poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Okumayla Geçen Bir Günün Güncesi = 000.000.003 =
Her Bir Kitap Anlatısı; Keşfedilesi Güzelliklere Açılan Bir Penceredir! .
= 000.000.003 =
Kusur Bularak Değil De, Yararlanmasını Bilerek Okumasını Bilmelidir! .“Kısa Süren Saltanat” Adlı Kitaptan Kısa Bir Anlatı:{…+.+.+…} ama üstteki üç kat, sevimli, iç açıcı bir ev haline getirilmiştir. {…+.+.+…}{ Sayfa:007, Paragraf:01 – Kaleme Alan: John STEINBECK – BİLGİ YAYINEVİ }
| 60 |
Ağlama Anneciğim
Anneciğim mezarıma hoş geldin
Bugün bayram ağlama anneciğim
Ağlaya, ağlaya yaramı deldin
Bugün bayram ağlama anneciğimMezarıma kırmızı güller dolsa
Kırmızı güllerim ağlayıp solsa
Gözünde dökülen yaş zümrüt olsa
Bugün bayram ağlama anneciğimGöz yaşın cennetin kırmızı gülü
Duayla öter cennetin bülbülü
Dökülmesin gözündeki sümbülü
Bugün bayram ağlama anneciğimAnne ağlarsan meleklerde ağlar
Gök kubbede güneş karalar bağlar
Kıyamete kadar bizim bu dağlar
Bugün bayram ağlama anneciğimDaha sönmedi benim son ocağım
Dalgalanacak benim al sancağım
Al kanımla bu zulmü yıkacağım
Bugün bayram ağlama anneciğimŞehit düştüm yüreğinde yaşarım
Anne sığmam enginlere taşarım
Sırat köprüsünü uçar aşarım
Bugün bayram ağlama anneciğimPeygamber açtı kucağını bana
Cennetin kapısını açtım sana
Ağlama artık benim canım ana
Bugün bayram ağlama anneciğim
| 114 |
Belki de Sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın
Belki de sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın
Sana olan tutku sana olan aşk belki de geçicidir
Hayallerin uç noktası olman da kazara bir eser midir bilinmez
Tek bilinen senin bilmediğin
Bir bilinmeyen denklem karmaşıklığıyla duruyor karşında.Belki de sen mevsim normallerinin üstünde bir sağanaksın...
| 52 |
Haydi bizimle yürü Türkiye
Üç Hilali kucaklayıp,
Bizimle yürü Türkiye.
Bizden geri durma ayıp,
Bizimle yürü Türkiye.Şiddete karşı duralım,
Ülkeye kafa yoralım.
Milli bir devlet kuralım,
Bizimle yürü Türkiye.Allah rızası güdelim,
Biz Hak yoluna gidelim.
Vatana hizmet edelim,
Bizimle yürü Türkiye.Milletimiz huzur bulsun,
Yüreğimiz aşkla dolsun.
Meşalemiz sevgi olsun,
Bizimle yürü Türkiye.Yusuf çağrıya uyalım,
Haydi Bismillah diyelim.
Hep birlikte yürüyelim,
Bizimle yürü Türkiye.
| 63 |
Çabuk Davranan Çevik
Atıştırmak işi.
Atıştırmat yeri.
Acele olarak
Yemek veya içmek.
Besim, gidenlere
İkram edilen
Çaydan kalma bisküvileri
Atıştırmakla meşguldü.
Yağmur veya
Kar serpiştirmek.
Müzik dinlenilen ve
Yemek yenilen
Eğlence yeri.
Atıştırmaya yarayan.
Ayaküstü yemek
Yenilen yer.
Silah atma
Alıştırmaları yapılan
Yer, poligon.
Gelecek. Ne harabiyim
Ne harabatiyim;
Kötü mazide uzay
Olan atiyim.
Atik tetik.
Eski, eski
Zamanla ilgili.
| 60 |
Sevdalıyım ben
Kalbimdeki, aşkımla yanarken,
Dert oldu yaşam neyse, severken,
Gönlümde burukluk, niye bilmem,
Ah sevdalıyım, sevdalıyım ben. Aşkınla yaşardım, seni sevdim,
Soldum da sarardım yine sevdim,
Dert oldu yaşam, neyse severken,
Ah sevdalıyım, sevdalıyım ben.(Mef’ûlü / Mefâîlü / Feûlün) A.Yüksel Şanlı er
29 Şubat 2010-01-29
Antalya.
| 47 |
Dinsiz toplum olmaz
Din her zaman vardır,
Dinsiz toplum olmaz.
Dinsiz hayat zordur,
Dinsiz toplum olmaz.Din Ademle başlar,
Kötülüğü dışlar.
Hayat dinle işler,
Dinsiz toplum olmaz.Din kulu donatır,
Halk bunu denetir.
Din halkı yönetir,
Dinsiz toplum olmaz.Din kula haz verir,
Aşk ona hız verir.
Kul Hakka söz verir,
Dinsiz toplum olmaz.Kötüler yarışır,
Fikirler ayrışır.
Yoksa iş karışır,
Dinsiz toplum olmaz.
| 60 |
Gül Gibi Solacak Güzel Olanlar
30.09.2009
GÜL GİBİ SOLACAK GÜZEL OLANLARZannetmeyin devran böyle Gidecek
Gül gibi solacak güzel olanlar
Ömür pek kısadır birgün bitecek
Gül gibi solacak güzel olanlarDaldan meyve gibi düşeceksiniz
Geldiğiniz hale şaşacaksınız
Akıldan divane dolaşacaksınız
Gül gibi solacak güzel olanlarHam iken tatlıdır olunca acı
Ararsın bulaman gönül ilacı
Ne senin ne benim feleğin suçu
Gül gibi solacak güzel olanlarBaharı kaybettim yazım gelmedi
Gençliği gitmeden kıymet bilmedi
Zalime düşenin yüzü gülmedi
Gül gibi solacak güzel olanlarSanmayın Hüseyin böyle doğmuştur
Saçları ağarmış kamil olmuştur
Gençlik gitmiş hep sararıp solmuştur
Gül gibi solacak güzel olanlar
| 95 |
Sözlerim
Ağlarsan ağlayanın yanında olursan cennette gülersin, güleni ağlatırsan yalnızlığa itersen cehennemde feryat ederken bağırarak kıçını yırtarak sessizce feryat edersin yalnız kalırsın, ama anlayamazsın seni duyan olmaz, ne verirsen elinle oda gelir seninle. Ağlayanı güldürmek bu dünyada gülmek için değil, ahirette gülmek içindir. Yani bir taşla dört kuş yakalamaktır. Kaybolma karanlıkların koynunda, gönlünde olan sevgiden merhametten bir parça dağıt, yık parçala karanlıkları, ışıklar içinde gönüllerde huzurla yaşa. Sen sustukça damarlarında yalnızlık haksızlık zulüm akar, sessizliğe ses olmak yalnızlığa düşene dost, zulüm yapanın suratına okkalı bir tokat sözle vurmak gerek. Acılarla yanmak önemli değil, acılarla yananın halinden anlamak, yarasına merhem olmak, tatlı bir sözle teselli etmek gerek. Yoksa Yüce Allah bu acıyı kuluna boşuna vermemiştir, anlaması koşması yaraları sarması için vermiştir. Bir mızrak gibi saplanmasın yalnızlık kalbine, yalnızlıkları insan seçer, ya çok bencildir ya da çok çıkarcıdır ya da hiçbir şeyi kabullenmez elleri ile iter yok eder, kendi eliyle yalnızlığın mızrağını kalbine kendi elleriyle saplar.
Mehmet Aluç
| 156 |
Heyecan..()
Heceliyorum bak..! ! her saniye,
Her dakka ayrı bir işkence......Sana anattığım her kelime,
Ayrı bir aşk, ayrı bir tutku,ayrı bir haz...*
| 22 |
Giden Gençliğe
Umudum, heyecanım bitmez pınardı bitti
Gençliğim deli dolu esen rüzgardı, gitti
Neydi o sarhoşluklar, dünyaya bos vermeler
O bir başka mevsimdi, bir ilkbahardı gitti
Tadı, ren....................
| 28 |
Savaşma Seviş
erken yatış
erken kalkışesas duruş
topuk vuruş
selâm çakış
sert bakış yaz kış
tâlim yürüyüş atış bir savaş bir barış
yine savaş yine barış
ne iş? yahu kardeşim bıkmadın mı?
yeter artık geliş
bırak savaşı mavaşı
seviş be seviş(ekim 2003)
| 42 |
Mutlusun
Uyandığında uykulu gözlerin
Pencereden süzülen
Işık hüzmesini görüyorsa,
İçine doluyorsa yaşama sevinci,
Güne, günaydın diyebiliyorsan,
Yeni gün seni umutlandırıyorsa,
Mutlusun mutluluk dolusun.Güzellikleri düşünebiliyorsan o an,
İnanabiliyorsan güzel olacağına,
Umutla bakabiliyorsan yarınlara,
Sevdiğini, sevildiğini biliyorsan
Mutlusun, mutluluk dolusun.22.01.2001
| 38 |
Tanrı
Siperlerde hiç ateist yoktur! ...
Hristiyan Tanrı,
Musevi, ya da Müslüman Tanrı,
Çinli Tanrı
Ya da her hangi bir Tanrı
Ama bir Tanrı...Onsuz Yapamayız...(Temmuz - 2006/İzmit)
| 27 |
Yırtılırdı gökyüzü
öyle tutardım ki ellerinden
tut ki yüreğinden tutmuşum
yırtılırdı gökyüzü
hani maviydi sabahlarımız
çıplak ayaklarınla basardın bağrıma
çatlamış dudaklarına su verirdim
yanyana sözler söylerdik sevmek üzerine
ama aşk değil tutku değil sade sevmek üzerine
ılık ılık bir sevda filizlenir sol mememde
sorgusuz sualsiz geçen geceler
ayaklarımız aynı suya değerdi
| 51 |
Tam bir asır
bu dünyada gülmek ve sevinç
ara sıra
lakin ağlamak ve elem-keder
hükmediyor tam bir asra
19 şubat 2014
| 21 |
Sökün ettim
Evvelimden sökün ettim
Kuruyan dilimYalvar yakar tarihe
Gel beni adam et diyeHalbuki tarih benlikler üstüne
Yemişler birbirini insan diyeKahramanın kim haydi söyle?
Kaç insan öldürdü, kahramanlık niyetine?
Baktın mı,. kılıç sapındaki çentiklere?
Veya tabancalardaki, tüfeklerdekineBilirim tarih hükmeder dinime
Biriktirdiği kinle, nefretle
Al birini vur öbürüne
Güya hepsi hidayet üstüneGelmemiş işlerine
Sormamışlar insan öldürmek günah niye? Evveli zaman içinde
Kalburu saman içindeİnsan varmış; insandan
Aklı çıkmış; zıvanadanZamana dedim; gel bana güzel bir şey söyle
Konuştu tarih, insanlık üstüne
Ne diyeyim? Geveze işteGeleceğe dedim; gel bana güzel bir şey söyle
Konuştu tarihi bilinç, barış üstüne
Barış için öldürmeler üzerine
Ne diyeyim? Geveze işteSökün ettim, tarihten, insanlıktan
Doğduğum hal üzerine
Yeniden insan olayım diye 13.05.2015 - İzmir El Garip
| 118 |
Umut tükenmez
ayrılmakla verdim sözümü kavuşmaya
başımı avuçlarımın arasına almaya
gündüzleri tutuşup geceleri yanmaya
sonsuz arayışlarla umut bulmayabilmiyorum güzel nedir çirkin ne
yitiriyor herşey bildik anlamını
bir çiçek varmış susuz büyüyen
nasıl olur susuz çiçek umutsuz insanbilirim beklemekle gelmez mutluluk treni
umut her yerde konaklamaz
anlamsızlığın kollarından sıyıracaksan yaşamı
korku ve kuşkuyla yola çıkılmazne umut düştür ne yarın dün
yiten her sevincin yerine yenisi gelir
yeter ki sağlam tut yüreğini sen
umut tükenmez ama tüketir
| 75 |
Kahrolası Gurur
Ah şu kahrolası gurur yok mu?
Hele bi de aşkta sevgi de...
Sevdiği için gözünü kırpmadan
İpe gidecek adamı yolundan çeviriir...
O aşkı, o sevdayı olduğu yerde bitirir..
.
Duygular elbet yaşanır
Ama gurur ona da izin vermez...
İnsan sevdiği halde,
Gurur onun yoluna engel olur,
Sevdiğinden ayrı koydurur,
Kanı deli adamı acıya boğdurur...
| 56 |
Dost Tebessümün Emeği; ANADOLU İÇİN! . = 000.034 =
12 Nisan 2013 Cuma 01:16:46Kişisel Başarın İçin Okuyacaksın ve ANADOLU DA KAZANACAK! .
= 000.015 =
Kişisel Başarı Çizgini Tanı ve ANADOLU ÇİZGİSİ; ÖZÜ TANI! .“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:/ Sen / beraber oturacaksın, kuzum benim! . / Seni sokağa götürürüm! . / Hemen hemen bütün gün beni hiç yanından ayırmadı! . Ara-sıra karşısına alıp konuşuyor, hatta kendisine dair bazı şeyler anlatıyordu! . Eski bir köylü aileden gelmeymiş! . Bir müddetten beri yanında kaldığı yeğeni de / patates yetiştiriyormuş! . / Hak yoluna o getirmiş! . / Doğrusu çok iyi davranmışlar! . / Kimsenin eline bakmıyormuş! . Yarım saat sonra da / köyüne doğru yola çıktık! . Daha şimdiden / tabiatının tesiri altına girmiş bulunuyordum! . / Sokakta giderken onu mükellef kıyafetiyle yanımda gördükçe içimde büyük bir gurur duyuyordum! . / Onun arkasından kimse alay edemezdi! . / {Kitap Adı: YEŞİL YILLAR – Kitap Yazarı: A. J. CRONIN – Çeviren: Vahdet GÜLTEKİN – Yayınevi: ARİF BOLAT YAYINEVİ/İSTANBUL/1957 – Sayfa Numarası:041/042 - CÜMLE DERLEME: Kemal KABCIK / ANTALYA / 12 Nisan 2013 Cuma 01:25:41}Kişisel Başarı İçin; Hesap Verdiğin Bir Büyüğün Olabilse! .
