poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Mavi
Sen mavi ol
Gökyüzü mavi olsun
Gözlerin mavi
Giysin mavi olsun
Çiçek mavi
Deniz mavi olsun
Yeterki sen yanımda ol
Umrumda değil
Dünya fani olsun
Ramazan ÖZDEMİR
| 28 |
Haram
haram olanı biriktirip
kendine endişe oluşturma
ya mallarını geri almaya gelirler
ya paslanır ya kurtlar yer yada hırsızlar çalar
ve hepsi tükenir gider sana sadece ateşi kalır
| 28 |
HaYaTTa BeN eN ÇoK aNNeMe KüSTüM
Önümü göremiyorum,
Zifiri karanlıkta kaldım
Sesime gel diyen yok
Susma anneİn cin top oynuyor hayatımda
Yalnızlıktan sarıla sarıla
Soktum bebeğimi karnıma
Neredesin anneÇıplak gözle seçilmiyorum
Ufaldım, mini minnacık kaldım
Ezilmiş de olabilirim
Ayağını kaldır anneİşlediğim suçun bini bir pul
Hapislerden kaçtım
Yakalanmış da olabilirim
Beni mahkûm etme anneÖmrümü kestim, çok acıyor
Kan revan içinde kaldım
Ölmüş de olabilirim
Beni gömme anne
| 67 |
Sabıka Kaydı Kayıt Ettim Kayıt Cihazına
Sabıka
Kaydı
Kayıt
Ettim
Kayıt
Cihazına
Artık
Sabıkalı
Müzik
Dinliyorum
Sabıkalı
Hayatlarımızın
Her
An
İnfaz
Saatlerinde
Tecil
Ettirip
Durduğumuz
Sabıkalı
Hayatlarımızın
| 27 |
Bayram Mektubu
Bugün gene bayram anneciğim
On yıl önceki gibi bayram.
Bilirim ne çok özlemişsindir beni
Yolumu beklemişsindir günlerce;
Postacıdan mektup, rüzgârdan haber sormuşsundur.
Ve uzun uzun düşünmüşsündür:
Çocukluğumun bu mesut bayram sabahlarını,
O küçük ayakkabımı, mendilimi, ipek kıravatımı.
Elbet kucağına alıp beni doya doya
Ne kadar da büyümüş evlâdım diye
Öpüp okşayasın gelmiştir.
Elbisemi giydirmek, saçımı taramak istemişsindir;
Tanrım seni kem nazardan saklasın deyip
Dualar yollamışsındır.
Ve belki bu mübarek günde anneciğim
Elini öpüşümü, anne deyişimi
Canın çekmiştir.
| 79 |
Gonca Solarsa
Bir çiçek niye solar
Gonca iken göstermeden yüzünü
Neden daha bir kelebek
Ebrulî, hercaî,
Sarı, mor, mavi kanatlarla
Hiç konmamışken üstüne?
| 23 |
İyi bayramlar Türkiye
Bayramın mübarek olsun,
İyi bayramlar Türkiye.
Her yanın huzurla dolsun,
İyi bayramlar Türkiye.Duygularımız canlansın,
Yüreklerimiz dinlensin.
Milletin gönlü şenlensin,
İyi bayramlar Türkiye.Sevgiyi esas alalım,
Bayramı güzel kılalım.
Birlik içinde olalım,
İyi bayramlar Türkiye.Dargın olanlar barışsın,
Birbiri ile görüşsün.
Millet bayrama erişsin,
İyi bayramlar Türkiye.Yusuf millete uyalım,
Gönüle sevgi yayalım.
Birbirimizi sayalım,
İyi bayramlar Türkiye.
| 57 |
Söyleme yar
Kaşın kara gözün kara,
Sen açtın sineme yara.
Düşürsende beni dara,
Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar,
..........Bana sitem eyleme yar,
..........Sevmiyorsan gizle bari,
..........Hiç ellere söyleme yar.Seni her gün andığımı,
Hayal kurup kandığımı,
Bir of çekip yandığımı,
Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar,
..........Bana sitem eyleme yar,
..........Sevmiyorsan gizle bari,
..........Hiç ellere söyleme yar.Günden güne solduğumu,
Hep saçları yolduğumu,
Sana mecbur olduğumu,
Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar,
..........Bana sitem eyleme yar,
..........Sevmiyorsan gizle bari,
..........Hiç ellere söyleme yar.Senden haber aldığımı,
Cevap yazıp saldığımı,
Sensiz yetim kaldığımı,
Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar,
..........Bana sitem eyleme yar,
..........Sevmiyorsan gizle bari,
..........Hiç ellere söyleme yar.Zalim felek pusu kursun,
Gizlice Remzi'yi vursun,
Hatıralar sende dursun,
Hiç ellere söyleme yar...........Eyleme yar eyleme yar,
..........Bana sitem eyleme yar,
..........Sevmiyorsan gizle bari,
..........Hiç ellere söyleme yar.01 - 10 - 2010
| 142 |
Umut Ettim
Şafak vaktinin
Kızıl ışığında
Bugün seni göreceğim tuttu
Umut ettim sana odaklandım
Öğlen vaktinin kızgın ışığında
Seni gördüm
Bugün seni umut ettim
| 24 |
Gören Gözler Görüyor!
Gören Gözler Görüyor! Aslında değerli kardeşlerim, dünyada her şey ayın on dördü gibi apaçık ortadadır ve gören gözler ve okuyabilen beyinler ve hissedebilen kalpler için her şey okunabilmektedir. Yeter ki siz, Yüce Allah'a iman edin ve tertemiz bir kalp ile ona hiçbir çıkar gözetmeden bağlanın ve O'na sığının ve onun sizlerden istediği sizin kendi hayrınız için olan dine bağlanın ve O'na kulluk edin. Bakın o zaman dünyada size hiç bir şey 'gizli' kalıyor mu? Yeter ki namazı kılın ve bir Müslüman'ın yerine getirmesi gereken farz ibadetleri yapın. Bakın o zaman dünyaya nasıl değişik bir gözle bakmaya başlıyorsunuz ve aynı zamanda dopdolu yaşıyorsunuz. Yüce Allah, Kurân'ı Kerîm'de: «İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren, O'dur. Göklerin ve yerin orduları, Allah'ındır. Allah, bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.» diye buyuruyor. (Fetih Suresi, 48:4) Bu âyet, kısa ve net olarak her şeyi anlatmaktadır. Dünyada Yüce Allah'a inanan ve O'na bağlanan bir insan, mutluluğun temel anahtarını eline almış oluyor; çünkü -inanın ne kadar zengin olursanız olun- ne kadar mal-mülk, evlat sahibi olursanız olun, Yüce Allah'a iman etmemişseniz, o zaman sizin kalbinize güven ve sükûnet duygusu inmez. Çünkü siz, size hayatı vereni tanımıyorsunuz ve ondan gelen nimetlerin farkında değilsiniz. Yüce Allah, «O Allah ki, kendinden başka hiçbir ilâh yoktur. O, ezelî ve ebedî hayat ile bizâtihî diridir. Zât ve kemâl sıfatlarıyla yarattıklarının bütün işlerinde hâkim ve kâimdir. Her şey, onunla kâimdir. O'nu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun izni olmadıkça katında kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların önlerindeki ve arkalarındaki gizli ve aşikâr her şeyini bilir. Onlar ise, Allah'ın dilediği kadarından başka, O'nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çevrelemiş, kuşatmıştır. Gökleri ve yeri korumak, gözetmek, O'na zorluk ve ağırlık vermez. O, çok yüce, çok büyüktür.» diye buyuruyor. (Bakara Sûresi 255)Ne diyor Ayete'l Kürsî'de; «Onlar ise, Allah'ın dilediği kadarından başka, O'nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar.» Bu, kısaca şu demektir; Gerçekleri ve dünya'da olup biten olayları insanlara öğreten ve kavratan, Yüce Allah'tır. O'nun dilediği kadar ilimden kavrayabilirsiniz; çünkü ilim de O'nundur. Siz, ancak onun ilminden onun dilediği kadar istifâde edebilirsiniz. Bugün Müslüman dünyası, Kurân-ı Kerîm'i yeterince okusalar; inanın bana, dünya'da en değerli ve mûcizevî Kitâb'ın kendi ellerinde olduğunu bir anlasalar, bakın o zaman Müslümanlar dünyada fakirlik, yoksulluk gibi kavramlardan nasıl uzaklaşıyorlar. Kurân-ı Kerim, insanlığa inen bir 'rahmet' ve 'bereket'tir. Yüce Allah tarafından her insana yazılmış olan bir yüce Kitap'tır ve inanın bana ilmin anahtarıdır. Her Müslüman'ın Kurân-ı Kerîm okuması ve diğer mü'minlere okutmasını Yüce Rabbimiz inşallah nasip eder. Aslında gören gözler için şu dünyada her şey açık bir biçimde cereyân ediyor ve hiç bir şey, gizli kalmıyor. Fakat dedim ya, 'gören gözler' için, 'okuyabilenler' için her şey apaçık bir kitap misali apaçık ortada... Yeter ki, siz siz olun ve Yüce Allah'a temiz bir kalp ile iman edin ve O'na bağlanın. Bakın o zaman nasıl her şeyin gizemi ve perdeleri ortadan kalkıyor ve her şey, bütün gerçekleri ile apaçık ortada duruyor... Selam ve Dua ile... Önder Demir
| 498 |
Tuyuğ
Gök bakır, dağlar bakır ufkum bakır,
Hiç param yok, ceplerim var tamtakır,
Her gören berduş diyor, hiç durmadan,
Eğdiğim boynumda var, bir kör satır.fâilâtün fâilâtün fâilün29 Nisan 2012-04-29
| 29 |
ODTÜ'DE CİNAYET
saçma bir şubat gecesi
küresel ısınma filan
dışardan bekçilerin düdük sesi geliyor
demek ki güvenlikteyiz şimdilik
içerde radyatör, La Machiııe Infernale
kimyonlu ter kokusu yavaş yavaş
insan gelir bir yere daha önce gelmeyi düşünmediği
ileriye bir yerlere doğru bakar
hiçbir şeyi yitirmiş hissetmez; kendisinden başka
vızzzzzz... çaaat
kitap fırlayıp gitti
mevsimini şaşırmış bir sivrisinek
yok oldu avuçlarımın arasında
almak için yataktan kalktığımda
bir suçluluk duygusuyla içim sızladı belli belirsiz
sanırım buna biraz şaşırdım
avuçlarım hâlâ yanıyordu
Heves, Haziran 2005
| 81 |
Söz II
*Kendini yetiştirmezsen, topluma yetişemezsin.*Ne fedakarlar gördük biz, fakirin önündeki yemek kabına zevkine tekme atan.*Her zaman güzeldir.*Eskimiş bir baharsın sen, kışa taş çıkaran vesselam.
| 25 |
Şehitlik ve İstiklal
Onlar ecdadlarının yüreğindeki karaların.
En kara sevdasının parlayan eşsiz nesili.
Yıldız hali ve şekli.
Kim derki şehit ölmüştür diye...
Sen eskiyen yıldız gördün mü?
Gökyüzünde...
Bir bak ne der sana dünya alem.
Bir kul seslendi...
Milyonlar buna amin dedi.
Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal.Tahsin VURAL
| 48 |
Aşk Nedir
AŞK NEDİR? Aşkın ne olduğu konusunda yazılan şiirler, makaleler, hikâyeler, romanlar yazılmış ciltler boyu ama anlatamamışlar layığıyla. Ben birkaç cümle ile anlatırım desem kimse inanmasın.
Aşk anlatılmaz yaşanır ancak çünkü. Aşkın anlamak için Mecnun misali yanmak gerek. Aşk vermektir hem de hiç karşılık beklemeden.
Aşk, bir beklenti karşılığı olursa alış veriş gibi olur ki bunun adı asla aşk olmaz zira.
Bir işyerine gelen çocuklar yanlarındaki daha küçük çocuklara “aşkım “ diye seslenebiliyorlarsa, bir insan evinde beslediği köpeğine
“ aşkım “ diye seslenebiliyorsa, bir insan bindiği otomobiline “aşkım “ diye biliyorsa ben ne derim ki aşk için.
“Aşkım “ dediği köpeği veya arabayı satan veya başkasına veren bir insanın aşkının ölçüsünü sizlerin takdirine bırakıyorum.
Yaz aşkı, tatil aşkı, internet aşkı diye aşkları kategoriye ayıran bir toplum haline gelmemiz aşkı anlayamadığımızı ve anlayamayacağımızı göstermez mi sizce de..
Bir gün önce “ aşkım “ dediği insandan bir gün sonra ayrılan ve “ben yeni bir aşk buldum” diyerek bir başka insana “ aşkım “ diyen insanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Aşkın evet o muhteşem duygunun bu denli içini boşaltan insanların ne aşklarına, ne sevgilerine ne de güvenilir olmalarına asla saygı duymak imkânsızdır.
Aşk arı misali her çiçekten bal toplamak ve konduğu her çiçeği maşuk görmek değil, bülbül misali sadece gülün dalına konmaktır. Aşk gül misali, bülbülden başkası konmasın diye dikenlere bürünmektir.
Kısaca aşk, günü birlik beğenileri, hoşa gidişleri ve hatta sevgi beslemeleri aşk olarak görmek değil, gerekirse ömür vermektir..Mustafa EROL
| 238 |
Barış gelsin
yeter artık analar ağlamasın
ülkeye huzur barış gelsin
fidanlar büğüsün kurumasın
ülkeme huzur barış gelsinsevelim sevilelim hep elele
sayğı duyalım konuşulan her dile
kalpleri doludur bazıların kinle
onların kalbinede sevği gelsinkötümü olurdu barış olsa
ozanlarım özğürük türküsü çalsa
bayramları insanlar huzurlu kutlasa
yeniden gönüllere bayram gelsinsevgi çiçekleri ekelim her yana
sayğı gösterelim bütün insana
savaş nedir biri anlatsın bana
bütün dünyaya barış gelsin
| 65 |
Şeftali Kokusu
Bir gece gelirse burnunuza şeftali kokusu,
Ve işlerse ciğerlerinize İstanbul'un soğuğu.
