siir
stringlengths
171
74.5k
siir_uzunlugu
int64
31
9.7k
Hadron Hadron carpistiricisi gibi ışık hızına ulastirdigim nice sevgilerim vardı .Sensiz yaşayan nice sevgiler .Sensiz olmayacak bir sürü anı .Beni sana anlatacak bir sürü hatıra hepsi kayboldu .Bir denizin kiyaya vurup götürdüğü kumlar gibi sürüklenip gittiler .Gelgitler bitirdi herşeyi .Kumsalda parıldayan kiristaller kadar parlayana dek hoşçakal.
46
Bayram Kurbanı Her yıl binlerce can kurban ederler bayrama bu yıl candan ötesine kıydılar altı okum vardı birini kırdılar kara çarşafların içine gömdüler onu. Okum okum güzel okum yattığın karanlıkta iyi uyu uyu da büyü oy ol oy olarak dön geri bari canına kıyanlara. Bağışla Gazi Ata sahip çıkamıyor gençlerin emanetine şimdi korkarım sıra cumhuriyette zira aş erenler çoğaldı onun etine..
61
Dost Arıyorum DOST ARIYORUM Dost arıyorum Tüm samimiyetini benliğinde taşıyan Dost arıyorum Hiçbir menfaat ilişkisine dayanmayanDost arıyorum Her an canım sana feda olsun diyebilen Dosta arıyorum Darda kaldığımda koşup yanıma gelebilenDost arıyorum Tüm sırlarımızı koruyabilen Dost arıyorum Derdime derman olabilenDost arıyorum Her daim hal hatır sorabilen Dost arıyorum Canını canıma katabilenDost arıyorum Bayramda seyranda yalnız bırakmayabilen Dost arıyorum Her işe geldiğimde günaydını esirgemeyenDost arıyorum Bir lokma ekmeğini paylaşabilen Dosta arıyorum Menfaat için bana yaklaşmayanDost arıyorum İyi günde kötü günde hakiki dost olabilen Dost arıyorum Dostunu ömür boyu unutmayacak olan...
89
Gidin Başka Yerde Oynayın Zihniyeti Lanet tavırlarımız yerin dibine insin! Komşuluklarımıza kalmamış saygın sevgin…Bahçeye top gelmiştir ev sahibi bağırır, Başka yerde oynayın, diyerek azarlatır…Bahçe, dersen boş toprak ekilemez biçimde, Top, kaçabiliyor umulmadık şekilde…Çocuk, gelip alamaz alsa azarlanacak, Top, zamanla birikir kimseler atmayacak… Öfkeli bir kız sesi “Başka yerde oynayın!” Başka yerleri yoktur çocuklarımızın…(2011)
53
Sen Yüzüme Gülünce Zail olur gamla keder Sen yüzüme gülünce dost Gönlüm gözüm bayram eder Sen yanımda olunca dostZemheri de güller açar Misk ü amber koku saçar Sevdiklerin kalmaz naçar Sen gönlüme girince dostEvim barkım huzur bulur İki cihan surur bulur Can matlubu nuzur bulur Sen tebessüm edince dostArtar gider o hasretin Yıkar gider o firkatın Yetti bana bu rikatın Sen buradan gidince dostSAMİHİ der ah bi vefa Yeter çektirdiğin cefa Gel yüzüme gül bir defa Cana sefa gelince dost
80
Anne Nerede gözlerinde parlayan güneş? Sevgi yağmurların nerede anne? Kalbimde tutuşan sıcak bir ateş, Yine beni sana bağlıyor anne!Sıcaklığın yavaş, yavaş sarıyor beni, Sanki gölgen kucaklıyor birden gölgemi, Bir rüyada buluyorum kendimi, Neden uyanıyorum rüyadan anne?Uyumak istiyorum bir ömür boyu, Eğer olunsaydı bir kulun kulu, Senin kulun olmak isterdim hidayet yolu, Senin ayağının dibinde anne?Beni yetiştirdin güzellik için, Aklımda saklı duracak hep öğütlerin, Asla dolmayacak gönlümde yerin, Benim için sen “hayat” sın anne...Aykut Yakup Gültekin
75
Düşman Ediyor DÜŞMAN EDİYORHer akşam olunca ayrılmak var ya Beni akşamlara düşman ediyor Sen sanıp(sen diye) yastığa sarılmak var ya Beni uykulara(sabahlara) düşman ediyorAçılmış görünce ben pencereni çıkarım uzatıp hep merdiveni Annem babam duyar sözlerin beni Annene babana düşman ediyorGeceler hep uzun gündüzler kısa Sensizlik ruhumu boğuyor yasa Ne zaman buluşsak bu korku tasa Beni kaderime düşman ediyorFikret YAVUZHAN
59
Şehvet Bir çukurdur şehvet, geri dönülmez, Geri dönülse de nezafeti yok. İnsan ruhu aslen, üç-beş bölünmez, Bir bütün misali uçan sazdan ok.Bu sebepten işte neye dönerse, Ucu, kanatları o yöne gider. Rüzgar esse onu yoldan çevirse, Bu sefer hızını bütün kaybeder.Öyleyse şehevi arzusu olan, Günah yola girme, her şeyin solar. Şehvetten kurtulan Allah’ı bulan, Böyle bir sineye ışıklar dolar.Haydi helal yola, adım at, yürü, Nefsin azgın ise oruçla eğit. Bedenini ruhun ardınca sürü, Bu başarı ile sen Allah’a git.
79
Bizim Bu Dağlar Bu Ova Bizim Bizim bu dağlar hep bu ova bizim, Tarlalarla bağlar şu yayla bizim, Ay yıldızın çevirdiği sınırlar, Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Adana Ardahan Malatya ve Van, Doğusundan batısına her bir yan, Vatan için akıttı şehitler kan, Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Adıyaman Balıkesir Sakarya, Çanakkale şehit kanı kokar ya, Nusret gemi mayınları saçar ya, Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Sivas Erzurum Erzincan kale, Maraşı anlatmak zor gelir dile, Adından fransız korkarmış bile, Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Antepin Şahini dillere destan, Edirne giydirmiş düşmana fistan, Şükrü Paşa yazmış burada destan, Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Tokada Artvine tabur kuruldu, Rizede düşmana hesap soruldu, Zalim düşman tam alnından vuruldu, Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Ankarada meclis kurdu ATATÜRK, Samsundan karaya çıktı ATATÜRK, Akdenize düşmanı yıktı ATATÜRK, Nehirler ırmaklar bu çaylar bizim.Ümüt Güngör Sivri Kalemler Derneği
134
İşim artık ÇİŞİMDİ... işim, çiçek ekmek insan sevmek doğayı seyretmekti... şimdi, doğa pislendi insanlardı pis edeni çiçek ekmek artık enayilikti... işim, şiir yazmak kitap okumak doğayı korumaktı... şimdi, doğa isyanda yazarlar nisyanda okunmayınca şiir yazmak salaklıktı...Fikret Turhan-Yalova, 12.04.2015
38
ODTÜ Savaşları… 3500 yozlaştırma ile gözü dönmüş, beyinleri yıkanmış, salyaları akan robokopla; TOMAlarla, parfüm niyetine biber gazı ile, çelik coplarla hücuuum! Önüne kim gelirse, ne gelirse yak, yık, vur, kır, dök; yatır yere, tekmele, yumrukla, copla, saçını başını yol, yatır yerlerde sürü, sürü, sürü… Parfüm niyetine biber gazı sık; basınçlı kirli soğuk/sıcak su ile yıka; ayakta kalanlara gaz bombaları ile saldır; sağlam kalmasın gavur dölleri, okuyunca gavur olacaklar nasılsa! Kendi / yandaş / korkak / dönek TV’ lerinde, radyolarında boy boy göster; Kendi gazetelerinde, yandaş / korkak / dönek radyolarda hem suçlu, hem güçlü hücuma geç! .. Saatlerce açık oturumlarla, sayfalarca satılık köşe yazarlarınla eleştir! .. Bağır, çağır, aşağıla, kötüle, iftira et, suçla, suçla, suçla… Evlerini arattır, tarattır, darmadağınık et, yarala, kanlar içinde, yara bere ve kırıklar içinde tutuklat… Karakollarda dayak, işkence, ifadeler; yetmedi adliyelerde sorgu üstüne sorgu… Fırçala, pısırık, sümsük emir eri rektörlerini ve al arkana, tembihle ne diyeceklerini, sakın falso vermesinler ha! .. Kandır koyun, olmadı tavuk, pardon balık yada kobayları; aldat cahil cühelayı yalanlarınla, kışkırt üstlerine; hem suçlu, hem güçlü olduğunu kim nereden bilsin? ! Bir savaş nasıl kazanılır? ! . Aldat, aldat ta; hukuku da kandırdın say ama ya dünyayı, aydınları, bilinçli insanları! ! !
199
İyi Düşün İyi Tart Münafık mı mü'min mi,iyi düşün, iyi tart, Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman. Elde Kur'an dilde yalan,sanma müslüman, Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.Yetim,öksüz hakından,saraylar yaptıranlar, Savcıyı ve hakimi,hileye saptıranlar, Onlar ki ruhlarını,şeytana kaptıranlar, Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.Bunlar iblis soyundan,bak susamışlar kana, Bütün Orta doğuyu buladılar,al kana, Aldanmayın beş vakit,boş yatıp, boş kalkana, Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.Çalıp çırpıp limana,gemileri dizdiler, Kafiri sevindirip,müslümanı üzdüler, O güçlü ordumuzun, derisini yüzdüler, Vatan elden giderse,ne din kalır ne iman.
87
Usta Bak aklıma ne geldi be usta Ne geldi evlat hayırdır Ne bileyim takıldı aklıma Nedir o evlat anlat bakalım İnsan sevdiklerini niye terk eder Ne bileyim evlat vardır sebebi Yok be usta iş öyle degil ben buldum Neyi ne zaman buldun anlat bakalım İnsan sevdiklerini çaresizlikten terk eder Yani çaresi yok umudu kalmamışsa Gırtlagına kadar borcuda var ise Elindeki son parayı şansa demişse Vede son darbeyi ondan yemişse Onun için tek eder be usta Ya evlat nereden çıkardın bunu Bak anlatayım usta başımdan geçeni Komşumuz vardı adı bende saklı Çok iyi çok akıllı vede çok dürüst Her gün parayla oynar ama Kendi parası hiç olmazdı Eşini çocuklarını çok severdi Bütün mahalle onlara imrenirdi Takdir eder vede kıskanırdı Ama işin sonu öyle olmadı Herkese iyiydi kendine degil Elinde para çok ama cepte yok Borcu dağları aşmış ama gururlu Kimseye dert yanmaz vede ağlamazdı Biz onu en kötü halinde bile Hiç bilemedik veya bildirmedi Çok iyi çok sevecen bir dost Sonradan anladık usta gurur ipin ucunda O günden sonra anladım be usta Paran varsa alemde sen kral da Yani be usta para denen illet İnsanı kral da yapar kulda Yani o abi gibi gurur yaparsa Sevdiklerini geride bırakırsa Ben o paranında pulunda Geçmişine söverim usta Sonradan duyduk o sevdigi ailesini İstemedende olsa bırakıp gitmiş Çaresizlikten usta intaharı seçmiş Gurur denen illet ipin ucundaymış Bütün mahalle ağladı vede kızdı Niye bize demedi diye Ama ben anladım be usta Gurur paradan ve dosttan önce gelir İnsana sevdiklerini bile terk ettirir
247
Gözlerin yeşil bursa oluyor. Seninle bir yağmur başlıyor iplik,iplik. Bir güzellik doğuyor gönlüme şiirden, Kuşlar konuyor omuzlarıma Gözlerin yeşil bursa oluyor birden.Akşamlardan gecelerden senden uzağım, Şiirlerim rüzgardır dağlardan esen, Durgun sular gibi azalacağım, Bir gün birdenbire çıkıp gelmesen. Yanlız gözlerime bak diyeceksin Ellerim ellerine usulca değerken, Sen kaybolup gideceksin.Bir elim seni çizecek sahildeki kumsala, Bir elim adını silecek yazdığım kumlara. Kalbim ebem kuşağı gibi binkere Senin için yeni baştan hasret çekecek.Ne güzel seni bulmak tüm yüzlerde, Sonra ne acıdır ki seni kaybetmek hemen her yerde. Ne güzel bineceğim otobüsleri kaçırmak, Yapayalnız kalmak duraklarda.Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden, Kuşlar konuyor omuzlarıma Gözlerin yeşil bursa oluyor birden.
111
O Bayrak Millî bayramımda, öküzün biri Bayraklar geçerken, görmezden gelmiş Yaptığının adı, nankör kibiri Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Özrü kabahatından, büyük ayının Senin suçun yok ki, malum dayının Geçmişine lânet, köpek soyunun Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Dilerim Allah’tan, huzur bulmazsın Sıcak yatağında, rahat ölmezsin Genlerin bozuksa, iflah olmazsın Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Nice koç yiğitler, burçlara astı Ona hiç kimsenin, olamaz kastı Rengini matbaada, anan mı bastı Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Unutma o bayrak, milletin özü Milyonlarca Türk’ün, ondadır gözü Fark etmez hainin, çoğuyla azı Otursan ne yazar, kalksan ne yazarArif Nihat Asya, kalksa yerinden Yolardı saçını, kafa derinden Hak bizi saklasın, şeytan şerrinden Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.O bayrak, “Göklerin kızıl süsüdür” O bayrak, şehidin, “Son örtüsüdür” O bayrak son Türk’ün, son öyküsüdür Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Akan kutsal kanın, helâlidir o En parlak yıldızın, hilâlidir o Cihatta Rasûl’ün, celâlidir o Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.Necati ismini, cismine yazdı İhanet denilen, denklemi çözdü Düşmanına karşı, orucu bozdu Otursan ne yazar, kalksan ne yazar.
