siir
stringlengths 171
74.5k
| siir_uzunlugu
int64 31
9.7k
|
---|---|
Hadron
Hadron carpistiricisi gibi ışık hızına ulastirdigim nice sevgilerim vardı .Sensiz yaşayan nice sevgiler .Sensiz olmayacak bir sürü anı .Beni sana anlatacak bir sürü hatıra hepsi kayboldu .Bir denizin kiyaya vurup götürdüğü kumlar gibi sürüklenip gittiler .Gelgitler bitirdi herşeyi .Kumsalda parıldayan kiristaller kadar parlayana dek hoşçakal.
| 46 |
Bayram Kurbanı
Her yıl binlerce can kurban ederler bayrama
bu yıl candan ötesine kıydılar
altı okum vardı
birini kırdılar
kara çarşafların içine gömdüler onu.
Okum okum güzel okum
yattığın karanlıkta iyi uyu
uyu da büyü
oy ol
oy olarak dön geri bari canına kıyanlara.
Bağışla Gazi Ata
sahip çıkamıyor gençlerin emanetine
şimdi korkarım sıra cumhuriyette
zira aş erenler çoğaldı onun etine..
| 61 |
Dost Arıyorum
DOST ARIYORUM
Dost arıyorum
Tüm samimiyetini benliğinde taşıyan
Dost arıyorum
Hiçbir menfaat ilişkisine dayanmayanDost arıyorum
Her an canım sana feda olsun diyebilen
Dosta arıyorum
Darda kaldığımda koşup yanıma gelebilenDost arıyorum
Tüm sırlarımızı koruyabilen
Dost arıyorum
Derdime derman olabilenDost arıyorum
Her daim hal hatır sorabilen
Dost arıyorum
Canını canıma katabilenDost arıyorum
Bayramda seyranda yalnız bırakmayabilen
Dost arıyorum
Her işe geldiğimde günaydını esirgemeyenDost arıyorum
Bir lokma ekmeğini paylaşabilen
Dosta arıyorum
Menfaat için bana yaklaşmayanDost arıyorum
İyi günde kötü günde hakiki dost olabilen
Dost arıyorum
Dostunu ömür boyu unutmayacak olan...
| 89 |
Gidin Başka Yerde Oynayın Zihniyeti
Lanet tavırlarımız yerin dibine insin!
Komşuluklarımıza kalmamış saygın sevgin…Bahçeye top gelmiştir ev sahibi bağırır,
Başka yerde oynayın, diyerek azarlatır…Bahçe, dersen boş toprak ekilemez biçimde,
Top, kaçabiliyor umulmadık şekilde…Çocuk, gelip alamaz alsa azarlanacak,
Top, zamanla birikir kimseler atmayacak…
Öfkeli bir kız sesi “Başka yerde oynayın!”
Başka yerleri yoktur çocuklarımızın…(2011)
| 53 |
Sen Yüzüme Gülünce
Zail olur gamla keder
Sen yüzüme gülünce dost
Gönlüm gözüm bayram eder
Sen yanımda olunca dostZemheri de güller açar
Misk ü amber koku saçar
Sevdiklerin kalmaz naçar
Sen gönlüme girince dostEvim barkım huzur bulur
İki cihan surur bulur
Can matlubu nuzur bulur
Sen tebessüm edince dostArtar gider o hasretin
Yıkar gider o firkatın
Yetti bana bu rikatın
Sen buradan gidince dostSAMİHİ der ah bi vefa
Yeter çektirdiğin cefa
Gel yüzüme gül bir defa
Cana sefa gelince dost
| 80 |
Anne
Nerede gözlerinde parlayan güneş?
Sevgi yağmurların nerede anne?
Kalbimde tutuşan sıcak bir ateş,
Yine beni sana bağlıyor anne!Sıcaklığın yavaş, yavaş sarıyor beni,
Sanki gölgen kucaklıyor birden gölgemi,
Bir rüyada buluyorum kendimi,
Neden uyanıyorum rüyadan anne?Uyumak istiyorum bir ömür boyu,
Eğer olunsaydı bir kulun kulu,
Senin kulun olmak isterdim hidayet yolu,
Senin ayağının dibinde anne?Beni yetiştirdin güzellik için,
Aklımda saklı duracak hep öğütlerin,
Asla dolmayacak gönlümde yerin,
Benim için sen “hayat” sın anne...Aykut Yakup Gültekin
| 75 |
Düşman Ediyor
DÜŞMAN EDİYORHer akşam olunca ayrılmak var ya
Beni akşamlara düşman ediyor
Sen sanıp(sen diye) yastığa sarılmak var ya
Beni uykulara(sabahlara) düşman ediyorAçılmış görünce ben pencereni
çıkarım uzatıp hep merdiveni
Annem babam duyar sözlerin beni
Annene babana düşman ediyorGeceler hep uzun gündüzler kısa
Sensizlik ruhumu boğuyor yasa
Ne zaman buluşsak bu korku tasa
Beni kaderime düşman ediyorFikret YAVUZHAN
| 59 |
Şehvet
Bir çukurdur şehvet, geri dönülmez,
Geri dönülse de nezafeti yok.
İnsan ruhu aslen, üç-beş bölünmez,
Bir bütün misali uçan sazdan ok.Bu sebepten işte neye dönerse,
Ucu, kanatları o yöne gider.
Rüzgar esse onu yoldan çevirse,
Bu sefer hızını bütün kaybeder.Öyleyse şehevi arzusu olan,
Günah yola girme, her şeyin solar.
Şehvetten kurtulan Allah’ı bulan,
Böyle bir sineye ışıklar dolar.Haydi helal yola, adım at, yürü,
Nefsin azgın ise oruçla eğit.
Bedenini ruhun ardınca sürü,
Bu başarı ile sen Allah’a git.
| 79 |
Bizim Bu Dağlar Bu Ova Bizim
Bizim bu dağlar hep bu ova bizim,
Tarlalarla bağlar şu yayla bizim,
Ay yıldızın çevirdiği sınırlar,
Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Adana Ardahan Malatya ve Van,
Doğusundan batısına her bir yan,
Vatan için akıttı şehitler kan,
Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Adıyaman Balıkesir Sakarya,
Çanakkale şehit kanı kokar ya,
Nusret gemi mayınları saçar ya,
Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Sivas Erzurum Erzincan kale,
Maraşı anlatmak zor gelir dile,
Adından fransız korkarmış bile,
Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Antepin Şahini dillere destan,
Edirne giydirmiş düşmana fistan,
Şükrü Paşa yazmış burada destan,
Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Tokada Artvine tabur kuruldu,
Rizede düşmana hesap soruldu,
Zalim düşman tam alnından vuruldu,
Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Ankarada meclis kurdu ATATÜRK,
Samsundan karaya çıktı ATATÜRK,
Akdenize düşmanı yıktı ATATÜRK,
Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Ümüt Güngör
Sivri Kalemler Derneği
| 134 |
İşim artık ÇİŞİMDİ...
işim,
çiçek ekmek
insan sevmek
doğayı seyretmekti...
şimdi,
doğa pislendi
insanlardı pis edeni
çiçek ekmek artık enayilikti...
işim,
şiir yazmak
kitap okumak
doğayı korumaktı...
şimdi,
doğa isyanda
yazarlar nisyanda
okunmayınca şiir yazmak salaklıktı...Fikret Turhan-Yalova,
12.04.2015
| 38 |
ODTÜ Savaşları…
3500 yozlaştırma ile gözü dönmüş, beyinleri yıkanmış, salyaları akan robokopla;
TOMAlarla, parfüm niyetine biber gazı ile, çelik coplarla hücuuum!
Önüne kim gelirse, ne gelirse yak, yık, vur, kır, dök; yatır yere, tekmele, yumrukla, copla, saçını başını yol, yatır yerlerde sürü, sürü, sürü…
Parfüm niyetine biber gazı sık; basınçlı kirli soğuk/sıcak su ile yıka; ayakta kalanlara gaz bombaları ile saldır; sağlam kalmasın gavur dölleri, okuyunca gavur olacaklar nasılsa!
Kendi / yandaş / korkak / dönek TV’ lerinde, radyolarında boy boy göster;
Kendi gazetelerinde, yandaş / korkak / dönek radyolarda hem suçlu, hem güçlü hücuma geç! ..
Saatlerce açık oturumlarla, sayfalarca satılık köşe yazarlarınla eleştir! ..
Bağır, çağır, aşağıla, kötüle, iftira et, suçla, suçla, suçla…
Evlerini arattır, tarattır, darmadağınık et, yarala, kanlar içinde, yara bere ve kırıklar içinde tutuklat…
Karakollarda dayak, işkence, ifadeler; yetmedi adliyelerde sorgu üstüne sorgu…
Fırçala, pısırık, sümsük emir eri rektörlerini ve al arkana, tembihle ne diyeceklerini, sakın falso vermesinler ha! ..
Kandır koyun, olmadı tavuk, pardon balık yada kobayları; aldat cahil cühelayı yalanlarınla, kışkırt üstlerine; hem suçlu, hem güçlü olduğunu kim nereden bilsin? !
Bir savaş nasıl kazanılır? ! .
Aldat, aldat ta; hukuku da kandırdın say ama ya dünyayı, aydınları, bilinçli insanları! ! !
| 199 |
İyi Düşün İyi Tart
Münafık mı mü'min mi,iyi düşün, iyi tart,
Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.
Elde Kur'an dilde yalan,sanma müslüman,
Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.Yetim,öksüz hakından,saraylar yaptıranlar,
Savcıyı ve hakimi,hileye saptıranlar,
Onlar ki ruhlarını,şeytana kaptıranlar,
Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.Bunlar iblis soyundan,bak susamışlar kana,
Bütün Orta doğuyu buladılar,al kana,
Aldanmayın beş vakit,boş yatıp, boş kalkana,
Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.Çalıp çırpıp limana,gemileri dizdiler,
Kafiri sevindirip,müslümanı üzdüler,
O güçlü ordumuzun, derisini yüzdüler,
Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.
| 87 |
Usta
Bak aklıma ne geldi be usta
Ne geldi evlat hayırdır
Ne bileyim takıldı aklıma
Nedir o evlat anlat bakalım İnsan sevdiklerini niye terk eder
Ne bileyim evlat vardır sebebi
Yok be usta iş öyle degil ben buldum
Neyi ne zaman buldun anlat bakalım İnsan sevdiklerini çaresizlikten terk eder
Yani çaresi yok umudu kalmamışsa
Gırtlagına kadar borcuda var ise
Elindeki son parayı şansa demişse Vede son darbeyi ondan yemişse
Onun için tek eder be usta
Ya evlat nereden çıkardın bunu
Bak anlatayım usta başımdan geçeni Komşumuz vardı adı bende saklı
Çok iyi çok akıllı vede çok dürüst
Her gün parayla oynar ama
Kendi parası hiç olmazdı Eşini çocuklarını çok severdi
Bütün mahalle onlara imrenirdi
Takdir eder vede kıskanırdı
Ama işin sonu öyle olmadı Herkese iyiydi kendine degil
Elinde para çok ama cepte yok
Borcu dağları aşmış ama gururlu
Kimseye dert yanmaz vede ağlamazdı Biz onu en kötü halinde bile
Hiç bilemedik veya bildirmedi
Çok iyi çok sevecen bir dost
Sonradan anladık usta gurur ipin ucunda O günden sonra anladım be usta
Paran varsa alemde sen kral da
Yani be usta para denen illet
İnsanı kral da yapar kulda Yani o abi gibi gurur yaparsa
Sevdiklerini geride bırakırsa
Ben o paranında pulunda
Geçmişine söverim usta Sonradan duyduk o sevdigi ailesini
İstemedende olsa bırakıp gitmiş
Çaresizlikten usta intaharı seçmiş
Gurur denen illet ipin ucundaymış Bütün mahalle ağladı vede kızdı
Niye bize demedi diye
Ama ben anladım be usta
Gurur paradan ve dosttan önce gelir
İnsana sevdiklerini bile terk ettirir
| 247 |
Gözlerin yeşil bursa oluyor.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik,iplik.
Bir güzellik doğuyor gönlüme şiirden,
Kuşlar konuyor omuzlarıma
Gözlerin yeşil bursa oluyor birden.Akşamlardan gecelerden senden uzağım,
Şiirlerim rüzgardır dağlardan esen,
Durgun sular gibi azalacağım,
Bir gün birdenbire çıkıp gelmesen.
Yanlız gözlerime bak diyeceksin
Ellerim ellerine usulca değerken,
Sen kaybolup gideceksin.Bir elim seni çizecek sahildeki kumsala,
Bir elim adını silecek yazdığım kumlara.
Kalbim ebem kuşağı gibi binkere
Senin için yeni baştan hasret çekecek.Ne güzel seni bulmak tüm yüzlerde,
Sonra ne acıdır ki seni kaybetmek hemen her yerde.
Ne güzel bineceğim otobüsleri kaçırmak,
Yapayalnız kalmak duraklarda.Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden,
Kuşlar konuyor omuzlarıma
Gözlerin yeşil bursa oluyor birden.
| 111 |
O Bayrak
Millî bayramımda, öküzün biri
Bayraklar geçerken, görmezden gelmiş
Yaptığının adı, nankör kibiri
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Özrü kabahatından, büyük ayının
Senin suçun yok ki, malum dayının
Geçmişine lânet, köpek soyunun
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Dilerim Allah’tan, huzur bulmazsın
Sıcak yatağında, rahat ölmezsin
Genlerin bozuksa, iflah olmazsın
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Nice koç yiğitler, burçlara astı
Ona hiç kimsenin, olamaz kastı
Rengini matbaada, anan mı bastı
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Unutma o bayrak, milletin özü
Milyonlarca Türk’ün, ondadır gözü
Fark etmez hainin, çoğuyla azı
Otursan ne yazar, kalksan ne yazarArif Nihat Asya, kalksa yerinden
Yolardı saçını, kafa derinden
Hak bizi saklasın, şeytan şerrinden
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.O bayrak, “Göklerin kızıl süsüdür”
O bayrak, şehidin, “Son örtüsüdür”
O bayrak son Türk’ün, son öyküsüdür
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Akan kutsal kanın, helâlidir o
En parlak yıldızın, hilâlidir o
Cihatta Rasûl’ün, celâlidir o
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Necati ismini, cismine yazdı
İhanet denilen, denklemi çözdü
Düşmanına karşı, orucu bozdu
Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.
| 171 |
Bugün 10 Kasım
Senin güneşin var mı?
Yanıt yok
Benim güneşim var
Hem de bir kaç güneşim var
Tanrı Güneşi
Cennet Güneşi
Peygamber Güneşi
Atatürk Güneşi
İnsanlık Güneşi
Sen başkalarının ışığı ile parladın
O ışık çekilirse ne olacak?
Yüreğini
aklını
ruhunu
gözlerini karartan güneş olur
Bugün 10 Kasım
Atatürk'ü
sevgiyle
saygıyla
minnetle
özlemle anıyoruz.
