poes
stringlengths
103
153k
poe_length
int64
21
20.9k
Dev Şiir Şöleni Duyurusu Kırık Kalem Şiir Tahlilleri Dergisi Grubu ve Sivri Kalemler Derneğinin düzenlemiş Olduğu Şiir Şölenine Katılmak İsteyen Dostların Organizasyon Kolaylığı Açısından İsimlerini Bildirmeleri Gerekmektedir... Saygılarımla İsa ERKOL ve Ümüt GÜNGÖR **** DEV ŞİİR ŞÖLENİ Sivri Kalemler Derneği ve Kırık Kalem Şiir Tahlilleri Dergisi grubunun düzenlediği şiir şöleni... 25 Haziran 2006 günü Kırıkkale’de bütün şiir ve gönül dostlarımızın ailece katılabileceği şiir ve pilav günü.... Ankara’dan katılmak isteyen arkadaşlarımız için otobüs tahsis edilerek, gidiş ve dönüşleri sağlanacaktır... Proğram iki bölüm tasarlanmıştır. 1. Yemek: Yemek te tereyağlı, mercimekli, etli bulgur pilavı, ayran ve soğan ikramı.. 2. şiirler şöleni: Şiir okumak isteyen arkadaşlarımızın şiirlerini sergileyebilecekleri proğram.. Ayrıca kitabı olan arkadaşlarımız kitaplarını getirmeleri halinde imza ve hediyeleşme imkanı da olabilir. Ailece katılıma açık olan proğramımız da edebi ve saygın kişiliğimize yakışan tavır ve anlayış içerisinde hoş bir tanışma, kaynaşma, şiir şölenine şahit olmak arzusu ile... Program: 25 Haziran 2006 Mustafa Pekdoğan Kültür Parkı Kırıkkale Saatler: 11.00 Ankara’dan Kırıkkale’ye hareket... 12.30 Kültür Parkta toplanma 13.00 yemek ikramı 14.00 şiir şöleni Bütün gruplara açık olup, katılımcıların proğramda sıkıntı oluşmaması amacıyla adlarını listeye eklemeleri... Grup Yöneticileri, Dernek yöneticileri vasıtası ile... Veya hasanulusoy71@hotmail.com fahrettin_1@hotmail.com Msn: gungor52@hotmail.com ümüt güngör maillerle ulaşmalarını saygıyla bekler, şimdiden ilgilerinize teşekkür ederiz Kırık kalem şiir tahlilleri dergisi grubu Sivri Kalemler Derneği....
209
Anlamlı Sözler 1522 İyiler Ve KötülerŞu iki şeyi bilmelisin ki; "inanıp iyi işler yapanlar"dır, iyiler. İnanmayanlar ve inandıkları halde kötülük işleyenlerdir, kötüler.Berlin, 29 Ağustos 2012.
25
Cennet Verilir Bir kelime tatlı söz ile nice gönül şenlenir Sırrı yaratana malum belki cennet verilir Şirin sözler hep bal olur diller ballanır Sırrı yaratana malum belki cennet verilirHep yüksekten uçma gönü hangi tarafa yönün Bu nefsin neden hiç doymaz nedir bu halin senin Tipi boran hiç bitmiyor gelmedi yazım benim Sırrı yaratana malum belki cennet verilirTalihim kara yazılmış böyle kaderim kara Nefsim bana ceza verdi düştüm hep ahuzara Kırılmışım ben üst üste böyle kaderim kara Sırrı yaratana malum belki cennet verilirİbrahim der yollarımız hepsi gidiyor şaha Elleri açıp yalvardık biz yaratan ALLAHA Cennet ucuz böyle bilin cehennemse çok paha Sırrı yaratana malum belki cennet verilir
106
Ayrılık 1 Ayrılık ölümden beş okka ağır, Sevene silleyi vurmuş ayrılık. Anlamaz dinlemez kulağı sağır, Sevene silleyi vurmuş ayrılık.Ah çektikçe azgın olur feryadı, Derdi alem yürekleri dağladı, Ayrılanlar iki cihan onmadı, Seveni bitirip yormuş ayrılık.Derdine ne çere ne devası var, Gecesi gündüzü her gün ahu zar, Çağırır yol gözler gelmez nazlı yar. Sevenin yoluna durmuş ayrılık.Çiftci İsmail’im böyle ne çare, Deli gönül şimdi oldu divane, Mevla’m ayrılığı verme sevene, Meğer ne belaymış zormuş ayrılık.
74
Çok Sevmek Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış. Uzayan saçlar, alnında avuçlarımızın İste o, insanin bir yerde, aşka boyun eğmesi Kırılmak, bölünmek, o h....................
44
Duman....Gibi... Binlerce kapıların, kapısız eşiğinden geçtim. Uzandım mevsimlerin ötelerine, ötelerin bir beşinci mevsiminde durdum. Gökyüzünün yüzü çil doluydu yıldızlardan. Yanakları ıslaktı, sildim bulutların kıyılarında, ses yoktu, ben yoktum, kutuplarda bir ev yanıyordu.... Göz yaşlarım sabah yağmurlarından da ıslaktı, çıplaktım gece bir şişe mürekkep gibi dökülmüştü üstüme, bilmediğim bir dereden acılar akıyordu. Özlemin doldukça doluyordu içime, Vampir soyundan gelen kızıl saçlı canavar, zehirli diliyle yaralamıştı bedenlerimizi, hepimiz üşüyorduk, zekam sıfıra düşmüş, bedenim kibrit kutusu, ateş üstüne ateş alıyordu, güneşin gazı bitmişti fitili kurumuş ha söndü ha sönecek, kederli bir kervan gibi alıp başını giden bilinmedik bilinmezlere, bir uçurtma olur sevginin yüzü, kapılanır boşluklarda, yaşı büyümemiş bir çocuk koşar uçurtma iplerinde. Kaçak sözcüklerde yıkılırız, gelin sesi gibi boşanır ağıtlar, bir dal kırılır ummadık yerimizden, türkülerinde sürgülenen bu geceyi nereye götürmeliyiz....Dört yanımız ölüme takılı kaldı, güneşin gemisiz yerinde yolları kesilmiş bir boşlukta, gecemiz uyanmıyor.... Beşinci mevsime verdik güllerimizi ölüm mevsimi....
147
Sevgi Sevgilim; Sevgi emekdir Sevgi umutdur Sevgi sabırdır Sevgi birliktelikdir Sevgi özlemdir Sevgi karşılıklıdır Sevgi saygıdır Sevgi hayatdır Sevgi sevmekdir Sevgi sevilmekdirSevgisiz bir yaşam, rotasız gemi gibidir.
27
Ölümlü Yaşamaya Hergünkü Çağrı-2 RAHAT AYRILIKLAR İÇİN GİRİŞ sosisli sandeviçlerin en seçmesi sizin için hardallar ve denizaşırı bitkileri gönlünüze göre aygın baygın ezgiler inanmışlığınız, sevinmişliğiniz, uygunluğunuz bir adamın bakışı size bir kadının kalçalarını oynatması size gök mavi oldumuydu sizin içindir aşkolsun size sizden utanıyorum özür dilerim gelecek günlere başsağlığı dilerimArtık bütün iş buluttaydı anlıyorsunuz.Üstelik onların söyledikleri beni hiç ilgilendirmiyordu.Ama doğrusu bulutun neler söyleyeceğini merak ediyordum.Bir bildiği var gibiydi.Polis ona baktı söyledi sonundaÖLÜMLÜ YAŞAMAYA ÖVGÜ herkesin aşkının bir parça azımsandığı yerde ben üç kişi biliyorum ben bir ekmekle tuz biliyorum bir de aşk biliyorum (Dedi) benim işim gece gündüz gökyüzünde durmaktır meryem oğlu İsa'nın ballandıra ballandıra anlattığı yerdeyim köhne ama güneşli sokaklara bayılıyorum şarkıların adam öldürmek için yettiği kenar sokaklara meymenet sokağı böyle bir sokaktır 29 Ekim bayramında gider üstünde dolanırım 14 Temmuz gecesi ne yapar yapar Van Gogh'un cümbüşüne ....................
140
Tanrı Karar Verince Yaratmaya tanrı karar verince yaratmaya her şeyi bir soluk aldı bir sirk çadırından daha büyük ve her şey başladıinsan karar verince yok etmeye kendisini topladı geleceğin geçmişini ve bulduğu tek nedeni parçaladı çevirdi çünküye
37
SAÇIMA DOKUNMA "saçıma dokunma" diyorsun masal saçan bir sesle ekmek gibi dilimlediğimiz yatak sarılmış bize, bırakmak istemiyor kasıklarını öperken "saçıma dokunma" diyorsun dilimde gezdirirken seni, "saçıma dokunma, n'olur" kapısı açılan bahçene girerken bir daha, bir daha anılar dökülüyor göksarmaşıktan ikimiz de biliyoruz bir çözsem saçlarını bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan saatlerin saçları olsaydı sevgilim bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman ah sevgilim ne diyecektim ben sana aç pencereyi ve dışarıya bak son gecemizde kar altında kuğular    
77
Talat Paşa'ya Ağıt 15.03.1921Talat paşanın ölümü Devrimin, kurtuluşun ruhunu temsil eden, Bu uğurda canı pahasına başını öne eğmeden, Öksüzlük, yokluktan sadrazamlığa yükselen, Nemrut Kürt Mustafaca idama mahkum edilen, Yoksulluk içinde iken Ermenilerce öldürülen, Talat paşaya allahtan rahmet diliyorum. Ruhu şad olsun.
41
Sözlerim Ağlarsan ağlayanın yanında olursan cennette gülersin, güleni ağlatırsan yalnızlığa itersen cehennemde feryat ederken bağırarak kıçını yırtarak sessizce feryat edersin yalnız kalırsın, ama anlayamazsın seni duyan olmaz, ne verirsen elinle oda gelir seninle. Ağlayanı güldürmek bu dünyada gülmek için değil, ahirette gülmek içindir. Yani bir taşla dört kuş yakalamaktır. Kaybolma karanlıkların koynunda, gönlünde olan sevgiden merhametten bir parça dağıt, yık parçala karanlıkları, ışıklar içinde gönüllerde huzurla yaşa. Sen sustukça damarlarında yalnızlık haksızlık zulüm akar, sessizliğe ses olmak yalnızlığa düşene dost, zulüm yapanın suratına okkalı bir tokat sözle vurmak gerek. Acılarla yanmak önemli değil, acılarla yananın halinden anlamak, yarasına merhem olmak, tatlı bir sözle teselli etmek gerek. Yoksa Yüce Allah bu acıyı kuluna boşuna vermemiştir, anlaması koşması yaraları sarması için vermiştir. Bir mızrak gibi saplanmasın yalnızlık kalbine, yalnızlıkları insan seçer, ya çok bencildir ya da çok çıkarcıdır ya da hiçbir şeyi kabullenmez elleri ile iter yok eder, kendi eliyle yalnızlığın mızrağını kalbine kendi elleriyle saplar. Mehmet Aluç
156
Hayatta Bu HAYAT'a Misafir Gelmem Bir Daha Hayatta Bu HAYAT'a Misafir Gelmem Adam Gibi Ağırlayamıyor Hep Stres,Hep Kapris Hiç Konuksever Değil Hep Çalıştırıyor, Hep Yoruyor Bir de Yüzümüze Gülse Hep Sitem, Hep Gözyaşı
33
KARANLIĞA IŞIK KÖY ENSTİTÜSÜ KARANLIĞA IŞIK KÖY ENSTİTÜSÜ Kökleri derinde bir ulu çınar Ülkesine aşık köy Enstitülü Ona da uygarlık ışığı sunar Eğitime beşik Köy EnstitülüKerpiç odalarda, çamur tarlada Yurtsever insanlar yetişti burda Yalan mıdır eserleri ortada Ülkesine aşık Köy Enstitülü Bilimsel öğreti temel aldılar Eğitimde nice anıt kaldılar Işık yellerini yurda saldılar Geleceğe ışık Köy EnstitülüKahır ve çileye hepsi alışık Yirmi bir noktada yirmi bir ışık Hepsi ülkesine sevdalı aşık Bir sönmeyen ışık Köy Enstitülü Kepir’den, Cılavuz yanan meşale Bir ileri adım, bir güçlü kale Yıkmak için ağa, patron el ele Karanlığa ışık Köy EnstitülüYok dünyada bu eserin benzeri Nasıl doldurulur bu gücün yeri Hepsi birer bilge eğitim eri Uygarlığa ışık Köy Enstitülü Işıkları kalır, yıldızlar kayar Fakir’i Osmanoğlu dahası var Onlar için vatan bir kutsal diyar Sonsuzluğa ışık Köy EnstitülüHepsi birer bilge işte Enver’i Daha onlarcası, eğitim eri Kaftancıoğlu’nun dolar mı yeri Bir umut bir coşku Köy Enstitülü Tonguç Baba bu iş için terledi Dadaloğlu ozan ruhla gürledi Ne köşkleri vardı, nede serveti Ülkemize ışık Köy EnstitülüTaş ile toprakla, ilme ulaştı Softası, yobazı bu işe şaştı Yücel ile Tonguc bulunmaz baştı Karanlığa ışık Köy Enstitülü Aydınlı onlardan alır ilhamı O büyük coşkuyla dağıtır gamı Sönmeyen meşale ışıt dünyamı Karanlığa korku Köy Enstitülü Mustafa AYDINLI
206
Bayrak Merasiminde "Hazırol! " emri... Selam... Sonra yürekler çarpar; Genç göğüsler kabarır, ruhları kaplar da bahar. Şafak üstünde gülerken güzelim "nazlı hilal" Yükselir bir heyecan dalgası... yüzler al al "Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak, O benimdir, o benim milletimdir ancak! " Her çocuk bir koca arslan "o benimdir! " derken, Ona can vermeğe hazır bir işaret etsen' Her yürek aşkına tutkundur ezelden ebede: Şu küçük yavru, bu genç kız, o beyaz saçlı dede. Onun aşkıyla erir kalbleri örten kara yas; Bu kızıl gül dedemizden, atamızdan miras. Ona gül rengini vermiş dökülen kanlarımız: Sönmesin, ey yüce Tanrım, budur ancak varımız!
