poes
stringlengths 103
153k
| poe_length
int64 21
20.9k
|
---|---|
Anne 1
Bin bir güçlüklerle büyüttün beni.
Seneler geçse de unutmam seni.
Aklımdan çıkmıyor yüzünün teni.
Daha özletmeden çabuk gel anne! Akşamki rüyada gördüm yüzünü.
Lale,sümbül bürümüştü gözünü.
Unutmadım yavrum diyen sözünü.
Daha özletmeden çabuk gel anne! Çok tatlı söylerdi ağzında dilin.
Okşardı yüzümü o pamuk elin.
Karanfil kokardı göğsünde tenin.
Daha özletmeden çabuk gel anne! Yavrum diye beni koklar öperdin.
Kanımsın,varımsın,canımsın derdin.
O güzel yüzünü toprağa verdin.
Daha özletmeden çabuk gel anne! (Öğretmenim,Başarı Yay.İstanbul,1993)
| 75 |
Gurur İster
Aşkta nasıl gurur olmaz
Aşk birazda gurur ister
Onur istediği kadar
Aşk birazda gurur isterSemek güzel sevilmekte
Sevdiğinle övülmekte
Olsa sonu ayrılıkta
Aşk birazda gurur isterSeni ister seni ister
Sana derin hisler besler
Bana gerçek yüzün göster
Aşk birazda gurur isterGönlüm sana kırık değme
Gel başım yerlere eğme
Deli gönül vaz geç sevme
Aşk birazda gurur isterKendimi yerine koydum
Bilemezsin neler duydum
Anla beni senden soğdum
Aşk birazda gurur isterEfsanede tam sevdi mi
Yaptıklarına değdi mi
Başın göklere eğdi mi
Aşk birazda gurur ister
| 86 |
Rulet
Kırmızı ya da siyah
Bu rulet
Oynadığım anlar boyu
Ne zaman ifşa etti rus olduğunu
Ölüm kalım
Kırmızı ya da siyah
Ölüm kokar iki renk de son tetikte
| 29 |
NİLAY'IN ELLERİ ÖLSÜN
l.benim bir sokağım varçocukları da varve hâlâ varödevlik mızıka çalıyorlarbütün öğle sonrasıama nilay’ı seslemiyorlarüflemek notasınilay’ın elleri ölsün mü ölsünellerin öldü diyelimsen de ölürsün nilay
ll.
bu eller mezarı seçilegül mumyasıdır nilay’ın parmaklarıher sonbaharda nilay diyelimağrımda açan eski bir gülüşlevaralım el tanrıçasınaben ellerini andım nilay
ellerinellerin bitiyor güz kaygılarında
| 51 |
Sustuğumuz Gecelerde,
Sustuğumuz gecelerde,
Söylediğimiz şarkı sendin.
O yüzden;
Sessizlik kokar bütün notalar,
Ayrılığa dair yazılmış bütün ezgilerde.
Hangi dilde söyleniyor olursa olsun.
| 23 |
Hesabı Hiç Sorulmazmı
Seni böyle solduranın,
Kalbe elem dolduranın,
Köpek gibi saldıranın,
Hesabı hiç sorulmazmı.Yarım kalan sevdalar,
Şimdi bizi kimler anlar,
Aramızda sıra dağlar,
Hesabı hiç sorulmazmı.Hakkın varmı ayırmaya,
Bu sendeki nasıl maya,
Eller hep giderken aya,
Hesabı hiç sorulmazmı.Sevdim desem ne olur,
Derdim nasıl son bulur,
Belki de birgün sorulur,
Hesabı hiç sorulmazmı....
| 54 |
Ne Ferkeder
Beni sevsen ne fark eder,
Sevmesen ne
Yine bir damla gozyasi, huzun,
Bir avuc keder...
Sen sevmedikce beni
Bu hep boyle gider..
| 24 |
Dua
"Duâ temiz bir kalbin sesini ALLAH'a duyurmaktır." Güzellik bakmaktan Mânâ anlamaktan bulunur Aşkı yürekler yazar Ne göz görür Ne akıldan okunur Yürekten istedi....................
| 24 |
Barış Varken
Bekçi dövmekle işim bilin ki yoktur,
Üzüm yemeye gelmişim bu dünyaya,
Üzümün tadını bilmeyenler çoktur,
Barış varken, neden gireyim kavgaya
| 22 |
Harikulagiyerde Kadınlar
aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim
yumurta kapıya sıkıştı
mikrodalga fırınlar kuşattı dört yanımızı
ütüler TV'ler müzik setleri
film koptu kopacak, bütçemiz kırık akordeon
evlenmeden boşanma durağındayız
insek mi
inmesek mi
aklımda "la cumparsita ", çok katlı pasta
ve düğün salonu
ama bi' demet gök meleğisin sen en havalısından
içimdeki sıcak çorbasın
ben çok şekerden dişleri çürük çocuk
karşısına lunapark kurulduğu için evimizin
her yıl sınıfta kaldım
"pekiyi" aldığım tek ders gözlerindi bilirsin
ölmeye gidip geldim yerleşim bölgelerinde bedeninin
subahçem, gözekondum
piyango biletçisinin
yılbaşı çekilişini beklediği özlemle bekledim seni
kimselere kaptırmam kimselere öptürtmem seni ama aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim
yumurta kapıya sıkıştı
Eros'u anaokuluna gönderelim, camdan yağmura baksın
okunu Hürrem Sultan'a saplasın ve damlasın şebnem
ve öldüğünü bildirsinler porno kumsalında
güneşlenirken aşkın
tam bir vız vız bu
aşkı kelle terzileri makaslamışlardır büyük olasılıkla
ölçüsünü bile yanlış almışlardır
bence anahtar deliğinden her zaman güzel dünya
her zaman harikulagiyerde kadınlar aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim
yumurta kapıya sıkıştı
biz yine ışıkları uçuk bırakıp çıkalım
herkese iyi geceler
| 167 |
Şimdi Sıra Yine Bende
Bu gün
anlamsız kaldığım bir gün.
Kahkahalarımla savaşı çığırtıyorum.
İçimde saklanan düşmanlar
beni de kendilerine katmak istiyorlar
‘Yok yok olmaz’ diyorum.
Bir çocuk sesi geliyor kulağıma,
çocukluğum bile sinirleniyor bu yaşadıklarıma.
Çift kale rakipsiz bir futbol maçının
taraflı hakemi olarak
başlıyorum bu zaman oyununa.
Solduğum dalda takılı kaldım.
Belki bilmezsin ama bu oldukça cüretli bir acıdır ki
acıta acıta bitirir içindekini.
Yüzümün bir yerinde kalan gözucun ile
bir de saklandığı yerden çıkmaya çalışan kelimelerin,
o üç harf gibi -aşk-,
adım gibi,
sen ve ben gibi,
gelecek gibi,
geçmişten bir dün gibi
yaşamımda dip daldı.
Esir aldın beni,
Ödeştik. 10/1998 İstanbul
| 104 |
Askerlik
Askerlik var dediler hey Askerlik
Dedem dediki vatana Neferlik
Yola çıktımben derhal yok tembellik
Vatanımı sevdirdi bana Askerlik....
***
Disiplin, terbiye, dikkat nizamı
Eğitim, tatbikat ve atış alanı
Rutbeli Asker Mehmetcik divanı
Vatanımı sevdirdi bana Askerlik....
***
Ayyıldızlı Sancak altında durdum
Yaşasın Mehmetcik Şanlı Ordum
Vedadır canım sana güzel yurdum
Vatanımı sevdirdi bana Askerlik.
| 55 |
Yurt Türküsü
Güzel yurdum, dağlarım
Uzaktan göresim gelir
Keskin esen yellerine
Kendimi veresim gelir.Gözümde tüter damların,
Sakız kokulu çamların,
Türkü söyler akşamların;
Bana kendi sesim gelir.Su içtim kaynaklarından,
Gölgelerinde uyudum,
Kuşlarının söylediği
Şen türkülerle büyüdüm.Ninniyle salladın beni,
Şefkatle kolladın beni,
Sevginle bağladın beni;
Güzel yurdum, güzel yurdum.
| 47 |
Nasıl bir din ki bu
kim koydu adını
bin elem içinde
bahtiyar...
nasıl bir din ki bu
faydası yok bize...
daima ve hep
dine karşı din
ne anlamaya imkan var
ne de gideceksin vaktinden önce...
| 35 |
DENİZ ATLASI
gözlerine bırakıyorum bırakılan çiçeklerin üstünden suyu bir tarih avucumdaki çizgide unutulmuş bekliyor bekliyor geride kalan zamandan sonrayı ve belki geride kalan zamandan sonra bir keman olur taşıdığım dosya imgesi çantam yerine bir deniz atlası öbür elimde gözlerin gibi bir sokakta yürürken içinden ada kuşları dağılır ve belki o zamanda kendime ayırdığım yağmur dökülmez bekler anıların geçmesini
| 58 |
AKP Anayasa' yı Değiştirecekmiş! ..
AKP' nin anayasa değiştirme hak ve yetkisi olmamalı diye düşünüyorum. Yolun sonuna geldiler. Giderayak bir dönem daha başımıza bela olmanın tuzak yollarını kuruyorlar.
Yapacakları en iyi iş, BİRAN ÖNCE ÇEKİP GİTMELERİDİR. El attıkları her dal kurudu. Satılmadık nemiz kaldı? Her şey peşkeş çekilerek elden çıkarıldı. Her şey iktidarda kalma uğruna ABD ve AB güdümüne girdi. İçeride ordu, yargı, sosyal kurumlar, kişiler başta,basın yayın, değer yargılarımız, bilimimiz, kültürümüz....her şeyle savaş içindeler. Açlık, yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik ayyuka çıkmış, değer yargılarımız alt üst olmuş, ahlaksızlık diz boyu, onlar köşe dönme yarışındalar. Koskoca YÖK eğitimi, bilimi falan bıraktı, imamları kilit noktalara getirebilme uğraşını veriyor. Şimdi de dışarıdaki Feto okullarını bitirenleri SINAVSIZ üniversitelerimize sokabilme gayretindeler. Bizim çocuklarımızı düşüneni yok. AKP’ yi eleştiren, ABD’ ye karşı olan içeri atılıyor. Devlet daireleri yeterliksiz imam kılıklı, FETO okulları öğrencileri ile doldu. Bakanalıklar tarikatlara pay edildi. Bizden olmayan halkın çocukları ne olursa olsun diyorlar.
İçeride bunlarla uğraşmaktan, dış işleri ile uğraşamadıkları için dışarıda itibarımız kalmadı. ABD ne derse o oluyor. Eş başkanız falan derken, Ermeni kazığını atıverdiler. ABD' den ne zaman kime dost olmuş ta bize olacak? (Ama çıkarı için AKP' yi iktidara getiren ABD olup ve istediği gibi kullandığı için AKP' ye dostlukları dışında!) BUNU TÜM DÜNYA BİLİYOR DA BİR akpLİLER Mİ BİLMİYORLAR? GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKARAK YALAN SÖYLEMEYİ BIRAKIP, HİÇ BİR ŞEY YAPMASIN VE ÇEKİP GİTSİNLER. Atatürk ve Türklük adına olanları yıkıp geçiyorlar. Türklük, Osmanlı’ da olduğu gibi İKİNCİ SINIF yurttaşlık oldu.
Partiyi kapatalım mı diye yargı partiye soracakmış! Yüksek Yargı kendi istediği kişilerden oluşacakmış! Yarası olan gocunur derler, NEDEN DARBELERDEN KORKARAK KAÇAK GÜREŞİYORLAR? Yargıtay Başsavcısı’ ndan neden nefret ediyorlar? Zaten KAPATILMIŞ BİR PARTİ değil mi? (12 mi çok, 11 mi, 7 mi çok, 4 mü gibi hesaplar yapılmadı mı? İleride yaptıklarının hesabı sorulacaktır elbet.
Zaten Anayasa’ yı değiştirmek isteyişleri hesap vermekten korktukları içindir. Halkı koyun sürüsü yerine koyuyorlar. Halk, koyun sürüsü olmadığını göstermelidir. Gösterecektir.
Saygılarımla! ..
| 314 |
Veda
Şarkılara veda
Bu fasıl burada biter
Ellerde sırdaş fotoğraflar
Bakmak ölümden beter.Gençliğini güzelliğini alıp gitti
Paramparça cümle vardı dudaklarında
Keşke hiç duymak nasip olmasaydı
"Yarınlara veda".03.06.2008 - Ümraniye
Şahin Cahit Yanık
| 32 |
Siyah Noktalar
Sökülür birbir bakışın siyah noktaları
Yağmur yağarken gelirsin aklıma
Yıkanmış özgürlüklerin nefesinde
Sözcüklerin ne anlamı var ki bu an
Sönmez döndüremez kalbimin ateşini
Sızlayan ciğerimde açılan yollarında
Yağmurlu bir akşam gök gürültüsü
Sökülür birbir bakışın siyah noktaları
| 39 |
Dost
Kevser havuzuna dalanlar,Ölmezden öndün ölenler
Nefsini düşman bilenler,Konar tuba dallarınaAlem düşman olur ise,Beni dost'tan ırımaya
Dost kanda ise ben anda,Düşmanlık arımayaDost ehli bizim ile hem,Dost burdadır bize ne gam
Yüz bin cehd ederse düşman,Dost mahfili duramayaDüşman bana nide bile,İşim gücün dost'tan yana
Dost makamı can içinde,düşman eli eremeyeKime kim dost kapı aça,Düşmanı elinden kaça
Yunus ağzı güher saça,Değme arif değemeye.
| 61 |
Kulluk
Ne yücesin Mevla'm ve rahmeti bol
Ümitsizlik olmaz kulların için
Sana gelen yoldur en hayırlı yol
Selametim için ve sonum için..Dert olur,sıkıntı, bazen mutsuzluk.
Zenginlik aslında aldığım soluk
Sanmayın en büyük derttir yoksulluk
En büyük derdim unuttuğum kulluk...
| 39 |
Bu Da Türk'ün Türküsü
Ey Türk, ey güneş oğlu,
Yurdun güzellik dolu;
Toprağı gül kokulu
Cennettir Anadolu. Dağ, yayla, sonra deniz,
Akdeniz, Karadeniz,
Marmara aradeniz,
Cennettir anadolu. Nuruyla Atatürk'ün
Yükseldi her ay, her gün;
Bak, diyor, doğdukça gün;
Cennettir Anadolu.
| 40 |
Ah benim limanı rotası doğruya mühürlü gönül dümenim.
A benim limanı rotası doğruya mühürlü gönül dümenim.
Seni sandılar kağıttan gemi
Alaboraya kalkıştılar gülüşüp,değil mi
Sen ki mayınlar arasında patlayan gazi
Zaten ziyadesiyle güçlük yenmedin mi
Kahkahalarla karşılayacak kadar güçlenmedin mi
Sus benim güzelden ezelden anlayan mağrur yüreğim.
İncitmesinler duyup deniz kızı ninnilerini kisveleriyle
Sen sen ol yine
Ört üstünü bir çirkeflik yemenisiyle
| 62 |
Nida Tüfekçi - 2
NİDA TÜFEKÇİ – 2Nida TÜFEKÇİ derler,
Nida TÜFEKÇİ söyler;
“Sabahınan Esen Seher Yeli mi? ”
“Dersini Almış da Ediyor Ezber”
Sürmeli Çeşitlemeleri söylenir.
“Allı Durnam”
“Şen Olasın Ürgüp”
“Ali Dağı”
“Yıldız Akşamdan Doğarsın”
“Asker Yolu Beklerim”
Ananın, babanın, sevgilinin özlemi.
“Kışlalar Doldu Bugün”
Beşiri Hoyrat uzun havası,
Asker ocağında sıla hasreti.
“Hey Onbeşli Onbeşli”
“Ak Sinne”
“Çamlığın Başında Tüter Bir Tütün”
“Yeşil Ayna”
“Bayram Günleri”
Divan…
“Kenardan Geçeyim”
“Şu Derenin Alıcı”
“Misket”
“Fidayda”
Bu türküler sustu, öksüz kaldı…
- 19.9.1993 – Adanaİsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul
| 90 |
Çanakkale benim tarihim
Çanakkale benim tarihim, Çanakkale benim yaşantım.
Ecdattan miras kalan kutsal, toprağım, suyum, kanım.
Şüheda nefesiyle korunanda, toprağım gülüm, canım...
Çanakkale bir tarih, Türk tarafından yazılan o destandır,
Tarihe altın mühürle mühürlenen, muhteşem o nişandır. Mehmetçiğin imanla attığı mermi, düşman zırhını deldi.
O,hücuma kalktı mı önünde durulmaz, bentleri aşan seldi.
Ya Rab o ne muhteşem sahneydi sana imanlarıyla kavuştu.
Çanakkale bir tarih, Türk tarafından yazılan o destandır,
Tarihe altın mühürle mühürlenen, muhteşem o nişandır. Türk bir destan daha yazıyordu: On Sekiz Mart gününü.