Unutmadım seni unutmam inan
Çünkü
ulusunla
ilkelerinle yaşıyosun aklımızda
Yurt sevgisi
ulus sevgisi
doğa sevgisi
hayvan sevgisi
insan sevgisi
anne baba sevgisi
çocuk sevgisi
Atatürk'ü seviyorum
Çünkü cesaret var bende
özgür yaşamak
İnançlara saygılı olmak
bağımsız olmak
İşte düşüncem bu
düşüncem başka uluslar karşısında dik durmak
onurlu
erdemli
barışçı yaşamak
İnsanlık Güneşi doğdukça
Atatürk de var olacaktır
Bugünde yarında
O her Türk'ün yüreğinde yaşayacaktır
Bugün 10 Kasım
Dolmabahçe'de
Anıtkabir'de acı rüzgar esiyor
Bugün 10 Kasım
Küçücük bir çocuk ağlıyor
Atatürk ölmüş diye
Ağlama yavrum ağlama
Atatürk ölmedi içimizde yaşıyor
yaşayacak
yaşayacak
yaşayacak
Bugün 10 Kasım
| 149 |
Anadolu (Gazi) Hareketi, Bir Sanat Hareketi Mi İdi? 3
Oysa bunlar Avrupa'da: Osmanlı'nın İstanbul'u almalarının, haklı gururunu yaşadığı sürecin hemen akabinde, aşılan yıkılan bir ilişki biçiminin sonlanması idi. Avrupa artık o tarihten 100 yıl gibi kısa bir süre sonrasında, çobanlık ve çiftçilik üretimlerini SANAYİ için yapar oldular. Bu temel içinde ilişkilenir çatışır bir toplumsal düzenlenişler, biçimine girmiştiler. Süreç süratle kapitalizm denen olguya evrilir oluyordu. Kapitalizm dal budak salıyordu. Bunlar Dünya devrimi idi. Oysa O muazzam medeniyet, hala yarı savaş ekonomisi ile yapılaşıp uygarlık var ediyordu! Aynı süre içinde de Avrupa'nın bu atılımları ilerideki imparatorlukların kaçınılmaz sonunu getirecek olan bir ilişki olacaktı. Böylesi yan yananlığın fark edilemeyişi ile birlikte, Osmanlı yarı feodal bir medeniyet geliştiriyordu.Gazi Hazretleri, bunları çok iyi iç sinmişti. Mevcut kadrodan görünüşle, Gazi'yi pırıl pırıl eden farkı bu idi. Kadronun bunları bilip özümsediğini söyler olmak, en azında muhakemesizliğin dik alasıdır. Çünkü eğer kadro geneli günceli anlamış ve yaşamsal olarak bunu düzenleyecekti ise, bunun projesini, savaş sonrasında dahi değiştirmeyi hiç düşünmediği ümmetçi, fetihçi gelir yapısına bürünmüş, mevcut yönetimle, saltanat ilişkileriyle, bunu sürdürmek mümkün mü idi? Zaten yönetsel çağdaş politikaların ilişkilenişini zorunlu olarak, mevcut yapıyı, yeni ilişkilenişle uyuşturmazdı. Bu yüzden Avrupa'da hem laiklik benimsenmişti, hem liberal, sosyalist vs. birçok rejimsel uygulamaların yönetsel biçimleniş ve kurumsallaşması, bunların hukuksal siyasi alt yapıları, düzenlenmişti.Oysa bizim kadrolar, padişahı ve yurdu düşmandan kurtarıp, padişaha teslim ettikten sonra; belki de bu konjonktür konularından bahisle, padişahı sürekli ikna etmenin içinde olacaktı. İltifatı şahaneden lütufçu ihsan bekleşeceklerdi! Ülke yönetimi; bir arzu hale cevap alır gibi diletişlere gidilecekti. Bu ne vizyon koyuştur. Ne konjonktür ilişkilerini anlayıp iç siniştir, ne de üreten ürettiren paylaşan yepyeni bir ilişkiler ağına eviriliştir. Tam bir kısır görüşlüktür.Osmanlı'nın son demlere değin gittikçe gerileyen bir durum olaraktan da olsa, süren savaş ekonomisi yapısı, Ata'nın konjonktürde ayıkladığı, artık yapının ganimet gelirlerine dayanmasını yada böyle bir yapılaşmanın artık olası olmayacak köhneliğini darma duman ettiği bir fevkti. Zaten zamanın da, zeminin de zorunlu sonucu idi. Bu yüzden Gazi önündeki birinci paylaşım savaşı gibi bir cinayeti ve nedenini görüyor; bunun içinde; ” Aksi gerekmedikçe, savaş bir cinayettir” diyerek ayakları yere basan, gerçekçi politikaları ortaya koyacağını açık ediyordu. Bunun mutluluğunu da 1923’lerde ve 1930'larda adım adım gerçekleşen aşmaların meyvelerini topladıkça duyacak ve memnuniyetini: “Yurtta barış, Dünya'da barış “ tebessümü ile ifade edecekti.Bunlar bir tecrübe ve uygulamaların kararlılığında söylenmiş dinamiklerdi. Siz söylemin zemin zaman dinamiğini göz ardı eder ve bunu güncele getirirseniz. Konjonktürsel ilişkilerde başarısız olup, üretip dağıtamayan, bu oranda da, söz sahibi olamayan, gerileyen uluslar arası ilişkilerinize göre anlam yorumlarsanız. Buna ancak gülünür. Değilse bir ekonomik güç olmanız bile konjonktürsel ortamda, hem barışınızın, hem de egemensel güç payı olarak, zorunlu savaşımınızın nedeni olacaktır. Gazi'nin bunu bilmez olacağını söylemek, “bu pısırıklıktı” demek, en hafifiyle safdillilik olur.Savaş; ya bir savunma olacaktı, ya da; bir var oluş mücadelesi olacaktı. Bu işin meşrulukla girişimi ise topluma yayılan bir politikanın, politikaların üreten, ürettiren ve bu üretilenleri toplumuyla paylaşan bir yapıya dönüşmesi idi. İşte olan mucize buydu. Belki değişme sezilip bilinende, ama asıl mesele; nasıl ortaya konacağını ve ne sıraya göre, hangi zamanda, nasıl ele alınacağı idi. İşte asıl mucize. SANAT burada idi. Sevgili Gazi Hazretlerinin elinde savaşı; SANATA dönüştüren ve dahi yaptıklarıyla Ata’nın ayrıcalıklı konum alışının temel nedenidir bu.Savaş ve sanat, ikisi yan yana olacak iş miydi? Aksi gerekmedikçe, savaş cinayettir dediği öldürme, sanat olur muydu? Sanatın temeli savaştır ama yaşatan bir savaş, asla bir öldürme değildir.Sanat bir bütünlüklülüğün soyut ve somut ifade edilmesinin anlaşılır kılınıp ve tek olmayla özgün kılınmasıdır. Savaşla sanat ayrık gibi duran, bir muzafferiyet olan savaşın sonucu, cengâverleşme destanlarına (sanatına) dönüşebilir. Halksal yapıda; sahiplenen etnikçi birliklere doğru kayabilir. Zamanla genel tablonun, özel pay ayrımlarına gidilebilirdi! Paydan alınan hisseyi aidiyetleştirmeye gidilirdi! Hatta savaş sonrasının galibiyetçi sarhoşluk tüketimi, kişiselleşmeye doğru nicelenen bir gerileyiş çatışmasına da dönüşebilirdi! Bunlar olurken asıl temel hedeften, köhne yapıyı yeni yapıya dönüştürme işinden uzaklaşılıp, yeni görev tavsanabilirdi! Sevgili Gazi'nin bunları aşan, bunları daha yolun başında yapılacaklar için ayağına dolanmasını önlemek için atılan ön adım olmasını görmesi; Gazi'nin hareketi SANATA hareketine çeviren başarısıdır. Bunu sözcüğün tam anlamı ile ifade ediyor ve edeceğim.Bu bağlamda, tek tek olay ve olgularda, Gazi hareketine benzerlikler; o olay ve olgularda, sanatsallık algısını vermezler. Gazi; savaşın, sosyal yapının ve toplumun, bütünleşen uzay zaman konjonktürü içinde, sosyal, toplumsal alanlarını, “bir sürecin bütünsel seyrini”, savaşın kendi sınırlıklı dar alanı ile bırakmayışıdır. İkisini bir arada gözeterek eylemlere dökmesidir ki; bu da üstünlüğüdür. Diğer tek tek olgulardan, Gazi’nin ayrılışı, önder oluşu ve çağının eşsizliğidir. Savaşı kazanan bir muzaffer olarak, yönetimde; iyi kötü bir (sürüncemelide olsa diktalı) dem ve ikbal ile süren sefa adamı da olabilirdi. Kim engellerdi ki? Oysa Dâhi’nin bu kendisini toplumuna vakfeder hali, kendisinden ülke için beklide dahası olacağı beklenmesi dahi düşünülmeyen hali, Kurtuluş Savaşını tutuşturması gibi, hayatının her aşamasını, halk ve toplumu karşısında feda eder olması, yaşamını da tehdit eden bir (suikast) risk alıştır. Bu biri bitmeden biri başlayan atılımların, henüz hazım edilemezliğin içindeki öfke ve hınççın badiresine, çomak sokuştu adeta. Süreceka href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a
| 813 |
Sümbül Gönüllü Yar
Canlı ışık dalgarlarında
Ben düşler yolcusuyum
Issızlıklar yüreğimi boğar
Ve suskun aryaları
Işıkkuşlarına borçluyum Bir yıldız ki mavi yanar
Masmavi sağılır gözlerime
Sümbül gönüllü yar
Gökçek yürekli bir dolunayKÖMEN
| 32 |
Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6
Yine 19 Şubat kutlanır özel bir gün,
İçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza,
Uzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi,
Öğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)
| 37 |
a-Gör ey kör dünya!
Ateşe tapanlar zulüm estirir
Yakıp yıkıyorlar, gör ey kör dünya!
Kimini yaktırır kimi kestirir
Kurşun sıkıyorlar, gör ey kör dünya! Katliam olurken kör dünya nerde?
Nice ölüler var ceset her yerde!
Gönüller mühürlü gözlerde perde
Bön bön bakıyorlar, gör ey kör dünya! Açlar ekmek bulup doymasın diye
Doktor ilaç bulup baymasın diye
Yaralılar acı duymasın diye
Kur’an okuyorlar, gör ey kör dünya! Varil bombaları kimyasal zehir
Oluk oluk akan kanlar bir nehir
Yanıyor sineler, yanıyor şehir
Ateş döküyorlar, gör ey kör dünya! Bu meşum gecenin yok mu sabahı
Nasıl taşır dünya onca günahı
Ayyuka çıkmıştır mazlumun ahı
Arşa çıkıyorlar, görey kör dünya! Der Mikdadî halka hisar ördüler
Sudan bahaneler öne sürdüler
Bir mezarı bile fazla gördüler
Yerde kokuyorlar, gör ey kör dünya! Şair Mikdat Bal
| 129 |
Feryat
Ömrümün baharı zından oldu bana
Geçmiş yıllarım,yalnız hatıra oldu bana
Daima dert çektim,ermedim ki muradıma
Çırpındım didindim, çevremdeki vefalı vefasızlara. Düşünme fısatı bulamadım ki bu fani dünyada
Gel deseler bu dünyaya,bir daha gelmem asla
Belki günakarım,belkide günahsızım ama,
İnanın,varki bir derdim bu kadar feryatlıyım.
| 45 |
Uğrun Uğrun (Kömür Gözlüm)
Kömür gözlüm ben bu yerden gidersem
Var bana nisbetle gez uğrun uğrun
Rakib değilim ki aranı bozam
Yadlara düğmeni çöz uğrun uğrunDüğün olup al bayrağın açınca
Usul boya yeşil kemha biçince
Yar salınıp kız karşına geçince
O zaman bildim ki söz uğrun uğrunDüğün olur Arap atı yetişir
Bayram olur kanlı kinli barışır
Sevdiceğim yadlar ile konuşur
Konuş yadlar ile gez uğrun uğrunKarac'oğlan der ki yalandır yalan
Aldatıp yarimi elimden alan
Göz yaşın mürekkep kirpiğin kalem
Ayrılık namesin yaz uğrun uğrun
| 84 |
Gül Efendim / Özledim Seni
Gül Efendim / Özledim SeniAdemin Nuhun müjdesi / Yusuf,un İbrahim’in İsmail’i
Göklerin yerin neşesi / Medine’nin Gül kokan Bahçesi
Karanlığın nur şulesi / Zem Zem kuyusunun şelalesi
Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Güzel Yusufun gardaşı / Hüzünlü Yâkub’un birtanesi,
Musa İsanın yoldaşı / Zikr edildi onun hikmetli gelişi,
Cümle evliyanın başı / Cemi-i Enbiyalar’ın son halkası,
Gül yüzlü gül, gül efendim / Gel efendim özledim seni.Bu cihanın son nefesi / Hatemül Enbiyanın son sesi,
Kâinatın efendisi / Hasan ile Hüseyin’in gül dedesi,
Garibin mazlumun sesi /Sümeyye’nin şehadet vesilesi,
Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Hicazın nurlu Ahmedi / Lebbeyk diyenin müjdecisi,
Dünyada çekti zahmeti/ Dünya âlem,etti ona hürmeti,
Susuz çöllerin rahmeti / Yeşil’e bürdü Fahri Kâinati,
Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Ayın güneşin halesi / Avucuna verildi her eline birtanesi,
Yetim öksüzün kalesi /Emanet edildi Hamza’nın Fatıması,
Arşın Arzın pak lalesi / Senin hürmetine verildi iradesi,
Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Şeyraniyem akar yaşım / Feda olsun ol Râsül’ün ümmeti’sin,
Dünyada garip kalmışım / Zeyneller’in hakiki din kardeşisin,
Kurbandır değersiz başım / Helal sana Şeyrani, iyi şairsin,
Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendimiz bu özlem senin.16 / 09 / 2010-- 17 / 09 / 2010Atilla Ertuğrul (ŞEYRANİ) / Zeynel Açıkgöz / Ortak Şiiri
| 220 |
Başarı sabırla olur
Her işin başı sabırdır,
Başarı sabırla olur.
İnsanı yıkan kibirdir,
Başarı sabırla olur.Hakikati bulmalısın,
Doğru yola gelmelisin.
Sabretmeyi bilmelisin,
Başarı sabırla olur.Sevgi ile bezenirsin,
Geleceğe uzanırsın.
Sabredersen kazanırsın,
Başarı sabırla olur.Sabır ederek gelişin,
Siz sonucuna alışın.
Başarmak için çalışın,
Başarı sabırla olur.Yusuf sevgi ile bezen,
Azimle kurulur düzen.
