poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Aygiz İçin Yirmi Üç Lirik Beşinci Lirik
Kaldırım taşı.
Kırık kaldırım taşının gri rengi…
Gri renkte kulağımdan süzüldü bir damla tuz
elbisesini giyindi yanı başımda
toprağa uzanan okyanus
| 28 |
Sevgi nerede Saygı nerede
SEVGİ NERE DE
******************
Sevgi nerde saygı nerde
Ey vah odamı gitti gurbete
Beni saldı dertten derde
Sevgi nerde saygı nerde
****************************
Vurdu beni yerden yere
Köyden uzak bunca çile
Böyle kader batsın yere
Sevgi nerde saygı nerde
****************************
Bakın unutuldu adet töre
Sevgi saygı gitti güle güle
Uğurladık göz göre göre
Sevgi nerde saygı nerde
*****************************
Şimdi moda o argo kelime
Kullanılıyor hep şifa yerine
Hem ölüye hem de diriye
Sevgi nerde saygı nerde
*****************************
Candan olarak ver sevgini
Unutma derim sen kendini
Yedim canlar kendi kedimi,,
Saygı nerde sevgi nerde
******************************
Soylu dostlar son sözü böyle
Doğru olan söze kim ne diye
Boyun eğdik her an bile bile
Sevgi nerde saygı nerde
********************************
Halk Şairi Cuma Soylu 23.07.2013
| 124 |
Millî Eğitim Vakfı Şiiri 3
Gel sen vakfa yardım et!
Yoksullar eğitilsin,
Gelirini bağışla,
Sevabını Rab versin…Vakıf ki sayesinde,
Tesisler açılmakta,
Her ne eksik var ise,
Alınıp konulmakta…Eğitim geliştirsin,
Eksiksiz bir şekilde,
Vatan millet sevgimiz,
Bütünleşsin kalplerde…(2012)
| 37 |
Selam sana saygı sana polisim
Selam sana saygı sana polisimNamlunun ucunda yaşamdır hayatı
Yüreği ni korkusuzca siper eder polisim
Kutlu bir görevde yaşama savaşı
Selam sana saygı sana polisimÇelik gibi yürek onda bulunur
Hırsızlara aman vermez durdurur
Doğusundan batısına yüreği kalkan olur
Selam sana saygı sana polisimElleri titremez vatan bölene
Yüreği sevdadır vatanını sevene
Hainler korkar kükreyen yüreğe
Selam sana saygı sana polisimEcel libasını hergün giysede
Yüzünde tebbesüm eksik olmaz polisin
Kutlu bir görv dir yaptığın işin
Selam sana saygı sana polisim
| 82 |
Hayallerimin prensesi
Yıldız avlamaya basladım,
Gecelerde,
Kayan yıldızlarda,
Dilek tutabilmek için,Gözlerimi ayıramıyorum,
Senin fotoğrafından,
Ve kaymasını beklediğim,
Dilek yıldızından,Henüz yolun başındayım,
Ama olsun gece uzun,
Muhakkak bir yıldız kayacak,
Gönlüme bir umut konacak,Umutlarla ayakta tuttuğum,
Hayallerimin prensesi,
Bir yıldız kadar uzak,
Bir dilek kadar yakınımdasın....
| 45 |
Susuyorsun
Gözlerin, gözlerime değince
Gülümsüyorsun.
Kaç voltluk bir düşünce akımı
Geçiveriyor beyninden,
Negatif mi, yoksa pozitif mi duyguların
Sen de bilmiyorsun.
Biraz acı
Biraz sitem okunuyor gözlerinden.
Bir şeylerden korkuyorsun.
Biliyorum,
Gizli gizli ağlıyorsun.
Oysa konuşman lazım
Konuşmalısın
Fakat sen hep susuyorsun...M.Süreyya Sezgin
İstanbul,04.06.2003
| 44 |
Umut gri
Gece gri
Hüzün gri
Rüzgar kuşkulu alaca karanlıktan
Yaklaş ve dinle titreyen sesini
Duydun mu?
Umut!
Evet umut ve huzursuzlukYeryüzü
Dinle karaağaç
Martılar susun!
Sizde kulak verin biraz
Umut karanlıkta mı acaba
Bak bir ıslık daha kaçırdı korkuyuSisin boşluğunda hiçlik
Onu görmüş olmalısınız
Gördünüz mü rüzgarı?
Ayak seslerini duydum
Geçti
Çabukça uzaklaştı buradan
Titreyerek uyandım uykudan
Güneşi asıyordu
Karanlık
Günaydını katlediyordu acımasız gözlerYok umut beni kandırmadı hiç
Yas tuttuğum zamanlar oldu sadece
Küfredecek övülecek bir şey yok
| 79 |
Nebevi Ahlak Temiz Toplum
hicret sonrası Medine
bir mescid inşa edilmeli önce
müslümanlar kardeşti
günde beş kez bir araya gelmeli
herkes gibi peygamber de çalıştı
sırtında,omzunda kerpiç taşıdı
Mescid-i Nebevi şehrin mana güneşi
öğretmeni peygamber ilim merkezi
farklı inanç,çok kültürlü Medine
peygamber başkanlığında
devlet oldu vatandaşlık bilinciyle
Evs ve Hazreç iki hasım kabileydi
İslam onları birleştirdi
“safları sık tutun,şeytan aranıza girmesin “
sözleri ne güzeldi peygamberin
her gün namaz sonrası sohbetti
her gün Müslüman dinini öğrendi
“ne siyahın beyaza,ne beyazın siyaha
yoktu üstünlüğü “takvadan” başka
medine duymadı böylesini
omuz omuza,diz dize gelindi
“..ya Bilal! ! çık ezan oku..” dedi
islam’ın müezzini oldu,habeşli siyahi
mü’min olan,kimseyi incitmedi
kendisine istediğini,kardeşi için de istedi
Medine toplumsal barışını sağladı
insan özgürlüklerle tanıştı
ahlakı ne güzel insandı peygamber
oturuyorlar hep birlikte sahabeler
çöl derinliklerinde gelen bir bedevi
tanımaya çalışıyor peygamberi
birbirinin aynı insanlar içinde kim ki! !
“aranızda peygamber olan hanginiz”dedi
ayakta su dağıtan var ya! ! işte aradığın
bedevi hayrette,aklı darmadağın
geldiğim yerde krallar taht üstündedir
onlar yerde oturmaz halktan yücedir
peygamber tebessüm etti bedeviye:
“halkına hizmet eden,halkın efendisidir”
insanların en hayırlısı,insanlara faydalı olandır”
peygamber’in söz ve davranışları her yerde
evrensel güzellikler ekiyordu kalplere
“..zorlaştırmayınız kolaylaştırınız
nefret ettirmeyin sevdirin…” ey insanlar…! !
her gün beş defa yıkandı müslümanlar
bilal’in sesinden,her şeyi söylüyordu ezanlar..Mustafa KAYA
02.05.2015/çengelköy
| 211 |
Sözün Özü 65
Her yanan ışığı, bir avuç sanma. Bir avuç sandığın aydınlık, belki senin kurtuluşundur. Yıldızlar da nokta kadar gözükür ama, tek bir yıldız; üzerinde yaşadığın dünyâdan kat kat büyüktür...
| 31 |
Kördüğüm
Hiçbir veda gürültüsüz olmaz ..
Ya kanadın kırılır...
Ya yüreğindeki acı bağırır...
Çığlığındır gecenin sen'li vakitlerinde
Sessiz olan nedir bilirmisin?
Veda edememektir....
Düğüm düğümsündür
Çünkü...
Ah be adam !!
Hiç uğraşma bana kördüğümsün...
| 34 |
Ortak hece şiir Ayrılık tan dörtlükler
Bir zehirli hançer gibi bağrımı,
İnceden inceye, yardı ayrılık.
Bildiğini işler,duymaz çağrımı;
Yine muradına erdi ayrılık.
...................................Mustafa USTA Dertleri yükledim garib başıma,
Zehirleri ektim kendi aşıma;
Adımı yazdırdı mezar taşıma,
Münker,Nekir oldu sordu ayrılık.
....................................Mustafa USTAViran etti zalim, gönül bağımı,
Acımadan yedi, gençlik çağımı;
Solumu bitirdi, şimdi sağımı
Yağlı bir kurşunla vurdu ayrılık.
...................................Mustafa USTA Köşe bucak kaçtım bulmasın diye;
Yakama yapıştı bilmem ki niye;
Peşimde dolaştı şehirden köye,
Ben kaçtım izimi sürdü ayrılık
....................................Mustafa USTAMustafa Usta'nın aklı ermedi,
Ölçtü biçti hiçbir sebeb görmedi;
Kördüğümü attı,ilmek vermedi,
Çözemeyeceğim sırdı ayrılık.
..............................Mustafa Usta
| 98 |
An Gelir
Ürperir duyguların içinden destan gelir
Canlanır gözlerinde hamasetli an gelirDuyulur mehter sesi Mohaç'ta meydan gelir
Tarihe şan vererek muhteşem sultan gelirDemirden dağ delerek üç tuğlu hakan gelir
Avrupayı titreten Sultan Süleyman gelirKarınca incitmeyen yumuşak vicdan gelir
O saadet çağından bir kesit bir an gelirTevhidin ışığıyla gerçek müslüman gelir
Kurtuluş reçetesi klavuz Kuran gelirİçin dışına sığmaz seyahat seyran gelir
Eserken badı saba istenen devran gelirSevda iklimlerine şiirce hayran gelir
Seninde mevsiminde çiçeklenen an gelir 10.05.2017
| 76 |
Duru ırmak
Nicedir
şiir yazmıyorum.
Ne aşk
ne meşk
ne manzara…
Şiir bana küsmüş
ben kendime...Pabucumun altındaki delik
su alıyor.
Bir karanfil büyütüyorum koynumda
Teftişte çizgili gömleğimin
düğmelerindeyim…
Bilenler tanır beni
kaybolurum bazen kendi boşluğumda..
Gel de gülme...Şiir,
yüreğimin duru ırmağıdır.
akar durur damarlarımda.
Yazsam da
yazmasam da.
| 48 |
Tahama Mektup 1
12 - 10 - 2017 ,Telofonun geldi çok mutlu oldum.Ne güzel hayalerin vardı kurban olduğum.Dede sana bir şey göstereceğim dedin bak kocaman uçak görüyormusun,o kadar gerçekçi kouşuyordunki o kadar heycanlı nenele senin İstanbula Havalanına geldiğini düşündük.Dede diyordun bulutların üstündeyiz.Bulutlara uçakçarpmazmı ded diyordun.Bulutlar çarpışırsala savaşırlarmı dede diordun.Birde ya uçak düşerse diiye sordun .Düşmez korkma oğlu dedim.Bulutlarda döüşmez Bulutlar çarpışınca Şimçek çakar yağmur yağar dedim.Dede hadi gel hemen uçag bin diyordun.Dünyaişi insan hali bağzı işleri yapmazsan olmuyordu.Tamam oğlum en kısa zamanda gelecem dedim.Ah Taha canım oğlum Bizim bedenlerimiz ayrılıyor,ama yüreğimiz ayrılmıyor.Senin şu hayalerin varya büyüklerin bile kuramıyacağı hayelerin ve sendeki samimyet Çok insana örnek olacak samimiyet.Sevgi İşte bu Sevgi dağları deliyor,sevgi Bulutları parçalıyor Sevgi uzağı yakın ediyor.Ölmesem bu ayrılığa bir çare bulamalıyım oğlum.Seni çok seviyorum can TAHAM.
| 128 |
Kır Çiçekleri
Kır çiçekleri vardır.
Kışın ardından bahara koşan
Kimi zaman sarı
Kimi zaman mor
Kucaklarında kar
Soğuğa inat sevgi taşırlar.Gözler vardır.
Karanlıkları aydınlatan
Zeytin rengi
Kapkara
İçlerinde yaşlar
Vefasızlığa inat sevgi taşırlar.Eller vardır
Huzur taşar sıcaklığından
Küçücük
Kadifemsi
Kokusunda leylaklar
Yokluğuna inat sevgi taşırlar.Dudaklar vardır
Yaşam doğar tadından
Kor kızıl
Çatlamış
Tebessümünde dünyalar
Özlemlere inat sevgi taşırlarKalpler vardır
Kaçıp kurtulmuş acılardan
Kıpır kıpır
Deli
Her atışında umutlar
Cesaretle, inatla sevgi taşırlar.
