poes
stringlengths
103
153k
poe_length
int64
21
20.9k
Okumayla Geçen Bir Günün Güncesi = 000.000.003 = Her Bir Kitap Anlatısı; Keşfedilesi Güzelliklere Açılan Bir Penceredir! . = 000.000.003 = Kusur Bularak Değil De, Yararlanmasını Bilerek Okumasını Bilmelidir! .“Kısa Süren Saltanat” Adlı Kitaptan Kısa Bir Anlatı:{…+.+.+…} ama üstteki üç kat, sevimli, iç açıcı bir ev haline getirilmiştir. {…+.+.+…}{ Sayfa:007, Paragraf:01 – Kaleme Alan: John STEINBECK – BİLGİ YAYINEVİ }
60
Ağlama Anneciğim Anneciğim mezarıma hoş geldin Bugün bayram ağlama anneciğim Ağlaya, ağlaya yaramı deldin Bugün bayram ağlama anneciğimMezarıma kırmızı güller dolsa Kırmızı güllerim ağlayıp solsa Gözünde dökülen yaş zümrüt olsa Bugün bayram ağlama anneciğimGöz yaşın cennetin kırmızı gülü Duayla öter cennetin bülbülü Dökülmesin gözündeki sümbülü Bugün bayram ağlama anneciğimAnne ağlarsan meleklerde ağlar Gök kubbede güneş karalar bağlar Kıyamete kadar bizim bu dağlar Bugün bayram ağlama anneciğimDaha sönmedi benim son ocağım Dalgalanacak benim al sancağım Al kanımla bu zulmü yıkacağım Bugün bayram ağlama anneciğimŞehit düştüm yüreğinde yaşarım Anne sığmam enginlere taşarım Sırat köprüsünü uçar aşarım Bugün bayram ağlama anneciğimPeygamber açtı kucağını bana Cennetin kapısını açtım sana Ağlama artık benim canım ana Bugün bayram ağlama anneciğim
114
Belki de Sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın Belki de sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın Sana olan tutku sana olan aşk belki de geçicidir Hayallerin uç noktası olman da kazara bir eser midir bilinmez Tek bilinen senin bilmediğin Bir bilinmeyen denklem karmaşıklığıyla duruyor karşında.Belki de sen mevsim normallerinin üstünde bir sağanaksın...
52
Haydi bizimle yürü Türkiye Üç Hilali kucaklayıp, Bizimle yürü Türkiye. Bizden geri durma ayıp, Bizimle yürü Türkiye.Şiddete karşı duralım, Ülkeye kafa yoralım. Milli bir devlet kuralım, Bizimle yürü Türkiye.Allah rızası güdelim, Biz Hak yoluna gidelim. Vatana hizmet edelim, Bizimle yürü Türkiye.Milletimiz huzur bulsun, Yüreğimiz aşkla dolsun. Meşalemiz sevgi olsun, Bizimle yürü Türkiye.Yusuf çağrıya uyalım, Haydi Bismillah diyelim. Hep birlikte yürüyelim, Bizimle yürü Türkiye.
63
Çabuk Davranan Çevik Atıştırmak işi. Atıştırmat yeri. Acele olarak Yemek veya içmek. Besim, gidenlere İkram edilen Çaydan kalma bisküvileri Atıştırmakla meşguldü. Yağmur veya Kar serpiştirmek. Müzik dinlenilen ve Yemek yenilen Eğlence yeri. Atıştırmaya yarayan. Ayaküstü yemek Yenilen yer. Silah atma Alıştırmaları yapılan Yer, poligon. Gelecek. Ne harabiyim Ne harabatiyim; Kötü mazide uzay Olan atiyim. Atik tetik. Eski, eski Zamanla ilgili.
60
Sevdalıyım ben Kalbimdeki, aşkımla yanarken, Dert oldu yaşam neyse, severken, Gönlümde burukluk, niye bilmem, Ah sevdalıyım, sevdalıyım ben. Aşkınla yaşardım, seni sevdim, Soldum da sarardım yine sevdim, Dert oldu yaşam, neyse severken, Ah sevdalıyım, sevdalıyım ben.(Mef’ûlü / Mefâîlü / Feûlün) A.Yüksel Şanlı er 29 Şubat 2010-01-29 Antalya.
47
Dinsiz toplum olmaz Din her zaman vardır, Dinsiz toplum olmaz. Dinsiz hayat zordur, Dinsiz toplum olmaz.Din Ademle başlar, Kötülüğü dışlar. Hayat dinle işler, Dinsiz toplum olmaz.Din kulu donatır, Halk bunu denetir. Din halkı yönetir, Dinsiz toplum olmaz.Din kula haz verir, Aşk ona hız verir. Kul Hakka söz verir, Dinsiz toplum olmaz.Kötüler yarışır, Fikirler ayrışır. Yoksa iş karışır, Dinsiz toplum olmaz.
60
Gül Gibi Solacak Güzel Olanlar 30.09.2009 GÜL GİBİ SOLACAK GÜZEL OLANLARZannetmeyin devran böyle Gidecek Gül gibi solacak güzel olanlar Ömür pek kısadır birgün bitecek Gül gibi solacak güzel olanlarDaldan meyve gibi düşeceksiniz Geldiğiniz hale şaşacaksınız Akıldan divane dolaşacaksınız Gül gibi solacak güzel olanlarHam iken tatlıdır olunca acı Ararsın bulaman gönül ilacı Ne senin ne benim feleğin suçu Gül gibi solacak güzel olanlarBaharı kaybettim yazım gelmedi Gençliği gitmeden kıymet bilmedi Zalime düşenin yüzü gülmedi Gül gibi solacak güzel olanlarSanmayın Hüseyin böyle doğmuştur Saçları ağarmış kamil olmuştur Gençlik gitmiş hep sararıp solmuştur Gül gibi solacak güzel olanlar
95
Sözlerim Ağlarsan ağlayanın yanında olursan cennette gülersin, güleni ağlatırsan yalnızlığa itersen cehennemde feryat ederken bağırarak kıçını yırtarak sessizce feryat edersin yalnız kalırsın, ama anlayamazsın seni duyan olmaz, ne verirsen elinle oda gelir seninle. Ağlayanı güldürmek bu dünyada gülmek için değil, ahirette gülmek içindir. Yani bir taşla dört kuş yakalamaktır. Kaybolma karanlıkların koynunda, gönlünde olan sevgiden merhametten bir parça dağıt, yık parçala karanlıkları, ışıklar içinde gönüllerde huzurla yaşa. Sen sustukça damarlarında yalnızlık haksızlık zulüm akar, sessizliğe ses olmak yalnızlığa düşene dost, zulüm yapanın suratına okkalı bir tokat sözle vurmak gerek. Acılarla yanmak önemli değil, acılarla yananın halinden anlamak, yarasına merhem olmak, tatlı bir sözle teselli etmek gerek. Yoksa Yüce Allah bu acıyı kuluna boşuna vermemiştir, anlaması koşması yaraları sarması için vermiştir. Bir mızrak gibi saplanmasın yalnızlık kalbine, yalnızlıkları insan seçer, ya çok bencildir ya da çok çıkarcıdır ya da hiçbir şeyi kabullenmez elleri ile iter yok eder, kendi eliyle yalnızlığın mızrağını kalbine kendi elleriyle saplar. Mehmet Aluç
156
Heyecan..() Heceliyorum bak..! ! her saniye, Her dakka ayrı bir işkence......Sana anattığım her kelime, Ayrı bir aşk, ayrı bir tutku,ayrı bir haz...*
22
Giden Gençliğe Umudum, heyecanım bitmez pınardı bitti Gençliğim deli dolu esen rüzgardı, gitti Neydi o sarhoşluklar, dünyaya bos vermeler O bir başka mevsimdi, bir ilkbahardı gitti Tadı, ren....................
28
Savaşma Seviş erken yatış erken kalkışesas duruş topuk vuruş selâm çakış sert bakış yaz kış tâlim yürüyüş atış bir savaş bir barış yine savaş yine barış ne iş? yahu kardeşim bıkmadın mı? yeter artık geliş bırak savaşı mavaşı seviş be seviş(ekim 2003)
42
Mutlusun Uyandığında uykulu gözlerin Pencereden süzülen Işık hüzmesini görüyorsa, İçine doluyorsa yaşama sevinci, Güne, günaydın diyebiliyorsan, Yeni gün seni umutlandırıyorsa, Mutlusun mutluluk dolusun.Güzellikleri düşünebiliyorsan o an, İnanabiliyorsan güzel olacağına, Umutla bakabiliyorsan yarınlara, Sevdiğini, sevildiğini biliyorsan Mutlusun, mutluluk dolusun.22.01.2001
38
Tanrı Siperlerde hiç ateist yoktur! ... Hristiyan Tanrı, Musevi, ya da Müslüman Tanrı, Çinli Tanrı Ya da her hangi bir Tanrı Ama bir Tanrı...Onsuz Yapamayız...(Temmuz - 2006/İzmit)
27
Yırtılırdı gökyüzü öyle tutardım ki ellerinden tut ki yüreğinden tutmuşum yırtılırdı gökyüzü hani maviydi sabahlarımız çıplak ayaklarınla basardın bağrıma çatlamış dudaklarına su verirdim yanyana sözler söylerdik sevmek üzerine ama aşk değil tutku değil sade sevmek üzerine ılık ılık bir sevda filizlenir sol mememde sorgusuz sualsiz geçen geceler ayaklarımız aynı suya değerdi
51
Tam bir asır bu dünyada gülmek ve sevinç ara sıra lakin ağlamak ve elem-keder hükmediyor tam bir asra 19 şubat 2014
21
Sökün ettim Evvelimden sökün ettim Kuruyan dilimYalvar yakar tarihe Gel beni adam et diyeHalbuki tarih benlikler üstüne Yemişler birbirini insan diyeKahramanın kim haydi söyle? Kaç insan öldürdü, kahramanlık niyetine? Baktın mı,. kılıç sapındaki çentiklere? Veya tabancalardaki, tüfeklerdekineBilirim tarih hükmeder dinime Biriktirdiği kinle, nefretle Al birini vur öbürüne Güya hepsi hidayet üstüneGelmemiş işlerine Sormamışlar insan öldürmek günah niye? Evveli zaman içinde Kalburu saman içindeİnsan varmış; insandan Aklı çıkmış; zıvanadanZamana dedim; gel bana güzel bir şey söyle Konuştu tarih, insanlık üstüne Ne diyeyim? Geveze işteGeleceğe dedim; gel bana güzel bir şey söyle Konuştu tarihi bilinç, barış üstüne Barış için öldürmeler üzerine Ne diyeyim? Geveze işteSökün ettim, tarihten, insanlıktan Doğduğum hal üzerine Yeniden insan olayım diye 13.05.2015 - İzmir El Garip
118
Umut tükenmez ayrılmakla verdim sözümü kavuşmaya başımı avuçlarımın arasına almaya gündüzleri tutuşup geceleri yanmaya sonsuz arayışlarla umut bulmayabilmiyorum güzel nedir çirkin ne yitiriyor herşey bildik anlamını bir çiçek varmış susuz büyüyen nasıl olur susuz çiçek umutsuz insanbilirim beklemekle gelmez mutluluk treni umut her yerde konaklamaz anlamsızlığın kollarından sıyıracaksan yaşamı korku ve kuşkuyla yola çıkılmazne umut düştür ne yarın dün yiten her sevincin yerine yenisi gelir yeter ki sağlam tut yüreğini sen umut tükenmez ama tüketir
75
Kahrolası Gurur Ah şu kahrolası gurur yok mu? Hele bi de aşkta sevgi de... Sevdiği için gözünü kırpmadan İpe gidecek adamı yolundan çeviriir... O aşkı, o sevdayı olduğu yerde bitirir.. . Duygular elbet yaşanır Ama gurur ona da izin vermez... İnsan sevdiği halde, Gurur onun yoluna engel olur, Sevdiğinden ayrı koydurur, Kanı deli adamı acıya boğdurur...
56
Dost Tebessümün Emeği; ANADOLU İÇİN! . = 000.034 = 12 Nisan 2013 Cuma 01:16:46Kişisel Başarın İçin Okuyacaksın ve ANADOLU DA KAZANACAK! . = 000.015 = Kişisel Başarı Çizgini Tanı ve ANADOLU ÇİZGİSİ; ÖZÜ TANI! .“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:/ Sen / beraber oturacaksın, kuzum benim! . / Seni sokağa götürürüm! . / Hemen hemen bütün gün beni hiç yanından ayırmadı! . Ara-sıra karşısına alıp konuşuyor, hatta kendisine dair bazı şeyler anlatıyordu! . Eski bir köylü aileden gelmeymiş! . Bir müddetten beri yanında kaldığı yeğeni de / patates yetiştiriyormuş! . / Hak yoluna o getirmiş! . / Doğrusu çok iyi davranmışlar! . / Kimsenin eline bakmıyormuş! . Yarım saat sonra da / köyüne doğru yola çıktık! . Daha şimdiden / tabiatının tesiri altına girmiş bulunuyordum! . / Sokakta giderken onu mükellef kıyafetiyle yanımda gördükçe içimde büyük bir gurur duyuyordum! . / Onun arkasından kimse alay edemezdi! . / {Kitap Adı: YEŞİL YILLAR – Kitap Yazarı: A. J. CRONIN – Çeviren: Vahdet GÜLTEKİN – Yayınevi: ARİF BOLAT YAYINEVİ/İSTANBUL/1957 – Sayfa Numarası:041/042 - CÜMLE DERLEME: Kemal KABCIK / ANTALYA / 12 Nisan 2013 Cuma 01:25:41}Kişisel Başarı İçin; Hesap Verdiğin Bir Büyüğün Olabilse! . = TEŞEKKÜRLER; TÜRKİYE VATANDAŞLIKLARI = Başarına İYİSİNDEN: DOKTORUN, MUHASEBECİN, AVUKATIN OLSA! .