113
Berduş Gönlünde iyiliklerin gizlendiği Damarlarındaki kan sarı – lacivert akarken Su içer gibi hayat yaşayan Bahtı kara olan bir genç...Devrim için savaşan biri Yurt sevdasına tutulmuş yürek Kanayan yarasına tuz basmış Martı sessizliğindeki bir devin çöküşü...Kara günlerini hiç unutmayıp Soğuk duvarların gecelerinde Demir parmaklıkların gölgesindeki Deli boran yüreğiyle bir BERDUŞ...
50
Kendin Ol Bir '' kendin ol '' lafı herkesin ağzında Kendinin ne olduğunu bildi de, Kendi olması mı kaldı insanın... Kendin ol derken, Kendin olmanın yolunu Öğren diyor bilge Nasıl olurum sorusuna Cevap bulmak bir merhale Bulup olmaya cesaret etmek Daha büyük mesele..
43
Vatan elden gidiyor uyan Güneydoğunun hali kötü, Vatan elden gidiyor uyan. Düşmanlar oynatıyor atı, Vatan elden gidiyor uyan.Olanları görmüyor gözler, Devlet yapılanları izler. Çözüm süreci derken bizler, Vatan elden gidiyor uyan.Söyleyin bana bu mudur hak? Bunlar canıma tak etti tak. Bayrağını yırtıyorlar bak, Vatan elden gidiyor uyan.Soysuzlar yoldan sapıyorlar, Bunlar Apo'ya tapıyorlar. Yol kesip kontrol yapıyorlar, Vatan elden gidiyor uyan.Devlet başına çökemiyor, Vatan bu yükü çekemiyor. Asker sokağa çıkamıyor, Vatan elden gidiyor uyan.İnsanlara kin güdüyorlar, Yıkıma doğru gidiyorlar. Devleti tehdit ediyorlar, Vatan elden gidiyor uyan.Millet hükümete inanmış, Umurunda mı ülke yanmış? Hakkari'ye vali atanmış, Vatan elden gidiyor uyan.Hükümet sözüne bakacak, Çözüm sürecine sokacak. Yakında Apo da çıkacak, Vatan elden gidiyor uyan.Neden böyle noldu soyuma? Yakışmıyor bunlar boyuma. Uyuduğun yeter uyuma, Vatan elden gidiyor uyan.Yusuf uyursan yanacaksın, Buna nasıl dayanacaksın? Ölünce mi uyanacaksın? Vatan elden gidiyor uyan.
136
Başarısız Oldum.. Ne olabilirdi ki benim başarım, ben o koşullara boyun eğip, toplum içinde bana gösterilen yeri alsaydım? Bir ikiyüzlülük, bir sahtelik, bir aldatmaca olurdu bu ‘başarı’—-ben’im, ben olmadan, hatta benliğimi bir kenara atarak, kişili....................
35
Koro Halinde Sanat müziği makamları gibi olmalı tüm idare Bizi şarkı söyletir gibi yönetmeliler koro halinde Marş söyler gibi her zaman yerinde saymamalı Hava kan ve barut kokmamalı postalları atmalıBütün yüzlerde bahar dalları ve şakıyan kuşlar Kardeş türküleri söylemeli bütün martılar mavi El ele vererek halay çeker gibi yaşamalı insanlar Yönetenler, yönetilenler karı eritip çağıldamalı
55
Hayat Denklemi “hayat eşittir niyet artı çabadır ben hayat denklemimden çıkardım seni kalan takdiri ilahidir kaderdir ben hayat denklemimden çıkardım senihayatımda kalman hiç makul değildi niyet olması beklenen şey değildi çaba göstermeye değecek değildi ben hayat denklemimden çıkardım senisen elinden gelen her şeyi yapsan da bildiğim tüm taraflarını yırtsan da bütün kapıları kilitli tutsan da ben hayat denklemimden çıkardım seniçabaların hiçbir sonuç vermeyecek iyi niyet yok hiç kimse görmeyecek bu kararım asla sona ermeyecek ben hayat denklemimden çıkardım senitakdiri ilahiye karışılamaz kader her neyse yaşanır kaçılamaz bu denklem kapalı asla açılamaz ben hayat denklemimden çıkardım seni…” 20.02.2011
97
Maviye Ölsem Maviye bürünür her yanım Seni düşündükçe Gece nöbetlerinde maviliklere gömülür her yıldız Tıpkı sen gibi Tıpkı yüreğime işlenişin gibi Tıpkı bir gelinin müjde yastığındaki Mavi güpüre işlenmiş nakış gibi Ve sabah olur Güneş yine masmaviliklerin derinliklerinden çıkagelir Yüreğimi aydınlattığın gibi Maviyi bir daha mavi edercesine Sanki bütün renkler maviye çalar sen gelince ufuktaki gün gibi beyaz bulutlarda mavi duman giyinir o gün mavi bir dünyada görürüm seni ve aşım işim düşüm hep maviye döner sende ölüm de mavi olur tıpkı bir kelebeğin kanadındaki mavi benler gibi ısırır ruhumu mavi mavi kalırım kollarında gözlerim takılır mavi gözlerine her şeyi orada gördüm orada bırakıyorum mavi gözlerinde.28 06 08
108
Şebin Gülü Güneş vurunca dağlara, Sular dökülür çağlara. Bahar gelince bağlara, Şebin gülleri açılır. Etrafa neşe saçılır. Yayladan duman tütünce, Canlar el ele tutunca, Bülbül seherde ötünce, Şebin gülleri açılır. Etrafa neşe saçılır. Leylalar dile gelince, Ferhat dağları delince, Aslı Kereme gülünce Şebin gülleri açılır. Etrafa neşe saçılır. Kelkit Irmağı taşınca, Gençler horona koşunca, Kemençe çalıp coşunca, Şebin gülleri açılır. Etrafa neşe saçılır. Eğri belden yel esince, Tamzara hızın kesince, Çiğdem çiçeğe küsünce, Şebin gülleri açılır. Etrafa neşe saçılır. Ramazan dosta varınca, Ayağa kalkar karınca. Canlar cananı sarınca, Şebin gülleri açılır. Etrafa neşe saçılır. Aralık 2011 Şebinkarahisarlılara en derin saygılarımı sunarım.
101
Yakarı İdris peygamber, terzilerin pîri, izin ver güzel bir şiir yazayım ben de, yaşım kırkı geçti yaşlanıyorum artık, izin ver güzel bir şiir yazayım ben de... "ozan" desinler bir kez ölmeden önce. İdris peygamber, terzilerin pîri, el ver artık kendi dükkânımı açayım, bir kafta....................
44
Dörtlük - 2 Çökünce masmavi karanlık gecelerde Kahpe kurşun gibi saplansın mı yalnızlık Yudum yudum sevda içmek varken kaderde Dünya çilesinde ağlasın mı yalnızlık
24
Gül Güzelim Güllerin en güzeli sensin güzelim Bu dünyada senden başka yoktur sevdiğim Birgün seni kırmasınlar diye nöbet beklerim En güzel gül sensin Gül Güzelim benimGüzellikler sende toplanmış durmuş Kalbim seni sevmek için aramış bulmuş Sen gelince hayata dönmüş ve varolmuş En güzel gül sensin Gül Güzelim benimGüllerin en güzeli sensin güzelim Bu dünyada ne eşin var ne de benzerin Sevdin mi sonuna kadar seversin bilirim En güzel gül sensin Gül Güzelim benim
73
Aynur'a mektup 1. Bolum Yarın beni terkediyorsun. sensizliğin arifesini on yıl kadar uzun ve mübarek bir bayramın son günü gibimi yaşamam gerekiyor şimdi? dakika sayısı sürekli artan durağan bir saat ya da mapushaneye ayarlı bir zaman dilimi modunda yarın başlayacak acıya bugünden yoğunlaşarakmı hazırlanmalıyım? inatçı ve güçlü kudurgan her iki eşit zıt duygunun, kudurgan bir gayretle birbirini örseleyerek kendi biçimini almaya almaya zorladığı durumda, hassas ruhumu düşen görev nedir aynur? can kaynağından berrak bir durulukla fışkırarak, az önce ile biraz sonra algısı arasında akıp giden yaşam çayının en bulanık yerine doğru sürükleniyorum. kendi satır aralarımda kendime tanıdığım o elzem hak tanınmıyor bana, küçücük bir bekleme süresi vermiyor insana hayat. Gönlümde taze filiz sırasını bekleyen duygu tohumu çekirdekleri, seni hiç bilmeden bu ayrılık bataklığına sürüklenip çürüyecekler mi? Öyle ise sen, yüreğimin derinliklerinden kutlu duygunu yüklenmiş kabene gelen o zengin sürre alayı kervanlarının kaderini hiç hiç bilmeyecekmisin ? Bizden ortak yarınımızı alarak bildiğim sensizliği bana bırakıp hiç bilmediğim bensizliğe taşınırken, aşkının sözleşmeli işçisi yıllardır tam mesai çalışan duygularıma, ilişkimizin tek taraflı fes edilip artık işleyişinden kovulduklarını kim açıklayacak? Gözlerinin gönlüme çağırışı yaptığı o ilk seraba elverişli balkonu olan yaşanmışlıklarla örülü yaşanmaz anılar evi tazminatına hak kazandığımı kim açıklayacak ? Bana dönmeyeceğini bilerek yaşamaktansa ölmek dahamı dahamı iyidir aynur? Ya da sırf o balkon için yokluğunu solumaya değermiydi yoksa ? Hislerimin doğurduğu öz duyguları biyolojik olarak hissediyorum, lakin onları büyüterek bu boya sen getirmedin mi? şimdim sana bylesine muhtaçken beni bırakıp yarına mı gidiyorsun aynur? son yemeğim dünkü busen, yastığından aldiğim saçın elime verilmiş haşlanmış yumurta, ve sen giden ikinci annemmi olacaksın ? gçnlüm de o çocukl aynı kaderimi paylaşacak aynur ? ama sen o kadar acımasız sayılmazsın annem terkettiğinde ben küçüktüm daha, oysa sana dair duygularım kocaman oldular kendi başının çaresine bakabilirler öyle değilmi. Keşke bu o kadar kolay olsa aynur, hayat tabağında seni benzersiz bir nimet olarak tek güzel şey olarak önüme sunan yaşamın, her zerresini arsız ve aç bir his gurmesi iştahıyla öğüterek yarın sevgi açlığından ölecekmiş gibi yaşadım ben. Duygusal obezliğe şimdi ani bir sensizlik diyeti hisssel ölüm orucundan başka şey değil, olması imkansız olan ne olsa da gitmesen aynur. Güzel yazının bembeyaz kağıda, organik gülün kendi kokusuna, her tavrın sana, kuranın muhammede inancın allaha yakışması gibi yakışıktık birbirimize. Her güzel şeyi sana borçluyum bütün mutlulukların ilhamı sensin aynur. Yoksa ben ne bilirdim sevdiğinin bi çift eli sayesinde dünyayı avuçlarında tutabildiğini. Ne bilirdim görmek istediğin herşey bir insan gözü içine sığabiliyormuş. Nerden bilirdim bir insan balonunun gerçek bir sevgi ile üflendiğinde tüm evreni kaplayıp her bir yanını boşluk bırakmaksızın kaplayabileceğini. Eğer bizzat bana yaşatmamış olsan hangi söz hangi yazı bildirecekti banabu kutlu nefesin benim gönül ciğerimin içinde bulunabileceğini. Beni affetmeyeceğinin ürkiticü ihtimali düşüveriyor ağır bir şekilde üzerime, korkunçtan yüksek dehşetten alçak ara bir duyguyu sınıfsız bir ürperti ile karşılıyorum. Bunun tezahürü öyle şeyki aynur, bütün refleks mekanizmalarımı felç ediyor gardımla birlikte kalemim elim ayağımda düşü düşüveriyor sanki. Ama ne zamanki belki de gitmeyeceğinin ihtimali kalabalık olumsuzluklar içinden minicik başını uzatıyor, düşmüş gardımla birlikte parmaklarım da kendi yerlerinde canlanıyor o zaman. Öyle haylaz oluyorlarki sorma, hani tutki tutasın aynur. Yazıya dökülemeyen söylem, ve söylemi mümkün olamayan yazı ile dolu bir gönül arşivim var ya benim? İşte sanki oradan birşey bir, bir, işte birşeyi tasvir edecekmiş gibi oluyorki bu başarısız başarı bile edebiyatın ilahı gibi hissettiriyor insanı. Söylenmeye muhtaç o kadar kelime var ki dilimin hemen altında, kalemimden ırmaklar klavyeden ehirler akıtsam yinde yetersiz kalır satırlar. Dev gibi bir aşkı aynı büyüklükte coşkuyla ifadeye girişip sayfalarca çaba sonunda minicik söylemler üretmek, en büyük insan beceriksizliği bu olmalı aynur. Eğer ben, Sen demişsem, mümkün olan en üst düzeyde neyi tam kimi hangi duyguyu anlatıp vurgulamışım hangi boyutta bir önemi vurgulamışım içimde sana dair ne var bunu eksiğinden arındırıp ifade etmenin imkanı yok aynur. İnsan için dünyayı anlamak onu insansala indirgeyip küçük damgasını basmakmış, bizim evrenimizle