poes
stringlengths
103
153k
poe_length
int64
21
20.9k
Ay IŞIĞI.. ay ışığı kutsaldı, yüzüne basılmadan önce... ay ışığı masumdu, toprağı kazılmadan önce... ay ışığı çapkındı, mehtabı suya düşürmeden de önce... ay ışığı oynaştı, rüzgarı bulutu görmeden önce... Fikret Turhan-Yalova, 04.07.2013
32
Dolunay Zamanı Nöbetini devralıp ortancaların Misk ü anber tutacağım eteğinden Hicret elifini küheylan kılıp Bir lokma bir hırka Gül yakısı vurup sürgünlerime Patika yollarda gün doğana dek Adalet diye hep haykıracağım
31
Yağmur Ve Ben Yağmur sessizce ağlayarak Gözyaşlarını üzerime akıttı Bense yüreğimin içine... Yağmur Yeryüzüne hayat vermek için ağlıyordu Bense senin gidişine... Yağmur güçlüydü Kötü olan herşeyi Sel suyuyla alıp götürdü Bense anılarımı sakladım hücrelerime... Yağmur az sonra Sevgilisi güneşe kavuşacaktı Bense hiç bitemeyecek Sensiz karanlık gecelere...
46
H.d 033 Nicelik Ve Nitelk NİCELİK – NİTELİKNicelik mi önemli, nitelik mi diye bir soru ile karşılaştığımızda! Nicelikte önemli nitelikte deyip, dünyada her zaman Nasrettin Hoca’nın YE KÜRKÜM YE fıkrasının yaşanmakta olduğunu da unutmamamız gerektiğini düşünmüyor değilim. Elbette insanlar kılık kıyafetlerine göre karşılanır, ilim, irfanına ve faziletlerine göre uğurlanırlar. Doğrusu da bu. Fakat gelişen ve gelişmekte olan dünyada, bilgi kadar belge de önemlidir. Bilgisini belgeleyemeyenler, işin ancak hamallığına talip olabilirler. Basit bir örnek. Siz teknik resim ve tasarım adına çok mükemmel mimari bilgi ve beceriye sahip olsanız, çizdiğiniz mükemmel bir projeyi hayata geçirebilmek için, mimari yetenek ve mesleki bir başarısı olmasa da diploması olan herhangi bir mimarın onayından geçirmek zorunda olduğunuzu unutmayınız.. Mesleki ilgi, bilgi ve yetenek NİTELİKTİR. Amma diploma ve diplomanın verdiği yetki ise NİCELİKTİR. Çarpıcı bir örnek daha vereyim. Siz dünya Ralli şampiyonu olsanız, ehliyetiniz yoksa, trafikte seyrederken trafik polisi çevirdiğinde, Ralli şampiyonluğunuz ceza almanızı engelleyemez. Siz şoför sayılmazsınız. Usta şoförlük NİTELİK İSE onu belgeleyen ehliyet NİCELİKTİR. Bir örnek daha. Çok sevdiğiniz ilim ve irfanına çok değer verdiğiniz kâmil bir insan, mesleğinde mahir değil ise! İşinizi o kamil dostunuza mı, yoksa aynı mesleği icra eden, mesleğinde mahir ama insaniyetinde sakat birisine mi yaptırırsınız? Kişilik NİTELİK, meslek ise NİCELİKTİR. Tabi ki dostluklarda ahlak ve insanlık yönünden nitelik her zaman önde gelir, ve gelmelidir. AMA NE OLUR; NİTELİKLİ İNSANLAR NİCELİKTE KAZANSINLAR. Meziyetiniz ile beraber mesleğiniz de olsun. Meslek ve marifetiniz ne olursa olsun ama, ona geçerlilik ve değer kazandıran belgenizde bulunsun. Özelde, pratikte bilgi önemli olsa da resmiyette belge çok daha önemlidir. Değerli dostlar hayat hamasetle yürümez. Gerçekçi olmak ve hayatın gerçeklerini görmek ve göz ardı etmemek lazım. Vatan millet Sakarya, diyenler, kaçırdıkları fırsatların, zayi ettikleri imkânların arkasından hasret ve pişmanlık ile bakarlar ya. Hayatta önümüze çıkabilecek olan makul fırsatları, meşru sınırlar içinde değerlendirmeyi ihmal etmeyelim. Kaçan fırsatın arkasından pişmanlık duymaktan başka yapılabilecek bir şey yoktur. Sonuç olarak nitelik çok önemli olmakla beraber, nicelik ondan hiçte geri değildir. Onların bir bütünün iki parçası olduğu, asla unutulmamalı ve göz ardı edilmemelidir.27/11/2010
330
Okuyucularıma Okuyucularıma; Yahya Kemal’in dediği gibi “Şiir darası alınmış sözdür.”Öyle hisler vardır ki kalemle anlatmak mümkün değildir.Duyguları mısralara dökebilmek,sizlerin kalplerine ve duygularına hitap edebilmek çölleri yeşertmek kuru bir dikene gül açtırmak kadar güzeldir. Şiirin çok içerden bir yerden geldiğine inanan bir insan olarak dizelerim de biraz olduğu gibi birazda geldiği gibidir.Hayatta zaten böyle değimlidir? değerli okuyucularım. Ben bir gönül işçisi olarak okuyorum,takip ediyorum,yazıyorum ve en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bana göre şiirin kötüsü olmaz,en iyi şiirde şairin içinden geldiği gibi yazdığı şiirdir. Bu yüzden-özellikle bu güzel yurdumun insanlarını okumaya,yazmaya özendirmek,şiiri ve türkülerimizi sevdirmek,insan ve doğa sevgisini aşılamak en büyük hayalimdir. Değerli üstat Nazım Hikmet’in dediği gibi; “Nerde türkü sesi duyarsanız oraya gidin orada kötülük yoktur.Kötülerin türküsü olmaz” Bu toprakların damarları da Karaca oğlan’dan Yunus’a,Pir Sultan Abdal’dan Aşık Veysel‘e, Summani’den Mahsuni‘ye,Ahmet Arif’ten Nazım Hikmet’e ve daha nice gönül ustalarına uğrayan o kalın ve güçlü şiir damarının gücüne çok inanıyorum.İnsanlık değerlerinin bozulmaya yüz tutuğu çağımızda,suç oranının gittikçe artması,ceza evlerinin dolması,sokaklarda geceleyenlerin çoğalması,yoksulluğun hat safhaya ulaşması,din adına işlenen cinayetler,demokrasi adına ayaklar altına alınan insan onuru ve savaşların temelin de; Çarpık eğitim,manevi yoksulluk,adalet ve vicdan duygularını zayıflaması yatmaktadır.Ulu Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür bağımsız yaşatır yada kulluğa,köleliğe sürükler” Sözünü hatırlatarak doğru ve seviyeli bir eğitimin zirveye ulaştığı çağdaş ve aydınlık bir Türkiye,terör ve savaşların bittiği,adalet ve vicdan duygularının yüceliği,barış ve kardeşlik duygularını hakim olduğu ve sevgi ile yeşeren bir dünya hayali ile umudumu hiç kaybetmedim.Yaratılanların en şereflisi olarak insan var oldukça ümidimi hiçbir zaman yitirmeyeceğim. Bütün çirkin görüntülerin altında pırıl pırıl çiçeklerin açacağı günlerin mutlaka geleceğine inanarak,sizi dizelerimle baş başa bırakarak derin bir sevgi ve saygıyla sizleri kucaklıyorum. Adem Karagöz
267
Sevgisiz hayat Sevmek hayatın kanunda var Gönülde yürekte gözlerde var Sözlerde şarkılarda şiirlerde var Sevgisiz hayat neye yararMasallarda romanlarda var Destanlarda yazıtlarda var Filmlerde öykülerde var Sevgisiz hayat neye yararkelebeğin kanatlarında var Arıların kovanında var Yumurtanın akında sarısında var Sevgisiz hayat neye yararCeylanın bakışlarında var Güneşin sıcaklığında var Yunusun suya dalışında var Sevgisiz hayat neye yararYağmurun yağışında var Toprağın cömertliğinde var Yıldızların ahenginde var Sevgisiz hayat neye yararBir bardak sütte var Rengarenk gökkuşağında var Annenin merhametinde var Sevgisiz hayat neye yararÇağlayan ırmaklarda var Bembeyaz yağan karda var Meyvelerde sebzelerde var Sevgisiz hayat neye yararHerşey ama herşey insanlar için Herşey Yaradan'ın hediyesi Yaradan süslemiş koca kainatı bizler için Herşey onun sevgisinin göstergesi Sevgisiz hayat neye yararSevgi görmeyen gözler Sevgi açılan gözler Sevgi gönle düşen bir kor Sevgisiz hayat neye yararSevgi yürekte bir sızı Sevgi sevmektir rüyalardaki kızı Sevgi acıdır bazı Sevgisiz hayat neye yararSevgi gökyüzene aşk Sevgi denizlere sevda Sevgi doğaya aşk Sevgisiz hayat neye yararSevi bir tatlı muhabbet Sevgi içten bir merhamet Sevgi bir başka hayret Sevgisiz hayat neye yararSevgisiz kalp bir ölü Sevgisiz gözler kör Sevgisiz hayat manasız Sevgisiz haya neye yarar
183
Dinime saygı Müslümanız diyenler uymuyorlar bile islamın beş şarta Tutmaz Oruç,tutanada yok saygı bak gence hele karta Hastası ihtiyarı da ulu orta sokakta yeniyor pasta Yok ta Dinden Kitaptan haberimiz beyin ve kalpler olmuş hastaGayrimüslimler başka konuda gösterirken Dinime saygı Sözde müslümanım diyenler bakınız ki nasıl farklı Belertme sakın gözlerini uy ozaman adaba erkana değilmiyim haklı Derlerya İman ile paranın kimde, olmaz deme bana bu konuda göster farkıİmanda bende parada bende diyorsan sendeki iman hangi dine mensup İlgilendirmez beni tutup tutmaman saygı göstersene ey mezzup Göstermez tepkisini korkak Müslüman nereye kadar hep böyle sus pus Din Allahın Dini ya, ama maddene dokunsan ya müdahalen kan kusturupNormal ne yapalım sözde Alimin bile derse Dinler arası diyalok Anlatmazlar gerçekleri Ayet Hadislerden kendilerinin bile haberi yok Sözde bunlar Din adamı kalpleri yansımış suratlarına tövbe tövbe B.......... ............................................................................................. sokDeme bana sen nasıl müslümansın ağzından çıkmıyor doğru bir kelime Ne yapayım anlatmıyorlar doğruları benimde yakışan bu dilime Madem be yanlış söylüyorsam yakışanı söylesinler benim Dinime Söyleyemiyorlarsada bıraksınlar o zaman yada sıksınlar Ş....lice beynimeHerkeze değil bu sözlerim bilen bilir kendini bu ithamlar muhatabına Kaç sözde hocanın yaşantısına uyuyor söyleyin Kuranukerim Kitabıma Oda diyor devlet memuruyum ögle ikindi akşam tamam mesai devamına Toru topu en fazla birbuçuk saat zaten eeee bak sen şunun kavramınaDiyeceğim oki dostlar balık değilmi baştan kokmuş Diyorlar bunlar meslek için sade imam olmuş Sabah ve Yatsı Namazına bile mesai ister olmuş Sanada diyeceğim bir şey yok deme bana ee ne olmuş
238
Satılıyor vatan Nerede benim ozanla yazarım Satılıyor vatan savunanı yok Susmuş şairlerim susmuş çizerim Satılıyor vatan savunanı yokAşıkların tutulmuş mu dilleri Yazarların bağlanmış mı elleri Ses vermiyor şu sazımın telleri Satılıyor vatan savunanı yokSümerbankım ve et balık kurumum Kalmadı dünyada eski durumum Bankalarım madenlerim sorunum Satılıyor vatan savunanı yok.Parklarla bahçeler yollar kalmadı Şaştım kaldım buna aklım almadı Kurudu nehirler suyun salmadı Satılıyor vatan savunanı yokBilimden sapıp da cahile kanma Karartma hayatı ateşte yanma Öğünlük şekerle yıl geçer sanma Satılıyor vatan savunanı yokAçlığa mahkumsan sana aş yetmez Ödünç mazot ile araba gitmez Bir ton kömür ile bu kışlar bitmez Satılıyor vatan savunanı yokSata sata kıyı burun mu kaldı Tersane limanı boru da aldı Herbiri bulunmaz börekle baldı Satılıyor vatan savunanı yok.Denizli-4.9.2008
120
Selam Rüzgar beyaz bulutları, koyun diye güdermiş Çiçekler şarkı söyleyip, güneşe el edermiş Hepinizden neşeliyim, doğanın çocukları Yar bugün lütfeyleyip, bana selam göndermiş29 Mart 2008 Mersin
26
Güneş batsa bile yerinde durur Güneş batsa karanlık olur ama, Güneş batsa bile yerinde durur. Güneş batsa ay ışık verir sana, Güneş batsa bile yerinde durur.Kutup yıldızı gökte duruyorken, Dünyada kimseye muhtaç olma sen. Yıldıza bakıp yön bulmayı öğren, Güneş batsa bile yerinde durur.Işığın varsa kendine ışık yak, Bu düzeni böyle kurmuştur Hak. Karanlıkta Kutup Yıldızına bak, Güneş batsa bile yerinde durur.Gece yoksa günün kıymeti olmaz, Zamanın kıymetini insan bilmez. Güneş battı diye hayat son bulmaz, Güneş batsa bile yerinde durur.Yusuf güneş ışığı yere siner, Gün yükselir akşam aşağı iner. Gece olsa da dünya yine döner, Güneş batsa bile yerinde durur.
101
Anlamli Sözler 844 Dünyanın En Şerlisiİyiliği emredip kötülükten çekindirmektir, insanlığın gereği. Bunun tersini yapan ve yaptıranlar ise, olur dünyanın en şerlisi.Berlin, 29 Ağustos 2010.
24
Sararan Yapraklardan Sana Derin Düşünce Sararan yapraklardan sana derin düşünce! Dallardan birer birer kopup yere düşünce! Canından can çekilir, dilin/nefesin donar; Bir bitişin korkusu yüreğine düşünce...20.06.2011 / Metanet Yazıcı
29
Sensizlik sen yoksun diye gönül bahçemde soldu güller artık ötmez oldu bülbüller yaslı yaslı eser yeller dön gel artık bu hasret yeterdüşen her yaprak beni anlatır söyler hasretinle yanan bu gönül seni ister andıkça maziyi kan ağlar gözler dön gel artık bu hasret yeterşimdi bana tek arkadaş karanlık geceler dilim durmaz hep ismini heceler bu sevda yüzünden yandı niceler dön gel artık bu hasret yeter (kırklareli 1984)
67
Sevgi İle Sevgi İle Sabah uyan bak çevrene Sevgi ile sevgi ile Güzellik dolar evrene Sevgi ile sevgi ileKalplerde çiçek açılır Kötülüklerden kaçılır Dostluk tohumu saçılır Sevgi ile sevgi ileİnsanlığın temel taşı Dürüstlüğün can yoldaşı Akmayacak hiç göz yaşı Sevgi ile sevgi ileSevgi ile gir gönüle İnsanlarla tut el ele Set çek kötülük önüne Sevgi ile sevgi ileSevgi ile dolup taşmak Birlik olup engel aşmak Ne güzel böyle kaynaşmak Sevgi ile sevgi ile
73
Ah Etmem Tam, şafak sökecek ruhumun dehlizlerinde, derken, Işıktan oklar, karanlığımı delsin diye beklerken... Bir zalim kurşun parçaladı ciğerimi,kanattı benliğimi... Dost bildiğim,can bildiğim, benden etti beni...Sımsıkı hayata yapışan ellerimi, Azgın bir nehir kaptı,sürüklüyor bedenimi... Bilinmezler yurdunda, meçhule koşan bir gölgeyim... Beton duvarlara gömüldü hayallerim...Yaralıyım! Gökler delinir feryat etsem, Yaralıyım! Yerler sarsılır feryat etsem...Etrafımda dolanan ne o var,ne bu var Ruhum yalan yüzlerden muzdar, Gözyaşım var,yürek ateşine deva... Birtek dostum kaldı şimdi, o da dilimdeki dua...
75
Densiz Değer Değer biçilirken densiz densiz Biçilen kefenimiz Geçmişte ne diktik ki be hey canlar Bu gün istediklerimizi biçeriz4 mart 2010 Denizli
22
Üzülmez miyim Gitme diye yalvardım ama sen gittin yad ellere Tanrı üzülmez mi gidişine ben üzülmez miyim Gittin kayboldu gölgen yalnızlık çöktü hayallere Tanrı üzülmez mi gidişine ben üzülmez miyimGitme şu yanan yüreğim bir tek seninle buz olmaz Şimdi yine çaresizim bir daha kışım yaz olmaz Gidişine bir tek bizim düşmanlarımız üzülmez Tanrı üzülmez mi gidişine ben üzülmez miyimGitme sorular var bilmeceler var yine her yerde Seninle çözerim bulmacayı çaresin her derde Nerde ama acı ama tatlı eski günler nerde Tanrı üzülmez mi gidişine ben üzülmez miyimGitme acılar tükenmez dertler eksilmez yüzümden Gitme gözyaşım yakar beni boşaldıkça gözümden Gitme bir şeyler koparıp götürme benim özümden Tanrı üzülmez mi gidişine ben üzülmez miyimGitme ellerine sarılıp dizine kapanayım Gitme neyim varsa her şeyimi yakayım yıkayım Gerekirse yalnızlığımın çilesinden kopayım Tanrı üzülmez mi gidişine ben üzülmez miyim
134
Aşk Başka Bir Şeydir Akşamın kızıllığına serpiştirilmiş yangın yerleri Küçük küçük Her aşık ufka baktığında çizer bu resimleri Hangi duygu Hangi doğa kanunu Açıklayabilir bu kanatsız uçuşları Kim ipe dizdirir bu kelimeleri Nefes nefese çıktığım yokuşları acıya doğru Sevdiren nedir Aşktır Aşk başka bir şeydir
45
Siyah Kendi yangınının dumanıyla karalandı gönül Duvarları şimdi gözlerin gibi simsiyah İster mavi sür ister kırmızı Artık; Ne maviyi mavi görürsün Ne de kırmızıyı kırmızı Ve zaten hiçbir zaman aklanmayacak siyah….21.12.2009
31
Kapkaççı Düşmüşler bu kötü yola Bulaşmışlar ahlaksızlığa Eğer çalmazlarsa bir çanta Bilinki hepsi ogün canttaBunlar PKK cı geri kalmış aile çocuklarıdır Halkımız bıktı bunlardan epey zamandır Kapkaç yapıyorlar çok zamandır Bunları yakalayıp islah etme zamanıdır
35
Günaydın Günaydın yeryüzündeki, gökyüzündeki savaşa hayır diyenlere Yeryüzünü, gökyüzünü Kirletmeyenlere, kurutmayanlara Günaydın onurunu koruyanlara Günaydın kardeşliğe, dostluğa Günaydın Gönül dostlarına6.4. 2007 09:50
22
Başkasının gelini.. Beyaz umutlardı hatırlarmısın... Ben cocuk sen deli sevdalı, Bahçede portakal ağaçları Altında iki delidolu sevdalı... Ben sözlerine bağımlı, Sen gözlerime sevdalı... Neydi beyaz umutlarımız Ben sana tutkun bağımlı, Hayalimiz birlikte yaşlanmaktı... Beyaz umutlarmı.... Beyaz yalanlarmı.... Araya girdi zaman, İki deli dolu sevdalı oldu iki yaban,, Şimdi ben başkasının gelini Sende çölde bir bedevi... İki delidolu masum sevdalı... Portakal ağaçlarının altında saklambaç oynadılar Okadar iyi saklanmışlarki birdaha buluşamadılar...
