poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Aşk
Ben, kaplumbağaların çıldıramasında işe yaramaz kanıtların sahibiyim. Günlerce bir deniz kıyısında yürüdüm bilmiyordum yüreğime bir gün anımsanan insan gücü saklanacak. Hiç belirtmeyecek bunu tanrı zaman mutluluk verecek yaşam iki dakika içinde anlamadığım şeyleri yok edecek. ve sen bir yaprak gibi yumuşayacaksın benim sustuğum yerde. Ve odaları olanların ürküsüyle karanlıktan kopacaklar yürekler. Sanki kısa bir zamandır seni bekleyen bir bira gibi köpük içinde. Bir mutluluk daha unutuyor o eski dilli sevgilim eski rüyalara bakarak. Ve dinliyor şimdi sözümüzü hep peşimizden izimizi sürmüş bir gelecek. O da çiçeklere terkedildiği zaman bozulmasın dostluğumuz kötü davranan rüya olsa bile.
| 96 |
Yağmur Özlemek
Yağmur düşünüyorum.
Yağmıyor.
Yağmur özlüyorum.
Sonra cümleler özlüyorum.
Bir kalem titriyor.
Çünkü kalemlerle güzeldir en çok cümleler,çünkü
Yağmur en çok cümlelerle güzeldir.Yağmur özlüyorum.
Sonra hatırlamadığım başka şeyler özlüyorum,
Tavanım eski gözlerimi özlüyor.
Gözlerim eski resimlerimde;
Resimlerim de özlüyor bir şeyleri,
Aynaya çevirince yüzlerini.
| 45 |
Aile
Aileler temelidir toplumun,
Bireyleri için huzur; aile!
Her dönem önemi kaçınmaz onun,
Derdin olduğunda hazır; aile! Hem huzurun, eğitimin kaynağı,
Bakınca yeşerir, bahçesi-bağı,
Sırtın yasladığın bir güven dağı,
İnsanları eder, vezir; aile! Eğitimin kökenini veriyor,
Merhem olup yaraları sarıyor,
Her ortamda iyiliği arıyor,
Kötülüğün kökün kazır; aile! İnsan için sevgi-şefkat yuvası,
Anlayana sanki yayla havası,
Huzuru sağlamak, asıl davası,
Kıymetin bilene nazır; aile! Dertli, bu durumu yaşadı, yazdı,
Birçok diyar gördü, çok diyar gezdi,
İnan söylediği yine de azdı,
Dara düştüğünde hızır; aile!
ERDEMLİ-22 Nisan 2015-Çarşamba
Cafer AKSAY
| 89 |
Limon Kabukları
Nasılsın? Ben bir gün önce uyuyamaştım biliyorsun. Annemi fazla kafama taktım sanırım..Anneme bir şey oldu. Bulaşık makinesine limon kabukları koymuş, güzel koku verir diye.Hangi cağdayız Allah aşkına ya. ben ilk defa görüyorum.Âlem kadın benim annem. Bu aralar annemle sık sık hastaneleri geziyoruz. Annem 85 yaşında. Yürümede zorluk çekiyor. Yaşı gereği doktorlar ameliyata gerek duymuyorlar ablam ve bende izin vermiyoruz saten. Nurlu yüzlü melek annem..Sırtlarım da ağrıyor, Bilgisayar başında oturmaktan sanırım.Şimdi, bana hemen doktora git diyeceksin biliyorum.Biliyor musun ben 45 yaşıma kadar doktor yüzü görmüş insan değildim.Sanırım yaşlanıyorum. Of sırtıma sanki bıçak saplıyorlar.Dün gece ablamda kaldım. Ablam torununun evi gidecekti.Bende annemle birlikte ablamın evinde kaldım.Bende bilgisayarımı alıp gittim…Perşembe günü tv de yayınlanan Cesur ve güzel dizini izleyemedim için bilgisayarda dizi izle sitesinden izlemeye başladım.Yarı uyur, yarı uyanık uyumuşum. Tüh dizi yine yarım kaldı.Bana bu sabah yazmışsın; Halıları yıkama vermiştin dün gece getirdiler. Yavaş yavaş halıları yayma zamanı geliyor. Hava çok soğudu. Kar yagdı yağacak..Yani bu gün ev hanımlığım üstümde gezmek yok. Bu mevsimde seyahati ne severim yüreğim aklım hep uzaklarda.İnandım bende :) Ev hanımlığına sözüm yok ama.Gezi olacak, Seyahat olacak, sen gitmeyeceksin.İçin gidiyordur seninde.Biliyorsun yurtdışı sana yasak. İzin vermiyorum.İkide bir bana sende gel birlikte gidelim diyorsun ama ben uçaktan korkuyorum, hem ben kalp hastasıyım biliyorsun. Birde şunu anlamakta zorlanıyorum.Türkiye’miz turist cenneti iken neden paramız yabancılara gitsin. Yok, yok ben yerli malı kullanmayı seviyorum.Biliyorsun Türkiye'de tüm okullarda yerli malı haftası adı altında kutlanır. Hedefi, tüketiminin artmasıdır.Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılır.İnsanların parasını, malını eşyalarını, zamanını ve sağlığını gerektirdiği gibi korumak ve kullanmasına tutumlu olmak denir.İşte sana İlkokulda öğretilen bir ders.Unutma sakın. Önüme gelene söylemem bunları. Birde kendi dilimizle anlaşarak konuşmak ne kadar güzel değil mi?Bizim Ayşe’miş, Fatma’mız, Azize, Cennet, Emine’miz,Angela, Ashley, Becky, Cassandra, Desiree’den,Ali, Hasan, Hüseyin, Süavi’ler, Yorgo, Paul, Tom gibi isimlerde daha cana yakın gelmiyor mu?Ya türkülerimiz;Neşet Ertaş - neredesin sen Ahmet Yılmaz - haydar haydar Volkan Konak - hastane önünde incir ağacı Ali Kınık - Ali Ayşe'yi seviyor Sibel Pamuk - ellerini çekip benden Sibel Pamuk - al yazmalım Neşet Ertaş - gönül dağı Musa Eroğlu - Mihriban Nurettin Rençber - aşk sana benzer Orhan Hakalmaz - iki keklik Erkan Oğur - yarim senden ayrılalı Yavuz Bingöl - sarı gelin Yavuz Bingöl - saçlarını taramışsın Bülent Serttaş - ağlama yar Zara - beyaz giyme toz olur Aşık Veysel - dostlar beni tanırHele şiirlerimiz, bestelerimiz.Arkadaşım Erdal Dursun, İstanbul Tüyap’ta okuyucuları ile buluştu. Pamiray yayınlarında çıkan ‘’Bulutlar Böyle Ağlar’’ şiir kıtabını okumanı tavsiye ederim.Oya Engin arkadaşımın, ‘’Ay Işığında Oynayan Balıklar’’ hikaye kitabı...İçinden İstanbul geçen bir ilk gençlik romanı. 12 yaşındaki Maya’nın Boğaziçi kıyısında bir köyde yaşadığı yaz tatili hayatına yön veriyor.Yaşadığı birbirinden keyifli olaylarla hem doğa sevgisi gelişiyor hem de insan ilişkilerine bakış açısı değişiyor.Tüm bunları yaşarken köyün en yaşlılarından Hikâyeci Osman’ın anlattığı ilginç efsaneler, hikayeler ve anılarla hem tarihe bir yolculuk yapıyor hem de yüzyıllar boyunca Boğaziçi’nde yaşananları öğreniyor.Bu kitap biraz da çocukluk yaşlarındaki arkadaşlıkları ileri yaşlarda dostluğa çevirmeyi başaranlar için. 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda Ceylan Çocuk Yayınları standında okuyucuları ile bir araya geldi.Sadece geçtiğimiz yıl yaşadığım Adıyaman’ının tarihi güzelliklerimizi yazmış olsam ömür yetmez..Dünyaca ünlü Nemrut Dağı, Oturakçı Pazarı, Cendere Köprüsü, Adıyaman Ulu Camii, Yel Baba Türbesi Adıyaman binlerce yıllık bir tarihe sahip.Bu tarihin günümüze mirası ise görülmeye değer tarihi yapılar. Gerger Kalesi, Adıyaman Yeni Kale, Cendere Köprüsü, Altınlı Köprü ve Göksü Köprüsü Adıyaman'da görebileceğiniz tarihi yapılar arasında başı çekiyor.Adıyaman'da özellikle arkeolojiye ilgi duyan gezginler için gezilebilecek pek çok antik kent ve öreyeri bulunuyor. Perre Antik Kenti, Pirin Antik Kenti, Arsemia Antik Kenti, Karakuş Tümülüsü, Haydaran Kaya Mezarları, Turuş Kaya Mezarları, Sofraz Tümülüs Mezarları, Karadağ Tümülüsü, Beştepeler Adıyaman'da görmenizi önerdiğimiz, çoğu Roma döneminden kalma örenyerlerinden. Adıyaman Çarşı Camii, Eskisaray Camii, Yenipınar Camii, Adıyaman Ulu Camii, Abuzer Gaffari Türbesi, St. Petrus Kilisesi ve St. Pavlus Kilisesi Adıyaman'da görülmeye değer tarihi cami ve kiliseler arasında en çok ziyaret edilenlerden.Gümüşkaya Mağaraları, Zey Mağaraları ve Palanlı Mağarası Adıyaman ve çevresinde yer alan, mağara turizmine ilgi duyan seyahatseverlerin görmeleri gereken mağaralardan. Osmanlı, Selçuklu, Bizans, Roma İmparatorluğu ve Helenistik dönemlere ait eserleri görebileceğiniz Adıyaman Müzesi şehirde mutlaka gezmeniz gereken bir durakAdıyaman'da. Şehir merkezinde bulunan Oturakçı Pazarı Adıyaman'a özgü geleneksel el sanatları, halı, kilim, çanta, hediyelik gibi şehre özgü eşyalara ulaşabileceğiniz bir çarşı.Hani akşam sana kendini beğenmeyi, kendine hayran olana ne denir? Diye sormuştum.Bilgisaray yokken, google falan bilmezdik.Daha önce sözlük diye bir şey vardı.Kâğıtlara notlar alır, kitap arasına saklardık.Bu bazen kurutulmuş bir gülde olurdu ve küçük bir dörtlük şiirde.Kitabın arasına koymuştum. Biraz da özlem ''Nostalji'' olsun diye.Akşam, seninle mesajlaştıktan sonra (neydi bu diye) bakayım diye düşünürken,Orhan Pamuk’a ait ‘’Sessiz Ev’’ kitabıma bir daha okurken, kâğıtlara notlar almıştım, kitabın arasına koymuştum.O aklıma geldi ve kitabı açtım, gerçekten de kısa notlarım arasında duruyordu.Yani kendine hayran olan, beğenen: Narsist ve megolaman. ;)Bana tam uygun bir kelime işte. Hadi bunu bulmadan yatsaydım, bu yüzden uyuyamadım diyeceğim ama sızmış kalmışım.Sana yazmaya dalmışım, kahvaltı yapmayı da unuttum.Sonra iki gündür büroya uğramadım Cuma namazından sonra gideyim.Canım gün içersinde görüşürüz, kendine iyi bak sağlık ve mutluluk seninle olsun.
| 822 |
Deli Aşkım'a
Sendin demek ki bu zamana kadar beklediğim
Erişene kadar bi çok acı çekdiğim
Rüyamda bile göremediğim bi mutluluk bu
Daima ellerini tutmak, gözlerine bakmak
Aşktan da öte bi duygu
Rengarenk, heyecanlı bir sevgi buArtık hiç bir korkum yok
Şenim, neşeliyim, huzurluyum
Küskünlüğüm geçti insanlara olan
Isındı bütün hayat seninle
Mutluluğu hissettim yanındaRuhumsun sen benim herşeyim
Umutlarım, hayallerim
Hüznüm, gözyaşlarım
Uğruna can verilecek
Mutluluk kaynağımsınBöyle bi aşka ihtiyacımız vardı belki
Eskiden beri beklediğimiz
Bulmakta zorlandığımız
Erişmesi güç bir aşk
Galiba bu bizim aşkımız
İnsanların kıskanacağı türden
Masallardaki aşklardanHer zaman yanındayım, yanıbaşında
Ellerindeki sıcaklığı yanımda olmasanda hissediyorum
Razıyım seninle olucak herşeye
Sadakat, güven, istediğim herşeyi buldum sende
Evet artık tam zamanı hayatın tadını çıkarmanın
Yaşamalıyız doyasıya
İnsanlara inat, hayata inat
Mutluluk nasıl olurmuş gösterelim herkese
| 125 |
Usta Çiçek
Fikir çiçek açar bağ bostan gibi
Yeli çağrı olur dağ dosttan gibi
Uyan tiritlenir yağ ustan gibi
Uymayan sallanır sağ mestan gibi.
| 24 |
Düş Bozan
uzandım güneşin alnına
sen diye yalnızlığımı kurutuyorum
sen sevdiğinde oğlunu
ben içinde tükeniyorum
şimdi düş bozansın sen…tarih öncesi fukara yalnızlıktır düşlerim
vurulan
düşen
topal itin ayak uçlarına
düşümü sen gör…şimdi düş bozansın sen…
| 35 |
Sözde barış
Sözde barış
Havralardan kiliselerden çanlar çalıyor
Barış barış diye gürültülü haykırıyor
Camide yankı Ezan sesine karışıyor
Yavaş yavaş halklarda sessizce ayrışıyor
Çanak tutuyor yurdumun sözde aydınları
Saklıyorlar insanlardan kör karanlıkları
Bölecekler birlikte yaşayan tüm halkları
Boşa gidecek halkın gelecek yarınları
Özerklik adı altında sürecek kölelik
Marabalar üzerinde baskı derebeylik
Din baskısı altında yobazca şıhlık şeyhlik
Yalancı barış özgürlük eşitlik kardeşlik
Talana açılacak yer altı kaynakları
Yabancıya satılacak kara toprakları
Servetine servet katacak köy ağaları
Özgürleşemez işçi köylü marabaları
Yurdumda yıllarca sözde bir savaş sürüyor
Gencecik insanlar boşu boşuna ölüyor
Abdal Divane süren oyunları görüyor
Anlatamıyorum kimseye sözüm yetmiyor
| 100 |
Karamsar
Dilimde bir ince kan tadı,
Dolanırım gecelerde.
