poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
AKLA ÇIKAN SÖZ
aklım delirmenin tarihi
dallarından kenetli
göğün bileklerine
yapraklarını desenleyen
uzak iklimler
sen oluyorsun yağmurun adıyla
ve rüzgârsa sana dönüyor
senden estiği zaman
düşü düşüncenin sesiyle
bir gün çağırdığımda
havai fişekler takılacak
yıllarımın ardına
köklerim yetişecek
toprağın nefesine
yaşlı bir sen olacağım
genç bir çığlık ağzımda
| 48 |
Karşıtlık
Açık konuşalım ayıp değil
Donumuz dizimize düştü
Bu iş fizikle mantıkla kapanmaz
Elâlem yoksulluğumuzu gördüBiri çıktı durumu açıkladı size
Siz de bir başkasına anlattınız
Şunları dediniz utanmak aklınızdan bile geçmedi
Herifler beyim düpedüz hürriyete aşeriyor
Ama bir düşünün hele bir iyice düşünün
Beni severseniz eve gidince de düşünün
Yoksulluk nerde donsuzluk nerde
Hele yoksulluk dediğin ....................
| 57 |
Pençe
Ben bir kuş olayım; meselâ arıkuşu gibi
Kanat çırpayım yürek titreği,
-can havli, pırpır
Kimse bilmesin içimdeki seviyi
Zâlim ellerde son bulayım..Sen bir kuş düşün; kartal benzeri,
Ensemde dev pençesi, can delisi, cebbar
Verdiği acıyı sesinde boğsun..Beni kapan,
işte böyle bir kuş olsun.. 23.08.1999
| 45 |
Ayaz
Ayaza kesti dünya, sevdam buz tuttu
Unutmam diyen gönül ne tez unuttu
Yansa da uzaktan uzağa bir yürek
Tükendi adım adım sükut ederekVarılmadı farkına gerçek ile yalanın
Uğruna bir ömür köle olanın
Hasretinden yanıp da hiç söylememek
Tüketti adım adım sükut ederekDeğerler hep değişmiş; güzellik elem
Hayale hasret kalmak, gerçeğe sitem
Mutluluğa üzülmek, sayrılığa sevinmek
Tüketir adım adım sükut ederekGerçeğine yabancı olmak hayalin
Kıramamak kilidini aşk sözlerinin
Yürek kan ağlarken gülmek ne demek
Tükenmek adım adım sükut ederekYokluğuna gülümsemek, unutuldu zannetmek
Kanayan bir yaranın üzerini küllemek
Tükenmek, tükendiğini bilemeden tükenmek
Tükenmek adım adım sükut ederek
| 96 |
Sevgi Olsaydı...
Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı,
Herkes menzile varır dı yaya kalmazdı,
Seven sevdiğini alır dı haber salmazdı,
Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.Dünya da sevgi olsaydı, gül solmaz dı,
Sevgi olsaydı, ayrılık olmazdı olmaz dı,
Sevenler sevdiğini alır alır ağlamaz dı,
Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.
| 50 |
Eskidendi
bazı fotoğrafların var
kitaplarımın arasında kalmış
okurken ayraç olarak bırakıp
sonrada orada unuttuğum
...
onca zaman hiç solmamış
sevdanın rengi hala yanaklarında
gözlerin hala açık yeşil
saçların gün batımı renginde
...
boş ver tüm bunlar eskidendi
kelebekler çoktan başka bahara gitti
| 42 |
Yağmur
Senin altında saatlerce dolaşmak,
Mutlulukların en ucuzudur yağmur,
Bir tanenle her düşüşte kavuşmak,
Rüyaların en zevklisidir yağmur,
Düşünüyorum ki, gökler yarılsa,
Ve sen hiç durmadan yağsan,
Seninle asırlarca dolaşsam,
Üzerimdeki lekeyi kiri alsan,
Tek dostum yağmur,
Can yoldaşım yağmur,
Nedense birbirimize çok benziyoruz,
Bir tek farklı yanımız var,
Sen aşikar ve gururla,
Bense gizli ağlıyorum,
Değil mi yağmur?
| 59 |
Her Yer Ağlıyor Bugün
Kurşun gibi ağır kararmış ufuklar
Benimle birlikte ağlamakta bulutlarMartıların çığlıklarına karışmakta hıçkırıklarım
Damla,damla denize karışıyor göz yaşlarımSen duymasanda haykırıyorum
Seni seviyorum,seni seviyorumKumlar ağlıyor,dalgalar ağlıyor
Sen duymuyorsun her yer ağlıyorKara yazılardayım Karadeniz gibi kara
Karışmak geliyor içimden karanlık sularaHergün böyle yaşamaktansa sensiz
Yürüyüp gitmek istiyorum sulara sessiz..
| 50 |
Tek
- Bir Haksızlık, Bir Yoksulluk, Bir Zulüm -Bir çocuk doğacaktı üç yıl içinde
annesiyle birlikte bekleyecekti
ışıkları kapalı pencerelerde
iki çikolatanın gelişinibir çocuğun bekleyişini öldürmek suç
bir anneyi dünyasız bırakmak suç
dünyayı bir çocuktan koparmak suçTek kurşunla çok suç işlemek mümkün18 Temmuz 2003
| 44 |
Sarı Kamış
Karla kaplı o daglarda
90 bin nefer cihat yolunda
Vatan ugruna namus yolunda
Ne çiçekler kırdın sarı kamışEmir degildi yol veren aslında
Vatan sevgisi tasır hepsi bagrında
14 15 yasında cocuk çagında
Ne canlara kıydın sarı kamışKınalı kuzuları düstü yollara
Ugurladı hak yolunda dualarla
Kaldı cınarlarlar karla altında
Ne anaları yaktın sen sarı kamışÇicekler açmasın baharında
Ne goncalar soldu bagrında
Şimdi bi destan kalsın şanında
Ne ümitler yıktın sen sarı kamış
| 73 |
Tut
Deniz maviliği gözlerin boğdu
Uzat ellerini ellerimden tut
Dalgan savurarak kıyıya vurdu
Uzat ellerini bedenimden tut
***
Eriyen bir mumum Denizim sende
Bir hoş oluyorum yüzün gülende
Ömrüm tazelenir senin busende
Uzat dudağını dudağımdan tut
***
Nikabsız yüzünde gülücük gördüm
Sırma saçlarını elimle ördüm
Ellere bakamam onlara kördüm
Uzat gözlerini gözlerimden tut
***
İlahi varlıksın yüreğimde sen
Daima yüzüme bakıpta gülsen
Nasıl sevdiğimi ah bilebilsen
Uzat yüreğini yüreğimden tut
***
Zamanı kutsadım sevgin uğruna
Canım feda ettim senin yoluna
Sevdamı doladım nazik koluna
Uzat kollarını kollarımdan tut
***
Ruhiyi perişan eyledin Deniz
Unutmaz adını yazarken Deniz
Hislerim seninle birleşti Deniz
İdam sehpasında beni tut Deniz.
05.05.2015/OLTU
| 107 |
Dillenen Bir Vicdan
Ben de çok güzel gülerim taa ki
sokakta yaralı bir hayvan görene kadar.
Ben de çok güzel gülerim ayakkabısı yırtık bir çocuk, özellikle de saklamaya çalışıyorsa yırtığını.
Ve çöplükten yemek toplayan bir yaşlı görene kadar.
Ben de çok güzel oynarım üç maymunu ve gülmeye devam ederim. İşte vicdan var. Susmayan, görmemezlikten gelemeyen ve dillenen bir vicdan...
| 59 |
İki Yurt
İki yurdum var benim: Küba ve gece.
İkisi de bir sayılır aslında. Yiterken
Güneşin görkemi, Küba
Üzgün bir dul gibidir
Uzun örtüleri içinde, suskun, elinde karanfil.
Bilirim ne olduğunu elinde ürperen
Bu kanlı karanfilin! Bomboş
Göğüs kafesim, bomboş, paramparça
İçinde yüreğimin çırpındığı. Vaktidir
Ölüme gitmenin. Uygundur gece
Elvedalara. Işık engeller bizi.
Sözler de. Evren
İnsandan daha ustadır konuşmada.Bayrak gibi
Kavgaya çağıran bir bayrak gibi
Işıldıyor kızıl alevi mumun, açıyorum
Pencereleri. Daralıyor yüreğim.
Küba, dul Küba, göğü karartan
Bir bulut gibi sessizce geçiyor
Kopararak yapraklarını karanfilin.Çeviri: Ataol BEHRAMOĞLU
| 89 |
Dost Değil
Yalan dost denilen kelime
Tatlı konuşan diller dost değil
Bin alsın diye bir yerine
Kararsız uzanan eller dost değilDostunum diye bakıp gülen
Menfaat için yalan hayat süren
Güvenme kimseye gücünle diren
Seni taşıyan dizler bile dost değilVaad verir sözünde durmaz
Hasta olsan halini sormaz
Elin oğlu sana yuva kurmaz
Umutlandığın sözler dost değilÜmitler verir hayal kurdurur
Hayalini yıkıp saçını yoldurur
Senin silahınla seni vurur
O ellerin bile dost değil
| 71 |
Ne Zaman Yağmur Yağsa İstanbulda,
Ne zaman yağmur yağsa İstanbulda,
Sana susuzluğumu hatırlatır.
O zaman Gözyaşlarımı bardaklarda içerim. Ne zaman yağmur yağsa İstanbulda,
Hep sende olduğumu söyler bana.
Sensizliğinle tekbaşıma sende kalırım. Ne zaman yağmur yağsa İstanbulda,
Beni yanlız bırakıp,
Bensiz sevdalara gidişin gelir aklıma. İşte bu yüzdendir yağmurları sevmediğim.
Gene bu yüzdendir kirpiklerine olan özlemim.
İstanbul yağmur içinde sırılsıklam olmuş,
Yüreğim güneşli günlere hasrettir şimdi.
| 66 |
Tut
Deniz maviliği gözlerin boğdu
Uzat ellerini ellerimden tut
Dalgan savurarak kıyıya vurdu
Uzat ellerini bedenimden tut
***
Eriyen bir mumum Denizim sende
Bir hoş oluyorum yüzün gülende
Ömrüm tazelenir senin busende
Uzat dudağını dudağımdan tut
***
Nikabsız yüzünde gülücük gördüm
Sırma saçlarını elimle ördüm
Ellere bakamam onlara kördüm
Uzat gözlerini gözlerimden tut
***
İlahi varlıksın yüreğimde sen
Daima yüzüme bakıpta gülsen
Nasıl sevdiğimi ah bilebilsen
Uzat yüreğini yüreğimden tut
***
Zamanı kutsadım sevgin uğruna
Canım feda ettim senin yoluna
Sevdamı doladım nazik koluna
Uzat kollarını kollarımdan tut
***
Ruhiyi perişan eyledin Deniz
Unutmaz adını yazarken Deniz
Hislerim seninle birleşti Deniz
İdam sehpasında beni tut Deniz.
05.05.2015/OLTU
| 107 |
Babaannem ile Hasbıhaller - 1 -
Rahmetli babaannem çok sağlıklı bir insandı zamanında. Sekiz on yaşlarında namaza başlamış ve de ömrünün sonuna kadar; son bir iki senesi hariç beş vakit namazını kılmıştır. Dedem rahmetli, biz doğmadan çok seneler önce vefat etmiş, biz görmedik.Bizim apartman üç katlı aile apartmanı, bu sebeple zırt pırt birbirimize girer çıkarız. Babannem de sıra ile birer ay üç oğlunda kalır. Bir ay biz de, bir ay küçük amcam da, bir ay büyük amcamlarda...Arada anlatır durur bize eskileri, eski günleri; bazen hafif gözleri nemlenir, bazen iç çeker inceden. Kendi düğününü anlatmış bize, çocuklarına torunlarına zamanında. Küçük amcam da, ben de kafaya not etmişiz, düğünün nasıl yapıldığını, neler olduğunu, nasıl olayların geliştiğini...Mezeretlik, zibidilik amcamda da var bende de var biraz. Daha önce konuştuk küçük amcamla, babaanneyi kafalayacağız bu gece...Neyse uzatmayalım amcam bize geldi,kaş göz işaretlerinden sonra, ben sazı aldım elime, başladım konuşmaya.''Yav babaanne, senin düğünün ne kadar güzeldi, ya dillere destan bir düğündü.''gözleri parladı birden, ''he he'' dedi, sonra biraz kendisi anlatır oldu, daha sonra küçük amcam girdi lafa...''Seni ata bindirdiler ya anne, hepimiz oradaydık, Cevdet ağa, Cemal ağa(babamla büyük amcam)ben torunlar,Ahmet, Mahmut, Murat, Dilek, Adnan, amcam hızını alamadı pasa sayıyor. Babaannede jeton düşmedi henüz, kafa sallayıp duruyor. ''He ula he''dedi...