Unutmayın hayalleriniz var gelecekle ilgili,
Yarınlar olacaktır size en sadık sevgili.Küçücük elli, masum şairleri sevin.
Ağlarsa ağlayın, anlatırsa dinleyin.
Zevkle, heyecanla okuyun bütün şiirlerini.
Onlara kim sahip çıkmış, kim aşağılamış belli mi? Günahsız bir çocuk olun Nazım'ın mısralarında.
Yada İstanbul olun seyahat edin Cahit Sıtkı'ya.
Eğer becerebilirseniz Abdulhak'a Makber olmayı,
Sevecektir sizi gözü yaşlı bir delikanlı.
| 69 |
Ben sevdamın adını vatan koydum
Bu vatana aşık olan biriyim,
Ben sevdamın adını vatan koydum.
Sevdası ile vatanın eriyim,
Ben sevdamın adını vatan koydum.Vatanı sevmeyene insan denmez,
Göklerden ay yıldızlı bayrak inmez.
Bu vatana sevdamız hiç tükenmez,
Ben sevdamın adını vatan koydum.Ban Anadolu için düştüm aşka,
Vatanı herkes sevse idi keşke.
Vatanın sevdası gönülde başka,
Ben sevdamın adını vatan koydum.Dünyada vatanı sevmektir suçum,
Vatanın derdiyle ağardı saçım.
Bundan güzel sevda mı olur koçum,
Ben sevdamın adını vatan koydum.Vatan kutsaldır Yusuf kurban olur,
Biz ölsek te geriye vatan kalır.
Vatan sevgisi yürekte yer alır,
Ben sevdamın adını vatan koydum.
| 98 |
Nerden Geldi Şu Ayrılık Zamanı...
Razıydım yarenler,bu dertle gama
Nerden geldi, şu ayrılık zamanı
İmkânı yok,durdurması zor ama,
Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Acı reva görülürken insana
Nasıl uygun düşer dine, imana
Nazlı yarin yanı cennetken bana
Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Arzuladım muradıma ermedim
Saçının teline,yüzüm sürmedim
Saklıydı bir yerde ben mi görmedim
Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Karabasan gibi üstüme çöken
Dünya mı dar edip,belimi büken
Ne hesap da ne kitap da var iken
Nerden geldi, şu ayrılık zamanı...Gül yüzlüm,hayat da önce sen derdi
Aklım aldı divaneye dönder di
Kimler icat etti,kimler gönderdi
Nerden geldi,şu ayrılık zamanı....Ölümden betermiş,canıma yetti
Gönül sarayımda baykuşlar öttü
Kimler selam saldı,kim davet etti
Nerden geldi,şu ayrılık zamanı...Gel gönül,kendinle imtihan eyle
Belki bir karara varırsın böyle
Mahmut Çelikgün'üm; susma da söyle
Nerden geldi,şu ayrılık zamanı......
| 128 |
Mavi turuncu sen
boyayabileceğim tüm tabloları boyadım
şimdi sıra kendimde
herkesle tek tek savaştım
oysa derdim benimle
gel biraz yüzü gülsün renklerin
hepsi soğuk
hepsi asmış suratını
hiç biri güzel değil
hiç biri beni istemiyor
mavi
turuncu
sen
gelsen
gitmesen .z
| 41 |
Artık Umut Örüyoruz
Çok bedel verdik
Çok acılar çektik
Zindanlarda tutsak kaldık
Sevinç nedir yaşayamadık
Uğrunda öldüğümüz
Kendi topraklarımızda yılarca esir kaldıkÇok yakılan-yıkılan yerler gördük
Çok katliamlara şahit olduk
Kanayan yüreklere, dertlere, çığlıklara alıştık Ağıtlara, hüzne rağmen
Özlediğimiz özgürlük
Yüreğimizde ki sevda boy verdi
Artık umut örüyoruz
Gelecek şafakla doğacak güneşi bekliyoruzDüşman kentleri, köyleri yıktı
Işıkları karartı
Yüreğimizi kanattı
Bizde ne huzur
Nede sevinç kaldı
Çoluk-çocuk, kadın
Genç, yaşlı, hasta demeden çoğunu katletti Zor gönlerden geliyoruz
Çok zor günlerden
Digor
Cizre
Silvan
Kızıltepe taranırken
Çok kıyımlar yaşandı
Bununla beraber
Özgürlük kavgasında
Yarınları bizlere vadeden
Çok yiğitler tanıdık çok kahramanlarla tanıştıkZifir gecelerden çok yıldızlar döküldü
Çok katliamlar oldu
Katiller duysunlar
Biz aydınlığa sevdalıyız
Yüreğimizi saran hasretle güneşe koşuyoruz08.01.2015
İstanbul
| 118 |
Aşk Yaşlanmaz
Bodrum evlerine benzer benim aşkım saf
Kar beyaz, beyazdan öte temiz mi temiz
O, sevdiğimin gözlerinde gördüğüm, Akdeniz
Çivit mavi, Akdeniz’in çapkın menevişleri
Tenindeki tuzun kokulu tadı damağımda kaldı
Öyle bir sevgi ki bu bende var olan anlatılmaz
Ne dün, ne bugün bin yıllık genç Akdeniz gibi
Sevgi kaynağım dinmez büyümekte içimdeBey dağları şapka çıkarır, Akdeniz selam durur
Sevinçle coşar, kabarır göğüsleri dalgaların
Rüzgarlar kayrak taş bahçelerde eser dolaşır
Şarkılar söyler denizlerin kızı Ariel’e yunuslar
Duygulu aşk şiirleri adar aşıklara şair Safo…
Günahkar güzellikleriyle inerken Akdeniz’e akşam
Mumlar titrer masalarda, vazolarda mor güller
Meçhul bir mızrap vurur tamburun gümüş tellerine
Kalbim sızlarken kulaklarım çınlar beni andığın an
Aşkın da adın gibi yaşayacak yaşlanmadan yüreğimde! Dinmez ER / Çeşme / 2011. 11. 24 /
| 125 |
Yeni Yetme
Dönüpte mazide kendini ara
Sanma ki mehlemsiz iyileşir yara
Dostluklar güçlüydü geçmezdi para
Yeni yetme tüccar oldu arkadaş
Ayaklar çıplaktı topraklar sıcak
Yiyecek toplardık biz kucak kucak
Bilmiyorum sonumuz ne olacak
Yeni yetme başa geçti arkadaş
Ne sanatçı kadı ne gerçek sanat
Eşyalar plastik kulan bir gün at
Evinde ailenle nöbetleşme yat
Yeni yetme işe çıktı arkadaş
Ticaret yaparken girmezdi hile
Çokca verilirdi söz olmaz bile
Küçükte büyüğe atıyor sille
Yeni yetme muhtar oldu arkadaş
Araştır tarihi yok böyle insan
Ne konuşma bilir ne güzel lisan
Anayı babayı saymayan insan
Şimdi bize vekil olmuş arkadaş
Ertürk’üm üzme kendini üzme
Yeni yetmelerin hepsi süzme
İstisnayı çıkar tesbiye dizme
Yeni yetme sokak doldu arkadaş
| 114 |
Nikaha toplansın deniz kızları
Sevgi denizinin sabahları olmasın,
Çiçekleri açsın hep hiç solmasın,
Seven gözlere yaşlar dolmasın,
Nikaha toplansın deniz kızları.Denizle içiçe olsun evimiz,
Sevgi çiçeğiyle dolsun gemimiz,
Aşkın zirvesinde olsun yerimiz,
Nikaha toplansın deniz kızları.Açılsın yelkenler aşkın yoluna,
Periler melekler yarin koluna,
Sevgi çiçeklerim sağı soluna,
Nikaha toplansın deniz kızları.Yürekten sevenler nikaha gelsin,
İki cihan boyu refaha ersin,
Gözleri sevgiyi görenler gelsin,
Nikaha toplansın deniz kızları.
| 67 |
Nerde giden yıllarım.
Nerde giden yıllarım yaz baharım bitti mi?
Nerde güzel günlerim yoksa zaman geldi mi?
Şimdi vakit, dert olurdur niye hiç durmadan,
Nerde giden günlerim yaz baharım bittimi? Gül gibi soldum niçin nerde bahar yazlarım,
Nerde benim geçmişim, şimdi gönül dağlarım,
Nerde benim dostlarım, hiç biri yok şimdi de,
Bunca zamanlar hayal şimdi, gönül dağlarım.Ben seni andım, bu akşam yine içtikçe ben,
Geçmişi buldum kadehlerde, hayallerde sen,
Nerde benim, her zaman atlı geçen yollarım,
Geldi hazan gülmeden, hepsi hayaldir neden.Ben ki şair Yüksel’ im, aşk_ ile yandım yine,
Geldi zaman vuslatım, yok ki zaman sevmeme,
Şimdi hazan girme hiç, köz de yanan gönlüme,
Nerde benim gençliğim, nerde güzel yıllarım.Müfte’ilün / Fâilün / Müfte’ilün / Fâilün A.Yüksel Şanlıer
1 Ağustos 2008-07-30
| 122 |
Çiğdemli Türkü
Nar çocuk acar çocuk
Dal olur açar çocuk
Dişleri erik erik
Isırır uçar çocukBakışı yavru geyik
Yüzünde saçar çocuk
Ay doğar kumrulanır
Uykudan açar çocukGün gelir çiğdemlenir
Dağlara kaçar çocuk
| 32 |
Sevgi
Sevgi kapıları açan anahtar,
Sevgi gönüllerin yanan ocağı.
Sevgi’yle yetişir bütün varlıklar,
Sevgi her nesnenin ilgi odağı. Sevgi’yle yoğrulup geldik cihana,
Sevgi’siz hayatta olur mu mana,
Sevgi kardeş, sevgi baba, yâr,ana,
Sevgi insanlığa açar kucağı. Ereni sevgi ye muhtaç yaşarım,
Sevgi’yle yürürüm onla koşarım,
Sevgi ile her engeli aşarım,
Sevgi kalesine diktim sancağı.
| 54 |
Dil..pare pare
Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
| 26 |
yalnızlık
içimde alıcı kuşların uğultusuve korkmak gökyüzünden yıldızlardan önceve sevmek geceye geç gelen kör kemancılarıanne ben hangi aşkınyada hangi yalnızlığın habercisiydimdeöyle yaşadım acıları2007 mersin
| 24 |
Bir Karakız, Bir beyazgül
Bir beyaz gül,
Bir Karakız.
Onlar..
Birbirinden farksız.
Gül...
Karakızın elinde,
Karakız...
gülün güzelliğinde.
Sevginin senbolü gibi,
Karakız ve beyaz gülü.
Karakız ve
bir beyaz gül,
Kim kimden daha sevgili?
Bir beyaz gül,
bir Karakız.
Karakız'ın tatlı dili,
beyaz gülün güzelliği.
Uykulardan etti beni,
Bir Karakız,
bir beyaz gül.
| 53 |
Sevgi Olsaydı...
Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı,
Herkes menzile varır dı yaya kalmazdı,
Seven sevdiğini alır dı haber salmazdı,
Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.Dünya da sevgi olsaydı, gül solmaz dı,
Sevgi olsaydı, ayrılık olmazdı olmaz dı,
Sevenler sevdiğini alır alır ağlamaz dı,
Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.
| 50 |
Salla
Başla yürdüler ayakla konuştular
Adaletin bir gözünü actılar
Terazinin şakulu nu şaşırtılarSaltanatın sonudur musalla
Yemek için nekadar sallarsan sallatemenna edersen kutsal anubis e
satılırsın sende bir pula
kahpelik, değildir parayla pulla
| 32 |
Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6
Yine 19 Şubat kutlanır özel bir gün,
İçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza,
Uzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi,
Öğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)
| 37 |
Yeterli
Ayni Gökyüzü Altinda Olduktan
Sonra Sorun Yok
Yagmur olur dokunurum tenine
Bulutlarla ismini yazarim
Gökyüzü gibi maviler icinde
Kucaklarim seni
Sen beni ne zaman özlersen
Gökyüzüne bakman "YETERLI"
Ben gözlerimi dikip sana bakiyor olacagim...! ! ! "Yürek Sevdası"
| 39 |
Anlatsam Derdimi Anlar mısınız
Bu ne kargaşa, bu ne curcuna
Beni dertlere boğdu bu keder
Bütün millet kendi halinde
Kederim kalbimi yakar da gider Bir köşeye çekilmişim gözlerimde nem
Anlatsam derdimi anlar mısınız?
Sensiz, günlerimde bir sonsuz elem
Kahrolsam halime ağlar mısınız? Birbiri ardına dizildi keder
Gönlüm bir aşkın peşinden gider
Ne olur anlayın beni, bu sefer
Kaybolan benliğim güler de gider Sonunda isyanım sel oldu taştı
Kalbimi bir kor misali yaktı
Sevdam sonunda bendimi aştı
Hayalin bendimi yıkar da gider
| 81 |
Yılbaşı.
YILBAŞI.İyi bilki ey Dostum, hayat sade bir andır.
Yarın denilen ati, dün olacak yalandır.Yaşadığın dünlerden, ne var elinde kalan.
Hesap günü dışında, yaşananlar hep yalan.Aradığın o sonsuz, saadet dünyada yok.
Dünya aldanma yeri, tuzakları nede çok.Bir seferi imtihan, gelenler gider kalmaz,
Akıllı davrananlar, bu yalana aldanmaz.Her şey yerli yerince, yaratılmış mükemmel,
Senden beklenen tek şey, hayırlı Salih amel.Nefsin emanet sana, yükselme vesilendir,
Yüzünü döndür hakka, gör ne büyük nimettir.Akıllı ol şeytana, kaptırma sen yakanı.