69
Jandarmanın Anısı Yüz elli beş yıldır görev başında Tarihe geçmiştir şanın jandarma Kırmızı mavisi vardır döşünde Karışmış vatana kanın jandarmaİlkesini yazmış adilli olmak Haksızlığa karşı hakkı savunmak Adaletli olup eşit davranmak Vatanda bellidir namın jandarmaJandarma var iken bu ocak sönmez Sınırları belli vatan bölünmez Şehitler verilir toprak verilmez Dünyaya yayılmış ünün jandarmaGörevden dönmeden göreve koşar Şimşek gibi çakar sel olur coşar Sizinle bu millet huzurlu yaşar Tatil siz geçiyor günün jandarmaAdamış canını vatana yurda Yağmur çamur demez soğuk da karda Nerde dara kalsak hazırdır orda Engel yoktur açık önün jandarmaAfet yangın sele hemen ulaşır Ayrım yapmaz canla başla çalışır Tuncay in derdini böler paylaşır Hatıramdan çıkmaz anın jandarma Bu şiiri oğluma ve bütün Askerlere armağan ediyorum
116
Anam Dokuz ay koynunda gezdirdi beni Ne cefalar çekti ne etti Anam Acı tatlı zahmetime katlandı Uçurdu yuvadan yürüttü Anam Anaların hakkı kolay ödenmez Analara ne yakışmaz ne denmez Kan uykudan gece kalkar gücenmez Emzirdi salladı uyuttu Anam Doğurdu beni Sivas ilinde Sivralan Köyünde tarla yolunda Azığı sırtında orak elinde Taşlı tarlalarda avuttu Anam Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi Huysuzluk edersem kalkar döverdi Hemen kucaklayıp okşar severdi Çirkin huylarımı soyuttu Anam Çocuğudum Anam bana ders verdi Okumamı çalışmamı ön gördü Milletine bağlı ol da dur derdi Vatan sevgisini giyitti Anam Tükenmez borcum var Anama benim Onun varlığından oldu bedenim Kimi köylü kızı kimisi hanım Ta ezel tarihte kayıtlı Anam Veysel der kopar mı Analar bağı Analar doğurmuş ağayı beyi İşte budur sözlerimin gerçeği Okuttu oğretti büyüttü Anam
127
Kuşadası Yağmur çiseliyor yine yavaş yavaş Bir gün batımı Kuşadasında.. Gözyaşları gibi düşüyor tane tane damlalar Çarşaf olmuş uyuyan denizin üstüne.Ve sonrası sabah,güneş doğuyor Cıvıl cıvıl kuşlar,ötüşüyor agaçlarda Sokaklar insanlarla doluyor yavaş yavaş Geliyor yine kocaman gemiler limana.Sonra bitiyor bir gün,karanlık çöküyor Gemiler ufukta kaybolup evine dönüyor Sokaklar kalabalık,insanlar koşuşuyor Hayat bir başka güzel kuşadasında.Genç,ihtiyar sevğililer yürüyor elele Hepside gülüyor çok mutlu burada Gümbür gümbür müzik yükseliyor Barlar Sokağında Hayat bir başka güzel Kuşadasında.
74
Sabır Taşında Benim de bu yazım böyle yazılmış Ezilir dururum sabır taşında Gönül sarayıma kabrim kazılmış Süzülür dururum sabır taşında Kaç yıl gelip geçti kaçını sayım Ne günüm gün oldu ne yılım ayım Figanlar içinde feryadım vayım Yazılır dururum sabır taşında Yıldırımım yine oldum derbeder Yüreğimden çıkmaz gam ile keder Herkes hesabını gün gelir öder Üzülür dururum sabır taşında
59
Zalim töre Zalim töre gözün çıksın Sevdiğine kaçtı diye Vurdular suna kızı Zalim töre sonun gelsin Ekrem kadirin oğlu İsmail,i vurmuş Kendiside otuz yıl Ceza almış Ya evde çoluk çocuk aç Zalim töre gözün doysun Artık birileri bir dur desin. Çocukların geleceği Hapse gömülmesin Kızlara gelinlik yerine Kefen giydirilmesin Töre diye kimse katil olmasın Töreyi kanla doyurmayın Çocukların eline silah Değil,kalem verin Her yuvada Töre diye cahil değil Eğitim ile alim yetişsin. TARİH:14.12.2006 İST
74
Bir Akşa Üstü Bir akşamüstü Bir akşamüstü daha geldi, pelerini simsiyah, Kaşı siyah gözü siyah Bakışlarından is damlıyor, Gülüşlerinden pas! Bir akşamüstü daha geldi. ulkar cenger
26
P A R L A K G Ö Z L E r Görmeyen gözlerin hisleri farklı, Aldığı bilgiyle erdirir aklı, Seven, sevilenler olur meraklı, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Rengarenk oluşu daha da güzel, Mercekler çalışır kişiye özel, İçine dalınca duygulan haz al, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Gördüğü her şeyi hafıza yazar, Ticaret erbabı kurulur pazar, Üzücü şeylere elbette kızar, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Beğenip, güvenmek onun onayı, Düğünde, bayramda çeker halayı, Avukatlık yapar, işin kolayı, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.Bebeklik, çocukluk, gençlikte canlı, Olgunluk dönemde çok heyecanlı, Zeki yaşlandıkça hüzünlü, gamlı, Işıl ışıl gözler umut saçıyor.5-6-2013
96
Sevginin kökü olur! (Yani, anla ki; sen beni sevmiyordun! ..) ....... Sen, kendin için, hoşuna giden bir oyuncağı seviyordun ve onu ele geçirmeye çalışıyordun, başkalarından evvel... Sen, kendini seviyordun, beni değil! .. § Şimdi, başka birine daha “onu sevdiğini” zannettirmeye çalışıyorsun, değil mi; ...hatta kendin bile “öyle olduğunu” sanarak! .. ..... Kandırma insanları... Kandırma, kendini de; çünkü sen, sevmeyi bilmiyorsun! .. ..... “Seviyorum” zannedişlerini de sıvama “sevgi” diye gökyüzüne; çünkü bulutlar kapatıyor semayı! .. (Gene duymak ister miydin gerçeği? ..) § Sevginin kökü olur... Çeksen, çıkaramazsın... Kessen, ayıramazsın... Kırsan, koparamazsın! .. ..... Sevginin kökü olur; Yine biter, yine çıkar, yine sürer yerinden! .. § Çünkü sevgi; Bir dağ keçisinin iştahla yediği sürgünde değildir! .. Çamurun içindedir çoğu zaman; Toprağın, karanlığın içindeki köktedir sevgi! .. § Bir keçinin iştahla saldırdığı, göğe bakan sürgünde değil; çamurla, toprakla ve karanlıkla savaşan köktedir sevgi! .. Köktedir sevgi! .. Mavi derinliğe “yalvarışlar” gibi uzanan canlı dallar ve yapraklar değildir sevgi; Sevgi; belki ışığı hiç görmemiş ve görmeyecek olan karanlıkların içindeki köktedir... Ve sevgi; sevdiğini “zannetmemek”tedir! ..
171
Haydi. Haydi sevmelere gidelim. Şiir gibi birbirimizi sevelim. Kuşanalım insanlığımızı. Yürekleri fetih edelim. Haydi yüreğim sevelim sevelim. Îlahi Kudretin şefkatine edelim. Yıldız yıldız karanlıkta görünelim. Aydınlıkta göz göze gelelim. Sen bende ben sende. Îç içe aydınlığa edelim.!.
37
Yetimlik derecesi YETİMLİK DERECESİAmenna ve saddakna inşaellah düamız Müstecab olur belki Çünkü ulvî davâmız Şuara gardaşlarım davâmızda devamız Oraya hediyeyi göndeririz buradanRabb' Tealâ Kulum der Habibi de ümmetim Buyurun günâhkârlar işte size cennetim Deyince Şuaralar Resulü gibi yetim Kabûl edip hikmetle ikrâm eder YaratanEbediyet bahrinde rüuyeti Yaratanın Bayram Cümüa günü vuslatı hak hûdanın Görünür bağışlanan İSLÂMİ’ce gedânın Çıkarınca masiyet kervanından aradan K E R B E L ÂBelâların en mendebur haytîni Resûlüne kurşun attı kerbelâ Önce âli sonra Ehli beytini Takdiriyle! şehid etti şerbelâİlmin kapısıyla yetmiş iki can Irak Ker belâ da, akıttılar kan Ehl-i sünnet canlarda ki bu hicrân Siccine teveccüh etti körbelâ Dâvet edip, Âli: gel kurtar dedi Halife dâvet’icâbet eyledi İhânet ederek Âli’yi yedi İmânı inkâra sattı torbelâHüseyne ittiba ettik dediler Eğer gelemezsen bittik dediler Gelince: ehlibeyt tuttuk dediler Cehennem narına yattı herbelâİslâmda: ihânet, yalana, taviz Yoktur, irtikapta değildir caiz İstimâlci, papaz haham ve aziz Böyle amellerle küttü narbelâ O günden kıyâmet kopana kadar İflâh olma diye yazıldı kader İSLÂMİ sen düa etsen ne kadar Tesir etmez, orda bitti horbelâ BOŞ GELEN BOŞ KALIP BOŞA GİDİYOR BOŞ GELENLER BOŞ KALANLAR BOŞLUKTA BOŞA KÜREK ÇEKERLER AT İZİYLE İT İZİNİ KARIŞTIRAN NEDİR DE? MÜSLÜMAN MÜSLÜMA NIN KARDEŞİDİR KARDEŞ KARDEŞİN AYAĞINIMI ALIR YOKSA YO LUNUMU TEMİZLER ŞUNU İNANARAK SÖYLÜYORUM İSLAM AHLAKI MUCİBİNCE HİÇ BİR MÜSLÜMAN MİDESİNE BİLE BİLE HARAM KAT MAZ ÇÜNKÜ HARAM GİREN BEDENDEN ALLAH KORKUSU GİDER İKİ Sİ BİRARADA DURAMAZ BU ADAMA OY VERMİŞ DEĞİLİM AMA HAK HAKİKAT NE İSE ONUN PEŞİNDEYİM İŞTE BU EMRİ İLAHİ DÜSTUR DUR Şimdi de ehli şuur olduğunu sandığım değeri kendisinden men kûl Tok mak Celaleddin bayın Topmağının İslam üzerine nasıl ne şe kilde indirdiğini bilmiyorum ama işte mel’aneti meydanda Hemide Sivaslı tokmak celalettinin şap ile şekeri Karıştırdığı BIRAKIN BENi (yeni) dediklerine Mukabelemdir HARAM BELDEMİZİN S.A.V. ALLAH’IN EMRİ İLE EFENDİMİZCE FETİH EDİLMESİNİN YILDÖNÜMÜNÜ TEBRİK EDER İKEN DERİMKİ: UYANALIM GAFLETTENArtık yeter diyelim mü’minler mü’mineler Noelin veletleri varsın tutsun yasını Kulluk mertebesini aklı selim inceler Alnındaki yaftayla çalsın hamam tasınıKülliyyen batırıldık batılın sevdasına Düşürüldük izmlerin amansız kavgasına Yabancı bırakıldık özümüzün hasına Yine kurdu bak noel kuklalar kumpasınıMüslümanın yılbaşı Muharremin biridir Nasaraya, Haduya ittibâ münkeridir Dünyada uyanların onda siccin yeridir Sırtımızdan atalım melânet hırkasınıRengi Gül İSLÂMİ: Güloğlusun Güldensin Varoluşuna sebeb yarımın bülbüldensin Cüz’i irâde ile irâde i küldesin Bu gece defnedelim batılat mevtâsını SABAH AKŞAM ÜÇER DEFA OKUNACAKLAR Elhamdülillahi Rabbil alemiyn hamden yüvafi ni’amehu ve yükâfi mezideh/Sübhanâllahi mil’el-mizân ve müntehel-ilmi ve mebleğa’r rizâ ve zinete’l-arş/4 Defâ:Allahümme inni esbahtü üşhidüke ve üş hidü hamelete arşike ve melâiketike ve cemiy’a halkıke inneke ent âllahü lâ ilâhe illâ ente vahdekelâ şerike leke ve enne seyyidenâ M uhammeden abdüke ve Resûlüke / Allahümmenzûr ileynâ bil afvî v er rîzâi / İNŞİRÂH:/3’er Defâ:Hâ Mim Tenzilül kitâbi minâllahil azî zil alim Ğafiriz zenbi ve kabilit tevbi şedidil ikâbi zit tavl Lâ ilahe ill âhû ileyhil masir Mâyücâdilü fî ayâtillâhi illellezîyne keferû felâ yağ rûke tekâllübühüm fil bilâd:/Âyetel Kürsi:21 Defâ:KUREYŞ/33 Defâ Sübhane zil izzeti vel ceberut Sübhane zil mülki vel melekût Sübha nel hayyillezî lâ yemût subbûhün kuddûsün Rabbül melâiketi ver r ûh /41 Defâ:Allahümme ecirnâ ninennâr/Lâ ilâhe illâ ente sühbane ke innî kün tü minez zâlîmin / Lâ havle velâ kuwete illâ billâhil aliy yül azîm:/100 Defâ: Yâ alimül ğaybi veş şehâde/Ülâike lehüm nasi büm mimmâ kesebü vallahü seriy’ul hisâb / Sübhanellahi ve biham dihi ve sübhanellahil azîm estağfirullahel azim ve etubü ileyh/ Has bünallahi veni’mel vekil / 2016+2017: 22 aralık 19145 09 Ocak 1915 Sarıkamış şehidlerini yâ detmeğin 102 nci yıl dönümü 60.000 Şühedânın ruhuna lillâhite âlel FÂTİHÂH AHHHH SARIKAMIŞ AH (1) Eksi doksan derecenin üstünde Halîka ulaştı Sarıkamışta Tipili boralı böyle bir günde Küffarla dalaştı Sarıkamıştaİmân muhalifi su i zan töhmet Zahmetsiz gelmiyor kullara rahmet Takdiri ilâhi doksan bin Mehmet Donla kucaklaştı Sarıkamışta Boş sözler gücüne gider imânın Darıldımı terk ediyor inânın Kâlbinde o da olurdu insânın, Talihimiz şaştı SarıkamıştaEslihâ yok esvabı yok çarık var Elde değnek kafasında sarık var Ayağında yetmiş yedi yarık var Arşa eren baştı SarıkamıştaAnalar evlâtsız, evlât babasız Zevceler dul kaldı, haneler adsız İSLÂMİ: fiiller sakil, saatsız Civânlar taşlaştı Sarıkamışta 2015-2016 22 aralık 5 ocak Sarıkamış şehidlerini anmak günü 90.000 Şühedânın ruhuna lillâhi teâlel FÂTİHÂH AHHHH SARIKAMIŞ AH (2) Kâfirlere haram ettin toprağı Eren Sarıkamış er Sarıkamış Rengini kanımdan alan bayrağı Arzı semavata ger SarıkamışKışta kıyâmette doksan bin canı Uğrunda öldüren, o vatan hani? Tapusuna aldı yorgiyle coni Hesabı, verene sor SarıkamışTesirsizdir düşmanları gelsede Aç cıplak silâhsız o tek celsede Allahü ekber der donup ölsede Adalet mizânı kur SarıkamışBunun benzerine tarihler tokdur Belde azık elde silâhı yoktur Sur olan sadrında imânı çoktur Yâ Allah’ü Ekber der SarıkamışSarıkamıştaki, dondan bu destan Çanakkaledeyse kanlı bedestan Sakaryâda devlet’i ebedistan İSLÂMİ: âleme ger Sarıkamış Ö L Ü MŞeb-i aruz demiş Mevlâna rumi Gelinler vuslata erdiği için Halkeden kudrettir olunan, râmi (1) Hakiki vatana girdiği içinÖlümdür; Ana’dan meydana geliş İşte: “Şeb-i Aruz” asl’â yükselişÜstad Silleli’de mecâzi dille, Avam nazarına nakşetmiş, külle Sırrı derûnûndan attığı gülle Münkirân zırhını kırdığı içinSerdetmiş aleme vecize deyiş, Nadirattandır bu güzel söyleyişYine Mevlâna’ya doğru eğilim “Yaşıyorum amma canlı değilim Ölüyüm’de, ben kabirde değilim” Kader, kefenini sardığı içinBu acayibatı etmeğe teşviş Varmı bilmiyorum ben diyen derviş:Ana RAHM’inde FE olup dururken Halık’ının hikmetini görürken Firdevsi alâyla müjdelenirken Ölerek fenaya vardığı niçin? İmtihân çün eylenmişken becâyiş İSLÂMİ: nedir bu, süfli alâyiş? MÜSLÜMÂNLARBaba bir ana bir Yaratan Allah Tefrikanın mûcidi lânetullah Kardeşi kardeşe kırdırıyor vah Gafletten uyanalım müslümânlar Arza hakim idik biz bir zamanlarTürk alevi laz kürt çerkezde benim Abaza Arnavut herkezde benim Her müslüman ırkla merkezde benim Kafirler tek millet, ya müslümanlar? İslâmın, dünyada dökülen kanlar İngilizdi hakim olan dünyaya Siyonistler nalla yolladı aya Şu anda dünyaya hakimler baya Üçbuçuk yahudiye müslümanlar? Damarından yere dökülen kanlar Hitleri koydular çalarlar tefe Hitler soydaşları Yahudi efe Çok rahmet okuttu halef selefe Bir tefekkür eylese müslümânlar Silinir siyonizm Cengiz hanlarDün etek öpenler bu gün amir mi? Oldular: yoksa bu Haktan emir mi? Onlar yesin sen taşları kemir mi? ALLAH’ın işâreti müslümanlar İSLÂMİ: Resûlün övdüğü canlarÂLLÂHÜ EKBER KEBİYRÂN EÛZÜ BİKE MİNKE MİN HEMZİHİ VE NEFHİHİ VE NEFSİHİ BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRÂHÎYM KİM? SÖYLE:Ertuğrul gazi’nin torunu iken Sana küfrü işmâm eden kim? söyle Halis çelik idin, eğip de büken Sâhibine isyân eden kim? söyleİlâhi servetler soldurdu teni Tokat-ı münâfık uyardı yeni Yüz senedir köle ederek seni Semireni şişman eden kim? söyleBir gecede dilin ile dinini Değiştirincede, kustu kinini Korkutarak, tebdil etti genini Seni sana düşman eden kim? söyleDevlet’imiz Âlî Osman’ı şanla Yücelttik, uğrunda binlerce canla Al Bayrağa rengini veren kanla Irmakları volkan eden kim? söyleHimâye bekleyen hain yonandan Ayırarak, evlâdından, sunandan Dokuz ay on günden sonra, anandan Doğduğuna pişman eden kim? söyleSivri sinekleri itlâf et, hemi Önce bataklığı kurut İSLÂMİ Hainin başına takılan, gem’i Tutanları, nisyân eden kim? söyle Ç A N A K K A L E Merhum Seyyid Onbaşının kendisi sırtlayıp topun ağzından ver diği ve düşmanın hezimetini temin eden merminin vasati ağırlığı 280 kilogrâmdır Nasıl ki:Mükevvinat karanlıklar içindeyken“RAHMETEN LİL ÂLEMİN güneşi doğdu karanlıkları boğdu ise,ÇANAKKALE zaferinde de O Gü neşin komutasında Dünyanın yüz karası ehl-i salip sürülerinin Çan akkaleden taarruzlarının sebebi hikmeti Dedemin, Şanlı Süleyman Paşa’nın EREP’e=EUROPA=Avrupa’ya buradan geçtiği için, Müslüm an Ceddimizin