poes
stringlengths
103
153k
poe_length
int64
21
20.9k
AKLA ÇIKAN SÖZ aklım delirmenin tarihi dallarından kenetli göğün bileklerine yapraklarını desenleyen uzak iklimler sen oluyorsun yağmurun adıyla ve rüzgârsa sana dönüyor senden estiği zaman düşü düşüncenin sesiyle bir gün çağırdığımda havai fişekler takılacak yıllarımın ardına köklerim yetişecek toprağın nefesine yaşlı bir sen olacağım genç bir çığlık ağzımda
48
Karşıtlık Açık konuşalım ayıp değil Donumuz dizimize düştü Bu iş fizikle mantıkla kapanmaz Elâlem yoksulluğumuzu gördüBiri çıktı durumu açıkladı size Siz de bir başkasına anlattınız Şunları dediniz utanmak aklınızdan bile geçmedi Herifler beyim düpedüz hürriyete aşeriyor Ama bir düşünün hele bir iyice düşünün Beni severseniz eve gidince de düşünün Yoksulluk nerde donsuzluk nerde Hele yoksulluk dediğin ....................
57
Pençe Ben bir kuş olayım; meselâ arıkuşu gibi Kanat çırpayım yürek titreği, -can havli, pırpır Kimse bilmesin içimdeki seviyi Zâlim ellerde son bulayım..Sen bir kuş düşün; kartal benzeri, Ensemde dev pençesi, can delisi, cebbar Verdiği acıyı sesinde boğsun..Beni kapan, işte böyle bir kuş olsun.. 23.08.1999
45
Ayaz Ayaza kesti dünya, sevdam buz tuttu Unutmam diyen gönül ne tez unuttu Yansa da uzaktan uzağa bir yürek Tükendi adım adım sükut ederekVarılmadı farkına gerçek ile yalanın Uğruna bir ömür köle olanın Hasretinden yanıp da hiç söylememek Tüketti adım adım sükut ederekDeğerler hep değişmiş; güzellik elem Hayale hasret kalmak, gerçeğe sitem Mutluluğa üzülmek, sayrılığa sevinmek Tüketir adım adım sükut ederekGerçeğine yabancı olmak hayalin Kıramamak kilidini aşk sözlerinin Yürek kan ağlarken gülmek ne demek Tükenmek adım adım sükut ederekYokluğuna gülümsemek, unutuldu zannetmek Kanayan bir yaranın üzerini küllemek Tükenmek, tükendiğini bilemeden tükenmek Tükenmek adım adım sükut ederek
96
Sevgi Olsaydı... Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı, Herkes menzile varır dı yaya kalmazdı, Seven sevdiğini alır dı haber salmazdı, Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.Dünya da sevgi olsaydı, gül solmaz dı, Sevgi olsaydı, ayrılık olmazdı olmaz dı, Sevenler sevdiğini alır alır ağlamaz dı, Dünya da sevgi olsaydı böyle olmazdı.
50
Eskidendi bazı fotoğrafların var kitaplarımın arasında kalmış okurken ayraç olarak bırakıp sonrada orada unuttuğum ... onca zaman hiç solmamış sevdanın rengi hala yanaklarında gözlerin hala açık yeşil saçların gün batımı renginde ... boş ver tüm bunlar eskidendi kelebekler çoktan başka bahara gitti
42
Yağmur Senin altında saatlerce dolaşmak, Mutlulukların en ucuzudur yağmur, Bir tanenle her düşüşte kavuşmak, Rüyaların en zevklisidir yağmur, Düşünüyorum ki, gökler yarılsa, Ve sen hiç durmadan yağsan, Seninle asırlarca dolaşsam, Üzerimdeki lekeyi kiri alsan, Tek dostum yağmur, Can yoldaşım yağmur, Nedense birbirimize çok benziyoruz, Bir tek farklı yanımız var, Sen aşikar ve gururla, Bense gizli ağlıyorum, Değil mi yağmur?
59
Her Yer Ağlıyor Bugün Kurşun gibi ağır kararmış ufuklar Benimle birlikte ağlamakta bulutlarMartıların çığlıklarına karışmakta hıçkırıklarım Damla,damla denize karışıyor göz yaşlarımSen duymasanda haykırıyorum Seni seviyorum,seni seviyorumKumlar ağlıyor,dalgalar ağlıyor Sen duymuyorsun her yer ağlıyorKara yazılardayım Karadeniz gibi kara Karışmak geliyor içimden karanlık sularaHergün böyle yaşamaktansa sensiz Yürüyüp gitmek istiyorum sulara sessiz..
50
Tek - Bir Haksızlık, Bir Yoksulluk, Bir Zulüm -Bir çocuk doğacaktı üç yıl içinde annesiyle birlikte bekleyecekti ışıkları kapalı pencerelerde iki çikolatanın gelişinibir çocuğun bekleyişini öldürmek suç bir anneyi dünyasız bırakmak suç dünyayı bir çocuktan koparmak suçTek kurşunla çok suç işlemek mümkün18 Temmuz 2003
44
Sarı Kamış Karla kaplı o daglarda 90 bin nefer cihat yolunda Vatan ugruna namus yolunda Ne çiçekler kırdın sarı kamışEmir degildi yol veren aslında Vatan sevgisi tasır hepsi bagrında 14 15 yasında cocuk çagında Ne canlara kıydın sarı kamışKınalı kuzuları düstü yollara Ugurladı hak yolunda dualarla Kaldı cınarlarlar karla altında Ne anaları yaktın sen sarı kamışÇicekler açmasın baharında Ne goncalar soldu bagrında Şimdi bi destan kalsın şanında Ne ümitler yıktın sen sarı kamış
73
Tut Deniz maviliği gözlerin boğdu Uzat ellerini ellerimden tut Dalgan savurarak kıyıya vurdu Uzat ellerini bedenimden tut *** Eriyen bir mumum Denizim sende Bir hoş oluyorum yüzün gülende Ömrüm tazelenir senin busende Uzat dudağını dudağımdan tut *** Nikabsız yüzünde gülücük gördüm Sırma saçlarını elimle ördüm Ellere bakamam onlara kördüm Uzat gözlerini gözlerimden tut *** İlahi varlıksın yüreğimde sen Daima yüzüme bakıpta gülsen Nasıl sevdiğimi ah bilebilsen Uzat yüreğini yüreğimden tut *** Zamanı kutsadım sevgin uğruna Canım feda ettim senin yoluna Sevdamı doladım nazik koluna Uzat kollarını kollarımdan tut *** Ruhiyi perişan eyledin Deniz Unutmaz adını yazarken Deniz Hislerim seninle birleşti Deniz İdam sehpasında beni tut Deniz. 05.05.2015/OLTU
107
Dillenen Bir Vicdan Ben de çok güzel gülerim taa ki sokakta yaralı bir hayvan görene kadar. Ben de çok güzel gülerim ayakkabısı yırtık bir çocuk, özellikle de saklamaya çalışıyorsa yırtığını. Ve çöplükten yemek toplayan bir yaşlı görene kadar. Ben de çok güzel oynarım üç maymunu ve gülmeye devam ederim. İşte vicdan var. Susmayan, görmemezlikten gelemeyen ve dillenen bir vicdan...
59
İki Yurt İki yurdum var benim: Küba ve gece. İkisi de bir sayılır aslında. Yiterken Güneşin görkemi, Küba Üzgün bir dul gibidir Uzun örtüleri içinde, suskun, elinde karanfil. Bilirim ne olduğunu elinde ürperen Bu kanlı karanfilin! Bomboş Göğüs kafesim, bomboş, paramparça İçinde yüreğimin çırpındığı. Vaktidir Ölüme gitmenin. Uygundur gece Elvedalara. Işık engeller bizi. Sözler de. Evren İnsandan daha ustadır konuşmada.Bayrak gibi Kavgaya çağıran bir bayrak gibi Işıldıyor kızıl alevi mumun, açıyorum Pencereleri. Daralıyor yüreğim. Küba, dul Küba, göğü karartan Bir bulut gibi sessizce geçiyor Kopararak yapraklarını karanfilin.Çeviri: Ataol BEHRAMOĞLU
89
Dost Değil Yalan dost denilen kelime Tatlı konuşan diller dost değil Bin alsın diye bir yerine Kararsız uzanan eller dost değilDostunum diye bakıp gülen Menfaat için yalan hayat süren Güvenme kimseye gücünle diren Seni taşıyan dizler bile dost değilVaad verir sözünde durmaz Hasta olsan halini sormaz Elin oğlu sana yuva kurmaz Umutlandığın sözler dost değilÜmitler verir hayal kurdurur Hayalini yıkıp saçını yoldurur Senin silahınla seni vurur O ellerin bile dost değil
71
Ne Zaman Yağmur Yağsa İstanbulda, Ne zaman yağmur yağsa İstanbulda, Sana susuzluğumu hatırlatır. O zaman Gözyaşlarımı bardaklarda içerim. Ne zaman yağmur yağsa İstanbulda, Hep sende olduğumu söyler bana. Sensizliğinle tekbaşıma sende kalırım. Ne zaman yağmur yağsa İstanbulda, Beni yanlız bırakıp, Bensiz sevdalara gidişin gelir aklıma. İşte bu yüzdendir yağmurları sevmediğim. Gene bu yüzdendir kirpiklerine olan özlemim. İstanbul yağmur içinde sırılsıklam olmuş, Yüreğim güneşli günlere hasrettir şimdi.