204
Gurbet Gece gurbet gündüz gurbet yıl gurbet Gurbet bana ben gurbete alıştım Akşam ağıt sabah ağıt ne hikmet Firkat bana ben firkata alıştım Sazım bana yoldaş oldu geziyor Şu hasta gönlüme derman yazıyor Şad olduğum zaman yaram azıyor Mihnet bana ben mihnete alıştım Cefa bize düğün bayram dem gelir Ya gülsem oynasam keder gam gelir Derdim artar günden güne zam gelir Dertler bana ben de derde alıştım Ceza hapishane bize yayladır Aşıklara zindan cennet'âlâdır Güzellerin aşkı başa beladır Hoyrat bana ben hoyrata alıştım Kazaya belaya dayanır mertler Sabredenler buldu türlü nimetler Çileler azaplar acılar dertler Demişler ki Ali İzzet'e alıştım
100
Yeni Yıl biz ne yıllar gördük birer birer gelip geçtiler ve bir gün anladık ki geçen yıllar değil bizmişizbiz ne aşklar gördük sesini duymadan uyuyamadığımız sonra farkına vardık ki aslında o sevgililerin değil sevmenin peşinde gezmişiz biz neler gördük neler düşünüyorum da yine bir yılbaşı gecesi yine yalnız gerçekte bir şey yokmuş görülecek galiba sadece sezmişiz (31 aralık 2000)
59
Çevirim, Japonca - Türkçe - Nakagawa Kazumasa - Gelincik - En Çok Okunan Japon Şiiri Seni tuale yaparken, Parlak kırmızıyla laciverti Birbirine karıştırıyorum. Ey gelincik..Söyle bana..? Toprakta ne al, ne lacivert, Ne kırmızı, ne de sarı varken Sen nasıl renklendiriyorsun Çiçeğinin yapraklarını? .. ÇEVİRİ: JP/TR CAN AKIN
47
Okul Arkadaşı Aynı ranzada uyumuştuk seninle yatılı okula benzeyen bir sevdada, üstte kim yatabilirdi ki: Elbette yeryüzü! altta kim yatabilirdi ki: Elbette gözlerimizdeki intihar süsü! birbirimizi düşündüğümüz gizli saklı rüyalarla kim mutlu olabilirdi ki: Elbette günah dürtüsü! Nasıl tabir edilir ki artık veda kabusları.. şimdi çift kişilik yataklardayız başka başka insanlarla! Başka başka hayatlarda! ama hiçbir iyi geceler! ağlatmıyor beni ağlatmıyor senin karanlığın içinden duyulan küçük hıçkırıkların kadar hala! 23 nisan 2000
72
İşsizler İçin Şiir bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye çay söyledim kahveden.işsizim ya ismi naz oldu herkesin temiz bir sopa istiyor şu serçe bile isterse yalan desin.hiçbir şey gitmiyor da gücümeşimdi tıklım tıklım pariste pastaneler kürkün içinde kadın, kadının içinde vaşak birlikte tatildeler.oysa tatil dediğin şımarık bir çocuktur yapışır yakamıza biraz güneş görünce hem sermaye istiyor pişti oynamak bile.
66
Heyecan..() Heceliyorum bak..! ! her saniye, Her dakka ayrı bir işkence......Sana anattığım her kelime, Ayrı bir aşk, ayrı bir tutku,ayrı bir haz...*
22
Bir Dilek... El feni çekili ruhumla /hem korkak hem mağrur/ arabesk çalan bir korna ve yanlış manevralarla en çok da asfaltını bozmuşum hayatın o mâlum bayırlarda...Ve sen mor akşamların kızı geniş pencereler ardında yavuz manzara hırsızı...Sıcak cümlelerine cesaretimi fikrine sırlarımı yasladığım anda ne bir bardak çay ne bir dal sigara ne bir satır sızı ne de seni paylaşmak umrumda... ...sen benmişsin aslında hiç farkında olmasan da! ..
67
Hissetmek Bölüm 1 Hissedersen, hissettirirsin. Hissettirdiğini, hissedersen. Hissettiğini, hissedersin. Hissetmek... Bu konudaki sınırsız düşüncelerimin bende uyandırdıklarının ve kalbimdeki yükünün bir kelimenin omuzlarına yüklenmesi ne acı. Karanlık bir sokakta tek başıma yürüyorum. Sadece kendi adım seslerimin yankılandığı gecede, içimden mırıldandığım şarkının, içimdeki seni uyandırması ne garip. Elbet terk edilecek caddelerin dolması neden? Sessiz bir gürültüde sokakların çığlıklarını duyuyorum. Etrafımda neşe çığlıkları atan insanların, maskeleri düşüyor karanlıkta, acıları görüyorum... Böylesine kaybetmiş mi ki ruhum bedenimi? Bir türlü kendimi bulamıyorum... Her köşe başında varlığımın derinliğindeki insanları görüyorum... Ne çok sen varmışsın bende? Her telde inleyen kelimelerin hissettirdikleri ve ona eşlik eden duru bir ses, sessizliği bozuyor. Kendimi ben de anlamıyorum. Bir tarafta artık ben olmuş sen ve senin verdiğin acılar, bir tarafta bir düğün ve kendini bulmak isteyen bir beden... Tüm bu sorunların çözümü yok, neden? Sabahın ilk ışıkları kaldırımlara vuruyor. Gözlerime yeni uğrayan uyku uzun sürmüyor. Sıcaklığıyla kucaklayan güneş ve ışıklarının gözlerime verdiği hafif ağrıyla uyanıyorum.
154
Türkiyem Öyle güzelsin ki tarif edemem Dünyada benzerin yoktur Türkiye’m. Mevlam seni güzellikle donatmış Bir büyük millete yurttur Türkiye’m.Bize nasip olmuş bu güzel ülke Dört mevsim bir anda yaşanır sende Kimi kızak kayar, kimi denizde Güneşin bir başka doğar Türkiye’m..Dağlarında renk renk çiçek açıyor Çevresine elvan koku saçıyor. Rüzgârların bile başka esiyor Ilgıt ılgıt eser yelin Türkiye’m.Güzel yaylaların, engin bağların Irmakların, derelerin, çayların Desen desen halı dokur kızların Nakışları sevda tüter Türkiye’m.Uğrunda en fazla kan dökülensin Şehitler diyarı kutsal değersin Bir baştan bir başa canlı tarihsin Her taşın tarihi eser Türkiye’m.
91
Ver Toıplum Laf sizedir insanoğlu Başka kimseye değil Çift gözünü iyice aç Şiirimi okuyuverFakat anlamadan değil Epey anlayarak oku İlk kıtadan sonuna dek Bir çırpıda bitiriverSöze başlıyorum söze Anlamadım deme öyle Küsersen uğurlar ola Yat kümesine giriverHangisini saysam bilmem Söze nelerken başlasam Kalemim kırılır sussam Kulaklarını açıverDelilik sudanda ucuz Ne verilir, ne alınır Eğer tepesi attıysa Tepelerinizde biterKoydum mu oturtacağım Huyuna benzeteceğim Renk benzini keseceğim Yaz ortasında donuverİşinize gelirse de İşinize gelmese de Yüzünüze vuracağım İnim inim inleyiverLafı çekmem bilirsiniz Lafa kaşınan sizsiniz Lafla torba doluyormuş Dününü kurcalayıverDediklerime kulak verin Kulağınıza küpe takın Kimseye çanak tutmadan Yavaşça hizaya gelinGönüllerin insanıyız Siyaset adamı değil Biz gönülden konuşuruz Adam gibi doğru söz verGenel, bazı, kelimeler Beş lafımdan üçüdür İyi, kötüyü ayırıp Günahlar işlemeyiverAdam ol kölen olayım İnsan ol da ömrü verim Şerefi alnına kazda İki elinden öpeyimBirinci vatan haini Parti ile insan tutan Futbol mu sandın bu işleri Topun altına giriverTürküm diye övünmeyin Türk olarak yola çıkın Türk kimler, kimlerse gavur Kuş beyninle anlayıverOnları iyi tanırım Onlar beni tanımazlar Her türlü halt karıştıran Hanımlarınıza hür verEcel misin insanları Öldürüp öldürtüyorsun Yada sakatlaşıyorsun Şu toprağını kazıverAdam olsun canı yerim Yememde yanında yatım Bunlara kurban olurum Yeter ki insan oluverBazınız pek gülüşsünüz Güler miyim, ağlar mıyım? Sinirlenir miyim bilmem Onu dilden çıkarıverDelilik sudanda ucuz Dangalaklıkta bedava Arsızlıkta taksitledir Onurunu harcayıverPisliğin huyunu bilmek Pislikten daha pisliktir Çift mermi ver silahına Ya düşmana, ya kendineYer arama saklanacak Ne var bunda korkulacak Eğer varsa utanacak Allahtan af dileyiverÇoban elde koyunsunuz Ney çalarlar oynarsınız Kasapla kesilirsiniz Çayırda takla atıverMilletimin çaresinde Ya pezevenk olacaksın Yada hapse yatacaksın Yalan mı millet cevap verÖlüleri kullananlar Sizlere ne yazacağım Allah belanızı versin Cennetten mahrum olasınDin ile para kazanan Özürlüleri kullanan Atalarınızı harcayan Vicdan trene biniverŞeriatla yatıp kalkan Söyler misin amacın ne Bu kadar kin, öfken kime Hatalarınızı buluverHiç düşünmek zahmetinde Bulunabildiniz mi ki Acaba ne yapıyorum Kendini sorgulayıverAvrupa’da değil evde Kaçıncı sınıf toplumuz Acınan engellileri Çöplüklere bırakıverNe zaman şehit haberi Maganda milliyetçilik Baş gösterir memlekette Minnet eli uzatıverSanat mütevazileri Ünlü ünsüz söylemleri Bütün meslekler eşittir Halka bağış konseri verDoktor, madenci, öğretmen Mimar, avukat, mühendis Bende bunlara hayranım İşlerinin hakkını verVekilden büyük sanatçı Sanatçıdan büyük işçi Herkesten büyük Allah var Kula insan değeri verSanatı satan milletler Onuru biten millettir Ne olacak tutan ele Kalemini almayıverŞarkı sözü değiştirenler Sizi öyle bir taşlarım Elimden kimse alamaz Elinden sazı kırıverAşık Veysel satıroğılu Yunus emre, Dadaloğlu Mevlana, Karacaoğlan Az ruhunu bunlara verMillet olduğu sürece Düzen bozulmaz korkmayın Rahat olun savurganlar Hayranlarına imza verNerde varlık orda bokluk Yapa yapa olur çokluk Vere vere gelir yokluk İçe içe mide toklukKimse dört dörtlük değildir Sanmam dört üçlükte değil Olsa olsa dört ikilik Dört bire inmeyiverinİnsanları bekletmeyi Acayip mutluluk duyar Bekletilmeye gelemez Başkasına yapmayıverSevgiliyken yumuşak ses Evlenince kalınlaşır Köprüden geçti gelini İyice aç dinleyiverİbne organ satıcılar Mafyanın tüm ayakları Akıttığın kanlarını Bıyıklarına sürüverGüzel olmak mühim değil İçindeki iyiliktir Ruhundaki güzellikle Melekleri çağırıverGünü yılbaşı yaptılar Hayallerle uyuttular Bildiğim dini bozdular Dinini uygulayıverKeyif muhabbet ortamdan Direksiyon başındasın Kendini düşünmüyorsan Aileni sollamayı verCennet yolu garantiyse Evladı engelli yapın Üçkağıtçı hacı hoca Diline hakim oluverNamaza dil uzatarak Mezhep ayrımı yapanlar Diz çök Allah kıblesine Her yeri aydınlatıverDini kurban bayramlarda Kurban kesmeyin diyenler Denizden, kasaptan alıp Hiçbir eti yemeyiverKöprüden geçmiştir gelin İmdat bebek neredesin Acele etmesi gerek Ellere vereceklermişSoytarı resimlerini Sağa, sola yayıyorsun Erkek göze sokuyorsun Ölçünü ayarlayıverKolay olmaz olay olan Rengi bulup resmi çözen Tek parmakla koku saçan Yiğit hakkı yiğide verKesin insanlar insanı Günahlara sokarsınız Yer dibine itersiniz Kötü örnek olmayıverHep kolaya koşuyoruz Hiç zor sevemiyoruz Başarı da zordan geçer Ekmeği tere banıverSabır, mantık, azim, onur Zeka, adap, fikir, iman Erdemlik, cesur, dürüstlük Güzelliği zihnine verEller akıllığa yetim Bizlerse deliye esir Dört bir yanım zırdelidir Kulaklarınızı deliverNedenlerle geçmez hayat Yediğimiz ekmek bayat Dürüst yaşamaktır sanat Sanatınla yaşayıverAcı dengesiz yapmadan Olgunlaştırır insanı Geçmişte çile çektiysen Bir zahmet olgunlaşıverİçki, sigara içmekle Güya saygı olunmazmış Büyüklerinin yanında Hiç birini içmeyiverİnsanın başyapıtından Denizde de var arama Sözü evirip çevirme Kendinle dalga geçiverDedikoduyu severiz Şu zampara, bu usluymuş Şunu bırak, buna yanaş Cins, yaş, mevki fark etmiyorDilinle konuşuyorsun Ayağınla yürüyorsun Gözlerinle görüyorsun Şükür etmeyi biliverKız kahpe, erkek oryantal Kıvırıyor ikisi de Orospunun çocukları Hadi terbiye ediverTürkülerle gömün beni Tanrı bizleri korusun Ölümü yakın falandan Dinini bilip ölüverÖmrü solan çiçeklere Ümidi bitik canlıya Yüreğini bulut yapıp Sağanak gibi yağıverPolislerden biber gazı Askerden atom bombası Güvendiğiniz silahı Uygun yerine sıkıverEtin kaça güzel bayan Utandınız mı hayırdır Hava atardan iyiydi Rabbim bunlara akıl verKarıları ajan yaptın İşemeyen