevzuatına tabi olacağı, her iki Tarafın yetkili makamlarının önceden onayı ile bu 24 aylık sürenin 60 ayı geçmemek kaydıyla uzatılabileceği" hüküm altına alınmıştır. 4. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılacak iş, işin esasına girilerek davacının Türkiye'deki çalışmalarını gösteren hizmet cetvellerinde çalıştığı görülen iş yerlerinin davalı şirkete ait olup olmadığını, organik bağının bulunup bulunmadığını belirlemek, davalı şirket tarafından yurt dışına geçici olarak gönderilip gönderilmediği hususlarını araştırmak, davacı hakkında Arnavutluk Cumhuriyeti tarafından düzenlenen çalışma belgesinin bulunup bulunmadığını tespit etmek, çalışma belgesi mevcut ise neye dayalı olarak düzenlendiğini araştırarak gerekirse dayanak belgeleri celbetmek, davacının çalışmasının 5510 sayılı Kanun ve ikili sözleşme kapsamında kalıp kalmadığını değerlendirilmek suretiyle davacının geçirdiği kazanın davalı şirketler yönünden iş kazası olup olmadığını tespit etmekten ibarettir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle, 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6000.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6000E. , 2024/7292K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/820 E., 2024/382 K. KARAR : Kısmen kabul İLK DERECE MAHKEMESİ : Çanakkale İş Mahkemesi SAYISI : 2017/251 E., 2019/35 K. Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı taraf vekilleri tarafından temyiz yoluna başvurulmakla Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama üzerine davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya, 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a ve 4/1-b kapsamındaki sigortalılıkları nedeniyle yaklaşık 10 yıl önce yaşlılık aylığı bağlandığını, Kurumun 28.06.2017 tarihli yazısı ile yaşlılık aylığının durdurulduğunun ve ödenen toplam 158.000,00 TL yaşlılık aylığını iade etmesi gerektiğinin davacıya bildirildiğini, davacının Avusturya'da iken Kuruma müracaat ederek isteğe bağlı sigortalılık müracaatını yaptığını, yaklaşık 7 yıl kendisinden prim tahsil edildiğini, yurt dışında çalışmanın isteğe bağlı sigortalılığa engel olmadığını, Kurumun bu sigortalılıkları iptalinin yerinde bulunmadığını ileri sürerek davalı Kurumun yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen aylıkların iadesine ilişkin işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, 01.05.1990 tarihinden itibaren Avusturya'da çalıştığının tespiti üzerine 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığı ile 01.09.2001-01.05.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının iptal edildiğini, bu iptaller sonucu yaşlılık aylığı bağlanması koşullarına sahip bulunmadığı için yaşlılık aylığının da iptal edildiğini ve ödenen aylıkların borç oluşturulduğunu, Kurum işlemlerinin hukuka uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. NI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 26.02.2019 tarih ve 2017/251 E., 2019/35 K. sayılı kararıyla; "Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 1-Davacının, davalı Kurumun 28.06.2017 tarih 8.136.807 sayılı sigortalılık ve aylık durdurma işleminin iptaline yönelik talebinin kısmen kabulü ile a)SsK isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptaline yönelik davalı Kurum işleminin iptaline, b)Davalı Kurumun davacıya ait 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki 627 günlük Bağ-Kur hizmetinin iptali işlemi yerinde olduğundan bu işlemin iptaline yönelik davacı isteminin reddine, c)Davacının fazla prim ödemesine göre 2003/4 ve 2007/6 ayında Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı kabul c)Davacının fazla prim ödemesine göre 2003/4 ve 2007/6 ayında Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı kabul edilmesi gerektiğinin tespitine” karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ve 2021/295 E., 2021/11388 K., sayılı kararıyla; "1- Davalı Kurumun istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2- Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Çanakkale İş Mahkemesinin 26.02.2019 tarih ve 2017/251 E.,, 2019/35 K., sayılı kararının kaldırılmasına, 3- Davanın kabulü ile a) Davacının, 01.09.2001-01.05.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının ve 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile anılan sigortalılıklarının geçerli olduğunun tespitine, b) Davalı Kurumun, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen yaşlılık aylıklarının iadesine ilişkin işleminin iptali ile davacıya bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğunun ve ödenmiş olan yaşlılık aylıklarından dolayı davacının, davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. İlk Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairenin 30.09.2021 tarih ve 2021/295 Esas, 2021/11388 sayılı kararı ile "...yurt dışında çalışan birisinin Türkiye'de isteğe bağlı sigortalı olması mümkün ise de; bir kişinin yurt dışında ve Türkiye'de zorunlu sigortalı olarak aynı dönemde fiilen sigortalılığa esas faaliyette bulunması ve bu kapsamda sigortalı olması mümkün değildir. Türk sosyal güvenlik sistemi, çifte sigortalılığa kural olarak cevaz vermediği gibi, her somut olayın özelliğine göre bu yöndeki uyuşmazlıklarda; birbirleriyle çakışan sigortalılıkların, gerçek ve fiili sigortalılık olup-olmadığı üzerinde durulmalıdır. Açıklanan sebeplerle, davacının, yurt dışında zorunlu sigortalı olduğu dönemlerde Türkiye'deki zorunlu Bağ-Kur sigortalılığına hukuki geçerlilik tanınamaz. Bölge Adliye Mahkemesinin, yurt dışı çalışma belgesine göre 05.1990-11.2008 dönemleri arası Avusturya'da çalışması bulunan davacının, isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti isabetli ise de; zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının tamamının geçerli olduğunun tespiti yönündeki kararı hatalı olup, bu bağlamda Mahkemece, yurt dışı çalışmaları ile çakışan dönem olan 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılığının iptal edilerek, zorunlu sigortalılık süresine karşılık gelen prim ödemeleri dışlanarak bakiye prim ödemeleri var ise ödeme tarihinden ileriye dönük isteğe bağlı sigortalılık kabul edilerek, davacının tespit edilecek prim gün sayısı üzerinden tam ve kısmi yaşlılık aylığı tahsis koşulları irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. B. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar Bölge Adliye Mahkemesinin 23.09.2022 tarih ve 2021/1396 E., 2022/1423 K., kararı ile “Davanın kısmen kabulü ile; Gİ e menden en kanl AA AA ADA AA AR “AMI uma amım da BAL mmanlı İZzmamim İyammamammaımıimai,! meme p Lai 1 Yyavalliiii YULUJILUULI ULU JEUUİ gireli dadidoliiydda JYU sayın inaityii RapodiiM yani lSLLYu vay sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine, 2-Davacının 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının iptal edilmesine ilişkin davalı Kurum işlemi yerinde olduğundan davacının anılan sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine ilişkin talebinin reddine, 3-Davacının 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 4-Davacıya 01.11.2013 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Kanun kapsamında kısmi yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, 5-SGK Çanakkale İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14.08.2017 tarih ve 10.061.642 sayılı borç bildirim belgesinin kısmen iptali ile davacının yersiz ödenen aylıklar nedeniyle 14.08.2017 tarihi itibariyle toplam 97.958,32 TL (59.374,65 TL yersiz ödenen aylıklar ile bunun 14.08.2017 tarihine kadar işlemiş 35.833,06 TL faizi ve fazla ödenen 2.314,32 TL fark aylık ile bunun 14.08.2017 tarihine kadar işlemiş 436,29 TL faizi olmak üzere) borçlu olduğunun tespitine, borç bildirim belgesini aşan kısım yönünden iptaline” karar verilmiştir. C. İkinci Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır. 2. Dairenin 09.01.2023 tarih ve 2022/12952 Esas, 2023/21 Karar sayılı kararı ile "...eldeki davada; Dairemizin bozma ilamı gereğince davacının 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılığının iptal edilerek, zorunlu sigortalılık süresine karşılık gelen prim ödemeleri dışlanarak bakiye prim ödemeleri ile ilgili olarak 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olduğu değerlendirilmiş, davacının kısmi aylık koşulları irdelenerek, 08.07.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplama uyarınca davacının yersiz ödeme borcu belirlenmiştir. Her ne kadar davacının fazla ödenen prim borçlarına ilişkin isteğe bağlı sigortalılık süreleri 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında olarak belirlenmiş ise de; davalı Kurum tarafından 15.03.2022 tarihli yazısı ile davacının 408,48 TL fazla ödeme yaptığı ve bunun da isteğe bağlı sigorta olarak kabul edilmesi halinde 5 ay hizmet kazanacağının bildirildiği görülmüştür. Diğer taraftan Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan 08.07.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda davacının kısmi aylıklarının hesap edilmesinde prim gün sayısının 4542 gün olarak alındığı, oysa davacıya 31.05.2006 tarihli tahsis talebine istinaden 5170 prim gün sayısı üzerinden aylık bağlandığı, 01.05.1990 - 28.01.1992 tarihleri arasındaki zorunlu Bağ-Kur sürelerinin iptalinden sonra toplam gün sayısının 4542 güne düştüğü anlaşıldığından, söz konusu bilirkişi ek raporunda davacının fazla ödeme nedeniyle kendisine kazandırılması gereken isteğe bağlı sigortalılık süreleri eklenmeksizin sonuca gidildiği anlaşılmış olup, Mahkemece davalı Kurumdan özellikle 15.03.2022 tarihli "davacının 408,48 TL fazla ödeme yaptığı ve bunun da isteğe bağlı sigorta olarak kabul edilmesi halinde 5 ay hizmet kazanacağı" yönündeki yazı içeriği de açıklatılarak, yeniden bakiye prim ödemesine karşılık davacının kazanacağı isteğe bağlı sigortalılık süreleri ile davacının kısmi aylığa hak kazanma koşullarına göre ödenmesi gereken aylık tutarlarının bildirilmesi istenmeli, davalı Kurumca önceki beyanları gibi bakiye prim ödemesine karşılık davacının kazanacağı isteğe bağlı sigortalılık süreleri eklendikten sonra alabileceği kısmi aylık miktarlarının hesaplanamayacağının bildirilmesi halinde ise; davacının bakiye prim ödemesine karşılık kazanacağı isteğe bağlı sigortalılık süreleri de eklenerek, geçerli olacak prim gün sayısına göre davacının alabileceği kısmi aylıkları bilirkişi marifetiyle hesaplanmak suretiyle borcun varlığı irdelenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. D. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davanın kısmen kabulü ile 1- Davacının 01.09.2001-01.05.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine, 2- Davacının 01.05.1990-28.01.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının iptal edilmesine ilişkin davalı Kurum işlemi yerinde olduğundan davacının anılan sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine ilişkin talebinin reddine, 3- Davacının 2003 yılı 4. ayında ve 2007 yılı 6. ayında 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 4- Davacıya 01.11.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Kanun kapsamında kısmi yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, 5- SGK Çanakkale İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14.08.2017 tarih ve 10.061.642 sayılı borç bildirim belgesinin kısmen iptali ile; davacının yersiz ödenen aylıklar nedeniyle 14.08.2017 tarihi itibariyle toplam 47.384,09 TL (26.628,25 TL yersiz ödenen aylıklar ile bunun 14.08.2017 tarihine kadar işlemiş 20.755,84 TL faizi olmak üzere) borçlu olduğunun tespitine, borç bildirim belgesinin aşan kısım yönünden iptaline" karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili; Mahkemece nihayet davacının 50 yaş koşuluna göre emeklilik yaşı yasaya uygun olarak tayin edilmiş ise de, davacı adına çıkarılan yersiz ödeme borcunun davalı Kurumun kendi hatalı işleminden kaynaklandığından gerek borç aslı gerekse faizinin dahi istenemeyeceğini, Mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir. Davalı Kurum vekili; davacının, Kurum işlemlerinin yerinde olup, herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, fazla prim ödemesi nedeniyle isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmasına yönelik bir talebi olmamasına rağmen 2003/4 ve 2007/6. aylarda isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalı olduğunun kabul edilemeyeceğini, bu yöndeki kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, raporda Yargıtay bozma ilamındaki hususların değerlendirilmediğini, borç belgesine göre 113.906,41 TL asıl alacak hesaplamasının söz konusu olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacıya yaşlılık aylığı bağlanırken geçerli sayılan bir kısım sigortalılık sürelerinin iptali ile buna bağlı olarak tahsis koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen yaşlılık aylıklarının iadesine ilişkin Kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6133.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6133E., 2024/7287kK. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 58. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/638 E., 2024/371 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 19. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/97 E., 2022/17 K. Taraflar arasındaki sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işyerinde inşaat işçisi olarak çalıştığını, üst katlardan başlayarak kalas ve tahtaları toplayıp aşağıya atarken 26.09.2008 tarihinde bir kalastaki çivinin elbisesine takılması sonucu bodrum kattaki beton zemine düştüğünü, beli ve ayağı ile birlikte vücudunda kırıklar oluştuğunu, iş kazası hakkında Küçükçekmece Sosyal Güvenlik Merkezince 30.01.2013 tarih ve BU/15 sayı ile Sosyal Güvenlik Denetim Raporu düzenlendiğini, Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi 22.05.2013 tarih 010280 sayılı Sağlık Kurulu kararı ile sürekli iş göremezlik derecesinin 950 olduğundan bahisle maaş bağlanamayacağına dair karar verildiğini, kararın davacıya bildirilmediğini, Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Dairesinin 19.10.2020 tarih ve 213 sayılı mütalaası ile 17.09.2020 tarih ve 1617 sayılı Adli Tıp İkinci Üst Kurulu mütalaasında davacının Sürekli İş Göremezlik Derecesinin “14 olduğununun tespit edildiğini beyanla davacının iş göremezlik derecesinin tespit edilerek kendisine maaş bağlanmasını talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın davacıya hukuki yararı bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. 2- Davalı... vekili cevap dilekçesinde; davacının şirketteki çalışma ortamına dair beyanlarının gerçek dışı ve kötü niyetli olduğunu, davacı işçiye şirketteki işine başlarken gerekli tüm eğitimlerin verildiğini, iş güvenliği ve sağlığı açısından tüm sorumlulukların yerine getirildiğini, söz konusu iş kazasının davacının işe başlamasından kısa bir süre sonra olduğunu, kendisinin dikkatsiz ve özensiz davranışları neticesinde gerçekleştiğini, yine de şirketin işçinin tüm tedavi giderlerini karşıladığını, davacının iş kazası bildiriminin süresinde yapıldığını ve geçici iş göremezlik ödeneğinin de ödendiğini, Adli Tıp Kurulu'nun davacının iş göremezlik derecesine dair tespitinin Yo14 değil, 511,3 olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının kabulü ile davacı ...'nın meslekte E-cetveline göre 11,3 oranında kazanma gücünü kaybetmiş olduğunun tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece derdest olan tazminat davasında alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporu yeterli görülerek karar verilmiş ise de, o dosya üzerinden ATK Üst Kurulu nezdinde alınacak nihai raporun beklenmesi gerektiğini, davacı işçiye davalı şirketteki işine başlarken gerekli tüm eğitimlerin verildiğini, iş güvenliği ve sağlığı açısından tüm sorumlulukların yerine getirildiğini, söz konusu iş kazasının davacının dikkatsiz ve özensiz davranışları neticesinde gerçekleştiğini ileri sürmüştür. 2. Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle Yüksek Sağlık Kurulu raporunun ve davacıya mallulük aylığı bağlanmasına ilişkin gelir bağlama kararının (SGK Başkanlığı Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığından) ve davacıya ait tıbbi kayıtların getirtilerek sonrasında dosyasının Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek davacının maluliyetinin başlangıç ve bitiş tarihinin saptanması için rapor aldırılması gerektiğini, davacının iddia ettiği Bakırköy 3. İş Mahkemesindeki dosyanın ATK raporunun ve dosyanın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, Kurum tarafından yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırı durum olmadığını ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bakırköy 19. İş Mahkemesinin 24.01.2022 tarihli, 2021/97 Esas - 2022/17 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı Kurum vekilinin ve davalı ... vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır. B. Temyiz Sebepleri 1. Davalı şirket vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. 2. Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik oranına itiraz ile yeniden tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle Yüksek Sağlık Kurulunca yapılan değerlendirmeler ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 25.09.2019 tarih ve 16436 sayılı rapordaki belirlemeler arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca düzenlenen rapor ile giderildiği anlaşılmakla ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2024_5781.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5781€E. , 2024/7275K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2205 E., 2024/335 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 46. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/139 E., 2022/119K. Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanma ödemelerine göre yaşlılık aylığı tahsisi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, müvekkilinin 26.12.2016 tarihinde Kuruma müracaat ederek yurt dışı borçlanma başvurusu yaptığını, Kurumun bu talebi kabul ettiğini, müvekkilinin otomatik ödeme talimatıyla primlerini ödediğini, emekli olmak için Kuruma müracaat ettiğinde primlerine fazladan 1 ay daha ödediği için müvekkilinin Bağ- Kurlu kabul edildiğinden taleplerinin reddedildiğinin şifaen kendilerine söylendiğini, prim ödemelerinin 1 ay daha ödenmiş olması nedeniyle emeklilik talebinin reddedilmesinin hukuki olmadığını beyanla, 08.10.2021 tarihli Kurum işleminin iptali ile müvekkilinin emeklilik işlemlerinin yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. e A gl eğ e m ale mg a bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili istinaf gerekçelerini tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanma ödemelerine göre yaşlılık aylığı tahsisi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.İnceleme konusu davada 10.09.1963 doğumlu davacının, 16.09.1993-23.12.2016 tarihleri arasında 2419 gün 4/1-a kapsamda, 10.11.2017-31.05.2021 tarihleri arasında 1281 gün 4/1-b kapsamda olmak üzere toplam 3700 gün sigortalılık süresinin bulunduğu, 10.9.2021 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, ancak 1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı tahsisi koşullarının hem talep tarihi hem de yargılama aşamalarında gerçekleşmediği anlaşılmakla, temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5500.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5500E. , 2024/7595K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2023/247 E., 2023/782 K. KARAR : Kısmen Kabul Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kuruma ilk başvuru tarihi olan 23.08.2017 tarihinden itibaren emeklilik hakkı ve emeklilik maaşı almaya hak kazanmış olduğunun tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dışı ... Dış Tic. Ltd. Şti.'de 02.09.1990 tarihinde işe başladığının Kuruma bildirildiğini, 1990 yılının 9, 10, 11 ve 12 aylarına ilişkin iş yerinin bir faaliyetinin bulunmadığını, davacının kesintisiz olarak çalıştığına dair hiçbir kayıt bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. III. MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2022 tarih, 2021/453 E., 2022/277 K. sayılı kararıyla; davacının sigorta başlangıcının 02.09.1989 olarak tespit edildiği, sigorta başlangıç tarihine (göre davacının emeklilik şartının 25 yıl çalışma, 51 yaş ve 5450 prim gününü doldurmak olduğu buna karşılık 02.09.1989-23.08.2017 tarihleri arasındaki çalışma ile davacının prim gününü doldurduğu gözetilse de, davacının doğum tarihinin 19.03.1968 olduğu dikkate alındığında davacının 23.08.2017 tarihi itibariyle yaşının 49 yaş 5 ay 4 gün olduğu, yaş şartının sağlanmamış olması sebebiyle 5510 sayılı Kanun'un 28 inci maddesinde aranan koşulların sağlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 27.01.2023 tarih, 2023/18 E., 2023/103 K. sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur. 2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.05.2023 tarihli ve 2023/4577 Esas, 2023/4716 Karar sayılı bozma kararında; dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile dosya içerisinde yer alan ve tahsis talebi niteliğinde olduğu anlaşılan 21.03.2019 tarihli dilekçe gözetilerek, bu tarih itibariyle tahsis koşullarının varlığı irdelenip a NV YY a EY, © A a A vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile dosya içerisinde yer alan ve tahsis talebi niteliğinde olduğu anlaşılan 21.03.2019 tarihli dilekçe gözetilerek, bu tarih itibariyle tahsis koşullarının varlığı irdelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılamada, bozma ilamı doğrultusunda ek rapor alınmış; 18.11.2008 tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Tahsis Mevzuatına İlişkin Hükümleri başlıklı 2008/96 sayılı Genelgenin Yaşlılık Sigortası Yararlanma Koşulları çerçevesinde; 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olanların yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları 5510 sayılı Kanunla; 4 (a) sigortalıları için; 506 sayılı Kanun'un geçici 81 inci maddeleri yürürlükte bırakılmak suretiyle mülga kanunlardaki hükümler doğrultusunda tespit edilmesi sağlanmış olup buna göre, 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olan 4 (a) sigortalılarının aylığa hak kazanma koşullarında davacının 02.09.1989 başlangıç tarihine göre 24.05.1988-23.11.1989 tarihleri arası işe giren sigortalı erkeğin 25 yıl 51 yaş 5450 gün şartlarını birlikte yerine getirmiş olması gerekmekte olduğu anlaşıldığından; somut olayda 19.03.1968 doğumlu olan davacının 25 yıl 51 yaş 5450 gün (7085 gün) şartlarını yerine getirmiş olduğu tespit edildiğinden; davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davacının 21.03.2019 tarihi itibariyle emekliliğe ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, 23.08.2017- 21.03.2019 dönemine ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2. 506 sayılı Kanun'un 62 nci maddesi, Geçici 81 B maddesi ile 1479 sayılı Kanun'un Geçici 10 uncu maddesi 3. Değerlendirme 506 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca yaşlılık aylığının tahsis talep tarihini (yazılı isteğini) takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığı başlayacağından, davacının tahsis talep tarihi olan 21.03.2019 tarihi itibariyle emekliliğe ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin Mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/2. maddesi gereğince verilen karar, düzeltilerek onanmalıdır. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz nedenlerine göre, davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2. Mahkeme kararında hükmün 1 numaralı bendinin tamamen silinerek yerine “ Davacının 21.03.2019 tarihini takip eden ay başı olan 01.04.2019 tarihinden itibariyle emekliliğe ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, 23.08.2017-21.03.2019 dönemine ilişkin istemin reddine” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6058.pdf
9. Hukuk Dairesi 2024/6058E. , 2024/10547K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/283 E., 2024/123K. KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Balıkesir 2. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/338 E., 2021/414K. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Rektörlüğüne (Üniversite) bağlı Hastanede sürekli işçi kadrosunda istihdam edildiğini, kadroya geçişinin 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) ile sağlandığını, hâlen davalı Üniversitenin kadrolu işçisi olarak çalışmaya devam ettiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, davacının kadroya geçişinin mevcut koşullara göre olduğunu ancak davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını iddia ederek ödenmeyen fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrolarına geçirilenlerin istihdam edilmesine esas hizmet alım sözleşmelerinin geçiş işleminin yapıldığı tarih itibarıyla feshedilmiş sayılacağının açık ve emredici hükümde olduğunu, 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrolarına geçişle birlikte, hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalışanların daha önce ücret ile diğer mali ve sosyal haklarını asgari ücretle irtibatlandıran uygulamalara son verildiğini ve geçiş sonrası işçi ücretlerinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından düzenlenen toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini, davacının ücretlerinin yasal düzenlemelere uygun olarak hesaplanmış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. HI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı işçi ile kadroya geçişinde daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi imzalandığını, buna göre 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesine aykırı bir durumu söz konusu olmadığını, davacının iş sözleşmesinde asgari ücretin belli bir oranı seviyesinde ücret ödeneceğine ilişkin açıkça bir hüküm öngörülmediğinden davacıya Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre yapılan ödemelerde hata ya da eksiklik olmadığı, kadroya geçiş sonrasında davacı için ödenen tüm ücret, ikramiye ve tediye ücretlerinin usule ve yasal düzenlemelere uygun olarak hesaplanmış olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili; davacının ücretinin kadroya geçmeden önceki hizmet alım sözleşmelerinde ve 2018 yılı ücret bordrolarında açıkça belirlendiğini, bireysel iş sözleşmesinde de davacının ücretinin açık ve net bir şekilde belirtildiğini, sadece oran yerine 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) atıf yapıldığını davacının ihale teknik şartnamesinde belirlenen şartlarda ve ücret ile 02.04.2018 tarihinde kadroya geçirildiğini, bu teknik şartnamenin 696 sayılı KHK gereği aynen geçerliliğini koruduğunu ve hâlen de bu şartnamedeki şartlara göre görev ve sorumlulukların devam ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere sözleşmede oran yazılı olmadığı kabul edilse dahi davacının ücretinin davalı işveren tarafından tek taraflı olarak ve hiçbir dayanağı olmaksızın düşürülmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 696 sayılı KHK çerçevesinde kadroya geçen davacının kadroya geçme aşamasında ücretinin asgari ücretin belirli bir oranı çerçevesinde ödeneceğine dair herhangi bir işveren taahhüdü bulunmadığı, kadroya geçişten önceki hizmet alım sözleşmelerinin kadroya geçtikten sonra da uygulanmasının talep edilmesinin yasal bir dayanağının bulunmadığı, kadroya geçiş aşamasında yapılan iş sözleşmelerinde ücretin asgari ücretin oransal fazlası şeklinde belirlendiğine dair bir düzenlemenin bulunması durumunda bunun sonraki dönemleri de kapsayabilmesi için sözleşmede açıkça artış oranının her ay için geçerli olduğunun düzenlenmesi gerektiği, uyuşmazlıkta davalı Kurum tarafından davacının kadroya geçme aşamasında belirlenen ücretine Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi gereği 904 oranında artış uygulanarak haklarının tahakkuk ettirildiği ve ödendiği, taraflar arasında bu konuda bir ihtilaf da bulunmadığı, kadroya geçmeden önceki ücretin asgari ücrete oranlanması ve elde edilen rakam üzerinden Yüksek Hakem Kurulu kararında belirtilen zamların yansıtılarak haklarının verilmesi yönündeki taleplerin yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye ödenmesi gereken ücretin tespiti ile fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 4857 sayılı Kanun'un 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. Maddeleri, 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi uyarınca 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde. 3. Dairemizin 28.10.2020 tarihli ve 2020/5661 Esas, 2020/14044 Karar sayılı ilâmının ilgili kısmı şöyledir: "... Hizmet alım sözleşmelerinde alt işveren tarafından istihdam edilen işçilerin ücretlerinin asgari ücretin katları ya da asgari ücretin belirli bir oran fazlası şeklinde belirlenmesi, hizmet alım sözleşmesinin devam ettiği döneme ilişkin bir uygulamadır. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü ve 24 üncü maddeler uyarınca sürekli işçi kadrolarına geçirileceklerin istihdam edilmesine esas hizmet alım sözleşmeleri, geçiş işleminin yapıldığı tarih itibarıyla feshedilmiş sayılır. Sürekli işçi kadrolarına geçirilmeyle ilgili söz konusu düzenlemenin hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalışanların daha önce ücret ile diğer mali ve sosyal haklarını asgari ücretle irtibatlandıran uygulamalara son verdiği açıktır. Alt işverenler tarafından istihdam edilip de sınavla sürekli işçi kadrolarına geçen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarının yeni süreçte Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin uygulanması ile oluşan ücret ile diğer mali ve sosyal haklardan fazla olamayacağına ilişkin yukarıda belirtilen açık ve emredici kanuni düzenleme karşısında, 4857 sayılı Kanun'un 22 nci ve 62 nci maddesi hükümlerinin ihlalinden söz edilemez. Belirtmek gerekir ki sürekli kadroya geçirildikten sonra kamu kurum ve kuruluşlarınca bireysel iş sözleşmesinin yapılmamış olması da varılan bu sonuca etkili değildir..." 4. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır: 2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir." 5. Dairemizin 17.04.2024 tarihli ve 2024/931 Esas, 2024/7085 Karar sayılı kararı. 3. Değerlendirme 1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Dairemizin davacı ile kadroya geçiş sırasında imzalanmış bir belirsiz süreli iş sözleşmesinin mevcut olması hâlinde dosyaya getirtilerek eksikliğin giderilmesi talebi üzerine davalı ... Üniversitesinin 01.07.2024 tarihli cevabi yazısında kadroya geçiş aşamasında davacı ile imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesinin bulunmadığının açıkça belirtilmesine göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeple; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6073.pdf
9. Hukuk Dairesi 2024/6073E. , 2024/10744K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/2239 E., 2024/256 K. KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. İş Mahkemesi SAYISI : 2013/467 E., 2021/235 K. MAHKEMESİ : İstanbul 12. İş Mahkemesi SAYISI : 2013/597 E., 2014/364 K. MAHKEMESİ : İstanbul 7. İş Mahkemesi SAYISI : 2014/127 E., 2014/452 K. Taraflar arasındaki alacak ve itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen birinci davanın kısmen kabulüne, birleşen ikinci davanın reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- birleşen dosya davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Davalı- birleşen dosya davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA 1. Asıl dava davacısı ... vekili dava dilekçesinde; tarafların İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olduğunu, davacının davalıya ait avukatlık bürosunda Eylül 2003 tarihinden 26.09.2013 tarihine kadar önce bağlı avukat olarak sonra başarılarından dolayı 01.01.2011 tarihinden itibaren Sosyal Güvenlik Kurumuna kaydı devam etmek suretiyle ortak avukat olarak çalıştığını, davalı işverenin 26.06.2013 tarihinde iş sözleşmesini haklı bir neden olmadan feshettiğini, bunun üzerine Kadıköy 3. Noterliğinin 27.09.2013 tarihli ve 14726 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle tüm hak ve alacaklarını talep ettiğini, 2012 ve 2013 yılı kârlarının hâlen hiçbir ortak avukata ödenmediğini, ortak avukatların kâr dağılımının nasıl olacağının Kâra Ortak Avukat Gelirleri Belirleme Esasları isimli belgede detaylı olarak anlatıldığını, ancak ilk yıl bu esasların düşük kalması neticesinde kâr payının işveren tarafından artırıldığını, davacının ortak avukat olarak çalıştığı ilk sene 2011 yılında aylık net 7.000,00 Euro, yıllık 84.000,00 Euro sabit ücret ödendiğini, akabinde 2011 yılı için büro kârından davacıya düşen payın yıl içinde ödenen 84.000,00 Euro tutarın mahsubuyla 100.000,00 Euro olduğunun bildirilerek 50.000,00 Euro tutarında iki eşit taksit hâlinde 03.12.2012 ve 31.01.2013 tarihlerinde ödendiğini, dolayısıyla 2011 yılı ücretinin net 184.000,00 Euro olduğunu, büronun büyüyerek her yıl kârını artırmasından dolayı 2012 yılında aylık net 8.000,00 Euro, toplamda 96.000,00 Euro ücret ödendiğini, 2012 yılı kâr payının ödenmediğini, 2013 yılında aylık garanti ücretinin net 10.000,00 Euro olduğunu, 8 ay boyunca bu şekilde 2013 yılında 80.000,00 Euro ücret ödendiğini ancak Eylül ayı 26 günlük ücret ile 2013 yılı kâr payının ödenmediğini, kullanmadığı yıllık ücretli izin sürelerinin bulunduğu, fazla çalışma yaptığını ancak karşılığının ödenmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, ücret ve kâr payı, fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyasının davacısı ... vekili dava dilekresinde' davalının dercede avkırı masraf kavıtları olustuırarak is avanclarını uhdesine derirdiğini 2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyasının davacısı ... vekili dava dilekçesinde; davalının gerçeğe aykırı masraf kayıtları oluşturarak iş avanslarını uhdesine geçirdiğini, gerçeğe aykırı zaman kayıtları oluşturarak değişken ücretini gerçekten yüksek gösterip haksız ücret almak ve sair şekillerde gerçekleştirdiği usulsüzlükler sebebiyle verdiği maddi zararın TL, Euro ve diğer döviz bazında tespitini talep ettiklerini, bağımsız denetim sırasında incelenen 282 adet masraf kaydından 323.570,00 TL tutarlı 247 adedinin gerçeğe aykırı olduğunun belirlendiğini, davalının verdiği zararların ortaya çıkartılması için görevlendirilen BDO Denet firmasının çalışmalarını sürdürdüğünü, çalışmanın bitiminde ücretlerinin bildirilerek ödeneceğini, çalışma bitmediği için miktarının henüz bilinmediğini, ödenecek miktarın tespiti ile davalıdan tahsili gerektiğini iddia ederek dava tarihinde miktarı bilinen 323.570,00 TL maddi zarar ile 50.000,00 TL manevi zarar olmak üzere toplam 373.570,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 3. Birleşen İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2014/127 Esas sayılı dosyasının davacısı ... vekili dava dilekçesinde; davalı işçinin davacının sahibi olduğu Gün Avukatlık Bürosunda belirsiz süreli iş sözleşmesine istinaden 03.09.2003-30.09.2013 tarihleri arasında çalıştığını, davalının 2012 yılı içinde davacıdan 100.000,00 Euro tutarında borç istediğini, bu miktarı 2011-2012 yıllarına ilişkin hak ediş bakiyeleri ile ödeyeceğini bildirdiğini, söz konusu borcun 50.000,00 Euro tutarını 03.12.2012 tarihinde, 50.000,00 Euro tutarını 31.01.2013 tarihinde olmak üzere davalının hesabına havale ettiğini, davalının borç olarak aldığı bu tutarı hak edişleri ile ödeyemeyeceğinin anlaşılması üzerine davacının davalıya Üsküdar 17. Noterliğinden 22.10.2013 tarihli ve 29181 sayılı ihtarnameyi keşide ederek borcun 30.10.2013 tarihine kadar geri ödenmesini ihtar ettiğini, borcun belirtilen vadede ödenmediğini, bunun üzerine aleyhine İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2013/25984 sayılı dosyası ile ilâmsız icra takibi yapıldığını, borçlunun sözü edilen miktarı davacıdan aldığını ikrar ettiğini, ancak gerçeğe aykırı beyanlarla bu tutarın borç değil ücret olarak verildiğini iddia ederek takibe itiraz ettiğini, itirazın kötüniyetli olduğunu iddia ederek icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın “020'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Asıl dava davalısı ... cevap dilekçesinde; davacının davalı işveren nezdinde 03.09.2003 tarihinde avukat olarak çalışmaya başladığını, 01.01.2009-31.12.2010 tarihleri arasında LAA ve A4 seviyesinde kıdemli avukat, 01.01.2011-30.09.2013 tarihleri arasında OA1 seviyesinde ortak avukat olarak görev yaptığını, davacının hiçbir zaman KOA2 seviyesine terfi ettirilmediğini, kıdemli avukat olarak atandığı tarihten itibaren davalı büro muhasebesinden dilediği miktarda iş avansı alma, diğer çalışanlara avans verilmesini isteme, onaylama ve reddetme gibi geniş yetkilere sahip olduğunu, kıdemli avukatlık döneminde ücretinin büronun tahsil ettiği ücret gelirlerinin bir yüzdesi olarak belirlendiğini, 2009 yılı için ücret gelirinin getirilerinin net “20'si olarak belirlenerek uygulandığını, bu miktarın brütünün kendi getirisinin Y630,77'si olduğunu, 2010 yılı için kendi getirilerinin brüt “039'u olarak uygulandığını, bunun da 9635 stopaj düşüldükten sonra net “625'e denk geldiğini, OA1 seviyesinde ortak olarak görev yaptığı 2011, 2012 ve 2013 yıllarındaki ücretinin Ortak Avukat Ücret Belirleme Yönergesi hükümlerine göre değişken olarak hesaplanıp tahakkuk ettirileceğini, davalının 26.09.2013 tarihinde bir ihbar üzerine yaptığı bir inceleme sonucunda davacının büronun ve büronun bazı müşterilerinin işleri ile ilgili olarak bir kısım masraf kayıtlarının gerçeğe aykırı ve hayali olduğunun tespit edildiğini, Üsküdar 17. Noterliğinin 30.09.2013 tarihli ve 27713 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (11) numaralı bendi uyarınca 30.09.2013 tarihi itibarıyla haklı nedenle feshedildiğini, 2012-2013 yılı kâr paylarının hesaplanabilmesi için ilgili gelirlerin tahsil edilmiş olmasının şart olduğunu ve bunun henüz gerçekleşmediğini, şart gerçekleştiğinde yapılacak hesaplama gereğince alacaklı çıkması hâlinde bu miktarın davalıya olan borçlarına takas ve mahsup edileceğini, davacının söz konusu miktarları prim olarak talep edebilmesi şatları oluşmadığından prim almaya hak kazanamadığını, 2013 yılında 10.000,00 Euro garanti ücret aldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kıdemli avukat ve ortak sıfatıyla bizzat kendisi belirleyerek tam olarak yıllık ücretli izinlerini kullandığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, büroda kıdemli avukat pozisyonunun garanti maaş*tprim ödemesi üzerine kurulu olduğunu, kararlaştırılan ödemelerin fazla çalışmayı da kapsadığını, pozisyonu gereği çalışma saatlerini kendisinin ayarladığını, verilen prim ve sair ilave gelirlerin fazla çalışma ve sair ücretlerin karşılığını teşkil ettiğini, avukatın görevi nedeniyle yapacağı çalışma sürelerinin tespitinde; büronun kullandığı Günce programına avukatın kendisi tarafından girilen üstleri veya sorumlu olduğu ortak avukat tarafından onaylanan zaman kayıtlarının dikkate alındığının bhaliriildiZi ii mielammnamsla İymapmayplaminılam mem m melimalm mapılyadım aalımmanmna mamilimasi dımımaa bhaymamıyamağlı amal, ULU, SUZLILŞINILUN. RGLGIİUğiNGli GULE VE. ÇİN GVURNULI! Yali ld SUGU li Giy iJU HUİ VU y GLUYyi LIVILN ve çalışmasının tamamının karşılığı olacağının kararlaştırıldığını, Günce programına girilen zaman kayıtlan itibarıyla davacının fazla çalışma yapmadığı gibi tam tersine olması gerekenden daha az mesai yaptığının görüldüğünü, davacının gerçeğe aykırı masraf ve zaman kayıtları oluşturmak suretiyle davalıya verdiği zararın tespit ve tahsili için İstanbul 12. İş Mahkemesinde 2013/597 Esas sayılı alacak davası bulunduğunu, bu dava yönünden lehlerine belirlenecek alacak yönünden takas itirazlarının dikkate alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. 