Çalış,çabala sen kazan,
Başarı sabırla olur.
| 57 |
Hasta
Ben eski zaman insanıyım anlayamadım
İnsanlarda iyiliğin feci kayboluşunu
Beni bitiren tam da bu değildi sanırım
İzlemekti beyinlerin kafalardan defoluşunuBirbirini kullanmak akıllılık, iyilik salaklık
Ya da iyilik bile karşılıksız değil artık
Dedim ya aklım almıyor anlamsız geliyor
Delikanlılık insanı sırtından vuruyorAcıtmıyor artık beni bu akıllı salaklar
Olmayan beyinler varsa da sımsıkı kalıpta
Kalıpların hepsi metalden kafesler
Kafesi olmayana da bir kalıp bulmuşlar HastaPeki, sen de mi hastasın? Soracaksın biliyorum
Sevdiğim güvendiğim herkes hasta açıkça söylüyorum
Kafesten görünmeyen eğer sence de yoksa
Fazla lafa gerek yok, belki başka hayatta…
| 89 |
Ah babam ah
Yokluğun yıkılan binaların enkazı
Yoksun baba iki buçuk sene, azmı?
Sen varken nasırlı ellerini görmedim de
Yoksun ya baba söyleyemem gönlüm nelere razıBazen göz yaşlarım senin için akmaz
Neden baba deme bana erkekler ağlamaz
Baba, baba, baba, haykırışlarım duyulmaz
Anamın yanında yatarsın da, rüyalarım sarsılmazBaba, hani bak oğlum demelerin yok mu?
Nasihatların helal ekmek için di çok mu?
Şimdi orda buz gibi kabirde karnın tok mu?
Ah babam ah, bir şiir yazabildim
Allah'ım bu bana çok mu? Salayım artık seller gibi göz yaşlarımı
Ağlayayım, diz çökeyim okusan satırlarımı
Anamın yanında yatarsın ya babam
Hani onun okuması yazması yok tu ya
Ah babam ah. oku anamada satırlarımıÖzledim sizi özledim aha buramdasınız
Yutkunurken lokma nefesimle titreksiniz
Ah babam ah, seni rüyamda görmek
Allah'ım bana çok mu
| 127 |
Cennet Halifeliğinde Ayıp Yeri Örtme
Adem ile havva ayıp yerlerini incir yaprağından başka saçlarını uzatarak örtmüşlerdir cennet halifeliğinde saçlar ayıp yerlerini örtecek şekilde uzatılır sakal bıyık yokturKaramecnun
Yaradansal insan cennet şairi
| 31 |
Kırklar Dağının Düzü
Kırklar Dağı'nın düzü
Karanlık bastı bizi
Kör olasan zalım Suzan
Ziyaret çarptı biziKöprü altı kapkara
Ana gel beni ara
Saçlarıma kumlar doldu
Tarağ getir de taraGazi köşkü serindir
Dicle suyun derindir
Ağlama sen garip anam
Kadir mevlam karimdir
| 41 |
Niyet
Sağın solun kınama,
Bulamazsın pijama,
Hayat olur sinema,
İnsanlarla dost olası.Cihanda dost arama,
Malın,mülkün araba,
Bunlar olur haraba,
Alimlerle dost olası,En kötüsü dil yarası,
İyi kötü bul arası,
Cahiliyet yüz karası,
Cananlarla dost olası.Varım yoğum benim niyet,
Kötülüklere yaptım diyet,
Vakit varken al bir bilet,
Erken kalkıp yol alası.Kerbelaya dövünür,
İmanınla övünür,
Mazlum varsa dövülür,
Erenlerle dost olası.Canım varsa alınır,
Başım varsa asılır,
Yusuf kuyuya atılır,
Cananlarla dost olası.
| 70 |
Kapa da Gözlerini Renk İçinde Melekleş
Yapraklar arasından süzüldü yine güneş,
huzmeler ağır ağır saçlarında geziyor.
Kapa da gözlerini renk içinde melekleş,
Zira bu güzel bahçe bir cennete benziyor.Yuvarlak omuzların kalmış ışık içinde,
Açık renkli gölgeler oynuyor ellerinde,
Yok sendeki güzellik masal dilberlerinde,
Bunu gözlerim değil, yüreğim de söylüyor.Elinde-avucunda kumrular yem ararken,
Bakışın yüreğimi burkarken, yaralarken,
Rüzgarlar yaprakları dallardan kovalarken
Ayağının altında serçeler geziniyor.(ZEYTİNLER ALTINDA isimli Hece Şiirleri 'nden > 95-95/100)
| 71 |
Can / Devrimci Yiğitler
Can içinde
Açan bir gül
Toprak silkinse
Dağlar yerinden oynasa
Gün batımı
Kanları dökülür avuçlarımıza
Tarihe bıraktık yazılarımızı
Okusun destanımızı
Bırakılmıyor acılar
Göz yaşları Kurşun sıcaklığında
Kokan barut dumanı
Ey yoldaş
Ölümün devrim için
Devrimler halkın için
Bu halk seni unutmayacak…Yusuf Ter 20.08.06
Saat 17:54 İsviçre
| 50 |
Yürekdeki Efsane...!
Tohumlar serptim kuraksı kıraçlara, dane dane,
Yoz çamursu killi toprağın, tam, orta gövdesine,
Buğdaylıydı oysa o gür başaklarım, sanki define,
Birde hoş güzel sevda yaşadıydımki, deli divane...Nice köyle yöreler bilirim ben, ev ev, hane hane;
Her köyde bir, uçuk kaçık cazgırla, birde minare.Gençtim tordum ya hani ah be, inat senin neyine,
Takıldım kaldım işte, olmayacak, umudun peşine,
Dertlenip anlatsamda nicedir, ben şu hali kimine,
Kurban gittim boşu boşuna, olmaz bir kof yemine...Nice köyle yöreler bilirim ben, ev ev, hane hane;
Her köyde bir, uçuk kaçık cazgırla, birde minare.Günlük içimde sıla yaşatırım, ben, gurbetin yerine,
Yeter artık be kahrolası, varıp batasın yerin dibine,
Söyle kaç sed vuracaksın, özlemle hasretin önüne,
Uğraşma boşuna baş edemezsin, sevdam ölümüne...Nice köyle yöreler bilirim ben, ev ev, hane hane;
Her köyde bir, uçuk kaçık cazgırla, birde minare.Söz cazgıra gelince o sefil bitkin, şimdilerde kendi haline;
Minare ise kaç asır geçsede, yıkılmadı ayakta, durur dikine.Bilmem belki avuntudur şu yazım, kimbilir, belkide bahane,
Ama yinede bir elde kalemle, öbüründe çay, değme keyfine,
Onlar olmasa ne ederim, nasıl karşı koyarım, şu gurbet illetine,
Hem köyle yöre, hemde cazırla minare, bu yüreğimdeki efsane...! ! ! iŞTE BU YÜREKDEKi EFSANE... YÜREKDEKi EFSANE...Gurbetten Bir C A N! / Gizemlikartal
| 199 |
Aşk Var
Beyhûde arama aşkı sevdayı
Yakmayı bilirsen külümde aşk var...
Eğer arıyorsan aşk-ı Hüdâ'yı
Bakmayı bilirsen dilimde aşk var...Her çiçekte örümcek ve böcekte
Arıda kovanda balda petekte
Göznuru dökülen her bir ilmekte
Güzelim halıda kilimde aşk var...Gitme uzaklara güle bak güle
Ne çektirmiş o biçare bülbüle
Nağmeler okutmuş düşürmüş dile
Her bahar koklanan gülümde aşk var...Kimisi ölmeden tadar ölümü
Kimisi beden-i fâni öldü mü...
Tadar can taşıyan mahluğun tümü
Her dem taze olan ölümde aşk var...Ben âşığım aşkla vurur mızrabım
Sevdiğimin ayağına turabım
Mestaneyim aşktır benim şarabım
Mızraba takılan telimde aşk var...Aşk toprakta taşta ya da kuldadır
Belki meyvededir yahut daldadır
Kays'ı Mecnun eden garip yoldadır
Sokakta gezinen delimde aşk var...Akmaz sular esmez yeller boşuna
Aşk yazılmış her bir vatan taşına
Bak erkenden Şardağı'nın başına
Saba vakti esen yelinde aşk var...Cahil kafam anlamıyor her işi
Onu ancak anlar bir kâmil kişi
Bilemem hesabı üçü ve beşi
Tek bildiğim şu ki: Bilimde aşk var...
| 154 |
Yalnızlığımı Sevgi Yağmurlarınla Islatır mısın..? - Makale
Hangi duyguların coğrafyası farklıdır? Mesela sevgi, Avrupada farklı Amerika’da Afrıka’da, Asya’da farklı mıdır? Ya da başka bir dili mi vardır sevginin. Beden dilinde dahi aynı anlamı taşımıyor mı yapılan figürler. Yoksa bizler mi zenginleştikçe sevgi fakiri olduk. Bu yüzden midir devamlı olarak sevgi üzerine şiirler yazıp güzel yazıları sosyal paylaşım sitelerinde paylaşıyoruz.Yoksa paraya göre mi sevgiler. Zenginin sevgisiyle fakirin sevgisi arasında fark mı var? Bir gül ile bir kır çiçeğininin arasındaki fark kaç para? Sonuçta ikisi de sevgimizi ifade etmiyor mu? Zengin para verip satın alırken orkidesini fakir kırlarda topladığı gelincik ve papatyayla ifade ediyorsa sevgisini hangisi değerlidir sizce.Duygusallık yapıp kırçiçekleri demeyelim hemen. Sonuçta zengininki de sevgi değil mi? Sevginin rengi, dini, dili var mıdır? Aslında toplum olarak kendimizi yalnızlığa mahkum etmişiz. Birbirimizi anlamak yerine sanal dostluklarda yalnızlığımızı giderme gayretindeyiz.Aslında tek eksiğimizin korkularımzdan kaynaklandığını bilerek korkuların üzerine gitmeyişimiz olduğunu biliyoruz. Ama kendi kendimizle yüzleşmekten korkuyoruz sanki...Sevgimizi söylemeyi gurur meselesi yapmışız.Unutmuşuz sevgimizi paylaştıkça sevgimizin yüceleceğini çoğalacağını. Unutmuşuz yarınlara giden yolların adının sevgi olduğunu. Bu sevgi yolundan ayrılınca terör batağında boğulacağımızı unutmuşuz. Silmişiz merhameti gönüllerden. Unutmuşuz.merhametin bir film sahnesine döktüğümüz gözyaşı olmadığını. Ayrılan iki sevgili için gözyaşı döken bizler ölen binlerce masum için ağlamayı beceremiyoruz.. Korkuyoruz bizlerden bir şeyler isteyecekleri ihtimalinden. Çünkü bizden bir şey istenmedikçe ve bizlere bir şeyler katıldıkça mutlu olabiliyoruz ancak.O kadar zaman olmuş ki sevdiğim biriyle yağmur damlaları altında ıslanmayalı. Sevgi yağmurlarını özledim...28-02-2014
| 232 |
Aşk Ve Şevk İle Getir Salavat
Her canın sıkıldığında,
İyilikler yapıldığında,
Koyunlar sağıldığında,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her işin ters gittiğinde,
İmkânların tükendiğinde,
Nefsin sana zor verdiğinde,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her nefes alıp verdiğinde,
Muhammedi gülleri derdiğinde,
Şerefsizler def olup gittiğinde,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her gün doğuşu ve batışında,
Nabzın düzenli atışında,
Şirin uykulara dalışında,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her sofraya oturduğunda,
Helal taamlarla doyduğunda,
Zalimler kahrolduğunda,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her güzeli gördüğünde,
Sevda gergefini ördüğünde,
Rahmani yollarda yürüdüğünde,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her okuduğunu anladığında,
Anladıklarını yaşadığında,
Günahlarına ağladığında,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her uykudan uyandığında,
Aşın ekmeğin helal olduğunda,
Hakkında hüsnü zan yapıldığında,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her mertin köprüsünden geçtiğinde,
Veli zatlar seni dostluğuna seçtiğinde,
Nefsin şeytani arzuları senden uzaklaştığında,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her yanan bağrın harareti dindiğinde,
Menzil murat aldıran atlara bindiğinde,
Adavet ve kin duygularını yitirdiğinde,
Aşk ve şevk ile getir salavat! Her kar birbirine değmeden yağdığında,
Acıkmış vakarlı aslanın ceylanı boğduğunda,
Sevdiklerinin manidar yokluğunda,
Aşk ve şevk ile getir salavat! Her bulanık su durulduğunda,
Yiğitler hunharca vurulduğunda,
İnsan Allah rızası için sorulduğunda,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her umut dolu yarınlarda,
Yetimlerin gözyaşlarında,
Şehitlerin mezarlıklarında,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Her gökkuşağı oluştuğunda,
Sevenler buluştuğunda,
İnsan Allah için coştuğunda,
Aşk ve şevk ile getir salavat!Tarihe mal olmuş sevdalar anlatıldığında,
Nedamet gözyaşlarıyla günahlar yakıldığında,
Kemliklerin her türlüsünden kaçıldığında,
Aşk ve şevk ile getir salavat!
02-03/Mayıs/2015
| 243 |
A Y G i B i
Karanlık dünyanda umut ararken,
Dertleri dışlayıp sevgi kararken,
Maziye yönelip şerit sararken,
Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Gözlerin gönlüme dalıveriyor,
Merceği aklımı alıveriyor,
Duygular kendini salıveriyor,
Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Aşkın deryasında izlerin arttı,
İltifat içinde sözlerin arttı,
Bende kal deyince hazların arttı,
Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Yıldızlar yanında sönük kalıyor,
Kutu bu izleyen yönü buluyor,
Yüreğimde sanki mehtap oluyor,
Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Güneşim olsan da yakmasın beni,
Bir ömür başımda taşırım seni,
Zekice açıkla her düşünceni,
Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.20-1-2014
| 88 |
***Baba
font face='Comic Sans MS'color='black'size='1'Sen hâkk’a yürür iken,geride biz kalanda
İki şey var ezberde, bozamıyorum BABA
Sen gerçek bir alemde,benimkisi yalanda
İki şey var aklımda, yazamıyorum BABA Birinde sarılmıştın mapushane önünde
Hava buz kesiyordu,soğuk bir kış gününde
Bağrına bastığında, derdin kaldı dününde
Pişman olup kendime, kızamıyorum BABA Uçarak geldim yoldan,sen varmışsın uçmağa
Anladım her şey yalan,vakit mi var kaçmaya
Öyle sır oldun ki çekindim ben açmaya
İçime ataş düştü, sezemiyorum BABA Mezar taşın başında söylediğim sözleri
Yüreğimden savurdum içimdeki közlleri
Duymasanda umardım,görür diye gözleri
Sen yoksun ya arkamda,gezemiyorum BABA Hasretin engel koydu, artık nasıl güleyim
Bekledim gelmiyorsun,ben mi sana geleyim
Ömrümüz bir sır imiş, sen söyle ben çözeyim
Tek başıma bu sırrı, çözemiyorum BABA.