Yürürüm turuncu sokaklı lambalarla.
Başımın üstünden geçer, bir çift yarasa kanadı.
Ben de yaşadım, ben de öldüm.
Benim de vicdanım, ellerim kanadı.
Yalnız, geceler değil…
Gündüzler boyu! Ömür…
Aydınlık ve dipsiz bir kuyu…
Varıp varmayacağı belli olmayan yer,
Parıl parıl ışıklarla dolu…
Lakin, renkleri ne açık, ne koyu…
| 56 |
Hep Bana Hep Bana
* Doktrin * Dünyada ve Antoloji.Com da ilk kezGelmiş geçmiş
Dünyada
Hep bana hep bana
Diyenlerin sonlarını
Merak ediyorsak
Eğer
Hemen bir tarih kitabı
Alıp
İlk sayfasından
Başlayalım okumaya
| 33 |
Bu gece benim ilk yılbaşım
Bu gece benim ilk yılbaşımBu benim yalnız geçen ilk yılbaşım.
Ocakta pişen çorbama düşen,
İlk göz yaşlarım.
Eğlenceliğimde vardı elli kuruşluk,
Tuzlu fıstık.
Elli kuruşluk sarı leblebi birazda havası kaçmış, diyet kola.Bu benim yalnız geçen ilk yılbaşım.
Çok mutluyum ama anlayamıyorum.
Neden akıyor durmaz yerinde.
Yaramaz gözyaşlarım.
Bu gece yılbaşı ya da eski yılın son dakikaları
Gelip geçecek ağlamayacağım
Bir çok yılbaşları..
31.12. 2009.Perşembe 23/55
Tuğrul Ahmet Pekel
| 73 |
Yıldız Olmanın Bedeli! ? .
K a r a n l ı ğ a ;
Hem de zifiri karanlığa hazırım
Senin YÜZÜNDE GÜNEŞİ GÖRMEK İÇİN!
Niçin YILDIZ olmaz insanlar? ...
AŞKTA YANMAZLAR, NİÇİN? YILDIZ OLMANIN BEDELİ;
SEVGİNLE YAŞIYORUM,
SANA ÖMRÜ KURBAN EDELİ! ...
| 43 |
Şaşırmasın düzen babalar ve şakşakçıları…
Mustafa Kemal Meydanı, Mustafa Kemal caddesi, Mustafa Kemal ilk okulu Mustafa Kemal orta okulu, Mustafa Kemal lisesi, Mustafa Kemal Kültür Merkezi, Mustafa Kemal Spor salonu, Mustafa Kemal Öğrenci Yurdu… Bir Mustafa Kemal Tuvaleti eksik… Onun için ki HDP bildirgesini duyurmak için toplantısını Mustafa Kemal salonunda yapmış… Neden orada yaptı diye şaşıranlar ve eleştirenler var. Acaba Avrupa da mı yapsaydı?
Sokaklarda TOMA, Bütün adresler Mustafa Kemal’e çıkıyor… HDP fındık kabuğuna sıkıştırılıyor… Yok öyle yağma, HDP su gibi hava gibi bütün alanlara yayılıyor… Hayatı kucaklıyor… Dünya şimdi HDP’yi konuşuyor… Yeni bir yaşam, yeni bir çığır açıyor… İlkbaharı müjdeliyor… HDP acılara son diyor. HDP barış diyor… İşsizliğe son diyor… Ücretsiz sağlık ücretsiz eğitim, ücretsiz su diyor… Sermaye partileri kendinden başkasına bunları hak görmedikleri için inanamıyor… Belki de korkuyorlar… Çünkü bunlar onların karlarının eksilmesi demek oluyor…
Bu ülkede vergilerin % 80’nini dar gelirli vatandaşlar ödüyor… % 20’sini zenginler…
Dar gelirliler Milli gelirin ise %17 sini alıyor… Zenginler % 83’ü alıyor…
Diyorlar ki nereden bulacaksın parayı… Açık değil mi? 7 Haziran da kum saati dönecek…
Dengeler değişecek… Şimdiye kadar işçileri kemirenler, o günden sonra kemirilecek…
Silaha % 30 yatırım yapılıyor… Kim için? İşçi ve emekçilere % 17 Niye? TSK kesilenin yarısı bile yetiyor.
Oysa adaletin olmadığı yerde büyük adalet saraylarına ne gerek var? Adaleti saraylar mı dağıtıyor, insanlar mı? Neden beton binalara yapılan yatırım insanlara yapılmasın?
Bakanların, bürokratların kıçı çok mu farklı bizimkinden niye onlar 100 milyarlık arabalarla dolaşırken, biz belediye otobüslerinde balık istifi dolaşıyoruz?
Onlara gelince para saçılıyor. Bize gelince şaşırıyorlar neden? Kadar diye bizi şartlandırmışlar, bir türlü bize rahatı layık görmüyorlar…
Ama olacak… Birden değilse bile adım adım bunlar olacak… Bu seçmenlerin elinde…
Ya insan gibi yaşamayı seçeceğiz bu seçimlerde ya da daha beter olun diye ensemize binecekler…
| 290 |
Gözyaşlarım ve Yağmur
GÖZYAŞLARIM VE YAĞMUR kaç gecedir yağmur yağıyor bu kente,
seninle gitti bahar ve mutluluk.
sanki............
sen gittinde öyle geldi bu zamansız mevsim.
sen....sanmaki sebepsiz istiyorum gelmeni,
gittikçe fazlalaşıyor yağmur
kimse dur demiyor onlara,
görüyorsun durmakta istemiyor,
hadi sen gel de dursun,
gözyaşlarım ve yağmur.. 07-07-1990
| 48 |
Gökte Yıldız Ellidir
Gökte de yıldız ellidir (ah aman)
Ellisi de bellidir
Şu kızların içinde (ah aman)
Gelin olan bellidirGökte de yıldız mah gider (ah aman)
Gah eylenir gah gider
Yari de karşıda gördüm (ah aman)
Sandım padişah giderGökte de yıldız meleme (ah aman)
Yar göğsün düğmeleme
Ölürsem ganlım sensin (ah aman)
Gözlerin sürmeleme
| 54 |
Marmara sallanıyor
MARMARA SALLANIYOR 2000'e bir kala marmara sallanıyor,
Tüm ulus marmara için ağlıyor,
Büyük acı ciğerlerimizi dağlıyor,
Yalovada acı dolu sesler yükseliyor. Marmara'da nice canlar kaybettik,
İnsan hayatını beş kuruşa satanları seyrettik,
Din sömürücülerine göre biz bunu hakettik,
Adapazarında yürek yakıcı sesler var. Gelin canımızı ucuza satmayalım
Büyük acıyı kaderimize baglamayalım,
Rantcılara bir daha fırsat tanımayalım,
Marmaranın gelecegi için birşeyler yapalım. Yüzlerce canın yerine kendi canımı yeğlerim,
Marmarada duydugum her sesi,yüregimde hissederim,
Bir parça ekmegi bin'e bölüpte yemek isterim,
Gölcükte acı dolu sesler yükseliyor. Büyük acının sebebi maddiyetin çıkardıgı karar,
Dünyayı acı çekene verseler neye yarar,
Acı çok büyük ömür boyu vücudu sarar,
Kocaelide acı dolu sesler var. Bin yılın acısını dünya duydu.
Acımıza ilk koşan yılların düşmanı yunan oldu,
Acı feryadı duyan her türk kendini acının içinde buldu,
Marmara da acı dolu sesler yükseliyor. 11.10.1999 (DEMYANLİ) İbrahim Özdemir
| 140 |
EVDE YOKLAR
Durmadan avuçlarim terliyor,inildiyor ardimdanGirdigim çiktigim kapilar.Trenim gecikmeli, yüregim bungun,Bir bir uzaklaşiyor sevdigim insanlar.Ne zaman bir dosta gitsem,Evde yoklar.Dolanip duruyorum ortalikta.Kedim himbil, yaprak döküyor çiçegim,Rakim bir türlü beyazlaşmiyor.Anahtarim güç dönüyor kilidinde,Nemli aldigim sigaralar.Ne zaman bir dosta gitsemEvde yoklar.Kimi zaman çocugum,Bir müzik kutusu başucumdaVe ayimin gözleri saydam.Kimi zaman gardayimYanimda bavulum, yilgin ve ihtiyar.Ne zaman bir dosta gitsem,Evde yoklar.Bekliyorum bir kapinin önünde,Cebimde yazilmamiş bir mektupla.Bana karşi ben vardimÇaldigim kapilarin ardinda,Ben açtim, ben girdimSelamlaştik ilk defa.
| 74 |
Yürekten Bakanlar İçin
Aşkın sesi sükutta en derin sestir.
Ve yaşam bürünür aşkla içten bir seslilik.
Sessizlik yaşam olurken aynı dilde,
Sesliliği duyanlar aşka duyuş oluyordu sessizce.
Ve kelimelerde duygu olan heceler özde dile geliyordu
yürekten bakanlar için.
| 38 |
Gerisi
Derdimi ayla hizaya getirdim
Ve şeytana bestelettim ıslığımı
Gecenin mimarı yine hayallerim
Yalanını sırtında taşıdı dilimin altı
Uzun boylu bir gidişin krizantem cesedi
Her şeyde sen olmayanlardan bir hiçlik
Gerisi iyilik güzellik…! Cennetimi bir kafire sattım
Sen cehenneme gidiyorsun diye.
Islığımla çağırdım ifritler başını
Sen melekleri sevmiyorsun diye.
Bir tabla şu yer küre
Silkinen bir sigara külü mazi
Bir asadır sevgilim hurma ağacında
Künde künde gam şamarı iniyor enseme
Bir yumuşak buse…
Her şeyde sen olmayanlardan bir hiçlik
Gerisi; iyilik güzellik.Saklanır bir sobe saklambaç potasında
Bir ıslık ıslanır iblisiyle beraber
Sevincinden donar bulutta su
Yüreğimde sensizliğin kanseri.
Hangi sigara ağzımdaysa,
Parmaklarım hemen sarımtırak leke…
Ve doğmayan güneş cezaya bırakılmış çocuk!
Kallavidir son kullanma tarihi geçmiş kadın.
Her şeyde sen olmayanlardan bir hiçlik
Gerisi; iyilik güzellik.Azrailsiz kabzedilir tespihi tükenmiş böceklerin ruhu
Rağbeti mehtaplı gecelerdir düşlerin
Olsun be, gözler bir sevmek birimi olsun
Hüzünle ebelenen lakin yalnızlığa yumulan sevdalarda
Herkes kendi bedenine göre kefen.
Her çekim zaman kiplerince müstağni…
Hava da tam sigara havası ha!
Her şey var da bir sen yoksun bu hiçlikteGerisi vallahi billahi sahte:
İyilik ve güzellik.29 ŞUBAT 2004
KONYA
| 182 |
Uzak Sevgi
Güzel yüreğim sevgiyi Güzelleyen yüreğim Közü uzak sevgiyle Dağılır küllerim Salt bir çırpıntı Pırr savulur Uçar konar Uzak yüreğim Savrulur bir güle Güllerin gülüne Açar katmer katmer Siner kokuna yiterim Aç sevgiyi bite bite Uzak sevgiyi yitesiye Ya sevgi ol yüreğim Ya acıyla sol yüreğim
| 47 |
Gül Senin Tenin
Hayat dardı sensiz olan bu yaşamda
Benim gibi sevene tacım hazırdı
Benden sana hatıra kalsın bir gül koklasanda
Uzak kalan günlerimiz vuslatın başlangıcıydıGül bahçesinde seni beklerim gelsen
Bir kucak dolusu sevgilerle güllerim senin
Canlanır gülleri kalbimin, kokunu sürsen
Solmayan en güzel gül senin tenin
| 47 |
KIBRIS’ a Özlem
Mandalina, portakal
Limon kokulu
Güneş ışınlarını
Ilık bal sarısı gün doğumlarını
Özledim…Baharında
Çiçek açmış badem ağaçlarını
Yasemin, hanımeli kokulu
Ilık rüzgarlarını
Nisan aylarının
Yağmur sonrası
Toprak kokularını
Özledim…Kızıl gün batımlarını
Ardında beşparmak dağlarının
Akdeniz’ in yaz gecelerinde
Dolunay doğumlarını
Yakamozlarını yıldızlarının
Özledim …Deniz kıpırtılarıyla
Söyleşmeleri, dertleşmeleri
Umutlarımı
Ipılık sularında yazlarının
Özledim…Yazlarında
Öğle sonrası
Sıcak uykularını
Gecelerinin
Sabaha dönüşümünü
Sımsıcak dürüst
Dost insanlarını
Barış ve duygu yüklü
Sevecen çocuklarını, Kıbrıs’ ımı
Özledim...
| 74 |
Sevgi nedir?
