poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Dev Şiir Şöleni Duyurusu
Kırık Kalem Şiir Tahlilleri Dergisi Grubu ve Sivri Kalemler Derneğinin düzenlemiş Olduğu Şiir Şölenine Katılmak İsteyen Dostların Organizasyon Kolaylığı Açısından İsimlerini Bildirmeleri Gerekmektedir...
Saygılarımla İsa ERKOL ve Ümüt GÜNGÖR
****
DEV ŞİİR ŞÖLENİ Sivri Kalemler Derneği ve Kırık Kalem Şiir Tahlilleri Dergisi grubunun düzenlediği şiir şöleni... 25 Haziran 2006 günü Kırıkkale’de bütün şiir ve gönül dostlarımızın ailece katılabileceği şiir ve pilav günü....
Ankara’dan katılmak isteyen arkadaşlarımız için otobüs tahsis edilerek, gidiş ve dönüşleri sağlanacaktır...
Proğram iki bölüm tasarlanmıştır.
1. Yemek: Yemek te tereyağlı, mercimekli, etli bulgur pilavı, ayran ve soğan ikramı..
2. şiirler şöleni: Şiir okumak isteyen arkadaşlarımızın şiirlerini sergileyebilecekleri proğram.. Ayrıca kitabı olan arkadaşlarımız kitaplarını getirmeleri halinde imza ve hediyeleşme imkanı da olabilir.
Ailece katılıma açık olan proğramımız da edebi ve saygın kişiliğimize yakışan tavır ve anlayış içerisinde hoş bir tanışma, kaynaşma, şiir şölenine şahit olmak arzusu ile...
Program:
25 Haziran 2006
Mustafa Pekdoğan Kültür Parkı
Kırıkkale
Saatler:
11.00 Ankara’dan Kırıkkale’ye hareket...
12.30 Kültür Parkta toplanma
13.00 yemek ikramı
14.00 şiir şöleni Bütün gruplara açık olup, katılımcıların proğramda sıkıntı oluşmaması amacıyla adlarını listeye eklemeleri...
Grup Yöneticileri, Dernek yöneticileri vasıtası ile...
Veya hasanulusoy71@hotmail.com
fahrettin_1@hotmail.com
Msn: gungor52@hotmail.com ümüt güngör
maillerle ulaşmalarını saygıyla bekler, şimdiden ilgilerinize teşekkür ederiz
Kırık kalem şiir tahlilleri dergisi grubu
Sivri Kalemler Derneği....
| 209 |
Anlamlı Sözler 1522
İyiler Ve KötülerŞu iki şeyi bilmelisin ki; "inanıp iyi işler yapanlar"dır, iyiler.
İnanmayanlar ve inandıkları halde kötülük işleyenlerdir, kötüler.Berlin, 29 Ağustos 2012.
| 25 |
Cennet Verilir
Bir kelime tatlı söz ile nice gönül şenlenir
Sırrı yaratana malum belki cennet verilir
Şirin sözler hep bal olur diller ballanır
Sırrı yaratana malum belki cennet verilirHep yüksekten uçma gönü hangi tarafa yönün
Bu nefsin neden hiç doymaz nedir bu halin senin
Tipi boran hiç bitmiyor gelmedi yazım benim
Sırrı yaratana malum belki cennet verilirTalihim kara yazılmış böyle kaderim kara
Nefsim bana ceza verdi düştüm hep ahuzara
Kırılmışım ben üst üste böyle kaderim kara
Sırrı yaratana malum belki cennet verilirİbrahim der yollarımız hepsi gidiyor şaha
Elleri açıp yalvardık biz yaratan ALLAHA
Cennet ucuz böyle bilin cehennemse çok paha
Sırrı yaratana malum belki cennet verilir
| 106 |
Ayrılık 1
Ayrılık ölümden beş okka ağır,
Sevene silleyi vurmuş ayrılık.
Anlamaz dinlemez kulağı sağır,
Sevene silleyi vurmuş ayrılık.Ah çektikçe azgın olur feryadı,
Derdi alem yürekleri dağladı,
Ayrılanlar iki cihan onmadı,
Seveni bitirip yormuş ayrılık.Derdine ne çere ne devası var,
Gecesi gündüzü her gün ahu zar,
Çağırır yol gözler gelmez nazlı yar.
Sevenin yoluna durmuş ayrılık.Çiftci İsmail’im böyle ne çare,
Deli gönül şimdi oldu divane,
Mevla’m ayrılığı verme sevene,
Meğer ne belaymış zormuş ayrılık.
| 74 |
Çok Sevmek
Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece
O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış
Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti
O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış.
Uzayan saçlar, alnında avuçlarımızın
İste o, insanin bir yerde, aşka boyun eğmesi
Kırılmak, bölünmek, o h....................
| 44 |
Duman....Gibi...
Binlerce kapıların, kapısız eşiğinden geçtim. Uzandım mevsimlerin ötelerine, ötelerin bir beşinci mevsiminde durdum. Gökyüzünün yüzü çil doluydu yıldızlardan. Yanakları ıslaktı, sildim bulutların kıyılarında, ses yoktu, ben yoktum, kutuplarda bir ev yanıyordu....
Göz yaşlarım sabah yağmurlarından da ıslaktı, çıplaktım gece bir şişe mürekkep gibi dökülmüştü üstüme, bilmediğim bir dereden acılar akıyordu. Özlemin doldukça doluyordu içime, Vampir soyundan gelen kızıl saçlı canavar, zehirli diliyle yaralamıştı bedenlerimizi, hepimiz üşüyorduk, zekam sıfıra düşmüş, bedenim kibrit kutusu, ateş üstüne ateş alıyordu, güneşin gazı bitmişti fitili kurumuş ha söndü ha sönecek, kederli bir kervan gibi alıp başını giden bilinmedik bilinmezlere, bir uçurtma olur sevginin yüzü, kapılanır boşluklarda, yaşı büyümemiş bir çocuk koşar uçurtma iplerinde.
Kaçak sözcüklerde yıkılırız, gelin sesi gibi boşanır ağıtlar, bir dal kırılır ummadık yerimizden, türkülerinde sürgülenen bu geceyi nereye götürmeliyiz....Dört yanımız ölüme takılı kaldı, güneşin gemisiz yerinde yolları kesilmiş bir boşlukta, gecemiz uyanmıyor....
Beşinci mevsime verdik güllerimizi ölüm mevsimi....
| 147 |
Sevgi
Sevgilim; Sevgi emekdir
Sevgi umutdur
Sevgi sabırdır
Sevgi birliktelikdir
Sevgi özlemdir
Sevgi karşılıklıdır
Sevgi saygıdır
Sevgi hayatdır
Sevgi sevmekdir
Sevgi sevilmekdirSevgisiz bir yaşam,
rotasız gemi gibidir.
| 27 |
Ölümlü Yaşamaya Hergünkü Çağrı-2
RAHAT AYRILIKLAR İÇİN GİRİŞ
sosisli sandeviçlerin en seçmesi sizin için
hardallar ve denizaşırı bitkileri
gönlünüze göre aygın baygın ezgiler
inanmışlığınız, sevinmişliğiniz, uygunluğunuz
bir adamın bakışı size
bir kadının kalçalarını oynatması size
gök mavi oldumuydu sizin içindir
aşkolsun size
sizden utanıyorum özür dilerim
gelecek günlere başsağlığı dilerimArtık bütün iş buluttaydı anlıyorsunuz.Üstelik onların söyledikleri beni hiç ilgilendirmiyordu.Ama doğrusu bulutun neler söyleyeceğini merak ediyordum.Bir bildiği var gibiydi.Polis ona baktı söyledi sonundaÖLÜMLÜ YAŞAMAYA ÖVGÜ
herkesin aşkının bir parça azımsandığı yerde
ben üç kişi biliyorum
ben bir ekmekle tuz biliyorum
bir de aşk biliyorum (Dedi) benim işim gece gündüz gökyüzünde durmaktır
meryem oğlu İsa'nın ballandıra ballandıra anlattığı yerdeyim
köhne ama güneşli sokaklara bayılıyorum
şarkıların adam öldürmek için yettiği kenar sokaklara
meymenet sokağı böyle bir sokaktır
29 Ekim bayramında gider üstünde dolanırım
14 Temmuz gecesi ne yapar yapar Van Gogh'un cümbüşüne
....................
| 140 |
Tanrı Karar Verince Yaratmaya
tanrı karar verince yaratmaya
her şeyi bir soluk aldı
bir sirk çadırından daha büyük
ve her şey başladıinsan karar verince yok etmeye
kendisini topladı geleceğin
geçmişini ve bulduğu tek nedeni
parçaladı çevirdi çünküye
| 37 |
SAÇIMA DOKUNMA
"saçıma dokunma" diyorsun masal saçan bir sesle
ekmek gibi dilimlediğimiz yatak sarılmış bize,
bırakmak istemiyor
kasıklarını öperken "saçıma dokunma" diyorsun
dilimde gezdirirken seni,
"saçıma dokunma, n'olur"
kapısı açılan bahçene girerken bir daha, bir daha
anılar dökülüyor göksarmaşıktan
ikimiz de biliyoruz
bir çözsem saçlarını
bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan
saatlerin saçları olsaydı sevgilim
bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman
ah sevgilim ne diyecektim ben sana
aç pencereyi ve dışarıya bak
son gecemizde kar altında kuğular
| 77 |
Talat Paşa'ya Ağıt
15.03.1921Talat paşanın ölümü
Devrimin, kurtuluşun ruhunu temsil eden,
Bu uğurda canı pahasına başını öne eğmeden,
Öksüzlük, yokluktan sadrazamlığa yükselen,
Nemrut Kürt Mustafaca idama mahkum edilen,
Yoksulluk içinde iken Ermenilerce öldürülen,
Talat paşaya allahtan rahmet diliyorum.
Ruhu şad olsun.
| 41 |
Sözlerim
Ağlarsan ağlayanın yanında olursan cennette gülersin, güleni ağlatırsan yalnızlığa itersen cehennemde feryat ederken bağırarak kıçını yırtarak sessizce feryat edersin yalnız kalırsın, ama anlayamazsın seni duyan olmaz, ne verirsen elinle oda gelir seninle. Ağlayanı güldürmek bu dünyada gülmek için değil, ahirette gülmek içindir. Yani bir taşla dört kuş yakalamaktır. Kaybolma karanlıkların koynunda, gönlünde olan sevgiden merhametten bir parça dağıt, yık parçala karanlıkları, ışıklar içinde gönüllerde huzurla yaşa. Sen sustukça damarlarında yalnızlık haksızlık zulüm akar, sessizliğe ses olmak yalnızlığa düşene dost, zulüm yapanın suratına okkalı bir tokat sözle vurmak gerek. Acılarla yanmak önemli değil, acılarla yananın halinden anlamak, yarasına merhem olmak, tatlı bir sözle teselli etmek gerek. Yoksa Yüce Allah bu acıyı kuluna boşuna vermemiştir, anlaması koşması yaraları sarması için vermiştir. Bir mızrak gibi saplanmasın yalnızlık kalbine, yalnızlıkları insan seçer, ya çok bencildir ya da çok çıkarcıdır ya da hiçbir şeyi kabullenmez elleri ile iter yok eder, kendi eliyle yalnızlığın mızrağını kalbine kendi elleriyle saplar.
Mehmet Aluç
| 156 |
Hayatta Bu HAYAT'a Misafir Gelmem
Bir Daha
Hayatta Bu HAYAT'a Misafir Gelmem
Adam Gibi Ağırlayamıyor Hep Stres,Hep Kapris
Hiç Konuksever Değil Hep Çalıştırıyor, Hep Yoruyor
Bir de Yüzümüze Gülse Hep Sitem, Hep Gözyaşı
| 33 |
KARANLIĞA IŞIK KÖY ENSTİTÜSÜ
KARANLIĞA IŞIK KÖY ENSTİTÜSÜ
Kökleri derinde bir ulu çınar
Ülkesine aşık köy Enstitülü
Ona da uygarlık ışığı sunar
Eğitime beşik Köy EnstitülüKerpiç odalarda, çamur tarlada
Yurtsever insanlar yetişti burda
Yalan mıdır eserleri ortada
Ülkesine aşık Köy Enstitülü Bilimsel öğreti temel aldılar
Eğitimde nice anıt kaldılar
Işık yellerini yurda saldılar
Geleceğe ışık Köy EnstitülüKahır ve çileye hepsi alışık
Yirmi bir noktada yirmi bir ışık
Hepsi ülkesine sevdalı aşık
Bir sönmeyen ışık Köy Enstitülü Kepir’den, Cılavuz yanan meşale
Bir ileri adım, bir güçlü kale
Yıkmak için ağa, patron el ele
Karanlığa ışık Köy EnstitülüYok dünyada bu eserin benzeri
Nasıl doldurulur bu gücün yeri
Hepsi birer bilge eğitim eri
Uygarlığa ışık Köy Enstitülü
Işıkları kalır, yıldızlar kayar
Fakir’i Osmanoğlu dahası var
Onlar için vatan bir kutsal diyar
Sonsuzluğa ışık Köy EnstitülüHepsi birer bilge işte Enver’i
Daha onlarcası, eğitim eri
Kaftancıoğlu’nun dolar mı yeri
Bir umut bir coşku Köy Enstitülü
Tonguç Baba bu iş için terledi
Dadaloğlu ozan ruhla gürledi
Ne köşkleri vardı, nede serveti
Ülkemize ışık Köy EnstitülüTaş ile toprakla, ilme ulaştı
Softası, yobazı bu işe şaştı
Yücel ile Tonguc bulunmaz baştı
Karanlığa ışık Köy Enstitülü Aydınlı onlardan alır ilhamı
O büyük coşkuyla dağıtır gamı
Sönmeyen meşale ışıt dünyamı
Karanlığa korku Köy Enstitülü
Mustafa AYDINLI
| 206 |
Bayrak Merasiminde
"Hazırol! " emri... Selam... Sonra yürekler çarpar;
Genç göğüsler kabarır, ruhları kaplar da bahar.