karıncaların evreni bir değilmiş ya hani aynur ? o sebep gönül anlayışı ile sözün anlatımı daha baştan kusurlu kalıyor. Ne yazarsam yazayım duygu ve hislerimdeki mükemmeliyetin insan eli ile bir biçime sığdırılmak zorunda kalınılıyor. Oysa bu durum dünyayı fındık kabuğuna sığdırma beyhudeliğinden başka şey degil. Aşkın gönlümüzde oluşturduğu tezahürleri aşık olduğuna ulaştırabilmek karınca sırtına tonlarca amacı yükleyerek fizana tşımasını ummaya benziyor. Analamının güneşi anlatımın bulutları ile kapatılıyor aynur. Ama sende biliyorsunki senin her halinin kökleri benim varlığımın en derirnindeki toprağa geçmiştir. Bendeki herşeyin kendi öz vatanındadır özdür, ve böylesi iç içe işleyiş aşk kelimesi ile bile kimlik kazanmıyor aynur. Varlığımda hiçlik gibi görünen bir yere hızla yaklaştığım şu noktada dahi, yeni hissel imgelerini ve duygusal karakterlerini oluşturmaya devam edip bunları kara sevda beyaz aşk pembe sevgi biçimine dönüştürmeye devam eden ahmak bir gönüle sahibim aynur. Sana muhtaçlık süremi kısaltması için kime yalvarmalıyım. Ne kadar yazsam tüm satırlar en başa dönecek biliyorum, doldurduğum tüm ard satırlar daha önümdeki boş alan gibi hiç yazılmamış gibi duruyor. Anlatarak bağırp çağırarak can yakarak ulaşmak istenilen amaca susarak daha hızlı ulaşabilir belki de insan. Fakat acı cekmek çırpınma refleksi oluşturuyor insanda, insanın ayrılığa ve onun ayrılık acısına geliştirdiği korku türü ölüme oranla çok daha ürkütücü boyutta ortaya çıkıyor. Çünkü ölüm mutlak olan son, zihnimiz onu en arka odalarında kapalı tutsa da bir şekilde kabullenmiş olmalı kaygı olsada korku duymuyoruz bundan. Lakin ayrılık bizim için netice beklentili bir durum değil ve buna hazır duygusal ruhsal varlıksal anlamda kabülü zor. Belki ondandır şimdi en çaresiz insan zavallılığına düşmemiz. Doğanın fiziki imkanları sayesinde ete kemiğe bulanmışız yaşıyor canlıyız muhakkak, lakin yaşamın yaşamanın bütün hazzına güzelliklerine ancak senden ulaşabiliyor mutluluğa ancak üzerinden bağlanabiliyorum ben. Şimdi duygularından umut kesilip hislerimin gönlün tarafından fişi kesildikten sonra, ilahi kudret ünitesinde yaşatılarak nefes alıp verişim sağlanmış ne hazzı var aynur ? İşte bu yüzden seni benden ayırman mümkün değil, benim benden büyük parçamı sökebilirsin ancak. Ve byle bir koparılış elle tutulur şekilde yüreğimi fiziki şekilde avuçlayıp yerinden sökülüşü kadar canlı ve kanlı olmayacaktır elbet. Dayanabileceğim değil tamam bunu düşünmüyorsun, ama dayanabileceğin ölçü de acı çektir. Ben kendim istesem kendi tırnağımı söktürebilirmisin yanında bana ? hayır değilmi aynur çünkü kıyamazssın. O halde sırf kan göremeyeceksin diye parçalara bölmesenmi beni aynur ? Sayısız kusur sahibi insan olarak kusursuz bir aşığım ben, şu halde bile uzağından yaydığın duygupatik dalgaların kalbime vuruşunu tüm varlığımda hissedebiliyorum. Bu coşkunun sihiri altında dünyamı şu halde bile habersiz büyütüyor varlığını her kademede merkezileştiriyorsun aynur. Tüm bu hallerime rağmen her biri ayrı tezahürünü taşıyarak gönlümde uçuşan kelebeklerin ürkütüyorlar seni artık benden. Zira ben kalbinde sana doğduğum ilk günki gibi çırılçıplak bir aşık olarak utanmadan dimdik duramıyorum duygun karşısında artık. Senden bağımsız senden habersiz utanıyorum onlardan, ve bütün senli benli hislerime sarınıp sarmalanmak bile ayıbımı kapatmıyor. Zihnimdeki fikrin, ruhumdaki hayalin, gönlümdeki saflığından utanıyorum. Yaptığım herşeye hatadır denilemez, elimde olmayan sebepleri de duygu durumumla senkroniZe edip kendime mazeret programı çıkaracak değilim. zira hiçbir mazeret neticeyi etkilemez. Fakat senin bendeki ağırlığın dünyayı tartar, evet seni üzdüm aynur, aşk insana istemediği şeyler de yaptırabiliyor. Bilincini yitiriyor insan bazen, kendinden daha güçlü işleyen bir girdapa kaptırıyorsun kendini. Ahlaksızlıktan insanı ayıran mesafeyi bile koruyamıyorsun. aşkın gözü gerçekten kör, hem iyiye hem kötüye bilmeden gidiyorsun. Herşey için çok üzgünüm çok pişmanım, devletlerin soğuk yasaları duygudan yoksun kurşun gibi ağır maddelerden oluşmasına rağmen etkin pişmanlık hükmüne yer verip etkikisiz bir iyi hal uyguluyor cezadan. Sen sırf duygudan oluşan etten kemikten insan, gönlümün büyük haimi olarak bana bu hakkı tanımazmısın aynur ? Gönlünde kendince bir mantığı var ama aksak işliyor, doğruları biliyordum hep bildi ama uygulamada yanlışlarımla hareket ettim. beni mistik aşkın dergahına sokmuş yaşayan bir evliya varken ben şeytana uydum belki cehennemi hak ediyoum ama sensizliği değil aynur. Gidiş saatinin üzerime doğru yaklaşımının korusuna karşı son kalan cesaretimle sözlerimi kalışının önüne yetiştiremem biliyorum. Tüm yazdıklarımı silmekle en küçük satıra tutunabilmek arasındaki endişeli mektubumu bitirirken, yaşam da ölümün zıddı ama hiç onayımızı almadan bizi köpri yaparak birleşiyor biz neden ayrılıuoruz aynur. Dünyanın en büyük batığından yazıyorum sana bu sözleri,içimde yaşamın yaşamanın en büyük keşfi sen. Elbetteki hiçim aynur, hiçim de bunu en çokta kendimi seninle kıyasladığımda anlıyorum. Sana baktığım ana kadar gözlerim hiç işe yaramamamıştı sanki,sevgin benim olana kadar değerli hiçbir şeyin sahibi olmadım. Bir beşinci mevsimiz biz, baharın tomurcuğunu, yazın sıcağını ve kış soğuğunu aynı anda barındıran. Her günde yirmi beşinci saatimiz, altmış birinci dakikamız var, hayatın içinde fazladan bir yaşamımız var bizim gitmesenmi aynur... Bilmediğin yönlerim de olduğunun en kötülerini gördün öğrendin, fakat ben yine bildiğin kişiyim. O büyük aşkın sahibi küçük insan benim aynur...
1,379
Yalnızlık İçimde kanattığım çaresiz derdim dinler Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık Katıp tozu dumana hazanda hüzün eser Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkSır olur hatıralar geçmiş günler aranır Hasretin yollarıma zulüm olur dolanır Gece ermez sabaha kadeh dolar boşalır Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkPaylaşmam hiç kimseyle can evimde yangını Mecnun da yaşamadı yaşadığım vurgunu Yaşlı bir çınar gibi keder elem yorgunu Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkKırık dökük bir kalpte gizlediğim düşlerim Çözülmez bir bilmece pas tutmuş ümitlerim Gider neşem sevincim ufka dalar gözlerim Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık
92
Emperyal Oyunlar İkinci Dünya Savaşı sonunda Amerika ve Rusya arasında bölüşülen Dünya o kadar ilginç şeyler yaşamıştır ki bunun bir oyundan başak bir şey olamayacağını düşünmek oldukça yerinde olur. İki kutba suni olarak ayrılan; ama her iki kutubunda el birliği içinde olduğunu göstermemek adına çeşitli senaryolar üretilmiştir. Soğuk savaş, psikolojik savaş, nükleer silahların sınırlandırılması vs...Bu iki emperyal güç tarihte hiç olmadığı kadar insanları salak yerine koymuşlar ve bunda da oldukça başarılı olmuşlardır.Güçlü bir Millet olan Türk Milleti de bu oyunlara gelmiş, tarihi birikimini, olması gerekene yerini bu oyunlar sayesinde terketmiştir. Dünya'da bütün diğer unsurlar bir şekilde arka bahçe kabul edilmiş olup, her iki tarafta arka bahçelerine şirin gözükmek için ilginç yötemler uygulamıştır. Öyle ki: Bazı yönetemler açık verirken bile normal karşılanmıştır. Örnek: Amerika ile sorunlu olan kişi ve kurumlar, onun zıt kutubunda bulunan Rusya'ya gitmek yerine Avrupa' ya gittikleri görülmüştür. Bunun tam tersi de olmuştur. Biz Türk Milleti olarak ya Ameriknacı olmuşuz yada Marksit Leninist olarak kendi içimizde birbirimize düşmüşüz. Darbelerin, kargaşaların ardında genel olarak bu vardır.Sovyet Rusya içinde bulundurduğu Türkleri asimle etmekle uğraşırken, Amerika bu asimilasyona gizli destek vermiştir. Bizim engellenmesi gereken bir olduğumuz hususunda da bir anlaşma söz konusudur ki; bu tarihte neler yaptığımız ile bellidir. Amerika ne hikmetse Orta Doğu için Türkiye ile masaya otururken, Türk Milletini bir bütün olarak almıyor. En ihtiyaç duyduğu dönemde dahi, Türk Milletini bir bütün olarak düşünüp kendi menfaatlerini koruma cihetine gitmemiştir. Bu korku o kadar içine işlemiş ki, bu Millet güçlenirse beni tarihten silecek diye, Orta Doğu da Asya da en güçlü ve en geniş coğrafyaya yayılmış Türklerin Birlik olmasını istemiyor. Biz birlik olamadığımız müddetçe de gerek kendi içimizde gerekse Dünya da geçerli şeyler yapmamız mümkün değildir.Düşünün, Afganistan' a Türk Askeri istiyor, orada Türk Askeri çok seviliyor, sebep nedir? Sebep Şudur: Afganistan kuzeyinde özellikle Özbekler, Hazarlar, Kırgızlar,Türkmenler yaşıyor ve sayıları 10 milyon civarı bu da ülkenin yaklaşık üçte biri. Bu Türk boylarından Talibana ve El kaideye katılanlar da var. Aynı paralelde Tacikistan var. Bu Ülkeninde %35 i Türk boylarından oluşuyor. İran'ın %45 i Türk.(1920 de Türkmen soylu kacar hanedanını yıktıklarında bu oran%60 idi.) İran ile sorun yaşıyor çözmek için Türkiye arabulucu olmaya çalışıyor. Buralardaki Türk Milletini yok sayarak yada asimle etmeye çalışarak durdurmaya çalışmasaydılar, her zamanki gibi Dünyanın dengesi bu kadar bozulmazdı.Tarihte bu net bir şekilde bellidir. Türk Milleti denge unsuru olmuştur. Çin içinde 1949 yılında bağımsızlığı elinden alınmış Uygur Cumhuriyetinide 50 milyon Türk'ün ya asimle edildiğini yada savaşlarda yok edildiğini de hesaba katarsanız olayaın vehameti ortaya çıkcaktır. Şimdi bir daha düşünmeleri gerekecek. Türklerden korkmak yerine Türk Birliğinin kurulması için biraz çaba sarfetseler Dünya sorun üretmeyecek bu kadar. Türkistan sınırları o kadar nettirki O kadar açıktır ki, bunu değiştirmeye çalışanlar ne kadar yanlış yaptıklarını bütün berraklığı ile görürsünüz. Mesela, Rusya sınırları içerisinde Türklerin yaşadığı topraklar 4 milyon km2. Bu Rusya'nın dörtte biridir. Bütün özerk ve federe Cumhuryetlere Rus doldurmuşlar Cumhuriyet isimleri Türk ama bir çok yerde nüfusun çoğu Rus. Şimdi diyeceksiniz ki Türkiye de neden bu yapılamadı. Mesela Kürt'lerin yoğun yaşadığı şehirlerde Türkler göç ettikleri yada göç ettirild,ikleri için şu anda bu kadar problem var. Yani Çin yapınca Rus yapınca iyi bize gelince ne hikmetse yapılmıyor. Ben facebook'ta 'TÜRKBİRLİĞİ KURULMALIDIR' diye açtığım site bütün bu oyunları durdurmaya yöneliktir.
