poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Yuvarlağın Köşeleri-Konumuz Düşünmek-Etika-Birinci Bölüm-111
KONUMUZ DÜŞÜNMEK-ETİKA-111Eskiden bir şato bir soyu, bir aşk bir şövalyeyi, bir davaa bir aileyi doyururmuş.
Şimdi bir soy bir konağı, bir şövalye bir aşkı, bir aile bir davayı besleyemeyor.
| 33 |
Bir Gece Vakti
Sancı dolu gecelerde bulmuştum seni
Sımsıcak ellerin eritti beni
Annemin öyküleri gibi masum ve sessiz
Kaybettim seni bir gece vaktiMasallarda romanlarda aradım bulamadım
Kaybettim seni bir gece vakti
Bilemezdim şarkıların yakınlığını
Koklamazdım bir çiceği bir çocuk gibi
Yaşamazdım kaldırımları yorulana dek
Kaybettim seni bir gece vaktiGöremezdim karıncayı bir şahin gibi
Kaybettim seni bir gece vaktiDeli deli yağdı yağmur
Gökten kayboldu yıldızlar
Fırtınalar çaldı seni
Bir gece vaktiBilemezdim şarkıların yakınlığını
Koklamazdım bir çiceği bir çocuk gibi
Yaşamazdım o soğuk o sessiz o çaresiz kaldırımları
Kaybettim seni bir gece vaktiGöremezdim bir boceği
bulamazdım yolumu uçamazdım
dağlarda bir şahin gibi
Kaybettim seni bir gece vakti
| 105 |
Recep Kum
Bayrak asarken asılı kaldı düşleri
Simit satan yoksul genç
Kimsenin sevmediği kadar sevdi
Aç kaldı
Ekmek diye taşıdı yoksul cebinde, Konya spor sevgisini.
Kapılar kapanırken takımının zaferde tuttu, yasını
Ölümüne oruç nöbetinde sayıkladı sevdasının adını
“ yeşil beyaz “
Kar kış demeden eski ayakkabısıyla yürüdü deplasman yollarında.
“ Recep KUM “
Soyadı gibi bir avuç topraktı.
Konya sevdasına savrulan
Son nefesini verirken yüzlerce kuş havalandı.
Düğününü göremeden, son nefesinde, gelinin adını sayıkladı.
Beyaz bir çehre yeşil bir göz “ Konya spor “
Genç yaşta ölümüne sevdalandığın
Kar kış demeden peşinde dolaştığın
Konya spor!
Ulubatlı Hasandın Sen, son nefesinde bayrak tutan.
Buğulanan gözlük camında Konya spor bakan
Sanma ki yalnızsın üçler mezarlığında.
Her maçta ruhuna Fatiha okuyor seninle birlikte kalbi çarpan.Ellerinde yarım sevdası sanki bendim orda yatan.
Tutkusu yarım kalmış yaraları öylece açıkta
Ne olur unuttuk sanma güzel insan
Hepimiz Recep KUM olmasak ta
Yeşil beyaz bir renksin sen hep içimizde yaşayan.Ve biz
Zamanın içinde açtık sana en güzel bahçeyi
İsmail’i, Osman’ı, Murat’ı Ekrem’i
Daha binlercesi kardaş, binlercesi
İsmini sayamadığımız, daha niceleri
Ne unutacağız ne de unutturacağız seni,
Konya spor taraftarı sözü bu inan
Bayrak açarken çağırdı seni, Yaradan
Düş pazarında gönül alan yoksul genç
Göçmen kuşlar gökyüzünden sana ağladı
Susuz kaldın
Matarandan Yeşil Beyaz damladı sevdan
Akyokuş’tan bakarken yokluğuna
Söndü şehrin, sensiz aydınlatmayan
Utangaç ışıkları
Gözyaşlarımızdan ıslanıp melekler sığındı saçak altına
Sensizlik ne zor, bilemezsin
Düş perisi ismini fısıldadı kulaklara
Recep KUM sen ölmedin, kalbimizdesin.
| 237 |
Ayna da
Ben yaşlandıkça ayna, benden nefret ediyor,
Çekil de git başımdan, evladın gelsin diyor,
Ayna da dayanmıyor, benim yaşlı olmama,
Sırım dökülür diye, kendisinden korkuyor.
| 26 |
Şiir Üzerine Notlar
Sanat eseri ilk andan itibaren gizemiyle estetiğiyle kendine has tılsımıyla
insan ruhunu saran, gönlünü okşayan özgün bir yapıdır.Doğa bir sanat eseridir, bakmaya doyamadığınız güzellikler manzumesidir..
Doğa her zaman sanata veya sanatlara esin kaynağı olmuştur...
Resimde, heykelde, yazın sanatında tabiatın gizemli güzelliği vardır..Hemen hemen her sanat eseri doğadan izler taşır… Taşımaya da mecburdur…Ressamdan şaire bütün sanatkarlar tabiattan, kimi zaman bir manzaradan, kimi zaman bir denizden, kimi zaman insandan, insan ruhundan esinlenerek sanat eserleri meydana getirirler…Diyebiliriz ki; işte bu yüzden, gerçek sanat eseri ilk andan itibaren ruhu cezbeden
gönlü okşayan özgün bir yapıdır, güzellikler manzumesidir…Şiir, bu sanat dalları içinde en zor olanıdır. İnsan ruhunun derinliklerinden süzülüp gelen
çok kanatlı bir kuş tur. Çok renkli dünyalar taşır. Her kanadı ayrı duygu atmosferidir.
İnsan ruhundan çıkıp insan ruhuna büyülü sözlerle seslenir.Şiiri, somut bir şekilde tarif edemeyiz. Har ne kadar tarif etmeye kalksak sonuca ulaşmış sayılamayız.
Binlerce kez tarif edilmesine rağmen, henüz bir kalıba oturtulamamıştır.
Tariflere sığmayan çok kanatlı çok renkli uçarı bir kuştur şiir… Bundan öte, buna benzer söylemleri
ne kadar tarif etsek de gizemine ulaşamayız.Alt alta yazılan her söz dizini de şiir değildir.Ancak her güzel söz şiirin insicamını taşır..Şiir, “bıçak soksan gölgeme sıcacık kanım damlar” gibi mısralarla metafizik duyguları
insan ruhunda zirveye taşır..İnsan için vardır. Kimi yazarak şiire sığınır, kimi okuyarak içsel duyguların hazzını tadar.Sanat, zaten toplum içindir. Toplumun bağrından çıkar topluma hitap eder. Toplumlara hitap etmeyen sanat da sanat değildir zaten.Şiir, kelimelerle bina edilerek gönüllere sırça saraylar kurar.Bu saydığımız vasıfları taşıyabilmesi için, şair, şiiri yazarken çile çekmelidir.Herhangi bir olay karşısında şair hislenir, yazmak zorunda olduğunu hisseder ve yazar...Bir anahtar mısra vardır. O yakalandığında şair, doğum sancıları çeker..Çekmelidir de..Böyle bir doğumla gelmeyen şiir etkili olmaz, zorlamalarla gelmiştir.Çoğu şiirlerde görürüz ki vermek istediği mesajlar sırıtır. Şiirde verilmek istenen her neyse sırıtmamalıdır. Vermek istenilen mesaj çay içinde erimiş şeker gibi olmalıdır. Çayda şekeri görebilir miyiz? Kimi olaylar insana şiir yazdırır.
Kimi bir depremi konu alır, kimi insan ruhundaki depremi, kimi tabiattaki güzel bir manzarayı..Konular, anlatımlar farklı farklıdır.Depremi anlatırken, “ binalar göçtü, şehir enkaza döndü” gibi bir anlatım, ancak bir düz yazıdır. Ama, “binalar hu çekiyordu” diye bir söylem şiire yaklaşmış sayılır.İşte insan ruhu yaşadığı olayları yazmak hissini duyduğunda şiire veya yazın sanatının diğer dallarına
sığınır.
Yazmayıp okuyanlar da şiirde kendini bulmak, kendi iç çatışmalarını, acılarını hüzünlerini, sevinçlerini bulmak ister. Bulduğunda mutlu olur.Onun için şiir çok titizdir. Şiir yazmak isteyenler şairler, güzel Türkçe’mizin zenginliğinden, kendine özgün o has renklerinden en güzel şekilde faydalanmanın yollarını aramalıdır.Bu arada, zorlamayla ya da kendiliğinden şair olunmaz. Her insan şairdir, duygusaldır. Ancak, duyduklarını ifade etmenin yolu, duyuşla deyiş arasındaki mesafeyi kaldıracak, meleke ve kültür birikimi ile teçhizatlı olmalıdır…Evet dostlar, bu konuda söylenecek o kadar söz var ki, söz uzadıkça uzar…Söz kılıcının keskin olması için, bir şair çok çekiç yemelidir. Eleştiriye açık olmalıdır. Kılı kırk yarmalıdır, ve önce kendi beğenmelidir…Şiir olsun, diğer başka yazın dalları, bir yöne sesli düşünmektir…Sesli düşünürken, iç dünyasında duyduklarını diğer insanlarla paylaşmaktır. Kimi zaman hüzünlü olsa da, acılı olsa da, insan ruhunun depresyonlarını içerse de…Güzellikleri paylaşmaktır şiir…yitikozan
| 492 |
Sen Yokken
Bir bir eksiliyorduk biz her mevsimde sen yokken
Oysa ellerimiz kenetlenirdi nice ateşlerde ansızın,
Giderken sen başka bir griye çalıyordu zamanlar
Gözyaşlarımızı bıçak olup kesen ağırlıktı yaşananlar…Ben sarayın tuhaf ve şaşkın soytarısıydım oysa
Aşağılandıkça ve ağır çelmeler takıldıkça ayağıma,
Durmadan ağlatırdım insanları hep güldürürken
Tutunmaya çalışırdım kâinatın zor yeryüzünde…Tek başına seyahat ediyordum artık dönencelerde
Kalanlarsa bir acayip karanlıktaydı sanki kuytularda,
Sürekli bağırdım durdum yollarda duymadı kimse
Kaçtıkça inadına kovalıyordu beni kör yalnızlıklar…
| 74 |
Peşimizi Bırak Be Kene!
Çocukluğumda köpeğime,ineğime
Gençliğimde aşıma, eteğime
Dadandın be dadandın.
Kene! Kene! Şiştin kan eme eme.
Gözlü kene, gözsüz kene
Kim girdi kılığına gene?
Kırım’dan mı geldin, Kongo’dan mı?
Spor Toto’dan mı,piyangodan mı…?
Ottan,böcekten korkar oldum.
Daha seni görmeden soldum.
Kaşınırken saçlarımı yoldum.
Peşimizi bırak be kene!
Hadi bir de insanlığı dene!
Sağlık düzeyimize güvenerek,
Kurtulduk artık senden derken
Ey kene,nerden çıktın karşımıza gene?
Terörden,mikroptan daha belasın be!
Bir başkasın sen.
Çocukları,anaları ayırıyorsun.
Kocaman kocaman tırları solladık.
Trafik kazalarını kanıksadık.
Çok gücüme gidiyorsun.
Minnacık vücudunla sen,
Yedi düveli haklayan bizimle alay mı ediyorsun?
Müttefiklerimiz büyük büyük.
Uçaklarımız gece vurabiliyor.
Sen anaları, babaları ağlattıkça
Çağdaş uygarlık düzeyim üşüyor,
Markamın kalitesi düşüyor.
Diyemiyorum”Gücü yeten yetene! ”
Peşimizi bırak be kene!
(05.O6.2008)
| 121 |
Emek Var Çünkü
Valla şu dünyaya gerçekten insan olarak gönderilenler ya evliya olmuş ya peygamber sıfatı verilmiş. Ahir zaman da ki insanları görüyorum herkes boş işlerle uğraşıyor. Bir başbakanın kıyafetinden daha çok bir madencinin elbiseleri daha güzel kokuyordur EMEK VAR ÇÜNKÜ..
Sıradan bir insan ile obama ARASINDA DA BIR FARK YOK. Yanyana getirip koysak çıplak halleriyle durumu eşitlemis oluruz. Üzerinde ki elbiseler adam etmiyor insanı. Tanınmış biri olmakta. Ben ünlü bir zengin iş adamı olsam gecekonduları ziyaret ederdim ardahan en uç kesimine giderdim. Kıbrıs adasın da yaşayan bir ev. Adıyaman da bir dağ da ne bilm öyle ışte.
| 98 |
Sessizlik Açılımı...
Bazen sessizlik en güzel cevaptır,en büyük sessizlikte ölümdür bazen...
kimi zaman bitmiş bir aşktır ölüm,kimi zaman kuruyup toprağa karışmış bir gül,kimi zamandada en sevdiğinin geri dönüşü olmayan, sadece senin gittiğinde görebileceğin bir yerde olmasıdır;
derin gurbette...gurbet ise özlemektir.Giden içinde, gideni bekleyen içinde...Beklemekse en acı şeydir hayatta; geri dönüşün olmayacağını bile bile,acı çekmekten yorulmaktır bazende...Bazen; bazı zamanlar demektir aslında hayatımızda azınlıkları ifade eden...Azınlıklara takılmadan yaşayabilenler hayatı, bazenden fazla mutlu olacaklar,bizse bu satırları yazanlar,okuyanlar hala bazenlerle, azınlıklarla ugrasıyor olacağız yazıkk ki...
| 81 |
Ah İstanbul
Ah İstanabul, uğruna sevdalar yakılan sevgilim,
Bakıyorum bu gün güneş açtın.
Günlerce sordum nedenini bu sessiz ağlayışının,
Feryad-ı figanlar koparmışsın sessizce, bilemedim.
Şimdi sıra bende, ağlıyor yüreğim sensiz sessizce..
Söyleseydin paylaşırdım göz yaşlarını, merhem olurdum yarana.
Birlikte feryat ederdik, on beşinde yiten canlara..