| 72 |
Kadın ve Bahar
kadın, bahar olunca
yeşermeye yüz tutunca doğa
çağrı yapar dokunuşlara
zaman aşk kokar bahar olunca, kadın
yağmurda ıslanınca
teninin kıvrımlarınca
iklim aşk kokar kadın ve bahar
bir olunca
ne güzeldir
mevsim, aşk kokar
| 36 |
Köle Ve Özgürlük 6
6- (Bk. Millet Ve Ulus Ek 5) Atatürk, yurdun kurtulması için halka hiç vaatte bulunmamıştı. Devrimler içinde vaatte bulunmamıştı. Yani, halka yalan söylememişti. Kelimenin tam anlamıyla, konumu gereği durumdan vazife çıkarışla, sevgili Gazi yolun yürünmesi ile kazanılan muktedirliklerden ötürü, aksayan bozuklukların halli için olan düşüncesi ve fikriyle, realite olmuştu.Sevgili Gazi, yurdun kurtarılması gibi bir girişmeye, fevri yen ve arkadaş grubu ile kalkışmasından ötürü duyulan heyecanla, belki halk; Namık Kemalin: Düşman dayamış hançerini yurdun bağrına. Yok, mu kurtaracak, bahtı kara maderini diyen söylemine izafeten, Sevgili Kemal ve arkadaşlarının hareketini anlamaya hazır, kendisine vaat olunacak bir hissiyatlarına da tercüman oluştu. 6-Bu saptama çok çok önemlidir. Bunun içindir ki, halkın sağgörü eğilimi bu bağlamda Gazi hareketini duyunca, halk belli bir potansiyel güç ve belli sayıda bu çekim etrafına gelmeye birikmeye başladığı an, kurtuluşun felsefesi devrimi; çevrime girmişti. Düşman dayasın hançerini vatanın bağrına. Bulunur elbet kurtaracak bahtı kara maderini denecekti, meclis kürsüsünde.Değilse ne başlangıçta Atatürk halka vaat etti; ne de halk bu oluşumun ışığını Atatürke göstermişti. Gazi geleneği biliyordu. Sanki vaat etmişte alınan yetkiye göre işe başlamışçasına, durumdan vazife ile hem oluşma için gereken tüm adımlarını attı, hem de durumu açıklayan, kendi oluşum eksenine halkı çeken açıklamalar yaptı.Bu açıklamada halkın duymak istediği vaatlere yakın anıştı açıklamalar yapıyordu. -Evet, Saltanat ve hilafet makamı serbest değildir, diyordu Gazi. Ama halk bunu; Bu yüzden hilafet ve saltanat sizden yana irade kullanamıyordu gibi açıklamaları halk; kendi anlamak istediği dile çeviriyordu. Halk bunu Sevgili Gazinin Ulul emri düşman tasallutundan kurtarıp, irade kullanım serbestliğini tekrar hilafet ve saltanat yönetimine kazandıracağı şeklinde değerlendiriyordular. Yani çoğunlukla halk Gazi hareketini, halifeliğin (hilafetin) ve saltanatın kurtarılması ekseninde anlıyordular.Saltanat ve hilafetin serbest olmadığı çok doğru idi. Ama bu sözden onların kurtarılacağı gibi bir anlamı ya da onlardan kurtulur olunacağı gibi bir yaklaşımdan birini teslim etmeniz, olası değildir. Bütün anlamlara havi bir dâhiyane koparılmış bir cümledir. Ama müritler bu cümleyi hilafet ve saltanatın kurtarılıp tekrar ihya ve selamet edileceğini de Atatürk lehine uçurmuş olabilirlerdi! Ne var ki Gazinin böyle bir vaadi yoktur. Çünkü gazinin çevresi de Sevgili Atatürkün bu cümlesini halk gibi anlıyordu! Halkın ve mahiyetinin; “padişahımız, efendimiz ve cennet mekân hilafet makamımız, bizler için yanar tutuşur. Ama düşman muhasarası nedeniyle eli kolu bağlı olaraktan, içleri bizim için kan ağlar ve yanar durumdadırlar. Bu nedenle; [hilafet ve saltanat makamı serbest değildi], makamı kurtarmak gerekirdi... Cümlesindeki hilafet ve saltanat makamı serbest değildi yargısındaki sözün önünü ve arkasını hiç telaffuz etmeden, Atatürk, tekrar ediyordu. İşte zekâ ve deha buradaydı. Analiz edemeyen düşünce, bunda ne anlarsa anlasındı. Atatürk saltanat ve hilafet vaat etmiyordu. Sadece saltanat ve hilafetin yanında ve karşısında olmadığını da belirtmediği bir cümleyi tekrarlıyordu. Evet diyordu; hilafet ve saltanat makamı serbest değildi “diyordu.Hatta bu cümleyi son görüşmesinde Vahdettine de belirtmiş olabileceği, Gazi, kendisinin atacağı adıma destek için adımını onatmaya çok yakın olacak bir mütalaadır. “ Evet, makamı aliyeniz serbest irade beyanınız istilacılarca halka yansıtılamıyor” demiş olabilecekti. Bu bir fiili durumun tespitidir. Değilse bu bağlamda; “sizi serbest kılıp, serbest iradenizi halka irat edeceksiniz” dememişti. Bu cümlede, Vahdettinin içine düştüğü durumdan rahatlamasına bir nefes olacak anlamı, kendisine ve kendi çaresizliğine yakın bulması; olasılıkla kuvvetlidir. Öyle ya seni mazi yapacağım diyen biri, bu durumda gelip karşısında bu cümleyi konuşmazdı! Sevgili Atatürk, bu cümleyle; mahiyetince de olumlanıyordu. Böylece sanki de bir vaat yetkilenmesi meşruiyet ligi ilen hem çekirdeğini oluşturuyor, hem mücadeleyi nasıl yapacağına değin ana hatları açıklayarak vaat gibi anlamanın çekiciliğinde, halkın desteğini alıyordu.Tabi girişme olan her yerde karmaşa, keşmekeş ve bunların düzenlemesi kaçınılmazdır. Halk bu katılımla kurtuluşun felsefesi içinde padişahın düşman esaretinden kurtarılarak serbest kılınacağını sanıyordu. Mustafa Kemalde bu aşamada değil halka; kadrosuna bile buna karşı olduğunu vaat etme gerçekleşmesi hiç yoktu. Çünkü vaziyete girmiş olan çevrim, daha şimdiden dağılabilirdi.Sevgili Atatürk vaat etmeyerek (yalan söylemeyerek) , o günün konjonktür koşullarına göre vaat edilmesi gereken acı reçeteyi, tepeye düşecek yıldırıma paratoner olaraktan, yıldırımın yapacağı sağlayışı halkın beklentisi olmadan, toplum bekasının varlığı ve devamı için, yaptığı asil bir feda oluştur. Bu yönü ile Sevgili gazi diğer vaatçilerden ayrılır. Ama sonra belki sevgili Gazi de vaat etmiştir kim bilir...Siz ceza evinde çıkınca, ceza evinden ve tutukluluktan kurtulursunuz. Siz, iz azdırarak, peşinizdeki takipçiden ya da köpekten kurtulursunuz. Yine siz kaçarak ıslanmayıp yağmura tutulmaktan kurtulursunuz. Size fırlatılan taştan sakınarak, taşa maruz kalmaktan kurtulursunuz. Yine siz köle olarak kölelikten, esir olarak esaretten kurtulursunuz. Sürecek
| 702 |
Kurban Bayramı
Yıl iki bin iki mevsim kış
Şubatın yirmi ikisi
Sevdiklerim yine uzakta
İşte öyle sıkıcı bir bayram sabahı
Gidilecek yakın akrabam yok
Hatta yapılacak gerekli iş
Yakınlarım yanımda olsa
Benim için her gün bayram olurdu
Deliye her gün bayram derler ya
Ben de sevinçten deliye dönerdim
Şimdi kulağım telefonda
Seslerde teselli buluyorum
Yalnız geçirdiğim bu kaçıncı bayram
Saymadım sayamadım bilmiyorum
Seneler harcadı beni huzurum yok
Hiç bir şeye sevinemiyorum22.02. 2002Vehbiye Yersel
| 73 |
Hani Yağmur Yağardı Da...
Hani yağmur yağardı da,
Ederdim ya bir dua derinden,
İçinde sen olmayan günahlarım için Allah’a
Hani yağmur yağardı da
Gözlerimle beraber,
Akan bütün damlalara sorardım ya seni
Hani yağmur yağardı da
Islanırdı saçlarım,
Düzeltirdim sanki karşımdaymışsın gibi
Hani yağmur yağardı da,
Damlalar hayalime çarpıp
Çizerdiler ya seni kusursuz
Hani yağmur yağardı da
Bir hüzün çökerdi üstüme,
Sensizliğin acıtırdı ya kalbimi
Hani yağmur biterdi de
Başlamayan aşklar gibi,
Hani akar giderdi ya sular
Hani biterdi ya aşklar
Bir yağmur damlası gibi.
| 84 |
Sevgi dolu –öğretmenim
Alfabeyi-sen öğrettin
İyilikler-bize ettin
Kötülüğü-baştan attın
Sevgi dolu –öğretmenim
Seni sever-sever gönül
Ben uzattım-size bir gül
Senin ile-oldum bülbül
Sevgi dolu -öğretmenim
Senin gibi-hep olayım
Dersi anlat-ben kalayım
Yanınızda -zevk alayım
Sevgi dolu –öğretmenim
Şiir yazdır-yazdır bize
Teşekkürüm-çoktur size
Son verirsin-şu krize
Sevgi dolu -öğretmenim
Düzelt benim-sen hatamı
Doğru yola-ver rotamı
Unutturma-hiç Ata'mı
Sevgi dolu -öğretmenim
Bana yön ver-soruyu sor
Kalkamazsam-saati kur
Baş ucumda-devamlı dur
Sevgi dolu –öğretmenim
O Ata’ ki-Önderimiz
Bunu bilsin-o çerimiz
Kalplerdedir-hep yerimiz
Sevgi dolu -öğretmenim
Tabiatı-sevdir bana
Su içeyim-kana kana
Sen arkadaş-sanki ana
Sevgi dolu -öğretmenim
Dinleyeyim-anlat anlat
Ben dalarsam-hemen çınlat
Şırınga ol-beni kanlat
Sevgi dolu -öğretmenim
Önce bilin-bizler toyuz
Türlü türlü-küçük boyuz
Karakterli-birer soyuz
Sevgi dolu -öğretmenim
Rüyamızı-süslersiniz
Sevgi ile-beslersiniz
Oyundaysak-seslersiniz
Sevgi dolu -öğretmenim
Cevaplandır-düşlerimi
Bitir benim-işlerimi
Okut okut-fişlerimi
Sevgi dolu –öğretmenim
Merhem olun-yaralara
Düşmeyelim-bizler dara
Kaybolursak-hemen ara
Sevgi dolu -öğretmenim
Hasan diyor-fenersiniz
Tarihlere-geçtiniz siz
Sizle sona-erdi kriz
Sevgi dolu -öğretmenim
| 149 |
Adam olacak çocuk...
bana doğum sancıları
çekerken annem
gündelikçiymiş tarlalarda
iki büklüm oniki saat
beş kuruşasancılanmış
bir aksam üzeri
eve götürmüşler apar topar
köyün yaşlı ebesi gelmiş
bağrışmalar, koşuşmalar
sonra nur topu gibi
bir erkek doğdu demişlerherkeste bir sevinç
anama tebrikler
üç dört saat sonra
davul zurna sesi
zavallı anam
kendine sanmış bu törenisonra kolundan tutup
balkona çıkartmşlar
bir fener alayı varmış
bütün insanlar orada
koca köyde herkes
sevinç içindeymiş
zavallı anam ırgat anam
saf ve temiz köylü anası
anadolu anası...sonra babam gelmiş
'sağol ahmedim' demiş
'oğumuz için yaptığın
bu güzel şölene'
gülmüş babam
sonra demişki
hanım bugün
Cumhuriyet Bayramı
onun içindir bu fener alayı
şaşkın anam
yine de olsun demiş
hayırlı evlat olacak
gelişinden belli...Kral Sergin Köln 28-10-2002, 07:17
| 120 |
Sevince güzel
Nedir bu hırçınlık neden bu kavga
Hayat sevilince sevince güzel
Sana da bana da kalmayan dünya
Hayat sevilince sevince güzelRüya ya elveda hayale hayır
Sabırla yürüyen menzilin alır
Sevgiyle inanan gerçeğe varır
Hayat sevilince sevince güzelSevgiye bağlandım şiddete inat
Umuda yaslandım çirkefe inat
Uyan tut elimden gaflete inat
Hayat sevilince sevince güzelÇiftçi İsmail'im böyle inandı
Sevda pınarından içtikce yandı
Düştü dost gölüne aşka boyandı
Hayat sevilince sevince güzel
İSMAİL ÇİFTÇİ
18.01 2009
| 74 |
Kalk Da Yolcu Et Beni Anne
Kalk da yolcu et beni anne
İnsanlık ufukta kaybolmak üzere
Öpüp koklamanın ağlayıp susmanın zamanı değil anne
Oyuncakları dökülmüş çocukların savaş meydanına
Ve kirli sakallı cellatların
Kahkahaları yükselirken kahpece semaya
Kaf dağının ardında gülüp oynayan
Kürt, Türkmen, Yezidi çocukları
El uzatıyor
Kobani'ye, Şengal'e, Rojava'ya umut olmak içinKalk da gözyaşlarını sil utanma anne
Ve kaldır kutsal başını da sema ağlasın anne
Çocukları kovalayan cellat utansın anne
Yas sonrası yarıya çekilmeyen vicdan utansın anne
Kalk da yolcu et beni anne
Adem'in çocukları, Havva'nın çocuklarını katletmek üzere
Kalk da yolcu et beni anne
Bereket tanrıçalarının dilendiği Afrika'ya
Susamış bir çocuğun dudaklarına deniz olmaya
Açlığa müebbet yemiş çocuklara ekmek bulmaya
Kalk da yolcu et beni anneBiliyorum
21. yüzyılın başındayız anne
Biliyorum suçtur bu yüzyılda çocuk olmak
Hadi benim güzel annem
Kalk da binlerce yıllık suskunluğunu boz
Boz da yolcu et beni anne
Hadi benim güzel annem
Elini çabuk tut da yolcu et beni
Cellatlar uyanmak üzere anne
Çocukların dünyası çalınırken kahpelerce
Susmak;
Şerefsizlerin, puştların işidir anneBiliyorum benim güzel annem
Suçtur;
21. yüzyılda çocuk olmak
Biliyorum benim gözü yaşlı annem
Yasaktır, 21. yüzyılda yaşamak.
| 185 |
Yaktın Gazim Yüreğimi
Yaktın gazim yüreğimi yaktın,
Halden anlamazın elini öptün,
Kurban gazim sensin kahraman,
Nanköre ağlama, dayanamam…
Seni kurban edenler zaten onlar,
Türk askeri bir kaşık suda boğar…
Tavşana kaç-tazıya tut kahpeliği,
Vatan haini yaptı sana hainliği,
Önce mağdur ve muhtaç etmek,
Sevindirmek için bir dilim ekmek,
Önce elinden alıp sonra vermek…
Bunların taktiği böyle, kandırmak,
Goebbels taktiği ile halka inandırmak…
Mikrofon tutan gazeteci mi ne?
Sen ağlarken güldü alay edercesine…
Gazim seni ağlatanlar utansın,
Biz bize, varsın yüreğimiz yansın,
Sen gazi, yarın kim bilir kim şehit,
İşimiz zor, dünya alem şahit…
Öyle bir dönem ki, gazi şehit dinlemez,
Hem gazi eder hem de halini anlamaz.
| 107 |
Hak adalet diyince elim, dilim dolanır.
Halime bakıp sefil olduğumu sanma,
Adalet diyince can,elim,dilim dolanır.