66
Tut Deniz maviliği gözlerin boğdu Uzat ellerini ellerimden tut Dalgan savurarak kıyıya vurdu Uzat ellerini bedenimden tut *** Eriyen bir mumum Denizim sende Bir hoş oluyorum yüzün gülende Ömrüm tazelenir senin busende Uzat dudağını dudağımdan tut *** Nikabsız yüzünde gülücük gördüm Sırma saçlarını elimle ördüm Ellere bakamam onlara kördüm Uzat gözlerini gözlerimden tut *** İlahi varlıksın yüreğimde sen Daima yüzüme bakıpta gülsen Nasıl sevdiğimi ah bilebilsen Uzat yüreğini yüreğimden tut *** Zamanı kutsadım sevgin uğruna Canım feda ettim senin yoluna Sevdamı doladım nazik koluna Uzat kollarını kollarımdan tut *** Ruhiyi perişan eyledin Deniz Unutmaz adını yazarken Deniz Hislerim seninle birleşti Deniz İdam sehpasında beni tut Deniz. 05.05.2015/OLTU
107
Babaannem ile Hasbıhaller - 1 - Rahmetli babaannem çok sağlıklı bir insandı zamanında. Sekiz on yaşlarında namaza başlamış ve de ömrünün sonuna kadar; son bir iki senesi hariç beş vakit namazını kılmıştır. Dedem rahmetli, biz doğmadan çok seneler önce vefat etmiş, biz görmedik.Bizim apartman üç katlı aile apartmanı, bu sebeple zırt pırt birbirimize girer çıkarız. Babannem de sıra ile birer ay üç oğlunda kalır. Bir ay biz de, bir ay küçük amcam da, bir ay büyük amcamlarda...Arada anlatır durur bize eskileri, eski günleri; bazen hafif gözleri nemlenir, bazen iç çeker inceden. Kendi düğününü anlatmış bize, çocuklarına torunlarına zamanında. Küçük amcam da, ben de kafaya not etmişiz, düğünün nasıl yapıldığını, neler olduğunu, nasıl olayların geliştiğini...Mezeretlik, zibidilik amcamda da var bende de var biraz. Daha önce konuştuk küçük amcamla, babaanneyi kafalayacağız bu gece...Neyse uzatmayalım amcam bize geldi,kaş göz işaretlerinden sonra, ben sazı aldım elime, başladım konuşmaya.''Yav babaanne, senin düğünün ne kadar güzeldi, ya dillere destan bir düğündü.''gözleri parladı birden, ''he he'' dedi, sonra biraz kendisi anlatır oldu, daha sonra küçük amcam girdi lafa...''Seni ata bindirdiler ya anne, hepimiz oradaydık, Cevdet ağa, Cemal ağa(babamla büyük amcam)ben torunlar,Ahmet, Mahmut, Murat, Dilek, Adnan, amcam hızını alamadı pasa sayıyor. Babaannede jeton düşmedi henüz, kafa sallayıp duruyor. ''He ula he''dedi... ''Ben dodopal idim ata bindirdiler, silah milah da attılarıdı'' tekrar ben girdim lafa''Horon filan oynadık ya babanne senin düğününde,Adnan ağa akordeon çaldı''yine devamla''Senin begin Mahmut ağa oğlanlarla, torunlarla sancı ilacı(Rakı) içtiydi...Babannede yine jeton düşmedi, öbür taraftanda annem ile babam ve diğer amca çocukları renk vermeye başlayınca biraz, rahmetli işletildiğini anlar gibi oldu. ''Siz nerdeydiniz ula o zaman benim düğünümde, daha doğmamıştınız zibidiler''dedi...Tabi biz makaraları koyverdik sülalecek. Allah rahmet eylesin babanneme yad ettik...Dodopal:Gelin
275
Canım Dayım Bin bir cefayla gece gündüz çalıştın Yetime öksüze yoksula hep yoldaştın Yedi yabancı insana bile kardaştın Nur içinde yat mekanın cennet olsun Şehirde çalıştın yetmedi köyde çalıştın Anana babana sen doğuştan sevdalıydın Bir misafiri görünce nasılda karşılardın Nur içinde yat mekanın cennet olsun Senin iyiliğin kelimelerle anlatılmaz Unutma kötülerin yanına yaptığı kalmaz Senin derdini çekmeyen dertten anlamaz Nur içinde yat mekanın cennet olsun Bir özlemki sürüp gider benim içimde Seninle beraber oluruz inşallah cennette Hiç bir yürek dayanmaz yaşarken çektiklerine Nur içinde yat mekanın cennet olsun Kötü Bir Hastalık Sonucu Kaybettiğim Süleyman Akçay Dayım İçin
97
Son anda Neyine güvenir, bilemem ahmak İstiyorum yüzüne, kafayı atmak Aklımdan geçiyor, hapiste yatmak Son anda ya sabır, vaz geçiyorumKeleşi sırtlanıp, ortamı bassam Üçünün beşinin, başına sıksam Kaldırıp çöplüğe, leşini atsam Son anda ya sabır, vaz geçiyorumUğraşman boşuna, candan ederim Çok kanlar akıtır, öyle giderim Soyunu kurutur, öyle biterim Son anda ya sabır, vaz geçiyorumTınlamaz sabrına, kimse kanmasın Sürekli sabreder, kimse sanmasın İsterim kimsenin, canı yanmasın Son anda ya sabır, vaz geçiyorum
72
İstanbul'da Memuriyet Bu gün cumartesi Okullar tatil. Tadını çıkaralım memuriyetin. Maaştan kalan üç kuruşla, Balık ekmek yiyelim Eminönü'nde. Kuşlara yem verelim. Vapurlara binelim, Kaybolup gidelim boğazın maviliğinde. Birde herhangi bir tepesinden İstanbul'un Denizi seyredelim Ne dersin?
36
Şimdi yağmur zamanı Gam sende kasavet de bulut bulut kaynıyor Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanı Yaş kalmadı özünde toprak suya doymuyor Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanıNereden almış bilmem bu kadar göl suyunu Bir ayrılık çıkardı orta yere huyunu Çatlamış şu topraklar alsın elbet payını Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanıBelki bir çift gül açar belki bir bülbül öter Canlı yaşayan yerler kurak kalmasın yeter Feda ettim canımı benden de vardır beter Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanıİlhami canı neyler cana can olmadıkça Zaten beyhude akmaz bir gölet dolmadıkça Bir mani keder olup tenden can çıkmadıkça Ağla gözlerim ağla şimdi yağmur zamanı
103
Ugur Böcegi Besteye beste sen şarkılarda sen şiirlerdesin sen kara kara zeytin gibi gözlerinle bakınca seni içime kalbime koyasım gelir çok tatlısın bal kaymak gibi bakışları asil duruşu magrurlu bakışlım siyah gözlerini hastasıyım kuşlar gibi bir kelebek gibisin ugur bcegim kırmızı siyah ugur böcegim benim mahalemizin tomurcuk gülü fıkır fıkır şıkır şıkır
52
Serçeler Mavidir Serçeler, biliyor musun? Serçeler maviymiş aslında Ve gökyüzü de onların bulut boşluğuna yansımasıymış Gözlerinin o gülüşünün her mevsim ebemkuşağı arafında...31.5.2017
22
Çobanlık Çobanlık! Peygamber mesleği, Düşündüm neden? Kepeneği evi olmuş, Torbasında birazcık azık, Otlattığı hayvanlar dostu, Dolaştığı çayırlar En büyük mekanı Bu kadar az olanakla mutlu olup, Kavalını çalıyor. Ne kimsenin malı mülkünde gözü, Ne de para hırsı kaplamış içini Bu kadar yalın iş, Yalan olmaz, Dolan olmaz Dünya nimetlerine gözünü kapatmış Yemek için çalışmak değil, Yaşamak için yemek demiş, Sadece ona razı olmuş. Düşündüm tekrar, Boşuna denmemiş Çobanlık Peygamber mesleği...
70
Akışına Bırak Akışına bırak aksın herşey gönlünce Ama salıverme ahengi yıpratırsın Bak dünya ışıl ışıl , pırıl pırıl Akışına bırak herşeyi Aşk'a düş yar’a düş Yaradan’a düş Akışında güzel herşey farkına var Çiçeğe donanırsın kuşa ağaca Olmaz sandıkların oluverir Akışta kal.....15-10-2014 İzmir
42
Sarayköy Belediye Başkanı Orhan Karaköse Halkın oylarıyla başa geldin Daha ilkgünden kendini sevdirdin Sarayköyü yeniledin Seni seviyoruz belediye başkanım Cadde ve sokakları yeniledin Büyük küçük herkesi düşündün İlçemizi hayatımızı renk getirdin Spora önem verdin yüzme havuzunu yaptırdın Spor solonunu halk ka kazanırdın Düyün salonunu yeniledin Halka hizmet verdin Seni seviyoruz belediye başkanım Çocukları çok seviyorsun Onlarada düşüncelerinde yer verdin Rahat rahat oynasınlar diye Çoçuklara park armaan ettin Sarayköy için elinden geleni yaptın Hem işlerini en iyi şekilde yaptın Hem halkını sevdirdin Seni seviyoruz belediye başkanı BELEDİYE BAŞKANIM ORHAN KARAKÖSE BAŞARILARINI DEVAMINI DİLERİM
92
Hiç Bıkmıyor Ki Ben o yare bensiz, hiç bağlanamam Hayali aklımdan, hiç çıkmıyor ki Özlemi içimde, aşkı dağlamam Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiÇalınsın o sazlar, kırılsın teller Sallanır meydan da, kıvrılır beli Sevdiğim o güzel, kalbimin gülü Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiÖzledim sesini, özledim onu Kadife gibidir, sesinin tonu Hayat onunla, verin bu sonu Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiMahkum olmuş sevda, sakın ha atma Gönül harman olmuş, boş yere satma Geri dönmez isen, sen yarsiz atma Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiAkşamın güneşi, ufuk altında Bulutlar toplanmış, onun katında Sevdası yaralı, deniz yatında Karanlık geceden, hiç bıkmıyor kiBahattin dilinden, düşürmez yari Öyle bağlanmış ki, yüreği yarı Toplasın dostları, alsaydı varı Karanlık geceden, hiç bıkmıyor ki Bahattin Tonbul 21.11.2016
117
MASAL kavrulmuş bir karıncanın sağ salim yuvasına dönüşü şarkılarda anlatılmaz başka bir ses gerekir belki de, bilinen tüm seslerin ötesinde; anne koynuna al beni rahmine söz geçmez bu ıssız gecede gitar çalma, susalım biraz yoruldum ağrımaktan yoruldum bunca kesik ruhu tek başıma taşımaktan, bir avuç kızgın kum bile yok tutuşmuş saçlarını özlemeye vaktim yok yok. yangınlara kızanları sildim kareli defterimden bir kare de sen koy, üşenme sanki soldan sağa ölmüş gibiyiz bu bilmecede bu masalda dere tepe düz gitmiş kadar yorgunuz argınız. azgınız. vallahi azız. çok daha az olacağız bu pis gidişle belki de seviştirmeye vaktim olmaz kimseyi kendi bedenimle çok gittik. dere tepe düz gitmiş bile olabiliriz. ne dersin geri dönmeye; anne sana söylüyorum olur olmaz zamanlarda ölme taşınacak bir yük bile kalmayacak yoksa bu kırışık cennette yarım yamalak yaşayalım senle kavrulmuş bir karınca kararınca; anca. Altay Öktem
139
Ah Eder Kim Görse Benim Halime Ah eder kim görse benim halime. Vefasız yar kalbi yaralar durur. Düşman ağlar, görse mahzun halime. Çeresiz bu gönlüm sızılar durur.Deva arar eller gönül yareme. Yar diye sevdiğim hançeri vurur. Düşman ağlar görse mahzun halime. Çaresiz bu gönlüm sızılar durur.
46
Türkiye’nin Gizi türkiye bir kördüğüm ipi sıradağlardan iki kıtayı bağlar sımsıkı ulortadanhiçbir kılıç kesemez bu tarihi düğümü birbirine karışmış o büyülü gizinitürkiye bir kördüğüm sarmalanmış dağlarca birbirine karışmış halkalarıyla çağlarcatürkiye bir kördüğüm onda hem sonsuzca yas hem sonsuzca coşku var günü gününe uymaztürkiye bir koca burgaç dünyanın dört yanından dün bugün ve yarından her şeyi çeker yutartürkiye bir değirmen öğütür durur zaman gelecekten geçmişten her şey onda aranantürkiye bir köprüdür altından toprak akar ay ve yıldız üstünden sonsuza doğru uzartürkiye bir bilmece sabahtan akşama dek çözülür ışıklarca akşamdan sabaha dek örer gizini gece
93
LÜTFEN CEVAP VERİNİZ 4. Bir uçuruma eksem tohumumu: Bu bir yabayla harman savurmaktır havanın tavı uygun olunca. Havanın tavı uygun olunca bir gün yağmur olup yağacağım barışacak benimle çölün ağzı. Barışacak benimle çölün ağzı, son yolcusu olacağım bütün yolların bağışlanacak varsa bütün suçlarım. Bağışlanacak varsa bütün suçlarım, geçmiş ve geleceğim bir rivayet, dünyanın ses ve öfkesi olacağım. Bir uçuruma eksem tohumumu, katran uykulara dalsam bir döl yatağında, uyusam ve uyansam: Yol sıfır! (Varlık 1113, Haziran 2000) 7. İnsan etinden yapılmıştır yollar ne kadar döşersen o kadar gidersin şansın varsa bir çölden de geçersin. Kim ki bir yolda sıratsız kalır, çocukluğunu yitirmiştir bir dönemeçte, ama neye yarar yolun dönemeç yoksa? Kim kimin elçisi olacak bakalım, kim kimi kutlu kılacak çile yolunda, büyükler küçüğü, ayaklar başı? Her adım veda yerine geçer yolda, insan haç biçiminde açar kollarını kucaklamak için düşlerini, varsa. (Gösteri 219, Mayıs 2000)
143
Sokulgan ayışığı ayışığı sokulgan bir kadın, üzerime titreyerek düşüyor, düşüyorum, çok fazla aydınlık. soruyor: “yaşadın mı? ” “hayır, yaşamadım”kısa bir sessizlik aramızda, duruyor; bakışları gözleri gibi fazla aydınlık, “ya yarın? ” uzun bir sessizlik aramızda, sokulgan bir ayışığı bir kadın
40
Yalnızlık... Rüzgarın yapraklardaki dansıdır yalnızlık. Ihlamur çiçeklerinden yaptığım taç. Gözlerimdeki bakış, dudaklarımdaki tebessüm. Beklediğim istasyon. Kurulmuş saatte çalışmayan zemberektir yalnızlık. Baktığım ayna. Gördüğüm yüz...30.05.2017 Bükreş
25
Kendime Dönüyorum Hayat bir garip yoldur, Uzadıkca uzanır uzaklara İnsanoğlu bir garip kuldur Düşer bilinmez tuzaklara Kırık dökük darmadağınık Kalmışız yeni baharlara! Umut istedik, güven sorduk, Çaresiz insanlara! Umudumuzu çekip aldılar Atıverdiler bizi karanlıklara Şimdi mahzun, şimdi üzgün Umut aradık uzaklarda! Adam ithal ettik yeniden Umut olsun diye derinden Şimdi biz de diyelim: ' EY Türk titre ve kendine dön! ' Çare? ... İnanmazsın amma: Damarındaki asil kanda! ...