= TEŞEKKÜRLER; TÜRKİYE VATANDAŞLIKLARI =
Başarına İYİSİNDEN: DOKTORUN, MUHASEBECİN, AVUKATIN OLSA! .
| 204 |
Gurbet
Gece gurbet gündüz gurbet yıl gurbet
Gurbet bana ben gurbete alıştım
Akşam ağıt sabah ağıt ne hikmet
Firkat bana ben firkata alıştım Sazım bana yoldaş oldu geziyor
Şu hasta gönlüme derman yazıyor
Şad olduğum zaman yaram azıyor
Mihnet bana ben mihnete alıştım Cefa bize düğün bayram dem gelir
Ya gülsem oynasam keder gam gelir
Derdim artar günden güne zam gelir
Dertler bana ben de derde alıştım Ceza hapishane bize yayladır
Aşıklara zindan cennet'âlâdır
Güzellerin aşkı başa beladır
Hoyrat bana ben hoyrata alıştım Kazaya belaya dayanır mertler
Sabredenler buldu türlü nimetler
Çileler azaplar acılar dertler
Demişler ki Ali İzzet'e alıştım
| 100 |
Yeni Yıl
biz ne yıllar gördük
birer birer gelip geçtiler
ve bir gün anladık ki
geçen yıllar değil bizmişizbiz ne aşklar gördük
sesini duymadan uyuyamadığımız
sonra farkına vardık ki
aslında o sevgililerin değil
sevmenin peşinde gezmişiz biz neler gördük neler
düşünüyorum da
yine bir yılbaşı gecesi yine yalnız
gerçekte bir şey yokmuş görülecek
galiba sadece sezmişiz (31 aralık 2000)
| 59 |
Çevirim, Japonca - Türkçe - Nakagawa Kazumasa - Gelincik - En Çok Okunan Japon Şiiri
Seni tuale yaparken,
Parlak kırmızıyla laciverti
Birbirine karıştırıyorum.
Ey gelincik..Söyle bana..?
Toprakta ne al, ne lacivert,
Ne kırmızı, ne de sarı varken
Sen nasıl renklendiriyorsun
Çiçeğinin yapraklarını? .. ÇEVİRİ: JP/TR CAN AKIN
| 47 |
Okul Arkadaşı
Aynı ranzada uyumuştuk seninle
yatılı okula benzeyen bir sevdada,
üstte kim yatabilirdi ki: Elbette yeryüzü!
altta kim yatabilirdi ki: Elbette gözlerimizdeki intihar süsü!
birbirimizi düşündüğümüz gizli saklı rüyalarla
kim mutlu olabilirdi ki: Elbette günah dürtüsü! Nasıl tabir edilir ki artık veda kabusları..
şimdi çift kişilik yataklardayız başka
başka insanlarla! Başka başka hayatlarda! ama hiçbir iyi geceler! ağlatmıyor beni
ağlatmıyor senin karanlığın içinden duyulan
küçük hıçkırıkların kadar hala! 23 nisan 2000
| 72 |
İşsizler İçin Şiir
bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde
ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye
çay söyledim kahveden.işsizim ya
ismi naz oldu herkesin
temiz bir sopa istiyor şu serçe bile
isterse yalan desin.hiçbir şey gitmiyor da gücümeşimdi tıklım tıklım pariste pastaneler
kürkün içinde kadın, kadının içinde vaşak
birlikte tatildeler.oysa tatil dediğin şımarık bir çocuktur
yapışır yakamıza biraz güneş görünce
hem sermaye istiyor pişti oynamak bile.
| 66 |
Heyecan..()
Heceliyorum bak..! ! her saniye,
Her dakka ayrı bir işkence......Sana anattığım her kelime,
Ayrı bir aşk, ayrı bir tutku,ayrı bir haz...*
| 22 |
Bir Dilek...
El feni çekili ruhumla
/hem korkak hem mağrur/
arabesk çalan bir korna ve
yanlış manevralarla en çok da
asfaltını bozmuşum hayatın
o mâlum bayırlarda...Ve sen mor akşamların kızı
geniş pencereler ardında
yavuz manzara hırsızı...Sıcak cümlelerine cesaretimi
fikrine sırlarımı yasladığım anda
ne bir bardak çay
ne bir dal sigara
ne bir satır sızı
ne de seni paylaşmak umrumda...
...sen benmişsin aslında
hiç farkında olmasan da! ..
| 67 |
Hissetmek Bölüm 1
Hissedersen, hissettirirsin. Hissettirdiğini, hissedersen. Hissettiğini, hissedersin. Hissetmek...
Bu konudaki sınırsız düşüncelerimin bende uyandırdıklarının ve kalbimdeki yükünün bir kelimenin omuzlarına yüklenmesi ne acı. Karanlık bir sokakta tek başıma yürüyorum. Sadece kendi adım seslerimin yankılandığı gecede, içimden mırıldandığım şarkının, içimdeki seni uyandırması ne garip. Elbet terk edilecek caddelerin dolması neden? Sessiz bir gürültüde sokakların çığlıklarını duyuyorum. Etrafımda neşe çığlıkları atan insanların, maskeleri düşüyor karanlıkta, acıları görüyorum... Böylesine kaybetmiş mi ki ruhum bedenimi? Bir türlü kendimi bulamıyorum... Her köşe başında varlığımın derinliğindeki insanları görüyorum... Ne çok sen varmışsın bende? Her telde inleyen kelimelerin hissettirdikleri ve ona eşlik eden duru bir ses, sessizliği bozuyor. Kendimi ben de anlamıyorum. Bir tarafta artık ben olmuş sen ve senin verdiğin acılar, bir tarafta bir düğün ve kendini bulmak isteyen bir beden... Tüm bu sorunların çözümü yok, neden? Sabahın ilk ışıkları kaldırımlara vuruyor. Gözlerime yeni uğrayan uyku uzun sürmüyor. Sıcaklığıyla kucaklayan güneş ve ışıklarının gözlerime verdiği hafif ağrıyla uyanıyorum.
| 154 |
Türkiyem
Öyle güzelsin ki tarif edemem
Dünyada benzerin yoktur Türkiye’m.
Mevlam seni güzellikle donatmış
Bir büyük millete yurttur Türkiye’m.Bize nasip olmuş bu güzel ülke
Dört mevsim bir anda yaşanır sende
Kimi kızak kayar, kimi denizde
Güneşin bir başka doğar Türkiye’m..Dağlarında renk renk çiçek açıyor
Çevresine elvan koku saçıyor.
Rüzgârların bile başka esiyor
Ilgıt ılgıt eser yelin Türkiye’m.Güzel yaylaların, engin bağların
Irmakların, derelerin, çayların
Desen desen halı dokur kızların
Nakışları sevda tüter Türkiye’m.Uğrunda en fazla kan dökülensin
Şehitler diyarı kutsal değersin
Bir baştan bir başa canlı tarihsin
Her taşın tarihi eser Türkiye’m.
| 91 |
Ver Toıplum
Laf sizedir insanoğlu
Başka kimseye değil
Çift gözünü iyice aç
Şiirimi okuyuverFakat anlamadan değil
Epey anlayarak oku
İlk kıtadan sonuna dek
Bir çırpıda bitiriverSöze başlıyorum söze
Anlamadım deme öyle
Küsersen uğurlar ola
Yat kümesine giriverHangisini saysam bilmem
Söze nelerken başlasam
Kalemim kırılır sussam
Kulaklarını açıverDelilik sudanda ucuz
Ne verilir, ne alınır
Eğer tepesi attıysa
Tepelerinizde biterKoydum mu oturtacağım
Huyuna benzeteceğim
Renk benzini keseceğim
Yaz ortasında donuverİşinize gelirse de
İşinize gelmese de
Yüzünüze vuracağım
İnim inim inleyiverLafı çekmem bilirsiniz
Lafa kaşınan sizsiniz
Lafla torba doluyormuş
Dününü kurcalayıverDediklerime kulak verin
Kulağınıza küpe takın
Kimseye çanak tutmadan
Yavaşça hizaya gelinGönüllerin insanıyız
Siyaset adamı değil
Biz gönülden konuşuruz
Adam gibi doğru söz verGenel, bazı, kelimeler
Beş lafımdan üçüdür
İyi, kötüyü ayırıp
Günahlar işlemeyiverAdam ol kölen olayım
İnsan ol da ömrü verim
Şerefi alnına kazda
İki elinden öpeyimBirinci vatan haini
Parti ile insan tutan
Futbol mu sandın bu işleri
Topun altına giriverTürküm diye övünmeyin
Türk olarak yola çıkın
Türk kimler, kimlerse gavur
Kuş beyninle anlayıverOnları iyi tanırım
Onlar beni tanımazlar
Her türlü halt karıştıran
Hanımlarınıza hür verEcel misin insanları
Öldürüp öldürtüyorsun
Yada sakatlaşıyorsun
Şu toprağını kazıverAdam olsun canı yerim
Yememde yanında yatım
Bunlara kurban olurum
Yeter ki insan oluverBazınız pek gülüşsünüz
Güler miyim, ağlar mıyım?
Sinirlenir miyim bilmem
Onu dilden çıkarıverDelilik sudanda ucuz
Dangalaklıkta bedava
Arsızlıkta taksitledir
Onurunu harcayıverPisliğin huyunu bilmek
Pislikten daha pisliktir
Çift mermi ver silahına
Ya düşmana, ya kendineYer arama saklanacak
Ne var bunda korkulacak
Eğer varsa utanacak
Allahtan af dileyiverÇoban elde koyunsunuz
Ney çalarlar oynarsınız
Kasapla kesilirsiniz
Çayırda takla atıverMilletimin çaresinde
Ya pezevenk olacaksın
Yada hapse yatacaksın
Yalan mı millet cevap verÖlüleri kullananlar
Sizlere ne yazacağım
Allah belanızı versin
Cennetten mahrum olasınDin ile para kazanan
Özürlüleri kullanan
Atalarınızı harcayan
Vicdan trene biniverŞeriatla yatıp kalkan
Söyler misin amacın ne
Bu kadar kin, öfken kime
Hatalarınızı buluverHiç düşünmek zahmetinde
Bulunabildiniz mi ki
Acaba ne yapıyorum
Kendini sorgulayıverAvrupa’da değil evde
Kaçıncı sınıf toplumuz
Acınan engellileri
Çöplüklere bırakıverNe zaman şehit haberi
Maganda milliyetçilik
Baş gösterir memlekette
Minnet eli uzatıverSanat mütevazileri
Ünlü ünsüz söylemleri
Bütün meslekler eşittir
Halka bağış konseri verDoktor, madenci, öğretmen
Mimar, avukat, mühendis
Bende bunlara hayranım
İşlerinin hakkını verVekilden büyük sanatçı
Sanatçıdan büyük işçi
Herkesten büyük Allah var
Kula insan değeri verSanatı satan milletler
Onuru biten millettir
Ne olacak tutan ele
Kalemini almayıverŞarkı sözü değiştirenler
Sizi öyle bir taşlarım
Elimden kimse alamaz
Elinden sazı kırıverAşık Veysel satıroğılu
Yunus emre, Dadaloğlu
Mevlana, Karacaoğlan
Az ruhunu bunlara verMillet olduğu sürece
Düzen bozulmaz korkmayın
Rahat olun savurganlar
Hayranlarına imza verNerde varlık orda bokluk
Yapa yapa olur çokluk
Vere vere gelir yokluk
İçe içe mide toklukKimse dört dörtlük değildir
Sanmam dört üçlükte değil
Olsa olsa dört ikilik
Dört bire inmeyiverinİnsanları bekletmeyi
Acayip mutluluk duyar
Bekletilmeye gelemez
Başkasına yapmayıverSevgiliyken yumuşak ses
Evlenince kalınlaşır
Köprüden geçti gelini
İyice aç dinleyiverİbne organ satıcılar
Mafyanın tüm ayakları
Akıttığın kanlarını
Bıyıklarına sürüverGüzel olmak mühim değil
İçindeki iyiliktir
Ruhundaki güzellikle
Melekleri çağırıverGünü yılbaşı yaptılar
Hayallerle uyuttular
Bildiğim dini bozdular
Dinini uygulayıverKeyif muhabbet ortamdan
Direksiyon başındasın
Kendini düşünmüyorsan
Aileni sollamayı verCennet yolu garantiyse
Evladı engelli yapın
Üçkağıtçı hacı hoca
Diline hakim oluverNamaza dil uzatarak
Mezhep ayrımı yapanlar
Diz çök Allah kıblesine
Her yeri aydınlatıverDini kurban bayramlarda
Kurban kesmeyin diyenler
Denizden, kasaptan alıp
Hiçbir eti yemeyiverKöprüden geçmiştir gelin
İmdat bebek neredesin
Acele etmesi gerek
Ellere vereceklermişSoytarı resimlerini
Sağa, sola yayıyorsun
Erkek göze sokuyorsun
Ölçünü ayarlayıverKolay olmaz olay olan
Rengi bulup resmi çözen
Tek parmakla koku saçan
Yiğit hakkı yiğide verKesin insanlar insanı
Günahlara sokarsınız
Yer dibine itersiniz
Kötü örnek olmayıverHep kolaya koşuyoruz
Hiç zor sevemiyoruz
Başarı da zordan geçer
Ekmeği tere banıverSabır, mantık, azim, onur
Zeka, adap, fikir, iman
Erdemlik, cesur, dürüstlük
Güzelliği zihnine verEller akıllığa yetim
Bizlerse deliye esir
Dört bir yanım zırdelidir
Kulaklarınızı deliverNedenlerle geçmez hayat
Yediğimiz ekmek bayat
Dürüst yaşamaktır sanat
Sanatınla yaşayıverAcı dengesiz yapmadan
Olgunlaştırır insanı
Geçmişte çile çektiysen
Bir zahmet olgunlaşıverİçki, sigara içmekle
Güya saygı olunmazmış
Büyüklerinin yanında
Hiç birini içmeyiverİnsanın başyapıtından
Denizde de var arama
Sözü evirip çevirme
Kendinle dalga geçiverDedikoduyu severiz
Şu zampara, bu usluymuş
Şunu bırak, buna yanaş
Cins, yaş, mevki fark etmiyorDilinle konuşuyorsun
Ayağınla yürüyorsun
Gözlerinle görüyorsun
Şükür etmeyi biliverKız kahpe, erkek oryantal
Kıvırıyor ikisi de
Orospunun çocukları
Hadi terbiye ediverTürkülerle gömün beni
Tanrı bizleri korusun
Ölümü yakın falandan
Dinini bilip ölüverÖmrü solan çiçeklere
Ümidi bitik canlıya
Yüreğini bulut yapıp
Sağanak gibi yağıverPolislerden biber gazı
Askerden atom bombası
Güvendiğiniz silahı
Uygun yerine sıkıverEtin kaça güzel bayan
Utandınız mı hayırdır
Hava atardan iyiydi
Rabbim bunlara akıl verKarıları ajan yaptın
İşemeyen yer kalmadı
Sıçtı ağızlarımıza
Kurana biraz gönül verŞunu dinlersen alevi
Bunu dinlersen Sünni’sin
Yok mu yapacak işiniz
Sokakta oyalanıverYüz güzellik mi önemli
Gönül güzellik mi yoksa
Huzur mu, servet mi, aşk mı?