Şafak üstünde gülerken güzelim "nazlı hilal"
Yükselir bir heyecan dalgası... yüzler al al "Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak,
O benimdir, o benim milletimdir ancak! " Her çocuk bir koca arslan "o benimdir! " derken,
Ona can vermeğe hazır bir işaret etsen'
Her yürek aşkına tutkundur ezelden ebede:
Şu küçük yavru, bu genç kız, o beyaz saçlı dede. Onun aşkıyla erir kalbleri örten kara yas;
Bu kızıl gül dedemizden, atamızdan miras.
Ona gül rengini vermiş dökülen kanlarımız:
Sönmesin, ey yüce Tanrım, budur ancak varımız!
| 113 |
Berduş
Gönlünde iyiliklerin gizlendiği
Damarlarındaki kan sarı – lacivert akarken
Su içer gibi hayat yaşayan
Bahtı kara olan bir genç...Devrim için savaşan biri
Yurt sevdasına tutulmuş yürek
Kanayan yarasına tuz basmış
Martı sessizliğindeki bir devin çöküşü...Kara günlerini hiç unutmayıp
Soğuk duvarların gecelerinde
Demir parmaklıkların gölgesindeki
Deli boran yüreğiyle bir BERDUŞ...
| 50 |
Kendin Ol
Bir '' kendin ol '' lafı herkesin ağzında
Kendinin ne olduğunu bildi de,
Kendi olması mı kaldı insanın...
Kendin ol derken,
Kendin olmanın yolunu
Öğren diyor bilge
Nasıl olurum sorusuna
Cevap bulmak bir merhale
Bulup olmaya cesaret etmek
Daha büyük mesele..
| 43 |
Vatan elden gidiyor uyan
Güneydoğunun hali kötü,
Vatan elden gidiyor uyan.
Düşmanlar oynatıyor atı,
Vatan elden gidiyor uyan.Olanları görmüyor gözler,
Devlet yapılanları izler.
Çözüm süreci derken bizler,
Vatan elden gidiyor uyan.Söyleyin bana bu mudur hak?
Bunlar canıma tak etti tak.
Bayrağını yırtıyorlar bak,
Vatan elden gidiyor uyan.Soysuzlar yoldan sapıyorlar,
Bunlar Apo'ya tapıyorlar.
Yol kesip kontrol yapıyorlar,
Vatan elden gidiyor uyan.Devlet başına çökemiyor,
Vatan bu yükü çekemiyor.
Asker sokağa çıkamıyor,
Vatan elden gidiyor uyan.İnsanlara kin güdüyorlar,
Yıkıma doğru gidiyorlar.
Devleti tehdit ediyorlar,
Vatan elden gidiyor uyan.Millet hükümete inanmış,
Umurunda mı ülke yanmış?
Hakkari'ye vali atanmış,
Vatan elden gidiyor uyan.Hükümet sözüne bakacak,
Çözüm sürecine sokacak.
Yakında Apo da çıkacak,
Vatan elden gidiyor uyan.Neden böyle noldu soyuma?
Yakışmıyor bunlar boyuma.
Uyuduğun yeter uyuma,
Vatan elden gidiyor uyan.Yusuf uyursan yanacaksın,
Buna nasıl dayanacaksın?
Ölünce mi uyanacaksın?
Vatan elden gidiyor uyan.
| 136 |
Başarısız Oldum..
Ne olabilirdi ki benim başarım, ben o koşullara boyun eğip, toplum içinde bana gösterilen yeri alsaydım? Bir ikiyüzlülük, bir sahtelik, bir aldatmaca olurdu bu ‘başarı’—-ben’im, ben olmadan, hatta benliğimi bir kenara atarak, kişili....................
| 35 |
Koro Halinde
Sanat müziği makamları gibi olmalı tüm idare
Bizi şarkı söyletir gibi yönetmeliler koro halinde
Marş söyler gibi her zaman yerinde saymamalı
Hava kan ve barut kokmamalı postalları atmalıBütün yüzlerde bahar dalları ve şakıyan kuşlar
Kardeş türküleri söylemeli bütün martılar mavi
El ele vererek halay çeker gibi yaşamalı insanlar
Yönetenler, yönetilenler karı eritip çağıldamalı
| 55 |
Hayat Denklemi
“hayat eşittir niyet artı çabadır
ben hayat denklemimden çıkardım seni
kalan takdiri ilahidir kaderdir
ben hayat denklemimden çıkardım senihayatımda kalman hiç makul değildi
niyet olması beklenen şey değildi
çaba göstermeye değecek değildi
ben hayat denklemimden çıkardım senisen elinden gelen her şeyi yapsan da
bildiğim tüm taraflarını yırtsan da
bütün kapıları kilitli tutsan da
ben hayat denklemimden çıkardım seniçabaların hiçbir sonuç vermeyecek
iyi niyet yok hiç kimse görmeyecek
bu kararım asla sona ermeyecek
ben hayat denklemimden çıkardım senitakdiri ilahiye karışılamaz
kader her neyse yaşanır kaçılamaz
bu denklem kapalı asla açılamaz
ben hayat denklemimden çıkardım seni…” 20.02.2011
| 97 |
Maviye Ölsem
Maviye bürünür her yanım
Seni düşündükçe
Gece nöbetlerinde maviliklere gömülür her yıldız
Tıpkı sen gibi
Tıpkı yüreğime işlenişin gibi
Tıpkı bir gelinin müjde yastığındaki
Mavi güpüre işlenmiş nakış gibi
Ve sabah olur
Güneş yine masmaviliklerin derinliklerinden çıkagelir
Yüreğimi aydınlattığın gibi
Maviyi bir daha mavi edercesine
Sanki bütün renkler maviye çalar sen gelince
ufuktaki gün gibi
beyaz bulutlarda mavi duman giyinir o gün
mavi bir dünyada görürüm seni
ve aşım işim düşüm
hep maviye döner sende
ölüm de mavi olur
tıpkı bir kelebeğin kanadındaki mavi benler gibi
ısırır ruhumu mavi mavi
kalırım kollarında
gözlerim takılır mavi gözlerine
her şeyi orada gördüm
orada bırakıyorum
mavi gözlerinde.28 06 08
| 108 |
Şebin Gülü
Güneş vurunca dağlara,
Sular dökülür çağlara.
Bahar gelince bağlara,
Şebin gülleri açılır.
Etrafa neşe saçılır.
Yayladan duman tütünce,
Canlar el ele tutunca,
Bülbül seherde ötünce,
Şebin gülleri açılır.
Etrafa neşe saçılır.
Leylalar dile gelince,
Ferhat dağları delince,
Aslı Kereme gülünce
Şebin gülleri açılır.
Etrafa neşe saçılır.
Kelkit Irmağı taşınca,
Gençler horona koşunca,
Kemençe çalıp coşunca,
Şebin gülleri açılır.
Etrafa neşe saçılır.
Eğri belden yel esince,
Tamzara hızın kesince,
Çiğdem çiçeğe küsünce,
Şebin gülleri açılır.
Etrafa neşe saçılır.
Ramazan dosta varınca,
Ayağa kalkar karınca.
Canlar cananı sarınca,
Şebin gülleri açılır.
Etrafa neşe saçılır.
Aralık 2011
Şebinkarahisarlılara en derin saygılarımı sunarım.
| 101 |
Yakarı
İdris peygamber, terzilerin pîri,
izin ver güzel bir şiir yazayım ben de,
yaşım kırkı geçti yaşlanıyorum artık,
izin ver güzel bir şiir yazayım ben de...
"ozan" desinler bir kez ölmeden önce.
İdris peygamber, terzilerin pîri,
el ver artık kendi dükkânımı açayım,
bir kafta....................
| 44 |
Dörtlük - 2
Çökünce masmavi karanlık gecelerde
Kahpe kurşun gibi saplansın mı yalnızlık
Yudum yudum sevda içmek varken kaderde
Dünya çilesinde ağlasın mı yalnızlık
| 24 |
Gül Güzelim
Güllerin en güzeli sensin güzelim
Bu dünyada senden başka yoktur sevdiğim
Birgün seni kırmasınlar diye nöbet beklerim
En güzel gül sensin Gül Güzelim benimGüzellikler sende toplanmış durmuş
Kalbim seni sevmek için aramış bulmuş
Sen gelince hayata dönmüş ve varolmuş
En güzel gül sensin Gül Güzelim benimGüllerin en güzeli sensin güzelim
Bu dünyada ne eşin var ne de benzerin
Sevdin mi sonuna kadar seversin bilirim
En güzel gül sensin Gül Güzelim benim
| 73 |
Aynur'a mektup 1. Bolum
Yarın beni terkediyorsun. sensizliğin arifesini on yıl kadar uzun ve mübarek bir bayramın son günü gibimi yaşamam gerekiyor şimdi? dakika sayısı sürekli artan durağan bir saat ya da mapushaneye ayarlı bir zaman dilimi modunda yarın başlayacak acıya bugünden yoğunlaşarakmı hazırlanmalıyım? inatçı ve güçlü kudurgan her iki eşit zıt duygunun, kudurgan bir gayretle birbirini örseleyerek kendi biçimini almaya almaya zorladığı durumda, hassas ruhumu düşen görev nedir aynur? can kaynağından berrak bir durulukla fışkırarak, az önce ile biraz sonra algısı arasında akıp giden yaşam çayının en bulanık yerine doğru sürükleniyorum. kendi satır aralarımda kendime tanıdığım o elzem hak tanınmıyor bana, küçücük bir bekleme süresi vermiyor insana hayat. Gönlümde taze filiz sırasını bekleyen duygu tohumu çekirdekleri, seni hiç bilmeden bu ayrılık bataklığına sürüklenip çürüyecekler mi? Öyle ise sen, yüreğimin derinliklerinden kutlu duygunu yüklenmiş kabene gelen o zengin sürre alayı kervanlarının kaderini hiç hiç bilmeyecekmisin ? Bizden ortak yarınımızı alarak bildiğim sensizliği bana bırakıp hiç bilmediğim bensizliğe taşınırken, aşkının sözleşmeli işçisi yıllardır tam mesai çalışan duygularıma, ilişkimizin tek taraflı fes edilip artık işleyişinden kovulduklarını kim açıklayacak? Gözlerinin gönlüme çağırışı yaptığı o ilk seraba elverişli balkonu olan yaşanmışlıklarla örülü yaşanmaz anılar evi tazminatına hak kazandığımı kim açıklayacak ? Bana dönmeyeceğini bilerek yaşamaktansa ölmek dahamı dahamı iyidir aynur? Ya da sırf o balkon için yokluğunu solumaya değermiydi yoksa ? Hislerimin doğurduğu öz duyguları biyolojik olarak hissediyorum, lakin onları büyüterek bu boya sen getirmedin mi? şimdim sana bylesine muhtaçken beni bırakıp yarına mı gidiyorsun aynur? son yemeğim dünkü busen, yastığından aldiğim saçın elime verilmiş haşlanmış yumurta, ve sen giden ikinci annemmi olacaksın ? gçnlüm de o çocukl aynı kaderimi paylaşacak aynur ? ama sen o kadar acımasız sayılmazsın annem terkettiğinde ben küçüktüm daha, oysa sana dair duygularım kocaman oldular kendi başının çaresine bakabilirler öyle değilmi. Keşke bu o kadar kolay olsa aynur, hayat tabağında seni benzersiz bir nimet olarak tek güzel şey olarak önüme sunan yaşamın, her zerresini arsız ve aç bir his gurmesi iştahıyla öğüterek yarın sevgi açlığından ölecekmiş gibi yaşadım ben. Duygusal obezliğe şimdi ani bir sensizlik diyeti hisssel ölüm orucundan başka şey değil, olması imkansız olan ne olsa da gitmesen aynur. Güzel yazının bembeyaz kağıda, organik gülün kendi kokusuna, her tavrın sana, kuranın muhammede inancın allaha yakışması gibi yakışıktık birbirimize. Her güzel şeyi sana borçluyum bütün mutlulukların ilhamı sensin aynur. Yoksa ben ne bilirdim sevdiğinin bi çift eli sayesinde dünyayı avuçlarında tutabildiğini. Ne bilirdim görmek istediğin herşey bir insan gözü içine sığabiliyormuş. Nerden bilirdim bir insan balonunun gerçek bir sevgi ile üflendiğinde tüm evreni kaplayıp her bir yanını boşluk bırakmaksızın kaplayabileceğini. Eğer bizzat bana yaşatmamış olsan hangi söz hangi yazı bildirecekti banabu kutlu nefesin benim gönül ciğerimin içinde bulunabileceğini. Beni affetmeyeceğinin ürkiticü ihtimali düşüveriyor ağır bir şekilde üzerime, korkunçtan yüksek dehşetten alçak ara bir duyguyu sınıfsız bir ürperti ile karşılıyorum. Bunun tezahürü öyle şeyki aynur, bütün refleks mekanizmalarımı felç ediyor gardımla birlikte kalemim elim ayağımda düşü düşüveriyor sanki. Ama ne zamanki belki de gitmeyeceğinin ihtimali kalabalık olumsuzluklar içinden minicik başını uzatıyor, düşmüş gardımla birlikte parmaklarım da kendi yerlerinde canlanıyor o zaman. Öyle haylaz oluyorlarki sorma, hani tutki tutasın aynur. Yazıya dökülemeyen söylem, ve söylemi mümkün olamayan yazı ile dolu bir gönül arşivim var ya benim? İşte sanki oradan birşey bir, bir, işte birşeyi tasvir edecekmiş gibi oluyorki bu başarısız başarı bile edebiyatın ilahı gibi hissettiriyor insanı. Söylenmeye muhtaç o kadar kelime var ki dilimin hemen altında, kalemimden ırmaklar klavyeden ehirler akıtsam yinde yetersiz kalır satırlar. Dev gibi bir aşkı aynı büyüklükte coşkuyla ifadeye girişip sayfalarca çaba sonunda minicik söylemler üretmek, en büyük insan beceriksizliği bu olmalı aynur. Eğer ben, Sen