yer kalmadı Sıçtı ağızlarımıza Kurana biraz gönül verŞunu dinlersen alevi Bunu dinlersen Sünni’sin Yok mu yapacak işiniz Sokakta oyalanıverYüz güzellik mi önemli Gönül güzellik mi yoksa Huzur mu, servet mi, aşk mı? Ne yaptığını soruverEngellileri unutup Katillere ağlayanlar Dilindeki o tetiği Kendi beynine çekiverFanatik mi, holigan mı? Taraftar mı, sempatimi Futbol teröristimi Ne olduğunu çözüverKayaya vuran taş yarar Gözü dönen kaşlar açar Vicdanı çürük baş keser Kötü huyunu siliverSazan balığı gibisin Hemen oltaya düşersin Yanlış gölünde yüzersin Hatalı yoldan dönüverAhiliği iyi öğren Öyle esnaflığa başla On kazanıyorsan üç harca Altın kuralı duyuverKüçükten aile baskısı Büyüğünce eş tokadı Finalde evlat kazığı Bayanları anlayıverDaha dün doğup yarında Sonsuzluğa uçacaksın Ateş cenneti yakmadan Cini beyninden bozuverİnsanlık zavallı olmuş Ölmüşte ağlayanı yok İyice kirlerden kokmuş İmanla temizletiverDersim, Sivas, çorum, tokat Vatan, toprak, insan bizim Hepsi kardeşiniz sizin Havva’yı hatırlayıverPara kesildi mi size Arkadaşlıkta bozulur Dostlukta, akrabalıkta Yediğini hazmediverFındığın ismi değişti Aganigi naganigi Ahlak, namus elden gitti İmanlarınıza geliverKoca çınarı kesenler Açan çiçeğe kıyanlar Öbür tarafta yatacak Yerimiz var mı soruverDünyayı Allah’ım kurdu Yalnızca o yönetiyor Toprakta onun, mal mülkte Birimize kendini verDünyada yaşayan şair Türkiye’de de ölüler Ölmeden kıymet bilinmez Tabutunu taşıyıverHepinize tek laf değil Bin laf dahi söylesem Ne köy olur, ne kasaba Dediğimi anlayıverDoğru, küfrü hiç bilmezdim Ben sayenizde öğrendim Küfrün tüm çeşitlerini Ağzıma biber sürüverBenim parfümüm terimdir Gezmem iki üç odadır Eğlencem dost masasıdır Masama tadımlık verinSapını dahi bilirim Bildiğim için tiksindim Midemi zaten kaldırdım Kaybol da midemi takıverValla anlayamadım ki Ben mi tersim, insanlar mı? Anormallik kimde ise Normale döndürüverinKıskançlık mideye zarar Bulanıp kusarsan yarar Azrail bizleri arar Bulmadan gelip gidiverKışı kıçınıza sokun Yazı götünüze yakın Baharı kalçana takın Bensiz iyi eğlen verinMama hazırlayacağım Yiye yiye bıkacaksın Yere kusup sıçacaksın Fazlalığını kusuverAh ah neler var dilimde Maldır mal bildiğimiz mal Öküz gibi bakar desem Olmaz adını koyuverEğer damar çatlamazsa Selamı vermekten aciz Daha iyi tanıyacak En büyük hayran olacakDoksan altmış doksan derdin Hayat arkadaşı değil Size yazdıklarımızı Serserine yemleniverŞiirim zehir zemberek İki ayaklı yılanlar Yılandan da zehirliler Zehirlerinizi içiverFatih güler olun da tek Ondan sonra nasihat ver Küçük dilini büyütme Uzun ömrünü kısaltmaSilkele kendini fatih Bundan sana hayır gelmez Kirpiği batır toprağa Kalemine mürekkep verİşleri güçleri para Benim derdim ise ora Aramızdaki fark bura Farkımızı ayırıverYazar olmuşsun ne olmuş Satılık olduktan sonra Medya patronu olmuşsan Beni de yere çalıverBen gidenlere üzülmem Sizde bana üzülmeyin Sırası gelen gidiyor Sende sıranı alıverYazdıklarıma sevinme Sevinecek durumlar yok Allah hariç kimsem yoktur Durup durup ağlayıverHerkese iyi geceler Tatlı rüyalar dilerim Rüyanızda beni görün Bana da anlatıverinVakit dolunca gideriz Borcu toprağa öderiz Hayat söylerde susarız Mezar taşına yazıverYaşadığım topraklarda Yalan ile işim olmaz Boş kuyuya çeşme dolmaz Öyle yanıma geliverŞovla işimiz olmayıp Gerçeğin ta kendisiyiz Kendimiz çalıp oynarız Benimle eşlik ediverSindire sindire yazdım Sindirerek geliyorum Sindirerek buradayım Neden diye düşünüverBu devirde paradan çok Adamlığa ihtiyaç var İnsanlığa sözüm sözdür Yüreğimi vereceğimBüyük yazar yüzde verdi Bende yüzdelik artırdım Yüzde yetmişe çıkarttım Bana da kızın bakalımKanma mikrop bulaştı Bedene girip dolaştı Azrail’le tokalaştı Hakkını helal ediverBizi dost mermisi yıkar Düşman kurşunu yıkamaz İki fincan kahveye de Yaren şekeri katıverBen sizden olmayacağım Önce insan diyeceğim Ülkemi savunacağım Kalemime hür veririmŞiirime dokunanın Anasıyla avradını Gelmişiyle geçmişini Hadi düz çizik çiziver.
1,246
Yalnızlıkta Bir Gece Gecemin tam ortası Balkondayım yalnızlığımla Yıldızlara bakıyorum Yıldızlar uzak, sessiz Sonra dönüyorum kendime Ah diyorum Bir sevgilim olsaydı bu saatlerde Benim gibi yıldızlara bakan Gece, usuldan bir esinti Ey benim deli gönlüm Bir türlü sığmıyor kendine Gece ve ben, gökyüzünde yıldızlar
44
Yaktın Gazim Yüreğimi Yaktın gazim yüreğimi yaktın, Halden anlamazın elini öptün, Kurban gazim sensin kahraman, Nanköre ağlama, dayanamam… Seni kurban edenler zaten onlar, Türk askeri bir kaşık suda boğar… Tavşana kaç-tazıya tut kahpeliği, Vatan haini yaptı sana hainliği, Önce mağdur ve muhtaç etmek, Sevindirmek için bir dilim ekmek, Önce elinden alıp sonra vermek… Bunların taktiği böyle, kandırmak, Goebbels taktiği ile halka inandırmak… Mikrofon tutan gazeteci mi ne? Sen ağlarken güldü alay edercesine… Gazim seni ağlatanlar utansın, Biz bize, varsın yüreğimiz yansın, Sen gazi, yarın kim bilir kim şehit, İşimiz zor, dünya alem şahit… Öyle bir dönem ki, gazi şehit dinlemez, Hem gazi eder hem de halini anlamaz.
107
Camiler Camilerde mü'min, ibadet eder Namazını kılar, kalmaz hiç keder Beş vakit namaza, şevk ile gider Müslüman ömrünü, hiç etmez heder16.01.2011
21
Çanakkale Şehitleri Çanakkale Cephesi'nde Binlerce şehit oldu Ama bizim milletimiz Vatan sağ olsun diyorduÖnce Allah sonra vatan diye diye Şehadete eriyorlardı Ve sonra sorgusuz sualsiz Cennete giriyorlardıBir askerin şehit oluşu Nice yürekler sızlattı nice analar-babalar ağlattı Ama onlar her şeye göğüs gererek Bizim için vatanı kurtardıŞartlar o kadar zordu ki Silah yok para yok, yok yok yok Türk askeri sağ olsun ki Düşmana da bu ülkede yer yokDüşman bilinmedik yerden Hedef belirleyip ateş ediyordu Bin bir tane askerimiz Ya gazi ya da şehit oluyorduBilir misiniz çocuklar Şehit gazi ne demek Gazi savaşta yaralanan Şehit hayata gözlerini yumanŞehitlerimize selam olsun Kalpleri sevgiyle dolsun Onlara minnettarız Vatan sağ olsun vatan sağ olsun
110
Yağmurların Yağması Farelere Yaramıyor Her birisi tam özgür, evde kedilerim var, Bahçeye inebilir tekrar eve uğrarlar…Mamaları eksilmez, en kaliteli maldan, Suları günlük taze, düşünürüz şahsımdan…Sevgi de gösterilir tüm kapılarım açıktır, Merhamet dersen Rab’den o, kapı açtırmıştır…Göz hakları da vardır, evde pişen şeylerden, Her birisi eğitimli, Rab’bimin şefkatinden…Şahsımız tam gönüllü belki evlenemedik, Tatil dahi yapmadık biz hep onları sevdik…Rab’de bizi sevecek, şahsımı affedecek, Darısı tüm kullara, merhamet gerekecek…Delikler suyla dolar, toprakta yaşıyorlar, Garip mahlûk fareler bari boğulmasalar…Çıktıkları zaman da kedilerim fark eder, İki iki yakalar, affetmezler ve yerler…(2014)
87
KIRIK CAN bu şiiri yazdığım yerde ay’la konuşur kuyu ışık kamçıladıkça sığlaşır karanlıkta uyku dalına orman bulur serçe begonyaya abla kasımpatına kardeş bir ortanca açar katmerini  terler güneş öğüt verir söğüt saçlarını dalga dalga çekiştiren suya ‘ağaçların gölgesiyle yatan sular sağırlaşır...’ bu şiiri yazdığım yerde intihara hazırlanır bir şair kendini asınca şiir! rüzgârlar kurutmak için değil dağıtmak içindir mürekkebi!. (Varlık - Mayıs 2006)
63
K A N G A L d a A C I Şair, yazarların buluşma yeri, Mecburen adımı atarız seri, Üzgün görüyoruz tüm sakinleri, Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Gölette kaybolmuş bir delikanlı, Düğün olacaktı şerefli, şanlı, Üç gündür aranır gözyaşı selli, Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Allah'tan rahmeti dilemek gerek, Çocuğa ve gence dayanmaz yürek, Program yapmaya gitmiştik direk, Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Şifalı suları, yeşillik mevcut, Balıklar emdikçe rahatlar vücut, Eğlenceyi bırak, ertele geçit, Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Otuz haziranda günlerden pazar, Zeki dramatik şiirler yazar, Gencecik oğlana değmişti nazar, Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.30-6-2013
94
Üzgünüm Leylâ Tanrı'm! Birgün sihirli bir değnek Değecek mi omuzuma Uyanacak mıyım söyle Bir sabaha karşı Tüy gibi hafif Ve kuşlar kadar özgür Dörtbir yanımda Canım kadar sevdiklerim O deliler gibi O çılgınlar gibi Özlediğim sevgililerimTanrı'm! N’olur yanlış anlama Nasıl burnumda tütüyor Eski günlerim bilemezsin O huzur içinde çocuklar gibi Mışıl mışıl uyuduğum Rüya dolu geceler Ve huzur dolu uyandığım Penceremden güneşi karşıladığım sabahlar Sevdiklerimle bir masanın etrafında yaptığımız Neş’eli kahvaltılarTanrı'm Esecek mi gene gönül penceremden Mutluluk şarkıları söyleyen rüzgârlar Yırtacak mı içimdeki karanlığı Gönül odamda yeniden yanacak ışıklar Açacak mı yeniden Gönül bahçemde bir bir solan Boynu bükük çiçekler, her renktenTanrı'm Çok şey istemiyorum senden Bir kırmızı gonca gülle Yanında bir beyaz lâle Dudaklarımda çok eskilerden bir şarkı Sultan-ı yegâh makamında 'Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık Sandallarımız neş’e dolar zevke dalardık'Tanrı'm Yoksa hep o şarkı mı çalacak Gönlüm gibi kırık plâkta Söyle 'Üzgünüm Leylâ Çile bülbülüm çile' Âlimoğlu 11.04.2003 - Kahramanmaraş
153
Günaydın günaydın, sardunyalarım. günaydın, menekşelerim. günaydın, terastaki martılar. günaydın, her gün yürüdüğüm sokaklar. günaydın denizdeki dalgalar... günaydın bahçemdeki kedicik, günaydın yem verdiğim kuşlar, bu gün, dağıldı içimdeki tüm korkular... dışarıda yağmur da olsa, soğuk ışlese de, iliklerime kadar, mutluluklar yüreğimi ısıtıyor, sararıp dökülmüş olsa da, yaprakları ağaçların, içimde yeniden açılıyor, tüm çiçekler, papatyalar... kış ta olsa, yağsa da karlar, buz tutsa da her yer, benim dünyama, yeni geldi bahar... günaydın sevdam, günaydın yeni doğan güneşim, günaydın içimi ısıtan ışıklar... kızıltoprak 01.11.2006
81
Sıkı Tut Ellerimi Ki yavrularıyız sonsuz evrenin umarsız hırçın dengesiz gamsız üstelik densizKim ki aranan korumacı hoşgörülü üstelik beklentisizElemli ezgilerde sazın telleri ol neyde bir nefesizÇalışkan arılar tembel ağustos böcekleri uyuz olsun varsın kedi köpek enikleri ninni diyenlerin sevgilerini emenlerizpervaneye biçilen ömür bir gecelik kor ateşlerde dansın ritmiyiz toy kelebekleriz bilinmeze giden özgürlük adına bizDağlarda yankılanan çorak bir uzunhava kırık plaklarda hicaz taksim gönlümüzKatledilen foklardaki acıya gel derisi yüzülen Nesimiyiz ki kimin umurunda yüreği yanan kimizAnlamsız hazineler sensiz kıymetli taşlar külçe altın uzak denizlerin incileri borsada işlemde cazip senetler vadeli mevduatlar hava civaUykusuz geceler doğurgan sabahlara eksilmesin yeter ki sesin Özgürlük güvencesi çarpan yüreğim kaygularım umudum ve geleceğimsinSıkı tut ellerimi yoksa üşüyeceğiz...
