poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Bahar Ve Yağmur (Haiku)
1
Sabaha karşı
sokağa düşen yağmur
görür telaşı2
Yağmur sonrası
suskun bahçeye yağar
kuş cıvıltısı3
Yağmur yağınca
neden kalbim üşüyor
Bahar kapıda4
Düşü olmasa
bahçe baharsız kalır
Yağmur çığlıktır
| 33 |
Türkiyede laiklik
anayasa mahkemesinin,türban yasası olarak bilinen anyasa değişiklini iptal etmesiyle laiklik ilkesi güvence altına alınmıştır.eğer serbest bırakılmış olsaydı laiklik ilkesi tamamen tahrip edilmiş olurdu.Anayasa mahkemesinin iptal kararı AKP. nin siyasal projesine kısmende olsa bir set çekmiş oldu laiklik anayasanın değiştirilemez,değiştirilmesi teklif dahi edilemez temel maddelerden bir tanesidir Bu anyasa değişikliğini yapanlar partiler özgürlükler arkasına saklanarak,türkiyeyi ortaçağ karanlıklarına doğru sürüklediklerini farkına varamıyorlar her halde.Laikliğin olmadığı bir ülkede demokrasiden.özgürlüklerden,hukuktan,bahs etmek mümkün değildir.Eğer anyasa değişikliğini yapmak istiyorsanıza askeri cunta tarafında topluma zorla kabul ettirilen on iki eylül anayasasını temelinde değiştirelim.sadece türbanla ilgili kısmını kendi siyasal projesinin doğrultusun değişiklik değil,daha çağdaş daha özgürlükçü hukukun üstünlüğünü egemen kılan.bir anayasa değişikliğine gitmenin tam zamanıdır. Şimdide türkiyedeki laikliğe bakalım.Acaba türkiye gerçekten laik bir devletmidir.evet anayasada belirttiği gibi laiktir.ama zayıf bırakılmış bir laikliktir.alevi toplumuna hiç yer verilmemiş,alevi inancına sahip insanları hukuken yoksayan bir devlet ne derece laik olabilir,bunuda düşünmemiz lazım.Gerçek laik bir ülkede diyanet olmaz.Eğer diyanette olursa,o diyanette bütün ianançlar eşit derecede temsil edilir.Din dersleri zorunlu olmaz alevi çocuklara zorunlu din dersleri verilmez.kendilerini özgürlükçü diye topluma lanse eden AKPziyniyeti bu baskılar ve yok saymalar karşısında neden tavır belirlemiyor neden gündemine almıyorlar.. bu ülkede tek sorun suni olarak yaratılan türban sorunumudur,Anayasanın onuncu maddesine rağmen, alevi leri asimile projesini hayata geçirilmiş ve uygulamasında sakınca görülmemiştir.Yane alevileri zorla baskıyla,katliamlar yaparak sünnüleştirme çabaları vardır Biz aleviler olarak bütün bu oyunları bozacağız ve bu baskılarada boyun eğmeyeceğiz.Alevi öğretisinde öncelik insandır.Bizim felsefemizde ayrımcılık,ırkçılık,bölücülük,yoktur ve olamazda kim olursan ol önce insansın,
bu yazımı türban yasasının iptal edilişini hemen ardından azbuz huerernler web sayfamdan yayımlamıştım. şimdide sayın başbakanın.dindar dinine ve kinine sahip, davasına sahip çıkan bir gençlik istiyorum söylemlerinden sonra faecebook sayfamdan yayımlamı gereğini his ettim..bir ülkede eğer bir başbakan insanların neye inannıp neye inanmayacağına karar veriyorsa.. çağdaş insanların buna karşı duyarsız kalmaları doğru olmaz kanısındayım.tabiki her insanın bir inancı vardır. ama insanların neye inanıp inanmayacağına. ancak kendi iradeleriyle karar vermeleri gerekiyor. insalara zorla inanç veremesiniz. verdinizmi bunun adı demokrasi olmaz. bunun adı despotluk olur.sonuda ortaçağ karanlığına döner. bu da türkiyeyi karanlıklara doğru sürükleyip götürür,
| 330 |
Veda Etmek
VEDA ETMEKyine sensiz
ve sessizim
nisan gecelerini yağmursuz
sevişmeleri
monoton yaşıyorum
oysa
ıslanmış parlak gözlerinde
kaybolmak
ve bir asıra
kollarında
veda etmek vardı...İbrahim Kurt
Şubat 2002
| 28 |
Çok Uzaklarda
Ufka Dalıyor Gözlerim, Yürekte Keder.
İşgaldeler, Dildeki Tutsak Kelimeler.
Seviyorum Desem, Artık Ne Fark Eder.
Şimdi Çok Uzaklarda Yakınımdakiler.
| 21 |
Gerçek Sevgi İse
Gerçek sevgi var ya
Sözde değil, özdedirGerçek sevgi var ya
Dilde değil, yürektedirGerçek sevgi var ya
Canda değil, canandadırGerçek sevgi var ya
Her şeyin adaletine hükmederGerçek sevgi var ya
Sevdiği uğruna gözyaşı bile
İstemeden çekip gitmektirGerçek sevgi var ya
Hakları helal etmektirGerçek sevgi var ya
İftira atmadığı gibi sırrı perdelerGerçek sevgi var ya
Hayvanın insan bebeğine süt vermesidirGerçek sevgi var ya
Arının kovanına balını akıtmasıdırGerçek sevgi var ya
Kelebeğin çiçeğine inceltmeden dokunuşudurGerçek sevgi var ya
Daima iyi halden anlayabilendirGerçek seven var ya
Sağ gösterip sol vurmazGerçek seven var ya
Lafı dışına değil, içine atarGerçek seven var ya
Almak için vermeyip
Vermek için alırGerçek seven var ya
Hiç almayarak hep verirGerçek seven var ya
Bin düşünerek bir konuşurGerçek seven var ya
Pireyi bit yapmazGerçek seven var ya
Sevgisini karıncaya bile kullandırmazGerçek seven var ya
Sulu getirerek susuz götürmezEğer ki sizlerinki
Gerçek sevgi ise.
| 145 |
Bana ne yaptılar
bana ne yaptılar bilmiyorum anne
kalbimden fışkıran bir ayrılık var
ayakları kararlı dönmemeye
bakışları küfür gibi acıtan.
o çok sevdiğim pabuçlarımı bile
giymiyorum artık
her zaman volta attığım caddeden
geçmiyorum
bana ne yaptılar bilmiyorum anne
yaşamayı minik bir müzik kutusuna
benzetiyorum
aynı ritimde..
| 46 |
Kış Geçmeden Yeşermez Bahar
I.
Bir kişi eksik uyandık yine bu sabah
Bir çift ayakkabı daha kondu kapı önlerine
Bir kişi daha azaldı beklediğin kuyruktan
Bir muhabbet daha azaldı demli çayımızdan
Soframızdan bir tabak
Yollarımızdan bir ayak izi
Dünyamızdan bir soluk
II.
Bizler o yaşlı çınarın yapraklarıydık
Rüzgarın her sert esişinde
Savrulan birer birer
Ve her bahar sabahı
Yeni yeşiller doğurtan Dallarında yenilendikçe hayat
Varoluşun içinde bir sır olarak kalacak ilelebet
Bu başlangıç ve sonSevinç ve hüzün...
Birbirinin yüzüne hasret
İki kardeştir Her ölüm bir hayat doğurur
Her yitişte bir varoluş saklıdır
Her sonda bir başlangıç
Ve Gece bitmeden doğmaz güneş Şunu bil ki
Kış geçmeden yeşermez bahar...25 Ocak 2003
22: 02
| 112 |
Basit Bir Yalnızlık da Yeterdi
Basit bir kareli defter de yeterdi
Samatya istasyonunu anlatmak için
akşamı beklerken
beklerken parçalanmış umutları
biraz önce yağmur yağmış o istasyon
hüzün dağıtırken
uzaktan bakanlara bile
kıyı yolundan geçenlere
ve yolculara ki hüznün kendisidir
biraz şairdir akşama doğru
anlayışla bakar istasyon şefi
hafif gülümseyerek
ve aldırmaz bile
ve birden gün geçer
aldırmaz
tirenlerle yolcularla yüklerle
biletlerle pasolarla geçer gün
ve Egemen Berköz evine döner
Kupkuru yüreği hüzünden
hat boyu kırık dökük ev içlerinden akşama doğru
bir gün bir kadın çamaşır asarken memelerini görmüştür
bir gün don fanle bir adamı sabah sabah pilav yerken
bir gün her gün çocuklar görmüştür kirli ve arsız
bir gün her gün insanlar biletler istasyon memurları
ve bir gün Egemen Berköz evine döner
Sabah midesi bozuk
öğlen fasulya kılçıklı
bir parti satranç oynamış
iki metin yazmış
Pavese'den birkaç sayfa okumuş
birkaç çıplak kadın resmi bakmış
pencerede birkaç dal ağaç
ve birkaç ondört onbeşinci kat uzaklarda
rüzgarda perde uçuşmuş durmuş
sonra aklında kaktüsleri
sonra Ben Shahn'nın ve Amerika'nın insanları
sonra Töbder'in ve Türkiye'nin insanları
sonra çantasında bir ufuk yeni
sonra elinde bir küçük kavun
sonra içinde kıpırdanan bir şeyler
Egemen Berköz evine döner
Tirenden inip istasyondan çıkıp
istavritlere kolyozlara bir göz atıp
tırmanır Mütesellim yokuşunu
tırmanır Ünal apartmanının merdivenlerini
düşünür ta beşinci kat onaltı numaranın kapısına kadar
düşünür basit bir kareli defter de yeterdibasit bir kareli defter de.
| 226 |
Ova Mersin
Akdeniz kenti,güzel özel Mersin
Sözde değil,özden güzel ve özeldir
Saymakla bitmez,ak nitelikleri
Mersin,Mersinlinin yaşam kaynağıdırÇok çeşitlilik ve kardeşliktir,İçel
Her ırktan,tek yürek Türk olmaktır Mersin
Barış için tez konusudur,bu sahil
Mersin'den selam güneş Anıtkabir'e
| 35 |
Haykırış
Beytullah Allah'ın evi
nasıl kutsal ise,vatan
benim için öyle kutsaldır
kitap Kuran-ı mubin
hak kelamı ise,
bayrak vatanın nişanıdırBu vatanın her karışı
şehit kanı ile sulanır
sanma ki sahipsizdir
bağrında binlerce
alperenler barınırSoysuz çakal sürüleri
kulak verin sözüme
biz Hak'ın sözü Allah'ın ordusuyuz
ezanlar titretirken arş'ı alayı
şahitlik ederler şehadetime
dalgalanınca göklerdeki al bayrak
hürriyet türküsü söyler taaa özümeBu dava gönül davasıdır
sevdalı erlerin
bu dava alevi'nin,süni'nin,
kürdün,çerkezin
ak sakallı beli bükük pirlerin,
dedelerin davasıdır
bu dava var olma,
büyük TÜRK dünyasını
Kurma davasıdır...
| 85 |
Gurbet
gözlerine hasretim
yar kokunu özledim
bitsin artık bu gurbet
tek düşüncemsin benimgurbet zalimsin sen
gurbet hayinsin sen
gurbet öldürür gurbetbilmez oldum kendimi
dertler sardı her yerimi
yeter artık sevgilim
bitsin artık bu gurbetmehmet demir
0534 353 13 69
telif hakkı saklıdır
| 42 |
Sevgi
Sevgi emekmiş
Sevgi beyaz bir gül gibi güzelmiş
Milim milim işlenen bir dantel
Çatlamış toprağa akan nehirmiş
Dingin kalbin çarpıntılarıymış sevgi meğer
Büyümek gerekmiş bunun için
Büyüyüp güzelleşmek...
Değerli bir taş gibi ışıldarmış sevgi
Ama en önemlisi sıcacık birşeymiş sevgi
Dokunduğunda içini ısıtan
Sahtesinden onu ayıran
O kutsal samimiyetiymiş
Geldiğinde sevgi...
| 52 |
Ben Bu Vatan İçin Şehit Oldum Ana
Ben bu vatan için şehit oldum ana
Basma ne olur yüreğine mezar taşlarını
Ağlayıp ta güldürme düşmanlarımı
Yolma sakın o ak düşmüş saçlarınıBen bu vatan için şehit oldum ana
Yurdumda gezdirmesinler diye kirli ellerini
Kirletmesinler benim vatanımı
Gerçekleştirmesinler düşmanlarım emelleriniBen bu vatan için şehit oldum ana
Bizim için şehit olanlar gibi, Sakarya da
Benim gibi, canı pahasına direnenler
Destan yazmadı mı Çanakkale de, Kütahya daBen bu vatan için şehit oldum ana
Almadı düşmanımın bin kurşunu bedenimden canımı
Yurduma ihanet edenin değerse bir kurşunu
Akıtıverir o zaman bu yaramdan kanımıBen bu vatan için şehit oldum ana
Şu yurdumun her karış toprağında
Tomurcuk tomurcuk sevgi gülleri açsın diye
Kelebekler uçsun konsun diye her bir yaprağında
| 120 |
Ebrum
Kelimelere, satırlara sığmaz sende ki güzellik,
Üç tatlı sözle seni anlatmam delilik.
Benim için başkasında olmaz sendeki özellik,
Aşık etti de deli de eder sendeki bu güzellik.Dün akşam yine seni andım Ebrum,
İnceden bir yağmur yağıyordu.
Keşkelerime bakıp durdum,
Elim de olan resmin bana bakıp ağlıyordu.İz bıraktın derince yüreğime,
Tebessümün le tüm mevsimler bahar,
Duruşunda gurur bakışında ar,
Aşığım sana aşığım Ebrum.Gözlerinde sözlerin gibi huzur veriyor,
gösterdiğin mutlulukla yüzüm gülüyor.
Seni çok seviyorum bunu her kez biliyor,
Aşığım sana aşığım Ebrum.Olsa da önümüzde garip engeller,
ağlama yar kavuşur bir gün sevenler.
Bu yürekte buna elbet zamanla alışır,
Sensiz hayat bana yalan Ebrum.Ebru Adil için en önemli değer,
bu kalp belki de imkansızı sever,
Senle her saniyem bir ömre bedel,
Seni unutmak mümkün değil Ebrum.
| 125 |
Şüphe
Ş Ü P H E
Hayalimde bir değil bin manzara
Her saniye değişiyor çizemiyorum.
Yüzbinlerce nokta biri anahtar
İşte o noktayı sezemiyorum.
İçimde duygular karmakarışık
Okuyup kalemle yazamıyorum.
Soruları öylesine zor bir imtihan ki;
Ne yazıkki çoğunu çözemiyorum.
Dalgalı bir denize düşmüşüm sanki
Var gücümü kullanıyor yüzemiyorum.
Ah! Diyorum kaderime neden böyle?
Lakin hak yazmıştır kızamıyorum.
Sibel ÖNER
| 59 |
İstanbul Yanıyor
Gecenin suskunluğunu dinlerken penceremde.
Gözlerim takıldı gökteki güzelliğe.
Ağustos sıcağında İstanbul yanıyordu.
O kadar kötüydü ki yaprak kımıldamıyordu.
Gecenin karanlığı aldı götürdü beni.
Sokak lambaları aydınlattı her yeri.
Ağustos sıcağında İstanbul yanıyordu.
O kadar kötüydü ki yaprak kımıldamıyordu.
Küçük bir meltem esti serinletti tenimi.
Etraf öyle sessizdi kapattım gözlerimi.
Ağustos sıcağında İstanbul yanıyordu.
O kadar kötüydü ki yaprak kımıldamıyordu.
| 61 |
Serseri Gezegen...
bu kadar mı yıldız karanlığı yaşar gökyüzü,
atmosferime düşen bütün göktaşları
iz bırakırdı gövdemde,
bir tek sen yıldız olup girdin atmosferimin
o en soğuk
ve
en karanlık yerinden içeri,
bedenim göktaşı izlerinden sıyrılıp
binlerce parçayla birleşti yıldız aydınlığında...
şimdi
yörüngeden çıkmış
serseri bir gezegen olarak
dolanıyorum..
aydınlığını yitiren gökyüzünde
| 51 |
Sadece GÖZLERİN
*GÖZLERİNİ* merak ettim ARKADAŞ
Evet ARKADAŞ sadece GÖZLERİNİ merak ettim
söyle ARKADAŞ
söyle SIR KAPISI
söyle anlat bana BAB-I ESRAR
Sadece GÖZLERİNİ anlat BANA
GERİSİ *TEFFERUAT*
______________________AdamSessiz
| 29 |
Bir Gül Kopardım
Bir gül kopardım bahçe den
Dikeni elimi kanattı
Bir göz deydi özlemime
Yüreğimi sızlattıBir şarkı dinledim
Hayallerimi deşti
Rüzgâr rüyalarımı uçurdu
Yarınların akasya yaprağıyla hasrete kondu Bir şiir yazdım
Sadece seni anlattım
Kana kana yudumladım içtin
Hasreti ayrılığı yalnızlığı sildim
| 43 |
BUHAR
kirli sakallarını sevdim yüzünde
resim ödevini unutmuş yüzlerce güvercini
içimi ısıtan bir avuç kuş yemiyle
bekledim hep dağınık gelişlerini
sen yokken ellemedim yaranı
uykularını toplamadım arkandan,
kuyusuna düşüp meraklı zarfların
açmadım mektuplarını, aşkın buharından
acıya çaldıysa gülüşümün tadı
suskunluğum olur bu kış, erkenci
ayıklama bahçemdeki taşları
sandığımı düzeltme, düşlerimi
ocakta kahve taştı taşıyor,
benim bildiğimden çok isteme beni
başka yüz istemiyor el aynam
kaşlarımı almıyorum, sözlerimi geri
| 68 |
Volkan Deniz
İçimde deniz kokan insanlar var
Deniz korkmaktan ibaret
Ben denizden mamul
Ne olacak halimiz ey deniz kokulu insanlar
Yürekte kanayan volkan
Korku korku adalar
Damar damar korkular
Ne olacak halimiz
Ey deniz kokulu insanlar
| 36 |
Endişe
ENDİŞE ‘’Geldiğimizde şu fani aleme,
Kendimizi bulmuştuk emin ellerde,
Bazen insan düşünüyor ve korkuyor,
Acaba biz bu dünyadan giderken,
Minem, Eminem olacak hangi ellerde?
Mehmedim değer verecek mi bizlere de?
Yoksa, eften püften mazeretler sıralayıp,
Der mi? Nasıl olsa ilgileniyor artık belediye! ’’
*‘’Önce; bebekler büyüyor, anne-baba kucağında
Sonra; anne baba ölüyor, yavrusunun kucağında’’
(mahir-2012)
| 56 |
Zilletin Gaybe Gaybe Yağdığı Zamandan
Siyahın derinliğine saklanan, sırlar...
Muştu bekler gözler...
kayıp incilerden
Beton yüzlü şehirler gibi tanışık
Ve tanıdık,
vahşetli ölüm asrını
Gariplerin zulümlerin coğrafyasında...Siyahın gözlerine tutunan, sırlar...
Nice umudu kaybediyor
Yalan esareti maviliklerdeCepleri balya bu kadim uygarlık!
Milyon dolarlık insan kasapları
Beleşe getiriyor, ölüm piyasasını
Yaşamayın sakın çocuklar...
Yaşatmayın sakın öldürün çocukları!
Ölün ki, görelim hurdalık vicdanlarıVillaları… Spor model arabaları…
Kaşarlanmış insanın insana sadakati
Kaç milyon avroya bedel selametModern sefalete gebe kaldı hürriyet!
Kurtuluşu dünyada arayanların
Eceli yedi boğumlu bir akrebe benzer
İnsan hakları çokça akrep besliyor..Güvercinlere selam edin çocuklar.
| 93 |
Yöremizde Âşık Ozan Ytişir
Yöremizde âşık ozan yetişir,
Eserleri beste beste okunur.
