poes
stringlengths
103
153k
poe_length
int64
21
20.9k
Mavi Sen mavi ol Gökyüzü mavi olsun Gözlerin mavi Giysin mavi olsun Çiçek mavi Deniz mavi olsun Yeterki sen yanımda ol Umrumda değil Dünya fani olsun Ramazan ÖZDEMİR
28
Haram haram olanı biriktirip kendine endişe oluşturma ya mallarını geri almaya gelirler ya paslanır ya kurtlar yer yada hırsızlar çalar ve hepsi tükenir gider sana sadece ateşi kalır
28
HaYaTTa BeN eN ÇoK aNNeMe KüSTüM Önümü göremiyorum, Zifiri karanlıkta kaldım Sesime gel diyen yok Susma anneİn cin top oynuyor hayatımda Yalnızlıktan sarıla sarıla Soktum bebeğimi karnıma Neredesin anneÇıplak gözle seçilmiyorum Ufaldım, mini minnacık kaldım Ezilmiş de olabilirim Ayağını kaldır anneİşlediğim suçun bini bir pul Hapislerden kaçtım Yakalanmış da olabilirim Beni mahkûm etme anneÖmrümü kestim, çok acıyor Kan revan içinde kaldım Ölmüş de olabilirim Beni gömme anne
67
Sabıka Kaydı Kayıt Ettim Kayıt Cihazına Sabıka Kaydı Kayıt Ettim Kayıt Cihazına Artık Sabıkalı Müzik Dinliyorum Sabıkalı Hayatlarımızın Her An İnfaz Saatlerinde Tecil Ettirip Durduğumuz Sabıkalı Hayatlarımızın
27
Bayram Mektubu Bugün gene bayram anneciğim On yıl önceki gibi bayram. Bilirim ne çok özlemişsindir beni Yolumu beklemişsindir günlerce; Postacıdan mektup, rüzgârdan haber sormuşsundur. Ve uzun uzun düşünmüşsündür: Çocukluğumun bu mesut bayram sabahlarını, O küçük ayakkabımı, mendilimi, ipek kıravatımı. Elbet kucağına alıp beni doya doya Ne kadar da büyümüş evlâdım diye Öpüp okşayasın gelmiştir. Elbisemi giydirmek, saçımı taramak istemişsindir; Tanrım seni kem nazardan saklasın deyip Dualar yollamışsındır. Ve belki bu mübarek günde anneciğim Elini öpüşümü, anne deyişimi Canın çekmiştir.
79
Gonca Solarsa Bir çiçek niye solar Gonca iken göstermeden yüzünü Neden daha bir kelebek Ebrulî, hercaî, Sarı, mor, mavi kanatlarla Hiç konmamışken üstüne?
23
İyi bayramlar Türkiye Bayramın mübarek olsun, İyi bayramlar Türkiye. Her yanın huzurla dolsun, İyi bayramlar Türkiye.Duygularımız canlansın, Yüreklerimiz dinlensin. Milletin gönlü şenlensin, İyi bayramlar Türkiye.Sevgiyi esas alalım, Bayramı güzel kılalım. Birlik içinde olalım, İyi bayramlar Türkiye.Dargın olanlar barışsın, Birbiri ile görüşsün. Millet bayrama erişsin, İyi bayramlar Türkiye.Yusuf millete uyalım, Gönüle sevgi yayalım. Birbirimizi sayalım, İyi bayramlar Türkiye.
57
Söyleme yar Kaşın kara gözün kara, Sen açtın sineme yara. Düşürsende beni dara, Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar, ..........Bana sitem eyleme yar, ..........Sevmiyorsan gizle bari, ..........Hiç ellere söyleme yar.Seni her gün andığımı, Hayal kurup kandığımı, Bir of çekip yandığımı, Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar, ..........Bana sitem eyleme yar, ..........Sevmiyorsan gizle bari, ..........Hiç ellere söyleme yar.Günden güne solduğumu, Hep saçları yolduğumu, Sana mecbur olduğumu, Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar, ..........Bana sitem eyleme yar, ..........Sevmiyorsan gizle bari, ..........Hiç ellere söyleme yar.Senden haber aldığımı, Cevap yazıp saldığımı, Sensiz yetim kaldığımı, Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar, ..........Bana sitem eyleme yar, ..........Sevmiyorsan gizle bari, ..........Hiç ellere söyleme yar.Zalim felek pusu kursun, Gizlice Remzi'yi vursun, Hatıralar sende dursun, Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar, ..........Bana sitem eyleme yar, ..........Sevmiyorsan gizle bari, ..........Hiç ellere söyleme yar.01 - 10 - 2010
142
Umut Ettim Şafak vaktinin Kızıl ışığında Bugün seni göreceğim tuttu Umut ettim sana odaklandım Öğlen vaktinin kızgın ışığında Seni gördüm Bugün seni umut ettim
24
Gören Gözler Görüyor! Gören Gözler Görüyor! Aslında değerli kardeşlerim, dünyada her şey ayın on dördü gibi apaçık ortadadır ve gören gözler ve okuyabilen beyinler ve hissedebilen kalpler için her şey okunabilmektedir. Yeter ki siz, Yüce Allah'a iman edin ve tertemiz bir kalp ile ona hiçbir çıkar gözetmeden bağlanın ve O'na sığının ve onun sizlerden istediği sizin kendi hayrınız için olan dine bağlanın ve O'na kulluk edin. Bakın o zaman dünyada size hiç bir şey 'gizli' kalıyor mu? Yeter ki namazı kılın ve bir Müslüman'ın yerine getirmesi gereken farz ibadetleri yapın. Bakın o zaman dünyaya nasıl değişik bir gözle bakmaya başlıyorsunuz ve aynı zamanda dopdolu yaşıyorsunuz. Yüce Allah, Kurân'ı Kerîm'de: «İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren, O'dur. Göklerin ve yerin orduları, Allah'ındır. Allah, bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.» diye buyuruyor. (Fetih Suresi, 48:4) Bu âyet, kısa ve net olarak her şeyi anlatmaktadır. Dünyada Yüce Allah'a inanan ve O'na bağlanan bir insan, mutluluğun temel anahtarını eline almış oluyor; çünkü -inanın ne kadar zengin olursanız olun- ne kadar mal-mülk, evlat sahibi olursanız olun, Yüce Allah'a iman etmemişseniz, o zaman sizin kalbinize güven ve sükûnet duygusu inmez. Çünkü siz, size hayatı vereni tanımıyorsunuz ve ondan gelen nimetlerin farkında değilsiniz. Yüce Allah, «O Allah ki, kendinden başka hiçbir ilâh yoktur. O, ezelî ve ebedî hayat ile bizâtihî diridir. Zât ve kemâl sıfatlarıyla yarattıklarının bütün işlerinde hâkim ve kâimdir. Her şey, onunla kâimdir. O'nu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun izni olmadıkça katında kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların önlerindeki ve arkalarındaki gizli ve aşikâr her şeyini bilir. Onlar ise, Allah'ın dilediği kadarından başka, O'nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çevrelemiş, kuşatmıştır. Gökleri ve yeri korumak, gözetmek, O'na zorluk ve ağırlık vermez. O, çok yüce, çok büyüktür.» diye buyuruyor. (Bakara Sûresi 255)Ne diyor Ayete'l Kürsî'de; «Onlar ise, Allah'ın dilediği kadarından başka, O'nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar.» Bu, kısaca şu demektir; Gerçekleri ve dünya'da olup biten olayları insanlara öğreten ve kavratan, Yüce Allah'tır. O'nun dilediği kadar ilimden kavrayabilirsiniz; çünkü ilim de O'nundur. Siz, ancak onun ilminden onun dilediği kadar istifâde edebilirsiniz. Bugün Müslüman dünyası, Kurân-ı Kerîm'i yeterince okusalar; inanın bana, dünya'da en değerli ve mûcizevî Kitâb'ın kendi ellerinde olduğunu bir anlasalar, bakın o zaman Müslümanlar dünyada fakirlik, yoksulluk gibi kavramlardan nasıl uzaklaşıyorlar. Kurân-ı Kerim, insanlığa inen bir 'rahmet' ve 'bereket'tir. Yüce Allah tarafından her insana yazılmış olan bir yüce Kitap'tır ve inanın bana ilmin anahtarıdır. Her Müslüman'ın Kurân-ı Kerîm okuması ve diğer mü'minlere okutmasını Yüce Rabbimiz inşallah nasip eder. Aslında gören gözler için şu dünyada her şey açık bir biçimde cereyân ediyor ve hiç bir şey, gizli kalmıyor. Fakat dedim ya, 'gören gözler' için, 'okuyabilenler' için her şey apaçık bir kitap misali apaçık ortada... Yeter ki, siz siz olun ve Yüce Allah'a temiz bir kalp ile iman edin ve O'na bağlanın. Bakın o zaman nasıl her şeyin gizemi ve perdeleri ortadan kalkıyor ve her şey, bütün gerçekleri ile apaçık ortada duruyor... Selam ve Dua ile... Önder Demir
498
Tuyuğ Gök bakır, dağlar bakır ufkum bakır, Hiç param yok, ceplerim var tamtakır, Her gören berduş diyor, hiç durmadan, Eğdiğim boynumda var, bir kör satır.fâilâtün fâilâtün fâilün29 Nisan 2012-04-29
29
ODTÜ'DE CİNAYET saçma bir şubat gecesi küresel ısınma filan dışardan bekçilerin düdük sesi geliyor demek ki güvenlikteyiz şimdilik içerde radyatör, La Machiııe Infernale kimyonlu ter kokusu yavaş yavaş         insan gelir bir yere daha önce gelmeyi düşünmediği         ileriye bir yerlere doğru bakar         hiçbir şeyi yitirmiş hissetmez; kendisinden başka vızzzzzz... çaaat kitap fırlayıp gitti mevsimini şaşırmış bir sivrisinek yok oldu avuçlarımın arasında almak için yataktan kalktığımda bir suçluluk duygusuyla içim sızladı belli belirsiz sanırım buna biraz şaşırdım avuçlarım hâlâ yanıyordu Heves, Haziran 2005  
81
Söz II *Kendini yetiştirmezsen, topluma yetişemezsin.*Ne fedakarlar gördük biz, fakirin önündeki yemek kabına zevkine tekme atan.*Her zaman güzeldir.*Eskimiş bir baharsın sen, kışa taş çıkaran vesselam.
25
Şehitlik ve İstiklal Onlar ecdadlarının yüreğindeki karaların. En kara sevdasının parlayan eşsiz nesili. Yıldız hali ve şekli. Kim derki şehit ölmüştür diye... Sen eskiyen yıldız gördün mü? Gökyüzünde... Bir bak ne der sana dünya alem. Bir kul seslendi... Milyonlar buna amin dedi. Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal.Tahsin VURAL
48
Aşk Nedir AŞK NEDİR? Aşkın ne olduğu konusunda yazılan şiirler, makaleler, hikâyeler, romanlar yazılmış ciltler boyu ama anlatamamışlar layığıyla. Ben birkaç cümle ile anlatırım desem kimse inanmasın. Aşk anlatılmaz yaşanır ancak çünkü. Aşkın anlamak için Mecnun misali yanmak gerek. Aşk vermektir hem de hiç karşılık beklemeden. Aşk, bir beklenti karşılığı olursa alış veriş gibi olur ki bunun adı asla aşk olmaz zira. Bir işyerine gelen çocuklar yanlarındaki daha küçük çocuklara “aşkım “ diye seslenebiliyorlarsa, bir insan evinde beslediği köpeğine “ aşkım “ diye seslenebiliyorsa, bir insan bindiği otomobiline “aşkım “ diye biliyorsa ben ne derim ki aşk için. “Aşkım “ dediği köpeği veya arabayı satan veya başkasına veren bir insanın aşkının ölçüsünü sizlerin takdirine bırakıyorum. Yaz aşkı, tatil aşkı, internet aşkı diye aşkları kategoriye ayıran bir toplum haline gelmemiz aşkı anlayamadığımızı ve anlayamayacağımızı göstermez mi sizce de.. Bir gün önce “ aşkım “ dediği insandan bir gün sonra ayrılan ve “ben yeni bir aşk buldum” diyerek bir başka insana “ aşkım “ diyen insanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Aşkın evet o muhteşem duygunun bu denli içini boşaltan insanların ne aşklarına, ne sevgilerine ne de güvenilir olmalarına asla saygı duymak imkânsızdır. Aşk arı misali her çiçekten bal toplamak ve konduğu her çiçeği maşuk görmek değil, bülbül misali sadece gülün dalına konmaktır. Aşk gül misali, bülbülden başkası konmasın diye dikenlere bürünmektir. Kısaca aşk, günü birlik beğenileri, hoşa gidişleri ve hatta sevgi beslemeleri aşk olarak görmek değil, gerekirse ömür vermektir..Mustafa EROL
238
Barış gelsin yeter artık analar ağlamasın ülkeye huzur barış gelsin fidanlar büğüsün kurumasın ülkeme huzur barış gelsinsevelim sevilelim hep elele sayğı duyalım konuşulan her dile kalpleri doludur bazıların kinle onların kalbinede sevği gelsinkötümü olurdu barış olsa ozanlarım özğürük türküsü çalsa bayramları insanlar huzurlu kutlasa yeniden gönüllere bayram gelsinsevgi çiçekleri ekelim her yana sayğı gösterelim bütün insana savaş nedir biri anlatsın bana bütün dünyaya barış gelsin
65
Şeftali Kokusu Bir gece gelirse burnunuza şeftali kokusu, Ve işlerse ciğerlerinize İstanbul'un soğuğu. Unutmayın hayalleriniz var gelecekle ilgili, Yarınlar olacaktır size en sadık sevgili.Küçücük elli, masum şairleri sevin. Ağlarsa ağlayın, anlatırsa dinleyin. Zevkle, heyecanla okuyun bütün şiirlerini. Onlara kim sahip çıkmış, kim aşağılamış belli mi? Günahsız bir çocuk olun Nazım'ın mısralarında. Yada İstanbul olun seyahat edin Cahit Sıtkı'ya. Eğer becerebilirseniz Abdulhak'a Makber olmayı, Sevecektir sizi gözü yaşlı bir delikanlı.