Tek başıma bu sırrı, çözemiyorum BABA. (27 / 03 / 2004 Ankara Babam ın ölüm yıldönümü)
| 130 |
Bebek Ruhlu Sevgilim
Öyle şirinsinki benim gözümde
Ah biricik bebek ruhlu sevgilim
Yazdım seni şiirimde sözümde
Ah biricik bebek ruhlu sevgilimÖpünce yanağın, tatlanır damak
Haz veriyor bana saçın okşamak
Senin için helal bir can adamak
Ah biricik bebek ruhlu sevgilimSevesim geliyor sen uyardıkça
Kızıyorsun, yüreğini yardıkça
Hoş olursun, ben üstüne vardıkça
Ah biricik bebek ruhlu sevgilimO ay gibi yanakların solmuyor
Gözlerinden neşe hiç kaybolmuyor
Her an sevsem sana doyum olmuyor
Ah biricik bebek ruhlu sevgilim(1996)
| 75 |
Aşkın tarifi
Aşk, gitmekle bitmeyen bir sonsuzluktur,
tüm lodoslara ragmen durmadan.
Aşk, kuvvetli bir ordudur,
geldiginde tüm kaleleri istediği gibi vurur.Aşk, bir ölüm köprüsüdür,
atlamaya deger insan olursa.
Aşk, bir anahtar deligi,
geçmeye sebep olursa.Aşk, bir alıkoymadır,
sendeki tüm arazileri alır.
Aşk, azgın bir fırtınadır,
ona karşı koymaya çalışan çatılar da gizlidir.Aşk, dünyanın neden oluşunu değil,
ne güzel olusunu bilmektir.
Aşk, herşeyin güzel gidişinin ardından,
zor olanı başara bilmektir.Aşk, avını gafil avlamaktır,
Onunla olmayıp onla yasamaktir.
Aşk, kimsenin bilmedigi, görmedigi,
seninse anlamadan bedelini ödedigin yaşamdır.Aşk, nedendir, bilinmeyense nedensizlik.
Onun için aşk tarafsızdır.
Aşk,gelmeyecek trenin dumanını görmektir,
karşıdan bakınca sevdiğinin kipriklerin de gezmektir.Aşk, önceden bilinmez,görünmez,
onun içindir ki sırrı çözülmez.
Baslangıçsız,zamansız,sebebsizdir Aşk.
Bilinmez ama odur sana sırdaş.Aşk, herkezi duyar bazıları yaşar,
ama sahipsizdir,kimsesizdir Aşk.
Seni gizleyen,sesini dinleyendir,
sevdigini senin yerine özleyendir Ask.Aşk, İbrahim Sadrinin dedigi gibi tüm harflerdedir,
onu görünce hecelemeye başlarsın.
Aşk, bilinmeyen edebi bir bilgidir,
Ayrıntıları kalpler de gizlidir.
| 150 |
Sana Gelmek İstiyorum
Aramızda sıra dağlar
Sana gelmek istiyorum
Saçlarıma yağdı karlar
Sana gelmek istiyorumHasret ara yerde perde
Beni gonca gülüm nerde
Bir de sevdalık var serde
Sana gelmek istiyorumHasret acı, Vuslat uzak
Bu engeller bize tuzak
Özlüyorum bana yazık
Sana gelmek istiyorumAç kalbimi bak içine
Bilmem gönlümün suçu ne
Hasret gidiyor gücüme
Sana gelmek istiyorumKalbim hasretinden ezik
Ayrılık elinden bezik
Merhamet et bana yazık
Sana gelmek istiyorumSen ışık ben pervanenim
Aşk ile dönüp yanarım
Senin deli divanenim
Sana gelmek istiyorum
| 81 |
Şebi Arus düğün günüdür diyor Mevlana
Kuran ile Aynül Cem'de vuslata erilir,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.
Ruh bedenden ayrılır Hak katına varılır,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.İnsan dediğin varlık bu dünyada fanidir,
Yüce Rabbimiz dünyada her şeye kanidir.
Şeb-i Arus Yüce Hakka kavuşma anıdır,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.İyi olur sanma Hak için vermezsen emek,
Önemli olan Hak yolunu benimsemek.
Ölümden korkmak olmaz Hakka varış demek,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.Özde Erenlerin dünya için olmaz kastı,
Semazenler dönerken Erenler giyer postu.
Haktan aldığını halka verir Allah dostu,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.Yusuf Allah dostlarının niyetini bilir,
Dünyada iyilik yapanlar iyilik bulur.
Allah'a kavuşmadan büyük tören mi olur?
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.
| 119 |
Deniz Gözlüm
Sensizim gözlerim yollarda
Bir bilsen gönlüm ne hallerde
Çare arıyorum fallarda
Çık artık çık be deniz gözlümBırakma beni bu sızıyla
Yaşayalım aşkı özüyle
Şu dünyaya gönül gözüyle
Bak artık bak be deniz gözlümBulamam senin bir eşini
Kaçsanda bırakmam peşini
O gönlünde aşk ateşini
Yak artık yak be deniz gözlümSevda ile uzat elini
Aşkla inlet gönül telini
Şu kara kaderin belini
Bük artık bük be deniz gözlümTutalım aşkın kanadını
Tadalım sevdanın tadını
Gel ne olur şu inadını
Yık artık yık be deniz gözlümSensin şu gönlümün tek eşi
Gerçeğe döndürelim düşü
Sensiz bu yolun bir dönüşü
Yok artık yok be deniz gözlüm
| 102 |
Gurbet
Gurbet
Yumak yumak dertGurbet
Beni terketGurbet
Hüzünlü memleketGurbet
Senden etmem ki nefretGurbet
Diğer adın bereketGurbet
Beni sılama iletGurbet
Bitmeyen hasretGurbet
Yükü sana yükledik
El böğürde bekledik
Kendimize uzağız
Mutluluğa tuzağız
Ne olur bizi affet
| 35 |
Günaydın
Günaydın can dostum
Sana güzel bir gün diliyorum
Ne kadar güzel dersen
O kadar güzel bir gün
En beğendiğin şiirin
En etkili dizeleri kadar
Güzel bir gün
Zor bir oyunu
Kazanmak kadar
Güzel bir gün
Bir nehir coşkusuyla
Denize ulaşmak kadar
Güzel bir gün
Kafesinden kurtulmuş
Kuşların sevinci kadar
Özgürlük kadar
Güzel bir gün
Yaşamın tüm gizlerini çözmek kadar
Zorlukları aşmak
Barışmak
Konuşmak kadar
Gülmek gülmek gülmek kadar
Güzel bir gün
Günaydın can dostum
Sana güzel bir gün diliyorum
Sevmek kadar güzel bir gün
| 85 |
Bowling
Spor deyince futbol gelse de akla,
Oynayacağın birçok spor dalı var,
Her sporda yarıştığın zaman hakla,
Sevip başaracağın çok spor dalı var…Bizim İnsanımız alışmış hep futbola,
Tabi futbol koşarak oynanır ayakla,
Topun sihirbazı olup rakipten sakla,
Her spor kazanılır başta inanmakla…
…………………………………………………
…………………………………………………
………………………………………………….
Bowling; birey ve ekip olarak oynanır,
Ağır top yerden hızlı şekilde yuvarlanır,
Top gidip çok lobutu devirdiği zaman,
On lobuttan çoğunu deviren kazanır… 26.05.2017Eğitimci-şair-Yazar
| 69 |
Gözlerime bakıyorlar
Yar...
Ne söylesem
Annem ve babam tepki vermiyorlar
Garip bir endişe içinde gözlerime bakıyorlar
Kimi zaman sen daha iyisini bilirsin diyerek susuyorlar
Her ne hikmetse aynı hayatı benimle birlikte yaşamıyorlar
Kendi dünyaları içinde kaybolup gidiyorlar, hüzün ve hicranla nefesleniyorlar
Bu durum karşısında içim acıyor, bir şeyler yapmak istiyorum hiç fırsat vermiyorlar
Yeter ki sen oku istikbalini kazan, o bize yeter, en büyük iyiliktir diye gönlümü alıyorlar
Aynı lisanı ve aynı zamanı yaşadığımız halde niçin bu kadar sabır ve tahammül içinde davranıyorlar
Duydukları ezan sesiyle irkiliyorlar, sanki o an kendilerinden geçiyorlar, sessizce gözlerinden bırakıyorlar...
| 95 |
Hasretim Hasret
Kimselere aşkımı ben söyleyemem
Sana senin yanında hasretim hasret
Bir başkasını sevip gönül veremem
Sana senin yanında hasretim hasret
Uzansam ellerini tutacak gibi
Kollarım yar belini saracak gibi
Gözlerin şu halimi soracak gibi
Sana senin yanında hasretim hasret
Rüzgari gözyaşlarım benzer ırmağa
Yanağımdan süzülüp düşer toprağa
Bir gülüşün can verir kuru yaprağa
Sana senin yanında hasretim hasret
| 59 |
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
Onlar ilçe şehirde-en ücra köşelerde
Derslerini anlatır-bilir anne ve dede
Çalışır çabalarlar-ilim bilgi aktarır
Körpe zihin ve beynin-onlar yanına varır
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru
Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
Vatan millet sevgisi-Atatürk ilkeleri
Coşkun ırmağa benzer-daim gider ileri
Hiç engel tanımazlar-arşınlar köy yolunu
Sokak ve caddelerde-daim görürsün onu
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru
Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
Hepsi Türk öğrenci Türk-70 milyon hepsi Türk
Esaretten kurtardı-Gazi Kemal Atatürk
Saygı ve sevgi ile-açarlar kollarını
Huzura kavuşturur-kısaltır yollarını
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru
Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
Öğretmenin görevi-tartışılmaz ve kesin
Bu uğurda uğraş ver-hissedilsin nefesin
Öğretmenlik çok zordur-gerçekten de kutsaldır
Çağlara uzatılan-solmayan yeşil daldır
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru
Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
Mükemmeli yakalar-olur gence dayanak
Onunla gürbüzleşir-kollar gövdeler ayak
En iyiye güzele-ulaştırır insanı
Yaklaşın yanlarına-hepsini iyi tanı
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru
Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
Geçmiş ile gelecek-onunla şekillenir
Şu cehalet tutkusu-barınamaz burda kir
Sorumluluk içinde-uzatır ellerini
Kalplerinde iman var-söyletir dillerini
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru
Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
Sağlık ve esenlikle-mutluluk ile yola
Öğrenciyi çağırır-gezdirirler kol kola
Hasan Sancak öğretmen-hep yazıyor şiiri
Anlayışlı sabırlı-yazar konuşur seri
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru
Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
| 206 |
Germeyin Beyim
GERMEYİN BEYİMYekvücut olalım; basıp tek ize
Ne olur dönelim benliğimize
Huzurlu yaşamak, çokmudur bize?
Cennet yurdumuzu germeyin beyim Yemyeşil ovamız, zümrütten halı
Üç yanda denizi, heybetli dağı
Mübarek toprağı; ağacı, dalı
Cennet yurdumuzu germeyin beyim Tarihe yön veren biz değil miyiz?
Bayrağa şan veren biz değil miyiz?
Uğrunda can veren biz değil miyiz?
Cennet yurdumuzu germeyin beyim Alevimiz, sünnimiz, kürt ve lazımız
Tek milletiz, yurt sevgisi özümüz
-Vatan sana, canım feda! Sözümüz
Cennet yurdumuzu germeyin beyim Boşnak’ız biz, Abaza’yız, Çerkez’iz
Gürcü’yüz, Tatar’ız tek bir milletiz
Ortaktır tarihte, bıraktığmız iz
Cennet yurdumuzu germeyin beyim Bir nefer olarak, biz ordumuzda
Düşmanla çarpıştık, omuz omuza
Kanatlandık hep birlikte sonsuza
Cennet yurdumuzu germeyin beyim Düşman daim, bölüp yutmayı sever
Gafiller, sonunda dizini döver
Der; esaretmiş, sonumuz meğer
Cennet yurdumuzu germeyin beyimBir olsun tasamız, kıvancımız bir
Fikrimiz hür olsun, vicdanımız hür
O vakit çıkar hep, seslerimiz gür
Cennet yurdumuzu germeyin beyim Haksöyler’im gelmeyelim oyuna
Düşman yan bakıyor; gelmiş yan yana
Al bayrağın yıldızına ayına
Cennet yurdumuzu germeyin beyim
| 165 |
Aşağıdan Geliyor Gül Ayşe
Aşağıdan geliyor amman da gül Ayşe
İk'elleri dutam dutam menevşe
Menevşenin bir bağını ver AyşeAha şu dağlardan aşdım da geldim
Bir güzel peşine düştüm de geldim
Aha şu dağlarda gar var duman yok
Benim sevdiğimde din var iman yokAşağıdan geliyor amman da donanma
El lafları (sözleri) yalan olur inanma
Benden başka yar seversen amman da gönenmeAha şu dağlardan aşdım da geldim
Bir güzel peşine düştüm de geldim
Aha şu dağlarda gar var duman yok
Benim sevdiğimde din var iman yokAşağıdan geliyor amman da hamazlar
Yaha yarin geliyor amman da demezler
Yar yollarına geçirdiğim amman da namazlarAha şu dağlardan aşdım da geldim
Bir güzel peşine düştüm de geldim
Aha şu dağlarda gar var duman yok
Benim sevdiğimde din var iman yok
| 124 |
Hastahane
Hastahane kapısı çileli yerdir
bekledim doktorum sıra gelmedi
sırası olmayan içeri girdi
bekledim doktorum sıra gelmedikapıda bir adam bekle ha dedi
bekleyem gardaşım dermanım biti
içimdeki acılar bak bana yetti
bekledim doktorum sıra gelmedihasta olmassak ne işimiz var
hastahane koridoru vallahi çok dar
inneler ilaçlar olmuş bana yar
bekledim doktorum sıra gelmedihaydi doktor haydi hani muane
hemşire ile konuşmak olmuş bahane
hakkını ararsan derler sanane
bekledim doktorum sıra gelmediinsanlar sıra sıra olmuşuz kuyruk
kimse laf anlamaz başına buyruk
temizlikcide laf söyler kafası sıyrık
bekledim doktorum sıra gelmediyarım hasta idim oldum tam hasta
kafam isyandadır kalbim bak yasta
öleyimmi doktor ben bu genç yaşta
bekledim doktorum sıra gelmedihaydi birgi haydi sende evine
buğün sıra gelmez herşey bahane
sen bu gidişle olursun divane
bekledim doktorum sıra gelmedi
| 126 |
Gül Kokulum
Sen hayatım sen sevdamsın
Seni çok seviyorum gül kokulum
Sen gönlümde bitmeyen aşkım
Seni çok seviyorum gül kokulumBen aşkıma canım derim
Sevdim mi ölümüne severim
Sevdamı yüreğime ekerim
Sen kara sevdamsın gül kokulumYüreğim yanar senin yokluğunda
Güneş doğmaz yanımda olmadığında
Gitme gidersen gönlüm hep yasta
Sen canımsın sen hayatım gül kokulumEla gözlerin başımı döndürüyor
Yüzündeki gamzelerin rüyama giriyor
Dudağındaki kelimeler sevdiğini söylüyor
Sen hayatımsın sen aşkımsın gül kokulumGül kokulu yarim beyaz meleğim
Son aşkımsın tek sevdiceğim
Bu hayat yolunda senin le yürüyeceğim
Ellerimiz ayrılmasın hiç gül kokulum
| 89 |
Bir Ardıçkuşu Akasya Ağacında
O yaz,
bol bol roman okudum,
denize girdim kimsesiz kumsallarda;
rüzgârların, balıkların adlarını öğrendim.