171
Bugün 10 Kasım Senin güneşin var mı? Yanıt yok Benim güneşim var Hem de bir kaç güneşim var Tanrı Güneşi Cennet Güneşi Peygamber Güneşi Atatürk Güneşi İnsanlık Güneşi Sen başkalarının ışığı ile parladın O ışık çekilirse ne olacak? Yüreğini aklını ruhunu gözlerini karartan güneş olur Bugün 10 Kasım Atatürk'ü sevgiyle saygıyla minnetle özlemle anıyoruz. Unutmadım seni unutmam inan Çünkü ulusunla ilkelerinle yaşıyosun aklımızda Yurt sevgisi ulus sevgisi doğa sevgisi hayvan sevgisi insan sevgisi anne baba sevgisi çocuk sevgisi Atatürk'ü seviyorum Çünkü cesaret var bende özgür yaşamak İnançlara saygılı olmak bağımsız olmak İşte düşüncem bu düşüncem başka uluslar karşısında dik durmak onurlu erdemli barışçı yaşamak İnsanlık Güneşi doğdukça Atatürk de var olacaktır Bugünde yarında O her Türk'ün yüreğinde yaşayacaktır Bugün 10 Kasım Dolmabahçe'de Anıtkabir'de acı rüzgar esiyor Bugün 10 Kasım Küçücük bir çocuk ağlıyor Atatürk ölmüş diye Ağlama yavrum ağlama Atatürk ölmedi içimizde yaşıyor yaşayacak yaşayacak yaşayacak Bugün 10 Kasım
149
Anadolu (Gazi) Hareketi, Bir Sanat Hareketi Mi İdi? 3 Oysa bunlar Avrupa'da: Osmanlı'nın İstanbul'u almalarının, haklı gururunu yaşadığı sürecin hemen akabinde, aşılan yıkılan bir ilişki biçiminin sonlanması idi. Avrupa artık o tarihten 100 yıl gibi kısa bir süre sonrasında, çobanlık ve çiftçilik üretimlerini SANAYİ için yapar oldular. Bu temel içinde ilişkilenir çatışır bir toplumsal düzenlenişler, biçimine girmiştiler. Süreç süratle kapitalizm denen olguya evrilir oluyordu. Kapitalizm dal budak salıyordu. Bunlar Dünya devrimi idi. Oysa O muazzam medeniyet, hala yarı savaş ekonomisi ile yapılaşıp uygarlık var ediyordu! Aynı süre içinde de Avrupa'nın bu atılımları ilerideki imparatorlukların kaçınılmaz sonunu getirecek olan bir ilişki olacaktı. Böylesi yan yananlığın fark edilemeyişi ile birlikte, Osmanlı yarı feodal bir medeniyet geliştiriyordu.Gazi Hazretleri, bunları çok iyi iç sinmişti. Mevcut kadrodan görünüşle, Gazi'yi pırıl pırıl eden farkı bu idi. Kadronun bunları bilip özümsediğini söyler olmak, en azında muhakemesizliğin dik alasıdır. Çünkü eğer kadro geneli günceli anlamış ve yaşamsal olarak bunu düzenleyecekti ise, bunun projesini, savaş sonrasında dahi değiştirmeyi hiç düşünmediği ümmetçi, fetihçi gelir yapısına bürünmüş, mevcut yönetimle, saltanat ilişkileriyle, bunu sürdürmek mümkün mü idi? Zaten yönetsel çağdaş politikaların ilişkilenişini zorunlu olarak, mevcut yapıyı, yeni ilişkilenişle uyuşturmazdı. Bu yüzden Avrupa'da hem laiklik benimsenmişti, hem liberal, sosyalist vs. birçok rejimsel uygulamaların yönetsel biçimleniş ve kurumsallaşması, bunların hukuksal siyasi alt yapıları, düzenlenmişti.Oysa bizim kadrolar, padişahı ve yurdu düşmandan kurtarıp, padişaha teslim ettikten sonra; belki de bu konjonktür konularından bahisle, padişahı sürekli ikna etmenin içinde olacaktı. İltifatı şahaneden lütufçu ihsan bekleşeceklerdi! Ülke yönetimi; bir arzu hale cevap alır gibi diletişlere gidilecekti. Bu ne vizyon koyuştur. Ne konjonktür ilişkilerini anlayıp iç siniştir, ne de üreten ürettiren paylaşan yepyeni bir ilişkiler ağına eviriliştir. Tam bir kısır görüşlüktür.Osmanlı'nın son demlere değin gittikçe gerileyen bir durum olaraktan da olsa, süren savaş ekonomisi yapısı, Ata'nın konjonktürde ayıkladığı, artık yapının ganimet gelirlerine dayanmasını yada böyle bir yapılaşmanın artık olası olmayacak köhneliğini darma duman ettiği bir fevkti. Zaten zamanın da, zeminin de zorunlu sonucu idi. Bu yüzden Gazi önündeki birinci paylaşım savaşı gibi bir cinayeti ve nedenini görüyor; bunun içinde; ” Aksi gerekmedikçe, savaş bir cinayettir” diyerek ayakları yere basan, gerçekçi politikaları ortaya koyacağını açık ediyordu. Bunun mutluluğunu da 1923’lerde ve 1930'larda adım adım gerçekleşen aşmaların meyvelerini topladıkça duyacak ve memnuniyetini: “Yurtta barış, Dünya'da barış “ tebessümü ile ifade edecekti.Bunlar bir tecrübe ve uygulamaların kararlılığında söylenmiş dinamiklerdi. Siz söylemin zemin zaman dinamiğini göz ardı eder ve bunu güncele getirirseniz. Konjonktürsel ilişkilerde başarısız olup, üretip dağıtamayan, bu oranda da, söz sahibi olamayan, gerileyen uluslar arası ilişkilerinize göre anlam yorumlarsanız. Buna ancak gülünür. Değilse bir ekonomik güç olmanız bile konjonktürsel ortamda, hem barışınızın, hem de egemensel güç payı olarak, zorunlu savaşımınızın nedeni olacaktır. Gazi'nin bunu bilmez olacağını söylemek, “bu pısırıklıktı” demek, en hafifiyle safdillilik olur.Savaş; ya bir savunma olacaktı, ya da; bir var oluş mücadelesi olacaktı. Bu işin meşrulukla girişimi ise topluma yayılan bir politikanın, politikaların üreten, ürettiren ve bu üretilenleri toplumuyla paylaşan bir yapıya dönüşmesi idi. İşte olan mucize buydu. Belki değişme sezilip bilinende, ama asıl mesele; nasıl ortaya konacağını ve ne sıraya göre, hangi zamanda, nasıl ele alınacağı idi. İşte asıl mucize. SANAT burada idi. Sevgili Gazi Hazretlerinin elinde savaşı; SANATA dönüştüren ve dahi yaptıklarıyla Ata’nın ayrıcalıklı konum alışının temel nedenidir bu.Savaş ve sanat, ikisi yan yana olacak iş miydi? Aksi gerekmedikçe, savaş cinayettir dediği öldürme, sanat olur muydu? Sanatın temeli savaştır ama yaşatan bir savaş, asla bir öldürme değildir.Sanat bir bütünlüklülüğün soyut ve somut ifade edilmesinin anlaşılır kılınıp ve tek olmayla özgün kılınmasıdır. Savaşla sanat ayrık gibi duran, bir muzafferiyet olan savaşın sonucu, cengâverleşme destanlarına (sanatına) dönüşebilir. Halksal yapıda; sahiplenen etnikçi birliklere doğru kayabilir. Zamanla genel tablonun, özel pay ayrımlarına gidilebilirdi! Paydan alınan hisseyi aidiyetleştirmeye gidilirdi! Hatta savaş sonrasının galibiyetçi sarhoşluk tüketimi, kişiselleşmeye doğru nicelenen bir gerileyiş çatışmasına da dönüşebilirdi! Bunlar olurken asıl temel hedeften, köhne yapıyı yeni yapıya dönüştürme işinden uzaklaşılıp, yeni görev tavsanabilirdi! Sevgili Gazi'nin bunları aşan, bunları daha yolun başında yapılacaklar için ayağına dolanmasını önlemek için atılan ön adım olmasını görmesi; Gazi'nin hareketi SANATA hareketine çeviren başarısıdır. Bunu sözcüğün tam anlamı ile ifade ediyor ve edeceğim.Bu bağlamda, tek tek olay ve olgularda, Gazi hareketine benzerlikler; o olay ve olgularda, sanatsallık algısını vermezler. Gazi; savaşın, sosyal yapının ve toplumun, bütünleşen uzay zaman konjonktürü içinde, sosyal, toplumsal alanlarını, “bir sürecin bütünsel seyrini”, savaşın kendi sınırlıklı dar alanı ile bırakmayışıdır. İkisini bir arada gözeterek eylemlere dökmesidir ki; bu da üstünlüğüdür. Diğer tek tek olgulardan, Gazi’nin ayrılışı, önder oluşu ve çağının eşsizliğidir. Savaşı kazanan bir muzaffer olarak, yönetimde; iyi kötü bir (sürüncemelide olsa diktalı) dem ve ikbal ile süren sefa adamı da olabilirdi. Kim engellerdi ki? Oysa Dâhi’nin bu kendisini toplumuna vakfeder hali, kendisinden ülke için beklide dahası olacağı beklenmesi dahi düşünülmeyen hali, Kurtuluş Savaşını tutuşturması gibi, hayatının her aşamasını, halk ve toplumu karşısında feda eder olması, yaşamını da tehdit eden bir (suikast) risk alıştır. Bu biri bitmeden biri başlayan atılımların, henüz hazım edilemezliğin içindeki öfke ve hınççın badiresine, çomak sokuştu adeta. Süreceka href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a
813
Sümbül Gönüllü Yar Canlı ışık dalgarlarında Ben düşler yolcusuyum Issızlıklar yüreğimi boğar Ve suskun aryaları Işıkkuşlarına borçluyum Bir yıldız ki mavi yanar Masmavi sağılır gözlerime Sümbül gönüllü yar Gökçek yürekli bir dolunayKÖMEN
32
Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6 Yine 19 Şubat kutlanır özel bir gün, İçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza, Uzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi, Öğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)
37
a-Gör ey kör dünya! Ateşe tapanlar zulüm estirir Yakıp yıkıyorlar, gör ey kör dünya! Kimini yaktırır kimi kestirir Kurşun sıkıyorlar, gör ey kör dünya! Katliam olurken kör dünya nerde? Nice ölüler var ceset her yerde! Gönüller mühürlü gözlerde perde Bön bön bakıyorlar, gör ey kör dünya! Açlar ekmek bulup doymasın diye Doktor ilaç bulup baymasın diye Yaralılar acı duymasın diye Kur’an okuyorlar, gör ey kör dünya! Varil bombaları kimyasal zehir Oluk oluk akan kanlar bir nehir Yanıyor sineler, yanıyor şehir Ateş döküyorlar, gör ey kör dünya! Bu meşum gecenin yok mu sabahı Nasıl taşır dünya onca günahı Ayyuka çıkmıştır mazlumun ahı Arşa çıkıyorlar, görey kör dünya! Der Mikdadî halka hisar ördüler Sudan bahaneler öne sürdüler Bir mezarı bile fazla gördüler Yerde kokuyorlar, gör ey kör dünya! Şair Mikdat Bal
129
Feryat Ömrümün baharı zından oldu bana Geçmiş yıllarım,yalnız hatıra oldu bana Daima dert çektim,ermedim ki muradıma Çırpındım didindim, çevremdeki vefalı vefasızlara. Düşünme fısatı bulamadım ki bu fani dünyada Gel deseler bu dünyaya,bir daha gelmem asla Belki günakarım,belkide günahsızım ama, İnanın,varki bir derdim bu kadar feryatlıyım.
45
Uğrun Uğrun (Kömür Gözlüm) Kömür gözlüm ben bu yerden gidersem Var bana nisbetle gez uğrun uğrun Rakib değilim ki aranı bozam Yadlara düğmeni çöz uğrun uğrunDüğün olup al bayrağın açınca Usul boya yeşil kemha biçince Yar salınıp kız karşına geçince O zaman bildim ki söz uğrun uğrunDüğün olur Arap atı yetişir Bayram olur kanlı kinli barışır Sevdiceğim yadlar ile konuşur Konuş yadlar ile gez uğrun uğrunKarac'oğlan der ki yalandır yalan Aldatıp yarimi elimden alan Göz yaşın mürekkep kirpiğin kalem Ayrılık namesin yaz uğrun uğrun
84
Gül Efendim / Özledim Seni Gül Efendim / Özledim SeniAdemin Nuhun müjdesi / Yusuf,un İbrahim’in İsmail’i Göklerin yerin neşesi / Medine’nin Gül kokan Bahçesi Karanlığın nur şulesi / Zem Zem kuyusunun şelalesi Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Güzel Yusufun gardaşı / Hüzünlü Yâkub’un birtanesi, Musa İsanın yoldaşı / Zikr edildi onun hikmetli gelişi, Cümle evliyanın başı / Cemi-i Enbiyalar’ın son halkası, Gül yüzlü gül, gül efendim / Gel efendim özledim seni.Bu cihanın son nefesi / Hatemül Enbiyanın son sesi, Kâinatın efendisi / Hasan ile Hüseyin’in gül dedesi, Garibin mazlumun sesi /Sümeyye’nin şehadet vesilesi, Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Hicazın nurlu Ahmedi / Lebbeyk diyenin müjdecisi, Dünyada çekti zahmeti/ Dünya âlem,etti ona hürmeti, Susuz çöllerin rahmeti / Yeşil’e bürdü Fahri Kâinati, Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Ayın güneşin halesi / Avucuna verildi her eline birtanesi, Yetim öksüzün kalesi /Emanet edildi Hamza’nın Fatıması, Arşın Arzın pak lalesi / Senin hürmetine verildi iradesi, Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendim özledim seni.Şeyraniyem akar yaşım / Feda olsun ol Râsül’ün ümmeti’sin, Dünyada garip kalmışım / Zeyneller’in hakiki din kardeşisin, Kurbandır değersiz başım / Helal sana Şeyrani, iyi şairsin, Gül yüzlü gül,gül efendim / Gel efendimiz bu özlem senin.16 / 09 / 2010-- 17 / 09 / 2010Atilla Ertuğrul (ŞEYRANİ) / Zeynel Açıkgöz / Ortak Şiiri
220
Başarı sabırla olur Her işin başı sabırdır, Başarı sabırla olur. İnsanı yıkan kibirdir, Başarı sabırla olur.Hakikati bulmalısın, Doğru yola gelmelisin. Sabretmeyi bilmelisin, Başarı sabırla olur.Sevgi ile bezenirsin, Geleceğe uzanırsın. Sabredersen kazanırsın, Başarı sabırla olur.Sabır ederek gelişin, Siz sonucuna alışın. Başarmak için çalışın, Başarı sabırla olur.Yusuf sevgi ile bezen, Azimle kurulur düzen. Çalış,çabala sen kazan, Başarı sabırla olur.