2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyasının davalısı ... vekili cevap dilekçesinde; 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin şartlarını taşımayan belirsiz alacak davasının reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği zararın müşterilere ait olduğunu ve dava tarihi itibarıyla bu zararın müşterilere tazmin edilmiş de olmadığını, buna göre dava tarihi itibarıyla davacının uğramış olduğu bir zararın söz konusu olmadığını, böyle bir zarar mevcut ise bunu davalıdan talep etme hakkının sadece davacının müşterilerine ait olduğunu, açıklanan sebeple davanın öncelikle husumet ve hukuki menfaat yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce gerçekleşen fiiller için zamanaşımının mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60 ncı maddesine göre 1 yıl olduğunu, 30.06.2012 gününe kadar doğmuş alacakların en geç 30.06.2013 tarihine kadar talep edilmiş olması gerektiğini, bu nedenle 01.07.2012 tarihinden önceki alacakların zamanaşımına uğradığını, davalının hukuka aykırı hiçbir fiil veya davranışı olmadığını, büronun mali konularının, kasasının, banka hesaplarının tek sorumlusu ve sahibinin bizzat davacı olduğunu, muhasebe ve finans departmanının tüm işlerinin ortak avukatlardan R.G. tarafından denetlendiğini, rapor verilen tek kişinin davacı olduğunu, davalının davacının yanında çalıştığı 10 yıl boyunca ne davacıdan ne de muhasebe finans ve finans departmanından ne de büro müşterilerinden bir kez bile yaptığı masraflarla ilgili bir uyarı, eleştiri veya itiraz gelmediğini, davacının iddia ettiği gibi davalının dilediği kadar avans çekme yetkisine sahip olmadığını, büro müşterilerine gönderilen tüm ücret ve masrafların davacının kontrolünde olduğunu, dosyaya sunulan iş sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olmadığını, davalıya ait olduğu iddia edilen masraf kayıtlarının bilgisayar çıktısı olup hiçbirisinde davalının imzası olmadığını, denetim raporunu kabul etmediklerini ve gerçeği yansıtmadığını, raporun üçüncü şahıslar tarafından kullanılmasının uygun olmadığının denetim raporunda da belirtildiğini, denetim Şirketine gönderilen Beyoğlu 35. Noterliğinin 24.12.2013 tarihli ve 53623 yevmiye numaralı ihtarnamede raporun hukuki mahiyeti ve dayanağına ilişkin sorulan sorulara cevap alınamadığını savunarak davanın reddini istemiştir. 3. Birleşen İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2014/127 Esas sayılı dosyasının davalısı ... tarafından verilen cevap dilekçesinde; davacının davalıya muacceliyet ihbarında 30.11.2013 tarihine kadar süre tanıdığı hâlde, bu sürenin dolmasını beklemeden 12.11.2013 tarihinde söz konusu borç için icra takibi başlattığını, davacının alacağına dayanak olarak gösterdiği havale dekontlarının davalıya yapılan kâr payı ödemelerine ilişkin olduğunu, davacının havale dekontlarından yola çıkarak bulunduğu karz akdi iddiasının senetle ispat edilmesi gerektiğini, karz akdi iddiasını ispatlayacak herhangi bir senet sunulmadığını, davalının 2012-2013 yılına ilişkin kâr paylarının hâlen ödenmediğini, 2013 yılı bakiye kâr payının ödenmediğini savunarak kötüniyetli takip başlatan davacının 9020'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminat ödemesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. 11. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI 1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava hakkında; taraflar arasındaki iş ilişkisinin taleple bağlı kalınarak 03.09.2003-26.09.2013 tarihleri arasında 10 yıl 24 gün olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının davalı nezdinde sabit ücret * kâr payı şeklinde çalıştığı ve bu hususta bir ihtilaf bulunmadığı, ancak kâr payı ödemelerinin performansa dayalı olduğu, dava dosyasında son bir yıl için performans ve dolayısıyla kâr payı hesabı yapılabilmesi için uygun veri bulunmadığı, davacının ücretinin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) kurlarıyla uyumlu olduğu görülen son ücret bordrosundaki tutar olan net 27.410,60 TL (10.000,00 Euro) brüt 43,676,14 TL olduğu, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılamayacak şekilde sona erdiğinin ispat külfeti davalı işverene ait olup iddia ve savunma, iç denetim raporu, iç denetim raporu hakkında inceleme yapılmak üzere alınan heyet raporu, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu kararı, ceza yargılaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının alınan paraları amacına uygun harcamadığı, gerçeğe aykırı masraf kayıtları yapıldığı, gerçekte harcama yapılmamış olduğu hâlde büro ve davalının müvekkilleri adına harcamalar aymmılımmaım miki mmm in mail im —mılmıa mmm memi İymarlmailmmaml; miimmi'lilma halımı mamıamnlamiı bmammlim mii iii mımım yapı, Yivi YU YUUN. GŞYANİ VE doöliçik Hldoldi KGyYULUIN.NK Sul LLİYIN İGRKŞİZ İLİN GGL LLİİMii LUNUIYi Muladoiiii ispat edilemediği, davalı tarafından alınan iç denetim raporunun doğru ve gerçek olduğu denetiminin yapılamadığı, belgelerde davacının ıslak imzası olmadığı ve davalı tarafından sunulan üçüncü bir bağımsız kişi tarafından teyit edilmeyen bilgi ve belgelerle hazırlandığı, haklı nedenle fesih iddiasının ispat edilemediği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, kâr payı ödemelerinin performansa dayalı olduğu, 2013 yılında ödenen kâr payının (prim) süreklilik arzetmediği anlaşılmakla giydirilmiş brüt ücrete eklenmeden ihbar tazminatı hesaplandığı, kâr payı alacağı yönünden davacının 2011 yılında kâra ortak avukat olarak çalıştığı, 2012 ve 2013 kâr payı alacağının ödenmediği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalı büroda kâr payı ödemelerinin performansa dayalı olduğu, dosya kapsamında davacının 2012 ve 2013 yıllarında performansının düşük olduğuna ilişkin somut bir bilgi veya belgeye rastlanılmadığı, davacının kâr payı alacağına hak kazandığı, davacının Eylül 2013 dönemine ilişkin 26 günlük temel ücretinin ödendiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı böylece davacının kâr payı ve 26 günlük ücret alacağına hak kazandığı, davacı işçinin 10 yılı aşan çalışma süresi nedeniyle 170 gün yıllık ücretli izne hak kazandığı, 41 gün izin kullandığı, 129 günlük izin alacağı olduğu, davacı fazla çalışma yaptığını iddia ederek talepte bulunmuşsa da davacının fazla çalışma yaptığını destekler mahiyette hesaplamaya yarar somut bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 2. Birleşen İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2013/597 Esas sayılı dosyası yönünden; davacı tarafından davalının gerçeğe aykırı masraf kayıtları oluşturarak iş avanslarını uhdesine geçirdiği, gerçeğe aykırı zaman kayıtları oluşturarak değişken ücretini gerçekten yüksek gösterip haksız ücret almak ve sair şekillerde gerçekleştirdiği usulsüzlükler sebebiyle verdiği maddi ve manevi zararların tazmini talep edilmişse de Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada iç denetim raporunun incelenmesi için heyet bilirkişi raporu alınmış olup heyet bilirkişi tarafından iç denetim raporunun dayanağı belgelerin her türlü şüpheden uzak olarak doğru ve gerçek olduğu değerlendirmesinin yapılamayacağının tespit edildiği, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu Başkanlığının 17.04.2018 tarihli kararı ile davacı hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verildiği, işçinin davacı işverenin Günce adı verilen programına son girdiği 23.09.2013 tarihindeki kayıtlarına göre davalı işçinin son iş avansı bakiyesinin davacıya iadesi gerektiği buna göre davacının maddi zararının 13.787,65 TL olduğu, manevi tazminat yönünden ise davacının manevi yönden yıpratıldığına dair soyut iddia dışında somut bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 3. Birleşen İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2014/127 Esas sayılı dosyası hakkında ise; dosya kapsamında yapılan incelemede 03.12.2012 tarihinde yapılan ödemenin prim ödemesi açıklamasıyla gönderildiği. Aralık 2012 bordrosunda prim olarak tahakkuk ettirildiği, 31.01.2013 tarihinde yapılan 50.000,00 Euro ödemenin para transferi açıklamasıyla gönderildiği ve kâr payı (prim) avans olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla ve asıl davada davacının kâr payı alacağından mahsubu yapılmakla davacının icra takibinin haksız olduğu, davalı taraf kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuşsa da 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca itirazın iptali davasının reddi hâlinde davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacının haksız olmasının yanı sıra kötüniyetli olduğunun da ispatlanması gerektiği, dosya içerisindeki delillerden davacının kötüniyetli olduğunu ispatlar şekilde herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri 1. Davacı-birleşen dosya davalı vekili; ihbar tazminatı hesabında prim kazançlarının sabit ücrete eklenilmesi gerektiğini, davacının fazla çalışma alacağının hesaplanmasına ilişkin 600 adet e-posta dökümü sunulduğu hâlde incelenmeksizin reddinin isabetsiz olduğunu, müvekkilinin hukuka, kanuna ve avukatlık mesleğine aykırı hiçbir fiil ve işleminin bulunmadığının sabit olduğunu, beraat ettiğini, işverence prim alacakları olduğu bilinmesine rağmen verilen paranın borç olduğu iddia edilerek icra takibine itiraz edilmesinin kötüniyet tazminatının kabulünü gerektirdiğini, bu nedenle asıl davanın kabulü ve birleşen davalarda sadece kötüniyet tazminatının kabulü gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi Kararının bozulması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur. 2. Davalı- birleşen dosya davacı vekili; davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, yıllık ücretli izin alacağının fazla hesaplandığını, davalı tanığı tarafından tüm yıllık ücretli izinlerinin kullanıldığının ifade edildiğini, Bağımsız Denetim firması tarafından düzenlenen raporun doğru olduğunu, Günce sistemi üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen teknik raporda verilere müdahale edilmediğinin ve kaydın yapıldığı anda oluşturulduğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, davacının işyerine verdiği zararın bilirkişinin terditli olarak yaptığı hesaplamada olduğu gibi 1.000.000,00 TL'yi bulduğunu, davacının kâr payı alacağına hak kazanamayacağını, yıllık ücretli izin alacağının verilen zarar nedeniyle takas mahsup defi nedeniyle mahsubu gerektiğini, asıl davanın reddi ve birleşen davaların kabul edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia ettiği, davalı işverenin ise iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini savunduğu, dosya kapsamı ile ceza dosyası kapsamı değerlendirildiğinde yapılan feshin haklı bir fesih olduğunun ispatlanamadığı, buna göre İlk Derece Mahkemesince kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının bakiye 129 gün yıllık ücretli izin alacağı bulunduğu, dosya kapsamına göre davacının ücret ve kâr payı alacaklarına hak kazandığı, ödendiğinin ise ispatlanamadığı, tek taraflı olarak alınan iç denetim raporuna itibar edilmesinin mümkün olmadığı, ceza dosyası da dikkate alındığında işverenin zarar iddiasını yöntemince ispatlayamadığı, ancak iş sözleşmesinin feshedildiği tarih itibarıyla 3.787,65 TL iş avansı bakiyesinin işçi uhdesinde kaldığı ve işverene iadesinin gerektiği anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi kararında hata bulunmadığı, manevi tazminat koşullarının bulunmadığı işçiye 100.000,00 Euro borç verildiği iddiasının yöntemince ispat edilemediği, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu da dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince bu husustaki itirazın iptali davasının reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, kötüniyet tazminatı talebi koşullarının da bulunmadığı, sonuç olarak istinaf yolu ile incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerince istinaf dilekçelerinde ileri sürülen nedenlerin kararın ortadan kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen dosya davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı-birleşen dosya davacı vekili; davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, ceza hâkiminin delil yetersizliği nedeniyle verdiği beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağını, yıllık ücretli izin alacağının bakiye 124 gün olarak hesaplanması gerektiğini, kâr payı alacağında hesaplamanın mükerrer yapıldığını, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilemediğini, asıl davanın reddi ve birleşen davaların kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin işverence haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, davacının masraf avansını usulsüz işlemlerle zimmetine geçirip davalıya ve müşterilere zarar verip vermediği, manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, yıllık izin ve kâr payı alacağının bulunup bulunmadığı ve hesabına ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, na. AAP A 0 isı Nk 494 0 -.re m Dm ma al adadım A ll AM 4naea ee adam e. A Z. “T0)/ sayili Kdalluiluii 1/, 20, S2, JS VE 93 UNLU İliduucicil He ayili Adiluiluii L4U TİLİ İilduucoi duiyld mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi. 3. 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 24 üncü maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 49 ve 58 inci maddeleri ile 2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi. 3. Değerlendirme 1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-birleşen dosya davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeple; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6054.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6054E. , 2024/7903K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/2615 E., 2023/3196 K. KARAR : Esastan ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Çumra Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2022/53 E., 2023/286 K. Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacılar ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılar vekilleri tarafından temyiz edildiği; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacılar vekili dava ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacıların murisleri olan ...'