Mehmetçiğin imanlı göğsü ile mermiye, meydan okuduğu
Bütün cihan gördü Türkün Allah’a imanını, yenilmezliğini,
Çanakkale bir tarih, Türk tarafından yazılan o destandır,
Tarihe altın mühürle mühürlenen, muhteşem o nişandır. Dur ey yolcu dinle karşı bayırlar sana ne diyor iyi dinle,
Unutulmaz bir destandır Çanakkale gittiğin limanda söyle,
Çanakkaleler geçilmez! Türk milletinin olduğu her yerde
Çanakkale bir tarih, Türk tarafından yazılan o destandır,
Tarihe altın mühürle mühürlenen, muhteşem o nişandır. Toprağının sıktığım şu Anadolu toprağında fışkırır kanlar
Cennet vatan uğruna Allah, Allah nidalarıyla can verenler
Bedrin aslanları gibi şanlı olan, siz aziz olan kahramanlar
Çanakkale bir tarih, Türk tarafından yazılan o destandır,
Tarihe altın mühürle mühürlenen, muhteşem o nişandır. Halil ÇOLAK 18.03.2010
ANKARA SAAT 06.20
| 199 |
Yağmur
mevsimlerden
sonbahar
aylardan
EylülEylül'den bir Cumartesibardaktan boşanırcasına bir yağmur; yağmur damlaları boncuk boncukhavadan salınmış binlerceipe dizilmiş boncuk sankive gökboşalırcasınakarar kılınmış gibi ıslanmak istedimsadece ıslanmaksaatlerce ıslanmakiliklerime kadar ıslanmakkalıp ordasokaktadeliler gibiyağmur damlaları sevgiyle sarsın diyetıpkı çocukluğumdaki gibiyağmur sonrası o toprak kokusunuiçime çekmek istedimonlarca özlem gibiama yoktutoprağın kokusu da yoktukaybolmuştutıpkı çocukluğumuz gibiveosaflığımızmutluluğumuzgibi YAĞMURmevsimlerden
sonbahar
aylardan
Eylülgünlerden cumartesi
bir yağmur bir yağmur
bardaktan boşanırcasına
damlalar boncuk boncuk
sanki havadan salınmış ip gibi
gök delinmiş
mübarekıslanmak istedim
yağan yağmur'la
attım kendimi sokağaİliklerime kadar ıslanmadan
girmedim içeriyeyağmur damlaları
sevgiyle sardı beniçocuk'luğum daki yağmur sonrası
o toprak kokusunu
içime çekmek istedim
ama yoktutoprağın kokusuda gitmişti
çocuk'luğumuz
ve o saf mutluluğumuz gibi..
| 112 |
Diktatör Tayyip.
Suya yazılıyorsa bu satırlar?
Bir şiire daha başlamanın ne anlamı var? Elmas uçlu kalemimden dökülen meçhul satırlar/
Kah gökkuşağı maviliğini/
Kah biten aşkların sancısını/
İktidar partisi haddini aşıp/Dikta etmeye başlayıncada/
Diktatörlerin/Alçaklığını karalar! Ve bir gün/Bu şiiri yazdım diye?
Karalanır adamlığım,insanlığım.
Erkekliğime laf gelir/
Ama kim bilir/Belki de?
Ölmesin diye şairler/
Şiirler kendi kafasına kurşun sıkar/Gider! Bir ben bilirim göçmen kuşların/
Uluslar arası kanat çırpışlarının nedenini!
Bir ben görürüm göçmen kuşların/
Her mola verişlerinde,diktatör heykellerine konup:
İçlerindeki bütün pisliği/
Büstlerin başlarında aşağı boca ettiğini! Bir ben görürüm/Bir ben görürüm!
Kargaların bile,üçyüz yıllık yaşamları boyunca/
Her sabah kahvaltılarının ardından/
Diktatör heykellerine pislediğini! Özgürlüğe kanat çırpan serçe:Olasım var!
İnsanca yaşama hakkımı:Kullanma özlemim var!
Recep Tayyip'in şöyle,ihtişamlı,şaşalı bir heykelini yaptırıp/
Kuş sürüsüyle beraber/
Başından aşağı/Sıçasım var! Bir ben görürüm,birde üstad/
Bu ülkede bir hain potansiyeli var/
Buda halkın üçte birine tekabül eder! (Attila İlhan)
Bu ülke halkının üçte biri kürttür! Ha gayret diktatör Tayyip!
Ermen'ilere taviz/Rum'lara cesaret?
Patrikhane'ye anayasaya aykırı/Ekümenlik/
Barzani'ye devlet başkanı sıfatı!
Verdikçe verdin tavizi/Yahu bu ne cehalet? Sırada ne var/Diktatör Tayyip?
İzmir devlet konağına Yunan bayrağı mı dikeceksin?
Kars'ı Erzurum'u/Ermenistan'a tazminatmı vereceksin?
Doğu anadoluyu/PKK'ya peşkeşmi çekeceksin?
Sen benim devletimin:Milletimin başbakanı olamazsın!
Olamayacak kadar basiretsiz/Bir o kadar işbirlikçisin! Yazma şair kalemim/Kıracaklar seni?
Yazma şair Rifat'ım/Asacaklar seni?
Yazılma/okunmayası şiirim?
Rejime tehditsin diye yakacaklar seni? Benden selam olsun/
Diktatör Tayyip'e/çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır!
Siyasete dikta bulaştı? Rejim bozuldu!
Eğri kılıç kınında paslanmalıdır! Ben bu iktidardaki koyun çobanlarının/
Güttüğü sürüdeki koyun değilim!
Ben bu diktatör Tayyip'in hükmettiği/
Aşşağılık şakşakçılarından değilim! AKP'nin 'partizan' çıkarları uğruna/
Oğluna 'gemicikler' alma uğruna/
Bir sonraki seçimi 'kazanma hırsı' uğruna/
Devlet politikasından uzaklaşıp/Nazizim türü siyasi politika yürütenlerin/
Damarında akan kandan/
Öz ve öz Türk oluşlarından/
Ettikleri mebus yeminlerinden/Gelmişlerinden,geçmişlerineden/
Arlarından,namuslarından/
Vatanperverlik şöyle dursun/
Türk vatandaşı/ulus kimliğine sahip olduklarından/
Şüphe ederim! Selam sana ey şanlı Türk ulusu/
Çöküşünü seyr-i alem-e dalmaktansa/
Bir milletin kötü giden talihine dur demek adına/
İsyan bayrağına çeker/İktidara muhalefet ederim! Keza:Muhalefet partileri muhalif olamıyor oluşundan ötürü
Muhalefete dahi/Muhalif oluşum yakındır!
Amaç Devlet-i hümayyunun/
Ezel-i Ebediyatını/Mümkün kılmaktır! Bu uğurda şair kalemini susturmaya kalkacak olanların/
Kafasına sıkılacak kurşunum/
Suratına kusulacak nefretim/
Anasınaaaaaa edilecek küfrüm de var!
| 347 |
Eskişehir
Eskişehir’i düşünüyorum Ankara’da
Yunus Emre kulaklarımda
Nasrettin Hoca konuşuyor bir yanda
Battal Gazi kükrer öbür yandaEskişehir’i düşünüyorum Ankara’da
Gözleri çekik Tatarları gördüm
Çerkezler, Arnavutlar bir yanda
Türklerin yeni başkentini gördümEskişehir’i düşünüyorum Ankara’da
Lületaşı işliyor mahir eller
Odunpazarı, Hamamyolu bir yanda
Porsuk Çayında yüzer ördeklerEskişehir’i düşünüyorum Ankara’da
Güzel insanlarıyla canlı şehir
Tramvayın sesi geliyor bir yanda
Ey kültür şehri Eskişehir!
| 60 |
Bugün Yine Sairligim Tuttu
Bugün yine sairligim tuttu,
Insanlar nedense beni hep unuttu,
Degerimi simdi anladim ki,
Köpekten farkim yokmus.Hep yalniz kaldim,
Hep aldatildim,
Insanlari sevmeye baslarken,
Hep kandirildim,
Bir köpek yerine koyulup,
Hep unutuldum.Hergün ayni düsünce,
Bununla basladim,
Bununla ölmek isterim,
Ama kimse durmadi yanimda,
Beni itiledi köpek dolu çukurlara.Aglarim feryadim duyulmaz,
Aglarim göz yasim dinmez,
Aglarim dostum yok su yalanci dünyada,
Sakin düsme sende arkadas,
Bilesinki ozaman sende aglarsin,
Sende insanlarin gözünde,
Havlayan bir köpek olursun.Hayeller kurdum, Düsler kurdum,
Ikiside yarim kaldi,
Sevda dolu kalbim,
En sonunda unutulup yalniz kaldi,
Bu dünyada geçen,
Yillarim yarali.Bugün yine sairligim tuttu,
Derdimi anlatamadim insanlara,
Dinleyenim olmadi,
Açtim kagidimi,
Aldim elime kalemimi,
Yazdimda agladim,Tarih Ve Saati: 28/06/2005 20:17
| 116 |
Hasret kaldık
Sevgi dolu yüreklere,
Hasret kaldık bu günlerde.
Birlıkte atan kalplere,
Hasret kaldık bu günlerde.Hakkı konuşan dillere,
Dostca uzanan ellere.
Şefkat dolu gönüllere,
Hasret kaldık bu günlerde.Güller birlikte açardı,
Kokusu birlik saçardı.
Sevgiler dolar taşardı.
Hasret kaldık bu günlerde.Düşmanlık aldı yürüdü,
Kalpleri hased bürüdü,
Bence insanlık çürüdü,
Hasret kaldık bu günlerde.Mevlam bize birlik versin,
Düşmanlıklar sona ersin,
Dostluk tohumu yeşersin.
Hasret kaldık bu günlerde (22.05.2012)
| 66 |
Çeçenya
Yaşı henüz ikiydi,
rus askeri içerideydi
O her şeyden habersiz rusa gülümsüyordu
Ve o anda üstüne bir kurşun geliyordu
Kırmızı kazağıydı izleri gizleyen
Birde onlarca rus,vicdansızca izleyen
Onu son kez gördü abisi
Henüz beş yaşındaydı
Abisini son gören bir rus askeri…
Tüm yaşananları bir oyun sanıyordu
Ama bilmiyordu,son oyununu oynuyordu
Artık onunda kırmızı bir kazağı vardı
Elleriyle örmüştü ona rus haydutu
Suçları yalnızca insan olmaktı
Karar da verilmişti; ölümdü cezaları.
Yaşı henüz ikiydi...
Günse onun doğum günü
Ne istiyorsunuz bu masum insanlardan
Eğer bıraksaydınız her insan gibi
Onlar zaten ölürdü.
| 91 |
- Yalnızlık
YALNIZLIKYalnızlık...
o iğne ucu
o dilsiz, o gün gün derin
sessiz, o incecik
o çaresiz, sızılar..Yalnızlık...
o biraz ezik
mahzun, o kırık o dökük
o soğuk, o yorgun
o darmadağın, duygular..Yalnızlık...
o deniz, o uçurum
dipleri kadar durgun
o dağ başları kadar ıssız
ve dokunaklı, anlar..Yalnızlık...
o, istendikçe mutlu
seçildikçe güzel;
değilse, acı
ağular kadar../
2007l
| 58 |
Alkışı Her Zaman Kuklalar Değil Kuklacı Alır
Dünya çalkalanıyor. Orta Doğu Coğrafyası da hepinizin bildiği, gözünüzün gördüğü gibi kan gölü. Bizim ülkemizde bu hainlerden ve bunların alçaklıklarından üzülerek söyleyelim ki nasibini alıyor. Mezhepler arasında birlik ve beraberlikten yoksun bir İslam Dünyası var karşımızda. İslam Dünyası, diğer dinlerde ki ve ateist milletlerin dolduruşu ile birbirine düşmüş durumda, bir bölünmüşlük yaşanıyor. Oysa ki bu çok mezheplilik Rabbimiz olan Allah cc.'nin Kur'an da işaret ettiği ve hiç de hoşa gitmeyen bir durumdur.''Bölük bölük bölünmeyin sonra gücünüz azalır zayıflarsınız.'' buyurmuyor mu Rabbimiz. Ama kim okuyor ki hakkıyla onun Kur'an-ı Kerim de yazdıklarını? Kim dinliyor ki Hazreti Peygamberin zamanında ümmetine yaptığı nasihatleri, kim?İlimden yoksun, bilim üretemeyen bir İslam Dünyasının varacağı yer yokluk, yoksulluk, fakirlik, kargaşa ve hüzün dolu günler olacaktır bundan sonra. Ne yüzle gelecekler birbirine düşen bu İslam Devletleri yarın bir yer de yapılacak İslam Konferansı Toplantılarına. Şu an da Orta Doğu Coğrafyasında bir sürü İslam Devleti emperyalist ülkelerin kuklası durumunda ve kuklalık durumundan da pek rahatsız olmuşlar gibi görünmüyorlar. İpler kimin elinde, diye bir soru sorduğunuz zaman, az çok yaşananları takip edenler de şöyle bir düşünmeliler ''Dünyanın en büyük silah şirketlerine sahip devletler hangileri acaba?'' İşte bu sorunun cevabı bu cümlenin içinde gizli; hatta gizli bile değil aşikâre, gün gibi ortada...Dünyaya ayar vermeye kalkan, tüm dünyayı kendi emelleri doğrultusunda dizayn etmeye kalkan süper güçler de bir gün gelecek, oldukları yere çökeceklerdir. Varsın bu gün onlar kuklacı durumunda olsunlar. Bu gün kukla gibi görünen devletlerinde kendini bilen, vatansever, aklıselim sahibi insanları sabredip de seslerini çıkarmıyorsa, mutlaka bilsinler ki taşları bile çatlatacak sabırları vardır, lakin sabrın sınırları da zorlanırsa, gün gelir sabır taşları da çatlar...Bu gün dünya da süper güç olarak adlandırabilecek, o kategoriye sokabileceğimiz beş altı ülke var hali hazırda. Dünya da bu ülkelerin pazar paylaşım savaşlarına her zaman açık. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin zenginliklerini sömürmek ise bu emperyalist devletlerin artık hayat felsefeleri olmuş, bundan vazgeçmelerini beklemek hayal olur. O zaman yapılacak hareket bu emperyalistlerin oyuncağı olan ve olmaya aday ülkeleri bir an önce tatlı uykularından uyandırmak ve kendi ülkeleri için güzel rüyalar görmelerini sağlamaktır. Kukla devletlerin, bir şekilde satın alınan idarecileri her ne kadar iş birlikçiler tarafından parlatılsalar da bu onların kukla olma durumlarını değiştirmez. Gerçekten hüzünlüdür bir millet için devletlerinin başında kukla idarecilerin olması. Kukla devletlerin kukla idarecileri şunu unutmasınlar ki alkışı her zaman için kuklalar değil, kuklaların iplerini elinde tutanlar alır, bu sanatta da böyledir devletlerarası ilişkilerde de hiç şüpheniz olmasın...Bir de sizlere geçmiş dönem kuklalarının laflarından alıntılar yaparak örnekler verelim.''Padişah ve benim yegâne ümidimiz Allahtan sonra İngiltere'dir.''Damat Ferit Paşa-Sadrazam. Bir diğer kukla Şerif Hüseyin ihanetinin bedeli karşılığında hiç bir şey elde edemediği gibi, hayatının sonlarında dizlerini döverek ''Ah ben ne yaptım ah ben ne yaptım yaptığımın cezasını çekiyorum.'' diyerek pişmanlık içinde ölmüştür. Bu örnekleri çoğaltmak tabi ki olası günümüzde de, içimizde dolu bu tür kuklalar, bunların kimi eş başkan, kimi bakan, kimi bir partinin ileri gelenlerinden. İnsan kılıklı kuklaları içlerinde barındıran milletler, o kuklaları önemli mevkilere getirdiler mi ülkelerde ne istikrar olur ne de aydınlık günler bekliyor olur o ülkeyi. Oyun bitip de kukla perdesi indiği zaman kuklacı kuklaları kutusuna koyar ve başka oyunlara hazırlanır, bazen eskiyen kuklalar kaldırılır yerine yeni kuklalar oyuna sokulur. Halk uyuyor ve uyutuluyorsa tabi ki kuklacılara değil de kuklalara odaklanacak ve uyku hali de devam edecektir. Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna bile az demiş atalarımızda. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine ...
| 561 |
Balalayka Türküsü
Bir beyaz peri masalıydı
belki de beyaz geceleri andıran,Ama hiç bitmeyecek bir balalayka türküsü bu
O derin bakışların ardından
| 21 |
Sevgiliye
Biliyor musunki sen yokken rüzgar bir başka esiyor, kuşlar bir başka ötüyorBir başka oluyor gözlerimdeki ışıltıBiliyor musunki yokluğun derin bir sessizlik oluyor içimdeAmansız bir özlem bir bekleyiş.....Gel artık.............
| 29 |
Babaannem ile Hasbıhaller - 1 -
Rahmetli babaannem çok sağlıklı bir insandı zamanında. Sekiz on yaşlarında namaza başlamış ve de ömrünün sonuna kadar; son bir iki senesi hariç beş vakit namazını kılmıştır. Dedem rahmetli, biz doğmadan çok seneler önce vefat etmiş, biz görmedik.Bizim apartman üç katlı aile apartmanı, bu sebeple zırt pırt birbirimize girer çıkarız. Babannem de sıra ile birer ay üç oğlunda kalır. Bir ay biz de, bir ay küçük amcam da, bir ay büyük amcamlarda...Arada anlatır durur bize eskileri, eski günleri; bazen hafif gözleri nemlenir, bazen iç çeker inceden. Kendi düğününü anlatmış bize, çocuklarına torunlarına zamanında. Küçük amcam da, ben de kafaya not etmişiz, düğünün nasıl yapıldığını, neler olduğunu, nasıl olayların geliştiğini...Mezeretlik, zibidilik amcamda da var bende de var biraz. Daha önce konuştuk küçük amcamla, babaanneyi kafalayacağız bu gece...Neyse uzatmayalım amcam bize geldi,kaş göz işaretlerinden sonra, ben sazı aldım elime, başladım konuşmaya.''Yav babaanne, senin düğünün ne kadar güzeldi, ya dillere destan bir düğündü.''gözleri parladı birden, ''he he'' dedi, sonra biraz kendisi anlatır oldu, daha sonra küçük amcam girdi lafa...''Seni ata bindirdiler ya anne, hepimiz oradaydık, Cevdet ağa, Cemal ağa(babamla büyük amcam)ben torunlar,Ahmet, Mahmut, Murat, Dilek, Adnan, amcam hızını alamadı pasa sayıyor. Babaannede jeton düşmedi henüz, kafa sallayıp duruyor. ''He ula he''dedi...