Karlar altında huzur içinde uyumaktır sevgi
Yanmış iki insanın külleri arasından dirilip tekrar tekrar yanmaktır…Tüm mabetlerin,sarayların, engel kapılarını açıp
Kalp kalesinin kapısına dayanmaktır…Muhammedli bir gönülle esir olmaktır ümmetine
Birini kandırmak değil körü körüne kanmaktır sevgi….Okyanustur sevgi….
Tek farkı hiç bitmemesi…Kötüye karşı iyi kine karşı asalettir sevgi
Ne olursa olsun Allah için sevmektir sevgi…
| 55 |
Hep mavi kalsan
Yaşam..
Bazen sen gibi doğar şafağıma
Yeşerir filizlenen,kördüğümünde
Ben yemyeşil orman kalsamda
Sen gökyüzüm olsan
………………………………………………………..Sen mavi
Hep mavi kalsan
Gücüm yetsede devirsem azraili senin için
Bu hayat,bu kadın benim desem
Ben kapkara toprak olsamda sevdamdan
Sen mavi
Ama hep mavi kalsan,
Hayat…
Mahkum eder beni,,şafaksız toprağıma
Bir Karataş diker başucuma öldüğümde
Cennete senden önce varsamda
Senin gelmeni beklerken.
Ben bir mecnun olsamda sende
………………………………………………….Sen mavi
Ama hep mavi kalsan
Sevgi..
Sende bir yabancı olsada yeniden
Sana eceliyle kapına kadar gelen
Ben… yeşil bir tabut kalsamda,,çaresiz
Sen toprağım olsan
Simsiyah çüresede bedenim sensiz
…………………………………………………………..Sen mavi
Ama hep mavi kalsan
Umut,,
Senin gözlerinde kalsada bir an
İçimde gölgesiz mum gibi yanan
Kıpkırmızı alev olsada yüreğim sana inanmaktan
……………………………………………………………………………… …Sen mavi
Hep mavi kalsan.
| 125 |
Akdeniz İnsanları
Kırk öğlen yağmurları gibi,
Karakterimiz tıpkı.
Bir bakarsın,
Pırıl pırıl güneşli,
Sevinçli.
Bir bakarsın bulutlu
Hüzünlü.
Bir bakarsın yağmurlu
Gözü yaşlı.
Bir bakarsın fırtınalı,
Deli yürek...Akdeniz insanlarıyız biz. tıpkı havası gibi, sıcacık temiz yeşil-mavi ve deli dolu...
| 39 |
-Bu Vatan Bizimdir Bizim Kalacak-
BU VATAN BİZİMDİRİtler bürünmüşler kaplan postuna,
Bazı bakar körler aldanır buna,
Hele bakın bu satılmış masona,
Bu vatan bizimdir bizim kalacak.Sizi başbelası,pis karabetler
İkiyüzlü,dönek satılmış itler,
Gölgenizde kaldı o faşist Hitler,
Bu vatan bizimdir bizim kalacak.Döktüğünüz kanlar sizi boğacak,
Yakındır,ufukta güneş doğacak,
İnmez bu bayrak,sönmez bu ocak,
Bu vatan bizimdir bizim kalacak.Fahrettin AKBAŞ
| 58 |
Bir Şeyler Ölüyor İçimde
Gün yaşam buluyor dal uçlarında
Deniz, uykusuz ve yorgun
Özenle saklayıp beslediğim
Karaya vuruyor tüm umutlarımKimse almıyor maviyi tuvaline
Gökyüzü paramparça anlamsız
Tüm denizler delik deşik
Kuşlar tedirgin, kuşkulu, şarkısızArtık ne gül ne karanfil açıyor
Bahçelerim öksüz ve yalnız
Yeşermeden kazıyorlar ölümü
Körpe dalların damarlarınaAkdeniz mavisinde rüzgâr
Martılarla oynaşıyor açıklarda
Acılar içinde çırpınıyor dalgalar
Ruhumda bir şeyler ölüyor
| 62 |
Kurban
Haramdır kendi nefsin,
Ey Müslüman kurban kes.İbrahim peygamber kesmek istedi,
Kurban olarak oğlu İsmail peygamberi,
Tam teslim oldu oğlu İsmail,
“emir olunduğunu yap” buyurdu,
Taşı kesen bıçak kesmedi,
Allah izin vermeyince,
Kesemedi insan etini, Kestirmeyene bak.Bir koç ve tekbir ile indi Cebrail,
“Allâhu ekber, Allâhu ekber”
İbrahim peygamber karşılık verdi;
“Lâ ilâhe illellâhu vallâhu ekber”,
Oğlu İsmail peygamber de;
“Allahu ekber ve lillahilhamd” dedi,
Böylece vacip oldu bu tekbir.Nice sırlar vardır kurban da bilesin,
İsmi azam gizlidir, elde edesin,
Nefsine kefarettir kurban, kesesin,
Sıratı kestiğin kurban ile geçesin,
Allah’a kurban gibi boyun eğesin. Görmez mi gözün mucizeyi,
Sen kestikçe çoğalır hayvan,
Allahın lütfü keremi dolar, taşar,
Bu ibadette hikmeti ilahi var,
Kurban gibi sende Rabbine var.Rabbim yarattı bu hayvanı,
Rızai ilahi için kes, et için kesme,
Rabbine ancak ibadette takvan ulaşır,
üçe taksim et kubanı,
birini sen,
birini eş, dost ve komşun,
diğerini de muhtaçlara dağıt.
Ey Âdemoğlu anla bunu,
Takva ile Rabbine teslim ol.
.......sen onun vücudunda gerçek kurban ol.
| 162 |
Terk ediliş
Terk ediliş mi yalnızlık
Yoksa unutulmuşluk mu?
Değilse yeri nedir lügat da yalnızlığın?
Kahırlanma mı kahredilmek mi?
Yoksa kara yazgının bir eseri mi yalnızlıkGöz de dil de yalnızlık bir acı tebessüm
Yürekte kalpte Bir kış mevsimi san ki
Hayal dünyası ile doymayan açlık girdabı mı?
Lügat manası değişik olan yalnızlıkIssız köşeler karanlık sokaklar mı adı
Bir sokak lambası altın da sade bir göl gemi
Yangını körükleyen bir nefes mi?
Dağlar da tek başına bir kar delen mi yalnızlık? Ellerin tutuşu değişir soğuktur her şeyler
Adımların yönü şaşkın yer belli değildir
Ruhun ezik düşüncelere kırık malzemedir
Tarifi imkansız anlamı boş kelime yalnızlığın
Acı tuzlu karışık iç yakan lokma gibidir yalnızlık 23.08.2015.Klasis/Silivri
| 112 |
Sabır
Sabır bir ağaçtır meyvesi tatlı
Sonu selamettir hasadı katlıMuttaki kulların yaşam biçimi
Sabır düşman ile insan geçimiÖfke ile kalkan ediyor zarar
Kin benliği habis ur gibi sararTahammül ibadet katlanmak sevap
Susmak ahlaksıza en güzel cevapVakarla yürümek kirli yollarda
İnci zümrüt gibi zinet kullardaAğaç sabır ile açar çiçeği
Ana sabır ile yapar bebeğiCivciv yumurtadan sabırla çıkar
Bir kuş yavrusuna sabırla bakarSabır imtihandır sıcak günlerde
Sabır ibadettir kutsal dinlerdeSabırla kavuşur hasret çekenler
Özleyip gözünden yaşı dökenlerSabır güvenilir büyük bir liman
Sabırla verilir ilahi emanSabırla istenir Allah’tan nusret
Sabreden çekmezmiş cennete hasretSabır yolu çıkar menzile sonu
Ancak ehli iman başarır bunuSabrı kadar insan oluyor kullar
Sabırla düzlüğe çıkıyor yollarUstaoğlu sabır dünyada sabır
Sabırla ışıyor karanlık kabir.
...........................Ustaoğlu...
| 115 |
Hedef
Gez göz arpacık
Nişan al
Ateş
Sonuç
Sonuç sensin
İlkelerin
Yaşam biçimin
İşte onikin
Mutlak isabet
Sevinç yada hüzün
Kaçınılmaz gerçek
| 22 |
An Geliyor
An geliyor, ‘’ya O’’ diyorlar, O’da seni sevdi mi?
Senin kalbine düşen bu ateş, yandığına değdi mi?
Susuyorum bir anda, sessizlik kaderim oluyor.
Çöldeki vaham, gökyüzündeki bulutum ne varsa kayboluyor.
Uzaklaşıyorum ufaktan, boynum bükük, yaralı…
Benim bu halimi gören kim varsa, gidişimden gittiğini anlıyor.
| 46 |
Trafikte Yeni Düzenleme
Duble yolda 110 Km. beklemeye alındı
04 Ağustos 2010 10:44
Trafik Yönetmeliği değişinceye kadar bölünmüş yollardaki hız sınırını 90 Km.'den 110 Km'ye çıkaran yasa uygulanmayacak. Alkollü sürücüye 2 yıl hapis geliyor. 1 yılda 5 kez kırmızı ışık ihlalinde ehliyet alınıyor.
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Başkanı Osman Karakuş, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapılıncaya kadar bölünmüş (duble) yollardaki hız sınırını 90 kilometreden 110 kilometreye çıkaran yasanın uygulanmayacağını söyledi.
Karakuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunuyla bölünmüş yollardaki hız sınırının 110 kilometre çıkarıldığını anımsattı.
Bu yasaya göre, üst sınır 110 kilometre olmak kaydıyla, hız sınırının, yolun durumu ve aracın cinsine göre yönetmelikle belirleneceğini ifade eden Karakuş, Ulaştırma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin ilgili maddesinde değişiklik yapmak için ortak bir çalışma yürüttüğünü söyledi.
Değişiklik yürürlüğe girinceye kadar, bölünmüş yollarda hız sınırını 110 kilometre çıkaran yasanın uygulanamayacağını belirten Osman Karakuş, şöyle dedi:
''Yeni yasayla bölünmüş yollarda azami hız 110 kilometreye çıkarıldı. Ancak yasa, hız sınırının, yolun durumu ve aracın cinsine göre yönetmelikle düzenlenmesini istiyor. Ulaştırma ve İçişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin ilgili maddesinde değişiklik yapılması amacıyla çalışma başlattı. Değişiklik yürürlüğe girinceye kadar bölünmüş yollarda 110 kilometre hız limiti uygulanmayacak. Türkiye'deki bölünmüş yolların vasıfları, teknik yapıları aynı durumda değil. İyi olanlar var, olmayanlar var. Ayrıca otomobiller için 110 kilometre olarak belirlenen azami hız limiti yönetmelikle aşağıya çekilebilir. Diğer vasıtalar için hız limitleri de Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılacak değişiklikle topluca düzenlenecek. Bunun çalışmaları yapılıyor.''
-79 BİN ALKOLLÜ SÜRÜCÜ-
Osman Karakuş, alkollü araç kullanan sürücülerin hapis cezasına çarptırılmasını öngören bir tasarı taslağı üzerine de çalışıldığını belirterek, ''Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız yeni tasarı kanunlaştığı takdirde, alkollü halde araç kullananlara TCK'nın 179. maddesine göre 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. Bu tasarının önümüzdeki yıl, TBMM gündemine geleceğini tahmin ediyoruz. Biz İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü olarak bu alandaki çalışmalarımızı tamamladık'' dedi.
Yürürlükteki mevzuata göre, alkollü araç kullananların ehliyetinin 6 ay, 2 yıl ve 5 yıllık sürelerle geri alındığını ifade eden Karakuş, şunları kaydetti:
''Belirli süreyi dolduran tekrar ehliyetine kavuşuyor. Kanunlaştığı takdirde yeni tasarıda, alkollü araç kullananlara TCK'nın 179. maddesine göre 2 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Alkollü araç kullananlar, gerek kendilerinin gerekse diğer vatandaşların can ve mal güvenliğini tehlikeye atıyorlar. Amacımız, alkollü olarak araç kullanmanın insanlara trafikte verdiği zararları ortadan kaldırmak.
Bu yılın ilk 6 ayında 79 bin kişinin ehliyetini alkollü araç kullanmaktan dolayı geriye aldık. Geçen yılın ilk altı ayına göre bu oran yüzde 45 artmış. Denetim yaparak, alkolün, süratli ve uykusuz araç kullanmanın, kırmızı ışık ihlallerinin yol açtığı ölüm ve yaralanmaları asgari düzeye çekmeye çalışıyoruz. Çalışmalara bağlı olarak geçen yıla oranla işlem sayısında yüzde 45'lik bir artış olmuş. Denetimlerimizi arttırarak vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamayı amaçlıyoruz.''