112
Köyde Karnim Doysaydi sehire inermiydim Köyde karnim doysaydi sehire inermiydim Parasiz pulsuz kalip deliye dönermiydim Bana yardim eyleyin kimseye söylermiydim Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorumOkul zamani geldi catti okullar acilacak Bu fukara bu parayi nerden nasil bulacak Kimse yardim etmezse bu cicekler solacak Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorum24.07.07 SALI SAAT 21.00 de Ev kirasi yemek parasi ancak geciniyoruz Cocuklarimiz okusun hepimiz istiyoruz Cep delik cepken delik bunuda görüyoruz Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorumBir sirkette is buldum sordular tahsilimi Memur bey buyur dedim gösterdim ellerimi Kizarak dedi bana ben seyrettim bu filimi Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorumTahsili olmayana ne is vardir ne de yemek Eger bunlarda olmazsa iste bu ölüm demek Okuyum cocuklarim verin büyük bir emek Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorum
126
Gaçen yıllar kitapları karıştırırken arasında Bir gül buldum,mazi canlandı gözümde Gözümden birden yaşlar akmaya başladı Evet bu solmuş gül sevdiğimden tek hatıra Seviyorduk birbirimizi hiç ayrılmayacaktık Her seven gibi mutluluk yolculuğunda , Bir durakta inmek zorunda kaldık Ağlamak yılları ,geçmişi,geri getirmiyor Nerdesin,kimlesin,bir ses,bir söz Duymak istediğim sadece senden HALA''seni seviyorum''demen
50
Gökyüzü kirpiklerine kara diken yerine sevinç gözyaşları eklemek isterim seni bu kente vermektense bu kentin sokaklarını ve gecekondularını senden alırım sarmalamasınlar, ürkütmesinler seni diye bakışlarım gözlerinde hasat mevsimini yaşadı ve yüreğini vereceksen yıkarım bu kenti ne kelebekler ölür ne de ellerin üşür güneş açar molozlarda papatyalar, ebegümeçleri açar perde çekilir karanlığa aydınlık olur yaşam ve ellerini üşümesin diye güneşe vereceğim güneş ellerin olacak ve sen de Gökyüzü....
67
Yaşamak Yaşamak sınırlıymış. Dünya yaşamı sınırlıymış. Ama sınır yürekle yıkılırmış. O yürek neredeymiş? Tarihte bazen kendini göstermiş. O yürek çocuk için atan yürekten çok yüceymiş. Dünyaya bırakacağı üç beş şeyden yüceymiş. Bak etrafına. Şekil vermiş hayatımıza. Çocukları da zaten yürümüş cephe yollarında. Kaç insan var acaba? Bunun farkında. Yürümek ister aynı yolda. Bu yol tatil yolu değil. Kariyer yolu hiç değil. Ama önemli bir nokta, Yolun sonunda, Emaneti devraldığında, Emanetçiler bizim gibi olmaya. Gözü gibi baksın devraldığı bayrağa. Ne gerekirse yapsın onun yolunda.
83
Güneşten Uzak Konuklarımız için yıkadık sizin için Kıyılarımızı bol köpüklü dalgalarla kıştan Nisan sabahlarının buğusu saçlarınızda Mavi gözlerinizde sevinç Telli turnalarla geldinizEn saydam mavilikleri çektik üstünüze Toroslar'dan Ağrılar'a kadar Üzüntülerden arındık sizin için En güleç yüzümüzle çıktık karşınıza Papatyalar gibi tekdüze Erkenden uyardık çiçeklerimizi Kalkınmamız sizden olacakmış Başımızın üstünde yerinizIzgaralarda lüferler emrinizde Tabaklarda mayonezli levrekler Ağız tadıyla yiyemediğimiz Kirazlar canerikleri çileklerBulutun kınalısı denizin mavisi bizde Yurdumuza bir renk de siz getirdiniz Esmerler sarışınlar yeşil gözlüler Hoş geldinizBiz bu güneş ülkesinin çocukları Öfkeyle umutla beslenen Yaz geldi mi ebegümeci madımak Kar yağdı mı dağda bayırda Davarımız sığırımızla yarı tok yarı aç Biz bu güneş ülkesinin çocukları Kuru emzikle büyüyen gecekondularda Odsuz ocaksız Bu mevsimde sevilerden uzak Yoksun tüm aydınlıklardan Sabrımızdır geleceğin harcını özleştiren Bir tuğla bir tuğla daha Bir avcumuzda kum Bir avcumuzda kireç Günler günler boşuna harcanan Okunmuş bir mektup kirliliğinde Buruşturulup atılmış günlerYazısız kâğıtlarca anlamlı Alyuvarlarla beslenen özlem Kum kireç ölçek ölçek zamanBiz bu güneş ülkesinin çocukları Güneşi konuklara bırakanOysa bardaklarda altın yeşili şarap Marmara'nın midyeleri soframızda Olgun domatesler taze soğan Derilerde Afrikalı yanıklığı Hoşi Ming'li savaş çocuklarıyla birlik Garcia Lorca'lı kızlarla bir aradaKarşıda Nâzım'ı dalga dalga getiren deniz Oturup diz dize bir kıyıda Aynı balık çorbasını kaşıklayabilirdikBiz bu güneş ülkesinin çocukları Güneşi bulutların ötesinde bırakan
207
Yüzünü Bana Döndüğün Gün Yüzünü bana döndüğün gün, Kuşlar göç etmeyi bırakacak. Sıcakla soğuk yer değiştirecek. Bitkiler, havaya su bırakacak...Yüzünü bana döndüğün gün, İyilik güzellik hortlayacak. Ceylanla aslan sarmaş dolaş. Ülkede tek bir fakir kalmayacak...
35
Peygamberimiz Hayvanları Birbirine Kışkırtmayı Yasaklamıştır 7 Köpek dövüşlerinde, maksat kumar oynamak, Zorbalığı deneyip, zevk için kan akıtmak…Köpek dövüşlerinde merhamet dinlenilmez, Barbarların elinden, vicdan bile beklenmez… Köpek dövüşlerinde, sakat ruhlular vardır, Kişiliği kalmamış, eğitimleri dardır…Köpek ki aldatılır, cahil sahiplerince, Cahil ki hiç affetmez, bütün caniliğince…(2011)
44
ACILAR DENİZİ Ben acılar denizinde boğulmuşum İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni Duyarım yosunların benim için ağladıklarını Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse Yılların içimde bıraktıklarını...
77
Dil..pare pare Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
26
Sevgi Pınarı Ulu dağlardan erir karlar Yatak olur gümüş ırmaklar Şırıl şırıl nağmeyle akar Âb-ı hayat sevgi pınarı…Dört mevsim, yedi iklim gezer Güzel yurduma rahmet iner Doğayı çiçeklerle süsler Hayat verir sevgi pınarı…Bazen âsidir, bazen dingin Bazen şelâle, bazen engin Kurda, kuşa, yolcuya sevgin Umut verir sevgi pınarı…Âşıklar içer kana kana Gönül dost ister yana yana Gerçek saadet iki cihana Aşk menbaı sevgi pınarı…Buz gibi akar, pınarda su Tadına doymaz hiç yolcusu Vardır özünde dost kokusu Kalp ilacı sevgi pınarı…(14 Ocak 2007 – İstanbul)
84
Beyaz Gemiler Ötelerden ötelerden... Beyaz gemiler geliyor. O mesut ülkelerden, Beyaz gemiler geliyor.Beyaz oldu mavi sular. Düşlerde beyaz duygular... Ufuklardan, semâ kadar, Beyaz gemiler geliyor.Muştu gelir uzaklardan, Yelken nurdan, tekne nurdan, Götürecek bizi burdan, Beyaz gemiler geliyor.
37
Uyan Milletim Uyan...! ! ! UYAN MİLLETİM UYAN…! ! ! Ülkenin kalkınmasın istemiyor şer güçler Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye. “Bu hükümet gitsin de; ne olursa o olsun” Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.O olmadan dalında, bir gün duramaz yaprak Bayrakla hür, bağımsız; bu milletle bu toprak Askerin gözönünde nasıl iner o BAYRAK! ! ! ? ? ? Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.Efendi olmamızı ister mi zâlim o garp? Bizi kamplara bölüp her fırsatta eder darp “Gezi”, “bayrak”… Bahâne adı konmamış bir harp Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.O hâinler âdetâ ahtapot gibi kollu Sarmışlar baştanbaşa ülkeyi sağlı, sollu Terörün destekcisi herkesçe mâlûm, belli Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.Ana gelirleriyse, ya haraç ya da esrar İnsanlıktan bîhaber bunlar bilmez hayâ, ar Paralel/sağcı/solcu… Hangisinde fayda var? Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye…11/06/’14 Hanifi KARA
124
Doymadılar Bıktırdılar vatandaşın artık canını Kimler anlayacak insanların halını Bitirmediler yıllarca, halkın malını Doymadılar, doymadılar, doyamadılarAlırlar kendilerine, bana, hep bana Öldürürler onca canı, doymazlar kana Yönelmişse güdüleri, doyumsuz kâra Doyamazlar, doyamazlar, doyuramazlarSavaş, yoksulluk, yokluk onların eseri Bu nedenlerle insanlar, kalırlar geri Çağdaş olmak gidebilmek için ileri Bölmeli, bölüşmeli, bölüşebilmeliZamanıma acı verir, onca savaşlar Boran edildi yazlar, kurutuldu bağlar İnsanlığa kıyan onca zalim Mervan’lar Bilmeli, öğretilmeli, bildirilmeli 31.03.2006 Süleyman ZAMAN
69
Son durak Geldi geçti yıllar, işte son durak Bu duraktan kalkan otobüs siyah Dönüp te maziye baktığın zaman Mazide gördüğün gölgeler siyahYüksek yaylaların eteklerinde Her yıl renk renk açan çiçekler siyah Hiç gündüzü yokyur artık hayatın Bitmeyen, uzayan geceler siyahGökyüzü kapalı, yağmur yağmıyor Semayı kaplayan bulutlar siyah Herkes dizlerine vurup ağlıyor Gözyaşı dökülen etekler siyahMateme bürünmüş Tokat vadisi Caddeler karanlık, sokaklar siyah Edayla kıvrılan Kelkit ırmağı Şimdi geçeceğin yataklar siyahSon durak var siyahlığın sonunda Kimse bulunmuyor artık yanında Çıkıp gider tenden tatlı canın da Görürsün toprağın altı da siyahHer canlının bir gün geldiği durak Ne ayna gerekir artık ne tarak Sil gözyaşlarını, yası da bırak Başlangıç siyahtı, bitiş de siyah
110
Sakiname2.144.1-2 144.1 benim kanım olmuş şaraplar; yaşlılığıma gençlik ve taze kan bilgeliğime güzellik ve sözüme şiir.144.2 benim kanım olmuş ki şaraplar; sevdama gençlik olsun her zaman adım soyumla yaşamasa da şiirlerle yaşasın toprak geri alsa da beni zamandan.