Aç gözünü dikkat et, dost kim, düşman kim tanı.Yarın geldiğin yere, çağrılıp gideceksin,
Yaptığın her işten bil, sen hesap vereceksin.İnkârın imkânı yok, kayıtlı yaptıkların,
Güzel şeylerle dolsun, hafızanda bantların.Her talebeye lazım, bir kalem ve bir silgi,
Hafızandan siliver, kalmasın yanlış bilgi. Amellerin yazarken, irade kaleminle,
Yanlışları sili ver, nedamet tövbesiyle.Yıl yeniyse yenilen, terk et eski yanlışı,
Manalı bir gün olsun, kutladığın yılbaşı.Necdet EREM
| 138 |
Kucağımda Kıvrılan Gece
Tenimize sığınan yağmurun ürpertisi
Kaldırımlarla buluşan bir dilek türevi
Zührevi hastalıklardan muzdarip bir fahişe
Geceye ilendi, gece kırıldı ve kıvrıldı kucağıma
Artık ne im, ne çetele gerekir
Irayan kanımda tutuklu bir kızıl gül şiiri
Cılız bir lir sesi takılır kulağıma
Ve sevgilimin ürpertisiKaygılanma, katıl kalbine, direndiğin aşka
Sen biriken bir yaşamak tövbesiz ve aşırı
Aşkın öğütleyen sözleriyle büyüyen
Sokak kedilerinin mırıltısıHuzurun doğduğu ve kutsandığı
Ölümün olduğu yerde nisyan
Yüzün acılı bir kuş hafifliği
Derdime dermanEy dile dolanan şarkı! Belirgin ol
Kallavi bir acı ol ak kalbime
Çiçeğin rengine karış, arının vızıltısına
Şairin ruhu olKucağımda kıvrılan fahişe geceyi izledi
Ve gölge dolanıp karnına oturdu gerçeğin
Ve şiarı şairin al oldu
Ah uzandı, sevgilinin kalbine dokundu
| 117 |
Aşkın Deryası Sabırla Dolu Sırdır
Aşkın deryası sabırla dolu sırdır
Sabır eden varınca kapısı açılır
Aşk açılır gönüle gülümsemesi serpilir
Aşk ile seven sabırla cennet bahçesine varır
Bu âlemde olmazsa ahrette kavuşur
Aşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur
Gelecek olan cennet güzelini bekler kavuşurSabırla aşk olmazsa varılmaz hiçbir sırra
Yusuf sabırla sultan olmadı mı mısıra
Sabırsız kul ermez varamaz huzura
Yola devam edemez düşer her bir çukura
Aşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur
Gelecek olan cennet güzelini bekler kavuşurÂşık Gülveren’im ben aşk kapımı her gün çala vura
Aşk ile beni seven cennet güzeli halimi her gün sora
Aşk ile olunca gönül düşse de yakmaz ki ateşten kora
Aşk bir nurdur her kula nasip olmaz varamaz ki bu nura
Aşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur
Gelecek olan cennet güzelini bekler kavuşur
| 136 |
Yok Okul Bu Pazartesi
Başladı Üniversite hevesi.
Şimdi okula veda gecesi.
Gençliğin zirve neşesi.
Hüzün ayrılık hecesi.Kapandı, sınıf penceresi.
Yok okul, bu pazartesi.
Bu gece, okula veda gecesi.
Kim olacak, prensi,prensesi.Anı kalacak zil sesi.
Görüyoruz son dersi.
Anılarda küpün karesi.
Yok okul bu pazartesi.Yaşamın önemli köşesi.
Bilmiyoruz, ne olacak ötesi?
İçimizde gençlik ateşi.
Artık okula veda gecesi.Ne çabuk bitti. Okul hikayesi.
Şimdi dans pisti almış sisi.
Eğlen şimdi bilinmez gerisi.
Yok zamanı dikecek terzisi.
| 74 |
Deniz Uyuyor Ellerimde
Deniz uyuyor ellerimde
Açmamış gonca
Ve hiç Koklanmamış bir çiçek gibi
Öylesine masum
Öylesine safBir gece vakti
Yıldızlara inat
Ayın şavkı düşmüş üstüne
Ve yakomozlar oynaşırken birbirinden habersiz
Deniz uyuyor ellerimdeBüyülü bir ses
Ve yosun kokusuyla
Kıyıya vuruyor dalgalar hafiften
Hüzzam bir şarkı gibi
Kulaklarımda ince bir esinti
Deniz uyuyor ellerimde Yalansız
Ve tüm çirkinliklerden uzak
Yarım kalmış bir şiir
ve hiç söylenmemiş bir şarkı gibi
Asırlardır susarak
Deniz uyuyor ellerimde(16.10.1997 Foça/İzmir)
| 75 |
Politika ve Politikacı / düzyazı
Politika sözcüğü birleşik sözcüktür ama poli-tika olarak ayrılmaz. Polis sözcüğünden gelmektedir. Polis, 'şehir' demektir. Eskiden şehir yönetimini, şehirleşmeyi bilme anlamında kullanılmıştı.
Politika aslında sanat, bilim, düşünce demekti, politikacı ise sanatı, bilimi bilen kişi, sanatçı, bilim adamı, filozof demekti. Geçmiş çağlarda politikacı olacak kişilerin sanatçı, bilim adamı, filozof olması şartı vardı. Eğer sanatçı olmazsa bu kişi estetikten, güzellikten, ilhamlardan yoksun olacak, dolayısıyla da yeni kuracağı şehirlerde ya da var olan şehirlerde yapılan binalar estetik olmayacak, düzensiz yerleşime (bugün gecekondulaşmayı buna örnek verebiliriz) izin verecekti. Politikacı bilim adamı olmalıydı. Çünkü matematik, geometri, mimarlık vb bilimlerden habersiz olursa gelen projelerin o şehre uygun olup olmadığını, insanların o projeler harekete geçince rahat edip etmeyeceklerini bilmeyecekti. Hatta yakınlarının çıkarlarını gözeterek, paraya göre projelere izin verecekti. Filozof olmalıydı. Filozof kişi kendini tanıyabilmiş, kendini bulmuş, kendini yönetebilen kişiydi. Kendini bilmeyen kişi başkasını anlayabilir miydi? Kendini idare edemeyen kişi başkasını idare edebilir miydi? Tabi ki hayır...Kişi kendisinde yönetici değilse halkında da yönetici olamazdı.Ayrıca hareketlerinin, konuşmalarının doğru düzgün olması için filozofluk şarttı. Fakat günümüzde 'Politik olmak nedir? ' diye sorarsak alacağımız yanıt,
'her ortamın adamı olabilmek' olacaktır. Politik kişi dediğimizde ise aklımıza her yönüyle, hitabıyla, giyimiyle, hareketleriyle insanları etkileyen kişi gelmektedir. Politikacı dediğimizdeyse çoğumuz iki yüzlü, sözünü tutmayan kişileri algılarız. Peki bu sözcüklerin ne kadar iyi özellikleri varken bugün neden kötü bir hale düşürmüşüz, bunun nedeni nedir?
Zamanla gördüğümüz politikacılar mıdır?
Hayır!
Neden biz, kendimiz.... Bunu çoğu kitaplarda da yer almış bir örnekle açıklamaya çalışacağım. İnsan yaşamı bu örnekte bir tren yolculuğuna benzetiliyor. İnsanlar bilet alıyor, tek tek ya da gruplar halinde değişik istasyonlardan, değişik zamanlarda tirene biniyor. Tren hareket ediyor, yolculuk başlıyor. İki kompartıman var. Birinde şartlar çok kötü, ışıksız, soğuk, temiz değil, gürültülü vb. Diğerinde iyi. Kötü kompartımandaki yolcular şartların iyi olmadığı için şikayetçiler, diğer kompartımandakiler ise diğer yolcuların varlığından, gürültüsünden, kokusundan vb şikayetçiler. İkisi de yöneticilerinden memnun değiller. Hepimizi memnun edecek yeni bir yönetici bulalım derler. Bu düşünce üzerine yönetici olmak isteyen adaylar ortaya çıkar. Nedense bu kişilerde yöneticilik özelliği var mı, yok mu araştırılmaz, akıla gelmez. Adaylar her iki tarafa da duymasını istedikleri sözleri söyler. Yani şartları değiştireceklerini vaad eder. Seçim yapılır, iyi konuşan, iyi vaadlerde bulunan, duymak istenilenleri en inandırıcı söyleyen kişiler duygusal olan yolcularca yeni yönetici olarak seçilir. Seçilenler ilk günler ilk heyecanla lokomotifin başına geçer, düğmeye yeni bir şekilde basarlar. Birkaç yıl, hatta birkaç ay sonra sorunlar çözülmediğinden tekrar memnunsuzluk başlar.
Ne olacak?
Yolcular tekrar yönetici aramaya başlarlar.
Bu böyle devam eder.
Düşünelim, kim suçlu?
Tİrenin kendisi mi, biz mi, politikacı dediğimiz yöneticiler mi?
Tİren diyemeyiz, tren bizim idaremizle hareket etmektedir, politikacı dediğimiz yöneticiler diyemeyiz, çünkü o kişiler bizim aramızdan çıkmış, bizim seçimimizle yönetime gelmiş kişilerdir. Bizim düzeyimiz ne ise o kişinin de düzeyi aynıdır. Aramızda demek ki sanatçı, bilim adamı, filozof olan kişileri bulma çabası göstermemiş, duymak istediklerimizi söyleyen, kendimiz gibi olan kişileri yönetici olarak başımıza getirmişiz. Bizim gibi sorunları olan kişilerdir onlar. Sorunumuz içimizde bilim adamı, sanatkar, filozof kişilerin olmaması mı, yoksa onları arama ihtiyacı duymamamız mı?
Şimdiki dünya böyle kişilerden yoksun mu? Bugün başarısızlıklarımızın çoğunu zamana yükleriz, ' zamanım yok' gerekçesiyle savunmaya geçeriz. Çoğu kez de bir hizmeti yerine getirmekten zamanım yok bahanesiyle uzaklaşır, kaçarız. Nelerden kaçıyoruz, nelerden kaçmıyoruz? Bunları görmemiz, nedenlerini araştırmamız gerek. Bizim gibi herkesin zamanı çok değerli..Kimsenin boşa harcayacağı, fazla bir zaman lüksü yok kendince.
Peki değişik faaliyetlerde gönüllü adıyla oluşturulan guruplardaki kişiler üstelik maddi bir karşılık da olmadığı halde nasıl bu zamanı bulabiliyorlar?
Düşünmeliyiz, şu vakİte kadar ne yapmaya çalıştık, diğer insanlara neler kazandırdık?
'Çok koştuk yaşamda' deriz. tamam koştuk ve bir şeyleri yaşamaya çalıştık, peki düşünüyor muyuz, bu koşuda ne için, neler ürettik, önemli hedefler belirleyip de mi koştuk? Bunlar aklımıza gelmez, yerine yarını düşünmeye çalışırız. Ancak yarının yüzde yüz olacağı, ya da olmayacağı belirsizdir. Biliyoruz ki Atlantis kıtası bir gecede sulara gömülmüş, yok olmuştur. Belirli olan yaşadığımız an ve bu ana dek neler başarıp, neler başaramadığımız. Şu anki yaşam bir hamburger. Acelece yapıyor, sonrası da hemen yiyip bitiriyoruz. Kısa yoldan yapıp, alıştığımız sonra da hemen tükettiğimiz bir yaşam. Bugün standart bir insan olmak için ne gereklidir?
Ölçülerimiz neler?
Büyürüz, evleniriz, bir çocuğumuz olur. Daha ilk okul yıllarında hatta okumayı bilmeden onu testlere alıştırırız, anlamadan çözdüğü testlere. Çocuğumuz için hedefimiz mutlaka bir üniversite eğitimi alması. Yeteneklerine bu üniversitenin uygun olup olmadığı hiç önemli değil. Bizim istediğimiz bir bölüm tercih edilir ama olmuyorsa herhangi bir bölüm de olabilir. Üniversiteyi kazanınca hedef mezuniyet. Sonrası bir iş yapması gündemde. İşin aldığı eğitimle uygun olup olmaması önemli değil, hele çok kazanç getiren bir işse hemen tercih edilir. Ya da ailevi gelir getiren bir iş varsa hemen o işin başına geçirilir. Eh artık standartlar az çok tamamlanmıştır. Toplumda yeri, mevkisi var, geliri güzel, sıra evlenmesinde..Ne de olsa bu kadar emek verdiğimiz çocuğumuzun, ölmeden mürrüvetini görmek hakkımız ya. Bazen bu tercihi ona bırakırız, bizim de onaylamamız şartıyla. Çoğu kez seçimi biz yapar, ona onaylatırız..Bizim aile yapımıza, terbiyemize uygun bir ailenin çocuğu olmalıdır. Evlenir, onun da çocuğu olur, aynı bizim düşüncemizle o da çocuğunu yetiştirmeye başlar, çünkü o biz tarafından iyi bir şekilde yetiştirilmiş, anaya, babaya, çevresine hayırlı biri olmuştur. Bu arada bizim yaşlılık dönemimiz başlamıştır, maddi açıdan garantiye alınmış bir yaşlılık. Ve yaşamda görevimizi en iyi yapmamızın verdiği rahatlıkla gözlerimizi kapar, sonsuzluğa karışırız.
Standartlara uygun bir insan yaratmakla noktalanan bir son çizdim değil mi sizce de? Bu standartın dışında olanlar da var tabi ki...Dileğim bu örneğe uymayan bireylerin da artması.
Standart insan dediğimiz kişide siz özgür bir irade görebiliyor musunuz? Örnekte olduğu gibi eğitim, iş, para, çocuk sahibi olma hayatımızı idame ettirmemiz için gerekli şeyler. Fakat burdaki ölçüler, seçimlerin özgür idareyle yapılmadığından, sonsuzlukta da fazla bir şey ifade etmediğinden değersiz ölçüler. Biz öldükten yüzyıllar sonra adımızı anacak biri kalır mı? Neydi peki bizdeki eksiklik?
Çoğumuzun yaşadığı yaşamda 'ideallerimiz' eksik olan. Gerçek bir amacımız olmalı, bunu da kendimiz seçmiş olmalıyız ki sonuç olumlu da olsa, olumsuz da 'bunu ben kendi özgür irademle seçtim' diyebilmeliyiz. Bugün ne yazıktır ki hepimizin seçtiği hedefler, küçük. Yaşamın biteceğini de ayrımsadığımızda ise geç kalmış ve katılaşmış olmaktayız. Kısaca 'kendimiz' olamıyoruz.