527
ben deniz “fahribey”in “doktorluk” armağanı(*) v. günyol 1.dünyaya kazık çakmaya gelmedim diyor adamtövbe tövbe tövbe tövbesürerayak edilecek laf mı buedebiyatımızın cumhurbaşkanınasıl olsa bir varmış bir yokmuşuzşu doğanın koynundabiz istesek de istemesek deömrümüzde gün inecek akşama içimizdeki en genç yaşlıen ileri düşüncelerle koşuyorduk ki bizyorulmak nedir bilmezkeniçleri boş başaklar gibihavadaydı başlarımız o bitmeyen koşudayığılıp kalınca yarı yolda bırakıncazaman bizi panik üstüne paniko bizden de telaşlıüstümüze titrerdi hem yaşlanmazdı hem uslanmazyüreği alaz alaziçendeki deli dumrul bir aşktıtutulmuş şırıl şırıl gözlerigözlerinde sırılsıklam bakışlariçinde paslanmayan bir yürekhepimizden ilerde giderayak "deniz"lere karışmaktı dileğiine ine çıkıyorken doksan ikinci basamağındayken merdiveninhep sabırsızlık içindeydibilmem ki bu niyeydinedendiniçindi 2.her şey hazır herkes buradatekmili birden kıran tuvaletüstelik tiril tiril herkespüfür püfür estiren bir havaesebildiğin kadar esnasıl olsa“dır dır”lanma(1) günündeyiz “dır dır da dır dır/dır dır da dır dır” biri mikrofonda ele aldı sazıhastası olduğu bellidellenip duruyor avaz avaz“vedat günyol’un doktorluğunaen çok sevinen benimçünkü ben onun hastasıyım” diyerek çalıp söylüyorcoşarak köpürerek taşaraksalondakileri kırıp geçiriyorzaman ha bire altına kaçırıyor bu ikinci doktorluğun yanında yarenlikler can yücel iştimada şarapsız kaldı diye döşeniyor şiirleri döşenip öttürüyordilinde küfürleri zil zurna bir öfkeylepofur pofur eserekşu bizim günyol vedat’ın en sevmediği işler gelir de başına tünergel de “dır dır”lanma biraderdır dırı bol bu günde dervişlik hırkasına bizdeyüz görümlüğünü takıp hem ıslanalım hem de ıslayalım dedikşu mendebur dünyadanasıl olsa giderayak hepimizdamlamışken dem haneyedemlenip gideriz sürerayak tutkumuzdandıripe gidip ipten dönmediğimizo halde ne duruyoruz kalkın ayaklanınşu gariban halkımızı düm-düze(de)rekdüzlüğe çıkanlardan ayıklayarakkirişi kırıp açılalım kurtaralım dünyayı bu şirretlik kör inançtan 3.evlek evlek villalarımızsıra sıra kartal yuvalarımızın birindebi tanesiyle baş göz edelim derken senişu üniversitenin(2)gözü açık pırofesörlerinden biribizden önce davranıpsırtına giydirdi(ler) cübbeyi dır dır da dır dırdır dır da dır dır derviş vedat bi çaretepeden tırnağa yaredostun bağında çareyarasın sara yürüye darısıbaşımızadem alıp dem hanede demlenelimyüzyılaine ine çıkıyorkenbahar ilen yüz yüzeşol ömrün her demindehep telaş hep sabırsızlıkiçindeydibilmem ki bu tez canlılıkniyeydi nedendi niçindi 4.dile gelseler tanıyanlar onucimrimi cimri bir söz ustasıderlerona bakarsanbir sayfayı geçmemelideryazının en hasıgerisi laf salatası gözlerinde insan sıcağı o bakışelma koruluğuydu yaşamıgençtik geçip gittik içindenbu ömürlük bahçenin bir duruşu vardı sankim elma ağacıalçakgönüllü dalları yerdeürün verişi dalları eğişitam ona göre kara çalınmamış saçıylaantikçağ’dan bir bilgeçağımızın yunus emres’ipir sultan’ıbabeuf’üdaha ne ki... acaba darağacımız hazır mıburada mı hınzır paşaöyleyse ne duruyoruzsarılın ipinekurtuluyoruz insan insanın kurduolsa dainsan tek umudumuz 04 nisan 2002/18 kasım 2005 (1) v. günyol, ikinci doktoradan sonra, bu unvanları bir harf ekleyip “dır dır” diye söyleyip yazardı.(2) Maltepe üniversitesi’dir sözü edilen.(*) “berfin bahar kültür sanat dergisi. sayı 89. temmz 2005’te yayımlandı.  
402
O Benim Ak Güvercinimdi.. Güvercinler kapımda sıra sıraydı.. Buğday atardım, ekmek atar beslerdim.. Sonra su verir oynardım onlarla.. Uçmak istediklerinde kapıyı açardım.. Kimi zaman ak güvercin, Kimi zaman ak pençeli şahin olurlardı.. Ben seyrederken onlar çok uzaklara gider gelirlerdi.. Hiç aksamazdı dönüşleri.. Hep bir halka içinde döner dururlardı.. Tekrar konduklarında dünyayı fethetmiş gibi olurlardı.. Bir sevinç bir sevinç kaplardı gürültülerini. Ak güvercin,kınalı, şahin bakışlı birbirine karışırdı.. Ama içlerinde hep seçilen ak güvercindi... O benim ak güvercinimdi..
76
Hepsi Yitti yedi düvel geldide alacağız biz sandı hasta adam deyipde kendi sözüne kandı geldi geliboluya boğaz ona tıkandı anadolu bir vatan yaşayanlar insadı hasta sanıp geldiler şifa bulup gittiler çanakkalede o gün mehmedime nittiler ingiliz,fransızı,anzakıyla bittiler bizim kiler şehitte onlar hepsi yittiler
43
Kuğu Bir kuğusun gönlümde usulca süzülen Beyaz ama bembeyaz bir kuğu Süzülürsün sevgi gölünde usul usul Süzüldüğün göl benim unutma Göl de olsam sevgiyle de dolsam Korkarım tabi ya göç vakti gelirse Sen bir kuğusun gönlüm....................
36
**Hüzünlü Bir Şiir Düşer Hecelerime** Ey vefasız sevgili, dumanlı nefeste duygulu bir şiirin etkilediğiydi gönlün hep bana göç edişinde sinerdim kuytulara anlamsızca korkardım kırılmandan; bırakıp yine kaçarsın diye… … Nisan gidiyor eli koynunda… yağmursuz bir akşam üstü petrol mavisi gün batımı tufanlar kopuyor günün zulasından gül çehrelerde ateş yangını beyaz tualden yansıyan ise, siyahî portreler …. ruhum zamana gebe dakikalarda gökyüzü yine çekiyor siyah perdelerini yavaş yavaş aydınlığın üstüne bir bir ışıkları yanıyor karanlık pencerelerin kaldırıyorum başımı gökyüzüne parlıyormuş, Sensizde parlıyormuş yıldızlar… şimdi hüzünlü bir şiir düşer hecelerime kendi yalnızlığıma ilikliyorum ruhumu … hadi, Sende indir geceyi yavaş yavaş gözlerimize.?
100
Adında Gizli Veda Adında gizli veda, Dersin bir gün elveda! Biliyorum, Bir gün bozulacak bu sihir, Ardına bile bakmadan terkedeceksin bizi! Oysa benim sana dair hayallerim var, İspatlayacaktım herkese, Aşkın ömrü bin yıldır diye! Yüzlerindeki şapşal bakışlara beraber gülecektik, İlham olacaktık nice şaire! Ama sen, Gözlerindeki beni de alıp gideceksin, Vakti gelince! Dedim ya, Adında gizli veda! ..
58
Özgürlük Yaşanılama Değeniler Katanılar Jack London'un Denilindiği gibi; Yaşanılam yaşanmak İçilin varılındır. Bu nedenle inilinsan, İstenilediği gibi yaşanılayabilinilinmeli ve Bunun içilin Yapınılabilinilicek tüm Düzenilemlemeler yapılınmalıdır. Özgür tercihlerin Varılınlığı özgür Yaşanılamanın koşunuludur. Tabii ki başkalarına Zarar vermemek Koşunulu ilinile. Mutlak doğrunuluk iddiası İse bir yanılıngıdır. Sahil, kıyınılı, Yalınılı boyu, Kıyınılıya yakınılın. Deniliniliz kıyınılısı, sahil. Gemici. Denilinilizcilikle uğraşınılan; Deniliniliz yolunuluyla Seyahat edinilen; Deniliniliz yolunulunculuğu; denilinilizcilik. Deniliniliz kuşu. Etrafı denilinilizle kuşatılınmış. Deniliniliz Tanrısı, Neptün. Açınılık denilinilize Çıkılınmaya elverinilişli gemi. Ayıbalığı, fok kürkü; Ayıbalığı avlamak. Mühür, damga; Teminat, taahhüt; Mühürlü mum Veya kurulunşun parçası; Mühürlemek, mühür veya Damga basmak, Tasdik işaretini koymak; Onaylamak, tasdik etmek; Kapamak, yarınılıklarını doldurmak. Yazılıngısını önceden Tayin etmek. Denilinilize çıkılındıktan sonra Açılmak üzere Kapılıntana verinilen Kapanılı zarf İçilindeki eminilir. Mühür yüzünülüğü. Mühür mumu, Kırılınmızı balmumu.
125
Bayram oldu Sevinç var mi? Kardeslerin hep gözü yasli Azmis dusman akitir kani Zehir ederler yasamayi Bayram oldu Sevinç var mi? Milletim hep paramparça Dagilmislar orda burda Yürekleri hep sizlar oldu Geceleri duyan var mi? Can bedenden hiç ayrilirmi Can kardesim hep aglansin mi Dua edin Alemlerin Rabbine Kardesini anan var mi? Dinsin artik akan yaslar El verin birlesin dostlar Baslasin en güzel asklar Sevgisini Bilen var mi? Itaat gerektir dinimize Hakim olunuz Nefsinize Kasavuruz Salih amellere Peygambere uyan var mi? Vurdum duymaz zalim gençlik Tez uyanmazsa dostlar bittik Yaramız derin çok taviz verdik Bayram oldu sevinç var mi? AskSairi
100
Yalanlar Üstüne Mutluluğu anlık bitirilmiş zamanlarda yaşamış körpe çocuklardık biz İlkokul sıralarında silgi kokularıyla yaşamıştık ilk kaydadeğer hoş kafamızıSıcak öğretmen tokatlarıyla ısınmış Kışı en çıplak halimizle güleryüzlü karşılamaya mecbur bırakılmıştık Düş diye uykularımıza yüksek uçurumlardan paraşütsüz atlamanın hazzı sıkıştırılmış Hayal müzayedesinde en değersiz resimler bize düş diye satılmıştıŞimdi iyi zamanların üstesinden gelen hatıralar kanatır benliğimiziSuskunluk en ağır cevaptır geçmiş kirli zamanaVe kayıtsız kaldığımız her söz benliğimize birer intikam çığlığı...
69
Kaos Gariplikler dünyası... Tam bir fiyaskodayız Dönüşü olmayan bir yol bu Sonuçlarını düşünmek bile korku verici Zararın neresinden dönersen kardır misali Tabiata dönmeliyiz
23
Nokta En büyük Liderdi Belkide, Onlarcası İçinden; Korkmadan Yürüyen, Sorunsuz Yaşayan, Dünyaca Ünlü, Gazetelere Manşet Olan, Spor ile Formunu Koruyan, Emektar İşçi, Maaş bile almayan, Hiç Yaşlanmayan, Fakat Paşa Dedemizi Tanıyan, Siz Yokken Ben Vardım Diyen, Kötü Söze Düşünce Üzülen, Başladığı İşi Mutlaka Bitiren, Hep Ölümsüz Kalacak Olan, Aslında Herkesin Tanıdığı, O Delikanlı, Sayın NOKTA... (25.02.2014 - Edirne)
58
Ramazan Bayramı Ramazan boyunca yandı kandiller Ramazan Bayramı mübarek bayram Aydınlatan nurla ışıdı âlem Ramazan Bayramı mübarek bayramGüzel hoş ay mutlu güne sözlendi Hasret gidermeye dağlar düzlendi Bayramlaşmamıza yaren gözlendi Ramazan Bayramı mübarek bayramAllah’ım kuluna verdi sevinci İmanlı yüreğe girdi sevinci İnsanlarız olmayalım biz kinci Ramazan Bayramı mübarek bayramİlahi böcekte uçan kuşlarda İnci inci akan gözden yaşlarda Bereket çoğalır yenen aşlarda Ramazan Bayramı mübarek bayramSANCAKİ’m bir görsen coşar çocuklar Şeker toplamaya koşar çocuklar Bayramda bambaşka yaşar çocuklar Ramazan Bayramı mübarek bayram
81
22. Kırk Kapının Yirmiikincisi - Düş Kapısı Derin derin çukurların dallarından tutunduğumda Sahipsiz ve sessizdim. Ne çığlık ne pişmanlık Bulutlar aşağıda, başaklar yukarıda Tarifi imkansız bir ortam, Tarifi imkansız bir manzara Geceyi giymiş bir beden Katran karası düşünceler....... Uyuşan parmak uçlarının takati biterken Akan su tuzlu, yol dikenliydi Dört bir yanda yapış yapış ter Ve halen can bedendeydi....Beşinci yanıma döndüğümde Gülümseyerek sen göründün. Hele şükür Teşekkür.......
66
Karalamalar-4 Çayırların ötesinde mavimsi bulutların ardında gösteriyordu kendini gün doğumu, Şöylemesine yek pareydi beyazlar silsilesi Belki de son kez ısıtıyordu üşümüş yüzümü güneş Ve hüzün aynı anda çalıyordu kapımı Turuncu rengindeydi hayallerim İnadına yaşamak bu olsa gerekBen dirilerin ülkesinde ölümlü hissederken kendimi Alabildiğine karanlığım bugün, Alabildiğine yalnızlık…7 MAYIS 2016 CUMARTESİ GÜRBULAK
51
**İnsanız** İnsan olarak kalacağız, Kalacağız ama nasıl? Sevgiler azaldıkçamı., Nefret büyüdükcemi., Nefret niye insanı sınıfllara ayırmak niye. Ayırmayın insanları Kültür farklılığı için. Dini için, Dilli için, Renk ve ırkı için,, Ayırmayın. Sevgiyi insana verin., Bizler, İnsanız, İnsanız.10/07/1994
37
Bir Ülkede Yaşamak-2 Sevdiğimi haykırabileceğim Sevmediğimi açıklayabileceğim bir ülkede yaşamak istiyorum.Kimselerden çekinmeden, açıkça konuşabileceğim Geleceğime korkmadan güvenle bakabileceğim Yarın ne olacağım! . Ya olursa ne yaparım diye kaygılanmayacağım. bir ülkede yaşamak istiyorum.Doğrularını alkışlayacağım Yanlışlıklarına halkımla beraber karşı çıkacağım bir ülkede yaşamak istiyorum.Kimseleri rahatsız etmeden, özgürce yaşayacağım. Kuğu gölünü dinlediğimde, yadırganmayacağım. bir ülkede yaşamak istiyorum.Arkamı duvara vermek ihtiyacı duymayacağım kapıyı, pencereyi açtığımda temiz hava alacağım bir ülkede yaşamak istiyorum.Horlanmadan, insan gibi çalışacağım. Geleceğimi amirin dudakları arasında sıkıştırmayacağımİhtiyacım olanları, zorlanmadan alacağım Yıl boyunca çalışıp, bir ay tatil yapacağım İnsan gibi çalışıp, İnsan gibi yaşayacağım, Bir ülkede yaşamak istiyorum.