Nice cümlelerin altlarını çizdim
kırmızı kalemimle.
Örneğin,
“Asker dolu bir tren tarihi değiştirebilir.”
Sonra gene aynı kitaptan,
“Bir ardıçkuşu şakımaya başladı akasya ağacında.”
Geceleri,
sararan otların üzerine uzanıp
bir açıkhava sineması seyrettim
gökteki yıldızlardan
ve altını çizdiğim cümlelerle konuşturdum onları.
Uzaktan bir çağlayanın sesi karışıyordu
yıldızların mırıltılarına.
Gene de duyabiliyordum Adil Nuşiran’ın huzurunda
hayat denilen bu acılar denizinde
en acımasız dalganın ne olduğu konusunu tartışan
üç bilge kişiyi.
Odama çekilip yatmadan önce,
tarihi değiştirebilecek asker dolu o trenin
hızla geçtiğini duydum,
sonra da
akasya ağacında şakımaya başlayan ardıçkuşunu.Karşıda Midilli,
denizin ötesinde, sessiz.
Bu sessizlik sanki
o sevdalı kadının
bin kulaklı geceye fırlattığı çığlık
binlerce yıl önce.
| 124 |
Bugün Bayram
Bugün bayram;
Yürekten diliyorum ki,
Ailem, dostlarım, tüm insanlar,
Mutlu olsun.
Bugün bayram;
Yaşamdan kovuyorum ki,
Yalnızlıklar, kederler, tüm acılar,
Uzak dursun.
Bugün bayram;
Zamandan bekliyorum ki,
Gözyaşları, feryatlar, tüm çığlıklar,
Artık sussun.
Bugün bayram;
Gerçekten istiyorum ki,
Şehirler, sokaklar, tüm yuvalar,
Neşe dolsun.
Bugün bayram;
Yaratana yalvarıyorum ki
Güzellikler, dilekler, tüm dualar,
Sizi bulsun.
Bugün bayram;
Coşkuyla söylüyorum ki,
Herkese, her zaman, tüm bayramlar,
Kutlu olsun.20/12/2007
| 69 |
Şafak bebek
Bir bebek ağlıyor ana kucağında
Ninnisi söylenirken günün şafağında
Bir bebek, bir çığlık, bir ses, bir nefes
Belki de alın yazısı minicik alnındaBir gün doğuyor size, bize, hepimize
Güller coşuyor bebeğin dudağında
Bir yelken açıyor yaşam engin denize
Bir bebek ağlıyor, oysa daha ilkbaharında
| 46 |
Barış Türküsü
Tüm dünyaya burdan haber yollarız
Dilimizde sevgi barış türküsü
Ay yıldızda zeytin dalı sallarız
Alımızda sevgi barış türküsüYok etmek değil mi gönül ağrımız
Bu yüzden çok yaralıdır bağrımız
Hacı Bektaş diyarından çağrımız
Gelimizde sevgi barış türküsüBize böyle öğütlemiş soyumuz
Yar dışında paylaşımdır huyumuz
Sokağımız, mahallemiz köyümüz
İlimizde sevgi barış türküsüBu davada yüzülse de derimiz
Geri dönmez kadınımız erimiz
Rehberimiz Hacı Bektaş pirimiz
Velimizde sevgi barış türküsüCem oluruz coşar semah döneriz
Dem alırız Muhabbete kanarız
Bu sevdanın ateşine yanarız
Külümüzde sevgi barış türküsüBizde barış için savaş verilir
Emek çalan sömürenler yerilir
Fukara korunur kanat gerilir
Kolumuzda sevgi barış türküsüTürkü, Kürdü, Çerkez’imiz, Lazımız
Bir olmalı bizler bize lazımız
Çalsın barış türküsünü sazımız
Telimizde sevgi barış türküsüBu yol benlik kalesini yıkmaktır
Damla iken ummanlara akmaktır
Her millete bir nazarla bakmaktır
Yolumuzda sevgi barış türküsüFarkı yoktur bizde çoğun azınan
Bir olursa insanlıktır kazanan
Yoksullara yardım için uzanan
Elimizde sevgi barış türküsüDer Şahbudak insanlığı seçeriz
Umut eker yine umut biçeriz
Alın teri badesini içeriz
Dolumuzda sevgi barış türküsü
| 165 |
Düğün
Elimde gül parmak izleri
Yüzüme gamze dost gülüşü
Küt küt atar da yüreğim
Tenimde düğün kurulur. Yağar yağmur
İki el şemsiyenin altında
Rahmete eren
Ve bir çocuk; annesi masallar ören
Tutunca ellerinden
Birleşir düğün kurulur. Gençliğim ihtiyarlığıma miras kalınca
Canımda çalkantılar durur
Dua molası verilmiş bir seherde
Seccadem sıcaksa alnımdan
Gönlümde düğün kurulur. Göğe kaldırır gözümü kuşlar
Artar ruhumda kumanyam
Soframda düğün kurulur.
*Bu şiir, Meb.Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisinde yayımlanmıştır.
| 73 |
Vatan millet aşkına
Vatan millet aşkına,
Dönsün dünya şaşkına,
Yürekten coşan taşkına,
Selam olsun selam olsun.Bayrak bize emanet,
Durma taşı koş ilet,
Şehitliğe ettim niyet,
Selam olsun selam olsun.Kaba sığmam dar gelirim,
Durmayı ben ar bilirim,
Vatan bayrak yar bilirim,
Selam olsun selam olsun.Vatan millet aşkına,
Hain dönsün şaşkına,
Türk'üm senin bir bakışına,
Yıkarım dağları engel tanımam.
| 57 |
18 Mart Çanakkale
Çanakkale zaferini bir kez daha kutlar,
Bir kez daha bütün şehitlerimizi anarız.
Çanakkale’yi melekler kurtardı deniyor,
İşte bizler şimdi asıl bu masala yanarız.Bu kafalar büyük Atatürk’ü yok sayar,
Kurtarıcı asker yerine melekleri koyar.
Sanki asker yoktu Ata komuta etmedi,
Meleklerin komutasındaydı Çanakkale.Çanakkale tarihimizin büyük zaferiydi,
Atatürk başkomutan,askerler neferiydi.
Askerlerimiz orda,Atatürk her yerdeydi,
Kurtarıcı melekler Sarıkamış’ta nerdeydiSavunduk Çanakkale’yi, kazma kürekle,
Önder Atatürk, ve onlarca aslan yürekle.
Kimileri gazi oldu fakat daha çoğu şehit,
Şehitler diyarı,şehit yatağıdır Çanakkale.Ne cin ne melek,onlar kahraman askerdi,
Çanakkale,öylesine çok büyük bir zaferdi.
Bu zaferi hurafeciler hariç herkes gördü,
Kahramanlık abidesi 18 Mart Çanakkale.Düşman bizden kalabalık silahları çoktu,
Ama vatanını savunanlarda korku yoktu.
Geçilmezdi Çanakkale,işte bu çok açıktı,
Yenilmezliğin simgesi,18 Mart Çanakkale.
| 118 |
Ben Seni Sevenim Düşman Değilim
BEN SENİ SEVENİM DÜŞMAN DEĞİLİMHilal kaşlarını çatma görünce
Ben seni sevenim düşman değilim
Kimler vazgeçer ki böyle sevince
Ben seni sevenim düşman değilimGüzel senin bana yok mu güvencin
Muhtacım aşkına oldum dilencin
Şahin görünsem de gönlüm güvercin
Ben seni sevenim düşman değilimNedir suçum affedilmez aklanmaz
Seven sevdiğine kızmaz sızlanmaz
Hiç bir gönül bu cefaya katlanmaz
Ben seni sevenim düşman değilimBu dünyada kimsesizim yalnızım
Sen lazımsın bana bir tek sen lazım
Sarıl Dertl'oğluna bitsin şu sızım
Ben seni sevenim düşman değilimMetin Gürbüz
02.12.2015
| 87 |
Derya; Deniz (Dostumun Kaleminden..)
Bir umut,derya; Deniz,
Bir ufuk,derya; Deniz,
Varılması gereken,
Bir liman,derya; Deniz...Belki bir tutku bende,
Sanki bir hayal sende,
Yaşanmamış bir düşte,
Bir hayal,derya; Deniz....
.Gece karanlık çöker,
Yakamoz,derya; Deniz,
Herkes yoluna gider,
Bir dalga,derya; Deniz...Ne geceydi,gün oldu,
Ne sonbahar,kış oldu,
Varılmaz ufuk oldu,
Bir yalan,derya; Deniz...
| 50 |
Sevda Hatıra Halkası
SEVDA HATIRA HALKASISevda hatıra halkası bende
İşte bende bir hatıra var
Bol değil parmağıma tam oturan.
Dar değil, bol değil tam
Bol olsa düşer
Dar olsa sıkar
Dar ise ben buradayım der
Sıktıkca sahibi yanındayım gibi hisseder.Ne olacak yanındayım gibi hissetse
Mecnun olurum leyla’ma
Memnun olurum yanındayım gibi hissetmeye
Yine memnun olurum
Kendini ömrüm boyunca sevmeye.Bu hatıra öyle değerlidir ki
Kimse bilmez bunun ne olduğunu
Yalnız ben bir de O
Biliriz bunun değerini.
Ve tadını, biraz da hissini
Bağını ve sonsuz bağlantısını…
- 16.02.1969 - Adanaİsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul
| 93 |
Aşkolsun
şu feleğin arabasını
itebilene aşk olsun
çiğnemeden lokmasını
yutabilene aşk olsun bebesi çinko demirsiz
ebesi tekne hamursuz
sokaklar odun kömürsüz
yatabilene aşk olsun düşünde görüpte kantar
uyanmaz uykudan kanter
oltanın ucunda mantar
batabilene aşk olsun cam kırıldı temek kaldı
oynatmaya ramak kaldı
değnek gitti çomak kaldı
tutabilene aşk olsun hacettepe tıptan gider
bir giderse hepten gider
perakende toptan gider
satabilene aşk olsun şişe var pepsi içinde
sinirler tepsi içinde
yekpare hepsi içinde
atabilene aşk olsun kaçın sakırmayın aman
bi sakarsın halin yaman
eccük arpa eccük saman
katabilene aşk olsun
| 90 |
Çanakkale geçilmez!
Gazi olmuş her taşı kan ile toprakları
Arındığı mekândır Çanakkale geçilmez!
En kanlı ve en şanlı tarihin yaprakları
Barındığı mekândır Çanakkale geçilmez! Kınalı kuzu gibi başa kına yakarak
Mermisi bile yokken süngüsünü takarak
Şehadet aşkı ile öne doğru çıkarak
Yüründüğü mekândır Çanakkale geçilmez! Topa silaha karşı etten duvar örülüp
Mağrur düşman askeri bir bir yere serilip
İmanın karşısında bel kemiği kırılıp
Süründüğü mekândır Çanakkale geçilmez! Şehadede koştular komutuyla atanın
Gönlümüze taht kurdu ruhları şühedanın
Kanları pahasına şan, şerefi vatanın
Korunduğu mekândır Çanakkale geçilmez! Topları sindirmişti Ya Allah naraları
Gazi beziyle sardık alınan yaraları
Türkün destan yazdığı dünyanın karaları
Büründüğü mekândır Çanakkale geçilmez! Türk askeri kürüdü binlerce kadavrayı
Ellerinin tersiyle teptiler palavrayı
Türke kefen biçenin sonunda paçavrayı
Sarındığı mekândır Çanakkale geçilmez! Kurtarıldı bu vatan cesaretle imanla
Bu gün dünümüz gibi değişmeyiz zamanla
Şahane abidenin harcı irfanla, kanla
Karındığı mekândır Çanakkale geçilmez!
| 142 |
Memur Azmi Bey
Sabahları herzamanki gibi mahmur, akşamları yine telaşe,
Evinin yolunu bulduğuna sevinir; Memur Azmi Bey.
'Okumuşlar' başka dertte, kimi vali olacak, kimi ataşe.
Bir dilim ekmek bulduğuna sevinir; Memur Azmi Bey.Pazartesi evden çıkar isteksiz, gerisin geri gider ayakları.
'Bir araba, bir ev almak' üzerinedir, tüm çabaladıkları.
Salı, Çarşamba, Perşembe'nin yoktur hiçbir farkları,
Sonunda Cuma'nın geldiğine sevinir; Memur Azmi Bey.Ev kirası ödemeye alışmış olsa da, ev sahibine alışamamıştır.
'Bir lojman' tüm hayali olsa da, büyük torpile ulaşamamıştır.
Amir de sekreter de lojmanı kapmış, geriye bir şey kalmamıştır.
Evi olana bile lojman verildiğine şaşırır; Memur Azmi Bey.Adaletsizlikler haksızlıklar yüzünden, tanışmıştır stresle.
Çalışmış didinmiş terfi beklemeye başlamıştır; binbir hevesle.
Nafile, 'dayısı olan' öne geçirilmiştir; hem de altıncı vitesle.
Deli olup da aklını kaçırmadığına sevinir; Memur Azmi Bey.Rüşvetçi, zimmetçi, yalaka, sahtekâr, asalak 'yolunu' bulur.
Bunlara 'işini bilen memur' denir, topluma kötü örnek olur.
En acı olanı, bu tür memuru, başta politikacı, birileri korur.
'Dünyanın çivisinin koptuğuna' üzülür; Memur Azmi Bey.'Bu düzen böyle gelmiş böyle gitse' de, boşver, alış memurum.
Eline bir iş geçmiş, buna sevin, şükret ve çalış memurum.
Bilirsin ki, 'hayat mücadele' demektir; sabret ve yarış memurum.
'Aslanın ağzından ekmeği' aldığına övünür; Memur Azmi Bey.
| 194 |
Çanakkale Geçilmez
Tabyamız Düşman gemisine ateş açtı
Uzun menzil¬li bombardımana girişti.