demişsem, mümkün olan en üst düzeyde neyi tam kimi hangi duyguyu anlatıp vurgulamışım hangi boyutta bir önemi vurgulamışım içimde sana dair ne var bunu eksiğinden arındırıp ifade etmenin imkanı yok aynur. İnsan için dünyayı anlamak onu insansala indirgeyip küçük damgasını basmakmış, bizim evrenimizle karıncaların evreni bir değilmiş ya hani aynur ? o sebep gönül anlayışı ile sözün anlatımı daha baştan kusurlu kalıyor. Ne yazarsam yazayım duygu ve hislerimdeki mükemmeliyetin insan eli ile bir biçime sığdırılmak zorunda kalınılıyor. Oysa bu durum dünyayı fındık kabuğuna sığdırma beyhudeliğinden başka şey degil. Aşkın gönlümüzde oluşturduğu tezahürleri aşık olduğuna ulaştırabilmek karınca sırtına tonlarca amacı yükleyerek fizana tşımasını ummaya benziyor. Analamının güneşi anlatımın bulutları ile kapatılıyor aynur. Ama sende biliyorsunki senin her halinin kökleri benim varlığımın en derirnindeki toprağa geçmiştir. Bendeki herşeyin kendi öz vatanındadır özdür, ve böylesi iç içe işleyiş aşk kelimesi ile bile kimlik kazanmıyor aynur. Varlığımda hiçlik gibi görünen bir yere hızla yaklaştığım şu noktada dahi, yeni hissel imgelerini ve duygusal karakterlerini oluşturmaya devam edip bunları kara sevda beyaz aşk pembe sevgi biçimine dönüştürmeye devam eden ahmak bir gönüle sahibim aynur. Sana muhtaçlık süremi kısaltması için kime yalvarmalıyım. Ne kadar yazsam tüm satırlar en başa dönecek biliyorum, doldurduğum tüm ard satırlar daha önümdeki boş alan gibi hiç yazılmamış gibi duruyor. Anlatarak bağırp çağırarak can yakarak ulaşmak istenilen amaca susarak daha hızlı ulaşabilir belki de insan. Fakat acı cekmek çırpınma refleksi oluşturuyor insanda, insanın ayrılığa ve onun ayrılık acısına geliştirdiği korku türü ölüme oranla çok daha ürkütücü boyutta ortaya çıkıyor. Çünkü ölüm mutlak olan son, zihnimiz onu en arka odalarında kapalı tutsa da bir şekilde kabullenmiş olmalı kaygı olsada korku duymuyoruz bundan. Lakin ayrılık bizim için netice beklentili bir durum değil ve buna hazır duygusal ruhsal varlıksal anlamda kabülü zor. Belki ondandır şimdi en çaresiz insan zavallılığına düşmemiz. Doğanın fiziki imkanları sayesinde ete kemiğe bulanmışız yaşıyor canlıyız muhakkak, lakin yaşamın yaşamanın bütün hazzına güzelliklerine ancak senden ulaşabiliyor mutluluğa ancak üzerinden bağlanabiliyorum ben. Şimdi duygularından umut kesilip hislerimin gönlün tarafından fişi kesildikten sonra, ilahi kudret ünitesinde yaşatılarak nefes alıp verişim sağlanmış ne hazzı var aynur ? İşte bu yüzden seni benden ayırman mümkün değil, benim benden büyük parçamı sökebilirsin ancak. Ve byle bir koparılış elle tutulur şekilde yüreğimi fiziki şekilde avuçlayıp yerinden sökülüşü kadar canlı ve kanlı olmayacaktır elbet. Dayanabileceğim değil tamam bunu düşünmüyorsun, ama dayanabileceğin ölçü de acı çektir. Ben kendim istesem kendi tırnağımı söktürebilirmisin yanında bana ? hayır değilmi aynur çünkü kıyamazssın. O halde sırf kan göremeyeceksin diye parçalara bölmesenmi beni aynur ? Sayısız kusur sahibi insan olarak kusursuz bir aşığım ben, şu halde bile uzağından yaydığın duygupatik dalgaların kalbime vuruşunu tüm varlığımda hissedebiliyorum. Bu coşkunun sihiri altında dünyamı şu halde bile habersiz büyütüyor varlığını her kademede merkezileştiriyorsun aynur. Tüm bu hallerime rağmen her biri ayrı tezahürünü taşıyarak gönlümde uçuşan kelebeklerin ürkütüyorlar seni artık benden. Zira ben kalbinde sana doğduğum ilk günki gibi çırılçıplak bir aşık olarak utanmadan dimdik duramıyorum duygun karşısında artık. Senden bağımsız senden habersiz utanıyorum onlardan, ve bütün senli benli hislerime sarınıp sarmalanmak bile ayıbımı kapatmıyor. Zihnimdeki fikrin, ruhumdaki hayalin, gönlümdeki saflığından utanıyorum. Yaptığım herşeye hatadır denilemez, elimde olmayan sebepleri de duygu durumumla senkroniZe edip kendime mazeret programı çıkaracak değilim. zira hiçbir mazeret neticeyi etkilemez. Fakat senin bendeki ağırlığın dünyayı tartar, evet seni üzdüm aynur, aşk insana istemediği şeyler de yaptırabiliyor. Bilincini yitiriyor insan bazen, kendinden daha güçlü işleyen bir girdapa kaptırıyorsun kendini. Ahlaksızlıktan insanı ayıran mesafeyi bile koruyamıyorsun. aşkın gözü gerçekten kör, hem iyiye hem kötüye bilmeden gidiyorsun. Herşey için çok üzgünüm çok pişmanım, devletlerin soğuk yasaları duygudan yoksun kurşun gibi ağır maddelerden oluşmasına rağmen etkin pişmanlık hükmüne yer verip etkikisiz bir iyi hal uyguluyor cezadan. Sen sırf duygudan oluşan etten kemikten insan, gönlümün büyük haimi olarak bana bu hakkı tanımazmısın aynur ? Gönlünde kendince bir mantığı var ama aksak işliyor, doğruları biliyordum hep bildi ama uygulamada yanlışlarımla hareket ettim. beni mistik aşkın dergahına sokmuş yaşayan bir evliya varken ben şeytana uydum belki cehennemi hak ediyoum ama sensizliği değil aynur. Gidiş saatinin üzerime doğru yaklaşımının korusuna karşı son kalan cesaretimle sözlerimi kalışının önüne yetiştiremem biliyorum. Tüm yazdıklarımı silmekle en küçük satıra tutunabilmek arasındaki endişeli mektubumu bitirirken, yaşam da ölümün zıddı ama hiç onayımızı almadan bizi köpri yaparak birleşiyor biz neden ayrılıuoruz aynur. Dünyanın en büyük batığından yazıyorum sana bu sözleri,içimde yaşamın yaşamanın en büyük keşfi sen. Elbetteki hiçim aynur, hiçim de bunu en çokta kendimi seninle kıyasladığımda anlıyorum. Sana baktığım ana kadar gözlerim hiç işe yaramamamıştı sanki,sevgin benim olana kadar değerli hiçbir şeyin sahibi olmadım. Bir beşinci mevsimiz biz, baharın tomurcuğunu, yazın sıcağını ve kış soğuğunu aynı anda barındıran. Her günde yirmi beşinci saatimiz, altmış birinci dakikamız var, hayatın içinde fazladan bir yaşamımız var bizim gitmesenmi aynur... Bilmediğin yönlerim de olduğunun en kötülerini gördün öğrendin, fakat ben yine bildiğin kişiyim. O büyük aşkın sahibi küçük insan benim aynur...
| 1,379 |
Yalnızlık
İçimde kanattığım çaresiz derdim dinler
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık
Katıp tozu dumana hazanda hüzün eser
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkSır olur hatıralar geçmiş günler aranır
Hasretin yollarıma zulüm olur dolanır
Gece ermez sabaha kadeh dolar boşalır
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkPaylaşmam hiç kimseyle can evimde yangını
Mecnun da yaşamadı yaşadığım vurgunu
Yaşlı bir çınar gibi keder elem yorgunu
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkKırık dökük bir kalpte gizlediğim düşlerim
Çözülmez bir bilmece pas tutmuş ümitlerim
Gider neşem sevincim ufka dalar gözlerim
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık
| 92 |
Emperyal Oyunlar
İkinci Dünya Savaşı sonunda Amerika ve Rusya arasında bölüşülen Dünya o kadar ilginç şeyler yaşamıştır ki bunun bir oyundan başak bir şey olamayacağını düşünmek oldukça yerinde olur. İki kutba suni olarak ayrılan; ama her iki kutubunda el birliği içinde olduğunu göstermemek adına çeşitli senaryolar üretilmiştir. Soğuk savaş, psikolojik savaş, nükleer silahların sınırlandırılması vs...Bu iki emperyal güç tarihte hiç olmadığı kadar insanları salak yerine koymuşlar ve bunda da oldukça başarılı olmuşlardır.Güçlü bir
Millet olan Türk Milleti de bu oyunlara gelmiş, tarihi birikimini, olması gerekene yerini bu oyunlar sayesinde terketmiştir. Dünya'da bütün diğer unsurlar bir şekilde arka bahçe kabul edilmiş olup, her iki tarafta arka bahçelerine şirin gözükmek için ilginç yötemler uygulamıştır. Öyle ki: Bazı yönetemler açık verirken bile normal karşılanmıştır. Örnek: Amerika ile sorunlu olan kişi ve kurumlar, onun zıt kutubunda bulunan Rusya'ya gitmek yerine Avrupa' ya gittikleri görülmüştür. Bunun tam tersi de olmuştur. Biz Türk Milleti olarak ya Ameriknacı olmuşuz yada Marksit Leninist olarak kendi içimizde birbirimize düşmüşüz. Darbelerin, kargaşaların ardında genel olarak bu vardır.Sovyet Rusya içinde bulundurduğu Türkleri asimle etmekle uğraşırken, Amerika bu asimilasyona gizli destek vermiştir. Bizim engellenmesi gereken bir olduğumuz hususunda da bir anlaşma söz konusudur ki; bu tarihte neler yaptığımız ile bellidir. Amerika ne hikmetse Orta Doğu için Türkiye ile masaya otururken, Türk Milletini bir bütün olarak almıyor. En ihtiyaç duyduğu dönemde dahi, Türk Milletini bir bütün olarak düşünüp kendi menfaatlerini koruma cihetine gitmemiştir. Bu korku o kadar içine işlemiş ki, bu Millet güçlenirse beni tarihten silecek diye, Orta Doğu da Asya da en güçlü ve en geniş coğrafyaya yayılmış Türklerin Birlik olmasını istemiyor. Biz birlik olamadığımız müddetçe de gerek kendi içimizde gerekse Dünya da geçerli şeyler yapmamız mümkün değildir.Düşünün, Afganistan' a Türk Askeri istiyor, orada Türk Askeri çok seviliyor, sebep nedir? Sebep Şudur: Afganistan kuzeyinde özellikle Özbekler, Hazarlar, Kırgızlar,Türkmenler yaşıyor ve sayıları 10 milyon civarı bu da ülkenin yaklaşık üçte biri. Bu Türk boylarından Talibana ve El kaideye katılanlar da var. Aynı paralelde Tacikistan var. Bu Ülkeninde %35 i Türk boylarından oluşuyor. İran'ın %45 i Türk.(1920 de Türkmen soylu kacar hanedanını yıktıklarında bu oran%60 idi.) İran ile sorun yaşıyor çözmek için Türkiye arabulucu olmaya çalışıyor. Buralardaki Türk Milletini yok sayarak yada asimle etmeye çalışarak durdurmaya çalışmasaydılar, her zamanki gibi Dünyanın dengesi bu kadar bozulmazdı.Tarihte bu net bir şekilde bellidir. Türk Milleti denge unsuru olmuştur. Çin içinde 1949 yılında bağımsızlığı elinden alınmış Uygur Cumhuriyetinide 50 milyon Türk'ün ya asimle edildiğini yada savaşlarda yok edildiğini de hesaba katarsanız olayaın vehameti ortaya çıkcaktır. Şimdi bir daha düşünmeleri gerekecek. Türklerden korkmak yerine Türk Birliğinin kurulması için biraz çaba sarfetseler Dünya sorun üretmeyecek bu kadar. Türkistan sınırları o kadar nettirki O kadar açıktır ki, bunu değiştirmeye çalışanlar ne kadar yanlış yaptıklarını bütün berraklığı ile görürsünüz. Mesela, Rusya sınırları içerisinde Türklerin yaşadığı topraklar 4 milyon km2. Bu Rusya'nın dörtte biridir. Bütün özerk ve federe Cumhuryetlere Rus doldurmuşlar Cumhuriyet isimleri Türk ama bir çok yerde nüfusun çoğu Rus. Şimdi diyeceksiniz ki Türkiye de neden bu yapılamadı. Mesela Kürt'lerin yoğun yaşadığı şehirlerde Türkler göç ettikleri yada göç ettirild,ikleri için şu anda bu kadar problem var. Yani Çin yapınca Rus yapınca iyi bize gelince ne hikmetse yapılmıyor. Ben facebook'ta 'TÜRKBİRLİĞİ KURULMALIDIR' diye açtığım site bütün bu oyunları durdurmaya yöneliktir.