69
ALLÂH’ın İndirdiğiyle Hükmetmek Rab’den Bir Emirdir 5 Mal bölüşülemedi, adalet dışlatıldı, Çorak toprak uğruna, yapılanlar uymadı…Nefis aktif olunca, kulları esir almış, Kendi sülalesine, bu zulmü yaptırtmış…Yakıştı mı bu günah, Rab’bin düşüncesine? Bâtıl örnek alınmış, kulun nefislerine…Hiçbir hakka uymadı adalet kavramınız, Örf ve adetleriniz, değer yargılarınız…(2013)
45
Aşkımız Var Ara Yerde Hasret ne ki sevdicegim Hasret çekilmiş bir perde Hasret bizi ayıramaz Aşkımız var ara yerdeNasıl ki mevsimler geçer Kışlar bitip bahar yeter Elbet bu hasretlik biter Aşkımız var ara yerdeSevdam deniz hasret damla Ayıramaz bizi asla Gel sarılalım umuda Aşkımız var ara yerdeSayılı gün geçer elbet Gülüm biraz daha sabret Kanat takıp gelir vuslat Aşkımız var ara yerdeGüzel gözlerin dolmasın Umutların hiç solmasın Kalbin sitem bağlamasın Aşkımız var ara yerdeHerşey yalan sevda gerçek Elbet bu hasretGeçecek Arzu ettiğin gelecek Aşkımız var ara yerdeAllah bir Hakkı -çün böyle Vuslat senin yüreginde Birgün çekilir bu perde Aşkımız var ara yerde
102
Gün Batımı Her gün batımında, O kor kızıllık ruhuma Bir hançer sanki. Tenime değen her tel saçın Acıyı, hüznü Ve adı konmayan aşkı Saplıyor yüreğimeHer gün batımı Bana elveda bile demeden gidişinin Yakamozlarla buluşması gibi….14.04.2007 18.10
36
Görünür oldum Kim haktır kim batıl, sordum soralı Haklının yanında, oldum olalı Hak yolda huzuru, buldum bulalı Bir çoğuna düşman, görünür oldumRengimi şeffaftan, saydım sayalı Tüm varlığı sevip, doydum doyalı Ruhuma huzuru, koydum koyalı Bir çoğuna düşman, görünür oldumElimi uçkurdan, çektim çekeli Dilimi susturup, diktim dikeli Belimi nefsimden, ayrı göreli Bir çoğuna düşman, görünür oldumTınlamaz anlatma, bilen bilemez Koca bir dağ olsan, gören göremez Değerin bilinir, kimse diyemez Bir çoğuna düşman, görünür oldum
73
Güvercin Bir Kar Gibi Yapayalnız Gözleri Ağlamaktan Kan Çanağı Kız Kimsesiz Ne Anasız Ne Babasız Binmiş Koca Dünyanın Yükü Sırtına Ah Bahtım Ah Bahtı sızım Hiç Yaşamamış Belli ki Ne Tatil Biliyor Ne Bayram Sabahı Yarınlardan Umutsuz Elleri Soğuktan Buz Gözlerinde Bir Nefret Kanadı Kolu Kırık Uçamamış Beyaz Güvencin
49
Sosyal Yaşantımız hayat telaşı çekiyor bir yandan bir yandan edebiyat, sanat merakı hem sanatçı olmak hemde hayatçı olmak arasındayız sosyal yaşantımızın!
21
Aşk-ı Lal I ateşe koşan kelebekler gibi koştum sana tüm şehir gördü beni, bir tek sen görmedin II şiir kokan ellerimi tuttun bedenimdeki arzuyla seviştin törpüledin korkularımı gözlerimin kahvesinden içtin hatırlıyor musun..? sevdiğin o kadın bendim III Rabih dinlemiyorum artık../..heyecanlarını anımsatıyor Ezginin Günlüğü../..beni sevdiğin günleri Düş Sokağı../..sevişmelerimizi benim için sen dinle, temizlensin kırgınlıklarımın acıyan gülüşleri IV ah more!../..bilmiyorum ben minnacık Giritli bir kadınım şimdi söyle bana, ben bu sevdayı hangi denize atayım..? kahretmesin..!../..bütün denizler mavi, gözlerine mi atayım..? V şairim../..sevgilim! bu ayrılık yazdığın en muhteşem şiirin.. .... more: rumca’da “ulan” demek
91
Şu gönülde sevgi gönül dilidir İnsanlarda kalpten kalbe yol olur, Şu gönülde sevgi gönül dilidir. Bu yoldan giden değişik hal alır, Şu gönülde sevgi gönül dilidir.Sevgi dediğin şey kalplerde ışır, İnsan sevdiğiyle varıp tanışır. Dilimiz susar gönüller konuşur, Şu gönülde sevgi gönül dilidir.Sevgi olmasa insanlar olmazdı, Yüreğimiz yanar sevgi kalmazdı. Kul sevginin kıymetini bilmezdi, Şu gönülde sevgi gönül dilidir.İster şehirli olsun ister dağlı, Kulu sevgi yüceltir insanoğlu. Sevgiyle gönül birbirine bağlı, Şu gönülde sevgi gönül dilidir.Yusuf gönül aşkla muhabbet güder, Özde sevgi insanı mutlu eder. Sevgi yüreğimde yol bulur gider, Şu gönülde sevgi gönül dilidir.
95
Hasta-Hastane Günboyu pencereden dünyayı seyretmek Ama orada olamamak ne acıdır, Bir insanla buluşmak dış dünyadan, Bir dostla konuşmak dertleşmek, Bir an olsun o binanın dışında farzetmek kendini Ne mutluluk verir hastaya bilirmisin...Düşünme der ziyaretçiler hiçbir şey, Önemli olan sağlığındır derler, Mümkünmü düşünmemekmümkünmü sizce.. Bir gün bir yıl gibi gelir hastaya hastanede, Yinede beyaz meleklerin güleryüzü ile Tatlı dili ile güne başlar hasta orada.Tek umudu iyileşmek bir an önce, Evinin sıcaklığını duyabilmek sonsuza dek, Fakat yinede mutlu hasta hastanede, Arkadaşlığın beşiğinde yeni, güzel ve gerçek Dostlukların eşiğinde o, Unutamayacağı arkadaşları ve anılarıyla o...Hasta oradan çıktığında sevinçlidir, Fakat iyileştiği için değil sadece, Yepyeni dostlar yepyeni bilgiler kazandığı için, Hayatı yaşamayı orada gerçeklerle öğrendiği için, Mutludur o, çünkü unutamayacağı güzel anıları, Unutamayacağı kişilerin unutamayacağı öğütleri vardır.En iyi arkadaşlıkların okulda, askerde, hastanede edinildiğini biliyorlar, Geceleri ve gün boyubirbirlerinin tesellisidir onlar, Bazen sevinçli bazen hüzünlü olurlar, Günler geçmez orada onlar olmayınca, Gelmeyince beyaz melekler geçmez saatler, Hele gelmeyince ziyaretçiler hiç geçmez o günler....
158
Sosyal Medya Kimlere Faydalı Sosyetenin önde gelen simalarından Betül Hanım, her sene eşi ve çocukları ile tatile giderdi. Eşi çok zengin, saygın bir iş adamıydı. Ankara'nın en lüks semtlerinden birinde otururlar, yaz ayları gelip de çocuklarının okulu tatil olunca, önce Dikili'de ki yazlıklarına uğrarlar, yazlık komşuları ile hasret giderip, orada üç beş gün kaldıktan sonra, arabaları ile Türkiye'yi bir baştan bir başa dolaşırlardı...Betül Hanım, çok kıymetli eşi Mahir bey ve de iki yavrusu Türkiye'nin altını üstüne getirdikleri gibi hemen hemen yurt dışında da gitmedik yer, ayak basmadık ülke ve şehir bırakmamışlardı. Fransa'yı, İngiltere'yi, Hollanda'yı, Almanya'yı, İspanyayı, Portekiz'i ve daha birçok Avrupa ülkesini neredeyse suyolu yapmışlardı...Hanımefendi, çok sosyal, cemiyet hayatında da bir sürü ahbabı ve sevdiği olan cıvıl cıvıl bir kişiliğe sahipti. Birçok yardım derneğinde asil üyeliği, kimisinde yönetim kurulu başkanlığı onun için vazgeçilmez bir durumdu. Çok sıklık ile yazılı görsel basında eşi ile birlikte yer alırlar ve bunun ile de hem kocası hem de kendisi, çevreye pek çaktırmasalar da, gizliden gizliye gurur duyarlardı. Çok önemli bir işti onun için böyle yardım derneklerinde sosyal faaliyetlerde bulunmak.Betül Hanım aynı zamanda twitter, facebook, instagram gibi sosyal medya araçlarını da sıklık ile kullanır, yaşadıklarını sık sık o sayfalarda arkadaşları ile paylaşırdı. ''Yakın dostlar ile kahve içtik heyooo.'' hemen fotoğraflarını çeker ve sosyal medyaya yapıştırırdı. ''Kedimizi veterinere götürdük.'' şak sayfaya yapıştır. Ayşe, Neşe, Menekşe, Hülya, Leyla, Süheyla ve bilumum dostlar hemen tıklayıp beğensin. Bu tür oluşumlarda çok fazla arkadaşı olduğu içinde anında aklında tutamayacağı sayıda beğeni gelirdi. Başka bir gün ''Arkadaşlarımız ile alış verişe çıktık.'' der, şak yine fotoğraflarını çeker, sosyal medyada paylaşır ve arkadaşları beğendikçe koltukları ve bilumum yerleri kabarırdı...Artık yaz aylarına girilmiş, tatile çıkma zamanı gelmişti. Betül Hanım gideceği yerleri yavaş yavaş sosyal medya dostları ile paylaşmaya başlamıştı. ''Canlarım benim bir hafta sonra Dikili de ki yazlığımıza gidiyoruz oradan hepinize selamlar göndereceğim.'' Vakit gelir Dikiliye gidilir, bir müddet kalınır ve oradan hareket edileceği zaman yine mesaj yazar Betül hanım ''Buradan Muğla Marmaris'e geçiyoruz canlarım benim hepinizi öpüyorum.'' yine kadim dostlarından sosyal yardım derneği arkadaşlarından yüzlerce beğeni gelir bir anda. ''Marmaris'den Bodrum'a Halikarnas'a geçiyoruz hepinizi muhabbet ile kucaklıyor selamlar gönderiyorum.'' yine aynı şekilde yüzlerce beğeni tıklaması, ''İyi eğlenceler'' mesajları...Eşi Mahir Bey serbest meslek sahibi ve de çok zengin bir iş adamı olduğu için, geride işlerini yürütecek bir sürü elemanı, müdürü vs. vardır. Bu sebep ile çocuklarına, eşine bolca zaman ayırabilmek onun için sorun değildir. Daha sonra Betül Hanım ve eşi Mahir Bey Akdeniz'e Antalya taraflarına yönelirler. Betül Hanım yine coşkuyla mesajlara asılır.''Canım arkadaşlarım şimdilerde Antalya Kemerdeyiz burası çok da sıcak olmasına rağmen, çok eğleniyoruz çocuklar ile eşimle hepinizi öpüyorum, inşallah dönünce hızlı bir şekilde cemiyet hayatımıza ve yardımlarımıza devam ederiz.'' tabi yine çok fazla miktarda hemen beğeni gelecektir sosyal medya da paylaşılan bilgilere. Nasıl gelmesin ki binler ile ifade edilen arkadaşlar, zengin bir çevresi varsa insanın.Yaklaşık kırk beş gün kadar sonra temmuz ayının sonlarına doğru Betül Hanım ve eşi Mahir Bey ile çocukları Rasim ile Necla tatillerini, yurdu karış karış gezmelerini tamamlayarak evlerine dönerler bir pazar akşamı. Kapıya geldiklerinde bir gariplik vardır, o da ne sanki zorlanmış ve açılmış gibidir kapı. Oysa giderken sıkı sıkıya kilitlediklerinin, alarmları kurduklarının farkındadırlar. Besmele ile çekine çekine içeri girdiklerinde, evin altının üstüne geldiği, birçok yerin karıştırıldığı, alarmların devreden çıkarıldığı, yani kısaca eve hırsız girdiği anlaşılmıştır. İlk şoku atlattıktan sonra kısa bir durum değerlendirmesi yaparlar ve evlerinden nelerin çalındığını saptamaya, daha sonrada polise haber vermek gerektiği üzerinde hem fikir olurlar. Eşi ve çocukları ile saptadıkları zararları kısaca şöyledir. ''Otuz altı adet Betül Hanımın düğününde getirilen bilezik, oğlanın sünnetinde gelen yaklaşık beş yüz elli bin lira değerinde altın, kocasının çok kıymetli altın bir saati, yaklaşık altı yüz bin dolar, yine sekiz yüz bin liraya yakın Türk parası, bir iki tane elektronik eşya.'' Betül hanım, eşi ve çocukları şoke olmuştur adeta. Bu arada salonda bir zarfın içinde kısa bir not, kayda değer bir pusula vardır, o pusulada aynen şöyle yazmaktadır. ''Sosyal medyayı çok olumlu ve güzel kullandığınız için biz ailenizin hırsızları İsmail, Cemal, Yakub hepinize en içten dileklerimiz ile teşekkür ederiz. İsimlerimiz tabi ki kod adlarımız olup gerçek isimlerimizi buraya yazacağımız hayaline kapılmadınız umarım. En derin sevgilerimiz ile sosyal medya kullanımlarınız da başarılar diler her bir tarafınızdan öperiz.''