69
Ben sevdamın adını vatan koydum Bu vatana aşık olan biriyim, Ben sevdamın adını vatan koydum. Sevdası ile vatanın eriyim, Ben sevdamın adını vatan koydum.Vatanı sevmeyene insan denmez, Göklerden ay yıldızlı bayrak inmez. Bu vatana sevdamız hiç tükenmez, Ben sevdamın adını vatan koydum.Ban Anadolu için düştüm aşka, Vatanı herkes sevse idi keşke. Vatanın sevdası gönülde başka, Ben sevdamın adını vatan koydum.Dünyada vatanı sevmektir suçum, Vatanın derdiyle ağardı saçım. Bundan güzel sevda mı olur koçum, Ben sevdamın adını vatan koydum.Vatan kutsaldır Yusuf kurban olur, Biz ölsek te geriye vatan kalır. Vatan sevgisi yürekte yer alır, Ben sevdamın adını vatan koydum.
98
Nerden Geldi Şu Ayrılık Zamanı... Razıydım yarenler,bu dertle gama Nerden geldi, şu ayrılık zamanı İmkânı yok,durdurması zor ama, Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Acı reva görülürken insana Nasıl uygun düşer dine, imana Nazlı yarin yanı cennetken bana Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Arzuladım muradıma ermedim Saçının teline,yüzüm sürmedim Saklıydı bir yerde ben mi görmedim Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Karabasan gibi üstüme çöken Dünya mı dar edip,belimi büken Ne hesap da ne kitap da var iken Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Gül yüzlüm,hayat da önce sen derdi Aklım aldı divaneye dönder di Kimler icat etti,kimler gönderdi Nerden geldi,şu ayrılık zamanı....Ölümden betermiş,canıma yetti Gönül sarayımda baykuşlar öttü Kimler selam saldı,kim davet etti Nerden geldi,şu ayrılık zamanı...Gel gönül,kendinle imtihan eyle Belki bir karara varırsın böyle Mahmut Çelikgün'üm; susma da söyle Nerden geldi,şu ayrılık zamanı......
128
Mavi turuncu sen boyayabileceğim tüm tabloları boyadım şimdi sıra kendimde herkesle tek tek savaştım oysa derdim benimle gel biraz yüzü gülsün renklerin hepsi soğuk hepsi asmış suratını hiç biri güzel değil hiç biri beni istemiyor mavi turuncu sen gelsen gitmesen .z
41
Artık Umut Örüyoruz Çok bedel verdik Çok acılar çektik Zindanlarda tutsak kaldık Sevinç nedir yaşayamadık Uğrunda öldüğümüz Kendi topraklarımızda yılarca esir kaldıkÇok yakılan-yıkılan yerler gördük Çok katliamlara şahit olduk Kanayan yüreklere, dertlere, çığlıklara alıştık Ağıtlara, hüzne rağmen Özlediğimiz özgürlük Yüreğimizde ki sevda boy verdi Artık umut örüyoruz Gelecek şafakla doğacak güneşi bekliyoruzDüşman kentleri, köyleri yıktı Işıkları karartı Yüreğimizi kanattı Bizde ne huzur Nede sevinç kaldı Çoluk-çocuk, kadın Genç, yaşlı, hasta demeden çoğunu katletti Zor gönlerden geliyoruz Çok zor günlerden Digor Cizre Silvan Kızıltepe taranırken Çok kıyımlar yaşandı Bununla beraber Özgürlük kavgasında Yarınları bizlere vadeden Çok yiğitler tanıdık çok kahramanlarla tanıştıkZifir gecelerden çok yıldızlar döküldü Çok katliamlar oldu Katiller duysunlar Biz aydınlığa sevdalıyız Yüreğimizi saran hasretle güneşe koşuyoruz08.01.2015 İstanbul
118
Aşk Yaşlanmaz Bodrum evlerine benzer benim aşkım saf Kar beyaz, beyazdan öte temiz mi temiz O, sevdiğimin gözlerinde gördüğüm, Akdeniz Çivit mavi, Akdeniz’in çapkın menevişleri Tenindeki tuzun kokulu tadı damağımda kaldı Öyle bir sevgi ki bu bende var olan anlatılmaz Ne dün, ne bugün bin yıllık genç Akdeniz gibi Sevgi kaynağım dinmez büyümekte içimdeBey dağları şapka çıkarır, Akdeniz selam durur Sevinçle coşar, kabarır göğüsleri dalgaların Rüzgarlar kayrak taş bahçelerde eser dolaşır Şarkılar söyler denizlerin kızı Ariel’e yunuslar Duygulu aşk şiirleri adar aşıklara şair Safo… Günahkar güzellikleriyle inerken Akdeniz’e akşam Mumlar titrer masalarda, vazolarda mor güller Meçhul bir mızrap vurur tamburun gümüş tellerine Kalbim sızlarken kulaklarım çınlar beni andığın an Aşkın da adın gibi yaşayacak yaşlanmadan yüreğimde! Dinmez ER / Çeşme / 2011. 11. 24 /
125
Yeni Yetme Dönüpte mazide kendini ara Sanma ki mehlemsiz iyileşir yara Dostluklar güçlüydü geçmezdi para Yeni yetme tüccar oldu arkadaş Ayaklar çıplaktı topraklar sıcak Yiyecek toplardık biz kucak kucak Bilmiyorum sonumuz ne olacak Yeni yetme başa geçti arkadaş Ne sanatçı kadı ne gerçek sanat Eşyalar plastik kulan bir gün at Evinde ailenle nöbetleşme yat Yeni yetme işe çıktı arkadaş Ticaret yaparken girmezdi hile Çokca verilirdi söz olmaz bile Küçükte büyüğe atıyor sille Yeni yetme muhtar oldu arkadaş Araştır tarihi yok böyle insan Ne konuşma bilir ne güzel lisan Anayı babayı saymayan insan Şimdi bize vekil olmuş arkadaş Ertürk’üm üzme kendini üzme Yeni yetmelerin hepsi süzme İstisnayı çıkar tesbiye dizme Yeni yetme sokak doldu arkadaş
114
Nikaha toplansın deniz kızları Sevgi denizinin sabahları olmasın, Çiçekleri açsın hep hiç solmasın, Seven gözlere yaşlar dolmasın, Nikaha toplansın deniz kızları.Denizle içiçe olsun evimiz, Sevgi çiçeğiyle dolsun gemimiz, Aşkın zirvesinde olsun yerimiz, Nikaha toplansın deniz kızları.Açılsın yelkenler aşkın yoluna, Periler melekler yarin koluna, Sevgi çiçeklerim sağı soluna, Nikaha toplansın deniz kızları.Yürekten sevenler nikaha gelsin, İki cihan boyu refaha ersin, Gözleri sevgiyi görenler gelsin, Nikaha toplansın deniz kızları.
67
Nerde giden yıllarım. Nerde giden yıllarım yaz baharım bitti mi? Nerde güzel günlerim yoksa zaman geldi mi? Şimdi vakit, dert olurdur niye hiç durmadan, Nerde giden günlerim yaz baharım bittimi? Gül gibi soldum niçin nerde bahar yazlarım, Nerde benim geçmişim, şimdi gönül dağlarım, Nerde benim dostlarım, hiç biri yok şimdi de, Bunca zamanlar hayal şimdi, gönül dağlarım.Ben seni andım, bu akşam yine içtikçe ben, Geçmişi buldum kadehlerde, hayallerde sen, Nerde benim, her zaman atlı geçen yollarım, Geldi hazan gülmeden, hepsi hayaldir neden.Ben ki şair Yüksel’ im, aşk_ ile yandım yine, Geldi zaman vuslatım, yok ki zaman sevmeme, Şimdi hazan girme hiç, köz de yanan gönlüme, Nerde benim gençliğim, nerde güzel yıllarım.Müfte’ilün / Fâilün / Müfte’ilün / Fâilün A.Yüksel Şanlıer 1 Ağustos 2008-07-30
122
Çiğdemli Türkü Nar çocuk acar çocuk Dal olur açar çocuk Dişleri erik erik Isırır uçar çocukBakışı yavru geyik Yüzünde saçar çocuk Ay doğar kumrulanır Uykudan açar çocukGün gelir çiğdemlenir Dağlara kaçar çocuk
32
Sevgi Sevgi kapıları açan anahtar, Sevgi gönüllerin yanan ocağı. Sevgi’yle yetişir bütün varlıklar, Sevgi her nesnenin ilgi odağı. Sevgi’yle yoğrulup geldik cihana, Sevgi’siz hayatta olur mu mana, Sevgi kardeş, sevgi baba, yâr,ana, Sevgi insanlığa açar kucağı. Ereni sevgi ye muhtaç yaşarım, Sevgi’yle yürürüm onla koşarım, Sevgi ile her engeli aşarım, Sevgi kalesine diktim sancağı.
54
Dil..pare pare Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
26
yalnızlık içimde alıcı kuşların uğultusuve korkmak gökyüzünden yıldızlardan önceve sevmek geceye geç gelen kör kemancılarıanne ben hangi aşkınyada hangi yalnızlığın habercisiydimdeöyle yaşadım acıları2007 mersin
24
Bir Karakız, Bir beyazgül Bir beyaz gül, Bir Karakız. Onlar.. Birbirinden farksız. Gül... Karakızın elinde, Karakız... gülün güzelliğinde. Sevginin senbolü gibi, Karakız ve beyaz gülü. Karakız ve bir beyaz gül, Kim kimden daha sevgili? Bir beyaz gül, bir Karakız. Karakız'ın tatlı dili, beyaz gülün güzelliği. Uykulardan etti beni, Bir Karakız, bir beyaz gül.
53
Sevgi Olsaydı... Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı, Herkes menzile varır dı yaya kalmazdı, Seven sevdiğini alır dı haber salmazdı, Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.Dünya da sevgi olsaydı, gül solmaz dı, Sevgi olsaydı, ayrılık olmazdı olmaz dı, Sevenler sevdiğini alır alır ağlamaz dı, Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.
50
Salla Başla yürdüler ayakla konuştular Adaletin bir gözünü actılar Terazinin şakulu nu şaşırtılarSaltanatın sonudur musalla Yemek için nekadar sallarsan sallatemenna edersen kutsal anubis e satılırsın sende bir pula kahpelik, değildir parayla pulla
32
Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6 Yine 19 Şubat kutlanır özel bir gün, İçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza, Uzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi, Öğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)
37
Yeterli Ayni Gökyüzü Altinda Olduktan Sonra Sorun Yok Yagmur olur dokunurum tenine Bulutlarla ismini yazarim Gökyüzü gibi maviler icinde Kucaklarim seni Sen beni ne zaman özlersen Gökyüzüne bakman "YETERLI" Ben gözlerimi dikip sana bakiyor olacagim...! ! ! "Yürek Sevdası"
39
Anlatsam Derdimi Anlar mısınız Bu ne kargaşa, bu ne curcuna Beni dertlere boğdu bu keder Bütün millet kendi halinde Kederim kalbimi yakar da gider Bir köşeye çekilmişim gözlerimde nem Anlatsam derdimi anlar mısınız? Sensiz, günlerimde bir sonsuz elem Kahrolsam halime ağlar mısınız? Birbiri ardına dizildi keder Gönlüm bir aşkın peşinden gider Ne olur anlayın beni, bu sefer Kaybolan benliğim güler de gider Sonunda isyanım sel oldu taştı Kalbimi bir kor misali yaktı Sevdam sonunda bendimi aştı Hayalin bendimi yıkar da gider
81
Yılbaşı. YILBAŞI.İyi bilki ey Dostum, hayat sade bir andır. Yarın denilen ati, dün olacak yalandır.Yaşadığın dünlerden, ne var elinde kalan. Hesap günü dışında, yaşananlar hep yalan.Aradığın o sonsuz, saadet dünyada yok. Dünya aldanma yeri, tuzakları nede çok.Bir seferi imtihan, gelenler gider kalmaz, Akıllı davrananlar, bu yalana aldanmaz.Her şey yerli yerince, yaratılmış mükemmel, Senden beklenen tek şey, hayırlı Salih amel.Nefsin emanet sana, yükselme vesilendir, Yüzünü döndür hakka, gör ne büyük nimettir.Akıllı ol şeytana, kaptırma sen yakanı. Aç gözünü dikkat et, dost kim, düşman kim tanı.Yarın geldiğin yere, çağrılıp gideceksin, Yaptığın her işten bil, sen hesap vereceksin.İnkârın imkânı yok, kayıtlı yaptıkların, Güzel şeylerle dolsun, hafızanda bantların.Her talebeye lazım, bir kalem ve bir silgi, Hafızandan siliver, kalmasın yanlış bilgi. Amellerin yazarken, irade kaleminle, Yanlışları sili ver, nedamet tövbesiyle.Yıl yeniyse yenilen, terk et eski yanlışı, Manalı bir gün olsun, kutladığın yılbaşı.Necdet EREM
138
Kucağımda Kıvrılan Gece Tenimize sığınan yağmurun ürpertisi Kaldırımlarla buluşan bir dilek türevi Zührevi hastalıklardan muzdarip bir fahişe Geceye ilendi, gece kırıldı ve kıvrıldı kucağıma Artık ne im, ne çetele gerekir Irayan kanımda tutuklu bir kızıl gül şiiri Cılız bir lir sesi takılır kulağıma Ve sevgilimin ürpertisiKaygılanma, katıl kalbine, direndiğin aşka Sen biriken bir yaşamak tövbesiz ve aşırı Aşkın öğütleyen sözleriyle büyüyen Sokak kedilerinin mırıltısıHuzurun doğduğu ve kutsandığı Ölümün olduğu yerde nisyan Yüzün acılı bir kuş hafifliği Derdime dermanEy dile dolanan şarkı! Belirgin ol Kallavi bir acı ol ak kalbime Çiçeğin rengine karış, arının vızıltısına Şairin ruhu olKucağımda kıvrılan fahişe geceyi izledi Ve gölge dolanıp karnına oturdu gerçeğin Ve şiarı şairin al oldu Ah uzandı, sevgilinin kalbine dokundu
117
Aşkın Deryası Sabırla Dolu Sırdır Aşkın deryası sabırla dolu sırdır Sabır eden varınca kapısı açılır Aşk açılır gönüle gülümsemesi serpilir Aşk ile seven sabırla cennet bahçesine varır Bu âlemde olmazsa ahrette kavuşur Aşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur Gelecek olan cennet güzelini bekler kavuşurSabırla aşk olmazsa varılmaz hiçbir sırra Yusuf sabırla sultan olmadı mı mısıra Sabırsız kul ermez varamaz huzura Yola devam edemez düşer her bir çukura Aşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur Gelecek olan cennet güzelini bekler kavuşurÂşık Gülveren’im ben aşk kapımı her gün çala vura Aşk ile beni seven cennet güzeli halimi her gün sora Aşk ile olunca gönül düşse de yakmaz ki ateşten kora Aşk bir nurdur her kula nasip olmaz varamaz ki bu nura Aşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur Gelecek olan cennet güzelini bekler kavuşur
136
Yok Okul Bu Pazartesi Başladı Üniversite hevesi. Şimdi okula veda gecesi. Gençliğin zirve neşesi. Hüzün ayrılık hecesi.Kapandı, sınıf penceresi. Yok okul, bu pazartesi. Bu gece, okula veda gecesi. Kim olacak, prensi,prensesi.Anı kalacak zil sesi. Görüyoruz son dersi. Anılarda küpün karesi. Yok okul bu pazartesi.Yaşamın önemli köşesi. Bilmiyoruz, ne olacak ötesi? İçimizde gençlik ateşi. Artık okula veda gecesi.Ne çabuk bitti. Okul hikayesi. Şimdi dans pisti almış sisi. Eğlen şimdi bilinmez gerisi. Yok zamanı dikecek terzisi.
