poes
stringlengths
103
153k
poe_length
int64
21
20.9k
Mutluluğun Gözyaşları Olurmu? Ben yıllarca kederimden ağladım, Mutluluktan ağladığım olmadı Mutluluğu hep uzaktan tanıdım, Mutluluktan ağladığım olmadı, Mutluluğun gözyaşları olurmu? Yıllar varki, mutluluğu aradım Bazen ru'ya, bazen hülyaya daldım Mutsuz geçen şu ömrüme ağladım, Mutluluktan ağladığım olmadı, Mutluluğun gözyaşları olurmu? Mutluluk, sevmek demek, Aşk demek, Mutluluk, heyecenla yaşamak demek, Mutluluk, kahakahayla gülmek demek, Mutluluktan ağladığım olmadı Mutluluğun gözyaşları olurmu?
59
Yeni yıl mesajı Yeni yılınızı kutlar mutlu yıllar dilerim. www.gaffarli.tr.gg Yeni yılda gaffarlıya rahmet yağsın. Ekili hurmaları bol bol para eylesin. Tarlalarındaki ekinlerini domuz yemesin. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Avcıları karatavuk cubbal avlasın. Meşe odunu yakıp küllü kömbe yesin. Közünde çay demleyip içip otursun. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Yılbaşı cuma namazına gelsinler. Oturup bol bol laflarını etsinler. Hasta olanlarında hatırını sorsunlar. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Köy kahvesinde konuşsunlar. Birlikte olmaya şükreylesinler. Gençler anlatılanları dinlesinler. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Ramazan Özerli, cuma köye gidecek. Dostlarla buluşup hasret giderecek. Dostlara biraz hasbıhal edecek. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin Ramazan özerli
98
Hayat Seninle Hayat Bana Hersey guzel olacak demistim sana hatirla Mutluluk aslinda senin kollarinda Senin yaninda doguyor gunes aslinda Hayat senin yaninda basliyor artik bana Seninle uyaniyorum her sabaha Seninle nefes alabiliyorum aslinda Mutlulukda senin yaninda hüzünde galiba Ben seninle dogmusum bu dunyaya Seninle kaparim gozlerimi ancak hayata Aşk senin yanında Aşk bana Gerisi uyanacagım bir rüya galiba Hayat seninle var oluyor bana anla Anlaki bu bir rüya degil aslinda Hayat benimle hayat sana
74
En Değerli Varlığımız Çocuklar Bütün çocuklarımızı okutalım İlim, irfan, bilgi ile donatalım Yaşadığımız çağa göre yetiştirip Çağın da ilerisine hamle yaptıralımEn değerli varlığımız çocuklar En kıymetli servetimiz eğitimleridir Geçmişten günümüze tüm yeni buluşlar Eğitim görmüş insanların eseridirPolitik hesapları bir kenara atalım Eğitim önemlidir eğitimcilere bırakalım Çağdaş bir milli eğitim oluşturup Bilim yuvalarına meşaleler yakalımEn değerli varlığımız çocuklar En kıymetli servetimiz eğitimleridir Dengeleri değiştiren tüm buluşlar Bilimi rehber edinmiş insanların eseridirKul Tekinim işin başına ehlini oturtalım Araştıran sorgulayan bir nesil yaratalım İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır İlim hazinedir Çin de de olsa gidip alalım(31.10.2014)
93
Mabet MABET Diyordu ki Allah’ın elçisi sözlerinde Birbirinizi sevmedikçe iman edemezsiniz Önce Allah’a baba dedi dini bütünler Sonrada “Allah baba çarpar” ı öğrettiler Peş peşe geldi korku ve yasaklar Herkes kendi hesabına ekti tohumunu Akıl baliğ olduğumuzda korkularla Korkulardan sevgiye yer yoktu yüreklerimizde Her şey öteki her şey kötüydü artık Gerçeğe kapalı olan nursuz gözlerimizde Gizlice sevdim korkulara rağmen yaratılanı Dilini, dinini, rengini, cinsini ayırmadan Karalardan kara yüreğimi nurla bezedim Nur’un huzuruna tecelli etmeden Geceler bile ayan oldu her solukta İman dolu kalbe korku girmez oldu Anladım ki en güzel mabet insanın yüreğinde. 01.43 01.02.2011 Ankara evim
97
Geride Kalan Aldanma aynada gordugun guzelligine Daha cok uzun yillar var onumde deme Bir ruzgar gibidir genclik eserde gecer Sadece bir avuc hatiralar kalir gerideKiymeti bilinse zaman akip giderken Hayat baska olur gencken guzelken Yasli bir bedende genc duygularla Yasamak guc amma ne gelir elden
45
Zavallı Akıl İnsanız der göğsümüzü gereriz En şerefli bizleriz deriz Oysa, Hepimiz birer hiç değil miyizŞeref midir etimizi sermaye etmek Marifet midir haram yemek Gurur mudur fayans dizmek Ne verir fani dünyada gülmekHiç orospu bir tavuğa rastladınız mı Avare avare gezen karınca var mı Arı, petekler dolusu bala muhtaç mı Uçkuruna düşkün hayvan tanıdınız mıŞeref düşünebilme yeteneği değildir Mesele bu yeteneği kullanabilmektir Öyle bir unsurdur ki akıl, Bazen en yücedir bazen de en alçak Bazen yüceleştirir bazen de yereltir(28 Nisan 1993)
81
Bayram mı Gelen? Namluda kurşunlar emir beklerken; Gelemem bir zaman, bayram da gelse Şafağım sökmedi, henüz çok erken, Gelemem bir zaman, bayram da gelse. İçimdeki bir ses “öl! ” diyor bana, En yüksek makamı “al! ” diyor bana, Nişanlım aradı “gel! ” diyor bana Gelemem bir zaman, bayram da gelse.Davamız bitmeden gelemem asla. Anam yüreğini resmimle ısla. Eğlenmem mümkün mü ağıtla yasla? Gelemem bir zaman, bayram da gelse. İhanet edersem, boynumu vurun. Dağlara taşlara yazın, duyurun. Ölürsem ardımdan toy düğün kurun. Gelemem bir zaman, bayram da gelse. Yurdumda çiçekler açsa da gelsem, Beyaz güvercinler uçsa da gelsem, Şu kara bulutlar geçse de gelsem Gelemem bir zaman, bayram da gelse.30/08/2011/Konya
109
Bu Gece Yılbaşı bu gece yılbaşı anne içkinin su gibi aktığı eğlencenin sınırsız hovardalığın tarifsiz olduğu bir gece bu anne sen de beni düşünür meraklanırsın biliyorum merak etme anne bu gece huzur dolmasam da pişmanlığını yaşamayacağım bu gece çocuklarımız çöpten ekmek toplarken ve Somali’de Etiyopya’da açlıktan ölünürken soframı bin çeşit donatmadım anne bu gece kızlarımız içki sofralarına meze olarak sunulurken barlarda pavyonlarda pervasızca eğlenmedim anne 71 çok şükür anne yuvasız insanları düşünürken beş yıldızlı mekanlarda konaklamadım Fatma teyze sabahki çaya son demini saklarken sanatçıların ayaklarına şampanyalar patlatmadım anne bu gece dansözler masalara çıkacak vur patlasın çal oynasın göbeğine paralar takılacak havaya savuracak haram param hiç olmadı anne çok şükür anne okul yerine tarlalara bağlanan çocuklarımızı düşünürken o çok sevdiğim mısırı patlatıp yiyemedim anne çok şükür anne sabah başımın ağrısıyla uyanmayacağım ve viski rakı şarap kokmayacağım yarın tatil yok bize işyerinde olacağım aldığın ücreti helal kılmalısın derdin ya! ben de ona çabalıyorum anne 72 bu gece yılbaşı anne koca bir yılın ve yılların acıları sanki yaşanmamış bütün duygularımızı kadehlere hapsetmiş geçmişi unutmuşuz bu gece sanki öz kültürümüz yok olmamış gençliğimiz yozlaşmamış anne sanki aile kurumumuz çökmemiş madde kullanımı çocuk yaşa inmemiş anne sanki Marmara depremi olmamış on binlerce insanımız ölmemiş anne sanki Diyarbakır’da Isparta’da uçaklar düşmemiş sanki trafik canavarlarına her gün kurban verilmemiş anne sanki küresel ısınma bitmiş dünya güllük gülistanlık anne 73 sanki Irak ağlamıyor Mescid-i Aksa yağmalanmıyor sanki Ortadoğu’ya barış gelmiş dünya düzene girmiş anne bu gece yılbaşı anne bu gece yılbaşı hepimiz neşe doluyuz çılgınca eğleniyoruz felekten bir gece değil bir yılı çalıyoruz anne oysa ki dünyadan ve gerçekliğimizden kopmuş biçare olduğumuzu bilmiyoruz anne.
266
Söz II *Kendini yetiştirmezsen, topluma yetişemezsin.*Ne fedakarlar gördük biz, fakirin önündeki yemek kabına zevkine tekme atan.*Her zaman güzeldir.*Eskimiş bir baharsın sen, kışa taş çıkaran vesselam.
25
Sosyal Medya Kimlere Faydalı Sosyetenin önde gelen simalarından Betül Hanım, her sene eşi ve çocukları ile tatile giderdi. Eşi çok zengin, saygın bir iş adamıydı. Ankara'nın en lüks semtlerinden birinde otururlar, yaz ayları gelip de çocuklarının okulu tatil olunca, önce Dikili'de ki yazlıklarına uğrarlar, yazlık komşuları ile hasret giderip, orada üç beş gün kaldıktan sonra, arabaları ile Türkiye'yi bir baştan bir başa dolaşırlardı...Betül Hanım, çok kıymetli eşi Mahir bey ve de iki yavrusu Türkiye'nin altını üstüne getirdikleri gibi hemen hemen yurt dışında da gitmedik yer, ayak basmadık ülke ve şehir bırakmamışlardı. Fransa'yı, İngiltere'yi, Hollanda'yı, Almanya'yı, İspanyayı, Portekiz'i ve daha birçok Avrupa ülkesini neredeyse suyolu yapmışlardı...Hanımefendi, çok sosyal, cemiyet hayatında da bir sürü ahbabı ve sevdiği olan cıvıl cıvıl bir kişiliğe sahipti. Birçok yardım derneğinde asil üyeliği, kimisinde yönetim kurulu başkanlığı onun için vazgeçilmez bir durumdu. Çok sıklık ile yazılı görsel basında eşi ile birlikte yer alırlar ve bunun ile de hem kocası hem de kendisi, çevreye pek çaktırmasalar da, gizliden gizliye gurur duyarlardı. Çok önemli bir işti onun için böyle yardım derneklerinde sosyal faaliyetlerde bulunmak.Betül Hanım aynı zamanda twitter, facebook, instagram gibi sosyal medya araçlarını da sıklık ile kullanır, yaşadıklarını sık sık o sayfalarda arkadaşları ile paylaşırdı. ''Yakın dostlar ile kahve içtik heyooo.'' hemen fotoğraflarını çeker ve sosyal medyaya yapıştırırdı. ''Kedimizi veterinere götürdük.'' şak sayfaya yapıştır. Ayşe, Neşe, Menekşe, Hülya, Leyla, Süheyla ve bilumum dostlar hemen tıklayıp beğensin. Bu tür oluşumlarda çok fazla arkadaşı olduğu içinde anında aklında tutamayacağı sayıda beğeni gelirdi. Başka bir gün ''Arkadaşlarımız ile alış verişe çıktık.'' der, şak yine fotoğraflarını çeker, sosyal medyada paylaşır ve arkadaşları beğendikçe koltukları ve bilumum yerleri kabarırdı...Artık yaz aylarına girilmiş, tatile çıkma zamanı gelmişti. Betül Hanım gideceği yerleri yavaş yavaş sosyal medya dostları ile paylaşmaya başlamıştı. ''Canlarım benim bir hafta sonra Dikili de ki yazlığımıza gidiyoruz oradan hepinize selamlar göndereceğim.'' Vakit gelir Dikiliye gidilir, bir müddet kalınır ve oradan hareket edileceği zaman yine mesaj yazar Betül hanım ''Buradan Muğla Marmaris'e geçiyoruz canlarım benim hepinizi öpüyorum.'' yine kadim dostlarından sosyal yardım derneği arkadaşlarından yüzlerce beğeni gelir bir anda. ''Marmaris'den Bodrum'a Halikarnas'a geçiyoruz hepinizi muhabbet ile kucaklıyor selamlar gönderiyorum.'' yine aynı şekilde yüzlerce beğeni tıklaması, ''İyi eğlenceler'' mesajları...Eşi Mahir Bey serbest meslek sahibi ve de çok zengin bir iş adamı olduğu için, geride işlerini yürütecek bir sürü elemanı, müdürü vs. vardır. Bu sebep ile çocuklarına, eşine bolca zaman ayırabilmek onun için sorun değildir. Daha sonra Betül Hanım ve eşi Mahir Bey Akdeniz'e Antalya taraflarına yönelirler. Betül Hanım yine coşkuyla mesajlara asılır.''Canım arkadaşlarım şimdilerde Antalya Kemerdeyiz burası çok da sıcak olmasına rağmen, çok eğleniyoruz çocuklar ile eşimle hepinizi öpüyorum, inşallah dönünce hızlı bir şekilde cemiyet hayatımıza ve yardımlarımıza devam ederiz.'' tabi yine çok fazla miktarda hemen beğeni gelecektir sosyal medya da paylaşılan bilgilere. Nasıl gelmesin ki binler ile ifade edilen arkadaşlar, zengin bir çevresi varsa insanın.Yaklaşık kırk beş gün kadar sonra temmuz ayının sonlarına doğru Betül Hanım ve eşi Mahir Bey ile çocukları Rasim ile Necla tatillerini, yurdu karış karış gezmelerini tamamlayarak evlerine dönerler bir pazar akşamı. Kapıya geldiklerinde bir gariplik vardır, o da ne sanki zorlanmış ve açılmış gibidir kapı. Oysa giderken sıkı sıkıya kilitlediklerinin, alarmları kurduklarının farkındadırlar. Besmele ile çekine çekine içeri girdiklerinde, evin altının üstüne geldiği, birçok yerin karıştırıldığı, alarmların devreden çıkarıldığı, yani kısaca eve hırsız girdiği anlaşılmıştır. İlk şoku atlattıktan sonra kısa bir durum değerlendirmesi yaparlar ve evlerinden nelerin çalındığını saptamaya, daha sonrada polise haber vermek gerektiği üzerinde hem fikir olurlar. Eşi ve çocukları ile saptadıkları zararları kısaca şöyledir. ''Otuz altı adet Betül Hanımın düğününde getirilen bilezik, oğlanın sünnetinde gelen yaklaşık beş yüz elli bin lira değerinde altın, kocasının çok kıymetli altın bir saati, yaklaşık altı yüz bin dolar, yine sekiz yüz bin liraya yakın Türk parası, bir iki tane elektronik eşya.'' Betül hanım, eşi ve çocukları şoke olmuştur adeta. Bu arada salonda bir zarfın içinde kısa bir not, kayda değer bir pusula vardır, o pusulada aynen şöyle yazmaktadır. ''Sosyal medyayı çok olumlu ve güzel kullandığınız için biz ailenizin hırsızları İsmail, Cemal, Yakub hepinize en içten dileklerimiz ile teşekkür ederiz. İsimlerimiz tabi ki kod adlarımız olup gerçek isimlerimizi buraya yazacağımız hayaline kapılmadınız umarım. En derin sevgilerimiz ile sosyal medya kullanımlarınız da başarılar diler her bir tarafınızdan öperiz.''
687
Dikkat, Okul Var! Şanssız mıydık? haksızlık olur şimdi Düşünsene nasıl geçmiştik hızla Birleşen iki güvercinin arasından Hiç dokunmaksızın onlaraBende tarçın sende ıhlamur kokusu Az mı dolandık Başkentin sokaklarında....................
28
Yeni yıl mesajı Yeni yılınızı kutlar mutlu yıllar dilerim. www.gaffarli.tr.gg Yeni yılda gaffarlıya rahmet yağsın. Ekili hurmaları bol bol para eylesin. Tarlalarındaki ekinlerini domuz yemesin. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Avcıları karatavuk cubbal avlasın. Meşe odunu yakıp küllü kömbe yesin. Közünde çay demleyip içip otursun. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Yılbaşı cuma namazına gelsinler. Oturup bol bol laflarını etsinler. Hasta olanlarında hatırını sorsunlar. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Köy kahvesinde konuşsunlar. Birlikte olmaya şükreylesinler. Gençler anlatılanları dinlesinler. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin.Ramazan Özerli, cuma köye gidecek. Dostlarla buluşup hasret giderecek. Dostlara biraz hasbıhal edecek. Yeni yılı kutlu olsun köylülerimin Ramazan özerli
98
B i t m e s e Mutlu bir hayatın zevkine varsak, Aile ferdiyle başbaşa kalsak, Sağlık ortamında mekanlar kursak, Uzasa geceler bitmese günler.Kısacık ömürü uzatabilsek, Her türlü borçları azaltabilsek, Dertleri vücuttan kazıtabilsek, Uzasa geceler bitmese günler.Karanlık dünyamız toz pembe olsa, Yiyecek, içecek mutfağa dolsa, Kimse yaşlanmasa herkes genç kalsa, Uzasa geceler bitmese günler.Rab'bime şükredip ibadet yapsak, Yararlı gıdalar alsak ve satsak, Ruhu rahatlatsak,strezi atsak, Uzasa geceler bitmese günler.Kurduğum hayalin gerçeği çıksa, Kalplerden,gönülden sevgiler aksa, Zeki'de yazarak keyfine baksa, Uzasa geceler bitmese günler.10-11-2009
83
Bazılarına Karanlığa binlerce isim taktılar Yuvaları yıkıldı aydınlığın Geceyi hep zindan yaptılar Kimilerine ak Kimilerine siyah Kalpte hep aşk mı var Yoksa kalpmi aşkı arar Bulunur elbet Bazılarına ak Bazılarına siyah
31
Korku Telgrafı eriyorum .. otobusteyım , uzun bır tuneldeyız . sen erıyorsun ,sana değıyorum ben erıyorum.. yol sankı uzun bır anı bahcesi. intikam alıyorlar.. ilkel heyecanlarım kabarıyor ben seviyorum,sana degiyorum ,sen ölüyorsun siluetın de benım ismim göruyorum, eriyorum.yol etrafı cevrelenmıs karanlıkta bır nokta bir korku tuneli ben bir hasta sen elınde neşteri olan doktor koltugum soguk bır hasta yatagı bana degiyorsun ,ben yanıyorum icim dısım bır oluyor. sana degiyorum ceviriyorsun yuzunu. ben kan kırmızı ,sen karanlıkintikam alıyor ilkel duygularım.. bir korku telgrafı cekiliyor yuregıme okuyorum,eriyorum.....