687
Müzik ruhun gıdasıdır.. Konu:Müzik..Tatlı tatlı nağmelerle Ezgilerle melodiyle Dinlendiren bir ses ile Müzik ruhun gıdasıdır..Derdi kederi bitirir Vücûdu dinlendirir Güzel bir esintidir Müzik ruhun gıdasıdır..Bazen efkara koşturur Bazen bulutlarda uçurur Teselliye en iyi yoldur Müzik ruhun gıdasıdır..Daldırır hayâllere Şevk getirir yüreklere Bir güzel seda ile Müzik ruhun gıdasıdır..Gönlü hazza ulaştırır Fersiz gözü kamaştırır Sevenleri kavuşturur Müzik ruhun gıdasıdır..O ılımlı notalarla Gitarlarla,kemanlarla Rahatlatan duygularla Müzik ruhun gıdasıdır..Tarih:11.03.2011
66
Yağmur Yağardı Da Şemsiyesi Olmazdı Yazsa eski bir pencere gül açılırdı Kimi zaman da ay ışığı çocukluk yıllarından Balkonları Akdenizli evlerdendi evleri Horozibiği aslanağzı fesleğen kokardıSaçları okşanmak için miydi evet öyleydi Üstelik yağmurda göğe doğru uzardı Yağmur yağardı da şemsiyesi olmazdı Arka mahallede ceplerine yağmur dolardıSesi siyah beyaz mıydı evet öyleydi Bir hüzün sonbaharı ki hep oydu Diyelim çeşmeler dondu, dallar kırıldı Kış oydu, içimdeki fırtına oBütün kış saçları portakal kokardı Oydu mahallenin göğe ağan kızı Yalın bir kışı başlatan oydu Yağmur yağsa saçak altı arayan oBir ayrıntı değildi saçındaki kurdela Kirpiklerinin bir buluta özenişi Kirpikleri mavi miydi evet öyleydi Yağmur yağsa mis gibi yağmur kokardıYağmur yağardı da şemsiyesi olmazdı
110
Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Türkiye’miz kükredi O dünyayı salladı Sevgi ve heyecanı Dört tarafa yolladı Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Bir dönüm noktasıdır Yaşadığımız olay Akıldan gitmeyecek İnanın kolay kolay Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Büyük bir dönüşümdür Vardır o potansiyel Bizlere ulaşmakta Uzaklardan gelen yel Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Ateşlendi bir kere Hep azmimiz yükseldi İnancımız sevgimiz Bütün zorluğu deldi Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Türkiye yükseklerde O çağı yakaladı Tekstil turizm inşaat Yürekte kaldı tadı Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Sanayi otomotiv Şu anda bilin futbol Gel elleri birleştir Daima çalışkan ol Bu işte biz de varız Yürekleri kararız İlim adamlarını Kaçırdık elimizden Gerçekten çekiniyor Bakış ve dilimizden Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Rüzgâr engellenmesin Görüldü potansiyel Bizlere seslenmekte Diyor bana doğru gel Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Çağdaş uygarlık hedef Koşarak yol alalım Ayrılık yapmayarak Millet ile kalalım Bu işte biz de varız Yürekleri kararız Fitnelikleri yok et Birlik aşkı solmasın Hasan söyler vatana Yarasalar dolmasın Bu işte biz de varız Yürekleri kararız
184
Umutlarım Kanıyor Ağlamaklı umutlarım kanıyor ağlamaklı bir kuş uşuruyorum dağlara doğru, yemyeşil, toprak kokan. tarihimi sorguluyorum doğumumu.. yaşamımın anlamını. bir kuş uçuruyorum dağlara doğru. nehirler yatağı başucunda.umutlarım kanıyor ağlamaklı görüyor musun yıldızları? yıldızlar da kanıyor ağlamaklı. ve ben hala inatçı, kalbim hala kaskatı. işte ölüm, işte ölümün soğuk yanı.umutlarım kanıyor ağlamaklı. bir kuş oluyorum, uçuyorum dağlara doğru. gökyüzü yorgun, mavi ve puslu. gülüşlerim yasaklı. bir kuş oluyorum; uçuyorum gökyüzüne, kanıma doğru..
71
Sevda Bağlarım Sevda BağlarımBir zamanlar çiçek açan sevda bağlarım vardı, Şimdiyse solmuş tüm çiçekleri,kurumuş dalları Ne kadar sulasamda yeşermiyor, Tükenmiş benim gibi bütün umutları. Çiçekler su istermiş,sevgi istermiş Emek harcanmassa,o sevgi yok olup gidermiş Bu sevdadan tek hatıra kalan bana, Biliyorum ki, adım artık gurbetmiş...11.7.2005 Gönül Özdemir - Bergkamengoenuel.oezdemir@gmx.de
49
V A Y b e ! Tebessüm saçıyor ne kadar mutlu, Yarını güven de sağlam umutlu, Birliği, dirliği, sofrası tatlı, Sevinçten coşuyor vay anasına.Aldığı ödüller arşive sığmaz, Hırsına kapılır spordan yılmaz, Enerji doludur bağlasan durmaz, Rekora koşuyor vay anasına.Kurala göre de hareket eder, Tekniği kullanır hızlıca gider, Organize eden bedeli öder, Engeli aşıyor vay anasına.Aile ferdinin yapısı, iri, Henüs yaşlanmamış atası diri, Şehirin merkezi yerleşim yeri, Her gören şaşıyor vay anasına.Sigara,içkisi,kumarı yoktur, Sevimli biridir hayranı çoktur, Böyle bir insana alkışlar haktır, Zekice yaşıyor vay anasına.6-11-2010
85
Turuncu Liste Geceyi yaraladık gündüz örtündü üzerine en son ayıbı... Elimizde turuncu liste; adımız mağrur bir sokakta yıllanmış ölümün gül rengi, patlayacaktı içimizdeki dağ. Tenhaydık. Ellerimizdeki bir başka el yalandı.......................