Oysa biraz yukardaki tirenin dışına çıkabilsek keşke.Nereye gidiyoruz?
Bizi çeken kişi kim?
Olmam gereken, istediğim yerde miyim, yoksa birilerinin isteğiyle mi burdayım? ? ?
Toplumda yerim ne?
'Ben' olarak ne ifade edebiliyorum? ? ?
düşüncelerini kendine sormayı kaçımız akıl edebiliyor?
Şu an çoğumuz bir çok konuda kolayca sürü gibi yönlendirebilmekteyiz. Bir ürün çıkar, yapılan reklamın etkisiyle hepimiz o ürünü denemek isteriz. Çok kısa zaman sonra aynı ürünü başkası çıkarır. Onun reklamı daha çok hoşumuza giderse, diğer ürünü bırakır, daha yeniyi alırız. İki ürün de aynıdır ama bunu araştırma gereği bile duymayız. Reklamını daha çok sevdiğimizden, duymak istediğimiz daha güzel sözleri duyduğumuzdan o en yeni ürüne daha çok para verebiliriz. Son yıllarda içimizden filozofların, düşünenlerin çıkmama nedeninin küçücük bir örneği. Dış görünümün bizi nasıl cezbettiği. Ne yazık ki içe doğru hiç birimiz hareket edememekteyiz, kendimizin gidebileceği rayı aramamaktayız. Son günlerde çoğu yerde gördüğümüz bir sözcük;
' BİREYSEL GELİŞİM' çok gülüyorum...
Ne yazık ki günümüzde ticari hale getirilmiş. Bireysel gelişime hepimizin ihtiyacı var.... Ama bu kurslarla başarılır mı? Birkaç ayda bu sağlanır mı?
Eğer böyle olsa herkes kursa gider, gelişir. Proğram bitiminde gelişmiş birey olarak sokağa çıkar. Böylece hiçbir sorunlu kişi olmaz. Herkes aynı olgunlukta olur, kavga, hırsızlık gibi kötü olan hiçbir davranışlar yok olur.
Hepimiz gelişmiş düzeye geldik ya... Sonuç mükemmel...
Böyle olmadığına göre demek ki bireyin gelişimi kurslarla sağlanamamakta. Bireysel gelişimi yapabilmemiz için öncelikle kendimizi tanımamız, keşfetmemiz, felsefi yönümüzü tanımlamamız gerekmektedir. Sadece günden güne büyük gayretle, alın teriyle çalışarak, amaçlarımızı hedefleyererek, kendimiz bireysel gelişimi ortaya çıkarabilmeliyiz öncelikle.
Ne yazıktır ki bugün olayların yanı sıra kavramlar da yer değiştirmiştir. Değerli şeyler değersiz, değersiz şeyler değerli olarak gösterilmektedir. Örneğin okula yolladığı çocuğuna ne der çoğu anne, babalar?
' Sana biri vurduysa, sen de ona vur, hatta daha kuvvetli vur! '
Kant yüzyıllar önce içgüdüsel hareket etmememiz gerektiğini savunmuştu. Ama bugün biz bunun ayrımında bile olmaz olduk. Örneğin bir köpek 'hav ' dese yakınındaki diğer köpek ona yanıt olarak 'hav', hatta iki kez 'hav, hav' der. Ne kadar da yukardaki örnekle örtüşüyor değil mi? Bu hayvansal bir harekettir. Oysa biz ne köpek değil, insanız.. insan olduğumuzu da unutmamız gerektir. Bir odada, sınıfta, büroda, hatta açık bir alanda kötü koku ilk çıktığında duyulur, sonra yavaş yavaş bu kokuya alışılır, hatta koku artsa da ayrımsanmaz, duyulmaz olur. Zamanımızda da değerler yüzyıllar boyunca yavaş, yavaş değişmiş, hatta kötü hale gelmiş. Neyin değiştiğini, neyin kötüleştşğini fark edememişiz. 'Özgürlük', 'dürüstlük' gibi erdemlerin tanımları değişmiş, yeni tanımlara da hepimiz alışmışız. Her zaman çoğunluk ne derse, neye inanırsa o doğru demek mi? Doğruluk nedir? Tanımı herhangi bir yerde yazılı mı? Tariflenir mi? Sorsak herkes bir başka doğru tanımıyla karşılık verir. Doğrusu evrensel olan doğruya, 'doğru' denilmesidir. Bugün de bunun tanımını yapmak imkansız hale getirilmiş. Doğru zordur, tercih edilmez. Düşünelim bir derede akıntı çıktı karşımıza, ulaşacağımız yere varmamız için akıntıya karşı yüzmemiz gerek. Bu zor da olsa, tercih etmemiz gereken bir eylem. Böyle davranmazsak ulaşacağımız yere varamayız değil mi? ? Yaşamda da kendimizi akıntıya bırakmaz, zordan kaçmaz, çabalarsak; günden, güne doğruyu bulacağızdır. İsmi unutulmamış gerek bilim adamlarının, gerek devlet adamlarının, düşünürlerin hiç biri yaşamlarında her zaman doğru hareket yapmış değillerdir. Onların da yaşamlarında hataları olmuştur. Ama yaptıkları doğruları bulup, örnek almamız zor değil. Hiçbirimiz bilgisiz insanlar değiliz, üstelik de bilmediklerimizi öğrenebileceğimiz kütüphaneler, kitaplar bulunmakta.
Ne yazık ki çoğumuz okumayı sevmeyiz.
Okuyanların çoğu da zihinlerinin bir yerinde bu bilgileri depolar.
Bilgi sadece alınırsa, okunursa, öğrenilirse bize yararı olmaz. Bilgilerimizi eyleme dönüştürmemiz, uygulamamız gerektir. İnsanlar zaman içerisinde nasıl yaşıyorlarsa ona uygun sözcükler üretmişler, giderek de yaşamda ihtiyacı olan sözcükleri daha çok kullanmaya başlamışlardır. 'Bencil' sözcüğünün anlamını sorsak bilmeyen yok gibidir. Çünkü bencil kişiyi yaşamda çok görmekteyiz, bencillik yönümüzü de çok kullanmaktayız. 'Ben' den türetilmiştir. Devamlı kendini, yakınlarını düşünen, eylemlerini, çıkarlarınca yapan kişilere deriz. Peki ' Diğergam' ne demektir diye sorsak acaba kaçımız anlamını bilir? Bencilin anlamını bilenler kadar bunu bilen var mı? Diğergam 'diğerleri için yapmak' demek, bencil sözcüğünün karşıtı. Bencillik daha çok ki yaşamda, bunu bilen, anlayan da çok...Nasıl yaşadıysak ona göre sözcük ürettik, sonra da çok kullandığımızın anlamını da hemen biliverdik işte! Bu toplumu yaratan bizleriz. Yöneticilerimiz olan politikacılar da bizlerden biri, içimizden çıkmış kişiler. Yönetmeye geçtiklerinde bencillik yönleri ağır gelir. Kendini, akrabasını, yakınlarını, arkadaşlarını düşünerek yönetir bizleri.
Çözüm; son günlerde ekranlarımızdaki bir reklamın dediği gibi 'dünyayı değiştirmek' olamaz. Buna kimsenin gücü yetmez. Ancak herkes kendini değiştirebilir.. Değişmeliyiz ki düzen de değişsiz. Yapmamız gereken çok da zor değil...Kendimize bakmamız, kendimizi çok iyi tanımamız. Neredeyiz, ne durumdayız, iyi miyiz, kötü müyüz? Soruları kendimize sorup, doğru bir şekilde kendimize itiraf edebilmeliyiz. Kötü yanlarımızı nasıl iyileştirebiliriz, içimizde çözümler üretebilmeliyiz. Bugün içinde sarsılmaz değerleri taşıyan insanları fazla sevmemekteyiz. Kişilerin konuşması, hareketleri, giyimi daha önce bizi etkilemekte, biz de yöneticilerimizi bu özelliklerine bakarak seçme yoluna gitmekteyiz.
Aristotales ' Erdemi ortaya çıkaran şartlar' demiştir. Bu o kişinin erdemleri şartlara göre değişmiyorsa, değişmezlik taşıyorsa o kişi erdemli kişi demektir. Zamanımızda insanlar dış görünüşe adapte olup, fiziksel ve dış dünyayı hedef aldığından ilke ve amaçları da buna göre oldu. Mevlana'nın: ' 'İnsanın değeri aradığı şeydir' sözü de bunu doğrulamaktadır.
Yaşamda bir araba, bir ev, para peşinde koşuyorsak bu erdem değil. İnsanlara yararlı olmak için işimizi iyi yapmamızdır erdem. Bunun sonucunda da isteklerimize kavuşacağız. Tekrar ediyorum biz insanız, hayvanlardan farklıyız, içgüdülerimizle değil aklımızı kullanıp, aklımızla hareket edebiliyoruz. Kendimizi hedeflerimizi evrensel, büyük tutarak değiştirebiliriz. Ama sadece bir kişinin değişmesi demek değil bu..Hepimiz biliriz hani o sahildeki mercanları toplayıp tek, tek denize atan adamı... Adama sorduklarında adamın yanıtını düşünelim, 'Denize ulaşanların mutlu olması yetiyor bana'.. Hepimiz bunu amaçlamalıyız. Bir çok şeyi biliyoruz, bilmediklerimizi öğrenebiliyoruz, nedense yapamıyoruz, ya da yapmıyoruz. Bu hem zihinsel hem de fiziksel tembellik. Yaşam bize verilmiş, sadece bize ait. Kimse bizim adımıza, bizim yaşamımızı yaşama şansına sahip değil. Biz de bir başkasının yaşamını yaşayamayız. Ancak biz de keşke öğrendiğimiz, kabul ettiğimiz şeylere parelel bir yaşam yaşayabilsek! ! ! Yapmıyor, öldürüyoruz, boş yere harcıyoruz yaşamı. Eksikleri bulup, içimizde büyük bir değişim yapmaya ihtiyacımız var. Her değişim riskir, endişe verir. Örneğin başka bir yerde yaşamaya karar vermemiz bir değişim. O yere uyum sağlayıp, sağlayamayacağımızı, işlerimizin iyi olup, olmayacağını bilemeyiz. Şehir değiştirme kararı alırken riske girdik. Bu kararı kendimiz verdiysek o riski de almamız gerek. İçimizdeki değerleri de aynı böyle, değiştirmeden önce de risk aldığımızı farkederiz, endişe duyarız. İçimizde büyük hedefleri belirleyip, büyük değişimler yapabildiğimiz sürece,riskleri aldığımızda yaşamımız boşa gitmeyecektir. Kolay değildir, ama imkansız da değildir.Dış görünüşümüzle daha fazla ilgileneceğimize iç dünyamızla ilgilenelim.
Birini düşünün sabah belli saatte kalkıyor, işine gidiyor, işini nasıl olursa olsun yapıyor zamanı doluncaya dek, sonra işten çıkıyor, bazen arkadaşlarıyla bir yerde oturuyor, konuşuyor, oyun oynuyor, evine gidiyor, evde yemeğini yiyor, televizyonu izliyor, yatma saati gelince yatıyor, sabah olunca kalkıp gene işine gidiyor. Bu böyle yıllarca çok çok az değişikliklerle sürüp gidiyor, şimdi bu insandan ne bekleriz? Zamanımızda dış görünümüzle, fiziğimizle ilgilenirken, içimizi görmekten yoksun kalmaktayız. Ne için var olduğunu unutmaktayız. Maddelerin, arzularının kölesi olmuşuz. Böyle kişiler nasıl derinleşebilir, nasıl değişebilir? Bir haftalık yaşamımı düşünelim, örnekteki kişi gibi otomatik olarak mı yaşıyorum, fazla bir rolüm yok mu kendimin kendime verdiği, başkalarının bana vermiş olduğunu mu oynuyorum? Pasif bir köle gibi mi yaşamın? Böyleyse hemen önlem alman gerekiyor. Evrensel hedefler için yapabileceğin ne var araştırıp, ortaya koyman gerekiyor. Yaşamda pasif olmak kolay, ama zamanlar boş yere öldürülmek, bize sunulan yaşamlar da böylece boşa harcanmak. Aktif olmalıyız, kendimizin bize verdiği rolü oynamalıyız. Biz insanlar bu yaşama aktif olur, üretirsek gücümüzü hissedeceğiz. İnanarak 'ben yapabilirim', 'ben başarabilirim' diyebilmeliyiz. Kimsenin bizim iç dünyamızı yargılama yetkisi yok, sadece biz dürüstlükle kendimizi yargılayıp, doğrularımızı oluşturabiliriz. Karma felsefesinde etki, tepkiyi yaratır. Hiçbir şey yoktan oluşmaz, ne ekersek yaşamda, mutlaka onu bir gün karşımızda göreceğiz. Değişme isteği sadece insanlara aittir, başka bir varlıkta bunu göremeyiz. Bir hayvan, bitki yerimi, arkadaşlarımı, eşimi değiştireyim diye düşünemez bile. Ama insanlar da değişimi gereksiz şeylerde kullana, kullana değişik arkadaşlıklar, milletler, dinler ortaya çıkarmış, kavgaları başlatmışlar. Birleştirici olacaklarında bölücü, ayrıştırıcı olmuşlardır. Günümüzde antidepresif ilaçlar daha da arttığı halde neden depresyon bitmiyor? ? ?
Hepimizin dünyaya bakmamız gerek, kendimizi derinleştirmemiz, içimizde değişimi başlatmamız gerek. Olaylara evrensel bakalım, sadece yaşadığımız yeri değil, diğer yerleri de; sadece kendimizi değil, çocukları, yaşlıları, özürlüleri, komşularımızı da görelim. Bölücü değil, birleştirici, uzlaştırıcı olalım. Her insan çok güçlü olamayabilir, ya da kendini güçsüz, zayıf, küçük hissedebilir. Fakat bunun farkına varması bir ilerlemedir.
Bunları farkederse aşabilir. Zayıflıklarımızı bilelim ki güçlendirebilelim, güçlü yanımızı bulalım, ortaya çıkaralım, sağlamlaştırabilelim.