Küçük yaşta sazla sözle atışır,
Şiirleri deste deste okunur.Hakk yolunda ilham alıp dolmuşlar;
Usta çırak birbirini bulmuşlar.
O çevrenin sevgilisi olmuşlar,
Acı çeker hasta hasta okunur.Mağduru mahzunu görür gözleri,
Hürmet saygı dolu hepten sözleri
Kibarlıkla yükümlüdür özleri..
Sıra ile posta posa okunur.Duyuluyor gün geçtikçe ünleri,
Aşkın pınarında yunmuş elleri,
Bal şerbeti olmuş söyler dilleri
Hüzünlenir yasta yasta okunur.Yüce Rabbim âşık etmiş bunları;
Kâzım Özgür çok seviyor onları.
Aşirette mamur olsun sonları.
Çırakları usta usta okunur. { Kâzım Özgür 02-Kasım-2005}
| 91 |
Sevgi Yoksa
Sevgi yoksa
Ormanda ağaç olmuyor
Dal tomurcuk açmıyor
Gönca gül kokmuyor
Pembe pembe yanaklar
Gözler yıldız yıldız bakmıyor Sevgi yoksa
Al yanak kiraz dudaklar
Tatlı diller şeker sözler
Hasret ve özlem akmıyor
Pembe pembe yanaklar
Gözler yıldız yıldız bakmıyor Sevgi yoksa
Rüzgar yok yaprak kıpırdanmıyor
Bulut yok yağmur yağmıyor
Toprak cansız ot yeşermiyor
Pembe pembe yanaklar
Gözler yıldız yıldız bakmıyor Sevgi yoksa
Saygı ve hoşgörü olmuyor
Çocuklar eziliyor korunmuyor
Toplum nadasta sevgi bitiyor
Saygı sevda ve aşk toz duman
İnsanlar ama çok zalim oluyorSevgi yoksa
Gidiyor eldeki değerler
Ağaçlar kökünden sökülüyor
Toprak bir damla su tutmuyor
Sevgisi saygısı tükenmiş insan
Doğayı sinsi ve canice katlediyorSevgi yoksa
İnsanı duygular hayvanlaşıyor
Sıcak yerine yürek buz oluyor
Korumak bitiyor zalimlik başlıyor
Açgözlü sevgisiz insanlar doğaya
Kucak kucak kin ve nefret kusuyorSevgi yoksa
Kapana kısılmış bir çocuğa
Hayvan gibi zulüm ediliyor
İnsan donundaki zebaniler
Acımasızca insan boğazlıyor
Ve nice sevdalar sönüyorSevgiyi yarat
Hoşgörü ara kendinde
Birlikte yaşamayı hayal et
Güvercin ol zeytin dalı elinde
Fırsat verme leş kargalarına
Sevgi ve barışı gözünden sakın23 Ocak 2015
| 173 |
Rengarenk gri
Mutluluk döndürür başımızı,
bitmez sanırız gözlerimize dolan sevinç
Rengarenk mis kokulu günlere
çivilenmek ister hep geçmişimiz
Oysa çiçekler kurur önce
yapraklar terkeder sonra ağaçları
sapsarı olur etraf sessizce
ve solar sevginin heceleri artık içimizdeBirden sarsılır yüreğindeki duvarlar
birden erir içindeki özlem
Sevgin yavaşca sönmeye başlar
yaşayıp da yitip giden günler gibi
Hiç hissettirmeden solar gönlün
Ve önce sen beni unutursun
sonrada ben seni
| 65 |
Fulü
hangi cellat taşır geceyi
göğe açılmış elleri güneşe karşı
kahrı sorgulanır aşklarınsiyah bir gül taktım sessizliğe
beyaz şarap bağın tadıiki elim acıların soğuğu
alkol ateşi buruşuk gülüş
suların akışı duyulmaz sesimbeklerim yorulduğum zaman
nasılsa görünmez siyah
fulü bir bakış karışır aklara
| 42 |
GÜZ ÇIĞLIĞI
gir harflerin magmasınayanarsa yansın
tükendi aşk
sustu yeşilin derininde orman
kuşlar özgür kuru dallarda
su düşse harlayacak toprak
ne çok acıya gebesin
başkaldıran çığlığa…
dokundum yerküreye
göz pınarı her yer
başaklar boş şimdi
keklik tarlasında
barut kokusu sinmiş çimene
ölüm olağanlaşır/mı
susarsan kurur çalılıklarım
yuvasız kalır leylek
kurur dalında armut
kuşlar gitti
mahzun bakışlı güzden
dereler akarsa tükenir (mi) acılar
kararıp kalacak mı günler
katıl yaşamın akışına
eylül/2012
Eliz Edebiyat /0cak 2013-sayı:49
| 74 |
Geceye Dair
Geceyi gündüze
Siyahı beyaza
Soğuğu sıcağa
Kısayı uzuna
Ölümü yaşama bağladımArada
Tanyeri kızıllığı
Gri gökyüzü
Ilık nefesler
Ve yıllar süren hayat kaldı
| 24 |
Sana Şikayetim Var Baba
Bugün bir sessizlik var bizde baba
Yüreğimde senin yokluğun hasretin var
Koca dağın göksuyun sana selamı var
Bugün sana şikayetim var babaSabahları sen hep erken kalkardın
Çayı demler sonra beni beklerdin
Ansızın beni yalnız bırakıverdin
Şikayetimi kime söyleyeyim babaAkşamları sokaktan hep geç gelirdim
Kapının açılışını benim açtığımı bilirdin
Bağırarak gel çayı demledim sohbet ederdin
Ben o günleri özledim sana şikayetim var babaDün başına vardım hıçkırarak ağladım
Sana bir şeyler söyleyecektim söyleyemedim
Belki seni mezarda bile üzerim dedim
Sana benim şikayetim var babaHadi gel aksakala bağa gidelim
Domatesli pilav pişirim yiyelim
Eski günler gibi eğlenelim gülelim
Şikayetlerimi sana orda söyleyeyim baba
| 104 |
Bir Köpek Hikayesi
Yavru köpeğin annesi ölünce
Yavru köpek inek sütü içmeyi reddedince
Kadın ona ölürce acıyınca
Başlamış bu hikaye
Kulak veriniz sağlar
Ve kadın köpeciği emzirip doyurunca
Ve mahalle onu tefe koyunca
Kocası bunu duyup delilere dönünce
İlerlemiş hikaye
Sevinç avlamış ağlar
Ve kocası kadına elin sürmez olunca
Müftüye gitmekte karar kılınca
Müftü kadıncağızı
Tam kırk gün ve kırk gece yıkatınca
Yatışıvermiş ortam
Aklına geldiğinde
Kadıncık hala ağlar
| 69 |
Baktım O Kuştu
Yağmurlu ve soğuk bir havada
Vali konağının çatısına konmuş
Hazin hazin ötüyordu bir küçük kuş
Aç mı kalmıştı,yuvası mı bozulmuştu
Belli değil…Mevsim bahardı;ama hava soğuktu
Kuşun sesinde bir burukluk vardı
Feryat etmekten yorulmuştu
Başka bir gün oradan geçerken
Su birikintisinde bir avuç tüy yüzüyordu
Baktım o kuştu…
| 50 |
Ver Toıplum
Laf sizedir insanoğlu
Başka kimseye değil
Çift gözünü iyice aç
Şiirimi okuyuverFakat anlamadan değil
Epey anlayarak oku
İlk kıtadan sonuna dek
Bir çırpıda bitiriverSöze başlıyorum söze
Anlamadım deme öyle
Küsersen uğurlar ola
Yat kümesine giriverHangisini saysam bilmem
Söze nelerken başlasam
Kalemim kırılır sussam
Kulaklarını açıverDelilik sudanda ucuz
Ne verilir, ne alınır
Eğer tepesi attıysa
Tepelerinizde biterKoydum mu oturtacağım
Huyuna benzeteceğim
Renk benzini keseceğim
Yaz ortasında donuverİşinize gelirse de
İşinize gelmese de
Yüzünüze vuracağım
İnim inim inleyiverLafı çekmem bilirsiniz
Lafa kaşınan sizsiniz
Lafla torba doluyormuş
Dününü kurcalayıverDediklerime kulak verin
Kulağınıza küpe takın
Kimseye çanak tutmadan
Yavaşça hizaya gelinGönüllerin insanıyız
Siyaset adamı değil
Biz gönülden konuşuruz
Adam gibi doğru söz verGenel, bazı, kelimeler
Beş lafımdan üçüdür
İyi, kötüyü ayırıp
Günahlar işlemeyiverAdam ol kölen olayım
İnsan ol da ömrü verim
Şerefi alnına kazda
İki elinden öpeyimBirinci vatan haini
Parti ile insan tutan
Futbol mu sandın bu işleri
Topun altına giriverTürküm diye övünmeyin
Türk olarak yola çıkın
Türk kimler, kimlerse gavur
Kuş beyninle anlayıverOnları iyi tanırım
Onlar beni tanımazlar
Her türlü halt karıştıran
Hanımlarınıza hür verEcel misin insanları
Öldürüp öldürtüyorsun
Yada sakatlaşıyorsun
Şu toprağını kazıverAdam olsun canı yerim
Yememde yanında yatım
Bunlara kurban olurum
Yeter ki insan oluverBazınız pek gülüşsünüz
Güler miyim, ağlar mıyım?
Sinirlenir miyim bilmem
Onu dilden çıkarıverDelilik sudanda ucuz
Dangalaklıkta bedava
Arsızlıkta taksitledir
Onurunu harcayıverPisliğin huyunu bilmek
Pislikten daha pisliktir
Çift mermi ver silahına
Ya düşmana, ya kendineYer arama saklanacak
Ne var bunda korkulacak
Eğer varsa utanacak
Allahtan af dileyiverÇoban elde koyunsunuz
Ney çalarlar oynarsınız
Kasapla kesilirsiniz
Çayırda takla atıverMilletimin çaresinde
Ya pezevenk olacaksın
Yada hapse yatacaksın
Yalan mı millet cevap verÖlüleri kullananlar
Sizlere ne yazacağım
Allah belanızı versin
Cennetten mahrum olasınDin ile para kazanan
Özürlüleri kullanan
Atalarınızı harcayan
Vicdan trene biniverŞeriatla yatıp kalkan
Söyler misin amacın ne
Bu kadar kin, öfken kime
Hatalarınızı buluverHiç düşünmek zahmetinde
Bulunabildiniz mi ki
Acaba ne yapıyorum
Kendini sorgulayıverAvrupa’da değil evde
Kaçıncı sınıf toplumuz
Acınan engellileri
Çöplüklere bırakıverNe zaman şehit haberi
Maganda milliyetçilik
Baş gösterir memlekette
Minnet eli uzatıverSanat mütevazileri
Ünlü ünsüz söylemleri
Bütün meslekler eşittir
Halka bağış konseri verDoktor, madenci, öğretmen
Mimar, avukat, mühendis
Bende bunlara hayranım
İşlerinin hakkını verVekilden büyük sanatçı
Sanatçıdan büyük işçi
Herkesten büyük Allah var
Kula insan değeri verSanatı satan milletler
Onuru biten millettir
Ne olacak tutan ele
Kalemini almayıverŞarkı sözü değiştirenler
Sizi öyle bir taşlarım
Elimden kimse alamaz
Elinden sazı kırıverAşık Veysel satıroğılu
Yunus emre, Dadaloğlu
Mevlana, Karacaoğlan
Az ruhunu bunlara verMillet olduğu sürece
Düzen bozulmaz korkmayın
Rahat olun savurganlar
Hayranlarına imza verNerde varlık orda bokluk
Yapa yapa olur çokluk
Vere vere gelir yokluk
İçe içe mide toklukKimse dört dörtlük değildir
Sanmam dört üçlükte değil
Olsa olsa dört ikilik
Dört bire inmeyiverinİnsanları bekletmeyi
Acayip mutluluk duyar
Bekletilmeye gelemez
Başkasına yapmayıverSevgiliyken yumuşak ses
Evlenince kalınlaşır
Köprüden geçti gelini
İyice aç dinleyiverİbne organ satıcılar
Mafyanın tüm ayakları
Akıttığın kanlarını
Bıyıklarına sürüverGüzel olmak mühim değil
İçindeki iyiliktir
Ruhundaki güzellikle
Melekleri çağırıverGünü yılbaşı yaptılar
Hayallerle uyuttular
Bildiğim dini bozdular
Dinini uygulayıverKeyif muhabbet ortamdan
Direksiyon başındasın
Kendini düşünmüyorsan
Aileni sollamayı verCennet yolu garantiyse
Evladı engelli yapın
Üçkağıtçı hacı hoca
Diline hakim oluverNamaza dil uzatarak
Mezhep ayrımı yapanlar
Diz çök Allah kıblesine
Her yeri aydınlatıverDini kurban bayramlarda
Kurban kesmeyin diyenler
Denizden, kasaptan alıp
Hiçbir eti yemeyiverKöprüden geçmiştir gelin
İmdat bebek neredesin
Acele etmesi gerek
Ellere vereceklermişSoytarı resimlerini
Sağa, sola yayıyorsun
Erkek göze sokuyorsun
Ölçünü ayarlayıverKolay olmaz olay olan
Rengi bulup resmi çözen
Tek parmakla koku saçan
Yiğit hakkı yiğide verKesin insanlar insanı
Günahlara sokarsınız
Yer dibine itersiniz
Kötü örnek olmayıverHep kolaya koşuyoruz
Hiç zor sevemiyoruz
Başarı da zordan geçer
Ekmeği tere banıverSabır, mantık, azim, onur
Zeka, adap, fikir, iman
Erdemlik, cesur, dürüstlük
Güzelliği zihnine verEller akıllığa yetim
Bizlerse deliye esir
Dört bir yanım zırdelidir
Kulaklarınızı deliverNedenlerle geçmez hayat
Yediğimiz ekmek bayat
Dürüst yaşamaktır sanat
Sanatınla yaşayıverAcı dengesiz yapmadan
Olgunlaştırır insanı
Geçmişte çile çektiysen
Bir zahmet olgunlaşıverİçki, sigara içmekle
Güya saygı olunmazmış
Büyüklerinin yanında
Hiç birini içmeyiverİnsanın başyapıtından
Denizde de var arama
Sözü evirip çevirme
Kendinle dalga geçiverDedikoduyu severiz
Şu zampara, bu usluymuş
Şunu bırak, buna yanaş
Cins, yaş, mevki fark etmiyorDilinle konuşuyorsun
Ayağınla yürüyorsun
Gözlerinle görüyorsun
Şükür etmeyi biliverKız kahpe, erkek oryantal
Kıvırıyor ikisi de
Orospunun çocukları
Hadi terbiye ediverTürkülerle gömün beni
Tanrı bizleri korusun
Ölümü yakın falandan
Dinini bilip ölüverÖmrü solan çiçeklere
Ümidi bitik canlıya
Yüreğini bulut yapıp
Sağanak gibi yağıverPolislerden biber gazı
Askerden atom bombası
Güvendiğiniz silahı
Uygun yerine sıkıverEtin kaça güzel bayan
Utandınız mı hayırdır
Hava atardan iyiydi
Rabbim bunlara akıl verKarıları ajan yaptın
İşemeyen yer kalmadı
Sıçtı ağızlarımıza
Kurana biraz gönül verŞunu dinlersen alevi
Bunu dinlersen Sünni’sin
Yok mu yapacak işiniz
Sokakta oyalanıverYüz güzellik mi önemli
Gönül güzellik mi yoksa
Huzur mu, servet mi, aşk mı?
Ne yaptığını soruverEngellileri unutup
Katillere ağlayanlar
Dilindeki o tetiği
Kendi beynine çekiverFanatik mi, holigan mı?
Taraftar mı, sempatimi
Futbol teröristimi
Ne olduğunu çözüverKayaya vuran taş yarar
Gözü dönen kaşlar açar
Vicdanı çürük baş keser
Kötü huyunu siliverSazan balığı gibisin
Hemen oltaya düşersin
Yanlış gölünde yüzersin
Hatalı yoldan dönüverAhiliği iyi öğren
Öyle esnaflığa başla
On kazanıyorsan üç harca
Altın kuralı duyuverKüçükten aile baskısı
Büyüğünce eş tokadı
Finalde evlat kazığı
Bayanları anlayıverDaha dün doğup yarında
Sonsuzluğa uçacaksın
Ateş cenneti yakmadan
Cini beyninden bozuverİnsanlık zavallı olmuş
Ölmüşte ağlayanı yok
İyice kirlerden kokmuş
İmanla temizletiverDersim, Sivas, çorum, tokat
Vatan, toprak, insan bizim
Hepsi kardeşiniz sizin
Havva’yı hatırlayıverPara kesildi mi size
Arkadaşlıkta bozulur
Dostlukta, akrabalıkta
Yediğini hazmediverFındığın ismi değişti
Aganigi naganigi
Ahlak, namus elden gitti
İmanlarınıza geliverKoca çınarı kesenler
Açan çiçeğe kıyanlar
Öbür tarafta yatacak
Yerimiz var mı soruverDünyayı Allah’ım kurdu
Yalnızca o yönetiyor
Toprakta onun, mal mülkte
Birimize kendini verDünyada yaşayan şair
Türkiye’de de ölüler
Ölmeden kıymet bilinmez
Tabutunu taşıyıverHepinize tek laf değil
Bin laf dahi söylesem
Ne köy olur, ne kasaba
Dediğimi anlayıverDoğru, küfrü hiç bilmezdim
Ben sayenizde öğrendim
Küfrün tüm çeşitlerini
Ağzıma biber sürüverBenim parfümüm terimdir
Gezmem iki üç odadır
Eğlencem dost masasıdır
Masama tadımlık verinSapını dahi bilirim
Bildiğim için tiksindim
Midemi zaten kaldırdım
Kaybol da midemi takıverValla anlayamadım ki
Ben mi tersim, insanlar mı?