Ne yaptığını soruverEngellileri unutup
Katillere ağlayanlar
Dilindeki o tetiği
Kendi beynine çekiverFanatik mi, holigan mı?
Taraftar mı, sempatimi
Futbol teröristimi
Ne olduğunu çözüverKayaya vuran taş yarar
Gözü dönen kaşlar açar
Vicdanı çürük baş keser
Kötü huyunu siliverSazan balığı gibisin
Hemen oltaya düşersin
Yanlış gölünde yüzersin
Hatalı yoldan dönüverAhiliği iyi öğren
Öyle esnaflığa başla
On kazanıyorsan üç harca
Altın kuralı duyuverKüçükten aile baskısı
Büyüğünce eş tokadı
Finalde evlat kazığı
Bayanları anlayıverDaha dün doğup yarında
Sonsuzluğa uçacaksın
Ateş cenneti yakmadan
Cini beyninden bozuverİnsanlık zavallı olmuş
Ölmüşte ağlayanı yok
İyice kirlerden kokmuş
İmanla temizletiverDersim, Sivas, çorum, tokat
Vatan, toprak, insan bizim
Hepsi kardeşiniz sizin
Havva’yı hatırlayıverPara kesildi mi size
Arkadaşlıkta bozulur
Dostlukta, akrabalıkta
Yediğini hazmediverFındığın ismi değişti
Aganigi naganigi
Ahlak, namus elden gitti
İmanlarınıza geliverKoca çınarı kesenler
Açan çiçeğe kıyanlar
Öbür tarafta yatacak
Yerimiz var mı soruverDünyayı Allah’ım kurdu
Yalnızca o yönetiyor
Toprakta onun, mal mülkte
Birimize kendini verDünyada yaşayan şair
Türkiye’de de ölüler
Ölmeden kıymet bilinmez
Tabutunu taşıyıverHepinize tek laf değil
Bin laf dahi söylesem
Ne köy olur, ne kasaba
Dediğimi anlayıverDoğru, küfrü hiç bilmezdim
Ben sayenizde öğrendim
Küfrün tüm çeşitlerini
Ağzıma biber sürüverBenim parfümüm terimdir
Gezmem iki üç odadır
Eğlencem dost masasıdır
Masama tadımlık verinSapını dahi bilirim
Bildiğim için tiksindim
Midemi zaten kaldırdım
Kaybol da midemi takıverValla anlayamadım ki
Ben mi tersim, insanlar mı?
Anormallik kimde ise
Normale döndürüverinKıskançlık mideye zarar
Bulanıp kusarsan yarar
Azrail bizleri arar
Bulmadan gelip gidiverKışı kıçınıza sokun
Yazı götünüze yakın
Baharı kalçana takın
Bensiz iyi eğlen verinMama hazırlayacağım
Yiye yiye bıkacaksın
Yere kusup sıçacaksın
Fazlalığını kusuverAh ah neler var dilimde
Maldır mal bildiğimiz mal
Öküz gibi bakar desem
Olmaz adını koyuverEğer damar çatlamazsa
Selamı vermekten aciz
Daha iyi tanıyacak
En büyük hayran olacakDoksan altmış doksan derdin
Hayat arkadaşı değil
Size yazdıklarımızı
Serserine yemleniverŞiirim zehir zemberek
İki ayaklı yılanlar
Yılandan da zehirliler
Zehirlerinizi içiverFatih güler olun da tek
Ondan sonra nasihat ver
Küçük dilini büyütme
Uzun ömrünü kısaltmaSilkele kendini fatih
Bundan sana hayır gelmez
Kirpiği batır toprağa
Kalemine mürekkep verİşleri güçleri para
Benim derdim ise ora
Aramızdaki fark bura
Farkımızı ayırıverYazar olmuşsun ne olmuş
Satılık olduktan sonra
Medya patronu olmuşsan
Beni de yere çalıverBen gidenlere üzülmem
Sizde bana üzülmeyin
Sırası gelen gidiyor
Sende sıranı alıverYazdıklarıma sevinme
Sevinecek durumlar yok
Allah hariç kimsem yoktur
Durup durup ağlayıverHerkese iyi geceler
Tatlı rüyalar dilerim
Rüyanızda beni görün
Bana da anlatıverinVakit dolunca gideriz
Borcu toprağa öderiz
Hayat söylerde susarız
Mezar taşına yazıverYaşadığım topraklarda
Yalan ile işim olmaz
Boş kuyuya çeşme dolmaz
Öyle yanıma geliverŞovla işimiz olmayıp
Gerçeğin ta kendisiyiz
Kendimiz çalıp oynarız
Benimle eşlik ediverSindire sindire yazdım
Sindirerek geliyorum
Sindirerek buradayım
Neden diye düşünüverBu devirde paradan çok
Adamlığa ihtiyaç var
İnsanlığa sözüm sözdür
Yüreğimi vereceğimBüyük yazar yüzde verdi
Bende yüzdelik artırdım
Yüzde yetmişe çıkarttım
Bana da kızın bakalımKanma mikrop bulaştı
Bedene girip dolaştı
Azrail’le tokalaştı
Hakkını helal ediverBizi dost mermisi yıkar
Düşman kurşunu yıkamaz
İki fincan kahveye de
Yaren şekeri katıverBen sizden olmayacağım
Önce insan diyeceğim
Ülkemi savunacağım
Kalemime hür veririmŞiirime dokunanın
Anasıyla avradını
Gelmişiyle geçmişini
Hadi düz çizik çiziver.
| 1,246 |
Yalnızlıkta Bir Gece
Gecemin tam ortası Balkondayım yalnızlığımla Yıldızlara bakıyorum Yıldızlar uzak, sessiz Sonra dönüyorum kendime Ah diyorum Bir sevgilim olsaydı bu saatlerde Benim gibi yıldızlara bakan Gece, usuldan bir esinti Ey benim deli gönlüm Bir türlü sığmıyor kendine Gece ve ben, gökyüzünde yıldızlar
| 44 |
Yaktın Gazim Yüreğimi
Yaktın gazim yüreğimi yaktın,
Halden anlamazın elini öptün,
Kurban gazim sensin kahraman,
Nanköre ağlama, dayanamam…
Seni kurban edenler zaten onlar,
Türk askeri bir kaşık suda boğar…
Tavşana kaç-tazıya tut kahpeliği,
Vatan haini yaptı sana hainliği,
Önce mağdur ve muhtaç etmek,
Sevindirmek için bir dilim ekmek,
Önce elinden alıp sonra vermek…
Bunların taktiği böyle, kandırmak,
Goebbels taktiği ile halka inandırmak…
Mikrofon tutan gazeteci mi ne?
Sen ağlarken güldü alay edercesine…
Gazim seni ağlatanlar utansın,
Biz bize, varsın yüreğimiz yansın,
Sen gazi, yarın kim bilir kim şehit,
İşimiz zor, dünya alem şahit…
Öyle bir dönem ki, gazi şehit dinlemez,
Hem gazi eder hem de halini anlamaz.
| 107 |
Camiler
Camilerde mü'min, ibadet eder
Namazını kılar, kalmaz hiç keder
Beş vakit namaza, şevk ile gider
Müslüman ömrünü, hiç etmez heder16.01.2011
| 21 |
Çanakkale Şehitleri
Çanakkale Cephesi'nde
Binlerce şehit oldu
Ama bizim milletimiz
Vatan sağ olsun diyorduÖnce Allah sonra vatan diye diye
Şehadete eriyorlardı
Ve sonra sorgusuz sualsiz
Cennete giriyorlardıBir askerin şehit oluşu
Nice yürekler sızlattı nice analar-babalar ağlattı
Ama onlar her şeye göğüs gererek
Bizim için vatanı kurtardıŞartlar o kadar zordu ki
Silah yok para yok, yok yok yok
Türk askeri sağ olsun ki
Düşmana da bu ülkede yer yokDüşman bilinmedik yerden
Hedef belirleyip ateş ediyordu
Bin bir tane askerimiz
Ya gazi ya da şehit oluyorduBilir misiniz çocuklar
Şehit gazi ne demek
Gazi savaşta yaralanan
Şehit hayata gözlerini yumanŞehitlerimize selam olsun
Kalpleri sevgiyle dolsun
Onlara minnettarız
Vatan sağ olsun vatan sağ olsun
| 110 |
Yağmurların Yağması Farelere Yaramıyor
Her birisi tam özgür, evde kedilerim var,
Bahçeye inebilir tekrar eve uğrarlar…Mamaları eksilmez, en kaliteli maldan,
Suları günlük taze, düşünürüz şahsımdan…Sevgi de gösterilir tüm kapılarım açıktır,
Merhamet dersen Rab’den o, kapı açtırmıştır…Göz hakları da vardır, evde pişen şeylerden,
Her birisi eğitimli, Rab’bimin şefkatinden…Şahsımız tam gönüllü belki evlenemedik,
Tatil dahi yapmadık biz hep onları sevdik…Rab’de bizi sevecek, şahsımı affedecek,
Darısı tüm kullara, merhamet gerekecek…Delikler suyla dolar, toprakta yaşıyorlar,
Garip mahlûk fareler bari boğulmasalar…Çıktıkları zaman da kedilerim fark eder,
İki iki yakalar, affetmezler ve yerler…(2014)
| 87 |
KIRIK CAN
bu şiiri yazdığım yerde
ay’la konuşur kuyu
ışık kamçıladıkça sığlaşır karanlıkta uyku
dalına orman bulur serçe
begonyaya abla kasımpatına kardeş
bir ortanca açar katmerini
terler güneş
öğüt verir söğüt
saçlarını dalga dalga çekiştiren suya
‘ağaçların gölgesiyle yatan sular sağırlaşır...’
bu şiiri yazdığım yerde
intihara hazırlanır bir şair
kendini asınca şiir!
rüzgârlar kurutmak için değil
dağıtmak içindir mürekkebi!.
(Varlık - Mayıs 2006)
| 63 |
K A N G A L d a A C I
Şair, yazarların buluşma yeri,
Mecburen adımı atarız seri,
Üzgün görüyoruz tüm sakinleri,
Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Gölette kaybolmuş bir delikanlı,
Düğün olacaktı şerefli, şanlı,
Üç gündür aranır gözyaşı selli,
Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Allah'tan rahmeti dilemek gerek,
Çocuğa ve gence dayanmaz yürek,
Program yapmaya gitmiştik direk,
Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Şifalı suları, yeşillik mevcut,
Balıklar emdikçe rahatlar vücut,
Eğlenceyi bırak, ertele geçit,
Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.Otuz haziranda günlerden pazar,
Zeki dramatik şiirler yazar,
Gencecik oğlana değmişti nazar,
Sivas'ın Kangal da acı yaşandı.30-6-2013
| 94 |
Üzgünüm Leylâ
Tanrı'm!
Birgün sihirli bir değnek
Değecek mi omuzuma
Uyanacak mıyım söyle
Bir sabaha karşı
Tüy gibi hafif
Ve kuşlar kadar özgür
Dörtbir yanımda
Canım kadar sevdiklerim
O deliler gibi
O çılgınlar gibi
Özlediğim sevgililerimTanrı'm!