-KIRMIZI IŞIK İHLALİ YAPANLARIN EHLİYETİNE EL KONULACAK-
Osman Karakuş, tasarı taslağında ayrıca, özellikle şehir içinde trafik kazalarının başta gelen nedenlerinden biri olan kırmızı ışık ihlallerine ilişkin düzenlemeler de bulunduğunu belirtti.
Mevcut uygulamaya göre, kırmızı ışığı ihlal edenlerin sadece para cezası ödediğini, başka müeyyideyle karşılaşmadığını kaydeden Karakuş, ''Tasarıya göre, bir kişi, 1 yılda 5 kez kırmızı ışığı ihlal ederse ehliyeti geçici olarak 1 yıl süreyle geri alınacak. Kanun koyucu, kırmızı ışığı ihlal etmeyi alışkanlık haline getirenlere böyle bir yaptırım öngörüyor. 'Cezamı verir, kırmızıda geçerim mantığı bir tarafa bırakılıyor. 1 yılda 5 kez kırmızı ışık ihlali yapanların ehliyeti 1 yıl alınacak. Ayrıca ihlal yapan sürücü 1 yılın ardından ehliyetini geri alırken psikoteknik muayeneye de tabi tutulacak'' diye konuştu.
Güvenlik güçlerinin yaptığı çalışmaların olumlu sonuçlarını da gördüklerini ifade eden Karakuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''2000 yılında Türkiye'de 8 milyon 800 bin araç, 13 milyon 800 bin sürücü vardı. Aynı yıl 5 bin 566 vatandaşımız trafik kazalarında hayatını kaybetti. 2010 yılı verilerine göre ise trafikte 14 milyon 300 bin araç var. Sürücü sayısı da 20 milyon 460 bin oldu. 2010 yılında 4 bin 300 vatandaşımızı trafik kazasında kaybettik. Kazalarda hayatını kaybedenlerin sayısı azaldı. Ancak bu bizim için yeterli değil. Denetimlerimizi arttırarak bu sayıyı daha da aşağıya çekmeyi hedefliyoruz.
Bölünmüş yolların çoğalması, karşılıklı çarpışma şeklindeki kazaların önemli ölçüde azalması, gerek kazaları, gerekse ölüm olaylarını düşürdü.''
Elektronik denetleme sistemlerini Türkiye'nin her tarafında ve günün her saatinde yaygınlaştırdıklarında, vatandaşın can ve mal güvenliğinin tam anlamıyla sağlanmış olacağını bildiren Karakuş, denetimlerde vatandaşları tuzağa düşürmek gibi bir amaçlarının asla olmadığını kaydetti.
Vatandaşların güvenli seyahat etmesini amaçladıklarını ifade eden Karakuş, trafik kazalarının, denetimler sayesinde en asgari düzeye düşmesini istediklerini söyledi. Vatandaşların yaşamla zaman arasında bir tercihleri olduğunu anlatan Karakuş, ''Ya yaşamı, ya zamanı tercih edecekler. Zamanı tercih ederek acele ettiğinde yaşamını tehlikeye atmış oluyor. Biz vatandaşlarımızı sabır ve hoşgörü tavsiye ediyoruz'' diye konuştu.
| 760 |
Veda etmek farz oldu...
Dost dediğim mesajımı almazsa
Gönül koyup selâmını salmazsa
Kusur neyse suratıma çalmazsa
…Beklesem de, veda etmek farz oldu. Söz verince sözlerinde durmazsa
Rica minnetimiz kabul olmazsa
Günlerce unutup hatır sormazsa
…Üzülsem de, veda etmek farz oldu. Üzüntünü paylaş haberleşelim
Dedim ki derdini ver bölüşelim
Uzaktan olmuyor gel görüşelim
…Gelmesen de, veda etmek farz oldu. Duygular her zaman şiirle kaim
Tükenmeyen servet dostluktur daim
Bana inanmadın gel de gör halim
…Görmesen de, veda etmek farz oldu. Yüreğin borcudur dostlukta vefa
Dostun dosta tavrı en büyük cefa
Çok şey istemedim ayda bir defa
…Sormasan da, veda etmek farz oldu. Çaresi olmayan tek şey ölümdür
Dostun kırılması cana zulümdür
Ezelden yanmışım kalan külümdür
…Bilmesen de, veda etmek farz oldu. Kahrediyor beni mahzun bakışın
Ceyhan’ın dertleri boyundan aşkın
Yazarken şaşkınım okurken şaşkın
…Duymasan da, veda etmek farz oldu. Çukurova/2012
| 139 |
Batıl Teorilerle 3
Çok kez aldatılırız, batıl teorilerle,
Ömrümüz boşa gider, ideolojilerle…Sanki bir oyun ile bir ömür geçiririz,
Sonra farkına varır, tövbe etmek isteriz…Batağa düşülmese, günah işletilmese,
Şeytan hiç aldatmasa, Hakk’ı engelletmese…Fakat bu mümkün değil, kullar aldatılacak,
Zulüm baş gösterecek, kötülük yayılacak…Bin pişmanlık içinde, gerçek filizlenecek,
Hak egemenliğinde, batıl bir bir çökecek…(1996)
| 52 |
Akdeniz
ey oğul
ay kız
vermiyorlar izin
yürümene
gülmene
*
atıyorlar çizik
yaşamın
en güzel
çağına
*
suları
sıcak
mavi
akdeniz
*
barış denizi
kıyılarında
mutlu halklar
yaşayacak
| 28 |
Aşk
Sen aşk nedir bilirmisin
Aşk görmeden edemediğindir,
İşte bu çalan onun telofonu dediğindir aşkBak bakalım oradamı duygusudur,
Arka sokaktan önüne çıktığındır
Evinin önünde sabahladığındır
Aptalca fallarda çare aradığındır aşkBütün şarkıları ona yorduğun,
Her şiirde onu yazdığın,
Her gece onunla yattığın,
Her dubleyi ona içtiğindir aşk.Aşk!
Yere göğe sığdıramadığın,
En berbat halini güzel bulduğun,
Aşk bütün aptallıkları
Mantığa sığdırdığın,en basit cümleleri
Kuramadığındır.Aşk varya güzelim,,,,
Anlatılmayan,anlaşılmayandır
Sen aşkı tadamazsın güzelim
Çünki halâ boş bakıyorsun
| 73 |
Dostluk
Dost elin karanfil dolu
otur şöyle yanıma
sağılsın ak gün ellerimizden
tarih yanılgıya düşsün bırak
arınıp durulsun
belleklerde ki
Dostça dostluk
içimizde yeşerirken
insanlık adına
parlayan ayna gibi
ellerimizden sunalım
karanfilleri
çağdaşca
imgemiz dostluk ve barış
adına haykıralım gel seninle
nasıl diye düşünme
ırlanan tutku olsun barış
savaş değil
ılıman bir nefesle
nazlı bir çiçek gibi
avuçlarımızda yeşersin
umut dolusu günler 11.05.1982/ANKARA
| 63 |
Her Sabah Her Sabah Dertli Esersin
Her sabah her sabah dertli esersin
Bilmem ki muradın ne seher yeli
Kerem eyle dost köyüne gidersen
Benim de halimi de seher yeliHasret kıyamete kalıyor deyu
Yaralar vücudum alıyor deyu
Derd ü firkat i le ölüyor deyu
İsmimi deftere ko seher yeliBozuk dünya sefasına erilmez
Adûlar içinde bir gün görülmez
Bizim bu işimiz burda görülmez
Çekelim ah ile hu seher yeliNe acayip dumanlıdır başımız
Kırk yediye yüz döndürdü yaşımız
Kerbelâ cengine döndü işimiz
El-aman bir damla su seher yeliKerem eyle Medine'ye varasın
Arzıhalim doğru dosta sunasın
Varsın Ruhsatî'yi eller kınasın
Akıyor gözümden su seher yeli
| 101 |
Bilô Ağa
Bilô Ağa oldum ola
Portakalı soymak bilmez
Bir de iştah vermiş Mevlâ' m
Doymak bilmez, doymak bilmezÇorba sanki oldu yemek
Yemek demek Bilô demek
Hiçbir şeyi bulamasa
Atıştırır kuru ekmekÖzü doymaz, gözü doymaz
Boş lâf eder, kulak duymaz
Bir de inat, öldür caymaz
Yazar silmez Bilô Ağa.
| 49 |
KaRDeŞLiK KoNuLu ŞiiR YaRıŞMaSı ((SeRBeST)) BiRiNCiLiK ŞiiRi MUHTEREM ASLAN
KARDEŞLERİM Bataklıklar çoğalıyor giderek, farkına varalım
Bu ülke, bu insanlar bizim, gelin birlik olalım
Dinimiz, kültürümüz der ki; Hep dost kalalım
Bu gidişatı durduralım kardeşlerim Yabancılar bize özensinler, gıpta ile baksınlar
Sevelim ki sevilelim, isterlerse halkalar taksınlar
Işık saçalım dünyaya, boşver onlar güneş sansınlar
Bu gidişatı durduralım kardeşlerim Eğitimse seferber olalım, okutalım çocuklarımızı
Tartışmaksa kavga etmeden, çözelim sorunlarımızı
Kalkınmaksa çalışalım, kurtaralım yarınlarımızı
Bu gidişatı durduralım kardeşlerim Önce yurtta barış, ki sonra gelir dünyada barış
Önce kendini sevmekle başla, kendinle yarış
Dünya sana yalvarıyor, bunun adı gizli yakarış
Bu gidişatı durduralım kardeşlerim Yüreğimizdeki enerjiyi harekete geçirelim
Yunus misali sorgusuzca sevelim sevilelim
Mevlâna’yı dünya bilir, unutmayın o bizim
Bu gidişatı durduralım kardeşlerim (MUHTEREM ASLAN)
| 121 |
Karadeniz
Dağ Denize , Yeşil Maviye Kavuşmuşsa
Bil ki karadenizdesin .
Dağa sis Ormana yeşil
Denize Mavi yaraşır..
Banada hepsinin tadına varmak .:)
| 23 |
Tanrı Huzuru
TANRI HUZURUİnsanlık borcunu hiç ödemeyen
Hemi kıt akıllılar hem de çoklar
Başkasına tahammül edemeyenler
Nasıl kendisine sadakat beklerCihat için yanıp durdukça bağrı
Sanır ki bir tek kendisi doğru
Ki ondan dır insan katline çağrı
Günde beş vakit Us! ta saklım haklarÜretene düşman hiç üretmemiş
Yiyip içtiğine aklı yetmemiş
Bir gün insan hakkı diye gitmemiş
Tanrı huzurunda aradım yoklarDin iman diyerek saltanat sürmüş
Bazen koyun kuzu it olup ürümüş
Her dem zenginlerle fakiri vurmuş
Vurguni yem bilmem puşt neyi saklar.
| 81 |
Anlamlı Sözler 1631
Başa Geçer MehdiMehdi olunmaz bilesin ki; isimle, resimle, cisimle.
Başa geçer Mehdi ancak, Allah'ın görevlendirmesiyle.Berlin, 9 Mart 2013.
| 21 |
Karınca
Taksim taksim edilmiş bilginin dibi delik
Karıncada cesaret karıncada bilgelik
Yumak yumak hoşgörü güvercinin ak tüyü
Muhabbeti getirip gönderdi üzüntüyü
| 21 |
Görev ve yaratılış
Seher vakti kalkar dinlerim,
Bülbül öter,
Anlarım ki bu ötmek için yaratılmış,
Kalkıp hazırlanırım,
Kahvaltı da zeytin,
Anlarım ki bu tatmak için yaratılmış.Evden çıkarım işime diye,
Yolumu bir köpek keser,
Anlarım ki bu kapmak için yaratılmış,
Yolumun Kenarlarında çiçekler açmış,
Envay türlü renk renk gül,
Anlarım ki bunlar kokmak için yaratılmış,Akşama kadar çalışırım,
Evime dönerim bir telaş,
Dünya evi bu ben ahmak için yaratılmış.
Ah canım evim ve hayatım,iş mutfak banyo,
Nefis bir yatak odası pembemsi,
Yatak bu baza yatmak için yaratılmış.Bülbül ötmek,zeytin tatmak,
Köpek kapmak için yaratılmış,da,
Ben niye? niye? niye? Yaratıldım,
İş,ev,mutfak,tuvalet,yatak,
Bunlar olamaz hayatıma gaye,
Yaratanımı bilmek sınav olmak için yaratılmışım... 29.05.2006
| 108 |
Sustum..
Sustum..
Kalbimin sesini dinlemek için, hislerimi daha iyi duyabilmek için sustum..
Söylecenecek o kadar çok şey varken, suskunluğumu bahşettim insanlara..
En çokta içimi acıtan buydu ya..
Uzun uzun susmalar..Meğer hep insanların anlamadığı dilden konuşmuşum..
Yada sessizce, kimsenin duyamayacağı bir şekilde çığlıklar atmışım dünyaya..
Tanımsız bir sonsuzlukta yüzdürmüşüm hep kelimelerimi..Sustum..
Gereksiz söz tekrarlarından daha anlamlıdır belki sessizlik..
Doğru kelime yitirmiş anlamını ve sessizlik katletmiş onunda anlamlılığını..
Suskunluk keskin..
Suskunluk, içini kemiren bir kurt gibi..
| 74 |
Hatıran
Ben bu yüreği nasıl ikiye böleyim,
Mevlâm nasip etse de yanınıza geleyim.