''Ben dodopal idim ata bindirdiler, silah milah da attılarıdı'' tekrar ben girdim lafa''Horon filan oynadık ya babanne senin düğününde,Adnan ağa akordeon çaldı''yine devamla''Senin begin Mahmut ağa oğlanlarla, torunlarla sancı ilacı(Rakı) içtiydi...Babannede yine jeton düşmedi, öbür taraftanda annem ile babam ve diğer amca çocukları renk vermeye başlayınca biraz, rahmetli işletildiğini anlar gibi oldu. ''Siz nerdeydiniz ula o zaman benim düğünümde, daha doğmamıştınız zibidiler''dedi...Tabi biz makaraları koyverdik sülalecek. Allah rahmet eylesin babanneme yad ettik...Dodopal:Gelin
| 275 |
Uzaylı Kuşun Eti Yenmez
Yenilmez deniliyor, niçin yemek istesin?
Tatları arsenikli bunu da bilmez misin? Üç DNA’lı formlar, bizlerden ileride,
Kuş da olsa çok farklı onlar üst seviyede…(2001)
| 28 |
Derviş
Dervişin işi zikir.
Hâlik, Melîk Hayy Allah.
Dilinden düşmez şükür.
Ganî, Mâni Hayy Allah.Hatmede yerleşirler.
Halkada birleşirler.
Cezbede gürleşirler.
Allah, Allah Hu Allah.Dervişin bitmez virdi.
Âhir, Zâhir Hayy Allah.
Dergâhtır evi, yurdu.
Bedî, Hâdi Hayy Allah.Ehlibeyti anarlar.
Kerbela’da yanarlar.
Edep ile dönerler.
Allah, Allah Hak Allah.Dervişin yanar özü.
Kebîr, Habîr Hayy Allah.
Kıbleden dönmez yüzü.
Câmi, Semî Hayy Allah.Kâbe’de buluşurlar.
Tavafta doluşurlar.
Ağlayıp, gülüşürler.
Allah, Allah Nûr Allah.Dervişin adı Serdar.
Halîm, Alîm Hayy Allah.
Efendisi ona yâr.
Râfi, Nâfi Hayy Allah.Cennete erişirler.
Sancağa yarışırlar.
Resulle görüşürler.
Allah, Allah Hu Allah.
| 91 |
Beyaz Nedir ?
Beyaz nedir diye sorarsan eğer
Bil ! Beyaz sadece bir renk değildir
Anla ! Dünyamdaki ettiğin değer
Bil! Beyaz sadece bir renk değildir Beyazın, geçmişi geleceği yok
Ama gönlümde ki, geleceği çok
Sakın ha beyazı bir renk sanma bak
Bil! Beyaz sadece bir renk değildir Göllerde dolaşan, kuğular gibi
Tanrı dağ üstüne, buğular gibi
Azraili gören, yağılar gibi
Bil! Beyaz sadece bir renk değildir Ne tene yorulur, ne de kıyafet
Gözlerde olursa tam bir zerafet
Ozanın gönlünü, yıkan bir afet
Bil! Beyaz sadece bir renk değildir.Dumanlı dağlarda ki karlar gibi
Kendisine kattığı o yarlar gibi
Çevresinde kurulan diyarlar gibi
Bil! Beyaz sadece bir renk değildir Sigarasındaki, efkar dumanı
Ki sana ettiği, bağış amanı
İçindeki yanı kut'lu şamanı
Bil! Beyaz sadece bir renk değildir Beyaz şu gürbüzün, mezar taşıdır
ve akıttığı bir, damla yaşıdır
Uğruna verdiği, aciz başıdır
Bil! Beyaz sadece bir renk değildir
| 146 |
Gönül Pınarı
Ay ışığı doğmuş gözlerine
Gözlerin pırıl pırıl yanıyor
Ne güzel
Ne güzel yıldız gözlüm
Gece ışığında
Uzaya gitmen
Ne güzelNe güzel yıldız gözlüm
Aşk pınarından su içmen
Ne güzel
Ne güzel yıldız gözlüm
Gece ışığında
Şarkılar söylemen
Ne güzelBirlikte söyleyelim şarkıları
Aşk gözleri ışıldasın
Gece ışığında
Gönül pınarı aksın kalbimize
| 52 |
Dal Gibi, Yol Gibi...
Dal gibiydi.
Yanlız,
Ve mağrur...
Denek'in eteklerindeki rüzgar kadar asi
Ve bir asi kadar kırılgan... Dağdaki yol gibiydi
Bir yanı yamaç, bir yanı dağ eteği
Düş(i) se kolay...
Değilse;
Dağın yamaçları...
Umut Denek'in karlı eteğinde...
Umut;
Savruk bir asi dağ rüzgarının
Yolu erkan eylemesindeki yaman çelişkide,
Umut:
Aşk'ta...
| 52 |
Emek
Dağ büyür dal büyür hepsi de emekle,
Kim neye kavuşmuş öyle beklemekle,
Yürüyemezsen hiç olmazsa emekle.
Yol yürümekle aşınmaz aşılır dost.
| 22 |
Çakıl Dostum
Çakıl,
demek yerine:
“Günaydın çakıl”,
imrenirdim sana
yıllarca,
kabul etmekle
konuşmayı benim yerime.
“Günaydın ozan”
demeliydin, hatta
“Günaydın çakıl”,
tanıtlamak için bana
aldanmayasın diye sözcüklerle.
Ben çakıl olduğum zaman,
daha değerli senden,
özlerdim
insan olmayı.
Biz kardeş olurduk,
ve öyle kıskanç
kıyıcı doğamızla.
| 45 |
'Utangaç Bahaneler' Yazım
Utangaç Bahanelerİnsan toplumsal bir varlık! İnsan olmanın sorumlulukları da güzellikleri de var. Yani sadece sorumluluk açısından insana bakmayalım, güzellikleri de insan yaşamak ister! İnsani ilişkileri gözlemlediğim kadar yazacağım. Herkesin bir etki alanı var elbet. Herkes kendi cürümü kadar! Başlıktaki "Bahane" tabirini özellikle seçtim! "Utangaç Düzüşmeler" diyecektim ama ben de meşruiyet arayışına takıldım. Gözlemlediğim insanların çoğu asıl maksadını saklıyor ve bu nedenle gereksiz bir çok aracı işlem oluyor. Esnafın amacı kazanmak değil mi? Dükkan kirası, elektrik, personel masrafları için ve kendi "Kâr"ı için çalışır ama sorarsanız; hizmet ediyordur halka! Sanki hayır dağıtıyor! Yardım amaçlı para toplayanlar veya kampanya içersinde olanların kendi geçimlerini arka plana atması mümkün mü? Yani toplumun geneline göre daha yüksek standartta yardım için toplananla kendine iaşe, maişet, geçim sağlar! İnsanlara din öğretenler bunu hayrına mı yapar? Sorunca "Hayrına" der! Vekiller bu işi hayrına mı yapar? Sorsanız hizmet eder! Toplumsal alana saklanmış bir çok perdeleme şekli var. Perdelemenin doğması da insanların yaşam alanını toplumsal kabuller, geleneksel ve yanlış anlaşılan dini kalıplar yüzünden daraltmalarıdır! Bunun pek çok sonucu olur. En vahimi insanların yalana baş vurması! Örnekleri çoğaltabiliriz: ev işlerinden sıkılan ve dışarı çıkıp rahatlamak isteyen klasik bir ev hanımın bunu doğruca söylemesi umulur değil mi? Genelde öyle yapmaz, bir arkadaşı rahatsızlanmıştır, ya da birine baş sağlığı dileyecektir de o yüzden dışarı çıkmıştır. Çıkmışken de bir kafede bir şeyler içmiştir...... Buna benzer bin türlü hikaye var. Erkekler de eve geç geldiğinde arkadaşlarıyla bir yerlere takıldığını söyleyemez ise bir bahane uyduracaktır.
İnsanların asıl maksatlarını gizlemesine sebep sebep kaldırılamaz mı? İnsan mertçe yaşayamaz mı? Elbet yaşar. Bunu yapan, başaranlar var. Mesela Bukowski, harabat adamı. İnsanların ayıplaması veya hakkında ne düşündüğünü iplememiş. Ama şu var, yaşam tarzı topluma göre sıra dışı. Bedelini ödemeden o tarzı da yaşayamaz elbet. Sonucuna katlanmadan yaşanmaz. Birileri onu ahlaksızlıkla suçlayacaktır.......Bizim toplumda insanlar birbirini gözler. Bu alışkanlıktır; kim kimle geziyor, kim kiminle yakınlaşmış, kim nereye gidiyor, kim kime misafir oluyor, kim kiminle selamlaşıyor. Bunu gözlemleme alışkanlığı var ama bu gözlemden öteye geçer ve dedikodu üretmeye başlarlar. Şu şununla aşna fişne, şu camiye gitmez, şu oruç tutmaz, şu hovardadır, şu sigara bile içmez, rakı sofrasına da gelmez, yüz karasıdır! İnsanları sıkıştıran bu toplumsal kabuller pratikte nasıl aşılır? En yaygını "Sütçü" ve "Tüpçü" idi. Şimdilerde "Tesisatçı" ve "Tamirci" daha yaygın. Hatta "Yaşam koçu" en geçerli olanı. Bakınız insanlar birbirleriyle sohbet etmek ister. Bir kadın akşama kadar evinde sıkılmışsa ve bir arkadaşıyla sohbet etmek istemişse ve bu arkadaşı da erkek ise toplumun tepkisinden de korkuyor ise ne yapacak? Çare üretecek. Evine alabileceği ve toplumda tepki uyandırmayan kişilere mecburen yönelecek! Bakın bu çok berbat bir şey. Bir insanın gerçek arkadaşıyla sohbet edemeyip arayışa girmesi o insanın dağılması demektir. Eskiden çok olurdu hocalara giderdi kadınlar, bahane şu; bir konuda hoca üfleyecek ve yakalanınca sorun çıkmayacak. En fazla azar işitir. Hocaya gidince fazla sorun çıkmaz. Ama hocayla neler yapılır, orası bizi ilgilendirmez! Konuyu dağıtmak istemiyorum; çare arayışı insanların çeşitli kurslara yazılmasına, spor salonlarına ve çeşitli etkinliklere katılmasına sebep oluyor. Pazarlama ve satış da meşru bir yol elbet. Bu önemli bir sektör olduğu için dikkate alınmalı. En vahimi de siyasi görüşler ve dinsel inançlar üzerinden insanların meşruiyet arayışlarıdır. Bir insanla görüşmek istersiniz ama bunu bir sebebe bağlamalısınız ki toplumda tepki olmasın! Mesela bir şiir etkinliğinde veya siyasal bir ortamda, ya da dinsel bir konferansta bulunmak, orada yeni yüzlerle tanışmak, kaynaşmak daha kolay. Bu da başka bir bakışla insanları siyasi, dini ve kültürel açıdan kontrol etmek kodlamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmektir. Günümüzdeki arkadaşlık meşruiyeti çüğunlukla bu alanlarda aranır! Buralarda tanışma imkanı bulanlar arkadaşlıklarını kültürel, siyasi ve dini eksene bağlamak zorunda kalırlar. Yoksa dedikodu olur. "Ne işin var ki bu adamla, kadınla görüşüyorsun? " derler! Din öğreniyorum, bizim partiden bize iş ayarlayacak; sanat alanında konuştuk şeklinde utangaç cevaplarla durum kurtarılır! Bir duruma daha değinmeden edemiyeceğim; "İnsanların yanlış anlaması" konusu! Eleman diyor ki şu konuda şunu yazma, söyleme, yapma; yanlış anlarlar! Anlasınlar efendim, nasıl anlarlarsa anlasınlar! Sen doğrusunu yap yanlış ebedi kalmaz! "Ve İnsan Kendini Yarattı" başlıklı yazım için "Yaratmak Allah'a Mahsus" yazınızı yanlış anlarlar diyenler oldu. Bunu diyenden başka yanlış anlayan da olmadı. "Ben" konusunda yazmıştım. "Ben" demek Firavunlaşmaya neden olur diyen oldu. O'ndan başka bu konuda yanlış anlayan olmadı. Demek ki koruyucu ve kollayıcı, muhafazakarlar kendileri yanlış anlıyor, yoksa herkes anlayışı kadar anlıyor. Onlar sanıyor ki sadece kendileri bilir, anlar, önde ya zavallılar. Herkese değer biçerler, aşamaları onlar bilir. Neyse! Son tahlilde; insanların "İnsan"ca yaşam tercihlerine kimse her ne adına olursa olsun karışamaz! Kendini özgürce ifade edebilen insan hata yapmaz. Sıkışan insan çare arar ve ilk bulduğu çareye yapışır! Özgür insan tercihlerini yapar, sonuçlarına da katlanır. Zaten tercihini özgürce yaparsa daha isabetli olur. Meşruiyet arayışıyla tercihini sınırlamaz! Gerçekler çıplak! Bakamayanlar gözüne perde kullanır! Tercihlerimizi kendimiz yapalım, savunalım; meşruiyet arayışı yüzünden başkalarının güdümüne girmeyelim! Emek vermeden yemek olmaz. Ben yazımın başlığını çekinmeden "Utangaç Düzüşmeler" olarak yazabildiğimde, toplumun tepkisinden çekinmeme gerek kalmadığında pek çok sorun hallolmuş olacak.Ahmet Bektaş
| 801 |
Şiir 'in Kuralı Varsa..
Bağlı kalırsam dökemem
Cümlelerimi duygu selimi
Hece,uyak aruz,veciz mi
Yoksa serbest olmayan
Kafiye mi olmalı dersem
Akışı olmuyor düşüncelerimin
İçimden geldiğince
Aktarmalıyım özgür yasaksız
Tüm duygularım çıkarsız
Hapsedersem gönlümde
Kalıyor hep içimde
Bağımlı olmamalıyım
Sanat sanat içine..
Kendim ve halk olmalı
Hep düşüncelerimde
Nice yıllar önce olsada
Sanat sanat için mi?
Sanat halk için değilse..
Okuyanlar halk değil mi?
Nedir bu yansıyanlar öyleyse?
Düşünceler yasaksa..
Kalemi almayalım elimize.
Firari olur fikrim
Ne kadar yasa gelsede..
| 79 |
Küçük Ama Büyük Bir Ev
keşke ressam olsaydım....
büyük ve ıssız bir yerde
küçük am 'büyük bir ev çizerdim.
kimileri için bir adım kadar yakın olurdu,
kimileri için dünyanın bir ucu...
her köşesinde ben olurdum,
her bende bir sen...
yaşardık yaşayamadıklarımızı....................
| 41 |
Bir Seni Gördüm
Seni gördüm loş ışıklı otobüs durağında.
Saçların sarı siyah arası,
Ellerin montunun cebinde;
Kardelen evde karnesiyle,
Televizyonda dizi başında
Seni beklerken gördüm.
Sen rakı kokulu dudaklarda,
Para peşin arkadaş.
Yağmur yağıyor karla karışık.
Tanımadığın bir adam,
Karanlık soğuk adam gibi.
Dalgalar kayalara vuruyor
Sen kaderine sövüyorsun.
Kardelen seni bekliyor.
Annen geliyor aklına ve baban
Ve tezek kokuları burnuna
Ve yağmur yağıyor sen sahte sarı, sahte siyah.
Ben seni gördüm ağlarken ama gülerken,
Ağlarken Kardelen, gülerken adam vardı.
Loş ışıklar vardı otobüs durağında
Ve yağmur ve kar ve adam
Kardelen evde sen durakta.
Kader alnında ve ben çok uzakta…
Saçların artık ne sarı ne siyah.
Ben seni gördüm.
Bir de alnındaki yazıyı
Yağmur yağıyor biliyor musun?
Kardelen aç seni bekliyor.
| 122 |
Kalpazan
Bıktım bu dünyadan
Her şey yalan dolan
Para üstüne kurulmuş
Evet evet para
Bildiğin kağıttanBazen içim daralır
Başımda zırdelilik
Birden gözüm kararır
Resmen kepazelik
Şeytan diyor ol kalpazan
Tıkır tıkır para bas
Bir yığın odundanKızmayın öyle hemen
Anlamadan dinlemeden
Hiçbirinde gözüm yok
Hepsinin canı cehenneme
Dağıtırım bir uçtan bir uca
Ulaşıp her fakire
Kâğıt kaplarım dünyayı
Kâğıt değil miydi kavgasıGözü doysun hepsinin
Fakirin de gülsün yüzü
Alayı bir birine benzesin
Bitsin paranın gücü
Varsın akılları kaçsın
Çok akıllılar ya sanki
Avuçlarından aksın
Lanet paranın kiriSonra kendine gelsinler
Tabi kolay değil o kadar
Baksınlar bir güzel
Meğer kimmiş insanlarUmurumda bile değil
Varsın desinler ardımdan
Mahvetti dünyayı
Bir deli kalpazan
| 109 |
Aşkımızın Coğrafyası Apış Arası
Yedeklenmiş umutlar sarmalı
Bir tutam düşe sabit hayatımız
Ayak çamur, ceketimiz yamalı
Frenk illerine kilitli rotamızKumdan kalelere çalar sevdamız
Kays oluruz çölde gelince sırası
Ne samimi, ne vefalı adamlarız!