N’olur yanlış anlama
Nasıl burnumda tütüyor
Eski günlerim bilemezsin
O huzur içinde çocuklar gibi
Mışıl mışıl uyuduğum
Rüya dolu geceler
Ve huzur dolu uyandığım
Penceremden güneşi karşıladığım sabahlar
Sevdiklerimle bir masanın etrafında yaptığımız
Neş’eli kahvaltılarTanrı'm
Esecek mi gene gönül penceremden
Mutluluk şarkıları söyleyen rüzgârlar
Yırtacak mı içimdeki karanlığı
Gönül odamda yeniden yanacak ışıklar
Açacak mı yeniden
Gönül bahçemde bir bir solan
Boynu bükük çiçekler, her renktenTanrı'm
Çok şey istemiyorum senden
Bir kırmızı gonca gülle
Yanında bir beyaz lâle
Dudaklarımda çok eskilerden bir şarkı
Sultan-ı yegâh makamında
'Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık
Sandallarımız neş’e dolar zevke dalardık'Tanrı'm
Yoksa hep o şarkı mı çalacak
Gönlüm gibi kırık plâkta
Söyle
'Üzgünüm Leylâ
Çile bülbülüm çile' Âlimoğlu
11.04.2003 - Kahramanmaraş
| 153 |
Günaydın
günaydın,
sardunyalarım.
günaydın,
menekşelerim.
günaydın,
terastaki martılar.
günaydın,
her gün yürüdüğüm sokaklar.
günaydın denizdeki dalgalar...
günaydın bahçemdeki kedicik,
günaydın yem verdiğim kuşlar,
bu gün,
dağıldı içimdeki tüm korkular...
dışarıda yağmur da olsa,
soğuk ışlese de,
iliklerime kadar,
mutluluklar yüreğimi ısıtıyor,
sararıp dökülmüş olsa da,
yaprakları ağaçların,
içimde yeniden açılıyor,
tüm çiçekler,
papatyalar...
kış ta olsa,
yağsa da karlar,
buz tutsa da her yer,
benim dünyama,
yeni geldi bahar...
günaydın sevdam,
günaydın yeni doğan güneşim,
günaydın içimi ısıtan ışıklar... kızıltoprak 01.11.2006
| 81 |
Sıkı Tut Ellerimi
Ki yavrularıyız sonsuz evrenin
umarsız hırçın dengesiz
gamsız üstelik densizKim ki aranan
korumacı hoşgörülü üstelik beklentisizElemli ezgilerde sazın telleri
ol neyde bir nefesizÇalışkan arılar tembel ağustos böcekleri
uyuz olsun varsın kedi köpek enikleri
ninni diyenlerin sevgilerini emenlerizpervaneye biçilen ömür bir gecelik
kor ateşlerde dansın ritmiyiz
toy kelebekleriz bilinmeze giden
özgürlük adına bizDağlarda yankılanan çorak bir uzunhava
kırık plaklarda hicaz taksim gönlümüzKatledilen foklardaki acıya gel
derisi yüzülen Nesimiyiz
ki kimin umurunda
yüreği yanan kimizAnlamsız hazineler sensiz
kıymetli taşlar külçe altın
uzak denizlerin incileri
borsada işlemde cazip senetler
vadeli mevduatlar hava civaUykusuz geceler doğurgan sabahlara
eksilmesin yeter ki sesin
Özgürlük güvencesi çarpan yüreğim
kaygularım umudum ve geleceğimsinSıkı tut ellerimi
yoksa üşüyeceğiz...
| 112 |
Köyde Karnim Doysaydi sehire inermiydim
Köyde karnim doysaydi sehire inermiydim
Parasiz pulsuz kalip deliye dönermiydim
Bana yardim eyleyin kimseye söylermiydim
Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorumOkul zamani geldi catti okullar acilacak
Bu fukara bu parayi nerden nasil bulacak
Kimse yardim etmezse bu cicekler solacak
Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorum24.07.07 SALI SAAT 21.00 de Ev kirasi yemek parasi ancak geciniyoruz
Cocuklarimiz okusun hepimiz istiyoruz
Cep delik cepken delik bunuda görüyoruz
Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorumBir sirkette is buldum sordular tahsilimi
Memur bey buyur dedim gösterdim ellerimi
Kizarak dedi bana ben seyrettim bu filimi
Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorumTahsili olmayana ne is vardir ne de yemek
Eger bunlarda olmazsa iste bu ölüm demek
Okuyum cocuklarim verin büyük bir emek
Ne kadar bunaldim ki bunlari söylüyorum
| 126 |
Gaçen yıllar
kitapları karıştırırken arasında
Bir gül buldum,mazi canlandı gözümde
Gözümden birden yaşlar akmaya başladı
Evet bu solmuş gül sevdiğimden tek hatıra
Seviyorduk birbirimizi hiç ayrılmayacaktık
Her seven gibi mutluluk yolculuğunda ,
Bir durakta inmek zorunda kaldık
Ağlamak yılları ,geçmişi,geri getirmiyor
Nerdesin,kimlesin,bir ses,bir söz
Duymak istediğim sadece senden
HALA''seni seviyorum''demen
| 50 |
Gökyüzü
kirpiklerine kara diken yerine sevinç gözyaşları eklemek isterim
seni bu kente vermektense
bu kentin sokaklarını ve gecekondularını
senden alırım
sarmalamasınlar, ürkütmesinler seni diye
bakışlarım gözlerinde hasat mevsimini yaşadı
ve
yüreğini vereceksen yıkarım bu kenti
ne kelebekler ölür ne de ellerin üşür
güneş açar molozlarda
papatyalar, ebegümeçleri açar
perde çekilir karanlığa
aydınlık olur yaşam
ve
ellerini üşümesin diye
güneşe vereceğim
güneş ellerin olacak ve sen de
Gökyüzü....
| 67 |
Yaşamak
Yaşamak sınırlıymış.
Dünya yaşamı sınırlıymış.
Ama sınır yürekle yıkılırmış.
O yürek neredeymiş?
Tarihte bazen kendini göstermiş.
O yürek çocuk için atan yürekten çok yüceymiş.
Dünyaya bırakacağı üç beş şeyden yüceymiş.
Bak etrafına.
Şekil vermiş hayatımıza.
Çocukları da zaten yürümüş cephe yollarında.
Kaç insan var acaba?
Bunun farkında.
Yürümek ister aynı yolda.
Bu yol tatil yolu değil.
Kariyer yolu hiç değil.
Ama önemli bir nokta,
Yolun sonunda,
Emaneti devraldığında,
Emanetçiler bizim gibi olmaya.
Gözü gibi baksın devraldığı bayrağa.
Ne gerekirse yapsın onun yolunda.
| 83 |
Güneşten Uzak
Konuklarımız için yıkadık sizin için
Kıyılarımızı bol köpüklü dalgalarla kıştan
Nisan sabahlarının buğusu saçlarınızda
Mavi gözlerinizde sevinç
Telli turnalarla geldinizEn saydam mavilikleri çektik üstünüze
Toroslar'dan Ağrılar'a kadar
Üzüntülerden arındık sizin için
En güleç yüzümüzle çıktık karşınıza
Papatyalar gibi tekdüze
Erkenden uyardık çiçeklerimizi
Kalkınmamız sizden olacakmış
Başımızın üstünde yerinizIzgaralarda lüferler emrinizde
Tabaklarda mayonezli levrekler
Ağız tadıyla yiyemediğimiz
Kirazlar canerikleri çileklerBulutun kınalısı denizin mavisi bizde
Yurdumuza bir renk de siz getirdiniz
Esmerler sarışınlar yeşil gözlüler
Hoş geldinizBiz bu güneş ülkesinin çocukları
Öfkeyle umutla beslenen
Yaz geldi mi ebegümeci madımak
Kar yağdı mı dağda bayırda
Davarımız sığırımızla yarı tok yarı aç
Biz bu güneş ülkesinin çocukları
Kuru emzikle büyüyen gecekondularda
Odsuz ocaksız
Bu mevsimde sevilerden uzak
Yoksun tüm aydınlıklardan
Sabrımızdır geleceğin harcını özleştiren
Bir tuğla bir tuğla daha
Bir avcumuzda kum
Bir avcumuzda kireç
Günler günler boşuna harcanan
Okunmuş bir mektup kirliliğinde
Buruşturulup atılmış günlerYazısız kâğıtlarca anlamlı
Alyuvarlarla beslenen özlem
Kum kireç ölçek ölçek zamanBiz bu güneş ülkesinin çocukları
Güneşi konuklara bırakanOysa bardaklarda altın yeşili şarap
Marmara'nın midyeleri soframızda
Olgun domatesler taze soğan
Derilerde Afrikalı yanıklığı
Hoşi Ming'li savaş çocuklarıyla birlik
Garcia Lorca'lı kızlarla bir aradaKarşıda Nâzım'ı dalga dalga getiren deniz
Oturup diz dize bir kıyıda
Aynı balık çorbasını kaşıklayabilirdikBiz bu güneş ülkesinin çocukları
Güneşi bulutların ötesinde bırakan
| 207 |
Yüzünü Bana Döndüğün Gün
Yüzünü bana döndüğün gün,
Kuşlar göç etmeyi bırakacak.
Sıcakla soğuk yer değiştirecek.
Bitkiler, havaya su bırakacak...Yüzünü bana döndüğün gün,
İyilik güzellik hortlayacak.
Ceylanla aslan sarmaş dolaş.
Ülkede tek bir fakir kalmayacak...
| 35 |
Peygamberimiz Hayvanları Birbirine Kışkırtmayı Yasaklamıştır 7
Köpek dövüşlerinde, maksat kumar oynamak,
Zorbalığı deneyip, zevk için kan akıtmak…Köpek dövüşlerinde merhamet dinlenilmez,
Barbarların elinden, vicdan bile beklenmez… Köpek dövüşlerinde, sakat ruhlular vardır,
Kişiliği kalmamış, eğitimleri dardır…Köpek ki aldatılır, cahil sahiplerince,
Cahil ki hiç affetmez, bütün caniliğince…(2011)
| 44 |
ACILAR DENİZİ
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
| 77 |
Dil..pare pare
Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
| 26 |
Sevgi Pınarı
Ulu dağlardan erir karlar
Yatak olur gümüş ırmaklar
Şırıl şırıl nağmeyle akar
Âb-ı hayat sevgi pınarı…Dört mevsim, yedi iklim gezer
Güzel yurduma rahmet iner
Doğayı çiçeklerle süsler
Hayat verir sevgi pınarı…Bazen âsidir, bazen dingin
Bazen şelâle, bazen engin
Kurda, kuşa, yolcuya sevgin
Umut verir sevgi pınarı…Âşıklar içer kana kana
Gönül dost ister yana yana
Gerçek saadet iki cihana
Aşk menbaı sevgi pınarı…Buz gibi akar, pınarda su
Tadına doymaz hiç yolcusu
Vardır özünde dost kokusu
Kalp ilacı sevgi pınarı…(14 Ocak 2007 – İstanbul)
| 84 |
Beyaz Gemiler
Ötelerden ötelerden...
Beyaz gemiler geliyor.
O mesut ülkelerden,
Beyaz gemiler geliyor.Beyaz oldu mavi sular.
Düşlerde beyaz duygular...
Ufuklardan, semâ kadar,
Beyaz gemiler geliyor.Muştu gelir uzaklardan,
Yelken nurdan, tekne nurdan,
Götürecek bizi burdan,
Beyaz gemiler geliyor.
| 37 |
Uyan Milletim Uyan...! ! !
UYAN MİLLETİM UYAN…! ! ! Ülkenin kalkınmasın istemiyor şer güçler
Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.
“Bu hükümet gitsin de; ne olursa o olsun”
Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.O olmadan dalında, bir gün duramaz yaprak
Bayrakla hür, bağımsız; bu milletle bu toprak
Askerin gözönünde nasıl iner o BAYRAK! ! ! ? ? ?
Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.Efendi olmamızı ister mi zâlim o garp?
Bizi kamplara bölüp her fırsatta eder darp
“Gezi”, “bayrak”… Bahâne adı konmamış bir harp
Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.O hâinler âdetâ ahtapot gibi kollu
Sarmışlar baştanbaşa ülkeyi sağlı, sollu
Terörün destekcisi herkesçe mâlûm, belli
Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye.Ana gelirleriyse, ya haraç ya da esrar
İnsanlıktan bîhaber bunlar bilmez hayâ, ar
Paralel/sağcı/solcu… Hangisinde fayda var?
Başbakan’ın şahsında, hedefleri Türkiye…11/06/’14
Hanifi KARA
| 124 |
Doymadılar
Bıktırdılar vatandaşın artık canını
Kimler anlayacak insanların halını
Bitirmediler yıllarca, halkın malını
Doymadılar, doymadılar, doyamadılarAlırlar kendilerine, bana, hep bana
Öldürürler onca canı, doymazlar kana
Yönelmişse güdüleri, doyumsuz kâra
Doyamazlar, doyamazlar, doyuramazlarSavaş, yoksulluk, yokluk onların eseri
Bu nedenlerle insanlar, kalırlar geri
Çağdaş olmak gidebilmek için ileri
Bölmeli, bölüşmeli, bölüşebilmeliZamanıma acı verir, onca savaşlar
Boran edildi yazlar, kurutuldu bağlar
İnsanlığa kıyan onca zalim Mervan’lar
Bilmeli, öğretilmeli, bildirilmeli 31.03.2006 Süleyman ZAMAN
| 69 |
Son durak
Geldi geçti yıllar, işte son durak
Bu duraktan kalkan otobüs siyah
Dönüp te maziye baktığın zaman
Mazide gördüğün gölgeler siyahYüksek yaylaların eteklerinde
Her yıl renk renk açan çiçekler siyah
Hiç gündüzü yokyur artık hayatın
Bitmeyen, uzayan geceler siyahGökyüzü kapalı, yağmur yağmıyor
Semayı kaplayan bulutlar siyah
Herkes dizlerine vurup ağlıyor
Gözyaşı dökülen etekler siyahMateme bürünmüş Tokat vadisi
Caddeler karanlık, sokaklar siyah
Edayla kıvrılan Kelkit ırmağı
Şimdi geçeceğin yataklar siyahSon durak var siyahlığın sonunda
Kimse bulunmuyor artık yanında
Çıkıp gider tenden tatlı canın da
Görürsün toprağın altı da siyahHer canlının bir gün geldiği durak
Ne ayna gerekir artık ne tarak
Sil gözyaşlarını, yası da bırak
Başlangıç siyahtı, bitiş de siyah
| 110 |
Sakiname2.144.1-2
144.1
benim kanım olmuş şaraplar;
yaşlılığıma gençlik ve taze kan
bilgeliğime güzellik ve sözüme şiir.144.2
benim kanım olmuş ki şaraplar;
sevdama gençlik olsun her zaman
adım soyumla yaşamasa da şiirlerle yaşasın
toprak geri alsa da beni zamandan.