Bu dünyada sizsiz nasıl güleyim,
Hatıra kaldı bana kanlı gömleğim.
| 23 |
Trabzona Girdim Seller İçinde
trabzona girdim seller içinde
akar gözüm yaşı kanlar içinde
nazlı yarin gönlü eller içinde
garibim ne edeyim kullar içindebir yalnızlık türküsü tutturmuş dilim
yar fezada bir yıldız uzanmaz elim
dağlar desen yol vermez çetinmi çetin
trabzona girdim seller içinde
garibim ne edeyim kullar içindeşanlı karadeniz ahımdan inler
kör olmuş bağlamam sağır olmuş teller
yar sinesine uzanmış namahrem eller
trabzona girdim seller içinde
akar gözüm yaşı kanlar içindeyas tutup ağlar olmuş yemyeşil dağlar
yar namert koynunda namusum kan ağlar
geçit vermez gitsemö koplar ziganalar
trabzona girdim seller içinde
nazlı yarin gönlü eller içindeağaç misali yeşil yarin gözleri
çukur ovada pamuk bembeyaz elleri
gel görki bana olmuş zemherimi zemheri
trabzona girdim seller içinde
akar gözüm yaşı kanlar içindekaradeniz elinde çalınır söylenir türküm
sevenlere nassihat olur yar aşkına söylenen sözüm
yıkıldı sevdam uğruna benliğim özüm ülküm
trabzona girdim seller içinde
garibim ne edeyim kullar içindeaşkı uğruna ruhum boşlukta sallanır
bayram terk etmiş beni başıma karalar bağlanır
yardan bir seda gelse gönül daha nelere katlanır
trabzona girdim seller içinde
nazlı yarin gönlü eller içindegarip ankaralı bu işten bir ders alırmola
yürek hiç yorulmaz vermez bir mola
ussuz olunca baş vursan ne sağa sola
trabzona girdim seller içinde
akar gözüm yaşı kanlar içinde
| 202 |
GÖZÜMDE TÜTEN ŞEHİR
Gözlerimde Ankara tütüyorMasmavi gökleri vurmuş ufkumaGündüz hayalime gece rüyamaAnkara'nın eflatun taşıBabamın kırlaşmış başıVe dost yüzlü sokaklar giriyorGözlerimde Ankara tütüyorSerin bir poyraz esiyordur tepelerdenAkasya dallarını ürpertenGeç kalmış öğrenciler koşuyordur treneAvareler uzanmış yeşil çimeneAşina sesler gelir sokaklarındanSeni görüp seni sevip de ayrılmak zorGözlerimde Ankara tütüyor.Bir ay doğuyordur Elmadağı'ndanRengiyle ışığıyla bizim olan ayYavaş yavaş kapatır dükkanı GünaySon yolcular görünür Ozanlar sokağındanGece garip yüreğime düşen kızıl korGözlerimde Ankara tütüyorAltındağ'ın artan kalabalığıMamak yollarında dizim dizim işçilerVişne bahçelerinden gelen serinlikBadem çiçeklerine yağmur çiselerSen bu düşü neye yorarsan yorGözlerimde Ankara tütüyor.
| 87 |
Serçeler Mavidir
Serçeler, biliyor musun? Serçeler maviymiş aslında
Ve gökyüzü de onların bulut boşluğuna yansımasıymış
Gözlerinin o gülüşünün her mevsim ebemkuşağı arafında...31.5.2017
| 22 |
Dünya
Sana kimse eremez
Muradını alamaz
Garip olanın yüzü gülmez
Gül yüzümü ağlattın dünya...Değirmen taşı gibi
Döndürdün beni dünya
Yüreğime dert yükünü
Koyup, salıverdin dünya...Kar yağdırdın saçıma
Zehir kattın aşıma
Koydun beni bir başıma
Zalimsin sen dünya...Doğarken kimse gülemez
Gelen ağlar koynunda
Ecel birdir, değişmez
Fanisin sen dünya...
| 48 |
Gün Bu Gündür Geçmiş Zarar.
Gün bu gündür geçmiş zarar gelecek zor yarın dahi nafilei
Göz vardırki kara o bakıştaki cehveri fark edemesin ille.
Dağ öz bağında çıkan bir damla suyunu vermek istemez sele.
İnsan bilemese yaradılışının sırını yönu hile önü hile sonu hile
| 44 |
Yağmur
Sen suydun, buharlaştın, bulut oldun, yağmur gibi yağdın gözlerimden.
Bir sızı, hüzün oldun içimde, kara bulutlar, ya güneş, ya da yağmur. Yağmur, yağ gönlüme, yağmur, gel buraya.
Yağmur, özledim seni, yağmur, dön geri.
Yağmur, aklımdasın, yağmur, tahtındasın, yağmur, aşkımsın. Çisil çisil gözümde, satır satır mısralarımda, gözyaşım yağmur, aşkım.
Pencereme vuran damla damla yağmur, hatırlatır seni bana, neredesin.
Gece demez gündüz demez düşlerimde, anılar sorar seni bana, neredesin.
| 68 |
Sömestr
Bir dönem geldi geçti, çocuktum bağımsızdım
Savaş, seviş, iyi, kötü, her şeye duyarsızdım
Düşene güler düşünce ağlar, öyle ki pervasızdım
Her çocuk gibi ben de günahsız, riyasızdımBir dönem geldi geçti, gençtim vurdumduymazdım
Asiydim hem hırçındım, hislere gem vurdurmazdım
Bazen mahzun olsam da, çoğu gün hiç durmazdım
Her genç gibi ben de, aşıktım şiir yazdımBir dönem geldi geçti, askerdim hemen kaynaştım
Bazı günler oynaştım, bazı günler ağlaştım
Kim bilir ki kaç kere canla başla savaştım
Her asker gibi bende, mutlu sona ulaştımŞimdi bir dönem geldi, nedir tam bilemedim
Askıda kaldım zaten, bu budur diyemedim
Serde erkeklik var ya, hiç yardım dilemedim
Ne sevdim ne sevildim, şefkati göremedim...Yalçın Ergün / 14.08.1995
| 110 |
Umuda Haykırış
Sana bu yazdıklarım, denizde boğulan bir elin son haykırışlarıydı;
Yâda kibritçi kızın son kibriti umuda ve hayale yanan.
Nihayetinde küçük bir dalga eli denize gömen küçük soğuk bir nefes kibriti söndüren.
Sana bu yazdıklarım, zemheri ayazında beni ısıtan yaktığım sigaramın koruydu, susuz yazın yağmur yüklü bulutuydu.
Çekilen son bir nefesti sigarayı söndüren
Bir rüzgârdı bulutu alıp götüren
Sana bu yazdıklarım emine bacının oğluna yaktığı bir ağıttır Feryat feryat
Kara trenin kara dumanıydı gökyüzüne yükselen
Ya da makinistinin ter kokusuydu buram, buram hasret kokan
Sana bu yazdıklarım müsvette defterimin arasına sıkışmış şiirlerdi.
Çoğu zaman küçük bir çocuğun hülyasıydı saklambaç oynayan.
Sana bu son yazdığım ne bir elveda, ne de bir merhaba.
Sadece geçerken uğramıştım.
| 115 |
JİLET YİYEN KIZ
o kızı nerede nasıl görsem
aklımı başımdan alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızı
yakut pulları mı? bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızı
kızıl demirden bir ünlem
salınması yangın yalnızı
korkmasam öpmeye eğilsem
dişleri elektrik kırmızı
çarpılmışım başım sersem
sevdim jilet yiyen kızı
göğsündeki kumrulara değsem
gagaları zehirli kırmızı
gece gündüz tek düşüncem
kasıklarımdaki ince sızı
artık kimseyle sevişemem
anladım sevişmek kırmızı
jilet yiyen kız merih'li gecem
birlikte bulacağız belâmızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı
Attila İlhan
| 91 |
Diyet yapanlara eleştiri
Yemekler var tatlı tuzlu
Dondurmam var buzlu buzlu
Güveç pişiyor kuzulu
Yiyene afiyet olsunBirileri diyet yapıp aç geziyor
Allahım onlara akıl versin
Diyetten vaz geçip
Doya doya yemek yesinBir deli diyet adında
Bir kuyuya taş atmış
Doğrumu yanlışmı demeden
Birileri diyet yapıp aç kalmışDiyet yapana yazık sararıp solmuş
Kış geçti bahara erdik
Bırak rejimi lütfen sende
Doya doya yemek ye
| 63 |
Eylül
Bir perde ki sensin o, açılman günâh olsa,
Hep perde melâl üstüne hep perde inatla.
Yorgun geceler sonrası bitmiş acı dünde,
Dinlense bu ömrüm o mâsum kahve gözünde
Dinlense bu rûhum o mâsum nûrlu yüzünde...18.07.2006 10:38:00
| 37 |
Dost Sofrası (Nazire)
Dost SofrasıDur dinle arkadaş, ne diyeceğim
Aşkı arıyorsan, ne diyeceğim
Böyle güzel şeyi, tat diyeceğim
Tadıp da nasiplen, dost sofrasındanO bildiğin aşklar, o aşktan değil
Yar için söylenen, laflardan değil
Süslenip püslenmiş, “cicim”den değil
Dinle de nasiplen, dost sofrasından Ben okudum aldım, bir alın derim
Yaşayıp yaşatmak, içinde daim
Elbet yaşamışlar, iki şairim
Yaşa da nasiplen, dost sofrasından Döktüler nameler, çaldıkça sazı
Ozanlar gösterir, en güzel aşkı
Yüreği mest eder, Oflunun adı
İsminden nasiplen, dost sofrasından…İki şairimde, gönül çobanı
Koydular sofraya,muhabbet aşı
Bize kalır banmak, tasa kaşığı
Yiyip de nasiplen, dost sofrasındanSevmekler sözle hiç, olmuyor bilin!
Sevgiyi öğretiyor, bu iki beyin
Dil ile değil de, gönülden sevin
Yürekten nasiplen, dost sofrasındaŞairler öğretti, aşkı şiirde
Her dize götürür, en derin yere
Bu aştan nasiplen, istersen sende
Okuyup ta nasiplen, Dost sofrasındanDeğerli; Metin Yıldırım ve Ahmet Faruk Türkyılmaz (Namı Diğer Oflu) gibi iki usta şairin karşılıklı yapmış oldukları nazirelerine acizane bir naziredir.Halit Demir / Erzincan / 03.07.2004
| 158 |
Sevgi Bir Nimettir, Kıymet Bilene
Sevgi bir nimettir, kıymet bilene
Mutluluğa şifre, şükür edene
Sevgiyle kalanlar, düşmez eleme
Sevgi kalbin tacı, büyük hazineDuygular yükselsin, sevgi seline
Hiç durmadan vursun, gönül teline
Sarsın bütün rûhu, cümle bedene
Sevgi kalbin tacı, büyük hazineSevgi döner her an, bahar yeline
Hükmeyler her dem, kalbin diline
Akar damla damla, baldan kelime
Sevgi kalbin tacı, büyük hazine10 Aralık 2013 - ISPARTA
| 65 |
Dua
"Duâ temiz bir kalbin sesini ALLAH'a duyurmaktır." Güzellik bakmaktan Mânâ anlamaktan bulunur Aşkı yürekler yazar Ne göz görür Ne akıldan okunur Yürekten istedi....................
| 24 |
Dua
"Duâ temiz bir kalbin sesini ALLAH'a duyurmaktır." Güzellik bakmaktan Mânâ anlamaktan bulunur Aşkı yürekler yazar Ne göz görür Ne akıldan okunur Yürekten istedi....................
| 24 |
Sözünden: Dönme... (819)
Gül yüzünde bulutlarımı ağlatma hiç,
Akarsularımı akıtma hiç gözünden.
Gül yüzünde ağaçlarımı budatma hiç,
Yerler gökler dönse sen dönme hiç sözünden...
...
Sarı sarı çiçeklerimi kopartma hiç,
Kuşlarımı salıverme sakın elinden.
Gül yüzünden yıldızlarım kaysın tutma hiç,
Çocuklar gülsün dileklerime sen gülme!