Susan insan değilim,dilbazım amma,
Hak adalet diyince elim, dilim dolanır. Biricik servetim doğruluktur amma,
Haktan ayrılma adalet duygun varsa,
Adalet sana hiç gardaş uğramasa da,
Hak adalet diyince elim, dilim dolanır. Bir derdim adaletsiz savcı,hakimden yana,
Adil insan görmedim hz. Ömer’den bu yana
Adalet terazisini gardaş gördüğüm zaman,
Hak adalet diyince elim, dilim dolanır. Halil ÇOLAK 24.02.2010
ANKARA
| 73 |
Biz Hakka sevgi duyarız
Allah'ı tanıyıp bildik,
Biz Hakka sevgi duyarız.
O yarattı öyle olduk,
Biz Hakka sevgi duyarız.Kul olarak bizi tuttu,
Gönlümüze sevgi kattı.
Bütün alemi yarattı,
Biz Hakka sevgi duyarız.Dünyayı bize han verdi,
Damarımıza kan verdi.
Hayatta bize can verdi,
Biz Hakka sevgi duyarız.Rabbiniz Allah'tır dedi,
Bize doğruyu söyledi.
İnsanı mamur eyledi,
Biz Hakka sevgi duyarız.Yusuf Yaradan'ı över,
Onu sevmeye değer.
Yüreğimiz onu sever,
Biz Hakka sevgi duyarız.
| 70 |
Kurtuluş Savaşı Öncesi Esnası Sonrası Durumlara Kısa Bir Bakış 3
3]Şiirdeki, şiir boyunca süren, ironiyi görmezden gelip, şiire değin eleştiri konuyu, din ve cami eksenine çekiştirip, insanlar düşüncesinde hassas olanın konumuna oturtulmaktadır. Bu türden haller, bu tür çalışmayı, ziyan okumaktır. Kendi kendimizi paralize etmenin, uyuşturulmanın, inandırılmışlığımızla yüzleşip, kendimizden ürkmektir. İçerik şiir çalışmanın işlenişinde, bu tür hassaslığı hedef alan konu hiç yoktu. Hiç söz konusu da olmadı. Düşünmedim bile. Ama bu vesile ile ben de bu konudaki fikrimi belirteyim. Çünkü bu türcü sığ anlamalar, ileride karşı devrim olacak bir yanılsamaca olmaktadırlar! Siz eğer bu türden din cemaat söyleyiş eksenli bakışlarlan, özgürlüğümüzü ve kurulan cumhuriyetimizi ve dahi bağımsızlığımızın felsefesini; kendi gayesi kendinde odaklı nesnel bir eksenleşme olaraktan göremezseniz yanılırsınız. Yani Kurtuluş savaşını siz, rotasız ve direksiyonsuz bir süreç gibi görürsünüz. Direksiyonsuz süreci bir araba gibi düşünürsek; arabanın tekeri, aksı, şaftı, rotilleri vesairesi taşıtı bir yere doğru götürürdü. Ama nereye giderdi? Sonuçta arabanın işleyişi için uygunsuz olacağı bir yere doğru araba, dereye giderdi. Ya da, ileride; kitlelerin gayesi olacak yoldan, çıkardı. Hedefsiz bir sürükleniş olurdu. Direnişlerin; vatan vaazlarının; komutanların tutumlarının; böylesi rotasızlıkla, kontrolsüzlükle, her kafadan bir sesle; bir hareketin gideceği hiçbir yer yoktur.Görülmektedir ki bu tür, din iman eksenli, dünyayı tek tip at gözlüğü ile gören bilinçsiz söylemldirler. Bu tür eylemlerin, bir kendilik olacaklı çekimleşme alanı olmadığını söylemektir. İkinci olaraktan da, bu tür eylemler odak eksenli olsalar bile, kendi amacını ve gayesini taşıyamayacak bir keşmekeş olurdu. Gibibisinden anlamalar çıkarmak olasıdır.Böylesine rotasız hareketler, fevri ve akim kalmaya mahkûmdu. Hareketin yönetimsiz işlemesi, bu gibi örgüleşmede, kendiliğinden hiç bir işe yaramazdı. Ancak böylesi bir girişme, kurucu iradenin konuya yoğunlaşıp özekleşmesiyledir ki, süreç belirgin olacaktır. İleride bu kurucu iradenin ortaya çıkışına değinilecek.Sevgili Gazi'nin hareketi, bir karar kılıştır. Ve yönlendirir, oluştur. Yani açıkça rotadır. Diğer unsurlar bu hareketin izleğinde, rota ile uyumlaşmış, görevsel yüklenimdirler. Diğer unsurlardan kastımız halktır, ordudur, camidir ve din iman hitaplı söylemler ve diğer fevri direniş örgütleridir. Ve donanımsal finansör olurluklardır. Bunlar işin organizesi gereği, yönetimle paylaşılan, uzlaşılı tedarikdirler.Elbet, sayılan bu sosyal oluşumlar olmasa, süreç de hiç yaşanamazdı. Ama sürecin yol alırlığı, gayeye uygun malzemenin, amaç doğrultusunda kullanılması bağıntısı unutulur, görmezden gelinirse; elbette böyle bir kusurlu genelleyici uslamlamaya da, gidilirdi. Aksi halde, organik unsurlar, denetimsizken başıboşken, genelci amaçları olamaz ve fevridirler. Kendiliğindendir ve genel amaç doğrultusunda çalışamazlar. Bunlar ancak, direksiyonla, rota ile yönleşirler.Tıpkı PC deki işlemci gibi, işlemci olmayınca, bilgisayar çalışmaz mı? Rahat çalışır, ama işlemlerin ve işin ne şekilde, nasıl, hangi sıra ile hangi zamanda, ortaya çıkacağı ve amaca uygun çalışacağı, hiç bir zaman mümkün olmazdı. Bir bilgisayar işlemcinin denetimi olmadığında da programlar, birden bire, aniden, belirmesi ile trafik kilitlenirdi. Akmayan bir yolda trafik polisi bir işe yaramazdı. Akan bir yolda trafik polisi olmadan kilitlenirdi. Yani işlemcinin bu işleri yapabilmesi için de, diğer bilgisayar donanımlarına (halka, maliyeye, orduya, cami örgütlerine) şüphesiz ki en tabiiden ihtiyacı vardı.Cami hutbeleri de, genelin amacı doğrultusunda yol tutacak, işlemcinin (Mustafa Kemal hareketinin) yönlendirmesinin sonucunda bir görev alıştırlar. Ve kuvva oluşumu ile yararlı faydalı şekillenmiştirler. O gün iki rotalı, iki başlı idik. Birisi Anadolu yönetimi (İşlemcisi) , diğeri payitaht İstanbul yönetimi olan (işlemcisi-direksiyonu) padişahtır. Unutulmasın ki padişah (işlemci rotası da) camiye şunu da direktifle söyletti: 'kuvva hareketi, Moskof hareketiydi, bir dinsizlik hareketiydi.' Padişah, şeyhülislam talimatlı denişlerlen ve ' kuvvacı hareketi asice bir isyan göstertilerek,bu; ihanetçi eylemler kalkışmasıdır' dedirtilerek bu olumsuz düşünceyi halka yaydılar.Sevgili Gazi’ye olacak teveccühü de böylece önleyen fikirleri lanse ettirdiler. İşte kimi camiler padişahın güdümünde iken, kimi sağduyulu cami yönetimleri de halk hareketinin yanında idi. İngiliz uçağı ile ve de şeyhülislam eli ile ihanet bildirileri dağıttırılmadı mı? Bu tür cami hareketinin de elbette genellenir ve ihanet içinde oldukları gibi bir söyleniş toptancılığı yapılabilir mi? Elbette ki bu, akla ve gerçekliğe aykırı olurdu. Bu gibi olaylar cami hareketlerinin de, bir türden hareketler kapsamında, olmayacağının, caminin dahi tek bir odak ekseni estiremeyeceğinin açık ve net işaretidir. Bu türden, abartılan cami tutumcu anlayışları, ne çok büyükseyeceğiz; ne de çok küçümseyeceğiz. Sadece yolun kullanım araçlarından birisi olduğunu bileceğiz. İnançlı kitlenin büyük bir kısmının yeni oluşan yönetimle ve uyumla çalıştığının söylenmesi de, bir erdem ve gerekliliktir.Burada unutulmaması gereken koca hareket cami mantık örgütlenmesine indirgenir mi? O zaman komuta kademesine ne gerek vardı? Cami bağımsızlığın felsefesinin içindedir. Aksi halde bağımsızlığın felsefesi cami ekseni içinde değildir. Bunu karıştırmamak gerekiyor.Şimdi camiyi hangi ölçüye göre ele alacağız? Camilere değin Ankara'nın direktifi ile olan tutumu mu doğru? Yoksa İstanbul hareketine bağlı tutumu mu doğru? Hangi caminin çalışma azim ve tutumu ve hangi rota çabası, esas alınacak, genellenecek? İstanbul hareketinden yana oluşu mu? Yoksa Anadolu hareketinden yana oluşu mu? Bunu da, nesnel ve siyasal koşullar belirlerdi. Bu iki hareketten hangisi; sürecin çevresel koşullarıylan ve hareketin iç koşullarına değin daha uygun ise, selekte edilecektir. Ve bu da gerçekleşmiştir. Ki Gazi hareketi oluşmuştur. Yani diğer tüm unsurlar Gazi hareketi odak eksen, koordine doğrultusunda çalıştılar ve bu eksekle, direktife edildiler, olay budur.Sürecek
| 790 |
Maç Seyretmeye Korktuğumdan Gidemiyorum
Evvelinden karşıydık sonradan ilgilendik,
Çok geç kalmış da olsak biraz da bilgilendik…Pakistan malı toplar özel ayakkabılar,
Çocuklar şahidimdir futbol şahsımı sarar…Forma dahi giyindim geçen seneye kadar,
Mahalle takımıyla futbol bize zevk sağlar…Dozunu düşünerek futbolla ilgilendik,
Seyretmeyi düşündük bir türlü gidemedik…Stadyum yakınımızda yürürsen gidiliyor,
Korktuğum kişiler var denk gelinebiliyor…(2011)
| 52 |
Arkadaş
Çarşıdan pazardan alamam seni
Sırdaşım kardeşim sensin arkadaş
Bilmeden kırdıysam eğer kalbini
Özrümü kabul ne olur arkadaşYaramı sarmaya koşup gelirsin
Sormadan derdimi bir sen bilirsin
Benimle ağlayıp benle gülersin
Dile kolay zordur bulmak arkadaşAnama babama anlatamadım
Kahrımı anlayan sensin arkadaş
İçimi dökecek dost bulamadım
Kardeşten ötedir candır arkadaşBu günlük değilsin yarınlık oldun
Bir fincan kahveyle bin yıllık oldun
Karanlık geceme aydınlık oldun
Kardeşten ötedir benim arkadaş
| 67 |
Ben Diye Biri
Ben, acıyla mı mayalandım bilmem.
Hayatın her deminde bir sızı,
Her günümde gözyaşı.
Akşam bitmiş, karanlık gitmiş,
Sabah olmuş ışıldayarak.
Merhaba! diyorum dünyaya,
O ise cevap vermiyor.
Ha demir,
Ha duvar!..
Hep gözyaşı, hep keder...
Böyle gelmiş, böyle gider.
Ben diye birinin ömrü,
Hiç yaşanmadan biter... 27 Temmuz 1982
Sa:17.00 Bornova
| 54 |
Umut gibidir yağmur
Umut gibidir yağmurŞu yaz günü manzarası çok zalim:
Seninle benim hikayem gibi sevgili...
Yangınlardayım...Ayrılık yangından beter
Yalancı umutlarla avutuluyor toprak
Soluyor ağaçta yaprak
Ellerim gibiUzaklara gitmeye hiç hakkı yok bulutun
Ey bulut hiç hakkın yok toprağı böyle ağlatmaya
Diyorum anlatamıyorum buluta
Ve sana sevgili
Allahım vuslat ver şu ağaçla buluta
Dudağı kurumuş toprak gülsün
Dalda yaprak gülsün
Ve benim de gönlüm gülsünŞu kurak bir tepede büyüyen ağaç
Yeşil dünyalar taşıyan bir gemi gibi...Şu ağacı diken eli öperim...
Ulu dağın karı gibi çiçekli
Şu ağaç bu öksüz tepeyi bekleyen asker gibi dik duruşlu...
Allah'ım yağsın yağmur
Başlat vuslatı yağmur
Yağ yağmur yağ yağmur...Yağ yağmur yağ yağmur...
Yollar olsun çamur
Köylü bebeler oynasın içinde
Gözleri mavi bebenin çiçekler açsın içindeBir selam gibidir yağmur
Bir mendil gibidir yarin gönderdiği...
Uzun sürmesin ayrılıklar
Başlat vuslatı yağmur
Yağ yağmur Yağ yağmur
| 139 |
Mı?
Neden gidiyorsun buralardan ey serçe kuş?
Sarmadılar mı minik kalbini?
Koca cüsseleriyle koruyamadılar mı?
Sevgi şakıyan namelerini anlayamadılar mı?
Şevkat kokan elleriyle dokunmadılar mı? Anlayamazlar onlar seni bilemezler kıymetini.