| 38 |
Baba Avazı
Çok geç algılanır babalar sözü
Her biri altındır zincirde dizi
Başarı teşviki içinde özü
Evlat bunu yanlış anlar neyleyimBaba ister bayrak gitsin ileri
Olsun evladının yüksekte yeri
Yazık yavrulara akmasın teri
Evlat bunu yanlış anlar neyleyimGelişmedir babaların vakarı
İster ki istikbal kalmasın yarı
Yüksek olsun yeni nesil ayarı
Evlat bunu yanlış anlar neyleyimÇok cefa çekmiştir yürekte yangın
Tüketmiş takati oldukca dingin
Tecrübesi vardır hayatta engin
Evlat bunu yanlış anlar neyleyim.Baba çeker evladını gül hana
Evlat gider düşünmeden sel hana
Bir bakar ki arkasında kül yana
Evlat bunu çok geç anlar neyleyim
| 93 |
Severken Dünyayı Hep Cennet Sandık
Saatler boyunca göz göze kaldık
Her akşam el ele mehtaba daldık
Adına aşk denen gül bahçesinde
Severken dünyayı hep cennet sandık...Sen benmden sevdalı,ben senden yanık
Bu aşka güllerin cümlesi tanık
Sonunda hicrandan olsak da sanık
Severken dünyayı hep cennet sandık...Şarkıyla inledik,şiirle yandık
Şevk ile söyledik,meşklere kandık
Kalplerin sesinde,yar nefesinde
Severken dünyayı hep cennet sanıdk...
| 59 |
Her Günah Kahkaha Atmalı
gri bir dertle öperim ateşini böceğin
ilkbahar sabahları haraç mezat yağmalarken
sesimin buğulu tınısını
o hangi istanbul'du ki gizlenmişti
mevsimlik sevişmelerin
hengamesine
bir buselik olgunluğun yaprakları deren
namesineher günah kahkaha atmalı
vuruşurken melekler zebanilerin yurdunda
| 39 |
Öğretmen
A'dan başlar aydınlık,
Bir taş koyar bütün yapılarda temele öğretmen.
Soluğudur düşüncenin buğdaydan yalaza dek
Yeryüzünde ne varsa ondan gelmedir,
Yeryüzü ile el ele öğretmen
Göz gözdür o, uzakları görürüz
Ağızdır o,....................
| 33 |
Gittiğinde Herşey Yarım Kalacak, Ben Bile
Gidiyorsun ya sevgili, hadi git.. ben seni ta..içimden uğurluyorum
Ama sanma yalnız gidiyorum, bil ki beni de alıp götürüyorsun ruhunla
Seninle kızıl aksamları iple çekerdik ya, mor gecelere el ele girmeye koşarken
Hiç bitmesin istediğimiz venüslü gecelerin, ağaran rengiydi pembe şafaklar.
| 47 |
Rubai 5
Birazdan uyku bastıracak, uyuyacağız rahatlıklarla
Oysa kan sızması sürecek, dindaş birbirine kıyacak
Dört din barış içinde kaldı, o şehrin en uzak yerinden
Gelip anlatan dinlenmedi bombalar dinletti kendini
| 30 |
Geç Kaldın
Hesabım görülürken melekler seni sordu
Vahiy geldi Tanrı-dan 'Bekletmeyin bu kul-u'
Yolculuğum başladı neden böyle geç kaldın
Yetişemezsin artık kapattılar her yolu
| 24 |
Kasılıp Durma
Güzel olmak yetmiyor, ruhun güzel olmalı,
Sohbet edince insan, içi huzur dolmalı,
Baktıkça gözlerine, aşkı sende bulmalı,
Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.Dünyayı yaratmışsın sanılıyor halinden,
Acı sözler dökülür bal damlayan dilinden,
Hiçbir farkın yok gibi, dün evlenen gelinden,
Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.Var mı benim gibisi, şefkat ile bakacak,
Arama bulamazsın, hasretinden yanacak,
Bu zamanda yok gibi, tatlı dile kanacak,
Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.Güzel günler yaşadık, hatırın var yanımda,
Sen dolaşır durursun, bozulmamış kanımda,
Unuturdum ben seni olmasaydın canımda,
Kasılıp durma güzel, kof bir ağaç gibisin.
| 95 |
O Tarih Benim
Tarihine bak savaş yapmış dizi dizi
Tarih hiçte unutmamış kahraman bizi
Yüreğimizde ki yurt,millet sevgimizi
O tarih benim,O tarih milletimindir.Şu millet var ya asla esarete gelmez
Ne kadar uğraşılırsa ateşi sönmez
Başını verirde asla geriye dönmez
O tarih benim.o tarih milletimindir.Çağlar olur zaman gelir güneşi doğar
Saçar ışıkların karanlıkları boğar
Hükmü asil kanda,adaletinde yatar
O tarih benim,o tarih milletimindir.Sende vardır yüce yetişilmez ilimler
Dokunmuş,işlenmiş tarihin de kilimler
Sönmez ışıkları dokunamaz milletler
O tarih benim,o tarih milletimindir
Nevzat ilmin yolunda çalışkan milletin
Tarih şereflenir söyletir asaletin
Taşkın olanlar ki, çeker vahin hasretin
O tarih benim,o tarih milletimindir.
04/03/2012 YALOVA(Şenkaya-Erzurum)
| 101 |
Maske
her sabah ayna tarak fırça sonra yüz böyle ne güzelsiniz biraz daha gülünüz sanmam - göz yanılır hem bütün gördüğünüz her sabah yeniden - büyücü - takılır maske ben böyle satımevleri yıllar var ki kimden şekvacı olsam bilinen hep o şarkı elleriniz uzuyor anlatamıyorum sanki geçer kapıdan eskici takılır maske okul sokak gül bahçesi eskitirler yönleri değiştirip kullanırlar bir köşede ben'leri ya o akşam üzerleri o pencere önleri gülümser uzaktan utancı takılır maske uzak çin denizinde baharat yolları gemi düşer ilkçağ masalları sallanır perçemi siz şimdi yoksunuz - unuttunuz öyle mi peki bu resimler neci takılır maske sonra günbatımı biter alış-veriş çizgisi korkunun mektebi insanın geceyle ilişkisi birden yayılır - yanıldığını anlar ya kişi sonra yataklar başlar - sancı - takılır maske
| 123 |
Utanır tarih
Utanıt tarih
utanır tekrarından
Kan kokar kitaptaki yaprak
İnsan zulmünün gölgesi düşer
yenidoğan üstüne
Bir yanda süslü elbiseli
kokteyl yosması erkekler
kokteyl yosması kadınlar
bir yanda
terinde boğulanlar
aralarında
kitap
namlu
barut
ve
kan...
Utanır tarih
utanır tekrarından
maskeli yaşamlardan
savaşla gelen demokrasiden
temiz yüzlü canilerden
utanır bunca tekerrüründen
utanır
ateşin toprağı yakmasından
ve
toprağın kana yataklık etmesinden
utanır
akan kanın seyredilmesinden
ve utanır
gölgeli bağımsızlıktanözgür kölelerin artışından...Kitaplarda sus pustur tarih
susar kırık uçlu kalemlerde
haykırır cılız nefeslerde
yiğit evlatlarını çağırır
şanını haykırır
onurunu ister tarih
| 88 |
Karının oğlagı (evsane)
Karının oğlagıRumi Takvime göre martın bitimi, nisanın başlangıcı bu gündür. Yalnız Kıştan bahara geçiş o kadar basit olmadığından marat ayında zaman zaman kış aratmayan günler yaşanır.Anadoludaki mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırırı deyiminin söylenmesine neden olmuştur. Bu göçebe insanlar için oldukca zor sayılır. Hele hele hayvancılıkla geçinen insanlar için dahada zordur.Bu insanlar, bu günleri takvime bağlar ve sayılı günler derler.
Her yıl keçilerini Martın sellerine kaptıran Hatuç nine martın gelmesini istemezmiş, fakat mart ayı gelir ve bildiğini okur alacagını alır gidermiş.Olacak bu ya! O yıl marat ayı oldukca güzel gider ve oğlakları sele gitmez. Hattuç nine sevincindenYüksek bir kayanın üzerine çıkar ve intikam almak için rumi martın son günü olan bu gün,gırgır gecercesine:
Mart kıcına parmağım
Zıp,zıp zıplar oğlagım...
diye sevinir ve oğlaklarını yayar
Buna öfkelene mart ayı nisana yalvararak üç gün öndüç ister nisan yalvarmasına dayanamaz verir. Mart habersiz yakaldığı karının oğlaklarını sağınak yağmuru ile üç gün boyunca yağarak sel alır götürür. O günden sonra bizim bu yörede, büyük konuşmanın ukala bir hareket olduğunu ve sayılı bir günü anlatmak için. Karının oğlakları sele gitmesi diye takvim verilir.Gercekten her yıl değilse çoğu yıllar bu üç gün yağışlı geçer. Takvim yapraklarında karı koca fırtanası olarak bizim bu yörede Karının oğlagı sele gitme kışı olarak yüz yıllardır söylenir dururu.
Gaziantepten sevgiler ve selamlar
Yıldırım öğretmen
| 216 |
Düşünceler 4 Direnç
Yaşadıklarının tesadüf olduğunu düşünüyorsan fena halde yanılıyorsun.Herşey mükemmel şekilde planlanmıştır söyleyeceğin sözler bile.Ferdi iradeni kullandığında değişir plan ve başka bir plan devreye alınır.Külli iradeyle bütünleştirmektir amaç.Tüm olasılıklar hesaplanmıştır.Tek çıkış yolu akıl,vicdan ve şuurla hareket etmektir.Yaşadığın gerçeklikteki sıkıntıların değişime gösterdiğin dirençlerin yüzünden...
| 44 |
Tamam Yavrum, Meleğimiz yok; Ama Yağmurumuz Var
sera etkisi deyin ne derseniz deyin
eskisi gibi yağmıyor işte yağmur.
özellikle büyük kriz zamanındaki
yağmurlar geliyor aklıma.
kuruş para yoktu ama bolbol
yağmur vardı.
öyle bir gece veya bir gün
değil,
7 gün ve 7 gece
YAĞARDI
ve Los Angeles'in yağmur ızgaraları
bu kadar çok yağmuru emebilecek
şekilde yapılmamıştı
ve yağmur KALIN
ve KARARLI
ve DÜZENLİ yağardı
ve damlaların çatılara çarpışını
oradan da oluk oluk
toprağa akışını DUYARDINIZ
ve DOLU,
büyük BUZDAN KAYALAR
patlayan
oraya buraya saçılan havada uçuşan;
ve yağmur
kısaca
DURMAZDI
ve bütün çatılar akardı -
evin her tarafına
tencereler,
kapkacaklar serilir
TIP TIP sesleri bütün eve yayılırdı;
ve kaplar boşaltılır,
boşaltılır
ve tekrar boşaltılırdı.
kaldırımların üstünden geçerdi yağmur,
bahçelerin içinden; ve merdivenleri tırmanıp
evlere girerdi.
el bezleri vardı, banyo havluları,
ve yağmur genelde
tuvaletlerden girerdi: köpüre köpüre, kahverengi, küçük girdaplarla
ve külüstür arabalarla dolu olurdu sokaklar
güneşli bir günde
marş basmayan arabalarla,
ve işsiz adamlar
sanki canlılarmış gibi duran o eski arabaların
can çekişmelerine bakarlardı
pencereleri önünden;
işsizler,
yenik bir zamanın yenik insanları
hapsolurdu evlerine
karıları ve çocukları
ve kedi köpekleriyle.
kediler ve köpekler
dışarı çıkmamak için diretir
evin garip garip yerlerine
pisliklerini bırakırlardı.
işsiz adamlar
bir zamanlar güzel olan karılarıyla
evde tıkılıp kalmış olmaktan
çıldırırlardı.
korkunç tartışmalar yaşanırdı
haciz ihtar mektupları
kondukça posta kutularına.
yağmur ve dolu, bezelye kutuları,
yavan ekmekler; kızarmış
yumurta, rafadan yumurta, haslanmış
yumurta; fıstık ezmesi
sandviçleri, ve her tencerede
görünmez bir tavuk.
babam, kesinlikle iyi biri olmayan babam
her yağmurda, en iyi ihtimalle,
annemi döverdi,
kendimi üzerlerine atardım,
bacaklar, dizler,
çığlıklar
ta ki
birbirlerinden
ayrılana kadar.