30
Sevgi, saygı desin Güller açsın gönüllerde, Kinler sevgi, saygı desin. Efsane olsun dillerde, Kullar sevgi, saygı desin.Olmasın hiç sınıf farkı, Kırılsın kavganın çarkı, Gönüllerde barış arkı, Binler sevgi, saygı desin.Sevginin bayrağı asın, Kafalara sevgi basın, Kulaklar sevgiyi duysun, Tanlar sevgi saygı desin.Gönlünü gönlüme ekle, Sevgiyi saygıyı yükle, Şerri at, sevgiyi bekle, Günler sevgi saygı desin.Araya koyma ikilik, Nefsinde öldür tilkilik, Gütmeyelim senlik, benlik Canlar sevgi, saygı desin.Sevgi taşısın kervanlar, Kavuşsun bütün sevenler, Sevgi dolsun konak hanlar, Hanlar sevgi saygı desin.Yüreklere sevgi dolsun, Sevgi veren saygı bulsun, Orda Ali Uzun ölsün, Tenler sevgi saygı desin.8 Aralık 2012
96
Aşk malik'ine koşmaktır Zannettiğin aşk hislerine konan aşk değil Aşk kalp gözüyle varılması yere koşmak Duygularda ki boşlukları doldurmak değil Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmakBırak gönül eylemeyi aşk mı zannettin Acı çekmeyi çektirmeyi aşk mı zannettin Aşkı gönül eğlendirmekten mi zannettin Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmakHer kesin ağzında bir aşk aşk dolanmakta Ağzından öte gitmeyen bir aşk’a koşmakta Aşk ağızda değil bütün benliğinde koşmakta Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmaktaBana sorarsan senin ki samimi aşk değil Bana sorarsan senin ki şaşkınlıktan öte değil Bana sorarsan senin ki boş uçmaktan gayrı değil Bana sorarsan aşk Malik’ine koşmaktan başka değil
97
Annelik Oyunu Bitti / Gece Radyolarında Bir Dostu Aramak O akşam ne çok şey konuşmuştuk onunla... Filmlerden, Polonyalı yönetmen Kieslowski’den. Yakınlarda kaybetmiştik onu. Peki Kieslowski o özellikle Mavi filminde aradığı iyiliği bulmuş muydu? Neredeydi iyilik? Arınmak? Görünmeyen, saklı bir yerde miydi? En dipte miydi iyilik, düşkünlükte miydi? Yoksa iyilik, arınma diye bir şey yok muydu, biz dünya sürgünlerinin çektiğimiz aşk özlemi gibi bir şey miydi, iyiliğe, arınmaya duyduğumuz bu dinmez özlem...Sahi, Metin Erksan’ın Sevmek Zamanı filmini de konuşmuştuk... İnsan bir fotoğrafa âşık olabilir miydi? Belki de bugüne dek yapılmış en umutsuz aşk filmiydi Sevmek Zamanı. Gerçekliğin acımasızlığından korkup suretlere sığınan kalplerimizin trajik bir özetiydi sanki...Sonra Behçet Necatigil’i anmıştık, onun Kaçmalar şiirini: Sızlar ince içerlerde yara / Vurur yüzeylerde şeylere üzüntüsü, acısı / Elden kayar bir çatal / Ya da düşüncelerde erir boy’na sigara.../Sonra ansızın başını örten şehirli kadınları konuşmuştuk, bir gece rüya görüp, sabah ansızın örtünen subay ve hakim eşlerini... Şehirlerin insanı yapayalnız bıraktığını, buralarda kimsenin kazanamayacağını, sürekli bir yenilgi duygusuyla yaşanacağını anlatmıştık birbirimize...Anlamıştım. Ayrılığımız, geceye birbirimizi emanet edişimiz bu konuştuklarımızla bağdaşmayacak ölçüde yorgun ve ürkekti... Sanki bunca önemli duyguyu, sözü hakkımız olmadan konuşmuşuz gibi suçlu bir şekilde vedalaşmıştık...Acemice kaçar gibi... Bütün bu zamansız vedalaşmaları bir gün konuşmayı düşünerek yatıştıracaktık sanki bu acemiliğin, bu birbirimizden ansızın kopmaların suçlu tedirginliğini... Eve gelince biraz kitap okudum. Bir iki satır bir şey yazdım. Eski yazılarımı gözden geçirdim. Bir türlü bitiremediğim şiirime birkaç dize ekledim... Ama ne yapsam onunla vedalaşırken yaşadığım o suçlu tedirginliğimi içimden atamadığımı hissettim... Bu tedirginlik yoruyordu beni, uyumaya çalışmalıydım...Biraz müzik dinlersem rahatlarım diye düşündüm. Radyomu yanıma alıp yatak odama geçtim. Yatağıma uzandım, bütün gece yalnızları gibi kendime uygun bir radyo istasyonu aramaya başladım... Radyonun frekansları arasında rastgele dolaşırken bir frekanstan gelen sesle ansızın irkildim: “Benim adım Tülay. Sizin radyonuzu ilk kez dinliyorum. İnsanları birbirleriyle buluşturmanız ilgimi çekti. Bu şehirde insanlar çok yalnızlar... İnsanlar ne gariptir ki, sevgiye çok ihtiyaç duyuyorlar, ama sevgiden çok korkuyorlar, özgürlükten korktukları gibi...”Evet, bu onun sesiydi. Birçok şeyi konuştuktan sonra suçlu bir tedirginlikle vedalaştığım insandı bu. Peki, onun ne işi vardı bu tuhaf radyoda? Bir anlam verememiştim. Tam bu sırada araya programcı girdi: “Tülay, sen bizim radyoya bir alış, bırakamazsın. Muhabbet FM tiryakilik yapar... Sen de yalnızlıktan yakınıyorsun değil mi? Benim bildiğim bir şey var, kaçan kovalanır, yani kendini ağıra satacaksın; bir de çok önemli bir kural var, kıskandıracaksın.” Programcı o bildik, o yapay, dahası alaycı ses tonuyla hızlı hızlı konuşurken, Tülay o mahcup sesiyle araya girmeye çalışıyordu: “Yo, tam böyle değil asıl söylemek istediğim benim... Biraz önce arayan bir arkadaş vardı, yalnızlıktan bahseden... Bence çok önemli şeyler söylüyordu, sözleri arada kaynadı gitti.”Bu sırada programcı sıkılmış olmalıydı ki aynı alaycı ve küçümseyen ses tonuyla: “Bak Tülay istersen sana şöyle dertlerine uyan bir şarkı çalalım, ne dersin? Yoksa karşılıklı konuşacak birini mi istersin, karar ver, bize göre hava hoş.” Bunu duyunca can havliyle hemen yanıbaşımda duran telefonumun tuşlarına basmaya başladım. Meşgul çalıyordu. Tekrar tuşlara bastım. Bu sırada programcı Tülay’a hangi şarkıyı istediğini soruyordu bir taraftan. Tülay, Mahler’den Ölü Çocuklar Ağıdı’nı istedi... “Haydaaa, o da ne yahu? ” dedi programcı... “Gel sana Selami Şahin’den Özledim’i çalalım, ne dersin? Bak bu şarkı sana çok uyar, dinle beni...” İşte tam bu sırada radyonun telefonunu düşürmeyi başarmıştım. Telefonda karşıma çıkan kıza programa dahil olmak istediğimi söyleyince beni de hemen konuk ettiler. “Tülay, benim” dedim, “ne işin var senin bu radyoda, çok şaşırdım. Bu adam düpedüz seninle alay ediyor, buna nasıl izin verirsin? ” Önce bir sessizlik oldu. Tülay’ın sesi adeta titriyordu: “Ben... Öylesine frekansları dolaşırken rastlantı olarak yani. Şimdi sen karşıma çıkınca... Çok tuhaf oldum...” Programcı fırsatı kaçırmamıştı tabii: “Ooo, Tülay, yoksa eniştemiz mi, evet, şimdi de sizi tanıyalım. Muhabbet FM. İşte böyle buluşturur. Hadi bana dua edin yine... Siz konuşurken fona Devran Çağlar’dan Hep Seveceğim’i koyuyorum. Hadi iyisiniz, böyle hizmet hiçbir yerde yok...”Öfkeden deliye dönmüştüm: “Ne bu rezalet? Bu adamla konuşacak ne buluyorsun” diye sordum...Bir an bir sessizlik oldu. Sonra Tülay konuşmaya çalıştı, sesi güçlükle çıkıyordu ağzından: “İnsanları buluşturuyor o. Bence çok kötü biri değil... Sen de değilsin...” Tülay kesik sesle konuşuyordu. Sanki unutmuştu bir radyoda herkesin önünde olduğunu... Sanki kendisiyle konuşur gibiydi. Devam etti: “Sadece sen daha çok şey biliyorsun ondan... Ama o da olduğu gibi, farklı görünmeye çabalamıyor... Sen ve senin gibiler çok önemli, çok farklıymış gibi görünüyorsunuz, o görünenin altı bomboş, yüzeyin altında pek bir şey yok aslında...”Bu sözler karşısında insan ne diyebilirdi ki susmaktan başka. Hayır görünenin altında yoğun derinlikler, büyük serüvenler, anlamlar mı var demeliydim? ..Sadece şunu söyledim: “Bugüne dek konuştuğumuz hiçbir şeyin pek bir önemi yoktu sence öyle mi? ..” Yine bir sessizlik oldu, Tülay bugüne dek benimle hiç konuşmadığı düşünceleri anlatıyordu şimdi bana: “Bir anlamda yoktu evet, ne konuşursak konuşalım, ben yine evime aynı iç sızısı, aynı eksiklik duygularıyla dönüyordum. Aynı boşluk duygularıyla... Yetmeyen bir şeyler vardı hep. Her şey sadece sözlerdeydi sanki. Sanki: ‘Hadi hemen bir şeyler yapalım’ desem hiçbiriniz yanımda olmayacakmışsınız gibiydiniz... Hareketsizdiniz sanki hep. Bedenleriniz, elleriniz, ayaklarınız yok gibiydi... İçinizde kimse birbirine bir şey vermeye hazır değilken, herkes birbirinden bir şey alıyor, alamayınca da düşman oluyordu...”Programcı yine araya girmişti: “Hadi yahu, bitmedi mi tartışmanız, bekleyenler var sırada, çabuk tutun elinizi...”“Tülay, ” dedim, “deminden beri ne yaptığımızın farkında mısın? Herkes bizi dinliyor”. “Farkındayım” dedi, acı bir ses tonuyla... “Biliyor musun, benim için hiç önemi yok, ha seninle başbaşa konuşmuşum, ha bu radyoda, herkesin önünde. Biliyor musun ben geceleri belki beni anlayan bir insan, bir dost bulurum umuduyla bu radyo frekanslarını dolaşıp duruyorum... Ama pek bulduğum da söylenemez... Aslını söylemek gerekirse, herkes kendisini o kadar çok zaman gizlemiş ki, sonunda kaybolmuşlar galiba... Şimdi çok istese dahi kimse kimseyi bulamıyor... Kaybolduk! ”Sonra sustu. Kısa bir sessizlikten sonra telefonunu kapattı. Ardından ben de...Yarın yeniden konuşmayı denemeliydim onunla. İlk ve belki de son kez. Hem de bugüne dek bütün konuştuklarımızı unutarak... Buralardan çok uzakta, karanlık bir ormanda karşılaşan ve birbirini o ana dek hiç tanımayan kaybolmuş iki insan birbiriyle nasıl konuşmaya başlarsa öyle... Kurtulmaları, bütün deneyimlerini hiç saklamadan anlatmalarına bağlı olan iki kayıp gibi...
979
Tekillik - Yalnızlık 4 Bazen tek olmak istersin; Sessizliği tatmak,zifiri zindanı keşfetmek Ne bileyim susmayı, insansız bir ortamı istersin Kendinle sohbet etmek; kendi doktorun olmak istersin.Bir manzaraya bakarken kanatlanan martıyı görürsün Ya hayal kurarsın yada simit attığım o an gelir aklına Ama geçmiştir ve sen şu ana bakmak istersin Belki o an eşsiz bir anı, ama neden yenileri yaşamayasın? Düşün Taksim meydanında tek başına yürüyorsun istiklale doğru, Çünkü bu tekilliği sen istedin. Bir dağ evin desin ve tek başınasın Çünkü o dağ evinin döşemesinde bile senin harfin geçmiş. Eğer bunu sen istediysen bunu da yaşamayı bileceksin. İtiraz hakkın yok ve bu alın yazısını sen seçtim.Diyelim ki grip oldun, Kendinin doktoru sen olacaksın, Sana hastabakıcılık yapacak birini dahi sen istemedin; hayatında, Bu hayat baştan sana cennet gelmiş olabilir, Ama gün geçtikçe cehenneme dönüşen bir cennet. Kısacası cennet-i cehennemi kendi yaşıyorsun; yaşatıyorsun Tıpkı bekarlık sultanlıktır lafının kandırmacası gibiYani diyeceğim şu ki, eğer kaderini Yalnızlık olarak sen belirlediysen; Bu hastalığın belirtilerinide yaşamayı bileceksin.
160
Bilmeni İstemiyorum Seni Sevdiğimi Bilmeni istemiyorum seni sevdiğimi Kalbim feryat etse de susuyorum. Gözlerim sana mühürlenmiş gibi Nereye baksam seni görüyorum…Msn: yalnizsair@live.com
22
Sen Beni SEN BENİSeninle günlerim bayram geçerken Aşkın şarabını senle içerken Vakitli vakitsiz ne çabuk erken Kederde bıraktın gittin sen beniGözlerine bakıp bayram ederdim Benim sevdiceğim cananım derdim Gidince peşinden sanki delirdim El aleme rezil ettin sen beniNe gereği vardı aşkı hedere Gark eyledin beni derde kedere Lanet olsun böyle yazgı kadere Beş para bir pula sattın sen beniLatifiyim bayram seyranım sendin Gözümden düşürdün kendini kendin Ne olur kıymetim bir gün bilseydin Keder ordusuna kattın sen beni08 KASIM 2004 SAAT: 17:00/ANKARASAMANYOLU GRUBUNUN 2 KELİME 1 ŞİİR AKTİVİTESİ İÇİN YAZILMIŞTIR KELİMELER: BAYRAM / KEDER'Aşağıdaki isim linkini tıklayarak, bu haftanın aktivitesine katılan diğer bir arkadaşımızın şiirlerini okuyabilirsiniz.' Sevil Nizamoğulları
107
Sevgi Pınarı Derler ki tok acın halinden anlamazmış Ya sevgi açlığı, onun ölçüsü nedir acaba? Sevgiye aç çocuğun midesi doysa ne yazar Anne Baba sevgisi olacak, dost akraba sevgisiKalbin gıdası sevgidir, saf ve temiz sevgi Sevgi yoksa kalp doymuyor asla, hep aç Sevginin yerini alamaz hiçbir şey, ama hiçbir şey Sevgi, sevgi ile beslenir, doyar ancak sevgiyleSevgi ailede, sevgi okulda, sevgi toplumda Karşılıksız, menfaatsiz, sonuna kadar sevgi Gönülden akıveren, kalpten sızıveren duygu Sevgi duygu selidir, zararsız akıp giden bir nehir Yaşayana sevgi, ölene sevgi, kalana sevgi Yaratandan dolayı yaratılana sevgi, âleme sevgi İnsana sevgi, canlıya sevgi, toprağa sevgi Bırakıver kendini, sevgi içinde yüz, sevgiSevgi pınarı akmalı her evin önünden Şırıl şırıl, berrak,serin içmeye hazır Bakanın kendisini gördüğü ayna Sevgi yansıtan her yöne, her insana
124
Ya Sabır Derim Kâlbimle Sen beni hiç, hiç sevmesen bile, Ya sabır ya sabır derim kâlbimle, Perdeleri çekerim, gözyaşları ile, Sen beni hiç, hiç sevmesen bile.Esas olan, benim, seni sevmem, Sen üzülme kâlbimdedir demem, Allah'tan başkasına da, eğilmem, Ya sabır, ya sabır derim kâlbimle....