Anormallik kimde ise
Normale döndürüverinKıskançlık mideye zarar
Bulanıp kusarsan yarar
Azrail bizleri arar
Bulmadan gelip gidiverKışı kıçınıza sokun
Yazı götünüze yakın
Baharı kalçana takın
Bensiz iyi eğlen verinMama hazırlayacağım
Yiye yiye bıkacaksın
Yere kusup sıçacaksın
Fazlalığını kusuverAh ah neler var dilimde
Maldır mal bildiğimiz mal
Öküz gibi bakar desem
Olmaz adını koyuverEğer damar çatlamazsa
Selamı vermekten aciz
Daha iyi tanıyacak
En büyük hayran olacakDoksan altmış doksan derdin
Hayat arkadaşı değil
Size yazdıklarımızı
Serserine yemleniverŞiirim zehir zemberek
İki ayaklı yılanlar
Yılandan da zehirliler
Zehirlerinizi içiverFatih güler olun da tek
Ondan sonra nasihat ver
Küçük dilini büyütme
Uzun ömrünü kısaltmaSilkele kendini fatih
Bundan sana hayır gelmez
Kirpiği batır toprağa
Kalemine mürekkep verİşleri güçleri para
Benim derdim ise ora
Aramızdaki fark bura
Farkımızı ayırıverYazar olmuşsun ne olmuş
Satılık olduktan sonra
Medya patronu olmuşsan
Beni de yere çalıverBen gidenlere üzülmem
Sizde bana üzülmeyin
Sırası gelen gidiyor
Sende sıranı alıverYazdıklarıma sevinme
Sevinecek durumlar yok
Allah hariç kimsem yoktur
Durup durup ağlayıverHerkese iyi geceler
Tatlı rüyalar dilerim
Rüyanızda beni görün
Bana da anlatıverinVakit dolunca gideriz
Borcu toprağa öderiz
Hayat söylerde susarız
Mezar taşına yazıverYaşadığım topraklarda
Yalan ile işim olmaz
Boş kuyuya çeşme dolmaz
Öyle yanıma geliverŞovla işimiz olmayıp
Gerçeğin ta kendisiyiz
Kendimiz çalıp oynarız
Benimle eşlik ediverSindire sindire yazdım
Sindirerek geliyorum
Sindirerek buradayım
Neden diye düşünüverBu devirde paradan çok
Adamlığa ihtiyaç var
İnsanlığa sözüm sözdür
Yüreğimi vereceğimBüyük yazar yüzde verdi
Bende yüzdelik artırdım
Yüzde yetmişe çıkarttım
Bana da kızın bakalımKanma mikrop bulaştı
Bedene girip dolaştı
Azrail’le tokalaştı
Hakkını helal ediverBizi dost mermisi yıkar
Düşman kurşunu yıkamaz
İki fincan kahveye de
Yaren şekeri katıverBen sizden olmayacağım
Önce insan diyeceğim
Ülkemi savunacağım
Kalemime hür veririmŞiirime dokunanın
Anasıyla avradını
Gelmişiyle geçmişini
Hadi düz çizik çiziver.
| 1,246 |
Acı
sevdan bir hastalık gönlümde
ne çaresi var nede ilacı
bir türlü tükenmiyor şu sancı
yalvarırım rabbime dinsin şu acıumutlarım tükeniyor uzadıkça
korkuyorum günler azaldıkça
sızım artıyor hasret çoğaldıkça
yalvarırım rabbime dinsin şu acıdeli gömleğini giydırdıler
sevda ugruna inlettiler
hasret şarkılarını dinlettiler
yalvarırım rabbime dinsin şu acıhasreti içimden söküp atamam
hayalimde sensiz yatağa yatamam
sevdanı gönlümden atamam
yalvarırım rabbime dinsin şu acıgül yüzüne kaldım hasret
bi tanem sen de dua et
anılarımızla yatağa yat
yalvarırım rabbime dinsin şu acıayrılık şarkıları bize göre değil
hasret gurbet bize göre değil
bu acılara biraz sende değin
yalvarırım rabbime dinsin şu acı
| 98 |
Sen Yıkılasın
Dertler verdin bana derman arattın
Hançer vurdun yüreğimi dağlattın
Gece gündüz sen hep beni ağlattın
Kahrolasın dünya sen yıkılasınÇok gülmek istedim amma olmadı
Çok çileler çekdim vadem dolmadı
Bu dünyada güzel günüm olmadı
Kahrolasın dünya sen yıkılasınDünyaya geleli bahtım gülmedi
Hep ağladım gözyaşımı silmedi
Bu dünyada gayrı çilem dolmadı
Kahrolasın dünya sen yıkılasınYalan dünya sana nasıl gönül bağladım
Hançer vurdum yüreğimi dağladım
Geçe gündüz ben her zaman ağladım
Kahrolasın dünya sen yıkılasınYeter be dünya bıkmışım senden
Ağlasam sızlasam ne gelir elden
Halden bilmeyenler anlamaz dilden
Kahrolasın dünya sen yıkılasınİsteyerek dünya sana gelmedim
Gelmişim bir kere gelmez olaydım
Senin düzenini görmez olaydım
Kahrolasın dünya sen yıkılasınDünya sende adaletten iz mi var
Senin sözünün üstüne söyle söz mü var
Yersin insanları doymak bilmezsin
Kahrolasın dünya sen yıkılasınDünya hilebazsın bilen olmamış
Senin hilelerin gören olmamış
Sana bağlanmışlar gülen olmamış
Kahrolasın dünya sen yıkılasınUğraşmam seninle başa çıkılmaz
Kurmuş sun çarkını geri yıkılmaz
Hep sen kazanırsın kaybetmek yoktur
Kahrolasın dünya sen yıkılasınUtanmak ne allanmak ne bilmezsin
Zulüm edersin güldürmek ne bilmezsin
Kahredersin öldürmekde bilmezsin
Kahrolasın dünya sen yıkılasınÇok çekdirdin bana bende yazarım
Benim sende artık yoktur nazarım
Senelerdir dertlerimi yazarım
Kahrolasın dünya sen yıkılasınATEŞOĞLUNU sen her zaman ağlattın
Hançer vurup yüreğini dağlattın
Göz yaşların hep sel gibi çağlattın
Kahrolasın dünya sen yıkılasın
| 209 |
Acı
Gözlerim görmüyor açık olsa da
Derman olmuyorki yaşlar dolsa da
Gelip geçen sille tokat vursa da
Bana bundan beter acı veremezSorsan anlatması o kadar zor ki
Çaresi olmalı kalbim diyor ki
Bu dert birincisi daha sonraki
Bana bundan beter acı veremezGezip dolaşırım hep aynı yerde
Her yer kapkaranlık sanki alemde
İşkence yapsalar tüm bedenimde
Bana bundan beter acı veremezÇalsın dertli udum söylesin dilim
İşe yaramıyor ama gözlerim
Dünya zehir olsa inan sevgilim
Bana bundan beter acı veremez
| 78 |
Yağ yağmur yağ
Yağ yağmur yağ,
Yüreğim serinlesin,
Ruhum hüzünden,
Sularınla temizlensin,Yağ yağmur yağ,
Hasret ateşim hafiflesin,
Özlem gözyaşlarım,
Sularına karışıp gitsin,Yağ yağmur yağ,
Yağ ki bahar gelsin
.Yarimin geleceği yolları
Güller çiçekler süslesin.Yağ yağmur yağ,
Umutlarım yeşersin,
Hayallerim beslensin,
Yüreğime su serpilsin.
| 43 |
Eyy Geri Dönmeyenim
Eyy geri dönmeyenim.
Nasıl gittiysen artık,
Yakama yapışıp kaldı kindar bi yalnızlık...
Ne nefes almamı engelliyor,
Ne de yaşadığımı hissettiriyor.
Özlemini bile adam akıllı yaşatmıyor.
Sana koşup gelmeme hele hiç müsaade etmiyor...Eyy geri dönmeyenim.
Nasıl bi yalnızlık bıraktıysan ardında?
Pişmanlık duyduğumda silkelediği gibi,
Umursamadığımda da ağzımı burnumu kırıyor.
Ağladığımda gözyaşımı sildiği gibi,
Biraz tebessüm ettiğimde kaşlarını çatıyor...Eyy geri dönmeyenim.
Nasıl bi ayrılık hediyesidir bu yalnızlık?
İsyan etmeye kalksam ağzıma biberi dayıyor.
Yüzümü döksem şebeklik yapıp neşelendiriyor.
Zaman geçtikçe samimileşiyor,
Ama asla arkadaş olmuyor... Eyy geri dönmeyenim.
Nasıl bir intikam şeklidir bu yalnızlık?
Önce bi şarkı mırıldanıyor,
Sonra beni yedi kat notaların dibine gömüyor.
Efkarın serin sularına kafamı bastırıp çıkarıyor.
Boğar gibi yapıp öldürmüyor...Eyy geri dönmeyenim.
Hangi vapurun limanı bu yalnızlık?
Ne gitmeme izin veriyor,
Ne de kalmamı istiyor.
Rıhtımında çay içirtmediği gibi,
Martıları simitle besliyor...Eyy geri dönmeyenim.
Kimden öğrendin bu çin işkencesi yalnızlığı?
Yüreğimi lime lime doğruyor,
Yokluğunla pansuman ediyor.
Senden başkasını sevdirmediği gibi,
Seni bana unutturmuyor...Söyler misin eyy geri dönmeyenim,
Nereden satın aldın bunu?
Kaç para böyle bi yalnızlık?
Gidip kendime yeni bir tane alacam.
Bana hayır gelmez ondan artık.
Çünkü şiir oldu bıraktığın yalnızlık...
| 189 |
Deli
Yırtılır akıl bir deli giydiğinde ama ahenkle
Uykunun koynuna girer karabasan gibi çığ
Yutar en afilli yanını rüyaların çinko tadında
Hangi akıl çıkarır aşkı meşkin kuyusunda.Yarası sızlasa kabuğundan elmalar yapar
Dörde bölünse gece çekirdeğinden güneş
Nadir zamanlardır omuz omuza susmak
İğne deliğinden pencere, içi dolu zambak..
| 47 |
Güneş'e Dair
Bir safagin gun isiginda,
dogu’da yukselen gunesin okyanuslari mavi aydinliga donusturmesini seyre dalmak kadar keyifli olmak.
Tepelerin zirvesinde giderek kizillasan parlakligin,
yeryuzune yansiyan muhtesem gosterisini izlemek.
Henuz karanligin perdesini yirtmis ve geliyorum diyor,
o simsicak atesten kutle..
Once agaclarin dallarinda bir parlak ampul olur,
nehir ve denizlere yansimasi cekismeli olur..
Tarlada geceyi boynu bukuk geciren,
gune bakanlardaki irkilme ve doguda gelen isiya kucak acmasini gormeli,
tam bir sabah ictimasi,
yeni bir yasama selama durmus.
Butun canlilarin bayrami baslar, bitki, hayvan, insan, kisaca butun yeryuzu.
Yepyeni bir hayat dogar.
Bilirmisin en guzel gokyuzu o zaman seyredilir
. Mavi perdeden sacan isik.
Yilbasi gecelerinde karanliga dogru sikilan oyuncak fuzelerin yarattigi guzellik gibi.
Yeni yili karsilamak icin gece karanliga kursun sikarlar.
Yeni gunu sabirsizlikla bekleyisin ifadesi olur ve bir senlik baslar dunyanin her yerinde.
Kiymetini bilelim yarinlar icin, umut, dogacak gunesin sicakligindadir, isittigi gezegendedir, bu sevdamiz hic bitmemeli..Milyarlarca yildir ayni senligi yasatir gezegenimize ve butun canli evrene..
Aslinda o hic tukenmek bilmeyen bir yurek yangini ve her zaman aydinlik sacar.
Kim isterki karanligi yada gunun geceye evrilmesini…
Karanlikta alacagi olanlardan baska, karanligi seven kalpazandan baska….
Biz karanliga gomuldugumuzde o baska bir kosesindedir dunyamizin. Gunes batiyor derler, dogru olurmu?
Evrende hic batmayan ve herseyin en dirisidir o..
Oysa batan biziz kardesim biz …batiyoruz biz…dunyamiz batiyor kardesim..
Hep karanlik isteyenler oldukca, batmamiz dahada hizlanacak..
Gecmise ve karanliga hep ofkeyle bakmali ve yeni bir gelecegin guzelligi suslemeli, her sabah yeniden cicek acan gule donmeli butun sevdiklerimiz..25 TEMMUZ 2000
| 244 |
Tanrı Türk'ü Korusun
Türk oğlu tarih boyu,
Hayırdan şerden geçip,
Zaman Türk’ü koruyup
Türk asırlardan geçip.Türk deyip ta gadimden
Tarihe öz sözünü
Savaş meydanlarında
Yetiştirdi özünüTarihle bir yaştadır
Bizim tarih yaşımız
Neden seni korkutur,
“Tanrı Türk’ü Korusun”
Duamız, alkışımız.Ben anlamıyorum,
Türk oğlu isen özün
Türk’ün korunmasından
Niye korkuya düştün? Tanrı Türk’ü Korusun,
Atılan taş mı sana?
Bizim bu alkışımız
Yoksa kargış mı sana?
Eylül 2001, Bakü
| 66 |
Yalnızlık Olgusu
yalnızlık paylaşılırmıydı?
yoksa yalnızlık denılen şey
sadece ne olduğumuzu unutduğumuz zaman
kapımızı çalan bir uğultumuydu
ateşler içinde uyandığımızda bir gece
derin karanlığın ender ışığında buluruz
yalnızlığımızın büyülü renklerini
aslında hiçbir zaman yalnızlık duygusuyla tanışmadık
oysa hep yalnızlığımızdan şikayet edip durduk
yalnızlığımızı paylaşan dostlarımızla
evet yalnızdık neydik ve nerde kalmıştık
sonsuz çığlıklar içinde aradığımız
o yalnızlık olgusu
| 58 |
Sevgi Pınarı
Derler ki tok acın halinden anlamazmış
Ya sevgi açlığı, onun ölçüsü nedir acaba?
Sevgiye aç çocuğun midesi doysa ne yazar
Anne Baba sevgisi olacak, dost akraba sevgisiKalbin gıdası sevgidir, saf ve temiz sevgi
Sevgi yoksa kalp doymuyor asla, hep aç
Sevginin yerini alamaz hiçbir şey, ama hiçbir şey
Sevgi, sevgi ile beslenir, doyar ancak sevgiyleSevgi ailede, sevgi okulda, sevgi toplumda
Karşılıksız, menfaatsiz, sonuna kadar sevgi
Gönülden akıveren, kalpten sızıveren duygu
Sevgi duygu selidir, zararsız akıp giden bir nehir Yaşayana sevgi, ölene sevgi, kalana sevgi
Yaratandan dolayı yaratılana sevgi, âleme sevgi
İnsana sevgi, canlıya sevgi, toprağa sevgi
Bırakıver kendini, sevgi içinde yüz, sevgiSevgi pınarı akmalı her evin önünden
Şırıl şırıl, berrak,serin içmeye hazır
Bakanın kendisini gördüğü ayna
Sevgi yansıtan her yöne, her insana
| 124 |
Talat Paşa'ya Ağıt
15.03.1921Talat paşanın ölümü
Devrimin, kurtuluşun ruhunu temsil eden,
Bu uğurda canı pahasına başını öne eğmeden,
Öksüzlük, yokluktan sadrazamlığa yükselen,
Nemrut Kürt Mustafaca idama mahkum edilen,
Yoksulluk içinde iken Ermenilerce öldürülen,
Talat paşaya allahtan rahmet diliyorum.
Ruhu şad olsun.
| 41 |
KAHVECİ KIZ
Allah beni çirkin yarattı,
Cazibem yok yürürken.
Kahveci kızına mı bakılır,
Güzelle dururken.
Fakir doğup büyüdüm,
Annem evlerde çamaşır yıkar.
Onlara git,
Zenginler var.
Okutmadılar orta’dan sonra,
Tahsilim de kaldı yarım.
Güzel olsam, zengin olsam
Anlarım.
Behçet Necatigil
| 40 |
Hayat uzun yaşamak kısa
Çocukluğum...
Çocukluğumu verin bana...
Neden aldınız misketlerimi! ?
Rüyalarıma bile giren kırmızı bisikletimi...
Ne güzeldi düdüklü şekerim bitince bile beni eğlendirebilen...
Neden çamura attınız şekerimi! ?
Çatıyamı sakladınız ışıklı spor ayakkabılarımı...
'Olsun hayat uzun.'Dedim...
Gençliğim...
Gençliğimi verin bana...
Kardeşim mi giydi yeni ayakkabılarımı?
Kim aldı defter arasındaki gül yapraklarını! ?
Ya sevgilim o nerede unuttumu yoksa beni?
'Olsun hayat uzun.'Dedim...
Hayatım...
Hayatımı verin bana...
Ben yaşlanmak istemedim...
Kim verdi elime bu bastonu?
Bu saçlarımda ki beyaz şeyde ne yoksa karmı yağdı? Çocuk olmak vardı şimdi.Negüzeldir kardan adamın gözleri...
Çocukların yüzleri...
Benimkinden daha da ak...
Daha temiz küçük yürekleri...
'Olsun hayat uzun.'Dedim...
Bedenim...
Bedenimi verin bana...
Nedir bu giydirdikleri beyaz örtü bana! ?
Kim bu başımda duran adamlar...Namaz kılıyorlar...
Neredeyim ben neden karanlık burası? Çok ta dar üstelik...
Neden omuzlarınızdayım ben? İndirin beni aşağıya...
Öldü diyemezler bana...Ölmedim ben yaşıyorum hala...kırmızı bisikletim...
güzel kıyafetlerim...
kullanmaya utandığım bastonum...Neredesiniz? Neden yoksunuz? Yoksa sizdemi öldü dediniz bana...
'Hayat uzun,yaşamak kısa...'Dedim...
| 159 |
Vatan
Vatan Aşktır, Sevdadır
Bir türkü misali dolanmak ister dillerden,
dillere..Vatan Emektir, Hizmettir
Bir ömür boyu metanetle sevilmeyi ister.Vatan Beklemektir, Özlemektir
Bir an olsun unutulmamayı ister.Vatan Namusdur, Onurdur
Nesiller geçer bitmez, dinmez gönüllerdeki
aşk-ı muhabbeti.Vatan Şereftir, Erdemdir
Ne zaman, nerede, ne şekilde olursak olalım
Mertçe, Yiğitçe korunmayı bekler.Vatan sensin, Vatan benim
Bu Vatan hepimiz için
Kardeşlik için, birlik için,
Omuz omuza verebilmek için
ilelebet sonsuza dek..
| 66 |
Yâr kalbimin tek tutkusu..
Konu:Aşk..Elmi yaman beymi yaman
Al kırmızı gülmü yaman
Yarin söz hepten yalan
Gül kurusu gül kurusu
Aşk kalbimin tek tutkusu..Gel gezelim çayır çimen
Yârin tavrı beni üzen
Ayrılıkmış yeni düzen
Gül kurusu gül kurusu
Aşk kalbimin tek tutkusu..Sarılmıştın eli çektin
Başka kime gönül verdin
Sevdiğindim hani tektim
Gül kurusu gül kurusu
Aşk kalbimin tek tutkusu..Görüp görsün başka kızlar
Sende saklı itaraflar
Aşktan daha büyük ne var
Gül kurusu gül kurusu
Aşk kalbimin tek tutkusu..Getiririm seni yola
Yarın ola,gün hayrola
Yalvaracaksın sen bana
Gül kurusu gül kurusu
Yâr kalbimin tek tutkusu..Tarih:28.04.2010
| 94 |
Ay parçam benim
Özene bezene yaratmış seni, Seninle unuttum çileli günü, Bembeyaz teni narince eli, Güzeller güzeli AY PARÇAM BENİM. Ocak 22’de dünyaya geldin, Melekler misali yüzüme güldün, Bana mutluluğun sırrını verdin, Canımın cananı AY PARÇAM BENİM. Sara’mın kaşları kalemden kara, Kirpikleri oktur gözleri ela, Eşi benzeri yoktur evvela, Gözümüm nuru AY PARÇAM BENİM. İlk göz ağrımsın gönül ışığım, Sana deliyim sana aşığım, Evimin gülü zümrüt kaşığım, Yüreğimin yari AY PARÇAM BENİM. Narindir bastığı yeri incitmez, Çok hırslıdır,lakin asla kin gütmez, Azimli,çalışkandır,boşverip geçmez, Hayatımın anlamı AY PARÇAM BENİM. Öyle bir bakarki ta derinden, Dağları oynatır inan yerinden, Bin tane güzel çıkar serinden, Ayın 14’ü gibi AY PARÇAM BENİM. Kurban olsun anan kuzum özüne, Hüzün çökmesin o güzel yüzüne, Kimse erişemez senin feyzine, Rabbimin armağanı AY PARÇAM BENİM. Bebeğim boyuna posuna kurban, Altında paspas olan sırtında urban, Rızgın bol olsun kaynasın çorban, Yaradanın nuru AY PARÇAM BENİM. Fatma’yım böyle güzel görmedim, Canıma senden fazla değer vermedim, Dört kuzumdan başka kulu sevmedim, ÖMRÜMÜN BAHARI 'AY PARÇAM BENİM'BİRİCİK YAVRUM SARA’M İÇİN YAZDIM
| 169 |
Bir Düş Gibi
Yüreğime baskın geldin bu gece
Seni solukladım duman duman
Özlemlerim dizginsiz
Çıvgın ateşler gibi Yüreğime baskın geldin bu geceÇağlayanca umutlar ördüm
Gecenin kuytularında
Düş erimli düğüm düğüm
Menekşe mavisince buram buram
Ve ebemkuşağınca özgün gördüğümYüreğime baskın geldin bu geceSalkım salkın şölenlendi duygularım
Aymaz çocuklar gibi...