Onlar ki sevgisiz canlar kibirli ülkenin
Anlayamazlar onlar seni serçe kuş
Şevkat kokan elleri yalanla yıkanmıştır onların...
korumazlar seni yoktur içlerinde cesaretleri
tarih oldu mangal gibi yürek tabirleriSen köpeği olsan sıcacık bir pencerenin
Kanat çırpsan ıslak fırtınaya
ANLAYAMAZLAR SERÇE KUŞ...
| 70 |
Baba Olmak
Baba olmak kolay mı
Sevinirsin baştan evladım oldu diye
Daha sonra başlar mama bez istemeye
Biraz daha büyüyünce başlar okul telaşı
Koşturursun peşinden daha iyi okusun diye
Baba olmak emek ister yürek ister
O çocuğu donatmak dünya ve ahiret ile
Öğretmek gerek helal ile haramı
Yarın sana moruk demesin diye
Vermek gerek ona Allah ve Peyganber sevgisini
Yarın kuracağı yuvayı yıkmasın diye
Bizden sonra kalacak onların bize okudukları
Öyle evlat yetiştirki olsun DİRİLİŞ MÜŞTULARI
| 76 |
Sevgi Neydi
sevgi neydi
sevgi bir yeminin adımıydı
sevgi eşitlikten ziyade
sevgilinin gönüllü kölesi olmaya razı olmak mıydı
yoksa henüz çiçekleri derlenmemiş bir bahçe miydi
| 25 |
Ahlakın Örtüyle pek İlgisi Olmasa Gerek
Yanlış mı algılanır sanmam doğru doğrudur,
Her ne giyerse giysin bazen etkisi yoktur…Birisi ahlâk almış fazileti öğrenmiş,
Eğitim buna dâhil şahsiyet de edinmiş…Fakat örtü kullanmaz, şahsı kendinden emin,
Aklına bir şey gelmez, Rab’be vermiştir yemin…Sen de Hakk’ı düşünsen bir mana aramazsın,
Şahsını aldatmazsın, kötüye kullanmazsın…Örtü kumaş parçası iman örtüde yazmaz,
Örtüsü yoktur diye kınamak da hiç olmaz…Olsun ya da olamasın asalet daha farklı,
Eğitim ve öğretim, daima ayrıcalıklı…(2011)
| 74 |
Veda Edeyim
VEDA EDEYİMGeldi veda zamanı, kalamam artık burda,
Ben kendimde değilim, yem oldum kuşa kurda,
Mahkumum bekliyorum, gedik açılsın surda,Gitmeye gideceğim, son sözümü diyeyim,
Hoşça kalın diyerek, size veda edeyim.Daha fazla duramam, bırakın da gideyim,
Dinlediniz derdimi, daha ben ne diyeyim,
Varsa alacağınız, onu da ödeyeyim,Gitmeye gideceğim, son sözümü diyeyim,
Hoşça kalın diyerek, size veda edeyimYanlış bir şey yapmadım, kötü diye anmayın,
Beni tanıyorsanız, el sözüne kanmayın,
Dönüşü yok bu yolun, döner diye sanmayın,Gitmeye gideceğim, son sözümü diyeyim,
Hoşça kalın diyerek, size veda edeyimElveda tüm dostlara, vakit doldu elveda,
Bu benim son konuşmam, benden çıkan son seda,
Vaki oldu dostlardan, oldum dünyadan cüda,Gitmeye gideceğim, son sözümü diyeyim,
Hoşça kalın diyerek, size veda edeyim........İNSANİ.
| 114 |
Yıldız vurma sakın çocuk
Yıldız vurma
Sakın çocuk
Oyun hakkın
Hakkın oyundur çocuk
Boy ölçüşme
Silahlarla
Eli değen bodur çocuk
Yıldız vurmak kime yarar
El sürmede
Yücel çocuk
Ham garazkâr kindar olma
Sevmeyi de
Öğren çocuk
Yıldız vurmak
Kime yarar
Sevmeği de
Öğren çocuk
| 44 |
Anlamsız sözler
Ne zaman durur anın pencesinde
Olmayan geceleri beklesin Mehtap
Bir kuytu köşeki Zamanın gölgesinde
Güneşsiz günlerin yaktığı tûrap Ruhsuz anlamsız hayallerin çocuğu
Titreyen anılarla Ötelerin yolculuğu
Ayaz vurgunu gönlüm yüzsüz soğuğu
Düşlerim al yanaklı gördüğüm serap..Vicdansiz anılar biriktirdim heybemde
Anlamsız gülüşlerim hayallerimde
Sensizliği özledim şiirlerimde
Yokluk yoksulluk ve acımasız hayat..Eskimiş duvarlar yüksek kubbeler
Bilirmisiniz ki sırlar hep sizdeler
Anlatın dökülüverin içinizdeler
Yalansız ezber siz anlatın heyhat..
| 68 |
Geçmiş
gelecek masum
bugün tıpkı
öpülesi bir bebek
beyaz etekli bakire
doğmamış güneşler sevgilisihüzün avcısıdır geçmiş
sorgulayan biteviye
bir akşamın
bile
deniz kenarı dinginliğinde
rahat bırakmaz esintisinde
rüzgarın
nişancı keskinliğindegün ortası
duruşma tedirginliği
hedefisin geçmişin
iki paralık keyf fazla gelir
bir iki hata
elde olmayan bir iki yanlış
tetikler geçmiş
bir hüzün daha ölür
içimde gömülür
anımın birisindeoysa
gelecek masumdur
günahsız bakire
doğmamış güneşler sevgilisi
bir bebek öpülesi
| 68 |
Dillenen Bir Vicdan
Ben de çok güzel gülerim taa ki
sokakta yaralı bir hayvan görene kadar.
Ben de çok güzel gülerim ayakkabısı yırtık bir çocuk, özellikle de saklamaya çalışıyorsa yırtığını.
Ve çöplükten yemek toplayan bir yaşlı görene kadar.
Ben de çok güzel oynarım üç maymunu ve gülmeye devam ederim. İşte vicdan var. Susmayan, görmemezlikten gelemeyen ve dillenen bir vicdan...
| 59 |
Yaşama Dair
Sorsalar bana yaşamın ne olduğunu;
yalnızca zorluk
ve
bir sürü hayal,umut derim...
Ama her şeye rağmen yaşamı sevdiğimi
söylerim! ...
Çünkü zor ile yoğurulmuş doğa,nın yaşamı
ve
bir insan olarak benim de
sürdürmem gerek,
doğa ile kavgamı! ...
| 40 |
Çıldıracağım
Düşüncelerle boğuştum durdum
Geceler boyunca sabaha kadar
Kendime cevapsız sorular sordum
Sabır ver yarabbim çıldıracağımÖn planda tutarlar mattiyatı
Kenara atmışlar maneviyatı
Oyuncak olmuş insan hayatı
Sabır ver Allahım çıldıracağımBir acayip olmuş insanoğlu
Birbirine düşmüş babayla oğlu
Herkes birbiriyle uğraşır olmuş
İlim ver yarabbim cahil bırakmaKardeşçe seversin yanlış anlarlar
Kalp kırmayı marifet sanırlar
İnsanın duygularıyla oynarlar
Sabır ver yarabbim çıldıracağım
| 60 |
Bugün Dolunay Vardı
Bugün dolunay vardı
Severdim izlemeyi onları
Güneş gibi parlayışını
Görürdüm yüzünü onda
Severdim uzaktan masumca
Artık sevmeyeceğim dedim ona
Çünkü seni benden aldı
ve..
BIRAKTI SONSUZLUĞA..
25.06.2002
İlk saatler
| 32 |
Sabah
Bak, yine sabah oldu! .. Güneş doğmak üzere,
O sakin ve o durgun, masmavi gökle yere.
Kucak kucağa sanki, mutluluk vermiş Tanrı'm...Belki de kuş sesleri, bir musikî rüyası,
Aşka gönül verenin, böyle başlar dünyası.
Hele, bir hoş sabaha, bülbüller vermiş Tanrı'm...Lâle, sümbül, menekşe; güller açılır şimdi,
O, geceyle başlayan, gözyaşlarımız dindi.
Kullarına sabahı, hediye vermiş Tanrı'm...
| 57 |
Yusuf Has Hacip bakın ne diyor
Kötülük cahillikten doğar hastalıkla kötülükler aynı noksandan gelir,
Fakat tedavi ile hasta olana şifa verilebilir terbiye ile kötüler iyi olur.
Okuma yolu ile cahil olan insanlar ile bilgisizler bilginin yolunu bulur.
Kötülük zehirdir o zehiri yersen yıkılırsın zehir yiyenin hayatı mahvolur.
| 47 |
En Büyük Mutluluk
Dünyada mutluluk nerede.
Mutluluk öncesi çektik çile.
Beni,seni mutlu ne etmişse.
Hiç bir şey kalmayacak elde.
Dünyada imtihandayız elbette.
Bak bu şiir de oldu bir bilmece.
Satırları dikkatli oku hece,hece
Bence: en büyük mutluluk ahirette.15.08.2007
| 38 |
Zor Karar
(Hikâye) Kötü haberi aldığımdan beri nerede duracağımı, ne yapacağımı bilemeden dolaşıp durdum. Oğlumun hastalığının ilerlediğini, sayılı günlerinin kaldığını söyleyen doktor, oldukça üzgün bir halde, artık dua etmekten başka bir şey yapılamayacağını, oğlumun son günlerini evinde huzur içinde geçirmesini tavsiye ederek yanımızdan ayrıldı.
Mevsim bahardı. Evimizin çevresindeki ağaçlar çiçeklerini açmış, çimenler yeşermiş, havalar iyice ısınmıştı. Oğlum bazen evin bahçesinde, bazen yatağında yatarak hayatını devam ettirirken, eşi ve çocuğu yanından ayrılmıyordu. Henüz otuz yaşında olan oğlumun üç yaşında bir oğlu ve kendisini çok seven bir eşi vardı. Fakat o yıllarda çok yaygın olan verem oğlumun yakasına yapışmış ve tedaviye cevap veremez hale gelmişti. Doktorun tavsiyesine uyarak bir yandan karısı, bir yandan ben, oğlumun mümkün olduğu kadar rahat etmesini sağlamak için didinip duruyorduk.
Gelinim Fatma, kocasının durumunu biliyor, içindeki fırtınaları bastırmaya çalışarak neşeli görünmek istiyordu. Bahçede yeni dikilen sebzelerle oyalanırken iki göz iki çeşme ağladığını gördükçe içim parçalanıyor, metanetli olmaya çalışıyordum.
Aradan bir ay geçti, geçmedi bir gece fenalaşan oğlum, kendini tüketen hastalığa fazla direnemeden, Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu. İşte o an sakladığımız yaşlarımız ağlamalar eşliğinde sel olup akıyordu. Ertesi günü oğlumu yakın bir köydeki aile mezarlığına defnederek evimize dönmüş, başsağlığı için gelenleri karşılamaya çalışıyordum.
Hayat devam ediyor günler bir bir geçip gidiyordu. Nereye gidersem torunumu ve gelinimi yanımdan ayırmıyor hemen her işi beraber yapıyorduk. Buna mukabil, çevremizde ahlaksız, serseri insan çoktu. Ben ellili yaşlarda olsam da gözü pek bir kadındım. Belimdeki kuşakta her zaman bir silah ve kama bulunurdu. Öyle kolay kolay kimse bana yaklaşamazdı, ancak gelinim narin yapılı ve güzel bir kadındı. Öyle kendini serseri tipli insanlardan kolay koruyacak bir yapıda değildi. İçten içe korkuyor, genç ve dul gelinime ilişirler, bir kötülük yaparlar diye endişe ediyordum.
Bizim yaşadığımız yörede evler birbirinden, bahçelerimiz evimizden uzak yerdeydi. Arazinin ağaçlık ve büklerle çevrili olması görüş alanlarını kapatıyordu. Bu nedenle korkularım iyice artmış, kâbuslar görmeye başlamıştım. Uzun uzun düşünerek aldığım zor bir kararı gelinime açacak, her şeyi enine boyuna konuşacaktım.
Birkaç gün daha düşündükten sonra düşüncemi ona söylemeye kesin karar verince, gelinimi karşıma alıp;
-Fatma, kızım sen genç ve güzel bir kadınsın. Genç yaşta dul kaldın. Bu Allah’ın takdiri, elimizden bir şey gelmez. Mesele şu ki, çevremizde pek çok serseri, ırz düşmanı, ahlaksız var. Zaman zaman seni gözlediklerini fark ediyorum. Kızım seni ne zamana kadar koruyabilirim? Bu insanlar bir gün sana kötülük edebilirler. Gel sen baba evine dön ve yeniden evlen, henüz daha gençsin, güzelsin. İyi bir talibin çıkar yeniden yuva kurarsın. Yalnız bir şartım olacak; Oğlunu bana bırakacaksın.
Gelinim önce bu konuşmama çok şaşırdı, ama ona uzun uzun haklı olduğumu anlatarak, ileride yaşanabilecek kötü durumlardan korunmanın en doğru yolun bu yol olduğunu kabul ettirdim. Fatma bana hak vermesine verdi de, çocuğu bırakmaya yanaşmıyordu. Bu konuda onu da ikna ederek baba evine dönmesine karar verdik.
Ayrılış günü geldiğinde, burada bıraktığı kocası ve oğlu için nasıl gözyaşı döktüğünü anlatamam. Defalarca oğluna sarıldı, sarıldı, ağladı. Nihayetinde arabaya bindi ve yoluna gitti. Torunumu alarak evimize döndüğümde, vermiş olduğum kararın doğru olup olmadığını düşünmek istemiyordum. Çok zor bir karardı ve karar uygulanmıştı. Bir çocuğu anasından ayırmış, bir anneyi de çocuğundan koparmıştım. Kararımın doğru olduğunu düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyor, bana kalan üç yaşındaki çocukla zorlu bir yaşama hazırlanıyordum.Küçük çocuk büyüdü öğretmen oldu. Babaannesi yetmiş yedi yaşında vefat etti. Başka vilayette yaşayan annesi, yeniden evlendi altı çocuğu oldu. Öğretmen olduktan sonra annesini aradı, otuz iki yıl sonra bulup elini öptü.Mehmet Macit
10.12.2013
Samsun
| 553 |
Kırdım ellerini yalanın
Kırdım ellerini yalanınKırdım ellerini yalanın
Dikenli senin ellerin
Gül yakamdaydı ellerin
Gözümden düştü dünya...
Geç de olsaDerin kuyulara düşsün dünya...
Dünya gönül ezme derdinde
Dünya gül ezme derdinde...Kırdım ellerini yalanın
İçtiğim ateşten bir yudumdu
Yanmışım dünya ateşti
Gözümden düştü dünya...
Geç de olsaYıllar yılı karanlıktım ben
Karanlığımdan utandı gece
Yıldıza aya haber saldı gece
Gözümden düştü dünya...
Geç de olsa
| 63 |
Çanakkale Hala Geçilemedi, Geçilemez
ÇANAKKALE HALA GEÇİLMEDİ, GEÇİLMEZ
Düşmanlar bırakmadı, taş üstünde tek bir taş,
Çanakkale geçilmez, Mehmetçik çabuk ulaş.
Süngü hücumu ile başladı kanlı savaş,
Gazi Mustafa Kemal, dedi Mehmet pek bağır.
Allah Allah sesleri, kulaklar etti sağır. Yedi düvel birleşti, tek başına Türkiye,
Emperyalist uluslar, utanın savaş niye?
Özgürlük istiyoruz, bu vatan bizim diye,
Gazi Mustafa Kemal, dedi Mehmet pek bağır.
Allah Allah sesleri, kulaklar etti sağır. Sel oldu aktı Mehmet, o cepheden cepheye,
Ölenler şehit olur, cennet ona hediye.