Bunlar da bilgiyle aşılacak, geçmiş kültürler incelenerek bulunacaktır. Geçmiş kültürler araştırılınca karşımıza çok ilginçlikler çıkacaktır. Onların gelenekleri, inançları, neye güldükleri, neye ağladıkları, hastalarını nasıl tedavi ettikleri, nerde zayıf oldukları, neden yok oldukları bize ışık tutacaktı. Araştırmamız, karşılaştırmamız bizi birleştirici yapacak, kendi yerimizi de belirlemeye yarayacaktır. 'Bu özelliklerin hangisini ben taşıyorum? ' ' Bu kültürel mirastan bende neler var? ' diye düşündüğümüzde kendimizi tanımamız kolaylaşacaktır. Bireysel gelişimimiz için (dışsal değil, içsel) neler yapmamız gerektiği konusunda çok şey öğrenip, düşünmeye başlayacağızdır. Yaşamda edilgen değil, etkin olalım. Uyum içinde, var olan içinde kaliteyi seçelim. Kalite zor olduğundan azdır, az olduğundan değerlidir. Kolay her yerde bulunur, ama kısa ömürlüdür. Sıradan bir yaşamı yaşamaktan kaçınalım. Bireysel ilerleme genel eğitim ve kültür düzeyi yönünden toplumsal ortalamanın ilerlemesine bağlıdır. Bu nedenle bir kişi bir şey biliyorsa, yeni bir şey keşfettiyse bunu diğer insanlara da bencilce davranmadan aktarmalıdır. Kişi çok şey biliyor, ya da bulduğu bir şeyi sadece kendi yararına kullanıyorsa, başkalarına aktaramıyorsa, ya da aktarmak istemiyorsa, bildikleri hiçbir değer ifade etmez. O yok olduğunda, bildikleri de, keşfi de yok olup gidecektir. Az bilen bir kişi, az bilgiyi bile diğerlerine öğretme çabası içindeyse, bildikleri çok bilenden daha değerlidir. Yaşamı da anlamlıdır. Bu şu örneğe benzer çölde yürüyen bir gurup insandan, bir tanesi, bir tas su bulunca, kendisi içiyorsa, diğerleri için bir anlam ifade etmez. Ama bulduğu yarım tas suyu, birer yudum paylaşarak içerse herkes için çok anlamlı olur. Hepimiz nerede olursak olalım aynı yerküre üzerinde yaşamaktayız, aynı dünyayı paylaşmaktayız.
Evrensel sorunları yok sayıp, bana ne diyemeyiz. Örneğin depremler karşısında kimsenin kayıtsız kalmaması gibi. İnsanlar işitmek istediklerini duyduğu yerde olmak isterler. Ama gerçek olan bu demek değildir, düşünmeliyiz. Evrensel hedefler için ne yapıyorum, ne yapabilirim? Bunları araştırarak, inceleyerek, karşılaştırırsa belki kendisi farketmeden bile içindeki değişimi sağlayacak, kibirden, bencillikten uzaklaşacak, hizmet etmekten kaçmayacaktır. İşte bizi yöneten politikacı dediğimiz kişiler biz kendimizi değiştirirsek değişecektir. Çünkü onlar da bizim içimizden çıkmış, bizim seçtiğimiz kişilerdir. Eski çağlardaki anlamıyla politikacı sözcüğü böylece gerçek anlamına kavuşacaktır. Bizler kaliteyi yakalayabilirsek, politikacılar da gerçek yerlerini bulabileceklerdir.
| 2,675 |
Dönülmeze Yolluyor Hayırsız Seni..
Gecelerle paylaştım hasretimi.
Gömdüm gecelere isyanlarımı.
Düğüm düğüm boğazım da özlemim.
Karanlığa ışık gibi gözlerin.
Dikkat et.!
Ahh..Gönlüm,
Bilinmeze yolluyor hayırsız seni..
Paylaşırlar hücrelerimi,
Ayrılık,yokluk,yoksulluk.
Sinen de isyan çiçekleri.
Hele bir de, sevda
Alnının ortasına saplayınca okunu,
Dikkat et.!
Ahh..Gönlüm.
Onulmaza yolluyor hayırsız seni..
Son duanı yap gönlüm.
Darağacındasın.
Çırpınman nafile,
Derman..İmkansız.
Kanın yerde kalacak gönlüm besbelli.
Dikkat et.!
Ahh. Gönlüm.
Dönülmeze yolluyor hayırsız seni..
| 69 |
Yollar Çok Uzak
Kimi kürk giymiş, kimi kazak
Araba çalışmaz kuralım kızak
Her yana döşenmiş, mayınlı tuzak
Yollar çok karanlık yollar çok uzak
X x x x
Bağlamamın telleri gönmüş caza
Fireni tutmaz gider tam gaza
Yollara kar düşmüş çekmiş ayaza
Yollar çok karanlık, yollar çok uzak
X x x
Kalorifer doğal gazdan uzak
Odun zenginlik dayan oğlum tezek
Kalemim bitmiş ne ile yazak
Yollar çok karanlık, yollar çok uzak.05.12.2007
| 70 |
Kim Bana Düşman
bir adım yalnızlık öteki adım sen,
sen varsan yalnızlık bana düşman
yalnızlık varken sen..!
ya sen olmalısın bende
ya da keyfine göre
incitme düşlerimi...
| 27 |
Mavi Mavi
kahverengi sularda, mavimtrak golgeler, ucusur durur,
derdin tasan ne arkadas, cok mu seviyorsun ne?
gumus hilal bakiyor gokyuzune, yalan sa sevdigim neyleyim dostlar,ey yarenler! gec mi kaldim gecmisimi hatirlamakta,
konsantrasyon bozuklugu cektigim dogrudur,
ama soyleyin su kirmizi kanim seni sevmiyormu sevdigim kirmizi bir gulu gibi
| 47 |
Kendimi Doğum Günümde Unuttum
Psikolojim bozuk, Biliyorum dinlenmem lazımGidiyorum Antolojim yazlık,ve oradayım,sahilin kenarında güneşe bakıyorum,dalgalara doğru ilerliyorum,seslerde majör depresyon ,Söylüyorum ya; kendimi doğum günümde unuttum !
| 26 |
Din Kardeşlik Önerir
İnsanlarım kınanmaz ırklarından dolayı,
Ayrımcılık batıl şey sağlar parçalanmayı…Din kardeşlik önerir, biz hepimiz kardeşiz,
Dil, din, ırk hiç fark etmez, biz her yönden eşitiz…(2008)
| 27 |
Büyük günah işlemekten kaçının
Günahı çok olanın sonu kötü,
Büyük günah işlemekten kaçının.
Günah üzerine kurulmaz çatı,
Büyük günah işlemekten kaçının.Önemli olan kendisini aşmak,
Dinsiz olana şaşmak lazım şaşmak.
En güyük günah Allah'a şirk koşmak,
Büyük günah işlemekten kaçının.İyi düşün bu dünya bize handır,
İnsan Hak'kın yarattığı bir candır.
Adam öldürmek büyük günahtandır,
Büyük günah işlemekten kaçının.Kumara su misali para akar,
İçki insanın hayatını yakar.
Zina aileyi temelden yıkar,
Büyük günah işlemekten kaçının.Yusuf sen bunları ne al ne de tat?
Kötü meziyetleri çıkarıp at.
Ne uyuşturucu kullan ne de sat?
Büyük günah işlemekten kaçının.
| 94 |
Sular
SularGüzellik içre güzellik çizerek.
Nice sınırlar boyu,akan sular.
Bütün diyarları bir bir gezerek,
Lav misali içimi,yakan sular.Bazen uslanır,durgun akarsınız.
Bir yolcu gibi,yorgun akarsınız.
Sanki her şeye,dargın akarsınız.
Alnıma kederi,takan sular.Bazen coşkun akarsınız,sel gibi.
Savurur atarsınız her şeyi,yel gibi.
Can dost değil de sanki,el gibi.
Evimim barkımı,yıkan sular.Can katan sensin,kainatta ne varsa
Analar insana,nasıl en güzel yarsa.
Yarim sular derim,birisi sorsa.
Nazlı gelin misali,bakan sular.Neş’e de sensin,hüzün de sen.
Kışın da sensin,güzün de sen.
Her şeye cansın,özünde sen.
Gözümde nur,damarımda kan sular.
1990
Mustafa EROL
| 85 |
Suların Birleştiği Yerde
Tansiyon camda mı olurdu sadece
“-Bu gün tansiyonum değişti” dedi Terinos
“-Vücudum sanki bir külçe.”Üç gündür rahmet yağıyor Knidos sokaklarına
tatlı suyla tuzlu suyun özlemi son buluyor
denize su boşalıyor
Terinos un başından aşağı kaynar sular boşalıyor
yağmurluğu sırtında sahile indi martılarla konuşmaya
eski çorba içtiği günleri anımsadı Zekeriya Sofrası'nda
köpeği Tontonitos'la dolaşırdı sokakları
ne kadar da özlemle boşalıyordu tatlı suÖfkelendi deniz köpük köpük köpürmüştü bir kez
yalnızlıktan olsa gerek
hadi deniz tatlı suya hasret Terinos neye hasretti
bitecek miydi onun özlemleri
asla asla bitmeyecek hayat uzun ve engebeli
ceketinin cebinden çıkarttığı elmayı ısırdı
yağmur damlaları ile elma suyunu çoğalttı
o an her şeyi unuttu şimdi Terinos yeni doğmuştu
ahşap iskelenin ucuna kadar yürüdü
elmasının yarısını balıklara attıYağmur damlaları sanki denizden
yuvarlak daireler çizerek havaya uçuyordu
her defasında daireler iç içe girip kayboldu
yenileri ile sürüp gitti bu kovalamaca
yaz günü olsa hiç durmaz atlayıverirdi denize
balıklarla sohbet etmeye
ah yaz ne zaman geleceksin seni görebilecek miyim bir daha
ve kavuşabilecek miyim en derin yerine
güneşi de özledim amaO da ne eski badem ağası yeni otobüsçü Hasan'ın
altında spor üstü açık bir otomobil
bu devirde ne gerek var hülya görmek için şaraba
insanlar olmuş Leyla
Mecnun'u yok ortadaO an tekrar tansiyonunun değiştiğini son kez fark etti
Terinos için kim ne derse desin adam gibi adamdı
onu bir tek Keliternos'u aradı
cep telefonu çaldı açmadı
ayın on dördü günlerden cumartesi mevsim kış
aylardan en kısa olanı
ah Terinos ah bu şakanın bu gün sırası mıydı
son şakan bu olmamalıydı.
| 251 |
Dolunay
Dolunay hayatım son durağında
Hazan vurdu yüzüm saman sarısı
Kıyıda yükselir sular sessizce
Ay parlıyor yine mehtaplı gece
Yutar sahilde ki hatıralarıDolunay şarkımız gül dudağında
Rüzgâr olup okşasam saçlarını
Hayalin belirir beyaz tüllerde
Başkası girmesin koymam düşüme
Sende biter yolların kıvrımlarıDolunay yüzün al duvaklarda
Sulardan yükselen gün vurur beni
Güller serdin kalbimin eteğine
Özlemin çığ oldu büyür içimde
Yürürüm bitmez belirsizlikleriDolunay, ellerim kaldı koynumda
Tek hecen doldurur kulaklarımı
Gurbet elde beni yaşatır sende
Doğarsın her akşam gözbebeğimde
Yıldızlar kaybeder parlaklığınıDolunay ölürsem ağlama bana
Gözyaşım ıslatsın avuçlarını
Beyaz kefenimi ört üzerime
Bıraksınlar ıslak kabre sessizce
Kaçır görmesinler bakışlarını14/02/2008
| 98 |
Sevgi Kutsaldır
Sevgi bir oyuncak değildir
İster oyna ister kenara fırlat
Sakız hiç değildir çiğne çiğne sonra da patlat
Sevgi kutsaldır seven içinSevgi bir meyve değildir
İçini ye dışını at
Sevgiden yana sıkılsan da dışarı değil içine at
Sevgi kutsaldır seven içinSevgi aramakla bulunur değildir
Sevgi istersen sevgi sat
Seviyorsan saklama anlat
Sevgi kutsaldır seven içinSevgi ekmek gibidir
Tazesi de bayatı da yenir
Şu var ki tazesi bayatından çok sevilir
Sevgi kutsaldır seven için
| 74 |
Sensizlik sessizlik
Sensizlik sessizlik
Soğuk günlerdeki gibi
Üşüyorum yaz ortasında
Hayalin bir tarafta
Koca dünyada tek kalmış gibi
Issız bir adada
Sensizliği sessizlik gibi
Yaşıyorum
Gece karanlık ay ışığı
Düşünüyorum
Sensiz sessizlik gibi
| 33 |
Bir Martı Uçuşu İçin
Kol kadar kanatları kirli beyaz,
Bir vapurun peşinde gizli uçar.
Düşecek bir kırıntı için dostlarını satar.
Az bir gökyüzüne sığacak kadar.Bak derinlerden şu korkunç şehre,
Al korkusuz istediğini mavide
Kal gözlerimde saatlerce
Artıversin içimde mavi beyaz.
| 40 |
Misafir
Bugün kendi yüreğimde misafirim
S-ev sahibim ol ve bana ikram et
Sarma sakın ne yer neler isterim
Bak yarama dermanımı sen üret
| 23 |
Gökyüzünde Her Gece Bir Yıldız Kayar
Odam hasretinle kokar
Bu yürek senin için yanar
Göz yaşlarım durmaz akar
Gök yüzünde her gece bir yıldız kayarAşkım her yerde seni arar
Çabalarım her gün başa çıkar
Kalbim sensiz kan ağlar
Gök yüzünde her gece bir yıldız kayarTarık rüyalarında seni sarar
Sıçrayarak uykusundan kalkar
Mutluluğunu bulamadan solar
Gök yüzünde her gece bir yıldız kayar
| 61 |
Hayat Güzel
Nehir boyunca yürüdüm
Kıyısında oturdum
Düşünmeye çalıştım ama yapamadım
Bu yüzden suya atladım ve battım.Bir keresinde yüzeye çıktım ve haykırdım!
İkinci kerede feryat ettim!