Aşkımızın coğrafyası, apış arasıÖverken söven,severken döven
Doğaçlama yaşayan harbi milletiz
İcabında Çhe’yiz, olmadı Alp-eren
İdare-i maslahatta bi- misl ü maharetizAlemde bir küffar, bir de biz varız
Cehdimiz ahiret,ahdimiz sırat için
Atı dağa salar, silahı da satarız
Biz Ay'a da tırmanırız, bir avrat için
| 76 |
Hızır eybekedde
Sevabı çok olan insana gelir
Hızır eybekedde nur cennet canlı
Yapar deli akli akliyi delir
Hızır eybekedde nur cennet canlıBir ismi dört isim okuyup yazar
Günahta hastalık insanda azar
Düzeni yuvayı yapıp ta bozar
Hızır eybekedde nur cennet canlıNur cenabı kitaptır kitabı
Bir isim dört isim okunur
Harf içine harf yazılır harfin içindeki harften okuma başlar
Cenabı hakkın ilah nur cennet canlısıdır
Sedat hünkar
| 66 |
Birer Kırlangıç Siyah Gözleri
Birer kırlangıç olur siyah gözleri kim bilir
hangi diyara göç eyleyen ve saçaklarında gecenin
bir acı, kirpiginden dökülen.
Saçlarının kırığından başlayıp
yüreğinin kırığına yerleşen derin bir sancı olur söyleyemedikleri...
| 33 |
Sitem....
O yâr bilmez sitem eder,
Seven kâlbin acı keder,
Kısa ömrün olur heder,
O yâr bilmez sitem eder.Elin kolun bağlı bilmez,
Der ki seven neden gelmez,
Sevdin yüzün gülmez gülmez,
O yâr bilmez sitem eder.
| 36 |
Yeryüzü Ağacı
kış geliyor
elim yaprak altında
es ey bad-ı semen
çatlak bedenime çarp kalbimi harmanla
gencelmiş tarih kabartmalarının haklılığı aşkına
beni kendime gebe bırakkış geliyor
otobüs ne de kalabalıkyaslan bana yeryüzü ağacı
dikili gövdenin üretkenliği için
çıldırtan bir gübre mi arıyorsun
kökünü toprağımda denekış geliyor
koru gövdemi pardösümağzıma konacak kış kuşları nerde
tutsana elimi canikom tarih tekerrürden ibaretmiş
Miş bir geçmiş zaman failiymiş
ey beşeriyet beni beş iftarda öpşair olmak kolay değil yavrum
uzvun o kadar güzelken
bir yanda yaş ağaca balta vuran çokluk
bir yanda kanımı azdıran bokluk
beni artık hücre çogaltmaktan da yargılarlar
zahir
| 97 |
Yine Kurak Geçti Bu Yıl da Bahar
Tarlada tapanda koşar durursun,
Elinde sabanın, orağın olur,
Sürersen tarlanı, biçersin güzün,
Azgın sel gibi coşar durursun.Ekersin buğdayı, arpayı, fiği,
Afetler, seller korkutur seni,
Yoksulluk, fakirlik büker belini,
Verim çok olursa neşe dolarsın.Yağmuru beklersin vakitsiz yağar,
Sararır ekinin, kurur tüm otlar,
Gelecek seneye kalır umutlar,
Mahsul az olunca dara düşersin.Yine kurak geçti bu yıl da bahar,
Nehirler akar, köylüm de bakar,
Bir ark açıp da sulasan ne var,
Sonra döner emeğine yanarsın.
| 79 |
Beraber Söylüyoruz Türkümüzü
Gönlümde gönlündeki ümitler yeşeriyor
Gecede ve gündüzde hep sen kesiliyorum
Yıldız yıldız şiirlerime sinen nefes senden esiyor
Sevda ağacımızın dalına teker teker yerleşiyor
O ağaçta çiçek çiçek açan ne
Hikâyemizden ötesi bahane
Birlikte dönülmez yollara düştük
Soylu sevdamızın peşine düştük
Yıldız yıldız şiirlerime sinen nefes senden esiyor
Gönlümde gönlündeki ümitler yeşeriyorTereddüdün dağları birer birer yıkıldı
Sevda sahilinde çığlık çığlık seninleyim
Boz bulanık iki nehrin birleştiği o yerdeyiz şimdi
Çılgın deniz martılarla beraber şarkımızı söylüyor
Gözlerime gülümsüyor gözlerin
Gönlümü tutuşturuyor sözlerin
Altın günlerimizde el eleyiz
Güle yangın bülbülün dilindeyiz
Tereddüdün dağları birer birer yıkıldı
Boz bulanık iki nehrin birleştiği o yerdeyiz şimdiÖnümüzde tek yol var avcumuzda yazılı
Hangi falcı bakarsa baksın onu görüyor
Dolunayda bıraktık gözlerimizi aşığa el ediyor
Sevdaya tutkun gönüllerimizi adım adım izliyor
Sen orda ben burada değiliz şimdi
Birbirine bağladık gönlümüzü
Beraber söylüyoruz türkümüzü
Susturmak kolay mı şu gönlümüzü
Dolunayda bıraktık gözlerimizi aşığa el ediyor
Hangi falcı bakarsa baksın onu görüyor
26 Haziran 2007
| 159 |
Papatya
Yıldız yoktu dün gece gökyüzünde sevdigim
Çok aradım o kara bulutların ardında
Her biri sevdiginin koynunda derin uykudaydı
Kıyıp da alamadım hiç birini
Kırlara çıktım sabaha karsı
Papatyalar ilisti gözlerime sonra
Bir yıldız kadar olmasa da umarım yakısır
Sevdigim o güzel saçlarına
| 43 |
Misafir
misafir misafiri sevmez
ev sahibi hiçbirini
biz insanlar misafiriz
dünya ise ev sahibi
sevmiyoruz öyle ya sevemiyoruz birbirimizi
sevmez ev sahibi sevemez ki biz misafirlerini
davet eder,bir kapıdan gelenlerimizi
yolcu eder,öbür kapıdan gidenlerimizi
unutma ey insan!
unutma ki bu dünyadaki misafirliğini
hırs yapma,dünyaya sahipmişsin gibi kimseye rol yapma
kul köle olma,dünyaya sahiplermiş gibi kimseden korkma
| 56 |
Garip Çoban Divanı 23 Engin Demirci
DÜŞÜNCE BECERİLERİ...Kendini azad et, kuramadığın cümlelerden gitmek için teheccüdden şems vaktine. Benim baktığım yerlerin daha yukarılarında bir şeyler? Hepimızin dualarla tırmanabileceği yerde aşkın aşığı mutlu olmaz mı? En güzel şey olan gülümsemesini yüzünden eksik etmeyen kar taneleri, dua dua yürürken hissettirdiklerinin muhteşemliğinde aşk. Ve pirimin sesi duyulur,yukarıda olağanüstü bir şeyler oluyor ve kimse bunların farkında değil diye sesleniyor. Acaba benim bilmediğim başka bir şeyler daha olabilir miydi oralarda? Sadece çıkmak, düş kuracak vakti olmayan ruhların buluştuğu yerde olmak istedim. Gözlerin alamadığı üstünün de üstündeki en güzel şey sevgili mutlak güç, en gerçek özgürlük, işte o zaman değmeyin keyfime akşamüstü. Kurtuluşun mu yok, iyi ruhların sahiplerinin dualarıyla besle ruhunu. Belki son cümlelerdir bu yazdığım ateşi tutuşturmak aşk-ı kıyameti yaşamak icin. Sessiz çığlıklar gelir gitmek için rezilce korkulan hayattan. Anlatayım ben sana aşkı diyen semazen semahından geri gelmek ne kadar mümkün, yabancılaşma kötü alışkanlıktır içine. Ç/ay vakti kemik titreten sohbet meydanında c/anlarla hep beraber, önemli bir sunuş demlenen gönülle devam eden meşklerle, bitmeyen savaş'ta galip. Ardı ardına sıralarken kelimeleri karanlığa teslim edenlerin ipuçlarıyla donanır ruhlar. Doğa üstü yetersiz kalınan andaki inançtan doğan dualar nehir gibi kapıp kavrar sizi, bizi oyalarken.ÇOK MU ZOR? .. Aşkın neden farklı olduğunu söyleyiniz buyurdu Pirim. Ruhundaki esintiler zamanda yolculuk gibi özünden gelir dedi Acz. Ne kenarı var ne ucu duaların, sevenle sevilen arasındasın hala, dile getir yüreğini şems vakti dedi Mirim. Hayretim oturduğum meclislerdeki sohbetlerden aşk için anlayabilene dedi Meczup. Kimin aklına geldin, hadi seslere kulak ver seslenmek icin en yakınına zerre zerre dedi Hırkasız Derviş. İçindeki en yakınınızla karşılaşmak, kurtuluşa ermek için şems vaktinde al-i imrandan bir ayet oku ki, gönül meşgul olsun ölümle gözgöze gelmek, küskün bir sevgili bırakmamak güneşe bakmak için dedi Garip Çoban. Kaç kez huzuruna çıkıyorsun sevgilinin, bir heyecan mı seni ateşe atıyor, hadi biraz amelinde merhametin olsun günahına dedi Zahit. Benim bir gizli bildiğim var, belki bir gün söylerim dedi Meçhul Dost. Tebessüm etti gece, aşk'a ayıp olmasın diye bir yere yerleştirdim akıl oyunlarına rağmen dedi Miskin. Okuyorum okuyorum bitiremiyorum yorulmuyorum, nereye saklandıysan gereğinden fazla gözlerim ıslakken çalsan kapımı dedi Hırkasız Derviş. Duygular sevgi şehrinin damarlarıdır, insanın sevgi problemi yok mu sizce? dedi Aklı Kıt Adam. Her şey sevgide oluşuyor, aşkla şekilleniyor ölümle bütünleşiyor ve bir şey kaybettirmiyor kendilerini sevgiliye sevdirenler dedi Deliler Şeyhi. Bir hikayesi var aslında her şeyin, merak ediyoruz, günde kaç defa kendinizı görüyorsunuz dedi Fakir.YOLNAME... Yol alabilmek için yine düştük yollara, bizi nerede/n, nereye çağırıyor bu aşk. Ucu olmayan şehirlerin hikayesinde insanların sevgiye ıssızlıkları şaşırtıcı değil. Gönül bir an bile uzak değil, nazar kılmasını istiyorsan aşkın, hor görme gönlü, gönül aynana iyi bakta gör onu. Neye hazırlanıyorsan kalbini rahmet ordadır. Ölçülebilen birşey değil zaman. Mutlu olmak isteyen kalbinin çaresi seyr-i hayatta sendedir. Hiç bir kavram sevgiden ayrı değildir. Vakitlerin makamına erenler için aşk iç içedir. Ruhun makamına ulaşmak için teslim olmakta ilahi iradeye. Halini kötü görme, yaşarken, yaşadığı çağda olmayanlar, hakikatinin hakikatinde ve O'radan konuşuyor. Yenilgi tadında bir zafer, konuşuyor; kendisi konuşmuyor olsada orada olanlar. Bir'i anlayanların biri idi bu aşk. Söylenmemiş, işitilmemiş sözler söyleyip, görülmemiş güzellikte inciler dökenlerin ruhları buluşuyor teheccüt vakti. Hatırlanmayı herkes ister. Peki ya unutmayı? Önemli olan iç güzellik olsada, dış güzellikten utanmıyor olsan hz insan, aynen diğerleri gibi. Hep yığınlar üzerinden anlatılan yaşananlar bitmeyen bir ceza kabus gibi yaşamlarda. Biz şehirdekilerin yalnızlığını, bencilliğini, mutsuzluğunu görüyoruz. Lakin, ya da olmuyor başa çıkamıyorum diyorsanız yalnızlığınızla. Olma ihtiyacını hissedemediğiniz, bu farklılık neden kaynaklanıyor? Sevginin geleceği için neler öngörüyorsunuz,gecenin aryasında? KALBİNİZE DEĞSIN DİYEDİR SEHERLERDE BEKLEYEN AŞK...Peki, farklı olduğumuz yönler, neyimizi besliyor? .Bir dem ile hu sevdaya, eksilmeyen tek kelime karanlığa rağmen çoğalan aşkladır. Geleneksel bır yıl sonu özeti olan yılbaşı kutlamalarında evde bile huzur yok diyenler için, son gün hep yarın'dır. Şems vakti ilk kez bir araya gelen ruhları, rengarenk kar ışıklarının merhabası tamamlar. Öteki meselelerine dair her kelimende farklı yorumlar mı var? Derman bence insanın yaşamını düşünmeden, küçük bir oda oyunu gibi bir şey bölük bölük süslenmiş suretlerde. Yalnızlık gibi yaklaş kendine, kalbin teklif almış sevgiyle bir dostun sözünden. Maalesef çok uzun sürmemiş yarına ulaşmak, kabirtaşlarında provasını yapıyor bugümd. Konuşan kabirleri kim anlayabilir ki. O taraflara gitmek istemeyen yaşamlara, siz bizi anlatmışsınız diyor her gece. Sizin içinde öyle mi oldu? Ama ben bambaşka bir şey düşünüyordum, kar yağarken gördük o ayak sesleriyle yabancılaştıran dünyaya rağmen. Halini ve o şoku yaşadık teheccüd vakti. Artık heyecanlandırıyor yabancı kalamadığım geceler. Ama ilk an her zaman önemlidir. Beninin size izin vermediği neydi? İlk karar doğrudur, aşk geldi ayaklanın. Şimdi burada, beklentileri karşılayan bir şey olurdu senin dediğin. Fakat herkeste acabaları uyandıran şeyleri de o yapıyor. Aşkın kefareti, estetik bir dokunuş kalbten kalbe. Merak ediyorum, gönle dolan suyun sesini. Mutlak sonun alameti suretperest yaşamlar. Gecede saklı nağmelerle meşk eden neyzen ne güzel seyahet ediyor aşkla.SAYFALAR DOLUSU HAMD.. Ateş-i suzanla istemenin sırlarına ermek için yananların işidir aşk buyurdu Pirim. Bir dağ başında uyuyan çoban uykusundaki menzil neyi anlatır dedi Mirim. Sevmek lazım, çünkü hayatınız bu maceraya bağlı dedi Meczup. Dilleri sevin ki, sevginiz mesafe alsın aşka dedi Zahit. Hafif notlar tutun yaşadıklarınızdan, yaşamı derleyip dünya görüşünüzü tamamlamak için dedi İhtiyar Bilge. Sağır harflerle dolu zor hayat,hayatın zorlu safhalarında dedi Miskin. Zahmet rahmeti getirir aşka misafir olmak için, nerden istersen ordan başla dedi Seyyah. Dostluk yaşamayı değil okumayı öğretir aşka dilenci olmak için dedi Hırkasız Derviş. Bilmezsiniz aşk nedir, hala gece yarısı bu çoban yıldızından her sözcüğü bir aşk ilanı gibi duyumsuyorum temaşalarıma açılan yazgıda dedi Garip Çoban. Tek bildiğim önce gönül tutuşmalı, yanıp yanıp sönmeli gece ay'ı kıskandıracak kadar dedi Sufi. Edeple susulan edeple istenen vakitlerde ayıpları örtmek,rahmet kapılarını açıp felaha ermek için, dünyaya kapalı ahirete açmak için rabbinin terbiyesine nail olmak için, resullullahın ayak izini takip edenlere yetiş teheccüt vakti dedi Deliler Şeyhi. Ulvi alemsin edepte, aç gözlerini aşkı gönlüne düşür huu'larla, bu tabir Rabbinin istediği şey olur, istemediği şey olmaz dedi Aklı Kıt Adam. Kapını çarpmaktansa yalnızlıkla, kapını duygularınla aç, parmak uçlarınla bak sen şu bekleyen dügüm noktası aşkaEN ÖNEMLİSİ KENDİNLE ATEŞKES.. Bolca nasiplenmisler gecenin çobanları aşktan, edebe kadar uzanıvermişler. Oysa insan, bıkmayacak kadar da sefil üstelik. Her gün üstelik zevk alarak işlemekten usanmadığınız bir günahınız var düşünsenize! . Hakkı geçmesin istiyorsan hakkın gıybet edip üzme gönülleri. Karar vermek zor meziyettir vaktin daralmasında, işte o çocuk yanında hayal ve hakıkat. Gözü suludur garip mahlasının, çok şey katar muhabbet eyleyen c/ana. Pek çok ilk'lerin sahibi olmuştur aşkı kaleme alanların lisan-ı, emsali görülmüş şeyler değildir uyuyana kadar. Şimdi başlayabiliriz diyen pirin sesi müşfikti gecelerde, paylaşılamayan o var. Gerçeğe tanıklık edecek çok sayıda mezar taşı var. Hadi başlayalım üzerimizdeki hakkı ödemeye, açın yasini diyen ses hangi mollanın? Bazı şeyler bildiğimiz gibi, ne çektik böyle ay ışığında çişelerken yağmur. Yeryüzü boşluğunu kendine ev sanan insanların süslü varlığı, canı sıkkın içine dokunamadan yaşadığını sanarak yankılanıyor. Çınlayan ne? Sessiz ve anlamsız tarzında! Bir sen yoksun sende. Hadi şey ol diyor, mesela içinde kıvrılan ölü gibi ölü ol diyen ilk o zaman tanımlıyor minnacık varlığımız yalnızlığın zirvesinde. Sağda solda olanlarla seni ayıran şey hz ademce yaşamak mı dersiniz. Sizi sizden alan rüyalar cezbedici, canı sıkkın insanlar arasında hayatın orta yerindesin. Gözbebeklerin neyi hissediyor,orda bir mezar mı hayatınızı bekliyor.