18.04.2017
| 46 |
Yemek ye canı yorma Denge kur içe vurma
Taze yemekler yiyin
Çok yemek şişmanlatır
Kısalır hep ömrümüz
Ölüm gözetmez hatır
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Besin savurganlığı
Sıkıntıya yol açar
Bilinsin öğrenilsin
Canlara ateş saçar
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Fazla besin vücudu
Yorar ve harap eder
Devamlı alınırsa
Can insanı mahveder
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
En fazla savurganlık
Bilinmeli ekmekte
Bu işi bilen gelsin
Yazılmalı reçete
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Yiyeceğin kadar al
Kırıp içini atma
Gece yemek yedinse
Hemen yatağa yatma
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Ekmek çok büyük nimet
Onu atma çöplere
Bilin sebep olursun
Günaha hem de kire
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Yenmeyen ekmekleri
Poşete koy ve sakla
O an bayatlamasın
Bu durumu gör hakla
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Çok bencil bir davranış
Biliniz savurganlık
İyice öğrenilsin
Gerçekten olur anlık
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
İyi insan kendini
Rahatını düşünmez
Dostun yanına varıp
Doğru sözü hemen sez
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Çevremizde aç varsa
Hemen doyurmalıyız
Anne baba ve dede
Bebek çocuk genci kız
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Gereğinden fazla şey
Muhtaca verilmeli
Mutluluk ve esenlik
Altlara serilmeli
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
Yurttaşlık görevidir
Darda olana bakmak
Mutluluk çubuğunu
Hasan diyor hemen yak
Yemek ye canı yorma
Denge kur içe vurma
| 245 |
Vakit Akşama Kilitlendi
Vakit akşama kilitlendi
Kuşlar da farkında mıdırlar bilmiyorum
Bir gün daha geçip gitti ömrümüzden
Bir elma daha düştü daldanVakit akşama kilitlendi
Atlar da farkında mıdırlar bilmiyorum
Esintinin yönü değişti durup-dururken
Gökkuşağı bilezikler takmışlar
Ayakları görünmüyor halhaldanVakit akşama kilitlendi
Ya balıklar, onlar farkında mıdır
Dayanılmaz boyutlarda çağrısı ötelerin
Belki kaza, belki kader
Denize bir insan düşüyor sandaldanVakit akşama kilitlendi
Ya gardiyanlar, onlar da farkında mıdır
Bir gün daha eksilirken mahpusun cezası
Tâdatta
Bir ceset çıkıyor çuvaldanVakit akşama kilitlendi
Hamaklarda sallanıyor Don Kişot şairler
Tanıklık yapmaya reşit değiller
Bir daha, bir daha derken
Son elma da düştü-düşecek daldanVakit akşama kilitlendi
'En büyük takım, bizim takım'dır
'En büyük asker, bizim asker'
Hep hava basıp durur körükler
Kırmızı şeritli bir aferin gelecek diye
Örümcek kraldan… Bahaeddin KARAKOÇ (Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri –Dolunay Yay. ANKARA)
| 133 |
Hasret'im
Adını HASRET koydum
Senin yokluğundan
İlk kez böylesi üşüyorum
Özlemin rüzgarından
Dokunsalar ağlayacak gibiyim
Uzuun upuzun yollardanSanki karanlık bir yerdeyim
Güneşin bile bana inadı var
Hasretin bittiği gün doğup
Sarıp sarmalayacağım diyor.
Biliyormusun?
Bazen çok çaresizim
Bir nokta gibi küçülüp
Yok olacak gibiyim
Bazende sevinç dolu
Çocuklar gibiyim
Gelecek! ... biliyorum.
HASRETİM seni çok özlüyorum. Ruhsel Barışçimen
| 58 |
Akşam Olmasa
Hınç alırcasına çıksam dağlara,
Bir de oradan baksam doğaya,
Sonra gezinsem durmadan, hatta;
Akşam olmasa...Saatler geçse aradan habersiz,
Kuş cıvıltıları, böcekler ve biz,
Sonra, bu ahengin arasında
Akşam olmasa.Şırıl şırıl akan bir dere,
Arkasından bir pınar, aynı ahenkte,
Ve yeşil ile mavi karışımı doğa,
Gezinirken ufak bir göl kenarında,
Akşam olmasa.Ağaçların gölgesi dindirirken yorgunluğumu,
Etrafı sarmışken çiçek kokusu,
Böcekleri sarmadan kış uykusu,
Binbir doğa sesine karışsam,
Hatta koşarken bir ceylanın arkasında,
Akşam olmasa.Bir taşın üzerine oturup,
Seyretsem bütün yaşamı,
Bembeyaz bir bulutun,
Oradan izlesem girdiği şekilleri,
Bu sihire kapılmışken orada,
Akşam olmasa.Sonra, tatlı bir rüzgar,
Saçlarımı okşasa,
Etrafımı sarmışken temiz hava,
Tüm neşeyle seslensem doğaya,
Güzel bir güvercinle,
Bakınırken karşı karşıya,
Akşam olmasa.Bütün kaygılarımdan uzakken,
Hatta doğanın sihiriyle el ele,
Ve kuşlarla başbaşa,
Onların yaşam savaşını izlerken,
Yalnızca;
Akşam olmasa.
| 132 |
Bir Yaz İdili Ve H.hesse
Saatlerin ılık yaz rüzgârları gibi ağırdan aktığı vakitlerde, sadece sevgilisini serinletmek isteyen bencil bir delikanlı misali hırıldayan “pırpıra” yüzümü tuttuğum sırada geldi o. Hesse’nin ilk gençlik öykülerinin böyle kimsesiz bir akşamüstü ansızın ziyaret etmesinde de vardır bir hikmet, diyerek okumaya başladım. Elbette yine aynı şey oldu. Aradan geçen onca yıla rağmen sanki “ilk gençlik ülkemden” hiç ayrılmamışım, o yuvanın kendine has sıkıntısını geleceğe neşesiyle taşıdığı kıpırtılı ruhu kaybetmemişim gibi hayata yeniden uyandım.
O zaman bana çok ulu, cömert, merhametli görünen meyve bahçelerinde dolaştım bir süre. Anların durgun bir gölün üzerinde halka halka çoğalan genişliği içinde yüzerken, yaz tatili için gittiğim kasabaları düşündüm. Toprağa tıpır tıpır düşüp çürüyen meyveler gibi bir köşede öylece unutulmuş hissediyordum. Serin avlularda oturup cırcır böceklerinin türküsünü dinlediğimde, esas derdimin “dertsizlik” olduğunu henüz bilmiyordum. Bütün huzursuz gençler gibi canım sıkılıyordu işte. Ama sezgilerim o manasız boşluğu kavrayacak kadar güçlenmemişti. Gençliğin buruk ve esrik sarhoşluğunu yaşıyordum. Hayata dair cevap alamayacağım soruları gizli bir dilek kutusunun içine koyup kuyruklu yıldızlara yolladığım yıllardan bahsediyorum. Hiç bitmeyecekmiş gibi kendiliğinden uzayıp esneyen saatlerden.
Hesse’yi okuyan pek çok okur gibi o yazlarda bıraktığım kendimi özlüyorum. Bilmiyorum ki; şimdi annemin yumuşak dizine başımı koysam, ona kırlardan topladığım gelincikleri, papatyaları getirip buğulu bir sürahiye yerleştirsem, sofradaki kiraz tabağına dadanan birkaç arı vızıltısını o anki neşesiyle, hüznüyle çağırsam, vişne reçelli kızarmış ekmeklerin kokusunu içime çeksem, dantelden bir örtünün kendiliğinden kayıp düşmesi gibi akıp giden hafif yaz bulutlarıyla hülyalara kapılsam o zamanki kendimi bugüne taşıyabilir miyim? Cevap karmaşık; ne evet, ne de hayır.
Hesse kitaba adını veren “Gençlik Güzel Şey”de, gençlikle olgunluk arasında salınan “sıkışmışlık” hissini bir doğa ressamının titizliğiyle resmediyor. Gelecekte edebiyat tarihinin en önemli yazarlarından biri olacağının müjdelediği tabiat tasvirlerinin arasına gizlediği “insanlık hâlleri” son âna kadar hiç değişmemiş. Edebiyatı nasıl da kendine benziyor. Onun hayal etme üslubu, okuruna yaşama üslubunu da açıkça gösteriyor sanki.
Bir roman, hikâye kapağında, “otobiyografik unsurlar içeren” hatırlatmasını her gördüğümde, itiraf etmeliyim ki müstehzi bir tebessüm yayılır yüzüme. Sanki başka türlüsü mümkünmüş gibi. Saf sanat ve saf hayat varmış ve bu iki nehir nihayetinde sonsuz bir denizde buluşmazmış gibi... Hele ki ilk aşk heyecanlarını, taşrada geçen çocukluk yıllarını, o ilk uyanışları, kırılmaları, kayıpları, eksilmeleri, çatlamaları anlatıyorsa bir yazar, yapıp yapabileceği kendi suretinden kâinatın sırlı aynasına bakarak hayatı çoğaltmak değil midir? Zihnin, yüreğin tortusunda birikenler, hatıralardan, imgelerden, kayıp anlardan istediğini seçer, yorumlar, bazen eksiklerini tamamlar ve kendi ham gerçeğinden yeni bir “gerçeklik” yaratır.
Hesse, bu ilk gençlik hikâyelerini yazmak için masanın başına oturduğunda nasıl bir gelecek tasavvuru vardı bilinmez ama yazarak “büyüdüğü” kesin. Bu yaz hikâyesinde, yuvasına dönen gencin, çocuk yaşlarda âşık olduğu güzel Helene’den, hakiki dostluğun içtenliğiyle sevdiği Anna’ya, saf bilgiden inancın melankolisine uzanan çakıl taşlı yolda, insanın değişimini gösteriyor. Tabiatta, kâinatta karşılaştığı her şeyin kutsal bir parçası gibi hissettiği için muhtemelen, duyguları tül tül uçuşan mısralara dönüştürebiliyor. Ve sanırım bu yüzden hiç eskimiyor.
Onunla birlikte tren yolu kenarına dizilmiş katırtırnaklarını, bahçe çitlerinin çizdiği yaralı dizleri, dirsekleri, verandanın parmaklıklarına tırmanan yabani, acı otların kokusunu, kan kızılı gülleri okşayıp geçen ikindi güneşinin loş aydınlığını hatırladığınızda çocukluktan kalan bir titremeyle ürperiyorsunuz. İlk gençlik anılarınız, ona baktığı yerden belki mavi bir çiçek çanağından göz kırpıyor size. Dingin bir yaşama özlem duymanıza rağmen uzaklarda kalan o yıllara geri dönemeyeceğinizi biraz burkularak fark ediyorsunuz. Tam da o anda, size gençlikten bilinmezliğe doğru adım attığınızda hissettiğiniz o ilk huzursuz kıpırtıları hatırlatıyor. Onun kelimeleriyle münzevi bir mutluluğun eşiğinde, her seferinde biraz daha bilgece büyüyorsunuz: “Gece vakti açık havada yollarda, suskun göğün altında, sessiz sakin akıp giden bir subaşında olmak her zaman sırlarla örtülüdür ve ruhun derinliklerini harekete geçirir. Hayatın başlangıcına yaklaşmışızdır, kendimizi bitkilerle, hayvanlarla hısım akraba hissederiz. (...) İnsanın bu en korkunç duygusu; kurtulması imkânsız bir şekilde yapayalnız kalma, yapayalnız yaşama; acıyı korkuyu, ölümü bir başına tatma, hepsine bir başına katlanma duygusu, her düşüncede usulca çınlar, sağlam kişide ve gençte bir gölge, bir ihtar; güçsüzde de bir dehşet olarak.”
Hesse’nin hayatın başlangıcı diye tarif ettiği yer, hayatın sonu aynı zamanda. Ölmeden evvel yazdığı denemelerden birinde yine aynı tonda mırıldanıyor: “Kocamışlığı da gençlik gibi güzel bir ödev bekler, ölmeyi öğrenmek ve ölmek de bütün ötekiler gibi değerli bir işlevdir; yeter ki tüm yaşamın kutsallığı önünde bir huşu duygusuyla yerine getirilsin.”(Gençlik Güzel Şey, Herman Hesse, Can Yayınları, Çev. Behçet Necatigil, Kamuran Şipal)
| 698 |
Kanserin Tedavisi!
Kanserin tedavisi falan yoktur arkadaş,
Ne yapıp ne edip de korunmaya bakacan.Derlerse de inanma, ilaç çoktur arkadaş,
Güvenmeyip ve bir dert bulmamaya bakacan.Seni düşünecek hiç kimse yoktur arkadaş,
Dizginlerini ele vermemeye bakacan.Aktif olacan, aktif, çare yoktur arkadaş,
"Herkes yiyor aman be" dememeye bakacan.Sebepleri fazla bir yerde yoktur arkadaş,
Aklı başına alıp aramaya bakacan.Koruyan hekimlikte para yoktur arkadaş,
Kendi çabanla hasta olmamaya bakacan!..Diyorsan ki "cahilim, bilgim yoktur arkadaş"
Markası olan bir şey yememeye bakacan...
| 75 |
Sevinç Gözyaşları...
Ne zaman akacak sevinç gözyaşları,
Çok seviyorsun atıyorlar sana taşları,
Sevdiğim Gülün masumdur bakışları,
Ne zaman akacak sevinç gözyaşları,
Çok seviyorsun atıyorlar sana taşları...
| 26 |
mor korkinios
el söylencesi gül göçü
nasıra değmiş yüz, acıkmış
da dememiş öldüm içi, küstüm
çiçeği, kasımpatı, gün ayazı
olgun korkinos
karıştırma toprağı, ana
yarası dil vermez
su saati, akşam
aralarına, küpe çiçeklerine anlattın
en çok, dürülü mendile
oğlunu getiren habere
ad koydun, kökledin boşluğu
mersin ağacına doğruldun
ah suna!
yengeç büyüttün göğsünde
üç yetim duymadı
biz o zaman bulutları yaşlandıran
çocuktuk, ellerimizin üzerinde gece
ayakkabı saklardı eşikte
is:sokak fenerinde
çoğalan sigaralı nefes
annem: telaş göz çukurunda
duruyor parmakta zaman, sabah
incelen söz
uzuyor ray gibi
kımıldanan rüzgar
uykulu gölgeler, boşaltıyor
kendini gürültü
annemiz kaybolmadı
sana ağlıyoruz suna!
| 98 |
Düş Yollara
Öteye hasret ruhum...
- Düş yollara yollara!