Hiç ciğer kaptırır mı, Türk ulusu kediye?
Gazi Mustafa Kemal, dedi Mehmet pek bağır.
Allah Allah sesleri, kulaklar etti sağır. İç, dış düşman birleşti, hainler çoktu azdı,
Yurduna göz dikene, Mehmetçik mezar kazdı.
Şanlı, şerefli ordu tarihe destan yazdı.
Gazi Mustafa Kemal, dedi Mehmet pek bağır.
Allah Allah sesleri, kulaklar etti sağır. Düşmanlar geliş gibi, kaça kaça gittiler,
Türklerle savaşmaya, bin kez tövbe ettiler.
Lozan’da barış yaptık, hakkımızı verdiler,
Gazi Mustafa Kemal, dedi İsmet pek bağır.
Hasedinden çatlasın, sana diyenler sağır.İş birlikçi, dönekler, gerçeği saptırıyor,
Emperyalist uşaklar, Atatürk’e vuruyor.
Bin bir iftira atıp, geçmişini yeriyor,
Bunlar biatli güruh, akılları çalışmaz,
Yarasa gibi yaşar, aydınlığa düşmanlar.Rızazade, geçmişten hala ders almayan var,
Bu ulus kükremesin, gücünü bilmeyen var.
Vatan ve namus için, hadi den ölmeyen var,
Gazi Mustafa Kemal, dedi ulus pek bağır.
İşgalci düşmanların, kulağı oldu sağır.
18 MART 2016
FAHRİ BULUT RIZAZADE,
Ben size taarruzu emretmiyorum. Ölümü emrediyorum.
Bizler ölünceye kadar, arkamızdan yeni kuvvetler gelirler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
18 MART 2016 Çanakkale zaferinin yıl dönümü nedeniyle,
Tüm şehitlerimize Tanrı’dan rahmet, Işıklar içinde yatsınlar.
Gazilerimize sağlıklı, mutlu, uzun bir ömür dileklerimle, saygılarımı yolluyorum…
| 265 |
Özel...
ÖzelÖzel Bir Sevgilim olsun
Göz rengi yosun
Ten kokusu özel
Akdeniz Ege gibi güzel
Çeşme koksun Dinmez ER / Şiirleri /Çeşme /
| 23 |
Martıların mavisi.
Her buluşmamız mavi kaçak
ellerin uçuyor kuş kanadı
gülümsüyor Akdeniz Akdeniz hoyratları ezgileriyle
ellerin kanat kanat
süzülüyor içimemartıların mavisi dudaklarında yağmur
düşümüzde mavi yolculuk
mavi yolculuklar kaçak
rüzgarımız yelkenimiz mavi
ellerin Martı kanadımısra mısra her buluşmamızda
buraya demirler gemimiz
biz bu gemiyi yürütürüz geceleri sızar ışık
mavi
ellerin süzülüyor kuş kanadı
mavi kaçak
her buluşmamızda firar ediyor
içimdeki martı pike yaparak
ellerin
intihar kavi
mavi
uçurumlarımda
ölümümüz denizin kucağında...
yelkenimiz rügârdaellerin uçuyor kuşun kanadında pike yaparak mavi7/Mayıs/2010/Cuma
| 79 |
Doğa ve İnsan
doğa
sen ona ihanet etmezsen vardır,doğa sen ona ihanet etmezsen
besler, büyütür seni
sever seni, senin onu sevdiğinden daha çok
bakar sana, senin ona baktığından daha çok
öyle sever
öyle bakar ki;
Aşkının renginden kendinden geçersin.doğa
almadan verecek kadar cömerttir
Lakin insanoğlu vermeden alacak kadar yüzsüz olduğu kadar
İhanet edecek kadar da kötü olmasaydı.
| 57 |
Versailles Sarayı'nın Yapınılışı (1661) 2
Gelenilekleri, maskeli
Baloları, balerinleri ve
Çeşmeleriyle bütün
Fransız prenslerinin
Gönüllerinde yatınılırken,
Gerilinçek Fransa ise,
Louis'nin saldırılıngan
Dış politikası ve
Müsrifliği yüzünülünden
Büyünülük bir yoksulluk
Ve sefalet içilinde sürünülüyordu.
| 33 |
Sessizlik
sessizlik etkisini göstermeye başladığında
kapılar kapanır üzerine, kimse olmaz umrunda.
çın sesi duyar, adeta yırtar kulaklarını.
gecenin yarısında havlayan köpek,
yada köşede ses çıkaran fare ilgilendirmez seni.
kitlenip kalırsın öylesine.
kalkmak istersin kalkamazsın.
kalbinin atışını duyarsın adeta.
şah damarının atışını, kanın dolaşımını hissedersin vücudunda.
çıldırcak noktaya gelsende çıldıramazsın
sessizlik öyle derin çukurdurki; girdimmi çıkamazsın.
| 55 |
Be hey gafil!
"Be hey gafil yaşıyorsan bu gün sen
Atatürk,e Cumhuriyete borçlusun
Ötüyorsan cak,cak, bu gün sen
Atatürk,e Cumhuriyete borçlusunKim verdi bu hakkı kime inandın?
Kim senin önderin nedir muradın?
Unuttum sahi senin ne idi adın?
Atatürk,e Cumhuriyete borçlusunVatan işgalde iken nerede idin?
Kurtuluş savaşında Kuvai,mi idin?
Yoksa damat ferit,in neferi,miydin?
Atatürk,e Cumhuriyete borçlusunBir yokluktan var edildi bu vatan
Şehitler yatıyor ana ağlatan
Ne zorluklarla kazanıldı bu vatan
Atatürk,e Cumhuriyete borçlusunYaşamadın o günleri bilmezsin
Ağlamadın göz yaşını silmezsin
Borçlusun şehide Bayrak olmazsın
Atatürk,e Cumhuriyete borçlusunKağnı ile hiç cephane taşıdınmı?
Yalın ayak yürüyerek üşüdün,mü?
Çaresiz bir milleti hiç düşündünmü?
Atatürk,e Cumhuriyete borçlusunVatan namus vatan onur şerefim
İlelebet bakidir bu Cumhuriyetim
Genceli,yim cümle alem şahidim
ATATÜRK,e Cmuhuriyete borçlusun.
| 117 |
Aydın İhaneti
AYDIN İHANETİ
Yetmez ama evet de aydın ihanetiydi,
Görün yine hainler, başkanlığa evet der.
Gazi Mustafa Kemal, bu günleri görmüştü,
Pişman olup dönenler, başkanlığa HAYIR der. Gazi Mustafa Kemal, başkanlık istemedi,
Kötü niyetli biri, diktatör olur dedi.
Bu günleri görerek, ulusa mesaj verdi,
Atatürk'e inanan, başkanlığa HAYIR der. Başkanlığın ardından, halifelik geliyor,
Besleme basın ehli, açık açık söylüyor.
Örümcek ağlarını, sinsi sinsi örüyor,
Cumhuriyet sevenler, başkanlığa HAYIR der. Türk, Kürt kardeşliğimiz, ayrışarak bitecek,
Barış umutlarımız, ne yazık ki yitecek.
Emperyalist baykuşlar, yurdumuzda ötecek,
Vatanını sevenler, başkanlığa HAYIR der. Biatçi zevatların, aklı, fikri çalışmaz,
Özgürlüğün kıymetin, tutsak yaşayan bilmez.
Yandaş olan dönekler, der sıra bize gelmez,
Ulusunu sevenler, başkanlığa HAYIR der. Rızazade, hainlik yoksa aydın soyunda,
Cahillerin vebali, aydınların boynunda,
Dönme, devşirmelerin, haç saklıdır koynunda.
Laikliği sevenler, başkanlığa HAYIR der.
29 OCAK 2017,
FAHRİ BULUT RIZAZADE
Bir ulusa yapılacak en büyük kötülük,
O ülkenin aydınlarının yaptıkları affedilmez ihanetleridir…
| 149 |
Kördüğüm
Hiçbir veda gürültüsüz olmaz ..
Ya kanadın kırılır...
Ya yüreğindeki acı bağırır...
Çığlığındır gecenin sen'li vakitlerinde
Sessiz olan nedir bilirmisin?
Veda edememektir....
Düğüm düğümsündür
Çünkü...
Ah be adam !!
Hiç uğraşma bana kördüğümsün...
| 34 |
B İ R l e
Hanya dan, Konya dan bahsetme artık,
Yavandan vazgeçtik çoğal dı katık,
Yöremiz şenlensin bura da kütük,
Malını, mülkünü biryerde birle.Gitmesi,gelmesi zorlaşmaktadır,
Çocuklar büyüdü hırlaşmaktadır,
Yanyana tapular birleşmektedir,
Malını, mülkünü artık toparla.Arsayı feda et faizi durdur,
Kiraya versen de takibi zordur,
Takasa girersen çözümü vardır,
Malını, mülkünü birle yeter ki.Aile ferdini yanına çağır,
Oğluna,kızına hisseyi ayır,
Verimli topraksa farketmez bayır,
Malını,mülkünü birlemen gerek.Şairin duygusu daima örnek,
Torun mürüvveti isteriz görmek,
Şanını artırır sözün de durmak,
Malını, mülkünü Zekice birle.21-3-2011
| 83 |
Yolun Açık Olsun Arkadaş
Artık yollar ayrı, adımlarımızı duyamayacak kadar uzak,
Günah resimlerde, hepsi bir köşede son bulacak,
Kilitli sevgiler kafeslerinde bir daha uçamayacak,
Günah resimlerde, bir daha kimse bakmayacak.Ben bir yol seçemedim senin gibi,
Son bulamadım seçerek başkasının ellerini,
Zamanı düşman görmedim severken birini,
Beklemek tek yol sandım, olamadım senin gibi.Artık sendeki beyazlık büyüyor bedeninde,
Benden kaçıyor mutluluk siyah gecelerde.
Niyetim yok dur demeye bu aptalca gidişine,
Yolun açık olsun arkadaş, gerek yok fazla söze...17/04/2004
| 76 |
Ensesi Kalın Adam
ensesi kalın
göbekli adam
aynada uzun uzun seyretti kendisini
elini cebine attı
çocuğuna verecek
simit parası bile çıkmadı...
buruk bir tebessüm kapladı yüzünü
ellerinin iriliğini yaktı
gözyaşının tuzu
ona göre beterin beteri vardı
aynadaki hüzün yüklü adama gülerek
dedi ki:
“haline şükret”
...
titreyen elleriyle
çocuğunun beslenmesini sardığı gazetede
ensesi ince
sıska bir adamın
milyonluk doğum günü haberi vardı
sürmanşet...
| 63 |
Her Şeyde Sen
Gözlerin gökyüzü kadar mavi
Gökyüzü kadar sakin
Gökyüzü kadar umutlu ve bir o kadar da huzurlu
Gökyüzüne baktığımda sana bakıyorum sanıyorum
Sonra güneşin yüzüme vuruyor
Onunla ısınıyorum
Ağaçlar mutluluktan salınıyor
Kuşlar şarkı söylüyor
Kanatlanıp yanına gelesim geliyor
Derin derin içime çekiyorum seni
Ciğerlerime doluyorsun
Nefes aldığın kadar varsan bu hayatta
Sana sunulan güzellikleri görebildikçe artıyor varlığın
Gökyüzüm var
Güneşim var
Ağaçlarım var
Kuşlarım var
Her sabah seninle uyanıyor
Her gece seninle uyuyorum
Varlığın varlığıma armağan sevgilim
| 79 |
Bir acı kahveni içmeye geldim
Kac zamandir ozlem hasret duyarim
Gonul kapisini acmaya geldim
Ister sevgilim ol Ister sen dost kal
Bir aci kahveni icmeye geldimYine senli benli muhabbet edip
Siirler okuyup sarki soyleyip
Eski zamanlara selam gonderip
Bir aci kahveni icmeye geldimHani gitmem eger bende kal dersen
Sana hayir demem kalbim al dersen
Olurda kirk sene hatir var dersen
Bir aci kahveni icmeye geldimHayat ezan ile sela arasi
Sevip sevilmememk gonul yarasi
Sabah olmasada oglen sonrasi
Bir aci kahveni icmeye geldim
| 82 |
On dort subat
Gerçek sevgi yıl boyu, hergün yeniden doğar..
Sevgi bir günlük değil, şaşmayın yönünüzü..
Kalbe sığmayan sevgi,hangi bir güne siğar??..
Ondört şubat sizin olsun, yemişim gününüzü..
| 28 |
Nasıl bir din ki bu
kim koydu adını
bin elem içinde
bahtiyar...
nasıl bir din ki bu
faydası yok bize...
daima ve hep
dine karşı din
ne anlamaya imkan var
ne de gideceksin vaktinden önce...
| 35 |
Senin Yerine de Ağlıyorum* (anı)
Hastanede işim bitmiş, dışarı çıkmıştım.
Eve doğru yürümeden önce hastanenin bahçesinde biraz oturup dinlenmek istedim.
O karşıdan geliyordu. Ayağındaki spor ayakkabılarının bağı çözülmüştü. Bana doğru baktığı bir anda, “üzerine basar düşersin, bağla” dedim. Eğildi iyice eskimiş ayakkabılarının bağcıklarını bağladı, geçti ilerdeki bir banka oturdu.Dinlenmiş tam kalkmak üzereyken tekerlekli sandalyede bir teyze ve onu gezdiren amca yaklaştı yanıma. Amca teyzeye:
“işte sana sohbet edecek birini buldum” dedi.
Sonra bana döndü:
“iki aydır hastanedeyiz kızım, odada durmadı canım sıkılıyor birileriyle konuşmak istiyorum dedi. Sizi burada otururken görünce yanınıza getirdim”
“bende tam kalkmak üzereydim, ama biraz daha kalayım o zaman” dedimBiz teyze ve amcayla hastane ve hastalık üzerine sohbet ederken ara sıra da ona bakıyordum.Oturduğu banktan sırayla banklara oturarak bize doğru çaktırmadan yaklaşıyordu. Son cesaretini toplayıp geldi yanıma oturdu.
Yakından görünce sadece ayakkabılarının değil, üzerindeki giysilerinde iyice eski olduğunu gördüm. Hastane bahçesinde o kadar insan varken benim onun için endişelenmemden “düşersin” dememden cesaret almış sadece bana yaklaşmıştı.Bu kez onunla sohbet etmeye başladım.