Gücüyle karşılık vererek Püskürtü ,
Düşmanı doğduğuna da pişman etti.Gemilerini denize sokmaya da ,
Hiç bir gücü ve cesareti kalmadı
İlerlemiyor, istediği şekilde,
Amaçlarına ulaşamıyorlardı.Albay Cevat Çobanlı nın emriyle de ,
Boğazın etrafına mayın döşendi
Filo gemileri de boğaza girdi,
.Düşman ise, ablukaya alındı.Düşman , Sudan girmeyi başaramadı
“Çanakkale geçilmez” boşa söylenmedi,
Anafartalar komutanı ulu önder,
Mustafa Kemal komutada vardı.18 Mart Türk Milletin zaferi oldu
Gökte zafer bayrakları dalgalandı
Her yıl Zafer bayramı olarak kutlandı
Ömür boyu hiçte unutulmayacaktı .
| 91 |
Seni Bana Pek Rahimkâr Dediler
Seni bana pek rahimkâr dediler
Umaram bu yüzden ihsana yetiş
Hulk-ı hamîdeniz hoş söylediler
Günbegün dem bulup devrana yetişİşittim hep erler, senden pek hoşnut
Yardımcınız olsun, Hazret-i Mâbut
Her iki cihanda olasın mesut
Ol sıdk-ı Hüda’ya, nihâna yetişRütbeler bulunur, tez elden taze
Niyazım bu o Hazret-i Feyyaz’a
Bir keder vermesin evlâdınıza
Dar gün görme, rahm-i Yezdan’a yetişCemâl yar aşkına çeker endişe
Hikmet değildir her gelen başa
Umarım dünyada doyunca yaşa
Zikre gelip huri gılmana yetiş
| 80 |
'"Tapınma" Yazım
Tapınma“Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” Tapınma: Tutku ile sevmek, bağlanmak! Tapınmanın kişisel bir eylem olduğu ve kişinin kendi özgür tercihine göreceli olduğu söylenebilir! O halde kimse, kimsenin taptığına tapmak zorunda olamaz! İnanç ve din de kişinin kendi özgür tercihidir! Neye, nasıl inanacağına da kişi kendisi karar verir! Kişi özgür iradesiyle inandığı bir şeye bağlanabilir ama başkasını bağlama konusunda yetki sahibi değildir! Teklif başka, zorlama ve tehdit başkadır! Tapınılan, inanılan bir “İlah” veya kişiye izafi bir değer olabilir! İlah, para, mal, menfaat ya da put olabilir! Her ne olur ise olsun bu eylem kişiseldir! Kimse, kendi tapındığına başkasının da tapınmasını zorla sağlayamaz! “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” buradaki incelik, kişinin bağlanacağı şeyi bizzat kendisinin belirlemesi ya da her hangi bir belirleme yapmaması! Yani biri kendi tapındığını zirveye oturtup, başkalarını mecbur ya da hakir göremez! Toplumsal alanda sıkıntıların kaynağı, kişiye izafi olan tapınma ya da bağlanmanın toplumda herkesi bağlayacak şekilde dayatılması! Bu dayatmalar eski dönemlerde ilahlar üzerinden yapılmış! İnanç ve din alanında baskın olan görüş ve ideolojiler, diğerlerini zorla kendi inanç ve kabullerine doğru mecburi bir istikamet gibi çekmiş veya çekmeye çalışmış! Bunun yansıması da bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar ve mücadeleler olmuş! Tapınmak yani bağlanmak konusunda zorlama nasıl oluyor? Başlangıçta fikir ve tavsiye olarak yeşeren bağlılığa kaynak olan inanç veya ideoloji, egemen olunca diğer inanç ve ideolojilerin alanını tamamen kapatmaya çalışıyor! Bu bir mücadele ve savaşı da başlatıyor! Kişiye özel olan bağlılık, toplumsal alanda bir baskınlık ve egemenlik kurma aracı haline geliyor! Bağlılık veya bağımlılık oluşturan her ne ise “İlah”, para, mal, ideoloji, önder, kişi, vatan, ırk, menfaat gibi şeyler etrafında kümelenmeler oluşuyor! Bu kümeler bağlı oldukları şey için çatışma ve savaşa tutuşuyor! Bu din olabileceği gibi menfaat ve menfaat araçları da olabilir! Bu araçlar, menfaat sağlamak için kullanılabilir! Mesela herhangi bir ideoloji bu maksatla kullanılabilir! Başta “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” demenin faydası da şu; herkes, kendi tapındığına sadece kendini veya kendine ait olanı sunabilir! Kendi tapındığına başkalarını sunmak isteği, zaten mücadele ve kavga nedeni! Kendi taptığı şeye sadece kendi varlığını armağan etme prensibi, kendi taptığına başkalarını armağan etme isteğine yenilince sunaklara kurban, başkalarından seçilmek durumunda! Sonuç; savaş ve yenilenlerin köle ve kurban konumunda olması! Geçmiş dönemlerde “Ganimet toplumları”, başkalarının savaşla canını, ganimetle malını, cariyelik müessesesiyle namusunu, almayı kendilerine “Hak” görmüş! Bunun cazip tarafı; çalışmadan, emek sarf etmeden mal ve hizmete, ganimet yoluyla zorla el koymak! Kötü tarafı ise uzun vadede bitmek tükenmek bilmeyen “Kin ve nefret” nesiller boyunca devam eden mücadele ve savaşlar, düşmanlıklar! “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” diyen ise tamamen bu süreci reddeder! Yani onların taptıkları ideal uğruna yaptıkları haksızlıkları, kendisi başkasına yapmaz! Kendine yapılmasını istemediğini, başkasına yapmaz! Başkasının da kendisini ilahlarına veya taptıklarına kurban etmesine izin vermez, yol açmaz! Son tahlilde; kişi kendine yapılmasını hoş görmediğini başkasına yapmamalı! Yapar ise evrensel ilahi adalet, yaptığını mutlaka geri alır, kusturur! “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” diyen, özetle başkalarının tapındığına kendini kurban etmez! Bu her ne olur ise olsun; “İlah”, para, mal, kişi, önder, din, ideoloji veya nüfuz, şan-şöhret olabilir! Bunlar için ne kendini ne de başkalarını feda etmez! Böyle bir anlayışı bu söz ile reddeder! Ayrıntıları herkes kendince çıkarabilir! Ahmet Bektaş
| 514 |
Düş
Gece yarısı saatleri saçıp savururken
Bereketli zamanı,
Daha da ötelere gideceğim Ulises’in yoldaşlarından,
İnsan belleğinin ulaşamadığı
Düşler ülkesine.
Aklımın almayacağı parçalar kaldı bende
O sualtı dünyasından:
İlkel bir bitkibilimden otlar,
Her türden hayvanlar,
Ölülerle konuşmalar,
Aslında hep birer maske olan yüzler,
Çok eski dillerden sözcükler,
Ve zaman zaman bir korku, gündüzün
Bize sunduğuna hiç benzemeyen.
Ya bunların hepsi olacağım ya da hiç biri.
O öteki olacağım bilmeden olduğum,
O öteki düşe, uyanık halime
Bakmış olan kişi. Şimdi onun değerlendirdiği,
Yakınmadan ve gülümseyerek.
| 83 |
Bir Çocuk
Bir çocuk geldi bu gün
Seni aramaya ellerinde çiçeklerle Dünya'ya
Kapalı gözler güneşi bilmiyor daha
Hasreti, özlemi ve neden geldiğini
Nereden bilsin aşkı sevdayı
Aynı ağlama titreyen dudaklarında
Nefes nefese O çocuğun doğum günü bu gün
Kutlanmayacak bile yine
Geçen yıl Dünya'nın bittiği yerde
Bu yıl kendi gurbetinde
Gözleri doluyor kadeh kadeh
Karanlığın ötesindeki sevgiliye İçiyor, içiyor
İçiyor şerefsiz dünyanın şerefine
Can yorgun dayanamaz, göçer birazdan olduğu yere
Sabah ilk söz''çok içmişim yine uğruna''
Sonra
''Kusura kalma gülüm
Bu gün benim doğum günüm''
Hala gurbetinde sürgün yüreğim
Ömrümü öğütüyor hasretin
Yoksun, yoksun Neredesin gülüm
O çocuk benim
Günler geçti, yıllar geçti
Bırak ömrümü budamayı da
Biç artık tenimdeki sızıları
Sellerin bassın köylerimi kentlerimi
Dallar kırılmadan uzat ellerini
Bak duymuyor musun?
Bu sesler hazan treninin nal sesleri
Bu son yarım saati doğum günümün
Kimbilir belki birazdan ölürüm Bir yolluk ver dudaklarıma
Son nefesim sensiz karışmasın sislere
Gülerek dalar o zaman gözlerim huzura
Seni nihayet buldum diye
Doğum günümde
Ölüme çeyrek kala
Bu son doğum günüm olsada
Misafir geldiğim Dünya'da
| 170 |
MEDET UMARKEN HATAYA DÜŞMEMEli....
MEDET UMARKEN HATAYA DÜŞMEMELİ... Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler, selamlar ileterek konuya açıklık getirip paylaşıma sunuyorum. Bazı insanlar nedense karşılık vermeyip medet ummayı düşünürler. Medet ummak biraz hayal gücünü zorlamaktadır. Yaşam sürecinde elbette birbirimizden çıkarlarımız olacaktır ama hiç tanıma, konuşma fırsatı olmayan birinden de medet ummak bence düşündürücüdür. Birilerine iyilik yaparsanız, o kişi de sizin ihtiyaç duyduğunuz zamanda mutlaka altında kalmayıp cevap verecektir. Bunun boyutlarını çok önceden kestirmek yanlış olur. Yapılan iyiliklerin hepsinden de karşılık beklemek yanlış
olur. Birde başa kalkma olayları yaşanırsa.. Bazen kötülüğe de dönüşebilir. Her atılan adımın dikkatlice atılması menfaatinizedir. Aceleci davranılmamalı. Örneğin şiirimin birinde doktordan medet ummak yanlış diyorum. Şiirin içinde de açıklamasını yapıyorum. Kişi önce kendinin doktoru olmalıdır. Son çareyi doktorda aramalıdır. Sağlık kuruluşları sigaranın, alkolün, eroin, esrarın
ve diğer vücuda zarar veren maddelerin uyarılarını yaparken siz duyarsız kalıp alışkanlıklarınıza devam ettiğiniz sürece medet ummanız da yanlış olur. Doktorlar da hastaları için uyarıda bulunuyorlar. Hasta da doktorundan medet umarak bağımlılık inatçılığını sürdürüyor. Tesiri artınca da dayanılmaz hal alıyor doktoruna yalvarıp ne olur beni bu dertten kurtar diye yalvarıyor. Son pişmanlıkların fayda vermeyeceği manalı sözler içinde sıkça işleniyor. Siz önceden tedbir almadıkça sağlığınızdan da olursunuz, varlığınızdan da! . Konunun devamında hatalı diyorum. Bunun içer iliğini anlatan şiirim de paylaşıma sunulmuştur. Hatalı davranışları benimsedikçe kazalardan, belalar
dan kaçmamız imkansız hal alır. Öncelikle aynaya bakmalıyız. Her hangi bir kusur işlendiğinde bizim yaptığımız yanlışı bulup telafi etmeliyiz. Kanunlara, nizamlara uymazsak, toplumla uyum sağlamazsak itibarımızı da kaybederiz. Dünya da o kadar çok hatalı insanlar var ki... Bir kişinin yanlış düşüncesi, uygulaması milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet verebiliyor. Süper güç devletler bunun sadece bir örneğidir. Küçük grupların olaylarını yatıştırmak yerine silahlandırıp alevlendirmeyi düşünüyorlar. sonuçta kaybeden taraf her zaman Müslümanlar oluyor. Gaflette yaşadıkça daha da çok kaybedeceğiz. Türk milleti olarak bir bütün olmalıyız ayrımcılık yapmamalıyız. Bazı hainler
ülkemizi parçalamak için sinsi planlarını sürdürüyorlar. Bu topraklar üzerinde yaşayanların birbirleriyle hakları, hukukları vardır. Bölücülük yapıldıkça sebep olan taraf hep kaybeder. Toplumun huzurunu kaçıranlar, devletimizin malına, canına zarar verenler, terör örgütlerine destek verenler, yandaşlık yapanların hepsi de hatalıdır. Daha düne kadar kardeşçe yaşarken bu gün ne oluyor? .. Ülkemizin kalkınmasından rahatsız olan ülkelerin hain planları inşallah bozguna uğrayacaktır. Terör örgütünü destekleyen partide silinip gidecektir.
Bu partiden medet umanlar, oy verenler de yanılgılarını anlayacaklar. Ülkemiz dünya genelinde inancıyla da örnektir. Ülkemizin kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını, şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Onların hatıralarına saygılı davranmalıyız. Ne mutlu Türküm diyebilenlere. Hoşça kalın.***** MEDET UMMA *****Kişi kendisini tanımıyorsa,
Tavsiye etsen de anlamıyorsa,
Zamanında teşhis konulmuyorsa,
Doktorlardan medet beklemeyiniz.Yağlıdan, tuzlu dan kilonuz artar,
Hamurlu maddeler karnı tok tutar,
İçki, sigaradan ciğerler batar,
Doktorlardan medet beklemeyiniz.Saçağı salmadan tahlili yaptır,
Filmini çektirip yaraya baktır,
Yaşama yön veren elbette Haktır,
Doktorlardan medet beklemeyiniz.Yoksul ve perişan, ne yapsın açlar? ,
Krizi yaşayan hekimi suçlar,
Ölüm çoğaldıkça yalvarır içler,
Doktorlardan medet beklemeyiniz.Elinden geleni görevli yapar,
Ameliyat eder açığı kapar,
İsrafil üflese kıyamet kopar,
Zekilerden medet beklemeyiniz.***** H A T A L I *****Sağlıkla, varlıkla oynanmamalı,
Zararlı maddeler sağlanmamalı,
Reklamlar sunarak bağlanmamalı,
Zora ki ölümü seçen hatalı.Haneye, komşuya sıkıntı veren,
Gereksiz şeylere serveti seren,
Depresyon yaşayıp, krize giren,
İçkiyi, esrarı içen hatalı.Anadan dünyaya tertemiz doğduk,
Şeytana aldandık nefise uyduk,
Şehvete battıkça günahkar olduk,
Namahrem yerini açan hatalı.Vatanı, milleti düşün meliyiz,
Her ırktan insanla geçin meliyiz,
Huzurlu ortama taşın malıyız,
Kin, nefret öfkeyi saçan hatalı.Süper güç devletler savaşmaktadır,
Petrollü bölgeye yanaşmaktadır,
Zeki de gerçeği konuşmaktadır,
Barıştan, sevgiden kaçan hatalı.Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.
| 562 |
Zeynep'im
Ömürden güller derledim
Güllerle yarış gülüm
Çiçekleri sana verdim
Sevdalarla barış gülümYeni yılda dostla barışsan
Türkülerle şiirle tanışsan
Boynuma taktığım başsan
Sevdalarla barış gülümZeynep’im hayal olmadan
Yusuf Ummana dalmadan
Kuyuları derin kazmadan
Sevdalarla barış gülümYusuf Ter 30.12.05
Saat 15:37 İsviçre Not:'sadece şiire yakışan ve kafiyeleri tutan isimleri kullandım. Bu kullandığım isimlerle şiirimin kafiyesi
dışında hiç bir alakam yoktur'Yusuf Ter
| 60 |
Saptamalar 2
II.