74
Deniz Uyuyor Ellerimde Deniz uyuyor ellerimde Açmamış gonca Ve hiç Koklanmamış bir çiçek gibi Öylesine masum Öylesine safBir gece vakti Yıldızlara inat Ayın şavkı düşmüş üstüne Ve yakomozlar oynaşırken birbirinden habersiz Deniz uyuyor ellerimdeBüyülü bir ses Ve yosun kokusuyla Kıyıya vuruyor dalgalar hafiften Hüzzam bir şarkı gibi Kulaklarımda ince bir esinti Deniz uyuyor ellerimde Yalansız Ve tüm çirkinliklerden uzak Yarım kalmış bir şiir ve hiç söylenmemiş bir şarkı gibi Asırlardır susarak Deniz uyuyor ellerimde(16.10.1997 Foça/İzmir)
75
Politika ve Politikacı / düzyazı Politika sözcüğü birleşik sözcüktür ama poli-tika olarak ayrılmaz. Polis sözcüğünden gelmektedir. Polis, 'şehir' demektir. Eskiden şehir yönetimini, şehirleşmeyi bilme anlamında kullanılmıştı. Politika aslında sanat, bilim, düşünce demekti, politikacı ise sanatı, bilimi bilen kişi, sanatçı, bilim adamı, filozof demekti. Geçmiş çağlarda politikacı olacak kişilerin sanatçı, bilim adamı, filozof olması şartı vardı. Eğer sanatçı olmazsa bu kişi estetikten, güzellikten, ilhamlardan yoksun olacak, dolayısıyla da yeni kuracağı şehirlerde ya da var olan şehirlerde yapılan binalar estetik olmayacak, düzensiz yerleşime (bugün gecekondulaşmayı buna örnek verebiliriz) izin verecekti. Politikacı bilim adamı olmalıydı. Çünkü matematik, geometri, mimarlık vb bilimlerden habersiz olursa gelen projelerin o şehre uygun olup olmadığını, insanların o projeler harekete geçince rahat edip etmeyeceklerini bilmeyecekti. Hatta yakınlarının çıkarlarını gözeterek, paraya göre projelere izin verecekti. Filozof olmalıydı. Filozof kişi kendini tanıyabilmiş, kendini bulmuş, kendini yönetebilen kişiydi. Kendini bilmeyen kişi başkasını anlayabilir miydi? Kendini idare edemeyen kişi başkasını idare edebilir miydi? Tabi ki hayır...Kişi kendisinde yönetici değilse halkında da yönetici olamazdı.Ayrıca hareketlerinin, konuşmalarının doğru düzgün olması için filozofluk şarttı. Fakat günümüzde 'Politik olmak nedir? ' diye sorarsak alacağımız yanıt, 'her ortamın adamı olabilmek' olacaktır. Politik kişi dediğimizde ise aklımıza her yönüyle, hitabıyla, giyimiyle, hareketleriyle insanları etkileyen kişi gelmektedir. Politikacı dediğimizdeyse çoğumuz iki yüzlü, sözünü tutmayan kişileri algılarız. Peki bu sözcüklerin ne kadar iyi özellikleri varken bugün neden kötü bir hale düşürmüşüz, bunun nedeni nedir? Zamanla gördüğümüz politikacılar mıdır? Hayır! Neden biz, kendimiz.... Bunu çoğu kitaplarda da yer almış bir örnekle açıklamaya çalışacağım. İnsan yaşamı bu örnekte bir tren yolculuğuna benzetiliyor. İnsanlar bilet alıyor, tek tek ya da gruplar halinde değişik istasyonlardan, değişik zamanlarda tirene biniyor. Tren hareket ediyor, yolculuk başlıyor. İki kompartıman var. Birinde şartlar çok kötü, ışıksız, soğuk, temiz değil, gürültülü vb. Diğerinde iyi. Kötü kompartımandaki yolcular şartların iyi olmadığı için şikayetçiler, diğer kompartımandakiler ise diğer yolcuların varlığından, gürültüsünden, kokusundan vb şikayetçiler. İkisi de yöneticilerinden memnun değiller. Hepimizi memnun edecek yeni bir yönetici bulalım derler. Bu düşünce üzerine yönetici olmak isteyen adaylar ortaya çıkar. Nedense bu kişilerde yöneticilik özelliği var mı, yok mu araştırılmaz, akıla gelmez. Adaylar her iki tarafa da duymasını istedikleri sözleri söyler. Yani şartları değiştireceklerini vaad eder. Seçim yapılır, iyi konuşan, iyi vaadlerde bulunan, duymak istenilenleri en inandırıcı söyleyen kişiler duygusal olan yolcularca yeni yönetici olarak seçilir. Seçilenler ilk günler ilk heyecanla lokomotifin başına geçer, düğmeye yeni bir şekilde basarlar. Birkaç yıl, hatta birkaç ay sonra sorunlar çözülmediğinden tekrar memnunsuzluk başlar. Ne olacak? Yolcular tekrar yönetici aramaya başlarlar. Bu böyle devam eder. Düşünelim, kim suçlu? Tİrenin kendisi mi, biz mi, politikacı dediğimiz yöneticiler mi? Tİren diyemeyiz, tren bizim idaremizle hareket etmektedir, politikacı dediğimiz yöneticiler diyemeyiz, çünkü o kişiler bizim aramızdan çıkmış, bizim seçimimizle yönetime gelmiş kişilerdir. Bizim düzeyimiz ne ise o kişinin de düzeyi aynıdır. Aramızda demek ki sanatçı, bilim adamı, filozof olan kişileri bulma çabası göstermemiş, duymak istediklerimizi söyleyen, kendimiz gibi olan kişileri yönetici olarak başımıza getirmişiz. Bizim gibi sorunları olan kişilerdir onlar. Sorunumuz içimizde bilim adamı, sanatkar, filozof kişilerin olmaması mı, yoksa onları arama ihtiyacı duymamamız mı? Şimdiki dünya böyle kişilerden yoksun mu? Bugün başarısızlıklarımızın çoğunu zamana yükleriz, ' zamanım yok' gerekçesiyle savunmaya geçeriz. Çoğu kez de bir hizmeti yerine getirmekten zamanım yok bahanesiyle uzaklaşır, kaçarız. Nelerden kaçıyoruz, nelerden kaçmıyoruz? Bunları görmemiz, nedenlerini araştırmamız gerek. Bizim gibi herkesin zamanı çok değerli..Kimsenin boşa harcayacağı, fazla bir zaman lüksü yok kendince. Peki değişik faaliyetlerde gönüllü adıyla oluşturulan guruplardaki kişiler üstelik maddi bir karşılık da olmadığı halde nasıl bu zamanı bulabiliyorlar? Düşünmeliyiz, şu vakİte kadar ne yapmaya çalıştık, diğer insanlara neler kazandırdık? 'Çok koştuk yaşamda' deriz. tamam koştuk ve bir şeyleri yaşamaya çalıştık, peki düşünüyor muyuz, bu koşuda ne için, neler ürettik, önemli hedefler belirleyip de mi koştuk? Bunlar aklımıza gelmez, yerine yarını düşünmeye çalışırız. Ancak yarının yüzde yüz olacağı, ya da olmayacağı belirsizdir. Biliyoruz ki Atlantis kıtası bir gecede sulara gömülmüş, yok olmuştur. Belirli olan yaşadığımız an ve bu ana dek neler başarıp, neler başaramadığımız. Şu anki yaşam bir hamburger. Acelece yapıyor, sonrası da hemen yiyip bitiriyoruz. Kısa yoldan yapıp, alıştığımız sonra da hemen tükettiğimiz bir yaşam. Bugün standart bir insan olmak için ne gereklidir? Ölçülerimiz neler? Büyürüz, evleniriz, bir çocuğumuz olur. Daha ilk okul yıllarında hatta okumayı bilmeden onu testlere alıştırırız, anlamadan çözdüğü testlere. Çocuğumuz için hedefimiz mutlaka bir üniversite eğitimi alması. Yeteneklerine bu üniversitenin uygun olup olmadığı hiç önemli değil. Bizim istediğimiz bir bölüm tercih edilir ama olmuyorsa herhangi bir bölüm de olabilir. Üniversiteyi kazanınca hedef mezuniyet. Sonrası bir iş yapması gündemde. İşin aldığı eğitimle uygun olup olmaması önemli değil, hele çok kazanç getiren bir işse hemen tercih edilir. Ya da ailevi gelir getiren bir iş varsa hemen o işin başına geçirilir. Eh artık standartlar az çok tamamlanmıştır. Toplumda yeri, mevkisi var, geliri güzel, sıra evlenmesinde..Ne de olsa bu kadar emek verdiğimiz çocuğumuzun, ölmeden mürrüvetini görmek hakkımız ya. Bazen bu tercihi ona bırakırız, bizim de onaylamamız şartıyla. Çoğu kez seçimi biz yapar, ona onaylatırız..Bizim aile yapımıza, terbiyemize uygun bir ailenin çocuğu olmalıdır. Evlenir, onun da çocuğu olur, aynı bizim düşüncemizle o da çocuğunu yetiştirmeye başlar, çünkü o biz tarafından iyi bir şekilde yetiştirilmiş, anaya, babaya, çevresine hayırlı biri olmuştur. Bu arada bizim yaşlılık dönemimiz başlamıştır, maddi açıdan garantiye alınmış bir yaşlılık. Ve yaşamda görevimizi en iyi yapmamızın verdiği rahatlıkla gözlerimizi kapar, sonsuzluğa karışırız. Standartlara uygun bir insan yaratmakla noktalanan bir son çizdim değil mi sizce de? Bu standartın dışında olanlar da var tabi ki...Dileğim bu örneğe uymayan bireylerin da artması. Standart insan dediğimiz kişide siz özgür bir irade görebiliyor musunuz? Örnekte olduğu gibi eğitim, iş, para, çocuk sahibi olma hayatımızı idame ettirmemiz için gerekli şeyler. Fakat burdaki ölçüler, seçimlerin özgür idareyle yapılmadığından, sonsuzlukta da fazla bir şey ifade etmediğinden değersiz ölçüler. Biz öldükten yüzyıllar sonra adımızı anacak biri kalır mı? Neydi peki bizdeki eksiklik? Çoğumuzun yaşadığı yaşamda 'ideallerimiz' eksik olan. Gerçek bir amacımız olmalı, bunu da kendimiz seçmiş olmalıyız ki sonuç olumlu da olsa, olumsuz da 'bunu ben kendi özgür irademle seçtim' diyebilmeliyiz. Bugün ne yazıktır ki hepimizin seçtiği hedefler, küçük. Yaşamın biteceğini de ayrımsadığımızda ise geç kalmış ve katılaşmış olmaktayız. Kısaca 'kendimiz' olamıyoruz. Oysa biraz yukardaki tirenin dışına çıkabilsek keşke.Nereye gidiyoruz? Bizi çeken kişi kim? Olmam gereken, istediğim yerde miyim, yoksa birilerinin isteğiyle mi burdayım? ? ? Toplumda yerim ne? 'Ben' olarak ne ifade edebiliyorum? ? ? düşüncelerini kendine sormayı kaçımız akıl edebiliyor? Şu an çoğumuz bir çok konuda kolayca sürü gibi yönlendirebilmekteyiz. Bir ürün çıkar, yapılan reklamın etkisiyle hepimiz o ürünü denemek isteriz. Çok kısa zaman sonra aynı ürünü başkası çıkarır. Onun reklamı daha çok hoşumuza giderse, diğer ürünü bırakır, daha yeniyi alırız. İki ürün de aynıdır ama bunu araştırma gereği bile duymayız. Reklamını daha çok sevdiğimizden, duymak istediğimiz daha güzel sözleri duyduğumuzdan o en yeni ürüne daha çok para verebiliriz. Son yıllarda içimizden filozofların, düşünenlerin çıkmama nedeninin küçücük bir örneği. Dış görünümün bizi nasıl cezbettiği. Ne yazık ki içe doğru hiç birimiz hareket edememekteyiz, kendimizin gidebileceği rayı aramamaktayız. Son günlerde çoğu yerde gördüğümüz bir sözcük; ' BİREYSEL GELİŞİM' çok gülüyorum... Ne yazık ki günümüzde ticari hale getirilmiş. Bireysel gelişime hepimizin ihtiyacı var.... Ama bu kurslarla başarılır mı? Birkaç ayda bu sağlanır mı? Eğer böyle olsa herkes kursa gider, gelişir. Proğram bitiminde gelişmiş birey olarak sokağa çıkar. Böylece hiçbir sorunlu kişi olmaz. Herkes aynı olgunlukta olur, kavga, hırsızlık gibi kötü olan hiçbir davranışlar yok olur. Hepimiz gelişmiş düzeye geldik ya... Sonuç mükemmel... Böyle olmadığına göre demek ki bireyin gelişimi kurslarla sağlanamamakta. Bireysel gelişimi yapabilmemiz için öncelikle kendimizi tanımamız, keşfetmemiz, felsefi yönümüzü tanımlamamız gerekmektedir. Sadece günden güne büyük gayretle, alın teriyle çalışarak, amaçlarımızı hedefleyererek, kendimiz bireysel gelişimi ortaya çıkarabilmeliyiz öncelikle. Ne yazıktır ki bugün olayların yanı sıra kavramlar da yer değiştirmiştir. Değerli şeyler değersiz, değersiz şeyler değerli olarak gösterilmektedir. Örneğin okula yolladığı çocuğuna ne der çoğu anne, babalar? ' Sana biri vurduysa, sen de ona vur, hatta daha kuvvetli vur! ' Kant yüzyıllar önce içgüdüsel hareket etmememiz gerektiğini savunmuştu. Ama bugün biz bunun ayrımında bile olmaz olduk. Örneğin bir köpek 'hav ' dese yakınındaki diğer köpek ona yanıt olarak 'hav', hatta iki kez 'hav, hav' der. Ne kadar da yukardaki örnekle örtüşüyor değil mi? Bu hayvansal bir harekettir. Oysa biz ne köpek değil, insanız.. insan olduğumuzu da unutmamız gerektir. Bir odada, sınıfta, büroda, hatta açık bir alanda kötü koku ilk çıktığında duyulur, sonra yavaş yavaş bu kokuya alışılır, hatta koku artsa da ayrımsanmaz, duyulmaz olur. Zamanımızda da değerler yüzyıllar boyunca yavaş, yavaş değişmiş, hatta kötü hale gelmiş. Neyin değiştiğini, neyin kötüleştşğini fark edememişiz. 