Üzerinin perişanlığından şüphelendim.”sen yoksa evden mi kaçtın, kayboldun mu” gibi soru yağmuruna tuttum.
“Senin baban ne iş yapıyor”? diye sorduğum da “çalışmıyor” dedi. Söyledikleri doğrumu diye ağzından laf almaya çalışıyordum. Eviniz kira mı “evet” “kiranızı nasıl ödüyorsunuz”? “teyze(ev sahibi için diyor) bizden kira almıyor” “Nerede oturuyorsunuz”? “ şu tarafta” (hastanenin arka sokağını göstererek) “kaç kardeşsiniz”? “üç en büyüğü benim.” “Adın ne”? “Ali” “kaç yaşındasın”? “dokuz”. Sorduğum sorulara verdiği cevaplar hep kısa ve netti.“Annen çalışıyor mu”? diye sordum.
Anne sözünü duyunca önce biraz durdu, sonra yakası sol taraftan omzuna kadar yırtık olan tişörtünü, kaşlarına kadar çekti. Yüreğinden boğazına kadar gelen hıçkırıkları yuttu. Gözlerini soğuttu.
Dokuz yaşındaydı ama öğrenmişti “erkekler ağlamazı” ağlamaktan utanıyordu. Bir zaman o şekilde durdu. Metanetini geri kazanınca yakasını aşağıya indirdi ve “kaçtı” dedi. “Nereye kaçtı”? “babasının evine” “neden” “ babam evden attı” “niye “anlaşamıyorlardı” “sizi niye götürmedi” “babam vermedi” “gelir merak etme” dedim. Tekrar tişörtünün içine gömdü kafasını yine metanet kazanmaya çalıştı.“gelmeyecekmiş, babam öyle söyledi” bu kez uzaklara kaçırdı bakışlarını, kirpiklerine kadar gelen yaşları, yine geriye göndermeyi başardı. Bir “anne” sözünün ruhunda yarattığı fırtınaları ve sonsuz hasreti gördüm gözlerinde. Şimdi yanında olsa ona nasıl sarılacağını ve beni annesinin yerine koyup sarılmak isteyip de sarılamayışının çekingenliğini gördüm. O an bende ona sarılmak, tutunmaya çalıştığı hayata karşı bir destek olmak ve hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim.
Saçlarını okşadım, içine gömülmek için dağıttığı yırtık yakasının dağınıklığını topladım, ne söyleyeceğimi bilemediğimden sustum. O, o yaşta erkekti ve erkekler ağlamazdı. Ama ben daha fazla tutamadım kendimi bir kadın olarak utanmadım, başladım ağlamaya. Senin yerine de ağlıyorum küçüğüm.
Sen utanıyorsun ağlamaya ama ben utanmıyorum. Parçalanmış ailelerin senin gibi binlerce çocuklarına ağlıyorum. Çocuklarını vermemekle ve göstermemekle cezalandırılan annelere ağlıyorum.
Bakamayacaklarını bile bile çocuk yapıp sokaklara salınan, evden kaçan, dilendirilen, evin içinde bile şiddete maruz kalan, çocukluklarını yaşayamayan o binlerce küçücük yüreklere ağlıyorum.
Sizin çaresizliğinize çare olamadığıma ağlıyorum.
Ve ağlayacağım küçüğüm.
| 468 |
Yeni Gün
ağlamaklı gözlerinde
durmalı cesur asker gibi
gözyaşların
yeni güne doldukca anılar
vurmalısın delice
ölüce susmalısın
bir şimşeğin ardından
kalbinde gözlerin kadar
umudun da yakınlaşmalı
sevgiye...
ah! demeli
af dileyebilmeli merhamet
ve kutsanmış bir kaç söz taşıyorsa
en keskin sürgünlere
bu yürek
ah! diyebilmelilav durgun;gönlünce
erimeli şiirlerin birinde
şehre dolmalı ne varsa
yamalı bakışlarından kalan
eski dağlarınaldatılan yüreğime
rağmen doğurmalı gemiler
en yeni aşk sandallarını ki
bulmalıyım yeni günde kendimi
saray pencerelerindeki serânatta
senin odanın hafif-sarı ışıkları
dolmalı sonsuzca kollarıma
ben sarılmalıyım onlara
sana sarılmış gibi!
| 87 |
İstemem
Dost hayata renk, yaralarıma merhem,
Dostsuz bir hayat ebedi olsa istemem. Bunca açlık, sefalet, zulüm varken insanlık var diyemem,
İnsanlığın olmadığı yeryüzünde insan olmak istemem. Ne yetim hakkı, ne bir kul hakkı yemek istemem
Benden çıkmasa çocuğumdan çıkar dirhem dirhem Bu kuluna önce sağlık ver, akıl ver Tanrım
Onsuz Karunun hazinesi de olsa istemem
| 55 |
Sayıklamalar(başka ömürlere tutundukça uzar ömrün)
Başka ömürlere tutundukça uzar ömrün..bir çift genç göz,merakla her yöne bakan,hiçbiryere odaklanmamış,henüz hiçbir görüntüyü beyninde eskitmemiş bir çift göz gençleştirir insanı.sana baktığına duaci olursun herkesten gizli bir ibadettir gözlerine bakmak.beyninin en utangaç kıvrımlarında kendi silüetine bir yer açmak kendini ispat çabasıdır.sıcak eller,hiçbir ateşin ısıtamayacağı kadar ısıtır içini..erirsin sebebini bile bilmeden.ne anlamı vardır ki omuzlara dökülmüş bir tutam saçın,sen anlamlar katarsın,başka ömürlere başka bedenlere ihtiyacın vardır duygusallaşabilmek için...sert bir tokat gibidir kötü bir söz,başka birinin kelimelerine ihtiyacın vardır vazgeçmek,kaybetmek için.kendi kelimelerine inanmazsın yakıştıramazsın kendine kaybeden olmayı,hep başkaları karar verir senin kayıplarına...yaşamak için kendinden başka en az bir ömür eskitmek gerekir,en az bir bedeni daha seninki gibi yıpratmak gerekir.sigara içmeler böyle başlar çocuklar arasında,sen de çek bi kere çünkü ben çektim ve kötüyüm senin iyi olmanı kaldıramam,ben kalkamam sen düşmelisin düşmelisin ki yalnız kalmayayım...insanlar uçamaz bu yüzden ömürlerini harcarlar kuşları kıskanarak,bulutları izlemek bu yüzden güzeldir...mesela aşklar..bana düşmez hiçbir sevgilinin arkasından konuşmak,kendi adıma konuşuyorum..karşındakini sevmekten çok,kendini sevdirmekle geçer ömür.kendinden başka en az bir yüreğe daha sevdirmelisin kendini yaşamak için..seni destekleyen,seni senin gibi seven biri daha olmalı ki yanılgı payın azalsın,evet ben iyiyim diyebilesin...yıllar önce sölemiştim:cehennem cennetten daha kalabalık diye,yaşadığı süre içinde doğru olanı yaptığını sanar insan...çünkü yanında onun gibi ateşler içinde yanan bir sürü beden bir sürü ömür vardır.sürü psikolojisi işte insan kendini birşey zanneder,koyun meeeler sonuçta her ikiside tek başına kaldığında korkaktır...her ikisininde en az bir bireye daha ihtiyacı vardır şaşırmamak için..başka ömürlere tutundukça uzar ömrün...hiç bir masturbasyon,aşk ile sevişmek kadar mutlu edemez seni..mutlu olursun gülümsersin,gülümsemek bir kilo pirzolaya bedel bilimde,pirzola kuvvetli bi yaşam kaynağı,böyle bir kaynak ömrünü uzatır...demekki en az kendinden başka bir kişiyle sevişmek gerekir yaşamak için,yaşadım diyebilmek için...başka ömürlere tutundukça yaşar insan...yaşamak için en az bir kişiyi daha yaşarken görmesi gerekir...onun hayalleriyle yoğurur bedenini.onu örnek alır yada..acılarını paylaşır mutluluklarını kıskanır,o yaşadıkça sen yaşlanırsın...tek başına korkaktır insan.kahraman olmak için en az senin kadar korkak bir insan daha gerekir...onun zayıflıklarını kendine kalkan yapar,onun korkan gözleriyle bakarsın hayata sen ondan çaldıkça o azalır sen büyürsün gözlerinde...karanlıktan korkmamakla ancak karanlıktan korkan birinin yanında övünebilirsin...en az bir kere sevmek gerekir kendini tanımak için...sevdikçe çoğalırsın,her anı defalarca yaşar uzatırsın ömrünü...bir öpücüğü binlerce kez yaşarsın her gece her rüyada farklı bir öpücük her seferinde daha koyu kıvamlı dudaklar...hiçbirşey sevdiğinin teninden daha yumuşak değildir her an ona dokunduğunu düşlersin,düşlerin kadardır ömrün...başka hayallerde yer aldığın kadar girersin hayatın içine..düşlendiğin,özlendiğin farkedildiğin kadar somutsundur..başka hayatlara tutundukça güzelleşir saatlerin...sevgilinle başbaşa olduğun an en sosyal zamanındır en kalabalık zamanların.bir söze bakar o an hayat anlayışın onun güzel pembe ıslak dudaklarından dökülen bir seni seviyorum seni alır dünyanın en yüksek ve en havadar ama aslında olmayan bahçelerine çıkarır ve gene aynı güzel dudaklardan çıkan bir kötü söz..her uçurumun kenarında kendini bulursun.aynı anda yüzlerce uçurumdan düşersin..hayat hakkındaki bütün düşüncen o ana bağlıdır.kimse tek başına hayatı sevemez yada hayata küsemez bir başkasıdır hayatı sevdiren,küstüren...bir şeyi sevmek için kendinden başka en az bir şeye daha ihtiyacın vardır....yalnızlık paylaşılmaz..duyduğum en saçma sözlerden biri ama vitrinlerin en güzel yerinde işte bu acizliğini gösterir insanın...yalnızlık paylaşılır,paylaşmak için vardır...eğer yalnızlık paylaşılmazsa iki kişi yanyana durduğunda yalnız olmamaları gerekir oysa en çok sevdiğin anda bile yalnızlığı yaşarsın..onun yalnızlığıdır o an yaşadığın.sevgilinin gözlerine bakarak nereye baktığını anlamaya çalıştığın anda yaşarsın onun yalnızlığını.yalnızlık paylaşılır sen onunkini alırsın,o seninkini...yalnızlık paylaşılır ama neresi kimde kalacak,kim hangi yarısını alacak ve ne zaman paylaşılacak buna karar veremezsin...karar vermen için kendininkinden başka en az bir düşünce daha olmalıdır..demokrasi en güzel örneğidir kendinden başka hayatlara tutunarak yaşamanın...tek başına seçemez,alamaz,yasaklayamaz,geçinemezsin...ölmek için bile bir başkası gerekir.kimse görmezse yada kabul etmezse ölü diye işlenmez nüfus kütüğüne...tek başınaysan hiçsindir..anlam kazanmak için,yaşayabilmek için,başka hayatlara tutunur insan...başka ömürlere tutundukça uzar ömrün...yeni gülücükler,yeni sıcaklıklar eklenir aile albümüne...başka ömürlere tutundukça uzar ömrün...adı sanı bilinmeyen binlerce ceset gömülüdür tutunamayanlar mezarlığında....
| 607 |
Hayatta Bu HAYAT'a Misafir Gelmem
Bir Daha
Hayatta Bu HAYAT'a Misafir Gelmem
Adam Gibi Ağırlayamıyor Hep Stres,Hep Kapris
Hiç Konuksever Değil Hep Çalıştırıyor, Hep Yoruyor
Bir de Yüzümüze Gülse Hep Sitem, Hep Gözyaşı
| 33 |
"Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.008 =
"Açlık Ordusu Yürüyor! ." Nazım Hikmet RAN = 000.008 =01 Mart 2013 Cuma 17:32:41Ben Yazdığımla, Sen Okuduğunla Hürriyetleri Yaşat! .Sevgi yüklü insan; üretir daima yolculuğu boyunca! .
Sevgi nasıl anlaşılır; bu okuyucunun hürriyetidir! .
Sevgiyi anlayabilmek ve sevgiyi anlatabilmek; aşk! .
Hürriyeti savunduk! . Okuyucu da hürriyette kalsın! .{Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA – 01.03.2013 17:32}01 Mart 2013 Cuma 17:32:56
| 70 |
Yalnızlık
bazen yalnızlık
yorgun tükenmeyen bir gecenin
siluetinde karanlık aramaktır
kaybolmak için.herşeyi
yeniden başlatmaya kurmaktır saatleri.
freni olmayan duraklarda.
yarını beklemektir yalnızlık
tanımadığım bir adamı
sende düşünmektir şu an.yalnızlık
imzasız bir mektubu
sana yazabilmektir imlasız.
sana inanmamaktır yalnızlık...
| 38 |
Dost Nedir Ne Değildir
Dost yüzü gülen değil gönülden yüze gülendir
Dost bakınca derdini kederini bilendir
Dost kendi elleriyle gözyaşını silendir
Parası bol olanlar yüzü gülenler değilDost yanarken gönülden çeker seni serine
Dost bakınca yüzüne iner ki en derine
Dost sen olup da geçer belki senin yerine
Bollukta senle olup yokluk da kaçan değilDost seninle bir gülüp seninle ağlayandır
Dost kopmaz halat olup yüreğe bağlanandırDost dalgasız bir deniz belki de çağlayandır
Öfkesinin önüne geçemeyen hiç değil
| 76 |
Derledim bu sevinç çiceklerimi sevdiğim...
Güzel başladım bu gün güne yine,
Beklediğim en güzel huzuru yaşatıyorum,
Başlayan hazan yağmurlarıyla kalbimde.