ŞIMDİ SEN DÜŞÜN...Ne kadar çok ayak bastın, üzerine örtülecek toprağın. Çünkü sen olduğunsun, anlamlı hikayenle. İçini açtığında ne çok yüzün dökülecek yüzüne. Vermek üzere ayarla diyarlarını insanı gözeterek. Baştan ayağa ne sin? Payına ölümle tanışmakta düşecek, farkındamısın ne kadar kendinle tanısmak istemesende. Sen hangi hikayeyi dillendiriyorsun, ey yaşayan ölü. Duygularından kalan bakiyen, kaç defa buluştu sevgiyle. Biri olarak otur şems vakti, başka biri olarak kalkmak için gönlünden. Başkasını var eden biriysen, kendine dönüyorsun demektir. Bilmez mi ruh, iyilıkle kötülüğü kırk yılda bir sağanak sağanak yağınca. Acıyla erir hatalar, sokağa çıkmak için herşey kanaata bağlı. Yaşam tarzınızın resmi sizi huzurlu kılıyormu? huzurunuzu! . Kendinle çatışma modelini buldun mu? Modern kapitalizm neler tıkıyor neler boğazımıza. Hediyelik hayat tüketilmemiş duyguları kuşatıyor mutsuzlaştırarak sevgınizi. Küçük dereler değilmi, büyük ırmakları oluşturan, hadi kar yağarken kaç kendine. Nelere köle oluyoruz nelere hiç düşündünüz mü? Kavramlarınızı sizin olmayana bakarak kanaatsiz yaşıyorsunuz. Unutmayalım dua etmeyi duaya muhtaç yanımıza. Hadi hiç korkma kendini sevmekten. Geleceğe elinde bulunanlarla yetişenler, ruhuna yetişirler. Hak ihlalin ne çok hırslarında, memnuniyet elbiseni giy dışından sıyrılarak. Sizi yiyip bitirenler şaşkınlaştırmış, ortak yaşam alanımızdır aşk. Neden hep burda kalacakmış gibi yaşıyoruz. Heybeni aç, siz ölüleriyle yaşayan milletin hangi bireyindensin. Neyı seversen sev, ayrılacaksın o zaman aşk ne buyurur, ölmeden önce ölünüz. Korkma diyor bir ses, bu dünyaya ölmek için geldik. Ne elçiler geldi hiç düşündün mü? Günbe gün tükeniyor siyah renklerin, neden haber vermedin ki deme beyazrenklerine. Sizi himayesine ne aldı bu dünyada, rabbin rahmetinden b/aşka! İBADETHANESİ OLMAYAN ADEMLER...De ki yüreğine, iki dinle bir sus! Adı amansız bir yolculuk, gündoğumu nerede başlar? Ve tabii bir de, aşk. Hayatı hala bu soruyu yanıtlamakla geçer gecenin çobanlarının. İlk gün ve ilk gece gizemlidir, bir çocukla tanışmış ona çok yakınlaşmış gibi hediye eder duygular. Yeni bir dost edinmiştir gece. Niye benim haberim yok dediğin hazların. İletişime geç, sıkı sıkı sar sarmala duygularını. Kendinizi değiştirdikçe, etrafınızın nasıl değiştiğini göreceksiniz, önce susun ve dinleyin. Yorum katmayın yorumlarınıza, daha insan olmanız için. Görünmez canavarı beslediğimiz içimizde bir yer var. Eski raflarda tozlu ama gizemli sevginize yön veren fikirlerle birleşme zamamı. Sessiz bir gün o sesin ilk geleneği sessizlikte, hep birlikte dua edelim. Şems vakti neyi nasıl yapacağıma ben değil o karar veriyor. Ben sadece o'nun buyruklarına uyuyorum. Ne yaptığımı bilmem. Son tek dokunuşla yıkılır, ibadet niyetine. Şimdiyse asi cümleler bu suskunluğum. Silerek de bazen bir bakiyesi kalır aşkın. Gecenin çobanları teheccüd vakti buradaki her şey sanki sizinle konuşmaktadır. Aşkın çok sarhoşluk verdiği h/ar'lar ıslah ediyor. Aşkın rızkına kefil olan o sen kimin hatrına seviyorsun. Dünyanın tümü az ne kadar? ....Simdi şeyh yahya efendiden esiyor bir ruzgar pirim hüdayiye dogru, ey ben, ben olan sen nerdesin diyor! ! ..y.ed
| 1,603 |
Dua
YARAB halimizi eyledik beyan
İsmin Rahman hürmetine yağmur ver
Zaten her şey sana amenna ayan
Zatın Yezdan hürmetine yağmur verDünyayı yarattın boşta yürüttün
Bir balçıktan insan yaptın dirilttin
Neslimizi o babadan türettin
Âdem sultan hürmetine yağmur verÂlim ettin okumamış ümmiyi
Mabet kıldın bize mescit camiyi
İnşa ettirdin sen Nuh’a gemiyi
Kopan tufan hürmetine yağmur verNemrut hazineyi verdi takmadı
Tenezzül edipte dönüp bakmadı
Ateşe atıldı ateş yakmadı
Halil Rahman hürmetine yağmur verMusa’yı çağırdın tur-i sinaya
Orda kavuşturdun gerçek manaya
Çölü cennet ettin Hacer anaya
Güzel kurban hürmetine yağmur verYol gösterdin doğuşundan âmâya
Senden bekliyoruz bir şey ummaya
Hazreti İsa’yı çektin semaya
Huri gılman hürmetine yağmur verKâinat sahibi ey Yüce Halik
Güneşi durdurdun gökte muhallik
Yunusu sakladı karnında balık
Koca umman hürmetine yağmur verEyüp Harun Lokman Davut Süleyman
Zikrettiler onlar seni an be an
Her şeye kadirsin Rahim-i Rahman
Yusuf Kenan hürmetine yağmur verPeygamber olarak bıraktın sona
Onu serdar kıldın bütün cihana
Benim Habibimsin dedin sen ona
Kani irfan hürmetine yağmur verEnbiyalar evliyalar şüheda
Sana canlarını ettiler feda
Ellerini açmış şu garip geda
Kutbu zaman hürmetine yağmur ver Gürkaniyem gözyaşlarım yürüdü
Gönül dağımıza duman bürüdü
Yapraklar döküldü toprak kurudu
YARAB Kur’an hürmetine yağmur
| 192 |
! ! Sevgi adına,sevda! !
Sevgi,değer verilenlere hediyedir
Verilip alınmaz,alınıp kaçılmaz
Sımsıkı tutulupta,avuç içinde kaybolmaz
Sevgidir bu,layıkına sunulup unutulmaz
Kalpten kalbe, hürmettir aslında sevgi
Saygıyla el ele,yarı yolda bırakılmaz
Ölümsüz değerdir,aslında sevmek
Ufacık kibirler yüzünden, kin tutulmaz
Kayıplar içinde,sevgisiz dünyada hapis olunmaz
Kanundur aslında sevgi ve sevmek
Kaçışın başı,kibirin tacıdır aslında sevgisizlik
Hak sahibi insan sevgisi ne,hor bakılmaz
Sevgi emek istemez,hoş görü istemez
İstendiği anda, para üstü gibi çıkartılıp verilmez
Elbise misali sık, sık,değiştirilmez
Sevdin mi kefen misali,
Ölenedek gider bizde toprağın altına
Elle sıvazlanıp,pof poflarla çıkartılıp geri alınmaz
Sevmek değilmidir,yaşama nın ilacı
Reçete misali doktor kontrolünde alınmaz
Tarifelik kontör misali kullanılıp, limit aşımına uğratılmaz
Sevgi yaşanır aynı heycanla an ve an
Olmadık zamanda, hırs yüzünden, kesilipte atılmaz
Bırakın insanları sevelim, yaratan dan ötürü
Sevgi bizim mirasımız değilki
Sevgi ve sevmek kişiliğimiz olsun dünya da
İnsanları sevmekten, korkmayalım,
Sık sık söyleyelim,sevgimizi
Seviyorum tüm sevgimle hepinizi
Kırılsamda,yanlış anlaşılsam da,seviyorum sizleri
Sevgi kardeşlik yolu değilmidir, şu toplumda
Biraz düşünce,biraz anlayışla,doğalım sevgimizle dünyada
Dünyaya mirasımız olsun sevgimiz, insanlığımız adına
Çıkar dünyasında,kaybolmaktansa
Sevgimizle can verelim,sevdamızın adına
Sevdamızın adına...Usta kalemlerden dökülen dizeler.Sevdanın mevsimi yeşilin morun
Olmadık zamanda olmasın sorun
Aşka inat etme sevgiyle korun
Sevmektir yaşamın ilacı dostum İbrahim Kurt
.
| 196 |
Yaralı Asker
...................ünyeli uzman çavuş'a bitlis'in sılaya engel dağında
yıldızları seçiyorum tek tek gecede;
hiç böyle güzel görmemiştim onları
belki bir daha onları görmemek
belki de karanlık korkusuyla... gece hiç bu kadar karanlık
ağaçlar hiç bu kadar yeşil olmamıştı...
rüzgar bu kadar serin
toprak bu kadar sıcak olmamıştı! ağustosun son demlerinde
ağustos böcekleri ses veriyordu geceye
derken
barut kokusu
kan kokusu
yarası kanıyordu askerin
gece susuyordu. gözlerine yakamozlar düştü tek tek
yıldızlar aktı yarasından. gece sustu
zaman sustu
gözleri anlattı askerin
biz dinledik.
| 83 |
Sanalım-Sanalsın-Sanallar
Kafedeyim, bir internet kafede
Şaşıyorum insanların bu boş haline
Kimi oyun oynar kimi chat yapar
Umrunda mı insanlık umrunda mı hayatBakıyorum yanıma, yani soluma
Bir genç kız nasıl da hararetli
Parmakları karışıyor birbirine
Yazmak onun için bir tutku olmalıKeşke diyorum bir kitap yazsa
İnsanlığa yararlı bir eser yapsa
İlerde birgün çocuklarına
Sanal aşklarını değil de
Kırlarda el ele dolaştığı babasını anlatsa.
| 62 |
Nefsime Teselli
İnsaf eyle gönül biraz da düşün,
Ellibeş-atmışa erişdi yaşın,
Ağardı saçların döküldü dişin,
Ahiret yoluna azık edelim. Hevayı hevesden olalım beri,
Uyanıp geceler kılalım zari,
Arayanlar bulur sevdiği yari,
Ahiret yoluna azık edelim. İbret nazarı bak asuman'a,
Cansız yumurta geliyor cana,
Eğer ki imanın varsa Kuran'a,
Ahiret yoluna azık edelim. Meleklerden efdal mahluk-ı insan,
Hayvandan aşağı ederse isyan,
Birgün okunacak o senin dosyan,
Ahiret yoluna azık edelim. Ölüm elçisinin birçoğu geldi,
Döküldü dişlerin, gözünde kaldı,
Arif olan bundan çok ibret aldı,
Ahiret yoluna azık edelim. Fanidir bu dünya bifaideymiş,
Altun kapı olsa eşikde gümüş,
Bulup bir alim istersen danış,
Ahiret yoluna azık edelim. Ruhun teslimine gelince sıra,
İlahi yüzümü sen etme kara,
Erişüp Lokmanım yaremi sara,
Ahiret yoluna azık edelim.O gün can cesede elveda eder,
Bütün fırsatlar elimden gider,
Bilemem ki ruhum nereye gider,
Ahiret yoluna azık edelim.Mezardır, birinci mekanım durak,
Mezardan kalkarken gelmezse burak,
Çoğalır o gün derd ile merak,
Ahiret yoluna azık edelim.Arsayı mahşer tarif mi olur?
Enbiya evliya çöküp de kalur,
Herkesin ameli kendisin bulur,
Ahiret yoluna azık edelim.Yetişür imdada şefaat kani,
Bu zayif ümmetler eder figanı,
Hoş bir avaz ile okur Kuran'ı,
Ahiret yoluna azık edelim.Ey Meftuni oku, salatü selam,
O günki o derde, o olur merhem,
Pakeder vücudu bırakmaz kir hem,
Ahiret yoluna azık edelim.
| 212 |
Seni Özlerim Baba
Güneş her tulu olduğunda kendince
Bana gece doğar seni özlerim baba
Mezarındayken gözlerim dolar sessizce
Derbederim ağlar seni özlerim babaDayanamıyorum baba tek bir gün bile
Oysa ne yıllarımız geçmişti seninle
Yıllarımız geçmişti sevinç ve kederle
Onları hatırlar seni özlerim babaGünlerden bir gün gelirsen eğer buraya
Evlatların az da olsa bağlanmadı dünyaya
Kardeşlerim isyan etmese de Huda'ya
El açıp haykırır seni özlerim babaArtık yazamam baba, yine elim titrer
Annemse arkandan hergün mecnuna döner
Aklımda da sen şu mürekkebim kan döker
Her satır başında seni özlerim baba
| 88 |
Dip Sevgi
Avucunun ırmaklarında akar yüreğim
Dolaşır iç sularında
Küçülür
Bir çift göz kalır karşında
Bağlanır bıkmadığı tek oyuncağa.Elimden tutunca
Köşe pastahane
Çikolatalı pastalarla kandırır
Piyano öğreneyim diye.O küçük taburedir aydınlık cehennemim
Dikteleri başaramam
Tuşlara vuran suçsuz kırmızılığı yüzümün
Kırar loşluğunu akşamın.Ne sözler verdim kendime
Sana yaraşacağıma
Hep beni sevesin diye cehennem sevginle.
Ömrüm bir gülün yaprakları arasında geçer gibi
Dizkapaklarının kıvrımlarında geçsin diye
| 64 |
Yeşil Gözlerin
Bir şarkı olacak dudaklarımda
Sevgilim bebeğim yeşil gözlerin
Bir yemin bir duâ adaklarımda
Gözlerin gözlerin yeşil gözlerinHani o bakışın ceylanlar gibi
Hani o ölümsüz zamanlar gibi
Hani her derdimi o anlar gibi
Gözlerin gözlerin yeşil gözlerinBir şiir gibisin yüreğimde sen
Akan gözyaşımı gelipte silsen
Ölürüm ben sana bir kere gül sen
Gözlerin gözlerin yeşil gözlerinO Denizin saklı incileridir
Tanrının yasaklı heceleridir
Ömrümün muhteşem geceleridir
Gözlerin gözlerin yeşil gözlerinBırakıp giderken canın yandı mı
Dilin dolaşıpta beni andı mı
Kalbin sevmediğine inandı mı
Gözlerin gözlerin yeşil gözlerin& Aşık Alemi &
| 90 |
Hatıram Olsun
Şimdi saat sevgimizin ötesinde
Samanyolu yıldızlarla dolmuş
Aydınlanmış ışığınla gökyüzü birtanem
Ay aydın
Gül aydın
Günaydın canım günaydın
Bir ben değilim yalnız
Unutulmuş yüreklerde
Issızlığında gecelerimin
Bu şiirim sana
Hatıram olsun
Aydınlanmış ışığınla gökyüzü
Ay aydın
Gül aydın
Günaydın canım günaydın
Bir ben değilim yalnız
Unutulmuş yüreklerde
Yalnızlığında gecelerimin
Hasretken sana
Bu şiirim sana
Hatıra olsun.
| 58 |
Üzülme Aşkımız Tez Bitti Diye
Üzülme aşkımız tez bitti diye
Kısmetten ötesi yok bliliyorsun
Kadere,talihe hiç sitem etme
Severken ayrılan çok biliyorsun...Ağlamam demiştin,bak ağlıyorsun
Verdiğin kararı yok sayıyorsun
Böylesi hayırsa önüme geçme
Ben çok mu mutluyum,sen biliyorsun...Kadere,talihe hiç sitem etme
Severken ayrılan çok biliyorsun...
| 44 |
Geride Yalnızlık Bıraktılar
Evcilik oynar gibi geçti bir hafta
önce kız kardeşim ve yeğenim gelmişti
bir pazar sabahı
aradan 3 saat geçmişti ki oğlum
-baba havaalanındayım- demişti
acaba uzun süredir yalnız yaşayan
bana çok muydu aynı günde bu kadar sevinç
diye düşünürken sevinç gözyaşlarıydı
hafiften akan…Unutmuştu kulaklarım
evde bir kadın sesini
çocuk sesini
bebek ağlamasını
ama öylesine güzel de ağlanmaz ki bebek
sen gidince yalnızlığımda senin gibi
güzel mi ağlar acaba
sayılı günler değil mi
çabucak geçer gider…Bir pazar sabahı geldiklerinde
sevinçten akan gözyaşlarım
bu sabah ayrılıklara ağlıyordu
gittiler geldikleri gibi
hüzne kesmiş gözleriyle
ağladıklarını gizlercesine
gittiler…Beni
benden ayrılmayan yalnızlığımla
baş başa bırakıp
geldikleri yerlere doğru
çekip gittiler
geride hüzün
geride yalnızlık bıraktılar…Şimdi ben ayrılmaz yalnızlığımla
el ele bu gece
rakıya sarılıp
Orhan Veliden
-Derdin günün hasretlik
içmeyip te ne halt edeceksin- okuyacağız
bir ayrılık türküsü eşliğinde
gidenlerin ardından
kalan yalnızlığımla…Geldiler neşe içinde
sevinç getirmişlerdi
ağlayan bebek sesinde
mutluluk getirmişlerdi
evcilik oynar gibi bir hafta sonra
giderken bana
bekarlık sultanlıktır deyip
koca bir yalnızlık bıraktılar…Erdal İrfan –Kral Sergin
20 Mayıs 2007 Saat 09.30
| 173 |
Sevgi büyüsün
Bitkilere can veren su,insana sevgi,
Dost büyüsün yüreklerde sevgi büyüsün.