85
Bebek Yüzlüm Sevmek mi çok zor yoksa çekip gitmek mi? Elvada deyipte gidişin öldürüdü zaten beni Leyla bile mecnununa bu kadar çok çektirmedi Madem ki ayrılık diyecektin yormayacaktın beni Acımı anlamadın ve öyle kaldın BEBEK YÜZLÜM...Bebek yüzlüm Selma'ya 22.12.2003-00:30
39
Sözün Özü 15 Umutsuzluğa kapıldığında anla ki, bu sana şeytanın vesvesesinden başka bir şey değildir. Umutsuzluk; imansızlık boşluğuna atılan en tehlikeli adım olduğundan kötü sonun hazırlayıcısıdır, sakın ona teslim olma yanlışına düşme. Allâh'ın rahmetinden ümit kesmek; bir günahtan da öte kâfirlik alâmetidir. Çünkü; kâfirlerden başka hiç kimse Allâh'ın rahmetinden ümit kesmez. (Zumer 53). Unutma; İmanını ayakta tutan umudundur. Bu dünyada yediğin tüm darbelerin karşılığını alacağın bir ahiret var, unutma. Teslim ol, çünkü islamiyet; teslimiyet demektir. Çünkü, teslim olanlar kazanacak. Sen elinden geleni yaptıktan sonra gerisini Allâh'a bırak; tevekkül et. Olmuyorsa, olmuyordur. Belki senin için hayırlı olan budur. Sen olayları tüm yönleriyle göremezsin. Allâh ise; her yönüyle görür. Çünkü, sen acizsin, seni Yaratan ise sonsuz. Sen nefsinin mertebesi ve çizgisinde bakarsın, Basîr olan Allâh ise ebediyetiyle; tüm gizliyi görür. Belki, şer gibi gördüğün hayırdır. Bunu sen bilemeyebilirsin: ''Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) Allâh bilir, siz bilmezsiniz (Bakara 216).Umudunu kaybetme; onu başka serüvenler için vasıta yap. Aksi takdirde, umudu bir vasıta olmaktan çıkarırsan; uzun ve dikenli yollarda bineksiz kalır ve sonu meçhul karanlıklar içinde kaybolursun...
193
Peri-Kısa Hikaye Deneme-Senaryo 3 Aslında hep aynı terane..Nedensiz bi sıkıntı,farklılaşan suratlar ve sabah seheri..Yürüyordum yavaşça yine kumlu tarla yollarında ama kayboldum sanki nerdeyim ben. Bi elimde viski şişesi diğerinde anlamsızca çalan bi müzikçalar..Çok uzaklardan bir ses: ''Heeeyy nereye gidiyorsun o yolun sonu kanyona çıkar heeeeyyy..'' Arkaya bakmaya üşengeç ben sallamadım bile sesi dimdirek devam..Birden traktör hırıltısıyla irkili verdim meğerse sızmışım kanyona 100 metre kalasıya, yerdeyken gölgesine sığındığım adam: '' Delikanlı nedir bu halin güpegündüz içilir mi? Hayırdır inşaallah kimin oğludur kimlerdendir bu çocuk acaba? '' dedi ve gerisi yok... Gözümü açtığımda bu köhne köylü evindeydim.. Çatlayan başıma yanarken bir yandanda müzikçalarım yok nerde bu diye düşünürken en fazla 20 li yaşlarında yazması kırmızı, kazağı allı pullu, yanakları pespembe bi kız içeri girdi ve ''Geçmiş olsun dedem sizi baygın halde bulmuş,yemek hazır ninem ve dedem sizi bekliyor.İyisiniz değil mi? '' deyip çıkıverdi..Ben ise gördüğüm hayal karşısında sadece '' Sağol '' diyebildim..Sanki dilim kitlenmişti.. Neyse 2 gündür boş olan mideyi belki bambaşka lezzetlerle doldururum diye düşünürken sofa diye adlandırılan çoğumuzun çardak diye bildiği üstünde asmayla kaplı olan çok gıcırtılı bi serinliğe oturdum saç baş dağınık ayyaş bi tip ve karşımda hiç tanımadığım 3 insan..''Hayırdır oğul nedir seni bu hale koyan? '' dedi ismini sonradan öğrendiğim Ramis dede.. Ardından ekledi Gül nine '' Kimsin,kimlerdensin sen bakayım? '' Ardı ardına gelen 2 soru karşısında ne cevap vereceğim diye düşünürken Peri atladı ve '' Nine, dede bırakın hele karnını doyursun adamcağız boş kafayla nasıl cevaplasın '' deyiverdi..Ardından küçük gülümsemelerle devam edilen yemek...Kalktım ve '' Ben çok uzaklardan geldim buralı değilim, beni kendime getirdiğiniz ve sıcak çorbanız için çok teşekkür ederim '' dedim ve köyden uzaklaşmıştım bile aklımda ise Peri'nin makileri kıskandıran o yeşil gözleri, pembe yanakları ve yaptığı nefis çorbası vardı..Kendisiyle bile konuşmayan ben yürümeliydim..Uzaklara hep daha uzaklara..
293
Gölge Eylemci: Mücadeleye Başlamak Bu köşe yazısı No Compromise’den bağımsız olarak üretildi. Tamamen eğlence, eğitimsel ve diğer legal amaçlar için planlanmıştır. Herhangi bir kişiyi illegal eylemler yapmaya cesaret ettirmeyi amaçlamaz. No Compromise, yönlendirme komitesi, gönüllü çalışanı, ve diğer katkıda bulunanlar herhangi bu tarz bir eylem için sorumluluk üstlenmez.Kişi A.L.F.e nasıl katılır? Basitçe kişi A.L.F. eylemleri yaparak A.L.F.e katılır. Resmi bir üyelik yok. A.L.F.e uygun olan eylemler yaprak isteyen üye olabilir. Yönergeler:* Hayvanları sömürüldükleri yerlerden (örneğin; laboratuarlar, fabrika çiftlikleri, kürk çiftlikleri, vs) özgürleştirmek ve onları ıstıraptan uzak, kendi doğal yaşamlarını yaşayabilecekleri iyi yuvalara yerleştirmek. * Hayvanların ıstırabından ve sömürülmesinden kat elde edenlere ekonomik zarar vermek. * Şiddetsiz doğrudan eylemler ve özgürleştirmeler gerçekleştirerek, kilitli kapalı ardında hayvanlara karşı işlenen dehşet ve iğrençliği açığa vurmak. * Herhangi bir insan veya hayvanı yaralamamak ve incitmemek için bütün zorunlu önlemleri almak.Kişiler “No Compromise” dergisine A.L.F.e nasıl katılacaklarını veya diğer eylemcileri soran mailler atmamalılar. Bu sadece telefon hatlarına giren, mailleri okuyan, vs. yasa uygulayıcı ajanları alarma geçirecektir. Bir A.L.F. eylemcisi genellikle kendi başına veya kendisini hayvan kurtuluşuna adamış olduğunda zerre şüphe olmadığını ispatlamış küçük çekirdek bir grup ile eylemlerle başlar. Genellikle, birkaç yıldır bilinen eylemci insanlardır. A.L.F.ten söz edildiğinde sessiz duramayan veya eylem yapmış olabilenler hakkında tahminlerde bulunmaktan hoşlanan insanlar önlenmelidir. A.L.F. üyelerinin daha önce çok iyi tanımadıkları biriyle yakınlaşmalarının gerekli olduğunu hissettikleri nadir durumlarda, hayvan haklarıyla ilgili olmayan konuları tartışarak, dürüstlüğe, samimiyete, ve yumuşak-sözlülüğe bakarak, kişi ile kapsamlı bir zaman geçirmeleri hayati olur. Çoğu eylemci, kişinin yasadışı doğrudan eylemin yasal sonuçları için ciddi bir kavrayışa ve sağlıklı bir kaygıya sahip olduğu, şu ana kadar böyle kaygılarca caymadığı belirtisini aramalıdırlar.Yeni A.L.F. eylemcilerinin üzerinde düşünmesi gerektiği güvenlik önlemleri nelerdir? En başta, A.L.F. eylemleri için herhangi ve tüm planlar şahsen yapılır. Asla telefonda, bilgisayarda, kişinin kendi evinde, veya diğer eylemcilerin evlerinde tartışılmaz. Onun yerine, A.L.F. üyeleri yarım yamalak kalan herhangi bir şeyi tartışmak istediklerinde yürüyüşe çıkarlar, ve filmlerde göreceğinize benzer casuslukla ilgili şüpheli davranışlardan sakınmak için dikkatlidirler.Dikkatli planlama, çok titiz keşif, ve güvenlik önlemleri ile, A.L.F. eylemcileri yakalanma risklerini minimuma indirebilirler. Deneyimli aktivist kendi sezgisel tehlike duyusuna inanmanın öneminin farkındadır, kalıplardan sakınarak (sadece hafta sonları saldırmak gibi) , dost savaşçılara saygı göstererek, ve aktivistlerin hapishaneye uğramasının hayvanlara zorla verilen acıyla karşılaştırıldığında hiçbir şey olduğunu hatırlayarak.A.L.F. eylemleri kişinin evine yakın yapılabilir mi? Gizli eylemciler bilinen eylemciler olduklarından şüpheli olabildikleri alanlarda hareket etmeme öneminin genellikle farkındadırlar. Kişinin kendi şehri dışındaki eylemlerde yer alması sık sık tercih edilir. A.L.F. eylemindeki ilk şüpheliler her zaman militan hayvan kurtuluş hareketiyle bağlantılı veya daha önce tutukluluğu bulunan yerel hayvan hakları eylemcileridir.Eğer bir A.L.F. üyesi şehirde yaşıyorsa, olasılıkla farklı bir şehirde veya ülke dışında eylemlerde bulunuyor. Ve kesinlikle eylediği bölgedeki diğer eylemcileri ziyaret etmeye gitmiyor. Ne de yerel vejetaryen restoranında yemek yemeye gitmiyor (yiyeceğin ne kadar güzel olduğunun önemi yok) ! Ayrıca hedef bölgeden yeteri kadar uzaklıkta benzin almak ve kırık farlar veya tarihi geçmiş belgeler için kişinin aracını kontrol etmesi ve tanınan etiketler veya çıkartmaları sökmesi önemlidir (D.A.R.E. etiketler veya “Yerel Şerifinizi destekleyin” çıkartmaları zarar vermese bile) .Eğer bir A.L.F. hücresi eylem yapıyor, ve bir kürk çiftçisi veya polis üyelerden birini yakalıyorsa, diğer hücre üyeleri ne yapmalıdır? Bir eylemden önce A.L.F. hücresinin yaptığı en önemli tartışmalardan biri yakalanma olursa ne yapılacağıdır. Diğer hücre üyelerinin destekleyeceklerini ve onlar yakalandığında ilgileneceklerini temin etmemiş olan her hangi biriyle yasadışı bir etkinliğe asla girmeyin. Hiç kimse, hiçbir zaman yakalanmayacağınız garantisini veremez, ve yoldaş aktivistlere “hiçbir tutuklanma ihtimalinin olmadığını” söylemekten kaçının. Böyle ifadeler yakalanmaya kadar gidebilen tehlikeli yanlış güvenlik duyguları inşa eder.Yakalanıldığı zaman legal ve manevi destek sözünden başka, hücre üyeleri bir eylem yapmadan önce yasa uygulayıcıları ve güvenlik kuvvetleriyle karşılaşılması durumuyla nasıl başa çıkacaklarını tartışmalıdır. Hücre üyeleri bu insanların silahlı olacaklarını farz etmelidir ve genellikle kanun onların tarafındadır, kaba kuvvet kullanacaklardır. Dövüş sporlarında deneyimli olsanız bile, sakatlanma riski birden bire artar. Bazı A.L.F. hücrelerinin kendilerini savunmaları için biber spreyi ve sersemletici silahlar taşıdığını duydum, fakat bunların kesinlikle birini yenilmez yapmaz.1940larda, Nazi işgaline karşı Fransız Direnişi Almanlar tarafından “Nuh’un Gemisi” olarak adlandırıldı, esir edilmiş direniş savaşçılarının birbirlerini işkencelerde bile yalnızca hayvan kod isimleri sayesinde tanıyabildiklerinden. Direniş hücreleri, A.L.F. gibi bilinmesi gerektiği kadar temelinde işlediler. Çoğu zaman, Fransız direniş savaşçılar Nazi-kontrol bölgesindeki gizli güvenli evlere seyahat edeceklerdi, sadece sürüklenerek götürülmüş dost ajanlarını görmek için.Bu zamanlarda, direniş savaşçılarına göz bile kırpmadan yürümeye devam etmeleri öğretilmiştir, çünkü onları kurtarmaya çalışmak için meyvesiz bir çaba ile hiçbir şey elde edilemez (tabii ki başka bir savaşçının düşmesi dışında) . Stratejik olarak, bir üye yakalandığında, bireyin serbest kalmasını sağlamak için kendilerinin yakalanma riskini almaması gerektiği kabul edilmiştir. Eğer bir üyenin ayak bileği burkulursa ve uzaklaşmak için bir yardımcıya ihtiyacı olursa bu tek şeydir, fakat bir hücre üyesi fiziksel olarak zaptedildiyse veya silah atış noktasındaysa, o zaman diğer hücre üyelerinin kaçışını garanti etmesi için hasar kontrolü yapması gerekir.Elbette, burası duygusal düşünüşün sık sık mantıksal düşünceyi bastırdığı yerdir. A.L.F. üyeleri sevdikleri birinin acı içinde olduğuna şahit olduklarında zordur, eğer imkansız ve övgüye değer değilse, onlara yardım etmeyi denemeyin. A.L.F. üyeleri hangisinin daha sonuç getirdiğini düşünmek zorundalar, düşünün: yoldaşları ile hapishaneye gitmek, veya onların şerefine hayvan kurtuluş eylemlerine devam ederek onlar için sevgilerini ve dayanışmalarını ispatlamak.A.L.F. eylemcileri iyi fiziksel kondisyonda kalmaya çabalarlar, dikkatlice beklenmedik bir şekilde yer alması gereken olası planları tartışır, eylem sırasında dostları savaşçılardan ansızın bölünmüş olmaktan sakınır, ve A.L.F. üyelerinin yakalanmasının sadece kişisel bir kayıp olmadığını, hayvanlar için de bir kayıp olduğunu hatırlarlar.
878
KUVAYİ MİLLİYE CEPHELERİ: 3-DOĞU CEPHESi I. Dünya Savaşı sonunda Rus Çarlığı yıkılınca Güney Kafkasya’da Gürcistan, Azerbeycan, Ermenistan gibi devletler kurulmuştu. Kars, Gümrü, Erivan şehirlerini ellerinde tutan Ermenistan Devleti’nin başında koyu bir Türk düşmanı olan Ermeni milliyetçisi Taşnak Partisi vardı ve itilaf devletlerinden yardım görüyorlardı. Mondros Mütarekesi’nden sonra Ermeniler Ermenistan’da ve sınır boylarında Türklere tecavüz ettiler. 9 Haziran 1920 de Ermenilerin, Bardız cephesine baskın yapması ve savaşa kalkması üzerine birliklerimiz bu baskını bastırdı.28 Eylül sabahı ileri hareketle Sarıkamış ve Merdenek (Göle) alındı. Hazırlıklarını Sarıkamış-Lâleoğlu hattında tamamlayan birliklerimiz tekrar ileri harekete geçtiler.30 Ekim de Kars, 7 Kasım da Gümrü (Aleksandropol) geri alındı. Ermeniler barış isteyince 2-3 Aralık 1920 gecesi Gümrü Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, Ankara Hükümetinin yabancı bir devletle yaptığı ilk anlaşma olup, varlığımızı dünyaya gösterdik ve Osmanlı İmparatorluğunun1877-1878 savaşıyla kaybettiği Kars bölgesini aldık. Daha sonra Ermenistan, Rus Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine dahil oldu, 16 Mart 1981 de Gümrü Anlaşması’nın yerine Moskova, sonra da 13 Ekim 1921 de de Kars Anlaşmaları yapıldı.Ermeniler, I. Dünya Savaşı’nda Türk ordusuna karşı galip devletlerin yanında savaştıklarını iddia ederek, paylaşım için Paris’te toplanan konferansta Kafkasya’dan Akdenize kadar ve Anadolu’nun yarısına yakın bir kısmında Büyük Ermenistan kurmak istediklerini söylediler. Mondros Mütarekesine göre Türk Ordusu bölgeden çekilince Erivan’da kurdukları Ermenistan Devleti içinde ve dışında, özellikle Erivan, Kars ve Nahcıvan Bölgelerindeki Türkleri katlettiler. Ermenilere karşı korunmak için Türk halkı Milli Şuralar kurdular.Artvin, Ahiska bölgesinde Acara Milli Şura Hükümeti, Kars, Ardahan, Göre bölgesinde Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti, Kağızman Milli Şurası, Kulp, Zenginbaşar, Nahçcıvan ve Ordubad Milli şuraları kuruldu.
245
GÜN BİLDİRİSİ Komşu Hegelci, avcunda gibi evren Uğultudan heykeller yapıp  satıyor Cüzam olursa kesin iyileşir   Bakkal nice bir Nietzche Umurumda değil paraleldeki cadde Gözetleme kulesi gibi dükkan Yaklaşan da yaklaşmayan da bir   Pek bir güzel anlaşıyor ikisi Güneşte çalışıp ay ışığında örselenenler hakkında   Akatalpa, sayı 93, 2007
47
Yaktın Gazim Yüreğimi Yaktın gazim yüreğimi yaktın, Halden anlamazın elini öptün, Kurban gazim sensin kahraman, Nanköre ağlama, dayanamam… Seni kurban edenler zaten onlar, Türk askeri bir kaşık suda boğar… Tavşana kaç-tazıya tut kahpeliği, Vatan haini yaptı sana hainliği, Önce mağdur ve muhtaç etmek, Sevindirmek için bir dilim ekmek, Önce elinden alıp sonra vermek… Bunların taktiği böyle, kandırmak, Goebbels taktiği ile halka inandırmak… Mikrofon tutan gazeteci mi ne? Sen ağlarken güldü alay edercesine… Gazim seni ağlatanlar utansın, Biz bize, varsın yüreğimiz yansın, Sen gazi, yarın kim bilir kim şehit, İşimiz zor, dünya alem şahit… Öyle bir dönem ki, gazi şehit dinlemez, Hem gazi eder hem de halini anlamaz.