''Ben dodopal idim ata bindirdiler, silah milah da attılarıdı'' tekrar ben girdim lafa''Horon filan oynadık ya babanne senin düğününde,Adnan ağa akordeon çaldı''yine devamla''Senin begin Mahmut ağa oğlanlarla, torunlarla sancı ilacı(Rakı) içtiydi...Babannede yine jeton düşmedi, öbür taraftanda annem ile babam ve diğer amca çocukları renk vermeye başlayınca biraz, rahmetli işletildiğini anlar gibi oldu. ''Siz nerdeydiniz ula o zaman benim düğünümde, daha doğmamıştınız zibidiler''dedi...Tabi biz makaraları koyverdik sülalecek. Allah rahmet eylesin babanneme yad ettik...Dodopal:Gelin
| 275 |
Canım Dayım
Bin bir cefayla gece gündüz çalıştın
Yetime öksüze yoksula hep yoldaştın
Yedi yabancı insana bile kardaştın
Nur içinde yat mekanın cennet olsun Şehirde çalıştın yetmedi köyde çalıştın
Anana babana sen doğuştan sevdalıydın
Bir misafiri görünce nasılda karşılardın
Nur içinde yat mekanın cennet olsun Senin iyiliğin kelimelerle anlatılmaz
Unutma kötülerin yanına yaptığı kalmaz
Senin derdini çekmeyen dertten anlamaz
Nur içinde yat mekanın cennet olsun Bir özlemki sürüp gider benim içimde
Seninle beraber oluruz inşallah cennette
Hiç bir yürek dayanmaz yaşarken çektiklerine
Nur içinde yat mekanın cennet olsun Kötü Bir Hastalık Sonucu Kaybettiğim Süleyman Akçay Dayım İçin
| 97 |
Son anda
Neyine güvenir, bilemem ahmak
İstiyorum yüzüne, kafayı atmak
Aklımdan geçiyor, hapiste yatmak
Son anda ya sabır, vaz geçiyorumKeleşi sırtlanıp, ortamı bassam
Üçünün beşinin, başına sıksam
Kaldırıp çöplüğe, leşini atsam
Son anda ya sabır, vaz geçiyorumUğraşman boşuna, candan ederim
Çok kanlar akıtır, öyle giderim
Soyunu kurutur, öyle biterim
Son anda ya sabır, vaz geçiyorumTınlamaz sabrına, kimse kanmasın
Sürekli sabreder, kimse sanmasın
İsterim kimsenin, canı yanmasın
Son anda ya sabır, vaz geçiyorum
| 72 |
İstanbul'da Memuriyet
Bu gün cumartesi
Okullar tatil.
Tadını çıkaralım memuriyetin.
Maaştan kalan üç kuruşla,
Balık ekmek yiyelim Eminönü'nde.
Kuşlara yem verelim.
Vapurlara binelim,
Kaybolup gidelim boğazın maviliğinde.
Birde herhangi bir tepesinden İstanbul'un
Denizi seyredelim
Ne dersin?
| 36 |
Şimdi yağmur zamanı
Gam sende kasavet de bulut bulut kaynıyor
Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanı
Yaş kalmadı özünde toprak suya doymuyor
Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanıNereden almış bilmem bu kadar göl suyunu
Bir ayrılık çıkardı orta yere huyunu
Çatlamış şu topraklar alsın elbet payını
Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanıBelki bir çift gül açar belki bir bülbül öter
Canlı yaşayan yerler kurak kalmasın yeter
Feda ettim canımı benden de vardır beter
Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanıİlhami canı neyler cana can olmadıkça
Zaten beyhude akmaz bir gölet dolmadıkça
Bir mani keder olup tenden can çıkmadıkça
Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanı
| 103 |
Ugur Böcegi Besteye
beste sen şarkılarda
sen şiirlerdesin sen kara kara
zeytin gibi gözlerinle
bakınca seni içime kalbime
koyasım gelir çok tatlısın
bal kaymak gibi bakışları
asil duruşu magrurlu bakışlım
siyah gözlerini hastasıyım
kuşlar gibi bir kelebek gibisin
ugur bcegim kırmızı siyah ugur böcegim benim mahalemizin tomurcuk gülü fıkır fıkır şıkır şıkır
| 52 |
Serçeler Mavidir
Serçeler, biliyor musun? Serçeler maviymiş aslında
Ve gökyüzü de onların bulut boşluğuna yansımasıymış
Gözlerinin o gülüşünün her mevsim ebemkuşağı arafında...31.5.2017
| 22 |
Çobanlık
Çobanlık!
Peygamber mesleği,
Düşündüm neden?
Kepeneği evi olmuş,
Torbasında birazcık azık,
Otlattığı hayvanlar dostu,
Dolaştığı çayırlar
En büyük mekanı
Bu kadar az olanakla mutlu olup,
Kavalını çalıyor.
Ne kimsenin malı mülkünde gözü,
Ne de para hırsı kaplamış içini
Bu kadar yalın iş,
Yalan olmaz,
Dolan olmaz
Dünya nimetlerine gözünü kapatmış
Yemek için çalışmak değil,
Yaşamak için yemek demiş,
Sadece ona razı olmuş.
Düşündüm tekrar,
Boşuna denmemiş
Çobanlık Peygamber mesleği...
| 70 |
Akışına Bırak
Akışına bırak aksın herşey gönlünce
Ama salıverme ahengi yıpratırsın
Bak dünya ışıl ışıl , pırıl pırıl
Akışına bırak herşeyi
Aşk'a düş yar’a düş
Yaradan’a düş
Akışında güzel herşey farkına var
Çiçeğe donanırsın kuşa ağaca
Olmaz sandıkların oluverir
Akışta kal.....15-10-2014 İzmir
| 42 |
Sarayköy Belediye Başkanı Orhan Karaköse
Halkın oylarıyla başa geldin
Daha ilkgünden kendini sevdirdin
Sarayköyü yeniledin
Seni seviyoruz belediye başkanım
Cadde ve sokakları yeniledin
Büyük küçük herkesi düşündün
İlçemizi hayatımızı renk getirdin
Spora önem verdin yüzme havuzunu yaptırdın
Spor solonunu halk ka kazanırdın
Düyün salonunu yeniledin
Halka hizmet verdin
Seni seviyoruz belediye başkanım
Çocukları çok seviyorsun
Onlarada düşüncelerinde yer verdin
Rahat rahat oynasınlar diye
Çoçuklara park armaan ettin
Sarayköy için elinden geleni yaptın
Hem işlerini en iyi şekilde yaptın
Hem halkını sevdirdin
Seni seviyoruz belediye başkanı
BELEDİYE BAŞKANIM ORHAN KARAKÖSE
BAŞARILARINI DEVAMINI DİLERİM
| 92 |
Hiç Bıkmıyor Ki
Ben o yare bensiz, hiç bağlanamam
Hayali aklımdan, hiç çıkmıyor ki
Özlemi içimde, aşkı dağlamam
Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiÇalınsın o sazlar, kırılsın teller
Sallanır meydan da, kıvrılır beli
Sevdiğim o güzel, kalbimin gülü
Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiÖzledim sesini, özledim onu
Kadife gibidir, sesinin tonu
Hayat onunla, verin bu sonu
Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiMahkum olmuş sevda, sakın ha atma
Gönül harman olmuş, boş yere satma
Geri dönmez isen, sen yarsiz atma
Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiAkşamın güneşi, ufuk altında
Bulutlar toplanmış, onun katında
Sevdası yaralı, deniz yatında
Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiBahattin dilinden, düşürmez yari
Öyle bağlanmış ki, yüreği yarı
Toplasın dostları, alsaydı varı
Karanlık geceden, hiç bıkmıyor ki
Bahattin Tonbul
21.11.2016
| 117 |
MASAL
kavrulmuş bir karıncanın sağ salim
yuvasına dönüşü şarkılarda anlatılmaz
başka bir ses gerekir belki de, bilinen
tüm seslerin ötesinde; anne
koynuna al beni rahmine söz geçmez bu ıssız gecede
gitar çalma, susalım biraz yoruldum ağrımaktan
yoruldum bunca kesik ruhu tek başıma
taşımaktan, bir avuç kızgın kum bile yok
tutuşmuş saçlarını özlemeye vaktim yok
yok. yangınlara kızanları sildim kareli defterimden
bir kare de sen koy, üşenme
sanki soldan sağa ölmüş gibiyiz bu bilmecede
bu masalda dere tepe düz gitmiş kadar yorgunuz
argınız. azgınız. vallahi azız.
çok daha az olacağız bu pis gidişle
belki de seviştirmeye
vaktim olmaz kimseyi kendi bedenimle
çok gittik. dere tepe düz gitmiş bile
olabiliriz. ne dersin geri dönmeye; anne
sana söylüyorum olur olmaz zamanlarda ölme
taşınacak bir yük bile kalmayacak yoksa
bu kırışık cennette
yarım yamalak yaşayalım senle
kavrulmuş bir karınca kararınca; anca.
Altay Öktem
| 139 |
Ah Eder Kim Görse Benim Halime
Ah eder kim görse benim halime.
Vefasız yar kalbi yaralar durur.
Düşman ağlar, görse mahzun halime.
Çeresiz bu gönlüm sızılar durur.Deva arar eller gönül yareme.
Yar diye sevdiğim hançeri vurur.
Düşman ağlar görse mahzun halime.
Çaresiz bu gönlüm sızılar durur.
| 46 |
Türkiye’nin Gizi
türkiye bir kördüğüm
ipi sıradağlardan
iki kıtayı bağlar
sımsıkı ulortadanhiçbir kılıç kesemez
bu tarihi düğümü
birbirine karışmış
o büyülü gizinitürkiye bir kördüğüm
sarmalanmış dağlarca
birbirine karışmış
halkalarıyla çağlarcatürkiye bir kördüğüm
onda hem sonsuzca yas
hem sonsuzca coşku var
günü gününe uymaztürkiye bir koca burgaç
dünyanın dört yanından
dün bugün ve yarından
her şeyi çeker yutartürkiye bir değirmen
öğütür durur zaman
gelecekten geçmişten
her şey onda aranantürkiye bir köprüdür
altından toprak akar
ay ve yıldız üstünden
sonsuza doğru uzartürkiye bir bilmece
sabahtan akşama dek
çözülür ışıklarca
akşamdan sabaha dek
örer gizini gece
| 93 |
LÜTFEN CEVAP VERİNİZ
4.
Bir uçuruma eksem tohumumu:
Bu bir yabayla harman savurmaktır
havanın tavı uygun olunca.
Havanın tavı uygun olunca
bir gün yağmur olup yağacağım
barışacak benimle çölün ağzı.
Barışacak benimle çölün ağzı,
son yolcusu olacağım bütün yolların
bağışlanacak varsa bütün suçlarım.
Bağışlanacak varsa bütün suçlarım,
geçmiş ve geleceğim bir rivayet,
dünyanın ses ve öfkesi olacağım.
Bir uçuruma eksem tohumumu,
katran uykulara dalsam bir döl yatağında,
uyusam ve uyansam: Yol sıfır!
(Varlık 1113, Haziran 2000)
7.
İnsan etinden yapılmıştır yollar
ne kadar döşersen o kadar gidersin
şansın varsa bir çölden de geçersin.
Kim ki bir yolda sıratsız kalır,
çocukluğunu yitirmiştir bir dönemeçte,
ama neye yarar yolun dönemeç yoksa?
Kim kimin elçisi olacak bakalım,
kim kimi kutlu kılacak çile yolunda,
büyükler küçüğü, ayaklar başı?
Her adım veda yerine geçer yolda,
insan haç biçiminde açar kollarını
kucaklamak için düşlerini, varsa.
(Gösteri 219, Mayıs 2000)
| 143 |
Sokulgan ayışığı
ayışığı
sokulgan bir kadın,
üzerime titreyerek düşüyor,
düşüyorum, çok fazla aydınlık.
soruyor: “yaşadın mı? ”
“hayır, yaşamadım”kısa bir sessizlik aramızda,
duruyor; bakışları gözleri gibi
fazla aydınlık, “ya yarın? ”
uzun bir sessizlik aramızda,
sokulgan bir ayışığı
bir kadın
| 40 |
Yalnızlık...