Ve muştular taşıdı esinlerin
Umudun doruklarından çın çınYüreğime baskın geldin bu geceAy kanatlı bir kuş bu gece
Yıldızlarsa kaçkın sevi
Özlemleri umursamaz gökçiçek
Aydınlığınla ışıklandır içimiYüreğime baskın geldin bu gece
| 78 |
Tut
Deniz maviliği gözlerin boğdu
Uzat ellerini ellerimden tut
Dalgan savurarak kıyıya vurdu
Uzat ellerini bedenimden tut
***
Eriyen bir mumum Denizim sende
Bir hoş oluyorum yüzün gülende
Ömrüm tazelenir senin busende
Uzat dudağını dudağımdan tut
***
Nikabsız yüzünde gülücük gördüm
Sırma saçlarını elimle ördüm
Ellere bakamam onlara kördüm
Uzat gözlerini gözlerimden tut
***
İlahi varlıksın yüreğimde sen
Daima yüzüme bakıpta gülsen
Nasıl sevdiğimi ah bilebilsen
Uzat yüreğini yüreğimden tut
***
Zamanı kutsadım sevgin uğruna
Canım feda ettim senin yoluna
Sevdamı doladım nazik koluna
Uzat kollarını kollarımdan tut
***
Ruhiyi perişan eyledin Deniz
Unutmaz adını yazarken Deniz
Hislerim seninle birleşti Deniz
İdam sehpasında beni tut Deniz.
05.05.2015/OLTU
| 107 |
Ne Zaman Yağmur Yağsa
Bu kente ne zaman yağmur yağsa
Gözyaşların akar üzerime oluk oluk
Düşlerim ıslanır istemsiz
Hayallerim ıslanır
Ben
Islanırım..! Bu kente ne zaman yağmur yağsa
Sözlerin düşer aklıma boğuk boğuk
Yanaklarım ıslanır sitemsiz
Gülüşlerim ıslanır
Ben
Islanırım..! Bu kente ne zaman yağmur yağsa
Sürgüleri çekilir kapıların
Pencereler örtülür
Kepenkleri kapanır dükkanların
Bebeler, beşiklere gömülür.
Bilir misin
Bu kente ne zaman yağmur yağsa
Bir ben kalırım yapayalnız
Bir ben gözyaşlarına ram
Bir ben sokak ortasında
Bir ben
Sırılsıklam..!
| 80 |
Bir Tarih Yazdı Gidiyor
Bir Tarih Yazdı GidiyorDerin bir kültürdür Metin
Şimdi yalnızlık çekiyor
Gizli bir terzidir Zeki
Kültür kumşı dikiyorNe kahkahalar dokudu
Hayata böyle dokundu
Ustalık zor iştir usta
Hüzünler ekti gidiyorKendi kendinin terzisi
Bizim Metinin Zekisi
Gülmeyi ne çok özledik
Ayıtlar yaktı gidiyorFilimler de gülmeler de
Hüzünler de kederler de
Sevgiler de sevinçler de
Bir tarih yazdı gidiyorMatemli türk sinaması
Ölümsüzdü efsanesi
Tiyatrocu sanatcıydı
Yılları aldı gidiyorYarım gitti canım gitti
Metin diyor yarım gitti
Acım büyük kayıp büyük
Ayrılık çattı gidiyorİnsanları severidi
Sıcacık dost yürekliydi
Unutulmazlardan biri
Dönmemek üzre gidiyorGülen yüzlüyü kaybettik
Sanat dünyası matem de
Her ev de bir cenaze var
Şimdi gerçekten gidiyorTer temiz saf sahiciydi
Kahkahanın kendisiydi
Dost Şeref Metinle Zeki
Sevgiyi ekti gidiyor11.05.2015
Dost Şeref
| 121 |
Anadolu
ANADOLU
Anadolu Özyurt olur
İnsanları çok mert olur
Hem tatlı hem de sert olur
Anadolu AnadoluBahar gelir ilkyaz olur
Yaprak döker son güz olur
Tüm kızları güzel olur
Anadolu AnadoluDicle olur Fırat olur
Suyu abı hayat olur
Bereketli bir tat olur
Anadolu AnadoluEkin olur harman olur
Dağda otu derman olur
Yasa olur ferman olur
Anadolu AnadoluKöyü olur şehir olur
Coşkun akan nehir olur
Ezan sesi daim olur
Anadolu AnadoluTürk halkına vatan olur
Şehit düşüp yatan olur
Albayrak’tan kefen olur
Anadolu AnadoluBozkurt ulu çınar olur
Kurda kuşa pınar olur
Bu vatana kurban olur
Anadolu Anadolu
Ali Kemal BOZKURT
| 98 |
Sevgi
Sevgi çemberinden geçmeyen neyi bilir? Dünyaya sevgiyle bakmayan bakış merhametli midir? Yaşamak üç beş öğün yemek, içmek, gezmekse eğer, Komşunun köpeği boşuna ağlar...
| 24 |
Sevgiliye Özlem
Bir zamanlar sevda içimde hevenk hevenkti,
Tomur tomurdu sevda çiçekleri gönlümde…
Bahçe,ağaçlar çiçekler renk renkti,
İlk defa kalbimin kapılarını açmıştım ömrümde…Kasım ayında açan çiçeğe benzemişti o,
Kalbimin kapılarını zamansız açışım…
Önce nasıl sevgi,sonra nasıl tiksinişti o,
Ve sonra durmadan aşktan kaçışım…Hüzünlü şiirlerim şehrin sokaklarını kirletecekti artık
Artık sevgi mutluluk için kapım dardı…
Gönlümde eski için bir hüzünlü ayrılık,
Defterdeyse sevgiliye özlem dolu şiirler vardı…(Hasret İçimde Bir Dağ) Kitabından
| 70 |
Freni Patlayan Araçlara Karşı Net Önlem Alınabilir
Kâr mı az da hiç konmaz yararlı icatlarım,
Patlamaz fren olsun ki hiç ölmesin canlarım…Sen, lüks araç, dersin ya freni düşünemezsin,
Görünmez yerde diye mi kâr edinemezsin?Bil ki biz ölüyoruz frenleriniz yüzünden,
Keşfedin şu aleti tamamen tükenmeden…Akıl, yetmiyorsa uzaylılara danışın,
Onlar akıl sahibi türlerden… Yardım alın!(2017)
| 53 |
Sıcak yaz.....
Konu:Mevsim..Mevsimin habercisi dönerken göçmen kuşlar
Yorgun kanatlarıyla rüzgarı yara yara
Uzaklardan gelmiştir leyleklerle,turnalar
Göğün maviliğinde uçarlar sıra sıra..Yansıtırken güneş o sımsıcak ferini
Gülüşüyle ısıtır mavi engin denizi
Dalgalarla beraber hissederken meltemi
Akın eder insanlar altın renkli kumsala..Mehtap ile söyleşir gecelerde yıldızlar
Düşlerin uykusunda geziyorken bulutlar
İhtişâmlı geceye yol alırken ufuklar
Doyulmaz güzellikte masalsıdır manzara..Şırıl şırıl akarken derelerle ırmaklar
Serinlemeye koşar ahu gözlü ceylanlar
Yakın gibi görünür gözümüze uzaklar
İmrenerek bakarken o dumanlı dağlara..Bülbüller aşık olup al güllere nakşeder
Mehtap mavi suya renk renk şekiller çizer
O renk cümbüşü dalgalarla danseder
Köpük köpük dükülen beyaz şaraba benzer..Tarih:10.10.2010
| 98 |
Param Yok Benim
Biliyorsun bıraktım
Milyarlık hakkımı
Enayi değilim
Ben seni sınadım
Gördüm kendimde,
Şaşkını
Param yok gülüm
Sil artık beni
Git ara bulursun
Paralı bahtını
Her şey para diyen
Ben sana kızdım
Sözüne kırıldım
Kendimi üzdüm
Gözümün yaşını silerdim
Bir tatlı söze
Unut beni
Unutayım seni
Sil beni
Silebileyim seni
Şerefim,onurum
Dimdik başım
Elbet kuruyacak
Gözümde yaşım
Ve sen
Paranın yalan olduğunu
Anladığında
Ben rüzgarın yönünde
Senden çok uzakta
Artık rahat rahat
Bırakabilirsin
Artık mazeretin var
Param yok benim
Ben senden
Daha çok mutlu olacağım
Para ile alınacak
Mutluluğum
Dileğim yok benim
Güle güle gülüm
Param yok benim
Sorulu gözlerle bakma
Mutluyum
Umutluyum
Belki bilmek istersin
Para her şey diyen
Bir insanla
Konuşacak
Sözüm yok benim…
Jale KESKİNKILIÇ
2-9-1999
| 120 |
Ölmesin Çocuklar
Dolaşırım Dünyayı bir uçtan bir diğer uca
Savaşlar yoksul halklar bombalar olen çocuklar
Nükleer denemeler Filistin’den ölümler
Karabağ Azarbeycan Kafkasya neler neler
Terör bomba kin ve nefret dünya bu kadarİstersen değişir herşey ölmesin çocuklar
Dünya kan içinde dünya yokluk içinde
Haydi sende katıl artık bize ölmesin çocuklarDüşünürüm Dünya’yı bir uçtan bir diğer uca
Darbeler darbeciler açlık kokan Afrika’da
Çernobil’den iz kaldı sakat doğdu çocuklar
Bosna Irak farketmez Küba’daki kontralarTerör bomba kin ve nefret dünya bukadar
İstersen değişir herşey ölmesin çocuklar
Dünya kan içinde dünya yokluk içinde
Haydi sende katıl artık bize ölmesin çocuklar
| 95 |
Uzaklara Tutsağız -1
Gökte sen varsın
her gece
yerde ben varım
her gündüz…
Ay, güneş
ve yıldız
kadar uzak kaldı aramız... Her gece bir yıldız söndürüyorum
sana daha yakınlaşmak için
her seher bir yıldız doğuruyorsun
benden daha uzaklaşmak için...Arş'a yazmıştım halbuki adını
dimağımda saklıyorum
eyy umarsız,
Damağımdaki tanımsız tadını...Ya gökten inersin
yada çek beni sana
ki, yer gök inlesin...BirDeli
22.04.2002
| 60 |
Son Yazı
Böyle kısa bir veda etmek yakışmıyor bana.Sense of Edessa'ya hiç mi hiç yakışmıyor böyle bir sevda ve o sevda kadar özlü veda.Sana bir teşekkürdür vedam. Sana teşekkür ediyorum.Seni tanımama izin verdiğin için.Seni yaşamak güzeldi, dost ağızlarda da olsa. İsminin başına yaşadığım duygulardan çok daha farklı sıfatlar getirmek de güzeldi hiç kuşkusuz.Riskini yaşamak güzeldi.Seni tanıdım ve gözlerimdeki ışığın rengi değişti.Belki de o hiç ortaya çıkaramadığım ışığımdı ama benimdi.Seninle ortaya çıkandı, ışığımdı.Seni, yazılarımdan bilenler seni soruyorlar, kim olduğunu, ne olduğunu.Hayatım boyunca herşeyin en zoruna kaçtığım için çevremdekilerin de en zorunu seçmişim ben! Seni anlatabilsem herşeyinle, herhangi birine güler geçerdi bana.Öyle ki ben bile seni içime anlattığımda kahkahalarla gülüyorum benliğime.Bu deli edebilecek bir duygu. İçimdeki herşeyi saklamamın nedeni de budur belki.Gözlerimin içinden başkalarının gözlerine akacak, beni bırakacakmışsın gibime geliyor.Sen de biliyorsun ölmek var dönmek yok artık.Senin için savaşamam.Seni sevdiğimi duysan da savaşmamı isteyemeyeceksin zaten. Sen, sadece bir ütopya olarak kalmalısın bende.Seni bir ütopya iken buldum, ütopya iken de bırakmalıyım... Geceleri ay çıktığında düşünüyorum seni.Keşke ay yüreğime tüm sihiriyle değse ve baştan yaratsa beni.İşte o zaman yine seni sevsem de en azından bu berbat talihi birkaç esirle paylaşabilirdim.Seni sevmek, havasız kaldıktan sonra nefes almak demek.Hiç gururum olmasaydı kalbini ve gözlerini yanımda taşırdım.Ve yine hiç onurum olmasaydı seni sevmemin sonuna nokta değil virgül koyardım.Tanıdığım tüm insanları üstine serptim biraz olsun sön, içimi yakma diye.Yetişemedim.Yaktın kalbimi, küle çevirdin, kimseleri içine koyamadığım yüreğimi bana bile sormadan kapkaranlık bıraktın.Gözlerinden aldım ben tüm yağmurları.Gözlerin ıslattı yine yaktığın yüreğimi.İklimimi şaşırdım.Her sevda bir ömürmüş! Benimlesin yaşadıkça. Sen benim sabah çayımsın.Böylesine birleştirmişken seni yaşamımla, her sabah biraz daha unutsam da seni nasıl çıkacaksın aklımdan? Herşeyi unutur insan biliyorum ama ne olur çabuk olsun.Tükeniyorum, eriyorum bilesiniz ey dostlar.Hayatını bir başkasının hayatında yaşamak ne zor.Ölmek ne kadar kolaysa unutmak da o kadar kolay... Ölmeyi nereden bilirsin deme! Her gün aklıma geldikçe sen, ben ölüyorum zaten.Umarım ki karşılaştığımızda gözlerimin içine bakmazsın.Bendeki ''sen''i çekersin belki de.Nasıl yaşarım sonra ben? Uykusun, ekmeksin, susun benim için. Sensiz ben bir hiçim.Yazmadıkça yaşayamıyorum.Yazılarımdaki labirenti kimse çözemez kolay kolay.Çözebilen de seni bulur zaten.Tehlikelisin benim için biliyorum. Seni sevmek haram bana.İçimde kalmalısın.Yüzün sadece ay ışığında birleşmeli sevgimle.Sana sadece bir defa sahip olsaydım, bir kez sarılsaydım sana benim olduğunu bilmenin feryadı içinde, Ocak daha bir Ocak olacaktı şimdi.Biliyorum. Yine unutacağım doğduğum günü.Yine geçmeyecek içten selamların sayısı seni düşünmediğim günleri.Unutacağım yine yılımın en çaresiz, en sürgün gününü, doğum günümü! Bilirsin! En sıkı hüzün kutlar doğum günlerini.Fırlar içinden insanın sıcacık bir acıyla.Ay ışığını evine kabul eden deniz gibi parıldar önce yüzüne, sonra da dalgasını sürer aşık olmanın gizlice.Ama bil ki bir seni unutmayacağım yaşamım boyunca, bir de bana kendi dünyanı yaşatırken dünyaları devirip gittiğini.Öleceğimi anladığım an sana ulaşıp seni sevdiğimi söyleyeceğim.Sen öyle bir yer kaplıyorsun ki yüreğimde ne söküp atmak kolay ne de bağıra bağıra seni sevdiğimi söylemek dağlara! Ama inan hala gözümün önünde gülümseyişin ve hala hissediyorum sırtımdaki bıçağın acısını! Yıllar önce bir krizantem tarlasında bıçaklayıp gittin beni.Ne adın kalır geriye ne sevdan kalır zannediyorken demir attın hayatıma.Kalbimden vurmadın beni ey zalım! İsmini kazıyıp derime kayıp gittin sensizliğe.Yazmak zor, yazmak ölüm.Yazmak basit seni yazının ortasına otutturmadıktan sonra.Ve yazmak basit inan bana, sana tamamıyla sahip olmadıktan sonra.Gizlimsin, bilmemeli kimse seni benden başka. Sevdalar yalan sanmalı yaşattıklarını.Koydu bana gitmen.Hiçbirşey yaşamamışızcasına bırakıp gitmen beni! Sinirimden yazamıyorum sana.Bu duygusallığım bitecek bir gün. Biliyorum, bitsin.Aşkımdan içim titrerken gururu da yarası kadar ağır bir serçe gibi serildim ayaklarına. Tüm aşkınla tekmeledin beni.Belki de o yüzden bu kadar ağrıyor hala yaram! Sen nasıl birşeysin ki sana yazılarımda bile sahip olamıyorum.İnsanlara sırrıma dair tek kelime bile edemiyorum.Bu terkedilmenin zehiri değil. Her zaman giden mi suçludur diye düşünüyorum. Giden ölür belki ama asıl gömülen kalandır. Gittin, gittin ve beni bitirdin.Şafak sökerken Urfa'yı hayal ettiğim gibi hayal ettim döndüğün günleri.Ama hiç şafak sökmedi Urfamda.Belki de benim için bir çiçeğin özündesin şimdi.Belki de senin de kocaman bir krizantem tarlan var.Ben mi sana sahip olamadım bilmiyorum amma inan şimdi seni, sen olduğun için kıskanıyorum.Yaşayan ölüler ülkesinden her şafak sökerken bir buket krizantem yolluyorum sana.Krizantemlerin üstündeki kanlar ne diye sorma.Onlar kalbimin kanayan yarası...
| 658 |
-Veda Etmeden Gideceğiz
İstediklerimizi alamadan bu faniden
Birgün veda etmeden gideceğiz
Habersiz gelir ecel birgün aniden
Birgün veda etmeden gideceğizEktiğimiz gonca gülleri biçmeden
Mutluluk meyini kana kana içmeden
Belkide daha kötü hallere düşmeden
Birgün veda etmeden gideceğizNice sorular belki cevapsız kalacak
Heyecanla çarpan kalbimiz duracak
Nasip olsa eğer son duamız okunacak
Birgün veda etmeden gideceğizAnamız Hawa Babamız Adem gibi
Tüm unutulan Atamız dedem gibi
Tutulacak dilimiz vurulan gem gibi
Birgün veda etmeden gideceğizYarım kalacak çok şiir ve şarkımız
İtiraz etmeye olmayacak hiç hakkımız
Bir idam mahkumundan kalmaz farkımız
Birgün veda etmeden gideceğizBu dünyadaki sınavımız sona erecek
Notumuzu ahirette Yaratan verecek
Bizi götürmeye ecel gönderecek
Birgün veda etmeden gideceğizFarketmez şampiyon yada hükümdar
Meydanlar artık bize olacak dar
Kurtaramaz kimse ne dost ne yar
Birgün veda etmeden gideceğizNe köşk yalı nede lüks arabalarına
İzin alamayız bir saniye değil yarına
Veda etmeden dostuna akrabalarına
Birgün veda etmeden gideceğizBir omuzumuzda günahlarımızla
Bir diğerinde de sevaplarımızla
Kaybettiklerimizle kazandıklarımızla
Birgün veda etmeden gideceğizRastlayamadım günahsız muhabbette
Bildiğim gerçek yolcuyuz kıyamette
İnşallah getiririz kelime-i Şahaddette
Birgün veda etmeden gideceğiz
| 171 |
Bizim Yönetimimiz
Cumhuriyetin ruhu, ufuklar ötesinden
Eğitimde, sanatta, bayındırda kararla
Gidiyoruz baş mimar Atatürk’ün sesinden,
Büyük bir amaç ile gurur ile vakarla... Savaşımız halk için özgürlüğe yolumuz,
Bizler artık halk için demokraside varız.
İmtiyazsız, sınıfsız arşa gider kolumuz,
Evrensel düşünceden, uygarlıktan yanayız. Sosyal devlet, laiklik örülen çatımızda,
Atatürk ilkesinde, şaşmaz birlik içinde.
Meşale sönmeyecek ulusal katımızda
Eleleyiz birlikte varız örnek biçimde... Dünyadaki önderler silindiler tarihten,
Önderimiz Atatürk bizde ölümsüzleşti.
İlkeleri sürüyor başlattığı her yerden,
Sarsmaz temeli ile zirvesine yerleşti. Karanlıkları yıkıp aydınlığa koşarız,
Uzay çağda yolumuz nefes kesen bir hızla.
Ondan alınan güçle tüm engelleri aşarız,
Türk’üz, doğruyuz deyip canımız, kanımızla... İmar ettik ülkeyi düzeni yerleştirdik,
Fabrikalar, okullar, yolu, aydınlığımız
Cennet ettik ülkeyi, artık başımız dimdik,
“Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız...”
| 122 |
Ders çalışmazsa Bebeler
Derse istekli çalışmazsa bebeler,
Çalış çalış diye, gezip durur anneler.