'Özgürlük', 'dürüstlük' gibi erdemlerin tanımları değişmiş, yeni tanımlara da hepimiz alışmışız. Her zaman çoğunluk ne derse, neye inanırsa o doğru demek mi? Doğruluk nedir? Tanımı herhangi bir yerde yazılı mı? Tariflenir mi? Sorsak herkes bir başka doğru tanımıyla karşılık verir. Doğrusu evrensel olan doğruya, 'doğru' denilmesidir. Bugün de bunun tanımını yapmak imkansız hale getirilmiş. Doğru zordur, tercih edilmez. Düşünelim bir derede akıntı çıktı karşımıza, ulaşacağımız yere varmamız için akıntıya karşı yüzmemiz gerek. Bu zor da olsa, tercih etmemiz gereken bir eylem. Böyle davranmazsak ulaşacağımız yere varamayız değil mi? ? Yaşamda da kendimizi akıntıya bırakmaz, zordan kaçmaz, çabalarsak; günden, güne doğruyu bulacağızdır. İsmi unutulmamış gerek bilim adamlarının, gerek devlet adamlarının, düşünürlerin hiç biri yaşamlarında her zaman doğru hareket yapmış değillerdir. Onların da yaşamlarında hataları olmuştur. Ama yaptıkları doğruları bulup, örnek almamız zor değil. Hiçbirimiz bilgisiz insanlar değiliz, üstelik de bilmediklerimizi öğrenebileceğimiz kütüphaneler, kitaplar bulunmakta. Ne yazık ki çoğumuz okumayı sevmeyiz. Okuyanların çoğu da zihinlerinin bir yerinde bu bilgileri depolar. Bilgi sadece alınırsa, okunursa, öğrenilirse bize yararı olmaz. Bilgilerimizi eyleme dönüştürmemiz, uygulamamız gerektir. İnsanlar zaman içerisinde nasıl yaşıyorlarsa ona uygun sözcükler üretmişler, giderek de yaşamda ihtiyacı olan sözcükleri daha çok kullanmaya başlamışlardır. 'Bencil' sözcüğünün anlamını sorsak bilmeyen yok gibidir. Çünkü bencil kişiyi yaşamda çok görmekteyiz, bencillik yönümüzü de çok kullanmaktayız. 'Ben' den türetilmiştir. Devamlı kendini, yakınlarını düşünen, eylemlerini, çıkarlarınca yapan kişilere deriz. Peki ' Diğergam' ne demektir diye sorsak acaba kaçımız anlamını bilir? Bencilin anlamını bilenler kadar bunu bilen var mı? Diğergam 'diğerleri için yapmak' demek, bencil sözcüğünün karşıtı. Bencillik daha çok ki yaşamda, bunu bilen, anlayan da çok...Nasıl yaşadıysak ona göre sözcük ürettik, sonra da çok kullandığımızın anlamını da hemen biliverdik işte! Bu toplumu yaratan bizleriz. Yöneticilerimiz olan politikacılar da bizlerden biri, içimizden çıkmış kişiler. Yönetmeye geçtiklerinde bencillik yönleri ağır gelir. Kendini, akrabasını, yakınlarını, arkadaşlarını düşünerek yönetir bizleri. Çözüm; son günlerde ekranlarımızdaki bir reklamın dediği gibi 'dünyayı değiştirmek' olamaz. Buna kimsenin gücü yetmez. Ancak herkes kendini değiştirebilir.. Değişmeliyiz ki düzen de değişsiz. Yapmamız gereken çok da zor değil...Kendimize bakmamız, kendimizi çok iyi tanımamız. Neredeyiz, ne durumdayız, iyi miyiz, kötü müyüz? Soruları kendimize sorup, doğru bir şekilde kendimize itiraf edebilmeliyiz. Kötü yanlarımızı nasıl iyileştirebiliriz, içimizde çözümler üretebilmeliyiz. Bugün içinde sarsılmaz değerleri taşıyan insanları fazla sevmemekteyiz. Kişilerin konuşması, hareketleri, giyimi daha önce bizi etkilemekte, biz de yöneticilerimizi bu özelliklerine bakarak seçme yoluna gitmekteyiz. Aristotales ' Erdemi ortaya çıkaran şartlar' demiştir. Bu o kişinin erdemleri şartlara göre değişmiyorsa, değişmezlik taşıyorsa o kişi erdemli kişi demektir. Zamanımızda insanlar dış görünüşe adapte olup, fiziksel ve dış dünyayı hedef aldığından ilke ve amaçları da buna göre oldu. Mevlana'nın: ' 'İnsanın değeri aradığı şeydir' sözü de bunu doğrulamaktadır. Yaşamda bir araba, bir ev, para peşinde koşuyorsak bu erdem değil. İnsanlara yararlı olmak için işimizi iyi yapmamızdır erdem. Bunun sonucunda da isteklerimize kavuşacağız. Tekrar ediyorum biz insanız, hayvanlardan farklıyız, içgüdülerimizle değil aklımızı kullanıp, aklımızla hareket edebiliyoruz. Kendimizi hedeflerimizi evrensel, büyük tutarak değiştirebiliriz. Ama sadece bir kişinin değişmesi demek değil bu..Hepimiz biliriz hani o sahildeki mercanları toplayıp tek, tek denize atan adamı... Adama sorduklarında adamın yanıtını düşünelim, 'Denize ulaşanların mutlu olması yetiyor bana'.. Hepimiz bunu amaçlamalıyız. Bir çok şeyi biliyoruz, bilmediklerimizi öğrenebiliyoruz, nedense yapamıyoruz, ya da yapmıyoruz. Bu hem zihinsel hem de fiziksel tembellik. Yaşam bize verilmiş, sadece bize ait. Kimse bizim adımıza, bizim yaşamımızı yaşama şansına sahip değil. Biz de bir başkasının yaşamını yaşayamayız. Ancak biz de keşke öğrendiğimiz, kabul ettiğimiz şeylere parelel bir yaşam yaşayabilsek! ! ! Yapmıyor, öldürüyoruz, boş yere harcıyoruz yaşamı. Eksikleri bulup, içimizde büyük bir değişim yapmaya ihtiyacımız var. Her değişim riskir, endişe verir. Örneğin başka bir yerde yaşamaya karar vermemiz bir değişim. O yere uyum sağlayıp, sağlayamayacağımızı, işlerimizin iyi olup, olmayacağını bilemeyiz. Şehir değiştirme kararı alırken riske girdik. Bu kararı kendimiz verdiysek o riski de almamız gerek. İçimizdeki değerleri de aynı böyle, değiştirmeden önce de risk aldığımızı farkederiz, endişe duyarız. İçimizde büyük hedefleri belirleyip, büyük değişimler yapabildiğimiz sürece,riskleri aldığımızda yaşamımız boşa gitmeyecektir. Kolay değildir, ama imkansız da değildir.Dış görünüşümüzle daha fazla ilgileneceğimize iç dünyamızla ilgilenelim. Birini düşünün sabah belli saatte kalkıyor, işine gidiyor, işini nasıl olursa olsun yapıyor zamanı doluncaya dek, sonra işten çıkıyor, bazen arkadaşlarıyla bir yerde oturuyor, konuşuyor, oyun oynuyor, evine gidiyor, evde yemeğini yiyor, televizyonu izliyor, yatma saati gelince yatıyor, sabah olunca kalkıp gene işine gidiyor. Bu böyle yıllarca çok çok az değişikliklerle sürüp gidiyor, şimdi bu insandan ne bekleriz? Zamanımızda dış görünümüzle, fiziğimizle ilgilenirken, içimizi görmekten yoksun kalmaktayız. Ne için var olduğunu unutmaktayız. Maddelerin, arzularının kölesi olmuşuz. Böyle kişiler nasıl derinleşebilir, nasıl değişebilir? Bir haftalık yaşamımı düşünelim, örnekteki kişi gibi otomatik olarak mı yaşıyorum, fazla bir rolüm yok mu kendimin kendime verdiği, başkalarının bana vermiş olduğunu mu oynuyorum? Pasif bir köle gibi mi yaşamın? Böyleyse hemen önlem alman gerekiyor. Evrensel hedefler için yapabileceğin ne var araştırıp, ortaya koyman gerekiyor. Yaşamda pasif olmak kolay, ama zamanlar boş yere öldürülmek, bize sunulan yaşamlar da böylece boşa harcanmak. Aktif olmalıyız, kendimizin bize verdiği rolü oynamalıyız. Biz insanlar bu yaşama aktif olur, üretirsek gücümüzü hissedeceğiz. İnanarak 'ben yapabilirim', 'ben başarabilirim' diyebilmeliyiz. Kimsenin bizim iç dünyamızı yargılama yetkisi yok, sadece biz dürüstlükle kendimizi yargılayıp, doğrularımızı oluşturabiliriz. Karma felsefesinde etki, tepkiyi yaratır. Hiçbir şey yoktan oluşmaz, ne ekersek yaşamda, mutlaka onu bir gün karşımızda göreceğiz. Değişme isteği sadece insanlara aittir, başka bir varlıkta bunu göremeyiz. Bir hayvan, bitki yerimi, arkadaşlarımı, eşimi değiştireyim diye düşünemez bile. Ama insanlar da değişimi gereksiz şeylerde kullana, kullana değişik arkadaşlıklar, milletler, dinler ortaya çıkarmış, kavgaları başlatmışlar. Birleştirici olacaklarında bölücü, ayrıştırıcı olmuşlardır. Günümüzde antidepresif ilaçlar daha da arttığı halde neden depresyon bitmiyor? ? ? Hepimizin dünyaya bakmamız gerek, kendimizi derinleştirmemiz, içimizde değişimi başlatmamız gerek. Olaylara evrensel bakalım, sadece yaşadığımız yeri değil, diğer yerleri de; sadece kendimizi değil, çocukları, yaşlıları, özürlüleri, komşularımızı da görelim. Bölücü değil, birleştirici, uzlaştırıcı olalım. Her insan çok güçlü olamayabilir, ya da kendini güçsüz, zayıf, küçük hissedebilir. Fakat bunun farkına varması bir ilerlemedir. Bunları farkederse aşabilir. Zayıflıklarımızı bilelim ki güçlendirebilelim, güçlü yanımızı bulalım, ortaya çıkaralım, sağlamlaştırabilelim. Bunlar da bilgiyle aşılacak, geçmiş kültürler incelenerek bulunacaktır. Geçmiş kültürler araştırılınca karşımıza çok ilginçlikler çıkacaktır. Onların gelenekleri, inançları, neye güldükleri, neye ağladıkları, hastalarını nasıl tedavi ettikleri, nerde zayıf oldukları, neden yok oldukları bize ışık tutacaktı. Araştırmamız, karşılaştırmamız bizi birleştirici yapacak, kendi yerimizi de belirlemeye yarayacaktır. 'Bu özelliklerin hangisini ben taşıyorum? ' ' Bu kültürel mirastan bende neler var? ' diye düşündüğümüzde kendimizi tanımamız kolaylaşacaktır. Bireysel gelişimimiz için (dışsal değil, içsel) neler yapmamız gerektiği konusunda çok şey öğrenip, düşünmeye başlayacağızdır. Yaşamda edilgen değil, etkin olalım. Uyum içinde, var olan içinde kaliteyi seçelim. Kalite zor olduğundan azdır, az olduğundan değerlidir. Kolay her yerde bulunur, ama kısa ömürlüdür. Sıradan bir yaşamı yaşamaktan kaçınalım. Bireysel ilerleme genel eğitim ve kültür düzeyi yönünden toplumsal ortalamanın ilerlemesine bağlıdır. Bu nedenle bir kişi bir şey biliyorsa, yeni bir şey keşfettiyse bunu diğer insanlara da bencilce davranmadan aktarmalıdır. Kişi çok şey biliyor, ya da bulduğu bir şeyi sadece kendi yararına kullanıyorsa, başkalarına aktaramıyorsa, ya da aktarmak istemiyorsa, bildikleri hiçbir değer ifade etmez. O yok olduğunda, bildikleri de, keşfi de yok olup gidecektir. Az bilen bir kişi, az bilgiyi bile diğerlerine öğretme çabası içindeyse, bildikleri çok bilenden daha değerlidir. Yaşamı da anlamlıdır. Bu şu örneğe benzer çölde yürüyen bir gurup insandan, bir tanesi, bir tas su bulunca, kendisi içiyorsa, diğerleri için bir anlam ifade etmez. Ama bulduğu yarım tas suyu, birer yudum paylaşarak içerse herkes için çok anlamlı olur. Hepimiz nerede olursak olalım aynı yerküre üzerinde yaşamaktayız, aynı dünyayı paylaşmaktayız. Evrensel sorunları yok sayıp, bana ne diyemeyiz. Örneğin depremler karşısında kimsenin kayıtsız kalmaması gibi. İnsanlar işitmek istediklerini duyduğu yerde olmak isterler. Ama gerçek olan bu demek değildir, düşünmeliyiz. Evrensel hedefler için ne yapıyorum, ne yapabilirim? Bunları araştırarak, inceleyerek, karşılaştırırsa belki kendisi farketmeden bile içindeki değişimi sağlayacak, kibirden, bencillikten uzaklaşacak, hizmet etmekten kaçmayacaktır. İşte bizi yöneten politikacı dediğimiz kişiler biz kendimizi değiştirirsek değişecektir. Çünkü onlar da bizim içimizden çıkmış, bizim seçtiğimiz kişilerdir. Eski çağlardaki anlamıyla politikacı sözcüğü böylece gerçek anlamına kavuşacaktır. Bizler kaliteyi yakalayabilirsek, politikacılar da gerçek yerlerini bulabileceklerdir.