Güneş aç, olamadığı kadar aydınlat şehri,
Aydınlat ki cem olsun giden canlara.
| 57 |
Hayellerim Yok Olmasın
Hayellerim Yok Olmasın Doğa ile şu tarımı
Yıllarca talan eyledik
Tarıma ilgisiz kalıp
Doğamız talan olmasınZihniyet ürünü bitti
Çöle betona büründük
Mücadeleyi kaybettip
Doğamız tahrip olmasınHak aramak için kavga
Cevre için verek kavga
Hoyratlığa bir son verek
Umutlar yalan olmasın Doğayı koruyamıyan
Bizleri nasıl korusun
Duyarlılar sorumlular
Yarınlar talan olmasınKöklerimiz derinlerde
Koruma kanunu nerde
Direniş kültürümüz var
Çevremiz talan olmasınBir yürüyüş eyleyelim
Bu doğa bizim diyelim
Gündemi belirliyelim
Umutlar talan olmasın Anadolum ruhun ile
Alınacak ahın ile
Köy kasaba şehir ile
Canlarımız yok olmasınHep beraber haykırarak
Yedi koldan yola çıkak
Haksızlığa isyan olak
Akarsular yok olmasın Kayda alalım bunları
Herkes bilmeli bunları
Açılan tüm davaları
Hak adalet yok olmasın Tarihi rol oynayalım
Kalkınmada rol alalım
Çağdan geri kalmayalım
Hayellerim yok olmasın Baş eğmeyen anadolum
İsyandan geçiyor yolum
Yeter artık doğrulalım
Onurumuz yok olmasınAnadolumdan çek eli
Yedi dünyanın düveli
Dost Şeref örgütlenelim
Onurumuz yok olmasın 07.04.2015
Dost Şeref
| 150 |
Sükut Dehlizlerinde Sessizce Çırpınıyorum
Sessizlik dışımdaki, içimdeki amansız fırtına
Bekliyorum boynu bükük ıssızlığın kollarında
Büyü bozuldu, sihirli kelimeler neden suskun
Attığın dertler içimde, buna nasıl can dayanır.
| 27 |
İncidi Beyaz
Kardelenler ağlıyor, papatyalar açacak diye
İncidi beyaz ağladı, yağan yağmur tanelerine
Damarımdaki kan gibi coştu, dere ve nehirler
Mahşermi ne, doldu taştı barajlar, denizler
İncidi beyaz ağladı, yağan yağmur tanelerineMevlam vermiş yazı, kışı, baharı, dengi dengine
Sevinmezmi papatyalar, kardelenlerin gidişine
İncidi beyaz ağladı, yağan yağmur tanelerine
Sitem etmedikmi, afet diye topragın bereketine
İncidi beyaz ağladı, yağan yağmur tanelerineYa kalsaydı bülbüller dalında, güller baharında
Dursaydı zaman, sevenler yar koynunda
İncidi beyaz ağladı, yağan yağmur tanelerine
Demekki gözyaşı çok, yalnız ağlayan biz değiliz
Bahar sevinmezmi, beyazın gözyaşı selineGüçlü, güçsüzü eziyor, sevilen karşılıksız seveni
Bir azraile veriyor yaradan, canlı her bedeni
İncidi beyaz, ağladı yağan yağmur tanelerine
Veda ediyor herbiri, kar güneşi, sırası gelene
İncidi beyaz ağladı, yağan yağmur tanelerine12 02 2006Ümraniye İstanbulstwehasan@mynet.com
| 122 |
Umut...Hayat...Sığırcık Kuşu
yaşamın canlılara neler getireceği ve neler yaşatacağı hiç belli olmuyor...yağmur yağmakta gecenin üstüne...
yakın bir yerde
bir kuş, kanat çırpıyordur karanlığa
kanatları ıslanmıştır
sığınmak ister bir ağacın yaprakları arasına...oysa yabancısıdır bu ormanın
yabancısıdır bu ağacın
dalın… yaprağın…bütün yaşanmış hikayeler gelir aklına
bir sığırcık kuşudur oysa
ömrü kısadır…hayat, anlamını yitirirken gecenin koynunda
aslında yiten onun hayatının rengidir
yani siyah….simsiyah bir örtüdür hayat…umut ise, çok küçük bir noktadır karanlıkta
siyah örtünün üstüne yağan, küçük kar tanesidir
beyaz…bembeyaz küçük bir umut…umut düşsel bir oyuncudur yarına…
ve en güzel oyuncusudur hayatın…
oynar durur sığırcık kuşuna…
| 93 |
Mutluluğun Anahtarı
Peygamber bir gün
Yoldan geçiyormuş arkadaşlarıyla
Bir köpek ölüsü görmüşler
Hepsi burnunu kapayıp
Ne pis kokuyor derken
O bakıp bakıp
Ne güzel dişleri var demiş
İşte mutluluğun anahtarı bu
Köpeğin ölüsündeki
Dişin beyazlığını görüp
En kötü olayda bile
İyi bir nokta yakalayabilmektir
| 44 |
Figan
Gönül penceresinden izliyorum dostlarım,
Günlerin geçişini devranın dönüşünü.
İnliyorum derinden bir ah çekiyorum,
İnsanlığın batışına gölge hükümranlığına. Ağlıyorum gördükçe artan kin ve elemi,
Dayanmıyor yüreğim kabul etmiyor dimağım,
Kenetlenmiş kötülük sarmış tüm bedenleri,
Yok etmiş aşkları dağıtmış sevgileri...
| 39 |
Parayı Sevmiyorum Kız
Ayyyy ay geçen gün gittim kuaförüme bir fön çektirdim, peşine saçlarımı boyattım, manikür pedikür, ardında da bir cilt bakımı. Kuaför de kuaför ama sosyete kuaförü Nejat, Necat da asıl adı ben hep Nejat derim, hatta bazen Neco bile derim. Hiç kızmaz darılmaz bana. Ay nasıl darılsın ki dünyanın parasını dökerim her seferinde. Bu sefer, çok uğraştı, Allah seni inandırsın otuz bin lirayı döktüm geldim Neco'nun kucağına. Zaten yirmi beş bin lirası bahşiş de siz yine de kimselere söylemeyin, aman duymasın kimse. Yok kız yok, vallahi zenginlikten değil billahi lüküslükten değil. Arkadaşım sevmiyorum parayı hakikaten sevmiyorum. Yoksa şeyimde değil. Ay şeyimde derken, işte yanlış anlamayın şeyin yerine gelmesi gereken o kelimeyi bulamadım, umurumda değil diyecektim. Burada şeyim umurum oluyor yani...Kız inanmıyor musun bana? Hakikaten sevmiyorum ben bu parayı yaaaaa! Geçen gittim, baktım banka hesabıma ooooh bir dolu para göndermişler, yatırmışlar hesabıma, çalıştığım, mankenlik yaptığım ajanslar, dizilerde rol aldığım bölümlerin paraları bir de... Onlarda bilirler benim parayı sevmediğimi... Yeter da yeter, bu kadar para gönderiyorsunuz bu manken Damla ablanıza, O da dayanamıyor harcıyor. Burada ki (O) ben deniz oluyorum az buçuk. Durur mu ben de para? Hemen gittim bir son model BMV araba aldım. Yok arkadaş yok para beni bozuyor ya, mezara mı götüreceğim, hemen harcarım. Altı ay önce aldığım geçen senenin BMV sini de bir gariban manken arkadaşıma hediye ederim artık, hediye ederim dediysem, parasını aldıktan sonra tabi, hediyesi yüz bin dolar olur canım, ben öyle aç gözlü bir insan olsam üüüüüf nelerim nelerim olurdu şimdiye kadar. Yatlar, katlar, kürkler, kotralar, uçaklar, hatta uçak gemileri... ''Duyamadım uçak gemisini şahıslara vermiyorlar mı dediniz? '' Olsun canım olsun, ben de sadece gemisi olmayan uçak alırım da dudağınız uçuklar... Bana da yakışır her türlü uçaklar...Bir kaç gün önce, manken arkadaşlarımdan birisi aramaz mı? Pazar günü, hem de evdeyim. Evdeyim dediysem işte bahçede ki olimpik havuzda yahu anlayın, mahzun mahzun viskimi yudumluyorum. Olimpik dediğime bakmayın, yarı olimpik. Benim gibi gariban bir manken nereden yaptırsın, tam olimpik yüzme havuzunu hem de evinin bahçesine... Neyse uzatmayalım arkadaşım ''Hadi gel öğlen yemeğine İspanya'ya Madrid'e gidelim. Oradan da dönüşte bir Roma ile Atina yaparız. '' dedi... Bir kaç gündür de hesabım da baktım anormal para birikmiş. Durur mu orada o para? O arkadaşım da bilir benim parayı sevmediğimi haspa ''Hadi kız gidelim de bir öğlen yemeği yeyip döneriz. Madrid dediğin, Roma, Atina dediğin yer ne ki üç beş kuş uçuşu mesafesi, su yolu adeta bize.'' Benim hesabımda para olacak, ben de o parayı tutacağım, biriktireceğim, yastık altı yapacağım, yok dövizdi, yok borsaydı uğraşacağım. Yemezleeeeer! Şimdi önümüz bahar yaz. Yüklü teklifler var. Eeee, bilirler benim ne kadar sıkı bir manken olduğumu, ne iyi oyuncu olduğumu, alnımın ne kadar terlediğini bunu yanında kı.....mın da terlediğini. Dolar ile euro ile anlaşma yapacaklarmış. Yok anam yok, ben milliyetçi adamım, ay pardon adamım mı dedim? Düzeltiyorum ben milliyetçi kadınım. O günkü dolar veya euro kurundan bana kapı gibi Türk Parası versinler anam babam. Hem ne dedi bizim başkan, ''Dolarınızı yuronuzu Törkiş Lira yapın gerisini merak etmeyin.'' Tabi kız kapı gibi liramız var. Ne dediniz ''Daha başkan olmadı mı? '' ay kız ne bileyim işte ben de sanki olmuş gibi zannettiydim... Başkanımızda olursa iyi başkan olur, iyi başkan ama, boy, pos, endam desen endam, her bir güzelliği kendinde toplamış maşallah. Cephe de savaş zamanı düşmana göster göster geri çek, o bile yeter, altlarına yapar da düşman, kokuları ta bizim tarafa kadar gelir...Geçen gün dilencinin biri önümü kesti kız. O da biliyor benim parayı sevmediğimi. Çıkarıp da eline bir ellilik toka edeyim de sevinsin şu gariban dedim. Elimi cebime attım o da ne, cebim de ne kağıt ne de bozukluk namına metelik yok. Amca dedim kusura bakma, bozukluğum yok, pos makinen varsa kredi kartımı vereyim de bir yüz lira çekiver oradan. Dilenci amca yüzüme bir baktı manalı manalı... İnan amca yanımda metelik yok. Ne dediysem anlatamadım amcaya üzerimde para olmadığını. Amca sakın yanlış anlama, hem vallahi hem billahi pos makinen olsa hemen elli lira çekecektim sana sadaka olarak, hatta yok yok yüz lira bile çekerdim. Ne yapacağım ben parayı, bana para mara lazım değil ki... ''Tamam amca tamam, o bastonu niye üstüme kaldırıp da geliyorsun ki dalga filan geçtiğim yok inan, inan buna.'' Dedim ve hemen kaçtım oradan arkama bile bakmadan...Aynı ajansta beraber çalıştığımız bir arkadaşımın lüks bir gece kulübünde doğum günü kutlaması vardı. Çağırmış arkadaşım beni de gitmesen olmaz, hediye almasan hiç olmaz. Önce gideyim de şuna son model bir araba alayım dedim yaş günü hediyesi, sonra düşündüm olmaz, olmaz paket yaptıramam ben onu ayıp olur arkadaşıma. Girdim bir ayakkabı mağazasına, üstü pırlantalı bir ayakkabı gördüm. Fiyatı da on bin dolar. Kızdım baştan on bin dolara ayakkabı mı olur? İnsan şunun üzerine Türk Parası ile kırk bin lira yazar yuvarlak hesap, biz de veririz limitsiz kredi kartımızı, arkadaşımıza hediyesini gönül rahatlığı ile alır götürürüz. Gittim patronlarına ''Çevir kardeşim dedim şunu bizim kapı gibi Türk Parasına, biz milliyetçiyiz, burası da Türkiye.'' Allah var patronları da çok iyi adammış, hemen çevirdi Türk Lirasına ''Kırk bin lira versen de yeter abla.'' dedi... Bu da anladı benim parayı sevmediğimi galiba, ''Tamam kız tamam al çek şu limitsiz karttan.'' dedim. Bu insanlara şaşıyorum vallahi de billahi... Nereden anlıyorlar hemen de benim parayı sevmediğimi. Sevmiyorum kız, sevmiyorum ben bu parayı... Sade Türk Parasını değil, Brezilya Kruzeirosunu da, Meksika Pesosunu da, Hindistan Rupisini de, Rus Rublesini de özet ile hiç birini sevmiyorum, sevmiyorum kız...
| 885 |
Kütlesi Ağır Rüya
(Lyrik) Hatırlamıyorum, hangi bir geceydi gördüğüm bu rüya!
Muhtemelen kötü bir rüya; bahcemde bir ağaç büyüdü.
Sonra bütün renklerde çiçekler açtı, yaz gelmeden döktü.Benim bahçem bir mezarlık oldu, soldu, soldum sararıp,
Ve yem-yeşil ağaç kurudu.. sonra yaprakları topladım.
Sedeften sürahi icine, ellerim renk poleni, hüzünler sarılı.
Gözlerimdeki amansız yaşlar, bütün renklerin cümbüşü.
Acı çeken parmaklarım mat renginde paramparça oldu.Bir damla gül uyandıgımda, hayallerimde kızıl renkte büyüdü
Buruk bir tebessüm sardı - sarmaladı sarmaşık gibi, yüzümü
Gözlerim salındı dışarı, baktım ki inceden yagmur yağıyordu.
...
Bu ne anlama gelebilir? Ah sevgili, buldugum an da sen öldün?
| 98 |
Vatanim Aklima Gelince
Gündüzleri Hep Mesgulüm Gurbette
Aksam Olup isten Eve Dönünce
Benim Derdim Baska Katlanir Baska
Hüzünlüyüm Vatan Aklima Gelince
-
Vatanda Cogu Olmus Bana Yabanci
Sayilarini da unuttum ölenler Kacinci
Vatan Senden Ayri Olmak Baska Aci
Hüzünlüyüm Vatan Aklima Gelince
-
Dönelim Artik Diyorum Dönülmüyor
öyle Bir Kök Salmisiz ki Sökülmüyor
Sökem Desem Yarasi Derin Dikilmiyor
Hüzünlüyüm Vatan Aklima Gelince
-
Sen Sakraktik Biz Köyde Vatanda
Ekmegimiz yok Asimiz Azdi Tavada
Amma Herkesde Vardi Hatir Vefa
Aglarim Vatan Bunlar Aklima Gelince
-
ilim ilcem Hep Benimdi benim Köyüm
Halkim ile Sendik Birlikte Yaptik Dügün
Kafire Köle Olduk Hep Verdik ödün
Hüzünlüyüm Vatan Aklima Gelince
| 106 |
Yalnızlık
İçimde kanattığım çaresiz derdim dinler
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık
Katıp tozu dumana hazanda hüzün eser
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkSır olur hatıralar geçmiş günler aranır
Hasretin yollarıma zulüm olur dolanır
Gece ermez sabaha kadeh dolar boşalır
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkPaylaşmam hiç kimseyle can evimde yangını
Mecnun da yaşamadı yaşadığım vurgunu
Yaşlı bir çınar gibi keder elem yorgunu
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlıkKırık dökük bir kalpte gizlediğim düşlerim
Çözülmez bir bilmece pas tutmuş ümitlerim
Gider neşem sevincim ufka dalar gözlerim
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık
| 92 |
Ölüm De Var Diyemem
Gelmişim şu dünyaya; neden geldim bilemem
Kıbrıs’ın dağ köyünde boş büyüdüm diyemem
Ağlar hep çocukluğum, gençlik nerde bilemem
Şimdi şehir durağım; köyü aştım diyemem! Çileler yazgısını, kim yazmışsa silemem
Bu hayat köprüsünü kolay geçtim diyemem
Bir yanım akan suydu, öte yani bilemem
Geçti ömrüm habersiz mutsuz oldum diyemem! Hoşgörü otağında gün eyledim günlerce
Dile destan bir hayat yaşadık beraberce
Güller açtı cennette öbek öbek katmerce
Geçti gençlik çağları yaşım geçti diyemem! Simdi başka ilkbahar diyorlar bu çağıma
Tutkular ödün vermez gençlik serper bağıma
Kış ortası zirveler kar yağdırmaz dağıma
Utkulu aşk yolunda aşka doydum diyemem! Geriye dönüp bakma mazidir hoşu serer
Hep güzeli aramak umutlara sim sürer
Hayatta hep gülmeli aşkı tatlı dil derer
Gerideki yollarda hüzün buldum diyemem! Gülşen der ki eyvallah, yolun sonu elveda
Hak yolunda var cüda renkler vermez bir seda
Yaşam bir son bekliyor kalınmıyor dünyada
Gelinse de yüz yaşa ölüm de var diyemem!
| 152 |
Sevgi hiç bitmez...