usul usul bendini
çiğnerdi, eskil güneş
deştikçe toprağı çerçevesiz
günah,' arttıkça artan, dağ
gibi yığılan günahzapteylerdi renkleri
gökyüzü.sararıp morardıkça, yarın
diye diye çığlıkve daraldıkça daralırdı
çember.Kültür Sanat Dergisi
Sayı - 25, Lefkoşa - Mart 2003
Sayfa 36
| 40 |
Bir Gün Hatıra Gelir Belki
Muzaffer tacı giyiyor ayrılık
Serin sularda yüzünde gülüşler
Yürekte acı, yürekte sevgiye dair kıtlık
Gülleri sarıyor, kalbime örttüğün kefenler. Gidiyorsun ve arkanı dönmeden
Gidiyorsun yaktığın ateşleri söndürmeden
Gidiyorsun acılar bırakarak, öldürmeden
Gidiyorsun, hani o sevdiğin şafaklar sökmeden. Yok artık söylenecek söz, sana dair
Son deminde ayrılık yüzünde güzelleşir
Gülümse gözlerime son kez sevgili
Gidişinle sen değil, bu sevda ölümsüzleşir. Dilim varmaz elveda demeye
Sularım varmaz ateşlerini söndürmeye
Git arkana bakmadan sevgili
Ben sadece gülerim,sana hayata,biraz da ölmeye. Yaşanacak her yarınım umutsuzca
Sana boyun eğişim yargısızca
Seven yürek bir gün hatıra gelir belki
Bir gün hatıra gelir, saatler geceyi vurunca…
| 104 |
K I S K A N m a
İlhamın her türü akar beyinden,
Okuyan hayranlar duyar yayından,
Çoğunluk oluşur bayan, bayından,
Şairler şairi kıskan mamalı.Roman, hikayeler yetenek işi,
Eğitim, kültüre sahiptir kişi,
Fark etmez küçükse, arttıysa yaşı,
Yazarlar, yazarı kıskan mamalı.Ressamlık apayrı ustalık ister,
Hattatlık duygunu sergile göster,
Modelden geçiyor basmaya astar,
Çizerler, çizeni kıskan mamalı. Gerçeğe dönüşür hayaller, düşler,
Verilen rolleri ustaca işler,
Dikkatle izlenir hüzün, sevinçler,
Artistler, artisti kıskan mamalı.Yıllar öncesinden çekmişti emek,
Çalışan işçiye veriyor yemek,
Zekiye düşüyor gerçeği demek,
Ustalar, patronu kıskan mamalı.7-6-2013
| 87 |
Kendin Olacaksın; ÖNCE SAĞLIĞIN, SONRA ANADOLU İÇİN! . = 000.009 =
30 Mart 2013 Cumartesi 04:23:58Kitapla Yürüyeceksin Hayat Yolunda; Sağlığın İçin! .
= 000.009 =
Kitapla Düşüneceksin Hayat Yolunda; Vuslatın İçin! .“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:/ Etrafta ağaçlar, yeşil tarlalar, esli tarz birkaç ufak dükkanla biriki kulübe, kapısının önünde atların su içmesine mahsus yalak bulunan bir nalbant dükkanı, dökme demirden parmaklıkları boyalı, önleri çiçek tarhlarıyla süslü, kapılarındaki renkli cam lambaların üzerinde yaldızlı harflerle / kelimeler yazılı / köşkler görülüyordu. / Sarı tül perdeli, yüksek kurşuni bir taş binanın önünde durduk. / Önünde sarı kasımpatılarıyla insanın yüzüne gülen bahçe evin bu hüzünlü manzarasını biraz gideriyordu. / {Kitap Adı: YEŞİL YILLAR – Kitap Yazarı: A. J. CRONIN – Çeviren: Vahdet GÜLTEKİN – Yayınevi: ARİF BOLAT YAYINEVİ/İSTANBUL/1957 – Sayfa Numarası:011 - CÜMLE DERLEME: Kemal KABCIK / ANTALYA / 30 Mart 2013 Cumartesi 04:31:43}Kitapla Uyuyacaksın Hayat Yolunda; Dinlencen İçin! .
= TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE =
Kitapla Uyanacaksın Hayat Yolunda; Başarılar İçin! .
| 159 |
Novruzgülü
Ha! Gelecksen de görüm novbahar?
Salıb meni işden daha şaxta qar.Menim kimi inan yoxdur telesen
Gözüm yolda yavaş yavaş gelesen.Örte yaşıl çadrasını yaz qizi
Lala çıxa dağlar ola qirmizi.Vehşiqezal dağ derede dolana
Bir baş vura menim kimi solana.Avçu kaman almaya day eline
Yaman yovuz gelmeye xalq diline.Qar eriyib yola düşe çay ola
Sessiz yerde şenlik ola hay ola.Yuxulu dağ yuxusundan oyana
Bahar qizi dağ döşünde dayana.Etirlene qizil güller bağçada
Temizlene tozlu ayna taqçada.Yağış yağa quru yere yaz gele
Qizilgöle sarı yene qaz gele.Pencereler güne sarı açıla
Günün nuru bizim eve saçıla.Xezan yeli dünyada day esmeye
Boz baltalar ağacları kesmeye.Novruzgülü zeinet ola dağlara
Şadlıq fürset vermeye day dağlara.Çavuş gelib müjde vere bizlere
Qudret gele yene yorğun dizlere.Dağ qalanıb dağ olmasın ay tarı
Qışın üzü ağ olmasın ay tarı.2 february 1993
| 130 |
Şşşşt! Çok Ayıp...
''Aşığım''dedim.Şşştçok ayıp! ..
''Seviyorum napıyım''dedim.Hıııı terbiyesiz! ..
''O'nsuz duramıyorum''dedim.''Ah bu zamane kızları''dediler.
Aşıktım.Sevmiştim.O'nsuz duramadım.Kimseyi dinlemedim,
evlendim.
Biz erdik muradımıza,başkaları çıksın kerevetine.
Yıllar geçti aradan...
Aşk bitti ne yazık.Şşşt çok ayıp.
Seviyorum ama hani o kalp çarpıntıları,
o şahane heyecan,o güzelim romantizm?
Seni seni...Rahat battı galiba,istedin verdik.
Oyuncak mı evlilik?
Koskoca kadın oldun ne aşkı meşki?
Biz aşk mı bildik?
Biraz da alışkanlık demektir evlilik.
......
''Aşığım'' dedim.''Ayıp''dediler.
''Aşık değilim''dedim.''Hıı...seni seni''dediler.
Anladım ki evlilik dediğin aşksız beraberlik.
İçinde aşk varsa normal değil evlilik.
Hayat dediğin film değil,roman değil.
Aşk aramak delilik.
Belediyeden yatmak için izin almak evlilik.
Bedeli de borç harç,faturalar,aileler,adetler falan filan.
Aşk kalır mı ortada kaçıverir oradan.
Şaşkınlıkla bakakalırsın ardından.
| 114 |
Düğün Gecen
Duydumki bu gece düğün gecenmiş,
Saadet dilemek için davetsiz geldim.Uzat elini bir kardeş gibi,
Dudaklarından değil alnından öpmeye geldim.Dökülmüşse birkaç göz yaşım,
Bırak düğün elbisene hatıra kalsın.Bu gece eğlenmeye değil,
Kahrımdan ölmeye geldim..
| 35 |
On Liraya Hallettim
Adamı getirirler bir gün psikiyatriste,
Beş gündür uyumuyor, ne yaptı, etti ise! Doktora anlatır o derdin ne dendiğinde,
Şüphe duyuyorum der yatağa girdiğimde. Uyumak üzereyken bir şey alır aklımı,
Kalkar hemen yoklarım karyolamın altını; Orda birisi varmış gibi geliyor bana,
Bakınca ordan kaçmış gibi geliyor bana... İlaç vermiş bir hafta sonra yine gel demiş,
Fakat hasta daha da fazlaca ilerlemiş.Yine aynı şüpheler, yine kafa takmalar,
Tam da dalacak iken yine alta bakmalar...O zaman sen de bir de yatağın altına yat,
Kimse yoktur onu gör evhamı aklından at.Dener, yine de olmaz, yine gelir doktora,
Şimdi de üzerinde biri var gibi orda... Bu sefer öncekinden gözleri daha kanlı,
Doktor der terapiye alalım tam zamanlı. Ancak iki bin liraya çıkacak terapi,
Hadi fayda vermezse ne olacak terapi? Sağ olasın doktor bey, düşüneyim, der gider,
Çıkar yol bulamazsam ben yine gelirim der.Bir hafta, on gün, sonra yolda karşılaşırlar,
Ne olsa ilginç hasta doktorla tanışırlar. Kan yoktur gözlerinde, uykuları düzelmiş,
Merak eder ona kim... Ne ilaçlar verilmiş? Hasta gülümser, der ki, on liraya hallettim,
Dört yatak bacağını demirciye kestirttim! .. Şimdi yere yapışık yatıyorum orada,
Bizden başkasına yer kalmadı ki odada...
| 189 |
Otuz Beş
Yolun ortasında durmuş
Orta boylu bel otuz beş
Saçları gerdana vurmuş
Zülfündeki tel otuz beşKaldırıp baktı başını
Kalem sandım ben kaşını
Sormadan bildim yaşını
Elindeki gül otuz beşDoğrulup baktım serine
Bıçak saplandı derine
Ben yaşlanayım yerine
Sen hep böyle kal otuz beşKara’yım düşündüm dünü
Aşk ile eğirdim yünü
Bugün dostun doğum günü
Ömür yarı, yıl otuz beş
| 59 |
İnsan
Her sabah kalkar kaşlara,kirpikler
İkinci güneş doğar her insana
Uyanır düşten bütün güzellikler
Bedenle doğa gelir heyacanaYeni bir güne hoş bir seda ile
Dilden merhaba dolaşır her dile
Coşar duygular gönülden gönüle
Akar gider can içinden cananaDurdurak bilmez bir an insanoğlu
Yetmez geçse de günü dolu dolu
Azmin elinde kanadıyla kolu
Uğraşı ile ter döker zamanaDidinir durur can gidene değin
Elden ayaktan çekilene değin
Yaşar uğruna bir dilim ekmeğin
Ne mutlu öpüp başına koyanaZaman tüneli uzayıp ta gider
Üstünden nice kullar gelir geçer
Nihayetinde son duraksa kader
Çaresiz inmek düşer yaşayanaEngin Namlı 21:18 14.08.2005
| 95 |
Kendimi Savunurum
Düğün dernek halaylarda barlarda.
Yandı yürek köz köz oldu narından.
İçin için dilim sana söylemeye zorlar da.
Söyleyemem adın kalır yazdığım duvarlardaBu gün derim, yarın derim diyerek avunurum.
Elim tutmaz, dilim bağlı söyleyemem derdimi.
Kaçıyorum köşe bucak ele vermem kendimi.
Dil sitemkar, yürek ağlar, kendimi savunurum.
| 48 |
Hoş geldin Bebek!
Nurdan damlayan,
Şebnem gibi, o an.
Sıfır günah, sıfır zaman.
Dünyamıza hoş geldin bebek!
Sevinçten mi ağladın,
Gözlerinde, anlatılmaz heyecan.
Şefkatin kollarında uyuyan,
Kokusuna doysun, ciğerlerin.
Sana kanla bağlanan, annenin.
Dünyaya, kurulu zaman.
Anne sütü, ilk maman.
Dünyamıza hoş geldin bebek!
Ninniler söylenecek sana.
Akıl almaz bir ilgi, alaka.
Büyüyeceksin, minik adımlarla.
Bakışlarında oluşacak, mana.
Sende alışacaksın, bu dünyaya.
Kafan karışacak zamanla.
Olgunlaşacaksın, sen inadına.
Kolay gelsin, taze fidanıma.
Dünyamıza hoş geldin bebek!
12.EYLÜL.2008.İST
| 77 |
Ölüp ölesiye
Biz bulduk birbirimizi,
Tam çizdik kaderimizi,
Pençeledik sevgimizi,
Ya güneş sönesiye,
Veya ölüp ölesiye.Dedi kodudan kurtulduk işte,
Karakedi giremez bu gidişte,
Dost akraba hep sevinçte,
Ya güneş sönesiye,
Veya ölüp ölesiye.Mutluyuz bu dünyada,
Ne boldayız ne darda,
Gönlümüz bir arada,
Ya güneş sönesiye,
Veya ölüp ölesiye.
(27-1-1981)
| 49 |
Tek başına
Ne zaman ki; isyan etin çocuk
Bahceler yasaklandı sana
Kayısı dalları
Platonik aşklar
Gül kurusu ayrılıklar
Ne zaman isyan ettin çocuk
Aşk da yasaklandı
Aşkın yasaklarıdaSistem bulandı ellerine
Yazsan
Ne derdine çare
Kimin neyine
Kimin sesineNe zaman isyan etsen
İsyan etmek yasaklandı
Kiraz dalında kırmızı
Deniz de mavi
Bozkır da serçeYasak sana
Gün batımı ayrılık
Gün doğumu aşkÖzgürsün/Küfür yediğin dağlarda/Tek başına...19 Mayıs 2004 ' Çocuk elleri '
| 69 |
Dost!
Şu gönlümün yorgun dehlizlerine,
Bu büyük deliği açmasaydın dost!
Güvenip mertliğin tok sözlerine,
İki doğru sözden kaçmasaydın dost! Ellerimde nice dallar kırıldı,
Hep dost kurşunuyla kalbim vuruldu;
Bedenim, hüzünden hayli yoruldu,
Sen de aynı yolu seçmeseydin dost! Güvenimin sonu demek böyledir?
Gidişin çözülmez, sebebi nedir?
Bu dostluk köprüsü hayli incedir,
Bilmiyorsan, gelip geçmeseydin dost! İçinden geçeni, durma sen de yaz,
Dürüstlük olsun da, bana mezar kaz,
Bu şurubun tadı acıdır biraz,
Hatır için alıp, içmeseydin dost! Yolun açık olsun ve de canın sağ,
Suç sendedir demem, böyledir bu çağ,
Ortada gül yok ki, kalmamış bir bağ,
Boşa bülbül olup, uçmasaydın dost! Selamımı saldım, alırsan eğer?
Diliyorsan sen de, bir tek selam ver;
Dostluk büyük niğmet, herşeye değer
Bölüp, parçalayıp, biçmeseydin dost! 10 Temmuz 2010 İstanbul 03.00Mustafa USTA
| 128 |
Kulun tavafın eyler
KULUN TAVAFIN EYLERBülbül bahçesine girer
Gonca gülüne ulaşır
Arı kovanına girer
Peteğin bala bulaşırHer bir şeyde var güzellik
Bakışlarda yâr güzellik
Ateşte de kor güzellik
Külün âşkınla talaşır Durmaz çaylar dostça akar
Akarda bendini yıkar
Toprağını meşkle yıkar
Selin ırmağa ulaşır
Aşkla içilirken çaylar
Salih muhabbetin paylar
Arif anda ismin söyler
Dilin zikirle üleşirGarip metin sensiz neyler
Sevdan ancak onu eyler
Hacılar tavafın eyler
Kulun etrafın dolaşırŞİİR:METİN DALKÜREKMAHLASI:GARİP METİNİ
| 72 |
Beni Seninle Ararlar Belki
Ahımı alsın şu deniz
Belki hasretin vurur kıyıya
Bir akşamın meltem saatlerince
Seni uğurlasın dalgalar
Yaslanıpta Ay'a bir selam çaksın
Belki bulur o an yitirdiklerini
Geri getirir sana tüm sevmelerini
Veya tüm bitmelerini benle
Bir akşam kaybolsun koynunda deniz
Maviliklerini sana adayıpta gelsin
Yüzüme nefret koksun
Beni seninle arasın bu şehir
Bir başına bırakıp gitsin
Ay uykusuna dalsın
Deniz heybetli duruşuyla bana yollasın incilerini
Salkım salkım döküleyim boynuna
Bir armağanımda bu olsun sana
Kimbilir bundan sonra
Beni seninle ararlar belki
| 84 |
Binbir Çiçekli Bahçe
- Büyük usta Yaşar kemal’in son yapıtı çıkmış…
Adı ne?