| 527 |
ben deniz “fahribey”in “doktorluk” armağanı(*)
v. günyol
1.dünyaya kazık çakmaya gelmedim diyor adamtövbe tövbe tövbe tövbesürerayak edilecek laf mı buedebiyatımızın cumhurbaşkanınasıl olsa bir varmış bir yokmuşuzşu doğanın koynundabiz istesek de istemesek deömrümüzde gün inecek akşama
içimizdeki en genç yaşlıen ileri düşüncelerle koşuyorduk ki bizyorulmak nedir bilmezkeniçleri boş başaklar gibihavadaydı başlarımız o bitmeyen koşudayığılıp kalınca yarı yolda bırakıncazaman bizi panik üstüne paniko bizden de telaşlıüstümüze titrerdi
hem yaşlanmazdı hem uslanmazyüreği alaz alaziçendeki deli dumrul bir aşktıtutulmuş şırıl şırıl gözlerigözlerinde sırılsıklam bakışlariçinde paslanmayan bir yürekhepimizden ilerde
giderayak "deniz"lere karışmaktı dileğiine ine çıkıyorken doksan ikinci basamağındayken merdiveninhep sabırsızlık içindeydibilmem ki bu niyeydinedendiniçindi
2.her şey hazır herkes buradatekmili birden kıran tuvaletüstelik tiril tiril herkespüfür püfür estiren bir havaesebildiğin kadar esnasıl olsa“dır dır”lanma(1) günündeyiz
“dır dır da dır dır/dır dır da dır dır”
biri mikrofonda ele aldı sazıhastası olduğu bellidellenip duruyor avaz avaz“vedat günyol’un doktorluğunaen çok sevinen benimçünkü ben onun hastasıyım” diyerek çalıp söylüyorcoşarak köpürerek taşaraksalondakileri kırıp geçiriyorzaman ha bire altına kaçırıyor
bu ikinci doktorluğun yanında yarenlikler can yücel iştimada şarapsız kaldı diye döşeniyor şiirleri döşenip öttürüyordilinde küfürleri zil zurna bir öfkeylepofur pofur eserekşu bizim günyol vedat’ın en sevmediği işler gelir de başına tünergel de “dır dır”lanma biraderdır dırı bol bu günde dervişlik hırkasına bizdeyüz görümlüğünü takıp hem ıslanalım hem de ıslayalım dedikşu mendebur dünyadanasıl olsa giderayak hepimizdamlamışken dem haneyedemlenip gideriz sürerayak
tutkumuzdandıripe gidip ipten dönmediğimizo halde ne duruyoruz kalkın ayaklanınşu gariban halkımızı düm-düze(de)rekdüzlüğe çıkanlardan ayıklayarakkirişi kırıp açılalım kurtaralım dünyayı bu şirretlik kör inançtan
3.evlek evlek villalarımızsıra sıra kartal yuvalarımızın birindebi tanesiyle baş göz edelim derken senişu üniversitenin(2)gözü açık pırofesörlerinden biribizden önce davranıpsırtına giydirdi(ler) cübbeyi
dır dır da dır dırdır dır da dır dır
derviş vedat bi çaretepeden tırnağa yaredostun bağında çareyarasın sara yürüye
darısıbaşımızadem alıp dem hanede demlenelimyüzyılaine ine çıkıyorkenbahar ilen yüz yüzeşol ömrün her demindehep telaş hep sabırsızlıkiçindeydibilmem ki bu tez canlılıkniyeydi nedendi niçindi
4.dile gelseler tanıyanlar onucimrimi cimri bir söz ustasıderlerona bakarsanbir sayfayı geçmemelideryazının en hasıgerisi laf salatası
gözlerinde insan sıcağı o bakışelma koruluğuydu yaşamıgençtik geçip gittik içindenbu ömürlük bahçenin bir duruşu vardı sankim elma ağacıalçakgönüllü dalları yerdeürün verişi dalları eğişitam ona göre
kara çalınmamış saçıylaantikçağ’dan bir bilgeçağımızın yunus emres’ipir sultan’ıbabeuf’üdaha ne ki...
acaba darağacımız hazır mıburada mı hınzır paşaöyleyse ne duruyoruzsarılın ipinekurtuluyoruz
insan insanın kurduolsa dainsan tek umudumuz
04 nisan 2002/18 kasım 2005
(1) v. günyol, ikinci doktoradan sonra, bu unvanları bir harf ekleyip “dır dır” diye söyleyip yazardı.(2) Maltepe üniversitesi’dir sözü edilen.(*) “berfin bahar kültür sanat dergisi. sayı 89. temmz 2005’te yayımlandı.
| 402 |
O Benim Ak Güvercinimdi..
Güvercinler kapımda sıra sıraydı..
Buğday atardım, ekmek atar beslerdim..
Sonra su verir oynardım onlarla..
Uçmak istediklerinde kapıyı açardım..
Kimi zaman ak güvercin,
Kimi zaman ak pençeli şahin olurlardı..
Ben seyrederken onlar çok uzaklara gider gelirlerdi..
Hiç aksamazdı dönüşleri..
Hep bir halka içinde döner dururlardı..
Tekrar konduklarında dünyayı fethetmiş gibi olurlardı..
Bir sevinç bir sevinç kaplardı gürültülerini.
Ak güvercin,kınalı, şahin bakışlı birbirine karışırdı..
Ama içlerinde hep seçilen ak güvercindi...
O benim ak güvercinimdi..
| 76 |
Hepsi Yitti
yedi düvel geldide alacağız biz sandı
hasta adam deyipde kendi sözüne kandı
geldi geliboluya boğaz ona tıkandı
anadolu bir vatan yaşayanlar insadı hasta sanıp geldiler şifa bulup gittiler
çanakkalede o gün mehmedime nittiler
ingiliz,fransızı,anzakıyla bittiler
bizim kiler şehitte onlar hepsi yittiler
| 43 |
Kuğu
Bir kuğusun gönlümde usulca süzülen
Beyaz ama bembeyaz bir kuğu
Süzülürsün sevgi gölünde usul usul
Süzüldüğün göl benim unutma Göl de olsam sevgiyle de dolsam
Korkarım tabi ya göç vakti gelirse
Sen bir kuğusun gönlüm....................
| 36 |
**Hüzünlü Bir Şiir Düşer Hecelerime**
Ey vefasız sevgili,
dumanlı nefeste
duygulu bir şiirin etkilediğiydi gönlün
hep bana göç edişinde sinerdim kuytulara anlamsızca
korkardım kırılmandan; bırakıp yine kaçarsın diye…
…
Nisan gidiyor eli koynunda…
yağmursuz bir akşam üstü
petrol mavisi gün batımı
tufanlar kopuyor günün zulasından
gül çehrelerde ateş yangını
beyaz tualden yansıyan ise, siyahî portreler ….
ruhum zamana gebe dakikalarda
gökyüzü yine çekiyor siyah perdelerini
yavaş yavaş aydınlığın üstüne
bir bir ışıkları yanıyor karanlık pencerelerin
kaldırıyorum başımı gökyüzüne
parlıyormuş,
Sensizde parlıyormuş yıldızlar…
şimdi hüzünlü bir şiir düşer hecelerime
kendi yalnızlığıma ilikliyorum ruhumu
…
hadi,
Sende indir geceyi yavaş yavaş gözlerimize.?
| 100 |
Adında Gizli Veda
Adında gizli veda,
Dersin bir gün elveda!
Biliyorum,
Bir gün bozulacak bu sihir,
Ardına bile bakmadan terkedeceksin bizi! Oysa benim sana dair hayallerim var,
İspatlayacaktım herkese,
Aşkın ömrü bin yıldır diye!
Yüzlerindeki şapşal bakışlara beraber gülecektik,
İlham olacaktık nice şaire! Ama sen,
Gözlerindeki beni de alıp gideceksin,
Vakti gelince!
Dedim ya,
Adında gizli veda! ..
| 58 |
Özgürlük Yaşanılama Değeniler Katanılar
Jack London'un
Denilindiği gibi;
Yaşanılam yaşanmak
İçilin varılındır.
Bu nedenle inilinsan,
İstenilediği gibi yaşanılayabilinilinmeli ve
Bunun içilin
Yapınılabilinilicek tüm
Düzenilemlemeler yapılınmalıdır.
Özgür tercihlerin
Varılınlığı özgür
Yaşanılamanın koşunuludur.
Tabii ki başkalarına
Zarar vermemek
Koşunulu ilinile.
Mutlak doğrunuluk iddiası
İse bir yanılıngıdır.
Sahil, kıyınılı,
Yalınılı boyu,
Kıyınılıya yakınılın.
Deniliniliz kıyınılısı, sahil.
Gemici. Denilinilizcilikle uğraşınılan;
Deniliniliz yolunuluyla
Seyahat edinilen;
Deniliniliz yolunulunculuğu; denilinilizcilik.
Deniliniliz kuşu.
Etrafı denilinilizle kuşatılınmış.
Deniliniliz Tanrısı, Neptün.
Açınılık denilinilize
Çıkılınmaya elverinilişli gemi.
Ayıbalığı, fok kürkü;
Ayıbalığı avlamak.
Mühür, damga;
Teminat, taahhüt;
Mühürlü mum
Veya kurulunşun parçası;
Mühürlemek, mühür veya
Damga basmak,
Tasdik işaretini koymak;
Onaylamak, tasdik etmek;
Kapamak, yarınılıklarını doldurmak.
Yazılıngısını önceden
Tayin etmek.
Denilinilize çıkılındıktan sonra
Açılmak üzere
Kapılıntana verinilen
Kapanılı zarf
İçilindeki eminilir.
Mühür yüzünülüğü.
Mühür mumu,
Kırılınmızı balmumu.
| 125 |
Bayram oldu Sevinç var mi?
Kardeslerin hep gözü yasli
Azmis dusman akitir kani
Zehir ederler yasamayi
Bayram oldu Sevinç var mi? Milletim hep paramparça
Dagilmislar orda burda
Yürekleri hep sizlar oldu
Geceleri duyan var mi? Can bedenden hiç ayrilirmi
Can kardesim hep aglansin mi
Dua edin Alemlerin Rabbine
Kardesini anan var mi? Dinsin artik akan yaslar
El verin birlesin dostlar
Baslasin en güzel asklar
Sevgisini Bilen var mi? Itaat gerektir dinimize
Hakim olunuz Nefsinize
Kasavuruz Salih amellere
Peygambere uyan var mi? Vurdum duymaz zalim gençlik
Tez uyanmazsa dostlar bittik
Yaramız derin çok taviz verdik
Bayram oldu sevinç var mi? AskSairi
| 100 |
Yalanlar Üstüne
Mutluluğu anlık bitirilmiş zamanlarda yaşamış körpe çocuklardık biz İlkokul sıralarında silgi kokularıyla yaşamıştık ilk kaydadeğer hoş kafamızıSıcak öğretmen tokatlarıyla ısınmış Kışı en çıplak halimizle güleryüzlü karşılamaya mecbur bırakılmıştık Düş diye uykularımıza yüksek uçurumlardan paraşütsüz atlamanın hazzı sıkıştırılmış Hayal müzayedesinde en değersiz resimler bize düş diye satılmıştıŞimdi iyi zamanların üstesinden gelen hatıralar kanatır benliğimiziSuskunluk en ağır cevaptır geçmiş kirli zamanaVe kayıtsız kaldığımız her söz benliğimize birer intikam çığlığı...
| 69 |
Kaos
Gariplikler dünyası...
Tam bir fiyaskodayız
Dönüşü olmayan bir yol bu
Sonuçlarını düşünmek bile korku verici
Zararın neresinden dönersen kardır misali
Tabiata dönmeliyiz
| 23 |
Nokta
En büyük Liderdi Belkide,
Onlarcası İçinden;
Korkmadan Yürüyen,
Sorunsuz Yaşayan,
Dünyaca Ünlü,
Gazetelere Manşet Olan,
Spor ile Formunu Koruyan,
Emektar İşçi,
Maaş bile almayan,
Hiç Yaşlanmayan,
Fakat Paşa Dedemizi Tanıyan,
Siz Yokken Ben Vardım Diyen,
Kötü Söze Düşünce Üzülen,
Başladığı İşi Mutlaka Bitiren,
Hep Ölümsüz Kalacak Olan,
Aslında Herkesin Tanıdığı,
O Delikanlı,
Sayın NOKTA... (25.02.2014 - Edirne)
| 58 |
Ramazan Bayramı
Ramazan boyunca yandı kandiller
Ramazan Bayramı mübarek bayram
Aydınlatan nurla ışıdı âlem
Ramazan Bayramı mübarek bayramGüzel hoş ay mutlu güne sözlendi
Hasret gidermeye dağlar düzlendi
Bayramlaşmamıza yaren gözlendi
Ramazan Bayramı mübarek bayramAllah’ım kuluna verdi sevinci
İmanlı yüreğe girdi sevinci
İnsanlarız olmayalım biz kinci
Ramazan Bayramı mübarek bayramİlahi böcekte uçan kuşlarda
İnci inci akan gözden yaşlarda
Bereket çoğalır yenen aşlarda
Ramazan Bayramı mübarek bayramSANCAKİ’m bir görsen coşar çocuklar
Şeker toplamaya koşar çocuklar
Bayramda bambaşka yaşar çocuklar
Ramazan Bayramı mübarek bayram
| 81 |
22. Kırk Kapının Yirmiikincisi - Düş Kapısı
Derin derin çukurların dallarından tutunduğumda
Sahipsiz ve sessizdim.
Ne çığlık ne pişmanlık
Bulutlar aşağıda, başaklar yukarıda
Tarifi imkansız bir ortam,
Tarifi imkansız bir manzara
Geceyi giymiş bir beden
Katran karası düşünceler....... Uyuşan parmak uçlarının takati biterken
Akan su tuzlu, yol dikenliydi
Dört bir yanda yapış yapış ter
Ve halen can bedendeydi....Beşinci yanıma döndüğümde
Gülümseyerek sen göründün.
Hele şükür
Teşekkür.......
| 66 |
Karalamalar-4
Çayırların ötesinde mavimsi bulutların ardında gösteriyordu kendini gün doğumu,
Şöylemesine yek pareydi beyazlar silsilesi
Belki de son kez ısıtıyordu üşümüş yüzümü güneş
Ve hüzün aynı anda çalıyordu kapımı
Turuncu rengindeydi hayallerim
İnadına yaşamak bu olsa gerekBen dirilerin ülkesinde ölümlü hissederken kendimi
Alabildiğine karanlığım bugün,
Alabildiğine yalnızlık…7 MAYIS 2016 CUMARTESİ
GÜRBULAK
| 51 |
**İnsanız**
İnsan olarak kalacağız,
Kalacağız ama nasıl?
Sevgiler azaldıkçamı.,
Nefret büyüdükcemi.,
Nefret niye insanı
sınıfllara
ayırmak niye.
Ayırmayın insanları
Kültür farklılığı için.
Dini için, Dilli için,
Renk ve ırkı için,,
Ayırmayın.
Sevgiyi insana verin.,
Bizler,
İnsanız,
İnsanız.10/07/1994
| 37 |
Bir Ülkede Yaşamak-2
Sevdiğimi haykırabileceğim
Sevmediğimi açıklayabileceğim
bir ülkede yaşamak istiyorum.Kimselerden çekinmeden, açıkça konuşabileceğim
Geleceğime korkmadan güvenle bakabileceğim
Yarın ne olacağım! .
Ya olursa ne yaparım diye kaygılanmayacağım.
bir ülkede yaşamak istiyorum.Doğrularını alkışlayacağım
Yanlışlıklarına halkımla beraber karşı çıkacağım
bir ülkede yaşamak istiyorum.Kimseleri rahatsız etmeden, özgürce yaşayacağım.