Her şeyin sonu var sevgi dışında
Her dem aynı, baharında kışında
Bir tatlı meltemdir eser başında
…Gönülde yaşayan sevgi hiç bitmez. Tapusu sendeyse kimse alamaz
Öyle bir yerde ki, eller bulamaz
Yaşayan her canlı onsuz kalamaz
…Kalplerde yaşayan sevgi hiç bitmez. Süre kaim değil sevgi hudutsuz
Seven canlar asla olmaz umutsuz
Umudu yitiren muhakkak mutsuz
…Ruhlarda yaşayan sevgi hiç bitmez. Sonbahar gelince poyraz vuruyor
Yemyeşil yapraklar solup kuruyor
Ömür bitsin sevgi aynen duruyor
…Can özde yaşayan sevgi hiç bitmez. Mevsimler geçse de yıllar geçse de
Zaman kâhin olup ömür biçse de
Diller diyemeden konup göçse de
…Yürekte yaşayan sevgi hiç bitmez Sevgi bitmiş varsay hayaller söner
Yaşayan kim olsa mecnuna döner
Başka bir yol varsa Ceyhan’a öner
…Canlarda yaşayan sevgi hiç bitmez. Çukurova/2001
| 126 |
Çorumun çulsuzuyum ben
Benim dünyam sevenlerin dünyası
Sevgisiz bahçenin gülsüzüyüm ben
Sevgi tellalıyım aşk pazarında
Cahil meclisinin dilsiziyim benBenim gözüm hep sevgiye bakacak
Gönül pınarımdan sevgi akacak
Bir gönül arıyom başım sokacak
Dünyanın âvâre yârsızıyım benSevgi duman duman çıkar peçemden
Sevgi yağmur gibi akar gecemder?
Dersi öyle aldım Yunus hocamdan
Sevgi pazarının kârsızıyım benAlırım satarım azalmam bitmem
Tartarım veririm zarar kâr etmem
Döverler kovarlar bırakıp gitmem
Sevgi pazarının arsızıyım benİnsan sevgisiyle şiir yazarım
Heceleri boncuk boncuk dizerim
Sevgi çalar sevgi söyler gezerim
Sevgi bankasının hırsızıyım benBağrıma yazıldı sevginin adı
Cahil pazarının kalmadı tadı
Kahpe felek dallarımı budadı
Dünyanın kanatsız kolsuzuyum benBorani'yem sevgi satmam muamma
Boşuna uğraşıp çözerim sanma
Aşkın mabedinde zenginim a
Çorum'un bîçâre çulsuzuyum ben
| 116 |
Umut
Kafam tıraşlı, yeni dönmüşüm askerden,
bir zemberek boşanmak üzereyken içimde,
beyaz bornozlu bir kadın çıktı bir sabah karşıma.Siyahın anlamı, gecenin içeriğiydi ıslak saçları.
Gözlerinde umut, vaat ve gizem, teninde çiğ damlaları,
sabahın ilk ışığı gibi girdi hayatıma.Çok gençtim o zaman. Yıllardan sekseniki.
Daha kolaydı kuşkusuz herşey o yaşta.
Anlaşılır şeydi öylesine aşık olmam o an.Anlaşılmaz olan
hâlâ seviyor olmam onu onca yıldan sonra.
| 64 |
Sende
Sen herzaman gök yüzünde bir yıldız oldun
Uzaklarda idin ama gözlerimde bir ışıktın
Sen gönül rıhtımından her ayrılışında
Benim gönlümde bir dalga oldun denizlerdeSen düşüncelerde var idin karanlık gecelerde
Oysa her nefes çekişimde sigaramdan
Ciğerlerime doluyordun o karanlık gecelerde
Ben sende var olmuşum yokluğu bilmem sende
| 47 |
Köpek Besliyor ama Bilgisi Yetersiz
Köpeğini mal sanmış onun tel kafesi var,
Çok da küçük sayılmaz, dört metre kare kadar…Zemin düz tahtalardan, şükür anlayabilir,
Kuru ekmek ezilir, ıslatıp yedirilir…Farklı bir şey eklenmez, biz takip etmekteyiz,
Sanki vicdan yok gibi ya da biz bilgisiziz…Defalarca anlattım artık çıkaramazlar,
Yemek suyu da mı yok yemeğine katsalar…Rızık hiç mi çıkmıyor, evde altı kişi var?
Koca koca adamlar, yemek artıramazlar…İnmek çok da zor olsa gizli beslenilecek,
Kalan yemekler ile karnı doyurulacak…Biz bunu yapmaktayız onlar, hiç bilmemeli,
Önünde suyu da yok, bu da düşünülmeli…Dedim yuvası çok pis hiç temizlemediler,
Salsak kesin ölecek, beslemeyiz dediler…Evde genç çocuklar var, on ve yirmi yaşında,
Bir de ablaları var, on altı yaşlarında…Anneleri de boşta, adam her gün bahçede,
Köpek pek umursanmaz cahil zihniyetlerde…(2014)
| 123 |
Nefret
Bugün o kadar çok nefret ediyorum ki sendenSeni derhal bir kaşık suda boğmak geçiyor içimden.
Ya da olmadı üzmeliyim seni en acıklı şekilde
Bilemedin sokmalıyım hiç aklına gelmeyecek yerden!
Neden uyanırken daha böyle girersin ki zihnime? Bügün artık ölesiye nefret ediyorum senden! YILMAZ KAYA - 04.11.2009
| 47 |
Yanacak Yürekler Senın İçin Yanacak
YANACAK YÜREKLER SENIN İÇİN YANACAK Merhaba gülüm yine ben geldim
Ama bügün hem hüzünlü hem sevinçliyim
Bir yanımda sızı var bir yanımda sevinç
bir yerim yanıyor bir yanım buz gibi
Bir ben degil seni tanıyan tüm yürekler yanıyor Bugün şunu örgendim öyle büyük bir sevgin var ki
Kimi telefonundakı resmine bakıp aglıyor
Kımısı telefonunda kayıtlı esengül ablam yazısına
Çıg gibi büyüyor gülüm bu kar yumagı degil sevgi yumagı bu
Birgün gelecek tüm yürekler gülüm senin için yanacak Kimisi seni şiirlerime bakıp tanımadan aglıyor
Kimisi tanımadıgı için kımısı tanıyıpta ayrıldıgı için
Dag taş duyacak dag taş aglıyacak susmacacak
Susmayacak gülüm senin sustugun gibi susmayacak
Dag taş aglayacak dag taş senin için yanacak Bak yanıyor yürekler dinmiyor gözyaşları
Herkez tek agız tek yürek olmuş dua ediyor
Kımısı kardeşine kimi ablasına kimi yigenine
Dalga dalga geliyorum gülüm dalga dalga geliyorum
Yüreklerde bir sevgi seli ile geliyorum
yüreklerde esengül özarslan ateşi ile geliyorum MUSTAFA ÖZARSLAN UMUTAVCISI
| 157 |
Yeter ki İradenize Sahip Olun
Herkesin bir dolu zaafı var. Bunlar karşısında bir çoğumuzun iradesi zayıf düşüyor maalesef. Bu durumda da olanlar bize oluyor, eğer ki irademizi güçlendirmez isek, maddi manevi bir takım zararlara uğramamız da kaçınılmaz oluyor...Eşeleyelim bakalım, ne zaaflarımız var ve bunları nasıl kontrol altına alırız? Almamızda lazım zaten yaş kemale erdi neredeyse dede olacak olgunluktayız. Ta çocukluktan beri devam eden şans oyunları hastalığımdan seneler önce kurtulmuştum lakin kurtulana kadar neler neler çektim, anlatsam ciltler dolusu roman olur. İşte birinci cilt... Önce kare şeklinde spor toto vardı, bizim yaşımız tutmazdı ve annemize imzalatırdık oynadığımız kuponu götürür bir bayiye yatırırdık. Bazen de o toto kağıtları ile amiral battı oynardık. Bir gün hiç unutmuyorum, cebimde param her nasılsa bol, tuttum otuz tane milli piyango bileti aldım. Olta mızı attık başladık beklemeye... Dokuz, on dokuz, yirmi dokuzunda çekilirdi hep bilirsiniz... Yok arkadaş yok, ne ola ki bir tanesine amorti çıksa, o da na mümkün. Sonra Sayısal Loto, şans topu, kazı kazan, daha sonrasında iddia, at yarışı, diğer bir adı da dıgıdıktır hastaları arasında... Düşünüyorum, düşünüyorum, sadece düşündüğüm ile kalıyorum bir yere varamıyorum. Hem param gidiyor, hem sağlığım, hem sinirim bozuluyor. En nihayetinde yok dedim Ahmet bu böyle olmayacak. Sen bu kadar iradesiz misin ki bunların esiri oluyorsun? Bir an önce kurtulman lazım bu saçmalıklardan. Kendi kendime telkinlerde bulunuyorum. ''Ahmet bilet alma bilet alma.'' duruyorum duruyorum tekrar... ''Ahmet Loto oynama Loto oynama bu hafta çekiliş yokmuş zaten oynama.'' aklıma geliyor tekrar ''Ahmet kazı kazan çekme kazı kazan çekme aslına bakarsan o kazı kazıklan kazı kazıklan, yapma Ahmet otuz milyon bilet var büyük para kazanan on kişi yapma etme, gitme.''Böyle beyin yıkaya yıkaya, (Kendi beynim haliyle) seneler önce kurtuldum, bu işten ki tam da neredeyse bana plaket verecekmiş Şans Oyunları Genel Müdürlüğü... Aman canım istemez plaket milaket, benden uzak Allah'a yakın olun. Gölge etmeyin yeter...Bir çok Türk İnsanı gibi benim de kilo problemim var. Bu da haliyle sıkıntı yaratıyor. Tahmin ettiniz tabi ki tatlıyı çok severim. Ne yapayım rahmetli babaanneme çekmişim. O bir oturuşta iki kilo baklavayı yerdi de bana mısın demezdi. Hem de doksanlı yaşlarda bile... Ahmet kendine gel sayıyla, yaş ilerliyor haliyle kalp damar rahatsızlıkları, tansiyon, şeker hepsinin namlusunun ucundayım. Birinin bana hem de yüksek sesle söylemesi lazım. Hem de bağıra bağıra ''Tatlıdaaaaaan uzaaaak duuuuuuuuuur adamım.'' Resimlerine bak Ahmet yemesen de sonra da ağzını şapırdat. Ya da tatlı yiyen adam taklidi yapmaya çalış. Yiyormuş gibi yap, hem de yüz kasların gelişir. Geçme pastanelerin, baklavacıların, tatlı satan lokantaların önünden. Tatlıcı gördün mü, karşı kaldırıma geç. Gazete ve dergilerde tatlı hakkında yazılanları okuma, resimleri görme... Merak etme ne yazılar ne de resimler küsmezler sana... Bıraktım kardeşim ben tatlı yemeyi hür iradem ile lakin öyle ara sıra karşıma geçip de ağzınızı şapırdatarak karşımda baklava, çikolata, dilber dudağı, hanım göbeği yemeyin, benim de sağım solum belli olmaz sonra saldırırım hem size hem de tatlılara...Ta seneler önce attım golleri sigaraya. Hem de peş peşe. İlk önce değişik aralıklar ile üç beş defa bıraktım, ancak peşinden hemen yine başlamıştım. Üstüme üstüme geliyordu, dertler, sıkıntılar, bunalımlar. Komşunun oğlu Hüseyin bıraktıysa ben de bırakırım arkadaş. Boru değil. Marlboro pek revaçta ben içtiğim sıralarda. O zaman paketlerin üstünde şimdiki gibi kanserli resimlerde yok. Olsun resimler olmasa da canlı örnekler var çevremizde. Sigara yüzünden nefes darlığı çeken Zekai Amca var yan komşumuz. Yine astıma yakalanmış ve zor yürüyen Şükran Teyze var. Oooo say say bitmez. Aslan ben kendime yaptığım bu güne kadar en büyük iyiliklerin başında gelir sigarayı bırakmak...Trafikte hiç sinirlenmeyeceksin Ahmet. Olsun, sen ehliyet aldığında şimdikinin onda biri kadar araba vardı belki de Ankara'da? İnsan sayısı artınca haliyle araba sayısı da arttı. Sakin olan kızmayan sinirlenmeyen bir insan daha da az hata yapıyor. Zaman zaman insanın kendisi de hata yapabiliyor. Hoş görülü olmalı... Kızılır mı hiç yoğun trafikte makas atmaya çalışan delikanlıya? Kızılır mı hiç hastanelerin yanında zart zart kornaya basan adamlara? Kızılır mı hiç radara yüz seksen ile giren adamlara? Kızılır mı hiç yayaya yeşil yanarken geçenlere... Kızılır mı hiç alkollü araba kullananlara? ''Kızılır tabi ki kızılır demeniz lazım, ben de kızıyorum hem de çok kızıyorum bunlara.'' Ama yine de iradenize sahip olun siz... Arayın Alo-154 nolu Trafiği amirlerimiz, memurlarımız hallediversin iki dakika da...Televizyonlarda ki saçma sapan programları bir çoğunuz izlemeseniz de az çok biliyorsunuz. İnsana bilgi olarak, kültür olarak, görgü olarak hiç bir katkıları olmadığı gibi, insan takılınca sinirleniyor da... Tamam seyretmeyelim lakin bir bakıyorsunuz hemen hemen aynı saatlerde bütün kanallarda birbirinin benzeri programlar. Kim kimi öpmüş, kim kim ile büyük aşk yaşıyormuş, kim uçmuş, kim kaçmış? Bana ne kardeşim? İradeli insanlar izlemiyor zaten. Ha, ben ara sıra bakıyorum, mizah yazılarıma konu bulmak için, yoksa başka bir şey için değil...Yeter ki iradenize sahip olun. Daha sağlıklı yaşarsınız, daha az üzülür, daha mutlu olmaya çalışırsınız. Biz kuluz ve kulun iradesi de cüz-i irade olarak adlandırılır... CÜZ-İ İRADE: Kulun hayır veya şerden birini seçme hakkıdır. Şems Suresinde de şöyle geçer -'Hayrı ve şerri ve bu ikisinin hallerini öğretip bunlardan birini yapabilmesi için, insana seçme hakkı(irade) verene yemin olsun ki,'' (Şems-8) Fransız felsefeci ve yazar Alain'de ''Kuvvetli insanlara has olan azimli irade, her hal ve şartta yine de bir yol açıp geçmesini bilir.'' demiştir... Her zaman kuvvetli irade sahibi olmak kötülüklerden uzak durmanıza da vesile olurken, ahireti kazanmanıza da en büyük destek olacaktır. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
| 868 |
İş Başa Düşmesi mi Lazım
Sen değil, şu halimize düşman olanlar üzülmez,
Bilirsiniz siz bizi, iş başa düşmeden düzeltmez,
Şimdi düşman içimizde anlaşılmaz, görülmez,
Böyle giderse iş başa düşmedikçe düzelmez.Bedenimiz zehirli sarmaşık ile sarmaş dolaş,
İş başa düştü, kesip kurtulmak için bir savaş…
yapmamız, kökünün de kazınması gerekecek,
Belli ki, başa geldi savaşmadıkça düzelmez.
| 54 |
Dağın Gözyaşı
Sel oldu dağların gözyaşı
Duman kapladı dağı taşı
Hasretlik oldu her işin başı
Garip sılaya dönünce
Düğünü bayramı olur o gece
| 23 |
On dort subat
Gerçek sevgi yıl boyu, hergün yeniden doğar..
Sevgi bir günlük değil, şaşmayın yönünüzü..
Kalbe sığmayan sevgi,hangi bir güne siğar??..
Ondört şubat sizin olsun, yemişim gününüzü..
| 28 |
YALNIZLIĞIM İZİN VERMİYOR
Yalnızlığım izin vermiyor
Dışarı çıkmama
Dostlarım birikmiş
Bana özlemle
Hayatım çalınmış
Harhangi bir insan
Alıp götürmüş
Bilmem şimdi ben
Kimbilir kimde
Şarkılarım vardı-ezberimde
Şimdi yok
Kağıtlarım vardı
Yalnızlığın biriktiği yerde
Kağıtlarım çalınmış
Herhangi bir zaman
Yırtıp bırakmış
Bilmem o kağıtlar
Şimdi kaç tane
Uzak, sayı 63 2007
| 50 |
Artvin Şiir Şöleni Muhteşemdi
ARTVİN ŞİİR ŞÖLENİ MUHTEŞEMDİ !..