107
Kırmızı Güller Sanaydı Dilberim Yine doldu gözlerim Gercekti seni sevmelerim İşte bundandı mutlu hallerim Kırmızı güller sanaydı dillerimSarışın,esmer görmedim Ben senin yürğini sevdim Günlerim nasıl geçtiğini bilmedim Kırmızı güller sanaydı dillerimÖmrümce yanımdaydın ben seni görmedim Bu kadar acıya dayandım ölmedim İnan senin kadar kimseyi sevmedim Kırmızı güller sanaydı dillerimEla gözlerindeki sıcaklığı kimsede görmedim Senin yüreğindeki sevgiyi ben bilmedim Yüreğimden adını hiç silmedim Kırmızı güller sanaydı dillerim
66
Sorma..! ! Keyifsizdim. Hiç bir şey hoşnut etmiyordu beni. Ne aynalardaki güzelliğim, Ne neşeli sevda türkülerim, Ne de,turuncu ağırlıkta şu odam.... ........................................................... İçmeye bayıldığım şarabım bile, Morarmamış böğürtlen tadında, Ekşi,buruk bir tat bırakıyordu dilimde. ............................................................... Birden! Neden keyifsizim? Dedim kendi kendime. Taşıdığım aşkı doyasıya yaşamak varken, Keyifsizlik neden? .................................................................. Fırlayıp aniden yerimden, Ardına kadar açtım penceremi. Gecenin nemli havası doluverdi içeri. Dışarıya atmak geldi kendimi içimden. .................................................................. Çisil çisil yağan yağmurun altında yürümek seninle, Durup durup öpüşmek geldi dakikalarca. Yüzümüzden yağmur damlaları düşsün,aksın istedim. Akıp,öpüşmelerimize karışsın, Ağzımızda aşk tadı bıraksın istedim. Islansın saçlarımız, Sırılsıklam olsun elbiselerimiz, Yağmur suları paçalarımızdan aksın istedim. ........................................................... Sonra..... Sahile inip sarmaş dolaş, Kumların üzerinde oynaşmak, Yüreğimizdeki tüm sıkıntıları, Kahkahalarımızla dışarı bırakmak istedim. ............................................................... Suyun dalgalarına düşen turkuaz ışıltıları, Gözlerinin maviliğine katmak istedim. ............................................................... Çıkıp turuncu ağırlıkta odamıza, Aşk kokteylini içmek istedim, Aşk tadında. ................................................ Uyanmak istedim seninle alaca karanlıkta. Uyanıp......Sabahı...... Kanat çırpışlarıyla bizi selamlayan, Güvercin sesleriyle karşılamak istedim. ..................................................... Evlerin çatılarından göz kırpan, Sabah güneşine gülümsemek istedim sonra. ..................................................... Çok uzaklarda oluşun,inan koymadı bile bana..... Öyle bir, Öyle bir keyiflendim ki...... Sorma..! ! !
179
° Barış Ol Umut Yolunda ° Barışı yayalım güzel insanlar Savaşlar bir daha asla olmasın Sevgiler selinde geçsin zamanlar Yaşayan duygular asla solmasın.Kim olursa olsun dost eyle zevkle Yoksulluk ağında yardım et şevkle Karanlık günleri aydınlat şavkla Gelecek nesiller asla ölmesin. Ne olur bölüşüm olsun tutkumuz Barışı anlatsın her bir öykümüz Hep insanlık için açsın gülümüz Analar babalar saçın yolmasınBir güneş nasıl ki umuda doğar Mutluluğu bizi sevince boğar °Barış Güllü° mis mis sonsuza kadar Göğsümüzde dursun, kimse çalmasın.Ne bir kin çiçeği açsın dalında Ne de bir ihanet çıksın falında Her zaman BARIŞ ol, umut yolunda Gözlerdeki bakış yaşla dolmasın.
100
Seve Seve Can Ver Vatan Vatan Vatan dedim Büyüklere atam dedim İstikbalimize sebep Şehit olup yatan dedimBayrak Bayrak Bayrak dedim Hilal yıldız sancak dedim Bu milletin selameti Bütün olmak ancak dedimEzan kuran iman dedim Bir olana iman dedim Ceddini baş tacı ederek Başlara tac olsan dedimAsker Asker Asker dedim Milletin hepsi er dedim Bu değerler uğruna sen Seve seve can ver dedim
62
Bir Yalnızlık Düşlerim II Akşamın hüznü çöker karanlıklar yanına Bir yalnızlık düşlerim yorgunluk ötesine Elin ayağın kalkmaz tembellikte canına Bir yalnızlık düşlerim çağıran o sesineGeceye boyut verir mor dağların gölgesi Ürpertici akarken gündüz kızılca dere Karanlıklar içinde ulurken kurt nefesi Bir yalnızlık düşlerim uykuyu sere sereÖteden ay yükselir yamaçların boyunca Kavaklar salınırken yaprak düşer çimene Tarladaki fareler hışırtıyı duyunca Bir yalnızlık düşlerim korkularım da yineToz bulutu içinde kararan yeşil orman Dev gölgeli ağaçlar göğe doğru uzanır Yayladan aşan yollar ilmek atarken zaman Bir yalnızlık düşlerim kalabalık utanırDaralır çıkmaz sokak ortasında gibiyim Geceler uzadıkça kan ter içinde yatan Dibi görünmez kuyu dibinden de dibiyim Bir yalnızlık düşlerim geceler boyu tutan07.05.2017
109
Bin Acı Hissedecek 🇹 🇷 🇹 🇷 🇹 🇷 BİN ACI HİSSEDECEK🇹 🇷 🇹 🇷 🇹 🇷 Yine ateşler düştü, sönmedi bir kez yangın Karakışta yaşadık, gelmedi ilkbaharım Haricî ve dâhilî, kahpe dölleri hain Biliniz ki bu vatan, asla bölünmeyecek Bir acı hissettiren, bin acı hissedecekŞemdinlinin dağları, ateş olacak size Bu Millet dize gelmez, deyin efendinize Açtığınız bir korlar, bin olur üstünüzde Biliniz ki bu vatan, asla bölünmeyecek Bir acı hissettiren, bin acı hissedecekBu vatanı biliniz, kan ile suladik biz Ecnebiler şahittir, Ermenisi, İngiliz Şerefsiz yaşamaktan, biz şerefle ölürüz Biliniz ki bu vatan, asla bölünmeyecek Bir acı hissettiren, bin acı hissedecekDokuz vatan şehidi, Peygamber komşuları Allah'ın izni ile hazırdır sarayları Yolcu eyledik bugün, Resul bekler onları Biliniz ki bu vatan, asla bölünmeyecek Bir acı hissettiren, bin acı hissedecekİçimizde öfkeyi, sadece bilir Allah Türkün şanlı askerî,soracak size Billah Koç yiğitler kükredi, bu ne şiddet maşallah Biliniz ki bu vatan, asla bölünmeyecek Bir acı hissettiren, bin acı hissedecekUyandı Millet artık, Türk Kürt savaşı değil Bir yanda Ebu Lehep, yanında Ebu Cehil Amerikan, ingiliz, Frenkler ve israil Biliniz ki bu vatan, asla bölünmeyecek Bir acı hissettiren, bin acı hissedecekBoğazın sularına, dökmüştü çılgın Türkler Yedi düvel vız gelir, ittifak kuran itler Kendine mezar kazar, bunu bilmez hainler Biliniz ki bu vatan, asla bölünmeyecek Bir acı hissettiren, bin acı hissedecek09/10/2016 Veysel ÇAKIR
217
Mavi Kolye 42 Dayısı,Orhanında tahmin ettiği gibi sadece yeğenlerini görmeye onlarla hasret gidermeye gelmemişti,zaten yarım ağız konuşmalarından öyle çokta aman aman bir hasret çekmediği belli oluyordu.Yemek masasından kalkıp çaylarını yudumlarken beş on dakika Erzurumdaki diğer akrabalarının durumlarından bahsetmiş sonra lafı öyle böyle Orhanın annesine,amcasının bıraktığı tarlaya getirmişti.Evet Orhanın annesine amcasından bir tarla bırakılmıştı ve bunu tam dokuz yıl gizlemişlerdi.Çok zor olmamıştı gizlemeleri,çünki Orhanın annesi öleli yedi yıl olmuştu,ve zaten mirasta kendisi ölmeden iki yıl önce bırakılmıştı.Tarlanın bir kısmına dayısının çocukları bir ahır yapmışlar,bir ev kondurmuşlar,kalan kısmınada patates ekmişlerdi.Şimdi yaklaşık yedi sekiz yıldır ekilip,biçilen,içinde hayvan beslenen bu arazinin tapusu verilecekti,ve tapu doğal olarak arazinin resmi sahibini arıyordu.Tabii bu durumda Orhanın dayısı,ve çocukları annesinin mirasçıları olarak Orhan ve ağabeylerinden vekalet almak istiyorlardı.Yani nasılsa siz artık gelip orda oturmazsınız.çorak tarla parada etmiyor en iyisi bize verin vekaleti,düzenimiz bozulmasın,diyorlardı.Dayısı bunun için gelmişti,Rahatsızlığı yüzüne vuran Orhana sanki Erzuruma gitmesinden bir sıkıntısı varmış gibi bir ses tonuyla --Yeğenim taa oraya gelmene gerek yok.Gidah yarın burda notere,bene umumi vecaleti ver,ben şahmettinin üstüne yapim tarlayi.Haa ama ağabeyincilde razi olacah,onlari sen razi edersin daa. Orhan uyuz olmuştu bikere ve terslik yapmak istiyordu --Dayı iyide ben tarlamı niye size veriyorum.gelip satarım,üçbeş kuruş eder heralde,dükkanımın çapını büyültürüm --Oğul hayhay para etsede satsan,para etmirki,çoh çoh igirmi milyar verürler.Ben verim sene para. --Niye kaçyıldır haber vermedin,ben hastanelere para yetiştircem diye dilenci oldum.Satar anamı baktırırdım. --Ne bilimki Yaşar oğarten heste.Demadızkı --Sormadınki --Ey şinci ne diyersin,kaç sene oldi anan öleli --Vermiyom dayı.Değilmiki benim yasal hakkım gelip alıcam tarlamı,satıcam,satamazsam birine vekalet vercem benim yerime eksin biçsin senede göndersin benim payımı --Ula bu uşah deli bilersin,almirler diyerim o cine diyer saterim.Ben alim işte.Verim sana on lira --On milyar --Heee --Yok dayı yaa,on milyara tarlamı satılır.dursun belki ilerde değerlenir --Ey bende oni diyerim,Bize bırah ilerde pahalanırsa yine verah sana bişeler --Durması için size vermeme gerek yok,anlaşma yaparız noterde,her sene beş milyar yatırırsın bankaya,ilerde satmak istersem satarım. Dayısı beğenmemişti bu teklifi --Kira ödiyecem sana hee --Evet --Ben orya otuz milyar harcamışim,dam yapmişim,ev yapmişim,sen ne yaptında kira istiyon --Benmi dedim sana benim arazime ev yap diye,ozaman makul bişey söylersin sana satarım --E de bağah ne istersin --Burdan ne söyliyim,gelip görmem lazım,hele gelip üstüme alayım,sonra anlaşabilirsek satarım. Dayısı Orhanın sert tutumu karşısında şaşırmıştı,halbuki o nasılsa yeğenim hemen verir vekaleti diye düşünmüştü,çünki aslında Orhanı tanıyanlar,Orhanın babasını tanıyanlar asla böyle ucuz hesaplarla işi olmayacağını bilirdi.Hiç ekmeyeceği bir tarlayı,üstelik öyle ahım şahım bir parada etmeyen bir yeri almazdı Orhan dayısından,almazdıda dayısı bir kez olsun telefon açıp bura sana,abilerine kaldı,gelin alın,yada verin ekeyim biçeyim deseydi.Yedi yıl yetim hakkı yemiş bir adam,şimdi bir karış sakalıyla hacı görüntüsü verdiği çehresini Orhana ancak yeme faslı bittiği için gösteriyordu.Yani eğer tapu sormasa,belediye sormasa bura kimin diye belki elli yıl daha haber vermeyeceklerdi.Bu ne kadar mide bulandırıcı bir durumdu.Dünya malı insanları nasılda esir alıyordu,bir karış çorak toprak,yedi yıl selam esirgetiyordu dayı yeğenede,yedi yıl sonra ilk buluşmaları yine o çorak tarla için oluyordu.Utanıyordu kendinden böyle bir hayatı yaşamak zorunda olduğu için,Oysa bir kez arasalar selam verseler,Erzurumdan bir kilo civil peynir gönderseler,bir bayram kart atsalar,birkez gel yaylaya çıkalım deseler,Orhan bütün Erzurumu bağışlardı onlara,Ama şimdi iş inada ve sevgisiz bir anlaşmanın iğrenç raconunda oynanması gerektiği gibi oynanmaya gelmişti,ve Orhan oyunu kuralına göre oynayacaktı.devam edecek
521
Dünyan Kararmasın Sevda ateşi yanınca Aşk kapını çalar Sevincin dağ olur Kekik gözlerin coşar Mutluyum diye haykırırsın Dağlar ovalar seni dinlerSevda ateşi sönünce Aşk kapısı kapanır Sevinç gider Kekik gözler solar Çile bülbülüm çile dersin Dünyan kararırHayat acısı yakar yüreğini Dikenli yolda Yapayalnız kalırsınHele bir gir el içine Neler çıkar karşına Seviyorum demek yetmez Aşıkım demek yetmez Benzin solar Buzdağı çıkar karşına Üşürsün Eyvaaah! Ben ne yaptım Düşünmeden sevdalandım Şimdi dikenli yolda Yalnızım dersin Sevda ateşi yanınca Aşk kapını çalar Sevincin dağ olur Kekik gözlerin coşar Mutluyum diye haykırırsın Dağlar ovalar seni dinlerSevda ateşi sönünce Aşk kapısı kapanır Sevinç gider Kekik gözler solar Çile bülbülüm çile dersin Dünyan kararırSuçlu ararsın Nefsine ağır geleni Sevgiline yüklersinNe ararsan kendinde ara Ne ararsan kendinde ara Bulamazsan çare Açarsın kalbinde yaraSevda ateşi sönünce Aşk kapısı kapanır Sevinç gider Kekik gözler solar Çile bülbülüm çile dersin Dünyan kararır
143
Af Dileyen Satılmış Yüreğim kaç para etti af buyur Bir tebessüm bir anı bir umut Heyecanım kaç para etti Merakıma af buyurKimler geldi pazara Beni kime sattın af buyurAlıcının boyu posu Ya endamı neydi af buyurŞiirime tükürülmüş Merakıma af buyurSırçadan sarayın mübarek olsun Ben satılmışım af buyurKimler geldi pazara Kaç domates hıyara Kaç araba villaya Kalbimi sattın af buyurIslak gözlerim kaç para etti Seninle geçen gecelerim Ya il il züğürt gurbetlerim Hepsi kaç para etti af buyur
77
Köyüm Bir yılmışlık, bir yıkılmışlık, meydanlarda yalnızlık Köyümden kalan buruk anılarla ben Ankara caddelerini bir bir adımlıyorum.Ankara caddelerinde kendimi arıyorum.Köyümde çocukluğum, Çocukken oynadığım mutluluk oyunlarını hatırlıyorum. Daha dün gibi...Yıllar insafsız Yıllar acımasız Acımasızlık ceketimin düğmelerinde Hayallerle gerçek iç içe Bulvarlar gerçek içinde hayal Mazi hayallerde gerçek...Yaylaların yakışığı renk renk Kız kardeşimin nakışı benek benek Vazolarda teşhir ediliyor Bir anlam veremeden, Gülüp geçiliyor...Ben üst geçit köprüsünde Ben Ankara kalesinde Yaşam boyu spor niyetine Şehrin zehirini yutuyorum biteviye..Bu gün düşünmek için seni seçtim köyüm, Bir daha bulamam bu karmaşada Bir daha köyüm..Özledim gelemiyorum Gelemiyorum üzgünüm. İstenmeden gelmişim, İsteselerde gidemiyorum Suçsuzum Sevmeden yaşamaya mahkum Nasıl dayanılır bilmiyorum.Köyüm, sıcak ocağım Sensizliğe hep yanacağım Bulvarlarda alın terim Alın terimde ekmeğim, Ekmeğimi arayacağım Sana hep yanacağım..Belki bir gün kavuşurum Belki bir gün diye O güne kadar dayanacağım.
131
Çoraplarımı Kim Yırtıyordu Ayaklarımı sürekli yıkarım. Her gün hem de hiç sektirmeden. Bu neden ile ayaklarım kokmaz. Kokmadığı gibi arkadaşlarımda ''Bırak bu ayaklar koktu be İsmail.'' diye espriyi zor yaparlar bana. Çoğu yapmaz da bazı muzip arkadaşlarım zaman zaman diline getirir yine de bana takılmak için... Bırak bu ayakları koktu İsmail diye laf sokmaya çalışırlar ben de o sokulan laflara hiç takılmam.Geçenlerde dört çift çorabımı çöpe attım. Parmaklarım özgürlüğüne düşkün herhalde tutup da çorabımdan firar etmeye kalkarken tam hemen yakalıyorum parmaklarımı, kulaklarından tutup yerine sokuyorum derhal... Hadi bir çift at iki çift at, dört çift ne oluyor arkadaşım, boru mu ya! Sonra çift rakam yani ya üç at ya da beş çift at değil mi ama, dört nedir dört?Kafamda binbir türlü sorular. Kim delik deşik etmiş olabilir ki çoraplarımı? Muhtemelen evi tahta kurular bastı ve çaktırmadan benim çorapların bir kısmını midelerine indirdiler. Her ne kadar Ramazan gelmiş olsa da hepinizin bildiği gibi tahta kurularının oruç ile alakaları yok... Başka bir seçenek duvara çarpmış olabilirim ev de gezerken çoraplarımı diyeceğim ama o da olmaz, çoraplarımı duvara çarpsam ben farkına varmaz mıyım bunun? Dalgının biriyimdir de o kadar değil ...Aaah çoraplarım vaaah çoraplarım. Ne de severdim o gri çorabım ile kahverengi çorabımı, ömürleri buraya kadarmış ne yapalım? Ne de ayağımı ısıtırdınız, ne de sıcaklık verirdiniz, hem yazın hem de soğuk kış aylarında, sizi hiç unutmayacağım. Gece rüyalarıma bile girersiniz. Bulmam lazım, bulmam lazım bu çoraplarımı yırtanları mutlaka. Dedektif gibi gece uyumayacağım o çoraplarımı yırtanları bulacağım. Durun bakayım, durun. Yoksa aklıma bir şey geliyor ama, kedi, bizim bu deli kedi yırtmış parçalamış olmasın sakın? Ama Allah var çoraplarımı parçalarken de görmedim, günahını da almayayım şimdi kediciğin.Yok, yok bu işin içinden çıkamayacağım. Çiftine de on beş lira vermiştim, iyi çoraplardı, iyi... Ev de fare var desem, o da mümkün değil, apartman dairesinde fare mi olur muş? Farkında olmadan karıncalar yemiş desem, Iııh! Ayakkabı ile gezerken karınca nereden yolu bulup da girecek ayağımın içine de çoraplarımı kemirecek. En iyisi dolgun bir ücret ile dedektif tutsam olayı aydınlatmak için. Yok ya ne saçmalıyorum çoraplar hepi topu otuz kırk lira bir şey. Dedektife nereden baksan masraflar hariç bin beş yüz iki bin lira toka etmem lazım, batarım sonra da yan gelip yatarım. Cepte para mara kalmaz billahi...Hayır ev de küçük çocukta yok ki onlar yaptı kemirdi desem çoraplarımı. Hani şöyle bir şey de gelmiyor değil aklıma ''Belki benim çocuklardan biri uyurgezer hastası, gece kalkıp bizim odaya girip farkında olmadan çoraplarımı kemiriyor.'' Olamaz mı? Olur belki olur da hiç de şahit olmadım çocuklarımın gece kalkıp da gezdiğine, günahlarını almayayım. Çalıştır toriği İsmail bakalım. Bulunca çoraplarımı kimin deldiğini, Arşimet'in hamamdan çıkarken evraka evraka yani buldum buldum diye bağırması gibi ben de bağıracağım mutlulukla ''Buldum buldum çoraplarımı deleni buldum.'' İşte bu, işte bu, derin ve uzun araştırmalarımdan sonra buldum çoraplarımı delenleri parçalayanları. Baş parmak ve yanında ki parmak. Sadece parmak değil parmakların ucunda ki uzamış tırnak tabi ki aynı zamanda. Ya ben bunu uzayınca hep keserdim, nasıl da unutmuşum, hiç farkında değilim. Al bakalım tırnak makasını, giriş o kocaman katır tırnağı gibi olan baş parmak ve yanında ki küçük parmağın tırnağına... Sen de bir alemsin İsmail... (Kendi kendime fırça atıyorum burada) Ayaklarını yıkıyorsun da insan şu tırnaklarını da keser be adamım. Bir tırnak kesmek için sekiz on ay da beklenir mi, daha çok para verirsin sen çoraplara bu kafayla...