96
Resimde Gördüğüm Resimde gördüğüm bu güzel dilber Sanki yeni doğmuş ayımış meğer Taramış zülfünü dökmüş yüzüne Kaşları kemanım yayımış meğerGöz nuru döküp bir emek vermiş Dünyayı değecek hatıra örmüş Böylesi dilberi kim nerde görmüş Yiğitler başına belaymış meğerGüzeller içinden seçilmiş gelmiş Bahar gülü gibi açılmış gelmiş Güneş şavkı vurmuş saçılmış gelmiş Candan arkadaşım Tülay’mış meğerTatil olur vatan yolu görünür Yaz ayları türlü renge bürünür Gurbet elden yavaş yavaş yürünür Varacağı hedef sılaymış meğerO güzel gözleri tatlı bakışı Hünerli elleri dökmüş nakışı Acep var mıdır ki bir daha eşi Turanî'yi bulmak kolaymış meğer
92
Gül Yürekli...! - ViDEOLU GÜ L YÜ REKLi - MyVideoGül YürekliGül isminde nazik bir gül var, sevmektedir bütün gülleri, Kimisi sarı beyaz kırmızı olsada, bazende pembe benekli, Asi inatçı olupda canını yaksa, ellerine batsada dikenleri, Gül isminde bir gül var, yinede hep kucaklar tüm gönülleri! Gülün hatırı büyük olur, O oluşturur içimizdeki bütün sevgileri, Hepten ona başvurulur, zamanlı zamansız gündüzüyle geceleri, Gülün simasıda başkadır zaten, iç açıp ferahlatır oysa gönülleri, Gül olup gönül alalım gül kalalım, sevindirelim sevdalı yürekleri! Gül isminde üzgün bir gül var, onda toplanmış dünyanın dertleri, Kan revan olmuş hepten etraf, bunların hepisi onun gamı kederi, Hüsran edilmiş tüm olanca hayatlar, yok edilmiş aydınlık günleri, Gül isminde bir gül var ki ötelerde, dert eder O karartılan geceleri! Gül isminde bir gül var narin sevecen, bazen dargın kırılgan seviyeli, Neden niçin der sorar kendince, birden bozgunculuk yaptıkça birileri, Böylemi olmalıydı hayat, bumuydu yaşam, sahi böylemiydik önceleri, Gül isminde bir gül var tanınıpta bilinmeyen, görünmeyen uzakda biri! Gül isminde bir gül var bir yerlerde, işte bunların hepisi gülün dilekleri! Gül isminde bir gül var tenha köşelerde, onda yaşar dünya güzellikleri! Gül isminde bir gül var oda bu dünyada yaşamakda, sevmekde herkesi! Gül isminde bir gül var bilinmeyen diyarlarda, insan canlısı GÜL YÜREKLi! Yazan: RAMAZAN KOCAPINARWEB ADRESLERiMiZ YAZI- RESiM - SES- ViDEO formatında ŞiiRLERiMiZ Şiirlerimizin tüm FORMATLARI aşağıdaki sitelerimizde mevcutturwww.antoloji.com/Ramazan_Kocapinar ve www.antoloji.com/Ramazan_Kocapınarwww.antoloji.com/Ramazan_Kocapınar (i) veyahut (I) ile farketmezŞiiRLERiMiZiN MP3`leri içinhttp://www.box.net/shared/cgmj1gjdcy ve http://www.box.net/shared/cgmj1gjdcy/rss.xmlVeya buradan tüm yapıtlarımıza ulaşabilirsiniz ViDEO GÖRÜNTÜLÜ Kendi ŞiiRLERiMiZ ve ünlü ŞAiR´lerin en GÜZEL ŞiiR´lerine kendi hazırladığımız Video Klipleri … KENDi TASARIMIMIZ KURAN-I KERiM meali …ayet…ayet…sesli anlatımlı ve en güzel Billur seslerden iLAHi ViDEOLARI web sitemiz aşağıdaki adreste… www.youtube.com/gizemlikartal1903
269
Sensizlik Etraf zifiri karanlık ve alabildiğine sessizlik, Sessizlik değil asıl beynimi kemiren sensizlik. Usul usul yanıma sokulan hayaller, Hatırlatmayın onu bana, hadsizlik bu densizlik...
24
İsa'ya Saygısızlık Edenler -Çile yaftası- Polonya'da, mecliste, görüş yayanlar varmış! İsa'yı, yanlış yere alıp koyanlar varmış! Kıral olsun demişler şaşkın bir kafa ile; Kıralı, düzen için, yeter sananlar varmış! -İncil'i okuyun- Ey Polonez kişiler! Üstünüzde dam mı yok? Yılbaşı öncesinde, devirmeye çam mı yok? Madem ki girmişsiniz kırallık rüyâsına; Kırallığın 'taht'ına, konacak adam mı yok? -İsa, bekleniyor- İsa, öyle varlık ki, semâdadır rûh ile! Belki, deccal düşünür, O'na karşı bir hîle! Zaman bitti. Yaşam zor. İnsanlar O'na muhtaç; Başkanlar, başbakanlar, hattâ kırallar bile! (22 Aralık 2006)
86
Rab'bimizi Dinleyemiyoruz Din, insanlık için hidayet için gerek, Eksikliklerimiz var din, onlar için destek…Din, doğru yol, hakikat hiç değişmeyen kural, Din, tanımadığımızdan toplamaktayız nal…Şu Rab’bi dinleyelim gezegen yok olmadan, O, merhamet emreder olalım candan, kandan…(2012)
35
Yeter Zulmetme Devamı ni yarın a sakladigim yalnızlık yok senden başka illet kapimda kaldki ayarsza balans yarna refaranssin.yokluk mokluk hakgetire benlik mi kaldi avuclarimda git ebenin örekesinde gör sevdalari
29
Vatan sevdalısı bizim gençler Vatan deyince akan sular durur, Vatan sevdalısı bizim gençler. Kalpleri vatan aşkı ile vurur, Vatan sevdalısı bizim gençler.Vatan deyince bayrağı alırlar, Koşup Ülkü Ocağına gelirler. Türkiye'yi candan aziz bilirler, Vatan sevdalısı bizim gençler.Vatan sevdasını öne koyarlar, Kanunlara nizamlara uyarlar. Bu güzel vatanı kutsal sayarlar, Vatan sevdalısı bizim gençler.Vatan atadan miras olup haktır, Vatan için ölecek insan çoktur. Vatanı sevmenin sınırı yoktur, Vatan sevdalısı bizim gençler.Yusuf gençler vatan ile can bulur, Gerektiği zaman vatanda ölür. Uğruna seve seve şehit olur, Vatan sevdalısı bizim gençler.
87
Hayat Arkadaşın ‘ ev’ arkadaşın olur eğer yalnızsan...’kapı’ komşun olur eğer bir saat onla konuşursan… ‘darmadağın’ olur evin hayatın gibi eğer sen hayatsan…’baş ucunda’ olur eğer hastaysan ‘yorganın’ olur eğer sen derin bir uykudaysan…ve eğer yorgunsan sana bir bardak’ çay’ olur. En zor anında ‘can’ olur kalkmakta zorlanırsan…’gözün’ olur görmüyorsan ve ‘sesin olur duymuyorsan…bazen bir ‘dost’ olur konuşmak istiyorsan bazen bir ‘arkadaş’ yaslanmak istiyorsan ve bir ‘omuz’ olur ağlarsan… Ama ‘sus pus’ olur sen susarsan, en büyük sırrını tutan ‘küp’ olur anlatırsan… Bazen ‘işin’ hayatın olur, yaşamdan zevk almıyorsan…’gökkuşağın’ olur sen güneş açarsan…’gülümsemen’ olur kahkaha atarsan…’bayram sabahın’ olur yaşarsan…hayat bu ya işte! Olurda bir gün birine ‘aşık’ olursan…’ geride kalan’ olur…’giden’ olur yanından. ‘ağlayan’ olur ardından…’özleyen’ olur derinden…ve ‘ayrılık geçer’ artık şarkıların içinden… ‘düz bir çizgi’ olur bazen kader anlarsan…’zik zak’ çizer hayat takmazsan…’tezat’ olur yaşamak istediklerinle ‘yaşadıkların’ arasında kalan… ‘her şey’ olur bazen zaman…ve sadece ‘yaz saati uygulamasına’ geçildiğinde geri alınırzaman, bir zaman makinesinden bağımsızdır tüm yaşanan… Bir gün ‘her şey ‘ olur…’ev’ arkadaşın,’iş’ yaşamın, ‘kızın’ hayatın, ‘saçma’ rüyaların, ‘büyük’ pişmanlıkların… Ama ‘hiç’ hayat arkadaşın olmaz…
177
Kırgınlık Şiiri Kırgınlık Sanki başka bir his Hiç ama hiç Yaşamamış gibiyim. Kırgınlık Beyoğlunda bir ara sokakta Yapıldığı yıllarda muhteşem Şimdi küf ve soğan kokan Bir bina gibi Kime ne sitem etsem veya yakınsam Bütünü sana gibi Bir yol tutturup kendiliğinden Hepsi sana yöneliyor Bedenim Toprak üstünde kaldıkça Benden ne selam ne sitem Ne de yakınma Bekleme, yollara bakınma Son gün Yeraltına gidişte, Ben ve yüreğim Tanrı'ya Döneceğiz ve kırgınlığım Yani o soğan kokulu apartman Sana döndürülecek unutma
78
Bu Üniversitenin Öğrenci Sayısı da Ne Kadar Çokmuş Bizim üniversiteye başladığımız 1982 Yılında sanıyorum yurdumuzda yirmidokuz ya da otuz üniversite vardı. Vakıf üniversiteleri yeni yeni hayatımıza girmeye başlıyordu. Şimdilerde ise özel üniversiteler ile birlikte üç yüze yaklaşıyor bu rakam bildiğim kadarı ile... Tabi bunların içinde dünya standartlarını yakalayıp da ileri düzey de eğitim ve öğretim verenlerin sayısı çok da fazla değil...Sahip olduğu öğrenci sayısı bakımından üç büyük il Ankara, İstanbul ve İzmir'de ki üniversitelerin öğrenci sayıları hayli fazla. Bir de Açık Öğretim Fakültesi var, sanırım o uzaktan eğitim olduğu için en yüksek öğrenci sayısı da onda... Aslında ondaydı, şimdilerde onun tahtı kuvvetli bir şekilde sallanıyor, nasıl mı? Nasılı var mı arkadaş, bir de Hayat Üniversitesi varmış. Onu da yeni öğrendim ben. Face de bir sürü arkadaşım, profiline yazmış, mezun olduğu okulun bölümüne ''Hayat Üniversitesi'' diye... Eee boşa yazmıyor ya bunlar.Bu Hayat Üniversitesi de öğrendiğime göre çok ilginç bir üniversite. Hatta dünyanın en ilginç üniversitesi de diyebilirsiniz. Herkes çok memnun halinden burada yazılı ve sözlüden not almak yok. Burada geçen notlar hep kanaat notu... Ama o kanaat notu o kadar önemli ki notunuz zayıf oldu mu, notunuz düştü mü, yandığınızın resmidir. İnsanlar sizin üzerinizde iyi kanaate varmadılar mı, işinizde iyi gitmiyor, aşınız da doğru dürüst pişmiyor, başınızda çok ağrıyor, karınız, çoluğunuz çocuğunuzda size bağırıyor...Bir dolu da bu Hayat Üniversitesine bağlı fakülteler var. İİBF mesela İnsani İlişkiler Beraberlik Fakültesi, sonracıma DDYMYO Doğru ve Dürüst Yaşama Meslek Yüksek Okulu... Var da var İHHGE, İnsan Hak ve Hürriyetlerini Geliştirme Enstitüsü... HKHYA Helalinden Kazanıp Helalinden Yeme Akademisi... Dedik ya bu üniversite de eğitim son nefese kadar hiç bitmiyor. Yazılı da yok, sözlü de yok, geçmek için sadece ve sadece kanaat notu yetiyor...Burada insan hem Hoca oluyor hem de öğrenci... Hayat okulunda eğitim ve öğretimin bir özelliği de son nefese kadar olması... Eğer bu okulda başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdi iseniz, kimsenin ayağına basmadıysanız, kimselere yan gözle bakmadıysanız, kimseleri yaptığınız hareketler ile kasmadıysanız, dört kolluya binip de ahiret yolculuğuna da çıkacağınız zaman, arkanızdan el sallayan ve göz yaşı dökerken, dualar eden de bir sürü hayat okulu öğrencisi sizin ahirette de rahata kavuşmanıza vesile olacaktır...Hayat Üniversitesinde gülmek de var, ağlamakta. Hayat Üniversitesinde sevinmek de var, üzülmekte. Hayat Üniversitesinde zenginlik de var fakirlikte. Hayat Üniversitesinde başarı da var başarısızlıkta. Önemli olan bu üniversite de sabır ile hayatı okumaya çalışmak ve kul olduğumuzun bilincine vararak tevazu içinde bir hayat sürebilmek... Zencisi, beyazı, Müslümanı, Yahudi'si, Hristiyan'ı, Budist'i, Ateisti hepimizi bu okulda okuyoruz. Yeter ki insanlığımızı, doğruluğumuzu, sevdamızı, dürüstlüğümüzü yitirmeyelim de kanaat notlarımız hep yüksek olsun, çıkacağımız ahiret yolculuğunda. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
424
Tılsım Dün gece sabaha karşı Çırılçıplak girdim denizeBütün şiirleri topladım Gizlice ve acemiceBir türlü elime geçmedi O en büyük tılsımlı büyülü heceDeniz yıldızı yengeç de vardı En büyük ganimetimdi dün gece Son anda elime geçen İstiridye İçinde kocaman bir inci vardı Sular her yanımı lacivert lacivert sardıSoğuktu ürperiyordum bir hayli de yordu Dün sabaha karşı denizde Deniz bağrımda koylarda sabahladımBir daha ki sefere atacağım balıkçı ağımı Hayata dair aşka dair buruşturup attığınız Şiirlerinizden ne varsa toplayacağım Hiçbiri kurtulamayacak ağımdanSabaha güneşle ben de yeniden doğacağım Her yeni bir gün yeni bir soluk diyerek7-7-2008-Bodrum
92
ACILARIMIN ÖZEL BİR ADI YOK Ramis Dara'ya Acılarımın Özel bir adı yok. Şarkılarım hiçbir yola benzemez. Gidişsiz ve dönüşsüz ... Ne yaman şarkılarım, Kararı yok. Sözü ikide bir uzatmanın Bir mantığı yok. Güne ayrı bir kapı açmanın, Gecesiz ve sessiz... Aşkı kalpta bekletmenin Uzağı yok. Ne yaşadın İşte o, her şey! Algı ile sınırlı 'susunuz'un hepsi Ve gül'ün yanındakilere tarif edemediği: Ölüyü yaşarken öldürmenin Yasağı yok. Acıyan denizlerim Kimseyi ilgilendirmiyor. Zaten öldürmekle ve gömmekle meşgul Benim tanıdıklarım. Ki, hayatımızda dolaşan tüm kaldırımların ve kapıların, Hüzün ile yağan gözyaşlarının Ve insanların, Burda bir atağı yok. Sanki hep dağlar suçlu ve sanki ötekilerin, Bunda bir payı yok.