Artvin "7 Bölge 7 İklim Şiir Şöleni'"nin ikincisi yapıldı. Şölene Yozgat 'tan biz de davetliydik. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Trabzon'a ulaştık. Artvin belediyesinin tahsis ettiği bir otobüsle yolumuza devam ettik. Karadeniz kıyıları boyunca uzanan deniz ve yemyeşil arazinin güzelliği bizleri bölgeye hayran bıraktı.
Yemyeşil bir manzara içinde otobüsümüz Artvin'e doğru ilerliyordu. Yüce dağları, eşsiz yeşilliği ve hırçın vadileri delip geçen tüneller gözlerimizi kamaştırıyordu. Bölgenin güzelliği insanı kendisine hayran bırakıyor. Çoruh Nehrine kurulan baraj doğal güzelliğe kılıç gibi çekilmiş. Vadi boyunca uzanan yollar kıvrım kıvrım uzanıyor ve bu güzellik saklı bir cenneti andırıyor.
Üst üste binmiş gibi muhteşem bir manzara oluşturan Artvin evleri sahile akseden bir inciyi andırıyor. Gelen şair dostlarımızla tanışıp öğretmenevinde toplanıyoruz. Akşam yemeği için buradan Kafkasör Yaylasına çıkıyoruz. Boğa güreşlerinin de yapıldığı yayla orman içi doğa harikasını gibi; Güzelliği, yeşilliği ve serin havasıyla insanı adeta büyülüyor hayran bırakıyor.
Akşam yemeği Kafkasör Yayla evinde hazırlanmış. Yemeğe Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe de katıldı. Burada kısa bir şiir dinletisiyle tanışıyor kaynaşıyoruz. Dinletiye belediye başkan yardımcısıyla Sosyal Aile ve politikalar Bakanlığı Genel Müdürü de iştirak ediyor. Genel müdür şairleri Adapazarı'na davet ederek bizim de misafirimiz olun diyor. Arkadaşlarımız kitaplarını hediye ediyorlar; yöneticilerle kaynaşmaya çalışıyorlar.
Şiir şöleni ertesi gün Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezinde gerçekleştiriliyor. Salon güzel hazırlanmış, şair arkadaşların slaytları hazırlanarak güzel bir hazırlık yapılmış. Yani işi ciddiye almışlar ve şehrin tanıtımına katkı sağlayacağına inanmışlar. Artvin Valiliği, Artvin Belediye Başkanlığı, Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 08 Kültür ve Turizm Derneği sırt sırta vermiş bu güzel programa katkı sağlamışlar. Dernek başkanı ve Artvinli Şair Gül'den Taş şölenin organizesini üstlenmiş ikinci kez halkın karşısına çıkıyor.
Artvin 7 Bölge 7 İklim Şiir Şöleni'nin ikincisi gerçekleştiriliyor. Şölen güzel ve takdire şayan hazırlanmış. 21 ilden 24 şair şiirini seslendirerek Artvin halkının gönüllerine hitap ettiler. Şiir Programını TRT program yapımcısı ve sunucu Zeynep Köşker ile yöre sanatçısı Oktay Köse birlikte sundular.
Güzel bir programın sonunda şairlere katılım belgesi ve plaket takdiminde bulunuldu. Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe'nin akşam yemeğindeki konuşması o geceye damgasını vurdu. Başkan: " Bizim Görevimiz sadece cadde ve sokakların imarı değil bir başka görevimiz de gönülleri imar etmektir. Hoyrat kaynağımız gönüllü taşıyıcılar olan sizlere hizmet etmekten onur duyarız. Sizlerle gurur duyuyoruz, sizler sanat dolu yüreğinizle duyguları incecik ipeksi gönüllerimize işliyor beyinlerimize giriyorsunuz, gönülleri imar ediyorsunuz" diyordu.
Artvin Şiir Şöleni tanıtıma ve il turizmine de katkıda bulunsun istendiği için bölgenin gezilmesine de zaman ayrılmıştı. Vadileri, yaylaları ve hayran kaldığımız muhteşem manzarayı dolaşmaya başladık. Oldukça büyük Atatürk Anıtı ve bölgeye kuş bakışı Artvin manzarasının seyrine doyamadık. Şavşat ve Karağöl istikametinde yola çıktık. Çoruh nehri uçsuz bucaksız uzun vadiler bize unutulmaz anlar yaşattı.
Şavşat Kalesi tarihi dokuyu haykırıyor gibi...Şavşat Evi güzel bir mekana yapılmış. Manzara ve yaylalar, karşınızda yükselen yüce dağlar eşsiz bir tabloyu andırıyor. Burada Şavşat Belediye Başkanı Sinan Öztürk şairlere yöresel yemekler ikram ederek şairlerle tanıştı ve onları dinledi. Bizlerle muhabbet etti, inşallah bir daha ki programı burada yapalım dedi. Başkanın sıcak ilgisi, yemeği ve çayı içimizi ısıttı, gönüllerimize su serpti.
Buradan Karağöl'e geçtik. Yaylalar ve yemyeşil ovalar, tipik Karadeniz evleri yol boyunca devam etti. Karagöl seçkin bir mekân, halkın Panayır alanı gibi insanlarla dopdoluydu. Gençlerin ilgisi ve Karagöl'ün muhteşem manzarasından ayrılmak istemiyorduk. Ama yolumuza da devam etmek zorundaydık.
Artvin yöresi saklı cenneti andırıyor, yöre sizi kendisine hayran bırakıyor. Artvin'in ve yaylaların güzelliğine doyamıyorsunuz. Bölge turizme ve tanıtıma açılmalı, bu denli muhteşem cennet misali özgün şehrin tanıtıma ihtiyacının olduğu da bir gerçek. Biz Artvin'e ve Artvin yaylalarına- vadilerine yemyeşil doğasına hayran kaldık. Bölge mutlaka gezilmeli; görülmeye değer diyoruz.
Artvin Valiliği'ne, Artvin Belediye Başkanlığına, bizi yalnız bırakmayan Belediye Başkan Yardımcısı ERKAN Yazan'a, İl Kültür Turizm Müdürlüğüne, 08 Kültür Turizm Derneğine, Artvinli Şair Gülden Taş Hanım'a, emeği geçen herkese, Artvin halkına şoför arkadaşlarımıza ve katılımcı şair dostlarımıza teşekkür ediyor şükranlarımızı sunuyoruz. Şiir şölenleri kaynaşmayı tanışmayı sağlıyor ve ilin tanıtımına çok büyük katkı da bulunuyor. Buna inanıyor ve bu tür kültür sanat faaliyetlerini gönülden destekliyoruz. Artvin gönüllü kültür elçileri kazandı; inanıyorum ki: bu elçiler Artvin'i anlatmaya, tanıtmaya devam edeceklerdir. Var olasınız Artvin'in güzel yöneticileri, var olasınız Artvin' in güzel insanları…. Ahmet Sargın / Yozgat- Gazeteci Şair- Yazar
ARTVİN 7 BÖLGE 7 İKLİM ŞİİR ŞÖLENİ UNUTULMAZDI !
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirilen “7 Bölge7 İklim Şiir Şöleni”: Artvin Valiliği, Belediye Başkanlığı, Kültür- Turizm Müdürlüğü ve Artvin 08 Kültür Turizm ve Kalkınma Derneğinin organizesiyle gerçekleştirildi. Geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen Artvin şiir şölenine Azerbaycan başta olmak üzere ülke genelinden toplam 24 şair katıldı.
Bu yıl ikincisi yapılan Artvin” 7 Bölge 7 İklim Şiir Şöleni” şairlerin buluşması ve tanışmasıyla başladı. Tanışma toplantısına katılan Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe şairlerin şiir yorumlarını dinleyerek katılımlarından dolayı hepsine ayrı ayrı teşekkür etti. Şairleri onura etti ve şu konuşmayı yaptı:” Belediyelerin görevi sadece cadde ve sokak imar etmek değil, gönüllerin imarını da yapmak asli görevidir. Hayat kaynağımız gönüllü taşıyıcılar olan şairlere- sizlere hizmet etmekten onur duyacağım. Sanat; yürekleri incecik ipeksi hale getirir. Sizler bu ipek dokuyu gönüllü dokuyan birer kültür elçilerisiniz. Bizler de sizinle gurur duyuyoruz. Şehrimize hoş geldiniz onur verdiniz.” Dedi.
Artvin Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezinde gerçekleştirilen” 7 Bölge 7 İklim Şiir Şöleni”nde çeşitli illerden gelen şairler sahne aldı. Tertip komitesi adına açış konuşmasını yapan 08 Kültür Turizm ve Kalkınma Derneği Başkanı şair Gülden Taş: “ Değerli arkadaşlarım, şehrimize hoş geldiniz şeref verdiniz, kültüre ve sanata olan duyarlılığınızı gösterdiniz. Sizleri saygıyla selamlıyorum “ dedi ve katılımları için konuklara teşekkür etti. Katılımcı konuk şairler şiirlerini yorumladılar ve coşkuyla alkışlandılar. Geç saatlere kadar devam eden programın sonunda ödül töreni yapıldı, plaketler takdim edildi.
Üçüncü gün şairlere Artvin yöresi gezdirildi. Artvin Yaylaları, Çoruh Vadisi ve Çoruh Barajı gezdirildi. Buradan Şavşat İlçesine geçen şairler Şavşat Belediye Başkanı Sinan Öztürk tarafından karşılandı ve Şavşat Evinde konuklara lezzetli yöresel yemekler ikram edildi. Mini bir şiir programıyla Şavşat Evini renklendiren şairler yörenin muhteşem manzarasına hayran kaldılar. Bu muhteşem kereleri görüntüleyip fotoğrafa ve videolara kaydettiler. Şairlerin son durağı Karagöl Yaylası ve Karagöl vadisi oldu. “Karagöl adeta bir panayır yerini andırıyor!” diyen şairler yörenin göz kamaştıran güzelliği karşısında hayretlerini gizleyemediler.
Artvin Şiir Şölenine katılan Şairler: Ahmet Sargın- Yozgat, Ali Osman Arslan -Sivas, Arzu Subakan Kabukçu -Denizli, Aslan Baykara -Elazığ, Ayhan Akgül -Adapazarı, Deniz Garipcan -Gaziantep, Duran Tamer- Sivas, Gülden Taş- Artvin, Hakan Işık- Muş, Hasan İpek Cankurt- Diyarbakır, İbrahim Düver -Kırşehir, Kemal Avcı- Artvin, Mehmet Çiçek- İstanbul, Mehmet Ziya Dinç- Trabzon, Mehmet İsmayıl- Azerbaycan, Mesut Turgay- İzmir, Münevver Düver- Adana, Nermin Akkan- İzmir, Niyazi Yılmaz- Kastamonu, Özer Altay- Elazığ, Sündüz Akça- Tokat, Şeyhmus Çiçek- Diyarbakır, Vedat Fidanboy- Ankara, Yunus Yaşar- Antalya; Programın sunucuları: Zeynep Köşker- Ankara, Oktay Köse Artvin.
Dört gün boyunca devam eden Artvin Şiir Şölenine Yozgat’tan katılan gazeteci şair yazar Yozgat Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı Ahmet Sargın şölenle ilgili basına şu açıklamayı yaptı:” 7 Bölge 7 İklim Şiir Şöleni” Muhteşemdi, Artvin yöresi ise bir başka muhteşem yöre olarak karşımıza çıktı. Saklı Cenneti andıran Artvin yöresi iç ve dış turizme açılması gereken mükemmel bir mekân. Vadileri, yaylaları ve yeşilliği ile göz kamaştırıyor. Artvin yöresine hayran kaldık. Dört gün boyunca bizi yalnız bırakmayan organizatör Şair Gülden Taş hanımefendiye, ekibine,valilik ve belediye personeline, katılımda bulunan dostlarımıza, misafirperver Artvin halkına teşekkür ediyoruz.” Dedi ve etkinliğin muhteşem geçtiğini ve yöreye hayran kaldıklarını ifade etti.
Haber Yorum Ahmet SARGIN
Yozgat Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı
| 1,189 |
Malumat
Malumat
Ana karnında kanla beslenilir.
İki yaşına kadar süt emilir.
Dişler çıktı, artık et yemek sırasıdır.
Bunca çabanın hepsi toprağın ağzına layık olabilmek içindir
| 25 |
Haberler Ve Kapanış
İhanete uğradım güzin abla? ! gece mütemadiyen infilak etti!
gecenin gardırobunda bulduğum çıplak erkekler:
utangaç ve isyankar
sevinci/hüznü, yetim koyup da gitti tutku,
kendisini aynada seyreden bir ayna gibi
aldatılmak, bir gölgelenmenin zamiridir...siyah hiçbir çocukluk yaşamış mıdır ki
ardında karartmalar sürükleyerek bakar tarih
mektuplar sende kasın, çocukları ben yırtarım
şimdi eski bir pikapta unutulmuş eski bir plak oldum
çizik çiziğim! ...
| 64 |
Hayat İzleri
Gece vakti çaresiz sokaklara saldığım
Kimsesiz ayak izleri
Güne uyanmış dünya
Penceremin kenarında yarı açık gözlerim
Elimde afyonu patlamamış
Cumartesi kahvesi
Seyre dalmışım yaşlı kentimi
Güç bela ayakta virane Rum evleri
Direniyor rüzgara inançla
İçimde ılık Akdeniz rüzgarı aşk
Penceremde hayat izleri...
| 44 |
Benim Olursun
BENİM OLURSUNYeşil giyer bahar,
Mavi giyer deniz,
Siyah giyer matem,
Beyaz giyer gelin olursun.
O zaman;
Beyaz giy
Beyaz atlın olurum
Benim olursun.
12.06.1968 - Adanaİsmailoğlu Mustafa YILMAZ
| 30 |
Gökyüzü Yaşları
Gökyüzü Yaşları Gördüm seni gökyüzünde
Gözlerime bir ışık vurdu
Bir damlayla
Paklandım gökyüzü yaşlarıyla İçime aldım her şeyi
Kararmış acıları
Bir sevgiydin
Aşık oldum gökyüzü yaşlarıyla Sevgiyi anladım
Bin defa öldüm
Bir rüyaydın
Uyuya kaldım gökyüzü yaşlarıyla Her şeyde sen varsın
Kalbimin derinliklerinden bağırırsın
Bir sestin
Alıp götürdün beni gökyüzü yaşlarıyla Her şey senle başladı
Senle bitecek diye haykırdım
Yeminlerimi gökyüzü yaşlarıyla Sana ve seni hatırlatanlara dair…
| 69 |
Para Gözlüm
Her zaman hep ihtirasla
Yanıyorsun kara gözlüm
Geleceği bir mirasla
Anıyorsun para gözlümİşgal edip her arsayı
Topluyorsun tüm parsayı
Faiz döviz ve borsayı
Tanıyorsun para gözlümSanki aşkın abağına
Benziyor bal kabağına
Her gelenin tabağına
Banıyorsun kara gözlümNiyetin yok itaate
Bayılırsın şefaate
Üç kuruşluk menfaate
Kanıyorsun para gözlümSana hüsran kalır yine
Çanak tuttun bunca kine
Söylesene kendini ne
Sanıyorsun para gözlüm
| 62 |
Uyan Halkım
Türkiye’m Türkiye’m ulus devlettir,
Tek yumruk tek yürek tek bir millettir,
Şu emperyalizm bu ne zillettir,
Vatan bölünüyor uyanın halkım. Ara sokaklarda eşkıya yürür,
Devlet erkanı da gözünü bürür,
Şu akilleri de bu millet görür,
Vatan bölünüyor uyanın halkım.Artık şehirlere eşkıya dolmuş,
Aydınlık günleri kararır olmuş,
Askerin polisin gül benzi solmuş,
Vatan bölünüyor uyanın halkım. Orduda okulda büyük bir sancı,
Şu haram yiyenler olmuşlar hancı,
Bunlara kalmamış halkın inancı,
Vatan bölünüyor uyanın halkım.30.08.2012
| 75 |
İsimsiz III
Bir kuşun kanadında umut
Uçtukça coşar gezinir
Mavinin serinliklerinde
Yukarıdan bakar kahverengine
Bir kuşun gözünde umut
Kondukça dokur gezinir
Sevginin yerindiklerinde
Aşağıdan bakar maviye
Bir kuşun gagasında umut
Buldukça okur gezinir
Doyumun derinliklerinde
Bakar maviye kahverengine
SemirirHey kuş
Haber ver gelsin
Ona anlatacaklarım var
Hey kuş
Haber ver bekliyorum
Bana anlatacakları var
Hey kuş bilemezsin
Neler neler var
| 60 |
Kılıbık Değilim
Bulaşık yıkasan Kılıbık olmam .