57
Hasta Ben eski zaman insanıyım anlayamadım İnsanlarda iyiliğin feci kayboluşunu Beni bitiren tam da bu değildi sanırım İzlemekti beyinlerin kafalardan defoluşunuBirbirini kullanmak akıllılık, iyilik salaklık Ya da iyilik bile karşılıksız değil artık Dedim ya aklım almıyor anlamsız geliyor Delikanlılık insanı sırtından vuruyorAcıtmıyor artık beni bu akıllı salaklar Olmayan beyinler varsa da sımsıkı kalıpta Kalıpların hepsi metalden kafesler Kafesi olmayana da bir kalıp bulmuşlar HastaPeki, sen de mi hastasın? Soracaksın biliyorum Sevdiğim güvendiğim herkes hasta açıkça söylüyorum Kafesten görünmeyen eğer sence de yoksa Fazla lafa gerek yok, belki başka hayatta…
89
Ah babam ah Yokluğun yıkılan binaların enkazı Yoksun baba iki buçuk sene, azmı? Sen varken nasırlı ellerini görmedim de Yoksun ya baba söyleyemem gönlüm nelere razıBazen göz yaşlarım senin için akmaz Neden baba deme bana erkekler ağlamaz Baba, baba, baba, haykırışlarım duyulmaz Anamın yanında yatarsın da, rüyalarım sarsılmazBaba, hani bak oğlum demelerin yok mu? Nasihatların helal ekmek için di çok mu? Şimdi orda buz gibi kabirde karnın tok mu? Ah babam ah, bir şiir yazabildim Allah'ım bu bana çok mu? Salayım artık seller gibi göz yaşlarımı Ağlayayım, diz çökeyim okusan satırlarımı Anamın yanında yatarsın ya babam Hani onun okuması yazması yok tu ya Ah babam ah. oku anamada satırlarımıÖzledim sizi özledim aha buramdasınız Yutkunurken lokma nefesimle titreksiniz Ah babam ah, seni rüyamda görmek Allah'ım bana çok mu
127
Cennet Halifeliğinde Ayıp Yeri Örtme Adem ile havva ayıp yerlerini incir yaprağından başka saçlarını uzatarak örtmüşlerdir cennet halifeliğinde saçlar ayıp yerlerini örtecek şekilde uzatılır sakal bıyık yokturKaramecnun Yaradansal insan cennet şairi
31
Kırklar Dağının Düzü Kırklar Dağı'nın düzü Karanlık bastı bizi Kör olasan zalım Suzan Ziyaret çarptı biziKöprü altı kapkara Ana gel beni ara Saçlarıma kumlar doldu Tarağ getir de taraGazi köşkü serindir Dicle suyun derindir Ağlama sen garip anam Kadir mevlam karimdir
41
Niyet Sağın solun kınama, Bulamazsın pijama, Hayat olur sinema, İnsanlarla dost olası.Cihanda dost arama, Malın,mülkün araba, Bunlar olur haraba, Alimlerle dost olası,En kötüsü dil yarası, İyi kötü bul arası, Cahiliyet yüz karası, Cananlarla dost olası.Varım yoğum benim niyet, Kötülüklere yaptım diyet, Vakit varken al bir bilet, Erken kalkıp yol alası.Kerbelaya dövünür, İmanınla övünür, Mazlum varsa dövülür, Erenlerle dost olası.Canım varsa alınır, Başım varsa asılır, Yusuf kuyuya atılır, Cananlarla dost olası.
70
Kapa da Gözlerini Renk İçinde Melekleş Yapraklar arasından süzüldü yine güneş, huzmeler ağır ağır saçlarında geziyor. Kapa da gözlerini renk içinde melekleş, Zira bu güzel bahçe bir cennete benziyor.Yuvarlak omuzların kalmış ışık içinde, Açık renkli gölgeler oynuyor ellerinde, Yok sendeki güzellik masal dilberlerinde, Bunu gözlerim değil, yüreğim de söylüyor.Elinde-avucunda kumrular yem ararken, Bakışın yüreğimi burkarken, yaralarken, Rüzgarlar yaprakları dallardan kovalarken Ayağının altında serçeler geziniyor.(ZEYTİNLER ALTINDA isimli Hece Şiirleri 'nden > 95-95/100)
71
Can / Devrimci Yiğitler Can içinde Açan bir gül Toprak silkinse Dağlar yerinden oynasa Gün batımı Kanları dökülür avuçlarımıza Tarihe bıraktık yazılarımızı Okusun destanımızı Bırakılmıyor acılar Göz yaşları Kurşun sıcaklığında Kokan barut dumanı Ey yoldaş Ölümün devrim için Devrimler halkın için Bu halk seni unutmayacak…Yusuf Ter 20.08.06 Saat 17:54 İsviçre
50
Yürekdeki Efsane...! Tohumlar serptim kuraksı kıraçlara, dane dane, Yoz çamursu killi toprağın, tam, orta gövdesine, Buğdaylıydı oysa o gür başaklarım, sanki define, Birde hoş güzel sevda yaşadıydımki, deli divane...Nice köyle yöreler bilirim ben, ev ev, hane hane; Her köyde bir, uçuk kaçık cazgırla, birde minare.Gençtim tordum ya hani ah be, inat senin neyine, Takıldım kaldım işte, olmayacak, umudun peşine, Dertlenip anlatsamda nicedir, ben şu hali kimine, Kurban gittim boşu boşuna, olmaz bir kof yemine...Nice köyle yöreler bilirim ben, ev ev, hane hane; Her köyde bir, uçuk kaçık cazgırla, birde minare.Günlük içimde sıla yaşatırım, ben, gurbetin yerine, Yeter artık be kahrolası, varıp batasın yerin dibine, Söyle kaç sed vuracaksın, özlemle hasretin önüne, Uğraşma boşuna baş edemezsin, sevdam ölümüne...Nice köyle yöreler bilirim ben, ev ev, hane hane; Her köyde bir, uçuk kaçık cazgırla, birde minare.Söz cazgıra gelince o sefil bitkin, şimdilerde kendi haline; Minare ise kaç asır geçsede, yıkılmadı ayakta, durur dikine.Bilmem belki avuntudur şu yazım, kimbilir, belkide bahane, Ama yinede bir elde kalemle, öbüründe çay, değme keyfine, Onlar olmasa ne ederim, nasıl karşı koyarım, şu gurbet illetine, Hem köyle yöre, hemde cazırla minare, bu yüreğimdeki efsane...! ! ! iŞTE BU YÜREKDEKi EFSANE... YÜREKDEKi EFSANE...Gurbetten Bir C A N! / Gizemlikartal
199
Aşk Var Beyhûde arama aşkı sevdayı Yakmayı bilirsen külümde aşk var... Eğer arıyorsan aşk-ı Hüdâ'yı Bakmayı bilirsen dilimde aşk var...Her çiçekte örümcek ve böcekte Arıda kovanda balda petekte Göznuru dökülen her bir ilmekte Güzelim halıda kilimde aşk var...Gitme uzaklara güle bak güle Ne çektirmiş o biçare bülbüle Nağmeler okutmuş düşürmüş dile Her bahar koklanan gülümde aşk var...Kimisi ölmeden tadar ölümü Kimisi beden-i fâni öldü mü... Tadar can taşıyan mahluğun tümü Her dem taze olan ölümde aşk var...Ben âşığım aşkla vurur mızrabım Sevdiğimin ayağına turabım Mestaneyim aşktır benim şarabım Mızraba takılan telimde aşk var...Aşk toprakta taşta ya da kuldadır Belki meyvededir yahut daldadır Kays'ı Mecnun eden garip yoldadır Sokakta gezinen delimde aşk var...Akmaz sular esmez yeller boşuna Aşk yazılmış her bir vatan taşına Bak erkenden Şardağı'nın başına Saba vakti esen yelinde aşk var...Cahil kafam anlamıyor her işi Onu ancak anlar bir kâmil kişi Bilemem hesabı üçü ve beşi Tek bildiğim şu ki: Bilimde aşk var...
154
Yalnızlığımı Sevgi Yağmurlarınla Islatır mısın..? - Makale Hangi duyguların coğrafyası farklıdır? Mesela sevgi, Avrupada farklı Amerika’da Afrıka’da, Asya’da farklı mıdır? Ya da başka bir dili mi vardır sevginin. Beden dilinde dahi aynı anlamı taşımıyor mı yapılan figürler. Yoksa bizler mi zenginleştikçe sevgi fakiri olduk. Bu yüzden midir devamlı olarak sevgi üzerine şiirler yazıp güzel yazıları sosyal paylaşım sitelerinde paylaşıyoruz.Yoksa paraya göre mi sevgiler. Zenginin sevgisiyle fakirin sevgisi arasında fark mı var? Bir gül ile bir kır çiçeğininin arasındaki fark kaç para? Sonuçta ikisi de sevgimizi ifade etmiyor mu? Zengin para verip satın alırken orkidesini fakir kırlarda topladığı gelincik ve papatyayla ifade ediyorsa sevgisini hangisi değerlidir sizce.Duygusallık yapıp kırçiçekleri demeyelim hemen. Sonuçta zengininki de sevgi değil mi? Sevginin rengi, dini, dili var mıdır? Aslında toplum olarak kendimizi yalnızlığa mahkum etmişiz. Birbirimizi anlamak yerine sanal dostluklarda yalnızlığımızı giderme gayretindeyiz.Aslında tek eksiğimizin korkularımzdan kaynaklandığını bilerek korkuların üzerine gitmeyişimiz olduğunu biliyoruz. Ama kendi kendimizle yüzleşmekten korkuyoruz sanki...Sevgimizi söylemeyi gurur meselesi yapmışız.Unutmuşuz sevgimizi paylaştıkça sevgimizin yüceleceğini çoğalacağını. Unutmuşuz yarınlara giden yolların adının sevgi olduğunu. Bu sevgi yolundan ayrılınca terör batağında boğulacağımızı unutmuşuz. Silmişiz merhameti gönüllerden. Unutmuşuz.merhametin bir film sahnesine döktüğümüz gözyaşı olmadığını. Ayrılan iki sevgili için gözyaşı döken bizler ölen binlerce masum için ağlamayı beceremiyoruz.. Korkuyoruz bizlerden bir şeyler isteyecekleri ihtimalinden. Çünkü bizden bir şey istenmedikçe ve bizlere bir şeyler katıldıkça mutlu olabiliyoruz ancak.O kadar zaman olmuş ki sevdiğim biriyle yağmur damlaları altında ıslanmayalı. Sevgi yağmurlarını özledim...28-02-2014
232
Aşk Ve Şevk İle Getir Salavat Her canın sıkıldığında, İyilikler yapıldığında, Koyunlar sağıldığında, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her işin ters gittiğinde, İmkânların tükendiğinde, Nefsin sana zor verdiğinde, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her nefes alıp verdiğinde, Muhammedi gülleri derdiğinde, Şerefsizler def olup gittiğinde, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her gün doğuşu ve batışında, Nabzın düzenli atışında, Şirin uykulara dalışında, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her sofraya oturduğunda, Helal taamlarla doyduğunda, Zalimler kahrolduğunda, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her güzeli gördüğünde, Sevda gergefini ördüğünde, Rahmani yollarda yürüdüğünde, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her okuduğunu anladığında, Anladıklarını yaşadığında, Günahlarına ağladığında, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her uykudan uyandığında, Aşın ekmeğin helal olduğunda, Hakkında hüsnü zan yapıldığında, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her mertin köprüsünden geçtiğinde, Veli zatlar seni dostluğuna seçtiğinde, Nefsin şeytani arzuları senden uzaklaştığında, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her yanan bağrın harareti dindiğinde, Menzil murat aldıran atlara bindiğinde, Adavet ve kin duygularını yitirdiğinde, Aşk ve şevk ile getir salavat! Her kar birbirine değmeden yağdığında, Acıkmış vakarlı aslanın ceylanı boğduğunda, Sevdiklerinin manidar yokluğunda, Aşk ve şevk ile getir salavat! Her bulanık su durulduğunda, Yiğitler hunharca vurulduğunda, İnsan Allah rızası için sorulduğunda, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her umut dolu yarınlarda, Yetimlerin gözyaşlarında, Şehitlerin mezarlıklarında, Aşk ve şevk ile getir salavat!Her gökkuşağı oluştuğunda, Sevenler buluştuğunda, İnsan Allah için coştuğunda, Aşk ve şevk ile getir salavat!Tarihe mal olmuş sevdalar anlatıldığında, Nedamet gözyaşlarıyla günahlar yakıldığında, Kemliklerin her türlüsünden kaçıldığında, Aşk ve şevk ile getir salavat! 02-03/Mayıs/2015
243
A Y G i B i Karanlık dünyanda umut ararken, Dertleri dışlayıp sevgi kararken, Maziye yönelip şerit sararken, Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Gözlerin gönlüme dalıveriyor, Merceği aklımı alıveriyor, Duygular kendini salıveriyor, Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Aşkın deryasında izlerin arttı, İltifat içinde sözlerin arttı, Bende kal deyince hazların arttı, Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Yıldızlar yanında sönük kalıyor, Kutu bu izleyen yönü buluyor, Yüreğimde sanki mehtap oluyor, Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.Güneşim olsan da yakmasın beni, Bir ömür başımda taşırım seni, Zekice açıkla her düşünceni, Ay gibi yüzüme parlıyorsun sen.20-1-2014
88
***Baba font face='Comic Sans MS'color='black'size='1'Sen hâkk’a yürür iken,geride biz kalanda İki şey var ezberde, bozamıyorum BABA Sen gerçek bir alemde,benimkisi yalanda İki şey var aklımda, yazamıyorum BABA Birinde sarılmıştın mapushane önünde Hava buz kesiyordu,soğuk bir kış gününde Bağrına bastığında, derdin kaldı dününde Pişman olup kendime, kızamıyorum BABA Uçarak geldim yoldan,sen varmışsın uçmağa Anladım her şey yalan,vakit mi var kaçmaya Öyle sır oldun ki çekindim ben açmaya İçime ataş düştü, sezemiyorum BABA Mezar taşın başında söylediğim sözleri Yüreğimden savurdum içimdeki közlleri Duymasanda umardım,görür diye gözleri Sen yoksun ya arkamda,gezemiyorum BABA Hasretin engel koydu, artık nasıl güleyim Bekledim gelmiyorsun,ben mi sana geleyim Ömrümüz bir sır imiş, sen söyle ben çözeyim Tek başıma bu sırrı, çözemiyorum BABA. Tek başıma bu sırrı, çözemiyorum BABA. (27 / 03 / 2004 Ankara Babam ın ölüm yıldönümü)
130
Bebek Ruhlu Sevgilim Öyle şirinsinki benim gözümde Ah biricik bebek ruhlu sevgilim Yazdım seni şiirimde sözümde Ah biricik bebek ruhlu sevgilimÖpünce yanağın, tatlanır damak Haz veriyor bana saçın okşamak Senin için helal bir can adamak Ah biricik bebek ruhlu sevgilimSevesim geliyor sen uyardıkça Kızıyorsun, yüreğini yardıkça Hoş olursun, ben üstüne vardıkça Ah biricik bebek ruhlu sevgilimO ay gibi yanakların solmuyor Gözlerinden neşe hiç kaybolmuyor Her an sevsem sana doyum olmuyor Ah biricik bebek ruhlu sevgilim(1996)
75
Aşkın tarifi Aşk, gitmekle bitmeyen bir sonsuzluktur, tüm lodoslara ragmen durmadan. Aşk, kuvvetli bir ordudur, geldiginde tüm kaleleri istediği gibi vurur.Aşk, bir ölüm köprüsüdür, atlamaya deger insan olursa. Aşk, bir anahtar deligi, geçmeye sebep olursa.Aşk, bir alıkoymadır, sendeki tüm arazileri alır. Aşk, azgın bir fırtınadır, ona karşı koymaya çalışan çatılar da gizlidir.Aşk, dünyanın neden oluşunu değil, ne güzel olusunu bilmektir. Aşk, herşeyin güzel gidişinin ardından, zor olanı başara bilmektir.Aşk, avını gafil avlamaktır, Onunla olmayıp onla yasamaktir. Aşk, kimsenin bilmedigi, görmedigi, seninse anlamadan bedelini ödedigin yaşamdır.Aşk, nedendir, bilinmeyense nedensizlik. Onun için aşk tarafsızdır. Aşk,gelmeyecek trenin dumanını görmektir, karşıdan bakınca sevdiğinin kipriklerin de gezmektir.Aşk, önceden bilinmez,görünmez, onun içindir ki sırrı çözülmez. Baslangıçsız,zamansız,sebebsizdir Aşk. Bilinmez ama odur sana sırdaş.Aşk, herkezi duyar bazıları yaşar, ama sahipsizdir,kimsesizdir Aşk. Seni gizleyen,sesini dinleyendir, sevdigini senin yerine özleyendir Ask.Aşk, İbrahim Sadrinin dedigi gibi tüm harflerdedir, onu görünce hecelemeye başlarsın. Aşk, bilinmeyen edebi bir bilgidir, Ayrıntıları kalpler de gizlidir.