2,675
Dönülmeze Yolluyor Hayırsız Seni.. Gecelerle paylaştım hasretimi. Gömdüm gecelere isyanlarımı. Düğüm düğüm boğazım da özlemim. Karanlığa ışık gibi gözlerin. Dikkat et.! Ahh..Gönlüm, Bilinmeze yolluyor hayırsız seni.. Paylaşırlar hücrelerimi, Ayrılık,yokluk,yoksulluk. Sinen de isyan çiçekleri. Hele bir de, sevda Alnının ortasına saplayınca okunu, Dikkat et.! Ahh..Gönlüm. Onulmaza yolluyor hayırsız seni.. Son duanı yap gönlüm. Darağacındasın. Çırpınman nafile, Derman..İmkansız. Kanın yerde kalacak gönlüm besbelli. Dikkat et.! Ahh. Gönlüm. Dönülmeze yolluyor hayırsız seni..
69
Yollar Çok Uzak Kimi kürk giymiş, kimi kazak Araba çalışmaz kuralım kızak Her yana döşenmiş, mayınlı tuzak Yollar çok karanlık yollar çok uzak X x x x Bağlamamın telleri gönmüş caza Fireni tutmaz gider tam gaza Yollara kar düşmüş çekmiş ayaza Yollar çok karanlık, yollar çok uzak X x x Kalorifer doğal gazdan uzak Odun zenginlik dayan oğlum tezek Kalemim bitmiş ne ile yazak Yollar çok karanlık, yollar çok uzak.05.12.2007
70
Kim Bana Düşman bir adım yalnızlık öteki adım sen, sen varsan yalnızlık bana düşman yalnızlık varken sen..! ya sen olmalısın bende ya da keyfine göre incitme düşlerimi...
27
Mavi Mavi kahverengi sularda, mavimtrak golgeler, ucusur durur, derdin tasan ne arkadas, cok mu seviyorsun ne? gumus hilal bakiyor gokyuzune, yalan sa sevdigim neyleyim dostlar,ey yarenler! gec mi kaldim gecmisimi hatirlamakta, konsantrasyon bozuklugu cektigim dogrudur, ama soyleyin su kirmizi kanim seni sevmiyormu sevdigim kirmizi bir gulu gibi
47
Kendimi Doğum Günümde Unuttum Psikolojim bozuk, Biliyorum dinlenmem lazımGidiyorum Antolojim yazlık,ve oradayım,sahilin kenarında güneşe bakıyorum,dalgalara doğru ilerliyorum,seslerde majör depresyon ,Söylüyorum ya; kendimi doğum günümde unuttum !
26
Din Kardeşlik Önerir İnsanlarım kınanmaz ırklarından dolayı, Ayrımcılık batıl şey sağlar parçalanmayı…Din kardeşlik önerir, biz hepimiz kardeşiz, Dil, din, ırk hiç fark etmez, biz her yönden eşitiz…(2008)
27
Büyük günah işlemekten kaçının Günahı çok olanın sonu kötü, Büyük günah işlemekten kaçının. Günah üzerine kurulmaz çatı, Büyük günah işlemekten kaçının.Önemli olan kendisini aşmak, Dinsiz olana şaşmak lazım şaşmak. En güyük günah Allah'a şirk koşmak, Büyük günah işlemekten kaçının.İyi düşün bu dünya bize handır, İnsan Hak'kın yarattığı bir candır. Adam öldürmek büyük günahtandır, Büyük günah işlemekten kaçının.Kumara su misali para akar, İçki insanın hayatını yakar. Zina aileyi temelden yıkar, Büyük günah işlemekten kaçının.Yusuf sen bunları ne al ne de tat? Kötü meziyetleri çıkarıp at. Ne uyuşturucu kullan ne de sat? Büyük günah işlemekten kaçının.
94
Sular SularGüzellik içre güzellik çizerek. Nice sınırlar boyu,akan sular. Bütün diyarları bir bir gezerek, Lav misali içimi,yakan sular.Bazen uslanır,durgun akarsınız. Bir yolcu gibi,yorgun akarsınız. Sanki her şeye,dargın akarsınız. Alnıma kederi,takan sular.Bazen coşkun akarsınız,sel gibi. Savurur atarsınız her şeyi,yel gibi. Can dost değil de sanki,el gibi. Evimim barkımı,yıkan sular.Can katan sensin,kainatta ne varsa Analar insana,nasıl en güzel yarsa. Yarim sular derim,birisi sorsa. Nazlı gelin misali,bakan sular.Neş’e de sensin,hüzün de sen. Kışın da sensin,güzün de sen. Her şeye cansın,özünde sen. Gözümde nur,damarımda kan sular. 1990 Mustafa EROL
85
Suların Birleştiği Yerde Tansiyon camda mı olurdu sadece “-Bu gün tansiyonum değişti” dedi Terinos “-Vücudum sanki bir külçe.”Üç gündür rahmet yağıyor Knidos sokaklarına tatlı suyla tuzlu suyun özlemi son buluyor denize su boşalıyor Terinos un başından aşağı kaynar sular boşalıyor yağmurluğu sırtında sahile indi martılarla konuşmaya eski çorba içtiği günleri anımsadı Zekeriya Sofrası'nda köpeği Tontonitos'la dolaşırdı sokakları ne kadar da özlemle boşalıyordu tatlı suÖfkelendi deniz köpük köpük köpürmüştü bir kez yalnızlıktan olsa gerek hadi deniz tatlı suya hasret Terinos neye hasretti bitecek miydi onun özlemleri asla asla bitmeyecek hayat uzun ve engebeli ceketinin cebinden çıkarttığı elmayı ısırdı yağmur damlaları ile elma suyunu çoğalttı o an her şeyi unuttu şimdi Terinos yeni doğmuştu ahşap iskelenin ucuna kadar yürüdü elmasının yarısını balıklara attıYağmur damlaları sanki denizden yuvarlak daireler çizerek havaya uçuyordu her defasında daireler iç içe girip kayboldu yenileri ile sürüp gitti bu kovalamaca yaz günü olsa hiç durmaz atlayıverirdi denize balıklarla sohbet etmeye ah yaz ne zaman geleceksin seni görebilecek miyim bir daha ve kavuşabilecek miyim en derin yerine güneşi de özledim amaO da ne eski badem ağası yeni otobüsçü Hasan'ın altında spor üstü açık bir otomobil bu devirde ne gerek var hülya görmek için şaraba insanlar olmuş Leyla Mecnun'u yok ortadaO an tekrar tansiyonunun değiştiğini son kez fark etti Terinos için kim ne derse desin adam gibi adamdı onu bir tek Keliternos'u aradı cep telefonu çaldı açmadı ayın on dördü günlerden cumartesi mevsim kış aylardan en kısa olanı ah Terinos ah bu şakanın bu gün sırası mıydı son şakan bu olmamalıydı.
251
Dolunay Dolunay hayatım son durağında Hazan vurdu yüzüm saman sarısı Kıyıda yükselir sular sessizce Ay parlıyor yine mehtaplı gece Yutar sahilde ki hatıralarıDolunay şarkımız gül dudağında Rüzgâr olup okşasam saçlarını Hayalin belirir beyaz tüllerde Başkası girmesin koymam düşüme Sende biter yolların kıvrımlarıDolunay yüzün al duvaklarda Sulardan yükselen gün vurur beni Güller serdin kalbimin eteğine Özlemin çığ oldu büyür içimde Yürürüm bitmez belirsizlikleriDolunay, ellerim kaldı koynumda Tek hecen doldurur kulaklarımı Gurbet elde beni yaşatır sende Doğarsın her akşam gözbebeğimde Yıldızlar kaybeder parlaklığınıDolunay ölürsem ağlama bana Gözyaşım ıslatsın avuçlarını Beyaz kefenimi ört üzerime Bıraksınlar ıslak kabre sessizce Kaçır görmesinler bakışlarını14/02/2008
98
Sevgi Kutsaldır Sevgi bir oyuncak değildir İster oyna ister kenara fırlat Sakız hiç değildir çiğne çiğne sonra da patlat Sevgi kutsaldır seven içinSevgi bir meyve değildir İçini ye dışını at Sevgiden yana sıkılsan da dışarı değil içine at Sevgi kutsaldır seven içinSevgi aramakla bulunur değildir Sevgi istersen sevgi sat Seviyorsan saklama anlat Sevgi kutsaldır seven içinSevgi ekmek gibidir Tazesi de bayatı da yenir Şu var ki tazesi bayatından çok sevilir Sevgi kutsaldır seven için
74
Sensizlik sessizlik Sensizlik sessizlik Soğuk günlerdeki gibi Üşüyorum yaz ortasında Hayalin bir tarafta Koca dünyada tek kalmış gibi Issız bir adada Sensizliği sessizlik gibi Yaşıyorum Gece karanlık ay ışığı Düşünüyorum Sensiz sessizlik gibi
33
Bir Martı Uçuşu İçin Kol kadar kanatları kirli beyaz, Bir vapurun peşinde gizli uçar. Düşecek bir kırıntı için dostlarını satar. Az bir gökyüzüne sığacak kadar.Bak derinlerden şu korkunç şehre, Al korkusuz istediğini mavide Kal gözlerimde saatlerce Artıversin içimde mavi beyaz.