549
Hüzün Rengi Gri Ne tam siyahtır ne tam beyaz Kurşun gibi ağır kurşuni Yağmak için bekleyen bulutların rengidir dolu dolu hüzün Bütün renkler anlamını yitirmiş Renkler hüzün tozlu puslu Karanlık perde inmiş gözüme Her yer alabildiğine gri alabildiğince hüzün Hunharca hüzün kaplamış Biçare gönlümü biçare ömrümü Alabildiğince hüzün alabildiğince gri
50
Aşk gemisi demirledi gönül limanına Sevgi rüzgarıyla sevda denizini aşıp, Aşk gemisi demirledi gönül limanına. Arzu yelkeni ile yürek bendinden taşıp, Aşk gemisi demirledi gönül limanına. Elde olan kürek ile dalgalara vurup, Deli gönül mola verdi arada bir durup. Sevgiye hasret sevda çektirisiyle varıp, Aşk gemisi demirledi gönül limanına. Uzun süre canla aşk deryasında dolaştı, Sevgi ile gidip azgın dalgaları aştı. Sevda vakti ilerledi rıhtıma ulaştı, Aşk gemisi demirledi gönül limanına. Özlemin gemisi aşkın denizine koştu, Sevda ile gönüldeki yüreğimiz pişti. Sevgi ile yüreğimiz kabarıp inişti, Aşk gemisi demirledi gönül limanına. Yusuf ile sefere aşkla çıkarken boştu, Bu gemi dalgalar ile denizleri aştı. Sonunda varıp sevgi sarayına ulaştı, Aşk gemisi demirledi gönül limanına.
113
Bugün Yağmur Yağdı İstanbul'a Biliyor musun bugün yağmur yağdı İstanbul'a Yüzelli bin liraya taze simit aldığımız Fatih'e Gezerken kendimizi kaybettiğimiz Sultanahmet'e Mutluluğumuz için dua ettiğimiz Eyüp'e yağmur yağdı.Biliyor musun bir yağmur neleri hatırlattı bana Kadıköy'de Fenerbahçe'yi delicesine desteklediğimiz günleri Yine yağmurlu bir günde gezdiğimiz Taksim'i İlk gözgöze geldiğimiz Bakırköy'ü İlk defa beraber yemek yediğimiz Çamlıca'yı Ve ilk ayrıldığımız Üsküdar'ı.Evet güzelim bugün yağmur yağdı İstanbul'a Fatih'teki simitlerin üstüne Beyazıt meydanındaki güvercinlerin üstüne Çamlıca'daki adımızın kazılı olduğu ağacın üstüne Ayasofya'nın yaldızlı kubbesine Boğaz'ın mavi sularına İstanbul'un toprağına, kalbimizin yaprağına yağmur yağdı.Yğmur yağdı o pamuk ellerinle okşadığın saçlarıma Yağmur yağdı bir zamanlar kilitlendiğin gözlerime Yağmur yağdı hala senin tadını taşıyan dudaklarıma Yağmur yazdı hala yalnızca senin adının yazdığı yüreğime Yağmur yağdı buram buram sen kokan İstanbulum'un yüreğine.Bilmem senin olduğun yerde de yağmur yağar mı Senin olduğun yerler de böylesine hüzün kokar mı Düşen her yağmur damlası sana da beni hatırlatır mı Oradaki kuşlar da her yağmur yağdığında ağlar mı.Sen de hatırla beni yağmur yağınca Yağmurlu bir günde bir gece kumsalda yalnızsan Ve ağlamak istiyorsan dalgalar boyu Çekinme boşalt gözyaşlarını dibi görünmez okyanusa Ve o anda anla ki; Okyanusu okyanus yapan aşıkların gözyaşlarıdır. (23/06/2002-İstanbul)
190
İstemiyorum yasamak istemiyorum yasamak acı cekmek sevmek istemiyorum sevmek vurgun yemek gülmek istemiyorum sonu gözyası dökmek biliyormusun artık senide istemiyorum seninle olmak yalanla yasamak demek...
25
Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6 Yine 19 Şubat kutlanır özel bir gün, İçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza, Uzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi, Öğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)
37
Güneşli Gün Eğer Tanrı ağlamıyorsa Ve eğer bulutlarsa yağmuru var eden Bu gün güneş çıksın istiyorum Berrak mı berrak Ressam, sil ne olur bulutları Semanın tuvalinden.
26
Akit- Düz yazı -Verilen akit miydi onlari bunca yil baglayan? - img src='http://img48.imageshack.us/img48/6918/ca4ls7tpkv6.gif '8 Mart 1955 yilinin karli bir kis günü noktalanan bir ask hikayesi... Belediye reisinin kizi Ayten' i zengin bir aile ister ogullarina. Görücü giderler, ertesi gün bütün mahallede duyulur bu. Ayni sokakta oturan Sümerbank'ta memur olan Ismail Demirtürk, bunu duyar duymaz 'Ayten, benim gelinim olacakti.'diye aglar. Esi onu teselli etmek ister, 'Vermezler ki bize bey.' der. 'Hem Erdal daha ögrenci, olacak is degil bu, unut...'der. Erdal, Ankara' da askeri ögrenci olarak Veteriner Fakültesine yeni girmistir, alti çocuklu ailenin tek umudu, en büyük çocuk. O gün çalisirken birden dayanamaz, isten eve gelir Ismail Efendi,hanimina seslenir, 'Hadi..hadi hanim..Kiz olani, bin kisi ister, bir kisi alir...Mirat Efendilere gidiyoruz aksam, ben Ayten'i ogluma isteyecegim....' 'Ama' der Zeliha Hanim, 'Ama oglumun haberi bile yok, ya kizarsa. ya sehirde bir baskasina gönül verdiyse..' 'Olur mu öyle sey! ' diye kükrer Ismail Demirtürk, 'O nasil söz! Ister! ' Gece, Mirat Efendilerin kapisi çalinir, çekinilerek. Zeliha Hanim ne kadar çekiniyorsa mahallenin büyügü Mirat Amcadan, Sidikanimdan divanin kiyisina söylece ilisir. Utana sikila gelis sebeplerini söylerler, içlerinden de kovarlar mi, kizarlar mi endisesi geçmektedir ama Mirat Efendi, kendine yakisani yapar ve bir düsünelim,der. O gece Demirtürkler için bitmeyecek bir gecedir. Öte yanda Mirat Efendi misafirler gidince Ayten'i, evin en küçük kizini çagirir yanina. Güzellesip serpildi diye ilkokuldan sonra okutmadigi Ayten'i. 'Bak kizim, seni mahalleden iki aile de istedi... Biri hala okuyor, digeri zengin, hali vakti yerinde. Ne dersin? ' Ayten, zaten kaç gündür kafasi karmakarisik olan Ayten, yüzü kizarik bir sekilde basini öne eger, gözünün önüne piril piril üniformasiyla Erdal gelir. Geçende izinliyken annesine gitmislerdi de, kapidan gelmis, hos geldiniz, demisti. O an, farkli duygular geçmisti içinden ve simdi babasi onu soruyordu ama çekiniyordu babasina cevap vermeye. Mirat Efendi tekrar sordu, Ayten basi önce, yüzü nar gibi kizarik Erdal, dedi. Mirat Efendi, onun ögrenci oldugunu, islerinin zor olacagini biliyordu ama...peki dedi. Ertesi gün, her iki aile de haber almaya geldi. Zeliha Hanim, aldigi olur, gelin söz keselim sözünün saskinligi ile eve nasil gittigini bilemedi. Simdi ne olacakti? Erdal'in haberi bile yoktu. Ismail Bey, Erdal'a telgraf çekti, Ankara'dan apar topar geldi Erdal... Saskindi, ama mutluydu. Babasi hakli çikmisti...oglu da Ayten'i begendigini ama vermezler, diye hiç konu etmedigini söyledi. Söz kesildi. Tatilde nisan yapildi. Iki gencin nikahlari kiyildi, birbirlerine ömür boyu bagli kalma sözü verdiler. Dört yil...O okul bitene kadar geçen dört yil. Ne mektuplar yazildi, ne ayriliklar yasandi, ne tartismalar....neler neler...Küçük bir sehirdi Yozgat. Öksürsen duyulurdu. Nisanlilar...zor günler geçirdiler...Dört koca yil..Biter mi denen dört yilda 'Evlenebilirsek...kizimizin adi Serap olsun, bu düs belki bir gün gerçek olur.' dediler ve karli bir 8 Mart günü gelinligi karlarin içinde dügün resimlerini çektirdi Ayten ve Erdal'i...Gittiler ilk tayin yerlerine genç tegmen ve esi. Orada bir bavul dolusu mektubu, bir arada olabilmenin mutlulugu ile yaktilar, yasadiklari sadece gönüllerinde kalsin diye. .................... Iste böyle...Ben, o askin güzelliginin çocugu. Ben kendimi bildim bileli evimizde 8 Mart kutlanir. Bayram gibiydi o gün. Annem özel yemekler yapardi, bütün akrabalar telefon açar, kutlarlardi onlari. Annemle babam, birbirlerine vasiyet etmisler. Birimiz ölürse, öbürü her 8 Mart'ta kabrini ziyarete gelsin, diye. Önce babam gitti. Annem soguk, kar demeden, hastayim demeden 10 yildir her kis gider Erdal'inin kabrine. Yanindaki mezari da kendine aldi ama...ama tek üzünüsü kabre yerlestirilirken -Kibleye döndürülürken hafiften bedeni- yan kabre dönük, olmasiydi Erdal'inin. Hani ona sirtini dönecegi degil de yandaki kabirde de bir baska bayanin olmasiydi üzüntüsü...Buydu, olay buydu..Yillarca kiskandigi, gözü gibi sevdigi, hayatin tüm çilesine sevgisi için katlandigi Erdal'i kabir komsusundan bile kiskanmakti sevgisi... 28.5.2007 SERAP HOCA
581
Hüzün Ve Düğün Lambanın karanlığı çağırıyor beni Taş kesilmiş duvarlar Toprak dam üstünde devler Devden insanların oturduğu evlerHer yanından yara almış dökülüyor toprak Cinler uykuda, insanlar rüyada Kerpiç evlerin gözünde ışık Hüzün ve mutluluk birbirine karışık Karanlık kör gözlere çekerken sürme Cinler bile yoksulluğa alışık Düğün alayı uykuları sarmış Gözlerde kanlı şafak Akrep yelkovanı geçmiş Kim nerede uyuyacak bu gece Ve nereden kalkacak? Sözler, dikeni battıkça kanar Hangi bülbül gülün güzelliğinde yanar Aşk deyince içimdeki hüzünlü düğün Benim gördüğüm Çözülmesi zor bir kördüğüm Şafak kızarır utancından Saklanacak yer arar Bir çay sıcaklığı yükselirken ufuktan Güneş geceyi ışığıyla sararLambanın karanlığı çağırıyor beni Yüreklerde deprem Deprem üstünde düğün Taş kesilmiş duvarlarda hüzün Hüzün üstünde yaş süzüm süzüm Duman yükseliyor saçaktan Ayın gölgesinde gözüm Gözüm, özüm ve son sözüm Bu gece dağılacak kanlı şafaktan
131
Kötüye Gidiyoruz(makale) DİNLEME,ANLAMA,SÖZ ALIP KONUŞMA,KONUSUNDA ÇOK GERİLEYEN BİR TOPLUM HALİNE GELDİĞİMİZİ BİR ÖĞRETMEN OLARAK ÜZÜNTÜYLE TEŞHİS EDİYORUM. BUNUN ÇEŞİTLİ NEDENLERİ VAR TABİ..EN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİ ADAB-I MUAŞERET,GÖRGÜ VE SAYGI AÇISINDAN HER GEÇEN GÜN KAN KAYBEDEN BİR TOPLUM HALİNE GELMEMİZ NEDEN BÖYLE OLUYOR, NİYE BU KONULARDA GERİLİYORUZ.BUNUN DA BİR DEĞİL BİRÇOK NEDENİ VAR. BİR KERE KİTLESEL DENETİM MEKANİZMALARINI YİTİRDİK. ÖRNEĞİN ESKİDEN OLDUĞU GİBİ BÜYÜKLER ,YETİŞMEKTE OLAN KUŞAKLARI YAPTIKLARI YALNIŞLAR KONUSUNDA ARTIK SORGULAYAMIYORLAR.BUNA HER BİRİ KENDİSİNİ UZMAN ZANNEDEN EBEVEYİNLER İZİN VERMİYOR. GENÇLER,BİRBİRLERİNİ DİNLEYEN,BİRBİRLERİNİNSÖZÜNÜ KESMEDEN KONUŞAN,SAYGI AÇISINDAN GÜZEL ÖRNEKLER SERGİLEYEN AİLE ORTAMLARINDAN ÇOK UZAKLAR. BİR ÇOK GENÇ KOMŞUSUNA SELAM VERMEYEN ANNE BABAYA SAHİPKEN,BİZ ONLADAN ÖĞRETMENLERİNE SELAM VERMELERİNİ BEKLİYORUZ. BİRBİRLERİNİ DİNLEYEN ANNE BABALARA SAHİP OLMAYAN GENÇLERDEN SINIF ORTAMLARINDA KONUŞANI DİNLEME DAVRANIŞI BEKLİYORUZ. KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI EDİNEMEMİŞ GENÇLERDEN DÜZGÜN CÜMLELER KURMALARINI BEKLİYORUZ. OTUZU GEÇMEYEN SÖZCÜKLE GÜNÜ GEÇİREN EKSİLTİLİ CÜMLELER KURARAK BİR SOHBET HAVASI YARATAMAYAN BU KUŞAKTAN OKUDUKLARINI YA DA DİNLEDİKLERİNİ ANLAMALARINI VEYA YORUM YAPMALARINI BEKLİYORUZ. BUNLARI BEKLEMEYELİM TAMAM. PEKİ SEYREDİP KAYITSIZ MI KALALIM.TABİ Kİ HAYIR! BUNUN İÇİN ÖNCELİKLE BU ÜLKEYİ YÖNETENLERİN DEVREYE GİRMESİ LAZIM. YETKİLERİNİ KULLANARAK DERHAL GENÇLERİMİZİ LİSELERDE PROFÖSÖR YAPMAKTAN VAZ GEÇMELERİ LAZIM.MÜFREDAT YÜKÜNÜ HAFİFLETİP HER ŞEYİ VERMEK İSTEYİP DE HİÇBİR ŞEY VEREMEMEK YERİNE VEREBİLECEĞİMİZ KADAR BİLGİ VERİP ONLARIN DOĞRU EĞİTİLMELERİNİ SAĞLAYAN YENİ SİSTEMLERLE BULUŞMALARINI İSTEMELERİ LAZIM. OKUYAN,DİNLEMEYİ BİLEN.OKUDUĞUNU DİNLEDİĞİNİ ANLAYAN,YORUMLAYAN SENTEZ YAPABİLEN HER ŞEYİ KÖRÜ KÖRÜNE KABUL ETMEYEN SORGULAYAN GENÇLERİ TOPLUMA HIZLA KAZANDIRMAMIZ ŞART BUNUN İÇİN TOPLUMUN BÜTÜN DİNAMİKLERİNİ HAREKETE GEÇİRMEK GEREKİR.BASIN- YAYIN, GÖRSEL MEDYA, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ TOP YEKÜN HAREKET ETMELİ, ÇEŞİTLİ PROGRAMLARLA AİLELERİ EĞİTMEK; TOPLUMUN BÜTÜN KESİMLERİNİ EĞİTMEK AMAÇLANMALI, ÜNİVERSİTELER SEMİNER VE KONFERANSLARLA EĞİTİMİ DESTEKLEYİCİ KATKILAR SUNMALIDIR.YOKSA ŞİMDİ HİKAYESİNİ ANLATACAĞIM TİRAJI-KOMİK DURUMLARLA KARŞILAŞIRIZ. ''Edebiyat öğretmeni olarak okulun kırk-elli kadar öğrencisini gençlere yönelik birçok roman yazan bir bayan yazarımızın konferansına götürüyorum.mesafe uzak olmadığından yaya intikal ediyoruz. gençlerden biri yanıma sokuldu yol boyunca sohbet ettik.Bu genç edebiyata ilgi duyduğunu, edebiyat öğretmeni olmak istediğini söylüyordu. Konferans başladı.yazarımız:'' 16 YAŞIM'' Adlı kitabının içeriğinden bahsettikten sonra aşağı-yukarı 20 dakika kitabı yazma nedenini,amacını hedef kitlesinin kimler olduğunu açıkladı.Daha sonra dinleyicilerin sorularına cevap verebileceğini söyledi. Edebiyat öğrencisi olmak isteyen gencimiz ısrarla elini havaya kaldırınca sevinmiştim.Fakat sorduğu soru beni hayal kırıklığına uğrattı.Yirmi dakika kitabı yazma nedenini anlatan yazarımıza,'kitabı yazma nedeniniz nedir? ' diye sormuştu çünkü...