Ve bıkkınlık gelir, güya bir ara pes ederler,
Ama için için de kendilerini yerler
Hem de çocuğa ne halt yersen ye derler,
Bir taraftan tek canı sağ olsun da derken,
Diğer taraftan geleceğini görüp üzülürler
Ve çocuklara çocukluğunu yaşatamayan,
Eğitim sistemine isyan ederler….!
(Mahir Odabaşı/03.02.2012)
| 58 |
Dünya mümine cehennem kafire cennettir
Müslüman dünyada sıkıntıdan kurtulamaz,
Dünya mümine cehennem kafire cennettir.
Dünya nimeti cennettekiyle tartılamaz,
Dünya mümine cehennem kafire cennettir.Müslümanın yeri cennettir sormayın niçin?
İnceleyip bakın istersen Kuranı açın.
Kafirin mekanı cehennem olduğu için,
Dünya mümine cehennem kafire cennettir.Ben ne yapayın özde Hak olmayan fikiri?
Ölünce görecekler Münker ile Nekiri.
Kafirin ebedi yurdu cehennem çukuru,
Dünya mümine cehennem kafire cennettir.Cennet var ya para ile pul ile alınmaz,
Onları Allahın ne yapacağı bilinmez.
Kafir olanın ahiret nasibi bulunmaz,
Dünya mümine cehennem kafire cennettir.Yusuf kafirlere elinizi öptürmeyin,
Yaşadığın hayatta sözümü saptırmayın.
Onun için dünyaya kendini kaptırmayın,
Dünya mümine cehennem kafire cennettir.
| 102 |
Usturuplu
USTURUPLU Bana bir yalan söyle
İçinde umut olsunBana bir yalan söyle
Aslı astarı olmasın Yalanınla yarına umut taşıyayım
Yarında ister var olsun, ister olmasınNasılsa kandırılıyoruz her gün
Ne olur sen kandır bu günBana bir yalan söyle
Yeter ki yalanın usturuplu olsun04.05.2015 - İzmir El Garip
| 46 |
Dua
"Duâ temiz bir kalbin sesini ALLAH'a duyurmaktır." Güzellik bakmaktan Mânâ anlamaktan bulunur Aşkı yürekler yazar Ne göz görür Ne akıldan okunur Yürekten istedi....................
| 24 |
01 Çapul Kozakları Aşk Akınında
1/:
Ey kozaklar!
Çapul başlıyor bu gece ilk yıldız ağlayınca.
Haramiler atlansın,
Develere binsin kefiyeli karabasanlar,
Destan yazanlar hokkalarına is ve kan sağsınlar.
Kubbelerde gezinsin usta elleri sinanvarilerin,
Süvarilerin naraları ise yıldızlara kurulan kavram köprüsü...
***
Çapul demir alıyor ilk yıldız ağlayınca,
Başlasın Genç Sultanın Hızır paşa türküsü...
2/:
Ey kozaklar!
Çapul başlıyor ilk yıldız kayınca suret aynasından.
***
Çevrenize dolansın korku ve öfkenin ekvatoru,
Tandırlardan alazlansın bir hırçın halay,
Kopuversin beyni yüreğe bağlayan sırma,
Lokma lokma erisin mantık zinciri,
Kıstırsın başınızı demirden halka.
***
Çapul demir alıyor ilk yıldız ağlayınca,
Başlasın Genç Sultan Hızır paşa akınına...
3/:
Ey kozaklar!
Çapul başlıyor ilk yıldız ağdığında.
***
Bitmez bir gecenin engin çırpınmasında sefineler,
Neresinden yakalanır sabah belli olmaz bidayette,
Şehvetini şarap diye içmişse aşk çilingirinde,
Ve lapa lapa yağmışsa ağustosta beyaz arzular,
Çisil çisil berekettir denizlerde aşk gemileri,
Bin dört mevsimleyin yarılır orta yerinden takvim,
***
Çapul demir alıyor ilk yıldız ağlayınca,
Başlasın Genç Sultanın Hızır paşa koçaklaması...
| 162 |
Varya
Sevgi dolu bakışın
Var ya...
Gülen gözlerde sevinç akışın
Var ya...
Rüzgarla danseden
Simsiyah saçların var ya
Beni gören benimle olan
Sesin var ya
Herkesi neşelendiren
Kahkahaların var ya
O masum duruşun
O mahzun bakışın var ya
Beni sana bağlayan
O temiz kalbin var ya...
Her zaman hep benimle olan, hep benimle kalan
Sen varsın ya...
| 57 |
Köpekli Köyde Serenat
kapı önünde
oğlan kızı tavlıyor
köpek havlıyorbir gören oldu
kız oğlana pustu
köpek de sustu köpekli köyde
ay doğmuyor geceden
bakma pecedenmasal gibiydi
aydınlandı kainat
bitti serenat
| 30 |
Yağmur
Huzur istiyorum sadece,
Sevdiğimde de nefret ettiğimde de..
Rüzgarı hissetmek istiyorum bir yaz akşamında
Yeşiller içinde
Çiçek kokularından sarhoş bir halde..Biliyorum bana göre değil böyle şiirler yazmak
Bana göre değil sevdiğimi,gözyaşımı anlatmak
Bana göre değil unutmak, unutup uzaklara kaçmak..
Biliyorum yakışmıyor bana güpegündüz ağlamak..
Ama umursamıyorum bana yakışmayanları
Huzur istiyorum sadece
Hamakta uyuya kalsam da ağlasam da. Huzur istiyorum sadece,
Tek başıma sahilde rüzgarı hissetmek istiyorum yüzümde..
Güneşle beraber doğmak
Her yağmurda sarap içmek istiyorum
Unutmak istiyorum aşkı da nefreti de
Karışıklığı da sessizliği de
Huzur istiyorum bir tek
Tek başıma güneşi yakalamayı kumlardan
Sonra onu düşünmeyi uzaklardan..Uzaklara dalmak istiyorum düşünmeden
Düşünmeden yaşamak istiyorum
Ne aşka inanıyorum ne diğer karışık duygulara
Basit yaşamak istiyorum
Her rüzgarda yıkılmak, her güneş doğarken denize girmek aradığım, sonra kaybolmak saf bir dalganın içinde..Aşk düşündürüyor bir tek beni..
Arkasından gözyaşı döktüklerimi de
Ardımda bıraktığım yarım yürekleri de umursamıyorum
Gülümsemek istiyorum her bakışında
Huzur görmek istiyorum dudaklarında
Ne üzüntü ne nefret ne tutku
Huzur istiyorum her günbatımındaUyumak istiyorum bulutlarda
Ve yağmur olmak istiyorum her rüzgarla..
| 170 |
Muhtelif Nükteler (16)
Teşekkür ederim arkadaşlar hepinize.
Rabbim saâdet,huzur doldursun cebinize.
Yorumlarınız cesâretime cesâret katıyor,
Ezelî îmân kodlansın,neslinize-çipinize..Güzele! Başka ne denilebilirki elbette güzel.
Bu şiirde; gâyet hüzünlü olmuş hemde özel.
Bu şiirle! Asrı saâdete seyâhât yaptırdınız bize,
Yoluna baş koyduğumuz zâtın,şefâati olsun özel.Bu talebler hepimizindir,gerçekten ezgi’dir.
Gerçeğe ulaşmasada taleb,netîcede sezgi’dir.
Bu gönül denilen nesne,bâzen kabarıyorda coşuyor,
Onun coşması aşk’dandır,isyândan bir bezgi’dir.Acaba! bu ülke ve kral neresi ve kimdir,düşündüm.
Olsa olsa asya ile Avrupanın ortasıdır; olabilir dedim.
Okuyunca hayretimden ismini yazmayada üşendim,
Müslümandan daha hür’dür,sokaktaki benim Kedim.Kabûl olsun duâlarımız, acılarımızda dinsin.
Rahmet bulutlarından bizlere,rahmetin insin.
Tevvâb kulların rahmet deryâsında garg olsunda,
Ístifâde etsün rahmetinden,cümle cinn-ü ins’in.Mevlüt Bicik
15.04.2006 saat 20.15
Esslingen
| 110 |
Nefret Doğuran Sevgiler
Anıların defterini sevi, sevgi ve güzellik denilen teranelere nice vurgunlardan, nice yanılgılardan sonra tümden kapatmıştım. Kapağının üzerine kocaman bir yazıyla ''NEFRET DOĞURAN SEVGİLER'' yazarak.
Ama gördüm ki; hangi ucunda tutarsanız tutunuz güzellik ve çirkinkinlik yaşam denilen bir bütünün iki yanı imiş. Ne hepten çirkinlik, ne hepten güzellik olabiliyormuş. Tıpkı günahla sevap gibi... Ve gördüm ki; kişi hangi durumda, hangi yaşta olursa olsun sevmeye, sevilmeye mutaç bir varlık imiş.
Yaşamın onulmazlıkları, sevilenin pervasızlıkları, binbir yüzlülüğü taşısa da sevgilerin içine... direnerek bunlara, hoşgörerek... kimileyin de nisbetini düşünerek yüreğimin kapılarını hep açık tuttum. Ama, olmadı. Olmuyor!
Sırttan vurulmanın ve yürek vurgunun sayısını anımsamıyorum... Anlaşılması zor şeyler yaşadım biteviye... Çoğu kez '' YAŞASIN ÇİRKİNLİK, ACIMASIZLIK VE KÖTÜLÜK! ! ! '' diye haykırmak geçti içimden. Ama, bunu bile beceremedim. Diyemedim insanların yüzüne karşı. Hoş, içimde de barındıramadım bu duyguyu...''VİCDAN ve ŞEFKAT'' denilen duygu ve davranış var ya... Aşamadım, aşamıyorum bunları bir türlü. Bilemiyorum, kimilerine göre bu olgumla aptal-enayinin birimiyim? Yoksa kişiler erdem ve erdemlilik nedir bilmiyorlar mı, biliyorlar da işlerine mi öyle geliyor? Anlamak gerçekten zor.
Güzellik ve sevgi denilen nesne ve duyguları tek yanlı yaşamak yetmiyor. Bir yanı eksik, kör, topal ve sağır kalıyor. Kişi ne denli çaba içinde olursa olsun, bir yerlerde bir şeyler oluşuyor... ya da oluşturuluyor ve içinizde yaşattığınız güzellikler, sevgiler paramparça ediliyor.
İşte o birileri, bir yerde; görünürde hiç bir neden olmadan o güzelim sevgi, sevda ve güzelliklerin üstüne gölge düşürüyor... Öyleki; dartınma desen değil, bir beş, on yüz değil... Nedenlerini anlamak hiç olanaklı değil... Ve bunlara habire katlanmak, hoşgörmek bunları... Nereye değin?
Sevgi ve sevi, iki efsunlu sözcük. Yaşamı bu denli törpüleyen bir işkenceye dönüşürse, sevmenin, severek yaşamanın anlamı kalır mı? Sevmek yaşamı acımasızca törpülemekse nereye değin? Öyle bir an gelir ki, bir başkaldırıda, bir kopuş ve ayrılıkta bu törpü törpüleyenin elinde kalıverir. Ve kendi yaşamını törpülemeye başlar bu apansızlık karşısında. Açıkçası, kişi ettiğini bulur kendinde, bir başkasında zaman içinde.
Çevremizde kimileyin duyarız, tanığı oluruz; sevenlerin, sevilenlerin yanılgılar, kopuş ve ayrılıklar yaşadığını... Bu denli sorunların yoğunlaştığı bir ortamda sevginin, sevinin ve güzelliklerin erdemlerini anlatmak laf-ı güzaftan öteye gider mi bilemem. Bildiğim o ki, sevinin mayası olan romantizm ve lirizm şiir ve öykülerde birer nostalji olarak yerini almaya başladığıdır. Yani romantizm ölmeye başlamıştır. Lirizm kendini yaşamın dışına atmıştır... Bunlar yaşamla içiçeliğini sürdürmüyorsa hangi sevgi, sevi ve güzellikten söz edilebilir.
Bugün sevgi, sevi, güzellik denilen duygu ve nesnellikler adam harcama makinası gibi kullanılmaktadır. Bu durum uçarıların, uçarılıkların yolunu açmaktadır.
Bıkkınlık, yılgınlık, yorgunluk veren, yanıltan, aldatan sevgi ve seviler nefret doğurmaktan başka bir işlevi varmıdır acaba?
SEVGİLER VE SEVİLER GÜVEN VERMİYOR ARTIK. Mehmet Akif'in deyişiyle yazı ve söz kalabalığı ile sadece '' maskaralıklarımızı, maskara ediyoruz''
| 436 |
Bel Fıtığından Yüz Üstü Yatılmıyor
Elde resimlerim var şu şekil yat, denilir,
Yastık desteklemeli, usuller gösterilir…Çoğu şahsıma terstir doktor onaylasa da
Sorun olmaz denilip, garanti sağlansa da…Yüz üstü uyumayı hep arzulamaktayım,
Başka tür uyusam da tat alamamaktayım…Sadece sol tarafım, şahsım için uygundur,
Sol kolum zayıfladı tedavisi de zordur…Elimde şemalar var, yastık desteklemeli,
Her nedense uymadı, çok usul şaibeli…Hastalık nüksediyor, sabah kalktığımda,
Çok ilaç alıyorum bıktım aynı zamanda…Bir çıt sesi yetiyor, birden ağırlaşırım,
Zayıflamam gerekir, şifa bulamamışım…Çaremiz yine de spor biraz da yol yürümek,
On kilometre kadar, sızıları dindirmek…On kilo dahi verdim randıman alamadım,
Yenilik bekliyorum, şahsım için anlattım…Örnek teşkil etmesin, ölçü de sayılmasın,
Bir ibret olsun diye, bir nasihat alınsın…(2011)
| 110 |
Beyaz Sözcükler Topla
Kuşluk doğuverince göz bebeklerinde
Kalbin rüyası denize uyanır
Yol yol açılır karanlıklar
Bir dolunay doğar zindanınaSevinç bitmeyen bir kuşluktur
Dostlar sılaya dönünce
Avucunda bir damla büyüten çocuk
Fotoğrafıdır yeryüzününİzinde bir koku ol gönüldaşının
Yarılır işte zorlukların göğsü
Her çetinde bir kolaylık
Her tohumda bir muştu bulGüneş yeniden geldiğinde
Eteğinde beyaz sözcüklerini topla
Yüreğinde bekle ölümün bayramını
Bu eylem bir hayat olsun sana.
| 65 |
Yaz
Sen geldin tatil geldi
Her yere neşe getirdi
Güneş çıktı,hava ısındı
Canım güzel yaz.Artık yüzüne bakamam
Parlaklığına doyamam
Biri hava soğuk dese
Yalanına kanamam..Egekent
25-mayıs-2012
| 26 |
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
Bayrağı elimize alalım
Türkiyeye doğru sallayalım
Bayramı çoşku ile kutlayalım
29 Ekim kutlu olsunBu bayram cumhuriyet bayramı
Çoşku ve sevinç zamanı
Sevinç ile kutlayalım bayramın her anını
29 Ekim kutlu olsun
| 35 |
İnsanlara bakıyorum
İnsanlara bakıyorum da dünya menfaati
Uğruna bir birlerini diri diri din diye
İslamiyet diye Alla hu Ekber diyerek
Yakıp yıkarak işkenceyle yok ediyorlarAslında onlar kendilerini yok ediyorlar
Allah böyle bir zulmü asla sevmez
Sen insanları öldürmeyi değil
Yaşatmaya bak bırak bu batıl diniDin iman adam öldürmekle olmuyor
Din iman insanları yaşatmakla olur
Dertlinin derdine derman ol yeter
Ağlayan varsa gönlünü al onları güldürGerisi insanları sömürmek yok etmektir
Aklını başına al ölmeden önce imana gel
ATEŞOĞLU kimse derdine derman olamaz
Herkes ne ederse kendisine eder
| 86 |
Adını Fiilen Yaşamak
Adında bir acı
Tadı kanayan yaramda
Yara adının acısında
Ama adında...Her yağmurda ıslanır adın
Her damlada adınla ıslanışım'Yağmur saçlarından yağmurun damlayışının adı...'Adı senin adın diğer sokağa hasret bir sokağın adıdır adın
Zamanla tabelasında yazar sokağın
Sonra ben sokağın tabelasına adımı yazarım
Adın olur adım
Adım adımSonra sokağa adında bir yağmur yağar
Adımla beraber ıslanır adınAdım,adın, yağmur
(adım adın, yağmur)
Adını fiilen yaşamak, yağmur...Bitti denilen yerde başlar adın
Mütemadiyen
Ne başı var ne sonu
Sonu yok
Harfiyen...Adım olur adın
Adın adım
Adım adım
Adım adınSenin bana yansımanı hediye ediyor gözlerin her karanlıkta
Önsözüm olur adın
Sana yazılmış kitaplarımın arka kapaklarındaAdında bir yokoluş hikayesi
Gülmek dolu zamanlarda dahi
Daha yolumuz var
Adının yüzümdeki tebessümü
Işık gününden beri
Ve ölsem şimdi
Adında bir yağmur yıkar beni'yağmur saçlarından yağmurun damlayışının adı...'Ama ne çok sevdim adını
Adını çok sevmiş olmak bunun adı....
| 140 |
Vatan2
Kainatın al yanaklı kızıdır
Ezelden ayyıldıza sevdalıdır
Yiğitleri de kartal bakışlıdır
Bu vatan, yeryüzünün en şahıdır Sen de bulur anlamını şeref, şan
Bilir mi kıymeti, şerefsiz olan
Üstünde yaşar, sana kara çalan
Elbet gelir, hesap sorulacak anDağlarında çakallar yaşayamaz
Gülünü kıracak rüzgar esemez
Sana selam vermeden, kuş uçamaz
Vatana yan gözle, kimse bakamazSemalarında yankılanır ezan
Neslin elinde bilgisayar, kuran
Tesbih eder yaradanı her zaman
Türk yurdudur, Türk kalacaktır vatanDerdimin dermanı, felahı vatan
Şuhedadır her karışında yatan
Seyitler de olsun sana hep kurban
Daima sanadır yönüm ey vatan
| 88 |
Akan Gözü
Sevgiyi bilmezsin, aşkı bilmezsin
Yarine hasretsen, ufku görmezsin
Seven yürekleri, nasıl anlatsam
Akan gözü silsen, umut vermezsinDilerim Allah'tan, cennettir yeri
Toprağı kurumuş, akmıyor teri
O cana kıyamam, ateştir eri
Akan yaşı silsen, umut vermezsinHayali rüyamda, karanlık gece
Şarkılarda adın, bulunmaz hece
Sevdalar baş tacı, kalbinde hece
Akan yaşı silsen, acı vermezsinSevdası mahkumdur, gölgesi kuru
Kale duvarıdır, yıkılmaz suru
Rüzgarın altında, bozulmaz sırı
Akan yaşı silsen, onu vermezsinTabiat sevgidir, aşkı tadarsan
Ay'la güneşe, yıldız katarsan
Sevdası göktedir, yerde yatarsan
Akan yaşı silsen, umut vermezsinBahattin deryası, yaban ellerde
Bülbülü uçsa da, şarkı dillerde
Kırık kanadıyla, kopuk güllerde
Akan yaşı silsen, umut vermezsin
Bahattin Tonbul
16.5.2015
| 105 |
Gitme Gardaş
Gitme Gardaş
Gitme gardaş, gurbet acıdır.
Varlığın, başımın tacıdır.
Yaşatan, anayla, bacıdır.
Dikenlidir, yolları gardaş. Derdini de, kimseler dinlemez.
Dikenle, gözyaşı silinmez.
Gurbetten, asla vefa gelmez.
Halini anlataman, gardaş.
Acı soğan, tüter burnunda.
Nefesin kokar, aç karnında.
Göremezsin bile, rüyanda.
Aran, sıcak yatağını gardaşBulursun belki, kırık ekmek.
Olur mu, onu susuz yemek.
Kalmaz ağzında, sağlam damak.
Bir tas su da, vermezler gardaş.
PAKSOY’um, çok gurbete girdi.