Eğer su o kadar soğuk olmasaydı
Batabilir ve ölebilirdim.Fakat o su soğuktu! pek soğuktu! Asansöre bindim
Yeryüzünden onaltı kat yukarıya
Bebeğim geldi aklıma
Ve aşağıya atlamak geldi içimden.Orada durdum ve haykırdım!
Orada durdum ve feryat ettim!
Eğer o kadar yüksekte olmasaydım
Atlayabilir ve ölebilirdim.Fakat orası yüksekti! ne kadar da çok yüksekti! Böylece hala burada sağ isem
Sanırım sağ kalmaya devam edebilirim,
Aşk için ölebilirdim
Ama yaşamak için doğdum.Beni haykırırken duysanız da
Ve feryat ederken görseniz de
Öldüğümü görsen de tatlı bebeğim
İnatla yanında olacağım.Hayat güzel! şarap kadar güzel! hayat güzel!
| 116 |
Yağmur
Sel olup buralardan al götür beni yağmur
Ümitlerim tükendi sevinçleri sen savur
Viran olmuşken dünyam gönlüm nasıl avunur
Kurtar beni dertlerden ecelim ol sen yağmurDökülüyor gözyaşım sen gibi damla damla
Kimseler anlamadı çektiğimi sen anla
İsyan edip hayata kahretmişken dünyaya
Kurtar beni dertlerden ecelim ol sen yağmurAvunmaz artık gönlüm sevenlerim terk etti
Öyle çileler çektim artık canıma yetti
Seller gibi boşal sen yağma sakın ahesli
Kurtar beni dertlerden ecelim ol sen yağmur
| 73 |
Yüregini Temizle / Düz yazı
Ey nefis! Sabrın ile öfkenin arasında tutuşup yanma. Bil ki sabır,yüreğinde gölge veren bir ağaç oldukça öfken, onun yanında unutulmaya yüz tutacaktır. Hırsını dizginlemeyi öğrenemediğin sürece daha çok gözyaşı dökeceksin. Dönüp de geri baktığında attığın adımlara, gözü dönmüşlüğün ıstırabı ile hıçkırıklarını görmek istemiyorsan yüreğini temizle.
Ey kalp! Yok edemedin mi hâlâ elinle uzattığını almayan insanların gözlerindeki kini? Demek ki çözüm,vermekte değil; önce kalpler kaynaşmalı gözler buluşmalı sevgi ile. Eller,uzatılanı sevgi tasında sunulunca alırmış.
Sırtındaki yükten öfleyen insan! Bilir misin, o yük senin sınavındır. Her of deyişinde sana daha ağır gelir yükün. Bak,senden daha nice yük taşıyan insanın yüzüne. Sabır, çiçek açmış; tahammül, ödülünü vermiş. De ki bana bu sınavı geçmek istiyorum; deyim sana:YÜREĞİNİ TEMİZLE! SERAP HOCA
Anadolum Dergisi, Sayı 18,Şubat 2006-
| 126 |
Seccadelerin iğde ağacıyız nursuz Hayat sana inat
Seccadelerin iğde ağacıyız nursuz Hayat sana inatYakamdan düş nursuz hayat
Seccadelerin İğde ağacıyız nursuz Hayat sana inatYakamdan düş nursuz hayat
Yunus ve aşk mürşidimiz şimdi
Seccadelerin çiçekli iğde ağacıyız nursuz hayata inatKüsmesin yıldızlar diye
Seccadelerin iğde ağacıyız nursuz hayata inatYunuslarla olduk beraber
Tutup aşkların paşasına çeker Yunus
Seccadelerin iğde ağacıyız ey hayat
Ey hayat sana inat kışına inat
Yakamdan düş nursuz hayatYakamdan düş nursuz hayat
Küsmesin yıldızlar diye
Karşımda Hira
Seccadem güneş gibi hayatın gecesinde
Seccadem bahar gibi hayatın kışına inat
Seccadelerin iğde ağacıyız kör hayat sana inat
Ballar balını işaret eder şiir şiir YunusSeccade meyveli bahçe
Konuşuruz gökçe...
Hiranın maviliğinde
Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin mezarlarımız diye
Seccadelerin iğde ağacıyız
Secdeler alnımıza çiçek
Cömertlik elimize...
Hiranın maviliğindeyiz
Yakamdan düş nursuz hayatMaviliklere uçurur uçurtmasını bahar bahar Yunus
Yar Yunus şiir şiir gönüllere
Yunusun izindeyiz
Küsmesin yıldızlar diye
Yakamdan düş nursuz hayatŞen bahçenin şen çocuğu iğde ağacı...
Seccadelerin iğde ağacıyız
Hiranın maviliğindeyiz
Yakamıza gül yakışır düş yakamızdan nursuz hayatCamiler çiçek gölü
Gökler çiçek gölü...
Seccadelerin iğde ağacıyız
Küsmesin bize göklerin maviliği diye
Belalar bela çiçeklerimiz...
Seherlerde göz yaşlarımız çiçek
Gözümüzde çiçek...
Gönlümüzde çiçek
Cömertlik çiçek gibi elimizde
Secde çiçekleri alnımızda çiçek
Dua çiçekleri dilimizde...
Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin güneşler diye
Seccadelerin iğde ağacıyız
Hiranın maviliğindeyiz
Şeytanı yere serer Yunus şiir şiir
Yakamdan düş nursuz hayatDamlaya damlaya göl olduk
Bahçelerde dil olduk
Seccadelerin iğde ağacıyız
Küsmesin kara toprağın anneliği diye
Çiçek çiçek gözlerimiz
Seccadelerin iğde ağacıyız
Hiranın maviliğindeyiz
Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin yıldızlar diye
Seccadelerin iğde ağacıyız
Çiçek çiçek ellerimiz
Göklerin susuzluktan çatlamış dudağına düşen damlayız
Bir gül damlasıyız iğde ağacıyız yıldızız geceye
Hiranın maviliğindeyiz
Taşın kalbime ateş düşürür Yunus şiir şiir
Yakamdan düş nursuz hayatKüsmesin yeşil ormanlarımız diye
Seccadelerin iğde ağacıyız
Bahçelerde iğde ağacı gönlünü açar maviliğe...
Düş yakamızdan nursuz hayat
Çiçek getirir göklerden Yunus şiir şiirKüsmesin seherler diye
Seccadelerin iğde ağacıyız
Yanyana durdum bahçemdeki iğde ağacıyla
Seccadelerin iğde ağacıyız
Çiçek çiçek dillerimiz
Hiranın maviliğindeyiz
Yakamdan düş nursuz hayatBahçelerde iğde ağacı gönlünü açar maviliğe...
Kayalara bile kök atılır
Çiçeklenmek için şu iğde ağacı gibi
Kahramanlık getirir göklerden Yunus şiir şiir
Yakamdan düş nursuz hayatBaharın tadını çıkarıyor şu iğde ağacı
Çiçekleri kadar güzel bal arıları
Çiçekleri saçıyor güzel koku...
Düş yakamızdan nursuz hayat
Şu yaz günü küsmesin bize diyeŞu iğde ağacı mavi gökleri mi okuyor ne
Seccadelerin iğde ağacıyız
Çiçek çiçek
Seccadeler çiçek...
Hiranın maviliğindeyiz
Yakamızdan düş nursuz hayatKüsmesin
Mavi göklerin en mavi olanı bu gökler ellerim
Bu gökler çiçek gönlüm
Çiçeklerle süsler gökleri Yunus şiir şiir
Çiçeklensin ellerimiz
Yakamızdan düş nursuz hayatKüsmesin seherler
Mavinin göz yaşlarına adım yazılsın seherlerde
Mavi gökleri yıldız yıldız okusam bir gün
Şirin ülkemin
Şirin bahçesinin güzel kızı şu iğde ağacı gibi aklım çiçek...
Hiranın maviliğinde
Düş yakamdan nursuz hayatKüsmeyin seherler bize
Seccadelerin iğde ağacıyız
Seherlerde
Düş artık yakamızdan nursuz hayat
Kubbelerin susuzluktan çatlamış dudağına düşen damlayız
Seherlerde
Camilerde evlerde bir yağmur damlası her çiçekli seccade
Seherlerde
Seccadelerin iğde ağacıyız
Seherlerde
Hiranın maviliğine yürüyüşümüz
Kılavuz yolumuza Yunus şiir şiir...
| 488 |
Bayram Günü
Toprak biziz, bizse kanlı toprak.
Kanımızla açar, yeşil yaprak.
Dalgalanır, Ay yıldızlı bayrak.
Bu cennet, vatan Türkün vatanı,
Bu günse, Türklerin bayram günü,. Güneş, bir başka doğar vatana.
Vatanda, şehit yatan atana.
Fırsat vermeyiz, vatan satana.
Bu cennet, vatan Türkün vatanı,.
Bu günse, Türklerin bayram günü, Ezelden ebedidir, soyumuz.
Vatan için, ölür toyumuz.
Göktürklere, uzanır boyumuz.
Bu cennet, vatan Türkün vatanı,
Bu günse, Türklerin bayram günü,. Viyana da, Mısır da, nal sesi,
Titrerdi, kafirlerin ensesi,
Kanundu, Osmanlının nefesi,
Bu cennet, vatan Türkün vatanı,
Bu günse, Türklerin bayram günü, Hududumuz, sınırımız sonsuz.
Biz, asla yaşamayız, onsuz.
Boş boşuna, hırlamasın soysuz.
Bu cennet, vatan Türkün vatanı,
Bu günse, Türklerin bayram günü, Doğusuyla, batısıyla bizim.
Vatanın, her bir yanında izim.
Paksoy'um, saf Türk'tür ırkım, özüm.
Bu cennet, vatan Türkün vatanı,
Bu günse, Türklerin bayram günü,
| 134 |
Benim yarim Akdeniz gibi güzel
Hal hareketi oturaklı sakin,
Benim yarim Akdeniz gibi güzel.
Sevda ile yüreğim ona yakın,
Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Gönlümü deniz suyuna bandırır,
Aşkla benim yüreğimi yandırır.
Saçları deniz suyunu andırır,
Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Üstüne atlastan libas giyiyor,
Aşk ile ben seni severim diyor.
Yüzerken deniz kızına benziyor,
Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Yanıma gel desem koşarak gelir,
Yanında dursam sıkıntımı alır.
İnsan baktığı zaman mutlu olur,
Benim yarim Akdeniz gibi güzel.Yusufu her zaman gözetip görür,
Güneşte durunca mum gibi erir.
İnsanın kalbine serinlik verir,
Benim yarim Akdeniz gibi güzel.
| 94 |
Unutuldum ne demek
Çekip gittin gideli, kan damlar yüreğimden
Unutuldum ne demek, umut oldun güzelim
Uzatayım elimi tutuver ellerimden
Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimKalbim seni vurdukça talihime yanmışım
Gerilmişim çarmıha acılara kalmışım
Aşka inat olsan da çok ilhamlar almışım
Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimBitsin artık ayrılık, dayanılmaz bu çile
Aşkımızı soldurduk, dönüştü kuru güle
Gel beraber olalım, fazla düşmeden dile
Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimHasret nasıl aşılır senelerdir görmeden
Bir öreyim saçını hiç kimseler örmeden
Korkuyorum gönlünü başkasına vermenden
Unutuldum ne demek, umut oldun güzelimNe yapsan da karşımda güneş gibi durursun
Açılan pencereme usulcacık vurursun
Gürsel’ in feryadını belki bir gün görürsün
Unutuldum ne demek, umut oldun güzelim (12 Mayıs 1981-Ankara)
| 114 |
Bir Umut
Dön diyorum hiç umudum yok döneceğine...Umut renk gibi bir şey
Güneşsiz görülmeyen bir şey
Ateş gibi bir şey
Su ile sönüyor
Rüzğar ile harlıyor
Ağırlıkta hafif pahada ağır
Bu pazarlarda alınıp satılmayan bir şey
Umut bir senin gülüşlerinde
O bir çiçek gibi
Açıp-solar o çiçek
O çiçek umut bir senin bakışlarında
Zaman çiçek açacak mıSeni sevdiğime pişman değilim
Adım seninle anılacakAyrılık yarası hep içimde
Gülsem de ağlasam daİnsanlar beni bu yara ile anacak
Bu yarayla hatırlanacağım
Güzel açtığın yara bileBekliyorum
Dönecek misin
Zaman çiçek açacak mıBir umut bir yara ile
"Dön diyorum "hep
| 95 |
Mavi Kelebekler
Mavi kelebekler uçuruyorum yüreğimden gökyüzüne. Umuda, sevgiye, aşka, inanca dair.
Aldırış etmeden hüzün sancılarına,
siyahlara, grilere. Ben inatla
mavi kelebekler salıyorum yeryüzüne...
| 24 |
Nerden Çıkarıyorsun, Asker
Nerden çıkarıyorsun, asker
seni sevmediğimi,
aynı değil miyiz ikimiz de,
sen de,
ben de. Sen yoksulsan ben de yoksulum işte;
sen halktansan ben de halktan gelmeyim;
nerden çıkarıyorsun öyleyse, asker,
seni sevmediğimi? Ama unutuyorsun bazen,
benim kim olduğumu;
sen değil miyim ben, söylesene,
sen nasıl bensen, ben de senim. Kin tutacak değilim ya
bu yüzden sana, asker;
aynı kişiysek ikimiz eğer
sen de,
ben de,
nerden çıkarıyorsun, asker,
seni sevmediğimi öyleyse. Karşılaşıyoruz birbirimizle
aynı sokakta, aynı yolda,
omuz omuza, seninle ben!
Aramızda kin yok, düşmanlık yok,
biliyoruz nereye gittiğimizi,
ikimiz de, sen de ben de... Nerden çıkarıyorsun asker,
seni sevmediğimi öyleyse!
| 104 |
İnat
Bir inat uğruna değil mi, bu deprem, bu yıkıntı?
Bir gurur uğruna değil mi alabildiğine hüzün?