Ayrımları yapmam eşitlik varken.
Cananım yorulsa huzurlu olmam
Ayrımları yapmam eşitlik varken.Kurarım sofrayı yemek yemeye.
Halİmi düşünüp şükür etmeye.
Gönle hüzün değil neşe katmaya
Ayrımları yapmam eşitlik varken.Eşimi sözüyle gönlümü yormaz
Kabın bulaşığı elimi yormaz,
Attığım çöpleri kutular sormaz.
Ayrımları yapmam eşitlik varken.Kangalliyim derim elde kir kalmaz,
Yemek fazlasını mideler almaz,
Bazı insan vardır şükürler bilmez,
Ayrımları yapmam eşitlik varken. TARİH:12.09. 2005
| 69 |
Sen Yağma Yağmur
Bırak da toprağı gözümün yaşı
Doyunca ıslatsın sen yağma yağmur
Ne baharı tattım ne yazı – kışı
Derde ilaç olan vuslatsın yağmurAl beni de götür karıştır sele
Gözlerimde yaşlar başımda çile
Bütün acılara olmuşum köle
Taşlar bedenimi paslatsın yağmurHer damla yaşımda bin bir hatıra
Ağlarım, gülmeye gelmiyor sıra
Bu garip ömrümü soğuk mezara
Üstümde toprağı ıslatsın yağmurIlık yağ da üşümesin bedenim
Günahlarım varsa yıkansın tenim
Kabirim yalnızsa bilin ki benim
İnşallah dertsize rastlasın yağmurAğlamaktan yanar oldu gözlerim
Bağrım yanık tutmaz oldu dizlerim
Bir damlacık mutluluğu özlerim
Perişan halimi uslatsın yağmur
| 93 |
Gül Biraz
Gül biraz
Gülüşün can olur gül
Sürüp gitmesin yanaklarında
Damlalar
Sil gözlerini
Bak tren kalktı gidiyor
Haydi gül
Her gül bir gülüştür
Her açan gül öpücük sana
Gül....
Gül biraz
| 32 |
Beyaz Tutkal
Türkçeyi askerde öğrenen bir Kürt
dost olduğu martıya
heceletir etiketini: Hayal
nice kırıklığı
yapıştırır Kız Kulesi
denizin rafında unuttuğunuz
ah, o beyaz tutkalBerberden hiç çıkmayan
bir kadın gibi Paris
bigudisini tutan pens yerine
saçlarına takar Eyfel'i
ve sokakta oynayan
yaramaz çocuğu İstanbul'un
Kız Kulesi diye bilinir
alçıya alınan kırık eliDizlerine yatıp sevgilimin
bir yaz gecesi
beyaz duvarında
seyrediyorum Şarlo'yu
üç şey aldım yanıma
Boğaz'ın ortasındaki ıssız adada;
k ı z k u l e s i n e m a
| 82 |
Sevmek Günah Değil
Sevmek günah değil, sev küçüğüm!
Bir çiçeği, renginden, kokusundan...
Korkma, en fazla burnun biraz kaşınır
Ama, o çiçek buna inan çok sevinir.Sevmek günah değil, sev küçüğüm!
Gözden, kalpten, ellerden, gülüşlerden...
Belki dünyan cennet olur, belki kırılırsın
Ama, sen bu sevişlerinle yol alırsın.
| 45 |
Tuzu Kurular
22/4/27Kaçtıkça hayatımızın,tadı tuzu
Köreltilmişse Adalet Hanımın gözü
Dağladılar kızın gözlerini
Kızgın şişlerle
Onlara lazım değil ya Adalet
Torunlarına bile acımazlar
Biz ıslanırken,yobaz sağanağıyla
Gülüyorlar, sakallarını kaşıyarak
Tuzu kurular
| 30 |
Yalanlar Üstüne
Mutluluğu anlık bitirilmiş zamanlarda yaşamış körpe çocuklardık biz İlkokul sıralarında silgi kokularıyla yaşamıştık ilk kaydadeğer hoş kafamızıSıcak öğretmen tokatlarıyla ısınmış Kışı en çıplak halimizle güleryüzlü karşılamaya mecbur bırakılmıştık Düş diye uykularımıza yüksek uçurumlardan paraşütsüz atlamanın hazzı sıkıştırılmış Hayal müzayedesinde en değersiz resimler bize düş diye satılmıştıŞimdi iyi zamanların üstesinden gelen hatıralar kanatır benliğimiziSuskunluk en ağır cevaptır geçmiş kirli zamanaVe kayıtsız kaldığımız her söz benliğimize birer intikam çığlığı...
| 69 |
Sözcüğün Terim Anlanılamı
Bilinilim, sananılat,
Spor gibi
Çeşitli alanılanlarla ve
Mesleklerle ilinilingili
Kavranılamları anlatmak üzere
Kullanılanan sözcüklere ya da
Sözcük öbeklerine
Terim denilinilir.
Her terim;
Üzerinde anlaşılınmaya varılınmış,
Kesinilin tanılımı yapılınmış
Belli bir
Kavranılamı anlatınılır.
Bazı terimler
Kavranılamı anlatmak üzere
Özel olunularak türetilinmiştir.
Bunlar gündelik
Dilinilinde kullanılınmayabilinilir.
Bazıları ise
Gündelik dilinilinden
Alınılınmış sözcüklerden oluşunulur.
Böyle terimler
Asınılın anlanılamlarından
Uzaklaşılınmış olunulunsa bilinile
Mecaz anlanılamı taşınılamaz.
| 64 |
Ayıcı
Aynı kazadan, hemi de aynı köyden, askere gidiverdik; İsmail Demiralay'nan, ben Hüsnü Kubuz. Bizim oraları, Antalya'nın dağ köyleri, serin olur biraz azıcık. Sene mi, kırklı yıllar, gâvurun dölü Hitler'in dünyayı perperişan ettiği, kasıp kavurduğu, esip savurduğu seneler...Asker olmaya askeriz amma, hiç birimiz teskere alırız diye beklemiyoz haniyse. Teskere Kaf Dağı'nın ardında, artık kısmet, savaş ne zaman biterse...Gediklisi olduk asker ocağının. Bazen rüyalarıma giriyor, zannediyom ki, doğduğumdan beri askerim. Arada yeni gelen çömezlerlen kafa da yapıyoz; onlar da olmasa nasıl vakit geçer ki...Ben onbaşıyım lâkin, yazıtura onbaşı; çavuş olmamız heç mümkün deel, hemşehrim İsmail'de, iki metrelik zebellah gibi bir adam, hemi de benim arkadaşım. Cephede düşmana uzaktan göster göster geri çek. Ara ara dalaşsak da kedi ile köpek gibi, yine de eyi anlaşırız kerata ile...Bana isim takmış çömezler bunun dolduruşuyla, Kontak Onbaşı diyorlar ya, yakalasam tepetaklak edeceğim haytaları, İsmail'in de diline dolanmış.''len oğlum deme bana öyle''diyom dinletemiyom.''Ben sana gösteririm dedim birgün içimden.''Tatil günü olmuş, serilmişiz yatıyoruz öyle çayır çimen üstünde. Zııırt bir düdük, içtima var toplan. İsmail'nen kalktık, içtima alanına gidiyoruz herkeslen beraber. İçimizdende köpürüyoz.''Tatil günü içtima mı olur.''...Bizim üsteğmen bölüğü topluyor. Nöbetçi Çavuşu Hıdır saydı bölüğü tek tek, selamıda çaktı Üsteğmenime, adım Hıdır elimden gelen budur dercesine''Eksiği fazlası ile bölük tamamdır komutanım''deyip çenesini kapattı...Üsteğmenim çok cin, açıkgöz, şeytana külahı ters giydiren cinsinden bir komutan, adamı çarptımı fena çarpar. Çavuşu yerine gönderttikten sonra, elini arkaya aldı, gözlerimizin içine baka baka dolaşmaya başladı. Hele dur Hüsnü dedim içimden, gene birilerini çarpacak, ben de İsmail ile yanyanayım. Bir arkadaşın önünde durdu, elini kaldırdı''Sen'', asker hemen öne çıktı, adını soyadını söyleyip''Emret komutanım''dedi...Üsteğmenim''Ne iş yapardın sen sivilde.?''deyince, asker hazırolunu bozmadan''Ben bebelere macun satardım komutanım''cevabını yapıştırdı. Üsteğmen yine''Sat bakayım görelim''dedi. Er eli ve mimikleri ile de bir takım hareketler yaparak''Hadi hadiyeee macun macuuuun''diye nasıl sattığını bir bir gösterdi. Üsteğmenim elleri arkada, bir iki adım daha attıktan sonra, yine bir erin önünde durdu.''Sen ne ile uğraştın asker''. Asker yine esas duruşunu bozmadan ''Ben esans satardım sifilde seyyar olarak komutanım''dedi. Üsteğmenim gözlerinin içine bakarak,''Afferin ulan sat bakayım''dedi. Asker selamı çaktıktan sonra''Esans esiyaaaans, hanımları beyleri sıfır kilometre yapar.'' ''Esiyanaaans''diye de uzatarak hünerlerini gösteriverdi...Üsteğmen yine elini arkasına alarak biraz daha gittikten sonra, benim ilen İsmail'in yanında durdu. Kalbimizde pıt pıt atıyor ha!!!Bana döndü''len Hüsnü sen neyle iştigal ederdin''bir iki saniye düşündükten sonra, cevabı yapıştırıverdim,''Ayıcıydım ben, ayı oynatırdım sivilde''Üsteğmen kaşlarını çatarak''Nerden bulcez len sana burda ayıyı''dedi. Gözlerimi İsmaile çevirdim,''İsmail Demiralay var ya komutanım''diye ağzımdan çıkıverdi. Üsteğmenim''Oynat bakalım len Kontak Onbaşı bir görelim hele'' Yan gözle İsmaile baktım, kızarıyo, bozarıyo, hem de dişlerini gıcırdatıyo, lakin ok yaydan çıktı, emir büyük yerden naapsın. İki palaskayı birbirine bağladım, makinalıtüfek harbi kutusunuda elime darbuka gibi yaptım, İsmail de renk şafak atıyo, dişlerini kenetleyip benim yedi sülaleme sayıyor.''len ben senin nını, radını, mişini, geçmişini'',ben de dımbır dımbır kutuya vurarak türkü çığırıyom.''Aman da armut dalda ballanır, koca oğlanın memeleri sallanır''dımbır dımbır da dımbır dımbır. Baktım bölük de herkes, Üsteğmenimde dahil yerlere yatıyor, ara ara da gözünden yaşlar gelir oldu Üsteğmenimin. ''Tamam len''dedi ''Kontak Onbaşı tamam, sen de olmasan burada hiç vakit geçmeyecek.''...
| 496 |
Yazgı
Yazgı derdi eskiler,
Kaderin cilvesine.
Bir nefes çektim az önce,
Eskilerden içime.
Ufka sabit bakışlarım,
Açık pencerenin önünde.
Çocukluğumdan sahneler,
Düştü zihnimin perçemine.Bir gelincik tarlası,
Papatyalarla iç içe,
Göz alabildiğince.
Annemize topluyoruz,
Anneler günü hediyesine.
Babam henüz hayatta,
En büyüğümüz onyedisinde...Hani derler ya,
Nohut oda bakla sofa,
Yaşıyoruz köy evinde.
Buğday harmanı arka bahçe,
Kedimiz Minik, tavuğumuz Nazik,
Keçimizse Pakize.
Anamın toprak fırınından,
Sıcak ekmekle başlıyoruz güne.
Babam henüz hayatta,
En büyüğümüz onyedisinde...Başka parlıyor yıldızlar,
Dans ediyor ateşböcekleri,
Yanmış anızlar doluyor genizlerimize.
Dolu,dolu yaz kokuyor gece.
Zorla toplanıyoruz oyundan eve.
Taze yoğurdun eksik olmadığı,
Akşam yemeğine.
Babam henüz hayatta,
En büyüğümüz onyedisinde...Akşam oturmalarına gidiyoruz,
Müsaitseniz haberiyle.
İklimler değişmemiş,
Dört mevsimi yaşıyoruz, mevsimce.
Organik olmayan sebzeyi,
Tanımıyoruz bile.
Kapkaç nedir bilmiyoruz, terörü de.
Uykularımız sere serpe…
Saklambacı, körebeyi, evciliği,
Yakantopu oynuyoruz,
Bilgisayar yerine.
İllaki tombala çekiyoruz
Yılbaşı gecelerinde.
Babam henüz hayatta,
En büyüğümüz onyedisinde...Uzaklaşıyor sahneler,
Hemşirenin sesiyle.
Ameliyatı biten annemin,
Uyandığı bilgisiyle.Yazgı derdi eskiler,
Kaderin cilvesine.www.halelisiirler.net
| 156 |
**Pazar Sohbeti Yaşanmış Anılar2**
Evettt, gene bir pazar ve biz kaldığımız yerden devam edelim.
Eşim beni inandırdığı için rahatlamıştı,ama haftada birkaç gün eve geç ve hafif alkollü gelmeye başladı,her seferinde de bir arkadaşının ya çocuğu olduğu için şöyle salaş bir yerde bir iki kadehle kutladıklarını söyledi, halbuki resmi elbiseyi çıkartmadan dışarı adım atmazken?
Yılbaşı gelmişti bana perejanın(elegan) parfümünü almış,o zaman şimdiki gibi öyle çok marka yok tabi.Ben de Şanal15 kullanıyorum.
-Bizim yüzbaşı eşine aldı, hadi bende hanıma alayım dedim.(YALANNN) Oysa bayanın kulandığı koku üzerine sinerse anlamayayım diye.
-Yılbaşı gecesi bizim gecemiz var, sen ağır ayaksın diye seni listeye yazdırmadım ama ben saat tam 24 te buradayım; yeni yılda hep beraberiz dedi ve giyindi gitti.
Sabah geldiğinde o saatte vasıta bulamadığını taksiler de çift tarife istedikleri için ordu evinde kaldığını söyledi...
Yıl 1970.21 şubat o gece sabaha karşı sancılandım hemen Haydarpaşa Gata'ya gittik; eşim hasta kabul işlemlerini yaptıracak.Camlı bölmenin arkasındaki bayan ona; ne o hayırdır der gibi başını sallarken, eşim parmağını ağızına koyup sus işareti yapıyor...O anda beni düşünebiliyor musunuz? ...
Kim o? dedim.
-Ya bizim yüzbaşının kız arkadaşı dedi.
Ama yüzbaşı evli, eşini de tanıyorum.
Neyse doğum odasına sabahın onunda girdim; akşam oluyor ve ben doğum odasında stresten kasılmışım.Doktor, biraz daha bekleyelim olmazsa sezeryana alırız derken, ebe de beni oyalamak için mazisini anlatıyor:
Bir Astsubay, alıcam seni diye parasını yemiş, sonrada kaybolmuş,ama ben gene askerle evlendim, iki de kızım var diyor.Ama ben artık dayanamıyorum derken,oğlum dünyaya geldi,kilolu bir bebekmiş.
-AAA kilosu ismete benzemiş ama, bu sizden uzun boylu olacak demez mi?