38
Baba Avazı Çok geç algılanır babalar sözü Her biri altındır zincirde dizi Başarı teşviki içinde özü Evlat bunu yanlış anlar neyleyimBaba ister bayrak gitsin ileri Olsun evladının yüksekte yeri Yazık yavrulara akmasın teri Evlat bunu yanlış anlar neyleyimGelişmedir babaların vakarı İster ki istikbal kalmasın yarı Yüksek olsun yeni nesil ayarı Evlat bunu yanlış anlar neyleyimÇok cefa çekmiştir yürekte yangın Tüketmiş takati oldukca dingin Tecrübesi vardır hayatta engin Evlat bunu yanlış anlar neyleyim.Baba çeker evladını gül hana Evlat gider düşünmeden sel hana Bir bakar ki arkasında kül yana Evlat bunu çok geç anlar neyleyim
93
Severken Dünyayı Hep Cennet Sandık Saatler boyunca göz göze kaldık Her akşam el ele mehtaba daldık Adına aşk denen gül bahçesinde Severken dünyayı hep cennet sandık...Sen benmden sevdalı,ben senden yanık Bu aşka güllerin cümlesi tanık Sonunda hicrandan olsak da sanık Severken dünyayı hep cennet sandık...Şarkıyla inledik,şiirle yandık Şevk ile söyledik,meşklere kandık Kalplerin sesinde,yar nefesinde Severken dünyayı hep cennet sanıdk...
59
Her Günah Kahkaha Atmalı gri bir dertle öperim ateşini böceğin ilkbahar sabahları haraç mezat yağmalarken sesimin buğulu tınısını o hangi istanbul'du ki gizlenmişti mevsimlik sevişmelerin hengamesine bir buselik olgunluğun yaprakları deren namesineher günah kahkaha atmalı vuruşurken melekler zebanilerin yurdunda
39
Öğretmen A'dan başlar aydınlık, Bir taş koyar bütün yapılarda temele öğretmen. Soluğudur düşüncenin buğdaydan yalaza dek Yeryüzünde ne varsa ondan gelmedir, Yeryüzü ile el ele öğretmen Göz gözdür o, uzakları görürüz Ağızdır o,....................
33
Gittiğinde Herşey Yarım Kalacak, Ben Bile Gidiyorsun ya sevgili, hadi git.. ben seni ta..içimden uğurluyorum Ama sanma yalnız gidiyorum, bil ki beni de alıp götürüyorsun ruhunla Seninle kızıl aksamları iple çekerdik ya, mor gecelere el ele girmeye koşarken Hiç bitmesin istediğimiz venüslü gecelerin, ağaran rengiydi pembe şafaklar.
47
Rubai 5 Birazdan uyku bastıracak, uyuyacağız rahatlıklarla Oysa kan sızması sürecek, dindaş birbirine kıyacak Dört din barış içinde kaldı, o şehrin en uzak yerinden Gelip anlatan dinlenmedi bombalar dinletti kendini
30
Geç Kaldın Hesabım görülürken melekler seni sordu Vahiy geldi Tanrı-dan 'Bekletmeyin bu kul-u' Yolculuğum başladı neden böyle geç kaldın Yetişemezsin artık kapattılar her yolu
24
Kasılıp Durma Güzel olmak yetmiyor, ruhun güzel olmalı, Sohbet edince insan, içi huzur dolmalı, Baktıkça gözlerine, aşkı sende bulmalı, Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.Dünyayı yaratmışsın sanılıyor halinden, Acı sözler dökülür bal damlayan dilinden, Hiçbir farkın yok gibi, dün evlenen gelinden, Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.Var mı benim gibisi, şefkat ile bakacak, Arama bulamazsın, hasretinden yanacak, Bu zamanda yok gibi, tatlı dile kanacak, Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.Güzel günler yaşadık, hatırın var yanımda, Sen dolaşır durursun, bozulmamış kanımda, Unuturdum ben seni olmasaydın canımda, Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.
95
O Tarih Benim Tarihine bak savaş yapmış dizi dizi Tarih hiçte unutmamış kahraman bizi Yüreğimizde ki yurt,millet sevgimizi O tarih benim,O tarih milletimindir.Şu millet var ya asla esarete gelmez Ne kadar uğraşılırsa ateşi sönmez Başını verirde asla geriye dönmez O tarih benim.o tarih milletimindir.Çağlar olur zaman gelir güneşi doğar Saçar ışıkların karanlıkları boğar Hükmü asil kanda,adaletinde yatar O tarih benim,o tarih milletimindir.Sende vardır yüce yetişilmez ilimler Dokunmuş,işlenmiş tarihin de kilimler Sönmez ışıkları dokunamaz milletler O tarih benim,o tarih milletimindir Nevzat ilmin yolunda çalışkan milletin Tarih şereflenir söyletir asaletin Taşkın olanlar ki, çeker vahin hasretin O tarih benim,o tarih milletimindir. 04/03/2012 YALOVA(Şenkaya-Erzurum)
101
Maske her sabah ayna tarak fırça sonra yüz böyle ne güzelsiniz biraz daha gülünüz sanmam - göz yanılır hem bütün gördüğünüz her sabah yeniden - büyücü - takılır maske ben böyle satımevleri yıllar var ki kimden şekvacı olsam bilinen hep o şarkı elleriniz uzuyor anlatamıyorum sanki geçer kapıdan eskici takılır maske okul sokak gül bahçesi eskitirler yönleri değiştirip kullanırlar bir köşede ben'leri ya o akşam üzerleri o pencere önleri gülümser uzaktan utancı takılır maske uzak çin denizinde baharat yolları gemi düşer ilkçağ masalları sallanır perçemi siz şimdi yoksunuz - unuttunuz öyle mi peki bu resimler neci takılır maske sonra günbatımı biter alış-veriş çizgisi korkunun mektebi insanın geceyle ilişkisi birden yayılır - yanıldığını anlar ya kişi sonra yataklar başlar - sancı - takılır maske
123
Utanır tarih Utanıt tarih utanır tekrarından Kan kokar kitaptaki yaprak İnsan zulmünün gölgesi düşer yenidoğan üstüne Bir yanda süslü elbiseli kokteyl yosması erkekler kokteyl yosması kadınlar bir yanda terinde boğulanlar aralarında kitap namlu barut ve kan... Utanır tarih utanır tekrarından maskeli yaşamlardan savaşla gelen demokrasiden temiz yüzlü canilerden utanır bunca tekerrüründen utanır ateşin toprağı yakmasından ve toprağın kana yataklık etmesinden utanır akan kanın seyredilmesinden ve utanır gölgeli bağımsızlıktanözgür kölelerin artışından...Kitaplarda sus pustur tarih susar kırık uçlu kalemlerde haykırır cılız nefeslerde yiğit evlatlarını çağırır şanını haykırır onurunu ister tarih
88
Karının oğlagı (evsane) Karının oğlagıRumi Takvime göre martın bitimi, nisanın başlangıcı bu gündür. Yalnız Kıştan bahara geçiş o kadar basit olmadığından marat ayında zaman zaman kış aratmayan günler yaşanır.Anadoludaki mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırırı deyiminin söylenmesine neden olmuştur. Bu göçebe insanlar için oldukca zor sayılır. Hele hele hayvancılıkla geçinen insanlar için dahada zordur.Bu insanlar, bu günleri takvime bağlar ve sayılı günler derler. Her yıl keçilerini Martın sellerine kaptıran Hatuç nine martın gelmesini istemezmiş, fakat mart ayı gelir ve bildiğini okur alacagını alır gidermiş.Olacak bu ya! O yıl marat ayı oldukca güzel gider ve oğlakları sele gitmez. Hattuç nine sevincindenYüksek bir kayanın üzerine çıkar ve intikam almak için rumi martın son günü olan bu gün,gırgır gecercesine: Mart kıcına parmağım Zıp,zıp zıplar oğlagım... diye sevinir ve oğlaklarını yayar Buna öfkelene mart ayı nisana yalvararak üç gün öndüç ister nisan yalvarmasına dayanamaz verir. Mart habersiz yakaldığı karının oğlaklarını sağınak yağmuru ile üç gün boyunca yağarak sel alır götürür. O günden sonra bizim bu yörede, büyük konuşmanın ukala bir hareket olduğunu ve sayılı bir günü anlatmak için. Karının oğlakları sele gitmesi diye takvim verilir.Gercekten her yıl değilse çoğu yıllar bu üç gün yağışlı geçer. Takvim yapraklarında karı koca fırtanası olarak bizim bu yörede Karının oğlagı sele gitme kışı olarak yüz yıllardır söylenir dururu. Gaziantepten sevgiler ve selamlar Yıldırım öğretmen
216
Düşünceler 4 Direnç Yaşadıklarının tesadüf olduğunu düşünüyorsan fena halde yanılıyorsun.Herşey mükemmel şekilde planlanmıştır söyleyeceğin sözler bile.Ferdi iradeni kullandığında değişir plan ve başka bir plan devreye alınır.Külli iradeyle bütünleştirmektir amaç.Tüm olasılıklar hesaplanmıştır.Tek çıkış yolu akıl,vicdan ve şuurla hareket etmektir.Yaşadığın gerçeklikteki sıkıntıların değişime gösterdiğin dirençlerin yüzünden...
44
Tamam Yavrum, Meleğimiz yok; Ama Yağmurumuz Var sera etkisi deyin ne derseniz deyin eskisi gibi yağmıyor işte yağmur. özellikle büyük kriz zamanındaki yağmurlar geliyor aklıma. kuruş para yoktu ama bolbol yağmur vardı. öyle bir gece veya bir gün değil, 7 gün ve 7 gece YAĞARDI ve Los Angeles'in yağmur ızgaraları bu kadar çok yağmuru emebilecek şekilde yapılmamıştı ve yağmur KALIN ve KARARLI ve DÜZENLİ yağardı ve damlaların çatılara çarpışını oradan da oluk oluk toprağa akışını DUYARDINIZ ve DOLU, büyük BUZDAN KAYALAR patlayan oraya buraya saçılan havada uçuşan; ve yağmur kısaca DURMAZDI ve bütün çatılar akardı - evin her tarafına tencereler, kapkacaklar serilir TIP TIP sesleri bütün eve yayılırdı; ve kaplar boşaltılır, boşaltılır ve tekrar boşaltılırdı. kaldırımların üstünden geçerdi yağmur, bahçelerin içinden; ve merdivenleri tırmanıp evlere girerdi. el bezleri vardı, banyo havluları, ve yağmur genelde tuvaletlerden girerdi: köpüre köpüre, kahverengi, küçük girdaplarla ve külüstür arabalarla dolu olurdu sokaklar güneşli bir günde marş basmayan arabalarla, ve işsiz adamlar sanki canlılarmış gibi duran o eski arabaların can çekişmelerine bakarlardı pencereleri önünden; işsizler, yenik bir zamanın yenik insanları hapsolurdu evlerine karıları ve çocukları ve kedi köpekleriyle. kediler ve köpekler dışarı çıkmamak için diretir evin garip garip yerlerine pisliklerini bırakırlardı. işsiz adamlar bir zamanlar güzel olan karılarıyla evde tıkılıp kalmış olmaktan çıldırırlardı. korkunç tartışmalar yaşanırdı haciz ihtar mektupları kondukça posta kutularına. yağmur ve dolu, bezelye kutuları, yavan ekmekler; kızarmış yumurta, rafadan yumurta, haslanmış yumurta; fıstık ezmesi sandviçleri, ve her tencerede görünmez bir tavuk. babam, kesinlikle iyi biri olmayan babam her yağmurda, en iyi ihtimalle, annemi döverdi, kendimi üzerlerine atardım, bacaklar, dizler, çığlıklar ta ki birbirlerinden ayrılana kadar. 