150
Sana Gelmek İstiyorum Aramızda sıra dağlar Sana gelmek istiyorum Saçlarıma yağdı karlar Sana gelmek istiyorumHasret ara yerde perde Beni gonca gülüm nerde Bir de sevdalık var serde Sana gelmek istiyorumHasret acı, Vuslat uzak Bu engeller bize tuzak Özlüyorum bana yazık Sana gelmek istiyorumAç kalbimi bak içine Bilmem gönlümün suçu ne Hasret gidiyor gücüme Sana gelmek istiyorumKalbim hasretinden ezik Ayrılık elinden bezik Merhamet et bana yazık Sana gelmek istiyorumSen ışık ben pervanenim Aşk ile dönüp yanarım Senin deli divanenim Sana gelmek istiyorum
81
Şebi Arus düğün günüdür diyor Mevlana Kuran ile Aynül Cem'de vuslata erilir, Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana. Ruh bedenden ayrılır Hak katına varılır, Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.İnsan dediğin varlık bu dünyada fanidir, Yüce Rabbimiz dünyada her şeye kanidir. Şeb-i Arus Yüce Hakka kavuşma anıdır, Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.İyi olur sanma Hak için vermezsen emek, Önemli olan Hak yolunu benimsemek. Ölümden korkmak olmaz Hakka varış demek, Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.Özde Erenlerin dünya için olmaz kastı, Semazenler dönerken Erenler giyer postu. Haktan aldığını halka verir Allah dostu, Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.Yusuf Allah dostlarının niyetini bilir, Dünyada iyilik yapanlar iyilik bulur. Allah'a kavuşmadan büyük tören mi olur? Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.
119
Deniz Gözlüm Sensizim gözlerim yollarda Bir bilsen gönlüm ne hallerde Çare arıyorum fallarda Çık artık çık be deniz gözlümBırakma beni bu sızıyla Yaşayalım aşkı özüyle Şu dünyaya gönül gözüyle Bak artık bak be deniz gözlümBulamam senin bir eşini Kaçsanda bırakmam peşini O gönlünde aşk ateşini Yak artık yak be deniz gözlümSevda ile uzat elini Aşkla inlet gönül telini Şu kara kaderin belini Bük artık bük be deniz gözlümTutalım aşkın kanadını Tadalım sevdanın tadını Gel ne olur şu inadını Yık artık yık be deniz gözlümSensin şu gönlümün tek eşi Gerçeğe döndürelim düşü Sensiz bu yolun bir dönüşü Yok artık yok be deniz gözlüm
102
Gurbet Gurbet Yumak yumak dertGurbet Beni terketGurbet Hüzünlü memleketGurbet Senden etmem ki nefretGurbet Diğer adın bereketGurbet Beni sılama iletGurbet Bitmeyen hasretGurbet Yükü sana yükledik El böğürde bekledik Kendimize uzağız Mutluluğa tuzağız Ne olur bizi affet
35
Günaydın Günaydın can dostum Sana güzel bir gün diliyorum Ne kadar güzel dersen O kadar güzel bir gün En beğendiğin şiirin En etkili dizeleri kadar Güzel bir gün Zor bir oyunu Kazanmak kadar Güzel bir gün Bir nehir coşkusuyla Denize ulaşmak kadar Güzel bir gün Kafesinden kurtulmuş Kuşların sevinci kadar Özgürlük kadar Güzel bir gün Yaşamın tüm gizlerini çözmek kadar Zorlukları aşmak Barışmak Konuşmak kadar Gülmek gülmek gülmek kadar Güzel bir gün Günaydın can dostum Sana güzel bir gün diliyorum Sevmek kadar güzel bir gün
85
Bowling Spor deyince futbol gelse de akla, Oynayacağın birçok spor dalı var, Her sporda yarıştığın zaman hakla, Sevip başaracağın çok spor dalı var…Bizim İnsanımız alışmış hep futbola, Tabi futbol koşarak oynanır ayakla, Topun sihirbazı olup rakipten sakla, Her spor kazanılır başta inanmakla… ………………………………………………… ………………………………………………… …………………………………………………. Bowling; birey ve ekip olarak oynanır, Ağır top yerden hızlı şekilde yuvarlanır, Top gidip çok lobutu devirdiği zaman, On lobuttan çoğunu deviren kazanır… 26.05.2017Eğitimci-şair-Yazar
69
Gözlerime bakıyorlar Yar... Ne söylesem Annem ve babam tepki vermiyorlar Garip bir endişe içinde gözlerime bakıyorlar Kimi zaman sen daha iyisini bilirsin diyerek susuyorlar Her ne hikmetse aynı hayatı benimle birlikte yaşamıyorlar Kendi dünyaları içinde kaybolup gidiyorlar, hüzün ve hicranla nefesleniyorlar Bu durum karşısında içim acıyor, bir şeyler yapmak istiyorum hiç fırsat vermiyorlar Yeter ki sen oku istikbalini kazan, o bize yeter, en büyük iyiliktir diye gönlümü alıyorlar Aynı lisanı ve aynı zamanı yaşadığımız halde niçin bu kadar sabır ve tahammül içinde davranıyorlar Duydukları ezan sesiyle irkiliyorlar, sanki o an kendilerinden geçiyorlar, sessizce gözlerinden bırakıyorlar...
95
Hasretim Hasret Kimselere aşkımı ben söyleyemem Sana senin yanında hasretim hasret Bir başkasını sevip gönül veremem Sana senin yanında hasretim hasret Uzansam ellerini tutacak gibi Kollarım yar belini saracak gibi Gözlerin şu halimi soracak gibi Sana senin yanında hasretim hasret Rüzgari gözyaşlarım benzer ırmağa Yanağımdan süzülüp düşer toprağa Bir gülüşün can verir kuru yaprağa Sana senin yanında hasretim hasret
59
Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru Onlar ilçe şehirde-en ücra köşelerde Derslerini anlatır-bilir anne ve dede Çalışır çabalarlar-ilim bilgi aktarır Körpe zihin ve beynin-onlar yanına varır Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru Vatan millet sevgisi-Atatürk ilkeleri Coşkun ırmağa benzer-daim gider ileri Hiç engel tanımazlar-arşınlar köy yolunu Sokak ve caddelerde-daim görürsün onu Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru Hepsi Türk öğrenci Türk-70 milyon hepsi Türk Esaretten kurtardı-Gazi Kemal Atatürk Saygı ve sevgi ile-açarlar kollarını Huzura kavuşturur-kısaltır yollarını Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru Öğretmenin görevi-tartışılmaz ve kesin Bu uğurda uğraş ver-hissedilsin nefesin Öğretmenlik çok zordur-gerçekten de kutsaldır Çağlara uzatılan-solmayan yeşil daldır Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru Mükemmeli yakalar-olur gence dayanak Onunla gürbüzleşir-kollar gövdeler ayak En iyiye güzele-ulaştırır insanı Yaklaşın yanlarına-hepsini iyi tanı Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru Geçmiş ile gelecek-onunla şekillenir Şu cehalet tutkusu-barınamaz burda kir Sorumluluk içinde-uzatır ellerini Kalplerinde iman var-söyletir dillerini Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru Sağlık ve esenlikle-mutluluk ile yola Öğrenciyi çağırır-gezdirirler kol kola Hasan Sancak öğretmen-hep yazıyor şiiri Anlayışlı sabırlı-yazar konuşur seri Çünkü o öğretmendir-fırlatır çağa doğru Onunla güzelleşir-bağ bahçeler ve koru
206
Germeyin Beyim GERMEYİN BEYİMYekvücut olalım; basıp tek ize Ne olur dönelim benliğimize Huzurlu yaşamak, çokmudur bize? Cennet yurdumuzu germeyin beyim Yemyeşil ovamız, zümrütten halı Üç yanda denizi, heybetli dağı Mübarek toprağı; ağacı, dalı Cennet yurdumuzu germeyin beyim Tarihe yön veren biz değil miyiz? Bayrağa şan veren biz değil miyiz? Uğrunda can veren biz değil miyiz? Cennet yurdumuzu germeyin beyim Alevimiz, sünnimiz, kürt ve lazımız Tek milletiz, yurt sevgisi özümüz -Vatan sana, canım feda! Sözümüz Cennet yurdumuzu germeyin beyim Boşnak’ız biz, Abaza’yız, Çerkez’iz Gürcü’yüz, Tatar’ız tek bir milletiz Ortaktır tarihte, bıraktığmız iz Cennet yurdumuzu germeyin beyim Bir nefer olarak, biz ordumuzda Düşmanla çarpıştık, omuz omuza Kanatlandık hep birlikte sonsuza Cennet yurdumuzu germeyin beyim Düşman daim, bölüp yutmayı sever Gafiller, sonunda dizini döver Der; esaretmiş, sonumuz meğer Cennet yurdumuzu germeyin beyimBir olsun tasamız, kıvancımız bir Fikrimiz hür olsun, vicdanımız hür O vakit çıkar hep, seslerimiz gür Cennet yurdumuzu germeyin beyim Haksöyler’im gelmeyelim oyuna Düşman yan bakıyor; gelmiş yan yana Al bayrağın yıldızına ayına Cennet yurdumuzu germeyin beyim
165
Aşağıdan Geliyor Gül Ayşe Aşağıdan geliyor amman da gül Ayşe İk'elleri dutam dutam menevşe Menevşenin bir bağını ver AyşeAha şu dağlardan aşdım da geldim Bir güzel peşine düştüm de geldim Aha şu dağlarda gar var duman yok Benim sevdiğimde din var iman yokAşağıdan geliyor amman da donanma El lafları (sözleri) yalan olur inanma Benden başka yar seversen amman da gönenmeAha şu dağlardan aşdım da geldim Bir güzel peşine düştüm de geldim Aha şu dağlarda gar var duman yok Benim sevdiğimde din var iman yokAşağıdan geliyor amman da hamazlar Yaha yarin geliyor amman da demezler Yar yollarına geçirdiğim amman da namazlarAha şu dağlardan aşdım da geldim Bir güzel peşine düştüm de geldim Aha şu dağlarda gar var duman yok Benim sevdiğimde din var iman yok
124
Hastahane Hastahane kapısı çileli yerdir bekledim doktorum sıra gelmedi sırası olmayan içeri girdi bekledim doktorum sıra gelmedikapıda bir adam bekle ha dedi bekleyem gardaşım dermanım biti içimdeki acılar bak bana yetti bekledim doktorum sıra gelmedihasta olmassak ne işimiz var hastahane koridoru vallahi çok dar inneler ilaçlar olmuş bana yar bekledim doktorum sıra gelmedihaydi doktor haydi hani muane hemşire ile konuşmak olmuş bahane hakkını ararsan derler sanane bekledim doktorum sıra gelmediinsanlar sıra sıra olmuşuz kuyruk kimse laf anlamaz başına buyruk temizlikcide laf söyler kafası sıyrık bekledim doktorum sıra gelmediyarım hasta idim oldum tam hasta kafam isyandadır kalbim bak yasta öleyimmi doktor ben bu genç yaşta bekledim doktorum sıra gelmedihaydi birgi haydi sende evine buğün sıra gelmez herşey bahane sen bu gidişle olursun divane bekledim doktorum sıra gelmedi
126
Gül Kokulum Sen hayatım sen sevdamsın Seni çok seviyorum gül kokulum Sen gönlümde bitmeyen aşkım Seni çok seviyorum gül kokulumBen aşkıma canım derim Sevdim mi ölümüne severim Sevdamı yüreğime ekerim Sen kara sevdamsın gül kokulumYüreğim yanar senin yokluğunda Güneş doğmaz yanımda olmadığında Gitme gidersen gönlüm hep yasta Sen canımsın sen hayatım gül kokulumEla gözlerin başımı döndürüyor Yüzündeki gamzelerin rüyama giriyor Dudağındaki kelimeler sevdiğini söylüyor Sen hayatımsın sen aşkımsın gül kokulumGül kokulu yarim beyaz meleğim Son aşkımsın tek sevdiceğim Bu hayat yolunda senin le yürüyeceğim Ellerimiz ayrılmasın hiç gül kokulum
89
Bir Ardıçkuşu Akasya Ağacında O yaz, bol bol roman okudum, denize girdim kimsesiz kumsallarda; rüzgârların, balıkların adlarını öğrendim. Nice cümlelerin altlarını çizdim kırmızı kalemimle. Örneğin, “Asker dolu bir tren tarihi değiştirebilir.” Sonra gene aynı kitaptan, “Bir ardıçkuşu şakımaya başladı akasya ağacında.” Geceleri, sararan otların üzerine uzanıp bir açıkhava sineması seyrettim gökteki yıldızlardan ve altını çizdiğim cümlelerle konuşturdum onları. Uzaktan bir çağlayanın sesi karışıyordu yıldızların mırıltılarına. Gene de duyabiliyordum Adil Nuşiran’ın huzurunda hayat denilen bu acılar denizinde en acımasız dalganın ne olduğu konusunu tartışan üç bilge kişiyi. Odama çekilip yatmadan önce, tarihi değiştirebilecek asker dolu o trenin hızla geçtiğini duydum, sonra da akasya ağacında şakımaya başlayan ardıçkuşunu.Karşıda Midilli, denizin ötesinde, sessiz. Bu sessizlik sanki o sevdalı kadının bin kulaklı geceye fırlattığı çığlık binlerce yıl önce.