40
Misafir Bugün kendi yüreğimde misafirim S-ev sahibim ol ve bana ikram et Sarma sakın ne yer neler isterim Bak yarama dermanımı sen üret
23
Gökyüzünde Her Gece Bir Yıldız Kayar Odam hasretinle kokar Bu yürek senin için yanar Göz yaşlarım durmaz akar Gök yüzünde her gece bir yıldız kayarAşkım her yerde seni arar Çabalarım her gün başa çıkar Kalbim sensiz kan ağlar Gök yüzünde her gece bir yıldız kayarTarık rüyalarında seni sarar Sıçrayarak uykusundan kalkar Mutluluğunu bulamadan solar Gök yüzünde her gece bir yıldız kayar
61
Hayat Güzel Nehir boyunca yürüdüm Kıyısında oturdum Düşünmeye çalıştım ama yapamadım Bu yüzden suya atladım ve battım.Bir keresinde yüzeye çıktım ve haykırdım! İkinci kerede feryat ettim! Eğer su o kadar soğuk olmasaydı Batabilir ve ölebilirdim.Fakat o su soğuktu! pek soğuktu! Asansöre bindim Yeryüzünden onaltı kat yukarıya Bebeğim geldi aklıma Ve aşağıya atlamak geldi içimden.Orada durdum ve haykırdım! Orada durdum ve feryat ettim! Eğer o kadar yüksekte olmasaydım Atlayabilir ve ölebilirdim.Fakat orası yüksekti! ne kadar da çok yüksekti! Böylece hala burada sağ isem Sanırım sağ kalmaya devam edebilirim, Aşk için ölebilirdim Ama yaşamak için doğdum.Beni haykırırken duysanız da Ve feryat ederken görseniz de Öldüğümü görsen de tatlı bebeğim İnatla yanında olacağım.Hayat güzel! şarap kadar güzel! hayat güzel!
116
Yağmur Sel olup buralardan al götür beni yağmur Ümitlerim tükendi sevinçleri sen savur Viran olmuşken dünyam gönlüm nasıl avunur Kurtar beni dertlerden ecelim ol sen yağmurDökülüyor gözyaşım sen gibi damla damla Kimseler anlamadı çektiğimi sen anla İsyan edip hayata kahretmişken dünyaya Kurtar beni dertlerden ecelim ol sen yağmurAvunmaz artık gönlüm sevenlerim terk etti Öyle çileler çektim artık canıma yetti Seller gibi boşal sen yağma sakın ahesli Kurtar beni dertlerden ecelim ol sen yağmur
73
Yüregini Temizle / Düz yazı Ey nefis! Sabrın ile öfkenin arasında tutuşup yanma. Bil ki sabır,yüreğinde gölge veren bir ağaç oldukça öfken, onun yanında unutulmaya yüz tutacaktır. Hırsını dizginlemeyi öğrenemediğin sürece daha çok gözyaşı dökeceksin. Dönüp de geri baktığında attığın adımlara, gözü dönmüşlüğün ıstırabı ile hıçkırıklarını görmek istemiyorsan yüreğini temizle. Ey kalp! Yok edemedin mi hâlâ elinle uzattığını almayan insanların gözlerindeki kini? Demek ki çözüm,vermekte değil; önce kalpler kaynaşmalı gözler buluşmalı sevgi ile. Eller,uzatılanı sevgi tasında sunulunca alırmış. Sırtındaki yükten öfleyen insan! Bilir misin, o yük senin sınavındır. Her of deyişinde sana daha ağır gelir yükün. Bak,senden daha nice yük taşıyan insanın yüzüne. Sabır, çiçek açmış; tahammül, ödülünü vermiş. De ki bana bu sınavı geçmek istiyorum; deyim sana:YÜREĞİNİ TEMİZLE! SERAP HOCA Anadolum Dergisi, Sayı 18,Şubat 2006-
126
Seccadelerin iğde ağacıyız nursuz Hayat sana inat Seccadelerin iğde ağacıyız nursuz Hayat sana inatYakamdan düş nursuz hayat Seccadelerin İğde ağacıyız nursuz Hayat sana inatYakamdan düş nursuz hayat Yunus ve aşk mürşidimiz şimdi Seccadelerin çiçekli iğde ağacıyız nursuz hayata inatKüsmesin yıldızlar diye Seccadelerin iğde ağacıyız nursuz hayata inatYunuslarla olduk beraber Tutup aşkların paşasına çeker Yunus Seccadelerin iğde ağacıyız ey hayat Ey hayat sana inat kışına inat Yakamdan düş nursuz hayatYakamdan düş nursuz hayat Küsmesin yıldızlar diye Karşımda Hira Seccadem güneş gibi hayatın gecesinde Seccadem bahar gibi hayatın kışına inat Seccadelerin iğde ağacıyız kör hayat sana inat Ballar balını işaret eder şiir şiir YunusSeccade meyveli bahçe Konuşuruz gökçe... Hiranın maviliğinde Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin mezarlarımız diye Seccadelerin iğde ağacıyız Secdeler alnımıza çiçek Cömertlik elimize... Hiranın maviliğindeyiz Yakamdan düş nursuz hayatMaviliklere uçurur uçurtmasını bahar bahar Yunus Yar Yunus şiir şiir gönüllere Yunusun izindeyiz Küsmesin yıldızlar diye Yakamdan düş nursuz hayatŞen bahçenin şen çocuğu iğde ağacı... Seccadelerin iğde ağacıyız Hiranın maviliğindeyiz Yakamıza gül yakışır düş yakamızdan nursuz hayatCamiler çiçek gölü Gökler çiçek gölü... Seccadelerin iğde ağacıyız Küsmesin bize göklerin maviliği diye Belalar bela çiçeklerimiz... Seherlerde göz yaşlarımız çiçek Gözümüzde çiçek... Gönlümüzde çiçek Cömertlik çiçek gibi elimizde Secde çiçekleri alnımızda çiçek Dua çiçekleri dilimizde... Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin güneşler diye Seccadelerin iğde ağacıyız Hiranın maviliğindeyiz Şeytanı yere serer Yunus şiir şiir Yakamdan düş nursuz hayatDamlaya damlaya göl olduk Bahçelerde dil olduk Seccadelerin iğde ağacıyız Küsmesin kara toprağın anneliği diye Çiçek çiçek gözlerimiz Seccadelerin iğde ağacıyız Hiranın maviliğindeyiz Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin yıldızlar diye Seccadelerin iğde ağacıyız Çiçek çiçek ellerimiz Göklerin susuzluktan çatlamış dudağına düşen damlayız Bir gül damlasıyız iğde ağacıyız yıldızız geceye Hiranın maviliğindeyiz Taşın kalbime ateş düşürür Yunus şiir şiir Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin yeşil ormanlarımız diye Seccadelerin iğde ağacıyız Bahçelerde iğde ağacı gönlünü açar maviliğe... Düş yakamızdan nursuz hayat Çiçek getirir göklerden Yunus şiir şiirKüsmesin seherler diye Seccadelerin iğde ağacıyız Yanyana durdum bahçemdeki iğde ağacıyla Seccadelerin iğde ağacıyız Çiçek çiçek dillerimiz Hiranın maviliğindeyiz Yakamdan düş nursuz hayatBahçelerde iğde ağacı gönlünü açar maviliğe... Kayalara bile kök atılır Çiçeklenmek için şu iğde ağacı gibi Kahramanlık getirir göklerden Yunus şiir şiir Yakamdan düş nursuz hayatBaharın tadını çıkarıyor şu iğde ağacı Çiçekleri kadar güzel bal arıları Çiçekleri saçıyor güzel koku... Düş yakamızdan nursuz hayat Şu yaz günü küsmesin bize diyeŞu iğde ağacı mavi gökleri mi okuyor ne Seccadelerin iğde ağacıyız Çiçek çiçek Seccadeler çiçek... Hiranın maviliğindeyiz Yakamızdan düş nursuz hayatKüsmesin Mavi göklerin en mavi olanı bu gökler ellerim Bu gökler çiçek gönlüm Çiçeklerle süsler gökleri Yunus şiir şiir Çiçeklensin ellerimiz Yakamızdan düş nursuz hayatKüsmesin seherler Mavinin göz yaşlarına adım yazılsın seherlerde Mavi gökleri yıldız yıldız okusam bir gün Şirin ülkemin Şirin bahçesinin güzel kızı şu iğde ağacı gibi aklım çiçek... Hiranın maviliğinde Düş yakamdan nursuz hayatKüsmeyin seherler bize Seccadelerin iğde ağacıyız Seherlerde Düş artık yakamızdan nursuz hayat Kubbelerin susuzluktan çatlamış dudağına düşen damlayız Seherlerde Camilerde evlerde bir yağmur damlası her çiçekli seccade Seherlerde Seccadelerin iğde ağacıyız Seherlerde Hiranın maviliğine yürüyüşümüz Kılavuz yolumuza Yunus şiir şiir...
488
Bayram Günü Toprak biziz, bizse kanlı toprak. Kanımızla açar, yeşil yaprak. Dalgalanır, Ay yıldızlı bayrak. Bu cennet, vatan Türkün vatanı, Bu günse, Türklerin bayram günü,. Güneş, bir başka doğar vatana. Vatanda, şehit yatan atana. Fırsat vermeyiz, vatan satana. Bu cennet, vatan Türkün vatanı,. Bu günse, Türklerin bayram günü, Ezelden ebedidir, soyumuz. Vatan için, ölür toyumuz. Göktürklere, uzanır boyumuz. Bu cennet, vatan Türkün vatanı, Bu günse, Türklerin bayram günü,. Viyana da, Mısır da, nal sesi, Titrerdi, kafirlerin ensesi, Kanundu, Osmanlının nefesi, Bu cennet, vatan Türkün vatanı, Bu günse, Türklerin bayram günü, Hududumuz, sınırımız sonsuz. Biz, asla yaşamayız, onsuz. Boş boşuna, hırlamasın soysuz. Bu cennet, vatan Türkün vatanı, Bu günse, Türklerin bayram günü, Doğusuyla, batısıyla bizim. Vatanın, her bir yanında izim. Paksoy'um, saf Türk'tür ırkım, özüm. Bu cennet, vatan Türkün vatanı, Bu günse, Türklerin bayram günü,
134
Benim yarim Akdeniz gibi güzel Hal hareketi oturaklı sakin, Benim yarim Akdeniz gibi güzel. Sevda ile yüreğim ona yakın, Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Gönlümü deniz suyuna bandırır, Aşkla benim yüreğimi yandırır. Saçları deniz suyunu andırır, Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Üstüne atlastan libas giyiyor, Aşk ile ben seni severim diyor. Yüzerken deniz kızına benziyor, Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Yanıma gel desem koşarak gelir, Yanında dursam sıkıntımı alır. İnsan baktığı zaman mutlu olur, Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Yusufu her zaman gözetip görür, Güneşte durunca mum gibi erir. İnsanın kalbine serinlik verir, Benim yarim Akdeniz gibi güzel.
94
Unutuldum ne demek Çekip gittin gideli, kan damlar yüreğimden Unutuldum ne demek, umut oldun güzelim Uzatayım elimi tutuver ellerimden Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimKalbim seni vurdukça talihime yanmışım Gerilmişim çarmıha acılara kalmışım Aşka inat olsan da çok ilhamlar almışım Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimBitsin artık ayrılık, dayanılmaz bu çile Aşkımızı soldurduk, dönüştü kuru güle Gel beraber olalım, fazla düşmeden dile Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimHasret nasıl aşılır senelerdir görmeden Bir öreyim saçını hiç kimseler örmeden Korkuyorum gönlünü başkasına vermenden Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimNe yapsan da karşımda güneş gibi durursun Açılan pencereme usulcacık vurursun Gürsel’ in feryadını belki bir gün görürsün Unutuldum ne demek, umut oldun güzelim (12 Mayıs 1981-Ankara)
114
Bir Umut Dön diyorum hiç umudum yok döneceğine...Umut renk gibi bir şey Güneşsiz görülmeyen bir şey Ateş gibi bir şey Su ile sönüyor Rüzğar ile harlıyor Ağırlıkta hafif pahada ağır Bu pazarlarda alınıp satılmayan bir şey Umut bir senin gülüşlerinde O bir çiçek gibi Açıp-solar o çiçek O çiçek umut bir senin bakışlarında Zaman çiçek açacak mıSeni sevdiğime pişman değilim Adım seninle anılacakAyrılık yarası hep içimde Gülsem de ağlasam daİnsanlar beni bu yara ile anacak Bu yarayla hatırlanacağım Güzel açtığın yara bileBekliyorum Dönecek misin Zaman çiçek açacak mıBir umut bir yara ile "Dön diyorum "hep
95
Mavi Kelebekler Mavi kelebekler uçuruyorum yüreğimden gökyüzüne. Umuda, sevgiye, aşka, inanca dair. Aldırış etmeden hüzün sancılarına, siyahlara, grilere. Ben inatla mavi kelebekler salıyorum yeryüzüne...
24
Nerden Çıkarıyorsun, Asker Nerden çıkarıyorsun, asker seni sevmediğimi, aynı değil miyiz ikimiz de, sen de, ben de. Sen yoksulsan ben de yoksulum işte; sen halktansan ben de halktan gelmeyim; nerden çıkarıyorsun öyleyse, asker, seni sevmediğimi? Ama unutuyorsun bazen, benim kim olduğumu; sen değil miyim ben, söylesene, sen nasıl bensen, ben de senim. Kin tutacak değilim ya bu yüzden sana, asker; aynı kişiysek ikimiz eğer sen de, ben de, nerden çıkarıyorsun, asker, seni sevmediğimi öyleyse. Karşılaşıyoruz birbirimizle aynı sokakta, aynı yolda, omuz omuza, seninle ben! Aramızda kin yok, düşmanlık yok, biliyoruz nereye gittiğimizi, ikimiz de, sen de ben de... Nerden çıkarıyorsun asker, seni sevmediğimi öyleyse!