44
Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir Atatürk’ten armağan-bu millet ve memleket Vatanın sınırında-kabul olmaz ihanet Emanet gençliktedir-onlar yurdun sahibi Bölmeye sakın kalkma-olamazsın galibi Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir İllerin arasında-hiç birinde fark yoktur Sıkıntı orda varsa-anla bizde de çoktur Çanak tutmaya kalkma-bölücü yıkıcıya Açlıktan inlemekte-iş ver erkek bacıya Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir Kendini büyük görme-senden büyük de vardır İnsanları yaşatan-namus ve itibardır Silah tutan elleri-korumaya kalkarsan Birden tökezlenirsin-içinde kalmaz derman Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir Arabanı vererek-mezarlar yaptırırsın Mehmetçik polisimi-yerlere çarptırırsın Yolunuz yol değildir-vatanım diye sarıl Ayrımcılık yapmayın- 70 milyonla karıl Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir Şu an konuşamazsın-çünkü elvermez yasa Haritanız hazırdır-oluşturursun tasa İki şey güvencendir-ABD ve Avrupa Sizi yolda bırakır-güvendiğin o sıpa Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir Bir sabah kalktığında-yerinde eser hep yel Hiçbir şey anlamazsın-kurtaramaz seni el Hasan Sancak Öğretmen-işi gücü ülkedir Düşmanla oluyorsan-bilinmeli lekedir Ne Diyarbakır’ı be-Türkiye bir kaledir Bayrağı kap da yürü-hain dökmemeli kir
179
GÜN OLUR Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra. Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; Çiçekler gürültüyle açar; Gürültüyle çıkar duman topraktan. Hele martılar, hele martılar, Her bir tüylerinde ayrı telaş!... Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur başıma kadar güneş; Gün olur, deli gibi...
55
Ne Sevdalar Yaşadım Ben Ne sevdalar yaşadım , Bilmeden kimseler. Kış mevsimini Ilık bir bahara çevirdim.Sonbahar yaprakları Henüz düşmedi kalbime ....................
21
Doğanın YAVUZ'U... doğa; otlarını verir Yavuz arkadaş onları toplar, derler ya pişirip ya da pişirmeden sofraya koyardı... doğa; uyumunu yerlere göklere serer Yavuz arkadaş onu yakalar tuvalde çizer renkleri seçer önümüze koyardı.... doğa; kişiliğini yansıtır Yavuz arkadaş onu çözer önce yüreğine sonra kalemine yükler kitaba koyardı... doğa, saygı duyulduğu kadar saygı duyardı... saygısızlık yapanı kapının önüne koyardı....Fikret Turhan-Yalova, 27.02.2015
59
Çorbamsı Bir Şey Yemek yiyeceğimi sanmıştım. Ekmeğimi çorbaya banmıştım. Rabbim! Ne menem bir şeydir bu, Çorba değil sanki, safi su.(26.05.2009'da okul yemekhanesinde verilen yemekte olan çorbanın tamamen su gibi olması ile dile gelen dizeler :))
35
Gurbet Ben garibim; Benim de kimsem yok bu şehirde. Aylardır mektup bekliyorum memleketten Bir han köşesinde.Sonra korkuyorum bu şehirde, Bir gün yapayalnız ölüvermekten, Yan yana yattığımız arkadaş anlatıyor: Her gece sayıklıyormuşum, Öksürerekten.Bu caddeler dolusu, yığın yığın insanlar Ne anlar benim halimden? Bir nedamet kavsi çizilir gecelere Etten, Kemikten.Ben de garibim, Benim de kimsem yok bu şehirde Aylardır düşünür, dururum, Bir han köşesinde.
62
Yılbaşı Geçti, gitti, bir yıl daha, Ömrümüzün sarkacında. Karşılarız yeni yılı, Nice, nice umutlarla.Denizde kaybolup giden, Senede bir defa öten. Yürekleri bir hoş eden. Siren gibidir yılbaşı.Tünelin ucunda ışık, Yılda bir görülen aşık. Kalbimi saran sarmaşık, Kendisiyle hep barışık.Senede bir, gelir gider. Teğet gibi, değer geçer. Bizi melül,mahzun eder. Bir buse verir de yiter.Yeni yılın eşiğinde, Eski şarkılar, pür neşeyle. Yitip gidenlere inat, Yenen hançerlere inat.Kah öfkeyle, kah neşeyle. Gözlerdeki parıltıyla. Birikmiş tüm acılarla, Kah üzüntü, kah sevdayla
78
Çilelim çileim bu dünya bana dar gelir. diğer alemlere yer bulup gitsem. bir gülün dalında bülbül dinelir getir saki kanmam baldıran içsem çilelim bu dünya bana dar gelir.kırlangıç güneşemi göç ettin söyle kusur bizde ise de ki bilelim yarasa uçarsa geceden güne geceyi pas tutar çürür çilelim kırlangıç nereye göç ettin böyle? çilelim gök mavi su saydam ama aşka dair bir şey yok lugatimde sök kalbimi gözde mana arama. gözümü boyadım bir yaban elde.... çilelim gök mavi su saydam ama.
80
Arıyorum Gözlerini Gözlerini Arıyorum Sadece Gözlerini Nefesim Çığ Gibi Büyüyor Sessizlikte Hatıralar Boyuyor Güneşte Parlayan Bedenimi Göz Yaşlarımı İçime Atıyorum, Arıyorum GözleriniGri Umutlarımın Sana Ayırdım En Güzel Köşesini Duysun Tüm Beşer Aşkımızın Bilinmeyen Harflerini Özlemlerimi, Acılarımı Hatta İnançlarımı Duysunlar Geleceğin En Hayati Günlerini, Ben Yaratayım Gizlenmiş Köşesini
47
Yağmur Akşamları 6 gün; kısa gelir her zamankinden böylesi önemli konular konuşulacağında umutlar yarınlara ertelenir, vazgeçilir günden artık evlere gitmelidir yağmur akşamlarında yağmur yağar tarladaki ekinler için şükrediliryağmur akşamlarında her akşam yağmur yağar hava kararmaya başlamadan daha saçakları ıslatır dam akar
41
Tsk Elimizde tezkere Çıkarken kapısından Tükürdük yere Belki on kereFakat, Dönerken son köşeyi Ezildi içimiz Döndük Yaladık tükrüklerimizi Öyle ayrıldık asker ocağından
22
Anne Sevgi ırmağının kaynağı anne, Dermansız dertlerin dermanı anne, Ümitsiz ruhların, ümidi anne Sevgi bahçesinin sultanı anne…Hayat, anneyle anlamlı ve güzel, O, gönüllerde hem yüce hem özel, Başımızı şefkatle okşayan el, Hayat yolumuzun, rehberi anne… Onun gülüşü, abı hayat dolu, Gösterir evladına doğru yolu, Başımızda her an şefkatli kolu, Sevgi bahçemizin, sümbülü anne…Dert ortağı, sığınak limanımız, Gönül sesi, en sadık sultanımız, Kalp ibresi, eşsiz mihmandarımız, Dermansız dertlerin, dermanı anne…Biz gülünce güler, ağlarsak ağlar, Yavrusu uğruna ciğerin dağlar, O, neşelenince gül açar bağlar, Amansız günlerin, emânı anne…Gönül dostumuz ve dert ortağımız, Şefkat yumağı, sevgi pınarımız, Hayatımız, kanımız, cananımız, Karanlık günlerin, güneşi anne…Merhamet, ondadır, muhabbet onda, Bütün dertler diner, onun kolunda, Yavrusu uğruna hayat yolunda, Şifasız dertlerin, ilacı anne…Cennet, annenin ayağı altında, En yüce varlıktır Hakkın katında, Sevgi yekvücuttur onun zatında, Coşkusuz günlerin, coşkusu anne…Evlerin, sevgi abidesi anne, Hayatın, en tatlı neşesi anne, Kalplerin en âli köşesi anne, Sevgisiz anların, sevgisi anne…Baş tacı, her derdin ilacı anne, Ruhumuzun ebedi muhtacı anne, Dertlerin dermanı, ilacı anne, Kırılmış kalplerin, miracı anne…
167
Benzetmeyi Benzetme “Susurluk” ismi su sığırından geliyor “Manda” demek yani 3 Kasım 1996`da Susurluk yolunda O iblis Mercedes`in Masum kamyona çarpmasıyla Gazi tarafından vaktiyle Vaktinde sittir edilip de Sonradan harimimize Sinsi sinsi sokulan Manda var ya İşte o MANDA göle sıçtı
41
Sorumlusun Oyundan... Kullansan, kullanmasan oyundan sorumlusun Oyunla şekillenir geleceğin...Sen osun...Önünde on ve yirmi dört ağustosların var TÜRKLER kaderlerini hep Ağustosta yazar...Bir anlık zevkin için tercihin ise tatil Güzel CUMHURİYETİ ediverirsin tadil...Önüne bu iki gün konulacaktır sandık "Sandıktan çıktık..." sözü yetti artık usandık...Oyun ile sandıkta lâyıkı bulacaksın Ya ilelebet LAİK ya TEBA kalacaksın...Uykularının sonu bu uykun olsun uyan! Bir oydan herşey çıkar...Oyun seni koruyan...CUMHURİYETİNDEN çok seviyorsan tatili Oyunu kullanma da ol kurtuluş katili...Cumhurun Başkanını bak bekliyor ÇANKAYA Sırtını dayamaya seç güvenilir kaya...
81
Ay balım Güzel Ayrılığın bitti sana kavuştum Canıma can veren ay balım güzel Sevdan ateşiyle yanıp tutuştum Kanıma kan veren ay balım güzel. *** Yağan yağmurumsun sen gözlerim de İnci tanesisin dizelerim de Sönmeyen ateşsin yan közlerim de Yanıma yan veren ay balım güzel *** Sanma unutuldun unutulmazsın Aşkın deryasında sen bulunmazsın Yürek haricine hiç koyulmazsın Sevdama yön veren ay balım güzel *** Umutla büyüyen duygumsun canım Anmadığım an da aksın bu kanım Çarptıkça kahrolsun inan sol yanım Duyguma ses veren ay balım güzel *** Nihayete erdi ayrılığımız Yok inan seninle gayrılığımız Yeşerecek her gün tüm varlığımız Varıma var veren ay balım güzel *** Ruhi mutluluğu seninle tattı Umut rüzgarına canını kattı Hayalle düşünü gerçeğe sattı İlhama his veren ay balım güzel 21.04.2015/OLTU
123
Artvinden Selam Getirdim Yeni geldim kardaş bizim Artvinden Toprakla taşından Selam Getirdim Mevsimi değişmiş gözleri yaşlı Akan göz yaşından selam getirdim Şavşatimin Tepeleri hep karlı İnsanlara Baktım hepsi efkarlı Kalmıs ana baba oda naçarlı İhtiyar eşinden selam getirdimKöşeye sıkışmış unun torbası Etli mantısıyla börek burması Peynir eritmesi,ayran çorbası Ekmekle aşından selam getirdimArdanuca indim gördüm sıcak yüz Ordada kara kıs,ortalık dümdüz Kestim gümanimi galmiyacak yaz Titreyen dişinden selam getirdimYedim Sarmalari,ayranla cadi İnanın lezzeti ağzımda kaldi Hareket edecek saatim geldi Çoruhun döşünden selam getirdimBorçkadan Hopaya indim sahile Okadar güzelki gelmiyor dile İnsanı güzeldir yokturki hile Kaçkarın başından selam getirdim Arhaviye indim Artvin son buldu Çok güzel dolaştım seyahat oldu Bütün sevdiklerim orada kaldı Ordaki arkadaşından selam getirdim Buruk kaldım yusufeliy atladım Yaz gelince gedeceyim anladım Gezeceyim oray hep adım adım Hayalinden düşünden selam getirdimAli KARA az yazanda çok anla Karnın acıkınca yermisin canla Kımi turşusuyla, aci soğanla Üçünden beşinden selam getirdim
149
Sevginin gücü SEVGİNİN GÜCÜ Sevgi yoksa,başarı arama işinde. Sevgi yoksa.mutluluk arama evlilikte. Sevgi yoksa,içtenlik arama arkadaşlıkta. Sevgi yoksa,iletişim yoktur insanlar arasında. Sevgin yoksa insanlara,git dağ başında yaşa!