356
Dörtlük 15 Avuç açtın mutluluğa tutamadın yana düştü Bunca kahır bunca keder herkesten çok sana düştü Uzaktaki bahçelere uçup gitti pervaneler Bu ateşe oğul değil baba düştü ana düştü
29
Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk Cumhuriyet rejimi-geldi bize ne kutlu Emek çaba gerekir-olmamız için mutlu Atamızın sevgisi-yaşıyor yüreklerde Vatan bayrak sevgisi-kalplerde direklerde Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk Caddelerde yollarda-al bayrak dalgalanır Öyle muhteşem bir güç-gençler ona inanır Onun güzel rengini-gerçekten tanır dünya Memlekette yaşayan-olmalı sağlam kaya Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk Yirmi Dokuz Ekim'i-neşeyle karşılarız Cahilliğin köküne-dalar anne baba kız Kan döktük canlar verdik-öyle kavuştuk sana Bu uğurda vazife-düşüyor size bana Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk Cumhuriyet rejimi-fazilettir servettir O ruha sahip çıkan-gerçekten bu millettir Kollayalım eseri-Atatürk'ten emanet Vatan semalarında-affedilmez hıyanet Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk Dün eğilen başımız-bugün yukarı kalktı Ümit ışığı oldu-volkanlar gibi aktı Kararan dünyamızdan-sardı ufku aydınlık Üzerinde yükseldi- sona erdi karanlık Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk Cumhuriyet gelmeden- bize neler olmuştu Zulümler işkenceler-yer ve gök kan dolmuştu Fedakâr cesur Atam-daim koştu ileri Düşünmedi kendini-asla bakmadı geri Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk Hür gezelim coşalım-Türkiye'mde var şenlik Ortadan kalkmalıdır-çürüyen kötü benlik Çünkü bugün bizlere-büyük görev düşüyor Hasan sözü söyleyen-O dağları aşıyor Türk Milleti minnettar-sana Gazi Atatürk 'Ya İstiklâl Ya Ölüm'-ayağa kalktı bu Türk
225
Hak yiyenin akibeti kötüdür Dünyada en kötü şey hak yemektir, Hak yiyenin akibeti kötüdür. Hayatta en kutsal değer emektir, Hak yiyenin akibeti kötüdür.Hak yiyen kimsenin günahı bitmez, Hak yiyenlerin işi akkın gitmez. Hak yiyeni Allah bile affetmez, Hak yiyenin akibeti kötüdür.Hak yiyenlere ne desen yeridir, Hak yemeyen insan Hakkın eridir. Hak yiyenler zalimlerden biridir, Hak yiyenin akibeti kötüdür.Haram yiyen insan elbet vahlıdır, Hak geçirir isen o mal ahlıdır. Hak yiyen kimse cehennem ehlidir, Hak yiyenin akibeti kötüdür.Yusuf hak cehennemin kayağıdır, Hak yemek şeytanın bir ayağıdır. Hak yemek haramın en büyüğüdür, Hak yiyenin akibeti kötüdür.
94
O Şimdi Asker ! Canım'dan çok sevdiğim güzel evladım, Şim'di asker oldu,onu unutmadım. Gözlerim'de yaş,gönlüm'de hüzün, Bir garip terminal'de onu uğurladım.O şim'di asker iskenderun'da, Vatanını bekler,vatan bağrın'da, Boynumu bükerek hasret bağın'da Mendilimi tutup ona ağladım.Adını mehmet koydum,mehmetcik, mehmet, Sakın usanmayasın tutarken nöbet, Sizlere hor bakana binlerce lanet, Secde'de dileyip yürek dağladım.
51
Mutluluk Mutluluk nedir diye Soruyorum kendime Anlamıyor anlatamıyorum Mutluluk şudur diye Mutluluk yerdemidir Yoksa göktemi Uzatsam ellerimiBana geldesem gelirmi Mutlulukla adeta saklanbaç oynuyorum Arıyor soruyor Nafile bulamıyorum
27
Ne Acı Dert,tasa,gaflet ne acı İnsanlık öldü mü? Ne acı Hayretler içerisinde bir sancı, Tarihe gömülmüş ne acı, Kalbim de bir huzursuzluk bir sancı.Dünyayı karanlıklar basmış ne acı Cahil adem arayan insanlık ne acı Körleşmiş kalpler de bir sancı Refakati arayan bir hancı (05.10.2010)
44
Nice Mutlu Yıllara Anneciğim M evlamdan dilerim bizi dünya ahiret ayırmasın melek annem U mudumsun suyumsun ekmeğimsin can yoldaşımsın birtanem T ürkü türkü yağarsın yüzüme,tek yumruk oluruz seninle L aleler güller,yaseminler aldım,yanında sönük kaldılar annem U mudumsun suyumsun ekmeğimsin can yoldaşımsın birtanemY ar can aşksın başıma taçsın melek annem I sıtırsın yüreğimi,beni gözbebeğinde yaşatırsın L utfusun Rabbimin gözümün nuru canımıniçisin L aleler güller,yaseminler aldım,yanında sönük kaldılar annem A y senin yüzün ağlamasın gözün annem gülümse benim için R üyam,duam,dünyam,herşeyimsin annem İyi ki varsın,iyi ki benim annemsin,iyi ki doğdun nice mutlu yıllara anneciğim
92
Unutuşlar Eşikte terlik unutulmuş zaman içinde.Bir ev evler içinde bir ev avlu içinde unutulmuş evler içinde Unutulmuş kaç yüz kaç ses zaman içinde. İç içe üç yol üç su unutulmuş bir dal orman içinde.
34
Yeni Yıllar (3) Ne umduk bekledik de,neler verdiler bize Biraz sevinç ve binbir keder verdiler bize Bizler yeni yıllara hiç toz kondurmamıştık Onlar ancak toz kadar değer verdiler bize
29
___ Vatanı Satma! ___ Ayağında çul çaput, üst baş hırpani Günlerce aç karnına savaştı hani Karnında gurultuyla gitmişti fani Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Başına anasının kına sürdüğü Bohçalar hazırlayıp esvap dürdüğü En son uğurlarken, canlı gördüğü Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Gözünün bebeğinden tek sakındığı Ardından dönsün diye su dökündüğü Gönlünce doymamaktı, tek yakındığı Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Baba vasiyet etti: Oğul şehit ol! Kopsa bile, dert etme ayak ya da kol Şehitlik kavuşmaktır RABBE giden yol Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Baba dik görünürken, içinde hüzün Gönderdirken dedi ki; düşmanı ezin Siliyordu, gizlice ağlarken gözün Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Gitti, yüzbince aslan yüzbince şehit Evde kalıp, demedi yakayım ağıt Demedi, hiç biri vazgeçsem yahut Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Önce Çanakkalede ilk kan döküldü Günlerce gecelerce açlık çekildi Siperler kazılırken tahta çakıldı Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Siper olsun diyerek çaktığı tahta Çakana, mezar oldu bahta bak bahta! Şükür ki; unutmadı yüce ALLAHTA c.c. Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Elinde silahı yok, olsa mermi yok Düşmanın mermisi binlerce kat çok ALLAH nidalarıyla düşman oldu şok Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Toprağa saçılmışken, el ayak ve kol Bunu görüp yaşayıp, gel de hissiz ol Sinmiş kanın kokusu geçilen tüm yol Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Her türlü badireden güçlü çıkarak Bir destan yazdırdı haklı olarak Şehit mertebesini, ölüp alarak Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Bunlar yetmiyor gibi eve girmeden Ana Baba avratla çocuk görmeden Bir nefes kokuyu içe çekmeden Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Bütün sevdiklerine hasret çekerek Neredeyse dönmeden hemen giderek Vatanı her şeyden üstün görerek Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Çanakkale bitip de ardından gelen Kurtuluş savaşına şehitçe gülen Vatanı bayrağını namusu bilen Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Bir cihan efsanesi orda yazıldı Yüreklere TÜRKLÜĞÜN namı kazıldı Düşman nereden çıksa başı ezildi Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Toprağa milyonlarca beden karıştı Vatan için ölmeye herkes yarıştı Amaç; yurtta cihanda yalnız barıştı Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Ben size savaşmayı değil ölmeyi Diyen ATA uğrunda canı vermeyi Borç bildi şehidim kanı dökmeyi Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Böyle şanlı ATAYLA aynı tarafta Gazi kalan gururla, gezdi etrafta Savaşıp şehit olmak büyük şerefti Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Bunca kan dökülüp şehit verilen Binlerce yüz binlerce gayb dan dirilen Beyaz sakallı dede, olup görülen Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Bunca verilen şehit unutuldu da Asırlardır yapılan hep yutuldu da Kuran yerine İncil okutuldu da Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Cami minaresinde ezan susmasın İçimizdeki düşman kini kusmasın Bayrağımı ayağın alta almasın Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Nineniz! Namusuyla yetiştirdi de Vatana şehitleri serpiştirdi de O şehit düşmanı kaçıştırdı da Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Düşman cephede değil taaa içimizde Takım elbise giyer, hep önümüzde Kim sayesinde giyer hatırlamaz da Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Parsel parsel satılıp, peşkeş çekildi Kanla alınan toprak cebe tıkıldı Unuttular, toprağa kanlar döküldü Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Sizler unutsanız da biz unutmadık Ne mutlu TÜRKÜM derken hiç utanmadık Bilakis, tarifsizce hep gururlandık Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Yettiniz cana gayrı, az toparlanın! Biraz namuslu olup, biraz arlanın Eğer satılık ise; siz pazarlanın Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Babanız mı kazandı ki, satarsınız? Satacak yer bitince de kaçarsınız Nasıl rahat uyuyup hep yatarsınız? Yazık ki! Unutuldu vatan evladı Her santimi kan dolu yüce vatandan Milyonlarca kefensiz altta yatandan Bir an olsun korkunda! Kulun hakkından Eğer korkmuyorsanız BİZ UNUTMAYIZ! ! ! ! ! ! !
562
Simdi sen yoksun ya Simdi sen yoksun ya Ben düsmanim bu sehire Hadi gel artik uzak sevdam Seslen yüregimin kösebasindan bana Yine seviselim islak gecelerde Ask düsmanlarina inatTarih:11.09.2007 Saat:04:34:46
29
Tatil Nehirler Uzun uzun ağlayan söğütler Birine bir kadın tutunmuş Biri bir kaval üfürüyor Sürü nerdeyse görünür Akşamın zili olmalı Bazı kulaklardan tam-tamlar Karışır büyücü ağzı El eli tutar gözyaşı boşanır Daha başındayız iklimin Kızıl saçların Kor bakışın Kulübeler yanıyor Yaramz çocuklar, yaramz çocuklar Balçık emiyor gövdeyi Devrilmiş bir ağaç yanlarıda Toplanıyorlar, doğuya bakıyorlar Masallarda bir delik olmalı Çok geç O akşam geç vakit Sokak serserileri yolumu bekliyor Adımlarım, çözülen kıravatım Yanımdan bir atlı kalkıyor Hayır kan, kan sızıyor İlkin bir köpekbalığı ağzı Kıyasıya başbaşayız Beraber olduğumuz günlerden biri Haykırıyor Derken biri daha Çene açılıp kapanıyor Paralayan diş bir baş kapıyor Son bir söz daha Bir yalvarış kırıntısı olmalı Duyanı olmayan, Allahtan başka Sana bu soruları uzatıyorum Son nefes sorusu Çil yavrusu gibi dağılıyor yakınların Mezar sorusu Çil yavrusu gibi dağılıyor yakınların O sorular sorusu Korkma zor değil Korkma korkma zor değil İyi bir alışkanlık edindiyse kalbin Kork ama umut et zor değil
153
B - El Muse -01- Spanish- B - El Muse -01- Spain- Me esperaba su preciosa ojos y ı amado usted... Me loco por tu amor y ı cree usted... He entendido la vida del beatifuly cerca de usted.. Me encantaba usted, me encanta usted, yo te amo.... El Muse...Me fuego para su amor...... He hablado las estrellas en el cielo de noche... Es tu imaginar en su bastante.. Me encantaba usted, te amo, yo voy te aman...... El Muse...Ferhat perforaron el muntain para Şirin.... Mecnun crassed la dessrt para Leyla..... Gived Kerem su corazón para Aslı.... Y puedo morir por usted...... El Muse.. Mersin 01.01.2001 Bilal Genis
108
Anne Özledim Saçları kınalı, yüreği temiz Beş vakit namazda, dua ederdin Anne kucağında, yavrular semiz Özledim kokunu, özledim seninOkuyup büyürken, gönlüm sen oldun Gözümde her zaman, yaşlanıp soldun Engüzel yılları, yanında buldum Özledim kokunu, özledim anneYorgunum sensizken, yoruldum artık Boş kalan yıllara, dargınım artık Tutmadı yüreğim, yaralı artık Özledim kokunu, özledim anneSarardın göğsüne, sıcaktı eller Duymadı sevdamı, şarkıda sözler Taşırım bendimde, kaybolmaz izler Özledim kokunu, özledim anneUmutsuz yıllarım, hasretle geçti Vefasız günleri, bilmeden seçti Çocuktum küçüktüm, o anlar heçti Özledim kokunu, özledim anneİçime ateşin, dumansız doldu Bedenin kurudu, toprakta soldu Yar bildiğim güzel, seninle oldu Özledim kokunu, özledim anneBahattin yorgunum, yüreğim durgun Özlenen yıllara, sensizken dargın Bana el olan yar, toprakta kırgın Özledim kokunu, özledim anne Bahattin Tonbul 9.5.2015
119
Yalnızlık Okyanusta batan gemidir yalnızlık, Çok derinlerdedir gücün yetmez onu oradan çıkarmaya. Kaybolup gider daha sonra. Kendi kendine konuşmaktır yalnızlık... Belkide en iyi tarafıdır bu Kendini sorgularsın,bir kez olsun çekersin köşeye nefsini hayatı anlamaya çalışırsın. Hapisten kaçmaya çalışan adamın planıdır yalnızlık Kaçmak istersin,kaçamazsın. Hapseder seni düşündüğüm zannettiğin detaylar. Aslında düşünememişsindir ve kaçamazsın kendinden. Yalnızlık,güzel şeydir be aslında Yüzleşir insanoğlu kendisiyle. Alıp götürür seni ütopyaya, başka diyarlara Yalnızlık denizdeki yosun gibidir sonradan oluşur ve kalıcı olur. Anlaşılamamaktır yalnızlık. İyi adamlardır yalnız insanlar, Bilgili adamlardırlar. Az konuşur,laf ebeliği yapmazlar Çokta narin,nazik,alçak gönüllülerdir. Kalp kırmazlar fakat çok kırılırlar. Yedirirler,yemezler Giydirirler,giymezler Üşürler,üşütmezler Çok sevilmezler,sevdiklerinde adam gibi severler. Ah bu yalnız insanlar...
107
"Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.011 = "Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.011 =02 Mart 2013 Cumartesi 01:48:03DOST TEBESSÜMÜN ÇAĞRISINA İTAAT ile; PAYLAŞIMIN İZİNDEYİZ! .Bir tecrübeyi kaleme almamak; bir hazineyi toprağa gömmek! . Toprağa gömme hazine değeri tecrübeni, kalem al yaz daima! . Öğrenim; özveri ile hayatın manası! Öğren ve paylaş daima! . Bencil olma; DOST TEBESSÜMLE MUTLULUK HER İNSANA HAK OLAN! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA – 02.03.2013 01:47:40}02 Mart 2013 Cumartesi 01:48:20
81
Doğum Günü Yalnızım bi köy evi,dışarısı zemheri ve kar! Ne tel var ne telefon ,sesini duymak var ya o an ......anlatılmaz.sıkıldım ve duygulara yenildim uzaktayım ansızın gelmek boynuna aldığım kolyeyi takmak..bi köy evi ışıksız idarasız .Varsa yalanım gözüm kör olsun,gelemedim gülüm.saat 23;10 dışarısı kar beyaz aydınlık ve içeri könhemiş kahırlı karanlık.kardan adam yaptım ve seni benzettim sana .bildiğin sensin zifiri siyah sac taktim masa örtüsünü keserek.havuçtan burun ,elmadan yanak,kömürden göz...... ve kol gerçek kadeh tutmuş el, içi kırmızı şarap dolu,boynuna aldığım kolyeyi taktım.sen mutlu olmuştun.ben sevgi dolmuştum .ve kadeh tokuşturarak kutlamıştık dogum gününü.Nice yıllara gülüm nice yıllara..............SİVAS
97
Karalamalar 23 - Sevgiye Dair Sevgi sözcüğü insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu olarak tanımlanır. Buna rağmen sevgi hangi şekilde ve nasıl tanımlanırsa tanımlansın ‘sevmek’ eylemini her hangi bir nedene dayandırmak doğru değildir. Çünkü sevmek için neden aramak demek şart koşmak demektir.Sevmek eyleminin içinde hesap kitap yoktur, olmamalıdır. İşin içine hesap girdiği an sevgi denilen şey bütün anlamını kaybeder. Sevgi koşulsuz olmalıdır ve sevmek için her hangi bir neden aranmamalıdır. Bu durumda insanın öncelikle kendisini sevmesi gerekir. Çünkü 'sevgi' sözcüğünün ne ifade ettiği ancak bu şekilde daha iyi anlaşılabilir.Kendisini sevmeyi bilmeyen, kendisiyle barışamamış biri bir başkasını nasıl sevsin? Sevgiyi anlayıp tadan, tanıyabilen ve ruhunda olgunlaştırmayı başarabilen kişi ancak onu başkalarına da yansıtabilir. İnsan sevmeyi öğrendikçe de çevresini daha iyi fark etmeye, algılamaya ve objektif bir bakış açısına sahip olmaya başlar. Bu farkındalık onu olgunlaştırır, hoşgörü sahibi olmasına yardım eder. Öte yandan sevmek bencilce bir duygudur da aynı zamanda. Ancak insan kendisinde ortaya çıkarttığı sevgiyi çevresine ve giderek yaratılmış olan her şeye doğru yönlendirebilirse bu bencilliğin cenderesinden kurtulabilir ve sevmenin gerçek anlamda tadına varır. ”Sevgi paylaşıldıkça çoğalır,” cümlesinin altında yatan anlayış bu olsa gerektir.Evet, sevgi hayat için çok güzel ve lezzetli bir katıktır. Eğer sende varsa dağıt ve paylaş ki başkalarının da hayatı güzelleşsin, tatlansın.