ün 09.09.2015 tarihinde meydana gelen olay sonucu vefat ettiğini beyan ederek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalının kusur oranında olmak üzere poliçe limiti kadar sorumlu olduklarını, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğu, davacıların olay tarihinden itibaren faiz istemelerinin yasaya aykırı olduğu, taleple ilgili daha önce sigorta şirketine müracaat edilmediği, sorumluluğun oluşmamasından dolayı temerrütten de bahsedilemeyeceği, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı ... Telekom vekili cevap dilekçesinde özetle; görev yönünden davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, 2918 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi gereğince davanın sigorta şirketinin merkezi İstanbul, sözleşmenin yapıldığı Gaziantep ya da kazanın meydana geldiği Çumra ilçesinde açılması gerekirken Konya Mahkemesinde açılmasının uygun olmadığı, bu yönüyle de itiraz ettikleri, müvekkili şirketin dikkat ve özen kurallarını yerine getirdiği, kazanın dava dışı ...'ın kusuru nedeniyle meydana geldiği, husumet yönünden davanın reddinin gerektiği, maddi-manevi tazminat taleplerinin çok fahiş olduğu, kişinin zenginleşmesine sebep olan tazminat miktarının fahiş olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2022/53 Esas sayılı asıl davasının kısmen kabulü ile davacı eş ... için 584.797,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan 09.09.2015 tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren taleple bağlılık ilkesi gereğince 111.807,00TL tutarında poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilde tekerrür oluşturmamak şartıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, 80.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı oğul ... için 292.398,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan 09.09.2015 tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren taleple LYON ee We AB AAA AM 0 AL Am gs ge eye AL şa pi 0 ese |. reddine, davacı oğul ... için 292.398,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan 09.09.2015 tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren taleple bağlılık ilkesi gereğince 25.903,00TL tutarında poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilde tekerrür oluşturmamak şartıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 60.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı oğul . için 100.081,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan 09.09.2015 tarihinden (sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren 10.722,82TL tutarında poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilde tekerrür oluşturmamak şartıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, 50.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen 2022/418 Esas sayılı davasının kabulü ile; davacı ... için 813.528,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı verilmesine, davacı oğul ... için 456.990,00TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının iş kazası tarihi olan 09.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsili ile davacı ... verilmesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri 1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin davacılar için takdir ettiği manevi tazminat miktarının oldukça düşük kaldığını, babasını kaybettiğinde 15 yaşında olan bir erkek çocuğunun teselli bedelinin 50.000 TL olamayacağını, tüm davacılar için takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, Mahkeme gerekçeli kararında, hem asıl davanın hem de birleşen dosyada lehlerine hükmettiği maddi tazminatlara ilişkin vekalet ücreti yönünden hatalı hüküm tesis edildiğini ileri sürmüştür. 2.Davalı ...Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; teminat limitine göre sorumlulukları gözetilmeden hatalı hüküm tahsis edildiğini, davaya konu uyuşmazlıkta şirketin sorumluluğu kaza tarihi olan 2015 senesi itibari ile 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, maddi tazminat nedeni ile hükmedilen karşı vekalet ücreti, yargılama gideri, bakiye karar harcında şirketin teminat limiti gözetilmediğini, mahkeme kararının ferilerinde de şirketin teminat limiti kadar sorumluluğu olacağını, hükmün infazının tereddüt yaratacağını ileri sürmüştür. 3.Davalı ...Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu olayın ...'n sevk ve idaresinde olan aracın kaza yapması sonucu oluştuğunu, şirketin dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davaya esas teşkil eden iş kazasında dava dışı şoförün ağır kusur durumunun dikkate alınmadığını, meydana gelen kaza dava dışı 3. kişinin kusuruyla meydana geldiğinden kazada illiyet bağının kesildiğini, şirketin meydana gelen kazada sorumluluğu bulunmadığını, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının yeterince değerlendirilmediğini, tazminat miktarının fahiş olduğunu, Mahkemece hükme bağlanan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinafa konu uyuşmazlığın kusur tespitinin hatalı olup olmadığı, maddi ve manevi tazminat miktarları, takdir edilen vekalet ücreti hususlarına ilişkin olduğu, davaya konu kazanın, ... Telekomünikasyon A.Ş. çalışanı dava dışı ...'ın kaza tarihinde kullandığı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu karşı şeritten gelen araca çarpması şeklinde trafik iş kazası olarak meydana geldiği, araçta bulunan davacıların mirasçısı ...'ün yaşamını yitirdiği, ...'ın davalı ...Ş. çalışanı olup 3 üncü kişi konumunda bulunmaması nedeniyle illiyet bağını kesen bir durumun söz konusu olmadığı, buna göre davalı ...Ş. nin sorumluluğu bakımından tespit edilen kusur durumunun dosya kapsamı ile uyumlu olduğunun değerlendirildiği, Mahkemece davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının kaza tarihi, tazminat ilkeleri birlikte değerlendirildiğinde, hükmolunan miktarın dosya kapsamı ile uyumlu ve hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varıldığı, davacıların vekalet ücretinin her bir davacı yönünden ayrı ayrı belirlenmesi yönündeki taleplerinin yerleşik uygulama gereği yerinde olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davalı ...Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir. 2.Davalı ...Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, iş kazasında vefat eden sigortalının yakınlarının tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun'nun 13 ncü maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci ve 77 nci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4 ncü maddeleridir. 3. Değerlendirme 1. Davalı ...Ş. vekilinin hükmedilen manevi tazminatlara ve davalılar vekillerinin davacı çocuk Fatih Mehmet için için hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanunun 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir. 2.6100 sayılı HMK nın 110 ncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır. 3.Dosya içeriğine göre, temyize konu edilen miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.735,737 TL'nin altında bulunduğu anlaşılmakla bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir. 2. Davalılar vekillerinin davacı eş Hatice ve davacı çocuk Abdullah için hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı ...Ş. vekilinin tüm, davalı ...Ş. vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 3.Uyuşmazlığın Axa Sigorta şirketinin yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden ne şekilde sorumlu olacağı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere sigorta şirketlerin sorumluluğu sigorta poliçesi ve sigortanın tabi olduğu genel şartlara göre belirlenir. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel şartlarının 2/4 üncü maddesinde, sigortacının karşı taraf lehine hükmedilen dava masrafları ile mahkemece hükmedilen karcı taraf avııkatlık irretlerini ödemekle vilkiimlii aldığı cu kadar ki hiüilkmealıımnan tazminatın ciadorta e ge e Mm a OL am ala Şa şa bedelini geçmesi halinde, sigortacının bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde ödeyeceği düzenlenmiştir. 4.Bu açıklamalar doğrultusunda, Mahkemece davalı ... Şirketinin teminat altına aldığı miktarın hükmedilen tazminata oranı dahilinde yargılama gideri ve vekalet ücretlerinden sorumlu tutulması gerekirken diğer davalı ile birlikte bu miktarlardan müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi hatalı olmuştur. 5.Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1.Davalı ...Ş. vekilinin hükmedilen manevi tazminatlara ve davalılar vekillerinin davacı çocuk Fatih Mehmet için hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE, 2.Davalı ...Ş. vekilinin davacı eş Hatice ve davacı çocuk Abdullah için hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddine, 3.Davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 4. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 11 inci paragrafının 1, 2, 3 ve 6 ncı bendinde yer alan; "Mahkememizin 2022/53 Esas sayılı asıl dosyası maddi tazminat davası yönü ile harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti; 1-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 66.757,72 TL. olduğundan, peşin alınan 12.062,72 TL'nin mahsubu ile bakiye 54.695,00 TL. nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-Davacı tarafından dava açılırken ve ıslah suretiyle ödenen toplam 13.048,26 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, 3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan davetiye, tebligat, müzekkere gideri, tanık ücreti, bilirkişi ücreti giderleri 3.293,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre (092,84) hesaplanan takdiren 3.057,22 TL.'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı, dava ve duruşmada kendini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT.'nin 13/1 inci maddesi dikkate alınarak hesaplanan 125.500,36 TL. nispi vekalet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine, " ibarelerinin hükümden çıkarılmasına, yerine, ""Mahkememizin 2022/53 Esas sayılı asıl dosyası maddi tazminat davası yönü ile harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti; 1-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 66.757,72 TL. olduğundan, peşin alınan 12.062,72 TL'nin mahsubu ile bakiye 54.695,00 TL. nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına (davalı ... şirketinin harçtan poliçedeki limitiyle sınırlı tutulmasına ), 2-Davacı tarafından dava açılırken ve ıslah suretiyle ödenen toplam 13.048,26 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine (davalı ... şirketinin harçtan poliçedeki imityle Sinimi LULuimasına ), 3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan davetiye, tebligat, müzekkere gideri, tanık ücreti, bilirkişi ücreti giderleri 3.293,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre (092,84) hesaplanan takdiren 3.057,22 TL.'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine (davalı ... şirketinin yargılama giderinden poliçedeki limitiyle sınırlı tutulmasına), kalanının davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı, dava ve duruşmada kendini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT.'nin 13/1 maddesi dikkate alınarak hesaplanan 125.500,36 TL. nispi vekalet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ve davacıya verilmesine (davalı ... şirketinin vekalet ücretinden poliçedeki limitiyle sınırlı tutulmasına )..." rakam ve sözcüklerinin eklenmesi suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliye yükletilmesine, Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6071.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6071€E. , 2024/7962K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara 3. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/16 E., 2024/116K. KARAR : Kabul Taraflar arasında Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.10.2000 ile 18.06.2002 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı işveren vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesinin 09.05.2017 tarihli, 2013/24 E., 2017/258 K,, sayılı kararıyla; davanın kabulü ile, davacının 01.10.2000-18.06.2002 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığının tespitine karar vermiştir. IV. İSTİNAF Davalılar vekilleri istinaf dilekçesinde, kararın bozulmasını talep etmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin: 24.01.2018 tarihli, 2017/2148 E., 2018/99 K. sayılı kararı ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.11.2019 tarihli ve 2018/2070 Esas, 2019/8866 Karar sayılı bozma kararında; Mahkemece, kabule konu dönemle sınırlı şekilde, komşu işyeri çalışanları veya bu işyerlerinden bordroya geçmiş çalışanlar re'sen tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yapılacak araştırma sonucunda elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ...'ın 01.10.2000 tarihinde davalı ... Makine Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti.'ye ait iş makinesi tamiri yapan iş yerinde çalışmaya başladığı, tamirci olarak çalıştığı ancak işveren tarafından işe girişinin davalı Kuruma 18.06.2002 tarihinde bildirildiği, davacının bu tarihler arasında davalı iş yerinde sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığı, 05.07.2012 tarihine kadar bu iş çalıştığı ancak işveren tarafından işe girişinin davalı Kuruma 18.06.2002 tarihinde bildirildiği, davacının bu tarihler arasında davalı iş yerinde sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığı, 05.07.2012 tarihine kadar bu iş yerinde sürekli ve kesintisiz bir şekilde çalıştığı, dinlenen komşu iş yeri tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; davacının davasının kabulü ile davacının 01.10.2000-18.06.2002 tarihleri arasında davalı ... Makina Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti.'ne ait iş yerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili: davanın reddinin gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının 01.10.2000 ile 18.06.2002 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz olarak davalıya ait işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 200 ve 202 inci maddeleri, 2-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 72 nci maddesi uyarınca, 01.10.2008 tarihi öncesi isteme ilişkin davanın yasal dayanağı mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; kararın bozulmasını gerektirecek bir husus görülmemiştir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle davalı Kurum vekillinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5778.