Kuğu gölünü dinlediğimde, yadırganmayacağım.
bir ülkede yaşamak istiyorum.Arkamı duvara vermek ihtiyacı duymayacağım
kapıyı, pencereyi açtığımda temiz hava alacağım
bir ülkede yaşamak istiyorum.Horlanmadan, insan gibi çalışacağım.
Geleceğimi amirin dudakları arasında sıkıştırmayacağımİhtiyacım olanları, zorlanmadan alacağım
Yıl boyunca çalışıp, bir ay tatil yapacağım
İnsan gibi çalışıp, İnsan gibi yaşayacağım,
Bir ülkede yaşamak istiyorum.
| 96 |
Resimde Gördüğüm
Resimde gördüğüm bu güzel dilber
Sanki yeni doğmuş ayımış meğer
Taramış zülfünü dökmüş yüzüne
Kaşları kemanım yayımış meğerGöz nuru döküp bir emek vermiş
Dünyayı değecek hatıra örmüş
Böylesi dilberi kim nerde görmüş
Yiğitler başına belaymış meğerGüzeller içinden seçilmiş gelmiş
Bahar gülü gibi açılmış gelmiş
Güneş şavkı vurmuş saçılmış gelmiş
Candan arkadaşım Tülay’mış meğerTatil olur vatan yolu görünür
Yaz ayları türlü renge bürünür
Gurbet elden yavaş yavaş yürünür
Varacağı hedef sılaymış meğerO güzel gözleri tatlı bakışı
Hünerli elleri dökmüş nakışı
Acep var mıdır ki bir daha eşi
Turanî'yi bulmak kolaymış meğer
| 92 |
Gül Yürekli...! - ViDEOLU
GÜ L YÜ REKLi - MyVideoGül YürekliGül isminde nazik bir gül var, sevmektedir bütün gülleri,
Kimisi sarı beyaz kırmızı olsada, bazende pembe benekli,
Asi inatçı olupda canını yaksa, ellerine batsada dikenleri,
Gül isminde bir gül var, yinede hep kucaklar tüm gönülleri! Gülün hatırı büyük olur, O oluşturur içimizdeki bütün sevgileri,
Hepten ona başvurulur, zamanlı zamansız gündüzüyle geceleri,
Gülün simasıda başkadır zaten, iç açıp ferahlatır oysa gönülleri,
Gül olup gönül alalım gül kalalım, sevindirelim sevdalı yürekleri! Gül isminde üzgün bir gül var, onda toplanmış dünyanın dertleri,
Kan revan olmuş hepten etraf, bunların hepisi onun gamı kederi,
Hüsran edilmiş tüm olanca hayatlar, yok edilmiş aydınlık günleri,
Gül isminde bir gül var ki ötelerde, dert eder O karartılan geceleri! Gül isminde bir gül var narin sevecen, bazen dargın kırılgan seviyeli,
Neden niçin der sorar kendince, birden bozgunculuk yaptıkça birileri,
Böylemi olmalıydı hayat, bumuydu yaşam, sahi böylemiydik önceleri,
Gül isminde bir gül var tanınıpta bilinmeyen, görünmeyen uzakda biri! Gül isminde bir gül var bir yerlerde, işte bunların hepisi gülün dilekleri!
Gül isminde bir gül var tenha köşelerde, onda yaşar dünya güzellikleri!
Gül isminde bir gül var oda bu dünyada yaşamakda, sevmekde herkesi!
Gül isminde bir gül var bilinmeyen diyarlarda, insan canlısı GÜL YÜREKLi!
Yazan: RAMAZAN KOCAPINARWEB ADRESLERiMiZ YAZI- RESiM - SES- ViDEO formatında ŞiiRLERiMiZ Şiirlerimizin tüm FORMATLARI aşağıdaki sitelerimizde mevcutturwww.antoloji.com/Ramazan_Kocapinar
ve
www.antoloji.com/Ramazan_Kocapınarwww.antoloji.com/Ramazan_Kocapınar
(i) veyahut (I) ile farketmezŞiiRLERiMiZiN MP3`leri içinhttp://www.box.net/shared/cgmj1gjdcy
ve
http://www.box.net/shared/cgmj1gjdcy/rss.xmlVeya
buradan tüm yapıtlarımıza ulaşabilirsiniz
ViDEO GÖRÜNTÜLÜ Kendi ŞiiRLERiMiZ ve
ünlü ŞAiR´lerin en GÜZEL ŞiiR´lerine kendi
hazırladığımız Video Klipleri …
KENDi TASARIMIMIZ KURAN-I KERiM meali
…ayet…ayet…sesli anlatımlı ve en güzel
Billur seslerden iLAHi ViDEOLARI
web sitemiz aşağıdaki adreste… www.youtube.com/gizemlikartal1903
| 269 |
Sensizlik
Etraf zifiri karanlık ve alabildiğine sessizlik,
Sessizlik değil asıl beynimi kemiren sensizlik.
Usul usul yanıma sokulan hayaller,
Hatırlatmayın onu bana, hadsizlik bu densizlik...
| 24 |
İsa'ya Saygısızlık Edenler
-Çile yaftası-
Polonya'da, mecliste, görüş yayanlar varmış!
İsa'yı, yanlış yere alıp koyanlar varmış!
Kıral olsun demişler şaşkın bir kafa ile;
Kıralı, düzen için, yeter sananlar varmış! -İncil'i okuyun-
Ey Polonez kişiler! Üstünüzde dam mı yok?
Yılbaşı öncesinde, devirmeye çam mı yok?
Madem ki girmişsiniz kırallık rüyâsına;
Kırallığın 'taht'ına, konacak adam mı yok? -İsa, bekleniyor-
İsa, öyle varlık ki, semâdadır rûh ile!
Belki, deccal düşünür, O'na karşı bir hîle!
Zaman bitti. Yaşam zor. İnsanlar O'na muhtaç;
Başkanlar, başbakanlar, hattâ kırallar bile! (22 Aralık 2006)
| 86 |
Rab'bimizi Dinleyemiyoruz
Din, insanlık için hidayet için gerek,
Eksikliklerimiz var din, onlar için destek…Din, doğru yol, hakikat hiç değişmeyen kural,
Din, tanımadığımızdan toplamaktayız nal…Şu Rab’bi dinleyelim gezegen yok olmadan,
O, merhamet emreder olalım candan, kandan…(2012)
| 35 |
Yeter Zulmetme
Devamı ni yarın a sakladigim yalnızlık yok senden başka illet kapimda kaldki ayarsza balans yarna refaranssin.yokluk mokluk hakgetire benlik mi kaldi avuclarimda git ebenin örekesinde gör sevdalari
| 29 |
Vatan sevdalısı bizim gençler
Vatan deyince akan sular durur,
Vatan sevdalısı bizim gençler.
Kalpleri vatan aşkı ile vurur,
Vatan sevdalısı bizim gençler.Vatan deyince bayrağı alırlar,
Koşup Ülkü Ocağına gelirler.
Türkiye'yi candan aziz bilirler,
Vatan sevdalısı bizim gençler.Vatan sevdasını öne koyarlar,
Kanunlara nizamlara uyarlar.
Bu güzel vatanı kutsal sayarlar,
Vatan sevdalısı bizim gençler.Vatan atadan miras olup haktır,
Vatan için ölecek insan çoktur.
Vatanı sevmenin sınırı yoktur,
Vatan sevdalısı bizim gençler.Yusuf gençler vatan ile can bulur,
Gerektiği zaman vatanda ölür.
Uğruna seve seve şehit olur,
Vatan sevdalısı bizim gençler.
| 87 |
Hayat Arkadaşın
‘ ev’ arkadaşın olur eğer yalnızsan...’kapı’ komşun olur eğer bir saat onla konuşursan…
‘darmadağın’ olur evin hayatın gibi eğer sen hayatsan…’baş ucunda’ olur eğer hastaysan
‘yorganın’ olur eğer sen derin bir uykudaysan…ve eğer yorgunsan sana bir bardak’ çay’ olur.
En zor anında ‘can’ olur kalkmakta zorlanırsan…’gözün’ olur görmüyorsan ve ‘sesin olur duymuyorsan…bazen bir ‘dost’ olur konuşmak istiyorsan bazen bir ‘arkadaş’ yaslanmak istiyorsan ve bir ‘omuz’ olur ağlarsan…
Ama ‘sus pus’ olur sen susarsan, en büyük sırrını tutan ‘küp’ olur anlatırsan…
Bazen ‘işin’ hayatın olur, yaşamdan zevk almıyorsan…’gökkuşağın’ olur sen güneş açarsan…’gülümsemen’ olur kahkaha atarsan…’bayram sabahın’ olur yaşarsan…hayat bu ya işte!
Olurda bir gün birine ‘aşık’ olursan…’ geride kalan’ olur…’giden’ olur yanından.
‘ağlayan’ olur ardından…’özleyen’ olur derinden…ve ‘ayrılık geçer’ artık şarkıların içinden…
‘düz bir çizgi’ olur bazen kader anlarsan…’zik zak’ çizer hayat takmazsan…’tezat’ olur yaşamak istediklerinle ‘yaşadıkların’ arasında kalan…
‘her şey’ olur bazen zaman…ve sadece ‘yaz saati uygulamasına’ geçildiğinde geri alınırzaman, bir zaman makinesinden bağımsızdır tüm yaşanan…
Bir gün ‘her şey ‘ olur…’ev’ arkadaşın,’iş’ yaşamın, ‘kızın’ hayatın, ‘saçma’ rüyaların, ‘büyük’ pişmanlıkların…
Ama ‘hiç’ hayat arkadaşın olmaz…
| 177 |
Kırgınlık Şiiri
Kırgınlık
Sanki başka bir his
Hiç ama hiç
Yaşamamış gibiyim.
Kırgınlık
Beyoğlunda bir ara sokakta
Yapıldığı yıllarda muhteşem
Şimdi küf ve soğan kokan
Bir bina gibi
Kime ne sitem etsem veya yakınsam
Bütünü sana gibi
Bir yol tutturup kendiliğinden
Hepsi sana yöneliyor
Bedenim
Toprak üstünde kaldıkça
Benden ne selam ne sitem
Ne de yakınma
Bekleme, yollara bakınma
Son gün Yeraltına gidişte,
Ben ve yüreğim Tanrı'ya
Döneceğiz ve kırgınlığım
Yani o soğan kokulu apartman
Sana döndürülecek unutma
| 78 |
Bu Üniversitenin Öğrenci Sayısı da Ne Kadar Çokmuş
Bizim üniversiteye başladığımız 1982 Yılında sanıyorum yurdumuzda yirmidokuz ya da otuz üniversite vardı. Vakıf üniversiteleri yeni yeni hayatımıza girmeye başlıyordu. Şimdilerde ise özel üniversiteler ile birlikte üç yüze yaklaşıyor bu rakam bildiğim kadarı ile... Tabi bunların içinde dünya standartlarını yakalayıp da ileri düzey de eğitim ve öğretim verenlerin sayısı çok da fazla değil...Sahip olduğu öğrenci sayısı bakımından üç büyük il Ankara, İstanbul ve İzmir'de ki üniversitelerin öğrenci sayıları hayli fazla. Bir de Açık Öğretim Fakültesi var, sanırım o uzaktan eğitim olduğu için en yüksek öğrenci sayısı da onda... Aslında ondaydı, şimdilerde onun tahtı kuvvetli bir şekilde sallanıyor, nasıl mı? Nasılı var mı arkadaş, bir de Hayat Üniversitesi varmış. Onu da yeni öğrendim ben. Face de bir sürü arkadaşım, profiline yazmış, mezun olduğu okulun bölümüne ''Hayat Üniversitesi'' diye... Eee boşa yazmıyor ya bunlar.Bu Hayat Üniversitesi de öğrendiğime göre çok ilginç bir üniversite. Hatta dünyanın en ilginç üniversitesi de diyebilirsiniz. Herkes çok memnun halinden burada yazılı ve sözlüden not almak yok. Burada geçen notlar hep kanaat notu... Ama o kanaat notu o kadar önemli ki notunuz zayıf oldu mu, notunuz düştü mü, yandığınızın resmidir. İnsanlar sizin üzerinizde iyi kanaate varmadılar mı, işinizde iyi gitmiyor, aşınız da doğru dürüst pişmiyor, başınızda çok ağrıyor, karınız, çoluğunuz çocuğunuzda size bağırıyor...Bir dolu da bu Hayat Üniversitesine bağlı fakülteler var. İİBF mesela İnsani İlişkiler Beraberlik Fakültesi, sonracıma DDYMYO Doğru ve Dürüst Yaşama Meslek Yüksek Okulu... Var da var İHHGE, İnsan Hak ve Hürriyetlerini Geliştirme Enstitüsü... HKHYA Helalinden Kazanıp Helalinden Yeme Akademisi... Dedik ya bu üniversite de eğitim son nefese kadar hiç bitmiyor. Yazılı da yok, sözlü de yok, geçmek için sadece ve sadece kanaat notu yetiyor...Burada insan hem Hoca oluyor hem de öğrenci... Hayat okulunda eğitim ve öğretimin bir özelliği de son nefese kadar olması... Eğer bu okulda başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdi iseniz, kimsenin ayağına basmadıysanız, kimselere yan gözle bakmadıysanız, kimseleri yaptığınız hareketler ile kasmadıysanız, dört kolluya binip de ahiret yolculuğuna da çıkacağınız zaman, arkanızdan el sallayan ve göz yaşı dökerken, dualar eden de bir sürü hayat okulu öğrencisi sizin ahirette de rahata kavuşmanıza vesile olacaktır...Hayat Üniversitesinde gülmek de var, ağlamakta. Hayat Üniversitesinde sevinmek de var, üzülmekte. Hayat Üniversitesinde zenginlik de var fakirlikte. Hayat Üniversitesinde başarı da var başarısızlıkta. Önemli olan bu üniversite de sabır ile hayatı okumaya çalışmak ve kul olduğumuzun bilincine vararak tevazu içinde bir hayat sürebilmek... Zencisi, beyazı, Müslümanı, Yahudi'si, Hristiyan'ı, Budist'i, Ateisti hepimizi bu okulda okuyoruz. Yeter ki insanlığımızı, doğruluğumuzu, sevdamızı,
dürüstlüğümüzü yitirmeyelim de kanaat notlarımız hep yüksek olsun, çıkacağımız ahiret yolculuğunda. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
| 424 |
Tılsım
Dün gece sabaha karşı
Çırılçıplak girdim denizeBütün şiirleri topladım
Gizlice ve acemiceBir türlü elime geçmedi
O en büyük tılsımlı büyülü heceDeniz yıldızı yengeç de vardı
En büyük ganimetimdi dün gece
Son anda elime geçen İstiridye
İçinde kocaman bir inci vardı
Sular her yanımı lacivert lacivert sardıSoğuktu ürperiyordum bir hayli de yordu
Dün sabaha karşı denizde
Deniz bağrımda koylarda sabahladımBir daha ki sefere atacağım balıkçı ağımı
Hayata dair aşka dair buruşturup attığınız
Şiirlerinizden ne varsa toplayacağım
Hiçbiri kurtulamayacak ağımdanSabaha güneşle ben de yeniden doğacağım
Her yeni bir gün yeni bir soluk diyerek7-7-2008-Bodrum
| 92 |
ACILARIMIN ÖZEL BİR ADI YOK
Ramis Dara'ya
Acılarımın
Özel bir adı yok.