Umudum, sevgim, aşkım, her şeyim
Bir gurur uğruna kaybolmadı mı, söyle? ! Dünümü, bu günümü ve de
Yarınımı yok edebilecek tutkular, ön yargılar
Bütün sevgimi mahvedecek bitimsiz kaygılar
Kuru bir inat ve gururun zehir çiçeği değil mi? Boşuna dememişler
Yüreği yaralı şairlerimiz:
“Aşıksan gururu, gururluysan inadı
İnatsan sevgini unut! ” diye…
Ne unutabildik sevdamızı,
Ne vaz geçebildik gururdan, inattan
İşte sevdamızın sonu, bize hediye
Ne diye? ... Ne diye? ...
| 87 |
Sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık
sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık,
en umulmaz anlarda çıkar karşına,
hüzünlenirsin dalda kalmış tek yaprağa...yıldızsız bir gece gibidir yalnızlık,
ay ışığının tesellisi de yetmez artık,
gömülmek istersin gökyüzünün karasına...ümitleri tükenmiş bir evsizdir şimdi yalnızlık,
kin besler bacalardan tüten dumana,
göz pınarlarında donup kalan damlalara...bir daha sarılamayacağını söyler yalnızlık,
sana artık uzanmayan kollara...terketmeyi bilmez soysuz yalnızlık,
ayrılıkların ardından sarar kalpleri,
bilir yürek öğrenir de kederi,
yalnızlık kalır yalnızca bu aşktan geri...
| 77 |
Cismim Fani
🕋 CİSMİM FÂNİ RUHUM BÂKİ🕋 Ol deyince var eyledin Feza'yı
Tek direksiz tutturursun Sema'yı
Bir nutfeden var eyledin insanı
Kebir sensin, gönlümüzde Allah'ım Arz eyledin bize sonsuz nimetler
Şahidimdir rahmetine bu gözler
Sana döner başka dönmez bu yüzler
Kerim sensin, üstümüzde Allah'ım İhsan ettin akıl denen nimeti
Sen cem ettin yeryüzünde Rahmeti
Örnek diye bahşettin de "Ahmet'i"
Rahman sensin, sözümüzde Allah'ım Anlamsızım sensiz bir gün geçende
Bahçe bahçe gonca güller dersem de
Göçer gider ruhum benden her gece
Cismim fani,ruhum baki Allah'ım
Rahim sensin, ömrümüzde Allahım 01/07/2016 Veysel ÇAKIR
| 91 |
Bütün Yıldızları
Senden, bütün yıldızları benim için, topla desem,
Toplar mısın... Toplarsan üzerime atar mısın?
Sevdiğim, çobanyıldızı senin olsun, der misin?
Çok sevdiğin çobanyıldızını bana verir misin? Bana, sen bütün bunları yapmışsan söylemişsen,
Bende, sen benim hilal ayımsın diyeceğim.
Sana, çok yakın yıldız benim diyeceğim.
Birbirimize, kavuşursak sen ve ben, ay yıldız olacağız...
| 53 |
Yalnızlığımın Mektubu,
Hem kolay, hem zor…
Hem hüzün hem sevinç,
Hep özlemdir yalnızlık.Korkunun heyecanı,
Ürperen ruhun sesi,
Hep kavuşmadır yalnızlık.Tefekkür âleminin başladığı,
Âlemlerin temaşa edildiği,
Hakikatin anlaşıldığı,
Ümitlendiğim ânımdır yalnızlık.Sevinç verir bana,
Alıştırır gerçeğe,
Duygularımı tartar o ân,
Bana heyecan getirir yalnızlık.O âlemin sessizliğinde,
Dalar giderim umutlara,
Ümidimdir benim, yalnızlık.2000
| 50 |
Sokaklarda
kanlı pankart
otuz dört
sokaklarda
otuz beş
yaşanıyor daha
Arnavut dedikleri
kaldırımlardaölüyor kimlikler
sanki yediveren
çıktığımız gibi
indiğimiz
yaşam denilen
merdivenzirveler
kaygan karlı
her basamakta
baktığımız
nokta
aynı
manzara
farklı
| 31 |
Yoklar Arasında
Yüzyıl öncesinde; yoktum… hakikat!
Yüzyıl sonrasında, olmayacağım...
Yer yüzünde zerre zerre bir feryat:
Yoklar arasında, Ben nasıl varım? ! ...
| 22 |
Y A S V A r
Kolay yetişmiyor yaşayan canlar,
Zehirli gaz ile donuyor kanlar,
Hakka ulaşıyor yanan insanlar,
Türkiye üç günlük yasa büründü.Soma, kömür maden kinini kustu,
Çalışkan yiğitler sesini kıstı,
Nice umutlara bin yeller esti,
Türkiye üç günlük yasa büründü.Her bölgeden vardır elbette şehit,
Kim haklı, kim haksız Yaradan şahit,
Yeraltı karanlık yok ki mücahit,
Türkiye üç günlük yasa büründü.Üç yüze yaklaştı artıyor korku,
Yaşanan facia kabuslu kurgu,
Gerçekler ortada yapılır vurgu,
Türkiye üç günlük yasa büründü.Haline şükreder yaralı çıkan,
Katil trafo dur canımı sıkan,
Zekinin yanağa gözyaşı akan,
Türkiye üç günlük yasa büründü.14-5-2014
| 96 |
Karara Karar
Karara karar, seninle ölene kadar
Sevmek-sevilmek, dibine kadar
Saygı varsa, orda felek ne arar
Saygı! kılıç-kalkan hepsi o kadar
Ne sarar-seninle bir ömür ne sarar. 18.08.2011
| 28 |
Gerileyen Türkiye Yahut Adnan MENDERES'e Öğütler...
Şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes.
Bindiğin dalı kesiyorsun Adnan Menderes.
İlle de asıp kesmek geliyorsa içinden
Ezmekte devâm et Barışçılar'ı, ama sen
Meselâ Yalçın'ı da tıkıyorsun deliğe (1)
İhtiyarcık sana azıcık cilve yaptı diye,
Git, koş, elini öp, af dile, yüzünü güldür,
O, yalnız altın kafeslerde öten bülbüldür.
O, matbaalar yıktırıp kitaplar yaktıran, (2)
O, büyük demokrat, O, hürriyetçi kahraman,
Moskova'yı atomlayalım diyen insancı...
Kendine acımazsan bize bir parça acı.
A be Adnan Menderes, böyle bir dal kesilmez,
Böyle ....................
| 87 |
Tahama Mektup 1
12 - 10 - 2017 ,Telofonun geldi çok mutlu oldum.Ne güzel hayalerin vardı kurban olduğum.Dede sana bir şey göstereceğim dedin bak kocaman uçak görüyormusun,o kadar gerçekçi kouşuyordunki o kadar heycanlı nenele senin İstanbula Havalanına geldiğini düşündük.Dede diyordun bulutların üstündeyiz.Bulutlara uçakçarpmazmı ded diyordun.Bulutlar çarpışırsala savaşırlarmı dede diordun.Birde ya uçak düşerse diiye sordun .Düşmez korkma oğlu dedim.Bulutlarda döüşmez Bulutlar çarpışınca Şimçek çakar yağmur yağar dedim.Dede hadi gel hemen uçag bin diyordun.Dünyaişi insan hali bağzı işleri yapmazsan olmuyordu.Tamam oğlum en kısa zamanda gelecem dedim.Ah Taha canım oğlum Bizim bedenlerimiz ayrılıyor,ama yüreğimiz ayrılmıyor.Senin şu hayalerin varya büyüklerin bile kuramıyacağı hayelerin ve sendeki samimyet Çok insana örnek olacak samimiyet.Sevgi İşte bu Sevgi dağları deliyor,sevgi Bulutları parçalıyor Sevgi uzağı yakın ediyor.Ölmesem bu ayrılığa bir çare bulamalıyım oğlum.Seni çok seviyorum can TAHAM.
| 128 |
Sesim
Gökyüzüyle bir olduk
Şimşekler öfkemiz oldu
Bomba sesleri, Havan sesleri
Türkümüz OlduBiz şimdi tarih yazdık
Belimdeki Silah’tan
Elimdeki tüfekten
Bir türkü söyledimBir Amaç için söyleriz
Bir amaç ugrna yaşarız
Tek bir şey için savaşırız
Tek Vatan Tek BayrakŞimdi Kalemim oldu silahım
Şimdi kalbim oldu tüfeğim
Mısralarımda türküler söylerim
Hep bir amaç için
Tek Vatan Tek Bayrak
| 57 |
Garip Köyüm
Biçilmiş ekinler nohutlar yetmiş
Köylünün işleri bir anda bitmiş
Gurbetçi rızkını toplayıp gitmiş
Göç ile boşalmış bak garip köyümMecbur kalmış köyde sürer yaşamı
Duvar diplerinde eder akşamı
Düşüp ölse yoktur mezar eşeni
Göç ile boşalmış bak garip köyümGurbete gidenin biride benim
Köyü düşünmekle geçiyor günüm
Kalmak ister gönlüm bırakmaz hanım
Göç ile boşalmış bak garip köyümKışın boş kalsada o benim köyüm
Yok riya yalanım ne dersem oyum
O toprakta yatar akraba soyum
Göç ile boşalmış bak garip köyümDoğdu orda nadir üzülüp yazar
Tek sıla özlemi huzurun bozar
Ölmek ister köyde bulursa mezar
Göç ile boşalmış bak garip köyüm
| 100 |
Gönül Verdiğinde
Gönül verdiğinde, sandığın o aşk
Aşk dediğin kadın, güzelliği yar
Erkeğin yüzünde, değildir ki aşk
Aşk dediğin hikmet, var edende varBazen kötü şeyler, deyip de geçme
Kötü bitten şeyden, kötülük seçme
Yüzbin defa düşün, acıyı içme
Aşk dediğin hikmet, var edende varÖzlediysen git bul, sevdiysen affet
Kaybettiklerini, gönlünde hapset
Kırıldıysan söyle, ruhunda sabret
Aşk dediğin hikmet, var edende varUnuttuklarını, bir kenara yaz
Sevdiklerini de, yüreğine kaz
Aşk bedende hapis, acınsa ayaz
Aşk dediğin hikmet, var edende varDizimde dermanın, tükenmeden gel
Tükendiği vakit, ağlayan güzel
Yeşeren yarınlar, oluşmuş bir sel
Aşk dediğin hikmet, var edende varSeven insanların, ana fikridir
Kalbi özetinde, aşkı zikridir
Vicdanı altında, saklı eklidir
Aşk dediğin hikmet, var edende var
Bahattin Tonbul
7.8.2013
| 117 |
Sözün Özü 65
Her yanan ışığı, bir avuç sanma. Bir avuç sandığın aydınlık, belki senin kurtuluşundur. Yıldızlar da nokta kadar gözükür ama, tek bir yıldız; üzerinde yaşadığın dünyâdan kat kat büyüktür...
| 31 |
Mandacılık Özlemi
MANDACILIK ÖZLEMİ
Mandacılık özlemi, yeni baştan hortladı,
ABD ile AB emretmeye başladı,
Gericiler şımardı Atatürk'ü suçladı,
ABD'nin mandası yapılmakta Türkiye. Tam bağımsız bir ülke olamadık çok yazık,
Tüm işgalci ülkeler atıyor bize kazık,
O Deniz Gezmişlere yapılmıştır haksızlık,
Tam bağımsız bir ülke olmadı Türkiye. Siyasiler kargaşa yaratan sizlersiniz,
Özgürlük isteyeni susturur ezesiniz,
Gözümüze bakarak yalanlar dizersiniz,
Özgür birey ülkesi olamadı Türkiye. Ülkeyi ABD'nin eyaleti yaptınız,
Böl de yönet emrini şeytan Bush’ tan aldınız,
Muasır rotamızdan karanlığa saptınız,
Sömürünün elinden kurtulmadı Türkiye. Çağdaşlık hedefini hayal-düşte koydunuz,
Yandaşlarla el ele yoksul halkı soydunuz,
Devrimlerin altını çok kurnazca oydunuz,
Çağdaş yurttaş ülkesi olamadı Türkiye.Kimse inkar etmesin cepheleşti ayrıştık,
Irkçılıkla, mezhebi dövüşerek tartıştık,
Öldürürsek ölürsek, özgür oluruz sandık,
Bize kim dost-kim düşman, anlamadı Türkiye. Karşı devrim yanlısı, kına yak aydın gözün,
Atatürk devrimine ta baştan karşı sözün,
Laiklere düşmansın, kin dolu kara özün,
Ilımlı İslam oldu, çok aleni Türkiye. Utanır olduk beyler, vekilimiz demeye,
Rızaoğlu, yeminli aymaza oy vermeye,
Kahin olmak gerekmez gerçekleri görmeye,
Atatürk’ ün izinden gidemedi Türkiye,
Yönetenler ayırdı bizden-öteki diye,
11 MART 2005
FAHRİ BULUT RIZAOĞLUBatılılar geldiklerinde ellerinde İncil vardı, bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda
bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.
Jomo Kenyatta
(KENYA Kurucu Devlet Başkanı)
| 206 |
Asker Ocağı
Geldim ana kucağından, baba ocağından,
Ayrıldım, karagözlü yarimden,sılamdan
Mahrum kaldım,tüm dostlarımdan;
Yıkılasın,asker ocağı.İnsan olursun,yaranamazsın,
Nöbet tutarsın,dayanamazsın,
Bir parça ekmekle,karnını doyuramazsın,
Yıkılasın,asker ocağı.Kışladan,dağa atarlar,
Bir it için seni yakarlar,
Vurulsan yarana bile, bakmazlar,
Yıkılasın, asker ocağı.
| 37 |
Nehirdi
Hasta olduğun günler,geçmeyecek gibiydi
Çektiğin o acılar,yüreğimde zehirdi
Şimdi ise tüm bunlar,rüyaların dibiydi
Hayaldi geçen zaman,hakikata nehirdi
Bahattin Tonbul
18.5.2012
| 21 |
Mevsim yaz
Şimdi mevsim yaz,
Zamanıdır doyasıya gezmenin biraz.
Elinde bavulun doğru güneye,
Zamanın yoksa o zaman Şileye.Şimdi mevsim yaz,
Tutulmuştur şimdi köşe başları.
Başlamıştır artık yaz kaçamakları,
Ne yürekler yakacak tatil aşkları.Şimdi mevsim yaz,
Serin sular şifa verecek yanmışlara.