'Gebertic'em seni, ' bağırırdım 'Bi' kez daha vurursan ona öldürürüm seni! ' 'Çabuk bu orospu çocu'unu çıkar burdan! ' 'hayır, Henri, annenin yanında kal! ' evet, bütün evler kuşatma altındaydı fakat sanırım bizim evdeki dehşet ortalamanın üstündeydi. ve geceleri uyumaya çalıştığımızda yağmur yağmaya devam ederdi ve karanlıkta suların odama girmemesi için cesurca direnen penceremden ayın yağmur sularıyla bulanık görüntüsünü seyrederken Nuh'u hayal ederek ve Gemisini tekrar oluyor galiba diye düşünürdüm. hepimiz düşünürdük bunu. ve sonra, birdenbire, dinerdi yağmur. galiba hep sabaha doğru 5,6 sularında dinerdi, huzur çökerdi her yere, ama tam bir sessizlik değil çünkü hala devam ederdi tip tip tip sesleri ve sonra sis ve duman dağılırdı ve sabah 8'de gözleri kamaştıran sapsarı bir güneşışığı düşerdi yeryüzüne, Van Gogh sarısı - çılgın, köredici! ve ardından sağanaktan kurtulan çatı olukları güneş altında genleşmeye başlardı: PENG! PENG! PENG! ve herkes kalkıp dışarı bakardı hala yağmuru içine çeken bahçeler hiç bu kadar yeşil olmamış bir yeşil içinde ve kuşlar bahçelerde deli gibi cıvıldayan kuşlar, 7 gün 7 gecedir yere konup da adamakıllı bir şey yiyememiş tohum yemekten bıkmış kuşlar solucanların toprak üstüne çıkmasını beklerlerdi, yarı boğulmuş solucanların. kuşlar solucanları önce topraktan çekip havaya kaldırır sonra da midelerine indirirlerdi; karatavuklar ve serçeler olurdu. karatavuklar serçeleri uzaklaştırmaya çalışır ama serçeler, açlıktan delirmiş, daha küçük ve çabuk, kendi paylarını kotarırlardı. erkekler verandada durur sigaralarını içerlerdi, şimdi kapı kapı dolaşıp büyük olasılıkla hiç bir kapı ardında bulamayacakları bir iş arayacaklarının, büyük olasılıkla çalışmayacak arabalarını çalıştırmaya uğraşacaklarının bilincinde. ve bir zamanlar güzel olan karıları banyoya girer saçlarını tarar, makyajlarını yapar, dünyalarını tekrar biraraya getirmeye çalışırlardı, onları saran korkunç mutsuzluğu unutmaya çalışarak, kahvaltı için ne hazırlasam diye telaşlanarak. ve radyo okulların açıldığını söylerdi. ve ardından işte ben yine okul yolundaydım, yollarda kocaman su gölcükleri, tepemde yeni bir dünya gibi güneş, evde annemler, okula zamanında vardım. Bayan Sorenson bizi 'bugün tenefüs yok, yerler çok ıslak' diyerek karşıladı. çocuklar 'AOF' bağırdı bir ağızdan. 'fakat tenefüs saatinde çok farklı birşey yapacağız, ' dedi, 've çok zevkli bir şey! ' hepimiz merak ettik bu çok zevkli şeyin ne olduğunu ve o iki saat Bayan Sorenson dersini anlatmaya devam ederken bir türlü geçmek bilmedi. Küçük kızlara baktım, çok tatlı ve temiz ve dikkatli görünüyorlardı, uslu ve dik oturuyorlarken sıralarında ve saçları Kaliforniya güneşi altında çok güzeldi. sonra tenefüs zili çaldı ve hepimiz eğlenceyi beklemeye koyulduk. ardından Bayan Sorenson sınıfa seslendi: 'şimdi ne yapacağız biliyor musunuz, birbirimize yağmur sağanağı sırasında neler yaptığımızı anlatacağız! en ön sıradan başlayıp arka sıralara doğru devam edeceğiz! hadi Michael, sen başla! ...' ve hepimiz hikayelerimizi anlatmaya başladık, Michael başladı ve herkes sırayla kalkıp devam etti, ve sonra farkettik ki hepimiz yalanlar söylüyorduk, tamamen yalan sayılmaz ama çoğunlugu yalandı ve oğlanlardan bazıları pis pis gülmeye başladığında kızlar onlara kötü bakışlar fırlattı ve Bayan Sorenson 'tamam! ' diye bağırdı 'tam bir sessizlik istiyorum! Siz merak etmeseniz de ben neler yaptığınızı öğrenmek istiyorum! ' böylece biz de hikayelerimize devam ettik ve hepsi de hikayeydi. bir kız gökkuşağı ilk çıktığında bir ucunda Tanrı'nın yüzünü gördügünü söyledi. bir tek hangi ucu olduğunu söylemedi. bir oğlan oltasını pencereden sarkıtıp bir balık yakalayıp kedisini beslediğini söyledi. hemen hemen herkes bir yalan uydurdu. gerçek fazla acı ve utandırıcıydı. sonra zil çaldı ve tenefüs bitti. 'teşekkür ederim, ' dedi Bayan Sorenson, 'hepsi çok hoştu. yarına kadar yerler kurur ve kullanılabilecek hale gelir.' çocuklardan bir gürültü koptu. küçük kızlar dimdik ve uslu oturuyorlardı, çok tatlı ve temiz ve dikkatli, saçları dünyanın bir daha asla göremeyeceği bir güneşin ışıkları altında çok güzel görünüyordu. ve
836
KARANLIK GECELERİ SEVERİM BEN Karanlık geceleri severim benUmutlarımı sönük yanan mum ışığına bıraktığım anlarıBeklerim gelecek ve bitirecekbu sessizliğihasretimin içinde sakladığımo şehribana düşman edenlere kanmadan devam edeceğim sevmeyeancak bütün erdemsizliklerle yaşamı bize daraltanlara dakinimi nefretimi yönelteceğim onurumlave asla yenik düşmeyeceğim kendimleneredesin çığlıklarımın yansımasıneredesin karanlığımın sönük çağrısıgel de gör gecenin bende ki o görüntüsünüsaatlerce konuşmadan oturabildiysek eğersöylemek isteyip de söyleyemediğimiz şeylerdenkorktuğumuz içindirya da istediğimiz sözcüklerin dansı değil dedokunuşlarla arzu dolu gözlerin çakışmasıdırşiddeti içeren sevişme anlarımızdasaldırmak kabullenmektir şeytanın istekleriniöyle kizevke tırmanmanın tek patika yolundakaybetmektir olandemek ki beklemek yenilgiyi ertelettirmeningelecek zamana bırakıpo zaman sevişmenin sanal anıdırgüçlü bir kadının zayıf anlarınıkurnazca saldırıya hazır beklemek kalleşliktirdonjuan uşaklığının diğer bir adıdırbizdeki maçoluğun saklayamadığı hayvanlıkzor geliyorsa eğer sapkınlığımızı dizginlemekya hayvanları izlemeliya da şeytanın kitabını almalıyızbirden çoğul günlerimin yalnızlığına bıraktım korkularımıkendimle baş başa bıraktığım kalabalıkları da yenileyerekne olduğunu ve olması gerekeni sordukların da karşıma geçip savurdum ve uzaklaştırdım onları gecemden
141
-Umuda Çağrı.... Hayallerim gibi muhteşem, Gururum gibi vâkur, Duygularım gibi berrak, Sevgilerim gibi fedakâr, Bir tek sen kaldın umudum... Ne olur gel.Sakın parçalanma,bütün gel, Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Sarp dağların yamaçlarından Patikalar bulutlara tırmanır. Benimse gözlerim o tepelerde, Bulutların sır perdeleri ardındasın sanırım, Gel umudum.Bekliyorum parçalanma bütün gel, Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Hayat yorgun, Gün akşam olmakta... Gurubun kızıllığından koparak gel. Rahmet gibi,gel! Gözlerim hala o patikaların kaybolduğu tepelerde, Artık gel! .Benim gibi parçalanma,bütün gel, Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Sabır sofrasını kurdum gel, Özlemlerimi yollarına serdim gel... Seni bekliyorum umudum. İster fecr ışıklarıyla, İster sabah yeliyle gel. Bir müjde gibi,bir rahmet gibi.. Umudum artık gel! Ne olur parçalanma bütün gel, Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Herkes ve herşey geldi,gitdi, Bir tek sen kaldın. Bir gün bitiminde, Bir dünya değişiminde, Mutlaka gel,muhakkak gel umudum, Beni yalnız bırakma...Ama; parçalanma bütün gel, Yağmur gibi bulutlara tutun gel...(4-11-2006-Ankara)
143
Girdap Korkularından da kaçamazsın Sorgularından da... Girdapta uçan kuşlar Merkezde kalmaya mahkumdurSorgusuz sualsiz geçen geceler Korku ile tanışmaya görsün Bak o zaman girdabın Seni çektiğini görürsünGirdabın çekimine kapıldın mı bir kez İşte o anda korku Kalbinden kaçanları Kollarıyla kucaklayacakKorkudan daha güçlü sorgu Korkuyu kovalayıp yoracaktır Ancak yorgun düşmüş korku Girdapta kaybolacaktır
51
İntiharda Anka kuşu sendeymiş gördüm Benim anka kuşum intiharda Zavallı kuşum yitirdi onu Adsız kahramanını.. Şimdi sessizlik zamanı Duydun mu o sessiz intiharı?
23
Yağmur Yağarken Sevdim Ben seni, Yağmur yağarken sevdim, Yağmur hiç bilmediğim kokunu, Topraktan aldı getirdi bana…Söz istedim yağmurdan, Söz verdi bana bulutlar, Kokun gitmesin diye. Bir daha durmayacak yağmur, Sen gelene kadar…Yokluğunda yaşadığım yerin rengi oluyor karanlık, Güneş küsüyor doğmuyor sensizliğinde. Seninle gökkuşağını yaşarken gönlüm, Sensizlikte gökyüzü ağlıyor yüreğime…Sessiz çığlıklarıma eşlik ederken rüzgar, Yollarını bekliyor, Kan çanağına dönüyor gözlerim…Yağmur durmuyor, Bahar gelmiyor, Kokun gitmiyor, Sen gelene kadar…
67
Karadeniz Ak köpük üstünde eski takalar, İlyas, Temel, Dursun hamsi yakalar, Fıkraya dönerken anlık şakalar, Rize’de dört mevsim çay Karadeniz.Doğal bir gıdadır fındığın içi, Topuğuna değer Haççe’nin saçı, Kara lahanası, yanık sütlacı, Trabzon’da futbol bey Karadeniz.Tütünün yaprağı dizilir ipe, Kemençenin sesi kulakta küpe, Şebinkarahisar yolu pek sapa, Giresun’da sisli koy Karadeniz.Yoğurttan yağ yapar tahta yayıklar, Emine, Gülizar mısır ayıklar, Gençler horon çeker, coşar büyükler, Ordu türküleri oy Karadeniz.Kaçkar dağlarında asırlık çınar, Çoruh boylarında kaynayan pınar, Gurbete gidenler sılaya döner, Artvin’den yükseler ay Karadeniz.Ondokuz Mayıs’ta bir güneş doğar, Amasya, Tokat’tan doğuya ağar, Yeşilırmak üstü bir yağmur yağar, Samsun’da ulu bir soy Karadeniz.Kızılırmak çağlar dağları aşar, Ovada durulur, denize koşar, İnce burun uzar sahilden taşar, Katamonu’da bir köy Karadeniz.Yeraltından çıkan siyah incidir. Ilgaz dağlarında yeşil hancıdır, Bartın deresinde dinmez sancıdır, Çankırı’dan geçen yay Karadeniz. Bolu dağlarında Köroğlu gezer, Aladağ şahini kanadın süzer, Şair Nedim UÇAR şiiri yazar, Düzce, Kaynaşlı’da fay Karadeniz.