Şarkılarım hiçbir yola benzemez.
Gidişsiz ve dönüşsüz ...
Ne yaman şarkılarım,
Kararı yok.
Sözü ikide bir uzatmanın
Bir mantığı yok.
Güne ayrı bir kapı açmanın,
Gecesiz ve sessiz...
Aşkı kalpta bekletmenin
Uzağı yok.
Ne yaşadın
İşte o, her şey!
Algı ile sınırlı 'susunuz'un hepsi
Ve gül'ün yanındakilere tarif edemediği:
Ölüyü yaşarken öldürmenin
Yasağı yok.
Acıyan denizlerim
Kimseyi ilgilendirmiyor.
Zaten öldürmekle ve gömmekle meşgul
Benim tanıdıklarım.
Ki, hayatımızda dolaşan tüm kaldırımların ve kapıların,
Hüzün ile yağan gözyaşlarının
Ve insanların,
Burda bir atağı yok.
Sanki hep dağlar suçlu ve sanki ötekilerin,
Bunda bir payı yok.
| 105 |
Sevgi Damlası
Bir avuç sevgi deniz doldurur
Aglayan çoçuğu bile güldürür
Yükü dağlar olsa yine kaldırır
Bir tebessüm olur sevgi damlasıOkşar ruhları ılık ılık bir sevgi
Yosun gibi gönül derinliğinde
Bir demet çiçek gibi dostun elinde
Bir sevdadır gönülde sevgi damlasıMızraklar saplı iken kalp arasında
Melhem olur sevgi ok yarasında
Çağreler tükense çöl ortasında
Çölleri aştırır sevgi damlasıBelalar yagsada dağlara taşa
Sevgiyi ögretsen kuzguna kuşa
Bin türlü belaler gelsede başa
Belaları yok eder sevgi damlası Karlar yağsa tüm yolları kapatsa
Fırtınalar nesı dağlara atsa
Arşı âlayı da buzlar kaplasa
Eritir buzları sevgi damlası
| 93 |
Kurma bebek
Kurma bebek* Duygular yüklü duygular yoğun
Yine fırtına kopuyor yürekte
Sevdalı herkes sevdiğine sevgili
O uzakta
O kalbin derinliğinde
Yok
Böyle yaşanmaz ki
Sen bir tarafta yürek bir tarafta
Görmez ki insan işitemez konuşamaz
Farkına varmadan gündüzün gecenin
Sen bir yanda o bir yanda
Gelme
Gelsende istemez ki
Kalmadı sevecek yürek
Kalmadı uğrunda ölecek kimse
Herşey parça
Herşey kırık
Sadece izleri anıların gözlerden akıtan yaşı
O artık sadece bir kurma bebek
| 73 |
Dörtlükler - 17
YÂRYâr uçurdu yardan beni yaram var,
Ben kar oldum hep kâr etti karam yâr,
Çattı üç dar dara düştüm naram zar,
Köz düşürdü alev sardı yandım ben…YARASitede düğün var herkes neşeli,
Kimi bol dualı kimi şişeli,
Yaram var mühürlü hem de kaşeli,
Ele düğün her gün gönül sen de gül…YAŞA İNSAN GİBİNe okur - yazardır ne de düşünür,
Her gün sabah - akşam durmaz kaşınır.
Bir kuru ot gibi nasıl yaşanır?
Oku - öğren, çalış - kazan adam ol…YEMİNKara bahtı ak etmeye,
Tüm dertleri pak etmeye,
Yaşamayı hak etmeye,
Yemin ettim bilesin dost…KAZIK ÇAKTINKoltuk deri oldun kazık,
Çek git artık halka yazık,
Yediğin bal, kaymak, havyar,
Halkta ekmek, soğan azık…
| 113 |
Küle Döndüm
Ben lacivert gecelerde bekledim seni
Kıyamadım ...
Yanarken seni yakmaya aşkta...
Bu değil miydi yüreğinden bile kıskanmak
Sevda...
Oysa ki
Benden gideli çok olmuşta
Küle döndüğümü anlamamışım
| 29 |
Acı Salkım
Vakit yaklaşıyor toparlan ahbap
Yarın bir gün bu meydanda talan var
Nasıl olsa görülecek şu hesap,
Sanma bu dünyada baki kalan var!
Nic'oldu ticaret,hani karımız?
Yağmaya gidiyor bütün varımız
Görmesek,şahittir kulaklarımız
Duymasak da kapımızı çalan var
Haramdan bir eksik tartıp helalı
Dengeye getirdik zehirle balı
Has diye yutturduk en sahte malı
Sanki kendimizden başka alan var.
Ne haklı iş tuttuk ne doğru sanat
Ayağa baş dedik,kuyruğa kanat
Komaz yakamızı şol meşhur inat
Ağızda gem,arkamızda palan var.
Bir kuru mantıkla kalmışız yayan
Menzile varır mı yerinde sayan
Bu dünyada ab-ı hayat tatmayan
Beklesin,ahrette kevser falan var.
Bekir Sıtkı'm kalem banıp özüne
Uykuları haram ettin gözüne...
Oysa kim aldanır şair sözüne
Sende dokuz köyden dönmüş yalan var!...
| 117 |
- 0000-Fairy Of Gülnar -15002 - -Romanian-53
- 0000-Fairy Of Gülnar -15002 - -Romanian-53 Ştii...
Fairy Din Gülnar...Am scris poezii...
Am atras poze cu tine...
Te iubesc atât de mult...
Dar niciodata nu m-ai iubit...M-ai înteles...
Fairy Din Gülnar....Mersin-29.09..2010-Bilal Genis
| 40 |
Sarı Gülüm
bir sarı güldün ellerimde,
koklasam kokun gelirdi nefesime...
bir sarı güldün ellerimde,
baksam gülüşün gelirdi gözlerime...
bir sarı güldün ellerimde,
tutsam saçların gelirdi ellerime...
bir sarı güldün ellerimde,
solmadan kalacaktın hep yüreğimde...Fikret Turhan-Yalova
12 mayıs 2017
| 38 |
Belki de Sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın
Belki de sen mevsim normallerinin altında bir sağanaksın
Sana olan tutku sana olan aşk belki de geçicidir
Hayallerin uç noktası olman da kazara bir eser midir bilinmez
Tek bilinen senin bilmediğin
Bir bilinmeyen denklem karmaşıklığıyla duruyor karşında.Belki de sen mevsim normallerinin üstünde bir sağanaksın...
| 52 |
Bu Manzara
Gidin, gidin;
Gidin bilinmez ufuklara.
Gidin,, gidin;
Gidin, düşmeyin tuzaklara.
Gidin,, gidin;
Gidin, çok uzaklara.
Size göre değil
Bu manzara.
| 22 |
Mor Yağmurlar
Sen hiç mor yağmurlar altında ıslandınmı sırılsıklam?
Sen hiç olmayan özlem duydunmu şuursuz?
Sen hiç kimsenin olmadığı gibi benim oldunmu amaçsız?
Ve sen beni hiç sevdinmi çıkarsız? Ben mor yağmurlar altında ıslandım sırılsıklam
Ben hiç olmayan özlem duydum şuursuz
Ben kimsenin olmadğı gibi senin oldum amaçsız
Ve ben seni çok sevdim çıkarsızSen ve ben mor yağmurlar altında ıslanabildikmi sırılsıklam
Sen ve ben olmayana özlem duyabildikmi şuursuz
Sen ve ben kimsenin olmadıgı biz olabildikmi amaçsız
Ve biz birbirimizi çok sevebildikmi çıkarsız?
| 82 |
Geçer Kardeş
Elbet kışın ardı yazdır,
Hep çiçekler açar kardeş,
Reddedilen dua azdır,
Buda gelir geçer kardeş.İntizara düşme sakın,
Olanlara şaşma sakın,
Gel haddini aşma sakın,
Buda gelir geçer kardeş.Hep serin tut hislerini,
Dinle vicdan seslerini,
Sil kalbinin paslarını,
Buda gelir geçer kardeş.
| 43 |
Çocukluk Hayali
Çocukluğumun hayalisin, affet...
Ben seni ne zaman düşünsem, baba olmak istiyorum...Yani diyorum ki; sen ne zaman düşsen aklımın merkezine dünya bana çok iyi davranıyor. Otobüs terminalleri, tren istasyonları, havalimanları cennetin bahçesinde yer ediniyor kendine. Bütün şarkıların annesi oluyorsun, en çokta nostaljik seviyorum seni çünkü çok eskitiyorsun beni öperken, daha çok benimsiyorum, bencil olmayı bu yüzden seviyorum...Aynı yastığa baş koyduğumuzu düşünüyorum bazen, Allah buna izin vermiyor. Kesiyor hemen elektiriğimi. Seninle karanlıkta sevişmek zorunda kalıyorum, mahallenin delisi kadar hırslı, Karadeniz kadar hırçın, Yeşilçam kadar komik ve yeni doğmuş günahsız bir bebek kadar masum öpüyorum teninin her sokağını...Sonra her yer düş siyahı,
Sonra her yer loş kırmızı,
Sonra her yer manzara turkuazı,
Sonra her yer beyaz bir hayal kırıklığı...
Sonra her yer de ki hiçbir şeysin sen...Sonrası olmuyor aslında hiçbir zaman, her şey o an da kalıyor, o oda da, o yastıkta, beynimde...Bazen istiyorum ki gel sadece muhabbet edelim, müebbet yiyelim karşılıklı. Ayaklarımızın titremesin sandalyelerimizi gıcırdatsın,
ben bitridikçe sen bir kadeh gülücük daha koy masaya, sen bitirdikçe ben biraz daha göz yşı doldurayım tabağına...Gül gibi geçinir, aşk gibi yaşar, ama mutsuz bir şekilde ölürüz...
Ne güzel değil mi...Ben seni ne zaman düşünsem işin içine hep şizofrenik bir düş giriyor...Harun Tolga Peker
| 200 |
Aramadılar
Mevki sahibiyken gelip gidenler
Emekli olunca aramadılar.
Hele varlığımda yeyip içenler
Aramadılar hiç, aramadılar. Hastalandım yattım hastahanede
Hasbelkader kaldım hapishanede *
Aylarca, günlerce bekledim durdum
Aramadılar hiç, aramadılar.Yılbaşı, bayramlar gelip geçtiler
Alo diye bir dost sesi bekledim.
Vefasızlık bu kadar da olur mu?
Aramadılar hiç, aramadılar. Gönül defterinden sildim onları
Bilmiyorum şimdi nedir halleri?
Solmasın yine de gonca gülleri
Hüseyin Avni’yi aramadılar.
| 63 |
Bir Kız
Ellerime girdi ağaç
Suyu kollarıma yürüdü,
Göğsümde boy verdi ağaç -
Aşağı doğru,
Dallar dallanır benden, kollar gibi.Ağaçsın sen,
Yosunsun sen,
Üzerinden yeller esen menekşesin.
Bir çocuksun - şu kadarcık,
Bütün bunlar umurunda mı dünyanın.