124
Bugün Bayram Bugün bayram; Yürekten diliyorum ki, Ailem, dostlarım, tüm insanlar, Mutlu olsun. Bugün bayram; Yaşamdan kovuyorum ki, Yalnızlıklar, kederler, tüm acılar, Uzak dursun. Bugün bayram; Zamandan bekliyorum ki, Gözyaşları, feryatlar, tüm çığlıklar, Artık sussun. Bugün bayram; Gerçekten istiyorum ki, Şehirler, sokaklar, tüm yuvalar, Neşe dolsun. Bugün bayram; Yaratana yalvarıyorum ki Güzellikler, dilekler, tüm dualar, Sizi bulsun. Bugün bayram; Coşkuyla söylüyorum ki, Herkese, her zaman, tüm bayramlar, Kutlu olsun.20/12/2007
69
Şafak bebek Bir bebek ağlıyor ana kucağında Ninnisi söylenirken günün şafağında Bir bebek, bir çığlık, bir ses, bir nefes Belki de alın yazısı minicik alnındaBir gün doğuyor size, bize, hepimize Güller coşuyor bebeğin dudağında Bir yelken açıyor yaşam engin denize Bir bebek ağlıyor, oysa daha ilkbaharında
46
Barış Türküsü Tüm dünyaya burdan haber yollarız Dilimizde sevgi barış türküsü Ay yıldızda zeytin dalı sallarız Alımızda sevgi barış türküsüYok etmek değil mi gönül ağrımız Bu yüzden çok yaralıdır bağrımız Hacı Bektaş diyarından çağrımız Gelimizde sevgi barış türküsüBize böyle öğütlemiş soyumuz Yar dışında paylaşımdır huyumuz Sokağımız, mahallemiz köyümüz İlimizde sevgi barış türküsüBu davada yüzülse de derimiz Geri dönmez kadınımız erimiz Rehberimiz Hacı Bektaş pirimiz Velimizde sevgi barış türküsüCem oluruz coşar semah döneriz Dem alırız Muhabbete kanarız Bu sevdanın ateşine yanarız Külümüzde sevgi barış türküsüBizde barış için savaş verilir Emek çalan sömürenler yerilir Fukara korunur kanat gerilir Kolumuzda sevgi barış türküsüTürkü, Kürdü, Çerkez’imiz, Lazımız Bir olmalı bizler bize lazımız Çalsın barış türküsünü sazımız Telimizde sevgi barış türküsüBu yol benlik kalesini yıkmaktır Damla iken ummanlara akmaktır Her millete bir nazarla bakmaktır Yolumuzda sevgi barış türküsüFarkı yoktur bizde çoğun azınan Bir olursa insanlıktır kazanan Yoksullara yardım için uzanan Elimizde sevgi barış türküsüDer Şahbudak insanlığı seçeriz Umut eker yine umut biçeriz Alın teri badesini içeriz Dolumuzda sevgi barış türküsü
165
Düğün Elimde gül parmak izleri Yüzüme gamze dost gülüşü Küt küt atar da yüreğim Tenimde düğün kurulur. Yağar yağmur İki el şemsiyenin altında Rahmete eren Ve bir çocuk; annesi masallar ören Tutunca ellerinden Birleşir düğün kurulur. Gençliğim ihtiyarlığıma miras kalınca Canımda çalkantılar durur Dua molası verilmiş bir seherde Seccadem sıcaksa alnımdan Gönlümde düğün kurulur. Göğe kaldırır gözümü kuşlar Artar ruhumda kumanyam Soframda düğün kurulur. *Bu şiir, Meb.Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisinde yayımlanmıştır.
73
Vatan millet aşkına Vatan millet aşkına, Dönsün dünya şaşkına, Yürekten coşan taşkına, Selam olsun selam olsun.Bayrak bize emanet, Durma taşı koş ilet, Şehitliğe ettim niyet, Selam olsun selam olsun.Kaba sığmam dar gelirim, Durmayı ben ar bilirim, Vatan bayrak yar bilirim, Selam olsun selam olsun.Vatan millet aşkına, Hain dönsün şaşkına, Türk'üm senin bir bakışına, Yıkarım dağları engel tanımam.
57
18 Mart Çanakkale Çanakkale zaferini bir kez daha kutlar, Bir kez daha bütün şehitlerimizi anarız. Çanakkale’yi melekler kurtardı deniyor, İşte bizler şimdi asıl bu masala yanarız.Bu kafalar büyük Atatürk’ü yok sayar, Kurtarıcı asker yerine melekleri koyar. Sanki asker yoktu Ata komuta etmedi, Meleklerin komutasındaydı Çanakkale.Çanakkale tarihimizin büyük zaferiydi, Atatürk başkomutan,askerler neferiydi. Askerlerimiz orda,Atatürk her yerdeydi, Kurtarıcı melekler Sarıkamış’ta nerdeydiSavunduk Çanakkale’yi, kazma kürekle, Önder Atatürk, ve onlarca aslan yürekle. Kimileri gazi oldu fakat daha çoğu şehit, Şehitler diyarı,şehit yatağıdır Çanakkale.Ne cin ne melek,onlar kahraman askerdi, Çanakkale,öylesine çok büyük bir zaferdi. Bu zaferi hurafeciler hariç herkes gördü, Kahramanlık abidesi 18 Mart Çanakkale.Düşman bizden kalabalık silahları çoktu, Ama vatanını savunanlarda korku yoktu. Geçilmezdi Çanakkale,işte bu çok açıktı, Yenilmezliğin simgesi,18 Mart Çanakkale.
118
Ben Seni Sevenim Düşman Değilim BEN SENİ SEVENİM DÜŞMAN DEĞİLİMHilal kaşlarını çatma görünce Ben seni sevenim düşman değilim Kimler vazgeçer ki böyle sevince Ben seni sevenim düşman değilimGüzel senin bana yok mu güvencin Muhtacım aşkına oldum dilencin Şahin görünsem de gönlüm güvercin Ben seni sevenim düşman değilimNedir suçum affedilmez aklanmaz Seven sevdiğine kızmaz sızlanmaz Hiç bir gönül bu cefaya katlanmaz Ben seni sevenim düşman değilimBu dünyada kimsesizim yalnızım Sen lazımsın bana bir tek sen lazım Sarıl Dertl'oğluna bitsin şu sızım Ben seni sevenim düşman değilimMetin Gürbüz 02.12.2015
87
Derya; Deniz (Dostumun Kaleminden..) Bir umut,derya; Deniz, Bir ufuk,derya; Deniz, Varılması gereken, Bir liman,derya; Deniz...Belki bir tutku bende, Sanki bir hayal sende, Yaşanmamış bir düşte, Bir hayal,derya; Deniz.... .Gece karanlık çöker, Yakamoz,derya; Deniz, Herkes yoluna gider, Bir dalga,derya; Deniz...Ne geceydi,gün oldu, Ne sonbahar,kış oldu, Varılmaz ufuk oldu, Bir yalan,derya; Deniz...
50
Sevda Hatıra Halkası SEVDA HATIRA HALKASISevda hatıra halkası bende İşte bende bir hatıra var Bol değil parmağıma tam oturan. Dar değil, bol değil tam Bol olsa düşer Dar olsa sıkar Dar ise ben buradayım der Sıktıkca sahibi yanındayım gibi hisseder.Ne olacak yanındayım gibi hissetse Mecnun olurum leyla’ma Memnun olurum yanındayım gibi hissetmeye Yine memnun olurum Kendini ömrüm boyunca sevmeye.Bu hatıra öyle değerlidir ki Kimse bilmez bunun ne olduğunu Yalnız ben bir de O Biliriz bunun değerini. Ve tadını, biraz da hissini Bağını ve sonsuz bağlantısını… - 16.02.1969 - Adanaİsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul
93
Aşkolsun şu feleğin arabasını itebilene aşk olsun çiğnemeden lokmasını yutabilene aşk olsun bebesi çinko demirsiz ebesi tekne hamursuz sokaklar odun kömürsüz yatabilene aşk olsun düşünde görüpte kantar uyanmaz uykudan kanter oltanın ucunda mantar batabilene aşk olsun cam kırıldı temek kaldı oynatmaya ramak kaldı değnek gitti çomak kaldı tutabilene aşk olsun hacettepe tıptan gider bir giderse hepten gider perakende toptan gider satabilene aşk olsun şişe var pepsi içinde sinirler tepsi içinde yekpare hepsi içinde atabilene aşk olsun kaçın sakırmayın aman bi sakarsın halin yaman eccük arpa eccük saman katabilene aşk olsun
90
Çanakkale geçilmez! Gazi olmuş her taşı kan ile toprakları Arındığı mekândır Çanakkale geçilmez! En kanlı ve en şanlı tarihin yaprakları Barındığı mekândır Çanakkale geçilmez! Kınalı kuzu gibi başa kına yakarak Mermisi bile yokken süngüsünü takarak Şehadet aşkı ile öne doğru çıkarak Yüründüğü mekândır Çanakkale geçilmez! Topa silaha karşı etten duvar örülüp Mağrur düşman askeri bir bir yere serilip İmanın karşısında bel kemiği kırılıp Süründüğü mekândır Çanakkale geçilmez! Şehadede koştular komutuyla atanın Gönlümüze taht kurdu ruhları şühedanın Kanları pahasına şan, şerefi vatanın Korunduğu mekândır Çanakkale geçilmez! Topları sindirmişti Ya Allah naraları Gazi beziyle sardık alınan yaraları Türkün destan yazdığı dünyanın karaları Büründüğü mekândır Çanakkale geçilmez! Türk askeri kürüdü binlerce kadavrayı Ellerinin tersiyle teptiler palavrayı Türke kefen biçenin sonunda paçavrayı Sarındığı mekândır Çanakkale geçilmez! Kurtarıldı bu vatan cesaretle imanla Bu gün dünümüz gibi değişmeyiz zamanla Şahane abidenin harcı irfanla, kanla Karındığı mekândır Çanakkale geçilmez!
142
Memur Azmi Bey Sabahları herzamanki gibi mahmur, akşamları yine telaşe, Evinin yolunu bulduğuna sevinir; Memur Azmi Bey. 'Okumuşlar' başka dertte, kimi vali olacak, kimi ataşe. Bir dilim ekmek bulduğuna sevinir; Memur Azmi Bey.Pazartesi evden çıkar isteksiz, gerisin geri gider ayakları. 'Bir araba, bir ev almak' üzerinedir, tüm çabaladıkları. Salı, Çarşamba, Perşembe'nin yoktur hiçbir farkları, Sonunda Cuma'nın geldiğine sevinir; Memur Azmi Bey.Ev kirası ödemeye alışmış olsa da, ev sahibine alışamamıştır. 'Bir lojman' tüm hayali olsa da, büyük torpile ulaşamamıştır. Amir de sekreter de lojmanı kapmış, geriye bir şey kalmamıştır. Evi olana bile lojman verildiğine şaşırır; Memur Azmi Bey.Adaletsizlikler haksızlıklar yüzünden, tanışmıştır stresle. Çalışmış didinmiş terfi beklemeye başlamıştır; binbir hevesle. Nafile, 'dayısı olan' öne geçirilmiştir; hem de altıncı vitesle. Deli olup da aklını kaçırmadığına sevinir; Memur Azmi Bey.Rüşvetçi, zimmetçi, yalaka, sahtekâr, asalak 'yolunu' bulur. Bunlara 'işini bilen memur' denir, topluma kötü örnek olur. En acı olanı, bu tür memuru, başta politikacı, birileri korur. 'Dünyanın çivisinin koptuğuna' üzülür; Memur Azmi Bey.'Bu düzen böyle gelmiş böyle gitse' de, boşver, alış memurum. Eline bir iş geçmiş, buna sevin, şükret ve çalış memurum. Bilirsin ki, 'hayat mücadele' demektir; sabret ve yarış memurum. 'Aslanın ağzından ekmeği' aldığına övünür; Memur Azmi Bey.
194
Çanakkale Geçilmez Tabyamız Düşman gemisine ateş açtı Uzun menzil¬li bombardımana girişti. Gücüyle karşılık vererek Püskürtü , Düşmanı doğduğuna da pişman etti.Gemilerini denize sokmaya da , Hiç bir gücü ve cesareti kalmadı İlerlemiyor, istediği şekilde, Amaçlarına ulaşamıyorlardı.Albay Cevat Çobanlı nın emriyle de , Boğazın etrafına mayın döşendi Filo gemileri de boğaza girdi, .Düşman ise, ablukaya alındı.Düşman , Sudan girmeyi başaramadı “Çanakkale geçilmez” boşa söylenmedi, Anafartalar komutanı ulu önder, Mustafa Kemal komutada vardı.18 Mart Türk Milletin zaferi oldu Gökte zafer bayrakları dalgalandı Her yıl Zafer bayramı olarak kutlandı Ömür boyu hiçte unutulmayacaktı .