149
Yeni Yıl Ve bir 365 günlük tur daha biter güneşin etrafında Yeni bir tur, yani yeni bir yıl Ömür adı verilen defterden Ve Yılbaşı; Herhangi bir takvime göre bir yılın bitimi ve Yeni bir yılın başlangıcı… Alışa geldiği gibi nice dilekler umutlar, hayaller elbette Zira geçmiş beraberinde hediye Bugün dünün yarınıysa, Ve bugün yarının dünü olduğuna göre; Önümüzdeki yılın kalitesi, Geçmişte sergilediğimiz duruşun ta kendisi… Özetle, ektiklerimizin biçim zamanı…Haydi, şimdi sadece bir-iki dakikalığına Verin elinizi vicdanınızın koynuna İyi ve güzel olan unutulurda Kadehte kalan iz gibidir mutsuzluklar Zira o sebeple her yeni yılda yenilenir dilekler… Öyleyse; Kim haklı, kim haksızdı Neydi iyi olan, neydi kötü olan Sürekli haklı çıkmaya yönelik savunmalar Bir dizi bahaneler eteklerinde İradenizle kırdığınız gönüller, Yaktığınız canlar… Ve iman..! İster Allah, ister Tanrı dediğiniz o varlığa sığınan ey inanan… Hakkın vuku bulmak için etik ve hukuka ihtiyacı yoktur bilesin! Ve öyleyse; Yapmak istediklerinizle, yaptıklarınıza dikkat edin Nihayetinde yediğimiz rızk, Gönlümüzden geçenlerin ve elimizden çıkanların ürünüdürYeni yılımız, ömrümüz; Gönlümüzün güzelliğince olsun Sağlık, barış, hoşgörü, huzur, aşk, sevgi, mutluluk, para sevinç getirsin dilerim hepimiz için… SevgiyleCeren AYDIN (28.12.2013 / Ada)
181
------------------Günlüğümden - 12? GÜNLÜĞÜMDEN – 12? Tutku yeniden merhaba! Bu gün, 2. Kez söyleşiyoruz. Anar’ın getirdiği filmlerden,2. Sini de izledim. YEDİ YAŞAM Çok değişik ve güzeldi. Film bittiğinde, öylece kaldım. Sonra diğer odaya geçtim. Pencerenin önüne gidip, Buket’i arayacaktım. Daha pencereye varmadan, o beni aradı. Bana 500 lira gönderecekmiş. Hangi bankaya göndereyim? Diye sordu. Söyledim. Tutku, ağzım açık kaldı. Kirayı nasıl ödeyeceğimi? Düşünürken. Fazlasıyla geldi. 100 lira da harçlığım oldu. Oh be, artık bir şey düşünmeyeceğim. Dilerim, birkaç gün içinde de, çalışmaya başlarım ve Yağmur’un maaşını biriktiririm. Evdeyken çok masraf çıkmıyor, bereket oluyor. Bir gün yaptığı yemeği iki gün yiyorum. Yağmur bu günün çoğunu, eşi ve çocuğuyla geçirsin diye, börek yaptırdım dünden. Ben kahvaltı yapana kadar da, pişiriverdi. Yağmur’un eli çabuk ve düzenli iş yapıyor. İyi huylu bir genç kadın. Arabamın tekerlekleri ıslanınca, Sürekli çamur oluyor yerler. Hiç yakınmadan, her gün temizliyor. Üzülüyorum ama şimdilik, yapacak bir şey yok. Diğer arabamın lastiği yapılsaydı, evde onu kullanırdım. Benim için de iyi olurdu. Büyük arabaya, manevra yaptırmak, biraz daha zor. Yağmur sorunlu olmadığı için, benim de psikolojim, çok düzeldi. Hakan’la mutlular. Allah bozmasın. Küçük Arda da, kreşe gidiyor. Hakan da, bana karşı çok iyi. Teknik sorunlarımı, hemen çözüyor. Akşam birlikte bakıyorlar bana. Onlarla mutluyum. Çalışma odasında olmadığım zamanlar. Yatak odamdaki pencerenin önünde, dışarıyı seyrediyorum 5. Kattan aşağıyı seyretmek, güzel. Kimse seni görmeden, sen her şeyi izleyebiliyorsun. Gece ışıkları seyretmek güzel. İstanbul’a geceleri bayılırdım. Her yer ışıl ışıl. Çok tuhaf duygular duyardım. Koskoca bir kentte, kaybolma duygusu, ayrı bir keyifti. İSTANBUL… Düşlerimin kenti. Özledim, o büyüklük sınırsızlık ülkesini. Alanya da, benziyor, birçok yönden oraya. Seçim yapamıyorum. Yapmam da gerekmiyor. İkisini de, seçerek gittim. İstanbul’u, olabildiğince dolu dolu yaşadım. Esat’la çok gezdim İstanbul’u. Alanya. Sevgili Alanya. Özgür ve çok mutlu olduğum, yuva bulduğum bir kent. Evet. Şu anda, bu satırları, kendi yuvamdan yazıyorum. Kiralık ta olsa, bir evim var. Zamanla, eksiklerini tamamlayacağım. Özgür olmak, hep özlediğim, harika bir mutluluk. Gönlümce yaşıyorum. Birçok alanda çalışan, bir iş kadınıyım. Kimse inanmazken, ben başarabileceğimi biliyordum. BAŞARIYI SEVİYORUM… Nilgün ACAR 04. 04. 2010 ALANYA
336
Karanlık Geceler Karanlığa bürünmüş sessiz geceler. Mum ışığında yazdığımız anlamsız şiirler Mum ışığında yediğimiz akşam yemeği Ve ardından yorganı kendimize sarıp yattığımız geceler.Arkasında çok şeyi örten karanlık geceler. Sırları,ikiyüzlülüğü ve iftiraları örten Karanlık gecelerSonra sabah yataktan kalktığımızda Kötülükleri çeker gibi çekerdim yorganıHatta devrimciyi faşist bile yapan Karanlık geceler Faşistin bile kalbi var diyen Karanlık gecelerAma ne yaparsa yapsın iyiyi kötü yapmayan Karanlık geceler Ezileni kötü yapabilir; bilki acısındandır Sevgiyi kin yapabilir; bilki sıkıldığındandır Yinede herşeye rağmen evrim geçirten Karanlık geceler
80
Islak Anılar Hırçın bir rüzgar savuruyor dalgaları Kıyıda ıslanıyor hüzün renkli kumlar Ay ışığı suyu ince ince yalıyor Ve gece, denize döküyor tüm günahları Sonra anılar damlıyor birer birer Anılar ki kurşun etkisi yapar beynimde Alıp götürür beni gri yalnızlıklara Anılar ki umutların ezeli düşmanıdır Ve hayalleri ıslak kuma gömmekte ustadır
51
Mutlu Yıllar Xronıa Polla Mutlu Yıllar Xronıa PollaNAZENDE KAYAEn eski Noel kutlamaları Sümerler ile tarihe geçmiştirSümerler’de Çam ağacının başı Gök Tanrı, alt kısmı ise Gök Tanrı’yı temsil eder…! ! ! Üzerine bağlanan çaputlar temsili süsler Tanrılardan, insanoğlunun beklentilerini; altına bırakılan hediyeler ise Tanrıları memnun etmek için adakları temsil eder…! ! ! (Muazzez İlmiye Çığ) Hristiyanlar için, İsa Mesih’in doğum gününün geleneksel olarak kutlandığı yıllık tatildir. Günümüzde Noel, İsa’nın doğumunun canlandırıldığı oyunlar sahnelenir. Noel ağaçları süslenir, ışıklı ev, bahçe, cadde süslemeleri yapılır, hediyeler alınır, tebrik kartları verilir ve Noel arifesinde Noel Baba’nın gelişi simgesel olarak canlandırılır. Noel, her yıl Hristiyanlarca 25 Aralık’ta kutlanır.Kutlamalar 24 Aralık’ta Noel arifesiyle başlamış olur ve bazı ülkelerde, 26 Aralık akşamına kadar devam eder.Hristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Noel tatili yeni yıl tatiliyle birleştirilir. Bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jül Sezar takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar.İsa’nın gerçek doğum günüyle ilgili çeşitli rivayetler olsa da geleneksel olarak 25 Aralık Noel olarak kutlanır.Miladi takvim başlangıcı olan yılbaşı kutlamaları ile Noel kutlamaları tarihlerinin yakın olması sebebiyle sıkça karıştırılır.Noel kutlamalarının temelinde yukarıda anlatıldığı gibi İsa’nın doğumunu kutlama geleneği yatmaktadır.Yeni yıl kutlamalarının geçmişi ise Eski Romalıların 1 Ocak’ta yaptıkları yeni yıl kutlamalarına dayanmaktadır. 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece kutlanan yeni yıl ile Noel şenlikleri temelde birbirinden farklı olmakla birlikte, adet ve gelenekler açısından Hristiyanlar arasında karışmış vaziyettedir.Türkiye’de Noel kutlamaları Hristiyan nüfusun çok az olması nedeniyle kamuoyunda hissedilmemektedir, ancak yeni yıl 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece büyük bir kitle tarafından kutlanmaktadır. Bu nedenle yeni yılın ilk günü, 1 Ocak, tüm Türkiye’de resmi tatildir.Noel kutlamalarına eski kültürlerdeki pagan ve putperest adet ve gelenekler oldukça etki etmiş, bu adetler zamanla Hristiyanlığın uygulama alanlarına dahil edilmiştir. Hristiyan olmayan toplumlarda ve bölgelerde bu adet ve gelenekler ” yılbaşı kutlamaları “ adı altında yayılmıştır.Mit, tarih vs ne dese de, kitaplar ne yazsada, din,dil,mezhep farkı gözetilmeksizin tüm ailenin mümkün olduğunca hoş vakit geçirmek için bir araya geldiği mutluluk anlarıdır…Yeni Yılda Yepisyeni mutlular ve tüm iyi niyetli beklentilerimizin kabul olması dileklerimle…! ! ! Χ ρ ο ν ι α π ο λ λ α σ ε ο λ ο τ ο κ ο σ μ ο η γ ε ν ν η σ η τ ο υ Χ ρ η σ τ ο υ μ α ς ν α δ ι ν ε ι υ γ ε ι α δ υ ν α μ η χ α ρ α α γ α π η φ ω τ ι σ η α ι σ ι ο δ ο ξ ι α σ τ ι ς ο ι κ ο γ ε ν ε ι ε ς σ α ς κ α ι σ ε ο λ ο υ ς ο σ ο υ ς α γ α π α τ ε .! ! ! ! ! Nazende Kaya
462
ÜZÜLÜR Rüya Örf adet gelenekler yaşam değeri Dokunup ta kırmayın üzülür rüya Evladın acısıyla yanmış ciğeri Üstüne çok varmayın üzülür rüya Sevgiye önem verir sever yürekten İstiyordu düşmesin ateş kürekten Hayatı birleştirdi döndü direkten Yüreğini yar mayın üzülür rüya Dostluklar onun için aşkın yarısı Yumurtanın akı sa dostu sarısı Sizden biri sanmayın paşa karısı Aşk belası sarmayın üzülür rüya Çocukluğu köyünde geçmiş elbette Sütü temiz belli ki süzmüş tülbentte Ekmeğinin peşinde şimdi gurbette Dolaşıyor sormayın üzülür rüya Şair Selami der ki maziye bakma Sakin ol büyüklerin sözünden çıkma Hayat devam ediyor hemen de bıkma Kardeşimdir yormayın üzülür rüya Selami Tıraşlar 07.06.2013
101
Bayram Mektubu Bugün gene bayram anneciğim On yıl önceki gibi bayram. Bilirim ne çok özlemişsindir beni Yolumu beklemişsindir günlerce; Postacıdan mektup, rüzgârdan haber sormuşsundur. Ve uzun uzun düşünmüşsündür: Çocukluğumun bu mesut bayram sabahlarını, O küçük ayakkabımı, mendilimi, ipek kıravatımı. Elbet kucağına alıp beni doya doya Ne kadar da büyümüş evlâdım diye Öpüp okşayasın gelmiştir. Elbisemi giydirmek, saçımı taramak istemişsindir; Tanrım seni kem nazardan saklasın deyip Dualar yollamışsındır. Ve belki bu mübarek günde anneciğim Elini öpüşümü, anne deyişimi Canın çekmiştir.
79
İki Beyaz Kelebek İki Beyaz Kelebek gibiydiniz 1968 Yılında siz ikiniz... Biriniz dikerdi en güzel giysileri, Biriniz öğretirdi en güzel bilgileri.40 Yıl sonra 2008 de yine İki Beyaz Kelebek gibisiniz. Benim saçlarıma karlar yağdı, Hayallerimde siz, hiç değişmediniz.
38
Bizim Atatürk 'Ata'nın aziz hatırasına'Yıl 1881 Mustafa Kemâl doğdu, Doğum ışıkları karanlığı boğdu, Selânik’te yetişti küçük Mustafa, Ümit ve geleceği aynı safta. Devrinin en iyi eğitimini aldı, Düşmanlara hep korku saldı, Ölüm çanları işgalciler için çaldı, Vatanı kurtarmaya yürekten inandı.Yüce Türk Milleti’ne ümit saçtı, Düşman arkasına bakmadan kaçtı, Bizi kurtaran cesaret ve inançtı, Şehit mezarları nice çiçekler açtı. Yüce Meclis’i açtı, Cumhuriyet’i kurdu, Genç Türkiye’ye yenilikler sundu, Türk’ün şanlı tarihi yeniden okundu, Dünya’ya Türk’ün mührünü vurdu. Millete oldu, önder Atatürk, İşte kahraman, işte dahi Türk, Her Türk sanki bir Atatürk, İşte, Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK...(10 Kasım 2001 - MANİSA
99
Millî Eğitim Vakfı Şiiri Bir vakıf ki hizmette eğitim bilinciyle, Aydınlığa temeldir fikri düşüncesiyle…Millî Eğitim Vakfı, manevi duygularla, Tertemiz niyetlerle, toplanan yardımlarla…Esirgenmez eğitim Rab emridir öğretim, Şefkatli yüreklerle vakfım, en büyük sevgim…Okul, bina yaptırır öğrenciyi destekler, Kütüphane açtırır, cehaleti yok eder…Hep destekleyeceğim maddî, manevî yönden, Sorumlulukların var eğitim öğretimden…(2012)
49
Belki öldüm. Kendime bir yol bu; ve sadece ölülerin gördüğü çok eski bir yalnızlığın kendini ihbarı gibi biliyorum kendimi, ve o yüzden ölüyorum sen intihar zannediyorsun senin şans dediğin bir oyunun son taş’ıyım belkide her gece ve her gündüz boş duvarların ardında yine son, yine karanlık, yine; ve binlerce dua kendi düşüncelerimde buz mavisi bir sessizlik belki de hep yaptığım bir saçmalık belkide yaptığım delilik belki saçlarını öpmek gibi bir hasret bu belki yalnız ölür insan belki sessizlik...