27
Kurulmuş. Kurulmuş yerde attığım adımlar. An gelir gecede an gelir gündüzde. Bu günde geçiyor bende böyle. Bir tutku var içimde onu düşledim. Însanlığı bol gözü tok tutkular. Pervane eder beni bu tür uğraşlar. Düştü payıma ağır olsada yüküm. Sadece birazcık dalgın düştüm. Çünkü çok yitirdim benden gidenleri.!.
47
Kudüs'ün Gözyaşları Kudüs'e uzansaydı destursuz bir namahrem Gönderirdi ordular askerler kan-ı kerem. Sonra düşünce bizler asırlık dalalete Gark oldu Kudüs elem, figan, zulmete.Osmanlı Kudüs'ünde koşuşturan çocuklar Geleceğin gözyaşlı dedeleri oldular. İzlerlerdi masmavi denizleri, gökleri Şimdi çırpınır yorgun umutsuz yürekleri.Sarı kubbeden gelen eşsiz benzersiz ezan Senin için kurşuni gök yaşamakta hazan.Unutmaz sarı kubbe miraç bereketini Son nebinin buradan arşa hareketini. Matem bağlıyor sanki her seherde, şafakta Bekler göklerden lütuf gözleri hep afakta.Sarı kubbeden gelen eşsiz benzersiz ezan Senin için kurşuni gök yaşamakta hazan.Hakka sunulur şimdi yalvaran dilekçeler Dua eder bahara hasret olan bahçeler Umutlar tükenmişken oluşur gerekçeler Yağmurlara dönüşür Kudüs'ün gözyaşları.
100
Bir Dalgıç Deniz Olursa Şairlerin yenildiği bir çağ düşün, son çareleri şiirden tabut biçildiğiKaçış kanıt ve ispatın, ölüm kadar kolay aşk kadar zor olduğu ya da şairlerin yenildiği bir çağ yerine öldüğü bir gün ya da öleceği bir gün vardır (Çünkü çok azlar artık ve inadına vergi ödediler) Sığ kıyılarda derinlerin dalgıcı olmak yanlışmış bir kez daha anlıyorum ya denizini değiştireceksin ya da deniz olacaksın ama sen yaratacaksın kadınını O zaman seslenirim okyanusa büyüyerek: 'Ey güzel balık, deniz olmaktan yoruldum ama biliyorum; hiçbir zaman dolduramayacaksın solungaçlarımı o benim işim ve bunu seçtiğim için, yorgunum'Sana da sorum var Poseidon 'Deniz Olup balıkların varlığına ihtiyaç da adil değil, bunu kim yaptı'
109
Neylesin Ömür De Yatkın Ölüme şimdi kadim mağrurluktu soysuzlaşan renklerin birbirine karışması /sinik/ buysa mağrurluk derdin ya ayrılık zenginliğimiz en büyük bizim aşk bir ormansa yangınlardan çıkmış biz savruluşuyduk küllerinin ayrılık vuruluşuysa bir kısrağın biz yavrusunun uğunuşu neylesin ömür de ölüme yatkın aşklarca ayrılık aşktan çok daha bizim kemanla yay gibi uyumlu olsada gözlerimizin anlamsızlığı
55
Sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık, en umulmaz anlarda çıkar karşına, hüzünlenirsin dalda kalmış tek yaprağa...yıldızsız bir gece gibidir yalnızlık, ay ışığının tesellisi de yetmez artık, gömülmek istersin gökyüzünün karasına...ümitleri tükenmiş bir evsizdir şimdi yalnızlık, kin besler bacalardan tüten dumana, göz pınarlarında donup kalan damlalara...bir daha sarılamayacağını söyler yalnızlık, sana artık uzanmayan kollara...terketmeyi bilmez soysuz yalnızlık, ayrılıkların ardından sarar kalpleri, bilir yürek öğrenir de kederi, yalnızlık kalır yalnızca bu aşktan geri...
77
Türkiye,m Başında dolanır kara bulutlar Divane aşık mı? Garip mi? Nedir? Sağından solundan gelir sorunlar. Bitmiyor bitmez benim Türkiye’mŞafakta askerim günleri sayar. Her geçen gün şafakta bir yıldız kayar. Nöbetçi Mehmetçik tetiğe basar. Dimdik ayakta durur Türkiye’mZalimin zulmüne bir dur diyelim Gelin bir sofradan yemek yiyelim Tuzunu ununu eksik etmeyin Birlikte güzeldir benim Türkiye’mMüslümanlık bizim imanımızdan Ayrılmayın ne olur namazınızdan Korkmayın belanın belalısından Rabbimin sevdiği yerdir Türkiye’mMETİN ÖZEL 05.06.2010
69
Bizim Asker Toz tutmuş kirpikleri Namlı ucunda mermi bakışları Vatan aşk'ı ana,baba,bacı Mırıldanan nidaları arasında Cepken sıkı bol geliyor cesareti Hucum demek kadar tetikte hasreti Güç ben'de bırakmam kalleşi Sevdayı sakladı, komut bekliyor gözleri Sabah güneşi kızıllığı, yüz siması renk Düşen yapraklar,kalkan tozlar,uçan kuşlar Bin ton ağırlığında atan kalp Bir şarkı besteliyordu toprak Vurdukça ayak sesleri Görülmez olsa ufukta kaya Eli uzanırdı hudut'ta bir can'a Mifer,kasatura,matara Taşınacaktır bu sancak Yüz yıllar boyu bu cennet vatanda Şereftir göğsünde parlayan kimliği Cennet mekandır onun izlediği Sıcak soğuk bekleyişi Öten her kuşta bülbül sesi Vatan vatan'dır onun gözlediği,beklediği Sevgi özü,yürek gözü mertlik tek sözü Ceraretle yıkandı kuralandı heryönü Bizim Asker, gerçek Asker Sönmeyen bir meşale ateşi
113
Balalayka Türküsü Bir beyaz peri masalıydı belki de beyaz geceleri andıran,Ama hiç bitmeyecek bir balalayka türküsü bu O derin bakışların ardından
21
Biricik Annem Düşmana anlatamadık Çanakkale geçilemez diye Tüm dünyaya anlattık Çanakkale geçilemezYıl 1919 düşman kapıya dayanmış Askerimizin azmi gözlerine yansımış Düşman görünce o gözleri anlamış ki Çanakkale geçilemezÇanakkale'de amansız mücadele yazık oldu bütün şehitlere Dünya kopup gelse bile Çanakkale geçilemez
40
Ne Diye Biz beraber bir kapta yemek yemedik mi Bu gurur bu kibir kimedir gardaş niye Kimisi kiliseye gider kimisi camiye Bu ayrılık bu öfken söyle ne diyeToz toprak içinde senin ile çok oynadık Kızgın güneş altında terle kaynadık Bilirmisin bilmem biz topraktan var olduk Bu kibirlik bu gurur söyle ne diyeBak gidenlere kefen bile nasip olmuyor Bu kadar nasihattı kulağın duymuyor Yılan misalı olmuşsun gözün doymuyor Bu aç gözlülük bu hirs söyle ne diye
75
Özgürlük Konuş benim şirin annem Özgürlük can yuvasıdır Özgürlükle millet üstün Birleşmenin süresidir Özgürlükte aldık varlık Hayatta çok çektik darlık Özgürlükte yüksek birlik Gönlümüzün çaresidir Özgürlük va....................
27
Kuleler Kenti Yüz kulesi var Prag'ın Bütün azizlerin parmaklarından Yalan yeminlerin parmaklarından Ateşin ve dolunun parmaklarından Bir çalgıcının parmaklarından Sırtüstü yatan kadınların sarhoş eden parmaklarından Gecenin hesap tahtasında Yıldızlara dokunan parmaklardan Akşamın fışkırdığı parmaklardan Sıkıca kenetlenmiş parmaklardan Tırnaksız parmaklardan Bebeklerin parmaklarından çimenlerin Keskin ağızlı parmaklarından Mayısta bir mezarın parmaklarından Dilenci kadınların ve bütün işçi sınıfının parmaklarından Gökgürültüsünün ve şimşeğin parmaklarından Güz çiğdemlerinin parmaklarından Kale'nin ve arp çalan yaşlı kadınların parmaklarından Altın parmaklardan Karatavuğun ve fırtınanın ıslık çalan parmaklarından Limanların ve dans derlerinin parmaklarından Bir mumyanın parmaklarından Herculaneum'un son günlerinin ve batan Atlantis'in parmaklarından Kuşkonmazın parmaklarından Yüz dört derece sıcak parmaklardan Donmuş ormanların parmaklarından Eldivensiz parmaklardan Bir arının konduğu parmaklardan Karaçamların parmaklarından Gecenin orkestrasında bir flütü aldatan parmaklardan Hilebazların ve iğnedenliklerin parmaklarından Romatizmanın çarpıttığı parmaklardan Çileklerin parmaklarından Yeldeğirmenlerinin ve açan bir leylağın parmaklarından Dağ pınarlarının parmaklarından bambu parmaklardan Yoncaların ve eski manastırların parmaklarından Terzi tebeşiri parmaklardan Guguk kuşunun ve yılbaşı ağacının parmaklarından Medyumların parmaklarından Tembih eden parmaklardan Uçan bir kuşun fırçaladığı parmaklardan Kilise çanlarının ve eski güvercinliğin parmaklarından Engizisyon'un parmaklarından Rüzgârı anlatmak için ıslatılmış parmaklardan Mezar kazıcıların parmaklarından Hırsızların parmaklarından Geleceği söyleyen Okarina çalan ellerdeki yüzüklerin parmaklarından Baca temizleyicilerin ve St.Loretto'nun parmaklarından Rododendroların ve tavuskuşunun başındaki su fıskiyesinin parmaklarından Günahkâr kadınların parmaklarından Olgunlaşan arpanın güneş yanığı parmaklarından Petrin Gözetleme Kulesi'nin parmaklarından Mercan sabahların parmaklarından Yukarıyı gösteren parmaklardan Akşam karanlığının eldiveni üstündeki Tyn Kilisesi'nin ve yağmurun kesik parmaklarından Saygısızlık edilen Kutsal Ekmeğin parmaklarından Esinin parmaklarından Uzun eklemsiz parmaklardan Bu şiiri yazdığım parmaklardanÇeviri: Erdal ALOVA
242
AYNALI ÇARŞI akşamdı ……………. bir bulut sesini yanı başıma bıraktı senin huysuz gövden avuç içlerin göz bebeklerin bir ağacın altında çekilmiş resmin uyuduğunda bir nehir yer değiştiriyormuş gibi bir yandan bir yana dönmelerin akşamdı ……………….. bir yaprak bir yaprağa değmese kopacaktı bir el pencereyi açtı bir el kapadı aynaya sır gerek, dedi kâtip bakıra lehim ölüyorlar, yaşamadıkları gibi öyle kalabalık… hadi gidelim binlerce çakıl taşı sesini yanıbaşıma bıraktı sesin, aynalı çarşı… SONSUZLUK ve BİR GÜN / EYLÜL-EKİM 2005
78
Ebedsiz Gidiş Şiirimde neşe arama sakın, Sen gidince ardına düşüpte gitti. Başka insanlarda var, ama sakın Kötüler kuyuları eşipte gitti.Son melek sendin ruhuma giren, Şimdi mutsuzluğa çalıyor siren, Kepçeyle alan kaşıkla veren, Ebedsiz dağları aşıpta gitti
36
Kimi Gözden Kimi Özden Ağlıyor.. Şimdi moda ağlama Milletin vekilinde, Şehit analarının ciğeri kan ağlıyor... Anası ağlatıldı kaç yıldır asilin de Yoksulluk ve işsizlik yürekleri dağlıyor...Akıtılan yaşların kimi timsah gözyaşı Maişet kaynağının girmek için gözüne... Şehit anası basar bağrına hâlâ taşı Böyle acı düşmesin gayri ana özüne...Akan yaşlar kurumaz ve de kan yerde kalmaz Biriken damlalardan set yıkan seller doğar... Ağlatan kan dökenden sanma Felek öç almaz Kurtuldum sandığı an o seller onu boğar...