Dost başarıdan başarıya götürür övgü,
Dost büyüsün yüreklerde sevgi büyüsün.Bırak sevgi dolsun kalbe yolu tutmayın,
Sürün sevgi tarlasını bor bırakmayın,
Barış tohumunu ekin kini katmayın,
Dost büyüsün yüreklerde sevgi büyüsün.Aşkı muhabbeti haykır sevgi çoğalsın,
Derdi kederi paylaşın acı dağılsın,
Kalbten kalbe dolar sevgi kıvam yoğrulsun,
Dost büyüsün yüreklerde sevgi büyüsün.Sula sevgi fidanını kalbinde sula,
Böyle bir zenginlik dostum yakışır kula,
Sevgi yoksullarından da eksilmez bela,
Dost büyüsün yüreklerde sevgi büyüsün.Ali Uzun’um der saygı, sevgisiz kaldım,
Ne gördüm saygıyı dostum, ne sevgi aldım,
İtile kalka kin nefret doldukça doldum,
Dost büyüsün yüreklerde sevgi büyüsün.
| 105 |
Çiğdemli Türkü
Nar çocuk acar çocuk
Dal olur açar çocuk
Dişleri erik erik
Isırır uçar çocukBakışı yavru geyik
Yüzünde saçar çocuk
Ay doğar kumrulanır
Uykudan açar çocukGün gelir çiğdemlenir
Dağlara kaçar çocuk
| 32 |
Güneş'e Dair
Bir safagin gun isiginda,
dogu’da yukselen gunesin okyanuslari mavi aydinliga donusturmesini seyre dalmak kadar keyifli olmak.
Tepelerin zirvesinde giderek kizillasan parlakligin,
yeryuzune yansiyan muhtesem gosterisini izlemek.
Henuz karanligin perdesini yirtmis ve geliyorum diyor,
o simsicak atesten kutle..
Once agaclarin dallarinda bir parlak ampul olur,
nehir ve denizlere yansimasi cekismeli olur..
Tarlada geceyi boynu bukuk geciren,
gune bakanlardaki irkilme ve doguda gelen isiya kucak acmasini gormeli,
tam bir sabah ictimasi,
yeni bir yasama selama durmus.
Butun canlilarin bayrami baslar, bitki, hayvan, insan, kisaca butun yeryuzu.
Yepyeni bir hayat dogar.
Bilirmisin en guzel gokyuzu o zaman seyredilir
. Mavi perdeden sacan isik.
Yilbasi gecelerinde karanliga dogru sikilan oyuncak fuzelerin yarattigi guzellik gibi.
Yeni yili karsilamak icin gece karanliga kursun sikarlar.
Yeni gunu sabirsizlikla bekleyisin ifadesi olur ve bir senlik baslar dunyanin her yerinde.
Kiymetini bilelim yarinlar icin, umut, dogacak gunesin sicakligindadir, isittigi gezegendedir, bu sevdamiz hic bitmemeli..Milyarlarca yildir ayni senligi yasatir gezegenimize ve butun canli evrene..
Aslinda o hic tukenmek bilmeyen bir yurek yangini ve her zaman aydinlik sacar.
Kim isterki karanligi yada gunun geceye evrilmesini…
Karanlikta alacagi olanlardan baska, karanligi seven kalpazandan baska….
Biz karanliga gomuldugumuzde o baska bir kosesindedir dunyamizin. Gunes batiyor derler, dogru olurmu?
Evrende hic batmayan ve herseyin en dirisidir o..
Oysa batan biziz kardesim biz …batiyoruz biz…dunyamiz batiyor kardesim..
Hep karanlik isteyenler oldukca, batmamiz dahada hizlanacak..
Gecmise ve karanliga hep ofkeyle bakmali ve yeni bir gelecegin guzelligi suslemeli, her sabah yeniden cicek acan gule donmeli butun sevdiklerimiz..25 TEMMUZ 2000
| 244 |
Ertelenmiş Bir Yolculuktur Aşka Dokunmak
İç sızılarının imbatlarına yağmur sokulsun gecelerde, dilinde bir türkü olsun feryat
El açma karşılığını bulmayan hüzünlere, kelimelerden kuleler yapmaktır aşkı yazmak
Sıkışan yüreğinin dalgalarına bir kuş resmini yapsın aşk, cemrelerle boş verir başak
Bulutların sırtına binerek dağlar aş, mendilsiz izlenmeyen bir oyundur aslında yaşamak
Lal olan sevdalı gövdeni ezdirme dosta düşmana, bir var, bir yokmuş masalıdır hayat. Dağılmış bir geceden arta kalan anların telvelerinden bir kuş havalanır güne, umutsuz bir yankının elası düşerken gözlere. Hep bir başınalığımızın elim tanıklarıdır yaşananlar, kalburüstü bir mevsim geçişiyle iç geçirirken sevilere. Dimağımızdaki o özlem hareli yangınlar söner, avuçlarımızdaki yorgunluk içimizdeki şiirleri dişler ve her yaşama tutunuş zifiri bir heyecanın heybesinde gölgede uyumak ister.Ne çok yorum oluruz yaşamın kendisine, içinde yaşanmışlıklar barındıran, dertlerimizi bir başka diyara kuşkanatlarıyla götüren. Ne çok hayat oluruz, bilmediğimiz birinin gönlünde, bir ıslık olup ıslanmak belki de dudağında, sevilmek bir iç çekişin kıyı kentlerinde. Dokunmak fısıltıyla hayata tekrar, savrulmak gülüşlerinin ahengiyle ve sokulmak yüreğinin derinliklerine ruhumdaki sevgiyle.Dünlerin hiç bitmeyen mevsimlerine bağladığımız aşk çaputlarıyla bir sevinin yoluna koyuluruz, el kapılarına kul olmuş düşlerimizin imbatlarına kavgamızın ceketini asmak için. Durmaksızın dönen bu sevda gezegeninde ömürlerimiz kendi kabuğuna çekilen bir bahar yeli, biz dokunamadığımız anların yelelerine yapışan düş neferleriyizdir işte böyle. Bütün anlamların yaşamla değiş tokuş edilen buluşmasında bir yangın öpüşüdür dudağımızı buran, iç sesimizi rüzgâra savuran. Kendi yürek davamızdır oysaki aşk, içsel sesimizin o anlamlı tınısıdır ve biz yaşam merdivenlerinden çocuklar gibi kayıp, kalburüstü bir zaman meyhanesinde o hengâmenin fermanını yudumlarız. Anlam saygıya durur, şiir sevi otağımızda bir meşale gibi yüzyıllara meydan okur.Zamanın öte yakasından çoğalıp ırmaklara, oradan süzülerek ovalara, derinlerdeki tohumu besleyerek aydınlığa ulaşan bütün fışkınların hem kökünde, hem de başında inanılmaz bir sevgi vardır ve biz o sevgiye ulaşmak, o sevgiyi yaşamak ve o sevginin kollarında bir can, bir beden ve bir nefes olmak için kimi mutluluğun kapımızı çalmasını bekler, kimi çok uzak yolculuklara koyulur, kimi de o anları inadına yaşayarak sevdalı bir insan oluruz.Her insanın hakkıdır aslında yaşamak. Çok istemek, hayatın içindeki gelgitlerle büyümek, yaşamın kökündeki özle beslenmek ve ruhumuzdan hayata dökülen o coşkun ırmakları aşkın yüreğine çevirmek hep bizim elimizdedir. Bunu yapabildiğimiz an başarılı, bunu başaramadığımız anlarda da insan olamamanın kırık dalıyla bir nehirde buluruz o hüzzam akışkanlığımızı.Çok olmak, çoğul olmak, düşünerek bir mutluluğun nehrinde yüzükoyun uzanmak. Bizi nereye götüreceği değil, o suların bizi hangi esintiyle mutlu edeceği, o yolculuktan alacağımız inanılmaz yolculuk, belki günler, belki aylar boyu sürecek o yaşanası anların bize hangi olgunluğu katacağı, hangi menzilde coşkuyla haykırtacağı bir bilinmez denklemdir.Uğruna kapısında yattığımız anların kırık ışıltılarıyla döneriz ruhumuzu aşka, damakta tat bırakan yaşanmışlıkların girdaplarına sevdanın taşlarını atarken. Yolculuklara çıkmayı diler hep düşlerimiz kayıp bir anın sayfalarına yağmur damlarken. Karanlık düşünüşlerin hercailerine bir gölge düşer, biz ruhumuzun yangın vakitlerini damarlarımızda besler iken. Gölge yüzünü güneşe, aşk ruhunu ateşe ve biz yönümüzü sevdaya döneriz ve bir gün unutkan bir mevsimde avuçlarımızdaki yalnızlıkla birbirimize merhaba deriz.Sen gidince buralardan yine dönecek altında cirit attığımız küre. Yine avuçlarımızdaki mevsim terlerini uzatacağız birilerine ve sıvayacağız gönlümüzdeki meçhul sevilere. Ölümsüz bir yakarının kırık nadaslarıyla mevsim türküleri olacak hayat benliğimizde, kırık düşler tarlalarından boy atacak belki de heyhat. Fakat ne olursa olsun, hangi oyun sahnede olursa olsun bitmeyecek adına umut dediğimiz feryat.
| 522 |
AKDENİZ BÖLGESİ AKİLLER İLE BİRLİKTELİğim...
AKDENİZ BÖLGESİ AKİLLER İLE BİRLİKTELİĞİM... Merhaba gönül dostları. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerimize olsun.
Akdeniz bölgesi akil insanlar grubu ile bir günlük birlikte oluşumda ki izlenimi sizlerle paylaşmak istedim. Dışarıdan alınan duyumlarla, bire bir içinde ki duyumların farklı oluşunu yazı metnimi, şiirlerimi okuyunca fark edeceksiniz. Henüz satırlarımı okumaya başlarken buda siyasetçi diye ön yargılı olmak bence yanlıştır. Kırk iki yıldır sanat adamı olduğumu şeffafça söylüyorum. Isparta şehrimde ki akil insanlar toplantısı bir hafta önce olacaktı. Sonraya erteleniş sebebi sizlerinde yüreğini yakan acı olay bizlerinde yüreğini yaktı. Çözüm sürecini baltalamak isteyen gizli odaklar çirkin yüzünü Hatay Reyhanlı da katliam yaparak göstermiş oldu. Bazı şüpheli failler yakalansa da ele başlarının henüz yakayı ele vermeyişi bizleri tedirgin etmektedir. Ölü sayısının ellinin üstüne çıkması, yaralıların çok olması üzüntümüzü daha da artırıyor. Ölen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet dilerken yakınlarına sınırsız sabırlar diliyorum. Yaralı vatandaşlara da acil şifalar diliyorum. Akdeniz Bölgesi akil insanlar grubunun gül şehrimize geleceğinden haberdar olunca benimde beynimde bazı kuşkular oluştu. Acaba akıl insanlar bize ne aklı verecekler! .
On yıl önce yazdığım savaş, barış ve barışçı şiirlerimi not edip hazırladım. Güncel konuyla ilgili de bir kaç şiirler yazmıştım onları da temize geçtim. Nihayet şehrimize gelen Akdeniz Bölgesi akil insanlar grubunun ilk ziyareti İslam köyde ki gül bahçeleri oldu. Orada ki vatandaşlar ile sabah kahvaltısı yaptıktan sonra çözüm süreci konusunda halkın görüşlerine kulak verdiler. Oradan Isparta valiliğine gelerek fikir alışverişinde bulundular. Daha sonra umumi toplantının yapılacağı salona Baride oteline geldiler. Bende onlardan önce bana ayrılan masada yerimi alıp onların gelişini bekledim. Program açılışını yapan arkadaş salonda ki konukları bilgilendirdi. Akil insanları size bilgi aktarmayacak, sizlerin çözüm sürecinde ki fikirlerinizi, düşüncelerinizi aldıktan sonra sorulan soruları cevaplayacaklar dedi. Salon içerisinde yapılan organizasyona hayran kaldım. Girişte kimlik kartlarını alan her şahsın oturacağı masa belirlenmiş, her masa numaralanmış, her yönden görülebilen ekran ayarlanmış, her masaya birer sorumlu tayin edilmiş. TOBB M. Rıfat HİSARCIKLIOĞLU başkanlığında ki gruba katılanlar şu isimlerden oluşuyor. Kadir İNANIR, Lale MANSUR, Şükrü KARATEPE, Nihal BENGİSU, Tarık ÇELENK, Öztürk TÜRKDOĞAN, Hüseyin YAYMAN,
Muhsin KIZILKAYA ve organizasyon ekibi yer alıyor. Misafir konuklar kısa konuşmalarıyla ülkemizde huzurun sağlanması için barış elçileri olduklarını beyan ettiler. Barış sürecinin siyasi olarak algılanmamasını arzu ettiler. Salonda ki konuklar fikirlerini özgürce aktarma fırsatı buldular. Soruların yanıtını yetersiz olsa da almış oldular. Keşke protesto edenler ve davet edildiği halde katılmayanlar da orada olsaydı düşüncelerini aktara bilseydi! .
Basın açıklaması yapıldıktan sonra akşam yemeğinde de beraber olduk. Ben Çözüm süreci ile ilgili şiirimi paylaştım. Sürecin hayırlı olmasını diledim. Çünkü benim çocuklarım doğuda görev yaparken bizler rahat uyuyamadık. Oğlumu telefonla aradığımda teröristlerin silah seslerini duyuyordum. Kızımı aradığımda onun mahallesinde ki karışıklığı konuşmasından anladım. Oğlum altı sene görev yaptığı yerler de çok tehlikeler atlattı. Eşim üzüldükçe beyninde oluşan bez salgılamayı artırdı. Her gün vatan, millet, yavrularımız için duacıyız. Allah korusun bu karışıklıkta eşimi, çocuklarımı kaybedebilirdim. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını neden istediğimi algılandığına inanıp Akil insanların aracı olduğunu bildirmek isterim. Hoşça ve dostça kalınız.***** ÇÖZÜM SÜRECİ *****Başbakan her türlü yolu deniyor,
Şehit anasında yürek yanıyor,
Cahil olanlar da çabuk kanıyor,
İnşallah umuttur çözüm süreci.İmranlı'ya gitti onun heyeti,
Geçmişte ödendi bunun diyeti,
Ortaya konmalı barış niyeti,
İnşallah umuttur çözüm süreci.Esir düşenlerden haber alındı,
Sekiz kişi geri döndü salındı,
Tarihte yumuşak ortam bulundu,
İnşallah umuttur çözüm süreci.Mektup da basına sızdı, yayıldı,
Dünyaya şeffafça haber duyuldu,
Palavra sözlere artık doyuldu,
İnşallah umuttur çözüm süreci.Hükumet caymıyor bunda kararlı,
Savaşan taraflar her an zararlı,
İçi burkulsa da Zeki duyarlı,
İnşallah umuttur çözüm süreci.15-3-2013***** AKİLLER *****Ülke genelinde yedi bölgede,
Çözüm süreci var kalmaz gölgede,
Paylaşım yaparlar önde bilgede,
Şehrimize geldi akil insanlar.Baride otelde konakladılar,
İslam köye gidip gül topladılar,
Valiliğe varıp tokalaştılar,
Isparta ilimde akil insanlar.Davetli olanlar salona girdi,
Sunucu arkadaş mesajı verdi,
Parti karşıtları ortamı gerdi,
Dengeyi sağladı akil insanlar.Lale, Muhsin, Kadir, yazarlar vardı,
Her masadan sözcü sorular sordu,
Başkan cevapladı üstünde durdu,
Açıklama yaptı akil insanlar.Onlarda yapıyor barışa katkı,
Zeki şiiriyle yapıyor etki,
Gece geç saatte program bitti,
Mutlu oldu gitti akil insanlar.Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.
| 652 |
Mehtapta Aşk Var
Sevdiğim olsun yanımda
Bir yıldız doğsun ışıklar saçan
Saçlarında güneşi batıran
Sevdiğim olsun yanımda.
Gözlerinde ufuk susturan
Sözlerinde küskünlük ağlatan
Gücüne karşı koymak imkansız
Umutlar tükenişte sana.
Mehtabında aşk vardı
Sevdim yargısız sevdim
Yazık çok yazık..
Gittin gidişinden sevinç kalmadı
Düştüm kapandım dizlerine.
Gözler inat etti yine ayrılık
Yaşamın bana hayat verir,
Gonca gibi nefesin can verir..
Mehtabında aşk vardı
Sevdim yargısız sevdim
Yazık sana çok yazık..
| 70 |
Günaydın
Günaydım benim
minik meleğim,
Aç gözlerini
sevgi tüten
iki tropikal çiçek gibi.Günaydın benim
bal yüklü peteğim,
Gün doğdu
çevir güzel yüzünü
güneş anaya,
Gülsün gözlerinin içi
yaşam çiçekleri gibi.Günaydın benim
saf kar çiçeğim,
Parlasın gözbebeklerin
sabah yıldızı gibi,
Sen aşk ve yaşam demeksin
Sen gülende herkes güler
Sen ağlarsan dünya ağlar,
Mutluluk saç yeryüzüne
mutlu olsun tüm insanlar. Mayıs 2003
Melbourne
| 62 |
EY DELİ GÖNÜL-Ömer Hançeri Ekinci
Yüreğim kabarık,titriyor sesim,
Aklım yine alabildiğince sen dolu,
Hani tutunmak istersin ya,
Öyle bir hâldeyim ey deli gönül!