Elin kızı, bir sofra serdi.
Önüne, yağsız pilav verdi.
Yağlı yemek, vermezler gardaş.
| 81 |
Karanlık
Karanlık karanlık hep karanlık
Ne bir ışık yükseliyor ruhumdan göğe
Ne huzur buluyorum bir anlık
Nedir ki sebeb yaşamaya ve ölmeye
Karanlık karanlık hep karanlıkHer bir karanlık gecenin istilacıları
Kediler köpekler gölgeler ve cinler
Kaçış yok karanlıkta bırakıp acıları
Saçlarım öylece rüzgarlarda inler
Her bir karanlık gecenin istilacılarıSol şakağımda ince zarif bir sızı
Kadın gibi yavaşça çeker beni kendine
Kalbim bilinmez çöllerin en ıssızı
İşte ölüm gibi sadık kaldı vaadine
Sol şakağımda ince zarif bir sızıHangi günahı taşır bu karanlık sokaklar
Bir iç çekişten acıdan merhametten uzak
Kimbilir hangi kahpelerin sırrını saklar
Bana ben kadar yakın bana ben kadar uzak
Hangi günahı taşır bu karanlık sokaklar Çekilin yerim izbe kuytu köşeler
Hala mı güneş bekler perdesi çekik evler
Bir mahkum tutkuyla toprağı eşeler
Yükseliyor karanlık yükseliyor alevler
Çekilin yerim izbe kuytu köşeler
| 133 |
A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 34 Miskin Kedi
A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 34 Miskin Kedi
Fevzi Günenç, Beydeba’dan Esinlenerek OyunlaştırdıKİŞİLER:YOKSUL NİNE:
MİSKİN KEDİ:
SARAYLI KEDİ:
SARMAN KEDİ:
KARAKEDİ:
PAMUK KEDİ:
VAN KEDİSİ:
SİYAM KEDİSİ:
ANKARA KEDİSİ:
AŞÇIBAŞI:
PRENSES:
KRAL:
KRALİÇEORTAM: Kedisiyle yaşayan yaşlı yoksul ninenin oturma odası.YOKSUL NİNE: (Eski püskü sallanan iskemlesinde oturmakta, ileri geri sallanmakta, kucağındaki kedisini okşamakta.)
MİSKİN KEDİ: Mır mır mırrr… Nine? ..
YOKSUL NİNE: Buyur kediciğim…
MİSKİN KEDİ: Yüzünü yalayabilir miyim?
YOKSUL NİNE: O da nereden çıktı şimdi? Neden yalamak istiyorsun yüzümü?
MİSKİN KEDİ: Çünkü seni çok seviyorum. Çünkü sen beni besliyorsun. Acıktığım zaman yiyecek veriyorsun.
YOKSUL NİNE: Canım benim… İyilik bilir iyi bir kedisin sen!
MİSKİN KEDİ: Tabii bileceğim nineciğim. Kendin yemiyorsun bana yediriyorsun. Kendin içmiyorsun bana bana içiriyorsun.
YOKSUL NİNE: Yedirip içirdiğim ne ki sevgili kediciğim? Kuru ekmek, yağsız aş, ılık boru suyu değil mi?
MİSKİN KEDİ: Olsun. Hiç değilse açlıktan ölmüyorum ya.
YOKSUL NİNE: Çok iyi bir kedisin.
MİSKİN KEDİ: Nine…
YOKSUL NİNE: Efendim canım?
MİSKİN KEDİ: Benim adım neden Miskin Kedi? Miskin ne demek nine?
YOKSUL NİNE: Miskin şey demektir yavrum. Yani herkes miskinin şey olduğunu sanır.
MİSKİN KEDİ:
Ne olduğunu?
YOKSUL NİNE: Söylemeye dilim varmıyor.
MİSKİN KEDİ: Söyle söyle…
YOKSUL NİNE: Herkes miskinin uyuşuk, tembel, zavallı olduğunu sanır.
MİSKİN KEDİ: Öyle değil midir?
YOKSUL NİNE: Değil tabii.
MİSKİN KEDİ: Yani ben şimdi uyuşuk değil miyim? (Esneyerek gerinir.)
YOKSUL NİNE: Değilsin tabii.
MİSKİN KEDİ: Tembel de değilim ha?
YOKSUL NİNE: Tabii ki değilsin.
MİSKİN KEDİ: Nine bana bir bardak su getirir misin?
YOKSUL NİNE: Kendin niçin gidip içmiyorsun?
MİSKİN KEDİ: Amaaan nine… Şimdi şu yattığım sıcacık, rahat kucağından kalkacağım. Mutfağa kadar gideceğim. Güç harcayıp tezgaha sıçrayacağım.
YOKSUL NİNE: Tamam tamam, yeter! Getiriyorum suyunu. (Kalkar su getirmeye gider.)
MİSKİN KEDİ: (Esneyerek gerinir.) Aaah ah! Hayat ne zor. Şimdi ninemin getireceği suyu yalayıp içmek için uzun uzun güç harcayacağım, dil sallayacağım… İyi ki tembel bir kedi değilmişim. Ya bir de tembel olsaydım?
YOKSUL NİNE: (Bir çanak suyla gelir. Suyu masanın üstüne bırakır, kediye kucaklayıp suyun yanına getirir.)
MİSKİN KEDİ: (Suyu keyifsizce yalayarak içmeye başlar. Başını kaldırır.) Nine? ..
YOKSUL NİNE: Efendim kediciğim?
MİSKİN KEDİ: Miyav… Ben zavallı bir kedi de değilim di mi?
YOKSUL NİNE: Değilsin tabii.
MİSKİN KEDİ: Zavallı olmak acınacak durumda olmak demektir, değil mi?
YOKSUL NİNE: Öyle…
MİSKİN KEDİ: Değilsem, Saraylı Kedi bana neden acıyor?
YOKSUL NİNE: Saraylı Kedi de kim?
MİSKİN KEDİ: Arkadaşım.
YOKSUL NİNE: Senin bir arkadaşın olduğunu bilmiyordum.
MİSKİN KEDİ: Yeni tanıştık.
YOKSUL NİNE: Hem de saraylı ha?
MİSKİN KEDİ: Saraylı…
YOKSUL NİNE: Sana acıyor mu bu Saraylı Kedi, dediğin?
MİSKİN KEDİ: Acıyor ya… Dün karşılaştığımızda, “Vah kardeşim vah! Bir deri bir kemik kalmışsın,” dedi.
YOKSUL NİNE: Halt etmiş o. Hiç de fena değilsin. Mankenler senin kilona düşebilmek için günlerce aç kalıyorlar.
MİSKİN KEDİ: Onlar da miskin desene nine.
YOKSUL NİNE: Yok canım… Öyle demek istemedim.
MİSKİN KEDİ: Neyse boş ver mankeni. Sen bana bak nine. Madem uyuşuk, tembel, zavallı değilim; öyleyse neyim ben? Neden Miskin Kedi diyorlar bana?
YOKSUL NİNE: Yavrucuğum, yoksulluk kişiyi çökertip hareketsiz duruma getirdiğinden, böylesi düşkünlere miskin denilmiştir.
MİSKİN KEDİ: Bir şey anladıysam Arap kedi olayım.
YOKSUL NİNE: İyi dinlersen anlarsın. Miskin ile yoksul arasında önemli bir fark vardır. Yoksul, geliri gereksinimlerini karşılamayan kişiye denir. Miskin ise geliri hiç olmayan kimsedir. Anladın mı şimdi?
MİSKİN KEDİ: Anlamadım.
YOKSUL NİNE: Önemli değil zaten. Anlamasan da olur. Sadece şu kadarını bilsen yeter: Miskin onurluluk, özveri, durumunu başkalarına bildirmekten utanma gibi erdemleri içerir.
MİSKİN KEDİ: Erdem ha! Yok ya! Amma hoşmuş ya… Nine? ...
YOKSUL NİNE: Efendim canım.
MİSKİN KEDİ: Süt diye bir şey varmış, doğru mu?
YOKSUL NİNE: Doğru… Kimden duydun bunu?
MİSKİN KEDİ: Bir kediyle arkadaş oldum. Sarayda yaşıyormuş. Kralın kedisiymiş. Kral hep süt içirirmiş ona.
YOKSUL NİNE: Doğrudur. Biz yoksuluz. Süt alacak paramız yok. O yüzden süt içiremiyorum sana. Bağışla beni.
MİSKİN KEDİ: Neden bağışlayacakmışım nineciğim? Bu senin suçun değil ki. Yoksulluk yoksulun suçu değildir. Onu yoksul bırakanların suçudur. Benden özür dileyecekse onlar dilesinler.
YOKSUL NİNE: Canım benim… Bilge bir kedisin sen.
MİSKİN KEDİ: (Böbürlenir.) Bilgeyim, değil mi? Nine… Paran olsa süt alırdın değil mi?
YOKSUL NİNE: Elbette alırdım.
MİSKİN KEDİ: Bana da içirirdin değil mi?
YOKSUL NİNE: Elbette içirirdim.
MİSKİN KEDİ: Ahhh ah! Belki de bir gün süt alacak paramız olur.
YOKSUL NİNE: Belki…
MİSKİN KEDİ: Nine? ..
YOKSUL NİNE: Efendim kediciğim?
MİSKİN KEDİ: Et diye bir şey varmış bir de, doğru mu?
YOKSUL NİNE: Doğru ya… Bunu kimden duydun?
MİSKİN KEDİ: Kralın kedisinden… Kral hep et yedirirmiş ona. Öyle de lezzetli olurmuş ki bu et…
YOKSUL NİNE: Doğrudur…
MİSKİN KEDİ: Hem de çok besleyiciymiş…
YOKSUL NİNE: O da doğru.
MİSKİN KEDİ: Biz yoksuluz, o yüzden sen et alamıyorsun, değil mi nine?
YOKSUL NİNE: Öyle kediciğim.
MİSKİN KEDİ: Paran olsa bana et alır mıydın nine?
YOKSUL NİNE: Alırdım elbet…
MİSKİN KEDİ: Ah… Belki de bir gün bizim de paramız olur. Ha, ne dersin?
YOKSUL NİNE: Belki..
MİSKİN KEDİ: O zaman bana et alırsın değil mi?
YOKSUL NİNE: Almaz mıyım?
MİSKİN KEDİ: Nine? ..
YOKSUL NİNE: Efendim güzelim…
MİSKİN KEDİ: Bu et denen şeyin kemikleri olurmuş. O da hiç yoktan iyiymiş. Öyle mi?
YOKSUL NİNE: Öyledir.
MİSKİN KEDİ: O kemikten de mi yok hiç bizim evde nine?
YOKSUL NİNE: Yok ya canım…
MİSKİN KEDİ: Offf of! Yoksulluk ne kötü şeymiş be… (Acı acı mıyavlar) Miyaaaav… “Bir garip kediyim, hayat yolundaaa…” Keşke bunları konuşmasaydık nine.
YOKSUL NİNE: Neden kediciğim?
MİSKİN KEDİ: Etten söz edince karnım acıktı.
YOKSUL NİNE: Bak orada çanağa ısladığım ekmek var. Onu ye.
MİSKİN KEDİ: Cık, yemem.
YOKSUL NİNE: Neden?
MİSKİN KEDİ: Canım istemiyor.
YOKSUL NİNE: Canın süt istiyor, et istiyor değil mi?
MİSKİN KEDİ: Evet desem üzülür müsün?
YOKSUL NİNE: Herhalde… Sana süt alamadığım, et alamadığım için bağışla beni kedicik…
MİSKİN KEDİ: Olur, bağışlarım…
YOKSUL NİNE: Canım benim… Seni sevmekten, öpmekten başka bir şey yapamıyorum. Gel bari biraz daha seveyim seni.
MİSKİN KEDİ: (Ninenin kucağına gelir)
YOKSUL NİNE: (Kediyi okşar, sever, öper.)
MİSKİN KEDİ: (Tatlı mırıltılar çıkartır.) Nine, ben biraz gezmeye çıkacağım.
YOKSUL NİNE: Çık kediciğim.
MİSKİN KEDİ: Çıkacağım ama kapının çalınmasını bekliyorum.
YOKSUL NİNE: Neden?
MİSKİN KEDİ: Arkadaşım Saraylı Kedi gelecek. Beni saraya götürecek. Orada belki süt de, et de verirler bana. Biracık beslensem iyi olacak. Sıskalıktan kurtulurum belki.
YOKSUL NİNE: Belki miskin kediciğim.
MİSKİN KEDİ: Nine…
YOKSUL NİNE: Efendim çocuğum.
YOKSUL NİNE:
MİSKİN KEDİ: Nine hani senin sözünü ettiğin şu sıka mankenler var ya?
YOKSUL NİNE: Var… Ne olmuş?
MİSKİN KEDİ: Söyle onlara da, bir an önce saraylı bir kedi arkadaş edinsinler.
YOKSUL NİNE: Ne yapacaklar ki saraylı arkadaşı?
MİSKİN KEDİ: Yer içer, sıskalıktan kurtulurlar.
YOKSUL NİNE: Aşk olsun sana kediciğim. KAPIYA VURLUR. MİSKİN KEDİ: Aha! Kapı vuruluyor! Arkadaşım geldi. Gidiyorum ben nine.
YOKSUL NİNE: Gidiyorsun ha… Gel son bir defa daha öpeyim, okşayayım, seveyim seni. Rahatlığa alışırsan geri dönmezsin. Son kez öpmedim diye pişman olurum o zaman.
SARAYLI KEDİ: (Dışarıdan sesi duyulur.) Miyaaav, Mi-yaaav…
MİSKİN KEDİ: (Seslenir.) Geliyorum geliyorum. Ya da sen gel. Gel de seni ninemle tanıştırayım.
SARAYLI KEDİ (Girer.) Ninen bu mu?
MİSKİN KEDİ: Bu?
SARAYLI KEDİ: O da senin gibi zayıf.
MİSKİN KEDİ: Öyle…
SARAYLI KEDİ: Yiyecek bulsa kendisi yer. Seni nasıl besleyecek? Gel kardeşim, gel benimle sen. Gemisini kurtaran kaptan.IŞIKLAR SÖNER. IŞIKLAR SÖNÜNCE KEDİLER DEKORU DEĞİŞTİRİR. ORTAMI SARAY SALONUNA DÖNÜŞTÜRÜR. IŞIKLAR YANDIĞINDA SARAYLI KEDİYLE MİSKİN KEDİ SAHNEYE GİRER.
ONLARI SARMAN KARŞILAR.SARAYLI KEDİ: Selâm Sarman!
SARMAN KEDİ: Selâm Saraylı. Nereden böyle?
SARAYLI KEDİ: Hiç, kentte dolaştım biraz.
SARMAN KEDİ: (Miskin Kediyi gösterir.) Bu kim?
SARAYLI KEDİ: Bu mu? Bağışla, tanıştırmayı unuttum. Miskin Kedi, Sarman. Sarman, Miskin kedi.
MİSKİN KEDİ: Tanıştığıma memnun oldum efendim.
SARMAN KEDİ: Ben olmadım. Çek patini, çek. Tokalaşırsam uyuzun bulaşabilir bana.
MİSKİN KEDİ: Ben uyuz değilim efendim. Ninem çok iyi bakar bana. Her gün banyo yaptırır.
SARMAN KEDİ: Banyo yapmış halin buysa, yapmamışın nasıldır kim bilir?
SARAYLI KEDİ: Neyse, izninle Sarmancığım. (Miskin Kediye) Yürü miskinciğim.YÜRÜRLER. KARAKEDİ ÇIKAR KARŞILARINA.KARA KEDİ: Ooo… Saraylı. Bu çekirgeyi neren buldun.
SARAYLI KEDİ: Ne çekirgesi. Kedi o. Arkadaşım Miskin Kedi.
KARA KEDİ: Kedi mi? Tuhaf! O kadar zayıf ki, çekirge sandım.
MİSKİN KEDİ: Ben Çekirgeye benziyorsam sen de domuza benziyorsun.
KARA KEDİ: Aman Tanrım! Neler söylüyor bu! Şiddetle protesto ediyorum seni!
SARAYLI KEDİ: Gidelim Miskin…
KARA KEDİ: (Arkalarından) Bana domuz dedi! Domuz dedi bana! (Kendi kendine) Domuz kötü bir şey mi acaba?
MİSKİN KEDİ: Bütün arkadaşların böyle kendini beğenmiş mi?
SARAYLI KEDİ: Boş ver onları sen.
MİSKİN KEDİ: Hepsi de şişko…
SARAYLI KEDİ: Ayıp şişko deme. Obez de…
MİSKİN KEDİ: Obez ha! Obez obez… Neden böyleler bunlar? Hepsi top gibi.
SARAYLI KEDİ: Aşırı beslenmekten…
MİSKİN KEDİ: Burada kalsam ben de onlar gibi mi olurum?
SARAYLI KEDİ: Öyle…
SARAYLI KEDİ: Hım? ..
MİSKİN KEDİ: Şimdi bunu düşünme. Gel, mutfağa gidip bir şeyler atıştıralım.YÜRÜRLER, PAMUK KEDİ ÇIKAR KARŞILARINA.PAMUK KEDİ: Nereden gelip nereye gidersin böyle saray güzeli?
SARAYLI KEDİ: Arkadaşıma evimizi gösteriyorum.
PAMUK KEDİ: Çok ayıp. Saraya ev denir mi?
SARAYLI KEDİ: Saray dersem böbürlenmiş olurum. O zaman da arkadaşıma karşı ayıp etmiş olurum.
PAMUK KEDİ: Ne ayıp olacak canım. Elbette böbürleneceksin. Sen bir Saraylısın. Harabelerin yaban gülü değilsin.
MİSKİN KEDİ: (Saraylı Kediye) Beni mi kasdediyor bu?
PAMUK KEDİ: (Miskin Kediye) Seni kastediyorum, ne var?
SARAYLI KEDİ: (Pamuk Kediye) Ayıp ediyorsun Pamuk Kedi.
PAMUK KEDİ: Hiç de ayıp etmiyorum. Herkes haddini bilmeli, yerini bilmeli. “Bir sokak kedisiyim ben. Sarayda ne işim var? ” diyebilmeli arkadaşın.
SARAYLI KEDİ: Lütfen böyle konuşma Pamuk. Benim konuğum o.
PAMUK KEDİ: Sen de çok tuhafsın valla Saraylı. Ananı atanı bilmesem senin de sokaktan geldiğimi düşüneceğim.
SARAYLI KEDİ: Neyse izninle… Gel Miskinciğim.
PAMUK KEDİ: (Arkalarından) Adı Miskin ha! Tam kendine göre bir adı varmış. (Kahkahayla güler.) Hah ha ha…YÜRÜRLER, PAMUK KEDİ ÇIKAR KARŞILARINA.VAN KEDİSİ, SİYAM KEDİSİ, ANKARA KEDİSİ BİR KÖŞEDE MİYAVLAŞMAKTADIR.VAN KEDİSİ: Dün sarayın marketinde bir elbise gördüm, bayıldım valla miyav.
SİYAM KEDİSİ: Sonra nasıl ayıldın miyav?
VAN KEDİSİ: Ne kadar salaksın miyav. Öyle bayılma değil canım.
SİYAM KEDİSİ: Haaa… Miyav…
ANKARA KEDİSİ: Ben bir kırmızı kurdele gördüm. Şu anda sizin de başımda gördüğünüz kurdele. Hemen kapıp aldım. Nasıl, güzel değil mi?
VAN KEDİSİ: Güzel güzel…
SİYAM KEDİSİ: Ben şapka delisiyim arkadaş. Bin tane şapkam olsa dahası yok mu derim.
ANKARA KEDİSİ: Ben ayakkabı delisiyim. Gardrobumda onlarca ayakkabım var.
VAN KEDİSİ: Sen ayakkabılarını gardropta mı saklıyorsun?
ANKARA KEDİSİ: Yok canım ayakkablıkta…
VAN KEDİSİ: Haaa…SARAYLI KEDİ İLE MİSKİN KEDİ SAHNEDE TURLAR.MİSKİN KEDİ: Bunlar kim?