Orda mesut olursun,
- Düş yollara yollara! Uçursa beni rüzgar,
Uçursa diyar diyar.
Ah...Orada neler var
- Düş yollara yollara! Ora dağdır içimde,
Ve en güzel biçimde...
Yollar yumak içimde,
- Düş yollara yollara! Kilitli kabukta öz...
Eşyadan yıldı bu göz.
Ufuk, ellerimi çöz!
- Düş yollara yollara!
Rıfkı Kaymaz
| 59 |
Gurur İster
Aşkta nasıl gurur olmaz
Aşk birazda gurur ister
Onur istediği kadar
Aşk birazda gurur isterSemek güzel sevilmekte
Sevdiğinle övülmekte
Olsa sonu ayrılıkta
Aşk birazda gurur isterSeni ister seni ister
Sana derin hisler besler
Bana gerçek yüzün göster
Aşk birazda gurur isterGönlüm sana kırık değme
Gel başım yerlere eğme
Deli gönül vaz geç sevme
Aşk birazda gurur isterKendimi yerine koydum
Bilemezsin neler duydum
Anla beni senden soğdum
Aşk birazda gurur isterEfsanede tam sevdi mi
Yaptıklarına değdi mi
Başın göklere eğdi mi
Aşk birazda gurur ister
| 86 |
Mehmet Akif Ersoya
mübarek ruhunuza eylesin rahmet
karalı günlerde çok çektin zahmet
zen büyük zatsın ey şair mehmet
yattığın yer nur olsun mekanın cennet şairlerin piiri o zat milli duyguda
kelimeler eksik kalır seni övgüde
çokta kusur olmuş sana saygıda
yattığın yer nur olsun mekanın cennet
| 46 |
Türkiye’nin Gizi
türkiye bir kördüğüm
ipi sıradağlardan
iki kıtayı bağlar
sımsıkı ulortadanhiçbir kılıç kesemez
bu tarihi düğümü
birbirine karışmış
o büyülü gizinitürkiye bir kördüğüm
sarmalanmış dağlarca
birbirine karışmış
halkalarıyla çağlarcatürkiye bir kördüğüm
onda hem sonsuzca yas
hem sonsuzca coşku var
günü gününe uymaztürkiye bir koca burgaç
dünyanın dört yanından
dün bugün ve yarından
her şeyi çeker yutartürkiye bir değirmen
öğütür durur zaman
gelecekten geçmişten
her şey onda aranantürkiye bir köprüdür
altından toprak akar
ay ve yıldız üstünden
sonsuza doğru uzartürkiye bir bilmece
sabahtan akşama dek
çözülür ışıklarca
akşamdan sabaha dek
örer gizini gece
| 93 |
Veda Etmek
VEDA ETMEKyine sensiz
ve sessizim
nisan gecelerini yağmursuz
sevişmeleri
monoton yaşıyorum
oysa
ıslanmış parlak gözlerinde
kaybolmak
ve bir asıra
kollarında
veda etmek vardı...İbrahim Kurt
Şubat 2002
| 28 |
Göçmen kuş gibi gezip duruyorum
O yandan bu yana gider gelirim,
Göçmen kuş gibi gezip duruyorum.
Artık gurbeti ben vatan bilirim,
Göçmen kuş gibi gezip duruyorum.Burdan bir adım gidemedim öte,
Saçlarım döküldü büründüm ete.
Köyden çıkışım o çıkış gurbete,
Göçmen kuş gibi gezip duruyorum.Dertlere alışığım gözüm pektir,
Önümde engel olan dağlar çoktur.
Yerim belli değil durağım yoktur,
Göçmen kuş gibi gezip duruyorum.Her gün iki üç saat uyuyorum,
Gurbet elde ne bulursam yiyorum.
O yer senin bu yer benim diyorum,
Göçmen kuş gibi gezip duruyorum.Yusuf düşümde teyyareye bindim,
Sabır tükendi ben mahzene indim.
Gezmekten Kelaynak kuşuna döndüm,
Göçmen kuş gibi gezip duruyorum.
| 101 |
Anam
Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti Anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü Anam Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu Anam Doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Köyünde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu Anam Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi
Huysuzluk edersem kalkar döverdi
Hemen kucaklayıp okşar severdi
Çirkin huylarımı soyuttu Anam Çocuğudum Anam bana ders verdi
Okumamı çalışmamı ön gördü
Milletine bağlı ol da dur derdi
Vatan sevgisini giyitti Anam Tükenmez borcum var Anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi köylü kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı Anam Veysel der kopar mı Analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sözlerimin gerçeği
Okuttu oğretti büyüttü Anam
| 127 |
Gerçek yaşananları anlatıyım
Gercek yasananlari anlatiyorEskilerden gençlerin kış oyunun dan bir hikaye anlatıyım
Gözel anılardan beş arkadaş bir gurup olurlar aralarında birinin
Elini yüzünü siyah boyayla boyarlar köse kılığına girerdi
Sırası gelince oyununu oynar birinede kız elbisesi giydirirler
Diyer iki kişiyide deve kılığında oynar üzerlerine bez örtülürdü
Cek deveci develerini diyince develer oynar biri tef çalarak türki
Söyler bu oyunu organize yapanın omuzunda heybesi elinde bir sopası
var dı oyuncular işaret bekler hikayenin adı ya arabuşşak gençler arasında
Saya gezelim derler bu oyuna kar dizboyu olurdu kış yarı olunca gençlerin
Oyunu başlardı ev ev saya gezerlerdi evlere girerken şu türküyi söylerler
Ya arabuşşak ya fellak arap gelir ok gibi yuvarlanır top gibi deyince
Arap köse rolünü alır evsahibinin gider önüne yatar başış alanakadar
Elinde tef çalan türküsöyler arap gelir ok gibi yuvarlanır top gibi diye türkilerine
Devam eder elbise giyinen Kız kılığında olan ortaya çıkar
oynar çek deveci develeri deyince develer kıpır kıpır kıpırdar kafasını oynatır
Omuzunda hebesi olan elindeki sopasıyla gider Ev sahibinin önünde yatanın
Sırtındaki kamburuna vurarak kaldırır köse tabi başışını almış
Gençlerin kış oyunu bu oyunla bağşış toplarlar
O zamanki arabuşşak oyununu oynayan kahramanları tanırım
Bu hikayenin içinde Bende varım böyle anlattım
| 195 |
İçimde Sessizlik Var
İçimde, bir sessizlik var bugünlerde.
Bilmiyorum, neden hep ağlıyorum gözlerimle.
Yağmurlarcasına ve Sellercesine, ağlamak istiyorum yüreğimle.
İçimde sessizlik var ruhumda saklanır. Sessizlik, insanı yer bitirir.
Sessizlik, insanı alıp götürür ve daldırır.
Sessizlik, insanın boğazında yutkumlanır.
İçimde sessizlik var ruhumda saklanır. Bu, sessizlik nerden gelinir bilinmez.
İçimizde,taşıdığımızdır yok edilemez.
Her, tarafına bir hastalık gibi savrulur istesen de çözülemez.
İçimde sessizlik var ruhumda saklanır. Hayat, bazen insanı sessizliğine bırakır.
Sen, o sessizlikten kurtulmaya çalışırsın yüreğinde yaşar.
Çıkmak, istersin çıkamazsın sana bulaşır.
İçimde sessizlik var ruhumda saklanır. Aslında, sessizlik hepimizde vardır.
Aslında, yalnızlık hepimizde vardır.
Hayata, karşı küskünlüğümüz hepimizde vardır.
İçimde sessizlik var ruhumda saklanır. İçimizde ki, sessizliğe dur dememiz lazım.
Hayata, karşı susmamız lazım.
Hayata, kapanıp ve küsmemiz lazım.
İçimde sessizlik var ruhumda saklanır. Sessizlik, bazen çözümdür.
Ama bazen de hayatta karşı küskünlüktür.
Ama bazen de hayatta karşı bir düğümdür.
İçimde sessizlik var ruhumda saklanır.
| 146 |
Yasak Sözler
Ellerinde gül var solmuş
Yüzündeki sevinç donmuş
Ağlarken yaşamayı unutmuş
Sevmek sevilmek hayal sözler gazzede.Sıcak ilgi buz dağına asılmış
Saçlarına toka değil hüzün takılmış
Daha doğduğunda ağıt yakılmış
Güler yüzler yasak duygu gazzedeŞimdi bombalrı çekin s.güçler
Artık gazzede de gülsün güzel yüzler
Ölüm değil şeker ve sevinç bulsun minicik eller
Yasak değil hür irade hüküm sürsün gazzede.
| 59 |
Ey Vatan
Gönül vermek desem,acaba ne ki
Uğruna gönlümü katıpda serdim
Toprakda toz olsam,can değer mi ki
Ey vatan ben sana tenimi verdimAğlasam sesimi,duyarmısınız
Dokuna bilsem de sayarmısınız
Şehidim desem de kıyarmısınız
Ey vatan ben sana canımı verdimBilmezdim cenneti,bu kadar güzel
Olan sözler yetmez,her şeyi özel
Şahadet şerbeti,var ise ezel
Ey vatan ben sana canımı verdimHer yer aydınlıktı,düşmeden önce
Askerlik bir yoldu,cana güvence
Dünyaya doymadan,giden her gence
Ey vatan ben sana tenimi verdimAllah’a yaklaştın,bak duyuyorum
Hakikat uğruna,can uyuyorum
Sevdalı bayrağa,al koyuyorum
Ey vatan ben sana tenimi verdim
Bahattin
| 88 |
Sobacık
Seni hep odanın kenarına koyardik.etrafını minderle doserdik çevrenide boş birakirdik ki iyice isinalim diye
Kış gunllerimizin en sıcak dostu sendin
Senin cevrenide toplanıp sohbeten haz aldık,senin çayın ile tatlandik,ben ilk Siirimi o ela gozlu kıza senin yani başında yazdım sen çitir çitir odunlari yerdin içimdeki korda beni izmirin o soğuk ayaz gecelerinde yorgznim ile,senin sıcaklığın vardı üzerimde.senin uzerinde babamın abdst gugumunun ıslık sesi hayallerimin fon muziigi gibiydi tavana vuran sarı golgende askimin resmini cizerdim..
Hele pazar sabahları şöminende kızaran ekmeğe margarin sürüp afiyetle yemek yokmu yanında bi tutam çökelek birazda zeytin ee bide çayın Uff be halil ibram sofrası gibi tatlı olurdu...
Içli yanardin bazen agit tuterdi bacandan sevda türküsü fisilfardi yüreğin gümbür gümbür sezermiydin ne içimdeki burukluğu kederi derlesir gibiydin benimle...
Hep senin dibindeki pencereye verirdi yüzünü babam elinde tesbihi dilinde Allah dalar giderdi rahmetli senin sıcaklığında kestirirdi namaz vaktine kadar.anam mutfağı yanına taşımıştı malum senin sıcaklığında yemek...bir başka tatliydi hic unutmam bi keresinde çok usumustum isinalim dedik yaktın avuclarimi,yüreğimin yanigi yetmezmiş gibi yinede sana kizamadim hee bide neyi severdim,bizim evin karşısındaki tepelerden mantar toplardim da uzerinde pisirirdik bide tuzladimmi hani suyu cikardida icerdim Uff be ne datli olurdu ama...
Yıllar geçti sobacik yıllar oldu seni fırlatıp attık kimimiz bir eskiciye sattık seni oysaki sattığımız hayatimizmis
Ulan bir demir yiginidir dolandirdik evin her köşesini her odayad koyduk adı kalorifer denen cesedi icinede verdik suyu isitsin diye...ısıttı da bizi sobacik ama ben hep usudum yüreğim buz tuttu hani sen bizi cevrende toplardinda bize hikaye anlatirlardi en guzel sohbetleri yapardık hükümet kurar meclisi bozardik ya kalmadı bunlar artık ev içinde ev olduk herkeze dağınık oldu artık herkesin dostu yanlizlik oldu o kalorifer denen illet evi issitti ama bizi bizden soğuttu..artık ne kahvaltinin nede yemeklerin tadı var nede mantarin nede gönlümdeki aşkların sen gittin gideli usuyorum sobacik
| 296 |
Güle Güle
yeşile çalan zamanlara,
ve senle dolu anlara
bir veda havası gerekirdi...
bir veda, bir söz...
tutuşsuz tutuşmalarımıza
acılarla yüceleşen bir ağıt...
uzak yollar
ve bekleyişlerin
o uçsuz sancılarıyla dolu
bir zaman daha...
küçük yüreğine bergüzar
bir ten ıslaklığından başka
bir şey bırakamasam da,
bir çift sözüm
kulağında çınlamalı:
güle güle...
| 52 |
Güzel Türkiye
Uzunca yürüdüm yollarında
Deresinden köprüsünden geçtim
Dağlarından akan pınarlarında
Buz gibi akan sularını içtimTürkiye Zümrütten yeşil
Göllerinden,ırmaklarından geçtim
Dağlar,ovalar,ormanlar yemyeşil
Türkiye`mi yıldızlara bakarak seçtimTürkiye denizlerin ne güzel
Denizlerinin üzerinden geçtim
Türkiye şehirlerin ne güzel
Türkiye körfezlerinde güzelliği seçtimTürkiye tarihi eserlerine hayran kaldım
Öyle güzelsinki güzel Türkiye
Tarihi eserlerinden, rüyalara daldım
Dünya`yı dolaştım,seni seçtim,Türkiye
| 55 |
Aşk
Aşk hep gülmek, eğlenmek, her zaman onu yanında hissetmek değildir.