bunlara yaşattığı hezimetin intikâmını almak için on larda Biz torunlara buradan saldırdılar zirâ asırlardır içlerinde birik en İslam ve Türk kini onları yakıp kavuruyordu Buradan İSLÂMBOL ’a gelip Bizi kâlbimizden vurmak istiyorlardı Ve bunun için çanakka leden saldırdılar ama yapamadılar, yapamazlar da Çünki O“ rahme ten lil âlemiyn”in komutasındaki İslâma bin yıldır bayraktarlık yap an bir avuç Müslümanın karşısında kuyruklarını apış aralarına kıstı rarak, arkalarına bakmadan, kuyrukları üzerinde seke seke kaçtık larının ve dünyada ki rezilliklerinin yıldönümüdür 250 000 Mehmed imin şüheda rütbesini alıp Üç kıt’a 7 denizden hatirasını çizip biçar e kaldıkları için lütfettikleri bir avuç toprağı şimdi tekrâr aynı entri kalarla işgâl etmek istiyorlar Bu ceddimizden bize emânet edilen a ziz vatan parçasını tekrâr 4 kıt’a 7 denize hakim olmak azmimizi bize bahşeden yüce Âllâh dan Önce Efendimizin, al ve ashabının cümle geçmiş ceddimizin ruhuna Lillâhi Teâlel FÂTİHÂH Düşmanlarımız! Müslümanın, insanlığının ve Müslüman ceddimi zin bütün ehli müslim’e dahi kurtuluş reçetesi sunduğunu sunacağı nı idrakten aciz oldukları için şeytanın emrinde İslama düşmanlığa ilânihaye devam ediyorlar, edeceklerdir Bizde kurtuluşumuz için emri ilâhiyi düstur edindiğimiz gibi dâimâ Hak için adaletle muame le ve küfürle mücâdele edeceğiz ediyoruz Fakat içerideki münâfık ehl-i salipler bizi bocalatıyor ve maalesef de biz Osmanlı torunları olarak idari sisteme sahib çıkamadığımız gibi birde ermeni, Zerdü şt, Yahudileri başımıza oturtup alkışlıyoruz ya işte kahreden teda visi gayri mümkün olan cerahatli yarada budur Bundan kurtulunma dığı müddetçe nice Çanakkalelerde nice aznavurlar ile mücadeleye devam edeceğimizALLAH için kesin ve kat’idir bu biline Çünkü yular verilmiş umumhane filine Aha bak şu ermeni anzavurun dölüne Çirkefini sıçratır Dini Mübin gülüne Maazallah SSK’daki fırsat eline Geçerse bu ermeni manuktanın gülüne İşte bu demokratiks Kıritisler kuluna İSLÂMİ: Diken döşe mükir düşman yoluna CEDDİMİZ DİRİLİYOREy arzdaki; KUR’ÂN’nın, EZAN’nın sevdasına Varlığını vakfedip giren din kavgasına Bak ceddinden feyz alan yiğidlerin hasınaAlâtini köşkünün defteri dürülüyor Titresin gayri müslim, Osmanlı diriliyorDört kıt’aya hükmeden dedemin toprağını Hain naum aydın doğan vehbi koç alçağını Gönderime çekipte, şerefli bayrağımıİndiren ermeniden hesabı soruluyor Hırsından gebersede Osmanlı diriliyorMerhum Abdülazizi katletti dili bağlı Hüseyin avni denen urganı dünden yağlı Kinim dinimdir diyen eşşek Ahmadın oğluMozole akrebleri üstüne sürülüyor Ikınıp sıkınsanda Osmanlı diriliyorKovanın taaa içine girmiş eşşek arısı Peteğimi düşmana verdi gece yarısı Abdülhamidi yiyen selanikl’ it sürüsüO İT oğlu İT’lere hin dersi veriliyor Çatlayıp patlasınlar Osmanlı diriliyorDumanı verilince kovandan fırladılar Bu ilâhi fermandır” hımarca zırladılar” Ta ilk gün diyorum: bunlar, soysuz cadılar Yaptıkları efsunlar yay gibi geriliyor Fallarına baksınlar Osmanlı diriliyorKimi vali, kaymakam,kimisi polis şefi Dinamite lüzum yok bunlar vardır ya kâfi Ülkeyi tahrip için eğitilmişler safiMolla kasım Receb’e, lekeler sürülüyor Kendiler boyansınlar, Osmanlı diriliyor Kafasında kippası belinde zünnar ile Diyalog sevdalısı gülen haham el ele Bak İSLÂMİ: bunlardan korkuyor iblis bileDinler: diyen dinsizler meydana seriliyor Şeytan bile sevinçte Osmanlı diriliyor DEDEM SERHADDEN GELİYOR Dedem serhadlarda akıncı beği Nenem Kara Fatma dadaşın yeği Bitince lâmba da fitilin yağıKarneye bağlamıştı kipritleri Devşirme kayanın ispiritleriElimizde hazır bekler süngümüz İlelebet münâfıkla cengimiz Müslimanız; cihânda yok dengimiz Cihâd-ı Ekberin Mücâhidleri Halîk-ı zül Celâlin vâ’idleriKâbille başladı batılla savaş Kardeşe kardeşi yaktıran ataş Temelinden minede şeytana taşAtanlarsa iblisi yezidleri Nara gönderiyor parazitleriYa Allah Bismilâh deyip yeniden Dini mübin için yetmiş, yediden Serhad boylarında cihâdedibenKanımızla temizleyip ziftleri Müreffeh eyleyecek ŞehidleriBitermi sanırsın bu elem keder? Hak ile batılda cenk devam eder Sur üfürdüğünde İsrafil, biterİSLÂMİ: tefekkür et afetleri Yevmi kıyâm et in alâmetleri HEY OSMANOĞLUBiz Osmanoğluyuz haydi gardaşım Hakîkâti haykır erkekçesine Dili fedâ ettik ezildi başım Latin AL FA BE’si öztürkçesine! Tarih hocasıdır, tarih anlamaz Dinidar alimdir namaz kılamaz İslâmın şerefi neslim bi namaz Zaten ifâ eder ürkekçesineTürkçeci geçinir te'sini bilmez Santrikçe ile dağarcık dolmaz Babası konuşur kulağa gelmez Kimliği görünür bak lehçesiniNe vatan hasleti,ne de dîn âşkı Umurunda değildir, onun meşki Tağutu makamdır sevdası köşkü Anırır meydanda eşşekçesineSen senin sahibin olduğun zaman Münâfık ocaktan yükselir duman Âşık İSLÂMİ'de olunca dümen Yok olurlar, dokun sen tekçesine ÇIKARIRSAN HIRKANI! İslâm ittihad der, inkâr ihtilâf Yalan hakîkâti, hakîkât hilâf Böyle bir cemiyet bulur mu salâh? Bulamadığımız yüz yıldır açık Çakılan kazıksa gönyeden kaçıkAllah tek'dir ikincisi kuludur Teke vuslat basiretli yoludur Habibûllah sevdasıyla doludurBeyan eder ayetler açık açık İdrâk edemez ki beyinden göçükYaratanı yarattığı dinlesin Her nefeste Yâ Yû deyip inlesin Mansur olup düşünsen kiminlesinHakk'ın korkusundan dudaklar uçuk Olana cennetin kapısı açıkEnbiyânın evliyânın erkânı Alınca deruhte ettik furkanı Bak İSLÂMİ:çıkarırsan hırkanıAmir olur sana çeyrekle buçuk Şaşırıp kalırsın ağızın açık EÛZÜ BİKE MİNKE BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRÂHÎYM Nasıl ki: Mükevvinat karanlıklar içindeyken “RAHMETEN LİLALE MİYN” güneşi doğdu karanlıkları boğdu ise, ÇANAKKALE zaferinde de O Güneşin komutasında Dünyanın yüz karası ehl-i salip sürüleri nin Çanakkaleden taarruzlarının sebebi hikmeti Şanlı Süleyman Pa şa’nın EREP’e buradan geçtiği için, Müslüman OSMANLI türk’lerind en rövanşı yani intikâmı almak için onlarda Osmanlı torunlarına bu radan saldırdılar zirâ asırlardır içlerinde biriken İslam ve Türk kini onları yakıp kavuruyordu Buradan İSLÂMBOL’a gelip Osmanlı’yı kâl binden vurmak istiyorlardı Ve bunun için çanakkaleden saldırdılar ama yapamadılar, yapamazlar da Çünki O“ Rahmeten lil âlemiyn”in komutasındaki İslâma bin yıldır bayraktarlık yapan bir avuç Müslü manın karşısında kuyruklarını apış aralarına kıstırarak, arkalarına bakmadan, kuyrukları üzerinde seke seke kaçtıklarının ve dünyada ki rezilliklerinin yıldönümüdür 250.000 şüheda rütbesini alıp Üç kıt ‘adan ancak bir avuç toprağı emânet eden dedelerimiz olan Mehme dciğin ruhunna lillâhi Teâlel FÂTİHÂH dedik Ey bin yıl ilahi kudretle Kürrei arza şanla, şerefli destanlar yazan Allah’ın övdüğü, Habibul lahın sevdiği kavmi necib milletim Ehl-i Müslim olan insanlığının ve Müslüman Osmanlının bütün ehli Münkire dahi kurtuluş reçetesi su nduğunu, sunacağını idrakten aciz oldukları için, şeytanın emrinde İslam düşmanlığına ilâni haye devam ediyorlar edeceklerdir. Bizde Bütün insanlığın kurtulu şu için emri ilâhiyi düstur edindiğimiz gibi daim Hak için adaletle muamele ve küfürle mücadele edeceğiz, edi yoruz Fakat içerideki münâfık ehl-i salipler bizi bocalatıyor ve maal esef ki biz Osmanlı torunlarıyız! Fakat İlâhi sisteme sahip çıkamadı ğımız gibi, birde ermeni, zerdüşt, yahudileri başımıza oturtup alkış lıyoruz ya işte kahreden tedavisi gayri mümkün. Cerahatli hastalığı mız buradan nüksediyor Bunlardan kurtulunmadığı müddetçe nice Çanakkaleler, nice aznavurlar ile mücadeleye devam edeceğiz EV ET! ! ! ! Edeceğimizi de Şöyle beyan ederken:Çanakkale iniler dumlupınarsa sızlar Başımıza geçipte ahkâm kesen cansızlar İnan ki küp çatladı ürdükçe vatansızlar Dürtelim ki mudulu portlasın izansızlar Nesebi gayri sahih sütü bozuk kansızlarALLAH için kesin ve kat’idir bu biline Çünkü mühür verilmiş nesebsizler eline Aha bak şu ermeni anzavurun dölüne Çirkefini sıçratır Dini Mübin gülüne Bir Allahın kuluda püf demiyor külüneMaazallah Se Se Ka’daki fırsat eline Bir geçerse Gül döker manukyanın yoluna İşte bu demokratiks Kıritisler kuluna İSLÂMİ: diyor bakın, ok atarak faslına Hız kazansın üç çivi çakıverin nalına Aşık Enver Gürkani’yeAmenna ve saddakna inşaellah düanız Müstecab olur belki Çünkü ulvî davânız Şuara gardaşlarım davâ’mızda devamız Oraya hediyeyi göndeririz buradanRabb' Tealâ Kulum der Habibi de ümmetim Buyurun günâhkârlar işte size cennetim Deyince Şuaralar Resulü gibi yetim Olarak ikrâm eder hikmeti YaratanÇANAKKALE GEÇİLEMEZ DEDİLERDoksan bin Mehmedin Allahü Ekber Sedası doğardı Çanakkale de Baş Komutan idi Şanlı Peygamber Düşmanı koğardı Çanakkale deEhl-i küfrün istilaydı imanı Ayarlamışlardı sanki zamanı İslâm düşmanın bombardumanı Ümmete bahardı Çanakkale deHavadan denizden kurşun yağdırdı Mehmedçiği semavata ağdırdı Düşmanları bir fındığa sığdırdı Hep kurşun yağardı Çanakkale deBulut düşman tuğayını kapladı Yeryüzünden alayını topladı Ciğerine hançerini sapladı Habibullah vardı Çanakkale deCan almak üzere kuruldu çarşı Yetmiş iki buçuk düvele karşı Gülleyi atarken Seyyid onbaşı Bismillâhi derdi Çanakkale deDüşmanı düşüren, mü’min peşine Yaratan’dır akıl ermez işine Aldırmadı zemheride kışına Sinesini gerdi Çanakkale deÇanakkale geçilemez dediler Bir’le Üçler Beşler Kırklar yediler Yaratana arzedip söylediler Fetih idi virdi ÇanakkaledeUmman çekti dibe, din düşmanını Döktü, yurda, hayat veren kanını Ümmeti Muhammed‘in destanını Şanla yazıp durdu Çanakkale deTasvir mümkün değil Çanakkaleyi İslâmın başına gelen belâyı İSLÂMİ’ler, o sarsılmaz kuleyi İman ile kurdu Çanakkale de ÇANAKKALE’DEN GEÇECEKLER, GEÇEMEYECEKLERÇanakkale’yi ağıza alırken Besmele Çekmeyen, hatip olsa dudağını açamaz Türke düşman içteki devşirmeler besleme Namert olan mertlerin köprüsünden geçemez Geçemez; Yaren geçer evliyâ eren geçer Dini Vatan uğruna serini veren geçer Bakınız hol lan da ya ne ekti neyi biçer? Biçtikleri kökleri, gülistanda biçemezBiçemez çünkü dişi kırık bir destereyle Alman adlı dişleri silinmiş bir eğeyle A Be adlı hilkatin garibesi deveyle Nûru İslâm semasıdır üzerinde uçamazUçamaz kanat kırık, rotayı veren hadu Yüz senedir beynine kin intikam okudu Fesadat tezgahında on beş temmuz dokudu Dokusada kumaşla tığ arasın açamazAçamaz kapalıdır Anahtarı bismillâh Besmeleyi düşmana yasaklamıştır Allah İSLÂMİ: tek başına düşmana karşı billâh İmân oku atarken mürted müşrik seçemez 17/03/2017 CümüÂşık-İSLAMİ/ Kul REFİK-İ MUHABBETİ Ç A N A K K A L E /DESTANI 16/03/2017 Perşenbe Dedik ve çanaklardan kale yapılan ve içerisinde 250.000 Mehmed in pişerek şehâdet rütbesini deruhte ettiği hazin vak’ayı Muhterem şâir Kul REFİK-İ ile FATİHAH gönderdikten sonra dedik ki; ÇANAKKALEDE- DESTANI –1 Âşık İSLÂMİ Ehl-i salip Pazar kurup boğazda Din-e muzır oldu Çanakkale’de Müşrikâna şimşek verir bir hızda Melek nazır oldu Çanakkale’deKul REFİK-İKörpeydi eline aldı silahı Yardandı güç aldığı ilahı İndirmedi dik başından külahı Destan kizir oldu Çanakkale deÂşık İSLÂMİYedi düvel yetmiş yerden saldırdı Kurşun ile o toprağa doldurdu Hadsizlere hadlerini bildirdi Seyyid vezir oldu Çanakkale’deKul REFİK-İTop mermisi yağmur gibi yağarken Aldırmadı her yanına değerken Düşman şaştı ellerini ovarken Kafir kazır oldu Çanakkale,deÂşık İSLÂMİOku: hedeftedir edilen ahın İmana tesiri ne ki: silâhın? Ölüm kalım anında ki; Allah’ın Abd’i Hızır oldu Çanakkale,deKul REFİK-İBak hele semada bulut kastına İniverdi kafir alay üstüne Hepisin yok etti alıp destine Hâle; küffar nazır Çanakkale’deÂşık İSLÂMİBaktık bulut kalktı lâkin alay yok Biz görmedik bizde böyle olay yok Bakıp aramadığımız dolay yok Arı vızır vızır Çanakkale’de! Kul REFİK-İRefikiyim ermez aklım derine Şükreylerim yardana varına Ermek marifettir manâlarına! Kader yazır oldu Çanakkale’deÂşık İSLÂMİŞehitlerle doldu koylar, koyaklar Parça parça oldu, eller ayaklar İSLÂMİ: nurlanıp söktü şafaklar Rasul hazır oldu Çanakkale’de ÇANAKKALE (2) Âşık İSLÂMİBu toprağa ekilerek yetiştik Helâl tohumdandır hepimiz bizim Aldığımız feyiz ile bitiştik Bellidir soyumuz sopumuz bizimKul REFİK-İMevlâm fırsat verse dağmı delinmez? Allah desen arş’âlâmı bulunmaz Fitneye uymakla adam olunmaz Esasta turap’tan yapımız bizimÂşık İSLÂMİHaramzade bindirilip enseye Mümkün ise nefes alıp esneye Esir edilerek meçhûl nesneye Öze kapatıldı kapımız bizimKul REFİK-İMedinede yatan gülü bilmezsen Yürüdüğün yolu, halı bilmezsen Tutunacak eli, dalı bilmezsen Elbet dert bağlatır hapımız bizimÂşık İSLÂMİKim idi mohaçta, kan kalesinde? At koşturan arzın silsilesinde? Savrularak müşrikler nefesinde Hercümerç edildi yapımız bizimKul REFİK-İOsmanlıya dönsek dünya gülecek Milletler silkinip hakkı bilecek Sahibi, haksızlardan hakkın’ alacak Böyle düzen tutar sapımız bizimÂşık İSLÂMİŞu son yüz yıl bin yüz sene yazılsa Yedi kat yer yetmiş bin kez kazılsa Mel’âneti bin süzgeçten süzülse Ayarından kaçtı çapımız bizim Kul REFİK-İDünya Siyonist, e köle oldukça Müslüman’da peşlerine yeldikçe Allah demek İmânsıza kaldıkça Vallahi boş kalır küpümüz buzumÂşık İSLÂMİAkrep bülbül diye konunca güle İSLÂMİ’ye rahmet oluyor çile Karada yürüyen gemimiz ile Dünyaya şan veren topumuz bizimKul REFİK-İİmtihan meydanı temizlensede Mazlûmun yetimin ahı dinsede Kul REFİK-İ arştan ferşe insede Cenneti alâda tapumuz bizim İşte bu hakikâte binâen bendeniz Âşık İSLÂMİ vasati 52 sene önce Ülkümü, ülkücülüğü ve diğerlerini,türkü ve tilkiciliği şöyle feryâdederek nasıl dile getirmişim bakıp görelim: ÜLKÜ NEDİR? Bu mukâddes ülkümüz Kur’ân=Habibûllâhtır Şeref verdiği kula va’zeyleyen ALLAH’tır Ehl-i imân olana nardan halâsûllahtırİlâhi ülkü ile halâs bulur mevcûdât İhlâs sahiblerinin mükâfatı kat be katÜlkü: Özde bedenin gönüldeki-ruhudur Mevcûdata can veren, ummanı sırdan su’dur Ülkü: İSLÂM: ülkücü, İslâmdan eder südûrMevcûdatın ülküsü zikretmek Yaratan’ı, Cansız sanma ağacı, dağı, toprağı; tanıÜlkü: güneş, ülkü ay, ülkü yıldız cihanda Güneş: göz nûru, gönül sürûrudur bu handa! Güneşte bir şuledir, nezdi ülkü sultandaZifiri karanlığı tebdil ederek nûra, Eşrefi mahlûkâtı hazırlıyor huzuraEşrefi mahlûkâta ÜLKÜ Cebrail ile, (a.s) Lûtfedip, kanununu gönderdi Âdem kula (a.s) Galû belâ’da “evet” demişken, bile bile! Ahde ihânet eden şeylere bitler güler Elesteki ahdine bağlıdır ülkücülerRuhumuzun evveli Hatemül Enbiya ya, İnzâl olunca ülkü, çıktı arş-ı alâ’ya Yapışınca, Allâh’ın teveccühü düa’ya! Buyurmuş ki:”ileyhi min Rabbihi ünzile” Ahde vefalı olan vasıl olur menzileÂdem’den İbrâhim’e, Mûsâ’dan İsmâil’e, (a.s) Rızkını gönderiyor müşrike ve münkire Münkiranlar, dünyada girecek cennetineÜlküyü zırh edinen ülkücünün Cennette! Gözü zül-Celâl’dedir, varlığıyla minnette! Ülkü: kanaatkârı, Cennetle müjdeliyor, Ülkünün caddesinde, ülkücü ilerliyor, Sabırı, ülkücüyü, ateşten gölgeliyorÜlkü: Habibin (S.A.V) HAKK’tan alıp yaşadığıdır, Masivâyı gönlünden atıp, boşadığıdır‘İlmin başı sabırdır’ buyurulmuş amennâ Bu İlâhi ülküye farz-ı ayn’dır temennâ Cümle beşer kardeşiz, babamız Âdem amma; Kâbil’de ikiziyle öz kardeşdi Habille Kâbilden südur etti, Habil’e meşûm sille? Kimliğimizde islâm yazıyor müslümânız Kâfiri yaşayışla malesef bi imânız Düşmanların rüzgârsız savurduğu harmanızÇünkü temelimize fitneyi çakan kâfir Bunu alkışlayanda narda onun iledirBu Ülküdür: Uhud da münkirânı mat eden, Küfre, Çanakkale’yi, geçilemez set eden, ÜLKÜ’yle, kan kusturdu Çar’a, Şeyh Şamil deden,Yine İslâm hasreti, çekiyor küfr diyârı Zuhuru ile, şiddet, müjdeliyor baharıBu ülkü: Çaldıran’da, Yavuz Sultan Selim’di, Malazgirt’teki cenkte, Alparslan’da, hilimdi. Bizans’ta Fatih Sultan Mehemmed’de ilimdi,Ülküyle mühürlendi, bizansın şehri yârı, Kurtul diye, İSLÂM’a, davet eder ağyârı.