78
Kaydırak Sessizliğin son haddine vardığı noktada, İsimsiz şahıslar beni izliyor, Kim oldukları anlamsız, Kimisi sessizlik, Kimisi işkence, Acılar yıkıyor beynimi, Düşünceler anlamsız. Sessizlik anlamsız, Kimsesizlik anlamsız, İnsanlar bile anlamsız, Duygular,hisler,sevgiler Sevişmeler anlamsız, Hatta ve hatta ben bile anlamsızım, O ilk kez gittiğim ve üstünde kaydığım O parktaki kaydırak hala duruyor. Birde bana bakın Ve üstümden geçen nice insanlara Hepsi hepsi anlamsız, Bu olayı düşünmek ve yazmak en büyük anlamsızlık…
69
Ey Kutlu Peygamber Derviş 2 DERVİŞ 2Ve dervişler aya bakarak Secde izleri bırakarak indiler yeryüzüne Yürüdüler aya karşı Yeni doğan çocuğa Bismillah diyerek Yürüdüler aşka Taştı rahmet denizi Acının ve bağışın denizi Doldu ufuklar Ve içimizde bir sevinç bir sevinç
40
Amasya'm Buram buram tarih kokar AMASYA TARİH KOKAR 04.12.2011Doğup büyüdüğüm ana vatanım Buram buram tarih kokar Amasyam Bir bilsen neler borçlu bu canım Buram buram tarih kokar AmasyamAmashandır kuruluşu tarihi Yıka yıka gelmiş bunca çağları Kral mezarıyla süslü dağları Buram buram tarih kokar AmasyamHarşena kalesi kızlar sarayı O gönlüme açtı sevgi yarayı Verseler değişmem sana dünyayı Buram buram tarih kokar AmasyamNice şehzadeler büyütüp salan Binbir çeşit yatır medrese olan Yeşil ırmak ile neşeler salan Buram buram tarih kokar AmasyamFerhat tepesiyle Çelenk köprüsü Saya saya bitmez tarih doğrusu Burhan ÖZBAKIRdır gönül neşesi Buram buram tarih kokar AmasyamSultan Beyazıtı Medreseleri Hüseyinîm çok gezdim tarih yerleri Yetiştirip eğitti çok sultanları Buram buram tarih kokar Amasyam
112
Az Kardeşim Az Paranın Değeri Yok ki Ne Alayım, Ucuzluk Nerde Ben Oraya Dalayım, Bu Dünyada Söyle Nasıl Mutlu Kalayım, Az Kardeşim Bu Para Az….. Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Yokluğun Derdine Düştük Dardayız, Garip Bir Halde, Biz Evde Hep Hardayız, Bilmem! Bu Gün Biz Kaçıncı Aydayız, Az Kardeşim Bu Para Az….. Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Çarşıya Girip Alış Veriş Kolay, Para Yetti Mi Asıl İşte Bu Olay, Alamadın Mı Bir Şey Başlar Kalay, Az Kardeşim Bu Para Az….. Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Bu Maaşla Geçinen Var mı? Bilemem, Kasap-Manav-Bakkala, Görünmeden Gidemem, Elde Bir Şey Yoksa, Kapıdan İçeriye Giremem, Az Kardeşim Bu Para Az….. Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Hani Milli Gelirimiz Artmıştı Bizim, Kalmadı Mahalleden Geçecek Yüzüm, Gizlice Dolanarak Yolda Kalır İzim, Az Kardeşim Bu Para Az….. Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Hayat Buysa, Söyleyin Ben Yaşıyor Muyum? Yoksa Kafayı Yedim De, Bu İşe Şaşıyor Muyum? Sizce Ben Bu Geçim Sıkıntısını, Aşıyor Muyum? Az Kardeşim Bu Para Az….. Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Artık Dayanağım Kalmadı, Gidişat Mafiş, Evde Protesto, Dükkanlar da Boy Boy Afiş, Bilmem Ki Bu Nasıl Geçim Bu Nasıl Bir İş? Az Kardeşim Bu Para Az….. Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Murat Öztürk (Sessiz-Sair) 14.07.2007
201
Mor Ufuklara Çizilen Umutlar _______“bir salkım söğüde su verir gibi…” ahmed arifumutlar çiziyorum ceylan bakışlı mor ufuklara kan kızılı şafakların o kusursuz deminde elvan çiçek iğdelerin zemheri duldasında ve büyülü yankısında, kardeşlik türkülerinin yürekleri halaya tutkun koç civanların zeybek kuşanmış karayağız gençlerin ve horon tepen gül yanaklı kızların kendinden geçtiği esrik ve yorgun emsalsiz zamanların fotoğrafına dair…umutlar çiziyorum fesleğen kokulu mor ufuklara sütliman gökyüzünün doyumsuz seyrinde kıvrak paçalı toy güvercinlerin ve lacivert kanat kırlangıçların çığlık çığlığa özgürce uçuştuğu ve çakmak gözlü körpecik maralların durulmuş ırmak kenarlarından köpük seliyle kudurmuş çağlayanlardan kor dudaklarını değdirerek içtiği susamış ciğerlere ab-ı hayatlar sunan çığ buzulu suların öyküsüne dair… umutlar çiziyorum kilim nakışlı mor ufuklara yoksulluğa veda edilmiş şen barakalarda telaşına düşmeksizin esrarlı yarınların ve yırtarak kalbimizden ikilik perdesini yanan bir ocağın kıyısında diz çöküp besmeleyle alınmış sıcacık lokmanın acı soğanın ekşi ayranın kardeşçe pay edildiği ve aç karınların mihnetsiz doyduğu gösterişsiz sofraların destansı meseline dair…umutlar çiziyorum karanfil gülüşlü mor ufuklara çelikten perdesi aralanmış bir göğün doğum sancısıyla inleyen bağrından usulca sızarak kendini sunan bereketli bulutların kurşunî göğsünden sulusepken bir armağan gibi süzülerek kıraç yurdumun ölgün bozkırlarını ve tiranların göğüs kafeslerini inceden yoklayıp ilâhi şefkatini rikkatle damıtarak içremize kirlenmemiş nisan muştusu yağmurların esmer yüzlerde ışıyan, saf sevincine dair…umutlar çiziyorum nilüfer soluklu mor ufuklara antik çağlardan dört nala sıyrılıpta gelen aydınlık bir güneşin mest eden suretinde heybetli dağların rüzgârgülü eteklerinden deli fişek koşuşturan doru kısraklar gibi yetmiş iki millet, yedi kıta, dört mevsim el-ele göz-göze omuz-omuza endamı kusursuz bir nazlı tanyerinde kadim surların eşiğine serilmiş kilimler ve karlı uçurumların buzul yamaçlarına katıksız sevdaların el emeğiyle kurulan desenleri rengârenk kıl çadırlara dair…umutlar çiziyorum kardelen çiçeği mor ufuklara buhranlı seherlerin çakmaktaşı kıvılcımında boğulmuştur uykusunda kanlı diktalar! ve gömülmüştür çağcıl lejyonerleri yedi kat yeraltına, tekmil silahlarıyla! baharlar gökkuşağını buyruksuz s/açarken mayınlar döşenmiş ölümcül koynundan savaşsız dünyamın cennet bahçelerine cefakar anaların onurlu babaların ve sıkılmış yumruk kadar yürekleriyle bigûnah çocukların hiç ağlamadığı oluk- oluk akacak nice ılık kanların şâhdamarlarda müebbet mahpusluğuna dair…umutlar çiziyorum sümbül ovası mor ufuklara! doğurgan toprakların anaç rahminde dua ile serpilen kara tohum gövermiş uç vermiş başaklarım boylu boyunca harman yerleri alın teriyle yoğrulmuş yorgun köylülerin çakırpençe ırgatların yarı açık o mahmur gözlerinden dökülmüş şelâlesi coşkulu ve serin akmış yüzyıllar boyu, kendi kavlince düş mavisi okyanuslara, gözleri nemli ve dünyalar tatlısı şirin uykulardan ç/alınıp el bebek büyütülmüş direngen umutlara dair…2013/TPAO Adıyaman Bölge Müd. Büyükler Kategorisi Üçüncülük Ödülü-2013
390
Hangisi Değerli? HANGİSİ DEĞERLİ? Değerl’olan kuş mudur, yoksa kuş kafesi mi? Cemaat mi, câmi mi; at mı, süvarisi mi…? ? ? ! ! ! 09/10/’16 Hanifi KARA
27
Dayanamam İnsanlara DAYANAMAM İNSANLARA ÜZMEYİN *************************** Dayanamam insanları gelin üzmeyin Bu kürede hepimiz bir can deyilimiz Kısacık bu hayatta yaşamak vakiken Âdemden olan insan kardeş değil mi? ****************************************** Doğu batı güney kuzey bak ayrılmış Dünya gökyüzü kubbesiyle sarılmış Her canlı kendi kısmeti kadar alırmış Âdemden olan insan kardeş değil mi? ****************************************** Zül mü yapan insana insan denilmez Dört kitabın hiç birinde de görünmez Rabbimden başkasına büyük denilmez Âdemden olan insan kardeş değil mi? ****************************************** Seni tanımayan asla senden olamaz Allahın verdiği canı hiçbir kul alamaz Bu dünya yer yüzde kimseye kalmaz Âdemden olan insan kardeş değil mi? ****************************************** Avrupa’yı asıya yı ince elekten eledim Ömür boyu ben adalet diye meledim Böyle kana susamış cellât görmedim Âdemden olan insan kardeş değil mi? ****************************************** Gözyaşlarım akar dinmez döndü sele Orta doğuda kan akıyor göz göre göre Hayvan olsaydı o insafa gelirdi bile Âdemden olan insan kardeş değil mi? ****************************************** Sesleniyorum uluslar arası af örgütüne Dünyayı güldürmeyin akılsız beyninize Yetmiş iki millet bir olun gelin kedinize Âdemden olan insan kardeş değil mi? ******************************************* Cuma soylu derki dünya kan dolup taştı Utanın derim İnsan feryadı göklere ulaştı İnsanlar neden kan döktü ne için savaştı Âdemden olan insan kardeş değil mi? ******************************************* Şair Cuma Soylu.20.08.2000
200
Formam Saçların sarı gözlerin lacivert Tam bir Fenerbahçe forması Hem de çok sevdiğim bir takımın Sen benim formamsın Sarı laciverdimsin Giydiğim formalar senden almışlar renklerini Saçların vermiş sarı çizgileri Top gözlerinden almış laciverdini Şimdi anladım Neden bu formaları çok sevdiğimi Çünkü içinde sen varsın Ben onları değil Seni giyiyorum seni Kalbime içime ruhuma her şeyime Sen benim formamsın topumsun Toplar vefasız olur derler Ama sen vefasız değilsin Ayrılmazsın benden Bütün formalar solar Sen solmazsın Bütün toplar eskir yıpranır Sen eskimezsin Senin gözlerin parladıkça Dalgalandıkça saçların Kaybolmaz formam Kaybolmaz sarı lacivert renklerin
91
Derya Kenarında Kayık Değilim Derya kenarında kayık değilim ölem yar ölem İçmişim badeyi ayık değilim gadan alırım da Sevdiğim güzel oy oy Kınaman komşular beni kınaman Ben de bu çirkine layık değilim oy oyDerya kenarında bir çift gazım var Gülüm sende ölenecek gözüm var gadan alırım da Kurban olurum oy oy İsterim isterim de baban vermezse Ben de bilmim ki ne karalı yazım var yar Kurban olam da dertlerin alam oy oy
72
Nar Benim Yüksek dağın karıyım Zor günlerin varıyım Has bahçenin içinde Dolu yemiş narıyımDağ başında kar benim Bağ seninse,nar benimYüksek dağda pınarım Hem akar,hem ağlarım Çay olur,çeşme olur Hem gider,hem çağlarımDağ başında kar benim Bağ seninse,nar benim24.05.2006
37
GEÇTİ Bizden geçti be dostum Bahar geçti Yaz geçti...güz geçti... Yaşayabildik mi çocukluğumuzu Günler geçti...aylar geçti.. Yıllar geçti... Sevebildik mi gençliğimizi Şule geçti...sevgi geçti... Coşku geçti... Görebildik mi günlerimizi... Sarı geçti..mavi geçti... Turuncu geçti..kırmızı geçti.. Ben sevebildim mi seni Aşklar geçti..sevda geçti... Ah dostum ah sevgiyi aşkı Bir daha yaşamak... Doyasıya yaşamak isterdim... Artık çok geçti...
56
*****Aşk Güzelliğini Kendin İçersin-Hayata Damlayan Sözlerimden! ***** Aşk dolu bir okyanus olsan da, o okyanusa açılmaya cesaret eden yoksa bir damla olur avuçlarında! Aşk güzelliliğini kendin içersin sessizlik baş köşene kurulduğunda! 29/0/2010-23:47
32
Oda Ben yetim,ben öksüz Kaldım bir başıma boş odada Soğuk ve sessiz bir oda Köşede oturdum tek başımaÜşüyorum bu karanlık odada Kimsem yok hayatta Karanlıktan korkan ben Yalnız kaldım acımasız dünyadaSessizlik ve sessizlik Saat 12'yi vurdu Gözlerim mahmur ve yorgun Ne olacak benim sonumGözlerim kapanıyor,kanım donuyor Gökyüzündeki yıldızlar kayıyor Aileme kavuşacam ümidiyle Uykuya daldım herşeyimle.Mardin
55
Annem bugün içimde acın, taptaze annem. çünki bugün doğum günün. kalbim kanıyor. yıllarım sensizlikle geçti. seni düşünerek.. rüyalarıma giriyorsun. ama sana sarılamıyorum. seni öpmek, kokunu duymak istiyorum. sana dokunamıyorum. varlığını hissedemiyorum, gözyaşlarım, sicim gibi akıyor gözlerimden. her doğum gününde sensizliği daha da çok yaşıyorum. sana birşey olursa, yaşayamam diyordum. ama yaşanıyormuş annem, hem de acı çekerek.. başkaları, annesinden bahsettiğinde, inan içim bir hoş oluyor. sanki kırılıyorum. kalbim yaralı, bu yara iyileşmez annem. sen bana gelemezsin biliyorum. ama birgün, ruhlarımız birleşecek seninle. belki hasretimiz, özlemimiz dinecek. kavuştuğumuz gün, benim bayramım olacak. senin için doğum günü hediyesi, dualarım, birde bu şiir annem.
100