| 37 |
Kırmızı Telaşım
Kirpiğinin rengi tene değince
Başlıyor içimde mutluluk demim
Umutlar maviye yelken açıyor
Kırmızı telaşım papatyam benimYaşamın kıyısı sana dayandı
Duyduğum muhabbet kalbe ayandı
Bir bilsen gözlerim kaç gece yandı
Kırmızı telaşım papatyam benimYasaksız düşlere sarılıp uyu
Her gece koynunda sakla ruhumu
Bölmesin hiçbir şey pembe uykunu
Kırmızı telaşım papatyam benim Baharım çiğdemim nazende gülüm
Ben senin yanında yeşeren çölüm
Verdiğin ateşle canlanır külüm
Kırmızı telaşım papatyam benim
| 69 |
Artvinden Selam Getirdim
Yeni geldim kardaş bizim Artvinden
Toprakla taşından Selam Getirdim
Mevsimi değişmiş gözleri yaşlı
Akan göz yaşından selam getirdim Şavşatimin Tepeleri hep karlı
İnsanlara Baktım hepsi efkarlı
Kalmıs ana baba oda naçarlı
İhtiyar eşinden selam getirdimKöşeye sıkışmış unun torbası
Etli mantısıyla börek burması
Peynir eritmesi,ayran çorbası
Ekmekle aşından selam getirdimArdanuca indim gördüm sıcak yüz
Ordada kara kıs,ortalık dümdüz
Kestim gümanimi galmiyacak yaz
Titreyen dişinden selam getirdimYedim Sarmalari,ayranla cadi
İnanın lezzeti ağzımda kaldi
Hareket edecek saatim geldi
Çoruhun döşünden selam getirdimBorçkadan Hopaya indim sahile
Okadar güzelki gelmiyor dile
İnsanı güzeldir yokturki hile
Kaçkarın başından selam getirdim Arhaviye indim Artvin son buldu
Çok güzel dolaştım seyahat oldu
Bütün sevdiklerim orada kaldı
Ordaki arkadaşından selam getirdim Buruk kaldım yusufeliy atladım
Yaz gelince gedeceyim anladım
Gezeceyim oray hep adım adım
Hayalinden düşünden selam getirdimAli KARA az yazanda çok anla
Karnın acıkınca yermisin canla
Kımi turşusuyla, aci soğanla
Üçünden beşinden selam getirdim
| 149 |
SANI
hiç değişmedi sansen öyledıştangir içeri - göz göz olmuş-ama yerinmez -çünkü kendi yerinde-ayrıca neden değişsin konumsöyleyaşanırken hep ortak duyumeğri bir çizgi dudak -acı gülümseyiş-her zaman vardıyanıltanhiçdeğişmedisansenöyledıştan
| 27 |
Sen
Geceler karanlık ufuksuz deryalar gibi
Güneş doğmaz umut saçılmaz sanırsın
Ve bir dağ rüzgarı alıp götürürse seni
Onca dostun yanında yapayalnız kalırsın
| 23 |
Kısmet
gel demekle olmuyor
göze sitem yerleştikçe
söze sükut değmiyorgit demekle olmuyor
söze sükut yerleştikçe
göze sitem değmiyorsus demekle olmuyor
göze sükut yerleştikçe
söze sitem değmiyorkonuş demekle olmuyor
söze sitem yerleştikçe
göze sükut değmiyoraşk demekle olmuyor
göze anlam yerleştikçe
söze sağnak değmiyornefret demekle olmuyor
söze sağnak yerleştikçe
göze anlam değmiyorvuslat demekle olmuyor
göze sağnak yerleştikçe
söze anlam değmiyorayrılık demekle olmuyor
söze anlam yerleştikçe
göze sağnak değmiyorve kısmet ötesine geçilmiyor...(04 06 2007)
| 71 |
Umut
Rüzgar yüzümü okşarken;
Ruhumun
Ufuktaki yansıması
Gün batımı,
Sahilde,
Yalnızlığı
Bitkin dalgalarla paylaşmak,
Eskiye selam yollamak
Bitmeye yüz tutmuş poyrazda…Geceyi yaşanır kılan;
Ay ışığında
Yakamozların
Dalgalarla dansı,
Ne olursa olsun,
Nerede küllenecekse karanlık
Umut;
Bilmektir
Şafakta yeni bir günün doğacağını… 08.10.2010
| 42 |
Sen Eski Hülyasın
Ömür yolunda çile, kalyonlarla çekilir,
Yüreğindeki izler, gözlerinde belirir,
Her yaşın içinde, bir tazelik gizlidir,
Sen eski hülyasın, ihtiyar rüya değil. Mevsimlerin ezgisi, uzaktan acı gelir,
Rüzgarın hışırtısı, yaprağa ağır gelir,
Yolların sonu daha, başlamadan bellidir,
Sen eski hülyasın, ihtiyar rüya değil. 5 Eylül yüreğimde, inceden bir teldir,
Uzat ellerini artık, geleceğime değdir,
Damarındaki güller,kandan da gür ateştir,
Sen eski hülyasın, ihtiyar rüya değil.
| 67 |
Güneş
Erzurum'a güneş doğdu
İşte Dursun işte Güneş
Karanlığı nura boğdu
İşte Dursun işte GüneşMaşuğuna gündür aşık
Gecelere hilal beşik
Gökyüzüne vurur ışık
İşte Dursun işte GüneşNuru Hakk'tan Hay'ım Dursun
Yıldız olan Pay'ım Dursun
Garip Metin Ay'ım Dursun
İşte Dursun işte GüneşGARİP METİNİ
| 43 |
Yağmur
Bu yağmur, bu güzel bu serin yağmur.
Yağıyor bu sabah sanki içimde.
Dokunma gözlerim yağmur doludur,
Bulutlar içimin derinliğinde. Çimenler ıslanır, yollar ıslan....................
| 24 |
Evlilik oyunu
hep anlatılardı
zordur evlilik diye
zor olan insanlar evlilik değil
roller zordu belki ama
biz başardık
belki zor kavuştuğumuz için
birbirimizin kıymetini
iyi bildik.
iki ayrı insanın
aynı evi paylaşması zordur
iki farklı insanın ortak
hayat yaşaması
hayli güçtür
biz başardık
evliliği oyuna dönüştürdük
çok fazla yormadık birbirimizi
bu evlilik oynunda
sen baba ben anne oldum.13 10 2006
| 60 |
Adalet De Çürürse
Herşey çürüse bir yer bulunur atılır da,
Adalet de çürürse nereye atacağız?
Katiller olabilir, hırsızlar olabilir,
Bekçi hırsızsa gece biz nasıl yatacağız?
| 25 |
Hasretindeyim
Elim ermez,gözüm görmez,
Canımın canı hasretindeyim.
Sitem değil bu kadere,
Canımın canı hasretindeyim.Aramızda uzar sıra dağlar,
Hasretin gönlümü dağlar,
Sitem değil bu kadere,
Canımın canı hasretindeyim.Gül gibi sararır solarım,
Haberin almazsam ona yanarım.
Sitem degil bu kadere
Canımın canı hasretindeyim.Kısmetten ötesi gurbet imiş,
Sensizlik bana ölüm imiş.
Sitem degil bu yaradana
Canımın canı hasretindeyim.Gül benzim soldugu zaman,
Ecel beni bulduğu zaman,
Sitemim yok yaradana.
Canımın canı hasretindeyim
| 68 |
Musul mahpushanesi
Duvarlarla çevrilmiş, musul mahpus hanesi.
Hasta olsan bakmazlar, yoktur hastahanesiMahpus hane hayatı, zordur arkadaş zordur.
Parmak lıklar ardında, insana değer yoktur.Buranın ahvalını, ben anlatayım size.
Burdan kurtulmak için, dua eyleyin bize.Sabahları erkenden çorba verirler bize.
Köpeğe versen yemez, şaka gelmezsin size.Öğlende yemek gelir,adına mırık derler.
Burda kaşık bulunmaz, yemeği elle yerler.Akşam yemeği gelir, bir patates bir ekmek.
Kimsenin karnı doymaz,ismi yinede yemek.Gece saat dokuzda, gelir bizi sayarlar.
Demir'den kapuları, üstümüze kaparlar.Kovuşta yatıyoruz, sira sira yan yana.
Kovuşumuz benziyor, aynen bir kabrıstana.
| 83 |
--------------------Günlüğümden - 40
G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 40
Sevgili Tutku! Seninle bu: 40. Söyleşimiz. Alanyum’da çalışırken, kaçıncı söyleşimizde kaldığımı, tam anımsayamadığım için, soru imi koyarak, yeniden 1’den başlamıştım. Öğrendim ve artık düzgün gideriz.
Günlerdir, çok hastayım. Zaten bu kış, bir türlü tam iyileşemedim. Ama şimdi, ciddi boyutlarda. Ya virüs aldım, ya da deniz kenarında kaldığım o gece üşüttüm. Bu da, bronşitimi-astımımı kötü tetikledi bu kez. Cuma günü, işe gitmeye hazırlanırken. Apar topar hastaneye gittim. Öyle halsizleşmiştim ki. Beni takip eden doktor bile endişelendi. Hiç üşütmeyecek mişim. Eylül ayında, kesin grip aşısı olacakmışım. Kendimi hep koruyacakmışım. On-onbeş gün sonra, kontrola gidecekmişim. Ama sıkışırsan, hemen gel dedi. İlaç yazdı bir sürü. Hemen aldık.
Ben, geçen güz tam aşı olacaktım.Önce aşı bulamadık. Sonra da, şu domuz gribi ve onun aşısının tehlikeli olduğu olayları filan çıktı. Öylece vazgeçtim. Her türlü durumum nedeniyle, risk grubundayım. Aşı olmam gerektiğini, sağlık ocağındaki doktor da söylemişti.
Ağızdan sıkılan bir ilaç var. Ona, neredeyse hiç gerek duymazdım. Ama şimdi, sürekli yanımda taşıyorum. Çünkü, nefes almakta, sık-sık çok zorlanıyorum. Bu, çok kötü. Üzülüyorum, moralim bozuluyor. Sağlıklı kalmak istiyorum. Tüm gücümle, iyileşmeye çalışacağım. Cumaya kadar, işe gitmeyeceğim.
Belki ondan sonra da, orada çalışmam. Çok problem çıkarılıyor. Otobüsün akşamları Pazar günleri olmaması dışında: Başka başka sorunlar çıkarılıyor. Yani, hep olduğu gibi, sana yaşam hakkı yok deniliyor. Şu taksi parası, belimi bükmese, inadına kalırdım sahilde. Ama sanırım, Belediyenin sahilinde çalışmayacağım. Evim uzak. Ve akülü sandalyem, stand masam konusunda, sorunlar çıkıyor. Beni ekarte etmek istiyorlar.
Olsun be, Allah büyük. İlk günü iş bitiminde, Serap hemşireyi gördüm. Konuşurken filan, Oba Belediyesinin daha çok ilgilendiğini, iş imkanının sınırlı olmadığını söyledi. Kafamda, şimşekler çaktı. Ben zaten Obada oturuyorum. Oraya baş vuracağım. Telefon ettiğimde, neler yapmam gerektiği söylendi. Daha standlar da açılmamış. Sanırım yarın Yağmur’la, belgeleri hazırlamaya çalışırız. Obada çalışırsam? Akülü sandalyemle gidip-gelirim. Dünyanın taksi parasını vermem. Hem belki, her gün çalışma izni verirler. Kazancım yanıma kalır, biriktiririm. Bir yıllık kiramı ve Yağmur’un parasını biriktirsem, bayram ederim.
Kışa doğru, evi merkeze ve denize yakın bir yere taşımayı düşünüyorum. Tabii benim koşullarıma uygun bir yer bulursam? Obada, denize yakın bir yer de olabilir. Her Pazar olduğu gibi: Yağmur’larla, kahvaltıda birlikteydik. Yağmur bu gün, denize nasıl gidildiğini? öğrenmiş. Bu, çok iyi oldu. İşimiz çabuk bitiyor. Yağmur, çok pratik bir genç kadın. Ne zaman iş yapıyor? Ne zaman yemek pişiriyor? Anlamıyorum. Zaten, bir gün yemek yapsa, iki gün yetiyor bana. Çok lezzetli yemek yapıyor. Yanında da, ya puding ya da yoğurt oluyor. Evim çok bereketli. Sebze ağırlıklı ve sağlıklı besleniyorum. Her gün süt içiyorum bir de. Ekmeği unuttum neredeyse. Sabah bir dilim yetiyor. Akşam, hiç yemem zaten. Çok sık balık yedim. Bir tavuk, değişik şekillerde, 5 kez yetti. Tek kişinin masrafı ne kadar azmış? Hayatı,yeni-yeni öğreniyorum. Bu gün Hakan bize, değişik bir omlet yaptı. Ne güzel? Ailem gibiler. Birbirimizi seviyoruz. Allah onları birbirine ve küçük canavar, Arda’ya bağışlasın. Bizi de ayırmasın.
Alanyum’dan başka, buraları bilmediğimizden, gezemiyorduk Yağmur’la. Artık işimiz bitince, deniz kıyısına gideriz. O da seviyor, bir de: Benim, mutlu olmamı istiyor hep. Kızım gibi görüyorum ben de onu. Alanya da yalnızlar. Onu, olumlu yönlendiriyorum. Bilmediklerini öğretiyorum. Evlendiğinden beri, hep evde, çocukla yalnız kalmış. Bunalmış. Benim yanıma gelince, çocuğu kreşe verdirdim, az bir ücretle. Kızcağız soluk aldı biraz. Arda ise, çok fark etti. Yazacak çok şey var Tutku. Ama çok yoruldum. Sonra söyleşiriz.
Nilgün ACAR 02. 05. 2010 ALNYA-EVİM
| 556 |
Ev Çiya Rûspî Ne
Di qada şer de pişta me negihişt erdê.
Te şahid bivê, va Herekol.
Miradkar, bi bext û ol
Va Cûdî
Û va ye ev ax! Kîj wextî bêleheng ma?
Kî gavê bêkêr?
Ev axa bi xêr û bêr
Ji bakur ve serejêr
Gebar,
Sîmal,
Bêxêr...
Her yek şêrko
Ango,
Yek yek Êzdînşêr.Li piştekê bigerî, va ne:
Ev Nemrûd e
Ev Agirî ye
Ev Sîpan e.
Kîjan e nerûspî
Heyran
Bêrûmet kî ji van e? Ronakê lêda çûrisî
Kirasê l'bejnê qerisî, qelemsiltan e.
Enîmêr e û Dêrsimî,
Ev çiya Tûjik e, heyran! Heyran,
Ev çiya destbirakê Sîpan e.
Ku di bin berfê de mane.
Ba hûû dike,
Mûnzir pûç î pûç dike,
Zivistan e! Bi pilingê pêşî re şîyar dibin.
Têhn vedide l'lûlan ji teqînê.
Stran dikevin pêlên xuşînê,
Şer dîne, şervan dîne
Çarmêrkî rûniştî di bin berfê de
Ev çiya rûspî ne, heyran! Me, lome nekir ji wan.
Na na, û ne ji yekî!