Ülkü türkü değildir, zaten şarkı hiç değil. Ülkü: DİN-İ İSLÂM’ın,özünde hakikât bil İzzeti İslâm için, ihtiram edip eğilMütevazi kulunu büyütür Yüce Allâh.(c.c) Mütekebbir Rabbimdir, özenen narda billâhCebrâiyli iki kez, hakîkî suretinde Gördüğü zikredilir Habibin siretinde (S.A.V) Ümmeti de görecek, yevmi âhiretindeBir adı ruhûl Kudüs, diğeri de Cebrail (a.s) Melekuttan dört nebi: birisi de Mikâiyl (as.s) Birisi Âzrail’dir, ölümsüzlük perdesi! (a.s) İsrafil rızka kefil, Rahman’ın Rezzâk’cesi (r.a) Mesrûr eder İhlâslı, kanaâtkâr herkesiAç gözlü ehl-i tağut esfeli safiline, Ağlayıp sızlanarak bakacak boş elineÇünkü, münkirler onun üstünde olacaklar Ebediyyen münkirin altında kalacaklar Münâfıklar: esfeli safile, dolacaklarİçleri iblis iken, dıştan insan göründü, Müşrik iken,müslüman abasını büründüHİRÂ’da gördü onu, ayağının birisi, Arşta, diğeri arzda, gördüğü hakîkîsi “İKRÂ’ yâ Resûlâllah diye verdi ilk dersiBen okumağı bilmem, diyerek etti arzı “RAHMETEN LİL ÂLEMİYN”dir,Eminliğin tarzıSıkıca kucaklayıp bırakınca Cebrail (a.s) “İkra’bismi Rabbike” diyerek çekti mâil Okumağı bilmeyen okumayacak değilÜmmiliğine hikmet yüklemiş yüce ALLAH (C.C) Okumakla olunmaz. ümmidir Resûlûllâhİkinci defa alıp bastırdı da bağrına, Bırakıpta dedi ki: “İKRÂ’” dayan ağrına! Okuyunca dedi ki: Rabbim! uydum çağrınaSahibisin Allâh’ım! Hatemi Habibin Sen, Denildi “varlık muti” dile, ne diler isenHirâ’da İlk Vahiyi alınca geldi eve, Haticetül Kübrası inandı seve seve Şefkâtle teskin edip imân etti afifeÖrtün üstümü dedi, vahyin ağırlığından, Merhameti terletti, küfrün sağırlığındanÜlküye hadim doğan, muhterem’e bu nisa! Asiyenin üstünde, şayet Mûsâ (a.s) olmasa! Yoğruldukca firavun zulmü ile, hulâsa,Ğayb-i illâllah amma zıddına gidecekti! Asilik kisvesiyle belki arzedecektiEbû cehil iblisle kalkmışlardı atağa, Ülkü Resûlü (S.A.V) aldı, Âli girdi, yatağa Âli’yi (k.v) görünce de saplandılar batağaİzciye güvenerek vardılar SEVR dağına, Akılları takıldı örümceğin ağınaÜlkücü: Âli gibi, batıla kaya olur Hazreti Ömer gibi, köleye yaya olur Ülkücü de her amel, yüce Mevlâ’ya olurÜlkücü sadakatte, Zinnûreynce sadıktır Ebu Bekr’i sıddîk’ca Vahiyde musaddıktırTaşa demiş: “Yetiştir ardıç, katran, lâdin’i Yarattığı nesnenin ülküsü İslâm dini Ülkü’mün beş temeli süslemiştir içiniİbretle parıldıyor, keste bir bak elmâya, “Halifeme tabisin” emri vermiş dünyâyaPeygamberin (S.A.V) izini takip eder ülkücü Masonizme ilâhtır, kızıl çamın sorkucu İblisin elindedir tam idrakinin ucuBağlamış akılları göbeğe ve kasığa, Sözün, Ülküye değil, tesir eder fasığaİmânsızın defteri temelinden dürülür İblisle avanesi kâinâttan sürülür Toprağın inci, mercân, püskürdüğü görülürMelekler müsâfaha eder ülkücülerle, Malikin cengi başlar şarkı, türkücülerleHalimi Allah bilir, işte ben, işte ülkü Ülkücü oldum sanır okuyan, şarkı, türkü Sıyırında bir görün, sırtından kutsal börküKör köstebekler görür karasını, akını, Bu kan içen vampirler, bilme ırak, yakınıÜlkücü: bedeninde rûhu baki kaldıkca Hizmetin gıdasını, Ülküsünden aldıkca, İSLÂMİ’ce, dâvanın derûnûnâ daldıkcaSeyrü sefer anında, âlemi melekûtü, Arzedilince abd’e, tercih eder sükûtu
3,578
Oğluma Akmasın istemem yaş gözlerinden! Gördükçe yanıyorum kahrımdan bilsen! Eritiyorsun beni sen yudum yudum! Canımın içisin sen, biricik oğlum!Ne olursun sil akmasın gözyaşın Üzülme hiç ne olur yorma küçük başını Bulaştırma gözyaşıyla ay gibi gül yüzünü Gülmek yakışır sana üzülme sakın oğlumFelek vurdu sillesini gözyaşıyla çoğaltma Mutlu ol ne olursun gözlerini ağlatma. Bana güzel şeyler söyle kötü bir şey anlama Sana tüm varlığım feda, yeter ki gül oğlumİsyan ettim tanrıya, sitem ettim kadere Güldürmedi beni mutlu günümde bile Mutlu bir anım olmaz bundan sonra nafile Yaram çok derindedir, ne olur kanatma oğlum.Feleğe sitem ettim, dedi Allah’ın emri En iyi günlerimde şen edip güldürmedi Sıcak bir dost aradım, düşmanda görünmedi Kader güldürmediyse bari sen güldür oğlum.
115
° Barış Ol Umut Yolunda ° Barışı yayalım güzel insanlar Savaşlar bir daha asla olmasın Sevgiler selinde geçsin zamanlar Yaşayan duygular asla solmasın.Kim olursa olsun dost eyle zevkle Yoksulluk ağında yardım et şevkle Karanlık günleri aydınlat şavkla Gelecek nesiller asla ölmesin. Ne olur bölüşüm olsun tutkumuz Barışı anlatsın her bir öykümüz Hep insanlık için açsın gülümüz Analar babalar saçın yolmasınBir güneş nasıl ki umuda doğar Mutluluğu bizi sevince boğar °Barış Güllü° mis mis sonsuza kadar Göğsümüzde dursun, kimse çalmasın.Ne bir kin çiçeği açsın dalında Ne de bir ihanet çıksın falında Her zaman BARIŞ ol, umut yolunda Gözlerdeki bakış yaşla dolmasın.
100
Gelecek yüreğim beklemekte kaç zamandır bekledim gelirsin diye günler aynı mevsimler aynı kederim başka azar azar tükeniyorum vakitsiz ödüyorum biliyorum günahlarımın bedelinigençliğim zavallı gençliğim şimdi acıdım sana böylemi olmalıydı sonumuz yoksulluk özlem ve pişmanlık anlamıyorum nerde yanlış yaptık günahlar cezbedicidir günaha açılan kapılar büyük ve geniştirkıymetini bilmediğim günler ağlamak istiyorum ne fayda giden gelmiyor kucaklamak istiyorum yaşamı delice sarılmak uykular haram olsun bu gün yıkığım biliyormusun hayatkorkuyorum sevgilimin teni avutmuyor sancılıyım kederliyim hangi yağmurlar yıkar bedenimi rabbim bağışla dönüş sanadır biliyorum
81
Adında Gizli Veda Adında gizli veda, Dersin bir gün elveda! Biliyorum, Bir gün bozulacak bu sihir, Ardına bile bakmadan terkedeceksin bizi! Oysa benim sana dair hayallerim var, İspatlayacaktım herkese, Aşkın ömrü bin yıldır diye! Yüzlerindeki şapşal bakışlara beraber gülecektik, İlham olacaktık nice şaire! Ama sen, Gözlerindeki beni de alıp gideceksin, Vakti gelince! Dedim ya, Adında gizli veda! ..
58
Yeter ki İradenize Sahip Olun Herkesin bir dolu zaafı var. Bunlar karşısında bir çoğumuzun iradesi zayıf düşüyor maalesef. Bu durumda da olanlar bize oluyor, eğer ki irademizi güçlendirmez isek, maddi manevi bir takım zararlara uğramamız da kaçınılmaz oluyor...Eşeleyelim bakalım, ne zaaflarımız var ve bunları nasıl kontrol altına alırız? Almamızda lazım zaten yaş kemale erdi neredeyse dede olacak olgunluktayız. Ta çocukluktan beri devam eden şans oyunları hastalığımdan seneler önce kurtulmuştum lakin kurtulana kadar neler neler çektim, anlatsam ciltler dolusu roman olur. İşte birinci cilt... Önce kare şeklinde spor toto vardı, bizim yaşımız tutmazdı ve annemize imzalatırdık oynadığımız kuponu götürür bir bayiye yatırırdık. Bazen de o toto kağıtları ile amiral battı oynardık. Bir gün hiç unutmuyorum, cebimde param her nasılsa bol, tuttum otuz tane milli piyango bileti aldım. Olta mızı attık başladık beklemeye... Dokuz, on dokuz, yirmi dokuzunda çekilirdi hep bilirsiniz... Yok arkadaş yok, ne ola ki bir tanesine amorti çıksa, o da na mümkün. Sonra Sayısal Loto, şans topu, kazı kazan, daha sonrasında iddia, at yarışı, diğer bir adı da dıgıdıktır hastaları arasında... Düşünüyorum, düşünüyorum, sadece düşündüğüm ile kalıyorum bir yere varamıyorum. Hem param gidiyor, hem sağlığım, hem sinirim bozuluyor. En nihayetinde yok dedim Ahmet bu böyle olmayacak. Sen bu kadar iradesiz misin ki bunların esiri oluyorsun? Bir an önce kurtulman lazım bu saçmalıklardan. Kendi kendime telkinlerde bulunuyorum. ''Ahmet bilet alma bilet alma.'' duruyorum duruyorum tekrar... ''Ahmet Loto oynama Loto oynama bu hafta çekiliş yokmuş zaten oynama.'' aklıma geliyor tekrar ''Ahmet kazı kazan çekme kazı kazan çekme aslına bakarsan o kazı kazıklan kazı kazıklan, yapma Ahmet otuz milyon bilet var büyük para kazanan on kişi yapma etme, gitme.''Böyle beyin yıkaya yıkaya, (Kendi beynim haliyle) seneler önce kurtuldum, bu işten ki tam da neredeyse bana plaket verecekmiş Şans Oyunları Genel Müdürlüğü... Aman canım istemez plaket milaket, benden uzak Allah'a yakın olun. Gölge etmeyin yeter...Bir çok Türk İnsanı gibi benim de kilo problemim var. Bu da haliyle sıkıntı yaratıyor. Tahmin ettiniz tabi ki tatlıyı çok severim. Ne yapayım rahmetli babaanneme çekmişim. O bir oturuşta iki kilo baklavayı yerdi de bana mısın demezdi. Hem de doksanlı yaşlarda bile... Ahmet kendine gel sayıyla, yaş ilerliyor haliyle kalp damar rahatsızlıkları, tansiyon, şeker hepsinin namlusunun ucundayım. Birinin bana hem de yüksek sesle söylemesi lazım. Hem de bağıra bağıra ''Tatlıdaaaaaan uzaaaak duuuuuuuuuur adamım.'' Resimlerine bak Ahmet yemesen de sonra da ağzını şapırdat. Ya da tatlı yiyen adam taklidi yapmaya çalış. Yiyormuş gibi yap, hem de yüz kasların gelişir. Geçme pastanelerin, baklavacıların, tatlı satan lokantaların önünden. Tatlıcı gördün mü, karşı kaldırıma geç. Gazete ve dergilerde tatlı hakkında yazılanları okuma, resimleri görme... Merak etme ne yazılar ne de resimler küsmezler sana... Bıraktım kardeşim ben tatlı yemeyi hür iradem ile lakin öyle ara sıra karşıma geçip de ağzınızı şapırdatarak karşımda baklava, çikolata, dilber dudağı, hanım göbeği yemeyin, benim de sağım solum belli olmaz sonra saldırırım hem size hem de tatlılara...Ta seneler önce attım golleri sigaraya. Hem de peş peşe. İlk önce değişik aralıklar ile üç beş defa bıraktım, ancak peşinden hemen yine başlamıştım. Üstüme üstüme geliyordu, dertler, sıkıntılar, bunalımlar. Komşunun oğlu Hüseyin bıraktıysa ben de bırakırım arkadaş. Boru değil. Marlboro pek revaçta ben içtiğim sıralarda. O zaman paketlerin üstünde şimdiki gibi kanserli resimlerde yok. Olsun resimler olmasa da canlı örnekler var çevremizde. Sigara yüzünden nefes darlığı çeken Zekai Amca var yan komşumuz. Yine astıma yakalanmış ve zor yürüyen Şükran Teyze var. Oooo say say bitmez. Aslan ben kendime yaptığım bu güne kadar en büyük iyiliklerin başında gelir sigarayı bırakmak...Trafikte hiç sinirlenmeyeceksin Ahmet. Olsun, sen ehliyet aldığında şimdikinin onda biri kadar araba vardı belki de Ankara'da? İnsan sayısı artınca haliyle araba sayısı da arttı. Sakin olan kızmayan sinirlenmeyen bir insan daha da az hata yapıyor. Zaman zaman insanın kendisi de hata yapabiliyor. Hoş görülü olmalı... Kızılır mı hiç yoğun trafikte makas atmaya çalışan delikanlıya? Kızılır mı hiç hastanelerin yanında zart zart kornaya basan adamlara? Kızılır mı hiç radara yüz seksen ile giren adamlara? Kızılır mı hiç yayaya yeşil yanarken geçenlere... Kızılır mı hiç alkollü araba kullananlara? ''Kızılır tabi ki kızılır demeniz lazım, ben de kızıyorum hem de çok kızıyorum bunlara.'' Ama yine de iradenize sahip olun siz... Arayın Alo-154 nolu Trafiği amirlerimiz, memurlarımız hallediversin iki dakika da...Televizyonlarda ki saçma sapan programları bir çoğunuz izlemeseniz de az çok biliyorsunuz. İnsana bilgi olarak, kültür olarak, görgü olarak hiç bir katkıları olmadığı gibi, insan takılınca sinirleniyor da... Tamam seyretmeyelim lakin bir bakıyorsunuz hemen hemen aynı saatlerde bütün kanallarda birbirinin benzeri programlar. Kim kimi öpmüş, kim kim ile büyük aşk yaşıyormuş, kim uçmuş, kim kaçmış? Bana ne kardeşim? İradeli insanlar izlemiyor zaten. Ha, ben ara sıra bakıyorum, mizah yazılarıma konu bulmak için, yoksa başka bir şey için değil...Yeter ki iradenize sahip olun. Daha sağlıklı yaşarsınız, daha az üzülür, daha mutlu olmaya çalışırsınız. Biz kuluz ve kulun iradesi de cüz-i irade olarak adlandırılır... CÜZ-İ İRADE: Kulun hayır veya şerden birini seçme hakkıdır. Şems Suresinde de şöyle geçer -'Hayrı ve şerri ve bu ikisinin hallerini öğretip bunlardan birini yapabilmesi için, insana seçme hakkı(irade) verene yemin olsun ki,'' (Şems-8) Fransız felsefeci ve yazar Alain'de ''Kuvvetli insanlara has olan azimli irade, her hal ve şartta yine de bir yol açıp geçmesini bilir.'' demiştir... Her zaman kuvvetli irade sahibi olmak kötülüklerden uzak durmanıza da vesile olurken, ahireti kazanmanıza da en büyük destek olacaktır. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
868
Bugün Ben Bir Güzel Gördüm Bugün ben bir güzel gördüm Yeşiller giymiş ağ üzre Aklımı başımdan aldı Durabilmem ayağ üzreBeni mest eden câmıdır Gonçe gülün eyyâmıdır Her biri bir harâmidir Kirpikleri kapağ üzreMah cemaline bakılur Ben kulun yanup yakılur Söyledikçe bal dökülür Leblerinden dudağ üzreCemâl ü hüsnü âlişan Ol Yusuf’tan almış nişan Siyah zülüfler perişan Dökülmüş al yanağ üzreAşık Ömer geldi ise Hak inayet kıldı ise Ferhad dağı deldi ise Ben koyam dağı dağ üzre
75
Merhaba Tatil bitti, ders başladı Güzel okulum merhaba. Geç kalanlar kapı çaldı Arkadaşlarım merhaba.Huzur sevinç içimizde Andımız hep dilimizde Defter kalem elimizde Tahta tebeşir merhaba.Bahçemizi dolaşalım Oyunlarla yarışalım. Dersimize çalışalım Sıra, masa, zil merhaba.Açılışın hoş havası Güzel eğitim çabası. Öğretimin ilk haftası Öğretmenlerim merhaba.