Feryat sayma bu sitemi feryat edemem,
Sensiz yüreğime ben ses veremem,
Al,
Al götür beni uzaklara,
Hani anlattığın yer var ya işte ta oraya,
Söyleme ama bilmesinler yerimi,
Bu garip adam bu dünyadan göç eylemiş desinler,
Alsınlar Hançeri’yi okusunlar,
Anlasınlar feryadımı ey deli gönül! …
| 68 |
Kapalıyım
Kapalıyım bugün.
Tüm serzenişlere, çalınan tüm zillere,
Hatta evin en sevdiğim köşesine,
Bir bir içimi döktüğüm ajandama,Kapalıyım bugün.
İçimde sessiz bir sukut hâkim,
Ne denizin fırtınası, ne de yağan kar.
Sarssa da binaları deprem,Kapalıyım bugün.
Üstüme gelse de her ezici laf,
Yeniyorum şaşıyorum,
Kendimdeki gücü fark ediyorum.Kapalıyım bugün.
Negatifliğe, akşamdan sabaha,
Çıksam pazara, satıcın ben olsam.
Mutluluk olurdu, malımın yarısı.Kapalıyım bugün.
Başım eğik görünse de, yüreğim dimdik.
Unutma! Öldürmeyen darbe güçlendirir.
Habersiz yakalasa da üzüntü,Kapalıyım bugün.
Yanağından akan gözyaşına, saklıyım.
Çözülmeyen kördüğümlerde,
Kalbinin gölgesinde, doğum günü kutlamaktayım. 1.1.2008
| 89 |
Kaşınma Komşu
Değiştir o söylettiğin marşını
Sahip ol diline kaşınma komşu
Sıkarız kafana üç beş kurşunu
Sahip ol diline kaşınma komşuBak bir gece başınıza çökeriz
Sağlam dişinizi kökten sökeriz
Hepinizi Marmara'ya dökeriz
Sahip ol diline kaşınma komşuSeni böyle bu yollara kim yitti
Kuyular kurumuş kıredin bitti
Bak dostların dahi bıraktı gitti
Sahip ol diline kaşınma komşuYazarız gerçeği biz hece hece
O rüyanız kâbus olur her gece
Gücünüz eşit mi bizde ki güce
Sahip ol diline kaşınma komşuGün olur bak biz tatile çıkarız
Taş üstünde taş bırakmaz yıkarız
Remzi der ki gırtlağını sıkarız
Sahip ol diline kaşınma komşu
| 97 |
Kurtuluş Savaşı Öncesi Esnası Sonrası Durumlara Kısa Bir Bakış 9
9]Ali Galipçi, Çerkez Ethemci asayişsizlikler, Çapanoğulları, Adapazarı, Düzce ayaklanmaları; Konya Deli Baş ayaklanması, 1. ve 2. Anzavur ayaklanması vs. ile Anadolu direnişi akamet uğratılıp boğulmak istenmiştir. Yine Anzavur komutalı dinci ve dinsel amaçlı Hilafet ordusu gibi karşı direnç odaklı olumsuzlukların da, dinsel, kimi cami destekli, kurtuluş savaşını akamete uğratma amaçlı bir karşı olunuşlae içinde olduğu da hemen aklımızın yanı başında olmalıdır. Bir araçsal parça, unsur olan manevi katkınlıkta oluşmaları, hepten de, masummuş gibi görmezden gelmeyelim. Yine buradan da, tüm dinsel oluşmalar suçlu ve karşı dirençmiş gibi asla ve asla görülmemelidir. Çünkü bunlar kurtuluş felsefesinin asli unsuru değillerdir. Abartılı ve akılcı olmayan ortaya konuşlarla, bunlara pay çıkaracağız derken, oluşum muhatapmış gibi zarar görür.Hele daha sonraki Şeyh Sayıt ayaklanması. Milli Aşiretler ayaklanması, Ermeni İntikam tugaylarının fırsatçı hareketleri, Karadeniz'de Rum Pontusçu isyanları, Demirci Mehmet Efe isyanı içinde, Anadolu hareketi nasıl başarı ile çıktı? Bu iyi bir analizin konusudur. İşte böylesi büyük ve kutsal bir hareketi, asker ya da cami bazında veya inançlı inançsız eksenli görürsek; iş, içinde çıkılmaz bir cılızlık olur. Bir ülkenin işgali inançlılığın yâda inançsızlığın bir ürünü olmayıp, emperyalizmin sömürge işgali idi. Direnişte sömürüye karşı olmanın fevri bilinç ve direnci de bu sömürüye karşı oluştu. Emeğe, özgürlüğe, sahibiyetçi oluşlara sahip çıkma zorunlu gayreti idi. Bu bilinci ortaya koyanlar dindar da dinsiz de; Müslim de, gayri Müslim de; kadın da, erkek de; çocuk da, genç de; efe de, yörük biçimli de; olumlu da, olumsuz da; oluşmaların içinde belirecektir ve belirmişlerdir de.Tüm bunların içerisindeki olumluluklarla var bulunanlardan sadece bir tekleri olan cami, efe hareketi gibi oluşmalar dahi, öz hareket değildirler. Ama öz harekete katkın olanı da var, karşı olanı da var olan katkınlıktırlar. Bunlar hedefin kullanılan meşru ve gerçek gereççi yöntem ve araçlarıdır. Katkındırlar üzerine düşeni de, önce fevri olarak, sonra Anadolu hareketinin içine katkı vererek, can siperine bir biçimde, yüz akı bir başarı ile yapmışlardır. Unutmayalım ki aracın kendisi (bütün olumlu fevri öznel hareketler) , çoğu kez kendiliğinden hedefe gitmezler. İşlev yolu, yol yöntemi, yöntem de, amacı belirler. Ortaya işlevi iyi koymak gerkti.Yani tek başına; ne cami, ne diğer direnişçi oluşumlar, gelel felsefeye değin işlev yolu ve amacı ve muzafferiyeti, sağlar değildirler. Cami gibi propagandif araçlar, sadece davayı amaca ulaştıracak eldeki mevcut olanaktırlar. Bunu da, gerek cami, gerekse diğer örgütlenmeler, yurtseverlikle başarmışlardır. Batıcılık (mandacılık) da, tıpkı doğucu hayranlık (kültürel mandacılık) gibi bir şey üretemez ve yapamaz oluşun, beceriksizliğin lak lakıdır. Kısa yoldan, beleşçi, kendisini üretemeyen bir yol mevzilenişidirler. Kuşkusuz analizci kritizelerle yapıcı bir dinamikte olur girişmeler olması da kaçınılmazdır. Yeterki körü körüne taklit ve savunuş olmasın. Toplumumuzun kültürel yapısı olan inanç ve gelenekler, doğu dış mihraklı düşünme iken, kimi yarıya yaklaşan oranda bir kesimi de batı orjinli inanma ve mantık içindedir. Yani doğunun eleştirel olmadan inanarak kabul eden sorgusuz sualsiz inanmışlığı karşısında, batının sorgulayan ve eleştirel olan, mantık zıtlaşması uyuşmazlığı bir aradadır.Bunlar da Osmanlı'nın çöküşü ile başlayan, her çöken imparatorluklarda görülen, özü anlamadan taklit etmenin, imparatorluklar çöküş hastalığıdır, ki kaçınılmaz imparatorluklar yaşantı aşmasıdırlar. Ve sistemi kavrayamayanların, sistemi konuşamayanların sakızıdırlar ki doğaldır. Büyük Atatürk, batı dememiştir, çağdaş uygarlık düzeyini ve çağdaş uygarlığın üstünü, tarik(yol) , bilim ve akıl yolu olaraktan demiştir. Ki bu da tüm Dünyanın algılanışı ve rekabetini sağlayıştır. Çağdaş uygarlığı Avrupa'nın temsil eder olmasına değin anlayışlar, bir kuruntu olmaktan öte, hiç bir şey değildir.Avrupa teknolojinin kaynaklarından uygarlığın kaynaklarından biridir. Çağdaş uygarlık, olasılıkla, doğuda da, batıda da; kuzeyde de ve güneyde de, vardır. Ama sizin ilişkin olduğunuz siyasi coğrafyaların konumu nedeniyle, batının size dek ilgi alanınız olması da, sizin için bir kaçınılmazlıktır. Alıntı olarak; 'Bugün geçmişe bakıp, Cumhuriyetle geçmişe kesin çizgi çekmek yanlıştır, savaşa sokanlar Osmanlı paşalarıydı' deniliyor. Tam böyle olmamakla beraber, aksini iddia eden mi var? Ama savaşa sokan paşalardı genellemesi ile toptancı olmayalım. Sözün gelişi paşaların içinde bulunan savaş yanlısı kimileri gibi Gazi savaşa sokan paşalardan değildi. Bunun gerekçeleri aşağıda anlatılacak. Ama bununla ne denmek istenmektedir? Mevcutta bir genç Cumhuriyet varken, bunun anlamı ne ola ki? Her halde genç cumhuriyetin kurucu iradesinin, askeri yansımadan daha çok yararlanmış olması mıdır? Ya da bu gün askeri bir vesayetçi yapı görünümlü oluşlardan kaynaklı, dolaylı bir eleştiriye gidiş midir? .Şiirin açıklamasında da yazının üst tarafında da, Cumhuriyetin de, Atatürk'ün de, Osmanlı'dan kalma bir genetik mirası olduğunu, açıkladım. Ama buradaki ima ve deyişinizde, Atatürk'e ne tür bir ima söz konusu, anlamış değilim! Yavru ananın da, mirasından doğmuştur. Ama artık ananın kendisi değildir. Anadan ayrı olmayan, ama anadan da daha fazla olan bir oluştur. Zaten yön tutacak olan da, bu fazla olan yandır. Bu fazla yanın yön tutabilmek için devinme alnı da, ananın mirası üzerinde olacaktır.Sürecek
| 750 |
Mavidir Bizim Türkümüz
Bir mavi türküdür
bütün düşlerim
gelişlerim-gidişlerim
Hep o mavi türküye
Mavi aydınlık içindeyim
Mavi aydınlık içinde
TÜRKİYEHa başladı-ha başlayacak
Mavi ufuklara yolculuk
Bir gün kadın-erkek
çoluk-çocuk
'Haydaa...' diyerek
Son hızla ilerleyerek
Çağlar üzerinden
Sıçrayıp atlayacak
Mavi güneşler doğacak
Türkiye'me
Türkiye'm büyüyüp
Türkiye'm aydınlanacak
Türkiye'mde yoksulluk
kalmayacakMaviye gönül verdik bir kez
dönülmez
Mavi yolculuktan
Su nasıl akarsa oluktan
Öyle akacağız
Bir mavi türkü yakacağız
Uçmağa varan savaşçılaraTek ses
tek nefes
tek gönül
olacağızBiz mavi aydınlık savaşçıları
Mavi aydınlık içinde
kaybolacağız 1975
| 83 |
Fazlası Bana Fazla
Başımı sokacak ka/dar bir ev
Ayağımı yerden kesecek bir binek
Midemin alabileceği kadar yemek
Fazlası dertsiz başıma dert
Fazlası bana fazla
Fazlası felaket demek F.K.
| 28 |
Seni yazmaktan korkuyorum
Aslında yazmak istediğim o kadar çok şey var ki korkuyorum nazar edecekler diye sana...mesela gözlerinde cennet var desem herkes oraya göç eder..saçların tuğba dallar gibi desem millet merak edip bakar ve nazar olur..korkuyorum ey yar sana şiir yazmaktan, seni yazmaktan korkuyorum onun için sadece susuyorum ve seviyorum..// 6 Ağustos 2013 //
| 54 |
Umut Bahçeleri
Hayata dair bütün anıların
Gelip de geçecek usul usul
Zahmetsiz süren tüm zamanların
Pişmanlığıydı aslında bu okul
Yada bahçesinde çiçekler koklanmamış
Ama bakımlı ve de sulanmış
Bir çiçek bir umut ise
Gerçekleşmeyen hayaller her neyse
Yaşanmışlar asıl yansıtır gerçeği
Değişmeyen ise umut bahçeleri
Oysa hayalimdeki gül yediveren
Yırtık bir resim değil an ve an
Yolun sonunda asa tek yoldaş
Ne gardaş ne de arkadaş
Umut ettiğimi geçmiş zaman
Yaşatmadı, yaşamayacak olan
Hülyalarda dolaşan
Bahçede ki adam ben.
| 79 |
Acının Duvarı Asılınca
Kendisi çatlamadan
Toprağı çatlatamaz tohum
Asmışım sinirini mutsuzluğun
Ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum
Acısını artık duyamıyorum
Ki kendim öyle bir acı olmuşum
Nasıl görmezse göz kendini
Kendimi arıyor bulamıyorum.
Aziz Nesin
| 33 |
Sevgili
sevgi - iki kelime değildir sevdam seni seviyorum
sevgi - yürektedir,yürekte
sevgi - sabır ister,sadakat ister
sevgi - güven ister sahiplenme ister
sevgi - yeri geldiğinde sevdiğini insan gibi sevmek ister
sevgi - her şeyden,herkesten vazgeçebilmektir sevdam
sevgi - fedakârlık ister almasını biliyorsan
sevgi - sevdiğine fedakârlığı vermesinide bileceksin
sevgi - sevgi iki satır yazı,iki’cümle sözle olmuyor,
,,,,,,,, - bunu göstermesini bileceksin o zaman,,,,,,,, - Asi Yüreklim..!
sevgi - emek ister,sevmek yürek ister,
,,,,,,,, - Sevdam o yürek sende varmı?
sevgi - sevdiğinin yanında olamıyorsan,
,,,,,,,, - ona değer veremiyorsan o sevgi,segi değildir
sevgi - seviyorum deme boşuna
,,,,,,,, - sözle sevgi olmaz bu sevgi değildir Asimm
sevgi - ben seversem yürekten severim
,,,,,,,, - Seninde sevgin yürekten olsun
sevgi - yanlışı asla af/etmem bunu bilesin.
,,,,,,,, - bir kalemde silerim demek değildir sevmek
sevgi - benim sevgim ne sözdedir ne iki kelimede
sevgi - Benim sevgim yürektendir yürekten,,,,,,,, - Asi Yüreklim bunu unutma
sevgi - sevgiye değer vermezsen
,,,,,,,, - sevildiğinin kıymetini bilmezsen,o sevgi ölür
sevgi - otur hatayı kendinde ara
,,,,,,,, - o zaman bu yaralı yüreğimde ara seni
sevgi - sevmek yürek ister,sevmek emek ister
,,,,,,,, - bu Asi Maral’da mangal gibi yürek var
,,,,,,,, - Asi Yüreklim o yürek sendede varmı?
,,,,,,,, - söyle hayal gözlüm susma sevdam?
,,,,,,,, - Asi Maral seni çok seviyor bi-tanem
| 221 |
Muhabbetimizden 2014
DURSUN GÜNEŞ EFENDİ VE GARİP METİNİ MUHABBETDURSUN GÜNEŞ EFENDİELA GÖZLÜM Seher vaktinde uyandım
Aşk Boyasina boyan dim
Yar senin aşkından yandım
Ela gözlüm ela gözlümGARİP METİNİSeherlerde uyanmalı
Aşkrengine boyanmalı
Yar ateşiyle yanmalı
Ela gözlüm ela gözlümDURSUN GÜNEŞ EFENDİYar gözlerin yasinmidir
Ya süreyi dasin midir
Ya muhammet kasimmidir
Alá gözlüm ala gözlüm..
Ela gözlüm ela gözlüm.GARİP METİNİYar gözlerin ol yasindir
Ya süresi döşündedir
Nebi evladı kasımdır
Ela gözlüm ela gözlümDURSUN GÜNEŞ EFENDİAşkın değer du cihana
Badeyi doldur fincana
Canim kurban Pir Sultan a
Alá gözlüm ala gözlüm
Ala gözlüm ela gözlüm.GARİP METİNİAşkın sarmış ken alemi
Mümin geçer mi elemi
Aşktır yazdıran kalemi
Ela gözlüm ela gözlümDURSUN GÜNEŞ EFENDİKaşı keman gözü nokta
Kalbime saplanan okta
Kulağına küpe takta
Ela gözlüm ela gözlüm
Yabancı değilde sözlümGARİP METİNİKaşa heyran göze seyran
Gönlümdedin yarim her an
Aklımdan çıkmazsın bir an
Ela gözlüm ela gözlüm
El değilsin benim sözlümDURSUN GÜNEŞ EFENDİAli haydar baş belası
Yaktı gözlerin elasi
Bellidir gülün lale si
Ela gözlüm ela gözlüm
Cemali pak nur yüzlümGARİP METİNİAli haydar baş yazdadır
Simasında nur yüzdedir
Garip metin hak sözdedir
Ela gözlüm ela gözlüm
Güneş sensin ışık özlümDURSUN GÜNEŞ EFENDİ(ALİ HAYDAR) METİN DALKÜREK(GARİP METİN
| 190 |
Kutlama - Mustafa Kemal Atatürk
** Aynı zamanda Ulusal Önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün doğuşunun 136. yılı olan
19.Mayıs.2017 Gençlik Ve Spor Bayramımız Hepimize
Kutlu Olsun...**
| 27 |
İnsanca
Sevmek insancadır
Okumak, yazmak, konuşmak gibiAşk insancadır
Sevgi, dokunmak, yaşamak gibiOnur insancadır
Aşk, hasret, ayrılık gibiKavga insancadır
Onur, tutku, haykırmak gibiYaşamak insancadır
Sevmek gibi
Aşık olmak gibi
Onurlu olmak gibi
Uğruna kavgayı göze almak gibi
| 36 |
Gizlice Bol Koy, Lafı
Şahsım yemek yiyecek özel bir kuruluşta,
On lira ödüyoruz sık sık aynı tabldotta…Vaziyetimizden mi iştahımızdan mıdır?