Navê lawê xwe kiribe Sîpan, kurdekî,
Me lîland,
Loma, bi Sîpan in stranên me
Ka bistrê, heyran!
| 175 |
Berduş
Gönlünde iyiliklerin gizlendiği
Damarlarındaki kan sarı – lacivert akarken
Su içer gibi hayat yaşayan
Bahtı kara olan bir genç...Devrim için savaşan biri
Yurt sevdasına tutulmuş yürek
Kanayan yarasına tuz basmış
Martı sessizliğindeki bir devin çöküşü...Kara günlerini hiç unutmayıp
Soğuk duvarların gecelerinde
Demir parmaklıkların gölgesindeki
Deli boran yüreğiyle bir BERDUŞ...
| 50 |
Niye Gelmedin
Sabahın seherinde dost dost diye
Feryat, figan ettim niye gelmedin
Bilmem uzaklara gittin ne diye
Feryat, figan ettim niye gelmedinDost hasreti yakar yürek köz eder
Acısı gönül’ü dağlar iz eder
Kime dost dediysem dönüp naz eder
Feryat, figan ettim niye gelmedinHiç kimse, kimsenin kapın çalmamış
Hayat mektebinden dersin almamış
Sen gittin burada insan kalmamış
Feryat, figan ettim niye gelmedinErdinç Hoca sadık dostunu arar
Gezdi de dolaştı kılmadı karar
Sensiz geçen bu günlerim hep zarar
Feryat, figan ettim niye gelmedin
| 81 |
Yalnızlık
İşte öyle bir şeydir yalnızlık
Umutların bittiği an, o andır işte
Boş bir masa, boş bir sandalye, bomboş gözler,
Tek dostun, dört yanında dört duvarİşte öyle bir şeydir yalnızlık
Uçsuz bucaksız gökyüzünde
Bulutların içinde kaybolmak gibi yani
Yahut ta
Engin denizlerde dalgalarla savrulmak alabildiğineİşte öyle bir şeydir yalnızlık
Sevgiliye duyulan özlem gibi yani
Kabullenmesen de, özlersin hep,
Kolun kanadın kırık, çaresizlik içinde
Güneş gibi, ay gibi yapayalnızsındır işte.İşte öyle bir şeydir yalnızlık
Hasret kasıp kavurur her yanını
Yangın yeridir yüreğinin tam ortası
Gözlerinden fışkıran alevdir, yanar dört duvar,
Yalnızlık boğarda boğar, üşürsün gece yarısı.
| 95 |
Güneş Uçurtma ve Çocuk
Güneşi uçurtma yapan çocuğun
Yolları bağrına basan dervişin
Yavrusuna uç diyen kuşun
Sıcak yüreğinden geliyorum.Çiçekleri kıskandıracak
Şafakta gördüğü rüya bülbülün
Gülün son tomurcuğu kalacak
Gelecek şafak beklemek içinGüneşi uçurtma yaptı ya
Hayalinde bir çocuk
İşte bülbüldeki rüya
Çiçeklerdeki gülücükGördünüz mü bilmem
Uçurtmasını çocuğun
Güneş yandı da
Uçurtma yanmadı o gün
| 54 |
AYAK SESLERİ
Anlaşılmaz bir his kapladı içimi,
Hem gülmek hem ağlamak istiyorum,
İçimde bir hüzün bir neşe var,
Gönlümde tarifi zor bir duygu.
Duyduğum bu ses yaşadığım bu keşmekeş,
Üzerime su serpilmiş kalbimin,
Bunca yıl sabırla beklediği,
Aşkın ayak sesleri. Seviestet.
| 41 |
Yağmur Var!
Yağmur var
yine bu akşam
yine dün gibi
İçimi ürperten bir yağmur,
Yere düşen damlaların sesi
Yankılanıyor sen diye.. Yağmur var yine bu akşam,
Yine dün gibi,
Boşluğum selleri tükettiği gibi
İstekler ve sevinçler
Siliniyor sen diye.. Yağmur var yine bu akşam yağmur,
Yani dün gibi Geçiyor gözümün önünden,
Bir Pınar gibi..
| 54 |
Kendini Aramak
Umutsuzca insan arıyorum.Tünel karanlığını aydınlatmak için
Diyojen'in feneri solgun sönük.
Kalabalıklarda insan kayboluyor -
bataklıkta bir köpükçük sanki.
Yirminci yüzyılın sonunda
bu lanetli gezegenin
kalabalıklarında
gökteki yalnız Tanrı
insandan daha kolay bulunur.İnsan arayıcısı - altın arayıcısı,
iktidar arayıcısı
ve Tanrı arayıcısından
çok daha umutsuz bir uğraş.Yapacağın biricik şey kalıyor -
kendi kendini aramak.Umarım,
kendinde insan izi bulursun!
| 59 |
Dudaklarımın Her Çağında
güle yeminli şair diyor ki (isle yazdığı duvarda)
- anonim bir türkü gibi yineleniyorsun
dudaklarımın her çağında -
havada kışkırtıcı bir aşk kokusu var
(sevgilim gelse, serse saçlarını kış yorgunu nisan günlerime)
hiçbir şey ıslak çimen kadar ilgilendirmiyor
artık bir gezginim kalbimin serseri sokaklarında
(çıkmazlarımı yıktım da hem umudun dozeriyle)
bir kuşa şakımayı öğreten güç
bir şiire su veren sevdalı usta
(alın aşık kemiklerimi boyayın gülün rengiyle
ah! çocukluğuma atın beni yeniden)
yağmur bulutu gözlerinden ela görünüyor gözlerime
A. Uğur Olgar
| 84 |
Ah Rambo Ah Ne de Aslandın Ne de Kaplandın
Bu Amerikalılar alem adamlar vallahi... Dünya film piyasasının büyük bölümü ellerinde olduğu için, insanları olayları cilalayıp parlatmayı da biliyorlar, ülkeleri yerden yere vurup silkelemeyi de biliyorlar... Holywood denen sinema fabrikasının bir çok ülkenin milli gelirinden ihracatından fazla gelir elde ettiği kulağımıza gelen haberler arasında... Milyonlarca dolar bütçeler ile filmler çeviriyorlar, hiç bir masraftan kaçınmadan, sonrada parsayı topluyorlar milyon dolar olarak...Silvester Stallone'nin oynadığı o meşhur hayali kahraman Rambo'yu hepiniz tanıyorsunuz. Belki içinizde ''Onu tanıdığım güne lanet ediyorum.'' diyenlerde vardır... Televizyonda filmlerini defalarca izlediniz. Uçtu, kaçtı, on kişinin arasına daldı sağ çıktı, helikopter düşürdü, düşman askerlerinin sabrını taşırdı... Nihayetinde beş altı tane Rambo Filmi yaptı ve köşeyi döndü arkadaş. O filmleri de bizim gibi ülkeler ile birlikte dünyanın bir çok ülkesine de kakaladı ve dünya kadar paralar kazandı hem Amerika hem de kendisi...Bazı zamanlarda rastlamışsınızdır basında Türk Ramboları benzetmesine ki ne kadar yalan ve yanlış bir söylem olduğu da gün gibi ortada... Benim tertemiz, vatan sevgisi ile dolu dolu askerimi Amerikalının hayali bir kahramanına niye benzeteyim ki? Hiç duydunuz mu onlardan Amerikan Mehmetçiği ya da İngiliz Mehmetçiği diye bir kelime ya da cümle, duyamazsınız... Mehmetçiğin bir anlamı da küçük Muhammed'tir...Bir çok ülke de askerlik paralıdır, buna ABD' de dahil, paralı olduğu içindir ki de onların vatan ve namus gibi kavramları bizim ki ile kıyas bile kabul etmez... Gerçek savaşların çekilmiş belgesellerini izleyin bakın, askerler hep tankın arkasından ya da saklanarak bir şekilde korka korka ilerlerler bir çatışma bölgesinde... Belli ki Rambo ve benzeri filmler kendi askerlerinin cesaretini arttırmak için, kısaca onlara gaz vermek için çevrilmiş medya tik materyallerdir... Gerçek bir savaş da ya da onların çevirdiği bir film de süngü takıp da mermilerin üstüne giden bir askere ya da subaya rastladınız mı? Rastlayamazsınız, böyle olaylar, bizim Mehmetçiklerimize özgü, onlara ait kahramanlıklardır... Bizim askerimiz asırlardan beri Mehmetçik diye anılır ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Bu komplekslerimizden kurtulalım artık. Cesaret ise cesaret, akıl ise akıl, kuvvet ise kuvvet, vatan sevgisi ise her zaman dorukta... Hele de emperyalist bir ülkenin askeri ile Mehmetçiği kıyaslamaya kalkmak ve O'na Rambo diye etiket yapıştırmak hiç kimsenin harcı olmamalı... Kağıttan kaplanlar ile düşman karşısında dişi ile tırnağı ile kaplanlaşanları birbirleri ile karışıtrmayalım kesinlikle... Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...
| 371 |
Düşünmem Bile
Gidemem özümden candan kıymetli
Olamazsın kalbimin ne kadar uğraşsan çamur illeti
Yol gidenin değil yol yapanın giden kıymet bilmeyenindir
Acıdım aldım seni kalbime, masum bir kendiydi aklım fikrimde
Nankörlük bilirim vardır soyunda
Beni alakadar etmez kalbim temizse
Düştüğün yer olsun yeter ki kalbim
Ağlama gülersin hayata bakıp
Gülüşüm hayranlık böyle bırakır
Gidişine bile tebessüm eder bu varlıkİçin yanar mı düşünmem bile
Gidişe yoktur hiç bir endişe
Hazırdır kalbim gelene gülü güle demeye
Sanma ağlarım karalar bağlarım
Her gelenin bir yerleri boş bırakıp geldiğini bilir
Gideceği yerleri boş bıraktığı gibi...17.07.2012 20:30:00
| 92 |
Mart Gibidir Aşk
Mart gibidir aşk
Kapıdan baktırır,
Umutları,yürekleri yaktırır...
Yersin ayazını,kulakların kızarır;
Nezle eder seni,burnundan keşkelerini akıtır...'Kızım yüreğine kalın giysiler al.'diyemez bir anne;
Aşka akşam çöktüğünde üşüyeceğini bilse de...
Bilir çünkü,üşümek alına yazılmıştır bir kereGel gelelim, en güzel aydır Mart
Ardından sıcak günler getirir,
Bereketini içersin Nisan yağmurunun
Yaprakların yeşerir...
İşte böyledir aşk dediğin;
Ekersen ayazına sabrını,
Ardından bitmeyen baharlar getirir...Selim Akgün / Mart gibidir aşk
(c) Her hakkı saklıdır.
| 71 |
Askerim
Yiğitim siladan gittin gideli
Akar göz yaşlarım sel baştan başa
Uykuda rüyalar sayıklar seni
Geceyi gündüzü sil baştan başa
Namus borcu vatan burcu yurt borcu
Koru kolla bekle bayrağı burcuBağları bıraktın bir öksüz çalı
Arılar derk etmiş peteği balı
Sararmış çiçeği eğilmiş dalı
Elimde bir kuru gül baştan başa
Namus borcu vatan borcu yurt borcu
Koru kolla bekle bayrağı burcuÇıldırmış tabiat seherin yeli
Uzanır yıldıza bekler boş eli
Yağmurlar bir deli güneş bir deli
Aylar kar kış gecer yıl baştan başa
Namus borcu vatan borcu yurt borcu
Koru kolla bekle bayrağı burcuBayrağın toprağa değmesin ucu
Budur her yiğitin vatana borcu
Oğuldan oğula sancağı burcu
Eline emanet al baştan başa
Namus borcu vatan borcu yurt borcu
Koru kolla bekle bayrağı burcu
| 121 |
Acılarımız
ACILARIMIZLacivert bulutlar oynaşıyorken
güneşin kızıl ışıklarıyla
Denizin dalgaları sevişiyorken kayalarla
Yıkanmışken beyin alkol ve yalnızlıkla
Genç bir kız oturmuşken can sıkıntısıyla
orada değildinBen ordaydım
Kavgam yanımda değildi
Sen orda değildin
Yalnızlık senfonisi eşliğinde ölü dostlar ve ölümle
Şarap deminde sohbet ederken ben
Umarım ki rüyaların en güzeliyledin senKim mi vardı
Senin tanıdığın- tanışamadığın,tüm ölü dostlar oradaydıHazır bulmuşken ölü dostları ve ölümü
Hayatı ve ölümü sorguladık
Onlar susma haklarını hayatı değil
Ölümü sorgularken kullandıklarından
Öğrenmek istediklerimi öğrenemedimSonra onlar beni sorgulamaya başladı
Akıllarına ne gelirse sordular
Ben ise susma hakkımı neden yalnız içtiğim
Ve senin için kullandım Önce lacivert bulutlarla oynaşan güneşin kızıl ışıkları gitti
Yerine yıldızlar ve donuk ay geldi
Sonra ölü dostlar gitti
Ölüm ve yalnızlık senfonisi kaldılar
İkisi tekrar başladılar sorguya
Bir ara o kadar arka arkaya soru sormaya başladılar ki
Can sıkıntısıyla oturan kızın denize atladığını fark etmedim
Zaten hep kendi acılarımızla meşgul değilmiyiz
OĞUZHAN ÖĞRÜK
03. 03. 2001
| 152 |
Sensiz Ne Zormuş Ayrı Yaşamak Anne...
Sensizlik ne zormuş
Bu dünyada ayrı yaşamak
Bu ayrılık ağır geliyor bana
Bugün seni çok aradım
Sensiz yaşanmıyor bu dünyada anneIssız bir köşede sızıp kalmışım
Uyandığımda üzerime karlar yağmış
Elim ayağım soğukta donmuş anneSenden ayrı kalmak ne zormuş
Resmini elime aldım saatlerce ağladım
Gözlerimde yaşlar kuruyup kalmış
Akan gözyaşlarım bir türlü silemedim anne Akan bu gözyaşlarım
Üşüdüğüm için değil
Senden ayrı kaldığıma
Bir türlü alışamadım
Hüseyin yanmaz ağlıyorsa
Bundan ağlıyor anne
Senden uzak diyarlardan yaşamak
Ne zormuş
Sensizliğe bir türlü alışamadım
Üzerime ne giydiysen
Bir türlü kendimi ısıtamadım
Oturduğum yerde uyuyup kalmışım anne Sana olan bu sevgim senden ayrı kaldıkça
Beni bu dünyada fazla yaşatmaz
Kalan ömrüm ağlamakla geçecek
Bunu biliyorum ben anne Günler belki gelir geçer ama
Bende bu dünyada sensiz
Yaşayacağımı
Hiç sanmıyorum anneSensiz her günüm ağlamakla geçer
Gelen günlerim geçen günden beter
Senden ayrı kalmak boynumu büker
En güzel yerim senin yanın değil midir anneResmine bakarken gözlerim doldu
Sana gelecektim kader bana engel oldu
Tutmuyor bir türlü elim ayağım
Senden sonra halim perişan oldu anneBu ayrılık ağır geliyor bana
Derdimi yazmak istedim sana
Bir tek kalem dayanırdı buna
Bu yazdıklarımı okursan eğer
O zaman anlarsın değimli beni anneYazdıklarım biraz sitem kar oldu
Hüseyin yanmaz seni arayıp durdu
Sensiz her gece saçını başını yoldu
İnan bana ne olduysa senden sonra oldu
Sensiz bir türlü bu hayata alışamadım
Sensiz ne zormuş ayrı yaşamak anne…
Hüseyin yanmaz
20/12/2009
| 234 |