Rüzgarın yapraklardaki dansıdır yalnızlık.
Ihlamur çiçeklerinden yaptığım taç.
Gözlerimdeki bakış, dudaklarımdaki tebessüm.
Beklediğim istasyon.
Kurulmuş saatte çalışmayan zemberektir yalnızlık.
Baktığım ayna.
Gördüğüm yüz...30.05.2017 Bükreş
| 25 |
Kendime Dönüyorum
Hayat bir garip yoldur, Uzadıkca uzanır uzaklara İnsanoğlu bir garip kuldur Düşer bilinmez tuzaklara Kırık dökük darmadağınık Kalmışız yeni baharlara! Umut istedik, güven sorduk, Çaresiz insanlara! Umudumuzu çekip aldılar Atıverdiler bizi karanlıklara Şimdi mahzun, şimdi üzgün Umut aradık uzaklarda! Adam ithal ettik yeniden Umut olsun diye derinden Şimdi biz de diyelim: ' EY Türk titre ve kendine dön! ' Çare? ... İnanmazsın amma: Damarındaki asil kanda! ...
| 69 |
ALLÂH’ın İndirdiğiyle Hükmetmek Rab’den Bir Emirdir 5
Mal bölüşülemedi, adalet dışlatıldı,
Çorak toprak uğruna, yapılanlar uymadı…Nefis aktif olunca, kulları esir almış,
Kendi sülalesine, bu zulmü yaptırtmış…Yakıştı mı bu günah, Rab’bin düşüncesine?
Bâtıl örnek alınmış, kulun nefislerine…Hiçbir hakka uymadı adalet kavramınız,
Örf ve adetleriniz, değer yargılarınız…(2013)
| 45 |
Aşkımız Var Ara Yerde
Hasret ne ki sevdicegim
Hasret çekilmiş bir perde
Hasret bizi ayıramaz
Aşkımız var ara yerdeNasıl ki mevsimler geçer
Kışlar bitip bahar yeter
Elbet bu hasretlik biter
Aşkımız var ara yerdeSevdam deniz hasret damla
Ayıramaz bizi asla
Gel sarılalım umuda
Aşkımız var ara yerdeSayılı gün geçer elbet
Gülüm biraz daha sabret
Kanat takıp gelir vuslat
Aşkımız var ara yerdeGüzel gözlerin dolmasın
Umutların hiç solmasın
Kalbin sitem bağlamasın
Aşkımız var ara yerdeHerşey yalan sevda gerçek
Elbet bu hasretGeçecek
Arzu ettiğin gelecek
Aşkımız var ara yerdeAllah bir Hakkı -çün böyle
Vuslat senin yüreginde
Birgün çekilir bu perde
Aşkımız var ara yerde
| 102 |
Gün Batımı
Her gün batımında,
O kor kızıllık ruhuma
Bir hançer sanki.
Tenime değen her tel saçın
Acıyı, hüznü
Ve adı konmayan aşkı
Saplıyor yüreğimeHer gün batımı
Bana elveda bile demeden gidişinin
Yakamozlarla buluşması gibi….14.04.2007 18.10
| 36 |
Görünür oldum
Kim haktır kim batıl, sordum soralı
Haklının yanında, oldum olalı
Hak yolda huzuru, buldum bulalı
Bir çoğuna düşman, görünür oldumRengimi şeffaftan, saydım sayalı
Tüm varlığı sevip, doydum doyalı
Ruhuma huzuru, koydum koyalı
Bir çoğuna düşman, görünür oldumElimi uçkurdan, çektim çekeli
Dilimi susturup, diktim dikeli
Belimi nefsimden, ayrı göreli
Bir çoğuna düşman, görünür oldumTınlamaz anlatma, bilen bilemez
Koca bir dağ olsan, gören göremez
Değerin bilinir, kimse diyemez
Bir çoğuna düşman, görünür oldum
| 73 |
Güvercin
Bir Kar Gibi Yapayalnız
Gözleri Ağlamaktan Kan Çanağı Kız
Kimsesiz Ne Anasız Ne Babasız
Binmiş Koca Dünyanın Yükü Sırtına
Ah Bahtım Ah Bahtı sızım Hiç Yaşamamış Belli ki
Ne Tatil Biliyor
Ne Bayram Sabahı
Yarınlardan Umutsuz Elleri Soğuktan Buz
Gözlerinde Bir Nefret
Kanadı Kolu Kırık
Uçamamış Beyaz Güvencin
| 49 |
Sosyal Yaşantımız
hayat telaşı çekiyor bir yandan
bir yandan edebiyat, sanat merakı
hem sanatçı olmak
hemde hayatçı olmak
arasındayız sosyal yaşantımızın!
| 21 |
Aşk-ı Lal
I
ateşe koşan kelebekler gibi koştum sana
tüm şehir gördü beni,
bir tek sen görmedin
II
şiir kokan ellerimi tuttun
bedenimdeki arzuyla seviştin
törpüledin korkularımı
gözlerimin kahvesinden içtin
hatırlıyor musun..?
sevdiğin o kadın bendim
III
Rabih dinlemiyorum artık../..heyecanlarını anımsatıyor
Ezginin Günlüğü../..beni sevdiğin günleri
Düş Sokağı../..sevişmelerimizi
benim için sen dinle,
temizlensin kırgınlıklarımın acıyan gülüşleri
IV
ah more!../..bilmiyorum
ben minnacık Giritli bir kadınım
şimdi söyle bana,
ben bu sevdayı hangi denize atayım..?
kahretmesin..!../..bütün denizler mavi,
gözlerine mi atayım..?
V
şairim../..sevgilim!
bu ayrılık yazdığın en muhteşem şiirin..
....
more: rumca’da “ulan” demek
| 91 |
Şu gönülde sevgi gönül dilidir
İnsanlarda kalpten kalbe yol olur,
Şu gönülde sevgi gönül dilidir.
Bu yoldan giden değişik hal alır,
Şu gönülde sevgi gönül dilidir.Sevgi dediğin şey kalplerde ışır,
İnsan sevdiğiyle varıp tanışır.
Dilimiz susar gönüller konuşur,
Şu gönülde sevgi gönül dilidir.Sevgi olmasa insanlar olmazdı,
Yüreğimiz yanar sevgi kalmazdı.
Kul sevginin kıymetini bilmezdi,
Şu gönülde sevgi gönül dilidir.İster şehirli olsun ister dağlı,
Kulu sevgi yüceltir insanoğlu.
Sevgiyle gönül birbirine bağlı,
Şu gönülde sevgi gönül dilidir.Yusuf gönül aşkla muhabbet güder,
Özde sevgi insanı mutlu eder.
Sevgi yüreğimde yol bulur gider,
Şu gönülde sevgi gönül dilidir.
| 95 |
Hasta-Hastane
Günboyu pencereden dünyayı seyretmek
Ama orada olamamak ne acıdır,
Bir insanla buluşmak dış dünyadan,
Bir dostla konuşmak dertleşmek,
Bir an olsun o binanın dışında farzetmek kendini
Ne mutluluk verir hastaya bilirmisin...Düşünme der ziyaretçiler hiçbir şey,
Önemli olan sağlığındır derler,
Mümkünmü düşünmemekmümkünmü sizce..
Bir gün bir yıl gibi gelir hastaya hastanede,
Yinede beyaz meleklerin güleryüzü ile
Tatlı dili ile güne başlar hasta orada.Tek umudu iyileşmek bir an önce,
Evinin sıcaklığını duyabilmek sonsuza dek,
Fakat yinede mutlu hasta hastanede,
Arkadaşlığın beşiğinde yeni, güzel ve gerçek
Dostlukların eşiğinde o,
Unutamayacağı arkadaşları ve anılarıyla o...Hasta oradan çıktığında sevinçlidir,
Fakat iyileştiği için değil sadece,
Yepyeni dostlar yepyeni bilgiler kazandığı için,
Hayatı yaşamayı orada gerçeklerle öğrendiği için,
Mutludur o, çünkü unutamayacağı güzel anıları,
Unutamayacağı kişilerin unutamayacağı öğütleri vardır.En iyi arkadaşlıkların okulda, askerde, hastanede
edinildiğini biliyorlar,
Geceleri ve gün boyubirbirlerinin tesellisidir onlar,
Bazen sevinçli bazen hüzünlü olurlar, Günler geçmez orada onlar olmayınca,
Gelmeyince beyaz melekler geçmez saatler,
Hele gelmeyince ziyaretçiler hiç geçmez o günler....
| 158 |
Sosyal Medya Kimlere Faydalı
Sosyetenin önde gelen simalarından Betül Hanım, her sene eşi ve çocukları ile tatile giderdi. Eşi çok zengin, saygın bir iş adamıydı. Ankara'nın en lüks semtlerinden birinde otururlar, yaz ayları gelip de çocuklarının okulu tatil olunca, önce Dikili'de ki yazlıklarına uğrarlar, yazlık komşuları ile hasret giderip, orada üç beş gün kaldıktan sonra, arabaları ile Türkiye'yi bir baştan bir başa dolaşırlardı...Betül Hanım, çok kıymetli eşi Mahir bey ve de iki yavrusu Türkiye'nin altını üstüne getirdikleri gibi hemen hemen yurt dışında da gitmedik yer, ayak basmadık ülke ve şehir bırakmamışlardı. Fransa'yı, İngiltere'yi, Hollanda'yı, Almanya'yı, İspanyayı, Portekiz'i ve daha birçok Avrupa ülkesini neredeyse suyolu yapmışlardı...Hanımefendi, çok sosyal, cemiyet hayatında da bir sürü ahbabı ve sevdiği olan cıvıl cıvıl bir kişiliğe sahipti. Birçok yardım derneğinde asil üyeliği, kimisinde yönetim kurulu başkanlığı onun için vazgeçilmez bir durumdu. Çok sıklık ile yazılı görsel basında eşi ile birlikte yer alırlar ve bunun ile de hem kocası hem de kendisi, çevreye pek çaktırmasalar da, gizliden gizliye gurur duyarlardı. Çok önemli bir işti onun için böyle yardım derneklerinde sosyal faaliyetlerde bulunmak.Betül Hanım aynı zamanda twitter, facebook, instagram gibi sosyal medya araçlarını da sıklık ile kullanır, yaşadıklarını sık sık o sayfalarda arkadaşları ile paylaşırdı. ''Yakın dostlar ile kahve içtik heyooo.'' hemen fotoğraflarını çeker ve sosyal medyaya yapıştırırdı. ''Kedimizi veterinere götürdük.'' şak sayfaya yapıştır. Ayşe, Neşe, Menekşe, Hülya, Leyla, Süheyla ve bilumum dostlar hemen tıklayıp beğensin. Bu tür oluşumlarda çok fazla arkadaşı olduğu içinde anında aklında tutamayacağı sayıda beğeni gelirdi. Başka bir gün ''Arkadaşlarımız ile alış verişe çıktık.'' der, şak yine fotoğraflarını çeker, sosyal medyada paylaşır ve arkadaşları beğendikçe koltukları ve bilumum yerleri kabarırdı...Artık yaz aylarına girilmiş, tatile çıkma zamanı gelmişti. Betül Hanım gideceği yerleri yavaş yavaş sosyal medya dostları ile paylaşmaya başlamıştı. ''Canlarım benim bir hafta sonra Dikili de ki yazlığımıza gidiyoruz oradan hepinize selamlar göndereceğim.'' Vakit gelir Dikiliye gidilir, bir müddet kalınır ve oradan hareket edileceği zaman yine mesaj yazar Betül hanım ''Buradan Muğla Marmaris'e geçiyoruz canlarım benim hepinizi öpüyorum.'' yine kadim dostlarından sosyal yardım derneği arkadaşlarından yüzlerce beğeni gelir bir anda. ''Marmaris'den Bodrum'a Halikarnas'a geçiyoruz hepinizi muhabbet ile kucaklıyor selamlar gönderiyorum.'' yine aynı şekilde yüzlerce beğeni tıklaması, ''İyi eğlenceler'' mesajları...Eşi Mahir Bey serbest meslek sahibi ve de çok zengin bir iş adamı olduğu için, geride işlerini yürütecek bir sürü elemanı, müdürü vs. vardır. Bu sebep ile çocuklarına, eşine bolca zaman ayırabilmek onun için sorun değildir. Daha sonra Betül Hanım ve eşi Mahir Bey Akdeniz'e Antalya taraflarına yönelirler. Betül Hanım yine coşkuyla mesajlara asılır.''Canım arkadaşlarım şimdilerde Antalya Kemerdeyiz burası çok da sıcak olmasına rağmen, çok eğleniyoruz çocuklar ile eşimle hepinizi öpüyorum, inşallah dönünce hızlı bir şekilde cemiyet hayatımıza ve yardımlarımıza devam ederiz.'' tabi yine çok fazla miktarda hemen beğeni gelecektir sosyal medya da paylaşılan bilgilere. Nasıl gelmesin ki binler ile ifade edilen arkadaşlar, zengin bir çevresi varsa insanın.Yaklaşık kırk beş gün kadar sonra temmuz ayının sonlarına doğru Betül Hanım ve eşi Mahir Bey ile çocukları Rasim ile Necla tatillerini, yurdu karış karış gezmelerini tamamlayarak evlerine dönerler bir pazar akşamı. Kapıya geldiklerinde bir gariplik vardır, o da ne sanki zorlanmış ve açılmış gibidir kapı. Oysa giderken sıkı sıkıya kilitlediklerinin, alarmları kurduklarının farkındadırlar. Besmele ile çekine çekine içeri girdiklerinde, evin altının üstüne geldiği, birçok yerin karıştırıldığı, alarmların devreden çıkarıldığı, yani kısaca eve hırsız girdiği anlaşılmıştır. İlk şoku atlattıktan sonra kısa bir durum değerlendirmesi yaparlar ve evlerinden nelerin çalındığını saptamaya, daha sonrada polise haber vermek gerektiği üzerinde hem fikir olurlar. Eşi ve çocukları ile saptadıkları zararları kısaca şöyledir. ''Otuz altı adet Betül Hanımın düğününde getirilen bilezik, oğlanın sünnetinde gelen yaklaşık beş yüz elli bin lira değerinde altın, kocasının çok kıymetli altın bir saati, yaklaşık altı yüz bin dolar, yine sekiz yüz bin liraya yakın Türk parası, bir iki tane elektronik eşya.'' Betül hanım, eşi ve çocukları şoke olmuştur adeta. Bu arada salonda bir zarfın içinde kısa bir not, kayda değer bir pusula vardır, o pusulada aynen şöyle yazmaktadır. ''Sosyal medyayı çok olumlu ve güzel kullandığınız için biz ailenizin hırsızları İsmail, Cemal, Yakub hepinize en içten dileklerimiz ile teşekkür ederiz. İsimlerimiz tabi ki kod adlarımız olup gerçek isimlerimizi buraya yazacağımız hayaline kapılmadınız umarım. En derin sevgilerimiz ile sosyal medya kullanımlarınız da başarılar diler her bir tarafınızdan öperiz.''