Bir sene çalışıp da yorulmuşlara,
İş güç arasında kaybolmuşlara.Şimdi mevsim yaz,
Baharı yaşayanlara mevsim yaz.
Benim gibi sonbaharda olanlara kış ayaz,
Galiba bahar mevsimini kaçırdık biraz.Şimdi mevsim yaz,
Sen yaz be kardeşim yaz.
Neyine gerek senin şimdi bu yaz,
Sen otur dertlerini yaz kaderini yaz.Tatile gidenlere iyi tatiller.
| 88 |
Teşekür ///////////
Teşekür Yaşam tarzım kaynağım akıldır benim.aklımı cesaretle kullanırım diyen
Emeğine saygı duyan haksızlığa karşı duran.emeği tek sermayesi olan alınteri sevgi saygı olan halkının yanında olup zulumlara yiyit olup yiyit gibi direnen tüm şairlerimize o güzelim yorumlarından dolayı saygılarımı sunuyorum26.09.2010
Dost Şeref
| 43 |
Veda Mektubu
Gözümde hayalin yok olup gitti
Veda mektubunu okuduğum an
Kalbimde ateşten dumanlar tüttü
Veda mektubunu okuduğum anKalbimden bir ırmak acı döküldü
Sensiz bedenimden ruhum çekildi
Sandım ki ruhuma kurşun sıkıldı
Veda mektubunu okuduğum anBirkaç satır yazı bir siyah kalem
Yerden yere vurmuş ettiğin kelam
Tüm minarelerden okundu selam
Veda mektubunu okuduğum anGözümde kalmadı tek bir damla yaş
İnsafın kurumuş kalbin olmuş taş
Gözümde kurudu sel yavaş yavaş
Veda mektubunu okuduğum an
2001 Bornova İzmir Cebbar Korkmaz
Bu eser isim dahil tescillenmiş olup tüm yasal hakları mevcuttur iktibas edilemez
| 90 |
Hergününüz Aynı
Hergününüz Aynı.. Sabahın Köründe İ$e Gidersiniz Günü Karartmadan Eve Gidemezsiniz.. Haftasonunuz da bi Faliyet Gösteremezsiniz Yine Aynı Haftanın Provasını Yaparsınız.. İyide Karde$im Nereye Kadar? Yaptığınız Provalardan Bıkmadınız mı? Birilerini Biyerlere Getirmek İçin Çalı$ırız Dururuz Büyütürüz.. Bize Sağladığı Asgari Ücret Ödülüyle Ayları Yıl Yaparız.. Bütün Sene Böyle Geçer...
Özünde İnsan Aslında E$ek Oluruz... Siz de Haklısınız Ne Yapalım? Doğru ya.
Ne Yapalım?
| 63 |
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı?
Nice erenler orda ecel tasını içti,
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı?
Bu dünyadan yüz yirmi dört bin peygamber geçti,
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Eski zamanda yaşayan bunca adam nerde?
Hani nere gitti anam babam dedem nerde?
Dokuz yüz elli sene yaşayan Adem nerde?
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Azrail hepsinin canını almaya geldi,
Vefat edip gitti onlar Hak katını buldu.
İbrahim İdris Yusuf Peygambere noldu?
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Onlar Hak emri ile Allah'a hizmet etti,
Onca zaman yaşadılar bir çırpıda bitti.
Davut ile Musa peygamber nereye gitti?
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı? Hani sevgili peygamberim nerede şimdi?
O güzel insan bile Hak'kın katına döndü.
Yusuf senin sırtına da ihtiyarlık bindi,
Söyleyin müslümanlar bu dünya kime kaldı?
| 130 |
Kıydı Kuduz Köpek, Pınar Geline
ŞEHİDİMİZ PINAR AKDAĞ HANIMEFENDİNİN AZİZ HATIRASINAKırk gün önce yakılmıştı kınası,
Ne umutla gelin etti anası,
Cumhur Üsteğmenin nazlı sunası,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline,
Katletmekle ne geçti ki! Eline.Gitmemişti gözlerinde sürmesi,
Bu kadar tez miydi? Hakka ermesi,
Zor olacak sana, hesap vermesi,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline,
Katletmekle ne geçti ki! Eline.Kime ne yapmıştı? Kime ne etti?
O bir Asena’ydı, yiğitti, mertti,
Bak sabrım tükendi; canıma yetti,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline,
Katletmekle ne geçti ki! Eline.Kesilmekle bitmez, bizdeki çınar,
PKK Türklüğün, sabrını sınar,
Öldürdüm zannetme, yaşıyor Pınar,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline,
Katletmekle ne geçti ki! Eline.Geçecek bu günler, devran dönecek,
Türk Milleti ensenize binecek,
Yüreklerde yanan ateş sönecek,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline,
Katletmekle ne geçti ki! Eline.Kırılacak elleriniz, kolunuz,
Kapanacak pislik dolu yolunuz,
Zaman yakın, kesilecek yalınız,Kıydı kuduz köpek, Pınar Geline,
Katletmekle ne geçti ki! Eline.
Ali KILIÇ
11HAZİRAN-2010
OSMANİYE
| 143 |
Sen
-Mediha’ya-
Sen çığ gibi büyüdün yüreğimde
Koca bir örs gibi oturdu güzelliğin
Örümcek ağı gibi ördün yıllardır
Bir güzel halka ile düğümlenen birliğiSen şiir gibi sıcacık
Usul usul
Doyumsuz
Dantel gibi işledin gergeflerde sevgiyiBilir misin senle olmanın tadı
Uykulu akşamlarda gün batımı bir başka
Bir başka sevmek o güzel elleriniSen çığ gibi büyüdün yüreğimde
Bir roman yazsam anlatamam bilirsin
Denizler gibi duru
O uysal gözlerini
| 66 |
Gözlerim cezalı..
Konu:Ayrılık,Hüzün..Öncesi muhteşemdi bir aşk masalı
Gül yaprağına yazılan sevda romanı
Sonrası hüzün sonrası ayrılık
Aşkımız bittiği o günden beriGözlerim cezalı siyah gözlükle
Canımı yaktılar seni sevipte..Yasakladım sağa sola bakmayı
Her güzele kaş göz etmeyi
İstemem bir daha acı çekmeyiGözlerim cezalı siyah gözlükle
Canımı yaktılar seni sevince..Selam veriyorlar kimi görseler
Bir kere bakıpta vazgeçebilseler
Ağladılar peşinden gözyaşıda döktülerGözlerim cezalı siyah gözlükle
Canımı yaktılar seni sevince..Ders almadılar uslanmadılar
Boyun bükmediler durulmadılar
Acılara ızdıraba çengel attılarGözlerim cezalı siyah gözlükle
Canımı yaktılar seni sevince..Acı çeken yüreğim gülense onlar
Özgür kuşlar gibi bakışacaklar
Başı boşluk yok, yok öyleGözlerim cezalı siyah gözlükle
Canımı yaktılar seni sevince..Tarih:04.04.2010
| 102 |
Ay Çocuk
I-çocukbir sevgi sesidir
yıldız düşmüş ak alınlarda
öpücükyankısı yüceliğe çağırır
yalayıp geçer doruklarını
yarınların
küçücük bir coşku sesidir
taşır midyat dağlarının serinliğini
sevda yağmurlarından
damlacık
bakar boncuk gözleriyle
sevinç yüklü beyazlığıyla
büyür
şen kahkahalara dönüşür
gülücükII-Aygecede kanat sesleri var
Gökçeada martılarının
Çığlıkları
Ece’ninıssızlığında
temmuz sonu muştuları
dalgalanır denizaşırı
yükselir bir damla su gibi
toprağımın kokusunu taşıyarakbir tombul çocuk
denizler koynunda
derin, soluksuz bir uykuda damar damar akan
dal dal amerika’ya uzanan sevinç
ay dökülüyor yıldızlardanDiyarbakırlı gecenin seherinde
kutlu ayda coşarken cihan
sevindirdi bizi
bedirhan
| 86 |
Gel Seninle Dost Olalım
Kaçma benden uzaklara
Gel seninle dost olalım
Sakın düşme tuzaklara
Gel seninle dost olalımGörünüyorsun ben gibi
Aynı varlığım sen gibi
Bir baş gibi beden gibi
Gel seninle dost olalımBen senden değilim ayrı
Ayrı görüp olma sayrı
Şu ikilik bitsin gayrı
Gel seninle dost olalımDostluk her şeyden uludur
Dostluk erdemlik doludur
Bu yol esenlik yoludur
Gel seninle dost olalımDaimi'dir ozanımız
Dosta fedadır canımız
Kindir bizim düşmanımız
Gel seninle dost olalım
| 73 |
YAZ BİRİKİR
Yaz, susamışlık arkadaşları, uzun uzun akmak
bir aşkı sonra. Herkes saçılıp gitsin yolundan
denize dökülsün sokakların ucundaki güneş
toprağımı da al götür. Karanfiller büyüt tenekede
yaram denizden çok kokuyorsa, iyot yakıyorsa
kirpiklerimi, ıslanıp giderim gözyaşlarıyla.
Gel, öp öpeceksen hangi bulutun yüzünü
git, gideceksen dünyanın yaşlanan bilgeliğine.
Hız, zaman ve Türkiye, neredesiniz derken
iniyor balyoz, yarılıyor asfalt, şehrin kalbini deliyor
iş makineleri, yutkunuyor çölde unutulan barış.
Hayaller soluyor, tenekedeki karanfiller de
sönüyor, keman sesi olup kanıma dokunuyor
her şey. Gelecek yağmalanmış, tükenmiş özlemler.
Temmuz ortası, sırtımı yakarak geçiyor ter
gözyaşlarımdan başlıyorum konuşmaya
avuçlarıma anlatıyorum seni. Bir dize atlasam
bir günü ortasından yarsam diye...
Git kendini tutuştur geleceğinin yüzünde
kum tanesinde bulayım seni, hangi taşı kırsam!
Kırık Pena'dan / 2007
| 120 |
Hayal-2
Ben bir ağaçtım
Her mevsim kış gibi
Kuru bir ağaç
Mutsuzum,umutsuzum
Renksizim,gri heryanım
Girdim hayal ülkesine
Yeşil dallar çizdim kendime
Ve beyaz çiçekler..
Mutluyum,umutluyum
Yeşil heryanım..Ve birgün
Dalımdaki kırlangıcım uçtu gitti
Ne çiçeğim kaldı,Ne yeşil dalım
Ve ben bir ağacım
Her mevsim kış gibi
Kuru bir ağaç
Şimdi Yeşil dallar çizmiyorum kendime
Mutsuzum,umutsuzum
Hayal ülkesinde
Hayalde olduğumu unuttum! ..(Lorentz MAYDA 10.03.2011)
| 62 |
Ben yine bildiğimi okuyacağım
Bir gün asker olacağım
Ve asker ocağına gideceğim
Orada özlediğim türküyü söyleyeceğim
Bağıra bağıra kulağına yaşamın
Dövecekler beni
Susacağım
Üstüme gelecekler
İyice patlayacağım
Bu defa bende söveceğim onları
Onlar kıracaklar ellerimde parmaklarımı
O çağ dışı düşüncüleri ve sopalarıyla
Ağaçtan düştü diyecekler
Ya da merdivenden yuvarlandı
Ve biri şahitlik edecek mertçe
Onu da ölesiye dövecekler
Ben yine karşı geleceğim gerçeğin dışındaki yaşama
Ve onlarda bir gün vuracaklar beni
Ranzamda en güzel uykudayken
Ya intihar diyecekler
Ya da bulamayacaklar katilimi
Oysa biz çoktandır biliyoruz
Ve ben diyorum ki bu dürüstçe bir savaş değil
Korkakça ve kalleşçe
Ben hem savaşta sevmiyorum askerliği
Yaşamda değil kavgada askerlik
| 107 |
“Köpekler de Bir Ümmettir” 17
Sen yerini işgal et sonra da susuz bırak,
Aç mı hasta mı diye tanımadan zerre hak… Üç beş gönüllü için vicdanlarıyla bırak,
Hiç mi yaşamasınlar tanınmamalı mı hak? Sonra kovala kış, de bir gün saldıracaktır,
Hasta olacaklardır, sıkıntı sarsacaktır…Her birisini toplat propagandalardan tak,
Oysa onlar da ümmet onlar da yaşayacak…(2012)
| 55 |
Bulunurrrr Bulunurrrr
vatanimin icinde vatan kuracaklarmis
yanimizda yasayip bizsiz duracaklarmis
buna karsi geleni asip vuracaklarmis
bu siir gerzeklere ozel ithaf olunur
tamamini ortecek topragimiz bulunurunutttularmi bizi hatirlatmak mi gerek
bu genclik ayni genclik bu yurek ayni yurek
siz yeterki isteyin elbet buluruz direk
bu siir gerzeklere ozel ithaf olunur
hepsini sallayacak dar agaci bulunur
| 54 |
M i r a c
Mescid-i Haram’dan sefer eyledi,
Mescid-i Aksa’ya vardı peygamber.
Allah Cebrail’i rehber eyledi,
Arşın katlarına erdi peygamber.Katlar kapısını açtı Resul’e,
İçeri girildi uyup usule
Cebrail’den cevap aldı suale,
Gördüğü her şeyi sordu peygamber.Cehennem kapısı açıldı bir an,
Günahkâr azapta halleri yaman,
Fayda etmiyordu dilenen aman,
Durumu ortaya serdi peygamber. Âdem birde Yusuf ikinci katta,
Yahya ile İsa üçüncü katta,
İdris dörtte Harun beşinci katta,
Musa’yı altıda gördü peygamber.Yedide İbrahim Peygamber vardı,
Hoş geldin diyerek Resul’ü sardı,
O Beyt-i Ma’mur’da namaza durdu,
Göklerin nurunu sürdü peygamber.İki kollu kutsal kaynağı gördü,
Rahmet ırmağında iyice yundu,
Kevser akışının izini sürdü,
Yaşarken cennete girdi peygamber.Aynı gece döndü yüce huzurdan,
Korumak istedi ümmeti nârdan,
Sağırozan der ki; kurtul kusurdan,
Namaz müjdesini verdi peygamber.
......................................İsmail SAĞIR
| 124 |