91
Seni Bana Pek Rahimkâr Dediler Seni bana pek rahimkâr dediler Umaram bu yüzden ihsana yetiş Hulk-ı hamîdeniz hoş söylediler Günbegün dem bulup devrana yetişİşittim hep erler, senden pek hoşnut Yardımcınız olsun, Hazret-i Mâbut Her iki cihanda olasın mesut Ol sıdk-ı Hüda’ya, nihâna yetişRütbeler bulunur, tez elden taze Niyazım bu o Hazret-i Feyyaz’a Bir keder vermesin evlâdınıza Dar gün görme, rahm-i Yezdan’a yetişCemâl yar aşkına çeker endişe Hikmet değildir her gelen başa Umarım dünyada doyunca yaşa Zikre gelip huri gılmana yetiş
80
'"Tapınma" Yazım Tapınma“Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” Tapınma: Tutku ile sevmek, bağlanmak! Tapınmanın kişisel bir eylem olduğu ve kişinin kendi özgür tercihine göreceli olduğu söylenebilir! O halde kimse, kimsenin taptığına tapmak zorunda olamaz! İnanç ve din de kişinin kendi özgür tercihidir! Neye, nasıl inanacağına da kişi kendisi karar verir! Kişi özgür iradesiyle inandığı bir şeye bağlanabilir ama başkasını bağlama konusunda yetki sahibi değildir! Teklif başka, zorlama ve tehdit başkadır! Tapınılan, inanılan bir “İlah” veya kişiye izafi bir değer olabilir! İlah, para, mal, menfaat ya da put olabilir! Her ne olur ise olsun bu eylem kişiseldir! Kimse, kendi tapındığına başkasının da tapınmasını zorla sağlayamaz! “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” buradaki incelik, kişinin bağlanacağı şeyi bizzat kendisinin belirlemesi ya da her hangi bir belirleme yapmaması! Yani biri kendi tapındığını zirveye oturtup, başkalarını mecbur ya da hakir göremez! Toplumsal alanda sıkıntıların kaynağı, kişiye izafi olan tapınma ya da bağlanmanın toplumda herkesi bağlayacak şekilde dayatılması! Bu dayatmalar eski dönemlerde ilahlar üzerinden yapılmış! İnanç ve din alanında baskın olan görüş ve ideolojiler, diğerlerini zorla kendi inanç ve kabullerine doğru mecburi bir istikamet gibi çekmiş veya çekmeye çalışmış! Bunun yansıması da bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar ve mücadeleler olmuş! Tapınmak yani bağlanmak konusunda zorlama nasıl oluyor? Başlangıçta fikir ve tavsiye olarak yeşeren bağlılığa kaynak olan inanç veya ideoloji, egemen olunca diğer inanç ve ideolojilerin alanını tamamen kapatmaya çalışıyor! Bu bir mücadele ve savaşı da başlatıyor! Kişiye özel olan bağlılık, toplumsal alanda bir baskınlık ve egemenlik kurma aracı haline geliyor! Bağlılık veya bağımlılık oluşturan her ne ise “İlah”, para, mal, ideoloji, önder, kişi, vatan, ırk, menfaat gibi şeyler etrafında kümelenmeler oluşuyor! Bu kümeler bağlı oldukları şey için çatışma ve savaşa tutuşuyor! Bu din olabileceği gibi menfaat ve menfaat araçları da olabilir! Bu araçlar, menfaat sağlamak için kullanılabilir! Mesela herhangi bir ideoloji bu maksatla kullanılabilir! Başta “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” demenin faydası da şu; herkes, kendi tapındığına sadece kendini veya kendine ait olanı sunabilir! Kendi tapındığına başkalarını sunmak isteği, zaten mücadele ve kavga nedeni! Kendi taptığı şeye sadece kendi varlığını armağan etme prensibi, kendi taptığına başkalarını armağan etme isteğine yenilince sunaklara kurban, başkalarından seçilmek durumunda! Sonuç; savaş ve yenilenlerin köle ve kurban konumunda olması! Geçmiş dönemlerde “Ganimet toplumları”, başkalarının savaşla canını, ganimetle malını, cariyelik müessesesiyle namusunu, almayı kendilerine “Hak” görmüş! Bunun cazip tarafı; çalışmadan, emek sarf etmeden mal ve hizmete, ganimet yoluyla zorla el koymak! Kötü tarafı ise uzun vadede bitmek tükenmek bilmeyen “Kin ve nefret” nesiller boyunca devam eden mücadele ve savaşlar, düşmanlıklar! “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” diyen ise tamamen bu süreci reddeder! Yani onların taptıkları ideal uğruna yaptıkları haksızlıkları, kendisi başkasına yapmaz! Kendine yapılmasını istemediğini, başkasına yapmaz! Başkasının da kendisini ilahlarına veya taptıklarına kurban etmesine izin vermez, yol açmaz! Son tahlilde; kişi kendine yapılmasını hoş görmediğini başkasına yapmamalı! Yapar ise evrensel ilahi adalet, yaptığını mutlaka geri alır, kusturur! “Ben sizin taptıklarınıza tapmam! ” diyen, özetle başkalarının tapındığına kendini kurban etmez! Bu her ne olur ise olsun; “İlah”, para, mal, kişi, önder, din, ideoloji veya nüfuz, şan-şöhret olabilir! Bunlar için ne kendini ne de başkalarını feda etmez! Böyle bir anlayışı bu söz ile reddeder! Ayrıntıları herkes kendince çıkarabilir! Ahmet Bektaş
514
Düş Gece yarısı saatleri saçıp savururken Bereketli zamanı, Daha da ötelere gideceğim Ulises’in yoldaşlarından, İnsan belleğinin ulaşamadığı Düşler ülkesine. Aklımın almayacağı parçalar kaldı bende O sualtı dünyasından: İlkel bir bitkibilimden otlar, Her türden hayvanlar, Ölülerle konuşmalar, Aslında hep birer maske olan yüzler, Çok eski dillerden sözcükler, Ve zaman zaman bir korku, gündüzün Bize sunduğuna hiç benzemeyen. Ya bunların hepsi olacağım ya da hiç biri. O öteki olacağım bilmeden olduğum, O öteki düşe, uyanık halime Bakmış olan kişi. Şimdi onun değerlendirdiği, Yakınmadan ve gülümseyerek.
83
Bir Çocuk Bir çocuk geldi bu gün Seni aramaya ellerinde çiçeklerle Dünya'ya Kapalı gözler güneşi bilmiyor daha Hasreti, özlemi ve neden geldiğini Nereden bilsin aşkı sevdayı Aynı ağlama titreyen dudaklarında Nefes nefese O çocuğun doğum günü bu gün Kutlanmayacak bile yine Geçen yıl Dünya'nın bittiği yerde Bu yıl kendi gurbetinde Gözleri doluyor kadeh kadeh Karanlığın ötesindeki sevgiliye İçiyor, içiyor İçiyor şerefsiz dünyanın şerefine Can yorgun dayanamaz, göçer birazdan olduğu yere Sabah ilk söz''çok içmişim yine uğruna'' Sonra ''Kusura kalma gülüm Bu gün benim doğum günüm'' Hala gurbetinde sürgün yüreğim Ömrümü öğütüyor hasretin Yoksun, yoksun Neredesin gülüm O çocuk benim Günler geçti, yıllar geçti Bırak ömrümü budamayı da Biç artık tenimdeki sızıları Sellerin bassın köylerimi kentlerimi Dallar kırılmadan uzat ellerini Bak duymuyor musun? Bu sesler hazan treninin nal sesleri Bu son yarım saati doğum günümün Kimbilir belki birazdan ölürüm Bir yolluk ver dudaklarıma Son nefesim sensiz karışmasın sislere Gülerek dalar o zaman gözlerim huzura Seni nihayet buldum diye Doğum günümde Ölüme çeyrek kala Bu son doğum günüm olsada Misafir geldiğim Dünya'da
170
MEDET UMARKEN HATAYA DÜŞMEMEli.... MEDET UMARKEN HATAYA DÜŞMEMELİ... Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler, selamlar ileterek konuya açıklık getirip paylaşıma sunuyorum. Bazı insanlar nedense karşılık vermeyip medet ummayı düşünürler. Medet ummak biraz hayal gücünü zorlamaktadır. Yaşam sürecinde elbette birbirimizden çıkarlarımız olacaktır ama hiç tanıma, konuşma fırsatı olmayan birinden de medet ummak bence düşündürücüdür. Birilerine iyilik yaparsanız, o kişi de sizin ihtiyaç duyduğunuz zamanda mutlaka altında kalmayıp cevap verecektir. Bunun boyutlarını çok önceden kestirmek yanlış olur. Yapılan iyiliklerin hepsinden de karşılık beklemek yanlış olur. Birde başa kalkma olayları yaşanırsa.. Bazen kötülüğe de dönüşebilir. Her atılan adımın dikkatlice atılması menfaatinizedir. Aceleci davranılmamalı. Örneğin şiirimin birinde doktordan medet ummak yanlış diyorum. Şiirin içinde de açıklamasını yapıyorum. Kişi önce kendinin doktoru olmalıdır. Son çareyi doktorda aramalıdır. Sağlık kuruluşları sigaranın, alkolün, eroin, esrarın ve diğer vücuda zarar veren maddelerin uyarılarını yaparken siz duyarsız kalıp alışkanlıklarınıza devam ettiğiniz sürece medet ummanız da yanlış olur. Doktorlar da hastaları için uyarıda bulunuyorlar. Hasta da doktorundan medet umarak bağımlılık inatçılığını sürdürüyor. Tesiri artınca da dayanılmaz hal alıyor doktoruna yalvarıp ne olur beni bu dertten kurtar diye yalvarıyor. Son pişmanlıkların fayda vermeyeceği manalı sözler içinde sıkça işleniyor. Siz önceden tedbir almadıkça sağlığınızdan da olursunuz, varlığınızdan da! . Konunun devamında hatalı diyorum. Bunun içer iliğini anlatan şiirim de paylaşıma sunulmuştur. Hatalı davranışları benimsedikçe kazalardan, belalar dan kaçmamız imkansız hal alır. Öncelikle aynaya bakmalıyız. Her hangi bir kusur işlendiğinde bizim yaptığımız yanlışı bulup telafi etmeliyiz. Kanunlara, nizamlara uymazsak, toplumla uyum sağlamazsak itibarımızı da kaybederiz. Dünya da o kadar çok hatalı insanlar var ki... Bir kişinin yanlış düşüncesi, uygulaması milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet verebiliyor. Süper güç devletler bunun sadece bir örneğidir. Küçük grupların olaylarını yatıştırmak yerine silahlandırıp alevlendirmeyi düşünüyorlar. sonuçta kaybeden taraf her zaman Müslümanlar oluyor. Gaflette yaşadıkça daha da çok kaybedeceğiz. Türk milleti olarak bir bütün olmalıyız ayrımcılık yapmamalıyız. Bazı hainler ülkemizi parçalamak için sinsi planlarını sürdürüyorlar. Bu topraklar üzerinde yaşayanların birbirleriyle hakları, hukukları vardır. Bölücülük yapıldıkça sebep olan taraf hep kaybeder. Toplumun huzurunu kaçıranlar, devletimizin malına, canına zarar verenler, terör örgütlerine destek verenler, yandaşlık yapanların hepsi de hatalıdır. Daha düne kadar kardeşçe yaşarken bu gün ne oluyor? .. Ülkemizin kalkınmasından rahatsız olan ülkelerin hain planları inşallah bozguna uğrayacaktır. Terör örgütünü destekleyen partide silinip gidecektir. Bu partiden medet umanlar, oy verenler de yanılgılarını anlayacaklar. Ülkemiz dünya genelinde inancıyla da örnektir. Ülkemizin kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını, şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Onların hatıralarına saygılı davranmalıyız. Ne mutlu Türküm diyebilenlere. Hoşça kalın.***** MEDET UMMA *****Kişi kendisini tanımıyorsa, Tavsiye etsen de anlamıyorsa, Zamanında teşhis konulmuyorsa, Doktorlardan medet beklemeyiniz.Yağlıdan, tuzlu dan kilonuz artar, Hamurlu maddeler karnı tok tutar, İçki, sigaradan ciğerler batar, Doktorlardan medet beklemeyiniz.Saçağı salmadan tahlili yaptır, Filmini çektirip yaraya baktır, Yaşama yön veren elbette Haktır, Doktorlardan medet beklemeyiniz.Yoksul ve perişan, ne yapsın açlar? , Krizi yaşayan hekimi suçlar, Ölüm çoğaldıkça yalvarır içler, Doktorlardan medet beklemeyiniz.Elinden geleni görevli yapar, Ameliyat eder açığı kapar, İsrafil üflese kıyamet kopar, Zekilerden medet beklemeyiniz.***** H A T A L I *****Sağlıkla, varlıkla oynanmamalı, Zararlı maddeler sağlanmamalı, Reklamlar sunarak bağlanmamalı, Zora ki ölümü seçen hatalı.Haneye, komşuya sıkıntı veren, Gereksiz şeylere serveti seren, Depresyon yaşayıp, krize giren, İçkiyi, esrarı içen hatalı.Anadan dünyaya tertemiz doğduk, Şeytana aldandık nefise uyduk, Şehvete battıkça günahkar olduk, Namahrem yerini açan hatalı.Vatanı, milleti düşün meliyiz, Her ırktan insanla geçin meliyiz, Huzurlu ortama taşın malıyız, Kin, nefret öfkeyi saçan hatalı.Süper güç devletler savaşmaktadır, Petrollü bölgeye yanaşmaktadır, Zeki de gerçeği konuşmaktadır, Barıştan, sevgiden kaçan hatalı.Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.