104
İnat Bir inat uğruna değil mi, bu deprem, bu yıkıntı? Bir gurur uğruna değil mi alabildiğine hüzün? Umudum, sevgim, aşkım, her şeyim Bir gurur uğruna kaybolmadı mı, söyle? ! Dünümü, bu günümü ve de Yarınımı yok edebilecek tutkular, ön yargılar Bütün sevgimi mahvedecek bitimsiz kaygılar Kuru bir inat ve gururun zehir çiçeği değil mi? Boşuna dememişler Yüreği yaralı şairlerimiz: “Aşıksan gururu, gururluysan inadı İnatsan sevgini unut! ” diye… Ne unutabildik sevdamızı, Ne vaz geçebildik gururdan, inattan İşte sevdamızın sonu, bize hediye Ne diye? ... Ne diye? ...
87
Sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık, en umulmaz anlarda çıkar karşına, hüzünlenirsin dalda kalmış tek yaprağa...yıldızsız bir gece gibidir yalnızlık, ay ışığının tesellisi de yetmez artık, gömülmek istersin gökyüzünün karasına...ümitleri tükenmiş bir evsizdir şimdi yalnızlık, kin besler bacalardan tüten dumana, göz pınarlarında donup kalan damlalara...bir daha sarılamayacağını söyler yalnızlık, sana artık uzanmayan kollara...terketmeyi bilmez soysuz yalnızlık, ayrılıkların ardından sarar kalpleri, bilir yürek öğrenir de kederi, yalnızlık kalır yalnızca bu aşktan geri...
77
Cismim Fani 🕋 CİSMİM FÂNİ RUHUM BÂKİ🕋 Ol deyince var eyledin Feza'yı Tek direksiz tutturursun Sema'yı Bir nutfeden var eyledin insanı Kebir sensin, gönlümüzde Allah'ım Arz eyledin bize sonsuz nimetler Şahidimdir rahmetine bu gözler Sana döner başka dönmez bu yüzler Kerim sensin, üstümüzde Allah'ım İhsan ettin akıl denen nimeti Sen cem ettin yeryüzünde Rahmeti Örnek diye bahşettin de "Ahmet'i" Rahman sensin, sözümüzde Allah'ım Anlamsızım sensiz bir gün geçende Bahçe bahçe gonca güller dersem de Göçer gider ruhum benden her gece Cismim fani,ruhum baki Allah'ım Rahim sensin, ömrümüzde Allahım 01/07/2016 Veysel ÇAKIR
91
Bütün Yıldızları Senden, bütün yıldızları benim için, topla desem, Toplar mısın... Toplarsan üzerime atar mısın? Sevdiğim, çobanyıldızı senin olsun, der misin? Çok sevdiğin çobanyıldızını bana verir misin? Bana, sen bütün bunları yapmışsan söylemişsen, Bende, sen benim hilal ayımsın diyeceğim. Sana, çok yakın yıldız benim diyeceğim. Birbirimize, kavuşursak sen ve ben, ay yıldız olacağız...
53
Yalnızlığımın Mektubu, Hem kolay, hem zor… Hem hüzün hem sevinç, Hep özlemdir yalnızlık.Korkunun heyecanı, Ürperen ruhun sesi, Hep kavuşmadır yalnızlık.Tefekkür âleminin başladığı, Âlemlerin temaşa edildiği, Hakikatin anlaşıldığı, Ümitlendiğim ânımdır yalnızlık.Sevinç verir bana, Alıştırır gerçeğe, Duygularımı tartar o ân, Bana heyecan getirir yalnızlık.O âlemin sessizliğinde, Dalar giderim umutlara, Ümidimdir benim, yalnızlık.2000
50
Sokaklarda kanlı pankart otuz dört sokaklarda otuz beş yaşanıyor daha Arnavut dedikleri kaldırımlardaölüyor kimlikler sanki yediveren çıktığımız gibi indiğimiz yaşam denilen merdivenzirveler kaygan karlı her basamakta baktığımız nokta aynı manzara farklı
31
Yoklar Arasında Yüzyıl öncesinde; yoktum… hakikat! Yüzyıl sonrasında, olmayacağım... Yer yüzünde zerre zerre bir feryat: Yoklar arasında, Ben nasıl varım? ! ...
22
Y A S V A r Kolay yetişmiyor yaşayan canlar, Zehirli gaz ile donuyor kanlar, Hakka ulaşıyor yanan insanlar, Türkiye üç günlük yasa büründü.Soma, kömür maden kinini kustu, Çalışkan yiğitler sesini kıstı, Nice umutlara bin yeller esti, Türkiye üç günlük yasa büründü.Her bölgeden vardır elbette şehit, Kim haklı, kim haksız Yaradan şahit, Yeraltı karanlık yok ki mücahit, Türkiye üç günlük yasa büründü.Üç yüze yaklaştı artıyor korku, Yaşanan facia kabuslu kurgu, Gerçekler ortada yapılır vurgu, Türkiye üç günlük yasa büründü.Haline şükreder yaralı çıkan, Katil trafo dur canımı sıkan, Zekinin yanağa gözyaşı akan, Türkiye üç günlük yasa büründü.14-5-2014
96
Karara Karar Karara karar, seninle ölene kadar Sevmek-sevilmek, dibine kadar Saygı varsa, orda felek ne arar Saygı! kılıç-kalkan hepsi o kadar Ne sarar-seninle bir ömür ne sarar. 18.08.2011
28
Gerileyen Türkiye Yahut Adnan MENDERES'e Öğütler... Şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes. Bindiğin dalı kesiyorsun Adnan Menderes. İlle de asıp kesmek geliyorsa içinden Ezmekte devâm et Barışçılar'ı, ama sen Meselâ Yalçın'ı da tıkıyorsun deliğe (1) İhtiyarcık sana azıcık cilve yaptı diye, Git, koş, elini öp, af dile, yüzünü güldür, O, yalnız altın kafeslerde öten bülbüldür. O, matbaalar yıktırıp kitaplar yaktıran, (2) O, büyük demokrat, O, hürriyetçi kahraman, Moskova'yı atomlayalım diyen insancı... Kendine acımazsan bize bir parça acı. A be Adnan Menderes, böyle bir dal kesilmez, Böyle ....................
87
Tahama Mektup 1 12 - 10 - 2017 ,Telofonun geldi çok mutlu oldum.Ne güzel hayalerin vardı kurban olduğum.Dede sana bir şey göstereceğim dedin bak kocaman uçak görüyormusun,o kadar gerçekçi kouşuyordunki o kadar heycanlı nenele senin İstanbula Havalanına geldiğini düşündük.Dede diyordun bulutların üstündeyiz.Bulutlara uçakçarpmazmı ded diyordun.Bulutlar çarpışırsala savaşırlarmı dede diordun.Birde ya uçak düşerse diiye sordun .Düşmez korkma oğlu dedim.Bulutlarda döüşmez Bulutlar çarpışınca Şimçek çakar yağmur yağar dedim.Dede hadi gel hemen uçag bin diyordun.Dünyaişi insan hali bağzı işleri yapmazsan olmuyordu.Tamam oğlum en kısa zamanda gelecem dedim.Ah Taha canım oğlum Bizim bedenlerimiz ayrılıyor,ama yüreğimiz ayrılmıyor.Senin şu hayalerin varya büyüklerin bile kuramıyacağı hayelerin ve sendeki samimyet Çok insana örnek olacak samimiyet.Sevgi İşte bu Sevgi dağları deliyor,sevgi Bulutları parçalıyor Sevgi uzağı yakın ediyor.Ölmesem bu ayrılığa bir çare bulamalıyım oğlum.Seni çok seviyorum can TAHAM.
128
Sesim Gökyüzüyle bir olduk Şimşekler öfkemiz oldu Bomba sesleri, Havan sesleri Türkümüz OlduBiz şimdi tarih yazdık Belimdeki Silah’tan Elimdeki tüfekten Bir türkü söyledimBir Amaç için söyleriz Bir amaç ugrna yaşarız Tek bir şey için savaşırız Tek Vatan Tek BayrakŞimdi Kalemim oldu silahım Şimdi kalbim oldu tüfeğim Mısralarımda türküler söylerim Hep bir amaç için Tek Vatan Tek Bayrak
57
Garip Köyüm Biçilmiş ekinler nohutlar yetmiş Köylünün işleri bir anda bitmiş Gurbetçi rızkını toplayıp gitmiş Göç ile boşalmış bak garip köyümMecbur kalmış köyde sürer yaşamı Duvar diplerinde eder akşamı Düşüp ölse yoktur mezar eşeni Göç ile boşalmış bak garip köyümGurbete gidenin biride benim Köyü düşünmekle geçiyor günüm Kalmak ister gönlüm bırakmaz hanım Göç ile boşalmış bak garip köyümKışın boş kalsada o benim köyüm Yok riya yalanım ne dersem oyum O toprakta yatar akraba soyum Göç ile boşalmış bak garip köyümDoğdu orda nadir üzülüp yazar Tek sıla özlemi huzurun bozar Ölmek ister köyde bulursa mezar Göç ile boşalmış bak garip köyüm
100
Gönül Verdiğinde Gönül verdiğinde, sandığın o aşk Aşk dediğin kadın, güzelliği yar Erkeğin yüzünde, değildir ki aşk Aşk dediğin hikmet, var edende varBazen kötü şeyler, deyip de geçme Kötü bitten şeyden, kötülük seçme Yüzbin defa düşün, acıyı içme Aşk dediğin hikmet, var edende varÖzlediysen git bul, sevdiysen affet Kaybettiklerini, gönlünde hapset Kırıldıysan söyle, ruhunda sabret Aşk dediğin hikmet, var edende varUnuttuklarını, bir kenara yaz Sevdiklerini de, yüreğine kaz Aşk bedende hapis, acınsa ayaz Aşk dediğin hikmet, var edende varDizimde dermanın, tükenmeden gel Tükendiği vakit, ağlayan güzel Yeşeren yarınlar, oluşmuş bir sel Aşk dediğin hikmet, var edende varSeven insanların, ana fikridir Kalbi özetinde, aşkı zikridir Vicdanı altında, saklı eklidir Aşk dediğin hikmet, var edende var Bahattin Tonbul 7.8.2013
117
Sözün Özü 65 Her yanan ışığı, bir avuç sanma. Bir avuç sandığın aydınlık, belki senin kurtuluşundur. Yıldızlar da nokta kadar gözükür ama, tek bir yıldız; üzerinde yaşadığın dünyâdan kat kat büyüktür...
31
Mandacılık Özlemi MANDACILIK ÖZLEMİ Mandacılık özlemi, yeni baştan hortladı, ABD ile AB emretmeye başladı, Gericiler şımardı Atatürk'ü suçladı, ABD'nin mandası yapılmakta Türkiye. Tam bağımsız bir ülke olamadık çok yazık, Tüm işgalci ülkeler atıyor bize kazık, O Deniz Gezmişlere yapılmıştır haksızlık, Tam bağımsız bir ülke olmadı Türkiye. Siyasiler kargaşa yaratan sizlersiniz, Özgürlük isteyeni susturur ezesiniz, Gözümüze bakarak yalanlar dizersiniz, Özgür birey ülkesi olamadı Türkiye. Ülkeyi ABD'nin eyaleti yaptınız, Böl de yönet emrini şeytan Bush’ tan aldınız, Muasır rotamızdan karanlığa saptınız, Sömürünün elinden kurtulmadı Türkiye. Çağdaşlık hedefini hayal-düşte koydunuz, Yandaşlarla el ele yoksul halkı soydunuz, Devrimlerin altını çok kurnazca oydunuz, Çağdaş yurttaş ülkesi olamadı Türkiye.Kimse inkar etmesin cepheleşti ayrıştık, Irkçılıkla, mezhebi dövüşerek tartıştık, Öldürürsek ölürsek, özgür oluruz sandık, Bize kim dost-kim düşman, anlamadı Türkiye. Karşı devrim yanlısı, kına yak aydın gözün, Atatürk devrimine ta baştan karşı sözün, Laiklere düşmansın, kin dolu kara özün, Ilımlı İslam oldu, çok aleni Türkiye. Utanır olduk beyler, vekilimiz demeye, Rızaoğlu, yeminli aymaza oy vermeye, Kahin olmak gerekmez gerçekleri görmeye, Atatürk’ ün izinden gidemedi Türkiye, Yönetenler ayırdı bizden-öteki diye, 11 MART 2005 FAHRİ BULUT RIZAOĞLUBatılılar geldiklerinde ellerinde İncil vardı, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı. Jomo Kenyatta (KENYA Kurucu Devlet Başkanı)
206
Asker Ocağı Geldim ana kucağından, baba ocağından, Ayrıldım, karagözlü yarimden,sılamdan Mahrum kaldım,tüm dostlarımdan; Yıkılasın,asker ocağı.İnsan olursun,yaranamazsın, Nöbet tutarsın,dayanamazsın, Bir parça ekmekle,karnını doyuramazsın, Yıkılasın,asker ocağı.Kışladan,dağa atarlar, Bir it için seni yakarlar, Vurulsan yarana bile, bakmazlar, Yıkılasın, asker ocağı.