212
AYNAMIZI Kırdılar! Kaynaştık 'bir resim' olduk 'KIRDILAR' aynamızı İki can 'bir kalbe' dolduk 'YARDILAR' aynamızı...Kafesime poyraz esti Düştü camı, elim kesti Aşk alevim dilim kesti 'VURDULAR' aynamızıŞİAR umut, sevgi candan Işık şavkı, yansır camdan Haramiler dört bir yandan 'SARDILAR' aynamızı! ...KIRDILAR aynamızı YARDILAR aynamızı! ...Söz ve Müzik: ŞİAR Ağdaşan 'İnadına Sevdamız' Kitabı www.siarcan.com Yorum ve aranje: Ozan ŞAH TURNA 'ŞAHTURNA KÜLTÜR ve SANAT EVİ' www.sahturna.com 'Klasikler' Müzik albümü
68
Dil..pare pare Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
26
Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız Radyo Karadeniz’i Seviyoruz bizi sizi Dinleyelim durmadan Kalplerde kalsın izi Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız Program eğlenceli Uzanır sevgi yeli Ordaki hanım kızın Hep mikrofonda eli Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız Parçalar şıkır şıkır Oynatır fıkır fıkır Söylesene güzel kız Nedir sizdeki bu sır Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız On altı ve on dokuz Dinle dersin alın hız Bir kere kaçırırsan O yüreğin eder cız Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız Ev apartman işyeri Dinleyelim o eri Coşalım eğlenelim İçlerde tutun yeri Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız At kalpten yorgunluğu Sevindir genç çocuğu Size nazar değmesin Tak o mavi boncuğu Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız Bir haftalık bir özlem Geldin bak bitti çilem Hepinizi seviyor Benim canım ailem Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız İsterim çıksın kitap Dünyaya yapsın hitap Oku şiir yazımı Bana iyilikler yap Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız 274 53 53 Okunuşu değil güç Ara reklamını ver Hemen harekete geç Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız Söz söyler Hasan Sancak Sizleri sever ancak Sağlıktan ayırmasın Bizleri Cenab-ı Hâk Cimcime Kutup Yıldız Enerji dolu bu kız
200
Dörtlük 277 Siz dostlara güzelce bezendi güzel günler Sevgi ve saygı ile anıldı giden dünler Mutluluk ve huzurla günaydın canciğerler Günlerimiz hep böyle tebessümlü geçsinler 09.06.2009/OLTU
26
On Altı Hiç bir sayı yakmaz içimi, On altıdan başka... Vesaire bir akşam üstü iner gökten bir nur; Ve vakti gelene bir selam verir. Dağın başındaki feryat kalmaz ülkemde, Çünkü herkes insanlık denkleminin dışında kalır çoğu zaman...DAĞLICA'YA...07.09.2015-ankara
37
Aşk mı? Sevmek mi? Sevmek, hiç susmadan konuşmaktı. Aşk lal olmak..Sevmek, ayakta tedavi görmek gibiydi. AŞK ise karantinaya alınmak...Sevmek, her yerde her canlıya dokunmak, bir olmak ve teslimiyettir... Aşk, dokunmanın içinde yoksa eğer yaşanan şey aldatmadır...Sevmek, tutkulu bir teslimiyetti. Aşk ise ölüm gibi sadık...Sevmek, çiçeklenip ve güzelleşen bahar gibiydi Aşk ise sırılsıklam olan, yanan, içi buz kesip üşüyen dört mevsim...Sevmek, inceden inceye çalan bir müzik gibidir, aşk ise içe işleyen bir ilahidir.Sevmek, çakırkeyf bir hal ise aşk bilincini yitirmiş sarhoşluktur...Sevmek, tek başına bir başkaldırı idi. Aşk ise kitlesel bir devrim...Sevmek, hayata ritim tutmaktı, aşk ise çok sesli müzik söylemek...Sevmek ucuz bir cinayete kurban gitmek gibiydi, aşk ise toplu bir katliam...Sevmek sahipsizdi, aşk ise sahipli...
114
Srebrenitsa,da Ağıt 02 "Ağlamak payıma düşen senden hatıra"Çığlığı yedi kat göğe erdi yayıldı, bosna,da yas aleme.. Metanet duvarlarında yankı yankı, şimdi dertleşir hüzünler Bosna-Hersek,te yer ve gök öksüz kaldı, boynu bükük.Srebrenitsa,da anaların içlerinde birer mezar, Bütün çiçeklerin renginde, gözyaşları ile sulanıyordu.
41
Ey Umut Ey Umut Ey umut demedin neden naçarsın, Beni görüp köşe bucak kaçarsın, Ele okyanusta, yelken açarsın, Beni bir tas suda boğdun be umut, Tutmadın elimi hep uzak kaldın, Senle yaşadığım ne varsa aldın, Elin menüsünde her öğün baldın, Banada zehrini, yığdın be umut, Yıllardır ardından, koştğumu gör, Birgünde tadtından azda bana ver, Ne çare bırakrın, ne gidecek yer, Her daim aşılmaz dağdın be umut, Ne gençliğim bildim ne sefa sürdüm, Hayelini bile, karamsar gördüm, Yüzüme tebessüm yok dedi derdim, Başım hep önüme, eğdin be umut, Yavuz gülmedide, ne oldu kârın, Baktımki bir bana yaman ikrarın, Dörtmevsim gönlümde erimez karın, Ağustosta hazan, yağdın be umut......Yavuz AYDIN 10.06.2011: SARIKAMIŞZehrini akıttın,gonca gülüme Bakmadın yüzüme,ittin zulüme Yolluyorsun bu genç yaşta ölüme Ben ölürken hala sağdın be umut____Bülent Cürül
126
Her Zaman Sevdim varsın bulsun sizi diye uçurdum merhabamı güvercinlereBen sizleri dostlarım her zaman sevdim Yanınızda olmasam da Katılmasam da sazlı sözlü günlerinize Katmasam da kahkahamı kahkahanıza Hep sizlerle birlikte başladı sabahlarım Ben sizleri dostlarım Her zaman sevdim
38
Kim IV hiç sordunuz mu kendinize bu yoksulluk soysuzluk aldanmışlık riya niye sömürü çarkı kime hizmet etmekte kim kandan beslenmekte egemenler neredeKasım 2016
23
Akıl ve Para Akıl küpü derler adama, fazlaysa akıl; taşıyorsa. Akılsızdan kaçar adam, kafasında akıl taşıyorsa. Seveni çoktur adamın, yanında çok para taşıyorsa. Dostu yoktur adamın, yanında iflasını taşıyorsa. 11 Mart 2004 Perşembe, Danimarka-Koge 01:15
35
Yalnızlık(2) Yalnızlık aramak ihtiyacıdır şayet Yılmayıp bıkmadan ilelebet Yalnızlık zamanı eritmek değil bence Kaybolmadan yol almak zaman tünelindeYalnızlık,yalnızlığın içinde sessizlik Yüreğimi saran korkunç bir eziklik Yalnızlık ölüpte dirilmek,acı çekmek Halinden memnun olup,şikayet etmemekYalnızlık sadık dostumdur asla vazgeçmem Hiç ayrılmam ondan yaban ellere gitmem Yalnızlık seven bir sevgilim terketmeyen Gözlerini benden kaçırıp naz etmeyen...Yalnızlık bazen üstünde pembe bir gecelik Bazen kapkara,hatıralar silik silik... Yalnızlık gün ışığı girmeyen yerlerde Virane yıkık dökük harabe evlerde...
72
Yagmur Yagmur Sevgin gürlesin yüreginde, Arindir sevgisizligi, Yag yagmur yagmur.........Sefkatin dolu olsun esirgeme, Yik merhametsizligi, Yag yagmur yagmur...........Saygi çisile hep etrafina, Utansin saygisizlik, Yag yagmur yagmur...............09,05,08
26
Karmıkaraşık – 9 “sandım ki felakete ağıt yakıyorsun oysa sen sel önünden kütük kapıyorsun * imkansız değil başı su üstünde tutmak çare geleceğe bakıp dünü unutmak * merak etme beni her şey yerli yerinde ama mutluluk ikimizin ellerinde * hayat akıp gidiyor gerek yok telaşa tek bizim başımızda değil bu karmaşa * nereden tanıdım bu kadını diyorum fesleğenimi senden fazla seviyorum * insan yaşıyor görmediğini düşünde seni fena özledim tatil dönüşünde * karanlık içinden geçilebilen duvar aynı korkunçlukta bir de bilinmezlik var * ayrılık berbat bir şeymiş beter mi beter sana geliyorum bu kadar tatil yeter * ararım dedim de sözümü tam tutmadım önemli olan şu ki seni unutmadım * kayadan çıkan su geyikler arikanda hayat mucizelerle şaşırtır bir anda…” 16.07.2013
121
Koç burcu erkeği KOÇ – KOÇ Koç burcu güçlü karakterli ve girişimcidir. Aynı şekilde bir o kadar dışa dönük ve hareketlidir. Bu çok ateşli bir birliktelik olabilir. İlişki çok yoğun bir şekilde yaşanacaktır. Tarafların birbirine üstünlüklerini kabul ettirmeye çalışması önemli bir sorun olabilir. Bu durumda ilişki çok da fazla sürmeyecektir. Eğer her iki taraf da anlayışlı olursa bu ilişki biraz daha uzun sürebilir. Seksüel anlamda uyumludurlar. Beklentileri hemen hem aynıdır. Başlangıçta çok ateşli olabilirler, fakat daha sonraları aşırı kıskanç davranışlarla birbirlerini kısıtlamak isteyebilirler. Bu da çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına neden olabilir. KOÇ – BOĞA veya BOĞA –KOÇ Koç ve Boğa arasında önemli bazı noktalara dikkat edilmesi halinde uyumlu bir ilişki yaşanabilir. Koç burcu hareketli, girişken, hevesli, aklına koyduğunu o an yapmak isteyen, bağımsız bir kişiliğe sahiptir. Erkeği ise sakin, güvene önem veren, tutucu ve iradeli bir tiptir. Boğa, adımlarını düşünerek atar ve kararlıdır. Koç ise ani çıkışlarıyla dikkati çeker. Bir süre sonra Koç burcunun bu tavrı Boğa'nın sabrını taşırabilir. Aynı şekilde Boğa'nın tutumundan bir süre sonra sıkılabilir. Seksüel anlamda her ikisi de aktif olmakla beraber her iki tarafın da kişiliğinden taviz vermesi gerekir. Koç oldukça hareketli ve girişkendir. Boğa ise daha çok temkinli davranmayı tercih eder. Diğer yandan kendini güvende hissetmeye olan ihtiyacı zaman zaman ön plana çıkabilir. Her iki tip de başkalarından emir almaya, yönetilmeye ve kısıtlanmaya katlanamaz. Bu nedenle birbirlerinin özgürlüklerine saygı duyacaklardır. Fakat zaman zaman Boğa burcunun kıskançlığı ön plana çıkabilir. Böyle zamanlarda birbirlerinden uzak durmalarında fayda vardır. Her iki taraf da seksüel açıdan oldukça şehvetlidir. Birbirlerinin farklı yönlerine saygı gösterirlerse, ilişki uzun ömürlü olur. Aksi taktirde çok kırıcı olabilirler. Burada Boğa kişisine sabırlı olmak düşer. KOÇ – İKİZLER veya İKİZLER-KOÇ İkizler ve Koç arasında ateşli ve uyumlu bir ilişki olabilir. Her iki tip de hareketli ve yerinde duramayan, zeki ve girişken tiplerdir. Dolayısıyla girdikleri ortamlarda hemen fark edilirler. İkizler konuşkan, şen şakrak ve pratik tavırlarıyla Koç'u etkiler. Koç ise halihazır doğal bir çekiciliği vardır. Birbirlerini anlamaya çalıştıkları ve birbirlerine saygı duydukları müddetçe iyi geçinirler. Fakat İkizler'in zaman zaman başına buyruk hareketleri ve çok sayıda arkadaşı olması Koç'u kıskançlık krizlerine sokabilir. Bu konuda İkizler burcunun hassas ve düşünceli davranması gerekir. Aynı şekilde Koç da durup dururken İkizler burcunu kısıtlamamalıdır. Aksi taktirde birbirlerinden uzaklaşırlar. Her iki taraf da seksüel yönden oldukça şehvetli ve arzuludur. Birbirlerini kızdırmadıkları ve anlayışı elden bırakmadıkları müddetçe uzun soluklu ve uyumlu bir ilişki yaşarlar. KOÇ - YENGEÇ veya YENGEÇ-KOÇ Yengeç burcu duygusal, romantik ve içe dönük bir yapıya sahiptir. Duygularını kolay kolay belli etmek istemez. Koç burcu insanının bu derece hassas ve duygu yüklü bir adamı anlaması zor olabilir. Her ne kadar dışarıdan fazla umursamayan katı bir kişi gibi görünse de derin duygulara sahiptir. Bir o kadar da alıngandır. Kolayca incinebilir ve bunu kolay kolay belli etmez. Koç bu burcu elinde tutmak için onun duygularına ve manevi hayatına hitap etmelidir. Romantik olmak bu iki tip arasındaki uyumun baş şartıdır. Her iki taraf da seksüel anlamda arzuludur ve cinselliğe önem verir. Yalnız duygusallık ve romantizm daima ön planda olmalıdır. Zira Yengeç için bunlar vazgeçilmezdir. Koç burcu duygusal anlamda dışa vurumcu olabilirse, Yengeç de onu bırakmayacaktır. KOÇ - ASLAN veya ASLAN-KOÇ Koç ve Aslan başlangıçta birbirleriyle iyi anlaşır. Her ikisinin de burcu ateş grubudur. Birbirleriyle sanki çok uzun zamandır tanışıyorlarmış gibi bir uyumu hemen yakalarlar. Hareketli dışa dönük ve eğlenceli tiplerdir. Koç zeki, tez canlı ve etkileyici yapısıyla Aslan'ı büyüler. Aslan ise konuşkan, sevecen, ılımlı ve şefkat dolu yaklaşımıyla Koç burcunu etkisi altına alır. Fakat bir süre sonra Aslan ilişkide aradığı sadakat ve ilgiyi bulamazsa fevri ve alıngan bir yapı sergiler. Aynı zamanda Aslan burcu gururludur ve pohpohlanmaya ihtiyaç duyar. Koç ise aynı şekilde gururlu olduğu için Aslan'ı bu yönlerden tatmin edemeyebilir ve anlaşmazlık çıkabilir. Her iki taraf da seksüel anlamda aktiftir, fakat kişisel yönden birbirleriyle zıtlaşırlarsa cinsel yönden de çok uyumlu olamayabilirler. Bu nokta da kişiliklerinden bir nebze de olsa taviz vermeyi başarırlarsa uyumlu bir ilişkileri olabilir. KOÇ - BAŞAK veya BAŞAK-KOÇ Koç ve Başak birbirinden çok farklı karakterler çizerler. Koç burcu dışa dönük, zeki ve sözünü sakınmayan girişken bir yapıya sahiptir. Başak ise titiz, detaycı, alışkanlıklarına bağlı ve çalışkandır. Koç burcu insanı başına buyruk ve aklına eseni yapan bir tutum içinde olduğu müddetçe Başak bu duruma sessiz kalmayıp eleştirecektir. Eleştirilerini katı ve alaycı bir dille de ifade edebilir. Koç burcu bu tip eleştirilere katlanamaz. Diğer taraftan birbirlerini zamanla daha iyi tanırlarsa uyumlu bir ilişki kurma ihtimalleri yükselecektir. Koç zamanla Başak'ın ne kadar derin duygulara sahip, zeki ve çok yönlü bir insan olduğunu anlayacak, Başak ise karşı tarafın iyi niyetli, çocuksu iç dünyasını fark edecektir. Seksüel anlamda Koç, Başak'a nazaran çok daha arzulu ve şehvetlidir. Bunun nedeni Başak burcunun bir ilişkiye çok yönlü bakmasından ve önceliğini romantizmden yana kullanmasından kaynaklanır. Bu iki tip birbirlerini tanıdıkça daha çok seveceklerdir. Birbirlerinin kişiliklerine saygı gösterdikleri ve bazı detaylar konusunda sabırlı oldukları müddetçe uyumlu bir ilişki yakalayabilirler. KOÇ - TERAZİ veya TERAZİ-KOÇ Koç ve Terazi arasında bazı noktalara dikkat edilmesi halinde uyumlu bir ilişki yaşanabilir. Terazi burcu hava grubuna ait bir burçtur ve değişkendir. Fikirleri ve duyguları sürekli değişkenlik gösterebilir. Bu durum dışarıdan bakıldığında kişide pek güven uyandırmayabilir. Fakat bir diğer taraftan da değişik bir kişilik özelliği yaratır. Aynı zamanda Terazi açık fikirli ve arkadaş canlısıdır. Farklı ortamlara girmekten ve değişiklikten keyif alır. Sıcakkanlı ve uyumludur. Onun bu özelliği Koç burcunu fazlasıyla etkiler. Yalnız Koç burcu insanının hükmetmeye yatkın kişiliği Terazi'yi zorlar. Çünkü Terazi kendisine hükmedilmesinden hoşlanmaz ve huzursuz olur. Koç da böyle bir durum karşısında sinirlenecek ve Terazi'den soğuyacaktır. Birbirlerine anlayış gösterebilirlerse belli bir uyumu yakalayabilirler. Seksüel açıdan her iki taraf da arzuludur, fakat Terazi'nin duygusal yönü ağır basar. Dolayısıyla birbirlerinin beklentilerine saygı gösterirlerse mutlu bir beraberlik yaşayabilirler. KOÇ – AKREP veya AKREP-KOÇ Koç ve Akrep arasında oldukça keyifli ve hareketli bir ilişki olur. Koç burcu içten ve yerinde duramayan yapısıyla Akrep'i etkiler. Akrep'inse doğal bir çekiciliği vardır. Kendini pek fazla kelimelerle ifade etmeyi sevmez, fakat tavır ve davranışlarıyla hislerini fazlasıyla belli eder. Her iki taraf da hayatı ve yaşamayı çok sever ve eğlenceli bir hale getirmek için ellinden geleni yaparlar. Akrep özellikle seksüel yönden oldukça kuvvetlidir ve cinselliğe düşkündür. Koç burcu da Akrep'le bu yönden mükemmel bir uyum yakalayabilir. Koç'un özgürlüğüne düşkün ve kısıtlanmaya gelemeyen tavırları karşı tarafı çileden çıkarabilir. Çünkü Akrep fazlasıyla kıskançtır. Eğer birbirlerinin kişilik özelliklerine karşılıklı saygı gösterirlerse uyumlu ve uzun soluklu bir ilişki yaşamaları mümkün. Ancak evlilikte dikkatli olmak gerekir. Bir evin içinde iki hükümdarın olması zorlayıcıdır. Bu konuda aralarında ortak bir uyum oluşturmadıkları takdirde sonuç olumsuzdur. KOÇ - YAY veya YAY-KOÇ Koç ve Yay burçları arasında uyumlu bir ilişki yaşanabilir. Her iki burç da ateş grubuna dahildir. Zeki, girişken, neşeli ve hareketlidirler. Birbirlerinin halinden anlayabilir ve aynı yönde hareket edebilirler. Yay burcu sevecendir ve çocuksu bir duygusallığı vardır. Paylaşımcıdır, dolayısıyla Koç'un kendini ilişkide rahat hissetmesini sağlar. Koç, bu duygusal Yay insanının, ele avuca sığmayan yapısından çok fazla etkilenir. İyi bir dostluk kurarlar. Yay her ne kadar kolay kolay bağlanamayan özgür bir tip gibi görünse de gerçekten sevdiği zaman tutkulu bir aşık olacaktır. Yay burcu insanı açık havada gezmekten, doğadan ve hayvanlardan çok hoşlanır. Adeta bir doğa hayranıdır. Koç'un yerinde duramayan mizacına, yapacağı seyahat programlarıyla fazlasıyla cevap verecektir. Her iki taraf da seksüel açıdan arzulu ve yaratıcıdır. Koç, Yay burcuna karşı kısıtlayıcı davranmazsa ilişkileri uzun ömürlü ve yoğun bir biçimde devam eder. KOÇ - OĞLAK veya OĞLAK-KOÇ Koç ve Oğlak arasında biraz zor bir ilişki yaşanabilir. Çünkü Oğlak burcu zor ve iddialı bir tiptir. Kişilik özellikleri kesin çizgilerle belirlenmiştir. Kolay kolay da kişiliğinden taviz vermez. Çalışkan, azimli ve zekidir. Aklına koyduğu bir işi bitirmeden içi rahat etmez. Hareketlidir ve sevdiği kişiye sonuna kadar bağlanır. Oğlak burcunun bu özellikleri Koç'u etkiler, fakat Koç burcunun aşırıya kaçan hareketleri Oğlağı çileden çıkarabilir. Böyle durumlarda birbirlerine karşı anlayışlı olmayı becerebilirlerse önemli bir sorun yaşamazlar. Diğer taraftan Oğlak oldukça tutumludur ve ailesine düşkündür. Koç burcu insanının ne kadar savurgan olduğunu göz önünde bulundurursak, Oğlak'ın bu burç için yaratılmış bir can simidi olduğunu düşünmeden edemeyiz. Her iki taraf da seksüel açıdan hareketlidir. Birbirlerini mutlu etmek için ellerinden geleni yaparlar. Aynı yönde hareket etmeyi becerirler ve birbirlerine olan saygılarını yitirmezlerse bir ömür boyu mutlu olabilirler. KOÇ - KOVA veya KOVA-KOÇ Koç ve Kova arasında yoğun ve hareketli bir ilişki yaşanabilir. Kova duygusal ve bir o kadar da değişken bir kişiliğe sahiptir. Sürekli bir değişim halindedir. Koç burcu da bir o kadar hareketli, zeki ve girişkendir. Bu iki tip başta birbirlerinden çok etkilenirler. Fakat ileriki zamanlarda Kova burcunun duygusallığı ön plana çıkabilir. Koç burcu insanı da bu duygusallığa yeteri kadar cevap veremeyebilir. Bu durumda birbirlerinden uzaklaşabilirler. Kova burcu duygularını ve kendini çok kolay ifade edebilen bir tiptir. Koç ise daha çok hareketleriyle ve tavırlarıyla kendini ifade eder. Kova'nın Koç'u anlayabilmesi için özel bir çaba sarf etmesi gerekebilir. Seksüel açıdan çok uyumlu olamayabilirler. Bunun nedeni Kova burcunun duygusal yapısının çok fazla ön planda olmasından kaynaklanmaktadır. Kova'nın bir anı bir anını tutmayabilir. Koç burcu, Kova ile aynı yönde hareket etmeyi başarabilirse mutlu olur. KOÇ - BALIK veya BALIK-KOÇ Koç ve Balık arasında pek uyumlu bir ilişki olmaz. Koç gerçekçi ve hareketlidir. Balık ise hayalperest ve duygusaldır. Bu anlamda birbirlerini anlamaları oldukça güçtür. Koç burcu insanının ilişkiden daha gerçekçi beklentileri vardır ve erkeği anlamakta güçlük çeker. Asla onun kadar derinleşememektedir. Bu da arada kopukluk yaratmaktadır. Diğer yandan Balık'ın hayata bakış şekli Koç'u eğlendirebilir. Fakat erkeğin tavırları uzun vadede Koç burcunu çileden çıkaracaktır. Bu iki tip arasında seksüel açıdan çok da uyumlu bir ilişki olmaz. Balık'ın duygusal yönü ağır basacağından Koç kadar aktif olmayacaktır. Ancak Koç burcu, Balık'ın iç dünyasına girebilir ve onu anlamak için çaba sarf ederse ilişkileri devam edebilir. Fakat uzun vadede uyumlu ve başarılı bir ilişki olmayacaktır.