SARAYLI KEDİ: Van Kedisi, Ankara Kedisi, Siyam Kedisi derler onlara. İşleri güçleri giyinip kuşanmak sonra da bunlarla övünmektir.
MİSKİN KEDİ: Tanıştırmayacak mısın beni onlarla?
SARAYLI KEDİ: Yok, bulaşmayalım şimdi bunlara. Bir saat kafanı ütülerler.
MİSKİN KEDİ: Kafa ütülenir mi?
SARAYLI KEDİ: Bunlar kafayı da ütüler, popoyu da…
PRENSES: (Girer) aman, bu sarayın da tadı iyice kaçtı ha! Her taraf kedilerle doldu.
SARAYLI KEDİ: Gel prensesin yanından geçelim. Bak bakalım hayatında böyle güzel bir kız gördün mü? (Prensese sürtünür.
PRENSES: (Ayağıyla iter) Çekil ayak altından tombalak şey.
SARAYLI KEDİ: Tamam Prensesim, hemen çekiliyorum.
KRAL: Ne o sevgili prenses kızım? Tombak kediler seni rahatsız mı ediyor? Eğer öyleyse söyle, hemen kuyruklarını kestireyim onların.
KRALİÇE: Kulaklarını da kestir Kral kocacığım. Geçen gün bunlardan biri elimi tırmaladı.
KRAL: Vay köftehor kedi vay! Hangisiydi, söyle de onu köpeklere yem edeyim.
KRALİÇE: Ne bileyim hangisiydi? Şimdi aklımda kalmadı.MİSKİN KEDİ: Bu sözünü ettikleri kedi sen değilsin, di mi Saraylı arkadaşım.
SARAYLI KEDİ: (Fısıldar) Kimse duymasın ama bendim.
MİSKİN KEDİ: Eyvah! Gitti desene senin o güzelim kuyruğun.
SARAYLI KEDİ: Yok canım…
MİSKİN KEDİ: Kulakların? Kulaklarımı mı keserler! Ah, yazık olur o tatlı kulaklara.
SARAYLI KEDİ: Bunların esip gürlediğine bakma. Bir şey yapmazlar.
MİSKİN KEDİ: Umarım öyledir. Peki, neden tırmaladın ki onu?
SARAYLI KEDİ: Ayağına sürtünmüştüm. Beni sevsin, diye. Ama o sevmedi. Seveceğine belime öyle bir tekme savurdu ki, canımı kurtarmak için tırmalamaktan başka çare göremedim. Neyse kapatalım bu konuyu. Ciğer nasıl?
MİSKİN KEDİ: Harikulade. Hayatımda hiç bu kadar lezzetli bir şey yememiştim.
SARAYLI KEDİ: Gör bak; daha neler yiyeceksin, neler… Gel benimle, mutfağa gidelim… (Sahneden çıkmaya davranır.) Gidelim diyordum ama aşçıbaşı arabasındaki yemek tenceresiyle buraya geliyor. Şöyle yanda duralım da biraz çöplenelim.
AŞÇIBAŞI: (Girer, seslenir.) Yemek geldiii… Yemek geldiii… Kedilerin yemek saati…
SARAYLI KEDİ: Bugün listede ne var Aşçıbaşı?
AŞÇIBAŞI: Zıkkımın kökü var.
MİSKİN KEDİ: Zıkkım mı? Zıkkım zehir değil mi? Zahir yenir mi?
SARAYLI KEDİ: Şaka yapıyor canım. Kokusuna bakarsan bugün yemekte ciğer haşlama var. Şahsen ben bayılırım ciğer haşlamaya. Sen bayılmaz mısın Miskin kardeş?
MİSKİN KEDİ: Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum ki.
SARAYLI KEDİ: Yiyince öğrenirsin.
AŞÇIBAŞI: (Birer tabak verir onlara.) Buyurun, zıkkımlanın bakalım haytalar… Yürür.)
MİSKİN KEDİ: Bize mi söylüyor bunu?
AŞÇIBAŞI: (Durur, döner yanıt verir. Kızgındır.) Size söylüyorum! Hepinize söylüyorum! Saraydaki bütün kedilere söylüyorum!
MİSKİN KEDİ: Hayta ne ki?
AŞÇIBAŞI: Hayta işe yaramaz şey demektir. Asalak böcek demektir. Hayata hiç bir şey katmayan. Yiyip içip yatan demektir. (Yürür.)
MİSKİN KEDİ: Üf… Amma kötü şeyler söyledi. Bu hakaretlere nasıl katlanıyorsunuz Saraylı kardeşim?
SARAYLI KEDİ: Ne yapalım, karnımızı doyuran o. Dur ben gönlünü hoş ederim şimdi onun.
MİSKİN KEDİ: Nasıl?
SARAYLI KEDİ: Ayağına sürtünerek… İnsanlar kedilerin ayaklarına sürtünmelerinden hoşlanırlar.
MİSKİN KEDİ: Buranın sahibi bu aş dağıtan adam mı?
SARAYLI KEDİ: Hayır, o aşçıbaşı. Ücretli bir hizmetkâr. Sarayın sahibi Kraldır.
MİSKİN KEDİ: Hani şu deminki çirkin kıza prenses kızım diyen adam mı?
SARAYLI KEDİ: (Fısıltıyla) Aman yavaş konuş. Bir duyacak olurlarsa kuyruklu girdiğin saraydan kuyruksuz çıkarsın.
MİSKİN KEDİ: Yapma ya…
SARAYLI KEDİ: Gerçek bu. (Fısıltıyla) O nedenle, bunlara çirkin de olsalar güzel diyeceksin. Anladın mı?
MİSKİN KEDİ: Anladım. Demek güzel kıza “prensesim” diyen keçi sakallı adam kral ha!
SARAYLI KEDİ: (Fısıltıyla uyarır.) Ne biçim konuşuyorsun! Kulakların sana fazla geldi galiba.
MİSKİN KEDİ: O adama keçi sakallı diyemeyecek miyim?
SARAYLI KEDİ: Tabii demeyeceksin.
MİSKİN KEDİ: Ama sakalları keçininkilere benziyor.
SARAYLI KEDİ: Benzesin… Sen daha güzel bir şeye benzet.
MİSKİN KEDİ: Tamam… Şimdi bu nur yüzlü, ak sakallı yakışıklı bay kral mı oluyor?
SARAYLI KEDİ: (Fısıltıyla) Aferin çabuk kavradın işi. (Yüksek sesle) Evet, ak sakallı yakışıklı bay kralımız oluyor. Onun demin seslendiği de güzel kız Prenses hanımdır. Kendisinden sonra bu sarayda en çok güzel Kraliçe ile güzel prensesin sözü geçer.
MİSKİN KEDİ: Ben sürtünecek olsaydım, böyle güzel bir prensesin ya da kraliçensin ayağına sürtünürdüm.
SARAYLI KEDİ: Aferin, iyi öğrendin işi.
MİSKİN KEDİ: Aşçıbaşı da kim oluyormuş!
SARAYLI KEDİ: Peh peh peh… Ne kadar yağ yaparsan, o kadar iyi doyarsın.
SARAYLI KEDİ: Ben de isterim bunu ama olmuyor işte. Aslına bakarsan onlar da az zalim değiller ha…
MİSKİN KEDİ: Pıst pıst, yavaş konuş.
SARAYLI KEDİ: Sahi! Birden ben de kaybettim kendimi.
MİSKİN KEDİ: İkisi de zalim ha!
SARAYLI KEDİ: Hem de ne kadar. Şahsen az tekmesini yemedim onların da.
MİSKİN KEDİ: Yahu bu sarayda hayvan sevgisi nedir bilen yok mu?
SARAYLI KEDİ: Olmaz olur mu? Hayvanları sevmeseler böyle etlerle sütlerle beslerler mi bizi?
MİSKİN KEDİ: Olmaz olsun böyle sevmek. Kaşıkla veriyor, sapıyla gözünüzü çıkarıyorlar. Benim ninem hiç böyle yapmaz. Nesi var nesi yoksa kendisi yemez, bana yedirir. Yine de bana bir fiske vurduğunu hatırlamam.
SARAYLI KEDİ: Ne bileyim, bizimkiler böyle işte. Gel, mutfağa gidelim de bir şeyler daha atıştıralım. Burnuma haşlama et kokuları gelmeye başladı.
MİSKİN KEDİ: Yok, var ol… Mutfağa gelmeyeyim ben. Bak saraylı kedi arkadaşım, dinle beni. Her şey bol ama bir şey eksik burada.
SARAYLI KEDİ: Ne eksik?
MİSKİN KEDİ: Sevgi. Size her şeyi veriyorlar ama bir şeyi vermiyorlar.
SARAYLI KEDİ: Neyi?
MİSKİN KEDİ: Sevgiyi…
SARAYLI KEDİ: Ne yapayım ben sevgiyi? Karnım doyuyor, besleniyorum ya…
MİSKİN KEDİ: Yok arkadaş, ciğersiz, etsiz, sütsüz yaşayabilirim ama sevgisiz yaşayamam ben. Haydi hoşça kalın. Sarayınız başınıza yıkılsın. Gitmeden vedalaşayım şu öbür saray kedileriyle de. (Kedilerin üstüne yürür.) Sizi gidi yağcılar… Sizi gidi kişiliklerini bir lokmaya satanlar… Al sana! Bu senin hakkın Sarman kedi. (Patisiyle vurur.)
SARMAN KEDİ: Ay ay ay… Miyav… Ne oluyor bu sokak kedisine be!
MİSKİN KEDİ: Al sana da bir sokak kedisi armağanı Karakedi. (Patisiyle vurur.)
KARAKEDİ: Ah, canım yandı. Git oradan uyuz kedi. (Patisiyle vurur.)
MİSKİN KEDİ: Uyuz kedi ha! Al sana, al sana da bir uyuz kedi patisi Pamukçuğum. (Patisiyle vurur.)
PAMUK KEDİ: Kudurmuş galiba bu. Yakalayın şunu.
VAN KEDİSİ, SİYAM KEDİSİ, ANKARA KEDİSİ: Ne oluyor buna?
MİSKİN KEDİ: Sizin hakkınızı unuttum sanmayın sevgiyi unutan kediler. (Patisiyle vurur.) Bu da size.
VAN KEDİSİ: Sevgi mi?
SİYAM KEDİSİ: Sevgi mi?
ANKARA KEDİSİ: Sevgi mi?
MİSKİN KEDİ: Sevgi ya, sevgi…
VAN KEDİSİ, SİYAM KEDİSİ, ANKARA KEDİSİ: O da ne?
MİSKİN KEDİ: Sevgi… Dünyadaki en önemli besin! Et yemezsem ölmem ama sevgisiz yaşayamam ben. (Seslenir) Nine! Geliyorum, bekle beni. Aç kucağını nine, sev beni! Çanaktaki suya ıslanmış kuru ekmek duruyor değil mi? (İzleyenlere eliyle öpücükler dağıtarak salonun sonuna kadar koşar.) YAZARIN NOTU:
Oyunun değerlendirilmek istenmesi halinde bilgilendirilmeyi rica ediyorum.
Telefon: 0505 553 47 44 – 90 342 231 16 18
İleti: fev27mynet.com
FEVZİ GÜNENÇ
| 2,722 |
Adalet ve Demokrasi Haftası
Adalet mülk temeli, demokrasiyse özü,
Düşüncelere saygı, demokratın her sözü…Âdil ve hoşgörülü sevgi ile davranmak,
Ahlâkı sahiplenmek, özgür ve hür yaşamak…Adalet ve demokrasi, hak savunabilmek,
Kulları ezmeden, aşağılamamak demek…Ayrımcı davranmamak, insanları bölmemek,
Sevgi, barış ve kardeşlik, vatanını çok sevmek…(2011)
| 43 |
Sonbaharda Hüzünler
çocukluğumu geçirdiğim tarihi bir sokak ellerin...
avuçlarında ufalanan çizgilerden eski sabahlarıma
yollar gidiyor; ben oralarda kayboluyorum.gösterimden kalkalı çok olmuş bir çizgifilmin asla cin olamamış Alisiyim.Birisi çizmiş yüzümü gülümsemişim,
kara bir kalem oynamış yanağımda üzülmüşüm...
dün gece yine sayıklamışım anne...düş girememiş uykularıma yine.Yanık türkülerin alevli nakaratları kavurmuş içimi...mırıldanacak neşeli bir şarkı bulamamışım.Bayraksız bir millet gibiyim anne, cepte saklanacak bir kimlik olamamışım.Uyandığımda anladım dün gece ağlamışım.
sen üzülme anne şiirleri anlaşılmak istenmeyen bir şairim ben.Ayrılığın tozunu yutmaya alışığım.Rüzgarlardan sakındığım baharımı satıyorum kışa ve üşüyorum çok söyle babama.hayatın tablosunu çizerken tanrı fırçanın ucunda mat bir gri olmuşum, kurumuşum.Aslını sorarsan hiç olamamışım anne.
şimdi sende düşünmeye başla yaşlanan gözlerinle: yüzde kaçı haksızlıktı beni doğurduğun kentte? Boyunu ölçüyorum karda yüreğimin, cüceymiş...Ben bir cüceymişim anne!
tüm duyarlıklarım yaşlı bir devenin sırtında kambur.Sağ kalmış yanlarımdan nasırlı ayaklar yapıyorum, yolların en ortasında kanıyorlar.Dostlarda talihsiz aslar gibi anne...
Artık bir masada kare olamıyorlar.Çöl kurağı, terkedilmiş bir coğrafyada vakitsiz yaz yağmurlarına muhtaçlar.olgunluğumu aradığım modern bir sokak ellerin...
avuçlarında ufalanan çizgilerden geleceğe yollar gidiyor ben oralarda kayboluyorum anne...
bir daha asla geriye dönmemecesine.
| 174 |
7 Nolu Rubai
Dünya ömrü masaldır, bir de soruyor.
Demek malı, mülküyle gurur duyuyor?
Bu fırtınalı yerde mum yakmış demek?
Hem bu sel yatağına ev mi kuruyor? (Hayyam'ın Türkçe Yüzü-Türkçe Yeniden Yazan-Yalçın Aydın Ayçiçek-Can Yayınları)
| 35 |
Beni Affedin Anne
Beni affedin anne,
Sizden biraz sevgi biraz ilgi istedim,
Veremediniz veremediniz anne!
Sizi terkettim diye sakın ağlama ardımdan anne,
Bilirim en çok sen üzülürsün sen ağlarsın gittiğime,
Bırakın beni kendi halime,
Ağlasanızda sızlasanızda nafile,
Arasanızda, bulamassınız anne!
Gün olur belki dönerim,
Aylar yıllar geçsede evime,
Kokunu özler sıcaklığını özlerim anne,
Yıkılır kahrolurum sen sırtını dönünce,
Al öp kızını sev ölesiye,
Kapatsanda kapıyı yüzüme önemli degil anne,
Alıştım ben bu yüzlere alır başımı giderim anne,
Tüm bu irençliklerden vaz geçipte, döndüğümde evime,
Al bas yüreğine kokla kızını doya doya anne,
Canımsın yüreğim acıyor anne,
Her şeye rağmen sizi seveceğim,
Artık tek yerim yanımda ecelim hoşçakal anne.21.07.2005 YABAN GÜLÜ
| 110 |
Benim Yalnızlığım
Duygularımın üzüldüğü anlar,
Yalnızlık anlarımdır hep,
Ruhuma hüzün dolduğu,
Hissiyatımın ağladığıdır yalnızlık.Sanki duvarlar yüzünü asmış bana,
Aynı dostlarımın bana yüz asması gibi,
Soluduğum nefes dahi hüzünlü,
Yalnızlık işte bu! O bile yanız…Hayallerimde Yalnız kaldım düşlerimde de,
Rüyalarım dahi yalnız oluyor bende,
Lambada ki ışık bile birisini arıyor,
Yalnızlık zor; merak edilmek istiyor…Dostumu yanımda isterim güzel olan bu,
En büyük dost kim dersen; işte bende O…
Dostumun dostu bana hep dost,
Dosttan gayrisi içi boş birer post…Yalnızlık yüreğime serper bir tazelik; bu hoş,
Ruhumdan ve bedenimden götürdüğü ise nahoş,
Hakiki dost sende ise gerisi boş,
Yalnızlık bana nahoş, O’na ise hoş…Haziran 2010
| 103 |
Sevgiden Geçer
Seven sevdiğini her zaman düşler,
Sevgi nakış-nakış gönlüme işler,
Yürekten gelince ne hoş gülüşler,
Bu hayatın tadı sevgiyle olur. Sevgi-saygı inceliktir insanda,
Kutsal sevgi önceliktir insanda,
Kâmil olmak bir neliktir insanda,
O zaman hayatın lezzetin alır. Sevgi ve güzelden nasibin alan,
Her zaman huzurla, letafet salan,
Güzelin yanında güzeldir olan,
Böyle güzel sevgi hep baki kalır. Ne çok kuvvetlidir sevginin gücü,
Sevgisiz geçen bir ömüre acı,
Seven insan sevdiğinin baş tacı,
Seven sevdiğini her yerde bulur. Dertli sevgi ile sarıl kaleme,
Gerek yok ki üzülmeye eleme,
Sevgi ile ne hoş her bir kelime,
Sevgiden mahrumsa o insan ölür.
ERDEMLİ-03 Şubat 2017-Cuma
Cafer AKSAY
| 105 |
Ben bir yarım ay olmalıyım
beni bana,
yazmışsın
bulutlar arasında sıkışan
çıkmayı hiç başaramayan
kısık ışığıyla aya
benzetmişsin
evet..
evet ben ay olmalıyım
ay olarak anlaşılmalıyım
sık sık değişip
zaman zaman farklı
kızıl-penbe-turuncu-beyaz
kah bulutlu
kah açık gökte
kah sabah
kah akşam
veya gecenin her saatinde
renkten renklere
hilal-dolunay-yarım ay
daha bilmediğim haller
bulutlara saklanıp
yıldızlardan sıkılıp
sabahlara kendini atıp
gün doğumlarıyla kaçan
kaybolup
akşama çıkan
ah bir yarım ay olmalıyım
diğer yarım seni
seni bulmalıyım..Mustafa kaya
11.02.2007 / Üsküdar
www.mustafakaya.net
| 81 |
Ey Anadolu
EY ANADOLU
Yurdum Anadolu adım Türk oğlu
Ruhum özüm vatan aşkıyla dolu
Her karış toprağın emanet bana
Canım feda olsun ey AnadoluBaşımda eserken kavak yelleri
Bize düşman oldu urum ellei
Bir santim toprağın bile veremem
Senin için ölürüm AnadoluYedi düvel orduları saf olmuş
Ağzında salyalar sanki kudurmuş
Fıransız'ı İngiliz'i olsada
Vermem Anadolum seni onlaraAdım Mehmet olur Mehmet'çik olur
Bu vatan toprağı mezarım olur
Diye bunu söyler yemin ederim
Duy bu sözlerimi ey AnadoluSınırları gece gündüz bekleri
Atanın izinde durmaz giderim
Gelecek günlerin aydınlık olsun
Diye yaradana dua ederimDalgalan sen al sancağım ben varım
Bu vatan toprağı benim al kanım
Ecdadımın yadigarısın bana
Sınırları bekliyen al sancağımÖlsemde vaz geçmem asla sözümden
Atam ayrılmadım senin izinden
Her karış toprağın sahibi oldum
Şimdi korkmuyorum gayrı ölümdenHudutları gurur ile gezerim
Sevinç yaşlarını gözden silerim
Türk noğluyum Türküm diye söyleyip
Emaneti teslim edip giderim! !