- Binbir Çiçekli Bahçe…
Hemen edinip okumalı. Fiyatı na kadar?
- 15 TL.
Ooof of…
- Oflama, indirimli fiyatla 12,5 liraya alabilirsin.
Yok, ben biraz bekleyeyim. Nasıl olsa yakında korsanı çıkar. Yedibuçuk liraya alırım.Bir yazarı sevmek yetmez, Onu okuyabilmek için alın teri düşmanlarıyla işbirliği yapıp kitabını korsandan almak yazarı öldürmekle eş değerdedir.İdefix der ki:
“Yaşar Kemal, Binbir Çiçekli Bahçe'de 1961'den 2009'a uzanan çeşitli yazılarında, doğanın ve kültürün yozlaşmasındaki tehlikelerin altını çiziyor, bu sorunların kökenlerine dair saptamalarda bulunuyor ve çözüme dair öneriler sunuyor.Bugünlerde yoğunlukla tartışılan Kürt açılımı konusunda, Yaşar Kemal bundan 14 yıl önce İstanbul DGM yargıçlarına mahkeme salonunda şöyle sesleniyordu. 'Benim yazılarım halkımıza birer çağrıdır. Öncelikle batıdaki, doğudaki çocukları, savaşta ölmüş anaları çağırıyorum. Bu savaş en çok sizin yüreğinizi yaktı.
Herkesi çağırıyorum, sayın yargıçlar sizleri de bu savaşı durdurmak isteyenlere katılmaya çağırıyorum. Bu ülke hepimizindir ve bu ülke insanlık tarihinde çok uzun yaşamaya layıktır. Hem de onuruyla yaşamaya...
Unutmayalım ki, bir ülkenin insanlarının onuru en azından toprağı kadar kutsaldır.'
Yazar, kitaba da adını veren 'Binbir Çiçekli Bahçe' konuşmasını ise Mayıs 2007'de Norveç'te düzenlenen 'Bjørnstjerne Bjørnson Anma Konferansları' sırasında yapmış. Yaşar Kemal, pek çok kereler tekrar ettiği gibi:'Dünyanın şimdi başı belada. Dünyamız şimdi tek kültürlü bir dünyaya doğru başını almış gidiyor. Bu insanlığı insanlıktan çıkaran bir durumdur. Tek kültürlü bir dünyada insanlığın halini göz önüne getirelim: Tek çiçeğe kalmış, tek renge, tek kokuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya.' şeklinde konuşuyor.Kitabın son bölümü, Yaşar Kemal'in önemli konuşmalarından beşini bir araya getiriyor. Yerli ve yabancı basında yayımlanan bu önemli metinlerden en dikkat çekici olanı, yazarın, 3. sınıf öğrencisi Helin Zeynep Miser'le '23 Nisan' vesilesiyle yaptığı söyleşi. Yaşar Kemal bu söyleşide, küçük muhabire çocuk ve şiir kitaplarından bahsediyor ve 'arkadaşlarım' dediği çocukların çoğu zaman 'adam sayılmadığı'ndan şikâyet ediyor: 'Benim için çocuk, çocuk değildir, bizim gibi insandır.
Ben, Çocuklar insandır diye de bir kitap yazdım. Çocukları, çocuk diye bunlar küçümsüyorlar, nefret ediyorum bundan. Çocuklar da küçük görünerek normal insan olamıyorlar. Doğal insan yetişmiyor çocuklar. Böyle bir dünyada savaş da durmuyor.'Üç bölümden oluşan kitabın birinci bölümü, Yaşar Kemal'in 2007'de Ankara'da gerçekleştirilen 'Türkiye Barışını Arıyor' konferansında yaptığı konuşmayla açılıyor. 'Kimlikler' başlıklı ikinci bölüm, Orhan Kemal'den Mehmed Uzun'a, yazarın yakın dostu olmuş pek çok ismi ağırlıyor.
Dokuz yaşındaki Helin Zeynep Miser'in Yaşar Kemal'le yaptığı söyleşiyi de içeren 'Konuşmalar' ise Binbir Çiçekli Bahçe'nin üçüncü bölümünü oluşturuyor.”Öğüncümüz, dünya yazarı Yaşar Kemal’i sevenler! Korsan’ının çıkmasını beklemeden “Binbir Çiçekli Bahçe”yi edinip okuyalım.
(12 Eylül 2009)
| 410 |
Gözyaşı İçine Akmak...
Gözyaşı içene akmak nedir,Bilir misin sen! Nerden bileceksin sevmemişsen,Nerden bileceksin bir akşam arafesinde,Gözlerinin önünden kayıp,Gitmemişse sevdiğin... Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen? Hiç aktığını hissiettin mi! O inceden inceye, Ruhunu katleden sıcaklığı... Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen? Yoksa sen hiç kıvranmadın mı! Gecelerce aşk acısıyla...Sevgilinin hasretiyle...Yada anlık uykundan kabuslarla,Uyanmadın mı hiç! Yoksa sabahın ilk ışıklarını,Görmek için,Neler vermezdim demedin mi hiç... Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen? Tüm bunları yaşamadınsa; Nerden bileciksin sen...Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen?
| 81 |
Dün gece
Dün gece
Hiç bilmediğim bir şehirde
Karış karış dolaştım sokaklarda
Seni bulmak içinDün gece
Hiç uyumadım sabaha kadar
Belki gelirsin diye
Belki ararsın diyeDün gece
Seni düşündüm bütün gece
Anıları yaşadım yeniden
Zamanı geri getirmeye çalıştımDün gece
Seninleydim sabaha kadar
Sen karanlık gecede uyurken
Ben hayalinle başbaşaydımDün gece
Yanındaydım bütün gece
Mışıl mışıl uyumanı
Uyurken melek olmanı izledimSonra kapı çaldı birden
Uyandın
Kapıyı açtın
Ve sımsıkı sarıldın onaDün gece
Seni onunla görünce
Zamanın dolduğunu anladım
Ve kendimi kapımda bekleyen Azrail'e teslim ettim
| 84 |
Kalkışmazdı Giderken
kalkışmazdı giderken
kararttın tanımı dost
canan selam ederken
körelttin kanımı dostdüşürdüğün bizara
kanar burada yara
bahtıma dünü kara
sararttın canımı dostsıkıntıdan gererim
kısıntıdan veririm
sana neden eririm
morarttın anımı dostuzatmadın yelini
tutamadım gelini
ömrüme can elini
daralttın sanımı dostozan efem bilesin
uzun ömür dilesin
yine dönüp gelesin
zorlattın yanımı dost
| 52 |
Bir Adam
Yüksek kaldırımlı sokaklarında
İstanbul'un
Çatılar birbirine
Ha değdi ha değecek
Pencerelerde boy boy saksılar
Ha düştü ha düşecek
Köşebaşında bir adam
Sessiz,yalnız ve yorgun
Gün batımı akşamında
Yalnızlığının tam ortasında
| 32 |
Bir Hasret Türküsü Çalıyor Kulaklarımda
bir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda
bir özlem ki için için tütüyor yüreğimde
özlemek ne zor şeymiş...
insan kaybedince mi daha çok özlüyor acaba...
yoksa kaybedince mi anlıyor özlediğinibir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda
hiç susmadı ki...hep çaldı aslında
sadece duymak yetmiyormuş
hissetmekte gerekiyormuş
kimi zaman hissetsekte hep saklı kalmışbir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda
bu sabah hep özlemimi düşünüyorum
bu sabah daha çok özlüyorum
bu sabah daha bir ayrı düşüyorum
sesinde bir burukluk çoktan yakmış ışıklarıbir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda
bitsin dercesine kapatıyorum
ama elimde değil duyuyorum
sızlıyor içim yanıyor canım
bu hasret eritiyor beni bitiriyorbir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda
biliyorum sonsuza dek hasret kalacağım sana
sonsuza değin gelmeyeceksin bana
sonsuza değin beklerim bende seni..
sonsuza değin çalacak kulaklarımda hasret türküsübir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda
melodisi tanıdık geliyor
savuruyor rüzgar misali her yere
bir hasret türküsü çalıyor şimdi
senden çok uzaklarda...
28 nisan 2008
| 147 |
İki Evlilik Yapanlara-O Hayali Kuranlara
ALLAH aklı bir yarattı, İnsanlar düşünsün diye,
Medeni bir dünyada, evlilik yapsınlar diye
İslam’da bir-iki-üç-dört, helal kılındı evlilik
Lakin adaletli olun dendi, nesil çoğalsın istendi.
Dul kadınlar sahiplensin, Namus başta gelir dendi
Himayelerine aldılar, etraftan korunsun diye…Sonra din istismar edildi, On beş- yirmili harem kuruldu
Çok evlilik marifet sanıldı, Hak yolu unutuldu
Bunlar geçmişte kaldı, ya şimdi neler oluyor
Azıcık fikir yoklayalım, Kim kimi kayırıyor
Yeter ki evlilik olsun, Evimde kadın bulunsun
Çadırda bile yaşarım, Ona gül gibi bakarım…Gel zaman git zaman, gözü açılır erkeğin
Yoksullukta gelince ardından, güller solar haller yaman
Adam biraz paralanır, Etrafı çevresi genişler
Onu biraz şişirirler, hanımın çok yaşlı derler
Yeniden bir evlilik yap, görünsün sana gece mehtap
Al onu koluna kap, Evlenir kimseye sormadan…Hadi iyi evlendiniz, iyi halt ettiniz
Ata sözü dinlemeden. Pirince giderken, bulguruda kaybettiniz
Ona baktın bana bakmadın, Şunu aldın bunu almadın
Söyledim beni duymadın, Hiç yoktan bir huzursuzluk
Her gün sıkıntı, her gün dram, Erkek erir gram gram
Mutluluksa olmuş haram, Yok der cebimde hiç param…Birlikte olmaz hiç şakaları, terden hep kirlidir yakaları
Balon gibi inmiş havaları, Olmadığı gün yok kavgaları
Biri aç biri doyar, birine aldığını öteki duyar
Erkek ortada soyulmuş hıyar, ne düzen kalmış ne ayar
Biriyle durmadan gezer, eskisini ihmal eder üzer
Çocuklar dağılmış birer birer, yalnız kalır iki evliler…Uykular hep yarım yamalak, dırdıra daima kapanmış kulak
El alem hep şen şakrak, Onlar olmuş birer salak
Ne akıl kalır ne fikir, sağlıkta yavaş yavaş tükenir
Sonunda acı günde gelir, Karısız kalacak iki evliler
Kadınlar özgürlüğü seçecek, Erkekler bir tekme yiyecek
Son pişmanlık fayda etmez, yeniden bekarlığa dönecek…
| 264 |
Dost nasihatı
Evin mi bu meyhaneler
Senin mi bütün çileler
Yarın herkes bakıp güler
Dost söylerde acı söylerBiter bu yalan sohbetler
Geçer kiralık saatler
Masada kalır vaatler
Dost söylerse acı söylerAnlarsın sabah olunca
Hiç meteliksiz kalınca
Gidersin kendi yolunca
Dost söylerse acı söylerİnsanın dostu paradır
Bundan ötesi yalandır
İstersen kendini kandır
Dost söylerse acı söylerKimse dinlemez derdini
Tanımazdan gelir seni
Sorma kimseye kendini
Dost söylerse acı söyler
| 67 |
Yürek Yangını
Geçer yürek acısı,
Merhem olur ona duası,
Yanlış kişi üzerine temel kurmuşsa gönül,
Enkazdan sağ çıkar bu deli gurur,
Hayatla yüzleşmek,
İnsanla yüzleşmekten zordur,
Sözler seveni sakağından vurur,
Severek son buldu aşk dolu bir roman,
Sen, piyondun. Ben, kahraman.
Durmadın atladın evlilik sandalından.
Sen, korkaktın. Ben ise kahraman.
| 50 |
Kara Gözlüm Senden Ayrı Duramam
Kara gözlüm senden ayrı duramam,
Haberini kimselerden soramam,
Yürek pare pare derman bulamam,
Bahçelerde tüm çiçekler yas tutmuş,
Gül dalında bülbül ağlar gül ağlar.Bakışların sevgi dolu dost dolu,
Gidişimiz Aslı,Kerem’in yolu,
Bu ayrılık alev alev kor dolu,
Bahçelerde tüm çiçekler yas tutmuş,
Gül dalında bülbül ağlar gül ağlar.Senden uzak kalmak ölümdür bana,
Bir daha göreyim gel kana kana,
Ayrılıklar varmış bizden de yana,
Bahçelerde tüm çiçekler yas tutmuş,
Gül dalında bülbül ağlar gül ağlar.
| 79 |
Yeterki Vatan Sağolsun
Kader beni attı, gidip de gelinmez yollara, çok uzaklara
Pek yolu izi bilinmez, yani bileceğiniz yüksek dağlaraGezerim o dağlarda, taşlarda, bazen konaklarım mağaralarda
Bazen korkar, bazen ürperir, bazen hüzünlenir, bazen ağlarımdaKendi kendimi sorgularım, benim ne işim var buralarda?
Bir ateş, bazen korkunç canavar, bir cehennem var oralarda? Çünkü sorgulamadan edemem, eşim var çocuğum var
Benim de bir hayatım, bir sorumlu olduğum çevrem varYürürüm gece gündüz, demeden dağların kıvrımında
Bütün bir ağırlık, maddi manevi yüklenmiş sırtımdaBazen derim kendi kendime bu bir döneme dolaptır
Sıra bize geldi, bunu hakkıyla yapmak en büyük edeptirBizimkisinde ağlamak yok, sızlamak yok, çünkü asker ağlamaz
Acıkmak yok, susamak yok, dinlenmek yok, çünkü asker yorulmazBazen düşünürüm bu dağlara, beni getiren bir emir elbette ki kutsaldır
Elleri kınalanmış, arkasından dualar edilmiş, bir kurbanlık koyun gibi uysaldırBu güzel vatan parçasının, her yanı bize emanet edilmiş, özgür olması için
Burada görev yapmayacaksam, ama ne zaman yapacağım, hemde vatan içinEy! Şeytan beni engelleme, ister üstüme bin ordu gelsin, isterse önüm dağ olsun
Milletimiz rahat olsun, rahat uyusun, ben canımı esirgemem, yeter ki vatan sağolsun Tahsin Koç – Ankara- 19.03.2012
| 180 |