| 687 |
Müzik ruhun gıdasıdır..
Konu:Müzik..Tatlı tatlı nağmelerle
Ezgilerle melodiyle
Dinlendiren bir ses ile
Müzik ruhun gıdasıdır..Derdi kederi bitirir
Vücûdu dinlendirir
Güzel bir esintidir
Müzik ruhun gıdasıdır..Bazen efkara koşturur
Bazen bulutlarda uçurur
Teselliye en iyi yoldur
Müzik ruhun gıdasıdır..Daldırır hayâllere
Şevk getirir yüreklere
Bir güzel seda ile
Müzik ruhun gıdasıdır..Gönlü hazza ulaştırır
Fersiz gözü kamaştırır
Sevenleri kavuşturur
Müzik ruhun gıdasıdır..O ılımlı notalarla
Gitarlarla,kemanlarla
Rahatlatan duygularla
Müzik ruhun gıdasıdır..Tarih:11.03.2011
| 66 |
Yağmur Yağardı Da Şemsiyesi Olmazdı
Yazsa eski bir pencere gül açılırdı
Kimi zaman da ay ışığı çocukluk yıllarından
Balkonları Akdenizli evlerdendi evleri
Horozibiği aslanağzı fesleğen kokardıSaçları okşanmak için miydi evet öyleydi
Üstelik yağmurda göğe doğru uzardı
Yağmur yağardı da şemsiyesi olmazdı
Arka mahallede ceplerine yağmur dolardıSesi siyah beyaz mıydı evet öyleydi
Bir hüzün sonbaharı ki hep oydu
Diyelim çeşmeler dondu, dallar kırıldı
Kış oydu, içimdeki fırtına oBütün kış saçları portakal kokardı
Oydu mahallenin göğe ağan kızı
Yalın bir kışı başlatan oydu
Yağmur yağsa saçak altı arayan oBir ayrıntı değildi saçındaki kurdela
Kirpiklerinin bir buluta özenişi
Kirpikleri mavi miydi evet öyleydi
Yağmur yağsa mis gibi yağmur kokardıYağmur yağardı da şemsiyesi olmazdı
| 110 |
Bu işte biz de varız Yürekleri kararız
Türkiye’miz kükredi
O dünyayı salladı
Sevgi ve heyecanı
Dört tarafa yolladı
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Bir dönüm noktasıdır
Yaşadığımız olay
Akıldan gitmeyecek
İnanın kolay kolay
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Büyük bir dönüşümdür
Vardır o potansiyel
Bizlere ulaşmakta
Uzaklardan gelen yel
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Ateşlendi bir kere
Hep azmimiz yükseldi
İnancımız sevgimiz
Bütün zorluğu deldi
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Türkiye yükseklerde
O çağı yakaladı
Tekstil turizm inşaat
Yürekte kaldı tadı
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Sanayi otomotiv
Şu anda bilin futbol
Gel elleri birleştir
Daima çalışkan ol
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
İlim adamlarını
Kaçırdık elimizden
Gerçekten çekiniyor
Bakış ve dilimizden
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Rüzgâr engellenmesin
Görüldü potansiyel
Bizlere seslenmekte
Diyor bana doğru gel
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Çağdaş uygarlık hedef
Koşarak yol alalım
Ayrılık yapmayarak
Millet ile kalalım
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
Fitnelikleri yok et
Birlik aşkı solmasın
Hasan söyler vatana
Yarasalar dolmasın
Bu işte biz de varız
Yürekleri kararız
| 184 |
Umutlarım Kanıyor Ağlamaklı
umutlarım kanıyor ağlamaklı
bir kuş uşuruyorum dağlara doğru,
yemyeşil, toprak kokan.
tarihimi sorguluyorum
doğumumu..
yaşamımın anlamını.
bir kuş uçuruyorum dağlara doğru.
nehirler yatağı başucunda.umutlarım kanıyor ağlamaklı
görüyor musun yıldızları?
yıldızlar da kanıyor ağlamaklı.
ve ben hala inatçı,
kalbim hala kaskatı.
işte ölüm,
işte ölümün soğuk yanı.umutlarım kanıyor ağlamaklı.
bir kuş oluyorum,
uçuyorum dağlara doğru.
gökyüzü yorgun,
mavi ve puslu.
gülüşlerim yasaklı.
bir kuş oluyorum;
uçuyorum gökyüzüne,
kanıma doğru..
| 71 |
Sevda Bağlarım
Sevda BağlarımBir zamanlar çiçek açan sevda bağlarım vardı,
Şimdiyse solmuş tüm çiçekleri,kurumuş dalları
Ne kadar sulasamda yeşermiyor,
Tükenmiş benim gibi bütün umutları.
Çiçekler su istermiş,sevgi istermiş
Emek harcanmassa,o sevgi yok olup gidermiş
Bu sevdadan tek hatıra kalan bana,
Biliyorum ki, adım artık gurbetmiş...11.7.2005 Gönül Özdemir - Bergkamengoenuel.oezdemir@gmx.de
| 49 |
V A Y b e !
Tebessüm saçıyor ne kadar mutlu,
Yarını güven de sağlam umutlu,
Birliği, dirliği, sofrası tatlı,
Sevinçten coşuyor vay anasına.Aldığı ödüller arşive sığmaz,
Hırsına kapılır spordan yılmaz,
Enerji doludur bağlasan durmaz,
Rekora koşuyor vay anasına.Kurala göre de hareket eder,
Tekniği kullanır hızlıca gider,
Organize eden bedeli öder,
Engeli aşıyor vay anasına.Aile ferdinin yapısı, iri,
Henüs yaşlanmamış atası diri,
Şehirin merkezi yerleşim yeri,
Her gören şaşıyor vay anasına.Sigara,içkisi,kumarı yoktur,
Sevimli biridir hayranı çoktur,
Böyle bir insana alkışlar haktır,
Zekice yaşıyor vay anasına.6-11-2010
| 85 |
Turuncu Liste
Geceyi yaraladık
gündüz örtündü üzerine en son ayıbı...
Elimizde turuncu liste; adımız mağrur bir sokakta
yıllanmış ölümün gül rengi, patlayacaktı
içimizdeki dağ. Tenhaydık. Ellerimizdeki bir başka el yalandı.......................
| 30 |
Sevgi, saygı desin
Güller açsın gönüllerde,
Kinler sevgi, saygı desin.