'Gebertic'em seni, ' bağırırdım 'Bi' kez
daha vurursan ona öldürürüm seni! '
'Çabuk bu orospu çocu'unu
çıkar burdan! '
'hayır, Henri, annenin
yanında kal! '
evet, bütün evler kuşatma altındaydı
fakat sanırım bizim evdeki dehşet
ortalamanın üstündeydi.
ve geceleri
uyumaya çalıştığımızda
yağmur yağmaya devam ederdi
ve karanlıkta
suların odama girmemesi için
cesurca direnen penceremden
ayın yağmur sularıyla bulanık
görüntüsünü seyrederken
Nuh'u hayal ederek
ve Gemisini
tekrar oluyor galiba
diye düşünürdüm.
hepimiz düşünürdük
bunu.
ve sonra, birdenbire,
dinerdi yağmur.
galiba hep
sabaha doğru
5,6 sularında dinerdi,
huzur çökerdi her yere,
ama tam bir sessizlik değil
çünkü hala devam ederdi
tip
tip
tip
sesleri
ve sonra sis ve duman
dağılırdı
ve sabah 8'de
gözleri kamaştıran sapsarı bir güneşışığı
düşerdi yeryüzüne,
Van Gogh sarısı -
çılgın, köredici!
ve ardından
sağanaktan kurtulan
çatı olukları
güneş altında
genleşmeye başlardı:
PENG! PENG! PENG!
ve herkes kalkıp dışarı bakardı
hala yağmuru içine çeken
bahçeler
hiç bu kadar yeşil olmamış
bir yeşil içinde
ve kuşlar
bahçelerde
deli gibi cıvıldayan kuşlar,
7 gün 7 gecedir
yere konup da
adamakıllı bir şey yiyememiş
tohum yemekten
bıkmış kuşlar
solucanların
toprak üstüne çıkmasını beklerlerdi,
yarı boğulmuş solucanların.
kuşlar solucanları önce topraktan çekip
havaya kaldırır
sonra da midelerine indirirlerdi;
karatavuklar ve serçeler olurdu.
karatavuklar serçeleri uzaklaştırmaya
çalışır
ama serçeler,
açlıktan delirmiş,
daha küçük ve çabuk,
kendi paylarını
kotarırlardı.
erkekler verandada durur
sigaralarını içerlerdi,
şimdi kapı kapı dolaşıp
büyük olasılıkla hiç bir kapı ardında
bulamayacakları bir
iş arayacaklarının,
büyük olasılıkla çalışmayacak arabalarını
çalıştırmaya uğraşacaklarının
bilincinde.
ve bir zamanlar güzel olan
karıları
banyoya girer
saçlarını tarar,
makyajlarını yapar,
dünyalarını tekrar
biraraya getirmeye çalışırlardı,
onları saran korkunç mutsuzluğu
unutmaya çalışarak,
kahvaltı için
ne hazırlasam diye
telaşlanarak.
ve radyo
okulların
açıldığını söylerdi.
ve
ardından
işte ben
yine okul yolundaydım,
yollarda kocaman
su gölcükleri,
tepemde yeni bir dünya gibi
güneş,
evde annemler,
okula
zamanında vardım.
Bayan Sorenson bizi
'bugün tenefüs yok,
yerler çok ıslak'
diyerek karşıladı.
çocuklar 'AOF'
bağırdı bir ağızdan.
'fakat tenefüs saatinde
çok farklı birşey
yapacağız, ' dedi,
've çok zevkli
bir şey! '
hepimiz merak ettik
bu çok zevkli şeyin
ne olduğunu
ve o iki saat
Bayan Sorenson
dersini anlatmaya
devam ederken
bir türlü geçmek bilmedi.
Küçük kızlara baktım,
çok tatlı ve temiz ve
dikkatli görünüyorlardı,
uslu ve dik
oturuyorlarken sıralarında
ve saçları
Kaliforniya
güneşi altında
çok güzeldi.
sonra tenefüs zili çaldı
ve hepimiz eğlenceyi
beklemeye koyulduk.
ardından Bayan Sorenson sınıfa seslendi:
'şimdi ne yapacağız
biliyor musunuz, birbirimize
yağmur sağanağı sırasında
neler yaptığımızı anlatacağız!
en ön sıradan başlayıp
arka sıralara doğru devam edeceğiz!
hadi Michael, sen başla! ...'
ve hepimiz
hikayelerimizi
anlatmaya başladık, Michael başladı
ve herkes sırayla kalkıp devam etti,
ve sonra farkettik ki
hepimiz yalanlar söylüyorduk, tamamen
yalan sayılmaz ama
çoğunlugu yalandı
ve oğlanlardan bazıları pis pis
gülmeye başladığında kızlar onlara
kötü bakışlar fırlattı ve
Bayan Sorenson 'tamam! ' diye bağırdı
'tam bir sessizlik istiyorum!
Siz merak etmeseniz de
ben
neler yaptığınızı
öğrenmek istiyorum! '
böylece biz de hikayelerimize
devam ettik
ve hepsi de hikayeydi.
bir kız gökkuşağı
ilk çıktığında bir ucunda
Tanrı'nın yüzünü
gördügünü söyledi.
bir tek hangi ucu olduğunu söylemedi.
bir oğlan oltasını
pencereden sarkıtıp
bir balık yakalayıp
kedisini
beslediğini söyledi.
hemen hemen herkes
bir yalan uydurdu.
gerçek
fazla acı
ve utandırıcıydı.
sonra zil çaldı
ve tenefüs bitti.
'teşekkür ederim, ' dedi Bayan
Sorenson, 'hepsi çok
hoştu.
yarına kadar
yerler
kurur ve
kullanılabilecek
hale gelir.'
çocuklardan bir
gürültü koptu.
küçük kızlar
dimdik ve uslu
oturuyorlardı,
çok tatlı ve
temiz ve
dikkatli,
saçları dünyanın bir daha
asla göremeyeceği bir güneşin
ışıkları altında
çok güzel
görünüyordu.
ve
| 836 |
KARANLIK GECELERİ SEVERİM BEN
Karanlık geceleri severim benUmutlarımı sönük yanan mum ışığına bıraktığım anlarıBeklerim gelecek ve bitirecekbu sessizliğihasretimin içinde sakladığımo şehribana düşman edenlere kanmadan devam edeceğim sevmeyeancak bütün erdemsizliklerle yaşamı bize daraltanlara dakinimi nefretimi yönelteceğim onurumlave asla yenik düşmeyeceğim kendimleneredesin çığlıklarımın yansımasıneredesin karanlığımın sönük çağrısıgel de gör gecenin bende ki o görüntüsünüsaatlerce konuşmadan oturabildiysek eğersöylemek isteyip de söyleyemediğimiz şeylerdenkorktuğumuz içindirya da istediğimiz sözcüklerin dansı değil dedokunuşlarla arzu dolu gözlerin çakışmasıdırşiddeti içeren sevişme anlarımızdasaldırmak kabullenmektir şeytanın istekleriniöyle kizevke tırmanmanın tek patika yolundakaybetmektir olandemek ki beklemek yenilgiyi ertelettirmeningelecek zamana bırakıpo zaman sevişmenin sanal anıdırgüçlü bir kadının zayıf anlarınıkurnazca saldırıya hazır beklemek kalleşliktirdonjuan uşaklığının diğer bir adıdırbizdeki maçoluğun saklayamadığı hayvanlıkzor geliyorsa eğer sapkınlığımızı dizginlemekya hayvanları izlemeliya da şeytanın kitabını almalıyızbirden çoğul günlerimin yalnızlığına bıraktım korkularımıkendimle baş başa bıraktığım kalabalıkları da yenileyerekne olduğunu ve olması gerekeni sordukların da karşıma geçip savurdum ve uzaklaştırdım onları gecemden
| 141 |
-Umuda Çağrı....
Hayallerim gibi muhteşem,
Gururum gibi vâkur,
Duygularım gibi berrak,
Sevgilerim gibi fedakâr,
Bir tek sen kaldın umudum...
Ne olur gel.Sakın parçalanma,bütün gel,
Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Sarp dağların yamaçlarından
Patikalar bulutlara tırmanır.
Benimse gözlerim o tepelerde,
Bulutların sır perdeleri ardındasın sanırım,
Gel umudum.Bekliyorum parçalanma bütün gel,
Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Hayat yorgun,
Gün akşam olmakta...
Gurubun kızıllığından koparak gel.
Rahmet gibi,gel!
Gözlerim hala o patikaların kaybolduğu tepelerde,
Artık gel! .Benim gibi parçalanma,bütün gel,
Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Sabır sofrasını kurdum gel,
Özlemlerimi yollarına serdim gel...
Seni bekliyorum umudum.
İster fecr ışıklarıyla,
İster sabah yeliyle gel.
Bir müjde gibi,bir rahmet gibi..
Umudum artık gel! Ne olur parçalanma bütün gel,
Yağmur gibi bulutlara tutun gel...Herkes ve herşey geldi,gitdi,
Bir tek sen kaldın.
Bir gün bitiminde,
Bir dünya değişiminde,
Mutlaka gel,muhakkak gel umudum,
Beni yalnız bırakma...Ama; parçalanma bütün gel,
Yağmur gibi bulutlara tutun gel...(4-11-2006-Ankara)
| 143 |
Girdap
Korkularından da kaçamazsın
Sorgularından da...
Girdapta uçan kuşlar
Merkezde kalmaya mahkumdurSorgusuz sualsiz geçen geceler
Korku ile tanışmaya görsün
Bak o zaman girdabın
Seni çektiğini görürsünGirdabın çekimine kapıldın mı bir kez
İşte o anda korku
Kalbinden kaçanları
Kollarıyla kucaklayacakKorkudan daha güçlü sorgu
Korkuyu kovalayıp yoracaktır
Ancak yorgun düşmüş korku
Girdapta kaybolacaktır
| 51 |
İntiharda
Anka kuşu sendeymiş gördüm
Benim anka kuşum intiharda
Zavallı kuşum yitirdi onu
Adsız kahramanını..
Şimdi sessizlik zamanı
Duydun mu o sessiz intiharı?
| 23 |
Yağmur Yağarken Sevdim
Ben seni,
Yağmur yağarken sevdim,
Yağmur hiç bilmediğim kokunu,
Topraktan aldı getirdi bana…Söz istedim yağmurdan,
Söz verdi bana bulutlar,
Kokun gitmesin diye.
Bir daha durmayacak yağmur,
Sen gelene kadar…Yokluğunda yaşadığım yerin rengi oluyor karanlık,
Güneş küsüyor doğmuyor sensizliğinde.
Seninle gökkuşağını yaşarken gönlüm,
Sensizlikte gökyüzü ağlıyor yüreğime…Sessiz çığlıklarıma eşlik ederken rüzgar,
Yollarını bekliyor,
Kan çanağına dönüyor gözlerim…Yağmur durmuyor,
Bahar gelmiyor,
Kokun gitmiyor,
Sen gelene kadar…
| 67 |
Karadeniz
Ak köpük üstünde eski takalar,
İlyas, Temel, Dursun hamsi yakalar,
Fıkraya dönerken anlık şakalar,
Rize’de dört mevsim çay Karadeniz.Doğal bir gıdadır fındığın içi,
Topuğuna değer Haççe’nin saçı,
Kara lahanası, yanık sütlacı,
Trabzon’da futbol bey Karadeniz.Tütünün yaprağı dizilir ipe,
Kemençenin sesi kulakta küpe,
Şebinkarahisar yolu pek sapa,
Giresun’da sisli koy Karadeniz.Yoğurttan yağ yapar tahta yayıklar,
Emine, Gülizar mısır ayıklar,
Gençler horon çeker, coşar büyükler,
Ordu türküleri oy Karadeniz.Kaçkar dağlarında asırlık çınar,
Çoruh boylarında kaynayan pınar,
Gurbete gidenler sılaya döner,
Artvin’den yükseler ay Karadeniz.Ondokuz Mayıs’ta bir güneş doğar,
Amasya, Tokat’tan doğuya ağar,
Yeşilırmak üstü bir yağmur yağar,
Samsun’da ulu bir soy Karadeniz.Kızılırmak çağlar dağları aşar,
Ovada durulur, denize koşar,
İnce burun uzar sahilden taşar,
Katamonu’da bir köy Karadeniz.Yeraltından çıkan siyah incidir.
Ilgaz dağlarında yeşil hancıdır,
Bartın deresinde dinmez sancıdır,
Çankırı’dan geçen yay Karadeniz.
Bolu dağlarında Köroğlu gezer,
Aladağ şahini kanadın süzer,
Şair Nedim UÇAR şiiri yazar,
Düzce, Kaynaşlı’da fay Karadeniz.
| 149 |
Yeni Yıl
Ve bir 365 günlük tur daha biter güneşin etrafında
Yeni bir tur, yani yeni bir yıl
Ömür adı verilen defterden
Ve Yılbaşı;
Herhangi bir takvime göre bir yılın bitimi ve
Yeni bir yılın başlangıcı…
Alışa geldiği gibi nice dilekler umutlar, hayaller elbette
Zira geçmiş beraberinde hediye
Bugün dünün yarınıysa,
Ve bugün yarının dünü olduğuna göre;
Önümüzdeki yılın kalitesi,
Geçmişte sergilediğimiz duruşun ta kendisi…
Özetle, ektiklerimizin biçim zamanı…Haydi, şimdi sadece bir-iki dakikalığına
Verin elinizi vicdanınızın koynuna
İyi ve güzel olan unutulurda
Kadehte kalan iz gibidir mutsuzluklar
Zira o sebeple her yeni yılda yenilenir dilekler…
Öyleyse;
Kim haklı, kim haksızdı
Neydi iyi olan, neydi kötü olan
Sürekli haklı çıkmaya yönelik savunmalar
Bir dizi bahaneler eteklerinde
İradenizle kırdığınız gönüller,
Yaktığınız canlar…
Ve iman..!
İster Allah, ister Tanrı dediğiniz o varlığa sığınan ey inanan…
Hakkın vuku bulmak için etik ve hukuka ihtiyacı yoktur bilesin!
Ve öyleyse;
Yapmak istediklerinizle, yaptıklarınıza dikkat edin
Nihayetinde yediğimiz rızk,
Gönlümüzden geçenlerin ve elimizden çıkanların ürünüdürYeni yılımız, ömrümüz;
Gönlümüzün güzelliğince olsun
Sağlık, barış, hoşgörü, huzur, aşk, sevgi, mutluluk, para sevinç getirsin dilerim hepimiz için…
SevgiyleCeren AYDIN
(28.12.2013 / Ada)
| 181 |
------------------Günlüğümden - 12?
GÜNLÜĞÜMDEN – 12?
Tutku yeniden merhaba! Bu gün, 2. Kez söyleşiyoruz. Anar’ın getirdiği filmlerden,2. Sini de izledim. YEDİ YAŞAM Çok değişik ve güzeldi. Film bittiğinde, öylece kaldım.
Sonra diğer odaya geçtim. Pencerenin önüne gidip, Buket’i arayacaktım. Daha pencereye varmadan, o beni aradı. Bana 500 lira gönderecekmiş. Hangi bankaya göndereyim? Diye sordu. Söyledim. Tutku, ağzım açık kaldı. Kirayı nasıl ödeyeceğimi? Düşünürken. Fazlasıyla geldi. 100 lira da harçlığım oldu.