1,584
Nerden Çıkarıyorsun, Asker Nerden çıkarıyorsun, asker seni sevmediğimi, aynı değil miyiz ikimiz de, sen de, ben de. Sen yoksulsan ben de yoksulum işte; sen halktansan ben de halktan gelmeyim; nerden çıkarıyorsun öyleyse, asker, seni sevmediğimi? Ama unutuyorsun bazen, benim kim olduğumu; sen değil miyim ben, söylesene, sen nasıl bensen, ben de senim. Kin tutacak değilim ya bu yüzden sana, asker; aynı kişiysek ikimiz eğer sen de, ben de, nerden çıkarıyorsun, asker, seni sevmediğimi öyleyse. Karşılaşıyoruz birbirimizle aynı sokakta, aynı yolda, omuz omuza, seninle ben! Aramızda kin yok, düşmanlık yok, biliyoruz nereye gittiğimizi, ikimiz de, sen de ben de... Nerden çıkarıyorsun asker, seni sevmediğimi öyleyse!
104
Batıl Hakla Çelişir Bu çok doğal bir şeydir, aç izle dengeleri, Batıl Hakla çelişir, tanı seviyeleri…Fark edebilmen mümkün, az bilgi yeterlidir, Yapılmış her kötülük, Hakla reddedilmiştir…(2012)
26
E v l i l i k Dağda çoban iken anan beğenmiş, Yardımcı olunca kıza güvenmiş, Gel gidelim demiş biraz direnmiş, Görücü usulle evlilik yaptık.Babama danışmış oluru almış, Dünürcü olarak evine dalmış, Cilve,naz ederken gönlüde olmuş, Görücü usulle evlilik yaptık.Tanışma imkanı sağlanamadı, Gönül gözü gördü bağlanamadı, Kadere razıyız ağlanamadı, Görücü usulle evlilik yaptık.Gerdekte görüştük kaynaşıyoruz, Sevgimiz arttıkca anlaşıyoruz, Sorunlar olsada uzlaşıyoruz, Görücü usulle evlilik yaptık.Büyükler sözünü dinlemekteyiz, Kavgayı,belayı önlemekteyiz, Durumu Zekice söylemekteyiz, Görücü usulle evlilik yaptık.2-7-2009
76
Artık Umut Örüyoruz Çok bedel verdik Çok acılar çektik Zindanlarda tutsak kaldık Sevinç nedir yaşayamadık Uğrunda öldüğümüz Kendi topraklarımızda yılarca esir kaldıkÇok yakılan-yıkılan yerler gördük Çok katliamlara şahit olduk Kanayan yüreklere, dertlere, çığlıklara alıştık Ağıtlara, hüzne rağmen Özlediğimiz özgürlük Yüreğimizde ki sevda boy verdi Artık umut örüyoruz Gelecek şafakla doğacak güneşi bekliyoruzDüşman kentleri, köyleri yıktı Işıkları karartı Yüreğimizi kanattı Bizde ne huzur Nede sevinç kaldı Çoluk-çocuk, kadın Genç, yaşlı, hasta demeden çoğunu katletti Zor gönlerden geliyoruz Çok zor günlerden Digor Cizre Silvan Kızıltepe taranırken Çok kıyımlar yaşandı Bununla beraber Özgürlük kavgasında Yarınları bizlere vadeden Çok yiğitler tanıdık çok kahramanlarla tanıştıkZifir gecelerden çok yıldızlar döküldü Çok katliamlar oldu Katiller duysunlar Biz aydınlığa sevdalıyız Yüreğimizi saran hasretle güneşe koşuyoruz08.01.2015 İstanbul
118
Ömür De Hangi renklerden istersen boya dünyamı... Aşk yazsın Sevgi koksun duvarda. Birde papatya çizmeyi unutma... Beni hatırlatsın sana... Gece deme... Siyah lacivert yada katran kara... Unutma gökte dolunay Karşında yakamozlar var... Ömür de Dün de Bugün de Ama ben seni yarımlarıma aldım... Ve yarınlarım hep mavi gökyüzünde Dalga dalga köpük köpük Sol yanımın kıyısına vuran sevda da....
58
Ahiret gününe inananlar şirk koşmasın Allaha şirk koşmak kadar günah bir şey yoktur, Ahiret gününe inananlar şirk koşmasın. Günümüzde Allaha şirk koşan kimse çoktur, Ahiret gününe inananlar şirk koşmasın.Amellerin en güzeli Hakkı benimsemek, Dünyaya zaman ayırmak boşuna bir emek. Allaha şirk koşmak inanmamak demek, Ahiret gününe inananlar şirk koşmasın.Sen müslüman isen İslamı yaşamak şarttır, İbadetlerini yap sen sevabını arttır. Allaha dine imana küfretmek te şirktir, Ahiret gününe inananlar şirk koşmasın.Mümin olan kimse şeytanın yoluna gitmez, Kendine şirk koşulmasını Hak kabul etmez. Allah şirk koşan kimseleri asla affetmez, Ahiret gününe inananlar şirk koşmasın.Yusuf bu konuda yüzü her zaman aktır, Müslüman olanın söylediği sözler haktır. Şirk koşanların hidayetten nasibi yoktur, Ahiret gününe inananlar şirk koşmasın.
113
İhtimal kalırsan, en kötü ihtimal sessizlik olur gidersen, en iyi ihtimal kıyametim olurkalırsan, belki oturur bir çay içeriz bakarsın, bu sessizlik bir son bulurgülüşün, bir kuş olur, gelir şurama konar bakarsın, bu hasretlik bir son bulur29.05.2017 ANKARA
37
Yalan dünyaya mektup Düşündüm de; Şunca yıldır yaşadığım şu yalan dünya az kahrımı çekmedi. Ondan ayrılmadan önce, yani henüz vakit varken, elim ayağım tutarken, tabii gözüm görüyor, aklım eriyorken bir veda mektubu yazmalıyım. Tüm insanlar gibi geçip giderken, bir virgül kadar da olsa ona teşekkür babında cümleler bırakmalıyım. Ben, bir Temmuz ayının 22 sinde akşama ramak kala açmışım gözümü dünyaya. Annemle babam yemek yerken öğle vakti; anneciğim içini çekerek babama: ____Görüyor musun? Ekin biçiyorlar. Kışa hazırlık, erzak edecekler, sıcak umurlarında bile değil. Bu bizim dördüncü çocuğumuz. Tarla yok, bağ bahçe yok. Bu dar gelirimizle şu bozkırda; bu çocuklara nasıl aş, iş, eş bulacağız bilmiyorum. _____ Allah kerimdir. Demiş babam. Ve yıllar yılları kovalamış, üstüne üstlük birde hasta olmuş babam. İ şten çıkmış. Ne yapsın annem, kalkıp Samsun’a babasının yanına göçmüş. Tamı tamına beş çocuk ve hasta bir adam. Annem rahmetli işe girmiş. Derken babam da biraz toparlanmış, yine o vazgeçemediği bir türlü de onamadığı bakkallığına dönmüş. Harıl gürül,var yok derken büyümüşüz işt. Hepimiz okuduk sonunda çok şükür. Biraz benim ki zor oldu; önden üç kişi okurken dördüncüye yetmiyor. Neyse ki; Benim aklım, zekâm işe yaradı hayatımın yedi yılını yatılı geçirdim. Okuldan okula koştum. Ara mara yok. Doktor olacaktım ama öğretmen oldum. Bilirsin yalan dünya? Bizim branş ta: Biyoloji, kimya, fizik tabii en çok da insan ruhundan anlamak yatar. O bozkırda gözümü açtım da ülkemin en yeşil huzurlu şehrinde Rize’de öğretmenliğe başladım. Deniz kıyısında bir evde oturdum, uçsuz bucaksız Karadeniz seyrimde, yemyeşil çaylıklar gerimde. Denize, yeşile, balığa doydum. Sıcakkanlı, şirin Karadeniz insanını tanıdım. Allah neler nasip ediyor insana. Sonra memleketime geldim annem böbrek hastası idi ya, onla kaldım. Memleketime, doyduğum, yaşadığım, okuduğum kasabama hizmet ettim. Annem bir gün; ________Bak kızım! Bu hastalık beni yiyip bitirdi, sen evlen evini ocağını kur, ben ölürüm, seninde yaşın geçer, işin zorlaşır dedi. Evlendim, telli duvaklı gelin oldum. Erzurum’a gittim. Soğuk, ayaz derken, orayı da sevdim. İnsan her şeye alışıyor. Ben birazda Polyana’cılık oynadım be yalan dünya. Bir kızım, bir oğlum oldu. Kızımın adını İrem koydum. Ben bozkırda doğmuşum ya o Kırklareli’nde doğdu, cennet bahçesi olsun hayatı istedim. Oğlum Alper, yüksek olsun, yiğit, mert, çevik ve zeki olsun diledim. Şükür be yalan dünya iyide oldular. Hem okudular hem daha rahat yaşadılar. Ama insan hep daha iyiyi ister. Tabii onlar geçmişin yokluğunu ne bilir, ne anlarlar. Eee, yalan dünya, yıllar bir telaşlı sel suyu gibi akıp geçti. Çok şükür öyle ağır bir hastalık yaşamadım, çocuklarımda, eşimde. Allah bereketini de verdi. Çok şey gördüm, güzel şeyler yaşadım. Gözyaşım hep acıya, hasrete değil, sevince de süzüldü. Sen eskidin, ben eskidim. Senin ömrün daha uzun. Ben sana veda edip gideceğim bir gün. Ama sana teşekkür edip, şükranlarımı sunmadan, helalleşmeden olur mu? Az mı tepindim, az mı kahretmedim. Oysa sen tüm diğerleri gibi çektin beni silkeleyip atmadın, bende her şeye rağmen sevdim seni. Bana sunduğun her şeyden yararlanmaya çalıştım. Sabrın için sağ ol, hakkını helal et. Geldiğim gibi; Buruşuk, kırışık, saçı telsiz, damağı dişsiz, kim bilir aklıselim olmadan geçer giderim. O zaman unuturum, ya da düşünemem diye şimdiden veda ettim. Çocuklarıma bana baktığın gibi bak yalan dünya. Ne çok sevsinler, nede acı çeksinler, mutlu ve benim gibi hoşnut bir ömür sürsünler. Seni de üzmesinler. Yüce Allah’ı her dem anıp şükretsinler. Hoşça kal, hoşça kal yalan dünya. Fani bir kul 28.7.2009 AKBÜK
540
Benim Pirim Hacı Bektaş Veli'dir Benim pirim Haci Bektas Veli'dir Pirim piri Sâh-i Merdân Ali'dir Seyit Ali Sultan Kizil Deli'dir Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir Erenlerin lokmasindan yer isen Gerçek imâmlarin aslin der isen Dinle pendi san derim er isen Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir Arslan gibi apul apul yürüyen Kendi özün Hak sirrina bürüyen Kepenegin yani sira sürüyen Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir Mümin olan lokmasini yedirir Her sözleri rumuz ile bildirir Gümânsiz bil onu gerçek velidir Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir Kizil Deli ocagindan uyanan Bastan basa yesillere boyanan Varip pirin esigine dayanan Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir Mekân tutmus Hanbagi'nda bucagin Bulutlara agip tutan sancagin Uyandiran pirimizin ocagin Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir Kazak Abdal der rivâyet eyledim Üç yüz altmis er ziyâret eyledim Bu da söz basi hikâyet eyledim Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
138
Dostum Cuma Yıldız Tanıdığı insanlar, daralıp dar’da kalınca, Duyar duymaz arayıp, soruyor Cuma Yıldız. Evine kalabalık, gurup misafir gelince, Gönlünü karpuz edip, yarıyor Cuma Yıldız.Otuz yıldır tanırım, onunla yola gittim, Bir daha nasip olsun, başta huzuru tattım, Gördüm insanlığını, yürekten taktir ettim, Dost deyince kendini, yoruyor Cuma Yıldız.Din’i örfü yaşayıp, mutlu olmak çabası, Memleketi Elbistan, var kızılcı obası, Şule, Emine, Merve, Rabiya’nın babası, Başı dik anlı açık, yürüyor Cuma Yıldız.Asla kem söz söylemez, gönülleri yıkarak, Yüreği sevgi dolu, girer kalbe akarak, Kendine dost kazanır, insana hoş bakarak, Alemi kalp gözüyle, görüyor Cuma Yıldız.Dostan can esirgemez, gözü tok, boldur eli, Şar’dağının dibinden, estirmiş kader yeli, Düşürmüş gurbet ele, böyle güzel bir gülü, Solup giden gençliğin, arıyor Cuma Yıldız.Dilerim beraberce, her zaman olsun neşen, Çileyi derdi görmüş, adam gönlüne düşen, Bu yazgı derler, ama, çok şanslısın Bahtışen, Sana mükembel değer, veriyor Cuma Yıldız.Bak, şu garip başınan, oldum gönül elçisi, Dosttuma şiir yazdım, on dört hece ölçüsü, Fazla söze gerek yok, sanki altın külçesi, Saklıdır sol kasamda, duruyor Cuma Yıldız.AlmanyaAli Şahin (Elbistanlı)
169
Bizim Kavuşmamız Mahşere Kaldı Saçların yine öyle güzel mi çocuk? Ruhun aynalar kadar temiz. Bir acı yel esti yapraklar boyunca Kahramanlarını kaybetti hikâyemiz. Sesin yine öyle tatlı mı çocuk? Bakışların çocuksu. Korkunç rüyalar içinde eridi Henüz başladığımız bahar uykusu. Mutluluktan ne haber tatlı kızım? Yaralar içinde küçük dünyamız. Ölümlere kadar kaybettin beni Mahşere kaldı buluşmamız.