74
Kırmayacaksın Kalbi, Yıkmayacaksın Gönlü; ANADOLU İÇİN! . = 000.008 = 16 Mart 2013 Cumartesi 16:26:52Bir yalnızlık siniyor yine bedenime ve ruhuma; şu kaderimin çaresizliğinden yansıyan! . Yine umutlu olma çabası, yarına kendimi toparlayabilme isteği ile dolup taşıyorum! . Yine bir yalnızlık; elde kalemi ile, sayfalara dost kalabilme çabasında! . Yalnızlığımı ifade ettim; kimseye yardım için ulaşamıyorum, sanki, kimse yardımıma gelemeyecek belki de! . Bu yalnızlığın; kendi ayakları üzerinde yürümeyi öğrenmesinin zamanı geldi! . Dostluğun yardımı gelecektir umudu hâlâ var, çok şükür! . Bir dostluğa yardım edebilme fırsatı her an doğabilir! . Şu an varlığım; bir gereksizlik içinde sanki! . Varlığının manasını yitirmiş bir yalnızlık duygusu, şu an yaşadığım! . Geçecek inşallah, bu gereksizlik hissi de geçecek ve seven ile sevilen mutlu olacak, yarınlarda yaşanması beklenen, umudun tekrar doğuşu ile! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 16 Mart 2013 Cumartesi 16:40:04}
141
Tanrı ya Sözüm Var Geri Dönemem Ta yıllar önceydi yemin etmiştim Meyler âlemine perde çekmiştim Rabbime sığınıp tövbe demiştim Tanrı ya sözüm var geri dönememGidişin öldürdü yarınlarımı Kopardı kaderle dostluk bağımı Tek kararın yıktı altın çağımı Tanrı ya sözüm var geri dönememBu şehri terk edip gitsem ne olur Bu gönül bendeyken dert aynı olur Bir ses hep tövbeni boz artık diyor Tanrı ya sözüm var geri dönememResmine bakınca dalarım bir an Kor ateş nedir ki yandığım o an O affeder sen iç demezmi şeytan Tanrı ya sözüm var geri dönemem
90
Sevgiler Saygılar Sevgiler Saygılar Yitirildigi An Mustafa Kemal de Mustafa Kemalciler De Türkiye Cumhuriyetimiz De Dünyanın Kıskançlıkla baktığı Bayragımız da Elden gider Sevgiler Saygılar
24
Cumhuriyet Çiçekleri Milletin Hür Nefesi *Cumhuriyetimizin 92. Yıldönümü anısına milletimize ithaf olunur.Cumhuriyet ki, özünde hürriyetin gür sesi, Aziz milletimizin coşku dolu hür nefesi, Özgürlük ve demokrasinin seçkin abidesi, Yüce Yaratan’ın insanlığa fıtri hediyesi… Cumhuriyet çiçekleri gür açar, umut saçar… Ata yadigârı nice evrensel değerler, Birbirinden güzel ne hoş tarihi eserler, Ruhumuzu aydınlatır, gönlümüzü süsler, Atamız seslenmiş önceden temeli kültürdür, Cumhuriyet çiçekleri renk katar, yürekte yatar…Her dalından ayrı bir huzur fışkırır, Yönetim tarzı ile bize pek yakışır, Milletin iradesidir, tiranlıkla takışır, Toplumun değerlerine gönülden akışır, Cumhuriyet çiçekleri ruhumuzu donatır… Uzlaşma kültürü ve istişaresi yaygın, Olur, daima her kesime içten saygın, Olmasın bu yönetimden hiçbir kaygın, Hissedersin kendini bu hoş iklimde baygın, Cumhuriyet çiçekleri mutluluğu dayatır…Kardeşliğe, birliğe açılan bir esnek kapı, Milli bağımsızlığın örgüsü, sağlam yapı, Ölçülemez metrelerle, sınırlanamaz çapı, Milletin egemenliğine şifa veren eşsiz hapı, Cumhuriyet çiçekleri renkleriyle halkı boyatır… Teklikten, bencillikten, menfaatçilikten uzak yaşar, Vatandaşın, toplumun yararına doğru koşar, Bu değerler ile yücelen toplum engelleri aşar, İnsanlar, ülkeler hayat dolar, olgunlaşır coşar, Cumhuriyet çiçekleri erdem yükler, neşe yükler…Gençliğin dinamik sesi, hür sesi, Kuşatmış güzel medeniyeti herkesi, Uyarsak kurallara kalmaz isi, lekesi, Halkın hafızası olmuş bir melekesi, Cumhuriyet çiçekleri insanlık onurunun belgesi… Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın demokrasi gülleri, Var olsun milletin kahraman cengâverleri, Şüphesiz hep yerden taşmış Allah’ın sayısız nimetleri, Cumhuriyet aşkı ve ufku yok eder tüm setleri, Cumhuriyet çiçekleri vaat eder hep istikbal… (29 Ekim 2015 - MANİSA)
227
Anlamli Sözler 1665 Gizlemiş Bu Sır OnlarıKimse suç işlemezdi, görünür olsaydı Allah'ın görünmez melekleri. Engel olurdu bu da, insanların imtihanına; gizlemiş bu sır onları.Berlin, 27 Mart 2013.
27
Güncel Beyitler 85 Ey Kadinlar Ve Erkekler! Birbirinizi ezmeyin, adaletli olun ey kadinlar ve erkekler! $efkatli ve iyilikci olmanizi bekler sizden Allah ve Peygamber.Berlin, 8 Mart 2006 Dünya Kadinlar Günü
30
Yuvarlağın Köşeleri-Konumuz Düşünmek-Etika-Birinci Bölüm-112 KONUMUZ DÜŞÜNMEK-ETİKA-112Açlığı yok edecek doktrin mi bulmak isteyorsun? Öyleyse ne politika yapar durursun! Dünyadakilerin yarısı açtır. Politika, bölgedeki açları azaltacağını ileri sürüp dünyadakileri çoğaltan gecikmenin adıdır.
30
P A R L A K G Ö Z L E r Görmeyen gözlerin hisleri farklı, Aldığı bilgiyle erdirir aklı, Seven, sevilenler olur meraklı, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Rengarenk oluşu daha da güzel, Mercekler çalışır kişiye özel, İçine dalınca duygulan haz al, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Gördüğü her şeyi hafıza yazar, Ticaret erbabı kurulur pazar, Üzücü şeylere elbette kızar, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Beğenip, güvenmek onun onayı, Düğünde, bayramda çeker halayı, Avukatlık yapar, işin kolayı, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Bebeklik, çocukluk, gençlikte canlı, Olgunluk dönemde çok heyecanlı, Zeki yaşlandıkça hüzünlü, gamlı, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.5-6-2013
96
Bayram Benim Neyime Biz asker olduk Kürt’ü Türk’ü kışladayız Vatan millet uğruna, canlar! dağlardayız Anadan, babadan, yardan, ayrı uzaktayız Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBolu ve Eğirdir de komandoda yetiştik Kelle koltukta teröre boyun eğmedik Yeri geldi can pazarında şehitler verdik Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBir emir geldi gidilecek Gabar dağına 8 Ekim 2007 düştük terör tuzağına önce bir bomba kaldık mermiler arasında bayram gelmiş derler, bayram benim neyimekomutan Ahmet’e şehitlik unvanı verildi Arkasından genç bedenler bir bir devrildi Ateş düştü, kan ağlıyor Sarı oğlu ailesi Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeMehmet okuyordu Anadolu üniversitesinde Kamuyu bitirip yönetici olacaktı bir şehre Ana bitmiş baba bitmiş sarıldılar şehidine Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeDenizli ili kutluca köyü köy meydanı Bayram gelecek bayraklarla süslenmiş her tarafı Ana ağıt yakar, kuzumu getir Şirnak dağları Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAltı ay önce yüzükler takıldı, nişan yapıldı Şahit oldu Corum Aşılı armut köyü köy halkı Şirnak’tan haber geldi, Ana yüreği kan ağladı Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeSon operasyon az kaldı derdi. Beklerdi annesi Emrah Eryılmazla yıkıldı Niğde Kirli dere beldesi Evine hüzün çöktü yirmi sekiz gün öncesi Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAcılı baba Türk milletinin başı sağ olsun dedi Bu uğurda bir Seyfi gider, on Seyfi gelir dedi Tabutun taşındığı yer samsun ili merkeziydi Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeFettullah yetim büyüdü, köyün çobanıydı Annesi onlara hem analık, hem babalık etti Sizden ne istediler, oğlumun da beresi maviydi Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeDiyarbakır Sati köyüne Kürtçe ağıtlarla gömüldü Ağlama ana bende kürdüm. Bir binbaşının sözüydü Ağlayıp da sevindirme o zalim, şerefsiz terörü Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeKonya kula ilçesi canım ana köyü toplandı Evlendirdiler, yemeklerle Ayşe ile Murat’ı Hakkını helal et Ayşe’m gidip de dönmemek vardı Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBeni Turgay’ıma götürün. İçime taş düştü, taş, taş… Doğu Anadolu, köyü Cumhuriyet ili Kars Şehit oldu işte, iki oğul daha var ne büyük şans Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBaba sakat çalışmıyor Mehmet’i gözlerdi Anne son operasyon, son yirmi üç gün derdi Konya Kadınhanı örnek köyü birden alevlendi Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAl ana sandıklarda sakla benim mavi beremi Vatan için şehit verdim, ben bu naçiz bedenimi Unutma ben öksüzüm, ben komandoyum, ben askerim Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeArtık büyüdün, gurur kaynağımız asker oldun dediler Hiç bırakır mı davulsuz, zurnasız Gaziantepliler Unutma ben öksüzüm, ben komandoyum, ben askerim Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeAdım Ahmet şükrü memleketim Erzurum tosunlu Üzülmüyorum şehit oldum diye, geldi yolun sonu Şehit kanı kurumaz, dolaşır ayağına böyle bilin bunu Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeBeni merak etmeyin geleceğim kurban bayramında Vatan borcu derken Caner, şehit düştü ramazanda Toprağa verildi Afyonkarahisar, Sinanpaşa ayvalıda Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeŞirnak’ın namaz dağı etekleri, mayınlar patladı Kars cumhuriyet köyü, Tahsin yıldırım yılmazdı Hain pusu ana yüreğini yaktı,dağlara adını yazdırdı Bayram gelmiş derler, bayram benim neyimeŞahadete erenlerden üçü Mehmet’ti, ikisi Ahmet Caner,Turgay, Tahsin, Fettullah, Seyfi, kasım, Murat Bayram, Emrah, Sıddık,bir kuş gibi uçup gittiler Bayram gelmiş, bayram benim neyime derlerKadir gecesi dualar okundu sizlerin gecesi oldu Dillerde üç kulhü bir fatiha yer gök dua doldu On beş şehit cenneti alada sonsuza dek yer buldu Bayram gelmiş derler, bayram benim neyime 9 Ekim 2007
528