105
Sevgi Damlası Bir avuç sevgi deniz doldurur Aglayan çoçuğu bile güldürür Yükü dağlar olsa yine kaldırır Bir tebessüm olur sevgi damlasıOkşar ruhları ılık ılık bir sevgi Yosun gibi gönül derinliğinde Bir demet çiçek gibi dostun elinde Bir sevdadır gönülde sevgi damlasıMızraklar saplı iken kalp arasında Melhem olur sevgi ok yarasında Çağreler tükense çöl ortasında Çölleri aştırır sevgi damlasıBelalar yagsada dağlara taşa Sevgiyi ögretsen kuzguna kuşa Bin türlü belaler gelsede başa Belaları yok eder sevgi damlası Karlar yağsa tüm yolları kapatsa Fırtınalar nesı dağlara atsa Arşı âlayı da buzlar kaplasa Eritir buzları sevgi damlası
93
Kurma bebek Kurma bebek* Duygular yüklü duygular yoğun Yine fırtına kopuyor yürekte Sevdalı herkes sevdiğine sevgili O uzakta O kalbin derinliğinde Yok Böyle yaşanmaz ki Sen bir tarafta yürek bir tarafta Görmez ki insan işitemez konuşamaz Farkına varmadan gündüzün gecenin Sen bir yanda o bir yanda Gelme Gelsende istemez ki Kalmadı sevecek yürek Kalmadı uğrunda ölecek kimse Herşey parça Herşey kırık Sadece izleri anıların gözlerden akıtan yaşı O artık sadece bir kurma bebek
73
Dörtlükler - 17 YÂRYâr uçurdu yardan beni yaram var, Ben kar oldum hep kâr etti karam yâr, Çattı üç dar dara düştüm naram zar, Köz düşürdü alev sardı yandım ben…YARASitede düğün var herkes neşeli, Kimi bol dualı kimi şişeli, Yaram var mühürlü hem de kaşeli, Ele düğün her gün gönül sen de gül…YAŞA İNSAN GİBİNe okur - yazardır ne de düşünür, Her gün sabah - akşam durmaz kaşınır. Bir kuru ot gibi nasıl yaşanır? Oku - öğren, çalış - kazan adam ol…YEMİNKara bahtı ak etmeye, Tüm dertleri pak etmeye, Yaşamayı hak etmeye, Yemin ettim bilesin dost…KAZIK ÇAKTINKoltuk deri oldun kazık, Çek git artık halka yazık, Yediğin bal, kaymak, havyar, Halkta ekmek, soğan azık…
113
Küle Döndüm Ben lacivert gecelerde bekledim seni Kıyamadım ... Yanarken seni yakmaya aşkta... Bu değil miydi yüreğinden bile kıskanmak Sevda... Oysa ki Benden gideli çok olmuşta Küle döndüğümü anlamamışım
29
Acı Salkım Vakit yaklaşıyor toparlan ahbap Yarın bir gün bu meydanda talan var Nasıl olsa görülecek şu hesap, Sanma bu dünyada baki kalan var! Nic'oldu ticaret,hani karımız? Yağmaya gidiyor bütün varımız Görmesek,şahittir kulaklarımız Duymasak da kapımızı çalan var Haramdan bir eksik tartıp helalı Dengeye getirdik zehirle balı Has diye yutturduk en sahte malı Sanki kendimizden başka alan var. Ne haklı iş tuttuk ne doğru sanat Ayağa baş dedik,kuyruğa kanat Komaz yakamızı şol meşhur inat Ağızda gem,arkamızda palan var. Bir kuru mantıkla kalmışız yayan Menzile varır mı yerinde sayan Bu dünyada ab-ı hayat tatmayan Beklesin,ahrette kevser falan var. Bekir Sıtkı'm kalem banıp özüne Uykuları haram ettin gözüne... Oysa kim aldanır şair sözüne Sende dokuz köyden dönmüş yalan var!...
117
- 0000-Fairy Of Gülnar -15002 - -Romanian-53 - 0000-Fairy Of Gülnar -15002 - -Romanian-53 Ştii... Fairy Din Gülnar...Am scris poezii... Am atras poze cu tine... Te iubesc atât de mult... Dar niciodata nu m-ai iubit...M-ai înteles... Fairy Din Gülnar....Mersin-29.09..2010-Bilal Genis
40
Sarı Gülüm bir sarı güldün ellerimde, koklasam kokun gelirdi nefesime... bir sarı güldün ellerimde, baksam gülüşün gelirdi gözlerime... bir sarı güldün ellerimde, tutsam saçların gelirdi ellerime... bir sarı güldün ellerimde, solmadan kalacaktın hep yüreğimde...Fikret Turhan-Yalova 12 mayıs 2017
38
Belki de Sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın Belki de sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın Sana olan tutku sana olan aşk belki de geçicidir Hayallerin uç noktası olman da kazara bir eser midir bilinmez Tek bilinen senin bilmediğin Bir bilinmeyen denklem karmaşıklığıyla duruyor karşında.Belki de sen mevsim normallerinin üstünde bir sağanaksın...
52
Bu Manzara Gidin, gidin; Gidin bilinmez ufuklara. Gidin,, gidin; Gidin, düşmeyin tuzaklara. Gidin,, gidin; Gidin, çok uzaklara. Size göre değil Bu manzara.
22
Mor Yağmurlar Sen hiç mor yağmurlar altında ıslandınmı sırılsıklam? Sen hiç olmayan özlem duydunmu şuursuz? Sen hiç kimsenin olmadığı gibi benim oldunmu amaçsız? Ve sen beni hiç sevdinmi çıkarsız? Ben mor yağmurlar altında ıslandım sırılsıklam Ben hiç olmayan özlem duydum şuursuz Ben kimsenin olmadğı gibi senin oldum amaçsız Ve ben seni çok sevdim çıkarsızSen ve ben mor yağmurlar altında ıslanabildikmi sırılsıklam Sen ve ben olmayana özlem duyabildikmi şuursuz Sen ve ben kimsenin olmadıgı biz olabildikmi amaçsız Ve biz birbirimizi çok sevebildikmi çıkarsız?
82
Geçer Kardeş Elbet kışın ardı yazdır, Hep çiçekler açar kardeş, Reddedilen dua azdır, Buda gelir geçer kardeş.İntizara düşme sakın, Olanlara şaşma sakın, Gel haddini aşma sakın, Buda gelir geçer kardeş.Hep serin tut hislerini, Dinle vicdan seslerini, Sil kalbinin paslarını, Buda gelir geçer kardeş.
43
Çocukluk Hayali Çocukluğumun hayalisin, affet... Ben seni ne zaman düşünsem, baba olmak istiyorum...Yani diyorum ki; sen ne zaman düşsen aklımın merkezine dünya bana çok iyi davranıyor. Otobüs terminalleri, tren istasyonları, havalimanları cennetin bahçesinde yer ediniyor kendine. Bütün şarkıların annesi oluyorsun, en çokta nostaljik seviyorum seni çünkü çok eskitiyorsun beni öperken, daha çok benimsiyorum, bencil olmayı bu yüzden seviyorum...Aynı yastığa baş koyduğumuzu düşünüyorum bazen, Allah buna izin vermiyor. Kesiyor hemen elektiriğimi. Seninle karanlıkta sevişmek zorunda kalıyorum, mahallenin delisi kadar hırslı, Karadeniz kadar hırçın, Yeşilçam kadar komik ve yeni doğmuş günahsız bir bebek kadar masum öpüyorum teninin her sokağını...Sonra her yer düş siyahı, Sonra her yer loş kırmızı, Sonra her yer manzara turkuazı, Sonra her yer beyaz bir hayal kırıklığı... Sonra her yer de ki hiçbir şeysin sen...Sonrası olmuyor aslında hiçbir zaman, her şey o an da kalıyor, o oda da, o yastıkta, beynimde...Bazen istiyorum ki gel sadece muhabbet edelim, müebbet yiyelim karşılıklı. Ayaklarımızın titremesin sandalyelerimizi gıcırdatsın, ben bitridikçe sen bir kadeh gülücük daha koy masaya, sen bitirdikçe ben biraz daha göz yşı doldurayım tabağına...Gül gibi geçinir, aşk gibi yaşar, ama mutsuz bir şekilde ölürüz... Ne güzel değil mi...Ben seni ne zaman düşünsem işin içine hep şizofrenik bir düş giriyor...Harun Tolga Peker
200
Aramadılar Mevki sahibiyken gelip gidenler Emekli olunca aramadılar. Hele varlığımda yeyip içenler Aramadılar hiç, aramadılar. Hastalandım yattım hastahanede Hasbelkader kaldım hapishanede * Aylarca, günlerce bekledim durdum Aramadılar hiç, aramadılar.Yılbaşı, bayramlar gelip geçtiler Alo diye bir dost sesi bekledim. Vefasızlık bu kadar da olur mu? Aramadılar hiç, aramadılar. Gönül defterinden sildim onları Bilmiyorum şimdi nedir halleri? Solmasın yine de gonca gülleri Hüseyin Avni’yi aramadılar.
63
Bir Kız Ellerime girdi ağaç Suyu kollarıma yürüdü, Göğsümde boy verdi ağaç - Aşağı doğru, Dallar dallanır benden, kollar gibi.Ağaçsın sen, Yosunsun sen, Üzerinden yeller esen menekşesin. Bir çocuksun - şu kadarcık, Bütün bunlar umurunda mı dünyanın.