Efsane olsun dillerde,
Kullar sevgi, saygı desin.Olmasın hiç sınıf farkı,
Kırılsın kavganın çarkı,
Gönüllerde barış arkı,
Binler sevgi, saygı desin.Sevginin bayrağı asın,
Kafalara sevgi basın,
Kulaklar sevgiyi duysun,
Tanlar sevgi saygı desin.Gönlünü gönlüme ekle,
Sevgiyi saygıyı yükle,
Şerri at, sevgiyi bekle,
Günler sevgi saygı desin.Araya koyma ikilik,
Nefsinde öldür tilkilik,
Gütmeyelim senlik, benlik
Canlar sevgi, saygı desin.Sevgi taşısın kervanlar,
Kavuşsun bütün sevenler,
Sevgi dolsun konak hanlar,
Hanlar sevgi saygı desin.Yüreklere sevgi dolsun,
Sevgi veren saygı bulsun,
Orda Ali Uzun ölsün,
Tenler sevgi saygı desin.8 Aralık 2012
| 96 |
Aşk malik'ine koşmaktır
Zannettiğin aşk hislerine konan aşk değil
Aşk kalp gözüyle varılması yere koşmak
Duygularda ki boşlukları doldurmak değil
Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmakBırak gönül eylemeyi aşk mı zannettin
Acı çekmeyi çektirmeyi aşk mı zannettin
Aşkı gönül eğlendirmekten mi zannettin
Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmakHer kesin ağzında bir aşk aşk dolanmakta
Ağzından öte gitmeyen bir aşk’a koşmakta
Aşk ağızda değil bütün benliğinde koşmakta
Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmaktaBana sorarsan senin ki samimi aşk değil
Bana sorarsan senin ki şaşkınlıktan öte değil
Bana sorarsan senin ki boş uçmaktan gayrı değil
Bana sorarsan aşk Malik’ine koşmaktan başka değil
| 97 |
Annelik Oyunu Bitti / Gece Radyolarında Bir Dostu Aramak
O akşam ne çok şey konuşmuştuk onunla... Filmlerden, Polonyalı yönetmen Kieslowski’den. Yakınlarda kaybetmiştik onu. Peki Kieslowski o özellikle Mavi filminde aradığı iyiliği bulmuş muydu? Neredeydi iyilik? Arınmak? Görünmeyen, saklı bir yerde miydi? En dipte miydi iyilik, düşkünlükte miydi? Yoksa iyilik, arınma diye bir şey yok muydu, biz dünya sürgünlerinin çektiğimiz aşk özlemi gibi bir şey miydi, iyiliğe, arınmaya duyduğumuz bu dinmez özlem...Sahi, Metin Erksan’ın Sevmek Zamanı filmini de konuşmuştuk... İnsan bir fotoğrafa âşık olabilir miydi? Belki de bugüne dek yapılmış en umutsuz aşk filmiydi Sevmek Zamanı. Gerçekliğin acımasızlığından korkup suretlere sığınan kalplerimizin trajik bir özetiydi sanki...Sonra Behçet Necatigil’i anmıştık, onun Kaçmalar şiirini: Sızlar ince içerlerde yara / Vurur yüzeylerde şeylere üzüntüsü, acısı / Elden kayar bir çatal / Ya da düşüncelerde erir boy’na sigara.../Sonra ansızın başını örten şehirli kadınları konuşmuştuk, bir gece rüya görüp, sabah ansızın örtünen subay ve hakim eşlerini... Şehirlerin insanı yapayalnız bıraktığını, buralarda kimsenin kazanamayacağını, sürekli bir yenilgi duygusuyla yaşanacağını anlatmıştık birbirimize...Anlamıştım. Ayrılığımız, geceye birbirimizi emanet edişimiz bu konuştuklarımızla bağdaşmayacak ölçüde yorgun ve ürkekti... Sanki bunca önemli duyguyu, sözü hakkımız olmadan konuşmuşuz gibi suçlu bir şekilde vedalaşmıştık...Acemice kaçar gibi... Bütün bu zamansız vedalaşmaları bir gün konuşmayı düşünerek yatıştıracaktık sanki bu acemiliğin, bu birbirimizden ansızın kopmaların suçlu tedirginliğini... Eve gelince biraz kitap okudum. Bir iki satır bir şey yazdım. Eski yazılarımı gözden geçirdim. Bir türlü bitiremediğim şiirime birkaç dize ekledim... Ama ne yapsam onunla vedalaşırken yaşadığım o suçlu tedirginliğimi içimden atamadığımı hissettim... Bu tedirginlik yoruyordu beni, uyumaya çalışmalıydım...Biraz müzik dinlersem rahatlarım diye düşündüm. Radyomu yanıma alıp yatak odama geçtim. Yatağıma uzandım, bütün gece yalnızları gibi kendime uygun bir radyo istasyonu aramaya başladım... Radyonun frekansları arasında rastgele dolaşırken bir frekanstan gelen sesle ansızın irkildim: “Benim adım Tülay. Sizin radyonuzu ilk kez dinliyorum. İnsanları birbirleriyle buluşturmanız ilgimi çekti. Bu şehirde insanlar çok yalnızlar... İnsanlar ne gariptir ki, sevgiye çok ihtiyaç duyuyorlar, ama sevgiden çok korkuyorlar, özgürlükten korktukları gibi...”Evet, bu onun sesiydi. Birçok şeyi konuştuktan sonra suçlu bir tedirginlikle vedalaştığım insandı bu. Peki, onun ne işi vardı bu tuhaf radyoda? Bir anlam verememiştim. Tam bu sırada araya programcı girdi: “Tülay, sen bizim radyoya bir alış, bırakamazsın. Muhabbet FM tiryakilik yapar... Sen de yalnızlıktan yakınıyorsun değil mi? Benim bildiğim bir şey var, kaçan kovalanır, yani kendini ağıra satacaksın; bir de çok önemli bir kural var, kıskandıracaksın.” Programcı o bildik, o yapay, dahası alaycı ses tonuyla hızlı hızlı konuşurken, Tülay o mahcup sesiyle araya girmeye çalışıyordu: “Yo, tam böyle değil asıl söylemek istediğim benim... Biraz önce arayan bir arkadaş vardı, yalnızlıktan bahseden... Bence çok önemli şeyler söylüyordu, sözleri arada kaynadı gitti.”Bu sırada programcı sıkılmış olmalıydı ki aynı alaycı ve küçümseyen ses tonuyla: “Bak Tülay istersen sana şöyle dertlerine uyan bir şarkı çalalım, ne dersin? Yoksa karşılıklı konuşacak birini mi istersin, karar ver, bize göre hava hoş.” Bunu duyunca can havliyle hemen yanıbaşımda duran telefonumun tuşlarına basmaya başladım. Meşgul çalıyordu. Tekrar tuşlara bastım. Bu sırada programcı Tülay’a hangi şarkıyı istediğini soruyordu bir taraftan. Tülay, Mahler’den Ölü Çocuklar Ağıdı’nı istedi... “Haydaaa, o da ne yahu? ” dedi programcı... “Gel sana Selami Şahin’den Özledim’i çalalım, ne dersin? Bak bu şarkı sana çok uyar, dinle beni...” İşte tam bu sırada radyonun telefonunu düşürmeyi başarmıştım. Telefonda karşıma çıkan kıza programa dahil olmak istediğimi söyleyince beni de hemen konuk ettiler. “Tülay, benim” dedim, “ne işin var senin bu radyoda, çok şaşırdım. Bu adam düpedüz seninle alay ediyor, buna nasıl izin verirsin? ” Önce bir sessizlik oldu. Tülay’ın sesi adeta titriyordu: “Ben... Öylesine frekansları dolaşırken rastlantı olarak yani. Şimdi sen karşıma çıkınca... Çok tuhaf oldum...” Programcı fırsatı kaçırmamıştı tabii: “Ooo, Tülay, yoksa eniştemiz mi, evet, şimdi de sizi tanıyalım. Muhabbet FM. İşte böyle buluşturur. Hadi bana dua edin yine... Siz konuşurken fona Devran Çağlar’dan Hep Seveceğim’i koyuyorum. Hadi iyisiniz, böyle hizmet hiçbir yerde yok...”Öfkeden deliye dönmüştüm: “Ne bu rezalet? Bu adamla konuşacak ne buluyorsun” diye sordum...Bir an bir sessizlik oldu. Sonra Tülay konuşmaya çalıştı, sesi güçlükle çıkıyordu ağzından: “İnsanları buluşturuyor o. Bence çok kötü biri değil... Sen de değilsin...” Tülay kesik sesle konuşuyordu. Sanki unutmuştu bir radyoda herkesin önünde olduğunu... Sanki kendisiyle konuşur gibiydi. Devam etti: “Sadece sen daha çok şey biliyorsun ondan... Ama o da olduğu gibi, farklı görünmeye çabalamıyor... Sen ve senin gibiler çok önemli, çok farklıymış gibi görünüyorsunuz, o görünenin altı bomboş, yüzeyin altında pek bir şey yok aslında...”Bu sözler karşısında insan ne diyebilirdi ki susmaktan başka. Hayır görünenin altında yoğun derinlikler, büyük serüvenler, anlamlar mı var demeliydim? ..Sadece şunu söyledim: “Bugüne dek konuştuğumuz hiçbir şeyin pek bir önemi yoktu sence öyle mi? ..” Yine bir sessizlik oldu, Tülay bugüne dek benimle hiç konuşmadığı düşünceleri anlatıyordu şimdi bana: “Bir anlamda yoktu evet, ne konuşursak konuşalım, ben yine evime aynı iç sızısı, aynı eksiklik duygularıyla dönüyordum. Aynı boşluk duygularıyla... Yetmeyen bir şeyler vardı hep. Her şey sadece sözlerdeydi sanki. Sanki: ‘Hadi hemen bir şeyler yapalım’ desem hiçbiriniz yanımda olmayacakmışsınız gibiydiniz... Hareketsizdiniz sanki hep. Bedenleriniz, elleriniz, ayaklarınız yok gibiydi... İçinizde kimse birbirine bir şey vermeye hazır değilken, herkes birbirinden bir şey alıyor, alamayınca da düşman oluyordu...”Programcı yine araya girmişti: “Hadi yahu, bitmedi mi tartışmanız, bekleyenler var sırada, çabuk tutun elinizi...”“Tülay, ” dedim, “deminden beri ne yaptığımızın farkında mısın? Herkes bizi dinliyor”. “Farkındayım” dedi, acı bir ses tonuyla... “Biliyor musun, benim için hiç önemi yok, ha seninle başbaşa konuşmuşum, ha bu radyoda, herkesin önünde. Biliyor musun ben geceleri belki beni anlayan bir insan, bir dost bulurum umuduyla bu radyo frekanslarını dolaşıp duruyorum... Ama pek bulduğum da söylenemez... Aslını söylemek gerekirse, herkes kendisini o kadar çok zaman gizlemiş ki, sonunda kaybolmuşlar galiba... Şimdi çok istese dahi kimse kimseyi bulamıyor... Kaybolduk! ”Sonra sustu. Kısa bir sessizlikten sonra telefonunu kapattı. Ardından ben de...Yarın yeniden konuşmayı denemeliydim onunla. İlk ve belki de son kez. Hem de bugüne dek bütün konuştuklarımızı unutarak... Buralardan çok uzakta, karanlık bir ormanda karşılaşan ve birbirini o ana dek hiç tanımayan kaybolmuş iki insan birbiriyle nasıl konuşmaya başlarsa öyle... Kurtulmaları, bütün deneyimlerini hiç saklamadan anlatmalarına bağlı olan iki kayıp gibi...
| 979 |
Tekillik - Yalnızlık 4
Bazen tek olmak istersin;
Sessizliği tatmak,zifiri zindanı keşfetmek
Ne bileyim susmayı, insansız bir ortamı istersin
Kendinle sohbet etmek; kendi doktorun olmak istersin.Bir manzaraya bakarken kanatlanan martıyı görürsün
Ya hayal kurarsın yada simit attığım o an gelir aklına
Ama geçmiştir ve sen şu ana bakmak istersin
Belki o an eşsiz bir anı, ama neden yenileri yaşamayasın? Düşün Taksim meydanında tek başına yürüyorsun istiklale doğru,
Çünkü bu tekilliği sen istedin.
Bir dağ evin desin ve tek başınasın
Çünkü o dağ evinin döşemesinde bile senin harfin geçmiş.
Eğer bunu sen istediysen bunu da yaşamayı bileceksin.
İtiraz hakkın yok ve bu alın yazısını sen seçtim.Diyelim ki grip oldun, Kendinin doktoru sen olacaksın,
Sana hastabakıcılık yapacak birini dahi sen istemedin; hayatında,
Bu hayat baştan sana cennet gelmiş olabilir,
Ama gün geçtikçe cehenneme dönüşen bir cennet.
Kısacası cennet-i cehennemi kendi yaşıyorsun; yaşatıyorsun
Tıpkı bekarlık sultanlıktır lafının kandırmacası gibiYani diyeceğim şu ki, eğer kaderini Yalnızlık olarak sen belirlediysen;
Bu hastalığın belirtilerinide yaşamayı bileceksin.
| 160 |
Bilmeni İstemiyorum Seni Sevdiğimi
Bilmeni istemiyorum seni sevdiğimi
Kalbim feryat etse de susuyorum.
Gözlerim sana mühürlenmiş gibi
Nereye baksam seni görüyorum…Msn: yalnizsair@live.com
| 22 |
Sen Beni
SEN BENİSeninle günlerim bayram geçerken
Aşkın şarabını senle içerken
Vakitli vakitsiz ne çabuk erken
Kederde bıraktın gittin sen beniGözlerine bakıp bayram ederdim
Benim sevdiceğim cananım derdim
Gidince peşinden sanki delirdim
El aleme rezil ettin sen beniNe gereği vardı aşkı hedere
Gark eyledin beni derde kedere
Lanet olsun böyle yazgı kadere
Beş para bir pula sattın sen beniLatifiyim bayram seyranım sendin
Gözümden düşürdün kendini kendin
Ne olur kıymetim bir gün bilseydin
Keder ordusuna kattın sen beni08 KASIM 2004 SAAT: 17:00/ANKARASAMANYOLU GRUBUNUN 2 KELİME 1 ŞİİR AKTİVİTESİ İÇİN YAZILMIŞTIR
KELİMELER: BAYRAM / KEDER'Aşağıdaki isim linkini tıklayarak, bu haftanın aktivitesine katılan diğer bir arkadaşımızın şiirlerini okuyabilirsiniz.' Sevil Nizamoğulları
| 107 |
Sevgi Pınarı
Derler ki tok acın halinden anlamazmış
Ya sevgi açlığı, onun ölçüsü nedir acaba?