562
Zeynep'im Ömürden güller derledim Güllerle yarış gülüm Çiçekleri sana verdim Sevdalarla barış gülümYeni yılda dostla barışsan Türkülerle şiirle tanışsan Boynuma taktığım başsan Sevdalarla barış gülümZeynep’im hayal olmadan Yusuf Ummana dalmadan Kuyuları derin kazmadan Sevdalarla barış gülümYusuf Ter 30.12.05 Saat 15:37 İsviçre Not:'sadece şiire yakışan ve kafiyeleri tutan isimleri kullandım. Bu kullandığım isimlerle şiirimin kafiyesi dışında hiç bir alakam yoktur'Yusuf Ter
60
Saptamalar 2 II. usul usul bendini çiğnerdi, eskil güneş deştikçe toprağı çerçevesiz günah,' arttıkça artan, dağ gibi yığılan günahzapteylerdi renkleri gökyüzü.sararıp morardıkça, yarın diye diye çığlıkve daraldıkça daralırdı çember.Kültür Sanat Dergisi Sayı - 25, Lefkoşa - Mart 2003 Sayfa 36
40
Bir Gün Hatıra Gelir Belki Muzaffer tacı giyiyor ayrılık Serin sularda yüzünde gülüşler Yürekte acı, yürekte sevgiye dair kıtlık Gülleri sarıyor, kalbime örttüğün kefenler. Gidiyorsun ve arkanı dönmeden Gidiyorsun yaktığın ateşleri söndürmeden Gidiyorsun acılar bırakarak, öldürmeden Gidiyorsun, hani o sevdiğin şafaklar sökmeden. Yok artık söylenecek söz, sana dair Son deminde ayrılık yüzünde güzelleşir Gülümse gözlerime son kez sevgili Gidişinle sen değil, bu sevda ölümsüzleşir. Dilim varmaz elveda demeye Sularım varmaz ateşlerini söndürmeye Git arkana bakmadan sevgili Ben sadece gülerim,sana hayata,biraz da ölmeye. Yaşanacak her yarınım umutsuzca Sana boyun eğişim yargısızca Seven yürek bir gün hatıra gelir belki Bir gün hatıra gelir, saatler geceyi vurunca…
104
K I S K A N m a İlhamın her türü akar beyinden, Okuyan hayranlar duyar yayından, Çoğunluk oluşur bayan, bayından, Şairler şairi kıskan mamalı.Roman, hikayeler yetenek işi, Eğitim, kültüre sahiptir kişi, Fark etmez küçükse, arttıysa yaşı, Yazarlar, yazarı kıskan mamalı.Ressamlık apayrı ustalık ister, Hattatlık duygunu sergile göster, Modelden geçiyor basmaya astar, Çizerler, çizeni kıskan mamalı. Gerçeğe dönüşür hayaller, düşler, Verilen rolleri ustaca işler, Dikkatle izlenir hüzün, sevinçler, Artistler, artisti kıskan mamalı.Yıllar öncesinden çekmişti emek, Çalışan işçiye veriyor yemek, Zekiye düşüyor gerçeği demek, Ustalar, patronu kıskan mamalı.7-6-2013
87
Kendin Olacaksın; ÖNCE SAĞLIĞIN, SONRA ANADOLU İÇİN! . = 000.009 = 30 Mart 2013 Cumartesi 04:23:58Kitapla Yürüyeceksin Hayat Yolunda; Sağlığın İçin! . = 000.009 = Kitapla Düşüneceksin Hayat Yolunda; Vuslatın İçin! .“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:/ Etrafta ağaçlar, yeşil tarlalar, esli tarz birkaç ufak dükkanla biriki kulübe, kapısının önünde atların su içmesine mahsus yalak bulunan bir nalbant dükkanı, dökme demirden parmaklıkları boyalı, önleri çiçek tarhlarıyla süslü, kapılarındaki renkli cam lambaların üzerinde yaldızlı harflerle / kelimeler yazılı / köşkler görülüyordu. / Sarı tül perdeli, yüksek kurşuni bir taş binanın önünde durduk. / Önünde sarı kasımpatılarıyla insanın yüzüne gülen bahçe evin bu hüzünlü manzarasını biraz gideriyordu. / {Kitap Adı: YEŞİL YILLAR – Kitap Yazarı: A. J. CRONIN – Çeviren: Vahdet GÜLTEKİN – Yayınevi: ARİF BOLAT YAYINEVİ/İSTANBUL/1957 – Sayfa Numarası:011 - CÜMLE DERLEME: Kemal KABCIK / ANTALYA / 30 Mart 2013 Cumartesi 04:31:43}Kitapla Uyuyacaksın Hayat Yolunda; Dinlencen İçin! . = TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE = Kitapla Uyanacaksın Hayat Yolunda; Başarılar İçin! .
159
Novruzgülü Ha! Gelecksen de görüm novbahar? Salıb meni işden daha şaxta qar.Menim kimi inan yoxdur telesen Gözüm yolda yavaş yavaş gelesen.Örte yaşıl çadrasını yaz qizi Lala çıxa dağlar ola qirmizi.Vehşiqezal dağ derede dolana Bir baş vura menim kimi solana.Avçu kaman almaya day eline Yaman yovuz gelmeye xalq diline.Qar eriyib yola düşe çay ola Sessiz yerde şenlik ola hay ola.Yuxulu dağ yuxusundan oyana Bahar qizi dağ döşünde dayana.Etirlene qizil güller bağçada Temizlene tozlu ayna taqçada.Yağış yağa quru yere yaz gele Qizilgöle sarı yene qaz gele.Pencereler güne sarı açıla Günün nuru bizim eve saçıla.Xezan yeli dünyada day esmeye Boz baltalar ağacları kesmeye.Novruzgülü zeinet ola dağlara Şadlıq fürset vermeye day dağlara.Çavuş gelib müjde vere bizlere Qudret gele yene yorğun dizlere.Dağ qalanıb dağ olmasın ay tarı Qışın üzü ağ olmasın ay tarı.2 february 1993
130
Şşşşt! Çok Ayıp... ''Aşığım''dedim.Şşştçok ayıp! .. ''Seviyorum napıyım''dedim.Hıııı terbiyesiz! .. ''O'nsuz duramıyorum''dedim.''Ah bu zamane kızları''dediler. Aşıktım.Sevmiştim.O'nsuz duramadım.Kimseyi dinlemedim, evlendim. Biz erdik muradımıza,başkaları çıksın kerevetine. Yıllar geçti aradan... Aşk bitti ne yazık.Şşşt çok ayıp. Seviyorum ama hani o kalp çarpıntıları, o şahane heyecan,o güzelim romantizm? Seni seni...Rahat battı galiba,istedin verdik. Oyuncak mı evlilik? Koskoca kadın oldun ne aşkı meşki? Biz aşk mı bildik? Biraz da alışkanlık demektir evlilik. ...... ''Aşığım'' dedim.''Ayıp''dediler. ''Aşık değilim''dedim.''Hıı...seni seni''dediler. Anladım ki evlilik dediğin aşksız beraberlik. İçinde aşk varsa normal değil evlilik. Hayat dediğin film değil,roman değil. Aşk aramak delilik. Belediyeden yatmak için izin almak evlilik. Bedeli de borç harç,faturalar,aileler,adetler falan filan. Aşk kalır mı ortada kaçıverir oradan. Şaşkınlıkla bakakalırsın ardından.
114
Düğün Gecen Duydumki bu gece düğün gecenmiş, Saadet dilemek için davetsiz geldim.Uzat elini bir kardeş gibi, Dudaklarından değil alnından öpmeye geldim.Dökülmüşse birkaç göz yaşım, Bırak düğün elbisene hatıra kalsın.Bu gece eğlenmeye değil, Kahrımdan ölmeye geldim..
35
On Liraya Hallettim Adamı getirirler bir gün psikiyatriste, Beş gündür uyumuyor, ne yaptı, etti ise! Doktora anlatır o derdin ne dendiğinde, Şüphe duyuyorum der yatağa girdiğimde. Uyumak üzereyken bir şey alır aklımı, Kalkar hemen yoklarım karyolamın altını; Orda birisi varmış gibi geliyor bana, Bakınca ordan kaçmış gibi geliyor bana... İlaç vermiş bir hafta sonra yine gel demiş, Fakat hasta daha da fazlaca ilerlemiş.Yine aynı şüpheler, yine kafa takmalar, Tam da dalacak iken yine alta bakmalar...O zaman sen de bir de yatağın altına yat, Kimse yoktur onu gör evhamı aklından at.Dener, yine de olmaz, yine gelir doktora, Şimdi de üzerinde biri var gibi orda... Bu sefer öncekinden gözleri daha kanlı, Doktor der terapiye alalım tam zamanlı. Ancak iki bin liraya çıkacak terapi, Hadi fayda vermezse ne olacak terapi? Sağ olasın doktor bey, düşüneyim, der gider, Çıkar yol bulamazsam ben yine gelirim der.Bir hafta, on gün, sonra yolda karşılaşırlar, Ne olsa ilginç hasta doktorla tanışırlar. Kan yoktur gözlerinde, uykuları düzelmiş, Merak eder ona kim... Ne ilaçlar verilmiş? Hasta gülümser, der ki, on liraya hallettim, Dört yatak bacağını demirciye kestirttim! .. Şimdi yere yapışık yatıyorum orada, Bizden başkasına yer kalmadı ki odada...
189
Otuz Beş Yolun ortasında durmuş Orta boylu bel otuz beş Saçları gerdana vurmuş Zülfündeki tel otuz beşKaldırıp baktı başını Kalem sandım ben kaşını Sormadan bildim yaşını Elindeki gül otuz beşDoğrulup baktım serine Bıçak saplandı derine Ben yaşlanayım yerine Sen hep böyle kal otuz beşKara’yım düşündüm dünü Aşk ile eğirdim yünü Bugün dostun doğum günü Ömür yarı, yıl otuz beş
59
İnsan Her sabah kalkar kaşlara,kirpikler İkinci güneş doğar her insana Uyanır düşten bütün güzellikler Bedenle doğa gelir heyacanaYeni bir güne hoş bir seda ile Dilden merhaba dolaşır her dile Coşar duygular gönülden gönüle Akar gider can içinden cananaDurdurak bilmez bir an insanoğlu Yetmez geçse de günü dolu dolu Azmin elinde kanadıyla kolu Uğraşı ile ter döker zamanaDidinir durur can gidene değin Elden ayaktan çekilene değin Yaşar uğruna bir dilim ekmeğin Ne mutlu öpüp başına koyanaZaman tüneli uzayıp ta gider Üstünden nice kullar gelir geçer Nihayetinde son duraksa kader Çaresiz inmek düşer yaşayanaEngin Namlı 21:18 14.08.2005
95
Kendimi Savunurum Düğün dernek halaylarda barlarda. Yandı yürek köz köz oldu narından. İçin için dilim sana söylemeye zorlar da. Söyleyemem adın kalır yazdığım duvarlardaBu gün derim, yarın derim diyerek avunurum. Elim tutmaz, dilim bağlı söyleyemem derdimi. Kaçıyorum köşe bucak ele vermem kendimi. Dil sitemkar, yürek ağlar, kendimi savunurum.
48
Hoş geldin Bebek! Nurdan damlayan, Şebnem gibi, o an. Sıfır günah, sıfır zaman. Dünyamıza hoş geldin bebek! Sevinçten mi ağladın, Gözlerinde, anlatılmaz heyecan. Şefkatin kollarında uyuyan, Kokusuna doysun, ciğerlerin. Sana kanla bağlanan, annenin. Dünyaya, kurulu zaman. Anne sütü, ilk maman. Dünyamıza hoş geldin bebek! Ninniler söylenecek sana. Akıl almaz bir ilgi, alaka. Büyüyeceksin, minik adımlarla. Bakışlarında oluşacak, mana. Sende alışacaksın, bu dünyaya. Kafan karışacak zamanla. Olgunlaşacaksın, sen inadına. Kolay gelsin, taze fidanıma. Dünyamıza hoş geldin bebek! 12.EYLÜL.2008.İST
77
Ölüp ölesiye Biz bulduk birbirimizi, Tam çizdik kaderimizi, Pençeledik sevgimizi, Ya güneş sönesiye, Veya ölüp ölesiye.Dedi kodudan kurtulduk işte, Karakedi giremez bu gidişte, Dost akraba hep sevinçte, Ya güneş sönesiye, Veya ölüp ölesiye.Mutluyuz bu dünyada, Ne boldayız ne darda, Gönlümüz bir arada, Ya güneş sönesiye, Veya ölüp ölesiye. (27-1-1981)
49
Tek başına Ne zaman ki; isyan etin çocuk Bahceler yasaklandı sana Kayısı dalları Platonik aşklar Gül kurusu ayrılıklar Ne zaman isyan ettin çocuk Aşk da yasaklandı Aşkın yasaklarıdaSistem bulandı ellerine Yazsan Ne derdine çare Kimin neyine Kimin sesineNe zaman isyan etsen İsyan etmek yasaklandı Kiraz dalında kırmızı Deniz de mavi Bozkır da serçeYasak sana Gün batımı ayrılık Gün doğumu aşkÖzgürsün/Küfür yediğin dağlarda/Tek başına...19 Mayıs 2004 ' Çocuk elleri '
69
Dost! Şu gönlümün yorgun dehlizlerine, Bu büyük deliği açmasaydın dost! Güvenip mertliğin tok sözlerine, İki doğru sözden kaçmasaydın dost! Ellerimde nice dallar kırıldı, Hep dost kurşunuyla kalbim vuruldu; Bedenim, hüzünden hayli yoruldu, Sen de aynı yolu seçmeseydin dost! Güvenimin sonu demek böyledir? Gidişin çözülmez, sebebi nedir? Bu dostluk köprüsü hayli incedir, Bilmiyorsan, gelip geçmeseydin dost! İçinden geçeni, durma sen de yaz, Dürüstlük olsun da, bana mezar kaz, Bu şurubun tadı acıdır biraz, Hatır için alıp, içmeseydin dost! Yolun açık olsun ve de canın sağ, Suç sendedir demem, böyledir bu çağ, Ortada gül yok ki, kalmamış bir bağ, Boşa bülbül olup, uçmasaydın dost! Selamımı saldım, alırsan eğer? Diliyorsan sen de, bir tek selam ver; Dostluk büyük niğmet, herşeye değer Bölüp, parçalayıp, biçmeseydin dost! 10 Temmuz 2010 İstanbul 03.00Mustafa USTA
128
Kulun tavafın eyler KULUN TAVAFIN EYLERBülbül bahçesine girer Gonca gülüne ulaşır Arı kovanına girer Peteğin bala bulaşırHer bir şeyde var güzellik Bakışlarda yâr güzellik Ateşte de kor güzellik Külün âşkınla talaşır Durmaz çaylar dostça akar Akarda bendini yıkar Toprağını meşkle yıkar Selin ırmağa ulaşır Aşkla içilirken çaylar Salih muhabbetin paylar Arif anda ismin söyler Dilin zikirle üleşirGarip metin sensiz neyler Sevdan ancak onu eyler Hacılar tavafın eyler Kulun etrafın dolaşırŞİİR:METİN DALKÜREKMAHLASI:GARİP METİNİ
72