Aşk acı çekmektir,
Zorluklara göğüs germektir,
Onunla bir günü değil, bir ömrü paylaşmaktır,
Aşk ölmektir, öldürmektir,
Çile çekmektir aşk,
Çektiğin çileyi, ıstırabı şiirlere dökmektir.
Sabretmektir, tükenmektir ve tüketmekti aşk,
Kavuşamayacağını bile bile onu arzu etmektir,
Aşk 14 Şubat’a sığdırılmayacak kadar kudretlidir,
Onu bir günde değil, her günde sevmektir,
Aşk akıp giden zamanın o yanındayken durduğuna inanmaktır,
Günlere, aylara ve hatta yıllara sevdiğinin ismini vermektir,
Aşk çıkmaz sokakta kaybolmaktır,
Sevdiğini ismini duvarlara kazımaktır,
Aşk sevdiğini görebilmek için tebeşir tozu yutmaktır,
Dağlarda, kırlarda, çiçek bahçelerinde yaşamak yerine,
Onunla birlikte çölde yaşlanmaktır,
Aşk hiçbir zaman imkansız değildir,
Onsuz geçen zamana isyan etmektir,
Sevdiğini getirmeyen trenlere, otobüslere küfretmektir aşk,
Aşk var olmaktır,
Sevdiğin hayatta olmasa bile onun yerine de nefes almaktır,
Aşk Allah’ın huzuruna çıktığımızda,
Ben sevdim diyebilmektir,
Dik durma, cesaretli olma, vaz geçmeme durumlarını benliğine öğretmektir.
Aşk kaybolmaktır,
Kaybolduğun o ıssız sokakta sevdiğini aramaktır,
Aşk çöllere düşmektir,
Sevdiğini yağmur duası gibi yaradan dan dilemektir,
Aşk sonsuzluktur,
Sırat köprüsünde bile el ele yürümektir,
Aşk ölmek demektir,
Öldükten sonra da mahşerde onu yine sevebilmektir…
| 180 |
Neyleyim bayramı
Ağlayan yüreğim gülmeyecekse
Mutluluk kapımı çalmayacaksa
Dostlarım yanım da olmayacaksa
Neyleyim ben böyle acı bayramıYine mi yüreğim kalacak yalnız
Hüzününden belki sızlıyor cız cız
Böyle bir bayrama layıkmıyız biz
Neyleyim ben böyle acı bayramıNe anam var nede babam yanımda
Hüzün ile geçti gitti ömrümde
Karanlık çukurlar yine önümde
Neyleyim ben böyle acı bayramıAdı bayram ama,gerçekte hüzün
Göremiyom yine sevdanın yüzün
Elini öpmezse oğlunla kızın
Neyleyim ben böyle acı bayramıKim çalacak garibanın kapısını
Tanrı çürük yapmış zaten yapısını
Dertlerin yüklemiş bana hepisini
Neyleyim ben böyle acı bayramıDerler ya deliye her gün bayramdır
Doğrudur her günüm benim zindandır
Deliyimya birazcıkda ondandır
Neyliyim ben böyle acı bayramıBen hüzünlü isem bari sen sevin
Neşe ile dolsun o sıcak evin
Tadını çıkar ha bu gün her şeyin
Kutlu olsun senin güzel bayramın
İhg 07.09.10
| 131 |
Umut
revamı beni böyle kurşunlamak derinden
ruhum bakamaz oldu güllere kederinden
revamı içimde soluklanan kuşların
kırmak kanatlarını
sonrada bakmaksızın arkaya bir defa
bırakıp adım adım istihza tohumları
bu zamansız şairi incitmek reva mıdır
sevindirmek dururken
öldürmek reva mıdır
| 38 |
Bir Şiir...
Bir şiir yazacağım bu akşam
Aşk sevda üzerine
Hüzünlerin olmadığı
Bir şiir yazacağım
Özlemleri bulunmayan
Ayrılıklar yaşanmayan
Gurbete uğramayan trenleri
hep sevenleri kavuşturan
Bir şiir yazacağım
Sade süssüz yalın ve gerçek...
İnsanları sevgi umut dolu ihanet tanımıyan
Bir şiir yazacağım
Aşıkların aşklarını gönlünce yaşadığı
Çiçekleri her dem taze kalan
Bir şiir yazacağım bu akşam
Sitem efkar tanımayan
kuşları tuzaklara avcılara yakalanmayan
Bir şiir yazacağım
karanlık hüzün ve acı tanımayan
Sadece aşk ve sevda yüklü
Bir şiir yazacağım
Bu akşam
| 81 |
Hayat=Aşk
Şu dünya üzerinde birşey tattır bana
Hem aşk kadar tatlı, hem aşk kadar acı olsun
Acı ve tatlı bu kadar yakışır ancak
Adı aşk denen bu olguya
Bu varoluşa
| 30 |
Noktürn
Gece yaylı çalgılarda yaylar kendi işliyor gök kendi üflüyor nefeslile- re klavsenlerinde yıldızların mavi damlıyor ışın yağmuru dorukların sa- çaklarından ve tıkırdayan varlığın or- kestrasında vurmalıların dingin dar- beleri. Tuşlarda yıldızlar sönüyor ya- nıyor. Ve ufkun diyaframına oturtmuş nefesini engin şarkı, Hava duyumsuyor uzam düşünüyor. Ve musikinin kırmızı rüzgârı. Yıldız ışı- ğı flütlerden çağıldayan. Ağaçların gölgeleri gecenin engin partisyonuna işlenmiş siyah oyalar. Zamandır sesle- rin tartımına bu paylaştırılmış. Oysa daha sonsuzluk var yaşanacak. Mavi yağmuru yıldızların damlıyor- gece ışığı şarkı söylerse nasıl. Öz- değin tin yerinde gurubun üzerinde parçalanmış bir küpten akıyor sonsuza şarap bir violonselde - lal. Çalan- larsız çalgılar topluluğu. Ay göğün eteğinde bir damla kan - batıyor.
| 111 |
Kalk Gidelim Yar Seninle Nemse'ye
Kalk gidelim yar seninle Nemse'ye
Sarı kakül yar dökülüvermiş enseye
Sen benimsin vermem seni kimseyeGel gülüm gel gör ne hal oldu yar bana
Şim'den de sonra yar haram olsun şu yerler banaKalk gidelim yar senin ile yokuşa
Sarı kakul al yanağa yakışa
Mail oldum o sendeki bakışaGel gülüm gel gör ne hal oldu yar bana
Şim'den de sonra yar haram olsun şu yerler bana
| 69 |
-0001-Türk Perisi-5001-
-0001-Türk Perisi-5001-Biliyormusun...
Türk Perisi....Kıtlık başlamış...
Atama rüyasında...
Ak saçlı dededen...
Bir nasihat gelmiş..
Göç git buradan...Anlıyormusun beni...
Türk Perisi....Mersin-01.01.2010-Bilal Geniş
| 22 |
Ne Yaparsan Yeridir
Bir gelip bir gitsen de
Her gün sitem etsen de
İpimi sen çeksen de
Ne yaparsan yeridirO ki seven ben oldum
O ki sana yem oldum
Ben ki şimdi el oldum
Ne yaparsan yeridirGüneşim olmasan da
Günüm de doğmasan da
Hal hatır sormasan da
Ne yaparsan yeridirO ki seven ben oldum
O ki sana yem oldum
Ben ki şimdi el oldum
Ne yaparsan yeridirYar diye saymasan da
Soyunup sarmasan da
Kazan da kaynatsan da
Ne yaparsan yeridirO ki seven ben oldum
O ki sana yem oldum
Ben ki şimdi el oldum
Ne yaparsan yeridir
| 97 |
HAKİ
Oğlum Umut Erdem'eI.'Oğul gitti' diyor ceylan ağıtı'Oğul gitti...'Avcısı bıyık altı... Puslu sirenler vadisinde delik deşik ediyor günlerimi Yüreğimden geçen ırmağı vuruyor ilkin hedef şaşmaz hüneriyle Buruşturup atıyor ormanımı Patikaların gözü yaşlı uçurumla sonlanıyor hevesi Kapıma iki nöbetçi dikmiş haki Yok başka renge meyil Giriş-çıkış nizami II. Nasıl da çoğuldun oğul Bıçağın kemiğindeki inilti yadsıyor vuruşkan sahteliği Ah, keşke aşk kesseydi seni Bir çift postal sarkıyor mektubundan bağcığı dağınık fırtınalı dörde katlanmış yalnızlığı üşümüş peronlarda trensiz Çamurunda debelenen sesler tortul ve kayaçlarımı dolaşıyor 'Ara beni, diyor 'ara beni. Haydi ara!.. …Koyduysan gençliğimi yerinde bul!' 'Oğul gitti!' diyor ceylan ağıtı 'Oğul gitti!...' Kör zamanın çanları inada bindiriyor yitikliği Mavi Yaren, Ekim-Kasım-Aralık 2006
| 111 |
Aşk Risalesi 6
İrfan sahibiysen sus... Sabret ki muradın ardı sıra gelsin. Ümit; dağların eteğinde değil doruğundaki kara denirmiş. Öyle hemen erimezmiş. Dün aldığın nefes, bugün sana dönmezmiş ama aynı burun hep yerinde, aynı kalp ve ciğer hep yerinde durur... Kainatı dolaşsan baştan başa vefa, sahibinden öteye gitmezmiş... Sen eğer vefa sahibiysen, zillete başeğdirmezmiş sahip olduğun hasletlerin... Kiracı olduğun aşikar unutma... Hem bedende hem dünyada hemde yerleştiğin her kalpte... Bir gün pılını pırtını toplayıp ya sen gidermişsin, yada kapı önüne koyarlarmış.. Elin elinden ekmek yemek, ele mihnet etmekmiş.. Eğer elin varsa rızkını kendin koparabilmeliymişin.. Yada rızk sahibi önüne ne uzatırsa şükretmelisin.. Eğer Mevla sana iki ayak üstünede iki bacak verdiyse, üzerinde durmasını becermelisin.. Yoksa koltuk altlarına girmek isteyen çok değnekler olabilir... Dostlar mı? ? fazlası zararmış azı karar... Şükür senin hazinendir, şükredersen her kapı ardına kadar açılır... Ve en sevdiğin hep kendinmiş ve ne kadar kendini seversen o kadar uzaklaşırsın hatadan... Kimse kendini ateşe atmak istemez..
| 156 |
Özlemek
Özlemek; tanıdığın, bildiğin, denediğin, gördüğün,
yaşadığın, zevk aldığın,
çıldırdığın, kahrolduğun,
yaşam anlarını tekrar etme sızısıdır özlemek.Özlemek; hasrettir, haslettir, esarettir, özgürlüktür,
ağız tadıdır, gözyaşıdır,uzakta kalan-uzaktan gelen
buram buram aşk kokusudur
özlemekÖzlemek; etrafa bakmak, seyahat etmektir
Duygusallaşmak, su akarken içmektir
Filmin sonunu bekleyip ufka
Merak sadakatidir özlemekÖzlemek; şarkıdır, türküdür
Resimdir, şiirdir, hikayedir, romandır
Yazarın çizerin keyfekeder şirazesidir
Özlemek
| 57 |
Atatürk ve Cumhuriyet
Aşk ………………………..Can
…Tarih………………………..Umut
……...Amaç………………………..Mutluluk
……….......Türk …………………………....Hürriyet
…………........Ülke………………………………...Ulus
……………….....Refah……………………………….Renk
………………….........Komutan…………………………....İlke
……………………………………………………………........Yarın
………………………………………………………………….......Eser
…………………………………………………………………….........Tutku*********************************************************************************************
Cumhuriyeti Sevenlerden
**********************************************************************************************Gençlik.......yarın,
yazar...........eser,
şiiir...............Tutku..............Selami TıraşlarNe ………………………..Millet
…Egemenlik………………..Umut
……... ……………..……………Türk
………....... ………………………....Laik
…………..……………………………...Ulus……….......Türk ………………....Dimdik
…………........Ülke…………………..İlelebet
……………….....Refah…………….….Yalnız
……………….........Kimlik……………....Emanet
………………………Ülküm…….……….…Neden
…………………………Milletim….…………Esaret.......Erkan İnay..İnsanlık..................onur
.......sevgi....................güven
..........Saygı....................gerçek
..............barış......................mutluluk
..................Anıtkabir................Ulu Önderimiz
......................Türk.......................Atatürk
.........................Vatan.....................büyük tutku........Talat Semiz...
| 44 |
Alucrada Akarsular
Alucrada akarsular oluk oluk
Dağları aşınca güzeldir Çamoluk
Kışın boldur karı, havaları soğuk
Akar Kelkit çayı, güzeldir Çamoluk.Şebinkarahisarı geçtim, Tamzara
Yolu büklüm büklüm ne güzel manzara
Yokuştu çıktım su içmeye Hanzara
Sağımda avutmuş yeşildi Tamzara.Sivasa bağlı Akıncılar, Gölova
Herkes kurmuş memleketlerine yuva
Değerini bilelim, temiz suyuyla
Sılayı rahim yapalım, Allah yoluyla.
| 53 |