Sevgiye aç çocuğun midesi doysa ne yazar
Anne Baba sevgisi olacak, dost akraba sevgisiKalbin gıdası sevgidir, saf ve temiz sevgi
Sevgi yoksa kalp doymuyor asla, hep aç
Sevginin yerini alamaz hiçbir şey, ama hiçbir şey
Sevgi, sevgi ile beslenir, doyar ancak sevgiyleSevgi ailede, sevgi okulda, sevgi toplumda
Karşılıksız, menfaatsiz, sonuna kadar sevgi
Gönülden akıveren, kalpten sızıveren duygu
Sevgi duygu selidir, zararsız akıp giden bir nehir Yaşayana sevgi, ölene sevgi, kalana sevgi
Yaratandan dolayı yaratılana sevgi, âleme sevgi
İnsana sevgi, canlıya sevgi, toprağa sevgi
Bırakıver kendini, sevgi içinde yüz, sevgiSevgi pınarı akmalı her evin önünden
Şırıl şırıl, berrak,serin içmeye hazır
Bakanın kendisini gördüğü ayna
Sevgi yansıtan her yöne, her insana
| 124 |
Ya Sabır Derim Kâlbimle
Sen beni hiç, hiç sevmesen bile,
Ya sabır ya sabır derim kâlbimle,
Perdeleri çekerim, gözyaşları ile,
Sen beni hiç, hiç sevmesen bile.Esas olan, benim, seni sevmem,
Sen üzülme kâlbimdedir demem,
Allah'tan başkasına da, eğilmem,
Ya sabır, ya sabır derim kâlbimle....
| 44 |
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir
Atatürk’ten armağan-bu millet ve memleket
Vatanın sınırında-kabul olmaz ihanet
Emanet gençliktedir-onlar yurdun sahibi
Bölmeye sakın kalkma-olamazsın galibi
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir
Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir
İllerin arasında-hiç birinde fark yoktur
Sıkıntı orda varsa-anla bizde de çoktur
Çanak tutmaya kalkma-bölücü yıkıcıya
Açlıktan inlemekte-iş ver erkek bacıya
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir
Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir
Kendini büyük görme-senden büyük de vardır
İnsanları yaşatan-namus ve itibardır
Silah tutan elleri-korumaya kalkarsan
Birden tökezlenirsin-içinde kalmaz derman
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir
Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir
Arabanı vererek-mezarlar yaptırırsın
Mehmetçik polisimi-yerlere çarptırırsın
Yolunuz yol değildir-vatanım diye sarıl
Ayrımcılık yapmayın- 70 milyonla karıl
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir
Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir
Şu an konuşamazsın-çünkü elvermez yasa
Haritanız hazırdır-oluşturursun tasa
İki şey güvencendir-ABD ve Avrupa
Sizi yolda bırakır-güvendiğin o sıpa
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir
Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir
Bir sabah kalktığında-yerinde eser hep yel
Hiçbir şey anlamazsın-kurtaramaz seni el
Hasan Sancak Öğretmen-işi gücü ülkedir
Düşmanla oluyorsan-bilinmeli lekedir
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir
Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir
| 179 |
GÜN OLUR
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...
| 55 |
Ne Sevdalar Yaşadım Ben
Ne sevdalar yaşadım ,
Bilmeden kimseler.
Kış mevsimini
Ilık bir bahara çevirdim.Sonbahar yaprakları
Henüz düşmedi kalbime
....................
| 21 |
Doğanın YAVUZ'U...
doğa;
otlarını verir
Yavuz arkadaş
onları toplar, derler
ya pişirip
ya da pişirmeden
sofraya koyardı...
doğa;
uyumunu
yerlere göklere serer
Yavuz arkadaş
onu yakalar
tuvalde çizer
renkleri seçer
önümüze koyardı....
doğa;
kişiliğini yansıtır
Yavuz arkadaş
onu çözer
önce yüreğine
sonra kalemine yükler
kitaba koyardı...
doğa,
saygı duyulduğu kadar
saygı duyardı...
saygısızlık yapanı
kapının önüne koyardı....Fikret Turhan-Yalova,
27.02.2015
| 59 |
Çorbamsı Bir Şey
Yemek yiyeceğimi sanmıştım.
Ekmeğimi çorbaya banmıştım.
Rabbim! Ne menem bir şeydir bu,
Çorba değil sanki, safi su.(26.05.2009'da okul yemekhanesinde verilen yemekte olan çorbanın tamamen su gibi olması ile dile gelen dizeler :))
| 35 |
Gurbet
Ben garibim;
Benim de kimsem yok bu şehirde.
Aylardır mektup bekliyorum memleketten
Bir han köşesinde.Sonra korkuyorum bu şehirde,
Bir gün yapayalnız ölüvermekten,
Yan yana yattığımız arkadaş anlatıyor:
Her gece sayıklıyormuşum,
Öksürerekten.Bu caddeler dolusu, yığın yığın insanlar
Ne anlar benim halimden?
Bir nedamet kavsi çizilir gecelere
Etten,
Kemikten.Ben de garibim,
Benim de kimsem yok bu şehirde
Aylardır düşünür, dururum,
Bir han köşesinde.
| 62 |
Yılbaşı
Geçti, gitti, bir yıl daha,
Ömrümüzün sarkacında.
Karşılarız yeni yılı,
Nice, nice umutlarla.Denizde kaybolup giden,
Senede bir defa öten.
Yürekleri bir hoş eden.
Siren gibidir yılbaşı.Tünelin ucunda ışık,
Yılda bir görülen aşık.
Kalbimi saran sarmaşık,
Kendisiyle hep barışık.Senede bir, gelir gider.
Teğet gibi, değer geçer.
Bizi melül,mahzun eder.
Bir buse verir de yiter.Yeni yılın eşiğinde,
Eski şarkılar, pür neşeyle.
Yitip gidenlere inat,
Yenen hançerlere inat.Kah öfkeyle, kah neşeyle.
Gözlerdeki parıltıyla.
Birikmiş tüm acılarla,
Kah üzüntü, kah sevdayla
| 78 |
Çilelim
çileim bu dünya bana dar gelir.
diğer alemlere yer bulup gitsem.
bir gülün dalında bülbül dinelir
getir saki kanmam baldıran içsem
çilelim bu dünya bana dar gelir.kırlangıç güneşemi göç ettin söyle
kusur bizde ise de ki bilelim
yarasa uçarsa geceden güne
geceyi pas tutar çürür çilelim
kırlangıç nereye göç ettin böyle? çilelim gök mavi su saydam ama
aşka dair bir şey yok lugatimde
sök kalbimi gözde mana arama.
gözümü boyadım bir yaban elde....
çilelim gök mavi su saydam ama.
| 80 |
Arıyorum Gözlerini
Gözlerini Arıyorum Sadece Gözlerini
Nefesim Çığ Gibi Büyüyor Sessizlikte
Hatıralar Boyuyor Güneşte Parlayan Bedenimi
Göz Yaşlarımı İçime Atıyorum, Arıyorum GözleriniGri Umutlarımın Sana Ayırdım En Güzel Köşesini
Duysun Tüm Beşer Aşkımızın Bilinmeyen Harflerini
Özlemlerimi, Acılarımı Hatta İnançlarımı Duysunlar
Geleceğin En Hayati Günlerini, Ben Yaratayım Gizlenmiş Köşesini
| 47 |
Yağmur Akşamları 6
gün; kısa gelir her zamankinden
böylesi önemli konular
konuşulacağında
umutlar yarınlara ertelenir,
vazgeçilir günden
artık evlere gitmelidir
yağmur akşamlarında
yağmur yağar
tarladaki ekinler için şükrediliryağmur akşamlarında
her akşam yağmur yağar
hava kararmaya başlamadan daha
saçakları ıslatır
dam akar
| 41 |
Tsk
Elimizde tezkere
Çıkarken kapısından
Tükürdük yere
Belki on kereFakat,
Dönerken son köşeyi
Ezildi içimiz
Döndük
Yaladık tükrüklerimizi
Öyle ayrıldık asker ocağından
| 22 |
Anne
Sevgi ırmağının kaynağı anne,
Dermansız dertlerin dermanı anne,
Ümitsiz ruhların, ümidi anne
Sevgi bahçesinin sultanı anne…Hayat, anneyle anlamlı ve güzel,
O, gönüllerde hem yüce hem özel,
Başımızı şefkatle okşayan el,
Hayat yolumuzun, rehberi anne… Onun gülüşü, abı hayat dolu,
Gösterir evladına doğru yolu,
Başımızda her an şefkatli kolu,
Sevgi bahçemizin, sümbülü anne…Dert ortağı, sığınak limanımız,
Gönül sesi, en sadık sultanımız,
Kalp ibresi, eşsiz mihmandarımız,
Dermansız dertlerin, dermanı anne…Biz gülünce güler, ağlarsak ağlar,
Yavrusu uğruna ciğerin dağlar,
O, neşelenince gül açar bağlar,
Amansız günlerin, emânı anne…Gönül dostumuz ve dert ortağımız,
Şefkat yumağı, sevgi pınarımız,
Hayatımız, kanımız, cananımız,
Karanlık günlerin, güneşi anne…Merhamet, ondadır, muhabbet onda,
Bütün dertler diner, onun kolunda,
Yavrusu uğruna hayat yolunda,
Şifasız dertlerin, ilacı anne…Cennet, annenin ayağı altında,
En yüce varlıktır Hakkın katında,
Sevgi yekvücuttur onun zatında,
Coşkusuz günlerin, coşkusu anne…Evlerin, sevgi abidesi anne,
Hayatın, en tatlı neşesi anne,
Kalplerin en âli köşesi anne,
Sevgisiz anların, sevgisi anne…Baş tacı, her derdin ilacı anne,
Ruhumuzun ebedi muhtacı anne,
Dertlerin dermanı, ilacı anne,
Kırılmış kalplerin, miracı anne…
| 167 |
Benzetmeyi Benzetme
“Susurluk” ismi su sığırından geliyor
“Manda” demek yani
3 Kasım 1996`da
Susurluk yolunda
O iblis Mercedes`in
Masum kamyona çarpmasıyla
Gazi tarafından vaktiyle
Vaktinde sittir edilip de
Sonradan harimimize
Sinsi sinsi sokulan
Manda var ya
İşte o MANDA göle sıçtı
| 41 |
Sorumlusun Oyundan...
Kullansan, kullanmasan oyundan sorumlusun
Oyunla şekillenir geleceğin...Sen osun...Önünde on ve yirmi dört ağustosların var
TÜRKLER kaderlerini hep Ağustosta yazar...Bir anlık zevkin için tercihin ise tatil
Güzel CUMHURİYETİ ediverirsin tadil...Önüne bu iki gün konulacaktır sandık
"Sandıktan çıktık..." sözü yetti artık usandık...Oyun ile sandıkta lâyıkı bulacaksın
Ya ilelebet LAİK ya TEBA kalacaksın...Uykularının sonu bu uykun olsun uyan!
Bir oydan herşey çıkar...Oyun seni koruyan...CUMHURİYETİNDEN çok seviyorsan tatili
Oyunu kullanma da ol kurtuluş katili...Cumhurun Başkanını bak bekliyor ÇANKAYA
Sırtını dayamaya seç güvenilir kaya...
| 81 |
Ay balım Güzel
Ayrılığın bitti sana kavuştum
Canıma can veren ay balım güzel
Sevdan ateşiyle yanıp tutuştum
Kanıma kan veren ay balım güzel.
***
Yağan yağmurumsun sen gözlerim de
İnci tanesisin dizelerim de
Sönmeyen ateşsin yan közlerim de
Yanıma yan veren ay balım güzel
***
Sanma unutuldun unutulmazsın
Aşkın deryasında sen bulunmazsın
Yürek haricine hiç koyulmazsın
Sevdama yön veren ay balım güzel
***
Umutla büyüyen duygumsun canım
Anmadığım an da aksın bu kanım
Çarptıkça kahrolsun inan sol yanım
Duyguma ses veren ay balım güzel
***
Nihayete erdi ayrılığımız
Yok inan seninle gayrılığımız
Yeşerecek her gün tüm varlığımız
Varıma var veren ay balım güzel
***
Ruhi mutluluğu seninle tattı
Umut rüzgarına canını kattı
Hayalle düşünü gerçeğe sattı
İlhama his veren ay balım güzel
21.04.2015/OLTU
| 123 |
Artvinden Selam Getirdim
Yeni geldim kardaş bizim Artvinden
Toprakla taşından Selam Getirdim
Mevsimi değişmiş gözleri yaşlı
Akan göz yaşından selam getirdim Şavşatimin Tepeleri hep karlı
İnsanlara Baktım hepsi efkarlı
Kalmıs ana baba oda naçarlı
İhtiyar eşinden selam getirdimKöşeye sıkışmış unun torbası
Etli mantısıyla börek burması
Peynir eritmesi,ayran çorbası
Ekmekle aşından selam getirdimArdanuca indim gördüm sıcak yüz
Ordada kara kıs,ortalık dümdüz
Kestim gümanimi galmiyacak yaz
Titreyen dişinden selam getirdimYedim Sarmalari,ayranla cadi
İnanın lezzeti ağzımda kaldi
Hareket edecek saatim geldi
Çoruhun döşünden selam getirdimBorçkadan Hopaya indim sahile
Okadar güzelki gelmiyor dile
İnsanı güzeldir yokturki hile
Kaçkarın başından selam getirdim Arhaviye indim Artvin son buldu
Çok güzel dolaştım seyahat oldu
Bütün sevdiklerim orada kaldı
Ordaki arkadaşından selam getirdim Buruk kaldım yusufeliy atladım
Yaz gelince gedeceyim anladım
Gezeceyim oray hep adım adım
Hayalinden düşünden selam getirdimAli KARA az yazanda çok anla
Karnın acıkınca yermisin canla
Kımi turşusuyla, aci soğanla
Üçünden beşinden selam getirdim
| 149 |
Sevginin gücü
SEVGİNİN GÜCÜ
Sevgi yoksa,başarı arama işinde.