37
Kırmızı Telaşım Kirpiğinin rengi tene değince Başlıyor içimde mutluluk demim Umutlar maviye yelken açıyor Kırmızı telaşım papatyam benimYaşamın kıyısı sana dayandı Duyduğum muhabbet kalbe ayandı Bir bilsen gözlerim kaç gece yandı Kırmızı telaşım papatyam benimYasaksız düşlere sarılıp uyu Her gece koynunda sakla ruhumu Bölmesin hiçbir şey pembe uykunu Kırmızı telaşım papatyam benim Baharım çiğdemim nazende gülüm Ben senin yanında yeşeren çölüm Verdiğin ateşle canlanır külüm Kırmızı telaşım papatyam benim
69
Artvinden Selam Getirdim Yeni geldim kardaş bizim Artvinden Toprakla taşından Selam Getirdim Mevsimi değişmiş gözleri yaşlı Akan göz yaşından selam getirdim Şavşatimin Tepeleri hep karlı İnsanlara Baktım hepsi efkarlı Kalmıs ana baba oda naçarlı İhtiyar eşinden selam getirdimKöşeye sıkışmış unun torbası Etli mantısıyla börek burması Peynir eritmesi,ayran çorbası Ekmekle aşından selam getirdimArdanuca indim gördüm sıcak yüz Ordada kara kıs,ortalık dümdüz Kestim gümanimi galmiyacak yaz Titreyen dişinden selam getirdimYedim Sarmalari,ayranla cadi İnanın lezzeti ağzımda kaldi Hareket edecek saatim geldi Çoruhun döşünden selam getirdimBorçkadan Hopaya indim sahile Okadar güzelki gelmiyor dile İnsanı güzeldir yokturki hile Kaçkarın başından selam getirdim Arhaviye indim Artvin son buldu Çok güzel dolaştım seyahat oldu Bütün sevdiklerim orada kaldı Ordaki arkadaşından selam getirdim Buruk kaldım yusufeliy atladım Yaz gelince gedeceyim anladım Gezeceyim oray hep adım adım Hayalinden düşünden selam getirdimAli KARA az yazanda çok anla Karnın acıkınca yermisin canla Kımi turşusuyla, aci soğanla Üçünden beşinden selam getirdim
149
SANI hiç değişmedi sansen öyledıştangir içeri - göz göz olmuş-ama yerinmez -çünkü kendi yerinde-ayrıca neden değişsin konumsöyleyaşanırken hep ortak duyumeğri bir çizgi dudak -acı gülümseyiş-her zaman vardıyanıltanhiçdeğişmedisansenöyledıştan
27
Sen Geceler karanlık ufuksuz deryalar gibi Güneş doğmaz umut saçılmaz sanırsın Ve bir dağ rüzgarı alıp götürürse seni Onca dostun yanında yapayalnız kalırsın
23
Kısmet gel demekle olmuyor göze sitem yerleştikçe söze sükut değmiyorgit demekle olmuyor söze sükut yerleştikçe göze sitem değmiyorsus demekle olmuyor göze sükut yerleştikçe söze sitem değmiyorkonuş demekle olmuyor söze sitem yerleştikçe göze sükut değmiyoraşk demekle olmuyor göze anlam yerleştikçe söze sağnak değmiyornefret demekle olmuyor söze sağnak yerleştikçe göze anlam değmiyorvuslat demekle olmuyor göze sağnak yerleştikçe söze anlam değmiyorayrılık demekle olmuyor söze anlam yerleştikçe göze sağnak değmiyorve kısmet ötesine geçilmiyor...(04 06 2007)
71
Umut Rüzgar yüzümü okşarken; Ruhumun Ufuktaki yansıması Gün batımı, Sahilde, Yalnızlığı Bitkin dalgalarla paylaşmak, Eskiye selam yollamak Bitmeye yüz tutmuş poyrazda…Geceyi yaşanır kılan; Ay ışığında Yakamozların Dalgalarla dansı, Ne olursa olsun, Nerede küllenecekse karanlık Umut; Bilmektir Şafakta yeni bir günün doğacağını… 08.10.2010
42
Sen Eski Hülyasın Ömür yolunda çile, kalyonlarla çekilir, Yüreğindeki izler, gözlerinde belirir, Her yaşın içinde, bir tazelik gizlidir, Sen eski hülyasın, ihtiyar rüya değil. Mevsimlerin ezgisi, uzaktan acı gelir, Rüzgarın hışırtısı, yaprağa ağır gelir, Yolların sonu daha, başlamadan bellidir, Sen eski hülyasın, ihtiyar rüya değil. 5 Eylül yüreğimde, inceden bir teldir, Uzat ellerini artık, geleceğime değdir, Damarındaki güller,kandan da gür ateştir, Sen eski hülyasın, ihtiyar rüya değil.
67
Güneş Erzurum'a güneş doğdu İşte Dursun işte Güneş Karanlığı nura boğdu İşte Dursun işte GüneşMaşuğuna gündür aşık Gecelere hilal beşik Gökyüzüne vurur ışık İşte Dursun işte GüneşNuru Hakk'tan Hay'ım Dursun Yıldız olan Pay'ım Dursun Garip Metin Ay'ım Dursun İşte Dursun işte GüneşGARİP METİNİ
43
Yağmur Bu yağmur, bu güzel bu serin yağmur. Yağıyor bu sabah sanki içimde. Dokunma gözlerim yağmur doludur, Bulutlar içimin derinliğinde. Çimenler ıslanır, yollar ıslan....................
24
Evlilik oyunu hep anlatılardı zordur evlilik diye zor olan insanlar evlilik değil roller zordu belki ama biz başardık belki zor kavuştuğumuz için birbirimizin kıymetini iyi bildik. iki ayrı insanın aynı evi paylaşması zordur iki farklı insanın ortak hayat yaşaması hayli güçtür biz başardık evliliği oyuna dönüştürdük çok fazla yormadık birbirimizi bu evlilik oynunda sen baba ben anne oldum.13 10 2006
60
Adalet De Çürürse Herşey çürüse bir yer bulunur atılır da, Adalet de çürürse nereye atacağız? Katiller olabilir, hırsızlar olabilir, Bekçi hırsızsa gece biz nasıl yatacağız?
25
Hasretindeyim Elim ermez,gözüm görmez, Canımın canı hasretindeyim. Sitem değil bu kadere, Canımın canı hasretindeyim.Aramızda uzar sıra dağlar, Hasretin gönlümü dağlar, Sitem değil bu kadere, Canımın canı hasretindeyim.Gül gibi sararır solarım, Haberin almazsam ona yanarım. Sitem degil bu kadere Canımın canı hasretindeyim.Kısmetten ötesi gurbet imiş, Sensizlik bana ölüm imiş. Sitem degil bu yaradana Canımın canı hasretindeyim.Gül benzim soldugu zaman, Ecel beni bulduğu zaman, Sitemim yok yaradana. Canımın canı hasretindeyim
68
Musul mahpushanesi Duvarlarla çevrilmiş, musul mahpus hanesi. Hasta olsan bakmazlar, yoktur hastahanesiMahpus hane hayatı, zordur arkadaş zordur. Parmak lıklar ardında, insana değer yoktur.Buranın ahvalını, ben anlatayım size. Burdan kurtulmak için, dua eyleyin bize.Sabahları erkenden çorba verirler bize. Köpeğe versen yemez, şaka gelmezsin size.Öğlende yemek gelir,adına mırık derler. Burda kaşık bulunmaz, yemeği elle yerler.Akşam yemeği gelir, bir patates bir ekmek. Kimsenin karnı doymaz,ismi yinede yemek.Gece saat dokuzda, gelir bizi sayarlar. Demir'den kapuları, üstümüze kaparlar.Kovuşta yatıyoruz, sira sira yan yana. Kovuşumuz benziyor, aynen bir kabrıstana.
83
--------------------Günlüğümden - 40 G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 40 Sevgili Tutku! Seninle bu: 40. Söyleşimiz. Alanyum’da çalışırken, kaçıncı söyleşimizde kaldığımı, tam anımsayamadığım için, soru imi koyarak, yeniden 1’den başlamıştım. Öğrendim ve artık düzgün gideriz. Günlerdir, çok hastayım. Zaten bu kış, bir türlü tam iyileşemedim. Ama şimdi, ciddi boyutlarda. Ya virüs aldım, ya da deniz kenarında kaldığım o gece üşüttüm. Bu da, bronşitimi-astımımı kötü tetikledi bu kez. Cuma günü, işe gitmeye hazırlanırken. Apar topar hastaneye gittim. Öyle halsizleşmiştim ki. Beni takip eden doktor bile endişelendi. Hiç üşütmeyecek mişim. Eylül ayında, kesin grip aşısı olacakmışım. Kendimi hep koruyacakmışım. On-onbeş gün sonra, kontrola gidecekmişim. Ama sıkışırsan, hemen gel dedi. İlaç yazdı bir sürü. Hemen aldık. Ben, geçen güz tam aşı olacaktım.Önce aşı bulamadık. Sonra da, şu domuz gribi ve onun aşısının tehlikeli olduğu olayları filan çıktı. Öylece vazgeçtim. Her türlü durumum nedeniyle, risk grubundayım. Aşı olmam gerektiğini, sağlık ocağındaki doktor da söylemişti. Ağızdan sıkılan bir ilaç var. Ona, neredeyse hiç gerek duymazdım. Ama şimdi, sürekli yanımda taşıyorum. Çünkü, nefes almakta, sık-sık çok zorlanıyorum. Bu, çok kötü. Üzülüyorum, moralim bozuluyor. Sağlıklı kalmak istiyorum. Tüm gücümle, iyileşmeye çalışacağım. Cumaya kadar, işe gitmeyeceğim. Belki ondan sonra da, orada çalışmam. Çok problem çıkarılıyor. Otobüsün akşamları Pazar günleri olmaması dışında: Başka başka sorunlar çıkarılıyor. Yani, hep olduğu gibi, sana yaşam hakkı yok deniliyor. Şu taksi parası, belimi bükmese, inadına kalırdım sahilde. Ama sanırım, Belediyenin sahilinde çalışmayacağım. Evim uzak. Ve akülü sandalyem, stand masam konusunda, sorunlar çıkıyor. Beni ekarte etmek istiyorlar. Olsun be, Allah büyük. İlk günü iş bitiminde, Serap hemşireyi gördüm. Konuşurken filan, Oba Belediyesinin daha çok ilgilendiğini, iş imkanının sınırlı olmadığını söyledi. Kafamda, şimşekler çaktı. Ben zaten Obada oturuyorum. Oraya baş vuracağım. Telefon ettiğimde, neler yapmam gerektiği söylendi. Daha standlar da açılmamış. Sanırım yarın Yağmur’la, belgeleri hazırlamaya çalışırız. Obada çalışırsam? Akülü sandalyemle gidip-gelirim. Dünyanın taksi parasını vermem. Hem belki, her gün çalışma izni verirler. Kazancım yanıma kalır, biriktiririm. Bir yıllık kiramı ve Yağmur’un parasını biriktirsem, bayram ederim. Kışa doğru, evi merkeze ve denize yakın bir yere taşımayı düşünüyorum. Tabii benim koşullarıma uygun bir yer bulursam? Obada, denize yakın bir yer de olabilir. Her Pazar olduğu gibi: Yağmur’larla, kahvaltıda birlikteydik. Yağmur bu gün, denize nasıl gidildiğini? öğrenmiş. Bu, çok iyi oldu. İşimiz çabuk bitiyor. Yağmur, çok pratik bir genç kadın. Ne zaman iş yapıyor? Ne zaman yemek pişiriyor? Anlamıyorum. Zaten, bir gün yemek yapsa, iki gün yetiyor bana. Çok lezzetli yemek yapıyor. Yanında da, ya puding ya da yoğurt oluyor. Evim çok bereketli. Sebze ağırlıklı ve sağlıklı besleniyorum. Her gün süt içiyorum bir de. Ekmeği unuttum neredeyse. Sabah bir dilim yetiyor. Akşam, hiç yemem zaten. Çok sık balık yedim. Bir tavuk, değişik şekillerde, 5 kez yetti. Tek kişinin masrafı ne kadar azmış? Hayatı,yeni-yeni öğreniyorum. Bu gün Hakan bize, değişik bir omlet yaptı. Ne güzel? Ailem gibiler. Birbirimizi seviyoruz. Allah onları birbirine ve küçük canavar, Arda’ya bağışlasın. Bizi de ayırmasın. Alanyum’dan başka, buraları bilmediğimizden, gezemiyorduk Yağmur’la. Artık işimiz bitince, deniz kıyısına gideriz. O da seviyor, bir de: Benim, mutlu olmamı istiyor hep. Kızım gibi görüyorum ben de onu. Alanya da yalnızlar. Onu, olumlu yönlendiriyorum. Bilmediklerini öğretiyorum. Evlendiğinden beri, hep evde, çocukla yalnız kalmış. Bunalmış. Benim yanıma gelince, çocuğu kreşe verdirdim, az bir ücretle. Kızcağız soluk aldı biraz. Arda ise, çok fark etti. Yazacak çok şey var Tutku. Ama çok yoruldum. Sonra söyleşiriz. Nilgün ACAR 02. 05. 2010 ALNYA-EVİM
556
Ev Çiya Rûspî Ne Di qada şer de pişta me negihişt erdê. Te şahid bivê, va Herekol. Miradkar, bi bext û ol Va Cûdî Û va ye ev ax! Kîj wextî bêleheng ma? Kî gavê bêkêr? Ev axa bi xêr û bêr Ji bakur ve serejêr Gebar, Sîmal, Bêxêr... Her yek şêrko Ango, Yek yek Êzdînşêr.Li piştekê bigerî, va ne: Ev Nemrûd e Ev Agirî ye Ev Sîpan e. Kîjan e nerûspî Heyran Bêrûmet kî ji van e? Ronakê lêda çûrisî Kirasê l'bejnê qerisî, qelemsiltan e. Enîmêr e û Dêrsimî, Ev çiya Tûjik e, heyran! Heyran, Ev çiya destbirakê Sîpan e. Ku di bin berfê de mane. Ba hûû dike, Mûnzir pûç î pûç dike, Zivistan e! Bi pilingê pêşî re şîyar dibin. Têhn vedide l'lûlan ji teqînê. Stran dikevin pêlên xuşînê, Şer dîne, şervan dîne Çarmêrkî rûniştî di bin berfê de Ev çiya rûspî ne, heyran! Me, lome nekir ji wan. Na na, û ne ji yekî! Navê lawê xwe kiribe Sîpan, kurdekî, Me lîland, Loma, bi Sîpan in stranên me Ka bistrê, heyran!
175
Berduş Gönlünde iyiliklerin gizlendiği Damarlarındaki kan sarı – lacivert akarken Su içer gibi hayat yaşayan Bahtı kara olan bir genç...Devrim için savaşan biri Yurt sevdasına tutulmuş yürek Kanayan yarasına tuz basmış Martı sessizliğindeki bir devin çöküşü...Kara günlerini hiç unutmayıp Soğuk duvarların gecelerinde Demir parmaklıkların gölgesindeki Deli boran yüreğiyle bir BERDUŞ...