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5778E. , 2024/7967K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2779 E., 2023/3224 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 45. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/219 E., 2022/98 K. Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı dava dilekçesinde özetle 5434 sayılı Kanun'un 4/1-c kapsamında hekim olarak 15.11.1990 tarihinde göreve başladığını, kesintisiz olarak 09/2008 tarihine kadar bu statüde çalıştığını 23.09.2008 tarihi itibariyle 506 sayılı Kanun'un 4/1-a kapsamında çalışmaya devam ettiğini, 28.04.2020 tarihinde emekliliğe ayrılma ve yaşlılık aylığı bağlanması talebini içeren dilekçesini Kuruma verdiğini, işbu talebinin akıbetini sorgulamak ve gereğinin yapılması talebi ile Kuruma yaptığı 29.07.2021 ve 19.08.2021 tarihli başvurularının cevapsız kaldığını, Kurumun 22.06.2021 tarihli yazısı ile 28.04.2020 tarihli talebinin işten ayrılış bildirgesi olmadığından 23.07.2020 tarihinde işlemden kaldırıldığının bildirildiğini, ancak yazının tarafına tebliğ edilmediğini belirterek, Anayasa Mahkemesi tarafından 2019/104 Esas 2021/13 Karar sayılı ve 14.01.2021 tarihli ilam ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun mülga 62 nci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan X“...çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiğini, bu düzenleme doğrultusunda sonrasında verilen Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.06.2021 tarihli 2020/5130 E. 2021/8064 K. sayılı kararının da emsal nitelikte olduğunu ifade ederek 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesindeki üç aylık süre gözetilmek suretiyle 28.04.2020 tarihi izleyen aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini, birikmiş aylıklarının ve her bir aylığın hak ediliş tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir. " II.CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesine özetle davacının bu yönde Kuruma başvurusunun olup olmadığının araştırılarak bu yönde başvurusunun olmaması halinde davanın usulden reddinin gerektiğini, emeklilik şartları ile yaşlılık aylığı bağlanması şartlarının 5510 sayılı Kanun'da açıkça düzenlendiğini, müracaat için gerekli belgeler arasında işten ayrılış bildirgesinin mutlaka bulunması gerektiğini, davacının faiz talebinin de yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. HI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının 28.04.2020 tarihli tahsis talebinin geçerli olduğunun tespiti ile bu tarihi takip eden aybaşı olan 01.05.2020 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının ve 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesi gereğince yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık yasal sürenin sonundan itibaren yaşlılık aylıklarının yasal faizleriyle davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar e e NY a YY a a a YY m a a YY a a a IV.ISTINAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davalı Kurum vekili istinafında özetle Kurum işlemlerinin usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 22.04.1968 doğumlu olan davacının, 15.11.1990 yılından itibaren sigorta kaydının başladığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da yer aldığı üzere davacının 506 sayılı Kanun Geçici 81 inci madde B-I bendi gereği aranan 25 yıl 52 yaş ve 5525 gün sayısını talep tarihi olan 28.04.2020 tarihi itibariyle sağladığı, Kurum tarafından davacıya hitaben verilen 23.07.2020 ve 22.06.2021 tarihli cevabi yazılarda davacının talebinin işten ayrılış bildirgesi olmadığından işlemden kaldırıldığının bildirildiği, ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 27.10.2021 tarih, 2021/1953 Esas ve 2021/12982 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, 506 sayılı Kanun'un mülga 62 nci maddesindeki “çalıştığı işten ayrıldıktan sonra” ibaresinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği hususu dikkate alınarak davacıdan artık bu şartın sağlanması istenemeyeceği, 15.11.1990 yılında işe başlayan 22.04.1968 doğumlu davacının 52 yaşını 22.04.2020 itibariyle tamamladığı ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da yer aldığı üzere aranan prim ve hizmet yılını sağladığı bu hususların Kurumun cevabi yazılarında da yer aldığı anlaşılmakla, iş bu davanın kabulü ile davacının 28.04.2020 tarihli tahsis talebinin geçerli olduğunun tespiti ile bu tarihi takip eden ayın başı olan 01.05.2020 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının ve 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesi gereğince yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık yasal sürenin sonundan itibaren yaşlılık aylıklarının yasal faizleriyle davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından yeterli inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğu ve kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla; davalı Kurum vekili istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile birikmiş aylıklarının faiziyle tarafına iadesi istemine ilişkindir. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, Mülga 506 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin 1 inci fıkrası, Geçici 81 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun'un 28 inci maddesi ve 42 nci maddesi hükümleri 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle, Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6226.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6226E. , 2024/7998K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1710 E., 2024/101 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 50. İş Mahkemesi SAYISI : 2021/420 E., 2022/2K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının davalı Kurum vekilince istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davalı Kurum vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26.02.2021 tarihli Keytruda 100 mg isimli kanser ilacın ödenmemesi yönünde verilen ret işleminin iptali ve müvekkil yönünden hayati risk taşıdığından, Keytruda 100 mg isimli kanser ilacına ilişkin davalı Kurum tarafından verilen 26.02.2021 tarihli ret işleminin ihtiyati tedbiren durdurulmasını ve dava boyunca SGK tarafından ücretsiz karşılanmasını talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir. 111. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının HMK'nın 150/5 inci maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin yarı vekalet ücretine hükmettiğini, oysa davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, AÜÜT'nin 6/1 inci maddesinde açılmamış sayılmasına dair bir ibare bulunmadığını ileri sürmüş ve tam vekalet ücreti verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri m0 işlese ML. e. ee a. e. aa... ene. e gele e MAM m A BAM ALL A B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde verilen hükmün yerinde olduğu anlaşılmakla davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6130.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6130E. , 2024/7958K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 58. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/660 E., 2024/579 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/241 E., 2022/63K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya 01.02.2003 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığını, 16.04.1998 tarihli 295 TL'lik prim ödemesinin hayali olduğu gerekçesi ile yaşlılık aylığının kesildiğini ve yersiz ödemeden kaynaklı borç tahakkuk edildiğini, 16.04.1998 tarihli 295 TL'lik ödemeye ilişkin davacının elinde alındı kaşeli makbuz bulunduğunu beyan ederek, Kurum işleminin iptalini talep etmiştir. II.CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; 16.04.1998 tarihli 295 TL'lik prim ödemesinin hayali olduğunun tespit edildiğini, aylık bağlanma koşullarını kaybetmiş olması nedeniyle yaşlılık aylığının kesildiğini, komisyon kararı ile oluşan zararın kişiden kaynaklı olduğuna karar verilmiş olması nedeniyle davacıya yersiz ödemeden kaynaklı borç tahakkuku ile faiz tahakkuk edildiğini, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. TI.İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının yaptığı 16.04.1998 tarihli 295 milyon TL tutarındaki prim ödemesinin davalı Kurum kayıtlarına geçtiği, idarenin iddia edilen memur kusur ve sorumluluğununu sigortalıya tahmil etmesinin kamuya ve idari işleme güven ilkesi ile bağdaşmayacağı, kaldı ki adli soruşturma ya da kovuşturma ile de davacının iddia edilen olaya fail ya da şerik sıfatıyla katıldığına dair belirleme yapılmadığı gibi davacı aleyhine hüküm de tesis edilmediği anlaşılmakla; davaya konu Kurum işleminin iptaline, iptal edilen aylığın iptal tarihi itibariyle yeniden bağlanmasına ve ödenen aylıkların iadesi ile davacının prim tahakkukundan davacının sorumlu olmadığı gerekçesiyle; davacının davasının kabulü ile davacı hakkında Maltepe SGM tarafından düzenlenen 14.05.2020 tarih ve 39362712- 205.02.01-E.6052053 sayılı işlemin iptaline, davacının anılan evrakta belirlenen borçtan sorumlu olmadığının tespitine, davacıya iptal tarihi itibariyle tahsis talebine uygun aylık bağlanmasına, aylıkların kesilme tarihiyle yeniden bağlanma tarihi arasında ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. IV.İSTİNAF A.İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf yoluna başvurmuştur. B.İstinaf Sebepleri: Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hatalı karar verildiğini, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun bulunduğunu beyan ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda; 16.04.1998 tarihli 295 milyon TL tutarındaki prim ödemesinin usulüne uygun yapıldığına dair davacı tarafça ödeme makbuzunun dosyaya ibraz edildiği, ödemenin Bağ-Kur çalışanı ... tarafından alınarak davacının hesabına işlendiğinin kayıt altına alındığı, yapılan ödemenin Kurum çalışanı tarafından bir suç unsuru olarak kullanılmasının davacı tarafça yapılan bu ödemenin hayali olduğu sonucunu doğurmayacağı, nitekim davacının bu eyleme iştirak ettiğine dair bir tespitin bulunmadığı, bu doğrultuda dosyaya delil sunulmadığı görülmekle, İlk Derece Mahkemesi'nin davanın kabulüne dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. V.TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 2. 5510 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesi hükümleridir. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5648.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5648E. , 2024/7996K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2023/140 E., 2024/44 K. KARAR : Kabul Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen rücuan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davacı Kurum ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle Kurum sigortalısı ...'nin davalı ... Başkanlığına ait Park ve Bahçeler Daire Başkanlığında çalışırken 15.03.2014 tarihinde geçirdiği iş kazasına bağlı olarak sürekli iş göremezlik durumuna girdiğini beyanla, sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelir, yapılan tedavi masrafı ve ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinden oluşan kurum zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle davaya konu kaza olayının meydana gelmesinde kusurunun olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2017 tarihli ve 2015/252 E. 2017/112 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı Kurum ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 27.03.2018 tarihli ve 2017/1622 E., 2018/470 K. sayılı kararıyla Mahkeme hükmü yerinde görülerek istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Birinci Bozma Kararı 1.Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacı Kurum ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairenin 05.12.2019 tarihli 2018/5341 E., 2019/9541 K. sayılı ilamında; dosya kapsamından maddi olayın özelliklerine göre tespit yapılmadığı, kamyonun geriye kaçmasına yol açan durumun aracın teknik arızasından mı, şoförün kullanım hatasından mı kaynaklandığının araştırılmasının gerektiği, araçta teknik bir arızanın bulunup bulunmadığının, aracın fren sisteminin incelenip incelenmediğinin, bu kapsamda başka bir teknik arıza tespiti olup olmadığının araştırılması, akabinde şoförün çalışır vaziyetteki aracını terkederek, dampere çıkması ve düşen malzemeyi kaldırmasının o an için zorunlu olup olmadığı veya şoför açısından a A e a a YY a a a a, 7 m şçşçşçşyş şe wn teknik arıza tespiti olup olmadığının araştırılması, akabinde şoförün çalışır vaziyetteki aracını terkederek, dampere çıkması ve düşen malzemeyi kaldırmasının o an için zorunlu olup olmadığı veya şoför açısından objektif kriterlere göre normal ve öngörülebilir bir davranış olup olmadığı, işçiler açısından normal sınırlar içinde kalmayan ve öngörülemeyen davranışları nedeniyle işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği yönünden ne gibi bir tedbir alması ve eğitim vermesi gerektiğinin irdelenmesi suretiyle uzman bilirkişi heyetinden maddi oluşa uygun olacak şekilde rapor alınması gerektiği hususlarına işaret edilerek karar bozulmuştur. B. İkinci Bozma Kararı İlk Derece Mahkemesince verilen 01.07.2020 tarihli ve 2020/44 E. 2020/117 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dairenin 09.02.2023 tarihli 2023/534 E. 2023/1062 K. sayılı ilamında bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği gerekçesine dayalı olarak karar bozulmuştur. C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı ile belirtilen kararı ile bozma ilamında belirtilen hususların değerlendirilmesi için alınan 20.11.2023 tarihli kusur raporunda, davalı işveren ... Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının olayda 070 oranında, kazalı işçi ...'nin olayda 9530 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, 20.11.2023 tarihli raporun, 13.06.2016 tarihli raporda belirlenen kusur oranlarını doğruladığı gerekçelerine dayalı olarak "davanın kabulü ile 195.034,65 TL'si bağlanan gelir, 6.778,74 TL geçici iş göremezlik ödeneği, 7.570,42 TL'si tedavi gideri olmak üzere toplam 209.384,80 TL nin gelirlerin onay, masraf ve ödemelerin sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davacı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle kusur yönünden yapılan tespitin hatalı olduğu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir. 2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu kaza olayının meydana gelmesinde kusur ve ihmalinin olmadığını, kaza olayının sigortalının kendi hareketi sonucu meydana geldiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, rücuen tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi hükümleridir. 3. Değerlendirme 1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davacı Kurum ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Aşağıda yazılı temyiz giderinin ilgilisinden alınmasına, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6197.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6197E. , 2024/7994K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2022/149 E., 2024/7 K. KARAR : Kısmen Kabul Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti ve prime esas ücretin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait ... plakalı araçta 1997/08 ile 15.12.2012 tarihleri arasında, asgari ücretin 3,02 katı ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 1997 Ağustos ayından 15.12.2012 tarihine kadar çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, zira davacının 1997 yılında 1 yıl 2011-2012 yılları arasında da 6 ay süre ile çalıştığı ve bu sürede sigortasının yaptırıldığı, tespiti istenen sürelerin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2. Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 12.11.2019 tarihli ve 2017/789 E. 2019/781 K. sayılı kararıyla davanın kısmen kabulü ile 21.01.2008 - 05.01.2012 tarihleri arasında davacının 1119258 işyeri sicil numaralı davalı Muktad Aköz işverenliğinde 3 yıl 11 ay 14 gün prime esas asgari kazanç üzerinden çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2021 tarihli ve 2020/142 E., 2021/1101 K. sayılı kararıyla istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Birinci Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairenin 28.02.2022 tarihli 2021/9853 E., 2022/2710 K. sayılı ilamında; eksik inceleme sonucu karar verildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. e e verildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar; Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı ile belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 21.01.2008 - 05.01.2012 tarihleri arasında davacının 1119258 işyeri sicil numaralı davalı Muktad Aköz işverenliğinde 3 yıl 11 ay 14 gün prime esas asgari kazanç üzerinden çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eldeki davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, kısmen kabul kararı verilmesine rağmen taraflarına vekalet ücretine hükmedilmediğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık hizmet tespiti ve prime esas ücretin tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu, 5510 sayılı Kanun'un 80 inci, 86/9 uncu maddesi hükümleridir. 3. Değerlendirme 1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_6201.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/6201€E., 2024/8034K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/606 E., 2024/385 K. İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/10 E., 2022/548 K. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 1. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; 18.12.2020 tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı İş Müfettişlerinden ... ve ... tarafından düzenlenen tutanağa istinaden ... Ostim Hizmet Merkezi tarafından 23.11.2021 tarihli, E-29465617-404-00010138301 sayılı ve "67755416913 Fazla/Yersiz Ödeme/Borçlu No: 2267778" konulu yazı ile 83.428,56 TL Fazla/Yersiz Ödeme ve 9.455,49 yasal faiz olmak üzere toplam 92.884,05 TL ödeme yapılmasının talep edildiğini, talep edilen ödemenin davacı tarafından 07.12.2021 tarihinde ihtirazi kayıtla ödendiğini ve yasal 15 günlük süre içerisinde Kuruma itiraz edildiğini, ancak itirazlarının reddedildiğini ileri sürerek, 83.428,56 TL fazla/yersiz ödeme ve 9.455,49 TL faiz olmak üzere toplam 92.884,05 TL tutarında borçlu olmadığının tespitini ve borcun iptalini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; dava konusu işlemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişi tarafından düzenlenen rapora istinaden tesis edildiğini, davacı işveren hakkında davalı Kuruma “Kısa Çalışma Ödeneğinin usulsüz kullandırıldığı” iddiası ile yapılan şikayetlere istinaden teftiş başlatıldığını, yapılan incelemeler sonucunda kısa çalışma kapsamına alınan 113 işçinin çalıştığının, haftalık çalıştırılmayacak saatlere uygun olarak çalıştırılmadıklarının belirlendiğini, 2020 Nisan-Haziran arasında hiç çalışma olmadığı, haftalık 45 saat kısa çalışma uygulanan işçilerin bazılarının 33 saatlik kısa çalışmaya çekilerek fiili çalışmaya başlatıldığının tespit edildiğini, mevcut veriler ışığında kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılmış personelin haftalık çalıştırılmayacak saatlere aykırı olarak 30 saatlik çalışmalar gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, 4447 sayılı Kanun ve Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükümlerine aykırı kısa çalışma uygulaması yapıldığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının 83.428,56 TL yersiz ödeme ve 9.455,49 TL yasal faiz olmak üzere toplam 92.884,05 TL borcunun olmadığının tespitine, aksi Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Çalışma ve İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğünün Türkiye İş Kurumunun taşra birimi olduğunu, bu nedenle ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığını, Kurumun taraf olduğu dava ve icra takiplerine ilişkin olarak her türlü yargı harcından muafiyeti bulunduğunu, görev itirazında bulunduklarını, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davalı Kurum işlemine dayanak Bakanlık Raporunda elde edilen veriler ışığında kısa çalışma uygulamasının 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanun'un ve Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik'in ilgili hükümlerine aykırı şekilde kullanıldığı kanısına varıldığını, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirket tarafından davalı Kurumca uygulanan idari para cezasının Kurumca tahsil edildiği, dolayısıyla iade ve mahsup işlemi yapılmasının mümkün olmadığı açık olup davanın reddi gerekirken Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile kabulünün hatalı olduğu değerlendirilerek; davalının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/(1) b) 2 nci maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili; hem Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 24.12.2020 tarihli ve 11122-İNC-21 sayılı raporu ekinde ifadelerine başvurulan işçiler hem de Mahkemede re'sen tanık olarak dinlenilen işçilerin beyanları doğrultusunda müvekkili şirketin kısa çalışma uygulamasına aykırılık teşkil edecek çalışma yaptırmadığının açıkça ortaya konulduğunu, her ne kadar davalı taraf, müfettiş raporunun araç takip sistemi gibi teknik verilere dayandığını ileri sürmekteyse de, araç takip sistemi aracın ne süre ile çalıştığını göstermekte olup, bunun içerisinde iş için kullanılan miktarın ayrıştırılmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirketin kısa çalışma uygulamasına aykırılık teşkil edecek davranışlarda bulunmadığını, her ne kadar, istinaf ilamında "Her iki yasa maddesi de dikkate alındığında; davacı şirket tarafından davalı Kurumca uygulanan idari para cezasının Kurumca tahsil edildiği, dolayısıyla iade ve mahsup işlemi yapılmasının mümkün olmadığı" değerlendirilmişse de davalı tarafından talep edilen ödeme müvekkili şirket tarafından 07.12.2021 tarihinde ihtirazi kayıtla ödendiğini, aynı konu hakkında İdare Mahkemesi nezdinde açılan İdari Para Cezasının iptali davasının da müvekkili şirket lehine sonuçlandığını beyanla eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davalı Kurum tarafından gerçekleştirilen denetim sonucu düzenlenen 24.12.2020 tarihli ve 11122-İNC-21 sayılı rapor gereğince davacı şirketin ödemiş olduğu, yersiz kısa çalışma ödemesi iadesi tutarında borçlu olmadığının tespiti ve borcun iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4447 sayılı Kanun'un Geçici 29 uncu maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
2024_5653.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5653E. , 2024/8092K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2021/101 E., 2022/285 K. KARAR : Kısmen kabul Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş ve Mahkemece bozma doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekillerince temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan inceleme sonucunda karar bozulmuştur. Mahkemece bozma doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1988 yılından bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak Diyarbakır Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak çalıştığını, bu süre içerisinde aylık maaş almasına, mevsimlik işçi ve tam gün çalışmasına rağmen part-time çalışmış gibi gösterildiği ve sigorta primlerinin bu nedenle eksik yatırıldığı iddiasıyla, müvekkilinin çalıştığı dönemlerde aylık 30'ar gün çalıştırıldığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... Bakanlık vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının Halk Eğitim merkezinde hizmet akdine göre değil, valilik-kaymakamlık onayına istinaden saat üzerinden ve saat başı kabul edilen ücrete göre çalıştığını, bu nedenle dava ile ilgili görevli Mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, ayrıca davacının çalışma şeklinin part-time olduğunu, davacının hizmetlerinin buna göre bildirildiğini ve yapılan işlemlerde hukuka aykırılık olmadığı iddiasıyla davanın reddini talep etmiştir. 2.Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eylemli olarak çalışıp çalışmadığının araştırılması ve buna göre karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. III. MAHKEME KARARI Mahkemenin 02.09.2010 tarihli ve 2008/58-2010/692 Esas ve Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile davacının davalı Bakanlığa bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde tam gün-tam süreli olarak 09.12.1998- 26.12.2008 tarihleri arasında hizmet akdi ile toplam 3.683 gün çalıştığı, bu hizmetlerinin 2.399 gününün davalı Kuruma bildirildiği, bildirilmeyen 1.284 günlük hizmetin davalı Kuruma bildirilmesi gerektiğinin tespitine,10.09.2009 tarihli bilirkişi raporunun karara ek sayılmasına, karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. İlk Bozma Kararı 1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Yargıtay (kapatılan) 21. Hukuk Dairesince 31.05.2012 tarih ve 2010/12209-2012/9813 Esas ve Karar sayılı ilamı ile "Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalıya ait farklı işyeri sicil numaralı birden fazla Halk Eğitim Merkezinden işe giriş gielegeleinin bir kısmının Kuruma verildiği, hizmet cetveline göre, bunlara a a a AM Ne A. MM İiads ge a ge NAM AM ede şa, a sayılı ilamı ile "Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalıya ait farklı işyeri sicil numaralı birden fazla Halk Eğitim Merkezinden işe giriş bildirgelerinin bir kısmının Kuruma verildiği, hizmet cetveline göre, bunlara dayalı çalışmalarının kısmi olarak bildirildiği, iş yeri dönem bordrolarının Kuruma verildiği, imzalı ücret bordrolarının ve görevlendirme çizelgelerinin bir kısmının getirtildiği, herbir işyeri için dava konusu dönemin tamamına ait devam-devamsızlık çizelgesi, ders programları, puantaj kayıtları ile kursa geliş-ayrılış saatlerini gösterir belgelerin dosyada bulunmadığı, davacının çalıştığı herbir işyeri için davacı ile birlikte aynı işyerinde çalışmış işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordo tanığı ve işveren kuruluşun yetkili şef, amir, müdür gibi yetkili kişileri dinlemeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. İnceleme konusu olayda, davacının davalı işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının kısmi veya tam süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Hal böyle olunca, davacının günlük mesaisinin tamamını bu işe ayırıp ayırmadığının ve aynı işyerinde tam gün süreli çalışan emsal çalışanlarla aynı işi yapıp yapmadığının ya da tam gün süreli çalışan emsal çalışanlara göre önemli ölçüde daha az çalışıp çalışmadığını belirlemek için davacının çalıştığı herbir işyerinden davacı adına