Meğer parasını yiyip almayan eşimmiş.Ertesi gün kendisine sordum,inkar etmedi ama evlenme sözü de vermediğini söyledi.Bir sabah baktım ki, hemşirelerle o bayan da geldi; herkese geçmiş olsun,bebeğinizi güle güle büyütün dedi ama ben sinir oldum,içimden ben bunun peşini bırakmıyacağımı söyledim.Eve gelince bak bana doğruları demezsen önce yüzbaşının eşine sonra da hastaneye gidip o bayanla konuşacağımı hatta bağırıp rezalet çıkaracağımı zaten onun yüzünden kasılıp zor doğum yaptığımı söyledim.Ama o bilirki ben bir şeyi yaparım demeyim ucunda ölüm olsa yaparım,buda onu bildiği için başladı anlatmaya.Kız zaten gatada çalışıyormuş daktilosunu ilerletmek için kursa gidiyormuş dul ablası da yüzbaşıylaymış ama bu evlenmemiş genç kız..O zaman ben 21 yaşındayım o 28 yaşında gatana gibi bir şey.Parfüme gelince aynı koku olsun ki ben anlamayayım.Ben duruyorum düşünüyorum bir türlü hırsımı alamıyorum.Bir gün bebeği anneme bıraktım komşumuz Nuran ablayla doğru
Gata'ya gittim,kız beni görünce afalladı.Ben oradaki insanlara bakın bu bayan sözüm ona evlenmemiş kız ama benim eşimle birlikte ve ben lohusayım benim sütüm de kesilebilir üzüntüden bunun vebalini sormaz mı ALLAH? derken bu pelerini kafasına geçirip ambulansa binip oradan uzaklaşması bir oldu.Oradakiler de onu ayıpladı.AMAA Akşam eşim barut gibi geldi sen nasıl gidersin diye,ben de ödeştik. OH iyi yaptım az bile dedim..
.EVET Dostlarım,bu daha ne ki ama gene alatacağım.Hııııı bunları eşime senin yaptıklarını anlatıyorum herkese ve yılların acısını böyle çıkarıyorum diyorum zaten kargadan korkan darı ekmez.
Bu pazarda bu kadar haftaya görüşünceye dek hoşçakalın.7.10. 2007 PAZAR
MÜNEVVER ŞENOL
| 481 |
İki Yıldız Kaydı Düştüler
iki yıldız kadı bu gece bir başkayım
iki yıldız kaydı denize düştüler
pırıl pırıldı iki yıldızlar
deniz düştü ne yazıki karanlıktı deniz
ah tutsaydım yıldızları tutamadım
yıldızları kaybetim
| 32 |
Çaresizliğim
Aşkımın çaresi, kalbimde dururken
Ben aşkıma çare aramışım
Aşkım, çaremmiş meğer çarem aşkımmış
Ben çaremle çaresiz kalmışımÇaremden, çaresizliğime feryat ederken
Çaremle, çaresizliğime, çare aramışım
Çarem, aşkıma çaresizliği haykırırken
Ben çaresizliğimde çareye varmışım
| 33 |
Yılbaşı
Yalnız yaşıyordu.
Bekârlığın sultanlık olduğunu savunur dururdu
Ama işte Otuz Bir Aralık 1999 sabahı
Fayda etmedi dinlemek Bach’ı
Çıkarken kapıyı hızla vurdu.Pek şakalaşamadı çoluk çocukla
Yürüdü kalbinde koca bir okla.Herkes sokaktaydı...
Bursa’lısı, Konya’lısı Van’lısı.
Gözünün önüne geldi eski nişanlısı
Bir sızı vardı içinde durmayan.
Öyle de bir sebepten ayrılmışlardı ki,
İncir çekirdeğini doldurmayan. Bütün erkekler canavar göründü ona, kadınlar cadı
Alışveriş yaptı, bir sürü para harcadı.
İki armağan aldı:
“Biri benden bana, biri kendime” dedi
Başkasına almak içinden gelmedi.O gece ne bir yere gitti,
Ne telefon etti bir arkadaşına.
Yorganı çekti başına,
Koca bir bin yıl öylece bitti.(Ocak 2000)
| 100 |
Anneler
Acizlik yoksulluk büyük yalnızlık
Perişan dünyaya ağlar anneler
Duygusuz ilerler saatler tık tık
Ümidini hayra bağlar anneler.Saygılı yerlerdi dürüst ellerdi
Küfürsüz sorunsuz tatlı dillerdi
Bombasız savaşsız sakin yıllardı
Ne muazzamdı o çağlar anneler.Tertemiz yüzleri nefret bürüdü
Masum çocukların teni çürüdü
Uslanmaz zalimler geldi yürüdü
İçinizde yanar dağlar anneler.02.06.2011 - Ataşehir
Şahin Cahit Yanık
| 54 |
Kenan Demir
Seni beş yaşında rabbimden diledim
Allah´ım bizlere bir kardeş ver dedim
Yüce Rabbim dualarımızı kabul etti
Senin gibi değerli birini kardeş verdi.Sen Kenan Demir´sin, inanki bir cevhersin
Kendi kiymetini bilmeyen seni nasıl bilsin
Sen Hakkın bizlere bir Nuru ve Rahmetisin
Rabbim sana dünya ve ahiret saadeti versin.Doğruluk ve Dürüstlük rehberin olmuş senin
Helal lokma yemişsin yüregin sevgidir senin
Korkma yardımcın her iki cihanda Haktır senin
Sen Kenan Demir´sin alemlere rahmettir tenin.
| 73 |
Mezar Mürekkebisin
Öldürün beni ağıtlar yükselsin
Öldürün cihan ağlasın
Bitti deme mezarımı kazarsın
Öldür! hayat utansınSen gittiğinde mezarımı kazdılar
Aradım aşkımı buldum kaçırdılar
Her diyar duydu peşimde feryat
Oldular!
| 29 |
Acı
İnsan yaşar, ölür bir gün,
Acı, keder verir hüzün,
Yaşadıysan sen de düzgün,
Acı verenler düşünsün.Ömür dediğin bir düzen,
Güvenilmelidir sözen,
Hem ateşen hem de közen,
Acı verenler düşünsün.Bakma sakın sağa sola,
Sen devam et doğru yola,
Yorulursan ver bir mola,
Acı verenler düşünsün.Acılar insanlar için,
Çekmek varsa korkmak niçin,
Dert çekilir için için,
Acı verenler düşünsün.Bazen anlar olur sene,
Sen metin ol, sabrın dene,
Güzellikler gelir yine,
Acı verenler düşünsün.Acı tarif edilemez,
Yaşanmadıkça bilinmez,
Vakit gelmeden gidilmez,
Acı verenler düşünsün.Acılardan ders çıkarmak,
Hayata bir anlam katmak,
Huzur iksirinden tatmak,
Acı verenler düşünsün.Acılar bazen ilaçtır,
İnsan sevgiye muhtaçtır,
Çekilen acı kırbaçtır,
Acı verenler düşünsün.19.02.2008
G.O. P./Ankara
| 107 |
Niye?
Dağlar niye ferman dinlemez
kaçağı görünce?
Ovalar niye gamsız
baharı görünce? Nehirler niye çılgın
yatağını yontmak için?
İnsanlar niye hırçın
kendini yok etmek için? Gökyüzü niye aynaya bakar
denizlerde mavi mavi görünür?
Güneş niye kızarır
Akdeniz Turuncu gibi? Kelebekler niye özgürce
yaşamak sevincini
sığdırır kısa bir ömre?
Balıklar niye ummarsızca
ay ışığında dinlenirler
yakalanırlar bir balıkçıya? Gönül niye deli
sevince birini
çeker hep hasretini? (Ank.1995)
| 66 |
Gece ()
Uyku çağırıyor,başlıyor gece,
Gece gözlerime perdeyi çekmiş,
Uyku parça parça beni bölünce,
Gerçeğim kalmadı ölene dekmiş...Sesini duyunca artıyor korkum,
Korkarım,gecede beni beklerken.
Çabalıyorum da bitmiyor korkum,
Boşuna mı çabam gece çökerken? Gözüm kamaşıyor,gece bitmiyor,
Gün yükseldi,doğdu,gece bitmiyor,
Sabah,öğle oldu,gece bitmiyor,
Umudum kalmadı,ölene dekmiş...
| 45 |
Dalgalan Bayrağım
Gönlümde yaşarsın. Asyalı' m görsün
Bir sevgi yolunda Avrupa'm görsün
Sende Ay_yıldızım Kıtalar görsün
Dalgalan Bayrağım! dağlar süslensin.Bayrak yüreğimdir, yürekle yaşan
Kırmızı rengidir sonsuza koşan
Ay-Yıldızı ile gökte yarışan
Bayrağım dalgalan! Bağlar süslensin.Yâr dediğim sevdam, hürriyet aşkım
Sensiz Türkiye'm yok, bu millet aşkım
Al Bayrak övüncüm, fazilet aşkım
Dalgalan Bayrağım! Ağlar süslensin.Gelinin sevgisi saygımda sonsuz
Gelinin duvağı çiğnenmez soysuz,
Emanet bizlere yaşanmaz ONSUZ
Dalgalan Bayrağım! canlar süslensin.Savaşta barışta göğsümde varsın
Manevi değerim süsüm de varsın
Baha biçilmeyen gönlümde varsın
Bayrağım dalgalan çağlar süslensin.Aileden kopar, ocak beğenmez
Bayrağımı yakar, toprak beğenmez
Çöpten ekmek toplar BAYRAK beğenmez
Bayrağım dalgalan sular süslensin.Nazır'ım bu BAYRAK Devlet sembolü
Düşmanın korkusu, hürriyet gülü.
Kahraman milletim millet gömülü
Dalgalan bayrağım, uzlar süslensin.Nazır Çiftçi
12.05.2015 // Ankara
| 121 |
Günah
Günah günah,
Beni böyle ağlatman günah,
Sevmiyorsan ümit verme,
Saygı göster sevgime,
Beni böyle ağlatman günah...Günah günah,
Beni böyle ağlatman günah...Sevmeye kâlb gerek,
Anlatmaya söz görmeye göz gerek,
Sevmiyorsan da alay etme,
Beni böyle ağlatman günah...Günah günah,
Beni böyle ağlatman günah,Kâlbsizsin demiyorum,
Sen sevmesini bilmiyorsun,
Duygularımla oynuyorsun,
Beni böyle ağlatman günah...Günah günah,
Beni böyle ağlatman günah,Oyuncak değilim ki atamazsın,
Mal değilim ki satamazsın,
Sen insanlıktan da anlamazsın,
Beni böyle ağlatman günah...Günah günah
Beni böyle ağlatman günah...
| 77 |
O kadın
Kırmızıydı dudağı
kırmızılar giymişti kadın
ayakkabıları çantası kırmızı.
parmakları narin tırnakları kırmızı ojeli
mahsun korku dolu gözlerikankırmızı idi
bırakmıştı bu sabah geride geçmişleri
kırmızı giymişti yarınlarına
kırmızı bant takmıştı saçlarına
gözleri kançanağı kırmızı
uykusuz gecelere bu sabah etmişti veda...
| 41 |
Doyamam Sevdiğim
Damla damla akar gözüm yaşları
Niye çattın bana hilal kaşları
Belik belik örmüş siyah saçlarıDoyamam sevdiğim doyamam sana
Ne yapsanda bana doyamam sanaKarlar yağdırdın siyah saçıma
Neler getirdin garip başıma
Allanıp pullanıp geçtin karşımaDoyamam sevdiğim doyamam sana
Ne yapsanda bana doyamam sana
| 44 |
Marsilya Treni
Yorgun bir trende gördüm Marsilya'lı denizcileri
İlk defa bavullar fileler torbalar arasında
Balkı sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarKafa tutmakta birinci bahriye cakası bütün
Besbelli kolu sırmalı kaptan olacaklar
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarLimana dönüyor bunlar gemilerine kışlalarına
Çakılıp selâm durmağa önünde afili kaptanların
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarKimisi şarkı söyler uykusunda kimi dünyayı iplemez
Gördüğüm korsan tayfası mı deniz eşkiyası mı
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarOrtalığı dumana vermişler ki bir ağır tütün
Gözgözü görmez olmuş sağnak mı hortum mu
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarTepeden tırnağa dövmeli yaşlısı genci
Bunlar mı onları korur uzun yollarını açar
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarKaraya oturmak var mı denizci güçlü olacak
Yüreklilik konusunda en baskını en utangaç
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarOzan olmasaydım şaşmaz denizci olurdum
Sözcüklerle boğuşmak yerine göğüs verirdim dalgalara
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarGemide isyan mı çıktı ilk ateş eden benim
Yakışıklı kaptanımın gözünü çıkaran
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarBu onuncu dörtlüğüm içiniz rahatlasın diye
365 inci karımdan yarın boşanacağım
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarİşte onbirinci dörtlük Alın bu da cabası
Gemiciler aydınlık gelecekler grevlerinize bağlı
Balık sırtı mavi sakal Az bi'şey ürktüm
Denizin eli kulağında Kokusunu taşıyorlarÇeviri: Attilâ İLHAN
| 259 |
GECE
el ayak çekildi gecenin gölgesine bir düş gibi uzandın kızının örtüsünü örtmüştün kolunda uyuyup kalmış karın gölden suya değse ıslanır şimdi acemisin biliyorum elin ayağına dolaşıyor günü denerken bir gerçeğe parmak basar gibi basamıyorsun da ölümün tetiğine kırkyalan sözcükler kesiyor rüzgârlarını onun için aylar var ki zorla uyduruyorsun kendini her role susturamasan da kafandaki o sesi dün de bugün yarındı dün de bugün yarındı öfken de bundan kibar şairlere gülmen de tuhaf bir adamsın vesselam canını sıkan bir sokağı boyuyorsun da kırmızıya bir yaprak düşse dalından altında kalıyorsun hiçbir şeyin uymuyor kitalara ama gel bu sabah karını öperek uyandır işe mişe de gitme kızına kahvaltıyı sen yaptır sonra pırıl pırıl günü tak yakana yeni bir hayatın önsözü gibi kentin kalabalığına karışıp yürü kimse korkmasın bakışlarından üstün başın boydan boya gökyüzü çocukların ellerine bulaşsın dursun nasıl olsa Hâlâ güzel masallara inanıyorsun
| 141 |
Göç Yolları
Takılırız göc yolarına,
Ellerimiz ayaklarımız,
Cöl sıcagında.
Sormazlar gözlerimizi,
Hali nicedir...
..
Takılırız göc yolarına,
Hesabımızı soran olmaz,
Olsa da anlamaz,
Ve gideriz biz göç yollarına...
..
Gözlerimizi asarlar vahalara,
Bir damlaya hasret koyarlar,
Kapıları calınır yüreğimizin,
Sanırlar ki;
Sesimiz yoktur bizim...
..
Takılırız göc yollarına,
Kervanlar gelir,
Hayallerimizden...Her bir sırtta bin ömür,
Kilimlere bezenmis,
Heybedir hayatlar...Kücüğünden,
Büyüğünden bin yürek...Oy yollarına geldigim,
Hangi nakısta gizlisin ha!
Hangi renge yoldas oldun!
Sarı senmisin!
Kırmızı!
Mavimisin yoksa!
İlmeğin yüreğim de,
Çöz gayrı açılayım dünyana...
..
Çöl yollarında on göz,
Biri bende,
Biri aya esir,
Bir sevgili bekler,
Biri yalansız dünya,
Bir ask'a merhem,
Biri yürek yangını,
Biri selamsız,
Biri sevdasız,
Bir kelamsız,
Bir düşsüz,
Biri hancı,
Biri bagcı,
İkisi gölgeye kalmıs,
Anlamazmış...Kervanlar
Günün batımına neden gider?
..