Beni Seninle Ararlar Belki Ahımı alsın şu deniz Belki hasretin vurur kıyıya Bir akşamın meltem saatlerince Seni uğurlasın dalgalar Yaslanıpta Ay'a bir selam çaksın Belki bulur o an yitirdiklerini Geri getirir sana tüm sevmelerini Veya tüm bitmelerini benle Bir akşam kaybolsun koynunda deniz Maviliklerini sana adayıpta gelsin Yüzüme nefret koksun Beni seninle arasın bu şehir Bir başına bırakıp gitsin Ay uykusuna dalsın Deniz heybetli duruşuyla bana yollasın incilerini Salkım salkım döküleyim boynuna Bir armağanımda bu olsun sana Kimbilir bundan sonra Beni seninle ararlar belki
84
Binbir Çiçekli Bahçe - Büyük usta Yaşar kemal’in son yapıtı çıkmış… Adı ne? - Binbir Çiçekli Bahçe… Hemen edinip okumalı. Fiyatı na kadar? - 15 TL. Ooof of… - Oflama, indirimli fiyatla 12,5 liraya alabilirsin. Yok, ben biraz bekleyeyim. Nasıl olsa yakında korsanı çıkar. Yedibuçuk liraya alırım.Bir yazarı sevmek yetmez, Onu okuyabilmek için alın teri düşmanlarıyla işbirliği yapıp kitabını korsandan almak yazarı öldürmekle eş değerdedir.İdefix der ki: “Yaşar Kemal, Binbir Çiçekli Bahçe'de 1961'den 2009'a uzanan çeşitli yazılarında, doğanın ve kültürün yozlaşmasındaki tehlikelerin altını çiziyor, bu sorunların kökenlerine dair saptamalarda bulunuyor ve çözüme dair öneriler sunuyor.Bugünlerde yoğunlukla tartışılan Kürt açılımı konusunda, Yaşar Kemal bundan 14 yıl önce İstanbul DGM yargıçlarına mahkeme salonunda şöyle sesleniyordu. 'Benim yazılarım halkımıza birer çağrıdır. Öncelikle batıdaki, doğudaki çocukları, savaşta ölmüş anaları çağırıyorum. Bu savaş en çok sizin yüreğinizi yaktı. Herkesi çağırıyorum, sayın yargıçlar sizleri de bu savaşı durdurmak isteyenlere katılmaya çağırıyorum. Bu ülke hepimizindir ve bu ülke insanlık tarihinde çok uzun yaşamaya layıktır. Hem de onuruyla yaşamaya... Unutmayalım ki, bir ülkenin insanlarının onuru en azından toprağı kadar kutsaldır.' Yazar, kitaba da adını veren 'Binbir Çiçekli Bahçe' konuşmasını ise Mayıs 2007'de Norveç'te düzenlenen 'Bjørnstjerne Bjørnson Anma Konferansları' sırasında yapmış. Yaşar Kemal, pek çok kereler tekrar ettiği gibi:'Dünyanın şimdi başı belada. Dünyamız şimdi tek kültürlü bir dünyaya doğru başını almış gidiyor. Bu insanlığı insanlıktan çıkaran bir durumdur. Tek kültürlü bir dünyada insanlığın halini göz önüne getirelim: Tek çiçeğe kalmış, tek renge, tek kokuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya.' şeklinde konuşuyor.Kitabın son bölümü, Yaşar Kemal'in önemli konuşmalarından beşini bir araya getiriyor. Yerli ve yabancı basında yayımlanan bu önemli metinlerden en dikkat çekici olanı, yazarın, 3. sınıf öğrencisi Helin Zeynep Miser'le '23 Nisan' vesilesiyle yaptığı söyleşi. Yaşar Kemal bu söyleşide, küçük muhabire çocuk ve şiir kitaplarından bahsediyor ve 'arkadaşlarım' dediği çocukların çoğu zaman 'adam sayılmadığı'ndan şikâyet ediyor: 'Benim için çocuk, çocuk değildir, bizim gibi insandır. Ben, Çocuklar insandır diye de bir kitap yazdım. Çocukları, çocuk diye bunlar küçümsüyorlar, nefret ediyorum bundan. Çocuklar da küçük görünerek normal insan olamıyorlar. Doğal insan yetişmiyor çocuklar. Böyle bir dünyada savaş da durmuyor.'Üç bölümden oluşan kitabın birinci bölümü, Yaşar Kemal'in 2007'de Ankara'da gerçekleştirilen 'Türkiye Barışını Arıyor' konferansında yaptığı konuşmayla açılıyor. 'Kimlikler' başlıklı ikinci bölüm, Orhan Kemal'den Mehmed Uzun'a, yazarın yakın dostu olmuş pek çok ismi ağırlıyor. Dokuz yaşındaki Helin Zeynep Miser'in Yaşar Kemal'le yaptığı söyleşiyi de içeren 'Konuşmalar' ise Binbir Çiçekli Bahçe'nin üçüncü bölümünü oluşturuyor.”Öğüncümüz, dünya yazarı Yaşar Kemal’i sevenler! Korsan’ının çıkmasını beklemeden “Binbir Çiçekli Bahçe”yi edinip okuyalım. (12 Eylül 2009)
410
Gözyaşı İçine Akmak... Gözyaşı içene akmak nedir,Bilir misin sen! Nerden bileceksin sevmemişsen,Nerden bileceksin bir akşam arafesinde,Gözlerinin önünden kayıp,Gitmemişse sevdiğin... Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen? Hiç aktığını hissiettin mi! O inceden inceye, Ruhunu katleden sıcaklığı... Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen? Yoksa sen hiç kıvranmadın mı! Gecelerce aşk acısıyla...Sevgilinin hasretiyle...Yada anlık uykundan kabuslarla,Uyanmadın mı hiç! Yoksa sabahın ilk ışıklarını,Görmek için,Neler vermezdim demedin mi hiç... Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen? Tüm bunları yaşamadınsa; Nerden bileciksin sen...Gözyaşı içine akmak nedir,Bilir misin sen?
81
Dün gece Dün gece Hiç bilmediğim bir şehirde Karış karış dolaştım sokaklarda Seni bulmak içinDün gece Hiç uyumadım sabaha kadar Belki gelirsin diye Belki ararsın diyeDün gece Seni düşündüm bütün gece Anıları yaşadım yeniden Zamanı geri getirmeye çalıştımDün gece Seninleydim sabaha kadar Sen karanlık gecede uyurken Ben hayalinle başbaşaydımDün gece Yanındaydım bütün gece Mışıl mışıl uyumanı Uyurken melek olmanı izledimSonra kapı çaldı birden Uyandın Kapıyı açtın Ve sımsıkı sarıldın onaDün gece Seni onunla görünce Zamanın dolduğunu anladım Ve kendimi kapımda bekleyen Azrail'e teslim ettim
84
Kalkışmazdı Giderken kalkışmazdı giderken kararttın tanımı dost canan selam ederken körelttin kanımı dostdüşürdüğün bizara kanar burada yara bahtıma dünü kara sararttın canımı dostsıkıntıdan gererim kısıntıdan veririm sana neden eririm morarttın anımı dostuzatmadın yelini tutamadım gelini ömrüme can elini daralttın sanımı dostozan efem bilesin uzun ömür dilesin yine dönüp gelesin zorlattın yanımı dost
52
Bir Adam Yüksek kaldırımlı sokaklarında İstanbul'un Çatılar birbirine Ha değdi ha değecek Pencerelerde boy boy saksılar Ha düştü ha düşecek Köşebaşında bir adam Sessiz,yalnız ve yorgun Gün batımı akşamında Yalnızlığının tam ortasında
32
Bir Hasret Türküsü Çalıyor Kulaklarımda bir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda bir özlem ki için için tütüyor yüreğimde özlemek ne zor şeymiş... insan kaybedince mi daha çok özlüyor acaba... yoksa kaybedince mi anlıyor özlediğinibir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda hiç susmadı ki...hep çaldı aslında sadece duymak yetmiyormuş hissetmekte gerekiyormuş kimi zaman hissetsekte hep saklı kalmışbir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda bu sabah hep özlemimi düşünüyorum bu sabah daha çok özlüyorum bu sabah daha bir ayrı düşüyorum sesinde bir burukluk çoktan yakmış ışıklarıbir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda bitsin dercesine kapatıyorum ama elimde değil duyuyorum sızlıyor içim yanıyor canım bu hasret eritiyor beni bitiriyorbir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda biliyorum sonsuza dek hasret kalacağım sana sonsuza değin gelmeyeceksin bana sonsuza değin beklerim bende seni.. sonsuza değin çalacak kulaklarımda hasret türküsübir hasret türküsü çalıyor kulaklarımda melodisi tanıdık geliyor savuruyor rüzgar misali her yere bir hasret türküsü çalıyor şimdi senden çok uzaklarda... 28 nisan 2008
147
İki Evlilik Yapanlara-O Hayali Kuranlara ALLAH aklı bir yarattı, İnsanlar düşünsün diye, Medeni bir dünyada, evlilik yapsınlar diye İslam’da bir-iki-üç-dört, helal kılındı evlilik Lakin adaletli olun dendi, nesil çoğalsın istendi. Dul kadınlar sahiplensin, Namus başta gelir dendi Himayelerine aldılar, etraftan korunsun diye…Sonra din istismar edildi, On beş- yirmili harem kuruldu Çok evlilik marifet sanıldı, Hak yolu unutuldu Bunlar geçmişte kaldı, ya şimdi neler oluyor Azıcık fikir yoklayalım, Kim kimi kayırıyor Yeter ki evlilik olsun, Evimde kadın bulunsun Çadırda bile yaşarım, Ona gül gibi bakarım…Gel zaman git zaman, gözü açılır erkeğin Yoksullukta gelince ardından, güller solar haller yaman Adam biraz paralanır, Etrafı çevresi genişler Onu biraz şişirirler, hanımın çok yaşlı derler Yeniden bir evlilik yap, görünsün sana gece mehtap Al onu koluna kap, Evlenir kimseye sormadan…Hadi iyi evlendiniz, iyi halt ettiniz Ata sözü dinlemeden. Pirince giderken, bulguruda kaybettiniz Ona baktın bana bakmadın, Şunu aldın bunu almadın Söyledim beni duymadın, Hiç yoktan bir huzursuzluk Her gün sıkıntı, her gün dram, Erkek erir gram gram Mutluluksa olmuş haram, Yok der cebimde hiç param…Birlikte olmaz hiç şakaları, terden hep kirlidir yakaları Balon gibi inmiş havaları, Olmadığı gün yok kavgaları Biri aç biri doyar, birine aldığını öteki duyar Erkek ortada soyulmuş hıyar, ne düzen kalmış ne ayar Biriyle durmadan gezer, eskisini ihmal eder üzer Çocuklar dağılmış birer birer, yalnız kalır iki evliler…Uykular hep yarım yamalak, dırdıra daima kapanmış kulak El alem hep şen şakrak, Onlar olmuş birer salak Ne akıl kalır ne fikir, sağlıkta yavaş yavaş tükenir Sonunda acı günde gelir, Karısız kalacak iki evliler Kadınlar özgürlüğü seçecek, Erkekler bir tekme yiyecek Son pişmanlık fayda etmez, yeniden bekarlığa dönecek…
264
Dost nasihatı Evin mi bu meyhaneler Senin mi bütün çileler Yarın herkes bakıp güler Dost söylerde acı söylerBiter bu yalan sohbetler Geçer kiralık saatler Masada kalır vaatler Dost söylerse acı söylerAnlarsın sabah olunca Hiç meteliksiz kalınca Gidersin kendi yolunca Dost söylerse acı söylerİnsanın dostu paradır Bundan ötesi yalandır İstersen kendini kandır Dost söylerse acı söylerKimse dinlemez derdini Tanımazdan gelir seni Sorma kimseye kendini Dost söylerse acı söyler
67
Yürek Yangını Geçer yürek acısı, Merhem olur ona duası, Yanlış kişi üzerine temel kurmuşsa gönül, Enkazdan sağ çıkar bu deli gurur, Hayatla yüzleşmek, İnsanla yüzleşmekten zordur, Sözler seveni sakağından vurur, Severek son buldu aşk dolu bir roman, Sen, piyondun. Ben, kahraman. Durmadın atladın evlilik sandalından. Sen, korkaktın. Ben ise kahraman.
50
Kara Gözlüm Senden Ayrı Duramam Kara gözlüm senden ayrı duramam, Haberini kimselerden soramam, Yürek pare pare derman bulamam, Bahçelerde tüm çiçekler yas tutmuş, Gül dalında bülbül ağlar gül ağlar.Bakışların sevgi dolu dost dolu, Gidişimiz Aslı,Kerem’in yolu, Bu ayrılık alev alev kor dolu, Bahçelerde tüm çiçekler yas tutmuş, Gül dalında bülbül ağlar gül ağlar.Senden uzak kalmak ölümdür bana, Bir daha göreyim gel kana kana, Ayrılıklar varmış bizden de yana, Bahçelerde tüm çiçekler yas tutmuş, Gül dalında bülbül ağlar gül ağlar.
79
Yeterki Vatan Sağolsun Kader beni attı, gidip de gelinmez yollara, çok uzaklara Pek yolu izi bilinmez, yani bileceğiniz yüksek dağlaraGezerim o dağlarda, taşlarda, bazen konaklarım mağaralarda Bazen korkar, bazen ürperir, bazen hüzünlenir, bazen ağlarımdaKendi kendimi sorgularım, benim ne işim var buralarda? Bir ateş, bazen korkunç canavar, bir cehennem var oralarda? Çünkü sorgulamadan edemem, eşim var çocuğum var Benim de bir hayatım, bir sorumlu olduğum çevrem varYürürüm gece gündüz, demeden dağların kıvrımında Bütün bir ağırlık, maddi manevi yüklenmiş sırtımdaBazen derim kendi kendime bu bir döneme dolaptır Sıra bize geldi, bunu hakkıyla yapmak en büyük edeptirBizimkisinde ağlamak yok, sızlamak yok, çünkü asker ağlamaz Acıkmak yok, susamak yok, dinlenmek yok, çünkü asker yorulmazBazen düşünürüm bu dağlara, beni getiren bir emir elbette ki kutsaldır Elleri kınalanmış, arkasından dualar edilmiş, bir kurbanlık koyun gibi uysaldırBu güzel vatan parçasının, her yanı bize emanet edilmiş, özgür olması için Burada görev yapmayacaksam, ama ne zaman yapacağım, hemde vatan içinEy! Şeytan beni engelleme, ister üstüme bin ordu gelsin, isterse önüm dağ olsun Milletimiz rahat olsun, rahat uyusun, ben canımı esirgemem, yeter ki vatan sağolsun Tahsin Koç – Ankara- 19.03.2012
180