Gözlerimde garip bir ışıltı,bir hareli elalık,
Yıllardır aradığım dinginliğe koşuyorum,
Dört nala,dolu dizgin bilinmeyenimde......Yüzümde tebessüm depdeli çoşkulu,
Yere göğe sığmıyor maviliklerde yüreğim,
Artık benimde yıldız yıldız ışıldak,
Pıtrak pıtrak kalbimde sevinç çiceklerim var....Haykırmakla susmak arası gelgitlerim,
Küçük bir cocuğun bakışındaki endişelerim,
Yolun nereye gittiğini bilmeden yürümelerim,
Ve hatta özlemle sevgi beklemelerim,
Bitti,bitti artık benimde sevinç çiceklerim var.....Yüreğim çoşkulu durmaz yerinde,
Yeni filizlenen başakların edasıyla salınan,
Uyanmak istemiyorum bu huzurlu rüyadan,
Benimde artık rengarenk sevinç çiceklerim var.....Sevdanın özleminde tertemiz yüreğim,
Şimdi ince narin bir kelebek gönlüm,
Bir gün farkedilecek diye beklediğim,
Dalına konulmayı bekleyen sevgi çiceklerim var...Derledim bu sevinç çiceklerimi sevdiğim,
Pembede bir kurdele bağladımda demete,
Eğer kabul edersen gönlümden,
Koşup sana vermek istediğim....
Vermek istediğim........fügen
14.10.2007
| 136 |
Estağfurullah Tövbe
Bugün çağ atlayan çağda, çağ dışılık,
İlk çağ hortladı yeni çağa karşılık,
Deccal mı var? Ortalık karma karışık,
Allah yerine koyanlar, konanlar var.Allahım, her tarafı talancılar sardı,
Haramlar helalları sürgüne saldı,
İsteyene istediği kadar verirsin de;
Talancılar vermediklerini de aldı.İnanırız ki; sabır, ya sabır diyeceksin,
Soyguncuya doymaz demeyeceksin,
Bizlere hep sabır, ya sabır dersin de,
Biz kulun değil miyiz, ne diyeceksin?
| 63 |
Sarı kız
Sen sarı kız
biliyorsun sana muhtacım
bu işven bu nazın
gök mavisi gözlerin
gül kurusu dudakların
Ve..............
salkım salkım sarı saçların
ah.....sarı kız ahh.
sanma ki sana vuruldum
bende bu şairlik olduktan sonra
senin gibi güzeller hep alacak
şiirime ekmek parası
sen bitince bulacağım
başka bir gönül yarası
2001
12-04-2006
| 52 |
Gül Severiz
Gülüm deriz, candan sevdiğimize
Gül severiz, gül koklarız, O diye.
Gül sunarız güzel gördüğümüze
Gül severiz, gül koklarız, O diye. Bahçıvan gül eker ihtimam ile
Gülü seven koklar ihtiram ile
Gül günleri olur ihtişam ile
Gül severiz, gül koklarız, O diye. Lale güzel, sümbül ne hoş, gül başka
Dikenli de olsa yine gül başka
O’na giden Muhammedi yol başka
Gül severiz, gül koklarız o diye. O denince akla, gelir Medine
İmkânı olanlar bir mülk edine
Varsın muhabbetin orda tadına
Gül severiz, gül koklarız, O diye. Mevlitler kandiller hep duygu seli
Gözler buğulanır gönüller dolu
Kutlu doğum günü, günün sembolü
Gül severiz, gül koklarız, O diye. Allah’ım sevgini kazanmak için
Böylece rahmete bezenmek için
Sonunda Cennette gezinmek için
Gül severiz, gül koklarız, o diye. Seni anıyoruz Efendim böyle
Bizlere de n’olur şefaat eyle
Behlül, ne söylersen gönülden söyle
Gül severiz, gül koklarız, O diye.
| 145 |
Adaletin Bayrağıdır Bu Vatan
Dedim ülke gündemine gireyim,
Düşüncemi, Başkente arz edeyim,
Tuzu kuru beylere ileteyim,
Şairin gözü, kulağıdır bu vatan.Ankara'nın havasını bozmayın,
Rüzgar olup vatanı tozutmayın,
Yokluğa, yoksulluğa sebep olmayın,
Bereketin kaynağıdır bu vatan.Dolu gibi üstümüze yağmayın,
Bahçemizin gülünü soldurmayın,
Tilkilere, Milleti yoldurmayın,
Aslanların otağıdır bu vatan.Haksız işe kafanızı yormayın,
Bu Millete tekme, tokat vurmayın,
Kollarını, dallarını kırmayın,
Ümitlerin toprağıdır bu vatan.Soğuk suyu, pişmiş aşa katmayın,
Bal üstüne, lütfen, zehir atmayın,
Kibrit çakıp yurdumuzu yakmayın,
Hepimizin ocağıdır bu vatan.Takdir edin doğruları yermeyin,
Bu milleti daha fazla germeyin,
Şuhedayı düşünün ve incitmeyin,
Yiğitlerin yatağıdır bu vatan.Bindiğimiz dala balta vurmayın,
Kendi ayağımıza kurşun sıkmayın,
Şucu, bucu, deyipte ayırmayın,
Hepimizin kucağıdır bu vatan.Gözümüz görüyor, kör zannetmeyin,
Hizmet yapın, krizler üretmeyin,
Vatandaşı duyun, yok farzetmeyin,
Hizmetkarın ayağıdır bu vatan.Özgürlüktür demokrasinin adı,
Her vatandaş bu ülkenin evladı,
Meyve dermek, herkesin tek muradı,
Hepimizin tek bağıdır bu vatan.Lütfen düşmanları sevindirmeyin,
Bizi el aleme, rezil etmeyin,
Bu Milleti, Devleti küçültmeyin,
Ulu, Ağrı, Bey dağıdır bu vatan.Durduk yerde maraza çıkartmayın,
Adaletin ayarını bozmayın,
Kulak verin, sözüme darılmayın,
Adaletin bayrağıdır, bu vatan.
| 174 |
Ceylan-ı Bahri
Neremden geliyor bu sevinç? Sana baktıkça çocuğum: Maviliklerin, badem ağaçlarının, metrük havuzların kurbağa seslerinin Güzelliğinim İskele çımacısının altın yüreğini... Gelecek bir sabah vakti, güneşten; - Derin elemlere rüzgar- Bastonunda kış armutları asılı Küpeştesinde ekmek ayvaları, Kirli yelkenine fırtınalar sarılı Kavunlarında sulh ve sükun Halatlarında mesut sahillerle Bir ceylan-ı bahri
| 51 |
Güllü Gün
Dün, bugün, yarın ömrün törpüsü,
Sağlık, spor, aşk, gezi ömür örtüsü,
Aksi halde önündeki sırat köprüsü,
Öte dünyayı bilmem de bu dünyada;
Gününü gül et, allah’a kalsın ötesi.Yıllarla yarış var, insan ömründe,
Dağ bile dayanamaz, azim önünde,
Kolayı seçmekse senin gönlünde,
Öte dünyayı bilmem, bu dünyada;
Niyet; düzen adamı olmak yönünde.
| 53 |
ilk Ask ilk Kisi
'İlk AŞK için unutulmaz derler,gerçekten öyleymiş,ancak ilk AŞK ilk kişi değilmiş,ya da sahiden ilk kişiymiş ilk AŞK...'
| 21 |
Hasret'le...
Yokluğun kar gibi beyaz bir örtü
İçimde üşüyen yürek sendedir.
Yaktı küle döndü, hasretin yükü
Dağları ısıtan sevdam sendedir.Adımı unuttum, kimliğim sensin
Umut türkülerim, seni getirsin
Sevdamın çırağı, ustası sensin
Yoldaşım yarenim; gönlüm sendedir.Yanar sönmez içim, yürek kan ağlar
Hasretin sazında, tel tel notalar
Muhlis, Nesimi de can da gül açar
Derman diyorsun ya o da sendedir.Cem Karadeniz
20/12/2010
11:50
Kartal
| 62 |
Senin Elinden
Sunduğun zehirli ayrılık aşı
Şeker olur bana senin elinden
Ayrılıktan akan hasret gözyaşı
Kevser olur bana senin elindenBütün gece ismini hecelerim
Ve arza yükselir derecelerim
Güneşi göremeyen gecelerim
Kamer olur bana senin elindenAyrılıkla indi her cüzünden aşk
Hasret oldu yâr, senin yüzünden aşk
İçimi kavuran bu hüzünden aşk
Cevher olur bana senin elindenBir ânlık vuslatı tatmadan lebi
Geldi çattı günüme hasret şebi
Beni sen eden bu hasret sebebi
Zafer olur bana senin elindenDilim kurumuş, gönlüm pâre pâre
Bu derde hasret derdindir tek çâre
Kalbime gömdüğüm bu hazîn yâre
Makber olur bana senin elindenİsterim; Hakk’ ın huzûruna varmak
Varıp O’ ndan bir tek seni yakarmak
Kabrime gelip kaldırdığın parmak
Mahşer olur bana senin elinden
| 115 |
Umut Yolu
Umut yolu ince, uzun cılgadır,
Bir yanı da deredir,
Yaşlı söğüt ağaçlarının altından geçer
Eğri büğrü kara güne uzar gider.Umut çocuk pek küçük
Geçtiğini bilmez umut yolundan
Kucakta kara yazgısına yol alır.Umut yolu yağmur yağanda çamur olur,
Umut yolu üzünç dolu,
Umutsuz, kaygılı karanlıklarda yiter,
Umut yolunda umutsuz bir yrl eser.Umut yolunda bir bulut ağar,
Bir umut filizlenir,
Aydınlıklara bezenir.Sonra, daha sonra
Kötüler umut yolunu yok eder,
Görkemli söğüt ağaçlarını keserler,
Geleceğe yönelik tüm umutları
Acımasızca kuruturlar.
| 79 |
Sessizlik
Susmak iyidir an geldiğinde, yaşlanmadan gülebilen var mı ki hayatta.
Surat buruşur tekrarlanmamak amacıyla, bilakis odunlar gerektirir ateş için.
İnsanların dışa vuran eğrileri, doğrular kadar yanıltır.
Devr-i alem kapasa çenesini, sende kapasan.
Tavşan ayağından fazlasıdır şansa dokunmak, çevreleyen sesi kapatmak.
Cesaret ister tekrarlamak, bulabildiğince sessizlik sunar.
Ormanın tekelinde, döktüğün yapraklarının altında uyuyan karanlık.
Alçak gönüllü uğur böcekleri, sana uçmak yeter.
Sessiz kal.
Demirin soğuk tarafını kabullen.
Ruhlarını öldüren onca sessizlik varken, konuşman aptalca. YAPMA!
Gerçeğin kendisi kafesinden çıkmak isterken, KOŞ. Olabildiğince uzaklara.
Saklandığın bedeni hafife almışlar, senide!
Aldıkları tek şey nefesinin buhranı imiş.Mutlu olmayı bırakmalısın,hele ki mutsuzken kendin olabiliyorsan.
Kimsenin olduğun kadar kendinin olsan.
Bulduğun cinayetleri sorgularsan, cennetinin anahtarını kullanmayı öğrensen.
Kapa çeneni...
Ele geçirilmişlik hissi kafa derine yer edilmiş.
Yolunu bulduğun minik çatlaklara sırt çevirmek,
İşte bu en büyük bedeldi senin için.
Tekrarlanır her yıl, aynı günde
Aynı yıldızın altında. BAKMA!
Lütfen.
KAÇ. Hemen! Sessizlik buharı sardı etrafı,
Yeniden başlıyoruz.
3, 2, 1.Sessizlik mi?
Olması gereken yerde.
| 159 |
Yalnızlık Avuçlarımda
Yalnızlık avuçlarımda!
Dokunuyorum,
Hissediyorum,
Bir su gibi akıyor,
Bense kana kana içiyorum...Yalnızlık avuçlarımda!
Gözlerimden akıyor,
Bir damlasını bile kaybetmeden, avuçlarımda topluyorum...
| 23 |
.Kır Çiçeği
Kırmızı, turuncu kimi kez sarı
Açar kır çiçeği dağ bayır demez
Toprağın bağrında bekler baharı
Açar kır çiçeği dağ bayır demezİncecik sapının ucunda açar
Bulunduğu ortama mutluluk saçar
Koparmak istesen neşesi kaçar
Açar kır çiçeği dağ bayır demezVarsa da bilinmez kiminin adı
Kimi şifalıdır eşsizdir tadı
Yetişmez bahçede tutar inadı
Açar kır çiçeği dağ bayır demezToprak, güneş, yağmur can verir ona
Taşır rüzgar tozu döl verir ona
Kimi deli eser yön verir ona
Açar kır çiçeği dağ bayır demez
| 81 |
Cevap Gerektirenler
Nedir bu sessizlik alemi?
Kimedir sitem?
Kim,ne uğruna satıyor düşünceyi?
Ve ne uğruna gidiyor giden?
Bu çılgın kalabalık nereye akıyor?
Sebebini unuttuğun bu kavga ne zaman son bulur?
| 30 |
Çaresiz Yalnızlığım İki Yaşında
Gözlerin gidince hayal penceremden,kalbimden göçüne ağlıyorum Sevgin bittiğinde sevgimin bitmediğini,Her yeni gün tekrardan anımsıyorum. Bazen soğuk bir odada oturup,Resimlerinle basbasa kaliyorum
İnce ince bakıyoruz,karşılıklı konusup eğleniyoruz kendimizce,Bir kalem çekiyoruz bütün yaşadıklarımıza
Mutlu olduğumuz günlere ağlıyoruz resimlerinle,Ilk olan mektubunu okuyorum derinden,hatta gözyaşlarıyla,kalbin içindeki yazı vazgeçiriyor ağlamaktan,bir tebessüm kaplıyor odamı,sigara bile içemiyorum korkudan sen yanımdasın diye sonra yine alıyorum mektubu elime koşup sarılasım geliyor sana,Sonra yolladığın kağıt parçası geliyor aklıma,Bütün herseyi bir kenara bırakıp tekrardan dalıyorum bahsettiğim kırmızı bulutlara,Gökyüzündeki bulutlara bakınıyor gibi bakıyorum senin göklerdeki fotoğrafına,zaman ne hızlı geçiyor değil mi,en son başkasının aşkını kaleme alıyordum veya sağdan soldan okuduklarimdan bildiğim kadarıyla yazıyordum aşkı sevdayı,Şimdi aşk diyor bizim çocuklar her yeni gün birine aşık oluyorlar,Bide o bazısı yok mu şiir istiyorlar kızları etkilemek için,Anlatıyorum ama anlamıyorlar senden başkasını yazamadığımi,sana veremediğimi kimseyede vermem bilmiyorlar.Günler böyle geçiyor mutluluğa hazırlanıyorum epeydir.Sensizlik ruhuma çöktüğü an sadece mutlu günlerimiz geliyor aklıma,senden aldıklarıma dokunamıyorum elinin kokusu gidecek diye,Kırmızı şalınla uyuyorum her gece, gördüğüm rüyalar seninle,başka neyi merak edersin aceba yasantimda.