Oh be, artık bir şey düşünmeyeceğim. Dilerim, birkaç gün içinde de, çalışmaya başlarım ve Yağmur’un maaşını biriktiririm. Evdeyken çok masraf çıkmıyor, bereket oluyor. Bir gün yaptığı yemeği iki gün yiyorum. Yağmur bu günün çoğunu, eşi ve çocuğuyla geçirsin diye, börek yaptırdım dünden. Ben kahvaltı yapana kadar da, pişiriverdi.
Yağmur’un eli çabuk ve düzenli iş yapıyor. İyi huylu bir genç kadın. Arabamın tekerlekleri ıslanınca, Sürekli çamur oluyor yerler. Hiç yakınmadan, her gün temizliyor. Üzülüyorum ama şimdilik, yapacak bir şey yok. Diğer arabamın lastiği yapılsaydı, evde onu kullanırdım. Benim için de iyi olurdu. Büyük arabaya, manevra yaptırmak, biraz daha zor.
Yağmur sorunlu olmadığı için, benim de psikolojim, çok düzeldi. Hakan’la mutlular. Allah bozmasın. Küçük Arda da, kreşe gidiyor. Hakan da, bana karşı çok iyi. Teknik sorunlarımı, hemen çözüyor. Akşam birlikte bakıyorlar bana. Onlarla mutluyum.
Çalışma odasında olmadığım zamanlar. Yatak odamdaki pencerenin önünde, dışarıyı seyrediyorum 5. Kattan aşağıyı seyretmek, güzel. Kimse seni görmeden, sen her şeyi izleyebiliyorsun. Gece ışıkları seyretmek güzel. İstanbul’a geceleri bayılırdım. Her yer ışıl ışıl. Çok tuhaf duygular duyardım. Koskoca bir kentte, kaybolma duygusu, ayrı bir keyifti. İSTANBUL… Düşlerimin kenti. Özledim, o büyüklük sınırsızlık ülkesini. Alanya da, benziyor, birçok yönden oraya. Seçim yapamıyorum. Yapmam da gerekmiyor. İkisini de, seçerek gittim. İstanbul’u, olabildiğince dolu dolu yaşadım. Esat’la çok gezdim İstanbul’u.
Alanya. Sevgili Alanya. Özgür ve çok mutlu olduğum, yuva bulduğum bir kent. Evet. Şu anda, bu satırları, kendi yuvamdan yazıyorum. Kiralık ta olsa, bir evim var. Zamanla, eksiklerini tamamlayacağım. Özgür olmak, hep özlediğim, harika bir mutluluk. Gönlümce yaşıyorum. Birçok alanda çalışan, bir iş kadınıyım. Kimse inanmazken, ben başarabileceğimi biliyordum. BAŞARIYI SEVİYORUM…
Nilgün ACAR 04. 04. 2010 ALANYA
| 336 |
Karanlık Geceler
Karanlığa bürünmüş sessiz geceler.
Mum ışığında yazdığımız anlamsız şiirler
Mum ışığında yediğimiz akşam yemeği
Ve ardından yorganı kendimize sarıp yattığımız geceler.Arkasında çok şeyi örten karanlık geceler.
Sırları,ikiyüzlülüğü ve iftiraları örten
Karanlık gecelerSonra sabah yataktan kalktığımızda
Kötülükleri çeker gibi çekerdim yorganıHatta devrimciyi faşist bile yapan
Karanlık geceler
Faşistin bile kalbi var diyen
Karanlık gecelerAma ne yaparsa yapsın iyiyi kötü yapmayan
Karanlık geceler
Ezileni kötü yapabilir; bilki acısındandır
Sevgiyi kin yapabilir; bilki sıkıldığındandır
Yinede herşeye rağmen evrim geçirten
Karanlık geceler
| 80 |
Islak Anılar
Hırçın bir rüzgar savuruyor dalgaları
Kıyıda ıslanıyor hüzün renkli kumlar
Ay ışığı suyu ince ince yalıyor
Ve gece, denize döküyor tüm günahları
Sonra anılar damlıyor birer birer
Anılar ki kurşun etkisi yapar beynimde
Alıp götürür beni gri yalnızlıklara
Anılar ki umutların ezeli düşmanıdır
Ve hayalleri ıslak kuma gömmekte ustadır
| 51 |
Mutlu Yıllar Xronıa Polla
Mutlu Yıllar Xronıa PollaNAZENDE KAYAEn eski Noel kutlamaları Sümerler ile tarihe geçmiştirSümerler’de Çam ağacının başı Gök Tanrı, alt kısmı ise Gök Tanrı’yı temsil eder…! ! ! Üzerine bağlanan çaputlar temsili süsler Tanrılardan, insanoğlunun beklentilerini; altına bırakılan hediyeler ise Tanrıları memnun etmek için adakları temsil eder…! ! ! (Muazzez İlmiye Çığ) Hristiyanlar için, İsa Mesih’in doğum gününün geleneksel olarak kutlandığı yıllık tatildir. Günümüzde Noel, İsa’nın doğumunun canlandırıldığı oyunlar sahnelenir. Noel ağaçları süslenir, ışıklı ev, bahçe, cadde süslemeleri yapılır, hediyeler alınır, tebrik kartları verilir ve Noel arifesinde Noel Baba’nın gelişi simgesel olarak canlandırılır. Noel, her yıl Hristiyanlarca 25 Aralık’ta kutlanır.Kutlamalar 24 Aralık’ta Noel arifesiyle başlamış olur ve bazı ülkelerde, 26 Aralık akşamına kadar devam eder.Hristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Noel tatili yeni yıl tatiliyle birleştirilir. Bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jül Sezar takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar.İsa’nın gerçek doğum günüyle ilgili çeşitli rivayetler olsa da geleneksel olarak 25 Aralık Noel olarak kutlanır.Miladi takvim başlangıcı olan yılbaşı kutlamaları ile Noel kutlamaları tarihlerinin yakın olması sebebiyle sıkça karıştırılır.Noel kutlamalarının temelinde yukarıda anlatıldığı gibi İsa’nın doğumunu kutlama geleneği yatmaktadır.Yeni yıl kutlamalarının geçmişi ise Eski Romalıların 1 Ocak’ta yaptıkları yeni yıl kutlamalarına dayanmaktadır. 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece kutlanan yeni yıl ile Noel şenlikleri temelde birbirinden farklı olmakla birlikte, adet ve gelenekler açısından Hristiyanlar arasında karışmış vaziyettedir.Türkiye’de Noel kutlamaları Hristiyan nüfusun çok az olması nedeniyle kamuoyunda hissedilmemektedir, ancak yeni yıl 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece büyük bir kitle tarafından kutlanmaktadır. Bu nedenle yeni yılın ilk günü, 1 Ocak, tüm Türkiye’de resmi tatildir.Noel kutlamalarına eski kültürlerdeki pagan ve putperest adet ve gelenekler oldukça etki etmiş, bu adetler zamanla Hristiyanlığın uygulama alanlarına dahil edilmiştir. Hristiyan olmayan toplumlarda ve bölgelerde bu adet ve gelenekler ” yılbaşı kutlamaları “ adı altında yayılmıştır.Mit, tarih vs ne dese de, kitaplar ne yazsada, din,dil,mezhep farkı gözetilmeksizin tüm ailenin mümkün olduğunca hoş vakit geçirmek için bir araya geldiği mutluluk anlarıdır…Yeni Yılda Yepisyeni mutlular ve tüm iyi niyetli beklentilerimizin kabul olması dileklerimle…! ! ! Χ ρ ο ν ι α π ο λ λ α σ ε ο λ ο τ ο κ ο σ μ ο η γ ε ν ν η σ η τ ο υ Χ ρ η σ τ ο υ μ α ς ν α δ ι ν ε ι υ γ ε ι α δ υ ν α μ η χ α ρ α α γ α π η φ ω τ ι σ η α ι σ ι ο δ ο ξ ι α σ τ ι ς ο ι κ ο γ ε ν ε ι ε ς σ α ς κ α ι σ ε ο λ ο υ ς ο σ ο υ ς α γ α π α τ ε .! ! ! ! ! Nazende Kaya
| 462 |
ÜZÜLÜR Rüya
Örf adet gelenekler yaşam değeri
Dokunup ta kırmayın üzülür rüya
Evladın acısıyla yanmış ciğeri
Üstüne çok varmayın üzülür rüya Sevgiye önem verir sever yürekten
İstiyordu düşmesin ateş kürekten
Hayatı birleştirdi döndü direkten
Yüreğini yar mayın üzülür rüya Dostluklar onun için aşkın yarısı
Yumurtanın akı sa dostu sarısı
Sizden biri sanmayın paşa karısı
Aşk belası sarmayın üzülür rüya Çocukluğu köyünde geçmiş elbette
Sütü temiz belli ki süzmüş tülbentte
Ekmeğinin peşinde şimdi gurbette
Dolaşıyor sormayın üzülür rüya Şair Selami der ki maziye bakma
Sakin ol büyüklerin sözünden çıkma
Hayat devam ediyor hemen de bıkma
Kardeşimdir yormayın üzülür rüya Selami Tıraşlar
07.06.2013
| 101 |
Bayram Mektubu
Bugün gene bayram anneciğim
On yıl önceki gibi bayram.
Bilirim ne çok özlemişsindir beni
Yolumu beklemişsindir günlerce;
Postacıdan mektup, rüzgârdan haber sormuşsundur.
Ve uzun uzun düşünmüşsündür:
Çocukluğumun bu mesut bayram sabahlarını,
O küçük ayakkabımı, mendilimi, ipek kıravatımı.
Elbet kucağına alıp beni doya doya
Ne kadar da büyümüş evlâdım diye
Öpüp okşayasın gelmiştir.
Elbisemi giydirmek, saçımı taramak istemişsindir;
Tanrım seni kem nazardan saklasın deyip
Dualar yollamışsındır.
Ve belki bu mübarek günde anneciğim
Elini öpüşümü, anne deyişimi
Canın çekmiştir.
| 79 |
İki Beyaz Kelebek
İki Beyaz Kelebek gibiydiniz
1968 Yılında siz ikiniz...
Biriniz dikerdi en güzel giysileri,
Biriniz öğretirdi en güzel bilgileri.40 Yıl sonra 2008 de yine
İki Beyaz Kelebek gibisiniz.
Benim saçlarıma karlar yağdı,
Hayallerimde siz, hiç değişmediniz.
| 38 |
Bizim Atatürk
'Ata'nın aziz hatırasına'Yıl 1881 Mustafa Kemâl doğdu,
Doğum ışıkları karanlığı boğdu,
Selânik’te yetişti küçük Mustafa,
Ümit ve geleceği aynı safta.
Devrinin en iyi eğitimini aldı,
Düşmanlara hep korku saldı,
Ölüm çanları işgalciler için çaldı,
Vatanı kurtarmaya yürekten inandı.Yüce Türk Milleti’ne ümit saçtı,
Düşman arkasına bakmadan kaçtı,
Bizi kurtaran cesaret ve inançtı,
Şehit mezarları nice çiçekler açtı.
Yüce Meclis’i açtı, Cumhuriyet’i kurdu,
Genç Türkiye’ye yenilikler sundu,
Türk’ün şanlı tarihi yeniden okundu,
Dünya’ya Türk’ün mührünü vurdu.
Millete oldu, önder Atatürk,
İşte kahraman, işte dahi Türk,
Her Türk sanki bir Atatürk,
İşte, Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK...(10 Kasım 2001 - MANİSA
| 99 |
Millî Eğitim Vakfı Şiiri
Bir vakıf ki hizmette eğitim bilinciyle,
Aydınlığa temeldir fikri düşüncesiyle…Millî Eğitim Vakfı, manevi duygularla,
Tertemiz niyetlerle, toplanan yardımlarla…Esirgenmez eğitim Rab emridir öğretim,
Şefkatli yüreklerle vakfım, en büyük sevgim…Okul, bina yaptırır öğrenciyi destekler,
Kütüphane açtırır, cehaleti yok eder…Hep destekleyeceğim maddî, manevî yönden,
Sorumlulukların var eğitim öğretimden…(2012)
| 49 |
Belki öldüm.
Kendime bir yol bu; ve sadece ölülerin gördüğü
çok eski bir yalnızlığın kendini ihbarı gibi
biliyorum kendimi, ve o yüzden ölüyorum
sen intihar zannediyorsun senin şans dediğin bir oyunun son taş’ıyım belkide
her gece ve her gündüz boş duvarların ardında
yine son, yine karanlık, yine; ve binlerce dua
kendi düşüncelerimde buz mavisi bir sessizlik belki de hep yaptığım bir saçmalık
belkide yaptığım delilik
belki saçlarını öpmek gibi bir hasret bu
belki yalnız ölür insan belki sessizlik...
| 78 |
Kaydırak
Sessizliğin son haddine vardığı noktada,
İsimsiz şahıslar beni izliyor,
Kim oldukları anlamsız,
Kimisi sessizlik,
Kimisi işkence,
Acılar yıkıyor beynimi,
Düşünceler anlamsız.
Sessizlik anlamsız,
Kimsesizlik anlamsız,
İnsanlar bile anlamsız,
Duygular,hisler,sevgiler
Sevişmeler anlamsız,
Hatta ve hatta ben bile anlamsızım,
O ilk kez gittiğim ve üstünde kaydığım
O parktaki kaydırak hala duruyor.