Patron aşçıya söyler fısıltı anlaşılır…Bol yemek konulmuştur üste laf da söylenir,
Doymadığında söyle usta ekleyebilir…(2012)
| 35 |
Emperyal Oyunlar
İkinci Dünya Savaşı sonunda Amerika ve Rusya arasında bölüşülen Dünya o kadar ilginç şeyler yaşamıştır ki bunun bir oyundan başak bir şey olamayacağını düşünmek oldukça yerinde olur. İki kutba suni olarak ayrılan; ama her iki kutubunda el birliği içinde olduğunu göstermemek adına çeşitli senaryolar üretilmiştir. Soğuk savaş, psikolojik savaş, nükleer silahların sınırlandırılması vs...Bu iki emperyal güç tarihte hiç olmadığı kadar insanları salak yerine koymuşlar ve bunda da oldukça başarılı olmuşlardır.Güçlü bir
Millet olan Türk Milleti de bu oyunlara gelmiş, tarihi birikimini, olması gerekene yerini bu oyunlar sayesinde terketmiştir. Dünya'da bütün diğer unsurlar bir şekilde arka bahçe kabul edilmiş olup, her iki tarafta arka bahçelerine şirin gözükmek için ilginç yötemler uygulamıştır. Öyle ki: Bazı yönetemler açık verirken bile normal karşılanmıştır. Örnek: Amerika ile sorunlu olan kişi ve kurumlar, onun zıt kutubunda bulunan Rusya'ya gitmek yerine Avrupa' ya gittikleri görülmüştür. Bunun tam tersi de olmuştur. Biz Türk Milleti olarak ya Ameriknacı olmuşuz yada Marksit Leninist olarak kendi içimizde birbirimize düşmüşüz. Darbelerin, kargaşaların ardında genel olarak bu vardır.Sovyet Rusya içinde bulundurduğu Türkleri asimle etmekle uğraşırken, Amerika bu asimilasyona gizli destek vermiştir. Bizim engellenmesi gereken bir olduğumuz hususunda da bir anlaşma söz konusudur ki; bu tarihte neler yaptığımız ile bellidir. Amerika ne hikmetse Orta Doğu için Türkiye ile masaya otururken, Türk Milletini bir bütün olarak almıyor. En ihtiyaç duyduğu dönemde dahi, Türk Milletini bir bütün olarak düşünüp kendi menfaatlerini koruma cihetine gitmemiştir. Bu korku o kadar içine işlemiş ki, bu Millet güçlenirse beni tarihten silecek diye, Orta Doğu da Asya da en güçlü ve en geniş coğrafyaya yayılmış Türklerin Birlik olmasını istemiyor. Biz birlik olamadığımız müddetçe de gerek kendi içimizde gerekse Dünya da geçerli şeyler yapmamız mümkün değildir.Düşünün, Afganistan' a Türk Askeri istiyor, orada Türk Askeri çok seviliyor, sebep nedir? Sebep Şudur: Afganistan kuzeyinde özellikle Özbekler, Hazarlar, Kırgızlar,Türkmenler yaşıyor ve sayıları 10 milyon civarı bu da ülkenin yaklaşık üçte biri. Bu Türk boylarından Talibana ve El kaideye katılanlar da var. Aynı paralelde Tacikistan var. Bu Ülkeninde %35 i Türk boylarından oluşuyor. İran'ın %45 i Türk.(1920 de Türkmen soylu kacar hanedanını yıktıklarında bu oran%60 idi.) İran ile sorun yaşıyor çözmek için Türkiye arabulucu olmaya çalışıyor. Buralardaki Türk Milletini yok sayarak yada asimle etmeye çalışarak durdurmaya çalışmasaydılar, her zamanki gibi Dünyanın dengesi bu kadar bozulmazdı.Tarihte bu net bir şekilde bellidir. Türk Milleti denge unsuru olmuştur. Çin içinde 1949 yılında bağımsızlığı elinden alınmış Uygur Cumhuriyetinide 50 milyon Türk'ün ya asimle edildiğini yada savaşlarda yok edildiğini de hesaba katarsanız olayaın vehameti ortaya çıkcaktır. Şimdi bir daha düşünmeleri gerekecek. Türklerden korkmak yerine Türk Birliğinin kurulması için biraz çaba sarfetseler Dünya sorun üretmeyecek bu kadar. Türkistan sınırları o kadar nettirki O kadar açıktır ki, bunu değiştirmeye çalışanlar ne kadar yanlış yaptıklarını bütün berraklığı ile görürsünüz. Mesela, Rusya sınırları içerisinde Türklerin yaşadığı topraklar 4 milyon km2. Bu Rusya'nın dörtte biridir. Bütün özerk ve federe Cumhuryetlere Rus doldurmuşlar Cumhuriyet isimleri Türk ama bir çok yerde nüfusun çoğu Rus. Şimdi diyeceksiniz ki Türkiye de neden bu yapılamadı. Mesela Kürt'lerin yoğun yaşadığı şehirlerde Türkler göç ettikleri yada göç ettirild,ikleri için şu anda bu kadar problem var. Yani Çin yapınca Rus yapınca iyi bize gelince ne hikmetse yapılmıyor. Ben facebook'ta 'TÜRKBİRLİĞİ KURULMALIDIR' diye açtığım site bütün bu oyunları durdurmaya yöneliktir.
| 527 |
İyiki Geldin Bebek
İYİKİ GELDİN BEBEKEy Yaşamın uzak dağlarından
Sıyrılıp gelem yolcu
Sefalar getirdin başım gözüm üstüne
Elimde ekmeğim
soframda aşım
Gel otur şöyle dizim üstüneVarlığın var oluşumun öteki adıdır
Merhaba bebeğim
Gözlerinden öperim
Şu yaşlı dünyamıza hoş geldinSen geldin bahara durdu dağlar
Dallarda tomurcuk
Patlamaya yüz tuttu çiçeklerAz sonra sere serpe açılır yollarında güller
Çiçekli türküler takayım saçlarına
Bir o yana bir bu yanaNe iyi etinde geldin
Geldin su serptin özlem yangını yüreklere
Gelişinle dindi hasret sancıları
Bitimsiz sevdalar kaldı günden yarınaNe iyi etinde geldin
bak bahar düştü
çığlık çığlığa kapıma
kuş seslerine karıştı çiçeklerim kokusu
hoş geldin dünyamıza.bebek gözlerinden öperim.
| 102 |
İftarda yenen yemek cennet yiyeceğidir
Peygamber Efendimiz bizlere buyuruyor,
İftarda yenen yemek cennet yiyeceğidir.
Hadis alimleri de önemle duyuruyor,
İftarda yenen yemek cennet yiyeceğidir.Sizler Ramazanda günah işlemekten kaçın,
İnanmıyor isen Hadis kitabını açın.
Allah için akşama kadar aç duran için,
İftarda yenen yemek cennet yiyeceğidir.Kim ezan ile Allahın adını anıyor,
Soframız cennette yenen sofraya dönüyor.
İftarda Allahın sofraya nuru iniyor,
İftarda yenen yemek cennet yiyeceğidir.Ramazan gibi insana huzur veren ay yok,
Bize bereket verir Ramazanda Yüce Hak.
Ramazanda bereket bolluk hissedersin bak,
İftarda yenen yemek cennet yiyeceğidir.Yusuf siz günününüzü oruçsuz geçirmeyin,
Oruç tutun onun sevabını uçurmayın.
Bu bereketi evinizden kaçırmayın,
İftarda yenen yemek cennet yiyeceğidir.
| 105 |
Cennet
Cennetin sekiz kapısı vardır,
Bunlardan biri darı celaldır.
Kırmızı yakut, darı karardır.Cennet seviyor Hak aşıkları,
Mahşerde çağırır sadıkları.Kırmızı yakuttur darı karar,
Beyaz nurdandır o darı celal,
Yeşil zebercedir darı selam.Cennet seviyor Hak aşıkları,
Mahşerde çağırır sadıkları.Cennetül Meva gümüşten güzel,
Firdevs gümüşten altından özel,
Orada nice huriler gezer.Cennet seviyor Hak aşıkları,
Mahşerde çağırır sadıkları.Güzeldir cennetül huld mercandır,
Cennetül and safran gibi altındır,
Cennetül Meva gümüş bir handır.Cennet seviyor Hak aşıkları,
Mahşerde çağırır sadıkları.Cennetül naim kırmızı yakuttur,
Kokusu miski hamberden yoktur,
Bu makama varanın sefası çoktur.Cennet seviyor Hak aşıkları,
Mahşerde çağırır sadıkları.Fatma Alageyik
| 92 |
Dua
Ne hükümran kalır
Ne zulüm ne de kin
Öz değil dostlar
Öz değil bu biçim
Kulların kullara
ettiğini etmiyor
En zalim harı ateşim
Bugün dua ettim
Hepimiz için
Yüce tanrı bizleri
Affetsin
Ne para ne pul
Ne iktidar ne güç
Bu değil gerçek
Bu değil gerçek
Bu kavga
Hayırsız bir düş
Uyanır neslim
Uyanır elbet
Bugün dua ettim
Hepimiz için
Yüce tanrı insanı
Affetsin
| 65 |
Erzurum
Karakış, zemheri sende Erzurum
Sevdan çok yücedir bende Erzurum
Gurbeti bitirdim yüz sürdüm sana
Türküdür her dilde, telde ErzurumSavaşta hançeri vurur Erzurum
On iki Mart günü gurur Erzurum
Diyar-ı Dadaştır tüm yüreklerde
Her daim başı dik durur ErzurumTarım, hayvancılık varın Erzurum
Misafirperverdir halkın Erzurum
Gelenek, görenek baş tacı sende
Saygı, sevgi, hürmet arın ErzurumAç değildir gözün toktur Erzurum
Özlemim gurbette çoktur Erzurum
Şan, şeref, haysiyet taşırız kalpte
Sende yalan, dolan yoktur ErzurumSuyu soğuk yaylaların Erzurum
Çok heybetli tabyaların Erzurum
Nur içinde yatsın aziz şehitler,
Ulu Nene Hatun’ların ErzurumDamarda dolaşan kanım Erzurum
Sen alın yazımsın canım Erzurum
Kaldırımlarında yorgun ayaklar
Sağım, solum, dört bir yanım ErzurumŞimdi dağlarında güller Erzurum
Güllere hasret bülbüller Erzurum
Götürün köyüme ölürsem beni
Gayri anam figan eder ErzurumYavuzer, Ergani telde Erzurum
Hem Mevlüt İhsani sende Erzurum
Vatanın güzide ozan diyarı
Sümmani, Reyhani sende ErzurumDavut’ta bağrında yaşar Erzurum
Sevinci göğsünden taşar Erzurum
Layık süper lige futbol takımın
Coştur hep bizleri başar Erzurum (Mart 2007)
| 157 |
Türk Milli Eğitiminin Hedefleri Ve Sosyal Faaliyetler
Türk milli eğitiminin hedefi; Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir.Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve başarılı kişiler olarak toplum hayatında yerlerini almalarını sağlamaktır.İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarına vesile olmaktır.Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.Eğitimciler, her şartta Türk milli eğitiminin belirlenen bu hedeflere uygun bir eğitim ve öğretim gerçekleştirmeli,bu hedeflere en iyi bir şekilde ulaşılabilmesi için sosyal faaliyetleri çok önemli görmelidirler.Eğitim ve eğitme görevine talip olanlar, öğrencilerin kişisel kabiliyetlerini geliştiren, onları kendi kendine güvenen ve kendine yeterli hale getiren, tarihi, kültürü, sanatı sevmesini, benimsemesini sağlayan, teknikten yararlanabilmesi için onu şuurlandıran, el işinde başarılı kılan, göz nurunu değerlendirmesine yardımcı olan, birlikte çalışma ve başarma duygusunu aşılayan, bilen, bulan, düşünen, toplum karşısında konuşabilen, el mahareti olan ve bu maharetlerini sergileyebilen, bildiğini, bulduğunu, ürettiğini başkalarıyla paylaşan ve paylaşmaktan da büyük bir zevk alan kişiler haline getiren sosyal faaliyetlere yeterli zaman ve imkan ayırmalı, böylece hem çocuklarımızın bilgi, beceri ve istidatlarını belirlemeli,hem de onları sadece teori ile uğraşan değil aynı zamanda pratikte de bir şeyler yaratan,ürünler ortaya çıkaran ve üreten birer bireyler olarak geleceğe hazırlama gayreti içerisinde bulunmalıdırlar.Hem öğretimin, hem eğitimin hem de çağdaş Türk milli eğitiminin temel hedeflerine uygun düştüğü üne inandığımız bu çalışmalarında, birlik ve beraberliğin de son derece önemli olduğunu her eğitimci her zaman aklında tutmalı, eğitilen temiz gençlerimizin, güzel ve gayretli yavrularımızın topluluk içerisinde birlik ve beraberlik duygularını sürekli kuvvetlendirip bir şeyler üretebilmelerine vesile olmalıdırlar. “Birliğin olduğu yerde dirlik, dirliğin ve diriliğin olduğu yerde hayat ve başarı vardır.” Gerçeği her zaman her eğitimciye yol göstermelidir.Çocukların ortak çalışma ve gayretleri ile nelere vakıf olabilecekleri, neleri başarmaya muktedir oldukları, hep birlikte görülmeli ve bu görülenden de her eğitimci mutlu olmalıdır.Öğrencilere sağlanan imkânlarla, tanınan fırsatlarla, gösterilen ilgi ve
alaka ile, onların duygu ve düşüncelerini en güzel bir şekilde aktaracakları, kendilerini eğitenlerle birçok başarılarını paylaşacaklarını, hem birbirinden güzel eserler üretirken, hem de onları başkalarıyla paylaşırken kendilerine daha çok güven duyacakları eğitimcilerin gayretlerini daha bir kamçılamalıdır. Eğitimcilerin daha çok öğrenen, daha iyi bir eğitim alan, üreten, bilgisini, becerisini, el emeğini, göz nurunu paylaşmasını bilen, desenle, çizgiyle, kabartmayla, şiirle, hikâyeyle, denemeyle düşünce ve duygularını şekillendiren, güzel konuşan, güzel yazan, kültürün, bilimin, sanatın, sosyal hayatın her alanında başarılı olan, vatana, millete, insanımıza ve insanlığa faydalı olmak inancıyla gece gündüz çalışan öğrenciler yetiştirmeleri en temel temennimizdir.
| 530 |
Babadan Oğula
Eve dönmez bir akşam;
Ve gün yüzlü çocuğu,
Sorar: Nerede babam?Bakarlar, oldu, bitti;
Gelir, derler çocuğa,
Baban attaya gitti.Uzar gider bu atta;
Ve neler neler olmaz
Ve kim bilir ve hatta;Bir mahşer gerisinde;
Babası döner bir gün,
Oğlunun derisinde...
| 41 |
Bowling
Spor deyince futbol gelse de akla,
Oynayacağın birçok spor dalı var,
Her sporda yarıştığın zaman hakla,
Sevip başaracağın çok spor dalı var…Bizim İnsanımız alışmış hep futbola,
Tabi futbol koşarak oynanır ayakla,
Topun sihirbazı olup rakipten sakla,
Her spor kazanılır başta inanmakla…
…………………………………………………
…………………………………………………
………………………………………………….
Bowling; birey ve ekip olarak oynanır,
Ağır top yerden hızlı şekilde yuvarlanır,
Top gidip çok lobutu devirdiği zaman,
On lobuttan çoğunu deviren kazanır… 26.05.2017Eğitimci-şair-Yazar
| 69 |
Nolur Azcık Gül
Gül,
haydi Gül :)) Gül,
nolur azcık bir gülsenGül,
Bayram şekerin olsun
çocuksu saf duygularaGül,
herkese bahşişin olsun
kalp atışlarınaGül,
dostluğumuza kardeşliğimize Gül,
bana değil,
yaradandan ötürü tüm insanlara yaratılmışlaraGül,
alın yazına, alın yazınla kaderimizeGül,
içten gelen içtenlikle samimi sevgineGül,
ama gözünle yüzünle gamzelerinleGül,
ama, aman ha aman
nolur gıcık gıcık, alaylı alaylı kahkahalarla güleyim deme
çığlıklarla, kalbini sebepsiz zamansız öldürürsün,
sevenlerini sevdiklerini küstürürsün
aşkları söndürürsünBunun için
hadi
nolur azcık bir gülGül,
minik tebesümle,
dost dediklerine,
dostca sevdiklerine
yaradan için ' gül ' yaradandan ötürüÖyle gül ki;
ikimiz için ' gül '
barış kardeşlik dostluk olsun için de
aşk sevgi olsun aramızdaÖyle gül ki;
Gül, gül de
güller oluşsun gülücüklerinde...(N.K.27 Eylül 2010)
| 115 |
Aşk cesaret ister..
Konu:Aşk..Sen gecenin beyazısın...
Bense siyahı...
Sen yağmur damlası...
Bense fırtınası...
Sen meltem rüzgarısın...
Bense karayel...
Aşk sevda sevgili...
Cesaret ister...Kılıç gibi keskin eser boran'ım...
Çiğ tanesi olmuşum...
Çiçeklere konarım...
Hep vefasızların çelmesine takıldım...
Aşk sevda sevgili cesaret ister...Sen güneş oldun...
Ben buz denizi...
Sen ateş oldun...
Ben soğuğun nefesi...
Sevmenin varmı ki alfabesi...
Aşk sevda sevgili cesaret ister...Ben karakaplı bir defterim...
Sense beyaz sayfası...
Ben güzelim hasret çekerim...
Sense umut aynası...
Sen,göğsümdekikurşun yarası...
Aşk sevda sevgili cesaret ister...Tarih:03.06.2008
| 81 |