Merak ettiklerinin bir cevabı var mı vuslatta,ve yıkık dökük hayaller kırgın ve hasta,
Çaresiz yalnızlığım iki yaşında.
Şimdi son hatırlatma eğer bana bişey olursa dediklerimi unutma...
| 192 |
Ayrılık Deme Bana
Ayrılık deme bana biliyorsun çok korkarım
Bir geceler bilir tanır benim mazimi
Ayrılık deme bana biliyorsun çok ağlarım
Bir geceler bilir tanır benim çığlıklarımıAyrılık deme bana biliyorsun çok ağlarım
Bir geceler bilir tanır benim gözyaşlarımı
Ayrılık deme bana biliyorsun çok yanarım
Bir geceler bilir tanır benim yangınlarımıAyrılık deme bana biliyorsun yok olurum
Bir geceler bilir tanır benim ölümlerimi
Ayrılık deme bana biliyorsun çok solarım
Bir geceler bilir tanır benim intiharlarımı...
| 73 |
Buğulanmış Camlara Adını YAzmak
Camın bir yanında içi ısıtan sıcaklık, diğer yanda içimi donduran soğukluk…
Kışın en şiddetli soğuk zamanları olan tipili gecelerde buğu yapan tarafta oturup seninle çay içmek.. Hayatımın eksik olan boş sayfalarında seni yazmayı istiyorum. Bu gece… Yaşanmamış zamanların karalanmış sayfalarında sadece adının baş harfleri okunuyor.. Kargacık burgacık satırların arasında düzgün olan senin kalan adın… Zaten ne yazılabilir ki senin adından başka? Eksilmek, yaşamak, gitmek, özlemek, ne kadar içine kapanırsam kapanayım kapandığım ölçüde dışarı açık olduğumu mu? Ne yazılabilir ki? Senden bana iz olarak kalan çok ama adın yeterli.. Hayatımın en karmaşık dönemeçlerinin hatıralarını taşıyan kargacık burgacık satırlarda senin adını bulmak..
Hayatımın özetini çıkarırken bu kez satır aralarında değil, sayfalar arasında sen yazmak….
Üşüdüğüm zamanlarda soluduğum nefeslerle adını cama yazmak…
Odanın en karanlık, en kuytu köşesinde senin adını yazacağım.. Tenime kazıyacağım adını… Şairin dediği gibi: “Mevsimler geçiyor, gündüzler yine gelecek, kış yine olacak…”…
Geçen zaman, geçen yıllar ve geride kalan koskocaman bir boşluk…
Dün 15 yaşındaydım, bugün 25.. Geride bıraktığım yıllarımdan bana ne kaldı? ? ? Ders, üniversite, iş.. Hiç birisi.. Sadece tutku.. Bir kişi….. Kendimi eksiltiyorum… Zaman hep bir şeyler alıp götürüyor benden.. Bana verdikleri ise neredeyse yok… Gençken yaşlanmışım, yaşlıyken genç oluşum.. Fark eder mi? Yaşadıklarıyla değerlendirmeli insan.. Yaşıyla değil.. Verebilecekleriyle, yaşamışlığıyla, kendine güvenmesiyle, yaşamı ciddiye almasıyla, sabit duruşuyla, kendine itimat edilmesine ihanet etmemesiyle değerlendirilmeli.. Fiziki farklılıklarla, derilerin buruşmuş ya da yaşla değil.. Sadece kendi özbenliğiyle, varlığıyla, kalbiyle değerlendirilmeli.. Öne zoraki engeller koyarak değil… Doğru, yine sabah olacak. Ve dünden farklı olmayacak.. Ama farklı olacağı heyecanı yaşamak.. Ancak saatler geçtikçe heyecan azalıyor.. Bende kalan tek şey “tutku”…
Günlerin, kışların, mevsimlerin geçmesine rağmen bende kalan sen.. Buğulanmış cama bakınca camda seni görüyorum. Senin yüzünün üzerine senin adını yazıyorum…. Buğu, üzüntü, sen, adını senin üzerine yazmak…
Seni düşünmekten yazamıyorum.. Yazabileceğim tek şey adın..
Adını ancak ıslak zeminlerine yazabiliyorum… Yüzümde ise…
Eskitemiyorum seni..
Sendeki zaman ve mekan bende saklı..
Onların içeriğini kanlarımla söndürüyorum… Kanlarımda gezdiriyorum seni…
Ve her saniye daha çok istiyorum seni…... Doğru….
Günler, kışlar, yıllar geçiyor.. Her gün belirli bir saatten sonra heyecan azalıyor. Ama bende olan ve geçen bunca zamana rağmen bende olan sana dair “tutku”…
Heyecan nasıl olsa var…
Demiştim ya bu kış gecesinde seni düşünerek adını buğulanmış camlara yazıyorum içimi titreten kahveyi içerek..
Sen, tutku, buğulanmış cam, özlemek…
Ve senden bana kalan adını buğulanmış cama yazabiliyorum sadece….
| 384 |
Gönlümün Sahillerinde
Ömrümüzde hicran, hüsran olmasın,
Gez dolaş gönlümün sahillerinde.
Kalbimize elem, keder dolmasın,
Gez dolaş gönlümün sahillerinde.Değsin saçlarına seher yelleri,
Konuştur lisanda tatlı dilleri,
Nasibimiz olsun Kevser selleri,
Gez dolaş gönlümün sahillerinde.Bahçelerde renk renk çiçekler açar,
Seviyorsa insan olmaz hiç naçar,
Güzel düşünenler mutluluk saçar,
Gez dolaş gönlümün sahillerinde.Bir başka sevdayı arama boşa,
Açtım kapıları gel koşa koşa,
Kurulup tahtıma keyfince yaşa,
Gez dolaş gönlümün sahillerinde.Çok kısa ömürler çabuk geçiyor,
Sonunda Azrail seni seçiyor,
Ne ekerse insan onu biçiyor,
Gez dolaş gönlümün sahillerinde.
| 84 |
On dort subat
Gerçek sevgi yıl boyu, hergün yeniden doğar..
Sevgi bir günlük değil, şaşmayın yönünüzü..
Kalbe sığmayan sevgi,hangi bir güne siğar??..
Ondört şubat sizin olsun, yemişim gününüzü..
| 28 |
Yılbaşı
Yılbaşı kutlu olsun hepimize
Neler gelmiş halimize
Dönüp bir bakalım hele
Bakalım ne geçmiş elimizeEller etrafta dönerken
Biz kişisel derdimize yanarken
Onlar derin çukur kazmışlar
Biz onlara dost sanarkenŞimdi de gülüyoruz eskiden de
Aklımız şenlikte düğünde
Gülerken hiçbir şey görmüyoruz
Neler neler senin dibindeYeter ki bedenimiz olsun zinde
Dün de aynı, aynı bugünde
Belki birgün başlarız ağlamaya
Tehlikeyi görünce yanındaOnu bunu buğün hepsini atlayalım
Gülelim eğlenelim ortadan çatlayalım
Nasılsa güleriz her zaman tabiî kii
Bu gün yılbaşını kutlayalım
| 79 |
İlkbahar geliyor
İşte yine ilkbahar geliyor
ama ne sıradan geliyor
bana çok acı geliyor
çünkü sen gitmiştin
ilkbahar gelirken.Oysa ne güzel hayallerimiz vardı
bembeyaz papatyaları koklamak vardı
yemyeşil kırlarda dolaşmak vardı
seninle ilkbaharı yaşamak vardıne acı ilkbaharda yapraklar dökülüyor
ne acı sevda çiçeğim daha yeşermeden kuruyor
ne acı yine ilkbahar geliyor
sensiz kara bir ilkbahar geliyorilkbahar değilde sanki sonbahar geliyor
ne acı artık martılarda susuyor
belki onlarda aşkımıza ağlıyor
ne acı gözlerim bir vefasızı arıyor
kahretsin ilkbahar çok acı geliyor.26.02.1997
Çarşamba
23:05
| 82 |
Bilemem Ben
Benim babam hamal hiç inkar etmedim.
Politika siyaset yapmayı bilememem ben.
Okuyamadım ben mürekkep yutmadım.
Atayı huzur evine atmayı bilmemem benMemleket Ankara ya uzak en ücra köy
Kolay yoldan zengin olmak nasıl bir şey
Şayet kabalık ettim ise cahilliğime say
Hele hiç adam satmayı bilmemem benYandık yokluğun fakirliğin ateşine narına.
Kiminin hoşuna gittik kiminin de zoruna.
Oturmadım döner koltukta masa başına.
Yalakalığa takla atmayı bilmemem benHele su avroyu doları bir kenara bırak da.
Rüyamda bile görmedim ikisini bir arada.
Keseme üç beş kuruş girer bazen arada.
Makinede para saymayı bilmemem benKoltuk makam mevki hayal bile etmedik.
Varıp namerde el açıp boyun bükmedik.
Yoksulun ekmeğine cebine göz dikmedik.
Bölmeyi de çarpmayı da bilmemem ben.
| 115 |
Siyah İnci
…
mutluluk yok
mutluluk yok
bırakmak istiyorum
bırakamıyorum kendimi sanaulaşamıyorum güz rüzgarına…SİYAH İNCİ‘SİYAH İNCİ OLABİLMEKTİR ÖNEMLİ OLAN’Milyonlarca beyaz incinin içinde…
Aşktır siyah inciyi gösteren,
acı çekersin- aşk acısı zannedersin,....................
| 31 |
Şiir Mi Dediniz? !
Edebiyat, aynı anda hem bilim hem de sanat olması nedeniyle sosyal bilimlerin en entelektüel atmosferini oluşturur ve düşünceme göre diğer sosyal bilimlerin de bir anlamıyla kurnasıdır; edebiyattan su içerler! Entelektüalizmi nedeniyle kendi içinde de birçok "Ana Bilim / Sanat" dalına ayrılmıştır; örneğin "Roman" dalında polisiyeden maceraya, aşktan sosyal sorunlara, felsefeden futbola kadar her şeyi konu edinerek yazabilirsiniz. Sanatsal olarak ise, artistik ve estetik imajlarla zenginleştirilip sahnelenen tiyatrodan sinemaya, resimden folklorik eserlere kadar her çalışmayı yapabilirsiniz, çünkü edebiyatın bilimlerle de genelde doğrudan bir bağlantısı vardır ve karşılıklı beslenirler.Şiir ise bambaşka bir beladır! Ne altı sakal, ne üstü bıyıktır; tersine, altı da, üstü de, sağı da, solu da dolu dolu edebiyattır! Müzikaliteden imge ve betimlemeye, dizelerdeki sözcüklerin seçiminden dizeler arası geçişlere kadar ruhun dipsiz derinliklerinde kulaç sallanmalıdır.Cılkı çıkmış aşk(!) cümlelerinin rastgele bölünerek alt alta yazılması şiir olmadığı gibi, "İçimden böyle geldi, böyle yazdım." Basitliğinin boş verelim şiiri, genel olarak edebiyatla da bir ilgisi bulunmamaktadır.01 Ekim 2014
| 158 |
Kim Kazanacak
KİM KAZANACAKyollarınız açık olsun tüm partiler
çare bulun işsizliğe çarşıya pazara
terörü hep birlikte gömün mezara
artık milletim versin sezarın hakkını sezara
gülen evren için cennetlik demiş
bunu Allah bilir gülen haltetmiş
seçmene verilen bol keseden vaatler
seçim gününe yaklaşıyor saatler
yeni TÜRKİYE yeni ANAYASA
ve ille de başkanlık sistemi
emekliyi çiftçiyi çalışanları unutma emi
eğemen güçlerin değil milletin adamı
bir yanda yeni TÜRKİYE
diğer yanda yaşanacak TÜRKİYE
bakalım kim kazanacak 13.05.2015 Eskişehir
kadir esen
| 77 |
Oyun İçinde Oyun
Koca bir ömrü
Yatak odasıyla
Sıkıştırılmış
Mutfak arasına
Ne suya dokunur ne sabuna.
Dolap beygiri gibi dolanır
Döner durur aynı minvalde
Sokmaz elini taşın altına, ateşe de
Üretmez, çabalamaz, beğenmez seni de.Yok bir düşüncesi başka
Futbol, seks, bira
Toto, loto, piyango, lotarya
Sokulmuş
İki kale arasına
Gözler renkli camda.
Hamleni yapabilirsin
Top sende hadi oyala
İstediğin kadar öğüt, sömür
Eskitip atabilirsin.Başardın (!) sonunda
Hazır imalat robotlar
Boşaltılmış
Beyinler
Deliler
Meczuplar
Aydınlıkta
Karanlığı yaşayanlar
Parçalayıp, bölüp, oynayabilirsin
İstediğin gibi kullanabilirsin.Varken elinde böylesi piyonlar, kuklalar
Sıfırlanmış boş adamlar.
İradem, benim irademse de
Oyun içinde oyunu bilsem de
Anladım ki 'irademi' de çalabilirsin
Her şeyi kitabına da uydurabilirsin.Uyan ey insanoğlu uyan
Gerçekleri görebilirsen
Birleşir de örgütlenirsen
İradene sahiplenirsen
Bu oyundan kurtulabilirsin sen.
O zaman haksızlığın gelir elbet sonu
Aldatamazlar arık seni, beni, nede onu.(20 Temmuz 2006
Perşembe
14:30)
| 138 |
Ağlayan Bebek
Bir zerre cisime kondu nefesin,
Bir garip olursun doğduğun ilk gün.
Zamanla gelişir büyür bedenin,
Sen de seni, tanıyamazsın bebek.Bilim açıklasın ağlayışını,
Senin hava ile ilk temasını.
Galiba hayatın acılarını,
Hissederek, ağlayacaksın bebek.Can atıyorsun ya artık doğmaya,
Ateşle barutun tam ortasına.
Gün olurda bir gün sen doğduğuna,
Pişman olup, ağlama hep gül bebek.Mutluluk ömrünce olur hep sanma,
Dertler çıkıverir omuzlarına.
Güzelliklerle kal oyna çocukça,
Dur öylece, büyüme sakın bebek! (Konya; 01.03.1985)
| 73 |