44
Masumiyet Masum degildik ikimiz de; Ne sen veda etmeden gidecek, Ne de ben gitme diyebilecek kadar. Ben kal dedim,sen veda etmedin...01.01.2017
21
Çıplaksın Unutkanlıkları Gibi İnsanların (Dönüş)Az ileride bekledi seni yağmurun çekilen elleri Eskirken fotoğrafın habersiz girişinle gölgene Umulmadık bir haber ilişti lacivert yakana Kalkıp gidiyor umutlar gözlerinin neminde kan Kalkıp gidiyorlar ellerini çeken yağmurdanTeselli dönmemekte gidenlerin nefesinden Bir cenaze kaldırılmışlar sanki meçhul Örtülmüş gibi üstüne perdeler ağır ve kalın Yatıyorsun bilmediğin karanlık bir göğün altında Gidenlerin ayak sesleri yankılanmakta suratındaAh! O kalabalık dağıldığında kalan boş kubbe Hüznünle ketum ve ağır ağır dönmekte Yıllar geçti şehirleri yutan zamanlardan Yıllar adresleri silen ve yüzleri yeniden karanUyandın işte! Uyandın belleği yanmış bir düşle Sesin dönmekte, nefesin ve ellerin uzaktan Sevinçlerin dönmekte ve beyaz yakarmaların Hayatım diye kalktığın toprakta çıplaksın Çıplaksın unutkanlıkları gibi insanların
109
Atam İzindeyiz Açtım Grubumu dedim şimdi Atatürk zamanı Gelin yurdumun güzel insanları Diyelim Şimdi Atatürk zamanı Gözü var Vatanımda Hainler Pusuda Canlar sizde deyin şimdi ATATÜK ZAMANI Adım Doğa bilirim Hürriyet hedefim Altı ok atar yüreğim Çağdaş Cumhuriyetir Tek temelim Sevgi ile çıktım yola Bağırıyorum ben sana Uyanmassan ah ahmak Halk, Oyacaklar Dinle bak Uykuda olanlar Bize birşey olmaz diyenler Eğer böyle giderse Ne Vatan Ne de anan var. Önderimiz Atamız Hilaldir bayrağımız Doğa adım bellerim Hürriyettir timsalim Yalan yoktur sözümde Hile yoktur özümde ŞİMDİ DİYORUM ATATÜK ZAMANI ŞİMDİ,ŞİMDİ SONRASI YOK Gönlü güzel Doğamız Sevdü kucakladı Belli, Hep delüyüm dedi Delünün yanına geldi Hepten geldi bir delü Sustu yüreği Konuştu kalemi ŞİMDİ ATATÜRK ZAMANI DEDİ Dostu düşmanı belledi Anam dedim sarıldım Yüreğimi bağladım Şimdi ATATÜRK ZAMANI Yüreklerin çoşma zamanı Ne dedinde yapmadım Adım Doğa Soyadım Hürriyet Önderim var MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Bundan büyük nem ola Sevilen seven ola Çocuklarım gelin sarılalalım Bu bayrağı Paylaşalım Üzülen ne sen ol ne ben Köhnemiş kahpeleri silelim süpürelim. YükselAkcum 25.07.2007 05.05
167
Sözün Özü 15 Umutsuzluğa kapıldığında anla ki, bu sana şeytanın vesvesesinden başka bir şey değildir. Umutsuzluk; imansızlık boşluğuna atılan en tehlikeli adım olduğundan kötü sonun hazırlayıcısıdır, sakın ona teslim olma yanlışına düşme. Allâh'ın rahmetinden ümit kesmek; bir günahtan da öte kâfirlik alâmetidir. Çünkü; kâfirlerden başka hiç kimse Allâh'ın rahmetinden ümit kesmez. (Zumer 53). Unutma; İmanını ayakta tutan umudundur. Bu dünyada yediğin tüm darbelerin karşılığını alacağın bir ahiret var, unutma. Teslim ol, çünkü islamiyet; teslimiyet demektir. Çünkü, teslim olanlar kazanacak. Sen elinden geleni yaptıktan sonra gerisini Allâh'a bırak; tevekkül et. Olmuyorsa, olmuyordur. Belki senin için hayırlı olan budur. Sen olayları tüm yönleriyle göremezsin. Allâh ise; her yönüyle görür. Çünkü, sen acizsin, seni Yaratan ise sonsuz. Sen nefsinin mertebesi ve çizgisinde bakarsın, Basîr olan Allâh ise ebediyetiyle; tüm gizliyi görür. Belki, şer gibi gördüğün hayırdır. Bunu sen bilemeyebilirsin: ''Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) Allâh bilir, siz bilmezsiniz (Bakara 216).Umudunu kaybetme; onu başka serüvenler için vasıta yap. Aksi takdirde, umudu bir vasıta olmaktan çıkarırsan; uzun ve dikenli yollarda bineksiz kalır ve sonu meçhul karanlıklar içinde kaybolursun...
193
Deniz. Deniz. Deniz. Deniz. Yalnız deniz! Neden getirdin beni, baba, sen bu şehre? Neden kopardın, baba, beni denizden? Düşlerimde köpükler yüreğimi kancalar demir alırcasına.Neden sürükledin baba, beni buraya? ÇEVİRİ: Cevat ÇAPAN
31
Nübüvvet Bir yanım Karadeniz Yaslanırım yalçınlığa Kükrek mavi sular gibi gönlüm Dara düşmüşüm kara düşmüşüm yara yara Bir durulmuş bir korkunç ve kutsal Başım dolaklarda heybeti namla Babam yoğurmuş, anam doğurmuş ne vasi Be hey gayri nizami olmuş her şey Siz mal edersiniz de tavla her şeyi Omuzlarım namert yükü bilmezle asiBir yanım engin salınımla Akdeniz Bir ayak bassam sarsılırken yer Fethiyle arş feza, denişi keza olacak Kadem tutmuş, ayak uğurmuş Bir ayak bassam hani Ayaklarım göl, başım serin olacak Ne aferin demek ne serencam Yelmek değil gelmek yerin olacak Ekşitip ekşitip içtikçe ayranı Külden bahçe, alevden dil; mevzuu derin olacakKolay elin şırasını dille zevzek ezmek Geğirip geğirip iştahı, gurultular üstüne Nübüvvet duymayız, gölgemiz sema bizim Gölgemizin ağlamağı da yarar nema bizim Ayaklar haram bilmez ki, vücutsa saram Gramı sakıtsa kursağa, hatırı olur yaram Şikâyet var hikayet olandır halim Kalmadı takati mecal, demeye zalim Bir Akdeniz bir Karadeniz damarla sıkar El gölgesi nübüvvet olsa, katran yıkar25.05.2013Zevzek: Bilmediğinin fazlasını anlatanNübüvvet: Konjonktürsel stratejik ortaklıktan anlam. Bir büyüğümüzün bu ortaklıktan esinle, Suriye'ye olan İsrail saldırılarına ve Suriye'nin terörüne Katar'ın, Suud'ların lojistik desteklerine; vaki USA müdahaleleri sonrasına hep nübüvvet kehaneti göstermektedir.Bu kehanetle "Allah'ın yardımı yakın" deme azizliği içinde olmaktadır. Dil peygamberin dili. Ve anlatım sosyal anlamlı bir söylemdir. Hep derim; sosyal dil, toplumun ve toplumsal diplomasinin dili olamaz. Olursa ABD'yi; İsraili vs.yi ne yaptığınızın farkına bile varmazsınız.
223
Bir Umut Peşinde BİR UMUT PEŞİNDEBir umut ver dedim Dediğime bin pişman Gördüler beni düşman Sevinsin, sevsin Gözleri biraz gülsün Umutları yeşersin Geleceğini görsün Yaşamak için Bir umut var bilsin Dedim ettiler pişman Gördüler beni düşman Hem umudu ALACAKLAR Hem de umut OLACAKLAR Dilerim artık umutlara İhtiyaç duymayacaklar. Bu nasıl bir düşünce Akıl sır ermiyor İnsan bir düşünce Bir daha hiç gülmüyor Umut veriyorsun Neden söylenirsin Vermiyorsan bir umut Bari çıkmasın sesin Üstüne üstlük Yalan söylüyorsun Sonra bu yalanlara Kendinde kanıyorsun Bana dünyalar kadar ters Elbet bundan alırım bir ders O çirkin sözlerden Söyleyenlerden Söylentiye kanıp da Doğruyu bilmeyenden Gerçeği görmeyenden İşine geldiği gibi Farklı tez üretenden Nefret mi etsem, yakışmaz Haklımı desem, hiç olmaz YÜREĞİMDE! Hala bir umut Yürekte eksik olmayacak Ama yanıyor yüreğim Kanıyor içim Dost bildiklerim Vuruyor da vuruyor Bense kendimi avutuyor Gerçekler gönül kırıyor Yinede bir umut Bitmesin istiyorum O can suyunu Birlikle Verelim diyorum. Kül bırakmaz mangalda Paylaşırım diyenler Sevgisini bölenler Kaçma bak dertler ortada İsterim ki dostlar İhtiyaç duymayacaklar Duydukları anlar Her zaman beni Yanlarında bulacaklar. Ah be dostlarım Basmayın ince camlara Bakın sağlam aynalara Kırıksa baktığın ayna Görürsün kendini param parça
188
Aşk Ateşi Ateş geçse kor olur. Kor sönse kül olur. Kül dağılsa toz olur. Onu da çeker nefesimiz soluk olur. Solunan kana karışır, damar damar dolaşır. Beyne ulaşır anılarla hesaplaşır. Önce çarpıp acı verir; acıları toplayıp hüzün olur. Sonra bölüp hüznü umut olur; eksikleri çıkarıp düş olur. Anımsamak istemeyiz sadece. Hep vardır oysaki bilinç altı kuytu bir yerde.
58
Sevgi Üzerine Birkaç Cümle - 4 - Öyle içten, öyle samimi bakardı ki insanın gözlerine, öyle candan yavrum derdi ki; ben insanları sevmeyi biraz da ondan öğrendim. Şu satırları yazarken, azıcık gözlerim nemlendi; Kim mi? Benim rahmetli anneannem Mihrizat Hanım. Sade o da değil, daha da sevgi dolu nice akrabalarım. Amcalarım, teyzem, eniştem, halam ve tabi annem babam... Anne tarafından sülalede ilk torun olduğum için, beni çok sevmişler. Doğduğunda iki kilo iki yüz gram gelen bir çocuğu, üç ay da tostoparlak bir çocuk haline getirmişler... İlkokulu bitirene kadar Bahçelievler'de iki katlı müstakil sobalı bir ev de oturduk yıllarca. Alt katta büyük amcam, üst katta biz ve bahçede bir sürü meyve ağacı, kayısısından dutuna kadar. Daha hormonlu besinlerin insan hayatına girmediği, tabiatın şimdiki kadar kirlenmediği, tek kanallı televizyonların olduğu, bozacıların ve bekçilerin sokaklarda gezdiği zamanlarda çocuktuk biz. Mahallelerde komşuluk üst düzeydeydi her zaman. Şimdiki gibi yetmiş daireli apartmanlarda üç beş sene de bir birbirinin yüzünü anca gören insanlar gibi değildik. Sokak oyunlarını gören bilen ve birebir yaşayan en son nesildik belki de... Şimdi ki çocuklara bakıyorum ve acıyorum, hepsi bilgisayar mağduru, ortaokulu bitirmeden gözlüklerini takıyorlar. O kadar saat bilgisayar başında oturursan, gözde bozulur, Allah muhafaza akıl sağlığı da...Bir makineyi aşırı derecede sevmek, en kısır sevgilerden biri olsa gerek. İletişim yok makine ile insan arasında... Yeri geldi mi bir kedi ile, karınca ile, kurbağa ile bile iletişim kurabilir, yıkılmayacak sevgi köprüleri oluşturabilirsin... Bilgisayar ile ancak köprü projeleri elde edersin taş ve betondan... Hani güzel bir şarkı var, çoğunuz bilirsiniz sözlerini''Gözler kalbin aynasıdır, yalan nedir bilmez onlar'' diye devam eder gider. Tanıdığınız ya da tanımadığınız, bazı insanlar yanınıza geldiği zaman, gözlerinin içine bakın, o an bir elektriklenme illa ki oluyor, karşınızda ki kadın veya erkek ile. Kimisinden pozitif elektrik alır, kimisinden de negatif elektrik alırsınız, çok itici gelir size, bir an önce çekse de gitse, şu adam yanımdan, iş yerimden dersiniz, negatif elektrik aldıklarınıza. Kemgöz, nazar bunlar hep olan şeyler. İşimiz ticaret olduğu için çevremizde dolu bu tip insanlar... Bazen de kaderin tecellisi midir nedir, yirmi beş otuz sene önce ki olayların hikmeti çok sonraları çıkar karşımıza. Bir ayet-i kerime de şöyle diyor insanlara Rabbimiz özet ile ''Sizin hayır gibi gördüğünüz olaylarda şer vardır, şer gibi gördüğünüz olaylarda da hayır vardır, bunları siz bilmezsiniz, biz biliriz'' Ortaokulda bir Türkçe öğretmenimiz var Ganime hanım, daha sekiz yıllık kesintisiz eğitim başlamamış o tarihte. Sömestri Tatilinde, Reşat Nuri Güntekin'in ''Damga'' isimli kitabını ödev verdi ''Bunu baştan sona yazacaksınız'' diye... Çocuğun biri parmak kaldırdı, iki seneliklerden '' Özet mi hocam''diye sordu. Hocamız yine ısrarla''Hayır yazacaksınız baştan aşağı'' dedi... O zamanlar bunun hikmetini anlamamıştım o çocuk yaşımda, yıllar sonra kafama takılınca buldum, hocam bize noktalama işaretlerini belletmek üzere vermişti o ödevi... Lise birinci sınıftayız, yer yine Bahçelievler Deneme Lisesi, sene sonu güm iki dersten, daha liseye alışmadan. İki dersten biri fizik, biri edebiyat. Sınıf tekrarı yaparken, mart ayında da sarılık hastalığına yakalan, bir ay okul yok, bir kere daha kalsam belge alacağım. Dışarı çıkmak yok, canım sıkılıyor ev de, anneme basit bir mızıka aldırdım. Öyle yavaş yavaş çalaraktan, bugün bir şeyler dımbırdatıyoruz kendi yarı çapımızda. Onun için hiç üzülmeyin, başınıza kötü bir olay geldiğinde, hepsi Allah'ın dilemesi ile oluyor, ayette de belirtildiği gibi''Allah dilemezse siz bir şey dileyemezsiniz.'' Biraz da din ile sevgi arasında ki bağa girelim. Din adamlarında olması gereken en büyük özelliklerden biri kanımca önce bilgi, sonra sevgi. Birçoğu televizyonlara çıkıyor ara ara dikkat ile inceliyorum, çoğunun etiketinde profesör ya da doçent yazıyor, belki bilgi olarak normal dini bilgiye sahip insanlardan çok derinler, ama çoğunun insanlara tepeden bakan bir halleri var, ya da ben öyle algılıyorum en azından. Yıllar önce çok takdir ettiğim bir Diyanet İşleri Başkanımız vardı Dr. Lütfi DOĞAN. O konuştuğu zaman yüzünde güller açardı, sevecen, yumuşak başlı, insanlara asla tepeden bakmayan, korkutmayan bilakis sevdiren, karşısında ki bilgisiz ise hor görmeyen, sert söylemlere konuşmalarında asla yer vermeyen. İşte böyle İslamı ve Müslümanlığı kitlelere sevdirecek insanlara her zamankinden çok ihtiyacımız var... Bazı konuşmalarda insanların şöyle dediklerine tanık oluyorum''Allah'dan korkulur mu, bilakis Allah sevilir'' Ben de onlara şöyle cevap veriyorum kendimce'' Allah'dan hem korkulur, hem sevilir, insan korku ve umut arasında gidip gelecektir son nefese kadar'' Yalnız her zaman Allah sevgisi, Allah korkusundan bir adım önde olmalıdır. Onun emir ve yasaklarına, sadece korktuğumuz için değil, sevdiğimiz için de katlanmalıyız. Herhangi bir günaha meyletme durumu ile de karşı karşıya kalırsak o zaman korku gelmeli aklımıza... Alıntı bir şiir ile de laflarımızı bağlayalım''Gerçekte, asla sevgilisince aranmadan ortaya çıkmaz sevgili Sevginin yıldırımı düştü mü bir yüreğe, bil ki sevgi baş verir o yürekte Yüreğinde büyümeye başladı mı tanrı sevgisi Hiç kuşku yok ki sevmeye başlamıştır tanrı seni'' R.A.Nicholson Sevgi ve Saygılarımla...
762
Vatan Vatan,vatan aşkım vatan Sevdandandır şehit yatan Kanı bozuk hain seni satan Kral olsa çatasım,gırtlağını sıkasım gelir...vatanSavaşlarda canlar verdik Yetim kaldık,öksüz yetişdik Unuttuk mu? neden deyişdik? Şehitlerin kemikleri kabrinde sızlar vatanBayrak inmez, ezan susmaz Müslüman Türk vatansız olmaz Türk'üm diyemeyenler vatan ne bilmez Hürriyet sevdamdır yarim vatanTürkiye'dir, Türk elidir adı Oba,ocak mekan soyadı Vatan, namus ar vatan Namussuzdur seni satan vatan.Hasan Güzel 09.05.2015 Manavgat, Alanya yolu. 14: 19
68
Zifiri Karanlık Zamansızım alaca karanlıklarda Zifiri anlara giriftarım sonsuz karanlıklarda Boğulan gün gelmez hayallerime Uçsuz bucaksız karanlık sonsuzluklardaŞimdi karanlığın girdabında kendimi kaybettim. Son rutuşları yapıyorum hayatımda,bende ölüme dahilim Her akşamdan sonra gece gelir aklıma,karanlık odalarda. Kara küheylanın yelesinden tutunarak çıktım karanlıktan,işte kara ellerim.İster tut istersen tutma sabunu tanımayan kap kara ellerimden, Kalem yok,defter yok,silgi yok,bilim yok karanlık yüreklerden gelen Karanlığın gölgesinde uyudum yine yorgansız Mezar gibi,boylu boyunca gazeller üstüne ezelden. Sus susts çıkın benim karanlığımdan gece düşleri.