Birde bana bakın
Ve üstümden geçen nice insanlara
Hepsi hepsi anlamsız,
Bu olayı düşünmek ve yazmak en büyük anlamsızlık…
| 69 |
Ey Kutlu Peygamber Derviş 2
DERVİŞ 2Ve dervişler aya bakarak
Secde izleri bırakarak indiler yeryüzüne Yürüdüler aya karşı
Yeni doğan çocuğa
Bismillah diyerek
Yürüdüler aşka
Taştı rahmet denizi
Acının ve bağışın denizi Doldu ufuklar
Ve içimizde bir sevinç bir sevinç
| 40 |
Amasya'm Buram buram tarih kokar
AMASYA TARİH KOKAR
04.12.2011Doğup büyüdüğüm ana vatanım
Buram buram tarih kokar Amasyam
Bir bilsen neler borçlu bu canım
Buram buram tarih kokar AmasyamAmashandır kuruluşu tarihi
Yıka yıka gelmiş bunca çağları
Kral mezarıyla süslü dağları
Buram buram tarih kokar AmasyamHarşena kalesi kızlar sarayı
O gönlüme açtı sevgi yarayı
Verseler değişmem sana dünyayı
Buram buram tarih kokar AmasyamNice şehzadeler büyütüp salan
Binbir çeşit yatır medrese olan
Yeşil ırmak ile neşeler salan
Buram buram tarih kokar AmasyamFerhat tepesiyle Çelenk köprüsü
Saya saya bitmez tarih doğrusu
Burhan ÖZBAKIRdır gönül neşesi
Buram buram tarih kokar AmasyamSultan Beyazıtı Medreseleri
Hüseyinîm çok gezdim tarih yerleri
Yetiştirip eğitti çok sultanları
Buram buram tarih kokar Amasyam
| 112 |
Az Kardeşim Az
Paranın Değeri Yok ki Ne Alayım,
Ucuzluk Nerde Ben Oraya Dalayım,
Bu Dünyada Söyle Nasıl Mutlu Kalayım,
Az Kardeşim Bu Para Az…..
Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Yokluğun Derdine Düştük Dardayız,
Garip Bir Halde, Biz Evde Hep Hardayız,
Bilmem! Bu Gün Biz Kaçıncı Aydayız,
Az Kardeşim Bu Para Az…..
Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Çarşıya Girip Alış Veriş Kolay,
Para Yetti Mi Asıl İşte Bu Olay,
Alamadın Mı Bir Şey Başlar Kalay,
Az Kardeşim Bu Para Az…..
Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Bu Maaşla Geçinen Var mı? Bilemem,
Kasap-Manav-Bakkala, Görünmeden Gidemem,
Elde Bir Şey Yoksa, Kapıdan İçeriye Giremem,
Az Kardeşim Bu Para Az…..
Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Hani Milli Gelirimiz Artmıştı Bizim,
Kalmadı Mahalleden Geçecek Yüzüm,
Gizlice Dolanarak Yolda Kalır İzim,
Az Kardeşim Bu Para Az…..
Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Hayat Buysa, Söyleyin Ben Yaşıyor Muyum?
Yoksa Kafayı Yedim De, Bu İşe Şaşıyor Muyum?
Sizce Ben Bu Geçim Sıkıntısını, Aşıyor Muyum?
Az Kardeşim Bu Para Az…..
Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Artık Dayanağım Kalmadı, Gidişat Mafiş,
Evde Protesto, Dükkanlar da Boy Boy Afiş,
Bilmem Ki Bu Nasıl Geçim Bu Nasıl Bir İş?
Az Kardeşim Bu Para Az…..
Gerisi Ay Başına Şu Deftere Yaz….Murat Öztürk (Sessiz-Sair)
14.07.2007
| 201 |
Mor Ufuklara Çizilen Umutlar
_______“bir salkım söğüde su verir gibi…” ahmed arifumutlar çiziyorum ceylan bakışlı mor ufuklara
kan kızılı şafakların o kusursuz deminde
elvan çiçek iğdelerin zemheri duldasında
ve büyülü yankısında, kardeşlik türkülerinin
yürekleri halaya tutkun koç civanların
zeybek kuşanmış karayağız gençlerin
ve horon tepen gül yanaklı kızların
kendinden geçtiği esrik ve yorgun
emsalsiz zamanların fotoğrafına dair…umutlar çiziyorum fesleğen kokulu mor ufuklara
sütliman gökyüzünün doyumsuz seyrinde
kıvrak paçalı toy güvercinlerin
ve lacivert kanat kırlangıçların
çığlık çığlığa özgürce uçuştuğu
ve çakmak gözlü körpecik maralların
durulmuş ırmak kenarlarından
köpük seliyle kudurmuş çağlayanlardan
kor dudaklarını değdirerek içtiği
susamış ciğerlere ab-ı hayatlar sunan
çığ buzulu suların öyküsüne dair… umutlar çiziyorum kilim nakışlı mor ufuklara
yoksulluğa veda edilmiş şen barakalarda
telaşına düşmeksizin esrarlı yarınların
ve yırtarak kalbimizden ikilik perdesini
yanan bir ocağın kıyısında diz çöküp
besmeleyle alınmış sıcacık lokmanın
acı soğanın
ekşi ayranın
kardeşçe pay edildiği
ve aç karınların mihnetsiz doyduğu
gösterişsiz sofraların destansı meseline dair…umutlar çiziyorum karanfil gülüşlü mor ufuklara
çelikten perdesi aralanmış bir göğün
doğum sancısıyla inleyen bağrından
usulca sızarak kendini sunan
bereketli bulutların kurşunî göğsünden
sulusepken bir armağan gibi süzülerek
kıraç yurdumun ölgün bozkırlarını
ve tiranların
göğüs kafeslerini inceden yoklayıp
ilâhi şefkatini rikkatle damıtarak içremize
kirlenmemiş nisan muştusu yağmurların
esmer yüzlerde ışıyan, saf sevincine dair…umutlar çiziyorum nilüfer soluklu mor ufuklara
antik çağlardan dört nala sıyrılıpta gelen
aydınlık bir güneşin mest eden suretinde
heybetli dağların rüzgârgülü eteklerinden
deli fişek koşuşturan doru kısraklar gibi
yetmiş iki millet, yedi kıta, dört mevsim
el-ele
göz-göze
omuz-omuza
endamı kusursuz bir nazlı tanyerinde
kadim surların eşiğine serilmiş kilimler
ve karlı uçurumların buzul yamaçlarına
katıksız sevdaların el emeğiyle kurulan
desenleri rengârenk kıl çadırlara dair…umutlar çiziyorum kardelen çiçeği mor ufuklara
buhranlı seherlerin çakmaktaşı kıvılcımında
boğulmuştur uykusunda kanlı diktalar!
ve gömülmüştür çağcıl lejyonerleri
yedi kat yeraltına, tekmil silahlarıyla!
baharlar gökkuşağını buyruksuz s/açarken
mayınlar döşenmiş ölümcül koynundan
savaşsız dünyamın cennet bahçelerine
cefakar anaların
onurlu babaların
ve sıkılmış yumruk kadar yürekleriyle
bigûnah çocukların hiç ağlamadığı
oluk- oluk akacak nice ılık kanların
şâhdamarlarda müebbet mahpusluğuna dair…umutlar çiziyorum sümbül ovası mor ufuklara!
doğurgan toprakların anaç rahminde
dua ile serpilen kara tohum gövermiş
uç vermiş başaklarım boylu boyunca
harman yerleri alın teriyle yoğrulmuş
yorgun köylülerin
çakırpençe ırgatların
yarı açık o mahmur gözlerinden
dökülmüş şelâlesi coşkulu ve serin
akmış yüzyıllar boyu, kendi kavlince
düş mavisi okyanuslara, gözleri nemli
ve dünyalar tatlısı şirin uykulardan ç/alınıp
el bebek büyütülmüş direngen umutlara dair…2013/TPAO Adıyaman Bölge Müd. Büyükler Kategorisi Üçüncülük Ödülü-2013
| 390 |
Hangisi Değerli?
HANGİSİ DEĞERLİ? Değerl’olan kuş mudur, yoksa kuş kafesi mi?
Cemaat mi, câmi mi; at mı, süvarisi mi…? ? ? ! ! ! 09/10/’16
Hanifi KARA
| 27 |
Dayanamam İnsanlara
DAYANAMAM
İNSANLARA ÜZMEYİN
***************************
Dayanamam insanları gelin üzmeyin
Bu kürede hepimiz bir can deyilimiz
Kısacık bu hayatta yaşamak vakiken
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
******************************************
Doğu batı güney kuzey bak ayrılmış
Dünya gökyüzü kubbesiyle sarılmış
Her canlı kendi kısmeti kadar alırmış
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
******************************************
Zül mü yapan insana insan denilmez
Dört kitabın hiç birinde de görünmez
Rabbimden başkasına büyük denilmez
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
******************************************
Seni tanımayan asla senden olamaz
Allahın verdiği canı hiçbir kul alamaz
Bu dünya yer yüzde kimseye kalmaz
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
******************************************
Avrupa’yı asıya yı ince elekten eledim
Ömür boyu ben adalet diye meledim
Böyle kana susamış cellât görmedim
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
******************************************
Gözyaşlarım akar dinmez döndü sele
Orta doğuda kan akıyor göz göre göre
Hayvan olsaydı o insafa gelirdi bile
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
******************************************
Sesleniyorum uluslar arası af örgütüne
Dünyayı güldürmeyin akılsız beyninize
Yetmiş iki millet bir olun gelin kedinize
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
*******************************************
Cuma soylu derki dünya kan dolup taştı
Utanın derim İnsan feryadı göklere ulaştı
İnsanlar neden kan döktü ne için savaştı
Âdemden olan insan kardeş değil mi?
*******************************************
Şair Cuma Soylu.20.08.2000
| 200 |
Formam
Saçların sarı gözlerin lacivert
Tam bir Fenerbahçe forması
Hem de çok sevdiğim bir takımın
Sen benim formamsın
Sarı laciverdimsin
Giydiğim formalar senden almışlar renklerini
Saçların vermiş sarı çizgileri
Top gözlerinden almış laciverdini
Şimdi anladım
Neden bu formaları çok sevdiğimi
Çünkü içinde sen varsın
Ben onları değil
Seni giyiyorum seni
Kalbime içime ruhuma her şeyime
Sen benim formamsın topumsun
Toplar vefasız olur derler
Ama sen vefasız değilsin
Ayrılmazsın benden
Bütün formalar solar
Sen solmazsın
Bütün toplar eskir yıpranır
Sen eskimezsin
Senin gözlerin parladıkça
Dalgalandıkça saçların
Kaybolmaz formam
Kaybolmaz sarı lacivert renklerin
| 91 |
Derya Kenarında Kayık Değilim
Derya kenarında kayık değilim ölem yar ölem
İçmişim badeyi ayık değilim gadan alırım da
Sevdiğim güzel oy oy
Kınaman komşular beni kınaman
Ben de bu çirkine layık değilim oy oyDerya kenarında bir çift gazım var
Gülüm sende ölenecek gözüm var gadan alırım da
Kurban olurum oy oy
İsterim isterim de baban vermezse
Ben de bilmim ki ne karalı yazım var yar
Kurban olam da dertlerin alam oy oy
| 72 |
Nar Benim
Yüksek dağın karıyım
Zor günlerin varıyım
Has bahçenin içinde
Dolu yemiş narıyımDağ başında kar benim
Bağ seninse,nar benimYüksek dağda pınarım
Hem akar,hem ağlarım
Çay olur,çeşme olur
Hem gider,hem çağlarımDağ başında kar benim
Bağ seninse,nar benim24.05.2006
| 37 |
GEÇTİ
Bizden geçti be dostum
Bahar geçti
Yaz geçti...güz geçti...
Yaşayabildik mi çocukluğumuzu
Günler geçti...aylar geçti..
Yıllar geçti...
Sevebildik mi gençliğimizi
Şule geçti...sevgi geçti...
Coşku geçti...
Görebildik mi günlerimizi...
Sarı geçti..mavi geçti...
Turuncu geçti..kırmızı geçti..
Ben sevebildim mi seni
Aşklar geçti..sevda geçti...
Ah dostum ah sevgiyi aşkı
Bir daha yaşamak...
Doyasıya yaşamak isterdim...
Artık çok geçti...
| 56 |
*****Aşk Güzelliğini Kendin İçersin-Hayata Damlayan Sözlerimden! *****
Aşk dolu bir okyanus olsan da,
o okyanusa açılmaya cesaret eden yoksa
bir damla olur avuçlarında! Aşk güzelliliğini kendin içersin
sessizlik baş köşene kurulduğunda! 29/0/2010-23:47
| 32 |
Oda
Ben yetim,ben öksüz
Kaldım bir başıma boş odada
Soğuk ve sessiz bir oda
Köşede oturdum tek başımaÜşüyorum bu karanlık odada
Kimsem yok hayatta
Karanlıktan korkan ben
Yalnız kaldım acımasız dünyadaSessizlik ve sessizlik
Saat 12'yi vurdu
Gözlerim mahmur ve yorgun
Ne olacak benim sonumGözlerim kapanıyor,kanım donuyor
Gökyüzündeki yıldızlar kayıyor
Aileme kavuşacam ümidiyle
Uykuya daldım herşeyimle.Mardin
| 55 |
Annem
bugün içimde acın,
taptaze annem.
çünki bugün doğum günün.
kalbim kanıyor.
yıllarım sensizlikle geçti.
seni düşünerek..
rüyalarıma giriyorsun.
ama sana sarılamıyorum.
seni öpmek,
kokunu duymak istiyorum.
sana dokunamıyorum.
varlığını hissedemiyorum,
gözyaşlarım, sicim gibi akıyor
gözlerimden.
her doğum gününde sensizliği
daha da çok yaşıyorum.
sana birşey olursa,
yaşayamam diyordum.
ama yaşanıyormuş annem,
hem de acı çekerek..
başkaları, annesinden bahsettiğinde,
inan içim bir hoş oluyor.
sanki kırılıyorum.
kalbim yaralı,
bu yara iyileşmez annem.
sen bana gelemezsin biliyorum.
ama birgün,
ruhlarımız birleşecek seninle.
belki hasretimiz, özlemimiz dinecek.
kavuştuğumuz gün,
benim bayramım olacak.
senin için doğum günü hediyesi,
dualarım,
birde bu şiir annem.
| 100 |
Subsets and Splits