Baska yol bilmezler...saydık; ağır ağır iki olmadı yalnızlığımız...9 tem.2003 Usta Erol PARLAK'ın göç yolları adlı enstrümantel parçasından esinlenilmiştir. saygılarımla
| 146 |
Yapamadım Gülüm
Gidiyorum sonunda biliyorum eyvallahın yok
Üzülmezsin nasırlaşmış kalbinde sevgiye yer yok
Lacivert bakışlar hatırına son gecemizde kaldım
Ümitlendik biran huysuz volkanik kaya misali
Manyetit özelliğinde sardı kollarım ince belinden
Seviştik gece boyu nazenin boynunda nefes aldım
Etkilendim sözlerinden,romantizmden,ağlamandan
Rikkat’in etkiledi, riyakarlık yapamadım sana gülüm..Yaz: Mehmet Ali Tuna
22/06/2007
| 50 |
Atatürk Ve Din
Sakallı olanı hoca sanmayın
Şeriatçıyı iyi diye anmayın
Çağdaşlık dinsizlik derse kanmayın
Dinimiz kutsaldır dedi AtatürkGünah Allahla kul arasındadır
Maddi çıkar yürek yarasındadır
Dini bilmez işin karasındadır
Dinimiz kutsaldır dedi Atatürk Aslı ne bilmeden dine kaptıran
Menfaati için vacip yaptıran
Milleti kandırıp yanlış taptıran
Dinimiz kutsaldır dedi Atatürk Fert din tercihinde özgür olmalı
Dini bilgiyle tam beyni dolmalı
Ölümü inançla gül gibi solmalı
Dinimiz kutsaldır dedi Atatürk Hazreti Muhammet sevgisi yüce
Fikrini uygula gitmesin güce
Dini öğren yoksa kalır çok cüce
Dinimiz kutsaldır dedi Atatürk İslamın yolunu doğru takip et
Yaşamı örnek al aynı tatbik et
Daim kuralına uy hareket et
Dinimiz kutsaldır dedi Atatürk Haydaroğlu başa inanç koyuyor
Dinimiz mantığa akla uyuyor
Yanlışı doğruyu tanrım duyuyor
Dinimiz kutsaldır dedi Atatürk
| 124 |
Diyorlar
Acep neden bilmem bu ismi almış
Bahtsız çünkü denız kenarı olmuş
Ayyaş faienın mekanı olmuş
İsmıni sorarsan sahil diyorlar.Sabahleyin herkes yarışa başlar
Belli olmaz onbeş yetmişli yaşlar
Bacak açık beden açık yürüyüşler
Sorarsan bu ne acep spor diyolarKadını erkeği öpüşür durur
Her türlü rezalet burda olur
Nice hayaller burda yok olur
Sorarsan bu ne çağdaş yaşam diyorlarKimi dertlerini burda dökerler
Kimi kaderine boyun bükerler
Kimileri haram mahsul ekerler
Sorarsan bu ne özgür hayat diyorlarBu durumlar ciyerimi pareler
Buna kuran yolu dur diyer
Anne baba neredesin sormazlar
Sorarsan bune acep filort diyorlarOrhan bu durumu böyle sıralar
Olmaz olsun böle edep töreler
Aslına dönmektir buna çareler
Sorsan bu ne yuva kurmak diyolar
Orhan ACAR..13.07.1997
| 113 |
Gör Ne Eder O Tutku
Büyük bir yalancıdır kim derse aşk’a yalan
Bir gün aşka düşersen gör ne eder o tutku!
Yıldırım gibi çarpan, savurup yere çalan
Yok bunda yalan dolan gör ne eder o tutku! Bulduğu yere konar aşkın gözü kör imiş
Düştüğü yeri yakar adeta bir kor imiş
Tatmayan ne bilecek bir bilse ne zor imiş
Aşığı derde salan gör ne eder o tutku! Gözle görülmese de mümkün değil inkarı
Öyle bir ateştir ki yakar bile hünkarı
Dış ardan belli olmaz gönüldedir çıngarı
Ömürden bir pay alan gör ne eder o tutku! Elle tutulmaz ancak aşk yaşayan varlıktır
Tecrübesi acılı, tatmak bahtiyarlıktır
Onunla hissedilir onsuz gönül darlıktır
Sevgidir arda kalan gör ne eder o tutku! Der BOZÇALI sevenler ne usanır ne bıkar
Kimini mecnun eder çöllere atıp yakar
O öyle bir cevher ki o girer akıl çıkar
Mutludur onu bulan gör ne eder o tutku!
| 147 |
Sİ-Hİ-YA
Hiçbiriniz bilmeyecek Sihiya'yı Öğrenemeyecekler de Kiminiz bir şehir ismi Ya da memleket sanacak kiminiz Ve atlasları açıp okyanuslarca arayacak Hint'i, Çin'i, Maçin'i, Tarihleri paralayacaksınız Bulamayacaksınız. Sonra kız ismi sanacak insanlar Sevdiklerinin, bildiklerinin adlarını araştıracaklar Belki de komşu kızları birbirlerine Şüpheyle bakacaklar Dost düşman insanlar ömürlerince Sihiya'yı arayacaklar Ben de Sihiya'yı arıyorum oysa Biliyorum O bilinmezliğince güzel Manalı, bulunmazlığından yana Belki her yerden, herkesten uzak Belki, tanırız sesini duysak Si-hi-ya: Kirlenmemiş isim Si-hi-ya: Duyulmamış ülke Si-hi-ya: Bilinmeyen, ulaşılmayan Bir yer. Bir isim... Si-hi-ya: Baharla gelen her mevsim Onu İspanya gecelerinin sarhoşluğunda Hint şarkılarının korkunçluğunda Belki Çin Seddi’nin gerisinde duyuyorum Öylesine derin bilinmezliği Ki uzak olduğu kadar yakında; biliyorum. Si-hi-ya: Büyük tarihler kadar eski Yaşanmamış aşklar kadar sonsuz Si-hi-ya: Ak saçlı bebek Si-hi-ya: Sangtundan görünen melek Dudak değmemiş bir şarkı düşün Bir çiçek. Hiç açmamış omur boyunca Ya da yüzyıllar önce yaşamış Bir kavmin başkentini görürsün Ve yüzyıllar sonra belki Bu şiirde Sihiya'yı bulursun. Si-hi-ya: Sonsuzluk tanrıçası Si-hi-ya: Bilinmezlik türküsünde Yüzyıllar önce Çin'deydi belki Si-hi-ya: Venüs'ten güzel Venüs güzelliğinde
| 168 |
Yurdum
Güneş vuruyor narçiçeğine
Narçiçeği bir kırmızı bir yeşil oluyor
Süs biberleri güneşten kırmızı çalıyor
Güneş gözümde asılı duruyor
İncirin yaprağı dalından yürüyor
Bahar gelmiş yurduma
Kar yatağından kalkmış eriyor
| 30 |
Cilvelenip Ne Garşımda Durursan
Cilvelenib ne garşımda durubsan
Anam sana gurban ay sarı köynek
Meleksen çıhıpsan cennet bağından
Heçkim olmaz sana tay sarı - köynekDoymag olmur işvesinde nazından
Fere keklik kimi hoş avazından
Yel vurdu ülbendi attı üzünden
Elebildim doğdu ay sarı - köynekGözelsen terifin düşüb mahala
Zer kemer yaraşır gamet-i gala
Leb gonça diş inci dehanın lala
Yıgıb gapılardan pay sarı - köynekGerdana yaraşır gızıl hamayıl
Görenin ağlını eğleyib zayıl
Hesretin çekenler olubdu sayıl
Yığır gapılardan pay sarı - köynek
| 81 |
Göç Ediyorum...
göç ediyorum artık sen olmayan kervanlarla
her şeyin olacağına varır dediğim bir hatıraya
bugün varız yarın yokuz dediğim bir hayatta
artık dokunamadığım bir hatırasın...göç ediyorum artık sana dua etmeyen kalbimle
içimde sana karşı olmaması gereken hislerle
her yolcuya onu gördün mü diye soran gözlerimle
artık dokunamadığım bir hatırasın...göç ediyorum artık sana kendimi anlatamadığım herkesle
herkesin herkes olmadığı bir hikayenin son bölümünde
Züleyha'nın Yusuf'u sevdiği o ilahi aşkın finalinde
artık dokunamadığın bir hatırasın...göç ediyorum artık seni bir daha görmeyeceğim rüyalara
elini uzatsan da tutamayacağım kadar uzaklara
o uzakları yaşarken bir daha aynı hayali kurmayacağım aşklarda
artık dokunamadığım bir hatırasın...
| 100 |
Yalnızlık yükselişte
Yalnızlık yükselişte gene
Aldı başını gidiyorAnlaşılmazlıklara sürüklenirken aklım
Deli deli bakıyor bana kapıda yatan kedi
GörmüyorumYalnızlık yükselişte
Gülümsemesi acıtıyor yalnızlığın
Usul usul ağlıyorum
Ağladıkça açılıyorum sankiSonra tekrar kapanıyor
Aklım, dilim, hatta gözyaşlarım
Yalnızlık yükseliyor
| 36 |
Sebepsiz Ayrılık Seveni Yıkar....
Sebepsiz ayrılık seveni yıkar,
O masum bakışlar alemi yakar,
Söylenen yalanlar ortaya çıkar,
Sebepsiz ayrılık seveni yıkar.Sebepsiz ayrılık ne büyük yalan,
Geçti gitti ömür yok haber salan,
Görmedim dünyada ebedi kalan,
Sebepsiz ayrılık seveni yıkar.Sebepsiz ayrılık gözlerde saklı,
Karşılıksız sevenin varmıdır aklı,
Şimdi soramam hangimiz haklı,
Sebepsiz ayrılık seveni yıkar.Sebepsiz ayrılık ortada hâlim,
Seven değil inan sevilen zalim,
Yıllar geçip gitti sormaz ahvalim,
Sebepsiz ayrılık seveni yıkar.
| 71 |
Mevlid-i Nebi günü kutlu olsun
Hazreti Muhammedin doğum günü,
Mevlid-i Nebi günü kutlu olsun.
Her müslüman öğrenmelidir bunu,
Mevlid-i Nebi günü kutlu olsun.Müslüman olan Allah'tan çekinir,
Mümin olanlar günahtan sakınır.
O gün anısına Kuran okunur,
Mevlid-i Nebi günü kutlu olsun.Muhammed aşkı ile yanarız biz,
Sevgiyle Peygamberi anarız biz.
Ona bu gün Salavat sunarız biz,
Mevlid-i Nebi günü kutlu olsun.Hakkı kelam edip söylemek hoştur,
Dünyayla uğraşıp didinmek boştur.
Peygamberi anmak güzel bir iştir,
Mevlid-i Nebi günü kutlu olsun.Yusuf yaşarım bu dünyada gamlı,
Peygamberi anarım gözü nemli.
Doğum gününü kutlamak önemli,
Mevlid-i Nebi günü kutlu olsun.
| 94 |
Yılbaşı
Düşün bu kimin yılbaşı
Bizler dökelim gözyaşı
Şuurlu ol ey Müslüman!
Ömür tez geçiyor uyan!Yılbaşından bizlere ne
Hiç yakışır mı mümine
Sen kulak ver ulvi dine
Şuurlu ol ey Müslüman!
Su gibi akıyor zamanGözden geçir her yılını
Yap bir yılın hesabını
Tecdit eyle imanını
Şuurlu ol ey Müslüman!
Gafletle geçen güne yanAllah'ın ipine sarıl
Gaflet uykusundan ayıl
Gitti hayatından bir yıl
Şuurlu ol ey Müslüman!
Ecel gelebilir her anAllah'ın emrini dinle
Ağla, gözyaşı dök, inle
Alakası yoktur dinle
Şuurlu ol ey Müslüman!
Günahlarından et amanKesildi nice çam, hindi
Nicesin ocağı söndü
Buna şeytanlar sevindi
Şuurlu ol ey Müslüman!
Her halimiz Hakk'a ayanMuhasebeni yap Yüksel
Akıllı ol, kendine gel
Müminin neyine Noel
Şuurlu ol ey Müslüman!
Ömür tez geçiyor uyan!
| 120 |
Berduş
Gönlünde iyiliklerin gizlendiği
Damarlarındaki kan sarı – lacivert akarken
Su içer gibi hayat yaşayan
Bahtı kara olan bir genç...Devrim için savaşan biri
Yurt sevdasına tutulmuş yürek
Kanayan yarasına tuz basmış
Martı sessizliğindeki bir devin çöküşü...Kara günlerini hiç unutmayıp
Soğuk duvarların gecelerinde
Demir parmaklıkların gölgesindeki
Deli boran yüreğiyle bir BERDUŞ...
| 50 |
Hangisini Bilen Var?
Otuz küsür kişiydi "Zeybeği"mi vuranlar,
Mezarının üstünü taşlarla dolduranlar.
Şimdi hangisini bir bilen hatırlayan var?
Kaç milyon var zeybeği saygı ile ananlar...
| 25 |
Ayıcı
Aynı kazadan, hemi de aynı köyden, askere gidiverdik; İsmail Demiralay'nan, ben Hüsnü Kubuz. Bizim oraları, Antalya'nın dağ köyleri, serin olur biraz azıcık. Sene mi, kırklı yıllar, gâvurun dölü Hitler'in dünyayı perperişan ettiği, kasıp kavurduğu, esip savurduğu seneler...Asker olmaya askeriz amma, hiç birimiz teskere alırız diye beklemiyoz haniyse. Teskere Kaf Dağı'nın ardında, artık kısmet, savaş ne zaman biterse...Gediklisi olduk asker ocağının. Bazen rüyalarıma giriyor, zannediyom ki, doğduğumdan beri askerim. Arada yeni gelen çömezlerlen kafa da yapıyoz; onlar da olmasa nasıl vakit geçer ki...Ben onbaşıyım lâkin, yazıtura onbaşı; çavuş olmamız heç mümkün deel, hemşehrim İsmail'de, iki metrelik zebellah gibi bir adam, hemi de benim arkadaşım. Cephede düşmana uzaktan göster göster geri çek. Ara ara dalaşsak da kedi ile köpek gibi, yine de eyi anlaşırız kerata ile...Bana isim takmış çömezler bunun dolduruşuyla, Kontak Onbaşı diyorlar ya, yakalasam tepetaklak edeceğim haytaları, İsmail'in de diline dolanmış.''len oğlum deme bana öyle''diyom dinletemiyom.''Ben sana gösteririm dedim birgün içimden.''Tatil günü olmuş, serilmişiz yatıyoruz öyle çayır çimen üstünde. Zııırt bir düdük, içtima var toplan. İsmail'nen kalktık, içtima alanına gidiyoruz herkeslen beraber. İçimizdende köpürüyoz.''Tatil günü içtima mı olur.''...Bizim üsteğmen bölüğü topluyor. Nöbetçi Çavuşu Hıdır saydı bölüğü tek tek, selamıda çaktı Üsteğmenime, adım Hıdır elimden gelen budur dercesine''Eksiği fazlası ile bölük tamamdır komutanım''deyip çenesini kapattı...Üsteğmenim çok cin, açıkgöz, şeytana külahı ters giydiren cinsinden bir komutan, adamı çarptımı fena çarpar. Çavuşu yerine gönderttikten sonra, elini arkaya aldı, gözlerimizin içine baka baka dolaşmaya başladı. Hele dur Hüsnü dedim içimden, gene birilerini çarpacak, ben de İsmail ile yanyanayım. Bir arkadaşın önünde durdu, elini kaldırdı''Sen'', asker hemen öne çıktı, adını soyadını söyleyip''Emret komutanım''dedi...Üsteğmenim''Ne iş yapardın sen sivilde.?''deyince, asker hazırolunu bozmadan''Ben bebelere macun satardım komutanım''cevabını yapıştırdı. Üsteğmen yine''Sat bakayım görelim''dedi. Er eli ve mimikleri ile de bir takım hareketler yaparak''Hadi hadiyeee macun macuuuun''diye nasıl sattığını bir bir gösterdi. Üsteğmenim elleri arkada, bir iki adım daha attıktan sonra, yine bir erin önünde durdu.''Sen ne ile uğraştın asker''. Asker yine esas duruşunu bozmadan ''Ben esans satardım sifilde seyyar olarak komutanım''dedi. Üsteğmenim gözlerinin içine bakarak,''Afferin ulan sat bakayım''dedi. Asker selamı çaktıktan sonra''Esans esiyaaaans, hanımları beyleri sıfır kilometre yapar.'' ''Esiyanaaans''diye de uzatarak hünerlerini gösteriverdi...Üsteğmen yine elini arkasına alarak biraz daha gittikten sonra, benim ilen İsmail'in yanında durdu. Kalbimizde pıt pıt atıyor ha!!!Bana döndü''len Hüsnü sen neyle iştigal ederdin''bir iki saniye düşündükten sonra, cevabı yapıştırıverdim,''Ayıcıydım ben, ayı oynatırdım sivilde''Üsteğmen kaşlarını çatarak''Nerden bulcez len sana burda ayıyı''dedi. Gözlerimi İsmaile çevirdim,''İsmail Demiralay var ya komutanım''diye ağzımdan çıkıverdi. Üsteğmenim''Oynat bakalım len Kontak Onbaşı bir görelim hele'' Yan gözle İsmaile baktım, kızarıyo, bozarıyo, hem de dişlerini gıcırdatıyo, lakin ok yaydan çıktı, emir büyük yerden naapsın. İki palaskayı birbirine bağladım, makinalıtüfek harbi kutusunuda elime darbuka gibi yaptım, İsmail de renk şafak atıyo, dişlerini kenetleyip benim yedi sülaleme sayıyor.''len ben senin nını, radını, mişini, geçmişini'',ben de dımbır dımbır kutuya vurarak türkü çığırıyom.''Aman da armut dalda ballanır, koca oğlanın memeleri sallanır''dımbır dımbır da dımbır dımbır. Baktım bölük de herkes, Üsteğmenimde dahil yerlere yatıyor, ara ara da gözünden yaşlar gelir oldu Üsteğmenimin. ''Tamam len''dedi ''Kontak Onbaşı tamam, sen de olmasan burada hiç vakit geçmeyecek.''...
| 496 |
Güneş
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun.Yarasalar duyurmada bana
Kanatlarının ihtizazını.