77
Düğün Gecesi Sabahı - Zengin bir köy ağasının oğluyla evlendirilen 16 yaşındaki güzel gelin düğün gecesi sabahında acılar içinde kıvranınca yakınları hemen onu en yakın hastaneye götürdüler...Yapılan operasyon sonucunda gelinin midesinden altın kolyeler bilezikler yüzükler ve plastiklere sarılı binlerce banknot paralar çıktı...
42
On dort subat Gerçek sevgi yıl boyu, hergün yeniden doğar.. Sevgi bir günlük değil, şaşmayın yönünüzü.. Kalbe sığmayan sevgi,hangi bir güne siğar??.. Ondört şubat sizin olsun, yemişim gününüzü..
28
Söz savaş gölgem kadar yakındı anladım ki ölüm zar atmıyordu tırmaladıkça kemirgenler midem bulanıyordubirler onlar yüzlerdökme suyla değirmen dönecek aldanacak sakiler ödlek bir çıkmaz sokakta adını gün batımına yazacağım
29
Diyemezem Ki Meh Bu Rûya Benzer Diyemezem ki meh bu rûya beñzer Diyem mi kim gül-i hoœ-rûya beñzerDişüñe beñzeden pervîni kej dir Hilâli dirse bu ebrûya beñzerDiyen sehv idiben hâlüñe anber Diye mi müşgi kim bu mûya beñzerGözümüñ yaşını kim bahr-ı hûndur Gören nice diye kim cûya beñzerYüzüñde zülfüñi gören diyemez Gül ü ûd işbu reng ü bûya beñzerMelek kim fitneye uymadı uymaz Senüñ gamzeñ göricek uya beñzerBenefşe Ahmedî katında añılsa Diyem mi hâşa bu gîsûya beñzer
77
Yağmur Yürekli Eylül Yağmur Yürekli Eylül Karardı aniden gökyüzü Çattı kaşlarını bulutlar Giyip karalarını Ağlamaya başladı ardından Can hıraş feryatlarla Dinle! Nasıl ses çıkarıyor Yağmur yürekli Eylül Yeryüzüne düşen her inci damlasıyla Ve yüzümüze çarpan tokat misali Her ıslaklık, acımasızca Sel olup aktığında Düşen her bir damla Seni getirir sanki bana Yalnızca seni Yağmur yürekli, Ağlama artık, Çatma kaşlarını Dinsin serzenişin, yeter! Çağır gelsin güneşi Isıtsın içini Yağmur yüreklim EYLÜL’ÜM... Islaklığınla ruhumu dağlama
73
Gurur Duyabilirsin Artık Kendinle Bir kalemde sildin hatıraları Senin için kıymeti yok artık anladım Kış geçti ayrılık yakıyor zamanları Koyu bir hüzün bıraktın gönül evime Gurur duyabilirsin artık kendinleSevmiyorum deseydin acı çekmezdim Bilmezdim sevdaya düşüren uçurumları Ateş olup bu yaşımda alev alev yanmazdım Baktıkça kahreden bir resmin var elimde Gurur duyabilirsin artık kendinleSakladığım acıların tutsağı oldum Kimse duymuyor sürgün çığlıklarımı Yazım,baharım dedim aşka soyundum Kış ortasında buzlar döktün kalbime Gurur duyabilirsin artık kendinleEllerimin dokunduğu ellerini özledim Bir yalan rüyada kaldı özlemim Baharı görmeseydim sonbahara küsmezdim Hangi aşk dayanırki böyle vakitsiz zulme Gurur duyabilirsin artık kendinle 07.03.2012
96
Ölmeye Bi kefen üç para Bende var hiç para Ölmeye zaman çok Ölmeye param yokÖlüm işi güç ister Yaşam işi hiç ister Ölmeye ferman çok Ölmeye derman yok9 Nisan 2001 Pazartesi
31
Küle Döndüm Ben lacivert gecelerde bekledim seni Kıyamadım ... Yanarken seni yakmaya aşkta... Bu değil miydi yüreğinden bile kıskanmak Sevda... Oysa ki Benden gideli çok olmuşta Küle döndüğümü anlamamışım
29
BİR BAŞKA GÖKYÜZÜ BİR BAŞKA SEVDA Bu mavi gök, yeşil yaprak, gri su altında hüzün asla yakışmıyor sana Stockholm'de ne de dünyanın herhangi bir yerinde kalbim, ah kalbim tarifsiz alevler içinde İstanbul'da ve dünyanın herhangi bir yerinde Nice özlemiş, nice sevmişim, adın çığlıklarla geçiyor bir mavi gök, yeşil yaprak, bir gri su kalbim, ah kalbim tarifsiz acıların alevinde nice Stockholm'de, nice İstanbul'da sürgünde dünyanın herhangi bir yerinde Ne olabilir bir aşkın karşılığı yaşamın ve ölümün intiharın? Orada bir başka gökyüzünün burada bir başka yeryüzünün? Gülün ve özlemin ve karasevdanın sürgünde dünyanın herhangi bir yerinde? Kalbim, ah kalbim nice alevin özleminde      
100
Güller GüllerGülleri yatağımda düşünemem Onları salonumda isterim Bir yılbaşı gününde Onları kapımda bulurumSeverim bir gülü birde seni Umut buluyorum senin gözlerinde Gülü buluyorum, seni getiriyor yanıma Güller ellerimde seninleGeceleri kokuyor, kokuları Tüm alemi gül yapmak isterdim Gülleri serpip sevdiğimin üstüne Gözlerimi asla örtemem, güllerin için.31/12/2004 – 20:54 Cuma Güzelyalı / ADANA
51
Hancı Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş Aman karanlığı görmesin gözüm Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş Sıla burcu burcu... İlle ocağım Çoluk çocuk hasretinde kucağım Sana her şeyimi anlatacağım, Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş Güç bela bir bilet aldım gişeden Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan Hancı n'olur, elindeki şişeden Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş Ben o gece, hem ağladım, hem içtim İki gün, diyardan diyara uçtum Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş Garibim, her taraf bana yabancı, Dertliyim; çekinme, doldur be hancı İlk önce kımıldar hafif bir sancı Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş Bende bir resmi var, yarısı yırtık On yıldır evimin kapısı örtük Garip bir de sarhoş oldu mu artık Bütün sırlarını der yavaş yavaş İşte hancı ben, her zaman böyleyim Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim Kaldır artık, boş kadehi neyleyim Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş
147
Sevgi bankası SEVGİ BANKASI. Burası sevgi bankasıdır gönuller burdadır. vadele iş sevgısı kuruyoruz. dört taksitle sevgı verıyoruz. para puan verıyoruz aşkınız için. sogarta yapıyoruz nıkah masası için. bir ömür boyu kredı kalp evi veriyoruz. sevgi kart vermıyoruz sevgıyı ıstedıgınız yerden çekemesın.
41
Bilinmedik yağmur bir yağmur altında ıslanan yalnız benbir yağmur öyle bildiklerinden değil damlalarında yaş benbir yağmur sabahı beklemeden çekip gidenbir yağmur öyle bildiklerimden değil öldüğü toprakta dirilenbir yağmur sesinde yitik yalnız senbir yağmur öyle bildiklerinden değil hayalinde bahar senAfyonkarahisar 2011
40
Depresyon canım öylesine sıkılıyor ki kendimi denize atmak geçiyor içimden ya da vurmak düşlerimi şarkılara...sonsuzluğa çıkan bir yolda adımlarımı saymadan yürüyorum ne yana baksam ihanet ne yana baksam ispiyon...depremlerden arta kalmış bir enkaz yukarıdan gelen bir felâket ve sırı dökülmüş bir ayna gibi yapayalnızım bu gece...herkes yüzüme küsmüş sanki sanki bir ben suçluyum bu şehirde ve sütten çıkmış kaşıklar arasında bir ben kirliyim...kare kare fotoğraf arşivinde bir bizim fotoğrafımız yasak nedense ve aşk üzerine ne kadar ölüm ne kadar kavga bestelenmişse altında imzamız var bu gece...
86
Umut İçin Dizelerde alırım nefesimi Sonra dizelere dökerim aldığım her nefesi umut için Sevda için En sevdalı kavgalar için. Sonra bir umut doldurur yüreğimi Bedenimin bir parçasıdır umut Bedenimin bir parçasıdır sevda Ve verdiğim kavgadır hayat Ve aynı geleceği paylaşır umut Ve aynı geleceği paylaşır sevda Ve aynı geleceği paylaşır kavga Bu ruh, bu bedende durdukçaNice kavgalar vermişimdir Nice kaleler kaybetmiş Nice sevdalara yenilmişimdir Saklamışımdır gözyaşlarımı Zamansız gidinlerin arkasından ağlamak için Ama bilirim bu umut bu sevda bu kavga bitmeyecek Son kalem Bedenim Düşene dek
85
Anarşist Pırıltısız kuş gibi Olmuş ya şair Özgür kuşu beklerken O Nirengisiz Kimi yetkiyi Verivermiş kendine Kimi de Yamacında editör Güya Tanrı ve Peygamber Anarşist olun dedim Oldular şükür Estiriyorlar terör Anarşizmi Bilmezken
33
Millî Eğitim Vakfı Şiiri Bir vakıf ki hizmette eğitim bilinciyle, Aydınlığa temeldir fikri düşüncesiyle…Millî Eğitim Vakfı, manevi duygularla, Tertemiz niyetlerle, toplanan yardımlarla…Esirgenmez eğitim Rab emridir öğretim, Şefkatli yüreklerle vakfım, en büyük sevgim…Okul, bina yaptırır öğrenciyi destekler, Kütüphane açtırır, cehaleti yok eder…Hep destekleyeceğim maddî, manevî yönden, Sorumlulukların var eğitim öğretimden…(2012)
49
Alemlerin Yüzü Suyu Hürmetine Yaratılan İnsan Alemlerin yüzüsuyu hürmetine yaratılan insan Cennetin kapısında ismi geçen gaye peygamber Senin bütün ibadetlerini süslüyor ihsan Kıyamette sancağın altında toplanalım beraber
27
Talat Paşa'ya Ağıt 15.03.1921Talat paşanın ölümü Devrimin, kurtuluşun ruhunu temsil eden, Bu uğurda canı pahasına başını öne eğmeden, Öksüzlük, yokluktan sadrazamlığa yükselen, Nemrut Kürt Mustafaca idama mahkum edilen, Yoksulluk içinde iken Ermenilerce öldürülen, Talat paşaya allahtan rahmet diliyorum. Ruhu şad olsun.
41
Yemin ediyorum ki şahları Türkiye Ortadoğu için proje yapanların, Uzay savunma sistemini kuranların, İnsan haklarını petrol' de arayanların, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Boş bahanelerle ülkeleri işgal edenlerin, Perde arkasından türlü oyun sergileyenlerin, Tavşana kaç,tazıya tut diyenlerin, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Onların nesli bildiğimiz İngiliz,Fransız, En iyi yaptıkları iştir sömürgecilik. Tarihe bir göz at,sanma bu yaptıkları ilk, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Hain ingiliz sinsi Planından vazgeçer mi? , Çanakkale'yi geçemediğini unuttu mu sandın? , Bize dost olduklarını sanıyorsan o zaman yandın, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Daha dün dünyayı toplayıp üstümüze geldiler, En modern silahlarla bize ateş ettiler, Kınalı kuzularımızı şehit ettiler, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Haçlı ordularıyla üstümüze saldıranların, Bizi Anadolu'dan söküp atmak isteyenlerin, Her saldırıda ' Türk Tokadı ' yiyenlerin, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Sen sanıyor musun ki bizi birlik' lerine alacaklar, Bizi onlardan değiliz,onlar da bizden, Belki alırlar vazgeçersen dininden, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Bunu anlamak için kahin olmak gerekmez, Müslüman ile, olmayanların savaşı bitmez. Zulmün saltanatı böyle sürüp gitmez, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Elinin altında yatıyorken zengin kaynaklar, Daha çalışmak için neyi bekliyorsun. Ateş çemberine düşmüş kutsal topraklar, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Tarihe bir bak,gör yaptıkları zulmü, Türlü bahanelerle Anadolu'yu işgal ettiler. Onlar bize layık görürler ancak ölümü, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Atamız bize çok şeyler öğretmedi mi? , Bedavaya alıştığımızı,tembelliğimizi görürse çok kızar. Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları yazar, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Sultan Abdülhamit her yerde petrol aratmış, Petrol olan yerlerin haritasını yaptırmış, Ne gariptir ki oraları sömürgeci ingiliz almış, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Neden bu kadar zayıfız hiç düşündün mü? , Bu terör belasını başımıza kim ördü, Herkes sömürgecilerin iç yüzünü gördü, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Türk'e Türk'ten başka dost yoktur, Bunu anlamadıysan yazık olur şehitlerimize, Titre ve aslına dön,onlardan dost olmaz bize, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Kimseyi dinlemeden gece-gündüz çalışalım, Atamızın öğüdünü vakit geçirmeden tutalım, Yurdumuzu medeniyet seviyesinin üstüne çıkaralım, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Onların ataları da böyleydiler, En modern silahlarla üstümüze geldiler, Sonunda geldikleri gibi gittiler, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.Dünya olayları satranç oyunu gibidir, Şimdi son taşlarını oynuyorlar. En çok kullandıkları böl,parçala,ye, Yemin ediyorum ki şahları Türkiye.25.03.2007 Şebinkarahisar-Giresun
345
Paranın kiri Parası olanlar dağdan aşıyor, Parası olmayan yolda şaşıyor, Herkes birbirine cepten bakıyor, İnsanı temelden yıktın sen para.Mahkeme açıldı haklı davaya, Garibim sessizce durdu divana, Seni gören piçler ak der karaya, Adalet içine sıçtın sen para. On iki ay çalışır ömrü yok olur, Elleri hamurda karnı aç olur, Evine dönerken boynu bükülür, Çok fakir yuvası yıktın sen para.Adaletin bumu söyle reva mı, Gördüğüm gerçek mi yoksa rüyamı, Neden öldürüyor insan insanı, Kanlı irin gibi aktın sen para. Çiftci İsmail'im ne haldir böyle, İyiye yönel sen ne kalır elde, Aklım yetmiyor ki,daha çok körpe, Yeter yüz karası batsın bu bu para
101
Şair ŞAİRSende bu güzellik Bende bu sevda acısı Olduktan sonra Sen hiç kafanı yorma Ben sana daha Çoook şiirler yazarım 14.04.2004 www.akdeniz.orgfree.com
22
(29 Ekim Cumhuriyet Bayramı) Atatürk (Kurtuluş Savaşı) Vatan işgal olunca yurdu bir hüzün bastı Osmanlı hasta dendi herkes ümidin kesti İstanbul’dan Samsun’a hırçın bir rüzgâr esti Yırttı şark-ı şimal-i resti çekti Atatürk.Amasya tamimiyle ölü toprağı kalktı Vatanı namus bilen bu millet böyle halktı Erzurum’da çekilen fotoğrafa bir baktı Anadolu’m Sivas’ta resti çekti Atatürk.Nasıl geldiler ise öğle gideceklerdi Kuvay-i Milliye’yi tanıyıp bileceklerdi Ya burayı terk edip ya da öleceklerdi Ankara’dan dünyaya resti çekti Atatürk.İngiliz’in uşağı Yunan İzmir’e çıktı İçimizdeki Rum’la birlikte yıkıp yaktı Erkek kadın demeden çocuğa süngü taktı Hesap görülür diye resti çekti Atatürk.Hesap yanlış olsa da ilerliyordu düşman Geçtikleri yerlerden yükseliyordu duman Eskişehir Bilecik hattında zaman zaman Dur diyerek düşmana resti çekti Atatürk.Biliyordu bu millet özgürlüğe sevdalı Malazgirt’ten bu yana dünya Türk’le davalı Kadınların sırtında cephanenin çuvalı Milli birlik diyerek resti çekti Atatürk.Düzenli bir orduyu görünce düşman şaştı Geldikleri tepeye geriye doğru kaştı Sakarya’da Afyon’da bir bir cepheler düştü Kocatepe sırtından resti çekti Atatürk.Başkomutan emriydi ya istiklal ya ölüm Mehmetçik aldı emri bitmeliydi bu zulüm Dökülünce denize boğuldu çoğu zalim İzmir’in meydanından resti çekti Atatürk.Otuz Ağustos günü yurtta bayram edildi Zafer Türk’ün diyerek anlaşmaya gidildi Lozan’da Cumhuriyet sınırları çizildi Yeni bir devlet diye resti çekti Atatürk.Kayaturan kurbandır toprağına taşına Rastlamadım dünyada al bayrağın eşine Türkiye Türk devleti herkes baksın işine Ankara’dan dünyaya resti çekti Atatürk. (26.06.2009 Saat: 21.58)
219
Gözlerim Farklı Nemli Avucumda acılar çimlendi Yüreğimde burgu burgu Bir sancı var Bana göre değil Bayram sevinci Ölüme giderken Yoldaşlar Kurbanlık gibi Bayram gelmiş seyran olmuş neyimeYanağımı yaktı tuzlu Gözyaşlarım Buruk ve kekre acılarımla Dudaklarım pas tutu Umut kokmuyorsa ülkem Bayram olmuş benim neyime Yoldaşlarım gidiyorlarken ölümeZindanların bağrında İçime Ateş közlendi İmiğime dayandı Düğüm düğüm acılarım Nice ölümlerden geldim Bugün Gözlerim farklı nemli Baykuşların kanadından Yoldaşlarımı koşarken ölüme Ben tükeneyim gelen bayram neyimeDertlerim bitmek Gecelerim gitmek Kalemim Yazmak bilmiyor Ölüm orucunda Onlarca yoldaşlarım var Bayramlar benim neyime Yüreğime kan akıyor Yoldaşlarım giderlerken ölüme22.10.2012 İstanbul
94