Rıza usta
| 144 |
Bu Gece
Bütün hüzünlere elveda dedim
Gam yükünü çöle saldım bu geceBir lokma bir hırka tevekküldeydim
Bir alem de kudüm çaldım bu geceSemazendim hu erenler hu dedim
Seccadem de kalakaldım bu geceOn sekiz bin alemi gör dediler
Durdu aklım dilde laldım bu geceGökte gezinen yıldızlar ile
Nebileri seyre daldım bu geceSerdarı Ekerm’e silem gönderip
Petekler dolusu baldım bu geceCenneti aladan çiçekler derdim
Mis kü amber koku saldım bu geceSabahleyin bu ruh Halim geçse de
Pırıl pırıl halis kuldum bu gece
| 80 |
Ne Mutlu Türküm Diyene
Ne kardeşliği! Hangi kardeşlik! Türkün Türkten başka kardeşi yoktur.
Elinde Molotof, kafatasında çürük fikri olanın mı kardeşliği.Milletimin sırtında asırlardan beridir kalbur olanmı kardeş,
Uşaklığını yaparlar sömürgecilerin altına yatanlardan mı kardeş,
Türk bayrağının altında cenabet yatan sinsilerden mi olur,
Lal olası dilleri ve dilleri olmayanların dilimizi beğenmeyenler mi?
Uzatılan ekmeğe nankörlük edenlerden mi kardeş olur Türke.Türklüğün şanı altın da başkaldırır olmuş bu vatan hainlerinden mi?
Ülkeme misak sokan gâvurun maşası olmaya can atan ermeni soyundan mı?
Rest çeker olmuş bayrağıma, dilime ve vatanıma, bunlardan kardeş olur mu Türk’e.
Kalkmalı gayrı bu yorgun başımız, taş üstünde taş, baş üstünde baş koymayacaktır Türküm.
Ülkü, sadece bir ülkü var Türklüğün İslam için Turan dır sadece Turan.
Millet için bayrak için yeniden bir var oluş gerekmektedir.Demeli bir daha Çanakkale de DUR YOLCU,
İstanbul da Fatih misali fetih olmalı,
Yankılanmalı Tekbir sesleri semada,
Elimiz de Hazreti Ali Zülfikar’ı misali kılıcımız,
Nankörlerin boynu kıl misali koparılmalı,
Ezelden beridir hür olan Türk içindeki kangreni yeniden kesip atmalı.
| 163 |
Kaç Sevgi Barındırır ki Bu Yürek
Kaç sevgi seni kandıracak, daha kaç sevgi?
Yüreğine sığdıramayacağın kadar,kaç sevgi?
Nasıl bir yürektir ki sende anlamadım ki
Bir yürek kaç sevgi barındırır ki
Gönlünün aldatmalarımıdır yoksa sevgilerin
Bir düş gibi mi yoksa bana bahşettiğin sevgin
Ruhuna işlemiş gibi yetinmeme duygusu
Daha kaç sevgi barındırır ki bu yürek,bilemedim doğrusu..Ben neresindeyim bilemiyorum yüreğinin
Saydamlığım ha bitti ha bitecek gibi
Yüzeye çıkmaya korkan bir balık misali
Son çırpınışlarımla alıyor gibi nefesimi
Kaç sevgi barındırır ki senin yüreğin
Ne sevmeler yetim verir yüreğine
Ne kaçamak bakışlar gönlüne
Nasıl bir yürektir ki,kaç sevgi alır içineUmudum kalmadı artık senin sevginden
Tutup atasım geliyor hunharca yüreğimden
Yarınlarımı da yok ettin,eridim kederimden
Bu bana revamıdır ki kaçamıyorum kaderimden
Kaç sevgi ürettin.kaç sevgiye kucak açtın
Bir bilmece gibisin bilinmezliğinden kaçtın
Bu kaçıncı sevgidir seni benden eden
Beynimde zonklayan sesler gibi her gün yenidenBir ben miyim çaresizlik içinde yalnız seni seven
Bir ben miyim yüreğime söz geçiremeyen
Utanır oldum yüreğimdeki yasak sevgimden
Kaç sevgi,daha kaç sevgiye aç yüreğin
Dayanılmaz acılar gibisin gün be gün bana
Unut beni git yeni aşklarına sarılsana
Artık sevgiler bana haramdır bundan gayrı
Başka dünyalarda gibiyiz sen ayrı ben ayrı……
| 191 |
ÇÜNÜR TEPESİNDEN SEYRET ISPARTAyı...
ÇÜNÜR TEPESİNDEN SEYRET ISPARTAYI... Merhaba saygıdeğer gönül dostlarım. Türkiye ülkemi Cumhuriyetimi, vatanımı, bayrağımı, milletimi çok seviyorum. Özellikle doğduğum yöremi, köyümü, ilçemi, ilimi çok seviyorum. Her insan doğup büyüdüğü yerlere değer verse anlatsa sanırım başkalarını da bilgilendirerek sevmesine vesile olmuş olur. Ben gerçekten çok çok hemde çok şanslıyım. Çünkü Türkiye'nin hatta dünyanın gül bahçesi olan gül şehrim Isparta ilimin merkezinde ikamet ediyorum. Mis gibi havasını her mevsim koklarım. Sadece havası değil gülünün dillere destan olduğu gibi ekmeği, suyu da bam başkadır. Sebzelerinin, meyvelerinin tadına doyum olmuyor. On iki ilçemizin her biri turizm açısından tarihi eserlerle dolu olduğu gibi, ayrıca birbirinden değerli görmeye değer bin bir güzellikler vardır. Beyşehir, Eğirdir, Burdur göllerinin arasında ferahlık duyan ilimizin yeterince topluma tanıta mamanın da ezikliğini yaşamaktayız. Biz şairler ve yazarlara bu konuda çok görevler düşüyor. Ben şahsen ilime yönelik duygularımı şiirlere ve gazete köşe yazılarıma aktardığım gibi her davet edildiğim programlarda mutlaka ilimle ilgili sohbetimden ve şiirimden bahsederek verilen süre içerisinde aktarmaya çalışırım. Dinleyici gönül dostlarım da özlemlerini anlatarak bu ili görmek istiyoruz, misafirin olmak istiyoruz derler. Bende Zekice kültür ve sanat evimin hizmete hazır olduğunu beyan ederek başımın üstünde yeriniz var diyorum. Ziyaretime gelenleri vasıtamla gezdirerek Isparta'ya kuş bakışı olan tepelere de çıkararak seyredip haz duymalarını sağlıyorum. Aslında ilimizin her yönden izlenebilmesi için bir çok tepe var ama ben konu başlığımda belirttiğim gibi Çünür tepesinden Ispartayı seyredilmesinin güzel olacağını düşünüyorum. Isparta ilimize gelen ziyaretçiler için yaya da çıkılabilecek, belediye otobüslerinde yakınına kadar vardığı düşüncesiyle en güzel park ve piknik alanlarından birisi olduğunu söylerim. Isparta ilimiz de okuyan öğrencilerde gerçekten şanslı çünkü Çünür tepesi Süleyman Demirel üniversitesine çok yakın. Süleyman Demirel Araştırma ve Uygulama Hastanesine de çok yakın. Buraya yakın daha bir çok hastane ve okullar, yüzme havuzu, spor alanları da mevcut. Şehrin ana merkezine on iki kilometre uzaklıkta olsa da çevresi Çünür mahallesi sakinleriyle dolu olduğu gibi çevresin de yeni yapılanma da mevcuttur. Adeta tepe etrafı çok lüks binalarla şekillenmektedir. Tepe çevresinde çoğunlukla badem ağaçlarıyla kaplıdır. Minik dağı andıran tepe de Yakub dede türbesi de bulunmaktadır. Türbeyle ilgili gerekli bilgiler mevcuttur. Türbe etrafı mesirelik tir. Mesirelikten biraz yükseğine çıkıldığında Isparta tamamen net bir şekilde görülmektedir. Burada çocuklar için eğlence yerleri, mini köprü,küçük gölet ve gözleme ocakları, masa oturaklar bulunmaktadır. Buyurun Çünür tepesine.
Gül bahçelerinin bir kısmını da bu tepeden görebilmeniz mümkündür. Isparta halımız yıllarca hanelerin oturağı, basamağı oldu ve hala yıpranmıyor çünkü çok dayanıklıdır. Dokuma halıları çoğunlukta olsa da ilimizde hala halı ve kilim dokunur. En çok tercih edilen mini tezgahlar üzerinde hediyelik özel isimli, resimli halılar oluyor. Çünür tepesine yakın alış veriş merkezlerinin de olduğunu bildirmek isterim. Çünür tepesiyle ilgili şiirimle, konferans anılı şiirimle konumu bağlamak istiyorum. Ülkemin güzel insanlarına kazasız, belasız yolculuklar, hayırlı, uğurlu, mutlu tatiller diliyorum. Allah izin verirse Isparta şiirleri antolojisinin birincisinin toparlanıp yayınlanmasına vesile olduğum gibi, ikincisinin, üçüncüsünün toparlanıp, yayınlatıp okuyucu kitlesine ulaşmasına vesile olmak istiyorum. Hoşça ve dostça kalınız.***** ÇÜNÜR TEPESİ *****Isparta ilimin sınırlarında,
Evler sıralıdır kenarlarında,
Verim gani boldur topraklarında,
Çünür tepesinden farklı manzara.Kuş bakışı gibi şehrim görünür,
Yolları müsait yaya yürünür,
Çevresi bademlik, Türbe korunur,
Çünür tepesinden farklı manzara.Tıp Fakültesi ve hastane yakın,
Park alanlarına yapılır bakım,
Yorucu değildir her yönden çıkın,
Çünür tepesinden farklı manzara.Masa oturaklı üstünde çatı,
Közleme yaparsın kızartıp eti,
Yanında bulundur çaydanlık seti,
Çünür tepesinden farklı manzara.Çocuklara göre alanlar hazır,
Havası temizdir bulursun huzur,
Zeki davet eder, reklamcı vezir,
Çünür tepesinden farklı manzara.***** KONFERANS *****Sağlığı düşünen güzel bir okul,
Erkekte, kızlarda mevcuttur akıl,
Köylümüz Mehmet bey olunca vekil,
Meslek lisesinde konferans verdim.Bir kaç gün öncesi haber edince,
Güzel karşılandım ora gidince,
Yanıma da Sümer Şenol gelince,
Meslek lisesinde konferans verdim.Şiirli sözlerle salon inledi,
Öğrenci sessizce bizi dinledi,
Müdürde değeri iyi anladı,
Meslek lisesinde konferans verdim.Konu kütüphane, sağlıkta vardı,
Maziye dalınca heyecan sardı,
Merdiven çıkışı birazcık yordu,
Meslek lisesinde konferans verdim. On üç yıldır böyle katılıyorum,
Kültür dünyasında tutuluyorum,
Zekice duygumu anlatıyorum,
Meslek lisesinde konferans verdim.ZEKİCE KÜLTÜR ve SANAT EVİ ISPARTA.
| 642 |
Yaykur Tarih Dersi
1800’ler ile 1930’lar arasında,
Bazı Anadolu ve Rumeli kentlerinde
Yaşayan bu kavme dair
Pek az belge var elimizde. Bildiğimiz:
Kamış kalemlerini sevgiye batırıp,
Mührelenmiş kâğıtlara içirdiler;
Ney üflediler, tambur söylettiler,
Birçoğu muhabbet mülkü sultanına esir idiler.
Uysal ve sessiz yaşadılar, burası kesin,
Her talepte ibrâzı mecbûri aylık seyahat varakalarını,
Memur efendilere göstererek,
Meselâ Pendik’e Samatya’ya,
Dağılırlardı akşamları.
Frenklerden sevgi beklemeden,
Severek Fransızca çalıştılar.
Son derece hayretlerini muciboldu
Batıdan gelen her haksızlık;
“Niye hukuk-ı milel bizim için mer’i değil?”
Onların redingotları siyah- yeşil
Önceden söyler gibiydi siyah topraklarının,
Üstünde bitecek otları.
Ne oldular onlar, neden gittiler?
Bizim duymadığımız bir sayha mı işittiler?
Şairlere göre onları Gülcemâl
Bir defaya mahsus olmak üzere
Gemiler geçmeyen
Bir ummâna bırakmıştır.
Bu kadar unutulacaklardı demek,
Niye yaşadılar sanki?
Niye verdiler uygarlıklarının
O sırlı dokusuna emek?
Ve onları izleyen kavim,
Genellikle iyi asker veyâ muallim,
Millî bayramlarda heyecanlı,
Yaşadı ve çabuk çekildi şimdi yok.Sistir o günleri canlandıran...
Tophane’ye sis bastığı günler,
Seyrisefain idaresi önünde
Sisten bir Rıza Bey çıkar ve sorar
Ne zaman gemi kalkacağını,
Hiç gitmeyeceği Napoli’ye
Muallim Feyzi’den Farisî öğrenen
Mekteb-i Sultani talebeleri
Tırmanırken Kadiriler yokuşunu
Sorar Rıza Bey nerde Napoli?
-İtalyan padişahının şehri-
Devran çarkını tersine çevirmeli,
Önce ölmeli, sonra görmeli.
Çok geçmez dağılır sis ve duman,
Yalnız sistir o günleri canlandıran
| 211 |
Vatan Görevinde Askerde Babam
Vatan Görevinde Askerde BabamYokluğun kalbime hüzünmü ekler
Vatan görevinde askerde babam
Minik kuzuların yolunu bekler
Vatan görevinde askerde babamKomutana söyle seni göndersin
İki kuzum beni özlemiş dersin
Seni koklayalım yine gidersin
Vatan görevinde askerde babamYolladığın mektubu kızların açtı
Açtıkya etrafa kokular saçtı
Ağlamıyoz babam göze toz kaçtı
Vatan görevinde askerde babamMinik ellerimizi mektuba çizdik
Asker çocuğuyuz gururla gezdik
Yollarda gözümüz hasretten bezdik
Vatan görevinde askerde babamKardeşim de artık seni bekliyor
Resmini koynunda orda saklıyor
Özleyince seni mektup kokluyor
Vatan görevinde askerde babamAnam da yaşını saklıyor bizden
Ağlamıyom dıyorda akıyor gözden
Ne olursun babam geliver tezden
Vatan görevinde askerde babam12.11.2009
Fatma KalkanDost yüreklerdenMİNİK ELLERLE, RESMİNE BAKTIK
RESME BAKARKEN, GÖZDEN ÇOK YAŞ AKITTIK
ASKERLİK RESMİNİ, DUVARA ÇAKTIK
VATAN GÖREVİNDE, ASKERDE BABAM...Fikret GürsoyBu sabah yine sordu okulda Şaban
Ne güzel giyinmişsin geldi mi baban?
O günde üzerimde aldığı kaban
Göğsüm kabardı dedim askerde babam....Selami Tıraşlar-ElazığYine sen aklıma geldikçe baba;
Yanar içimizde korlu bir soba,
Sabah doğan güne, derken merhaba;
Düşersin gönlüme, askerde babam.... Ahmet Berat ÜnalGöğsümü gererim diktir başım,
Helaldir yediğim ekmeğim aşım,
Onur duyarız ben annem gardaşım,
Ne mutlu bizlere askerde babam...Hüseyin zararAskerimiz en değerlimiz
Vatan,Millet ona emanetiz
Kınalı kuzular Tanrıya emenet
Gururluyum,mutluyum askerde babam....Nilüfer GümüşBir sızı çöktü ki yoksun ya babam
Gizli gizli hergün ağlıyor anam
Kurban olam anam kurbanım vatan
Vatan görevinde askerde babam***Abdullah RAMAZANŞanlı ordumuzun kartal bakışlı erisin
Düşmana korku dosta güven verirsın
Savunursun vatanı ateş üzerine yürürsün
Vatan görevinde askerde babam.......dursuncanVatan borcu dedi düştü yollara
En kutsal görevdir biz kullara
Hasret gidermek için arada ara
Yüreğim kaldı asker babamda...M.M.REVANLIBir ana bir bacı peki ya canan
Sanma ağlamıyor sütliman baban
Kor ateş düşmüş ki sersefil oğlan
Neden gelmez diyor askerden babam...Kazim UzunSen Şehit Eşisin-
Sen ŞEHİT eşisin ağlama bacım.
Gaflet cürufuna batanlara YUH
Şehit emaneti benim baş tacım.
Şehit Anasına çatanlara YUH. Kandilden inene sırıtma utan.
Kahraman yapıldı kurşunu atan.
Şehit kanlarıyla sulandı vatan.
Aşımıza zehir katanlara YUH. İttifak’a İmralı da vararak.
Dağdan gelen çakallara sorarak.
Adına da demokrasi denerek.
Hainlere çanak tutanlara YUH. Eşkıya’ya biat eder mi devlet.
Bu nasıl bir gaflet nasıl ihanet.
Şehit ocağında kopar kıyamet.
Bu Millete kazık atanlara YUH Geçmişini karalayıp söverek.
Teröriste sayın deyip överek
Şehidime kelle, deyip yererek.
Şimdi aynı safı tutanlara YUH. Hançerler saplandı gene sineme.
Madalyalar verin şimdi dönene.
Adalet işlemez dağdan inene.
Ülkede yan gelip yatanlara YUH. Dağdan inenlere ettiler hürmet.
Hâkime, Savcıya yüklendi külfet.
Korhani’ bölündü ikiye millet
Oy için vatanı satanlara YUH. Aşık Korhani/Kanber ORHANEn yuksek daglarda kartal gibi ol
Vatanin ustune ger kanat ve kol
Ustune ortersin bizden dua bol
Vatan gorevinde askerde babam...Hasan Karahisar
| 423 |
FISTIK ARTIKLARI
Şiiri değiştirin
Ozan bildiklerim, dost yüzler
Ötenin sarmaşığı, sütun kanatlılar
Size söyledim baharların arttığını
Denizin köpüklendiğini tarih sayfalarında
Size söyledim, gün kabarmış
Gelecek dolu
Size, yarının neler kurduğunu
Bir küçük köy eviydi, önüne dökülmüş
Kuru ırmakta yıkadılar ilk kirlenen gömleğimizi
Araları ıslanmış taşlarda koşturdular
Seyretmek için bizi
Fırçamızı dağlarda çam sorguçlarına değdirdik
Kalemimiz, yansıması yapraklanmış güneşi anlattı
Size sokuldum; kimsiniz, nesiniz diye?
Baharınızı soludum, çiçeklendim
Türlü kazaklardan ördüm giysilerinizi
İşte bu yüzden değiştirin şiirinizi
Kemik, iğne iplik ve ince işçilikler
Neler yazdınız neler, usanmadan gün içlerinde
Bir gün bitecekti, o öğlen ortasına takılı şeyler
Ölmeden içtiniz sevgili öğreticim
Günlerin tortusunu; biraz leylâk, biraz tarçın
Hep kokusu güzel, zaman kırmaları
Günlerin tortusunu; perşembe, pazar, hep içtiniz
Yaprağın biri döküldü, güz sandı ortalığı
Ağaçların kabuğu söküldü, gün içlerine
Siz tavus kuşundan kopan tüydünüz
Beni yazdınız bir de, masalın içine
Değiştirin şimdi beni de
Tarih öyle istedi, çağ yarıladı isteklerimi
Genç kaldı yaşamımın ötesi, boğazlar yarıldı
Denizler ufaldı, bulutlar biçimsiz, öyle bir gün
Mahşerin ortasındaydık, heykeller devrildi
Böyle kaldık, mum yakıldı söylemlerin yerine
Değiştirin, biz bize benzeyelim
Ekim, kasım, orta yeri bir dergi sayfasının
Ciltlenmiş, açılmamış bir yaprak
Okunmadan bırakılmış bir öykü
Yaşamımızın hepsi
Para bozduralım, açalım buhar teknesini
Şiir yazalım bundan böyle, isteklerimizi
Tarih örttü, deprem öncesi ne dilediysek
Şimdi bir gazete başlığı, kopardığımız önlük
Ve onun cepleri, içine dolduğumuz fıstık artıkları
Bir kez de şiiri değiştirip içelim
Günlerin doğusuna
Tarihi, kimyayı katalım, yıkılıp duran
Evlerin sofasına, hadi katılın
Bu siyah çizgili savaşın arasına
Kelimeler artık basılmış para
| 248 |