50
Niye Gelmedin Sabahın seherinde dost dost diye Feryat, figan ettim niye gelmedin Bilmem uzaklara gittin ne diye Feryat, figan ettim niye gelmedinDost hasreti yakar yürek köz eder Acısı gönül’ü dağlar iz eder Kime dost dediysem dönüp naz eder Feryat, figan ettim niye gelmedinHiç kimse, kimsenin kapın çalmamış Hayat mektebinden dersin almamış Sen gittin burada insan kalmamış Feryat, figan ettim niye gelmedinErdinç Hoca sadık dostunu arar Gezdi de dolaştı kılmadı karar Sensiz geçen bu günlerim hep zarar Feryat, figan ettim niye gelmedin
81
Yalnızlık İşte öyle bir şeydir yalnızlık Umutların bittiği an, o andır işte Boş bir masa, boş bir sandalye, bomboş gözler, Tek dostun, dört yanında dört duvarİşte öyle bir şeydir yalnızlık Uçsuz bucaksız gökyüzünde Bulutların içinde kaybolmak gibi yani Yahut ta Engin denizlerde dalgalarla savrulmak alabildiğineİşte öyle bir şeydir yalnızlık Sevgiliye duyulan özlem gibi yani Kabullenmesen de, özlersin hep, Kolun kanadın kırık, çaresizlik içinde Güneş gibi, ay gibi yapayalnızsındır işte.İşte öyle bir şeydir yalnızlık Hasret kasıp kavurur her yanını Yangın yeridir yüreğinin tam ortası Gözlerinden fışkıran alevdir, yanar dört duvar, Yalnızlık boğarda boğar, üşürsün gece yarısı.
95
Güneş Uçurtma ve Çocuk Güneşi uçurtma yapan çocuğun Yolları bağrına basan dervişin Yavrusuna uç diyen kuşun Sıcak yüreğinden geliyorum.Çiçekleri kıskandıracak Şafakta gördüğü rüya bülbülün Gülün son tomurcuğu kalacak Gelecek şafak beklemek içinGüneşi uçurtma yaptı ya Hayalinde bir çocuk İşte bülbüldeki rüya Çiçeklerdeki gülücükGördünüz mü bilmem Uçurtmasını çocuğun Güneş yandı da Uçurtma yanmadı o gün
54
AYAK SESLERİ Anlaşılmaz bir his kapladı içimi, Hem gülmek hem ağlamak istiyorum, İçimde bir hüzün bir neşe var, Gönlümde tarifi zor bir duygu. Duyduğum bu ses yaşadığım bu keşmekeş, Üzerime su serpilmiş kalbimin, Bunca yıl sabırla beklediği, Aşkın ayak sesleri. Seviestet.
41
Yağmur Var! Yağmur var yine bu akşam yine dün gibi İçimi ürperten bir yağmur, Yere düşen damlaların sesi Yankılanıyor sen diye.. Yağmur var yine bu akşam, Yine dün gibi, Boşluğum selleri tükettiği gibi İstekler ve sevinçler Siliniyor sen diye.. Yağmur var yine bu akşam yağmur, Yani dün gibi Geçiyor gözümün önünden, Bir Pınar gibi..
54
Kendini Aramak Umutsuzca insan arıyorum.Tünel karanlığını aydınlatmak için Diyojen'in feneri solgun sönük. Kalabalıklarda insan kayboluyor - bataklıkta bir köpükçük sanki. Yirminci yüzyılın sonunda bu lanetli gezegenin kalabalıklarında gökteki yalnız Tanrı insandan daha kolay bulunur.İnsan arayıcısı - altın arayıcısı, iktidar arayıcısı ve Tanrı arayıcısından çok daha umutsuz bir uğraş.Yapacağın biricik şey kalıyor - kendi kendini aramak.Umarım, kendinde insan izi bulursun!
59
Dudaklarımın Her Çağında güle yeminli şair diyor ki (isle yazdığı duvarda) - anonim bir türkü gibi yineleniyorsun dudaklarımın her çağında - havada kışkırtıcı bir aşk kokusu var (sevgilim gelse, serse saçlarını kış yorgunu nisan günlerime) hiçbir şey ıslak çimen kadar ilgilendirmiyor artık bir gezginim kalbimin serseri sokaklarında (çıkmazlarımı yıktım da hem umudun dozeriyle) bir kuşa şakımayı öğreten güç bir şiire su veren sevdalı usta (alın aşık kemiklerimi boyayın gülün rengiyle ah! çocukluğuma atın beni yeniden) yağmur bulutu gözlerinden ela görünüyor gözlerime A. Uğur Olgar
84
Ah Rambo Ah Ne de Aslandın Ne de Kaplandın Bu Amerikalılar alem adamlar vallahi... Dünya film piyasasının büyük bölümü ellerinde olduğu için, insanları olayları cilalayıp parlatmayı da biliyorlar, ülkeleri yerden yere vurup silkelemeyi de biliyorlar... Holywood denen sinema fabrikasının bir çok ülkenin milli gelirinden ihracatından fazla gelir elde ettiği kulağımıza gelen haberler arasında... Milyonlarca dolar bütçeler ile filmler çeviriyorlar, hiç bir masraftan kaçınmadan, sonrada parsayı topluyorlar milyon dolar olarak...Silvester Stallone'nin oynadığı o meşhur hayali kahraman Rambo'yu hepiniz tanıyorsunuz. Belki içinizde ''Onu tanıdığım güne lanet ediyorum.'' diyenlerde vardır... Televizyonda filmlerini defalarca izlediniz. Uçtu, kaçtı, on kişinin arasına daldı sağ çıktı, helikopter düşürdü, düşman askerlerinin sabrını taşırdı... Nihayetinde beş altı tane Rambo Filmi yaptı ve köşeyi döndü arkadaş. O filmleri de bizim gibi ülkeler ile birlikte dünyanın bir çok ülkesine de kakaladı ve dünya kadar paralar kazandı hem Amerika hem de kendisi...Bazı zamanlarda rastlamışsınızdır basında Türk Ramboları benzetmesine ki ne kadar yalan ve yanlış bir söylem olduğu da gün gibi ortada... Benim tertemiz, vatan sevgisi ile dolu dolu askerimi Amerikalının hayali bir kahramanına niye benzeteyim ki? Hiç duydunuz mu onlardan Amerikan Mehmetçiği ya da İngiliz Mehmetçiği diye bir kelime ya da cümle, duyamazsınız... Mehmetçiğin bir anlamı da küçük Muhammed'tir...Bir çok ülke de askerlik paralıdır, buna ABD' de dahil, paralı olduğu içindir ki de onların vatan ve namus gibi kavramları bizim ki ile kıyas bile kabul etmez... Gerçek savaşların çekilmiş belgesellerini izleyin bakın, askerler hep tankın arkasından ya da saklanarak bir şekilde korka korka ilerlerler bir çatışma bölgesinde... Belli ki Rambo ve benzeri filmler kendi askerlerinin cesaretini arttırmak için, kısaca onlara gaz vermek için çevrilmiş medya tik materyallerdir... Gerçek bir savaş da ya da onların çevirdiği bir film de süngü takıp da mermilerin üstüne giden bir askere ya da subaya rastladınız mı? Rastlayamazsınız, böyle olaylar, bizim Mehmetçiklerimize özgü, onlara ait kahramanlıklardır... Bizim askerimiz asırlardan beri Mehmetçik diye anılır ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Bu komplekslerimizden kurtulalım artık. Cesaret ise cesaret, akıl ise akıl, kuvvet ise kuvvet, vatan sevgisi ise her zaman dorukta... Hele de emperyalist bir ülkenin askeri ile Mehmetçiği kıyaslamaya kalkmak ve O'na Rambo diye etiket yapıştırmak hiç kimsenin harcı olmamalı... Kağıttan kaplanlar ile düşman karşısında dişi ile tırnağı ile kaplanlaşanları birbirleri ile karışıtrmayalım kesinlikle... Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...
371
Düşünmem Bile Gidemem özümden candan kıymetli Olamazsın kalbimin ne kadar uğraşsan çamur illeti Yol gidenin değil yol yapanın giden kıymet bilmeyenindir Acıdım aldım seni kalbime, masum bir kendiydi aklım fikrimde Nankörlük bilirim vardır soyunda Beni alakadar etmez kalbim temizse Düştüğün yer olsun yeter ki kalbim Ağlama gülersin hayata bakıp Gülüşüm hayranlık böyle bırakır Gidişine bile tebessüm eder bu varlıkİçin yanar mı düşünmem bile Gidişe yoktur hiç bir endişe Hazırdır kalbim gelene gülü güle demeye Sanma ağlarım karalar bağlarım Her gelenin bir yerleri boş bırakıp geldiğini bilir Gideceği yerleri boş bıraktığı gibi...17.07.2012 20:30:00
92
Mart Gibidir Aşk Mart gibidir aşk Kapıdan baktırır, Umutları,yürekleri yaktırır... Yersin ayazını,kulakların kızarır; Nezle eder seni,burnundan keşkelerini akıtır...'Kızım yüreğine kalın giysiler al.'diyemez bir anne; Aşka akşam çöktüğünde üşüyeceğini bilse de... Bilir çünkü,üşümek alına yazılmıştır bir kereGel gelelim, en güzel aydır Mart Ardından sıcak günler getirir, Bereketini içersin Nisan yağmurunun Yaprakların yeşerir... İşte böyledir aşk dediğin; Ekersen ayazına sabrını, Ardından bitmeyen baharlar getirir...Selim Akgün / Mart gibidir aşk (c) Her hakkı saklıdır.
71
Askerim Yiğitim siladan gittin gideli Akar göz yaşlarım sel baştan başa Uykuda rüyalar sayıklar seni Geceyi gündüzü sil baştan başa Namus borcu vatan burcu yurt borcu Koru kolla bekle bayrağı burcuBağları bıraktın bir öksüz çalı Arılar derk etmiş peteği balı Sararmış çiçeği eğilmiş dalı Elimde bir kuru gül baştan başa Namus borcu vatan borcu yurt borcu Koru kolla bekle bayrağı burcuÇıldırmış tabiat seherin yeli Uzanır yıldıza bekler boş eli Yağmurlar bir deli güneş bir deli Aylar kar kış gecer yıl baştan başa Namus borcu vatan borcu yurt borcu Koru kolla bekle bayrağı burcuBayrağın toprağa değmesin ucu Budur her yiğitin vatana borcu Oğuldan oğula sancağı burcu Eline emanet al baştan başa Namus borcu vatan borcu yurt borcu Koru kolla bekle bayrağı burcu
121
Acılarımız ACILARIMIZLacivert bulutlar oynaşıyorken güneşin kızıl ışıklarıyla Denizin dalgaları sevişiyorken kayalarla Yıkanmışken beyin alkol ve yalnızlıkla Genç bir kız oturmuşken can sıkıntısıyla orada değildinBen ordaydım Kavgam yanımda değildi Sen orda değildin Yalnızlık senfonisi eşliğinde ölü dostlar ve ölümle Şarap deminde sohbet ederken ben Umarım ki rüyaların en güzeliyledin senKim mi vardı Senin tanıdığın- tanışamadığın,tüm ölü dostlar oradaydıHazır bulmuşken ölü dostları ve ölümü Hayatı ve ölümü sorguladık Onlar susma haklarını hayatı değil Ölümü sorgularken kullandıklarından Öğrenmek istediklerimi öğrenemedimSonra onlar beni sorgulamaya başladı Akıllarına ne gelirse sordular Ben ise susma hakkımı neden yalnız içtiğim Ve senin için kullandım Önce lacivert bulutlarla oynaşan güneşin kızıl ışıkları gitti Yerine yıldızlar ve donuk ay geldi Sonra ölü dostlar gitti Ölüm ve yalnızlık senfonisi kaldılar İkisi tekrar başladılar sorguya Bir ara o kadar arka arkaya soru sormaya başladılar ki Can sıkıntısıyla oturan kızın denize atladığını fark etmedim Zaten hep kendi acılarımızla meşgul değilmiyiz OĞUZHAN ÖĞRÜK 03. 03. 2001
152
Sensiz Ne Zormuş Ayrı Yaşamak Anne... Sensizlik ne zormuş Bu dünyada ayrı yaşamak Bu ayrılık ağır geliyor bana Bugün seni çok aradım Sensiz yaşanmıyor bu dünyada anneIssız bir köşede sızıp kalmışım Uyandığımda üzerime karlar yağmış Elim ayağım soğukta donmuş anneSenden ayrı kalmak ne zormuş Resmini elime aldım saatlerce ağladım Gözlerimde yaşlar kuruyup kalmış Akan gözyaşlarım bir türlü silemedim anne Akan bu gözyaşlarım Üşüdüğüm için değil Senden ayrı kaldığıma Bir türlü alışamadım Hüseyin yanmaz ağlıyorsa Bundan ağlıyor anne Senden uzak diyarlardan yaşamak Ne zormuş Sensizliğe bir türlü alışamadım Üzerime ne giydiysen Bir türlü kendimi ısıtamadım Oturduğum yerde uyuyup kalmışım anne Sana olan bu sevgim senden ayrı kaldıkça Beni bu dünyada fazla yaşatmaz Kalan ömrüm ağlamakla geçecek Bunu biliyorum ben anne Günler belki gelir geçer ama Bende bu dünyada sensiz Yaşayacağımı Hiç sanmıyorum anneSensiz her günüm ağlamakla geçer Gelen günlerim geçen günden beter Senden ayrı kalmak boynumu büker En güzel yerim senin yanın değil midir anneResmine bakarken gözlerim doldu Sana gelecektim kader bana engel oldu Tutmuyor bir türlü elim ayağım Senden sonra halim perişan oldu anneBu ayrılık ağır geliyor bana Derdimi yazmak istedim sana Bir tek kalem dayanırdı buna Bu yazdıklarımı okursan eğer O zaman anlarsın değimli beni anneYazdıklarım biraz sitem kar oldu Hüseyin yanmaz seni arayıp durdu Sensiz her gece saçını başını yoldu İnan bana ne olduysa senden sonra oldu Sensiz bir türlü bu hayata alışamadım Sensiz ne zormuş ayrı yaşamak anne… Hüseyin yanmaz 20/12/2009
234