İnanç Ve Toplumsal İstem (talep) 30 İnanç temelli ön kabullerden biri de; ”” Biz Batı'nın bilim ve tekniğini değil de, ahlaksızlığını aldık”” deme gaflet dalalet ve yanılma yanıltma bilmesinlerciliğidir. Bu sakız, bu tekerleme tanzimattan günümüze, değişme mantığına uyamamanın, kişi inanç durumunun dışa vurulan yuvarlamasıdır. Bu soyutçu mantığın, insanı kendi düşüncesine yabancılaştırma bilmezliğidir. Burada ahlakın tanımını, çıkış epistemolojisini değil de, sübjektifliğe nazaran objektifliğini belirtmeye çalışacağım.Tüm din ve inanmalarda “”Güzel ahlak””! Söylemi vardır. Güzel ahlak nedir? Sanki güzel ahlakın, uymamız gereken belli bir biçimi, belli bir şekli varmış gibi yutturulur. Bu mantıkla biz de, Dünya'ya şöyle bakarız; Sanki bizde, gelir dağılımı bozukluğundan kaynaklı ahlak yok da, hırsızlığı bilmeyiz de; bizde, kötü ahlak yok da, bulunmaz da, biz Avrupa'dan antibiyotik ithal eder gibi, ahlak ithal ediyoruz! Bu bozuk mantık bu körlüğü yapar. Bu işin birinci yanıdır.İkinci yanı ise, bu öznel düşünceciliğin, düşünceyi insana yabancılaştırmasıdır. Alabildiğine cahillik içerir, alabildiğine akıl bilim dışıdır. Siz Avrupa'dan bilim ve teknoloji alsanız, hatta teknolojiyi kendi becerinizle oluştursanız da, bu yaşamsal üretimin olanaklı ahlakını da (kullanımdaki çeşitliliğin dağılımını da) otomatikman üretmiş olursunuz.Örneğin bir bilgisayar teknolojisini ister Avrupa'dan almış olun, isterseniz ilk kez siz üretin. Bu bilgisayarda birlikte; çetleşme, a mail atma, virüs geliştirme, hekırlık etme, sanalda ticaret, sanalda dolandırıcılık, sanalda evlilik ve aşklar gibi bir yığın ahlaki Ya da ahlaksızlıkları üretmiş olacaksınız, isteseniz de, istemeseniz de. Bunu engelleme şansınız yok. Çünkü her gelişmeniz öngöremediğiniz bir olanaklar alanını beraberinden getirir. Bu yüzden, bulduğunuz şey, bulduğunuz kadar değildir, daima biraz fazladır. Bunlar, o ürünün gerek amacı içinde, gerek amacı dışındaki, bir yapabilirlik olanaklarıdır. Satıcıya tüm bu olanaklarınızı bilgisayardan ayrı tutun da, bana sadece bilgisayarı verin diğer olanaklar ı yani ahlakı Avrupa'da kalsın! Da, bize sadece yazılımı ile donanımlarını verin deme, seçme şansınız var mı Allah aşkına. Bu ne usa aykırı, akıl etmezliktir, kör cahilliktir deli saçmalığıdır. Kamyon alacaksınız kaçakçılık ahlaksızlığını, kullanım tarihi geçmiş ilaç kullanım aklarsızlığını Avrupa' da bırakacaksınız! Çok keskin ve güçlü bir zekâ! Aptala takla attırır.Bir arabayı ürettiğinizde hiç de üretim amacında olmayan, bir davranışı da üretmiş olursunuz. Belki de hiç düşünmeden. Örneğin arabayı üretmekle, içerisinde “”gezici fuhuş yaptırma”” yapabilirlik olanağınıda üretmiş oluyorsunuz. Bunu Avrupa'dan öğrenecek kadar da Aptal olmak, gerekmiyor her halde! Otobüsü alırken, oturma yeri fazlası yolcu almaktan, ayaktaki yaşlı ve hamileye vs. yer vermek ahlaki tutum beceri ve akıl edilişi, özendirme gibi otobüsün yanında batılılardan alamayız ki. Bu hal otobüsü kullanma şartlarından, kendiliğinden doğan tutumlardır bunlar. Onun için bu, Avrupa'nın kötü ahlakını aldık deme, nanesini yer oluş dezenformasyonudur. Sanki şunu da yanında istiyoruz veya şunu istemiyoruz dermişiz de, deme akıllılığı gösteremiyormuşuz gibi bir abukluk! Yani ahlak ne idüğü belirsiz; soyut, uzaydan fırlayıp, bir yerlere gizlenip de, çıkıp gelmiş bir bir durum olmayıp. Yaşamın, bilim teknolojik üretimi ile bunun toplumdaki kullanım ilişkilerinde çıkan, bize göre; iyi kötü diye nitelediğimiz somutluklardır. Bıçakla adam kesmeyi her halde Tanzanyalılardan öğrenmedik! Bıçağı kullanan her toplum, bıçağın; bu olumlu olumsuz kullanılabilir olanağından ahlakını da üretmiştir. Soğan soyarken, savaşta ve savunmada bıçağı kullanırken iyi tutum, saymış, gasp gibi durumlarda bıçakla saldırıyı, kötü ahlaksızlık ve suç saymıştır. Bu o nesnenin kullanılabilirlik avanta sağlarlık durumudurİnançların süreçle oluştuğu dönemde “”güzel ahlakı”” tamamlamak için gelen tüm kanaat önderleri, bilgi sayar kullanım ahlakını da, yani iyi yöne doğru! Kullanımını göstermiş miydi acaba! Bu, soyut ahlak anlayışının çok iddialı konuşulmuş bir söylemidir. “” var ve bilinir sandığı güzel ahlakı! Her durum ve şartlarda geçerli bildiği, yaşadığı dünya ile sınırlı sürerli tutumları, genelleme yanlışlığı ve hatasının ipucudur bu”” Ahlakın, konjonktürsel, toplumsal ilişkilerin işleyişindeki, nesnel ve bilgisel kullanımın koşul ilişkilerine göre, çıkıp kayıplara karışır olduğunu, az çok tahmin etseler idi, böyle kesin konuşmazlardı. Çünkü akıl bunu gerektiriyor. Ve güzel ahlak diye, güzel ahlakı tamamlıyoruz diye, şimdi esamisi bile okunmayan (...) tavırları sergilemezlerdi.Konu daha çok temellenir, ama benim İnanç ve toplumsal talep, yazımın içeriğine göre yeterli olmakta, Görüldüğü gibi inanma körlük hem de akılsal körlük yaratmakta. Ya da bunun aldatılmasını ortaya koymakta. Ve bu söyleyişler büyük bir uysallıkla ve itaatle dinlenir kabullenilir sakız yapılır asla aykırısı düşünülmez! Çünkü inancın temeli öznel düşüncecilik ve metafiziktir. Vargıları da usa aykırı ve metafizik olacaktır. Ve inancın somut gibi olan değişmez, ahlak anlayışı da toplumsal talepte yoktur. Toplumun ahlaki talep, norm ve yasallıkları zamanla, süreç içinde, kimi kalkarken kimi yeniden oluşturulur Ya da örgütsel eylemlerle ortaya konur.Bu usa aykırı öznel düşünceciliğin ahlak anlayışı; insandan toplumdan bağımsız bir tutum ve tavırın zımni algılatmasıdır. Hâlbuki ahlak tamda toplum içinde ve toplumsal yaşarlıkla kendini ortaya koymakta. Toplumun dışında ahlak yoktur ve üretemezsiniz. Ve ahlakta saltık değildir. Ahlak inançların değil toplumun, toplumsal yaşayışın malıdır. Ahlak güncel koşulları ile beliren, değişme temelli, tutum ve tavır alışlardır. Oysa inanç toplum öncesi kişi telakkilerinin, toplum içine kişi ile gelmiştir. Bunun sonucu, toplum içinde ussal soyutlama ile kişi ve gruplarda, kendini çoğaltarak, yaşam şartlarına göre, anlama anlatma ile var oluşu, gerileye ilerleye sürmektedir. Daha çok bilememenin Dünya'yı kişisel çarpıtmalarla yorumlama ve yansıtma biçimidir. Artık dünya toplumun gücü ile eylemsel yorumlanmaktadır. İnanmalar kanaatler toplumsaldır. Ay'a gidileceğini aklının ucunda bile geçiremeyip, birey olaraktan da Ay'a gidemeyeceğinize, göre tabii ki Ay'ı kutsalın nuru diye yorumlarsınız. Birey yorumlamaları ile inanmalar, aptal ve cahillere bırakılmıştır.Yazı çalışmaları sürer iken, konunun tümünü göremeden, bazı eleştiriler geldi. Bunlar süren yazı dizimde belirttiğim gibi, hala kavram kargaşası taşıyan sorular ya da, çok genel, nereye çeksen oraya gider ifadelerdir. Öznel düşünceciliğin yanılgı ve yanlışları ile sizi anlamak istemezlik tutarsızlığıdır. Güya cevap Ya da eleştiri olmaktan öte gidemiyor. İşte, bu eleştirilerin birçoğu aşağıda.Sürecek 30
879
Mutluluk kaynağım sensin Gitme benden ırak neylerim sensiz Mutluluk kaynağım baharım sensin Sevgiyi tadalım nefretsiz kinsiz Mutluluk kaynağım baharım sensin Zor gelir bir günlük ayrılık bana Adadım sevgimi ömrümü sana Sen bana bir yarsın yavruma ana Mutluluk kaynağım baharım sensin Mutluluk bacadan gelip süzülmez Hata yapmayanlar sonra üzülmez Gönül bağlarımız kolay çözülmez Mutluluk kaynağım baharım sensin Sevdayı dokusun yar..! ellerimiz Uçsuz bir ummandır gönüllerimiz Orada açmalı kan güllerimiz Mutluluk kaynağım baharım sensin Der İlhami dünya malı kâr değil Bir sevgiyi ihya etmek zor değil Kimse bana senden gayri yar değil Mutluluk kaynağım baharım sensin NOT: 'Kalemin Teri ' isimli şiir kitabımdan
101
Asıl Yaşam Burdadır Müslümanım deyip kendinden geçenler, Ölünce kendine cennet açanlar, Yaşarkende hep ölümden kaçanlar, Allah bilir asıl yaşam burdadır.Varsa kim görmüşki öbür dünyayı, Allah bilir ölüm denen rüyayı, Herkesin kalbiyle gider her şeyi, Allah bilir asıl yaşam burdadır.Herkes ateşiyle Hakka yürürmüş, Cennet ile cehennemi kim görmüş, Ancak buna Allah karar verirmiş, Allah bilir asıl yaşam burdadır.Dünya aynı dünya insan yalandır, Ölenleri ölür sağlar kalandır, Bunu kimse bilmez Allah bilendir, Allah bilir asıl yaşam burdadır.Yüce Allah bu dünyanın mimarı, Ondadır tapusu ondadır imarı, Fazla dil uzatma yersin şamarı, Allah bilir asıl yaşam burdadır.Bu dünyada kalpte biter her işin, İnsan ol dünyada çok iyi düşün, Haktan belki olur geri dönüşün, Allah bilir asıl yaşam burdadır.İşte görünen bu şahit istemez, Veysel akıllı insan kul hakkı yemez, Sonra pişman olup eyvahlar demez, Allah bilir asıl yaşam burdadır.
134
Beyaz Sayfa Beyaz bir sayfa açtım, demekle açılmıyor, Geçmişin etkisinden, kolayca kaçılmıyor, Yaşantının sırları, ortaya saçılmıyor,Beyaz sayfadan öte, tövbe ediyorum de, Benim tek çıkış yolum, yöneldiğim tövbede,Geçmiş geçmişte kalmaz, gözün arkada ise, Umudu kaybedersen, düşeceksin yeise, Nefsine gem vurmazsan, sana yapar desise,Beyaz sayfadan öte, tövbe ediyorum de, Benim tek çıkış yolum, yöneldiğim tövbede,Her ne varsa hayatta, Kuranla çek etmeli, Yanlışı yanlış bilip, doğruları seçmeli, Hakkın çizdiği yolda, saptırmadan gitmeli,Beyaz sayfadan öte, tövbe ediyorum de, Benim tek çıkış yolum, yöneldiğim tövbede,
80
Göklerin kararı bu Göklerin kararı buUnutuluyor bahar yaşanmaya yaşanmaya Kışa da alışmak sanıldığı kadar kolay olmayacakGöklerin mavisi isyandaDünya dönüyor dönüyor Bir bahar için bin takla atıyor Ve dualarda bahar... Göklerin kararı buGöklerin güzel bir kararı bahar Yağmur gibi yağıyor üstümüze neşe Kuraklığa savaşını sürdürüyor yağmur gibi...Göklerin güzel bir kararı bahar Göklerin kararı en güneş... Göklerin kararı en çiçek Bulut beyazlıyor ve ufka çekiyor kendini Toprak bir çiçeği büyütüyor Arı bal telaşında Eser şimdi baharı getirecek rüzğarlar Cemreler peş peşe düştüGöklerin güzel bir kararı bahar Bir gün gönüllere de bahar gelecek İslam güneş üflemekle sönmez Cami ufuk gibidir güneşi oradan doğar büyük mutluluğun...Rüzğarın tutup yakasından çiçek sorular soruyor ellerim Şu er Seccadede bir güneş bekliyor Gamı dağ kadar ağır Yıllardır dili tutsak...Göklerin güzel bir kararı bahar Şu çocuğun gönlünden rahlesi çalınmış... Gözleri bahar için duadaÇocuklar gördüm sokağa ve Allaha emanet Göklerin kararı şimdi bu "Durmak yok desin" hep ileri Karanlıkbasıyor Bir güneş doğsa Ta uzaklardan duyulsa sesi Ankarada İstanbulda diriltse ölüleriGöklerden yağmur değil mavilik yağsın Susmasın gökler güneş güneş gürlesin Karanlık en deli urganDillerde güller açacak Göklerin kararı buÖlüler dirilecek Rahleler dirilecek okunurken yasin ve tebareke Göklerin kararı buYiğitliğin rahlesine oturmuş gönüller Ateşe gönüllü ibrahimler... Kurtuluş senin milletimŞehit kanıyla zaman dirilecek Baharı görecek ömrü olan Ay-yıldız doğmuştu ey ülkem sana Kızardı şafak şimdi güneş doğuyor Göklerin kararı şimdi buKulaklarımızı tıkıyoruz ümidimizi kıran sözlere Güneş doğacak Göklerin kararı bu Göklerin kavgası buGöklerin kararı bahar Bu bahar kelimeleri çiçek olan şiirdir... Ey beyaz asker ey İslam güvercini hoşgeldin bu meydana İlk fethin bu olsun özgür ol kır zincirleri Gür sesli yıldızım korkaklığı parçala Deniz gibi ol sevgide köpük köpük dağılsın çarp kayalaraYiğitliğinde umut mazluma Ağlatır beni gamın gamlı durma Adalet elinde parlak kılıç Dualarımız başına taç Göklerin kararı şimdi baharYer açın bahara Diner mazlumların ahı Karanlığın suru tuğla tuğla yıkılacak Gamın kara duvarı yıkılacak Göklerin kararı bu
304
Baharda Bozkırlar yeşerir pınarlar çağlar Anadolu başka olur baharda Dikenler gül olur bülbül zâr ağlar Anadolu başka olur bahardaTabiat baş eğer ilahi emre Gökten yere doğru süzülür cemre Gebeyken tüm alem yeni bir ömre Anadolu başka olur bahardaKardelenler boy gösterir dağlarda Kuşlar cıvıldaşır güzel bağlarda Seher vakti bulutları ağlarda Anadolu başka olur bahardaTomurcuk gül olur, filiz dal olur Arının sırrıyla çiçek bal olur Buğu damla olur damla sel olur Anadolu başka olur bahardaGöçmen kuşlar geri döner sılaya Ana ceylan öğüt verir balaya Kanlar kaynar gençler durur halaya Anadolu başka olur baharda
91
Vatan şehitlerinin aziz ruhuna *** Düşmanın üstüne mertçe gidenin, Emanet ettiği yerdir bu vatan, Uğrunda canını feda edenin, Bırakıp gittiği yerdir bu vatan. *** Aç susuz düşmana kurşun atanın, İki yüz on okka yalnız tutanın, Şehit olup bu toprakta yatanın, Kanını döktüğü yerdir bu vatan. *** Hak yolundan doğruları görenin, Bozguncuyu memleketten sürenin, Huzur için mücadele verenin, Beyaz gül diktiği yerdir bu vatan. *** Onurlu olmayı üstün kılanın, Gazisini omuzuna alanın, İstiklal uğruna birlik olanın, Tohumlar ektiği yerdir bu vatan. *** Asker ocağını kutsal bilenin, Şahlanınca dağı taşı delenin, Savaşa giderken yüzü gülenin, Şefkatle baktığı yerdir bu vatan. *** İhtiyat askeri yiğit babanın, Mühimmat taşıyan güçlü ananın, Çocuk kucağında onca bacının, Terinin aktığı yerdir bu vatan. *** Yalın ayak cihat için koşanın, KAYA der çemberler yarıp aşanın, Vatan sevgisiyle dolup taşanın, Al bayrak çektiği yerdir bu vatan.
137
Yağmur Güzeli Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince Rüzgarlar esmiyor mu serince Bir sigara yakıyorum efkarlanarak Çıkıp karşıma sen geliyorsun Saçların ıslanmış oluyor “Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden Ellerim boşlukta kalıyor.Bir gün çıkıp gideceksin Sonra arkandan yine ince bir yağmur yağacak Cadde cadde,sokak sokak Sayıklar gibi dolaşıp seni arayacağım Beni bir köşe başında ağlıyor bulacaklar. Saklamak zor olacak,çaresiz kalacağım Seni sevdiğimi anlayacaklar. Üstüme yağmurlar yağacak İnce bir dal gibi birden kopup kırılacağım Kaldırım taşlarında sıcaklığım kalacak Kahrolacağım.Bu şiiri yağmur yağarken yazdım Ezanlar okunuyordu minarelerden Seni düşünmeseydim yağmurlu havalarda Sokaklara çıkmayı göze almazdım. Melul mahzun dolaşmazdım akşam karanlığında, Duraklarda yapayalnız kalmazdım.Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince Rüzgarlar esmiyor mu serince Bir sigara yakıyorum efkarlanarak Çıkıp karşıma sen geliyorsun Saçların ıslanmış oluyor “Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden Ellerim boşlukta kalıyor.
152
Beyaz Gül Bürünür sevdânın beyaz tüllerine beyaz gül Gülümser seherin ayaz yellerine beyaz gülYeşil dağların karlı zirvelerinden estirir Serin rüzgârını hicâz çöllerine beyaz gülPamuk yüklü bulutları yollar vahalara Kar yağdırır çölün niyâz ellerine beyaz gülSelâm olsun aşk ufkundan doğar o müjdeci Âbıhayat sunar maraz illerine beyaz gülGöklere firûze saçılır, yerlere zeberced Zînet olur yeşilli yaz bellerine beyaz gülAk kelebekler, papatyalarla karışır gider İlkyazın kar-köpük beyaz sellerine beyaz gülDallar, yapraklar, dikenler terennümde kendince Sevdâ okutur yek-âvâz dillerine beyaz gülCâzibeler katar edâsıyla kuğular gibi Has bahçelerin turkuaz göllerine beyaz gülKimseler şaşmaz oldu, pervasızca pervâzına Alıştırdı herkesi naz hallerine beyaz gülİşvesiyle, cilvesiyle rakîb dense olmaz mı Zümrüd bağların dengi az güllerine beyaz gülAkkor sevdâsıyla hem zevk verir hem âh dedirir Sevdâlının toz değil haz küllerine beyaz gülSâde kendiyle mesteder sevdâkârı bâdesiz Ne defe dokunur ne saz tellerine beyaz gülGümüş çehresiyle dolunay gibi, güneş gibi İlham verir gönlümün gazellerine beyaz gül
147
Günaha Açtı Çiçekler Gökyüzünün rengi değişti önce Sonra doğa’ nın, denizlerin Felâket ulağı düştü yağmurlar Yapraklar kavruldu tazeliğinde Akıp gitti yeşili, gelmeden güzler.Ölümleri tezden oldu kelebeklerin Gölgeler ağırlaştı mevsimlerin hüznünde, Günaha açtı çiçekler Küsüp kaderlerine; Bu bir isyandır, dercesine İsyan edercesine.
41
Göç Eyleme Kalbim göç eyleme... Daha nice geceler var aşkın demine hasret Ömrümden ömür biçmeye mi geldin? Nice ruhlar var canana vuslat.Ruhum... Göç eyleme! .. Daha nice günler var meşkin raksına davet Ömrümden ömür çalmaya mı geldin? Nice canlar var, sevdaya hasret.Canözüm... Göç eyleme! Benim ömrüm senindi, Senin ömrün benimdi farzet.