37
Nehirdi Hasta olduğun günler,geçmeyecek gibiydi Çektiğin o acılar,yüreğimde zehirdi Şimdi ise tüm bunlar,rüyaların dibiydi Hayaldi geçen zaman,hakikata nehirdi Bahattin Tonbul 18.5.2012
21
Mevsim yaz Şimdi mevsim yaz, Zamanıdır doyasıya gezmenin biraz. Elinde bavulun doğru güneye, Zamanın yoksa o zaman Şileye.Şimdi mevsim yaz, Tutulmuştur şimdi köşe başları. Başlamıştır artık yaz kaçamakları, Ne yürekler yakacak tatil aşkları.Şimdi mevsim yaz, Serin sular şifa verecek yanmışlara. Bir sene çalışıp da yorulmuşlara, İş güç arasında kaybolmuşlara.Şimdi mevsim yaz, Baharı yaşayanlara mevsim yaz. Benim gibi sonbaharda olanlara kış ayaz, Galiba bahar mevsimini kaçırdık biraz.Şimdi mevsim yaz, Sen yaz be kardeşim yaz. Neyine gerek senin şimdi bu yaz, Sen otur dertlerini yaz kaderini yaz.Tatile gidenlere iyi tatiller.
88
Teşekür /////////// Teşekür Yaşam tarzım kaynağım akıldır benim.aklımı cesaretle kullanırım diyen Emeğine saygı duyan haksızlığa karşı duran.emeği tek sermayesi olan alınteri sevgi saygı olan halkının yanında olup zulumlara yiyit olup yiyit gibi direnen tüm şairlerimize o güzelim yorumlarından dolayı saygılarımı sunuyorum26.09.2010 Dost Şeref
43
Veda Mektubu Gözümde hayalin yok olup gitti Veda mektubunu okuduğum an Kalbimde ateşten dumanlar tüttü Veda mektubunu okuduğum anKalbimden bir ırmak acı döküldü Sensiz bedenimden ruhum çekildi Sandım ki ruhuma kurşun sıkıldı Veda mektubunu okuduğum anBirkaç satır yazı bir siyah kalem Yerden yere vurmuş ettiğin kelam Tüm minarelerden okundu selam Veda mektubunu okuduğum anGözümde kalmadı tek bir damla yaş İnsafın kurumuş kalbin olmuş taş Gözümde kurudu sel yavaş yavaş Veda mektubunu okuduğum an 2001 Bornova İzmir Cebbar Korkmaz Bu eser isim dahil tescillenmiş olup tüm yasal hakları mevcuttur iktibas edilemez
90
Hergününüz Aynı Hergününüz Aynı.. Sabahın Köründe İ$e Gidersiniz Günü Karartmadan Eve Gidemezsiniz.. Haftasonunuz da bi Faliyet Gösteremezsiniz Yine Aynı Haftanın Provasını Yaparsınız.. İyide Karde$im Nereye Kadar? Yaptığınız Provalardan Bıkmadınız mı? Birilerini Biyerlere Getirmek İçin Çalı$ırız Dururuz Büyütürüz.. Bize Sağladığı Asgari Ücret Ödülüyle Ayları Yıl Yaparız.. Bütün Sene Böyle Geçer... Özünde İnsan Aslında E$ek Oluruz... Siz de Haklısınız Ne Yapalım? Doğru ya. Ne Yapalım?
63
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Nice erenler orda ecel tasını içti, Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Bu dünyadan yüz yirmi dört bin peygamber geçti, Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Eski zamanda yaşayan bunca adam nerde? Hani nere gitti anam babam dedem nerde? Dokuz yüz elli sene yaşayan Adem nerde? Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Azrail hepsinin canını almaya geldi, Vefat edip gitti onlar Hak katını buldu. İbrahim İdris Yusuf Peygambere noldu? Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Onlar Hak emri ile Allah'a hizmet etti, Onca zaman yaşadılar bir çırpıda bitti. Davut ile Musa peygamber nereye gitti? Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Hani sevgili peygamberim nerede şimdi? O güzel insan bile Hak'kın katına döndü. Yusuf senin sırtına da ihtiyarlık bindi, Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı?
130
Kıydı Kuduz Köpek, Pınar Geline ŞEHİDİMİZ PINAR AKDAĞ HANIMEFENDİNİN AZİZ HATIRASINAKırk gün önce yakılmıştı kınası, Ne umutla gelin etti anası, Cumhur Üsteğmenin nazlı sunası,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline, Katletmekle ne geçti ki! Eline.Gitmemişti gözlerinde sürmesi, Bu kadar tez miydi? Hakka ermesi, Zor olacak sana, hesap vermesi,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline, Katletmekle ne geçti ki! Eline.Kime ne yapmıştı? Kime ne etti? O bir Asena’ydı, yiğitti, mertti, Bak sabrım tükendi; canıma yetti,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline, Katletmekle ne geçti ki! Eline.Kesilmekle bitmez, bizdeki çınar, PKK Türklüğün, sabrını sınar, Öldürdüm zannetme, yaşıyor Pınar,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline, Katletmekle ne geçti ki! Eline.Geçecek bu günler, devran dönecek, Türk Milleti ensenize binecek, Yüreklerde yanan ateş sönecek,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline, Katletmekle ne geçti ki! Eline.Kırılacak elleriniz, kolunuz, Kapanacak pislik dolu yolunuz, Zaman yakın, kesilecek yalınız,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline, Katletmekle ne geçti ki! Eline. Ali KILIÇ 11HAZİRAN-2010 OSMANİYE
143
Sen -Mediha’ya- Sen çığ gibi büyüdün yüreğimde Koca bir örs gibi oturdu güzelliğin Örümcek ağı gibi ördün yıllardır Bir güzel halka ile düğümlenen birliğiSen şiir gibi sıcacık Usul usul Doyumsuz Dantel gibi işledin gergeflerde sevgiyiBilir misin senle olmanın tadı Uykulu akşamlarda gün batımı bir başka Bir başka sevmek o güzel elleriniSen çığ gibi büyüdün yüreğimde Bir roman yazsam anlatamam bilirsin Denizler gibi duru O uysal gözlerini
66
Gözlerim cezalı.. Konu:Ayrılık,Hüzün..Öncesi muhteşemdi bir aşk masalı Gül yaprağına yazılan sevda romanı Sonrası hüzün sonrası ayrılık Aşkımız bittiği o günden beriGözlerim cezalı siyah gözlükle Canımı yaktılar seni sevipte..Yasakladım sağa sola bakmayı Her güzele kaş göz etmeyi İstemem bir daha acı çekmeyiGözlerim cezalı siyah gözlükle Canımı yaktılar seni sevince..Selam veriyorlar kimi görseler Bir kere bakıpta vazgeçebilseler Ağladılar peşinden gözyaşıda döktülerGözlerim cezalı siyah gözlükle Canımı yaktılar seni sevince..Ders almadılar uslanmadılar Boyun bükmediler durulmadılar Acılara ızdıraba çengel attılarGözlerim cezalı siyah gözlükle Canımı yaktılar seni sevince..Acı çeken yüreğim gülense onlar Özgür kuşlar gibi bakışacaklar Başı boşluk yok, yok öyleGözlerim cezalı siyah gözlükle Canımı yaktılar seni sevince..Tarih:04.04.2010
102
Ay Çocuk I-çocukbir sevgi sesidir yıldız düşmüş ak alınlarda öpücükyankısı yüceliğe çağırır yalayıp geçer doruklarını yarınların küçücük bir coşku sesidir taşır midyat dağlarının serinliğini sevda yağmurlarından damlacık bakar boncuk gözleriyle sevinç yüklü beyazlığıyla büyür şen kahkahalara dönüşür gülücükII-Aygecede kanat sesleri var Gökçeada martılarının Çığlıkları Ece’ninıssızlığında temmuz sonu muştuları dalgalanır denizaşırı yükselir bir damla su gibi toprağımın kokusunu taşıyarakbir tombul çocuk denizler koynunda derin, soluksuz bir uykuda damar damar akan dal dal amerika’ya uzanan sevinç ay dökülüyor yıldızlardanDiyarbakırlı gecenin seherinde kutlu ayda coşarken cihan sevindirdi bizi bedirhan
86
Gel Seninle Dost Olalım Kaçma benden uzaklara Gel seninle dost olalım Sakın düşme tuzaklara Gel seninle dost olalımGörünüyorsun ben gibi Aynı varlığım sen gibi Bir baş gibi beden gibi Gel seninle dost olalımBen senden değilim ayrı Ayrı görüp olma sayrı Şu ikilik bitsin gayrı Gel seninle dost olalımDostluk her şeyden uludur Dostluk erdemlik doludur Bu yol esenlik yoludur Gel seninle dost olalımDaimi'dir ozanımız Dosta fedadır canımız Kindir bizim düşmanımız Gel seninle dost olalım
73
YAZ BİRİKİR Yaz, susamışlık arkadaşları, uzun uzun akmak bir aşkı sonra. Herkes saçılıp gitsin yolundan denize dökülsün sokakların ucundaki güneş toprağımı da al götür. Karanfiller büyüt tenekede yaram denizden çok kokuyorsa, iyot yakıyorsa kirpiklerimi, ıslanıp giderim gözyaşlarıyla. Gel, öp öpeceksen hangi bulutun yüzünü git, gideceksen dünyanın yaşlanan bilgeliğine. Hız, zaman ve Türkiye, neredesiniz derken iniyor balyoz, yarılıyor asfalt, şehrin kalbini deliyor iş makineleri, yutkunuyor çölde unutulan barış. Hayaller soluyor, tenekedeki karanfiller de sönüyor, keman sesi olup kanıma dokunuyor her şey. Gelecek yağmalanmış, tükenmiş özlemler. Temmuz ortası, sırtımı yakarak geçiyor ter gözyaşlarımdan başlıyorum konuşmaya avuçlarıma anlatıyorum seni. Bir dize atlasam bir günü ortasından yarsam diye... Git kendini tutuştur geleceğinin yüzünde kum tanesinde bulayım seni, hangi taşı kırsam! Kırık Pena'dan / 2007
120
Hayal-2 Ben bir ağaçtım Her mevsim kış gibi Kuru bir ağaç Mutsuzum,umutsuzum Renksizim,gri heryanım Girdim hayal ülkesine Yeşil dallar çizdim kendime Ve beyaz çiçekler.. Mutluyum,umutluyum Yeşil heryanım..Ve birgün Dalımdaki kırlangıcım uçtu gitti Ne çiçeğim kaldı,Ne yeşil dalım Ve ben bir ağacım Her mevsim kış gibi Kuru bir ağaç Şimdi Yeşil dallar çizmiyorum kendime Mutsuzum,umutsuzum Hayal ülkesinde Hayalde olduğumu unuttum! ..(Lorentz MAYDA 10.03.2011)
62
Ben yine bildiğimi okuyacağım Bir gün asker olacağım Ve asker ocağına gideceğim Orada özlediğim türküyü söyleyeceğim Bağıra bağıra kulağına yaşamın Dövecekler beni Susacağım Üstüme gelecekler İyice patlayacağım Bu defa bende söveceğim onları Onlar kıracaklar ellerimde parmaklarımı O çağ dışı düşüncüleri ve sopalarıyla Ağaçtan düştü diyecekler Ya da merdivenden yuvarlandı Ve biri şahitlik edecek mertçe Onu da ölesiye dövecekler Ben yine karşı geleceğim gerçeğin dışındaki yaşama Ve onlarda bir gün vuracaklar beni Ranzamda en güzel uykudayken Ya intihar diyecekler Ya da bulamayacaklar katilimi Oysa biz çoktandır biliyoruz Ve ben diyorum ki bu dürüstçe bir savaş değil Korkakça ve kalleşçe Ben hem savaşta sevmiyorum askerliği Yaşamda değil kavgada askerlik
107
“Köpekler de Bir Ümmettir” 17 Sen yerini işgal et sonra da susuz bırak, Aç mı hasta mı diye tanımadan zerre hak… Üç beş gönüllü için vicdanlarıyla bırak, Hiç mi yaşamasınlar tanınmamalı mı hak? Sonra kovala kış, de bir gün saldıracaktır, Hasta olacaklardır, sıkıntı sarsacaktır…Her birisini toplat propagandalardan tak, Oysa onlar da ümmet onlar da yaşayacak…(2012)
55
Bulunurrrr Bulunurrrr vatanimin icinde vatan kuracaklarmis yanimizda yasayip bizsiz duracaklarmis buna karsi geleni asip vuracaklarmis bu siir gerzeklere ozel ithaf olunur tamamini ortecek topragimiz bulunurunutttularmi bizi hatirlatmak mi gerek bu genclik ayni genclik bu yurek ayni yurek siz yeterki isteyin elbet buluruz direk bu siir gerzeklere ozel ithaf olunur hepsini sallayacak dar agaci bulunur
54
M i r a c Mescid-i Haram’dan sefer eyledi, Mescid-i Aksa’ya vardı peygamber. Allah Cebrail’i rehber eyledi, Arşın katlarına erdi peygamber.Katlar kapısını açtı Resul’e, İçeri girildi uyup usule Cebrail’den cevap aldı suale, Gördüğü her şeyi sordu peygamber.Cehennem kapısı açıldı bir an, Günahkâr azapta halleri yaman, Fayda etmiyordu dilenen aman, Durumu ortaya serdi peygamber. Âdem birde Yusuf ikinci katta, Yahya ile İsa üçüncü katta, İdris dörtte Harun beşinci katta, Musa’yı altıda gördü peygamber.Yedide İbrahim Peygamber vardı, Hoş geldin diyerek Resul’ü sardı, O Beyt-i Ma’mur’da namaza durdu, Göklerin nurunu sürdü peygamber.İki kollu kutsal kaynağı gördü, Rahmet ırmağında iyice yundu, Kevser akışının izini sürdü, Yaşarken cennete girdi peygamber.Aynı gece döndü yüce huzurdan, Korumak istedi ümmeti nârdan, Sağırozan der ki; kurtul kusurdan, Namaz müjdesini verdi peygamber. ......................................İsmail SAĞIR
124