55
Adalet Bir güldür adalet Büyür baktıkça Suladıkça açar Bazen bir çıglıktır Dagı tası deler geçerBir gelindir adalet Göz kamastırır güzelligi Bazen bir deli rüzgardır Eser,savurur Toz olur,duman olurBir yoldur adalet Uçsuz bucaksız Bazen bir ıslıktır,kimsesiz Çocuklar gibi hüzünlü, Çocuklar gibi sessizBir pınardır adalet Gürül gürül akar çaglar Bazen bir yüce dagdır Zordur erismek Aktır zirvesi, bembeyaz kardırBir tanrıçadır adalet Düsmanıdır haksızlıgın Bir mesale gibidir Binlerce yıldan beri Isıgıdır insanlıgın --0---
70
Kültür Mirası İnsanlığın tarih, sanat ve edebiyatı İnsanlığın düşünce ve bilim mirası Hepsi kültürel mirasın parçası Hepsi maddi-manevi insanlık mirasıTarih, sanat ve edebiyat eserleri Bilimsel ve teknoloji ürünleri Hepsi insanlığın ortak mirası Hepsi insanlığın ortak malıToplumların yaşadığı ortak tarihler Aralarındaki dayanışma ve birlikler Hepsi zengin kültürel değer Hepsi hazine, hepsi ortak değer Kültür mirası veya kültürel miras Sahip olana turizmsel bir şans Belki bir toplumda ortaya çıkarlar Ancak, bütün dünyaya yayılırlarKültürel mirasa duyarlı olmalı İnsanlığa ait olduğu vurgulanmalı ‘Kültür mirası okur-yazarlığı’ verilmeli Bütün devletler işbirliğine gitmeli
86
Suskun benim var olduğum hayat acıdırbu yüzden acıtır benim olduğum her an ölümdür NEŞENİN en yalın halinde bile hüzün taşır içinde o yüzden uzak yaşarım yaşamdan içine girmekten ürkerimkelimeler konuşur bende dil SUSAR bu yüzden SUSKUN'umdurderler ki umut her zaman var olur yürekte ben varlığıma umut yerleştirmeden umut olmaya çalıştım varlığımı onurlandıranlara çoğulumdur bu yüzden lakin çoğulluğum kadarda yalnızımdır. anlatmak ile yaşamak ince bir çizgidir bende ben sadece SUSARIM çünkü adım SUSKUN'dur benim
73
Dost Sahnesi Antoloji Gerçek dostluğun kardeşliğin adresi antoloji Kardeşliğin birleştiği dostların birleştığı sohbeti Bütün dünyanın sevdiği sıçacık sevgi yeri Bir sevgi duvarıdır antoloji ve şiir yeriYarışma kanalında yarıştıran şiirlere gönül veren İnsanı gece gündüz coşturan aşkları hatırlatan Stres ve yorgunluktan kurtaran sevenleri buluşturan Bir sevgi duvarıdır antoloji ve şiir yeri dostlarBütün dünyaya kucak açan aşıkları bağrına basan Etrafa mutluluk saçan sevgiyi yücelten Bütün insanlara aynı gözle bakan Bir sevgi duvarıdır antoloji ve şiir yeriİnsanların tercih ettiği aşkı muhabet Bütün dünyaya bildirdiği merhamet Cümle alemin sevdiği gönül dosrları Bir sevgi duvarıdır antoloji ve şiir yeriSohbetin tek adresi şairlerin er meydanı Kardeşliğin karesi gönüllerin sahnesi Aşk ve doyguların dosların gecesi Bir sevgi duvarıdır antoloji ve şiir yeri
115
Sitem Bir hata etti ki gönül Dayanilir gibi degil Ben derim ki vaz gec gönül O der bana mümkün degilKolay degil zordur isim Iyi degil bu gidisim Basima bir dert almisim Cekilecek bela degilAldirmayin feryadima Gitmez bu cile yadima Sitem uslanmaz gönlüme Derdim yardan yana degil
46
Yabanci Kalibiyla Hayat Harabesini Yapilandirmak Insan izledigi bir yol bakip seyrettigi bir hal katildigi bir durum katki sundugu bir eylem yordugu bir mantik yoruldugu bir soru zorlandigi bir sorun paylastigi bir duyum ortak oldugu bir duygu birlikte yürüttügü bir fikir derinliginde dolastigi paydas bir düsünce tanik oldugu bir adalet gözlemleyip dinledigi yazi cizgi söz seyir siyaset yahut sanat araciligiyla hayati yükleyip tasiyan dal ve kollara ilgi duyup kendindeki yatkin yetenegi uyandirabilir elbette… Fakat kisinin kendi özgün zenginligine ait olan yatkinligindaki hayati degerlerin ortaya cikmasina herhangi bir sebeple aracilik eden hicbir özne olay veya nesne, sebep olup ortaya cikan baskasina ait kisisel veya toplumsal zenginligin hayatta islerlik veya deger karsiligini bulmada yönlendirip yönetme PATRON SULTASI hakkina sahip degildir. Bu yüzden cokca övülerek, sonunda övgü sinirini ve kayitsiz kaybolmalar seceresini amansiz basibozuklugun teslimatina birakan BASKASININ KALIBINDA kendini var etmeye cabalayip cirpinmak, sözün bittigi, sazin sustugu, salonun bosaldigi, isiklarin söndügü, resmin muglaklastigi, cizginin haddi astigi, yetkinin kontrolden ciktigi, yolun saptigi, kalabaligin azdigi, gürültünün kudurdugu, iradenin zorbalastigi, sorumlulugun soytarilastigi, sevginin sinsilestigi, egitimin ahmaklastigi, ahlakin cürüdügü, toplumun cöktügü, gecimin sefaletlestigi, huzurun sapkinlastigi, siyasetin sirketlestigi, inancin kusku köhnesine özenip bezendirildigi….insanligin öldügü keyfi kutsanmalari kandirip doyurmakla kendini sahasinda TANRILASTIRANLARIN esaret cerezcisi durumunu giyer bürünür…. Yani siir sanat siyaset egitim güvenlik edep ahlak bilgi yol sevgi baris özgürlük adalet devlet millet veya insanlik; son sözünü en meshur olan ve en yakinlik duyulan her kim olursa olsuna sabitleyip mühürlemisse, sürekli özden kopuk devamsizligiyla pörsüyüp büzülen hayata son vermelerin ölüm fermanini cikartmiscasina her söylenecek sözü, yaziyi,tavri, tutumu, davranisi, söylemi, eylemi, karari tutsak alip esir edici keyfiyete tanrilastirilmisligin müsadesi olmaksizin ve hep o tutsakliga benzemeye mutlak özen gösteren ÜRETIMSIZ TÜKENISLERi ören veran eder insana. Kendileri de (övüldükce alanlarinda tanrilastirildiklarina hic itirazi olmayan) DISTAN CEVRiMLI tükenmisligin esareti kapsaminda özgün gelisimini toplumsal topragindan sagliyormus gibi `Numara` cekmenin ötesine gecemeyerek hayran olmanin cevrimcisi fazlaina gitmeyen NECIP-NAZIM Edebiyat`ta ne idiyse, Siyasette Menderes, idarede ve Güvenlikte Natoculuk, Egitimde Yuro-amerikan Asosyalligi, Ekonomide borc girtlak batakcisi ithalata bagimli iflasci kumarhane, Sine-tiyatralda Ceri lewis ve Terminatör kivrimli lüküs hayat, Mimaride öldürücü korkunc carpikliktan insaninin ölüsü üstüne kepip outran trafik canavarli talan mülklü tarumar, resimde müzikte her sarhosluktan siddet ve gerilim manyagi asklasma bagirip bögüren afyon aranjman, kültürde inancta ahlakta huzurda güvende MUTLAK DISA BAGIMLILIKTAN imdat medet uman yilmis yozlasmis ayrismis böünmüs egimli soygun sömürü isgal kusatmaciligi.. Kayitsiz sartsiz kendi iradesini özgüvenini birikimini gelisimini üretkenligini kararliligini benligini aklini vicdanini secimini farkini hayalini sorgusunu yükümlülügünü varligini duygusunu düsüncesini katilimciligini katmadan, tüm hayati söz ve yetki sahipliligine evvelinden sonraya sürekli ve hayata deger tarafi devrederek tükenen yakinlik duyup hayran olma tanrilasmasini cökertip oturttugu sebebiyle her gelen hic kendi kisi farkini koymaksizin Nazim Necip gibi siir yazmayi kendi kendinde parsel parsel putlastirip kabizlasti…Nazim –Necipten sonra gelenler daha sonra gelenlere, daha daha sonra gelenlerse, simdi bu siraladigim satirlara kudurmus azmiscasina DOGMA hir gürleyici öfkeler kusup `hep ben sana mecburum`dan Atilla ilhanlik veya Yagmurcu Nurullah Ataclamalik veye lamdada titreyen alevli Abdurrahman Karakocluk veya baska bire bir birbirine benzesik devredilenlerden kendi kendileriyle yüzlesememeyi devralan milliyetcilik ve sosyalilik körükleyip köpürdetmekteler eskisinden beter halen. Onlarin tükendikce siir egitim siyaset inanc güven özgüven sanat söz saz ahlak onur irade sorumluluk özgürlük sevgi saygi emek üretim paylasim kabizlastirmalarini sapa saglama alma yövmiyeciliginden sosyallik milliyetcilik kültür dil din devlet millet alip satmaktalar firsati bastan beri kollayan talan yikim tarumar soygun isgal ve sömürü üretip yayan mevcut duruma hakim ve hükm sahibi PATRONTANRILAR… Bundan dolayi, yani neye nicin inandigini bile bilememenin kendini limitsiz HAYRAN OLDUGUNA adayip TAPINMA kul ve esaretine sekilleyip sabitlemekten sebep, CIA-MOSSAD atölyesinden yotulup dogranan FETHULMETAL küresel kaipli IHANET kahpeligi SIYASI ayagina halen dokunulmamis olan BOP IKTIDAR ortakciliginin asaltasiyii mikroplarindan biri olarak adeta Müslüman Türkiye`sine PEYGAMBER diye kusulup yutturuldu. Diger taraftan `bu adam Allah`in bütün sifatlarini üstünde tasiyor, ona her dokunan kisi mübarektir` diyenlere hic istifini bile bozmadan sessiz kalan Kabul, yukardaki tükenerek sözünü iradesini baskasinin kalibindan kendine kullanmaya kendikendini imha eden adanmisligin neticesidir. Neticenin burasinda bugün televizyon sinema salon türübün veya diger bütün iletisim arac gerecliligi tezgahlarinda sallama dallama siddet nefret kin hirs tehdit acimasizlik ayrisma gerilim bunalim veya güldür güldür karmakarisimiyla, agacin üstüne cikmis herkül ve omzunda beygir essek…her hangi numarayi cekerse daha cok ahmaklik kudurtacagi ilgisizligin akildan vicdandan edepten edebiyattan sevgiden sanattan koptukca koparak kendi etkinligini asla yasamsal ortakligin dünyasina koyamamanin yordukca biktiran süslü sosyeteli sahte sanal din dil ahlak film siyaset tercümanligi yapilmakta. Neticede Gora IvedikRecep DügünDernek zart zurt.., bileti ahmaklamaya kökten kesik insan cevirip kivirmakta… Bu ayar araligindan Ekmeleddin kendine rakip adayi siparisi nerden geldigi besbelli Evet-Hayir filmine okey veren BASKANLATMAYA kabülsün kalibini basarken… Yeni Cehepe hic de filmin uzaginda olmayan ve sevgili ATATÜRK´e alenen sövüp sayan günleri beraberinde getiren ayni SIPARISLi Evet-HAYIR´ciligin basbaya belli eden ve en az MEHEPE kadar fildir firildaklik BOP figüraniydi. Simdi HAYRAN OLDUGUNA tapinarak, sözden yetkiden haktan izden katilimciliktan inanctan özgürlükten paylasimdan emekten egitimden özgüvenden sorumluluktan bilgiden cesaretten üretimden paylasimdan ilgisini bagini ahlakini tapindigina kendini vakfetmekle kesintisiz sonunu getiren TOPLUMSAL BOZULUSTAN isini saglam görmüs olduguna haddinden fazla kanaat getirmis olacak ki….Rus bir taraftan, Yuro-amerika diger taraftan, Yunan ortadan direk dalip cikan bir yerden cöküp cullanip birbirinden kapisamadiklari PEKAKA pustlugunu (yine BOP ESBASKANLIGI`nin özenle kollayip kurdugu BARZANI rampasindan) kovboylastiriyorlar, Türkiye`ye dönük ve Türkiye`nin gözle görülür dörtbirtarafindan. Ortakikta kendi halinde `acikcasi biz bunu Amerikaya yakistiramiyoruz` gel- gitgelleri gezinip oyalanirken, diger tarafta en saglam sayilanlari bile aldatip ` isi sirazesinden cikarmis` ligin tekkeye mürit aramayan özel anonsuna karsilik, kiran kirana birbirine dalmis ve buldugu her catlaktan felaket girgin, Atatürk`e sayip söverek ganimet artirma kudurmuslugu karmakarisikliginda, Bop icraatcisi hasimlik ve hisse kapismasi savrulup saciliyordu….
900
Kına Gecesinde Bar Olur Gider Adem Havva ile başlayan nîkâh, Ezelden ebede var olur gider. Alemi cihanda işleyen fıtrat, Allah'ın sevgisi yâr olur gider.Gönüller bağlanır sevda bağınan, Aşkın otağından çiçek dağınan, Kanı kaynar gençlik vakti çağınan, Kovan oğul verir bir olur gider.Mendili gülünen çeyiz sandığı, Sevda ateşiyle cana yandığı, Düğün kervanında ata bindiği, Ana kucağından er olur gider.Davetli dostlarla hediye gelir, Düğün sahipleri karşılar alır, Kız oğlan yanında savdıçlar kalır, Kına gecesinde bar olur gider.Yeni yuva kuran ağaçta kuşlar, İnanç pınarından içmekle başlar, Bir yastığa elbet koyulur başlar, Ömür boyu halvet sır olur gider.Aile ocağı muhabbetinen, Ana baba hoşnut mürüvvetinen, Atanın duası al hörmetinen, Nasihat dinleyen pir olur gider.Figani meydanda meramın söyle, Rabbimin emridir nesiller böyle, Damat gelin rızık içecek suyla, Helâlin olduğu yer olur gider.Aşık Figani 20/06/2009
128
Tatil Geldi Tatil geldi, Çocuklar dışarıda. Tatil geldi, Herkes eğlenmekte.Tatil geldi, Oyun oynuyoruz. Tatil geldi, Hep eğleniyoruz.Çok çalıştık yorulduk, Şimdi dinleniyoruz. Denizlerde havuzlarda, Yüzüyoruz.
24
Türkiye¨geliyor TÜRKİYE GELİYORAy yıldızlı formanda Ne yakışıyor sana Dünya üçüncüsüsün Korkma hiç bundan sonraKimler geldi de geçti Hepsi soğuk su içti Sizi beğenmeyenler Kore de sesin kestiOn bir adam sahada Başı dimdik havada Vatan millet içindir Koşturuyor durmadanSize kupa yakışır Alamayan bakışır At havanı durmadan Düşmanlar bak bakışırNe Avrupa ne Rusya Ne Amerka ne Asya Hepsi dersini aldı Korkarlar bundan sonraBaş koyduk biz bu yola Gideceğiz sonsuza Türkiye şaha kalktı Alacağız bir kupaBiz kırmıştı rekoru On bir saniyelik gol Kaleci şaşkın bakar Tarih yazacak bir sonİLYAS ŞENER. 2002-09-09 Tu
89
Beyaz Gül MAVİ GÜL* Saflıgın ve dürüstlügün içinde varoldugu Onurun ve sevginin mutlukla içiçe oldugu Mavi sular kadar göz alıcı olan Nadide çiçegi gönlümüze sunan Beyazgül l degilmidir dostlar İçimizde mutluluk sacan bizi sevgisi ile saran Beyaz gül degilmidir Umutlarımın tükendiği anda Tutunmaya çalıştıgımız dalların bir bir kırıldıgında Hep yanımızda olan bizi beyaz gül degilmidir yapragı ile saran Gönüldeki sihrine inandıgım Gönlünde hayat bulduğum beyazgülüm onu o kadar içten o kadar yürekten sevdiki gönlüm, koklamaya dahi kıyamadım mavi gülüm Sevdim seni beyazgülüm Öyle bir tutkuyla sevdimki seni Kaybetmeyim diye mavi gülümü Nefeslerimi hep yarım yarım aldım Seni koklayıp kaybetmekten korktum mavi gülüm Ürkek masum bedenim feda olsun sana Ruhumu aldın mavi gülüm o sıcacık bakışınla Mavi sular gibi çoşuyor gönlüm senin varlıgınla Sar beni beyaz gülüm o sevgi dolu bakışınla kimyagersir48
131
Amel Defteri Okunurken selalar,gökkubbede hoş seda Tahta tramvay ile gideceğim elveda Yedi kapı önümde belirecek aniden Hangi kapı benim ki,bilinecek ameldenAçılacak defterler,görülecek hesaplar Azalar şahit olup dökülecek günahlar Cehennemin ateşi çağırırken derinden Bir tutan olmayacak,günahkar ellerimdenEyvah,meğer gerçekmiş,ahiret dedikleri Neden dinledin nefsim,o imansız dilleri Amel defterim bomboş,uzatıldı solumdan Zebaniler tutuverdi,sürükledi kolumdanHayat denilen tuzak bir rüya gelip geçti Ben kısacık şu ömrü,onlar ahreti seçti Dünyadayken ektiğim günah tohumlarıydı Şimdi nefsim eliyle ektiklerini biçti
71
Denizler Denizler ruhumdan tüten bir türkü Denizler şahlanır görünce Türk’ü İçimde saklıdır sular ve adı Dalgalandıkça duyulur feryadıDolunay vururda cemali parlar Güneş damla damla üstünde kaynar Bir ah çekiştir tebessüm ile Gökyüzün görmezse altında ağlarÇığlıklar içinde toprağı döver Bir martı süzülüp rabbini över Taşsa yeryüzüne suyunu vursa Yıkar NUH’un sesini duymazsa eğerParıl parıl denizler ruhun aynası Denizci suların sular onun aksidir Vakitsiz sağanakların anası Şimdi okyanusa açılmanın vaktidir
68
Anam Annem dün gece hep ugrastim seninle kiziyorsun bana sanki cocugum büyüdüm anne bir sitem ediyorsun hep ihmal ediyorum seni sus diyorsun azarliyorsun sucluymusum gibi beni sevdigini söylüyorsun sanki berabersin hangi sevgi kandirdin beni geliyorum dedin kahvaltiya kucagim da uctun hala dönmedin ne de beni aldin yoksun iste Uyandim Kimin gününü kutluyayim anne bu gün anneler günü 13.05.07 yer yüzündeki tüm ana larin dogum günü kutlu olsun seref kaya
69