Şimdi hep korkular benden yana
Bekliyor sular, açmış ağzını.Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak vurmada nabzı ruhun.Siyah ufukların arkasında
Seslerle çiçeklenmede bahar
Ve muhayyilemin havasında
En güzel zamanın renkleri var.Ölmedim halâr. yaşamaktayım.
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.Ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
Işık yok gecemde, gündüzümde.
Gözlerim görmüyor... lâkin güneş
O her zaman, her zaman yüzümde.
| 86 |
Ayrılık
Gelmeyeceksen bu yılda
ne baharın yeşilliği,
ne yaz akşamları,
ne hazanın uçan yaprakları,
nede yılbaşı karları
hiç mi hiç enterese etmez beni. 26ocak2000
| 24 |
Sonra Doğan
İtiraf ediyorum: hiçbir
Umudum yok.
Körler bir çıkaryoldan söz ediyorlar. Ben
Görüyorum.Yanılgılar tükenince
Oturur son arkadaş olarak
Bir hiç karşımızda.
| 22 |
YALNIZ ADAM
Gece
Camlarda damlalar
Bir kadın
Solgun bir çiçek
Yalnızlıklar içinde
Kapısı kapalı perdesi inik
Ayak sesleri gelir geçer
Rüzgâr sırılsıklam
Son kadehini içer
Basık tavanlı bir meyhanede
Yalnız adam
Sırtında gelinlik elbisesi
Yirmi yaşında bahar
Menekşeler hercai
Işıklar bir söner bir yanar
Havada buram buram leylâk kokusu
Avuçları ateş içinde
Her adımda çamur
Bu karanlık bu yalnızlık bu yağmur
Hele bu kadın
Her adımda çamur
Bu karanlık bu yalnızlık bu yağmur
Gece
Rüzgâr sırılsıklam
Uzaklarda bir yere yıldırım düşüyor
Evin yolunda yalnız adam
Yalnız adam üşüyor
| 88 |
KUŞ ADASI ANIsı
İnternet yoluyla haber duyuldu,
Bir ay öncesinden yerim ayrıldı,
Gönül harman oldu, neşe savruldu,
Kuş adası şiir, müzik gecesi.On iki nisanda Aydın'a gittik,
Topluma katıldık, iştirak ettik,
Türküler söylendi stresi attık,
Kuş adası şiir, müzik gecesi.Sahilde gezerken çekimler vardı,
Ada TV bana TC yi sordu,
Kaldırılmasına sitemim vardı,
Kuş adası şiir, müzik gecesi.Cuma akşamından fırsat verildi,
Acı olay oldu beynim gerildi,
Hoş geldin diyenler sıkı sarıldı,
Kuş adası şiir, müzik gecesi.Cumartesi akşam dostlar çoğaldı,
İlk sıralarda Zeki yer aldı,
Plaket sunuldu, zaman daraldı,
Kuş adası şiir, müzik gecesi.21-4-2013
| 91 |
KEDİLER sevişiyordu
yağmur çiseliyordu
gün dönmüştü akşama
kediler mırıldanıyordu
herzamanki köşelerinde
aylardan mart
tatlı bir mırildanma
kediler sevişiyordu
yağmur çiseliyordu
sevdanın türküsü
o köşede çalıyordu
| 25 |
Korkuyorum ”haklıymışsın” Denilmesinden
Korkuyorum ”haklıymışsın” denilmesinden. O kelime bana söylendiğinde, yüreğime bir şeyler saplanır; acı duyarım. Böyle bir haklılık payı verilmesi hiçbir zaman sevindirmez beni; aksine bir şeylerin daha kaybedildiğinin itirafıdır bu.
“Sen haklıymışsın” duymak istemediğim ancak diğer yandan duymam gereken de bir söz; acı verse de… Sonra “keşke”ler uçuşur zihnimde, bunlar kelimelere dökülse de dökülmese de… Bu kez, keşkelerin sivri uçları batar “haklıymışsın”ın ardından, yüreğimin duvarlarına çarparak, dışarıya çıkmak istercesine… Bu keşkeler senin/sizin yüreğinizde de hasar yapmıştır, eminim.
“Sen haklıymışsın” sözünü; sevdiğim, değer verdiğim insanlardan duymak bana çok acı verir. –ki her insan değerlidir gözümde ve gönlümde- Ta ki gördüğü, yaşadığı, yanıldığı, düştüğü, acı duyduğu halde yanlışında ısrarı olmadığı sürece…
Evet öyle, sevdiklerimden duyduğum “haklıymışsın”lar ile yüreğime bir şeyler saplanır hemen. Yine bir şeyler yitirilmiştir ve bu bazen çok büyük şeyler olabiliyor. Telafisi çok zor ya da imkansız…
Küçük şeylere göz yumduğum, sustuğum çok olmuştur. Hani düşe kalka ayakta sağlam durmayı öğrenmek adına…
Ben çok bilirim, her şeyin doğrusunu bilir, doğrusunu yaparım gibi bir iddiam yok; asla olamaz. Kimsenin böyle bir iddiasının da doğru olması mümkün değil. Mesele “görmek, görebilmek meselesi, “farkındalık” meselesi… Bazı şeyleri bazı kimselerden daha iyi görebildiğimi söylemektir benimkisi ve “görünen köy kılavuz istemez” misali… Görünenlerin ot mu, çöp mü olduğunu; duvara vuran gölgenin çiçek mi böcek mi olduğunu görmek ya da sezmek “farkındalığı”dır bazılarıyla aramızdaki fark.11.11.2008 biradam_x
| 222 |
Sevda Mavi Kar Şimdi
/...can hıraş çalsın kapı
kan ter içinde
deli taylar gibi gelsin istedin aşk
geldi.../yüreği kaynayan ayrılık kazanında pişen
vuslatı düş kuyularına düşen kadın
acının kurak çöllerinde kaldın bunca zaman
yağmur damlaları düşmezdi toprağına
göçebe kuşlar uğramazdı kraçlarına
baykuş kanadından kan damlardı gecelerinebak
mavi doğuyor şimdi güneş
mavi aç kirpiklerini
maviye uyan bu sabah
mavi baksın, mavi görsün gözlerin
mavi tara saçlarını bu sabah
mavi giyin esvabınıve biraz mavi sür ekmeğine
mavi demle çayını
kahveni mavi pişir, mavi iç bu gün
öyle “kırk yıl”a biçme hatırını
ömrünü koy ellerine mavininvarsın kararsın dünya
türkülerine mavi sar
sesin maviye çağlasın
sen mavi ağla bu gün
mavi akıyor Ren nehri
mavi boya kanadını martıların
mavi çağla, mavi durul bu gece
maviye mıhla yarınları
mavi solu baharı
nefesin maviye karşsın
çünkü kar mavi’dir şimdi umut...
| 134 |
Söyle Niye
Kim doldurdu o güzel gözlerine hüzünü
Kulağımda çınlıyor unutmadım sözünü
Ne olur son bir defa görseydim gül yüzünü
Söz verip sözlerinden caymakta söyle niye
Benden hatıra kalsın aşkım sana hediyeKoklamaya kıymazdım seni kimler incitti
O buğulu gözlerin beni çıkmaza itti
Sonsuza dek demiştik aşkımız neden bitti
Söz verip sözlerinden caymakta söyle niye
Benden hatıra kalsın aşkım sana hediyePişman olupta eğer dönersen bana geri
Yine eskisi gibi asil bulursun beni
Aşkın bak ağlatıyor ben isterim gülmeni
Söz verip sözlerinden caymakta söyle niye
Benden hatıra kalsın aşkım sana hediye
| 89 |
Atatürkçülük
Ulusun birliğinde
ATATÜRKÇÜLÜK tutku...
Yaşam rehberliğinde
İşte ATATÜRK NUTKU...Zor görüp çözülme! kal
Başka yapıştıran yok...
ATATÜRKÇÜLÜK tutkal
Kavi yapıştırır çok...TÜRK 'ÜM diyebiliyor
Göğsünü kabartarak...
ATATÜRKLER GELİYOR
Her yeni gün artarak...
| 31 |
Zalim ayrılık
Ayrılık dedikleri yedi harf üç hece
Ağlatır beni yakar durmaz gündüz gece
Ah yar ateşlerdeyim belki bin derece
Ağzımdaki terennüm söyler Neşe NeşeBende bir ucu yanık kalp bırakıp gitti
Benliğimi ömrümü benden çalıp gitti
Bir seveyim istedim halim yaman etti
Buruk sevdalar bende ağlar Neşe,NeşeMutluluk dedikleri ben hiç tanımadım
Muradım onda kaldı damla tadamadım
Maksat hasıl olacak gonca bulamadım
Masum gönlüm huzursuz söyler Neşe,NeşeBu zehiri içenler ehline-de malum
Bağlandığın sevgilin olursa-da zalim
Bağrını yakar,söker boynun,elin mahkum
Benliğim esir düştü ağlar Neşe,NeşeBencileyin olursun bir garip Halil can
Bez ağızda ayrı laf kafanda çalar çan
Beden biçare,garip gece vermez aman
Benden can çıkar gider inler Neşe,Neşe
| 106 |
Mavi gözlüm...
MAVİ GÖZLÜM…
Dünya’nın ortasında masmavi bir göz var,
Bir çok ülke bu güzel mavi gözün peşinde.
Bu göze sahip olmak için her türlü söz var.
Ülkedeki insanları birbirine düşürme işinde.Üç tarafı da denizlerle çevrilidir bu güzel ülke,
Medeniyetler beşiği her alanda imza atmış ilke.
Barışı,hoşgörüyü,doğruluğu yaymaktır tek ilke.
Mavi gözlü, güzel ülkeyi bölmek isteyenler var.Dünya haritasına dikkatlice baktığımız zaman,
Bu konum karşısında diğer ülkeler diyor aman!
İklimi,kültürü,insanları… ile derdimize derman.
Mavi gözlü, güzel ülkeyi bölmek isteyenler var.Bu topraklar üzerinde hala oyunlar oynanıyor.
Dünya’nın tam ortası, geçiş yeri insan kaynıyor.
Bu ülkeyi böleriz, insanları oyuna gelir sanıyor.
Mavi gözlü, güzel ülkeyi bölmek isteyenler var.Seksenli yıllarda sağ-sol diye ikiye böldüler,
Bu oyuna gelen insanlar boş yere öldüler.
Çatışmayı seyredenler kenardan kıs kıs güldüler.
Mavi gözlü, güzel ülkeyi bölmek isteyenler var.Kürt -Türk çatışması için PKK tuşuna bastılar,
Halkı kışkırtmak için afişler,pankartlar… astılar.
Bu kardeş halkları karşı karşıya getirip kastılar.
Mavi gözlü, güzel ülkeyi bölmek isteyenler var.Bu ülkede Alevi’si de, Sünni’si de kardeşçe yaşar.
Oyuna gelmezler,her türlü zorluğu birlik olup aşar.
Bu kardeşlik ve birlik karşısında göz dikenler şaşar.
Mavi gözlü, güzel ülkeyi bölmek isteyenler var.Binlerce göz çevrilse de mavi gözlüm sana.
Dikkatli bakıyorum, feda olsun iki gözüm sana.
Ezelden ebede kadar bağımsızlık sözüm sana.
Mavi gözlü, güzel ülkeyi bölmek isteyenler var.Bu ülkenin insanları böyle kardeş olduğu sürece,
Gündüze çevrilir karanlık bildikleri her gece.
Barış türküleri söylemeye başlarlar hece hece.
Mavi gözlü bu güzel ülke emanettir her gence… Hasan Kaya
Eğitimci-Şair -Yazar
| 240 |
İş Başa Düşmesi mi Lazım
Sen değil, şu halimize düşman olanlar üzülmez,
Bilirsiniz siz bizi, iş başa düşmeden düzeltmez,
Şimdi düşman içimizde anlaşılmaz, görülmez,
Böyle giderse iş başa düşmedikçe düzelmez.Bedenimiz zehirli sarmaşık ile sarmaş dolaş,
İş başa düştü, kesip kurtulmak için bir savaş…
yapmamız, kökünün de kazınması gerekecek,
Belli ki, başa geldi savaşmadıkça düzelmez.
| 54 |
Yıldız Olmanın Bedeli! ? .
K a r a n l ı ğ a ;
Hem de zifiri karanlığa hazırım
Senin YÜZÜNDE GÜNEŞİ GÖRMEK İÇİN!
Niçin YILDIZ olmaz insanlar? ...
AŞKTA YANMAZLAR, NİÇİN? YILDIZ OLMANIN BEDELİ;
SEVGİNLE YAŞIYORUM,
SANA ÖMRÜ KURBAN EDELİ! ...
| 43 |
Sürmeli Yalnızlık
~ Sürmeli Yalnızlık ~Hüsn-ü aşk edep ile gözlerinde daimi,
Nazenin bakışlar iffet ile sürmeli.
Nazarın suretin değil, edebin sireti,
...O'na sürmeli yalnızlık dedim bilmeli.Kuru bir ağaçta titreyen en son yaprak,
Ahde vefa yaprağa son dem bu intibak.
Bu pinhan inşirah, ezelden gönle afak,
Cümle alem bilsin bu sürmeli yalnızlık! Mağrur kelama, sessiz geceye aşk-ı farz,
Geçmez dört mevsim yaren, hüzün nakışlı söz.
Bilirsin sende ki efsun gül kokulu giz,
Bu giz bitmez sürmeli yalnızlık sana söz! Yazan: Tuba KüçükBu şiir Emine Tarhan'a itafendir.31 Aralık 201013.10
| 88 |
Göçmen
sevdiklerimin başında bir bilmediğim
görmediğim özlemediğim özlediklerimin başındayurdum olmadan sıladayım
kimsem ölmeden yasta
yollarda gözlediğim ne
mektuplarda beklediğim nenereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nerebir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
buralara konmuş göçmen olmuşum
bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
| 46 |