düzenlenen ders programları, devam- devamsızlık çizelgesi ve kursa geliş ayrılış saatlerini gösterir belgelerin de getirtilerterek bu tür belgelerde noksanlık varsa, bunun nedenini araştırmak, davacının çalıştığı herbir işyeri için davacı ile birlikte aynı işyerinde çalışmış işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordo tanıklarını ve işveren kuruluşun davacı ile ilgili yetkili şef, amir, müdür gibi yetkili kişilerini dinlemek, dosyada bulunan puantaj kayıtları ve ücret belgeleri ile birlikte değerlendirilmek suretiyle, okula geliş ve ayrılış saatleri de göz önüne alınarak, davacının günlük girilen ders saati itibariyle mesaisini tam gün olarak davalı işveren nezdinde geçirip geçirmediği, diğer bir anlatımla, bir günlük çalışma mesaisinin tümünü davalı işyerine hasredip etmediği saptanarak, daha az saat derse girilen günlerde tam gün mesaisinin davalı işveren nezdinde geçtiği kabul edilemeyeceğine göre, 7,5 saatlik çalışmanın 1 gün kabul edilmek suretiyle hesap yapılması gerekirken, Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur."denilerek kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir. B. İlk Bozma İlamı Sonrası Mahkeme Kararı Mahkemenin 18.07.2018 tarih ve 2017/56 -2018/431 Esas ve Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile davacının davalı bakanlığa bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde tam gün-tam süreli olarak 09.12.1998- 26.12.2008 tarihleri arasında hizmet akdi ile toplam 3.683 gün çalıştığı, bu hizmetlerinin 2.399 gününün davalı Kuruma bildirildiği, bildirilmeyen 1.284 günlük hizmetin davalı Kuruma bildirilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. C. İkinci Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairece 04.03.2021 tarih ve 2020/5341 -2021/2738 Esas ve Karar sayılı ilamı ile "somut olayda, bozma ilamında 7,5 saatlik çalışma süresinin 1 gün kabul edilmek suretiyle eksik gün hizmet sürelerinin hesaplanması ve Mahkemece 29.01.2008 dava tarihine kadar tespit kararı verilmesi gerekirken, dava tarihi aşılmak suretiyle 26.12.2008 tarihine kadar tespit kararı verilmesi ve davalı işyerinde işe giriş tarihi 09.12.1988 olduğu halde kısa ve gerekçeli kararda bu tarihin sehven 09.12.1998 olarak yazılması gerektiği açıkça belirtildiği halde Mahkemece hatalı değerlendirme neticesi yine aynı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Buna göre Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Bu nedenle; davacı temyizi de olmadığı göz önünde bulundurularak dava konusu dönemlere ilişkin ders ve yoklama defterleri, ücret bordroları getirtilmeli, bu tür belgelerde noksanlık varsa bunun nedeni araştırılmalı, hüküm altına alınan süreler yönünden davacının resmi belgelerde belirtilen ders saatlerinden sonra kursta kalmasının haklı bir gerekçesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, resmi kayıtların aksinin tanık delili ile kanıtlanamayacağı göz önünde bulundurulmalı, dosyada yer alan puantaj kayıtları ve ücret belgeleri de dikkate alınarak 7,5 saatlik çalışma 1 gün kabul edilmek suretiyle yeniden bilirkişi tarafından hesaplama yapılarak buna göre davacının Kuruma eksik bildirilen hizmeti olup olmadığı tespit edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmeli ve talep sonu dava tarihi olan 29.01.2008 ile sınırlı tutulmalıdır. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.." denilmek suretiyle Mahkemece verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir. D. Mahkemece Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda dava konusu dönemlere ilişkin ders ve yoklama defterleri, ücret bordroları dosya içerisine alınmış, dosya kapsamında ders saatlerinden sonra davacının kursta kalmasının haklı bir gerekçesinin bulunmadığı tespit edilmiş, resmi kayıtların aksinin tanık delili ile kanıtlanamayacağı göz önüne alınarak davacının çalışmasının kısmi süreli olduğu, bu doğrultuda dosyada yer alan puantaj kayıtları ve ücret belgeleri de dikkate alınarak 7,5 saatlik çalışma 1 gün kabul edilmesi gerektiği, bu açıklamalar doğrultusunda davacının 09.12.1988-16.05.1996 döneminde hizmet cetvelinde yazılı kazançlar üzerinden “11164.21” sicil numaralı “Çüngüş Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü” unvanlı işyerinde çalıştığı, bu devrede eksik hizmet günü bildirimi bulunmadığı, 01.10.1996-29.01.2008 döneminde ise aldırılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının hizmet cetvelinde yazılı kazançlar üzerinden “13516.21” sicil numaralı “Diyarbakır Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu” unvanlı işyerinde kısmi süreli olarak çalıştığı, çalıştığı dönem içerinde;1998/01. dönemde 41 günlük hizmetinin 1 günü, 1998/02. dönemde 51 günlük hizmetinin 2 günü, 1998/03. dönemde 42 günlük hizmetinin 1 günü, 1999/01. dönemde 71 günlük hizmetinin 3 günü, 1999/02. dönemde 66 günlük hizmetinin 3 günü, 2000/01. dönemde 82 günlük hizmetinin 3 günü, 2000/02. dönemde 46 günlük hizmetinin 2 günü, 2000/03. dönemde 56 günlük hizmetinin 3 günü olmak üzere toplam 18 günlük hizmetinin Kuruma bildirilmediği, bildirilmeyen 18 günlük hizmetin Kuruma bildirilmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; bozma gereklerinin yerine getirilmediği, talep edilen dönemler açısından hak düşürücü sürenin geçtiği, davacının talep tarihleri içerisinde dava dışı işyerinden bildirimleri olduğu belirtilerek kararın bozulması istenmiştir. 2.Davalı Kurum vekili temyiz başvuru dilekçesinde; kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığı, Kurumun davalı değil fer'i müdahil olması gerektiği belirtilerek kararın bozulması istenmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439'uncu maddesinin ikinci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 86 ıncı maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümleridir. 3. Değerlendirme 1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân hulummadığı anlacılmakla' davalılar vekillerinin temviz dilekrelerinde ileri cürülan nedenler kararın a m gg nan Şer e — e ağ a eker! RM a m a bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeple; Davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 11.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5523.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5523E. , 2024/8296K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi SAYISI : 2021/2172 E., 2023/1878K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Tarsus 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2020/44 E., 2021/48 K. Taraflar arasındaki Kurum işlemi iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvrunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, 30.08.2019 tarihinde kızı Hatice'den dolayı aldığı maaşının kesildiğini, davacının kızı ...'den aldığı aylığın yeniden tahsisine, gelirin kesildiği tarihten itibaren yasal gecikme faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı hakkında yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar yerilmesini arz ve talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf başvurusunda; kurulan hükmün hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmalarına, dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde isabetsizlik görülmemesine göre HMK'nın 355 inci maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmayan Mahkeme hükmünün yerinde olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; isinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, aylığın iptaline dair Kurum işlemi iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 66 ve 69 uncu maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5597.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5597E. , 2024/8367K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/1019 E., 2024/80 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İş Mahkemesi SAYISI : 2023/137 E., 2023/181kK. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.03.1999-22.12.1999 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep ama! B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5632.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5632E. , 2024/8402K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi SAYISI : 2021/71 E., 2024/84 K. KARAR : Kabul Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA 1.Davacı Kurum vekili dava dilekçesi ile Kurum sigortalısı ... ... 'ın 13.12.2004 tarihinde davalı Tasfiye Halinde ... Tekstil Boya San Tic. Ltd. Şti. ait iş yerinde iplik boyama makinesine kolunu kaptırarak geçirdiği iş kazası neticesinde vefat ettiğini, müteveffanın hak sahibine bağlanan gelirden “o75'ine karşılık gelen tutarın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2. Birleşen davada; davalı işveren ... Tekstil yanında çalışan, işçi sigortalı ... ... 'ın 13.12.2004 tarihinde kolunu makineye kaptırma şeklinde geçirdiği iş kazası neticesi vefat ettiğini, Kurum tarafından sigortalının hak sahiplerine 21.445,19 TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, iş bu ödemelerle oluşan Kurum zararının bir kısmının Bakırköy 16. İş Mahkemesinin 2021/71 E. sayılı dosyasıyla davalılardan rücuen talep edildiğini, öncelikle bağlantılı olmaları nedeniyle, yargılama ekonomisi açısından iş bu dosyanın tensip zaptıyla Bakırköy 16. İş Mahkemesinin 2021/71 Esas sayılı derdest dosyasıyla ivedilikle birleştirilmesini, ekte sunulan kusur raporu uyarınca fazlaya ilişkin talep, dava arttırım hakları saklı kalmak üzere Kurum zararından olan, 1.340,32 TL İPSD'nin 23.01.2012 gelir onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak ayrı ayrı tebliğ edilmiş, taraf teşkili tamamlanmıştır. III. MAHKEME KARARI Mahkemenin 06.10.2015 tarihli ve 2012/422 E. 2015/329 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Birinci Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı davacı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.12.2020 tarihli ve 2020/9451 E., 2020/7802 K. sayılı kararı ile Mahkemece 5510 sayılı Kanun'un 9 ve 10 uncu madde koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesine dayalı olarak karar bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar; Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne, BA pan aa. »”— iy İV Sl ml MSS İL. Am 4 MAN SS .. Sas ML mai mm nal B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar; Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne, 20.675,32 TL Kurum alacağının tahsis onay tarihi olan 23.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Kuruma verilmesine, davalı ... tarafından yapılan ödemelerin infaz aşamasında gözetilmesine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1.Davacı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; işverenin 90100 kusuru üzerinden değerlendirme yapılması gerektiğini, Mahkeme kararının hatalı olduğunu, hükme esas alınan kusur raporunun eksik olduğunu, hüküm kurmaya yeterli olmadığını beyanla kararın bozulmasını istemiştir. 2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleşen dava yönünden derdestlik dava şartı gözetilerek, davanın reddi yerine kabulüne yönelik karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, zaman aşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, Mahkemenin yapılan ödemeler yönünden infaz aşamasına gözetilmesine yönelik karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir. 2. Ilgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin 7, 8, 9 uncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrası, 506 sayılı Kanun'un 9, 10 ve 26 ncı maddeleridir. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davacı Kurum ve davalı ... vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliden alınmasına, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5674.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5674E. , 2024/8368K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/3271 €E., 2024/669 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris İş Mahkemesi SAYISI : 2023/5 E., 2023/115K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.02.1995-30.05.1995 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı, davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep ama! B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5594.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5594E. , 2024/8366K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi SAYISI : 2023/1029 E., 2024/103 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 4. İş Mahkemesi SAYISI : 2022/367 E., 2023/167 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 15 Mart 1993-14 Temmuz 1996 (çıraklık) ve 15 Temmuz 1996-1 Mayıs 2000 (işçi) tarihleri arasında davalıya ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep ama! B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2024_5818.pdf
10. Hukuk Dairesi 2024/5818E. , 2024/8370K. o "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi SAYISI : 2024/473 E., 2024/567 K. KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Ulus Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi SAYISI : 2023/32 E., 2023/167 K. Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 01.02.1999-07.03.2000 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. 2.Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın reddini talep etmiştir. II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili, eksik araştırma yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hak düşürücü süreyi kesen bir durumun mevcut olmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep ama! B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.