Sevgi yoksa.mutluluk arama evlilikte.
Sevgi yoksa,içtenlik arama arkadaşlıkta.
Sevgi yoksa,iletişim yoktur insanlar arasında.
Sevgin yoksa insanlara,git dağ başında yaşa!
| 27 |
Kurulmuş.
Kurulmuş yerde attığım adımlar.
An gelir gecede an gelir gündüzde.
Bu günde geçiyor bende böyle.
Bir tutku var içimde onu düşledim.
Însanlığı bol gözü tok tutkular.
Pervane eder beni bu tür uğraşlar.
Düştü payıma ağır olsada yüküm.
Sadece birazcık dalgın düştüm.
Çünkü çok yitirdim benden gidenleri.!.
| 47 |
Kudüs'ün Gözyaşları
Kudüs'e uzansaydı destursuz bir namahrem
Gönderirdi ordular askerler kan-ı kerem.
Sonra düşünce bizler asırlık dalalete
Gark oldu Kudüs elem, figan, zulmete.Osmanlı Kudüs'ünde koşuşturan çocuklar
Geleceğin gözyaşlı dedeleri oldular.
İzlerlerdi masmavi denizleri, gökleri
Şimdi çırpınır yorgun umutsuz yürekleri.Sarı kubbeden gelen eşsiz benzersiz ezan
Senin için kurşuni gök yaşamakta hazan.Unutmaz sarı kubbe miraç bereketini
Son nebinin buradan arşa hareketini.
Matem bağlıyor sanki her seherde, şafakta
Bekler göklerden lütuf gözleri hep afakta.Sarı kubbeden gelen eşsiz benzersiz ezan
Senin için kurşuni gök yaşamakta hazan.Hakka sunulur şimdi yalvaran dilekçeler
Dua eder bahara hasret olan bahçeler
Umutlar tükenmişken oluşur gerekçeler
Yağmurlara dönüşür Kudüs'ün gözyaşları.
| 100 |
Bir Dalgıç Deniz Olursa
Şairlerin yenildiği bir
çağ düşün,
son çareleri şiirden
tabut biçildiğiKaçış
kanıt ve
ispatın,
ölüm kadar kolay
aşk kadar zor olduğu
ya da şairlerin yenildiği
bir çağ yerine
öldüğü bir gün
ya da öleceği bir gün vardır
(Çünkü çok azlar artık
ve inadına vergi ödediler) Sığ kıyılarda derinlerin dalgıcı
olmak yanlışmış
bir kez daha anlıyorum
ya denizini değiştireceksin
ya da deniz olacaksın
ama sen yaratacaksın kadınını
O zaman seslenirim
okyanusa büyüyerek:
'Ey güzel balık,
deniz olmaktan yoruldum
ama biliyorum;
hiçbir zaman
dolduramayacaksın solungaçlarımı
o benim işim ve
bunu seçtiğim için, yorgunum'Sana da sorum var Poseidon
'Deniz Olup balıkların varlığına
ihtiyaç da adil değil,
bunu kim yaptı'
| 109 |
Neylesin Ömür De Yatkın Ölüme
şimdi kadim mağrurluktu soysuzlaşan renklerin
birbirine karışması /sinik/ buysa mağrurluk
derdin ya ayrılık zenginliğimiz en büyük bizim
aşk bir ormansa yangınlardan çıkmış
biz savruluşuyduk küllerinin
ayrılık vuruluşuysa bir kısrağın
biz yavrusunun uğunuşu
neylesin ömür de ölüme yatkın aşklarca
ayrılık aşktan çok daha bizim
kemanla yay gibi uyumlu olsada gözlerimizin anlamsızlığı
| 55 |
Sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık
sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık,
en umulmaz anlarda çıkar karşına,
hüzünlenirsin dalda kalmış tek yaprağa...yıldızsız bir gece gibidir yalnızlık,
ay ışığının tesellisi de yetmez artık,
gömülmek istersin gökyüzünün karasına...ümitleri tükenmiş bir evsizdir şimdi yalnızlık,
kin besler bacalardan tüten dumana,
göz pınarlarında donup kalan damlalara...bir daha sarılamayacağını söyler yalnızlık,
sana artık uzanmayan kollara...terketmeyi bilmez soysuz yalnızlık,
ayrılıkların ardından sarar kalpleri,
bilir yürek öğrenir de kederi,
yalnızlık kalır yalnızca bu aşktan geri...
| 77 |
Türkiye,m
Başında dolanır kara bulutlar
Divane aşık mı? Garip mi? Nedir?
Sağından solundan gelir sorunlar. Bitmiyor bitmez benim Türkiye’mŞafakta askerim günleri sayar.
Her geçen gün şafakta bir yıldız kayar.
Nöbetçi Mehmetçik tetiğe basar.
Dimdik ayakta durur Türkiye’mZalimin zulmüne bir dur diyelim
Gelin bir sofradan yemek yiyelim
Tuzunu ununu eksik etmeyin
Birlikte güzeldir benim Türkiye’mMüslümanlık bizim imanımızdan
Ayrılmayın ne olur namazınızdan
Korkmayın belanın belalısından
Rabbimin sevdiği yerdir Türkiye’mMETİN ÖZEL
05.06.2010
| 69 |
Bizim Asker
Toz tutmuş kirpikleri
Namlı ucunda mermi bakışları
Vatan aşk'ı ana,baba,bacı
Mırıldanan nidaları arasında
Cepken sıkı bol geliyor cesareti
Hucum demek kadar tetikte hasreti
Güç ben'de bırakmam kalleşi
Sevdayı sakladı, komut bekliyor gözleri
Sabah güneşi kızıllığı, yüz siması renk
Düşen yapraklar,kalkan tozlar,uçan kuşlar
Bin ton ağırlığında atan kalp
Bir şarkı besteliyordu toprak
Vurdukça ayak sesleri
Görülmez olsa ufukta kaya
Eli uzanırdı hudut'ta bir can'a
Mifer,kasatura,matara
Taşınacaktır bu sancak
Yüz yıllar boyu bu cennet vatanda
Şereftir göğsünde parlayan kimliği
Cennet mekandır onun izlediği
Sıcak soğuk bekleyişi
Öten her kuşta bülbül sesi
Vatan vatan'dır onun gözlediği,beklediği
Sevgi özü,yürek gözü mertlik tek sözü
Ceraretle yıkandı kuralandı heryönü
Bizim Asker, gerçek Asker
Sönmeyen bir meşale ateşi
| 113 |
Balalayka Türküsü
Bir beyaz peri masalıydı
belki de beyaz geceleri andıran,Ama hiç bitmeyecek bir balalayka türküsü bu
O derin bakışların ardından
| 21 |
Biricik Annem
Düşmana anlatamadık
Çanakkale geçilemez diye
Tüm dünyaya anlattık
Çanakkale geçilemezYıl 1919 düşman kapıya dayanmış
Askerimizin azmi gözlerine yansımış
Düşman görünce o gözleri anlamış ki
Çanakkale geçilemezÇanakkale'de amansız mücadele
yazık oldu bütün şehitlere
Dünya kopup gelse bile
Çanakkale geçilemez
| 40 |
Ne Diye
Biz beraber bir kapta yemek yemedik mi
Bu gurur bu kibir kimedir gardaş niye
Kimisi kiliseye gider kimisi camiye
Bu ayrılık bu öfken söyle ne diyeToz toprak içinde senin ile çok oynadık
Kızgın güneş altında terle kaynadık
Bilirmisin bilmem biz topraktan var olduk
Bu kibirlik bu gurur söyle ne diyeBak gidenlere kefen bile nasip olmuyor
Bu kadar nasihattı kulağın duymuyor
Yılan misalı olmuşsun gözün doymuyor
Bu aç gözlülük bu hirs söyle ne diye
| 75 |
Özgürlük
Konuş benim şirin annem
Özgürlük can yuvasıdır
Özgürlükle millet üstün
Birleşmenin süresidir Özgürlükte aldık varlık
Hayatta çok çektik darlık
Özgürlükte yüksek birlik
Gönlümüzün çaresidir Özgürlük va....................
| 27 |
Kuleler Kenti
Yüz kulesi var Prag'ın
Bütün azizlerin parmaklarından
Yalan yeminlerin parmaklarından
Ateşin ve dolunun parmaklarından
Bir çalgıcının parmaklarından
Sırtüstü yatan kadınların sarhoş eden parmaklarından
Gecenin hesap tahtasında
Yıldızlara dokunan parmaklardan
Akşamın fışkırdığı parmaklardan
Sıkıca kenetlenmiş parmaklardan
Tırnaksız parmaklardan
Bebeklerin parmaklarından çimenlerin
Keskin ağızlı parmaklarından
Mayısta bir mezarın parmaklarından
Dilenci kadınların ve bütün işçi sınıfının parmaklarından
Gökgürültüsünün ve şimşeğin parmaklarından
Güz çiğdemlerinin parmaklarından
Kale'nin ve arp çalan yaşlı kadınların parmaklarından
Altın parmaklardan
Karatavuğun ve fırtınanın ıslık çalan parmaklarından
Limanların ve dans derlerinin parmaklarından
Bir mumyanın parmaklarından
Herculaneum'un son günlerinin ve batan Atlantis'in parmaklarından
Kuşkonmazın parmaklarından
Yüz dört derece sıcak parmaklardan
Donmuş ormanların parmaklarından
Eldivensiz parmaklardan
Bir arının konduğu parmaklardan
Karaçamların parmaklarından
Gecenin orkestrasında bir flütü aldatan parmaklardan
Hilebazların ve iğnedenliklerin parmaklarından
Romatizmanın çarpıttığı parmaklardan
Çileklerin parmaklarından
Yeldeğirmenlerinin ve açan bir leylağın parmaklarından
Dağ pınarlarının parmaklarından bambu parmaklardan
Yoncaların ve eski manastırların parmaklarından
Terzi tebeşiri parmaklardan
Guguk kuşunun ve yılbaşı ağacının parmaklarından
Medyumların parmaklarından
Tembih eden parmaklardan
Uçan bir kuşun fırçaladığı parmaklardan
Kilise çanlarının ve eski güvercinliğin parmaklarından
Engizisyon'un parmaklarından
Rüzgârı anlatmak için ıslatılmış parmaklardan
Mezar kazıcıların parmaklarından
Hırsızların parmaklarından
Geleceği söyleyen Okarina çalan ellerdeki yüzüklerin parmaklarından
Baca temizleyicilerin ve St.Loretto'nun parmaklarından
Rododendroların ve tavuskuşunun başındaki su fıskiyesinin parmaklarından
Günahkâr kadınların parmaklarından
Olgunlaşan arpanın güneş yanığı parmaklarından
Petrin Gözetleme Kulesi'nin parmaklarından
Mercan sabahların parmaklarından
Yukarıyı gösteren parmaklardan
Akşam karanlığının eldiveni üstündeki Tyn Kilisesi'nin ve
yağmurun kesik parmaklarından
Saygısızlık edilen Kutsal Ekmeğin parmaklarından
Esinin parmaklarından
Uzun eklemsiz parmaklardan
Bu şiiri yazdığım parmaklardanÇeviri: Erdal ALOVA
| 242 |
AYNALI ÇARŞI
akşamdı
…………….
bir bulut sesini yanı başıma bıraktı
senin huysuz gövden
avuç içlerin göz bebeklerin
bir ağacın altında çekilmiş resmin
uyuduğunda bir nehir
yer değiştiriyormuş gibi bir yandan
bir yana dönmelerin
akşamdı
………………..
bir yaprak bir yaprağa
değmese kopacaktı
bir el pencereyi açtı
bir el kapadı
aynaya sır gerek, dedi kâtip
bakıra lehim
ölüyorlar, yaşamadıkları gibi
öyle kalabalık… hadi gidelim
binlerce çakıl taşı
sesini yanıbaşıma bıraktı
sesin, aynalı çarşı…
SONSUZLUK ve BİR GÜN / EYLÜL-EKİM 2005
| 78 |
Ebedsiz Gidiş
Şiirimde neşe arama sakın,
Sen gidince ardına düşüpte gitti.