51
Gönlümde Hicran Yarası Derin Gönlümde hicranın yarası derin, Lokman Hekim gelse kalır biçare, Bana badem gözlü yârimi verin, Lokman hekim gelse kalır biçare.Zincire vurulmuş dertli yüreğim, Sızım sızım sızlar sol yan küreğim, Yıkıldı bir kere hayat direğim, Lokman hekim gelse kalır biçare.Hasret çekmek ne çok yaman kelime, Yüklendi hicranın yükü belime, Ağlamakla bir şey geçmez elime, Lokman hekim gelse kalır biçare.Garibim ömrüm hep gurbette geçti, Şevki her halinde Şükür’ü seçti, Sonunda Azrail ömrümü biçti, Lokman hekim gelse kalır biçare.
79
-0001-Fairy Of Turk -5023 -Norwegian -0001-Fairy Of Turk -5023 -NorwegianVet du... Fairy Av Turk....Så jeg spør, hvem er disse... Vår nyeste historie, frelse krigføringen... Det er mer enn nok, er disse disse..... De lo i ansiktet, og de slo oss på ryggen.. I verden, Dette er den mest vanærende folk,...Du forstår meg... Fairy Av Turk....Mersin-20.01.2010-Bilal Genis
56
Çaresiz Yalnızlığım İki Yaşında Gözlerin gidince hayal penceremden,kalbimden göçüne ağlıyorum Sevgin bittiğinde sevgimin bitmediğini,Her yeni gün tekrardan anımsıyorum. Bazen soğuk bir odada oturup,Resimlerinle basbasa kaliyorum İnce ince bakıyoruz,karşılıklı konusup eğleniyoruz kendimizce,Bir kalem çekiyoruz bütün yaşadıklarımıza Mutlu olduğumuz günlere ağlıyoruz resimlerinle,Ilk olan mektubunu okuyorum derinden,hatta gözyaşlarıyla,kalbin içindeki yazı vazgeçiriyor ağlamaktan,bir tebessüm kaplıyor odamı,sigara bile içemiyorum korkudan sen yanımdasın diye sonra yine alıyorum mektubu elime koşup sarılasım geliyor sana,Sonra yolladığın kağıt parçası geliyor aklıma,Bütün herseyi bir kenara bırakıp tekrardan dalıyorum bahsettiğim kırmızı bulutlara,Gökyüzündeki bulutlara bakınıyor gibi bakıyorum senin göklerdeki fotoğrafına,zaman ne hızlı geçiyor değil mi,en son başkasının aşkını kaleme alıyordum veya sağdan soldan okuduklarimdan bildiğim kadarıyla yazıyordum aşkı sevdayı,Şimdi aşk diyor bizim çocuklar her yeni gün birine aşık oluyorlar,Bide o bazısı yok mu şiir istiyorlar kızları etkilemek için,Anlatıyorum ama anlamıyorlar senden başkasını yazamadığımi,sana veremediğimi kimseyede vermem bilmiyorlar.Günler böyle geçiyor mutluluğa hazırlanıyorum epeydir.Sensizlik ruhuma çöktüğü an sadece mutlu günlerimiz geliyor aklıma,senden aldıklarıma dokunamıyorum elinin kokusu gidecek diye,Kırmızı şalınla uyuyorum her gece, gördüğüm rüyalar seninle,başka neyi merak edersin aceba yasantimda. Merak ettiklerinin bir cevabı var mı vuslatta,ve yıkık dökük hayaller kırgın ve hasta, Çaresiz yalnızlığım iki yaşında. Şimdi son hatırlatma eğer bana bişey olursa dediklerimi unutma...
192
Boşa kürek sallıyorlar nehir içimizdedir, deniz tüm çevremizde, deniz karaların sınırıdırda, denizi sınırlayan varmıdır acaba? nehirler denizlerle buluşur sonunda, deniz kiminle buluşacak yokluğunda, bir gemiyim denizin ortasında, engellerler çıkıyor hep karşıma, yılmadan yıkılmadan dümenime sarılmışın mutluluk adına, hain esen rüzgarlar denizi dalgalandırıyor, dalgalar sancak tarafından bana doğru vuruyor, oysaki ben limanı görmüşüm, hedefimi biliyorum bence o dalgalar boşa kürek sallıyor.
60
Türkiye’nin Gizi türkiye bir kördüğüm ipi sıradağlardan iki kıtayı bağlar sımsıkı ulortadanhiçbir kılıç kesemez bu tarihi düğümü birbirine karışmış o büyülü gizinitürkiye bir kördüğüm sarmalanmış dağlarca birbirine karışmış halkalarıyla çağlarcatürkiye bir kördüğüm onda hem sonsuzca yas hem sonsuzca coşku var günü gününe uymaztürkiye bir koca burgaç dünyanın dört yanından dün bugün ve yarından her şeyi çeker yutartürkiye bir değirmen öğütür durur zaman gelecekten geçmişten her şey onda aranantürkiye bir köprüdür altından toprak akar ay ve yıldız üstünden sonsuza doğru uzartürkiye bir bilmece sabahtan akşama dek çözülür ışıklarca akşamdan sabaha dek örer gizini gece
93
B iryılbaşı B İ R Y I L B A Ş I Of geldi yine bir yılbaşı, Dertleniyor insanların başı, Salınarak gidiyor ikibiniki, Sormalı geride ne bıraktı ki,Umutlanıyoruz gelen yenisinden, Teselli, kötü olanın gidişinden, İyi dileklerle bekliyoruz seni ikibinüç, Bilerek gel, senin işin, Irak ile güç,Yinede ben mutluluklar diliyorum, Bunu bütün dostlarıma da istiyorum, Allah mutlaka seviyordur hepimizi, Kabul eder dilek ve temennilerimizi.Fahrettin Selçik 31 Aralık
66
Mahperi-III Dünyayı çevrende döner mi sandın? Safa sürmek değil elde Mahperi. Cahildin cihanın aksine kandın Koyup gittin beni yolda Mahperi.Her ne varsa benden sana hatıra Amenna, saddakna gelmez hatıra İsmini işlerken her bir satıra Kâğıtta, kalemde, elde Mahperi.Ömür yetmez seni resme çizmeye Yüreğim el vermez canı üzmeye Satır satır, hece hece yazmaya Kalırsın akılda, dilde Mahperi.Bir zalimin şerri yakarken ateş İçerde bir kor var cehenneme eş Yeniden aleme doğunca güneş Daima savrulan külde MahperiHilaloğlu idi ettin Gülfemî Sanema cevrinle yaktın beldemi Sevmek bir lütuftur sanki elde mi? Mevsim mevsim geçen yılda Mahperi. Urfa 22.01.2008
94
Bir Reklam Siyah giysilerinizin Siyah iç çamaşırlarınızın Siyahlıklarının solmadan İlk aldığınız günkü gibi Pırıl pırıl olmalarını Kim istemez ki O halde onları Size sunduğumuz Bu özel patentli Arap sabunlarımızla Yıkayınız
30
Böylemi Olur Şerle yatıp kalkıp şerle gezene, Dur demiyor ezilenler ezene, Vallahide hayret çarpık düzene, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Fakirlik yoksulluk engelden duvar, Yalakçılar patron sırtını ovar, Hal böyle kediler Aslanı boğar, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Ölüm vardır Dünya ahret hatında, Yalan yüklü yalancının atında, Doğru iş yapan yoktur Allah katında, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Gelmişi geçmişi yediden yetmiş, Çok insanlar Dini İmanı kaybetmiş, Bitmiş sevgi saygı İnsanlık bitmiş, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Dünyayı sahiplenir parası olan, Zalimde zorbada hükümdar yalan, İşte budur sonrada geriye kalan, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Doğrular dürüstler ipini sürür, Yalancının yalanları yön verir, Kulaklarım duyar gözlerim görür, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Zalim Zorba dinlemiyor amanı, Geçti gitti eski dostluk zamanı, İnsanlar kaybetmiş Dini İmanı, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Benim sözlerimden anlayan anlar, Veysel derki çok şerefsiz insanlar, Nedense herkes haksızı yanlar, Gerçek Hak Adalet böylemi olur.Tel:05379590555
141
Vatan Hey! Yüreğimsin,ekmeğimsin,çilemsin Her taşınla,toprağınla vatan hey! Niyazımsın,nazarımsın,aşımsın Her karışın,adımınla vatan hey! Seni bildim ana diye,yar diye Senin için canım verdim al diye Ebed müddet benim kalasın diye Feda sana bütün varım vatan hey! Olmaz olsun sensiz kalsa ocağım Viran olur her kasabam,bucağım Kime açam sen olmazsan kucağım Senden özge mekan tutmam vatan hey! Sivasiyim derim sözü merdine Kahrolayım yanmaz isem derdine Anlatayım her kişine,ferdine Sensiz olmak bize zillet vatan hey! (23.09.2004/perşembe -SİVAS)
73
Gece Yarısı Düşleri 2 Aşk senle güzelGözlerini bir noktaya dikmiş, gecenin gizemine dalmıştı. Karanlığı yırtıp gelen bir sesle irkildi. O anda bir yıldız kaydı. Her zaman olduğu gibi, birilerinin Allah’a iltica ettiğini düşündü. Bir dilek diledi. Sonra, sessizliğe terkedilen sokağa yöneltti bakışlarını. Gün içinde, İnsanların kalabalığından adım atılacak yer olmayan cadde, bomboştu şimdi. Yorgundu, ama canı uyumak istemiyordu. Eğer gözlerini kapatırsa o muhteşem hayali göremeyecekti. Uyanık kalmak ve yalnızca onu düşünmek, onun hayalini kurmak istiyordu. Usulca, yan tarafta duran biraz eskimiş ve rengi güneş ışıklarından yer, yer solmuş olan kırmızı koltuğa kendini bırakıverdi. Gözlerini kapadı. Bir şeyler mırıldanmaya başladı. Sesi belli belirsiz işitiliyordu. Ne dediği anlaşılmıyordu. Yorgunluktan ve uykusuzluktan çökmüş olan yanaklarından, iki damla yaş yuvarlandı, dudağının kıvrımlarına. Sonra.. şu sözler döküldü dudaklarından, fısıltı halinde.. -Allah’ım! Sen gönlümdekini biliyorsun. Bunca yıldır çektiğimiz acıların, bir mükafatı olarak verdiğin bu aşkı, ne olur koru. Bizi eski yalnızlığımıza geri yollama. Onu sevmeye, onun tarafından sevilmeye ihtiyacım var. Sen bize ışık yak, yolumuzu aydınlat, yardım et. Ne olursa olsun, sonunda vuslat olmasa bile, kalplerimizi birbirine bağladığın, bağların kopmasına müsade etme. Belki bu dünya da değil ama, hiç değilse ahırette sevdiğimden ayrı koyma. Amin! ..dedi. Gözlerini açtığında, muhteşem bir ışık cümbüşünün altında, dans ediyordu. Evet rüya görmüyordu, işte onun kollarındaydı. Adeta, bir masaldan fırlamış prens ve prenses gibiydiler. Etraflarında hiç kimse yoktu. Buraya nasıl ve ne şekilde geldiğini anımsamaya çalıştı, hatırlamıyordu. Ne önemi vardı ki, o yanındaydı ya..gerisi boştu onun için. Gecenin ve müziğin tadını çıkarıyordu doyasıya. Sanki bir rüyanın ortasında, kuğular gibi süzülüyordular bir o yana, bir bu yana. Müzik kesilince, kendileri için özel olarak ayrılmış, masalarına döndüler. Kibarca sandalyesini geriye çekti Ekrem, kadın yumuşak bir sesle teşekkür ederek yerine oturdu, tatlı bir tebessüm yerleşti yüzüne. Bu yaşadıklarına inanamıyordu. Hayallerinde bile böylesini düşünmemişti hiç. Farkettirmeden bacağına hafif bir çimdik attı, evet dedi gerçek! bu bir rüya değil, “aman Allah’ım”. Fotoromanlardan fırlamış artistlere taş çıkartacak cinsten şık ve yakışıklıydı Ekrem, gözlerini bir an olsun ondan alamıyordu. Kalkma vakti geldiğinde Taksi bekliyordu onları. Vakit kaybetmeden arabaya binip, yıldırım hızıyla gözden kayboldular. Karanlık bir sokakta, sokak lambalarının aydınlattığı evlerin, silüetleri beliriyordu yavaş, yavaş. Meraklı gözlerle etrafa bakındı kadın. Buraları hiç tanıdık gelmiyordu. –Neredeyiz? .. diye sordu alçak bir sesle, sanki şöförün duymasından endişe eden bir ses tonuyla. Ekrem gülümsedi. Seviyordu onun gülümsemesini. Ekrem gülümsediğinde, derin yarıklar oluşurdu yanaklarında ve çenesinde. Zaten köşeli olan çenesi, daha belirginleşir ayrı bir hava verdi ona. Siyah ve iri gözlerini muzipçe kısarak, kadına doğru eğildi ve kulağına ufak bir buse kondurdu. Daha sonra sol elini ceketinin iç cebine daldırarak, cebinden çıkardığı küçük bir papatyay kadının hafifçe dağılmış olan saçlarının arasına yerleştiriverdi el çabukluğuyla. Birden, Taksi büyük bir konağın bahçesinin önünde durdu, kapı açıldı, arabadan inip, konağın yürüyüş yolundan, arka bahçede bulunan havuzun yanına geldiler. Havuzun kenarında mini bir bar vardı. Ve uzaktan bir kemanın iç gıcıklayan sesi işitiliyordu. Kadın bu yaşadıkları güzellikler karşısında, Ekreme soru sormaya korkuyordu. Büyünün bozulacağından endişe ediyordu. Uzunca bir süre hiç kımıldamadan, havuzun kenarında keman sesi eşliğinde, içkilerini yudumladılar. Sessizce, birbirlerini izleyen şehvetli gözlerle. Ekrem -Bu konak babamın bir arkadaşının, bu gece bizi ağırlayacak. İçinde hiç kimse yaşamıyor. Rüstem amca ailesini kaybettikten sonra memlekete yerleşmiş, emekliliğin keyfini çıkarıyor yaylada..diyerek yine o muzip gülümsemeyi, yüzüne yerleştirdi. Kadının elini tuttu, konağa doğru kısa ve ritmik adımlarla yürümeye başladılar. O büyük kapıdan içeriye, ilk adımlarını attıklarında kadının başı döndü. Daha önce hiç böyle bir ev görmemişti, saray yavrusu gibi bir şeydi bu ama içeride onlardan başka hiç kimse yoktu, Tırpandan başka. Tırpan konağın eski emektarlarından bahçıvan Ziya beyin kedisiydi. Epeyce yaşlanmış olmasına rağmen, hala uzun, parlak tüylere sahip beyaz bir kediydi. Çokda sevimliydi, hemen yanlarına gidip şöyle bir kaç hamle yaparak, kadını bacaklarına sürtündü, daha sonra uzaklaşıp gitti yanlarından. Sanki bir yere çağırılmış gibi. Kadın üst kata doğru kıvrılarak uzanan merdivenleri izledi bir süre. Ekrem yeniden elinden tutup, gayet sakin hareketlerle onu yavaşça yukarıya doğru sürükledi. Üçüncü kata gelmişlerdi. Burası ufak ayrıntılara kadar İtalyan mobilyalarla zevkle süslenmiş bir ortamdı. Tıpkı filmlerdeki gibi. Balo salonlarını andırıyordu görüntüsü. Muhtemelen burada daha önce bir çok davet verilmiş olmalıydı. Salonun sol üst tarafında, loş ışıklarla aydınlatılmış bir şark köşesi bulunuyordu. Birde içinden ateşler yükselen bir şömine vardı. Ekrem ceketini ve ayakkabılarını çıkararak, şöminenin önündeki mindere bıraktı kendisini. Kadın şaşkın, ama mutlu gözlerle bu olanları izliyordu. Gayri ihtiyari onun yanına gidip oturmak istedi. Yanına çöktü ve o muhteşem güzelliği izlerken, başını Ekremin omzuna yasladı. Bir el şefkatla yüzünün ince kenarlarında dolaştı, sıcak ve nemliydi. Çenesini tutup hafifçe yukarı kaldırdığında, kadının dolgun dudaklarının görüntüsü, Ekreme bir anda kışkırtıcı gelmişti. Eğildi, masum ama şaşkınlıktan büyümüş ela gözlerle bakan kadını öptü. Bu öpücük öyle şefkatli öyle güven doluydu ki, kadın da ona karşılık verdi. İçinden bu yaşadıkları için dua ederken, Gözlerini kapatsa bir rüyadan uyanacakmış hissi yayılıyordu bakışlarına. Titriyordu kadın, büyük alevlerin karşısında. Hafif, hafif başı dönmeye başladı sonra. Kendinden geçmek üzereydi ki, bir sesle irkildi. Gözlerini açtı.-Anne sen hala uyumadın mı? Dil-ruba 17 Aralık 2011 C.tesi 08:10
809
Haksız Koku Alır İnsanlık bilmezleri it ile kurdu tutar Bakma dost deki burada biter Şu alanlarda insanlığa itler çatar Öyle kincidir sanma ki ileriler.Ölüm ister çok türlü türlü planları Kurt köpek farksız, ağı yılanları Birbirini tanımazlar ölümdür klanları Akıl verirler bize bizden geriler.Burnu haksız koku alır kirli elleri Dost bilmez gizlidir kan yolları Güven veremezler şoktadır akılları Açlıktan kör bir kemik bir deriler.Kamil At, insan ise fikir de dinler Kanı kızıl insan düşmanı hainler Adres vermeden söyledim it bunlar Çok uzak bilinir bakarsın beriler.
84
Eskiye ait bir kadın Aile albümünde Siyah beyaz, hatta kahve ve gri tonlara bürünmüş Kenarı beyaz tırtıklı bir fotoğrafta Tanımadığım bir kadına bakıyorum Saçları saten bir kurdelenin altından Minik bir kıvrımla boynuna dolanmış Kaşları yay gibi Dudaklarının sol üst köşesinde belli belirsiz bir ben Yakası dantelli, beyaz, ipek bir elbise giyinmiş Diz altından görünen, ten rengi ipek çoraplarıyla Küçük ince topuklu ayakkabılarıyla - resimde renk yok ama ben ‘uçuk pembedir’ diye düşünüyorum Besbelli altın varaklı bir iskemlede Yüzüksüz, beyaz ellerini kucağında kavuşturmuş Başı hafif yana kavisli Yüzünde bence sanki bir hüzün ama aslen bir gülümseme - oturuyor Eskiye ait bu kadında Bir zarafet Yaşanmış ve içselleşmiş Bilgeleşmiş dolu dolu bir yaşam bir öyküsünü Gizli saklı ve bu yüzden çok değerli Kibar bir şehveti algılıyorumEskiye ait bu kadında Eskimeyen bir şeyler var Kıskanıyorum
132
Hasret Sonu Sustu kocamillet hiç konuşmayacak Açtı agzını hasret hiç susmayacak Ve ynine yüreklere yazık olacak Ama senin gibiler anlamayacakKaranlık odamda yalnızım ....................
23
Mor salkımlı sokak gökyüzü morarmış salkım salkım.. bir bardak çay mor kokular arasında. yanında sabah simidi. geride mor kapılar. ve kollarında susamlar, taşlar arasında sızıp kalmış koku sarhoşu mor karıncalar....
30