Başka insanlarda var, ama sakın
Kötüler kuyuları eşipte gitti.Son melek sendin ruhuma giren,
Şimdi mutsuzluğa çalıyor siren,
Kepçeyle alan kaşıkla veren,
Ebedsiz dağları aşıpta gitti
| 36 |
Kimi Gözden Kimi Özden Ağlıyor..
Şimdi moda ağlama Milletin vekilinde,
Şehit analarının ciğeri kan ağlıyor...
Anası ağlatıldı kaç yıldır asilin de
Yoksulluk ve işsizlik yürekleri dağlıyor...Akıtılan yaşların kimi timsah gözyaşı
Maişet kaynağının girmek için gözüne...
Şehit anası basar bağrına hâlâ taşı
Böyle acı düşmesin gayri ana özüne...Akan yaşlar kurumaz ve de kan yerde kalmaz
Biriken damlalardan set yıkan seller doğar...
Ağlatan kan dökenden sanma Felek öç almaz
Kurtuldum sandığı an o seller onu boğar...
| 74 |
Kırmayacaksın Kalbi, Yıkmayacaksın Gönlü; ANADOLU İÇİN! . = 000.008 =
16 Mart 2013 Cumartesi 16:26:52Bir yalnızlık siniyor yine bedenime ve ruhuma; şu kaderimin çaresizliğinden yansıyan! . Yine umutlu olma çabası, yarına kendimi toparlayabilme isteği ile dolup taşıyorum! . Yine bir yalnızlık; elde kalemi ile, sayfalara dost kalabilme çabasında! . Yalnızlığımı ifade ettim; kimseye yardım için ulaşamıyorum, sanki, kimse yardımıma gelemeyecek belki de! . Bu yalnızlığın; kendi ayakları üzerinde yürümeyi öğrenmesinin zamanı geldi! . Dostluğun yardımı gelecektir umudu hâlâ var, çok şükür! . Bir dostluğa yardım edebilme fırsatı her an doğabilir! . Şu an varlığım; bir gereksizlik içinde sanki! . Varlığının manasını yitirmiş bir yalnızlık duygusu, şu an yaşadığım! . Geçecek inşallah, bu gereksizlik hissi de geçecek ve seven ile sevilen mutlu olacak, yarınlarda yaşanması beklenen, umudun tekrar doğuşu ile! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 16 Mart 2013 Cumartesi 16:40:04}
| 141 |
Tanrı ya Sözüm Var Geri Dönemem
Ta yıllar önceydi yemin etmiştim
Meyler âlemine perde çekmiştim
Rabbime sığınıp tövbe demiştim
Tanrı ya sözüm var geri dönememGidişin öldürdü yarınlarımı
Kopardı kaderle dostluk bağımı
Tek kararın yıktı altın çağımı
Tanrı ya sözüm var geri dönememBu şehri terk edip gitsem ne olur
Bu gönül bendeyken dert aynı olur
Bir ses hep tövbeni boz artık diyor
Tanrı ya sözüm var geri dönememResmine bakınca dalarım bir an
Kor ateş nedir ki yandığım o an
O affeder sen iç demezmi şeytan
Tanrı ya sözüm var geri dönemem
| 90 |
Sevgiler Saygılar
Sevgiler
Saygılar
Yitirildigi
An
Mustafa Kemal de
Mustafa Kemalciler
De
Türkiye Cumhuriyetimiz
De
Dünyanın
Kıskançlıkla baktığı
Bayragımız da
Elden gider
Sevgiler
Saygılar
| 24 |
Cumhuriyet Çiçekleri Milletin Hür Nefesi
*Cumhuriyetimizin 92. Yıldönümü anısına milletimize ithaf olunur.Cumhuriyet ki, özünde hürriyetin gür sesi,
Aziz milletimizin coşku dolu hür nefesi,
Özgürlük ve demokrasinin seçkin abidesi,
Yüce Yaratan’ın insanlığa fıtri hediyesi…
Cumhuriyet çiçekleri gür açar, umut saçar… Ata yadigârı nice evrensel değerler,
Birbirinden güzel ne hoş tarihi eserler,
Ruhumuzu aydınlatır, gönlümüzü süsler,
Atamız seslenmiş önceden temeli kültürdür,
Cumhuriyet çiçekleri renk katar, yürekte yatar…Her dalından ayrı bir huzur fışkırır,
Yönetim tarzı ile bize pek yakışır,
Milletin iradesidir, tiranlıkla takışır,
Toplumun değerlerine gönülden akışır,
Cumhuriyet çiçekleri ruhumuzu donatır… Uzlaşma kültürü ve istişaresi yaygın,
Olur, daima her kesime içten saygın,
Olmasın bu yönetimden hiçbir kaygın,
Hissedersin kendini bu hoş iklimde baygın,
Cumhuriyet çiçekleri mutluluğu dayatır…Kardeşliğe, birliğe açılan bir esnek kapı,
Milli bağımsızlığın örgüsü, sağlam yapı,
Ölçülemez metrelerle, sınırlanamaz çapı,
Milletin egemenliğine şifa veren eşsiz hapı,
Cumhuriyet çiçekleri renkleriyle halkı boyatır… Teklikten, bencillikten, menfaatçilikten uzak yaşar,
Vatandaşın, toplumun yararına doğru koşar,
Bu değerler ile yücelen toplum engelleri aşar,
İnsanlar, ülkeler hayat dolar, olgunlaşır coşar,
Cumhuriyet çiçekleri erdem yükler, neşe yükler…Gençliğin dinamik sesi, hür sesi,
Kuşatmış güzel medeniyeti herkesi,
Uyarsak kurallara kalmaz isi, lekesi,
Halkın hafızası olmuş bir melekesi,
Cumhuriyet çiçekleri insanlık onurunun belgesi…
Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın demokrasi gülleri,
Var olsun milletin kahraman cengâverleri,
Şüphesiz hep yerden taşmış Allah’ın sayısız nimetleri,
Cumhuriyet aşkı ve ufku yok eder tüm setleri,
Cumhuriyet çiçekleri vaat eder hep istikbal…
(29 Ekim 2015 - MANİSA)
| 227 |
Anlamli Sözler 1665
Gizlemiş Bu Sır OnlarıKimse suç işlemezdi, görünür olsaydı Allah'ın görünmez melekleri.
Engel olurdu bu da, insanların imtihanına; gizlemiş bu sır onları.Berlin, 27 Mart 2013.
| 27 |
Güncel Beyitler 85
Ey Kadinlar Ve Erkekler! Birbirinizi ezmeyin, adaletli olun ey kadinlar ve erkekler!
$efkatli ve iyilikci olmanizi bekler sizden Allah ve Peygamber.Berlin, 8 Mart 2006
Dünya Kadinlar Günü
| 30 |
Yuvarlağın Köşeleri-Konumuz Düşünmek-Etika-Birinci Bölüm-112
KONUMUZ DÜŞÜNMEK-ETİKA-112Açlığı yok edecek doktrin mi bulmak isteyorsun? Öyleyse ne politika yapar durursun!
Dünyadakilerin yarısı açtır. Politika, bölgedeki açları azaltacağını ileri sürüp dünyadakileri çoğaltan gecikmenin adıdır.
| 30 |
P A R L A K G Ö Z L E r
Görmeyen gözlerin hisleri farklı,
Aldığı bilgiyle erdirir aklı,
Seven, sevilenler olur meraklı,
Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Rengarenk oluşu daha da güzel,
Mercekler çalışır kişiye özel,
İçine dalınca duygulan haz al,
Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Gördüğü her şeyi hafıza yazar,
Ticaret erbabı kurulur pazar,
Üzücü şeylere elbette kızar,
Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Beğenip, güvenmek onun onayı,
Düğünde, bayramda çeker halayı,
Avukatlık yapar, işin kolayı,
Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Bebeklik, çocukluk, gençlikte canlı,
Olgunluk dönemde çok heyecanlı,
Zeki yaşlandıkça hüzünlü, gamlı,
Işıl ışıl gözler umut saçıyor.5-6-2013
| 96 |
Bayram Benim Neyime
Biz asker olduk Kürt’ü Türk’ü kışladayız
Vatan millet uğruna, canlar! dağlardayız
Anadan, babadan, yardan, ayrı uzaktayız
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBolu ve Eğirdir de komandoda yetiştik
Kelle koltukta teröre boyun eğmedik
Yeri geldi can pazarında şehitler verdik
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBir emir geldi gidilecek Gabar dağına
8 Ekim 2007 düştük terör tuzağına
önce bir bomba kaldık mermiler arasında
bayram gelmiş derler, bayram benim neyimekomutan Ahmet’e şehitlik unvanı verildi
Arkasından genç bedenler bir bir devrildi
Ateş düştü, kan ağlıyor Sarı oğlu ailesi
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeMehmet okuyordu Anadolu üniversitesinde
Kamuyu bitirip yönetici olacaktı bir şehre
Ana bitmiş baba bitmiş sarıldılar şehidine
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeDenizli ili kutluca köyü köy meydanı
Bayram gelecek bayraklarla süslenmiş her tarafı
Ana ağıt yakar, kuzumu getir Şirnak dağları
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAltı ay önce yüzükler takıldı, nişan yapıldı
Şahit oldu Corum Aşılı armut köyü köy halkı
Şirnak’tan haber geldi, Ana yüreği kan ağladı
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeSon operasyon az kaldı derdi. Beklerdi annesi
Emrah Eryılmazla yıkıldı Niğde Kirli dere beldesi
Evine hüzün çöktü yirmi sekiz gün öncesi
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAcılı baba Türk milletinin başı sağ olsun dedi
Bu uğurda bir Seyfi gider, on Seyfi gelir dedi
Tabutun taşındığı yer samsun ili merkeziydi
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeFettullah yetim büyüdü, köyün çobanıydı
Annesi onlara hem analık, hem babalık etti
Sizden ne istediler, oğlumun da beresi maviydi
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeDiyarbakır Sati köyüne Kürtçe ağıtlarla gömüldü
Ağlama ana bende kürdüm. Bir binbaşının sözüydü
Ağlayıp da sevindirme o zalim, şerefsiz terörü
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeKonya kula ilçesi canım ana köyü toplandı
Evlendirdiler, yemeklerle Ayşe ile Murat’ı
Hakkını helal et Ayşe’m gidip de dönmemek vardı
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBeni Turgay’ıma götürün. İçime taş düştü, taş, taş…
Doğu Anadolu, köyü Cumhuriyet ili Kars
Şehit oldu işte, iki oğul daha var ne büyük şans
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBaba sakat çalışmıyor Mehmet’i gözlerdi
Anne son operasyon, son yirmi üç gün derdi
Konya Kadınhanı örnek köyü birden alevlendi
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAl ana sandıklarda sakla benim mavi beremi
Vatan için şehit verdim, ben bu naçiz bedenimi
Unutma ben öksüzüm, ben komandoyum, ben askerim
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeArtık büyüdün, gurur kaynağımız asker oldun dediler
Hiç bırakır mı davulsuz, zurnasız Gaziantepliler
Unutma ben öksüzüm, ben komandoyum, ben askerim
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAdım Ahmet şükrü memleketim Erzurum tosunlu
Üzülmüyorum şehit oldum diye, geldi yolun sonu
Şehit kanı kurumaz, dolaşır ayağına böyle bilin bunu
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBeni merak etmeyin geleceğim kurban bayramında
Vatan borcu derken Caner, şehit düştü ramazanda
Toprağa verildi Afyonkarahisar, Sinanpaşa ayvalıda
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeŞirnak’ın namaz dağı etekleri, mayınlar patladı
Kars cumhuriyet köyü, Tahsin yıldırım yılmazdı
Hain pusu ana yüreğini yaktı,dağlara adını yazdırdı
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeŞahadete erenlerden üçü Mehmet’ti, ikisi Ahmet
Caner,Turgay, Tahsin, Fettullah, Seyfi, kasım, Murat
Bayram, Emrah, Sıddık,bir kuş gibi uçup gittiler
Bayram gelmiş, bayram benim neyime derlerKadir gecesi dualar okundu sizlerin gecesi oldu
Dillerde üç kulhü bir fatiha yer gök dua doldu
On beş şehit cenneti alada sonsuza dek yer buldu
Bayram gelmiş derler, bayram benim neyime 9 Ekim 2007
| 528 |